TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
62nci
Birleşim
14
Şubat 2014 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 14 Şubat
Sevgililer Gününü kutladığına ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, TÜRKSAT 4A
uydusunun uzaya fırlatılmasının hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Elâzığ Milletvekili Şuay Alpayın, Elâzığın
önceliklerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemirin, bilgi ekonomisi ve İnternet özgürlüklerine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, Ahıska Türklerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 22 milletvekilinin,
uluslararası taşımacılık alanında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/863)
2.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 25 milletvekilinin, çeltik
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/864)
3.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 19 milletvekilinin, sporda artan
şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/865)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- BDP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Türkiyedeki basın özgürlüğünün önündeki
engellerin bütün boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen
(10/76) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP
Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural
tarafından Türkiyede vatandaşların çığ gibi büyüyen
borçlarının yol açtığı sorunların ve çözüm
önerilerinin tespiti amacıyla 14/2/2014 tarih ve 3518 sayıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma
günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından kamudaki taşeron
şirket uygulamasının işçilerin hak ve özgürlüklerine
etkilerinin araştırılması amacıyla verilen (10/32)
esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma
günü açılan birleşiminin 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sona ermesine; daha
önce toplanması kararlaştırılan 15, 16, 17 Şubat 2014
Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerinde toplanmamasına; 18 Şubat
2014 Salı günkü birleşiminde 546 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul Milletvekili
Tülay Kaynarcanın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyarın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında BDP Grubuna ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyarın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyarın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
8.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
9.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 39uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523)
X.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hükûmetin, 523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bazı maddelerinde değişiklik
yapmayı düşünüp düşünmediği hususunda Parlamentoya bilgi vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Referandumla yapılan anayasal
düzenlemelerin yasayla değiştirilmesi doğru
olmadığından, 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin yapılmasının Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin açıklaması
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Referandumla yapılan
anayasal düzenlemelerin yasayla değiştirilmesi doğru
olmadığından, 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin yapılmasının Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin açıklaması
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam edilmesi gerektiğine ve Anayasaya
aykırı herhangi bir durum olmadığına ilişkin
açıklaması
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 523 sıra sayılı
Kanun Teklifinin Anayasaya aykırılığı iddiaları
konusunda Hükûmetin alacağı tavrı bilmeden bu görüşmelerin
devam ettirilmesinin doğru olmadığına ilişkin açıklaması
6.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya aykırılığı konusunda karar
mercisinin Anayasa Mahkemesi olduğuna ilişkin açıklaması
7.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya, demokratik parlamenter sisteme aykırı ve
kuvvetler ayrılığı ilkesi ile hâkim bağımsızlığını
ortadan kaldıran bir teklif olduğuna ilişkin
açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 523 sıra sayılı
Kanun Teklifinin hem Anayasaya hem uluslararası sözleşmelere
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya aykırı olmadığına ve Genel
Kurul görüşmeleri sırasında da birtakım
değişikliklerin yapılabilmesinin mümkün olduğuna
ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, bir teklifin Anayasaya
aykırılığının her zaman ileri
sürülebileceğine ve Hükûmetin, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili hangi değişiklikleri düşündüğü konusunda
bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın 523 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili
birtakım düzenlemeler yapılacağına dair grup başkan
vekillerine bilgi verdiğine ancak Anayasaya aykırı
düzenlemelerin muhafaza edildiğine ilişkin açıklaması
12.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağın
523 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili birtakım
düzenlemeler yapılacağına dair grup başkan vekillerine
bilgi verdiğine ancak Anayasaya aykırı düzenlemelerin muhafaza
edildiğine ilişkin açıklaması
13.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Grubu milletvekillerinin
sözünü ve sesini kimsenin kesemeyeceğine ilişkin açıklaması
14.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
16.- Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın, Muş Milletvekili Sırrı
Sakık ve Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 523 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önergeler üzerinde
yaptıkları konuşmaları sırasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Genel Kurulda yaşanan
şiddet olaylarına ve 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine bu şartlarda devam edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
18.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Genel Kurulda yaşanan şiddet
olaylarına ve 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine bu şartlarda devam edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
19.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifini geri çekme gibi bir durumun söz konusu olmadığına,
görüşmelerin İç Tüzük hükümlerine göre ve daha sakin bir şekilde
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, iktidar partisinin,
çoğunluğuna dayanarak Anayasaya aykırı bir kanunu
yasalaştırmak istediğine, Genel Kurulda yaşanan
tartışmalara ve gerilime tolerans gösterilmesi gerektiğine ve
yaşanan olaylardan sonra Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun hiçbir şey olmamış gibi görüşmeleri
devam ettirmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
21.- Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın, Sinop Milletvekili Engin Altayın
523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, kapalı oturumdan açık oturuma geçerken İç
Tüzükün 70inci maddesinin son fıkrası uyarınca hareket
ettiği için Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık
Yakuta teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın yerinden sarf ettiği
ve şahsını hedef alan sözlerini geri alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
24.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinde katkı sağlayan
milletvekillerine ve çalışanlara teşekkür ettiğine ve
kanunun hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
25.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçaya sarf ettiği sözleri geri
aldığına ve kendilerine yapılan hakaretlere karşı
sabır gösterdiklerine ilişkin açıklaması
26.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
XI.- KAPALI
OTURUMLAR
YİRMİ
BİR ve YİRMİ İKİNCİ OTURUMLAR
(Kapalıdır)
XII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 523) Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç
ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, TSK personeline
yapıldığı iddia edilen baskıların çeşitli
boyutlarına ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı (7/36564)
2.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, eski başbakan
yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/36684)
3.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, Bakanlık
tarafından İstanbulda kiralanan ve satın alınan araçlara
ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/36815)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, özel
bir TV kanalında yayınlanan yarışma programının
yayından kaldırılması ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/36849)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2014
FIFA Dünya Kupası yayınları ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/36862)
6.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, TRTnin hizmet
alımı yöntemiyle eleman çalıştırmasına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/36895)
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, bazı
şirketlerin Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihalelere
katılıp katılmadıklarına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/36960)
8.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın, enerji
verimliliği kapsamında yapılan çalışmalara ve enerjide
kayıp kaçak oranına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/36961)
9.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Bakanlıktaki engelli
kadrolarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/36962)
10.- Mersin Milletvekili Ali Özün, 2010 yılından bu yana yurt
dışına gönderilen Bakanlık personeline ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/36963)
11.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, bazı
şirketlerin Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihalelere
katılıp katılmadıklarına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/36965)
12.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, radyasyon ölçüm
istasyonlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/36979)
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, bazı
şirketlerin Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihalelere
katılıp katılmadıklarına,
Bazı şirketlerin Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen ihalelere katılıp
katılmadıklarına,
İlişkin soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/36980), (7/36985)
14.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Bakanlıktaki engelli
kadrolarına,
2010 yılından bu yana yurt dışına gönderilen
Bakanlık personeline,
İlişkin soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/36981), (7/36983)
15.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, İstanbulda
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapmakta
iken görevinden alınan bürokratlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/36984)
16.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, İstanbulda
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapmakta
iken görevinden alınan bürokratlara ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/37052)
17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, kamu
kurumlarına bazı gazetelerin alımının
durdurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/37119)
18.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Ankara ve ilçelerinde
yayımlanan günlük yerel gazetelere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/37126)
19.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın,
Balıkesirin Bandırma ilçesindeki bir köyün elektrik sorununa
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/37196)
20.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüşün, tüp gaz
fiyatlarındaki artışa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/37197)
21.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Bakanlığın
2002-2013 yılları arasında bazı şirket ve
kişilerle ticari ilişkisi olup olmadığına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/37198)
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, kaçak eşya
naklinde kullanılan hayvanların soruşturma sürecinde
yedieminlerce saklanmasına ve oluşan zararlara ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/37211)
23.- Ankara Milletvekili Mustafa Erdemin, vakıf
mallarının iadesi kapsamında İstanbulda iadesi
gerçekleştirilen bir araziye ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/37336)
24.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
TRTnin bir partinin aday tanıtım toplantısını
canlı olarak kesintisiz yayınlamasına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/37360)
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, vakıflara
yapılan Hazine arazisi tahsislerine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/37361)
26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta restorasyona
tabi tutulmasına rağmen bir camide yaşanan sorunlara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/37362)
27.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Denizlinin Çivril
ilçesindeki bir köyde bulunan tarihi caminin restorasyonu ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/37492)
28.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Vanda yaşanan elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/37499)
29.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, vakıflara ait
taşınmazların kiralarına yapılan zamların
yüksekliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/37564)
30.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, Anadolu
Ajansının ortaklık yapısı ile ilgili düzenlemelere
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/37574)
31.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
bağlı kurum ve kuruluşlarda görevden alınan veya
emekliliği istenen personele ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/37575)
32.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın, Anadolu Ajansı
yönetim ve denetim kurulu üyelerine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/37576)
33.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, TBMM
personeline servis hizmeti sağlanmasına ve kampüs içindeki park
sorununa ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/37792)
34.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu ile ilgili kanun teklifine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/37876)
35.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti
alımlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/37941)
36.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün, 6415 sayılı
Kanuna göre mal varlığı dondurulan kişilere ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/37968)
37.- Mersin Milletvekili Ali Özün, emniyet genel müdürlüklerinde
gazetecilere uygulanan yasaklara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/38069)
38.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, eski
bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/38116)
39.- Mersin Milletvekili Ali Özün, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
sonrası yapılan görev değişikliklerine ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/38355)
14 Şubat 2014 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul) Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır. Görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 14 Şubat
Sevgililer Gününü kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bugün sevginin
ve sevgilinin daha çok hatırlandığı özel bir gün, hepimiz
için kutlu olsun. (Alkışlar)
Sevmek
inanmaktır, yaşamaktır, sevdiği gibi olmaktır.
Sevmekle ikilikler kalkar, severek bir olmalara gidilir. İki gönül yoktur
sevgide, tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur. Sevgide son yoktur,
vazgeçiş yoktur, sevilen yaşandıkça yaşatılır.
Sevginin olduğu yerde istekler son bulur. Sevmek beklememektir,
beklentilerin son bulduğu bir duraktır. Sevmek gücenmemektir,
sevgilinin sözüne üzülmemeyi öğrenmek, almadan vermektir. Ağlayan
gözlere şefkat ve tebessümle cevap verebilmektir sevmek. Sevginin
baktığı yerde bakmak, sustuğu yerde olmaktır. Sevmek
güvenmektir yakınlıkta, içtenlikte, doğallıkta sevginin
limanı olmaktır; sevdiğinin canı olmaktır, yangın
olup, alev alev olup gönüllere girmektir. (Alkışlar)
Yakınlık,
doğallık ve içtenlikle Hazreti Havva ve Hazreti Ademin çocuk
masumluğunu taşımak ve sevmek temennisiyle
insanlığın bu özel gününü en iyi dileklerimle kutluyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin de buna çok ihtiyacı vardı zaten, teşekkür
ediyorum.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz Elâzığın öncelikleri hakkında
söz isteyen Elâzığ Milletvekili Şuay Alpaya aittir.
Buyurun Sayın
Alpay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Elâzığ Milletvekili Şuay Alpayın, Elâzığın
önceliklerine ilişkin gündem dışı konuşması
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Elâzığın öncelikleri konulu gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu sebeple yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Paylaştıkça
artan en önemli varlıklardan biri sevgidir, ben de Sevgililer Gününü
kutluyorum. Tabii, kadim kültürlerin mekânı, medeniyet merkezi ve
şehirlilik kültürünü mezcetmiş olan Elâzığ ve Harputla
ilgili öncelikleri çok öne çıkarmak mümkün ama çok özetle, ana cümlelerle
birkaç şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Elâzığımız
sağlık alanında özellikle ilk onda yer alan bir şehir. Bu
konuda nitelikli yatak sayısı, hastane şartları ve toplam
kalite üzerinden bu hedefi yakalamış durumda. Ancak Sayın
Başbakanımızın talimatlarıyla projelendirilen ve
yakın zamanda temelini attığımız Elâzığ
bölge ve şehir hastanesi büyük, dev bir entegre proje olarak hayata
geçiyor. Allah izin verirse içinde genel hastanelerin bulunduğu, özel
ihtisas hastanelerinin bulunduğu bir büyük proje olarak bu hayata
geçmiş olacak ve buna bağlı olarak da biz hedef büyüterek
Elâzığımızı bölgede de önemli bir merkez olarak
tutmaya devam edeceğiz.
Bu konuda
Sayın Başbakanımıza hususiyetle teşekkür etmeyi bir
borç biliyorum. Tabii, şehrin kalkınmayla ilgili öncelikleri
belirlenirken bununla ilgili planlamalar yapılır. Bu planlamalar
yapılmış ve bazı öncelikler tespit edilmişti. Biz de
buna bağlı çalışmalarımızı yürüttük. Bu
kapsamda tarım ve hayvancılık da şehir açısından
öne çıkan bir başka önemli sektördü ve buna bağlı olarak da
tarım alanında modern usullere bağlı olarak arazi
toplulaştırmasını gerçekleştiriyoruz. İl
merkezinde 265 bin dönüm, ilçe merkezlerinde 145 bin dönüm olmak üzere toplam
410 bin dönüm arazi toplulaştırmasını 2015 yılı
Haziran ayı sonu itibarıyla inşallah bitirmiş
olacağız. Buna bağlı olarak yine şehirde çok önemsenen
ve uzun müddettir özlemi çekilen Uluabat Sulama Projesiyle ilgili olarak da
önemli bir aşamaya geldik; planlama aşamaları bitti, şu
anda uygulama projesiyle ilgili olarak ihale hazırlıkları bitmek
üzere. 2014 yılı içerisinde ana projeyi inşallah hayata
geçirmekle ilgili, daha doğrusu ihalesini gerçekleştirmekle ilgili
çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Tabii, bu iki
alanda çalışma yapılırken koordinasyon önemliydi, buna
bağlı olarak da ürün desenliliğinin artırılması,
ürün çeşitliliğinin artırılması ve katma değeri
yüksek ürünlerin hayata geçirilmesiyle ilgili bir çalışma yapmak
gerekiyordu. Bununla ilgili çalışmalar da devam ediyor.
Ayrıca
Elâzığ özellikle badem ve üzüm açısından Allah vergisi bir
özel coğrafya. Biz bademle ilgili olarak da
arkadaşlarımızla birlikte bir Badem Eylem Planı
hazırladık. Orman bölge müdürlüğümüz marifetiyle bu projeyi de
hayata geçirdik. 2017 yılının sonuna kadar toplam 17.500 dönüm
bir proje uygulamış olacağız. Bana göre küçük bir proje,
inşallah bunu yaygınlaştırmak için hazırlıklar
yapıyoruz fakat sadece bu küçük projeden bile biz yaklaşık
beş yıllık periyot sonunda 40 milyon TL gibi bir gelir
bekliyoruz.
Tabii, bu arada
planlamayı çok önemseyen bir yaklaşım içerisindeyiz.
Elâzığla ilgili 1/100.000lik çevre düzeni planını çok
ciddi çalışıyoruz. Bu konuda özellikle belki örnek olacak bir
model üzerindeyiz. Valilik, siyaset kurumu, milletvekili
arkadaşlarımız, ilgili kurumlar ve sivil toplum örgütleriyle
birlikte bu planlamayı yapıyoruz. Ama biz bu planlamayı yaparken
Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğüyle birlikte bir master plan dâhilinde
bunu yapmayı hedefledik. Kentsel dönüşümü şu anda hayata
geçirmek için yoğun çalışmalar yapıyoruz ancak burada da,
yine dediğim gibi, bir master plan dâhilinde bunun hayata geçmesini
önemsiyoruz ve buna dayalı olarak hizmetlerimizi devam ettiriyoruz.
Buradan önemle söylenmesi gereken bir başka
şey, Harput biliyorsunuz tarihî kadim kültürlerin merkezî, Harputu
kentsel dönüşüm kapsamında değerlendireceğiz. Allah izin
verirse Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bu
konuda destekleriyle bu proje yürüyecek. Buna bağlı olarak da
Elâzığ ve çevresi, Harput, Bakanlar Kurulu kararıyla kültür ve
turizm koruma gelişim bölgesi ilan edilmişti. Bu kapsamda bu
fırsatı değerlendirdik ve
çalışmalarımızı hızlandırdık. Yine,
buna bağlı olarak da Hazar Gölünü etrafındaki kirlilikten
kurtarıp, biyolojik arıtmayı tamamlayıp yeniden mavi
bayrağını kazandığı özel bir göl hâline
getiriyoruz, çalışmalarımız devam ediyor. İç su
potansiyelinin artırılması bağlamında Hazar Gölümüz
denizcilik ve su sporları eğitim merkezi olmuştur. Bu konuda
çalışmalarımız tekrar devam ettiriliyor.
Bir
başka zenginliğimiz Elâzığsporumuz.
Elâzığsporumuz, şu anda Süper Ligde mücadele ediyor ve
biliyorsunuz, Doğu Anadolu Bölgesini temsil eden tek takım ama
Sayın Başbakanımızın talimatlandırması,
verdiği sözle bu şehre yakışan statla birlikte bunu
taçlandırmayı arzu ediyoruz. Onun için de proje
çalışmalarının da hızlandığını ve
son aşamaya geldiğini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şehir
için yapılacak çok şey var, söylenecek çok şey var. Özellikle
şehrin potansiyeline çok güvenen, çok inanan bir kardeşinizim.
Milletvekili arkadaşlarımızla birlikte bunun için
çalışıyoruz, gayret ediyoruz. En önemli zenginliğin insan
kaynağı olduğuna inanıyorum.
Bütün
güzelliklerin Elâzığ için, Türkiye için olmasını temenni
ederken hepinizi kalbi duygularla, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, bilgi ekonomisi ve İnternet özgürlükleri
hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Aykan Erdemire aittir.
Buyurun
Sayın Erdemir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemirin, bilgi ekonomisi ve İnternet özgürlüklerine
ilişkin gündem dışı konuşması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve İnternet üzerinden
bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemiz ve çocuklarımız için
daha iyi bir yaşam kuşkusuz hepimizin ortak arzusu. Bunu
gerçekleştirmenin yolu da bilgi ekonomisini geliştirerek Türkiyeyi
orta gelir tuzağından kurtarmaktan geçiyor. Ne yazık ki Türkiye,
2013 Küresel Rekabet Endeksinde yenileşimde 148 ülke arasında 55inci
sırada yer alıyor. Yenileşimde 55inci sırada olan ülkemizi
dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapmak için ne yapmamız
gerekiyor? Bilgi ekonomisine, patent ve faydalı modele dayalı üretime,
yüksek katma değerli üretim desenine ve güçlü markalara nasıl
ulaşabiliriz? Bilgi toplumu olmak için üniversiteler, teknoparklar, AR-GE
merkezleri yeterli mi? İnternet yasaklarının Türkiye gündemini
meşgul ettiği bugünlerde, gelin bu soruların yanıtını
birlikte arayalım.
Başbakan Sayın Erdoğan
geçtiğimiz yıl Finlandiya ziyareti sırasında Angry Birds
oyununu üreten Rovio adlı şirketin yöneticisi Mikael Hed'e Bu
kuş neden kızgın? diye sormuştu. Sayın Başbakan
keşke Bu kuş neden kızgın? diye soracağına,
Kızgın Kuş gibi bir başarı öyküsünün sırrı
nedir? diye sorsaydı.
Kızgın Kuş, 2003
yılında Helsinki Teknoloji Üniversitesinden mezun olan 3
öğrencinin yaratıcılığının eseri.
Kızgın Kuş, bugün 650 kişi istihdam edip 2 milyar
tüketiciye ulaşıyor, yılda 150 milyon avro gelir elde ediyor.
Her yıl tam 45 ayakkabı kutusu dolduracak kadar katma değer
yaratıyor. Halihâzırda Türkiyenin kızgın bir
Başbakanı var. Acaba bir gün Kızgın Kuş gibi bir
başarı öyküsü de olacak mı?
Bir bakanımız Biz icat yapamıyoruz,
buluş yapamıyoruz. Tarım ülkesiyiz biz. Ne yapacağız
biz? Ara teknik eleman ülkesiyiz biz. demişti. Acaba gerçekten öyle mi?
Gelin birlikte ODTÜ Teknokente bir göz
atalım. Hani Sayın Başbakanın Bu hocalar
öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa, onlara yazıklar olsun. Bize
böyle hocalar lazım değil. dediği ODTÜ öğretim üyeleri ve
öğrencilerinin neler başardıklarına bakalım.
ODTÜ Teknokentte geliştirilen
Mount&Blade adlı bilgisayar oyunu dünyada Tüm zamanların en
iyi 100 oyunu listesinde 86ncı sırada yer almayı
başardı. 2012 yılında 3 milyon dolar gelir elde etti.
Nitelikli istihdam yaratmaya devam ediyor.
ODTÜ Teknokent benzeri başarı
öykülerine her yerde ihtiyacımız var. Bursa Yazılım Vadisi
girişimi de bu amaçla yola çıkmış bir proje. Bursa
Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansının 1 milyon lira destek
verdiği projenin başarısını önümüzdeki süreçte
cezbettiği nitelikli insanlar belirleyecek.
Geçtiğimiz yıl Londrada
Silicon Roundabout olarak bilinen Silikon Kavşağını
ziyaret ettim. Beş yıl içinde 5 bin start-up şirketin yanı
sıra çok sayıda büyük yatırımcıyı çekmeyi
başarmış Tech Citynin başarısının
sırrı nedir? diye sordum. Bize eşlik eden yetkili Bu soruyu
hep sorarlar. dedi. Sonra da parmağıyla caddeleri dolduran kafeleri, barları, restoranları
ve duvarları süsleyen eğlence ve sanat etkinlikleri
duyurularını gösterdi. Yaratıcı insanları Tech
Cityye çeken işte bu özgürlükler ortamıdır. dedikten sonra
ekledi: Buradaki girişimcilerin birinci talebi özgürlüktür.
Demek ki
üniversitelerimiz, teknoparklarımız, AR-GE merkezlerimiz ve
fabrikalarımız olsa da, girişimcilerimiz teşvik, hibe ve
vergi muafiyeti politikalarıyla desteklense de bunlar rekabetçi bilgi
ekonomisi için yeterli olmuyor. Patent ve faydalı modele dayalı
yüksek katma değerli üretim desenine ve güçlü markalara
ulaşmanın yolu yaratıcı sınıflardan geçiyor.
Yaratıcı sınıflar ise özgürlükler ikliminden besleniyor,
özgürlüklerin kısıtlandığı baskıcı
coğrafyaları hızla terk ediyor. Unutmayalım ki özgürlükler
iklimi bozuk olan bir ülkenin yatırım iklimi de gelişmiyor.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Abdullah Gül İnternet yasasını veto edip
etmeyeceğine karar verirken aslında Türkiyenin özgürlükler ve
yatırım ikliminin ne olacağına da karar verecek. Türkiye,
bilişim sektörünü, yaratıcı sınıfları ve bilgi
ekonomisini cezbeden bir ülke mi olacak; yoksa, Türkiye, orta gelir
tuzağında, kronik işsizlik çeken ve bir bakanın deyimiyle
İcat, buluş yapamayan ara teknik eleman ülkesi. mi olacak?
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN-
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ahıska Türklerinin sorunları
hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sinan Oğana
aittir.
Buyurun Sayın
Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, Ahıska Türklerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Sadık Yakut biraz
önce çok romantik bir giriş yaptı, Meclisin romantik bir şiirle
ve sözlerle açılışını yaptı ve sevginin öneminden
bahsetti. Çok doğru. Hakikaten de sevgi önemli. Hele ki bugünlerde
özellikle Meclisimizde önemli, Türkiyemizde önemli. Ama keşke bu sevgiyi
Ali İsmail Korkmazlara da gösterseydiniz, HSYKda kış gününde
sürdüğünüz savcılara, hâkimlere de gösterseydiniz, balya balya yetim
hakkı yendiğinde o yetimlere de bu sevgiyi gösterebilseydiniz, o
zaman bugünkü Sevgililer Günü mesajınız ve sevgi içerikli
mesajınız anlamlı olurdu.
Değerli milletvekilleri, belki de
sevgiyi göstereceğimiz kesimlerden birisi de Türkiyede maalesef hâlâ
vatandaşlık alamayan, hâlâ Türkiyede bir köşede
sığıntı olarak kalan Ahıska Türkleridir. Burayı
vatan bilip gelen Ahıska Türklerine Hükûmetinizin göstermiş
olduğu ilgi maalesef ki Suriyeden gelen göçmenlere gösterilen ilginin
zerresi kadar değil. Elbette Suriyeden zor şartlarda, ölümle burun
buruna gelen insanlara burada sevgi göstereceğiz, kucak açacağız
ama onun yanında Ahıska Türklerinin de sorunları olduğunu,
onun yanında diğer insanlarımızın, soydaşlarımızın
da sorunları olduğunu unutmayacağız.
Yeri gelmişken ifade edeyim: 15
Şubat günü -bugün her ne kadar Sevgililer Günü olarak anılsa da-
yarın, 15 Şubat günü Iğdırlı ülkücü şehidimiz
Necmettin Yıldızın da ölüm yıl dönümü. 15 Şubat 1980
tarihinde, ocak sönmesin, ezan susmasın, bayrak inmesin diye bu
toprağa düşmüş, şehit olmuştu. Bütün
şehitlerimizi de bu vesileyle rahmetle anıyorum.
1944 yılında ana
yurtlarından koparılan Ahıska Türkleri, zor şartlarda,
Sibiryada ölüm kalım savaşı vermiş, önemli bir
kısmı hayatını kaybetmiş, ancak kalanları ise
bugün dahi o sürgün hayatını yaşamaya devam etmektedir.
Ahıska Türklerinin vatana dönüş mücadelesinde maalesef ki Orta
Doğuda caka satan Sayın Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu onların yanında değil, kendisini bölgenin lideri
ilan eden Sayın Başbakan onların yanında değil.
Türkiyede Ahıska Türkleri hem vatandaşlığa
geçememenin hem de gerekli ilgi ve alaka gösterilmemesinin
sıkıntısını yaşamaktadır. Çok değil,
sadece iki örneği vereceğim. Örneğin, bizim vatandaşlığımıza
hâlâ geçemediği için, Ahıska Türkü olan ve Azerbaycanın
kendisine vatandaşlık verdiği insanlarımızdan bir
tanesi vatani görevini yapmak üzere askere gittiği için yaşlı
annesi ve babası, ailesi ortada kalmış durumdadır. Veyahut
da İkinci Dünya Savaşının bütün çilesini çeken başka
bir Ahıska Türkü, yaşı 90a gelmiş, vatandaşlık
verilmediği için
Yine bu insanlarımız da yardıma muhtaç
bir durumda ilgi, alaka beklemektedir.
Tabii, Bizim de suçumuz Ahıskalı Türk olmak mı?
İlla bizim de ücretsiz birtakım yardımlardan, sağlık
yardımından faydalanabilmemiz için Suriyeye gidip oradan buraya
mı gelmemiz lazım? diye bu insanlarımız bu soruları
bizlere soruyor, ben de buradan size soruyorum ey iktidar sahipleri. Belki Alo
Fatih hatlarıyla altyazıları kaldırabilirsiniz ama bu
insanların bu sessiz çığlığını
susturamayacaksınız, onu da ifade etmem lazım.
Ahıska Türkleri 3585 sayılı Yasa kapsamında
Türkiye'ye 92den beri giriş yapmışlar ama Türk
vatandaşlığını hâlâ alamamışlar. Nedense
Rabia Kadir Türk olduğu için Türkiye'ye sokulmuyor, Ahıska Türkleri
Türk olduğu için Türkiye'de ilgiyi ve alakayı göremiyor, bunu da
ifade etmem lazım. Ahıska Türklerinin emeklilik hakkı hâlâ
verilmiş değil. Oradan aldıkları, eski Sovyet
Cumhuriyetlerinden aldıkları diplomaları burada
tanınmadığı için iş bulamamaktan
sıkıntı çekmektedirler.
Kısacası sadece ve sadece Türk oldukları için maalesef
Ahıska Türkleri AKP iktidarının ilgi ve alakasının
dışındadır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç
önerge vardır.
Okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 22 milletvekilinin,
uluslararası taşımacılık alanında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/863)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
uluslararası taşımacılık alanında yaşanan
sorunların araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98 ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederim.
1) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Enver Erdem (Elâzığ)
4) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
5) Ali Öz (Mersin)
6) D. Ali Torlak (İstanbul)
7) Celal Adan (İstanbul)
8) Bahattin
Şeker (Bilecik)
9) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
10) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
11) Muharrem
Varlı (Adana)
12) Atila Kaya (İstanbul)
13) Bülent Belen (Tekirdağ)
14) Özcan Yeniçeri (Ankara)
15) Necati Özensoy (Bursa)
16) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
18) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
19) Erkan Akçay (Manisa)
20) Sadir Durmaz (Yozgat)
21) Emin Çınar (Kastamonu)
22) Mustafa
Kalaycı (Konya)
23) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe
Her yıl 3
kıtadan 75 ülkeye kara yoluyla dış ticaretimizi
ulaştıran ve ortalama 1 milyon ihracat seferi gerçekleştiren
ülkemiz nakliyecileri, ehliyet mevzuatı nedeniyle büyük
sıkıntı yaşamaktadır.
Taşımacıların, Türkiye içerisinde geçerli mevzuata uygun
olarak aldıkları ehliyet ve ruhsatları, taşıma
yaptıkları bazı ülkelerin resmî mercileri tarafından kabul
edilmemektedir. Bu nedenle, sınır geçişlerinde önemli
sıkıntılar yaşamaktadır.
Taşımacılarımız, bu sorunu aşmak için belli bir
harç karşılığında beynelmilel ehliyet almak zorunda
kalmaktadır.
Taşımacılarımız,
küresel rekabet ve artan maliyet baskılarına rağmen
dış ticaret mallarımızı dünyanın en uzak
köşesine rakip ülke nakliyecilerinden daha hızlı bir
şekilde ulaştırmanın mücadelesini vermektedir.
Sektörün, daha
düşük maliyetlerle yüklerini ulaştırma gayretleri
uluslararası kara yolu eşya
taşımacılığı ve lojistik sektörü için ciddi
külfetlere yol açmaktadır. Uluslararası kara yolu ile eşya
taşımacılığı ve lojistik sektöründe
çalışan sürücülerin ortalama sayısı 150 bin
civarındadır. Bu sürücülerin her biri ülkemizden almış
oldukları ehliyetlerin yurt dışında geçerli olması
için yüksek ücretler ödeyerek beynelmilel ehliyet başvurusu
yapmaktadır.
Sürücüler,
hâlihazırda ülkemizde geçerli olan ehliyetlerinin yurt
dışında da geçerliliği konusunda ehliyet başı 295
lira ücret ödemektedir. Diğer taraftan, sadece uluslararası kara yolu
ile eşya taşımaya mahsus araçların her yıl
uluslararası geçerliliği olan trafik tescil belgesi almak ve
yenilemek için de araç başına 100 lira ödeme yapmak zorunda
kalmaktadır.
Bilindiği üzere, sürücülere, yurt
dışı seferi sırasında kullandığı
aracın akaryakıt giderleri, otoyol, köprü, tünel geçiş
ücretleri, park giderleri ve zorunlu giderlerin karşılanması
için sefer öncesi verilen masraf avansları verilmektedir. Bunların
yanı sıra sürücülerin yiyecek, içecek, şirket ile
haberleşme, konaklama gibi kişisel ihtiyaçlarını
karşılaması için sefer öncesi harcırah ödemeleri
yapılmaktadır. Ancak uluslararası nakliye şirketlerince
sürücülere sefer öncesi ödenen söz konusu harcırahlara ilişkin bu
uygulama, özellikle iş sözleşmeleri sona eren sürücülerin kıdem
tazminatı ve diğer alacaklarına ilişkin
açtığı davalarda mahkemelerce farklı yorumlara ve kararlara
yol açabilmektedir.
Bu nedenle,
harcırah ödemeleri, sürücülerin gelirine ilave bir ödeme olarak
değil, şirketin gideri olarak kabul edilmelidir. Avrupa'da, 1970'li
yıllardan bu yana gelişen lojistik merkezlerin sayısı,
günümüzde 100'ü geçmektedir. Sadece Almanya'da son yirmi yılda 33 adet
lojistik köy kurulmuş olup, bunların çoğunun büyüklüğü 200
hektarı geçmektedir.
Avrupa'da
yerleşik lojistik köylerde toplam yerleşik 1.250 adet firma
vardır ve bu firmalar toplamda 42 bin kişiye istihdam
sağlamaktadır. Üstelik, son yıllarda, Orta Doğu ve
Asya'daki ülkelerde de lojistik merkez yapılanmaları ve yatırımları
yaygınlaşmaktadır.
Ülkemizde,
özellikle demir yolu ayağında ise gerçek bir lojistik merkezini
barındırması gerekmektedir. Lojistik merkezinin en az üç
taşıma türüne bağlantısı olması gerekmektedir.
Ülkemizde lojistik merkezi adı altında hayata geçirilmeye
çalışılan yerler, yük terminali projeleri ile
sınırlı kalmaktadır. Bu durum, tüm yönleriyle, özellikle il
veya bölgelerin gerçek ekonomik potansiyeli değerlendirilmeden
planlandığından, yatırımların fuzuli harcamalara
dönüşme riskini ortaya koymaktadır. Ülkemizde lojistik köylerin
oluşturulması kaçınılmaz bir zorunluluk hâline gelmektedir.
Bu nedenle,
ülkemizde uluslararası taşımacılık alanında
yaşanan sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin
alınması için Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırma
komisyonu kurulması uygun olacaktır.
2.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 25 milletvekilinin, çeltik
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/864)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çeltik, Türkiye'nin
önemli tarımsal ürünlerinden biridir. Ülkede, kişi başına
düşen pirinç tüketiminin artması, özellikle 1980'den sonra çeltik
dış alımının da çoğalmasına neden
olmuştur.
Çeltik üretiminde başta
gelen bölgelerimiz Marmara, Karadeniz, Orta Kuzey ve Ege Bölgesi'dir. En çok
çeltik üretimi yapılan illerimiz, sırasıyla, Edirne,
Balıkesir, Samsun ve Çorum'dur. Sulanabilen arazilerin yaklaşık
95 bin dekarlık alanına çeltik ekimi yapılmaktadır. 2010
yılından itibaren, çeltik komisyonuna kayıtlı 1.308
çiftçinin, 94 bin dekarlık bir alana Gönen baldosu ve Osmancık
çeltiği ektiği tespit edilmiştir.
Toprak Mahsulleri
Ofisinin 29 Şubat 2012 tarihinde açıkladığı bilgilere
göre, 2010 yılında, 99 bin hektarlık alanda 860 bin ton (pirinç
karşılığı 516 bin ton) çeltik üretimi
gerçekleşmiştir. 2011 yılında, üretimin, geçen yıla
oranla yüzde 5 civarında bir artışla 900 bin ton (pirinç karşılığı
540 bin ton) olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Ülkemiz
yıllık pirinç tüketimi ise 600 bin ton civarındadır.
Türkiye, çeltik
üretiminde kendine yeterli bir ülke değildir, yalnız kendine
yeterlilik potansiyeli olan bir ülkedir, yıllar itibarıyla
verimliliğini artırmaktadır. Özellikle 2000
yıllarında, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünün
çabasıyla geliştirilen "Osmancık" çeşidinin
üretimde devreye sokulmasıyla birlikte verimlilik artmış, 2000
yılında 350 bin ton olan çeltik verimliliği 2010 yılında
860 bin tona erişmiştir. Ancak bu verimliliğe erişmek
Türkiye'yi çeltik konusunda ithalatçı ülke olmaktan henüz
kurtarabilmiş değildir.
TÜİK'in 30
Nisan 2012 tarihinde açıkladığı Bitkisel Ürün
Fiyatları Ve Üretim Değeri verilerine göre 2011 yılı çeltik
fiyatı bir önceki yıla göre yüzde 17,1 azalarak 0,97 TL
olmuştur. Çeltik üreticisinin 2008 yılında 1,13 TL, 2009
yılında 1,25 TL ve 2010 yılında da 1,17 lira kilogramda
eline geçen para her geçen yıl düşmüştür. Bununla birlikte
tarım desteklerinin en önemli kalemi olarak adlandırılan fark
ödemeleri (prim) desteğinde de ciddi hiçbir artış
yapılmamıştır. Çeltik destekleme primlerinde geçen
yıla göre hiçbir artış yapılmayıp 8 TL olarak
kalmıştır. 2011 yılında mazot desteği dekar
başına 3,75 TL iken 25 kuruşluk cüzi bir artış ile 4
TL, gübre desteği de yine 25 kuruşluk cüzi bir artışla 5 TL
2012 yılı desteklemeleri olmuştur. Çeltik üreticisinin
başta mazot, gübre ve sulama girdilerinde ise yüksek oranlarda
artışlar olmuştur. Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının verilerine göre 2002-2011 yılları
arasında gübre fiyatları yüzde 247 ile yüzde 312 oranında
artmıştır. Çeltik üreticisinin yalnızca mazot üzerindeki
dolaylı vergi yükü nedeniyle ödediği vergi miktarı,
tarımsal destek bütçesinin neredeyse tamamına yakındır.
Köylü üreticimizin mazotun litresine ödediği 4 TL'nin yaklaşık
1,5 TL'si ÖTV'dir. Çiftçinin aldığı destek ile mazota ödenen
bedelin ise ancak yüzde 5'i karşılanabilmektedir. Desteklerin
yetersizliğinin yanında zamanında verilmemesi desteğin
amacına ulaşmasını engellemektedir.
Çeltik üreticisinin
daha fazla üretim yapmamasının nedeni de su yetersizliğidir. Son
olarak, Gönen Ovası Sulama Birliği'nin sulama hizmetlerine yüzde
400'lük zam yapması kamunun suyu çeltik üreticilerine uygun fiyatlarda
verilmemesinin bir örneğidir. Kamu suyunun çeltikçilere fahiş
fiyatlarla verilmesi çeltik üretiminin geleceğini tehdit etmektedir.
Çeltik açısından büyük önem taşıyan tarımsal sulamada
kullanılan elektrik ve sulama birliği fiyatları yüksek olup,
maliyetleri artırmaktadır, üreticiyi üretemez noktaya getirmektedir.
Türkiye
tarımında yetiştirilme potansiyeline sahip olduğumuz çeltik
üretiminin artırılması, üreticilerinin sorunlarının
tespit edilerek çözüme kavuşturulması, pirinç ithal eder ülke
konumundan çıkmamızı sağlayacak politikaların üretimi
için araştırma yapılmasını talep eder, Anayasanın
98, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğinin
yapılmasını arz ederiz.
1) Namık
Havutça (Balıkesir)
2) Kazım Kurt (Eskişehir)
3) İhsan Özkes (İstanbul)
4) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
5) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
6) Haydar Akar (Kocaeli)
7) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
8) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
9) Veli Ağbaba (Malatya)
10) Bülent Tezcan (Aydın)
11) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
12) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
13) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
14) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
16) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
17) Tanju Özcan (Bolu)
18) Candan Yüceer (Tekirdağ)
19) Hülya Güven (İzmir)
20) Rahmi
Aşkın Türeli (İzmir)
21) Ali
Demirçalı (Adana)
22) Hasan Akgöl (Hatay)
23) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
24) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
25) Sakine Öz (Manisa)
26) Özgür Özel (Manisa)
3.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 19 milletvekilinin, sporda artan
şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/865)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2011
yılında Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6222
sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi
Hakkında Kanunun amacı Müsabaka öncesinde, esnasında veya
sonrasında, spor alanları ile bunların çevresinde,
taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları
yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve
geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesi
olarak belirlenmesine karşın, 2011-2012 sezonunda, başta futbol,
basketbol ve voleybol olmak üzere tüm spor dallarında tarihte eşi
benzeri görülmemiş bir düşmanlık, nefret ve şiddet
atmosferi gözükmektedir.
Bu süreçte,
statlarda sporculara ve diğer takım taraftarlarına
karşı şiddet görüntüleri sıradanlaşmış,
sahada mücadele eden takımlar statlardan olağanüstü koşullarda
çıkartılmış, sporcular ile kulüp yöneticileri dahi kavga
içerisine girmiş, sporcu, yönetici ve taraftar olmak üzere sporun tüm
parçaları bu şiddet atmosferine maruz kalmıştır.
Özellikle futbolda
yaşanan olaylar, yüz yıllık kulüpleri birbirine
düşürmüş, koordinasyonunu kaybeden ve siyasi baskılara maruz
kalan federasyonların aldıkları kararlar, nihayetinde bu
atmosferi daha da içinden çıkılmaz bir hâle getirmiş, siyasi
iktidarın gereken önlemleri almaması sebebiyle adliye önünde
beklerken plastik mermi ve biber gazının orantısız kullanımına
maruz kalan taraftarlardan, takımını desteklemek için
gittiği statta sözlü ve fiziki şiddete uğrayan sporculara kadar
bir çok insan mağdur hâle gelmiştir.
Barış,
çok seslilik, adil rekabet, centilmenlik, ahlaki bir yarışma gibi
değerleri simgelemesi gereken spor, bu değerlerden çok daha
farklı bir anlam kazanmış, ülke içerisindeki şiddet
olaylarının da zemini olmuştur.
Bütün bu
gerekçelerle, 2011 - 2012 sezonunda gerçekleşen, başta futbol,
basketbol ve voleybol olmak üzere tüm spor dallarındaki
müsabakalarının incelenmesi, sporda artan şiddetin ve bu
şiddetin sebeplerinin araştırılması, ortaya çıkan
bu tehlikeli durumun sorumluların bulunması ile alınması
gereken tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98 ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü 104 ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Umut Oran (İstanbul)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) İhsan Özkes
(İstanbul)
4) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
5) Erdal Aksünger (İzmir)
6)Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
7) Bülent Tezcan (Aydın)
8) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
9) Veli Ağbaba (Malatya)
10) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
11) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
12) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
13) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
14) Haydar Akar (Kocaeli)
15) Kazım Kurt (Eskişehir)
16) Namık
Havutça (Balıkesir)
17) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
18) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
19) Canan Yüceer (Tekirdağ)
20) Hülya Güven (İzmir)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- BDP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Türkiyedeki basın özgürlüğünün önündeki
engellerin bütün boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen
(10/76) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
14/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 14/2/2014 Cuma günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırmasına Dair Ön Görüşmeler
kısmında yer alan (10/76) Türkiye'deki basın özgürlüğünün
önündeki engellerin bütün boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerin
görüşülmesinin, Genel Kurulun 14/2/2014 Cuma günlü birleşiminde
birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak, Türkiyede
basın özgürlüğü önündeki engellerin bütün boyutlarıyla
araştırılması için bir araştırma önergesi verdik.
Biliyoruz, demokrasilerde güçler
ayrılığı vardır, yargı, yasama, yürütme; bir de
her zaman dördüncü bir güç olarak medyanın, demokrasinin
oluşmasında, haber hürriyetinde en önemli güç olduğu söylenir.
Maalesef son
zamanlarda basın dediğimiz zaman, medya dediğimiz zaman
Türkiyeyle ilgili iç açıcı hiçbir şeyden bahsedemiyoruz. Yani,
bakıyoruz ki düşünce, örgütlenme özgürlüğünde çok kötü bir
sıralamadayız, tutuklu gazeteciler sayısında dünyada 1inci
olan bir ülkeyiz. 1inciliğimiz o kadar çok ki dünyadaki bütün
gazetecilerin, kuruluşların, hepsinin açıklamalarına
baktığımız zaman, örneğin, Uluslararası
Gazetecileri Koruma Komitesinden tutun da Sınır Tanımayan
Gazetecilere kadar, Türkiyedeki ulusal cemiyetlere kadar
Şimdi, ben
öncelikle hâlâ düşünceleri nedeniyle, özgür haber yaptıkları
için, alo basın hattında olmadıkları için şu an
cezaevinde olan bütün tutuklu gazetecilere buradan sevgilerimi göndermek
istiyorum.
Şimdi,
şunu çok açık olarak görmek lazım: Türkiye, evet, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Medeni, Siyasi
Haklar Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi derken
bütün sözleşmeleri imzalamış olmasına rağmen,
Türkiyede medyanın holdingleşmesi, medyanın özellikle enerji ve
maden alanına dalması, enerji ve maden alanındaki
çalışmalarının ağırlık kazanması,
enerji gibi Türkiyenin ithalatında 100 milyarı bulan bir
rakamın, madencilik gibi direkt ruhsat onayı 2012de Başbakana
bağlı olan bir sektörde medya patronları, medya holdingleri
maalesef özgür bir gazetecilik, basın görevini yapmamaktadır.
Çıkarları ve tehdit altında olmaları nedeniyle bir telefon
hattında, bir vergi denetiminin hattında, yine enerji ve maden
şirketlerine vergi denetmenlerinin gönderilmesi durumunda, bunların
hepsinin tehdidini dikkate alan basın, maalesef çok iç açıcı bir
yerde değil. Bakın, Türkiyede, Mecliste dört parti grubu var. Çözüm
süreci, barış süreci, kardeşlik süreci o kadar önemli bir süreç
ki hiç kimsenin umurunda değil. Dün bizim yapılan basın
toplantımızda grup başkan vekillerimizin
açıkladığı çok tarihî, önemli açıklamalar,
verdiğimiz yasa teklifleri bir satır olarak dahi basında yer
almıyor.
Evet, biliyoruz, eskiden ne vardı? Biliyorsunuz,
Mehmetçik basını vardı yani Genelkurmaydan akrediteli, apoletli
medya vardı. Apoletli medya arkadaşlar, biliyorsunuz, değil mi?
Apoletli medyada Genelkurmay başkanları derdi ki: Sen, sen, sen
geleceksin, diğerlerine girmek yasak. Türkiyenin basın
özgürlüğü buydu. Sonra bir baktık, Hükûmet de farkına
vardı, bir paralel basın çıktı. En son gündeme düşen,
günümüzde şu an Fatihçik basın. Basın özgürlüğünün böyle
tehdit altında olduğu bir ortamda, yerel basının zaten
ekonomik sıkıntılarını, ilan
sıkıntılarını, yerel basının nasıl
baskı altında olduğunu, valilerin, kaymakamların, emniyet
müdürlerinin, komutanların aleyhinde tek haber
yapamadıklarını ve tek güvencelerinin
olmadığını hepimiz biliyoruz. Koskoca medya holdingleri,
tir tir titriyor arkadaşlar. Koskoca medya holdingleri kendi maden
şirketlerinin kârına kâr katmak için sermaye olarak siyasetle
anlaşıyorlar. Enerji ithalatında ve enerjinin Türkiyedeki
nükleer ve termik santrallerin, HES santrallerinin tamamında yine 12 tane
medya holdingi var. Bunların da tek tek ismini saymamıza gerek yok,
zaten Başbakan açılış törenlerine o patronlarla beraber
gidiyor. Ama buradan şunu ifade etmek istiyorum ki bu patronların, bu
iş adamlarının bir de milletin sırtından kazanıp
millete küfredeni yok mu, o küfürbazların da hesabını bu halk
görecektir. Bakın, açık söylüyorum size: Herkes ettiğinin
karşılığını bulur.
Uluslararası Yayıncılar Birliğinin
raporlarına bakıyoruz, medya-ticaret ilişkilerine dikkat
çekiyor. Siyasetçi bağı, medya, siyasetçi, artı, devletin
içindeki paralel ve hatta Gladyodan buraya, Özel Harpten buraya özel konumlu
medya, şimdi de son çıkarılan yasalarla istihbarat içinde yer
alan medya. Evet, bu medya, özgür bir medya değil, özgür bir basın
değil, bunu özgürleştirmek Meclisin görevidir arkadaşlar. Bunu özgürleştirmediğiniz
takdirde Nikaragua, Tanzanya, Kuveyt gibi ülkelerin gerisinde
kalırsınız. İşte, Türkiyenin bugün düştüğü
bu nokta dehşet vericidir. Kim diyebilir ki Türkiye basın
özgürlüğünde bu noktada kendisiyle iftihar edebilir. Başbakan,
rahatlıkla bir telefonla susturabiliyor, istediği yasağı
koydurabiliyor. Hükûmetten Başbakanın bir danışmanı
dahi bir köşe yazarını hemen görevinden aldırtabiliyor.
Bakın, birçok
köşe yazarının nasıl görevden
alındığını hepiniz biliyorsunuz; iktidarın
beğenmediği yazılar yazmışlar, muhalefet
etmişler. Ama unutmayın, bugün Hasan Cemalin de yazısı
düştü Başbakan, bulunduğum yerde yazarken benim de görevime son
verilmesini patronumdan istedi. dedi. Ben, buradan bütün basın
emekçilerine, basında çalışan bütün çalışanlara,
hepsine şunu açıklıkla ve yürekli bir şekilde söylüyorum
ki: Sizin üzerinizde baskı kuranlarla hesabımız var. Siz
emekçilerin eline bırakılırsa Türkiyenin geleceği için çok
düzgün bir basın ve habercilik işlevi yaparsınız.
Basın emekçilerinin burada zerre kadar günahı yok. Bu, medya
patronlarının koyduğu yayın ilkeleri ve bu dehşetli
baskının sonucudur. Bir taraftan özel yetkili mahkemeler, bir
taraftan maliyenin denetmenleri, bir
taraftan özel, gizli tanıklarla basının susturulması
ve özellikle Kürt basınının, sol basının, sosyalist
basının, özellikle, bu ülkede muhalefet eden, dimdik ayakta duran
bütün basın özgürlüğü savunucularını buradan sevgiyle
selamlıyorum. Bunun yanında, yalaka -yalaka diyorum- ihale kapan,
rüşvet, para, çıkar, bunun için, menfaat için, basını da bu
konuma düşürenleri buradan lanetliyorum. Lanetlidirler bu insanlar. Hangi
tarafın, hangi partinin, hangi ekibin etrafında olurlarsa olsunlar,
bu ülkeye ihanet içinde ve zarar veren mahluklardır onlar. O mahluklar
şunu bilsinler ki, bu ülkenin onların paralarından üstün bir
vicdanı, bir insanı var. Bu kadar da, basın özgürlüğünü
bile bile bu kadar ayak altına almanın, bu kadar kâr
hırsından vahşi davranmanın, vahşi bir politika
uygulamanın bir anlamı yok. Tetikçi, yandaş, candaş
basına buradan da söyleyecek sözümüz yok.
Şunu
söylüyoruz: Bu ülkede basın özgürlüğü olmadığı sürece,
bu ülkenin gazetecileri tutuklu olduğu sürece, özel yetkili mahkemelerde
süründürüldüğü sürece bu ülkeye demokrasi gelmez ve bütün gazetecileri,
tutuklu gazetecileri, hükümlü gazetecileri tekrar buradan sevgiyle
selamlıyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Tülay Kaynarca,
İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; BDP grup önerisi aleyhine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün Sevgililer Günü, Sayın Meclis
Başkanımız da güzel sözlerle ifade etti. Paylaştıkça
çoğalan en güzel duygudur sevgi ve sevgiyi şiirle ifade etmek
gerektiğinde Sezai Karakoçun tüm sevenleri tüm sevgiyi kapsayan çok güzel
bir şiiri var, diyor ki o mısralarda: Sevgili / En sevgili / Ey sevgili / Uzatma dünya sürgünümü benim
Dolayısıyla, tüm sevgilerin içinde olduğu,
ülkemizde ve dünyada sevginin, barışın ve kardeşliğin
yüceldiği bir yaşam diliyorum sevgiyle. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Evet, konuşmama başlamadan önce, Ahıska
Türkleriyle ilgili, bir önceki gündem dışı konuşmayla
ilgili birkaç konuya işaret etmek istiyorum. Çünkü ben de bir Ahıska
Türküyüm ve Ahıska Türkleriyle ilgili eksik bilgi verildiğini
düşünüyorum, o nedenle, bir iki ayrıntıya değineceğim
hızla.
Biz, dönem dönem vatandaşlık haklarıyla
ilgili, soydaşlarımızın bu konudaki mağduriyetlerini
gidermeye yönelik çok ciddi adımlar attık ve ben Ahıska Türkü
olarak şunu ifade etmeliyim ki, en son 2009 Mart ayında
Cumhurbaşkanımızın da onay verdiği kararla birlikte,
soydaşlarımızın binlercesi bu haktan faydalanmaya devam
etti. Şu anda, 1944 yılında Stalin zulmünden kaçmak ve
yurtlarını terk etmek zorunda kalan kardeşlerimiz,
soydaşlarımız için attığımız adımlar
çok değerli. Bursa Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Şahin,
Gürcistan Dostluk Grubu Başkanı ve şunu çok rahat ifade
etmeliyiz ki, sadece varlıklarını kabul edip,
varlıklarının devamı ve topraklarına geri dönebilmesi
için sadece Türkiye boyutunda değil, uluslararası arenada da ciddi
adımlar attığımızın işaretini ve bilgisini
vermek isterim. Ve sadece vatandaşlık haklarıyla ilgili
değil, hem sağlık hizmetlerinde hem de çalışma izni
alabilme konusunda bizim Hükûmetimiz döneminde sağlanan avantajlara da
dikkat çekmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, BDP grup önerisinin gündemi, basın özgürlüğüyle
ilgili. Bunula ilgili, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün,
demokrasimizin ayrılmaz unsurlarından biri olduğuna işaret
etmek istiyorum ben ama önce, bugün yapılan bir basın
toplantısından bir bilgi vermek istiyorum.
Neydi bugünkü
basın toplantısı? Yine, Cumhuriyet Halk Partisinden bir
kadın vekilimiz, ne yazık ki bir hemcinsim, basın
toplantısı yaptı. Sevgililer Günüyle ilgiliydi basın
toplantısı ama bu toplantıda İstanbulda yaşanan Kabataş
olayıyla ilgili de birkaç cümle söyledi ve arkasından da iddia sahibi
olarak Başbakanımızı dava edeceklerini ifade etti. Bir
defa, şunu söyleyeyim: O açıklamada, basın
açıklamasına baktığınızda, kadına yönelik
şiddetle ilgili bilgiler aktarılıyor, arkasından kadın
mağduriyetleriyle ilgili bilgiler veriliyor ama arkasından ne
yapılıyor arkadaşlar? Çok ilginç, bir kadına, bir anneye
ki kendi beyanı esastır- yaşadığı
mağduriyetle ilgili sanki yargılarcasına ifadelerde bulunuyor.
Bunu bir kadının yapıyor olmasını gerçekten
kınıyorum. Bunu bir kadın vekilin ağzından duymuş
olduğum üzüntüye de özellikle
dikkat çekmek istiyorum ve sahte buluyorum ve samimi bulmuyorum ve gerçekten
bunu yürekten ifade ediyorum ki, burada, bu sabah
İZZET
ÇETİN (Ankara) Samimi olmayan, Kabataş söylemi. Bu olay
açığa çıktı, Başbakan yalan söyledi.
TÜLAY KAYNARCA
(Devamla) -
Anadolu Ajansına bir basın açıklaması
yapıldı. İlgili mağdur kardeşimiz, avukatı
aracılığıyla bir basın toplantısı yaptı
ve bu basın toplantısında çok ilginç bir şeye işaret
etti; bakın, çok ilginç: Cumhuriyet savcısı gizlilik kararı
veriyor; bütün avukatlar, bütün bireyler, sanık ve müşteki her biri
bilir ki, eğer siz, gizlilik soruşturması varsa, gizlilik
kararı varsa bununla ilgili yargılayıcı
konuşamazsınız, o gizliliğin ihlalinin gerçekten ne boyutta
olduğunun bir hukuk sisteminde, hukuk devleti olan Türkiyede ne boyutta
olduğunun fotoğrafını, algısını ve
değerlendirmesini de size bırakıyorum. Yani kadına
şiddeti, kadın mağduriyetini dillendireceksin, sonra da bir
anneyi, sonra da canı yanmış, yedi aylık bebeğiyle
birlikte kaldığı mağduriyeti, gözyaşlarını,
üstelik bugün onu yeniden basına taşıyarak
Bakın, konumuz
da çok ilginç, basın özgürlüğü, konumuz da çok ilginç, yine
basının bu konudaki ifadesi.
Peki, kişisel
haklar ve hürriyetler nerede kaldı? Bir bireyin mağduriyeti ve o,
yeniden üzülüyor, yeniden ağlıyor, yeniden aynı travmayı
yaşıyor. Buna kimin hakkı var? Kimin nasıl hakkı
olabilir? Yedi aylık bebeğine sarılıp koruma içgüdüsüyle
yaptıklarını düşündüğünüz zaman, bunu
siyasallaştırmak kadar çirkin bir şey yok diye düşünüyorum.
Bir anne olarak söylüyorum. Bırak, bir birey, bir kadından öte, bir
insan olarak söylüyorum, kimsenin o anneye o travmayı yeniden yaşatma
hakkı yok.
Tamam, basın
özgür. Ben de bu meslekte yıllarca ekmek yedim, ben de bu meslekte basın
kartı sahibi olarak görevimi yaptım ama basın
sorumluluklarını yerine getiriyorken, basın bu
sorumluluklarını yerine getirdiğindeki ilke ve o belirlenen
kanunlar çerçevesinde neye dikkat etmek lazım? Kamu menfaatine dikkat
etmek lazım, kişisel, bireysel hak ve hürriyetlere dikkat etmek
lazım, çünkü işin bütününe baktığınızda bunu
göreceksiniz, bu fotoğrafın bütününü göreceksiniz. Ben, bu anlamda
sözlerime gerçekten etkilendiğim için o kısmıyla başlamak
istiyorum.
Basın
özgürlüğüyle ilgili BDP, grup önerisi verdi ama çıkıp
gittiğine göre demek ki cevabı da önemsemiyor. Bu konuda, Basın
Kanununda, Türk Ceza Kanununda, hele RTÜKte yaptığımız
düzenlemeler var, merak ediyorlarsa açıp bakarlar, öğrenirler ama
ille siyasallaştıracak, Türkiye'yi başka bir noktada gösterme
gayretinde olacaklarsa yapabilecek bir şey yok. Muhalefet bu
değildir, sesinizi çok yükselttiğinizde çok haklı olmuyorsunuz,
gerçek dışı ifade ettiğinizde de bu konuda gerçeği
ifade ediyor olmuyorsunuz. Hukukta bireyin düşüncesi ve fikri önemlidir,
onun ifadesi reel ve gerçek kabul edilebilir.
Yine, tekrar
sabahki toplantıya değineceğim. Kadın olarak, kadın
hakları olarak, Türkiyenin bugün dünle bugün arasında geldiği
nokta çok değerlidir. Sabahki basın toplantısında
Şiddet şu kadardır., Kadına mağduriyettir
Bunlar
popülist politikalarla söylenmiştir. Oysa, reel rakamlara
baktığınızda, gerek istihdamda gerek eğitimde gerek
sosyal haklarda dünle bugün arasında, son on yılda -merdivenin birinci
katından direkt en tepeye çıkamazsınız ama- görüyorsunuz ki
adım adım belli bir noktaya gelinmiş, istihdam oranlarında
ciddi noktaya gelinmiş, eğitimde Türkiye güzel fotoğraf
vermiş, bebek ve anne ölüm oranlarında Dünya Sağlık Örgütü
örnek kabul etmiş. Siz bütün bunları yok sayacaksınız, asla
samimi olmayan bir ifadeyle, asla samimi olmayan ve gerçek dışı
ifadelerle bunu yorumlayacaksınız ve arkasından da bir
kadının, bir annenin mağduriyeti üzerinden siyaset
yapacaksınız. Bu, yakışmaz, bu, kimseye yakışmaz.
Bunun adı siyaset değil, bunun adı bana göre ne vicdani ne
insani ne de siyasettir diyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Kaynarca
konuşmasında yanlış duymadıysam Cumhuriyet Halk
Partili bir kadın milletvekilinin
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
bir basın toplantısında
gerçeğe aykırı sözler söylediğini ifade ederek -o milletvekilimizin
de kimliğini de vermiş değil ama- böyle bir ifadeyle grubumuza
sataşmada bulunmuştur, söz istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gruba sataşma olmaz Sayın Başkan,
milletvekili ile ilgili bir şey.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
(CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ben, Sayın Kaynarcadan şunu beklerdim: Bugün
gazetede bir haber çıktı. Aylardır, Haziran 2013ten bu yana
İstanbulda Gezi olayları sırasında Kabataş Vapur
İskelesinde başı örtülü bir kadınımızın
yanında küçük çocuğu olduğu hâlde oradaki bir grubun tacizine
uğradığı, o grubun o kadınımızın
üzerine, çocuğun üzerine idrarını yaptığı
şeklinde bir iddia Türkiyenin gündemindeydi. Sayın Başbakan
bunu açıkladı, söyledi, Bunu açıklayacağız. dedi,
Video kayıtlarını ortaya çıkaracağız. dedi ama
ortaya çıka çıka bambaşka bir şey çıktı. O
kadınımıza yönelik olarak bugün yayınlanan haberler
gösteriyor ki iskelede herhangi bir saldırı olmamış. Orada
dururken eşi geliyor,
kadını alıyor,
beraber yürüyüp gidiyorlar. Olay bu. Sayın Başbakanın
gerçeğe aykırı bir şekilde, toplumun muhafazakâr
değerlerine yaslanmak suretiyle, Gezi olaylarına giden
vatandaşlarımızı cezalandırmak gibi, toplumun diğer
kesimini onların üzerine kışkırtmak gibi bir politika
güttüğü ortaya çıkmıştır, aynen, Dolmabahçedeki
camide Valide Sultan Camiinde içki içildi. iftirasının
atıldığı gibi. O iftirayı da bizzat o caminin müezzini
yalanlamıştır. Caminin müezzini, Türkiyeyi büyük bir
kutuplaştırmadan kurtarmıştır, o camide içki
içilmediğini, Sayın Başbakanın doğruyu
söylemediğini ifade etmiştir.
Şimdi, burada,
gerçek bu iken, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekilinin basın
açıklamasına giderek başka bir şeyler söylemeye
çalışmayı doğrusu son derece yadırgadım.
Bunu bilginize
sunuyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Türkiyedeki basın özgürlüğünün önündeki
engellerin bütün boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen
(10/76) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mustafa
Balbay, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ALİ
BALBAY (İzmir) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle, bugün Sevgililer Günü. Ben, bütün sevenlerin bir
arada olabildiği, birbirine istediği gibi sarılabildiği,
araya hiçbir engelin girmediği, demir parmaklıkların ve beton
duvarların bu sevgilerin,
bedenlerin buluşmasını engellemediği bir Türkiye
dileğiyle Sevgililer Gününü kutluyorum. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi adına konuşan Sayın
Hasip Kaplanın da yaptığı değerlendirmeler
doğrultusunda, ben de Türkiyede şu anda ifade özgürlüğü
üzerindeki sorunlar hakkında, on dakikalık zaman dilimi içinde, ana
hatlarıyla düşüncelerimi paylaşacağım.
Sayın
milletvekilleri, bugün Türkiyede hâlen 50nin üzerinde gazeteci tutuklu ve
binlerce gazeteci hakkında şu anda soruşturma
açılmış durumda, mahkemelerde, savcılıklarda ifade
veriyorlar.
Türkiyede ifade
özgürlüğü yok, Türkiyede ifade verme özgürlüğü var. Pek çok gazeteci
ancak savcılığa gidip ifade verme hakkına sahip, o da
hakkındaki suçlamayla ilgili.
Tabii, ben bu
değerlendirmeyi yaparken sadece gazetecilerin değil, gazete
yönetimlerinin ve hatta, gazete sahipliğinin de Türkiyede ifade
özgürlüğünün önünde çok büyük bir engel olarak durduğunu belirtmek
istiyorum. Şöyle ki: Eskiden hükûmetler, evet, geleneksel olarak memur
atarlar, kamuya memur alırlar, atama yaparlar, tayin yaparlardı.
Bugün artık Türkiyede, sayın milletvekilleri, patron ataması
yapılıyor. Yani gazetelerin, yayın organlarının
patronlarının kim olacağına bir ülkede iktidar karar
veriyorsa, orada ifade özgürlüğü yoktur ve o ülkede bütün özgürlükler
sıfırla çarpılmış demektir. Hangi özgürlük
alanında ne kadar yol almış olursanız olun,
aldığınız mesafe sıfırla çarpılacaktır.
Bugün Türkiyede yaşanan tablonun önemli bir bölümü, önemli bir sorun
budur sayın milletvekilleri.
Şu anda
uluslararası alanda ülkelerin basın özgürlüğüyle ilgili
sıralaması yapıldığında, yıllardır
istikrarlı bir şekilde geriliyoruz. Ulaşabildiğimiz
başlıca istikrar her yıl iki ya da üç sıra geriye
gitmektedir ve şu anda da son 20 içinde bulunuyoruz basın ve ifade
özgürlüğü konusunda. Herhâlde yasalar el verse basın
sözcüğünün başındaki b harfi de ortadan
kaldırılacak.
Ulusal medyada
bunlar yaşanırken, Anadolu gezilerinde gördüm ki, yerel medyayla
ilgili de çok ciddi sorunlar var sayın milletvekilleri. Tabii, Ankara
böyle yaparsa Anadolu da, Anadoludaki yerel yöneticiler de bunun
devamını yapma densizliğine girmiş durumdalar.
Sayın
milletvekilleri, tabii, ifade özgürlüğü geniş bir kavram.
İnsanın kendisini ifade etmesi, bu, demokratik şekilde
meydanlarda olur, bu, mahkemede suçlandığınız sırada
kendinizi anlatmak için olur. Şu anda sizlere bir doz daha ileri giderek
şunu söylemek istiyorum: Türkiyede suçlanan insanların kendilerini
savunma özgürlüğü yok.
Sayın
milletvekilleri, şu anda, Silivride yatmakta olan Ergenekon
tutuklularının 20 kadarı sadece savunmalarını yaparken
-lütfen, bunu dikkatle dinlemenizi diliyorum- sarf ettikleri sözler nedeniyle
iki ile yirmi dört yıl arasında hapis cezasına
çarptırıldılar. Bu yasalar açık. Aranızda hukukçu kökenli
milletvekilleri var, bilecektir, bir sanık kendisini savunurken yalan dahi
söyleyebilir çünkü bu, kendini savunma refleksidir ama bunun ötesinde,
mahkemeyi yanılttığından hakaret ettiğine kadar bir
dizi konudan bu cezalar verilmiştir ve o tutukluların yakınları,
o tutukluların çevresindeki onları destekleyen insanlar, dün Meclisin
önünde kendilerini ifade etmek istediklerinde karşılarında
geleneksel olarak tazyikli suyu ve TOMAları buldular. Türkiyede ifade
özgürlüğünün ne anlama geldiğini dün Meclisin önünde de ayrıca
görmüş olduk sayın milletvekilleri.
Sayın milletvekilleri, ifade özgürlüğü derken
altını çizmek istediğim bir başka durum da, hâlen gündemde
olan bir durum da Sayın Cumhurbaşkanının
önünde olan sosyal medyayla ilgili kısıtlamalardır. Şu
anda, Türkiye İnternet
kullanımında yani sosyal medya kullanımında dünyada
üst sıralarda yer alan ülkelerden biridir. 40 milyona yakın, 35
milyon insanın İnternet kullandığı, sosyal medyayla
ilişkili olduğu, istatistiklerle ortaya konmuş bir gerçek.
Şimdi, siz,
yazılı ve görsel basını çeşitli yöntemlerle
sınırlandırmanız yetmiyormuş gibi, sosyal medyayı
da sınırlandırma girişimi içindesiniz. Sizlere bir örnek
vermek istiyorum: Balkanlardan değişik mevsimlerde soğuk hava
gelir, yağışlı hava gelir, Sibiryadan soğuk hava
gelir, siz bu Mecliste tutup Balkanlardan soğuk ve
yağışlı havanın gelmesini engellemek üzere yasa
çıkarmanıza benziyor şu anda sizin İnternet yasa
deneyiminiz ya da Türkiyeye Sibiryadan soğuk hava gelmesinin
yasaklanmasına, bunun kısıtlanmasına benziyor sizin şu
anda İnterneti, sosyal medyayı kısıtlama girişiminiz.
Bu anlamda,
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gülün bu yasayı, şu anda
Birkaç küçük pürüz var. demeden, bu yasanın ruhunda yasaklama
olduğu, ruhunda kısıtlama olduğu değerlendirmesini
yapmasını diliyorum, bekliyorum. Şu anda, eğer bu yasa
geçtiğinde sayın milletvekilleri, o yasanın içinde geçen kimi
anahtar sözcükler yoluyla kısıtlama gündeme geldiğinde,
potansiyel olarak, Cumhurbaşkanının o çok sevdiği,
kullanmayı da bir faaliyet unsuru olarak, bir sorumluluk olarak
düşündüğü sosyal medyada, o sitede bile çeşitli
kısıtlamalar, erişim yasakları gündeme gelebilir ve bu
alandan, özellikle uluslararası kurumların temsilcileri Türkiyeye
geldiğinde, Sayın Başbakanın soru sormak isteyen
gazetecilere karşı tutumu da aslında burada uzun uzun
konuşmayı gerektirmeyecek şekilde Türkiyede ifade
özgürlüğünün ne durumda olduğunu açıkça göstermiştir
sayın milletvekilleri.
Şu anda,
konuşmamın başında altını çizdiğim
gazetelere patron atama yöntemiyle, sayın milletvekilleri, bir yol daha
benimsenmiş durumda. Şu anda, Türkiyede basın, insanların
kendilerini ifade etmemesi için kullanılıyor. Ne demek istiyorum?
Eğer, bir kişi, kendisini ayrıca ifade etmek istediğinde ya
da Hükûmetin bir çalışmasını eleştirmek
istediğinde, belli medya gruplarının o kişiye yönelik
gösterdiği habercilik, gösterdiği tutum, artık o kişinin
pes etmesine, o konuda bir daha düşüncesini ifade etmemesine neden oluyor
sayın milletvekilleri. Bu, uluslararası alanda sansür olarak kabul
edilen ve diktatörlüklerde tartışma konusu olan bir şeydir.
Altını çiziyorum: Türkiyede medyanın neredeyse yüzde 80ine
yakın bir bölümü itibarıyla insanların kendilerini ifade
etmesini engellemek için basın kullanılmaktadır. Şu anda
iktidar partisinin sayın milletvekillerine seslenmek isterim ki
bağımsız basın bir gün size de gerekebilir. Nasıl
şu anda hukuk size gerektiğinde telaşla neler
yapılması gerektiğini, nasıl yeni yasal düzenlemeler
yapılması gerektiğini konuşmaktaysanız, apar topar
yasalar çıkarmak üzere girişimde bulunmaktaysanız, bir gün, bu
gücün elinizde olmadığı bir gün bağımsız
yayın organlarına da çok ihtiyaç duyabilirsiniz. Çünkü, basın
özgürlüğü yoksa, bunun dışındaki bütün özgürlükler
sayın milletvekilleri, sıfırla çarpılmış
olacaktır. Şu anda yazılı ve görsel basının
Türkiyede karşı karşıya olduğu durumu, bu yayın
organlarının en üst yöneticileri açıkça ifade etmek durumunda
kaldılar. Son dönemde gazetelerde, televizyonlardaki yayınlarda,
nasıl bir baskı altında olduklarını anlatmaya
çalışıyorlar.
Buna
karşı, bütün bunların çözümü için ben Atatürkün bir sözünü
şiar edinmenizi dileyerek sözlerimi noktalamak istiyorum. Basın
özgürlüğünden kaynaklanan sorunlar olabilir ama Atatürk diyor ki:
Basın özgürlüğünden kaynaklanan sorunların çözümü basın
özgürlüğüdür.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Şamil Tayyar,
Gaziantep Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP
Grubunun Türkiyedeki basın özgürlüğünün önündeki engellerin bütün
boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verdiği araştırma önergesi üzerinde
grubum adına söz aldım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Önergeye
baktığım zaman, BDPli Sayın Hasip Kaplanın
imzası var. Şimdi içeriye girdi; sağ olsun, lütfetti.
Konuşması bittikten sonra da dışarıya
çıkmıştı. Hep söylediğimiz şeydir yani
muhalefetin bu araştırma önergelerini aslında laf olsun torba dolsun
diye verdikleri, aslında çok da
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Düzgün konuş, düzgün konuş!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Bir saniye, bir saniye
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bir basın mensubusun.
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Saygılı olun! Saygılı olun!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Terbiyesizlik yapmayın!
BAŞKAN
Lütfen, şu kelimeleri kullanmayın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, uyarın! Uyarın!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Saygılı olun, şov yapmayın!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Terbiyesizlik etmeyin!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Şov yapmayın, yeter!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Terbiyesizlik etmeyin!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Bu Meclis sizin yeterince şovunuza tanık oldu.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Terbiyesizlik etme!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Lütfen oturun yerinize! Lütfen oturun!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sen pislik herifsin!
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Terbiyesizlik etmesin!
BAŞKAN
Sayın Kaplan
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Söz alırsınız, konuşursunuz!
İBRAHİM BİNİCİ
(Şanlıurfa) Dışarıya çıktığında senden
mi izin alacak?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) - Terbiyesizlik etme!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) - Söz alırsınız, konuşursunuz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Konuş ne konuşacaksan!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) - Söz al. Bak, terbiyesizlik yapma, ahlaksızlık
yapma!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hakaret etme, terbiyesizlik etme hakkın yok.
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) - Otur oturduğun yerde! Otur oturduğun yerde! Otur!
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Konuşma!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sen otur!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) - Gelirsin buraya, söz alırsın ve konuşursun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, niye müdahale etmiyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul) Muharrem IŞIK (Erzincan),
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi üzerinde Sayın Şamil Tayyar söz
almıştı.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Ama
konuşmacının konuşması yarım kaldı.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, Başkanlık Divanı
aynı zamanda Meclisin yasama faaliyetlerini de kontrol etme, düzenleme ve
gereğinde de uyarma makamıdır. Sizler ampullü rozeti
çıkardınız, şimdi papyon taktınız,
tarafsızsınız artık. Eğer bir hatip
BAŞKAN O
zaman sizi uyarıyorum şu konuşmanızdan dolayı
Sayın Kaplan, bütün bu konuşmacıları da uyaracaksam sizi
uyarıyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ama papyon takıp
BAŞKAN Ne
demek yani? Ben bir siyasi partiden milletvekili oldum ve Meclis Başkan
Vekili oldum. Sizin bu şekilde konuşmanızı gerektirmez.
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
Meclis Başkanlık Divanında oturmanın
kıyafetini giydiniz, bağımsızsınız artık.
Eğer bir hatip iyi olmayan bir dille konuşuyorsa veya bir
araştırma önergesinin hatibine bu şekilde konuşuyorsa
uyarmanız gerekir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Senin dilin ne kadar temiz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani, kendi partiliniz olunca uyarmıyorsunuz, kendi
partinizden olmadı mı uyarıyorsunuz. Bu doğru bir
yaklaşım değil Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, o zaman sizin konuşmalarınızın
tamamını getirmek lazım buraya. Sizin kaç defa
uyarılmanız gerektiğini de söylemek lazım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, hepsini getir. Ben yedi senedir bu
Meclisteyim; sizinkileri de getir, benimkileri de getir. Ben bu anla ilgili
konuşuyorum Sayın Başkan, bu anla ilgili konuşuyorum.
BAŞKAN
Hepsini getirtmek lazım o zaman. Şöyle ki: Uyarılma konusunda
haklısınız ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde artık bu
konuşmalar çok sıradan hâle geldi.
Sayın Tayyar,
sekiz dakikanız kaldı. Lütfen konuşmanızı
tamamlayın. Yalnız, yeni bir sataşmaya mahal vermeden, lütfen.
Daha sonra söz istersiniz, veririm.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Teşekkürler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi tekrar sevgi ve
muhabbetle selamlıyorum.
Önergenin konusu özgürlükler ve demokrasi ama maalesef,
burada herkesin kullandığı bir sözcüğe bile tahammül
edemiyoruz. Oysa demokrasi dediğimiz rejim, yönetim şekli de bir
tahammül rejimidir. Eğer biz bu sözcüklere bile tahammül edemiyorsak o
zaman basın özgürlüğü ve demokrasi konusundaki çabalarımız
ya da anlattıklarımız da -bence- samimiyetle çok örtüşmüyor
diye düşünüyorum.
Tabii ki böyle bir şeyi arzu etmezdim, keşke
yaşanmasaydı. Ama, sonuçta, şahsımı hedef alan
ağır lafları da yine sahibine buradan aynen iade ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sizinkileri de ben
size iadeli taahhütlü
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Eyvallah. Ama, benimki reaksiyonel bir tepkiydi. Keşke
olmasaydı ama siz söylediğiniz için ben cevap vermek zorunda
kaldım ama sonuçta ateşi yakan sizdiniz. İnşallah, bundan
sonraki süreçte de bunlar bir daha yaşanmaz.
Ben, benden önce
kürsüye çıkan değerli hatiplerin, gerek Sayın Hasip
Kaplanın gerek Sayın Mustafa Balbayın
konuşmalarını da bir miktar not aldım. Fakat üzülerek
gördüm ki ya Türkiyede kendileri yaşamıyorlar ve başka bir
âlemdeler ya da başka bir şeyin, hesabın içerisindeler. Mesela,
Sayın Hasip Kaplan diyor ki: Son zamanlarda basın özgürlüğünden
söz edemeyiz. Oysa basın özgürlüğü kavramı cumhuriyetin
kurulduğu tarihten bu yana her zaman tartışmalıdır ve
her zaman üzerinde en fazla konuştuğumuz konulardan birisidir.
Bugün basın
özgürlüğü konusunda, tabii ki herkesin üzerinde mutabık
kaldığı, herkesin aynı şeyleri söyleyebildiği bir
durumdan söz etmek mümkün değil. Ama, yirmi altı yıl gazetecilik
yapmış ve bunun da on yedi yılını Sabah ve Milliyet
gibi merkez medyada geçirmiş birisi olarak, bunları bizzat
yaşamış, bu problemleri bizzat meslek hayatında yaşamış
birisi olarak şunu söylüyorum: Basın özgürlüğü, öteden beri
Türkiyede kötürüm bir yapıdadır. Yine üzülerek söylüyorum ki
Türkiyede medya çoğu zaman, her ne kadar demokratik rejimin olmazsa olmaz
mekanizmalarından biri olarak tarif edilse de çoğu zaman vesayetçi
anlayışın kaldıracı gibi hareket etmiştir.
Özellikle çok partili
siyasi hayata geçtikten sonra, 1950den sonra bu etkileşimin ve
diyalektiğin daha etkin bir şekilde hayatımıza
girdiğini görüyoruz. 1950 sonrası millî iradenin sandığa
güçlü bir şekilde yansımasından rahatsız olanlar,
basın üzerinden bir karalama kampanyası
başlatmışlardır. 1952 yılında, daha henüz ortada
bir şey yok, Ulus gazetesi sekiz sütun manşet atıyor Diktatör
Menderes diye. Altında spot bir cümle var, diyor ki: Sen
diktatörlüğe soyunuyorsun ancak senden diktatör falan olmaz, sen
diktatörcüksün. Ve daha sonra, 1955ten itibaren birçok basın organı
da buna katılıyor ve 1960a kadar darbe tezgâhının, darbe
planlarının bir aracı olarak görev yapıyor. Ne zamana
kadar? Günümüze kadar.
Ben geçtiğimiz günlerde Parlamentoda da
benzer şeyleri anlattığımda muhalefet milletvekilleri dedi
ki: Ya, tarihten niye bahsediyorsunuz? E, kardeşim, tarihi bilmezseniz,
dünü bilmezseniz bugün yaşananları anlayamazsınız. Aktörler
ayrı olabilir ama tezgâh aynıdır, tezgâha hâlâ devam
ediyorsunuz.
Şimdi, efendim Medyayı
özgürleştirmek Meclisin görevidir. diyor Sayın Hasip Kaplan. Ben
önergenin konusuna bakıyorum: Türkiyede basın özgürlüğünün
önündeki engellerin bütün boyutlarıyla araştırılması.
Ya, Allah aşkına, siz diyorsunuz ki: Yasama, yürütme, yargı ve
medya. Hem bunu söyleyeceksiniz hem de medyayı yasamanın arka
bahçesi hâline getireceksiniz yani medyadaki düzenlemeyi yasama
organının bir temel işlevi gibi göreceksiniz. Yani burada bir
temel tezat, bir temel çelişki yok mu? O zaman hâlâ kavramlar bizim zihnimizde
yerli yerine oturmuş değil.
Hasan Cemal, efendim Beni Başbakan
görevimden aldırdı. diyor. Ben yıllarca bunları
yaşadım. Mesut Yılmazın talimatıyla Milliyet
gazetesinden, işten atılmış biriyim ama şunu da biliyorum
ki medyada kendi iç hesaplaşmaları, çoğu zaman siyasiler
üzerinden görülür. Hasan Cemalin gazetesinden ayrılmasının ne
Sayın Başbakanla ne Hükûmetimizle doğrudan, yakından,
uzaktan hiçbir ilgisi yoktur. Ama o yayın organı, kendi içerisindeki
iç hesaplaşmasını eğer Başbakanlık ya da Hükûmet
üzerinden görmek istiyorsa onun hesabını kendisi ayrıca versin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani, şimdi, Alo
Fatih hattı yok mu?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) Sayın
Genç, bir saniye.
Biz bunları gördük. Mesela Altan Öymen,
CHPde Genel Başkanlık yaptı, CHP kurultayıyla ilgili bir
yazı yazıyor: Bir CHPli ve bir gazeteci olarak... diyor. Ben
kalksam ya da bir başka arkadaşımız, bir gazeteci
arkadaşımız kalksa dese ki: Bir AK PARTİli ve bir
gazeteci olarak... diye cümlesine başlasa adama söylemediğimizi bırakmayız.
Yani siz, CHPli olduğunuzu alnınız açık,
başınız dik bir şekilde gazeteci
sıfatınızın önüne koyacaksınız, yazılar
yazacaksınız, makaleler yazacaksınız, sonra da bunu
bağımsızlık olarak söyleyeceksiniz. Medya bunları
yıllarca yaşadı, bu hikâyeleri artık bize anlatmayın.
Şimdi Mustafa
Balbay konuşuyor, efendim Bir gün size de lazım olur. Zaten problem
şu: Siz bunu yeni anladınız, siz. Biz Ergenekonla ve Balyozla
mücadele kapsamında yazılar yazdık, 7 bin gazeteciye dava açıldı.
Ben 4 ayrı davada 65 ay hapis cezası aldım.
Aldığım cezalardan biri şudur: Cumhuriyet tarihinde ilk
kez, düşünerek kitap yazmaktan ceza almış bir adamım.
Bakın, düşünerek kitap yazmaktan ceza aldım 20 ay. Sonra,
Malatya misyonerler davasında bir belgeyi Ergenekon soruşturmasında
gizliliği ihlal gerekçesiyle 15 ay hapis cezası aldım. Hâkime
dedim ki: Efendim, bakın, bu belgede Malatya Cumhuriyet
Başsavcılığı yazıyor. Bunun Ergenekon
davasıyla ne ilgisi var? Hayır, hayır efendim, geçin
bunları. dedi ve ben Malatya davasındaki bir belge yüzünden,
Ergenekon davasını etkilemekten ceza aldım. Hakkımda
açılmış davalarda 100 yıldan fazla hapis cezası
istendi, 1 trilyonu aşkın, birçok davada para cezaları talep
edildi. Star gazetesinde, görev yaptığım Star gazetesinin
sorumlu yazı işleri müdürü hakkında istenen toplam ceza
miktarı 700 yıldı.
Ama, yıllarca
bu acıları yaşamayanlar işin ucu kendilerine dokunduğu
zaman basın özgürlüğünü anlamaya başladılar. Onun için biz
hep şunu söyledik, dedik ki: Bir gün size de lazım olur ve o size bu
Ergenekon ve Balyoz sürecinde lazım oldu.
TUFAN KÖSE (Çorum)
Boş konuşuyorsun ya! Çok boş konuşuyorsun, hep yalan,
hikâye anlatıyorsun!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Geçin bunları, geçin, biz bunları
yaşadık.
Efendim, Derya
Sazakın bir demeci var bugün bir medya kuruluşunda.
TUFAN KÖSE (Çorum)
Hikâye anlatıyorsun!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Efendim, bunların hepsi yaşanmış
şeyler. Eğer ortada bir hikâye varsa oturduğunuz yerdir
orası.
Bu memlekette her
şeyi söylüyorsunuz ama darbecileri milletvekili yapan sizsiniz.
Silivriden buraya tünel kazıp getirdiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ben yıllarca
gazetecilik yaptım ama hiçbir zaman jandarma istihbaratının
göbeğinde akıl hocalığı yapmadım, evet. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi,
efendim, Derya Sazak bir demeç vermiş, diyor ki: Başbakan ve
bakanlar Yüce Divanlıktır. Neden? Efendim, medyaya baskı
uyguluyormuş. Ey Derya Sazak, sen gazetede yöneticiyken Mesut
Yılmaza git kardeşim, özür dile, Milliyetle ilişkisini sana
endekslemiş, eğer özür dilemezsen seni atarım. diyen Derya
Sazak bugün basın özgürlüğü adına ahkâm kesiyor ve ben
arkasından da Milliyet gazetesinden işten atıldım.
Bunları anlatıyorum, son dönemde yazılıp çizilenler
üzerinden fikir inşa etmeyin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Mesut nerede, Mesut? Biz Mesutu savunmuyoruz ki!
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Bunları anlatıyorum işte Sayın Genç.
HASAN ÖREN (Manisa)
Mesut Yılmaz nereye gittiyse oraya gideceksiniz.
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) Yahu, zaten, bakın, bu memleket, bu millet sizi 1960tan
bu yana tek başına iktidara getirmedi çünkü eliniz kana
bulaştı 1960 darbesiyle beraber. (CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Geç, işine bak sen, geç.
ŞAMİL
TAYYAR (Devamla) O gün sizi lanetledi, o gün bugündür tek
başınıza iktidara gelemiyorsunuz, Allahın izniyle de yine
gelemeyeceksiniz ve bu millet sandıkta her zaman size gereken dersi verdi
ve vermeye devam edecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Çok
teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
MUSTAFA ALİ
BALBAY (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Balbay, önce Sayın Kaplana söz vereyim.
Sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
Bak, ne dedi diye
sormadım bile Sayın Kaplan.
Buyurun.
SIRRI SAKIK
(Muş) Çok adilsiniz Sayın Başkan, Sevgililer Gününde çok
adilsiniz.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyarın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında BDP Grubuna ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sormanızı gerektirmeyecek kadar aşikâr bir
durum vardı.
Arkadaşlar,
basın özgürlüğü, öyle, laf olsun torba dolsun diye buraya
getirilmiyor. Türkiye'nin çok ciddi bir basın özgürlüğü sorunu var.
Çok ciddi bir basın özgürlüğü sorununda, basının cumhuriyet
tarihi boyunca sorunları elbette var. Bu Meclisin görevi bunları
araştırmaktır. Bir araştırma komisyonu kurup, medya
holdinglerinin enerji, maden alanına dalıp oradan
kazandıklarıyla yaptıkları basının, bilmem, derin
yapılarla, paralel yapılarla, çetelerle, devletlerle, okyanus
ötesiyle, Pensilvanyayla, Genelkurmayla, MİTle, herkesle, kiminle
bağı varsa çıkmasını sağlamaktır. Bu Meclis
başka ne işe yarar? Niye milletin vekilleriyiz, niye milletin
iradesini temsil ediyoruz? Onun için varız.
Benim burada
kızdığım iki şey var: Bir, konuşurken üslupta
saygınlık, saygılı olmak lazım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İHSAN
ŞENER (Ordu) Süper espri yapıyor ama.
HASİP KAPLAN
(Devamla) İki, zaten, herkes kendi kurdudur. Yirmi altı
yıllık bir basın mensubunu çıkardınız buraya,
Alo Fatih diyen Başbakanının olduğu dönemde, Her zaman
böyle bir sorun vardı. diyor ve deniliyor ki: 3 güç var; yasama, yürütme,
yargı. Medyayı 4üncü güç olarak Meclisin arka bahçesi
Medya
demokratik ülkelerde demokrasinin nefesidir, sesidir, ruhudur, yurttaşla
bağıdır, elbette ki basın özgür olacak, basın özgür
olmadan bu ülkede demokrasi gelmez, bunu bilin, kafanıza koyun; demokratik
ülkelerde de daima 4üncü güçtür. Bu, arka bahçe mahçe değil
arkadaşlar! Bu, bire bir demokratik ülke olmayla bağlantılı
bir durumdur. Ve ben şunu size söyleyeyim: Yazık, basın
mensubunu çıkarıp burada basın özgürlüğüne karşı,
basının yaşadığı sorunlar
karşısında konuşturtmayın Sayın Başkan
Vekili Elitaş, ayıp ediyorsunuz! Bari, basın basına
haksızlık etmesin.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (İzmir) Sayın Başkan
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye
Sırasıyla Sayın Elitaş, lütfen oturun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Balbayın söz talebi var.
BAŞKAN -
Sayın Kaplan, usul konusunda uyardığınız için
teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ALİ
BALBAY (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Balbay, size de sormuyorum; buyurun. Sataşma nedeniyle iki
dakika söz veriyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yaptığı sözle kendini tevil ediyor,
Laf olsun, torba dolsuna hakaret diye hakaret ediyor, bana da Ayıp
ediyorsun. diyor. Yani, söylediğin şeyin ne olduğunun
farkına var, itirazın neye olduğunu anla.
BAŞKAN Tamam
da sıra Sayın Balbayda.
Buyurun Sayın
Balbay.
3.-
İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyarın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA ALİ
BALBAY (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Sayın Tayyarın değerlendirmeleri beni çok
şaşırtmadı, üzüldüm ama şaşırtmadı.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Çünkü biliyorsun.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Artık, her şeye darbe demekten vazgeçin. Sizi
eleştiren darbeci, HESlere karşı çıkan darbeci, Gezi
eylemleri yapan darbeci
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğru, Genelkurmay Başkanına birisi
telefonda talimat verdi, bu darbe değildi!
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Darbecilikten bu konuda ceza aldınız, ceza
aldınız.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) - Her şeye darbe demekten vazgeçin. Size yönelik her
türlü suç
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Ortada iddianame bile yokken 17 Aralıkla ilgili
oradan icazet almışsınız. Daha ne anlatıyorsun?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, sayın hatibi dinleyelim.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın Tayyar, hakkında altmış beş
yıl hapis istendi diye Benim basın özgürlüğüme darbe
indirildi. diyor.
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) İlk derece mahkemesinin verdiği karar var, karar
var, utan!
İHSAN
ŞENER (Ordu) Hakkınızda karar verildi, karar, sizin
hakkınızda!
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Darbecilikten karar verildi sizin hakkınızda
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Ortada iddianame
yok, 17 Aralıktan bu yana demediğiniz kalmadı.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Sayın Tayyar hakkında
altmış beş yıl hapis istendi diye basın
özgürlüğüne darbe diyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Evet, basına verildi ceza, karar
BAŞKAN
Sayın Tayyar, lütfen
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Ben beş yıl demir parmaklıkların
ardında, kalemimi kırmadan cezaevinde yattım ve üretmeye devam
ettim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İHSAN
ŞENER (Ordu) Niye yattın, niye?
BAŞKAN
Sayın Şener
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Darbecilik yaptınız.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Ben, gerçekleri yazdığım için
İHSAN
ŞENER (Ordu) Hikâye onlar, hikâye! Masal anlatıyorsun, masal!
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) - Gerçekleri yazdığım için
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Gazetecilik değil.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Git, başka yerde anlat onları!
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) - Sayın Elitaş -kaç defa konuşmasında
dinledim- 2000li yıllarda ne kadar gerilim var, ne kadar sorun var, ne
kadar problem var, herkes biliyordu. dedi, ben de bunları yazan
kişiyim.
BAŞKAN
Sayın Şener
Sayın Tayyar
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Lütfen, tekrar değerlendirin sayın
milletvekilleri. Her şeye darbe demekten vazgeçin, iddianameleri okuyun.
Mustafa Balbayın dokuz yıl
İHSAN
ŞENER (Ordu) Masal anlatıyorsun, masal!
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Mahkeme ne dedi?
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) O iddiaları defalarca okudum. O iddianameleri
defalarca okudum.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın Tayyar, iki kitap yazdınız
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya)
Savcı göreve diyen kimdi?
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Başkan, sataşma devam ediyor, ek iki dakika rica
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz, siz devam edin Sayın Balbay. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sataşma devam ediyor.
Sayın
milletvekilleri, lütfen -Sayın Tayyar siz de bakın- otuz dört
yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldım.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Niye ama? Gerekçesi ne?
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Şöyle diyor: Dokuz yıl
Belge bulundurmak
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Ne gerekçesi vardı?
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın milletvekilleri, sadece belge bulundurmaktan
dokuz yıl. Sayın Tayyar, iki kitap yazdın, kaç belge vardı
içinde Allah aşkına!
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Belge neydi, belge?
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Hepsi iddianamedeki belgelerdi.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Lütfen, değerlendirin. Ama ben belge bulundurmaktan,
bir gazeteci
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Bir tane hukuk dışı belge bulun, o
kitapları yakarım.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Hayır
Bende bulun
Haber dışı bir tek
belge yok bende de. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Tayyar, lütfen
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Ben kitap yazdım ama sen onları başka yere
götürdün.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın milletvekilleri, basın özgürlüğüne
iktidarın bakışının nasıl olduğunu bir kez
daha görüyoruz. Lütfen, tekrar değerlendirin.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet
FERAMUZ ÜSTÜN
(Gümüşhane) Belgeleri nasıl kullandığını biz
öğrenmedik!
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın milletvekilleri, tekrar altını
çiziyorum: Benim yazdığım bütün haberlere bakın sayın
milletvekilleri. Ben yıllarca, devlet kurumlarındaki günlükleri haber
yaptım siz de sorun yok dediniz. Yıllar sonra dediniz ki Sorun
varmış, çok büyük sorun varmış. dediniz.
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Evet. O günlükleri niye yazmadın?
BAŞKAN
Sayın Balbay, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Zaman beni haklı çıkardı.
Sayın
Başkan, ben iki dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN Lütfen
Teşekkür ediyorum Sayın Balbay, böyle bir usulümüz yok.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Son, bağlamak istediğim
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Sayın Başkan, aştı iki dakikayı.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın milletvekilleri
BAŞKAN
Sayın Balbay, lütfen
Ama, buyurun Sayın Balbay.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sevgililer Gününe ithafen bir iki dakikalık süre verin
bir zahmet.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Balbay, ara vermek zorunda bırakmayın. Lütfen, bak
Sayın Grup Başkan Vekili söz istedi, lütfen oturur musunuz. Böyle bir
usulümüz yok.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Sayın milletvekilleri, hepinizi ben tekrar okumaya
davet ediyorum. Hepinizi iddialarımı okumaya davet ediyorum.
Yargının ne durumda olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Balbay, ara vermek zorunda kalırım, lütfen oturun.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Kendi hakkına razı olmayı öğren. Kendi
hakkına razı olmayı öğren önce.
MUSTAFA ALİ
BALBAY (Devamla) Ben sadece Başkandan talep ettim, reddetti, kabul
etmedi, bu kadar.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, daha önce Sayın Elitaş istedi, eğer söz
istiyorsa bir saniye...
Size
soracağım ama ne için söz istiyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Kaplan, biraz
önce Şamil Beyin, konuşma yaptığının ikinci
dakikasında, ilk cümlesinde BDP Grubunun önergesine Laf olsun, torba
dolsun diye bir deyim kullandı
ve duyduğum kadarıyla da
-tutanaklarda da vardır- Terbiyesiz adam! diye oradan hakaret etti. Ama
burada konuşurken
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır, hayır, devam ettik Sayın
Elitaş. Burada sen işine gelmeyeni duymuyorsun galiba.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
Bir gazeteciyi basın özgürlüğü
konusunda koydun, ayıp ettin Sayın Elitaş. diye benim
yaptığım icraatla ilgili de farklı bir şekilde beni
eleştiren, bana hakaret eden bir cümle kullandı.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş, sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, Sayın Kaplanın ara verdikten sonra
söylediği söz, altına imza atılacak söz; şu: Bu kürsüye
çıkan kişiler her türlü eleştiriyi yapabilirler, her türlü
şeyi söyleyebilirler
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ama aşağılayamazlar, hakaret etmezler.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
incinebiliriz de ama hiç kimse hakaret
etmemeli.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet, mesele o zaten.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Konuşmacıya belki espri niteliğinde
laflar atılabilir ama konuşmacının sizi inciten bir
lafı olduğu zaman
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İncitme, hakaret olunca
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
hep
beraber ayağa kalkmak yerine, İç tüzükte usul var; Sayın
Başkan geliyor, uyarıyor, sayın milletvekilleri diyor ve o
çerçevede, herkes kendini toparlayıp Başkanın verdiği ölçü
çerçevesinde burada o cevabını verebilir.
Basın
özgürlüğü, bir demokraside olmazsa olmaz temel kuraldır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bravo! Alkışlıyoruz bunu işte ya!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama, basın özgürlüğü, Genelkurmay
Başkanlığında Bunlarla bu iş olmaz, daha ne
duruyorsunuz? demek, onlara yol haritası çizmek değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Basın
özgürlüğü, günlükleri ortaya çıkararak Hadi, biz şunu yapalım,
sivil kuvvet olarak, 4üncü kuvvet olarak siz üzerinize düşeni
yapın., Başüstüne. demek değildir. Basın özgürlüğü
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Alo Fatih demektir!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
kimsesizlerin kimsesi, sesi
çıkmayanların yüksek sesi olmalıdır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Aferin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama, bunu yapamazsan, sen iktidarı, milletin
iradesinden, bağrından çıkmış, anasının ak
sütü gibi oylarıyla seçilmiş bu Parlamentoyu hazmedemezsen, o
Parlamentoyu ve bu milletvekillerini 1950 yılından itibaren
demokratik sistemde ortadan kaldıramazsan 60 darbesini getirirsin, 12
Eylülü getirisin, 28 Şubatı getirirsin, Balyozu ve Ergenekonu
tahrik edersin, teşvik edersin. İşte buna dikkat etmemiz gerekir.
Bugün, bizim yaşadığımız darbenin en önemli
unsurlarından birisi, basının bazı kuvvetleri, demokratik
olmayan kuvvetleri tahrik etmesi, teşvik etmesi ve
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Başkanım, süre tersine mi
BAŞKAN Çok
geçti... Yanlış oldu Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir önceki konuşmacı
Sayın Tayyar, Cumhuriyet Halk Partisi ve darbe kelimelerini yan yana
getirmek suretiyle, ayrıca eski Genel Başkanımız Sayın
Altan Öymenin CHP kimliğiyle yazdığı yazılar
nedeniyle grubumuza sataşmada bulunmuştur efendim.
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Allah aşkına, bu nasıl sataşma ya!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi, iki dakika.
Lütfen, yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim.
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyarın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün, Uluslararası Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütünün Türkiyede basın özgürlüğü konulu rapor
yayınlandı. Rapora göre, Türkiye, basın özgürlüğü
sıralamasında 180 ülke arasında 154üncü sırada. 2005
yılında Türkiyenin yeri 98inci sıraydı, şimdi 154e
inmiş durumda. Irakla Gambiya arasında Türkiye kendine yer
bulmuş, Afganistanın bile gerisinde. Öte taraftan, buraya, kürsüye
çıkan sayın konuşmacılar Türkiyede basın
özgürlüğü var. diyorlar ama diğer taraftan, Sayın Başbakan
Fasa gittiği zaman bir televizyon kanalını arıyor, o
kanalda altta akıp giden haberden rahatsız oluyor Onu kaldırın.
diyor. Sayın Başbakanın televizyonlarda, gazetelerde sansür
görevlileri var. Türkiye böyle bir dönemi yaşıyor. O sansür
görevlileri -Sayın Başbakanın tayin ettiği görevliler-
haberleri çıkarıyor.
Şuna da
şaşırdım: Şimdi, Sayın Başbakan bir dönem Ergenekon,
Balyoz davalarının savcılığına soyunmuştu.
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Siz de avukatlığına soyunmuştunuz.
Avukatı kimdi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) 17 Aralıktan sonra, rüşvet ve yolsuzluk
soruşturmasının ucu Hükûmete, kendisine gelince bir anda o
savcılık görevini bıraktı Balyoz ve Ergenekon nedeniyle
içeride dünya kadar günahsız adam yatıyor. dedi. Öyle anlıyorum
ki burada laf atan bazı arkadaşlar konjonktürel demokrat, Sayın
Başbakan gibi. Şimdi, Ergenekon ve Balyozun darbecilere yönelik bir
dava olduğunu savunuyorsunuz. Sayın Balbay Şu kadar
yattım. diyor. Ne için yattın? yani Sen darbecilikten orada
yattın. değerlendirmesini yapıyorsunuz.
ŞAMİL
TAYYAR (Gaziantep) Mahkemenin kararı Sayın Başkan, mahkemenin
kararı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sizin hiçbir şeyinize inanılmaz.
BAŞKAN
Sayın Tayyar, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sizin derdiniz demokrasi değil, özgürlük
değil, basın özgürlüğü değil
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Sizin derdiniz de darbe, darbe.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
rüşvet ve yolsuzluk
soruşturmasının önünü kapamaktır.
Yakışmıyor!
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Darbe de size yakışmıyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
Sayın Kaplan
Bir saniye
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Türkiyedeki basın özgürlüğünün önündeki
engellerin bütün boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen (10/76)
esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Oylamadan önce karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Biz yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Balbay, Sayın Özkan, Sayın Erdemir,
Sayın Nazlıaka, Sayın Serindağ, Sayın Ören, Sayın
Tanal, Sayın Çetin, Sayın Demirçalı, Sayın Genç, Sayın
Gök, Sayın Serter, Sayın Aygün, Sayın Düzgün, Sayın Güler, Sayın Öztrak
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Türkiyedeki basın özgürlüğünün önündeki
engellerin bütün boyutlarıyla araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen
(10/76) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Barış ve Demokrasi Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- MHP
Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural
tarafından Türkiyede vatandaşların çığ gibi büyüyen
borçlarının yol açtığı sorunların ve çözüm
önerilerinin tespiti amacıyla 14/2/2014 tarih ve 3518 sayıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma
günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
14/02/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 14/02/2014 Cuma günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
14 Şubat 2014 tarih 3518 sayı ile TBMM
Başkanlığına, İzmir Milletvekili ve MHP Grup
Başkan Vekili Oktay Vural'ın Türkiye'de vatandaşın borcu
ekonomik ve sosyal etkileri olan önemli bir sorundur.
Vatandaşlarımızın çığ gibi büyüyen borcu ve bunun
yol açtığı sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla
verdiği Meclis araştırması önergemizin 14/02/2014 Cuma günü
(bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi
lehinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kapalı oturum istiyor
musun hâlâ?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Kapalı oturumu sonra tekrar isteyeceğiz
Yılmaz Bey.
Yalnız, ben bu arada, Sayın Tayyarın
buradayken, birazdan çıkar- söylediği lafı çok anlamlı
buldum, Laf olsun, torba dolsun. lafını. Ama bu, muhalefete
değil biraz da iktidarın bugünkü durumuna yakışıyor.
Niye biliyor musunuz?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Herkes biliyor ne
olduğunu.
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) Mustafa
Ağabeye
Mustafa Ağabeye
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vatandaşa gelince laf
olsun; laf, söz ediyorsunuz, size geldi mi torba dolsun. Vatandaşa laf
olsun, iktidara torba dolsun! Torbalar almadı, ayakkabı
kutularına dolsun! Bu, güzel bir laf.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kasalar, kasalar
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vatandaşa gelince laf
olsun. Efendim, dindarız, dini şöyle yapıyoruz, şöyle
eğitim koyduk. Peki, hırsızlık en büyük günah. Oraya
karışmayalım, torba dolsun!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Fetva veriyor adamlar ya!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Gerçekten de burada,
Vatandaşa gelince kömür olsun, bize gelince torba dolsun
Bu, hakikaten
sizin durumunuza daha çok uyuyor.
Değerli
arkadaşlar, bakın burada, bir taraftan onu söylüyorsunuz ama bir
taraftan Özgürlük var. diyorsunuz. Ben hâlâ anlamadım Sayın Tayyar
hangi basında çalıştı, nereye gitti, bugün olanları
izlemiyor mu? Alo Fatih hattının Alo Meclis hattına
neredeyse dönüşüp burada, sürekli olarak başkan vekillerini tahakküm
altına almaya çalıştığını görmüyor mu, ben
anlamıyorum. Onun için, burada, tabii, Laf olsun, torba dolsun. uyuyor
derken işin ekonomik boyutunu da söylüyorum. Vatandaş kömüre muhtaç
hâle gelmiş, vatandaş gırtlağına kadar borca
batmış, siz hâlâ burada HSYK baskısı, onu yapalım,
bunu yapalım, aklayalım, salalım, tahliye edelim.
derdindesiniz. Böyle bir şey olabilir mi?
Bakınız,
değerli arkadaşlar, vatandaşlarımızın bütün
borçları, bütün kesimlerin borçları rekor düzeyde artış
gösteriyor. Bir taraftan, kredi borçları 50 kata yakın
artmış, 2002 yılında 6 milyar dolayında olan tüketici
kredisi ve kredi kartı toplamı 300 milyara yaklaşmış.
Şu anda, öyle bir durumdayız ki bütün kesimler borca batmış
durumda. Siz ne yapıyorsunuz? Bir taraftan, sadece vatandaşın
kredi kartı taksitlerini sınırlandırarak bunu
azaltabileceğinizi zannediyorsunuz. Ortada bir muhtaçlık var.
Değerli
arkadaşlar, bunların yanı sıra, sadece
vatandaşımızın kredi, kredi kartı borcu değil
tabii, toplamda 55 milyona yaklaşan bir kredi kartı var.
Baktığımız zaman, 70 milyarın üzerinde, 75 milyara
yaklaşan bir kredi borcu var. Yani kredi kartını da
koyduğunuz zaman, vatandaşın bunları nasıl ödeyemez
hâle geldiğini biliyorsunuz. Siz sadece sınır koyarak önlemeye
çalışıyorsunuz.
Diğer
taraftan, sosyal güvenlik prim borçları sorun olmaya devam ediyor. Bunun
yanı sıra, vergi borçları had safhaya ulaşmış,
sürekli olarak burada birtakım kesimlere kolaylık sağlamak
amacıyla önergeler getiriyorsunuz ve o kesimlerin işini kolaylaştırıyorsunuz
ancak vatandaşa geldiği zaman laf olsun kısmı işte
burada oluyor. Vatandaşa Bakacağız, edeceğiz...
Dün akşam da
konuştuk, mağdur olan kesimler var; Bunlarla ilgili önerge veriyoruz;
Biz, o konuda çalışma yapıyoruz. Ne zaman? Seçimden sonra
bakarız. Vaadi bir verelim, seçimden sonra oyları alırsak ona
göre düşünürüze geliyor. Maalesef, buralarda birçok
vatandaşımız, çiftçilikle, hayvancılıkla
uğraşan vatandaşlarımız ciddi anlamda, kooperatiflere,
bankalara olan borçları nedeniyle sıkıntı
yaşıyorlar. Burada hacizler gelmeye başlamış,
mallarına mülklerine el konuluyor.
Peki, bunlar devam
ederken siz ne yapıyorsunuz? Bunlara seyirci kalıyorsunuz. Diyoruz
ki: Bakın, özel sektörün borcu sıkıntı, önümüzde bir
ekonomik sorun var, kurlardaki değer kaybı yüzde 30u, yüzde
40ı bulmuş. Şimdi, bu vatandaşlar bu borçları
nasıl geri ödeyecekler? Bunların yanı sıra, toplam
kredilerin içerisinde 135 milyar dolara varan döviz cinsinden krediler var. Dün
dövizzedeler grup başkan vekillerimize gelip dosya vermişler; burada
görüşmekte olduğumuz kanun teklifine eklensin diye. Burada, maalesef,
40 bine yakın aileyi ilgilendiren bir sorun var.
Başkalarınınkini hemen kolaylaştırıyoruz,
efendim, varlık barışı, vergi barışı
çıkarıyorsunuz ama bu vatandaşlar o gün bankaların
açıklamalarına inanarak almışlar döviz cinsinden kredi,
şimdi onların riski de yüzde 30, yüzde 40 arttı. İşte,
onun için diyorum: Vatandaşa gelince laf olsun, bize gelince torba
dolsun. oluyor. Bu sorunların çözülmesi gerekiyor değerli
arkadaşlar. Burada, ciddi bir sorunla karşı
karşıyayız.
Peki, bunlar
olurken siz ne yapıyorsunuz? Laf olsun dememin nedeni: Siz seyirci
kalıyorsunuz vatandaşa geldiği zaman. Burada -yeni krediler
çekiyor- bakın, yeni bir yöntem bulmuş bankacılar, çok
yaratıcı. Vatandaş borcunu ödeyemiyor, geliyor müdüre;
bakıyorlar Senin riskin zaten çoğalmış
Kredi kartı
çekmiş, kredi kartının ikincisini çekmiş, tüketici
kredisini çekmiş. Ne yapıyorlar? Krediyi canlandıralım.
diyorlar. Diyelim ki 40 bin lira borcunuz var, ödeyemiyorsunuz ama limitiniz de
dolmuş. Diyor ki: Gel, ne kadara ihtiyacın var? 10 bin lira. Ben
sana 50 bin lira taze kredi vereyim. 10 bin lirasını kullan,
40ına da eskisini kapat. Şimdi, güya, bu arkadaşımız
borcunu ödemiş oluyor, zaten 40 bini ödeme gücü olmayan
vatandaşımızın 50 bin lira borç altına girdiğini
görüyoruz. BDDK da diyor ki: Efendim, geri dönüşlerde azalış
yok, normal kredi var. Sorduk kendilerine, burada söyledik; bir
araştırma yapın bakalım, bunun ne kadarı eski kredinin
kapanmasıyla ilgili, ne kadarı taze kredidir diye. Henüz bize bir dönüş
olmadı. Maalesef, vatandaş bununla uğraşıyor.
Size de geliyordur,
sürekli cep telefonuma mesaj geliyor: Kredi kartınızda sorununuz
varsa bize şu kadar komisyon verin, biz bunu bilmem kaç taksite
yayalım. diye, artık sektör oluşmuş. Onun için, peki, bu
sorunlar yaşanırken, bankalarla ilgili vatandaşın sorunu
devam ederken, bunları çözmezken, dövizzedelerin durumu bu hâldeyken sizin
iktidarınız ne yapıyor? Sizin iktidarınız, maalesef
-Sayın Tayyarın dediği, Laf olsun, torba dolsun. diye ondan
diyorum- havuzu dolduruyor, torbayı dolduruyor, bu bankalar havuza para
bulmakla uğraşıyor. Bakın, daha önceki gün, taze çıkan
tapelerin içerisinden bir kısmını size söyleyeyim. Burada,
Ziraat Bankasından yetkililerin yaptığı, hani
söylediğiniz -torba değil de artık havuz dolsuna geçtik
artık, torba kısmı bitti- havuza para atmak üzere burada
konuşmaları var. Ben, bakıyorum, arkadaşlar diyor ki arada:
Bağırıp çağırmak çözüm değil. Peki, bunu tam
olarak çıkıp da burada adı geçenlerin
yalanladığını
Bunları konuşmayı ayıp
buluyorsunuz da birisi çıkıp Bu paralar sahtedir, bu görüntüler
sahtedir veya bu işler sahtedir, bu tapelerin alakası yoktur.
diyebiliyor mu? Ben ona bakıyorum. Eğer bunu demiyorsanız, bunun
konuşulmasından daha doğal bir şey olamaz ki! Burada,
gerçekten de 100 milyon, 200 milyon dolarlardan bahsediliyor. Böyle bir
alışverişe aracılık eden kişilere bankadan doğrudan kredi çıkıyor.
Bankanın genel müdürü, genel müdür yardımcısı buralarda,
açık bir şekilde bu konularda görüşme yapıyorlar, kredi
ayarlıyorlar. Hatta bazıları da güzel yollar bulmuş,
kendileri de itiraf ediyor; parayı verirken, ne olur ne olmaz, yarın
işi alamazsak diye garantiye almışlar, hisse devri
sözleşmesi de yapıyorlar. Yani garantisini de bir nevi
alıyorlar. Şimdi, vatandaşın hâli böyleyken bakıyoruz,
net bir şekilde iş adamlarıyla bankanın genel müdürü, genel
müdür yardımcısı, Sayın Binali
Yıldırımın kendisi, danışmanı hepsinin ismi
var. Peki, o zaman çıkıp da Kardeşim, biz, tövbe, bu konularda
hiç görüşmedik, hiç kimseyle konuşmadık, ne banka genel
müdürüyle konuştuk ne iş adamlarıyla konuştuk. diyen var
mı, ben duymadım. Eğer varsa bize getirin, biz de bunları
söyleyelim. Vatandaş orada duruyor. Vatandaşa geldiği zaman
-daha önce de söyledik- maşallah yok inşallah var; sizin çocuklara
gelince maşallah var. Bu, nasıl bir anlayıştır, ben
anlamıyorum. Biraz sonra getireceksiniz, HSYK gelmiş. Efendim
deniliyor ki: Geriye dönelim, biz bunu konuşalım. Bunu
soruşturan savcıların tamamını attınız, hâlâ
doymadınız. İlgili daireyi değiştirdiniz, hâlâ
doymadınız. Anlamadım, geriye ne kaldı da artık neyini
çıkaracaksınız? Kapatacağınız yeni bir
şeyler mi var? Eskilerin dışında yeni bir şeyler mi
geliyor, gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. Görev yeri değişmeyen
savcı kalmadı, hâkim kalmadı, bütün ceza reisleri, hepsi,
soruşturmayla ilgilenenlerin tamamı sağa sola savruldu, yine bir
gayretkeşlik var. Böyle bir şey olamaz. Sonra da kalkıp
demokrasi, özgürlük diye bize burada laf anlatacaksınız yani laf
olsun kısmı. Ya, çok bariz bir şekilde, bırakın Alo
Fatih hattını, Sayın Genel Başkanımız burada
konuşurken yayını veren kişi Alo Fatih dediği zaman,
o anda on dakika daha kesiliyor, artık otomatiğe bağlamış,
Alo demesine gerek yok, şifreli konular var. Böyle bir şey olamaz
değerli arkadaşlar. Bu hukuk devletinde hepsinin
soruşturulması gerekir. Hâkimleri baskı altına alsanız
da, fezlekeleri geri çekseniz de soruşturulur.
Sayın Genel
Başkanımızın bir lafına halkı kin ve tahrike
kışkırtmak diyorsunuz, Sayın Başbakanın buradaki
sözlerini okusak, sadece Meclis kürsüsünde yaptıklarını, kimleri
kin ve tahrik içinde kışkırttığını çok daha
net görürsünüz. Bizim söylediğimiz içeriği değildir, gelir
bunlar, konuşulur. Ama, diğerleri usul hatası bulunup geri
gönderilirken, yolsuzluklar kapatılırken, bunların pat diye
gelivermesine itiraz ediyoruz, yoksa hepsi gelsin, bizim öyle bir
sıkıntımız yok. Ama, burada bir çifte standart var.
Dolayısıyla, vatandaşa gelince laf olsun size gelince torba
dolsun ancak sizin durumunuza uyuyor diyor, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen, Metin Külünk, İstanbul
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
METİN KÜLÜNK
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Saygıdeğer Meclisi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın Meclis
Başkan Vekilimize de, bugün çok nazikti, kendisine, bugünün anlamına
uygun nezaketinden dolayı da teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Divan da öyle, Divan.
METİN KÜLÜNK
(Devamla) Tabii ki birlikte Divan yani iki genç arkadaşımız
zaten Divandalar.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bugün, yeni bir zaman boyutunu yaşıyoruz. Tarım
toplumundan sanayi toplumuna evrilmiş bir dünya, bilgi teknolojileri
üzerinden yeni bir anı yaşıyor. Doğal olarak da
küreselleşme dediğimiz algı, bilgi teknolojileri,
iletişim teknolojileri üzerinden şekilleniyor ve bu, bizim
hayatımızın tümünü kuşatıyor. Ekonomi yeni bir dile
kavuşuyor, siyaset yeni bir dile kavuşuyor, küresel ilişkiler
yeni bir dile kavuşuyor. Bütün hadiseleri değerlendirirken,
zamanı değerlendirirken eğer bu gelişmeler
karşısında yeni içtihatlar ortaya koyamazsak ya da kendimizi
yenileyemezsek tarihin çöplüğünde yerimizi alırız. Eğer
kendimizi yenilersek ki AK PARTİ iktidarı bu anlamda, hem siyasi dil
hem de iktisadi dil anlamında dünyadaki dalga boyunun üzerinde
kalabilmenin adıdır, yeni zamanı her anlamda doğru anlayabilmenin
adıdır, başarmanın adı olmuştur. Bu yeni
zamanın ruhuna uygun olarak kendimizi yenilediğimizde, dalga boyunun
üzerinde kalıp tarihte, bir gelecek üretme noktasında
hakettiğimiz yerde oluruz.
Ekonomik anlamda da
bugün, Türkiye on yıllık AK PARTİ iktidarıyla hem akıl
yenilenmesini gerçekleştirmiş hem de fiziki anlamda Türkiyeyi 1999,
2000 ve 2001lerin Türkiyesi olmaktan çıkarıp bugün, sahip
olduğu gayrisafi millî hasıla, fert başına düşen millî
gelir ve küresel ölçekte de sıralamada geldiği nokta itibarıyla,
aslında zamanı en iyi anladığının
karşılığı olmuştur.
Tabii ki bu
değişim beraberinde toplumda ve bireyde de inanılmaz bir
yenilenmeyi ortaya koymaktadır. Dün, cebinde 10 dolar olduğu için
mahkûmiyet alan bir Türkiyeden, bugün, cebindeki kredi kartlarıyla ya da
cebinde sahip olduğu rakamlarla Türkiyenin siyasi ve iktisadi
istikrarına güvenerek harcayabilen bir Türkiye fotoğrafı ortaya
çıkmıştır. Altını çizerek bir kez daha söylüyorum:
Dün, cebindekini harcamaya korkan Türkiyeden bugün cebindekini harcamaktan
korkmayan yani ülkenin siyasi ve iktisadi istikrarına güvenerek sabaha
güvenle çıkan bir Türkiye ortaya çıkmıştır. Doğal
olarak buna paralel, millî gelir rakamına uygun olarak borçlanma da
beraberinde yükselmektedir. Dün doğan çocuk 5 bin dolar borçla
doğuyordu, bugün doğan çocuk 10 bin dolar millî gelirle doğuyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Vay be!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Borcu kaç olmuş?
METİN KÜLÜNK
(Devamla) Dün 5 bin dolardı doğan çocuğun borç yükü, bugün 5
bin doların çok altında bir borç yüküyle doğuyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Mesela?
METİN KÜLÜNK
(Devamla) Dolayısıyla eğer ülkede siyasi istikrar varsa,
ekonomik istikrar varsa borç yükü küresel ölçekte gelişmiş ülkelerin
hiçbirinde tehdit değildir, gelişmiş ülkelerin hiçbirinde tehdit
değildir, Türkiyede de tehdit değildir. Keşke bizim de
petrolümüz, doğal gazımız, çok güçlü yer altı rezervlerimiz
olsaydı da bugün cari açık problemini konuşmasaydık.
Keşke bizim yer altı kaynaklarımız,
coğrafyamızdaki ülkelerin sahip olduğu güçte olsaydı da biz
de bugün bu borç yükünü konuşmasaydık, fert başına
düşen millî gelirimiz 50 bin dolarlarda olsaydı da bu coğrafyada
hukuksuzluğun ve adaletsizliğin önüne geçilmesi noktasında daha
güçlü bir noktada olabilseydik. Tabii ki bu, bizim temennimiz ama bu ülkeyi 236
milyar dolardan aldık, bu ülkeyi 800 milyar dolara taşıdık.
30 milyarı aşkın ihracattan 160 milyar dolar ihracat
rakamını konuştuğumuz bir Türkiye. Cumhuriyet tarihi
boyunca doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının
uğramadığı bir ülkeydik çünkü siyasal istikrar yoktu,
ekonomik istikrar yoktu. Yönetim anlayışından dolayı
jeopolitik konumunun dışında küresel ölçekte
karşılığı olmayan bir Türkiyeden küresel ölçekte
karşılığı olan bir Türkiye, siyasal ve iktisadi
istikrarı olan bir Türkiye, doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarının kendisine güvenli liman olarak seçtiği
bir Türkiye noktasına gelmek AK PARTİ iktidarı sayesinde
olmuştur.
Tabii ki bu büyümen
doğal sonuçları da ister istemez harcama disiplininde,
değişik zamanlarda, bireylerde aşırı güvenden
kaynaklanan sıkıntılar da üretmiştir. Devletin vazifesi de
nedir? Vatandaşının ve devletin harcamalarını vaktinde
gözlemlemek. O harcamalar nedeniyle eğer ülkenin ekonomisine yönelik bir
sıkıntı çıkabileceğini gördüğünde de birtakım
düzenlemelerle vatandaşın iktisadi disiplinini sağlamada
devlet olarak yönlendirici olmak da bir
devleti devlet yapan asıl ödevlerden bir tanesidir. Atılan
adımlar da bunun gereğidir. AK PARTİ iktidarı, bu anlamda
bireyin tekil problemleriyle ilgilenirken toplumun genelini ilgilendiren hangi
probleme ilgisiz kalmıştır? Torba kanunlar da bunun bir
gereği değil midir? Topluma ait, bireysel ya da kolektif olarak,
sektörel ya da tekil olarak bu milletin önüne gelen problemleri değerlendirilip
bu problemlerin çözümü için Parlamento iradesini, milletin iradesini tecilli
ettirmenin adıdır torba kanun. Dolayısıyla, Milliyetçi
Hareket Partisinin bu anlamda Türkiye'nin meselelerine duyarlılık
göstermesini ve kürsüye bunları taşımasını takdirle
karşılıyorum, teşekkür ediyorum ama iktidar olarak bu
meselelerin hiçbirisine duyarsız olmadığımızı
zaten sizler de iyi biliyorsunuz.
Bugün döviz
üzerinde konuşuyoruz; döviz üzerinden borçlanmanın, özellikle Gezi
eylemleri sonrasında döviz-faiz-borsa üçgeninde Türkiyeyi siyasal
istikrarsızlığa itme adımları
karşısında dövizin ne noktaya getirilmek istendiğini
Yakın zamanda, yeniden, 2000-2001 gibi dövizi speküle ederek döviz
üzerinden acaba bir siyasi rant üretebilir miyiz ya da bir iktidar
boşluğu üretebilir miyiz gayretlerinin boşa
çıkarıldığı bir zaman diliminde, tabii ki doğal
olarak dövizin seyrinden birtakım vatandaşlarımızın
istikrarlı bir Türkiye'de döviz borçlanmasından dolayı
sıkıntı çektiğini hepimiz biliyoruz. Bizler de iş
adamıyız, bizler de dinliyoruz ama temel öge şudur: Ekonomide
istikrarın asliyeti siyasi istikrardır. Çok şükür bu ülkede
siyasi istikrar vardır. Bu istikrar, güvenli bir şekilde Türkiyeyi
sahip olduğu gelecek vizyonuyla 2023e taşıma noktasında
kararlıdır.
Tabii ki burada bir
hususu da paylaşmak istiyorum. Tapeleri sürekli bizim önümüze
getiriyorsunuz. Şunu söylemenizi isterdik: Bu ülkede gayriresmî bütün
dinlemelerin karşısında hep birlikte durmamız
gerektiğini. Bu anlamda, devletin içine sızmış
birtakım illegal yapılanmaların her bir insanın, her bir
yapının ikili mahremiyeti şahıslara ait olan konuları,
telefon görüşmelerini dinlemeye karşı ortak tavır
içerisinde olmamız gerektiği kanaatindeyim.
Bu sızan
görüşmeler içerisinde, bazı iş adamlarının
maksadını aşan, milletimizi küçük gören, daha da ötesi Kürt
vatandaşlarımıza karşı ifade ettiği cümlelerin
hiçbirini grup olarak ve AK PARTİ iktidarı, AK PARTİ hareketi
olarak kabul etmemiz mümkün değil. O şahsın kendini bağlar.
Hukuk herkese açıktır. Şahsın -hiçbirimiz- o
maksadını aşan cümlelerden dolayı, asla sizin burada
ettiğiniz ilzama bizim grubumuz layık değildir. Biz, grubumuz,
arkadaşlarımızla birlikte hiçbir yanlışın
ardında dimdik durmayız.
Kalan
kısımlarda da bir kere daha tekrar söylüyorum: Mahkeme orada.
Mahkemeye intikal eden hiçbir konu üstü örtülemez hâldedir.
Dolayısıyla herkes yargıda hesabını verecek. Tarih de
bugünleri bu ülkede siyasal istikrarı bozmak isteyenler olarak yeniden
kaydedecektir.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Hasan Ören, Manisa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin verdiği grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Biraz evvel hatibin buradan
çıktığında, buraya çıkıp konuştuklarına
gerçekten gidip bakmasını tavsiye ederim. Geçmiş dönemlerde bu
ülkede yaşayan insanlarla ilgili ne kadar güzel şeyler söylüyordunuz,
şimdi söylediklerinizin hiçbirini halkın anlamaması
O
söylediklerinizi anlaması mümkün değil. Sadece hamasi nutuklar
atıyorsunuz. Gelirken neyle geldiniz? 3Y ile geldiniz. Yani 2002
yılında 3Y meşhurdu. Biz belki onu yanlış
anladık ama bugünlerde o Y, Y, Ynin ne olduğunu yeni anlamaya
başladık. Yoksulluk, yolsuzluk, yasakları kaldırmayla
ilgili bir talebiniz vardı ve halka bunu anlattınız, halkı
ikna ettiniz ve sandıklardan çıkarak geldiniz. Peki, nasıl
gelişti? Net gidelim, somut bir şeyler söyleyelim ki bizi dinleyen
yurttaşlarımızın kafası karışmasın.
2002de neyi, nerede aldınız, 2013 sonu itibarıyla ne oldu?
Yani, Türkiyede yaşayan 76 milyon insanın durumunu analiz edebilir
isek ancak o teşhise göre tedaviyi sunabiliriz.
Gidelim
şöyle başlıklarıyla: Çok yalvardık 2002, 2003, 2004
yıllarında bu Parlamentoda milletvekilliği yapar iken.
Abdüllatif Şener bankalardan sorumlu devlet bakanıydı.
Yapmayın, yazık etmeyin bu ülkenin insanlarına. Ülkemde daha
kredi kartı kullanımıyla ilgili belirli kültür, gelenek
gelişmedi; sokaklarda, çarşıda, pazarda, iş yerlerinde
kredi kartı satışlarını yaptırmayın,
bunlarla ilgili yedi yıl sonra acısı çıkacak.
dediğimizde gülüp geçilmişti. Balayı bitti. Nerede
aldınız? Türkiyede 76 milyon kredi kartı
kullanıcısının 5 milyar borcu vardı 2002de AKP
iktidara geldiğinde. Nereye çıkardınız? 82 milyara
çıkardınız. Yani 5 milyar borcu olan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarını -sizin sayenizde- bankaların önünü açarak,
hani bugün şikâyet ettiğiniz, faiz lobileri dediğiniz kesimin
önünü açarak bu ülkenin 76 milyonunu 82 milyar borca soktunuz. Peki, bugün
tespitlerde 82 milyarlık borca giren bu vatandaş ödemelerini
yapabiliyor mu, bir bakalım.
İcralık
kredi kartı borçlusu 2002 yılında yani siz ülkeyi yönetmeye
talip olduğunuz dönemde 48 bin kişi varmış. Bugün getirdiğiniz
noktada icra dairelerinin kapılarında 3 milyon kredi kartı
borçlusunun dosyası var.
Peki,
çiftçiler sizin döneminizde ne olmuş? Yani, kredi kartıyla ilgili
ülkedeki insanları, izlediğiniz yanlış politikalar
sonucunda
Yani bu ülkede 24 milyar, eski paraya göre 24 katrilyon 2013te
bankaların kârı. Hani faiz lobisi dediğiniz, aslında
ortak çalıştığınız yere, bankaya kredi
kartları borcundan dolayı bu ülkenin insanı borçlanmış.
Bankaların kârı 24 katrilyona ulaşmış.
Çiftçilerle
ilgili ne yapmışsınız? Çiftçilerin, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidara geldiğinde 5 milyar borcu varmış, eski parayla
5 katrilyon. Öylesine hızlı, öylesine güzel algı
yerleştirmişsiniz ki eskiden 10 dönüm yeri olan çiftçi arkadaşımız
Alaşehirde, Salihlide, Turgutluda, Saruhanlıda, Manisanın
verimli topraklarında 10 dönüm karşılığında 10
bin lira Ziraat Bankasından kredi alır iken şimdi özel sektöre
yönlendirip 100 bin lira kredi almasını sağlamışsınız.
10 dönüm yerin zaten değeri 100 bin lira. Artık o çiftçinin elinde 10
dönümlük bir yer kalmadı, 100 bin liralık borcu var. 5 milyar borçla
aldığınız çiftçinin borcunu 40 milyara
çıkarmışsınız. Refaha bakın, güzelliğe
bakın; herkes refah içerisinde.(!)
Peki, borçlu çiftçi sayısı ne
kadarmış? Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında
Türkiyede iktidara geldiğinde 1,5 milyon çiftçimiz borçluymuş. 1,5 milyon çiftçi borçla, borçlu olmasıyla üretim
yapıyormuş. Nereye getirmişsiniz sayıyı?
Rekorlarınız haddinden fazla ama halkı borçlandırmada. 1,5
milyon borcu olan çiftçi Türkiyede 13 milyon kişiye
çıkmış. Değerli arkadaşlarım, 1,5 milyon borcu
olan çiftçi sayısı 13 milyona çıkmış.
Peki, esnaf ve
sanatkârın durumu nedir? Esnaf ve sanatkâr dünden daha fazla kazanan,
dünden daha fazla yatırım yapan duruma mı gelmiş? Onu da
nereden görmek gerekli? Ticaretin argümanı olan, ticaretin enstrümanı
olan çeklere, senetlere bakmak gerekli. 2002 yılında iktidara
geldiğinizde ülkenin esnaf ve sanatkârının, ticaret yapan
ticaret erbabının 743 bin adet çeki karşılıksız
çıkıyormuş. E, hani on bir yılda Türkiyeyi istenilen
noktalardan çok ileriye götürmüştük? Ne olması gerekliydi? Gerçekten,
esnaf, sanatkâr, KOBİ, sanayici, Türkiyede işi iyi gidiyor ise
ödenmeyen çek sayılarının geriye düşmesi lazımdı.
743 bin adet karşılıksız çeki nereye
çıkarmışsınız? 2 milyon adede
çıkarmışsınız. Protestolu senet sayısı 500
binmiş aldığınızda, bugün 1 milyona
çıkarmışsınız.
Ülkeyi refaha,
ülkenin ekonomisini iyi yönetip, insanlarımızın ekonomik
koşullarını daha iyi noktaya taşıdıysanız
niçin insanların icra dairelerindeki 8 milyon dosyası 21 milyona
çıkmıştır? 2002de 8 milyon dosyası olan bir ülkenin
insanını aldınız, yönetmeye başladınız, 8
milyonluk dosyayı 21 milyona çıkardınız. Peki, gelişen
ülke, gelişen Türkiye bu mudur?
Hanehalkı borcu
Nasıl
hesaplayalım? 2002 yılında bir hanenin bin lira geliri var ise
50 liralık borcu vardı; bin lira bir aileye giriyordu,
karşılığında 50 liralık borcu vardı.
Gelişen, ekonomisi ilerleyen bir Türkiyede ne olması gerekli? Haneye
giriş, girecek olan paranın yükselmesi gerekli ama borcun da
aşağı inmesi gerekliydi. Ne yaptık Türkiyede? Bin lira
giren ailenin 50 lira borcu var iken bin lira giren ailenin borcunu 550 liraya
çıkardınız.
Değerli arkadaşlarım,
biraz evvel Sayın Milletvekilim dedi ki: Geçmiş dönemde 5 bin dolar borçla
doğuyordu herkes. Bunu böyle söylemek durumundasınız,
yanlış bilgi vermek durumundasınız, doğru bilgiler
işinize gelmez çünkü gerçek yüzünüzü çıkarır. Ben size
doğru bilgiyi vereyim: 2002 yılında -TÜİKten alınan
rakamlardır Metin Bey- kişi başına, yani Türkiyede
doğan her çocuğun 2.200 dolar borcu vardı. İleri demokrasi,
ekonomide çağ atlama; 2013 yılı sonu itibarıyla Türkiyede
doğan her çocuğun 4.200 dolar borcu var. Getirdiğiniz nokta bu.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa)
Millî gelirden aldığı payı da söyle.
HASAN ÖREN (Devamla)
Getirdiğiniz nokta bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Her çocuğun ne kadar geliri var?
HASAN ÖREN (Devamla) Peki, gelirine
bakalım, borcuna bakalım. 2002 yılında Türkiyede
yaşayan bütün insanların bütün bankalara, kredi kartı borcundan
tutun ev kredi taksitlerine kadar 47 milyar yani 47 katrilyon borcu vardı.
Geldiğimiz nokta nedir biliyor musun Mustafa Bey? Hani o
sıfırları atıp Katrilyon, trilyonları attık.
diye övünüyordunuz ya şimdi tüketicilerin ve Türkiyedeki insanların
toplam borcu 1 trilyon. Bu ne demektir?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa)
Millî hasılayı da söyle.
HASAN ÖREN (Devamla) Kentilyon
demektir, eski paraya göre kentilyon demektir. E, bu mu sizin Türkiyede
dağıttığınız, bu mu sizin Türkiyedeki
yurttaşların yaşamını
kolaylaştırdığınız ekonomik model?
Peki, bu paralar nereye gitti? Bu
paralar 17 Aralıkta açıklanan o soyguna gitti.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Hadi
canım!
HASAN ÖREN (Devamla) Onun da
muhakkak ki günü gelecek hesabını vereceksiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Cahit
Bağcı, Çorum Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
CAHİT BAĞCI (Çorum) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi, bugün, özellikle hanehalkı borçları ve
vatandaşlarımızın borçlarının sosyoekonomik
etkileri ve ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri konusunun gündeme
alınmasına ve bu çerçevede bir Meclis araştırması
açılmasına yönelik bir taleptir. Bu talebin aleyhinde söz
aldığımı belirterek hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki borç konusunu gündeme alırken, borcu
konuşurken borcun fiyatların genel düzeyiyle, faiz oranlarıyla
ve genel anlamda gelir dağılımıyla, özel kesim
yatırımlarıyla, sermaye piyasalarıyla ve ödemeler
bilançolarıyla da ilişkisini değerlendirmek durumundayız.
Benden önceki konuşmacı arkadaşlar ağırlıklı
olarak hanehalkı borçlarını gündemde tutarak açıklama yapma
çabası içerisinde olurken ekonominin genel dengelerine de değindiler.
Borç Türkiye'de sürekli gündemde tutulmaya çalışılıyor ve
her yasama döneminde de kredi kartları konusu ve vatandaşın
tüketici eğilimleri çerçevesinde yaptıkları harcamalar ve bu
harcamalar neticesinde ortaya çıkan sorunlar ifade edilmeye
çalışılıyor. Ve her dönem de Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kredi kartları borçlarının yeniden
yapılandırılması hususunda ortaklaşa birtakım
tedbirler almak durumunda kalıyoruz. Ama, geldiğimiz noktada,
Türkiye'nin borçla ilgili durumunu ve hâlihazırdaki hem ülke borcu hem
özel kesim borçları hem de hanehalkı borçlarının hangi
alanlara kanalize olduğu hususunu da doğru ortaya koymak durumundayız.
Borcu sürekli gündemde tutarak, Türkiye'nin gidişatını,
ekonominin genel dengelerinin iyi olmadığını ve pozitif ve
istikrarlı bir ortam olmadığını ifade ederek
aslında Türkiyenin genel gidişatına ve güvenilirliğine de
birtakım zedeleyici etkilerin yapıldığını
görmemiz gerekir. Gelir dağılımındaki düzelme, kendi evinde
oturma oranları, yıllık trafiğe çıkan araç
sayıları gibi pek çok olumlu göstergeler aslında borcun hane
halkı düzeyinde nerelere kanalize olduğunu göstermektedir.
Ülkemizde,
değerli arkadaşlar, çok sayıda gelir araştırması
yapılmaktadır ki bunların hangisine isterseniz ona bakın.
TÜİK, bazı finans kuruluşları, piyasa
araştırmacıları ve akademisyenler tarafından
çeşitli araştırmalar yapılmakta ve gelir
dağılımının hangi ölçüde olduğu ve gelirin
nerelere kanalize olduğu, harcamaların nerelerde
odaklandığı ve nerelerde yoğunlaştığı
çeşitli araştırmalara konu olmaktadır.
Bu çerçevede,
ortaya çıkan somut durum ve ifadeleri ben sizlere şu şekilde
ifade etmek istiyorum: Gelir dağılımında düzelme
vardır, bütün raporlarda ortak görüntü budur. Ekonomi bir denge
kazanmıştır, olumlu seyir izlemektedir ve Gini
katsayısında da ciddi iyileşmeler yaşanmaktadır.
Borcu ifade ederken
değerli arkadaşlar, Avrupa Birliği tanımlı
olmasına dikkat etmek durumundayız, uluslararası
tanımları kullanmak durumundayız. Dün, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Başkanımız, Plan ve Bütçe Komisyonuna bir
sunuş yaptı. Bu çerçevede, ortaya konulan tabloyu ben sizlere tekrar
hatırlatmak istiyorum: Benden önceki hatip arkadaşlar hem kamu kesimi
borçlarına hem de özel kesim borçlarına değindiler. Değerli
arkadaşlar, Türkiye, kamu kesimi borçları, Estonya, Lüksemburg ve
Bulgaristandan sonra en düşük seviyede olan ülkelerden bir tanesidir ve
yüzde 40ın altındadır. Pek çok Avrupa Birliği üyesi ülke,
Almanya, İspanya, İngiltere, Fransa yüzde 100ler seviyesindedir yani
gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 100ü oranında bir kamu
kesimi borçlanması söz konusudur.
Aynı
şekilde, özel kesim -ki, özel kesim bir borçlanma yaparken bu
borçları çeşitli alanlara kanalize etmekte kullandığını
bilmemiz gerekir- bir banka, bir kredi kuruluşundan veyahut da yurt
dışından ve yurt içinden çeşitli araçlarla bir borçlanma
yapıyorsa bu borç çeşitli tasarruflar aracılığıyla,
mevduatlar aracılığıyla oluşmaktadır ve
dışarıdan gelmektedir. Değerli arkadaşlar, işte
Türkiye'nin son durumu; özel kesim borcu yüzde 60lar civarındadır
gayrisafi yurt içi hasılayla orantılı olarak
söylediğimizde. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 133tür.
Lüksemburg, İrlanda, Güney Kıbrıs, Danimarka, Portekiz yüzde
300lere yakındır.
Borçlanmak kötü bir
şey değildir. Hem kamu kesimi borçlanması hem de özel kesim
borçlanmasında, borcun nerelere kanalize olduğu, hangi alanlara
yatırımlar yapıldığı, yatırımlara
yönelindiği ve yatırımların finansmanında
kullanıldığını da görmemiz gerekir. Bu çerçevede, hem
özel kesim borçları hem de kamu kesimi borçları açısından
Türkiye olumlu bir noktadadır ve olumlu bir çizgi izlemektedir. Bu
çerçevede, borcu tarif ederken Avrupa Birliği tanımlı borcu kullanmak
durumundayız.
Değerli
arkadaşlar, 2000lerin başında Türkiye'de şöyle bir sarmal
vardı: Yüksek açık, yüksek faiz ve yüksek borç stoku sarmalı.
Türkiye, bu sarmaldan kurtulmuştur.
Benden önce
konuşma yapan arkadaşlar -hem Meclis araştırma önergesinin
gerekçesinde de ifade edildi- borçlanmayla ilgili, hanehalkı
borçlarıyla ilgili, kişilerin yapmış oldukları
borçlanmayla ilgili bir değerlendirme yaparken borcun ödeme kabiliyetiyle
ilişkisini de değerlendirmek durumundayız. Hiçbir kredi kuruluşu,
hiçbir banka, ödeme kabiliyeti olmayan gerçek ve tüzel kişiye borç vermez
ancak borçlu, borçlarını ödeme ve yükümlülüklerini yerine getirme
hususunda, önceliklerinde sapmalar yaşamaktadır ve Türkiyenin ana
sorunlarından bir tanesi de budur; borçlunun yükümlülüklerini yerine
getirmesi ve önceliklerini planlamasındaki yaşadığı
sorunlardır. Hanehalkının aşırı
borçlanmasını önlemek için de hem ekonomi politikaları düzeyinde
hem de bankacılık uygulamaları çerçevesinde çeşitli
tedbirler alınmıştır ve alınmaya da devam edecektir.
İstikrar, huzur ve güven olduğu sürece Türkiye büyümektedir ve
büyüyecektir; her şeye rağmen Türkiye büyümektedir.
Kişi
başı millî gelir -az önce Sayın Külünk ifade etti- 3.492
dolardan 10.744 dolara yükselmiştir. 2004te, değerli
arkadaşlar, kendi evinde bilgisayar olan insan sayısı sadece
yüzde 11di, bugün 60ın üzerindedir. Aynı şekilde,
hanehalkı harcamalarının nerelere gittiğini göstermek
açısından, gene 2004 yılında 100 kişiden 54ünün cep
telefonu varken bugün bu oran yüzde 100lere yaklaşmıştır.
Alım gücü arttıkça hanehalkının tercihleri ve tüketim
eğilimleri de farklılaşmıştır ve
sınırlanmıştır. Hanehalkının tüketim
eğilimlerinin sınırlanması gibi bir politikayı asla
benimsemiyoruz ancak gelir ile borçlanma arasındaki dengenin
kurulmasını önemsiyoruz. İktidarımız döneminde
borçlanma faizleri yıllık yüzde 8lere kadar düşmüştür ve
TL cinsinden borçlanma yükselmiştir, döviz cinsinden borçlanma ise
daralmıştır; ekonomi daralırsa telafisi olmayan
maliyetlerle karşı karşıya kalırız.
Değerli arkadaşlar, son olarak bir rakam daha
vermek istiyorum, hanehalkı harcamaları, gelirin hangi alana kanalize
olduğu ve yöneldiği konusunda önemli bir rakamdır. 2000li
yılların başında, Türkiyede, kendi evinde oturma hayalini
dahi kuramayanlar bugün ev sahibi olmuştur ve kendi evinde oturma oranı
yüzde 65e ulaşmıştır. Bu, Türkiyenin
başarısıdır; bu, hepimizin başarısıdır
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.28
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından kamudaki taşeron
şirket uygulamasının işçilerin hak ve özgürlüklerine
etkilerinin araştırılması amacıyla verilen (10/32)
esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Sayı:
893 14/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 14/2/2014 Cuma günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından taşeron
şirket işçilerinin bireysel hak ve özgürlüklerine etkilerinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/32) esas
numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel
Kurulun 14/2/2014 Cuma günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen İzzet Çetin,
Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Çetin.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuzun
vermiş olduğu önerge üzerine söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, tarihin her döneminde güçlü ile güçlüye gücü yetmeyen
iktidarlar, hep güçlüden yana taraf olarak çalışanların
haklarını budamışlar, onları köleleştirmek için
ellerinden geleni yapmışlardır. Bu hep böyle olageldi. Ülkemizde
de özellikle on bir yıllık AKP iktidarında çalışma
yaşamı çalışanlar açısından, ücretliler,
işsizler, yoksullar açısından tam bir kâbusa dönüştü. Bunun
da en büyük etmenlerinden biri
Ucuz iş gücü yaratmak ve giderek doymak
bilmeyen, kâr hırsına kapılmış patronları himaye
ederek gerektiğinde onlarla iş birliği yapan iktidarların
hem patronları zengin ederken hem de yandaşlarını zengin
etme arzuları hep emeğin sömürülmesi üzerine kurulmuş. Gerçekten
Türkiyede
(Gürültüler)
Sayın
Başkan, birazcık bir sükûnet sağlarsanız
BAŞKAN
Haklısınız.
Sayın milletvekilleri,
lütfen telefon görüşmelerini kulislerde yapalım, sayın hatibin
sözü anlaşılmıyor.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) Bakınız, 3
Kasım 2002de iktidara geldiğinizde kamuda taşeron sistem
kısmen de olsa başlamış olmasına rağmen,
sayıları on binlerle ifade edilecek düzeye varmayan bir istihdam
biçimiyken taşeron çalıştırma, özel kesimde bu sayı
350 bin civarındaydı. Tabii, ta 3008 sayılı İş
Kanunundan bu yana, taşeron sistemle iş gördürme, bazı
işlerin doğası gereği var. Nitekim bizim 4857
sayılı İş Yasasının 2nci maddesinde de buna
ilişkin alt işveren uygulamasının nasıl
olacağı, hangi işlerin alt işverene devredilebileceği
düzenlenmiş fakat bu, uygulamaya ne yazık ki sokulamamış.
AKPnin bir bakıma çalışanları
Özellikle işçileri
köleleştirme, Türkiyede antisendikal yapıyı oluşturabilme,
ücretleri bastırırken kâr hırsına kapılmış
işverenlerin maliyet unsuru olarak gördüğü sözleşmeli
işçiliği yok ederek sendikaları ve toplu sözleşme düzenini
devre dışı bırakma arzuları AKP iktidarları
döneminde tam olarak gerçekleşmeye başladı.
Şimdiki Çalışma Bakanımız
Sayın Faruk Çelik hem daha önceki döneminde hem de şimdiki döneminde
Taşeron sistemle işçi çalıştırmak, çalışmak
köleliktir, kaldırılması gerekir. dedi ama tabii, bunu söylemde
böyle yaparken icraata baktığınız zaman hiç de öyle
yaklaşmadı. Taşeron sistemini yasalaştırmaya kalkarak
onu ana çalışma biçimine dönüştürmeye kalkıştı.
Şimdi, elimizde sendikalara gönderdiği bir
sunum planı var. Alt işverenlikle ilgili gerekçeler
sıralamış, diyor ki: Kamu ve özel sektörde sayıları
gittikçe artan alt işverenliğin şu, şu, şu nedenlerle
sorunlarını çözümlemek gerekir. Okuduğunuz zaman tam bir aciz
belgesi. Sanki Bakanın, Bakanlığın elinden tutan var,
yasayı uygulamaktan âciz. İşverenler kuralsız
çalıştırmayı kural hâline getirdikleri için onlara ister
istemez borçlusunuz ve dediklerini yapmak zorundasınız çünkü firma
adı vermek istemiyorum ama- havuzunuza para akıtan işverenler
size para verdiğine göre onların dediklerini yapmak
zorundasınız. Onlar da diyorlar ki size: Yani, sizin havuzunuza bir
sürü para veriyoruz, bir de işçilere kıdem tazminatı verirsek bu
iş olmaz. Onun için ne yapalım? Taşeron sistemini siz kural
hâline getirin, size verdiğimi emekçilerin üzerinden çıkarayım
ben. Nitekim, Karayollarında 8 bine yakın işçi ana
işverenin yani Karayollarının işini yapıyor ama
müteahhit işçisi olarak gözüküyor. Yargıya gidiyorlar,
kazanıyorlar, yargı kararını Çalışma Bakanlığı
uygulamıyor, Maliye Bakanlığı uygulamıyor,
Ulaştırma Bakanlığı uygulamıyor. Neden? Çünkü,
havuzunuza para atanlar Uygulamayın. emri veriyorlar. Onun için de,
orada 8 bine yakın işçi, asıl işçi statüsüne geçirilmesi
gerekirken kadro gerekçesiyle hâlen taşeron sistemde tutuluyor. Diğer
taraftan, sayıları bugün 1,5 milyonu aşan taşeron işçi
hâlâ -seçim zamanı geldi diye- kapınızda Bakanlık bize
kadro verecek. diye bekliyor. Getirin değerli arkadaşlar, eğer,
gerçekten samimiyseniz, Meclis dâhil kamu kurumlarında çalışan
4/Clilerin sorununu birlikte çözelim. Getirin, taşeron sistem diye bir
sistem olmaz. İşin doğasında vardır, özel sektörde
ihaleyle iş alan müteahhidin işin bitimine kadar
çalıştırdığı işçi için söyleyecek bir
sözümüz yok. Onun hakları, yetkileri İş Kanununda
düzenlenmiş, ona İş Kanunu hükümlerini uygulayın,
sendikalaşmasına engel olmayın, yıllık izin
hakkını kullanmasına engel olmayın. Kıdem
tazminatı bir yıldan fazla çalışan işçiye veriliyor,
eğer istiyorsanız, işçinin alın terinin
kutsallığına inanıyorsanız, verirsiniz ve işçiler
de mutluluk içerisinde çalışır.
Değerli arkadaşlar,
tabii, çok açık söyleyeyim: Taşeron sistem, örgütlü
yapıları tehdit ettiği için sizin gibi
yaptığından korkan siyasal iktidarların işine geliyor.
Eğer taşeron sistemde sendikalar olursa, işçiler
sendikalaşırsa onların, örgütleri kanalıyla hak aramaları
kolaylaşacak ve o zaman size Ya, toplu sözleşme düzeninin
olduğu iş yerlerinde, işletmelerde biz
hırsızlığa, yolsuzluğa, rüşvete fırsat
vermeyiz. diyen sendikacıya rastlarsınız diye onların bu
şekilde çalıştırılması sizin işinize
geliyor.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, 94 sayılı ILO Sözleşmesini
Türkiye Cumhuriyeti devleti 1960 yılında imzaladı. Elinizi tutan
yok, 94 sayılı Sözleşme kamu kuruluşları
tarafından yaptırılacak işlerde alt işveren
tarafından çalıştırılacak işçilere ödenecek ücret
ve sosyal hakların alt sınırlarını belirleme
hakkını zaten tanımış. Sizin iktidarınıza
kadar bu konuda Türkiyede bir sıkıntı yoktu ama on iki
yıldan bu yana, kamuda giderek taşeron sistemde işçi
çalıştırma yaygınlaştı; sadece Sağlık
Bakanlığına bağlı kurumlarda, hastanelerde bugün,
sayıları 150 bini geçti yani
tutunuz
Hem bir taraftan Sağlık Bakanlığı Personel
açığım var. Doktor, hemşire, kadro şartı bile
aranmaksızın, müracaat eden herkesi alacağız. diyor,
Diyanet Vakfının hastanelerini devralırken Orada çalışan
doktorları, hemşireleri sınavsız alacağız.
diyor, diğer taraftan da taşeron sistemden ucuz diye doktor
istihdam etmeye, hemşire, hastabakıcı, biyolog ve sair istihdam
yoluna gidiyor. Değerli arkadaşlar, buna hakkınız
olmaması gerekir. Bu bir insanlık dramı.
Gerçekten, bugün, havuzunuza para akıtan
patronların acımasız, Orta Çağın çalışma
koşullarında işçi çalıştırarak
zenginleşmiş, emek sömürüsü yapan işverenlerin isteklerine boyun
eğeceğinize, biraz da iktidar oluşunuzun felsefesini
açıklarken önce Emeğin hakkı alın teri kurumadan
verilecek. demiştiniz; o sözünüze uyarak hiç olmazsa bu taşeron
sistemde çalışanların, örgütsüz çalışanların ve
haklarını alamayıp yarım ekmeğe, karın
tokluğuna çalışanların haklarına bir göz atın.
Biraz evvel rakamlar veriyor konuşmacı arkadaş burada, Kamunun
borç miktarı, kamu kesimi ağırlığının en az
olduğu birkaç ülkeden biri biziz. diyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye şu anda
üretimden koptu, borçla dönüyor, borçla çevriliyor. O borcu da ne yazık ki
çalışanların sırtından ödemeye kalkıyorsunuz;
diğer taraftan da, o çalışanların birikimlerini sömürterek
işverenlerle ortaklık yapıyorsunuz. Bir gün bu
ortaklığınız mutlak suretle değerlendirilecek ve
yaptıklarınızın hesabı sorulacaktır.
Bu önergemizin işleme alınarak taşeron
sistemine bir an evvel çözüm bulunması bu Meclisin görevi olması
gerekir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önergenin aleyhinde değiliz, taşeron
işçilerle ilgili bu ülkedeki bütün kurumların ivedilikle seferber olması,
yasamanın da buna dönük üzerine düşen görevi yerine getirmesi
gerektiği düşüncesindeyiz, kanaatindeyiz. Çünkü dünyada en ilkel
kölelik sisteminden daha vahim bir uygulamaya tekabül etmektedir taşeron
işçi meselesi.
Bir istisna olarak başlamıştır, 2002
yılında 350 binli rakamlardayken günümüzde bu istisna 1,7 milyona, 1
milyon 700 bin köleye çıkarılmıştır. Artık,
onlara emekçi demek, işçi demek bile bir sınıf olarak
doğru ama vasıf olarak köleleştirilmişlerdir.
Biraz önce, bir
hatip Laf olsun, torba dolsun diye önerge veriliyor. dedi. Burada, laf olsun,
torba dolsun diye yasama faaliyeti yapmaya çalışanların kimler
olduğunu Genel Kurulun hâli pürmelaline
bakarak anlamak mümkün. Şu laf olsun, torba dolsun diye buraya gelen
çoğunlukla çoğunluğu sağlamaya, karar yeter
sayısını sağlamaya bile yetemeyen bir iktidar ilgisi var ya
da ilgisizliği var. Meseleye hem bu kadar bigâne kalıp hem de
basın özgürlüğü gibi, taşeronlaştırma gibi önergelere,
tam da bu ülkenin en hayati meselelerine
Laf olsun, torba dolsun. demek, bu ülkenin gerçek sorunlarına ne kadar
samimi ya da duyarlı yaklaşıldığının ya da
bunlara ne kadar uzak bir mesafeden bakıldığının bir
kanıtıdır olsa olsa.
Şimdi,
taşeronlaştırma, ne gariptir ki, Başbakan Sayın
Erdoğanın ilk imzaladığı yasadır ve
dediğimiz gibi, bugün sayı 1 milyon 700 bine gelmiştir. Bu, ne
anlama gelmektedir? Bu, şu anlama gelmektedir: Sadece işçiyi
güvencesizleştirmek, sadece hukuksuz koşullarda
çalıştırmak, iş güvenliğini yok saymak anlamında
bir işlevi yok bunun, daha vahimi var: Sizler için kâr kapısı,
emekçiler için şer kapısına dönmüştür ve iş
cinayetlerinin, ülkemizde her gün onlarcasına şahit olduğumuz
iş cinayetlerinin üzerine örtülmüş faşizan bir örtüdür. Ama
sistem, neoliberal sistem varlığını
buradan, bu kâr hırsından, daha fazla kâr hırsından
beslediği için yapısal olarak, sınıfsal olarak sizden
başka bir şey beklemek de mümkün değil. İnsani olarak da bu meseleye hiçbir duyarlılık
göstermiyorsunuz. İstisna olarak başlayan bir şey bugün
neredeyse yasal bir uygulamaya dönüşmüş durumda.
CHPnin önerisini
destekliyoruz. dedik, Desteklenmeli. de dedik ama neredeyse 2011
yılına kadar, İzmir Belediyesi bu utanca ortaktı; 2011
yılında Sıfır taşeron ilkesini benimsediler bizim de
doğru bulduğumuz, desteklediğimiz, o günden sonra bu
uygulamanın vahametinin farkına vardılar. Sadece
araştırmakla olmaz, emek söz konusu olduğunda, buradan,
BELTAŞ işçilerinden tutun, belediyelere dayatılan bu
taşeronluk sistemine bir dur demek, bütün emekten yana olduğunu
iddia eden yerel yönetimlerin olmazsa olmaz niteliği olmak
durumundadır.
Şimdi, bu
sohbete biraz ara verilirse, Sayın Başkan, siz de ara verirseniz,
biraz bir şeyler anlatmak istiyorum.
Sayın
Başkan, siz sohbettesiniz, millet sohbette, bir sessizliği
sağlasanız da biraz bir şeyler söylesek, kırk yılda
bir konuşuyoruz zaten.
BAŞKAN
Sayın Önder, burada kanunlarla konuşmak sohbet değil, buyurun
siz sohbet ediyorsanız sohbetinize devam edin lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Ben sohbet etmiyorum, size sesleniyorum siz duymuyorsunuz, Genel
Kurulla ilgili değilsiniz, milletvekilleri zaten herkes kendi
BAŞKAN
Milletvekilleri de dinliyorlar efendim, gürültü yok salonda, takip ediyoruz.
Buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Şimdi, Rizede, bugün, Rize Belediyesi bir işçisini
işten çıkardı. İsmi Yusuf Esir.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) İşçisinin ismi de güzelmiş yani!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Yusuf Esir kim? Rize Belediyesinde on beş yıllık
bekçi. Suçu ne? Andon Deresine HES yapıldığı için HES
yapımına karşı çıkmış, oradaki kurduna,
kuşuna ve suyuna, temiz su hakkına sahip çıkmış,
Kazım Delalle birlikte
Kazım Delali de
hatırlarsınız, o HESi durduracak davayı açmak için
ineğini satmıştı, ineğini satıp mahkeme
harcı yapmıştı. Artık bu ülkede hak aramanın
maliyeti yoksullar için giderek imkânsızlaşacak bir durumda. Belediye
şu gerekçeyle işten altmış; bakın, işte, iş
yasalarını getirdiğiniz, defalarca
çıkardığınız şeyle getirdiğiniz nokta
burası: Kurumun gördüğü işi engellemek. Bu, toplu iş
sözleşmesinde işten atılma gerekçesiymiş ceza cetvelinde.
Peki, orada kurum mu iş görüyor? Andon Deresini kimler katlediyor?
Belediye değil. SMART Hidroelektrik Şirketi isimli bir firmaya Rize
Belediyesi bu işi ihale etmiş, muhatabı odur. Rize Belediyesi
orada bir iş görmüyor, bir işi delege etmiş, ihale etmiş,
veriyor. O alan müteahhide karşı yasal direnişini ve
hakkını kullanan bir adamı, bir Rizeliyi, belediyenin kurumsal
işini görmesine engel oluyor diye Rize Belediyesi işten
çıkarıyor. Bunu idare mahkemesi iptal ediyor. Bunun üzerine ne
yapıyor Rize Belediyesi? RİZESU YAP-İŞ diye bir şirket
kuruyor, ondan sonra bu şirket eliyle bunu ihale ediyor. Ve bir kişi
oradaki suya -sayın bakanların da dikkatine sunuyorum, o Andon Deresi
bütün Rizenin suyunu sağlayan tek su kaynağı- ona sahip
çıktı diye, evinin hemen yanı başındaki o dereye sahip
çıktı diye bir bekçi işinden edildi. Onun çoluğu
çocuğu bugünden itibaren açlar. Evine ekmek götüremeyecek. Ne bir
bölücülük var sizin tabirinizle ne bir yıkıcılık var ne
faiz lobisi var ne başka bir lobi var. Sadece su hakkına sahip
çıkmış bir emekçiyi ekmeksiz bıraktınız, dün
itibarıyla ekmeksiz bıraktınız. İşte bu veballer
gelir, birikir -bunlar gök kubbe altında boşa gitmez- bir yerde bir
pranga gibi boynunuza asılır. Ekmekle oynamanın vebali büyüktür.
Bunu yapan Rize Belediyesidir. Varsa burada Rize vekilleri ve bunu dert
ediniyorlarsa, bir insanın ekmek hakkının, bir insanın
iş akdinin, bir müteahhit zenginin 3-5 kuruş fazla kârı
uğruna eğer bir insanın ekmeğinin gasbedileceğine
inanıyorlarsa şu lafı söylemek gerekiyor: Ört ki ölem. Demek
artık sizin bu ülkede hükûmet etme vaktiniz bitmiş çünkü bu işte
hiçbir insanlık yok. Hükûmetler, sonuçta bütün bu kurumlar insana hizmet
için var. Bunun işten atılması
İşte, bu
taşeronlaştırma mevzuatına
baktığımızda, bu işçimiz kadrolu ama sizin
taşeronlaştırmayı da içine dâhil etmek için
çıkardığınız iş yasaları neticesinde zengine
çalışıyor.
Yoksulun da bir
ahı vardır, bu ah boynunuza dolanacak çünkü söylüyoruz, kalbinizde
hiçbir kıpırtı, şu kadarcık bir kıpırtı
uyanmıyor. Neoliberal sistemin faziletlerine bu kadar iman etmeyin.
İman başka bir yerdedir, burada aramayın.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; taşeron
işçilerin sorunları hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından verilen grup önerisinin lehinde söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerek kamu
kesiminde gerek özel kesimde sendikalaşma oranları ve sendikalı
işçi sayıları AKP döneminde iyice gerilemiştir. Bu ise,
çalışma hayatında toplu iş hukukundan bireysel iş
hukukuna ve taşeronlaşmaya giden bir süreci desteklemiştir. AKP
döneminde kamuda kadrolu işçi istihdamı azalırken güvenceli
istihdam biçimleri yok edilmiştir. Temizlikten güvenliğe, iş
makinesi operatörlüğünden mühendise, büro işlerinden ameliyathanelere
varıncaya kadar her işte taşeron işçisi
çalıştırılır hâle gelmiştir. AKP Hükûmeti
taşeronlaşmayı politikasının esası olarak
uygulamış ve bundan da siyasi nema sağlamıştır.
İnsan onuruna yaraşır, düzgün işlerin sunulması esas
olması gerekirken, evrensel normlardan uzak kalınarak, kâr
mantığıyla, fazla çalıştırılan ancak
karşılığı ödenmeyen, bir nevi kölelik sistemini
andıran taşeronlaşma kabul edilemez bir durumdur.
Çalışma
hayatıyla ilgili çözüm bekleyen birçok sorun bulunmaktadır ancak her
geçen gün daha da yaygınlaşan taşeron işçilik
çalışma hayatının en temel sorunu hâline gelmiştir.
TÜRK-İŞ
Genel Merkezi tarafından kayıt dışılığa,
taşeron uygulamalarına, 4/B, 4/C gibi istisnai istihdam türlerinin
yaygınlaşmasına, asgari ücretin sefalet ücreti olmasına, düşük
ücret politikasına, özel istihdam büroları
aracılığıyla kiralık işçilik uygulamasına,
kıdem tazminatının kaldırılmak istenmesine, esnek,
kuralsız ve güvencesiz çalışmanın her türlüsüne, iş
cinayetlerine, işsizlik fonunun amacı dışında
kullanılmasına, sendikasızlaştırmaya, işten
atılmalara ve özelleştirmeye karşı tepki göstermek
amacıyla yarın Ankara Sıhhiye Meydanında miting
düzenlenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak işçilerimizin
haklı ve onurlu mücadelelerini her zaman olduğu gibi
desteklediğimizi ve yanlarında olduğumuzu buradan bildirmek
istiyorum. Meclis kürsüsünden Kölelik düzenine son. diye sesleniyorum.
Değerli
milletvekilleri, resmî ağızlardan yapılan açıklamalara göre
Türkiyede 1 milyondan fazla işçi alt işveren, yani taşeron
işçisi statüsünde çalışmaktadır. Bunun yaklaşık
600 bini devlet tarafından istihdam edilmektedir.
Taşeron
işçileri insanca çalışma koşullarından uzak, iş
güvencesi olmadan, sendikasız, izin hakkı ve fazla mesai verilmeden,
günde on iki saati bile aşan sürelerde köle gibi
çalıştırılmaktadır. Taşeron işçiler, tabiri
caiz ise sesi kısılmış, elleri kolları
bağlanmış, komutla hareket eden bireyler hâline
getirilmiştir. İşten atılma korkusuyla seslerini çıkaramıyorlar.
Her sözleşme dönemi
sonunda yeniden sözleşme
imzalamama korkusunu yaşıyorlar. İşten
çıkarılanlara ihbar ve kıdem tazminatı verilmiyor.
Maaşlarını düzenli alamıyorlar. Üstüne üstlük taşeron
işçiler aşağılanmakta, taşeron işçiler
küçümsenmekte, taşeron işçiler ezilmektedir.
AKP Hükûmetine
soruyorum: Bu, insan ticareti değilse nedir? Bu, köle sistemi değil
midir? Bu uygulamanın hangi kitapta yeri vardır? Bu yapılanlar
insanlığa sığar mı? Nerede insanlık, nerede insan
hakları? Hangi çağda yaşıyoruz? Bir taşeron
işçisi kardeşimiz Halkın geneline hitap edin, zengine
değil. Kimileri alsın başlarını gitsin, kimileri
sürüne sürüne günde on iki saat çalışsın, ay başı 840
lira para alsın. Devletin başındaki insanlara sesleniyorum: Bu
haksızlığa son verilsin. Bunca insanın vebali çok ama çok
ağır." diyor. Evet, ey AKP zihniyeti, bu vebalin altından
nasıl kalkacaksınız?
Taşeron
işçilerin kendine inancı kalmamıştır. Kendilerine olan
saygılarını yitirmişlerdir. Anlayın artık,
taşeron işçiler köle muamelesinden bıktı. Taşeron
işçilerin her geçen gün artan sorunları artık çözüme
kavuşturulmalıdır.
Taşeron
işçiler yıllarca çalışmalarına rağmen
maaşları genelde asgari ücret düzeyinde kalmaktadır. Asgari
ücret, bugün milyonlarca işçinin tek gelir kaynağıdır.
Ancak, asgari ücretli aldığı parayla geçinememektedir. Bugünkü
asgari ücret, sefalet ücretidir. Taşeron işçiler, taşeron
müteahhit ile devletin arasına sıkışmış
durumdadır. Taşeron işçilerin maaşları düzenli
verilmemekte, hakları gasbedilmektedir. Bu işçilerin çoğu asgari
ücretle, hatta bankaya yatan asgari ücretin bir kısmını
müteahhide vermek zorunda kalarak çok düşük ücretle
çalışmaktadır.
Bakınız,
Sayıştay, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2012 Yılı Denetim
Raporunda ne diyor: Taşeron işçilerin ücretleri gecikmeli ödeniyor,
sözleşme gereği ödenmesi gereken yemek, yol gibi nitelikteki ödemeler
ya hiç ödenmiyor ya da eksik ödeniyor. Sayıştay böyle diyor. AKP
Hükûmeti de sözleşmedeki cezaları uygulamıyor yani bu sömürüye,
bu soyguna göz yumuyor. Zaten taşeronlaşmayı her alana sokan AKP
zihniyetidir, taşeron işçilerinin emeğini sömüren AKP
Hükûmetidir, taşeron işçilerin ekmeğini çalan AKP Hükûmetidir,
taşeron işçilerin hakkını gasbeden AKP Hükûmetidir,
taşeron işçileri süründüren AKP Hükûmetidir.
Taşeron
işçiler tazminata hak kazanmasın diye işten
çıkmış gibi gösterilip bir iki gün sonra tekrar işe
alınmış gibi gösterilmektedir. Bu muvazaalı yöntemle,
yıllarca çalışan işçinin tek kuruş kıdem
tazminatı birikmemektedir. AKP Hükûmeti bunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor
çünkü bu uygulamayı, bu muvazaayı, bu hileyi yapan bilfiil
kendileridir.
Çalışma
Bakanı, geçtiğimiz günlerde, taşeron işçiler konusunda
kamunun yanlış politika izlediğini söylemiştir. Acaba bu
kamu kim? Kamuyu kim yönetiyor? Bu, açıkça pişkinliktir; bu,
itiraftır. Evet, AKP Hükûmeti, işçilere on bir yıldır zulüm
yapıyor. AKP zihniyeti, kurduğu sömürü düzeninde on bir
yıldır işçilerimizi sömürmüş, şimdi
yaptığı zulmü itiraf ediyor, yanlış politika
izlediklerini söylüyor ama burada bir tuhaflık var, bu insaf yoksunu AKP Hükûmetine
ve Çalışma Bakanına bir hâl oldu, birden işçileri düşünür
gibi oldular, taşeron işçilere haklar verilmesinden bahsettiler.
Anlaşıldı ki AKP Hükûmeti yargı kararlarının
altında kalmıştır. Mahkemeler, Kara Yollarında
çalışan taşeron işçilerin Kara Yollarının asli
işçisi olduğu hükmüne varmıştır, Yargıtay da bu
kararı onamıştır. Ayrıca, pek çok kamu kurumundaki
taşeron işçiler için de benzer kararlar verilmiştir. Hâlen 9 bin
civarında taşeron işçisi açtığı davayı
kazanmıştır, gerisi de geliyor. Tabii, AKP Hükûmetinin
paçası tutuştu. Şimdiden 10 milyar lirayı aşan
tazminatlar daha da büyük boyutlara ulaşacaktır. Kara vicdanlı
AKP Hükûmetinin birdenbire taşeron işçilerin haklarını
akıl etmesinin, bu uygulamanın
yanlışlığından söz etmesinin nedeni budur.
AKP, yandaş
medyanın da desteğiyle, algı yönetimi ve toplum mühendisliği
yöntemleriyle, kamuoyunda bu sorunu çözüyormuş izlenimi vermek
peşindedir. Bu konudaki gerçek niyeti asla işçinin hakkını
vermek değildir. Taşeron işçilere bir şey veriyormuş
gibi yaparak işçilerin kıdem tazminatının üstüne yatmaya,
yargı kararlarını sümen altı etmeye ve yeni davalar
açılmasını engellemeye çalışan AKP, bununla ilgili
düşüncelerini de halka müjde diye duyurmaktadır.
AKP Hükûmeti,
kamuoyunu, taşeron işçilerini oyalıyor, ortada bir
taslağı dahi bulunmayan çalışmadan bahsediyor. Son bir ay
içinde bile kaç tane torba kanun görüşüldü, taşeron işçilerle
ilgili bir düzenlemeyi neden yapmıyorsunuz?
Yine,
Çalışma Bakanının şu sözlerine bir bakın:
"Taşeron işçi sorununu çözmeye çalışırken,
karşımıza mahkeme kararları çıkıyor, bir orta
yolla bunu çözmemiz gerekir." diyor. AKP Hükûmeti, kendini
akıllı sanıyor, taşeron işçilerini saf ve ahmak yerine
koyuyor. Neyin orta yolu? Ortada yargı kararı vardır; bunun orta
yolu, yan yolu, tali yolu yoktur.
Ey AKP Hükûmeti,
siz hak nedir bilmez misiniz? Siz, hukuk nedir bilmez misiniz? Siz, yargı
kararları nedir bilmez misiniz? Mahkeme kararlarını neden
uygulamıyorsunuz?
Anlaşılan
o ki taşeron işçilere kadro gelmesi için AKPnin gitmesi lazım.
Taşeron işçileri de iyi biliyor ki AKP Hükûmetinden hiçbir şey olmaz.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mahmut Kaçar, Şanlıurfa
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT KAÇAR
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, taşeron uygulamalarla
ilgili bütün muhalefet partilerinin son bir yıl içerisinde,
değişik zamanlarda, vermiş olduğu grup önerileri oldu.
Bizden önce çıkan hatipler, bu konuda bir çalışma
yapılmadığından veya sürekli bir çalışmanın
devam ettiğinden, bu konuda AK PARTİnin samimiyetiyle ilgili
değişik cümleler kurdular. Tabii ki yerel seçimlere
yaklaştığımız bu dönemlerde yüzbinlerce insanı
ilgilendiren, ailelerle birlikte milyonları ilgilendiren böyle bir konunun
elbette ki sahada karşılığı var. Onun için, bu bağlamda
muhalefeti -tırnak içerisinde- anlamaya çalışıyoruz. Ama
çalışanlarımızın, başta taşeron
uygulamaları -alt işverende çalışanlar- olmak üzere, bu
konudaki AK PARTİnin duruşunu, on bir yıllık
iktidarında çalışanlara yönelik olarak yapmış
olduğu çalışmaları çok iyi bilmekte ve taşeron
uygulamalarıyla ilgili de yapılacak olan düzenlemelerde umudunu
bağladığı tek hareketin AK PARTİ olduğunu da
buradan ifade etmek istiyorum.
Burada, muhalefet partileri kurdukları cümlelerde,
taşeron uygulamalarının bir kölelik uygulaması
olduğunu, bununla ilgili bir an önce adım atılması
gerektiğini söyleyip bu cümleleri desteklerken Sayın
Bakanımızın kurduğu cümleleri de bu anlamda teyit ederek
kendilerine bir alan açmaya çalıştılar. Tabii ki bu cümleleri
kuran muhalefet milletvekili arkadaşlarımıza,
çalışanlar, kendi belediyelerinde taşeron
uygulamasının olup olmadığını, kendi
belediyelerindeki taşeron uygulamalarıyla ilgili neler
yaptıklarını bugüne kadar sordukları gibi elbette ki bundan
sonra da soracaklar.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Norm kadroyla kadroları
alındıktan sonra ne yapsınlar? Bunları biliyorsun,
değil mi.
MAHMUT
KAÇAR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bizler emeğin kutsal
olduğuna, emeğin hakkının korunması gerektiğine,
çalışanın alın teri kurumadan ücretinin ödenmesi
gerektiğine inanan ve bu değerler doğrultusunda da hayatını
yaşayan bir siyasi kadroyuz.
On
bir yıllık AK PARTİ iktidarına
baktığınız zaman, yalnız kendi iktidarımız
döneminde karşılaştığımız problemlerle
değil, bizden önceki iktidarların da bize havale etmiş
olduğu çalışma hayatıyla ilgili birçok konuda çok önemli
yasal düzenlemeler yaptığımızı görürsünüz.
2821
ve 2822 sayılı Kanun, çalışma hayatı içerisinde,
bizden önceki bütün iktidarların darbe yasası olarak
nitelendirdikleri ama maalesef bununla ilgili hiçbir adım
atmadıkları çalışma hayatının önündeki önemli bir
engeldi. 2821 ve 2822nin yeniden düzenlenmesi ve yapılan bu
düzenlemelerin ILO normlarına ve evrensel hukuka göre uygun yapılarak
darbecilerin çalışma hayatına dayattığı bütün
kuralları kenara koyup, çalışma hayatının
demokratikleşmesi iradesi doğrultusunda yasayı çıkaran
hükûmet, AK PARTİ
iktidarı oldu.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Köleleştirdiniz, 12 Eylülden daha beter
yaptınız.
MAHMUT KAÇAR
(Devamla) Bizden önceki konuşmacılar ücretlerin baskı
altına alındığından, ücretlerin geriye doğru gittiğinden
bahsettiler. Bakın, değerli arkadaşlar, 2002 yılı
öncesi az önce bahsettiğiniz taşeron uygulamalarıyla
çalışan arkadaşlarımızın önemli bir
kısmının aldığı ücret asgari ücret. Asgari ücret
bu ülkede 184 lira yani 100 dolar civarındaydı.
İZZET ÇETİN
(Ankara) Asgari ücreti bırak, kölelik çalışmasına gel,
taşerona gel, taşeronu konuş.
MAHMUT KAÇAR
(Devamla) Bakın, şu anda bu ülkede asgari ücret 400 dolar. Ülkenin
ekonomisi 3 kat büyüdü, asgari ücret 4 kat büyüdü.
Memur
maaşlarına geldiğiniz zaman, en düşük devlet memuru
maaşı 384 lira yani 200 dolar iken şu anda en düşük devlet
memuru maaşı 2 bin liranın üzerinde yani yaklaşık
1.000 dolar.
Bunları
alınan ücretlerin yeterli olduğu anlamındaki bir
yaklaşım içerisinde sarf etmiş değilim. Elbette ki asgari
ücretle ilgili mutlaka daha yeni iyileştirmeler olmalı; elbette ki
çalışanlarımızın, memurlarımızın daha
iyi hayat standartlarına yönelik olarak bazı iyileştirmeler
olmalı ama on bir yıl öncesiyle mukayese ettiğiniz zaman,
Türkiye'nin büyümesinden çalışanların pay
aldığını, hiçbir zaman enflasyona ezdirilmediğini,
Türkiye'deki yapılan bütün toplu sözleşmelerde ve kamu
çalışanlarıyla ilgili daha önceki yapılan toplu
görüşmelerde yıllık enflasyon, artı Türkiye'nin büyümesinin
de dikkate alınarak mutlaka çalışanlara
yansıtıldığını net bir şekilde görme
imkânına sahipsiniz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Memurlara ne verdiniz?
MAHMUT KAÇAR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, taşeronlarla ilgili bundan önceki grup
önerisinde kurduğumuz bir cümle vardı. Bununla ilgili
Çalışma Bakanlığı bünyesinde ilgili bütün sosyal
taraflarla bir çalışmanın yürütüldüğünü ve bu
çalışmanın son aşamaya geldiğini bu kürsüden sizlerle
paylaştık. Şu anda çalışma tamamlanmış
durumda. Taşeron arkadaşlarımızın sorunlarına
ciddi anlamda neşter vuracak gerek kıdem tazminatıyla ilgili
gerek çalışma koşullarıyla ilgili gerek örgütlenme
haklarıyla ilgili önemli kazanımlar elde edecek olan
çalışma şu anda tamamlanarak Başbakanlığa,
Bakanlar Kurulunun imzasına açılmış durumda. Bu son
aşamaya gelen çalışma, inanıyorum ki en kısa zamanda
Meclis Genel Kuruluna gelecek ve bu anlamda yüz binlerce
çalışanımızın beklemiş olduğu bu alandaki
mağduriyet de son bulmuş olacak. Çünkü 2821 ve 2822 ile ilgili
yasaları çıkaran, memurlara toplu sözleşme hakkı
noktasında yasal düzenlemeyi yapan ve son yapılan toplu
sözleşmeyle birlikte de çalışanların özlük haklarıyla
ilgili çok önemli haklar elde etmesinin önünü açan -iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bizden önceki
konuşmacılar da bahsettiler- Türkiye'nin kendine has iş
sağlığı ve güvenliği yasası yokken,
çalışanların çok önemli bir kısmı iş
sağlığı ve güvenliği kapsamı
dışındayken Türkiyeye müstakil bir iş
sağlığı ve güvenliği yasasını
kazandıran ve şu anda uygulama alanı itibarıyla da çok
önemli kazanımlar elde ettiğimiz düzenlemeleri hayata geçiren, bizden
önceki hükûmetlerin çalışanlardan resmen gasbettiği Tasarrufu
Teşvik Fonunu ve KEY hesaplarını tasfiye ederek geriye dönük
olarak kamu çalışanlarına yaklaşık 17 katrilyon lira
ödeme yapan AK PARTİ Hükûmeti, Allahın izniyle, en kısa zamanda
taşeron uygulamalarıyla ilgili yasal düzenlemeyi hayata geçirecek ve
bunun birileri tarafından siyasi bir malzemeye dönüştürülmesi
fırsatını vermeyecektir. Bizler, bu konularda samimiyiz. Bizler,
çalışma hayatının demokratikleşmesi adına, gerek
yasal düzenlemeler bazında gerek çalışma hayatının
demokratikleşmesi bazında çok önemli ve devrim niteliğinde
yasaları hayata geçiren bir siyasi kadroyuz. Samimiyetimiz ortadadır.
Ama, kendi belediyelerinde taşeron işçi çalıştıran ama
yerel seçimler yaklaştığı için her ay bu konularla ilgili
gündem oluşturmaya çalışan siyasi partilerin tutumunu da, bu
konudaki yaklaşımını da
çalışanlarımızın ve aziz milletimizin takdirine
sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Konuşmacı, seçim
yaklaşırken bunun siyasi amaçla getirildiği yönünde bir
değerlendirme yaptı. Taşeron işçilerle ilgili Meclis
araştırma önergesini biz daha önce defalarca getirdik, konuya
ilişkin kanun teklifleri verdik, bütün bunların hepsi burada
reddedilmiştir.
İkincisi,
taşeron işçi uygulaması, başta Sağlık
Bakanlığı olmak üzere merkezî yönetimin hemen hemen bütün
kurumlarında uygulanmaktadır. 1 milyona yakın taşeron
işçi vardır. Bunların sorunları olduğunu
arkadaşımız konuşmak yerine, muhalefette eksiklik aramak gibi
yanlış bir konuşma tarzı ifade etmiştir. Bunu son derece yanlış buluyorum,
doğru değildir. Tutanaklara geçiriyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı...
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Kâtip üyeler
arasında uyuşmazlık var, elektronik cihazla işlem
yapacağız.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi reddedilmiştir.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçmeden önce on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
X.- AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hükûmetin, 523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bazı maddelerinde değişiklik
yapmayı düşünüp düşünmediği hususunda Parlamentoya bilgi
vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim,
şimdi HSYK Kanun Teklifine ilişkin görüşmeleri daha önce Adalet
Komisyonunda gerçekleştirmiştik. Sonrasında da Genel Kurulda
22nci maddeye kadar olan düzenlemelerin görüşmesini
gerçekleştirmiştik. Bu tasarının Anayasaya aykırı
olduğu konusunda kamuoyunda genel bir mutabakat vardır, Sayın
Cumhurbaşkanı bu konuda değerlendirmelerde bulunmuştur.
Sayın Başbakanın, Avrupa Birliğine bu teklifi anlatmak
üzere yaptığı temasları sırasında da Avrupa
Birliğinin, kuvvetler ayrılığı ilkesini
zedelediği yönünde bu teklife ilişkin bir değerlendirmesi
olmuştur ve bütün bunlardan sonra, Hükûmet bu teklifin görüşmelerine
ara vermiştir.
Şimdi,
ne değişmiştir de bu teklif tekrar görüşülmeye
başlanmaktadır? Bu değişikliğin gerekçesi nedir? Yani,
Hükûmet eski tutumunu devam mı ettirecektir; bu, Anayasaya
aykırılığı açık olan, kuvvetler
ayrılığını yok eden tutumunu burada devam mı
ettirecektir yoksa Anayasaya aykırılığı sabit olan bu
düzenlemelerle ilgili bir düzeltmeye mi gidecektir?
Şimdi,
kamuoyuna yansıyan bilgiler, Hükûmetin çeşitli konularda,
çeşitli maddelerde değişiklik düşündüğü yönündedir
ancak gerçekten Hükûmet bu değişikliği düşünüyor mu,
düşünmüyor mu, düşünüyor ise nasıl düşünüyor, nasıl
bir çerçeveye sahiptir; bunlardan bilgi sahibi değiliz, Parlamento bilgi
sahibi değildir.
O
nedenle, uygun görürseniz
görüşmelere ara verelim. Sayın Bakan, düşünülen
değişiklikler konusunda grup başkan vekillerini bilgilendirsin. Biz
de muhalefet partileri olarak stratejimizi, çalışmamızı
buna göre düzenleyelim efendim.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, teşekkür ediyorum.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, ben de bir şey arz
etmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
2.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Referandumla yapılan anayasal
düzenlemelerin yasayla değiştirilmesi doğru
olmadığından, 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin yapılmasının Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi, HSYKnın kuruluşu referandumla
Anayasanın değiştirilmesine bağlı olarak
gerçekleştirildi. Dolayısıyla, referandumla
değiştirilmiş ve düzenlenmiş bir hususun yine referandumla
yapılması gerektiğini düşünüyoruz çünkü Mecliste bu
gerçekleştirilmedi Anayasa değişikliği, halk
oylamasına sunuldu ve halk oylamasıyla değiştirildi. Halk
oylamasıyla değiştirilen bir hususun tekrar halk
oylamasıyla değiştirilmesi gerekir. Aksi takdirde burada
değiştirilen yasa halk oylamasına uygun düşmez.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Kaplan.
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Referandumla yapılan
anayasal düzenlemelerin yasayla değiştirilmesi doğru
olmadığından, 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin yapılmasının Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım, Hâkimler Savcılar
Yüksek Kurulu ile ilgili tasarı çok tartışıldı, hem
komisyonda hem kamuoyunda. Ancak, ondan sonra tutuklamalar yapıldı,
Sayın Cumhurbaşkanının da görüşmeleri oldu. Bizler de
Barış ve Demokrasi Partisi olarak partiler arasında, gruplar
arasında yapılacak bir anayasal düzenleme konusunda uzlaşmaya
açık olduğumuzu, asıl amacın bağımsız ve
tarafsız bir yargının sağlanarak adil yargılama
koşullarının oluşturulması, konjonktürel durumlarla
anayasal düzenlemelerin, ileride referandumla çıkan anayasal
düzenlemelerin yasayla yapılmasının doğru
olmadığını ifade etmiştik. Bu görüşlerimizi bugün
de tekrar ediyoruz ve Anayasaya, referanduma aykırı bir görüşme
durumu söz konusudur. Bu açıdan bu kanun maddelerinin bu şekilde
görüşülmesinin Anayasaya aykırı olduğunu düşünüyoruz.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Sayın
Elitaş, buyurun.
4.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam edilmesi gerektiğine ve Anayasaya
aykırı herhangi bir durum olmadığına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bu kanun teklifi Adalet Komisyonunda görüşüldü.
Görüşülme esnasında muhalefete mensup milletvekili
arkadaşlarımız kendi görüşleri doğrultusunda Anayasaya
aykırı olduğu konusunda iddialarda bulundular. Genel Kurula
geldi, Genel Kurulda da kanunun başlangıç safhasında geneli
üzerinde görüşmeler yapılmadan önce Anayasaya
aykırılık konusunda iddialarını yaptılar, Genel
Kurul, Anayasaya aykırı olmadığı görüşünde devam
etti ve görüşmelerine başlandı. 21inci maddesi
görüşülmüş ve bu noktaya doğru gelmiştir.
Şimdi,
bakın, Anayasanın 159uncu maddesinin son fıkrası: Kurul
üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, Kurulun ve
dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları,
çalışma usul ve esasları, dairelerin karar ve işlemlerine
karşı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile
Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir. Şu
anda yaptığımız iş kanuni düzenlemedir. O anlamda,
Anayasaya aykırı bir durum söz konusu değildir.
Sayın
Hamzaçebinin söylediği, dün nasıl ki görüştüğümüz temel
yasayla ilgili kısmı erteleyip bir sonraki güne veya başka bir
zamana bıraktıysak HSYKyla ilgili kanun teklifinin görüşmesini
de o gün çerçevesinde bugüne bırakmış olduk.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Niye?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yani bunun bırakılması, Anayasaya
aykırı olduğu konusunda zihnimizde değişik
istifhamların var olduğu şeklinde değil, bu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemini hazırlama yetkisinin kendisinde
olduğundan dolayı ortaya çıkan bir durumdur. Anayasaya
aykırı herhangi bir durum söz konusu değildir. Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam etmemiz gerekir.
BAŞKAN Evet,
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırılığı iddiaları konusunda Hükûmetin
alacağı tavrı bilmeden bu görüşmelerin devam ettirilmesinin
doğru olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, Anayasanın
159uncu maddesinde bakılacak olan hüküm onun birinci
fıkrasının birinci cümlesidir. HSYK mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkelerine
göre kurulmuş olan bir kurumdur ve bütün tartışma buradan
çıkmaktadır. Mahkemelerin bağımsızlığı
yok edilmektedir, hâkimlik teminatı yok edilmektedir. Bütün bu
eleştirileri Sayın Başbakan, Hükûmet, Sayın Adalet
Bakanı gayet iyi biliyor, Parlamento gayet iyi biliyor. Eğer bu
teklif Anayasaya uygun olsaydı hiç tartışmasız bir
şekilde Hükûmet görüşmelere devam ederdi ve sizler Parlamento
çoğunluğunuza dayanarak bunu çıkarabilirdiniz ama devam
etmediniz, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi
buldunuz. Anayasaya aykırılık iddiası bu kadar ciddi
olduğu hâlde bu görüşmelere devam etmeyi doğru bulmuyorum,
yanlış. Ama, Hükûmetin düşündüğü değişiklikler
var ise lütfen Sayın Başkan, ara verelim, bu konularda Parlamento
bilgilendirilsin. Bu bilgilendirme yapılmadan Anayasaya
aykırılık iddiaları konusunda Hükûmetin alacağı tavrı
bilmeden bu görüşmelerin devam ettirilmesini ben Parlamentonun
yapacağı görüşmelerin selameti açısından doğru
bulmuyorum efendim.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
6.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya aykırılığı konusunda karar
mercisinin Anayasa Mahkemesi olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Anayasaya aykırı olduğuyla ilgili
milletvekilleri kendi ifadelerini beyan ettiler. Bundan sonra iş zaten
varsa Anayasa Mahkemesinin iradesidir. Biz bu kanunu çıkarırız,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasaya uygun olarak inandığı,
düşündüğü kanunu çıkarır ama Anayasa Mahkemesi bu konuda
son karar mercisidir. Parlamento nasıl ki Anayasa Mahkemesinin yerine
geçemezse bu konuda da bizim söylediğimiz Anayasa Mahkemesinin yerine
geçmek olur.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ederim.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, Anayasaya aykırılık konusunda
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal.
7.- Konya Milletvekili
Faruk Balın, 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya,
demokratik parlamenter sisteme aykırı ve kuvvetler
ayrılığı ilkesi ile hâkim
bağımsızlığını ortadan kaldıran bir
teklif olduğuna ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya)
Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili diyor ki:
Anayasaya aykırılık konusu Adalet Komisyonunda görüşüldü.
Orada tam anlamıyla bir aykırılık iddiasını
ortaya koyan görüşme zemini oluşmadı. Uçuşan iPadler,
uçuşan şişeler, su bardakları çerçevesi içerisinde
karıştı. O karışıklığın akabinde
Komisyonun Sayın Başkanı Anayasaya aykırılık
yoktur. diyerek kendi hükmünü ortaya koydu. Dolayısıyla, oradaki
müzakere tamamlanmadı.
İkinci olarak:
Muhalefet partilerine mensup milletvekilleri, Anayasa Komisyonu üyesi
milletvekilleri bunun Anayasa Komisyonunda görüşülmesi için
olağanüstü toplantı talebinde bulundu. Olağanüstü toplantı
Adalet Komisyonundaki müzakereler bittikten ve bunun raporu
hazırlandıktan sonra bir tarihe ertelendi Sayın Komisyon
Başkanı tarafından. Dolayısıyla, orada da bir
görüşme yapılamadı.
Şimdi,
teklifin bu bölümüne geldiğimizde, Adalet ve Kalkınma Partisi
Anayasaya aykırılık iddialarını ciddi buldu,
görüşmeleri erteledi. Bu sadece Anayasaya aykırı bir teklif
değildir, bu aynı zamanda demokratik parlamenter sisteme
aykırı bir tekliftir, kuvvetler ayrılığı ilkesini
ortadan kaldıran bir tekliftir, hâkimin
bağımsızlığını,
tarafsızlığını ortadan kaldıran bir tekliftir,
yargıyı tamamen Adalet Bakanının emrine teslim eden bir
tekliftir. HSYKnin, şimdi görüşeceğimiz maddelerde, 20 tane
seçilmiş üyesinin dışında tamamının görevine son
veren bir teklif nasıl Anayasaya uygun olabilir? Anayasaya
aykırılık iddiası, 159uncu maddenin birinci fıkrası çerçevesi içerisinde
yani buna ilişkin tekliflerin mahkemelerin
bağımsızlığı, tarafsızlığı ve
hâkim teminatı kapsamı içerisinde çıkarılacak kanunlar ile
mümkün olabilir. Sayın Grup Başkan Vekili Elitaşın ifade
ettiği gibi 159uncu maddenin son fıkrasındaki parmak
çoğunluğu Anayasaya uygunluk hâline getirmeyecektir bu kanunu.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
FARUK BAL (Konya)
Dolayısıyla, grup başkan vekilleri bir araya gelerek, bunun,
Anayasaya aykırılık konusunda
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, grup başkan
vekillerinin Anayasaya aykırılığı takdir yetkisi yok.
FARUK BAL (Konya)
bir değerlendirme yapmasında fayda vardır diye
düşünüyoruz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal, birkaç cümle çünkü böyle bir usulümüz yok, böyle bir
tartışmamız da yok.
Buyurun.
8.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 523 sıra sayılı
Kanun Teklifinin hem Anayasaya hem uluslararası sözleşmelere
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Uzatmayacağım.
Şimdi,
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Benim elimde, Türk
Parlamento Hukukunun Temel Kavramları, yazarı Doktor İrfan
Neziroğlu, sayfa 56, paragraf beş.
BAŞKAN
Sayın Tanal, söyleyeceklerinizi söyleyin, buyurun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Cümleyi okuyorum Değerli Başkanım:
Tasarı veya teklifler Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğünde kanunun tekniği ve Anayasaya uygunluk
bakımından ön incelemeye tabi tutulduktan sonra bu konudaki raporla
birlikte Komisyona havale edilir. Bakın, bu teklifle ilgili
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzükte ne yazıyor?
MAHMUT TANAL
(İstanbul)
Kanunlar Genel Müdürlüğünde bu konuyla ilgili bir
Sayın Komisyon Başkanı burada dedi ki: Bununla ilgili bir ön
rapor var mı Anayasaya uygunluk açısından? Yok. dediler.
Peki, şimdi, aynı şekilde, eğer bu anlamda yani burada
parlamento hukukunun temel ilkeleri gereğince bir ön incelemeden geçip
bunun Anayasaya uygun olup olmadığı hususunda bir rapor yoksa
Değerli Başkan, Grup Başkan Vekilimizin belirttiği
şekilde, hem Anayasaya aykırı hem uluslararası
sözleşmelere aykırı. Aynı zamanda bizim
Anayasamızın 90ıncı maddesi: Uluslararası
sözleşmelerin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülemez,
üstün bir norm konumundadır. Siz de hukukçusunuz yani bunu biliyorsunuz
Sayın Başkanım. Yani, bu açıdan bu yetkilerinizi kullanarak
hukukun heba edilmemesi lazım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, Sayın
Bakana söz vereceğim.
Niye çektiniz
Sayın Bakan? bu yasa görüşülürken sizin de görüşlerinizi
alalım.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Niye çektiniz diye sorduk değil mi? Evet
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Çekmedik canım olur mu? Çekilme diye bir
şey yok. Dünküne nasıl ara verdik, bunda da öyle ara verdik.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Burası çiftliğiniz, istediğinizi getirin
istemediğinizi götürün, ayıp ya! Parlamentoya saygılı olun.
Tamam, hakkınız var ama böyle olmaz ki bu iş Başkan ya!
Çiftlik gibi kullanmayın burayı ya! Vallahi, çiftlik gibi
kullanıyorsunuz Başkan ya! Çiftliğin bile bir nizamı
intizamı var ya!
9.- Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya aykırı olmadığına ve Genel
Kurul görüşmeleri sırasında da birtakım
değişikliklerin yapılabilmesinin mümkün olduğuna
ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşülmekte olan
bir kanun teklifi Hükûmet tasarısı değil; bu bir.
İkincisi, tabii, bunun görüşmeleri Meclisin uhdesinde olan bir
konudur. Üçüncüsü de, biz bu teklifin, Anayasanın 159uncu maddesine ve
diğer maddelerine aykırı olduğunu düşünmüyoruz.
Anayasanın 159uncu maddesinin yasal düzenlemeye
bıraktığı konuları içeren ve Anayasanın
diğer maddeleri gibi 159a da uygun düzenlemeler içeren bir teklif
olduğunu düşünüyoruz.
Durmasının,
Anayasaya aykırılıkla bir alakası
olmadığını huzurlarınızda ifade etmek isterim. Bu
teklif, Anayasaya uygun hükümler içeren bir tekliftir. Teklifin içerisinde
Komisyonda bazı değişiklikler yapıldı, Genel Kurul
görüşmeleri sırasında da birtakım değişikliklerin
yapılabilmesi mümkündür. Bununla ilgili teklif değişiklik
önergeleri -demin arkadaşlar paylaştılar- grup başkan
vekilleriyle elbette paylaşılır, konuşulabilir; bizim buna
diyebileceğimiz herhangi bir şey yok. Ama bu teklifin
durmasının Anayasaya aykırılıkla bir ilgisi
olmadığını bir kez daha
yüce Meclise saygıyla arz ederim.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Neden çektiniz? diye soruldu Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Çekmedik, durdu yani çekilen bir şey
yok.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Peki, niye bu kadar ara verildi? Bir ay geçti.
10.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, bir teklifin Anayasaya
aykırılığının her zaman ileri
sürülebileceğine ve Hükûmetin, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili hangi değişiklikleri düşündüğü konusunda
bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir teklifin Anayasaya
aykırılığı her zaman ileri sürülebilir.
Varsayalım ki, bu teklifte Türkiye devleti bir krallıktır.
diye bir madde olsun, Komisyondan geçmiş olsun; bunu burada görüşebilir miyiz? Bunun
Anayasaya aykırı olduğu açık ise bunu her aşamada
ileri sürebiliriz; bu, birinci konu.
İkinci konu,
ikinci olarak söylediğim -ilk söylediğimi de bir kez daha
tekrarlayacağım- Hükûmet hangi değişiklikleri
düşünüyor, bunları bilmiyoruz efendim; ara verelim, bu konuda
Sayın Bakan bilgilendirsin, ona göre bakalım gerçekten Anayasaya
uyumlu bir düzenleme mi var
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, önergeler dağıtılmadı mı? Yani
Hükûmetin ne yapmak istediği şeklinde
Önergeler
dağıtıldı benim bildiğim kadarıyla, hangi değişiklikler
yapılacak veya yapılmayacak önergelerde var benim bildiğim
kadarıyla.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, o zaman Sayın Bakan şöyle
bir beyanda bulunabilir mi yani Anayasaya aykırı olan söz konusu
düzenlemeleri düzeltme yoluyla önerge vereceğiz. Bunu diyorsa hayhay
devam edelim. Değil ise
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, ben grup başkan vekillerini dinledim, teşekkür
ediyorum. Sayın Bakana söz verdim, Sayın Bakanı da dinledim.
İç Tüzük hükümleri açık, bir teklifin veya tasarının
nasıl görüşüleceği
Önce Komisyonda görüşüldü, bu konular,
iddialar gündeme getirildi, sonra Genel Kurulda görüşme başladı
ve 21inci maddeye kadar da gelindi. 21inci maddeye geldikten sonra, tekrar
başa dönüp bu tartışmaların yapılmasını
doğru bulmuyorum. Ama Anayasaya aykırılık konusu her
maddeyle ilgili ileri sürülebilir. Zaten önergeler var, o önergeler Anayasaya
aykırılık önergeleri gündeme geldiğinde görüşülecek.
Onun için görüşmelere devam etmek durumundayız. Ancak ben on beş
dakika ara vereyim, Sayın Bakan sizi bilgilendirsin, sadece bilgilendirme
anlamında söylüyorum.
Sayın grup
başkan vekillerini de içeri davet ediyorum, buyurun. Sayın Bakan, siz
de buyurun.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Önergeler dağıtıldı efendim, hangi
değişiklikler ne olacak?
CELAL ADAN
(İstanbul) Sayın Bakan burada söylesin, şurada dinleyelim
herkese söylesin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Muhalefet bir karar versin. O Zaman devam edelim,
ikinci bölümde bakan açıklasın.
BAŞKAN - Ama
Sayın Bakanın burada, önce bilgilendirme konusunda İç Tüzüke
uygun bir durumu yok ki, söz konusu değil ki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket
Partisinin teklifinin görüşmelerine devam edelim, ikinci bölüm
konuşmasında Sayın Bakan açıklasın.
BAŞKAN -
Buyurun sayın grup başkan vekilleri.
Birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.04
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
24/1/2014 tarihli
52nci Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen teklifin birinci bölümünde yer alan 21inci maddesi kabul
edilmişti.
Sayın
Hamzaçebinin söz talebi var.
Buyurun.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
11.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın 523 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili
birtakım düzenlemeler yapılacağına dair grup başkan
vekillerine bilgi verdiğine ancak Anayasaya aykırı
düzenlemelerin muhafaza edildiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkanın vermiş olduğu bu arada Sayın Adalet
Bakanı HSYK Kanun Teklifiyle ilgili olarak yapmayı düşündükleri
konusunda, hangi değişikliği hangi maddede, ne şekilde
yapacakları konusunda gruplara bilgi verdiler. Bu, tamamen Sayın
Bakanı dinleme mahiyetinde bir görüşme oldu, yoksa maddelere yönelik
herhangi bir müzakere amaçlı bir toplantı değildi.
Gördüğümüz kadarıyla Anayasaya aykırı olduğunu ileri
sürdüğümüz bazı düzenlemeler konusunda Hükûmet adım atıyor
ama hâlen Anayasaya aykırılığı çok açık olan
bazı düzenlemeler teklifte olduğu gibi muhafaza ediliyor.
Örneğin, teftiş kurulu başkanının atanması,
başkan yardımcılarının atanması, kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte teftiş kurulu başkan, başkan
yardımcılarının görevlerinin sona ermesi ve benzeri
bazı düzenlemelerdeki Anayasaya aykırılıklar devam ediyor.
Bu bilgiyi verme ihtiyacını duydum. Tekrar ifade ediyorum: Sayın
Bakan sadece bilgi verdiler, herhangi bir müzakere yapmadık. Sayın
Bakana vermiş olduğu bilgiler için çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Bal.
12.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağın
523 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili birtakım
düzenlemeler yapılacağına dair grup başkan vekillerine
bilgi verdiğine ancak Anayasaya aykırı düzenlemelerin muhafaza
edildiğine ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Sayın
Adalet Bakanı, grup başkan vekillerine görüşülecek olan Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunu ilgilendiren kanun hakkında birtakım
iyileştirici önergelerle düzenleme yapılacağına dair bilgi
vermiştir. Sayın Bakana verdiği bu bilgiler için teşekkür
ediyoruz. Ancak, özü itibarıyla bu kanun teklifinin Anayasaya
aykırılığı noktasındaki Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşü devam etmektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
22nci madde üzerinde maddenin metinden çıkarılmasına
ilişkin üç adet önerge vardır. Bu önergelerden iki önerge maddenin
Anayasaya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya
aykırılık önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Sırrı
Süreyya Önder İdris
Baluken
Iğdır İstanbul Bingöl
İbrahim
Binici Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık
Şanlıurfa Şırnak Muş
BAŞKAN -
Anayasaya aykırılık iddiası olan iki önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Teklifin 22 nci maddesinin Anayasaya aykırı olması
nedeniyle metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fatma
Nur Serter Mehmet
Akif Hamzaçebi Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
Turgay
Develi Ali
Haydar Öner Aytun
Çıray
Adana Isparta İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
Konya Antalya Konya
Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu Reşat
Doğru
Manisa Kayseri Tokat
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Değerli
Başkanım, Anayasaya uygundur.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen Mehmet
Günal, Antalya Milletvekili.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
adı ama maalesef kanun eliyle hukukun katledilmesine şahit oluyoruz.
Artık burada defalarca söylediğim Frederick Bastiatın hukukun
yozlaşmasıyla ilgili sözleri vardı ama beş dakikada ona vaktim
yok. Yani et kokarsa tuz hikâyesi gibi, maalesef, tuzun koktuğu noktaya
geldik. Burada, bu düzenleme diğer kurumlardaki denetim kurumlarında
olduğu gibi, burada Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu galiba
hâkimler ve savcılar genel müdürlüğüne dönüştürüyor. Daha önce
koskoca Devlet Planlama Teşkilatını bakanlık yapıp
özerkliğini kaybettiğimiz gibi, teftiş kurulları gibi,
Sayıştay gibi denetimle ilgili hiçbir kurum kalmasın isteniyor
maalesef. Hakikaten Sayın Başbakanın istiklal savaşı
dediği, kavganın sonucunda gelen oğulların ve
yandaşların istiklali ve istikbali için yapılan bu
savaşın sonucu olarak bunlar geliyor. Bakın, burada hukuki bir
şey yok, siyasi bir karar olduğu ortada. Bütün parti gruplarımız
söylüyor, Anayasa Komisyonunda, Adalet Komisyonundaki üyelerimiz bunun
Anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Burada adli bir
soruşturmayı engellemek için böyle bir kanun
çıkarılması sürekli olarak yasama organının yürütmenin
tahakkümü altında kullanılarak adaleti tecelli ettirmek yerine kanun
devleti olarak birtakım kuralları değiştirmek, alınan
hukuk kurallarını, hukuk kararlarını etkisiz hâle getirmek
için maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kullanılmasına
dönüşmüş. Burada baktığımız zaman, Anayasada yer
alan ne hukuk devletiyle, ne hâkim teminatıyla, ne mahkemelerin
bağımsızlığıyla ilgili maalesef hiçbir husus
kalmamıştır.
Değerli
arkadaşlar, burada hâkim ve savcılarda bu maddeyle maalesef
müfettişler -yine aynı şekilde- memur hâline getiriliyor.
Nasıl ki sürekli olarak bu değişikliklerle Bakanlığa
bağlı bir genel müdürlük hâline getiriliyorsa teftiş kurulu da
normal bir memuriyet hâline getiriliyor, müfettiş olmaktan
çıkarılıyor. Dolayısıyla burada iyi niyet
olmadığı çok aşikârdır, diğerleri gibi,
kendisinin atadığı kişiler zaten soruşturmaları
engeller bir duruma getirmiştir. O soruşturmada yer alan
savcıların yarın ne olacağını geçmişteki
savcıların ne olduğuna bakarak zaten görebiliyoruz. Maalesef,
artık mızrak çuvala sığmaz hâle gelmiş ve yargı
siyasallaşmış durumdadır. Bu kanunlarla, birtakım
düzenlemelerle bunları engellemeye çalışsanız da kamuoyunun
vicdanında aklanma şansımız yok. Bakınız, sürekli
fezlekeler geliyor, konuşuyoruz. Başka bir fezlekede olanı grup
önerisindeki konuşmamda kısaca söylemiştim. Hakikaten
ayrıntısını okudukça şaşırıyorum.
Gerçekten, burada, kamu bankalarının nerelere
bulaştığını, bu ortak havuzlara aktarılan
paranın nasıl elde edildiğini, dolaylı yollarla, kredilerle
nakit bulunarak havuza nakit akıtıldığını hep
beraber görmüş bulunuyoruz. Maalesef, gerçekten, kamu bankasının
genel müdürünün, genel müdür yardımcısının, bakanın,
bakanın danışmanın ve birçok iş adamının
içinde olduğu bu çarkın üstünün kapatılmaması gerekiyor. Herkesi
peşinen suçlamıyoruz. Masuniyet karinesi vardır ama
bunların üzeri eğer örtülüyorsa, bunun üzerine örtmeyen hâkimlerin,
savcıların üzerine gidiliyorsa, bunu eleştiren muhalefetin
üzerine gidiliyorsa, sesi kısılıyorsa, o zaman burada demokrasiden bahsetmek
maalesef mümkün değildir. Burada yapılan şey kanun eliyle
hukukun katledilmesidir. Bu kanunları buraya gönderen,
çıkartılmasını sağlayan
Her ne kadar Sayın Bakan
Bu bir kanun teklifidir. dese de, hepimiz biliyoruz ki bunlar Hükûmet
tarafından tasarı olarak hazırlanıp buradaki milletvekili
arkadaşlarımıza imzalatılıyor. İşte tek adam
diktatörlüğünde burası da kanun devleti hâline gelmiştir, daha
doğrusu Tayyip Erdoğanın devleti hâline gelmiştir.
Bunların bir an önce
Sayın Bakan
önceki görüşmelerde olduğu gibi, az önce bilgi vermiş ama geri
çekme yok. Ben, bu kanunun bir an önce geri çekilerek, ara verilerek düzeltilmeler yapılması
gerektiğini düşünüyorum. Bu kapsamda eğer yapılırsa
Anayasaya aykırı düzenleme yapılmış olacak ve hukuk
devleti katledilmiş olacaktır diyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen
Sayın Altay?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Mahmut Tanal.
BAŞKAN
Mahmut Tanal İstanbul Milletvekili.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
Kanunundaki bu değişiklik
Siyasal iktidar ne diyor? Biz
iktidarız her şey yaparız. Evet, kuvvetler
ayrılığı ilkesi uyarınca, Anayasamızın
9uncu maddesine baktığımız zaman Yargı yetkisi Türk
Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
deniliyor. Burada yargılama makamları yani savcılar ve
yargıçlar ve mahkemeler bu yetkiyi kullanırken, nasıl Türk
milleti siyasal iktidara seçimlerde oy verip bu görevi, iktidar olma görevini
vermişse aynı şekilde bu yetkiyi, bu görevi de Türk milleti
adına yargı kullanıyor. Yargının meşru
kaynağı Türk milletidir ve bu Anayasadır.
Şimdi, bu çerçevede baktığımız
zaman, yürütme yetkisi madde 8de yazar. Yürütme yetkisi ve görevi,
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve
kanunlara uygun olarak kullanılır. Şimdi, işin püf
noktası burası. Anayasanın 159uncu maddesindeki yetkilerin
alınması
Evet, kanunla bu yetkide düzenleme yapılabilir
deniliyor ama hukuk devleti ilkelerine, hâkimlerin
bağımsızlık ve tarafsızlığına,
mahkemelerin tarafsızlık ve
bağımsızlığına gölge düşürülmemesi
lazım.
Şimdi, bu
çerçevede baktığımız zaman, bu düzenlemeye niçin ihtiyaç
oldu? Bu düzenleme eğer 17 Aralık 2013 tarihinde bakanların,
siyasetçilerin, müteahhitlerin, iş adamlarının
bulaştığı rüşvet ve yolsuzluk operasyonu
olmamış olsaydı böyle bir ihtiyaç bugün olmazdı. Siyasal
iktidar Türkiyenin her tarafında gayet rahat, taşeronlaşma
adına her şeyi eline geçirmiş durumda. Eline geçiremediği
hangi kurumlar kaldı? Evet, siyasi partiler kaldı
Aynı zamanda,
hâlen gerçekten namuslu, dürüst yargıçlar ve savcılar var, hâlen
namuslu, dürüst emniyet mensupları var. Emniyet mensuplarını
dağıttılar, emniyet mensuplarında bu işi başaramadılar.
Olmayınca bu sefer ne yapmanız lazım? Efendim, cumhuriyet
savcıları. Cumhuriyet savcısı da olmadı, mahkemelere
oldu. Peki, burada sebep ne deniliyor? Efendim, Türkiyede paralel yapı
var, bu paralel yapı maalesef
Paralel yapı dedikleri de çete
deniliyor. Ee, peki çeteyse, Sayın Adalet Bakanı, siz bir
soruşturma açtırdıysanız bu çeteyle, bu paralel
yapıyla ilgili bize bunun soruşturma numarasını verin.
Aslında Hükûmetle bu paralel yapı dedikleri, çete dedikleri
aynı konumdadırlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Hükûmet seçilmiş durumda, seçilmiş durumda iktidar; bunlar ana
caddede gidiyor, paralel yapı tali caddede gidiyor. İkisinin hedefi,
ikisinin amacı, ikisinin aracı aynıdır. Nedir hedefi?
Takdir edersiniz biz hepinizi tanıyoruz, siz de hepiniz bizi tanıyorsunuz.
Sizin amacınız ne? Yani Millî Nizamdan tutun Refahtan, Saadetten
şu andaki son partiniz AKPye kadar tek bir amacınız var, tek
bir hedefiniz var.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kızacaklar size, böyle konuşmayın!
MAHMUT TANAL
(Devamla) - Tek hedefiniz, cumhuriyetin temel ilkeleri olan laik rejimi ortadan
kaldırmak. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN
ŞENER (Ordu) Allah, Allah!
MAHMUT TANAL
(Devamla) Ne oldu bu? Sizin de hedefiniz bu, paralel yapınızın
da hedefi bu. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz; ikinizin
amacı bu, ikinizin hedefi bu, ikisinin temel araçları bu.
Onun için, Hükûmet
şu durumda mevcut olan Anayasayı, mevcut olan uluslararası
sözleşmeleri ihlal ettiği için gayrimeşru bir iktidar şu
anda iktidarda, gayrimeşru bir Hükûmet iktidarda. (CHP
sıralarından alkışlar) Gayrimeşru hükûmetin
olduğu yerde insanlar kendi temel hak ve özgürlüklerini kullanma
adına meşru olan her türlü aracı kullanır.
Onun için, bizim
siyasal iktidardan talebimiz şu: Şimdi bakın, Sayın Adalet
Bakanı
Ama burada yok, neden gitti ben onu da anlamadım. (CHP
sıralarından Arkanda, arkanda sesleri)
Sayın Adalet
Bakanı, sizin hakkınızda fezleke var, benim de hakkımda
fezleke var. Yüreğiniz varsa, iktidarınıza güveniyorsanız,
yargınıza güveniyorsanız, polisinize güveniyorsanız,
Parlamentonuzun gücüne güveniyorsanız fezlekemin Meclise getirilerek...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL
(Devamla) - Dokunulmazlıktan yararlanmak istemiyorum,
ayrımcılıktan yararlanmak istemiyorum, eşitsizlikten
yararlanmak istemiyorum, ben yargılanmak istiyorum. Aynı şekilde
sizin Bakanlar Kurulunun içerisinde bulunan tüm bakanlar ve Adalet Bakanı
dâhil olmak üzere buyurun, fezlekelerinizi Meclise getirin.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Fezlekelerimizi Meclise getirin. Bu dokunulmazlıkları
kaldıralım, eşitsizliklere son diyelim. Yani, burada,
milletvekili olmak, bakan olmak, bakan çocuğu olmak, bir imtiyaz sahibinin
olmaması lazım.
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen!
MAHMUT TANAL
(Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisi imtiyazların rejimi
değildir, imtiyazların yeri değildir, suç işleme yeri
değildir. Hukuk devletinde olması gereken husus
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(Devamla)
herkesin hukuk önünde eşit bir şekilde
yargılanması lazım, hesap vermesi lazım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Şimdi, Sayın Başkan,
asıl olması gereken, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
Türkiyeye saygı duyması lazım ve Türkiye
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Zamanımızı çalıyorsunuz,
hakkımızı ihlal ediyorsun. Süreniz bitti.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Bakın Hanımefendi, yolsuzluk var, rüşvet var,
hırsızlık var, sesimizi duyasınız diye feryat
ediyorum.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Süreniz bitti, süreniz bitti.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Zamanımızı çalıyorsun, otur oturduğun
yerde, süren bitti ya!
BAŞKAN
Sayın Tanal lütfen!
MAHMUT TANAL
(Devamla) Bakın, en büyük haksızlık
hırsızlıktır. Bu hırsızlığa bir son
vermek lazım. Onun için, benim sizden istirhamım, hepinize görev
düşüyor, hepimize sorumluluk düşüyor. Bu bakanların
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, hem bu yasal
düzenleme neye ihtiyaç veriyor? Bu yasal düzenlemenin amacı rüşvet ve
yolsuzluğu önlemek için getiriliyor. Rüşvet ve yolsuzluk
olmamış olsaydı, buna bir ihtiyaç olmayacaktı.
Sayın
milletvekilleri, yani sizler milletvekili olmadan önce böyle bir düzenleme
gelmiş olsaydı ne söyleyecektiniz?
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen!
MAHMUT TANAL
(Devamla) Diyecektiniz, ya hakikaten iktidar yanlış yapıyor.
Elinizi vicdanınıza koyun.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.09
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
22nci madde
üzerinde aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ENGİN ALTAY
(Sinop) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arıyorum.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.11
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesi üzerinde aynı
mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Komisyon
katılmamaktadır Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HSYKyla ilgili partimizin Anayasa konusunda
uzlaşalım noktasında aynen duruyoruz ve bütün parti
gruplarının bu konuda uzlaşarak anayasal bir
değişiklik yapması gerektiğini, bunun da sorunu kökten
çözeceğini ifade etmek istiyorum.
Evet,
HSYKda bazı düzenlemeler yapılarak geçici bir çözüm Hükûmet
açısından söz konusu olabilir. Ancak dört parti grubunun,
bağımsız ve tarafsız yargı konusunda önümüzde bütün
kökten çözülmüş bir HSYK yapısını ortaya
çıkarması son derece önemli. Neden bu konuda uzlaşamıyoruz?
Öncesi daha mı doğruydu, sonrası mı daha doğru? Bu
gerçekten ciddi bir şekilde tartışılmaya değerdir.
Yargıda
vesayeti azaltacak yolların hepsini denemek lazım. Bugün böyle,
yarın seçimlerde başka partiler gelir, başka iktidarlar,
başka muhalefetler gelir ama yargı tüm parti grupları
açısından hele hele bir seçim döneminde siyaset üstü olarak ele
alınması gereken bir durum. Aslında Anayasaya aykırı
mıdır, değil midir? zaman zaman bir tartışma
yaşanıyor Mecliste.
Anayasanın bir maddesi var
arkadaşlar, 90ıncı madde, 2004te yapılan. Bir de ondan
önce koalisyon hükûmetleri döneminde yapılan 17 tane madde
değişikliği var. O 17 tane madde değişikliğinin
içinde bağımsız yargı da vardı. Adil yargılanma
hakkı olarak geçer arkadaşlar. O dönem Anayasada yapılan bu
değişiklikler, belki Avrupa Birliği üyelik konjonktürü ve
dış dinamiğiyle Kopenhag Kriterleri dikkate alınarak
yapılmıştı. Ama o düzenlemeler, sanıyorum o tarihten bu yana yani 2001den sonra
günümüze kadar en son referandumla yapılan değişikliklerle bir
değişiklik oldu. Bu HSYK olayı 12 Eylül 2010 tarihinde
halkın oyuna gitti.
Şimdi, buradan
baktığımız zaman Anayasa 90 niye kriter
olmalıdır? Anayasa 90ıncı madde, uluslararası
sözleşmelerin iç hukukta kanun hükmünde olması ve Anayasaya
aykırılığını ileri sürülememesini ifade ediyor.
Öbür türlü alırsanız ki 2004te burada AK PARTİ ve CHP, iki
parti grubu vardı, birlikte çıkardınız bunu ve bu konuda
hiçbir partinin itirazı yok. Barış ve Demokrasi Partisi olarak
Anayasanın 90ıncı maddesinin işletilmesinden
yanayız. İnanın, öbür türlü Darbe anayasasına
aykırı mıdır, değil midir? gibi bir
tartışmanın içine girmek hiç de doğru bir yöntem
değil. Darbe hukuku, darbe anayasası bize dar geldiği için
değiştirmek istiyoruz, bu gömleği atmak istiyoruz üstümüzden ama
başaramadık, uzlaşma komisyonunda epey çalıştık
fakat seçimlere denk geldi ve görüşmeler kesildi.
Şimdi, buradan
soruyorum: Hiçbirimiz, hiçbir parti mevcut adalet işleyişinden memnun
mudur? Oysaki adalet dediğiniz zaman ilk yakalamayla, ilk
gözaltıyla başlar süreç. İlk süreçten başlayarak polis,
hazırlık tahkikatı, savcılık, soruşturmadan kovuşturmaya
geçiş bölümü yani mahkeme aşaması. Şimdi, mahkeme
aşamasını ilgilendiren bir düzenlemeyi konuşuyoruz. Peki,
öncesi düzgün müdür, hazırlık soruşturması düzgün mü
yapılıyor, soruşturmalar düzgün mü yapılıyor?
Hayır arkadaşlar, adli kolluğu bile konuşamıyoruz.
Yani burada çok
ciddi sorunlar var. Bu çok ciddi sorunları birlikte konuşarak
aşabiliriz. İnanın, burada tartışırsak, önerge
verebiliriz, tüzük kavgası yapabiliriz ama bir gün fazladan zaman
kaybederiz, bir şey değişmez. İnanın, Anayasa Mahkemesine
de getirseniz oradan da çok bir şey değişmez, buradan ben samimiyetimle
söyleyeyim. Yani burada, mutlaka bir uzlaşı kültürünün
geliştirilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım. Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Altay,
Sayın Köktürk, Sayın Tezcan, Sayın Serindağ, Sayın
Acar, Sayın Çam, Sayın Genç, Sayın Öztrak, Sayın Çetin,
Sayın Halıcı, Sayın Çelebi, Sayın Develi, Sayın
Danışoğlu, Sayın Onur, Sayın Seçer, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Gök, Sayın Düzgün, Sayın Özkan,
Sayın Tanal.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
23üncü madde
üzerinde dört önerge vardır. Bu önergelerden son iki önerge, maddenin
Anayasaya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya
aykırılık önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 23 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Mihrimah
Belma Satır
Kayseri İstanbul İstanbul
Muzaffer
Baştopçu Muhammet
Bilal Macit
Kocaeli İstanbul
MADDE 23- 6087 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
ç) Adlî ve idarî yargı hâkim ve
savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici
yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro
dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında
karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma ile
hakim ve savcılar hakkında denetim, araştırma, inceleme ve
soruşturma yapılması konularına münhasır olmak üzere
genelge düzenlemek.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Sırrı
Süreyya Önder İdris
Baluken
Iğdır İstanbul Bingöl
İbrahim
Binici Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan
Şanlıurfa Muş Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 23. Maddesinin
Anayasaya aykırı olması nedeniyle Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı Reşat
Doğru
Kayseri Konya Tokat
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 23 üncü maddesinin Anayasaya aykırı
olması nedeniyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Aytun
Çıray Fatma
Nur Serter
İstanbul İzmir İstanbul
Turgay
Develi Ali
Haydar Öner Mahmut
Tanal
Adana Isparta
İstanbul
Tufan
Köse
Çorum
BAŞKAN
Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki son iki önergeye katılıyor
musunuz?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
İştirak etmiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz.
Önergeler üzerinde
söz isteyen?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Seyfettin Yılmaz.
BAŞKAN
Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz önergeyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biz bu önergede,
23üncü maddenin teklif metninden çıkarılmasını talep
ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki insanoğlunun bugüne kadar
bulabildiği en iyi yönetim demokrasi. Demokrasilerin de vazgeçilmezi hukuk
devletidir. Hukuk devletinin olmazsa olmazı ise hâkimlik teminatı ve
mahkemelerin bağımsızlığıdır. 12 Eylül
2010da referandumla beraber hayata geçirilen HSYKnın
yapısını yeniden değiştirmek için yeni bir kanun
teklifi getirdiniz. Niye HSYK Kanununda bir değişikliğe ihtiyaç
duyuldu? Bunu saklamaya gerek yok değerli milletvekilleri. 17
Aralıkta bu ülkede asrın yolsuzluğu dediğimiz bir
yolsuzluk olayı gerçekleşti. Bu yolsuzluğun içerisinde,
iddiaların arasında bakanlar var, bakanların çocukları var,
birtakım kurum ve kuruluşların genel müdürleri var, birçok
iş adamı var ve akabinde gelen 25 Aralık operasyonu da bunun bir
benzeri. Bu operasyondaki iddiaların içerisinde Başbakan var,
Başbakanın oğlu var, Başbakanın yakınları
var, Başbakana yakın birçok iş adamı var. Bunların
olduğu bir süreçte bu bütün yolsuzlukların ve hukuksuzlukların
önüne geçebilmek adına neyi ortaya koydunuz? Dediniz ki: Millî iradeye
küresel bir saldırı var. Bu millî iradeye yapılan küresel
saldırının önüne geçebilmemiz için bizim, bu operasyonu ve
soruşturmayı yürüten savcılar ve polisler başta olmak
üzere, bunları vatan haini ilan etmemiz lazım, bunları suçlu
ilan etmemiz lazım, bunların dış güçlerin temsilcisi
olduğunu haykırarak ifade etmemiz lazım. Hani siz masumiyet
karinesi diyorsunuz ya, masumiyet karinesi, bunlar konuşulduğu zaman
rahatsız oluyorsunuz ama Türkiye Cumhuriyetinin savcısına,
Türkiye Cumhuriyetinin polislerine, bu operasyonu yürütenlere, Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanı, bakın, değerli arkadaşlar,
Başbakanı direkt hain yaftasını vuruyor, dış
güçlerin maşası diyor.
Şimdi ben
buradan Adalet Bakanına soruyorum: Sayın Başbakanın hain
dediği, dış güçlerin maşası dediği o
savcıları siz bu soruşturmadan alarak Boluya
atadınız, efendime söyleyeyim, Kütahyaya atadınız,
efendime söyleyeyim, Mardine atadınız. Peki bu hainleri niye siz
görevlerine devam ettiriyorsunuz? Yani, o zaman Başbakan bunlara hain
derken yanlış bilgi mi veriyor Sayın Bakan? Yani, böyle bir
uygulama olabilir mi ama siz bir şey söylendiği zaman diyorsunuz ki:
Masumiyet karinesi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, Türkiyede ihtilaller oluyor,
darbeler oluyor. 80 ihtilali oldu, 28 Şubatta postmodern darbe
dediğimiz bir darbe oldu ama şu 17 Aralıktan beri yaşanan
sürece baktığımızda tarifini yapamıyorum, yeni bir
darbe var ülkede. Bu darbenin adına ne demek lazım, onu size
bırakıyorum yani bu darbenin ismi nedir? Hükûmet
Anayasa rafa
kaldırılıyor. Yargının talimatlarını kolluk
güçleri yerine getirmiyor. Gerekçe nedir? Gerekçe, işin ucunun
Başbakana, bakanlara dokunması. Böyle bir şey olabilir mi
değerli arkadaşlar? Burada açıkça söylüyorum, her zaman
söylüyorum, elimizi vicdanımıza koyalım. Eğer
boğazınızdan haram geçmemişse, emin olun,
boğazından haram geçmeyene hiç kimsenin vereceği bir ceza
yoktur. Sayın Başbakanın oğlu ifadeye gitmiş, bugün
basına düşüyor. Şimdi, ne güzel, Bakan marifetiyle
Yargıtayda 1. Daireyi ele geçirdiniz, o soruşturmayı yürüten
bütün savcıların yerlerini değiştirdiniz, güzel bir alan
temizliği yaptınız. Alan temizliğinden sonra
Başbakanın oğlu ifade verdi. Bugün bilmem neyi
bıraktı, ondan sonra diğeri bırakılacak, ondan sonra
şu algıyı oluşturacaksınız, zaten medya
imparatorluğunu kurmuşsunuz, bütün medyayı ele geçirmişsiniz:
Efendim, bize küresel bir saldırı vardı. Bu küresel
saldırıya, işte, bakın, savcılar, hâkimler bu
kararı verdi. diyecekler. Şimdi, Sayın Adalet Bakanı,
sizin ele geçirdiğiniz, atadığınız,
soruşturmayı yürüttüğünüz savcıları aldığınız,
yeni savcılarla götürdüğünüz yerde Başbakanı aklasanız
ne olur, bakanları aklasanız ne olur, bu soruşturmayı
yürütenleri aklasanız ne olur. Önce milletin vicdanında
aklanacaksınız. Milletin vicdanında aklanmazsanız orada
değiştirilerek yapılan, hâkimlerle, savcılarla yapılan
aklamalar bu milletin vicdanında aklanmayacaktır ama Adalet
Bakanının
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde
diğer konuşmacı Tufan Köse, Çorum Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben konuşmama bir
duayla başlamak istiyorum.
Allah yatak
odalarında para sayma makinası, ayakkabı kutularında milyon
dolarlar ve kollarında şaibeli iş adamlarının hediye
ettiği 700 bin dolarlık saat taşıyan bakanları, bakan
çocuklarını ve bürokratları savunmak zorunda kalan
milletvekillerinden hiç kimseyi yapmasın. Sizin adınıza üzülüyorum. Amin. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Amin!
TUFAN KÖSE
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, tabii, susmak da bir asaleti
gösterir işin esasında ama maalesef bu kadar yolsuzluğun,
vurgunun, rüşvetin, utanmazlığın olduğu bir ortamda
susmayı da beceremiyorsunuz.
Şimdi, şu
sözler hangi babanın, hangi namuslu, ahlaklı, vicdanlı bir
babanın ya da vatandaşın yüreklerini sızlatmaz?
İçişleri Bakanı oğluyla konuşuyor, diyor ki: Kaç lira
para var? Üç beş kuruş. Kaç lira, kaç lira? Üç beş
kuruş, sen biliyorsun ya. Ne kadar oğlum? 1 trilyon.
OKTAY VURAL
(İzmir) Vay vay vay!
TUFAN KÖSE (Devamla) Bu sözler vicdanları
kanatmıştır arkadaşlar.
Tabii, bu sözler vicdanları
kanatmıştır ama daha beteri de var, daha beteri de var.
İktidar partisinin sözcüsü var; Hüseyin Çelik, hukukçuluğu kendinden
menkul, diyor ki: Bakanın oğluyla konuşmalarını
yaptığı bu sözler delil oluşturmaz. Yahu, vallahi delil
oluşturup oluşturmadığını hâkimler takdir eder
ama büyük bir rezillik olduğunu sizler lütfen takdir edin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu kanun
iki hafta evvel Meclise geldi, 21 maddesi görüşüldü, 22nci maddesine
geldiğinde geri çekildi. Biz zannet ki, herhâlde AKPnin grup yönetimi,
genel idare kurulu, Başbakan, yaptıkları hatanın farkına
vardılar da bu kanunu geri çektiler ama öyle değilmiş. 3 tane
hâkimin hastalığı bahane edilerek karşımızdaki
bir diktatör -maalesef bir diktatör- sizleri de emir ve komutası
altına alarak bu kanunu bugün buraya yeniden getirmiş.
Değerli arkadaşlarım,
karşımızda dört dörtlük bir diktatörlük var, bunu kabul edin.
Bütün dünyanın da diktatör bir başbakan olarak kabul ettiği bir
Başbakan var.
AHMET YENİ (Samsun) Saygısızlık
etme!
TUFAN KÖSE (Devamla) Her şeyi
Ama bu
Başbakan
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan,
saygısızlık yapma!
TUFAN KÖSE (Devamla) Dinleyin, dinleyin
RECEP ÖZEL (Isparta) Konuşma ahlaksız adam!
TUFAN KÖSE (Devamla) Bu Başbakan...
Anlatacağım.
BAŞKAN Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Devamla) Bu Başbakan, her şeyi
kontrol etsin istiyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkan,
uyarır mısınız?
TUFAN KÖSE (Devamla) İstemiyor mu yahu, her
şeyi kontrol edeyim istemiyor mu!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sana ne!
TUFAN KÖSE (Devamla) Kıyafete
karışıyor mu, kıyafete? Senin kıyafetine
karışıyor.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sana ne ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Devamla) İstanbul Belediyesini, Ankara
Belediyesini yönetmek istiyor. Basına ayar vereyim. diyor,
Basını da ayarlayayım. diyor. Ya, ta Libyaya git sen,
Libyadan, Tunustan, Fastan gazeteci ara! Basına ayar vereyim. diyor.
Çocukların sayısının kaç olacağına
karışıyor. Karışmıyor mu?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sana ne!
TUFAN KÖSE (Devamla) Karışıyor mu
kardeşim? Karışıyor.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sen yapma, çocuk
yapma!
TUFAN KÖSE (Devamla) Onu geçtik, Kadınlar
sezaryenle mi doğum yapsınlar, yoksa normal doğum mu
yapsınlar?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Nasıl
konuştuğunu bilmiyorsun ya!
TUFAN KÖSE (Devamla) Yahu, sen jinekolog musun
kardeşim, buna niye karışıyorsun?
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen sarhoş musun ya,
sarhoş musun sen?
TUFAN KÖSE (Devamla) Diktatör ya, her şeyi
belirleyecek.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen sarhoş musun, sarhoş
musun?
ENGİN ALTAY (Sinop) Recep, terbiyesizlik yapma!
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne biçim konuşuyor
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen
ENGİN ALTAY (Sinop) Ne demek Sen sarhoş
musun?
BAŞKAN Lütfen Sayın Altay
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aklı
başında adam gibi mi konuşuyor?
TUFAN KÖSE (Devamla) Ergenekon davasının
savcısı oluyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne biçim konuşuyor?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sarhoş musun?
TUFAN KÖSE (Devamla) Kardeşim, sarhoş sensin
bir sarhoş varsa, bir sarhoş varsa sensin. Bu hakarettir ya, olur mu
öyle şey! Sarhoş sensin!
ENGİN ALTAY (Sinop) Başbakana diktatör
demekte ne var?
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ne demek sarhoş? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen oturun!
ENGİN
ALTAY(Sinop) Ayıp bir şey ya! Kim sarhoş? Kim diyor
sarhoş diye? Ne demek sarhoş?
TUFAN KÖSE
(Devamla) Sarhoş sensin, sarhoş! Sarhoş sensin! Bir
sarhoş varsa sensin! (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.40
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Önerge üzerinde
Sayın Tufan Kösenin iki dakikadan az süresi vardı ama iki dakika
süre veriyorum.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
size rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi bu milletin ahlakına da,
demokrasiye de, onuruna da, bağımsızlığına da,
üniter yapısına da, laikliğe de, insan haklarına
da, yoksul halkına da sahip çıkacaktır. Öyle uzaktan
Sarhoştur. Alkol almıştır. filan gibi lafları da
kendilerine iade ediyorum. Zaman zaman alkol alabiliriz ama
alnımızın teriyle alırız, alnımızın
teriyle. Sizin gibi yetim hakkı yemiyoruz, kasalarımızda
dolarlar bulundurmuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
SONER AKSOY
(Kütahya) Terbiyeli konuş, terbiyeli!
TUFAN KÖSE
(Devamla) Şimdi, Ergenekon davasının savcısı oldu,
Ergenekon davasının savcısı
Ergenekon davasının
kasası Kuddusi Okkırın cenazesini arkadaşları
kaldırdı. Bakın ikiyüzlülüğe, bakın yalana! Polise
Vur. talimatı versin, her şeyi kendi belirleyecek ya arkadaş,
polise Vur. Talimatı versin. Yargı da ona bağlansın,
Meclis ve Bakanlar Kurulu zaten gözünün içine bakıyordu, gözünün içine
bakan, baktığından ne dediğini anlayan da bir yargı
olsun istiyor. Hatırlıyor musunuz, Amerikaya gitti Başbakan,
ona bir kitap hediye ettiler orada? Hatırlıyor musunuz kitabın
ismini? Diktatörün Psikolojisi hatırladınız mı?
Uluslararası camia tescil etti diktatörlüğü.
Şimdi,
diktatörün psikolojisinin birkaç hususiyeti var. Bir: Diktatör korkar.
Korkuyor, bu yasa korktuğu için geliyor. Biliyor ki
Herkesi koruyan,
altındakileri koruyan ve kendisine de ulaşılmasını
engelleyen bir hırsızlar imparatoru var. dedi biliyorsunuz bir
davanın savcısı, kendisine ulaşılmasını
engellemek isteyen bir yapı var. Diktatörler korkuyor. Diktatör
korktuğu için bugün bu yasayı getiriyor. Şimdi, diktatörün
korktuğu nereden belli? Demokrasi paketi adı altında bir paket
getirdiniz, şu anda Adalet Komisyonundan geçti ama içerisinde adalet
adına hiçbir şey yok, insan hakları adına hiçbir şey
yok. Ne var? Malın korunması var, mülkün korunması var, iç
edilen paraların, halkın, yoksul halkın paralarının
korunması var.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Nerede? Nerede?
TUFAN KÖSE
(Devamla) Var, ben oradaydım, var, var!
Şimdi,
arkadaşlar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
TUFAN KÖSE
(Devamla)
korktuğunuz başına gelecek. 30 Mart çok
yaklaştı. Bakın, Türkiye'deki seçmenin yüzde 78i
bakanların çocukları vasıtasıyla rüşvet ve yolsuzluk
yaptığına inanıyor. Yüzde 78i! AK PARTİ, AKP
seçmeninin de yüzde 50si inanıyor.
BAŞKAN-
Sayın Köse, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı biraz
önce, oturuma ara verilmeden önce kürsüde yaptığı
konuşmasında AK PARTİ Grubu milletvekillerini, Genel
Başkanımızı, Grup Başkanımızı
BAŞKAN Bir
saniye
TUFAN KÖSE
(Devamla) 30 Mart çok yaklaştı. 30 Martta hepsinin hesabı
görülecek. Ama hepsinden önce bu milletin namuslu, ahlaklı
yargıçlarının önünde hesap vereceksiniz!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, beni dinleyin efendim.
BAŞKAN
Dinleyeyim Sayın Elitaş da, Sayın Köse duruyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bana söz verirseniz ben oraya giderim, o çekilir.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı,
oturumu kapatmazdan önceki yaptığınız oturumda
(CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Tufan, ayrılma oradan, devam et.
TUFAN KÖSE (Devamla)-
Değerli arkadaşlar, Ergenekon davalarında
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
TUFAN KÖSE
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bakın
BAŞKAN
Sayın Köse, lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ne demek! Hatip kürsüdeyken nasıl oylama yaparsınız?
BAŞKAN
Yaparım tabii Sayın Altay! Nedir bu el hareketi böyle!
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, bundan daha uzun süre orada konuşan da
oldu.
BAŞKAN
Gerekli saygıyı gösterdim, ben müsaade ettim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, bu arkadaşımızdan daha uzun
süreli orada konuşanlar da oldu.
BAŞKAN
Hayır, efendim, daha uzun süre orada konuşan yok Sayın Altay!
Grup başkan vekilisiniz, bak, gerekli uyarıyı yaptım!
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Ama ne kadar ayıp bir şey! Bir hatip kürsüdeyken oylama
yapamazsınız. Bunu kabul edemeyiz, böyle şey olmaz!
BAŞKAN
Sayın Tanal da ara vermeden önce aynı şeyi yaptı, lütfen
ama!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hatip orada saygısızlık yapamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisine saygı! İç Tüzüke aykırı!
Zaman var, süre var, o süre çerçevesinde olur bu iş!
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ne saygısızlığı! Düşüncesini söyledi.
Böyle şey olur mu Başkan? Hatip kürsüdeyken oylama yapılamaz.
Bir milletvekiline yapılabilecek en büyük hakarettir. Çok
yanlış, böyle şey olmaz.
BAŞKAN
Uyardım ama
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Başkanım, bundan daha uzun süre kürsüde kaldı mı
kalmadı mı?
BAŞKAN
Sayın Altay, siz grup başkan vekilisiniz. Sizin sayın
milletvekillerini uyarmanız gerekir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.52
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, özür dilerim
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Tanal, önerge işlemi yaptırıyorum, lütfen.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kurulun Yargı
yetkisinin kullanımına ilişkin hususlar hariç olmak üzere
hâkimlerin idarî görevleri ile delilleri değerlendirme ve suçu niteleme
yetkisi hariç olmak üzere savcıların adlî görevlerine ilişkin
konularda genelge düzenlemelerine ilişkin hükmün yürürlükten kaldırılması
önerilmektedir. Anayasaya göre Bakanlığın savcıların
sadece idari görevle ile ilgili yetkili kılınmış
olması ve savcıların değerlendirme ve suçu niteleme yetkisi
hariç olmak üzere adli görevlerine ilişkin konularda
Bakanlığın genelge çıkarma yetkisinin
olmadığı belirtilmektedir. Düzenleme hem Anayasaya
aykırılık teşkil etmekte hem de düzenlemenin hayata geçmesi
ile Adalet Bakanının görev ve yetkisi artacak olup yargının
bağımsızlığına halel getirmektedir. Önerilen
teklif ile Anayasaya aykırılığın giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 23 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (İstanbul) ve
arkadaşları
MADDE 23- 6087 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
ç) Adlî ve idarî yargı hâkim ve
savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici
yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro
dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında
karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma ile
hakim ve savcılar hakkında denetim, araştırma, inceleme ve
soruşturma yapılması konularına münhasır olmak üzere
genelge düzenlemek.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergemiz belli, kanunun 23üncü maddesinde
değişiklik yapıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Parlamentonun değerli üyeleri; bu kürsüyü
kullanırken her zaman söylüyoruz; kişiliklerimizle, önderlerimizle,
genel başkanlarımızla, liderlerimizle ilgili hiç kimsenin burada
bir şey söylemesine müsaade etmeyiz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Eleştirmeyecek miyiz? Ne demek ya?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Biz ana muhalefet partisinin genel
başkanıyla ilgili, diğer siyasi partilerin genel
başkanlarıyla ilgili nasıl ki söylemiyorsak, söyleyen
arkadaşlarımızı da engelliyorsak ana muhalefet partisinin
grup başkan vekilinin de aynı şekilde davranmasını
bekleriz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tehdit mi ediyorsun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, gergin bir ortamdan
geçiyoruz. Bu gergin ortam içerisinde sükûnetle
eleştirilerin hepsine hazırız, her şeye varız ama
şunu söylüyoruz: Her kim ki bu milletin bir tek kuruşuna tenezzül
ettiyse Allah belasını versin! (Alkışlar, CHP ve MHP
sıralarından Amin! sesleri)
OKTAY VURAL
(İzmir) - Çalanların, örtenlerin de Allah belasını versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama her kim ki iftira ediyorsa, daha henüz
yargılanmadıysa ona da iftira ediyorsa, onun da Allah
belasını versin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Savcılara, hâkimlere baskı kuranların da Allah
belasını versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Kalkacaksın, masumiyet karinesi diyeceksin,
darbecilikten otuz beş yıl yemiş birini burada savunacaksın
ama sen daha henüz Yargıtay aşamasında, gelmedi diye o adamla
ilgili söylenene nasıl yapıyorsun, daha sonuçlanmadı diyeceksin.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Yolsuzluğun üstünü örtenlerin de Allah belasını
versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Fezlekesi oluşmamış bir konuyla
ilgili varsa Allah belasını versin, gitsin cezasını çeksin
ama kim iftira ediyorsa onun da Allah belasını versin!
OKTAY VURAL
(İzmir) Amin! İftiracının da Allah belasını
versin. Yargı da belasını versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Kim masumiyet karinesini ihlal ediyorsa onun da
Allah belasını versin!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Askerlere, savcılara iftira edenin de Allah belasını
versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, bakın, Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsü
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hırsızları alkışlayanların da Allah
belasını versin!
OKTAY VURAL
(İzmir) Haramilerin Allah belasını versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, uyarır
mısınız?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Gel sen uyar, gel; gel bir de sen uyar.
BAŞKAN
Uyarıyorum efendim, kaç defa uyardım. Bak, bu, uyarmadır
Sayın Elitaş, bu, uyarmadır.
(Başkanın
tokmakla kürsüye vurması)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsü
konuşmak içindir. Muhalefet partileri iktidar partisi sözcülerini de
dinlemek mecburiyetindedir.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Başbakan kızıyor beddua edenlere.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Biz nasıl ki sizi dinliyorsak siz de bizi
dinlemek mecburiyetindesiniz. Ama ikide bir İç Tüzük böyle demiyor
efendim, Anayasaya aykırıdır efendim, İç Tüzükün şu
maddesine aykırıdır efendim. diyenler kürsüyü işgal etme
hakkına sahip değildir.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Allah onların da belasını versin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, burada kürsüyü işgal
etmeye, hiç kimseye müsaade etmeyiz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Tehdit mi ediyorsun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Demokrasinin sesinin çıktığı
yer burasıdır.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Demokrasiyi böyle diye diye katlettiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Kürsü işgaliyle demokrasinin sesini
kısmaya, milletvekilinin sözünü kısmaya, kimseye müsaade etmeyiz ama
grup başkan vekili kalkacak oradan diyecek ki: Başkalarına da
şu kadar müsaade ettiniz. Yanlış yanlışla savunulmaz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Demokrasiyi katledenlerden demokrasi dersi alacak hâlimiz
yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Buraya çıkan milletvekili buna uyacak. Aksi
hâlde İç Tüzükü elinize alıp Sayın Başkan, İç
Tüzükün şu maddesine göre diye yürümeyeceksiniz. Ya, burada İç
Tüzükü uygulattıracaksınız
Kürsüde, işte biraz önce
konuşan Milliyetçi Hareket Partisi sayın milletvekili bir kelime
söyledi, bitince Teşekkür ediyorum. dedi yerine döndü.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Yahu, talimat mı veriyorsun sen? Talimat mı
veriyorsun sen?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Az önce, ara vermeden önce, benim cümlem
tamamlandı, süre bitti, Teşekkür ediyorum. dedim yerime geçtim. Biz
bu kurallar çerçevesinde uygulamadığımız takdirde,
kurallara uymadığımız takdirde kuralsızlık ortaya
çıkar. Bu kuralsızlığın sonucunda da
kuralsızlığa kim meydan veriyorsa ona da katlanır. (CHP
sıralarından gürültüler)
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Anayasayı bir defa ihlal ettiniz, ne kuralı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Açık ve net söylüyorum: Parlamentoda
milletvekilinin konuşacağı tek yer burasıdır ama
işgal ederek, laf atarak, söz keserek ve milletvekillerini burada tahrik
ederek Parlamentonun çalışmasını hiç kimse engelleyemez.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Allah Allah
AYTUĞ
ATICI (Mersin) En çok lafı sen atıyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Biz bu yasayı çıkarmaya
kararlıyız, çıkaracağız, hiç kimse de buna mâni
olamayacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ali kıran baş kesen misiniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Savunursunuz, iddia edersiniz, söylemlerinizi
geliştirirsiniz; ciddiye aldıklarımız olur, önergelerinizi
kabul ederiz değiştiririz.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Ciddiye almadınız ki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama hiç
alakası olmayan, bir cümleyle, bir harfle, bir kelimeyle değiştirdiğiniz
önergeleri de -kusura bakmayın- bizim kabul etmemizi bekleyemezsiniz.
Kalkıyor
buradan milletvekili geliyor Ne olur ya, bir tane de bizim önergemizi kabul
edin... Allah aşkına sayın milletvekili, o önergenin
içerisindeki değişikliği kabul etsek madde hükmüyle ilgili ne
alakası var? Hiçbir şey yok.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Kimse öyle demedi, kendin uyduruyorsun. Senden hiçbir şey
beklemiyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama geliyor Bizimkini de kabul edin... Etsek de
değişen bir şey yok, etmesek de değişen bir şey
yok.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Etmediniz zaten.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Grubuna sesleniyorum: Hiçbir tahrike
kapılmayacağız; buraya kim çıkarsa çıksın, ne
söylerse söylesin sabırla dinleyeceğiz ama hakarete, kürsü
işgaline, milletvekilinin sözünü kesmeye, demokrasiyi bitirmeye de hiçbir
zaman fırsat vermeyeceğiz. Diktatör diyorlar; aynaya bak,
geçmişine bak diktatörü görürsün. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Siz bitiriyorsunuz demokrasiyi!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Grup Başkan
Vekili, bizi işgalcilikle suçladı, hem tehdit etti
Cevap vermek
istiyorum Sayın Başkan yani burada tek tek saymama gerek yok yani
buna cevap verilmeyecekse herhâlde
BAŞKAN Efendim,
söyleyeceksiniz ne için söz istediğinizi, öyle Saymama gerek yok.
değil.
Sayın Altay,
sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum, buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Elitaş, siz bostancıbaşı
değilsiniz, bu Parlamentoda bir nizam varsa
Velev ki ben şimdi
burada kürsü işgaline başladım. Bu işle mesul insanlar bu
İç Tüzükte belirlenmiştir. Yeri gelir kürsü işgali de
yapılır; bu kürsüyü korumak
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Allah! Allah!
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Nerede yazıyor?
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Hangi madde?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) - Hangi madde? Hangi madde?
ENGİN ALTAY
(Devamla) -
Meclis Başkanlığının idare
Sayın
Başkan, tacizlerini önler misiniz?
BAŞKAN
Söylüyorum Sayın Altay, ben ne yapayım?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bu kürsüyü korumak idare amirlerinin işidir, Sayın
Elitaş, sizin işiniz değil. Bu Genel Kurulu tahrik ettiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok canım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Şov yapıyor, şov şov.
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Evet, tahrik ettiniz; göreceğiz, görüşeceğiz.
BAŞKAN
Sayın Altay, bunlar doğru değil, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Yani şunu kabul edemem Sayın Başkan: Biz daha
kalabalığız, sizi döveriz. dedi Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Korkmayın biz bir şey yapmayız.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Evet. Bu kürsü babanın kürsü değil, milletin kürsüsü. Bu
millet bizi buraya gönderdi, biz buraya bu Anayasa çerçevesinde görev yapmaya
geldik ve göreve başlarken de bir yemin ettik, Hukuk devletini
koruyacağız. diye yemin ettik. Bu kanun kuvvetler
ayrılığı prensibine son veren bir kanun teklifidir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biz her şeyi demokrasiyle hallederiz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Nereden çıkarıyorsun onu?
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Bu, çıktığı takdirde inanın sayın
milletvekilleri, bu Parlamentoya da gerek yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Anayasa Mahkemesi misin sen?
İHSAN
ŞENER (Ordu) Anayasa Mahkemesi var, Anayasa Mahkemesi.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bu Parlamento işlevini yitirmiş demektir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bir tane örnek versene.
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Bizim buna seyirci kalmamızı bizden bekleyemezsiniz. Elbette
kurallara, kaidelere uyarız ancak sizin biraz önceki tehdidinizden
dolayı ben bu kürsüde on dakika duracağım, gel de indir
bakayım, gel de indir. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, önergeyi oylar mısınız?
BAŞKAN
İdare amirlerini göreve davet ediyorum efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, önergeyi oylar
mısınız?
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Meclisi Elitaş mı yönetiyor Sayın Başkan?
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir. (CHP sıralarından
gürültüler)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Alo Meclis hattı çalışıyor mu? Yani böyle bir
şey mi var
İZZET
ÇETİN (Ankara) Alo Sadık mı dediler?
BAŞKAN
Lütfen ya, lütfen ya
Sayın Günal,
size oluyor mu ya?
Sayın idare amirleri
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bir milletvekilinin
İç Tüzüke aykırı olarak kürsüyü işgali Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görüşmelerini engellememelidir.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sen istedin bunu, sen!
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) Meclisi tehdit etti
BAŞKAN
Sayın Altay
Sayın Altay
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) Grup Başkan Vekili Meclisi açıkça tehdit etti.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 21.06
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
(Manisa
Milletvekili Hasan Ören ile İstanbul Milletvekili Bülent Turan
arasında karşılıklı laf atmalar)
HASAN ÖREN (Manisa)
Demin kurduğum cümleyi ben sana mı dedim?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Ayıp ya, ayıp!
BAŞKAN - 523
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Babam yaşında adamsın be!
HASAN ÖREN (Manisa)
Baban yaşındaki adama Şeyimden aşağı denir
mi? Ahlaksız!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sensin ahlaksız!
HASAN ÖREN (Manisa)
Utanmaz herif! Şeyimden aşağı Kasımpaşa.
diyor ya! Şuna bak ya!
BAŞKAN
24üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır, ikisi Anayasaya
aykırılık önergesidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
HASAN ÖREN (Manisa)
Söylemedin mi?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Öyle bir şey demedim. Niye sen uzatıyorsun!
HASAN ÖREN (Manisa)
Sen niye uzatıyorsun? Adam küfrediyor ya! Bir arıza varsa kendisi
çıkarıyor.
BAŞKAN -
Sayın Ören, lütfen yerinize oturunuz.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Böyle bir şey demedim ya.
HASAN ÖREN (Manisa)
Kim dememiş ya! Yazık ya, utanmıyorsun söylemeye.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ya, o küfretmez, ne küfrü?
HASAN ÖREN (Manisa)
- Demedi mi? Demedi. de, hadi sen de yalan söyle. Ben Kabile reisi. dedim.
Şeyimden aşağı Kasımpaşa. dedin mi, demedin mi?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.11
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Vural, söz talebiniz var.
Buyurun.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
13.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Grubu milletvekillerinin
sözünü ve sesini kimsenin kesemeyeceğine ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu kanunla ilgili Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna ait önergeler üzerinde Milliyetçi Hareket Partili
milletvekilleri konuşuyor. Ama bu
kürsüde kalkıp, bu söz haklarını kullananları tehdit etmek,
Yaptırmayız, ettirmeyiz. edalarıyla
Şunu bilsinler ki:
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin sözünü de, sesini de kimse
kesemez, hiç kimsenin haddi değildir. Bu bakımdan, bu tehditler bize
sökmez. Biz, 12 Eylülün Evren Paşalarına, darbecilerine
karşı idam sehpalarında susmamış insanlarız,
bugünkü darbeci zihniyetin bu uygulamaları karşısında kim
varsa hak ettiği her sözü adresine ulaştırmakta
kararlıyız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
24üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır. Bu önergelerden son iki
önerge maddenin Anayasaya aykırılığı sebebiyle
çıkarılmasını isteyen önergelerdir.
Önergeleri
okutup öncelikle Anayasaya aykırılık önergelerini işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 24 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (ç) bendinde yer alan "işlemleri ile
araştırma, inceleme" ibaresinin "işlemleri ile
inceleme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Muzaffer
Baştopçu
Kayseri İstanbul Kocaeli
Gürsoy
Erol Muzaffer
Aslan
İstanbul Kırşehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Sırrı
Süreyya Önder İdris
Baluken
Iğdır İstanbul Bingöl
İbrahim
Binici Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık
Şanlıurfa Şırnak Muş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 24. Maddesinin Anayasaya aykırı olması
nedeniyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Bal Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
Konya Antalya Konya
Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu Reşat
Doğru
Manisa Kayseri Tokat
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Fatma
Nur Serter Ali
İhsan Köktürk Ayşe
Eser Danışoğlu
İstanbul Zonguldak İstanbul
Kamer
Genç Sedef
Küçük
Tunceli İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önceki
gerginliklere yol açan Sayın Elitaşın bedduayla
başlayıp tehditlerle devam eden konuşmasını
kınayarak sözlerime başlamak istiyorum ve yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Korku ve
telaş, insanoğlunun yaşadığı en büyük duygusal
durumdur. Korkan ve telaşa kapılanların makul davranma
kabiliyeti ortadan kalkar, aklıyla, aklıselimle hareket etme gibi
melekeleri zayıflar, yok olur ve karşımıza biraz önce
yaşadığımız kargaşa ortamı çıkar. Bu
korku neden gelmektedir, nereden gelmektedir? Bu, kanunun özünden
kaynaklanmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede, yargı, ciddi sorunları olan
önemli bir organdır ve 12 Eylülde yargının ciddi sorunları
vardı. 12 Eylül darbesi yargının bu sorunlarını
giderirken, bu kanundaki yürütme gücüne önem veren, yürütme gücünü
şekillendiren, şiddetlendiren ve yargının başına
Demoklesin kılıcı gibi indiren bir düzenleme
yapmamıştı. 28 Şubat bir modern darbe şeklidir, 28
Şubatta oluşan HSYK, yürütme organının
karşısında birtakım olumsuz, ideolojik kararları
verirken yürütme organı o yargının başına bugünkü iktidar
kadar şedit bir şekilde gitmemişti.
Bugünkü kanun
değişikliğinin sebebi aslisi Adalet ve Kalkınma Partisinin
ta kendisidir. 2010 yılında yapılan Anayasa
değişikliğiyle, yargının kendi içerisindeki denge ve
denetim araçları ortadan kaldırılarak, tamamen Adalet ve Kalkınma
Partisinin kontrolünde bir yargı yaratmak amacıyla, tam da darbe
mantığına ve darbe gününe uygun bir şekilde 12 Eylül günü,
2010 tarihinde yapılan halk oylamasıyla halkı aldatacak,
kandıracak birtakım süsleme maddeleri konuldu ve Türkiyenin
başına musallat olduğunu iddia ettiğiniz bugünkü HSYK ve
yargı içerisindeki ciddi sorunlar ortaya çıktı.
Bunu ortadan
kaldırmak için 2010 tarihinde bu kürsüden Milliyetçi Hareket Partisi sizi
uyardı. Evet, o tarihten önceki HSYKnın kusuru vardı,
yanlışı vardı, ama sizin getirdiğiniz daha fazla, daha
büyük bir yanlıştır. Siz, kanı kanla
yıkıyorsunuz. Kan kanla yıkanmaz, daha büyük kanlı
hadiselere neden olur. Bundan dolayı da sizi uyarmıştık,
ancak bu uyarılara kulak tıkamıştınız. Şimdi
yine uyarıyoruz: Bu getirdiğiniz kanun teklifiyle daha büyük
hataların, daha büyük, ciddi sorunların adımını
atıyorsunuz, onların kilometre taşlarını teker teker
düzenliyorsunuz.
Geldiğimiz
nokta itibarıyla, yargının sorununda bütün siyasi partiler
birleşmiş durumda. Buradan, aklıselime uyarak, hukukun
üstünlüğü, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı,
yargının tarafsızlığı ve hâkimin teminatına
dayalı bir çözüm üretmek mümkün, ancak siz bunu yapmıyorsunuz. Niçin?
Çünkü, büyük bir korkunuz var; çünkü, büyük bir telaşınız var;
çünkü, 17 Aralıkta başlayan rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama,
devamında teröre yardım gibi, sadece Türkiyede değil, yurt
dışında da Türkiyeyi muaheze edecek, murakabe edecek ve
muhtemelen muhakeme edecek bir sistemin içine doğru gittiğinizi
öğrendiniz. Nereden öğrendiniz? Kırk beş gün bu
dosyaları Adalet Bakanlığında teker teker inceleyerek,
incelediğiniz dosyalardaki delilleri tespit ederek ve o incelemiş
olduğunuz fezleke dosyalarındaki delillerin hangilerinin
zülfüyârına dokunduğunu, Bakanlar Kurulunda kimlere gittiğini,
AKPde kimlere kadar gittiğini gördünüz ve korkuya kapıldınız,
telaşa kapıldınız, telaşla bu kanunu getiriyorsunuz.
Bu kanun,
demokrasiye son verme kanunudur; bu kanun, tek parti rejiminin inşa
edilmesi kanunudur dolayısıyla Anayasaya aykırıdır.
Sadece Anayasa değil, parlamenter demokrasinin özüne aykırıdır,
kuvvetleri tek elde toplayan bir kanundur, yargının başına
AKP şapkası geçiren bir kanundur. Bu kanunla siz abat
olmayacaksınız çünkü bu kanunun temelinde zulüm vardır. Zulümle
iştigal edenler asla abat olmayacaktır. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen, Kamer Genç, Tunceli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yasa
Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Şimdi, biraz
aklı olan, aklını peynir ekmekle yemeyen bir kişi şu
maddeyi okur: Hâkimler ve Savcılar Kanunu, değiştirmek
istediğiniz Kanun, 6087 sayılı Kanunun amaç ve kapsamında
Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkim ve savcı
teminatı esaslarına göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
teşkilat ve görevlerinin kanununu kurmaktır, bunun amacı budur.
diyor.
Şimdi ben
soruyorum: Şimdi siz hâkimlerin atamasını, geçici
görevlendirilmesini, müfettişlerin atanmasını Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulundan alıp da Adalet Bakanına vermiyor
musunuz? Yani hâkimlik mesleğini yürütmenin emrine veriyorsunuz. En aptal
adam dahi bununla yargı bağımsızlığının
kaldırıldığını, Türkiyede yargının
artık yürütmenin emrine verildiğini kabul etmek zorundadır. Bu
nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Bu, laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin
feshedilmesi demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Türkiyede hukuk devletinin olmadığı demektir.
Şimdi bu kanun
niye çıktı ortaya? 17 Aralıkta bu Hükûmetin hırsızlıkları,
yolsuzlukları tespit edildi. Bakın Tayyip Erdoğan diyor ki:
Halk Bankasında bulunan para bankanın parası değil. Bir
tane misal vereyim: Halk Bankası Genel Müdürü bir kişiye 575 milyon
dolar veriyor arkadaşlar, teminat almadan veriyor, kredi şimdi
batmış. Ee şimdi, bankanın 575 milyon lira
parasını batıran bir kişiden
Yani o kutudaki para zaten
4,5 milyon dolar. Acaba gerisi nerede? Yani şimdi bu açık değil
mi, bu paranın gittiği, bankadan çıktığı
değil mi?
Ayrıca
arkadaşlar, bu son senede Halk Bankasında batan para 1 milyar, yani 1
katrilyon 600 trilyon lira ve Halk Bankasının bu Genel Müdür
zamanında 1 milyon liranın üzerinde verdiği kredilerin yüzde
722si Bu, Sayıştay raporundaki bilgidir- batak hâle gelmiş.
Şimdi böyle olunca, bu paraları bu Genel Müdür buralara verirken
acaba bedava mı verdi? Şimdi, onun gibi daha bir sürü şey var.
Şimdi, şu
Bekir geldi, buraya oturdu. Niye? Şimdi, baktı ki çok büyük şey
var.
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Saygılı konuş. Saygılı ol.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Bekir, senin hakkında fezleke var; fezleke,
fezleke. Sen o fezlekenin hesabını vermeden hangi yüzle gelmiş
burada oturmuşsun. Evvela sen lekeli bir adamsın. Bu Meclisin
karşısına gelip orada oturamazsın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen temiz dille konuşun.
KAMER GENÇ (Devamla)
Dolayısıyla, bu, bir defa hakkındaki fezlekenin
hesabını vermek zorundadır arkadaşlar.
Ayrıca
bakanların 4 tanesi hakkında fezleke var. Şimdi, bu Erdoğan
Bayraktarı siz Bakanlıktan ıskat ettiniz arkadaşlar.
Bakanlıktan ıskat etmek ne demek? Yani Bu hırsızlık
yapmıştır, yolsuzluk yapmıştır, ben bunun
görevine son veriyorum. Peki, hırsızlık yapmışsa,
yolsuzluk yapmışsa, ıskat etmişsen, Tayyip Erdoğan,
bunun hakkında niye soruşturma açmıyorsun? O zaman bunun
hakkında soruşturma aç.
Şimdi, beyler,
tabii, zamanımız olmadığı için çok fazla
konuşmuyorum. Bu yasayla Türkiye Büyük Millet Meclisi feshediliyor. Yani
1920lilerde kurulan laik cumhuriyet kaldırılıyor, yerine Tayyip
Erdoğan diktatörlüğünde kurulan bir devlet şekli geliyor. Bu,
bizim Anayasanın 81inci maddesine göre, Anayasaya sadakat göstereceğimize
namusumuz ve şerefimiz üzerine yaptığımız yeminleri
tamamen ortadan kaldırmaktadır. Ben namusuna ve şerefine sahip
çıkan bir milletvekili olarak, ben bu kanunun burada çıkmaması
için bütün direncimi de göstereceğim çünkü siz yolsuzluk ve
hırsızlık yaparken suçüstü yakalanmışsınız.
Arkadaşlar,
geçen gün Ziraat Bankasında
Burada gösterdim, getiriyor Tayyip Beyin bir
yakınına Bodrumda 687 milyon dolarlık bir arsayı 150
milyon dolara veriyor. Hemen üç gün sonra gidiyor, Ziraat Bankasından 180
milyon dolar kredi alıyor. Burada gösterdim belgelerini. Daha neler var,
daha neler.
Arkadaşlar, ihalelerdeki yolsuzluk
Arkadaşlar,
Zorlu Holdingin 383 bin metrekarelik kaçak inşaatını şey
etti. Şimdi arkadaşlar, bu kanunla Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu
kürsüsüne kan bulaşmıştır. Bu kanı temizlememiz
lazımdır. Bu kan burada çıkmadan, bu kanun burada çıkmaz.
Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisini yok etmek demektir. Ben bu Türkiye Büyük
Millet Meclisini, namusum ve şerefim üzerine yemin eden bir kişi
olarak, sonuna kadar savunacağım. Mustafa Elitaş, yiğitliğin
varsa gel beni buradan kaldır. Ben burada tavır koyuyorum. Kürsüyü
işgal ediyorum, bu kürsüyü işgal ediyorum!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir daha vur! Bir daha vur!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu kürsüyü işgal ediyorum! (AK Parti sıralarından
gürültüler) Bu, devleti yok etmektir. Bu, hırsızlara yol
açmaktır. Bu Bekir, bu Bekir burada oturamaz! Bu Türkiye Cumhuriyeti
devletini ortadan kaldıramazsınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Militan olarak seni mi seçtiler? Militan olarak
seni mi seçtiler?
KAMER GENÇ
(Devamla) Hırsızlar hesap verecektir. Hırsızlar, ihaleye
fesat karıştıranlar hesap verecektir. Arkadaşlar, bu
Türkiye Cumhuriyeti devleti kanla kurulmuştur.
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Sus, sus! Bitti zamanın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu Türkiye Cumhuriyeti devletini siz burada getirip de bunlarla yok
edemezsiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Teşekkür etmeye gerek yok, bu senin görevin.
BAŞKAN O
zaman teşekkür etmiyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu kanunu buradan çıkaramazsın. Dolayısıyla bu
kanun buradan çıkamaz arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu kanun çıktığı zaman Türkiye Cumhuriyeti
devleti yok olmuş demektir.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için, biz bu kanunu burada çıkaramayız.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Devamla) Arkadaşlar, bu kanun çıkmayacak! Biz namusumuz üzerine yemin
ettik. Bu kanun çıkamaz.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.31
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 24üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.
(BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de sizi
selamlıyorum.
Bugün
açılışta Sevgili Başkanımız, 14 Şubatla
ilgili çok güzel sözler sarf etti, sevgiden, aşktan, şiirden,
edebiyattan ama ne yazık ki Parlamentoda çok fazla bir
karşılığı yok. Ama ben her şeye rağmen daha
sevgi dolu günlerin bizi bekleyeceğini umut ediyorum. Hepimiz de zaten
onun için uğraşıyoruz ve buralarda kavganın nedeni de o,
daha hepimizin yaşayabileceği bir hukuk ülkesini nasıl birlikte
inşa edebiliriz?
Şimdi, genelde hep söylenir ya, işte böyle
İktidar partisi bizimle uzlaşmıyor. Ama bilebildiğim
kadarıyla, bu HSYK görüşülürken, yani komisyonlarda ciddi
tartışmalar başladığında Hükûmet üç siyasi
partiden de randevu talebinde bulundu; Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi
Hareket Partisinden ve BDPden. Cumhuriyet Halk Partisiyle bir görüşme talebinde
bulundular, görüştüler, konuştular. Milliyetçi Hareket Partisi
başta reddetti. Biz de konuştuk ve sonra iki muhalefet reddetti ve
biz dedik ki: Biz varız. Bir anayasal değişiklik olacaksa
hazırız ve bekliyoruz. Yani uzlaşı bunun üzerinde
olabilirdi. Yani, şimdi, herkes HSYKdan ciddi şekilde şikâyet
ediyor. Biz bu işin mağdurlarıyız. Yani sizden önce de
mağdurduk, bugün de mağduruz, bugün bu hâliyle de yasalaşsa yine
mağduru olacağız. Ama biz bir anayasal değişiklikle
böyle bir sürecin başlatılabileceğine
inandığımız için Varız. dedik.
Şimdi,
bakın, HSYKyla ilgili bir anımı sizinle paylaşmak
istiyorum. Yıl 1993. Bizleri buradan alıp götürdüler, tutukladılar.
Yakınlarımızı da alıp götürdüler, sonra gittiler
evlerini barklarını da yaktılar. Evleri barkları yanan
insanların çocuklarını alıp götürdüler, yardım
yataklıktan tutukladılar. Bunun en ağır cezası üç
yıl içeride kalmaktı. Üç yıl içeride kaldılar. Sonra
savcılar, nasıl olsa cezalar
KAMER
GENÇ (Tunceli) Üç yıl dokuz ay
SIRRI
SAKIK (Devamla) Üç yıl dokuz ay ama üç yıl kaldıktan sonra
tahliyeler başladı. Sonra savcı bir senaryoyla suçun
vasfını değiştirdi, bütün hepsine idam cezası
verdiler.
Ben
gittim 9. Daire Başkanıyla görüştüm bir grup avukatla. Yeni
cezaevinden çıkmıştım. Durumu izah ettim. Bunlar
mağdur. Hepsine şu ağır cezalar verildi. Bana dedi ki:
Sırrı Bey, iyi ki geldiniz. Biz yarın bir karar verecektik,
vicdan azabı duyacaktık, ömrümüz boyunca bu mağdurların eli
bizim yakamızda olacaktı. Anlattık ve o mutlulukla terk ettik,
ayrıldık. İki gün sonra karar çıktı. Oy
birliğiyle karar verildi ve hâlâ o insanlar yirmi iki yıldır
cezaevinde yatıyorlar.
HSYKya başvurumuz oldu. Allah
adına, tek kelime geri dönüş olmadı.
Tutuklandığımız dönemde yargıçlarla gittik
görüştük. Bunların derhâl işini bitirin. Başbakan
söylüyor, Çiller söylüyor. Bizi bulup buradan alıp götürdüler. Bizim
Anayasa Mahkemesine on beş günlük başvuru süremiz vardı, bunu
bize
Buradan polisle aldılar
ablukaya, bizi buradan alıp götürdüler. Bu hakkı bile
kullanmadık. Yani yargı bu kadar baskı, bu kadar emir kipleriyle
çalışıyordu. O gün de böyle, bugün de böyle ve biz
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bugün daha berbat
Herkes Bekirin insafına kalacak.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Şimdi, söylüyoruz yani biz, kim olursa olsun, bu işin
mağduru olacağız. Bunu açık ve net olarak söylüyoruz ama
bir uzlaşı kültürünü nasıl sağlayabiliriz? Yani 12 Eylül
2010 referandumunda sizler Hayır. dediniz, biz boykot ettik, siz de
Evet. dediniz ama geldiğimiz noktada hepimiz rahatsızız. Ama
peki, bu rahatsızlığı ortadan kaldıracak bir
adımı atamaz mıyız? Birlikte bir yasayı düzenleyemez
miyiz? Birlikte bir anayasa değişikliği yapamaz mıyız?
Şimdi, sizden bu konuda taleplerimiz var.
Bakın,
Sayın Bakanım, siz, sizden önceki bakan, üçüncü yargı paketinde
7 İşçi Partiliyi katledenleri bir gecede özgürleştirdiniz.
Şimdi, size söylüyorum: Tarihî bir fırsattır, gelin, o dönemde
Bakın, yirmi iki yıldır içeride kalan yüzlerce insan
tanıyorum; Allah adına, silaha, şiddete hiçbir şeye
bulaşmamışlar. Bunlar sizin vicdanınızı
yaralamıyor mu? Onların ne özelliği vardı
bıraktınız da bu insanlar hâlâ içeride? Bu insanlar 7
kişiyi katletmişti ama benim bahsettiğim insanlar bir tek
insanın burnunu bile kanatmamıştı.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
14.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, hatip -Adalet ve
Kalkınma Partisinin- HSYKyla ilgili, partilerle görüşmelerle ilgili
Milliyetçi Hareket Partisinin tutumuyla ilgili yanlış
algılanabilecek bir şey ifade etti. Sayın Bekir Bozdağ ve
Nurettin Canikli Bey grubumuzu ziyaret ettiler. Biz de kendilerine Milliyetçi
Hareket Partisi olarak rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının
devam ettiği bir ortam içerisinde yargıya müdahalenin doğru
olmadığını, bu bakımdan bu şekilde bir anayasa
değişikliğinin ve bu şekilde bir düzenlemenin hukuka darbe
olarak algılanabileceğini, bu bakımdan Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bununla ilgili bir değişikliği uygun
görmediğimizi kendilerine ifade ettik. Bizim tutumumuz böyle olmuştur
efendim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
15.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, ben de
yanlış anlaşılmaya meydan vermemek bakımından bir
açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum.
HSYK kanun
teklifiyle ilgili olarak, daha doğrusu HSYKya ilişkin Anayasa
değişikliği önerisini Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu ile
Sayın Adalet Bakanı Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna getirdiler. Biz,
kendilerine şu öneriyi yaptık: Birincisi; HSYK kanun teklifi
görüşmeleri durdurulsun, bu teklif geri çekilsin. İkincisi; hâlen
yürütülmekte olan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının önü
kapanmasın, bunları engelleyecek herhangi bir tutumdan Hükûmet
kaçınsın. Ancak, bu iki önerimiz de yerine gelmediği için, biz,
o Anayasa değişikliği önerisi çalışmasında yer
almadık.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, bir şey
söyleyebilir miyim?
BENGİ YILDIZ
(Batman) Bakan da açıklama yapsın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
16.- Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın, Muş Milletvekili Sırrı
Sakık ve Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 523 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önergeler üzerinde
yaptıkları konuşmaları sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ben iki hususta görüşümü ifade
edeceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bekir çok suçlu olduğu için sesi de çıkmıyor.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Birincisi; Milliyetçi Hareket Partisi,
Cumhuriyet Halk Partisi, Barış ve Demokrasi Partisini ziyaret
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Duyamıyoruz Sayın
Başkan.
HASAN ÖREN (Manisa)
Bize anlat.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Mikrofonun sesini açsınlar.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk
Partisi, Barış ve Demokrasi Partisine, Anayasa'nın 159uncu
maddesinde değişiklik hususunda uzlaşma talebimizi ilettik, kendileriyle görüştük. Kendileri bizleri
dinlediler, görüşlerini de ifade ettiler. Onu söylemek istedim.
İkincisi de;
daha önce konuşan bir hatip şahsımı hedef alarak
lekelenmiş bir kişi olarak beni nitelendirdi. Tabii, Türk milleti
beni tanıyor, bu ifadeyi söyleyenleri de tanıyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Fezlekelere cevap ver, fezlekelere. Fezlekeleri örtbas ediyorsun.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bilmenizi isterim ki, herkesin en büyük
hazinesi haysiyet ve şerefidir. Herkesin bunu koruması lazım ve
kendi haysiyet ve şerefi önemli olduğu gibi,
başkalarınınkinin de önemli olduğunu bilerek
konuşması lazım. Küfrederek, hakaret ederek veyahut da
başka tür laflar söyleyerek konuşmak, Parlamento çatısı
altında bulunan hiç kimseye yakışmaz. Kirli sözler benim temiz
alnımı lekelemez, lekeleyemez de. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Çamur at izi kalsın.
anlayışı bilmeli ki çamurlar beni lekelemez, alnımda da yer
tutmaz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Diğer önergeyi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, beni kendisine iftira atmakla suçladı.
BAŞKAN
Hayır, iftira atmakla falan suçlamadı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, İftira attı. dedi
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, Sayın Başkan, ben milletvekiliyim burada. Ben sana
bir şey söylediğim zaman beni görmemezliğe veriyorsun.
BAŞKAN
Hayır, görüyorum ben sizi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle işte, şimdi kendisi Beni lekeledi. dedi.
BAŞKAN Fazlasıyla
görüyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bana iftira attı, ben iftira atmadığını
BAŞKAN
İftira atmadı, tutanakları getirteyim.
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Sen milletvekilisin de karşındaki ne?
BAŞKAN
Sayın Genç, tutanağı getirtip size de göndereceğim, burada
da okuyacağım, eğer sataşma varsa söz vereceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, oku. Ama devamlı burada söz vermemek için inatla
direniyorsun ya. İnsan utanıyor yahu! Yani, bize karşı niye
bu kadar ısrarla söz vermemek için direniyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Genç, bunlardan
Tutanaklara geçti o Utanır. sözünüz efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani, Bekir Bozdağın hakkında 2 tane fezleke geldi.
BAŞKAN
Sayın Genç, o İnsan utanır. sözünüz tutanaklara geçti,
mahkemede görüşürüz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
2 tane fezlekeyi niye iade ettin? Sen hakkında fezleke gelen kişi
olarak Hükûmet sırasında oturamazsın, normal bir parlamentoda
oturamazsın.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 24 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (ç) bendinde yer alan "işlemleri ile
araştırma, inceleme" ibaresinin "işlemleri ile
inceleme" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüksek Genel
Kurulun takdirlerine arz ediyorum efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Önergeyle, ilgili
dairenin teklifi üzerine hakim ve savcılar hakkında inceleme ve
soruşturma yapılmasına yer olmadığına
ilişkin işlemlere "olur" vermek görevi Kurul
Başkanına bırakılmakta; araştırma
yapılmasına yer olmadığına ilişkin işlemlere
olur vermek ise Başkanın görev alanı dışına
alınmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istemiştik oylamadan önce.
BAŞKAN Fark
etmedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oylamaya geçtiğiniz anda oldu.
BAŞKAN Fark
etmedim diyorum, doğrusunu söyleyeyim, kusura kalmayın.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakacaksın orada işte, kulakların delik olacak.
BAŞKAN Yani,
tekrarlama imkânımız olsa tekrarlarım ama fark etmedim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, tekrarlayın.
BAŞKAN Fark
etmediğimi de söylüyorum yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tekrarlayın, tekrarlayın efendim. Oylamayı
tekrarlayın.
BAŞKAN
Oylamayı yaptık efendim yani nasıl
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bakın,
milletvekilleri yoklama isterken ayağa kalkıyorlar, 20 milletvekili.
Karar yeter sayısı isteyenler de oturduğu yerden değil,
ayağa kalkarak yapsın.
BAŞKAN - Yani
zaten fark edemeyişimizin sebebi o Sayın Vural.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Oturduğu yerden değil, kalktığı yerden
Sen görmedin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, tutanaklara bakın, sizin oylamadan önce eğer
karar yeter sayısı istemişsem gereğini yapın lütfen.
Teşekkür
ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kabul edenler diye sordunuz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:21.48
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Evet,
tutanağı getirttim: Kabul edilen önerge doğrultusunda
O sırada
Oktay Vural
Karar yeter sayısı
Başkan
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Dolayısıyla,
tekrarlıyoruz, evet, karar yeter sayısı arayacağım.
Maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
Böylece birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm,
42nci maddeye bağlı geçici 4 ve 5inci maddeler dâhil, 25 ila
46ncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Erol
Dora, Mardin Milletvekili.
BDP GRUBU ADINA
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523
sıra sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hâkimler
Savcılar Yüksek Kurulu Kanununa dair görüşmelerin
yapıldığı şu günlerde yaptığımız
sunumlarla, sanki iktidar partisi hukukun üstünlüğü, yargının
bağımsızlığı, kuvvetler
ayrılığı gibi ilkelerin ne anlama geldiğini
bilmiyormuş gibi, büyük uğraşlar vererek bu ilkelerin önemini
ispat etmeye çabalıyoruz.
HSYK
tartışmalarının özeti şudur: Siyaset kurumu adalet
sistemini kendi denetimine almak istemektedir. Öngörülen HSYK
değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi tarafından
reddedileceği hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak biçimde
açık iken, yürütme organı yani Hükûmet, zaten çürümeye yüz
tutmuş kuvvetler ayrılığı ilkesini nihayete erdirmeyi
hedeflemektedir. Bu manevraların gerisinde yatan neden elbette siyaseten
yaşanan krizi aşmaktır ancak bir siyasi anlayışın
kendi krizini aşmak adına, kamunun ortak alanı olan hukuk ve
yargı sistemini araçsallaştırması kabul edilemez. Öyle ki
millî iradeye ve sandıktan çıkan sonuçlara her defasında
ayrı bir vurgu yapan Hükûmet yetkilileri, 2010 referandumunda -tırnak
içinde- millî iradenin onay verdiği, sandığın
çoğunluğunun evet dediği HSYK Kanununu sandığa ve
millî iradeye sormadan değiştirmek istemektedir. Bu davranış
derin bir çelişkinin ifadesidir.
Değerli
milletvekilleri, eğer sandıkta millî iradeye onaylatılan bir
kanun, aradan henüz üç yıl geçmiş iken millî iradeye
danışılmadan, alelacele âdeta ortadan kaldırılmaya
çalışılıyor ise burada Hükûmetin millî iradeye olan
saygısı sorgulanmalıdır ve bu sorgulamayı bizlerden
önce Hükûmet kendi içerisinde yapabilmelidir.
Değerli milletvekilleri, 2010 yılı Anayasa
değişikliği referandumunda AK PARTİnin kamuoyuna deklare
ettiği metnin HSYK ile ilgili bölümünde yer alan argümanları hep
birlikte gözden geçirmek gerektiği kanısındayım. Bakınız,
AK PARTİ Hükûmeti 2010 yılında HSYKda yapacağı
değişiklikleri nasıl anlatıyor. Metin biraz uzun ancak
aynen okuyorum: HSYK, çok daha geniş bir temsil kabiliyetine sahip olan
ve yargı camiasının tümünü sürece dâhil eden bir yapıya
kavuşturulmaktadır. Adalet Bakanlığının birçok
yetkisi elinden alınmakta, kuruldaki konumu sembolik hâle getirilmekte,
ayrıca Adalet Bakanlığı Müsteşarı da diğer
21 üye gibi bir konuma çekilerek, Müsteşarın dairelerden birinde
çalışması öngörülmektedir. Böylelikle, Müsteşarın
mevcut yapıdaki etkin rolü azaltılmaktadır. Adalet Bakanı
ve Adalet Bakanlığı Müsteşarının kurulda bulunma
sebebi ise genel adalet politikası üzerinde etkili olan kurulun, bu
politika konusunda millete karşı sorumlu olacak ve hesap verecek bir
üyesine olan ihtiyaçtır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk
devletlerinde yargı yetkisi bağımsız mahkemelerce yerine
getirilir. Bağımsız yargı, bağımsız devlet
olmanın ve de hukuk devletinin olmazsa olmaz şartı, göstergesi
ve güvencesidir. Bir ülkede yargı bağımsız değilse
orada adaletten ve hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü,
bağımsız yargı hukuk devletinin kalbidir. Tüm
uluslararası belgeler, mukayeseli hukuk uygulamaları, medeni ve
kalkınmış dünyadaki örnekler, Avrupa Birliği müktesebatı,
Avrupa Konseyi ve buna bağlı çalışan ilgili kurulların
tavsiye kararları, halkımızın yargıdan beklentisi ve
bu yöndeki ihtiyaçları, yargı
bağımsızlığı ve hâkim teminatı prensibi,
HSYKnın yeni yapısı belirlenirken esas
alınmıştır. denilmektedir. HSYKnın yeni kurumsal
yapısı ve işleyişi şekillendirilirken bizzat
yargı kurumlarının talepleri, siyasi partilerin öteden beri
hazırladıkları taslaklar ve sivil toplum kuruluşlarının
önerileri de büyük çapta göz önünde bulundurulmuştur. denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, evet, tekrar edelim. Bu
okuduğumuz metin, AK PARTİnin 2010 referandumu öncesi HSYKda
yapacağı değişiklikle ilgili kamuoyuna deklare ettiği
beyanlardır. Hükûmet, 2010 Anayasa referandumunda kamuoyuna büyük bir
devrim olarak tanıtılan düzenlemelerin yürürlüğe girmesinin
üzerinden henüz üç yıl geçmişken, şu an üzerinde
tartışma yürüttüğümüz kanun teklifinde 180 derece zıt
sayılabilecek argümanlarla yeni değişikler öngörmektedir.
Teklifte, direkt ya
da dolaylı olarak Adalet Bakanının yetkileri
artırılmakta, teklifin her bir maddesi bu yetkileri daha da
sınırlandırılamaz bir biçime sokmaktadır.
Örneğin, savcılar ve hâkimler hata yaptı, bunu kim denetleyecek?
HSYK Teftiş Kurulu. Peki, Teftiş Kurulunu kim belirleyecek? Adalet
Bakanı. Yani, tüm disiplin işlemleri Adalet Bakanına
bağlı hâle getiriliyor. Bu uygulamayla, Hükûmetin
yaptığı iş ve işlemlerle ilgili yürütülecek
yargılama süreçleri işlemez hâle getirilmiş olacaktır. Bunun
yanında dolaylı olarak görevde ilerleme, tayin, disiplin cezası
vesair konularda Adalet Bakanlığına sunulan yetkilerle Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu yürütme organı karşısında
işlevsizleştirilmiş olacaktır. Adalet Bakanı, âdeta,
denetlenemez duruma getirilmek istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, evrensel hukukun kazanımlarını dikkate almayan,
Anayasaya aykırılığı tartışma götürmez
olan, Sayın Cumhurbaşkanının ilk günden itibaren
kaygılarını yüksek sesle belirttiği, son olarak Sayın
Başbakanın Brüksel gezisinde de Avrupa Birliği Komisyonunun
vurgulu bir biçimde altını çizdiği hukukun üstünlüğü,
yargının bağımsızlığı ve kuvvetler
ayrılığı ilkelerini itibarsızlaştırarak
âdeta bir tekerlemeye dönüştüren, yürütme erkini yücelten ve
mutlaklaştıran bu kanun teklifinin, henüz emekleme çağında
olan ülke demokrasisine ve hukukuna büyük darbe vuracağı
aşikârdır. Uymaya zorunlu olduğumuz Anayasa ve Venedik
Komisyonunun kararları bu konu hakkında nettir. Adalet
Bakanlığının HSYK içinde ve dışındaki yargıçlar
ve savcılar üzerinde bir yetkisi olmamalıdır.
2014 Türkiyesinde
siyasi iktidara ve muhalefete yakışacak olan, Parlamento
çatısı altındaki mesaimizi demokrasinin, hukukun ve adaletin
çıtasını yükseltmeye dair meselelere ayırmaktır diyor,
bu duygularla tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali İhsan Köktürk,
Zonguldak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının ikinci bölümü
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulda defalarca ifade edildiği, dile
getirildiği gibi, kuvvetler ayrılığı ilkesi
çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmez ilkesidir. Nitekim bu temel ve evrensel
ilke, tüm demokratik anayasalarda olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasamızda da yer almış ve cumhuriyetimizin,
değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen hukuk devleti ilkesinin temel
şartı olarak öngörülmüştür. Anayasamız bununla da
yetinmemiş, egemenliğin sadece yürütmeye ait
olmadığını, egemenliğin Anayasanın koyduğu
esaslara göre yetkili organları eliyle
kullanılacağını, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye ve sınıfa
bırakılamayacağını açıkça belirtmiştir.
Yine, Anayasamız, yargı yetkisinin Türk milleti adına
bağımsız mahkemelerce kullanılacağını;
hiçbir organ, makam, merci ve kişinin yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremeyeceğini
belirterek hâkim bağımsızlığını güvence
altına almıştır. Anayasamızın 159uncu
maddesinde ise hâkim ve savcılar üzerinde yetki kullanan Hâkim ve
Savcılar Yüksek Kurulunun mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
ilkelerine, esaslarına göre kurulup görev yapacağı açıkça
belirtilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, işte, az önce belirttiğim bu Anayasa hükümleri,
evrensel hukuk normları Adalet Komisyonunda ve bu Genel Kurulda defalarca
dile getirilmiştir. Ancak, buna rağmen, bu Anayasa hükümlerinin ve evrensel
hukuk normlarının Adalet Komisyonunda ve Genel Kurulda defalarca dile getirilmesine rağmen,
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Adalet Akademisinin
yapısını değiştiren bu tasarı veya bu teklifle
yargı tamamen yürütmenin kontrolüne girmekte, bağımsız
yargı Adalet Bakanının emrine verilmektedir.
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı; iç, dış hukuk
çevrelerinin sürekli uyarılarına rağmen, ağır
eleştirilerine rağmen, Adalet Bakanının emrine
yargıyı tahsis eden bu düzenleme ısrarla
yasalaştırılmaya çalışılmaktadır.
17 Aralık
depreminden sonra Sayın Başbakanın Yolsuzluklar üzerinden
yargı kanalıyla siyasal iktidara darbe yapılıyor.,
Çeteler yargıya hâkim oldu., Paralel devlet imha edilmeli. söylem ve
talimatlarıyla bu tasarı Makyavelist bir yaklaşımla Genel
Kurulda yasalaştırılmaya çalışılıyor. Oysa
daha düne baktığımızda, 15 Temmuz 2008 tarihinde Ergenekon
iddianamesi daha mahkemece kabul edilmemişken Ben Ergenekon
davasının savcısıyım. diyerek, bu davalarda
yaşanan hukuk ihlallerine, onur intiharlarına ve uzun süreli ve
haksız tutukluluklara sadece seyirci kalmakla yetinmeyip, bizzat
bunların müsebbibi olan, 11 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe
giren Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasasına yönelik
eleştirilerimize Gülüp geçiyorum, ciddiye almıyorum. şeklinde
yanıtlar veren, Ergenekon, Balyoz ve KCK süreçlerinde özel yetkili
savcılar tarafından yapılan tüm hukuk ihlallerine rağmen,
bu özel yetkili savcılara zırhlı araçlarını tahsis
ederek himayesine alan Sayın Başbakanın, bugün yatak
odalarında banka kasalarının, ayakkabı kutularında
dolarların ve para sayma makinelerinin bulunmasından sonra, Hâkim ve
Savcılar Yüksek Kurulunu ve özel yetkili savcılarla geldiği
noktayı, geldiği süreci hayretle ve ibretle izliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, peki, Sayın Başbakan, Hâkim ve Savcılar Yüksek
Kurulu ile özel yetkili savcılarla, destan yazan emniyet görevlileriyle
neden bu noktaya gelmiştir? Sayın Başbakanın Ergenekon,
Balyoz ve KCK sürecindeki bütün olumsuzluklarına sahip
çıktığı özel yetkili savcılar, destan yazan emniyet
görevlileri çil yavrusu gibi neden dağıtılmıştır?
İçeride ve dışarıda ağır bir şekilde
eleştirilen, meşruiyetten uzak, Anayasaya açıkça
aykırı bu tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
niye getirilmiştir? Bu tasarıyla amaçlanan gerçekte nedir? Bu
tasarıyla hedeflenen gerçekte nedir? İşte, yanıtları
herkes tarafından bilinen bu sorular için kısa erimde
yaşananları hep birlikte yeniden hatırlamamız, hep birlikte
belleklerimizi yeniden tazelememiz gerekir.
Değerli
milletvekilleri, çok saygın bir köşe yazarının, Sayın
Uğur Dündarın, 9 Ocak 2014 tarihli yazısında ifade
ettiği gibi, bizi Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu yasa
değişikliğine getiren süreç 2012 yılının
sonbaharında başlamıştır.
Ş.D. isimli
kişi, Rıza Sarraf adlı İran asıllı Türk
vatandaşının, kuryeler ve paravan firmalar vasıtasıyla
87 milyar dolarlık kara para akladığını, Maliye
Bakanlığının Gelir İdaresi
Başkanlığına ihbar etmiş ve sadece ihbar etmekle
kalmamış, delillerini de mektup ekinde Gelir İdaresi
Başkanlığına göndermiştir. Ayrıca bu kişi
bununla da yetinmemiştir; Başbakanlığı,
Cumhurbaşkanlığını, ve MASAKı bu durumdan
haberdar etmiştir. Durumdan MİT haberdar olmuştur. Durumdan haberdar
olan MİT, hazırladığı 18 Nisan 2013 tarihli raporu
Başbakanın önüne koymuş, Zafer Çağlayan ve Muammer Gülerin
oğullarının eylemlerini raporuna yazmış ve raporun
sonuç bölümünde ise Rıza Sarrafın Hükûmetin bakanlarıyla, Zafer
Çağlayanla, Muammer Gülerle ilişkisinin ortaya çıkması
hâlinde AKP iktidarının son derece zor durumda kalacağına
yönelik olarak Sayın Başbakana ciddi uyarılarda
bulunmuştur.
Değerli
milletvekilleri, bu uyarılara, bu ihbarlara karşın Sayın
Başbakanın yapması gereken nedir, Sayın Başbakan ne
yapmıştır? Maalesef değerli milletvekilleri, Sayın
Başbakan hiçbir şey yapmamıştır. Çünkü Sayın
Başbakan yandaş medyanın Hükûmeti zora düşürecek bir haberi
yayınlamayacağına, baskı altındaki medyanın da
buna asla cesaret edemeyeceğine inanmaktadır. Gezi olaylarında
destan yazan polislerin ve Ergenekonda, Balyoz davalarında Gözümü
kaparım, vazifemi yaparım. mantığıyla hareket eden
özel yetkili savcıların iktidara yönelik, kendisine yönelik herhangi
bir işlem yapmayacağından herhangi bir kuşku
duymamıştır. Bu nedenle, MİTin raporunun ardından
Sarrafla iktidar çevrelerinin, bakanların, AKP bürokratlarının
ilişkilerinin kesilmesi gerekirken tam tersine
hızlanmıştır. Sayın Egemen Bağış âdeta
Rıza Sarrafın basın danışmanı gibi çalışmaya
başlamıştır. Sayın Zafer Çağlayan aile
bireylerini toplayıp Sarrafın uçağıyla cümbür cemaat umreye
gitmiştir. Sarrafın şişkin çantaları ve
bağışları bakanlara, iktidar çevrelerine, bürolarına,
iş yerlerine, evlerine gönderilmeye devam etmiştir. Bununla da
kalınmamıştır; MİTin raporuna rağmen,
MİTin raporundaki tüm açıklığa rağmen Sayın
Başbakan Sarraf için İyi ve hayırsever bir kişi. diyerek
Sarrafın itibarını daha da yüceltmiştir. Bize kimse
dokunamaz. rahatlığı ta ki 17 Aralık operasyonuyla
şoka dönüşünceye kadar sürmüştür.
Değerli
milletvekilleri, peki, 17 Aralıkta ne olmuştur? Hepimiz biliyoruz, 17
Aralıkta ayakkabı kutularının içerisindeki dolarlar
ortalığa saçılmıştır. 17 Aralıkta,
bakanların çocuklarının yatak odalarındaki içi dolu
kasalar, para sayma makinaları yurttaşlarımızın gözü
önüne serilmiştir. 17 Aralıkta, Başbakanın, bakanların
ve mahdumlarının, utanmaz iş adamlarının yasal dinleme
kayıtlarına takılan görüşmeleri, o kabul edilemez, hukuk
devletinde kabul edilemez, utanç vesilesi olan görüşmeleri,
halkımız tarafından bilinir hâle gelmiştir. Bunların
soncunda, savcılar, büyük bir yolsuzluk soruşturmasının
düğmesine basmışlar, bakanlar hakkında fezleke tanzim
etmişler, bakanların mahdumları hakkında iddianameler
düzenlemişler ve bakan fezlekelerinde Başbakanın
çocuklarına, Başbakanın damatlarına atıfta
bulunmuşlardır. Arkasından, savcılardan talimat alan
emniyet müdürleri, savcıların talimatıyla iddianamede suçlu
olarak görülen, suç isnadında bulunan kişiler hakkında
operasyona başlamışlardır.
Değerli
milletvekilleri, görüldüğü gibi, sizlerin de bildiği gibi, az önce
anlattığım gibi, suç ihbarı yapılmış,
ciddiye alınmamıştır. MİT rapor yazmış,
Başbakan takmamıştır. Sayıştayın
uyarısı iplenmemiştir, savcılar operasyona başlayınca
dolarlar, eurolar, banka kasaları milletin, halkın gözünün önünde
ortalığa saçılınca ve dinleme kasetleri herkes
tarafından bilinir hâle gelince, Sayın Başbakan Bize
uluslararası komplo kuruldu. Dış güçler
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla)
ve yerli iş birlikçileri bize tezgâh kurdu.
Türkiyenin istikrarı hedef alındı, olup bitenden faiz lobisi
yararlandı. diye bağırmaya başlamıştır.
Ancak, değerli milletvekilleri, teklif sahibi olan değerli Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri, tasarı sahibi Sayın Bakan,
Sayın Adalet Komisyonu Başkanı, işte bu
görüştüğümüz yasa tasarısının özeti budur, bu süreçtir
bu tasarının özeti. İşte, bu gözü kara, Anayasaya
aykırı, meşruiyeti kabul edilemez bir tasarının özeti
bu yolsuzluk sürecidir, yolsuzluk sürecinde savcıların düğmeye
basmasıdır, emniyet müdürlerinin yolsuzluğa karışanlar
hakkında harekete geçmesidir.
BAŞKAN Evet,
Sayın Köktürk, teşekkür ediyorum.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla) Ancak, bu tasarıyla bu sürecin üstünü örtemezsiniz.
Gittiğiniz yol, yol değildir; izlediğiniz yöntem meşru ve
kabul edilebilir değildir. Bakın, yolsuzlukların üstünü örtmek
amacıyla bu kabul edilemez. Anayasaya aykırı, meşru olmayan
yol ve yöntemlere tevessül edenler tarih önünde de
BAŞKAN
Sayın Köktürk, teşekkür ederim.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla)
Türk halkı önünde de yargı önünde de elbette er
geç hesap verecektir, Cumhuriyet Halk Partisi de bu sürecin kararlı
takipçisi olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL ÜRÜN
(Afyonkarahisar) Biz de takipçisiyiz.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla) Bizler sizlerin tehditlerine, sizlerin buradaki kürsü
işgallerine yönelik tehditlerine asla boyun eğmeyeceğiz.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Hâlâ kürsüyü işgal ediyorsun, ayıp ya!
BAŞKAN Sayın
Köktürk
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla) Bizler sizlerin aslında kürsü işgali
arkasında saklanarak -bakın, bir şey söylüyorum- saklanarak
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Zamanında konuş, başkasının
hakkını alma. Ayıp bir şey ya!
BAŞKAN
Sayın Köktürk
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla)
Türkiye Büyük Millet Meclisini Sayın
Başbakanın
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.16
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Şimdi söz
sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Faruk Bal, Konya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini paylaşmak üzere huzurunuzdayım.
Yüce heyeti bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Geldiğimiz
noktada yargının hâli perperişan ve yargı kan revan
içerisinde. Bunun birinci sebebi, birinci müsebbibi Adalet ve Kalkınma
Partisinin ta kendisi. 2010 yılında Yargıyı kastlardan
kurtaracağız, demokrasiyi getireceğiz, hâkimler kendi yönetim
organlarını kendileri seçecek, ideolojik karar veren HSYKdan
kurtulacağız. söylemi ile bir Anayasa değişikliği
yapıldı. Bu Anayasa değişikliği içerisinde 2 tane
tehlikeli madde vardı, bu 2 tehlikeli maddenin 2si de yargıyla
ilgiliydi. Anayasa değişikliğinin içerisindeki diğer
maddeler, aldatma ve kandırma konusunda ustalaşmış olan
Adalet ve Kalkınma Partisinin toplumun bazı kesimlerine pozitif
ayrımcılık yapılacağı vaadi, kandırmacası
ile bu iki zehirli madde hap hâline getirilmiş, millete
yutturulmuştur. Nasıl yutturulmuştur? Milletimizin kadına
saygısı suistimal edilerek, kadına saygı suistimal edilerek
yutturulmuştur. Milletimizin çocuğa sevgisi suistimal edilerek
yutturulmuştur. Milletimizin, şehide ve şehit
yakınlarına olan şefkat duygusu suistimal edilmiştir;
engelliye olan merhamet duygusu suistimal edilmiştir. Yetmemiştir,
Türk milletinin darbeye, muhtıraya karşı nefreti, 12 Eylüle
karşı nefreti, Ülkücü Mustafanın darağacına giderken
yazmış olduğu mektubun bir cümlesi, gözyaşlarıyla
Başbakan tarafından okunarak suistimal edilmiştir. Neticede
aldatma ve kandırma sonucu gelinen bu noktada bugünkü HSYKnın ortaya
çıkmasının sebebi Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisi
olmuştur. O zaman Milliyetçi Hareket Partisinin ikazlarına,
uyarılarına kulak tıkayanlar bugün oluşmuş olan
yapıdan en çok şikâyet edenlerdir. Niçin şikâyet ediliyor?
Mesele burada. 16 Aralıkta niçin şikâyet yoktu, geçen ay niçin
şikâyet yoktu, geçen yıl niçin şikâyet yoktu, ondan önceki yıl
niçin şikâyet yoktu? Şikâyet ediliyor çünkü yargının
operasyonları neticesinde zülfüyâre dokunan noktalara
ulaşılmıştır. 17 Aralıkta milletin gözünün önüne
fotoğraflarla, görüntülerle, tape kayıtlarıyla serilmiştir.
Bir kirlilik vardır; bu kirlilik, Adalet ve Kalkınma Partisinin on
iki yıllık iktidarı boyunca oluşturmuş olduğu
haram sofrasından nemalanan iş adamlarının, haram
sofrasını kuranların ve onlara kamu kaynaklarını
peşkeş çekenlerin ortaya çıkarmış olduğu yolsuzluktur.
Bu yolsuzluk çarkını döndürmek üzere Bakanlar Kurulunda görev
almış kişilerin çocuklarının yatak odalarında
çıkan kasalar içerisinde 1 tane değil, 2 tane değil, 3 tane
değil, 7 tane kasa içerisinde çıkan milyon dolarla ortaya
çıkmıştır. Ayakkabı kutularının içerisindeki
milyon dolarlar saçılmıştır. Bir bakanın kol saatinin
700 milyar lira olması o bakanın şahsiyetine ve o bakanın
siyasi kariyerine ne katacaktır ki 700 milyarlık bir kol saatine o
şahsiyetini, o haysiyetini bir kenara bırakabilmiş hâle
gelmiştir.
İşte,
bunlar ortaya çıkıp Adalet ve Kalkınma Partisinde ve Hükûmette
büyük bir korku ve telaş ortaya çıkmıştır. Bu korku ve
telaş yanlışlar yaptırmıştır, hatalar
yaptırmıştır. Bunlardan bir tanesi, İstanbul
emniyetinden başlamak üzere 17 ayrı ilde 7 bine yakın emniyet
müdürünün, emniyet müdür yardımcısının, şube
müdürlerinin görev yerleri değiştirilmiştir. Niçin 17 tane?
Çünkü, İstanbul dışında 16 yerde de bu pisliklerin,
soygunun, hırsızlığın, yolsuzluğun izlerinin
olduğunu, bilgilerinin olduğunu ya İçişleri Bakanı
biliyordu veya sonradan soruşturma dosyalarından öğrenildi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bekir de biliyor, Bekir; örtbas ediliyor.
FARUK BAL (Devamla)
-
ya İçişleri Bakanı biliyordu ya sonradan fezleke
dosyalarının içinden öğrenilmiştir. O zaman Adli Kolluk
Yönetmeliği değiştirilerek bunun üstü kapatılmak, üstüne
bir çul serilmek istenmiştir; başarılamamıştır.
Devamında yolsuzluğu soruşturmakla görevli hâkim ve
savcılar önce soruşturmadan el çektirilmiş, dosyaları
elinden alınmış, yetmemiş, Sayın Adalet
Bakanının HSYKyı bir saatlik ziyaretinden sonra, bu
soruşturmalarda görevli olan hâkimlerden, savcılardan 20si görevden
alınmış ilk kararnameyle, arkasından 90 küsur hâkim,
savcıyı kapsayan 2nci bir kararname çıkmış ve devam
etmiş, 3üncü bir kararnameyle de 100 küsur hâkim, savcı yerinden
edilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, emniyet müdürlüğünde yapılan karşı
operasyonla, yolsuzlukları ortaya çıkaran polislerin tasfiyesiyle, bu
operasyonları yöneten savcıların ve hâkimlerin görevlerinden
alınmasıyla bu işin bitmeyeceği belli. O zaman ne yapmak
lazım? O zaman, işte bu kanunu getirerek HSYKnın
kapısına kilidi vurmak yani bağımsız, tarafsız
yargının kapısına kilit vurmak, onun yerine Adalet ve
Kalkınma Partisinin emrine amade bir HSYK kurmak gerekmektedir. Adalet ve
Kalkınma Partisinin korku ve telaşla gelmiş olduğu nokta
budur.
Değerli
arkadaşlarım, bu değişikliklerden sonra ne
olacağını bir önceki olaylardan görüyoruz. Bildiğiniz
üzere, asrın merhamet soygunculuğu olarak bilinen Deniz Feneri
davasında benzer işler yapıldı. Bu soruşturmayı
ortaya çıkaran ve bihakkın hukukun gereğini yerine getiren
savcılar işten el çektirildi, yetmedi, merhamet soyguncusu olan
kişilerle ilgili davalar yumuşamaya, sulandırılmaya
alındı ama onun yerine bu soruşturmayı ortaya çıkaran
3 tane savcı yargılandı, davaları görüldü, Allaha
şükür beraat ettiler, AKP yargısının veya AKPnin
yargıya olan baskısına, müdahalesine rağmen beraat ettiler
ama asrın merhamet
soygunculuğunu yapanların davaları hâlâ devam etmekte.
Asrın merhamet soyguncuları da AKPnin ilişkili
kuruluşlarında haysiyetleriyle, şerefleriyle, kendisine
yakışan şekilde arzı endam etmektedirler.
Bu size
yakışmıyor değerli arkadaşlarım. Sizler, tek
kişiliklerinizi kastediyorum. Elbette ki bir milletvekili olarak belirli
bir partinin mensubu olacağız ama hepinizin bir adalet duygusu var,
hepinizin hak, hukuk anlayışı var.
Haksızlığı korumak zorunda değilsiniz, yolsuzluğu
savunmak zorunda değilsiniz. Hakkın gereği neyse onun yerine
getirilebileceği yer işte burasıdır.
Dolayısıyla
bundan sonra ayakkabı kutularında çıkan paralarla ilgili, yatak
odalarında çıkan paralarla ilgili, bakan kollarında gezen
saatlerle ilgili ve daha niceleriyle ilgili davalar ne olacaktır?
Emniyetin bu alanla ilgili soruşturmacılarını tasfiye
ettiniz, yerine mutemet adamlarını gönderdiniz. Savcıları
tasfiye ettiniz, yerine mutemet savcıları gönderdiniz. Hâkimleri
tasfiye ettiniz, mutemet hâkimleri gönderdiniz. Bu kanunla da onlara yeterli,
gerekli güvenceleri sağlıyorsunuz, HSYKyı elinize
alıyorsunuz, disiplin soruşturması, kovuşturması
işlerine bakanın en etkili güç olduğu bir sistemi getiriyorsunuz.
Ondan sonra ne olacak? Ondan sonra bu davalar da aynen Deniz Feneri davası
gibi olacak.
İşte,
bugün son dakika haberleriyle ortaya çıktığı veçhile 4,5
milyon doları ayakkabı kutusunda saklayan Halkbank Genel Müdürü tahliye
edildi. Onunla birlikte -rakam İnternet sayfalarında geziyor, 7-8
diyen var- 7-8 tane yolsuzluğa bulaşmış olan kişi daha
tahliye edildi. Haftaya bakan çocukları da tahliye edilir. Haftaya
İzmirdeki Ankara böyle istiyor. Soruşturma
yapmayacaksınız. Savcıya Yapıyoruz efendim. deyip
yapmayacaksınız. Ekipleri çıkarmayacaksınız,
gözaltına almayacaksınız. diyenlerin haklarındaki
soruşturmalar da buna benzeyecektir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Şuay Alpay,
Elâzığ Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GURUBU ADINA ŞUAY ALPAY (Elâzığ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi üzerinde
grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, kendi
tarihinin en derin, köklü değişimini yaşamaktadır. Büyük ve
yeni Türkiye, çevresine örneklik teşkil edecek tecrübe, duruş ve
mücadelesiyle, vizyonuyla ön aldığı zorlu bir süreçten
geçmektedir. Toplum ve siyaset mühendisliği yapan ve bu nedenle hukuku
araç olarak gören ve istediği zaman askıya alan derin yapılar
için 1960lı yıllara kadar hüküm süren bir Mahmut Esat Bozkurt dönemi
vardı ve anlayışı vardı. Bu anlayış
temsilcilerine göre, hâkim ve hukuk kuralı da onun için ideolojiyi hayata
geçirecek bir kuraldan başka bir şey değildi, araçtan başka
bir şey değildi. Ankara Hukuk Fakültesinin ilk mezuniyet töreninde
yaptığı konuşmada Türk adliyesinin yegâne övünç
duyacağı şeyin devrim için hazır olmak ve onu savunmak
olduğunu dile getirdi. Bu anlayış 2000li yıllara kadar
geçerli olacak bir anayasa düzeninin inşasını sağladı.
Bu anlayışta 27 Mayısın kukla mahkemeleri emir ve talimatla
çalıştı, bu mekanizmalar Başbakan Menderes ve 2 bakanı
idam ettirdi. Yargı yeniden dizayn edilerek yargı vesayetinin
iktidarları gölgelemesi sağlandı.
12 Eylül darbesinde
Yüksek Hâkimler ve Yüksek Savcılar Kurulu üyeleri Kenan Evreni ziyaret
ederek bağlılıklarını ilettiler ve emir ve
talimatlarla mahkemeler idam fermanları verdi.
28 Şubat
döneminde de durum çok farklı değildi. Otobüslerle Genelkurmaya
taşınan hâkim ve savcılarımız verilen brifingin
ardından ayakta dakikalarca sürecek alkışlarla utanç
tabloları oluşturdular.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; darbe kolektif bir yapının
ürünüdür. Askerî bürokrat, akademisyen, STK, işveren ve medya
organlarının kolektif olarak hareket ettiği bir süreçtir. Bu
kolektif yapının en büyük ortaklarından biri de
yargıdır. Yargının günahıyla yargının
sorunları arasında büyük benzerlikler vardır. Siyasetteki iklim
değişimlerine paralel olarak pozisyon üstlenmek, hakem olma
vasfını yitirip taraf olmak, siyasetin ve siyasetçinin alanını
daraltarak darbe ve darbecileri görmezden gelmek, bireyi devlete,
özgürlüğü güvenliğe ve adaleti statükoya feda etmek, birilerinin ya
da bazı yapıların ön ya da arka bahçesi olmak.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayenizde öyle oldu, sayenizde.
ŞUAY ALPAY
(Devamla) - Aslında bu saydıklarım, varlık nedenini ihmal eden
ve çokça tartışılır hâle gelen yargının toplum
nezdinde güven kaybının ve pek çok sorunun da ana kaynağı
ve nedenidir.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Referandum yaparken bunları niye düşünmediniz?
ŞUAY ALPAY
(Devamla) İşte, biz, iktidara geldiğimiz 2002 yılından
itibaren bu durumu tespit etik ve bu sorunları çözmek için ciddi
adımlar atmaya başladık. Bu konuda başta yargı kurumu
olmak üzere önümüze engeller çıkaranlar oldu ve bizi etkisiz kılmak
isteyenler oldu. Yüksek hâkimler ve anayasa hukukçularınca üretilen ve
darbe tehdidi altında yargısal bir karara dönüştürülen 367
hokkabazlığı ve yüzde 50 oy almış bir siyasi partiyi
kapatma darbeleri yaşandı. 2010 tarihine gelinceye kadar bu ve
benzeri ağır problemlerle kararlılıkla mücadele ettik.
Elbette
gönlümüzden geçen ve arzu ettiğimiz şey, bu ülkenin hak ettiği
sivil, özgürlükçü, adil, hakkaniyete uygun bir anayasayla, bu milletin var
ettiği adil, kısa bir anayasayla bu düzeltmeleri yapmaktı. Ve
yapmak istediğimiz, başta yargı reformu olmak üzere
HSYKnın da bu manada bir sivil anayasayla yeniden
yapılandırılmasıydı. Ancak Türkiyenin
yaşadığı şartlar ve diğer siyasi partilerin
bildik tutumları bir sivil anayasa yapma imkânı bırakmadı.
Bu nedenle 2010 tarihinde sadece kısmi bir anayasa
değişikliğiyle yetinmek zorunda kaldık.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Evet, şimdi bunun tamamını tasfiye edeceksiniz.
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Bu değişikliğin öncesinde HSYK,
çoğulculuğu dışlayan, homojen ve tekçi yapısıyla
öne çıkıyor, çoğulculuğu ve çeşitliliği temsil
etmiyor, bürokratik ve vesayetçi reflekslerle davranıyordu. Bunları
hatırlayınız, hepimiz bunları yaşadık.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Şimdi sizin vesayetinizi kuruyor, AKPnin vesayetini
kuruyor. Yargıda AKP vesayeti dönemini başlatıyorsunuz.
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Bu nedenle de yargı ve adalet kurumu sürekli
tartışılır hâldeydi. Ancak bu değişiklik
sonrasında CHP Anayasa Mahkemesine iptal davası açtı ve buna
bağlı olarak üyelerin oy kullanma yöntemi değişti ve bugün
yaşadığımız problemlerin büyük oranda
oluşmasına neden olan süreçler başlamış oldu ve bu
değişiklik HSYK bünyesinde çoğulcu değil, çoğunlukçu
bir yapının oluşmasına neden oldu ve bugün
yaşadığımız sıkıntıların temelini
oluşturdu. Bu Anayasa değişikliği sonrasında
yürürlüğe konulan HSYK yapısıyla birlikte uygulamada maalesef
yine bürokratik yönü ve özelliği ağır basan idari bir yapı
ortaya çıkmış oldu.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Kendiniz yaptınız, şimdi şikâyet
ediyorsunuz!
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Kamuoyunda yeni HSYK da eskisi gibi bürokratik nitelikli bir
vesayet organı olarak algılandı ve bu algı bu şekilde
devam etti. Eski HSYKnın çoğulculuğu dışlayan,
homojen ve tekçi yapısını değiştirmek amacıyla
gerçekleştirilen Anayasa değişikliği maalesef yeni HSYKda
karşılığını bulamadığından
dolayı yeni HSYK karşısında böyle bir kamuoyu
algısının oluşmasına neden oldu ve son
gelişmelerle birlikte bu algı daha da pekişmiş oldu. Bunu
hep birlikte müşahede ettik.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Allah, Allah!
İnsaf,
hep mağduru oynuyorsunuz!
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Anayasada değişiklik yapılmasının
itici saikini oluşturan toplumla ve toplumsal gerçeklikle
bağını koparmış yargıdan kurtulma düşüncesi
yeni HSYK pratiğiyle boşa çıkmış oldu.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Kendiniz yapıyorsunuz, kendiniz tekrar bozuyorsunuz! Hep
siz mağdur oluyorsunuz.
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Devletin en temel yapı taşlarından birinin
yargı erki oluğu şüphesizdir ve adalet hava gibi, su gibi, ekmek
gibi ihtiyaç olan bir şeydir.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) E, nerede adalet? Sayenizde hiç kalmadı!
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Ancak, adaleti sağlayacak mekanizmaların herhangi
bir zümre, yapı, grup ya da bir ideolojik grup tarafından ele
geçirilmesi, araçsallaştırılması asla kabul edilemez,
hiçbir hukuk devleti ve hiçbir demokratik yapı buna izin vermez.
Arkadaşlar,
hükûmetler gelip geçicidir. AK PARTİ ve hükûmetleri de hizmet ettiği
sürece var olur ve millet var ettiği sürece de var olur. Millet tamam
dediği zaman da eyvallah" der ve çeker gider.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Yok yok, siz ebediyen kalacaksınız, öyle
hazırlık yapıyorsunuz.
ŞUAY
ALPAY (Devamla) Ancak, buna da yürekten eyvallah der.
Ancak, adalet
mekanizmalarının yapılar, ideolojik gruplar, zümre -adına ne derseniz deyin- bu
gruplar tarafından, bu yapılar tarafından
araçsallaştırılması ve ele geçirilmeye
çalışılması asla kabul edilemez. Bu tehdit niteliklidir,
kalıcıdır, yıkıcı ve yok edicidir, herkesi yakar
bu ateş. Hangi hükûmet olursa olsun, bu tehdit, o hükûmete karşı
yıkıcılığını devam ettirerek var olmaya
çalışır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bence tehdidin büyüğü haramilerden geliyor!
ŞUAY ALPAY
(Devamla) Bu da asla kabul edilecek bir durum değildir. Nitekim, şu
andaki durum yargı makamlarının kullanılması suretiyle
Hükûmete karşı hukuk darbesi yapılması olgusudur. Bunu da görmeniz
lazım.
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Cumhuriyeti tasfiye ediyorsunuz, asıl darbe bu.
ŞUAY ALPAY
(Devamla) HSYK, herkesin gözü önünde Anayasanın 138 ve 159uncu
maddesini açıkça ihlal etti, yetki gasbı yaptı.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Siz, şimdi, Cumhuriyeti tasfiye ediyorsunuz bu yasayla.
ŞUAY ALPAY
(Devamla) Devam eden davalara yön verdi ve hukuksuz işlerin
kaynağı hâline geldi, bunu hep birlikte müşahede ettik
arkadaşlar.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayenizde, sayenizde!
ŞUAY ALPAY
(Devamla) Bu sebeple de, hukuki meşruiyetini çok
tartışılır bir hâle getirdi. Demokrasimizin ve sivil
siyasetimizin bekası, hukukun üstünlüğü, bağımsız ve
tarafsız bir yargı mekanizmasının
çalıştırılarak adaletin tecellisi için HSYKnın
yeniden yapılandırılmasına büyük ihtiyaç vardır ve bu
pratik, kaçınılmaz bir sonuçtur.
HSYK Kanununda
değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifi
Anayasanın 159uncu maddesinin son fıkrası çerçevesinde
yapılan Anayasaya uygun bir değişiklik ve düzenlemedir.
Gerçekleştirilmek istenen kanun değişikliğiyle,
yürürlükteki Anayasa ilke ve kurallarına ters düşmeden HSYK
Kanununda değişiklik yapılmak istenmektedir. Komisyon
görüşmeleri sırasında birlikte müşahede ettik;
teklifleriniz oldu, bu teklifler ve itirazlar dikkate alındı ve değerlendirilmeye
alındı. Muhalefet partili arkadaşların teklifleri de
değerlendirildi.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Hiçbiri alınmadı, hiçbiri.
ŞUAY ALPAY
(Devamla) Dolayısıyla, metinde değişiklikler
gerçekleştirildi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; Sayın
Başbakanımız, bu konuda, muhalefet partilerine 3 defa çağrıda
bulundu. Özellikle bu çağrılarla birlikte Anayasa
değişikliği yapmak suretiyle HSYKda birlikte
değişiklik yapılması çağrısını
yineledi. Bu çağrılar da sırf bir uzlaşma zemini aramak
niyetiyle yapıldı. Ancak, gerekçelerini
anlayamadığımız ve izah edemediğimiz şekilde bu
çağrılar muhalefet tarafından karşılık görmedi ve
bu sebeple biz görüşülmekte olan kanun teklifinin görüşmelerine ara
verdik.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, yargı ve hukuk başta olmak üzere,
sorunların ana nedenlerinden biri darbe anayasasıdır ve
özellikle edilgen darbeci ve vesayetçi zihniyetin devamıdır.
Sorunların büyük oranda bu milletin var ettiği özgürlükçü, adil,
kısa, hakkaniyete uygun bir sivil anayasayla giderilmesi
gerektiğidir. Hem bu olacak aynı zamanda da milletin değerlerine
yaslanan, milletin değerlerinden beslenen, erdemli, her türlü vesayeti
reddeden bir zihniyetle bunlar yapılacaktır.
Ben bu teklifin
sonuç itibarıyla Genel Kurulun onayını alıp
yasalaşacağını ümit ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Rıza Türmen, İzmir
Milletvekili. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
RIZA TÜRMEN
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun değişikliklerini doğru
değerlendirmek için resmi önümüze koymamız gerek. Bu ne zaman ortaya
çıktı? Başbakan HSYKya kızdı ve dedi ki: Yetkim olsa
HSYKyı anında yargılardım. ve ondan sonra
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Öncesi de var, HSYK bildiri yayınladı.
RIZA TÜRMEN
(Devamla) HSYK bildiri yayınladı. HSYK niye bildiri
yayınladı?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Görülmekte olan bir dava
RIZA TÜRMEN
(Devamla) Çünkü, Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirildi, HSYK
bildiri yayınladı ve bu bildiri Başbakanı
kızdırdı ve böyle bir şey yaptı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Genel Kurul kararı canım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Öyle bir hakkı var mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Genel Kurul kararı, Adalet Bakanı Müsteşarı
da var.
RIZA TÜRMEN
(Devamla) Bundan sonra başladı.
İçinde
bulunduğumuz nokta şudur: Hükûmet bir yandan yolsuzluk
suçlamalarını Hükûmete darbe iddiasıyla etkisizleştirmeye
çalışıyor, öte yandan, kendini koruma hamleleriyle hukuk
devletine son veriyor, hukuk devletini rafa kaldırıyor. Bunun sonucunda bir dizi yasa
karşımıza çıkıyor. İşte, İnternet
Yasası, işte efendim, HSYK, işte, Ceza Muhakemesi Kanununda
yapılmak istenen değişiklikler.
Aceleyle hazırlanmış, telaşla
hazırlanmış, doğru dürüst kimseye
danışılmamış ve belirli bir siyasi amaca yönelik
olarak yapılmış bu yasa değişiklikleri Türkiyede
hukuk devletinin ve demokrasinin büyük ölçüde yaralanmasına sebep oluyor.
Bu trende karşı durmak gerekir. Partiniz ne olursa olsun, ister
muhalefet partisi ister efendim iktidar partisi olsun Türkiyede hukuk
devletini ortadan kaldıracak olan, demokrasiyi ortadan kaldıracak
olan bu trende, bu yasalar dizisine karşı direnebilmek gerekir.
Demokrasiden yana olan herkesin görevi, herkesin ödevi bu trende
karşı bir direniş ortaya koymaktır. Bu direniş Meclis
içinde de geçerli olmalıdır, Meclis dışında da geçerli
olmalıdır ama bu trendin devam etmesine izin veremeyiz. Bu trendin
devam etmesi ve bu trendin başarılı olması Türkiyede hukuk
devletinin sonunu getirecektir. Bunu durdurmak zorundayız.
Burada baktığınız
zaman şöyle bir argüman var: Efendim, bizim yaptıklarımız
Anayasaya uygundur. Şimdi, Anayasaya uygunluk
Bir kere Anayasaya uygun
değil, birçok maddesi Anayasaya aykırı, Anayasa maddelerine
aykırı olmasa bile Anayasanın ruhuna aykırı. Çünkü
HSYK Anayasada bağımsızlık, hâkim
bağımsızlığı, tarafsızlığıyla
güvence altına alınmıştır; ona aykırı,
Anayasanın ruhuna aykırı. Ama tutun ki bunlar da yok ortada
Anayasaya tamamen uygun. Yani iktidar şöyle diyor çünkü benim
anladığım: Anayasada yazılı olmayan boşluklar
vardır, biz o boşluklardan yararlanarak yürürlüğe sokarız
bunları, o alanları kullanırız. Ama bu böyleyse Anayasaya
uygun bir yasa yapmak da yeterli olmaz. Yasalara, Anayasaya şekil bakımından
uygun bir yasa yapmak aslında hukuk devleti bakımından yeterli
değildir. Çünkü burada amaç, sadece şeklen uygunluk değildir,
aynı zamanda ruhen Anayasanın amacına uygun olması
gerekir, hukuk devleti ilkelerine uygun olması gerekir. Hukuk devleti ilkelerine
uygun değilse, yani nedir onlar? Hukuk devletinin amacı,
iktidarın hukuk sınırları içinde kalmasını
sağlamaktır. İktidarın hukuk sınırları
içinde kalmasını sağlayamıyorsa, tahakkümü önleyemiyorsa
istediği kadar şeklen Anayasaya uygun olsa da olur olmasa da olur.
Burada önemli olan, bu, hukuk devleti ilkelerine uygun mudur değil midir
ona bakmak lazım. Buna uygun değil, bu yasa buna uygun değil bir
kere, Anayasaya da uygun değil ama buna asıl uygun değil.
Bir de iktidar
şunu ileri sürüyor: Efendim masumluk karinesine saygı gösterin.
diyor. Şimdi, arkadaşlar, masumluk karinesi bir ceza
yargılaması varsa mevcuttur. Bir ceza yargılamasının
güvenceleridir, şekli, usulü güvenceleri vardır. Bir tanesi de tabii
ki masumluk karinesidir. Eğer siz soruşturmanın önünü
tıkıyorsanız, efendim, yargılamaya izin vermiyorsanız
doğru dürüst, o zaman yargılamanın güvencelerinden söz etmek
mümkün değildir. Yargılama yoksa yargılamanın güvenceleri
de yoktur ortada. Onun için masumluk karinesinden söz etmek burada bu
bağlamda doğru değildir. Bunları arzetmek istemiştim.
Teşekkür
ederim. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ramazan Can, Kırıkkale
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin
Anayasayla ilgili maddelerine değinmek istiyorum. Anayasa madde 6:
Egemenlik, kayıtsız
şartsız Milletindir. Madde 7: Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
Yine HSYKyla
ilgili madde 159: Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve
savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici
yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma
devam ediyor.
disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini
yapacağı
belirtilmiştir. 11 Aralık 2010 tarihli 6087
sayılı HSYK Kanunuyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
kuruluşu, teşkilatı, görev ve yetkileri ile çalışma
usul ve esasları kanunla düzenlenmiştir. Uygulamada yaşanan
problemler nedeniyle Kurulun etkin, verimli çalışması maalesef
mümkün olmamıştır. Kurul üyeliğine seçim usulü, dairelerin
oluşumu, çalışma usulü ve görevleri, kararlara itiraz, genel
kurul ve Kurul başkanının görevleri, personel atama, iç
işleyiş kanuni düzenlemeyi gerektirdiğinden bu teklif
verilmiştir.
Diğer yandan,
teklifin Anayasaya aykırılığı itirazına gelince:
Teklifin Anayasaya aykırı olduğu, kuvvetler
ayrılığı ilkesini ihlal ettiği ileri sürülmüşse
de, yasama iktidarının Anayasanın 4üncü maddesi istisna kalmak
kaydıyla sınırlanması anlamına gelir ki bu hukuki
olmaz, gerek yasama gücünün gerekse meşru yasama çıkarma hakkına
halel getirmek anlamına gelir ki bu da kabul edilemez. Diğer yandan,
millî iradenin temsilcilerinden oluşan Meclisin kanun
çıkarmasına engel olmak anlamına da gelir ki bu da kabul
edilemez.
Anayasanın
sözüne ve ruhuna aykırılık itirazına gelince: İç Tüzük
38; Komisyon, kendisine havale edilen teklif ve tasarının Anayasaya
aykırı olup olmadığını tetkik eder. Komisyon bu konuyu
iki gün tartışmış ve Anayasaya aykırı
olmadığına kanaat getirmiştir. Bu kanaat belki de
birilerini tatmin etmeyebilir ancak Meclis kanun çıkarabilir, hatta
Anayasaya aykırı kanun bile çıkarabilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Anayasaya sadakate namusun üzerine yemin ettin yahu!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Zaten yasamanın Anayasaya aykırı kanun
çıkarabileceği öngörüsü anayasa mahkemelerinin kurulmasını
gerektirmiştir. Hukuk devletlerinde kanunların Anayasaya
aykırılığının murakabesini de anayasa mahkemeleri
sağlamaktadır. Bu nedenledir ki yasamaya kanun çıkarma
yetkisinin verilmesi onun Anayasaya aykırı kanunları bile
çıkarabileceği yetkisini de kapsamaktadır. Tabii ki, biz bu
kanun teklifinin Anayasaya aykırı olmadığı
kanaatindeyiz. Aksini düşünen muhalefet kanunu Anayasa Mahkemesine götürüp
murakabe edebilecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
On beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sisteme giren
sayın milletvekilleri: Sayın Genç, Sayın Tanal, Sayın Öz,
Sayın Yılmaz, Sayın Akçay, Sayın Gök, Sayın Köse,
Sayın Serindağ, Sayın Acar, Sayın Çam, Sayın Çelebi.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Biraz önce konuşurken Bekir Bey bana dedi ki: Sen bana çamur
attın. Bekir, sen Adalet
Bakanlığına geldiğin gün
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bekir ne demek ya?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Tayyip Erdoğan,
çocuklarının ve bakanlarla ilgili olarak savcıların ve
polislerin tespit ettikleri soruşturma belgelerinin
kaldırılması ve bununla ilgili belgelerin yok edilmesi konusunda
sen ve müsteşarın savcılara telefon ettiniz ve savcılar da
seninle ilgili fezleke tuttular, iki tane fezleke gönderdiler
sana. Senin eğer alnın temizse o fezlekelerin gereğini
yapıp evvela hesap vermek zorundasın. Sen hesap vermedikçe o lekeler
senin alnından silinemez ve sen o lekelerin altındayken burada, gelip
Meclisin karşısında Adalet Bakanlığı
koltuğuna oturamazsın.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sen nereden biliyorsun? Sen mi başvurdun?
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bu, dolayısıyla yaptığın Anayasa
ihlalidir. Bunun hesabını çok ağır vereceksin.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bugüne kadar hâkim ve savcılar aleyhine açılan tazminat
davaları varsa, sonuçlanmışsa Bakanlık olarak hiç rücu
ettiniz mi? Bu bir.
İkincisi,
adliyelerin içerisinde bulunan çay ocakları Adalet
Bakanlığına mı bağlı, yoksa bu Adalet
Bakanlığı İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
İşyurtları Kurumuna mı bağlı? Bu şekilde
kiraya verilen yerler varsa kirasını almayıp da sürüncemede
bıraktığınız alacaklar var mıdır? Varsa
hangi adliyeler var ve kaça kiraya verdiniz? Bunlarla bir
yakınlığı bakanların, siyasetçilerin var
mıdır bu şirket ortaklarından?
Bir
başka soru: Takdir edersiniz hacizlere gidilen bu araçlar var, Adalet
Teşkilatını Güçlendirme Vakfına ait. Mesela Ankara
Adliyesinden en yakın mesafeden kaç para ücret alınıyor? Burada
bir taksimetre mi kullanılıyor, yoksa mesafe tarifnamesi,
değeri, ölçüsü, kriteri nedir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Öz
Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakan, Sayın Başbakan bu 17 Aralık operasyonu sürerken Bu Halk
Bankası Müdürünün evinden çıkan paraların bankayla ilgisi var
mı? Böyle bahsedilmesi vatana ihanettir. Müdürün dürüstlüğünden en
ufak şüphem yok., yine Rıza Sarraf ülkeye katkısı olan,
hayır işlerine giren birisidir. gibi ifadelerde bulundu. Yine bu
soruşturmayı yürüten savcılarla ilgili vatan haini benzeri
ifadelerde bulundu. Bu, direkt Anayasanın 138nci maddesinin ihlali
değil midir? Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
İkincisi,
kırk beş gün beklettikten sonra bu fezlekeleri niye iade ettiniz, onu
sormak istiyorum.
Üçüncü
sorumu da Adalet Komisyonu Başkanına soracağım: Sayın
Adalet Komisyonu Başkanı, siz bakan olsaydınız bu
fezlekeleri iade eder miydiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akçay
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İmralıdaki
teröristbaşı Öcalanın KCK soruşturmasına dâhil
edilmesi için 2010 yılında, İstanbulda, Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında görevli savcılığın örgüt yöneticiliği
iddiasıyla açtığı soruşturmanın, yetkisizlik
kararıyla Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği
ve buradaki soruşturmanınsa henüz
sonuçlandırılmadığı bilgisini, Ankara Milletvekilimiz
Sayın Özcan Yeniçerinin soru önergesine cevabınızda
veriyorsunuz ve buradan da bu davanın sümen altı edildiği
anlaşılıyor. Bu davayı niye sürüncemede
bırakıyorsunuz? Acaba bunun PKKyla yürüttüğünüz bir süreçle
alakası mı vardır?
Bir
de, yolsuzluğa adı karışan 4 bakanın fezlekesi
ısrarla Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırılıyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum
Sayın
Gök
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Bakan, 1 Haziran tarihinde Kızılayda polis
kurşunuyla vurularak öldürülen Ethem Sarısülükün davası tam bir
yılan hikâyesine döndü. Mahkemenin çekilme talebinin reddedilmesi üzerine
mahkemenin tekrar dosyayı size geri gönderdiği, tam kırk gün
sizde kaldıktan sonra dosyanın iade edilmesi üzerine, bu sefer de bir
üye hâkimin davadan çekilmesi üzerine dosyanın hâlâ görülemiyor
olması, duruşmanın bırakıldığı tarih
ile son duruşma arasında yaklaşık üç aydan fazla bir zaman
geçmiş olması karşısında bu dava, Türk adalet
tarihinde çok haksız bir şekilde öldürülen bir kişinin
hakkının aranmadığı ve adaletin tecelli etmediği
bir dava olarak tarihe geçmiştir. Bu konuda vicdanınız rahat
mıdır? Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
İkinci
olarak: Uluderede askerî mahkemenin verdiği takipsizlik kararı
üzerine vicdanınız rahat mıdır? Bu konudaki düşünceniz
nedir?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Köse
TUFAN
KÖSE (Çorum) Sayın Bakan, soruşturmaları yürüten cumhuriyet
başsavcılarının hâlen işlevsiz olan istinaf
mahkemelerine başsavcı olarak atanmalarının gerekçeleri
nedir?
İkinci sorum:
Bu İşyurtları kurumlarından elde edilen gelirlerin
paylaştırılmasına ilişkin bir yönetmeliğiniz var
mıdır? Var ise bu yönetmelikte neden işyurtları
kurumlarının bütün teknik gereksinimlerini gören teknik personele
verilmemektedir?
Yine, infaz koruma
memurlarına verilen silah alma ruhsatı aynı koşullarda
çalışan idari ve teknik personele tanınmamaktadır. Bunun
sebebi nedir? Buna ilişkin bir çalışmanız var
mıdır?
Yine, cezaevlerinde
çalışan teknik personele niçin fazla mesai ücreti ödenmemektedir?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Serindağ
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Sayın Başbakan rüşvete Bir siville, bir memurun iş
tutması demektir. dedi. Bundan ne anlıyorsunuz? Siz bu tanıma
katılıyor musunuz?
Gene Sayın
Başbakan yolsuzluğu tarif ederken Ben yolsuzluk dendiğinde
şunu anlarım: Devletin kasası soyuluyor mu, soyulmuyor mu?
Ayakkabı kutusu içerisinde bulunan paralar, Halk Bankasından
alınan ya da soyulan para değildir. dedi. Siz bu tanıma
katılıyor musunuz?
Üçüncüsü:
Sayın Bakan, bu tanımdan üç gün sonra Halk Bankası Genel Müdürü
tahliye edildi. Bu tanımla tahliye arasında bir irtibat görüyor
musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son soru,
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayın Bakan, yeni tape
kayıtları Twittera düştü. Buna göre Başbakan Recep Tayyip
Erdoğanın Başdanışmanı Yalçın
Akdoğanın Habertürkten Fatih Saraçı telefonla arayarak, CHPli
vekillerin Meclisteki konuşmalarının Habertürkte
yayınlanması nedeniyle azarladığı görülüyor.
Yalçın Akdoğan Saraçı Biz Meclis TVyi
kapattırıyoruz kimse görmesin diye, siz canlı Meclisi
veriyorsunuz. sözleriyle azarlamıştır. Bu gece yarısı
kanunları çıkartmanızın sebebi bu mudur ve bu baskı ve
tehdit altında böyle bir olayla ilgili nasıl bir soruşturma
yaptınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Sayın Genç görüşlerini ifade etti, bir
soru da sormadı ama ben şunu burada bir kez daha açıklıkla
ifade etmek isterim ki, hiçbir cumhuriyet savcısını arayıp
Bu soruşturmaları yapmayın, bu soruşturmaları
durdurun, bunların üzerini örtün, bunları yapmayın. demedim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kendin itiraf ettin canım. Cumhuriyet başsavcısına
telefon ettin. Tutanaklarda var.
SIRRI SAKIK
(Muş) Savcı yalan söyleyemez mi kardeşim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizim savcıları niye aramıyorsunuz bizim
davalarla ilgili?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ben böyle bir şey demedim. Bunu diyen
namussuz ve şerefsizdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama bunu dediğimi ispat etmeyen de namussuz ve
şerefsizdir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Tamam mı? Bak,
bir daha söylüyorum: Bu soruşturmaları durdurun, bu işleri
yapmayın, bu işlerin üzerine örtün. diyen namussuz ve
şerefsizdir ama bunu dediğimi ispat etmeyen de -tekrar söylüyorum-
namussuz ve şerefsizin ta kendisidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Fezlekeni o zaman açıkla.
OKTAY VURAL
(İzmir) Savcı hakkında dava açtınız mı?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Anladınız mı? O kadar,
ellerinizde kaset varsa, tutanak varsa, ne varsa hepsini ortaya koyun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin hakkınızda fezleke düzenleyen savcı
hakkında dava açtınız mı?
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Niye görevden aldınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye görevden aldınız o zaman?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikâyette bulundunuz
mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bakın, çok net söylüyorum, ben
cumhuriyet savcılarının görevlerini neye göre
yaptıklarını bilen birisiyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Niye arıyorsunuz?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer yasalar
mevzuat çerçevesinde görev yaparlar. Bir soruşturma başladığı
zaman, bu soruşturmanın nasıl yapılacağını
da kanunlar gösterir. Kanunlara uygun olarak soruşturmalar sürer ve
kanunlara uygun olarak da sona erer.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye savcıyı görevden aldın?
OKTAY VURAL
(İzmir) Aradınız mı, aramadınız mı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kanun diye bir şey bırakmadın ya!
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Benim, Adalet Bakanı olarak bir
soruşturmayı durdurma, üzerini örtme, örttürme gibi bir yola tevessül
etmem asla kabul edilemez, doğru da değildir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Niye savcıyı aradınız, niye?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Savcıyı niye görevden aldın?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bir kez daha söylüyorum: Bekir Bozdağ
böyle bir şey dememiştir. Ben daha önce de söyledim. Canlı
yayınlarda -soruşturma gizli olduğu hâlde- soruşturmaya
dair pek çok yayınlar yapılıyor. Burada, Parlamentoda Grup
Başkan Vekili olduğum dönemde, daha evvelki zamanlarda, pek çok insan
burada, bu kürsüde masumiyet karinesini dile getirdi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İşine geldiği zaman masumiyet karinesi diyorsun.
Savcıyı niye görevden aldın?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hatta, benim konuşmalarım
olduğunda bazı arkadaşlarım oradan bana laflar attılar
ve geçmişte çok konuşuldu. Bir Adalet Bakanı olarak
oturduğum yerde, gizli olan bir soruşturmanın televizyondan
âdeta canlı yayında verilir gibi detaylarına dair görüntüleri
gördüğümde ben rahatsız olmayayım mı? Soruşturma
gizli, bu gizli soruşturma böylesi aleni bir şekilde canlı
yayında yapılırsa doğru mu? Hukuk ihlal edilirse doğru
mu?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, sen kendin dedin Ben savcıya telefon ettim.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Soruşturmaların gizliliğinin
en önemli nedeni
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen kendin dedin Ben savcıya telefon ettim. Niye inkâr
ediyorsun?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
delillerin toplanması, faillerin
yakalanması, bu önemlidir ama bundan daha önemlisi, insanların onur
ve haysiyetinin korunmasıdır
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, onur, haysiyetiyle kimsenin oynadığı yok,
doğru söyle.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Şimdi mi aklınıza geliyor?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
masumiyetinin korunmasıdır,
lekelenmeme hakkının muhafazasıdır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, bir defa doğru konuşmuyorsun, doğru
konuşmuyorsun.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Soruşturma başlayan kişiyle
ilgili belki savcılık hiç ifadeye bile o kişiyi
çağırmadan dosyayı kapatacak
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir makamda oturuyorsun, doğru konuşmuyorsun.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
belki ifadeye çağıracak, sonra
takipsizlik verecek ama eğer bunlar aleni bir şekilde
yapılırsa, bu, takipsizlik verilecek veyahut da dosyası
kapanmış olan veyahut da iddianame açılıp beraat eden
kişilerin hepsi daha işin başında lekelenmiş,
suçlanmış, mahkûm edilmiş olacak; bu yanlıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Savcıyı niye ayarladınız? Savcıyı
niye ayarladınız?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bakın, burada, Parlamentoda biz hepimiz
büyük bir yanlış yapıyoruz. Devam eden soruşturmalarla
ilgili henüz sanık sıfatı dahi verilmemiş olan
kişilerle
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bak, biz kimseyi suçlamıyoruz, fezlekeni açıkla diyoruz,
fezlekeni.
OKTAY VURAL
(İzmir) Savcıyı ayarlıyorsunuz, savcıyı.
Savcı, hâkim ayarlıyorsunuz.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
şüpheli olanlarla ilgili onları
sanık yaptık, onları mahkûm yaptık, onların
cezasını kestik.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi yüzle Adalet Bakanlığı yaptım
diyorsunuz.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Parlamentoya da yakışmaz, bize de
yakışmaz, hiç kimseye de yakışmaz. (CHP
sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Savcı ayarlıyorsunuz, savcı.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bırakın hukuk işlesin,
bırakın hukuk işlesin. (AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Savcı, hâkim ayarlıyorsunuz.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hukuk işlediği zaman doğru
kararını mutlaka verecektir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yargıya müdahale ediyorsunuz.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Savcı ayarlayan yoktur
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğruları söylemiyorsunuz.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
kimsenin savcı falan ayarlaması da
mümkün değildir çünkü savcılar görevlerini Anayasa ve yasalara göre
yapar. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir buçuk ay fezleke beklettiniz, oradan delilleri
çaldınız.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bir başka, bununla
bağlantılı olduğu için söylüyorum.
LEVENT GÖK (Ankara)
Haberal buradayken konuşamazsınız bunları.
OKTAY VURAL
(İzmir) O dosyaları incelediniz. Hani postacıydınız?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hâkim ve savcıların ataması 1.
Daire tarafından yapılmaktadır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, o zaman cevapların
devamını dinlesinler.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Adalete ve yargıya darbe vuran bir Adalet
Bakanısınız siz, aslında adalet
celladısınız.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) HSYK Başkanı sıfatıyla
Adalet Bakanının 1. Dairenin toplantılarına
katılması, orada görüş bildirmesi, orada oy kullanması
mümkün değildir çünkü Anayasa açık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Vatandaşla ilgili davalarda savcıları
ayarlayamadın ama.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Adalet Bakanı, HSYK Başkanı
sıfatıyla dairelerin toplantılarına katılamaz,
kararlarına katılamaz, orada görüş de bildiremez. Benim
görüş bildirmediğim bir konuda, toplantısına katılmadığım
bir konuda beni bununla itham etmek yakışıksız
olmuştur. Bu, tamamen 1. Dairenin yaptığı bir tasarruftur
diğer tasarruflar gibi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 1. Daireyi niye hemen değiştirdin?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Tabii, bu tasarrufları burada bir kez
daha ifade etmek isterim. Kamuoyunda sanki tasfiye yapılıyormuş
gibi bir değerlendirme de yapılıyor ama kararnameler Resmî
Gazetede yayımlanıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hiç inandırıcı değilsiniz, hiç.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bakarsanız orada bunların büyük bir
kısmının mazeret kararnamesi olduğunu, taleplerine göre
yapıldığını da göreceksiniz ama maalesef sanki
başka bir şeymiş gibi bunun takdim edildiğini görüyoruz.
Bunun yanlış olduğunu da bir kez daha ifade etmek isterim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz, şüphelilerin savcı seçme hakkını
tanıyorsunuz.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hâkim ve savcılar aleyhine açılan
tazminat davalarıyla ilgili şu anda elimizde, benim elimde bir veri
yok.
Geçende Adalet
Komisyonunda görüşülürken, Yargıtay üyesinin, özellikle Hukuk
Dairesinde bu işlere bakan üyenin orada yaptığı bir
açıklama var, onu paylaşmak isterim: 99dan beri ben bu dairede
görev yapıyorum. Bugüne kadar açılmış tazminat
davalarından sadece bir tanesi var tazminata hükmettiğimiz,
diğerlerinde, tamamı yüzde 90
Yüzde 1. dedi. Yani 1 dediğim
yanlış anlaşılmasın. Yüzde 99u reddedilmiş.
dedi ama şu anda bizim elimizde bu davalarla ilgili bir rakam da yok.
Rücular Maliye Bakanlığı tarafından
yapılmaktadır, onunla ilgili tabii, kayıt, bilgi edinirsek onu
da arkadaşlarımıza iletmek isterim ama şu anda benim elimde
böyle bir bilgi yok.
Adliye içinde yer
alan çay ocaklarıyla ilgili
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Fezlekeleri kırk beş gün niye beklettin? Hani
postacıydınız siz?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Peki, o zaman ben diğerlerine
yazılı cevap vereyim efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Zaten cevap vermediniz ki.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
25inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Bu önergelerden son iki önerge, maddenin
Anayasaya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya aykırılık
önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 25 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Feramuz
Üstün Oya
Eronat
Kayseri Gümüşhane Diyarbakır
Hilmi
Bilgin Cuma
İçten Halil
Ürün
Sivas Diyarbakır Afyonkarahisar
"Madde 25-
6087 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının
(d) bendi yürürlükten kaldırılmış; (e) ve (ı) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; (h)
bendinde yer alan "Teftiş Kurulu Başkanını,
Teftiş Kurulu başkan yardımcılarını, genel
sekreter yardımcılarını," ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
e) Kurul üyeleri
hakkındaki suç soruşturması ile disiplin soruşturma ve
kovuşturma işlemlerine ilişkin bu Kanunla verilen görevleri
yerine getirmek.
ı) Adli ve
idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme,
atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa
ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun
görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden
uzaklaştırma ile hakim ve savcılar hakkında denetim,
araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması
konularına münhasır olmak üzere yönetmelik çıkarmak ve genelge
düzenlemek."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 25 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan İdris
Baluken Pervin
Buldan
Şırnak Bingöl Iğdır
Nazmi
Gür İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Van Şanlıurfa Batman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 25. Maddesinin Anayasaya aykırı olması
sebebiyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Bal Erkan
Akçay Reşat
Doğru
Konya Manisa Tokat
Mustafa
Kalaycı Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Günal
Konya Kayseri Antalya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter Tufan
Köse
Zonguldak İstanbul Çorum
Aylin
Nazlıaka Ali
Haydar Öner Ali
Serindağ
Ankara Isparta Gaziantep
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 25inci maddesi üzerinde söz aldım. Yüce heyeti bir kez
daha saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, her kurumda
teftiş kurulunun önemi vardır, ehemmiyeti vardır ve o kurumun
kuruluş amacına uygun olarak faaliyette bulunması, o faaliyet
kapsamında yasa dışına çıkmış iş ve
işlemler varsa onların gereğinin yerine getirilmesi amacına
uygun olarak teftiş kurulları görev yaparlar. Adalet
Bakanlığındaki teftiş kurulu da aynı şekilde,
hâkim ve savcıların önlerindeki, vatandaşlarla ilgili davalarda,
vatandaşın devletle ilgili davasında ve diğer davalarda
kanunları bihakkın yerine getirecek şekilde uygulama yapıp
yapmadıklarını, yalan yanlış yollara girip
girmediklerini ve usulsüz karar verip vermediklerini denetlerler. Bu, aynı
zamanda, hukukun iyi bir şekilde hizmet olarak vatandaşlara sunulabilmesi
için doğru ve iyi bir yöntemdir ancak teftiş kurulunun bu
özelliğinin yanı sıra, yargı mensupları üzerinde
kötüye kullanıldığı takdirde çok vahim, çok vahşi
sonuçlar doğurabilecek bir özelliği de vardır. O özelliği
2010 Anayasa değişikliğinden sonra çok acı bir şekilde
Türkiye yaşadı. Nasıl yaşadı? Cebine müfettiş
mührünü koyup adliyeye gittiğinde 2010 yılının
müfettişleri, hâkim ve savcılar ne yapacaklarını şaşırıyorlardı.
Müfettiş sıfatıyla vermiş oldukları bir dilekçeyi
okumadan, talep ettikleri yönde karar verecek kadar bu korkunun hâkimlere
yansıdığını görüyoruz. Nitekim bir hâkim böyle bir
olayda talep edilen telefonların tamamının dinlenmesine karar
verirken, kendi telefonunun da dinlenilmesine kendisi karar vermiş oldu.
İş bu kadar vahimdir.
Bizim kültürümüzde,
hukukumuzda, belki dünyada tek olarak, hâkim, çok doğru bir şekilde
tanımlanmaktadır. Biz, kültür ve medeniyetimizin ürünü olarak hâkime;
hakim, müstakim, metîn, mekîn gibi sıfatları veriyoruz. Yani, korkusuz,
metanetli, dayanıklı, cesaretli, kendisine karşı güveni
olan bir kişilik ve kimlik atfediyoruz. Niçin? Peygamber postunda
oturduğu için. Niçin? Kul hakkını kuyumcu terazisiyle
tartması için. İşte, böyle bir ortamda bu hâle getirilmiş
olan, perişan edilmiş olan yargıya bu teklifle Adalet ve
Kalkınma Partisinin şapkası geçirilmekte, Sayın Bakana
Teftiş Kurulu Başkanını doğrudan atama yetkisi
verilmektedir. Sayın Bakana Teftiş Kurulu başkan
yardımcılarını doğrudan atama yetkisi verilmektedir.
Sayın Bakana müfettişleri tayinde en etkili güç hâline getirme
yetkisi verilmektedir. Sayın Bakanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun seçilmiş olan 20 tane üyesinin dışında,
tamamını kanunla tasfiye ederek, yerlerine yenilerini, ya
doğrudan atama veya atanacak kişileri belirlemede en etkin güç hâline
getirmektedir. Dolayısıyla, yargının en önemli organı
olan hâkim ve savcıların usul ve kanuna uygun olmayan iş ve
işlemlerini denetleyecek olan müfettişlerin Sayın Bakanın
emrine havale edilmiş olması yargıya verilebilecek olan en büyük
zarardır, yargının siyasallaştırılması için
en büyük sebep olacaktır. Bunu, siz, bugün 17 Aralık
operasyonlarından korunabilmek için, yargıyı baskı
altına alabilmek için, kendi korkunuzu yargıyı korkutarak
giderebilmek, kendi telaşınızı yargının
teftişle telaşa düşürülmesi suretiyle giderebileceğinizi
zannediyorsunuz. Bu bir zan, yanlış bir zandır. Çok geçmeden,
bir yıl içerisinde, iki yıl içerisinde bunun ne kadar
yanlış olduğunu bizzat kendiniz göreceksiniz. Nasıl? 2010da
yaratmış olduğunuz yargıda gördüğünüz gibi, bu sistem
de eğer dilediğiniz gibi kanunlaşırsa, o takdirde de
başınıza büyük belalar geleceğini göreceksiniz. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeler üzerinde
söz isteyen diğer konuşmacı
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Ali Serindağ.
BAŞKAN Ali
Serindağ, Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 523 sıra sayılı
Teklifin 25inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, biz bu görüşmeyi Anayasanın askıya
alındığı bir dönemde yapıyoruz. Anayasanın
askıya alınması çok ciddi bir durumdur. Niye böyle
dediğimi, ben, izin verirseniz size kısaca açıklamak istiyorum. Anayasanın
159uncu maddesinin birinci fıkrası Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. hükmünü
içermektedir ancak bizim yaptığımız, daha doğrusu
bugün görüşülen düzenlemeler maalesef buna uygun olarak
yapılmamaktadır ve bu nedenle de Anayasaya aykırılık
teşkil etmektedir. Gene, Anayasanın 138inci maddesinde, hâkimlerin
görevlerinde bağımsız olduğu, Anayasaya, kanuna ve hukuka
uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri hüküm altına
alınmıştır, öngörülmüştür. Devam eden fıkrada,
hiçbir organ, makam ve mercinin talimat veremeyeceği ifade
edilmiştir. Ancak, üzülerek görüyoruz ki, Adalet Bakanlığı
Müsteşarı başsavcıları aramakta ve yapılan
soruşturmalarla ilgili talimat verebilmektedir. Bunu nereden
anlıyoruz? Dün, düzenlenen tutanaklarda ve burada yapılan
açıklamalardan izliyoruz. Demin Sayın Bakan bir soruya cevap
verirken, çok agresif bir şekilde, kendisinin savcılara talimat vermediğini
ifade etti ama hepimiz de biliyoruz ki, bunun için başsavcı
tarafından düzenlenen ve Adalet Bakanlığına sunulan bir
fezleke var. O zaman, şayet öyle bir şey dememişse Sayın
Bakana düşen şudur: Sayın Bakan o zaman ne yapmalı?
Tazminat davası veya ceza davası açmalıdır. Bildiğimiz
kadarıyla, basında bu haberler yer almış ve tekzip de
edilmemiştir.
Şimdi, bu
düzenlemelerin amacı nedir? 17 Aralıktan itibaren
başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun üzerini örtme
çabasıdır, başka hiçbir anlamı yoktur. Bu düzenlemelerin
hepsi AKPnin üst düzey -sizleri tenzih ediyorum- Hükûmet erkânını ve
Sayın Başbakanın yakınlarını aklama
faaliyetlerinin bir sonucudur.
Şimdi,
Sayın Başbakan kendine göre, bazı hususlarda tanımlamalar
yapıyor. Demin soru sorarken ifade ettim, Sayın Bakan cevap vermedi.
Şimdi, Sayın Başbakan diyor ki: Rüşvet, bir memurla bir
sivilin iş tutmasıdır. Bu ne anlama geliyor, ben bilmiyorum
doğrusu. Yani bu tarif bir Başbakana yakışıyor mu, ben
bilmiyorum. Bunun bir açıklaması var mı? İçinizde
hukukçular da var, Sayın Bakana sordum, Sayın Bakan cevap vermedi.
Yolsuzluğu da tarif ederken şöyle diyor: Ben yolsuzluk
dendiğinde şunu anlarım: Devletin kasası soyuluyor mu,
soyulmuyor mu? Ayakkabı kutusu içerisinde söylenen olaylar Halk
Bankasından alınan ya da soyulan para değildir. Sayın
Başbakanın kendi ifadeleri. Şimdi, bu tariften üç gün sonra da
Halk Bankası Genel Müdürü tahliye ediliyor. Biz kimsenin tutuklu olarak
yargılanmasının hevesinde değiliz ama Sayın Başbakanın
bu tanımının üzerinden üç gün geçmeden tahliye edilmiş
olması, sizin deyiminizle, çok manidar. Biliyorsunuz, Sayın
Başbakan kısa süre önce Petersburgda yapılan G20ler
toplantısına katıldı, orada tüm katılanlara bir rapor
sunuldu ve Sayın Başbakana da sunuldu. Muhtemelen, inşallah
okumuştur o raporu. Orada yolsuzluğun tarifi var, rüşvetin
tarifi var, uluslararası evrensel ilkelere göre bu
tanımlanmıştır. Sayın Başbakan bunu herhâlde
görmezlikten geliyor. Ne diyor? Birincisi, rüşvettir. Bireyler ya da şirketler
tarafından kamu görevlilerine kendi sorumlulukları altındaki
yönetsel kararları etkilemek için yapılan ödemeler rüşvet olarak
tanımlanıyor. Bu yapılan olaylar bunu size göstermiyor mu?
Başka ne var?
Hırsızlık ve zimmeti tarif etmiş. Üçüncü tarif yolsuzluk.
Yolsuzluk yazınında kayırmacılık, akraba kayırmacılığı
ve yanaşmacılık olarak adlandırılan yolsuzluk
tarzlarını içeriyor. Burada özel kesimde yer alanlara, siyasal ya da
kamusal bir hamilik söz konusu.
Peki, sizin
vicdanlarınıza sesleniyorum, bu son olaylarda bir hamilik yok mu? Bu
düzenlemelerin hepsi bir hamiliği öngörmüyor mu? Hamiliğin birer
göstergesi değil mi?
Değerli
arkadaşlarım, biz bunları milletimizin mutlaka bilgisine
sunacağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Keyfîliği her şekilde burada dile
getireceğiz.
Bakın,
Sayın Hüseyin Çelik ne diyor bir soru üzerine? Diyor ki: Bakanların
fezlekeleri de Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek. Telaş neden? Bu üç
gün sonra da, bir ay sonra da, üç ay sonra da olabilir.
Siz bunu kendinize
yakıştırabiliyor musunuz? Değerli arkadaşlar, siz bunu
kendinize yakıştırıyorsanız size hiç diyecek bir
şeyim yoktur, ben sizi millete şikâyet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Serindağ.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, TÜRKSAT 4A
uydusunun uzaya fırlatılmasının hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, TÜRKSAT 4Anın uzay yolculuğu başladı.
Türkiye'nin 5inci uydusu Kazakistandaki Baykonur Uzay Üssünden
fırlatıldı. Hayırlı, uğurlu olsun diyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) Hırsızları da gönderseydi Başbakan!
MUSA ÇAM
(İzmir) Hırsızları da uzaya gönderseydiniz!
BAŞKAN Evet,
grup başkan vekillerine de istedikleri takdirde söz vereceğim
oylamadan sonra.
Önergeyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın Köktürk,
Sayın Acar, Sayın Köse, Sayın Çıray, Sayın Çam,
Sayın Genç, Sayın Çetin, Sayın Küçük, Sayın
Danışoğlu, Sayın Serter, Sayın Onur, Sayın
Çelebi, Sayın Düzgün, Sayın Gök, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Dinçer ve Sayın Türmen.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 25 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Değerli milletvekilleri, biraz gerçekleri
konuşmaya ne dersiniz? Sadede gelelim. HSYKnın olayında bu
kadar fırtına koparılması, HSYKnın
yapısının referandumla değiştirilmesidir.
Arkasından, bugünkü tartışmaların hepsinin altında ne
var, hiç düşündünüz mü? Gerçekten sadece 17 Aralık mı?
Değil, öncesi var, öncesi var, daha öncesi var, 12 Eylüle kadar bunun bir
silsilesi var. Ne zamanki 12 Eylül askerî darbesiyle sıkıyönetim
askerî mahkemeleri kuruldu, işte bu HSYK, Kenan Evrenin
armağanı olarak bu ülkeye verildi ve 12 Eylül darbe Anayasasının
içine kondu.
O dönemde Anavatan
Partisi iktidara geldi, yine bu HSYK vardı, buna hükmedenler o dönemin
Millî Güvenlik Kuruluydu. Ulusalcı mı, seçkinci mi, milliyetçi mi,
dört eğilim mi, ne derseniz; belli güç odakları bu HSYKyı kendi
elinde tutuyordu ve istediğini yapıyordu.
1987de
sıkıyönetim mahkemeleri kalktı, devlet güvenlik mahkemeleri
devreye girdi. Yine bu süreçte HSYKnın yapısı aynen devam
ediyor, DYP-SHP koalisyonunda aynen devam ediyor ve ta ki en son bu
referandumda değiştirildi. Ne oldu? Geçmişten bu yana baktığınız
zaman hep olağanüstü mahkemelerin adil olmayan yargılamaları ve
operasyonları, kimi zaman bir gruba, bazen diğer gruba ve sonuçta
herkese yönelmiş bir uygulama olarak geldi. 17 Aralık olayında
da özel yetkili savcıların ve mahkemelerin ve polisin devreye
girmesiyle ortaya çıkan bir vaka üzerine bu çıkıyor.
Şimdi, şu
gerçeğe bakalım: HSYK 12 Eylül darbesinden bu yana değişti
mi? 12 Eylül referandumunda değiştirildiğini düşünüyorsunuz
değil mi? Olmadı işte, bir elden aldınız
O zaman,
kimine göre ulusalcı, kimine göre karma milliyetçi, o zaman derin
devletin, MGKnın hâkim olduğu bir HSYK vardı. Sonra siz
geldiniz ki geleneğinizin geliş biçimi itibarıyla en zayıf
olduğunuz alan yargıdır, açık söyleyeyim size, hukuk
alanınızdır; sizin iktidarınızın en zayıf
olduğu alandır. Bir odur. İkincisi tabipler örgütlenmesidir.
Üçüncüsü de Türk Mühendis ve Mimar Odalarıdır. Bu süreçte, işte
geldiğinizde iktidarınız mecbur kalmıştır,
cemaate, paralele teslim etmiştir. Şimdi, onun getirdiği
sıkıntılar size bumerang gibi dönünce cemaatten
alıyorsunuz, kendinize aldığınızı
zannediyorsunuz. Alamazsınız arkadaşlar. CHPyle MHPnin de
itirazını anlamıyorum, burada öyle bir kıyamet kopuyor.
Zaten yargıçlara bakın, savcılara bakın, bileşimine
bakın; çoğu ya CHPye ya da MHPye yakın yargıçlar,
savcılar var, biraz da bize yakınları var yani bizimki bile daha
çok AK PARTİninkinden.
Yani, şurada,
sadede gelelim: Siz neyin kavgasını yapıyorsunuz burada? Yani,
burada bir kavga gidiyor ama hiç kimse doğruyu konuşmuyor. Gelin, olağanüstü
yargıyı Türkiye adalet tarihinden silelim, gelin Terörle Mücadele
Kanununu silelim, gelin yargıyı
bağımsızlaştıralım, gelin yargıyı
tarafsızlaştıralım. Ulusal programlarda yer alıyordu,
yapamadık; Avrupa Birliğinin ilerleme raporlarında yer alıyor,
hep karşımıza çıkıyor, diyoruz ki: Adalet
Bakanlığı gelirse, bağlarsa kendine vesayet durumu
oluşur. Ve biz de ilkesel olarak karşıyız ama şu bir
gerçek ki bu değişiklik olduğu zaman daha çok CHPyle MHPnin
işine yarayacak. Şimdi, siz niye itiraz ediyorsunuz diye
düşünüyorum. Siz de bizim gibi doğru olarak, şeklî olarak
diyorsunuz ki: Evet, bu yargı vesayetidir. Evet, daha önce cemaatteydi,
şimdi Hükûmette olacak, daha önce de ulusal ve şey kesimlerdeydi. Ne
değişiyor arkadaşlar? Yargıçlar mı değişecek,
savcılar mı değişecek? Hayır, yine o mevcutlar
üzerinden yürüyecek.
Onun için, bu
sevgililer gününün son anlarının yarım saat sonra cadılar
gününe dönmemesi dileğiyle hepinize sevgiler sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 25 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"MADDE 25-
6087 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının
(d) bendi yürürlükten kaldırılmış; (e) ve (ı) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; (h) bendinde
yer alan "Teftiş Kurulu Başkanını, Teftiş Kurulu
başkan yardımcılarını, genel sekreter
yardımcılarını," ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
e) Kurul üyeleri
hakkındaki suç soruşturması ile disiplin soruşturma ve
kovuşturma işlemlerine ilişkin bu Kanunla verilen görevleri
yerine getirmek.
ı) Adli ve
idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme,
atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa
ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun
görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden
uzaklaştırma ile hakim ve savcılar hakkında denetim,
araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması
konularına münhasır olmak üzere yönetmelik çıkarmak ve genelge
düzenlemek."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, HSYK
Genel Kurulunun görevlerinde düzenleme yapılmaktadır. Buna göre
"Dairelerin kararlarına karşı yapılan itirazları
inceleyip karara bağlamak" görevi mevcut Kanun metninde olduğu
gibi Genel Kurula verilmekte; maddenin (e), (h) ve (ı) bentleri ise Adalet
Komisyonunun kabul ettiği şekliyle korunmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26ncı madde
üzerinde dört adet önerge vardır. İki önerge, maddenin Anayasaya
aykırılığı sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya aykırılık
önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 26 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Oya Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil Ürün Feramuz
Üstün Hilmi
Bilgin
Afyonkarahisar Gümüşhane Sivas
Madde 26 - 6087 sayılı Kanunun 8
inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
(2) Başkan, yukarıdaki esaslara göre
üyelerin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağını
belirler.
(3) Daire başkanları, her dairenin kendi
üyeleri içinden üye tam sayısının salt çoğunluyla
belirlenecek iki aday arasından, Genel Kurulca seçilir. Genel Kurulun ilk
toplantısında toplantı veya karar yeter sayısının
sağlanamaması halinde üç gün içinde yapılacak ikinci
toplantıda, katılanların en çok oyunu alan kişi daire
başkanı seçilmiş sayılır. Adalet
Bakanlığı Müsteşarı daire başkanı
seçilemez."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 26 ıncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Bengi Yıldız
Şırnak Bingöl Batman
İbrahim
Binici Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Şanlıurfa Iğdır
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 26. Maddesinin Anayasaya aykırı olması
sebebiyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya
Antalya Manisa
Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı Yusuf
Halaçoğlu
Tokat Konya Kayseri
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Fatma
Nur Serter Tufan
Köse Mahmut
Tanal
İstanbul Çorum İstanbul
Celal Dinçer Aylin Nazlıaka Ali Haydar Öner
İstanbul Ankara Isparta
Ali İhsan Köktürk
Zonguldak
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde söz isteyen?
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Bal
BAŞKAN
Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez
daha yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 26ncı maddesi tam bir korkunun, tam bir
telaşın eseri olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üç
tane dairesinden, öncelikle 1. Dairede, olabilirse 2. Dairede bir
kurtarılmış bölge yaratılmak suretiyle ortaya
çıkmış olan yolsuzlukları, ortaya çıkmış
olan usulsüzlükleri, rüşveti, kara parayı bastırabilmek için
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun tepesine AKP şapkası
geçirilmek amacıyla yapılmıştır. Dolayısıyla
kurulun 1. Dairesi 7 kişiyken her ne hikmettense 5 kişiye indirilmek suretiyle,
2. Dairesi 7 kişiyken her ne hikmettense bunu da 5 kişiye indirmek
suretiyle ve 11. Daireye de buradan zülfüyâre dokunulan, beğenilmeyen
üyeleri oraya aktarmak suretiyle bir kurtarılmış bölge,
kurtarılmış alan yaratıp, şu badireli, şu
netameli süreci Kurulun nüfuzunu yargı üzerinde kullanmak suretiyle
geçiştirmek istenilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu,
yargının siyasallaştırılmasının nasıl
milimetrik sayı hesaplarına
dönüştürüldüğünün en güzel örneğidir. Bu örnekle ortaya
çıkmıştır ki Adalet ve Kalkınma Partisinin ortaya
çıkan yolsuzluklarla ilgili olarak kapıldığı korkunun
ve telaşın ciddiyeti ve cesameti son derecede büyüktür. Bu üyelerin
aynı zamanda Adalet Bakanının yetkisi ile daireler arasında
değişiklik yapılması ve daireler arasındaki iş bölümünün
de ya da ortaya çıkan yoğun iş durumunda bir daireden diğer
daireye iş aktarımı da Adalet Bakanının yetkisine
verildiğine göre, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 3 dairesine
de bu şekilde Adalet Bakanlığının nüfuzu, Adalet
Bakanlığının otoritesi etkili olacaktır. Bu etki
doğrudan yargı organlarının üzerinde bir nüfuz
oluşturacak, oluşturulan nüfuz da yürütülen soruşturmalarda
Deniz Feneri davasında olduğu gibi, bu davaları sulandırmak,
bu davaları ortadan kaldırmak, bu davalarda bakan yakınlarının,
Başbakan yakınlarının ve AKPnin ileri gelenlerinin
herhangi bir şekilde kılına zarar gelmeden kurtarma amacına
yönelik. Bunu nereden anlıyoruz? Değerli arkadaşlarım, tape
kayıtlarına düştü, tape kayıtlarına düştü ki
İzmirdeki emniyet müdürü Bu valinin talimatıdır, vali de
biliyor, Ankara böyle istiyor. şeklindeki dayatmaları ve
sopanın ucunu göstererek soruşturmayla görevli olan emniyetin alt
birimlerindeki kaçakçılık, organize, mali şube, istihbarat birimlerinde
operasyon yapacak olan alt derecedeki emniyet görevlilerine Savcının
talimatını yerine getirmeyin, savcıyı Talimata
hazırlanıyoruz, operasyona hazırlanıyoruz. diyerek
kandırın ama katiyen operasyona başlamayın. Operasyona
başlamamanızı Ankara istiyor. şeklindeki talimatlara
dönüşmüştür. Bu talimatlar Ankaradan gittiğine göre ve biraz
önceki soru üzerine Sayın Bakan da Ben böyle bir talimat vermedim.
diyerek tamamen ve külliyen reddedip namus ve şeref meselesini de ortaya
koyduğuna göre Ankaradan bu talimatı İzmire kim
vermiştir? Bu talimatın verildiği ses kayıtlarıyla
tespit edildiğine göre ve bu kayıtlar da doğrudan yargıyla
ilgili bir işlemle ilişkili olduğuna göre, Adalet Bakanı
olarak, bu talimatı verenlere ve talimata aracı kılanlara ne
gibi bir işlem yapacaktır? Eğer böyle bir işlem
yapılmıyor ise -ki ben inanıyorum ki yapılmadı
şimdiye kadar- bundan sonra yapılacağını da
zannetmiyorum. O takdirde bu yasanın niçin getirildiğinin gerçek
sebebi İzmirdeki soruşturmaları durdurmak isteyen iradenin
aynısı olduğu, ortaya çıkmaktadır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şeref ve haysiyet iddiasını PKKyla
görüşmede kaybedenler de belli zaten!
FARUK BAL (Devamla)
Evet.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlarım, hepimiz aklıselim sahibiyiz,
hakkın ziyanına, hakkın teslimine alet olabilecek, bunu engelleyebilecek
işlemlerden vazgeçmemiz gerekiyor diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde
diğer konuşmacı
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Unuttunuz değil mi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ali İhsan Köktürk.
BAŞKAN
Ali
İhsan Köktürk, Zonguldak Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklif gibi görünen
tasarının 26ncı maddesindeki önerge üzerine söz aldım.
Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
bu maddesi, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulundaki dairelerin üye
sayısını, daire üyelerinin kimin tarafından
belirleneceğini ve daire başkanlarının seçimini yeniden
düzenlemektedir. Bu hâliyle de maddeyle getirilen değişiklik,
tasarının en can alıcı, en ardıl düşünceli ve en
hukuksuz düzenlemelerinden birisi olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yürürlükteki yasaya göre, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu
3 daireden oluşmakta ve her dairede 7 üye görev yapmaktadır ve bu
dairelerdeki görev yapacak üyeler genel kurulca seçimle karar verilmektedir.
Ayrıca, yine Genel Kurul, her dairenin kendi üyeleri arasından bir
daire başkanını seçmektedir. Ancak, Adalet Komisyonunda iktidar
partisi milletvekillerinin kabulleriyle dairelerin 7,7,7 olan sayısı
5,5,11 olarak değiştirilmiş, dairelerin üyelerini belirleme
yetkisi Genel Kuruldan alınarak Adalet Bakanına verilmiş ve
ayrıca Genel Kurulun her dairenin üyeleri arasından daire
başkanını seçme yetkisi dairelerin önereceği 2 üye
arasından seçim yapılacağı şeklinde bir düzenleme
getirilerek sınırlandırılmıştı.
Değerli
milletvekilleri, bu şekilde, Adalet Bakanı, dairelerin
oluşumunda, üyelerin dairelere dağılımında ve daire
başkanlarının seçiminde mutlak bir pozisyona yani hâkim bir
pozisyona getirilerek kurulun bağımsızlığı
tamamen ortadan kaldırılmıştı. Şimdi, az önce
grup başkan vekillerimiz ve Adalet Bakanı, iktidar partisinin de grup
başkan vekilleriyle içeride yaptığımız
değerlendirmede bu konuda Sayın Bakan bir değişiklik
önergesi getirilerek hukuka aykırılığın
giderileceğini bize ifade etmişti ve nitekim bu maddeyle ilgili bir
önerge Genel Kurula sunuldu. Ancak, değerli arkadaşlar, burada yeni
bir matematiksel hesapla 5,5,11 olarak değiştirilecek daire
sayısı yeniden 7,7,7 hâline getirilmekte. Ancak, asıl kurulun
bağımsızlığını ortadan kaldıran,
dairelerin üyelerini belirleme yetkisi maalesef yine Genel Kuruldan
alınarak Adalet Bakanına verilmekte. Yine, Anayasaya
aykırı olarak, Genel Kurulun sınırsız bir şekilde
kullanacağı daire üyeleri arasından daire
başkanını seçme yetkisi dairenin önereceği 2 üye
arasından seçim yapmak suretiyle sınırlandırılmakta.
Yani, dairelerin oluşumunda, hangi üyenin hangi dairede görev
yapmasında Adalet Bakanının mutlak hâkim pozisyonu bu önergeyle
de korunmakta.
Değerli
arkadaşlar, yargı ve yargıç
bağımsızlığından söz edebilmek için sadece
mahkemelerin bağımsızlığı yeterli değil, tüm
evrensel hukuk normlarına göre mahkemeler üzerinde, hâkimler üzerinde
yetki kullanan üst hukuk kurullarının da yani bizim ülkemiz söz
konusu olduğunda Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunun ve Adalet
Akademisinin de bağımsız olması gerekir. Ancak, siz, bu
düzenlemeyle dairelerin üyelerini belirleme yetkisini yargının üst
kuruluşundan, Genel Kuruldan alarak yürütmeye yani Adalet Bakanına
veriyorsunuz yani yargının en yetkili kurulunda Adalet
Bakanını mutlak yetkili, mutlak hâkim hâline getiriyorsunuz. Ondan
sonra da Bu yasa Anayasaya aykırı değildir, bu yasa
meşrudur, uluslararası hukuk normlarına uygundur. diyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, lütfen, ne yaptığımıza bakalım yani
hakikaten neler yapıyoruz bir düşünelim, şu tasarılar
önümüze geldiğinde, şu önergeler önümüze geldiğinde lütfen
değerlendirelim. Hukuk hepimize lazım, hukuk devleti hepimize
lazım. Bu düzenlemeyle maalesef kuvvetler ayrılığı
ilkesi, hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmakta, âdeta ülkenin
rejimi değiştirilmekte. Yaptığınız işin ne
olur farkına varın, sorumluluğunuzun bilincinde olun.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerimle bu maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve talep ediyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.44
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Beşinci Oturumunu açıyorum.
26ncı madde
üzerinde aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık
önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeleri yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Üye
seçimine ilişkin bu düzenleme yargı
bağımsızlığını teminat altına alacak
bir düzenleme değildir. Kurulun üyeleri, birçok kurumdan, çeşitli
olmalı ve bu seçim kaynağından seçilerek gelmiş
kişiler arasından yapılmalıdır. Bürokratik ve
antidemokratik bu yapının kırılması yargının
bağımsız niteliği kazanması için bu maddenin teklif
metninden çıkarılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 26 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
Madde 26 - 6087
sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(2) Başkan, yukarıdaki esaslara göre
üyelerin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev
yapacağını belirler.
(3) Daire başkanları, her dairenin kendi
üyeleri içinden üye tam sayısının salt çoğunluyla
belirlenecek iki aday arasından, Genel Kurulca seçilir. Genel Kurulun ilk
toplantısında toplantı veya karar yeter sayısının
sağlanamaması halinde üç gün içinde yapılacak ikinci
toplantıda, katılanların en çok oyunu alan kişi daire
başkanı seçilmiş sayılır. Adalet
Bakanlığı Müsteşarı daire başkanı seçilemez."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Önergeyle,
dairelerin oluşumuna ilişkin, Kanunun 8 inci maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen esaslar korunmakta; üyelerin görev
yapacakları dairelerin ise birinci fıkrada öngörülen esaslara göre
Başkan tarafından belirlenmesi hükme bağlanmaktadır.
Ayrıca daire başkanlarının seçimine ilişkin usul
konusunda Adalet Komisyonunun kabul ettiği metin korunmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Bu önergelerden son üç önerge maddenin
anayasaya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir. Önergeleri okutup, öncelikle Anayasaya
aykırılık önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 27 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil Ürün Feramuz
Üstün Hilmi
Bilgin
Afyonkarahisar Gümüşhane Sivas
"MADDE 27- 6087
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (ç)
bendinde yer alan "soruşturma işlemleri" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ile inceleme ve soruşturma yapılmasına yer
olmadığına ilişkin işlemler" ibaresi
eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 27 inci maddesinin
Anayasaya aykırılık sebebiyle kaldırılmasını
arz ve teklif ederim.
Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Bengi Yıldız
Şırnak Bingöl Batman
İbrahim
Binici Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Şanlıurfa Iğdır
Van
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri
Faruk Bal Mehmet Günal Erkan Akçay
Konya Antalya Manisa
Reşat Doğru Mustafa Kalaycı Yusuf Halaçoğlu
Tokat Konya Kayseri
Aynı mahiyetteki son önergenin imza sahipleri
Ali İhsan
Köktürk Ali Haydar Öner Aylin Nazlıaka
Zonguldak Isparta Ankara
Mahmut Tanal Celal Dinçer Tufan Köse
İstanbul
İstanbul Çorum
Fatma Nur Serter
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor
musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNELOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen Faruk Bal,
Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddeden önce görüştüğümüz madde üzerinde Adalet
ve Kalkınma Partisi bir önerge verdi. Bu önergeyle, milimetrik bir
şekilde, HSYK içerisindeki 1. Dairenin kurtarılmış bir
bölge hâline getirilebilmesi, 2. Dairenin kurtarılmış bir bölge
hâline getirilebilmesi ve 3. Daireye de bu dairelerden beğenilmeyen
üyelerin gönderilmesine ilişkin madde düzeltildi, eski hâline iade edildi.
İşte temel sorun da burada. Parlamenter demokrasinin en kötü
uygulamasının yapıldığı, Adalet ve Kalkınma
Partisi çoğunluğunun ortaya koyduğu temel sorun burada ve
parlamenter demokrasinin muhalefet anlayışının
yaratmış olduğu temel demokratik sorun da burada.
Değerli milletvekilleri, üç tane muhalefet
şekli vardır, üç tane muhalefet şekli. Bir: Parlamenter demokraside
iktidar çoğunluğunu yaratan partinin kendi içerisinde, kendi
bakanlarının, kendi hükümetlerinin durumları hakkında,
gidişatları hakkında parti içerisinde, grup
toplantılarında yapacakları muhalefettir. Bu muhalefet
şekli Adalet ve Kalkınma Partisinde işlememektedir çünkü biat
kültürü vardır. İşte bu biat kültürü ve parti içi muhalefetin
işlemiyor olması Türkiyeyi bu noktaya getirmiştir.
İkinci
muhalefet şekliyse, diğer partilerin, Mecliste bulunan diğer
siyasi partilerin uyarılarına kulak tıkama işidir. Adalet
ve Kalkınma Partisinin biraz önceki önerisiyle değiştirilen
maddenin gerek Adalet Komisyonunda gerek müzakere olmamasına rağmen
Anayasa Komisyonunda muhalefet tarafından, en azından Milliyetçi Hareket
Partisi tarafından eleştirisi yapılmıştır.
Muhalefetin uyarısına ve uyarıcı nitelikteki
görüşlerine Adalet ve Kalkınma Partisi kulaklarını
tıkamıştır, Türkiyeyi bu hâle getirmiştir.
Peki bu önerge niye
verilmiştir, niye değiştirilmiştir?
OKTAY VURAL
(İzmir) AB talimat verdi!
FARUK BAL (Devamla)
Niye olduğunu anlamamız için üçüncü muhalefetin nereden
geldiğine bakmamız lazım. Üçüncü muhalefet ise yurt
dışındaki birtakım kurum, kuruluşların
yapmış olduğu uyarılardır. Bu kanun teklifi Meclis
gündemine geldikten sonra Sayın Başbakan apar topar Avrupa
Birliğine gitti. Avrupa Birliğinde, yüzüne karşı,
yargının siyasallaştırıldığı,
Türkiyede basın özgürlüğünün ortadan
kaldırıldığı, yargıya güvenin ortadan
kalktığı açık ve net bir şekilde anlatıldı
ve bir başka şey daha, bizzat, ben şahsım olarak bizzat
duydum, gördüm, şahit oldum o seyahate iştirak eden sayın
milletvekilleriyle birlikte. Türkiyenin Avrupada çıkarlarına ve
politikalarına en çok müzahir olan ülkelerden birisi İtalyadır.
İtalya Cumhurbaşkanı, görüştükleri konu bir ekonomik ve sosyal
konu olmasına rağmen, Sayın Gülün yüzüne karşı,
Türkiyede yargı bağımsızlığının
gidişatı hakkında endişeleri olduğunu açık ve net
bir şekilde ifade etmiştir.
İşte,
Türkiyede kendi partisi içerisinde muhalefet etkisiz, diğer siyasi
partilerin uyarılarına karşı kulakları
tıkalı olan Adalet ve Kalkınma Partisinin
dışarıdan aldığı uyarılara
uymasının sonucu olarak yargının geldiği hâl bu
vaziyettedir.
Aziz
milletvekilleri, hepimiz bu ülkede bir gemi içerisindeyiz. Her şeyden
feragat edebiliriz, her yokluğa dayanabiliriz ama kâinatın üzerinde
oturmuş olduğu adalet duygusundan hiç kimsenin feragat etmesi ve
adaletsizliğe tahammül etmesi mümkün değildir. Bu soruna bir çözüm
bulunması lazım. Bu soruna çözüm Adalet ve Kalkınma Partisinin
Anayasaya, evrensel demokrasiye, evrensel değerlere ve parlamenter
demokrasinin özüne ve sözüne aykırı olan bu teklif değildir.
Çare, uzlaşma ortamı içerisinde yargıyı tarafsız,
bağımsız ve hâkim teminatına kavuşturacak bir şekilde
bulunması gerekiyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde
diğer söz sahibi Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, burada bir kanun teklifi
üzerinde oldukça da zaman zaman gerilimli geçen bir görüşme
yapıyoruz. Adalet Komisyonunda bu teklif görüşülürken başlayan
gerilim hâlâ devam ediyor. Bunun bir tane sebebi var. Bu Parlamentoda birçok
kanun teklifini görüştük, tasarıyı görüştük ama hiç
birisinde bu ölçüde gerilim yaşamadık. İki kanun
görüşülürken bu Parlamentoda ciddi tartışmalar ve
çatışmalar yaşandı, hatırlayın. Birisi,
eğitimi kökten değiştiren 4+4+4 yasasıyla Türkiye'nin
tamamen anlayışını değiştirmek üzere atılan
adım Parlamentoda ve toplumun önemli bir kesiminde ciddi hassasiyet
yarattı. Birisi de bu.
Değerli
milletvekilleri, bakın, bugün burada sıradan bir kurulun
yapısını ve işleyişini değiştiren kanun
teklifini görüşmüyoruz. Bugün burada Türkiye'nin demokrasisiyle ilgili
geleceğini görüşüyoruz. Rahatsız oluyorsunuz. Biraz önce
milletvekili arkadaşımız kürsüden Başbakan için diktatör
dediğinde rahatsız oluyorsunuz. Rahatsız olmayın. Bugüne
kadarki uygulamaların tamamı ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanının diktatörlük sevdası içerisinde olduğunu
gösteriyor. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Hadi oradan be!
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Türkiye demokrasisini tasfiye etme süreci içerisinde
olduğunuzu gösteriyor.
BAŞKAN
Sayın Tezcan, lütfen
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sakin, sakin, Bülent Bey, sakin
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Bakın değerli arkadaşlar
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sakin, sakin
Bağırma, sakin
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Ben sakinim. Siz rahat olun, siz rahat olun, siz sakin olun.
Bakın,
şimdi
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Hakaret etmeden konuşamaz mısın sen?
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Hakaret etmiyorum, diktatör diyorum, diktatör.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Ne? Ne? O zaman provokatörlük yapıyorsun.
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Demokrasiyi tasfiye eden, hukuku tasfiye eden
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Aynaya bak, aynaya!
BÜLENT TEZCAN
(Devamla)
bütün devlet güçlerini kendi elinde ve kontrolünde tutmaya
çalışan bir düzen kurma peşindesiniz.
CUMA İÇTEN
(Diyarbakır) Diktatörlüğünüzü 1940lı yıllarda gördük.
Siz diktatörsünüz, siz diktatörsünüz, diktatör!
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Bakın, bu teklifle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu
doğrudan doğruya iktidarın bir kolu hâline getirmeye
çalışıyorsunuz. Bunun bir tane sebebi var
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Seçimle gelmiş, seçimle.
CUMA İÇTEN
(Diyarbakır) 1937lerdeki diktatörlüğü konuşalım,
1940ları konuşalım.
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Yolsuzluklarınız ortaya çıktı, çarşaf
yırtıldı, arkadaki kirli çamaşırlar çıktı,
bunu örtmek için yargının üzerinde çullandınız;
savcıları, hâkimleri kontrol altına almaya
çalışıyorsunuz.
CUMA İÇTEN
(Diyarbakır) Astığınız insanları
konuşalım.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya, Bülent Bey, şu kongrede sen divandaydın.
Sarıgülün genel başkanlığa aday olduğunda sen
divandaydın. Hani o konuşurken kafa sallıyordun orada.
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Bakın, millî irade sadece ve sadece Parlamento eliyle
yolsuzlukları örtme iradesi değildir, millî irade milletin namusudur,
millî irade milletin onurudur. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Cuntacılarla
iş birliği yapan kim? Cuntacılarla iş birliği yapan
kim?
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Milletin onurunu ve namusunu kurtarmak isteyenler yolsuzluğa
evet diyemezler. Yolsuzluğun üstünü örtmek için kanun teklifi
çıkaranlar milletin onuru ve namusuyla oynuyorlardır ve hiçbir zaman
dönüp de millî iradeden bahsedemezsiniz.
CUMA İÇTEN
(Diyarbakır) Sizin zihniyetiniz diktatör! Siz askerlerden emir
alırsınız!
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Hep vesayetten beslendiniz, hep.
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Bakın, bu kanunda ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar bulunan
kişi bugün salındı. Niye salındı? Nasıl
salındı?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Biz mi saldık?
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Yaptığınız operasyonla salındı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah Allah!
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) Şimdi, 4,5 milyon doların hesabını veremediniz,
ayakkabı kutularının hesabını veremediniz
RECEP ÖZEL
(Isparta) Verdik, veriyoruz, veririz.
BÜLENT TEZCAN
(Devamla)
para kasalarının hesabını veremediniz,
hırsızlığın hesabını veremediniz
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hadi oradan be!
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
yolsuzluğun
hesabını veremediniz ama bir şeyi çok iyi biliyorsunuz, bir
şeyi çok iyi yapıyorsunuz, yavuz
hırsız rolünü çok iyi oynuyorsunuz. Yavuz hırsız ev
sahibini bastırırmış. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hadi oradan be! Hadi oradan be!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Şu anda yaptığınız budur. Bu kanun
teklifi yavuz hırsız teklifidir. Ev sahibini bastırmak üzere
milletin, memleketin varlığını soyarken, beytülmale el
uzatırken, beytülmali soyarken yavuz hırsızsınız.
Şimdi bunun kanun teklifini çıkarmaya çalışıyorsunuz.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Hadi oradan be! Hadi oradan be!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Bakın, bu kanun teklifi çıktığı
zaman
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) İSKİyi hatırla...
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Bu kanun teklifi çıktığı zaman salma
saldığınız iş adamlarıyla beraber soyduğunuz
beytülmalin soyulmasını önleyen idare mahkemelerinde hâkim
bırakmayacaksınız.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hadi oradan be! Hadi oradan be!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Evlatlarınızın saadet zinciri içerisindeki
yolsuzluk zincirini soruşturan savcı
bırakmayacaksınız.
CUMA
İÇTEN (Diyarbakır) İdam sehpalarını
konuşalım.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Türkiyede namusuyla, vicdanıyla hukuku savunmak
isteyen hâkimlere fırsat vermeyeceksiniz. Onun için isyan ediyoruz, onun
için bağırıyoruz, onun için sesimizi yükseltiyoruz.
CUMA
İÇTEN (Diyarbakır) İSKİyi konuşalım,
İzmiri konuşalım.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Demokrasinin ve kamu vicdanının, toplum
vicdanının sesi olmak için geldik. Biz yemin ettik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tezcan, teşekkür ediyorum.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Biz yemin ettik, bu milletin onurunu ve namusunu korumak
üzere yemin ettik.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hadi oradan!
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) 30 Martta kamuoyu sesini yükseltecek. 30 Martta
yükseltecek sesini.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Siz beytülmali soyduğunuz için
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hadi oradan! Hadi oradan!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla)
tarihimizden bu yana gelen misyonumuza
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hadi oradan, hadi!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Tapeler şimdi düştü, dinleyin. Etilerdeki
hazine arazisini, Etilerdeki polis arazisini
(Gürültüler)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Nereden biliyorsun sen?
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) İSKİye gel, İSKİye.
BAŞKAN
Sayın Tezcan, lütfen
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Süre bitti, süre.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da telefon
tapelerinden İnternete düştü. Gidin dinleyin.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Süre bitti, süre.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Şimdi bunlar yayınlanmasın diye, hâkimler
bunların üzerine gitmesin diye
BAŞKAN
Sayın Tezcan, lütfen
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ama işgal ediyor
şu anda.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla)
savcılar bunların üzerine gitmesin diye kanun
değiştirmeye
(Gürültüler)
CUMA
İÇTEN (Diyarbakır) Süre bitti, süre.
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Demokrasinin kürsüsünde
(Gürültüler)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hadi oradan be! Kürsüyü işgal ediyorsun.
BAŞKAN
Önergeler üzerindeki gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Dairelerin hâkim ve savcıları mesleğe kabul ile başlayan ve
meslekteki tüm süreçlerini denetimini kadrolaşmaya yol açacak biçimde
düzenleyen bu maddenin teklif metninden çıkarılması
önerilmiştir.
(Hatip
kürsüsü önünde toplanmalar, gürültüler)
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Bu kürsü, bu demokrasi varsa
(Gürültüler)
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Bu da hırsızlık! Bu da
hırsızlık!
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Süren bitti! Süren bitti!
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
(Gürültüler)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Böyle bir şey olmaz ama!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) - Demokrasinin, Parlamentonun
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Kürsüyü işgal mi ediyorsun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Arkadaşlar bırakın ya.
İftiralarına devam etsin. Susun. Ramazan sus!
BAŞKAN
- Kabul etmeyenler
Evet, önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum
(Gürültüler)
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Ben zorlamayla değil, size demokrasiyi
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Her istediğin zaman oh, iyi!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Konuşacağım
SONER
AKSOY (Kütahya) Sen de hırsızsın!
BÜLENT
TEZCAN (Devamla) Canının istediği zaman
(Gürültüler)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Ya böyle bir şey var mı ya!
BAŞKAN
- Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.08
ON ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 00.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Altıncı Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Emir erisin ne olacak, Meclis Başkan Vekili
değil!
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Kan döküldü, nasıl devam edilecek?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, önergedeyiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, fiilî olarak burada kan döküldü. Lütfen,
istirham ediyorum; bununla ilgili sorumlusu kimse, Meclis olarak hep beraber,
birlikte bunun hesabını soralım, ondan sonra millet iradesini
çözeceksiniz.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Sorumlusu kürsü işgalidir. Kürsü
işgalidir sorumlusu.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Vakti dolduğu hâlde kürsüyü
boşaltmadı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakın, güzel görüntüler değil Sayın Başkan.
BAŞKAN
Anladım da, nereden kaynaklanıyor Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Nereden kaynaklanmışsa bulalım.
BAŞKAN Öyle
mi olur yani? Ne demek yani? Nereden
kaynaklanırsa bulalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Nereden kaynaklanmışsa bulalım diyorum.
Soralım
BAŞKAN
Bulalım
Buyurun bulalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet.
BAŞKAN -
Nasıl bulacaksak bulalım. Buyurun.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Terörle yasa çıkar mı?
BAŞKAN -
Lütfen yani. Şu şekilde bir anlayış olur mu? Muhalefet
anlayışı, iktidar anlayışı olur mu? Herkesin
anlayışlı davranması gerekir. (Gürültüler)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Olur mu öyle bir şey yahu!
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Kürsüyü işgal edemezsin! Otur yerine!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Konuşma, kes
sesini!
OKTAY VURAL (İzmir) Değmez ya, vallahi
değmez ya.
BAŞKAN Grup başkan vekillerini davet ediyorum
ve birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.21
ON YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Yedinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun, sırasıyla
Sayın Vural,
konuşacaksanız sisteme girin lütfen.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
17.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Genel Kurulda yaşanan
şiddet olaylarına ve 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine bu şartlarda devam edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten,
Parlamentomuz artık uçan tekmeler, fırlatılan iPadler, kan,
bunlarla anılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi
şahsiyeti olduğu kadar, milletvekillerinin gerçekten böyle bir ortam
içerisinde karşılıklı çatışma noktasına
gelmesi, fiilî bir noktaya gelmesi kabul edilemez. Dolayısıyla,
burada ben özellikle 2 siyasi partiye de sakin olmalarını tavsiye
ediyorum. Meydan muharebesiyle olmaz bu işler. Bunlarla ilgili Meclis
Başkanı, idare amirleri vardır. Bunlarla ilgili olarak
karşılıklı olarak yumruklaşma, birbirini dövmekle bu
mesele halledilmez.
O bakımdan, bu
konuda şiddetten, karşılıklı olarak yumruk sallamaktan
vazgeçecek böyle bir ortamı doğurmama konusunda azami ihtimam
gösterilmesi gerektiğini
Sizin daha önce yaptığınız
gibi uygulamalarla bunlarla ilgili zamanında karar vermek suretiyle böyle
bir ortamın oluşmamasına da katkı
sağlamıştınız. Umarım, bundan sonraki ortam
içerisinde bunlar yaşanmaz ama Sayın Başkan, Meclisimizde yani
kan görülüyor artık. Bu nereye varacak? Bunun sonu yok, gerçekten yok ve
böyle olduğu zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin suçu değildir
diyorum bakın. Yani bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisine Böyle oldu,
Mecliste olanlar böyle yaptı. diyerek tamamını kötülemeye
yönelik hiçbir girişimi kabul etmemiz mümkün değil. Kimse sorumlusu,
bulunsun, cezası verilsin. Bu işlere bulaşmayan
milletvekillerini ya da Türkiye Büyük Millet Meclisinin tamamını
böylesine bir kavganın içerisinde göstermek suretiyle, ayıbı
olarak göstermek doğru değildir. Ayıbı kim
yapmışsa o ayıp ona aittir.
O zaman
yapacağımız iş, bu ayıbı yapanlarla ilgili, bu
yanlışı yapanlarla ilgili tespiti yapıp hep beraber
birlikte tedbiri almak suretiyle kürsü dokunulmazlığını
dikkate alarak hakarete varmayacak ifadelerle -ağır eleştiri
bile olsa- bu konuda sözleri söyleme hürriyetini temin etmek lazım, bu
işi böyle bitirmek lazım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Altay,
buyurun.
18.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Genel Kurulda yaşanan şiddet
olaylarına ve 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine bu şartlarda devam edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu an
itibarıyla, ben 3 biliyorum, belki 4 milletvekilimiz Meclise yakın
hastanelerde. Bu olayların
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) Nasıl istiyorsunuz? Nasıl istiyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun siz; müdahale yaptım ben, buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Evet, Parlamentoda maalesef kan akmıştır. Sayın
Vuralın dediği gibi, bir kere, bu gelişmeyle ilgili bir
işlem yapmadan, hiçbir şey yaşanmamış, hiçbir şey
olmamış gibi bu 523 sıra sayılı Teklife devam etme
ısrarınızı anlamış değilim. İktidar
partisi doğal olarak teklifinin bir an önce geçmesini isteyebilir. Siz,
Meclisin şu anda Başkanısınız. Bu gergin ortamda buna
bu şekilde devam etmek, bir kere, yeni olaylara yol açmaya imkân
verebilir, verir demiyorum.
Ancak, önce
şurada bir anlaşmamız lazım iktidarla: O kürsü, AKPnin
kürsüsü değil.
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) - CHPnin de değil.
MUSTAFA
ŞAHİN (Malatya) CHPnin hiç değil.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Elbette değil, elbette, elbette.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) İşte, görüyorsunuz tavrı Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Ya, bir dinlemesini
öğrenin!
O kürsü Cumhuriyet
Halk Partisinin, o kürsü Milliyetçi Hareket Partisinin, o kürsü BDPnin, o
kürsü milletin kürsüsüdür.
ZELKİF KAZDAL
(Ankara) - İşgal edilemez.
MUSTAFA
ŞAHİN (Malatya) - Konuşması bitince ayrılsın.
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Parlamentolarda belli süreyle kürsüde fazla kalmak bir pasif
direniş diye algılanmalıdır. Velev ki Mecliste idare
amirleri vardır, idare amirlerinin görevi bellidir. O kürsüyü herhangi bir
milletvekili gereğinden fazla işgal ettiği zaman o kürsüden o
milletvekilini derdest etmek, atmak sizin işiniz değildir. Buna bir
daha tevessül etmeyeceğinizi umuyorum. Buna hakkınız yok. Bu,
Başkanlık Divanının, Sayın Başkanın ve idare
amirlerinin işidir. Bir daha buna tevessül ederseniz daha vahim
şeyler olur değerli arkadaşlar. Siyaseten ayrı
düşünebiliriz, siyaseten ayrı
MEHMET ALTAY
(Uşak) Ne olacak?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ne olacak? Çıkayım şimdi oraya geleyim hadi indirin
beni bakayım. Ayıp ya! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Eşkıya mısınız siz? Böyle şey olur mu?
Oturun, susun, bir
dinleyin, bir grup başkan vekili konuşuyor burada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Karşılıklı bir şey
değil ki bu. Ee, bizi azarlıyor
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, talebimiz
öncelikle şu: Bu yaşanan olaylarla ilgili bir tetkik yapmanız,
bir değerlendirme yapmanız lazım. Olaylara sebep olan, gerekirse
bizim arkadaşımız, hiç fark etmez, bunlara bir ceza verilmesi
lazım.
BAŞKAN
Sayın Altay, içeride görüntüleri hep birlikte izledik, hep birlikte
dinledik.
ENGİN ALTAY
(Sinop) İzledik. Var mı görüntü? Görüntüler mutlaka var ama gelmedi
içeriye.
Böyle bir şey
olabilir mi Sayın Başkan? Sizi sağduyuya davet ediyorum, sizi
yansızlığa, tarafsızlığa davet ediyorum.
İktidarın acelesi olabilir ama sizin bu tutumunuz
BAŞKAN
Sayın Altay, ne yaptım da ben yanlı veya taraflı
davrandım?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, niye bu hırs, ısrarınız,
bir an önce kanunu görüşelim? Ara verin, tekrar tetkik edelim, dinleyelim
bütün partilerden milletvekillerini. Ya, bir milletvekilinin Parlamentoda,
şurada kan lekesi var, bu size dokunmuyor mu Sayın Başkan?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bayram Özçeliki ne yapacağız?
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Boğazını sıkarken iyiydi tabii.
ENGİN ALTAY
(Sinop) İktidar partisi milletvekilinin de eli
kırılmış, olmasaydı, milletvekilimizin burnu
kırılmış. Böyle bir tablo içerisinde, yani, Hadi, hiçbir
şey yok. Bizim acelemiz var. Gümrükten mal mı kaçıyor
Sayın Başkan? Bu kadar aceleydi, bu kanunu geçen hafta niye geri
çektiniz? Böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan, sayın bakanlar?
Çok rica ediyorum ya! Hiçbir şey, bir insandan akacak bir damla kandan
daha kıymetli olamaz. Olmaz, rica ediyorum. Bakanları, Hükûmeti,
iktidar partisini ve Başkanlık Divanını sağduyuya
davet ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Elitaş, buyurun.
19.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra sayılı Kanun
Teklifini geri çekme gibi bir durumun söz konusu olmadığına,
görüşmelerin İç Tüzük hükümlerine göre ve daha sakin bir şekilde
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Önce şunu
ifade edeyim: Bu konuyla ilgili geri çekme diye bir durum söz konusu
değil. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Sayın
Cumhurbaşkanını ziyaretinden sonra Anayasa
değişikliğiyle ilgili yaptığı çağrı
üzerine, AK PARTİ Grubu ve Sayın Bakan birlikte diğer siyasi
parti gruplarını ziyaret etmiştir ama sonuç
alınamamıştır. Sonuç alınamaması üzerine biz bu
kanunu çıkaracağımızı dün siyasi parti gruplarına
ifade ettik, söyledik. Türkiye Büyük Millet Meclisi de zaten
aldığı karar gereğince, gündemindeki kanunları
bitimine kadar diye de karar almış, bu şekilde de devam
edecek.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Böyle bir şey olur mu ya?
İZZET
ÇETİN (Ankara) Köle mi bu milletvekilleri?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama şunu açık ve net ifade ediyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına karar
aldığı süre içerisinde, hiç kimse talimatla, emirle, zorla veya
ayaklarına zincir vurularak, prangaya konularak burada tutulmuyor. Zaten
muhalefet partilerinin içerisinde bir kişi oldukları zaman karar
yeter sayısı isteyerek iktidar partisinin
varlığını değerlendirebiliyorlar. Bana arkadan laf atan
arkadaşlara diyorum ki burada grup başkan vekilleriniz herhâlde sizi
zorla tutmuyorlar, isteyen evine gidebilir. Nitekim 130 kişilik grupta
25-30 kişiyle burada devam ediyorsunuz.
Kürsüye çıkan her konuşmacı eleştiri
yapabilir, ağır olabilir, incitici olabilir ama bütün AK PARTİ
Grubunu, Hükûmetimizi hırsızlıkla, yolsuzlukla
suçladığı takdirde, henüz ortada net olarak ortaya
çıkmış bir şey yokken, sadece tapelerle, sadece
görüntülerle ortaya çıkan meseleyi, yargı aşamasında olan
bir şeyi suçlayarak bir noktaya gidemezseniz. Siz gerekli müsamahayı
gösteriyorsunuz.
Parlamentoda, demokrasilerde muhakkak ki direniş
vardır. Dün, milletvekili arkadaşımızın biri
ağzına bant bağlayarak pasif direnişini göstermiştir.
O pasif direniş, kendisine verilen hak doğrultusunda ancak
kullanılabilir ama benim biraz önce, oturumu kapatmazdan önce, önerge
sırası varken, sıra bana gelmişken benim görüşmemi
engellemek adına orada kürsüyü işgal ederek durması pasif
direniş değil, AK PARTİ iktidarının veya başka
bir siyasi parti grubunun hakkından çalmaktır. Bunu açık ve net şekilde
ortaya koymamız gerekir.
Sayın Başkan, bakın,
yaptığım konuşmada dedim ki: İç Tüzükün bu
yapılan sözlerle ilgili, İç Tüzükün düzgün bir konuşmaya davet
etmeyle ilgili verdiği hükümleri, İç Tüzükün cezayla ilgili ortaya
koyduğu hükümleri icra etmediğimiz takdirde,
uygulamadığımız takdirde bunlar devam eder. Şunu ifade
ediyorum: Görüyorum, biz bu yasayı çıkarmak için gayret gösteriyoruz.
Ha, acelemiz de yok, ne zaman çıkarsa. Hiç de başka engellemelerle
ilgili karşı bir şey de yapmıyoruz, sakin sakin dinliyoruz.
Ne zamana kadar? Hem Hükûmetimizi hem grubumuzu hem de bize milyonlarca oy
veren insanımızı töhmet altında bırakan iftiralarla
karşı karşıya kaldığımızda milletvekili
arkadaşlarımız Sakin ol, bağırmadan konuş. diye
hatibi uyarma gayreti içerisindeler. Tutanakları birlikte izledik,
görüntüleri takip ettik, buradan laf atan arkadaşlarımızın
hiçbirinde hakaret yok ama konuşmacı
Hırsızsınız, hırsızsınız. diye ifade
ettiği takdirde, bu da muhakkak ki vicdanları yaralar.
Sayın
Başkan, grup başkan vekilleri olarak bize önemli görevler
düşmektedir. Milletvekili arkadaşlarımızı
sakinleştirmek bizim görevimizdir. Orada kürsüyü zamanından fazla
kullanan arkadaşımızı uyarmak önce diğer siyasi parti
grup yetkililerinin, grup başkan vekillerinin ve o grubun idare amirinin
görevidir. O anlamda, ben siyasi parti grup başkan vekillerine, tüm
milletvekili arkadaşlarımıza, AK PARTİ ve diğer grup milletvekili
arkadaşlarımıza, sakin bir şekilde bu ortamı devam
ettirmemizi ve bu kanunu yasalaştırmamızı diliyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN Evet,
diğer önergeyi okutuyorum:
ENGİN ALTAY
(Sinop) Devam ediyorsunuz yani!
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, el insaf!
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekili
İZZET
ÇETİN (Ankara) - Köle mi bu milletvekilleri? Saat kaç, köle mi ya? Ne
kadar utanmazlık bu böyle? Ne kadar hayâsızlık böyle ya!
İnsanda vicdan olur.
MUSA ÇAM
(İzmir) Dün üçe kadar çalıştık, bugün de saat bir buçuk
olmuş; ayıp denen bir şey var!
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ayıp denen bir şey var!
HASAN ÖREN (Manisa)
Siz niye değişiyorsunuz? Neden değişiyorsunuz siz?
Dayanamıyorsunuz değişiyorsun!
BAŞKAN
Bunlar hep tutanaklara geçiyor. Doğru değil
yaptıklarınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 27 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"MADDE 27- 6087
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (ç)
bendinde yer alan "soruşturma işlemleri" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ile inceleme ve soruşturma yapılmasına yer
olmadığına ilişkin işlemler" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 6087
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde düzenlenen "dairelerin
görevleri" konusunda mevcut Kanun metnine dönülmekte, ancak, Üçüncü
Dairenin görevleri arasında yer alan "hâkim ve savcıların
görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini,
hâl ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup
uymadığını Kurul müfettişleri veya müfettiş
yetkilerini haiz kıdemli hâkim veya savcı eliyle araştırma
ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri
için teklifte bulunmak" şeklindeki görevine "inceleme ve
soruşturma yapılmasına yer olmadığına
ilişkin işlemler" için de teklifte bulunmak görevi
eklenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddede,
maddenin Anayasaya aykırılık sebebiyle
çıkarılmasını isteyen üç adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 28 inci maddesinin Anayasa
aykırı olması sebebiyle kaldırılmasını arz
ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl
Iğdır
Van
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız İbrahim
Binici
Şırnak
Batman
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya
Antalya
Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı
Kayseri
Tokat
Konya
Aynı mahiyetteki son önergenin imza
sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter Ali
Haydar Öner
Zonguldak
İstanbul
Isparta
Tufan
Köse Aylin
Nazlıaka Mahmut
Tanal
Çorum
Ankara
İstanbul
Celal
Dinçer
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genel
Sekreterliğin oluşumuna ilişkin önerilen düzenlemenin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz.
Buyurun.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz önergeyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, burada
biraz önce yaşanan olaya üzüldüğümü ifade ediyorum.
İnşallah bu tür olaylar tekrar cereyan etmez. Birbirimizle ilgili
empati kurmadığımız müddetçe Türkiyenin gidişatı
noktasında ciddi endişelerim olduğunu ifade etmek
işitiyorum. Artık, birbirimizle ilgili empatiler kurmamız
gerektiğini düşünüyorum. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi,
milletin sesi ve millete örnek olması gereken bir yer. İnşallah
bu örnekteliği gerçekleştireceğiz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu HSYK kanunuyla ilgili eleştirileri
sabırla dinleyeceksiniz, kabulleneceksiniz. Çünkü bu HSYK kanun
tasarısı, normal şartlarda gelen bir kanun tasarısı
değil. Normal şartlarda gelen bir kanun tasarısı olsa bu
kadar ağır eleştirilerle karşı karşıya
gelmezsiniz. 12 Eylül 2010 yılında, Allahınızı
severseniz, Sayın Başbakanın, sayın bakanlarının,
hatta milletvekili olarak sizlerin bölgenizde yaptığınız
konuşmaları şöyle önünüze bir alın, bir irdeleyin
bakalım, neler söylemişsiniz. Yani bu hâkim ve savcılarla ilgili
hangi ifadelerde bulunmuşsunuz? Neler söylemişsiniz? Sayın
Başbakan militan yargıdan bahsetmiş, yargıçlarla ilgili
militanlardan bahsetmiş. Şimdi bunları görmeyeceksiniz, iki
yıl önce söylediklerinizi bir kenara bırakacaksınız, bugün
masumu oynayacaksınız. 2003 yılından beri
yaptığınız aynı nokta. Çatışmadan
besleniyorsunuz, bunu kabul edin. Haklısınız,
haksızsınız ama çatışmadan beslenen bir siyasi hareket
olarak kendinizi kodladığınızda bunun
sıkıntılarını Türkiye çekecek. Türkiye artık bu
sıkıntıları kaldıramaz noktaya geliyor, yani bu
çatışmaların sonucunda Türkiye'nin patlama noktasına
geldiğini lütfen görelim.
Önce
Cumhurbaşkanıyla çatıştınız.
Cumhurbaşkanıyla çatışmayı bir mağduriyete
döndürdünüz. Sonra askeriyeyle çatıştınız. Şimdi
kumpastan bahsediyorsunuz, ama ben çok iyi biliyorum, o zamanın
kayıtlarını da çıkarın, o zaman Başbakan ne
demiş, bakanlar ne demiş, sizler ne demişsiniz? Askerler içeriye
alınırken o savcılarla ilgili, bugün hain dediğiniz
savcıları millî kahraman ediyordunuz, Türkiye'nin
bağırsakları temizleniyor. diyordunuz. Yani bu kadar
istikrarsız konuşmaları birileri
hatırlattığı zaman, kızdığınız
zaman doğruyu yapamazsınız. O gün o askerlerin çocukları
yok muydu? Ama siz, bu kürsülerden, basın aracılığıyla
onlarla ilgili her türlü ses kaydı sizin bugün kontrolünüzde olan
gazeteler tarafından yayınlanırken hiç sesiniz
çıkmıyordu, masumiyet karinesini hiç görmüyordunuz, o askerî
vesayetten masumiyet çıkardınız. Ve seçimlerde neyin
propagandasını yaptınız biliyor musunuz? Bunu hepiniz çok
iyi bileceksiniz, Türkiye'de biz askerî vesayeti yok ettik. dediniz. O
Anadolu insanlarından askerî vesayeti yok ettiğiniz için oy
aldınız. Bunun propagandasını aylarca yaptınız.
Ondan sonra ne
kaldı geriye? Yargı kaldı. Yargı bir grubun elinde.
dediniz. Bütün yargı bir mezhebin elinde. diyerek, basında
demeçleriniz var, alın, bir okuyun. Yani bugün burada müdahale ederek bu
işler olmuyor. Alıp baktığınızda birçok tabloyla
karşılaşacaksınız. Neler söylediğinizi
12 Eylül 2010
yılında yapılan referandumla yargı da değişti ve
bugün tekrar geliyorsunuz HSYKyla ilgili bir değişikliğe
giriyorsunuz.
Şimdi, Allah
rızası için, ben, bütün milletvekillerinden Empati kuralım.
diyoruz ya, bize diyorsunuz, bir kendinizle ilgili şöyle bir vicdan
muhasebesi yapın, bu şeyleri çıkarın, çok şey
istemiyorum sizden, sadece Başbakanın beyanatlarına bir
bakın. On yıl önce ne demiş, yedi yıl önce ne demiş,
beş yıl önce ne demiş, şimdi ne diyor?
Şimdi, burada,
değerli arkadaşlar, biz şunu söylüyoruz. Bu HSYKyla ne geliyor?
Bu HSYK yasasıyla, gerçekten oturalım, Türkiye'nin bir hukuk devleti
olması, çünkü Türkiye bizim. On iki yıldır
iktidardasınız, çok daha fazla gitmeyebilirsiniz, ama Türkiye
kırılma noktasına geldi, Türkiye patlama noktasına geldi.
Emin olun, Türkiyede adı konulmamış bir darbe var. Nasıl
28 Şubatta postmodern darbe varsa, 12 Eylülde ihtilal darbesi varsa
şu anda Türkiyede bir darbe yapılıyor, Meclise darbe
yapılıyor, Anayasaya darbe yapılıyor, yargıya darbe
yapılıyor. Bunu görmeyebilirsiniz. Yani bu HSYK yasasını bu
şartlar altında çıkarmak Türkiyenin normalleşmesine yol
açmaz. Türkiyenin önünü tıkıyoruz, bunu görmemiz lazım.
Patlarsa hepimiz kalırız, sadece AK PARTİliler kalmaz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) -
sadece CHPliler, MHPliler kalmaz, bütün millet kalır
ve yazık olur. Gidilen nokta budur. Onun için, lütfen sağduyulu
olalım, birbirimizi anlamaya çalışalım.
Teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Hamzaçebi, önergeler üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Nur Serter
BAŞKAN Nur
Serter, İstanbul Milletvekili
(CHP sıralarından
alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; birkaç dakika önce bu Mecliste kan
aktı. Bugün, şu anda 3 milletvekilimiz hastanede tedavi ediliyor, 1
milletvekilimiz müşahede altında, burnu kırıldı. Ve
sizler bu tablo karşısında, yine sanki mağdur
sizmişsiniz gibi bir ifade takınarak ve kaba kuvvetle bir kere daha
muhalefetin sesini susturduğunuzu zannederek mutluluk içerisinde bir tablo
sergilemeye çalışıyorsunuz.
Sayın
milletvekilleri, gerçekleri yumrukla susturamazsınız, kaba kuvvete başvurarak
yolsuzlukların üstünü örtemezsiniz. Yolsuzlukların üstünü örtmek,
ancak yargı aracılığıyla olur. Yollarsınız
yargıya, davaları görülür, bu insanlar aklanır, o zaman AK
PARTİ olduğunuzu söyleyebilirsiniz. Siz şu anda AK PARTİ
filan değilsiniz. Siz sadece vicdanlarınızın sesini
bastırmaya ve ak gibi görünmek için yargıyı kontrol altına
almaya ve muhalefetin sesini insanları yumruklayarak ve tehdit ederek
susturmaya çalışmaktasınız her zaman
yaptığınız gibi. Aslında, içinde bulunduğunuz bu
durumu çok güzel anlatan satırlar var, Türkiyenin bugününü anlatan
satırlar; şimdi o satırları sizlerle
paylaşacağım: Devleti tek bir kişinin anlık ve
değişken iradesi yönetirse hiçbir şey düzeltilemez ve ortada
temel bir kanun da kalmaz. Despotik bir hükûmette, tek bir kişi, kendi
iradesine ve kaprislerine göre hükmeder. Böyle bir yönetimi desteklemek için
erdemli olmak da gerekmez. Yargıyı kontrol eden kişinin
kendisini herkesten üstün gördüğü açıktır, bu nedenle daha az
erdeme ihtiyaç duyar. Erdem yok olursa zihinleri hırs ele geçirir,
arzuların amaçları değişir. Önceden, kişilerin
zenginliği kamu hazinesini oluştururken kamu hazinesi birden
bazı kişilerin babasından kalan miras gibi harcanır.
Despotik hükûmetlerde güç kaynağı korkudur. Despotik hükûmetlerde
erdemlere yer yoktur, onurlu insanlar ise çok tehlikeli kabul edilir; bu yüzden
korku onların ruhlarını ezmelidir. Bunlar Montesquieunun
sözleri, sanki sizleri görmüş ve tanımlıyor. (CHP
sıralarından alkışlar) 18inci yüzyılın
şartları, hâlâ o günün düşünürlerinin beklentilerine
ulaşamamış
AHMET YENİ
(Samsun) Vay vay vay!
FATMA NUR SERTER
(Devamla)
bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır.
AHMET YENİ
(Samsun) İkna odalarını unutmadık, ikna!
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Yargıyı, yasal bir düzenleme adı altında
hükmedene bağlayarak aklanacağınızı sanmayın.
ALİ
AYDINLIOĞLU (Balıkesir) Korku senin geçmişinde var.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Zihinlerini hırsa teslim etmişlerin iradesine boyun
eğerek suç ortağı oluyorsunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Hiç korkma!
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Demokrasinin ruhuna ve Anayasaya aykırı bir yasayı
buradan geçirerek aslında
meşrulaştıramayacağınızın da için için
farkındasınız; onun için gerçeklere tahammül edemiyorsunuz, onun
için gerçekleri söyleyenleri yumrukluyorsunuz burada. Hâkim ve
savcıları tehdit ederek
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İkna olamadık, ikna!
AHMET YENİ
(Samsun) Başörtülü öğrencileri ikna odalarında
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen!
FATMA NUR SERTER
(Devamla)
emniyet müdürlerini cezalandırarak, basını
kuşatarak
GÜLAY DALYAN
(İstanbul) İkna odalarında ne yapıyordun?
FATMA NUR SERTER
(Devamla)
fezlekeleri Meclisten kaçırarak komplo, dış
güçler gibi fantezilerle yolsuzlukları örtmeyi kendine hak gören bir
Başbakanı kutsuyorsunuz. Kutsamakla da kalmıyorsunuz,
Allahın bütün değerlerini bir insana atfediyorsunuz, hem de dibine
kadar yolsuzluğa bulaşan bir insana. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) İşte sizin yönetim
anlayışınız budur. Bu yönetim
anlayışının, bu kirliliğin, bu yolsuzluğun bu
millet farkındadır.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) İkna odaları ne olacak?
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Bunun altında kalacaksınız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İkna olmadık!
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Bunun altında kalmamak için yasaları
değiştirmek, yeni düzenlemeler yapmak kirlerinizi örtmeyecek,
aklanamayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından İkna olmadık sesleri)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
Bir de oylamaya
sunun, ben de konuşacağım.
BAŞKAN Evet,
karar yeter sayısı arayacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.39
ON SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin On Sekizinci Oturumunu açıyorum.
28inci madde
üzerinde aynı mahiyetteki üç Anayasaya aykırılık
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önergeler
kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, iktidar partisinin,
çoğunluğuna dayanarak Anayasaya aykırı bir kanunu
yasalaştırmak istediğine, Genel Kurulda yaşanan
tartışmalara ve gerilime tolerans gösterilmesi gerektiğine ve
yaşanan olaylardan sonra Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun hiçbir şey olmamış gibi görüşmeleri
devam ettirmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir devlete, bir yönetime
meşruiyet sağlayan unsur hukukun üstünlüğüdür. Hukukun
üstünlüğü, yönetimi yöneten, Hükûmete hükmeden kuralların bütünüdür.
Bu anlayış uyarınca gerçekte bütün vatandaşların,
bütün bireylerin, bütün kurumların, yasamanın, yürütmenin,
yargının hukukun üstünlüğüne inanarak, onu uyulması gereken
en temel norm olarak kabul ederek davranışlarını buna göre
ayarlaması, düzenlemesi gerekir; böyle bir anlayış, aynı
zamanda toplumda meşruiyetin kaynağı ve güvencesi
olacaktır. Meşruiyeti sadece çoğunluk iradesine indirgeyen bir
anlayış demokratik olamaz ve böylesi bir anlayıştan
demokratik yasalar çıkarması beklenemez.
Biraz önce Genel
Kurulda tasvip etmediğimiz olaylar yaşandı. İktidar partisi
çoğunluğuna dayanarak Anayasaya aykırı bir kanunu
yasalaştırmak istiyor. Böylesi önemli bir yasa nedeniyle kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırmaya yönelik, hukuk
devletini yok etmeyi hedef almış bir yasa nedeniyle elbette muhalefet
gerekli engellemeleri yapacaktır, bu, muhalefet olmanın
gereğidir; muhalefet olmak sadece kürsüde görüşünü söyleyip oturmak
değildir. Bu Meclisin geleneğinde elbette laf atmalar vardır, tartışmalar
vardır, zaman zaman gerilimler de yaşanabilir. Bütün bunlara tolerans
göstermesi gereken Parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran iktidar
partisidir. (AK PARTİ sıralarından Allah Allah! sesleri) Genel
Kuruldaki görüşmeler sırasında
Evet, Allah
Allah! diyen arkadaşlar var da
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen, devam edin.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İktidar partisi ne kadar tahammülsüz
olduğunu gösteriyor, böylesi bir anlayıştan demokrasinin
çıkması mümkün değildir.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Hani laf atma hakkı vardı?
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Edep sınırlarını
aşmayacaksın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tabii ki, devam edin, benim sabrım var,
ben konuşabilirim daha yani sözünüz bittiği zaman konuşmama devam
edeceğim, hiç sorun değil, laf atabilirsiniz. Evet, susarsanız
devam edeceğim, susmazsanız bekleyeceğim.
YUSUF BAŞER
(Yozgat) Ya, on dakikalık süre mi verildi Başkan?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, neye göre söz
veriyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, lütfen ama biliyorsunuz her hatip konuşurken laf
atılıyor, gürültü yapılıyor her parti her milletvekili
tarafından.
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Teessüf ederim size ya! Siz bunu söyleyebilir misiniz? Bu
olağan bir şey değil ki.
BAŞKAN Ben
olağan karşılamıyorum, tüm Genel Kurul olağan
karşılıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim, neyi olağan
karşılıyoruz?
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Bir cümle önce kendisi söyledi grup
başkan vekili ya.
BAŞKAN
Lütfen
Her hatip
konuşurken her siyasi partinin her sayın milletvekili laf
atıyor, söz atıyor, gürültü yapıyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, Sayın Başkan izin verir
misiniz devam edeyim?
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Son olaya kadar kürsüde bulunan
arkadaşlarımız konuşmaları bittikten sonra kürsüde
kısa bir süre kalmaya devam ettiler. Siz oturumu sona erdirdiniz, ara
verdiniz ve sorun çözüldü. En son çıkan Sayın Bülent Tezcan arkadaşımız,
yine benzeri bir şekilde, siz oturumu kapattıktan sonra da
konuşmasına devam etti. Yine aynı şekilde bir çözüm ortaya
çıkabilecekken maalesef iktidar partisine mensup bazı milletvekilleri
tahammülsüzlük göstererek Sayın Bülent Tezcana saldırıda
bulunmuşlardır. (AK PARTİ sıralarından Allah Allah!
sesleri, gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Demokrasilerde laf atmalar vardır, niye
tahammülsüzlük gösteriyor?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, yerinden konuşma bu kadar uzun
olur mu?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunu tasvip etmemiz mümkün değildir. Bir
milletvekili arkadaşımız, kendisine yapılan fiilî
saldırı nedeniyle burada kanlı bir olaya sahne olmuştur.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, görüyor musunuz, görüyor musunuz?
Evet
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız sözlerinizi siz de, her
zaman olan şey.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan,
konuşacağım ama iktidar partisine bir uyarı yapın
lütfen. Burada Grup Başkan Vekili konuşuyor, hakaret etmiyorum, bir
şey söylüyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Konuşma mı yapıyor ya?
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, siz konuşmaya başladıktan bu tarafa 5 defa
ben uyarımı yaptım, şahit oldu herkes burada. Nasıl
uyarı yapabilirim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Ben,
kalkıp teker teker sayın milletvekillerine Susun,
konuşmayın. diyemem ki.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Elbette onlar laf atabilir. Ben de
BAŞKAN
Nasıl uyarı yapayım? Yaptım uyarılarımı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, sustukları zaman
konuşmama devam edeceğim. Niye sabırsızlık
gösteriyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen ama
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Lütfen
Susarlarsa devam
edeceğim.
Sayın
Başkan, devam ediyorum
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, iki dakika içerisinde lütfen toparlayın sözlerinizi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bunu neye göre
veriyorsunuz siz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Benim konuşmamı sınırlayamazsınız.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Hayır, lütfen ama böyle bir usul olabilir mi Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buna hakkınız yok.
BAŞKAN Ya,
ne demek?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İç Tüzükü ihlal ediyor.
BAŞKAN - Biz,
her sayın grup başkan vekillerine belirli süreler veriyoruz ama
şu ana kadar tam beş dakika kırk beş saniye oldu.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Suistimal ediyor.
BAŞKAN - Böyle
bir şey olmaz Sayın Hamzaçebi.
Buyurun, iki dakika
içerisinde toparlayın. Tekrar ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben, sizi
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Cümleme
geleceğim
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Özür dilemeniz lazım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Cümleme geliyorum: Burada böylesi bir olay
yaşanmışken siz oturumu açıyorsunuz, hiç kimseye hiçbir
uyarı yapmadan, hiçbir şey olmamış gibi görüşmeyi
devam ettiriyorsunuz. Bunun için sizi kınıyorum, buna
hakkınız yok.
BAŞKAN -
Sayın Hamzaçebi, kim kimi kınıyor o belli olmaz çünkü içeride
konuştuk tartıştık ve buraya gelince her sayın grup
başkan vekiline söz verdim ben.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir saniye, ben size demedim mi: Burada bir
şey çözüme bağlanmadı. Oturumu açın, tekrar ara verin,
çözümü burada beraber bulalım. Siz emrivaki yaptınız.
BAŞKAN
Emrivaki yapmadım efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buradaki olaylar oturum kapandıktan sonra olan
olaylardı, görüntüler yoktu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz burnu kırılan milletvekilimiz
için burada bir kınama yaptınız mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Eli kırılan milletvekili ne olacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu, Başkanlık Divanına
düşmez mi Sayın Başkan? Bu hak mıdır şimdi? Bir
milletvekili arkadaşımız, kadın milletvekilimiz burada
konuşuyor. Burada iktidar partisinden bir kadın milletvekili Ben onu
döveceğim. diyor, bu doğru bir şey midir? Kutluyorum o
arkadaşımızı da! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Hırsız demek doğru bir şey
midir?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Adamı boğuyorsunuz be, boğuyorsunuz ya. Adam
ölüyordu neredeyse ya.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, sizi
kınıyorum. Lütfen burnu kırılan milletvekilimiz nedeniyle
buna sebep olan milletvekillerini kınayacaksınız. Bu
kınamayı yapmadan bu oturum devam edemez. Lütfen, devam etmeyin, buna
ara verin, yarın devam edelim. Bu kınamayı yapın,
bekliyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, olaylara kim sebebiyet verdiyse, kaç kişi sebep
olmuşsa sözleriyle eylemleriyle tüm sayın milletvekillerini
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) CHPliler
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
İZZET
ÇETİN (Ankara) - Böyle kınama mı olur yani Başkanım?
BAŞKAN -
Nasıl kınayayım peki? (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, benim konuşmam
bitmedi efendim. Bakın, siz sabırsızlık
BAŞKAN
Lütfen yazın, gönderin de kınayım yani, nasıl
kınayım?
Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir konuşma
yapıyorum. Benimle elinizi kolunuzu sallayarak konuşma
hakkınız yok.
BAŞKAN -
Nasıl konuşmam gerekir peki?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Benimle elinizi kolunuzu sallayarak
konuşuyorsunuz, saygısızlık etmeyin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Parmak sallayarak var.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Hamzaçebi, burada haksızsınız, burada
iddia etmeyin, burada haksızsınız. Burada adamı
boğazladınız ya.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ben konuşma
yapıyorum. Benim konuşmamı kesme hakkına sahip
değilsiniz.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Sayın Başkan, hiçbir hak
sınırsız değildir. Sabaha kadar dinlemek zorunda
değiliz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi yeteri kadar ben söz verdim size. Konuşmanız da
tamamlandı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önergeleri var, orada konuşsun.
BAŞKAN
Kınamamı istediniz, ben de kınadım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, başka bir şey
söyleyeceğim: Siz bu olaylara sebebiyet verenler diyerek kürsüdeki
Bülent Tezcanı kınıyorsunuz.
BAŞKAN Ben
sözleriyle eylemleriyle kim sebebiyet verdiyse, kimler sebebiyet verdiyse kınıyorum
tekrar, tekrar ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Burada, Sayın Ali İhsan Köktürke
fiilî saldırıda bulunan o insanlık dışı
davranışı sergileyen AK PARTİ milletvekilini
kınıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bayram Özçelik kardeşimizin burada boynuna
sarılarak parmaklarının kırılmasına sebebiyet
veren o insanlık dışı davranışı sergileyen
milletvekilini kınıyorum. Bana tekme atan milletvekilini
kınıyorum.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen
29uncu madde
üzerinde üç adet aynı mahiyette, maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle metinden çıkarılmasını
isteyen önergeler vardır. Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 29uncu maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Bingöl Şırnak Iğdır
Nazmi
Gür İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Van Şanlıurfa Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Ali
Öz Reşat
Doğru
Kayseri Mersin Tokat
Mustafa
Kalaycı
Konya
Aynı mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Ali
Serindağ Celal
Dinçer
Zonguldak Gaziantep İstanbul
İzzet
Çetin Mahmut
Tanal F.
Nur Serter
Ankara İstanbul İstanbul
Aylin
Nazlıaka
Ankara
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önce gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Kurulun yetkilerinin Adalet Bakanına devrini
düzenleyen bu önerinin kaldırılması amaçlanmıştır.
Zira öneri ile Genel Kurulun işleyişinde önemli bir yere sahip olan
Genel Sekreterlik Kurumu yürütmenin müdahalesine açık hâle
getirilmektedir. Bu durumun yargı
bağımsızlığına halel getireceği
kuşkusuzdur.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen Ali Öz,
Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523
sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda yapmak
istediğiniz değişikliğin gerçek manada sebebinin ne
olduğunu ne bu Parlamentodan ne muhalefetten ne de yüce Türk milletinden
gizlemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını
düşünüyorum. 17 Aralık operasyonu olmasaydı Parlamentoya bu
kanun teklifinin gelmeyeceği herkes tarafından bilinmesi gereken bir
gerçek.
Operasyondan
tam sekiz ay önce MİT haber veriyor. Başbakan o zaman kurduğunu
sandığı büyük imparatorlukla Bana ve yakınlarıma
dokunamazlar. düşüncesiyle önemsemiyor. Daha da ilerisi, paralel
yapı olduğunu o zaman göremiyor. Referandumda suya
yazdığınız yazı üç yıl sonra, 17 Aralıkta
buhar olmuştur. Hukukun üstünlüğü bahanesiyle oluşturmak
istediğiniz vesayet düzeni sizi vurduğunda suçlamalara
başladınız. Hukuk devletinde kuvvetler
ayrılığı gerçeğini yok ederek, yargı
bağımsızlığını ve yargıç teminatını
ortadan kaldırarak yapmak istediğiniz düzenleme çok geçmeden yeniden
aleyhinize olacaktır. 17 Aralıkta yaşanan skandalı
yaptığınız hiçbir düzenlemeyle
unutturamayacaksınız. Bakanların adları yolsuzlukla
anılırken onların fezlekelerini Meclise göndermeyerek niyetinizi
açık bir şekilde ortaya koyuyorsunuz. Bu düzenlemeyi 17
Aralıktan sonra gündeme getirmenizin tek bir amacı vardır:
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarında ortaya çıkan gerçeklerin
üstünü örtmek.
Bununla da
yetinmiyorsunuz, bu teklif yasalaştığında yeniden bir
mağduriyet rolünü oynama arzusuyla sizi soruşturan savcı ve
hâkimleri soruşturmanın önünü açarak Başbakanın ifade
ettiği gibi Millî iradeye yapılan suikasti engelledik.
diyeceksiniz. Yapılmak istenen, yandaş bir yargı sistemi
oluşturup tüm yetkileri Adalet Bakanına bırakıp tarihe
Bozdağ yasası olarak bunun adını geçirmektir. Yol
yakınken bu oyundan vazgeçmenizi istiyoruz. Bırakın,
yargıçlar işini yapsın. Yeni yapacağınız
atamalarla getireceğiniz yargıçların paralel devlet kuran çete
üyesi olarak iddia ettiklerinizden olmadığından nasıl emin
olacaksınız veya paralel yapının savcı, hâkim ve
emniyet güçlerini başka illere sürerek o illerdeki vatandaşların
adalete olan güvenini nasıl tesis edeceksiniz? Bir ile gelen savcı bu
atmosferlerde, bu durumda sürgün geldiyse oradaki
vatandaşlarımız tarafından paralel yapının
savcısı burada adaleti yerine getirmeye çalışıyor
gözüyle görmeyecek mi? Baştan itibaren özgürlükleri kısıtlayan,
tüm kuvvetleri kendi bünyesinde toplamaya çalışan muhalif güçleri
susturma anlayışını benimseyen, basın özgürlüğünü
ve vatandaşın haber alma özgürlüğünü yok eden, uzaktan
kumandayla sözde demokrasi oluşturmaya çalışan bir
anlayışla ancak normal demokrasi değil, herhâlde, her gün
ağzınızdan düşürmediğiniz ileri(!) demokrasiyi
oluşturabilirsiniz.
Teklifler kabul
edilse bile HSYK tamamen siyasallaşacak ama ne yaparsanız yapın,
yandaş yargı da kursanız ilahi adaletten kurtulmanız mümkün
olmayacaktır. Alo Fatihler bir yere kadar gerçeklerin duyulmasına
engel olabilecekler ama gerçekler asla gizli kalmayacaktır.
Basın
koyduğunuz sansür demokratik ülkelerde var mıdır? Bunları
kabullenmek mümkün müdür?
HSYK
yapısı içinde denetimi, teftiş kurulunu bakan tarafından şekillendirmek
yargı bağımsızlığı ilkesine uymaz.
Yargılamayı yapanın üstünde tahakküm kurarak yargı
bağımsızlığı olmaz. Yargı
bağımsızlığı olmazsa hukuk ve hukukun
üstünlüğü olmaz. Hukukun üstünlüğü teminat altına alınmadan
da demokrasi olmaz. Demokrasi olsun diyorsanız kuvvetler
ayrılığını yok eden değil, tesis eden bir
düzenlemeyi yapmak zorundasınız. Dinlemek, izlemek, fişlemek ve
muhalif tüm unsurları tehdit etmek ve baskı altına almak
demokrasinin ruhuna aykırıdır. Demokrasiyi yok ederek onun
yoldaşı olan ekonomiyi de bundan sonraki süreçte katlanılmaz bir
seviyeye çekeceksiniz. Bırakın yargı işlesin,
yolsuzluklarla ilgili fezlekeler Meclise gelsin, ucu kime dokunuyorsa
cezasını çeksin, hem siz kurtulun hem Meclis rahatlasın diyerek,
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeler üzerinde
söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın İzzet Çetin
BAŞKAN
İzzet Çetin, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yani burada yasama
organı olarak yasa yapmakla meşgulüz. Yani her şeyden önce
hepimiz insanız ve hepimiz Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşlarıyız, bir toplumun parçalarıyız. Bir toplumu
bir arada tutan en önemli değerlerden biri, o toplumdaki insanların
suçlu ile suçsuzu birbirinden ayıracak bir otoriteye ortaklaşa
inanmalarından geçer. Bu otorite yargıdır. Yargıyı
güvenilmez kıldığınız zaman toplumda suçlu ve suçsuz
ayrımı da ortadan kalkar, toplumu bir arada tutacak güven ortamı
yok olur. Başbakanın Yargının içinde çete var.
iddiası ve yine Başbakanın polislerinin mahkeme emirlerini hiçe
sayması yargıyı güvenilir olmaktan
çıkarmıştır. Artık, suçlu ya da suçsuz herkesin
Başbakanın iddiasını tekrarlama ya da polislerin mahkeme
emirlerini yerine getirmemesini örnek göstererek Ben yargının
kararlarını dinlemiyorum. deme hakkı doğmuştur bu
ülkede.
Şimdi, nasıl ki hukukun
karşısında herkesin eşit olması gerekiyorsa
hukuksuzluk karşısında da herkesin eşit olması
gerekir. Bizim, burada yapmamız gereken, her yer rüşvet, her yer
yolsuzluk, her yer hukuksuzluk gerçeğini yaşayan bizim zavallı
ülkemizin payına hukuksuzluk düştüğüne göre herkesin bu
hukuksuzluk karşısında da eşit olması gerekir. Hukuku
bu yasayla kaybettik, bari hukuksuzlukta eşit olalım. Onun için benim
bir önerim var. Birbirimizi bu kadar örselemenin, yüce Mecliste bu kadar kan
akıtmanın hiç gereği yok. Yol kısa, çoğunluğunuz
var, çok rahat bir şekilde yapabilirsiniz. Gelin, iki fıkralık
bir önerge verin, geçirin, birbirimizi hırpalamayalım. Deyin ki:
Görevdeki Hükûmet aleyhine hiçbir suçlama yapılamaz. (a)
fıkrası bu olsun. (B) fıkrasında da deyin ki:
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, kalpazanlık, evrakta
sahtecilik suç olmaktan çıkartılmıştır. AKPye
yakışan budur. Böyle bir düzenlemeyi dolandıra dolandıra
yapmanızın hiçbir gereği yoktur. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sizin hayal
ettiğiniz iktidarın şekli o.
İZZET
ÇETİN (Devamla) - Bu yasa, bu yapmakta olduğunuz yasa
hırsızlar için özel hâkim tayin edebilmek için bir yasa
değişikliğidir. Ne derseniz deyiniz bu dönem demokrasi için kara
bir leke olarak tarihe geçecektir. Bu dönem Alo Fatih dönemi olarak ve de
Başbakanın hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvete yeni
tanımlar getirdiği ama getirdiği tanımlara kendisinin de,
milletvekillerinin de inanmadığı bir dönem olarak, bir kara leke
olarak hepinizin boynunda olacaktır. Gerçekten eğer demokrasi
içerisinde, barış içerisinde bir arada yaşama arzunuz varsa ve
gerçekten yine söylüyorum yani hani adınıza uygun yaşamak
istiyorsanız, hani aksanız
Tabii bütün renklerden önce
kirlendiği için siz de şimdiye kadar gelmiş geçmiş bütün
siyasal partilerden, bütün iktidarlardan çok daha kısa süre içerisinde kirlendiğiniz
gibi eğer bunu aklanmak istiyorsanız, bu kirliliği ortadan
kaldırmak istiyorsanız yasayı sağlıklı
yapınız.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Aynaya bak aynaya!
İZZET
ÇETİN (Devamla) Sen bak o aynaya. O aynaya bakması gereken sensin,
sen.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Sen aynaya bak.
İZZET
ÇETİN (Devamla) Ben köle değilim, ben kukla değilim, ben özgür
bir milletvekiliyim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen..
İZZET
ÇETİN (Devamla) Bu kürsüde konuşma hakkımı
değerlendiriyorum, kullanıyorum. Saygısızlık yapma
oradan. Gelir bu kürsüden konuşursun.
BAŞKAN
Sayın Çetin
Sayın Çetin
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Hakaret etmeden konuşacaksın.
İZZET
ÇETİN (Devamla) Değerli arkadaşlar, ben hakaret etmiyorum,
oradan müdahaleye cevap veriyorum. Müdahale eden cevabını alır.
Evet, AKP dönemi
kara bir leke olarak tarihin derinliklerinde yerini alacak ve bu dönem, bu
bakanlar, bu yürütmeciler mutlak surette yargı önünde ama
uluslararası bir mahkeme önünde hesap vererek adaletin verdiği karar
boyunlarına asılacaktır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Vay be!
İZZET
ÇETİN (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyorum.
BAŞKAN -
Önergeleri oylarınıza sunacağım ancak Sayın
Vuralın karar yeter sayısı talebi, aynı zamanda Sayın
Hamzaçebinin yoklama talebi var.
Yoklama talebini
yerine getiriyorum:
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Çıray, Sayın Ören, Sayın
Acar, Sayın Köse, Sayın Çam, Sayın Genç, Sayın Çetin,
Sayın Kart, Sayın Çelebi, Sayın Serindağ, Sayın Özkan,
Sayın Haberal, Sayın Öztürk, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Serter, Sayın Gök, Sayın Demirçalı, Sayın
Danışoğlu, Sayın Türmen ve Sayın Dinçer.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
30uncu madde
üzerinde dört adet önerge vardır, son üç önerge maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle çıkarılmasını isteyen
önergelerdir ve aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya
aykırılık önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 30 uncu maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Hilmi
Bilgin Feramuz
Üstün
Afyonkarahisar Sivas Gümüşhane
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 30 uncu maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
Hasip
Kaplan İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Şırnak Şanlıurfa Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Reşat
Doğru Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı
Tokat Kayseri Konya
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Gürkut
Acar Ali
Serindağ Ali
İhsan Köktürk
Antalya Gaziantep Zonguldak
Fatma
Nur Serter Celal
Dinçer Ali
Haydar Öner
İstanbul İstanbul Isparta
Aylin
Nazlıaka Mahmut
Tanal Levent
Gök
Ankara İstanbul Ankara
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Adalet
Bakanının tetkik hakim seçimine ilişkin görevini genişleten
bu hükmün teklif metninden çıkarılması ve dolayısıyla
Anayasa'ya aykırılığın giderilmesi
amaçlanmıştır. Nitekim tetkik hakimlerinin seçimlerine yönelik
siyasi iradenin etki ve yetkisini açık hale getiren bu düzenleme hakimlik
teminatına ve yargı bağımsızlığına
aykırıdır.
BAŞKAN
Şimdi, önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 30uncu
maddedeki önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle,
biraz önce burada yaşanan vahim hadiseleri kınayarak sözlerime
başlamak istiyorum. Öncelikle, bu olaylar sırasında darp edilen
ve yaralanan arkadaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum. Öncelikle Ali İhsan Köktürk arkadaşımızı
gördüm, biraz evvel de değerli arkadaşımız Sayın
Bayram Özçelikin de parmağının
kırıldığını öğrendim. Hepsine geçmiş
olsun diyorum ve tabii, diğer arkadaşlar kim, şu an bilgi sahibi
değilim.
Değerli
arkadaşlar, maalesef, dişlerin nasıl
gıcırdadığını, gözlerin kin ve nefretle
nasıl baktığını -tabii bazı kişiler için
söylüyorum, herkes için söylemiyorum- ve neredeyse öldürse yüreği
soğumayacak kadar bir şiddet sarmalı içerisinde
Bu gidişat
iyi bir gidişat değil değerli arkadaşlar. Türkiyeyi çok
geriyorsunuz. Ben tabii, iktidara sesleniyorum. Bu sözlerin yüzde
90ını, bu Meclisteki arkadaşlardan ziyade iktidar erkini en
acımasız ve insafsız şekilde kullanan Hükûmete ifade
ediyorum. Türkiyeyi patlatacaksınız diyorum. Ne adına
yapıyorsunuz bunları Allah aşkına!
Değerli
arkadaşlar, bu konuşmamda, bu üç dakikalık süre içerisinde
sizlere bir paralel yapı analizi yapmaya çalışacağım.
Siz paralel yapı derken aslında kendinizi anlatıyorsunuz,
kendi hikâyenizi anlatıyorsunuz biliyor musunuz değerli iktidar
sahipleri. Paralel yapıları siz oluşturdunuz. Şecaat arz
ederken derler ya aynen öyle. Madde bir: On iki yıl beraber iktidar
ortaklığı yaptığınız insanları bugün
paralel yapı diye suçluyorsunuz. Onlara Haşhaşin, çete,
vatan haini, casus diye hakaret ediyorsunuz, kin ve nefret
saçıyorsunuz ve bunu topluma aşılıyorsunuz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sahte peygamber
ERKAN
AKÇAY (Devamla) Size karşı çıkan, muhalefet eden herkese
paralel diyerek McCarthycilik yapıyorsunuz ve cadı avına
çıktınız. Ve ayrıca şecaat arz etmeye de devam
ediyorsunuz, Ne istediler de vermedik? diyorsunuz. Ben de buradan soruyorum:
Ey Hükûmet, ne istediler ne verdiniz? Siz bunu açıklamak
zorundasınız. Ne istediler ne verdiniz?
Madde
iki: Aslında AKPnin paralel devlet yapılanmasının mazisi
2002den çok öncelerine gider. 1994 yılında Recep Tayyip
Erdoğanın şimdiki Sayın Başbakanın İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu tarihlere kadar gider.
Kendisini İstanbulun imamı olarak tanıttığını
ben iyi hatırlıyorum.
UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Hadi oradan ya!
ERKAN
AKÇAY (Devamla) Evet
Hadi oradan, hadi oradan! diyen sesi, elbette
tanıyacağım ben.
AKPyle
ilk defa bir siyasi parti ülke içinde değişik bir siyasal
örgütlenmeye girişti. Belediyeler iktidara giden bir yoldu. Bu
anlayış devlet içinde devlete evrildi ve daha sonra da paralel
devlete dönüştü. AKP zihniyet olarak zaten Türkiye Cumhuriyetine ve
Türkiye Cumhuriyeti devletine düşman bir zihniyetin tezahürü oldu.
AHMET
YENİ (Samsun) Hadi oradan be!
ERKAN
AKÇAY (Devamla) Senin laf atmaktan başka bir şeyin yok. İki
dönemdir biliriz oturursun laf atmaktan başka
Vallahi bu kanun bitene
kadar çıkar konuşurum burada.
AHMET
YENİ (Samsun) Üç dönemdir buradayım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ERKAN
AKÇAY (Devamla) Hadi oradan, hadi
Bir de kitap okuyor görünüyorsun. Kitap
okuyan insan gelir burada anlatır. Anlatacak iki kelamın yok senin.
(Gülüşmeler) Oturuyor orada, bakıyor. (MHP sıralarından
alkışlar) Tersten mi okuyorsun Ahmet Yeni?
On
iki yıldır devlet kavramını kötüleyerek Her şeyi AK
PARTİ yaptı. diyerek geçirmiştir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ERKAN AKÇAY (Devamla) Propaganda o kadar ileri gitmiştir ki, AKPden önce hizmet
alan, yardım alan vatandaşlar Allah devletten razı olsun, Allah
devlete, millete zeval vermesin. derken siz propagandayla Allah AK
PARTİden razı olsun. dedirtmeye başladınız.
Bundan sonra da
devam edeceğiz arkadaşlar. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Önerge üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz isteyen Gürkut Acar, Antalya
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra
sayılı Teklifin 30uncu maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz
aldım. Sizleri gecenin saat 02.30unda
ve burnu kırılmış milletvekili Ali İhsan Köktürkün
acısıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Parmağı kırılanı da söyle.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen ya
Lütfen ya
GÜRKUT ACAR
(Devamla) Türkiyede hukuk ve adalet AKP eliyle ağır şekilde
zedelenmiştir; hukuk ve adalet iğdiş edilmiştir, rafa
kaldırılmıştır. Eğer yapılan kanunların
temelini hukuk oluşturmazsa sürekli yargı paketleri açılır,
sürekli demokrasi paketleri açılır ama adalet çıkmaz, oradan
demokrasi de çıkmaz. Dün işinize öyle geliyordu, öyle bir HSYK
yaptınız, bugün başka bir HSYK yapıyorsunuz bu kanunla.
Hukuku, adaleti ayaklar altına alarak yapboz tahtası gibi torba
kanunlarla sürekli kanun çıkarıyorsunuz. Aynı kanunlarda sürekli
değişiklik yapıyorsunuz. Bu değişikliklerden de hukuk
ve adalet çıkmadı, çıkmıyor ve çıkmayacak.
12nci maddede ne
var değerli arkadaşlar? Bu 30uncu maddenin düzelttiği,
değiştirdiği Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna
alınacak tetkik hâkimlerini kim belirleyecek, bu var, bu düzenleniyor. Yetki HSYK Genel
Kurulundaydı daha önce, şimdi neredeyse, tamamen başkana yani
kime? Sayın Adalet Bakanına veriliyor. Gece yarısı
savcıları arayan, Soruşturma öyle yapılmaz, böyle
yapacaksın. diye talimatlar yağdıran, hakkındaki
fezlekeleri beğenmeyip geri gönderen Adalet Bakanı HSYKda
çalışacak tetkik hâkimlerini belirleyecek. Buradan adalet
çıkması mümkün mü? Değil.
Hakkındaki
fezlekeleri beğenmeyip geri gönderen, muhalefetin fezlekeleri için jet
hızıyla davranan Adalet Bakanı, HSYKnın da tek hâkimi
olacak ve buradan adalet çıkacak öyle mi?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Çıkar, çıkar.
GÜRKUT ACAR
(Devamla) Görürsünüz.
Bir dönem, Adalet
Bakanı HSYKya gitmediği için Kurul toplanamıyordu, o zamanlar
engelliyordu Adalet Bakanı. Şimdi üyeler gelmediği için Kurul
çalışmıyor. HSYKyı bu hâle getiren, muhalefetin
uyarılarına kulak tıkayan sizlersiniz ama buradan
çıkışın yolu, her şeyi Adalet Bakanına
bağlamakta değildir. Adalet Bakanının eylemleri
ortadadır.
Ben, muhalefetin
fezlekelerini Meclise yetiştiren Bakana sormak istiyorum: Yolsuzlukla
suçlanan bakanların fezlekeleri nerede, çocuklarına akıl veren
akıllı bakanların fezlekeleri nerede? Yargı, sadece
muhalefet için ve garibanlar için mi işleyecek? Böyle bir Türkiye
yarattınız.
Hükûmet istifa.
diyen 15 yaşındaki çocuk hâkim karşısına çıkacak,
Ali İsmail Korkmazın davası oradan oraya gönderilecek,
muhalefetin fezlekeleri Meclise gelecek ama çocuklarına para için
Şöyle de, böyle de. diye akıl veren bakanların fezlekeleri bir
meçhule gidecek, bu da yolsuzlukla mücadele olacak. Böyle mi arkadaşlar,
böyle mi mücadele edeceksiniz?
Başbakan diyor
ki: Oğlum, bakanlar ve çocukları savcılar hakkında dava
açacak. Demek ki, Deniz Feneri süreci tekrar yaşanacak. Önce,
savcılar yargılanacak, sanıklar ise yargılanmayacak; ondan
sonra, denecek ki Bir yolsuzluk varsa sonuna kadar gidilecek. Nasıl
olacak bu?
Değerli arkadaşlar,
yargı muhalefetin söylemiyle değil, iktidarın gücüyle,
baskısıyla etkilenir. Bakın yaşananlara. Başbakan
yolsuzluğun tanımını yapıyor. Başbakan diyor ki:
Devletin kasasından alınan, çalınan bir şey yok. Devletin
kasası soyuluyor mu, soyulmuyor mu? Yani, İranlı Sarraf ile
bakanlar arasındaki ilişkide, bakan çocukları arasındaki
ilişkide devletin kasası soyulmuyor demeye getiriyor; savcılara,
hâkimlere yol gösteriyor. Yolsuzluğu benim tanımıma göre
değerlendirin. diyor, akıl veriyor. Bunun ilk sonucu da ortaya
çıktı. Başbakan Ayakkabı kutusundaki paralar Halk
Bankasına alınan ya da soyulan para değildir. dedi.
Savcılar, hâkimler Başbakanın mesajını aldı hemen
ve sonuç: Halk Bankası Genel Müdürüne tahliye. Yarın öbür gün de
bakan çocukları ve Sarraf tahliye edilecek, Bunlar kendi aralarında
hediye vermiş, devletin kasasından çıkan para yok. denecek.
Rüşvetin adı hediye olacak, arkadaş olacak, danışman
olacak, yeğenimin alacağı, ayakkabının kutusu olacak;
buna da adalet denecek, hukuk denecek. Değerli arkadaşlar, bunu halka
yutturamazsınız. Başbakanın kafasına göre yolsuzluk
tanımı yaptığı yerde, yargıya akıl
verdiği yerde hukuk olur mu?
Peki, ben
soruyorum: Cengiz İnşaat Seydişehirde mahkeme
kararını uygulamadığınız için Oymapınar
Barajından kazandığı 1 milyar lirayı cebine
attı. Halkın cebine girmesi gereken 1 milyar lira Cengiz
İnşaatın kasasına gitti. Bu, devletin kasasının
soyulması değil midir? Elinizi bir vicdanınıza koyun,
hepinize soruyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, yoklama talebini yerine getiriyorum.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Çıray, Sayın Acar,
Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Çelebi, Sayın Çam,
Sayın Serindağ, Sayın Kart, Sayın Çetin, Sayın
Değirmendereli, Sayın Serter, Sayın Dinçer, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Demirçalı, Sayın Güler, Sayın Gök,
Sayın Tanal, Sayın Haberal ve Sayın Türmen.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 30 uncu maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hilmi Bilgin
(Sivas) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
Başkanın, tetkik hakimi olma şartlarını
taşıyan hakim ve savcılar arasından Kurulda
çalıştırılmak üzere geçici görevlendirme yapmasına
imkan veren hüküm madde metninden çıkarılmaktadır.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Başkan, bu, hakkın kötüye
kullanımı. Bir dakika önce
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen Sayın Şahin.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Özkan, Sayın Öztürk, Sayın Dinçer, Sayın
Acar, Sayın Köse, Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın Çam,
Sayın Serindağ, Sayın Danışoğlu, Sayın
Batum, Sayın Değirmendereli, Sayın Gök, Sayın Serter,
Sayın Güler, Sayın Korutürk, Sayın Türmen, Sayın Haberal,
Sayın Tezcan.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Maddeyi niye oyluyoruz ki efendim? Madde çıktı, oylamaya
gerek yok ki.
BAŞKAN
Efendim, İç Tüzük gereği haklarıdır, kullanırlar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu hakkın
suistimalidir.
BAŞKAN -
Sayın Hamzaçebi, Sayın Özkan, Sayın Öztürk, Sayın Köse,
Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın Acar, Sayın Dinçer,
Sayın Demiröz, Sayın Serindağ, Sayın Çam, Sayın
Değirmendereli, Sayın Batum, Sayın Gök, Sayın Serter,
Sayın Demirçalı, Sayın Kuşoğlu, Sayın Düzgün,
Sayın Güler, Sayın Danışoğlu.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
31inci madde
üzerinde, maddenin Anayasaya aykırılık sebebiyle
çıkarılmasını isteyen aynı mahiyette üç adet önerge
vardır, okutuyorum ve işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 31 inci maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan İbrahim
Binici
Bingöl Iğdır Şanlıurfa
Nazmi
Gür Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Van Şırnak Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı Yusuf
Halaçoğlu
Tokat Konya Kayseri
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Ali
Serindağ Fatma
Nur Serter
Zonguldak Gaziantep İstanbul
Ali Haydar Öner Aylin Nazlıaka Mahmut Tanal
Isparta Ankara
Antalya
Celal
Dinçer
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Adalet
Bakanının kurul personelinin seçimine ilişkin görevini
genişleten ve dolayısıyla yürütmenin etki ve kontrolünde görev
ifa eden personelde kadrolaşma imkanı teşkil eden bu hükmün
teklif metninden çıkarılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31inci madde
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kaldığımız
yerden devam edelim değerli arkadaşlar. On iki yıldır
devlet kavramını kötüleyerek Her şeyi AK PARTİ
yaptı. demiş ve propaganda yoluyla halkın da bunu demesini
sağlamaya çalışmıştır. Bu anlayış,
parti devleti zihniyetinin bir ürünüdür, ancak parti devleti
anlayışına sahip olanlar böyle düşünür.
Üst kurullar,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu,
RTÜK, TİB, TOKİ gibi kurullar ve üst kurullar, kurumlar bugün
kuruluş amaç ve fonksiyonlarının çok uzağına
düşmüşlerdir ve AKPnin paralel aparatları durumundadırlar.
Bunlar öyle üst kurul, bağımsız kurul filan değildir.
Merkez Bankasına da bağımsız bir banka demek çok zordur.
Madde üç: Değerli arkadaşlar, üçüncü paralel
yapıya geliyorum, KCK var, KCK. KCK, geleceğimizi ve yakın
geleceğimizi tehdit eden en önemli paralel yapılanmadır. Bunu
görmediğimizi mi zannediyorsunuz, yoksa siz görmüyor musunuz? Bunun
baş sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır.
PKK-AKP iş birliğiyle, ta 2005ten bu yana giden Oslo
görüşmeleriyle -MİTi de kullanarak- KCK yapılanmasıyla,
ülkemizin bazı bölgelerinde bir paralel yapılanma oluşturuldu.
Bu MİT, Hakan Fidan hadisesinde ve KCK operasyonlarından sonra Adalet
Bakanı -o zaman Başbakan Yardımcısı- Sayın
Bozdağ ne dedi? Yahu, bu operasyonlar, bu konu, KCK içerisindeki bin
MİT elemanını deşifre etti, bunlar,
sırlarımız açığa çıktı. dedi. Biz de
üzüldük hakikaten fakat gördük ki değerli arkadaşlar, KCKya
sızan MİT elemanları değil de, MİTe sızan KCK
elemanları söz konusu burada. Paralel yapı fevkalade tehlikeli.
Şimdi KCK-PKK paralel yapısıyla el elesiniz. KCKyi kim yönetiyor?
Abdullah Öcalan ve bu İmralıdan yönetiyor. KCK-PKK-AKP iş
birliğiyle KCK paralel yapılanması oluşturuldu.
Öcalanın KCKyı İmralıdan yönettiğini
yargının tespit etmesinden korkuyorsunuz. Ankara Milletvekilimiz
Sayın Özcan Yeniçerinin soru önergesine Sayın Adalet
Bakanının verdiği cevap bunu doğruluyor. Çünkü, bu
korkunuzda haklısınız; el elesiniz, kol kolasınız,
beraber suç işliyorsunuz bu yollarda. Yarın KCK, PKKdan hançeri
yediğinizde dert yanacaksınız, Ne istediler de vermedik?
diyeceksiniz.
Bugün,
ayakkabı kutuları, rüşvet, kara para, kaçakçılık,
yolsuzluk, Alo Fatih, Alo Rıza Sarraf, Alo Latif hatlarından
evvel Alo Apo, Alo Kandil, Alo Oslo hatlarınızın
olduğunu zaten biliyorduk, şimdi iyice ayan beyan oldu. Yani, sizin
paralel yapılarınız ve beraber yürüdüğünüz yollar otuz iki
kısım tekmili birden. Bu ülkeyi on iki yıldır kayıt
dışı işlerle yasa dışı bir şekilde
yönetiyorsunuz. İşte, bu ahval ve şerait içinde, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Yasasını getirdiniz. Neden? Dün yediğiniz
hurmalar tırmalamaya başladı ondan.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Ayıp, ayıp! Hiç
yakışmıyor ya! Kocaman adamsın, şu lafları
diyorsun ya!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Bu HSYK düzenlemeleriyle istikbal savaşı veriyorsunuz.
Çok derin bir çelişki içindesiniz. Kendi kendinizi tekzip ediyorsunuz bu
düzenlemelerle. Bunlar, iktidarınızı koruma, yolsuzlukları
örtme düzenlemeleri. Sayın Başbakanın 10 Aralık 2013
tarihinde bu kürsüden yaptığı bütçe görüşmesinin
kitapçığının 142nci sayfasını lütfen tekrar
okuyun. HSYK düzenlemelerini öve öve bitiremiyor. 17 Aralıkta yerden yere
vuruyor. Bir haftada ne değişti arkadaşlar? 17 Aralıktan
sonra, sizin milleti aldattığınız ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Devam edeceğiz inşallah.
Saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde söz
isteyen Celal Dinçer, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesi hakkında
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az evvel Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaşanan şiddeti
kınıyorum ve bu şiddette burnu kırılan, yaralanan,
şu anda hastanede bulunan Zonguldak Milletvekilimiz Ali İhsan
Köktürke geçmiş olsun diyorum.
Asrın
yolsuzluğunun boyutları o kadar büyük ki bütün gücüyle kapatmaya
çalışsanız da güneş balçıkla sıvanamıyor.
Şimdi, bu yolsuzlukların hesabını vermekten kaçmak için
HSYKnın yapısını değiştiren bir düzenlemeyi
Meclis gündemine getirdiniz. Meclise alelacele getirdiğiniz bu kanun
teklifi, yargı erkini Adalet Bakanı üzerinden Başbakana
bağlamayı amaçlayan bir tekliftir. Bu düzenlemeyle, Türkiyede
yargı Hükûmetin yargısı hâline dönüştürülmek isteniyor. Tüm
yargı Adalet Bakanına, dolayısıyla Başbakan bağlı bir birim hâline getiriliyor.
3 Y ile mücadele sloganıyla yola çıkan AKP Hükûmeti için yolsuzluk,
meğerse çok çekici, âdeta karşı konulmaz bir olgu hâline
gelmiş. 17 Aralıkta yapılan operasyonlar bunu çok açık bir
şekilde göstermiştir. Nitekim, AKP geri dönülmez biçimde
iktidarını pekiştirdiğine, krallığını
kurduğuna inandıktan sonra yolsuzlukların ortaya
çıkarılmasını zorlaştırmak için peş
peşe yasalar, yönetmelikler çıkarmaktadır ve bizzat
bakanlarıyla, müsteşarlarıyla, yargı mensuplarına
baskı uygulamaktadır.
Bu kanun teklifinde
hükümler çok açıktır. Bu teklif yasalaştığı
zaman, Bakan elindeki yetkilerle bütün yargı mensuplarının tek
patronu olacaktır; hâkimler, savcılar üzerindeki bütün denetim
yetkisi Bakana geçecektir. HSYK üzerinden Bakan tek hâkim olunca yargı
bağımsızlığı ortadan kalkacak, yargı erki
yürütmenin emir ve komutasına geçecektir. Başbakanın Onlar atanmış
kişiler. veya Onlar memur. dediği yargı mensupları,
Bakanın tek amir olduğu gerçek bir memur statüsüne indirilecektir. Ha
yargıç ha tapu memuru veya nüfus memuru, hiçbir fark kalmayacaktır.
İktidar, görüştüğümüz teklif ile HSYK üzerindeki
egemenliğini büro personeline kadar indirmek istiyor, onlara bile
kıyım uyguluyor.
Değerli
milletvekilleri, bu konu basit bir mesele değil. Anayasal düzen bu iktidar
tarafından ters yüz ediliyor, kuvvetler ayrılığı
ortadan kaldırılıyor, bu durumu çok iyi görmek lazım.
Şimdi iktidara sesleniyorum: Yetmez ama evet.lerle yapılan
referandum sonucu dizayn ettiğiniz HSYK ne oldu da size
rahatsızlık verdi? Ergenekonda, Balyozda, KCK gibi davalarda pek
mutlu bir beraberliğiniz vardı, aranıza hangi kara kediler
girdi, bu mutlu beraberliğiniz bozuldu? Ne kadar
uğraşırsanız uğraşın,
boğazınıza kadar battığınız çamurda
çırpındıkça daha da batıyorsunuz. O dilinizden
düşürmediğiniz millî iradenin zekâsını hafife almayın,
dinî inançlarını yolsuzluklarınıza kılıf bulmak
için sömürmeyin. Artık halk sizin gerçek yüzünüzü görmüştür, sizin
yalanlarınızdan bıkmıştır.
Bu iktidar,
baskı, korku ve yalanlarla on iki yıldır milletimizi uyutmaya
devam etmiştir, ama bu ülkede uyumayan birilerinin var olduğu da
ortadadır. Asrın yolsuzluğunu tespit ve takip eden, ortaya
çıkaran yürekli yargı mensupları ve emniyet yetkililerini
kutluyorum.
Sayın
Başbakan hâlâ Bu bir komplodur, paralel bir devlet
yapılanmasıdır. diyor. Günaydın Sayın Başbakan!
Tüm kurumları geldiğiniz günden beri kendi iktidar
anlayışınızla dizayn ettiniz, hâlâ şikâyet ediyorsunuz.
Bir zamanlar kahraman dediğiniz o savcıları, o polisleri ben
mi atadım? Sizin iktidarınız atamadı mı?
Artık
şurası bir gerçektir, bu iktidar ülkeyi iyi yönetememektedir,
Türkiye'de, maalesef, tam bir kargaşa, bir kaos ortamı
yaratılmıştır, bu, Meclise kadar
yansımıştır. Züccaciye dükkânına bir filin
girdiğinde verdiği zarardan daha fazlasını devlet
çarkına vermektedir bu iktidar. Türkiye'de hiçbir dönemde devlet
kurumlarının itibarıyla bu kadar oynandığına, bu
kadar ciddi biçimde kıyımlar yapıldığına, bu
kadar düşmanca hareketlerin sergilendiğine şahit
olunmamıştır.
Ayrıca, bir
ayakkabı kutusu, Türkiye'nin belki de en büyük yolsuzluk
skandallarından birinin sembolü olarak hafızalarımıza
kazınmıştır. Birçok eşyanın koleksiyonunun
yapıldığını görmüş, ama ayakkabı
kutularının koleksiyonunu yapan banka müdürlerini Türkiye ilk defa
sizin iktidarınızda görmüştür. Yatak odalarında para
kasası koleksiyonu yapanları da görmemiştir Türkiye, sizin
iktidarınızda görmüştür.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL DİNÇER
(Devamla) AKP sayesinde biz bunları da gördük, Sayın
Başbakanın deyişiyle Hayaldi, gerçek oldu!
Tekrar yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın
Dinçer, Sayın Acar, Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın
Serindağ, Sayın Kart, Sayın Batum, Sayın
Değirmendereli, Sayın Gök, Sayın Demirçalı, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Çıray, Sayın Özkan, Sayın Düzgün,
Sayın Çam ve Sayın Güler.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
III YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın
Dinçer, Sayın Acar, Sayın Çelebi, Sayın Tanal, Sayın Çam, Sayın
Serindağ, Sayın Kart, Sayın Değirmendereli, Sayın
Demirçalı, Sayın Gök, Sayın Özkan, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Çıray, Sayın Düzgün, Sayın Güler Ve Sayın Batum.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
32nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Son üç önerge, maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle çıkarılmasını isteyen
önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya aykırılık
önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 32 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Hilmi
Bilgin Feramuz
Üstün
Afyonkarahisar Sivas Gümüşhane
"Madde 32- 6087 sayılı
Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"iki" ibaresi "üç", ikinci fıkrasında yer alan
"Üçüncü Daire Başkanının" ibaresi
"Başkanın", üçüncü fıkrasında yer alan
"Kurula" ibaresi "Başkana", dördüncü
fıkrasının (c) bendinde yer alan "Kurul" ibaresi
"Başkan" şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 32 inci maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
Hasip
Kaplan İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Şırnak Şanlıurfa Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı
Kayseri Tokat Konya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Ali
Serindağ Aylin
Nazlıaka
Zonguldak Gaziantep Ankara
Fatma
Nur Serter Ali
Haydar Öner Mahmut
Tanal
İstanbul Isparta İstanbul
Aytun
Çıray
İzmir
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet,
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Teftiş
Kurul'un yetkilerinin Kurul Başkanına entegre edilen ve yetkilerini
sınırlayan bu önerinin kaldırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen
Sayın Vural
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Faruk Bal.
BAŞKAN Faruk
Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde, gazi
Mecliste iki milletvekilinin yaralanmasıyla sonuçlanan hadiseden
duyduğum üzüntüyü ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bir başka
üzüntüm de şu: Benim tespit edebildiğim kadarıyla, hukuk
tarihinde yargıçların, hâkimlerin kitle hâlinde suçlanarak belirli
bir kategoriye konulup onlarla yürütme organının mücadelesinin
yaşandığı ikinci ülkeyiz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Faşizmde olur o işler.
FARUK BAL (Devamla)
Birincisi Yugoslavyada meydana geldi değerli milletvekilleri,
burayı iyi dinleyin, birincisi Yugoslavyada meydana geldi. Yugoslavya
dağılmadan önce Sırp yönetimi devletin yargısına,
polisine ve askerine ilişkin organlarında belirli bir yapılanma
içerisine girmişti. O yapılanmanın sonucunda, Yugoslavya
dağıldıktan sonra o ülkelerde bulunan bazı hâkim ve savcılar
kategorik olarak hangi etnisiteye tabi ise o etnisitenin husumeti nedeniyle
belirli bir alana hapsedildi, onlara yargı görevi verilmedi. Şimdi
Türkiyede yaşanıyor aynı olay.
Paralel
dediğiniz devleti, Sayın Milletvekilimiz Erkan Akçay Beyin tasnif
ederek sizlere anlattığı paralel dediğiniz
yapıyı siz inşa ettiniz. On iki yıl beraber aynı
yollarda yürüdünüz. 2010 tarihinde milleti kandırarak, aldatarak bu
paralel yapı dediğiniz, suçladığınız
insanların yargı içerisinde belirli bir alana girmelerine, ulaşmalarına
vesile oldunuz. 2014 bütçesinin görüşmesinde Sayın Başbakan bu
paralel yapıyı överken, on gün sonra, 17 Aralık tarihinde
meydana gelen yolsuzluk operasyonundan sonra bu paralel yapıyı
Haşhaşi olarak itham etmeye başladınız hain olarak
itham etmeye başladınız ve diğer negatif
sıfatların hepsini sıraladınız.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Erkan Akçayın ifade ettiği ikinci
paralel yapı olarak Türkiyede KCK-PKK yapılanmasını
değerlendirdiğiniz ve bugün güneydoğu illerimizin ve
ilçelerimizin bazılarında asayiş timleri adı altında
askerlerin dahi kimlik kontrollerini yapar hâle geldiğini
değerlendirdiğinizde, bir üçüncü paralel yapı olarak
medyanın içerisine sızmış Alo Fatihler, büyük holdinglerin
içine sızmış Alo Fatihler ile medyayı ve ekonominin önemli
bir kısmını kontrol eden
holdingleri, bizzat Başbakanın talimatlarıyla yönettiği bir
paralel yapıyı düşünürseniz Türkiyeyi getirdiğiniz nokta
açık ve seçik bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Temenni ederiz ki
Türkiyenin Yugoslavya gibi bir akıbeti olmaz, olmayacak inşallah.
Milliyetçi hareketin ortaya koyduğu sağduyu buna izin vermeyecektir
ama bundaki vebali hissedebilmeniz için, bundaki vicdani mesuliyeti
hissedebilmeniz için hepimize görev düştüğü kadar Adalet ve
Kalkınma Partisinin sayın milletvekillerine de aynı görev
düşmektedir.
Şimdi bir ülke
düşünün ki Sayın Başbakan ortaya çıkmış yolsuzluk
olayında suçun tanımını yapıyor. Bu, Yugoslavyada
görülmedi. Yolsuzluk nedir, rüşvet nedir, Başbakan tarif ediyor.
Sayın Başbakanın oğlu 2 Ocak tarihinde yargıya
çağrılıyor. Sayın Başbakan oğlunu otobüsünde ve
mezar ziyaretinde gezdiriyor. Arkasından bugün, savcılar, hâkimler
değiştirildikten sonra, deliller tespit edilip öğrenildikten
sonra, kılıfına uydurulduktan sonra Başbakanın
oğlu gidiyor ifade veriyor.
Değerli
arkadaşlar, bu adalet adalet mi; bu sizin vicdanınıza
sığan adalet mi? Böyle adaletle bir ülke yönetilebilir mi? Böyle bir
ülkenin adaleti ile Türkiye gelecek nesillere karşı
varlığını, birliğini, dirliğini nasıl
muhafaza edebilecektir? Türkiye nasıl gelecek nesillerin adalet vizyonunu
çizip bir sorumluluk duygusu ile bu ülkenin değerlerini gelecek nesillere
taşıyabilecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tür
konuşmaya devam edeceğiz, serisi başladı. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde söz
isteyen Aytun Çıray, İzmir Milletvekili.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime
Hipokrat andı içmiş bir hekim olarak başlamak istiyorum.
Muhtemelen, buradaki bütün hekim arkadaşlarım ne demek istediğimi gayet iyi
anlayacaklardır.
Öncelikle şu
anda yapılan çalışmanın insan akıl
sağlığıyla yapılabilecek bu kadar yorgunluk üzerine
bir çalışma olmadığını söylemek istiyorum.
İkincisi,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun yapması gerekeni
yaptığını düşünüyorum çünkü insan aklı ve insan
vicdanı yaşayabilmek için bazı savunma mekanizmaları
kullanır. Eğer insan aklı ve vicdanı yaptığı
işe inanmıyorsa ve bir haksızlığı
gerçekleştirmek istiyorsa, bu haksızlığı ve
usulsüzlüğü akla uygun hâle getirir ki, akıl
sağlığını korusun. Onun için, Sayın Başbakan ve onun suç
ortaklarını savunma konusunda gösterdiğiniz gayreti bir hekim
olarak gayet iyi anladığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, ben burada hukuksuz bu kanun tartışılırken
sizden adalet isteyecek durumda değilim çünkü Sayın Adalet
Bakanını uzun zamandır
tanıyoruz, ona söylenen sözlerin buza yazılan yazılardan ibaret
olduğunu biliyorum. Ancak ben ve arkadaşlarım, aklı
başında siyasiler, hukukçular Türkiyede adalet arıyorlar.
Nasıl bir adalet arıyorlar? Önce, Atatürkün kurduğu bu yüce Meclisin
ruhuna uygun bir adalet arıyorlar. Eğer siz, hiçbir demokratik
iktidarın aklına dahi getiremeyeceği adalet
mekanizmalarını kullanarak, eğer kuvvetler
ayrılığını yok
etme peşindeyseniz bu gayrimeşru tutumunuzu uzun süre sürdürmeniz
mümkün olamayacak. Gerçi bir alışkanlığınız var,
buna Oslodan itibaren başladınız, hatta daha da önemlisi 2010
referandumuyla getirdiğiniz bir Anayasa değişikliğiyle
yapacağınız kanunsuzlukları ve Sayın
Başbakanın sığınacağı kanunsuzlukları
bir anayasal koruma altına aldınız. O gün çok övdüğünüz ve
o anayasal referandumla inşa ettiğiniz Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu hırsız-polis oyununda bazı kişileri
yakalayınca şimdi de bambaşka bir şekilde dizayn etmeye
çalışıyorsunuz.
Paralel devletten
söz ediyorsunuz. Biraz önce bir değerli konuşmacı söyledi, bir
paralel devleti daha önce ilan etmiştiniz KCK diye. Geçenlerde yeni bir
hikâye ortaya attınız çünkü bütün bu işleri örtbas etmek için
millete anlatacak bir hikâyeye ihtiyacınız vardı ve yeni bir
paralel devlet daha ilan ettiniz ama ben burada tarihe not düşüyorum: Bu
kanunlarla hukuka aykırı, Anayasaya aykırı bu kanunlarla
aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin kendi paralel devletini
kuruyorsunuz. Peki, asıl merkezî devlet nerede? O devleti de yok ettiniz.
Bakın, eğer bu devletle, meşru devletle çok oynarsanız bir
gün gelir sizin başınızın üstüne çöker.
Bu sıralarda
bugün havalı olabilirsiniz, bu sıralardan çok havalı insanlar
geçti. Siz kalkıp Silivrede, Yassıada mahkemelerine rahmet okutacak
şekilde insanları yargılayabilirsiniz ve hatta Silivri
mahkemelerinde insanları katledebilirsiniz ama bir gün gelir dönerler,
meşru ortamlarda sizden hesap sorarlar. Tarih, sivil darbecileri
Yassıada benzeri mahkemelerde değil, gerçek hukuk mahkemelerinde bir
gün yargılayacaktır ve Türk milleti bunu görecektir.
Hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Yassıada sizin eseriniz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım,
yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın
Çıray, Sayın Acar, Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın
Çam, Sayın Kart, Sayın Demiröz, Sayın Değirmendereli,
Sayın Türmen, Sayın Danışoğlu, Sayın Gök,
Sayın Dinçer, Sayın Özkan, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Batum ve Sayın Haberal.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 32 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"Madde 32-
6087 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "iki" ibaresi "üç", ikinci fıkrasında
yer alan "Üçüncü Daire Başkanının" ibaresi
"Başkanın", üçüncü fıkrasında yer alan "Kurula"
ibaresi "Başkana", dördüncü fıkrasının (c)
bendinde yer alan "Kurul" ibaresi "Başkan"
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, iki olan
Teftiş Kurulu başkan yardımcısı sayısı üçe
çıkarılmakta; Üçüncü Daire Başkanının gözetiminde
görev yapan Teftiş Kurulu Başkanının, Kurul
Başkanının gözetiminde görev yapması sağlanmakta;
Kurula karşı sorumlu olan Teftiş Kurulu
Başkanının Kurul Başkanına karşı sorumlu
olması hükme bağlanmakta ve son olarak Teftiş Kurulunun, Kurul
değil Başkan tarafından
verilen benzer görevleri yerine getirmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Sayın Başkan, bir hakkın suistimali değil
mi? Anayasaya aykırılık teşkil etmez mi?
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın
Çıray, Sayın Acar, Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın
Kart, Sayın Demiröz, Sayın Değirmendereli, Sayın
Danışoğlu, Sayın Gök, Sayın Dinçer, Sayın Özkan,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Haberal, Sayın Öztrak, Sayın
Öner, Sayın Batum.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın
Acar, Sayın Tanal, Sayın
Çelebi, Sayın Çıray, Sayın Çam, Sayın Kart, Sayın
Demiröz, Sayın Batum, Sayın Değirmendereli, Sayın Gök,
Sayın Dinçer, Sayın Özkan, Sayın Türmen, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Öztrak, Sayın Danışoğlu.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
33üncü madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Son üç önerge maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle çıkartılmasını isteyen
önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya aykırılık
önergelerini işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 33 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan İkinci Daire ibaresinin
Birinci Daire şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Hilmi
Bilgin Feramuz
Üstün
Afyonkarahisar Sivas Gümüşhane
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 33 üncü maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Bingöl Şırnak Iğdır
Nazmi
Gür İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Van Şanlıurfa Batman
Sırrı
Sakık
Muş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 33. Maddesinin Anayasaya aykırı olması
sebebiyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı Reşat
Doğru
Kayseri Konya Tokat
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Tufan
Köse Fatma
Nur Serter
Zonguldak Çorum İstanbul
Aylin
Nazlıaka Engin
Altay Ali
Haydar Öner
Ankara Sinop Isparta
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisinin
önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Teftiş Kurulunun atama usulüne ve Genel Kurul
yetkilerinin sınırlandırılarak daire
başkanlarının yetkisini artıran bu düzenlemenin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen Faruk Bal,
Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir defa daha huzurunuzdayım. Yüce heyeti tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bundan önceki maddede yaptığım
konuşmada benzer mi benzemez mi bilmem ama Yugoslavyadaki hâkimlerle
ilgili durumu Türkiye'ye örnek olsun diye değil, örnek alınmasın
diye anlatmıştım.
Şimdi
başka örneklerden bahsedeceğim size. Bu kanun teklifiyle şöyle
garip bir iş yapılıyor: Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun 20 tane seçilmiş üyesi dışındaki hâkim
sınıfından tüm çalışanları, Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları,
müfettişlerin tamamı, tetkik hâkimlerinin tamamı ve idari personel
olarak görev yapan insanların tamamı, memurların tamamı,
Genel Sekreter, Genel Sekreter yardımcılarının
tamamının bu kanun yürürlüğe girdiği anda görevi sona
erdiriliyor. Bu, Yugoslavyada yapılmış olan tasfiyeden daha
fazla bir ağır hükümdür.
İki;
bundan önceki bölümde görüştüğümüz Türkiye Adalet Akademisinin
Başkanı, Genel Kurul üyeleri, Eğitim Dairesi ve bütün
organları, çalışanları, çaycısına kadar
tamamının görevine son veriliyor. Bu ikisinin yerine, değerli
milletvekilleri, Adalet Bakanının tek başına, doğrudan
yetkili olduğu, iradesini ortaya koyarak tasarruf ile yapabileceği
bir yapı getiriyor veya Adalet Bakanı yeniden teşekkül edecek
HSYK ve Adalet Akademisinde en etkili güç hâline getiriliyor.
Değerli
arkadaşlarım, Yugoslavya örneğinde bu da yok ama bir yerde var,
Suriyede var. Değerli arkadaşlarım, Suriyeyle benzeşen
durumu da şuradan kaynaklanıyor: Suriye bir istihbarat devletidir,
istihbarat devletlerinin temel özelliği istihbarat bilgisi toplayan
birimlere operasyon görevi verilmez. İstihbarat görevi yapan organlar
eğer operasyon yapıyor ise o takdirde o devlet bir demokratik devlet
olmaz, istihbarat devleti olur.
Şimdi,
Türkiyede de, istihbarat örgütüne bilgi toplama dışında,
bilgiyi değerlendirme dışında, bilgiyi farklı
birimlerden alınacak bilgilerle birlikte, istihbaratla birlikte
karşılaştırma dışında operasyon yetkisi
verilmiştir. Bu operasyon KCK ile örtüştürülerek
yapılmıştır. Bu operasyon Suriyeye ilişkin
politikalarda yapılmıştır. Bu operasyon o kadar ileri
gitmiştir ki devletin maruz kaldığı ülke ve millet
bütünlüğü itibarıyla tehdit altında bulunduğu PKK
uluslararası destekli terör örgütüne karşı oturup masada pazarlık
yapma yetkisine kadar ulaştırılmıştır.
İşte, bu, istihbarat devletidir. İstihbarat devletinin ne hâle
geldiğini hepimiz gördük. İstihbarat devletinde hukuk olmaz.
İstihbaratı yapılan tek adama yönelik kamu hizmeti sunulmaya
çalışılır. Bunun adı da zorbalıktır,
diktalıktır.
Değerli
arkadaşlarım, bu ikisini birbiriyle örtüştürdüğümüz
takdirde Türkiyenin önünde çok ciddi bir sorun vardır. Bu sorunun
çıbanbaşı adalettir. Çıbanbaşı adaleti eğer
biz demokratik değerlere uygun bir şekilde toplumsal mutabakatı
sağlamak üzere, siyasi mutabakat ile çözemez isek Türkiyenin
geleceğinde çok karanlık günler olacaktır. Bu karanlık
günlerin vebali de sizlerin sorumluluğu üzerinde olacaktır diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde söz
isteyen Sayın Engin Altay, Sinop
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
operasyonlarına yönelik olarak iki aydır yoğun mesai
harcıyor. Torba üstüne torba getirerek bu rüşvet ve yolsuzluk
operasyonun ortaya çıkardığı sonuçları boşuna
aklayacağınızı, suçu ve suçluyu
aklayacağınızı, delilleri karartacağınızı,
bence, zannetmeyin. Bu konuda emniyette operasyon yaparak işe başladınız,
sonra maliyede, sonra yargıda, bu sizi kesmedi, HSYKyla ilgili
geçmişte söylediğiniz her şeyi inkâr ederek bir düzenlemeye
gidiyorsunuz. Ben on iki yıldır bu Parlamentodayım. İlk
defa, Sayın Cumhurbaşkanı, Parlamentoda görüşülen bir
kanunla ilgili beyanatta bulundu, kamuoyuyla düşüncesini ve
anlayışını paylaştı. İlk defa, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bir Başkanı, Anayasanın yargı bölümünü
düzenleyen Üçüncü Bölümünün öldüğünü söyledi, 138inci maddenin
öldüğünü söyledi. Ve maalesef, ilk defa bir Başbakan, Türkiyenin en
büyük kentine atadığı emniyet müdürünü özel uçağıyla
İstanbula götürerek makamına oturttu. Bütün bunlar ortada
sıkıntılı şeylerin olduğunun, kabul edilebilir
sınırların çok üstünde gelişmeler
yaşandığının açık bir gerekçesidir.
Ben iktidar
partisinin siz sayın milletvekillerinin içinde bulunduğu hâle de
üzülüyorum. Partime mensup bazı arkadaşların, zaman zaman
buradan, bu kürsüden size yönelik olarak hırsız ithamında
bulunmaları kastı aşan bir ifadedir. Hırsızlar burada,
tümü değil buradakilerin de, buradakilerin bir kısmıdır.
61inci Hükûmetin
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, böyle konuşmaya
hakkı var mı? Ayıp ya!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Niye yok?
İHSAN
ŞENER (Ordu) Ayıp ya!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bir dakika, söyleyeyim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Nasıl böyle şey yaparsın? Bir dakika ne demek
ya, size yakışıyor mu bu?
ENGİN ALTAY
(Devamla) 61inci Hükûmetin kimi bakanlarıyla ilgili
İHSAN
ŞENER (Ordu) Ne kadar sorumsuzsunuz siz!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Savcı oldun, hâkim oldun, mahkûm ettin herkesi, olur mu
öyle şey?
ENGİN ALTAY
(Devamla)
orta yerde deliller var, çok somut deliller var.
İHSAN ŞENER (Ordu) Ne kadar ayıp bir
şey!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Mahkeme kararını göster, ispatla.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Para kasaları var, para
sayma
Elbette yani
elbette kimseyi peşinen suçlu iddia
Kamuoyundaki algı bu
kardeşim, kamuoyunda böyle bir algı var.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bu senin kendi kararın, kendi düşüncen!
İHSAN
ŞENER (Ordu) Ne demek kamuoyu, nasıl söylüyorsun ya!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ayıp be!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bu Hükûmet
Sayın
Başkan, tacize ses çıkarmayacak mısınız? (AK
PARTİ sıralarından Ne tacizi be! sesleri, gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ZİVER
ÖZDEMİR (Batman) Hakaret etme, hakaret edemezsin.
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Bu Hükûmet siyaseten zanlı bir Hükûmettir.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, var mı böyle bir usul?
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Hukuken zanlı bir
Hükûmettir ve bizce siyaseten de kirli bir Hükûmettir.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Ayıp ya!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) O senin düşüncen.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Allah hiçbir cumhuriyet
hükûmetini bundan sonra bu duruma düşürmesin. Kardeşim, Allah
kolaylık versin, işiniz zor. Kolay değil, bir hükûmetle ilgili
bu kadar ortada şaibelerin olması, delillerin olması, tapelerin
olması kolay bir iş değil ama hoplamanıza gerek yok.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Hakaret etmeye hakkınız yok.
ENGİN ALTAY
(Devamla) İnşallah aklanırlar, inşallah aklanırlar
temennim budur.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sen adamı suçluyorsun, gel kendini akla, öyle şey
olur mu?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Ee kardeşim, Evladım, kaç lira var? Çok değil baba,
1 trilyon var. derse
Ben dedim ki:
Egemen Bağış, bu 1,5 milyon doları aldın mı almadın
mı? Böyle iddialar var. dedim, buradan söyledim. Egemen
Bağış partinizin üyesidir, 61inci Hükûmetin de üyesidir. Gelsin
desin ki Almadım kardeşim. desin.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Alnım ak, başım dik. dedi, bunları
söyledi o.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Almadım desin, bitsin mesele, iddiamız bitsin.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Yalan söylüyorsun.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Şimdi, bu Hükûmetin bir üyesi diyor ki:
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Durmadan yalan konuşuyorsun!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Niye yalan söyleyeyim ya?
Bu Hükûmetin bir
üyesi diyor ki: Ben niye istifa edeyim. Ben Başbakan ne derse onu
yaptım, Başbakan istifa etsin. Siz bunları temizlemediniz, en
azından kamu vicdanını rahatlatmadınız. Ee,
şimdi, ondan sonra, tabii doğaldır her siyasi partinin liderine
sahip çıkması çok doğaldır; buna da bir itirazım yok.
Umarım, umarım tertemiz çıkarlar
HACI
FİLİZ (Çankırı) Sarıgülü anlat!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Ee hani masumiyet karinesiydi ne oldu şimdi? Ama öyle de
görünmüyor.
Şimdi, kendi
kulağımla dinlediğim meseleler var. Yani Başbakan,
işte, Sen 100, sen 50, sen 70
şu Sabah-ATV operasyonu.
Arkadaşlar, bunlar hoş şeyler değil, TÜRGEV meselesiyle
ilgili bir soru önergesi verdim. TÜRGEVin 2012de beyan ettiği gelir ne
kadar biliyor musunuz; yasal, legal. 152 milyon TL, 152 milyon ama bir kalemde,
2013 yılında, 100 milyon dolar TÜRGEVe para gidiyorsa burada bir
şeyler var demektir. Ondan sonra da Devletten çıkmıyorsa bu
yolsuzluk sayılmaz. demek hiçbir medeni ülkede görülmez.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(Devamla) Ama siz bu yolsuzluğu aklayacağız diye hukuk
sistemimizi, devletin demokratik hukuk devleti olma özelliğini ortadan
kaldırmaya kalkarsanız bitiriyorum Başkan, yoksa gelip döverler
bizi buradan- demokrasiyi ortadan kaldırırsınız, kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırırsınız
ve ondan sonra demokrasinin olmadığı ülkelerde iç
barış tehdit altındadır, Türkiye'nin iç
barışına da çok büyük zarar verirsiniz. İnşallah bütün
bunlara Türk milleti müsaade etmeyecek ve çok beklediğimiz 30 Martta
millet gereğini yapacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Altay.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Türk milleti CHPye müsaade etmiyor ya!
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yoklama, Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getiriyorum. Sayın Hamzaçebi, Sayın Altay,
Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın Çıray, Sayın Acar,
Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın Çam, Sayın Demiröz,
Sayın Kart, Sayın Batum, Sayın Değirmendereli, Sayın
Türmen, Sayın Gök, Sayın Dinçer, Sayın Özkan, Sayın Onur,
Sayın Danışoğlu, Sayın Kuşoğlu.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Bakan, söz talebiniz
var.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın, Sinop Milletvekili Engin Altayın
523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ses
efendim, ses
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sabotaj var Sayın Başkan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Allaha şükür, sesimizi kimse kesemedi,
bundan sonra da kesemez. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Vallahi,
Meclis Başkanı kesmeye çalıştı.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Şimdi, tabii, değerli hatip konuşurken Hükûmetimize
dönük birtakım yakışıksız isnatlarda bulundu,
onları tekrarlamayacağım ama şunun bilinmesini isterim ki
AK PARTİ hükûmetleri milletimize ve ülkemize büyük hizmetler
etmiştir, pek çok alanda başarılara imza
atmıştır. En çok başarılı olduğumuz
alanlardan bir tanesi yolsuzlukla mücadeledir. [CHP sıralarından
alkışlar(!)]
MUSA ÇAM (İzmir) Gülüyorsunuz!
Gülüyorsunuz!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Yolsuzlukla AK PARTİ iktidarlarının
yaptığı mücadele nedeniyle 230 milyar dolarlık bu ülkenin
bütçesi 800 milyar dolarların üzerine çıkmıştır. Türkiyenin
yolları yeniden yapılmıştır
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, yol
yaptınız, onun için yolsuzluk yok; bu saatte güzel espri.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Bu,
çalınmadığı anlamına gelmez ki.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
Oralarda çalındı zaten.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat)
şehirleri yeniden inşa edilmiştir, 72 olan
üniversite sayısı 180i bulmuştur. Türkiyenin emniyetinde,
adaletinde, sağlığında her alanda büyük değişim
ve dönüşümler yaşanmıştır. Yolsuzluğun
olduğu yerlerde bunlar yapılamaz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Hepsinde de
hırsızlık yapılmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani
yapıyorsunuz, yolsuzluk mübah.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Ülkeler yaşanan büyük krizlerde kendi memurlarına,
işçilerine maaş veremezken, kadrolarında azaltmaya giderken,
yatırım bütçelerini kısıtlarken Türkiye
yatırımlarını artırmış, memurunu
almış, işçisine zamlar vermiş, büyümüş bir ülkedir.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) Öbür hükûmetler vermedi mi Sayın Bakan, sadece siz mi verdiniz
o zammı?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Yolsuzluğun olduğu yerde bir
ülke büyümez. Bakın, bu milletin en hassas olduğu şey
yolsuzluktur ve eğer millet birilerinin yolsuzluk yaptığına
inanırsa ona yetki vermez. 2002, 2007, 2011, 2004, 2009 seçimleri ve halk
oylamaları
OKTAY
VURAL (İzmir) Yargıdan kaçmayın, yargıdan kaçmayın.
Sayın Bakan, yargıdan kaçıyorsunuz.
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
milletimize bizim verdiğimiz
hesapla milletimizin gözünde aklandığımızın, yeniden
yetki aldığımızın somut örneğidir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hâkim ve savcılara baskı uyguluyorsunuz.
Yargıdan kaçmayın.
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Seçimler yaklaştı, AK
PARTİ hükûmetlerini nereden vururuz?
OKTAY
VURAL (İzmir) Yargıdan kaçmayın. Kırk beş gündür
fezlekeleri yok.
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) En güçlü yerinden vururuz, milletle
onun arasındaki irtibatı koparırız. diyorsunuz ama AK
PARTİ ile millet arasındaki irtibatı
koparamayacaksınız.
OKTAY
VURAL (İzmir) Fezlekelere niye müdahale ettiniz Sayın Bakan? O
dosyaya niye müdahale ettiniz?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Yolsuzluk iftiralarının
arkasına sığınarak milleti aldatamayacaksınız.
OKTAY
VURAL (İzmir) Fezleke dosyalarına niye müdahale ettiniz? Delillere
niye müdahale ettiniz?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) 30 Martta, bu millet, burada
iftiraları dile getirenlerle gerçeğin peşinde olanları
ayıracak
OKTAY
VURAL (İzmir) Ayakkabı kutularını kimse unutmuyor.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
yine AK PARTİyi birinci, yine
sizleri yerinizde saydıracaktır. 30 Martta hepsini göreceğiz.
Tekrar
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
OKTAY
VURAL (İzmir) - İhale yolsuzluğu, villa pazarlığı
yapanlar ayan beyan ortada. Yargıdan kaçmayın!
ERKAN
AKÇAY (Manisa) İftiraysa dava aç Sayın Bakan.
OKTAY
VURAL (İzmir) Fezlekeleri niye tuttunuz? Hani
postacıydınız siz.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Oktay Vuralı susturun Sayın Başkan.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, o zaman milletvekilleri,
bakanlar, herkes mal varlığını açıklasın,
şeffaf devlette ne olduğu ortaya çıkar, yolsuzluk ortaya
çıkar.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 33 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan İkinci Daire ibaresinin
Birinci Daire şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Buraya
çıkan milletvekili arkadaşlarımız ve Cumhuriyet Halk
Partisi sırasında oturan arkadaşlarımız bazen isyan
ediyorlar: Niye bizi bu saate kadar tutuyorsunuz? Sayın Çelebi de
Angarya yüktür. Anayasaya aykırıdır. diyor, doğru
söylüyor.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Aynen öyle diyorum. ILOya bakın.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yani bir doktor arkadaşımız da
Hipokrat yemininden bahsederek Bu saatte, bu şeyde yapılan
işler akla uygun bir hareket değildir. diye söyledi. Doktor
olduğu için onun sahasına girer, bir şey ifade etmiyorum ama her
önergede ve her maddede 20 milletvekilinin ayağa kalkarak yoklama
istemeleri herhâlde o doktor milletvekilinin tanımına uygun bir
hareket tarzıdır diye düşünüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, burada sizi zorla tutan hiç kimse yok. Zaten bir kişi
yetiyor karar yeter sayısı istemeye.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Başbakandan korkunuzdan yapıyorsunuz. Başbakan
korkusu tutuyor sabahlara kadar sizi burada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - AK PARTİnin milletvekilleri burada, bu
yasayı çıkarmak için tüm güçleriyle burada bulunacaklar, olacaklar.
Sizin geriye kalan 20 milletvekilinin, 30 milletvekilinin burada durmasına
gerek yok. Kimden korkuyorsunuz? Kim size emir veriyor, talimat veriyor? Niye
burada duruyorsunuz?
MUSA
ÇAM (İzmir) Bunlar cevap mı?
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siz kimden korkuyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bize şikâyet etmeyin. Önünüzde oturan grup
başkan vekillerine şikâyet edin.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Size kim talimat veriyor da bu kadar insanı sabahlara
kadar çalıştırıyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Sizi burada tutan, eğer size angarya yükleyen
varsa o grup başkan vekilleridir.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Sayın Elitaş, bunları yutturamazsınız
kimseye!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Buraya çıkan milletvekillerinin hepsi
yolsuzluktan, hırsızlıktan bahsediyor. Hani şecaatini arz
ederken diye bir şey söylüyorlar ya, hani bir de şu var
Dervişin fikri neyse zikri odur. diye.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Siz onu örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Adamlar, Allah göstermesin bir iktidar olsa
yapacakları şey, her gün hırsızlık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Onun için bu millet size
altmış yıldır iktidarı vermiyor. Geçmişteki
yaptıklarınızı görüyor, geçmişte oy
hırsızlığı yaptığınızı
görüyor.
Oy
hırsızlığı yaparken milletin anasının ak sütü
gibi helal gelirlerine nasıl el attığınızı da
biliyor ve 1950 yılından bu tarafa size bu millet iktidarı
teslim etmiyor. Bazen teslim ediyor, diyor ki: Bunların yanına
şunlardan da vereyim. Gelsinler, bunların çalmalarını
engellesin.
Güneş
Motel hadisesini bu millet biliyor. Milletin iradesini çalıp getirip
transfer ederek Güneş Motelde iktidar kurdunuz. Onu
gerçekleştirdiniz. Bunu millet çok iyi biliyor.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Yani çalıyorsunuz ama iş de yapıyorsunuz,
affedelim sizi öyle mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, Sayın Altay, burada Hükûmetin
sıralarında oturanlar var diye az önce söyledi, hırsız
diye ifade etti.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Hepsi değil. Hepsi değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Sonra da dedi ki: İnşallah bu
arkadaşlarımız aklanırlar.
Sayın
Altay, ne yaman bir çelişki içerisindesin. O doktor
arkadaşımızın söylediği gibi inşallah
aklanırlar. Daha dava sonuçlanmamış, Hepsi değil.
diyorsun, bir kısmını öyle söylüyorsun.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Kamuoyundaki algı o.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Ya sen nesin? Anayasa Mahkemesi misin, hâkim
misin, yargıç mısın, HSYK mısın, yoksa CHPnin bir
temsilcisi misin? Ne olduğun belli değil.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Hâkim de sizsiniz, yargı da sizsiniz, hukuk da sizsiniz..
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Şimdi, bakın, bir de soru sordum: Sayın Genel
Başkanınız grup başkan vekiliyken böyle dosyaları göstererek poz verdiği bir
resim vardı, biliyorsunuz, Yolsuzluk dosyaları diye yazan.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Vardı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - O yolsuzluk
dosyalarında şöyle duran sarı renkli de
kırmızıyla çizilmiş Sarıgül diye bir dosya
vardı.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Kanun sizsiniz! Kanun sizsiniz!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - O Sarıgülle ilgili dosyanın içini
Sayın Genel Başkanın çok iyi biliyor.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) En büyük savunma hücumdur değil mi Sayın Elitaş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - İçinde
ne olduğunu çok iyi biliyor ama siz o hırsızlık ve
yolsuzluk dosyasının Genel Başkanınızın
odasında duran o dosyadaki kişiyi İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkan adayı yaptınız mı,
yapmadınız mı?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yaptık.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yaptınız. Yolsuzluklar ne oldu?
Yolsuzlukları örttünüz mü, örtmediniz mi?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Siz iktidardasınız
GÜRKUT ACAR
(Antalya) İktidar kim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Yolsuzlukları örttünüz mü, örtmediniz mi?
Dosyayı rafa kaldırdınız mı,
kaldırmadınız mı? Verin dosyayı da gereğini
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bakan orada oturuyor. Gereğini yapın. Adalet
Bakanı orada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Gereğini yargı yapacak, gereğini
yargı yapacak. Aklınız, fikriniz milleti yargısız
infaz etmek olduğundan dolayı bakan yapsın. Gereğini
yargı yapacak.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Savcılara sen talimat veriyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, darbecilikten otuz beş yıl
yiyen bir milletvekilini, hüküm kesinleşmiş, Yargıtay
safhasında olan bir milletvekilini masum diye millete
sunacaksınız
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Savcıları harekete geçir, ne duruyorsun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) -
ama daha hâlâ ortada dosya var, mahkemeye bile
gitmemiş bir konuyla ilgili hırsızlıkla itham edeceksiniz.
Bu, büyük bir çelişkidir.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Esas çelişki sizde
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Şu bakanın evinde olan paralardan da bahsetsene biraz.
O paranın ne işi vardı orada?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın
değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye'nin bekasıyla
ilgili uğraşanların aleti olmayın, maşası
olmayın, onların değirmenine su taşımayın.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Kimin? Onların ortağı sizsiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Hem içeriden hem dışarıdan dalalet
içinde olanlar var. Siz de bu dalalet
içerisinde bulunmayın. Cumhuriyet Halk Partisine söylüyorum, diyorum ki:
Bakın, ben de size hitap ediyorum, diyorum ki: İçeriden ve
dışarıdan düşmanların bu ülkeyi yıkmasına
maşa olmayın.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Siz oldunuz bugüne kadar. Fethullahla ortakken maşa
mı oldunuz siz bugüne kadar?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Hepinize saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın hatip bizi maşalıkla suçladı, Hükûmetin
tümünü kastetmediğim hâlde tümünü hırsız olarak itham etmekle
suçladı, sözlerimi çarpıttı. Cevap vermek istiyorum
müsaadenizle.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
Sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Şimdi, milletvekili transferinden başlayalım.
Sayın Başbakan partinizden istifa eden milletvekilleri için millî
irade hırsızlığı dedi. Başbakanın
samimiyetine inanırdık ama bizim partimizden istifa eden bir
milletvekili o sıralarda oturmasaydı. Önce bir onu söylemek
lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Elitaş, Allah, hiçbir başbakanı, bundan sonra hiçbir
başbakanı önündeki su bardağını göremeyecek duruma
düşürmesin. 25 Aralıkta -sanıyorum, tarih yanlış
olabilir- 61inci Hükûmetteki kabine revizyonunu, Allah, bundan sonraki hiçbir
başbakanımıza -gece 23.18de- kamuoyuyla paylaşmak zorunda
bırakmasın.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Allah, Allah.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Ve Allah, hiçbir Hükûmet üyesinin çocuğunu, evladını
rüşvet ve yolsuzluktan cezaevinde görmeyi bu millete nasip etmesin çünkü
bu Hükûmet, bu Parlamento, milletin safiyane duygularıyla yapılmış
siyasi tercihlerin sonucu oluşmuştur.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Bakan çocukları devlet memuru mu ki
rüşvet olsun?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Milletten oy almak, sandıktan çıkmak, 61inci Hükûmetin
kimi üyelerinin günahını örtmeye yetmez; bunu bilin.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Bakan çocukları devlet memuru mu ki
rüşvet olsun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Altay, Genel
Başkanınızın odasında duran o dosyadaki kişiyi
İstanbul Büyükşehir belediye başkanı adayı
yaptınız mı, yapmadınız mı?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Dönüp dolaşıp müflis tüccarın, iflas eden müflis
tüccarın eski defterleri karıştırması gibi siz
İstanbul adayı şunu bunu boş verin. Hani masumiyet
karinesi? Hani masumiyet karinesi? İşinize geldi mi masumiyet
karinesi, işinize geldi mi Kılıçdaroğlunun dosyası.
Bunu da kimse
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Altay, soruyorum, cevap ver, aday
yaptı mı, yapmadı mı?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Millet bir şey unutmayacak: Para sayma makinesini yatak
odasındaki, para kasasını yatak odasındaki, Çok değil
baba, 1 trilyoncuk. lafını bu millet unutmayacak ve bu millet,
göreceksiniz, sizi cezalandıracak. Bu millet sizi cezalandıracak ve
sizin de ne kadar zor bir durumda olduğunuzu anlıyorum. Böyle
şaibeli, hukuken zanlı, siyaseten kirli, kamuoyundaki
algısı en azından bu olan bu Hükûmeti savunmak çok kolay
değildir. Allah size kolaylık versin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Kirli sizsiniz,
kirli. Kirli sizsiniz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yok, yok. Allah
Kirlinin kim olduğunu millet biliyor
Sayın Bakan.
Bakanın
çocuğunun evinde para sayma makinesinin ne işi var? Ne işi var
orada? Onu bir açıklasanız siz Bakan olarak.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Kirli sizsiniz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bakan olarak bir açıklayın.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çıray, siz ne için söz istiyorsunuz?
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili
konuşmasında bana
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Grup Başkan
Vekilini kınıyorum.
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Bakan, bir saniye
ENGİN ALTAY
(Sinop) Anlamadım Sayın Bakanım.
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Milletvekilim
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Kirli sizsiniz
diyorum.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Kirli sizsiniz. diye hakaret ediyor size.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Bana mı diyorsunuz Sayın Bakanım?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Bize diyorsunuz siz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Hayır, ben size demiyorum.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Hayır, bizi
gösteriyorsunuz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Hayır, yani, malum insanlar, bilinen insanlar
Tek tek isim mi
sayayım Sayın Bakanım?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Kim onlar? Kim onlar?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başbakanın, Hükûmetin azlettiği insanlar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.53
ON DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 04.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşiminin
On Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
33üncü madde
üzerindeki son önergeyi oylarınıza sunuyorum...
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 04.04
YİRMİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 04.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Yirminci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesi üzerindeki Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmiştir.
Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
34üncü madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Son üç önerge, maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle çıkarılmasını isteyen
önergelerdir. Önergeleri okutup Anayasaya aykırılık
önergelerini işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 34 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Osman
Kahveci
Kayseri İstanbul Karabük
Ahmet
Yeni Ömer
Faruk Öz Ali
Aydınlıoğlu
Samsun Malatya Balıkesir
M.
Mücahit Fındıklı
Malatya
MADDE 34- 6087
sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendinde yer alan "ilgili daire
başkanı" ibaresi "Başkan" şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(3)
Teftiş Kurulu Başkanı ve Teftiş Kurulu başkan
yardımcıları Kurul müfettişlerinin sahip olduğu malî
haklar dahil her türlü hak ve yetkiyi haizdirler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 34 üncü maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Bengi
Yıldız İbrahim
Binici Nazmi
Gür
Batman Şanlıurfa Van
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı
Kayseri Tokat Konya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Tufan
Köse Fatma
Nur Serter
Zonguldak Çorum İstanbul
Ali
Serindağ Aylin
Nazlıaka Bedii
Süheyl Batum
Gaziantep Ankara Eskişehir
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Teftiş Kurulu
Başkanının ve yardımcılarının seçim
yetkisini Adalet Bakanına devreden bu önerinin kaldırılması
amaçlanmıştır. Zira böylesi bir değişiklik;
yargının bağımsızlığı ve kuvvetler
ayrılığı ilkesi ile örtüşmemektedir.
BAŞKAN
Önergeleri üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Daha önce yaptığım konuşmalarda,
yargının içinde bulunduğu hâli pür melali dışarıdan,
içeriden örneklerle arz etmeye çalışmıştım. Şimdi
de size güç birikiminden bahsedeceğim. Yasama, yürütme ve
yargının erk olarak birbirinden ayrılması ve kendi
aralarında denge ve denetim mekanizmalarının kurulması
ideal demokrasiyi ortaya koyuyor. Bunlar arasında denge bozulduğu
zaman güç birikimi dediğimiz hadise ortaya çıkıyor ve bütün
sosyolog ve anayasa hukukçuları güç birikiminin belirli bir süre
içerisinde, belirli bir grupta, belirli bir kişide teraküm etmiş
olması, temayüz etmiş olması, ortaya çıkmış
olması hâlinde devlet gücünü kullanan
Sayın Başkan, siz orada sohbet ediyorsunuz,
arkadaşlarınız orada sohbet ediyor. Yani, konuşmamız
mı gerekiyor yoksa konuşanları biz mi dinleyelim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Bal, hakaret edince
hemen dinliyorlar.
BAŞKAN Bak, Sayın Elitaş rahatsız
oluyor, Sohbetimize karışıyorlar. diyor.
Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Devamla)
Evet, değerli milletvekilleri, bu güç birikimi, netice itibarıyla
kullandığı devlet gücünü, kamu gücünü, devlet
kaynaklarını sonucunda kendi şahsında var olan bir
değer olarak algılamaya başlamakta ve bunun neticesinde de
diktatörlük mantığı ve psikolojisi ortaya çıkmaktadır.
Bu bilimsel bir gerçektir. Bu bilimsel gerçeğin ortaya
çıkmış olduğu en son örnek Adalet ve Kalkınma Partisidir.
On iki yıla yakın bir süre içerisinde güç birikimi Adalet ve
Kalkınma Partisine meşru, gayrimeşru, ahlaki, gayriahlaki
yollardan ciddi bir sermaye birikimini ortaya koymuştur. Bu ciddi sermaye
birikimi yavaş yavaş kendi sesinin, kendi gözünün, kendi kulağının
oluşturabileceği bir yandaş basın oluşturmuştur.
Bu yandaş basının yanı sıra, devlet organlarında
parti memuru gibi çalışan yandaş kamu görevlileri oluşmuştur.
İşte üçünün ortaya koymuş olduğu doğal sonuç ise güç
birikiminin bir kişinin şahsiyetinde ortaya
çıkmasıdır, o da Sayın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan olmuştur. Bu o kadar ileriye gitmiştir ki, yandaş
sermaye dediğimiz olay ayan beyan ortaya çıkmış ve bunlar
havuzlar oluşturmuş, havuzlar içerisinde milyon dolarlarla kendi
basınını oluşturabilmek için bir gayriahlaki,
gayriiktisadi, gayrikanuni alışverişe yol
açmıştır. Oradan devamla, kamunun gücü yandaş olmuş
sermayenin yanında korkutulmuş sermayeye, korkutulmuş
basına karşı kullanılmış ve sonucuna
geldiğimizde, sermayedeki havuz birikiminin yanı sıra, medyada
Alo Fatih hatları oluşmuştur. Bu Alo Fatih hatlarının
bir benzeri de kamu kurumları içerisinde kendisini göstermektedir. Kamu
gücünü herkese eşit, tarafsız olarak sunmak zorunda olan ve bu amaçla
devletin makamında oturan kişiler, kendilerini kamuya değil
AKPye hizmet eden, kendilerini kamuya karşı değil
Başbakana karşı sorumlu hisseden kişiler olmuştur.
Bunlara da örnek vermek gerekirse, Adanada vatandaşa -affedersiniz-
kavat diyen valiler çıkmıştır. Birer tane örnekle geçiştiriyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ortadaki bu bozulma, sermayedeki, basındaki ve
medyadaki bozulmanın doğal sonucu, bozulmayı örtecek, kapatacak
bir hukuk sistemi. İşte bugün burada bulunan kanun teklifi de bu
amaçla buraya getirilmiştir. Buradaki görüştüğümüz yasa teklifi,
asla, kata yargının iyileştirilmesi, güzelleştirilmesi,
paralelden kurtulması amacına yönelik değildir. Doğru
doğru dosdoğrudur; sermayeyi, AKPnin yandaş sermayesini
korumak, AKPnin yandaş basınını korumak, AKPnin
yandaş memurlarını korumak. Memur kavramı içerisinde,
elbette, müdüründen genel müdürüne, müsteşarına, bakanına,
Başbakanına ve onun çocuklarına kadar gitmektedir diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Sinop) Süheyl Batum...
BAŞKAN
Süheyl Batum, Eskişehir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; -demin bir arkadaşımız da söyledi- Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşını yapan, cumhuriyeti
kuran bir Meclis. Ancak, bugün maalesef, sizin çoğunluğu
oluşturduğunuz Meclis, daha demin 2 arkadaşımızın
yaralandığı, maalesef Her ne pahasına olursa olsun bu
yasayı bir an önce çıkaracağız, Bakanımızın
ihtiyacı var, Başbakanımızın ihtiyacı var. diye
hukuku ayaklar altına aldığınız bir Meclis oldu.
Değerli arkadaşlar, burada ne hukukundan bahsedeceğiz, lütfen!
Eğer tek yasa bu olsaydı derdik ki: Hukuku ayaklar altına
aldınız, Anayasaya aykırı yasa yaptınız. Son
günlerdeki yasaların hepsine baktığımızda, hiç bunu
saklamanız, göz ardı etmeniz, görmezden gelmeniz mümkün değil
değerli arkadaşlar. Bu açıkça Meclise karşı bir darbe
dönemi. Neden savcıya telefon ettiniz? Neden baskı yaptınız?
Bakanın çocuğu neden bugün tutuklu, neden Barış tutuklu?
Ayakkabı kutusu nedir? Bir banka müdürü parasını ayakkabı
kutusunda saklar mı? dedik, demin Bakan Bekir Bozdağ burada tuttu
insanların masumiyet karinesinden, aleyhte yayınlardan, insan
haysiyetinden söz etti. İnsaf! İnsaf arkadaşlar! Mehmet Haberal
burada oturuyor; dört yıl dört ay tutuklu kaldı, aleyhinde ne
yayınlar yapıldı. Yedi yıl tutuklulukları
yaşadık, altı yıl tutuklulukları yaşadık,
düzmece kanıtları, yalan olduğu ispatlanmış
kanıtları yaşadık. O zaman bu Bakan Patagonyanın
Bakanı mıydı? Sizler Türkiye Cumhuriyetinin değil
Patangonyanın milletvekili miydiniz hiç farkına varmadınız
yedi yıl? İnsaf arkadaşlar, insaf! Görmedik, duymadık,
işitmedik, 17 Aralık gelip Başbakan söyleyince işitmeye
başladık!
Değerli
arkadaşlar, çok açıklıkla söyleyeyim, bugün, daha doğrusu,
saat itibarıyla dün 14 Şubattı. Yani insanlar birbirlerine
sevgilerini sunacaklar, sevgilerini gösterecekler ailelerine, eşlerine,
çocuklarına. Türkiyeyi öyle bir duruma getirdiniz, öyle bir böldünüz ki
sizin sayenizde bazıları çocuklarına bu sevgiyi, bu
düşkünlüğü ziyadesiyle gösterebiliyorlar. Oturuyorlar gemicikler
alıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Pırlanta dükkânları
açıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Arsalar kotarıyorlar, görmezden
geliyorsunuz. Komisyonlar kotarıyorlar, görmezden geliyorsunuz. Diğer
bazı çocuklara da dün olduğu gibi, Gezi Parkında olduğu
gibi biber gazı, cop, dayak, boyalı su.
Şimdi, bu
ayrımcılık yetmedi, bu başkalarının
çocuklarıyla bizimkilerin çocukları arasındaki
ayrımcılık yetmedi, artık açıkça yasa
yapıyorsunuz, yasalar yapıyorsunuz kurtarmak için.
Dün hep beraber
komisyonda gördük değerli arkadaşlar, hepiniz de biliyorsunuz.
Hepiniz de biliyorsunuz. Reza Zarrabları kurtarmak için, bakan çocuklarını
kurtarmak için, Bilali kurtarmak için, ayakkabı kutularını
kurtarmak için dün delilleri yok etme kanununu komisyonda kabul ettiniz,
açık açık. Bugün de bir kez daha onları kurtaracak hâkimleri
oluşturabilme kanununu yapmaya çalışıyorsunuz. Sizler farkındasınız,
ama farkında olmayı bile kabul etmek istemiyorsunuz.
Sizlere bu konuda
söyleyebileceğim son bir şey var, lütfen diyorum, tekrar, görmezden
gelmeyin, hepsi bizim çocuklarımız. Birini ziyadesiyle sev, birine de
biber gazını reva gör! Ama ne olursa olsun, Sayın Başbakan
ne dedi geçen gün? Ben arkadaşımı yedirtmem. dedi. Biz de bir
şeye söz verdik, o nasıl yedirtmeyecekse biz de bu ülkeyi
soydurtmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Biz
de bu ülkeyi soyanların milletin anasına küfretmesine izin
vermeyeceğiz. Analarına küfrettirmeyeceğiz.
Hepinize
saygılar efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Sarıgülün dosyasını da temizleyecek misiniz?
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Olabilir, siz de bakın!
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Çelebi, Sayın
Tanal, Sayın Acar, Sayın Ören, Sayın Çam, Sayın
Serindağ, Sayın Kart, Sayın Değirmendereli, Sayın
Türmen, Sayın Kuşoğlu, Sayın Serter, Sayın Güler,
Sayın Özkan, Sayın Danışoğlu, Sayın Çıray,
Sayın Haberal, Sayın Düzgün ve Sayın Demirçalı.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 34 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Yeni (Samsun) ve arkadaşları
MADDE 34- 6087
sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendinde yer alan "ilgili daire
başkanı" ibaresi "Başkan" şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(3)
Teftiş Kurulu Başkanı ve Teftiş Kurulu başkan yardımcıları
Kurul müfettişlerinin sahip olduğu malî haklar dahil her türlü hak ve
yetkiyi haizdirler."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, tarihten bazı sayfalar size
okuyacağım. Hani biraz önce Grup Başkan Vekilimiz ifade
etmişti ya Şu anda yapılan yoklamalar hakkın
suistimalidir. diye. 1985 yılından, 1991 yılından ve 1987
yılından örnekleri getiriyorum: Başkan soruyor: Komisyon
önergeye katılıyor mu? Komisyon Başkanı:
Katılıyoruz. Hükûmet önergeye katılıyor mu? Devlet
Bakanı Yılmaz Karakoyunlu: Katılıyoruz efendim. Veysel
Candan, Konya Milletvekili: Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
Başkan: Sayın Candan, şimdi yaptık yoklamayı,
istirham ederim. Mehmet Bekaroğlu, Rize Milletvekili: Tekrar istiyoruz
efendim. Başkan: Şimdi yaptık daha, bir dakika arayla. Mehmet
Bekaroğlu: Sayın Başkan, Komisyon Başkanı ne
yapıyorsa biz de onu yapıyoruz. Katılıyor Sayın
Başkan. Yani, Komisyon sıralarında hem komisyon hem hükûmet önergelere
katılıyor, Genel Kurul reddediyor. Bu hakkın suistimaliyle
ilgili yani önergelerin
HASAN ÖREN (Manisa)
Saat kaç sıralarında olmuş? Sabaha karşı beş
buçukta mı, dörtte mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ - (Devamla) Hani doldurma önergeler var ya, harf
değiştiren, kelime değiştiren önergeler var ya, onlarla
ilgili yapılanı, daha önceki yapılan
Bu hangi dönem, tarihini
göremedim ama
HASAN ÖREN (Manisa)
Saatini, saatini
İHSAN
ŞENER (Ordu) Tam bu saatte, tam bu saatte.
HASAN ÖREN (Manisa)
Saat sabaha karşı dört buçuk mu?
MUSTAFA
ELİTAŞ - (Devamla) Onun sebebi sizsiniz Hasan Bey, az önce söyledim
ya!
HASAN ÖREN (Manisa)
Yani, o zaman bizi muhalefet olarak görmüyorsunuz!
MUSTAFA
ELİTAŞ - (Devamla) Bakın, şu önergelerinizi çekseniz on
dakikada biter bu. On dakikada biter. Sebebi sizsiniz!
BAŞKAN
Sayın Ören, lütfen.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Bırakalım gidelim Elitaş, ne gerek var muhalefete!
MUSTAFA
ELİTAŞ - (Devamla) Şimdi, bakın değerli
milletvekilleri, burada da şu anda grubunuz üyesi olan bir milletvekili
var -herhâlde- Sayın Mehmet Emrehan Halıcı. Yine, Yaşar
Dedelek yoklama istiyor, Mehmet Bekaroğlu yoklama istiyor, Veysel Candan
yoklama istiyor: Yoklama yapacaksın, yoklama yapacaksın.
Başkan: Biz bu konuyla ilgili müzakereleri yaptık, sık sık
yoklama isteyemezsiniz. Yoklamasız geçiyoruz.
1991 tarihinde usul tartışması
açılmış. Sayın Hikmet Çetin -o zaman hangi partiden
olduğunu yazmıyor, sadece isimlerini yazıyor- Sayın
Durmuş Fikri Sağlar, İçel
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) SHP, ben söyleyeyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) HP mi, SHP mi? (AK
PARTİ sıralarından SHP sesleri) SHP. 87 tarihli olan da var,
85 tarihli olan da var. Usul tartışmaları açılıyor.
Usul tartışmalarında
57nci madde, o zaman 58inci madde
olması lazım. O zaman 10 milletvekiliyle ayağa
kalkıldığı takdirde yoklama talebi varken, bakıyorlar
bu suistimal ediliyor, 20ye çıkarıyorlar, 20 milletvekiliyle olsun
diye yapıyorlar. Sonuç bölümüne geliyorum. Başkan diyor ki:
Bakın değerli milletvekilleri, İç Tüzük hakkın kötüye
kullanılmasına cevaz vermiyor. İç Tüzük müzakerelerin
devamını sağlamak için yapılmıştır. Bu
itibarla, müzakereleri hakkı kötüye kullanmak suretiyle sekteye
uğratmak isabetsizdir. İç Tüzükün genel kaidesi, genel amir hükmünün
hedefi budur. Ve yoklama taleplerini dikkate almıyor. DYP ve SHP
sıralarından alkışlar. O zaman iktidar sizin
atalarınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Öyle zaten, bu işler
böyle. Sen muhalefette olsan yarın sen de öyle yaparsın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi,
bakın değerli milletvekilleri, ben bunu Sayın Başkanın
takdirlerine bırakıyorum, usul tartışması da açmak
istemiyorum.
HASAN ÖREN (Manisa) Bence İç Tüzükte
değişiklik yapın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Çünkü
arkadaşlar burada engellemek için gayret gösteriyorlar. Olabilir,
engellemek için yaparlar ama rica ediyorum, oradan Hasan Ören Beye diyorum ki:
Yani Hangi saatte diye sorması yerine, bakın, sık sık
ayağa kalkarak, 20 milletvekili arkadaşımız öndeki grup
başkan vekilinin talimatıyla ayağa kalkarak hakkın
suistimaline fırsat vermeyin, meydan vermeyin, süreyi de gereksiz yere
uzatmayın diyorum. Burada milletvekili
HASAN ÖREN (Manisa) Benim
sağlığımla niye oynuyorsunuz ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben istemiyorum.
diyorum Sayın Ören, ben bir şey istemiyorum.
HASAN ÖREN (Manisa) Mustafa Bey,
sağlığımla niye oynuyorsun, sağlığımla,
sağlığımla?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın Ören,
burada sizi zorla tutan ben değilim, sizi burada kim tutuyorsa o. Ben sizi
zorla tutmuyorum. Ben sizi burada
HASAN ÖREN (Manisa) Yarın çalışalım,
öbür gün çalışalım, pazartesi çalışalım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Hasan Ören, bakın, az önce grup
başkan vekiline bizim arkadaşımız laf atınca grup
başkan vekili dedi ki: Sustur, konuşayım. Süre sonsuz ama
benimkinde on yedi saniye kaldı. On yedi saniyede size şunu
söylüyorum: Değerli milletvekili arkadaşlarım, bize itiraz
edenler yani Bize angarya yüklüyorsunuz,
sağlığımızı zorluyorsunuz. diyen
arkadaşlara diyorum ki bu bizimle ilgili bir mesele değil. Grup
başkan vekillerinizle konuşun, hakkın suistimalini
yapmayın, önergelerinizi çekin, yarım saat içerisinde bitirelim. (CHP
sıralarından gürültüler)
MUSA ÇAM
(İzmir) Biz noter miyiz?
HASAN ÖREN (Manisa)
Ne yapalım? Muhalefet mi yapmayalım? Konuşmayalım
mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Elitaş konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna sataşmada bulunmuştur. Söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi, iki dakika söz veriyorum.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin
34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Sayın Elitaş -yani bu
konuşmasından daha önce buraya çıktığında- çok
büyük bir iddiayla konuştu: Arkadaşlar, biz buradayız, AK
PARTİ Grubu ayakta, dimdik,
çıkaracağız. Şimdi bakıyorum pes etmişsiniz, pes
etmişsiniz yani iktidar partisi Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
yalvarıyor âdeta Önergeleri çekin de grubumuz perişan oldu,
gidelim...
İHSAN
ŞENER (Ordu) Biz daha torba yasayı da çıkaracağız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Çok çabuk pes ettiniz ve bir tehdit yöneltiyor yani:
Usul tartışması açmak istemiyorum. Yani açarsak sizin bu
yoklama isteminizi biz engelleriz.
Sayın
Elitaş, hadi buyurun usul tartışması açın,
önleyebiliyorsanız önleyin. İç Tüzükü çiğneyeceğiz
diyorsanız buyurun çiğneyin ama şaşırmam. Siz
Anayasayı, hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını
çiğnemeyi göze almışsınız, İç Tüzükü
çiğnemeyi de göze alabilirsiniz ama size hiç tavsiye etmiyorum bunu, hiç
tavsiye etmiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım
Yoklama talebi var
mı?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yoklama
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN -
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Altay,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın Tanal, Sayın
Acar, Sayın Çelebi, Sayın Çam, Sayın Serindağ, Sayın
Kart, Sayın Ören, Sayın Batum, Sayın Değirmendereli,
Sayın Türmen, Sayın Gök, Sayın Özkan, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Güler, Sayın Serter, Sayın Onur.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama...
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Öztürk,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Köse, Sayın Tanal, Sayın Acar, Sayın
Çelebi, Sayın Çam, Sayın
Serindağ, Sayın Kart, Sayın Ören, Sayın Demirçalı,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Özkan, Sayın Öztrak, Sayın
Değirmendereli, Sayın Batum, Sayın Türmen, Sayın Serter,
Sayın Gök, Sayın Onur.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
35inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, son iki önerge maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle çıkarılmasını isteyen
önergelerdir. Önergeleri okutup öncelikle Anayasaya aykırılık
önergelerini işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 35 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Oya Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Feramuz Üstün Hilmi Bilgin Halil
Ürün
Gümüşhane Sivas Afyonkarahisar
"MADDE 35 -
6087 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan "her üye," ibaresinden sonra gelmek üzere "ancak bir
aday için;" ibaresinin eklenmesini ve "oy kullanabilir;"
ibaresinin "oy kullanabilir. Belirtilenden" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 35. Maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Oktay Vural Faruk Bal Seyfettin
Yılmaz
İzmir Konya Adana
Ali Öz Erkan
Akçay
Mersin Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 35 inci maddesinin
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip
Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
Bengi Yıldız İbrahim Binici Sırrı Sakık
Batman Şanlıurfa Muş
Nazmi Gür
Van
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Fatma Nur Serter
Mersin Zonguldak İstanbul
Ali Serindağ Tufan Köse Aylin
Nazlıaka
Gaziantep Çorum Ankara
Mahmut Tanal
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Üye seçiminde
kaynaktan ve demokratik seçim yöntemlerini önermeyen bu düzenlemenin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN -
Önergeler üzerinde söz isteyen Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Ali Rıza Öztürk
BAŞKAN Ali
Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu
anda saat beşe geliyor, sabahın beşine. Bizim kulakları
çınlasın Kemal Ağabeyimiz vardı, Bu saatte ya Türkiye
Büyük Millet Meclisi açıktır bir de pavyonlar açıktır.
derdi. Şimdi gerçekten pavyonlar açık mı kapalı mı onu
bilmiyorum ama kapanmak üzere pavyonlar.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Saat kaçta kapanıyor?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Vallahi kapanmak üzere şimdi.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, Parlamentoda insanlar söyledikleri sözlerden
dolayı saldırıya uğramamalı. Bu Parlamentoda en çok
tahammül edilmemesi gereken, insanların düşüncelerini ifade
ettiklerinden dolayı gerek komisyonlarda gerek Genel Kurulda
saldırıya uğraması doğru değildir.
Şimdi, burada
bir tartışma yaşanıyor, aslında bu tartışma
Türkiyede yaşanıyor. Bu Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Ceza
Muhakemesi Kanunu, suç işlediği iddia edilen kişilerin
hakkındaki soruşturmanın ve kovuşturmanın nasıl
düzenleneceğini, kurallarını
koyan bir kanun. Ülkemizde suç işlediği konusunda kuvvetli
şüphe bulunan kişiler hakkında soruşturma açılır
yani bir kişi hakkında soruşturma açılmışsa onun
isnat edilen suçu işlediği konusunda da ciddi şüpheler var
demektir. Suç işlediği konusunda hakkında ciddi şüphe
olmayan kişiler hakkında herhangi bir soruşturma açılmaz.
Şimdi, 17
Aralıkta, ona operasyon diyor kimisi, ben yolsuzluk
soruşturması diyorum, 17 Aralık yolsuzluk
soruşturmasında ülkemizdeki bazı iş adamları ve
bazı siyasetçiler, bazı bakanlar, bakanların oğulları
hakkında bazı suçları işledikleri iddiasıyla bir soruşturma
açıldı. Şimdi, bu soruşturmanın sonunda gerçekten o
insanların o suçu işleyip işlemedikleri, soruşturmanın
hukuk kurallarına uygun yürütülmesi ya da arkasından gelecek
kovuşturmanın hukuk kurallarına uygun bir şekilde
yapılması sonucu belli olacaktır. O nedenle, tabii ki biz bu
suçları işlediği konusunda o insanlarla ilgili herhangi bir
kesin hükümde bulunamayız ama burada toplumda bazı soruların
aydınlatılması gerekiyor. Eğer Hükûmetin 4 bakanı
gerçekten bu suçu işlemedikleri konusunda vicdanen de rahatlarsa neden
istifa ettiler ya da istifa ettirildiler? Neden Şehircilik Bakanı çok
ciddi suçlamalar yaparak istifa etti? O zaman şunu açıklamak gerekmez
mi Sayın Başbakan Yardımcısı? O Halkbankın Genel
Müdürünün evinde bulunan paraları açıklamak lazım ya da
Bakanın oğlunun evinde bulunan kasaların, kasa içindeki
paraların, para sayma makinesinin açıklanması lazım.
Şimdi, ben anlamıyorum, yatak odasında kasaların ne
işi vardır arkadaş? Diyelim ki bu arkadaşlarımız
yatak odalarında kasayla yatmaktan zevk alıyor, olabilir. Peki, o
zaman paranın ne eşi var orada, o kasaların içinde? Canım,
Paraları bankaya koymayacağım. Paralarla yatmak beni sıcak
tutuyor. diyor, o da olabilir, onu da anlıyorum. Para sayma makinesinin
ne işi var arkadaşlar? Bunu Başbakanın çıkıp bize
açıklaması lazım. Eğer Başbakan bunu
açıklamıyor ise
Bu kürsüdeki
lafların aslında hepsi de o kişilerin suç işledikleri
iddiasına dayalı sözler, aslında bunu hepimiz de biliyoruz.
Yani, bir kişinin neden ifadeye çağrıldığı
sorulduğu zaman hakkındaki o suçlamanın ne olduğu soruluyor
aslında. Eğer o kişilerin hakkında açılan
soruşturma, yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık
soruşturmasıysa bunların olup olmadığı zaten
sonra belli olacak. Kaldı ki Sayın Elitaş geçmişte bu
Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili o kadar kesin hükümler bulundu ki
bu kürsüde, o kadar kesin hükümler bulundu ki, ben şimdi onun sözlerini
çıkarıp burada okusam -biliyorum çünkü neler söylediğini,
anlatabildim mi- ben hiçbir zaman o insanların o suçu işlediklerini
bir hukukçu olarak söylememişimdir. Ama şunu söylemek istiyorum:
Hakkındaki çok ciddi şüpheleri açıklamak durumundadırlar.
700 bin liralık saati benim hemşehrim olan Bakan neden aldı?
Bunu açıklamak durumundadır arkadaşlar.
Arkadaşıdır, hediye midir, nedir, bunu bilmemiz lazım
bizim. Bakın, benim kolumda saat yok, ben 57 yaşındayım.
Benim kızım 34 yaşında, doktor, 6 tane gemisi yok
arkadaşlar. Ben anamdan doğdum doğalı, 5 yaşımdan
beri çalışıyorum; amelelik yaptım, ırgatlık
yaptım, benzin istasyonunda yağlama ve yıkama yaptım,
mühendislik yaptım, avukatlık yaptım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Benim niye hiçbir şeyim yok arkadaşlar? Benim
çocuklarımın niye gemisi yok? Bunların açıklanması
lazım, bunu istiyorum. Kimseyi de suçlamıyorum. Niye ben
Elitaşı suçlamıyorum, niye Recepi suçlamıyorum yani?
Teşekkür
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III. YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Altay,
Sayın Öztürk, Sayın Kuşoğlu, Sayın Köse, Sayın
Acar, Sayın Çam, Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın
Kart, Sayın Ören, Sayın Batum, Sayın Değirmendereli,
Sayın Demirçalı, Sayın Türmen, Sayın Gök, Sayın
Dinçer, Sayın Özkan, Sayın Öztrak, Sayın Serter ve Sayın
Güler.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 35. maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
İştirak etmiyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Yılmaz, Yılmaz Başkanım.
BAŞKAN
Adana Milletvekili.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Soy ismini öğretemedin Başkana.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Beni iyi tanır ama unutmuş herhâlde Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 35inci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir hadisle başlamak istiyorum: Peygamber Efendimiz bir
gün sahabeyle sohbet ederken diyor ki: Zalimlere, zulmedenlere
yardımcı olun. Sahabe diyor ki: Ya Rasulallah, nasıl olacak bu
iş? Diyor ki: Onları bulundukları göreve veya yetkili yerlere,
makamlara getirmeyin ki daha fazla zulmetmesine müsaade etmeyin ve daha fazla
günaha girmesin. Şimdi, ne derseniz fark etmez, yani biz görevimizi
yapacağız. Ne görevini yapacağız? Biz bu kanunun
birtakım hırsızlıkların ve yolsuzlukların üzerini
kapatmak için getirildiğine inanıyoruz ve bununla ilgili de İç
Tüzükün bize verdiği bütün hakları kullanacağız. Niye
kullanacağız? Çünkü o Toroslarda, Torosların eteğindeki
fakir fukaranın hakkına sahip çıktığımız
için kullanacağız. O, size anasının ak sütü gibi oy
vermiş Ayşe teyzenin bile hakkını korumak için bu süreyi
kullanacağız. O, kızını evlendirmek, oğlunun
istikbalini sağlamak için anasının ak sütü gibi helal
kazancının birileri tarafından peşkeş çekilmesini
önlemek için bu süreyi kullanacağız. Biz buna böyle inanıyoruz.
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Kullan, kullan.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Kullanacağız, hiç rahatsız olmayın.
Şimdi,
şunu söylüyorum, hepiniz biliyorsunuz, rüşvet alan da, veren de
lanetlenmiştir, aracılık eden de lanetlenmiştir ve
cehennemliktir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi,
eğer -gerçekten fakir fukaranın- şu iddiaların yüzde 1i
bile doğruysa ve biz buna destek veriyorsak Allah hepimizi esirgesin, onu
söyleyeyim.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, bu hırsızlık ve yolsuzlukla ilgili
birtakım iddialar gündeme gelince, millî iradeye küresel darbe dedi.
Şimdi, Beşir Atalay burada. Ya, Allah aşkına
çıksın açıklasın. Bu, Sayın Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay Bey veya diğer bakanlar veya
Hükûmet, kim açıklarsa açıklasın. Bu küresel irade, küresel
darbe yapan dış güç kimdir? Bu dış gücün maşası
kimdir?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakanlar!
MEHMET ERDOĞAN
(Adıyaman) Bilmiyor musun, yazıklar olsun sana!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Mehmet Bey, o lafı yakıştıramadım.
O lafı geriye al. Seninle hukukumuz var. Kimse terbiye
sınırını aşmasın. Sabahın köründe
yazıklar olsun ifadesini doğru bulmuyorum.
Evet, şimdi,
biraz önce Mustafa Elitaş diyordu Grup Başkan Vekiliniz,
maşasınız diyordu. Kim on iki yıldır
maşalık yapıyordu? Sayın Başbakan
Yardımcısı mı yapıyordu?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Tuzluk dediler, tuzluk dediler size be!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Bakanlar mı yapıyordu, milletvekilleri mi
yapıyordu? Kimdi bu maşa on iki yıldır? O cemaatle kol kola
giderken, o askerleri içeriye tıkarken, Askerî vesayeti
kaldırdık. derken, bu beyanatları verirken o maşa kimdi?
Kimdi o paralel devletin maşaları? O cemaatin maşaları
kimlerdi?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Tuzluk, tuzluk!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) O Türkçe olimpiyatlarına katılıp da Siz
yaşatmak için varsınız. diyenler ben miydim, siz miydiniz?
Hepiniz sıralara giriyordunuz, beni konuşturmayın. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Hâlen sıradasınız, sırada.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Tuzluk onlar tuzluk!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Şimdi burada şunu istiyorum: Bakın,
doğruyu söyleyeceksiniz. Kimse millî irade, gelin. Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak millî devlete yapılacak her iradenin
karışışında duracağız. Ama bu milleti
kandıramazsınız, kandıramayacaksınız.
HACI
FİLİZ (Çankırı) Aynen, biz de öyle.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Hırsızlıkları, yolsuzlukları
savunacağız. diye, Hırsızlık, yolsuzlukların
üstünü kapatacağız. diye Efendim, millî iradeye darbe var. diye bu
milleti kandıramayacaksınız, kandıramazsınız.
Şimdi,
nasıl izah edeceksiniz? Adaletten, doğruluktan bahsediyorsunuz. Bir
taneniz bana izah etsin ya. Bir Başbakan Fastan kalkıyor, bir
televizyonu arıyor. Milliyetçi Hareket Partisini sağduyuya davet
ediyor Genel Başkanımız. Hepiniz biliyorsunuz Gezi
Parkından. Ona tahammül edemeyen bir Başbakan Milliyetçi Hareket
Partisinin Genel Başkanının konuşmasına tahammül
edemeyen, bir Genel Başkanın, Başbakanın Türkiyede
geldiği durumu, demokrasiyi hiç düşünmüyor musunuz? Bu demokrasiyle
nereye gidebileceğimizi düşünüyorsunuz? Böyle bir mantık var
mı değerli arkadaşlar? Yani, bunları görmeyeceğiz
Şimdi ben size
söylüyorum, bakın, 28 Şubat sürecini şöyle bir
hafızanızda canlandırınız Allahınızı
severseniz ya. Mumla arattırıyorsunuz o 28 Şubatı. 28
Şubatta generallerin veya aktörlerin medya andıçları vardı,
bugün de Başbakanın medyası var. Tek basmasıyla aynı
anda, aynı yerden bütün gazeteler manşetler atıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Bunlar hoşunuza gidebilir ama bunlar da bitecek, hiç
şüpheniz olmasın. Allahın adaletinden kurtuluş yok, bunu
unutmayacağız.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Amin.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Buna amin diyorsanız mesele yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı...
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Allahın adaletinden kurtuluş yok.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Bekir Bozdağın adaletiyle birileri kurtulabilir
veya Hükûmetin adaletiyle birileri kurtulabilir ama Allahın adaletinden
kurtuluş yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ondan hiç şüphe yok, kimsenin şüphesi
yok.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Zulmedenler bunun bedelini ödeyecek.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 35inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
MADDE 35- 6087
sayılı Kanunun 19 uncu
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan her üye ibaresinden sonra
gelmek üzere ancak bir aday için; ibaresinin eklenmesini ve oy
kullanabilir; ibaresinin oy kullanabilir. Belirtilenden şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, yüksek
mahkeme üyeleri ile ilk derece mahkemelerinde görev yapan hâkim ve
savcılar arasından yapılacak Kurul üyesi seçimine ilişkin
usul düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Kabul
edilen önerge doğrusunda maddeyi oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
36ncı madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Son üç önerge aynı mahiyette olup
maddenin Anayasaya aykırılığı sebebiyle
çıkarılmasını isteyen önergelerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 36 ncı
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 29
uncu maddesinin üçüncü fıkrasıyla beşinci
fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Hilmi
Bilgin Feramuz
Üstün
Afyonkarahisar Sivas Gümüşhane
"(3) Kanundaki
istisnalar hariç olmak üzere Genel Kurul, üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla toplanır ve üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla karar alır."
"Gündemdeki
işlerden birinin sırasından önce ya da sonra görüşülmesi,
ertelenmesi veya gündemden çıkarılması aynı usule
tabidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 36 ıncı
maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip
Kaplan İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Şırnak Şanlıurfa Batman
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Ali
Serindağ Rıza
Türmen
Zonguldak Gaziantep İzmir
Tufan
Köse Mahmut
Tanal Aylin
Nazlıaka
Çorum İstanbul Ankara
Fatma
Nur Serter
İstanbul
Aynı mahiyetteki son
önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı Yusuf
Halaçoğlu
Tokat Konya Kayseri
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, teklifin 36ncı maddesi üzerindeki Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önergesi üzerinde görüşmelerin İç Tüzükün 70inci
maddesine göre kapalı oturumla gerçekleştirilmesi talebi vardır.
Öncelikle kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tasarının
36 ncı maddesi üzerindeki CHP Grubunun önergesi üzerindeki
görüşmelerin İçtüzüğün 70nci maddesine göre kapalı
oturumda gerçekleştirilmesini arz ederiz.
Engin Altay Mehmet Akif Hamzaçebi
Sinop İstanbul
BAŞKAN
Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler
dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya
çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare
amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica
ediyorum.
Yeminli
stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını da
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kapanma Saati: 04.56
XI.- KAPALI OTURUMLAR
YİRMİ
BİR ve YİRMİ İKİNCİ OTURUMLAR
(Kapalıdır)
YİRMİ ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 06.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Yirmi Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 60ıncı
maddeye göre bir dakikalık söz alabilir miyim efendim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, kapalı oturumdan açık oturuma geçerken İç
Tüzükün 70inci maddesinin son fıkrası uyarınca hareket
ettiği için Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık
Yakuta teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Her şeyden
önce, Sayın Başkana, gizli oturumdan açık oturuma geçerken
İç Tüzükün 70inci maddesinin son fıkrası uyarınca hareket
ettiği için teşekkür ediyorum.
Biz, kapalı
oturum önergesi vermiştik. Kapalı oturuma ilişkin gerekçe
ortadan kalktıktan sonra, Sayın Başkan, İç Tüzükün 70inci
maddesinin son fıkrasına göre açık oturuma geçilmesi hususunu
Genel Kurulun takdirine sundu. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Cumhuriyet
Halk Partisine gol atacağım merakıyla, sevinciyle bunu reddetti.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Onları burada açma, kapalı oturumda geçen
hususları açma.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunu reddetti. Kapalı oturuma devam
yönünde bir karar aldıklarını düşündüler ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunda gol sesleri duymaya başladım.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan kapalı oturumdaki hususların
açıklanması suç değil mi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Zannettim ki büyük bir final maçı
oynanıyor. Sayın Başkan, bu son tutumunuz nedeniyle, öyle
anlaşılıyor ki Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu kendi
kalesine bir gol atmıştır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkandan özür dileyin, o zaman
Başkandan özür dileyin.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan kapalı oturumdaki hususları
açıklaması suç değil mi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Avunsunlar Sayın Başkan, avunsunlar.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, 36ncı madde üzerinde
aynı mahiyetteki diğer önergelerden Barış ve Demokrasi
Partisi Grubuna mensup milletvekillerinin verdiği önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Kurulun toplantı ve sair iç
işleyişine ilişkin görev ve yetkilerinin Kurul
Başkanına devrini düzenleyen bu önerinin kaldırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Evet, diğer önerge üzerinde söz
isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve günaydın diyorum. İnşallah
güzel bir görüşme olur bunca uykusuzluk ve gerilimden sonra.
Şimdi, tabii,
Sayın Adalet Bakanı burada, gayet neşeli ve gülüyor. Bu
görüşmeler devam ederken dedi ki: Biz, yolsuzluklarla mücadele ediyoruz.
Hakikaten espri oldukça komikti, güzeldi. Fakat, mücadele ederken gerçekten
harap oluyorsunuz Sayın Hükûmet, Sayın Adalet Bakanı!
Yalnız, sizin mücadeleniz şöyle oluyor: Biliyorsunuz, çocuklar bile
hırsız polis oyununu oynarken polis hırsızı kovalar.
Bir sinemaya gider bir film izlersiniz, orada da hırsız polis
filminde polis hırsızı kovalar. Sizin bu mücadelenizde
yalnız, AKPnin iktidar oyununda, hırsız savcıyı ve
polisi kovalıyor. Böyle mücadele ediyorsunuz, mücadeleniz böyle, bütün
mesainiz gayretiniz bu yönde. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar) Yolsuzlukları, rüşveti, kara para
aklamalarını, kaçakçılığı aklamaya ve bu
Hayırsever iş adamı yaptınız ne kadar kara para
kaçakçısı varsa. Rıza Sarrafın mal
varlığındaki tedbiri kaldırdınız, bağlı
olduğu patronunun mal varlığına İran tedbir koydu.
Bu görüşülen
HSYK yasası da suçluları korumaya, soruşturmaları örtmeye,
engellemeye yönelik gayretler içeriyor. Ben çalayım çırpayım,
her şeyi yapayım ama bana hukuk işlemesin. Delilleri ortadan
kaldırmak için bu düzenlemeleri getiriyorsunuz. Soruşturmaları
yürüten savcıları, polisleri, görevlileri sürerek, hakaret ederek
casuslukla, ihanetle suçlarsanız yolsuzlukları,
hırsızlıkları, rüşvetleri açık açık örtbas
etmeye çalışırsanız masumiyet karinesine
sığınamazsınız. Masumiyet karinesi
Bu
yolsuzlukları işlemezler değerli arkadaşlar. Genelde,
işte masumiyet karinesi diyor. Masumiyet karinesi yargıya
başı dik, alnı açık şekilde giden kişilere
mahsustur.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah, Allah!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Evet ve değerli arkadaşlar, AKP milletvekilleri, sizlere
sesleniyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo [!] sesleri) Sizlerin
de hepimiz gibi Hükûmeti denetlemek gibi bir göreviniz var.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Bravo!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Hiç yakışmıyor sana, hiç yakışmıyor,
çok hafifsin. Hiç yakışmıyor!
Siz ancak bu
görevinizi yerine getirmiyorsunuz. Sabahın bu vaktinde bu kadar ciddi ve
önemli şey söylememe rağmen maalesef bazıları
yılışık yılışık gülüyor ve çok
acı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Çok ayıp!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Fikri hür, vicdanı hür milletvekilleri olunuz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo [!] sesleri, gürültüler) Fikri hür, vicdanı
hür milletvekilleri olunuz. Bunlar sizin ne kadar bir açmaza ve acziyete
düştüğünüzü gösterir.
EBU BEKİR
GİZLİGEDER (Nevşehir) Kaç kişisiniz kaç kişi dön de
bir bak?
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Vallahi bir kişi de olsak ben fikri hür ve vicdanı hür
sizlerin karşısında mücadele ederim.
Ayakkabı
kutularında faili meçhul paralar havada uçuşuyor, yargıyı
tamamen iktidara bağlıyorsunuz. İnsafsızsınız,
vicdansızsınız ve suçlusunuz suçlu.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah Allah!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Aslında harakiri yapıyorsunuz harakiri, farkında
değilsiniz. 17 Aralık sonrası ne dediniz? İyi niyetimizin,
saflığımızın kurbanı olduk. dediniz. Yine
saflığınızın kurbanı olan bu düzenlemeleri
yapıyorsunuz yalnız ikinci kez saf oluyorsunuz. İkinci kez saf
olanlara ne denir değerli arkadaşlar, hepinizin takdirine
bırakıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Müthiş bir konuşma yaptınız!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Evet, müthiş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Müthiş!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Kalpten gelen samimi bir konuşmaydı.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) - Yoklama Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Ören, Sayın Çelebi, Sayın
Tanal, Sayın Demirçalı, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Özkan, Sayın Çam, Sayın Batum, Sayın Serter, Sayın Güler,
Sayın Yılmaz, Sayın Değirmendereli, Sayın Haberal, Sayın
Türmen, Sayın Aldan, Sayın Serindağ, Sayın Dinçer,
Sayın Onur.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 36 ncı
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 29
uncu maddesinin üçüncü fıkrasıyla beşinci
fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hilmi Bilgin (Sivas) ve arkadaşları
"(3) Kanundaki
istisnalar hariç olmak üzere Genel Kurul, üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla toplanır ve üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla karar alır."
"Gündemdeki
işlerden birinin sırasından önce ya da sonra görüşülmesi,
ertelenmesi veya gündemden çıkarılması aynı usule
tabidir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
Genel Kurulun üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
toplanıp üye tamsayısının salt çoğunluğuyla karar
alması öngörülmekte ve herhangi bir konuyu görüşmek üzere Genel
Kurulun toplantıya çağrılması için getirilen usul hükmü madde
metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci
madde üzerinde dört adet önerge vardır, son üç önerge aynı
mahiyettedir ve maddenin Anayasaya aykırılığı
sebebiyle metinden çıkarılması konusudur.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 37 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasıyla beşinci fıkrasının
son cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Feramuz
Üstün Hilmi
Bilgin
Afyonkarahisar Gümüşhane Sivas
"(3)
Daireler, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
toplanır ve üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
karar alır."
"Gündemdeki
işlerden birinin sırasından önce ya da sonra görüşülmesi,
ertelenmesi veya gündemden çıkarılması aynı usule
tabidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 37 inci maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
İbrahim
Binici Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Şanlıurfa Şırnak Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter Mahmut
Tanal
Zonguldak İstanbul İstanbul
Atilla
Kart Aylin
Nazlıaka Ali
Serindağ
Konya Ankara Gaziantep
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Seyfettin
Yılmaz
Konya Antalya Adana
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üye
seçiminde kaynaktan ve demokratik seçim yöntemlerini önermeyen bu düzenlemenin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 37nci maddesiyle ilgili
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu
önergede, Anayasaya aykırı olduğu için bu maddenin kanun
teklifinden çıkarılmasını istiyoruz. Bu vesileyle hepinize
de hayırlı sabahlar dilemek istiyorum.
Şimdi,
hep aynı şeyi söylüyorum. Yani sabah yedi olmuş, bu kanunu siz
çıkarmak için uğraşıyorsunuz, biz de
GÜLAY
DALYAN (İstanbul) Çıkartmamak için.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
çıkartmamak için direniyoruz. Doğrudur. Ama bizim
çıkartmamaktaki gayemiz şudur: Çünkü biz diyoruz ki bu kanun
teklifiyle hâkim ve savcıların ayarlanmaları ve düzenlemeleri
yapılarak
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Daha iyi olacak.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
birtakım rüşvetlere ve yolsuzluğa
bulaşan haramzadelerin kurtarılmasına yönelik bir algı
olarak düşünüyoruz.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Yanlış düşünüyorsunuz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Siz böyle bir şey düşünmeyebilirsiniz. Ona da saygı
duyarız ama bunların hepsi, emin olun, zamanla açığa
çıkacak. Bundan hiç şüphemiz yok. Nasıl hiçbir şey gizli
kalmıyorsa bugün yapılanlar da mutlaka açığa çıkacak.
Çünkü hiçbir şeyin gizlenmesi ve gizli kalması mümkün değil.
Bunlar hep beraber ortaya çıktığında kimin haklı,
kimin haksız olduğunu hep beraber göreceğiz ve bu millete de
inşallah hep beraber hesap verme imkânımız olacak.
Şimdi,
ben şunu söylemek istiyorum: Bir hafta, on gün önce Sayın
Başbakanın bir açıklaması oldu. Dedi ki bu
açıklamasında: Cumhurbaşkanı dinleniyor, ben dinleniyorum,
benim çocuklarım dinleniyor, hanımım dinleniyor, bakanlar
dinleniyor, şu dinleniyor, bu dinleniyor.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Siz de dinleniyorsunuz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Biz bunu hep söylüyoruz. Yani şimdi oturduğunuz
yerden laf atarken
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Yılışık yılışık
atıyorlar.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Nerede Ömer Çelik? Burada mı?
Ben
dinlendiğimi defalarca söyledim. Ben burada dedim ki, ben milletvekili
olarak Adana Valisi bana Vali Muaviniyle şey gönderiyor,
soruşturmacı Vali Muavini, ben de savunma veren, milletvekiliyim.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Yalan değil
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Bir vali muaviniyle bunları gönderiyor. Biz bunlara bas
bas bağırırken hiç umurunuzda değildi Sayın
Milletvekili, laf atıyorsun yerinden de, bunları yaşayan biziz.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Olabilir.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Biz bu zulümlere ve bu baskılara direne direne
geliyoruz, dayana dayana geliyoruz. Bunu bilesin.
Daha
bunu biz söylemedik, bunu sizin milletvekiliniz de söyledi.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Hata var.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Ama işinize geliyor çünkü o Vali, birtakım
işlerinize geldiği için onları korudunuz, kolladınız.
Şimdi
ben şunu söylüyorum: Bakın, sayın milletvekilleri, bunu
söyleyen
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Bunu iyiliği için yaptık.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Ya, arkadaşım, laf atıp durma şu
sabahın köründe. Bırak da şöyle konuşmamızı
yapalım, beş dakika gönül rahatlığıyla gidelim. Yani
ne kadar çok laf atıyorsunuz, anlamıyorum ki.
Şimdi
Ben dinleniyorum. diyen Başbakanı on iki yıldır bu millet
Anayasayı değiştirecek çoğunlukla iktidar
yapmış. Yani sanırsınız ki bu açıklamayı
yapan bizim Aladağın Gerdibi köyü var, son köydür, bir orman köyü,
oradaki Ahmet Amca diyor ki: Ya, bizi dinliyorlar, bununla ilgili ne
yapabiliriz? Ya, bunu diyen bu ülkeyi on iki yıldır yöneten
Başbakan.
Peki,
Sayın Başbakan, seni dinleyecek kadar, Cumhurbaşkanını
dinleyecek kadar bir yapı ortaya çıkmış da sen on iki
yıldır ne iş yaptın diye hiç sormak aklınıza
gelmedi değerli milletvekilleri?
MURAT
YILDIRIM (Çorum) Köprü yaptı, yol yaptı
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Boş verin o köprüleri, yolları. O köprüleri
yolları herkes yapıyor.
Şimdi,
sen, devletin
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sayın Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Sana cevap vermeyeceğim. Baban çok yakın dostum,
ta arkadan laf atma bana. Baban çok yakın dostum, meslektaşım.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Babam hepinizden utanıyor!
ALİ
ÖZ (Mersin) Ya, sen utan, sen!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Ali Bey
ALİ
ÖZ (Mersin) Önce sen utan!
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Önce siz utanın!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Ali Bey, gerek yok. Sabah sabah gerek yok.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Ar kalmamış, hayâ kalmamış!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Onun babası benim çok yakın dostum ve
arkadaşım. Laf vermeyeceğim. O devam etsin. Orman mühendisidir
babası, çok severim babasını. Onun için cevap vermeyeceğim.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) O sırıtmalarınız var ya!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) -
Şimdi, ya, buyurun, konuşmayacağım, hadi bakalım ne
yapacaksın, oradan laf atıyorsun? Yani sabah sabah şuraya
çıktık güzel bir konuşma yapalım dedik. Ne sizi rahatsız
ediyor? Sizi ne rahatsız ediyor? Yani şu söylenenleri, şu
söylenenleri vicdanlarınıza
sığdırıyorsunuz. Bu ülkenin Başbakanı on iki
yıldır bu ülkeyi yönettiği yerde Ben dinleniyorum. diyor
köydeki Ahmet Ağadan farkı olmayarak. Bunları
sorgulamıyorsunuz, tamam, ondan sonra geliyorsunuz buraya, laf
atıyorsunuz. İnsan bunları bir sorgular. Bu millet daha size ne
verecek? On iki yıldır Türkiye Cumhuriyetinde kimseye nasip
olmayacak şekilde size iktidarı nasip etti ama siz hâlâ bir acziyet
içerisinde Bizi falanca dinliyor, bizi falanca örgüt dinliyor, bizi paralel
yapı dinliyor, Haşhaşiler dinliyor, şu dinliyor, bu
dinliyor. diye mazeret uyduruyorsunuz. Yani bu sizin yetersizliğiniz.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Yalan değil.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Yalan değilse de bu sizin eksikliğiniz ve yetersizliğiniz.
Biz nerede hata yaptık? diye kafanıza alın, bir düşünün.
Hepinize tekrar
hayırlı sabahlar diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde söz
isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Günaydın. Sabah şerifleriniz
hayırlı olsun sizin tabirinizle. Ben de günaydın diyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle şunu
söylüyorum: Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir Parlamento
çalışması örneği yoktur Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından Var, var sesleri) Varsa, ne olursunuz
getirin. Yani bu kadar acımasız, bu kadar gaddar, bu kadar
insafsız, bu kadar insan sağlığını yok sayan
böyle bir örnek yok. Ama bu örneği de yaratıyorsunuz Türkiyeye,
helal olsun.
Şimdi, başladığınız günden
beri şu yaşananları şurada saatlerce
tartışıyoruz. Bu ülkenin en iyi hukukçuları, bu işin
en iyi uzmanları bu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu
söylüyor. Biz, sürekli Anayasaya aykırılık konusundaki
önerilerimizi burada ortaya koyuyoruz. Ama
sizin anayasa diye, hukuk diye, adalet diye bir derdiniz
olmadığı için, yalnız parmak çoğunluğunuzla bütün
bu yasaları, hukuksuzluğu ve yasal değişiklikleri
yaptığınız için yine buna
sığınıyorsunuz çünkü burası yasa yapma, anayasa yapma
fabrikasına döndü. Çünkü, her yaptığınızda hatalar
üzerine hatalar kurduğunuz için, hatalar yaptığınız
için övüne övüne çıkıyorsunuz halkın önüne, referandum
yapıyorsunuz, HSYKda şöyle güzel değişiklikler
yapıyoruz. diye ortaya kendinizi atıyorsunuz, kan ter içerisinde
meydan meydan dolaşıyorsunuz; sonra, Ya, bu yasayı biz
yanlış yapmışız, biz bu Anayasa'yı
yanlış yapmışız. diye sil baştan yeniden
yazıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Biri Anayasa, biri yasa. Yasa ile Anayasa farklı.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, şöyle bir şey
yapalım; şimdi, Sayın Başbakan, hani geçende yine
çıktı, dedi ki bu savcılarla ilgili, bu iddialarla ilgili:
Herkes iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Ya, iddiasını
ortaya koyanların hepsi sürgün. Yani, birisini Tekirdağa, birisini
Vana, birisini Boluya
Yani savcı bırakmadınız.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Dosyalar da burada.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Dosyalarla ilgili belgeleri bir yerlere veriyorsunuz,
onu da nasıl aklayacaklarına ilişkin yöntemler geliştiriyorsunuz.
Bu da yetmiyor, bunun yasal zeminini burada oluşturmaya
çalışıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) HSYK yapıyor.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Şimdi, bu işle ilgili iddia sahibi olan
emniyet güçleri sürgün oluyor. Bunu daha önce Deniz Fenerinde yaşadık.
Deniz Fenerinde, gerçekten tam da işin üzerinde olan savcılar bu
ülkede sanık durumuna geldi.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Niye?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Şimdi, göreceğiz burada da. Çok haklı
belgeler olsa bile, yüzde 100 kanıtlar olsa bile, sizin adınız gibi
berrak ve açık olsa bile, ben görüyorum ki -şimdiden
başladı- bu davaların hepsi kapatılacak. Çünkü, şunu
güzel yapıyorsunuz, şu senaryoyu AKP çok iyi yürütüyor: Mağdur
rolünü bu kadar güzel beceren bir siyaset akımı Türkiye'ye
gelmemiştir. Hem iktidarsınız ama iktidarda muhalefetlik
görevini yapan bir parti yeryüzüne daha gelmedi. O konuda sizi kutluyorum, o
konuda size bir madalya takmak lazım. Ama şunu bilin: Artık bu
oyun bozuldu değerli arkadaşlar. Artık bu makyajlar bu toplumun
önünde yavaş yavaş dökülmeye başladı, artık bu toplum
bunu yemiyor. Siz de göreceksiniz ki, 30 Martta da, diğer bütün süreçlerde
de artık bu karaladığınız, üzerine başka maskeler
taktığınız pembe tablolarla Türkiye demokrasisi diye,
hukuku diye sunduğunuz tablonun artık ortadan kaybolduğunu hep
beraber göreceksiniz.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Ona vatandaş karar verecek, vatandaş karar
veriyor.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) O nedenle, bu vatandaş artık bu oyunu
bozacak, sizin bu oyununuzu bozacak, bu oyuna neden olanların bu oyununu
sonlandıracak. O nedenle, şimdiden hazırlıklı olun,
bundan sonra bu cicim aylarınız bitecek, şurada az bir
şeyiniz kaldı.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) 31 Martta özür dileyecek misiniz?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Bu cicim aylarınız bittikten sonra, burada siz
muhalefette, biz de burada iktidarda olacağız ve bunun
hesaplaşmasını sizlerle yapacağız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 37 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 6087 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasıyla beşinci fıkrasının
son cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
(3) Daireler, üye
tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve üye
tamsayısının salt çoğunluğuyla karar alır.
Gündemdeki
işlerden birinin sırasından önce ya da sonra görüşülmesi,
ertelenmesi veya gündemden çıkarılması aynı usule tabidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Önergeyle, dairelerin
üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanıp üye
tamsayısının salt çoğunluğuyla karar alması
öngörülmekte ve herhangi bir konuyu görüşmek üzere dairelerin
toplantıya çağrılması için getirilen usul hükmü madde
metninden çıkarılmaktadır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 07.17
YİRMİ DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 07.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Yirmi Dördüncü Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesi üzerindeki Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN -
37nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Bir, Genel Kurul çok soğuk.
BAŞKAN
Isıttıralım.
ENGİN ALTAY
(Sinop) İki, kahvaltı molası verecek misiniz?
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Biz kahvaltı yaptık.
BAŞKAN
38inci madde üzerinde dört adet önerge vardır. Bu önergelerden son üç
önerge, maddenin Anayasaya aykırılık sebebiyle
çıkarılmasını isteyen önergelerdir.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 38 nci maddesinin
Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Feramuz
Üstün Hilmi
Bilgin
Afyonkarahisar Gümüşhane Sivas
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 38 inci maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip
Kaplan İbrahim
Binici Bengi
Yıldız
Şırnak Şanlıurfa Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Ali
Serindağ Fatma
Nur Serter
Zonguldak Gaziantep İstanbul
Mahmut
Tanal Aylin
Nazlıaka Ali
Haydar Öner
İstanbul Ankara Isparta
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı Ali
Öz
Kayseri Konya Mersin
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Genel
Kurul görev ve yetkilerini daire başkanlarına devreden bu
düzenlemenin kaldırılması amaçlanmıştır. Genel
Kurulun yetkisi altında bulunan kararların dairelere verilmesi, daire
üyelerinin dağılımı ve dairelerin oluşumu üzerinde
Adalet Bakanlığının etkisinin de
arttırılmasıyla, mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkim teminatı ihlal
edilmekte ve dolayısıyla bu öneri, Anayasa'ya
aykırılık teşkil etmektedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 38inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyor, hayırlı sabahlar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim burada her
söylediğimize yerinizden laf atarak, sataşarak
Bir şeyleri,
gerçekleri veya gerçek olması ihtimal şeyleri acaba bunlar da doğru
bir şeyler söylüyorlar mı diye lütfen bir kerecik düşünmenizi
özellikle rica ediyorum. Sabahın bu saatinde eğer biz her madde
üzerinde bir şeyler konuşuyorsak bunların hepsini toptan
reddederek bugünlere geldik. Daha önce de muhalefet olarak, özellikle
yolsuzluklarla alakalı veya yolsuzluğa giden bir trendin,
yolculuğun nasıl başlayacağını defaten ifade
etmiş olmamıza rağmen, bunların hepsini kulak arkası
yaptınız, bunları duymak istemediniz. Yolsuzluğun, bir
bürokratın, siyasetçinin ve iş adamının, bu üçlü
sacayağının tamamlanması söz konusu olmadan
yapılamayacağını hepimizi biliyoruz. Son dönemde ortaya
çıkan tapelerde gerçi Sayın Adalet Bakanımız hukukta
olan, yargıda olan bir şeyin üzerinde konuşmanın doğru
olmadığını ifade ediyor ancak- burada iş
adamlarının kimlere karşı neler söylediklerini hep beraber
mütalaa ettik.
Bürokrat diyorsunuz. Bürokratların evinde bulunan
ayakkabı kutusundaki paraları birileri getirip koymadı herhâlde.
Bunları yok sayıyorsunuz. Dahası, bunlarla ilgili
yapmış olduğunuz açıklamada, bu yüce millettin özellikle
hassasiyet gösterdiği Yok, bu paralarla imam-hatip lisesi
yapılacaktı, yok üniversite yapılacaktı... Nereden
biliyorsunuz bunları, size bunlar daha önce söylendi mi? Söylenmemiş
olmasına rağmen işinize gelen şeyleri sanki gerçekte böyle
yapılacak gibi değerlendirerek bunların üstünü örtmeye
çalışıyorsunuz.
Son zamanlarda en çok
sığındığınız şey masumiyet karinesi.
2002 yılından beri, iktidarınızın on iki
yılında, eğer yargıya intikal eden her konuyla alakalı
masumiyet karinesini önceleyerek bir direnç göstermiş olsaydınız
17 Aralıktan sonra sık sık masumiyet karinesine vurgu
yapmanız gerçekten inandırıcı gelebilirdi. Yani, kendinize
sormuyor musunuz, Biz, gerçekten, 17 Aralık öncesi
yaptıklarımızla bugünkü söylediklerimiz arasında bir çifte
standart uyguluyoruz. demiyor musunuz hiç? Bu empatiyi
yapmadığınız sürece burada neyi anlatırsak
anlatalım, bizim anladıklarımızı sizin
anlamanızın mümkün olmayacağı kanaatindeyim.
Bakın, ben size bir örnek vereyim. 1 Ocak-11
Şubat 2011 tarihleri arası Halkbank, Vakıfbank, Ziraat
Bankası, Emlak Konut; bu ismini saydığım 4 şirketin
televizyonlara vermiş olduğu reklamın toplam sürelerinin yüzde
90ını A Haber oluşturuyor. Bu sizler için bir şey ifade
etmiyor mu? Yani, bir yerdeki para kaynaklarının, sizin de çok
yakın ilişkide olduğunuz veya sizin, Sayın
Başbakanın ifade etmiş olduğu havuza para aktaranlara
sürekli olarak devlet kasasından destek temin edilmesi doğru bir
şey mi? Tek taraflı olarak devletin kaynaklarını birilerine,
size yakın olanlara doğru yönlendirmenizi nasıl izah
edeceksiniz?
Yine, demokrasi diyoruz, insan hakları diyoruz,
bireysel özgürlükler diyoruz, basın özgürlüğü diyoruz. Biz
söylemiyoruz, Başbakanın Başdanışmanı Sayın
Yalçın Akdoğanın -tekzip de etmedi- kendisinin bir ifadesi var:
Meclis TVnin yayınlarını biz milletin haber alma
özgürlüğünü kısıtlamak üzere kaldırıyoruz, diğer
televizyonlar
Evet, bir tekzip yok.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Tekzip
etti, diğer televizyonları söylemedi.
ALİ ÖZ (Devamla) Efendim, bir tekzip yok.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Var,
var, olur mu öyle şey?
ALİ ÖZ (Devamla) Diğerlerine de Biz
bunları kapatıyoruz ama siz başka yayınlarda muhalefetin
vermiş olduğu her şeyi milletle paylaşmaya devam
ediyorsunuz. diyor. Bunlar doğru şeyler değil.
Burada çıkartmış olduğumuz kanunlar
Bakın, bir kentsel dönüşüm projesinde, o zamanın Çevre ve
Şehircilik Bakanına Hükûmet koltuklarında otururken bir soru
sormuştum, demiştim ki: İhalelerin yapılmasıyla
alakalı Kamu İhale Kanununda 21inci madde (b) fıkrasında
yapmış olduğunuz değişiklik
Hepiniz biliyorsunuz,
ilansız, davetiyeli, pazarlık usulü. Daha sonra da, eğer, bu
ihaleye katılmak isteyenler ihalenin şartnamesini isterlerse, ihaleye
katılmayanlara onun verilmesini bile engelleyen yasaları bu yüce
Meclisten geçirirken, bunların daha sonra ileride başınıza
büyük dertler açacağı uyarısında bulunmuştuk ama
maalesef bunların hiçbirini yapmadınız. Bunları
yapmadığınız için de 17 Aralık sizin için
kaçınılmaz oldu diyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Ali
Haydar Öner, Isparta Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
14 Şubat Sevgililer Günü saat 14.00te başlayan Genel Kurul, on dokuz
saati aşan bir mesai harcıyor. Kimler, kimler için, neyin
mücadelesini veriyor? Değer mi? Bu toplantı bittikten sonra
evlerimize gideceğiz, kimler rahat uyuyabilecek merak ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, son olarak Haiti, Kenya, Trinidad Tobagoda parlamento
çalışmalarını televizyonda verir oldular. Bugün, cumadan
başlayan cumartesiye süren bir çalışma süreci içindeyiz,
televizyonlar vermiyor. Dolayısıyla, Meclis şeffaflık
ilkesi içinde, denetlenebilirlik ilkesi içinde maalesef
çalışmıyor. Efesli Herakleitos, milattan önce 530 ila 475
yılları arasında yaşamış bir Anadolulu
düşünür; bakınız ne diyor: Adaletsizliği bir
yangından daha çabuk söndürmeliyiz. Peki, Hindistanın
bağımsızlık önderi Gandhi ne diyor:
Haksızlığa sapıp bütün insanların senin peşinden
gelmeleri yerine, adaletle davranıp tek başına kalsan daha
iyidir.
Rüşvet mi,
yolsuzluk mu? Tanımlamaları var. Basit rüşvet: Kamu
yetkililerinin görevi gereği yapmaya mecbur olduğu şeyi yapmak
veya yapmamaya mecbur olduğu şeyi yapmamak. Ağır
rüşvet: Memurluk görevinin kötüye kullanılması suretiyle memurun
görevine aykırı olarak bir şey yapması veya yapmaması
için çıkar sağlamasıdır. Başka tanıma ihtiyaç var
mı? Kayırma karşılığında bedel alma ya da
bedel verme rüşvetin ta kendisidir. 19 Şubat 2003te kurulan
yolsuzlukları araştırma komitesi
RECEP ÖZEL
(Isparta) Komisyon, komisyon.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) -
Sayın Salih Kapusuz ve 25 arkadaşının önerisiyle
kurulmuştu, verdikleri rapor burada, çok güzel önerileri var, hangileri
yerine geldi? On bir yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma
Partisi
Sayın Kapusuzu gördüm, Sayın Kapusuz, lütfen açıklar
mısınız buradaki önerilerinizin hangileri yerine getirildi? Tek
başına iktidar, güçlü bir iktidar ama oradaki önerilerin hiçbirini
yerine getirmeyen sorumsuz bir iktidar.
Değerli
arkadaşlar, bütün bunları bırakıyorum, başka bir yöne
geliyorum. Bağımsız, tarafsız yargı
teminatını esas alan bir çalışma yapalım. Hâkimler
kurulu kuralım, savcılar kurulu kuralım, yüksek yargı
kurulu kuralım. Hâkimler kurulunu Yargıtay Başkanının
başkanlığında 3 Yargıtay üyesi, 1 Yargıtay
cumhuriyet savcısı; 2 Danıştay üyesi, Türkiye Barolar
Birliği temsilcisi, Cumhurbaşkanlığı temsilcisi ve
birinci sınıf hâkimler arasından 4 temsilciden
oluşturalım. Savcılar yüksek kurulu Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının başkanlığında
oluşsun, 13 üyeden 4ü Yargıtay savcısı, 1i Yargıtay
üyesi, çünkü 3 kanat da bulunmalı- 2 Danıştay
savcısı, 1 Barolar Birliği temsilcisi,
Cumhurbaşkanlığı temsilcisi ve 3 tane birinci
sınıf cumhuriyet savcısı olsun. Bunların tahkim ve
itirazlarını görüşmek üzere de, değerlendirmek üzere de Anayasa
Mahkemesinin Başkanlığında yüksek yargı kurulu
oluşturalım. Yargıtay Başkanı, Danıştay
Başkanı, Sayıştay Başkanı, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı, Barolar Birliği Başkanı,
Cumhurbaşkanlığı temsilcisi, Uyuşmazlık Mahkemesi
ve Danıştay Başsavcısı burada görev alsın.
Böylece çok hayırlı bir iş yapmış olacağız.
Bu konuda Sayın
Süheyl Batumla hazırladığımız teklifi Meclise
grubumuzun takdiriyle sunacağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) İnşallah hayırlı olur.
Hak edenlere
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 38inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Daire
kararlarına karşı itirazların, mevcut kanun metninde
olduğu gibi genel kurula yapılmasını temin etmek için
önergeyle madde teklif metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Bundan sonrakinde isteyelim artık.
Kabul
edilmiştir.
Böylece 38inci
madde teklif metninden çıkmıştır, herhangi bir
karışıklığa mahal bırakmamak için mevcut komisyon
metni üzerinden görüşmelere devam edilecek, kanunun yazımı
esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
39uncu madde
üzerinde üç adet aynı mahiyette önerge vardır.
Önergeler,
Anayasaya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir.
Okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 39uncu maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
İbrahim
Binici Bengi
Yıldız Hasip
Kaplan
Şanlıurfa Batman Şırnak
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter Tufan
Köse
Zonguldak İstanbul Çorum
Ali
Rıza Öztürk Atilla
Kart Ali
Haydar Öner
Mersin Konya Isparta
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
Konya Antalya Konya
Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Manisa Kayseri
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi önergesinin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Genel Kurulun
görev ve yetkilerini Adalet Bakanına devrini ve Adalet Bakanının
yargı mekanizması üzerindeki etki gücünü artıran bu önerinin
kaldırılması amaçlanmıştır.
Önergeler üzerinde
söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın
Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 39uncu
maddedeki önergemiz üzerine söz aldım ve konuşmalarıma devam
ediyorum.
İktidar
Adalet mülkün temelidir. ilkesini Adalet gayrimenkulün temelidir.
şeklinde anladı. 2002de adanmış gibi göründünüz, 2014te
de dadanmış ruh gibisiniz. Faili meçhul paraları,
yolsuzlukları meçhule gömmek için çabalıyorsunuz. Avukat tutma,
hâkim tut. anlayışını getiriyorsunuz. Yetmezse
HSYKyı tut veya yut
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Önerge üzerinde konuşursanız belki oy
veririz yani, önergeyi de bir daha açıklarsanız Hocam.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Vallahi, bizim yüzlerce, binlerce önergelerimiz var. 17
Aralıktan sonra
Öncekilere bir bakarsanız bizim ne kadar
hassasiyetle ve konu üzerine konuştuğumuzu bilirsiniz. Bunu
ayrıca konuşuruz.
Rüşvetçi, kara
paracı, kaçakçı, aile fotoğraflarında arzıendam eden
ne kadar iş adamı varsa hepsi hayırsever iş adamı.
Bideci misafirperver müteahhitler, millete küfreden müteahhitler, sütten
çıkmış ak kaşık bakanlar ve Başbakan, üç
beş kuruşçuk denilen milyonlarca liralar. Hukuk ayaklar
altında, Anayasa ilga ediliyor, gözler o kadar kararmış ki dini
siyasete alet edenler, yüce dinimizi şimdi de
hırsızlığa alet etmeye çalışıyorlar. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar) Profesör sıfatlı
adamlar fetva veriyorlar, utanmadan fetva veriyorlar. Başbakan
yolsuzluğun tanımını değiştiriyor,
kavramları ters yüz ediyor. Bu gayretler bizlere George Orwellin Hayvan
Çiftliğini hatırlatıyor, okumayanlar okusun. Yarın
içinizden birileri çıkıp Hırsızlık erdemdir,
yolsuzluk sevaptır. derlerse ben şaşırmayacağım.
(AK PARTİ sıralarından Allah Allah sesleri) Bu kadar fetvaya
düşeceksiniz.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Hocam, seviyeyi biraz yükselt, seviyeyi.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hangi kitaptaydı o?
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Ey Hükûmet, suçlarınızın telaşı
içindesiniz. İstifa eden 4 bakanın fezlekesi nerede? Emniyeti,
yargıyı tarumar ettiniz. Sizin bu görevde bulunmamanız gerekir
Sayın Adalet Bakanı, siz bir hukuk katilisiniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Yapma be, yapma be!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Siz, artık Hükûmet değilsiniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Yapma be!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Siz, artık bir mafya çetesi oldunuz! (MHP ve CHP
sıralarından Bravo. sesleri, alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sabah sabah ayıp ya!
BAŞKAN
Sayın Akçay, lütfen!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Dağıtmaya başladı sabah sabah!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) AKP Hükûmeti bir mafya çetesidir.(Gürültüler)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde, Sayın Ali Rıza Öztürk
Mersin Milletvekili.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge
üzerinde söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Silifkenin Atayurt beldesinde Gazi Çiftliğinde bir
aile sobadaki kömürden zehirlenerek ölmüş. Ben hepsine Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Cengiz
Dölek, eşi Fatma Dölek ve oğlu İbrahim Dölek Allahın
rahmetine kavuşmuşlar. Hepsine Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, görüşmekte
olduğumuz bu kanun teklifi ve daha dün gece yarısında Adalet
Komisyonunda görüştüğümüz ve kamuoyuna demokratikleşme olarak
sunulan kanun teklifinin aslında hangi ihtiyaçtan dolayı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin önüne geldiğini görmemiz gerekiyor.
Şimdi, bu
iktidarın daha iki yıl geçmeden, bir yıl geçmeden yasaları
değiştirdiğini biliyoruz. Kendi yaptığı
yasalardan vazgeçiyor, kendi kurduğu düzenden başka bir düzene
geçiyor ama kendi yaptığı Anayasayı da iki yıl
sonunda -değiştirdiği maddeleri- beğenmemeye
başladı. 12 Eylül 2010 Anayasa referandumu sırasında
Türkiye'nin dört bir yanına geçerek bu yaptıkları
Anayasanın ne kadar güzel olduğunu, ileri demokrasinin
anayasası olduğunu söylediler. Anayasanın 159uncu maddesiyle
de Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda düzenleme yaptılar ve bunun
ileri demokratik bir düzenin, Hâkim ve Savcılar Kurulunun
yapısını oluşturduğunu söylediler. Bir de Anayasa
Mahkemesinin yapısını şekillendirdiler. O
şekillendirdikleri HSYKnın yapısıyla Yargıtayda ve
Danıştayda istediği hâkimleri blok olarak atadılar.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, o zaman Sayın Başbakan ya da Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin yetkilileri, o HSYKya ve o HSYKnın
atadığı hâkim ve savcılara Benim hâkimim, benim
savcım. diyordu. Şimdi, neden bu yasa geldi? Sayın Başbakan
17 Aralık ve 25 Aralık günü Türkiyeyi sarsan yolsuzluk, rüşvet
soruşturması nedeniyle kendisinin haksızlığa
uğradığını söyleyerek bunu da bu hâkim ve
savcıların yaptığını söyledi ve o
soruşturmanın önüne geçebilmek için önce, bir an önce o soruşturma
başlatan hâkim ve savcıların alınması gerekiyordu ya
da başka yerlere gönderilmesi gerekiyordu, etkisiz
kılınması gerekiyordu. Bunu önlemek için önce HSYKda bir
zorlama falan oldu, her nedense orada siyasi iktidarın dediği
olmadı ve siyasi iktidar, onun cemaate mensup, onların
sempatizanları olduğunu düşündü ve bu yasayı getirdi. Bu
yasayla hedeflenen amaç oradaki hâkim ve savcıları görevden
almaktı hâlbuki. Bunu sağladınız Sayın Bakan -nasıl
sağladıysanız- sizi kutluyorum, sağladınız.
Şimdi, bu yasanın aslında göreceği bir işlem
kalmadı. Şimdi, daha da korkuyor musunuz, onun için daha sağlama
mı almak istiyorsunuz? Alamazsınız Sayın Bakan. Bakın,
siz geçmişte de çok almaya çalıştınız, olmadı.
Şimdi, yukarıda da bir teklif var, demokratikleşme adı
altında. Onunla, soruşturma, dinleme, izleme, kontrol altına
alınmaya çalışılıyor, onunla da o yapılıyor.
Nasıl bir demokratikleşme paketiyse! Bundan vazgeçmek lazım.
Arkadaşlar, bundan vazgeçmek lazım. Eğer iktidar bu yolsuzluk,
hırsızlık laflarını duymak istemiyorsa
yapacağı bir tek şey var: Oraya bırakacak,
Başbakanın söylediği gibi, savcıları bırakacak,
hâkimleri bırakacak, onlar işine bakacaklar, Başbakan söylüyor;
şu adı karışan bakanlarla ilgili fezlekeler de bir an önce
buraya gelecek, Adalet ve Kalkınma Partisinin 55 milletvekili onlarla
ilgili soruşturma önergesi verecekler; aklanırlar ve siz de bu
lafları duymaktan kurtulursunuz. Öyle meydanlara çıkarak Benim
verilmeyecek bir hesabım yoktur. diyerek bunun üstünü örtmek mümkün
değildir. Bu yolsuzluk artık böyle laflarla değil, gerçekten
gereği gibi yapılırsa örtülür.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bozdağ, söz talebiniz var, buyurun.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, biraz önce konuşan
değerli hatip hem şahsımla ilgili hem de Hükûmetimizle ilgili
yakışıksız ithamlarda bulundu.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Terbiyesizlik
yaptı.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Benimle mi ilgili ?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Yok, bir önceki hatip.
Yani, Hükûmetimize
çete başı, mafya, şahsıma hukuk katili biçiminde
ifadelerde bulundu.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söz veriyorum sataşmayla ilgili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 39uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kürsüde hepimiz meramımızı anlatıyoruz
ama meramımızı anlatırken temiz bir lisan kullanmak bu
kürsüde konuşanı yükseltir, onu yüceltir, onun değerine
değer katar ama lisanımızı bozarsak sözü sarf
ettiğimizde muhataplarımızı değil, lisanı
bozanı zayıflatır, ona olan muhabbeti azaltır, onu
küçültür, onun değerini azaltır. Onun için, hepimiz
lisanımızı temiz kullanırsak, emin olun, bu Parlamento daha
sağlıklı çalışır. Bu bir.
İki: Türkiye
Cumhuriyeti hükûmetleri içerisinde AK PARTİ hükûmetleri çeteyle, mafyayla,
her türlü yasa dışı yapılanmayla en etkin mücadeleyi
vermiş hükûmetlerdir. Eskiden, hatırlarsanız, gazetelerin
manşetlerinde mafya babalarının resimleri, renkli hayatları
anlatılırdı. Neredeyse her gün manşetlerde, her gün
televizyonlarda mafya babaları vardı. Şimdi Türkiyenin
gündeminde, manşetlerde mafya babaları kaldı mı?
MUSA ÇAM
(İzmir) Bakanların çocukları var şimdi,
Başbakanın çocuğu var.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Eskiden çek senet mafyaları vardı,
insanların çek senet tahsilatıyla başka başka şeylerle
ne yaparlardı? Malını canını almaya kalkarlardı.
Faili meçhuller vardı bu ülkede, kim vurduya giderdi. Hamdolsun, AK
PARTİ hükûmetleri döneminde ne çek senet mafyası kaldı ne faili
meçhuller kaldı ne mafya kaldı.
MUSA ÇAM
(İzmir) Kutular, çelik kasalar var, ayakkabı kutuları var.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bunları yok eden iktidar AK PARTİ
iktidarıdır, AK PARTİ hükûmetleridir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Siz çetelere, mafyalara
en büyük dersi veren Hükûmeti çete olarak yaftalayamazsınız. Biz
yaptığımız her işi de hukuk içinde yaptık,
hukukla yaptık, Anayasa ve yasalara uygun olarak yaptık. Bundan sonra
da Anayasa ve yasalara uygun yolumuza
devam edeceğiz. Hukuka uyan, hukuka saygı isteyenlere hukuk katili
demek sadece bu lafı söyleyenlere
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Müsteşarın başsavcıya niye
telefon ediyor?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sataşmada bulundu. Temiz bir dil
kullanmadığımızı söyledi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir
saniye Sayın Bakan
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Temiz bir dil kullanmamakla
BAŞKAN Ne
dedi de sataştı Sayın Akçay?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Efendim, temiz bir dil kullanmamakla
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir
saniye arkadaşlar, lütfen
ERKAN AKÇAY
(Manisa)
diline göre alçaltır, yüceltir gibi birtakım ithamlarda
bulundu. Müsaade ederseniz iki dakika
Yeni bir sataşmaya da mahal
vermeyeceğim, lütfen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Çete demek, mafya demek
BAŞKAN
Anladım da
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Evet efendim, izahımızı yapacağız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Mafya demek, bunlar yanlış
Kirli dil
demek hukuk katilliği midir?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, istirham ediyorum, iki dakika lütfen bir söz
verir misiniz?
BAŞKAN
Sayın Akçay
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sizin gibi
çıkıp hakaret etmedi.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen
Lütfen
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Kimseye hakaret etmedim efendim.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Çıkıp
küfrediyor adam. Terbiyesiz!
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sensin terbiyesiz!
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen ama lütfen. Lütfen Sayın Bakan, olmadı.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Bakan terbiyesiz
diyemezsiniz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sen söyledin ya! Sen söyledin ya!
ALİ ÖZ
(Mersin) Terbiyesiz demek yakışıyor mu?
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurun iki dakika söz veriyorum. Lütfen
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Siz küfredin, biz bir
şey demeyelim
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Terbiyesiz diyemezsin Sayın Bakan. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Derim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen ama
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Derim lan diyor ama
(AK PARTİ sıralarından
otur yerine sesleri)
BAŞKAN
Diyemez, doğru söylüyorsunuz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Derim lan diyor, böyle bir şey var mı?
BAŞKAN
Kimsenin kimseye dememesi lazım, doğru.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Efendim, Sayın Bakan, İç Tüzüğü çiğniyor,
disiplin cezası verelim. (AK PARTİ sıralarından hadi
oradan sesleri)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Linç mi edeceksiniz bizi burada Sayın Bakan, linç mi
edeceksiniz? Bakanlığınıza mı güveniyorsunuz?
BAŞKAN
Buyurun.
10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepinize saygı sunuyorum.
2007
yılından bu yana, Sayın Başkan, bütün
konuşmalarım, yüzlerce konuşmalarım, komisyonda binlerce
konuşmalarım hepsi tutanak altında. Plan Bütçe Komisyonundaki
arkadaşlarımın hepsi de tanıktır benim nasıl bir üslup ve dil kullandığıma.
Fakat değerli arkadaşlar, hukukun bu kadar ayak altına
alınmasını, Hükûmetin bu kadar hukuk dışına
kaçmasını ağır bir dille eleştiriyoruz.
İktidar
partisi milletvekillerinin de Hükûmeti denetleme görevi vardır, sizi de o
göreve davet ettim ve ben sözlerimin arkasındayım. Elbette biraz
incitici olmuştur. Yalnız şunu iddia ederim Sayın Bakan:
Siyaset hayatınız boyunca sizin kullandığınız
üslubu ve dili sayın Hükûmet yetkililerinin
Benim dilimin ve üslubumun
pürü pak olduğunu rahatlıkla görürüz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ooo
Vay anasına be!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Yani siz de dâhil Sayın Elitaş. Sayın Bakanın
neler dediğini, hepsinin tabii burada çetelesini tutmuyoruz. Bunları
görürüz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hadi tut getir, getir.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Benim ağzımdan küfür çıkmaz.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Siz mafyayla çeteyle mücadele etmediniz. dediğimi yine bana
burada tekrar ettirmeyin, mafya ve çete faaliyetlerinden ileride
yargılanacaksınız.
Hepinize
saygılar sunarım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Utanmadan laf söylüyor.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
40ıncı
madde üzerinde üç adet aynı mahiyette önerge vardır, bu önergeler
Anayasaya aykırılık sebebiyle maddenin
çıkarılmasını isteyen önergelerdir.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 40 ıncı
maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip
Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
Bengi Yıldız Nazmi Gür İbrahim Binici
Batman Van Şanlıurfa
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali İhsan Köktürk Ali Serindağ Tufan Köse
Zonguldak Gaziantep Çorum
Fatma Nur Serter Ali Haydar Öner
İstanbul Isparta
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Faruk Bal Mehmet Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf Halaçoğlu Mustafa Kalaycı Seyfettin Yılmaz
Kayseri Konya Adana
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Barış ve
Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Kurulun
görev ve yetkilerinin Adalet ve Bakanına devrini ve Adalet
Bakanının yargı mekanizması üzerindeki etki gücünü
artıran bu önerinin kaldırılması
amaçlanmıştır. Hâkimler ve savcılar hakkında atama,
yetki, terfi, disiplin gibi işlemler hakkında karar verecek olan Kurul
üyeleri üzerinde Adalet Bakanının yetkiye sahip olması
başta kuvvetler ayrılığı olmak üzere yargı
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkelerine
aykırılık teşkil etmektedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz,
Adana milletvekili.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 40ıncı maddesiyle ilgili
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemizde de
diğer önergelerde olduğu gibi, Anayasaya aykırılıktan
dolayı teklif metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, biraz önceki açıklamalarımda da söylediğim
gibi, Sayın Başbakana On iki yıldır bu ülkeyi
yönetiyorsunuz, bu ülkeyi yönettiğiniz sürede eğer
cumhurbaşkanı, başbakan dinleniyorsa siz bu ülkeyi yöneten bir
Başbakan olarak ne yaptınız? diye bir soru sormuştum.
Şimdi, bu
ülkede 17 Aralıkta asrın yolsuzluğu, büyük rüşvet
operasyonuyla beraber bir paralel devlet, bir çete gündeme geldi. On iki
yıldır bu ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi ve bu
ülkenin on iki yıldır Başbakanı olan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan var.
Buradan soruyorum:
Bir, birinci paralel devlet PKK ve KCK, bu ülkede sizin iktidarınız
döneminde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde bir paralel
yapı oluşturdu. Yapılan çalışmalara bakıyoruz, paralel
devlet arıyoruz. Şimdi, her akşam bölgedeki istisnasız her
il ve ilçede, şehirlerdeki terörist kadrolarla aralarında halka
saldıkları vergileri toplamak için görevlendirdikleri gençlerle
birlikte toplantı yapıyorlar. Tüm il ve ilçelerdeki asker ve polisçe
bilinen PKK, KCK akşam toplantılarında PKK üst düzey
yetkililerinin birbiriyle eşleşen açıklamaları şöyle:
Çözüm süreci sayesinde hiç giremediğimiz yerlere ulaşıp
yerleştik. Ayaklandığımız zaman Kürdistan artık
tamamdır. Aşiret reisleri ve yetkililerini, kanaat önderlerini ne
pahasına olursa olsun yanımıza alalım. Gerekirse
milletvekilliği ve belediye başkan adaylığı teklif
edelim.
Vahim bir tablo da
şu ki korucuların büyük bir bölümü PKK safına geçmiş. HPG
il yetkilisi şunu diyor: Korucuların yüzde 85i yanımızda,
düzenli olarak vergilerini veriyorlar. Devlet içindeki diğer
arkadaşlarımızla düzenli olarak haberleşiyoruz...
EŞREF TAŞ
(Bingöl) Hepsi yalan!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
birbirimizi biliyoruz. Devlet otoritesi bitip KCK otoritesi
dayatılınca devlet için şehit vermiş aileler bile PKK
saflarına katılmaya başladı.
Yine, HPG il
yetkililerinin teröristlerle yaptığı açıklamalarda şu
ifadeler kullanılıyor: Çözüm süreci savaşımız ve
Kürdistan için tam bir güç kaynağı oldu. Biz, yirmi yıl
savaşabilecek kadar askerî ve ekonomik güce ulaştık. Bu süreçte
artık herkesle görüşebiliyoruz. Yolsuzluk kavgasını iyi
değerlendireceğiz. Akıllı olmalıyız.
Başbakan, bizim için Kürdistan demektir. Bunu açıkça söylemiyoruz.
Böyle dersek ülke ayaklanır. Seçimler çok önemli.
Teşkilatımız tamam, milletvekilliği seçimlerine kadar
Kürdistanı kurmak zorundayız. Rojavanın bir an önce
toparlanmasını bekliyoruz. Siz gerillalara her türlü tolerans
tanınmış durumda. Verginizi toplayıp araçlarla serbestçe
geziyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz? Güvenlik kuvvetleri aylardır
silahlı eylem yapılmadıkça teröristlere müdahale etmiyor.
İşte, hukuku ve güvenlik kuvvetlerini askıya alarak yürütülen ve
adına çözüm süreci denen gafletin geldiği nokta. Alın size
paralel devlet!
Şimdi
şunu söyleyeyim. Hayal üretmeyi söylemiyorum. Bundan, bundan
EŞREF TAŞ
(Bingöl) Kusura bakma hepsi hayal, hepsi yalan.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Bakın, şuna bir cevap verin: Bundan bir yıl
önce, bir buçuk yıl önce -Sayın Başbakanın-
Şemdinlide teröristlerle sarılan BDPli milletvekilleri oldu,
biliyorsunuz. O açıklamalarınızı alın,
Allahınızı severseniz şöyle bir inceleyin bakayım.
Şimdi ne oldu? Ne diyordu açıklamalarda biliyor musunuz? O
milletvekillerinin sırtına PKKlı teröristlerin kanlı eli
değmiştir. diyordu. O teröristlerin bu yüce çatı altında,
o milletvekillerinin bu yüce çatı altında görev yapmaları
artık mümkün değildir. Arkadaşlarıma talimat verdim, derhâl
dokunulmazlıkları kaldırılacak. diyor. Bunu ben demiyorum,
Başbakan diyor. Ne değişti o günden bugüne, ne
değişti?
EŞREF TAŞ
(Bingöl) Çok şey değişti.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Şimdi bunların gerçek
olmadığını söyleyebilirsiniz. Selahattin Demirtaş ne
dedi? Seçimden sonra, yerel seçimden sonra özerkliği ilan ediyoruz.
dedi. Ahmet Türk ne dedi biliyor musunuz, Ahmet Türk? Bu seçimlerde Kürdistan
oylanacak. dedi.
EŞREF TAŞ
(Bingöl) Hiçbir şey olmaz, hayallerle bir yere varılmaz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Siz kendinizi kandırmaya devam edin. Şu anda
paralel devlet arıyorsunuz ya, kendinize dokunduğu zaman paralel
devlet aramayın, orada paralel devlet kuruldu. Kuruldu, bunu görmüyorsunuz
ama göreceksiniz, bunun hesabını da yüce Türk milletine vereceksiniz.
Emin olun göreceksiniz bunu, göreceğiz.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüştüğümüz kanun
teklifi ve hemen bunun arkasından gelecek olan, demokratikleşme
olarak sunulan ama içeriğinde demokratikleşmenin dsi olmayan bir
kanun teklifi aslında -deminden de söyledim- 17 Aralık sürecinden
sonra başlatılan soruşturmaların önünü kesmek, onların
izini ortadan kaldırmak yani yargının yolunu sapıtmak için
getirilen etki-tepki yasalardır. Konjonktürel olarak gelmiştir. Bunu
geçmişte de çok gördük. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
temel özelliklerinden birisi, bu Hükûmetin başının yani
Başbakanın hukuk devleti anlayışından tamamen
kopmuş olmasıdır. Ve Sayın Başbakan konjonktürel
ihtiyaçlarını karşılamak için Meclisi zorlayarak, Meclisi
hukuk dışına da iterek, yasa yapma tekniklerini bir kenara
ittirerek o konjontürel ihtiyaçlarını karşılayabilecek
yasaları bu Meclisten çıkartıyor. Deminden Sayın Bakan dedi
ki: Biz hukuk dışına hiç çıkmadık. Aslında,
Sayın Bakan, siz, hukuk dışına çıkartıyorsunuz, o
hukuk dışına çıkarttığınız insanlara
arkasından yasa yapıyorsunuz. Bizim bir belediye başkanı
adayımız var, geçen gün onunla beraber bir toplantıya
katıldım. Ben yaparım arkadaş. diyor. Ben yaparım,
ben yasa masa dinlemem. Ben yaparım, yasa arkadan gelsin. diyor. Sizinki
de o hesap. Yapıyorsunuz, yasa arkadan geliyor. Siz, bu ülkede, bu ülkenin
Adalet Bakanı olarak şunu bana söyleyebilir misiniz: Hangi hukuk
devletinde yargının verdiği kararları uygulamayan kolluk
gücü vardır? Böyle bir şey olabilir mi? Siz, orada soruşturma
süresini geciktirmek için -bu işleri yapana kadar- dediniz ki kolluk
kuvvetlerine: Aman yargının emrini yerine getirmeyin. Aslında
biz bunu Hakan Fidan olayında da gördük. Hakan Fidanı dört beş
gün sakladınız, burada kanun çıktı. İfade vermeye
gitmedi Hakan Fidan. Şimdi, eğer bu devleti yönetenler hukuk kurallarıyla
bağlı değilse o ülke hukuk devleti değildir. Sadece, hukuk
devleti gariban vatandaşa tahakküm kuran devlet değildir. Bu ülkenin,
bu Parlamentonun koyduğu kurallara öncelikle bu devleti yönetenler oymak
zorundadır. Sayın Başbakan Yasama organı da biziz, yürütme
de biziz." diyor. Ve Sayın Başbakan diyor ki: Bu kuvvetler
ayrılığı bizim önümüzde engeldir. Arkadaşlar, belki
hukukçu olmayan arkadaşlarımız kuvvetler
ayrılığının etkisini, önemini çok önemli
saymayabilirler. Kuvvetler ayrılığı aslında hukuk
devletinin üstüne oturduğu sistemdir. Hukuk devletiyse bizim demokrasinin
özüdür. Eğer siz demokrasinin özü olan hukuk devletini, hukuk devletinin
temeli olan kuvvetler ayrılığını kırarsanız
ve yasama, yürütmeyi yargıyı tahakküm altına almak için kullanırsanız
orada demokrasiyi mahvedersiniz. Bu konjonktürel düzenlemeler bir gün olur size
vurur. Bakın, kendi anayasanızı yaptınız ama
şimdi Başbakan diyor ki: Bu doğru değilmiş,
yanılmışız. Bunlara bağımsızlık da
fazlaymış. Ama Yargı bağımsız. diyordu.
Elbette ki yargı Türkiye'de hep sorunlu olmuştur ama sorunları
da çözmeye hiçbir siyasi iktidar yanaşmamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bir de takıldığım bir mesele var, onu
paylaşmak istiyorum: Sayın Başbakan diyor ki: Herkes için
Mesela savcıyı diyor, Savcı, sen kimlere hizmet ediyorsun,
çık açıkla. Açıklamazsan ben açıklayacağım."
diyor. Ama açıklamıyor. Başbakan açıklamalıdır.
Savcının kime hizmet ettiğini, o insanların kimler
olduğunu, o paralel yapının ne yaptığını,
kimlere hizmet ettiğini bu devleti yöneten Başbakan -elindeki
bilgileri- halka açıklamalıdır. Biz de bilelim kimlere hizmet
ettiğini.
Değerli
arkadaşlarım, soyut suçlamalarla, genel suçlamalarla ülkeyi yönetmek
mümkün değildir. Demokrasi içerisinde kalmak herkesin görevidir. Hukuk herkes
için geçerlidir. Benim iki senedir söylediğim bu kürsüde bu laf: Hukuk
ayaklar altına alınmıştır, hukuk
çiğnenmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bunu çiğnemeye hiç kimsenin hakkı yoktur,
yetkisi de yoktur.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Altay,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Çelebi, Sayın Çam,
Sayın Batum, Sayın Serindağ, Sayın Serter, Sayın
Güler, Sayın Tanal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Türmen,
Sayın Haberal, Sayın Öner, Sayın Özkan, Sayın Onur,
Sayın Değirmendereli, Sayın Aldan, Sayın Dinçer, Sayın
Ören.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde dört adet önerge
vardır. Son üç önerge maddenin Anayasaya
aykırılığı sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir. Okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 41inci
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş Oya Eronat Cuma İçten
Kayseri Diyarbakır
Diyarbakır
Feramuz Üstün Halil Ürün Hilmi Bilgin
Gümüşhane Afyonkarahisar Sivas
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 41 inci maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip Kaplan
Bingöl Iğdır
Şırnak
Bengi Yıldız İbrahim Binici Nazmi Gür
Batman Şanlıurfa
Van
Aynı mahiyetteki diğer önerge
sahipleri:
Ali İhsan Köktürk Ali Serindağ Ali
Haydar Öner
Zonguldak Gaziantep
Isparta
Ramazan Kerim Özkan Fatma Nur Serter
Burdur İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Faruk Bal Erkan Akçay Ali Öz
Konya Manisa
Mersin
Yusuf Halaçoğlu Mustafa Kalaycı
Kayseri Konya
BAŞKAN Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Barış ve
Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Kurulun görev ve yetkilerinin
Adalet Bakanlığına devrini ve Adalet Bakanının yargı
mekanizması üzerindeki etki gücünü artıran bu önerinin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz
isteyen, Ali Öz, Mersin Milletvekili.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ali Hocam,
şöyle farklı bir şeyler söyle.
ALİ ÖZ (Mersin) Farklı bir
şeyler söyleyeceğim.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sayılı Teklifin
41inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle tabii ki
Mersinin Silifke ilçesi Atayurt beldesinde soba zehirlenmesi sonucunda
hayatını kaybeden 3 vatandaşımıza Allahtan rahmet
diliyorum ben de.
On iki
yıllık iktidar yolculuğunuzda şöyle bir gezinti yapmak
lazım farklı şeyler söylemek için. Fişlemeler, atamalar,
hukuk dışı dinlemeler, liyakat
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Hastaneler
ALİ ÖZ
(Devamla) Onları da söyledik her defasında Sayın Vekilim, yani
yaptığınız iyi şeyleri bu kürsüden her defasında
ifade etmiş bir milletvekiliyim.
iltimaslar, ahbap
çavuş ilişkisiyle yapmış olduğunuz atamalar,
sendikalaşmada, kurmuş olduğunuz yandaş sendikada üye
sayısındaki rekorlar, sendika seçimlerinde baskılar ve
tehditler. En önemlisi de şunu peşinen söylemek lazım:
Sayın Başbakan ifadesinde diyor ki Peşinen kimseyi suçlu kabul
etmemek lazım. Ben şimdi sizlere soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Başbakanı, Sayın Başbakanımız Recep
Tayyip Erdoğan paralel yapı derken elinde hangi deliller var? Bu
savcıları, hâkimleri, polisleri önceden fişlediniz mi
bunları paralel yapı içerisine hemen dâhil ediyorsunuz, bir bilginiz
mi vardı bunlardan? Eğer bunlar çeteyse -bunların çete üyesi
olduğunu ifade ediyorsunuz, 2002den beri çeteyle mücadele ediyoruz.
diyorsunuz- bunları yargıya bildirip bunlarla alakalı
yargısal bir süreç başlattınız mı? Şimdi
bunları sormak bizim hakkımız değil mi?
Ben yine başka
bir şeyden bahsediyorum konu değişsin diye. Hepinizin
bildiği gibi Türkiyede bir şike davası yaşandı. 12
Haziran 2012 seçimlerinden sonra 2 Temmuzda şike davası, Aziz
Yıldırımın gözaltına alınması, Fenerbahçe
Kulübü üzerine olan baskı. Ligin bittiği tarih ne zaman? Mayıs.
Normalde bizim kanunlarımıza göre, Türkiye Futbol Federasyonuna göre
ligdeki şampiyonun tescil edildiği tarih ne zaman? Haziranın
başı. Bu süreçte şike olaylarıyla ilgili teknik takiple
belli bir süre dinleme yapılmış, lig bitmiş. Türkiye Futbol
Federasyonu şampiyonluğu tescil edeceği tarihi belirlemiş
ama tescil edilmiş olmasına rağmen düğmeye bir şekilde
basılmıyor, daha sonra, seçimlerden sonra büyük bir infial yaratarak
Aziz Yıldırım gözaltına alınıyor.
Değerli
arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri; eğer o
günlerde çıkıp siz bu teknik takibin süresinin uzun olduğunu
iddia etseydiniz, eğer o günlerde bu yapılan süreçle alakalı bir
yorum getirseydiniz, Peşinen bunlar olmuş. diye herkesi
suçlamasaydınız, belki bugün yüce milletimizin bu kürsüsünden
bizlerin sizlere karşı söylemiş olduğu şeyler de
farklı olabilirdi. Ama her defasında ifade ediyoruz ki: Bu çifte
standartlı tutumunuz, kendinize geldiği zaman masumiyet karinesini
hatırlamanız ama başkalarına yapıldığı
zaman sessiz kalmanız adalete -zaten mümkün değil- uymuyor. Onun için
ben diyorum ki: Evet, gerçekten adaleti istiyorsak burada hakkaniyetli bir
şekilde her şeyi ortaya koyup, bu yasayı da ona göre düzenlemek
durumundayız. Yoksa 17 Aralıktan sonra apar topar gündeme gelen,
iddia şeklinde de olsa rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örtme
amaçlı gibi görünen bu yasa teklifini geri çekmenizin gerçekten yerinde
olacağı kanaatini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii ki 17
Aralıktan sonra ki gelişmelerde Türkiyenin basın özgürlüğü
noktasındaki durumu ortada. Zaten Basın Özgürlüğü Endeksi
değerlendirmesine göre notumuz hiç de iyi değil. 180 ülke
arasında 154üncü sırada bulunurken yerimizi aynı şekilde
muhafaza ediyoruz. Ben şunu beklerim: Yani bu ülkede gerçekten demokrasi
özlemi içerisindeysek, hukuk devletini tesis etme, darbeleri bitirme,
darbelerle hesaplaşma gibi bir süreci başlatacaksak ülkedeki
özgürlüklerin sonuna kadar yaşanabileceği kanunları buradan
çıkarmanın daha yerinde olacağı düşüncesiyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Ramazan Özkan, Burdur milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ramazan Kerim Özkan Sayın Başkanım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ramazan, Bayrama sahip çık.
ÜNAL KAÇIR
(İstanbul) Ramazan, Bayramı gönderdin.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bayrama geçmiş olsun.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Tabii, Bayram hak etti, geçmiş olsun ama Bayram
olayı başlattığı için oldu o olay.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bayrama haksızlık ediyorsun.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Neyse oraya dokunmayalım. Hepimize geçmiş olsun.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sizi de gördük.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) 41 kere maşallah! 41inci maddede konuşuyoruz.
Gerçi, biraz arkadaşlarımız uyuyor ama. Ben sizin uykunuzu
dağıtacağım şimdi.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Uyuyan yok, uyuyan yok; herkes uyanık.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Arkadaşlarım, bakın, hukuku konuşuyoruz.
Ben veteriner hekimim. Biraz önce Sayın Bakan vardı, keşke Mehdi
Bey burada olsaydı da onunla karşılıklı konuşsaydık.
Şimdi uslu bir bakanımız var burada.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Seni konuşacak diye gitti belki.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Bakın, arkadaşlar, hukuk hepimize lazım.
Yasama, yargı, yürütme, bu kuvvetler ayrılığı erki
sizi 2002de iktidar yaptı. Ne istiyorsunuz? Neyimiz eksik? Aranızda
MHPden gelen var, Cumhuriyet Halk Partisinden gelen vardı. Her siyasi
partiden arkadaşı bir araya topladınız.
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Merkez partisiyiz biz.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Bu yasama, yargı, yürütme erkleri içerisinde iktidar
oldunuz, on iki yıldır da ülkeyi yönetiyorsunuz. Yani semere
kamış sürer gibi bir şey getirdiniz.
Bakın, size
ben bir küçük anekdotla anlatacağım. Böyle kuşluk vakti
şeytan bir söğüde dayanmış, bir inek sağan gelini
izliyor. Gelin gayet güzel, çömleği almış, ineği
sağıyor -fakat şeytan bir iş yapacak-
buzağıyı da bir ağaç dalına bağlamış.
Gidiyor buzağının ipini gevşetiyor şeytan. Buzağı
annesine koşuyor, çömlek bir yana, gelin bir tarafa. Gelin tabii, süt
dökülünce kızıyor emek gitti diye. Çömleği kaldırıyor
buzağıya vuruyor, buzağı tepetaklak gidiyor. Onu gören anne
inek gelini süsüyor, gelin karnı yarılıyor, yerde yatıyor.
Avdan gelmekte olan baba Eyvah, gelin gitti. diyor, tüfeği
doğrultuyor ineği vuruyor. Silah sesini duyan damat koşup geliyor
bakıyor babasının elinde silah, gelin yerde yatıyor. Baba,
ne yaptın? diyor, babaya sıkıyor, baba gidiyor. Cinayet,
ocaklar sönüyor. Bakın, ocaklar söndü.
Biz 12 Eylül 2010da referandum yaptık. Orada
başladı, orada ip çözüldü. Bakın, çözmeyin dedik, uyardık.
Hayırdı, evetti
Hayırda hayır vardır dedik.
Millet evete çalıştı, bugün küs olduğunuz
kardeşlerimiz de evete çalıştı. Hem de nasıl
çalıştı? 1e 7. dedi, 1e 7 oy getireceksiniz. dedi.
Yanlış bunlar dedik, bakın, ülke geriliyor, ülkeyi
germeyin dedik, hayırda hayır vardır dedik ama referandum
çıktı. Şimdi ondan bir pişmanlığımız.
Şimdi sorguluyoruz. Kimimiz diyoruz faiz lobisi, kimimiz diyoruz vaiz
lobisi. Bu laflar hoş değil arkadaşlar.
Bakın,
o Mehdi Eker arkadaşımızla biz Pakistan Dostluk
Grubundaydık. Pakistana gittiğimizde o sevmediğiniz
arkadaşlar bizi kucakladılar. Okullarına gittik, yemeklerini
yedik, bizi ağırladılar, arabalarında gezdirdiler. O zaman
çok iyiydi 22nci Dönemde, 23üncü Dönemde. Geçen Kırgızistana
gittik Cumhurbaşkanıyla, orada da aynı şey. Turkuaz Grubu
bizi aldı, yedirdi içirdi, gezdirdi, dolaştırdı. Çok iyiydi
onlar yerken içerken, yani her şey çok güzeldi. Ama ne oldu
arkadaşlar, ne oldu -bu paralel yapı- niye paralel yapı oldu
bunlar, neden çete oldu bunlar? Ne çetesi?
Arkadaşlar,
suçu kendimizde arayacağız. Bakın, aramızda 4 Bakan o
günden beri yok burada. Niye gelmiyorlar? Bana deseler böyle bir şey, ben
çıkarım, gelirim burada yiğitler gibi kendimi savunurum. Niye
gelmiyor Sayın Bakanlarımız? 4 Bakan buraya niye gelmiyor
arkadaşlar? Demek ki bir suç var orta yerde, bir gerçek var. Gelsinler
gerçek olmadığını anlatsınlar, yargıyı
beklemeyelim. Yani memleketlerine gidip konuşuyorlar, niye buraya
gelmiyorlar arkadaşlar? Hangisi geldi? O gün geldi Egemen
Bağış burada iki laf etti, kayboldu gitti.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Kovdunuz, kovdunuz da ondan.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Edebe davet etti. Aslında edep kendine
lazım. Ne diyor? O dedi ki o gün burada -o sözü ben her yerde söylüyorum-
Edebim elvermez edepsizlik edene, susmak en güzel cevap edebi elden gidene. E
susması gereken o, hâlâ konuşuyor. Ha konuş, haklıysan gel
burada konuş, anlat, gruplar dinlesin, karneyi versin ama bu da
yapılmıyor.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Konuşturmadınız.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Niye konuşmuyoruz arkadaşlar? Herkes
konuşuyor burada. Kime engelimiz var?
BÜLET
TURAN (İstanbul) Geldi Egemen Bağış,
konuşturmadınız.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Gelsinler konuşsunlar arkadaşlar, bundan
kaçmak yok.
Yargı
bağımsızlığı diyoruz. Onun için arkadaşlar,
bakın 3Y dedik ama biz 3Yyi yanlış anlamışız.
3Y yargı, yürütme, yasamayla uğraşıyoruz. Onlarla
uğraşmayalım, yolsuzlukla uğraşalım, yoksullukla
uğraşalım, yargı
bağımsızlığıyla uğraşalım,
yasaklarla uğraşalım ama onları bıraktık biz,
yargı, yürütme ve yasama üzerinde değerlendirme yapıyoruz. Biz
görevimizi yaparız. Hükûmet görevini yapsın, yargımız da
görevini yapsın. O yargıdaki o insanlar bizim dostlarımız
değil miydi, bizim arkadaşlarımız değil miydi, onlar
uzaydan mı geldi? Ve yer değiştiriyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Sayın Başbakanım dedim Adliyeler
kapanırken ne olursun siyasi polemik konusu yapmayalım diyoruz.
İnsanları yerinden yurdundan etmeyin arkadaşlar, yine bunlar
ülkede görev yapıyorlar.
Ben
bu duygularla bu kanunun
Bir an önce Sayın Bakan bunu rafa alın.
Bunu rafa alın. Siz düzgün bir insansınız. Sizin elinizde düzgün
olur, ama yarın pala bıyıklı, palatır
bıyıklı birinin eline geçerse hepimiz mahvoluruz.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 41inci maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
kurul üyeleri hakkındaki disiplin soruşturmalarıyla adli
soruşturmalara ilişkin genel kurul toplantılarına
soruşturma kurulu üyelerinin katılamamasına ilişkin mevcut
kanun metnine dönülmektedir.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece
41inci madde teklif metninden çıkmıştır. Herhangi bir
karışıklığa mahal bırakmamak için mevcut komisyon
metni üzerinden görüşmelere devam edeceğiz. Kanunun yazımı
esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Madde
42ye bağlı geçici madde 4te dört adet önerge vardır. Bu
önergelerden son üç önerge maddenin Anayasaya aykırılık
sebebiyle çıkarılmasını isteyen önergelerdir, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 42 nci maddesiyle
6087 sayılı Kanuna eklenen geçici 4 üncü maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Oya
Eronat Cuma
İçten
Kayseri Diyarbakır Diyarbakır
Halil
Ürün Feramuz
Üstün Hilmi
Bilgin
Afyonkarahisar Gümüşhane Sivas
"Geçici Madde
4- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kurulda görev yapan Genel
Sekreter, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları,
Kurul müfettişleri, tetkik hakimleri ve idari personelin Kuruldaki
görevleri sona erer.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren on gün içinde;
a) Başkan tarafından Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları
ve genel sekreter yardımcıları atanır.
b) Genel Kurul tarafından, bu Kanunla
öngörülen usule göre Genel Sekreter adayları belirlenir.
(3) Genel Sekreter adayları belirlendikten
sonraki üç gün içinde Başkan tarafından Genel Sekreter atanır.
(4) Kuruldaki görevleri sona eren Genel Sekreter,
genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları,
Kurul müfettişleri ve tetkik hakimleri müktesepleri dikkate alınarak
uygun görülecek bir göreve atanırlar.
(5) Kuruldaki görevleri sona eren idari personel
Adalet Bakanlığınca, Bakanlığın merkez veya
taşra teşkilatında mükteseplerine uygun kadrolara
atanırlar.
(6) Kurul
tarafından çıkarılan;
a) Genelgelerin tümü bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte yürürlükten kalkar.
b) Yönetmeliklerin bu Kanuna aykırı
olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(7) Kurul idari personeli için yapılacak
atamalarda 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda yer alan
sınırlamalar uygulanmaz.
(8) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren beş yıl içinde, adli ve idari yargı hakim ve
savcıları arasından yapılacak Kurul üyeliği
seçimlerinde, adayların hakimlik ve savcılık mesleğinde
yirmi yıl çalışmış olmaları şartı
aranır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 42 nci maddesine
bağlı Geçici Madde 4ün Anayasaya aykırı olması
sebebiyle kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Hasip
Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
İbrahim
Binici Nazmi
Gür Bengi
Yıldız
Şanlıurfa Van Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter Ali
Serindağ
Zonguldak İstanbul Gaziantep
Tufan
Köse Ali
Haydar Öner Bülent
Kuşoğlu
Çorum Isparta Ankara
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Erkan
Akçay
Konya Antalya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı
Kayseri Konya
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN -
Barış ve Demokrasi Partisinin önerge gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Öneri; Kurul üyeleri hariç Kurulda
görev yapan genel sekreter ve yardımcıları ile Teftiş
Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu Başkan
yardımcıları, kurul müfettişleri, tetkik hâkimleri ve idari
personelin kuruldaki görevlerinin sona ereceğini düzenlenmektedir. Bu
bağlamda, Genel Kurul'un görev ve yetkilerinin Adalet Bakanına
devrini ve Adalet Bakanının yargı mekanizması üzerindeki
etki gücünü artıran, eski düzenlemeyi lağveden bu önerinin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergeler üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; saati hesaplamak pek mümkün
değil ama bugün sekiz buçuk; günaydın hepinize.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
Günaydın.
FARUK BAL (Devamla) Böyle bir
çalışma düzeninin ne derece sağlıklı
olacağını hepinizin takdirine bırakıyorum ama bir
başka konuda size Günaydın. demek istiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Arkadaki derya kuzularına bak, derya kuzuları uyuyor arkada.
FARUK BAL (Devamla) Bir başka
konuda Günaydın. demek istiyorum. Eğer şu 42nci maddenin (a)
fıkrası sizin Türkiyeyi nereye götürdüğünüzü görmenizi
sağlayamıyor ise Günaydın. lafı da size yetmeyecek.
Değerli arkadaşlarım,
ben 12 Eylül döneminde hâkimlik kürsüsünde bulunan bir
arkadaşınızım. 12 Eylül 1980 ihtilalinde, vallahi billahi,
askerler, o darbeciler, o ihtilalciler sizin bu yaptığınız
kadar yapmadı. Şu yaptığınıza bakın,
HSYKnın içerisinde bulunan sadece 20 tane kurul üyesi hariç, onun
dışında Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu
başkan yardımcıları, bütün müfettişler; görevine son.
Değerli arkadaşlarım, Genel Sekreter, genel sekreter
yardımcıları, bütün büro elemanları; görevine son.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Yer
değişiyor.
FARUK BAL (Devamla) Bütün
bürolardaki
Bunun hiç izahı yok kardeşim ya. Akıl var,
mantık var, şuna bir bak ya!
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Ne
var bunda?
FARUK BAL (Devamla) Yani insanın
aklının, mantığının ortadan
çıktığı an, heyecanlandığı,
sinirlendiği andır. Eğer burada bir çözüm bulamayacak kadar
Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri
akıllarını, ölçülerini ortaya koyamıyorlarsa, daha önce
konuştuğum, maddeler üzerinde ifade ettiğim gibi, Türkiye güç
birikimi hastalığının bulaştığı bir
ülke hâline gelmiştir. Güç birikimi hastalığı
dediğimiz 3 kelimelik basit bir iş değil. Bu, diktatörlüğün
tam adı. Bu, bütün güçlerin kişinin şahsiyetine ait olduğu
anlamına gelen, yasamanın, yürütmenin ve yargının
yetkilerinin kendi uhdesinde olduğunu zanneden bir siyasi
hastalıktır. İşte bu siyasi hastalıktır ki,
Türkiye'yi adım adım bir yere götürüyor. Sizi uyandırabilecek
Günaydın. dememin sebebi de işte bu maddedir, gayet
açıktır. Değerli arkadaşlarım, bu güç birikimi
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Onun için günaydın.
FARUK BAL (Devamla) Örnek veriyorum ben, sizi mantıklı
düşünmeye, ölçülü düşünmeye davet ediyorum. Milletvekilliği
gelip geçicidir; baki olan, kubbede hoş bir seda bırakabilmektir. O
sedada iziniz olursa, imzanız olursa, eseriniz olursa güzellik olur.
Şimdi, şu kadar garip bir şeyin farkını fark
edemiyorsak elbette ki Sayın Başbakanın o güç birikiminin eseri
olarak taa Fastan televizyonun alt yazısında geçen Sayın Devlet
Bahçelinin 2 satırlık cümlesine tahammülü olmaz. İşte bu
aşırı güç birikiminin eseridir. Yani ta Fastasın
kardeşim ya, kilometrelerce yol! Televizyonun ekranında değil,
vesairesinde değil, bir muhalefet liderinin alt yazıda geçen
lafına tahammülü yok. İşte bu siyasi hastalıktır
değerli kardeşlerim.
Şimdi, bu güç birikimi o kadar yüksek bir dozda seyrediyor ki,
televizyonların içerisine Fatihler koyuyor. Sanki televizyonu izleme,
sanki televizyondan sorumlu bir teknik adammış gibi, Sayın
Devlet Bahçelinin bir konuşmasında Alo Fatih, niye kesmiyorsunuz bu
adamı?
Bu güç birikimidir arkadaşlar ve bu güç birikimi bugün size
böyle tatlı bir sarhoşluk verir. Onun yaratmış olduğu
üstünlük havası sizi mayhoş hâle getirebilir ama ülkeyi o hâle
getiremez.
Ben, aklın,
ferasetin hâlâ hâkim olabileceğine ümidimi kaybetmiyorum ama bu madde de
böyle geçerse, bu ümitler yavaş yavaş kırılacak ve sizlere
de sadece dua etmemiz kalacak. Allah taksiratınızı affetsin.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Âmin.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 42nci maddesine bağlı geçici 4üncü maddesi üzerinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum sabahın bu saatinde.
Bu madde çok
önemli. Bu maddeyle beraber, düşünün, mevcut HSYKnın Genel
Sekreteri, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu
Başkanı, teftiş kurulu başkan yardımcıları,
Kurul müfettişleri -bütün müfettişler- tetkik hâkimleri, idari
personelin Kuruldaki görevleri hepsi bitiyor, hepsine son veriliyor. Kurum
başkan vekilinin görevi ve daire başkanlarının da
dairelerdeki görevlerine son veriliyor yani birkaç sene önce kurulan, büyük bir
mücadele sonucu kurulan HSYKdaki bu görevlere yine Hükûmet tarafından son
veriliyor. Bu çok önemli bir konudur, dikkatinizi çekmek isterim.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Üyelerin görevleri devam ediyor.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Üyelerin görevleri devam ediyor ama üyelerin
dışındaki çok önemli -genel sekreterden başlayarak-
kadroların görevlerine son verilmesi dikkatinizi çekmiş
olmalıdır. Çok önemli bir konu bu.
İktidar,
kısa bir süre önce yaptığı bu düzenlemeyi şimdi
değiştiriyorsa, bu kadar da iddialı bir şekilde
değiştiriyorsa devlet anlayışında bir
farklılık var demektir, devlette bir farklılık var
demektir. Bunu da değerli milletvekillerinin dikkatine sunuyorum, bunlar
önemli konulardır. Belki, bugün bu ortam içerisinde, bu fanatizmin
yoğun olduğu ortam içerisinde bazı şeyleri fark
etmeyebiliriz ama bunların yarınlara çok büyük etkisi olacaktır,
çoluk çocuğumuza, geride bıraktıklarımıza çok büyük
etkileri olacaktır. Onun için, hepimizin vicdanlarını dinlemesi,
bu konuların üzerinde çok ayrıntılı olarak düşünmesi
gerekir bu yapılanlarla ilgili olarak.
Bakın, bu
konularla ilgili olarak biz, rüşvetin ve yolsuzluğun tanımını
değiştirdik, polisin, hâkimin, savcının yerini
değiştirdik, suçla ilgili yorumu değiştirdik, şimdi de
mevzuatı değiştiriyoruz. Neden yapıyoruz bütün
bunları? Bundan, 17 Aralıktan önce böyle bir şey yapmak
aklımıza gelmiyordu ama, şimdi bütün bunları yapıyor
Hükûmet, biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak buna alet oluyoruz
maalesef. Değerli milletvekilleri, bu konuyu hep beraber düşünmemiz
gerekir, hakikaten çok önemli, hakikaten vebali vardır, ileriki
yıllarda bu konu hepimizden sorulur.
Sayın Bakan
Bozdağ diyor ki daha önce bir konuşmasında: Allah şirk,
devlet şerik kabul etmez. Şimdi, tabii ki Allah şirk kabul
etmez ama devletle mukayese edilmesini ben doğru bulmuyorum. Yalnız,
devlet şerik kabul eder; yasama, yürütme ve yargı devletin şerikleridir.
Ama, yargının şeriki olmaması lazım,
yargının vesayeti olmaması lazım, yargının
yürütmenin vesayetine girmemesi lazımdır Sayın Bakan. Bu yorumu
yaparken çok daha dikkatli olmalıydınız, hem işin kutsal
boyutuyla ilgili olarak hem de devlet boyutuyla ilgili olarak daha dikkatli bir
yorum yapmalıydınız.
Bu görüşmelere dün cuma namazından sonra
başladık. Her cuma hutbesinde hoca Allah adaleti, iyiliği,
akrabaya yardımı emreder; kötülüğü, fenalığı,
haddi aşmayı yasaklar. der. Bizim dinimiz de adaletin üzerinedir,
temeli adalettir. Bu konuları çok iyi düşünmemiz gerekir onun için.
Bu, gerçekten de geleceğe yönelik, hepimizin vicdanlarını
kanatacak bir konudur.
Bir diğer tarafı da -çok özet olarak geçiyorum,
bakın- FED iki gün önce gelişmekte olan ülkeler arasında en
kırılgan ekonominin Türkiye olduğunu açıkladı,
Amerikan Merkez Bankası FED. Bu, sadece ekonomik göstergelerden
kaynaklanmıyor değerli milletvekilleri, Hükûmetin siyasi tutumu
nedeniyle de bu böyledir. Çıkaracağı bu HSYK kanunu, aynı
şekilde Hükûmeti sıkıntıya sokacaktır, Türkiyeyi ve
Türk ekonomisini sıkıntıya sokacaktır. Türkiyedeki
ekonomik istikrarsızlık yine devam edecektir. Gelecekte, yakın
gelecekte Türkiyenin ekonomisinin ne olacağını, dövizin ne
olacağını hiç kimse tahmin edemeyecektir; bu, belirsizliği
daha da artıracaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla işlem yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, aynı
mahiyetteki önergeler reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 42 nci maddesiyle
6087 sayılı Kanuna eklenen geçici 4 üncü maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"Geçici Madde
4- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kurulda görev yapan Genel
Sekreter, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları,
Kurul müfettişleri, tetkik hakimleri ve idari personelin Kuruldaki
görevleri sona erer.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren on gün içinde;
a) Başkan tarafından Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları ve
genel sekreter yardımcıları atanır.
b) Genel Kurul tarafından, bu Kanunla
öngörülen usule göre Genel Sekreter adayları belirlenir.
(3) Genel Sekreter adayları belirlendikten
sonraki üç gün içinde Başkan tarafından Genel Sekreter atanır.
(4) Kuruldaki görevleri sona eren Genel Sekreter,
genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu
Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları,
Kurul müfettişleri ve tetkik hakimleri müktesepleri dikkate alınarak
uygun görülecek bir göreve atanırlar.
(5) Kuruldaki görevleri sona eren idari personel
Adalet Bakanlığınca, Bakanlığın merkez veya
taşra teşkilatında mükteseplerine uygun kadrolara
atanırlar.
(6) Kurul
tarafından çıkarılan;
a) Genelgelerin tümü bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte yürürlükten kalkar.
b) Yönetmeliklerin bu Kanuna aykırı
olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(7) Kurul idari personeli için yapılacak
atamalarda 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda yer alan
sınırlamalar uygulanmaz.
(8) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren beş yıl içinde, adli ve idari yargı hakim ve
savcıları arasından yapılacak Kurul üyeliği
seçimlerinde, adayların hakimlik ve savcılık mesleğinde
yirmi yıl çalışmış olmaları şartı
aranır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifle dairelerin
oluşumu, daire başkanlarının seçimi gibi konularda
yapılan değişikliklere uyum sağlamak amacıyla
Önergeyle geçici 4 üncü madde de değiştirilmekte, ayrıca
beş yıl içinde adli ve idari yargı hakim ve savcıları
arasından yapılacak Kurul üyeliği seçimlerinde, adayların
hakimlik ve savcılık mesleğinde yirmi yıl
çalışmış olmaları şartı getirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 42ye
bağlı geçici madde 5te üç adet aynı mahiyette önerge
vardır. Bu önergeler, maddenin Anayasaya aykırılık
sebebiyle çıkarılmasını isteyen önergelerdir, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 42 nci maddesinin Geçici
5in Anayasaya aykırı olması sebebiyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
Bengi
Yıldız İbrahim
Binici
Batman Şanlıurfa
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Fatma
Nur Serter Aylin
Nazlıaka Ali
Haydar Öner
İstanbul Ankara Isparta
Tufan
Köse Sedef
Küçük Ayşe
Eser Danışoğlu
Çorum İstanbul İstanbul
Hasan
Ören
Manisa
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay
Vural Faruk
Bal Erkan
Akçay
İzmir Konya Manisa
Seyfettin
Yılmaz Ali
Öz
Adana Mersin
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere komisyon
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, şimdi gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde kuvvetler ayrılığı, hakimlik
savcılık teminatı ilkeleri ile hakimler savcılar yüksek
kurulunun özerk yapılanmasına aykırıdır. Teklif
metninden bu sebeple çıkartılması talep edilmiştir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
söz isteyen, Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan önce geçici maddeyle ilgili düşüncelerimi
anlatmıştım Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına. Oylama
sırasında karar yeter sayısı yoktu ve
dışarıdan 100den fazla sayın milletvekili geldiler,
birbirlerine sordular Ne veriyoruz, ne veriyoruz, neye oy vereceğiz?
diye ve oylarını istedikleri şekilde kullandılar, bu madde
kabul edilmiş oldu. Ne oldu böyle olunca? Bu maddede bulunan, tasfiye
edilecek, tırpanlanacak, Teftiş Kurulundaki müfettişler, HSYKdaki
tetkik hâkimleri; çaycısından, odacısından kâtibine,
müdürüne kadar, Genel Sekreterlikteki görevlilerin hepsinin görevine son
verildi. Bundan haberdar mıydınız? Bunların içerisinde
hepsi mi darbeci, bunların hepsi mi çete, bunların hepsi mi
Haşhaşi? Bunların içinde hiç temiz Allahın kulu yok mu?
Bir tanesi bile varsa kul hakkı yediniz. Ne için? Biat kültürü için. Ne
için? Parti çıkarı için.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz öbür dünyaya
gideceğiz. Öbür dünyaya gittiğimizde Cenab-ı Zülcelal diyor ki:
Bir tek kul hakkıyla gelmeyin bana.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Oraya nasıl
geldiler onlar?
FARUK BAL (Devamla) İşte, burada kul
hakkıyla gidecek olanlar vebalini çekecektir öbür tarafta,
günahını çekecektir öbür tarafta. Bu kadar dünyevi düşünmeyin,
biraz insani olun, biraz vicdani olun. Ayıptır, günahtır!
Şimdi, bu kadar vahim bir kanun, demokratik bir
ülkede görülmez. 28 Şubatta, ben, HSYKnın Genel Sekreterliği
görevini yapan Personel Genel Müdürüydüm, vallahi de bu kadar değildi 28
Şubat, billahi de bu kadar değildi. Bir Genel Müdür olarak ben,
karşılarına çıkıp dikelebiliyordum, bugün sizin
uğraştıklarınızın tamamını ben
korumuştum, tamamını.
İHSAN ŞENER (Ordu) Demek ki sizden
palazlandılar.
FARUK BAL (Devamla) Laf atma be kardeşim, laf atma
yahu. Laf atmakla ne söylemiş oluyorsun Allah rızası için ya.
İşin özüne gel.
BAŞKAN Sayın Şener, lütfen
Sayın milletvekilleri, lütfen ama
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Bakanım,
devam edin siz, devam edin.
FARUK BAL (Devamla) Şimdi, siz, iki satır
yazıyla, kul hakkına tecavüz edebilecek şekilde ihtilal
döneminde yapılmamış bir gaddarlığı
yapıyorsunuz. İhtilal döneminde görülmemiş bir vahşeti
uyguluyorsunuz. Bu bir vahşettir. Bu niçin böyledir? Şunun için
böyledir: Siz, on bir yıl boyunca haram sofrasında oturanlarla bir
arada oldunuz ve Türkiyede çok önemli bir sermayenin kontrolünü elde etmeye
çalıştınız yani on bir yıl boyunca ekonomiyi
yandaşlaştırdınız. Siz on bir yıl boyunca buna
paralel olarak basını yandaşlaştırdınız. On
bir yol boyunca buna paralel olarak devlet organlarını
paylaştırdınız. Buna bir hukuk lazımdı, işte
o hukuku oluşturmaya çalışırken 17 Aralık ortaya
çıktı. 17 Aralıktaki Kim bana Yolsuzluk yaptı.
diyebilir?, Kim bana Hırsızlık yaptı. diyebilir?, Kim
benim alıp verdiğim rüşvetle meşgul olup beni yargıda
hesaba çekebilir? içgüdüsüyle bu kadar vahşi davranıyorsunuz, bu
kadar vahim bir iddiayla yüce Kurulun önüne geliyorsunuz. Ve maalesef gazi olan
bu Mecliste, burada kan dökülmesine rağmen sizi doğruya
getirebilecek, aklıselime ulaştırabilecek, sizi ahlaki, vicdani
ve demokratik değerlere saygılı bir müzakere ortamına
çekebilecek sebepleri bulamıyorum ve bunda da inanın biz de hiçbir
kusur yok. Muhalefet görevini yerine getiriyor, en azından Milliyetçi
Hareket Partisi size doğru yolu göstermeye çalışıyor.
Aynen, bu belanın Türkiye'nin başına
sarıldığı 2010 tarihli referandum öncesinde, anayasa
değişikliğinde bu kürsüde söylenen lafların
aynısını, bu defa, yine tekrar ediyorum. Bu sizin başınıza,
bir yıl olmazsa iki yıl sonra, iki yıl olmazsa üç yıl sonra
daha büyük belalar getirecek çünkü çözülebilecek bir sorunu çözülemeyecek yeni
sorunlar hâline getiriyorsunuz. Allah sizi ıslah etsin demiştim,
inşallah ıslah eder ama ıslah etmese de Cenab-ı Zülcelal
bildiği gibi yapsın. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sabah sabah
konuştuğu şeye bak!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde, Hasan Ören,
Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Günaydın.
Değerli milletvekilleri, 42nci maddenin geçici
5inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Gerçekten hepinize
günaydın. Bir hayli gözleriniz kızarmış ama vatan görevi
bu, bundan kaçış yok, devam edeceğiz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Bravo!
HASAN ÖREN (Devamla) Dileğim ve temennim, şu
geçici 5inci maddeden vazgeçmeniz. Yasama, yürütme, yargı eşittir
demokrasi. Hangisi eksik kalır ise bilin ki demokraside eksiklik
hissedilir. Belki yolsuzlukları kapatmak için yasaklara müracaat
ediyorsunuz, belki kurtaracağınızı zannediyorsunuz
kendinizi ama gerçekten bu böyle olmayacak. Dünyada yolsuzluklara bulaşan,
yurttaşı yoksul hâle getiren liderler yöntemlerini yasaklarda
aramışlardır ama o yasakları koyduklarında da gün
geldiğinde Bu yasakları niye koydum? Şimdi bu yasaklar beni
yargılıyor. diye şikâyet etmişlerdir.
Bakınız,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluyla ilgili çok diretiyorsunuz, üzerinde
çok duruyorsunuz. Tabii ki düşünceleriniz var, söylediğimizde
kızıyorsunuz, Güneş Motellere kadar gittiğinizde biz
kızmıyoruz. Güneş Motellerde yargı yok, yargının
verdiği bir karar yok, yirmi beş yıl ötelere gidip kendinizi
haklı çıkarabilecek enstrümanlar aramaya
çalışıyorsunuz. Ama biz bugünden bahsettiğimizde, para
makinesi sinirlerinizi bozuyor, sabahın bu güzel saatlerinde
sinirlerinizi bozmak istemem ama gerçekler bunlar. Eğer biz bunların
üzerine konuşmayacak isek, sizler bunların üzerinde bize bilgi
aktarmayacak iseniz inkâr da etmediğinize göre tapeler, konuşmalar
ortalıkta devam ettiğine göre bir problem var. Bu problemi çözmemiz
lazım. Yürütme bu problemden kaçıyor, yasama sorumluluk almak
istemiyor, yargı bir şeyler yapmaya
çalıştığında görüyorsunuz ve onu da baypas etmeye
çalışıyorsunuz. Neden konuşmamızdan rahatsız
olunuyor bilmiyorum.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Olmuyoruz.
HASAN ÖREN
(Devamla) Baba evi arıyorlar., Evde paralar var., Oğlum
biliyorum. Kaç para var?, Baba sen biliyorsun parayı., Kaç para var
oğlum?, 1 trilyon var baba.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Yok, 3-5 kuruş
HASAN ÖREN
(Devamla) Peki, paraya el koydular mı? diye devam edip gidiyor. Gelin,
biriniz bunun yanlış olduğunu, bu bilgilerin doğru
olmadığını, bunların montaj olduğunu söyleyin ki
biz de anlayalım.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sen biliyor musun ne olduğunu? Ben
bilmiyorum. Dinleyen sensin galiba.
HASAN ÖREN
(Devamla) Ama sizin yaptığınız bunları kabul etmek,
bunları kabul ediyorsunuz. Ben sadece yazılanları okuyorum, ben
iddiaları söylüyorum. Yani siz Güneş Motellere kadar
gittiğinizde kendinize bir dayanak noktası arıyorsunuz da biz
bunu söyleyince niye sinirleniyorsunuz? Sinirlenmeyin arkadaşlar,
katlanacaksınız buna, katlanmak zorundasınız çünkü sizler
yaptınız bunu.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Bizimkisi gerçek, sizinkisi iddia.
HASAN ÖREN
(Devamla) Sayın Başkan, ya susturun ya susturayım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Buyurun siz susturun Sayın Ören.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Hadi sustur!
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Gel de sen sustur gel!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen...
HASAN ÖREN
(Devamla) Hatırlıyorsunuz değil mi? Bu Meclise
yapılmış en büyük hakaretlerden biriydi bunu bile sineye
çektiniz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Size fezleke gönderebilirler bu cümleden dolayı.
HASAN ÖREN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, biraz evvel Elitaş dedi
ki: Bu memlekette hırsızlık yapanların Allah
belasını versin. Hiç sevmediğim bir kelime bela anmak, beddua
okumak; babam bana öğretmedi, ben de çocuklarıma Aman
kullanmayın! diyorum. Dedi ki: Yalan söyleyen, iftira atanların da
Allah belasını versin. Haşa. Ee, Başbakan iftira
atmadı mı Kabataştaki başörtülü kızımızla?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Görüntüleri görmedin mi?
HASAN ÖREN
(Devamla) Başbakan iftira atmadı mı camide içki içildi diye?
Şimdi, Mustafa
Elitaş acaba bunu söylerken Başbakanı mı ima etti?
Hani nerede? Hani
nerede camide içki içilmişti, nerede bunun kasetleri? Kabataşla
ilgili kasetler ortaya çıktı. Hürriyet Gazetesi, Kanal D bu
görüntülerin hepsini verdi. Peki, sizin görüntüleriniz nerede?
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Kabataşta nereyi gördün?
HASAN ÖREN
(Devamla) Sizin görüntüleriniz nerede? Sizin görüntüleriniz nerede?
Demek ki Mustafa
Elitaşın söylediği, yalan söyleyen, iftira söyleyenle ilgili o
kötü kelimeyi, o bedduayı Başbakan için yapmış demek ki!
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) O görüntüler eksik, bilgilerin eksik!
HASAN ÖREN
(Devamla) Tamamlayın. Hadi tamamlayın o zaman.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
43üncü madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Son üç önerge, maddenin Anayasaya
aykırılık sebebiyle çıkarılmasını isteyen
önergelerdir, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 43üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Feramuz
Üstün Hilmi
Bilgin
Kayseri Gümüşhane Sivas
Cuma
İçten Oya
Eronat Halil
Ürün
Diyarbakır Diyarbakır Afyonkarahisar
MADDE 43- 30/3/2011 tarihli
ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer
alan "üç adaya" ibaresi "bir adaya" şeklinde
değiştirilmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 43üncü maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederim.
Pervin
Buldan Nazmi
Gür İbrahim
Binici
Iğdır Van Şanlıurfa
Bengi
Yıldız İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Batman Bingöl Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter Tufan
Köse
Zonguldak İstanbul Çorum
Bedii
Süheyl Batum Ali
Haydar Öner Ali
Serindağ
Eskişehir Isparta Gaziantep
Aynı mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Oktay
Vural Erkan
Akçay
Konya İzmir Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Günal
Kayseri Antalya
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesindeki gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa
Mahkemesinin yapısına ve üye seçimine antidemokratik düzenleme
getiren teklif metninin kaldırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine huzurunuzdayım,
tekrar yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Anlaşılan
söz söylemenin bir anlamı olmuyor bu Mecliste. Çünkü, vicdanlar, akıl
Cenab-ı Allahın bahşettiği şekilde değil
başka türlü çalışıyor ama şu söyleyeceklerim belki
sizin aklınızı başınıza toplamanıza imkân
sağlayabilir: Şimdi, Anayasa Mahkemesi Türkiyenin başına
çok eski yıllardan beri bela olmuştur. 1960 darbesinden sonra
oluşturulan 61 Anayasası ve ondan sonra oluşmuş olan
Danıştay, Türkiyede farklı odakları oluşturmak
suretiyle millî iradenin gün ola ki 60 ihtilalinin arzu etmediği bir
iktidar iş başına gelirse bu iki kurum, bu iki organ o
iktidarı gemlesin, engellesin. Tabii ki ihtilal sert bir
davranıştır, o sert davranışın ürünü olan bu iki
yargı kurumu da Türkiyeyi ciddi sorunları yaşatabilecek bir
hâle getirmiştir. Sonu 12 Mart darbesi veya muhtırası
olmuştur ve arkasından da 12 Eylül darbesi gelmiştir. 12 Eylül
darbesinin yaratmış olduğu Anayasa Mahkemesi de aynen bir önceki
Anayasa Mahkemesi gibi Türkiyeye ciddi sorunlar yaratmıştır.
Sizin jargonunuz da ideolojik karar vermiştir, bu doğrudur, bizim
jargonumuz da Anayasa Mahkemesi sıfatını bir kenara
bırakarak yasama organını kontrol eden bir güç hâline
gelmiştir -denetleyen değil, dikkat buyurun, kontrol eden- bu amaçla
367 gibi ucube bir karar verebilmiştir o Anayasa Mahkemesi. Bu sebeple
yorum kararı diyerek, millî ve manevi değerleri ortadan kaldıran,
türbanla ilgili yorum kararında millî vicdanı rahatsız eden bir
karar verebilmiştir bu Anayasa Mahkemesi. Dahası, sizin
hakkınızda, o dönemde -dikkat buyurun, iyi dinleyin bunu- Adalet ve
Kalkınma Partisi aleyhine iptal kararı açıldığında,
kapatma kararı davası açıldığında, o Anayasa
Mahkemesi bugünkü Adalet ve Kalkınma Partisini kapatma kararı
vermiş ve bunu para cezasına çevirmiştir Türkçe anlamıyla.
Buna da Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilk karşı çıkan biz
olduk çünkü hukukun üstünlüğünde böyle bir karara gerek yoktu. Şimdi
siz buradan aldınız, ileri demokrasi dediniz, Anayasa Mahkemesinin
üzerindeki ceketi çıkardınız, şapkayı
çıkardınız, yerine AKP anayasa mahkemesi anlamına gelecek
bir mahkeme kurdunuz.
Bakın, o
anayasa mahkemesi ne kararı verdi? O anayasa mahkemesi, eski Anayasa
Mahkemesi kadar vahim, eski Anayasa Mahkemesi kadar siyasal, eski Anayasa
Mahkemesi kadar ideolojik nitelikte karar verdi; ne kadar vahim. Anayasa
Mahkemesi, yürürlükten kalkmış bir anayasa ile yeni yürürlüğe
girmiş bir anayasanın maddelerini aynı anda, aynı kararla
uygulayacak kadar vahşi bir karar vermiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin, Anayasa Mahkemesi,
önündeki davada, eski, değiştirilmiş anayasa itibarı ile
Cumhurbaşkanının görevinin yedi yıl olmasına
rağmen ya Yedi yıldır. diyecekti, ona göre karar verecekti
veya bu madde değiştirildiği için Dört artı dört
yıldır. diyecek, buna göre karar verecekti. Fakat, öyle bir karar
verdi ki Cumhurbaşkanının görev süresi hem yedi yıldır
hem de artı dört yıldır. İşte yargının
siyasallaşması dediğimiz olay, bu kadar vahim, bu kadar garip
sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Dolasıyla, bu kanunun içerisinde
getirilmiş olan, kanun teklifi içerisinde bulunan Anayasa Mahkemesiyle
ilgili hüküm de Anayasa Mahkemesinin bu vahim durumunu yüce Mecliste bir kez
daha tartışma imkânı sağlamıştır. Ben
şimdiye kadar aklıselimin hakim olmadığı, şimdiye
kadar Cenab-ı Allahın bahşettiği akıl, vicdan ve
izanın parmaklara yansımadığını, Sayın
İyimayanın ifadesiyle akılla donatılmayan parmakların
demokrasiyi yok eden canavarlara dönüştüğünü bir kez daha sizlere
hatırlatıyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Süheyl Batum, Eskişehir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; saat dokuz oluyor. On dokuz saattir bir yasayı
yapıyoruz.
Şimdi, biz
Yasayı yapıyoruz. deyince siz şöyle bir Acaba eve mi gitmek
istiyordunuz? filan diye düşünüyorsunuz. Hayır, hayır, biz çok
rahatız.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Allah rahatlık versin.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Ancak bakıyoruz ki, arkada uyuyanlar, tam oylama
sırasında koşuşanlar içeri
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yok uyuyan, şu anda hiç uyuyan yok.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Evet, evet
Değerli
arkadaşlar, bu Meclis
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Siz kaç kişisiniz? Sizin Grubunuz evde
uyuyor, sizin tamamınız evde uyuyor.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisi bu cumhuriyetin en önemli
yasalarını yaptı. Eğer böyle bir yasa yapıyor olsak
çok rahattık ama yarına bırakamayacağınız bir
yasa var, o yüzden hemen yapıyoruz. Bunu görünce üzülüyoruz. Yarına
kalmaz bu yasa. Neden? Çünkü Bilal bekliyor, çünkü bakanların
çocukları bekliyor, çünkü Başbakan bekliyor, talimatı verdi.
Şimdi, bir
Türkiye Büyük Millet Meclisini bu duruma düşürdünüz ya, bu duruma
düşürdünüz ya, sizden sonra gelecek çoğunluklar
Merak etmeyin, o
çoğunluklar biz olacağız. Söz veriyoruz, böyle bir duruma
Türkiye Büyük Millet Meclisini bir daha düşürmeyeceğiz, ne Bilalleri
kurtarmak için ne Başbakanları kurtarmak için ne birilerini kurtarmak
için, size şimdiden söz veriyoruz. Bizler çok rahatız, bizler
şimdi evimize gidip vicdanımız rahat uyuyacağız.
Bizler, ne Bilal oğlanı kurtarmak için ne 4 bakanı kurtarmak
için ne bakan çocuklarını kurtarmak için Değer miydi buna?
diye vicdanımızı zorlamak zorunda kalmayacağız. Bizler
hep rahatız, hayatımız boyunca birileri talimat verdi diye yasa
masa yapmadık.
RECEP ÖZEL
(Isparta) İktidar olamadınız ki Hocam!
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Alelacele, bir anda, örtme, kapatma, üzerini örtme,
saklama yasalarını, yolsuzlukların üzerini örtme
yasalarını hiç yapmadık, vicdanımız rahat.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hocam, yapamazsınız ki!
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Yapmayız da, öyle bir yasada etkimiz de olmaz.
Ama değerli
arkadaşlar, bu Meclise gerçekten şaşıyorum; öyle bir
pişkinlik ki çoğu görmezden geliyor. Yarın sorulduğunda Aa,
ben bilmiyordum ya, biz onu çok iyi zannediyorduk! diyecek. Ayakkabı
kutusu oldu hayır kutusu, banka müdürü oldu gariban adam, milyonlarca
lira oldu 3,5 kuruş. Ne rahatsınız! Delilleri karartma
yasası? Oralı değil. Soyguncuları koruyacak kurumu
oluşturma yasası? Vallahi bilmiyorduk.
Sevgili
arkadaşlar, bu teklife Türkiye Cumhuriyetinde herkes
karşıydı, herkes. Barolar Birliği, kendilerinin
getirdikleri HSYKnın Başkan Yardımcısı
Uzmanlar
getirdiler, karşı; herkes karşıydı. Yargıtaydan
geldi, karşı. Ama burada arkadaşlarımız oturdu;
Haşhaşiler, kumpas, çete, paralel devlet
Arkadaşlar hepimiz
söylüyoruz bunu, hayatımda böyle bir pişkinlik görmedim,
hayatımda böyle bir pişkinlik görmedim!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Adem Sözüer öyle demiyor ama!
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Kumpas, çete
Peki, kim bunlar? Yedi yıldır
tutuklu tuttukları nerede? Ha, oraları biz bilmiyoruz, şimdiki
yolsuzluğun üstünü örtelim.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Adem Sözüer öyle demiyor Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Peki, bu yedi
yıldır, beş yıldır tutuklu olanlar ne
oldu? Sahte delilleri kim yaptı? Kumpası kim kurdu? Aa, oraları
biz bilmiyorduk, şimdi aklımıza geldi.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Adem Sözüer öyle demiyor Hocam.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hiç böyle
düşünmeyin. Bakın, neden böyle yaptınız? Başbakan
talimat verdi, Başbakan öyle isteyince Bakan istemiş oldu zaten, o da
isteyince sizler de istemiş oldunuz. Bu yasayı gözünüz kapalı
yaptınız.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Hocam, gözü kapalı olduğunu nereden biliyorsun?
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Değerli arkadaşlar, koskoca Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Bu size yetecektir çünkü siz hepiniz, çoğunuz değerli
insanlarsınız. Çocuklarınızın yüzüne yarın
bakarken
Niçin bu yasayı sabaha kadar yaptın? Bir şey bulacak
mısınız merak ediyorum.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Hocam, sana da Niye desteklemedin? diye sorarlarsa
çocuklarınız
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Sizler bile onu
bulamayacaksınız. Diyeceksiniz
ki: Bilmiyorum vallahi, Bekir istemişti, Bekir Bozdağ, ondan yaptık.
İnşallah, çocuklarınıza bunun nedenini
açıklayabilirsiniz diye düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Hocam, sizin çocuklar da öğrenciler de Niye
desteklemediniz? diyecekler.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Hocam, size de AK PARTİye niye destek
vermediniz? diyecekler.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 43 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
''MADDE 43-
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan "üç adaya" ibaresi "bir
adaya" şeklinde değiştirilmiştir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
yüksek mahkeme üyeleri arasından belirlenecek Anayasa Mahkemesi üye
adayları için öngörülüp Adalet Komisyonunda kabul edilen 6
yıllık kıdem şartına ilişkin hüküm madde
metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
. Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
44üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır.
Bu önergeler
maddenin Anayasaya aykırılık sebebiyle
çıkarılmasını isteyen önergelerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 44 üncü maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle
kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Bingöl Şırnak Batman
Pervin
Buldan İbrahim
Binici Nazmi
Gür
Iğdır Şanlıurfa Van
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
İhsan Köktürk Tufan
Köse Fatma
Nur Serter
Zonguldak Çorum İstanbul
Ali
Haydar Öner Ali
Serindağ Faik
Öztrak
Isparta Gaziantep Tekirdağ
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
Konya Antalya Konya
Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Manisa Kayseri
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
kanun ile değiştirilen Yargıtay Kanunu, 4954 sayılı
Adalet Akademisi Kanunu, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Kanunu, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ve
Bölge İdare Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında
Kanun, 6087 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu,
6216 Sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama
Usulü Hakkında Kanunlarda görev yapan mekanizmalar üzerinde yeni kadrolar
öneren, bu bahisle de kadrolaşmanın önünü açan bu düzenlemenin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Faruk Bal Konya
Milletvekili.
FARUK
BAL (Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bir kez daha huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Danayı yüzdük kuyruğuna geldik.
Bundan sonra 2 maddeyle birlikte bu kanun Adalet ve Kalkınma Partisinin
milletvekillerinin vermiş olduğu olurla Türk hukukuna kara bir leke
olarak geçecek. Bu maddede değerli arkadaşlarım, tasfiye
edilecek kadroların yerlerine sadece Adalet Bakanının
doğrudan veya en etkili güç olarak yapacağı atamalar,
yaptıracağı atamalarla yargı artık
bağımsız ve tarafsız bir yargı değil, Adalet ve
Kalkınma Partisinin bir şubesi hâline gelecektir ve bunun sorumlusu
da elbette bu kanun için oy veren,
Evet. diyen sayın milletvekillerinin hem bu dünyada hem de öbür
dünyadaki sorumluluğu olarak tarihimize geçecektir. Geçecektir de bu
kanunun asıl amacının ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu
kanun, 17 Aralık tarihinde başlayan yolsuzluk, rüşvet, kara para
aklama, devamında teröre yardım gibi, uluslararası ambargoyu
delme gibi çok vahim işlenmiş olan suçların yargılanma
süreci içerisinde, zülfüyâre dokunan bakanları, onların
çocuklarını, ta Başbakanın çocuğuna, ondan Sayın
Başbakana kadar giden süreç içerisindeki şüpheli kişileri
yargının, hukukun elinden alıp atanacak olan kişilerin
marifetiyle, yerlerine gönderilecek kişilerin marifetiyle onları
sütten çıkmış ak kaşık hâline getirme kanunu. Peki,
şeklen görevden aldığınız emniyet personeline -7 bin
civarında- siz delilleri değiştirttirebilirsiniz,
kararttırabilirsiniz, siz onların görevini yapmama
talimatını Ankaradan verdirerek mal varlığını
kaçırmalarına imkân verebilirsiniz, Türkiyeden kaçmalarına
imkân verebilirsiniz; siz hâkimlerin, savcıların korku ve
dehşetle üzerine baskı yapmak suretiyle vicdanını
körelterek beraat kararlarına almasına imkân sağlayabilirsiniz
ama şu iki şeyi gerçekleştirebilir misiniz? Bir bakanın
çocuğunun yatak odasındaki kasalar içerisindeki milyon
dolarların millet vicdanında bırakmış olduğu
yarayı ortadan kaldırabilir misiniz? Siz, bir Sayın Bakanın
700 bin liralık kol saati için rüşvet istediğini ve o kol saatli
kolun fotoğraflarının millet vicdanındaki izini
kaldırabilir misiniz? Siz, ayakkabı kutularındaki milyon dolarların,
fakir fukara olup da bırakın milyon doları, asgari ücretle
hayatını geçindirmek için çabalayan çırpınan
insanların vicdanında bıraktığı yarayı bertaraf
edebilir misiniz? Elbette bunları bertaraf edemeyeceksiniz. İşte
bu millet vicdanındaki yara, sızı bu kanunla bertaraf
edilemeyecek bir leke olarak kalmasına rağmen ve bu kanun Türk hukuk
tarihine kara bir leke olarak düşmesine rağmen
beceremeyeceğiniz, yapamayacağınız, başaramayacağınız
ikinci bir iş daha var, o da öbür dünyada verilecek hesapta yalnız
başına kalacaksınız. Öbür dünyada hesap vermekten sizi hiç
kimse kurtaramayacak.
RECEP ÖZEL (Isparta) Öbür dünyayı
nereden biliyorsun ya!
FARUK BAL (Devamla) Kes sesini, kes sesini!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Öbür dünyaya sen ne
karışıyorsun, sana ne öbür dünyadan ya!
FARUK BAL (Devamla) Kes sesini!
Öbür dünyada muaheze edilecek sizsiniz çünkü
kul hakkı yiyorsunuz çünkü adaleti esirgiyorsunuz çünkü insanların
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) hukuk önünde tarafsız,
bağımsız olarak yargılanmasını esirgeyip
rüşvetçiyi, haramzadeyi, haram sofrasından beslenenleri
esirgiyorsunuz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hadi oradan
be, hadi oradan be!
FARUK BAL (Devamla) - Allah bildiği gibi
etsin sizi! (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz
isteyen Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili.
Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 523 sıra sayılı Yasa Teklifi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
günaydın diyorum.
Saat 14.00te başlayan ve hâlâ devam eden müzakereleri sürdürüyoruz. Keşke
toplumsal bir ihtiyaçtan doğan bir yasayı görüşseydik de 19 saat
çalışmasaydık, 20 saat çalışsaydık, 25 saat
çalışsaydık.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Arkadan torba yasa geliyor.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Şimdi bir arkadaşım oradan
bağırıyor, diyor ki: Geliyor, torba yasa da geliyor.
Doğru. Zaten, bu torba yasanın, şu anda görüştüğümüz
yasanın, öbür torba yasanın tek amacı var. Nedir o biliyor
musunuz? O, bir kısım Hükûmet üyelerinin ve
yakınlarının aklanmasına yönelik, aklanmaları için
düzenlemeye yönelik paketlerdir. Bunların hepsi bir bütündür; bakın,
bunların hepsi bir bütündür değerli arkadaşlarım. Sizin
nasıl bunları görmediğinize ben hayret ediyorum.
Bakın,
değerli arkadaşlarım, Türkiye olağanüstü bir hâl
yaşamaktadır, Türkiye ilan edilmemiş bir olağanüstü hâl
yaşamaktadır. Nasıl olağanüstü hâl yaşamaktadır?
Adli makamların verdiği talimatlar, adli işlere ilişkin
talimatlar, adli kolluk görevlileri tarafından yerine getirilmemektedir.
Bu, ne olağanüstü hâl döneminde ne de sıkıyönetim dönemlerinde
olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olay vuku
bulmamıştır. Bu olağanüstü hâli pekiştiren başka
ne var? Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı
Müsteşarı cumhuriyet başsavcılarını aramakta ve
onlara soruşturmayı yönlendirici talimatlar vermektedir. Bu, ne
olağanüstü hâlde olmuştur ne de sıkıyönetim dönemlerinde
olmuştur.
7 bine yakın
emniyet mensubunun yeri değiştirilmiştir. Bir ay önce
İzmire tayin ettiğiniz İl Emniyet Müdürünü tekrar görevden
aldınız. Bu normal bir yönetimde yapılacak olan bir şey
değildir, bu ancak olağanüstü hâllerde olabilir. Siz bir ay evvel o
emniyet müdürünü oraya tayin ederken kim olduğunu bilmiyor muydunuz?
Bugüne kadar yaptığı hizmetleri bilmiyor muydunuz? Hepsini
biliyordunuz. Şimdi, siz bunları niçin yapıyorsunuz? Paralel
devlet diye bir söylem tutturdunuz. Paralel devlet, hukukta yeri olmayan ama
sizin icat ettiğiniz bir devlet, bir yapı. Kâh paralel devlet
diyorsunuz, kâh çete diyorsunuz, kâh başka bir yapı diyorsunuz,
kâh Haşhaşi diyorsunuz ama düne kadar beraber yürüdüğünüz bir
yapı bu.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Aynı konuşmayı kaç defa yaptınız?
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Şayet bir paralel yapı varsa bu sizin
iktidarınızın eseridir. Siz o paralel yapının
mağduru olamazsınız, olsanız olsanız sorumlusu
olursunuz. Siz paralel yapının hiçbir şekilde mağduru
olamazsınız. Biz şunu diyoruz, biz diyoruz ki: Devlet içerisinde
paralel yapıyı kabul edemeyiz, öyle bir şey olamaz ama buna
dayanarak, bunu bahane ederek yolsuzlukların ve rüşvetin üzerini
örtemezsiniz, örtmeye kalkarsanız da kimseyi
inandıramazsınız. Bir taraftan kumpas diyorsunuz, bir taraftan
da sorumluluklarınızdan kurtulmak için her şeyi Gülen cemaatine
yüklüyorsunuz.
Başbakan asla
gerçekle bağdaştırılması mümkün olmayan söylemleriyle
yolsuzluk ve rüşvetin üstünü örtmeye çalışıyor.
Başbakan iktidara ortak yaptığı bir hareketten kurtulmak
için ülkeyi hukuki ve siyasi bir çıkmaza sokmuştur. Siz, düne kadar
ortaktınız, beraber yürüyordunuz. Sayın Başbakan Ankara
ziyaretinde Başbakan Yardımcısını göndermedi mi? Bir
emirleri var mı, onu sor da gel. demedi mi? Cemaat ne istedi de Tayyip
Erdoğan vermedi? demedi mi?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Dedi.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Sayın Adalet Bakanı gitti. Sayın
Adalet Bakanı pek çok övücü sözler söylemedi mi?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Söyledi.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Sayın Çelik söylemedi mi?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Söylemedi.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Ne oldu yani? Söylemedi. diyorsanız
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Söylemedi.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) -
benim size söyleyeceğim hiçbir şey
olamaz, hiçbir şey olamaz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hiçbir şey yok zaten, hiçbir şey söylemiyorsun zaten.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) O söz size yakışır, ona ben bir
şey diyemem ama bunu herkes biliyor. Bugüne kadar, 17 Aralık
olmasaydı gene bu çalışmalar olmayacaktı; ne HSYKyı
değiştirecektiniz ne o torba kanunları getirecektiniz.
Demokratikleşme adı altında bundan sonra getireceksiniz. O yasa
geldiği vakit -komisyonda da söyledik- toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkı askıya alınır. Kamu görevlilerinin bir
bölümü korunur, size yandaş olanlar korunur, diğerlerinin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞA (Devamla) -
hak arama özgürlüğünü engellersiniz çünkü
yargıya gitme yolunu kapatıyorsunuz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Nerede kapatıyoruz, hani?
ALİ
SERİNDAĞA (Devamla) O, ancak ilan edilmemiş bir
olağanüstü hâlde mümkündür.
Evet, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, karar yeter sayısı.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı arayacağım.
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 09.20
YİRMİ BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 09.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Yirmi Beşinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 44üncü maddesi üzerinde aynı
mahiyetteki üç önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
45inci madde üzerinde iki adet önere vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 45. maddesinin
Bu kanun yayımından 50 yıl sonra yürürlüğe girer
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Seyfettin
Yılmaz Yusuf
Halaçoğlu Faruk
Bal
Adana Kayseri Konya
Erkan
Akçay Murat
Başesgioğlu
Manisa İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
teklifinin çerçeve (45.) maddesinin Anayasaya aykırı olması
nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ali İhsan Köktürk Fatma Nur Serter
İstanbul Zonguldak İstanbul
Tufan
Köse Rıza
Türmen Ali
Haydar Öner
Çorum İzmir Isparta
Ali
Rıza Öztürk
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şekli Anayasada
belirlenmiş cumhuriyet, cumhuriyetin nitelikleri de
tanımlanmış, laik, sosyal bir hukuk devleti. Hukuk devletinden
ne anladığımız da belli. Eğer Türkiye Cumhuriyeti
Devleti hukuk devletiyse kuvvetler ayrılığının
birbirinden bağımsız olarak işlemesi lazım. Bu
kuvvetler ayrılığının birbirinden
bağımsız işlemesini sağlayacak olan organ
Parlamentodur, yasama organıdır. Yürütmenin görevi, Adalet
Bakanlığının görevi, Parlamentonun görevi yasama
organını kullanarak yargıyı tahakküm altına almak
değildir; aksine, yargının hukuk devleti içinde, hukuk devleti
ilkelerine uygun olarak işleyebilmesi, faaliyetini yürütebilmesidir.
Bu
görüştüğümüz kanun tasarısı Adan Zye hukuk devleti
ilkesine aykırıdır. Bu görüştüğümüz tasarıda
gerçekten hukuk devleti adına hukukçu olarak savunabileceğim hiçbir
şey yoktur. Bundan iki yıl önce çıkartmış
olduğunuz 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu
görüşülürken onun ne kadar demokratik, ne kadar ileri olduğunu
söylediniz. Bugünün Bakanı, o günün Grup Başkan Vekili Sayın
Bekir Bozdağ, o tarihteki HSYK yapısının ne kadar güvenilir
olduğunu ve HSYK yapısını savunduğunu bu kürsüden
söyledi. Şimdi ne oldu da iki sene önce savunduğunuz HSYK
yapısından şikâyet ediyorsunuz? İki sene önceki HSYK
yapısı mı hukuk ilkelerine uygundu, bugünkü getirdiğiniz mi
uygun? Birbirine taban tabana zıt.
Aslında
böylesine taban tabana zıt, bugün dediğinizi yarın inkâr eden
kanun tekliflerini biz gördük. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
döneminde hukukun katledilmesi artık bir istisna değil, bir kural
oldu. Hukuksuzluk Türkiyenin her tarafında boy gösteriyor. Türkiye
Cumhuriyeti devleti, sokaklarına sahip çıkamaz, kendi
yasalarını çalıştıramaz hâle geldi.
İnsanların devlete güveni kalmadı, insanların yargıya
güveni kalmadı, insanların yasama organına güveni kalmadı
ve en sonunda milletvekillerine de güveni kalmadı.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığını yükseltelim. demekle
saygınlığı yükselmiyor. Bu Meclisteki tüm arkadaşlarımız,
hangi partiden olursa olsun, hepimiz biliyoruz ki bu Meclisin
saygınlığı ancak hukuka uygun yasalar yaparak olur.
Sayın
Başbakanı -söylemlerine baktığımızda- ben bir
hukukçu olarak, hukuk devleti ilkelerini, hukuku içine sindirmiş bir
Hükûmetin Başbakanı olarak görmüyorum. Bunun sonu kıyamettir.
AHMET YENİ
(Samsun) Vay, vay, vay!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Vay, vay, vay! dersiniz, iki sene önce de Vay, vay, vay!
diyordunuz siz.
Hüseyin Çelik,
bugün Hükûmetin sözcüsü, diyordu ki: Yahu Cemaat devlete
sızmış. deniliyor, Cemaat devlete sızmış.
diyorlar. Bu nem mi, yoksa hava mı? Devlete nasıl sızar ya?
diyordu. Şimdi bu soruyu size sormak lazım. Cemaat devlete
sızdıysa, size uygun bir paralel yapı oluşturduysa neden
oluşturdunuz?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Havaymış, havaymış
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Bunun suçlusu kim? Sizin, bir bakın arkadaşlar,
gazete sayfalarına bakın, Başbakanın, Hüseyin Çelikin,
Bülent Arınçın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağın,
Sadullah Erginin dün söylediklerine bakın. Adalet Komisyonundaki
arkadaşlarımızın, şimdi değiştirme ve kaldırmaya
çalıştıkları 6087 sayılı Yasayla ilgili
konuşmalarına bakın.
Gecenin şu
saatinde arkadaşlarımız uyuyor. (AK PARTİ
sıralarından Sabah! sesleri)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Onlar orada derya kuzuları değil. Ya,
günahtır, yazıktır, milletvekili ya onlar.
AHMET YENİ
(Samsun) Günaydın, günaydın.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Onlar derya kuzusu değil. Yılmaz da uyuyordu
uyandı, bir titredi şöyle kendisi.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Kendine gel!
AHMET YENİ
(Samsun) Kendine gel, kendine!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Ayıptır günahtır, ayıptır
günahtır arkadaşlar. Bakın yazık ediyorsunuz, yazık
ediyorsunuz. O arkadaşlarımız orada uyuyorlar. Derya kuzusu mu
onlar ya? Milletvekili, milletvekili. Olmaz böyle bir şey, böyle bir
yasama faaliyeti olmaz. Olmaz böyle bir yasama faaliyeti.
AHMET YENİ
(Samsun) Çok çalışacağız, çok!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Yeni, bak, sen de uyuyordun, sabahtır ben
gördüm orada; tamam mı,
sabahtır sen uyuyordun.
AHMET YENİ
(Samsun) Çalışmaya geldik buraya, uyumaya değil.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Evet arkadaşlar, bu yasa adan zye hukuksuzluk
doludur, bu yasaya bir hukukçu olarak kabul oyu vermekten vicdan azabı
duyarım; o nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz bu yasaya
hayır diyoruz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 45. maddesinin Bu kanun yayımından 50 yıl
sonra yürürlüğe girer şeklinde değiştirilmesini arz
ederiz.
Seyfettin Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 45inci maddesinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergede
şunu diyoruz: Bu kanunun yayımından elli yıl sonra
yürürlüğe girer.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Ömrün yetmez, ömrün.
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) Çok bonkör, çok!
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Yani size bir imkân tanıyoruz, bakın, gelin
şu önergeyi kabul edin.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Hedef koymuşlar, en sonunda iktidara gelecekler.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - İktidar olup olmamaya millet karar verir, sen karar
veremezsin de. Şunu söylüyorum: Belki bu önerge sizi kurtarabilir.
Şimdi,
bakın değerli arkadaşlar, siz ne kadar inkâr ederseniz edin
Bağırmadan konuşmak istiyorum, onun için laf atmayın. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, bu
kanun teklifi, kanun tasarısı Türkiyede 17 Aralıkta
yapılan büyük rüşvet operasyonuyla ortaya çıktı, bunu kabul
edin. Bu büyük operasyonun içerisinde kim vardı? Bakanlar vardı,
bakanların çocukları vardı, iş adamları vardı;
bunlar iddialar ve onun üzerine bugün 2 bakanın oğlu içeride yani bu
Girmeyeceğim tekrar, rahatsız oluyorsunuz biliyorum ama yani Üç
beş kuruş var baba. Üç beş kuruş dediği yerde 1
trilyonun olduğu eğer sizi rahatsız etmiyorsa -seçmen
bölgeleriniz var- işte, Türkiyenin her tarafında orada binlerce,
milyonlarca fakirin fukaranın, garip gurebanın olduğu yerde
babayla oğlun arasındaki bu üç beş kuruşun trilyonlarla
bahsedilmesi sizi rahatsız etmiyorsa, 2 bakanın çocuğun cezaevinde
olması sizi rahatsız etmiyorsa diyeceğim bir şey yok. Ama,
esas vahim olan 25 Aralık operasyonu. Bakın, 25 Aralık
operasyonunun içerisinde, iddiaların arasında Başbakan var,
Başbakanın çocukları var, Başbakanın
yakınları var. Yine, bakanlar var, iş adamları var,
şunlar var, bunlar var. Orada ne oluyor biliyor musunuz?
Savcının talimatına rağmen adli kolluk görevini yapan
görevliler görevlerini ifa edemiyor.
Şimdi, Bir
savcı çıkıyor, bildiri okudu. deniyor. Hukuk devleti yok
olmuş. Açık söylüyorum, 17 Aralıktan itibaren bu ülkede bir
darbe var. Bu darbenin adını
ben bilmiyorum ama bunu tarih koyacak yani 1980 ihtilali dendi, 28 Şubata
postmodern dendi ama 17 Aralıktan sonraki gelişmelere ne darbesi
denmesini emin olun tarih yazacak. Bunları yine Allah bize ömür verirse
sizinle görüşeceğiz. Yani burada yargı yok ediliyor. Hani, siz
hep diyordunuz ya Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukunu yok ettik,
hukukun üstünlüğünü getiriyoruz. Ya, bırakın hukukun üstünlüğünü,
şu anda Bekir Bozdağın hukukunu getirdiniz, AKPnin hukukunu
getirdiniz, yandaşların hukukunu getirdiniz. Bu hukuk onu götürüyor.
Bakın,
Başbakan dün ne söylemişse bugün tersini ifade ediyor. Siz buradan
bize kızıyorsunuz, bu iddiaları söyledik diye de. Şimdi, bu
iddiaları ortaya getiren savcılara ne diyor? Hain diyor, Bunlar
dış ülkelerin ajanı. diyor. Dedi mi, demedi mi bunu
Başbakan?
Şimdi ben size
soruyorum: Ya, o zaman sen Başbakansın, bu adama hain diyorsan,
ajan diyorsan gereğini yaparsın. Suçluluğunu ispat etmiş
misin, açılan dava var mı? E, şimdi bunlar yok. Ondan sonra bir
gruba hain, Haşhaşi bilmem ne diyorsunuz. Suçluluğu
ispatlanmış mı? İspatlanmamış. Bunu niye
söylüyorum? Siz bizi eleştiriyorsunuz ya, biz, ortada bariz tapeler var
yani devletin resmî kayıtlarıyla olan tapeleri dile getirmemize
rağmen burada masumiyet karinesinden bahsediyorsunuz ama Başbakan
televizyonları açtığı andan itibaren önüne ne gelirse
konuşuyor, herkesi suçluyor. Yani böyle bir ortamda demokrasiden,
adliyeden, yargıdan bahsetmek mümkün mü değerli arkadaşlar?
Gelinen nokta, Türkiyede demokrasi açısından gerçekten çok
sıkıntılı bir konu.
Ben sizin yerinizde
olsam Ya, bu iddialarla ilgili ne var ne yok? diye bir
araştırırım. Ben sorumluluk gereği, ormancı
olduğum için, biraz önce Ali Rıza Bey Hukukçu olarak bunu kabul
etmiyorum. dedi, ben de ormancı olarak kabul etmiyorum. Ama
Paşaköyle ilgili bir iddia var. Ben üşenmedim, İstanbula
gittim yani acaba bu
25 Aralıkta Başbakan çıktı dedi ki:
Ya, bize operasyon yapılıyor, dış güçlerin etkisi var. O
iddialardan küçük bir tanesi de Paşaköy. Ben atladım, sorumlu
milletvekilliği gereği, üç gün, o bölgede bütün her şey
gizlenmiş, saklanmasına rağmen bütün bilgi ve belgelere
ulaştım. Oradaki iddiaların tamamına yakını
doğru ve gerçek. Burada da dile getirdim. O zaman, bu şunu
gösteriyor, yani siz ne derseniz deyin, arkasında başka hesaplar
olabilir ama sizin millete anlatacağınız şu:
Hırsızlık var mı, yok mu? Rüşvet var mı, yok mu?
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Yok
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Haram yenmiş mi yenmemiş mi? Eğer
yemişseniz unutmayın, unutmayın değerli milletvekilleri,
Allahın adaletinden kurtuluş yok. Bekir Bozdağın, Recep
Tayyip Erdoğanın adaletiyle kurtulabilirsiniz ama Allahın
adaletinden kurtuluş yok. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
46ncı madde
üzerinde bir adet önerge vardır; son madde ve son önerge. Okutup
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (46.) maddesinde yer alan
Bakanlar Kurulu ibaresinin TBMM Başkanı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Ali
İhsan Köktürk Fatma
Nur Serter
İstanbul
Zonguldak İstanbul
Aylin
Nazlıaka Tufan
Köse Rıza
Türmen
Ankara Çorum İzmir
Ali
Haydar Öner Ali
Rıza Öztürk
Isparta Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Günaydın değerli arkadaşlar,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bundan
yaklaşık yüz yıl önce ünlü Alman hukukçu, siyaset bilimci Carl
Schmitt yazmış olduğu Siyasi İlahiyat isimli
kitabında günümüz siyaset biliminin kavramlarının
dünyevileştirilmiş ilahiyat kavramları olduğunu söyler.
Örneğin, her şeye kadir Tanrı gitmiş, onun yerine her
şeye kadir kanun koyucu gelmiştir. Her şeye kadir kanun
koyucunun demokratikleşmesi demokrasinin de serüvenidir.
Ancak bugün
gördüğümüz tablo, HSYK kanun tasarısıyla ilgili olarak Hükûmetin
başlangıçtan bu yana gütmüş olduğu politika her şeye
kadir kanun koyucunun demokratikleştirilmesi yönündeki bir
adımın işaretlerini değil, tam tersine her şeye kadir
tek adamın politikasının, uygulamalarının, onun
otoriter tutumunun işaretlerini bize göstermiştir. Devlet-birey
ilişkisi artık yüz yıl önceki ilişki değildir. Eskiden
devlet-birey ilişkisi, güç-itaat ilişkisine dayanıyordu,
şimdi öyle değil. Birey öne çıkmıştır, bireyin
öne çıkmasıyla birlikte onun özgürlükleri çok daha önemli
olmuştur. Eskiden devlet karşısında güçsüz bir birey
varken, devletin hakları varken, bugün, devletin karşısında
güçlü bir birey, onun özgürlükleri vardır. Eskiden anayasalar devletin
kuruluşunu, örgütlenişini, buna ilişkin hükümleri düzenlerken,
bugün, anayasalar bireyin özgürlükleri karşısında devletin
gücünü sınırlayan metinlere dönüşmüştür. Demokrasi budur,
anayasa budur.
1748
yılında, Montesquieu -kuvvetler ayrılığı
ilkesini- Kanunların Ruhu kitabını yazdığı
zaman daha kuvvetler ayrılığı onun yazdığı
gibi, onun savunduğu gibi şekillenmiş değildi. İlk
defa orada kuvvetler ayrılığı olmadan demokrasinin
olmayacağı Montesquieu
tarafından bir tarihî belge olarak Kanunların Ruhu isimli
kitabında yer aldı. Ve ondan 41 yıl sonra 1789 tarihinde
insanlık tarihine çok büyük bir devrim olarak geçen Fransız Devrimi
meydana geldi. Fransız Devrimi sonucunda 1789 yılında
yayınlanan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları
Bildirisinin 16ncı maddesi bugün dahi bütün demokrasilerin temelini
oluşturan altın bir kuralı koymuştur. Hakların güvence
altında olmadığı, kuvvetler
ayrılığının bulunmadığı ülkelerde anayasa
yoktur. Yazılı olarak kâğıt üzerinde anayasa dediğiniz
bir metin olabilir ama bu metinde kuvvetler ayrılığı tahrip
edilmişse o ülkede, o anayasada kuvvetler ayrılığı
yoktur, dolayısıyla o ülkede anayasa yoktur. Bu yasayla birlikte
Türkiyede anayasa yoktur. Anayasa, biraz sonra eğer bu yasaya kabul oyu
verirseniz ilga edilmiş olacaktır. Yoklukla malul bir kanunu
çıkarıyorsunuz. Anayasaya göre millete ait olan yetkileri Hükûmet,
Başbakan, Adalet Bakanı kendi yetkisi içerisine almaktadır. Bu,
çok açık bir şekilde yok hükmünde sayılması gereken bir
kanuni düzenlemedir. Buradan, umarım Sayın Cumhurbaşkanı,
onun görevlendirdiği hukukçular bu görüşmeleri izliyordur çünkü bu
kanunun kabulüyle birlikte, kanun numarası almasıyla birlikte bu
kanunun yok hükmünde sayılması için Anayasa Mahkemesine
başvurumuzu yapacağız.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Yok hükmünde olur mu kanun?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Yok hükmünde olur mu kanun? Öyle bir şey var mı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet, onları gayet iyi biliyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, hukuk herkese lazımdır, hukuk hepimize
lazımdır. Konjonktürel hareket edenler bir gün hukuka ihtiyaç
duyacaklardır. Siz bugün bu yasayla yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmalarının üstünü kapama pahasına demokrasiye ve
özgürlüklere büyük bir darbe indirdiniz. Masumiyetine inanan insanlar
yargının önüne çıkmaktan çekinmezler ama siz o kişilerin, o
siyasilerin yargının önüne çıkmasını bu yasayla engelliyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu demokrasi dışı tutum
hepinize hayırlı olsun.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var ya! Hiç alakası yok.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Millet bunun dersini mutlaka verecektir.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var ya, Başkanım!
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Hepinize tekrar iyi sabahlar diliyorum,
iyi günler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Böylece,
teklifin görüşmeleri de tamamlanmıştır.
İç
Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere
lehte söz isteyen Mustafa Kemal Şerbetçioğlu, Bursa Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 523 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında
oyumun rengini bildirmek üzere şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Sizlerin şahsında aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet Komisyonunda
ve Genel Kurulda en ince ayrıntılarına kadar müzakere
ettiğimiz teklifin önergelerle bazı maddeleri
kaldırılmış, bazı maddeleri
değiştirilmiş, toplumun ve muhalefetin her türlü hassasiyeti
dikkate alınarak bugünkü son şeklini almıştır.
Bu önemli yasa
teklifi hakkında kabul oyu kullanacağımı bildirir,
yasanın yargı camiasına ve aziz milletimize hayırlı
olmasını dilerim. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, tarihe geçmesi için ben de
oyumun rengini belirtmek istiyorum. Ben de Hayır. diyeceğim.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Böyle bir usul yok, geçmez.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet, şimdi,
oyunun rengini belli etmek üzere, aleyhte söz isteyen
Sayın
Hamzaçebi kim konuşacak, Sayın Tanal mı?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Mahmut Tanal.
BAŞKAN
Mahmut Tanal İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu yasa neyi
tehdit altına alıyor, neye tehdit? Temel hak ve özgürlüklere bir
tehdittir. Bu teklif neye aykırı? Anayasamızın 2nci
maddesindeki hukuk devletine aykırı. Anayasamızın 138inci
maddesine aykırı. Anayasamızın 140, 141, 159uncu
maddesine aykırı. Anayasamızın 90ıncı
maddesinin atfıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Beyannamesinin 10uncu maddesinde herkesin hak ve yükümlülükleri belirlenirken
kendisine suç yüklenirken tam bir şekilde davasını bağımsız
ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açıkça görülmesini
isteme hakkına aykırı. Bu teklif Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin (6/1) hükmüne aykırı. Bu teklif
Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin
14üncü maddesindeki Herkes mahkemeler ve yargı yerleri önünde
eşittir. Herkes hakkındaki bir suç isnadının veya hak ve
yükümlülüklerle ilgili bir hukuki uyuşmazlığın karara
bağlanmasında hukuken kurulmuş olan yetkili,
bağımsız ve tarafsız bir yargı yerinde görülmesi.
ilkesine aykırıdır.
Şimdi, pozitif
hukuk açısından bunu belirledikten sonra, siyasal iktidar seçime
gittiği dönem içerisinde vatandaşa şunu söylemiş
olsaydı gerçekten önünde saygıyla önünde eğilirdim ben: Ey Türk
halkı, eğer siz bize oy verirseniz ve biz iktidara gelirsek ve iktidara
geldiğimizde bizler ve çocuklarımız suç işlerse
yargılanmamak için biz kendi lehimize yasalar yapacağız. Seçime
böyle gitmiş olsaydınız, halk size bu şekilde oy
vermiş olsaydı gerçekten önünüzde saygıyla eğilmiş
olurdum ben ama seçime gittiğiniz dönemde halka bunu söylemediniz. Dediniz
ki: Biz üstünlerin hukukunu kaldıracağız.
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Kaldırdık zaten.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Sizler kendinize göre üstünlerin hukukunu yarattınız.
Yani, dışarıdaki Ayşe ablamız, Fatma ablamız, Ali
ağabeyimiz, Mehmet babamıza uygulanan hukuk ile bakanlara,
çocuklarına ve birlikte ihale aldıkları müteahhitlere uygulanan
hukuk farklı bir hukuktur. Onun için, biz farklı hukuku reddediyoruz,
biz üstünlerin hukukunu reddediyoruz. Getirilen bu düzenlemeyle
Evet, burada
milletvekilisiniz şu anda, iktidardasınız, gücünüz var. Nedir?
Zaten, dünyada hep güçlüler kendine göre hukuk yaratmıştır.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) İşimiz hizmet, gücümüz millet.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Netice itibarıyla, güçlülerin bir gün
yıkılacağını da unutmamak lazım. Hukuk, ekmek, su
gibi herkese günün birinde lazım olacaktır. Sizlerin burada
milletvekili süreniz bittikten sonra düz vatandaş gibi sokakta
Allah
hiçbirinizi mahkemeye düşürmesin, inşallah başınıza
herhangi bir sorun da gelmez. Ama o dönem diyeceksiniz ki: Ya, arkadaş,
ellerim kırılsaydı da bu parmakları
kaldırmamış olsaydım. Ama o zaman da iş işten
geçmiş olacak.
Gerçekten, burada
takım tutar gibi, gerek genel başkanların gerek grup başkan
vekillerinin dediği şekilde, onlara bakarak ellerinizi
kaldırmayınız. Burada ne olur elinizi vicdanınıza
koyunuz, bugüne kadar toplum içerisinde ettiğiniz, verdiğiniz sözleri
bir hatırlayınız. Hiçbir şey yapmıyorsanız da her
toplumda, her dinde, her devlette hırsızlık, rüşvet,
yolsuzluk lanetlenen bir eylemdir. Bu söylendiği zaman -gerçekten içinizde
çok değerli insanlar var, üstünüze alınmayın arkadaşlar-
hırsız var denildiği zaman siz de on sefer hırsız
var deyin ki hırsızlar bu toplumda utansın. Yani siz bunu niye
kendi üzerinize alıyorsunuz?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Kimsenin kendi üzerine aldığı yok,
sen kendine bak!
MAHMUT TANAL
(Devamla) Onun için gerçekten temiz, dürüst, yürekli insanlar için bir
turnusol kâğıdıdır bu yasa. Bu turnusol
kâğıdıyla kirli olanlarla temiz olanlar belli olmuş olacak.
Onun için ben sizin vicdanlarınıza sesleniyorum.
Tabii
çalışmak bir ibadettir bunu kabul etmek lazım ama kimler için
üstünler için çalışmamak lazım halk için çalışmak
lazım, toplum için çalışmak lazım ve
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL
(Devamla) -
bizim bir hocamız vardı, derdi ki: Çocuklar,
şakşakçı olmayınız. Gerçekten sürekli laf atan ve
şakşakçılık yapan arkadaşlarımız var.
İyi niyetli arkadaşları tenzih ediyorum ama lütfen bu
tavırlarınızdan vazgeçin.
Hepinize selam ve
saygılarımı iletiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunacağım.
Teklifin tümünün
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
bir istem vardır.
Şimdi istem
sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı kanun teklifinin tümünün
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
teklif ederiz.
Engin Altay?
Burada.
Ali Serindağ?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Mehmet Akif Hamzaçebi? Burada.
Süheyl Batum? Burada.
Ali Haydar Öner?
Burada.
Ramazan Kerim
Özkan? Burada.
Melda Onur? Burada.
Hasan Ören? Burada.
Bülent
Kuşoğlu?
RECEP ÖZEL (Isparta)
- Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Musa
Çam? Burada.
Ali Demirçalı?
Burada.
Süleyman Çelebi?
Burada.
Celal Dinçer?
Burada.
Birgül Ayman Güler?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Mehmet Haberal?
Burada.
Ali Rıza
Öztürk? Burada.
Kemal
Değirmendereli? Burada.
Fatma Nur Serter?
Burada.
Ömer Suha Aldan?
Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Evet, oylama
yapılmadan önce Sayın Akçayın bir söz talebi var.
Buyurun Sayın
Akçay, yerinizden.
X.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın yerinden sarf ettiği
ve şahsını hedef alan sözlerini geri alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bildiğiniz
üzere biraz önce kürsüye çıkarken Başbakan Yardımcısı Sayın
Beşir Atalay şahsımı hedef alan kaba ve
yaralayıcı söz ve hakaret içeren söz sarf etmiştir. Ben hiçbir
zaman ne kürsüde ne de burada -2007 yılından bu yana
milletvekilliği yapıyorum- hiç kimsenin şahsına yönelik
kaba ve hakaret içeren hiçbir söz sarf etmedim. Eleştirilerim kürsüde
ağır olabilir, tamamen Hükûmete yöneliktir, hiçbir zaman
şahıslara yönelik hakaret içeren ne bir kaba söz ne de bir küfür asla
sarf etmedim ne de muhatap olmadım.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Bayburt) Herkese yani.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Ne üzücüdür ki Sayın Atalay o sözü sarf etmiştir. Ben
Sayın Başbakan Yardımcısından sözünü geri
almasını talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Elitaş, buyurun.
24.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, 523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinde katkı sağlayan
milletvekillerine ve çalışanlara teşekkür ettiğine ve
kanunun hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yirmi saatten fazla
bir süredir bu kanun teklifinin son bölümlerini 21inci maddeden bu tarafa
konuşuyoruz. Öncelikle katkı sağlayan bütün milletvekili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Haklı
eleştirilerde bulunan muhalefetten milletvekili
arkadaşlarımıza da teşekkür ediyoruz.
Hoş olmayan
bir hadise yaşadık. Öncelikle Burdur Milletvekilimiz Bayram Özçelik,
Ali İhsan Köktürk, Ertuğrul Soysal arkadaşlarımıza da
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Her eleştiri
olabilir, ağır olabilir fakat hiçbir zaman şiddete
dönüşmemesi gerekir. Demokrasi konuşmadır, demokrasi fikirleri
ifade etmedir ama demokrasi başkalarının fikirlerini ifade etme
özgürlüğünü elden almak kesinlikle değildir. Her türlü eylem
yapılabilir ama başkalarının hakları gasbedilmemesi
şartıyla.
Bakın,
Sayın Akçay Hiç kimseyi incitmedim, hakaret etmedim. dedi. Tutanaklar
önümde. Belki ne olduğunu tam
BAŞKAN
Onlarla ilgili Sayın Bakan konuşacak galiba.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Hayır, şunu söylüyorum ben: O
arkadaşımız belki farkında değildir, yerinden laf
atıyor Gökcen Özdoğan Ençe, Antalya Milletvekilimize: Ar
kalmamış! Hayâ kalmamış! O
sırıtmalarınız var ya! Yılışık
yılışık gülüyorsunuz! İkinci kez
saflığı olanlara ne denir değerli arkadaşlar, sizlere
bırakıyorum. AK PARTİ iktidarının oyununda
hırsız savcıyı ve polisi kovalıyor.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Şimdi, onlara girersek biz de okuyalım
tutanakları. Böyle bir şey var mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, bunlar bu kürsüden
söylenmemesi gereken şeyler. Ben değerli milletvekilinin belki
buradaki iyi niyetle -hüsnüzan içerisinde söylüyorum- bilmeden bunları
yaptığını değerlendiriyorum. Muhakkak ki herhâlde bu
arkadaşımız bunları istemeden ağzından çıkarmıştır
diye ifade ediyorum.
Tekrar bu saate kadar çalışan değerli milletvekili
arkadaşlarımıza, Bakanlık temsilcilerimize ve
özellikle Sayın Başkanım, size, Kâtip Üyelerimize, Divana, steno
arkadaşlarımıza, kavaslarımıza
BAŞKAN
Sayın Başkan, iyi aklınıza geldi, teşekkür ederim,
sağ olun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) -
bizi takip eden bütün basın
mensuplarına da teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, hayırlı haftalar temenni ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, bir çift
lafım var, kürsüden de olur, buradan da olur.
BAŞKAN
Siz bilirsiniz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Ankara) İsterseniz oradan
konuşayım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İki
dakika söz veriyorum.
25.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçaya sarf ettiği sözleri geri
aldığına ve kendilerine yapılan hakaretlere karşı
sabır gösterdiklerine ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben
de hepinize teşekkür ediyorum. Milletvekili arkadaşlarım, dün
saat 14.00te başladı, şu ana kadar
çalışıyorsunuz, çalışıyoruz. Hepinize
teşekkür ediyorum. Sağ olun, bitirdik önemli bir tasarıyı.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, peşinen, ben söylediğim sözü geri
alıyorum; bir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Ama peşinden de şunu ekliyorum: Bakın
arkadaşlar, muhalefetten arkadaşlar, insafla düşünün, şu
grup öyle bir sabırla dinliyor ki her kalkan küfrediyor, hakaret ediyor,
Hırsızsınız. diyor, bilmem ne diyor, taş olsa erir.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Bravo Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Sizler olsanız neler
yaparsınız ama sabırla oturduk arkadaşlar.
MUSA
ÇAM (İzmir) Var mı, yok mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bakın, ben sadece bu
arkadaşımın, Sayın Akçayın bir iki cümlesini size
nakledeyim. Bakın, ne diyor biliyor musunuz? Siz, artık, bir mafya
çetesi oldunuz. AKP Hükûmeti bir mafya çetesidir. Bakın, arkadaşlar,
sizin bu görevde bulunmamanız gerekir. İnsafsız,
vicdansızsınız ve suçlusunuz siz. Bunlar tutanaktan
aldığım. Ar kalmamış, hayâ kalmamış!
Şimdi ben bunların karşısında bir kelime sarf ettim.
Benim âdetim değil, ben de bilirsiniz yani en zor durumlarda bile nezaketi
ve saygıyı korurum ama buna benzer burada o kadar çok şey
söylendi ki. Allahın izniyle herkes görecek.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Görecek, görecek
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) 30 Mart da uzak değil. 1
Nisanda burada görüşeceğiz ve Allahın izniyle AK PARTİ
büyük bir parti, bakın bu grup.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Büyük, Allah
Büyük, Allah
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Suç işleyen,
cezasını görür. Kimsenin yanına bırakmayız. Bizim
özelliğimiz bu. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Göreceksiniz. Mahcup olacaksınız.
Ben,
tekrar, hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
AHMET
YENİ (Samsun) Yeter be!
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Yeter artık ya!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
26.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başbakan Yardımcım, şimdi, siz de bizim yerimizde
olsaydınız ne yapardınız şu olaylar şu
şekilde cereyan etseydi? 17sinde bir operasyon gerçekleşti ve birçok
bakanın oğlu gözaltına alındı, bakan da suçlandı.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜNYAMİN
ÖZBEK (Bayburt) Hayret bir şey ya! Sürekli konuşuluyor!
ALİ
ÖZ (Mersin) Dinlemeyi öğrenin!
BÜNYAMİN
ÖZBEK (Bayburt) Ne alakası var canım!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Dinleyin! Dinleyin! Dinlemesini öğrenin!
Dinlemesini öğrenin!
Şimdi,
böyle bir ortamda siz ne yaptınız? Dediniz ki: Bunlarla ilgili,
gerekli yargı organlarını harekete geçirmek yerine önce güvenlik
güçlerini görevden aldınız, savcıları
değiştirdiniz, birtakım yönetmelik maddelerini
değiştirdiniz, ardından kanunları değiştirdiniz,
savcıları görevden aldınız, 5 bin tane güvenlik görevlisini
görevden aldınız.
BÜNYAMİN
ÖZBEK (Bayburt) Bunları geceden beri konuşuyorlar!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi dinleyin. Böyle bir ortamda hangi sebeple
bunları yaptınız? Dediniz ki: Bir paralel yapılanma var.
Bunun ortaya koyduğu sonuçlardır bunlar ve bunun üzerine gidiyoruz.
Bir kumpas düzenlendi.
BÜNYAMİN
ÖZBEK (Bayburt) Ya onları söylediler, söylediler
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Düşünün, üç sene önce
çıkardığınız bir anayasa değişikliğiyle
bir kurum oluşturdunuz, üç sene sonra dediniz ki: Bu kurumu
yanlış yapmışız. On iki yıldır kol kola
olduğunuz bir cemaate Bize şunu yapıyor. dediniz. On iki
yıldır görmediniz mi Sayın Bakan? On iki yıldır
görmediğiniz bir şeyi şimdi tutuyorsunuz Şöyle
yaptı. diye hukuku değiştiriyorsunuz.
BAŞKAN Evet,
Sayın Halaçoğlu, teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve
77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
|
Kullanılan
Oy Sayısı |
: |
238 |
|
Kabul |
: |
210 |
|
Ret |
: |
28 |
|
Kâtip
Üye Muharrem
Işık Erzincan |
Kâtip
Üye Muhammet
Bilal Macit İstanbul |
BAŞKAN Böylece, teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 14 Şubat 2014 Cuma
günü açılan birleşiminin 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sona ermesine; daha
önce toplanması kararlaştırılan 15, 16, 17 Şubat 2014
Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerinde toplanmamasına; 18 Şubat
2014 Salı günkü birleşiminde 546 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
15/2/2014
Danışma Kurulunun 15/2/2014 Cumartesi günü
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin
Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa
Elitaş Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Yusuf
Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi Hareket Partisi Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneriler
Genel Kurulun;
14/02/2014
tarihinde açılan birleşiminin 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sona ermesi,
Daha önce
toplanması kararlaştırılan 15, 16, 17 Şubat 2014
tarihli Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerinde toplanmaması,
18 Şubat
2014 tarihli Salı günkü birleşiminde 546 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 18 Şubat
2014 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 10.11