TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
74üncü
Birleşim
9
Nisan 2014 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, Kanser Haftasına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Özün, 29-31 Mart 2014 tarihlerinde Malatyada meydana
gelen don afeti nedeniyle hasar gören kayısı ağaçları ile
çiftçilerimizin uğradığı zararlara ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk dünyasındaki son
gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması ve
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşlerin cevabı
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Başbakan Yardımcısı
Emrullah İşlerin gündem dışı konuşmaya
cevabı sırasında CHP Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, Başbakan Yardımcısı
Emrullah İşlerin gündem dışı konuşmaya cevabı
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Başbakan
Yardımcısı Emrullah İşlerin gündem
dışı konuşmaya cevabı sırasında
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet
Toptaşın, Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalayın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Musa Çamın, Sağlık
Bakanlığı acil servislerinde katkı payı
alınması uygulamasının başlatılmasına
ilişkin açıklaması
2.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Hükûmet tarafından,
Amerikalı gazeteci Seymour Hershin Suriyede kullanılan sarin
gazıyla ilgili iddialarına ilişkin bilgi verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.-
Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Mısırdaki 529 idam
cezasını kınadığına ilişkin
açıklaması
4.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyadaki kayısı
üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, İstanbulda görev
şehidi olan polis memuru Kamil Topalın ailesine
başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın, rant
artışının vergilendirilmesiyle ilgili bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
7.- Bursa
Milletvekili İlhan Demirözün, kapatılan il özel idareleri
çalışanlarının durumuna ilişkin açıklaması
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Kanser Haftasına ilişkin
açıklaması
9.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, kapatılan il özel
idarelerinde çalışan taşeron işçilerinin sorunlarına
ve üçüncü boğaz köprüsü inşaatında hayatını kaybeden
taşeron işçilerine rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Malatyadaki
kayısı üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
11.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, belediye başkanlığının
tercih edilmesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona
erebilmesi için Genel Kurulda oylama yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanına saldıran kişinin denetimli serbestlik
kapsamında serbest bırakıldığına, bu olayın
arkasında planlayıcı güçlerin bulunduğunu
düşündüklerine ve bu kişinin can güvenliğinden Hükûmetin sorumlu
olduğuna ilişkin açıklaması
13.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
14.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanına yapılan saldırıyla ilgili olarak Cumhuriyet
Halk Partisinin hassasiyetlerine katıldıklarına ve bu
olayın bütün boyutlarıyla açığa çıkarılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanına yapılan saldırıyı
kınadığına ve bu tür yargılamaların tutuklulukla
yapılmasının daha doğru olacağına ilişkin
açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bir Hükûmet tasarısı olarak Genel
Kurula getirilmesi gerektiğine, Anayasaya aykırılık
düzenlemeleri de içeren bu teklifin temel kanun olarak görüşülmesinin
yanlış olduğuna ve Başkanlığı usule uymaya
davet ettiğine ilişkin açıklaması
17.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 563 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümünün Anayasaya aykırı olması sebebiyle
görüşülmesinin mümkün olmadığına ilişkin
açıklaması
18.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 15 maddelik bir kanun
teklifinin temel kanun olarak görüşülmesinin usul açısından
yanlış olduğuna ve parlamenter denetimle ilgili düzenlemenin de
bu teklifin içinde olması gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin temel kanun olarak görüşülmesine engel bir durum
olmadığına ve teklifin tümünün Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin bir önerge verilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı başkanlığında siyasi parti
grup başkan vekilleriyle 11/3/2014 tarihinde yapılan toplantıda
alınan karar uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Meral Akşenerin 13-14 Mart 2014 tarihlerinde İtalya Temsilciler
Meclisi tarafından Romada düzenlenen Avrupa Neyi Temsil Ediyor? Büyüme,
İstihdam ve Haklar: AB Bu Hedefi Başarabilecek mi? konulu
parlamenter konferansına katılmasına ilişkin tezkeresi
(3/1451)
2.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Balıkesir
Milletvekili Ahmet Edip Uğurun, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî
idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli
İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye
başkanlığı görevini tercih ederek göreve
başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine
sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1452)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
İstanbul Milletvekili Enver Yılmazın, 30/3/2014 tarihinde
yapılan mahallî idareler seçiminde belediye başkanı
seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi
uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek
göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1453)
4.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Gaziantep
Milletvekili Fatma Şahinin, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî
idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli
İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye
başkanlığı görevini tercih ederek göreve
başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1454)
5.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlunun, 30/3/2014 tarihinde yapılan
mahallî idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar
Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye
başkanlığı görevini tercih ederek göreve
başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine
sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1455)
6.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Edirne
Milletvekili Recep Gürkanın, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî
idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli
İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye
başkanlığı görevini tercih ederek göreve
başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1456)
7.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Antalya
Milletvekili Menderes Türelin, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî
idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli
İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı
görevini tercih ederek göreve başladığı tarih
itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş
bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin
tezkeresi (3/1457)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz ve 19 milletvekilinin, Yozgat ilinin göç
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/895)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 21 milletvekilinin, çalışma
ortamında yaşanan psikolojik tacizlerin çalışanlar
üzerindeki etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/896)
3.-
Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak ve 33 milletvekilinin, HES projelerinin
ve hidroelektrik potansiyelimizin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/897)
C) Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda
siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için
aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin
yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
D)
Açıklamalar
1.-
Başkanlığın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırılık nedeniyle Komisyona iade edilmesi gerektiğine
dair önergesinin İç Tüzükün 88inci maddesi gereği işleme
alınamayacağına ilişkin açıklaması
2.-
Başkanlığın, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırılık nedeniyle Komisyona iade edilmesi ve temel kanun
olarak görüşülmemesi gerektiğine dair önergesinin işleme
alınamayacağına ilişkin açıklaması
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 563, 521, 533, 531, 383,
429 ve 146 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarılarının bu kısmın 3, 4, 6, 7, 8, 9 ve 10uncu
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)
X.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Anayasaya aykırılık nedeniyle Komisyona iade edilmesi
gerektiğine dair önergesinin işleme alınmasının
İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
2.- Görüşülen kanun tasarı ve
tekliflerin tümünün Anayasaya aykırılığı konusunda
verilen önergelerin görüşmelerinin teklif veya tasarının
görüşmelerine geçmeden önce yapılmasının İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
.
XI.- BİLDİRİLER-DEKLARASYONLAR
1.- TBMMde bulunan siyasi parti gruplarının,
Mısırda cereyan eden olayları kaygıyla izlediklerine,
siyasi gerekçelerle verilmiş olan idam cezalarının bütün
insanlığın vicdanını sızlatacağına ve
bu idam kararlarının uygulanmamasının TBMMde tecelli eden
millet iradesinin ortak arzusu olduğuna dair önergesi
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık
tarafından kamu kurumlarının gerçekleştirdiği hibe
programlarının sayısını arttırmak adına
yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/38941)
2.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu'nun, Bakanlık ile bağlı ve ilgili kurum
ve kuruluşlardaki üst düzey yöneticilerin cinsiyetlerine göre
dağılımına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı (7/39433)
3.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yerel ve kırsal kalkınma
girişimlerinin yenilikçi bir yaklaşımla tasarlanmasına
yönelik projelere ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/39435)
4.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da
Bakanlığa ait olan gayrimenkul, arsa ve araziler ile bunların
satış ve kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/40870)
9 Nisan 2014 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14. 03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlayacağız.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kanser Haftası
münasebetiyle söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplana
aittir.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın,
Kanser Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Dün, Meclis çatısı
altında Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna yapılan saldırıyı
şiddetle kınıyorum. Bu saldırı sıradan bir
saldırı olmayıp önceden planlanmış gibi duruyor. Bu
saldırganın arkasındaki karanlık güçleri bir an önce
açığa çıkarmak yetkililerin ve Hükûmetin görevidir. Bu konuda
gerekli uyarıyı şimdiden huzurlarınızda
yapmış bulunuyorum.
Nisan ayının ilk
haftasının Kanser Haftası olması sebebiyle bu öldürücü hastalığın
toplumda meydana getirmiş olduğu tahribatı ve getireceği
olumsuz etkileri göz önünde bulundurduğumuzda bir hekim olarak konunun
önemini bir kez daha siz değerli milletvekilleriyle paylaşmak ve anımsatmak
istiyorum.
Kanser, tıptaki tüm
gelişmelere rağmen hâlâ dünyadaki en ciddi hastalıkların
başında gelmektedir. Ölüm nedenlerinde kalp
hastalıklarından sonra 2nci sıradadır.
Kanser nedeniyle ölüm
oranlarının en yüksek olduğu dört ilimiz İstanbul,
İzmir, Kocaeli ve Tekirdağdır. Dikkat edilecek olursa bu
illerin ortak özelliği sanayileşmenin en yoğun olduğu
illerimizdir. Sanayileşme uğruna gerekli çevresel tedbirleri
alamadığımızda kanser görülme
sıklığının arttığı da görülmektedir. Bu
anlayıştaki ülkemizde son beş yıl içerisinde kanser görülme
sıklığı yüzde 12 artmıştır. Yine bu süreçte
kansere bağlı ölümlerde yüzde 100e yakın bir artış
mevcuttur.
TÜİK verileriyle
hatırlatmak istiyorum: 2002de kansere bağlı ölümler yüzde 12
iken, 2012de bu oran yüzde 22 olmuştur. Türkiyede her yıl
yaklaşık 200 bin kişiye yeni kanser tanısı
konmaktadır.
Plansız ve denetimsiz
sanayileşmenin getirmiş olduğu çevre kirliliği, çarpık
kentleşme, yaşam koşullarının elverişsizliği
ve beslenme yetersizliğinin olduğu bizim gibi toplumlarda gerekli
önlemler alınmadığı takdirde kanserden ölümlerin kalp ve
damar hastalıklarını geçerek 1inci sıraya geçeceği
aşikârdır.
Tam da bu anlamda, benim
de seçim çevrem olan Kocaeli buna tipik bir örnektir. Türkiyede kanserden
ölümlerin oranı yüzde 21 iken, Kocaelide bu oran yüzde 26dır,
Dilovasında da bu oran kalp ve damar hastalıkları
oranını geçerek yüzde 33 olarak 1inci sıradadır.
Dünya Sağlık
Örgütü, son yıllarda kanser görülme sıklığı ve buna
bağlı ölümlerin artışı bugünkü koşullarla devam
ederse gelecek on yıl içerisinde kanserden ölenlerin kalp ve damar
hastalıklarından ölenlerden daha fazla olacağını
tahmin etmektedir.
Yine, Dünya
Sağlık Örgütü, 2030 yılına kadar yaklaşık olarak
27 milyon kişiye yeni kanser tanısı konulacağını,
17 milyon kişinin ne yazık ki yaşamını yitireceği
tahmininde bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, kanserin tedavi maliyetinin çok yüksek olması da
ayrıca kanayan bir yaramızdır. Kansere yakalananların
yakınları bir taraftan bu ölümcül hastalıkla mücadele ederken
bir taraftan da tedavisinde yaşadıkları zorluklarla mücadele
etmektedirler.
2012 verilerine göre,
kanser tedavisinde kullanılan ilaçların Türkiyedeki adedi 7 milyon
650 bindir. Bunun maliyeti yaklaşık 1,5 milyar Türk
lirasıdır. Üstelik bu ödediğimiz 1,5 milyar Türk
lirasının yüzde 94-95ini ithal etmekteyiz. Yani bir başka
deyişle, biz Türkiye olarak dışarıya kanser
ilaçlarının temini için her yıl 1,5 milyar Türk lirası para
veriyoruz. Buna rağmen, vatandaşlarımız çoğu zaman
ilacı bulamıyor, ilacı bulsa -karaborsaya düşmüş-
gerektiğinden çok bedel ödeyerek almak zorunda kalıyor. Hatta
bazı ilaçların devlet tarafından geri ödeme listesine
alınmamış olmasıyla ne olduğu belirsiz, tam kaotik bir
ortamla karşı karşıyayız.
Önerim şu:
Sağlık Bakanlığının bir an önce konuya müdahale
ederek, insan yaşamı üzerinden rantı düşünenlere izin
vermemesi gerekir. Bu ilaçları tekelci sermayenin elinden bir an önce
kurtarması gerekmektedir. Maliyetin bu kadar yüksek olduğu
bilgisiyle, nedenlerinin yüzde 80inin mesleki ve çevresel faktörlere
bağlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, erken tanı
ve alınacak tedbirlerle önlenmesi mümkün olan kanser vakalarında
devletin belirli yaş gruplarını belirli zaman
aralıklarında izlemesi gerekiyor, rutin tetkiklerin ve taramaların
devlet tarafından karşılanması gerekiyor. Böylelikle
hastalık görüldükten sonra tedavisinin pahalılığı
yerine daha az maliyetle koruyucu tedbirlerin alınabileceği
aşikârdır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Gündem dışı
ikinci söz, 29-31 Mart 2014 tarihlerinde Malatyada meydana gelen don afeti
nedeniyle hasar gören kayısı ağaçları ile çiftçilerimizin
uğradığı zararlara ilişkin söz isteyen Malatya Milletvekili
Sayın Ömer Faruk Öze aittir.
Buyurun Sayın Öz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, 29-31 Mart
2014 tarihlerinde Malatyada meydana gelen don afeti nedeniyle hasar gören
kayısı ağaçları ile çiftçilerimizin
uğradığı zararlara ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖMER
FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçtiğimiz hafta 29, 30, 31 Mart tarihlerinde Malatyada hava
sıcaklığının aniden düşmesi
sebebiyle, yaklaşık 60 bin çiftçimizi ilgilendiren, kayısı
ağaçlarımızda, ciddi bir dondan kaynaklanan bir felaket meydana
gelmiştir. Ülkemizin yaş kayısı üretiminin yarıdan
fazlası, kuru kayısı üretiminin tamamına yakını
Malatya ilimizden karşılanmaktadır. Bu yıl
kışın çok sıcak geçmesi ve havanın sıcak
geçmesiyle ağaçların erken çiçeğe başvurması ve meyvelerin erken olması
sebebiyle ne yazık ki don felaketi kayısı
ağaçlarını ve meyvelerini olumsuz etkilemiştir.
İlimizde
üretilen yaş kayısının yüzde 90ı kurutulmakta,
kurutulan kayısının da yaklaşık yüzde 90ına
yakını 150den fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Malatyanın
kayısı ihracatı sayesinde, ülkemizde, yıllara göre
değişiklik olmakla beraber 300-350 milyon dolar girdi
sağlanmaktadır. İl genelinde yaklaşık 60 bin aile
geçimini kayısı üretiminden sağlamaktadır. Çiftçilerin
yanı sıra kayısının toplanması, kurutulması,
paketlenmesi, işlenmesi ve ihraç edilmesinde çok sayıda işçimiz
çalışmaktadır. Özellikle yaz aylarında mevsimlik olarak
komşu illerden birçok işçi Malatyaya gelerek geçimini
kayısı toplamaktan sağlamaktadır.
Geçtiğimiz
yıl yaklaşık olarak 160 bin ton civarında kayısı
rekoltesi olmuştur. Bu yıl yaklaşık 200 bin ton
kayısı rekoltesi beklenirken don felaketinden kaynaklanan hasar
sebebiyle yaklaşık yüzde 90, hatta yüzde 95lere kadar kayısıdaki
meyvelerimiz yanmış bulunmaktadır. Bununla ilgili de Tarım
İl Müdürlüğümüz ve tarım sigortaları merkezimiz TARSİM
yetkilileri gerekli tespit çalışmalarına
başlamıştır. Ön hasar tespit çalışmaları bu
ay sonuna kadar tamamlanacak olup kalıcı hasarların tespitine
Mayısın 20sinden itibaren başlanacaktır.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Mehdi Eker
de geçtiğimiz hafta ilimize teşrif etmiş ve meydana gelen
hasarları yerinde görmüştür ve Sayın Bakanımız,
meydana gelen hasarın, Hükûmetimizin imkânları ölçüsünde
yapılacak ne varsa yapılarak giderilmeye çalışılacağını
belirtmiştir. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Şunu da belirtmek istiyorum: Tarım
sigortaları ilk defa Hükûmetimiz zamanında gündeme gelmiştir ve
tarım sigortalarında poliçe bedelinin yüzde 50si, bazı
sigortalarda da üçte 2si Hükûmetimiz tarafından
karşılanmaktadır ama ne yazık ki çiftçilerimizin poliçe
yaptırma oranı yüzde 45ler civarındadır. Çiftçilerimizin
mutlaka poliçe yaptırma noktasında -devletimizin
imkânlarını da bilerek- önümüzdeki yıl daha hassas
olmalarını kendilerinden beklemekteyiz. Yüksek desteklere rağmen
çiftçilerimizin yarısından fazlası sigorta
yaptırmamıştır. Üreticilerimizin mağduriyetini
gidermek için hasar tespit çalışmalarına devam eden
Bakanlık yetkililerine ve tarım sigortası eksperlerine buradan
teşekkür ediyorum.
Daha önceden de olduğu gibi Sayın
Başbakanımızın ve Bakanımızın destekleriyle
tüm yurdumuzu etkisi altına alan, başta kayısı
üreticilerimiz olmak üzere çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi
noktasında, devletimizin imkânları noktasında gerekli
işlemin yapılmasını buradan Hükûmetimizden talep
etmekteyiz.
Diğer taraftan, Mısırda Sisi
cuntasının 529 İhvan üyesi hakkında verdiği
kararı şiddetle kınadığımızı
belirtiyorum. Sandıkta çalınan iradelerine sahip çıkmaya
çalışan oradaki kardeşlerimizin bu demokratik mücadeleleri
noktasında, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere herkesin
oradaki kardeşlerimize yapılan zulmün, haksız idam
cezalarının durdurulması noktasında gerekli
girişimlerde bulunmalarını talep etmekteyiz.
Ve şunu belirtmek istiyorum ki: Malatya başta
olmak üzere tüm çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum. Bundan sonraki
yıllarda mutlaka sigorta yaptırmaları noktasında gerekli
tedbirleri almaları gerekiyor ama bu aşamada sigorta yaptıran ve
sigorta yaptırmayan çiftçilerimizin imkânlar ölçüsünde devletimiz
tarafından mağduriyetlerinin giderilmesi için her türlü desteği
ve takibi gerçekleştireceğimizi belirtir, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Gündem dışı üçüncü söz, Türk
dünyasındaki son gelişmeler hakkında söz isteyen Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğruya aittir.
Buyurun Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk
dünyasındaki son gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşlerin cevabı
REŞAT DOĞRU (Tokat) Önce söz vermiş
olduğunuz için teşekkür ediyorum Sayın Başkanım size.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk
dünyasındaki son gelişmelerle ilgili söz almış bulunuyorum,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna yapılan saldırıyı ben de
şiddetle kınıyorum. Bu tür olayların bir daha tekerrür
etmemesini temenni ediyorum.
Türk dünyasının her yerinde son yıllarda
çok büyük problemlerle karşı karşıyayız.
Kıbrıs, Ahıska Türkleri, Suriye, Irak, Doğu Türkistan
Türklerinin başlarındaki problemler yetmiyormuş gibi, şimdi
de Kırımın Rusya tarafından işgaliyle beraber
Kırım Türkleri de mağdurlar arasına maalesef
girmiştir. Annan Planı ile Kıbrıs Türk Devletinin
topraklarının tamamını alamayan Kıbrıs Rum
Devleti, yeni yeni oyunlarla Adanın tamamına hâkim olmaya
çalışmaktadır. Her an Kıbrısta Türklerin
kazandığı çok şey kaybedilebilir.
Suriye ve Irak Türkleri tarihlerinin hiçbir döneminde
yaşamadıkları ağır baskı ve zulümlerle
karşı karşıyadır. Irakın kuzeyinde işgalden
en büyük zararı Irak Türkleri görmüştür. Peşmergeler başta
Kerkük olmak üzere Türklerin yaşadığı bütün yerlere saldırmış,
zorla göçe tabi tutarak nüfusun demografik yapısı
değiştirilmeye çalışılmıştır.
Bugün, Türk illeri olan Kerkük, Musul, Tuzhurmatu,
Telaferde Irak Türklerinin can güvenliği olmayıp her gün yeni yeni
saldırılara maruz kalmakta, katliamlar yaşanmaktadır. Durum
her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.
Suriyede durum daha da vahimdir. AKP
iktidarının yanlış politikaları Suriyenin
bütünlüğünün ve düzeninin bozulmasında rol oynamış, burada
da en çok zararı Suriye Türkleri görmüştür. On binlerce Suriye Türkü
mecburen göçe tabi olmuş, binlercesi ölmüş, yaralanmış,
evleri barkları yıkılmış, sahipsiz
kalmışlardır. Türk bölgelerinde PYD başta olmak üzere
çeşitli terör örgütleri yerleşmiştir. Sonuçta Türklere
saldırılar artmış, yok edilmeye
çalışılmıştır. Hükûmet Türklere yardım
ediyorum. demiş olmasına rağmen ciddi hiçbir şey maalesef
yapılmamıştır, Suriye Türkleri kaderine terk
edilmiştir.
Ahıska Türklerine de AKP iktidarı sahip
çıkmamıştır. Avrupa Parlamentosunun geriye dönüş
kararına maalesef hiç sahip çıkılmamış, Ahıska
Türkleri yıllardır özlemini çektikleri ana vatanlarına maalesef
dönememişlerdir. Hükûmet de geriye dönüş için hiçbir varlık
göstermemiş, ciddi hiçbir adım atmamıştır ve de hiçbir
dönüş yapılmamıştır.
Doğu Türkistan Türklüğü de son yıllarda
çok büyük baskı ve zulümlerle karşı karşıyadır.
Doğu Türkistanda Uygur Türklerine karşı her gün katliamlar
yapılmakta, insanlar haksız yere, sebepsiz tutuklanarak mahkûm
edilmektedir. Binlerce Uygur Türkü Çin zulmü karşısında inim
inim inlemektedir. Uygur Türklerinin lideri Rabia Kadir Hanımefendi,
maalesef, dünyanın her tarafında büyük ilgi görmekte, her
tarafına rahatça girip haklı davasını anlatabilmektedir
ancak enteresandır, sadece Türkiyeye girememektedir. Giremeyişinin
sebebini de mutlaka Dışişleri Bakanlığı ve AKP
Hükûmeti anlatmalıdır.
Son günlerde Türk dünyası, sayın
milletvekilleri, yeniden sarılmış, bu sefer de Kırım
Türklerinin başına büyük bir bela gelmiştir. Sovyet Rusya
dağıldıktan sonra Ukrayna devleti bağımsızlığını
kazanmıştı. Kırım da, Türkler de özgürlüklerine
kavuşuyor denirken, çeşitli oyunlarla Kırım tekrar
Rusyanın işgaline maruz kalmaktadır. Çeşitli oyunlarla bir
günde Kırım Parlamentosu Rusyaya bağlanma kararı
almıştır, Kırım Türklerine hiçbir şey
sorulmamıştır, Kırım Tatar Türk Meclisi, maalesef, yok
sayılmıştır. Hâlbuki, Kırım bölgesi özbeöz Türk
toprağı, vatanıdır. Rusyanın çeşitli yerlerine
dağılan Kırım Türkleri heyecanla vatanlarına dönmek
isterken, geriye dönüş umutları maalesef geri
kalmıştır. Kırım Türkünün yürekleri tekrar
yanmış, yanık türküler söylenmeye
başlanmıştır.
İşte, Türk dünyasının bütün
bölgelerinde gelişen olayları çok iyi değerlendirmemiz gereken
bir zaman süreci içindeyiz ancak AKP iktidarı 2002 senesinden itibaren
büyük bir güçle tek başına ülkemizi yönetmektedir, her konuda bütün
yetki ve sorumluluk AKP iktidarındadır. Ancak, Türk dünyası,
maalesef, çok büyük problemlerle karşı karşıya
kalmış, her geçen gün de problemler artarak devam etmektedir.
Türk dünyasına AKP iktidarında sahip
çıkılmadığı ortadadır. Sadece
bağımsızlığını kazanan cumhuriyetleri
ziyaretlerle sorunlar çözülüyor sanılmaktadır. Bu doğru bir
yaklaşım değildir. Tabii ki ziyaretler yapılmalı, bazı
yeni kurum ve kuruluşlar kanunlarla mutlaka kurulmalıdır. Ancak,
Suriye, Irak, Kıbrıs, Doğu Türkistan ve Kırım Türkleri
Türkiyeden destek ve yardım beklemektedir, sorunlarına sahip
çıkılmasını istemektedir. Türk dünyasına ilgi
gösterilmeyip onlarla beraber olunmazsa tarihe kara bir leke olarak mutlaka
geçilecektir. Bunu da yüce Türk milleti hiçbir zaman affetmeyecektir diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Doğru.
Hükûmet adına Başbakan
Yardımcısı Sayın Emrullah İşler.
Buyurunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gündem dışı konuşmalara cevap vermek için söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken öncelikle bu Meclis
çatısı altında dün meydana gelen menfur
saldırıyı, Sayın Kılıçdaroğluna
yapılan menfur saldırıyı şahsım ve Hükûmetim
adına kınayarak sözlerime başlıyorum. Bu tür
saldırıların inşallah bu çatı altında bir daha
tekerrür etmemesini temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bir de Kırım
konusuna değinildi. Bildiğiniz gibi, Ukraynada çeşitli
sıkıntılar yaşandı. Bu sıkıntı
neticesinde Devlet Başkanı görevinden ayrılmak durumunda
kaldı. Daha sonra Rusyanın malumunuz olan müdahalesi oldu ve
neticede bir referandum yapıldı ve Kırım bölgesi Rusyaya iltihak
kararı aldı. Bu sorunun ortaya çıkmasından bugüne kadar
Türkiye Cumhuriyeti olarak diplomasi alanında yapılması gereken
her ne varsa yapmış bulunmaktayız. Sorunu uluslararası
boyutlara da taşıdık ve konjonktürün el verdiği ölçüde de
bu sorunda özellikle Kırımdaki Tatar kardeşlerimizin zarar
görmemesi için gayret ediyoruz.
Bildiğiniz gibi, Rusyayla da son derece iyi
ilişkilerimiz var. Şu an, bu mevcut durumda da biz oradaki,
Kırımdaki Tatar kardeşlerimizin haklarını korumak ve
savunmak için her türlü gayreti şimdiye kadar olduğu gibi bundan
sonra da göstereceğiz.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Kırım
Türkleri Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, 3 Temmuz 2013 tarihinde
Mısırda bir darbe oldu. Bu darbe olduğunda dünyada tek sesi
çıkan ülke Türkiye oldu. Güçlü bir şekilde darbeyi kınadık,
darbecilere karşı bir mücadele başlattık ve
uluslararası toplumu bu darbeye karşı çıkmaya, sesini
yükseltmeye çağırdık. Ancak o zaman gördük ki uluslararası
toplumdan, başta Avrupa Birliği olmak üzere Amerika Birleşik
Devletlerinden güçlü bir ses çıkmadı. Darbe, belki dil ucuyla
işte kınanarak geçiştirildi maalesef. Hatta, o zamanlar
şunlar da yazılıp çizildi: Afrika Birliği bile
Mısırın üyeliğini askıya aldı.
Dolayısıyla, Avrupa Birliği Afrikanın da darbe konusunda
maalesef gerisinde kaldı.
İşte, bütün dünya sessiz kalırken o
darbeye, dünyada tek bir güçlü ses çıktı, o da Türkiyeden
çıktı ve darbeyi şiddetle kınadık. Sayın
Başbakanımız yapmış oldukları konuşmalarda
ve o zamanki bakanlarımız ve milletvekillerimiz her platformda bu
darbeyi şiddetle kınadılar. Darbeyi kınarken de ilkesel
davrandık, yapmış olduğumuz konuşmalarda şunun
altını çizdik; dedik ki: Biz Türkiye olarak darbelerden çok
çekmiş bir milletiz. Darbelerin acısını görmüş ve her
bir darbenin Türkiyeyi on sene, yirmi sene geriye götürdüğünü
yaşayarak öğrenmiş bir milletiz. Bundan dolayı, ilkesel
olarak darbelere karşı çıktık ve kendimiz için istemediğimiz
bir şeyi Mısırlı kardeşlerimiz için de istememiz söz
konusu değil. Ondan dolayı o gün o onurlu duruşu sergiledik ve
bugüne kadar da bu tavrımızı devam ettirdik. Fakat, o gün sessiz
kalan medeni dünyadan destek alan, cesaret alan darbeciler maalesef geri
adım atacakları yerde sürekli ileri adım attılar ve Rabia
ve El Nahda meydanlarında binlerce insanı dünyanın gözü önünde
katlettiler. O zaman da yine kimsenin sesi çıkmadı. Yine en gür ses,
en gür seda bizden çıktı, Türkiyeden çıktı, AK PARTİ
Hükûmetinden çıktı, Sayın Başbakanımızdan
çıktı.
FARUK BAL (Konya) Ne çıktı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, maalesef darbeciler sadece öldürmekle
yetinmediler, ardından tutuklamalara başladılar. Darbeye maruz
kalan Hürriyet ve Adalet Partisi ve Müslüman Kardeşler
teşkilatının mensupları sorgusuz sualsiz tutuklandılar
ve zindanlara atıldılar. Başta devrik Cumhurbaşkanı
olmak üzere üst düzey yöneticilerin hepsi zindanlara atıldı ve
göstermelik mahkemelerle, özellikle de yarım saat içerisinde otomatiğe
bağlanmış olarak 529 idamın çıkmış olduğu
o yargılamayı yine bütün dünya seyretti ama maalesef yine bütün dünya
bu idam kararlarına da sessiz kaldı. Yine o zaman da idam
kararlarını eleştiren yegâne ses Türkiyeden çıktı,
bizden çıktı.
FARUK BAL (Konya) Uygur Türklerine çıkmadı
ama!
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - İşte, Sayın Başbakanımız 24 Mart 2014
tarihinde Keçiörende yapmış olduğu mitingde Batı
dünyasına şöyle seslenmişti: Bak, 529 idam kararı. Ey
Batı, neredesin, sesin niye çıkmıyor? Hani Avrupa
Birliğinde idam kalkmıştı, niye sesin çıkmıyor?
529 idam! Kimi öldürdü bunlar, silahlı mı yakaladın
bunları? Diyorum ki: Zalimler için yaşasın cehennem!
şeklinde Sayın Başbakanımızın eleştirileri olmuştu.
Değerli arkadaşlar
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) İyi de Myanmarda da
Müslümanlar öldürülüyor, onları hiç söylemiyorsunuz. Doğu
Türkistandakiler
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) Onlara da her zaman sesimizi yükselttik, oraya da Sayın
Başbakanımızın eşi hanımefendiler gitti
Dışişleri Bakanımızla. Her yere ilgi duyuyoruz
arkadaşlar.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Beş dakikadır
fuzuli konuşuyorsunuz
Sayın Bakan. Doğu Türkistandan da bahsedin biraz.
FARUK BAL (Konya) Kerkükteki Türkmenlere, Suriyedeki
Türkmenlere sesiniz çıkmıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) Yani, şimdi arkadaşlar, biz dünyanın neresinde bir
zulüm varsa, neresinde bir haksızlık varsa her yere sesimizi
çıkarıyoruz.
FARUK BAL (Konya) Türkmen oldu mu çıkmıyor
sesiniz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Uygurlarla da ilgileniyoruz, Myanmarla da ilgileniyoruz,
Kırımla da ilgilendik, Türk dünyasıyla da ilgileniyoruz.
FARUK BAL (Konya) Uygurun Rabiasına niye
çıkmadı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Bu dönemde, bizim dönemimizde Türk Konseyini kim...
FARUK BAL (Konya) Rabia Kadir niye Türkiyeye
gelemiyor?
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Rabia Kadirin Türkiyeye
girmesine müsaade etmiyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) Anlamıyorum Sayın Vekilim, duyamadım sesinizi ama.
FARUK BAL (Konya) Anlayamazsın tabii, biraz Türkçe
bakmak lazım dünyaya.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakınız, Mısırda
bütün dünyanın gözü önünde televizyonlarda canlı yayında
katliamlar yaşandı. Bu katliamlara yegâne ses çıkaran biziz. O
zaman sizler bizi eleştirdiniz, Sayın Kılıçdaroğlunun
hatta meydanlarda şu ifadeleri oldu, dedi ki
FARUK BAL (Konya) Biz eleştiriyoruz çünkü
Kerkükteki Türkmene, Suriyedeki Türkmene, Uygur Türküne sesiniz çıkmıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) Rabia işaretini yaptınız. diye bizi meydanlarda
eleştirdiler.
FARUK BAL (Konya) Uygur Türkünün de Rabiası var,
buna sesiniz çıkmıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) - Hatta Mısırda bir genç kız öldü diye
ağlıyor. diye Sayın Başbakanımızı
eleştirdiler. Dolayısıyla, biz zulüm neredeyse oraya her zaman
sesimizi yükselttik, bundan sonra da yükseltmeye devam edeceğiz.
FARUK BAL (Konya) Kırımdaki Türklere niye
çıkmıyor sesiniz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Devamla) Bu idamları da onaylamıyoruz. Bu idamlara karşı
da mücadelemizi sürdüreceğiz arkadaşlar.
Güzel bir gelişme olarak Mısır-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanımız ve Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Mahir Ünal bir çalışma
başlattı, grup başkan vekilleriyle de görüşüyorlar. Bu
konuda, Mısırdaki idam kararlarını eleştiren,
kınayan bir ortak deklarasyon için çaba başlattılar. Umarım,
inşallah bu çaba sonuçlanır ve bu konuda ortak bir deklarasyon
yayınlanır. Bu da şu anlama gelecektir: Geçmişte
darbelerden çok çekmiş, birkaç kez darbeye maruz kalmış, darbe
dolayısıyla kapısına kilit vurulmuş Parlamentonun
sesinin gür çıkması, ortak bir sesle bütün dünyaya seslenmesi ve bu
haksız idam kararlarını kınaması, doğrusu,
Parlamentomuz için, Türkiye Cumhuriyeti için, demokrasimiz için bir onur
kaynağı, bir şeref kaynağı, bir gurur
kaynağı olacaktır diyorum. Bu çabanın başarıyla
sonuçlanmasını temenni ediyor, yüce Meclisinizi, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Başbakan Yardımcısı Genel
Başkanımıza yönelik bir sataşmada bulunmuştur Rabia
işareti yaptı. diyerek.
BAŞKAN Evet, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Aytuğ Atıcı konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Atıcı.
Sayın Bal, önce onlar talepte bulundular.
Buyurunuz.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşlerin gündem dışı konuşmaya cevabı
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, olayları saptırma
konusunda üstünüze kimsenin olmadığını bir kere daha
gösterdiniz. Sayın Genel Başkanımız Başbakanın
Mısırda ölen bir kız için ağladığını
eleştirmemiştir. İnsani duygusu olan herkes, her yerde
şiddete maruz kalanlar için ağlayabilir. Genel
Başkanımızın eleştirisi şudur Sayın Bakan:
Demiştir ki Genel Başkanımız: Mısırda ölen bir
kıza ağlıyorsun, Türkiyede Gezi olaylarında ölenler için
rahmet bile dilemiyorsun. Konu budur. (CHP sıralarından
alkışlar) Konuyu lütfen saptırmayınız.
Mısırda olan olaylarda acaba Hükûmetinizin
etkisi var mıdır, yok mudur? Suriyede yaşanan şiddet
olaylarında Hükûmetinizin etkisi var mıdır, yok mudur?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Gezide sizin etkiniz
var mı?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Bu kadar şiddeti
körüklemenin bir âlemi var mıdır, yok mudur?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Geziyi körüklediniz
mi, körüklemediniz mi?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Çıkıp burada
bunları konuşacaksınız.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Gezideki etkiniz ne?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Her yere şiddeti
engellemeye gidiyoruz. diyorsunuz.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Gezide ne
yaptınız, onu söyle.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Mısırda idam kararı verilen
insanlar için kılınızı kıpırdatıyor musunuz,
kıpırdatmıyor musunuz? Çıkın, bunları buradan
söyleyin.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sen ne
yapıyorsun, onu söyle.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Mısırda
ölenlerin, Suriyede ölenlerin kanında sizin de parmağınız
var. Genel Başkanımız size bunları söyledi ama sizin
bunları anlamanız, idrak etmeniz mümkün değil. Siz, dünyaya bir
bakıştan bakıyorsunuz, maalesef vicdanınız da
bitmiş, maalesef algınız da bitmiş.
SONER AKSOY (Kütahya) Aynaya bak!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - O yüzden, lütfen, olayları ve sözlerimizi
sapıttırmayın. Lütfen, olayları olduğu gibi
anlatın ve onun üzerinden yorum yapın.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Konuşana bak!
İSMAİL AYDIN (Bursa) Diktatörü ziyarete giden
kimdi?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Gezide ölenler için rahmet dilemedikçe hiç
kimse sizi affetmeyecek. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sen kendin ne
yapacağını söyle! Gezide ne yaptınız siz, onu söyle!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Canikli, Sayın Bal önce
istemişti.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Oradan, işkembeden
konuşma!
BAŞKAN Sayın Atıcı, lütfen
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) İşkembe
sende var! Terbiyesizlik etme! Utanmaz herif!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Adam gibi gel burada
konuş!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sen kimsin lan!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Utanmaz sensin, terbiyesiz de
sensin; hepsini de sana iade ediyorum.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) Utanmaz, rezil! Geç yerine!
BAŞKAN Sayın Atıcı, lütfen
Sayın milletvekili, lütfen
Sayın Korkmaz,
lütfen
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sen geç yerine!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Geç yerine! Hakaret
etme oradan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sahte kabadayı!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Erkeksen gel!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Ben erkeğim!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gel!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen gel buraya.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Otur ya, yeterince
gergin Meclis zaten.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gelsene!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Ne zaman istersen!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gelsene!
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Tamam, ben böyle
çıkıyorum, sen böyle gel!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İbrahim Ağabey
yapma! Hocam, yapma!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gelsene! Terbiyesiz adam!
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan,
ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bal söz istedi.
Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, Sayın
Başbakan Yardımcısı konuşurken 529 idamı bizden
başka kimse dile getirmedi. diyerek muhalefet partisi olarak Milliyetçi
Hareket Partisine karşın sözler ifade etmiştir. Diğer
taraftan da, Rabia işaretini eleştirmemizden dolayı Milliyetçi
Hareket Partisine sataşmıştır.
BAŞKAN Şimdi,
önce rica edeyim, sakin bir şekilde birbirimizi dinlersek
Buyurun.
2.- Konya Milletvekili Faruk Balın,
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşlerin gündem
dışı konuşmaya cevabı sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya)
Değerli milletvekilleri, Rabialar çift: Biri Mısırdaki Arap
Rabiası, diğeri Doğu Türkistanın Rabia Kadiri. Doğu
Türkistan Türklüğünün bayan lideri, şimdi Çinin zulmünden Amerika
Birleşik Devletlerine kaçmış durumdadır. Avrupanın
her devletine Rabia Kadir gidebilir ama Türkiye'ye gidemez. Niçin? Rabiaya
gözyaşı dökenler bunu burada bir anlatsın.
Evet, 529 kişinin
idam edilmesi adaletsiz ve haksız bir durumdur, bunu, insan olan herkes
kınar ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de kınıyoruz. Ama
sadece Mısırda olduğu için, sadece Arap olduğu için bu
olayın üzerine gidip de Iraktaki Türkmen kanı oluk oluk akarken
gözünden bir damla yaş dökülmeyenler, Suriyede oluk oluk Türkmen
kanı akıtılırken gözünden bir damla gözyaşı dökmeyenler,
Karabağda Ermeniler Azeri toprağını işgal
etmişken Ermenilere açılım yapanlar, onlarla dostluk maçı
yapanlar niçin dökülen Türk kanına, zulmüne karşı bir damla
gözyaşı dökmez?
Evet, buna
itirazımız vardır, buna itirazımız vardır ve
Adalet ve Kalkınma Partisi dünyaya Türk ve İslam gözüyle bakamamaktadır,
tek gözle bakmaktadır, sorun da buradadır. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN - Şimdi, önce Sayın Canikli
Sıraya aldık, ilk önce ayağa kalkan Sayın Canikli.
Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, Suriyede akan kandan sorumlusunuz.
şeklinde bir ifade kullanıldı.
FARUK BAL (Konya) 2 bin tır.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Gerçekten en
hafif ifadeyle, normal bir insanın kullanamayacağı bir ifadedir.
NURETTİN DEMİR (Muğla) 2 bin tane
tır nereye gitti Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
benzer bir suçlamayı, benzer suçlamaları, benzer iddiaları
yapmak için bizim birçok nedenimiz, gerekçemiz var elimizde, somut. Bu ifade
çok ağır bir ifadedir. Bu ifade söylendiği için söylememiz
gerekiyor, Suriyede kim kimi öldürüyor? Suriyede katleden kim? Suriyede
katliamı yapan Esed, yönetim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) El Kaide yok mu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Elbette El
Kaide de var ama esas orada katliamı yapan, kendi insanlarını
uçakla, tankla bombalayan kim Allah aşkına?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) El Kaide değil mi
Irak İslam devleti, Şam devletini kuran?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Esedi niye
bu kadar savunuyorsunuz? Esede bu dostluğunuz nereden geliyor?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır, Esadı savunmuyoruz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) El Kaide yok mu?
OKTAY VURAL (İzmir) El Kaideyi savunmayın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) El Kaide
elbette yapıyor ama esas orada yüz binlerce insanı katleden kim?
Hangi uçaklar, bu uçaklar kimin, bu uçaklar kime ait? Bu uçaklar kime ait, bu
tanklar kime ait, kimyasal silahları kim kullanıyor? Esed
kullanıyor. Katliamı yapan Esed. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) 2 bin tırı
nereye gönderdin?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Evet, Esed,
niye karşı çıkıyorsunuz, yanlış mı
söylüyorum? Katliamı Esed yapmıyor mu?
OKTAY VURAL (İzmir) El Kaideyi savunmayın.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) El Kaide yapmıyor
mu?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) El Kaide de
yapıyor ama esas itibarıyla burada yüz binlerce insan
Çünkü silah
onda, güç onda, asker onda, uçak onda, tank onda, top onda; katliamı yapan
o.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sarin gazı da sende.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Dolayısıyla, esas bu kandan, Suriyede akan kandan sorumlu olan
Esede destek verenlerdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kim veriyorsa, Esede kim destek veriyorsa oradaki katliamdan,
oradaki akan kandan sorumlu olan onlardır. Bunun altının
çizilmesi gerekiyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) El Kaide filan sorumlu
değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın,
biz Türkmenlere Kuzey Irakta gereken her türlü desteği
sağlıyoruz. Bunu en iyi Sayın Şandır biliyor.
Sayın Şandır çıksın konuşsun, Suriyedeki
Türkmenlere yapılan desteği, birilerinin özellikle oraya giden...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
yardım
tırlarını durdurmak için çalışmalarına
rağmen
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) 2 bin tane tır
göndermişsiniz, kim durdurdu ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Hükûmetimiz,
AK PARTİ iktidarı buralara destek vermek için her türlü
çalışmayı yapıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama El Nusra, El Kaideye
verdiğiniz destekler ne?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kaplan, sizi dinleyeyim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım, 529 idamla ilgili Sayın Bakanın
açıklaması yerinde değildir.
BAŞKAN Buyurun ama yani siz de ne olur kavga
çıkmasına müsaade etmeyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yok, yok.
BAŞKAN - Buyurun.
4.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşlerin gündem dışı konuşmaya cevabı
sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım, Meclisin çok gergin olduğunun farkındayım.
Sadece, Sayın Bakanın açıklamalarını dinlerken
doğrusu şaşırdım. Demin, sabahtan beri, 4 parti grup
başkan vekiliyle beraber Mısırdaki 529 idama karşı bu
acıları 60lı yıllarda yaşamış bir ülke
olarak, Türkiye bunları, darbeleri, diktatörlükleri görmüş bir ülke
olarak ortak bir metin hazırlıyoruz, inşallah birazdan da
okuruz. Yani, Sayın Bakanın bunu da kendi uhdesine çekerek sanki
diğer parti grupları bu konuda bir çalışma
yapmıyormuş, sadece kendileri her şeyi yapıyormuş gibi
bir izlenim vermesini doğrusu yakıştıramadım. 4 parti
grubu ilk defa bir uzlaşma sağlayacak, bu tarihîdir, bu
anlamlıdır, buna değer vermek lazım. Dün Mecliste grup
toplantılarımız vardı, biz buna dikkat çektik ve 529 idama
karşı, Türkiyede ve dünyada idama karşı duruşu net
olan bir partiyiz, Barış ve Demokrasi Partisi, Halkların
Demokratik Partisi birlikte. Yine, darbe ve diktatörlükler konusunda da çok net
duruşu olan bir partiyiz. Nerede darbe, diktatörlük varsa bu
olağanüstü rejimlere karşı Mısırda da, başka
ülkelerde de, Suriyede de bunun karşısındayız. Tabii ki
Suriyenin El Kaidesi, El Nusrası, IŞİDidi de vardır,
bunun finansman desteği, silah desteği, korunması da
vardır. Bu Meclis bunu tartışamamıştır, buna biz
yanarız.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Evet.
HASİP KAPLAN (Devamla) Eğer bunu
tartışabilsek
Eğer açık yapamıyorsanız gelin
gizli oturumda konuşalım.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) 1.000
tır nereye gitti?
HASİP KAPLAN (Devamla) El Kaide hem Türkiyeden
yardım görecek hem Niğdede askeri, polisi vuracak. Ondan sonra
nasıl olacak bunu konuşalım, gelin konuşalım,
cesaretle konuşalım diyorum. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Nasıl girdiler
Türkiyeye, hangi pasaportla?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Libyadan
kim geldi?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Çeçenistandan kim
geldi, kim getirildi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Canikli konuşmasında bizi de kastederek Esada destek
verdiniz. dedi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim destek
veriyorsa. dedim ben.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet,
bir dakika
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Aslanoğlu, Kim destek veriyorsa. dedim, niye üsteliyorsunuz ki ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Dediniz, dediniz Sayın Canikli.
BAŞKAN Şimdi diyor ama bakın, bir
saniye
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır efendim, Siz. dedi.
BAŞKAN Tamam canım, bir dakika
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ben Kim
destek veriyorsa. dedim Sayın Aslanoğlu, yapmayın ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Siz.
dedi efendim, Siz. dedi, göstererek.
BAŞKAN Bir şey demiyorum, bir saniye
Rica
edeyim
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki
efendim.
BAŞKAN Yani, usuletle halledeceğiz. İki
dakika sizden kıymetli mi? Vereceğiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki
efendim, teşekkür ederim.
BAŞKAN Ama söylediğim şey şu:
Şimdi, Sayın Canikli Kim veriyorsa dedim. diyor. Hani bunun
önemli olduğunu düşünüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Siz
veriyorsunuz
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, size söz
vereceğim ama diyorum ki belki yumuşamaya katkısı olur
diye, Sayın Canikli diyor ki: Ben sizi kastetmedim, kim destek
veriyorsa
Nokta. Şimdi ben
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki
efendim. Biz de yumuşak konuşuruz.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman CHP destek vermiyor mu
dediniz?
BAŞKAN Yani, bunun önemli olduğunu
düşündüğüm için.
Buyurunuz.
5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli üyeler; Sayın Canikli, Esed sizin
dostunuzken biz Esedi tanımazdık, o sizin dostunuzdu. Bir. (CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sonradan
mı dostunuz oldu?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bizim hiç
dostumuz olmadı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) İki:
Eğer Esed katilse Allah onun da canını alsın. Hiçbir zaman
biz insan öldüren kimseye destek olmayız. Ancak, eğer o ülkede
ülkenin bölünmez bütünlüğüne siz taraf oluyorsanız bunu yaratan da
sizsiniz. (CHP sıralarından alkışlar) El Kaideye kim
destek oldu? Büyükelçi Reyhanlı katliamını kimin
yaptığını söylerken buna ne diyorsunuz Sayın Canikli?
Türkiye Cumhuriyetinin Büyükelçisi Reyhanlı katliamını
yapanın kim olduğunu açıkladı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim
açıkladı? (CHP sıralarından Büyükelçi açıkladı.
sesleri)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Büyükelçi
açıkladı.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Yani Büyükelçinin
söylediği kesin hüküm mü?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kimin büyükelçisi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Büyükelçi.
Haa
Türkiye Büyükelçisi.
Yardım ettiğiniz El Kaide Türkiyede insan
öldürürken acaba El Kaide, sen katil misin? dediniz mi? (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İftira atıyorsun!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Bir dakikalık, 60ncı maddeye göre pek
kısa söz taleplerini yerine getireceğim.
Sayın Çam
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Musa Çamın,
Sağlık Bakanlığı acil servislerinde katkı
payı alınması uygulamasının
başlatılmasına ilişkin açıklaması
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sağlık Bakanlığı acil
servislerde yoğunluğu kırmızı, sarı, yeşil
alan uygulaması başlattı. Yeşil alan ilan edilen yerlerde 5
TL, özel hastanelerde 15 TL katkı payı vatandaşa yüklenecek. Bu
kırmızı, yeşil, sarı alan 2005 yılından beri
uygulanıyordu. Özellikle AKP iktidarı on iki yıllık
iktidarında sağlıkta devrim yaptıklarını, büyük
reformlar gerçekleştirdiklerini söylüyorlardı ama on iki yılın
sonunda sağlıkta çıkmaz bir sokağa gelindiğini ve
katkı paylarıyla vatandaşın çok zor ve
sıkıntılı bir süreç yaşayacağını
açık ve net bir şekilde görüyoruz. Bunun önemli nedenlerinden bir
tanesi de polikliniklerdeki hizmet yeteri kadar
karşılanmadığı için vatandaş ister istemez acil
servislere yığılma yapmaktadır. Acil servislerde
kırmızı, sarı, yeşil alan ilan edilmesi
sağlıkta çözüm değildir. Bu, Dünya Bankasının ve
IMFnin dayatmış olduğu sağlıkta dönüşüm
politikalarının iflasıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
2.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Hükûmet tarafından, Amerikalı gazeteci
Seymour Hershin Suriyede kullanılan sarin gazıyla ilgili
iddialarına ilişkin bilgi verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Seymour Hersh,
Pulitzer ödüllü, Amerikalı bir gazeteci. Üç ay içinde her biri 10 sayfa
olan 2 makale yazdı. Her ikisinin de konusu sarin gazı. Bu
makalelerde bu öldürücü kimyasal gazın Suriyede nasıl ve kimler
tarafından kullanıldığı ve Türkiyenin rolü
irdelenmektedir. Bu konu basit bir hükûmet konusu değildir, bu konu ulusal
ve bizi asırlarca etkileyebilecek önemli bir konudur. Saygın ve
güvenilir bir araştırmacı gazeteci olan Seymour Hershin iddiaları
ise ürkütücüdür. Konu derhâl araştırılmalı, yüce Meclise
Hükûmet tarafından derhâl doyurucu bilgi verilmelidir. Vallahi biz
yapmadık, kedi yapmıştır. zihniyetinden vazgeçilmeli,
devlet geleneğimize yakışır bir araştırma
yapılmalı ve halkımıza doğru bilgiler verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demir
3.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin,
Mısırdaki 529 idam cezasını kınadığına
ilişkin açıklaması
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir hekim olarak tüm dünyada idama hep karşı
oldum, karşı çıkmaya da devam edeceğim. Mısırda
529 idam cezasını kınıyorum ve karşısında
olduğumu bir kez daha belirtmek istiyorum. Sadece idam cezalarına
değil, insanların katledilmesine de karşıyım yani aile
içi şiddetiyle, sokakta ya da Gezi olaylarında
insanlarımızın yok edilmesi, sakat
bırakılmasının da mutlaka kınanması
gerektiği inancındayım.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Ağbaba
4.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyadaki kayısı üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Malatyada yıllardan beri bir problem
yaşanıyor kayısı ve tarımla ilgili. Geçen yıl da
kayısıda yaşanan problemler nedeniyle çiftçilerin borçları,
o yılın borçları ertelendi. Bu yıl da böyle bir şey
düşünülüyor. Malatyalı, maalesef yıllardan beri ürünlerinin para
etmemesi nedeniyle artık borçlarını ödeyecek durumda değil.
Herkes, birçok insan komşusundan, eşinden dostundan borç alarak
geçiniyor. Birçok Malatyalı çiftçinin devletle tek ilişkisi icra
kâğıtları. Bu nedenle, eğer böyle bir şey
düşünülüyorsa, erteleme gibi, hiç yapmasınlar, zahmet etmesinler.
Yapacaklarsa, çiftçiye iyilik düşünüyorlarsa Malatyalı çiftçilerin
borçlarını bir sefere mahsus silsinler. Çünkü buna imkân da var
görüldüğü gibi, olanak da var. Bir müddet kendi ellerini tutabilirlerse,
ellerini tutup bu gelen paraları Malatyalı çiftçiye aktarırlarsa
Malatyalının sorunu çözülmüş olur, kökten çözülmüş olur. Bu
konuyu da yüce Meclisin dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, İstanbulda görev şehidi olan polis memuru Kamil
Topalın ailesine başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
İstanbulda görev yapan Kahramanmaraş Ekinözü
ilçe nüfusuna kayıtlı polis memurumuz Kamil Topal görev şehidi
olmuştur. Buradan ailesine, tüm polis camiamıza ve
Kahramanmaraşımıza başsağlığı
diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Eyidoğan
6.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğanın, rant artışının vergilendirilmesiyle
ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kalkınma Bakanı Sayın Yılmaz kentsel rantın kamuyla
paylaşılması konusu üzerinde
çalıştıklarını söyledi.
Ayrıntısını bilmediğimiz ve bir tür yeni vergiye
dönüşecek uygulamanın kime faydası olacak bilmek istiyoruz. Plan
yerine imar, rant düzenlemeleri yapılan kentlerimizde Hükûmet eğer
Bugüne kadar imar rantlarından pay alamadım. diyorsa inandırıcı
olamaz. Kamu arazilerini, hazine arazilerini, yeşil alanları,
ormanları talan edenlerin elde ettiği rantlar nereye gitti? Kutulara
ve ev kasalarına giren milyarlar nereden geldi? Bazı vakıflara
aktarılan hazine arazilerinin, sit alanlarının
rantının önce hesabını vermek gerekir. Vatandaş zaten
sürekli artan emlak vergisi, alım satım vergisi, kira vergisi
veriyor, her yıl zaten bu vergiler artıyor. Vatandaş vergiden
bıktı. Rant artışını vergilendirerek kamuyla
paylaşalım. derken Sayın
Bakan kamuyla gerçek halkı mı kastediyor acaba?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Demiröz
7.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün,
kapatılan il özel idareleri çalışanlarının durumuna
ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
30 Mart 2014 seçimleriyle beraber 6360 sayılı
Büyükşehir Yasasının 1inci maddesi gereğince il özel
idareleri kapatıldı -orada çalışmaktan onur duyduğumu
belirterek- burada çalışan teknik elemanların büyükşehir,
BUSKİ ve yatırım izleme koordinasyon birliğine
dağıtımı yapılmaktadır. Ancak, bu konuda,
tarımsal sulamada uzman, göletlerde uzman, içme sularında uzman olan
arkadaşlarımız var. Bu büyükşehire, BUSKİye ve
yatırım izlemeye hangi kıstaslar alınarak
dağıtım yapıldığını öğrenmek
istiyorum. Yoksa il başkanı, ilçe başkanı kartlar
göndererek bu arkadaşlar dağıtım mı
yapılıyor? Onun da bilgisini edinmek istiyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Doğru
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Kanser Haftasına ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Kanser Haftası münasebetiyle söz istedim.
Ülkemizde her geçen gün kanser vakaları
artmaktadır; özellikle, akciğer ve sindirim sistemi kanserlerinin
artmakta olduğu görülmektedir. Bundan dolayı da kanserle ilgili
ulusal bir program uygulanmalı, çalışmalar vakit kaybetmeden
başlamalıdır. Özellikle, halkın yediği gıdalardan
soluduğu havaya kadar her şey masa üzerine
yatırılmalı, gerekli önlemler de alınmalıdır.
Başta hazır gıdalar, suni tatlandırıcılar,
hormonlu gıdalar, çeşitli suni yemlerle beslenen hayvanlardan alınan
gıdaların, ürünlerin kısa, orta ve uzun vadede insan vücuduna
neler yaptığı mutlaka araştırılmalı; bununla
ilgili de Sağlık Bakanlığı, Tarım
Bakanlığı üzerine düşen görevleri yapmalıdır.
Başlangıçta her şey koruyucu hekimlik
bazında alınmalı, tedavi sonra gelmelidir çünkü tedavi,
özellikle kanser tedavisi çok büyük masraflar gerektirmektedir. Bundan
dolayı da başlangıçta koruyucu hekimlik olarak geçilirse tahmin
ediyorum ki bir çok insanımızı kurtarmış oluruz diyor
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öğüt
9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, kapatılan il özel idarelerinde çalışan
taşeron işçilerinin sorunlarına ve üçüncü boğaz köprüsü
inşaatında hayatını kaybeden taşeron işçilerine
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sağ
olun, teşekkür ederim Başkanım.
30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerle
birlikte Büyükşehir Yasası gereği tüzel kişilikleri
kaldırılan il özel idarelerinde çalışan taşeron
işçiler işsiz kalmıştır. Seçim öncesi bu konuyu dile
getirmeme ve çalışanların beklenti içinde olduğunu
söylememe rağmen, Hükûmetin taşeron işçilere bakış
açısı bir kez daha ortaya çıkmış, bu durumdaki
personelle ilgili yasal düzenleme yapılmamıştır.
İstanbul İl Genel Meclisinde 64 şoför, 120
temizlik görevlisi ve 56 güvenlik görevlisinin hizmet sözleşmesi sona
ermiştir. Aynı sıkıntı diğer illerde de
mevcuttur. İzmirde bu durumdaki çalışanların durumu
kamuoyuna yansımıştır. Valilik makamları ellerinden
bir şey gelmediğini söylemektedir.
İl genel meclislerinden çıkarılan toplam
işçi sayısı kaçtır? Bunca mağduriyete ve uyarıya
rağmen hâlâ bir şey yapılması düşünülmemekte midir?
Kamuoyu bir an önce bir açıklama beklemektedir.
Üçüncü köprü inşaatında çalışan
taşeron işçilerinden 2 kişi kaza sonucu ölmüştür, onlara
rahmet diliyorum ve güvenlik önlemlerinin tekrar gözden geçirilmesini
diliyorum. Üçüncü köprü katliam yolu olmamalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
10.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, Malatyadaki kayısı üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, iki dönem Malatya milletvekilliği
yaptım, Malatyalıyım. Sayın Ağbabanın da dile
getirdiği
Ekmeğimiz yok oldu, yaklaşık 60 bin aile
perişan oldu, ruh ve beden sağlığımız bozuldu.
Bunun uygulaması var Baktık., Bakacağız. yok. Hükûmet
daha önce, zannediyorum ki 2008 yılında tüm zararları
karşıladı. Baktık., Bakacağız. değil;
Hükûmet, ekmeği yok olan insanlara, sağlık durumu bozulan, beden
ve ruh sağlığı bozulan insanlara çözüm bulmak için,
öncelikle kayısı zararının karşılanması için
acilen tedbir almalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı başkanlığında siyasi parti grup
başkan vekilleriyle 11/3/2014 tarihinde yapılan toplantıda
alınan karar uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Meral Akşenerin 13-14 Mart 2014 tarihlerinde İtalya Temsilciler
Meclisi tarafından Romada düzenlenen Avrupa Neyi Temsil Ediyor? Büyüme,
İstihdam ve Haklar: AB Bu Hedefi Başarabilecek mi? konulu
parlamenter konferansına katılmasına ilişkin tezkeresi
(3/1451)
08/04/2014
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Sayın Meral Akşenerin 13-14 Mart 2014 tarihlerinde
İtalya Temsilciler Meclisi tarafından Romada düzenlenen Avrupa Neyi
Temsil Ediyor? Büyüme, İstihdam ve Haklar: AB Bu Hedefi Başarabilecek
mi? konulu parlamenter konferansa katılımına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
başkanlığında siyasi parti grup başkan vekilleri ile
yapılan toplantıda alınan 11 Mart 2014 tarihli karar, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 11inci maddesi
gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve 19
milletvekilinin, Yozgat ilinin göç sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/895)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yozgat
ilinin göç sorunlarının araştırılarak yapılacak
yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti
amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz
1) Sadir Durmaz (Yozgat)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Muharrem Varlı (Adana)
4)
Celal Adan (İstanbul)
5)
Sinan Oğan (Iğdır)
6)
Necati Özensoy (Bursa)
7)
Mehmet Günal (Antalya)
8)
Alim Işık (Kütahya)
9)
Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
10)
S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
11)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
12)
Ali Halaman (Adana)
13)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
14)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
16)
Özcan Yeniçeri (Ankara)
17)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
18)
Emin Çınar (Kastamonu)
19)
Ali Öz (Mersin)
20)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
Gerekçe:
Anadolu'nun
merkezinde bulunan Yozgat, tarımsal potansiyeli yüksek olan bir ilimizdir.
Halkımızın büyük çoğunluğu tarımla
uğraşmakta, geçimlerini tarımdan elde etmektedirler.
İlimizde turizm, en geri kalmış sektörlerdendir. Yozgat'ta
istihdama katkı yapacak bir kamu yatırımı
olmadığı gibi, mevcut fabrikalar da birer birer
kapanmıştır.
Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Yozgat, ülkemizde en fazla
göç veren ikinci ildir. Bugüne kadar göç hızını
yavaşlatıcı önlemler alınmamıştır.
Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2011 sayım sonuçları da
göstermiştir ki ilimiz nüfusu azalmaya devam etmektedir. Bir türlü
durdurulamayan bu göç başka bir tehlikeyi de beraberinde getirmektedir.
Göç eden nüfusun büyük bir bölümünün özellikle
kırsal bölgelerde yaşayan 40 yaş ve altını
kapsaması ilimizde tarımsal üretimi olumsuz etkilemektedir.
Köylerde yaşayan genç nüfusun iş bulabilmek
için kente göçmesi, köyde sadece yaşlılar ve çocukların
kalması göçü önleyici çalışmaların kırsal
ağırlıklı olarak çok ivedilikle başlatılması
gerektiğini ortaya koymaktadır.
Üretken ve genç nüfusun il dışına gitmesi
turizm sektörünü de olumsuz etkilemektedir. Yozgatta göçün önlenememesi turizm
sektörünün yanında tüm sektörlerde de sıkıntıların
artacağına yönelik öngörüleri kuvvetlendirmektedir.
Yozgat ilimizin en önemli sorunu işsizliktir.
İlimizde yaşanan yoğun göçün en büyük nedeni olan istihdam ve
işsizlik sorunu giderek derinleşmektedir. Bunun çözümü de yeni
kurulacak fabrikalar, işletmeler, atölyeler yani yeni iş
alanlarıyla mümkün olabilecektir.
Yozgat yıllarca Kayseri ve Sivas illeriyle aynı
kategoride yer alarak teşvik yatırımlarından hak
ettiği payı alamamıştır. Yeni teşvik sistemiyle
bundan vazgeçilmişse de Yozgatın yer aldığı kategori
boşa geçen yılları telafi etmeye yetmeyecektir.
Açıklanan bu nedenlerle sorunların yerinde
tespit edilerek konunun aydınlığa kavuşturulması ve
gereken önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis
araştırması açılması gerekmektedir.
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 21 milletvekilinin,
çalışma ortamında yaşanan psikolojik tacizlerin çalışanlar
üzerindeki etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/896)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çalışma ortamlarında yaşanan
psikolojik tacizlerin çalışanların üzerinde
yarattığı etkilerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
22/5/2012
1) Alim Işık (Kütahya)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Enver Erdem (Elâzığ)
4) Sinan Oğan (Iğdır)
5) Celal Adan (İstanbul)
6) Mustafa Kalaycı
(Konya)
7) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
8) Emin Çınar (Kastamonu)
9) Bülent Belen (Tekirdağ)
10) Atila Kaya (İstanbul)
11) Ali Öz (Mersin)
12) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
13) Ali Halaman (Adana)
14) Mesut Dedeoğlu
(Kahramanmaraş)
15) Muharrem Varlı (Adana)
16) Yusuf Halaçoğlu
(Kayseri)
17) Özcan Yeniçeri (Ankara)
18) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
19) Necati Özensoy (Bursa)
20) Seyfettin Yılmaz (Adana)
21) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
22) Faruk Bal (Konya)
Gerekçe:
Bilindiği gibi son yıllarda bütün dünyada insan
hakları konusundaki hassasiyetlerin artması nedeniyle birçok alanda
yeni hukuki düzenlemelere gidilmiştir. Çalışanların
kişilik haklarının korunarak onurlu ve saygın biçimde
görevlerini yerine getirmelerinin sağlanması insan olmanın
getirdiği doğal ve temel bir haktır. Ancak
çalışanların iş yerlerinde uğradıkları ve
giderek artan psikolojik tacizler nedeniyle mağdur edilmeleri
çağımızın önemli sorunlarından birisi hâline
gelmiştir. İngilizcede mobbing olarak yer alan, ancak Türkçede
psikolojik taciz, bezdiri, işyeri terörü, işyeri sendromu,
manevi taciz, duygusal taciz, duygusal zorbalık vb. gibi kavramlarla
ifade edilen bu sorun, ülkemizde de giderek büyümekte ve sayıları on
binleri bulan mağdurların oluşmasına neden olmaktadır.
Psikolojik tacizin mağdura, iş yerine, mağdurun ailesine ve
nihayet tüm topluma verdiği zararlar dikkate alınarak
mağdurların oluşmasını engelleyecek önlemlerin
alınması, konunun hukuki ve yasal mevzuata kavuşturulması,
ülkemiz insanının iş yerlerinde daha verimli ve huzurlu bir şekilde
çalışmalarını sağlayacaktır.
Çalışma hayatında her zaman var olan
psikolojik tacizler, son dönemde sosyoekonomik ve teknolojik faktörlerin de
etkisiyle hızla artmış ve artmaya da devam etmektedir.
Psikolojik tacizler, iş yerlerinde hedef seçilen mağdurların
çalışma isteğini bitirmekte ve çeşitli ruhsal sorunlara da
yol açmaktadır. Çalışma hayatının olağan ve
sıradan birer sorunu gibi gözüken psikolojik tacizler,
çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlığına
yönelik önemli bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. İş
yerlerindeki çeşitli statüdeki personel arasında meydana gelebilecek
tacizler, çalışanların psikolojik ve bedensel
sağlığına kalıcı zararlar vermektedir.
İnsanlarımızın iş yerlerinde
birbirlerine kaliteli sosyal bağlarla bağlanmaları ülkemizin
kalkınmışlık seviyesini gösterdiği gibi, modern toplum
olmanın da bir gereğidir. Ülkemizde kamu ve özel sektörde milyonlarca
çalışana zoraki olarak yaşatılan psikolojik tacizler
yoğun strese neden olmakta, depresyona, ruhsal, fizyolojik ve fiziksel
hastalıklara, alkol ve uyuşturucu
bağımlılığına yol açmakta, intiharlara ve
cinayetlere de neden olabilmektedir.
Hukuk devletinde keyfî ve kasıtlı olarak
başka insanların bedensel ve ruhsal sağlığına
zarar verecek davranışlara cezai bir yaptırım
uygulanması gerekmektedir. Mevcut mevzuat, çalışanlara
zorbalık yapılmasını önleyemediği gibi zorbalık
olgusu karşısında mağduru daha da mağdur etmektedir.
Kamu ya da özel sektörde makamlarının veya maddi güçlerinin
verdiği üstünlüklerini hedef seçilen çalışanı ezmek,
dışlamak, aşağılamak veya işten çıkartmak
için kullananlar, yürürlükteki mevzuatta genellikle mağdura göre çok daha
güçlü durumdadırlar. Mağdurlar, muhatap oldukları
orantısız güç karşısında genellikle
haklarını arayamamakta ve çaresizlik duyguları ile âdeta
tükenmişlik sendromu yaşamaktadırlar.
Gelişmiş ülkeler, çalışma
ortamlarındaki psikolojik taciz olgusunu âdeta ulusal bir sorun olarak
görmekte, bu amaçla toplumu bilinçlendirme çalışmaları ve yasal
düzenlemeler yapmakta, psikolojik tacize maruz kalanları iş gücü
piyasasına yeniden kazandırmak için bu alanda tedavi
yardımı sağlamakta ve klinikler açmaktadırlar.
Toplumun her kesiminde sıkça görülen psikolojik
taciz olayları okullarda da yaşanmaktadır.
Çocuklarımızın kişilik oluşturma dönemlerine denk
düşen eğitim sürecinde psikolojik tacize maruz kalmaları ruhsal
ve fiziksel sağlıklarını tehdit etmektedir. Okulda
başka çocuklar tarafından yıldırılan çocuklar okuldan
kaçmakta, okula gitmek istememekte ve öğrenme kalitesi düşmektedir.
Ailelerin ve öğretmenlerin şahit oldukları ancak çözümsüz gibi
gördükleri bu tür sorunlar çocuklarımızın ruhsal dengesini
bozabilmektedir.
Yukarıda özetlenen nedenlerle, çalışma
ortamlarında psikolojik tacize uğrayan mağdurların
sorunlarının ve tacizlerin çalışanların üzerinde
yarattığı etkilerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
3.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak ve 33 milletvekilinin, HES
projelerinin ve hidroelektrik potansiyelimizin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/897)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Enerji, ekonominin ve sosyal gelişimin yaşam
kaynağıdır. Enerji kaynaklarına zamanında, kesintisiz,
güvenilir, ödenebilir ve çevre dostu koşullarda erişim ülke güvenliğinin
vazgeçilmez ön koşuludur. Enerjide dışa
bağımlılıksa ekonomide ve dış politikada da
bağımlılığa neden olur, ülke güvenliğine tehdit
oluşturur.
Türkiye, ithal kaynaklara bağlı enerji
politikalarının sonucunda bugün enerjide yüzde 72 oranında
dışa bağımlıdır. Neredeyse tamamen dışa
bağımlı olduğumuz petrol ve doğal gaz ithalatına
2011 yılında 54 milyar dolar ödenmiştir. Mevcut
politikaların ekonomik faturası hızla artmaktadır ve
sürdürülebilir değildir. Buna karşın, ülkemizin zengin yerli ve
yenilenebilir kaynakları büyük oranda atıl bekletilmektedir.
Enerji sektöründe sürdürülen yatırımların
önemli bir bölümündeyse ekosistem hiç dikkate alınmamakta; tarım
arazisi, ormanlar, SİT alanları, balık üreme havzaları
üzerinde plansız ve salt ticari çıkara odaklı uygulamalar
sürdürülmektedir. Baraj ve/veya regülatörler inşa edilmeden önce mutlaka
yapılması gereken havza planlamaları yapılmamakta, çevre
etki değerlendirme raporları gereksiz ilan edilmekte, can suyu miktarları
eksik hesaplanmakta ve bu eksik miktarlar bile
bırakılmamaktadır. Ekosistemi ve halkın
ihtiyaçlarını gözetmeyen bu uygulamalara karşı yoğun
halk tepkileri oluşmaya ve hukuksal düzlemde hak
arayışlarını da içerecek biçimde yaygınlaşmaya
başlamıştır. Buna karşın, iktidar
yanlıştan dönmek yerine hukuksuz uygulamaların yürütmesini
durdurma kararı veren mahkeme heyetlerini baskı altına almakta,
kararları uygulamamaktadır.
Diğer yandan, baraj ve hidroelektrik santral
inşaatlarındaki yetkin kuruluşumuz olan DSİ'nin, önce
kadrolaşmayla yetkinliğinin yıpratılması, ehil
kadroların uzaklaştırılması ve ardından
işlevsizleştirilmesi sonucunda sektörde boşluk ve denetimsizlik
hâkim olmuştur.
Bunlar yetmezmiş gibi, DSİnin kamu adına
yapması gereken su yapılarının denetimi görevinin de özel
şirketlere devredilmesi garabeti yaratılmıştır. Kamu
adına yürütülmesi gereken denetim görevinin plansız ve çevreye
duyarsız projeleri gerçek denetimden kaçırmak amacıyla özel
şirketlere devredilmesi hukuka ve insafa aykırı bir
uygulamadır. Söz konusu yönetmelikler yapımcı firmalara
çalışacakları yetkili denetim firmasını belirleme ve
hizmetlerinin bedelini ödeme hakkı tanımaktadır. Açılan
dava sonucunda bu hukuksuzluğun yürütmesi durdurulmuşsa da ilgili
bakanlık yeniden benzer bir yönetmelik çıkararak yargıyı
arkadan dolanma yolunu seçmiştir. Yeniden açılan davayla yürütme
tekrar iptal edilmiştir. İktidar, insan ve doğa
açısından yaşamsal sakıncalar taşıyan bu
yanlıştan dönmek yerine Danıştayı ve davacı
TMMOBu suçlayarak hedef şaşırtmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Gökdere Köprü Barajı
inşaatında denetimsizlik sonucunda kopan baraj
kapağının akış aşağısında
çalıştırılan 10 emekçimizin yaşamına mal olan bu
sorumsuz sürece TBMMnin müdahalesi yeni faciaların yaşanmaması
için zorunlu hâle gelmiştir. Konunun TBMM tarafından araştırılması,
iktidarın yanlış politikaları sonucunda HESlerin
yapıldığı yörelerdeki halkın temiz, yenilenebilir ve
yerli bir kaynağımız olan ve dışa bağımlılığımızı
azaltacak olan hidroelektrik kaynaklarımızın
kullanımına toptan karşı çıktıkları bir
sürece neden olduğu için de kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Ayrıca, hazırlanan HES projelerinin
çoğunun uzun süreli ve bilimsel veri ölçümlerine
dayandırılmadığı, dolayısıyla ortaya
koydukları kurulu güç miktarlarının güvenilir olmadığı
da bilinmektedir. Böylelikle söz konusu HESlerin abartılmış
kurulu güç değerleri, planlanan arzın yetersiz kalması ve
fiyatları artırma riski yaratmaktadır.
HESlerin fayda-maliyet analizlerinin
yapılması, havza planlaması yapılmasının temini,
tarım ve sit alanlarının korunması, taşkın
risklerinin belirlenmesi, su yapılarının etkin denetimlerinin
yapılması, ÇED raporlarının bilimsel kriterlere ve
ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara
uluslararası anlaşmalara uygunluklarının
araştırılması ve ülkemizin kalkınmasında en
önemli kaynakların başında gelen hidroelektrik potansiyelimizin
en uygun biçimde devreye alınabilmesi için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104
ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Faik Öztrak (Tekirdağ)
2) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
3) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
4) Umut Oran (İstanbul)
5) Hasan Ören (Manisa)
6) Kemal
Değirmendereli (Edirne)
7) Ümit Özgümüş (Adana)
8) Osman Aydın (Aydın)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) Vahap Seçer (Mersin)
11) Musa Çam (İzmir)
12) Erdal Aksünger (İzmir)
13) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
14) Bülent Tezcan (Aydın)
15) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
16) Ali Serindağ (Gaziantep)
17) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Ali İhsan Köktürk
(Zonguldak)
20) Mehmet S.
Kesimoğlu (Kırklareli)
21) Mehmet Şeker (Gaziantep)
22) Namık Havutça (Balıkesir)
23) Refik Eryılmaz (Hatay)
24) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
25) İhsan Özkes (İstanbul)
26) Kadir Gökmen Öğüt
(İstanbul)
27) Rahmi Aşkın
Türeli (İzmir)
28) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
29) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
30) Doğan Şafak (Niğde)
31) Celal Dinçer (İstanbul)
32) İlhan Demiröz (Bursa)
33) Candan Yüceer (Tekirdağ)
34) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat
etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerine de 1 üyelik düşmektedir. Bu komisyona aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 14 Nisan 2014
Pazartesi günü saat 18.00e kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Balıkesir Milletvekili
Sayın Ahmet Edip Uğur, İstanbul Milletvekili Sayın Enver
Yılmaz, Gaziantep Milletvekili Sayın Fatma Şahin,
Kırklareli Milletvekili Sayın Mehmet Siyam Kesimoğlu, Edirne
Milletvekili Sayın Recep Gürkan ve Antalya Milletvekili Sayın
Menderes Mehmet Tevfik Türel 30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahallî
idareler seçiminde belediye başkanı seçilerek mazbatalarını
almışlardır. Sayın milletvekillerinin Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanunun 17nci maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunmuş oldukları yazıları
ayrı ayrı okutuyorum:
A) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğurun, 30/3/2014 tarihinde
yapılan mahallî idareler seçiminde belediye başkanı
seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi
uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek
göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1452)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahallî idareler
genel seçiminde Balıkesir ili Belediye Başkanı seçildim.
Belediye Başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği
ektedir.
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesinde yer
alan Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel
meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs
uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir
diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ
edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını
kullanırlar. hükümleri uyarınca belediye
başkanlığını tercih ederek 07/04/2014 tarihi
itibarıyla belediye başkanlığı görevine
başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.
Ahmet Edip
Uğur
Balıkesir
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, İstanbul Milletvekili Enver
Yılmazın, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler
seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye
başkanlığı görevini tercih ederek göreve
başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1453)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli idareler
genel seçiminde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı seçildim.
Belediye başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği
ektedir.
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesinde yer
alan Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel
meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs
uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir
diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ
edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını
kullanırlar. hükümleri uyarınca belediye
başkanlığını tercih ederek 08/04/2014 tarihi
itibarıyla belediye başkanlığı görevine
başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.
Enver Yılmaz
İstanbul
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Gaziantep Milletvekili Fatma
Şahinin, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde
belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun
17nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı görevini
tercih ederek göreve başladığı tarih itibarıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun
Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1454)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli idareler
genel seçiminde Gaziantep ili Belediye Başkanı seçildim. Belediye
başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği ektedir.
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesinde yer
alan Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel
meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs
uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir
diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ
edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını
kullanırlar. hükümleri uyarınca belediye
başkanlığını tercih ederek 07/04/2014 tarihi
itibarıyla belediye başkanlığı görevine
başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.
Fatma Şahin
Gaziantep
5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
Kesimoğlunun, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde
belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı
görevini tercih ederek göreve başladığı tarih
itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş
bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin
tezkeresi (3/1455)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli idareler
genel seçimlerinde Kırklareli ili Belediye Başkanı seçildim.
Belediye başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği
ektedir.
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesinde yer
alan Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel
meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs
uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir
diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ
edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını
kullanırlar. Hükümleri uyarınca belediye başkanlığını
tercih ederek 07/04/2014 tarihi itibarıyla belediye
başkanlığı görevine başlamış olduğumu
bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
S. Kesimoğlu
Kırklareli
6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Edirne Milletvekili Recep
Gürkanın, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde
belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanunun 17nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı
görevini tercih ederek göreve başladığı tarih itibarıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun
Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1456)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
30 Mart tarihinde yapılan mahalli idareler genel
seçimlerinde Edirne ili Belediye Başkanı seçildim. Belediye
Başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği ektedir.
Mahalli İdareler İle Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun
17nci maddesinde yer alan Milletvekilliği, belediye
başkanlığı, il genel meclisi ve belediye meclisi
üyeliği ile muhtarlık bir şahıs uhdesinde
birleşemez. Bu görevlerin birisinde
bulunanlardan bir diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının
kendilerine tebliği edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih
haklarını kullanırlar. Hükümleri uyarınca belediye
başkanlığını tercih ederek 07/04/2014 tarihi
itibarıyla belediye başkanlığı görevine
başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.
Recep
Gürkan
Edirne
7.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Antalya Milletvekili Menderes Türelin,
30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde belediye
başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun 17nci maddesi
uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek
göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine
sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1457)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
30 Mart tarihinde yapılan mahalli idareler genel
seçiminde Antalya ili Belediye Başkanı seçildim. Belediye
başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği ektedir.
Mahalli İdareler İle Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun
17nci maddesinde yer alan Milletvekilliği, belediye
başkanlığı, il genel meclisi ve belediye meclisi
üyeliği ile muhtarlık bir şahıs uhdesinde birleşemez.
Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir diğerine seçilenler, seçim
sonuçlarının kendilerine tebliği edildiği tarihten itibaren
15 gün içinde tercih haklarını kullanırlar. Hükümleri
uyarınca belediye başkanlığını tercih ederek
06/04/2014 tarihi itibarıyla belediye başkanlığı
görevine başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.
Menderes
Türel
Antalya
BAŞKAN Sayın milletvekilleri bu tercihler
karşısında Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Edip
Uğur, İstanbul Milletvekili Sayın Enver Yılmaz, Gaziantep
Milletvekili Sayın Fatma Şahin, Kırklareli Milletvekili
Sayın Mehmet Siyam Kesimoğlu, Edirne Milletvekili Sayın Recep
Gürkan ve Antalya Milletvekili Sayın Menderes Mehmet Tevfik Türelin
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelikleri belediye
başkanlığını tercih ederek göreve
başladıkları tarihler itibarıyla daha önceki uygulamalara
da uygun olarak kendiliğinden sona ermiş bulunmaktadır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, belediye
başkanlığının tercih edilmesi nedeniyle Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeliğinin sona erebilmesi için Genel Kurulda oylama
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi efendim, Anayasada
hangi hâllerde milletvekillerinin görevinin sona ereceği
belirtilmiştir. Mahallî İdareler Kanununda bunun tercih edilmesi,
önce Anayasanın uygulanması gerektiğinden bana göre bu
yapılan işlem Anayasaya aykırı çünkü
milletvekilliğinin düşmesini sağlayan ya mahkûmiyettir ya
istifadır; Anayasanın 84üncü maddesinde belirtilmiştir.
Şimdi, bu Mahallî İdareler Kanununda, efendim
birisini tercih etmek zorundadır yolundaki hükmü Anayasaya
aykırıdır. Bence bir Anayasa değişikliği
yapılmak suretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konudaki Anayasaya
aykırılığı gidermesi lazım. Ben şahsen
bunlardan birisi için Anayasa Mahkemesine dava açacağım çünkü Anayasa
Mahkemesinde milletvekilliği düşen kişiyle ilgili olarak ama
şunu
Daha önce ben Melih Gökçekle ilgili burada bir dava açtım ve
orada, burada oylama yapılmadığı için Efendim, oylama
yapılmamıştır. diye o işlem incelenmedi.
İsterseniz bu şeyi bir oya da sunun yani milletvekilliğinin
düşmesini oya sunun, hiç olmazsa bir Meclis kararı olsun yani bu
sunuş
BAŞKAN
Şimdi, bu söylediğiniz konuları
Yani, siz tercih
ettiğiniz yolda devam etmeniz lazım; benim böyle bir inisiyatifim
yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır hayır, yani
BAŞKAN Meclis Başkan Vekili olarak bir
inisiyatifim yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Anladım da Sayın
Başkan, şimdi burada şu milletvekillerinin milletvekilliği
düştü diye deklare ediyorsunuz ama bunun Genel Kurula sunulması
lazım.
BAŞKAN Bakın, ben bu konuda yorum
yapmıyorum size. Sayın Genç, sadece söylediğim şu:
Şimdi, Sayın Melih Gökçek için bir itirazınız var
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, vardı zaten.
BAŞKAN
Yani, fi tarihinde
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN
Sonra, aynı
KAMER GENÇ (Tunceli) O Anayasadan kaynaklanıyor.
Biliyorsunuz, birisi milletvekilliğinden düşürülürse işte ya
kendisi ya herhangi bir milletvekili onun bu düşme işlemine
karşı Anayasa Mahkemesine on beş gün içinde dava açabiliyor.
Şimdi, bu arkadaşlarımızın milletvekilliğinden düşme yolundaki
buradaki yapılan sunum Anayasaya aykırı çünkü Anayasada hangi
hâllerde milletvekilinin milletvekilliğinin düşeceği
belirtilmiştir. Dolayısıyla bu kesin belirtilen hâller
dışında ayrıca bir kanunla veyahut da Meclisin bir
tasarrufuyla milletvekilliğinin düşürülmesine
BAŞKAN Bunu ikinci kere anlatıyorsunuz. Ben
anladım ama diyorum ki, daha önceki uygulamalar çerçevesi içinde benim oya
sunma gibi bir inisiyatifim söz konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama biz size
BAŞKAN - Sayın Meclis Başkanıyla, bir
şekilde, nasıl bir yöntem olur onu bilmiyorum, bu konuyu gündeme
getirirseniz ona göre bir sistem oluşturulabilir. Ben size itiraz etmedim
ama bulunduğum noktadan yapabileceğim bir şey yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, Sayın
Başkan, aslında, bu, sayın milletvekilinin kendi iradesiyle
istifası anlamındadır. Dolayısıyla burada
yapılmayan sadece oylamadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Oylama
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla bu
konuda milletvekilinin iradesi dışında bir işlem söz konusu
değildir.
BAŞKAN Yani uzun bir açıklama okuyabilirim
ben size ama bildiğiniz bir konu, onun için okumuyorum. Yani siz benden
daha iyi biliyorsunuz...
KAMER GENÇ (Tunceli) Estağfurullah.
BAŞKAN Hayır, yıllarca burayı
yönettiniz. Dolayısıyla şimdi uzun bir açıklamayı
okuyabilirim ama biliyorsunuz, onun için okumuyorum.
Söylediğim şey şu: Meclis Başkan
Vekili olarak Meclis Başkanlığından gönderilmiş bu
konuyu sizlerle paylaşıyorum ben. İtirazlarla ilgili hukuk
yolları açık ama benim Meral Akşener olarak, burada şu
sandalyeyi bugün işgal eden bir şahıs olarak
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben sizin zaten hareketinizde bir
kusur bulmuyorum da
BAŞKAN Yani yapacak bir şeyim yok, onu
anlatmaya çalışıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ancak bunu bence istifa
işlemi olarak işleme koymak lazım. Ben öyle diyorum.
BAŞKAN Yani yapacak bir şeyim yok, onun
için... İtirazınızı da ben dinledim özellikle kayda geçsin
diye.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
563, 521, 533, 531, 383, 429 ve 146 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarılarının bu kısmın 3, 4, 6, 7, 8, 9 ve 10uncu
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
9/4/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 09/04/2014 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 563, 521, 533, 531, 383, 429 ve 146 sıra sayılı kanun
teklifi ve tasarılarının bu kısmın sırasıyla
3, 4, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu sıralarına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
563
Sıra Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2011) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
1.BÖLÜM |
1 ila 8inci maddeler |
8 |
2. BÖLÜM |
9 ila 15inci maddeler |
7 |
TOPLAM MADDE SAYISI
15 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisinin lehinde ilk söz, Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozaniye
aittir.
Buyurun Sayın Zozani. (BDP sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Adalet
ve Kalkınma Partisinin grup önerisi üzerine söz almış
bulunuyorum. Lehte ya da aleyhte bir durum söz konusu değil, üzerine
konuşacağız bu durumda.
Tabii ki Hükûmetin icra organı olması
hasebiyle, Hükûmetin Meclisin gündemini öncelikle belirleme gibi bir hakkı
vardır, bu hakka bir noktaya kadar biz de rıza gösteriyoruz ve buna
itiraz etmiyoruz aslında. Dolayısıyla, bu öneriye, Hükûmetin bu
gündem önerisine ilişkin olarak çok fazla söylenecek söz yok kendi
açımdan ifade edeyim.
Ancak, bu konuya geçmeden önce, bu konuyla ilgili
görüşlerimizi ifade etmeden önce bugün Konyada vahim bir trafik
kazası meydana geldi. Bu trafik kazasında 10
vatandaşımız yaşamını yitirdi, 11
vatandaşımızın da yaralı olduğu bilgisi var.
Öncelikle yaşamını yitiren vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyoruz, ailelerine başsağlığı
diliyoruz; yaralı olan vatandaşlarımıza da acil
şifalar diliyoruz.
İkinci önemli husus, dün Meclis çatısı
altında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğluna yönelik olarak gerçekleşen
saldırıya ilişkin olarak da üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.
Bu saldırıyı kınadığımızı ve
hiçbir şekilde bu tarz saldırıların tasvip
edilemeyeceğini ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Hükûmetin biraz sonra gündeme
getireceği, Meclis gündemine taşıyacağı MİT Yasa
Teklifiyle ilgili olarak birkaç şey ifade etmek istiyorum.
MİT Yasa Teklifi, hangi koşullarda aciliyet arz
etti de bu şekilde hemen gündeme getirildi bunu çok
ayrıntılı olarak tartışmak ve konuşmak mümkündür
ancak pekâlâ bunun yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden
demokratik çözüm ve barış süreciyle bağlantılı bir
gelişme olarak gündeme getirilip bunun burada
tartışıldığını biliyoruz ancak resmin
tamamının bu olmadığı da bir gerçekliktir. Bunun
doğrudan demokratik çözüm ve barış süreciyle
bağlantılı bir tasarı ya da bir niyet beyanı
olmadığını ifade etmek istiyoruz. Tersine, Hükûmetin bu
çözüm sürecinden kaynaklı olarak ortaya çıkan fırsatları
kendi lehine kullanma alışkanlığıdır. Çözüm
sürecinden kaynaklı ortaya çıkan fırsatları, Hükûmet, AK
PARTİ kendi lehine değerlendirme arzusu içerisindedir.
Dolayısıyla, eskiden laftı söylenirdi Osmanlıda oyun
bitmez. diye ama bence artık bunu değiştirmek gerekiyor, AKPde
oyun bitmiyor. Tam bir oyun. Fırsat içerisinde fırsat. Çözüm sürecini
fırsata dönüştürme, Hükûmet lehine, parti lehine AK PARTİ lehine
fırsata dönüştürme gayretinin tezahürü olarak MİT
Yasasını bugün tartışacağız. Bu gündem biraz da
bunu belirlemekle ilgilidir. Sayın Başbakan geçenlerde bir televizyon
konuşmasında ifade ediyor, bizim Hükûmetten dolayısıyla
çözüm süreciyle ilgili olarak ifade ettiğimiz ve aciliyet arz eden
gelişmelere ilişkin olarak ifade ettiğimiz taleplere- bugüne
kadar bizim önümüze getirilmiş bir talep yok. diyor. Öyle zannediyorum ki
AK PARTİ grup başkan vekilleri Sayın Başbakanı
bilgilendirmiyorlar. Meclisin gündemindeki yasa tekliflerini öyle zannediyorum
Başbakana ifade etmiyorlar. Burada Sayın Canikli bulunduğu için
Caniklinin ismini telaffuz ederek söyleyeceğim. Sanırım
Sayın Canikli, Meclis gündemiyle ilgili olarak Sayın Başbakana
bilgi vermiyor. Neye dayanarak bunu ifade ediyorum? Sayın Başbakan
diyor ki: BDPnin bugüne kadar bu sorunun çözümüne ilişkin olarak Meclis gündemine
getirdiği herhangi bir yasa teklifi yok, bir önerileri
olmamıştır. Ben de gösteriyorum, 14 Şubat 2014, müzakere
çerçeve yasası kanun teklifi, 12 maddeden oluşuyor. Başbakan, bu
tarihten bir buçuk ay sonra konuşuyor, diyor ki: Böyle bir teklif yok.
Olabilir, Sayın Başbakanın haberi olmayabilir, Meclis gündemine
hâkim olmayabilir ama grup başkan vekilleri onun adına burada
oturuyor, grup başkan vekillerinin Sayın Başbakana bu konuda
bilgi vermesi gerekirdi. Galiba bilgi vermemişler, bilgi verilmediği
için Sayın Başbakan da
televizyon ekranlarında bu şekilde boşa düşmüş oluyor.
Evet, bizim beklentimiz şu: Bu yasa teklifiyle
birlikte bunun derhâl Meclisin gündemine almasını talep ediyoruz.
Müzakere çerçeve yasası kanun teklifimiz Meclisin gündeminde duruyor,
Meclisin bunu bir an önce gündemine taşıması gerekiyor.
Hükûmetin, bunu bir aciliyet olarak da bir an önce Meclis gündemine öncelikli
olarak taşıması gerektiğini düşünüyoruz.
Bir diğer husus, biraz önce
tartışmaları da burada sürdürüldü, Mısırdaki durumla
ilgili olarak
Bakın, dünyanın neresinde olursa olsun ezilenlerden
yanayız, mazlumlardan yanayız. Mısırdaki insanlık
suçlarını, insanlık dramını kabullenmemiz mümkün
değildir ve elbette ki Mısırda, Suriyede ezilen mazlumlardan
yana tarafız, onların mücadelesinden yana tarafız. 529 idam
kararını tasvip etmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu
kararları kınıyoruz. Ama şunu da bekliyorduk: İran
patır patır insan asıyor. Bu Meclis İrandaki idamları
niye bugüne kadar hiç gündemine taşımadı? Biraz sonra bizim de
altında imzamız olan bir ortak deklarasyon yayınlanacak.
Beklentimiz şudur: Aynı şekilde İrandaki idamlara
karşı da bu Meclisin ortak tutum almasını arzu ediyoruz.
Dünyanın neresinde olursa olsun, ister Çinde, ister İranda, ister
Rusyada ister Amerikada, ister Mısırda, idamlara karşı
ortak tutum içerisinde olalım. Bunu tek merkezli olarak ifade etmeyelim.
Sadece bugün Mısırda olduğu için Mısırı ifade
etmeyelim, genel bir ilke olarak kabul edelim bunu ve bu genel ilke çerçevesinde
tümüne karşı çıkalım.
Rabia selamınıza gelince: Bakın, biz bu
konuda sizin samimiyetinize inanmıyoruz çünkü sizin telaffuz
ettiğiniz Rabia selamı, mazlumların selamı olmaktan
çıktı, mazlumları ifade eden, Mısırdaki
mazlumları ifade eden Rabia selamı değildir. Ben bunu
kendiliğimden söylemiyorum, Sayın Başbakan kendisi söylüyor,
diyor ki: Ben bu Rabia işaretini yapıyorum ama bir de sorun nedir
diye. Biz de sorduk, kendisi de ifade ediyor: Ben bunu Rabia selamı olarak
işaret ediyorum ancak bu Rabia selamı bizim açımızdan
şu anlama geliyor: Tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak E, Niye
Rabianın arkasına sığınarak bunu söylüyorsunuz? Zaten
her yerde söylüyorsunuz. Ancak Rabia selamını kendinize malzeme
etmenin aracı olarak kullandığınız için. Mısırdakiler
bunu niye yapıyor biliyor musunuz? Açın medyaya bir girin, Google
amcaya sorun. Rabia selamı orada da kimleri temsil ediyor: 1)
Nasırı temsil ediyor. 2) Sedatı temsil ediyor. 3) Mübareki
temsil ediyor. 4) Mursiyi temsil ediyor. Alın birini vurun ötekine
birbirinizden farkınız yok. Nihayetinde burada mazlumları
savunurken, Mübareki savunmanın bir anlamı yok, bu katliamların
bir failidir o. Kırk yıl Mısır halkını cenderenin
altında tutmuş bir diktatörden başka bir şey değildir.
Şimdi işaretleri dahi tahrif etme yoluna giderek manipülasyon
yaratmanın bir anlamı yok. Eğer gerçekten herkes bu dört
işaretini, bu Rabia işaretini kendi özgür koşullarından
yola çıkarak tarif edecekse en kolayını biz tarif ederiz, en
kolayını biz tarif ederiz. Bizim yaşadığımız coğrafya dört parçaya bölündü ve dört
parçada sömürülüyoruz. Biz bu işareti en rahat yapabilecek durumdayız
ancak bunu hiçbir zaman söylemedik, bu şekilde bir tahrifasyonun içerisine
girmedik, tahrif etmedik. Mazlumların yanında olduk, olmaya da devam
edeceğiz. Mısırdaki mazlumların yanındayız, dün
de yanındaydık, bugün de yanındayız. Suriyedeki
mazlumların yanındayız; Arap olsun Türkmen olsun Alevi olsun
Sünni olsun Kürt olsun kim olursa olsun, orada zulme maruz kalan, zulme
uğrayan tüm mağdurların yanındayız ve onların
mücadelesini paylaşıyoruz. Ancak bunu hiçbir kılıfın
arkasına sığınmadan, hiçbir şeyi tahrif etmeden
dosdoğru buradan söylemek mümkündür. Şimdi, bu kadar manipülasyon
yaratmanın, bu kadar gelişmeleri kendimiz açısından
fırsata dönüştürmenin bir anlamı yoktur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
bu grup önerisi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisi değil mi?
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisinin
grup önerisi.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir an için ben BDP grup
önerisi zannettim. Yani sizin öneriniz değil değil mi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yok, yok.
BAŞKAN Hayır, hayır, Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi.
OKTAY VURAL (İzmir) Önce grup önerisi lehte
olanlar şey yapardı. Anlaşılan görevi herhâlde BDPye
vermiş Nurettin Bey!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte zaten
Sayın Vural.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Söylediğimizi net
söyledik Oktay Bey.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Vural, her grup anlaştık birer konuşma yapılsın diye.
Bu mutabakatın sonucunda konuşuyor yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Önce sen meramını
anlatacaksın. BDPye devretmişsin.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Zozani.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde ilk söz, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemini yeniden düzenleyen grup
önerisini görüşüyoruz. Bu öneri uyarınca bugün Millî İstihbarat
Teşkilatı Kanununun değiştirilmesine ilişkin kanun
teklifini, bunun sonrasında da Danıştay Kanununda
değişiklik yapan kanun tasarısını
görüşeceğiz.
Millî İstihbarat Teşkilatı Kanununda
değişiklik yapan teklifin gerçekten çok ciddi bir şekilde
değerlendirilmesi, üzerinde durulması,
tartışılması ve ondan sonra kabul edilmesi gerekir. Aceleye
getirilmemesi gereken bir tekliftir.
Hâlen yürürlükte olan 2937
sayılı Millî İstihbarat Teşkilatı hakkındaki
kanun, 1 Kasım 1983 tarihinde kabul edilmiştir. Yani 12 Eylül 1980
yönetiminin yürürlükte olduğu, bütün yasaları Millî Güvenlik
Konseyinin çıkardığı bir dönemde çıkarılan bir
yasadır. Demokrasinin askıya alındığı, askerlerin
yönetimde olduğu bir dönemde çıkarılmış olan Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanunu, şüphesiz ki Millî
İstihbarat Teşkilatı tarafından kurumsal olarak talep
edilen bütün hususların karşılandığı bir
kanundur. Mantıken öyle olması gerekir. Demokrasinin
olmadığı bir dönemde, güvenlik anlayışının
özgürlük anlayışının önüne geçtiği bir dönemde
güvenlik bağlantılı bir kurumun taleplerinin
karşılanması işin matematiksel olarak gereğidir,
sonucudur. Böylesi bir kanun, ondan çok uzun yıllar sonra,
yaklaşık otuz bir yıl sonra, bir başka hükûmet döneminde,
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde değiştirilmek
istenmektedir. Şu anda bu teklifin getirilmiş olduğu sürece
bakarsak, Türkiye, 17 Aralık 2013 tarihinden sonra yolsuzlukların
soruşturulması şeklinde isimlendirdiğimiz bir sürece
girmiştir, yani 1983 yılında askerî yönetimin olduğu
dönemde çıkan kanun, şimdi yolsuzluk ve rüşvet
soruşturmasının bütün Türkiyenin, bütün siyasetin gündemini
oluşturduğu bir süreçte yeniden değiştirilmek
istenmektedir. Bu değişikliğin bize izah edilmiş, ortaya konulmuş
herhangi bir makul, haklı gerekçesi yoktur. Teklifte birtakım rutin
düzenlemeler olabilir, Millî İstihbarat Teşkilatının
taleplerini karşılamaya yönelik birtakım düzenlemeler olabilir
ama onun dışında bu teklife ruhunu veren çok temel düzenlemeler
konusunda, ihtiyaç nedir, neden bu düzenleme getirilmiştir, bu konuda
parlamentoya herhangi bir açıklama yapılmış değildir.
Teklifin komisyon
görüşmeleri sırasında Millî İstihbarat
Teşkilatının sadece Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
bilgi verip diğer muhalefet partilerine -Milliyetçi Hareket Partisi ve
Barış ve Demokrasi Partisini bilemiyorum, onlar adına
konuşmayayım ama- Cumhuriyet Halk Partisine bilgi vermemesini son
derece yadırgıyorum. Millî İstihbarat Teşkilatı ulusal
bir kurumumuzdur. Bütün ülkelerin Millî İstihbarat Teşkilatı
benzeri kurumları vardır. Böylesi önemli bir kurumun, teşkilat
kanununda değişiklik yapılırken Türkiye'nin ana muhalefet
partisine değişiklik öncesi gelip bilgi vermek şeklinde bir
anlayışının olmamasını son derece tuhaf karşılıyorum.
Yani sadece iktidar partisine bilgi vermek, Millî İstihbarat
Teşkilatını oldukça zor bir durumda bırakır.
Denilebilir ki Bu bir
Hükûmet tasarısı değil kanun teklifidir, dolayısıyla
biz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda bu teklifi veren milletvekilleri
olması nedeniyle onlara gittik, bilgi verdik. Hayır, bunu kabul
etmek mümkün değil. Millî İstihbarat Teşkilatı tüm
muhalefet partilerine gelip bilgi vermek zorundadır, Bizim şu
ihtiyacımız vardır, o nedenle bu teklif öngörülmüştür.
Yok, sizin ihtiyacınız yok da iktidar partisi grubu bunu
hazırlamışsa, bunu bize beyan edersiniz. Dersiniz ki Bu bizim
bilgimiz dışında hazırlanmıştır, isterseniz,
sorarsanız biz size teknik bilgi verebiliriz. Bundan kaçınmayı,
ben, Millî İstihbarat Teşkilatı kurumuyla yan yana getirmekte,
böylesi uygun olmayan bir davranışı böylesi köklü bir kurumla
yan yana getirmekte zorlanıyorum.
Bu teklif, Millî İstihbarat
Teşkilatını bir istihbarat kurumu olmaktan çıkarıp
istihbarat görevi yanında operasyonel bir kurum olmaya dönüştüren
hükümleri içermektedir. En çok tartışılması gereken konu
budur. Buna neden ihtiyaç duyulmuştur, bu fiilen yapılan bir görevdir
de bu görev şimdi yasaya mı taşınmak istenmektedir, bunları
bilemiyoruz. Bu konuda Millî İstihbarat Teşkilatı bilgi vermediği
için bu konuyu doğrusu değerlendirmiş değiliz. Ancak 1983
yılında, askerî dönemde çıkan bir yasada MİTe verilen
görevler sadece istihbaratla sınırlanmışken şimdi bu
görevin çeşitlendirilmesi ve istihbaratın görevlerden sadece birisi
hâline dönüştürülmesi doğru değildir. 2937 sayılı
Kanunun ilgili maddesinde MİTin görevleri sadece istihbaratla
sınırlandırılmıştır.
milli güvenlik
istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu
istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay
Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli
kuruluşlarla paylaşmak. Madde 4, (a) bendi. (b), (c ), (d) gidiyor,
(f) bendinde Milli Güvenlik Kurulunda belirlenecek diğer görevleri
yapmak. Yani MİTin yasada verilen görevleri dışında
MİTe görev verme yetkisi Millî Güvenlik Kurulundadır.
Şimdi,
bu değişiklikle MİTe görev verme yetkisi Başbakana
verilmektedir ve MİTin görev alanı şu şekilde
tanımlanıyor: Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî
güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulunca verilen her türlü görevi
yerine getirmek. Bir istihbarat sınırlaması yok. Her şeyi
yapabilir. Gerçekten yapmalı mıdır? Yani böyle bir
değişikliğe neden ihtiyaç duyulmuştur? 83 yılında
çıkan yasa bugüne kadar otuz yılı aşkın bir süredir
uygulandığı hâlde bir sorun mu yaşanmıştır?
İstihbaratla görevli olan bir kurum neden şimdi farklı
görevlerle donatılmak istenmektedir? Bunun nedeni ortaya konulmuş
değildir. Bakanlar Kurulunca verilen her türlü görevi yapmak demek,
MİTe Başbakan her istediği görevi verebilir demektir. Yani her
şeyi millî güvenlikle ilişkilendirip her şeyi verebilir
demektir. Bir kişinin izlenmesini bile millî güvenlikle
ilişkilendirip Başbakan MİTe bu görevi verebilir. Bu,
doğru değil. MİT, devletin istihbarat kurumudur;
başbakanların kişisel isteklerine göre, kişisel
arzularına göre, siyasi isteklere göre görev yapacak olan bir kurum
değildir ama maalesef, biz bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetleri döneminde bu izlenimi almış değiliz. MİT
amacı dışında, görevi dışında birçok
işle iştigal etmektedir. izlenimi kamuoyunda hâkim görüştür.
Bunu inkâr edecek, bunu tekzip edecek herhangi bir anlayış bugüne
kadar ortaya konulmuş değildir.
Yine,
bu teklif 3üncü maddesiyle Millî İstihbarat Teşkilatına tüm
kamu kurumlarından, tüm özel kurumlardan istediği her türlü bilgiyi,
belgeyi alma yetkisini vermektedir; bu doğru değil.
Bankacılık Kanunu var, Vergi Usul Kanunu var, vergi mahremiyeti var.
Yani MİTin görev kapsamının genişlediğini
düşünürsek, Başbakanın her istediği görevi MİTe
vereceğini düşünürsek, Başbakanın millî güvenlik amacı
dışında da MİTe görev verebileceğini düşünürsek,
MİTin bir kişinin banka hesaplarıyla ilgili bilgi
almasını ben ekonominin sağlıklı yürümesi
açısından doğru bulmuyorum. Bankacılık Kanununun
MİT tarafından ihlal edilecek şekilde bir yetkiye sahip olacak
şekilde böyle bir teklifin buraya getirilmiş olmasını
doğru bulmuyorum. MİT bunları bugüne kadar nasıl
yapıyor ise bırakalım yapsın. Yani burada bir sorun mu yaşanmıştır
da bu getiriliyor buraya? Herhâlde MİT istediği bilgiyi bir
şekilde alıyordu bu kurumlardan.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri, zamanım
yeterli olmadığı için sözlerimi burada bitirmek zorundayım.
Ancak MİTle ilgili bu teklifi aceleye getirmeden, çok
sağlıklı bir şekilde tartışıp ona göre
yasalaştırmalıyız diye düşünüyorum.
Sakıncalı gördüğümüz birçok hüküm var burada. Bunlar
düzeltilmediği sürece bu teklife karşı olduğumuzu burada
ifade ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Doğan
Kubat.
Buyurunuz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; grubumuzun vermiş olduğu öneri lehinde
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Sözlerimin başında, dün
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanı Sayın Kılıçdaroğluna
yapılan menfur saldırıyı da şiddetle
kınadığımı beyan ediyorum. Keza, Mısırda
bir insanlık suçu olarak nitelenebilecek ve öyle nitelendirdiğim
şahsen, idam kararlarını şiddetle kınıyorum ve
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası insan
hakları örgütlerini de bu konuda derhâl göreve davet ediyorum,
duyarlı olmaya davet ediyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, grup önerimizde, bugün gündemde yer alan kanun
tasarı ve tekliflerinden bir kısım işlerin ön sıralara
alınmasını önermekteyiz. Bunlardan MİT Kanunu olarak
bilinen kanunun gündemin 3üncü sırasına alınıp
Temel
kanun olarak -15 madde- 2 bölüm hâlinde görüşülecek. Gündemin 3üncü
sırasında, inşallah bugün, grup önerimiz kabul edilirse
görüşmelerine başlamayı planlıyoruz. Kanunun tümü ve
birinci bölümünü görüşüp, zamanımız yeterse
Geçen hafta
aldığımız karar uyarınca, daha doğrusu, önceki
kararlarımız uyarınca bugün ve yarın 21.00e kadar Genel
Kurul çalışacak.
MİT Kanununda konu etraflıca
tartışılacak ama sadece şunu söylemekle iktifa
edeceğim: Kanun 1983 tarihinde çıkmış. Bugün güvenlik
algısında ve iç ve dış politikada parametrelerde ciddi
anlamda değişiklikler, gelişmeler meydana gelmiş, teknoloji
farklı bir boyut kazanmış. Yapılan, teklifle yapılmak
istenen, MİTin bugünkü gelişmeler karşısında görev
tanımlarının güncellenmesi ve etkili ve verimli bir istihbarat
faaliyetini hem ülke içinde hem de ülke dışında pratik ve seri
biçimde, etkili biçimde yürütebilmesi noktasındaki hukuki
boşlukların doldurulmasıdır. Bu konuda elbette
muhalefetimizin de kanun görüşmeleri esnasında değerli
katkıları olacaktır. İnşallah onlarla birlikte,
ülkemiz için, milletimiz için en iyi olacak bir
yapısal modeli ortaya çıkarmış oluruz diyorum.
Gündemde bir kısım uluslararası
sözleşmelerin de yine ön sıralara alınmasını
öneriyoruz. Ben önerimize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde son söz, Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, dün Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğluna
yapılan menfur saldırıyı şiddetle
kınadığımı ifade ediyorum. Bugün medyaya düşen
haberlere göre bir partinin üyesi olduğu belirlenen bu kişinin kim
tarafından gönderildiği ve ne amaçla bu saldırıyı
yaptığı ciddi anlamda araştırılması gereken
bir konudur. Meclis çatısı altında böyle bir olayın meydana
gelmiş olması hepimiz açısından son derece üzücüdür.
İkinci olarak, 30 Mart 2014 tarihinde yapılan
mahallî idareler seçimlerinde belediye başkanı, belediye ve il genel
meclisi üyesi, mahalle muhtarı ve muhtar heyeti olarak seçilen tüm
vatandaşlarımıza başarılar diliyorum. Seçimlerin
sonuçlarının yüce milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini
temenni ediyorum. Ancak, cumhuriyet tarihine en şaibeli seçimler olarak
geçecek olan bu seçimlerin sonuçlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından, ciddi bir araştırma komisyonu tarafından ele
alınıp yaşanan olumsuzlukların bir daha
yaşanmaması adına her türlü tedbirin alınması
gerektiğini de bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisinin bu önerisinde MİT Yasasının öncelikle yeniden
değiştirilmesini öngören teklifin görüşülmesi öngörülmektedir.
Hepinizin de yakından bildiği gibi MİT Yasasındaki ilk
değişiklik -son iki dönemdir- 2009 yılında
başlatılan açılım sürecinin ardından Oslo görüşmelerine
ilişkin ses kayıtlarının İnternete düşmesiyle
beraber MİT Müsteşarının korunması amacıyla, bu
yasanın 26ncı maddesinde değişiklik öngören ve bir gecede
yasalaşan teklifle bu yasa Meclisin gündemine gelmişti. O zaman da
çok tartışıldı. Görevi sırasında, MİT
personeli olmadığı hâlde Sayın Başbakanın özel
temsilcisi olarak, Başbakan Müsteşar Yardımcısı olarak
bu görüşmelere katılan bir zatımuhteremin korunması
adına bu kanun değişikliği yapılmış ve bir
gecede soruşturma izninin Başbakanın iznine
bağlanmasıyla bu kişi korunmuştu.
Şimdi anlaşılan o ki o maddede de
değişiklik öngören yeni bir teklifle Türkiye Büyük Millet Meclisi
karşı karşıyadır ve bu teklifle maalesef MİTe
sınırsız dinleme imkânı tanınmakta. Bunun
haberleşme özgürlüğüne aykırı olduğu, ayrıca
yargı denetiminden uzaklaştırılan bir sınıf ve
zümrenin en azından Meclis denetimi altında olması
gerektiği, dolayısıyla MİT mensuplarının
artık bundan sonra yargı denetimi dışına da
çıkartılmış olması, yine bu teklifle Parlamento
denetim komisyonlarının erişemediği bilgilere MİTin
erişebilmesinin yolunun açılması, ayrıca MİTin görev
alanına giren işlerde cumhuriyet savcılarının
yetkilerinin kaldırılması, esas olanın kurumlar arası
koordinasyonun bir şekilde sağlanması gerekirken bu teklifin bu
yönüyle de hukuk devletiyle bağdaşmaması, ayrıca millî
güvenliğe ilişkin birçok ifadenin sınırının
tespit edilemeden buradan ne anlaşıldığının tam
olarak ortaya konulamaması, mahkeme kararına dayalı olmayan
arama ve el koyma gibi işlemlerin MİTe verilmesi, yargının
elini daraltacak, kurumlara suistimal yolunu açacak düzenlemelere gidilmemesi
gerektiği, karşılığında yargılama ve ceza
olmadığı için MİT mensuplarının yetkilerinin
kötüye kullanılmasının gündeme gelebileceği gibi birçok
olumsuzluk içeren bu teklif alelacele hazırlanmış ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilerek bugün görüşülmek
istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu teklif Anayasa'mıza
aykırıdır. Anayasa'nın 2nci, 9uncu, 10uncu, 20nci,
22nci, 28inci, 36ncı, 37nci, 40ıncı ve 138inci maddelerine
aykırı olan bu teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirilmek istenmesi gerçekten manidardır. Herhâlde -anlaşılan o
ki- MİT'in, özellikle Oslo görüşmelerindeki kayıtlarda yer alan
mensuplarının korunmasının ardından, Suriye-Türkiye ilişkilerinde
birçok olumsuz olaya istihbarat zafiyeti açısından konu edilmesinin
ardından, artık MİT'le ilgili kimsenin konuşmaması
gerektiği, MİT'in her türlü arama ve takip imkânına
kavuşturulması gerektiği gibi maddeleri içeren bu teklifin,
maalesef Anayasa'ya aykırılık içermesi nedeniyle bu gündeme
alınmaması gerektiğini ifade ediyoruz.
Dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin, memleketimizin birçok sorunu çözüm beklerken sadece bir
kesimin rahatlatılmasını öngören bir teklife öncelik vermesi
doğru değildir. Bugün, maalesef, bu ülkede yaşayan birçok
insanımız, üniversite mezunu gencimiz işsiz beklerken,
üniversite mezunları atama beklerken, çiftçi, emekli, esnaf, taşeron
işçisi, 4/Cli kendi sorunlarına çözüm beklerken bu gündemler
unutulmuş, Hükûmeti rahatlatacak, Hükûmetin yaptığı
işlerde hukuk dışı uygulamalara destek olacak bir kanun
teklifinin tasarı hâline de getirilmeden buraya
taşınmış olması doğru değildir.
O nedenle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu grup
önerisinin karşısında olduğumuzu ifade ediyorum. Böyle bir
önemli değişiklik ilgili tali komisyonların görüşü
alınmadan buraya getirilmiş, ayrıca yürütme ve yürürlük
maddeleri dâhil olmak üzere 15 maddelik bir kanun teklifi olmasına
rağmen yine temel kanun yapılarak, tartışılmadan, çok
önemli değişiklikler içeren maddeler üzerinde yüce Meclisin
müzakeresini almadan, sadece önergeler üzerinde konuşma hakkı
verilerek alelacele geçirilmek istenmektedir. Bu, doğru değildir; bu,
yüce Meclise yakışmayacak bir davranış olacaktır.
Böyle birçok önemli değişiklik içeren teklifin her şeyden önce
Hükûmet tasarısı olarak gelmesi gerekirken, birkaç milletvekilinin
imzaladığı bir teklif hâline dönüştürülüp getirilmesi de
doğru değildir. Bu nedenle, bu grup önerisinin karşısında
olduğumuzu ifade ediyorum.
Türkiyenin en önemli gündem maddelerinden birisi, bugün
bir ulusal gazetede bir köşe yazarının da ifade ettiği
gibi, güneydoğuda Gitmeyin, yolda teröristler var.
başlığıyla Türkiyenin gündemine taşınan
konulardır. Burada, açılımın güneydoğuyu ne hâle getirdiğini,
özellikle yol kesen PKK terör örgütü üyelerine karşılık devletin
yetkililerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının
İleriye gitmeyin, yol kestiler. ifadelerinden tutunuz, korucuların
saf değiştirerek, artık, yıllarca kahraman korucu olarak
ifade edilen koruma görevlilerinin devlet tarafından kimsesiz
bırakılıp Başınızın çaresine bakın.
denilir hâle getirildiğini, yine birçok okulda öğretmen
eksiğinin terör örgütü mensubu olduğu belli olan kişilerce,
vekil öğretmen atanarak oralarda eğitim yaptırılan
okullardaki yaşanan sorunların bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından maalesef konuşulamamış hâle getirilmiş
olması ciddi bir sorundur.
Ateşkes döneminde 6
köy korucusunun öldürüldüğü, yine, birçok
vatandaşımızın kaçırılarak değişik vaatler
alındıktan sonra serbest bırakıldığı bir
bölgede yaşananlar maalesef Meclis gündemine getirilmezken MİT
Yasasının değiştirilmesine yönelik teklifin alelacele
buraya getirilmiş olması doğru değildir.
Grup önerisinin
karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor, yüce
Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ben bir açıklama
getireceğim.
BAŞKAN Şimdi,
önce yoklama talebi var, ondan sonra
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yoklamadan önce benim
BAŞKAN Hayır,
gene ben size şey yapacağım. En azından
Sayın Akif Hamzaçebi,
Sayın Özgündüz, Sayın Serindağ, Sayın Özel, Sayın
Akar, Sayın Çetin, Sayın Çam, Sayın Öğüt, Sayın Genç,
Sayın Özkan, Sayın Gök, Sayın Havutça, Sayın Öz, Sayın
Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Ayaydın, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Güven, Sayın Ekşi, Sayın Özdemir.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklamaya başlandı)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yoklamadan sonra mı Başkan?
BAŞKAN Efendim?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tutanaklara geçmesi için
BAŞKAN Hayır,
ben size yani Yoklama yoktur. desem dahi ara verip geldikten sonra da söz
vereceğim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tamam.
BAŞKAN İtiraz
etmiyorsunuz ya yani sataşmadan söz istemiyorsunuz siz, bilgilendirmek
için istiyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yok, yok, bir yanlış bilgilendirmeyi düzeltmek
istiyorum.
BAŞKAN
Dolayısıyla, en kötü şartta yerinizden 60a göre veririm.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tabii.
BAŞKAN Yani, mesele değil. Çünkü Sayın
Akif Hamzaçebi önce kalktığı için, yani ondan dolayı.
Tamam mı, anlaştık mı?
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Anlaştık.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisinin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı, şimdi yeniden elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
563, 521, 533, 531, 383, 429 ve 146 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarılarının bu kısmın 3, 4, 6, 7, 8, 9 ve 10uncu
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
60ıncı maddeye göre pek kısa söz
talepleri vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Akif Hamzaçebi, buyurunuz.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına saldıran
kişinin denetimli serbestlik kapsamında serbest
bırakıldığına, bu olayın arkasında planlayıcı
güçlerin bulunduğunu düşündüklerine ve bu kişinin can
güvenliğinden Hükûmetin sorumlu olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün -herkesin bilgisi olduğu üzere- Sayın Genel
Başkanımıza, grup toplantısına giderken,
saldırgan olarak isimlendirebileceğimiz bir kişi
tarafından bir saldırıda bulunulmuştur. Kendisi bu
saldırı sonrasında gözaltına alınmış,
emniyet müdürlüğü ve cumhuriyet savcılığı
tarafından gerekli soruşturma
başlatılmıştır. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak bu soruşturmayı yakından takip ediyoruz. Biraz önce
aldığımız bir habere göre, söz konusu saldırgan
denetimli serbestlik kapsamında serbest bırakılmıştır
yani kendisi, daha önce işlemiş olduğu bazı suçlar
nedeniyle denetimli serbestlik kapsamına girmiş olduğu için, bu
çerçevede serbest bırakılmıştır. Eğer herhangi
bir şekilde suç işlemiş olmasaydı denetimli serbestlik
çerçevesinde serbest bırakma da söz konusu olmayacaktı.
Şu husus çok önemlidir: Ana Muhalefet Partisi Genel
Başkanına Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir saldırı
gerçekleştirilmektedir. Bu, bir başka siyasi partinin genel
başkanına yönelik olarak da yapılabilirdi. Mahiyet olarak bir
siyasi parti genel başkanına Parlamentoda saldırı
yapılması, esas olarak demokrasiye yapılan bir saldırı
niteliğindedir.
Bizim endişemiz şudur:
Savcılığın soruşturmasına güvenmek istiyoruz.
Olayın bütün ayrıntılarıyla ortaya
çıkarılmasını arzu ediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisine
daha önce hiç gelmemiş olan bir kişinin gelerek, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanının geçeceği yolları bilerek,
orada konuşlanması ve harekete geçmesi son derece dikkat çekicidir ve
bu durum bize bu olayın bireysel olmadığını göstermektedir
yani arkasında planlayıcı bazı güç veya güçlerin
olduğunu bize hissettirmektedir.
Bizim endişemiz, denetimli serbestlik
kapsamında serbest bırakılan bu kişinin başına
bir şey gelebilme ihtimalidir, arkasındaki kişilerin veya
güçlerin, bu kişinin konuşabilme ihtimaline karşı, bu
çocuğun, bu insanın, bu vatandaşın başına bir
şey getirme ihtimallerinin olduğudur. Bu kişinin can
güvenliği, bu ülkenin hükûmetinin güvencesi altında olmak
zorundadır. İçişleri Bakanı, Hükûmet bu kişinin can
güvenliğinden sorumludur. Ben, burada, İçişleri
Bakanını uyarıyorum. Bu kişinin başına herhangi
bir şey gelirse bu soruşturma sonuçlanmayacak, failler
açığa çıkmayacak demektir. Herkesi titiz bir şekilde
görevini yapmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın
Canikli size de söz vereceğim ama Sayın Kaplan daha önce söz
istedi.
Buyurun Sayın Kaplan.
13.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Kütahya Milletvekili Alim Işıkın AK PARTİ
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Demin, sayın hatip, bir yazarın gazetedeki
haberinden atıf yaparak, güneydoğuda kimsenin yolculuk
yapamadığını, teröristlerin yol kestiğini falan söyledi.
Ben, Şırnak Milletvekili olarak yirmi dört saat, her an bütün
milletvekillerini Şırnak dâhil, oradan Hakkâriye, nereye
istiyorlarsa gezmeye, istedikleri saatte seyahat etmeye davet ediyorum, oradaki
tarihî yerler bahar ayları çok güzel.
İnanıyorum, sayın hatip de o yazara, onu
yazana değil de bana inanacaktır, isterseniz sorun kendisine çünkü
gerçekten bu tür haberlerin basında yer alması ve bilmeden, yalan
yanlış yer alması kabul edilemez. Bölge halkına bir
hakarettir, bir ayrımcılıktır, bir kendini bilmezlik, bir
hadsizliktir bu. Gerçekten, bunu ifade etmek istiyorum ve parlamenterlerin buna
dikkat etmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın
Canikli
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına yapılan
saldırıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisinin hassasiyetlerine
katıldıklarına ve bu olayın bütün boyutlarıyla
açığa çıkarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Kılıçdaroğluna dün yapılan o saldırıyla ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisinin hassasiyetlerine biz de
katılıyoruz. Yani gerçekten olayın bütün boyutlarıyla,
arkası önü ne varsa araştırılıp gerçeğin ortaya
çıkartılması gerekiyor mutlak surette. Çünkü geçmiş
dönemlerde de, geçmiş yıllarda da Türkiyenin buna benzer hadiselerde
çok farklı ve sonuca ulaşılamayan olayları
yaşadığını hepimiz biliyoruz.
O yüzden, ben de
şahsen görüntüleri izledim. Tabii, bir uzmanlık gerektiren bir konu
ama kişinin ilk defa geldiği Mecliste son derece planlı,
bilinçli bir şekilde yürüdüğünü, gittiğini görebiliyorsunuz
kayıtlardan. Dolayısıyla, kesinlikle, bu olay bütün
detayıyla, bütün boyutlarıyla -varsa arkasında bir organizasyon,
başka bir amaç, plan neyse- mutlaka açığa
çıkarılmalı, mutlaka ve mutlaka açığa
çıkarılmalı. Bu, hem böyle bir fiilin cezasız
kalmaması açısından son derece önemli hem de buna benzer
hadiselerin bundan sonra meydana gelmemesi için caydırıcı
olması anlamında da ayrıca son derece önemli ve eğer
arkasında bir plan, bir proje varsa onların bu emellerinin de
açığa çıkması ve sonuçsuz kalması açısından
da son derece önemlidir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Yılmaz, buyurun.
15.- Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanına yapılan saldırıyı
kınadığına ve bu tür yargılamaların tutuklulukla
yapılmasının daha doğru olacağına ilişkin
açıklaması
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Muhterem Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Ben de Sayın
Kılıçdaroğluna yapılan saldırıyı
kınıyorum. Sadece toplumumuzun dikkatlerini şu noktaya çekmek
isterim: Bildiğiniz gibi, Bekir Bozdağ Başbakan
Yardımcısı görevindeyken Hacıbektaşta kendisine bir
fiilî saldırı oldu. Bir Başbakan Yardımcısına
görevinden dolayı saldırılır. Ama saldırganı
tutuklamadılar bile. Dolayısıyla, toplumu infiale sürükleyen
gerek Kılıçdaroğlunun olayında olsun gerekse bu
Hacıbektaştaki Bekir Bozdağ saldırısında olsun
mutlaka tutuklulukla bir yargılanma sürecinin açılması
lazım.
Biz bunu
araştırdığımızda hukukta bir eksiklik olduğu,
bir düzenleme yapılması gerektiği söylendi. Hassasiyetlere
katılıyoruz. Bu, toplumu infiale sürükleyen saldırganları,
ki Kılıçdaroğlu ana muhalefet partisi lideri olmasa, Bekir
Bozdağ Başbakan Yardımcısı olmasa -görevinden
dolayı bir saldırı var- kimse herhâlde bunu dikkate
almazdı. Dolayısıyla, bu tür yargılamaların
tutuklulukla yapılmasının daha doğru
olacağını söylüyorum.
Bir kez daha geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN Alınan karar gereğince, sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sıraya alınan Çankırı Milletvekili İdris
Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlunun;
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Çankırı Milletvekili İdris
Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlunun;
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)(*)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon raporu, 563 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Bir paragraf daha okuyacağım, ondan sonra
konuşacağız.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Evet, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bir Hükûmet tasarısı olarak Genel
Kurula getirilmesi gerektiğine, Anayasaya aykırılık
düzenlemeleri de içeren bu teklifin temel kanun olarak görüşülmesinin
yanlış olduğuna ve Başkanlığı usule uymaya
davet ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şimdi, bu Millî İstihbarat Teşkilatı
Kanununda değişiklik öngören bu teklifin ne kadar önemli
olduğunu Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi üzerinde
görüşlerimi ifade ederken ortaya koymuştum.
Gerçekte bir Hükûmet tasarısı olarak gelmesi
gereken bir düzenleme bir teklif olarak buraya gelmiştir. Hiç kimse bana
milletvekillerinin teklif verme özgürlüğü çerçevesinde bu teklifi
verebileceklerini ifade etmesin. Teklifi Millî İstihbarat
Teşkilatı hazırlamıştır, milletvekilleri
imzasıyla Parlamentoya gelmiştir. Yani arkasında Hükûmet olan
bir teklifi, Hükûmet, kendi Bakanlar Kurulunda Başbakanın
imzasından geçirerek buraya getirmekten kaçınmıştır.
Teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarına
geldiği süreçte, Millî İstihbarat Teşkilatı, basın
haberlerine göre sadece iktidar partisi grubuna bilgi vermiştir. Bir
demokraside, Parlamentoda grubu bulunan veya grubu olsun olmasın
milletvekili olan herkesin bu bilgiyi edinme hakkı var iken bu bilginin
sadece iktidar partisi grubuna hasredilmiş olmasının nedeni
nedir?
Üçüncü olarak söyleyeceğim konu şudur: Bu kadar
önemli düzenlemeleri içeren bir değişiklik teklifi, Anayasaya
aykırılık düzenlemeleri de içeren bu teklifi, İç Tüzükün
temel yasa maddesine dayandırarak buraya, kısa bir şekilde
kısa zamanda görüşmek üzere getirmek yanlıştır. Temel
yasa kabulü son derece yanlıştır. Temel yasanın hangi
hâllerde olacağı İç Tüzükte açık bir şekilde
düzenlenmiştir. 1983 yılında çıkarılmış olan
bu kanunun çeşitli maddelerinde değişiklik bir temel yasa
tanımına girmemektedir. Usule uygun değildir efendim.
Ben sizi usule uymaya davet ediyorum ve bu
sorularıma, açıklamalarıma cevap bekliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Vural.
17.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümünün Anayasaya aykırı
olması sebebiyle görüşülmesinin mümkün olmadığına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu
konuda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz bir önerge var.
Bu teklifin tamamı Anayasanın lafzına,
ruhuna, Türkiye'nin millî menfaatlerine, temel hak ve özgürlüklerimize
aykırı bir tekliftir, dolayısıyla teklifin tümüyle
Anayasaya aykırı olduğu için müracaatımız
vardır.
Aynı zamanda bu bir korsan tekliftir. Açıkçası,
bürokratik oligarşinin Bakanlar Kurulunu aşarak AKP Grubuyla birlikte
çalışması, bu konuda çoğunluk iradesi çerçevesinde bir
kanun çıkartılmasına yönelik özellikle brifing vermesi
parlamenter demokrasiyi hiçe saymaktır. Böylesine bir kurumun, parlamenter
demokrasinin çalışmasını hiçe sayan bir anlayışla
böyle bir girişimde bulunmasını, özellikle başındaki
siyasi irade tarafından önemli bir eksiklik olarak gördüğümü ifade
etmek istiyorum. Bu bakımdan, bu tasarının tamamı
Anayasaya aykırı olduğu için görüşülmesi mümkün
değildir. Bu çerçevede, bu önergemizin işleme konulmasını
istirham ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Kaplan.
18.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 15 maddelik bir
kanun teklifinin temel kanun olarak görüşülmesinin usul
açısından yanlış olduğuna ve parlamenter denetimle
ilgili düzenlemenin de bu teklifin içinde olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, İç Tüzük 91e göre, hakikaten, 15 maddelik olan bir teklifi
temel kanun olarak göstermek ancak Temelin aklına gelebilir! Yani, bu
Meclis her şeyi sulandırmak, her şey çabuk çıksın diye
15 maddeyi de temel kanun
Temel kanunsa bu 15 madde arkadaşlar, 2937,
1984te çıkan yasa, tamamı nedir? Ya tamamını
değiştirirsiniz temel kanun olur ya da 15 madde temel kanun olmaz,
ikiye bölünmez. Bu, usul açısından bir.
İkincisi, diğer iki muhalefet partisinden
farklı olarak bizim düşündüğümüz bir husus var Sayın
Başkan. 2001 anayasa değişiklikleri sonrası Avrupa
Birliği süreciyle beraber kişi hak ve özgürlükleri anayasal güvenceye
alındı. Bunun içinde haberleşme özgürlüğü var, gizli
dinleme var, kişilik hakları var, adil yargılanma var ve hukuk
önünde itiraz hakkı var. Bu düzenlemeye baktığımız
zaman, anayasal boyutu olduğu hâlde Anayasa Komisyonundan geçmemiş,
adalet boyutu olduğu hâlde Adalet Komisyonundan geçmemiş, ilgili
kurum uzmanları, memurlar dinlenmemiş, bırakın onu, ilgili
sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları örgütlerinin
hiçbirisinin düşüncesi alınmamış ve gizli dinlemeyle ilgili
başka torba kanunların görüşüldüğü esnada cumartesi, pazar
günleri de konularak sağlıksız bir çalışma
yürütülmüş ve sonuçta bu yasa teklifi
Bugün gazeteleri
açtığımızda 4-5 tane farklı yeni önerinin
verileceği, bunların değiştirileceği gibi kamuoyuna
yansıyan ama önümüzde olmayan, Parlamentonun önünde olmayan bir durum söz
konusu. Bu hâliyle
Sayın Atalayın o gün komisyonda söylediği
bir söz var: Benim de hedefim, amacım parlamenter denetimi
sağlamak. dedi. Eğer parlamenter denetimle ilgili bir düzenlemeyi bu
yasaların içine koymadığımız zaman hiç kimsenin
güvencesi olmayacaktır ve bu da bu teklifin içinde yoktur. Bu yönüyle
itirazlarımız vardır.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Canikli, buyurun.
19.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin temel kanun olarak görüşülmesine engel
bir durum olmadığına ve teklifin tümünün Anayasaya
aykırı olduğuna ilişkin bir önerge verilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, temel yasa olarak görüşülmesi son derece doğal çünkü
İç Tüzükün 91inci maddesi, bir kanunda kapsamlı
değişiklik yapılması hâlinde bu değişikliği
yapan tasarı ya da teklifin -91 inci maddesi çerçevesinde- temel yasa
olarak görüşülebileceğini çok açık bir şekilde belirtiyor.
Zaten uygulamaya baktığımızda geçmişte bunun yüzlerce
örneği mevcut. Dolayısıyla temel yasa olarak görüşülmesinde
bir engel, aykırı bir durum söz konusu değildir.
İkincisi: Anayasaya aykırılık
iddiaları komisyon görüşmelerinde
Zaten, komisyon, Anayasaya
aykırı olup olmadığı noktasında incelemek
durumundadır, eğer aykırı görürse ona göre gereğini
yapar, görmezse görüşür ve gönderir. Nitekim, görüşmüş ve
göndermiştir. Genel Kurulda Anayasaya aykırılık
iddiaları nedeniyle her madde için, o maddeyle ilgili olarak önerge verebilir
ve bu da zaten İç Tüzükün 91inci maddesinin ikinci fıkrasında
çok açık bir şekilde düzenlenmiştir: Milletvekilleri, esas
komisyon veya Hükümet değişiklik önergeleri verebilir.
Milletvekilleri tarafından Anayasaya aykırılık önergeleri
dahil madde üzerinde iki önerge verilebilir. Dolayısıyla, şu
anda tümünün Anayasaya aykırı olduğu şeklinde bir önerge
verilemez. İç Tüzükte böyle bir düzenleme yok. Her maddeye, hangi
maddenin Anayasaya aykırı
olduğu iddia ediliyorsa, düşünülüyorsa, o maddenin görüşmelerinde
biraz önce okuduğum hüküm çerçevesinde önerge verilebilir ve bu maddelere
göre görüşmeler devam eder.
Ayrıca, son olarak, Hasip Beyin söylediği
doğru, önergelerimiz vardır, önergeler vardır, önergeler
gelecektir ve bu önergelerin de tamamı, içerik olarak, daha önceki
görüşmelerde eleştiri konusu yapılan hususların
iyileştirilmesi ve hafifletilmesine yönelik önergelerdir. Biraz sonra
kendilerine o önergeler de verilecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben grup başkan vekillerimizi
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
şimdi, tabii, Sayın Nurettin Canikli kanun diyor. Kanun değil
efendim, hukuk dalı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
İç Tüzük diyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) 91 Hukuk dalı diyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
hayır, hayır, bak, aşağıda.
OKTAY VURAL (İzmir) Hukuk dalıyla kanunu
aynı kefeye koymak, doğrusu, yani kesinlikle kabul edilecek konu
değildir.
Ayrıca, 91inci maddeye göre -Anayasaya
aykırılık önergeleri, değişiklik önergeleri- aynen
şunu diyor: Tümünün veya bir maddenin iadesi,
kaldırılması, eklenmesi
Milletvekilleri değişiklik
önergeleri verebilir. Biz de tümüyle ilgili değişiklik önergemizi
verdik. 87nci madde zaten bunu açıkça ortaya koymaktadır. Devletin
içerisinde hukuk tanımayacak şekilde, devletin birlik ve
bütünlüğünü haleldar edecek şekilde yeni bir yapılanma
olmasını, Anayasanın dışında birtakım
faaliyetlere girmesini biz Anayasaya aykırı olarak görüyoruz. Millî
İstihbarat Teşkilatının ve millî istihbarat kurumunun da
görevi değildir. Yürütmenin böylesine bir yapılanmayı
sağlamasının Anayasaya gayet açık bir şekilde
aykırı olduğu açıktır.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Sayın Gençin de
böyle bir itirazı vardı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, efendim, İç Tüzükün 91inci maddesi temel kanunun hangi
hâllerde düzenleneceğini hükme bağlamıştır. Hangi yasa
teklifleri veya tasarıların temel kanun kabulüyle görüşüleceği
ayrıntılı bir şekilde 91inci maddede belirtilmiştir.
Bu kabulün arkasında yatan temel neden şudur: Yüzlerce, binlerce
maddeden oluşan kanun tasarı veya teklifleri olabilir. Bunları
diğer tasarı veya teklifler gibi görüşürsek Parlamento aylarca
bunları görüşmek zorunda kalabilir. Dolayısıyla, böyle
kısa bir yolu benimseyelim ki Parlamento böyle bir zaman kaybına
girmesin. Asıl ana neden budur, bunun gerisinde yatan neden budur. 91inci
madde bu nedenin açıklamasıdır. Geçmişte, 23üncü
Parlamento döneminde toplam 3 bin maddeye ulaşan, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar
Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve bunların uygulanmasına ilişkin
kanunlardan oluşan beş kanunu üç günde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kabul etmiştik. Temel kanunun kabulünü bile bir kenara
bırakarak süratle görüşmüştük.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Ben şimdi sizleri
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bağlıyorum, bağlıyorum cümlemi.
15 maddelik bir teklifi Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu buraya getiriyor. Bunun tek nedeni bir korkudur: Aman bu tasarı,
teklif fazla görüşülmesin; bu 17 Aralık sonrası süreçte
Hükûmetimiz çok fazla tartışılmasın. Böyle bir şey
olamaz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Grup başkan vekillerimizi ben
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim de
bir önergem var.
BAŞKAN Onu söyledim, Sayın Gençin de böyle
bir itirazı var dedim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, benim önergem daha hiç
müzakere edilmeden bunun komisyona iade edilmesi
BÜLENT TURAN (İstanbul) Öyle bir usul yok
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu 87nci maddede aynen var,
Değişiklik önergeleri. Herhangi bir kanun tasarı ve teklifinin
tümünün veya maddelerinin görüşülmeden komisyona iadesi istenebilir
önergeyle. Benim, öncelikle, o önergemin şu anda da işleme
konulması lazım efendim.
BAŞKAN Şimdi, ben önce grup başkan
vekillerimizi davet ediyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.01
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
D) Açıklamalar
1.- Başkanlığın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Anayasaya aykırılık nedeniyle Komisyona iade edilmesi
gerektiğine dair önergesinin İç Tüzükün 88inci maddesi gereği
işleme alınamayacağına ilişkin açıklaması
BAŞKAN - Sayın Kamer Genç tarafından,
Başkanlığımıza, İç Tüzükün 87nci maddesine göre
teklifin Komisyona iade edilmesine dair bir önerge verilmiştir. İç
Tüzükün 87nci maddesinde, kanunlarda ve İç Tüzükte aksine bir hüküm
yoksa teklifin tümünün veya bir maddesinin komisyona iadesi hakkında
milletvekillerince önerge verilebileceği belirtilmektedir. İç
Tüzükün 88inci maddesiyse tasarı ve teklifin tümünün veya bazı
maddelerinin komisyona geri verilmesini, esas komisyon ve Hükûmetin isteyebileceğini
düzenleyen özel bir hüküm getirmektedir. Bu özel hüküm gereği, esas
komisyon ve Hükûmet dışında milletvekillerinin tasarı ve
teklifin komisyona geri verilmesine yönelik önerge vermeleri mümkün
bulunmamaktadır. Tasarı ve tekliflerin komisyona geri verilmesine
yönelik Parlamento uygulaması da bu yöndedir.
İç Tüzükün anılan hükmü gereği önerge
işleme alınmayacaktır. Örnek uygulamalar: 5 Nisan 2011,
Birleşim 86; 21/1/2014, Birleşim 49.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, ben devam edeyim, başka
itirazlar da var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama bununla ilgili.
Şimdi, burada, Meclis
Başkanlığına çıkan başkan vekilleri yani sizi
hariç tutuyorum- bilgisiz, niteliksiz, yeteneksiz; yandaki memurlara
soruyorlar. Memurlar kim? AKPnin korkusu altında orada görev yapan
arkadaşlar, onlardan da özür diliyorum.
Peki, 87nci maddede diyor ki: Milletvekilleri, bir
tasarının tümünün komisyona iadesini isteyen önergeyi verir. O
dedikleri madde yani hüküm
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
kanunların müzakeresinde milletvekillerinin sahip oldukları yetkiler
var, Hükûmet ve komisyonun sahip olduğu yetkiler var. Milletvekilinin
sahip olduğu yetkiler 87nci maddede sayılmıştır.
Dolayısıyla, bir tasarının tümünün veya belli maddesinin
komisyona iadesi ayrı bir konu, milletvekilinin bunu komisyona iadesini
istemesi ayrı bir konu. O zaman, 87nci maddedeki o fıkra nerede
uygulanacak yani oraya fuzuli mi yazmışlar?
Ya, bu
arkadaşlarımız hep böyle
Yani, bakın, Meclis Başkan
Vekilliğine çıkan arkadaşlarımız
Yani
sizi kastetmiyorum, daha önce de söyledim.
BAŞKAN Yok, beni de
kastedebilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani doğru
dürüst İç Tüzükü okumadan, uygulamasını bilmeden
Bakın, uzun zaman hukuk
uygulamasını yapan bir insanım. Danıştayda on beş
sene hâkimlik, savcılık yaptım. Bizim orada
yazdığımız kararlar hâlâ geçerliliğini içtihat olarak
koruyor efendim. Yani kendimi övmek de istemiyorum.
BAŞKAN Öve de bilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama 87nci
maddeyi şey etsinler. Yani, o zaman, oradaki Bir kanun tasarı ve teklifinin
tümünün komisyona iadesini isteyebilirler. hükmüne bir açıklık
getirsin bakalım o yanınızdaki bürokratlar. Bunlar tamamen
AKPnin burada yaptığı korku ve baskının orada
yansımasını sağlayan uygulamalardır. Ya, olur mu?
Milletvekili bir önerge verir, bu tasarı usulüne uygun değildir.
Dolayısıyla, hele bu
Şimdi, Sayın Başkan,
getirilen bu teklif var ya
BAŞKAN Şimdi, Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
bu teklifle
artık MİT insanları öldürecek ve yargılanmayacak.
BAŞKAN Tamam da
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle bir
şey olur mu? Türkiyede hak hukuk yok.
BAŞKAN Şimdi, ben size
okudum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Doğruya doğru yani.
BAŞKAN - Şimdi sizin bir
hakkınız var, o da usul tartışması açmaktır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, şimdi,
tamam
Usul tartışması nedir? AKP zaten ne hukuk tanır ne
adalet tanır ne vicdan tanır, çıldırmış bir grup.
BAŞKAN Şimdi ne
yapalım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle bir
şey olur mu?
BAŞKAN Yani ne yapalım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, yani
şimdi
BAŞKAN Bakın, deminden beri
bir sürü şey saydınız, ben sizi son derece dikkatle dinledim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, şimdi,
Sayın Başkan, bunu uygulamaya koyan Meclis Başkanıdır.
Önergeyi işleme koyarsınız, o kadar.
BAŞKAN Bakın, çok güzel.
Meclis Başkanı koydu
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Meclis
Başkanlığından geldi, komisyonlarda görüşüldü. Siz
yıllarca Meclisi yönettiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN Ben de oradan oturup sizi
izledim. Dolayısıyla bir şey de demiyorum, gayet
başarılıydınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sağ olun.
BAŞKAN O açıdan
bakıldığı zaman
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, siz
de başarılısınız, bir şey demiyorum.
BAŞKAN Ben yeteneksiz olabilirim,
siz çok yetenekliydiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok, hayır
efendim.
BAŞKAN Ama bu uygulamaları
Yani, ben de 4üncü dönem şu
Meclisteyim. Uygulamalarınızı hep gördük, bir de teamüller var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, bakın, bizim zamanımızda böyle uygulama
yapılmadı. Ben Meclis Başkan Vekilliği
yaptığım zaman burada 7 tane grup vardı. O gruplara
rağmen burada milletvekillerine en geniş şekilde
tartışma hakkını açarak kanunları
çıkarırdık. Ama şimdi AKP öyle getirdi ki
Tamamen
karanlık bir rejim. Hiçbir şeyi burada müzakere etmeden
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkan böyle bir üslup mu olur? İç Tüzükün
hangi maddesine göre Sayın Başkan? Yani sabrın da bir şeyi
var, suistimal ediliyor efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
milletin
bilgisinden saklayarak, terör estirerek Parlamentoyu
çalıştırmamak istiyorlar, böyle
bir şey olmaz efendim.
BAŞKAN Şimdi, tamam
Yani, bakın
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır yani siz işleme
koymuyorsanız koymayabilirsiniz, ben bir şey demiyorum.
BAŞKAN Şimdi işleme koymuyorum. Usul
tartışması açabilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Usul
tartışmasını açıyorsanız ben oturayım.
BAŞKAN Açacağım, açacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki.
BAŞKAN Lehte, aleyhte
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhte
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Aleyhte
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, gruplar adına birer konuşma olarak
konuşmuştuk, her gruptan birer konuşmacı.
BAŞKAN Hayır, şimdi bir şey daha
var; teklifin Anayasaya aykırılık şeyi var, o ayrı.
Şimdi ben alayım lehte aleyhte, ona göre
bakacağım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte
Sayın Başkanım, lehte
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhte
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
BAŞKAN Evet, aleyhte Sayın Genç, Sayın
Vural aleyhte, Sayın Kubat lehte, Sayın Kaplan lehte
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, bir de
bağımsızlar var; Sayın Başkanım, şimdi
şu anda burada bağımsızlar var. Ayrıca, ayrı bir
grup oluşturmaya varmayan HDP var.
BAŞKAN Sayın Tanal, istifa mı ettiniz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani, netice
itibarıyla temel hak ve özgürlükler açısından onlar da birer
milletvekili, onların da bu görevlerini ifa etmesi lazım. Bu
açıdan sizden istirham ediyoruz yani bu konuda bağımsızlara
da bu sözlerin verilmesi gerekir.
BAŞKAN Siz bağımsız
mısınız?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, Cumhuriyet Halk
Partisi herkesin temsilcisidir; Cumhuriyet Halk Partisi varsa herkes için var
yani biz burada sadece kendi hakkımızı savunmayız. Yani, o
açıdan sizden istirham ediyoruz biz.
BAŞKAN Benim için sakıncası yok. Ben dün
de söyledim, lehtekiler belli, aleyhtekiler için alırım isimlerinizi
kura çekerim; benim için sakıncası yok ama yani teamüllere göre bir
noktaya doğru gidiliyor. Ondan sonra, bütün her şeyin müsebbibi
benmişim gibi bir tavrı da çok yadırgadığımı
bildirmek isterim. Yani, çok dikkatle milletvekillerimizin sözünü kesmemeye,
milletvekillerimizin mümkün olduğu kadar konuşmasını
sağlamaya, mümkün olduğu kadar saygı göstermeye çok dikkat eden
bir kişi olarak aynı dikkatin karşı taraftan da
olmasını rica ediyorum. Çünkü, şimdi ben bu konuyla ilgili grup
başkan vekillerimizi davet ettim, bir konuşma yaptık. Bu
konuşmanın sonucunda... Yani bu itirazlar devam etmekle birlikte bir
noktaya gelindi. Şimdi o noktayı bilerek buraya geldim. Bir de
grupların kendi içlerinde bir sistemi mevcuttur, onun için ben sordum
-bilgim yok- istifa mı ettiniz diye. Bağımsız milletvekili
olarak tabii ki hakkınız, hukukunuz mevcut. Şimdi bana söyleyin
Sayın Tanal: Sizin aleyhte konuşmayla ilgili talebiniz var? Ben kura
çekeceğim.
Buyurunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben bu konuda...
BAŞKAN Hayır, ben kura
çekeceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim. Bu
konuda Sayın Kamer Bey, bu usul tartışmasını
açtı.
BAŞKAN
Evet.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yasa uyarınca Sayın Kamer Beyindir. Bu
konudaki ben oylamaya katılmıyorum, ben o konuyu şunun için
getirdim: Değerli Başkan, sizin şahsınıza özgü...
BAŞKAN
Yani sürekli olarak bir şeyler söyleniyor ve sonuçta da ayrı
deniliyor.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakın, şahsınıza özgü
Özür
dilerim
BAŞKAN
Şimdi bakın Sayın Genç: Yeteneksiz, bilgisiz, kabiliyetsiz...
Yani tutanakları çıkarsam pek çok şey söyledi.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ama size
demedi.
BAŞKAN Siz ayrı. dedi ama sonuç
itibarıyla biz 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz. Sonuç itibarıyla
ben de burada bulunmam sebebiyle buna
cevap vermedim. Görüşünü bildirdi, saygı duydum. Şimdi onu
anlatmaya çalışıyorum yani ne yapmak isteniyor, onu anlarsam ona
göre davranacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitirebilir
miyim?
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan şahsınıza özgü, görevinizi yapma tarzınıza
özgü bir şey ben söylemedim.benim söylediğim şu Değerli
Başkan: Bugün İç Tüzükün 91inci maddesine göre önümüze şu anda
getirilen 563 sıra sayılı MİT Yasası toplam 15 madde
Değerli Başkan.
BAŞKAN Şimdi bakın, bu
konuşuldu Sayın Tanal. Şimdi bu konuşmaların
tamamı ben...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim,
bakın, bitiriyorum, bitiriyorum...
BAŞKAN Sürekli...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitiriyorum
Değerli Başkan.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 15 madde.
BAŞKAN - Sayın Gençin
konuşmasından alıyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitiriyorum.
Şimdi burada Halkların Demokrasi
Partisi var, bağımsız olan milletvekilleri var; temel kanun
olarak görüşüldüğünde bu milletvekillerinin görüşme hakkı,
konuşma hakkı, kanun teklif etme hakkı... Burada bir
hakları kalmıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Hepsi konuşsun
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani burada
milletvekilleri eşittir diyoruz, bir milletvekilinin diğer bir
milletvekiline üstünlüğü yoktur
diyoruz. Milletvekillerinin dilediği
şekilde, Parlamentoya yararlı olabilmek açısından buna
katılması lazım. Temel kanun yani normal görüşülmesi
gereken bir teklif temel kanun olarak görüşüldüğü zaman, iktidar bu
milletvekillerinin haklarını da gasbetmiş oldu.
BAŞKAN Tamam, şimdi, bunları
anladım ben de
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben özür dilerim.
BAŞKAN Tamam, anladık. Bakın, ben
bunları anladım, arkadaşlar da hepsi söyledi. Bu 91inci maddeyi
getirmeyin kardeşim deme hakkım var mı benim? Yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
son cümle şu
BAŞKAN Beşinci son cümle.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben burada bunu söylerken
Ben Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul Milletvekiliyim.
BAŞKAN Evet.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili olmakla gurur duyuyorum, herkes Cumhuriyet Halk Partisinin
milletvekili olamaz. Bu açıdan tüm milletvekillerinin, tüm insanların
nerede bir mağduriyeti varsa onun hak ve hukukunu savunmak her Cumhuriyet
Halk Partilinin görevidir. Ben bu açıdan dile getirdim ama siz de dediniz
ki: Siz bağımsız milletvekili misiniz? Sorun buradan oldu.
Söz verdiniz, ben size teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tutumumun aleyhinde ilk söz, Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençe aittir.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tutumunuzu tam anlayamadım,
önergeyi işleme koymama mı?
BAŞKAN Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam, peki.
BAŞKAN Buyurunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ayrıca, Tunceli
değil Dersim milletvekili, Kamer Bey öyle ifade ediyor.
BAŞKAN La havle ve la kuvvete
Buyurun.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya aykırılık
nedeniyle Komisyona iade edilmesi gerektiğine dair önergesinin işleme
alınmasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Şu Meclis Başkanı ve başkan vekilleri
arasında şu Parlamentoyu İç Tüzüke en uygun yönetenlerden biri
sizsiniz, öteki arkadaşların hiçbirisine saygım yok ve burada
yani bunda hakkınızı verelim. Çünkü burada onlar İç Tüzük
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Güldal Hanım da
mı öyle?
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu
Neyse
Sen nasıl
anlarsan anla, tamam mı kardeşim.
Şimdi, olay şu: Burada her şey kamuoyunun
dikkatinden kaçırılmak isteniyor. Şimdi bir MİT Kanunu
gelmiş. MİT Kanununda nedir? Artık MİT mensupları
insanları öldürecek, yargı karşısına gidip
yargılanmayacak. Yani, Tayyip Erdoğan kendine göre bir MİT
kurmuş. MİTin Başkanı olan kişi Ahmet
Davutoğluyla beraber Hariciye Bakanlığında bir
toplantı yapıyor, diyor ki: Bizim bu Suriyeyle savaş çıkarmamız
lazım. Diyor ki -gazeteler yazdı, kendileri de şey etti-
MİT Başkanı olan kişi: Gidelim, oradaki Süleyman Şah
Türbesine bir bomba atalım, oradaki Türk askerlerini öldürelim, ondan
sonra da kıyameti koparalım. Yahu, bunlar bizim askerlerimizi
öldürdüler. Suriyeye harp ilan edelim.
Arkasında onun daha evveliyatı var; Reza Sarraf
diye bir kişi, gelmiş bakanlarla temas kurmuş, arada bol paralar
dönmüş. Bir tane, bakan sıfatını taşıyan adam
diyor ki: Reza, sana dokunanların
Senin önünde takla atarım, seni
korurum. Bunların da birtakım paralar aldığı ortaya
çıkmış. Bunu getirmişler Tayyip Erdoğana
vermişler, Tayyip Erdoğan bunu nazara almamış. Ama bir
tape var, tapede konuşma yapılıyor, diyor ki: Oğlum,
paraları sıfırladın mı? Yahu, sıfırladım
baba ama 30 milyon euro kalmış. diyor.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Millet verdi onların
cevabını, verdi çoktan.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Genç,
biraz Tunceliyle ilgilenin Tunceliyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Peki, bu MİT bilmiyor muydu
bu bakanların bu kadar yolsuzluk yaptıklarını, Tayyip
Beyin oğlunun evinin altında kasalar yerine büyük depolar
kazıldığını, kasalar yerine paraların depolara
taşındığını, bu depodaki paraların talimatla
taşındığını? Eğer bu MİT doğru
dürüst bir MİT olsaydı, milletin ve devletin menfaatini
korusaydı bu konuşmalar yapıldığı zaman hemen Tayyip
Erdoğanın oğlunun evini basardı, o paralara el
koyardı, devletin çok güzel bir geliri olurdu arkadaşlar, devletin en
azından 1 milyar dolar kârı olurdu. 1 milyar dolar ya! Bak,
bunların hepsini bilerek konuşuyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yahu, bunların hepsinin
saçma olduğunun 30 Martta tescili yapıldı. Saçma sapan
konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bu durumdaki
MİTe, getiriyoruz, bir kanunla diyoruz ki: Ey, MİT, sen herkesin
bankalardaki hesabına el koyabilirsin, onun hesabını alabilirsin,
insanları öldürebilirsin, istihbarat yapabilirsin ve operasyon
yapabilirsin.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın
Başkanım, size saygısızlık yapıyor, oradaki
arkadaşın oturuşuna bakar mısınız, size
saygısızlık yapıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, bu yeni bir
JİTEMdir. Yeni, faili belli olmayan
Türkiyede bir katliam hareketinin
yaratılması konusunda atılan bir adımdır.
Ya, şimdi, AKPliler, bugün siz
iktidardasınız, yarına başkaları gelir iktidara. Yani,
siz, bu kadar, birtakım insanlara, hem adam öldürme yetkisini verirsiniz,
operasyon yetkisini verirsiniz, iletişimi dinleme yetkisini verirsiniz...
Bir kişi adam öldürecek, ondan sonra savcı bunu yakalayacak, hâkime
gidecek, diyecek ki: Ben MİT görevlisiyim. Ondan sonra, MİT
görevlisi olduğu zaman siz bunu yargılamayacaksınız. Bu,
dünyanın hangi ilkel, hangi karanlık ülkesinde bir kamu kurumunda
görev yapan kamu görevlilerine verilebilir?
Şimdi, Tayyip Erdoğan bunu getirmekle
zannediyor ki Ben diktatörlüğümü ilan ettim, ondan sonra, kendi
MİTim kanalıyla benim karşımda direnen insanları tek
tek öldüreceğim. Buna gücü yetmeyecek. Ha, ne olacak bu kanun
çıktıktan sonra? Tabii, Türkiyede çok büyük bir katliam olacak.
İşte, MİTin içine El Kaideden, Müslüman Kardeşlerden, El
Nusradan adamlar getirmiş, koymuş. Tabii, onlara güveniyor. Bunlar
vasıtasıyla büyük katliamlara girişecek ama bu yanına
kalmayacak. Arkadaşlar, bu millet o kadar karanlıklara göz yumacak
karakterde değildir.
87nci madde çok açık Sayın Başkan. 87nci
maddeye göre, benim önergemin işleme konulması gerekir. Sürem
bittiği için, o zaman, 87nci maddeyi nasıl yorumlarsınız,
onu söyleyin. Yani, bizim, kanun teklifinin komisyona iadesini isteyen önerge
87nci maddede belirtilmiştir. Bu, işleme konulmuyorsa bu fuzuli mi
yazılmıştır, onun söylenmesini istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın Yalçınkaya, oğlumun
dışında bugüne kadar kimsenin oturuşuna,
kalkışına karışmadım. O da, küçükken nasıl
medeni olunacağını anlattığım çerçevede bir anne
olarak ona karıştım, gerisine karışmıyorum.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Size
sırtını dönüyor, saygısızlık yapıyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Herkesin
sizin gibi annesi yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lehte, Giresun Milletvekili Sayın
Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu, 1 milyar dolarlardan bahsedildi, tapelerden
bahsedildi. Aslında nasıl olsa bir stratejik ittifak söz konusu bu
tür tapeleri çeken, yayınlayanlarla.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Kabul ediyorsunuz değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Onlara, madem
bu ses kayıtlarını aldınız, bu paraların nakil
görüntülerini de almalarını keşke söyleseydiniz yani çünkü
rahatlıkla bir ittifak var. Yani keşke
FARUK BAL (Konya)
- Varmış, onlar da varmış.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Var mı,
arabaların görüntüleri var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz de hiç vicdan var mı?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Arabaların
görüntüleri var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
ayrıca
bu paraların nereye gittiğini, bu paraların nasıl
taşındığını, kime gittiğini keşke o
görüntüleri de çekmelerini söyleseydiniz çünkü madem böyle bir sesler var,
tapeler var ve madem
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Bunu siz
biliyorsunuz biz bilmiyoruz, bunu siz biliyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
sizler de bu
tapeleri çekenlerle özel bir ittifakınız var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle bir görüntü varsa ne
yapacaksınız?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Rahatlıkla bir iş birliği söz konusu, bunu söyleyebilirdiniz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bizim
ittifakımız gerçekten yok yani. Ya, bu para var mı, yok mu?
Bizim niye ittifakımız olsun ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Artık
bunları
Bakın, her şeyden önce, her şeyi bir tarafa
bırakın bunların hepsi birer iddiadır, iddiadır.
LEVENT GÖK (Ankara) O dinlemeler yok mu?
Konuşmalar yalan mı? Ayakkabı kutuları yalan mı?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Tamam, adil
yargılansın, siz niye müdahale ettiniz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın,
iddiadan sanki hükümmüş gibi kabul ederek bunu bu şekilde
yayamazsınız, bunu bu şekilde değerlendiremezsiniz, hüküm
varmış gibi, sonuç olarak ortada bir mahkeme kararı
varmış gibi davranamazsınız. En yanlışı da
budur bakın, en yanlışı da, etik olmayanı da budur.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Siz ittifakı
nereden çıkarıyorsunuz?
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Mahkemeyi niye
engelliyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Eğer her
iddiadan yola çıkarak
LEVENT GÖK (Ankara) Biz beraber yürümedik mi bu
yollarda, beraber ıslanmadık mı yağan bu yağmurda?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Her iddiadan
yola çıkarak insanlarla ilgili birtakım değerlendirme
yaparsanız, kişilerle, kurumlarla ilgili, bu ülke yaşanmaz hâle
gelir, bir yere varamazsınız, herkes
zarar görür.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) MİT
elemanına milletvekili statüsünü vermeye çalışıyorsunuz,
dokunulmazlık veriyorsunuz; kutlamak lazım bunları!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Soruyorum:
Bununla ilgili iddianın ötesinde bir şey var mı? Yok.
Bakın, ne kadar çarpık, ne kadar saçma, ne kadar anlamsız
olduğunu biraz önce ifade ettim. Yani o sesi, o ses kaydını
yapanlar neden hemen o anda olaya müdahale edip görüntülerini almıyorlar,
onları ortaya çıkarmıyorlar?
FARUK BAL (Konya) Bunlar sahteyse siz neden bugüne
kadar bunun sahteliğini ispat etmediniz?
NURETTİN DEMİR (Muğla) JİTEMi
yasalaştırıyorsunuz, JİTEMi!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu bile,
şu olay bile bu tapelerin hukuk dışı olduğunun,
gerçek dışı olduğunun göstergesi.
NURETTİN DEMİR (Muğla) JİTEMi
yasalaştırıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ama sonuç
itibarıyla bizim bu görüşümüz de bir iddiadır. Bütün
bunların sonucunda kararı verecek olan bellidir, hükmü verecek olan
bellidir.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Bunlar tarihe
geçiyor, tarihe!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Herkesin onu
beklemesi gerekiyor değerli arkadaşlar. Oradan yola çıkarak
algı oluşturmak, insanların siyasi düşüncelerini,
tercihlerini değiştirmeye çalışmak demokratlık
değildir.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Tarihe geçiyor,
tarihe!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Demokrasiyle
bağdaştırılamaz, hukuk mantığıyla
bağdaştırılamaz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Canikli,
eğer 1 milyar dolar varsa
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Hukuka gidelim,
hukuka.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sadece
karalamadır, sadece insanların düşüncelerini
kesinleşmemiş iddialarla yönlendirmeye çalışmaktır.
Âdeta bir millî irade hırsızlığıdır. Doğru,
ifade bu, doğrusu bu.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Ne alakası var ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ha,
kesinleşir, bakarsınız. Nitekim, bakın, siyasilerle ilgili
geçmiş dönemlerde birtakım şeyler söylendi, bir kısmı
yargılandı, bir kısmı mahkûm oldu, bir kısmı
beraat etti ama -beraat edenlerle ilgili olarak söylüyorum- eğer o
iddialardan yola çıkarak onlarla ilgili, partisiyle ilgili bir kamuoyu
oluşturmaya çalışılmış olsaydı ki
çalışılmıştı- bu büyük haksızlık, hem
şahsa haksızlık hem partisine haksızlık.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ama eskiden hâkimleri değiştirmediler,
savcıları değiştirmediler, polisleri sürgüne göndermediler,
partisindeki şaibeli kişileri hukukun önüne gönderdiler.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hükümden sonra ne gerekiyorsa yapılır,
söylenmesi gereken ne varsa söylenir.
Yani, bakın,
iddia defterini açarsak bunun nerede duracağı belli olmaz
arkadaşlar, bu doğru değil, doğru bir yaklaşım
değil. Herkesle ilgili iddia gündeme gelebilir, geliyor nitekim ama
buradan yola çıkarak
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Delil çok önemli, delil.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Ya, Ergenekonda böyle konuşmuyordun, Balyozda böyle
konuşmuyordun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
sanki olmuş gibi, sanki bu
kesinleşmiş, hakkında bir hüküm varmış gibi davranamazsınız.
Aksi hâlde, o zaman bakın, CHPli birçok kişiyle ilgili de iddia
vardır, mutlaka bulursunuz, bulunabilir.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Hemen araştıralım, hemen
araştıralım.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Söyleyin, araştıralım.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Savcıların kapısını
kırın. diyen hiç olmadı.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Buradan yola çıkarak bir soruşturma
komisyonu kuracağız değerli arkadaşlar, soruşturma
komisyonu kuracağız. O yüzden, bekleyeceksiniz, soruşturma
komisyonu kuracağız, orada hepsi araştırılacak enine
boyuna, muhalefetten arkadaşlar da olacak, bütün Türkiye'nin gözü önünde
bu çalışmalar yürütülecek
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Ama çoğunluk sizde olacak, MİTi
değiştirin, Adalet Bakanlığını
değiştirin, parti devleti kurun! Ya, bırakın
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
hiçbir şeyin kapatılması söz
konusu değil, kimsenin kapatmaya gücü yetmez.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Acele etmeyin, öbür seçime, öbür seçime inşallah!
Üzmeyin kendinizi, yavaş yavaş!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Çok açık ifade ediyorum, hiçbir şeyi
HALUK AHMET
GÜMÜŞ (Balıkesir) İşine gelenler böyle, işine
gelmeyenler öyle.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, altını çizerek söylüyorum
ama bütün bunların iftira olduğu zaten son seçimde de
-vatandaşımızın kanaati olarak söylüyorum, hukuki
açıdan söylemiyorum, elbette hukuk karşısında ne
gerekiyorsa yapılacak- vatandaşımızın kanaati olarak
ortaya çıkmıştır.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Hukuku kendinize göre evirdiniz çevirdiniz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, 87nci
madde genel bir düzenlemedir, 88inci madde özel bir düzenlemedir. 88inci
maddeye göre, komisyon ve Hükûmet ancak iadesini isteyebilir komisyona, onun
dışında hiç kimse, milletvekilleri bu talepte bulunamaz. Bununla
ilgili geçmiş dönemde sayısız kereler usul
tartışması açıldı, bunlar enine boyuna, bütün
boyutlarıyla tartışıldı, kararlar var. Yani, defalarca
defalarca konuşulmuş, karara bağlanmış konular
üzerinde tekrar bu konuların gündeme gelmesini gerçekten ben anlamlı
bulmuyorum.
Bu noktada,
Başkanlık görüşünün doğru olduğunu,
uygulamasının doğru olduğunu ifade eder, hepinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, efendim
Paralel devletle irtibatınız var. dedi yani Fetullah Gülenle bizim
irtibatımızın olduğunu söyledi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Öyle bir
şey söylemedim ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin irtibatınızın
kesildiği doğru ama kimle irtibatlandıklarını daha
bilmiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Canikli
ilişkilerimizin olduğunu yani ittifakımızın
olduğunu söyledi.
BAŞKAN Hayır, söylemedim. diyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Dedi efendim, dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söyledi ya, nasıl söylemedi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tutanaklara
bakalım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, nasıl olsa vaktimiz
var, tutanakları getirteceğim. Ben duymadım, kendisi de
reddediyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Stratejik ortak.
dedi Sayın Başkan. Demedim. diyor kendisi ama tutanakta var.
BAŞKAN Tamam, bakacağım tutanaklara. Bir
yere gitmiyoruz, buradayız. Yani Hatipin beyanı var ki: Böyle bir
şey demedim. Ben de bakacağım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tapeleri
yayınlayanlar için söylüyorum.
BAŞKAN Aleyhte olmak üzere, İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Açtığınız usul
tartışması, bir maddenin ya da tümünün komisyona iadesine
ilişkin bir değişiklik önergesi verilemeyeceğine
ilişkin. Çünkü bu talebin ancak esas komisyon ya da hükûmet
tarafından verileceğini söylüyor. O zaman, kanun koyucu 87nci
maddede neden böyle bir iradeyi ortaya koymuş. Dolayısıyla,
böyle bir irade ortadayken bu iradenin ne şekilde tezahür edeceğine
ilişkin Başkanlık Divanı bir görüş oluştursa.
Yani, milletvekilleri
Diyor ki, aynen, değişiklik önergeleriyle
ilgili: Tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi hakkında milletvekilleri,
esas komisyon veya Hükûmet değişiklik önergeleri verebilir.
Şüphesiz, kanunda veya İç Tüzükte aksine hüküm yoksa.
Şimdi, ben istirham ediyorum -öyle, hemen
araştırıyorlar, yapıyorlar- bir milletvekilinin bu İç
Tüzük çerçevesinde bir maddenin iadesi ya da tümünün iadesiyle ilgili bir
önerge verebilmesini mümkün kılacak olay nedir? Bunu bir söyleyin,
milletvekilleri de bilsin, Ancak bu zaman verebiliriz. diye bilsin, o zaman
biz de deriz ki bu maddenin gereği yapılmış. Yani kanun
koyucu gereksiz bir işlem mi yapmış? O zaman, kanun koyucunun
iradesinin nasıl gerçekleştirileceğini Divan olarak, Meclis
Başkanlığı olarak sizin orada belirlemeniz lazım.
Bu bakımdan, Bu fazladan bir maddedir, lüzumsuz
yazılmıştır. şeklinde bir yaklaşım
tarzı, bir yorum, kısıtlayıcı bir yorumdur. Oysa, bu
konuda milletvekillerinin hakkını genişletici yoruma tabi tutmak
gerekir. Önemli olan burada, hakları genişletmektir,
kısıtlamak değil. Alabildiğine özgürce millet iradesini
burada gerçekleştirmek için elindeki imkânları,
kısıtlı imkânları kullanacak. Bu bakımdan, bununla
ilgili, bu 87nci maddedeki komisyona iade hükmünün ne zaman icra
edileceğini, milletvekillerinin böyle bir hakkı olup
olmadığını doğrudan doğruya Meclis
Başkanlığı bir belirlese son derece faydalı olacak.
Bu bakımdan, bu konuda daha önce usul
tartışmaları yapılmıştır ama nedense bu usul
tartışmaları yapılırken İç Tüzükle ilgili bu
maddenin hep uygulanmamasına yönelik örnekler veriliyor. Ben istirham
ediyorum, ne zaman uygulandığına ilişkin bir örnek
çıkartın ya da uygulayın. Bu maddenin uygulanması bence
önemli. Hangi gerekçeyle komisyona iadesi isteniyor, doğrusu onu
bilemiyorum çünkü bu iadeyle ilgili gerekçenin de ortaya konulması
gerekir. Fakat, gerçekten, burada ortaya koyduğunuz bu irade, Meclis
Başkanının ortaya koyduğu irade, milletvekillerinin
haklarını hep kısıtlayıcı.
Şimdi temel kanun görüşüyoruz. Bunun neresi
temel kanundur? İrade öyle istedi. İrade öyle istedi... Yani bununla ilgili her kanunun temel
kanun yapılması mümkünse o zaman 91inci maddeye bu kadar şeyi
niye yazmış, yani bu kanun koyucu niye yazmış? Bu 91inci
maddede yazmış, Bir hukuk dalını sistematik olarak
bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel
ilkeleri içermesi
,
özel kanunların dayandığı temel
kavramları göstermesi
Bütün bunların hepsini yazmış. Niye
yazmışlar bunları? İşleri güçleri yok, bunlar,
almışlar, bunları yazmışlar. E ne var canım, biz
-çoğunluk iradesi- yaparız. Bu hukuku kim uygulayacak? Meclis
Başkanlığı. Şimdi, Meclis
Başkanlığı kendi hukukunu tatbik edemiyorsa
vatandaşın hukukuna Millet Meclisi olarak nasıl sahip
çıkacağız? Oradan bizi izleyen vatandaşlar Yahu, siz
milletvekilisiniz de sizin burada hukukunuz yazıyor, bu hukuka Meclis
Başkanlığı uymuyor. Siz bunu temin edemiyorsunuz. diye bir
eleştiride bulunduğu zaman ne cevap vereceksiniz? Meclis
Başkanlığının bu İç Tüzüke, hukuka uyması gerekiyor,
bu hukuka uydurması gerekiyor. Her şey çoğunluk iradesiyle olmaz
ki, birileri Yok. diyecek. Çoğunluk iradesi olarak Ben, arkadaş,
hiçbirini görüşmeden onaylamak istiyorum. dedi. Evet. mi
diyeceğiz?
O bakımdan, Meclis Başkanlığı,
maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
layıkıyla uygulanmasını temin edecek bir irade ortaya
koyamamaktadır, çoğunluk iradesinin güdümündedir. Oysa artık
çoğunluk iradesinin Meclis Başkanlığı değildir,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzükünü uygulayacak bir Meclis Başkanlığı
gerekiyor. Hiçbir şeye Hayır. denmiyor. Bu konularla ilgili, hep,
çoğunluk iradesinin isteği doğrultusunda Meclis
Başkanlığının çalışması, gücü elinde
bulunanın kendi hukukunu oluşturması gerekmektedir ki böyle bir
hukuk gerçekten hukukun üstünlüğünü sağlamaz.
O bakımdan, bununla ilgili, Meclis Başkanlığının
İç Tüzükü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) -
layıkıyla
uygulanmasını temin edecek girişimlerde
bulunmadığı için bu uygulamanın aleyhinde olduğumu
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Lehte son söz, Şırnak Milletvekili Sayın
Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyeyi çok çok ilgilendiren, çok
önemli bir kanun teklifini, Millî İstihbarat Teşkilatıyla ilgili
15 maddelik bir teklifi görüşüyoruz.
1920, şimdi 2014; yani insan yaşamına
sığdırırsanız, çocukluk, delikanlılık,
gençlik, ergenlik, olgun yaşlar, yaşlılık, bütün
aşamaları geçmiş bu Meclis. Fakat çok ciddi bir konuyu,
Türkiye'nin gündemini son derece etkileyecek bir konuyu ilgili hiçbir kamu
kurumuyla tartışamıyoruz, konuşamıyoruz Mecliste.
Yani, Millî Savunma Bakanlığıyla konuşamıyoruz,
Emniyet Genel Müdürlüğüyle, jandarmayla, istihbarat örgütleriyle,
uzmanlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, bu konuda ilgisi
bilgisi olanlarla konuşup tartışamıyoruz Komisyonda ve öyle
bir teklif geliyor ki bu teklif Anayasaya aykırı, İç Tüzüke
aykırı; sadece bir komisyonda görüşüyoruz, İçişleri
Komisyonunda. Oysaki bu teklifin, arkadaşlar, Anayasa boyutu var çünkü
2001de değişiklikler yapıldı. Burada Avrupa Birliği
süreciyle bağlantılı olarak yapılan değişiklerin
birkaçını okumak istiyorum size. Bu Anayasadır, Kenan Evren
yapmıştır ama 2001de bu Meclis değiştirmiştir.
Dikkatinizi çekiyorum darbe değişikliği değil. Avrupa
Birliği süreci kapsamında koalisyon hükûmetleri döneminde, rahmetli
Ecevit döneminde çıkmıştır; bunu da bir daha
hatırlatmak istiyorum.
Kişi hürriyeti ve güvenliği 19uncu madde,
Özel hayatın gizliliği ve korunması 20nci madde, Konut
dokunulmazlığı 21inci madde, Haberleşme hürriyeti
22nci madde. Hadi ben, düşünce özgürlüğüne, örgütlenme
özgürlüğüne, basın hürriyetine, diğerlerine, bilmem neye
girmeyeyim; bütün bunları ihlal eden bir kanun teklifi geliyor ama Anayasa
Komisyonunda görüşülmüyor arkadaşlar. Adalet boyutu var, Adalet
Komisyonuna gitmiyor. Madalya veriyorsun, yalan makinesine
bağlıyorsun, Her türlü görevi verir. diyorsun, özel mahkeme
kuruyorsun, özel yetkili savcı atıyorsun, Adalet Komisyonunda
görüşmüyorsunuz bunu. Yangından mal mı kaçırıyorsunuz
ya? Ne bu? Bu telaş ne? Bu acele ne? Derdiniz nedir sizin? Doğru
dürüst bir yasa bu Mecliste yapamayacak mıyız, yüz yıl geçti
aradan gayrı, yetmiyor mu? İç Tüzüke uyma, Anayasaya uyma; hiçbir
şeye uymazsanız vatandaş da size uymaz, her türlü şey olur.
Arkadaşlar, 91inci madde İç Tüzükte çok
açık: Temel kanunlar bir hukuk dalıyla ilgilidir. Siz 15 maddeye bile
temel kanun diye çabucak görüşelim. derseniz oy çokluğunuza
dayanarak, size gülerler, hukuk nosyonunuza gülerler, hukuk bilginize gülerler,
İç Tüzükü okuyup anlamamış parmaklarınıza gülerler.
Yazıktır, günahtır bu kadar hor kullanmayın bunu. Ben demin
bir söz kullandım Temelin aklına bile gelmez 15 maddeyi temel kanun
yapmak. diye. Temelden de, Temel fıkralarındaki o güzel
betimlemeden dolayı da bütün Karadeniz halkından ve Lazlardan özür
diliyorum. Asla aklıma öyle bir düşünceyi söylemek gelmedi. Ama,
Allah aşkına yani siz ne yapmak istiyorsunuz? Yani Parmak
kaldırdık, oldu. olmuyor kardeşim. 30 Şubatta
yürürlüğe girecek. diye yazın bunun arkasına,
kaldırın parmağınızı bakalım olacak mı?
Hem Anayasaya aykırı hem İç Tüzüke aykırı hem
sınırsız dinleme var hem operasyon var içeride,
dışarıda; bu kadar hayati bir konuyu doğru dürüst burada
tartışamıyoruz. Yazıklar olsun arkadaşlar!
Yazıklar olsun bu seviyeye, bu duruma gelişe! Yazıklar olsun
demokrasinin bu hâline! Başka bir şey demiyorum ama bunu
değiştireceğiz, asla bu, böyle sürmeyecek arkadaşlar. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Tutumumda bir değişiklik
olmamıştır.
Bir diğer itiraz var, onu okuyacağım.
Sayın Oktay Vuralın teklifin Anayasaya
aykırılığı itirazına ilişkin
yazılı başvurusu Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Şimdi bu itiraza ilişkin Başkanlığımızın
görüşünü kısaca açıklamak istiyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
D) Açıklamalar (Devam)
2.- Başkanlığın, İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Anayasaya aykırılık nedeniyle Komisyona iade edilmesi
ve temel kanun olarak görüşülmemesi gerektiğine dair önergesinin
işleme alınamayacağına ilişkin açıklaması
BAŞKAN - Bilindiği üzere, İç Tüzükün
38inci maddesine göre, komisyonlar, kendilerine havale edilen tasarı ve
tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Komisyon,
Anayasaya aykırı gördüğü tasarı veya teklifi maddelerine
geçmeden reddetmek zorundadır.
İçişleri Komisyonu, teklifi Anayasaya
aykırı görmeyerek raporunu Başkanlığımıza intikal
ettirmiş ve teklif, gündemimizdeki yerini almıştır. Genel
Kurulda teklifin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında Anayasaya
aykırılık iddialarının dile getirilmesi mümkün olup
Genel Kurulun teklifin tümü üzerindeki görüşmelerden sonra Anayasaya
aykırılık iddialarını ciddi görerek maddelere
geçilmesini reddetme yetkisi bulunmaktadır.
Yine İç Tüzükün 84üncü maddesine göre, teklifin
belli bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi sırasında
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler
diğer önergelerden önce oylanır.
Görüldüğü gibi, bir tasarı veya teklifin
Anayasaya aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerek Genel
Kurulda reddedilmesine olanak tanıyan çok sayıda kural
bulunmaktadır. Bu nedenle, teklifin görüşmelerinin başında Anayasaya
aykırılık iddialarına ilişkin başvurunuzun
işleme alınmasının İç Tüzüke uygun
olmadığını düşünmekteyim.
Çankırı Milletvekili Sayın İdris
Şahin ve Niğde Milletvekili Sayın Alpaslan
Kavaklıoğlunun Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu Başkanlıkça esas olarak havale edildiği
İçişleri Komisyonunca görüşülerek rapora bağlanmış
ve rapor Başkanlığa 24/2/2014 tarihinde sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca Komisyon Raporu bastırılarak
25/02/2014 tarihinde milletvekillerine dağıtılmış ve
Genel Kurulun gündemine girmiştir.
Başkanlığımızın da gündeme girmiş bir
tasarı ve teklifi işleme almama, gündemden çıkarma veya
komisyona iade etme yetkisi bulunmamaktadır.
Ayrıca, temel kanunla ilgili itiraza ilişkin
görüşüm şu şekildedir: İç Tüzükün 91inci maddesine göre,
tasarı ve tekliflerin Genel Kurulda bölümler hâlinde görüşülmesine ve
her bölümün en çok otuz maddeyi geçmemek kaydıyla Hükûmetin, esas
komisyonun veya grupların teklifi, Danışma Kurulunun oy
birliğiyle önerisi üzerine veya Danışma Kurulunda oy
birliği sağlanamaması hâlinde siyasi parti gruplarının
önerisi üzerine Genel Kurulca karar verilebilir.
Bir kanun tasarı ve teklifinin temel kanun olarak
değerlendirilmesi hususunda Başkanlığımızın
bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Bu teklifin temel kanun olarak
görüşülmesine ilişkin biraz önceki Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisi Genel Kurul tarafından kabul edilmiştir. Alınan
karara uygun olarak teklifin görüşmelerinin temel kanun olarak
sürdürülmesinin gerektiği kanaatindeyim.
Başkanlığımızın bu konuda bir takdir yetkisi
bulunmamaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Efendim, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, öncelikle, tabii,
iki konuyu birleştirerek değerlendirme yaptınız. Her
şeyden önce, gerçekten, bu açıklamayı, Divanın
yaptığı, Meclis Başkanının yaptığı
bu açıklamayı çok yadırgadığımı ifade etmek
istiyorum. O zaman Meclis Başkanlığı ne yapar?
Çoğunluk iradesi bunu yaptı, ne yapayım? Danışma
Kurulu böyle getirdi, ne yapayım? O zaman yani Meclis
Başkanlığı, istirham ediyorum, ne yapar?
KAMER GENÇ (Tunceli) Çıksın aradan Meclis
Başkanlığı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Görmüyor musun ne
yaptığını? Yeni mi geldin Meclise?
OKTAY VURAL (İzmir) Yani, böyle
alınmış yani İç Tüzüke aykırı olduğu
açık olan bir konuyla ilgili Efendim, Danışma Kurulu, Meclis
Genel Kurulu kabul etti, ne yapayım? Yapılacak iş, ne varsa,
onu bize gönderirse Meclis Başkanımız başka işlerle
uğraşmak yerine, bunlarla ilgili gönderirse daha uygun olur.
Bir diğeri de, yaptığınız
açıklamada, biz Anayasaya aykırılık önergesi verdik.
Yaptığınız açıklama, tutumunuz, doğrudur
ÜNAL KACIR (İstanbul) Okuduğunuz şey
İç Tüzük, uygulanan da İç Tüzük, fiilî uygulanan İç Tüzük.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutumunuz aynen şunu
söylüyor: Bu görüşmeler, tümü üzerindeki görüşmeler
yapıldıktan sonra bu önerge işleme alınacaktır.
demişsiniz, katılıyorum. Dolayısıyla, bununla ilgili
bu irade beyanınız çerçevesinde bu önergemin bu görüşmeler,
tümüyle ilgili görüşmelerden sonra ele alınacağını
Başkanlık olarak, tutum olarak belirlemiştir. Ben bu önergenin
görüşüleceğine ilişkin Başkanlığın ortaya
koyduğu iradeyi
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
maddelerde görüşülecektir.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Öyle
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Her madde için.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Her madde
için.
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın, açıklama
tümüyle
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Tümüyle ilgili
demedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Bana gönderdiğiniz
84üncü maddeyle ilgilidir. Tümüyle ilgili görüşmelerden sonra Anayasaya
aykırılık sebebiyle Meclisin tümünü reddetmesi mümkündür.
dendiğine göre, Anayasaya aykırılık iddiasını
ileri sürdüğüme göre bu görüşmelerden sonra bu önergenin işleme
alınacağını bildirmişsiniz. Dolayısıyla,
evet, doğrudur, görüşmelerden sonra
Zaten benim Görüşmeden
önce alın. diye bir iddiam yok çünkü görüşmelerden sonra olması
gerekiyor. Görüşmelerden sonra, görüşmeler yapılır, aynen
maddelerle ilgili önerge olduğu gibi tümünün de Anayasaya
aykırı olduğuna ilişkin önergemiz konuşulur, ona göre
de Meclis Genel Kurulu bu önergeyi reddederse tümünün oylamasına geçersiniz
ve böyle de tecelli eder.
Teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne
okuduğu belli, kayıtlar belli
Sayın Başkanım, kayıtlara bakarız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır efendim, belli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tamam,
kayıtlara bakarız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Belli efendim.
Yani eğer öyle değilse efendim, bu tamamen
usule aykırı çünkü oradaki açıklamanız çok önemli.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Bakalım
tutanaklara.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Oradan bir şey
çıkmaz. On iki senelik tecrübe gösteriyor ki bundan bir şey
çıkmaz.
BAŞKAN Şimdi, tekrar okuyorum Sayın
Vural.
İçişleri Komisyonu, teklifi
Anayasaya aykırı görmeyerek raporunu
Başkanlığımıza intikal ettirmiş
OKTAY VURAL (İzmir) - O bizi bağlamaz tabii.
BAŞKAN
ve teklif, gündemimizdeki yerini
almıştır. Genel Kurulda teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında Anayasaya aykırılık iddialarının
dile getirilmesi mümkün olup Genel Kurulun teklifin tümü üzerindeki
görüşmelerden sonra Anayasaya aykırılık iddialarını
ciddi görerek maddelere geçilmesini reddetme yetkisi bulunmaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam, demek ki Anayasaya
aykırılık iddialarının oylanmadan önce
görüşülmesi gerekiyor, açık.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır, hayır.
FARUK BAL (Konya) Doğru.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Reddetmek için
Reddetmede
bir kriter olacak.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani bunu böyle ifade
etmişsiniz. Yani Anayasaya aykırılıkla ilgili sözel bir
iradeyi, bir önergeye çevrilmemiş bir iradeyi müşahhas olarak o
oylamada oylandığı
Böyle bir şey olabilir mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - O zaman
konuşuruz Sayın Başkanım, o zaman görüşürüz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Anayasaya
aykırılıkla ilgili iddialar geldiği zaman oylamadan önce
dikkate alınacaktır. Ayrıca, Komisyonun, komisyonlarda tümüyle
ilgili
Bakın, Komisyon, efendim, tümüyle ilgili Anayasaya
aykırılık iddiasını görüştü mü? Görüştü.
Peki, Komisyonun sahip olduğu bu hakka Genel Kurul niye sahip
olmasın? Böyle bir şey
olabilir mi? Yani Komisyon görüştü, siz görüşmeyin. Böyle bir iddia
olabilir mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
maddelerde önergeler veriliyor Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben, tümüyle ilgili Komisyonun
yaptığı yanlıştır, Genel Kurul iradesini
arıyorum ve bu bakımdan da tümünün reddedilme imkânı varken bir
maddenin reddedilmesi hâlinde diğer madde ne olacak?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - O madde için
de vereceksiniz önerge.
OKTAY VURAL (İzmir) - O zaman tümüyle ilgili
iddianın görüşmelerden sonra uygulanması gerekir. Anayasaya
aykırılık iddiası dendiğine göre, ben önergeyle bunu
dile getirdiğime göre öncelikli olarak bu talebimin görüşmelerden
sonra uygulanması gerekmektedir, açık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım,
Meclisin yönetimi Meclis Başkanına aittir. Meclis Başkanı
Meclisi yönetirken öncelikle Anayasaya aykırı olan önergeleri
işleme koyması lazım. Eğer Meclis Başkanlık
Divanının, Meclisi yöneten Divanın elinde bir yetki yoksa o
zaman kendisi oradan kalkar, AKP Grubu Meclisi yönetir, başka çaresi yok.
Yani diyorsunuz ki
İşte, zaten çoğunluk, gözleri körelmiş,
hukuk tanımıyor, Anayasayı tanımıyor, hak
tanımıyor, diktatörlük kuruyorlar. Diktatörlükle bu Meclis
yönetilemez ki yani. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, böyle bir usul yok. Bakın, biz buna saygı gösteriyoruz
ama bu kadarı fazla. Sayın Başkan, lütfen...
KAMER GENÇ (Tunceli) Az, az, benim söylediklerim az!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Otur yerine be, haydi!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Bize de
haksızlık etmeyin lütfen ya! Aynı nakaratlar ya, saatlerce
dinlemek zorunda değiliz ki!
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Meclis
Başkanlığı
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Bir de ben tümünün Anayasaya
aykırılık iddiasını nasıl Meclise
oylatacağım? Bu önergemi hangi hâlde işleme koyacaklar? Bir de
bunu düşünseler, tümü aykırı diyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Öyle bir şey yok, madde madde. Anayasa madde madde
diyor.
BAŞKAN Şimdi, 81inci maddeye göre:
Maddelerine geçilmesi veya tümü kabul edilmeyen kanun tasarı ve
teklifleri, Genel Kurulca reddedilmiş olur. Dolayısıyla oylama,
aynı zamanda Anayasaya uygun olup olmadığına dair bir
sonuçtur.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, öyle bir
şey olabilir mi yani?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Oldu oldu, hep öyle oldu.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman Anayasaya
aykırılıkla ilgili önergenin anlamı nedir? Anayasaya
uygunluğuyla ilgili önerge müşahhas bir önergedir ve diğer
önergelerden öncelikle okutulması gerekiyor biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Vural, şimdi, bütünüyle
ilgili önergeniz işleme alınmayacaktır.
Usul tartışması açabilirim. İstiyor
musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, istirham ediyorum, bu
Meclis Başkanlığı hangi görevleri yapabileceğimizi bir
yazsa da
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Meclis
Başkanlığıyla bir alakası yok, İç Tüzüke göre
böyle Sayın Başkanım.
BAŞKAN Anladım da şimdi usul
tartışması
OKTAY VURAL (İzmir) Ha bire usul
tartışması açıyorsunuz.
Yani bunlarla ilgili bir de şu olsa: Anayasaya
aykırılık
Ben şunu istirham ediyorum: Bu teklifin tümüyle
Anayasaya aykırılığına ilişkin bir iddiamı
Meclise getireceğim, ne zaman getirebilirim ya?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Maddeler
görüşülürken , İç Tüzük açık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Maddelerle olur o, maddeler olur, tümü olmaz işte,
tümü olmaz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İç Tüzük
öyle söylüyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olabilir mi
ya!
BAŞKAN Sayın Vural, usul
tartışması açmak istiyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim?
BAŞKAN Usul tartışması
OKTAY VURAL (İzmir) Ne olacak, usul
tartışması açsak ne olacak?
BAŞKAN Ne yapayım canım, şimdi
başka yolu yok!
OKTAY VURAL (İzmir) Üç dakika, beş dakika
konuşmak için
Böyle bir şey
olur mu ya Sayın Başkan?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.20
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:18.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon burada, Hükûmet burada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
tatile mi ayrılacaksınız? Sadık Bey geldi de görev
değişimi mi olacak?
BAŞKAN Hayır, yok.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu
87nci maddeyle ilgili olarak teklif veya tasarının tümünün
Anayasaya aykırılığı konusunda verilen önergelerin
teklif veya tasarının tümünün görüşülmesine geçmeden önce
görüşülmesi İç Tüzükün 80inci maddesinin amir hükmüdür. Uygulama
yanlış yürütülmüş olabilir, yanlış
yorumlanmış olabilir ama madde dikkatle okunduğunda, 88inci
madde bağlantısı dikkatle değerlendirildiğinde, bu
gayet açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Ben bu uygulamanın değiştirilerek, İç
Tüzükün 80inci maddesine uygun olarak bu önergelerin işleme
konulması gerektiğini düşünüyorum. Eğer biraz önce
yaptığınız açıklamalar çerçevesinde görüşünüz
hâlâ aynı yönde devam edecekse usul tartışması
açıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Efendim, bir
dakika
Hayır Sayın Başkanım, biraz önce bu
konuyu konuştuk. Usul tartışması bunun için
açıldı Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, o Anayasaya
aykırılıkla ilgiliydi.
Aleyhte efendim.
BAŞKAN Hayır, o bir diğer itirazla
ilgili.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır, 87nci maddeyle ilgili
efendim.
BAŞKAN Sayın Kamer Gençin itirazıyla
ilgili açtık, şimdi bununla ilgili açıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN Sayın Vural aleyhte, Sayın
Hamzaçebi aleyhte, Sayın Kubat lehte.
Lehte bir boş var, Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) BDP adına Altan
Tan.
BAŞKAN Evet, aleyhte ilk söz Sayın Akif
Hamzaçebinin.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Görüşülen
kanun tasarı ve tekliflerin tümünün Anayasaya
aykırılığı konusunda verilen önergelerin
görüşmelerinin teklif veya tasarının görüşmelerine geçmeden
önce yapılmasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi,
tartışmanın konusu şu: İç Tüzükün 80inci maddesine
göre bir tasarı veya teklif Genel Kurulda görüşülürken bu teklif veya
tasarının tümünün Anayasaya aykırılığı
konusunda milletvekilleri önerge verebilir. Bu, 87nci maddede gayet açık
bir şekilde düzenlenmiş. Maddenin devamında, ayrıca
maddelerle ilgili olarak da Anayasaya aykırılık önergelerinin
verilebileceği düzenlenmiştir. Maddelerle ilgili olarak Anayasaya
aykırılık önergeleri verilmesi hâlinde her madde için verilecek
olan önerge sayısı, toplam önerge sayısı 7yi geçmiyor ama
tümüyle ilgili olarak verilecek olan Anayasaya aykırılık
önergesinin bu 7 sınırlamasıyla herhangi bir ilgisi
bulunmamaktadır. 88inci maddede yer alan metnin veya herhangi bir
maddenin -yani tüm teklif veya tasarı metniyle- Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle komisyona geri çekilmesi konusunda,
esas komisyon ve hükûmetin yetkili olduğu konusundaki düzenleme, sadece ve
sadece esas komisyon veya hükûmetin bu konudaki yetkisini düzenleyen bir
içeriğe sahiptir. Yani 88inci maddede Teklifin veya tasarının
tümünün ancak ve ancak esas komisyon veya hükûmet tarafından komisyona
iadesi istenebilir. şeklinde bir düzenleme yoktur, böyle bir şey
yok. Esas komisyon veya hükûmet, 87nci maddedeki düzenlemeden
bağımsız olarak teklif veya tasarının tümünün
komisyona iadesini isteyebilir. Ama esas komisyon veya hükûmette olan bu yetki,
ayrıca 87nci maddeye göre milletvekillerinde de vardır.
Dolayısıyla, bu teklifin tümünün Anayasaya aykırı
olduğu konusundaki bir önerge, teklif veya tasarının tümünün
görüşülmesine geçmeden önce görüşülmek zorundadır. Bu önerge
kabul edilirse Genel Kurul tarafından, teklif veya tasarı olduğu
gibi komisyona iade edilir. Ben bunda hiçbir tereddüt görmüyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Bizim uygulamamız bu şekilde. diye
bir gerekçeyle karşımıza çıkabilir ama yanlış
emsal, emsal olmaz. Uygulama yanlış yürütülmüş ise bu yanlışlık
fark edildiği andan itibaren düzeltilir. Bu yanlışlık gayet
açık, net bir şekilde bugün ortaya çıkmıştır.
Şimdi Başkanlığa düşen, bu
yanlışlığı geçmiş uygulamalara dayanarak savunmak
değil, tam tersine bunu düzelterek bu yanlışlığa son
vermektir. Başkanlığın yapması gereken budur.
Şimdi ben şunu hatırlıyorum: 12 Eylül
2010 referandumuna giderken, referandum konusu olan Anayasa
değişiklikleri milletimize artık üstünlerin hukuku değil,
hukukun üstünlüğü gibi kulaklara çok hoş gelen bir cümleyle sunuldu.
Herkesin hoşuna gitti elbette. Hukukun üstünlüğüne kim hayır
diyebilir? Ve bu ilke çerçevesinde kabul edilen Anayasa
değişiklikleriyle HSYK, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
bugünkü şekilde yapılandı ve Başbakan çıktı dedi
ki: Yanlış yapmışız. Yani 12 Eylül 2010
referandumuna götürdüğümüz, halka sunduğumuz bu Anayasa
değişikliği yanlışmış. dedi. Ne zaman dedi
bunu? 17 Aralık 2013 tarihinden sonra, kurmuş olduğu bu sistemle
kendisine bağlı olduğunu zannettiği yargının
kendisine bağlı olmadığını fark ettiği anda
Yanlış kurmuşuz. dedi. Hareket noktası Kendime
bağlı kurmuştum, meğer bana bağlı
değilmiş aslında. Gerekçe buydu.
Şimdi, MİT Yasasında benzeri bir
şeyi görüyorum. Şimdi, bugün savunuluyor. Bunu Hükûmet savunacak,
çıkaracak. Umarım bir iki sene sonra Ya, biz bu konuda
yanlış yapmışız. demezsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kandırdılar beni.
diyecekler Safmışım. Safmışız
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet. Yani
Bizi kandırdılar. Ben iyiydim, onlar beni kandırdı. Bu
yasayı çıkardık. Yanlış yapmışız.
diye
O zamana ömrünüz yeter mi bilemiyorum ama inşallah o günlere
gelmezsiniz.
Bu yasayı aceleye getirmeyelim, enine boyuna
tartışalım, burada yapılması gereken
değişiklikleri gerçekten demokratik bir ülkenin olması gereken
istihbarat örgütünün ihtiyaçlarına göre düzenleyelim ve demokrasiye zarar
vermeyen bir yasayı buradan çıkaralım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Lehte ilk söz, Sayın Kubat
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, görüşülmekte olan 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümünün Anayasaya aykırı olması nedeniyle
görüşülemeyeceğine dair Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olduğu önerge üzerine belirlemiş olduğunuz tutumunuzun lehinde
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarı veya
tekliflerinin Anayasaya aykırılığı elbette dile
getirilebilir, bunlar Komisyon aşamasında ve Genel Kurul
aşamasında ileri sürülebilir. Komisyon aşamasında
bunların ileri sürülmesi İç Tüzükün 38inci maddesinde
düzenlenmiştir. Buna göre, komisyonlar kendilerine gelen bir tasarı
veya teklifin Anayasanın lafzına ve ruhuna, sözüne ve özüne
KAMER
GENÇ (Tunceli) O komisyon, komisyon; Genel Kurula gel, Genel Kurula, sen
Genel Kurula bir gel!
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla)
açıkça veya örtülü biçimde aykırı
olduğunu resen inceleyip, ona göre işin görüşmesini yapıp,
raporunu bağlayıp sıra sayısını Genel Kurula
gönderiyorlar.
Genel
Kurul aşamasında Anayasaya aykırılık
iddialarının nasıl görüşüleceği de yine İç
Tüzükün 84, 87, 88 ve ilgisi nedeniyle yine 81inci maddesi de dolaylı
olarak bağlantılıdır, burada düzenlenmiş. 87nci
madde, bir kanun tasarı veya teklifinde bir maddesinin veya tümünün
komisyona iadesi noktasında önerge verilebileceğini lafzi olarak
düzenlemiş. Ancak, 87nci maddenin başında Kanunlarda veya
İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa ibaresi var, bir ihtirazi kayıt
koymuş.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Aksine nerede hüküm var?
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla) 88inci madde bir kanun tasarı veya
teklifinin Anayasaya aykırılığı veya herhangi bir
sebeple -hukuka aykırı da görülebilir, başka bir sebeple de
olabilir- tümünün komisyona iadesinin hangi merciler tarafından istenebileceğini
net biçimde düzenlemiş. Bu, esas komisyon veya hükûmet olabilir.
Dolayısıyla, 87nci maddeyle 88inci madde birlikte
değerlendirildiği zaman Anayasaya aykırılık nedeniyle
bir tasarı veya teklifin tümünün komisyona iadesini ancak esas komisyon
veya hükûmet isteyebileceklerdir.
Milletvekilleri
Anayasaya aykırılığı ileri süremeyecekler midir?
Hayır, sürebilirler, çok net, bu konuda da açıkça düzenleme var. Her
maddede ilgili milletvekilleri tasarıdan önce veya Genel Kurul aşamasında
5 imzayla her maddenin Anayasanın hangi maddesine açıkça
aykırı olduğunu belirtmek suretiyle reddini isteyebilirler, bu
en doğal hakları 87nci maddede. Yani 15 maddenin 15inde de
Ki
verildi, geçen hafta yaptık, 84e göre öncelik verdik, onları tek tek
birleştirdik burada
OKTAY
VURAL (İzmir) Tümü, tümü
MEHMET
DOĞAN KUBAT (Devamla)
ve bu görüştüğümüz, şu anda usul
tartışmasına konu olan husus daha geçmiş bir ay -tümünün
iadesiyle ilgili- ben yanlış hatırlamıyorsam son iki ayda
iki defa görüşülüp yine aynı şekilde uygulamaların devam
etmesi yönünde bugüne kadar Meclisin teamüllerinin
Köklü biçimde
oluşmuş bir gelenek. Yorum farklı olabilir. 87nci maddenin
açık olmadığını iddia edebilirsiniz, o zaman da
yapılacak şudur: Burada gruplar bu konuda mutabakat sağlarsa, Tüzükün
bu maddesini her zaman, çok basit, bir saatte değiştirebiliriz.
OKTAY VURAL (İzmir) Mutabakata gerek yok ki,
Meclis Başkanı yapar onu, tamam, biter. Meclis Başkanı ne
iş yapıyor? Mutabakata gerek yok ki.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Sayın Başkanım,
87nci maddeye göre de her maddede Anayasaya aykırılık önergesi
verilir, 84üncü madde gereğince de bunlar öncelikle görüşülür,
işleme alınır, gereğini Genel Kurul takdir eder.
OKTAY VURAL (İzmir) Cemil Çiçek Bey yapsın,
ne görev yapıyor?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Bu nedenle,
Sayın Başkanımın tutumu yerindedir. Bu kanun teklifinin
tümünün Anayasaya aykırılığı nedeniyle komisyona
iadesini öngören bir önergenin işleme konulması İç Tüzük
gereğince mümkün değildir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte ikinci söz, İzmir Milletvekili
Sayın Oktay Vural...
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Faruk Bal Bey
BAŞKAN Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İç Tüzükün 87nci maddesinde tümünün iadesine
ilişkin hüküm bulunmakta, 88inci maddesinde de teklifin tümü
hakkında bir hüküm bulunmaktadır. Dolayısıyla, İç Tüzükün
gramatik kurallara göre yanlış olarak yazılmış
hâlinden bir sonuç çıkarmak mümkün değil.
Meclis abesle iştigal etmez. Varsayalım ki bu
teklif Türk Bayrağının değiştirilmesine ilişkin
bir teklif olsa idi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve
şimdi zatıaliniz Anayasaya aykırılık
iddiasını görüştürmeden maddelerine geçecek bir uygulamaya
geçecek miydiniz ya da bu teklif Tayyip imparatorluğu kurulmasına
ilişkin bir teklif olsaydı, Türkiye Cumhuriyetinin devletinin
şeklini değiştiren bir teklif olsaydı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı bu teklifi görüştürecek miydi
Mecliste? Demek ki Meclis abesle iştigal etmeyeceğine göre Meclis
Başkanının ve sizin, teklifin tümünün Anayasaya
aykırılığını 87 ve 88inci maddeler çerçevesi
içerisinde inceletmeniz gerekirdi.
Bakın, bu teklif Anayasanın her maddesine
aykırı. Hangi maddelerine aykırı olduğunu ben sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Anayasanın
2nci maddesine aykırıdır, hukuk devleti ilkesine
aykırıdır bu teklif. Anayasanın 6ncı
maddesine aykırıdır; Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkisini
aşarak, Anayasada olmayan bir yetkiyle, istihbarat devleti kurduran bir
kanunu görüşmek suretiyle Anayasanın 6ncı maddesini ihlal
etmektedir. Bu teklif Anayasanın
10uncu maddesine aykırıdır, eşitlik prensibini ihlal
etmektedir. Bu teklif Anayasanın
19uncu maddesinde garanti altına alınmış olan,
kişinin hak ve hürriyetlerine ilişkin maddesine
aykırıdır. Bu teklif 20nci maddedeki özel hayatın
gizliliğine aykırıdır. Bu teklif haberleşme
hürriyetini ihlal etmektedir, Anayasanın 22nci maddesine
aykırıdır. Bu teklif Anayasanın 28inci maddesindeki
basın hürriyetine aykırıdır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Darbedir!
FARUK BAL (Devamla) Bu
teklif hak arama hürriyetini elden almakta, MİT mensupları ne
iş yaparsa yapsın onlar hakkında bir yasal işlem
yapılamayacağına ilişkin hükümler ihtiva etmektedir,
36ncı maddedeki hak arama hürriyetine aykırıdır. Bu teklif
Anayasanın 37nci maddesindeki, yargının denetim gücünü ortaya
koyan hâkim teminatı ilkesine aykırıdır. 40ıncı
maddedeki temel hak ve hürriyetleri garanti altına alan ve onları
koruyan maddesine aykırıdır. Bu teklif Anayasanın 138inci
maddesindeki Mahkeme kararları gecikmesizin her kişi, kurum ve
kuruluş tarafından yerine getirilir. şeklindeki hükmüne
aykırıdır. Elhasılıvelkelam, bu teklif parlamenter
demokratik sisteme aykırıdır. Parlamenter demokratik sistemin
dışında yeni bir güç inşa ediliyor. Her işi, her
işlemi yargı denetimine ait olan, iç güvenlikle ilgili emniyet
güçlerinin yanında, dış güvenlikle ilgili Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yanında üçüncü bir güç oluşturuluyor, bu da istihbarat
gücü. Bu üçüncü güce operasyon yetkisi veriliyor. Bu üçüncü gücün
yapmış olduğu iş ve işlemler hukuk devlet
dışında tutuluyor ve Ne yaparsa hiçbir şekilde kontrol
edilemez, denetlenemez. şeklinde bir hüküm getiriliyor.
Dolayısıyla, bu teklif, kurulmakta olan bir istihbarat devleti olarak
sadece parlamenter demokratik sistemi ortadan kaldırmamakta, aynı
zamanda evrensel bir değer olan demokratik toplum gereklerine aykırıdır.
Sadece bizim değil, dünyanın yüzlerce yıl, binlerce yıl
mücadele ederek ulaşmış olduğu evrensel bir değer olan
demokratik toplum gereklerini ihlal eden bir teklifle karşı
karşıyayız. Bu teklifle bir istihbarat devleti
kurulmaktadır. Örnek olarak da Suriyenin El Muhaberat gücü örnek
alınmıştır. Sanıyorum, AKPnin dostluk dönemlerinde
Esedden öğrendiği en güzel iş bu kendilerine göre ve bundan
sonra yolsuzluğun, hırsızlığın, kara para
aklamanın, uluslararası ambargo delmenin, uluslararası
kaçakçılığın hesabını soranlardan hesap sormak
üzere bir istihbarat devletine ihtiyaç duymuştur Adalet ve Kalkınma
Partisi. Lakin Türkiyenin Cumhuriyet Döneminden de öncesine gittiğimiz
zaman, Osmanlıdan itibaren elde etmiş olduğu demokratik kültürü
külliyen ortadan kaldıran bir tekliftir.
Dolayısıyla, Sayın Başkan,
zatıalinizin böyle bir teklif karşısında Anayasanın
ilgili maddelerinin çiğnenmesine izin vermemeniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) -
ve teklifin tümüyle reddedilmesi
için inisiyatif kullanmanız gerekiyor. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bal.
BAŞKAN Lehte, Giresun Milletvekili Sayın
Nurettin Canikli.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
Öncelikle, aynı konuyu ikinci kez usul
tartışması çerçevesinde değerlendiriyoruz Sayın
Başkanım. Bu, doğru değil. Yani, aynı konuyu biraz
önce bir arkadaşımızın verdiği dilekçeyle
konuştuk, aynı şeyleri söyledik, herkes aynı şeyleri
söyledi. 87nci madde ve 88inci madde çerçevesinde konuşuldu zaten,
İç Tüzükün 87 ve 88inci maddesi çerçevesinde konuşuldu. Yani
şimdi biraz geciktirmekle, bir saat, iki saat geciktirmekle bir zafer
falan kazanılmıyor, onu söyleyeyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Geciktirme mi, burada
görüşme yapmak geciktirme mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani elbette,
bakın, elbette konuşulması gerekir her şeyin,
tartışılması gerekir enine boyuna.
OKTAY VURAL (İzmir)
Parmağınızı kaldırıp gideceksiniz, öyle mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) İzin
verin lütfen.
Enine boyuna tartışılması gerekir ama
yani aynı konuyu konuştuk.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani hukuk sizin için önemli
değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Aynı
konuyu İç Tüzükün 87 ve 88inci maddeleri çerçevesinde konuştuk.
Sonuç itibarıyla, Sayın Başkanın bu konudaki tutumu ortaya
çıktı, ifade etti.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu Anayasaya
aykırılık, bir iddia değil, reddetmeyle ilgili bu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Lütfen
Dolayısıyla, aynı şeyi tekrar tekrar konuşmanın
ne faydası var? Kime, ne fayda sağlayacak Allah aşkına?
Yani, tartıştığımız, konuştuğumuz
konunun daha iyi, daha kaliteli bir şekilde çıkmasına mı
katkı sağlayacak? Hayır, aynı şeyleri tekrar edip
duruyoruz sadece, herkes
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Hayır, belki de
Başbakanın direktifinden vazgeçersiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Dolayısıyla, Sayın Başkan, öncelikle bunu hatırlatmam
gerekiyor: Yani, ikinci defa aynı konu üzerinde usul
tartışması açıldı ve bunu konuşuyoruz, bu doğru
değil.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar
MEHMET GÜNAL (Antalya) Alo Sadık yapalım;
Alo Sadık yap.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın
değerli arkadaşlar, biz MİTe, bu kanun
yasalaştığı takdirde, dış operasyon yetkisi
veriyoruz, dış operasyon.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi yok mu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Var şu
anda, Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde daha önce
Kurulduğundan
beri var, kurulduğundan beri var ve veriliyor.
FARUK BAL (Konya) Ne ihtiyaç var o zaman şimdi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ve
şimdi
Daha önce, yayınlanmayan, gizli Bakanlar Kurulu
kararlarıyla bu yetki veriliyordu.
OKTAY VURAL (İzmir) Terör örgütlerine muhatap hâle
getirecek, eş değer hâle getirecek.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın
değerli arkadaşlar, bu çok önemli: Şimdi şeffaf hâle
getiriyoruz, şimdi kanuna açıkça dercediyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, ya, ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Evet, evet;
bugüne kadar yapılmadı mı bunlar, bizden önceki dönemlerde
yapılmadı mı dış operasyonlar? Yapıldı.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yani, rahat rahat gaz
gönderebilirsiniz Suriyeye.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Yapılmadı mı? Yapıldı, bunu hepiniz biliyorsunuz.
FARUK BAL (Konya) Nurettin Bey, bu kanunla, Türkiye
Cumhuriyeti devletine dışarıdan yapılacak operasyon için
delil hazırlıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Nasıl
yapıldı? Gizli Bakanlar Kurulu kararlarıyla, kararnamelerle
yapıldı; hiç kimse de bilmiyor bunu. Bu daha mı iyi, bu daha
mı iyi?
FARUK BAL (Konya) Bu kanun Türkiye'nin dış
mihraklarca muhakeme edilmesine delil olacak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Biz
açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisinden, millet iradesini yansıtan
OKTAY VURAL (İzmir) Tam tersine. Bu karanlık
devlettir, karanlık.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Türkiye Büyük
Millet Meclisinden açıkça yetki alarak daha demokratik ve daha hukuki bir
şekilde bu işi yapmaya çalışıyoruz,
yaptığımız bu. Bunun neresi yanlış? Yine gizli
Bakanlar Kurulu kararlarıyla mı yapılsın?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yarın size
operasyon yapacaklar ve siz sızlanacaksınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Esas tehlike
o, esas birileri imparatorluk kuracaksa bu uygulama onlar için çok daha
uygundur değerli arkadaşlar, bunu unutmayın. Bakın,
altını çiziyorum: Yaptığımız son derece
hukukidir.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Bunun nesi demokratik
Allah aşkına ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
Anayasaya aykırılık... Siz diyorsunuz ki: Anayasaya
aykırıdır. Biz diyoruz ki: Değildir. Biz de o
kanaatteyiz, biz de o görüşteyiz. Ne olacak peki?
OKTAY VURAL (İzmir) Oylansın;
konuşulsun, oylansın, tamam. Senin parmağın var, bizim
vicdanımız var.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hayır,
bakın, mesele o değil. Ne olacak? Sonuç itibarıyla her maddede
biraz önce bahsedildi- milletvekillerinin Anayasaya aykırılık
iddiasını dercetmeleri, gündeme getirmeleri mümkündür, önerge
vermeleri mümkündür.
OKTAY VURAL (İzmir) Tümüyle ilgili.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ayrıca,
sonuç itibarıyla Anayasaya aykırı olup
olmadığına karar verecek olan merci kimdir? Anayasa
Mahkemesidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Niye? Anayasaya
aykırılıkla ilgili önergeleri burada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Anayasa
Mahkemesidir. Yani, varsayalım ki şöyle: Oylamayla Anayasaya
aykırı olup olmadığına karar verilebilir mi Sayın
Vural, böyle bir şey olabilir mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Anayasaya aykırı
diye karar verilebiliyor mu? Oku bakayım, Nurettin Bey, oku bakayım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani
çoğunluk kararıyla Anayasaya aykırı değildir.
dedik. Bu, Anayasaya aykırı olmadığını tespit
eder mi, garanti eder mi? Hayır, değil. Bunun mercisi nedir? Anayasa
Mahkemesidir. O yüzden
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman istediğimiz gibi
Anayasaya aykırı çıkaralım, Anayasa Mahkemesine gitsin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ha, buna
rağmen, milletvekilleri maddeler görüşülürken her maddeyle ilgili
Anayasaya aykırılık iddiasında bulunabilir, Anayasaya
aykırılığı görüşülebilir, görüşülür, ona
göre karar verilir. Ama buna rağmen, bütün bunlara rağmen, bu
görüşmelerin hiçbirisi Anayasaya aykırı olup
olmadığı konusunda hukuki bir netice doğurmaz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Nasıl olsa Anayasa
Mahkemesi düzeltecek diye burada yanlış yasa mı
çıkaralım?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bunun ortaya
çıkacağı merci Anayasa Mahkemesidir. Zaten o konuda bir sorun
yok, sürekli olarak bütün kanunlar Anayasa Mahkemesine götürülüyor. Yani bir
eleştiri olarak söylemiyorum, bir tespit olarak söylüyorum. O konuda
ikinci adres olarak bir uygulama söz konusu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Burada onun için
yanlış yasa mı çıkaralım?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Dolayısıyla, maddeler görüşülürken Anayasaya
aykırılık iddiaları gündeme getirilir, onlar
konuşulur.
OKTAY VURAL (İzmir) Tümü ama tümü, tümü
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Eğer
buradan da sonuç alınamazsa, hani iddia eden arkadaşlar
açısından söylüyoruz, ondan sonra da usulüne uygun bir şekilde
Anayasa Mahkemesine götürürsünüz ve karar verilir, ona göre hukuki olarak bu
karar kesindir. Siz şunu dersiniz, biz bunu derizin çok fazla bir
anlamı olmaz yani sizin Aykırı. dediğinizin, bizim
Aykırı değildir. dediğimizin bu hüküm
karşısında bir anlamı kalmaz.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Bu Meclisi de
kapatalım gitsin diyorsunuz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu Meclisin
açık olmasının çok önemi var değerli arkadaşlar, çok
büyük önemi var, çok çok büyük önemi var.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Tabii, tabii,
işinize gelen yasalar çıksın diye!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Millet iradesi
burada tecelli ediyor, alınan kararların tamamı millet iradesini
yansıtıyor, bunu unutmayın. Yani çoğunluk iradesi
dediğiniz, milletin iradesidir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Nasıl bir demokrasi
anlayışınız var ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Evet,
çoğunluk iradesi, milletin iradesidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Millet iradesi
dediğiniz, 2 milyon 200 bin
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Çoğunluk
iradesi rejimi değiştirir mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Siz bunu küçümseyerek
millete hakaret ediyorsunuz aslında, millet iradesini hiçe
sayıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Evet, evet, hep hakaret
ettiler.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Onun için
zaten yani zaman zaman gündeme geliyor, neden millet seçimlerde siyasi
tercihini böyle ortaya koyuyor? İşte bu nedenle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Parmak çoğunluğu
diyorlar millete, parmak!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir
kere, Sayın Nurettin Canikli bundan önce açtığınız
usul tartışmasıyla bunun aynı olduğunu söyledi.
Doğrusu, bu, elmayla armudu, sapla samanı karıştırmak
gibi. Bundan önceki iddia ve talep, komisyona iadesiydi.
BAŞKAN Onu ben söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu, aykırılık
olduğu için tümünün reddedilmesine yönelikti. Dolayısıyla, önce
bunu bir düzelteyim.
BAŞKAN Evet.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Tamam, şimdi hangisi
kaldı?
OKTAY VURAL (İzmir) İkinci husus da -bu çok
vahim bir konu- burada Sayın
Canikli diyor ki: Biz Anayasaya aykırı kanunu bilerek
çıkartırız, gidin Anayasa Mahkemesine. Bu çok yanlış
bir tutumdur, bu çok yanlış bir tutumdur. Anayasaya
aykırılıkla ilgili Anayasa Mahkemesine gidin. diyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ya ne
alakası var? Biz Aykırı değildir. diyoruz diyorum
Sayın Başkan. Biz
aykırı değildir. diyoruz. Ne olacak peki, o zaman kim karar
verecek? Siz Aykırıdır. diyorsunuz, biz Aykırı
değildir. diyoruz. Kim karar verecek? Olur mu böyle Sayın
Başkan? Yani oylamayla aykırılık tespit edilemez, onu
söylüyorum Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir de Sayın Başkan
istirham ediyorum
BAŞKAN Dinliyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Kanunlar ve Kararlar size
okuttu; size okuttuğu metinde çok yanlış bir husus var, diyor
ki: Anayasaya aykırılıkla ilgili hususları dile
getirirsiniz, sonra zaten oylama yapılacak. O zaman maddenin tümüyle
ilgili görüşmede de Anayasaya aykırılığı gündeme
getiriyoruz, o zaman onunla ilgili önergenin de görüşülmesine gerek yok.
Böyle bir mantık olabilir mi ya?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Önerge
görüşülür maddelerde, karara bağlanır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, orada iddiaları
konuşursunuz, söylersiniz, sonra tümü oylanır. Dolasıyla,
Anayasaya aykırılığın olup olmadığına
karar verilir. Maddeyle ilgili görüştük, Anayasaya
aykırılık önergesini işleme almıyor musunuz? Alıyorsunuz.
Orada da dile getirmiş olabiliriz. Demek ki Anayasaya
aykırılıkla ilgili önerge ayrıdır, Anayasaya
aykırı olduğuna ilişkin konuşma yapmak
ayrıdır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yani böyle
bir şey olur mu? Hepsini 87, 88e göre konuşuyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) O bakımdan yani Kanunlar
ve Kararların zatıalinize sunduğu tutumla ilgili bu
açıklaması son derece yanlıştır. Ben irademi önergeyle
dile getirebilirim. Bir konuşmada bunu dile getirmiş olmam, onu bir
önergeye çevirmemi engellemez. Böyle bir kısıtlayıcı
yaklaşımla yani Meclis yönetilmez, parlamenter demokrasi de olmaz. Bu
bakımdan, Kanunlar ve Kararları da
bu konuda uyarıyorum, öyle bir şey olamaz. Dile getirin,
verirler cevabını. Ben önergeyle dile getiriyorum. Bu önerge
çerçevesinde
BAŞKAN Grup başkan vekillerini ben şimdi
bu uyarınız neticesinde arkaya davet ediyorum.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.59
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:19.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Usul tartışmasına ilişkin tutumumda
bir değişiklik yoktur.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki
konuşmalara geçmeden önce siyasi parti gruplarının
Başkanlığımıza verdikleri müşterek imzalı
bir önerge vardır, bu önergeyi okuyorum:
XI.-
BİLDİRİLER-DEKLARASYONLAR
1.- TBMMde bulunan siyasi
parti gruplarının, Mısırda cereyan eden olayları
kaygıyla izlediklerine, siyasi gerekçelerle verilmiş olan idam
cezalarının bütün insanlığın vicdanını sızlatacağına
ve bu idam kararlarının uygulanmamasının TBMMde tecelli
eden millet iradesinin ortak arzusu olduğuna dair önergesi
TBMM Bildirisi
TBMM'de grubu bulunan siyasi partiler olarak kardeş
ülke Mısır'da cereyan eden olayları yakından ve
kaygıyla izlemekteyiz. Kaygı verici gelişmeler son idam
kararlarıyla yeni bir aşamaya ulaşmış
bulunmaktadır.
TBMM olarak, tüm kardeş Mısır
halkının yanındayız. Mısırlı
kardeşlerimizin demokrasi, insan hakları, temel özgürlükler, hukukun
üstünlüğü, fırsat eşitliği ve refah yönündeki talep ve
beklentilerini içtenlikle destekliyoruz. Mısır halkının
herhangi bir dış müdahale olmaksızın kendi geleceğini
en sağlıklı biçimde belirleme hak, yetenek ve iradesine sahip
olduğunu biliyoruz ve kendilerine güveniyoruz.
Siyasi gerekçelerle verilmiş olan
idam cezalarının sadece Mısır halkını değil
bütün insanlığın vicdanını sızlatacağı
açıktır. Bunun, Mısır'daki gerginlikleri daha da
artırabileceği ve intikam hislerine dönüşebileceği
endişesini taşıyoruz. Mısır'da barış ve
demokrasiye giden yolun özgürlük ve insan haklarının büyümesinden
geçtiği inancındayız. Dolayısıyla, TBMM olarak amaç ve
hedefimiz sadece kardeş Mısır halkıyla dayanışma
hâlinde olduğumuzun altını çizmektir. Mısır'ın
demokratik mücadelesine, umutlarına, hayallerine, istikbaline gölge
düşürecek, insanlık tarihine kara bir leke olarak kazınacak olan
bu idam kararlarının uygulanmaması TBMM'de tecelli eden millet
iradesinin ortak arzusudur.
Nurettin
Canikli Mehmet
Akif Hamzaçebi
Giresun İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili CHP
Grup Başkan Vekili
Oktay
Vural Hasip
Kaplan
İzmir Şırnak
MHP
Grup Başkan Vekili BDP
Grup Başkan Vekili A.
(Alkışlar)
Önergenin gereği
Başkanlığımızca yapılacaktır.
Şimdi teklifin görüşmelerine devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı Milletvekili İdris
Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlunun;
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN - Teklifin tümü üzerinde ilk söz,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplanda.
Buyurunuz Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
563 sıra sayılı bu Kanun
Teklifinin aslında bir kanun
tasarısı olarak gelmesi gerekirdi Meclise fakat kanun
tasarısı olmak yerine daha çok konjonktürel ihtiyaçlara cevap verecek
şekilde -Hükûmetin son gelişmelerle bağlantılı olarak-
birkaç maddede yapılan bir düzenleme olarak geldi ve seçim sonrasına
bırakılmıştı. Peki, ilgili komisyonlardan geçti mi?
Hayır. Anayasa Komisyonundan geçmedi, Anayasaya aykırılık
boyutu incelenmedi, Adalet Komisyonuna da gitmedi; Adalet Komisyonunda özel
yetkili mahkeme, özel savcılık, izin, yargı şartı,
bunlar da görüşülmedi.
Bir de Savunma Sanayisi Destekleme Fonundan para
aktarmaları vardı akçeli. Bu akçeli işler için de Plan ve Bütçe
Komisyonuna gitmedi. Güzel. Peki, ne yapıldı? İçişleri
Komisyonunda görüşüldü, hiçbir uzman dinlenmedi, doğru dürüst bir
bilgi alınmadı ve bunun üzerine bu görüşmelerden sonra
şimdi gelip bunu görüşüyoruz.
Arkadaşlar, çok açık konuşayım:
Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz sınırsız
dinlemeye, gizli dinlemeye hiçbir zaman evet demedik ve demeyeceğiz.
Kimse bunu bizden beklemesin. Vatan adına, millet adına, düzen
adına, güvenlik adına bu hikâyeleri o kadar çok dinledik ki 90lı
yılların katliamlı yıllarında hep buna
sığınanların yaptıklarını gördük. Tekrar
böylesi bir suistimale yol açacak bir yaklaşımda asla
olmayacağız çünkü bunun parlamenter, yargısal, hukuksal,
siyasal, akçesel, ahlaki hiçbir denetimi yok. Bunu Sayın Atalay da o gün
komisyonda açık açık itiraf etmiştir. Benim de gayem bunun
parlamenter denetimini sağlamaktır. Yani, silah
harcamalarının, istihbarat harcamalarının, kolluk
harcamalarının hiçbirisi ama hiçbirisi Sayıştayın
denetimine tabi değil zaten arkadaşlar. Gizli yönetmeliği
istedik. Gizli yönetmeliği Komisyonda istedik, vermediler; şimdi
istiyoruz, vermiyorlar.
Sayın
Başkanım, sizin vasıtanızla millî istihbarat gizli
yönetmeliğini istiyoruz bir milletvekili olarak. Eğer milletin
iradesini bu kürsüde temsil ediyorsak, bu kürsü de milletinse bize gizli
yönetmeliği verin.
Şimdi, devlet
sırrına sığınılacak, gizlilik denilecek
sığınılacak, meslek sırrı yok sayılacak,
ticari sırlar yok sayılacak, bankacılık sırları
yok sayılacak, sağlık sırları yok sayılacak,
eğitim sırları yok sayılacak, vatandaşın bütün
mahremine girilecek ve vatandaşın her şeyi alınacak,
bilgilenilecek; gerektiğinde yabancı ajanlarla, ajanslarla ve
CIAsından, MOSSADına, KGBsinden M16sına kadar, bilmem, bütün
istihbarat örgütleriyle iş tutabilenler bu verileri çok rahatlıkla
bir flaş bellekte satabilecekler. Bir flaş bellekte, bir e-mailde
bütün insanların, yurttaşların hayatını satabilecek
kadar korumasız, güvensiz bir ortam yaratılacak. Biz bu tehlikeye
dikkat çekiyoruz arkadaşlar. Size Komisyonda anlatmıştım,
burada, bu kürsüde tekrar tekrar söylüyorum. Amerikanın NASA merkezi var,
55 bin kişi çalıştırıyor. Peki, GESi yeniden
yapılandırarak Ankarada MİT masasını
kurabileceğinizi, bu üç dört kanun maddesiyle düzenleyebileceğinizi
düşünüyor musunuz? Bence yanılgı içindesiniz. Anayasayı
açın, Millî Güvenlik Kurulu diye bir kurul var, bir siyaset belgesi
olayı var orada, ona dikkatle bakın.
Şimdi, biz bu kaygıları daha önce de dile
getirdik. Bakın, Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci Seymour Hersh
diyor ki: ABD dinlemeleri ile Suriyedeki olayların ardında Türkiye
var. Suçlamalarda bulunuyor. Edward
Snowden diyor ki: Bir ülkeyi tamamen dinledik. Ve o ülke kim? Türkiye.
Arkasından, ABDnin son üç yıldır bütün dünyayı
dinlediği ve G20 zirvesinde Avrupanın en gelişmiş 10 ülkesini
dinlediği, Başbakan Merkelin de içinde olduğu, İngiltere
Başbakanının da içinde olduğu bir dinleme
furyasının ağına takıldıkları ortaya
çıktı.
Şimdi soruyorum: Peki, bu gizli dinlemeleri, bu
teknolojik gelişmeleri bu maddelerle düzenleyeceğinizi mi sanıyorsunuz?
1984te Kenan Evren darbe yaptıktan sonra güvenlik sistemini tahkim etmek
için 2937 sayılı MİT Kanununu çıkardı. Şimdi bu
kanuna göre artık çok daha geriye gidiş var.
Şöyle düşünün: 2015te seçilmediğinizi
düşünün ve karşınızda, tam karşınızdaki bir
gücün iktidar olduğunu düşünün. Bu yetkilerle size neler yapar?
Hükûmet olarak bir başınıza gelebilecekleri düşünsenize.
Vallahi billahi, öyle okul isimlerine yazılmış isimleri, Hakan
Şükürün adını çıkaracaklar, yok İdris Naim
Şahinin bilmem neredeki ismini çıkaracaklar gibi şeylerle
uğraşılmayacak. Bu yetkileri devralacak bir iktidar tam aksi
muhalif bir görüşteyse bütün o dönemin hükûmetini bütün bir sorumluluk
altına sokabilecek çok ciddi, tehlikeli işler yapabilir.
Görevlendirmede sınır yok arkadaşlar.
Böyle bir kanun olabilir mi arkadaşlar? Buyurun, 009-B-B X görevli
şahıs. Bu kanunda bundan sonra özel görevlendirilen şahıs
bu olacak. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Özel Görevli Belgesi
buyurun, 009-B-B X görevli şahıs tarafımdan görevlidir.
Şimdi, adam kapıyı çaldı, Ben
MİTten geliyorum. dedi. Ne yapacaksınız? Eller yukarı,
duvara daya, bacakları aç, kolları indirme. Cepleri boşalt,
telefonları indir. Kasada ne varsa çıkar. Baktı, MİT
belgesi var. Bu yasayla her şeyi yapabilir.
Şimdi, soruyoruz Allah aşkına: Elinde
yazılı bir görev olmadan birisi MİT görevlisiyim. dese
Maazallah,
matbaalar her gün sahte MİT belgeleri basıp çıksa, Sizin
kadronuz 50 bin kişi. deyip 500 bin de sahte kadrolu çıksa MİT
görevlisi, ne yapacaksınız?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Haşa,
soramayacağız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Yani Kimliğin ne?
Görevin ne? Ne iş yapıyorsun? diye sormayacak
mısınız? 009-B-B yeni Türkiye filminin adı olacak
arkadaşlar, maalesef.
Şimdi, operasyonel güç konusunda, içeride ve
dışarıda operasyonel güç
Arkadaşlar, operasyonu en çok
bilen biziz. 1990larda, 12 Eylül darbesinde, her darbe olayında kime
operasyon çekildiğini, vatanın, ülkesinin bölünmez bütünlüğüyle
kime çekildiğini çok iyi biliriz biz. Hep hedefte Türkiye'nin yüzde
60ı potansiyel suçlu olarak bu devlette görülmüş, Alevisi, Kürtü,
farklı düşüneni, farklı görüşte olan insanlar,
bunların hepsi potansiyel tehlikeli, suçlu görülmüş. Bu yetkileri
donattığınız zaman ne yapacaksınız? Yani,
dış operasyonel bölge gibi, Obama gibi Gidin, aferin uşaklar, Bin
Ladini yakalayın, getirin, uçağa bindirin, okyanusun üzerinden
giderken de pencereden sarkıtın, atın. mı diyeceksiniz?
Atan o kahramanlara bir de madalya mı vereceksiniz? Millî istihbarat
elbette ki hassas bir görevdir. Bu hassas görevde görev yapanlar, bu hassas
göreve bir kere girmenin şansını kullanıyorlar. Onun devlet
olanaklarını da kullanıyorlar, hak ettikleri ücretleri de
alıyorlar. Peki, soruyorum size sayın bakanlar: Sağlık hiç
mi madalya alacak onurlu bir hizmet değil? Eğitim hiç mi onurlu bir
hizmet değil? Milletin iradesi adına görev yapan bu Meclis hiç mi
onurlu görev yapmıyor? Sayayım mı başka görevleri? İç
güvenlikte polis, jandarma, korucular
Bence bu kafayla gidilirse aha şu
kuliste BDPnin kapısında Kılıçdaroğluna yumruk
atanlara madalya takılmaya başlanacak bu ülkede. Benim korkum burada.
Hukukun bittiği yerde böylelerine madalya takılır çünkü onlar
vatan millet adına yumruk attığını zannederler ve
serbest dolaşırlar ve provokasyon amaçlı
kullanılırlar. Kimse bize
Bugün basına servis edilen bazı haberler var,
bu haberlere göre deniliyor ki: Özel yetkili mahkeme MİT mensupları
için kaldırılacak. Zaten Başbakanın iznine
bağlamıyor musunuz? Başbakanın iznine
soruşturmayı bağladıktan sonra, soruşturma iznini
Başbakan vermedikten sonra, adam suçüstü yakalandı, yüz
kızartıcı bir suç işledi diyelim, cinayet işledi
diyelim, hırsızlık yaptı diyelim, çok kötü bir şey
yaptı, yakaladı polis onu, çıkardı kimliğini Dur.
dedi polise, Dur kardeş, ben MİT mensubuyum. Sonra gitti savcının
karşısına, pişkin pişkin: Sen soruşturma
açamazsın ha, ben özel görevliyim. Ne diyeceksiniz? O savcının
yerinde siz olsanız ne yapacaksınız bu kanuna göre? Ne
yapacaksınız Allah aşkına?
Yahu, böyle bir kanun olur mu? Kendi içinde bir denetimi
olmaz mı istihbaratın? Dışarıda bir denetimi olmaz
mı? Ekonomik olarak Sayıştay denetimi olmaz mı?
Alırsın, harcarsın, silah verirsin, bilmem ne yaparsın,
bunun bir denetimi olmaz mı? Bütün demokratik hukuk devletlerinin hepsinde
Meclis denetimi var arkadaşlar. Bütün demokratik hukuk devletlerinde gizli
dinlemenin Mecliste denetimi vardır. Bütün parti gruplarından Bütün
parti gruplarından oluşan komisyonlar ortaklaşa bu denetimi
yaparlar. Siz bu denetimi getirmediğiniz zaman, böyle, bütün yetkileri
tanıdığınız bir yasa karşısında,
inanın, kendi çıkardığınız yasa
ayaklarınıza dolanır. Robespierre de bir gün giyotin
yasasını çıkarmıştı. Sonunu biliyorsunuz,
giyotinle gitti, değil mi?
NURETTİN DEMİR (Muğla) HSYKda da
aynı olmadı mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, bakın,
HSYK bir yana, İnternet, TİB Yasası bir yana, YouTube bir yana. Dün
burada bir sözleşme imzaladınız, farkında
mısınız arkadaşlar? İstihbaratın teknoloji
erişimini konuşuyorsunuz. 2001 tarihli Siber Güvenlik
Sözleşmesini imzaladınız dün, 2001, 2001! Ve bugün basına
servis edilen haberlere bakın. Bugün basına servis edilen haberlerde
deniliyor ki: Çözüm sürecinde, barış sürecindeki görüşmelerde
önergeyle yeni güvenceler getirilecek. Kime? Nasıl? Yok ortada bir
şey, görmüyoruz. Sadece Hükûmet kendini koruyor, sadece kendi istihbarat
elemanını koruyor. Oysaki barış süreçleri tek taraflı
değildir beyler, barış süreçleri çift taraflıdır.
Çatışmalı olan her şey çift taraflıdır, çift
taraflı olunca görüşmeleri de çift ve fazla olur. Eğer siz bir
tarafa güvence getirip kendinizi sadece güvence altına alırsanız
-hiç kusura bakmayın- deve kuşu gibi başınız kumda
olur, gerisi açıkta kalır çünkü bu görüşmelerin tarafları
varsa tarafları da bir tarafları sorgulandığında,
yargılandığında, hâkim önüne çıktığında
herkes bunun hesabını verir. Ya dobra dobra bunun arkasında
duracaksınız ya da yanlış yapmayacaksınız.
Seçim geçti. Seçim kaygısı, korkusuyla
getirmiyordunuz. Hadi anladık. Bir şey daha: Her türlü görev
ibaresini kaldıracağız. Hangi görevleri koyacaksınız
o zaman? Usulünü, şeklini de koysanıza, bir belli olsun. Yalan makinasını
ne yapacaksınız? Bence burada, aldığınız son
dönem bütün bürokratların hepsini tek tek yalan makinasına
bağlayın. İyi bir iş yapmış olursunuz. Sadece
istihbaratta niye yalan makinası olsun ki? Çok daha önemli görevler var,
çok daha büyük paralar var, çok daha kıymetli evrakların teslim
edildiği insanlar var. Böyle bir yaklaşım tarzı olabilir mi
arkadaşlar? Şimdi, bize diyorsunuz ki: Demokrasi. Yargıdan
kaçan, özel yargıya tabi tutulan, özel izne tabi tutulan bir olayda bizden
nasıl evet dememizi bekleyebilirsiniz? Asla, biz çok çok önemli
gördüğümüz bu yasa tasarısının eğer uzmanlarıyla,
eğer ilgili komisyonlarıyla, eğer sivil toplumuyla
konuşabilseydik çok daha farklı sonuçlara gelebilirdik.
Bir anayasayı değiştiremiyoruz.
Toplanıyoruz iki sene konuşuyoruz 60 maddede uzlaşabiliyoruz.
İç Tüzükün yüzde 90ında uzlaştık, İç Tüzükü bile
değiştirmedik, sabahtan yediye kadar İç Tüzük
tartışması yaptık burada. Neden? Çünkü her şey
kokuştu, laçkalaştı, bayatladı, baydı. Bunun adı
ne hukuk, ne yasama, ne ileri demokrasi, ne bir şey? Burada bir tek
çıkış yolu var arkadaşlar. Tünelin ucundaki
ışık Yeni bir anayasa, Türkiyeyi darbe anayasasından
kurtarın. diyor. Tünelin ucundaki ışık diyor ki:
Düşünce, örgütlenme özgürlüğünün zamanıdır. Tünelin
ucundaki ışık diyor ki: Bu ülkede yolsuzluklar,
dolansızlık, rüşvet vesaire olmasın zamanıdır.
Bu ülkedeki ışık diyor ki: Adalet herkese lazım; adalet,
adalet, adalet. Oysaki bu çözüm sürecinde sayıları 520yi geçen
-hasta ölümüne- son günlerini yaşayan tutuklular, bir polis memurunun
raporları nedeniyle hâlâ içeride ölümü bekliyorlar. Bu hafta içinde 3 tane
cenaze çıktı.Bu hafta içinde 3 tane cenaze çıktı. Bu mu
ileri demokrasi, insan hakları? Allah aşkına söyler misiniz,
biz, Mısırda, demin 4 parti grubu olarak idama karşı
çıkarken cezaevlerimizde ölüme gün sayan insanlarımız var, ölüme
gün sayan! Fikirleri ne olursa olsun, suçları ne olursa olsun bu
insanlarımıza sahip çıkabiliyor muyuz?
Evet, bir
görüşme oluyor, çözüm için, barış için önemlidir, bunun da
seçime yansıması olmuştur. Bunu iktidar partisi olsun,
Barış ve Demokrasi Partisi olsun, çözümde, barışta
ısrar edenler halktan güvenoyu almıştır, olur
almıştır ancak bir şey unutulmasın, önümüzde 2 seçim
daha var, Cumhurbaşkanlığı var, 2015 genel seçimleri var
arkadaşlar. Eğer biz bu süreçleri yasal formatlara bağlamazsak,
bizim Meclise sunduğumuz demokratikleşme yasalarına göre bu görüşmeleri
yasal bir çerçeveye oturtamazsak, Meclis kararına dönüştüremezsek
İrlandada IRA gibi, İngiltere Parlamentosu gibi ve daha başka
parlamentolar gibi, tıpkı İspanya gibi, İspanyada ETAyla
yapılan görüşmeler gibi, tıpkı Güney Afrika gibi ve birçok
ülkede olduğu gibi, kaynayan kazan Orta Doğuda geleceğimiz hiç
parlak olmayacaktır arkadaşlar. Bunun bir tek yolu vardır,
doğru tespit ve yerinde hukuk güvencesi, yerinde demokrasi. Tek çözüm
eşitlik, özgürlük ve adalettir arkadaşlar. Bunun
dışındaki her kapı diktatörlüğe açılır, her
kapı zorbalığa açılır, her kapı baskıya
açılır.
Hele böyle
yetkilendirdiğiniz güçlerin kontrolü imkânsızsa tıpkı
gladyo gibi, tıpkı kontrgerilla gibi, tıpkı Özel Harp
Dairesi gibi, tıpkı JİTEM gibi başını önünü
alamayacağınız bir gücü kendi karşınızda, kendi
elinizle yaratmış olursunuz. Bizden hatırlatması ve biz
böyle bir kanuna hayır diyeceğiz.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Ali Serindağ, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, gene bir AKP klasiğiyle
karşı karşıyayız. MİT gibi, çalışma
alanı özellik arz eden, pek çok faaliyeti gizli olan veya gizli yürütülen
ve ayrı bir uzmanlığı gerektiren bir kurumla ilgili yasal
düzenleme kanun teklifi olarak Meclis gündemine gelmiş bulunmaktadır.
Bu teklif, tasarı olarak Meclis gündemine gelseydi, mevzuat hazırlama
yönetmeliğine uygun olarak hazırlanacaktı, bürokratik
kademelerin birikimlerinden yararlanılacaktı ve teklif, Türkiye Büyük
Millet Meclisine olgunlaşmış olarak gelecekti. Ancak AKP,
alışıldık şekliyle, bunu böyle yapmadı, bu yola
gitmedi.
Bunu telafi etmek için, bu teklifle ilgili, Anayasaya
aykırılık iddiası, Komisyonda, tarafımızdan,
diğer milletvekilleri tarafından, muhalefet milletvekilleri
tarafından dile getirilmiş ancak bu, kale
alınmamıştır. Havale edilen tali komisyonların
incelemeleri için de gerekli süre tanınmamıştır. Bu
nedenle, teklifin olgunlaştırılması için alt komisyon
kurulması teklifimiz de kabul görmemiştir ve olgunlaşmadan bu
teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmiştir. Neden? Çünkü
AKPnin acelesi var. Nedir bu acele? Bu acele, bugüne kadar AKPnin
yaptığı yasal düzenlemelerin sebebi neyse, gene o. 17 ve 25
Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları.
Hafızalarımızı yoklayalım. Gezi
olayları Hükûmetin kimyasını bozmuş, yolsuzluk ve
rüşvet olayları da Hükûmetin paniklemesine neden olmuştur. Yerel
yönetim seçimleri yapılmış olmasına rağmen bu panik
hâli devam etmektedir. Bunun neticesi olarak da bu teklif, alelacele,
seçimlerin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
gelmiştir.
Ancak, ne söylerseniz söyleyin, ne yaparsanız
yapın, seçimlerde hangi sonucu alırsanız alın, 17 ve 25
Aralık yolsuzluk ve rüşvet kamburu Hükûmetin sırtında
bulunmaktadır. Bu kamburu seçimlerle veya hukuka aykırı yasal
düzenlemeler ve uygulamalarla yok edemezsiniz. Bu kamburdan kurtulmanın
tam yolu, muhatapları yargıya sevk etmek ve yargılamanın
önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmaktır.
Hafızalarımızı yoklayalım. Son
aylarda ortaya çıkan ses kayıtları ve başka olaylar,
Hükûmetin acelesinin sebebini ortaya çıkarmaktadır. 17 Aralıktan
sonra ne oldu? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna operasyon
yapıldı. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını
yürüten savcılardan dosyalar alındı. İl emniyet müdürleri
dâhil pek çok emniyet mensubu operasyona tabi tutuldu. Maliye
Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı
personeline operasyon yapıldı. Adalet Akademisi ve HSYK, Adalet
Bakanlığının bir şubesine dönüştürüldü.
Yargı, Adalet Bakanlığı üzerinden yürütmeye
bağlandı. Adli kolluk, Başbakanın ve ilgili bakanların
yönlendirmesiyle adli makamların emrini ve mahkeme kararlarını
yürürlüğe getirmeyi reddetti. Kuvvetler ayrılığı ve
yargı bağımsızlığı yok edildi. Bu
şekilde Hükûmet eliyle Anayasa askıya alındı.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanı da yazdığı haberleri beğenmediği bir
gazeteci için polise Kapısını kırın, içeriye
alın. diyebilmiştir. Aynı bakan, savcıyla
konuşmayı öneren emniyet müdürüne Gerekirse savcıyı
alın. da diyebilmiştir. Keza, aynı bakan, verdiği emrin
yasalara aykırı olabileceğini ihsas eden emniyet müdürünü Merak
etme, kanuna aykırı ise, suç bile olsa kanunu
değiştiririz. diyerek kendince rahatlatma yoluna gitmiştir.
Torba kanunla İnternete ulaşım
zorlaştırılmış, yazılı-görsel İnternet
medyası baskı altına alınmış, yerel yönetim
seçimlerine gidilirken de Twittera erişim engellenmiştir, YouTube
yasaklanmıştır, dershaneleri ortaya çıkaran sebepler
ortadan kaldırılmadan dershanelerin kapatılması süreci
başlatılmıştır, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununda yapılan değişiklikle toplantı
ve gösteri yürüyüşü hakkı kullanılamaz hâle getirilmiştir,
âdeta sivil sıkıyönetim uygulanmış, toplum baskı
altına alınmıştır.
İşte, görüşmekte olduğumuz ve 2937
sayılı Yasada değişiklik öngören bu teklif, böyle bir
ortamda, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
getirilmiştir. Tüm bu uygulama ve düzenlemeler bir bütünün
parçalarıdır. Sebep, Hükûmeti iktidarda tutmak, muhalefeti sindirmek,
17 Aralıkta başlatılan yolsuzluk ve rüşvet
operasyonlarının üstünü örtmek, yenilerini önlemek,
Başbakanı, bazı bakanları ve yakınlarını
koruma altına almaktır. Sebep budur.
Sayın milletvekilleri, ulusal güvenliğin
sağlanmasında istihbarat elbette yaşamsal bir unsurdur.
İstihbarat servisleri de ulusal güvenliğe yönelik tehditler
hakkında istihbarat toplayan kurumlardır. Temel işlevleri ise
kanunlarla çerçevesi belirlenen yöntemleri kullanarak gerekli bilgi ve
belgeleri toplamak, tasnif etmek, değerlendirmek, yorumlamak ve ilgili
makamlara aktarmaktır.
İstihbaratın
yapılandırılması, ülkeden ülkeye farklılık arz
etmektedir. Örneğin Almanyada 3 ayrı istihbarat örgütü
bulunmaktadır. Bunlar, iç istihbaratla ilgili olarak Anayasayı
Koruma Teşkilatı, dış istihbarattan sorumlu Federal
İstihbarat Teşkilatı, askerî alanla ilgili olarak Askerî
İstihbarat Teşkilatıdır. Görüldüğü gibi, iç
istihbaratla dış istihbarat birbirinden
ayrılmıştır. Çok defa örnek gösterilen Amerika
Birleşik Devletlerinde de istihbarat servisleri arasında öne
çıkan, hepimizin bildiği gibi, CIA ve FBIdır. Federal
Araştırma Bürosu FBI, Adalet Bakanlığına
bağlıdır, öncelikle ülke içine odaklıdır ve
yabancı istihbarat ajanlarının ABD içindeki şüpheli,
yıkıcı ve terörist faaliyetlerinin takibinden sorumludur. FBI
ise, ABDnin en üst federal kolluk kuvveti ve -dikkatinizi çekiyorum- terörle
mücadele birimidir, ajansıdır. Merkezî İstihbarat
Ajansının ana görevi, yurt dışındaki ajanları ve
teknik vasıtalarıyla bilgi
toplamak, bunları analiz ederek istihbarat üretmektir. Dış ve iç
istihbarat -görüldüğü gibi- birbirinden ayrılmıştır.
CIA sadece dış istihbarata yönlendirilmiştir. Hem ABDde hem
Almanyada istihbarat örgütleri üzerinde de etkili bir denetim mekanizması
oluşturulmuştur.
Görüşmekte olduğumuz teklifle, MİTe içte
ve dışta istihbarat faaliyetini aşan görevler verilmek
istenmektedir. Dış ve iç istihbarat ayrımı
yapılmamaktadır. MİTe yurt içinde istihbarat faaliyeti
yanında operasyon yapma yetkisi de verilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar sadece,
MİT, devlet istihbaratı üretmek, analiz etmek ve ilgili birimlere
aktarmakla görevli iken, şimdi, bu teklifle operasyonel bir birim hâline
getirilmektedir. İstihbarat örgütleriyle operasyon örgütlerinin aynı
çatıda birleşmiş olması, demokrasi açısından
arzulanan bir davranış
değildir. MİT, bu teklifle âdeta bir iç güvenlik birimi hâline
getirilmektedir. Bakanlar Kurulunca MİTe, dış güvenlik, terör
ve millî güvenlik konularında her tür görev verilebilecektir; bunun
çerçevesi de, maalesef, net ve kesin sınırlarla belirlenmiş değildir. Teklifle
MİT, kamu kurum ve kuruluşları, Bankacılık Kanunu
kapsamındaki kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzel
kişilerden, tüzel kişiliği olmayan kuruluşlardan bilgi, belge ve veri kayıtları
alabilecek, bunlara ait arşivlerden yararlanabilecek, elektronik bilgi
işlem merkezlerinden ve iletişim altyapılarından
yararlanabilecek ve bunlarla irtibat kurabilecektir.
Değerli milletvekilleri, bazı suçlara
ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda savunma
avukatlarının bile ulaşamadığı ifade
tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye erişilebilecek, bunlardan
örnekler alınabilecektir, böylelikle de soruşturmanın
gizliliği devlet eliyle ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
ihlal edilmiş olacaktır. Buna herhâlde rıza göstereceğinizi
zannetmiyorum.
Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığının yanında MİT de bu teklifle
kendi dinleme merkezini kurabilecektir.
12 Eylül yönetimi döneminde çıkan yasanın
şimdiki hâlinde, yani şu anda meri olan yasada, MİTin görev ve
faaliyetlerine ilişkin bilgileri yayma cezalandırılırken,
teklifle buna MİT mensuplarına ilişkin bilgiler de
eklenmektedir. MİT mensuplarının tanıklık
yapmaları, âdeta imkânsızlaştırılmakta ve izne tabi
tutulmaktadır. Hem görevlere hem mensuplara ilişkin bilgi ve
belgelerin radyo, televizyon, İnternet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap
ve diğer tüm medya araçlarıyla yayınlanması,
yayılması, açıklanması hâlinde süreli veya süresiz
yayın sahibi, içerik sağlayıcı, eser sahibi, muhabir,
yazar, sorumlu müdür, yayımcı ve basımcı üç ve dokuz
yıl ile cezalandırılabilecek. Yani burada unutulan hiç kimse
yok. Elbette, MİTin içinden MİTe ait belgelerin elde edilmesi,
dışarıya çıkarılması ciddi bir suçtur, elbette
bununla ilgili önleyici tedbirler alınmalıdır ancak bu önlenmeye
çalışılırken düşünce özgürlüğünün,
basının ve medyanın serbest bir şekilde toplumu
aydınlatma çalışmalarının da engellenmemesi
gerekmektedir ancak teklifle bunun tedbirleri alınmamıştır.
Bakanlar Kurulunun MİTe görev vermesini düzenleyen
maddedeki bazı kavramlar muğlak kavramlardır. Örneğin terör.
Biliyorsunuz, maalesef, AKP, özellikle barışçıl eylemleri bile
terör eylemi olarak nitelemekte, eyleme katılanları da terörist
olarak damgalamaktadır. Örneğin Gezi protestoları AKP Hükûmeti
tarafından terör eylemi olarak gösterilmiştir. Parasız eğitim
istiyoruz diyerek pankart açan gençler terörist olarak
damgalanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay
Başkanı terör örgütü lideri olmakla itham edilmiştir. Bu
anlayışta olan Hükûmete bu konularla ilgili olarak
sınırları net olarak belirtilmeden, muğlak kavramlarla
MİTe görev verme yetkisinin verilmesi, MİTi asıl
işlevinden saptıracak ve Millî İstihbarat
Teşkilatını tartışılır hâle getirecektir.
Millî İstihbarat Teşkilatımız,
milletimizin ve devletimizin bekası için gerekli bir kurumdur. Maalesef
Gerekirse adamlarımı gönderir, boş alanlara sekiz füze
attırırım. diyerek savaş için gerekçe üretmeye hazır
Sayın Müsteşar, MİTi siyasal tartışmaların içine
çekmiştir. Devletin en korunaklı olması gereken mekânında
sınırlı sayıda üst düzey görevlinin yaptığı
toplantıda konuşulanların sızdırılması da
ayrı bir skandaldır.
Sayın milletvekilleri, MİTe işlevine
aykırı görevlerin verilmesi, denetim dışı
bırakılması, buna karşılık eylemlerinin
sorgulanamaz hâle getirilmesi MİTi güçlü kılmaz, tam tersine,
MİTi tartışılır ve iş yapamaz hâle getirir. Bunu
özellikle Millî İstihbarat Teşkilatının yetkililerinin ve
bu teklifi hazırlayanların dikkatine sunuyorum. Bu düzenleme,
Hükûmetin başarısız uygulamalarından ve yasalara
aykırı birtakım faaliyetlerinden MİTin sorumlu
tutulması yolunu açar. Başbakan ve Hükûmetin Emniyet
Teşkilatına bakışı değişmiştir
sayın milletvekilleri. Emniyet Teşkilatına ve yargıya
güvenmemektedir Sayın Başbakan. Dünkü grup konuşmasında
paralel yargıdan bahsetmiştir. Allah aşkına, kendi
deyimiyle, paralel yargının baktığı bazı
davaların savcısı olduğunu Başbakan söylememiş
miydi? Milletimiz şimdi bunu unutacak mıdır? Maalesef, bu,
Sayın Başbakanın alışık olduğu
davranışlarından, tavırlarından, sözlerinden bir
tanesidir.
Tekraren diyoruz ki, bunu özellikle belirtiyorum,
tekraren diyoruz ki: Devlette, devlet hiyerarşisi içinde yer almayan bir
yapılanma eğer varsa elbette yasal gereği
yapılmalıdır. Böyle yapmayıp da seçim meydanlarında tehditler
savurmak ve her seçim öncesinde farklı düşmanlar yaratmak suretiyle
rüşvet ve yolsuzlukların üzerini örtmek asla mümkün
olmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi buna asla fırsat vermeyecektir.
Biz, bunu her platformda, her mekânda, her hâl ve şartta milletimizin
dikkatine sunacağız.
Bugüne kadar iç güvenlikten sorumlu olan Emniyet ve
Jandarma tarafından yapılan birtakım görevler, MİTe
yaptırılmak istenmektedir. Neden? Çünkü, demin de ifade ettiğim,
artık Emniyete ve yargının bir bölümüne bakış
açısı değişmiştir Sayın Başbakanın. Bu
şekilde MİT, demin de ifade ettiğim gibi, iç güvenlik birimi
hâline getirilmektedir. Zaten, kurumlar arasında görev ve yetki
karmaşası, Türkiye'de sık sık dile getirilmektedir ve buna
da şahit olmaktayız.
Burada Sayın Atalaya bir şey sormak istiyorum:
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı niçin kuruldu?
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, istihbarat
birimleri arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla kuruldu. Ham
istihbaratı almak, değerlendirmek, analiz etmek, ilgili birimlere
aktarmak için kuruldu, ama ne yapıldı Sayın Bakan
İçişleri Bakanlığından ayrılınca?
Başbakanlığa bağlandı bu müsteşarlık,
şimdi de tamamen işlevsiz hâle getirildi. Biliyorsunuz,
İstihbarat Koordinasyon Kurulu, MİT içerisinde ve MİT
Müsteşarının başkanlığında kuruldu. O zaman,
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının
kuruluş gerekçesi acaba sadece bazı yabancı uzmanları
çalıştırmak mıydı, buna bir formül aranmak için mi bu
müsteşarlık kuruldu?
Hükûmet, kurumlar arasında koordinasyon
sağlayacağına, iş birliği sağlayacağına
kurumları birbirine düşürmektedir. Millî İstihbarat
Teşkilatı da, Emniyet de, yargı da, Jandarma da bizim
kurumlarımızdır. Bunlar arasında iş birliği ve
eşgüdüm Hükûmet tarafından sağlanmalıdır. MİTin
elde ettiği bilgi havuzundaki bilgilerin nasıl kullanılacağı
da çok önemlidir. Bunun bireysel hakları, insan haklarını ihlal
edici şekilde kullanılmaması için gerekli hukuki
mekanizmanın ve yetki sınırlarının da açık
olması gerekir.
Değerli milletvekilleri, biz, bundan bir süre önce
7/3/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi sunduk,
İç güvenlik hizmetleri ve MİTin faaliyetleri Parlamento denetimine
açılsın. dedik Hükûmet bunu dikkate almadı ama söylemlerinde
sanki Parlamento denetimini ileride öngörebilecekleri gibi bir ifade
kullanıyorlar. Bu, tamamen gerçek dışıdır.
Değerli milletvekilleri, böylesine önemli bir konu,
bütüncül bir şekilde ele alınmadan, kamuoyu ve medya dâhil ciddi bir
tartışma ortamı yaratılmadan, kaotik bir ortamda ve
aceleyle ele alınırsa, hukuki ve demokratik sorunlar ortaya
çıkar ve gelecekte tekrar tartışılır. Bu nedenle, bize
göre, bu teklif geri çekilmeli, ihtiyaç varsa, belirttiğimiz niteliklere
sahip bir tasarı, insan haklarını, bireysel hakları,
düşünce ve ifade özgürlüğünü de güvence altına alarak ve
Parlamentonun denetimini de öngörerek yeniden hazırlanmalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Serindağ.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Osmaniye
Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer
milletvekilleri; 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sözlerimin başında, dün Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında ana muhalefet partisi lideri, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna yapılan menfur saldırıyı
şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
Müzakere ettiğimiz teklif, basit bir kanun
değişikliği olarak değerlendirilmemelidir. Müzakere
ettiğimiz teklif, anayasal sistemimizi, siyasal rejimimizi, çoğulcu
demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri doğrudan ilgilendiren bir
tekliftir. Bu yönüyle teklif, toplumun tüm kesimlerini ilgilendirmektedir.
Yasalaşması hâlinde ortaya çıkaracağı sonuçları
itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Türk milletini karanlık
bir döneme sokabilecektir. 2937 sayılı MİT Kanununda
değişiklik yapan teklif, bu kadar büyük önemi haiz iken
etkilediği alanlar, ortaya çıkarabileceği muhtemel sonuçlar
itibarıyla keşkeden öte, muhakkak tasarı olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine gelmiş olmalıydı. Malumunuz olduğu
üzere tasarılar, Bakanlar Kurulunca imzalandıktan sonra Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulurken devletin bütün kurumlarının
değerlendirme raporlarıyla birlikte, görüşleriyle birlikte
sunulmaktadır. Buradan anlaşılacağı üzere MİT
gibi Osmanlı dönemindeki Teşkilat-ı Mahsusaya kadar uzanan bir
geçmişi, köklü bir tarihi ve önemli bir birikimi olan bu kurumun
yetkilerinin, yapısının önemli değişiklikler
içerdiği bu teklif, devletin kurumları tarafından
değerlendirilmeli ve görüş verilmeliydi.
Birçok kesim ya da siyasal parti gibi Milliyetçi Hareket
Partisi de güçlü devletin güçlü bir istihbarat teşkilatına sahip
olması gerektiğine gönülden inanmaktadır. Milliyetçi Hareket
Partisi, Millî İstihbarat Teşkilatının modern bir yapıya kavuşturulmasını,
çağdaş usul ve teknolojiyle donatılmasını canı
gönülden istemektedir. Ancak, müzakere ettiğimiz teklif böyle bir niyetten
çok uzaktır.
İfade ettiğim gibi Teşkilat-ı
Mahsusadan Millî İstihbarat Teşkilatına gelen süreçte Millî
İstihbarat Teşkilatı, devlet aklının muhafaza
edildiği kurumlardan biridir, cumhuriyetin inşasında harcı
ve yapı taşı olan bir teşkilattır. Böyle bir
teşkilatı yeni bir hâle dönüştürürken, Millî Savunma
Bakanlığının, Adalet Bakanlığının,
Dışişleri Bakanlığının, Genelkurmay
Başkanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün ve
ilgili olabilecek tüm kurum ve kuruluşların görüşleri
alınmamıştır. Kısaca, teklifin içerisinde devletin
aklı, bilgisi ve tecrübesi bulunmamaktadır. Bunlar yapılmadan
devlet aklının dâhil
edilmediği bir düzenlemenin Meclis gündemine gelmesi, müzakere
edilmesi son derece eksiktir, hele hele, kabul edilerek yasalaşması
büyük bir tehlikedir.
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili
arkadaşlarımızın, bu teklifin içeriği ve
yasalaşırsa ortaya çıkaracağı sorunlar
açısından çok dikkatli ve sorumlu davranmaları gerekmektedir. Bu,
bir vebal meselesidir. Bizim payımıza düşen onları samimi
olarak uyarmaktır.
Bu teklif, tartışanların hemen hemen
tamamı tarafından Anayasaya aykırılığı
açıkça dile getirilen bir tekliftir. Anayasaya aykırılık
iddialarının sağlıklı ve isabetli olarak Meclis
çatısı altında en iyi değerlendirileceği yer,
şüphesiz, Meclis Anayasa Komisyonudur. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı, teklifi Adalet, Millî Savunma, Plan ve Bütçe
Komisyonlarına tali komisyon olarak, İçişleri Komisyonuna ise
esas komisyon olarak havale etmiştir. Bu açıdan, teklifin Anayasaya
aykırılığı, Anayasa Komisyonu tarafından ele
alınamamıştır. Meclis Başkanlığına
Anayasa Komisyonunda görüşülmesi için komisyon çalışmaları
sırasında yapmış olduğumuz müracaat ise Meclis
Başkanlığınca dikkate alınmamıştır. Son
günlerde Anayasayı hatırlayan, Anayasa hükümlerine vurgu yapan
Sayın Meclis Başkanının bu tutumu, sözleriyle taban tabana
zıtlık içermektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
huzurlarınıza gelen teklif, Anayasa Komisyonunda incelenmeyen, havale
edildiği tali komisyonlar tarafından incelenerek bir rapora
bağlanmayan ve İçişleri Komisyonunda alt komisyona havale
edilmesi taleplerimiz bile kabul edilmeyen hâliyle önünüzdedir. Kaba tabirle,
Anayasa ve İç Tüzük hükümleri bir kenara bırakılarak kapkaç
hukuku anlayışıyla Genel Kurula
taşınmıştır.
Bu teklif, Anayasanın özüne, ruhuna ve felsefesine
aykırıdır. Teklifin, Anayasamızın hangi maddelerine
neden aykırı olduğuna ilişkin bir hususu da dile getirmem
gerekmektedir. Ancak, bundan evvel, size arz etmek istediğim bir
başka husus var ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin yürürlükte, hükümlerine
riayet edilen bir Anayasasının olup olmadığı
tartışmasıdır. Bugün, birçok hükmü uygulanmayan bir Anayasa
söz konusudur. Hatta, sözlerimi biraz daha ileriye taşıyarak, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının fiilen askıya alınmış
olduğunu ifade etmem yanlış olmayacaktır.
Bu konuda sizlerle birkaç örneği paylaşmak
istiyorum: Ana dilde savunma hakkı düzenlemesi, Anayasanın 3üncü
maddesine aykırı olmasına rağmen Meclisteki iktidar partisi
çoğunluğu tarafından kabul edilerek
yasalaşmıştır; maalesef, Cumhurbaşkanı
tarafından da yayımlanmıştır. Devletin resmî dilinin
Türkçe olduğuna dair Anayasanın amir hükmü ortada dururken,
sırf PKK terör örgütü istiyor diye özel okullarda Türkçe
dışında dillerde eğitimin önü
açılmıştır. 6360 sayılı Yasayla büyükşehir
düzenlemesi ortaya çıkarken, Anayasanın 10dan fazla maddesine aykırı
olmasına rağmen bu düzenleme kabul edilmiş ve
yayımlanmıştır. Açılım adı verilen ihanet
süreci kapsamında, terör örgütünün eli kanlı katillerine, devletin
güvenlik güçlerinin gözleri kapatılarak, ellerini kollarını
sallayarak silahlarıyla birlikte topraklarımızdan
çıkabilecekleri taahhüdü verilmiştir. Teröristler, Türkiye
topraklarını terk etmek yerine kasaba ve şehirlere
yerleşmişler, terör örgütü daha da güçlenmiştir.
Bu arada, Anayasanın Kanunsuz emir
başlıklı 137nci maddesi yokmuş gibi
davranılmıştır. Bugün, hâlâ gündemimizde yoğun bir
şekilde yer alan 17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk, hırsızlık
ve rüşvet operasyonları çerçevesinde yapılan adli
soruşturmalarda, özellikle 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili
olarak verilen yargı kararlarının Emniyet ve diğer idari
birimler tarafından yerine getirilmediğine şahit olduk.
Anayasanın 138inci maddesinde zikredilen Yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarını değiştiremez,
yerine getirilmesini geciktiremez. hükmünün ortadan
kaldırılması, uygulanmayan bir Anayasaya tam da örnek
teşkil etmektedir. Anlaşılan o ki, Adalet ve Kalkınma
Partisi, iktidara gelirken vadettiği üstünlerin hukukundan hukukun
üstünlüğüne geçişi iktidar olunca unutmuştur. Ayıp, günah
ve suçları örtmek için, söylediklerinin tersine, üstünlerin hukukunu
yaşatmak Adalet ve Kalkınma Partisinin işine gelmiştir.
Kamuoyunun ve Cumhurbaşkanının, hatta
uluslararası örgütlerin bile özgürlükleri kısıtlayan, sansür
getiren İnternet düzenlemesi hakkında Anayasaya
aykırılık beyanları var iken, bu beyanlar
Cumhurbaşkanı Gül tarafından açıkça deklare edilmiş
iken bu düzenleme de Meclis tarafından kabul edildi,
Cumhurbaşkanı tarafından da yayımlandı. Anayasanın
hükümlerine açıkça aykırı bir düzenlemeyi yayımlayıp,
mazeret olarak da Hükûmetle yaptığı pazarlığı
dile getiren bir Cumhurbaşkanı olan devlette hangi anayasanın
uygulandığından bahsedeceksiniz? Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu düzenlemesiyle Anayasanın 15 noktasında ihlal
olduğunu düşünen ancak bu düzenlemeyi de yayımlayan bir
Cumhurbaşkanının olduğu yerde nasıl anayasal sistemden
ve hukuk devletinden bahsedebileceksiniz? İşte bütün bu hususlar
Türkiyenin anayasal sisteminin fiilen nasıl askıya alındığını
ispat eder mahiyettedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu teklif
Anayasaya alenen aykırıdır. Bu teklifle, sadece istihbari
görevlerle görevlendirilmiş olan Millî İstihbarat
Teşkilatının görevleri her türlü kavramı çerçevesinde
operasyonel hâle dönüşecektir. Bakanlar Kurulunca verilecek görev
kavramı yoruma açık bir kavramdır. Her türlü kavramıyla,
Hükûmetin ya da başındaki şahsın uygun göreceği tüm
görevler MİTin görev alanında olabilecektir.
17 Aralıktan bu yana Başbakan, ailesi, Hükûmet üyeleri
ve yandaşlarına ilişkin olarak ortaya çıkan rüşvet ve
yolsuzluk iddiaları için, bu iddiaları savuşturmak gayesiyle,
Hükûmete yapılan bir komplo, kumpas, montaj şeklinde savunmalar
yapmaktadır. Eğer bu teklif yasalaşırsa, bu iddiaların
her türlü kavramı dâhilinde MİTin görev alanına dâhil
edilebileceği açıktır. Bu durumda, Hükûmet üyelerinin
yakınlarının da içinde bulunduğu kişiler hakkında
soruşturma yapmak mümkün olmayacaktır çünkü bu
soruşturmaları yapanlar takip ve gözlem altına
alınabileceklerdir.
Teklifle, resmî ve özel, toplumun tüm kesimlerinin,
Bankacılık Kanunu kapsamındaki verileri dâhil, her türlü bilgi,
belge ve kayıtları, herhangi bir izne tabi olmaksızın,
elektronik ortama girme usulü de kullanılarak MİT tarafından
takip edilebilecektir. Ankesörlü telefonlar bile dinlenip kayıt
altına alınabilecektir. Bu konuda, herhangi bir yargı
kararına ihtiyaç duyulmaksızın, MİT tarafından
işlem yapılabilecektir. Teklifteki bu hükümler Özel hayatın
gizliliği ve Haberleşme hürriyeti başlıklı anayasal
esaslara açıkça aykırıdır.
Teklifle, yargı mercilerinde yapılan
soruşturmaların her türlü bilgi ve belgesinin MİTe verilmesi
zorunluluk hâline getirilmektedir. Aksi davranışta bulunan yargı
mensupları için iki ila dört yıl hapis cezası öngörülmektedir.
Bu husus mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarını ihtiva eden Anayasanın 37nci ve
138inci maddelerine aykırıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, müzakere
ettiğimiz teklifle, terör örgütleriyle görüşen ve irtibat kuran
MİT görevlilerinin, MİTin talebiyle hukuki ve cezai sorumluluk
getiren fiilleri işleyenlerin, MİTin görev ve faaliyetlerine
yardımcı olanların hukuki ve cezai sorumlulukları ortadan
kaldırılmaktadır. Yani kanun kapsamındaki görev ve bu
görevlere ilişkin fiillerden dolayı, bu fiilleri suç bile olsa,
hukuki ve cezai sorumluluğu olmayan imtiyazlı bir sınıf
oluşturulmaktadır. Bu hükmün Anayasanın Kanun önünde
eşitlik başlıklı 10uncu maddesine aykırılığı
tartışmasızdır. Ayrıca, geçmişte
işlenmiş suçları da dolaylı olarak affedeceği için bu
düzenlemeler suç işlemiş bazı kişiler için af
niteliğindedir.
Teklifin 7nci maddesiyle aynı konuda yeniden
soruşturma yapılmasının önü kapatılmaktadır.
Diğer yandan MİT mensuplarının devletin
çıkarlarının zorunlu kıldığı hâllerde tanıklığının
MİT Müsteşarının iznine yani lütfuna
bırakılması söz konusudur. Devletin çıkarlarının
zorunlu kıldığı hâllerde MİT mensuplarının
tanıklığının Müsteşarın iznine
bırakılması modern hukuk devleti açısından izah
edilebilecek bir durum değildir. MİT Müsteşarının
devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı
hâllerin üzerinde konumlandırılması cumhuriyet tarihinin
gördüğü en ayıplı yaklaşımlardan biridir.
Teklifin MİTe ait bilgi ve belgeleri
yayınlayan basın mensuplarına öngördüğü ceza basın
hürriyeti açısından oldukça ağır bir düzenlemedir. Toplumun tüm kesimlerinin bir şekilde
bilgi sahibi olduğu hususların bile medyada yer alması hâlinde
sahibinden matbaacıya varıncaya kadar hapis cezası düzenlemesi
hukuka ve basın hürriyetine indirilmiş bir darbedir, üstelik bu
hususta Türk Ceza Kanununda var olan düzenlemeler yürürlükteyken.
Teklifle, bir suç ihbarı çerçevesinde cumhuriyet
savcıları tarafından işlem yapılan, suç
işlediği tespit edilen ancak MİT görevlisi olduğu tespit ve
tevsik edilen MİT görevlilerine suç işledikleri kanaati oluşsa
bile herhangi bir işlem yapılamayacaktır. Böylece suç
işleme özgürlüğü olan imtiyazlı bir zümre ortaya
çıkacaktır. Anayasanın özüne, ruhuna ve hükümlerine aykırı
olan bu hüküm ister MİT mensuplarının isterse de MİTle
ilişkilendirilen yasa dışı oluşumların suç olan
fiillerinin cezasız kalması, görmezden gelinmesi sonucunu
doğuracaktır.
Bütün bu yetkileri ihtiva eden bu teklifte olmayan bir
tek şey MİTin denetimidir. Bu teklifle ortaya çıkacak olan yeni
MİT, her türlü fiili sorumsuzca yerine getirme hürriyeti olan ancak yasama
ve yargı önünde hesap vermeyen, denetlenmeyen bir kuruluş
olacaktır. Yürütmenin bir parçası olan, dolayısıyla yürütme
tarafından denetimi söz konusu olmayan MİT yasama ve yargıdan da
denetim açısından uzak olacaktır.
Kısaca, bu teklif gerçekleşirse Askerî
vesayeti kaldırdım. diyen AKP, MİT vesayetini getirmiş
olacaktır. Yani toplum kışladan kaçarken Ziverbeye
tutulmuş olacaktır. Türkiye, AKPnin ileri demokrasisiyle, garnizon
devletten Yenimahalle devletine dönüşecektir. Bu teklif
yasalaşırsa Türkiyede sıkıyönetim ilan edilmiş
olacaktır. Ancak sıkıyönetimin yetkilileri asker değil
MİT elemanları olacaktır. Teklif sahipleri bir önergeyle
teşkilatın ismindeki millî kelimesini çıkarmalıdır.
Bu, anlayışlarına ve bu teklife uygun bir davranış
olacaktır.
İktidar partisine mensup saygıdeğer
milletvekilleri, bu teklifle ilgili oylamalardan evvel sizlere bazı
hususları hatırlatmak istiyorum. AKP tarafından kurulan
hükûmetler iktidara geldiği günden bu yana istihbarat birimlerine ve
istihbarata karşı aşırı bir ilgi
duymuşlardır. İstihbarat birimlerinde kadrolaşmayı,
kontrol edemedikleri istihbarat birimlerinin lağvedilmesini temin
etmişlerdir. Bu çerçevede Genelkurmay Elektronik Sistemler
Komutanlığını kapatmışlar, MİT ve Emniyeti
dinleme amaçlı teknik cihazlarla donatmışlardır.
Geçtiğimiz yıllarda bu birimlerin yaptığı iddia edilen
yasal ve yasa dışı dinlemeler toplumda infial ve sansasyonların
sebebi olmuştur. İstihbarat birimlerine yakın olduğu iddia
edilen grupların, hatta bazı belediye başkanlarının
yasa dışı dinlemeler için cihaz satın aldıkları
iddiaları bizleri meşgul etmiştir. Bu yasa dışı
dinlemeler Ümraniye davası, Balyoz davası, askerî casusluk
davası gibi davalarda toplumun ikna edilmesi ya da yönlendirilmesi için
sık sık kullanılmıştır.
Şimdi,
MİT için sınırsız ve sorumsuz bir yetki içeren, ancak
denetlenmesi hususu düzenlenmeyen bir teklif huzurlarınıza
gelmiştir. Başbakan Erdoğanın evladı gibi
sevdiği söylenen bir kişinin başında bulunduğu
MİTin operasyonel vazifeleri yokken bile Başbakan tarafından
hukuksuzca ve fütursuzca kullanıldığına dair gerçeğe
yakın iddialar söz konusudur. Hatırlarsanız, Başbakan KPSS
sınavındaki kopyalarla ilgili Bu konuyu MİTe
araştırtıp sorumlularını bulduracağım. demişti.
MİT,
PKKyla yapılan Oslo görüşmeleri, İmralı ve Kandil
arasındaki trafikte başrollerde görev almıştı, terör
örgütüyle içli dışlı olmuştu. Yine, MİTin
başındaki bürokratın bugünlerde de gündemde olan AKPli Bingöl
Belediye Başkanına referans olduğu iddiası hâlâ
hafızalarımızdadır. AKPli belediye başkan aday
adayları hakkında MİT tarafından soruşturma
yapılıp AKP Genel Merkezine sunulduğu iddiaları da
konuşulmuştur. MİTin Suriyedeki iç savaşta muhaliflere
eğitim ve silah yardımında bulunduğu basına sıkça
yansıyan hususlardan biridir. Paristeki 3 PKKlının
öldürülmesiyle ilgili olayda MİTin adı sıkça zikredilmektedir.
Dışişlerindeki dinleme skandalıyla ilgili hususların
ortasında MİTin adı geçmektedir. Süleyman Şah Türbesine
birkaç füze attırmaktan bahseden MİTin Müsteşarıdır.
İki gün evvel, birçok gizli kalmış olayı açığa
çıkaran ünlü gazeteci Seymour Hersh Suriyede kullanılan kimyasal
silahlarla ilgili çok ağır bir iddia ortaya atmış, bugünkü
yazısında da bu iddialarına ilişkin belgelere sahip
olduğunu iddia etmektedir. Burada da MİT bu konunun
muhatabıdır.
Asıl
yüzleşmemiz gereken şey, bütün bunların gerçek ya da gerçek
dışı olmasından çok, son dönemde MİTin en netameli,
en riskli, en karanlık konularda adının geçtiğidir. Sizleri
uyarmak isterim ki henüz istihbari görevi olan, operasyonel görevi olmayan
MİT bunları yapıyorsa, operasyonel görev verildiğinde neler
yapar, hangi sorumsuzluklara imza atar, bunu sizin takdirlerinize
bırakıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Başbakan
Erdoğan 17 Aralık sonrası Türkiyede postalsız bir darbe
gerçekleştirmiştir. Bütün ülkede sıkıyönetim ilan
edilmiştir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası,
İnternet Yasası ve MİT Yasası bu darbe döneminin üçüz
kardeş sıkıyönetim yasalarıdır.
Çağdaş demokrasilerde esas olan, toplumu
yöneten güçlerin birbirinden bağımsız ve eşit düzeyde
olmasıdır. Güçlerin bağımsızlığı ve
eşitliği, bu güçlerin birbiriyle dengeli işlemesini ve birbirini
frenlemesini, denetlemesini, uyumlu çalışmasını
sağlamak içindir.
Başbakan, yürütmenin başı olarak, on iki
yıllık süreçte tüm idari kurum ve kuruluşları kontrolü
altına almıştır. Meclis çoğunluğuna sahip
olduğu için yasamayı da kontrol edebilmektedir. Bırakın
hangi yasaların yapılacağını, Meclis televizyonunda
nelerin yayınlanacağına bile karar verebilmektedir. Ancak,
Başbakana bu iktidar yetmemiştir. Yasamayı ve yürütmeyi kendi
yedikudretine almış olması, rüşvet ve
hırsızlık, yolsuzlukları gizlemesine yetmemiştir.
Yargı ve yargıya bağlı çalışan polis
Başbakanı sobelemiştir. Başbakanın,
bakanlarının, evladüiyalin, eş dost, hısım
akrabanın ne kadar kirli çamaşırı varsa ortaya
dökülmüştür. Bu nedenle, önce namuslu yargıçlar üzerinde tahakküm
kurmak için HSYK Yasası değiştirilmiştir. Ancak, bu
yetmemiştir. Bu defa, hırsızlık sanal medyada patlamıştır.
Sanal medyayı İnternet Yasasıyla halletmek için sanal âlemde de
sıkıyönetim ilan edilmiştir. Medya kuruluşlarını
baskı altına alan, kurduğu havuzlarla medyayı ele geçiren,
böylece mikrofonu Başbakanda olan bir hoparlör medya oluşturma
çabası, Alo Fatih hatları yeterli olmamış, hâlâ namuslu
gazetecilerin, fikri hür aydınların seslerinin duyulması
Başbakanı ziyadesiyle rahatsız etmiştir. İşte bu
noktada MİT Yasası devreye girmeliydi, bu düzenlemeyle muhalif
kesimler istihbarat yoluyla bastırılmalı ve sindirilmeliydi.
Bu düzenleme Başbakan için bir erken uyarı
sistemi kurmaktadır. Bu erken uyarı sistemi, yapılan yolsuzluk,
rüşvet ve usulsüzlüklere dair fiiller cesaret sahibi birisi
tarafından sorgulanmaya başlanmadan evvel, kaynağında yok
edebilmek için yapılmaktadır; teklifin özü budur.
Bu düzenlemenin iki önemli gerekçesi vardır: Birisi,
Sayın Başbakanın her şeyi kontrol edebildiği, her
şeyden haberdar olduğu, dolayısıyla herkesi baskı
altına aldığı bir Türkiye hedefidir. Diğeri ise PKK
terör örgütüyle yapılan müzakereleri terör örgütü mensuplarının
da talepleri doğrultusunda meşru ve yasal hâle getirmektir. Böylece
amaçlanan, suç işlemiş MİT mensuplarının
suçlarının ortadan kaldırılması ve
İmralıdaki katilin memnun edilmesidir.
Bu gerekçelerden dolayı da bu teklife
karşı olduğumuzu beyan eder, Türk milletinin milletvekillerini
saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Türkoğlu.
Şahıslar adına ilk söz Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Ahmet Toptaşta.
Buyurunuz Sayın Toptaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygılarımla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan teklif
açıkça Anayasaya aykırı hükümler içermesine ve bu konudaki
bütün uyarılarımıza rağmen, yangından mal
kaçırır gibi, apar topar İçişleri Komisyonundan
geçirilmiştir. İçişleri Komisyonu Raporuna göre
2 milletvekili
tarafından hazırlanan teklif, 19/02/2014 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuş, aynı gün
Başkanlıkça Komisyona gönderilmiştir. Yani, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı da bu alelacele yapılan işe
neredeyse, tabiri caizse, çanak tutmuş demeyim ama yardımcı
olmuş ve hemen Komisyona göndermiş. Aynı hızla Komisyon
toplantıya çağrılmış, 22-23 Şubat günleri
Komisyonda görüşülmüş ve AKPli milletvekillerinin oylarıyla
kabul edilmiştir. Hemen ertesi gün de kabul edilmiş hâliyle Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur yeniden.
Bu teklif aslında 2 milletvekilinin
hazırladığı bir teklif değildir, Hükûmetin ve bizatihi
MİTin kendi taleplerini içeren bir tasarıdır. AKPnin son
zamanlarda sistem hâline getirdiği HSYK, İnternet Yasası,
dördüncü yargı paketi gibi uygulamalarda gördüğümüz yöntem burada da
aynen işletilmiştir.
Görüşülmekte olan düzenleme teklif değil de
tasarı olarak getirilseydi ne fark ederdi? denilebilir. Tasarı
olarak getirilseydi ilgili kurumlardaki hukukçular, bürokratlar,
uygulayıcılar ve nihayet belki Bakanlar Kurulunda bazı bakanlar
düzenlemeyi tartışır, kamuoyunun bu konudaki hassasiyetlerini
dikkate alırlar, uygulamada ortaya çıkacak problemler, Anayasaya ve
Avrupa Birliği müktesebatına aykırı görülen
kısımlar ayıklanır, muhalefetin de katkılarıyla
hepimizin üzerinde mutabık kaldığımız bir yasa
çıkarma şansına sahip olurduk. Olmalıydık, çünkü
Türkiyenin güçlü, donanımlı bir istihbarat gücüne ihtiyacı
olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz sanırım. Ama Hükûmet
hazırladığı tasarıyı kamuoyu önünde
tartıştırmadan, uzmanların, hukukçuların, muhalefetin görüşünü
almadan apar topar yasalaştırmak için karşımıza teklif
olarak getirmiştir. Burada amaç güçlü, donanımlı, güvenilir bir
istihbarat teşkilatı oluşturmak değil, Hükûmetin kendi
işine yarayacak, istediğini yaptırabileceği bir kurum
yaratmaktır. Bu anlayışta Anayasaya uygunluk, hak, hukuk,
demokrasi aramak boşunadır. Biz bu filmi AKP iktidarı döneminde
çok izledik, bu da o filmlerden bir tanesidir.
Değerli arkadaşlar, bu teklif, Anayasanın
yargı yetkisini düzenleyen 9uncu maddesine, kanun önünde eşitlik
öngören düzenlemeyle ilgili 10uncu maddesine, özel hayatın
gizliliğini düzenleyen 20nci maddesine, konut
dokunulmazlığını düzenleyen 21inci maddesine,
haberleşme hürriyetini düzenleyen 22nci maddesine, basın hürriyetini
düzenleyen 28inci maddesine, mülkiyet hakkını düzenleyen 35inci
maddesine, hak arama hürriyetini düzenleyen 36ncı maddesine, kanuni hâkim
güvencesini düzenleyen 37nci maddesine, temel hak ve hürriyetlerin
korunmasını düzenleyen 40ıncı maddesine ve nihayet,
mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen
138inci maddesine açıkça aykırıdır. Anayasaya
aykırı bir düzenlemeyle MİTe dengesiz, kontrolsüz,
sınırsız yetkiler verilmiştir.
Elbette -biraz önce söylediğim gibi- ülkemizin
ciddi, donanımlı ve güçlü bir istihbarat teşkilatına her
zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu biliyoruz ama her türlü
yetkiyi ve gücü denetimsiz ve sorumsuz olarak kullanabilecek bir El Muhaberat
örgütü de istemiyoruz; Kuzey Korede, Çinde, Suriyede, Sudanda, Eritrede,
Mısırda yaşananların ülkemizde yaşanmasını
istemediğimiz için istemiyoruz. Yani, ülkemizin, her türlü yetkiyi kullanan
ama hiçbir sorumluluğu olmayan bir istihbarat örgütünün zulüm ve
baskısına açık bir AK MİT devletine dönüşmesini
istemiyoruz.
Burada yeniden yapılandırılmak istenen
teşkilat, ülkenin güvenlik ihtiyacından çok, Sayın
Erdoğanın otoriter yönetim anlayışının
ihtiyaçlarına cevap verecek bir istihbarat örgütüdür. Bu anlayış
kabul edilemez, kabul edilmemelidir.
Bakınız, teklifin 1/(h) maddesi MİTin
görevini tarif ediyor. Bu maddeye göre MİTe verilen görev: Dış
güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin konularda
Bakanlar Kurulunca verilen her türlü görevi yerine getirmek. Her türlü görev!
Her türlü görev ne demektir? Böyle bir görev
tanımı olamaz. Verilen görevin adı, çerçevesi,
sınırları belli olmalı, görevin tarifi açık
olmalıdır. Her türlü görev dendiğinde, adam öldürmeden
muhalifleri ve muhalefeti susturmaya, hatta yok etmeye kadar varan eylemler
görev kapsamında sayılabilecektir. İktidara muhalefet eden
herkes, bu görev kapsamı içerisinde, MİTin her türlü eylem ve
işlemine karşı savunmasızdır. Başbakanın
Gezi Parkına sahip çıkan milyonlarca genci, gençlerin polis
saldırısından kaçıp
sığındığı, yaralarının
sarıldığı otelin sahibini, Gezi Parkı eylemlerine
destek veren iş adamlarını, sanatçıları,
sendikacıları, gazetecileri ve televizyon
yayıncılarını vatan haini, darbeci ilan ettiği
zamanı hatırlayın. Bu yasa çıktığı zaman, bu
ve benzeri muhalif milyonlarca kişi MİTin her türlü görevinin hedefi
olacaktır.
MİTin yetkilerini tarif eden 3üncü madde
yasalaşırsa bankaların, bankalardaki hesap sahiplerinin, iş
adamlarının, şirketlerin her türlü ekonomik
varlıkları, hesap hareketleri, yatırım faaliyetleri büyük
patronun masasında olacaktır. O zaman ihaleler, bankacılık
sırları, ticari sırlar, şirketlerin mali
yapıları, faaliyet projeleri her türlü baskı, tehdit ve
provokasyon tehlikesine karşı korunaksız kalacaktır.
Yine 3üncü madde yasalaşırsa her türlü
soruşturma ve kovuşturma belgelerini MİTin erişebilmesine
açık bırakarak, olası yolsuzluk soruşturmalarıyla
ilgili bilgi ve belgeleri Başbakanın eline vererek bunların
karartılmasının yolu açılmış olacaktır.
İktidar sahiplerine bu fırsatı vermek, yolsuzlukları,
ihalelere karıştırılan fesatları, altın
kaçakçılarının, kara para aklayıp bakanlarla kanka
olanların, ülke kaynaklarını soyanların,
soruşturmaları akamete uğratmanın, kapatmanın
kolaylaşmasını sağlayacaktır.
Düzenlemenin 3/(e) maddesine göre, MİTe sahte
kimlik, sahte belge üretme, tüzel kişilikler oluşturma ve devam
ettirmek için gerekli belge, doküman, araç ve gereçleri hazırlama,
değiştirme yetkisi verilmektedir. MİTin kuracağı
şirketin hangi iş alanlarında iştigal edeceğinin
sınırı var mıdır? MİT bu şirketlerle
köprülerin, havaalanlarının yapım ihalelerine girecek midir?
Hangi yandaş şirketlerle konsorsiyum kuracağı belli midir?
Bu işler için sahte iş bitirme belgeleri, sahte teminat
mektupları düzenleyecek midir?
Yine bu maddeyle, yeni
çıkardığınız kanunlara bile aykırı olarak,
tüm yurttaşları dinleme ve izleme yetkisi MİTe verilmektedir.
MİT mensuplarına bir suç isnat edilmesi hâlinde, nerede suç
işlenmiş olursa olsun -yani Hatayda, İzmirde,
Diyarbakırda, Mersinde, Samsunda- işlemiş olduğu
suçların yargılanacağı mahkeme, Ankarada görevlendirilecek
bir mahkemedir.
HSYK değişikliğiyle bütün yargı
erkinin Adalet Bakanlığına bağlandığı
düşünülürse MİT mensuplarının artık suç işlemesi
hâlinde dahi iktidar sahiplerinin tayin edeceği mahkeme ve hâkim
güvencesiyle yapılacak soruşturmaların sonuçsuz
kalacağını şimdiden görmek mümkündür. MİT
mensuplarının işlediği suçlara ilişkin soruşturma
için izin verilmemişse ileride iktidarın değişmesi hâlinde
dahi 7nci maddeye göre yeniden soruşturma yapılamayacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu Komisyonda
görüşülürken Hükûmet temsilcisi, Parlamentoya yasa
hazırlıklarının iki yolla geldiğini, bunlardan birinin
Hükûmetin gönderdiği yasalar olduğunu, diğerinin ise
milletvekilleri tarafından verilen teklifler olduğunu ancak
tekliflerin de mutlaka Hükûmete, ilgili bakanlığa, ilgili daireye
gönderildiğini, görüşlerinin alındığını ve
ondan sonra işlemlerin yürütüldüğünü söylemektedir. Yani,
anlaşılıyor ki buradan da bu yasa aslında Hükûmet
tarafından hazırlanmıştır. Bu yasa Hükûmet
tarafından hazırlanmış ve 2 milletvekiline imza attırılmıştır,
MİTin talepleri ve Hükûmetin talepleri bu konuda çakışmıştır.
Böyle bir yasaya olur vermemiz mümkün değildir,
böyle bir yasaya olur verenler de ciddi bir vebal altında
kalacaklarını unutmamalıdırlar.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Toptaş.
Şimdi, Hükûmet adına Başbakan
Yardımcısı Sayın Beşir Atalay, buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin önemli bir kurumunun yasa teklifini,
bazı maddelerindeki değişiklikleri görüşüyoruz. Burada
konuşmaların hepsini dikkatle dinledik. Esasen Komisyonda zaten iki
gün çok geç saatlere kadar görüşülmüştü, bütün grupların
temsilcileri de görüşlerini ifade etmişlerdi.
Tabii, buradaki konuşmalarda yani keşke hem bu
metni hem mevzuatı, biraz da uluslararası alanda istihbarat
teşkilatları ne yapar, onları bilerek, biraz bilgi alarak
konuşulsa daha faydalanırdık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunları yalnız sen mi
biliyorsun?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Yani diğer ülkelerde nasıl çalışır
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Biz de onu
diyoruz zaten, tartışılmadan geldi kamuoyunda.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Burada geçen bazı kavramlar mesela, hiç
çalışılmamış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hemen Meclise hakaretle
başladınız, hemen!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Ayrıca, Komisyonda çok görüşüldü.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen hangi bilginle
konuşuyorsun burada ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Orada bunlar tabii çok cevaplanmıştı ama tekrar burada
cevaplayacağız.
Doğrusu, burada gerçek olmayan şeyler de var,
yani işte denetleme yok gibi falan. Bunları, doğrusu, tabii,
bilmeden konuşmalar olarak görüyorum ben.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Bakan, o ifade size ait, MİT denetlenmedi. diyen sizsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Hakaret
ediyorsunuz! Senden çok daha iyi biliyoruz, senden çok daha iyi biliyoruz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Şu anda MİTin denetlemesi var; Başbakanlık Teftiş
Kurulu denetler, bir de Sayıştay denetler. Yani onu ifade etmek
istiyorum. Neyse
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu tekliftir, 2
milletvekilimizin teklifidir ama -bunu daha önce de ifade ettik- esasen herkes
bilir, hangi milletvekilimiz teklif verirse o Hükûmete gelir ve Hükûmet o
teklifle ilgili Meclise görüş gönderir
KAMER GENÇ (Tunceli) Hükûmet bilmiyor mu, Hükûmet âciz
mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
ve o geldiğinde Hükûmet, bu teklifi uygun bulur veya olumsuz görüş
verir. Milletvekillerinin yasamaya katkısını, teklif olarak
katkısını burada çok eleştirmeyi, doğrusu, tabii,
tuhaf buluyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hükûmet yok! Baksana sıralar
boş! Bak, sıralar boş, boş!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Ayrıca, doğrusu, biz bunu Komisyonda çok görüştük ve ilk
teklif üzerinde Komisyonda 11 adet önergeyle büyük değişiklikler
yapıldı ve bu değişikliklerin neredeyse tamamını
Hükûmet olarak biz talep ettik.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Hani
danışılmıştı size?
KAMER GENÇ (Tunceli) Kanun teklifi bu, tasarı
değil.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
İkincisi, Komisyondan geçen metin üzerinde tekrar
çalıştık. Biliyorsunuz bu seçimden önceydi. Tekrar
çalıştık ve şu anda grup başkan vekillerimizde var, 7
önerge daha veriyoruz ve biraz daha değişiklik
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru dürüst bir kanun
tasarısı getirseniz olmaz mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Bu değişiklikler biraz da değişik gruplardan, muhalefet
milletvekillimizin eleştirileri ve teklifleri doğrultusunda
Onları en azından kendileri biliyorlar. Keşke burada onları
da ifade etselerdi memnun olurduk.
Tabii, o önergeler
yarın zaten maddeler görüşülürken gündeme gelecek yani o Komisyon
üyelerimiz -burada konuşma yapanlar da onlar- bunları
biliyorlar ama sanki onlar yokmuş gibi konuşmalar yaptılar.
Ayrıca, burada, tabii, bizim bir
sözümüz vardı Komisyonda -biraz daha üzerinde çalışmamız
gerekiyor- Türkiye Büyük Millet Meclisinin güvenlik ve istihbarat
çalışmalarını denetleme hakkını getirmek
istiyoruz diye, bu konuda bir komisyon
kuracağız diye. Bu konuda çalışmalarımızı
tamamladık, kararımızı verdik. Yarın ilgili bölüm
geldiğinde bir madde ihdasıyla onu da gerçekleştireceğiz.
Yani millî iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülkenin
güvenlik ve istihbaratında daha fazla söz sahibi olmasını çok önemli
görüyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yargıyı
kaldırıyorsunuz, yargı denetimini.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR
ATALAY (Devamla) Bu, evvelden beri bizim şeyimizdi. Ben buna Komisyon
çalışmalarında söz vermiştim, o sözümüzü de yerine
getiriyoruz. Bunu da önemli bir husus olduğu için açıklıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, bilindiği gibi, Millî İstihbarat
Teşkilatı, 1984 yılında yürürlüğe giren 2937
sayılı Yasayla ülkemiz adına bu görevi yürütmektedir ve ne var
ki otuz yıl öncesine dayanan bu MİT Kanununun çağın gereklerini karşılamaktan
artık uzak olduğunu biliyoruz.
Küresel gelişmeler tüm devletlerin
istihbarat ihtiyaçlarını çeşitlendirmiştir. Bu itibarla,
başta Avrupa Birliği ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri
olmak üzere pek çok ülke 2000li yılların başlarından
itibaren istihbarat mevzuatlarını çağın gereklerine uygun
şekilde düzenlemişlerdir. Batılı ülkelerin yeni
mevzuatları incelendiğinde, bu ülkelerin istihbarat servislerinin
MİTten daha geniş imkânlarla donatıldığını
görüyoruz.
İstihbarat teşkilatı
ülkeler için önemlidir, Türkiye için de önemlidir ve burada, Mecliste
görüşürken tabii böyle bir kurumun yasasını
görüştüğümüzü de bilmemiz gerekir.
Malumunuz olduğu üzere, 1926
yılında kurulan Millî İstihbarat Teşkilatı, mevcut
yasasının yürürlüğe girdiği dönemde ülkemizde istihbarat
faaliyetiyle iştigal eden tek kurumdu. Ancak, aradan geçen otuz
yılda, başta Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire
Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı
İstihbarat Başkanlığı ve ihtisas görevi yürüten MASAK gibi kurumlarımız da yurt içi
istihbarat alanında önemli imkânlara kavuşmuşlardır.
Huzurunuza getirdiğimiz -tabii komisyondan sonra
Meclise gelen- bu teklif de hemen her konuda istihbarat toplamaktan sorumlu
olan İstihbarat Teşkilatının görev alanlarının
daha belirgin hâle getirilmesini amaçlamaktadır. Başka bir ifadeyle,
Batılı örneklerde olduğu gibi mevzuatın
şeffaflığı artırılırken kurumun daha
geniş imkânlara kavuşturulması hedeflenmektedir. Yasa teklifiyle
Millî İstihbarat Teşkilatının dış güvenlik, millî
savunma, terörle mücadele, istihbarata karşı koyma ve siber suçlarla
mücadele konularındaki faaliyetleri yoğunlaştırılacak,
teşkilatın ağırlıklı olarak dış
istihbarat ve dış güvenlik konularıyla yönetilmesi
sağlanacaktır.
Hükûmetimizin, biliyorsunuz, başından beri bir
politikası var; Millî İstihbarat Teşkilatını mümkün
olduğunca -diğer ülkelerde de emsallerinde olduğu gibi-
dış istihbaratta ve dış görevde görevlendirmek.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ama teklif bunu
öngörmüyor ki!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
İç istihbaratta bizim kendi diğer kurumlarımız var. Asli
görevi millî güvenlik istihbaratını oluşturmak olan Millî
İstihbarat Teşkilatının yasasının mevcut
ihtiyaçlar çerçevesinde düzenlenmesiyle devletimizin istihbarat alanındaki
kaynak ve personelini daha etkin ve verimli kullanabilmesi temin edilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemiz, son yıllarda dış politikada etkinliğini
artırmaktadır. Dış politikamız açısından
sadece yakın kuşakta değil, uzak kuşakta yer alan ülkelerde
de neler olup bittiğini algılamak, anlamak, anlamlandırmak ve
buna uygun politikalar geliştirmek önem kazanmıştır. Bu
durum ülkemizin dış istihbarat alanındaki
ihtiyaçlarını da şekillendirmektedir ve çeşitlendirmektedir.
Bu nedenle, teşkilatın imkân ve kabiliyetinin dış istihbarata
odaklanması Hükûmetimizin önceliğidir. Zira sözlerimin
başında belirttiğim gibi, emniyet istihbaratı başta
olmak üzere diğer kurumlarımız iç istihbarata yönelik
faaliyetlerini hâlihazırda zaten sürdürmektedir.
21inci yüzyılın değişen dinamikleri
uluslararası politikada yeni gelişmelere sebep olmaktadır. Bu
gelişmeler ise diplomasi kanallarını çeşitlendirmektedir.
Günümüzde, ticaret diplomasisi, enerji diplomasisi, kültürel diplomasi gibi
klasik diplomasi kanallarının yanı sıra istihbarat
servisleri tarafından yürütülen diplomasi faaliyetleri de dış
politikada önemli rol oynamaktadır. Hükûmetimiz, bazen klasik diplomasiyle
gerçekleştiremediğini Irak, Afganistan ve Filistin konularında
olduğu gibi, istihbari diplomasiyle yapmaktadır.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Suriye
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Devamla) Örneğin, teşkilat, Filistin ve
İsrail arasındaki esir değiş tokuşunda çok önemli bir
rol oynamıştır, Gazze savaşının ateşkesinde
ve Irakta çok mühim roller üstlenmiştir. Hepimizin bildiği üzere bu
kapasiteyi ülkemizdeki çözüm süreci için de kullanıyoruz ve burada çok da
verimli bir çalışma yürütülmektedir. Yakın
coğrafyamızda
OKTAY VURAL (İzmir)
Çok verimli, çok verimli vallahi!
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Devamla) Kim ne derse desin, biz, çözüm sürecinde
kararlıyız ve MİT de burada çok önemli bir görev görüyor ve bunu
yürüteceğiz, en hayırlı çalışmalardan birisi olarak
ülkemiz için görüyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Zaten siz yürütüyorsunuz! Yürütüyorsunuz zaten, yürütüyorsunuz!
MUSA ÇAM (İzmir) Ne
yapıyorsunuz, onu açıkla, görüşmeleri açıkla!
OKTAY VURAL (İzmir)
PKK terör örgütünün istek ve arzularını yerine getiriyorsunuz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Devamla) Yakın coğrafyamızda yönetim
zafiyeti yaşayan ve istikrarsızlığa sürüklenen ülke
sayısı giderek artmaktadır. Bu durum, ülkemiz için çeşitli
siyasi, ekonomik ve sosyal riskleri de gündeme getirmektedir. Millî
İstihbarat Teşkilatının söz konusu bölgelere yönelik olarak
teknik ve insan istihbaratına ilişkin kapasitesinin geliştirilmesi
ülkemiz açısından kritik bir önemi haizdir. Bu ihtiyaca binaen,
teşkilat son yıllarda insan kaynakları ve teknoloji
açısından önemli bir dönüşümden geçmektedir. Kuruma yabancı
dil uzmanları alınmakta, analistler yetiştirilmekte ve yeni
teknolojiler istihbari faaliyetlere adapte edilmektedir. Ancak, bu konuda hâlen
alınması gereken de önemli mesafeler vardır. Her büyük ülkenin
ciddi, büyük bir istihbarat teşkilatı vardır ve büyük ülkelerin
en önem verdiği kurumlardan birisidir.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, teknolojinin iletişim alanında
sağladığı yenilikler tüm ülkeleri ve istihbarat
teşkilatlarını teknik istihbarat imkânlarından azami ölçüde
faydalanmaya sevk etmiştir. Zira, dış politika ve millî savunma
konularında teknik istihbarat toplama gayretleri insan istihbaratı
kadar önem arz etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere,
Rusya, Çin, Avustralya, Kanada gibi bazı ülkelerin sadece teknik
istihbarat alanıyla iştigal eden müstakil teşkilatları
bulunmaktadır. Fransa, Hollanda, İspanya, İtalya ve Almanyada
ise ülkemizde olduğu gibi teknik istihbarat ve insan istihbaratı
toplama çabaları bir arada yürütülmektedir. Bu itibarla, 2012
yılında Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı Millî İstihbarat
Teşkilatına devredilmiş olup bu kurumumuz Sinyal
İstihbaratı Başkanlığı adı altında
MİT içindeki elektronik istihbarat üniteleriyle
birleştirilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye devrettiniz onu
açıklasana!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) - İki kurumumuzun teknik istihbarat kapasitesinin
birleştirilmesiyle yabancı askerî kuvvetlerin
haberleşmeleri başta olmak
üzere, millî çıkarlarımızı korumaya yönelik teknik
istihbarat faaliyetleri Millî İstihbarat Teşkilatı içerisinde
büyük önem kazanmıştır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Osloda koydunuz mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
yasa teklifimiz her şeyden önce, bütün vatandaşlarımızın
güvenliği ve refahının yurt dışı ve
bağlantılı olarak yurt içinden gelecek tehditlere
karşı daha etkin korunmasını amaçlamaktadır.
Malumunuz olduğu üzere, MİT tarafından
yurt dışında rehine kurtarma faaliyetlerinde de
bulunulmuştur. Çeşitli bölgelerde muhtelif gruplarca alıkonulan
vatandaşlarımızın ve başka ülke vatandaşlarının
kurtarılmasında -Suriye, Afganistan, Sudan gibi-
teşkilatımız önemli görevler görmüştür.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Osloyu anlat Sayın Bakan,
Osloyu anlat!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) - Millî İstihbarat Teşkilatının bu
etkinliği, kendi vatandaşlarını kurtarmakta yardıma
ihtiyaç duyan diğer ülkeler tarafından saygıyla
karşılanmaktadır.
Yeni yasayla birlikte, MİTin yurt
dışında rehin alınan başta basın mensupları
olmak üzere, her kesimden, her meslekten vatandaşlarımızın
menfaatine olacak şekilde faaliyetlerini, etkinliğini
artırması amaçlanmaktadır.
Tabii, Millî İstihbarat Teşkilatının
faaliyetleri yasadaki görevleriyle sınırlıdır. Sayın
milletvekilleri, özellikle yüce Meclise şunu ifade etmek istiyorum:
Şu anda, MİTin çalışmalarının büyük
kısmı yasasından ziyade gizliliği olan bir yönetmelikle
yürütülmektedir ve buraya getirdiğimiz düzenlemelerin bir kısmı
o yönetmeliktedir. Yanımda var, burada yönetmelik de, isteyene gösteririm.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Atalay,
istiyorum. İsteye isteye bir hâl oldum, kimse vermedi bir yönetmelik bize.
Arkadaşlar, sizde varmış, verin bana.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Şimdi, biz, ilk defa, MİTin yasasını şeffaf
şekilde, bakın, burada, Mecliste tartışıyoruz ve
artık, yönetmelikle değil, Meclisin çıkardığı
yasayla ve tamamen meşru zeminde, hukuki zeminde MİT
çalışmalarını yürütecektir ve şu anda, bunu birlikte
görüşüyoruz. Yani, bu yasanın, bu yasa teklifinin Meclise gelmesi
aslında MİTin saydamlığı açısından da çok
önemlidir, onu ifade etmek istiyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Saydamlıkla ilgili bir şey yok ki.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Burada konu ediliyor, işte Bakanlar Kurulunca verilecek görevler
vesaire
Sayın milletvekilleri, Bakanlar Kurulu hukuk
dışı talimat mı verecek?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet. Rıza Sarrafa
bakanlar vermiyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Hukuk dışı hiç kimse talimat veremez.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Garantisi var
mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Hiçbir kurum hukuk dışı talimatları uygulamaz, uygularsa
sorumlu olur. Bu çok basit bir evrensel karar, hükümdür, hukuk
dışı kararlar uygulanmaz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Peki, emniyet
müdürü nasıl savcının talimatını yerine getirmiyor?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Bunda bilmeyecek ne var? Bunu en basit, hukukun asını bilen bilir.
Hiçbir birey, hiçbir kurum hukuk dışı bir talimatı
uygulamaz ve Bakanlar Kurulu da hukuk dışı bir talimat vermez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Peki, bir
savcının talimatını nasıl yerine getirmiyor emniyet?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Cezai
sorumluluğu kaldırıyorsunuz, o ne demek?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Burada Hiçbir hukuksal kaideye bağlı kalmaksızın her
türlü insan hakları ihlalleri gerçekleştirilecektir. gibi ifadeler
yer alıyor, bunlar çok üzücü.
KAMER GENÇ (Tunceli) İnsan haklarının ne
olduğunu bilir misiniz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Kendi istihbarat teşkilatımız için bunlar çok üzücü ifadeler.
Yasa teklifiyle, bunun tam aksine, Millî İstihbarat
Teşkilatının görev ve sorumluluklarının
belirginleştirilmesi hedeflenmiştir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Hangi madde?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Buradaki temel amaç muhaberat devletlerinin temeli olan kaba kuvveti ve
hukuksuzluğu değil, gelişmiş ülkelere özgü bir keyfiyet
olan elektronik ve teknik istihbarat kapasitesinin hukuki zemine
oturtulmasıdır.
Bakın, değerli arkadaşlar, daha önce ifade
ettiğim gibi, Millî İstihbarat Teşkilatına verilen
yetkilerin kullanılması millî savunma, dış istihbarat,
casusluk ve terörizmle mücadele alanlarını kapsamaktadır,
kanunun ilk maddelerinde bu zaten yer alıyor. Ne var ki Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununun yürürlüğe girdiği 1984
yılında, mesela İnternet kullanımı yok. Burada, buna
benzer düzenlemeler getiriyoruz.
Basınla ilgili, burada ifade edildi, önergemizi
veriyoruz, basınla ilgili de orada, Komisyonda da arkadaşların
eleştirileri oldu, teklifleri oldu, yeni önergeyle basın maddesini de
yeni şekle getiriyoruz. Yani, hepimiz burada
Doğrusu, Komisyonda çok
verimli bir çalışma oldu ve iki defa bazı maddeler
değiştirildi ve yarın yine değişecek.
Dolayısıyla, burada yardım ederek, Şu da olsun. diyerek
bunu daha mükemmel hâle getirmek hepimizin çabası olmalıdır.
Sürem doluyor ama kalanını diğer bölüme
ait konuşmalarda tamamlayabilirim. Burada finansal verilerin
güvenliğiyle ilgili bir madde var, ona takılınıyor. Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda yapılacak
değişiklikle, ticari sır ve müşteri bilgilerinin denetim
altına alınacağı gibi yanlış bir algı
oluşturulmuştur. Bilindiği gibi, batıdan doğuya tüm
istihbarat servislerinin terörizm ve istihbarata karşı koyma
faaliyetleri hususunda birtakım özel yetkileri bulunmaktadır.
Şunu tekrar belirtmek gerekir ki bu kanunun amacı, MİTin
vatandaşlarımızın hesaplarını tek tek kontrol
edebilmesini sağlamak değil, son derece yoğun bir veri
tabanı içinde, normal olmayan hareketlerin önceden belirlenerek ülkemizin
güvenliğiyle ilgili risk ve tehditleri analiz edebilmektir. Öte yandan,
çeşitli finansal veriler, çeşitli özellikleri haiz kurum ve
kuruluşlar tarafından hâlihazırda elde edilebilmektedir, bunu
biliyorsunuz, BDDKnın falan görevleri içinde. Veriler, söz konusu
kuruluşların güvenlik yetkilendirilmesine sahip olmayan personelince
de erişilir durumda şu anda bulunmaktadır. Bu şartlar
altında, söz konusu verilerin MİTin güvenlik yetkilendirmesine sahip
personelinin de erişimine açılması ve tehditlerin önceden tespit
edilebilmesi ülkemizin güvenliği için önem arz etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
diğer bir nokta, tabii, modernizasyon ihtiyacı, özellikle
teknolojide. Dış politika ve millî savunma için diğer bir önemli
konu, tabii, bu sistemin kendisidir. Bu konudaki yerli
imkânlarımızın geliştirilmesi önem arz etmektedir. Şu
anda, bu konuda sorunlarımız var ama özellikle ASELSAN ağırlıklı
malzeme temin ediyor, ayrıca TÜBİTAKla beraber yapılan
projelerle Millî İstihbarat Teşkilatının ihtiyacı olan
teknolojinin üretilmesi de sağlanmaktadır. Burada özellikle
TÜBİTAK ve ASELSANla çok yoğun bir irtibat içinde Millî
İstihbarat Teşkilatımız çalışmaktadır.
Ayrıca, Millî İstihbarat Teşkilatı
tarafından casusluk ve terör konuları dışında
vatandaşlarımızın iletişiminin denetlenmesi gibi bir
uygulama mevcut değildir. Bunu da söyleyerek zaten sözümü de,
zamanımı da bitirmiş oluyorum.
Bugün itibarıyla MİT tarafından
ağırlıklı olarak yurt dışına yönelik ve
sınır güvenliğini ilgilendiren konularda ve mutlaka mahkeme
kararıyla gerçekleştirilen ve TİBde kayıtlı
iletişimin denetlenmesine yönelik faaliyet sayısı 2.473tür.
MİT adli dinleme yapmaz, hiçbir delil olmaz; MİT sadece istihbari
dinleme yapar, mahkeme kararıyla yapar, eğer acil durumsa
Müsteşarın kararıdır ama yirmi dört saat içinde yargı
kararı alınır. Yani, burada kendi kurumumuzun
çalışmalarını tabii doğru bilmek durumundayız.
Ben çok teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Burada açıklamak istediğim bir iki husus var.
Yarın, bölümlere ilişkin konuşmalarda onlara da
değineceğim.
Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Atalay.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan...
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan...
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Şimdi, ilk önce Sayın Hamzaçebi
ayağa kalktı. Sırayla söz vereceğiz.
Sayın Hamzaçebi, buyurunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Bakan
açıklamalarını yaparken bir anlamda bu ana kadar
yapılmış olan eleştirilere de cevap verdi.
Ben bir şey sormuştum: Bu yasa teklifi ile
ilgili olarak Millî İstihbarat Teşkilatı -tabii ki Sayın
Bakanın talimatıyla olmuştur bu- sadece iktidar partisi grubuna
bir bilgi vermiştir. Muhalefet partilerine bu bilgi neden
verilmemiştir?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bize gelmedi
kimse ya.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Veya
teklif sahiplerine bir bilgi verilmiştir. Şu ana kadar böyle bir
bilgiyi muhalefet partisine hiç kimse vermemiştir. Bu neden
esirgenmiştir acaba? Bu konuda bir bilgi almak istiyorum.
İkincisi: Sayın Bakan Millî İstihbarat
Teşkilatı denetime tabi. Başbakanlık Teftiş Kurulu
denetler, Sayıştay denetler. dedi. Bence bir şeyi söylemeyi
unuttu; Devlet Denetleme Kurulu da Millî İstihbarat
Teşkilatını denetleme yetkisine sahiptir.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) O tabii, özel yetkiyle yani
Cumhurbaşkanının görevlendirmesiyle
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, bakın, Başbakanlık Teftiş Kurulu Millî
İstihbarat Teşkilatına özel bir denetim yapmaz, tüm
bakanlıklarda, kamu kurumlarında teftiş yetkisine sahip olan bir
kurum olarak MİT üzerinde de teftiş yetkisi vardır. Bu Denetime
tabidir. örneği olarak sunulamaz. Mademki denetim var, siz neden bir
önergeyle, burada ihdas edilecek bir maddeyle Parlamentonun denetimini
getiriyorsunuz? Çünkü öyle bir suçlama yaptınız.
BAŞKAN Şimdi, yalnız, Sayın Hamzaçebi,
Sayın Bakan bunlara cevap veremez şu anda, soru-cevapta ancak
verebilir.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkan, bu konuda bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bir saniye
Evet
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, anlıyorum, anlıyorum. Yani Bilmeden konuşuyorsunuz.
gibi bir açıklama yaptı. Sanıyorum
BAŞKAN
Şimdi, aynı konuyla ilgili, Sayın Toptaş
sataşma için benden söz istedi dolayısıyla ona onu
vereceğim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sanıyorum Sayın Bakan konuya yeteri
kadar nüfuz edemediği, bilemediği için Bilmeden
konuşuyorsunuz. eleştirisini yapıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Kendisi için söylemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayıştay denetimi de yine tüm kamu kurumlarını kapsayan,
MİTe özel bir denetim değildir ama öyle anlıyorum ki MİT
konusunda bir denetim eksikliğini kendisi de fark etmiş olacak ki bir
önergeyle buraya getiriyor.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hukukun denetiminden mi
kaçıyor, ne?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Efendim?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Hamzaçebinin ifadesiyle çok yakından bağlantılı
olduğu için söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
bizim talebimiz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) AK PARTİ
Grubuna MİT tarafından bu konuyla ilgili verilmiş herhangi bir
brifing ya da bilgi yoktur Sayın
Başkanım. Çok açık söylüyorum, benim şahsıma mesela
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Siz söz vermediniz,
Sayın Canikli paralel giriş yaptı.
BAŞKAN Tamam, anlaşıldı tamam.
Şimdi, Sayın Toptaş, siz buyurunuz...
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman paralele mi
vermiş AKP Grubunda, paralel devlete mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, AK PARTİ Grubundan kastım AK PARTİdeki
belli bir grup milletvekilidir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
teklif sahipleri belki
OKTAY VURAL (İzmir) Teklif sahibi gider görür mü
ya? Allah, Allah!
BAŞKAN Bir saniye
Bir saniye
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Gruptaki arkadaşlarınıza da söyledim ben.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gruba yok,
gruba bilgi verilmedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya verdi mi, vermedi mi
kardeşim? Milletvekillerine verdi mi, vermedi mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Evet, buyurunuz Sayın Toptaş.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaşın, Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalayın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Efendim,
konuşmayı bitirsinler sürem bitiyor.
BAŞKAN Ne yapalım canım!
AHMET TOPTAŞ (Devamla) Süremi yeniden
başlatın.
BAŞKAN Buyurun, tekrar başlatayım. Yani,
şimdi çok iyi bir noktadayız.
AHMET TOPTAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
Sayın Bakan konuşmasında
BAŞKAN Tamam, açıyorum şimdi.
Buyurun.
AHMET TOPTAŞ (Devamla) Sayın Bakan
konuşmasına başlarken Burada konuşanlar bilerek
konuşsalardı. diye bir milletvekiline yakışmayacak bir
davranışta, bir sözde bulundu. Ben kendisine Ne dediğinin
farkında olsaydı
demeyeceğim saygımdan dolayı ama
Bakın, Komisyon tutanaklarından okuyorum, teklif sahibi Sayın
Kavaklıoğlunun konuşması: Sayın Kaplanın,
Balın -onlar çıktı- yine sayın valimin birtakım
endişeleri var, o endişelerin çoğuna katılıyorum ben
yani. Yani bizim eleştirilerimize. Bu yetenekleri veriyoruz ama bunu kim
kontrol edecek, nasıl sınırlayacağız şeklinde
endişeler var. Kendisi de katılıyor. Burada gerçekten
Sayın Başbakan Yardımcımızın söylediği
şeyler çok önemli. Yani dışarıda konuştuk.
Dışarıda konuşmuşlar. Sayın Bakan bize Bu
yasayı çıkaralım, Parlamento denetimini getirmek üzere bir yasa
da bundan sonra çıkaralım. dediğinde ben kendisine Sayın
Bakan, bu yasayla bütün işlerinizi gördükten sonra mı o yasayı
çıkaracaksınız? dedim. Neyse ki biraz erken
davranmışlar, 7 maddelik önergelerinin içerisinde böyle bir
Parlamento denetimi getiren bir teklifi de getirmişler.
Yani, biz
aslında burada her şeyi bilerek konuşuyoruz Sayın Bakan.
Biz istihbarat elamanı değiliz, istihbarat uzmanı da
değiliz ama ben bir hukukçuyum, ben anayasa hukukundan anlarım, ben
demokrasinin kurallarından anlarım, insan haklarından
anlarım. Bu yasayla bu kurumların nasıl halledildiğini
anladığım için konuşuyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Küçük, köşede
bir grup olduğumuz için sesimiz duyulmuyor.
BAŞKAN Siz
de mi yani
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, sizden demin kürsüde konuşurken bir talebim
oldu, Komisyonda da olmuştu hem İçişleri Bakanından hem
Sayın Atalaydan.
Sayın Atalay
demin burada konuşmasında dedi ki benim istediğim gizli
yönetmelikle ilgili olarak: Bu yasalar zaten onu karşılıyor,
şeffaflaşıyor, bizde var, isteyene veririz.
Aracılığınız kanalıyla o gizli yönetmelikten bir
tane istiyorum, bir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, dağıtsınlar bakalım, madem
gizliliği kalmadı.
BAŞKAN
Tamamdır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İkincisi, Sayın Atalaya şu konuda
teşekkür edeceğim: Parlamento denetimiyle ilgili önerge konusunda
bizimle görüşerek, 4 parti grubunun eşit sayıda
katılımlı bir çalışma, denetim grubu oluşturulması
konusunda bizim de fikrimizi alarak o önergeyi hazırlamasında
Parlamento denetiminin anlamlı olacağını ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın Türkoğlu, buyurun.
7.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalayın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan konuşmasında, bizim bilmeden
konuştuğumuzu, özellikle denetimle ilgili altını
çizdiğimiz hususların aslında var olduğunu ifade ettiler.
Ben konuşmamda, MİTin bu kadar hukuki ve cezai sorumluluğu
kaldırılırken çok fazla yetki ve güç verilmesiyle denetim
dışı bırakılarak çok tehlikeli bir noktaya
gideceğine işaret etmeye çalıştım. Kaldı ki
Komisyon çalışmaları sırasında ve basına
yansıyan ifadelerinde de Sayın Bakan MİTin bu hâliyle
denetlenmemesinin tehlikeli olduğunu, bununla ilgili bir çalışma
yapılması gerektiğini, kısa zamanda da Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine getirileceğini kendisi ifade etti.
Dolayısıyla, bugün söyledikleri ile o gün söyledikleri arasında
bir çelişki var; bizim ifadelerimizde bir arıza yok.
Diğer taraftan, bu teklif 15 maddeden
müteşekkil bir teklif. Yani temel kanun, iki bölüm falan diye, böyle,
ballandıra ballandıra konuşuluyor ama toplasanız, eni boyu
15 madde; bunun 2 tanesini yürütme ve yürürlük maddesi olarak
çıkarırsanız geriye kalıyor 13 tane madde. Bu 13 maddeyle
ilgili, Komisyon çalışmaları sırasında ve bugün ifade
ettikleri üzere söylüyorum, Genel Kurul çalışmaları
sırasında 18 tane önerge verilecek ve muhtemeldir ki bu önergeler
iktidar partisinden geldiği için kabul edilecek.
Yani, siz nasıl, böyle bir
çalışmanın, böyle bir düzenlemenin kamuoyuna mal olduğunu,
herkesin fikir sahibi olduğunu, olgunlaşarak geldiğini ifade
edebilirsiniz? Biz de onu söylüyoruz zaten. Kapkaç hukuku
anlayışıyla, nerelerde hazırlandığı belli
olmayan ama iki tane imza sahibi bulunmak suretiyle Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine getirilmiş, olgunlaşmamış, hangi
kurumların, hangi hukukun ihlal edileceği, hangi kurumların
sıkıntıya gireceği, devleti hangi noktaya götüreceği
bilinmeyen bir teklifle karşı karşıyayız.
Dolayısıyla, Sayın Bakanın ifadeleri
ile yapılan iş arasında siyahla beyaz kadar fark vardır. Bu
hususu belirtmek istedim.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Komisyonun
konuşma süresi yirmi dakika.
BAŞKAN Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, bitmesine on dakika
var, hatta sekiz dakika var.
BAŞKAN Uzatmaz
KAMER GENÇ (Tunceli) Yarına bırakalım
efendim, yarına bırakalım.
BAŞKAN Hayır. Sayın Genç
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın
Genç, hiç uzatmayacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
konuşma süresi yirmi dakika.
BAŞKAN Belki kısa yapacak canım!
Açıklamasını belki kısa yapacak, on dakikayı da
oylayacağım.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Meramımı çok kısa anlatacağım.
BAŞKAN Buyurunuz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı Milletvekili İdris
Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlunun;
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Efendim,
kullanmayacağım zamanımı. Müsaade edin.
Sayın Başkan
KAMER GENÇ (Tunceli) Yarına devam etmemiz
lazım Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, daha zaman var ve Meclis çalışıyor efendim. Böyle
bir şey olur mu?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, konuşma süresi yirmi
dakika.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Devamla) Kullanmayacağım Sayın Genç, lütfen
müsaade edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, müsaade
etmeyeceğim. Yarına bırakalım.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Devamla)
Kullanmayacağım zamanımı, kullanmayacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Kullanmanızı istiyor
demek ki.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Devamla) İstemiyorum, ben istemiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır ama istiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Mehmet Bey,
devam edin ya!
BAŞKAN On dakikamız var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yarına bırakmamız
lazım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ya, gargaraya
getirme, bir gizli yönetmelik istedik ya!
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimiz; sadece bir hususu, Sayın Akif Hamzaçebinin dile
getirdiği bir hususu ifade etmek için söz istedim. O da şu: Komisyon
çalışmaları sırasında da gündeme geldi. MİT
görevlilerinin AK PARTİ Grubu milletvekillerine özel brifing verdiği
ve bilgi verdiğiyle ilgili bir yanlış bilgi var; Komisyon çalışmaları
sırasında da düzelttik bunu. İçişleri Komisyonunun AK
PARTİ milletvekillerine tarafımızdan yapılmış
herhangi bir çağrı olmamıştır, MİT görevlilerinin
bizden böyle bir talebi olmamıştır. Teklif sahibi
arkadaşlarımız, milletvekilleri MİT görevlileriyle bir
araya gelmiş ve İçişleri toplantı salonunu kullanmak
istemişlerdir, orada bir araya gelmişlerdir. İçişleri
Komisyonu Başkanı bir AK PARTİ Milletvekili olarak ben o
toplantıya katılmadım. Bu kadar net söylüyorum. Bu bilgiyi
düzeltme ihtiyacı hissettim.
Herkese saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani,
benim dediğimi kabul ediyorsunuz
Ama, dediğimi kabul ediyorsunuz
OKTAY VURAL (İzmir) Demek doğruymuş.
Yani bu teklif, MİTin milletvekillerine imzalattığı bir
teklif!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, gayet açık, gayet açık. İşte, benim
söylediğim buydu.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir itiraf!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teklif sahiplerine
vermişler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Komisyon
toplantı salonunda bazı Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekilleriyle MİTin bürokratları oturmuşlar,
çalışmışlar, bilgilenmişler. Bu çalışma, bu
bilgilenme diğer muhalefet partisi milletvekillerinden neden
esirgenmiştir? MİTi bu kadar partizan bir tutuma alet etmeye
bakanların hakkı var mıdır, İçişleri Komisyonu
Başkanının hakkı var mıdır?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, teklif sahipleri
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
burada MİT bürokratlarına değil, siyasilere sorumluluk yüklüyorum.
Onlar bu şekilde planlamışlardır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi bitirsin, size de söz
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir
siyasetçi, bir bakan, İktidar partisine bilgi verdiğimiz gibi,
değerli arkadaşlar, muhalefet partilerine de bilgi verelim,
onları arayalım. derdi. Ama böyle bir siyasetçi, böyle bir bakan,
böyle bir sorumluluk sahibi kişiyi ben o koltuklarda göremiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Yok canım, nerede
bunlarda?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teklif
sahipleri, bu konuda ya da başka konuda, herhangi bir konuda teklif
verecekleri zaman, bu teklif hazırlanırken ilgili kurumdan daha
sağlıklı bir sonucun ortaya çıkmasını temin etmek
amacıyla
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, Hükûmet yok mu kardeşim,
Hükûmet yok mu?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bizim muhalefete
niye yapmıyorlar onu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
doğal
olarak her türlü bilgiyi alabilir, isteyebilir. Bu sadece MİT Yasası
için geçerli değil, herhangi bir konuda teklif veren, kim teklif
veriyorsa
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bu bilgi alma
değil, toplantı yapma, müşterek çalışma.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Onun muhatabı
Hükûmet, ona Hükûmetin cevap vermesi lazım Sayın Başkan.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Komisyon odasında
mı yapılıyor bu iş?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani muhalefete
niye yok? Yalnız size mi var?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
muhalefete
mensup bir arkadaşımız da olabilir bu, Sayın Başkan,
muhalefete mensup bir arkadaşımız da olabilir. Herhangi bir
kurumla ilgili bir teklif verdiği zaman o bilgileri nitekim
alıyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, netice
itibarıyla, MİT hazırlamış, milletvekilleri
imzalamış; bunu söylüyor. Tamam, doğru, biz de onu iddia
ediyoruz zaten.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Diyelim,
örnek olarak söylüyorum: Emeklilerin herhangi bir sorununun giderilmesine
yönelik olarak bir teklif verdikleri zaman, o konuyla ilgili birimden, ilgili
bakanlıktan
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) Niye tasarı değil de teklif efendim, niye tasarı
değil de teklif?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım, bizim gizli yönetmelik
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ben de
istiyorum, yarın MİTten 2 tane adam göndersinler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bakın
Sayın Başkan, biz o arkadaşlarımız konuşurken sabırla
dinliyoruz, sabırla dinliyoruz bakın. Şu nezaketi dahi
göstermelerini bekliyoruz, çok basit nezaketi, en temel nezaket görevini yerine
getirmelerini bekliyoruz.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, şu gizli yönetmelik bizim gitti yine güme.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Gizli
yönetmeliği unutmayın Sayın Başkan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, şu gizli yönetmeliğimizi halledelim, yarına
kalsın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Gizli yönetmelik gizlidir kardeşim, onu niye
vereyim!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Dolayısıyla Sayın Başkanım, burada AK PARTİ
Grubuna ya da AK PARTİ milletvekillerine özel olarak MİT
mensupları tarafından verilmiş bir bilgi, brifing yoktur.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Evet, özel olarak bilgi
verilmiştir, anlaşıldı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sadece,
doğal olarak, teklif sahibi arkadaşlarımızın böyle
önemli bir konuda verecekleri teklifle ilgili
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Niye tasarı
değil de teklif efendim?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ya,
Komisyon odası Kızılay Meydanı mı? Tesadüf mü
etmişler?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
bilgilendirilmek istemeleri, bazı sorularının olması,
cevaplandırılmasını istemeleri son derece
doğaldır.
Olay bundan ibarettir Sayın Başkanım.
BAŞKAN Çalışma süremiz tamamlanmak
üzeredir.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkanım, bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 10 Nisan 2014 Perşembe günü, alınan karar gereğince
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.57