TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77nci
Birleşim
16
Nisan 2014 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Kutlu Doğum
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Muş Milletvekili Demir Çelikin, 30 Mart yerel seçimlerindeki hukuksuzluk
iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Diyarbakır Milletvekili Cuma İçtenin, Kutlu Doğum
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak
İslam âleminin Kutlu Doğum Haftasını tebrik ettiklerine ve
Şehitler Haftasında tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle
andıklarına ilişkin konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Fransa-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi
ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 9/4/2014 tarih ve 68 sayılı Kararıyla uygun
bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1463)
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili
Pervin Buldanın, gezici ve geçici kadın tarım işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/904)
2.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 22 milletvekilinin, Cumartesi Annelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/905)
3.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, sokak
çocuklarının sorunlarının belirlenmesi, sayısal
artışlarının önlenmesi ve rehabilitasyonu
konularının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/906)
VII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 94üncü yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2014
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmasına, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde siyasi parti gruplarının
başkanlarına ve grubu bulunmayan siyasi partinin genel başkanına
onar dakika süreyle söz verilmesine ve bu birleşimde başka
konuların görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dilekçe Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, Tekirdağ Milletvekili
Tevfik Ziyaeddin Akbulutun 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında MHP Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.-
Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.-
İstanbul Milletvekili Celal Adanın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
9.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili
Celal Adanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
10.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren sataşması
nedeniyle konuşması
11.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik
Ziyaeddin Akbulutun, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
13.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın yerinden sarf ettiği
bazı sözleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
14.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
XI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın, Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
3.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin
Akbulutun, Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki ve
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalayın, Çorum Milletvekili Tufan Kösenin 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
5.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinde kabul edilen önergeyle çerçeve 9uncu maddenin yeniden
düzenlendiğine ancak 3üncü ve 8inci maddelerde kabul edilen önergelerle
2937 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun
ilgili maddelerinin değiştiğine ve değiştirilen
maddelerin bu önergelere göre düzenlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
bazı hükümlerle özel mülkiyete müdahale etme imkânı
doğabileceğine ve bunun yanlış uygulamalara neden
olabileceğine ilişkin açıklaması
8.- Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalayın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
9.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin,
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalayın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
11.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik
Ziyaeddin Akbulutun, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Mogan Gölü kıyısındaki bir
kamışlıkta çıkan yangın sonucu meydana gelen tahribata
ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/39790)
2.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, Bursa ili İnegöl ilçesine bağlı bazı
köylerde yaşayan vatandaşların kredi geri ödemelerinde
yaşadıkları sıkıntılara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/40160)
3.- Gaziantep Milletvekili
Edip Semih Yalçın'ın, borçları kesin aciz vesikasına
bağlanmış çiftçilerin sorunlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/40269)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Gelir İdaresi Başkanlığı Elektronik
Defter Projesi için satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2014 yılları
arasında yürütülen ve hâlihazırda devam etmekte olan vergi dairesi
otomasyon projelerine,
Gelir İdaresi
Başkanlığı Dava Takip Projesi için satın alınan
mal ve hizmetlere,
Vergi Dairesi Uygulama Yazılımları
için satın alınan mal ve hizmetlere,
Vergi Dairesi
Başkanlığı/Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Otomasyonu için satın alınan mal ve hizmetlere,
İlişkin
soruları ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/40376), (7/40381), (7/40382), (7/40384), (7/40385)
5.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz'ün, Manisa ili Kırkağaç ilçesinde yer alan bir baraj
gölünden kaynaklanan sorunlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/40399)
6.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, Bakanlığın AR-GE
çalışmalarına,
2011-2014
yılları arasında gerçekleşen atama, nakil ve görevden
almalara,
Bağlı,
ilgili ya da ilişkili kuruluşlara karşı vatandaşlar
tarafından açılan davalara,
-
Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, Manisa'daki üzüm üreticilerinin alacaklarına,
-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'daki organik tarım
faaliyetlerine,
Adıyaman
ve Hakkârideki organik tarım faaliyetlerine,
Gümüşhane
ve Bayburt'taki organik tarım faaliyetlerine,
Bitlis
ve Siirt'teki organik tarım faaliyetlerine,
Van
ve Ağrı'daki organik tarım faaliyetlerine,
Kars
ve Iğdır'daki organik tarım faaliyetlerine,
Bingöl
ve Batman'daki organik tarım faaliyetlerine,
Erzurum ve
Elâzığ'daki organik tarım faaliyetlerine,
- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, kamuda kadın istihdamına ve bu
sayının artırılmasına,
-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, Atatürk Orman Çiftliğinde
Başbakanlık Hizmet Binasının yapıldığı
alanın SİT derecesinin kaldırılması
kararının idare mahkemesi tarafından iptal edilmesine,
-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da
Bakanlığa ait olan gayrimenkul, arsa ve araziler ile bunların
satış ve kiralama işlemlerine,
-
Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz'ın, Yozgat'taki tarım arazilerinin
optimum işletme büyüklüğünün altında olmasına,
-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, Lumpy Skin Disease (LSD)
hastalığına,
-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Mardin ve Osmaniye'deki organik
tarım faaliyetlerine,
Muş ve Şırnak'taki organik tarım faaliyetlerine,
Diyarbakır
ve Şanlıurfa'daki organik tarım faaliyetlerine,
Ardahan'da ürün
bazlı destek verilip verilmeyeceğine,
Ardahan'da
organik tarım eğitimine,
Gümüşhane
ve Bayburt'ta organik tarım eğitimine,
Erzurum ve
Elâzığ'da organik tarım eğitimine,
Bingöl ve
Batman'da organik tarım eğitimine,
Bitlis ve
Siirt'te organik tarım eğitimine,
Adıyaman ve
Hakkâride organik tarım eğitimine,
Muş ve
Şırnak'ta organik tarım eğitimine,
Diyarbakır
ve Şanlıurfa'da organik tarım eğitimine,
Ardahan'daki
organik hayvancılık faaliyetlerine,
Kars ve Iğdır'daki
organik hayvancılık faaliyetlerine,
Mardin ve
Osmaniye'deki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Gümüşhane
ve Bayburt'taki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Erzurum ve
Elâzığ'daki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Bingöl ve
Batman'daki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Van ve
Ağrı'daki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Bitlis ve
Siirt'teki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Adıyaman ve
Hakkârideki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Muş ve
Şırnak'taki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Diyarbakır
ve Şanlıurfa'daki organik hayvancılık faaliyetlerine,
Mardin ve
Osmaniye'de ürün bazlı destek verilip verilmeyeceğine,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/40698), (7/40699), (7/40700), (7/40701), (7/40702), (7/40703), (7/40704),
(7/40705), (7/40706), (7/40707), (7/40708), (7/40709), (7/40710), (7/40711),
(7/40712), (7/40713), (7/40714), (7/40715), (7/40716), (7/40717), (7/40718),
(7/40719), (7/40720), (7/40721),
(7/40722), (7/40723), (7/40724), (7/40725), (7/40726), (7/40727), (7/40728),
(7/40729), (7/40730), (7/40731),
(7/40732), (7/40733), (7/40734), (7/40735), (7/40736), (7/40737), (7/40738)
7.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Dicle Üniversitesi kampüsündeki
mesire alanı çalışmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/40838)
8.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları
arasında gerçekleşen atama, nakil ve görevden almalara,
Kamuda
kadın istihdamına ve bu sayının
artırılmasına,
İlişkin
soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/40839), (7/40840)
9.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da
Bakanlığa ait olan gayrimenkul, arsa ve araziler ile bunların
satış ve kiralama işlemlerine,
Gezi Parkı
eylemlerine destek verdiği ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
operasyonu hakkında sosyal medyada paylaşımda bulunduğu
için aleyhinde soruşturma açılan personel olup
olmadığına,
İlişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/40841), (7/41488)
16 Nisan 2014 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
------0------
BAŞKAN Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlayacağız.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili İhsan Özkese aittir.
Buyurun Sayın
Özkes. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Kutlu Doğum
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
İHSAN ÖZKES (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanların en
üstünü, en mükemmeli Sevgili Peygamberimizin kutlu doğumunun 1443üncü
yılını idrak ediyoruz.
Yüce Allahın Ey Muhammed, biz
seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik. ayetinde buyurduğu üzere,
Sevgili Peygamberimiz herhangi bir partiye, herhangi bir millete veya herhangi
bir ülkeye ait değildir. O, tüm kâinata, âlemlere rahmet olarak
gönderilmiştir.
Hazreti Muhammed, aleyhine dahi olsa
doğruluktan şaşılmamasını isterdi. Kendisine
Güvenilir, emniyet edilir. anlamında Muhammedül emin deniliyordu.
Dosdoğruydu. Din, samimiyettir. buyurmuştur. Müslüman yalan
söylemez, Müslüman yalan söylemez. diye defalarca tekrar etmiştir. Yalan
söylemeyi, emanete hıyanet etmeyi ve sözünde durmamayı
münafıklık alameti saymıştır. Konuştuğunda
yalan söyleyen, emanete hıyanet eden, iktidarda iken haram yemekten
kaçınmayanların orucu ve namazı sizi aldatmasın.
buyurmuştur.
Sayın milletvekilleri, Sevgili
Peygamberimiz bu dünyaya fakir geldi, fakir gitti. Miras bırakacak serveti
yoktu. Geriye ne bir dinar ne bir dirhem ne bir koyun ne bir deve
bıraktı. Kendisi fakir yaşadı ama halkını
zenginleştirdi. Komşusu açken tok yatan bizden değildir.
buyurdu.
El değirmeniyle buğday
öğütmekten ve su taşımaktan elleri nasırlaşıp
hâlsiz düşen sevgili kızı Fatıma devlet hazinesinden
istekte bulunduğunda Kızım, yoksulların ve yetimlerin daha
fazla hakkı var. diyerek bu talebi uygun bulmadı. Yöneticilerin,
ailesinden önce halkını düşünmesini istedi. Kul hakkına
Allahın asla karışmayacağını buyurdu. Ey
insanlar, eğer birinizin sırtına vurmuşsam işte
sırtım, gelsin sırtıma vursun. Şayet birinize hakaret
etmiş veya onurunu incitmişsem işte karşılık
verebilmesi için şeref ve haysiyetim. Eğer birinin malını
almışsam işte malım. Gerçek şu ki benim yanımda
en onurlunuz, hakkı varsa hakkını isteyip elde edendir.
buyurmuştur. Devlet yetkililerinin maaşından öte bir menfaat
teminini haksız bir kazanç ve hırsızlık olarak görmüş
ve alınan hediyelerin hazineye ait olduğunu buyurmuştur. Devlet malını
aşıranın cenaze namazını
kıldırmamıştır. Ganimetten bir hırka bile
yürütenin, savaşta ölse dahi şehit olamayacağını
bildirmiştir.
Sayın milletvekilleri, Hazreti
Muhammed yüce bir ahlaka sahiptir, ahlakının güzel bir örnekliği
vardır. Zira o, güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir.
Ahlaktan yoksun sözde dindarlık anlayışı hem dini hem de
toplumu temelden tahrip eder. Sevgili Peygamberimizin güzel ahlakında
yolsuzluğa, hırsızlığa, zulme ve adaletsizliğe
asla yer yoktur. Adaletin olmadığı yerde ahlaktan, ahlakın
olmadığı yerde adaletten söz edilemez. Ahlak ile adalet, yüce
dinimizin olmazsa olmazlarındandır. Hazreti Muhammed,
haksızlık karşısında susmayı dilsiz
şeytanlık olarak görmüştür. Sizden öncekiler, adaletsiz
oldukları için helak oldular, sıradan insanlara cezayı
uygulayıp ileri gelenlere uygulamazlardı. Allaha yemin olsun ki
hırsızlık yapan kızım Fatıma dahi olsa mutlaka
cezalandırırdım. buyurmuştur. Allahın kendisine bir
toplumun yöneticiliğini nasip ettiği kimse halkın tamamına
aynı içtenlikle sahip çıkmazsa cennetin kokusunu bile alamaz.
buyurmuştur. Kim bir yakınını, ondan daha üstününü
bulabildiği hâlde, sırf kendisine duyduğu sevgiden dolayı
bir göreve getirirse cennetin kokusunu duyamaz. buyurmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (Devamla) Sevgililer
sevgilisi Hazreti Muhammedin Kutlu Doğum Haftasını tebrik
eder, hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özkes.
Gündem dışı ikinci söz
30 Mart yerel seçimlerindeki hukuksuzluk iddiaları hakkında söz
isteyen Muş Milletvekili Demir Çelike aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (BDP
sıralarından alkışlar)
2.-
Muş Milletvekili Demir Çelikin, 30 Mart yerel seçimlerindeki hukuksuzluk
iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması
DEMİR ÇELİK (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.
Evet, hepinizin bildiği üzere, on
yedi gün öncesinde, 30 Mart 2014 yerel yönetimler seçimini geçirmiş
bulunmaktayız. Seçimin, öncelikle, az devlet çok toplumun, katı
merkeziyetçi devletten ademimerkeziyetçi devlete dünyanın evrildiği
bir süreçte yapılıyor olması anlamlı ve değerliydi.
Anlamlı ve değerliydi çünkü
yereller, yerindenlik ilkesiyle kendi kendisini yönetebilme
olanağına, imkânına kavuşabileceği bir dünya
geçiş noktasında yapılıyordu. Ancak, seçimin bu
tarihselliğine uygun düşen bir yaklaşım ve zihniyetle yerel
seçime yaklaşılmadı. Yerel seçimlerin
başarısından beklenen sadece ve tek başına iktidara
hizmet etmesiydi. İktidar odaklarına, egemenlikçi
anlayışına hizmet etmesi yönüyle seçim önemsenmişti. Bu
nedenle de seçimden beklenen adalet, seçimden beklenen eşit temsiliyet,
eşitlikçi temsiliyet tescil edilememiştir, tecellisine yol açılmamıştır.
Evet, seçim, her
şeyden önce, demokratik hukuk devletinde önemli bir parametredir, halk
iradesinin kendi temsilcileriyle kendisini yönetmesine fırsat veriyor
olması anlamıyla önemsenmesi gereken önemli bir siyasal aksiyondur
ancak siyasal vesayetten
kurtaramadığımız, siyasal vesayetin altında
egemenlikçi ve iktidarcı anlayışa hizmet etsin diye organize
edip örgütlediğimiz seçim, bu
özelliklerinden yoksun olması nedeniyle de kendisinden beklenen siyasal,
toplumsal bir başarıyı da sağlayabilme
olanağından, imkânından yoksun
bırakılmıştır.
Her seçimde olduğu gibi 30 Mart
2014 seçimleri de siyasi vesayeti aşamadığından,
kaymakamlar iktidarın ilçe başkanları, valiler iktidarın il
başkanları gibi çalışmış, kendilerine bağlı
sivil ve askerî bürokrasiyi bu manada birer yönetici militan gibi
çalıştırmayı hak görmüşlerdir. Yoksulun,
mağdurun, ezilenin ve yönetilenin hak sahibi olduğu sosyal
yardımlaşma vakıfları da âdeta oy devşirmenin, oy satın
almanın mekanizmalarına dönüştürülmüş, bununla da yetinilmemiştir,
halkın iradesini çelmeye, halkın iradesini değiştirip
dönüştürmeye yönelik siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel operasyonlar
düzenlenmiştir. Yetinilmemiştir, sandığa giren halk iradesi
gasbedilmek istenmiştir.
Arkası mühürlü yüzlerce, binlerce
oy pusulasının çöplüklerde, vahşi çöp toplama alanlarında
bulunuyor olması Ceylanpınarda somut bir delil olarak
açığa çıkmışken Ceylanpınar seçimlerinin iptal
edilme ihtiyacı bile duyulmamıştır.
17 zihinsel engellinin ıslak
imzayla oy kullandığı tespit edilen Taşlıçayda 11 oy
farkla seçimi kazanan iktidar partisi olunca Yüksek Seçim Kurulu
Taşlıçay seçimlerini iptal etme ihtiyacı
duymamıştır. Hangi somut delil istenir ki, hangi somut delilden
hareketle bu seçimler iptal edilemez? Ölülerin imza kullandığı, ölen
insanların yerine oyun kullanıldığı bir seçimden daha
kati bir delil, daha somut bir delil olabilir mi? Olamaz. Ama sorun Türkiye
olunca, somut ve kati delilden çok kaygıların, kuşkuların,
korkuların belirleyici olduğu, bu manada da siyasi vesayet içerisinde
yargının, hukukun biçimlendirildiği bir Türkiye'de maalesef
seçim adil olmamıştır.
Bakınız, Ağrıda
İl Seçim Kuruluna emanet edilen oy torbaları
yırtılmış, oy torbaları içerisinden iktidar partisine
çıkması gerekenden fazla oy çıkmış; muhalefet partisi
konumundaki BDPde olması gereken oyun altında bir oy;
bağımsıza çıkması gereken oy da
buharlaşmıştı. Kim yapar, nasıl yapar, nasıl
ulaşır soruları yanıtsız kalmıştır,
yanıtsızlıkla birlikte yangından mal
kaçırırcasına halk iradesi maalesef gasbedilmiştir. Seçim
adilane olmamıştır, eşitlikçi olmamıştır;
demokratik olmadığı için de günlerce, aylarca, yıllarca
tartışmaya açık bir konu olmaya, gündemi işgal etmeye devam
edecektir diyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çelik.
Gündem dışı üçüncü söz,
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle söz isteyen Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçtene aittir.
Buyurun Sayın İçten. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Cuma İçtenin, Kutlu Doğum
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
CUMA İÇTEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; âlemlere rahmet olarak
gönderilen Efendimiz Hazreti Muhammedin (SAV) Kutlu Doğum
Haftasındayız.
Allahın emrini
insanlığa ulaştırırken, İslama Eşhedü en
lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhu ve resûlullah diyerek
davet eden Resûlullahın 632 yılında okuduğu ve insan
hakları beyannamesi yerine geçen Veda Hutbesinin bir
kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bismillâhirrahmanirahim, hamd Allaha mahsustur,
Ona hamd eder, Ondan yardım isteriz. Allah kime hidayet ederse
artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa
düşürdüğünü de kimse hidayete erdiremez.
Şehadet ederim ki, Allahtan
başka ilah yoktur, tektir, eşi ve ortağı ve benzeri yoktur.
Yine şehadet ederim ki, Muhammed
Onun kulu ve resulüdür.
Ey insanlar, sözümü iyi dinleyiniz.
Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha
buluşamayacağım.
İnsanlar, bugünleriniz nasıl
mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu
şehriniz Mekke nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız,
mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir; her türlü
tecavüzden korunmuştur.
Ashabım, muhakkak Rabbinize
kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan
dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara
dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız. Bu vasiyetimi burada
bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsınlar. Olabilir ki, bulunan
kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım, dikkat ediniz,
cahiliyeden kalma bütün âdetler kaldırılmıştır,
ayağımın altındadır.
Ey insanlar, muhakkak ki şeytan
şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini
kesmiştir. Fakat siz bunun dışında da ufak tefek
işlerinizde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi
korumak için bunlardan sakınınız.
Ey insanlar, kadınların
haklarını gözetmenizi, bu hususta Allahtan korkmanızı
tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız,
kadınların da sizlerin üzerinde hakları vardır.
Ey müminler, size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça
yolunuzu hiç şaşırmayacaksınız. O emanetler
Allahın kitabı Kuran-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Müminler, sözümü iyi dinleyiniz ve iyi
belleyiniz. Müslüman Müslümanın kardeşidir ve bütün Müslümanlar
kardeştirler. Bir Müslümana kardeşinin kanı da malı da
helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğuyla vermişse o
başkadır.
Ey insanlar, Cenab-ı Hak her hak
sahibine hakkını vermiştir.
Ey insanlar, Rabbiniz birdir,
babanız birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise
topraktandır. Arapın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap
üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı
tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine
bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır.
Allah yanında en kıymetli olanınız ondan en çok
korkanınızdır. Azası kesik siyahi bir köle
başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allahın
kitabıyla idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi
suçundan başkasıyla suçlanamaz. diyerek aramızdan ayrılan
Resûlullahı anlamak, anlatmak ve yaşatmak gerekir. Tüm kalpler
Resûlullahı anarsa sevgi, barış, kardeşlik, huzur bu
coğrafyada egemen olur. Resûlullah, bu ülkenin doğusundan
batısına, her renk ve her dilin, her mezhebin ortak değeridir.
Resûlullah, hepimizi bir araya getiren, birimizin diğerinden farklı
olmadığını, hepimizin insanlık onuru etrafında
eşit haklara sahip olduğumuzu hatırlatan en önemli ortak
değerdir.
Allah, Taifte kendi halkı
tarafından taşlandığında onlara el açıp beddua
eden değil, dua eden Resûlullahın yolunda gitmeyi nasip etsin.
Kutlu Doğum Haftasının
hoşgörü ve sevgiyi hâkim kılmasını diler,
saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak
İslam âleminin Kutlu Doğum Haftasını tebrik ettiklerine ve
Şehitler Haftasında tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle
andıklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Divan olarak
İslam âleminin Kutlu Doğum Haftasını tebrik ediyor, tüm
insanlık için kardeşlik ve barışa vesile olmasını
diliyoruz.
Aynı zamanda, yine içinde
bulunduğumuz Şehitler Haftasında tüm şehitlerimizi
saygıyla ve rahmetle anıyoruz.
Sayın milletvekilleri, şimdi
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
Buyurun.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Fransa-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi
ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 9/4/2014 tarih ve 68 sayılı Kararıyla uygun
bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1463)
14/4/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 9 Nisan 2014 tarihli ve 68 sayılı Kararı ile
Fransa-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi
ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 7.
Maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına dair üç önerge vardır,
okutuyorum:
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili
Pervin Buldanın, gezici ve geçici kadın tarım işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/904)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gezici ve geçici kadın tarım
işçilerinin sorunlarının ve çözüm yollarının
araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin Buldan
Iğdır
BDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Türkiye'de topraksız çiftçilerin
yanı sıra, tarım işletmelerinin çeşitli nedenlerle
küçülmesi ve parçalanması birçok işletmeyi kendine yeterli olmaktan
uzaklaştırmıştır. Kendi tarım
işletmelerinden yeterli geliri elde edemeyen az topraklı veya
topraksız aileler ile köyleri boşaltılan ve kendi tarım
arazilerinden uzak kalan köylüler, geçimlerini sağlayabilmek amacıyla
daha iş olanağı bulunan yörelere gezici (mevsimlik) ve/veya
geçici (günübirlik) giderek iş aramaktadır. Türkiye'de çok
sayıda gezici ve geçici (günübirlik) tarım işçisinin
bulunması, bunların gerek köylerinde gerekse çalışmaya
gittikleri yörelerde çok çeşitli sosyal, ekonomik ve çalışma
sorunlarının olması bu işçilerin sorunlarına
eğilmeyi gerekli kılmaktadır. Gezici tarım
işçiliği içinde kadın grubu hem yaşam koşulları
hem de aile içi rolleri açısından ayrı bir önem
taşımaktadır. Aile olarak çalışma durumundaki gezici
kadın tarım işçileri, gittikleri yerlerdeki iş yükünün
büyük bölümünü üstlenmektedir. Kadın işçiler yorucu tarım
işçiliğinin ardından, ev ve aile yaşamına ilişkin
olarak çadır koşullarında, yemek hazırlama, temizlik, çocuk
bakımı, su temini gibi görevleri de yerine getirmektedir. Gezici ve
geçici statüdeki kadın işçilerin tarımsal üretimdeki rolleri
emekleriyle sınırlıdır. Tüm gelirleri emek
karşılığında elde edildiğinden, emeğin
kullanılacağı yer de toprak sahibince belirlenir ve
yapılacak tüm işlerde toprak sahibince öne sürülen kurallar
uygulanır. Gezici kadın tarım işçilerinin çalışma
süreleri bölgeden bölgeye değişiklik göstermekte ve daha çok gelenek
ve göreneklere göre düzenlenmektedir. Genellikle, bu süre gün doğumundan
gün batımına kadar sürmektedir. Çalışma sürelerine ve koşullarına
rağmen aldıkları ücret diğer kesimlere göre düşüktür.
Düşük ücrete bağlı olarak, ücreti biriktirme isteği ve
düşük beslenme zorunluluğu, diğer yandan elverişsiz yemek pişirme
koşulları nedeniyle bu işçilerin yeterli beslendikleri de
söylenemez. İşçi aileler konaklama yerlerini de beraberinde
getirdiği ağaç dalları, plastik örtü, bez ve çevreden
sağladıkları otları kullanarak sağlamaktadır.
Yine barınma yerleri ve çevrelerinde tuvalet, banyo ve çamaşır
yıkama yerlerinin bulunmaması temizlik ve sağlık
açısından sakıncalar yaratmaktadır. Gezici tarım
işçilerinin çalışma koşullarının
iyileştirilmesi ve iş güvenliği alanlarında
Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) belirlediği,
Tarım İşlerinde İşçi Sağlığı ve
Güvenliği Uygulama Klavuzunun kadın istihdamı, çevre ve
hijyenik koşullar, beslenme ve barınma yerlerinin bakımıyla
ilgili esaslarına uymak için gerekli önlemlerin hemen alınması
gerekmektedir. Bu aynı zamanda, Türkiye'nin imzalamış olduğu
Avrupa Sosyal Şartının adil çalışma
koşulları ve adil bir ücret hakkı konusundaki taahhütlerinin de
bir gereğidir. Sosyal güvence sorunu, mevcut sorunlar içinde en
önemlisidir. Bu işçilerin sosyal güvenceye kavuşturulması
gerekmektedir.
Gezici tarım işçiliğinde
insan hayatını tehdit eden önemli bir sorun da çalışma
yerlerine ulaşım konusudur. Bunun için yerel yönetimlerin,
ulaşımı maliyetine taşımaları için
çalışmalar yürütülmelidir. Türkiye'nin en yoksul insan
gruplarından birini oluşturan gezici ve geçici tarım
işçiliği ve bu grubun özellikle kadın bireyleri insanca
yaşam koşullarından uzak olup en fazla ezilen kesimi
oluşturmaktadır. Çünkü bu kadınlar modern toplumsal yapı
içine girmekten uzak ve geleneksel toplum yapısının etkisi
altındadırlar. Geçim sıkıntısı ve geleneksel
toplum ilişkileri altında kalan kadın tarım
işçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının,
sorunlarının ve çözüm yollarının
araştırılması önem arz etmektedir.
2.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 22 milletvekilinin, Cumartesi Annelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/905)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Cumartesi Annelerinin gözaltında
kaybedilen, asit kuyularına atılan, karakollarda işkence sonucu
hayatını yitiren, toplu mezarlara gömülmüş olan
çocuklarının ve yakınlarının akıbetini kesin
olarak öğrenmek ve sorumluların yargı önüne
çıkarılması için sürdürdükleri adalet arayışında
sorunlarına çözüm bulunması ve taleplerine cevap olunması
amacıyla Anayasa'nın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Emine Ayna (Diyarbakır)
17) Erol Dora
(Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü
(Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici
(Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana
(Diyarbakır)
Gerekçe:
Cumartesi Annelerinin on yedi yıldır
cevap bulmayan adalet arayışı, Türkiye'nin geçmişiyle
yüzleşme cesareti göstermemesinin en somut örneğini oluşturuyor.
İlk kez 1995'te alanlara çıkarak adalet isteyen Cumartesi Anneleri,
gerçeğin ortaya çıkması için yıllardır nöbet
tutuyorlar âdeta. Devletin Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikaları
sonucu kayıplara karışan çocuklarının,
yakınlarının akıbetini soruyorlar. Bu direniş
aynı zamanda hesap sormanın, sivil itaatsizliğin en önemli
örneğini de oluşturuyor. Geçen hafta 374üncü kez seslerini Hükûmete
duyurmaya çalıştılar. Ancak on yedi yıldır devam eden
adalet arayışları hâlâ cevap bulmuş değildir. İlk
oturma eylemlerini yaptıkları 27 Mayıs 1995'ten bu yana
defalarca darp edildiler. Çoğu zaman güvenlik güçlerinin engellemeleriyle
karşılaştılar. Çocuklarını,
yakınlarını kaybetmiş yüreği yaralı anneler,
kolluk kuvvetleri tarafından yerlerde sürüklendiler. Polis köpeklerinin
saldırısına uğradılar. Baskılar, gözaltılar
ve saldırılarla susturulmaya çalışıldılar.
Çocuklarının, eşlerinin, yakınlarının
akıbetini öğrenmek için en demokratik haklarını kullanan
anneler, meydanlarda adalet aradılar. Kürt sorununda çözümsüzlük sürdükçe
faili meçhul cinayetlere, gözaltında kayıplara, işkence sonucu
ölümlere yenileri eklendi. Onlara destek veren yeni kayıp yakınlarıyla
sayıları gün geçtikçe çoğaldı.
Ortaya çıkan asit kuyuları,
toplu mezarlar, onlar için yeni bir umut olmuşsa da açılan mezarlarda
kazıların durdurulması ve kamuoyundan gizlenmesi durumu
değiştirmemiştir. Aslında kayıpların akıbeti
devlet arşivlerinde mevcut ve sorumlular da ortada. Faili meçhul
cinayetler için kurulan komisyonun annelerin çığlıklarına
cevap olacağı kuşkulu. Bu nedenle Cumartesi Annelerinin
sorunlarına çözüm bulunması için yeni ve özgün bir komisyon
kurulmalıdır. Cumartesi Anneleri, Kürt sorununun çözümsüz
bırakılmasının en trajik sonuçlarından biridir.
Çocukları ve yakınları Kürt oldukları ya da Kürt sorununda
demokratik çözümden yana oldukları için katledildiler. Bu demokratik tepki,
sadece Kürt sorunuyla doğrudan bağlantılı olduğu için
devlet tarafından kulak ardı edilmedi, Türkiye'nin
demokratikleşme sürecine giriş aşamasında hayati bir
adım olacağı için de çok bilinçli bir biçimde kulak ardı
edildi.
Özellikle
1990'lı yıllarla birlikte Kürt sorununun tamamen bir güvenlik sorunu
olduğu algısı resmî kabul gördü. Bu kabul, beraberinde
demokrasi, hak ve adalet talebinde bulunanlara karşı âdeta bir
kıyım başlattı. Devletin resmî talimatlarıyla binlerce
sivil, gazeteci, genç, kadın, öğrenci, siyasetçi katledilerek
kaybedildi. Topluca mezarlara ve asit kuyularına gömüldüler.
Kaybedilenlerin akıbetlerini ortaya çıkaracak itiraflar Hükûmet
tarafından yok sayıldı. Ortaya çıkan ipuçları
hasıraltı edildi. Hükûmetin açıktan engellemeleri sonucu,
kayıpların akıbeti bir türlü öğrenilemiyor. Cumartesi
Annelerinin direnişi, devletin arşivlerini açarak tüm kayıplar
hakkında bilgi vermesi ve sorumluların yargı önüne
çıkarılması için devam ediyor. Hükûmet günü kurtarmaya dönük bir
iki açıklama dışında konuya ilişkin ciddi bir
yaklaşım ve tutarlı bir duruş sergileyemiyor.
Anneler bütün
duyarsızlıklara rağmen seslerini duyurmaya kararlı.
Cumartesi Annelerinin sorunlarının çözülmesi için Meclisin görev
alması şart. Bu nedenle, sorunun gündeme alınıp çözüm
bulunması için bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasının
gerekli olduğunu düşünüyoruz.
3.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, sokak
çocuklarının sorunlarının belirlenmesi, sayısal
artışlarının önlenmesi ve rehabilitasyonu
konularının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/906)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sokak
çocuklarının sorunlarının belirlenmesi, sayısal
artışlarının önlenmesi ve rehabilitasyonları için
gerekli önlemlerin alınabilmesi amacıyla Anayasamızın 98,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
4) Sadir Durmaz (Yozgat)
5) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
6) Emin Çınar
(Kastamonu)
7) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
8) Ali Öz (Mersin)
9) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
10) Sinan
Oğan (Iğdır)
11) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
12) Ali Halaman (Adana)
13) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
14) Sümer Oral (Manisa)
15) Muharrem
Varlı (Adana)
16) Alim
Işık (Kütahya)
17) Necati Özensoy
(Bursa)
18) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
19) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
20) Tunca Toskay (Antalya)
21) D. Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
"Sokak
çocukları" ifadesi genellikle sokaklarda yaşayan çocukları
tanımlamak için kullanılan bir terim olarak düşünülse de
çocukluk yaşında olmakla beraber yetişkin gözetimi
dışında yaşamını sürdüren tüm çocuklar için
kullanılmaktadır.
Türkiye'deki sokak çocukları
sorunu göç, hızlı kentleşme, gelir
dağılımındaki eşitsizlikle birlikte artan kültür
uyumsuzlukları ve parçalanmış aileler nedeniyle giderek daha
ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sokak çocuklarının
sayısı her yıl artmaktadır ve bununla ilişkili
sorunlar da zaman içinde dikkat çeken düzeylere ulaşmıştır.
Sokak çocukları, Türkiye'de özel korunma önlemlerine ihtiyaç duyan çocuklar
arasında en belirgin olanlarıdır. Türkiye'nin de 1994 yılında
onaylamış olduğu Çocuk Hakları Konvansiyonu uyarınca
bu çocukların tümünün korunmaya, eğitim görmeye ve rehabilite olmaya
hakları vardır.
Aile bakımı, gözetimi ve
korunmasından mahrum bu çocukların çoğunluğu 6-17 yaş
arasında, çoğunluğu erkek, okuldan atılmış veya
atılma riski bulunan çocuklar olup aynı zamanda cinsel istismara
maruz kalmış ya da madde bağımlısı
olabilmektedirler.
Sıklıkla terkedilmiş
binalarda, otobüs ya da tren garlarında, parklarda kısacası
dışarıda yaşayan bu çocukların bazıları kendi
evinde uyusa da günün hemen tamamını çocuk olmanın gerek ve
sorumluluklarından uzak, yetişkin yükümlülükleri ve hayata dair
risklerle birlikte yaşarlar. Okula gitmez, sağlık
yardımı almazlar, karınlarını doyurmak için gıda
temini kendi sorumluluklarıdır ve can güvenlikleri hep risk
altındadır asıl mesele geleceğin onlar için
belirsizliğidir.
Bir kısmının ailesi
vefat etmiş olsa da bazıları aileleri tarafından terk
edilmiş veya ailesi tarafından kötü muameleye maruz
kaldığı için kendisi ailesini terk etmiş olabilir.
Ekonomik, politik sebeplerle çoklukla
görmezden gelinirler. Çünkü ekonomik güçleri olmadığı gibi
sıklıkla oy da kullanmazlar.
Genellikle gazetelerin üçüncü
sayfasında bir haberdeki çocuk için kullanılan sıfattır
"sokak çocuğu" ifadesi. Sokak çocukları meselesi çok yönlü
ele alınması gereken konulardan biri olup risk altında olan
gruplar için alınacak önleyici çalışmalar yanı sıra
gözetim ve denetim dışı yaşama geçmiş olanların
topluma kazandırılması amaçlı özel koruma önlemlerine
gereksinim vardır.
Araştırmanın genel
amacı toplumsal bir gerçeklik olan sokak çocuklarının kendileri
ve çevre için risk taşıyan yaşamlarının getirdiği
olumsuzlukların rehabilite edilmesi ve sayılarının
artışına gerekçe olan durumların incelenerek gerekli
tedbirlerin alınmasıdır.
Araştırmanın alt
amaçları:
1) Sokakta yaşayan çocukları
bu yaşama iten sebeplerin ve aile yapılarının tespiti,
2) Sokak
çocuklarının yaşam koşullarının, eğitim ve
sağlık düzeylerinin tespiti,
3) Son beş yılda meydana
gelen adli vakaların kaçına (mağdur ya da fail olarak) sokak
çocuklarının dâhil olduğunun tespiti,
4) Sokak çocuklarının sosyal
hakları ve hak arama süreçleri konusunda bilgi düzeyinin tespiti,
5) Disiplinler arası
çalışma ile alınabilecek tedbirlerin tespiti.
BAŞKAN Bilginize
sunulmuştur.
Meclis araştırmasına
ilişkin önergeler, gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramındaki özel birleşime ilişkin bir
Danışma Kurulu önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 94üncü yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2014
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmasına, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde siyasi parti gruplarının
başkanlarına ve grubu bulunmayan siyasi partinin genel
başkanına onar dakika süreyle söz verilmesine ve bu birleşimde
başka konuların görüşülmemesine ilişkin önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
16/04/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşunun 94'üncü yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramının kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi
amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması için
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2014 Çarşamba günü saat 14.00'te
toplanması, bu toplantıda yapılacak görüşmelerde siyasi
parti grupları başkanlarına ve grubu bulunmayan siyasi partinin
genel başkanına onar dakika süreyle söz verilmesi ve bu
Birleşimde başka konuların görüşülmemesinin,
Danışma Kurulunun 16/04/2014 Çarşamba günü
yaptığı toplantıda Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Elitaş Muharrem
İnce
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Yusuf Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dilekçe Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN -
Dilekçe Komisyonunda boş bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin birinci bölümünde yer alan 4üncü maddesi kabul
edilmiştir. Şimdi, 5inci maddesinin görüşmelerine
başlayacağız.
5inci madde üzerinde dört önerge
vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve
birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı Devlet İstihbarat ve Millî İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Muharrem Işık
Erzincan
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ahmet Duran Bulut Seyfettin
Yılmaz Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Balıkesir Adana Osmaniye
Özcan Yeniçeri Ali
Uzunırmak Bülent
Belen
Ankara Aydın Tekirdağ
Faruk Bal
Konya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hasip Kaplan Erol Dora Gülser
Yıldırım
Şırnak Mardin Mardin
Halil Aksoy Abdullah Levent
Tüzel Ertuğrul
Kürkcü
Ağrı İstanbul Mersin
Adil Zozani
Hakkâri
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Nurettin Canikli Osman
Aşkın Bak Yılmaz
Tunç
Giresun İstanbul Bartın
Mehmet Doğan Kubat Bünyamin Özbek Hakan
Çavuşoğlu
İstanbul Bayburt Bursa
Ramazan Can Tevfik Ziyaeddin
Akbulut
Kırıkkale Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon, önergelere
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ GÜLAY SAMANCI (Konya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Levent Tüzel konuşacak.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Sayın Başkan, Sayın Bakan Katılıyoruz. dedi ama?
BAŞKAN Evet, AK PARTİ'nin
de bir tane önergesi var.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Ama hayır, son okunan önergeye
BAŞKAN Aynı mahiyette
olduğu için herkese sırayla söz vereceğim.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Peki.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tüzel.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Millî İstihbarat
Teşkilatı hakkındaki kanun teklifi konusunda görüşlerimi
sunmadan önce, işçi sınıfımızın
yaşadığı sorunlarla ilgili kısa bir değinmede
bulunmak istiyorum.
Önceki gün İstanbul Ambarlı
Limanında Selçuk Kemer isimli bir işçi arkadaşımız
yine iş cinayetine kurban gitti. Aynı şekilde, hak ve
alacakları için altmış gündür mücadele eden İstanbul
Esenyurttaki Greif işçilerinin mücadelesi polis terörüyle
bastırıldı ve işveren haklarını teslim etmekte
hâlâ direniyor.
Ve son olarak yine, Muğla
Yatağandan santralleri savunmak, özelleştirmeye karşı
çıkmak için Ankaraya gelen, yürüyüşleri engellenen Yatağan
işçilerinin, TES-İŞ ve MADEN-İŞ üyesi Yatağan
işçilerinin mücadelelerini buradan selamlıyorum. 1 Mayıs
İşçi Bayramına doğru giderken iş cinayetlerine,
işten atmalara, sendikal yasaklara, taşeron
çalışmasına karşı emeğin, özgürlüğün,
barışın, kardeşliğin mücadelesini verecek işçi
sınıfımızı selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
MİTin, Millî İstihbarat Teşkilatının cumhuriyet
tarihindeki yeri, devlet yönetimindeki rolü gözetildiğinde açıkça bu
teklifin getirilmesindeki şey, antidemokratik devlet
yapısının işleyişinin daha çok güçlendirilmesidir ve
bu nedenle teklife karşıyız.
MİT, demokrasinin, özgürlüklerin,
halkın hakları karşısında olmuş ve halka
karşı komplolar, provokasyonlar işlemiş bir kurum olarak
hafızalarımızda yer etmiştir. MİT, darbeleri, siyasi
suikastları, 1 Mayıs 77 katliamını, Susurluku, kanlı
ve karanlık devlet istihbarat tarihini çağrıştırmakta
ve yakın zamanda biliyorsunuz- Reyhanlıdaki 53
yurttaşımızın ölümüne yol açan patlamadaki rolü ya da
Roboskideki 34 Kürt insanının öldürülmesindeki rolü ve son olarak
Paristeki siyasi suikasttaki rolü sorgulanmakta, bunların hesabı
verilmemekte.
Peki, Hükûmet, Başbakanlık ne
için bu düzenlemeyi getiriyor, ne yapmak istiyor, nereye varmak istiyor?
Bildiğiniz gibi bu düzenlemeyle, dış operasyonlarda MİTin
yetkisini artıran, buna yasal bir kılıf getiren, herkes
dinleniyor ama bir kez de MİT üzerinden herkesin dinlendiği, kimsenin
güvencesinin olmadığı ve teşkilata, müsteşarına,
görevlilerine bir dokunulmazlık zırhının, bir yargı
güvencesinin sağlandığı, herkesten bilgi alan ve kimseye
bilgi vermeyen, kimseye hesap verme ihtiyacı duymayan bir MİT
oluşturulmak, böyle bir teşkilat kurulmak isteniyor.
Bunun gündeme getirildiği sürece,
bu döneme baktığımızda, Hükûmet ve Başbakan, kendisine
karşı komplo, darbe, casusluk faaliyetleri içerisinde olduğunu
iddia ettiği güçleri sindirmek için ne yazıktır ki halka
karşı darbeler, tezgâhlar, provokasyonlar, kırımlar gibi
faaliyetler içerisinde bulunmuş bir kurumdan medet ummakta, böylesi bir
tezatlık yaşanmakta. Öyle gazetelerin yazdığı gibi ya
da kamuoyuna yansıtıldığı gibi, bunun, adına
çözüm süreci denilen Kürt sorunundaki barış taleplerine dönük
İmralı görüşmelerine yasal bir güvence getirmek gibi
değerlendirilmesi yanlış olacaktır. Oysa, Başbakan,
ayağa kalkan toplumsal bir muhalefeti bastıracak bir despotik
yönetimin bir mekanizmasını, onun sopası olacak bir istihbarat
devletini, bir istibdat rejimini aslında aramakta, buna ihtiyaç duymakta
ve işte, kendisine karşı muhalif düşünceler ve
çalışmalar içerisinde olanları da tıpkı Nazi döneminin
Almanyasındaki SSler gibi bir istihbarat kurumu yapma ve böyle bir
rejimi kurma peşindedir.
Bildiğiniz gibi, meydanlarda
konuşularak halk bastırılıp terörize ediliyor ama
şimdi bunun mekanizmaları da oluşturuluyor. Millî
İstihbarat Teşkilatı, tarihindeki suçlarla ilgili halka hesap
vermelidir. Reyhanlının, Roboskinin, 1 Mayıs 77nin ve
kayıtlara düşen, dinlenilen savaş senaryolarının
hesapları verilmelidir. Millî güvenlik ya da millî
kavramlarının arkasına sığınmamalıdır.
Teklife karşıyız.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı önergeyle ilgili
olarak diğer konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Seyfettin
Yılmaz.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
MİT Kanununun 5inci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
MİT, devlet aklının
muhafaza edildiği bir kurumdur. MİT, ismi üzerinde, millî olması
gerekirken ve milletin istihbarat örgütü olması gerekirken yapılan
çalışmalarla, ne yazık ki, birilerinin arka bahçesi hâline
getirilmeye çalışılıyor. Yine, başta Sayın
Başbakan ve Hükûmet olmak üzere, bütün muhalif kesimleri sindirmek,
susturmak ve Türkiyede her şeyden haberi olan, her şeyin sahibi
olan, her konuda bilgisi olan bir yapıyı oluşturmaya
çalışan bir anlayışın, Millî İstihbarat
Teşkilatını da dizayn etmeye çalıştığı
bir durumla karşı karşıyayız.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, buralara nerelerden geldik? Buraya geldiğimiz nokta
şurasıdır: 17 Aralık ve 25 Aralıkta biliyorsunuz,
Türkiyede asrın yolsuzluğu oldu, hatta tarihî bir yolsuzluktur. Bu,
bir travma oluşturdu. Burada şu görüşe varıldı Hükûmet
cenahında ve Sayın Başbakanda: Devlete bu kadar hâkim
olduğumuz bir ortamda, on iki yıl sonunda biz bu noktaya nereden
geldik? Bu yaptıklarımız nereden ortaya çıktı?
Kendilerini sorgulanmaz gören, kendilerini hiçbir şekilde birilerinin
sorgulama hakkı olmadığını düşünen Sayın
Başbakan ve heyeti, 17 Aralık ve 25 Aralıkla bir travma
yaşadılar.
Şimdi ben buradan açıkça ilan
ediyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu ve Sayın Başbakan, 30
Mart yerel seçimleriyle beraber, 17 Aralık ve 25 Aralıkta,
asrın yolsuzluğu denen, iddiaların içerisinde
hırsızlığın olduğu, rüşvetin olduğu,
adam kayırmanın olduğu, işin içerisinde Başbakan ve
bakanların olduğu ve Hükûmete yakın birçok ismin içinde
barındığı bir hususun, 30 Martta sanki millet
tarafından aklandığı ve kendine güç verildiği konusuna
getirildi.
Hâlbuki, sayın milletvekilleri,
durum bundan ibaret değildir. Milletimiz hayatının hiçbir
döneminde hırsızlığa, rüşvete ve yolsuzluğa prim
vermemiştir ama milletimiz öyle bir noktaya geldi ki bir algı
yönetimiyle karşı karşıya geldi bu süre içerisinde, tamamen
bir algı yönetimi yapıldı. Ve Sayın Başbakan özellikle
ele geçirdiği basın marifetiyle
Şimdi ben buradan soruyorum
Bakın, Türkiyede 10a yakın gazete, 30a yakın televizyon bir
talimatla aynı manşeti veriyor, aynı başlığı
veriyor, televizyonlar aynı konuyu işliyor. Burada işlenen
şu oldu: Hırsızlık ve yolsuzluklar sanki bu ülkede hiç
olmamış, hırsızlık ve yolsuzluk
yapılmamış. Ama ne yapılmış? Millî devlete
karşı, Türkiye Cumhuriyetine karşı, Sayın
Başbakana karşı bir darbe girişimi var. Günlerce bu
konuşuldu, bu anlatıldı. Vatandaşın haber alma
özgürlüğünün önüne geçen bir iktidar, kendi oluşturduğu Pravdasıyla
Burada, bakın, açık ve net söylüyorum: İsmini hepimizin
bildiği gazeteler aynı noktada aynı manşeti yapıyor.
Sayın Başbakan
Yardımcısı da diyor: Biz iyi bir iletişimciyiz, iyi bir
algı yönetimi yapıyoruz. Doğru söylüyorsun Sayın
Başbakan Yardımcısı, senin başında olduğun
ve senin gibi bir heyet, Türkiye'nin gündeminde ne yazık ki fakir
fukaranın, garip gurebanın, o milletin malına el uzatmaları
konuşulmadığı, sorgulanmadığı bir süreci
yaşayarak, bunun karşılığında, sanki Sayın
Başbakana ve bu ülkeye bir darbe varmış algısını
oluşturdu. Milletimizin kafası karıştı bu noktada.
Milletimiz, hata yapmama noktasında duyarlı bir millettir. Milletimiz
vicdan sahibidir, milletimiz adildir ama bu noktada
kandırıldığını mutlaka anlayacaktır.
Buna rağmen, bütün imkânları
kullanmanıza rağmen, Sayın Başbakan
Yardımcısı, Sayın Hükûmet, valileri devreye soktunuz -iki
buçuk aydır sahadaydım Adanada- kaymakamları devreye soktunuz,
bürokratları devreye soktunuz, devletin bütün imkânlarını
kullandınız, bütün medya organlarınızla algı yönetimi
yaptınız ama buna rağmen 2,5 milyona yakın oy kaybettiniz,
Milliyetçi Hareket Partisi de 2,5 milyona yakın oy artırdı.
Yani, vatandaş, hırsızlığı ve yolsuzluğu
aklamadı.
Sürem daraldığı için
söylüyorum: Bunları MİT Kanunuyla geçiştiremezsiniz. Buradan
açıkça ilan ediyorum: Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlar
mutlaka hesap verecektir. Bugün mahkemeleri ele geçirebilirsiniz ama
mahkemeyikübrada, o fakirin malına el uzatanlar mutlaka hesap verecektir.
Kutlu Doğum Haftasının olduğu bu günde hep beraber buna
Amin. diyeceğiz. Kim ki haram yemiş, hesabını mutlaka
verecektir. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diğer önerge
üzerinde Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işık
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu 5inci madde de tam AKP zihniyetini yansıtan bir
madde. İşe alınacak kişi kavun değil ki
koklayasın da ne olduğunu anlayasın. AKPli olup
olmadığını da bilemeyeceğin için böyle bir madde
getirilmiş. İşe alınan adamların CHPli olma ihtimali
var, MHPli olma ihtimali var, BDPli olma ihtimali var; Alevi olma ihtimali
var, Kürt olma ihtimali var ya da paralel devlet kılığına
girmiş, bunların içine sızmış olma ihtimali var.
İşe alınacak kişilerin belirlenmesi için ve bunların
daha rahat bir şekilde işten çıkarılması için getirilmiş
bir madde olarak biz bu maddeyi görmekteyiz. Tabii, işten
çıkarırken de, işten atınca da paralel yapı ya da
solcular ya da MHPliler, yargıya, mahkemeye gidip de o mahkemede, görev
yaptığı işe geri dönerlerse al başına bela.
Dolayısıyla, yılanın başını küçükken ezmek
için böyle bir madde getirilmiş diye görüyorum ben.
MİT Yasası, ülkeyi tek adam
yönetimine götürmenin son tuğlasıydı. HSYK, TİB ve MİT
yasalarıyla otoriter ve totaliter rejime doğru koşar adam
gidiyoruz. Başbakanın oğlunun, istifa eden bakanlar ve kendisine
yakın iş adamlarının yolsuzluklarını kapatmak
için Mecliste kan dökerek çıkardığınız HSYK
Yasası, bunların yayınlanmaması ve halkın
duymasının engellenmesi için TİB Yasası, kendine muhalif
olanları yok etmek için de şimdiki MİT Yasası.
Bu yerel seçimlerde En iyi savunma
taarruzdur. taktiğini kullanarak, bağırarak, gözdağı
vererek, on iki yıldır bir türlü mağdurluktan kurtulamayarak,
her kurumu kendine köle ederek, kendine köle olmayı kabul etmeyenleri
vatan haini ilan ederek, organize işlerle, trafolara kedileri sokarak bu
yolsuzlukları sandıkta temizlemeye çalıştınız,
aklamaya çabaladınız. Ne kadar süreceği belli olmayan YSK
dostluğu ve desteği sayesinde, size göre
aklandığınızı sanıyorsunuz ama bize göre aklanma
yeri bağımsız yargıdır. Hedefe, paralel devlet diye
Fethullahçıları, iktidara muhalif medyayı, muhalefeti oturtarak
tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayını gözden
kaçırmaya, unutturmaya çalışıyorsunuz. Doğru
değil. Yasa dışı dinleme, casusluk, paralel devlet
gibi laflarla halkın dikkatini başka yönlere çekip 4 eski bakanı
aklamaya çabalıyorsunuz.
Telefon görüşmelerinin montaj,
dublaj olduğunu ispat edemediniz; ne Bakanların Sarrafla
konuşmalarını ne de Sıfırla oğlum., Peki,
babacığım. ses kayıtlarını. Ses kayıtlarının
bakanlara, Başbakana, oğluna, iş adamlarına ait olduğu
iddia ediliyor, hem de yasal dinlemeler bunlar ama sizler, size ait
olmadığını sadece laf kalabalığıyla,
bağırıp çağırarak, adaleti yok ederek; hâkimleri,
savcıları, polisleri sürerek; Twitterı, YouTubeu kapatarak,
medyayı baskı altına alarak örtmeye çabalıyorsunuz.
Bakanların rüşvet
almadıklarına inanıyorsanız 3 bakan neden istifa etti? Bir
bakan neden Her şeyde Başbakanın bilgisi, talimatı
vardır. dedi? Makara bakanı rüşvet almadıysa neden azledildi?
Başbakan Bu ülkede Ben gazeteciyim, yazarım, düşünürüm. diye
ortaya çıkanlar, devletin en gizli sırları üzerinden,
insanların mahrem görüşleri üzerinden haftalarca yayın
yaptılar. İnsanların iffetini, namusunu, şerefini, aile
yaşantısını, kurdukları kurtlar sofrasında meze
yapıp tatmin olmaz bir iştahla tüketmenin mücadelesini verdiler.
diyor. Peki, burada soruyorum: Eski bakanın Gerekirse senin önüne
yatarım. dediği iddiaları mı aile
yaşantısı? Şimdi ödüllendirilen banka müdürünün evinde
ayakkabı kutularından çıkan 4,5 milyon dolar -ki 6 milyon
dolarmış- namus, iffet, şeref
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Geçti, geçti.
MUHARREM IŞIK (Devamla) Ne
yapalım, biz söyleyelim yine. Bakanın oğlunun evinde bulunan üç
beş kuruş değerindeki milyon dolarlar ve para kasaları
mı kurtlar sofrasında meze yapıldı? Montaj deyip de
montaj olduğunu ispat edemedikleri konuşmalar mı mahrem?
Milletin anasına küfreden iş adamının söyledikleri mi
iffet, namus, şeref? Devletin en gizli sırlarıyla ilgili olarak
dinleme yapıldığı kabul ediliyor ama içeriği
hakkında konuşan yok. Dinleme ayıpmış,
konuştukları değil! MİT Müsteşarı Suriyeye 4
adam gönderirim, bizim tarafa 8 füze attırırım. diyor. Yani
Hükûmeti kurtarmak, yolsuzlukları kapatmak için ülkeyi savaşa bile sokarım.
diyor. Bunun hesabını kimse sormuyor, dinlemesi
ayıpmış! Bu iddianın hesabını da kimse vermiyor
ne yazık ki. Devlet sırlarının konuşulduğu oda
dinleniyor, bu yetki sorgulanmıyor da dinlemek, bir tek suç olarak
görülüyor. Devlet içinde devlet kurulmuşsa bunu siz birlikte kurdunuz.
Şimdi Yanılmışız. demekle kurtulamazsınız
ne yazık ki.
Tabii, zamanım kalmadı ama
burada, Genel Başkanıma yapılan saldırıyı da
kınıyorum. Bunun arkasında neler olduğunun tespit
edilmesini istiyorum.
Kurban olayım, bir gün de gel, ha
burada konuş, laf atma ya!
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce9 Sen
farkında değilsin zaten, çok hızlı geçtin!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Söyleyecek sözü olan, gelir
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen.
AHMET TOPTAŞ (A fyonkarahisar)
Yoklama talep ediyoruz Başkan.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir)
Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Daha bitmedi. Son önerge
üzerinde
Tamam, anladım ya yoklama ya karar
yeter sayısı isteyeceksiniz ama sırası geldiği zaman,
lütfen.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir)
Gelsinler diye yapıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Diğer önerge
üzerinde Tekirdağ Milletvekili Sayın Ziyaeddin Akbulut
konuşacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı
mahiyette mi?
BAŞKAN Hepsi aynı
mahiyette.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
efendim, çok önemli bir teklifi görüşüyoruz. 1980li yıllardan bu
yana MİT Kanununda böyle önemli bir değişiklik
yapılmamıştı. Günün şartlarına göre,
ihtiyaçlarına göre Avrupada, Amerikada, dünyanın her tarafında
böyle ulusal istihbarat teşkilatları var ve onlar çok önemli görevler
ifa ediyorlar. O kurumlardaki yapılanmaya uygun bir şekilde böyle bir
teklif gelmiş ve bu teklife Hükûmetimiz de katılıyor. Tamamen
iyi niyetle yapılan, Anayasaya uygun, MİTin görev
alanlarını açık seçik belirleyen, daha şeffaf hâle
gelmesini sağlayan ve dolayısıyla, çağdaş bir kurum
olarak MİTe yeni bir veçhe kazandırmak amaçlanıyor. Ama,
burada, bakıyorum, teklif görüşülmeye
başladığından beri, özellikle muhalefet
konuşmacıları, bu MİT Yasası üzerinden ilgisi olmayan
konulara giriyorlar, Hükûmetimizi, Başbakanımızı bu konuda
MİT üzerinden alabildiğine eleştiriyorlar. Bir bilgi
kirliliği söz konusu oluyor. MİT teklifi bir tarafa
bırakılıyor -tamamen Hükûmete, Başbakana- kasetler,
montajlar ve şantajlar konuşuluyor.
Değerli
arkadaşlarım, bir defa bu teklif yerinde bir teklif, gerekli bir
teklif hazırlayanlara teşekkür ediyorum- ve hukuka uygun bir teklif,
MİTi daha iyi şeffaflaştıracak bir teklif.
Dolayısıyla, teklifteki -bakın, o kadar iyi niyetle hareket
ediliyor ki- bu 5inci maddenin çekilmesi Hükûmetimiz tarafından
öngörülüyor, bir mağduriyet önleniyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Çekilmese ne olacak?
TEVFİK
ZİYAEDDİN AKBULUT (Devamla) - Yani çekilmezse belki oradaki personel
mağdur olacak, bu mağduriyet önleniyor. Yani burada Hükûmetimizin ne
kadar iyi niyetli olduğunu vurgulamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, o kadar ilgisiz konuşmalar yapılıyor ki,
dün akşam saatlerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal,
benim Şanlıurfa ilinde valilik yaptığım sırada
bu konuyla hiç alakası olmadığı hâlde, yeri
olmadığı hâlde- dünya dolusu o dönemde faili meçhul olduğu
tarzında bir laf söyledi. Ben Şanlıurfada altı yıl
valilik yaptım ve çok başarılı valilik yaptım. O
dönemde bütün doğu ve güneydoğuda terör olayları çok yaygın
olduğu hâlde, Şanlıurfa ilinde, halkla bütünleşen bir vali
imajıyla, çok nadir terör olayları oluyordu ve onların da
üzerine gidilip bütün faillerinin en kısa zamanda bulunması için her
türlü çalışma yapılıyordu. O dönemde, Şanlıurfa
ilinde Dergâh Projesi gibi, organize sanayi bölgesi gibi, üniversite
kurulması gibi çok önemli hizmetler ifa edildi.
Dolayısıyla, on sekiz
yıl önce, şerefle, onurla gerçekleştirdiğim böyle bir
hayırlı hizmetle ilgili olarak Sayın Mahmut Tanalın böyle
bir konuşma yapmasını çok yadırgadım. Bir hukukçu
olarak, âdeta, hedef gösteriyor, benim şahsımı bu konuda
birtakım yerlere hedef gösteriyor. Ve bu konuda yaptığı
konuşmanın hukuka, usule, ahlaka uymadığı
kanaatindeyim. Diliyorum ve temenni ediyorum, bu sözlerini geri alır, bu
hatalı konuşmalarından dolayı benden özür diler. Çünkü,
hakikaten, bu kürsü, doğruların konuşulması gereken bir
kürsü, milletin iradesini temsil eden bir kürsü. Burada yalan dolan, iftiraya
varan, ona buna çamur atan veya karalama kampanyaları yapmak için laf
olsun diye konuşmak çok yerinde değil. Bu nedenle ben Sayın
Tanalın konuşmalarını uygun
bulmadığımı ifade ediyorum. Kendisine bunları iade
ediyorum ve bu konuda, yaptığı bu yanlış ve
hatalı konuşmadan dolayı özür dilemesini diliyorum.
Bu 5inci maddenin çekilmesiyle ilgili
önergemize de destek vermenizi saygılarımla arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi sıra
geldi, Sayın Özel
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Sayın Başkan, şimdi, sayın konuşmacı, muhalefet
partilerini kastederek muhalefet sözcülerinin, konuşmalarında yasayla
ilgili olmayan değerlendirmelerde bulunduklarını, bu yolla da
bilgi kirliliği yarattıklarını ifade etti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Doğru söyledi.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Ben de Cumhuriyet Halk Partisinin grup görüşlerini dile getirdim.
Dolayısıyla, sataşmadan söz istiyorum. Grubumuza sataşma
var.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İsmi
geçmedi Sayın Başkan, bizden sataşma yok.
BAŞKAN Şimdi, bir hedef
göstermedi, somut bir tanımlama da yapmadı.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Efendim, somut tanım; muhalefetten başka somut tanımlama
olur mu?
BAŞKAN Genel olarak böyle bir
ifadede bulundu ama siz Muhalefet partisi olarak bize yönlendirilmiştir
bu tür konuşma. dediğiniz için, buyurun, iki dakika size
sataşmadan dolayı söz veriyorum. Sözcü olarak söz veriyorum size,
grubunuzun sözcüsü olarak.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın,
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bizim bu
yasayla ilgili görüşlerimiz tamamen yasayla ilgilidir yani Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda yapılacak
değişikliğin ülkemizi nereye götüreceğine ilişkindir
yoksa başka bir değerlendirmemiz yoktur.
Şimdi, sayın
meslektaşım, sayın sözcü şöyle dedi: Bu yasayla MİT
şeffaflaştırılıyor. Şimdi siz buna inanıyor
musunuz? MİT personelinin yargılanmasıyla ilgili, daha
doğrusu yargılanmamasıyla ilgili birtakım hükümler var; bu,
MİTi şeffaflaştırmak mıdır?
Şimdi, siz, Türkiyede Bakanlar
Kurulu kararlarının nasıl alındığını
biliyorsunuz. MİTe Bakanlar Kurulu görev verebilecek. Şimdi, siz de
biliyorsunuz ki Bakanlar Kurulu kararlarının pek çoğu sadece
kararnamelerin alt kısmı imzalanarak hazırlanan kararnamelerdir,
bu kararnamelerin üstü boş bırakılır ve gerektiğinde
doldurulur; bunu herkes biliyor, bunu Sayın Başbakan
Yardımcısı da biliyor. Bu yetkinin Bakanlar Kuruluna verilmesi
demek, sadece, bu yetkinin Başbakana verilmesi demektir. Bu, bu anlama
gelir yoksa bu yasada bir değişiklik yapmaya gerek yoktu.
Biz bu konuda milletimizi
bilgilendirmek istiyoruz. Kesinlikle, bilgi kirliliğini yaratan Adalet ve
Kalkınma Partisinin sözcüleridir. Biz bilgi kirliliği
yaratmıyoruz, tam tersine, biz vatandaşımıza doğru
bilgi vermeye çalışıyoruz; onların doğru
bilgilenmeleri için burada görüşlerimizi ifade ediyoruz.
Çok teşekkür ederim, sağ
olun.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bakanımız açıklama yapacaklarmış, buyurun.
Size de iki dakika süre veriyorum.
XI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalayın, Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkan, biraz önce konuşan sayın milletvekili iki konu söyledi;
Bakanlar Kurulu her görevi verecek. diye. Bakın, ilgili maddenin
bendinde Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe
ilişkin konularda Bakanlar Kurulunca verilen görevleri yerine getirir.
deniliyor. Sınırlı orada yani hangi konuda görev vereceği
belli. Sürekli bu söylendiği için, ben de sürekli açıklama
yapıyorum yanlış anlaşılmasın diye.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Gezi olayı terör mü, değil mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) İkincisi
BAŞKAN Sayın Serindağ,
lütfen
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Ama şimdi
Sayın Başkan, bunun açıklanması
lazım.
BAŞKAN Ama konuştunuz,
şimdi Bakan açıklama yapıyor, onu dinlemek zorundayız.
Lütfen
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) İkincisi
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Gezi olaylarını terör olayı olarak görüyor mu, görüyor mu, onu
da açıklasın lütfen Sayın Başbakan
Yardımcısı.
BAŞKAN Sayın Serindağ,
lütfen, rica ediyorum, saygılı olalım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Bunlar ne saygıdan
anlıyor, ne bir şey!
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sen konuştun, ben dinledim
kardeşim, otur yerinde dinle ya!
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen,
devam eder misiniz açıklamanıza.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Şimdi, Sayın
Başkan, ikinci husus: Bakanlar Kurulu kararlarının üstü
boş olur, ne olacağı belli olmadan imza atarlar. gibi
Bizim
Bakanlar Kurulumuz öyle çalışmıyor. Hepimiz Bakanlar Kurulu
kararına bakarız, konusu nedir. Açıklama istediğimiz olur,
imzalamayız bir miktar, orada telafi etmek istediğimiz olur.
Bakanlar Kurulu kararı demek gündemiyle, konusuyla bellidir ve bakan
öyle imzalar. Yanlış bir ifadedir. Onu düzeltmiş oluyorum.
Teşekkür ederim.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Niye?
Erdoğan Bayraktara vermediniz mi istifa metnini? Erdoğan Bayraktar
açıklamadı mı Sayın Bakan?
BAŞKAN Evet, önergeleri
oylayacağım.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talepleri var,
tespit edelim milletvekillerimizi.
Sayın Ayaydın, Sayın
Havutça, Sayın Serindağ, Sayın Şeker, Sayın Acar,
Sayın Canalioğlu, Sayın Yıldız, Sayın
Toptaş, Sayın Özel, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Yüceer,
Sayın Soydan, Sayın Ören, Sayın Çam, Sayın Topal,
Sayın Şafak, Sayın Dinçer, Sayın Tayan, Sayın Akova.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
15.08
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
------0------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 5inci madde üzerinde
verilen aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve süreyi başlatıyorum.
Buyurun.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
5inci madde teklif metninden çıkartılmıştır.
Görüşmelere mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir.
Teklif kanunlaştığı takdirde yazımda bu husus dikkate
alınacaktır.
Sayın milletvekilleri, 6ncı
madde üzerinde üç adet önerge vardır, aynı mahiyette olan bu
önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı kanun tasarısının 6'ıncı maddesinin
yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Halil Aksoy Altan
Tan Gülser
Yıldırım
Ağrı Diyarbakır Mardin
Abdullah Levent Tüzel Erol Dora Sırrı
Sakık
İstanbul Mardin Muş
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Ahmet Duran Bulut Faruk Bal Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Balıkesir Konya Osmaniye
Özcan Yeniçeri Ali
Uzunırmak Bülent
Belen
Ankara Aydın Tekirdağ
Kemalettin Yılmaz
Afyonkarahisar
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Mehmet Şeker
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk
konuşma Muş Milletvekili Sayın Sakıka ait.
Buyurun Sayın Sakık. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bu konuya girmeden önce, biraz önce
burada Tekirdağ Milletvekili Sayın Akbulutun bir
açıklaması vardı faili meçhul cinayetlerle ilgili.
Sayın Valim,
sizin bulunduğunuz dönemde 1994 yılında Nazım
Babaoğlu, gazeteciydi ve Urfada katledildi. Yine, Muhsin Melik, bizim il
başkanımızdı, Urfada katledildi. Hüseyin Toraman sizin
döneminizde orada katledildi. Şimdi, siz de bilirsiniz ki, Allah da bilir
o dönemi, MİT, kontrgerilla, çeteler, JİTEM ve sizin de haberiniz var. Hâlâ buraya çıkıp
başarılı bir vali olduğunuzdan dem vuruyorsunuz.
Çıkıp burada bir öz eleştiride bulunmalısınız.
Sizin döneminizde cinayetler işlenmiş ise, siyasi partinin temsilcileri
öldürülmüşse çıkıp buralarda ahlaktan ve namustan
bahsedemezsiniz siz bize. Siz karanlık bir dönemde valilik
yaptınız ve orada sizin döneminizde bu insanlar katledildi ve siz de
biliyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sakin ol.
İHSAN ŞENER (Ordu)
Sayın Sakık, sakin olun, sakin olun.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bakın,
neyin sakinliği olacağız. Çıkıp burada katilleri
kollayan, koruyan bir anlayışa bizden tahammül bekleyemezsiniz. Sizin
il başkanlarınız öldürülse, sizin milletvekilleriniz katledilse
ve bir vali de çıksa karanlık bir dönemden bahsetse ve bu
karanlık dönemi başarı olarak da sunsa hiçbirinizin tahammül
etmemesi gerekir.
Sayın Başkan, çok özür
diliyorum. Geriliyoruz çünkü
haklıyız, çünkü biz yaralıyız, binlerce faili meçhul
cinayetin işlendiği topraklardan geliyoruz ve oralarda biz
yaşadık ve nasıl cinayetlerin işlendiğini siz
çıkın Allah adına söyleyin. Siz biliyorsunuz, kimlerin onları katlettiğini benden
de çok çok iyi biliyorsunuz.
Sevgili arkadaşlar, bakın bir
yasa görüşülüyor. Bu yasa MİT Yasası. Neden ulusalcı ve
milliyetçi cephenin bu yasaya karşı durduğunu biliyoruz.
Bakın, bir dönemden bahsediyoruz; içinde MİTin, JİTEMin,
içinde çetelerin, içinde aşiretlerin olduğu bir dönemden ve faili
meçhul cinayetlerden. Bu ulusalcı ve bu milliyetçi cepheler hiçbir gün
bundan bir rahatsızlık duymadı, Kürtler öldürülüyorsa,
muhalifler öldürülüyorsa ses seda da çıkmadı. Ama bugün asıl
sorun MİTin bu konudaki otoriter yapısının yasalarca yeniden
dizayn edildiği değil. Biz iyi anlıyoruz, sürece neden bu kadar
karşı durduğunuzu çok iyi anlıyoruz. Çünkü, siz, evet,
Oslodan başlayan ve bugün İmralıdan devam eden bir süreçle
ilgili ciddi şekilde buna karşısınız. Eğer
kanı durduracaksa, eğer bugüne kadar bu görüşmelerde
Bakın, sürekli, bir şerefsizlikle
insanlar itham ediliyor, Kim ki görüştüyse şerefsizdir. deniliyor.
Biz bunu iade ediyoruz. Biz görüşüyoruz, biz şerefli insanlarız.
Barış ve Demokrasi Partisi görüşmeleri sürdüren bir partidir.
Gidip İmralıyla da görüşüyor, gidip Kandille de görüşüyor,
gelip iktidarla da görüşüyor. Bu şerefli bir iştir, kanı
durdurmak, ölümleri durdurmak şerefli bir iştir. Şerefsizlik
nedir biliyor musunuz? Kana seyirci kalmaktır, ölümlere seyirci
kalmaktır. Eğer MİT bu konuda görevlerini üstlenmişse ve
ilk kez MİT bu süreci götürüyor ve bu konuda saldırıya maruz
kalıyorsa biz buna seyirci kalmayız. Ben burada Hakan Fidan ve
ekibini kutluyorum. Bakın, bir yıldır bir
çatışmasızlık süreci yaşanıyorsa ve burada
MİTin bir katkısı varsa bundan büyük bir mutluluk da duyarız.
Evet, ne yazık ki halkların,
ulusların kaderinde kan ve gözyaşı vardır. Bu bizim
tercihimiz değildi. Kürtlerin de, Türklerin de tarihinde kan ve
gözyaşı oldu; Kürt halkının da tarihinde bir kan ve gözyaşı
sürecini hep birlikte yaşadık ama halkların demokratik talebi de
vardır, barış talebi de vardır. Bugün yaşanan,
barış sürecini ete kemiğe büründürmektir. Eğer Sayın
Öcalan, eğer MİT bu görüşmelerde bir yıldır bu
topraklarda kanın akmasını engellemişse, ölümü
durdurmuşsa, eğer bu noktada barışımıza
katkı sunulmuşsa, bu Parlamentonun üstlenemediği görevi bunlar
üstlenmişse bizim bunlara teşekkür etmemiz lazım. Biz bu
pencereden bakıyoruz, yoksa MİTin bu konuda
çıkardığı yasalar Barış ve Demokrasi Partisinin
temsilcilerini İmralıya, Kandile gidenleri kollayan, koruyan
Biz
risk almayı biliriz, biz feda kültüründen gelmişiz. Hodri meydan! Ama
bu işi sürdürecek insanların, evet, yasalar düzeyinde güvence
altına alınması gerektiğine de inanıyoruz. Benim başta
da belirttiğim, o kanlı dönemde MİTin de parmağı
vardı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) Sayın
valimiz iyi biliyor. İnşallah çıkar bir açıklama yapar.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Sakık.
Önergeler üzerinde diğer
konuşmacı Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Kemalettin
Yılmaz.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Uzun bir mahallî idareler seçim
çalışması, âdeta tatil sonrasında alelacele gündemimize
gelen değişiklikler var. Bunların ilk sırasında da yer
alan MİT Kanunundaki 6ncı maddenin metinden
çıkartılması için önerge verdik. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak verdiğimiz önergeyle
MİT mensuplarının emekliliklerinde
de kullanmaya devam edecekleri silahların MİT tarafından verilen
belgelere işlenmesi suretiyle yani ayrıca ruhsat gerektirmeden
kullanılmasını içeren değişikliğe
katılmamız mümkün değildir.
Bu önergemizle, yine silah
taşınmasının yasak olduğu mahallerde, mesela
mahkemelerde veya cezaevlerinde oluşabilecek olan her türlü
sıkıntının şimdiden bertaraf edilmesi
amaçlanmıştır. Bu nedenle önergemizin dikkate
alınmasını arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke
gündeminin sayenizde karmakarışık olduğu bugünlerde iktidar
olarak kendi istihbarat teşkilatınızı, kendi kolluk
kuvvetlerinizi, kendi mahkemelerinizi oluşturma
çalışmalarınız son sürat devam ediyor.
Halkımızın yoksullukla, işsizlikle âdeta can
çekiştiği bugünlerde yapmaya çalıştığınız
bu değişikliklerle insanların demokrasiye, hukuka, adalete,
güvenlik kuvvetlerimize, kısacası devletimize olan güvenini sarsmaya
devam ediyorsunuz.
17 Aralık operasyonlarıyla
ortaya çıkan rüşveti, hırsızlığı,
yolsuzluğu, kepazeliği âdeta örtmeye, sansürlemeye yönelik iş ve
işlemler, şaibeli atamalar, tayinler halkımız tarafından
ibretle izleniyor. Bölücü örgüt PKK ve bebek katiliyle
yaptığınız gizli kapaklı pazarlıkları
örtmeye, gizlemeye devam ederken verdiğiniz tavizlerin sonuçları
günbegün kendini göstermeye devam ediyor. Ordu mensuplarını,
seçilmiş milletvekillerini yıllardır darbe suçlamalarıyla
zindanlarda tutarken yasanın tamamında yaptığınız
değişikliklerle MİT mensuplarının işledikleri
veya işleyebilecekleri anayasal suçları dahi affetmeyi getiren bu
düzenlemeler ülkemizin millî birliğine ve üniter yapısının
temellerine konulmuş âdeta bir dinamittir.
Yine, Anayasa referandumuyla halkı
kandırıp, yaptığınız Anayasa maddelerini
çiğneyip HSYKnın yapısını değiştirdiniz.
Sayın Başbakan
Mısırdaki, Yemendeki, Libyadaki, Suriyedeki Twitter ve
Facebooktan organize olanları âdeta demokrasi kahramanları ilan
ederken ülkemizde her geçen gün İnternet ve sosyal medya düzenlemeleri
hakkında yapılan değişiklikler halkımızı
ciddi korkuya sevk etmektedir. İnsanların demokratik özgürlüklerini
kısıtlayan, baskıcı bir politika izleyen Hükûmetinizin
eleştirdiğiniz hükûmetlerden, liderlerden ne farkı kaldı,
acaba açıklayabileniniz olacak mı?
Sayın milletvekilleri, bu kürsüden
Hükûmete sesleniyorum: Ülkemizi kaosa, kargaşaya, kardeş
kavgasına, kutuplaşmaya hızla iten bu politikalarınızdan
lütfen ama lütfen, Allah rızası için, derhâl vazgeçin. Halkın
temel hak ve özgürlüklerine lütfen, Allah rızası için,
dokunmayın. Devletimizin temel değerleri ve milletimizin
kutsallarıyla lütfen oynamayın.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Şeker konuşacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MEHMET ŞEKER (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu madde
belki de tasarının en masum maddesi çünkü MİTe her türlü
kişi kurum ve kuruluştan istediği bilgi, belge ve veriyi toplama
imkanı tanıyan; MİTe teçhizat, personel anlamında
sınırsız olanaklar sağlayan; MİTi yargı
denetiminin dışına çıkaran ve Meclis denetimine de tabi
tutmayan, MİTe olağanüstü geniş yetkiler tanıyan,
MİTin taleplerine mutlak cevap vermeyi getiren, verilmediği
durumlarda cezalar öngören, kanunlaşması durumunda bu teklifi her
türlü yasanın üstünde tutan, son derece yanlış düzenlemeler
içeren bir teklifle karşı karşıyayız. Yine
Kandırıldık. mikrofonların önüne geçip
Safmışız, kandırıldık. mı diyeceksiniz?
Değerli arkadaşlar, hepinizin
bildiği gibi istihbarat örgütlerinin ve mensuplarının
dünyanın her yerinde suça karışma oranları çok yüksek,
illegal yapılanmalara gitme oranı da çok yüksektir. Bizim ülkemizde
de hafızalarımızdan asla silinmeyecek faili meçhul cinayetler
gibi, devlet istihbarat örgütünün sorumlu olarak gösterildiği illegal pek
çok olay vardır. Yakın tarihte de uyuşturucu sevkiyatı
yapan, Türkiyeye sığınan muhalif albayı Suriye rejimine
satan MİT personeline şahit olduk. Şimdi, bu gerçekler varken
siz MİTe olağanüstü yetkiler veriyorsunuz ve faaliyetlerini
yargısal, parlamenter her türlü denetimin dışına
çıkartıyorsunuz, MİT personelinin yargılanmasının
önünü tıkıyorsunuz. Yani istihbarat içindeki illegal
çeteleşmeleri bu düzenlemeyle yasal bir zırha büründürüyorsunuz ve
resmîleştiriyorsunuz.
MİTin sınırsız
yetkilerle donatılması, faaliyetlerinin yargı ve Meclis
denetimine kapalı tutulmasına yönelik maddeler bu ülkede darbelerin
önünü açacaktır çünkü darbeler çok fazla yetkiyle, teçhizatla
donatılan güçlü kurumların hukuka sıkı sıkıya
bağlanmadığı ülkelerde meydana gelmektedir. Darbeleri
Araştırma Komisyonunun önerilerinden biri olan faili meçhul
cinayetleri araştırma komisyonu kurulmasına dair öneri de bu
teklifle imkânsızlaştırılmıştır. MİT
mensuplarının mahkemelerde dahi tanıklık
yapmasını engellerseniz geçmişte işlenen faili meçhul
cinayetler, siyasi cinayetler, toplumsal infial yaratan katliamlar, öldürülen
yazarlar, düşünürler, cesetleri hendekten çıkartılan iş
adamları gibi ucunda istihbarat elemanlarının olduğu
bilinen karanlık noktaların aydınlatılmasını da
tamamen engellemiş olursunuz.
Değerli
arkadaşlar, bu Meclis iki yıl önce bu 4 siyasi partinin de
imzasının olduğu Darbe ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonu kurdu. On yedi ay önce sonuçlanan bir raporu var.
Buna göre
Bu önerilerin altında da hem iktidarın hem muhalefet
milletvekillerinin imzasının olduğu bir
çalışmaydı bu. Peki, her zaman sıkıntıya
düştüğümüzde söylüyoruz; işte, bir faiz lobisi vardı,
unuttuk gitti herhâlde, kimsenin aklına gelmiyor, şimdi moda paralel
yapı. Peki, bu ülkede faili meçhul cinayetler işlendi, bunu herkes
biliyor. 1 Mayıs 1977, Maraş, Çorum, Malatya ve Sivas
katliamları işlendi. Kamuoyunda çok gündeme gelen Özel Harp Dairesi,
gladyo, kontrgerilla, JİTEM adıyla bilinen oluşumlar vardı.
Bunlarla ilgili Darbe Komisyonunun önerisinde, maalesef, buradaki 17
milletvekilinin imzası var, hem Adalet ve Kalkınma Partisinin hem de
muhalefet partilerinin imzası var.
Peki, ne yaptınız? Sayın
Elitaşa soruyorum: Niçin bu çalışmayı Meclis gündemine
getirmediniz? O önerilerin içerisinde sivil bir anayasa yapılması
vardı. O önerilerin içerisinde Siyasi Partiler Kanununda
değişiklik vardı. O önerilerin içerisinde YÖK Kanununda
değişiklik vardı. O önerilerin içerisinde bu illegal yapıların
ortaya çıkartılması vardı ve işlenmiş faili meçhul
cinayetlerle ilgili çalışmalar yapılması vardı.
Komisyonlar kurulacaktı ve bu komisyonlarla geçmişimizle
yüzleşecektik ama maalesef bunların hiçbirisi yapılmadı.
Alelacele toplanan komisyon yedi ay gibi bir süre çalıştı, günde
sekiz saat çalıştı. Belki de benim hayatımda en uzun dönem
çalıştığım bir komisyon oldu ve çok da keyifli bir
komisyon oldu, çok şeye vâkıf olduk ama maalesef ortada hiçbir sonuç
yok. Boşa heba edilmiş bir yedi ay.
Sizden ricam, bu komisyonun önerilerini
bu Meclise getirip tartıştırmak, bunlarla ilgili komisyon kurmak
ve dolayısıyla da tarihimizdeki karanlık sayfaların üzerine
gitmek olmalıdır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci maddede dört adet önerge
vardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, özür dilerim ben sizden.
Ben yokken burada Tekirdağ
Milletvekili Sayın Ziyaeddin Akbulut, aleyhime, beni küçük düşürecek
beyanlarda bulunmuştur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Küçük düşürücü beyanlarda bulunmadı. Benden özür dilemesini
bekliyorum. dedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 69uncu
maddeye göre sataşmada bulunmuş. Onunla ilgili, izin verirseniz
Sayın Başkan, açıklayayım.
BAŞKAN Sayın Tanal, oturum
değişti; bir. İkincisi de sizi küçük düşürecek bir ifadede
bulunmadı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 69uncu
maddeye göre sataşmadan dolayı sizden izin istiyorum.
BAŞKAN Ama oturum da
değişti. Bir anlayış gösterseniz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Özür
dilemeye çağırdı Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika Sayın
Zozani.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, tam yirmi dört saat geçti ve Ziyaeddin Beye bir gün
geçmesine rağmen izin verdiğinize göre, sizden istirham ediyorum
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Hayır, önerge üzerinde konuştu Ziyaeddin Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Madde
69a göre sataşmadan dolayı
BAŞKAN Yerinizden söz vereyim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tabii,
tabii
BAŞKAN - Şimdi usulü
uygulamaya çalışalım. Siz de anlayışla
karşılayın.
Buyurun.
Bir dakika.
XI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Tekirdağ Milletvekili,
evet, o dönem Şanlıurfada valiydi. Bakın, onun dönemindeki
faili meçhullerle ilgili ben size kitap sunuyorum: Urfa Kayıpları
İsimleri okuyorum ben tek tek: Adnan Bağca, Ahmet Kalper, Avukat
Kazım Ekinci, Bedirhan Tüysüz, Cemal-Yaşar Göksel, Eyüp Gökoğlu,
Fahri İnan, Faik Kevci, Faysal Kızılırmak, Fethi
Yıldırım, Hüseyin Deniz, Hüseyin Taşkaya, Kadir İpek
Sürer, Kemal Kılıç, Mehmet Barlin, Mehmet Şen, Muhsin Melik,
Mustafa Saygı, Mustafa Suman, Naif Umaz, Nazım Babaoğlu, Ömer
Akpolat, Ramazan Keskin, Ramazan Şat, Şefik Geçgel, Şükrü
Fırat Bunlar Urfanın faili meçhulleri.
O dönem vali kimse, esas sorumlu bu
kişidir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O
zaman koalisyon hükûmetine sormak lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O
açıdan, yani MİT yasası
Bu şekilde faili meçhul olan
kayıplarla yine toplum karşı karşıya kalacak.
Sayın vekilin benim yokluğumda yaptıkları
açıklamaların hiçbiri doğru değildir. Gayet rahat ben
kaynak gösteriyorum.
Hepinize teşekkür ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ben de teşekkür
ederim anlayışınızdan dolayı.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, Sayın Vali bir açıklama yapmak istiyor
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Söz istiyor
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın
Başkan, bu kadar itham varken, il başkanımız
öldürülmüş, onlarca insan öldürülmüş, çıksın bir
açıklama yapsın.
BAŞKAN Lütfen
Tamam
Sayın Sakık, siz
düşüncelerinizi söylediniz.
SIRRI SAKIK (Muş) Bir şey
biliyor, bir tarihe tanıklık etmiş. Allah adına ya!
BAŞKAN Sayın Tanal da
söyledi. Sayın Vali, Akbulut açıklama yapar veya yapmaz. Bu konuda
bir zorlama yapmayın lütfen.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Vali konuşma talebinde bulunuyor Sayın Başkan.
SIRRI SAKIK (Muş) Faili
meçhullerin mağduruyuz. Kendi döneminde yapılmış.
Açıklama yapmak zorundadır. Karanlık bir dönemde valilik
yapmıştır. Açıklama yapmak zorundadır. Öyle keyfiyetle
oturamaz burada.
BAŞKAN Sayın Sakık,
bir dakika
SIRRI SAKIK (Muş) Bakın,
Cumartesi Anneleri bunun vekil olmaması için sokaklarda
BAŞKAN Sayın Sakık
Sayın Sakık, lütfen
Siz burada beş dakika konuştunuz,
meramınızı dile getirdiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) On dakika da
konuşurum. Ben mağdurum, konuşurum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Mağdur edebiyatı yapma.
BAŞKAN Şimdi de
konuştunuz. Ama lütfen müsaade edin ben de usulü uygulayayım.
Sayın Akbulut sisteme girmiş.
Buyurun, süreniz bir dakika.
SIRRI SAKIK (Muş)
Çıksın itiraf etsin kimler öldürdü, biz de
bağışlayalım.
BAŞKAN Lütfen, müsaade edin de
ben yöneteyim Meclisi.
Buyurun.
3.- Tekirdağ Milletvekili
Tevfik Ziyaeddin Akbulutun, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki ve İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Urfada ben altı yıl valilik yaptım. Yani en uzun bir dönem ve
bu dönemde, o civarda, güneydoğuda gerçekten çok çeşitli terör
olayları oldu. Ancak Urfa ilinde yapılan, meydana gelen her
olayın üzerine ben vali olarak gittim. Bir vali sadece bütün her şeyi
takip eden
Olay olduktan sonra savcısı var, emniyeti var,
jandarması var; ben tavır olarak
Hatta bu Muhsin Melik, rahmetli,
bana geldi bir gün, dedi ki: Sayın Valim, güneydoğuda hiç kimse bizi
kabul etmiyor, bir tek siz kabul ediyorsunuz. Teşekkür ederim.
Dolayısıyla o konuda ben
görevimi yaptım. Bu faili meçhul olayların üzerine gidilmiştir,
görev yapılmıştır.
SIRRI SAKIK (Muş) Failler
nerede, failler? Siz bostan korkuluğu muydunuz?
BAŞKAN Sayın Sakık,
lütfen
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Tamamen bu olaylar iftira ve uydurma ve
yakıştırmadan başka bir şey değildir. Ben
vicdanen görevimi o günkü hukuka, kanuna göre yaptım ve yapmaya devam ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
SIRRI SAKIK (Muş) Bravo sana,
bravo!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan görevini devam ettiriyor!
BAŞKAN - Önergeleri okutuyorum
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeleri okutuyorum,
devam ediyorum, lütfen
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, bakın,
özür dilerim sizden.
Bakın, bir vali o bölgenin mülki
idare amiridir. Bir vali suçu emniyete atamaz, orada sorumlu olan bir
numaralı kişidir. Yani faili meçhul olan tüm cinayetlerden dolayı
BAŞKAN Sayın Tanal, size
söz vermedim. Söz verdiğim zaman da bu düşüncelerinizi
açıkladınız, tekrara gerek yok. Müsaade ederseniz
işlemimize devam edeceğiz.
Teşekkür ederim.
SIRRI SAKIK (Muş) Allaha öbür
dünyada nasıl hesap vereceksiniz? Hepinizin eli kanlı!
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN 7nci maddede dört adet
önerge var demiştim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/2011 esas
numaralı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle 2937 sayılı Kanunun
26ncı maddesine eklenen ikinci, dördüncü ve beşinci
fıkraların aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Hakan
Çavuşoğlu
Kayseri İstanbul Bursa
Yılmaz
Tunç İsmail
Tamer Orhan
Karasayar
Bartın Kayseri Hatay
Adnan
Yılmaz
Erzurum
"Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve
faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya
şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde
MİT Müsteşarlığına bildirirler. MİT
Müsteşarlığının, konunun görev ve faaliyetlerine
ilişkin olduğunu belirtmesi veya belgelendirmesi halinde adli yönden
başkaca bir işlem yapılmaz ve herhangi bir koruma tedbiri
uygulanmaz. Ancak birinci fıkra hükümlerine göre işlem
yapılabilir.
"MİT Müsteşarı hakkındaki
soruşturmalarda 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Kanunun 15/A
maddesinin üçüncü fıkrasının son iki cümlesi ile beş,
altı ve yedinci fıkralarında yer alan usul ve hükümler
uygulanır. MİT Müsteşarı hakkındaki yargılama
Yargıtay ilgili dairesince yapılır.
Aynı konuya ilişkin yeni ve somut bir delil
ortaya çıkmadan yeniden soruşturma yapılamaz."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 Sıra Sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7.
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Tufan
Köse
Çorum
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Erol Dora Altan
Tan Halil
Aksoy
Mardin Diyarbakır Ağrı
Abdullah Levent Tüzel Gülser
Yıldırım
İstanbul Mardin
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir, okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7.
Maddesinin Anayasaya aykırı olmasından dolayı teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Celal Adan Mesut
Dedeoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
İstanbul Kahramanmaraş Osmaniye
Özcan Yeniçeri Bülent Belen Reşat
Doğru
Ankara Tekirdağ Tokat
Alim Işık Mehmet
Erdoğan
Kütahya Muğla
BAŞKAN Okunan önergeye komisyon
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın Celal
Adan konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Buraya zaman zaman Sayın Başbakan
Yardımcısı ve grup başkan vekilleri, milletvekilleri
çıktıklarında 30 Mart seçimlerinin sonucu olarak millet
iradesinin kendilerinden yana tavır koyduğunu ifade ederek
getirdikleri birtakım yanlışlıklara bir meşru zemin
aradıklarına şahit oluyoruz. Şimdi ben size soruyorum: 2011
genel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisinin aldığı oy
21 milyon 399 bin, 30 Mart seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisinin
aldığı oy 19 milyon. Şimdi, buradaki kayıp
aşağı yukarı 2 milyon 300 bin oy. Bu 2 milyon 300 bin oyun
gittiği parti Milliyetçi Hareket Partisi. Millet iradesine saygı
duyulacaksa bundan sonra çok onurlu bir şekilde Milliyetçi Hareket
Partisinin uyarılarını dikkate almanız lazım. 30 Mart
seçimleri 30 Nisanda olsaydı 2 milyon daha oy kaybederdiniz. Bir
gürültüyle meseleyi şekillendirdiniz.
Şimdi, sizin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin 2002den beri uğraştığı bir
alan var: Emniyet, adalet, Millî İstihbarat. Bu coğrafyada,
yaşadığımız coğrafyada bizim en çok bildiğimiz
üç temel olay: Biz adaleti biliriz, MİTi biliriz, Emniyeti biliriz. Bu
coğrafyanın genlerinde var. Var oluş-yok oluş mücadelesinde
Teşkilat-ı Mahsusayla birleşen Kuvayımilliye bize bir
devlet inşasında öncülük yaptı, Mustafa Kemalin
öncülüğünde.
Şimdi, siz 17
Aralığı bir milat olarak seçtiniz, bir algı oluşuyor.
Ne hakkınız var bu algıyı oluşturmaya? Millî
İstihbarat gibi Türkiyede stratejik ehemmiyeti olan,
varlığından her zaman güç alacak bir millet projesini, bir
millet müessesesini bir suç örgütü algısına dönüştürmeye ne
hakkınız var? 17 Aralıktan evvel siz halkın önüne
çıkıp MİT kadar önemli olan adaleti referandumda takdim ederken
Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri Yargıyı
siyasallaştırıyoruz. dediklerinde Milliyetçi Hareket Partisini
vatan haini ilan ettiniz ve adalete karşı bir siyasi hareket olarak
anlattınız, şimdi hâlen siz Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluyla uğraşıyorsunuz. Adalet ve Kalkınma Partisinden
Türkiye daha büyüktür, Türkiye Cumhuriyeti devleti Tayyip Erdoğandan daha
büyüktür. Bu kompleksten sıyrılmanız lazım.
Millî İstihbarat gibi Türkiyede
çok önemli olan bir kurum Suriyede olup bitenlerden bihaber, Irakta olup
bitenlerden bihaber. Dünyadaki bütün gelişmelerden bihaber
kalmış olan sizin bugünkü işleyişiniz, sizin siyasallaştırma
mantığınızdan güç alarak dejenere ettiğiniz kurumlar
asli görevlerini yapamamaktadırlar. Bir şeyi daha getiriyorsunuz, bir
korku daha inşa ediyorsunuz Millî İstihbaratla.
Efendim, Türkiyede operasyon yapma
şartları oluştuğunda Türk devletinin operasyon yapacak
müesseseleri yok mu? Eğer bir yerde suç varsa -bu suç- polisin,
jandarmanın müdahalesi söz konusu olduğunda devletin böyle
imkânları yok mu? Meseleyi getirip bir dar alana
sıkıştırıyorsunuz. Bu dünyada sizi hiç kimse
kurtaramaz, yeryüzünde hiçbir güç sizi kurtaramaz. Siz, adaletin önüne
çıkıp aklanmadan, Millî İstihbarat Teşkilatı
Burada
söylüyorum size, bu yasalarla gelip geçireceksiniz ama Anadolu çocukları,
bu memleketin değerlerine bağlı olan pırıl
pırıl Millî İstihbarat mensupları, tıpkı Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulundaki gibi karşınıza dikilecekler,
o zaman Başbakan çıkıp bağıracak MİTde paralel
devlet var. diye.
Vazgeçin bunlardan, MİTle ilgili,
Türkiyeyi koruyacak olan değerlerle ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin
uyarılarını dikkate alın. Halk size bu işareti verdi,
2 milyon 300 bin oyu AKPden aldı Milliyetçi Hareket Partisine verdi. Buna
niye saygı duymuyorsunuz? Siz, bu değerlendirmelerin
tamamını 17 Aralık ekseninde götürüyorsunuz, yazıktır,
günahtır. 17 Aralık, cumhuriyet tarihine geçmiş bir
hırsızlıktır, bir arsızlıktır.
Yüreğiniz yetiyorsa mahkemeler ortada. Türk milletini teslim
ettiğiniz mahkemelere gidin teslim olun, olun teslim. Orada
suçlanırsanız, ceza alırsanız hesabını ödeyin.
Ceza almazsanız MİTle oynayarak, Emniyetle oynayarak, adaletle oynayarak
bu süreci götürmeniz mümkün değil. Yapmayın, yazıktır,
günahtır.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Buyurun, okuyabilirsiniz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 Sıra
Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7. Maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Tufan
Köse
Çorum
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Halil Aksoy Altan
Tan Gülser
Yıldırım
Ağrı Diyarbakır Mardin
Abdullah Levent Tüzel Erol Dora
İstanbul Mardin
BAŞKAN Önerge üzerinde Çorum Milletvekili
Sayın Tufan Köse konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
MİT Kanunundan önce, dün, burada
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerince verilen bir yasa önerisi Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekillerinin çoğunluk oyuyla reddedildi. Neydi
bu? Hep söylediğiniz, değiştirmek istediğiniz 12 Eylül
rejiminde, faşist 12 Eylül rejiminde mallarına el konulan sivil
toplum örgütlerinin, sendikaların ve özellikle de TÖB-DERin -on binlerce
yurtsever öğretmenin kurduğu TÖB-DERin- mallarının iade
edilmesine dönük bir düzenleme talebiyle gelmiştik. Yine ikiyüzlü
siyasetinizi burada gösterdiniz ve TÖB-DERin, DİSKin mallarını
iade etmemekteki kararlılığınızı, 12 Eylül
faşist rejimiyle iş birliğinizdeki
kararlılığınızı bir kez daha gösterdiniz. Biz bu
işin takipçisiyiz. TÖB-DERin mallarını alana kadar, on binlerce
yurtsever öğretmenin alınlarının terini silerek elde
ettikleri o malları alana kadar bunun mücadelesini vereceğiz.
Değerli arkadaşlar, son
zamanlarda yaptığınız düzenlemelerle, HSYKda
yaptığınız düzenlemeyle, TİBde
yaptığınız düzenlemeyle, demokratikleşme paketi
adı altında getirdiğiniz çorba kanunlarla ve özellikle de bu
MİT Kanunuyla, her şeyin Başbakana bağlı olduğu
ve Başbakana bağlı olan hiçbir şeye dokunulamayan bir düzen
kurmak istiyorsunuz; maalesef böyle. Bu yasayla da yasalardan saklanan,
kendisine ait yasadan başka hiçbir şeye bağlı olmayan ve
kesinlikle Anayasa'ya aykırı, yarı yasal yarı yasa
dışı bir örgüt kurmaktasınız. Hâlbuki, MİT
hakkında, yabancı servislerin MİTe sızdığı
ve onların direktifiyle operasyonlar yapıldığına
ilişkin birçok yaygın söylenti ve bilgi kirliliği -bilgi-
ortalıkta gezdiği hâlde; faili meçhul cinayetler için MİTin
organizasyonlar kurduğu, çeteler kurduğu yönünde bilgiler ve
dedikodular olduğu hâlde, Aleviler fişlendiği hâlde, Alevi
iş adamlarının fişlendiğine dair birtakım
bilgiler basına yansıdığı hâlde, Cumhuriyet Halk
Partili milletvekillerinin fişlendiğine dair bilgiler ortalıkta
gezdiği hâlde MİTe bu denli yetki veriyorsunuz. Komisyondaki
konuşmamda da söylemiştim, ben de Cumhuriyet Halk Partisinin
fişlenen milletvekillerinden birisiyim. Niye fişlediniz bizi siz sayın
MİT yöneticileri? Niye fişlediniz, bunu bir izah edin; Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bir milletvekili olarak, millî iradeyi temsil eden bir
milletvekili olarak Tufan Köseyi niye fişlediniz, lütfen bunu izah edin.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, ortada bu kadar dedikodu gezmekteyken, delil karartmalar
ortadayken MİTe verilen bu yetkilerden, samimiyetle söylüyorum, ben
ürküyorum. Şimdi, Komisyonda bir milletvekili arkadaşımız
konuşuyor, MİTi biraz eleştiriyor. Siz de oradaydınız
İdris Bey. MİTin yetkilisi kimdir bilmiyorum, müsteşar
yardımcısı mıdır, başka bir şey midir,
Bakana eğiliyor -bizim çok sert bir Bakan var, her şeye
kızıyor burada, Beşir Atalay, çok sinirli, asabi- diyor ki: Kim
bu? Bolu Milletvekili Tanju Özcan. diyor fısır fısır,
fısır fısır konuşuyorlar. Ya, MİTten ürkmemek mümkün
mü değerli arkadaşlarım? Vallahi biz ürküyoruz.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Şişlemiyorlar, fişliyorlar.
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi, neyi
değiştirmek istiyorlar? Cumhuriyet savcıları, MİT
görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar ve
şikâyet aldıklarında MİTe soracaklar ve adli yönden
başka bir işlem yapmayacaklar. Şimdi, Suriyedeki iç savaşa
müdahale etmek MİTin görevi mi? MİTin kontrolünde silah ve cephane
götürmek
Tapeler ortaya çıkmasaydı bilmiyorduk, paralel
yapının rezillikleri diyorsunuz ya, Allahtan paralel yapı
varmış da sizin rezillikleriniz de ortaya döküldü.
İHSAN ŞENER (Ordu) Sizi de
kurtarır!
TUFAN KÖSE (Devamla) 2 bin tane, 20
bin tır silah gönderilmiş.
Şimdi, 21 Ağustosta bir olay
olmuş, Gutada bir kimyasal silahlı saldırı. Bakın,
dünya basınına yansıdı, çok itibarlı, çok ödüllü
gazeteciler
Bakan onu da ciddiye almıyor, Mecliste bunlar
konuşulmasın. diyor. Seymour Hersh, şimdi bir gazeteci,
açıkladı. Dedi ki: Kardeşim, bu işte MİTin
parmağı var. Bu silahlar El Kaide bağlantılı El
Nusraya gönderildi. Jandarmanın eşliğinde, MİTin
kontrolünde böyle bir olay var. Şimdi, bizim cumhuriyet
savcılarımız isimsiz ihbar diye ya da MİT Tamam, bu bizim
işimizdir. dedi diye bu işten vaz mı geçecekler?
Şimdi, bozacının
şahidi şıracı değerli arkadaşlar. Bakın,
kimyasal saldırı yapıldı, Hükûmet hemen dedi ki: Ankara
yok bu işin içinde, Suriye yaptı, Esad yaptı. Hemen, MİT,
iki günde füze nereden atıldı, silahlar nereden gitti onu
açıkladı, hemen. Şıracının şahidi
bozacı.
Dünyanın en önemli teknoloji
üniversitelerinden birisi -onun da adı MIT- Massachusetts Institute Of
Technology dedi ki: Kardeşim, bu füzeler 2 kilometre menzili olan
füzelerdir ve ancak Esad rejiminin muhaliflerinin bulunduğu bölgeden atılabilir.
İki gün sonra açıkladı.
Bakın, boynunuza büyük bir kement
dolandı, bu bilgiler Amerikanın elinde var. AKPden bakalım ne
taviz koparacaklar? Yoksa Tayyip Erdoğanın ve Bakanlar Kurulundaki
bir kısım bakanların uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanması
kaçınılmazdır değerli arkadaşlarım, bunu bilin.
Öyle millete Haşhaşı çok çekmişler. filan diyerek de bir
yere varamazsınız. Adama Nereden biliyorsun? Sen de mi haşhaşı
çok çektin? diye sorarlar vallahi.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın Başkan, müsaade
ederseniz, önemli bir şey söylüyor.
BAŞKAN Açıklama mı
yapmak istiyorsunuz
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Kısa bir açıklama.
BAŞKAN -
sataşmadan
dolayı mı söz istiyorsunuz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Tabii, bir sataşma var,
Hükûmete dönük bir suçlama var.
BAŞKAN O zaman kürsüye buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Buradan yapabilirim.
BAŞKAN Açıklama
yapacaksınız.
Peki, iki dakika.
Buyurun.
XI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın, Çorum Milletvekili Tufan
Kösenin 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
değerli konuşmacının Hükûmetimize dönük, Suriyede,
işte, silah gönderme veya hele hele kimyasalla ilgili
suçlamalarının hepsini tabii burada reddediyoruz. Bunlarla ilgili
açıklamalarımız yapıldı ama böyle bir konuşma
olduğu için ben kayıtlara geçsin diye bunu tekrar söylüyorum.
Şunu da burada huzurlarınızda
ifade edeyim: Yani, gerek El Kaide gerek IŞİD gerek biraz önce
zikredilen diğer kuruluş, bunların hiçbirisi Türkiye
tarafından ne tanınır ne destek verilir. Bunlar hem Suriyede
hem de genel İslam dünyasında terör örgütü olarak nitelenir.
Yaptıkları faaliyetler İslama da büyük zarar vermiştir,
İslamın uluslararası alanda terörle irtibatlanmasına sebep
olmuşlardır.
Biz, hiçbir
şekilde, Hükûmet olarak, kendi politikalarımız olarak bunlara ne
destek verdik ne ilgi duyduk hatta çok karşı koyduk. Şu anda bu
örgütler, bu IŞİD özellikle, orada âdeta Esed rejiminin elinde bir
anlamda enstrüman olarak kullanılıyorlar. Bunları biz biliyoruz
ama bu tür açıklamaların, tabii uluslararası alanda bir tane bir
yazarın yazmasıyla kendi Meclisimizde Hükûmete mal edilir
şekilde dile getirilmesini de tasvip etmemiz mümkün değil. Benim
geçen gün söylediğim de o idi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Biz teşekkür ederiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, cevap verdi de milletvekillerinin fişlenmesine niye cevap
vermiyor?
BAŞKAN Diğer önerge
üzerinde Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan konuşacak.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, beni bir dinler misiniz. Sayın Başkan, bakın bir
milletvekili konuşuyor burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkan konuşurken sözünü kesiyorsun sen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Milletvekiline
karşı saygılı olun. Soruların birisine cevap veriyor,
birisine de vermediği zaman kabul ediyor demektir.
BAŞKAN İç Tüzüke uygun
olarak konuşacaksınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, bir şey
söylüyorum, yarım bırakma!
BAŞKAN - Cevap verme hakkı
olan kişi hangisine cevap vereceği konusunda bilinçlidir, sizin
müdahalenize gerek yoktur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sarin
gazına karşı cevap veriyor ama milletvekillerinin
fişlenmesine cevap vermiyor.
BAŞKAN Lütfen düzenimizi
bozmayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen
milletvekilinin hakkını korumak zorunda değil misin? O kürsüyü
doğru dürüst kullan.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Buyurun Sayın Tan.
ALTAN TAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle sözlerime
başlamadan evvel, bu hafta Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle Fahri
Kainat Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafanın doğumunu kutluyorum, en
derin saygılarımızı, hürmetlerimizi diliyorum ve
Cenab-ı AIlahtan bütün Müslümanlar için kıyamet gününde
şefaatini niyaz ediyorum.
İkinci olarak da değerli
arkadaşlar, 1986 ve 1988 yılları içerisinde Güney Kürdistanda
Saddam Hüseyin yönetiminin Kürtlere karşı yönettiği ve
adına Enfal Operasyonu dediği uygulamalarda 4 bine yakın köy
yerle bir edildi ve yine aynı şekilde 180 bin Kürt evlerinden
alınarak bir meçhule götürüldü. Bu insanların Basra çöllerinde ve o
coğrafyanın birçok yerinde
-kervan geçmez, kuş konmaz yerlerinde- bugün cenazeleri
çıkıyor, kemikleri çıkıyor ve DNA tespitleriyle belirlenen
kişiler getirilip ailelerinin nezaretinde gözyaşlarıyla tekrar
defnediliyor ama şu ana kadar da yine 100 binin üzerinde insanın
kemikleri bile belli değil. Gittiler ve bir daha dönmediler. Onları
da dünyadaki bütün mazlumlar gibi, bütün mağdurlar gibi rahmetle
anıyoruz, zalimleri lanetliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu Millî
İstihbarat Kanunuyla ilgili ve bundan önce gelen Hâkimler ve
Savcılar Kanunuyla ilgili, Anayasa Mahkemesiyle ilgili düzenlemeler
konusunda da defalarca iktidarı ikaz ettik ama her seferinde -o meşhur Yetmez ama evet.
referandumunda da olduğu gibi- Türkiyenin ihtiyaçları nedir,
devletin ihtiyaçları nedir, çağdaş demokrasinin gereği
nedir, dünyada bu tecrübeleri geçirmiş devletler nasıl örgütlendiler,
nasıl kanunlar çıkardılar, biz de buna göre bir uygulama, bir
kanun çıkaralım mantığı yerine, o gün iktidara ne
lazımsa, günübirlik ne gerektiriyorsa onları getirdiler ve bir müddet
sonra da kendi getirdiklerinden pişman oldular, tekrar
değiştirmeye kalktılar. İşte hâkimler ve
savcılarla ilgili olan mesele gözlerinizin önünde cereyan etti. Yine
aynı şekilde Anayasa Mahkemesiyle ilgili şu an feryat figan
ediyorlar, bunu da değiştirmek için bir zaman ve zemin kolluyorlar.
Millî İstihbaratla da ilgili bu
kadar telaşınız, bu kadar endişeniz niye? Biz en başta
Barış ve Demokrasi Partisi olarak sizlere şunu söyledik: Bütün
bu yapılan görüşmeleri, diyalogları, Kürt meselesinin çözümüyle
ilgili süreci gelin kanunlara, yasalara bağlayın. Bunun arkasına
sığınarak başı belli olmayan, sonu belli olmayan ve
Millî İstihbarata sonsuz ve sınırsız yetkiler veren bu
düzenlemeleri bununla nasıl telif edebiliyorsunuz? Açık ve seçik
olarak söylüyoruz ki biz bu telifin arkasında değiliz, birincisi.
İkincisi, bu üzerinde
konuştuğum 7nci maddeyle ilgili olarak, burada çok açık ve
seçik bu maddeye göre Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve
faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikâyet
aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİTle
temasa geçecekler. Konunun MİTin görev ve faaliyetlerine ilişkin
olduğunun anlaşılması veya belgelendirilmesi üzerine adli
yönden başkaca bir işlem yapılmayacak, herhangi bir koruma
tedbiri uygulanmayacaktır. diyorsunuz. Biraz evvel bir
arkadaşımız konuştu benden evvel, ben aynı şeyi
tekrarlamak istemiyorum, ben de kurgulamıştım,
şıracının şahidi bozacı,
kullanıldığı için kullanmıyorum. Peki, savcı
gelecek, kime soracak? MİTe. Bunu ne yaptı? İşte, benim
bilgim dâhilinde. Nedir bilgin? Yetkin ne? İşte, 2 bin tırdan
bahsediliyor. Ben bu konuların da üzerine gitmeyeceğim çünkü minareyi
çalan kılıfını uyduruyor.
Şimdi, Sayın Bakan diyor ki:
Bizim El Nusrayla da alakamız yok, IŞİDle de yok, El
Kaideyle de yok. Bunlar terör örgütü. Biz bunları yazdık diye bütün
yandaş medya küfretti bizlere. Bakalım, bunlar sizinle de ilgili ne
söyleyecekler Sayın Bakan. Özellikle Sayın Hakan Albayraka buradan
bir çağrıda bulunuyorum. Benimle ilgili yazdıklarını
sizinle ilgili de kullanacak mı, bunlara terör örgütü dediğiniz
için, merak ediyorum.
İkincisi de Biz kesinlikle
bunlara yardım etmedik. diyorsunuz, beyanatı doğru kabul
edelim, 2 bin tır bisküvi mi yolladınız? Lütfen, bundan sonra bu
arkadaşlara biraz da kebap ve lahmacun gönderin, lütfen, bisküvi yeter.
Teşekkür ederim. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/2011 esas
numaralı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle 2937 sayılı Kanunun
26ncı maddesine eklenen ikinci, dördüncü ve beşinci
fıkraların aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Adnan
Yılmaz (Erzurum) ve arkadaşları
"Cumhuriyet savcıları,
MİT görev ve faaliyetleri ile mensuplarına ilişkin herhangi bir
ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu
öğrendiklerinde MİT Müsteşarlığına bildirirler.
MİT Müsteşarlığının, konunun görev ve
faaliyetlerine ilişkin olduğunu belirtmesi veya belgelendirmesi
halinde adli yönden başkaca bir işlem yapılmaz ve herhangi bir
koruma tedbiri uygulanmaz. Ancak birinci fıkra hükümlerine göre işlem
yapılabilir.
"MİT Müsteşarı
hakkındaki soruşturmalarda 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı
Kanunun 15/A maddesinin üçüncü fıkrasının son iki cümlesi ile
beş, altı ve yedinci fıkralarında yer alan usul ve hükümler
uygulanır. MİT Müsteşarı hakkındaki yargılama
Yargıtay ilgili dairesince yapılır.
Aynı konuya ilişkin yeni ve
somut bir delil ortaya çıkmadan yeniden soruşturma
yapılamaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kayseri
Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Az önce Sayın
Bakanım açıklamak mecburiyetinde kaldı, doğrusunu da
yaptı çünkü bu kürsüde söylenen her söz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bir milletvekili olarak yapılan şey kayıtlara geçiyor, dünya
medyası ve bu işten faydalanmaya çalışan herkes de pusuda
bekliyor.
Bir milletvekili Suriyeyle ilgili
yapılan kimyasal silahlarda yurt dışında bir üniversitenin
verdiği rapor veya herhangi bir köşe yazarının
yazdığı yazı üzerine Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve
Türkiye Cumhuriyeti devletini suçlayan bir söylem içerisinde bulunup Suriye
devletinin lehinde bir görüşme yapıyor.
TUFAN KÖSE (Çorum) Ne alakası
var!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Kayıtlara geçmesi açısından, Sayın Bakanın burada
müdahalesi yerinde ve önemlidir.
Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli salı günkü grup
konuşmasında Bir köşe yazarının veya herhangi bir
kurum ya da kuruluşun Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine yaptığı
bir tezvirat kesinlikle kabul edilemez. deme devlet
adamlığını göstermiştir. Muhalefet partilerine de
düşen bu iştir, bu haktır, bu usuldür, bu esastır.
Şimdi
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Devamını da okudun mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Haa, devamında siyaseten başka bir şeyler söylemiş olabilir
ama özü şudur
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Hayır, hayır
O cümleyi kaldırın. dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Bakın, şunu söylüyorum: Hiç kimse
Eğer Sayın Genel
Başkanınız da aynı paralelde söylüyorsa onu da
eleştiriyorum. Eğer
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aynı
paralelde söylemiyor, Sen dinledin mi? diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Paralellerle bu arada çok ilişki hâlindesiniz, belki paralelin içerisinde
olabilirsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Biz dik
söylüyoruz, dik.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Onun için, diyorum ki: Burada ulu orta her şeyi söylemek
milletvekilliği değildir. Milletvekilliği, devlet
adamlığı gibi ciddiyet isteyen bir meseledir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aynen öyle!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - On bir yıldır neredeydiniz?
Aranızdan su sızmıyordu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Siz, 1 milyon insanın, 10 milyon
insanın Suriyeden göç etmesine sebep olan, yüz binlerce insanın
hayatını kaybetmesine sebep olan o talimatı veren Esadı
burada savunmak durumunda kalırsınız.
TUFAN KÖSE (Çorum) Nereden biliyorsun
talimat verdiğini?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Siz bir Türk vatandaşısınız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bir milletvekilisiniz
TUFAN KÖSE (Çorum) Yanında
mıydın talimat verirken?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
ona göre davranmak zorundasınız.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sarin
gazını kim gönderdi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Bakın değerli milletvekilleri, 30 Mart seçimlerine gelirken
anlattınız, ifade ettiniz, iftiraları burada söylediniz, ses
kayıtları dinlediniz, yalan ne varsa ifade ettiniz, montajlar neyse
sarıldınız, sahiplendiniz, getirdiniz bunları burada, hatta
Türkiye Büyük Millet Meclisi grup salonunda siz yasak bir yayını, ne
olduğu belli olmayan bir yayını genel başkan olarak
gösterdiniz. Cumhuriyet tarihinde, belki dünya tarihinde ilk defa olan bir
hareketi burada yaptınız. Ama 30 Mart tarihinde bu millet yalana
inanmadı, tezvirata inanmadı, paralel yapının
kulağınıza fısıldadığı yalan yanlış
bilgelerin hiçbirine inanmadı, size dersi verdi.
Hani dayak arsızı diye bir
şey vardır ya, bu muhalefet partileri dayak arsızı
olmuş.
GÜRKUT ACAR (Antalya) 2 milyon oy
kaybettiniz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Sandığa giriyorlar, Sayın Bahçelinin söylediği gibi,
Osmanlı tokadını yiyip yiyip oturuyorlar, ondan sonra da
züğürt tesellisi
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kim yedi
tokadı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Benim oyum şu kadar arttı da
Bırak sen onu, sen oyuna sahip
olamadın, oyuna. İstanbulda 4üncü parti oldun, 3üncü parti
Sırrı Süreyya Önderdi. İstanbulda 4üncü parti olmuşsun,
sen burada kalkıyorsun, diyorsun ki: Milliyetçi Hareket Partisinin oyu
şurada arttı. Onlar senin oyun değil, talimatla CHPden MHPye,
MHPden CHPye geçen oylardan başka bir şey değildi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Talimatla sana
mı gelmişti daha önce? Daha önce talimatla sana mı geliyordu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bir de, rakamlarla
Rakamları yanıltmayın,
çarpıtmayın; bakın, rakamları çarpıtmayın,
yanıltmayın.
AK PARTİ, 2011 seçimlerinde 21
milyon 400 bin kişiden oy almıştır, 2014 yerel seçimlerinde
20 milyon 500 bin kişiden oy almıştır. Neymiş efendim,
hesap yapıyorlarmış Büyükşehir belediye meclisine verilen
oylar bizim bunlar
Peki, büyükşehir belediye
başkanlığına verilen oyları ne yapacaksınız,
onları nereye atacaksınız? Onlar da AK PARTİ adına
mühürlenmiştir, onu da hiçbir tarafa yapmanız mümkün değildir.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Kendini böyle mi kandırıyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bakın, 2001 yılındaki bir krizde bu millet size öyle bir
şamar vurdu ki yüzde 18den yüzde 8e düştünüz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Size yumruk vuracak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Ama paralel yapının iftiralarla dolu ve ne idüğü belirsiz
kasetlerle dolu, yalanlarla, montajlarla dolu kasetlerinin arkasına
sığındınız, AK PARTİ iktidarını
yıpratamadınız.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Kaset sizin işiniz, kaset işlerine siz
bakıyorsunuz.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Daha
düne kadar aynı yatakta yatıyordunuz paralel yapıyla.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bunun zorluğunu çekiyorsunuz, yaptığınız da: Benim
oyum 500 bin arttı1 milyon arttı. Bu, züğürt tesellisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) 1 milyon
değil, 2 milyon 300 bin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) 2 milyon 300
bin; 1 milyon değil, 500 bin değil. Senin kaybettiğinden
fazlası arttı Sayın Elitaş.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika. Hepinize söz
vereceğim, bir dakika.
Sayın Halaçoğlu, buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Genel
Başkanımıza sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında MHP Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Pehlivanoğlunun şiirini de yarım okumuştu
bunlar, mektubunu.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) On bir
yıldır beraberdiniz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen konuşmacıyı dinleyelim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla)
her
şeyden önce, herkesin ne söylediğini iyi bilmesi gerekir. Kasetlerden
bugün söz edenler, kendi kasetlerinden söz edildiği takdirde hemen
montajdan söz etmeye başlarlar. Siz önce kendi
yolsuzluklarınızı temizleyin kardeşim. Gidin,
bakanlarınız var, şimdi tezkere geliyor, tezkerelerde gerçekten
bir şey kurun, Yüce Divana çıkarın, aklansınlar, gelsinler.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Tezkere hangisi?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Biz
kaset gelen arkadaşları partimizden attık. Siz
atabiliyorsanız, yiğitseniz atın, onları Yüce Divana
çıkarın ve aklayın ve ondan sonra AK PARTİ olun. Yani önce
kendi çamurunuza bakın, pisliğinize bakın, ondan sonra
konuşun.
Seçimlere geldiğimiz takdirde,
seçimlerde herkesin ne aldığı açık ve net olarak belli. 19
küsura düştünüz mü? Düştünüz. Yani oyunuz 19 milyona düştü mü?
Düştü. 21 milyon küsurdan 19 milyona düştünüz. Peki, Milliyetçi
Hareket Partisi de
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sen beni dinlememişsin. Hocam, sen hâlâ tarih dersi veriyorsun,
matematiğe gelmemişsin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Tarihi
de söyleyeyim size, tamam.
2011 yılında
aldığınız oyun yüzde kaçını aldınız?
Genel seçim havasına soktunuz alamadınız. 19a düştünüz.
Ardından, Milliyetçi Hareket Partisi o tarihte aldığı 5,5
milyon oyu bugün 7 milyon 700 bine çıkardı mı?
Çıkardı. Dolayısıyla
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Çok
başarılısınız!
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla)
Başarılı olup olmadığını görürsünüz bundan
sonraki seçimlerde de.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) 20
milyon nerede, 7 milyon nerede Hocam, neyin hesabını
yapıyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Ama
önemli olan mesele şu bir de: Genel Başkanımız aynen
şunu söyledi: ABDli araştırmacı bir gazetecinin Türkiye
hakkındaki kabul edilmez iddialarıdır. Ama bununla ilgili
ardından şunu da ekledi, onu da söylemeniz lazımdı: Bu
nedenle ülkemiz aleyhine sürdürülen karalama kampanyasına Hükûmet süratle
engel olmalı, eldeki bilgi ve belgelerle Gutadaki iğrenç
soykırımda en ufak parmağının
olmadığını delilleriyle kanıtlamalıdır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bakan söyledi, Sayın Başbakan söyledi.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Önce siz bir kanıtlayın kardeşim
bunları, sonra gelin konuşun buraya, bu kürsüye. Konuşma
hakkına sahip olun önce. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) 7
milyon 20 milyondan büyük mü Hocam?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, Her tarafınızdan pislik akıyor, çamur
akıyor, yolsuzluk akıyor. diyerek
BAŞKAN Sayın Elitaş,
Muharrem İnceye söz vereceğim, sonra size
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Sayın Başkan, kendi oylarımızdan söz ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Muharrem
İnce
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) 21
milyon 19 milyondan küçük mü?
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, önce benim
BAŞKAN Grup başkan
vekillerine veriyorum arkadaşlar, grup adına
TUFAN KÖSE (Çorum) Efendim,
şahsıma sataşma var!
BAŞKAN Lütfen, müsaade eder
misiniz, Grup Başkan Vekilinize söz verdim. Grup Başkan Vekilinize
söz verdim, buyurun
TUFAN KÖSE (Çorum) Ya, onu izah
etmiyorsun, ondan sonra konuşuyorsun Sayın Başkan! Lütfen onu
söyle!
BAŞKAN Ben Grup Başkan
Vekilinize söz veriyorum, siz söz istiyorsunuz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Ama yalnızca
grup başkan vekillerine söz verir gibi konuşuyorsun Sayın
Başkan!
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
İnce.
3.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yargıya izin vermeyeceksin, polisi
değiştireceksin, hâkimi, savcıyı değiştireceksin,
sonra montaj, dublaj diyeceksin!
Soru bir tane: Hangi laboratuvarda
incelettiniz de montaj olduğu ortaya çıktı? (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Bakanın biri hissediyormuş!
MUHARREM İNCE (Devamla) Hangi
tetkik kurul, hangi teknik rapor? Soru bu.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Milletin laboratuvarında Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Devamla)
İdris Naim Şahine Orduda gidip 4 tane kasetin var. diyeceksin
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Millet test etti 30 Martta Sayın İnce!
MUHARREM İNCE (Devamla)
AB
Bakanı çıkacak Başbakanım kendisini güvende hissetmiyor.
diyecek, Melih Gökçek çıkacak Ben de zor durumda kalabilirim, benim de
kasetim var. diyecek.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin geldiği duruma bakın. Başbakan kendini güvende
hissetmiyorsa, eski İçişleri Bakanıyla ilgili seçim bölgesine
gidip Bunun 4 tane kaseti var. diyorsa, yarın Efkan Alayla da kavga
ettiğinde, arası bozulursa onun da kasetlerinin olduğunu
söyleyecek.
İHSAN ŞENER (Ordu) Nerede 4
tane kaset var?
MUHARREM İNCE (Devamla)
Başbakan söyledi bunu, ben söylemiyorum.
İHSAN ŞENER (Ordu) Yok öyle
bir şey!
MUHARREM İNCE (Devamla) Bunlar
doğru işler değil.
İHSAN ŞENER (Ordu) Öyle 4
tane kaset var. filan demedi!
MUHARREM İNCE (Devamla)
Bakın, size bir soru soruluyor: Vekiller fişlendi mi? Cevap
veremiyorsunuz. Vekilleri fişlediniz mi?
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin bu gidişatından sizin de huzursuz olduğunuzu
biliyorum. İçiniz rahat değil. Bal gibi de o görüşmelerin montaj
olmadığını, dublaj olmadığını o kadar iyi
biliyorsunuz ki. Çok iyi biliyorsunuz, siz de eminsiniz bundan ama siyaseten böyle
söylemeniz gerekiyor. Gelin, bunları uluslararası bir firmaya
gönderelim, bu konudaki bir tetkik kurula gönderelim, bir incelettirelim.
İHSAN ŞENER (Ordu) Var
mı tanıdığınız?
MUHARREM İNCE (Devamla) Yok mu,
dünyada böyle bilimsel yeterliliği olan, bu konuda uzman kuruluşlar
yok mu?
İHSAN ŞENER (Ordu)
Vardır sizin tanıdığınız!
MUHARREM İNCE (Devamla) Gelin,
bunları incelettirelim.
Hangi raporla bunların montaj
olduğunu söylüyorsunuz?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Hissediyor, hissediyor!
MUHARREM İNCE (Devamla) Raporu
koyun önümüze de bizi inandırın!
İHSAN ŞENER (Ordu) Sen
hangi raporla montaj olmadığını söylüyorsun?
MUHARREM İNCE (Devamla) Siz
sadece bunu söyleyin.
BAŞKAN Konuşmacıya laf
atmayın lütfen!
MUHARREM İNCE (Devamla) Ortada
bu iddialar var. Siz bunları şimdilik kapatmış
olabilirsiniz. Bu, seçimle aklanmaz, yargıyla aklanır.
Bunu bilgilerinize sunuyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Köse
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir dakika.
Nedeninizi söyler misiniz Sayın
Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum) Beni, Türkiye
Cumhuriyetinin aleyhinde, Suriye devletinin yanında, Türkiye Büyük Millet
Meclisi kürsüsünde
BAŞKAN İsminizi zikretmedi
ama.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Milletvekili dedi Sayın Başkan, insaf yani!
TUFAN KÖSE (Çorum) Bir önceki
konuşmacı dedi, bir önceki konuşmacı bendim Sayın
Başkan yani.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Başkasını mı kastetti yani?
BAŞKAN Peki, buyurun, iki
dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen
dinlemiyorsun ki orada!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sonra size söz
vereceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Hayır, bir dakika. Arkadaşa söz vermiş olabilirsiniz ama grup
başkan vekiline sataşmadan diye söz verdiniz.
BAŞKAN Sayın Elitaş,
sayın konuşmacı da sataşmadan dolayı söz istedi, sonra
size vereceğim.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Talimatla oy devşirdiniz. dedi, partimize sataştı, onun için
cevap verdim ben.
BAŞKAN Ondan sonra da usuli
işlemlere başlayacağım sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Köse.
4.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, ben yurtseverim, devrimciyim, memleketimi de satmam, satmaktan da
anlamam, tüccar da değilim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bizim MİT neymiş
böyle, iki günde Suriyede füzelerin açısını hesaplıyor, nereden
atıldığını buluyor!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Esad bile senin gibi konuşamaz be! Esadın temsilcisi gibisin!
TUFAN KÖSE (Devamla) Ya, sen
Roboskide, Uluderedeki 34 tane insanın öldürüldüğü
istihbaratın, yanlış istihbaratın nereden verildiğini
çıkart bir önce kardeşim, Suriyede ne işin var senin?
İHSAN ŞENER (Ordu) Sen ne
söylediğinin farkında değilsin, farkında değilsin!
TUFAN KÖSE (Devamla) Bakın
değerli arkadaşlar, bakın
İHSAN ŞENER (Ordu) Ne
söylediğini bilmiyorsun sen!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Esaddan geliyor bu bilgiler!
TUFAN KÖSE (Devamla) Bakın,
bakın, bakın, bakın, bakın, sen var ya sen, Madımak
Otelinde o benzin taşıyanlar arasında gördüm ben seni.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Beni mi?
TUFAN KÖSE (Devamla) Sen tabii.
BAŞKAN Sayın Köse, lütfen
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi
Esad diyorsun ya, gördüm ben seni orada.
BAŞKAN Sayın Köse, hedef
göstermeden konuşun lütfen. Yeni sataşmalara neden olmayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Ya, zaten paralelin tamamen ortağısın sen be! Paralel yapı
bile böyle iftira etmiyor.
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi,
bakın, sen Uluderenin
istihbaratını bul önce, Uluderenin istihbaratını bul. Sen
mezhepçilik yapıyorsun.
Ya kardeşim, İslamiyet, tabii
ki kimyasal silahlı saldırıya izin vermez. Hristiyanlık
veriyor mu? Yani, Musevilik Kimyasal saldırı yap. mı diyor?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Madımak Otelini Kayseride zannediyor bu!
TUFAN KÖSE (Devamla) Ben
fişlendim diyorum Sayın Bakan, sen sordun mu yanındaki MİT
mensuplarına Niye fişledin bu milletvekilini? diye?
Ya, arkadaşlar, muhalefet
sandık dayağı yiyebilir ama muhalefet yetim hakkı yemiyor
biliyor musunuz? Fakirin fukaranın hakkını yemiyor ya! (CHP
sıralarından alkışlar) Sandık dayağı yiyor,
yiyebilir. Yetim hakkı yemiyoruz biz, alnımız açık bizim,
alnımız açık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sen akıllısın, millet aptal sanki, öyle mi?
TUFAN KÖSE (Devamla) Alınan
oylar hiç kimseye suç işleme özgürlüğü vermez Sayın Elitaş,
anladın mı, istersen 50 milyon oy al.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Vermez ama iftira atma özgürlüğünü de vermez.
TUFAN KÖSE (Devamla) Tabii, iftira
atma özgürlüğünü de vermez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sen bana iftira atıyorsun!
TUFAN KÖSE
(Devamla) Eğer bunlar iftira olsaydı siz ortalığı
birbirine katardınız, yıkardınız ya.
Bu işler
dışarıda konuşuluyor kardeşim. Bu olay, Gutadaki
kimyasal silahlı saldırı dünyada konuşuluyor. Aklayın
kendinizi. Yoksa, vallahi, kurtulamayacaksınız. Türkiyede
yargılanmazsanız uluslararası ceza mahkemesi sizi
yargılayacak. Başka çareniz yok, çaresizsiniz, bunu unutmayın.
İHSAN ŞENER (Ordu) Sizin
gibi memleketin aleyhinde olanlar olduğu müddetçe
TUFAN KÖSE (Devamla) Ben memleketin
aleyhinde değilim.
İHSAN ŞENER (Ordu) Aynen
öyle.
TUFAN KÖSE (Devamla) Ben yurtseverim.
Ben Türkiye Cumhuriyetinde de, dünyada yaşayan her insanın da insan
hakkına sahip olduğu inancındayım. Her insanın
yaşama özgürlüğü var.
İHSAN ŞENER (Ordu)
İftira etme özgürlüğüne sahip değilsin ama.
TUFAN KÖSE (Devamla) İftira da
etmiyoruz biz.
İHSAN ŞENER (Ordu)
Ediyorsun!
TUFAN KÖSE (Devamla)
Alnımız açık, yüreğimiz temiz! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Köse,
teşekkür ederiz.
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Adan, sizden
önce Sayın Elitaş söz talebinde bulunmuştu.
Ne gerekçeyle söz talebinde
bulunuyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, önemli bir iddiada bulundu. Madımak Oteline
benzin taşıyanlar arasında benim olduğumu söyledi.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ama
sonra o.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Madımak sonra
BAŞKAN O sonrakiydi ama, o
sonrakiydi. Bir, Celal Adanı o zaman
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bir dakika, neyi sonradan?
BAŞKAN Sayın Elitaş,
şu anda söylediğiniz gerekçe
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, hayır, Sayın Başkan, müsaade eder
misiniz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Elitaş, senin sataşmandan söz istiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şuradaki parazitler çok fazla.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade
eder misiniz, bir dakika, ben de dinliyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Halaçoğlu dedi ki: Her tarafınızdan pislik
akıyor.
BAŞKAN Tamam, onun üzerine mi
sataşmadan dolayı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Onun üzerine sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) O sonra ama,
bir dakika Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hayır, hayır,
sonra değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Elitaşın sataşmasından dolayı Sayın Adan söz
istiyor. Elitaşın sataşması sonra.
Bağıralım mı biz de onun gibi o zaman?
BAŞKAN Elitaş, Sayın
Halaçoğlu konuştuğundan itibaren oradan söz istiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya
birbirinize avukatlık yapmayın. Sayın Adan kendi
hakkını korur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Elitaş
BAŞKAN Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkan, müsaade edin.
BAŞKAN Hayır, dinlemeyeceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bak, Sayın Adanı küçük düşürüyorsun, Sayın Adanı
küçük düşürüyorsun!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Asıl sen
küçük düşürüyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Az
sonra gelir, Sayın Adan konuşur burada.
BAŞKAN Elitaş, Halaçoğlu
konuştuğundan beri söz istiyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hayır,
sıra onda değil Sayın Başkan. Burayı Elitaş
yönetmiyor, burayı siz yönetiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Elitaşın sataşmasından dolayı söz istiyor, Sayın
Elitaşın söylediği daha sonraki konuşmadan dolayı.
Lütfen sırayla sataşmadan söz verin. İktidar
mensuplarının özelliği yok. O da bir milletvekili.
BAŞKAN Bitti mi
konuşmanız, bitti mi?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bitti.
BAŞKAN Şimdi ben
konuşuyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Söyleyin o
zaman şimdi.
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu
konuştuğundan beri Elitaş elini kaldırıyor, ben Bir
dakika. diyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Peki
neymiş?
BAŞKAN Bir dakika
Sonra Sayın İnce
konuştu. Sayın Tufan Bey konuşurken Celal Adan ayağa
kalktı ama Elitaşın söz talebi bakiydi ve kendisine sordum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Neyle
ilgiliymiş, Başkanım, neyle ilgiliymiş?
BAŞKAN Sizi ne ilgilendiriyor?
Ben soruyorum ve yönetiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl
olur? Yeni sataşmadan söz veriyorsun, yeni, yeni!
BAŞKAN Halaçoğlunun
görüşmeleriyle ilgili söyledi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yeni
sataşmadan söz veriyorsun. Beni nasıl ilgilendirmez?
BAŞKAN Sayın Günal, lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kimin
sataşması varsa önce ona söz vereceksiniz.
BAŞKAN Hayır, Elitaş
MEHMET GÜNAL (Antalya) O sataşma
sonra.
BAŞKAN Oturur musunuz lütfen
yerinize.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Onun
önceliği yok, iktidar partisi diye önceliği yok. Sizi yönlendiremez.
BAŞKAN Ben
yaptığım şeyin çok doğru olduğunu
düşünüyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hakkaniyetli
karar verin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, orada grup başkan vekili duruyor, Sayın Adan
duruyor. Yani, grup başkan vekili orada duruyor, Sayın Adan orada
duruyor; avukatlık yapıyor ya!
BAŞKAN Sayın
konuşmacı, Sayın Elitaş, siz cevap vermeyin lütfen.
Sürenizi başlatıyorum, iki
dakika
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ha, onun
önceliği yok, oradan kalkıp yönlendiremez sizi! Allah Allah!
BAŞKAN Bak, sinirlendim,
tabağı da düşürdüm Hasip Kaplan gibi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) - Sayın Günal, ne zaman
avukat oldun sen? Avukatlığı bırak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Her türlü
haksızlığa karşı avukatım! Kim
haksızlık yapıyorsa onun karşısındayım.
BAŞKAN Lütfen, ben çok iyi takip
ediyorum, asla da hak yemem. Lütfen!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
Süreyi baştan başlatabilir miyiz?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) - Avukatlığı bırak, yakışmıyor
sana.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yediniz
işte, söylüyorsunuz, Madımakı daha yeni konuştuk.
Tutanağı çıkartıp bakın istiyorsanız,
tutanağa bakın.
BAŞKAN Sayın Günal, müsaade
ederseniz Meclisi yöneteceğim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben de yönetin
diyorum yani.
BAŞKAN İzin veriyor
musunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yönetin.
BAŞKAN Ha, izin veriyor musunuz?
Tamam, teşekkür ederim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya)
Süre, süre
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Şimdi, bak, Halaçoğluna cevap vereceğim.
BAŞKAN Sayın Elitaş,
lütfen devam eder misiniz. İki dakika süreniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, ben kürsüdeyken bana müdahale ediyorsunuz ama adam bar
bar bağırıyor size. Biraz daha önünde şey olmasa
MEHMET GÜNAL (Antalya) Adam diye
anlatma, adam gibi anlat.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya
adam diyoruz, başka bir şey demiyoruz yani başka bir şey
demiyoruz, adam diyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tutanaktan bir
çıkarayım da, bu adam dendiği zaman senin ne söylediğini
ben sana bir çıkarayım.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin MİTi değil ama
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Şimdi, burada masa olmasa size saldıracak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir
çıkartayım Elitaşın ne dediğini adam dendiği
zaman, çıkarayım
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Şimdi, bakın Sayın Halaçoğlu, bizim
aldığımız oyları, belediye meclisi, büyükşehir
belediye meclisi, şunu, bunu hesaplıyorsunuz; paralel
yapının gazetesinde, medyasındaki olanı buraya sunmaya
çalışıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O da mı
Madımak be!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
- Ya paralel yapının müttefiki
siz değil miydiniz; niye bu kadar, böyle bozuştunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İl genel meclisindeki 51 vilayette il genel meclisine kullanılan
oyların hesabı doğru, çünkü o ilde yaşayan herkes o partiye
oy vermiştir. Ama büyükşehirlerde büyükşehir belediye
başkanlarına herkes oy vermiştir. Siz kalkıyorsunuz,
büyükşehir belediye başkanlarına verilen oyu yok
sayıyorsunuz. O 1 milyon oyu nereye atıyorsunuz?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya
eskiden büyükşehir belediye başkanı yok muydu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bunun hesabını vermeniz lazım ve tarihî sorumluluk
içerisindesiniz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yeni mi
oldu büyükşehir belediye başkanı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Çünkü burada rakamlarla yanıltıyorsunuz milleti.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yeni mi
oldu büyükşehir belediye başkanı, eskiden yok muydu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Yalan söylüyorsunuz. demek dilime varmıyor, hemşehrimsiniz ama
tarihi yanıltıyorsunuz. Bir tarihçi olarak burada tarih önünde
yanıltıyorsunuz, tarihçi olarak tarihçiler sizden hesap soracaklar,
bir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Asıl
yanıltan sensin be, asıl yanıltan sensin be!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bizim hiçbir tarafımızdan pislik akmıyor.
Alnımızın teriyle, alnımızın akıyla bu
milletin önüne çıktık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Getir o zaman
fezlekeleri.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) On
yedi gün önce bu millet kararını verdi, dedi ki: CHP de yalan
söylüyor, MHP de yalan söylüyor, hepsi de iftira atıyor. Ben bu
iftiraların hiçbirine inanmıyorum. Sayın Bahçelinin
dediği gibi, Sayın Genel Başkanın dediği gibi: Tak,
tak, tak, tak; bir Osmanlı tokadı, şak; yerdesiniz! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nereye gittin
nereye, nereye gittin yani?
GÜRKUT ACAR (Antalya) Halk mahkemesi
mi bu, halk mahkemesi mi bu, neyi oyladınız? Yargıda,
yargıda!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Siz hırsızlıkları mı oyladınız, yolsuzlukları
mı oyladınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Yani sandıkta şu oldu diye değil, bak, Osmanlı
şamarını yediniz, kalkamıyorsunuz, hâlâ züğürt
tesellisi içerisindesiniz! (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hani
Madımak ne oldu, Madımak? Madımak için
çıkmıştın oraya.
BAŞKAN Talebiniz nedir
Sayın Adan?
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Elitaş, bizatihi beni göstererek
GÜRKUT ACAR (Antalya) Halk mahkemesi
mi kurdunuz?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Başkanım, şamarın izini görüyoruz buradan!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Peki, yüzde 55in tarifesi ne? Ayıp oluyor ama! Yüzde 45in tarifesi
budur da yüzde 55in tarifesi ne?
BAŞKAN Hiçbir şey
anlamıyorum ki sayın milletvekilleri nedeniyle.
Sayın Günal, size de teessüflerimi
bildiriyorum bu arada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben de
bildiriyorum efendim.
BAŞKAN Ben bildiriyorum çünkü
siz bağırdınız, ben hiç bağırmadım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Çünkü
sıra Sayın Adandaydı.
BAŞKAN Teessüflerimi
bildiriyorum.
Buyurun Sayın Adan.
CELAL ADAN (İstanbul) Ben bir
seçim değerlendirmesi yaptım. Rakamlar üzerinden benim
yanlış ifadeler kullandığımı
BAŞKAN Buyurun iki dakika,
sataşmadan dolayı.
6.- İstanbul Milletvekili Celal Adanın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyetinin en utanç
verici bir sürecini yaşadık. Burada, utanmadan, arlanmadan
Grup
Başkan Vekilinin şunu itiraf etmesi lazım: Milliyetçi Hareket
Partisinin Sayın Genel Başkanının grupta yaptığı
bir konuşmayı bile içine sindiremeyecek kadar Alo Fatih
hattını kuranlar, büyükşehirlerde Milliyetçi Hareket Partisinin
mağduriyetine sebebiyet verdiler -Milliyetçi Hareket Partisi-
İstanbul, Ankara ve İzmir ekseninde medya tekelini oluşturdular.
Milliyetçi Hareket Partisinin hiçbir adayı, 3 büyük televizyon değil,
hiçbir televizyon kanalına çıkarılmadı, talimatlar
verilerek çıkarılmadı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Paralel medyada hep vardı.
CELAL ADAN (Devamla) Paralel devlet
dedikleriniz de çıkarmadı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Ulusal Kanalda vardınız.
CELAL ADAN (Devamla)
Dolayısıyla, deveyi yardan uçuran bir tutam otmuş. 650 milyon
doları toplayarak ATV ile Sabah gazetesini alma iradesi, demokrasiye
ihanet, Milliyetçi Hareket Partisine ihanet. Siz bunun da hesabını
vereceksiniz bu dönem. Bu televizyonları ele geçirerek
Milliyetçi Hareket
Partisinin adayları Mevlüt Karakaya, Rasim Acar herkesin dikkatini çeken
iki adaydı ama hiçbir programa çıkarılmadılar. Ben
aradım televizyonları, Çıkaramayız. dediler.
Dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu
adaletsizliğini her gün anlatmaya çalışıyoruz.
Yarışanlar ekseninde bir tavır oluşturuldu ve öyle bir
acımasız tavır oluşturuldu ki Milliyetçi Hareket Partisi
İstanbulda seçime katılmıyor imajı yaratıldı.
Bunları siz biliyorsunuz. Bu Alo Fatih
hattı
Bu demokrasi dışı iradeyi Sayın Başbakan üstlendi, Açtım. dedi,
Telefon açtım. dedi. Ama, Fatih Saraç yok şu anda orada, Alo
Fatih gitti. Dolayısıyla, bir tarafta televizyonlar, size
bağlı olan televizyonlar; öbür tarafta ATV ve Sabah gazetesi üzerinde
kurduğunuz tahakküm, bütün televizyonlar üzerinde kurduğunuz
tahakküm. Paralel dediğiniz meseleyi inşa etmek isteyenlerin
projesinde de Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir yerde yoktu. Milliyetçi Hareket
Partisi bal gibi 2 milyon 300 bin oy artırarak size dersini vermiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Adan.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Ben oylama
yapacağım.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) CHP de
yalan söylüyor, MHP de yalan söylüyor. dedi Sayın Elitaş. İzin verirseniz cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN Sonra da Elitaş
konuşacak, ne zaman oylama yapacağım acaba?
MUHARREM İNCE (Yalova) Efendim,
hakaret etmeden konuşsun.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Oturuma ara verdireceksiniz bana
nihayetinde.
7.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Öncelikle birinci parti
çıktığınız için, çok oy aldığınız
için sizi kutluyorum; bu böyledir.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Teşekkür ederiz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Bunu söyleyeceksiniz işte.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ama oy
demek, oy almış olmanız demek, yetim hakkı yememiş
olduğunuz anlamına gelmez. 8 bin polisin yerini
değiştirdiniz, yüzlerce hâkim, savcının yerini
değiştirdiniz; İnternet yasakları, Twitter, YouTube,
aklınıza ne geliyorsa yasaklar;
buradan HSYK düzenlemeleri, MİT Yasası
Bu, sizin bir
telaş içinde olduğunuzu gösteriyor. Devletin valileri, devletin
uçakları, devletin bütün imkânları emrinizde. UYAP size seferber
olmuş. Sadece Hatayda 5.600 itirazda bulunuyorsunuz. Elinizi vicdanınıza
koyun, o UYAPa kimlerin girebileceği belli, Adalet
Bakanlığı emrinizde, onları tek tek nereden tespit
ediyorsunuz? Devletin imkânlarıyla tespit ediyorsunuz.
İlçeler yarattınız,
2009da Karabağları oluşturdunuz, Bayraklıyı
oluşturdunuz. İskenderunda sokak aralarında gezerek ilçeler
yaptınız. Bütün bunları yaptınız bakın. Yüzde 45
oy almak önemli bir iştir, doğru söylüyorsunuz, sizi çok seviyorlar
ama unuttuğunuz bir şey var; Türkiyede ilk kez size oy vermeyenler
nefret ediyor sizden, nefret! Özalı sevenler vardı ama Özaldan
nefret etmiyorlardı.
İHSAN ŞENER (Ordu) Nereden
ölçtün sen bunu, nereden ölçtün?
MUHARREM İNCE (Devamla)
Demireli sevenler vardı ama Ecevitçiler Demirelden nefret etmiyordu.
İHSAN ŞENER (Ordu) Hayal,
hayal! Hayalini anlatıyorsun hayalini!
MUHARREM İNCE (Devamla)
Demirelciler Eceviti sevmiyordu ama Ecevitten nefret etmiyordu.
İHSAN ŞENER (Ordu)
Temennilerini anlatıyorsun burada!
BAŞKAN Oturduğunuz yerden
sataşmayın lütfen!
MUHARREM İNCE (Devamla) O oy geçişleri,
MHPden CHPye, CHPden MHPye oy geçişleri sizin sayenizde, bizim
organizasyonumuzla olmuyor, yeter ki bunlar kazanmasın diye
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Doğru, siz zaten figüransınız siz!
MUHARREM İNCE (Devamla) Sizden
nefret ediyorlar, sizin kazanmanızı istemiyor Allah kahretsin, ben
MHPliyim ama bunlar gelmesin! diyor, gidip CHPye veriyor.
BAŞKAN Sayın İnce,
teşekkür ederim.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ya da
CHPli çıkıyor Allah kahretsin, bunlar kazanmasın! diyor,
gidip MHPye veriyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bunu
vatandaş kendiliğinden yapıyor, bizim organizasyonumuz
değil bu.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Sizin kendi organizasyonunuz!
MUHARREM İNCE (Devamla)
Kendinizden ne kadar nefret ettirdiğinizi düşünün diyorum.
BAŞKAN Sayın İnce,
süreniz bitti.
MUHARREM İNCE (Devamla) Meclise
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, size de son
sözü vereceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Size de vereceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, hem Sayın İnce sataştı hem
Sayın Adan
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir dur, bir
dur, bu sefer bari bir dur ya!
BAŞKAN - Lütfen başka söz
isteyen olmasın. Oylamaya geçeceğim oturum değiştirtmeyin
bana!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkanım, yine aynısını yapıyor, bakın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Hem Sayın Adan Utanmadan, arlanmadan diye
BAŞKAN Sayın Elitaş,
bir dakika
Sayın Halaçoğlu, gerekçenizi
öğrenebilir miyim?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Yalancı dedi, daha ne diyelim Allah aşkına!
BAŞKAN Peki, son sözü size
vereceğim.
Lütfen, rica ediyorum başka söz
istemeyin, ara vereceğim yoksa.
Buyurun, iki dakika.
8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani, hiç olmazsa
şurada biraz daha saygılı olmak gerekirdi, bizi
yalancılıkla suçlayacak kadar kendini kaybetmiş bir kişilik
sergilememeniz gerekirdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Vah zavallım!
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla)
Bakın, yine aynı şeyi söylüyorsunuz, Zavallım!
diyorsunuz. Şimdi, kimin zavallı olduğunu herhalde aynaya
bakıyorsunuz, kendinizi görüyorsunuz!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Allah şifa versin diyeceksiniz!
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Şimdi, ne diyelim?
Allah akıl versin, Allah fikir versin, Allah izan versin! Ne diyeyim daha
başka? Çünkü, bir defa neleri kaybettiğinizi siz çok iyi biliyorsunuz
aslında, çok oy almak veya az oy almak meselesi de değil. Yani,
biliyorsunuz MHPnin 7,7 en az il genel ve diğer seçimlerle
bağlantılı; sizinkini de biliyoruz, sizinkini de biliyoruz!
Büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde yüzde 45,5
aldınız, yüzde 46 aldınız ama
diğerleriyle birleştirdiğinizde yüzde 43,5e düştü, bunu da
biliyoruz, bizimki de düştü. Neyse, isterseniz yüzde 50 almış
olduğunuzu söyleyin, ne fark eder, kafanızı kuma sokun
istediğiniz kadar, hiçbir şey değişmez. Burada mesele,
kimin yalan söyleyip söylemediğidir. Yalan söylemediğimiz kesin, bunu
bütün herkes biliyor, siz de biliyorsunuz. Ama bence asıl utanılacak
şey, bu kadar yolsuzlukla suçlanmış bir parti ve adayları
varken hâlâ konuşma, buraya çıkıp konuşabilme
yüzsüzlüğünü gösteriyorsunuz.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Ne alakası var?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Yapmayın artık, ya yeter bu kadar! (MHP
sıralarından alkışlar) Yani bundan önce aklanın,
kendinizi temizleyin, diğer konularda kendinizi temizleyin.
Bakın,
AİHMe başvurulmuş, Tayyip Erdoğan hakkında suç
duyurusunda bulunulmuş ve kabul etmiş AİHM. Siz ne diyorsunuz
ya? Nerelerle uğraşacağınızı biliyor musunuz daha
sonra? Ne kadar uğraşırsanız uğraşın
göreceksiniz ki Biz ne iş işledik ki bu hâllere düştük?
diyeceksiniz ama sizi kimse kurtaramayacak.
Saygılar...
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.
Buyurun Sayın
Elitaş.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Tehdit etti Sayın Başkanım, tehdit
var. Grup Başkan Vekili tehdit eder mi milletvekillerini? Böyle şey
olur mu?
BAŞKAN Size
sormadım Sayın Bilgiç, Elitaşla konuşuyorum.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Ama tehdit etti Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum ama buradan bana laf atıldığı zaman kale
almıyorsunuz, ona da dikkatinizi çekiyorum.
Sayın Adan
CELAL ADAN
(İstanbul) Demedim size, demedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Utanmadan, arlanmadan bir grup başkan vekili
burada geliyor, bizim hakkımızda farklı şeyler söylüyor.
Sayın
İnce de bizim yolsuzluk yaptığımızı, yetim
hakkı yediğimizi ifade etti.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Öyle demedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Öyle söyledin, farkında değilsin.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Oy almakla yemediğiniz anlamına gelmez. dedim. Oyla
ikisi arasında bağlantı
BAŞKAN
Tamam, öyle söylemiş.
Sayın
Halaçoğlunun konuşması üzerine lütfen temiz bir dille
konuşalım ve oylamaya geçelim.
Buyurun.
9.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
İstanbul Milletvekili Celal Adanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Yalova Milletvekili Muharrem İncenin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın İnce, teşekkür ediyorum.
Bizim yüzde 45,5i teyit etti, takdir ettim.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Hayır, 43ü 45e tamamladınız, 1 puan da senden olsun,
dedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Neyse
Ha 43 olmuş ha 45 olmuş. Millet
bu sandıktan AK PARTİyi çıkarmış, ne derseniz deyin
bitti bu iş, 30 Mart bitti. Artık onun hesabı müflis tüccara
yakışır.
Şimdi, bakın, Sayın
İnce diyor ki: Bunun sebebi sizsiniz. MHPnin oyu CHPye geçerse,
CHPnin oyu şuna geçerse bunun sebebi sizsiniz. Bizim burada hiç dahlimiz
yok. Doğru söylüyorsunuz. Siz bu seçimde zaten figürandınız.
Paralel yapı sizi idare etti, İnternet medyasında dedi ki:
Şurada şuna vereceğiz, burada buna vereceğiz.
Yaptığı iş oydu. Siz farkında değilsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, dinliyorsunuz değil mi?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas)
Temiz bir dil bu mu? Nasıl bir grup başkan vekili?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Tüzel kişiliğiniz bile yoktu sizin. Dediler ki: Erzurumda MHP,
Kayseride şu, İstanbulda bu. Mesela, Ankara'da bir profesörün
resimlerini asmışsınız, dünya kadar para
harcatmışsınız adama ama Ankara'da adamın
oylarına sahip çıkmadınız, sayın büyükşehir
belediye başkan adayının. Sandıkları sahiplenmediniz.
O sandıklarındaki oy hilelerine müsaade ettiniz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yani
hilekâr mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bir tane arkadaşınız yoktu orada. Başka partilere geçmesine
izin verdiniz. Siz milletin namusunu, anasının ak sütü gibi helal
oylarını sahiplenemediniz, koruyamadınız.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Hilekârlık mı yaptınız yani? Bunu mu itiraf ediyorsunuz?
Hilekârlık yaptığını itiraf ediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Bir de Sayın Köseye söylüyorum: Sivastaki Madımak Oteline benzin
dökenler arasında, elinde bidonla benzin dökenler arasında sen de
vardın. dedin. İftiranın bu kadarı olmaz, yalanın bu
kadarı olmaz, ahlaksızlığın bu kadarı da
olmaz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sensin
ahlaksız. Sen mezhepçilik yaptın, mezhepçilik.
BAŞKAN Sayın Köse, lütfen
yerinize oturur musunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Ben mezhepçilik yapmıyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sen ne
yaptığını bilmiyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Yalancılık bu kadar olmaz, ahlaksızlık bu kadar olmaz
TUFAN KÖSE (Çorum) Sensin
ahlaksız da, yalancı da. Sen mezhepçilik yaptın burada. Sen
Alevi düşmanısın, Alevi düşmanı!
BAŞKAN Sayın Köse
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
ve senin söylediğin var ya, bu söylediğin yalanları, bu
söylediğin iftiraları paralelciler dahi yapmadı. Paralelciler
senin eline su dökemez.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Elitaş,
teşekkür ederim.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, beni
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Buyurun.
BAŞKAN Bundan sonra
sataşmadan dolayı söz alan kişilere bir inisiyatif koyarak bir
dakika süre vereceğim. Bunun sonu yok. Bizim gündemimiz burada seçim
sonuçlarını tartışmak değil. Biz MİT Kanununu
konuşuyoruz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, öyle bir usul yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Elitaşa söz vermeseniz hiçbir şey olmaz.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
İnce.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, eğer bu tartışmaları bitirmek
istiyorsanız Elitaşı dışarı gönderin.
BAŞKAN Sayın Zozani,
lütfen
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, Sayın Elitaş CHP de MHP de figürandır.
dedi. Partimizin tüzel kişiliğine hakaret etti. İzin verirseniz
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika
Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) Neden bir
dakika? Ona iki dakika verdiniz.
BAŞKAN Çünkü şundan
dolayı bir dakika, ben burada son derece eşit davranarak grup
başkan vekillerine eşit ölçüde ve eşit sayıda konuşma
hakkı verdim, isteyen milletvekillerine de söz verdim ama bunu bir yerde
kesmemiz gerekiyor. Çünkü ben ne kadar burada sizden Temiz bir dille
konuşun. diye ricada bulunsam da bu dinlenilmiyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bunun
müsebbibi Sayın Elitaştır, herkese o sataşıyor.
BAŞKAN - Ben inisiyatifimi
koyuyorum. Tüzükte böyle bir hakkım var. Bundan sonra sataşmalarda
-şu andaki konuşmaları kastediyorum, diğer
sataşmaları, diğer bölümlerdeki sataşmaları hariç
tutarak- bir dakika süre vereceğim.
Sayın İnce, lütfen, bu
tasarrufuma saygı gösterin.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Bakan, eğer bu birleşimde, bu oturumda herkese bu
şekilde davranacaksanız başım üstüne.
BAŞKAN Evet, bakın
MUHARREM İNCE (Yalova) Ama, bu
kararınızı tekrar söylüyorum- çok ciddi bir şekilde
uygulamalısınız; bunu söyleyeyim.
BAŞKAN Bakın, Sayın
İnce, tekrar ediyorum: Şu madde üzerinde yapılmış olan
tartışmalarla ilgili olarak size bir dakika veriyorum ama 8inci
maddeye geçeriz, ola ki bir tartışma olur, o başka bir şey.
Bir dakika süre veriyorum size.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
10.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Kuvayımilliyenin partisi kimseye teslim olmaz. Ne istediniz de
vermedik? diyen bir Recep Erdoğan var. Türkçe Olimpiyatlarında
gözyaşı döken bir yardımcısı var. Bitsin artık
bu hasret. diyen bir Başbakanınız var.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) -
Sayın İnce, Birgül Ayman Güler öyle demiyor ama.
MUHARREM İNCE (Devamla) On iki
yıldır koalisyon ortaklığı yapacaksın, işine
gelmedi mi paralel yapı, terör örgütü diyeceksin. Bunları
geçeceksiniz. Siz on iki yıldır ortaklık yapıp bugün bizi
eski ortaklarınıza yamamaya kalkmayın; orayı bir
düzeltelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yamama değil, siz teslim oldunuz.
MUHARREM İNCE (Devamla) Helal
oylarınıza sahip çıkın. diyor. Bakın, sandıkta
oyu çalan, sınavda soruyu çalan, hazineden parayı çalan kim? Bu
soruyu soralım. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Birgül Ayman
Güler ne söyledi?
MUHARREM İNCE (Devamla)
Duymadıysanız bir daha söyleyeyim: Sınavda soruyu çalan,
hazineden parayı çalan, sandıkta oyu çalan kim? Bir soru soruyorum.
Bunu milletin vicdanına soruyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın İnce,
teşekkür ederim.
Kararıma saygı
duyduğunuzdan dolayı da ayrıca teşekkür ediyorum.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Cemaate hizmet partisi oldunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Cemaatin
önünde diz çökeceksin, bugün gelip beni cemaatçi yapacaksın.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Twitterdan falan alıp konuşuyorsun.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, siz duydunuz, söylememe gerek var mı?
MUHARREM İNCE (Yalova) Cemaatin
önünde diz çöküp yurt dışına gezilere gidiyorsunuz hepiniz.
BAŞKAN Sayın İnce,
lütfen
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.50
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
------0------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Elitaş çok ağır sözlerle şahsıma saldırıda
bulunmuştur. Yeni bir sataşmaya neden olmadan, bir dakika
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Köse, 69uncu
maddeye göre -oturumu değiştirdik, 69/2ye göre oturumu
değiştirdik; bu nedenden dolayı- size sataşmadan
dolayı söz verebilmem mümkün değil.
TUFAN KÖSE (Çorum) Tamam, o zaman,
çok önemli bir hususu arz edeceğim. O konuda, bir dakikalık yerimden
söz istiyorum.
BAŞKAN Şimdi
TUFAN KÖSE (Çorum) Şahsıma
hakaret edildi Sayın Başkan. Siz bunu duydunuz, dinlediniz yani.
BAŞKAN Şimdi, usul
dışında bir şey yapmaya zorluyorsunuz beni.
TUFAN KÖSE (Çorum) Ama siz gördünüz,
çok özel şeyler söyledi yani. Olacak şey midir yani Sayın
Başkan?
BAŞKAN Tamam ama herkes
birbirine cevap verdi ve o yüzden de ara vermek zorunda kaldım.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, ben cevap vermedim. Ayrıca, bakın, ben yeniden bir
sataşmaya
BAŞKAN Sayın Köse, siz de
kürsüye geldiniz, defalarca cevap verdiniz. Bunun sonu yok.
TUFAN KÖSE (Çorum) Bir kez, bir kez
Yeniden sataşmaya sebep olmayacağım, yeniden sataşmaya
sebep vermeksizin
BAŞKAN Usulü uygulamak
zorundayım Sayın Köse. Lütfen, anlayışla
karşılayın.
TUFAN KÖSE (Çorum) Yerimden
BAŞKAN Lütfen
TUFAN KÖSE (Çorum) Hayır,
Sayın Başkan, yerimden verin, bir dakika. Sayın Başkan
yerimden verin. Bakın, o kadar hakarete maruz kaldım.
BAŞKAN Ama cevap verdiniz, siz
de hakaret ettiniz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Vermedim,
hayır efendim, ben vermedim.
BAŞKAN Siz de hakaret ettiniz
Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum) Kürsüden, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden bana hakaret etti.
BAŞKAN Siz de hakaret ettiniz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Lütfen, yani
Ben
böyle adi iftira, böyle yalancı, böyle
BAŞKAN Peki, geçin, bir dakika
Lütfen, bitirin. Yerinize geçin, bir dakika söz vereceğim.
Herkes birbirine cevap veriyor, yeni
sataşmalara neden oluyor o. Usul çiğnettiriyorsunuz burada.
Buyurun, bir dakika
XI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Çorum Milletvekili Tufan
Kösenin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, öncelikle şunu
söyleyeyim: Sayın Elitaşın hakkımda sarf ettiği
sözleri kendisine iade ediyorum. Ben bir ironi yapmıştım,
ironiyi anlamak bir zekâ işidir. Aslında, Sayın Elitaş zeki
bir insan, gerçekten zeki bir insan ama bir gerginliği var, tatlı
telaşı var. Ne yapacak? Bakan filan mı yapacaklar Sayın
Elitaşı, bilmiyorum.
BAŞKAN Lütfen, şahsı
hedef alarak konuşmayın. Bakın, yeni bir sataşmaya neden
oluyorsunuz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Son cümle
Sayın Başkan, son cümle:
On iki yıldır paralel
yapı denilen yapıyla iş birliği hâlinde, koalisyon hâlinde
bu millete, bu halka, yurtsever askerlere, gazetecilere, bilim adamlarına
kan kusturdular; bugün, paralel yapıyla ortak olmak üzere Cumhuriyet Halk
Partisini suçluyorlar. Bunu da kınadığımı belirtmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Şimdi, madde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, İç Tüzükü okumadan oraya
çıkıyorsun. Bak, eğer okusaydın birleşime ara
verdikten sonra sataşmadan söz vermezdin.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, madde üzerinde
son önerge olan Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum...
KAMER GENÇ (Tunceli) Bak, bir dinler
misin... O İç Tüzükü okuyarak oraya çık. İç Tüzükü okumadan
oraya çıkıyorsun ve cahilce yönetiyorsun Meclisi.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
8inci maddede dört adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun teklifinin
çerçeve 8 inci maddesiyle 2937 sayılı Kanunun
değiştirilmesi öngörülen 27 maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Giresun İstanbul Kırıkkale
Hakan Çavuşoğlu Osman Aşkın Bak Hacı Bayram
Türkoğlu
Bursa İstanbul Hatay
Türkan Dağoğlu
İstanbul
MİT mensupları ve ailelerinin
kimliklerini herhangi bir yolla ifşa edenler ile MİT mensuplarının
kimliklerini sahte olarak düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte
belgeleri kullananlara üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası
verilir.
Birinci ve ikinci fıkra
kapsamındaki bilgi ve belgelerin; radyo, televizyon, internet, sosyal
medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü
yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim
araçları vasıtasıyla yayımlanması, yayılması
veya açıklanması halinde; 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı
Basın Kanununun 11 inci maddesi ile 4/5/2007 tarihli ve 5651
sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele
Edilmesi Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri hükümlerine göre
sorumlulukları belirlenenler ile bunları yayanlar hakkında üç
yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu Kanun kapsamındaki görev ve
yetkilerin kullanılmasını engelleyenlere üç yıldan beş
yıla kadar, ihmal veya suistimal suretiyle önleyenlerle yükümlülüklerini
yerine getirmeyenlere iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası
verilir.
Söz konusu fiillerin MİT
mensuplarınca işlenmesi halinde verilecek ceza üçte biri oranına
kadar artırılır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı kanun tasarısının 8'inci maddesinin yasa
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Halil Aksoy Gülser
Yıldırım Altan
Tan
Ağrı Mardin Diyarbakır
Abdullah Levent Tüzel Sırrı
Sakık Demir
Çelik
İstanbul Muş Muş
Erol Dora
Mardin
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Osman
Oktay Ekşi
Gaziantep İstanbul
İstanbul
Celal Dinçer
İstanbul
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8.
Maddesinin Anayasaya aykırı olmasından dolayı teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut
Dedeoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu Reşat
Doğru
Kahramanmaraş
Osmaniye
Tokat
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Erdoğan Bülent
Belen
Ankara
Muğla
Tekirdağ
Alim
Işık
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde tartıştığımız yasa
teklifinin geçmişte yaşanan hangi olaylar üzerine bugün, yüce
Meclisin gündemine getirildiğini bir kez de ben hatırlatmak
istiyorum. Zamanın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay Beyin koordinatörlüğünde 1 Ağustos 2009 tarihinde
başlatılan, önce Kürt açılımı, arkasından
demokratik açılım, tutmayınca Millî Birlik ve Kardeşlik
Projesi adı altında başlatılan Türkiye Cumhuriyeti
devletinin üniter yapısını tehdit eden yıkım
projesinin uygulamaya geçirilmesiyle birlikte, yine kamuoyunun çok
yakından takip ettiği ve hatırlayacağı gibi
arkasından Oslo görüşmelerine ait tutanakların İnternette
yayımlanmasıyla birlikte Hükûmeti bir telaş aldı ve bu
görüşme tutanaklarında söz konusu projenin üç aşamalı bir
proje olduğu; bunun birinci aşamasının silah bırakma
ve terör örgütü üyelerinin sınır dışına
çıkarılması aşaması olduğu -daha sonra Sayın
Başbakanın ifadeleriyle bu tutmayınca- ancak sınır
dışına çıkanların oranının yüzde 10-15
dolayında olduğu ve silahların
çıkarılmadığı gerçeğiyle
karşılaşılınca
İkinci aşama kanuni ve
anayasal düzenlemeler aşamasıydı. Üçüncü aşaması da
özerklik, af ve siyasi özgürlük aşaması.
İşte
şimdi ikinci aşamanın basamaklarından birisi olan MİT
Kanunundaki değişiklikle karşı karşıyayız.
Bu kanunla ilgili ilk değişiklik, MİT Kanununun 26ncı
maddesinde MİT Müsteşarının koruma altına
alındığı 17 Şubat 2012 tarihli değişikliktir.
Bilindiği gibi, bu görüşmeleri yapan kişi o gün MİT
personeli olmadığı için tutanaklar kamuoyuyla
paylaşılınca hakkında suç duyurusu aşamasına
gelinir gelinmez bir gecede koruma altına alındı.
Arkasından, yaşanan olaylar ve en son 30 Mart seçimleri öncesi 27
Mart tarihinde yine kamuoyuna düşen ses kayıtlarıyla Suriyeye
savaş operasyonu görüşmeleri gündeme gelince ve içinde de MİT
Müsteşarının olduğu gerçeğiyle kamuoyu karşı
karşıya kalınca şimdi alelacele bu kanun geldi.
Değerli
milletvekilleri, bugün Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı, Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanı, Türkiye Cumhuriyetinin Dışişleri
Bakanı, Türkiye Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı
Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İkinci
Başkanı savaş suçlusu olarak, savaş suçundan yargılanmak
üzere Suriyeli HKPnin dilekçesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesine ve
Laheye başvurulan bir sürecin arifesindeyiz.
Şimdi bu
kanunun neyi amaçladığını iyi anlamanız lazım
değerli milletvekilleri. MİT Müsteşarını kurtarma
adına Türkiye Cumhuriyeti devletini savaş suçlusu durumuna
düşürenler utanmalıdırlar. Bu kanun şu anda Anayasaya
aykırılığı açık olmakla birlikte, bu maddeyle
Anayasamızın 22nci maddesindeki haberleşme hürriyetine ve
28inci maddesindeki basın hürriyetine ait suçları içinde
barındıran bir kanun hâline gelmiştir. Dolayısıyla, Anayasamıza
aykırıdır ve mutlaka bu maddenin teklif metninden
çıkarılması gerekir.
Değerli milletvekilleri, daha
önceki hâliyle, söz konusu maddenin birinci fıkrasında yer alan
suçlardan dolayı iki ila sekiz yıl arasında cezaya
çarptırılacak olan fiiller, şimdi bu teklifle dört yıldan on
yıla çıkarılıyor. Yine, daha önce bir yılla beş
yıl arasında olan cezalara denk gelen fiiller üç yıldan yedi
yıla çıkarılıyor. Yine, aynı şekilde, daha önce,
özellikle medya aracılığıyla işlenen suçlar yüzde 50
artırılıyor.
Değerli milletvekilleri, eğer
bu yasalaşırsa bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının da tartışılacağı bir güne
gireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla)
Dolayısıyla, önergemiz yerindedir.
Desteğinizi bekliyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın İnce, Sayın
Serindağ, Sayın Ekşi, Sayın Acar, Sayın Tanal,
Sayın Ekinci, Sayın Çam, Sayın Ören, Sayın Özgündüz,
Sayın Eyidoğan, Sayın Toptaş, Sayın Özcan, Sayın
Ediboğlu, Sayın Genç, Sayın Yılmaz, Sayın Haberal,
Sayın Kaplan, Sayın Korutürk, Sayın Aydın, Sayın
Güven.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
------0------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasından
önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı kanun tasarısının 8inci maddesinin yasa
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Diğer önergenin imza sahipleri:
Celal
Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergelere Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Muş
Milletvekili Sayın Demir Çelik konuşacak.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
DEMİR ÇELİK (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
MİT Yasasının 8inci
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Buna dair
düşüncelerimi paylaşacağım.
Öncelikle yasama
faaliyeti, toplumun birikmiş temel, tarihsel, siyasal, sosyal, ekonomik,
demokratik sorunlarını çözmek için olmalıdır. Yasama
faaliyetini bu asli alandan koparıp birilerini, bir kesimi kollama,
koruma, güvence altına almaya dair bir faaliyete indirgediğimizde
burası bir hukuk devleti olmaktan çıkmış olur. Her
şeyi bireye, kişiye, merkeze bağlayarak merkezîleştirmeye
çalışmak beyhude bir çabanın sonucu olsa gerek ki bundan da medet
umuyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından Büyükşehir
Yasasına, MİT Yasasından bir bütün olarak her türlü iş ve
işlemlerin otoriterizmi de aşan bir boyutta millî şefe, tek
adamlığa indirgendiği, bağlandığı sistemin
adı demokrasi değildir, bu demokratik cumhuriyet değildir. Hele
hele şaibelerle dolu doksan yıllık cumhuriyet tarihinin
açıklığa kavuşturulması artık zaruret ve
zorunluluk hâline gelmiş olan 1 Mayıs 1977, 6-7 Eylül, Maraş,
Sivas, Gazi, Roboski gibi karanlıkta kalmış ve bizatihi bu
operasyonların olmasında pay sahibi, bizatihi operasyonun karar
vericileri, yürütücüleri pozisyonunda bulunan bir kurumu Meclis denetiminden,
yasama faaliyetinden ve yargı denetiminden azade kılmak mevcut, var
olan hukuksuzluğu onaylamaktır, hukuksuzluğa yol açmaktır.
Bunun adı demokrasi değil, yapmak istediğimiz işin adı
da demokratik hukuk devletinin faaliyeti değildir. Olması gerekenin
tersi iş ve işlemde ısrar etmek bizim mesaimizi de,
halkımızın umutlarını da, beklentilerini de
karartmaktır, yazıktır.
25 milyon
yoksulumuzun olduğu bir ülkede insanlar hâlâ çöplükte ekmek
arayışı, karın tokluğu arayışı
içerisinde ise onların umutlarını beslemek, büyütmek,
ihtiyaçlarını meşru zeminde karşılamak varken 12
Haziran 2011den bu yana üç yılını bulacak bu faaliyetin içerisinde
bulunan bir kişi olarak her gün kanunun şurasıyla burasıyla
uğraşmak artık bizleri bıktırdı,
usandırdı. Biz özgürlük istiyoruz, biz onurlu bir barış,
onurlu bir gelecek istiyoruz. Özgürlüğün de, onurlu barışın
ve geleceğin de güvencesini yasama faaliyetini yürüten bu Meclis tesis
etmek, onu hâl yoluna koymak durumundadır. Demokratik çözüm sürecini
belirsizliklere havale ederek MİT Müsteşarı üzerinden götürmeye
çalışmanın çok da etkili, verimli, sonuç alıcı bir
noktaya gelmediği gerçeğinden hareketle yasama faaliyetinde bulunan
Meclis MİTe dokunulmaz yetkiler vererek işin içinden çıkamaz.
Her şeyden önce, barış, onurlu insanın olmazsa olmazı,
ekmeği, suyu, havası kadar gerçektir; bunu da yasama faaliyeti olarak
biz, nitelikli bir müzakerenin olabilmesinin koşullarının
yasalarını oluşturmakla mükellefiz. Bu yasalar yerine dokunulmaz
bir MİTi, MİT üzerinden de bir kısım siyasal
operasyonlara, ulusal ve uluslararası, bölgesel operasyonlara koşuşturacağımız
ve koşullandıracağımız MİTle kendi geleceğimizi
tehlikeye, riske sokmuş oluruz. Bilerek olmasa da niyetimizden
bağımsız kendi bacağımıza,
ayağımıza kurşunu sıkmış oluruz. Biz
istihbarattan, biz gizli örgütlerden, gladyolardan, derin devletlerden,
devletten ve paralel yapılardan çok çeken bir ülke halkı olarak
artık umudu özgürlüklerde, barışta, onurlu bir gelecekte
görmeliyiz. Bizim gizli kapaklı operasyonel faaliyetlere
ihtiyacımız yok, her şeyin şeffaf, açık, hesap
verebilir demokratik yönetimlerden geçtiğini ifade ediyor, saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Çelik.
Diğer önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Oktay Ekşi konuşacak.
Buyurun Sayın Ekşi. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN OKTAY EKŞİ
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
çok önemli ve her devlet gibi bizim için de çok gerekli bir kurum olan Millî
İstihbarat Teşkilatıyla ilgili öneri nedeniyle huzurunuzdayım
çünkü ülkemize önemli hizmetlerde bulunmuş olduğunu kabul etsek de bu
öneriyle bizden, çok tehlikeli bir canavar yaratmamız isteniyor.
MİT bu ülkeye
elbet önemli hizmetler yapmıştır ama kabul edelim ki MİT,
öte yandan faili meçhul kalmış pek çok olayın içinde yahut
yanında ismi geçen bir kurumdur. Daha da fenası, MİT, maalesef
işitme ve görme engelli bir kuruluştur, o kadar ki kendi
başkanının bile gafil avlanmasını önleyememiştir.
Sizin şikâyetçi olduğunuz 17 ve 25 Aralık operasyonlarını
MİT de sizin gibi, benim gibi gazetelerden öğrendi. Uludere faciasının
MİT neresindedir, hâlâ belli değildir. Lafı uzatmaya gerek yok
dostlarım, MİTin bunca yıldır Hükûmeti devirme amaçlı
hiçbir müdahaleyi veya darbeyi Hükûmete haber vermemiş olma gibi vahim bir
sabıkası vardır. Buna rağmen bu teşkilatla ilgili olarak
huzurunuza öyle bir öneri geldi ki Anayasada çiğnenmedik ilke
bırakmıyor. Örneğin MİTe hiçbir kanuna uymadan gerekli
gördüğü her suçu işleyip ceza almadan yürüyüp gitme hakkı
veriliyor. Nitekim öneri MİTe mahkeme kararı olmadan görev
gereği diyerek her türlü araca gerece el koyma, işlediği suça
el koyan savcıyı engelleme, sınırsız ve hukuksuz
dinleme, Senin MİT mensubu olup olmadığını ne
bileyim? diyen insanı en az üç
yıl hapse attırma; şirket sırrı, banka
sırrı, meslek sırrı, doktor, avukat, gazeteci dinlemeden
herkesin sırlarını talep edip alma hak ve yetkilerini veriyor.
Ama bu kadar pervasız hâle getirdiğimiz MİTi denetleyecek
hiçbir şey getirilen öneride yoktu. Şimdi, Sayın Başbakan
Yardımcısının bunu telafiye
çalıştığını memnuniyetle görüyoruz ama
altından ne çıkacak hâlâ bilmiyoruz.
Üzerinde söz aldığım
8inci madde ise ayrıca vahim bir düzenleme getiriyor. Sayın
Atalayın konuşmalarından bu maddeyi de iyileştirmeye
çalıştıklarını öğrendik. Getirdikleri modelde
ısrar etselerdi bir suç söz konusu olunca gazete yahut yayınevi
sahibini de hapse atmak gerekecekti. Amaç,
gazete sahibini acımasız bir sansür memuruna
dönüştürmekti. Sayın Beşir Atalay bundan vazgeçmekle çok doğru
yaptı, teşekkür etmek isterim. Ama maalesef gazetecilerin haber kaynaklarını
açıklamama hakkını korumadı. Oysa bu hak da ilk defa yasaya
Sayın Atalayın gayretiyle girmişti. Bu, hazin ve vahim bir
çelişkidir dostlarım. Umarım Sayın Bakan bundan döner.
Sayın milletvekilleri,
görüştüğümüz önerinin sakıncalı hükümleri sadece bunlardan
ibaret değildir. Diyelim ki bir şirketin sahibi yahut
yöneticisisiniz. Karışınıza bir gün
tanımadığınız, bilmediğiniz biri gelir de
Şirketinizle ilgili şu şu bilgileri -örneğin tüm
alacaklarınızı, borçlarınızı- öğrenmek
istiyorum. Ben MİT mensubuyum.
derse ya onun istediğini yerine getirmeniz yahut beş yıla
kadar hapiste yatmayı göze almanız gerekecektir. Hadi, diyelim ki
MİTin faaliyetleri hakkında haber yahut yazı yayınlamak
yürürlükteki yasaya göre de suçtur. Peki ama MİT
Müsteşarının adı Hakan Fidandır. diye yazmanız
bile bu öneriye göre en az üç yıl hapsi gerektiren bir suç olmaktadır
çünkü artık MİT mensupları hakkında yayın
yapmanın cezası budur.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu öneriyi kabul ederseniz bir noktayı lütfen eksik bırakmayınız.
Millî İstihbarat Teşkilatının adını millî
muhaberat teşkilatına çeviriniz çünkü yaratacağınız
canavara ancak bu isim yaraşır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun teklifinin
çerçeve 8 inci maddesiyle 2937 sayılı Kanunun
değiştirilmesi öngörülen 27 maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları
MİT
mensupları ve ailelerinin kimliklerini herhangi bir yolla ifşa
edenler ile MİT mensuplarının kimliklerini sahte olarak
düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte belgeleri kullananlara
üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir.
Birinci ve ikinci
fıkra kapsamındaki bilgi ve belgelerin; radyo, televizyon, internet,
sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile
her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle
iletişim araçları vasıtasıyla yayımlanması,
yayılması veya açıklanması halinde; 9/6/2004 tarihli ve
5187 sayılı Basın Kanununun 11 inci maddesi ile 4/5/2007 tarihli
ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan
Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen
Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri
hükümlerine göre sorumlulukları belirlenenler ile bunları yayanlar
hakkında üç yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu kanun
kapsamındaki görev ve yetkilerin kullanılmasını
engelleyenlere üç yıldan beş yıla kadar, ihmal veya suistimal
suretiyle önleyenlerle yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere iki yıldan
dört yıla kadar hapis cezası verilir.
Söz konusu fiillerin MİT
mensuplarınca işlenmesi halinde verilecek ceza üçte biri oranına
kadar artırılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, MİT mensupları ve
ailelerinin kimliklerini herhangi bir yolla ifşa edenler ile MİT mensuplarının
kimliklerini sahte olarak düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte
belgeleri kullananlara yönelik cezai hükümler öngörülmektedir. Ayrıca,
MİT görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgelere
karşı işlenen suçlardan sorumlu olacakların, 5187 sayılı
Basın Kanunu ile 5651 sayılı İnternet Ortamında
Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanuna göre
sorumlulukları belirlenenlerin ve bu bilgi ve belgeleri her türlü
vasıtayla yayımlayanların, yayanların veya
açıklayanların cezai müeyyideye tabi tutulması
sağlanmaktadır. Cezai hükme bağlanan fiillerin MİT
mensuplarınca işlenmesi halinde verilecek cezalar ile Kanun
kapsamındaki görev ve yetkilerin kullanılmasının
engellenmesi, ihmal veya suistimal suretiyle önlenmesi ve yükümlülüklerin
yerine getirilmemesinde uygulanacak cezai müeyyideler düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 9 ila 15inci
maddeleri kapsamaktadır.
Bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ
konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İkinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. İkinci bölüm üzerindeki sözlerime geçmeden evvel bir iki
hususu dikkatinize sunmak istiyorum:
Sayın milletvekilleri, iktidar
partisi sözcüleri genellikle 30 Martta yapılan yerel yönetim seçimlerinde
başarı sağladıklarını ve bu şekilde
vatandaşların Adalet ve
Kalkınma Partisini ve Adalet ve Kalkınma Partisine mensup bazı
bakanların ve Sayın Başbakanın yaptıkları iddia
edilen yolsuzlukları akladığını iddia ediyorlar.
Şimdi, önce şunu bizim görmemiz lazım: Bu bir yerel yönetim
seçimiydi, yolsuzlukları aklama, kabul etme veya reddetme seçimi
değildir. Yolsuzlukların aklanacağı veya yolsuzluklara
karar verileceği yer mahkemelerdir. O nedenle yapılacak olan
şudur: Siz bu iddialara muhatap olan sayın kişilerin
aklanmasını istiyorsanız, onlara kendilerini aklama hakkı
verin ve onları yargıya sevk edin. Bu sağlanmadıkça, bunlar
yargıda aklanmadıkça siz Cumhuriyet Halk Partisini bu şekilde
suçlayamazsınız. Onlar ancak yargıda aklanırlarsa o zaman
Türkiye bu konuda tatmin olmuş olur, vatandaşlarımız tatmin
olmuş olur.
Şimdi, ikinci bir husus:
Sayın Beşir Atalay Bakanlar Kurulu kararlarının
müşavereyle alındığını -mealen söylüyorum- yani tartışıldıktan
sonra alındığını ifade etti. Şimdi ben Sayın
Beşir Atalaya soruyorum, kendisi de o zaman kabinedeydi: Sizin
kabinenizde canlı yayında kendi istifasını öğrenen
sayın bakan var mıydı, yok muydu? Evet, sayın
milletvekilleri, bir sayın bakan -sizin partinize mensup-
istifasını yani kendisinin istifasını televizyonda
canlı yayındayken öğrendi. Bunu Sayın Beşir Atalay da
biliyor. Biz Bakanlar Kurulu kararlarının nasıl alındığını
üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Biz bunu
insanlarımızın dikkatine sunmak istiyoruz. Yoksa Sayın
Beşir Atalayın söylediği gibi değildir.
Değerli milletvekilleri,
MİTin görevlerinde ve fonksiyonlarında değişiklik
yapılıyor. Bakın, MİT Kanununun yani mevcut 2937
sayılı Kanunun 4üncü maddesinde MİTe verilecek olan görevler
sayılmış, tadadı olarak sayılmış ve buna
ilaveler yapılıyor. İlaveler yapılırken de,
biliyorsunuz MİT -mevcut kanunun son fıkrasında vardır bu-
Devlet istihbaratından başka işlere yöneltilemez. Yani sadece
MİTe devlet istihbaratıyla ilgili görev veriliyor ama getirilen bu
değişiklikle bunun dışında MİTe, Millî
İstihbarat Teşkilatına pek çok görev veriliyor. Yani MİTin
görevlerinde ve fonksiyonlarında, işlevlerinde değişiklik
yapılıyor. MİT bir istihbarat birimi olmaktan çıkıyor,
aynı zamanda bir operasyon bölümüne dönüştürülüyor, MİT bu
şekilde bir iç güvenlik birimi hâline getiriliyor, biz bunu söylüyoruz.
Bu, MİTin yararına değildir; bu, MİTi güçlendirmek
değildir, tam tersine bu, MİTi tartışılır hâle
getirir, MİTi asıl işlevinden uzaklaştırır, siyasi
tartışmaların içine sokar. Yani şu anda istihbarat
örgütlerinin istihbaratı üzerine operasyon yapmak gerekiyorsa bu
operasyonu yapacak iç güvenlik birimlerimiz yok mudur? O iç güvenlik birimleri
kendilerine verilen görevleri layıkıveçhile yerine getiremiyorlar
mıdır ki MİTe bu şekilde bir operasyon görevi veriliyor?
Öyle değil. Ya nedir? Sayın Başbakanın ve Hükûmetin
güvenlik birimlerine, iç güvenlik birimlerine özellikle de Emniyet
teşkilatına bakış açısı
değişmiştir. Emniyet teşkilatını ve
yargıyı, yargının bir bölümünü kendince paralel yapı
olarak adlandırmaktadır.
Biz diyoruz ki siz
on iki yıl, şimdi -tırnak içerisinde söylüyorum- paralel
yapı olarak nitelendirdiğiniz kişilerle koalisyon
kurmadınız mı? Onlarla müşterek devleti idare etmediniz mi?
Siz Ne istediniz de Tayyip Erdoğan karşılamadı? demediniz
mi? Tüm bunlar ortada iken şu anda, yolsuzlukların ve rüşvetin
üzerini örtmek için devlet teşkilatını, devlet
kurumlarını bu şekilde hallaç pamuğu gibi atmak uygun mudur
sizce? İşte, ben burada Millî İstihbarat Teşkilatı
yetkililerini de uyarıyorum. Bu, o teşkilatın yararına
değildir. Bu, tamamen Hükûmete bağlı, tamamen Başbakana
bağlı bir istihbarat örgütünün temel taşlarını
döşeme operasyonudur. Buna kesinlikle izin vermememiz lazım. Herkese söylüyorum.
Bakınız, bu sizin de yararınıza değildir. Günlük
olaylara göre, konjonktüre göre devlet birimlerini şekillendiremezsiniz.
Şekillendirirseniz de sonuçta bumerang gibi size döner.
Sayın Başbakan işine
gelmeyen kurumları şu veya bu şekilde itham etmektedir.
Şimdi de Sayın Başbakanın hedefinde Anayasa Mahkemesi var.
Düne kadar Anayasa Mahkemesine yapmadığı övgüler yoktu,
övüyordu, işlemlerini ve kararlarını övüyordu ama şu anda
Anayasa Mahkemesi zaten kendilerinin de Anayasaya aykırı
olduğunu bile bile çıkardıkları bir kanunu iptal etti diye
Anayasa Mahkemesi hâkimlerini düelloya davet eder gibi cübbelerini
çıkararak siyasete davet etmektedir. Bu bir başbakana
yakışıyor mu? Elbette demokratik ülkelerde, demokraside her
kurumun kendi görev alanları vardır, Parlamentonun da vardır,
Anayasa Mahkemesinin de vardır, diğer birimlerin de vardır. Her
kurum, her devlet birimi kendisine verilen görevler içerisinde,
sınırlar içerisinde görevini yapmaya gayret edecektir.
Şimdi, bakınız,
şunu özellikle belirtmem lazım: Millet, Adalet ve Kalkınma
Partisine devleti yönetsin diye iktidar verdi, devlet olsun diye değil.
Parti iktidarı, devlet iktidarı olmaz. Sadece, iktidar partisi,
devleti yönetir. Biz bunu dediğimiz zaman AKP sözcüleri diyorlar ki:
Efendim, Cumhuriyet Halk Partisi döneminde de valiler il
başkanıydı, içişleri bakanları genel sekreterdi.
Bunun da düzeltilmesi lazım.
Sorun şu: Bilen var, bilmeyen var.
Bilen de konuşuyor, bilmeyen de konuşuyor.
Bakın, sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi bu değişikliği 1936 yılında
yaptı. 1936 yılında, zannediyorum temmuz ayında yaptı.
Ve 1939 yılının Ocak ayında da kaldırıldı.
İki buçuk yıl bu değişiklik yürürlükte kaldı. Oysa siz
on iki yıldır devleti parti devleti hâline getirmek istiyorsunuz.
Cumhuriyet Halk Partisi tersini yaptı. Cumhuriyet Halk Partisinin
kurucuları aynı zamanda devletin de kurucularıydı. Buna
rağmen çok partili rejime geçtiler. Ancak siz, çok partili rejimden ülkeyi
bir devlet partisi rejimine götürüyorsunuz. Bunu bu millet mutlaka değerlendirecektir.
Sayın Başbakan da herkesi düelloya davet etmekten vazgeçecektir.
Suriye politikasıyla da ilgili bir
iki konuyu dikkatinize sunuyorum. Şayet Türkiye dengeli bir politika
izleseydi, tüm tarafları aynı zeminde buluşturacak bir politika
izleseydi, Suriye olayları bu seviyeye gelmezdi; birincisi bu.
İkincisi, Orta Doğunun üç
önemli devletinde Türkiye Cumhuriyetinin büyükelçileri yok; Mısırda
yok, İsrailde yok, Suriyede yok.
Bakın, değerli
milletvekilleri, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri
Bakanı Suriye Dışişleri Bakanıyla görüşebiliyor
ama Türkiye Cumhuriyetiyle komşusu Suriye arasında hiçbir
iletişim kanalı yok. Bu size akılcı geliyor mu, bunu
soruyoruz.
Çok teşekkür ederim.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani konuşacak.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de MİT Yasa Teklifinin ikinci
bölümü üzerine grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu yasayla ne yapılmak
isteniyor, bu teklif neye hizmet edecek, bu bizce çok önemli.
Başından beri biz bu soruyu soruyoruz. Bu teklif hangi ihtiyaca
binaen Meclisin gündemine geldi ve biz bunun üzerinde neyi konuşuyoruz,
biz bu görüşmeler esnasında tüm konuşmalarımızda bunu
aradık.
Şimdi, biraz önce de
konuşmalarda gündeme geldiği için tekrarlamakta fayda var. Eğer
bu yasa teklifiyle geçmişe sünger çekiliyorsa ve geçmişin bütün
günahları yok hükmünde, artık, sayılıyorsa, biz burada
itiraz ediyoruz, başından beri bu itirazı yapıyoruz. 17 bin
faili meçhul dosya var, Türkiye'nin mahkemelerinin raflarında duruyor;
failleri meçhul bunların, açıklanmamış. Bu yasa teklifiyle
kaygımız o ki bu geçmişe bir sünger çekiliyor ya da
geçmişteki bütün bu günahların üzerine bir örtü çekiliyor.
Esasında burada
sıraladığınız şeyler, MİTe atfedilen
yetkiler defakto, bugüne kadar sürekli kullanıldı. Biliyoruz,
bunların bu şekilde kullanıldığını
biliyoruz. Örneğin, Batman Valisinin tasarrufuyla o dönemin
Hizbulkontranın faaliyetleri için kullanılan silah ve
teçhizatları biz biliyoruz, Türkiyede herkes bunu biliyor. Dönemin Batman
Valisi çıktı, bunları itiraf etti. Şimdi, burada 11inci
maddede koydunuz, her türlü ekipman ve teçhizatın istek üzerine
itirazsız MİTe sağlanacağı, tahsis edileceği
hükmünü getiriyorsunuz. Geçmişteki defakto uygulamayı şimdi
yasal bir kisveye büründürüyorsunuz, arada bir fark yok. Yani bu devletin
istihbarat birimlerinin bilgisi dâhilinde olduğu düşünülen binlerce
faili meçhulden söz ediyoruz. Burada bir madde getiriyorsunuz, bu konularda
MİTin elindeki belge ve dokümanların açıklanmamasını
burada yasal güvenceye kavuşturuyorsunuz, diyorsunuz ki: Müsteşar
istemedikçe hiçbir şekilde bunlar açıklanamaz.
MİTin denetimini Meclise veriyoruz. diyorsunuz. O
zaman, denetimi Meclise veriyorsanız eğer, MİTin elindeki belge
ve dokümanların kamuoyuyla paylaşılması hükmünü de Meclisin
denetimine verelim; Meclis bu konuda kararlı olsun, MİT
Müsteşarı değil. MİT Müsteşarı
Açıklamıyorum, devlet sırrıdır. dediği sürece
Meclisin MİT üzerindeki, İstihbarat Teşkilatı üzerindeki
denetiminin kıymetiharbiyesi olmaz, bir anlamı olmaz. Eğer
gerçekten Meclis bu konularda MİTin uygulamalarını bir bütün
olarak inceleyebilecek ise bu denetimin bir anlamı olur. Ama buraya
koyduğunuz madde itibarıyla MİT Müsteşarı Hayır
efendim, Parlamento yasayla bana bu yetkiyi verdi. Dolayısıyla,
Parlamentonun verdiği bu yetkiyi ben kullanıyorum, Parlamentoyla
bilgi paylaşmayacağım. diyecektir. Bunun bir izahı olmaz.
Eğer gerçekten Türkiye'nin demokratikleşmesine
hizmet edecek diğer çerçeve yasalarla birlikte bu yasa da gündeme
alınmış ve o şekilde biz bunu tartışıyor
olmuş olsaydık çok daha verimli iş yapmış olurduk. Bu
teklifle ilgili olarak, güncel olarak en çok tartışılan nokta bu
teklifin devam etmekte olan demokratik çözüm ve barış süreciyle
ilintisidir, bu konuşuldu; amenna. Eğer gerçekten bu
görüşmelerin en azından devlet mekanizmaları açısından
bir yasal mekanizması oluşturulması isteniyorsa biz bunu
anlardık ama mesele o değil. Bu şekilde olmaz, devlet bunun
içerisinde kendisini güvenceye alıyor, kendisi
dışındakilerin hepsini mevcut yasalar karşısında
ateşe atıyor, hedef gösteriyor, hedef pozisyonuna getiriyor.
Başında da teklif ettik biz bunu, bunun anlaşılır
olabilmesi için elinizin altında tarihi yanlış
hatırlamıyorsam- 13 Şubat 2014 tarihi itibarıyla Parlamento
gündemine taşıdığımız müzakere çerçeve yasa
teklifi önünüzde duruyor. Birlikte ele alalım madem ki öyle, yasal
altyapıyı birlikte güçlendirelim, anlaşılır olsun bu.
Bunu beklerdik, bunu birlikte ele almadığınız sürece bu
olmaz. Geçmişin sorgulamasını doğru dürüst
yapmadığınız zaman hiçbir şey yapamazsınız.
Toplum vicdanını rahatlatacak birtakım
argümanların artık burada geliştiriliyor olması gerekir.
Türkiyedeki kutuplaşmayı, toplumsal gerilimi, toplumsal katmanlar
arasında oluşmuş yarılmayı bertaraf edecek, ortadan
kaldıracak birtakım argümanların iktidarıyla muhalefetiyle
birlikte burada geliştirilebiliyor olması gerekir. Ancak görüyoruz ki
böyle bir argümanın geliştirilmesi kimsenin işine yaramıyor
gibi. Herkes birbiriyle kavgalı olunca sanki toplum nezdinde itibar
kazanıyormuş gibi bir algı gelişiyor. Esasında birlikte
kaybediyor herkes, birbiriyle kavgalı bu pozisyon herkese kaybettiriyor.
Başından itibaren biz şunu ifade ediyoruz: Türkiyenin
geçmişiyle cesaretli bir biçimde yüzleşmesine ihtiyaç vardır,
geçmişle yüzleşmek gerekiyor. Geçmişle yüzleşip bu toplumda
helalleşme duygusunu geliştirmemiz gerekiyor artık diyoruz. Bunu
yapmadığınız sürece iyileştirme adı
altında yaptığınız bu girişimlerin tamamı
palyatif kalır, amaca hizmet etmez. Nitekim bu da amaca hizmet
etmeyecektir Sayın Bakan.
Toplumsal yüzleşme ve
helalleşme pozisyonuna geçmediğimiz sürece bir arpa boyu yol alma
şansına sahip değiliz. Kaç defa bu Parlamentonun gündemine geldi
bu üç yıl içerisinde. Hakikatleri araştırma ve yüzleşme
komisyonu teklifleri kaç defa bu Parlamentonun gündemine geldi. Bugüne kadar
kulağınızı tıkadınız, her defasında
parmak sayısına indirgediniz ve reddettiniz. Şimdi de biz
açıkça ifade ediyoruz: Kaygı duyuyoruz. Bu yasayla, bu teklif
yasalaştıktan sonra geçmişin, bütün faili meçhullerin üzerine
sünger çekilecektir.
Biz, hiçbir zaman, 12 Eylül 2006
Diyarbakır Koşu Yolu Parkı yanında gerçekleşen
patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiğini, kimler
tarafından planlandığını kamuoyuna
açamayacağız, açıklayamayacağız; bu yasa
tasarısına göre sır durumuna gelecek. Oysa ki Ergenekon
davalarının ek klasörlerinde bu var, çok açık ve net var. Kimin
planladığı, ne şekilde planladığı
adamların el yazısıyla kendi ajandalarında mevcut. Hiç
sorgulama konusu edilmedi.
Kaç gündür bunu
tartışıyoruz ama JİTEM, bu ülkede yokmuş gibi, hiç
olmamış gibi, yok hükmündeymiş gibi algılandı.
JİTEM faaliyetlerini, JİTEMin bu ülkede yarattığı
tahribatı açığa çıkarabiliyor musunuz,
çıkaramıyor musunuz? Eğer çıkarabiliyorsanız, dönemin
Urfa Valisi çıkıp burada Ben bir şeyler yaptım.
diyebilecek durumda olur. Bunu ortaya çıkaramadığınız
sürece Hüseyin Denizin, Nazım Babaoğlunun, Muhsin Melihin ve daha
onlarca, Urfada gerçekleşen faili meçhulün bir numaralı
zanlısı durumunda olur bizim nezdimizde çünkü o dönemin sorumlusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Devamla)
1990-1996 yılları arasında Urfada valilik
yapmıştır ve onun döneminde bu faili meçhullerin hepsi
gerçekleşmiştir.
BAŞKAN Sayın Zozani,
teşekkür ederim.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Ya
çıkacaksınız, burada bu bilgileri kamuoyuyla açık bir
şekilde paylaşacaksınız, toplumdan özür dileyeceksiniz ya
da çıkıp burada bu şekilde ahkâm kesmeyin.
Teşekkür ederim. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan
konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 563
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, görüşmekte
olduğumuz MİT Kanununun gazi Meclisimize kanun teklifi olarak
gelmesi çok manidardır. Bu kanun değişikliğinin kanun
tasarısı olarak burada görüşülmemesi, AKP iktidarının
devletle olan probleminin hâlâ bitmediğinin en açık göstergesidir.
AKP iktidarı on iki yıldır bütün kurumlara el atmış ve
bütün kurumların yöneticilerini kendisi atamıştır ancak bu
kanun teklifinde olduğu gibi, istediği değişikliklerle
ilgili olarak kendi atadığı kişilere bile güven duymamakta,
onların bu kanun değişikliğinden haberdar
olmasını dahi istememektedir.
Sayın iktidar milletvekilleri,
iktidarlar, kişiler gelir geçer, lakin devlet devamlıdır,
bakidir. Bu bakımdan, devletin bekasını ilgilendiren
kanunların yüce Meclisimize kanun tasarısı olarak getirilmesi
önemlidir. Bu kanun teklifi tepeden tırnağa mahzurludur.
Başbakan, ülkemizi adım adım istihbarat devletine doğru
sürüklemektedir.
Ayrıca, bu kanunun
Anayasa'mızın birçok maddesine, devletimizin geleneklerine,
demokrasiye ve insan haklarına aykırı olduğu
tartışmasızdır. En basit şekliyle, bu kanun teklifi,
Anayasa'mızın 2nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine,
Anayasa'mızın 9uncu maddesindeki yargı yetkisine,
Anayasa'mızın 10uncu maddesindeki eşitlik ilkesine, Anayasamızın
20nci maddesindeki özel hayatın gizliliği ilkesine,
Anayasamızın 22nci maddesindeki haberleşme hürriyetine,
Anayasamızın 28inci maddesindeki basın hürriyetine,
Anayasamızın 36ncı maddesindeki hak arama ilkesine,
Anayasamızın 37nci maddesindeki kanuni hâkim güvencesi ilkesine,
Anayasamızın 40ıncı maddesindeki temel hak ve
hürriyetlerin korunması ilkesine, Anayasamızın 125inci
maddesindeki İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı
yargı yolu açıktır. ilkesine, Anayasamızın 138inci maddesindeki
mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine
aykırı düzenlemeler içermektedir.
Bu kanun teklifi, devleti bir kurum
olmaktan çıkarmakta, tek kişilik bir tiyatroya çevirmektedir. AKP
iktidara geldikten sonra, kendisini iktidara getiren 28
Şubatçıları bahane ederek, Askerî vesayeti ortadan
kaldıracağız. diyerek önce orduyu yıprattı; polisi ve
yargıyı kullanarak Genelkurmayın kozmik odalarına kadar
girerek bütün bilgileri ortaya döktü. Şimdiyse o gün beraber hareket
ettiği Emniyet ve yargı, kendisinin kirli
çamaşırlarını ortaya dökünce Emniyet ve yargıyı
düşman ilan etti. Emniyet ve yargıyı yeniden dizayn etmek ve
terbiye etmek maksadıyla görüşmekte olduğumuz bu çok tehlikeli
MİT Kanunundaki değişiklikleri buraya getirdi. Yarın
emniyetin size yaptıklarının benzerlerini MİT yaparsa yani
aile fertlerinizin, bakanlarınızın,
bakanlarınızın oğullarının,
atadığınız bürokratlarınızın kirli
çamaşırlarını ortaya çıkarırsa devleti mi
yıkacaksınız, yoksa MİTi mi ortadan
kaldıracaksınız? Ne yapacaksınız? Bu kadar kontrolsüz
bir gücün sizin de zararınıza olacağını
hatırlatmakta fayda görüyorum.
Ayrıca, bu kanun teklifi çok ciddi
bir af düzenlemesidir. Bugüne kadar PKK, KCK yapılanmasıyla ilgili
yapılan bütün illegal görüşmeleri
meşrulaştırmaktadır. Bu, elbette ülkemizi önümüzdeki
dönemde öngöremediğimiz birçok sıkıntıyla karşı
karşıya bırakacaktır. Ama, bu arada, bu illegal
görüşmelerle ilgili bütün soruşturmaları ortadan
kaldırmakta ve bundan sonra da herhangi bir soruşturma
yapılmasının önünü tamamıyla kapatmaktadır.
Yine, bu kanun teklifi, Sayın
Başbakan ve Hükûmet üyeleri ile yakınları hakkında
yapılabilecek her türlü soruşturmaları hazırlık
soruşturması aşamasında savcının elinden alma,
öğrenme ve engelleme imkânı getirmektedir.
Değerli arkadaşlar, demokrasi
diğer rejimlerden çok farklılıklar içermektedir ama demokrasinin
diğer rejimlerden en önemli farkı ise seçilmişlerin hesap
vermesidir. Bu kanun değişikliğinden sonra, artık,
seçilmişlerin hesap vermesini gerektiren bütün yolların
kapatılması mümkündür. Dolayısıyla, bu kanun teklifi
ülkemizin demokratik yapısını da tehlikeye düşürmektedir.
Bu kanun teklifinin en önemli
sakıncalarından birisi de MİTi sorumsuz yetkili hâline
getirmesidir. Cumhurbaşkanı bile vatana ihanet suçundan
yargılanabilmektedir. Ancak, bu kanun teklifi yasalaştıktan
sonra, MİT, Cumhurbaşkanının bile sahip
olmadığı kadar yargı güvencesine, sorumsuzluk konumuna
sahip olacaktır.
Denetim yok, yargı yolu
kapalı, şahitlik bile MİT Müsteşarının lütfuna
bırakılmış durumda. Efendim, şimdi,
çıkmışsınız Bir Meclis komisyonu marifetiyle bu
yapıyı denetleyelim. diyorsunuz. Bir kere, bu denetim hem yeterli
olamaz hem de Meclis denetimine açılması durumunda devletin
güvenliği konusundaki birçok konu zamanından önce kamuoyunun
bilgisine açılmış olur. Bu, devletimizin ve milletimizin
güvenliği açısından doğru değildir. Ayrıca
Parlamentonun, başta MİT olmak üzere, bütün kurum ve
kuruluşları millet adına denetleme yetkisi zaten vardır.
Tabii ki burada şunu da unutmamak
lazım: Bugüne kadar bu parlamenter denetimin ne kadar etkili olduğu,
özellikle AKP iktidarı döneminde bu konuda ne kadar irtifa
kaybettiğimiz de çok açıktır. İki yıldır bu
Parlamentoda Sayıştay raporları olmadan bütçe konuştuk.
Böyle bir Parlamentoda, Parlamento denetiminin etkili ve yeterli
olmasını savunmak ve konuşmak da anlamsızdır.
Dolayısıyla, AKPnin Parlamentodaki sayısal üstünlüğü devam
ettiği müddetçe, Türkiyedeki Parlamento denetiminin amacına
ulaşmasını beklemek, balığın kavağa
çıkmasını beklemekten daha anlamsızdır.
Yine, bu kanun teklifiyle oluşan
sorumsuz yapı, devletin güvenliğini bahane ederek istediği
kişileri ve yetkilileri istediği zaman alır, sorgular ve yok
ederse yani faili meçhuller ortaya çıkarsa bunun sorumlusu kim olacak,
bunun hesabını kim verecek? Ve bu da gerçekten üzerinde
düşünülmesi gereken en önemli konulardan birisidir.
Ayrıca,
oluşan bu kontrolsüz yapı herkesin her türlü mali bilgilerine de
ulaşabileceğine göre, ülkemizdeki teşebbüs hürriyeti ne olacak?
Yarın insanların hesapları boşaltılırsa ya da
birileri aba altından sopa göstererek insanları aklımıza,
hayalimize gelemeyecek mali sorumluluklara mecbur ederse ne olacak? Yani,
buradan maksat hâlâ AKPlileştiremediğiniz sermayeyi kontrol etmek
midir?
Kanun teklifinin 9uncu maddesinde Bu
Kanunda MİT'e verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yapılan her
türlü talep öncelikli olarak yerine getirilir, bu talepleri yerine getirenlerin
hukuki ve cezai sorumluluğu doğmaz. denilmektedir. Bu Kanun ile
diğer kanunlarda aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler
bulunması hâlinde bu Kanun hükümleri uygulanır. denilmektedir.
Şimdi, meri mevzuatımıza
göre kanunsuz emirler yerine getirilmez, konusu suç olan emirler kim
tarafından verilirse verilsin suç teşkil eder. Yani böyle bir
düzenlemeden sonra konusu suç teşkil eden bir emir yerine getirilirken
oluşacak suçlarla ilgili nasıl tahkikat yapılacak? Yine konusu
suç teşkil eden bu emirlerden dolayı zarar gören kişilerin hak
ve hukukları nasıl korunacak? Bu, çok meraka şayan bir konudur.
Yine bu kanunun 10uncu maddesinde,
MİT mensuplarının şahitlik dahi yapamayacak olması da
ayrıca bir garabettir.
Kanunun 11inci maddesinde Kamu kurum
ve kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda
yazılı görevlerin yerine getirilmesi sırasında ihtiyaç
duyulan hâllerde, kullanımlarında bulunan her türlü malzeme, ekipman,
teçhizat ve cihazı, diğer kanunların bu konudaki düzenlemelerine
bakılmaksızın MİT'e geçici olarak tahsis edebilir veya
bedelsiz devredebilirler. denilmektedir. Bu da anlaşılabilir bir
düzenleme değildir. Seferberlik hâlinde bile kişi ve kuruluşlara
ait mala, malzemeye nasıl el konulacağı, burada kişi ve
kuruluşların haklarının nasıl korunacağı
açıkça belirtilmesine rağmen, burada kişi ve
kuruluşlarının haklarının korunmasıyla ilgili
hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Bu nasıl bir devlet
anlayışıdır, nasıl bir hukuk
anlayışıdır, böyle bir hukuk garabeti dünyada başka
herhangi bir ülkede var mıdır? Bu konuda Sayın Beşir
Atalayın yüce Meclisimizi ve bizleri bilgilendirmesini özellikle istirham
ediyorum.
Nihai olarak, bu kanun teklifi,
başta Ceza Muhakemeleri Kanunundaki hazırlık
soruşturmasının gizlilik ilkesini külliyen ortadan
kaldırmaktadır. Başbakana bağlı, Başbakanın
şahsi talimatlarını yerine getiren
Kişi hak ve
hürriyetlerini, demokrasiyi, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan
siyasi partileri, basın özgürlüğünü tamamıyla yok etmektedir.
Böyle bir kanun teklifinin yasalaşması, ülkemiz için
öngöremeyeceğimiz çok ciddi tehlikeler barındırmaktadır. Bu
kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte artık, ülkemizdeki
bakanlıklar, diğer kurum ve kuruluşlar MİTin,
dolayısıyla Başbakanın arkabahçesi hâline gelecektir. Böyle
bir kanun teklifinin gazi Meclisimizde görüşülüyor olması ülkemiz
için, milletimiz için, demokrasimiz için, geleceğimiz için üzüntü
vericidir.
Sonuçta, şunun bilinmesi
lazım, biz bu yanlış teklifi eleştiriyoruz ve diyoruz ki:
Elbette devletin bir Millî İstihbarat Teşkilatı olacak ama bunun
tersinden okunarak Başbakanın özel timi olmasına Hayır.
diyoruz. Bu sebeple, vakit varken herkesin aklını başına
almasını, yüce Parlamentomuzda sağduyunun hâkim
olmasını ve geleceğimizi karartacak bu teklifin Parlamentodan
çekilerek yasalaşmaması gerektiğini bütün milletvekillerimize
tekrar hatırlatmak istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Niğde
Milletvekili Sayın Alpaslan Kavaklıoğlu konuşacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Devlet
İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Millî İstihbarat
Teşkilatı, 6 Temmuz 1965 tarihinde, Millî İstihbarat
Teşkilatı Kanunuyla Başbakanlığa bağlı
olarak kurulmuştur. Bu yasa on sekiz yılı aşkın bir
süre yürürlükte kalmıştır. Zamanla uygulamada ortaya çıkan
aksaklıkların giderilmesi ve değişen dünya
şartlarına uygun hâle getirilmesi amacıyla yeni kanun
çalışmaları gerekli olmuştur. Bu yasa yerini 1 Ocak 1984
tarihinden itibaren 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve
Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununa
bırakmıştır. 2937 sayılı Yasada
Teşkilatın kuruluşu ve ana görevleri genel hatlarıyla
belirtilmiş olup iç örgütlenmeyle ilgili diğer hususlar gizli
yönetmeliklere bırakılmıştır.
MİTin görev ve
sorumlulukları devletin istiklali ve bekası açısından son
derece önemlidir. Millî İstihbarat Teşkilatının görevini
yaparken bu görevi etkin, verimli, süratli bir şekilde yerine getirmesi
gerekmektedir. Bu nedenledir ki MİTin çağın gereklerine uyum
sağlaması ve güncel tehditlere göre yeniden şekillenmesi önemli
ve elzemdir. Görüşmekte olduğumuz Devlet İstihbarat Hizmetleri
ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, işte, bu gereklilikten doğmuştur.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle, kanun neleri getiriyor? Ana başlıklarıyla bakarsak
MİTin görev alanı netleştiriliyor ve ağırlıkla,
dış istihbarat, millî savunma, terörle mücadele, uluslararası
suçlar ve siber güvenlik alanlarına yönlendiriliyor. MİTin
bilişim teknolojilerine dayalı altyapısı güçlendiriliyor. Özellikle
iletişim teknolojisi ve İnternetin sağladığı
imkânlar üzerinden yapılacak siber casusluğa karşı
faaliyetlerin yasal altyapısı oluşturuluyor. Bu, özellikle
izinsiz dinlemeler ve yabancı istihbarat faaliyetlerinin önlenmesi
açısından önemlidir. Otuz yıldır dünyadaki ve Türkiyedeki
değişikliklere yönetmeliklerle uyum sağlamaya çalışan
kurum, dünyadaki güçlü istihbarat kurumlarıyla aynı teknik imkânlara
ve yasal altyapıya kavuşturuluyor. Daha önce gizli yönetmeliklerle
yürütülen faaliyetler açık ve şeffaf olarak yasada ele
alınıyor. Hâlen Emniyet ve Jandarma istihbaratının sahip
olduğu yasal izin ve imkânlar MİTe de sağlanıyor.
Değerli milletvekilleri,
görüldüğü gibi, tamamı ülkemizin menfaatine
değişikliklerdir. Genel olarak bu yasa teklifiyle, MİTin görev
alanının daha belirgin hâle getirilmesi hedeflenmektedir.
Dış güvenlik, millî savunma, terörle mücadele, istihbarata
karşı koyma ve siber suçlarla mücadele konularındaki faaliyetler
geliştirilmek istenmektedir. Dünyanın bütün istihbarat örgütleri
kendilerini değişen ve gelişen şartlara uyarlamakta çaba
harcarken MİTin de diğerlerinden geri kalmaması
şarttır. Bu yasa teklifi bu ihtiyacın hukuksal zeminini
sağlayacaktır. Bugüne kadar, MİT, daha çok iç güvenliğe ve
iç istihbarata ağırlık vermiştir. Yasa teklifinin önemli
bir amacını da MİTin hızla dış istihbarat
konusunda yetkilendirilmesi ve operasyonel imkânlara kavuşturulması
oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasa, MİTin istihbaratta mevzuatın
çağın gereklerine uyumu ve rasyonel ihtiyaçlar nedeniyle elzem hâle
gelmiştir. Söz gelimi, otuz yıl önce siber terörizm diye bir tehdit
yer almamaktaydı. Bunun gibi güncel tehditlere yönelik
çalışmalarda bulunmak için MİTe imkân sağlamak
gerekmektedir. Dünyada istihbarat teşkilatlarının
yapısına bakıldığında, yetkilerinin MİTe
verilmesi planlananların çok üzerinde olduğu görülmektedir.
Öte yandan, Hükûmetimiz
istihbaratın şeffaflaşmasına ve sivil denetimine
açılmasına da özel önem vermektedir. MİTin Parlamento
tarafından denetimi için yasal bir çalışma
yapıldığı da Sayın Başbakan
Yardımcımız tarafından açıklanmıştı,
inşallah bu teklif kapsamında istihbarat hizmetlerinin parlamenter
denetimiyle ilgili düzenleme de gerçekleştirilecektir.
Değerli arkadaşlar,
kamuoyunun haberinin olmadığı birçok eylemin önlenmesi de
istihbarat çalışmaları sayesinde olmaktadır. Bir istihbarat
teşkilatı bir ülkenin itibarıdır. Büyük fedakârlıklarla
milletimiz ve vatanımız için oldukça hassas görev yapanlarla ilgili
tartışmalarda belirli bir ciddiyet ve hassasiyet gerekmektedir.
MİT mensuplarının kanunlarla tanınan koruma tedbirlerinden
yararlandırılması MİT açısından önem arz
etmektedir.
Görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin milletimize hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına son
konuşmacı Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten önemli bir yasa teklifini
tartışıyoruz, müzakere ediyoruz. İstihbarat, bir devletin,
hatta her kurumun görevini yapabilmesi için olmazsa olmaz bir mecburiyet.
İstihbarat teşkilatı, bizim devlet geleneğimizin yüzlerce
yıl, binlerce yıl diyebileceğimiz vazgeçilmez bir kurumu; bir
anlamda milletimizin devlet kurma kapasitesinin, kabiliyetinin taşıyıcı
omurgası olmuştur.
Millî İstihbarat Teşkilatı,
devletimizin geleceği, milletimizin geleceği, bekası
açısından hepimizin üzerinde titremesi gereken ve de çok güçlü
olması gereken bir millet kurumu. Dolayısıyla, üzerinde müzakere
ettiğimiz Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu, bana göre,
böyle hazırlanmamalıydı, böyle müzakere edilmemeliydi.
Müspetiyle menfisiyle Millî İstihbarat Teşkilatı üzerinde burada
yaptığımız konuşmaların Millî İstihbarat
Teşkilatına güç vermediği kanaatindeyim. O sebeple, bu anlamda,
birçok defa olduğu gibi, Hükûmeti tekrar uyarmak gereğini duyuyorum.
Bu türlü kanunlar gruplarla bir mutabakat içerisinde hazırlansa,
komisyonda yeterince tartışılsa, Genel Kurulda önergelerle
geliştirileceğine komisyonda tüm Parlamento olarak birlikte tanzim
edilse zannediyorum fayda hasıl etmek arzu edilirken birtakım
zararların oluşturulmasına engel olunurdu. Anayasaya
aykırılığı bu kadar iddia edilen, üzerinde bu kadar
tartışılan bir kanun teklifi veya tasarısının
milletimizin göz bebeği olması gereken Millî İstihbarat
Teşkilatına zarar getirdiği kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu
konuda bir tercihe de zorlanıyoruz. Millî İstihbarat
Teşkilatı vazgeçilmez ama Millî İstihbarat
Teşkilatının güvenlik özelliğini mi, güvenliği
sağlamak görevini mi daha çok öne çıkaracağız, yoksa
milletimizin binbir emekle geliştirdiği demokrasi, hukuk devleti
olması ilkesini mi koruyacağız; gerçekten bu konuyu yeterince
gözetebildiğimizi söyleyebilmek mümkün değil.
Getirilen teklifle Millî
İstihbarat Teşkilatına
çok geniş yetkiler veriliyor. Gerekli demek ki. Veya on bir
yılını tamamlamış bir iktidarca, böyle bir süreçte,
bir seçim öncesinde, birtakım yolsuzluk iddia ve ithamlarının
konuşulduğu bir süreçte MİTe böyle geniş yetkiler getiren
bu düzenlemenin yapılmasına neden ihtiyaç duyuldu ve bu kadar geniş
yetkiler verilirken bir de dokunulmazlık zırhı
geliştirilmesi hangi sebepten, hangi ihtiyaçtan kaynaklandı; bunu
gerçekten anlamak biraz zor.
Tabii, demokratik devlet olmanın,
hukuk devleti olmanın vazgeçilmezi olarak her kurumun ve her yetki
kullananın hesap verebilmesi, denetlenebilmesi olmazsa olmaz şartı.
Bu kanun teklifinin en çok tenkit edilen hususu bu. Önergeyle burada kurmaya
çalıştığınız kurumun çok da bu maksadı
hasıl edecek veya bu noktadaki tenkitleri karşılayacak bir
imkânı yok. Getirdiğiniz yetkilerle Anayasamızın eşit
vatandaşlık hukukunu zedeliyorsunuz. Her kurum hukukun,
yargının denetiminde ama Millî İstihbarat Teşkilatı bu
denetimin dışına çıkarılıyor. Gerekli de olsa
düzenlemesi, konuşulması böyle olmaması gerekir diye
düşünüyorum.
Bir husus da basın özgürlüğü
konusunda önergeyle yaptığınız değişikliğe
ben de teşekkür ediyorum. Ama yani bunu önceden düşünüp de bu konunun
bu kadar konuşulmasına engel olmak bir feraset gereğiydi. Bu
düzenlemeyle inşallah, ümit ediyorum ki Millî İstihbarat
Teşkilatı görevlerini, önce kendini korumak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) -
Başbakanı korumak noktasındaki görevlerini daha iyi yapar diye
ümit ediyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Şandır.
Sayın milletvekilleri, şimdi
soru-cevap işlemine başlıyoruz. Süremiz on beş
dakikadır. Bu sürenin yedi buçuk dakikasını soru, diğer
yedi buçuk dakikasını cevap olarak işleme alacağız.
Sisteme giren milletvekilleri var.
Sırasıyla başlıyorum soruları almaya.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kısa bir süre
önce medyaya da yansıyan, Türkiye Cumhuriyetinin sizin
başkanlığınızda 4-5 kişilik bakan, 4-5
kişilik de bürokrattan oluşan yaklaşık 10 kişilik bir
Şia ekibi tarafından yönetildiği yönündeki iddialar ne derece
doğrudur? Bu Şia ekibi hangi özelliklere sahiptir ve bu ekip
içerisinde kimler vardır? Bu iddialar doğruysa -bu konuda
şimdiye kadar bir açıklama yapmanız bekleniyordu- bu
açıklamayı neden yapmadınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, teklif sahibi
milletvekilleri MİTten ne zaman ve hangi usulle bilgilendirme talebinde
bulunmuşlardır? Bu bilgilendirme toplantısı
İçişleri Komisyonunda yapıldığına göre toplantıya
Komisyonun bütün üyeleri niçin çağrılmamıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Evet, Sayın Bakan, şimdi,
biliyorsunuz, bu hukukta birtakım çalışmalar yapıldı:
Özel yetkili mahkemeler kuruldu, hukuki düzenlemeler yapıldı, Üstünlerin
hukuku değil, hukukun üstünlüğünü tesis edeceğiz. dendi, hatta
Anayasa değişikliği yapıldı, referanduma gidildi. Ta,
ne zaman ki hırsızlıkla, yolsuzlukla ilgili birtakım
soruşturmalar açılınca hukukun üstünlüğü bir kenara
bırakıldı; bunu yapan bütün savcı ve hâkimler ajan,
Haşhaşi gibi birtakım benzetmelere uğradılar.
Şimdi, bu MİTe de
olağanüstü yetkiler veriyorsunuz. Yarın MİTin
aldığı bu özel yetkilerle beraber, eğer sizin veya
Sayın Başbakanın hoşuna gitmeyen bir şey olduğu
zaman bir paralel MİT ortaya çıkma ihtimali olduğunu
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
17-25 Aralık
operasyonlarından sonra Millî İstihbarat Teşkilatından ve
Emniyetten paralel devlet adı altında tayinleri çıkan kaç tane
personel vardır, onları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, görüşmekte
olduğumuz 563 sıra sayılı MİT Teklifiyle MİTe
mahkeme izni olmadan sınırsız dinleme yetkisi veriliyor, eski
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğindeki KGB, Irak ve Suriyede El
Muhaberat gibi örgütlere benzetiliyor. Bunlar vatandaşı istediği
gibi dinleyebilecekler; bu, Anayasaya aykırılık teşkil
etmiyor mu? Başbakan bugün hukuksuz dinlemelerden yakınırken bu
yasayla hukuksuz dinlemeler meşrulaştırılmıyor mu?
Böyle bir durumda vatandaş gölgesinden korkar hâle gelmeyecek mi?
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim.
Efendim, Türkiyede faşist bir
diktatörlük yönetimi kurmayı Tayyip Erdoğan kafasına
koymuş. Bu diktatörlüğünü devam ettirmek için bir silahlı örgüte
ihtiyacı var. Silahlı örgüt olarak da MİTi kuruyor. Buna her
türlü, adam öldürme, herkesin servetine el koyma, temel hak ve özgürlükleri
ortadan kaldırma ve temel hak ve özgürlükleri askıya alma yetkisi
veriliyor. Bu, 1935 yılında çıkarılan Tunceli kanunudur
yani orada da işte, birtakım insanlar idam kararını
veriyor, o idam yetkisini Meclisten alıp birtakım şeylere
veriyor. Böyle bir kanunu getirmekle
Yani 1935 şartlarını,
hadi, peki, anlayabiliriz ama bir memlekete bu kadar diktatörce bu
kanunları getirmeyi hangi vicdan kabul ediyor? Evvela, Türkiyede
demokrasiyi, bu kadar hak ve özgürlükleri ayaklar altına alarak siz bu
Türkiyeyi yöneteceğinizi zannediyor musunuz? Bu kadar faşist
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 9uncu maddede Her
türlü talep öncelikli olarak yerine getirilir, bu talepleri yerine getirenlerin
hukuki ve cezai sorumluluğu doğmaz. deniliyor. Bizim bildiğimiz
kadarıyla kanunsuz emirler yerine getirilmez. Bir de diğer
kanunların hepsinin üstüne çıkarıyorsunuz, Diğer
kanunlarla uyumsuzluk olması durumunda bu kanun uygulanır
Bu kanun
anayasa mıdır, bu kanun uluslararası sözleşme midir, bütün
kanunların ve bunların üzerinde bir yetki almak hukuka uygun mudur?
Hem suç işleme yetkisi alıyorsunuz denetimsiz bir şekilde hem de
hesap vermeme, aynı zamanda sorumluluktan kaçma hükmünü getiriyorsunuz.
Bunların hepsi, kanunsuz işlemlerin de cezasız kalmasına
yol açmayacak mıdır? Bu konularda cevaplarınızı
bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Osloda PKKyla yapılan Anayasaya aykırı
görüşmelerde 2 MİT mensubunu görevlendirdi. Hakem devlet olarak
İngilterenin gözetimi altındaki anlaşmayı imzalamak üzere
MİT yetkililerine yetki verdiniz mi? Hakem devlet olarak İngiltereyi
hangi taraf çağırdı? Bu kanunun getirilmesinin sebeplerinden
biri de mevcut yasaya aykırı olarak Suriyedeki savaşa Suriye
muhalefeti yanında operasyonel olarak katılması için verilen
emirleri meşru hâle getirmek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bugünlerde medyada MİTin örtülü
ödeneğinden 300 milyar Türk lirasının borsada
battığı ve ilgili kişi hakkında soruşturma
açılmayarak emekliye sevk edilip olayın
kapatıldığı haberi yer almaktadır. Eski MİT
Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymürün bu iddiasının
doğruluğu nedir, bu konunun aydınlatılması için
soruşturma açılması düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün bu teklifin geçen 3üncü maddesiyle
ilgili olarak basında yer alan haberler ve yorumlar şu şekilde:
PKKyla, İmralıdaki bebek katiliyle yapılan müzakerelere yasal
statü geldi. Bu değerlendirmeye Sayın Bakan katılıyor mu? Bunu
öğrenmek istiyorum. Çok başarıyla yürüttüğünü
söylediği, bizim ihanet dediğimiz, onların açılım
dediği projeyle ilgili olarak mahallî seçimler yapıldıktan sonra
kaç tane terör eylemi meydana gelmiştir? Bunu öğrenmek istiyorum.
Bir de 14 Ekim 2013 tarihinde
İmralıda yapılan görüşmede bebek katilinin MİTte bir
müsteşar yardımcısı kadrosu
talep ettiğine ilişkin tutanaklar gazetelerde yayınlandı,
bu doğru mudur? Devletin başka kurumlarında da kadro talebi var
mıdır İmralıdaki katilin? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Mevcut olan teklifte: MİT
dilediği kamu kurum kuruluşlarından belge, bilgi isteyebilir,
vermezse hapis cezasıyla cezalandırılır. Peki, bunun içerisinde
Sayın Bakan, eğer bir siyasi
partide, o partiyle ilgili stratejik
programını vesairesini isterse siyasi parti MİTe vermezse yine
ceza verilecek mi? Bu bir.
İkincisi: MİT ve
BAŞKAN Süre doldu yalnız
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nasıl
efendim?
BAŞKAN Süre doldu, yedi buçuk
dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki,
teşekkür ederim Başkanım, sağ olun.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakan.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Süre
dolmadı daha, daha dolmamıştı, yirmi saniyesi kalmıştı.
BAŞKAN Yedi buçuk dakika
demiştik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet, daha
yeni doldu.
BAŞKAN Ben o saate
bakıyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Orada
yanlış gösteriyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sizin saat
yanlışmış.
BAŞKAN O saat değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) Duran
saate bakıyorsunuz, 2 kere doğruyu gösteriyor.
BAŞKAN Ben tam
karşımda duran saate bakıyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Yirmi
saniyemizi yediniz Sayın
Başkanım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zaten orayı
yönetemiyorsun ki sen.
BAŞKAN Zaten yönetemiyorum
burayı, bir de yanlış saate bakıyorum değil mi?
Buyurun Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şahsımla ilgili bir soru
soruyor, pek bu soruyu da -doğrusu cevap vermek durumunda değilim ama-
Sayın Işık gibi değer verdiğim birisi soruyor. Bu tür
orada burada çıkan şeylerle, yanlış bilgilerle -bilgi de
demeyim- iftiralarla ilgili biz açıklama bile yapmıyoruz. 10
kişilik Şia falan
Ben katı bir Hanefiyimdir, bunu herkes
bilir. Ben bir Türkmenim ve Hanefiyim. Hanefilikte de katı olduğumu
herkes bilir, orada da gerekçelerim vardır. İnsanları suçlamak
için, bu devirde moda, birileri ya İrancı ya Şia ya şu, bu
Tabii, arkadaşlar, bunlar ciddiye alınıp cevap verilecek
şeyler bile değil ama sordunuz cevap verdim.
MİTin milletvekillerini
bilgilendirmesi geçen toplantıda, değerli arkadaşlar,
görüşülmüştü. 2 önerge sahibi, daha doğrusu bu teklif sahibi 2
milletvekilimiz tekliflerini hazırlarken MİTten arkadaşlardan
bilgi almışlar. Benim de bilgim yoktu, ben de Komisyonda bunlar
tartışılırken duydum yani ne o toplantıdan ne de o
bilgilendirmeden önceden bilgim olmadı.
Sayın Yılmaz: İleride
MİT içinde de işte bir şey olursa paralel yapılanma vesaire
gibi
Değerli arkadaşlar, tabii, hepimizin arzusu hukukun içinde ama
güçlü bir devlete yakışır güçlü bir istihbarat
teşkilatını oluşturmak. Yani, burada, işte
Başbakanın özel istihbaratı, muhaberat devleti falan gibi bu
terimleri biz kabul etmiyoruz. Neticede, 1984te çıkmış bir
yasa, bunu güncellemeye çalışıyoruz. Gördüğünüz gibi, daha
önce de burada ben arz ettim, yani gizliliği olan belgelerle değil;
açık, Parlamentodan çıkarılmış, yetkileri belli bir
yasayla MİT yönetilsin istiyoruz, çabamız odur.
Bir de biraz sonra önergemiz gelecek,
yeni bir madde ihdası. Tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimi de
burada en önemli yenilik olacak, belki bu yasa görüşülürken en önemli
kazanımlarımızdan birisi olacak.
Burada tayinlerle ilgili Sayın
Doğru soruyor: Kaç tane? Onu tabii veremiyorum şu anda.
Sayın
Şimşek dinlemelerle ilgili bir soru soruyor. Yani daha
önce de buradan ifade ettik. Arkadaşlar, değerli milletvekillerimiz,
tabii, dinlemelerle ilgili toplumda oluşan bu psikolojiyi kabullenmek
mümkün değil, bu yanlış bir şey, hepimiz şikâyet
ediyoruz. Bunu önlemek için, biliyorsunuz, daha önce sizlerin kabulüyle bir
yasa burada geçti ve hukuk usulü açısından çok zorlamalı da olsa
ağır ceza mahkemesi ve ittifakla karar gibi bir yasa düzenlemesi
oldu. Bunun sebebi şu: Hukukçular bilir hukuk usulü açısından
bunun çok makul olmadığını ama biz şunu arz ettik:
Yani bu kadar zor hâle getirelim de
Toplumda bu duyguyu nasıl
yenebiliriz? Burada da aynısını yapıyoruz. Yani yargı
kararı olmadan dinleme söz konusu değil ve yargı kararıyla
dinleme olabilir. Eğer yargı kararının gecikmesinde bir
şey varsa önceden bir karar verilebilir, sonra yargı kararı
alınır, onu tekrar ifade edeyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu
yetkiye sahip olan MİT istediği kararı alır.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Burada kanunsuz emir tabii
olmaz, Sayın Günalın söylediği. Bu istihbarat
mensuplarının 9uncu maddede bir yerden bir şey istemesi, bilgi
falan. Öyle rastgele gidip şuradan bir bilgi isteyeyim şeklinde
bunlar olmaz arkadaşlar. Yürürlükte de zaten bu konuları bilenler
bilirler.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ama bütün kanunların üstünde oluyor Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Bunların dosyaları
vardır, gerekçeleri vardır. Bir yerden bir bilgi istenecekse onun bir
formatı vardır yani hukukun içinde olur, keyfîlikler olmaz.
Bunları tabii hepimiz biliriz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani bir siyasi partiden isteyebilir mi Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) İster siyasi partiden ister başka yerden
eğer bir bilgi istenecekse
Bizim MİT teşkilatımız da
diğer kurumlarımız da geleneği olan, uzun süredir
bunları zaten yürüten
Yeni bir teşkilat kurmuyoruz. Burada biz
geleneği olmayan bir şeyi falan konuşmuyoruz arkadaşlar.
Yasayla düzenleme yapıyoruz, hem biraz daha hukukun içine çekiyoruz Millî
İstihbarat Teşkilatımızı hem meşru zemine
çekiyoruz, açık hem Parlamento denetimine çekiyoruz hem de işlerini
yaparken daha güvence altında olmalarını arzu ediyoruz. Yani,
ana hatlarıyla bizim bu teklife Hükûmet olarak destek vermemizin sebebi
bunlardır, açık yüreklilikle söylüyorum. Bunların
dışında bir şey aramamak lazım. Tabii, herkesin
takdiridir; işte, Osloda olanlar, başkaları, vesaire
Şimdi, biz çözüm sürecinde
değerli arkadaşlar, burada da ifade ettim, gizlilik içinde bir
şey yürütmüyoruz. Her safhasını herkes biliyor ve Türkiye'nin
hayrına bir şey yürüttüğümüze inanıyoruz.
Başkaları başka türlü niteleyebilir. Burada hiçbir şeyin
affı falan söz konusu değil. Herkes yaptığının,
her görevde, yanlış yapan yaptığının
hesabını verir. Biz sadece
-daha önce de kürsüden de arz ettim geçen defa bu konu
konuşulurken- biraz fazla risk alan bir Hükûmetiz. Yani, ülkenin eğer
birikmiş sorunları varsa bunları risk almayalım diye orada
tutmuyoruz. Yani, çok fazla tenkitler bile alsak, siyaseten risklerini bile
görsek o sorunları çözmek için, köklü çözümler bulmak için risk
alıyoruz. Biraz cesaretimiz fazla. Onu söyleyebilirim.
Sayın Halaçoğlunun
sorduğu, bugün bir şey varmış. Arkadaşlarıma
sordum, Böyle bir şey söz konusu değil. dediler. O cevabı
iletiyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Dün
çıktı. Daire Başkanı söylüyor Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Onun dışında,
Sayın Türkoğlu PKKyla görüşmelere yasal statü falan gibi
Biraz önce ifade ettiğim gibi biz o konularda çok açık bir şey
yürütüyoruz. Sadece kamuda, devletin içinde bu tür görüşmeleri yürütenler,
bu tür görevleri alanların daha rahat etmesini sağlamak lazım.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Bu statü olmuyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Şimdi, daha önce de
söyledim, eğer böyle bir görevi yapan müsteşarı savcı
sorguya çağırıyorsa müsteşar o görevi yapmaz. Hâlbuki o
talimatı veren benim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Görüşmeden dolayı çağırmaz ki, başka bir
şeyden çağırır, suç olan bir şey varsa
çağırır.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Hükûmet talimatı veriyor,
Hükûmet sorumluluğunu alıyor. Dolayısıyla, biz bu risklerin
ve sorumlulukların hepsini alıyoruz. Sadece, kamu görevlisi
işini daha iyi yapsın, kolay yapsın diye de ona imkân
tanımak lazım. Yani, bu ciddi, büyük devletin yapması gereken
düzenlemelerdir. Bunları kısaca arz etmiş oldum.
Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
9uncu madde üzerinde dört adet önerge
vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun teklifinin
çerçeve 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Doğan
Kubat Bünyamin
Özbek
Giresun İstanbul Bayburt
Hacı Bayram Türkoğlu Osman Aşkın
Bak Hakan
Çavuşoğlu
Hatay İstanbul Bursa
Ramazan Can
Kırıkkale
MADDE 9 - 2937 sayılı
Kanunun 28 inci maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Taleplerin
karşılanması
MADDE 28 - Bu Kanunda MİT'e
verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yapılan her türlü talep öncelikli
olarak yerine getirilir, bu talepleri yerine getirenlerin hukuki ve cezai
sorumluluğu doğmaz.
Bu Kanun ile diğer kanunlarda
aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler bulunması hâlinde bu
Kanun hükümleri uygulanır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 Sıra
Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Ali Özgündüz
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Halil Aksoy Altan
Tan Gülser
Yıldırım
Ağrı Diyarbakır Mardin
Sırrı Sakık Erol
Dora İdris
Baluken
Muş Mardin Bingöl
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9. Maddesinin Anayasaya aykırı olmasından
dolayı teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mesut Dedeoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu Alim
Işık
Kahramanmaraş Osmaniye Kütahya
Bülent Belen Reşat
Doğru Mehmet
Erdoğan
Tekirdağ Tokat Muğla
Özcan Yeniçeri Mehmet Günal
Ankara Antalya
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle de Sayın Başkan,
önceki oturumdaki teessüflerini kabul ederek üsluptan dolayı özür diliyorum ama
haklılığımı da bir defa daha söylemek istiyorum çünkü
haksızlığa karşı susan dilsiz
şeytanmış. Sayın Başkanım,
haksızlığın olduğu yerde bağırmak görevimiz
var, onun için söylemeye devam edeceğiz çünkü bu kanunun kendisi de haksızlığın
ve baskının altyapısını hazırlıyor, onun
için burada bunları da söylemek zorundayız.
BAŞKAN Nezaketinizden
dolayı teşekkür ediyorum Sayın Günal.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ben
teşekkür ediyorum.
Zaman zaman sert söylemler olabilir ama
işin esasında haklı olduğumuzu da cümle âlem biliyor.
Şimdi, burada gerçekten de bir
hukuksuzluğun altyapısı, hukuk yoluyla, kanun yoluyla
hazırlanıyor. Arkadaşlarımız geneli üzerinde
konuşurken ve az önce Sayın Erdoğan da bölüm üzerinde Anayasaya
aykırılıkla ilgili maddeleri belirtti.
Göz göre göre -Sayın Bakana sordum
ama şu anda araya gitti- hukuk üstü bir şey yaratıyorsunuz yani
kanunların üstünde, Anayasanın üstünde, uluslararası
sözleşmelerin üstünde. Yani buna kimse dokunamaz, MİTin kanunu her
şeyin üstündedir, her şeyi yapar, hesap sorulamaz, başka
kanunlarda geçen hiçbir hüküm uygulanmaz, onun dediği her şey emir
telakki edilir, şırakkadak yapılır. Yapmayan? Hapı
yutar. Ya, böyle bir anlayış olabilir mi? Böyle bir kanun metni
olabilir mi? Ben gerçekten anlayamıyorum.
Sayın Bakana sordum ama
hızlıca geçiştirdi. Böyle bir şey Yazılı
yetkilerin kullanılmasını ihmal veya suistimal suretiyle önleyen
kamu görevlileri hakkında... diyor. Bana verdiğiniz şey kanuna
uymuyorsa Sayın Bakanım, kanuna uymuyor diye ben bürokrat olarak
yapmıyorsam benim hakkımda nasıl cezai işlem
uygularsın?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Olmaz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) E Başka
kanunlarda uyumsuzluk varsa efendim, bu gelsin. Böyle bir şey olmaz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Talimat lazım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şimdi,
bu, Anayasaya aykırıdır.
Öbür taraftan da başka
kanunsuzlukların üzerini kapatıyorsunuz. Az önce Sayın
Türkoğlu sordu ama Sayın Bakan Öyle bir şey yok. diyor. Bu,
bal gibi de Oslo görüşmelerinin de, İmralı müzakerelerinin de
tamamını meşru bir şeye oturtan, geçmişe yönelik
görüşmeleri de aklayıp onlarla ilgili
soruşturma açılamamasını sağlamaya yönelik bir
düzenlemedir. Ne kadar yaptığınız gayrimeşru,
gayriyasal iş varsa bu kılıfın altına sokarak
şimdiye kadar yapılan, yarın Yüce Divanda
yargılanmanıza neden olacak bu işlemlerin üstünün örtülmesidir,
bunun başka bir izahı yoktur, hukuk tanımazlıktır bu
aynı zamanda.
Şimdi, enteresan bir şey
yapıyorsunuz. Bir taraftan MİTle ilgili
Şimdi bir örnek daha
vereceğim Sayın Bakanım burada. Sayın Başbakanın
ben o ifadelerini hayretle izledim, diyor ki: Bunlar haindir. Dün yine
konuşuyor. MİTin tırlarını durdurdu, bu polisler
içeriye alındı, tamam, hukuk işliyor, tahliye kararı
verilmiş, Bunu yapan hâkimler haindir. Böyle bir hukuk
anlayışı var mı? Yani, hâkime nasıl hain dersiniz,
ben anlamadım. Yani, bir suçu varsa, inancından dolayı
. Az önce
Sayın Bakan ne dedi? Kendi inancıyla ilgili olanlara ağır
şey söyledi mi? Cevap vermeye gerek duymuyorum. dedi mi? Dedi. Yahu,
kanuna uyuyorsa hangi mezhepten, hangi görüşten, hangi cemaatten
olduğundan size ne? Hukuka uyuyorsa, kurallara uyuyorsa, Anayasaya
uyuyorsa böyle bir ayrımcılık olabilir mi? Ben kulaklarıma
da gözlerime de inanamadım çünkü ekrandan izledim Sayın Bakanım.
Şimdi, o tırın
içerisinde -ben size soruyorum bir daha- illegal kazanılmış,
aklanacak kara para vardıysa kim görevini yapmadı? Öyle ise
soruşturulması lazım diyorum, niye engelliyorsunuz? Bu soruşturuluyor,
mahkemeye gidiyor, savcının söylediğini hâkim tutmadı diye,
hâkim tahliye etti diye
Sonuçlanmamış yani henüz daha, tutuklu devam
etmiyor, bu dava devam edecek, Bu hâkimler haindir. Böyle bir şey olur
mu Sayın Bakan? Getirdiğiniz kanun bunun kılıfını
hazırlıyor. Bundan sonra hiçbir şey söylenemeyecek. Şimdi,
Başbakan böyle derse kusura bakmayın ama böyle bir hukuk devleti
olabilir mi? O hâkimin söylediği doğru. Anayasa Mahkemesi
Başkanı gayrimillî. Ne oldu? Hani, düne kadar hep sizin
söylediğiniz geçiyordu? Hani çok demokratik, Batılı standartta
Anayasa Mahkemesi olmuştu? İki tane şeyi iptal etti diye
gayrimillîymiş! Millî ne demek yani millî kim? Kim millî, kim
değil, ben anlamıyorum.
Gerçekten her şey birbirine
karıştı, burası gerçekten hukuk devleti olmaktan
çıktı. Hukuk önünde herkes eşittir diyorduk ama Başbakan
hiçbir hukuka uymamak yolunda devam ediyor. Bu MİT teklifi de bütün maddeleriyle
beraber hukuksuzluğun üstünü örtmeye yönelik, diktatörlük ve korku
imparatorluğunu kurmaya yönelik bir yasal düzenlemedir. Kendi niyetini de
zaten burada ifade etmiştir; Anayasa Mahkemesi Başkanına ve
hâkimlere hain diyerek, gayrimillî diyerek bunu ortaya koymuş bulunmaktadır.
Bu yoldan bir an önce dönmek gerekir. Hukuk herkese lazım. Yarın bu
yetkilerle değiştiğiniz zaman başkaları sizin
başınıza eğer bir şeyler örmeye kalkarsa o zaman
anlayacaksınız diyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza
III.- Y O K L A M
A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacaktım, yalnız, bir yoklama talebi var.
Şimdi tespitimizi yapalım:
Sayın İnce, Sayın Yılmaz, Sayın Acar, Sayın
Dinçer, Sayın Kuşoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Özdemir,
Sayın Genç, Sayın Özgündüz, Sayın Aldan, Sayın Korutürk,
Sayın Dibek, Sayın Öztürk, Sayın Haberal, Sayın Aygün,
Sayın Bilgehan, Sayın Tanal, Sayın Pavey, Sayın Aygün,
Sayın Atıcı, Sayın Güven.
Yoklama için üç dakikalık süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.03
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
19.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
------0------
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Antalya Milletvekili
Mehmet Günal ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından
önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakikalık süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi,
Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 Sıra
Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ
(Gaziantep) ve arkadaşları
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Önergeler üzerinde Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken
konuşacak.
Buyurun Sayın
Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 9uncu maddenin yasa metninden çıkarılması
üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım.
Bu maddeye
baktığımız zaman, MİT mensuplarını
aldıkları görev gereği işlemiş oldukları
suçlardan da muaf tutulan ve kendilerine büyük bir hukuki ve cezai zırh
getiren bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. MİTin
görev alanına, MİT personelinin görev alanına
sınırsız bir alan açan ve deyim yerindeyse bütün MİT
personeline tam bir dokunulmazlık zırhı getiren bir düzenleme hem Anayasaya
aykırıdır hem uluslararası hukuka aykırıdır.
Bu nedenle bu maddenin mutlaka yasa teklifinden çıkarılması
gerektiğini ifade ediyoruz, bütün vekillerin de bu önergemize destek
vermelerini bekliyoruz. Çünkü burada şöyle bir tehlike var: Devlet bekası adına
geçmişte işlenen suçların, işlenen cinayetlerin nasıl
örtbas edildiğiyle ilgili açığa çıkarılması
gereken karanlık bir tarih önümüzdeyken biz, bırakın
bunları açığa çıkarmayı, tam tersine buna yasal bir
zemin hazırlayan bir düzenlemeyi görüşüyoruz.
Geçmişte
-arkadaşlarımız bahsettiler- devletin bilgisi dâhilinde
işlenen 17 bin faili malum cinayetler var. İş adamları,
siyasetçiler, milletvekilleri, gazeteciler hangi planlamalarla sokak
ortasında infaz edildiler? Bugüne kadar, bu cinayetleri işleyenler
nasıl korundu? Böyle bir yakıcı sorun önümüzdeyken siz, şu
anda bu maddeyle bunun yasasını çıkarıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Konuşmacı, bir dakika
Sayın milletvekilleri, salonda
müthiş bir uğultu var, lütfen, sessiz kalmanızı rica
ediyorum.
Buyurun Sayın Konuşmacı.
Sürenize ekleyeceğim.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Deyim yerindeyse eski kontrgerilla cinayetlerinin, gladyo cinayetlerinin bugün
meşrulaşmasını sağlayan ve yasal bir zemine
oturtulmasını sağlayan bir düzenleme getiriyorsunuz. Yani, görev
icabı, devletin yüksek çıkarları gereği iş
adamını da öldürdüğünü tespit etseniz, gazeteciyi, siyasetçiyi
öldürdüğünü de tespit etseniz bu yaptığınız
düzenlemeyle herhangi bir cezai ve hukuki sorumluluk, maalesef,
işletemezsiniz. Dolayısıyla, bu yanlıştan bir an önce
vazgeçilmesi gerekiyor.
Bakın, bu karanlık tarih bu
ülkedeki herkesi ilgilendiriyor. MİT olur, diğer istihbarat örgütleri
olur, ordu olur; devletin yüksek çıkarları gereği bu ülkede
cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürtlere yapılanlar, Alevilere
yapılanlar, İslami kesime yapılanlar, solculara, sosyalistlere
yapılanlar açığa çıkarılmayı ve geçmişe dönük
hakikatleri araştırmayı gerektiriyor. En basit örneğiyle
Çorumda, Maraşta, Sivasta bugüne kadar işlenen pek çok
karanlık cinayeti bilmiyoruz. Yine, bu devletin raflarında olan Musa
Anter cinayetinden tutalım da çözüm süreci içerisinde işlenen Sakine
Cansızların katledilmesi, Roboski katliamının
planlamasıyla ilgili hangi istihbarat kurumlarının hangi
planlamaları yaptığını bilmiyoruz. Buraya bir yasal
düzenleme getirdiğiniz zaman bizim beklentimiz hem geçmişe dönük
yapılan bu karanlık planlamaları açığa çıkarmak
hem de gelecekte olası bu karanlık planlamaların önünü alacak
bir düzenlemeyi öngörmekti.
Bugün de basını takip
ettiğinizde, istihbarat birimlerinin Suriyedeki faaliyetleriyle ilgili
sayısız suçtan bahsediliyor. İddia mıdır, gerçek
midir, bunu açığa çıkarmak aslında bu Meclisin ve Hükûmetin
görevi. Kimyasal silah kullanma iddialarından tutalım da Rojavada
Kürtlere karşı savaş yürüten çetelere verilen desteğe
kadar, sınır boyunca Kürt halkının Rojavadaki
kazanımlarını geriye çevirmeye, boğmaya yönelik
girişimlere kadar istihbarat örgütünün yaptıklarıyla ilgili
çarşaf çarşaf haberler bugünkü basın bültenlerinde de yer
alıyor. Bunların açığa çıkarılmasıyla ilgili
yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Bunu yapmadığınız zaman
hem Avrupa Birliği normlarından uzaklaşırsınız
hem olması gereken demokratik hukuk devletinin normlarından
uzaklaşır, bir istihbarat devleti hüviyetine bürünürsünüz.
Dolayısıyla bütünüyle
eleştirdiğimiz bu teklifin özellikle bu 9uncu maddesinin yasa
teklifinden çıkarılması önergemize destek istiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Baluken.
Diğer önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, evet,
MİT, sonuçta, millî istihbaratsa ülkenin gözü kulağı. Elbette ki
her devletin istihbarat kurumu olacaktır ve devletin gözü kulağı
olan bu teşkilat ülke menfaatine istihbarat toplayacaktır, analiz
edecektir, bunu devletin ilgili birimlerine sunacaktır veya siyasi iktidar
da ülkenin geleceğine, güvenliğine karşı tehdit olan
unsurlara karşı gerekli tedbirleri alacaktır. Böyleyse sorun yok
ama sizin getirdiğiniz bu yasa böyle değil. Bunu, daha çok alelacele,
panikle -son dönemde özellikle 17 Aralık soruşturmasıyla
başlayan panikle- emniyete güvenmediğiniz için, emniyet
istihbaratına güvenmediğiniz için iç istihbaratı da, hatta
operasyon yetkisini, hatta neredeyse adli kolluk yetkisini düzenleyen bir yasa
teklifi olarak -tasarısı olarak bile getiremediniz- önümüze
getirdiniz.
Bu kanun tümüyle, aslında bir
bütün olarak Anayasaya aykırıdır. Çünkü, değerli
milletvekilleri, Anayasamız 6ncı maddede diyor ki: Egemenlik,
kayıtsız şartsız Milletindir. Evet, Türk milleti bu
egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslar çerçevesinde, yetkili
organlar eliyle kullanır. Yetkili organlar nedir? 7nci maddeye göre
yasama yetkisi, işte bu yüce Meclisindir; yürütme yetkisi Bakanlar
Kurulunundur. 9uncu madde: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına
bağımsız mahkemelerce kullanılır. diyor. Ve yine,
Anayasanın 10uncu maddesi herkesin kanun önünde eşit olduğu
hükmünü içerir. Yine, suç ve cezaların kanuniliği ilkesi
gereğince, konusu suç teşkil eden emirler yazılı olarak
verilse bile dinlenmez. Bunu dinleyen kamu görevlileri sorumluluktan
kurtulamaz. Ama siz getiriyorsunuz 9uncu maddede bir düzenleme, diyorsunuz ki:
MİTe verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yapılan her türlü talep
öncelikli olarak yerine getirilir, bunları yerine getirenlerin hukuki ve
cezai sorumluluğu yoktur. Değerli arkadaşlar, bu kesinlikle
Anayasaya aykırıdır.
Efendim, şimdi diyeceksiniz ki:
İşte, Anayasa Mahkemesine gidin. Hep böyle yani sizin hukuk ve
anayasa bakışınız, demokrasi, hukuk devleti
anlayışınız ne yazık ki böyle. Daha önce de oldu,
HSYKyla ilgili söyledik: Anayasaya aykırı. Gittik Anayasa
Mahkemesine, iptal etti. Peki, Anayasaya göre, sadece Anayasayı
yorumlayan Anayasa Mahkemesinin kararlarına Efendim, saygı
duyarız ama yanlıştır. Yerden yere vuruyorsunuz; neredeyse
çete diyeceksiniz, efendim örgüt diyeceksiniz.
Değerli
arkadaşlar, bu arada Anayasa Mahkemesine gidip iptal edilince ne oluyor?
Yaptığınızı yapıyorsunuz. Dolayısıyla
lütfen, rica ediyorum; bu yasa da Anayasa Mahkemesinden dönecektir,
uyarıyorum, iptal edilecektir ancak yanlış yapmayın. Biz
muhalefet olarak yapıcı muhalefet yapmaya çalışıyoruz,
size destek olmaya çalışıyoruz.
Sayın Bakan geçen gün
konuşurken bir şey söyledi, dedi ki: Efendim, MİT görüşür
yani terör örgütleriyle, millî güvenliği tehdit eden unsurlarla
görüşebilir. On beş sene önce de görüştü, bugün de
görüşüyor.
Sayın Bakan -burada değil-
bakın, Ergenekon iddianamelerini okudunuz mu bilmiyorum, orada, Özel
Kuvvetler Komutanlığı mensupları Aponun avukatlarıyla
görüştü diye sizin mantığınıza göre Ergenekon denilen
örgüt PKKyı da kullanıyordu. Bu iddianame yazıldı, bundan
dolayı insanlar aylarca, yıllarca cezaevinde kaldı. Bu
mantıkla o zaman özür dilemeniz gerekiyor eğer MİT
görüşürse.
Peki, MİT görüşürse, millî
güvenliği tehdit eden terör örgütleriyle ülkenin milleti ve ülkesiyle
bölünmez bütünlüğü aleyhine bir görüşme yaparsa, bu talimatları
yerine getiren de sorumlu olmazsa
Böyle bir şey olur mu değerli
arkadaşlar, böyle bir mantık olur mu? O nedenle bu madde Anayasaya
aykırıdır.
Öyle bir şey getiriyorsunuz ki
Bakan sorumlu olacak, Başbakan
MİT nedeniyle MİTin görev ve yetkisi alanına giren emirleri
verdiği zaman sorumlu olmayacak, bunu uygulayan kişi sorumlu olmayacak.
Örneğin, son zamanlarda gündemdedir, geçmişte de MİTin birçok eylemi yine aynı şekilde
Suriyedeki terör örgütlerini desteklediği yönünde söyleniyor. Oradaki
kimyasal silah, insanlığa karşı işlenen bir suç.
Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin görevine giren bir suç
işlerse ne olacak, bunu da mı koruyacaksınız?
Dolayısıyla Anayasaya aykırı bu kanuna evet vermeyin,
önergemizi kabul edin diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun teklifinin
çerçeve 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Doğan Kubat
(İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 9 - 2937 sayılı Kanunun 28
inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Taleplerin
karşılanması
MADDE 28 - Bu Kanunda MİT'e
verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yapılan her türlü talep öncelikli
olarak yerine getirilir, bu talepleri yerine getirenlerin hukuki ve cezai
sorumluluğu doğmaz.
Bu Kanun ile diğer kanunlarda
aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler bulunması hâlinde bu
Kanun hükümleri uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Katılıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, mevcut 28 inci maddenin son
fıkrası, uygulanacak ceza da belirtilmek suretiyle 27 nci maddeye
taşınmış olduğundan bu düzenlemeye paralel
değişiklik yapılmaktadır. Ayrıca madde
başlığı gerçekleştirilen değişikliğe
uygun hale getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Peki, kâtip üyeler arasında bir
anlaşmazlık var, elektronik cihazla yapalım.
Süreyi başlatıyorum, iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
O beş dakika kıyak size!
BAŞKAN Hiç öyle düşünmedim
gerçekten Sayın Çelebi, gerçekten öyle düşünmedim. Çok ayıp
ettiniz gerçekten, hiç aklıma bile gelmez öyle bir şey. Dünyaya
kuşkuyla bakmam ben.
(Elektronik cihazla oylamaya devam
edildi)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ama
sormadınız Kabul etmeyenler
diye Sayın Başkan?
BAŞKAN Sordum.
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Bu Cinayet
işlemek serbesttir. demek Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) - Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN 10uncu maddede
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) - Sayın Başkan, 10uncu maddeye geçmeden
60ıncı maddeye göre bir söz istiyorum efendim.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Bu, cinayet
işlemeyi serbest bırakan bir maddedir.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz
Sayın Acar, Grup Başkan Vekilinizi dinliyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) 60ıncı maddeye göre bir söz istiyorum efendim. Bir
teknik değerlendirme ihtiyacı duydum, onu Genel Kurulla
paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Grup
Başkan Vekili, Sayın Hamzaçebi buyurun.
İki dakika.
XI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinde kabul edilen önergeyle çerçeve 9uncu maddenin
yeniden düzenlendiğine ancak 3üncü ve 8inci maddelerde kabul edilen önergelerle
2937 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun
ilgili maddelerinin değiştiğine ve değiştirilen
maddelerin bu önergelere göre düzenlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce yapılan oylamayla
iktidar partisinin 9uncu maddeyle ilgili önergesi kabul edildi. Önergeye göre
teklifin çerçeve 9uncu maddesi yeniden düzenlenmiştir. Teknik olarak
herhangi bir sakınca yok, tabii ki içerik olarak bu önergeye katılmıyoruz,
bu ayrı bir konu. Ancak, daha önce teklifin 3üncü ve 8inci maddeleriyle
ilgili olarak iktidar partisi grubunun vermiş olduğu önergeler teklif
metnini değil, 2937 sayılı Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununun ilgili maddelerini değiştirmektedir. O
önergelerin yazım şekli ile bu önergenin yazım şekli
tamamen birbirinden farklıdır. Dolayısıyla o önergelerle
teklif metni değil, o önergelerde yazıldığı gibi 2937
sayılı Kanunun ilgili maddeleri değiştirilmiştir. Ben
Başkanlık Divanına, Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığına bu hususu hatırlatıyorum. Meclisten
bu kanun eğer kabul edilerek çıkarsa o maddelerin buna göre
düzenlenmesi gerekir. Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı,
Başkanlık Divanı yanlışlıkla o maddelerle ilgili
teklif metninin değiştiği şeklinde bir yorum
yapmamalıdır çünkü önerge metni doğrudan doğruya 2937
sayılı Kanunun ilgili maddelerinin değiştirilmesini
hedeflemiştir ve o şekilde kabul edilmiştir. Bunu Genel Kurulun
ve Başkanlık Divanının bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Kanunun yazımında gerekli
hassasiyet gösterilecektir, buna inanıyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN - 10uncu maddede üç adet
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı kanun tasarısının 10uncu maddesinin yasa
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Halil Aksoy Gülser Yıldırım Pervin Buldan
Ağrı Mardin Iğdır
Altan Tan Sırrı
Sakık Erol
Dora
Diyarbakır Muş Mardin
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Ömer Süha Aldan
Muğla
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10.
Maddesinin Anayasaya aykırı olmasından dolayı teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu Münir
Kutluata
Kahramanmaraş Osmaniye Sakarya
Alim Işık Reşat
Doğru Bülent
Belen
Kütahya Tokat Tekirdağ
Özcan Yeniçeri Mehmet
Erdoğan
Ankara Muğla
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(Samsun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata
konuşacak.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 563 sıra
sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerine verdiğimiz önerge vesilesiyle
söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
dönemde yasama, iktidarın elinde, Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre
değil iktidarın ihtiyaçlarına göre kanun yapan bir kurum hâline
gelmiştir. İktidarın ihtiyacı nedir? diye
baktığımız zaman Anayasanın hukuk devleti prensibine
tabi olmadan iktidarı sürdürebilme gayretleridir. Torba yasa ve temel yasa
uygulamalarıyla hukuk aşılmakta, yasal sorumluluktan kurtulmak
üzere tedbirler alınmaktadır, son dönemin görüntüsü budur. Bu tür
yasal hazırlıklardan bir tanesi de bu önümüzdeki kanun teklifidir. Bu
teklifin dört açıdan malul olduğunu görüyoruz.
Bunlardan bir tanesi, sık sık
ifade edildiği üzere, kanun tasarısı olarak gelmemiş
olmasıdır. Eğer kanun tasarısı olarak gelmiş
olsaydı bir otokontrolden geçmiş olacaktı; en azından,
Hükûmet üyeleri tarafından olayın değerlendirilmesine,
nasıl bakıldığına iktidarın en tepe
noktaları şahit olmuş olacaktı. Buna fırsat
verilmemiştir, kurumların görüşü
alınmamıştır. Dolayısıyla böyle ciddi bir konunun
teklif olarak getirilmesi, daha baştan işin iyi niyetten uzak
olduğunu ortaya koymaktadır.
Diğer bir
husus, ilgili komisyonlara gitmemiş olmasıdır. Değerli
milletvekilleri, şöyle kabaca bir bakışla bile 13+2 maddelik bu
teklif, kanun teklifi sıradan bir gözle bile Anayasanın maddeleriyle
kıyaslandığı zaman en az Anayasanın 12 maddesine
aykırı olduğu görülmektedir. Böyle bir yasanın, yasa
teklifinin Anayasa Komisyonundan geçmeden Meclisin önüne gelmesini kim, neyle,
nasıl izah edecektir? Bu, bundan sonraki süreçte de diğer üst
mahkemeler üzerinde birtakım baskı metotlarına teşebbüs edileceğine
dair bugüne kadar çok sık rastladığımız
olumsuzlukların işaretlerini vermektedir.
Bir başka nokta: Alt komisyona
götürülmemiştir. Alt komisyonların en önemli faydası, dar
sayıda insan tarafından ele alınırken, küçük gruplar
hâlinde görüşülürken oradaki iktidar temsilcileri -yüz yüze bu ortamda- bu
sipariş yasaları savunamamaları hâlinde kendilerini zorlayanlara
Bu kadar da olmaz. demek suretiyle bu vahşi teklifleri veya
tasarıları biraz medenileştirmeye katkıda
bulunuyorlardı, buna fırsat verilmemiştir.
Bir başka nokta: Topu topu 13+2
maddelik bir teklif temel yasa olarak gelmektedir, temel kanun teklifi olarak
gelmektedir. Bu da maddelerin tartışılmasının bile
istenmemesini gösteriyor. Bu açıdan baktığımız zaman
daha baştan malul bir görüntüsü var.
Bir başka nokta bu yasayla ilgili:
Ciddi bir samimiyet eksikliği görülüyor. Burada iktidarın eklemeler
yaparak veya çıkarmalar yaparak düzeltmeye
çalıştığı hususların hepsi İçişleri
Komisyonunda görüşülen hususlar olmasına rağmen, orada
düzeltilseydi daha iyi olmaz mıydı? Burada düzeltilmesinin sebebi,
öyle anlaşılıyor ki, ciddi eksik giderme gayreti değil,
kamuoyunda oluşmakta olan infiali önlemek için bir iş yapar görüntüsü
ortaya koymaktır.
Üzülerek müşahede ettiğim bir
başka nokta: İlgili Bakan burada tenkitlere cevap verirken, MİTi
savunur bir ifadeyle, MİTe yüklenilmemesini istemiştir. Hiç kimse
MİTe yüklenmiyor, hiç kimse MİTe bir şey söylemiyor. Milletin
derdi, muhalefetin derdi, bizim ikazımız Millî İstihbarat
Teşkilatının böyle büyük sıkıntılara girmiş
bir iktidarın elinde oyuncak olmasının önüne geçmek ve MİT
gibi bir millî teşkilatımızı bu görüntüden korumaktır.
Dolayısıyla, iktidar mensupları tenkitlerin özünü kavrarlarsa bu
düzenlemelerin daha yararlı olacağını düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kutluata.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan. Yoklama talebimiz
var efendim.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylamadan önce bir yoklama talebi var.
Önce tespiti yapalım: Sayın
Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Acar,
Sayın Tanal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Aygül, Sayın
Çelebi, Sayın Onur, Sayın Toprak, Sayın Özgündüz, Sayın
Algan, Sayın Akar, Sayın Dibek, Sayın Yıldız,
Sayın Atıcı, Sayın Öztürk, Sayın Aydın,
Sayın Bayraktutan, Sayın Şafak.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama süresini başlatıyorum..
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.47
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
19.59
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
------0------
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Sakarya Milletvekili
Münir Kutluata ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasından
önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum
ve işlemi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi,
Sakarya Milletvekili Münir Kutluata ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, 60ıncı maddeye
göre bir açıklama yapmak istiyorum 11inci maddeyle ilgili.
BAŞKAN Bir
dakika
Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Sayın
Halaçoğlu
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) 11inci madde değil mi efendim? 10uncu maddeyi
mi görüştük şimdi?
BAŞKAN Biz
şu anda 10uncu maddeyi görüşüyoruz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bir sonraki maddede
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı kanun tasarısının 10uncu maddesinin yasa
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ (Gaziantep)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergelere
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeler üzerinde
Iğdır milletvekili Sayın Pervin Buldan konuşacak.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu
maddesiyle ilgili grubum adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
10uncu maddenin yasa
tasarısından çıkarılmasındaki gerekçemiz: Bu
maddeyle, MİT mensupları ve MİTte görev yapmış
olanların MİTin görev ve faaliyetlerine dair konularda
tanıklık yapamayacak olması, MİT mensuplarına
tanınan ayrıcalık açısından Anayasaya
aykırıdır. Bu durum MİT mensuplarını tamamen
yasal denetim dışında tutacak bir uygulama getirecektir. Ancak
devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı
hâllerde MİT mensuplarının tanıklığının
MİT Müsteşarının, MİT Müsteşarının
tanıklığının ise Başbakanın iznine
bağlı olması, devlet çıkarları kavramının
muğlaklığı nedeniyle esasen devleti ve MİTi korumaya
almaktadır. Gerekçemiz budur.
Dolayısıyla, biz bu maddenin yasa metninden
çıkarılmasını talep ediyoruz ama sadece bununla
sınırlı kalmıyoruz. Aynı zamanda, bu yasanın da
aslında sorunlu bir yasa olduğunun, dolayısıyla sadece
maddenin değil, aslında bu yasanın görüşülmemesi
gerektiğinin çünkü bu yasayla birlikte MİTin yetkilerinin daha çok
güçleneceğinin ve genişleteceğinin de altını önemle
çiziyoruz.
Değerli arkadaşlar, muhalefetin ifade
ettiği
İşte, süreci garanti altına alan bir yasa
görüşüldüğünü ifade ediyorlar ama ben buradan özellikle muhalefet
partilerine şunu ifade etmek istiyorum: Bu yasa tasarısıyla ne
yazık ki bu süreç garanti altına alınmıyor. Keşke bu
süreç garanti altına alınsaydı, bu süreci garanti altına
alacak olan yasalar bu Genel Kurulda çıkmış olsaydı. Böyle
bir yasa tasarısı eğer acilen çıkarsa biz de BDP Grubu
olarak gönül rahatlığıyla böylesi yasaların altına
imzamızı atarız. Eğer bu yasa gerçekten bu süreci garanti
altına alacak bir yasa olsaydı bu yasaya da Evet. derdik ve
altına imzamızı atardık.
Ayrıca, MİTin şaibeli bir kurum
olduğunun da altını çizmek isterim. Özellikle bu süreç
başladığı günden itibaren bu MİT ne yazık ki bir
şaibe altındadır. Sürecin başından beri Pariste
katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan arkadaşlarımızın
hâlâ sorumluları açığa çıkmamıştır. Bu
cinayet ortadan kalkmadığı sürece, bu cinayetin
zanlıları ortaya çıkarılmadığı sürece, bu
cinayetin zanlıları açığa çıkarılıp
yargılanmadığı sürece MİT zan altındadır.
Yine bununla paralel olarak, özellikle
Rojava meselesi
Rojava meselesi bizim açımızdan
kırmızı bir çizgidir, dolayısıyla MİT de bu
konuda yine şaibe altındadır çünkü Rojavaya gönderilen
tırlar yakalanmıştır ve bu tırların içerisindeki
mühimmatlar ne yazık ki kamuoyuna açıklanmamıştır.
Dolayısıyla, bununla ilgili de MİTin şaibeli bir kurum
olduğunun altını çizmek isterim.
Bir önceki oturumda, milletvekilimiz
Sayın Sırrı Sakıkın MİTe ve özellikle Hakan
Fidana teşekkür ediyorum. ifadesine ben katılmıyorum. Roboski
olayı ortadayken, Gever olayı ortadayken, Lice olayı ortadayken
bizim MİTe teşekkür etmek gibi bir hakkımız yoktur
değerli arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, ya! Bravo!
PERVİN BULDAN (Devamla)
Dolayısıyla, bunun altını önemle çiziyorum; ben
inanıyorum ki Sırrı Sakık arkadaşımız da bir
yanlış anlamadan kaynaklı, MİTe teşekkürlerini sunmuştur.
Ben şunu çok açık ifade etmek
istiyorum: Teşekkür edilmesi gereken yerler farklı yerlerdir. Bugün
bu süreci başlatmış olan İmralı Cezaevinde yatan
Sayın Abdullah Öcalana ben buradan teşekkür ediyorum. Bugün
eğer bu ülkede bir çatışmasızlık süreci varsa, kan akmıyorsa,
anneler ağlamıyorsa bu sürecin başaktörü Sayın Öcalana ben
bir kez daha teşekkür ediyorum ve bu çatışmasızlık
sürecinin devam etmesi gerektiğini savunuyor ve bu sürecin garanti
altına alınmasını gerektirecek olan yasaların acilen
Genel Kuruldan çıkarılması gerektiğini ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde Muğla
Milletvekili Sayın Ömer Süha Aldan konuşacak.
Buyurun Sayın Aldan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi, MİTte görev
yapmış olanların ya da MİT mensuplarının
tanıklık yapamayacağını hüküm altına
almaktadır. Keza, devletin çıkarlarının zorunlu
kıldığı hâllerde MİT mensuplarının
tanıklığı MİT Müsteşarına, MİT
Müsteşarının tanıklığı ise
Başbakanın iznine bağlanmaktadır. 12 Eylülden önceki
düzenlemede, MİT mensuplarının ya da MİTte görev
yapmış olanların tanıklığını
kısıtlayan herhangi bir kural yoktur. Keza, son düzenlemede, mevcut
düzenlemede ise görevin gizliliği ve devletin çıkarlarının
zorunlu kıldığı hâllerde izne bağlanan, MİT
Müsteşarının iznine bağlanan bir tanıklık hâli
söz konusuydu. Burada hiyerarşik bir yapı
oluşturulmaktadır. Devletin çıkarlarının zorunlu
kıldığı hâl tanımı tamamıyla soyut ve
subjektiftir, kişiden kişiye değişebilir. Keza, mevcut
hâlde şöyle söyleyebiliriz ki, MİT Müsteşarının görevlendirmediği
ya da arzulamadığı hiçbir MİT mensubu tanık olarak
dinlenemeyecektir. Bu, Türkiyede suçla mücadelede önemli bir handikaptır.
Bütün bu süreci MİT Müsteşarının iki
dudağının arasına bağlamak doğru bir
yaklaşım olmaz diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri Otuz
yıllık MİT yasası eskidi, yeni dönemde yeni ihtiyaçlar
çıktı, çağdaş bir düzenlemeye gereksinim var. diye madde
gerekçelendirilmiş. Keza, burada MİTin elinde özel, gizli bir belge
var. Buna dayalı olarak birtakım şeyler yapılıyordu.
Yasal düzenlemeyle bunu daha anlaşılabilir, görülebilir hâle
getirdik. deniliyor. Lakin, çağdaşlık, istihbarat kurumunda
çalışanları yasalar önünde ayrıcalıklı hâle
getirmek, sonra da bu ayrıcalıklı kişileri tek kişiye
bağlı çalıştırmak değildir.
Çağdaşlık yalnızca yasayla sağlanamaz.
Çağdaşlık yasalarda değil, kafalarda aranmalıdır.
Keza, çağdaş ülkede şeffaflık, hesap verebilirlik,
bağımsız denetim mekanizması, yasalar önünde eşitlik
esas olmalıdır.
Bir istihbarat kurumunun, görevinin
gereği olarak gizli faaliyette bulunması ile örtülü operasyonlardan
hesap vermesinin gerekliliği arasında ince bir çizgi vardır.
Temel amaç, gizli görevin aksamasına neden olabilecek unsurları
ortadan kaldırmak, keza aynı zamanda da koruma kalkanının
hukuk dışı girişimlere araç olmasını önleyebilmektir.
Ne yazık ki önleyici dinleme dediğimiz sistem devam etmektedir.
Aslında bu yasal düzenleme 17 Aralık sürecinden sonraki koruma
kalkanının unsurlarından sadece birisidir. Ne
yapılmıştır? Adli dinlemelerin önüne bir şekilde
geçilmiştir. Adli soruşturmaların hepsi kamuoyunun gözü önünde
cereyan edecektir. Tamam, buna hiç söyleyecek bir şey yok. Fakat önleyici
dinleme ya da istihbari dinlemenin önü hiçbir şekilde
tıkanmamıştır. Bu, şu demektir: Türkiyede belli
insanlar sürekli sorgulanabilecektir, gizlice telefonları dinlenebilecektir,
gizli izlemeye tabi tutulabileceklerdir ama istenmeyen kişiler
tutulamayacaklardır. Egemenin tek yanlı bilgi edinmesini ama buna
karşın diğer alanların sürekli izlenmesini sağlayacak
bir mekanizma oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Keza, bu yasa kapsamında önemli
şeylerden bir tanesi: Örneğin, MİT teşkilatı bir
siyasi partiye çok mahrem bilgilerini sorup öğrenebilme yeteneğine
sahip olacaktır. Bunu kabul etmek doğru bir şey değildir.
Her kurumun kendine özgü gizli bir yapısı vardır, gizli bir
yanı vardır. MİTi böylesine fütursuzca kullanmaya kalkarsanız
bu kuruma ciddi oranda zarar verirsiniz.
Millî İstihbarat
Teşkilatının aslında bu yasal düzenlemeyle getirilmek
istendiği tablo şudur: Önce askerin bir anlamda burnu
sürtülmüştür, devletin eli silahlı bir gücü bir anlamda
karşıya alınmıştır. Öte yandan, belli bir
yandaş polis mekanizması işletilmiştir, beslenmiştir
ama Besle bir kuşu... meselesi söz konusu olmuştur. Şimdi,
MİTe hem istihbari hem operasyonel yetkiler verilerek yeni bir silahlı
güç sağlanmaya çalışılmaktadır. Böylesine otokrat anlayışa
sahip olma eğilimindeki insanların böyle bir yapıya
ihtiyacı vardır. Bu devlet kurumuna yazık edilecektir,
Türkiyeye yazık edilecektir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza
sunuyorum.
III YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama
istiyorum.
BAŞKAN Yoklama talebi var, onu
yerine getirelim.
Önce tespitimizi yapalım:
Sayın İnce, Sayın Akar, Sayın Dinçer, Sayın Acar, Sayın
Tanal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Demiröz, Sayın
Toptaş, Sayın Aldan, Sayın Çelebi, Sayın Özgündüz,
Sayın Haberal, Sayın Erdoğdu, Sayın Korutürk, Sayın
Aygün, Sayın Bayraktutan, Sayın Öztürk, Sayın Atıcı,
Sayın Serindağ, Sayın Dibek.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum
ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) Burada
toplantı yeter sayısı nasıl var ya? Kaç kişi?
BAŞKAN 165
kişi vardı, artı 20
Rica ederim Sayın İnce, rica
ederim.
Evet, üç tane
önerge vardır, lütfen okur musunuz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 Sıra Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Mahmut
Tanal
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hasip
Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri
Mersin
Erol
Dora Halil
Aksoy Gülser
Yıldırım
Mardin Ağrı Mardin
Sırrı
Sakık Altan
Tan
Muş Diyarbakır
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11. Maddesinin Anayasaya
aykırı olmasından dolayı teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut
Dedeoğlu Hasan Hüseyin Türkoğlu Mustafa Kalaycı
Kahramanmaraş Osmaniye Konya
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Reşat
Doğru
Kütahya Muğla Tokat
Bülent
Belen Özcan
Yeniçeri
Tekirdağ Ankara
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, söylemek istediğiniz bir şey mi
vardı?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) 60ıncı maddeye göre bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika.
XI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun, 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesinde yer alan bazı hükümlerle özel mülkiyete müdahale etme
imkânı doğabileceğine ve bunun yanlış uygulamalara
neden olabileceğine ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, konu
kabul edilmeden önce bir açıklama yapmak istiyorum 11inci maddeyle ilgili
olarak. Burada kamu kurum ve kuruluşları ile diğer kurum ve
kuruluşlar dendiği zaman, âdeta özel mülkiyete müdahale etme
imkânı bile doğabilir diye düşünüyorum burada. Bu sebeple
Çünkü
orada altında o kadar geniş bir alan var ki. Bunu hatta biraz daha
tarihî hâle getireyim: Osmanlı Döneminde haberleşme sistemi
yürütülürken Cengizilerin istilası sonrasında Osmanlı
Devletinde onları taklit ediyorlar, şöyle diyor hatta: Anlardan
sonra dahi Cengiziyân zuhur edecek, il ve gün atlarına darben ve kahren
binüp. Yani zorla el koyup bunlarla haberleşmeyi götürüyorlar. Bu,
Osmanlı Devleti zamanında değiştiriliyor Kanuni Sultan
Süleyman döneminde Lütfi Paşayla ve kanuni bir hâle getiriliyor,
menziller oluşturuluyor, atlar besleniyor. Yani, insanların yolda
giderken atına binebiliyorlar. Bu da aynı şeyi getiriyor ortaya,
deniyor ki: Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer kurum ve
kuruluşlar bu kanunda yazılı görevlerin yerine getirilmesi
sırasında ihtiyaç duyulan hâllerde kullanımlarında bulunan
her türlü malzeme, ekipman
Sayıyor.
Şimdi, zannediyorum ki
arkadaşlarımız bu konuda biraz daha düzene sokabilirler diye
düşünüyorum. Tamamen özel mülkiyete, özel mülkiyet haklarına burada
bir yanlış anlamayla birileri yanlış uygulayabilirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya
Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu maddede, MİTin ihtiyaç
duyması hâlinde tüm kamu ve özel kurum ve kuruluşlarının
her türlü malzeme, ekipman, teçhizat ve cihazına el konabilmesi hususu
düzenlenmektedir. Müsaderenin gönüllü olması, kurum ve
kuruluşların rızasına dayandırılması hukukta
yeri olmayan bir düzenleme olup ayrıca MİTe verilen olağanüstü
yetkiler karşısında bir anlam da ifade etmemektedir. Bu
itibarla, bu maddenin teklif metninden çıkarılması, en
azından özel kurum ve kuruluşların madde kapsamından
çıkarılması gerekmektedir. Millî İstihbarat
Teşkilatının yetkilerini
ve görev alanını olağanüstü şekilde artıran bu
kanun teklifi yasalar üstü hatta Anayasa üstü bir düzenleme niteliğini
taşımakta, MİTe Anayasa üzerinde yetkiler ve MİT
mensuplarına da sınırsız dokunulmazlık vermektedir.
Elbette, istihbarat kurumu devlet için çok önemli, en temel ve en vazgeçilmez
kurumlardan biridir. Ancak, ne kadar vazgeçilmez olursa olsun bu
kurumların sınırsız yetki, ezici ve sorumsuz güç sahibi
olmaları doğru olmaz; olursa bu, kurumsal diktatörlük demektir.
Dolayısıyla, Türkiyeyi istihbarat devletine götürecek bir düzenleme
yapılmakta, istihbarat diktatörlüğü oluşturulmak istenmektedir.
Bireysel hak ve güvenceleri ortadan kaldıran sınırsız ve
sorumsuz bir yapı oluşturulmaktadır. Günlerdir paralel yapı
masalını okuyanlar şimdi gerçek anlamda paralel yapıyı
kurmaktadır.
Teklif, MİTe terör örgütleriyle
görüşme ve temas kurma yetkisi de vermektedir. Yani, PKKyla ve
İmralı canisiyle yapılan pazarlıklar yasal güvenceye
kavuşturulmaktadır. Bu şekilde, İmralı canisinin en
temel dayatmalarından birisi de onaylanmaktadır. İhanet
görüşmelerinin Meclis eliyle yasal zemine çekilmesi Türkiye
Cumhuriyetine, milletimizin beka ve güvenliğine karşı
acımasız bir saldırı ve husumettir; bunu sıradan
görmek, hafife almak mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
teklifine göre kamu özel kurum ve kuruluşları, meslek kuruluşları
ve bankalar bilgi, belge, veri, kayıt, ne varsa MİTe vermek zorunda
olacak; daha da ötesi, bu kuruluşlar kendi veri tabanlarını
MİTe bağlayacak. Müşteri sırrı, mesleki sır,
ticari sır, kişisel veriler ve özel yaşamın gizliliği
diye bir şey kalmayacak, kişilere ait her türlü bilgi teslim
edilecek. Aslında, bu düzenleme, toplu ve de ayrıntılı bir
fişleme programı demektir. Fişleme böylelikle yasal zırha
büründürülmektedir.
MİTin faaliyetlerinin meşruluğu,
hukukiliği, doğruluğu, nasıl ve neye göre belirlenecektir?
Bireyler, toplum, kurumlar, sivil toplum kuruluşları MİT
baskısından nasıl korunacaktır? MİTin ezici ve
kontrolsüz bir güce kavuşmasıyla bu gücü emrinde tutan siyasi
iktidarın, rakip siyasi, ekonomik ve sosyal yapılanmaları
bastırmak için bunu kullanması nasıl önlenecektir? Zaten
MİTin siyasi partiler ve partili iş adamlarını teknik ve
fiziki takibe aldığı daha önce ortaya
çıkmıştı. Bu düzenlemeyle de Başbakan ve şürekâsının
MİT vasıtasıyla Hükûmet karşıtı kişi,
şirket, parti ve oluşumların her türlü verilerine yasal engel
olmaksızın erişmeyi ve bu verileri kendi bekaları ve siyasi
çıkarları için kullanmayı hedeflediği açıktır. Bu
hâliyle MİT devletin değil siyasi iktidarın bir kurumu hâline
sokulursa anayasal düzen, hukuk sistemi, çoğulcu demokrasi ve siyasal
rejim yönünden çok ciddi mahzurlar getirmesinin yanı sıra, ülke
ekonomisi açısından büyük sorunlarla karşılaşılmasına
neden olacaktır. Zira, teklif, MİTe bankaların ve
kişilerin finansal bilgilerine sınırsız erişim yetkisi
vermektedir. Dünyanın hiçbir yerinde bankacılık bilgileri,
şirketlerin ticari bilgileri siyasi iktidarın önüne bu şekilde
serilemez. Her türlü bilgi ve sırların siyasi otoritenin emrinde bulunan
bir kuruma servis ediliyor olması Türk ekonomisine ağır darbe
indirebilecektir.
Sonuç olarak,
ülkemizin yeni bir soğuk savaş şartlarına döndürülmesinin
demokrasiyi katletmek, hukuku linç etmek, insan hak ve özgürlüklerini
çiğnemek olacağını hiç kimse hatırından
çıkarmamalıdır. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının 11'inci
maddesinin yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani konuşacak.
Buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Millî İstihbarat
Teşkilatı mensuplarına kapkaç yetkisi veren bir maddeyi
görüşüyoruz. Dolayısıyla, kapkaç yetkisinin iyi
anlaşılamayacağını, iyiye
yorumlanamayacağını sizin de takdir etmeniz gerekiyor ve bunu
tasarı metninden çıkarmanızı öneriyoruz, teklifimiz de bu
yöndedir.
Yani, sokakta yürüyorsunuz,
aracınızdasınız, evinize gidiyorsunuz, pekâlâ birisi gelip,
sizi durdurup Ben MİT mensubuyum, aracınıza el koyuyorum.
diyecektir. Böyle bir yetki var. Vatandaşın bu insana MİT
mensubu olup olmadığını sorma ve onu kanıtlattırma
gibi bir yetkisi, bir hakkı da yok. MİT mensubuna MİT mensubu
denilmesini, onun deşifre edilmesini de siz bir maddede
yasakladınız. Dolayısıyla, MİT mensubu olmayabilir ama
bir kapkaççı Ben MİT mensubuyum. deyip arabanızı sokakta
gasbedebilir. Dolayısıyla, bu bal gibi, MİTe kapkaç yetkisi
veren bir maddedir. Bunu geri almanız gerekir. Bunun düzeltilmesi gerekir.
Bu hâliyle geçirilince sorunlu bir maddedir. Bir yıl sonra geriye dönüp
temizlik yapacağınıza bugün temiz bir iş yapın, bu
maddeyi ya düzeltin ya da tasarı metninden çıkarın. Önerimiz bu.
İkinci önemli bir nokta:
Şimdi, Salih Şarmanı siz iyi biliyorsunuzdur. Dönemin,
1993-1997 yılları arasında, Batman Valiliğini
yapmış ve Batmanda özel birlikler kurmuş, kontra birlikleri
kurmuş bir vali ve bu valinin döneminde Batmanda toplam 432 faili meçhul cinayet işlenmiş, bu vali
zamanında. Neye göre, hangi verilerle bunu söylüyorum; Batman Barosunun
Faili Meçhul Cinayetler ve Kayıpları Araştırma Komisyonunun
verisini sizinle paylaşıyorum; 432 cinayet, faili meçhul cinayet.
Maddeyle bağlantısını size anlatmaya
çalışıyorum bu cinayet hâlinin. Nasıl yaptı? O dönem
yurt dışından getirilecek silahları Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığı vasıtasıyla
Ki vali bu
konuda kitap yazdı, devletin rutin dışı hâlinden
esinlenerek, dönemin Başbakanı ve daha sonra Cumhurbaşkanı
olmuş Sayın Demirelin ifadesinden esinlenerek bu başlıkla
kitap yazdı. Rutin Dışı kitabından bu bilgileri
sizinle paylaşıyorum. Bulgaristandan Batmandaki cinayetlerde kullanılmak
üzere getirdiği silahların
Kim, bu silahları hangi
vasıtayla getiriyordu? Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı üzerinden Genelkurmay
Başkanlığının uçak filosundan yararlanarak
bunları taşıyordu. O, rutin dışı hâldi. Devlet, o
zaman
Devlet yetkilileri Zaman zaman devlet rutin dışına
çıkmış olabilir. dedi. Şimdi, siz, bu yasayla ve özellikle
bu maddeyle devletin rutin dışı hâlini
meşrulaştırıyorsunuz, kanun maddesi durumuna
getiriyorsunuz. Bunu yaparken -açık söyleyelim size- biz artık sizi
90lı yıllardaki faili meçhullerden sorumlu tutacağız.
Çünkü siz 90lı yıllarda Türkiyede gerçekleşen faili meçhul
cinayetlerin üzerine şal çekmiş oluyorsunuz, üstünü örtmüş
oluyorsunuz. Bu cinayetlerin üstünü örtmek, bu cinayetlere ortak olmak
anlamına gelir. Bu uygulamanızla sizin o dönemdeki faili meçhullere
ortaklığınızı artık biz de her yerde
rahatlıkla ifade edeceğiz, ifade etmek durumunda kalacağız.
Gerçi sizin hükûmetleriniz döneminde, son on iki yılda da benzer faili
meçhuller var, sadece sokakta yaşamını yitiren çocuk sayısı
157dir on iki yılda. Ama, bunu, bu ayıbı, 90lı
yıllardaki faili meçhullerin de üstünü örterek devletin bu karanlık
hafızasını resetleme yöntemiyle yok saymaya
çalışmanız sizi bu suça ortak eder. Dolayısıyla bu
maddenin tasarı metninden çıkarılmasını teklif
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan bir açıklama
yapacaklar.
Buyurun.
XI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sayın milletvekilinin, son konuşmacının
açıklaması, konuşmasıyla ilgili iki cümle ifade etmek istiyorum.
Hükûmetimiz, şu on iki
yılı bulan icraatı döneminde faili meçhullerle,
yasaklarla, tabularla, hukuksuzluklarla mücadele etmiştir ve nerede faili
meçhul varsa onu aydınlatmaya çalışmıştır. Bir
Hakkâri milletvekilinin ki bunları çok iyi bilir- 1990lı
yılları, eski yılları ve bu dönemde, Hükûmetimiz döneminde
yapılanları, onların bu işleri çok iyi mukayese etmesi
lazım. Burada söylediğini şanssızlık, büyük bir
talihsizlik olarak görüyorum.
MİT Yasası, biraz önce söylediğim gibi, sadece MİTi daha
şeffaf yapmak, daha hukukun içinde, daha meşru zeminde... Tabii
bunları ilk gün biraz söyledim yanlış anlaşıldı.
Yani bütün dileğim şu: Bir İstihbarat Teşkilatı
Yasasını görüşüyoruz. İstihbarat Teşkilatı
Yasasında daima kısıtlamalar vardır, onun için istihbarat
teşkilatı nedir, başka ülkelerde nasıl
çalışır, tabii onları da biraz değerlendirmek
lazım diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GÜRKUT ACAR (Antalya) MİTe suç
işleme yetkisi veriyorsunuz.
BAŞKAN - Diğer önerge
üzerinde...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, Hakkâri milletvekilinin söylediği şeyleri
talihsizlik olarak... dedi ve sataşma var.
BAŞKAN Sayın Zozani,
buyurun dinliyorum sizi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sataşma var Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Ne dedi mesela?
Sataşmayla ilgili hiçbir şey söylemedi, Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Bakınız, Sayın Bakan Bir Hakkâri milletvekili bunları...
BAŞKAN - Şimdi ben size söz
vermeyeceğim, Sayın Grup Başkan Vekili söz isteyecek mecburen
vermiş olacağım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Müsaade eder misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Mecburiyetim de yok da
hassasiyetimden dolayı.
Buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Diyorum ki Sayın Bakan Bir Hakkâri milletvekilinin bunları çok iyi
biliyor olması gerekiyor, bu mukayeseyi de iyi yapması gerekiyor...
BAŞKAN Evet.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Benim
de mukayeseyi yapamadığımı ifade etmiştir, bu anlamda
sataşmıştır. Söz istiyorum.
BAŞKAN Bundan böyle bir anlam
çıkmaz yani Sizden bunu bekliyordum. anlamı çıkar Sayın
Zozani.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sen, bizi, 1993teki faili meçhullerden sorumlu tutacağım.
diyorsun, biz sataşma demiyoruz. Hayır, en iyi anlaman lazım
şeyi de
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet,
ben de ifade ediyorum, ben de gerekçe
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sataşma var Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yaramız yok gocunalım, sana da bir şey demiyoruz, Hakkâri
milletvekili olarak bunu bilmen lazım diyoruz.
BAŞKAN Sayın Zozani, burada
bir sataşma yok, gerçekten yok.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Var
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Çünkü bu bir dilektir,
sizden bunu beklemek. Bir dileğini söyledi, iyi niyetli bir dileğini
söyledi. Bunda sataşma yok, lütfen.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, bir açıklama getirmek istiyorum, lütfen.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika.
9.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz herhangi bir ithamda bulunmuyoruz,
Uğur Kaymazı hatırlatıyoruz, Enes Atayı
hatırlatıyoruz, Roboskiyi hatırlatıyoruz, Ceylan Önkolu
hatırlatıyoruz, Diyarbakır Koşuyolu Parkı kenarında
yaşamını yitiren 9 çocuğun faillerini
hatırlatıyoruz. Bunlar kimdir? Mesela, 12 Eylül 2006 Diyarbakır
Koşuyolu katliamının krokisi Ergenekon dosyalarında
çıktı, Hükûmet bu konuda ne tür bir yargılamanın önünü
açtı? Ne oldu bu konuda? Bu olayların faili kimdir, bunları
soruyoruz. Herhangi bir itham yapma peşinde değiliz. Sayısal
olarak ifade ediyoruz: 157 çocuk sokak ortasında, toplumsal olaylarda
yaşamını yitirmiş ve bunların büyük bir
çoğunluğu kurşunla yaralama sonucu, kurşunlara hedef olarak
yaşamını yitirmiş. Şimdi, biz bunları sorgulamak
durumundayız. Hükûmet de bu sorgulamaya cevap vermek durumundadır.
Söylemek istediğim buydu.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Zozani.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Diğer önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Sayın Bakan dedi: Faili
meçhuller 1990 yıllarında oldu, o dönemin idareci ve yöneticileri
sorumlu. Yürekten katılıyorum. Evet, o dönemin yöneticilerinden
aranızda milletvekili kaç tane var? Hemen şu anda elimde tarihe
Urfadaki kayıplarla geçen, 300 kayıp var, bu 300 tane kaybın
da
Şu anda sizin içinizde milletvekili olan Tekirdağ milletvekili
var ve o dönem Urfanın valisi. Şimdi, bu kitapta açık ve net o
valinin adı geçiyor. Yani o dönemde Ziyaeddin Akbulut Urfanın
valisi, 300 tane kayıp var. O dönemin cumhuriyet savcısı, o
dönemin emniyet müdürü, o dönemin valisi; bunların hepsi yargı önünde
hesap vermediği müddetçe, maalesef, faili meçhul cinayetlerden içinizdeki
sorumluları aklamanız lazım. O dönemin İçişleri
Bakanı var, o dönemin valisi var, bunların hepsi bundan sorumlu
Sayın Bakan. Yani, keşke o duyarlılığınızla
kendi içinizde bu temizliği yapsanız.
Evet, bu MİT Kanun Teklifiyle
ilgili
Parlamento veya Hükûmet çoğunluğu istediğini yapar.
İstediğini yapamaz. Niçin yapamaz? Anayasamızın 11inci
maddesi diyor ki: Anayasa hükümleri yasama, yürütme, yargıyı
bağlar. Peki, burada yasama ne kadar Türk milleti adına karar
veriyorsa yargı da tüm kararlarında Türk milleti adına karar
veriyor. Peki, getirilen bu MİT Yasasıyla ne yapılıyor?
Orduya müdahale ediliyor, yargıya müdahale ediliyor, siyasi partilere
müdahale ediliyor. Bu MİT Yasasının müdahale etmediği bir
alan var mı acaba? Bu MİT Yasasının, MİT Kanun
Teklifinin müdahale etmediği hiçbir alan yok. Biz ne diyoruz?
İnançlı olan bir toplumun bireyleri olarak Her şeyi Allah
bilir. diyoruz, burada da maalesef, her şeyi MİT bilir Türkiyede.
Öyle bir olaya geldi ki bu kabul edilebilir bir durum değil.
Şimdi, mevcut
olan 11inci maddede, evet, sizin -milletvekilleri ve toplumun hepsine
sesleniyorum- aracınız varsa -savaş dönemlerinde,
olağanüstü dönemlerde olmayan- savaş dönemlerinde araca ihtiyaç varsa
arabalarınıza el konulabilir, geçici olarak el konulabilir ama bu
getirilen 11inci maddeyle, efendim, MİT olağan dönemde yani
savaş olmadığı hâlde, olağanüstü dönem
olmadığı hâlde, afet dönemi olmadığı hâlde
istediği anda istediği aracınızı siz getirmek, teslim
etmek zorundasınız. Eğer bu yetkiyi veriyorsanız Adalet ve
Kalkınma Partisinin milletvekillerinin buna el kaldırması
gerekir. Bu açıdan benim sizden istirhamım, bunu ne olur okuyun,
burada savaş hâlinde olan yetkiler MİTe verilmiş durumda.
Peki, MİTle ilgili, nedir? Siz
suçluların yani tutuklu veya hükümlünün iadesini getiriyorsunuz, devletler
arası tutuklu veya hükümlünün iadesini getirmiyorsunuz. Keşke burada
devlet denilse. Yani, bir terör örgütü eğer bir
vatandaşımızı kaçırsa terör örgütüyle oturulup burada
takas işlemi gerçekleşebilecek. Efendim, buradaki takas
işleminde devlete karşı işlenen suçlarla ilgili bir
sınırlama getirmiyorsunuz. Kaçakçılıkla ilgili de
yapılabilir, adam kaçırmayla ilgili yapılabilir, basın
suçlarıyla ilgili yapılabilir, askerî suçlarla ilgili
yapılabilir. Yani, burada maalesef sıkıntı.
Basın açıklamasıyla
ilgili, gizlilik... Bir tane gizlilik kaşesini alın, herhangi bir
evraka gizlilik kaşesini vurun, onun adı gizli evrak oldu. Yani,
hangi evrakın, hangi belgenin gizli olup olmayacağını
belirleyen bir tanımlama yok.
Peki, MİTe bu kadar yetki
veriyoruz. Bu etkili midir, orantılı mıdır?
Caydırıcı nitelikte MİTi cezalandıran bir hüküm var
mıdır? MİTi sorumluluk altına sokan bir hüküm var mıdır?
Biz ne deriz? Bir yere eğer görev veriliyorsa, yetki veriliyorsa onunla
birlikte sorumluluk getirilir. Bana, Allah rızası için, burada,
MİTle ilgili sorumluluk getiren bir düzenleme gösterebilir misiniz?
MİTle ilgili herhangi bir sınırlama yok.
Netice itibarıyla, bu bize neyi
getirecek? Türk Ceza Kanununun 283üncü maddesi var. Burada suçluyu
kayırma suçlarını MİT mensupları çok fazla
işlemiş olacak. Yani, burada, Türk Ceza Kanununun 283üncü
maddesinde, hani 80 öncesinde MİT mensubuyum. deyip de insanlar
nasıl bir kayırma işlemine tabi tutuluyor idiyse bundan sonra bu
devam edecek ve fazla artacak. Yani, burada, Anayasaya aykırı,
uluslararası sözleşmelere aykırı, ahlaka aykırı,
adaba aykırı -ne derseniz- hepsine aykırı.
İnşallah, ilk önce
vatandaş bunun zararını çekmez de bunu teklif eden insanlar
çeker.
Hepinize teşekkürler.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanal,
teşekkür ederim.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bir dakika, sizi
dinleyeceğim. Size de söz vereceğim Ziyaeddin Bey.
Sayın Bakan bir açıklama
yapacak.
Buyurun.
XI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalayın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN YARDIMCISI
BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın Başkan,
yanlış anlaşılmasın diye yani bu madde, 11inci madde,
tamamen kurumların kendi rızalarıyla tahsisi öngörmektedir. MİTin
herhangi bir yerde bir şeye el koyması değil. Bu nereden kaynaklandı?
Gerekçesi şu: Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz
Gölbaşındaki silahlı kuvvetlerin GES diye bildiğimiz
birimi MİTe tahsis edildi. Orada hukuki zorluklar çıktı yani
diğer kurumların MİTe tahsis yapması kendi gönlüyle,
rızasıyla. Burada Savaş dönemidir, işte şeydir,
istediği yerde el koyacaktır. falan gibi yorumlar bu maddeyi hiç
yansıtmıyor. Onu özellikle arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Bu kurumlar başka bir Hükûmete mi bağlı?
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın
Bakan, siz ne yapıyorsunuz? Ne yaptığınızı
sanıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen!
GÜRKUT ACAR (Antalya) Verdiniz
hepsini, farkında değilsiniz. Böyle şey olur mu? Ne ilgisi var Gölbaşıyla, bilmem neyiyle? Bal
gibi savaş yetkilerini veriyorsunuz MİTe. Yanlış
yapıyorsunuz Sayın Bakan! Sokakta herkesi durdurup aracına el
koyabilir. Böyle şey olur mu?
BAŞKAN Sayın Acar, lütfen,
sinirlerinize hâkim olunuz.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkanım
BAŞKAN Hayır, neydi,
talebiniz nedir? Duymuyorum.
Buyurun.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkan, Mahmut Tanal Bey ismimi zikrederek
yalan yanlış sataşmalarda bulundu. İzah etmek istiyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.-
Tekirdağ
Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mahmut
Tanal Bey bugün iftiraları, yalanları, dolanları atmaya devam
ediyor. Elindeki kitap nedir, ne değildir bilmiyorum. Tekrar ediyorum, o
dönemde SHP ve Doğru Yol koalisyonu görev başındaydı ve ben
orada vali olarak her türlü terör olaylarının üzerine şiddetle
gittim. Nereden gelirse gelsin gittim ve tarafsız olarak görevimi ifa
ettim. Dolayısıyla, 300 kişilik bir faili meçhul konusunu,
tamamen hükûmeti bırakıp, o günkü konjonktürü bırakıp
iftiralara varan bir anlayışla burada anlatmasını
kınıyorum. Kesinlikle 300 olay vaki değil, o zaman 300 olay
olsaydı Urfa asayişi en bozuk il olurdu. Oysa o yörede en huzurlu, terörle
mücadele konusunda, huzur konusunda en başarılı il
durumundaydı. Dolayısıyla, bu 300 kişilik bir listeyi
nereden, kimden çıkartıyor? Bütün güneydoğudaki isimler,
sayı o kadar değil. O günkü hükûmet de dediğim gibi, SHP ve
Doğru Yol Hükûmeti kendisinin geçmişindeki bir hükûmet söz konusuydu.
Israrla bu konuyu
böyle iftiralara varan yalan dolanla bir hukukçuya, tekrar,
yakıştıramadığımı söylüyorum. Gerçekten çok
anlamsız, nereden geldiğini bilmediğim bir iftira
kampanyası başlatıyor. Kendisine bunları aynen iade
ediyorum. Ben görevimi o gün yaptım ve başarılı olarak
yaptım. Bu konuda verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur ve şimdiye
kadar da o konularda hiçbir soruşturma, tahkikat geçirmiş
değilim. Dolayısıyla, bu açıklamayı yapmak zorunda
kaldım. Söylediği ifadelerin hiçbirisi doğru değildir,
iftiradır, yalandır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Tanal, size söz vereceğim ama kayda geçmesi
bakımından gerekçesini de bir söyler misiniz?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Gerekçesi şu: Sayın hatip konuşmasında
bana yalanlarla, dolanlarla, yalancı demekle sataşmada bulundu.
Onun için söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun iki dakika sataşmadan
Lütfen yeni bir
sataşmaya neden olmayın Sayın Tanal.
12.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, hukukta söz uçar, yalan
Yazı kalır.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Yalan kalır tabii, yalan kalır.
MAHMUT TANAL
(Devamla) Netice itibarıyla, ben yazılı belgeye dayalı
olarak konuşuyorum. Benim tüm söylediklerim yazılı kitap hâline
gelmiş olan bölümden okuyorum. Urfa Kayıpları olarak tarihe
geçen kitapta şöyle geçiyor: Bugün mülki idare amirlerinin mutlaka
yargıya hesap vermesi demokrasi açısından önemlidir. Zira, onlar
kendi dönemlerinde yetkilerini kötüye kullanıp organize suç örgütlerine
destek vermişlerdir. Bunları tekrar hatırlarsak: Urfa Valisi
Tevfik Ziyaeddin Akbulut, Urfa Emniyet Müdürü Mehmet Cebe, Terörle Mücadele
Şube Müdürü Mustafa Bağrıaçık, Urfa Cumhuriyet
Başsavcısı Hüseyin Fidanboy, Urfa Cumhuriyet Savcısı
Müjdat Saraç. Bu bayların sorumlu olduğu dönemde Urfada 300ün
üzerinde
Nereden çıktı? Bakın, kitap diyor.
siyasal
cinayetler işlenmiş, onların döneminde adam kaçırma, fidye,
uyuşturucu gibi işler pervasızca yürütülmüştür. Hukuku
çiğneyen kim olursa olsun, mutlaka yargıya hesap vermelidir. Hiç
kimse suç işleme yetkisine sahip değildir. İnanıyorum ki bunlar
er ya da geç yargı önünde hesap vermek zorundadır. Zira hukuk devleti
bu kriteri zorunlu kılar.
Bu kitap 2011de
yazılmış, hâlen piyasada satılıyor. Siz gelip bana
burada, efendim yalan diyeceksiniz, dolan diyeceksiniz. Kim yalan söylüyor,
kim dolan söylüyor, kim ne durumda? Al sana, kitap burada! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, sayın milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, bakın, kimin yazdığı belirsiz bir
kitapla bir milletvekilini burada itham etmek hukukçuluğa
yakışmaz, milletvekilliğine hiç yakışmaz. Eğer
birini itham edecekse -bir arkadaşımız söyledi- Devlet rutin
dışı işler yapar. diye, o dönemde iktidar olan hangi
partiyse, Doğru Yol Partisi ile kendilerinin atası olan SHPyle
birlikte yaptıkları iktidar döneminde kim varsa ona hesap
sorması gerekir. Orada görev yapan bir vali, bu 300 varsa
Ne
olduğu belirsiz, kitabı eline alan gelip burada Mahmut Tanal
şöyle yaptı. derse, bir kitap bastırırsa ne diyecek?
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, bunlara izin vermemeniz gerekir, izin vermemeniz
gerekir Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayda! Başladık
şimdi.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Kendilerinin atası olan SHP dedi.
BAŞKAN Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova) CHP
1923te kuruldu.
BAŞKAN Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova) CHPnin
atası değildir, ağır bir hakaret vardır. Cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Bunda bir hakaret yok.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bu kadar
tarih
BAŞKAN Yerinizden söz vereyim.
(CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hayır, hayır. Böyle bir cehalet olmaz.
BAŞKAN Sayın İnce,
gerekçenizde haklısınız.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hayır efendim.
BAŞKAN Bir müsaade eder misiniz!
MUHARREM İNCE (Yalova) Benim
partime hakaret etmiştir. İzin verirseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın
İnce, Atasıdır. demek hakaret etmek demek değildir.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ama
değildir ata.
BAŞKAN Bir bilgi
yanlışlığıdır. (CHP sıralarından
gürültüler)
Müsaade edin.
Sayın milletvekilleri, bu kürsü
hepinizin. Hepiniz istediğiniz gibi konuşacaksınız, Meclisi
yöneten ben konuşamayacağım! Çok teşekkür ederim size!
MUHARREM İNCE (Yalova) Partimin
tüzel kişiliğine hakaret etmiştir.
BAŞKAN Şimdi, atası
olmak hakaret etmek demek değildir.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ama
değildir atası.
BAŞKAN O zaman yanlış
bilgilendirmeden dolayı -o da orada yerinden söyledi- size açıklama
hakkı vereceğim.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Hayır, ben cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Lütfen, yerinizden
alır mısınız mikrofonu.
MUHARREM İNCE (Yalova) Neden
yerimden vereyim Sayın Başkan?
BAŞKAN O da yerinden
konuştu çünkü.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Ağır bir sataşmadır bu.
BAŞKAN Atası olmak
sataşma mıdır Sayın İnce?
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sataşmadır efendim olmayan bir şeyi derseniz. Ben size
Hristiyan demokrat partiler sizin atanızdır. dersem size
sataşmış olurum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sana gülerler.
BAŞKAN Ama o olmuyor, benzetme
olmadı.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ama
iş birliği yapıyorsunuz, ortaksınız.
BAŞKAN Benzetme olmadı
Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova)
İş birliği yapıyorsunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Resmen de bu sataşma oldu ha! Sayın Elitaş, mutlaka cevap
vermeniz lazım.
BAŞKAN Bakın, size söz
vereceğim. Sayın Elitaş yerinden konuştu. Siz de lütfen
yerinizden
Diğer grup başkan vekilleri de yerlerinden
konuştular. Lütfen, sizden rica edeyim. Zaten kapanacak.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, ortada bir sataşma var. Yeni bir İç Tüzük
yaratmayın lütfen. Sataşma varsa cevap vereyim.
BAŞKAN Peki, Sayın
İnce
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Sayın Elitaş,
lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, bakın
BAŞKAN Sayın Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Müsaade eder misiniz. İç Tüzük gereğince eğer oradan
sataşıldıysa oradan verilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu bir aç
göster.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Burada sataşıldıysa burada olur, masadaysa masada olur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aç, bir göster
onu.
MUHARREM İNCE (Yalova) Efendim,
konu açıklaması, açıklama yerinden yapılır,
sataşmaya kürsüden cevap verilir.
BAŞKAN Evet, sataşmaya
kürsüden cevap verilir ama gerçekten bir kişiye, herhangi bir şeyi
işaret ederek, elbette ki içerik anlamda da benzerliği olan,
yapısal anlamda da benzerliği olan bir yapıyı
atasıdır diye göstermek hakaret değildir ama ısrar
ediyorsunuz, edeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
95te bunların atasıymış, doğru. CHP ile SHP 95te
birleşmiş yani evlilik yapmışlar, yanlış
söylemişim, atası değilmiş.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan, partimizi aşağılıyor göz göre göre
ya! Yapmayın!
BAŞKAN Sayın Erdoğdu,
sizinle konuşmuyorum, Sayın İnceyle konuşuyorum.
Buyurun, veriyorum ama hakaret
olmadığını da kayda geçirmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Öğrendik ki sesini çok çıkaran söz alıyor.
13.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın yerinden sarf
ettiği bazı sözleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova)
Teşekkür ederim.
Dünyanın en eski 10 partisinden
birisidir Cumhuriyet Halk Partisi, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyetinin devamıdır. Bunları bilmeniz lazım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Onun içinde
Demokrat Parti de vardı.
MUHARREM İNCE (Devamla) SHP,
1980li yıllarda kurulmuş bir partidir. Ben de o partide görev
yaptım çünkü CHP kapalıydı. Siz de geçmişte Anavatan
Partisinin il başkanlığını yaptınız
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Doğru.
MUHARREM İNCE (Devamla)
ama
hep, sürekli bu kürsüden Başbakanınız ANAP dönemini
eleştirdi, yani sizin döneminizi eleştirdi, bunu unutmayın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Özal
dönemini eleştirmiyor ya.
MUHARREM İNCE (Devamla)
Bakın, bir başkası: Sayın Akbulut, sürekli olarak buraya
geldiniz, SHP-DYP Hükûmeti dediniz. Valiyken hiç böyle demiyordunuz çünkü DYP
daha büyük partiydi, DYP-SHP Hükûmeti diyordunuz.
CELAL DİNÇER (İstanbul)
Doğru Yol-Refah döneminde de valilik yaptı Sayın Vali.
MUHARREM İNCE (Devamla)
Hatırlarsınız değil mi o günleri? Siz o günlerde valiyken
bir kez olsun SHP-DYP Hükûmeti deseydiniz Çillerden çok fena bozuk yerdiniz.
Hiçbir zaman öyle demediniz. Baraj yaparken DYP-SHP Hükûmeti, faili meçhul
cinayet varken SHP-DYP Hükûmeti. Uyanıklık yok, doğruyu
konuşacağız. Siz o zamanlar ağzınıza o altı
yıllık valiliğinizin herhangi bir gününde -tutanaklara
bakalım- bir kez olsun SHP-DYP Hükûmeti dediniz mi? Demediniz. Burada da
doğrusunu kullanın.
Kitaplara gelince, ya, siz elinize çok
böyle gazeteler alıp 1920leri, 1930ları çok kötülediniz. O kimin
yazdığı belli olmayan kitaplarla partimizin tarihine,
cumhuriyetin tarihine, İsmet Paşaya, Atatürke çok ağır
hakaretler ettiniz burada. (CHP sıralarından alkışlar) Mahmut
Tanal arkadaşım bir kitap bulmuş, o kitaptan okuyor. Size sorum
şu Sayın Vali, Sayın Akbulut: Bu kitaba dava açtınız
mı? Mahkûm ettirdiniz mi? Tekzip ettirdiniz mi? Var mı böyle bir
mahkûmiyet kararı? Varsa tamam, o kitabı
kitaplığımızdan atalım. Bu mahkûmiyet
kararını gelin, burada açıklayın.
CELAL DİNÇER (İstanbul) Üç
senedir nerede?
MUHARREM İNCE (Devamla)
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın İnce.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş,
buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
İnce
BAŞKAN Bir müsaade etmediniz
önergeleri oylatayım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Elitaş MİT Kanununa muhalefet yani.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şurada bir
parazit var, susturur musunuz?
Sayın İnce burada bana
MUHARREM İNCE (Yalova) Milletvekiline parazit
diyemezsin!
BAŞKAN Lütfen
Duymadım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O da bana laf
atamaz. Orada, bak, yanında oturuyor, susturacaksın!
BAŞKAN O zaman milletvekilleri,
lütfen saygılı duralım, ben duymuyorum çünkü.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Milletvekiline parazit diyemez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yanında oturuyor, susturacaksın!
BAŞKAN Ben duymadım öyle
bir şeyi, sözü.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Duymadınız mı?
BAŞKAN Ben duymadım,
gereğini yapardım duysaydım.
Buyurun.
CELAL DİNÇER (İstanbul)
Tutanaklarda var Başkanım.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bence
yapamazsınız gereğini. Duydunuz.
BAŞKAN O sizi ilgilendirmez.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bence
yapamazsınız.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, benim geçmişimle ilgili yanlış bilgi
verdi, Anavatan Partisi İl Başkanı olduğumu söyledi. O
konuyu düzeltmek istiyorum, müsaade ederseniz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Belediye Başkanıydınız, ne fark eder?
BAŞKAN Tamam, bundan sonra yine
bir dakika sataşmadan dolayı süre veriyorum, bir dakika.
14.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın İnce, iyi araştırın, ben Anavatan Partisi
İl Başkan Yardımcısıydım, belediye başkan
adayıydım 1994 yılında. Asıl mesele ne biliyor musun?
Ona değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) Tamam, ne
güzel, İl Başkan Vekiliydiniz.
BAŞKAN Şimdi saygıyla
dinleyeceksiniz o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Anavatan Partili
olmaktan da gurur duydum, Rahmetli Özalla beraber çalışmaktan gurur
duydum.
MUHARREM İNCE (Yalova) İtirazım yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ve şunu da ifade ediyorum: O zaman AK
PARTİ olsaydı benim Anavatan Partisinde işim olmazdı zaten,
AK PARTİ yoktu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Mesut Yılmaz dedi ki: Her eğilimin bir partisi kuruldu. Her eğilimin
bir partisi kurulduktan sonra ben Refah
Partisine geçtim; olayın özü budur, bilmiyorsanız bunu ifade edeyim.
Bir: Bakın, ben hani atası
falan demiştim ya, yanlış söylemişim, SHP
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Şu
anda Saadet Partisi var, niye orada değilsiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Halkçı Parti ile Sosyal Demokrasi
Partisi birleşmiş SHP
olmuş, daha sonra 18 Şubat 1995te halkçı SHP -SODEP miydi
bilmiyorum da- Sosyaldemokrat Halkçı Parti CHPyle birleşmiş.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
Bildiğiniz şeyi konuşun o zaman canım!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Yani, Sayın Valinin görev yaptığı dönemde, Uğur
Mumcunun katledildiği dönemde, o kişilerin faili meçhul cinayetlerin
olup darbe girişiminin içinde bulunanlar döneminde 1995te olmak üzere
Doğru Yol Partisi ve Cumhuriyet
Halk Partisi zaten birlikte ortaklık yapmışlar. Atası
demekle eğer SHPden alınıyorsanız, güceniyorsanız bir
şey demem. Ben Anavatan Partili olmaktan gurur duyuyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Atası olması için daha eski olması lazım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Elitaş, şimdi Saadet Partisi olarak niye orada
değilsiniz?
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akbulut.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Efendim, bir dakikalık, kitapla ilgili bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Açıklama mı, sataşmadan
mı?
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Açıklama efendim. Bir sataşma var ve o kitapla
ilgili bir soru sordu Muharrem İnce.
BAŞKAN Sataşmadan
dolayı mı söz istiyorsunuz?
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Evet.
BAŞKAN Bir dakika
Buyurun.
XI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Tekirdağ
Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Mahmut Tanal Beyin burada
sergilediği kitabı ilk defa karşıdan gördüm ve ilk defa
böyle bir iddia ortaya çıkıyor.
Şimdiye kadar ben, on sekiz
yıl geçti -altı yıl orada valilik yaptım- ilk defa böyle
bir kitapta, böyle bir iddianın olduğunu Mahmut Tanal Beyden
öğrendim. O kitabı bana lütfetsin, alacağım ve dava
açacağım, sonuna kadar takip edeceğim. Göreceksiniz sonuçta
haklı çıkacağım çünkü o kitaptaki yazılanların
tamamı iftiradır, yalandır, doğru değildir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
Değerli Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, beş
dakikamız kaldı, eğer bir maddeyi görüşmek için süreyi
uzatmamı isterseniz oylarınıza sunacağım.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Görüşemeyiz, yarın devam ederiz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Yarın devam edersiniz.
BAŞKAN
Peki.
Sayın milletvekilleri, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 17 Nisan 2014 Perşembe günü,
alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati:
20.55