TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
78inci Birleşim
17 Nisan 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal'ın, Turizm Haftasına ve turizm sektörünün
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz'ün, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın 21inci ölüm
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça'nın, Balıkesirde son zamanlarda
yoğun olarak yaşanan su kirliliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın,
Başkanlık Divanı olarak 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalı rahmetle ve saygıyla andıklarına ilişkin
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubu olarak 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde
rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması
2.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, MHP Grubu olarak 8inci Cumhurbaşkanı
Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde rahmetle
andıklarına ilişkin açıklaması
3.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, BDP Grubu olarak 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde
rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması
4.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın, AK PARTİ Grubu olarak 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde
rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması
5.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın 563 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Kuveyt-Türkiye Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 9/4/2014 tarih ve 68 sayılı
Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1464)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, kayıt
dışı işlerde çalışan kadınların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/907)
2.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık ve 21 milletvekilinin, Erzincan Refahiyede bulunan
Gülen ve Dumanlı ormanlarındaki katliamın önlenmesi ve
ormanların kesim ihalesindeki şaibelerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908)
3.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken ve 22 milletvekilinin, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu bünyesindeki kurum ve kuruluşlarda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/909)
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 538, 359, 399, 379, 432,
104 ve 495 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12nci
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç'in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Danışma
Kurulu önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin yeni ihdas edilen 13üncü
maddesi üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Konya Milletvekili Atilla
Kartın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin yeni ihdas edilen
13üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın, Konya Milletvekili Atilla
Kartın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümünün
oylanmasından önce oyunun rengini belli etmek üzere şahsı
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Konya Milletvekili Atilla
Kartın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Sataşmalar nedeniyle
verilen sözlerdeki sürenin Başkanlıkça bir dakika olarak
değiştirilmesinin teamüllere ve İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S.
Sayısı: 563)
4.- Danıştay Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/865) (S. Sayısı:
521)
5.- Sanal Ortamda
İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
XII.- DİSİPLİN
CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Oturumu yöneten
Başkan Vekiline hakaret ettiğinden dolayı, Tunceli Milletvekili
Kamer Gençe, iki birleşim için Meclisten geçici çıkarma cezası
verilmesi
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
kapsamında yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi
Elvan'ın cevabı (7/40115
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, sevk tehir işlemleriyle ilgili doktora
ve yüksek lisans öğrencileri arasında ayrımcılık
yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/40395)
17 Nisan 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlayacağız.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Turizm Haftası vesilesiyle turizm sektörü ve
sorunları hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Mehmet Günala
aittir.
Buyurun Sayın
Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, her zamanki gibi sessiz olma ricamı iletmek istiyorum
size. Lütfen
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal'ın, Turizm Haftasına ve turizm sektörünün
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan, hem söz
verdiğiniz için hem de sükûnete çağırdığınız
için.
Değerli
arkadaşlar, bu hafta, Turizm Haftası olması münasebetiyle gündem
dışı söz aldım. Maalesef, gündem dışı
konuşuyoruz. Gündemin içinde çok gereksiz tartışmalar, lüzumsuz
siyasi çekişmeler, baskı devletine doğru götürecek kanuni düzenlemeler
yer alıyor. Buradan defalarca söylemiş oldum, ülkemizin gerçek
sorunlarına ait yapısal önlemler alınması gereken hususlar
maalesef konuşulmuyor, tartışılmıyor. Türkiyede
geçtiğimiz yıllarda birçok önlem alındı, alınmaya
çalışıldı. Tamamı da Efendim tasarruf
açığı var, efendim cari açık var, bunu önleyelim. diyor
ama maalesef, yıl sonu itibarıyla 32 milyarın üzerinde döviz
getirisi sağlayan turizm sektörüyle ilgili on bir yıldır,
iktidarlarınız döneminde, söylemiş olduğum yasal
düzenlemeler hâlâ yapılmadı ve yapılmasına da pek
yakın zamanda başlayacağınız gibi bir kanaatimiz yok.
Değerli
arkadaşlar, sektörümüzün birçok sorunu var. Sezon açıldı. Turizm
Haftası nedeniyle bunları dile getirmek istedim yeniden. Birçok
otelci arkadaşımızla, sektör temsilcisiyle, Otelciler
Birliğiyle, federasyonla yapmış olduğumuz görüşmelerde
bazı kanuni düzenleme eksiklikleri defalarca dile getirildi.
Geçtiğimiz ay içerisinde, yine sezon başında kendileriyle
görüştüm. Çok büyük beklentileri var ama bunun için partiler üstü bir
gayretle Hükûmetin bir an önce, bekleyen kanun tasarısı, turizm
çerçeve kanun tasarısı -bunun içerisinde teşviki de var,
örgütlenmesi de var, Kıyı
Kanunu da var, birçok çalışmayla ilgili, istihdamla ilgili hususlar
var- maalesef gündemde yer almıyor. (Gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Sayın Başkanım, boşuna siz uyarıyorsunuz
ama arkadaşlar yoklama var diye geldi, isterseniz, yoklama yok derseniz
giderler, şu anda sorun yok.
BAŞKAN Her
an yapabiliriz yoklama.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Hakikaten, değerli arkadaşlar, bakın, burada birçok
şey konuşulur, Efendim her şey dâhilden oldu, şundan
oldu, esnaf sıkıntıda. denir ama temel konu, turizmin bu
şekliyle kendi başına gidiyor olmasından
kaynaklanıyor. Otelciler bir yerde, operatörler bir yerde, seyahat
acenteleri bir yerde, bir sorumlusu yok. Maşallah, Turizm
Bakanımız yani iki sefer, herhâlde bir
başladığında bir brifing almaya geldi, sonra da bir
şeye gitti. Bilmiyorum, Gökcen Hanım, Antalyada kaç sefer gördünüz?
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Gelmesin, gelmesi önemli değil ki.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Yani, defalarca bekliyoruz, diyoruz ki: Sayın Bakanım,
burada bir şey var -arkadaşlarla da toplandık, bütün
milletvekilleriyle- bir sene oldu. Gelin, bunu, biz hep beraber Bakana gidelim,
neyse eksiği gediği bu kanunu çıkaralım dedik. Burada
defalarca çıkarıyorsunuz, MİT Kanunuyla sabahlara kadar
uğraşıyoruz; ondan önceki kanunlarla uğraştık;
paket dediniz, uğraştık. Gelin bir sefer de hem de ülkenin ekonomisine
katkıda bulunan en önemli sorunlarımızdan bir tanesi olan cari
açığın kapanmasında önemli bir faktör olan turizm
gelirleriyle ilgili bir çalışma yapalım.
Bunun ötesinde
sektörün bütün bu sorunlarını, yasal sorunlarını hep
beraber gözden geçirelim. Bununla ilgili araştırma önergesi de
verdim. Henüz, tabii, araştırma komisyonu için gelen her önerge
burada parmaklarla reddedildiği için o da pek dikkate alınmadı.
Burada yapabileceğimiz birçok çalışma var değerli
arkadaşlar.
Sektör şu
anda sezonu açtı. Bunlar devam ediyor ancak kış sezonu
geldiği zaman burada çalışan işçilerimiz maalesef
işsiz kalıyor. Bu nedenle, özellikle Kıyı Kanunundaki
birtakım çalışmalar, ecrimisille ilgili çalışmalar,
birtakım faaliyetler var, yüzme havuzları var, bunların sağlık
kontrolleri var bunlarla ilgili sorunlar var ve yabancıların
çalışmasıyla ilgili ve kış döneminde, az önce
belirttiğim gibi, en azından istihdam teşviki
sağlanması, o sürede de istihdamın artırılabilmesi
için kış süresince beş altı ay boş, kapalı olduğu
dönemde de belki vergilerini, primlerini azaltarak veya düşürerek veya
sıfırlayarak birtakım çalışmaların
yapılması gerekiyor.
Tabii,
bunların tamamı için de ciddi anlamda bir turizm çerçeve kanununu
burada gündeme almamız lazım. Ben iktidarıyla muhalefetiyle
bütün arkadaşlarıma, başta turizmle ilgili illerimizin
milletvekilleri olarak bir komisyon kurulmasını ve Sayın Bakanın da bu konuda
öncülük etmesini bekliyorum. Tekrar hatırlatıyorum çünkü bu, ülke
meselesidir sadece Antalyanın meselesi değildir.
Teşekkür
ediyoruz. İnşallah iyi bir turizm sezonu geçiririz diyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Gündem
dışı ikinci söz, sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalın ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öze aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın
Öz.
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz'ün, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın 21inci ölüm
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sekizinci
Cumhurbaşkanımız Turgut Özalın vefatının yirmi
birinci seneidevriyesi nedeniyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, merhum
Cumhurbaşkanımızın hayat hikâyesi, aslında ülkemizin
ve demokrasimizin bir başarı hikâyesidir. Halkın içinden bir
vatandaşın, devlet memurluğundan bürokrasinin en tepe
noktalarına kadar yükselip ardından siyasete girip siyasette de
Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığına kadar
uzandığı bir başarı hikâyesidir.
Merhum Özalın ülkemizin siyasi
tarihinde farklı ve unutulmaz kılan, şüphesiz, pek çok
özelliği vardır ama bunların arasında değişim ve
dönüşüm sürecinde lokomotif işlevi gören düşünce hürriyeti, din
ve vicdan hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti, rahmetli Özalın ülkemizde
çığır açma noktasında önemli mihenk
taşlarıdır. Bu ilkeler çerçevesinde uzun yıllar siyasete ve
ülke gündemine egemen olmuş uzlaşmaz tutuma, kısır döngü
kargaşalara, kavgalara, icraattan çok demagojik sataşmalara
hapsolmuş siyasi mücadelelere son vererek halkımızı ortak
değerler etrafında bir araya getirmeyi başarmış,
insanımıza moral ve motivasyon, ülkemize de büyük bir dinamizm kazandırmıştır.
Turgut Özal, bürokrat, Başbakan,
Cumhurbaşkanı olarak, ülkemizin, her alanda kalkınması için
olağanüstü çaba göstermiştir. Büyük hedefler ortaya koyarak fikirleri
ve ileri görüşlü yaklaşımlarıyla köklü
değişimlerin ve dönüşümlerin gerçekleştirilmesinde önemli
bir etken olmuştur. Demokrasimizin gelişmesi ve ekonomimizin
dışa açılmasında önemli bir rol üstlenmiştir.
Demokrat, sivil ve dindar kişiliğiyle milletimizin gönlünde müstesna
bir yer edinmiştir. Tüm bunları, bir süre bizim de çetin bir mücadele
verdiğimiz türlü vesayetlere, olumsuz şartlara ve tehditlere rağmen
başarmıştır. Tüm inanmışlığıyla,
halkına hizmet yolunda adanmışlığını ifade
ettiği Benim iki gömleğim var; birisi bayramlık, diğeri
idamlık. ilkesiyle ve inancıyla bu ülkeye hizmet etmiştir.
Merhum Özal,
bizlere kalan en büyük miras ekonomi politikalarında, dış
ticarette, enerjide ve her alanda ortaya koyduğu büyük değişim
ve dönüşüm hamleleri kadar eylem ve söylemleriyle de zihinlerimizde önemli
bir yer edinmiştir. O dönemde Özalın muhalifleri dahi bu zihinsel
değişimin dışında kalamamışlardır. Sağlığında
Turgut Özalı acımasızca eleştirenlerin, muhalefet
edenlerin, şimdi siyaseten olsa bile Özala sahip çıkmaları
manidardır. Bazıları, bu tutumu onu istismar etmek için göstermiş
olsa dahi bu, kendisinin Beni yirmi yıl sonra daha iyi anlayacaklardır.
demesiyle açığa çıkmıştır.
Rahmetli
Cumhurbaşkanımız, Türkiyede birçok işin öncülüğünü
yapmakla beraber, Malatyamıza da birçok hizmet
kazandırmıştır. Bu hizmetlerin başında gelen de,
Turgut Özal Tıp Merkezidir. Bugün, bu Turgut Özal Tıp Merkezinde -sadece
Malatya değil, ülkemiz değil, Orta Doğudan, Avrupadan-
özellikle karaciğer nakli noktasında önemli dönüşümler
yapılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Turgut Özal, ekonomik alanda ortaya koyduğu
başarılar kadar, demokratikleşme ve insan hakları alanında
da çok önemli atılımlar yapmıştır. Türk Ceza
Kanununun 141, 142 ve 163üncü maddeleri Rahmetli Özal zamanında
kaldırılmıştır. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin yargı yetkisinin tanınması, kişisel
başvuru hakkının kazanılması yine Rahmetli
Özalın girişimleriyle olmuştur.
Özaldan sonra
Türkiye, maalesef, AK PARTİ iktidarına kadar reformların
durduğu, istikrarın bozulduğu, ardı ardına ekonomik
krizlerin yaşandığı, siyasetin kan kaybedip, askerî
vesayetin tekrar hâkim olduğu bir dönem yaşamıştır. Özal
döneminde Türkiyenin sürekli gelişen ve güçlenen yolculuğu, bugün AK
PARTİ iktidarıyla hızla devam etmektedir. Aziz milletimiz için
son nefesine kadar daha müreffeh, daha demokratik, daha özgür bir Türkiye
yaratmak amacında olan Rahmeti Özalı, rahmetle, şükranla ve
minnetle anıyorum.
Yine aynı
zamanda, 12 Eylül darbe planlarının zeminini oluşturmak
gayesiyle Malatyamızda Alevi-Sünni kardeşliğini bozmak ve bu
kardeşliğe zarar getirmek bahanesiyle dönemin Belediye
Başkanı Hamit Fendoğlu, aynı şekilde, bombalı bir
paketle şehit edilmiştir. Bugün, onun da ölüm yıl dönümüdür. Onu
da buradan rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz Kutlu
Doğum Haftası nedeniyle de
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK ÖZ
(Devamla) -
her birimizin Peygamber Efendimizin ahlakıyla
ahlaklanmamız temennisiyle, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öz.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın,
Başkanlık Divanı olarak 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalı rahmetle ve saygıyla andıklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Biz
de Divan olarak, sekizinci Cumhurbaşkanı Sayın Turgut
Özalı rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Şimdi gündem
dışı üçüncü söz, Balıkesirde son zamanlarda yoğun
olarak yaşanan su kirliliği hakkında söz isteyen Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçaya aittir.
Buyurun Sayın
Havutça. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça'ın, Balıkesirde son zamanlarda
yoğun olarak yaşanan su kirliliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
NAMIK HAVUTÇA
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyenin çok
önemli gündemi arasında Balıkesirde yaşanan su ve çevre
kirliliğinin yarattığı acil sorunlarla ilgili söz almak
durumunda kaldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Balıkesir genelinde su kirliliği ve beraberinde
çevre kirliliği büyük endişe yaratmaktadır. Öyle ki, eşsiz
coğrafyası ve zenginliğiyle Türkiyenin tarım ve
hayvancılığının başkenti olan, turizm, mitoloji,
sosyal, kültürel, jeolojik ve ekolojik birçok zenginlik ve çeşitlilik
barındıran ilimiz Balıkesir, bugün su kirliliğiyle büyük
bir alarm veriyor.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 2012 yılı İl
Çevre Sorunları Envanterinde Balıkesirin su kirliliği birinci
öncelikli sorun olarak tespit edilmiştir. Hava kirliliği ikinci ve
üçüncü sorun olarak da atık kirliliği gelmektedir. Kanalizasyon
şebekesi, evsel nitelikli ve sanayi atık sularının
arıtılmaması ya da yetersiz arıtılması, foseptik
atıklar, kimyasal gübre kullanımı, su kirliliğinin
nedenleri olarak tespit edilmiştir. Bu kirlilik nedenleri Manyas, Gönen,
Bandırma, Susurluk, Erdek ve Marmarada yoğun olarak görülmektedir.
Sayın
milletvekilleri, su kirliliği, Türkiyeyi doyuran, tarım ve
hayvancılığın başkenti Balıkesirin en önemli iki
ilçesi Gönen ve Manyasta artık yaşamı tehdit eder noktaya
gelmiştir. Öyle ki devletin resmî verileri, AKP Hükûmetinin ilgili
bakanlıklarının verileri bu tehdidi açıkça ortaya
koymaktadır. Gönen Çayı, Gönen ilçesinden sonra, organik madde, azot
ve çözünmüş oksijen parametreleri açısından kirli ya da çok kirli
su sınıfında yer almaktadır. Orman ve Su İşleri
Bakanlığının verdiği bilgilere göre, Gönen Çayı
evsel ve endüstriyel atık su kaynaklarının etkisi altında
bulunmaktadır. Bu yoğun kirlilik, çevreyi ve halk
sağlığını ciddi derecede tehdit eder duruma gelmiştir.
Türkiyenin marka olmuş baldo pirincini, Gönen etini yetiştiren
köylerimiz, köylülerimiz için bu durum dayanılmaz bir noktaya
gelmiştir. Öyle ki Ulukırda, Hasanbeyde, Gündoğanda,
Sarıköyde, Tuzakçıda, Bostancıda, Gebeçınarda,
Havutçada ve Misakçada, bu köylerde bu kirlilik,
insanlarımızın sağlığını ve
yaşamını açıkça tehdit eder durumdadır.
Değerli
milletvekilleri, Marmara Denizine dökülen Gönen Çayının
geçtiği Misakça Köyü yakınlarında 14 Şubatta toplu
balık ölümleriyle ilgili bir soru önergesi verdim. Bununla ilgili Orman ve
Su İşleri Bakanlığı yaptığı
değerlendirmede, vatandaşlarımızın bununla ilgili bir
şikâyeti olmadığını, şikâyete maruz bir durum
olmadığını ve incelenemediğini söylüyor; oysa ben bu
kürsüde, bir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu defalarca
ifade ettim ve buradan bir kez daha ifade ediyorum: Bakın orada toplu
balık ölümlerinden sonra sıra insanların ölümlerine
gelmiştir Sayın Bakan. Buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Siz,
ilgili basını ihbar olarak kabul etmiyorsunuz, ben buradan ihbar
ediyorum: Türk Ceza Kanunu 181 ve 182ye göre Gönende, Manyasta kasten
çevreyi kirletme suçu işlenmektedir. Eğer siz hâlâ bunları ihbar
olarak kabul etmiyorsanız, yazılı bir dilekçe arıyorsanız,
sizin o zaman o Bakanlık koltuğunda ne iş
yaptığınızı Türkiye merak ediyor.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bakın geçen hafta sonunda Manyasta
Manyas Belediye Başkanımızı ziyaret ettim. Ziyaret
esnasında Manyasa bağlı Koçoğlu Köyünden bir muhtar
arkadaşımız geldi. Bir pet şişenin içerisinde su
getirdi. Suyun rengi, bizim Meclisteki koltukların renginde. Dehşete
düştüm ve Muhtar, ne oluyor bu su? dedim. Bu suyu kullanıyor
çocuklar. dedi. Ee, kardeşim bunun içinde ne var? İnanın
değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekilleri, suyun rengi
korkunç derecede ve dedim ki: Bu suyu içen adam nasıl içiyor? Aynen bir fanta suyu, fantayı kabul
edin, böyle bir su.
Bakın,
Balıkesir, Güney Marmaranın en ciddi yaşam alanlarından
bir tanesi. Manyas Kuş Cenneti, A sınıfı diplomaya sahip.
Kuş türleri yok oluyor, sularımız kirleniyor. Şimdi,
Sayın Bakana defalarca bunları burada ifade ediyoruz. Ya
insanların toplu ölümlerini mi bekleyeceğiz? Balıklar toplu
ölüyor, kaplumbağalar toplu ölüyor; Erdek Körfezinde durum bu, Manyas
Kuş Cennetinde durum bu. Ee, o zaman şikâyet dilekçesi bekleyecekse
Sayın Bakan bunları incelemek için, vallahi bizim bölgede insanlar
artık Bursa Tıp Fakültesine, otobüs otobüs kanser
araştırması yapmaya gidiyor.
O nedenle
Türkiye'nin gündemi çok yoğun, biliyoruz ama insanlarımızın
yaşamı, gıda güvenliği Türkiye'nin ve dünyanın en
önemli sorunları arasındadır. Bugün gıda güvenliğinin
en önemli temelini suyun temizliği teşkil etmektedir. O bakımdan
Kızılderili atasözünde söylendiği gibi: Son balık
öldüğünde, son nehir kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde
beyaz adam, paranın karın doyurmayacağını görecektir.
diyor ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Havutça.
Sayın
Hamzaçebi buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubu olarak 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde rahmetle andıklarına
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bugün eski Başbakanlarımızdan Türkiye
Cumhuriyetinin 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın 21inci ölüm
yıl dönümü. 21inci ölüm yıl dönümünde Sayın Turgut Özalı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak rahmetle anıyoruz. Sayın Turgut
Özal uyguladığı ekonomi politikasıyla Türkiye ekonomisinin
dışa açılmasında, ekonomimizin rekabete
alışmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu önemli
rolünü, yapmış olduğu hizmeti ölüm yıl dönümünde bir kez
daha anıyorum. Kendisine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak tekrar
Allahtan rahmet diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Halaçoğlu
2.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, MHP Grubu olarak 8inci Cumhurbaşkanı
Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde rahmetle
andıklarına ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak rahmetli Cumhurbaşkanımız
Sayın Turgut Özalı rahmetle anıyoruz. Memlekete hizmet eden her
insanın muhakkak ki defterleri ahirette açıktır. Allah
makamını cennet etsin. Memlekete hizmet edenler için Allah her zaman
onların yollarını açsın. İyi dileklerimizi tekrar
sunuyoruz.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederiz, sağ olun.
Sayın Pervin
Buldan buyurun.
3.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, BDP Grubu olarak 8inci Cumhurbaşkanı
Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde rahmetle
andıklarına ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de BDP Grubu
olarak merhum Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde saygıyla
anıyoruz ve bir kez daha kendisine Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Merhum Turgut
Özal, Türkiyenin siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlarda köklü
değişimlerine öncülük yapmış ve demokrasi tarihine de bir
yön vermiştir. Turgut Özal, aynı zamanda, kişiliği,
yaşayışı, sıcaklığı ve fikirleriyle
halktan birisi olduğunu her daim göstermiştir. Ülkemizin her zaman
Turgut Özal gibi cumhurbaşkanlarına ihtiyacı olduğu
vurgusunu yaparak kendisini BDP Grubu olarak bir kez daha saygıyla
anıyor, ailesine başsağlığı dileklerimizi
iletiyor, teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Elitaş
4.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın, AK PARTİ Grubu olarak 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalı 21inci ölüm yıl dönümünde
rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Bugün 17 Nisan,
rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özalın
vefatının 21inci yılı. Türkiyeye yaptığı
hizmetler gerçekten çok önemli. Türkiyenin yeni bir yol haritasını
çizmesinde, devlet yönetiminin halkla birlikte olmasında ve
sivilleşmesinde çok önemli katkı sağlamış bir siyasi
kişilikti. Kendi tabiriyle, Türkiye Cumhuriyetinin çağ
atlamasının ilk temel taşlarını yerine yerleştiren
önemli bir şahsiyetti. Belli bir zaman onunla birlikte
çalışmanın mutluluğunu yaşamış bir
arkadaşınız olarak, Türkiyenin hem iktisadi tarihine hem siyasi
tarihine önemli katkılar sağlayan bir devlet adamıydı.
Kendisine Allahtan rahmet diliyoruz, ailesine sabırlar diliyoruz. Ülkemiz
için büyük bir kayıp olduğunu ifade ediyor, tekrar millet olarak onu
saygıyla, hürmetle yâd ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Kuveyt-Türkiye Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 9/4/2014 tarih ve 68
sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi
(3/1464)
15/4/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 9 Nisan 2014 tarihli ve
68 sayılı Kararı ile Kuveyt-Türkiye Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Söz konusu
parlamenter heyetin resmî ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 7. Maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil Çiçek
TBMM Başkanı
BAŞKAN
Bilginize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, kayıt
dışı işlerde çalışan kadınların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/907)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Başta ev
işlerinde çalışan kadınlar olmak üzere kayıt
dışı işlerde çalışan kadınların
sorunlarının belirlenmesi, ekonomik ve sosyal haklarının
düzenlenmesi ile can güvenliklerini tehdit eden etmenlerin ortadan
kaldırılabilmesi için gerekli önlemlerin alınabilmesi
amacıyla Anayasamızın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1)
Ruhsar Demirel (Eskişehir)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
4)
Sadir Durmaz (Yozgat)
5)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
6)
Emin Çınar (Kastamonu)
7)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
8)
Ali Öz (Mersin)
9)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
10)
Sinan Oğan (Iğdır)
11)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
12)
Murat Başesgioğlu (İstanbul)
13)
Ali Halaman (Adana)
14)
Sümer Oral (Manisa)
15)
Muharrem Varlı (Adana)
16)
Alim Işık (Kütahya)
17)
Necati Özensoy (Bursa)
18)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
19)
Tunca Toskay (Antalya)
20)
Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
21)
D. Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
İşsizlik,
göç, rekabet toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile birlikte
değerlendirildiğinde kadınların küreselleşme diye
tanımlanan süreçte yaşanan ekonomik gelişmeler neticesinde
kayıt dışı ekonominin önemli bir kısmını
oluşturduğu düşünülmektedir. Çeşitli araştırmalar
İstanbul'da yaklaşık 400.000 kadının kayıt
dışı olarak ev işlerinde (temizlik, çocuk, yaşlı
veya hasta bakımı vb) çalıştığını
göstermektedir.
Ancak bu gözlem ve
tespitleri destekleyici bir bilimsel çalışma ne yazık ki yoktur.
Bu kadınlar sosyal haklardan mahrum kalmalarının yanı
sıra; psikolojik ye fiziksel şiddetten, taciz ve tecavüze kadar varan
kötü muamelelere maruz kalmaktadırlar. Ve bunu "Her şey
kapı kapanınca başlar" diye ifade etmektedirler.
Ev
İşçileri Dayanışma Sendikası (EVİD-SEN)
tarafından; geçen yıl 51 ev işçisi kadının iş
kazalarında öldüğü,400'den fazla ev işçisi kadının
taciz ve tecavüze uğradığı, 3.000 kadının iş
kazası geçirdiği belirtilmektedir.
Kayıt
dışı çalışmaları nedeniyle
hastalandığında, hamile kaldığında, iş
kazası geçirdiğinde, kaza sonrası bakıma ihtiyaç
duyduğunda veya hayatını kaybettiğinde hiçbir sosyal haktan
yararlanamamaktadırlar. Türkiye'de; ev hizmetlerinde
çalışanların yalnızca yüzde 1'inin sigortalı
olduğu tahmin edilmektedir. Mevcut mevzuatta ev işçisi kadınlar
'işçi bile sayılmamaktadır.
Özel İstihdam
Bürolarının (ÖİB) kurulması da soruna çözüm
getirmemiş. Bu bürolar aracılığıyla bulunan işler
için yapılan sözleşmelerde; görev tanımı, çalışma
saatleri, izin günleri gibi konular hiçbir zaman dikkate alınıp
değinilmemiştir. Ayrıca ÖİB'lerin kontrol ve denetiminin
yetersizliği nedeniyle yaşanan sorunlar katlanarak büyümektedir.
Araştırmanın
genel amacı "Kayıt dışı çalışan
kadınlara yönelik, çalışan sağlığı ve
iş yeri güvenliğinin sağlanabilmesi, ekonomik, sosyal
haklarının düzenlenebilmesi ve ÖİB'lerin etkin ve sürekli
kontrol ve denetimlerinin sağlanabilmesi" için gerekli önlemlerin
alınmasıdır.
Araştırmanın
alt amaçları:
1) Son beş
yıla ait ev kazalarına maruz kalan, kazalarda yaralanan,
kalıcı fiziksel engelli olan veya hayatını kaybeden ev
işçilerinin sayısını belirlemek,
2) Son beş yılda, psikolojik ve fiziksel
şiddetten, taciz ve tecavüze kadar varan kötü muameleye maruz kalan ev
işçilerinin sayısını belirlemek,
3)
Saldırıya veya kazaya maruz kalan ev işçilerinin hukuki hak
arama süreçleri konusunda bilgi düzeyini ölçmek,
4) Son beş yılda, sigorta ve sosyal
haklardan yararlanabilen ev işçilerinin sayısını
belirlemek,
5) ÖİB'lerin sayısını, illere
göre dağılımını ve bürolara kayıtlı ev
işçilerinin sayısını ve niteliğini belirlemek,
6) ÖİB'lerin
hangi kurum tarafından, nasıl ve hangi aralıklarla
denetlendiğini belirlemek,
7) ÖİB'lere
kayıtlı ev işçilerinin işe yönlendirilmesinde
kullanılan yol ve yöntemleri belirlemek.
2.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık ve 21 milletvekilinin, Erzincan Refahiyede bulunan
Gülen ve Dumanlı ormanlarındaki katliamın önlenmesi ve
ormanların kesim ihalesindeki şaibelerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Erzincan
Refahiye'deki Gülen ve Dumanlı ormanlarındaki katliamının
önlenmesi, ormanların kesim ihalesindeki şaibelerin
araştırılması, bu ihalelerden rant sağlayanların
belirlenmesi, kural tanımadan yapılan orman kıyımının
bir an önce durdurulması ve bu konuda yapılması gerekenlerin
tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Muharrem
Işık (Erzincan)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
4) İlhan
Demiröz (Bursa)
5) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
6) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
7) Namık
Havutça (Balıkesir)
8) Refik
Eryılmaz (Hatay)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) İhsan
Özkes (İstanbul)
11) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
12) Musa Çam (İzmir)
13) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
14) Rahmi
Aşkın Türeli (İzmir)
15) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
16) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
17) Doğan
Şafak (Niğde)
18) Bülent Tezcan (Aydın)
19) Candan Yüceer (Tekirdağ)
20) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
21) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
22) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
Gerekçe:
Erzincan ili
Refahiye ilçesi Gülen ve Dumanlı ormanlarında aşırı
miktarda ağaç kesimi yapılmaktadır. Sarıçam olarak bilinen
bu çam türünün özellikle son yıllarda bu bölgelerimizde kontrolsüz bir
şekilde kesildiği tespit edilmiştir. Özellikle 2005
yılından itibaren yapılan birçok ihalede şaibeler
olduğu bilinmektedir. Bu şaibeler, özellikle Erzincan'da mahkemeler
tarafından da bu tespit edilmiştir. Bütün bunlara rağmen
kesimler yine devam etmektedir.
Sarıçam odunu
günümüzde kullanılan en değerli kerestedir. Parkeden doğramaya,
mobilyadan kaplamaya birçok alanda değerlendirilen bu ağaç türü ne
yazık ki yüksek rant değeri sebebiyle çok kontrolsüz ve acımasız
bir şekilde kesilmektedir. Bu konudaki tüm çabalarıma rağmen
şu ana kadar gerekli hiçbir önlem alınmadı. Kesim
yapılırken tıraşlama şeklinde yapılmaktadır.
Yüz yirmi yıllık ömrü olan ve en değerli zamanına yüz yirmi
yılda ulaşılan bu ağaç ne yazık ki bu bölgede genç yaşlı
demeden kesilmektedir. Dikim işlemleri ise çok yavaş yürütülmektedir.
Kesim yapılırken seyreltmeler yapılması gerekiyor. Oysaki
yukarıda belirttiğim gibi tıraşlama
yapılmaktadır.
Burada çok büyük
rant olduğunu düşünüyorum. Özellikle 2005 yılından sonra
verilen ihalelerin kimlere verildiği, verilirken hangi kriterlerin göz
önünde tutulduğu, siyasilerle herhangi bir rant ve iş
ilişkilerinin olup olmadığı konusunun
araştırılması ve ihale şartlarının
doğru bir şekilde yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması
gerekiyor.
Ülkemizde
ormanlarımız yanıyor. diye feryat ederken Refahiye ilçemize
bağlı Gülen ve Dumanlı ormanlarının birilerine rant
sağlamak için ihale edilip edilmediğinin
araştırılması gerekiyor. Yeni dikim
yapıldığı zaman eğer iyi bakım yapılmazsa
genç ve orta yaşlı meşelere kar kırması, kar devirmesi
ve fırtına büyük zarar vermektedir.
Bütün bu
sebeplerden dolayı bu çok değerli ormanlarımız tamamen yok
olmadan korunması için gerekli tüm tedbirler alınmalıdır.
Bu olay diğer bölgeler açısından da örnek olacağından
bu konunun derinlemesine araştırılması gerekir.
3.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken ve 22 milletvekilinin, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu bünyesindeki kurum ve kuruluşlarda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/909)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığına bağlı bulunan Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindeki kurum ve kuruluşların
incelenmesi, sorunların belirlenmesi ve gerekli önlemlerin
alınması amacıyla Anayasa'nın 98inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ederim.
1) İdris Baluken (Bingöl)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
bünyesindeki kuruluşların temel ilkeleri şöyle
sıralanmıştır: Anayasada belirtilen sosyal devlet olma
ilkesi çerçevesinde kuruluş felsefesi; insan haklarına, evrensel
hukuk ilkelerine ve uluslararası sözleşmelere bağlı
çalışmak, bilimsel veriye dayalı sürdürülebilir hizmet vermek,
iş birliğine açık, tarafsız ve şeffaf olmak, tüm
hizmet verilen kesimlerin ve çalışanların memnuniyetini
sağlamak. Bunun yanı sıra, söz konusu kurumlarda sosyal
açıdan dezavantajlı çocuk ve gençlerimiz toplumsal yaşama
hazırlanmakta ve bu kesimlerin ihtiyaçları giderilmektedir. Planlanan
vizyon ve misyon böyle iken çocuk yuvalarımızda sorunlar her geçen
gün büyümekte, kamuoyunda sıkça gündemleşmektedir.
Söz konusu kurum ve kuruluşlarda çocukları
topluma kazandırmak bir yana, kötü muamele ve yasa dışı
yaklaşımlarla çocuklar sosyal hayattan kopuk hâle getirilmektedir.
Basına sık sık yansıdığı şekli ile
çocuklara işkence yapılması, yuvalardan kaçırılan
çocuklar, insanlık dışı bir şekilde satılmak
istenen çocuklar, taciz gibi birçok sorun ilgili kurumlarda
yaşanmıştır.
Tüm bu sorunların yanı sıra, kamu
idaresinin çocuk yuvaları için ayırdığı ödeneğin
düşük olması ve hizmetin dışarıdan satın
alınması yolu ile gerçekleştirilmesi söz konusu sorunları
içerisinden çıkılmaz hâle sokmuştur. Özel kurum ve kişilere
devredilen hizmet anlayışı beraberinde çocuklara yönelik güvenli
ve şeffaf yaklaşımı da
aşındırmıştır. Ayrıca, sorunları
katı merkeziyetçi, bürokratik yöntemlerle çözme anlayışı
nedeniyle, taşra hizmeti veren bu tür hassas kurumlardaki olumsuz durumlar
merkeze taşınamamakta ve bir şekilde üstü örtülmektedir.
Bunlardan hareketle, başta taşradaki çocuk
yuvaları olmak üzere, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
bünyesindeki kuruluşlardaki ihlallerin incelenmesi, ihlale uğramış
çocukların belirlenip gerekli tıbbi ve rehabilite edici
yardımların yapılması, çocuklara yönelik ihlallerin
sebeplerinin kaynağına inilerek bu sebeplerin ortadan
kaldırılma yolunun bulunması, merkezî bütçeden ayrılan
ödenek miktarının yeterliliğinin
araştırılması, hizmet alımında özelleştirmeden
kaynaklı sorunların belirlenmesi ve çocuklarımızın
daha iyi şartlarda yaşamaları, eğitim almalarının
yolunun açılması amacıyla bir Meclis araştırması
açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 538, 359, 399, 379, 432,
104 ve 495 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12nci
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
17/4/2014
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 17/4/2014 Perşembe günü yaptığı toplantıda
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa Elitaş Mehmet Akif Hamzaçebi
Yusuf
Halaçoğlu
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Pervin
Buldan
Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmında bulunan 538, 359, 399, 379, 432, 104, 495 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın
sırasıyla 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12nci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN
Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
Süreniz on
dakikadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin
çalışmalarını çorbaya çevirdik. Şimdi, Meclis
Başkan Vekili ara veriyor yirmi dakika, niye ara verdiği belli
değil. Oraya bir Danışma Kurulu kararı geliyor, Efendim,
şu şu kanunları hemen gündeme alalım. Hangi kanunları
aldığı belli değil. Bu, bizim, 1935 yılı Tunceli
kanunlarına benzedi. Tunceli kanunlarında, istiklal mahkemelerinin
verdiği kararları getirip oradaki valiye onaylatıyorlardı.
Tuncelinin bir Abdullah Paşa Valisi vardı. Bir gün, işte bu
Seyit Rızanın asılması olayında, İhsan Sabri
Çağlayangilin hatıralarında var, diyor ki: Bizim elimize yazdı
verdi; 35 kişinin idamı uygundur. diye. Oraya, işte Abdullah
Paşanın da idamına karar versek, yazsak ismini, Abdullah
Paşa da idam edilecek. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi de ona döndü. Bir
bakıyorsunuz, şimdi buraya geliyor kanunlar, inceleyemiyoruz, ne var
içinde bilemiyoruz, ondan sonra hemen bunları gündeme alıyorsunuz. Ya
bir bakalım, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi ciddi bir kurumdur. Bu
kurumun burada görüşülecek kanunları bilmesi lazım.
Bir MİT
Kanunu getirmişsiniz, tam bir dikta yönetiminin Türkiyede
uygulanması için gereken her türlü tedbir var. Bir MİT oluşturuyorsunuz,
MİT adam öldürecek. Ne yapacak, yakalanınca ne olacak? Ondan sonra da
MİT diyecek ki: Bu bizim adamımızdır. MİTin
Başkanı kim? Şu anda Başbakanlık makamında
bulunan kişi, buna bağlı. E peki, bu memlekette nasıl
demokrasi olacak? Her gün yüzlerce yolsuzluk var.
Taraf gazetesinde
de işte, bugün yazmış adam. İstanbuldaki bu metro
ihalesini alan firma, efendim, ihaleden iki gün önce kurulmuş, 750 milyon
euroluk usulsüz ihaleyi almış, yurt dışında paravan
firmalar kurmuş. Getirilen o kadar kabarık faturalar var ki burada,
bu faturalarla devleti talan etmiş. Şimdi, eğer bu
hırsızlık yapanlardan soru sorulmayacaksa, bundan hesap
sorulmayacaksa görevi ne bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin?
Şimdi, bu
Halk Bankasının Genel Müdürünün evinde, biz zannediyorduk ki efendim,
işte 450 milyon dolar, meğer 600 milyon dolar yakalanmış.
Şimdi, AKP
son zamanlarda KİT Komisyonunu da çalıştırmıyor
arkadaşlar, KİT Komisyonu, bakın. Bundan önce, KİT
Komisyonu bu aylarda alt komisyon çalışmalarını bitiriyordu
ve esas komisyon çalışıyordu. Biz tesadüfen Halk
Bankasının hesaplarını inceledik. Arkadaşlar, Halk
Bankası 2012 ve daha eski yıllarda, bakın, bir firmaya 575
milyon dolar kredi vermiş arkadaşlar, 575 milyon dolar, bu müdür
vermiş. Şimdi, Tayyip Erdoğan diyor ya: Bankanın
parası değil. 575 milyon dolar kredi verdiği bu firma
batmış. Ondan sonra, bu firmanın da teminat gösterdiği
arazilerine gitmişler, bakmışlar; Ya bu nasıl battı,
bunu paraya çevirelim. Bakmış ki teminatla aldığı
araziler hazine arazisi.
Şimdi,
arkadaşlar, sayın milletvekilleri, devletin, bankanın 575 milyon
dolar kredisini batıran bir banka müdürünü, şimdi getiriyor hem de
Ali Babacan -sanki orada neyin başıymış gibi, belirtmiyor-
diyor ki: Bu siyasi iradenin tasarrufudur. E, sen bakan değil misin?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Sayın Başkan, temiz bir dil kullansın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen orada neyin başısın Ali Babacan, neyin
başısın? Sen onu söyle.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Temiz bir dil kullan ya! Temiz bir dil kullan!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ve getiriyorlar arkadaşlar, 575 milyon dolar
Bu, yalnız
575 milyon değil, o sene Halk Bankasında batan para 2 katrilyon lira.
Bu krediyi alıp batıran kişilerin toplam sayısı 58, bu
KİT raporunda var, bende değil. Peki, biz bunları incelemeyecek
miyiz arkadaşlar? Bu memlekette hırsızlık yapan, yolsuzluk
yapan, Tayyip Erdoğana dayanarak hep ödüllendirilecek mi?
Arkadaşlar,
ben soruyorum şimdi, o Genel Müdürün evinde bulunan 6 milyon dolar nereye
gitti? Tayyip Beyin çocuklarının vakfına mı gitti, yoksa
başka bir yere mi gitti, yoksa ki bu Genel Müdüre mi gitti? Ya, ben
milletvekiliyim, ben yetimin hakkını aramak zorundayım, bunu
sizin aramanız lazım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuya davet ediyorum sizi.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu para nereye gitti, para, para?
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen, konuya gelir misiniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu para nereye gitti, ben bunu bulmak istiyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Oğlunun hesabını versene!
BAŞKAN
Sayın Genç, söz aldığınız konu hakkında
konuşun lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, getirmiş burada eften püften şeyleri,
inceleyelim
Bu devletin temeli ne arkadaşlar? Temel yolsuzluklarla
sarsılmış.
Bakın,
Denizbank: Denizbank Vakıflar Bankasına aitti. Ne yapıldı?
Zorlu Holdinge 69 milyon dolara satıldı. 69 milyon dolara Zorlu
Holding onu aldı, çok kısa dönem sonra bunu 2,4 milyar dolara
sattı. Bakın, arkadaşlar, 69 milyon dolara
alınmış, 2,4 milyar dolara satılıyor ve bir sene
geçmeden yapılan kâr 1 milyar 931 milyon dolar. Şimdi, bu holding
gitti, Karayollarının İstanbuldaki o arazisini aldı, ondan
sonra orada inşaat yaptı. Gittiğiniz zaman, köprüye
yaklaştığınız zaman, devasa bir inşaat; imar
hukuku yok, görüntü yok, İstanbulun çirkin manzaralarından birisi.
Orada 200 küsur bin metrekarelik inşaat yapılması lazımken
383 bin metrekare daha kaçak inşaat yapılmış; bu
tapelerde yazıyor, gazetelere intikal eden şeylerde. Şimdi,
buna ruhsat vermemişler, Çevre Bakanı vermemiş, sonra o da Çevre
Bakanına diyor ki: Ben işi patronunla hallettim. E, patronuyla hallettin
ne oldu? 383 bin metrekarelik kaçak inşaatın
yapıldığı yerin ruhsatı veriliyor ama bize intikal
eden bilgilere göre, efendim
BAŞKAN Sayın Genç, sizi konuya davet
ediyorum. Bu size yaptığım birinci ihtardır.
KAMER GENÇ (Devamla) -
Tayyip Beyin oğlu da
İZZET ÇETİN (Ankara) Önemli bir konu, niye
müdahale ediyorsun Sayın Başkan?
KAMER GENÇ (Devamla) Sen şimdi beni ihtar et de
ben şimdi diyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisi yolsuzluklarla
uğraşacak, bu yolsuzlukların hesabını bulacak.
Şimdi, benim ne söyleyeceğimi bildiği için, onları
söylememi engellemek için beni ikaz ediyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, seni kendi hâline
bıraktık
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) 30 Martta ne oldu, 30
Martta?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu 383 bin metrekarelik kaçak inşaatın
ruhsatına kim aracılık yaptı? Söyle bakalım, sen
Meclis Başkanısın.
BAŞKAN Siz Meclis Genel Kuruluna
konuşabilirsiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) İşte, sana ediyorum.
Bana müdahale ediyorsun da
RECEP ÖZEL (Isparta) Ona edemezsin
BAŞKAN Bana bir şey söyleme
hakkınız yok sizin, Genel Kurula hitap edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Sanki ona sen mi
aracılık yaptın? Hayır. Tayyip Erdoğan etti, ondan
sonra Tayyip Erdoğanın oğlu da oradan, o büyük inşaattan 3
tane mağaza almış mı almamış mı? Gidelim
araştıralım arkadaşlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Senin oğlun da
almış!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Senin oğlun
nerede?
RECEP ÖZEL (Isparta) Nerede oğlun senin?
Oğlun ne yaptı, oğlun?
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, araştıralım
mı araştırmayalım mı? Ya, bakın, bunlara
deniliyor ki bu kadar kaçak inşaat yapılmış, bu kaçak
inşaata ruhsat verilmiş ve bu kaçak inşaata ruhsat verirken de
Tayyip Erdoğan buna aracılık yapmış
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Kamer
KAMER GENÇ (Devamla)
ve burada da Tayyip
Erdoğanın oğlu da orada 3 tane mağaza almış.
BAŞKAN Sayın Genç
Sayın Genç
Sayın Genç
Sayın Genç, lütfen konuya gelin, bu size ikinci
ihtarımdır.
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer bunu almışsa,
gidelim, araştırma yapalım, eğer hakikaten doğru
değilse araştıralım, doğruysa
araştırmayalım arkadaşlar. Biz kimseye iftira
atmıyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) İftiranın
âlâsını atıyorsun sen!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, 17 Aralıkta
ortaya çıktı, 4 tane bakan istifa etti, 1 tanesini de azlettiniz ya!
Bir bakanı azletmek nedir biliyor musunuz? Bir bakanı
azlettiğiniz zaman demek ki bunun affedilmez suçu var. E, Tayyip
Erdoğan bunu azlettiğine göre, evvela bunu öncelikle Yüce Divana sevk
etmesi lazım. Yani, durup dururken, bir kişinin bir suçu yokken
bakanlıktan azledilir mi arkadaşlar? Azletmişse o zaman onu
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç azletme yok, görevden alma
var, azletme yok.
KAMER GENÇ (Devamla)
Yüce Divana sevk edelim ve bunun
eğer hakikaten yolsuzlukları varsa tespit edelim. Niye azledildi?
Bakan dedi ki: Ya, ben
yaptığım imar yolsuzluklarının büyük bir
kısmını Tayyip Erdoğanın talimatıyla yaptım,
istifa etmesi gereken Tayyip Erdoğan, ben değilim ki. E, şimdi,
ortada böyle iddialar varken bunları Meclis araştırmayacak,
ondan sonra
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Kamer, martta ne oldu
Kamer?
KAMER GENÇ (Devamla)
bu işleri
araştırmayacak ve ondan sonra ne yapacağız? Fasa fiso
kanunlarla
2-3 tane anlaşma getireceğiz, ondan sonra o
anlaşmada da konuşmayacağız, biz burada
konuştuğumuz zaman, işte, bu Meclis Başkan Vekili gibi
birisi tabii bizi konuşturmamak için her türlü çareye başvuracak.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) 30 Martta ne oldu, 30 Martta?
KAMER GENÇ
(Devamla) Arkadaşlar, bu memleket böyle gitmez. Bu memlekette
yapılan yolsuzlukların, soygunların hesabı yok. Türkiye,
her yönüyle çökertilmiş
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sen oğlunun hesabını verebildin mi? Verdin mi sen?
Verdin mi oğlunun hesabını?
KAMER GENÇ
(Devamla)
tarımıyla, ekonomisiyle, her şeyiyle
batırılmış
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Oğlunun dairelerine gel!
KAMER GENÇ
(Devamla)
yolsuzluklar batağına saplanmış.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Oğlunun dairelerine gel!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Âdeta bugün siyasi iktidar yolsuzluklar batağının
içinde çabalıyor kurtulmak için.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Oğlunun dairelerine gel!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, yiğitliğiniz varsa, namusluysanız,
arkanızda bir pislik yoksa araştırma verelim. Şimdi
getirmişsiniz bir tane soruşturma önergesi vermişsiniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Oğlunun dairelerini getir, oğlunun
dairelerini!
KAMER GENÇ
(Devamla) Soruşturma önergesini de bu 4 tane bakanı aklamak için
yapıyorsunuz. Böyle soruşturma önergesi olur mu? Soruşturma
önergesinde iddialara bağlı soruşturma komisyonu.
Bu itibarla,
Meclisi hep fuzuli işlerle uğraştırıyorsunuz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süreniz bitti.
KAMER GENÇ
(Devamla) -
yolsuzlukları araştırmasını
engelliyorsunuz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Kamer Genç, oğlunun dairelerini getir,
oğlunun dairelerini!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Cevap veremiyor ki kaçıyor işte!
BAŞKAN
Danışma Kurulunu oylarınıza
Buyurun Sayın
Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Danışma Kurulu üzerinde bir konuşma
rica ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun, lehinde on dakika. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Gerekçesini anlamadık Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Zozani, müsaade edin, ben idare edeyim Meclisi.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Müsaade sizindir Sayın Başkan.
BAŞKAN
Danışma Kurulu üzerinde konuşmak istiyor, gerekçe söylemek
zorunda değil, lütfen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün grup
başkan vekili arkadaşlarımızla, tüm siyasi partilerle
mutabık kaldığımız bir konu vardı. Bugün
gündemimizde olan MİT Kanun Teklifinin görüşülmesini bitirdikten
sonra, uluslararası sözleşmeler konusunda bizim 2 tane sözleşmemiz
var, muhalefet partilerinin de Hangi sözleşmeler görüşülecek?
şeklindeki bir ifadesinin
Arkadaşlarımızdan
aldığımız bilgi çerçevesinde bugün Danışma
Kurulunu getirdik.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde esas olan bir gelenek vardır. Maalesef, 63e atıf
yaparak bu görüşmeler yapılıyor ama 19uncu maddede Danışma
Kurulunun ortak getirdiği önergelerde, herhâlde bir gelenek
itibarıyla veya grupların imzasına, grup başkan
vekillerinin imzasına saygı gereğince ya grup başkan
vekilleri buradaki niyetlerini dile getirir
Çünkü, bu Danışma Kurulu
önergesi 4 siyasi parti grubunun birlikte hazırladığı,
mutabık kaldığı bir konudur ama sayın milletvekili
burada bütün gelenekleri, teamülleri ve etik kuralları da bir tarafta
yıkarak, maalesef, hakaretlerini, iftiralarını sıralamak
üzere bir fırsat hâline dönüştürdü.
Bakın,
değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; kişi
nasılsa, kendisinin hakkı, hukuku, uygulaması, icraatları,
eline imkân gelse ne yapacağıyla ilgili düşünceleri neyse
başkasını o şekilde görürmüş. İnsanın bütün
hayali, bütün isteği, arzusu hırsızlık ve yolsuzluk, nüfuz
ticareti yapmak veya yakınlarına peşkeş çekmek,
yakınlarına imkân sağlamaksa başkasını da hep
aynı şekilde görür, değerlendirirmiş. Yıllarca devlet
memurluğu yapmış, hakkında çeşitli söylentiler ortaya
çıkan birisinin, yani, buradan kalkıp da bir ülkenin
Başbakanına gazete haberlerinde veya Twitterda ne olduğu
belirsiz şekilde yazılan cümlelerle ithamda bulunması, isnatta
bulunması, kendinin ne yapmak istediğinin göstergesi olarak ortaya
çıkmış.
Sayın
bakanlarla ilgili yapılan bir soruşturma çerçevesinden önce bakanlar
kendileri hakkında araştırma komisyonu kurulması
dilekçesini hem AK PARTİ Grubuna hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiler. İlk defa olan bir hadise.
Bununla ilgili, bakın, siz Eğer o fezlekeler buraya gelmezse,
dosyalar görülmezse soruşturma komisyonu olmaz. dediniz ama bizim 19 Mart
tarihinde, soruşturma komisyonu kurulmasıyla ilgili sayın
bakanların, eski bakanların verdikleri dilekçe doğrultusunda
verdiğimiz önerge çerçevesinde, ya gelecek hafta ya mayıs
ayının ilk haftasında bu soruşturma
komisyonlarının kurulup kurulmamasıyla ilgili mesele gündeme
alınacak.
Değerli
milletvekilleri, buraya çıkıp da yapılan uzlaşma,
anlaşma çerçevesinde bir fırsat bilerek iftira kampanyasını
yürütmek, iftira hareketini de yapmak herhâlde herkesi rahatsız eder diye
düşünüyorum. Söylenenlerin hiçbirisi doğru değildir,
yapılan ithamların hepsi iftiradır, yapılan ithamların
hepsi yalandır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) E araştıralım, yanlışınız varsa
araştıralım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Eğer öyle bir şey varsa gensoruyla
ilgili ya da soruşturma komisyonu kurulmasıyla ilgili önerge
verirsiniz, o önerge Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
değerlendirilir, dikkate alınır ama burada, sürekli iftiralar
yaparak Şunu yapalım, bunu yapalım, yiğitseniz. diye
Bırak senin yiğitliğini! Nerede yiğitlik kaybolmuş da
sen bize yiğitlik taslıyorsun?
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bana sataştı, sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN
Gerekçesini söyleyin lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim Yalan söylüyor. dedi. Kendisi benim
BAŞKAN
Kayda geçireceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN - Kayda geçsin diye soruyorum gerekçesini.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kayda girdi. Diyorum, hakkımda bir sürü iftiralar attı.
BAŞKAN
Buyurun, sataşmadan dolayı bir dakika süre veriyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye bir dakika veriyorsun?
BAŞKAN Öyle
istedi, tasarrufum öyle gerekti.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Keyfî yönetilemez bu kurum Sayın Başkan, bir
dakika veremezsiniz.
BAŞKAN
Evet, verebilirim.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç'in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
Danışma Kurulu önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, Mustafa Elitaş, yiğitliğin varsa,
namusun varsa, şerefin varsa araştırma önergelerini verelim,
kabul edelim.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Doğru konuş!
BAŞKAN
Lütfen, temiz bir dille konuşun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Hayır efendim, bir şey söylüyorum, bana iftira
atıyor.
BAŞKAN
Yani, şimdi size söz veriyorum
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen konuşma! Bir defa sen konuşma!
BAŞKAN Sizi
ilgilendirmiyor
KAMER GENÇ
(Devamla) Ondan sonra, soruşturma komisyonu
BAŞKAN Bana
bir kere siz diye hitap edin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir araştırma önergesini verelim. Bu araştırma
önergesinde, kim yalan söylüyor, kim iftira atıyor ortaya çıksın
arkadaşlar. Yani, işte benim de dediğim bu.
Tayyip
Erdoğanla ilgili olarak, oğlunun vakfına kimler
bağışta bulunmuş, ne kadar bağışta
bulunmuş, 100 milyon dolar nereden gelmiş, nasıl bu
hesapları görmüş? Tayyip Erdoğanın kızının vakfına
kimler ne bağışta bulunmuş? Türkiye'nin neresinde Tayyip
Erdoğanın çocukları büyük bağış
almışlar? Hangi belediyeler bunlara bağış
yapmışlarsa buyurun araştıralım. İhalelerdeki
yolsuzlukları, İstanbul Belediyesinin yaptığı köprü ve
kavşak ihalelerindeki yolsuzlukları bulalım. İmar
yolsuzluklarını bulalım. Yahu, yiğitlik işte budur.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sen oğlunun dairelerine gel!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Çıkalım, araştırma önergesini verelim,
araştırma önergesinde herkes çıksın
Biz de o zaman
bunları size söylemeyiz ama siz kaçıyorsunuz,
çoğunluğunuzun şeyiyle her şeyi kapatıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Gelip ondan sonra şey yapıyorsunuz.
BAŞKAN -
Süreniz bitti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşan kişi
benim şerefimle haysiyetimle oynayacak şekilde bir şeyler
söyledi ama bu kişiye eğer ben cevap verirsem kendi şerefimi
aynı teraziye koyma eksikliğini görmüş olurum. Onun için cevap
vermek istemiyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, sataşmadan
dolayı söz isteyen milletvekillerine, teamüller gereği, başkan
vekilleri iki dakika, üç dakika gibi süre verirler. Sizin bunu, bu teamülü bir
kenara bırakarak Sayın Kamer Gençe bir dakika vermeniz doğru
değildir efendim. Bu teamüldür, gelenektir, bunu bozmaya sizin
hakkınız yoktur. Bunu lütfen dikkate alın, bir daha böyle bir
şeye meydan vermeyin efendim.
BAŞKAN
Teamüller değişmeyecek diye bir kaide yok, ben İç Tüzüke uygun
davrandım Sayın Hamzaçebi.
Teşekkür
ederim.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yönetemiyorsun! Senin
şimdi içinde korku var.
BAŞKAN Bana
Siz diye hitap edin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Adil yönetemiyorsun!
BAŞKAN Bana
Siz diye hitap edeceksiniz. Size cevap vermem. Bana Siz diye hitap edin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Senin o kürsüyü terk etmen lazım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Meclis Başkan
Vekiline hakaret ediyor.
BAŞKAN
Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK
(Muş) Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
1.-
Danışma Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
538, 359, 399, 379, 432, 104 ve 495 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 6, 7, 8,
9, 10, 11 ve 12nci sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine
ilişkin önerisi (Devam)
SIRRI SAKIK
(Muş) - Sevgili arkadaşlar, ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Dün, buralarda
yine seslendirdiğimiz bir konu vardı. Aslında biz buraya uzun
süre faili meçhul cinayetlerle ilgili Meclis araştırması
önergeleri getirdiğimizde AKP Grubunun niye reddettiğinin göstergesi,
dün burada yaşanan bir olay ne kadar haklı olduğumuzun bir
göstergesi çünkü o dönemde görev almış birçok aktörün AKP
sıralarında vekil olarak oturduklarına dün tanıklık
ettik. Bunlardan biri kimdi? Sayın Akbulut, Tekirdağ Milletvekili.
Altı yıl Urfada valilik yapmış. Valilik
yaptığı dönemde Urfada onlarca meçhul cinayet
işlenmiş. Bunlardan biri Nazım Babaoğlu, Özgür Gündem
gazetesi muhabiridir. Biri Hüseyin Toraman.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bana müdahale ediyordun, ona niye müdahale etmiyorsun?
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Hatip konuşuyor Sayın Genç, lütfen
SIRRI SAKIK
(Devamla) Diğeri Muhsin Meliktir, bizim il başkanımızdır.
İl
başkanımız Urfada katlediliyor ve bu vali orada görevli. Onun
için, dün, MİT Yasası görüşülürken açık ve net olarak
söyledim: Geçmişten ve bugüne kadar yaşanan bütün faili meçhul
cinayetlerde MİT, JİTEM, kontrgerilla, köy korucularının bölgede
oluşturduğu bir havuzda cinayetler işleniyordu ve buradan, sizin
o karanlık dönemde görev yapmış valileriniz, olağanüstü hâl
bölgesinde görev yapmış valiler, o dönem orada görevli olan herkesin
bu faili meçhul cinayetlerde sorumluluğu vardır. Çünkü vali
çıkıp bir tek kelime edemedi. Çünkü vali orada faili meçhul
cinayetleri kimlerin işlediğini çok iyi biliyor. Bizzat
BAŞKAN - Sayın Sakık, dün bunlar
konuşuldu, yeterince tartışıldı.
SIRRI SAKIK (Devamla) Siz benim ne
konuşacağıma Başkan
BAŞKAN - Ben karar veremem, sadece ihtarda bulunmak
durumundayım.
SIRRI SAKIK (Devamla) Lütfen. Ben Kamer Genç menç
değilim Başkan, lütfen. Bana bunları söyleyemezsiniz.
BAŞKAN - Lütfen, konuya davet ediyorum sizi.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben bir karanlık dönemin
BAŞKAN -
Konuştuğumuz konunun içeriğine sizi davet ediyorum,
lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) Sayın Başkan, bu kadar
militanca davranırsan karşında militan görürsün.
BAŞKAN - Nasıl isterseniz. Nasıl
isterseniz.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bir dönemin faili meçhul
cinayetleri işlenmiş ve burada -bakın Sayın Başkan- o
dönemin faili meçhul cinayetlerinde bire bir o havuzun içerisinde olan
bürokratlar vardır ve inkâr da etmiyor. Ve bu Meclisin bir an önce
bunları açığa çıkarması gerekir. Dün bunlara vurgu
yaptım, bu konuda cevap alamadık, CHP sıralarından da
sesler yükseldi ama bir cevap yok. Eğer gerçekten bu ülkede
barışı ve hukuku inşa edeceksek, geçmişimizle
yüzleşeceksek ilk önce faili meçhullerden yola çıkacağız.
Kim nerede, nasıl katledildi, bunları bilmek hepimizin görevi.
Siz bir hukukçusunuz, ben sizin demokrat kimliğinizi
bilirim. Sizin bu şekildeki müdahalenizi size gerçekten
yakıştırmadığımı belirtmek istiyorum.
BAŞKAN -
Sayın Sırrı Sakık, bana lütfen laf atmayın, ben
Meclisi yönetiyorum, bazı görevlerim var, onları yerine getiriyorum.
Lütfen Genel Kurula hitap edin, lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) O zaman
Sevgili arkadaşlar, dün burada da belirttim ama ne
yazık ki, ulusalcı ve milliyetçi cepheden bir linç kampanyası
başladı benimle ilgili. Ne söylemiştim ben dün burada? Ben
geçmişten bugüne kadar MİTin bu kadar cinayet işlediğini
açık net olarak burada seslendirmeme rağmen
Ama asıl
hedeflerinin Oslo ve İmralı görüşmeleri olduğunu söylediğim
kesimler, işte onların
uzantıları, kalemşorları, televizyonları, dün
akşam ekranlarda bize hakaret ediyorlar, küfürler ediyorlar. Ben de o
alçaklara buradan küfür ediyorum. Benim bir medyam yok, bir televizyonum yok, o
alçaklara buradan sesleniyorum: Siz Kürt halkının düşmanısınız.
Sizin buralarda MİT Yasası demokratik bir şekilde geçsin,
MİTin yetkilerini nötr bir hâle getirelim. öyle bir derdiniz yok. Siz bu
savaşın devam etmesini istiyorsunuz, siz çatışmanın
devam etmesini istiyorsunuz; siz AKPyle sandıkta hesaplaşamıyorsunuz,
Kürtler silahlı mücadeleye başlasın, yeniden silahlı
mücadeleyle bu topraklarda kan aksın istiyorsunuz. Benim dün vurgulamak
istediğim buydu. Siz bizim üzerimizden ve yakamızdan düşün. Bu
ülkede bazı kalemşorlar, bazı yazarlar çizerler uzun süredir,
bir yıldır yaşanan bu süreçten ciddi şekilde
rahatsızlık duyuyorlar. Niye? Barış sağlanırsa
bir daha kitap yazamayacaklar, bir daha kalemlerini oynatamayacaklar, bir daha
televizyonlarda yorum yapamayacaklar, bir daha bu topraklarda barış
olduğu zaman siyaset de yapamayacaklar.
Ben
barış sevdalısı bir insanım sevgili arkadaşlar.
Bakın, barış için nereye gittim? Ağrıya, Türkiyenin
en yoksul iline gittim. Demokratik siyasetin hayat bulması için gittim.
Benim Ağrıda ne işim var? Demokratik siyaset hayat bulsun ki
bir daha bu topraklarda silahlar konuşmasın. Onun için gittim.
Aynı akşam Kazandığım seçimi barış
görüşmelerini sürdüren bütün aktörlere, Sayın Öcalana da
armağan ediyorum. dedim. Bu kadar barış sevdalısıyım.
Ve aldığım seçimleri armağan ettim. Sonra hilelerle
karşılaştım. Sonra ne oldu?
Kazandığımız seçimler onlarca kez yenilendi. Buna
rağmen sonuç değişmedi. Kent geriliyordu, ülke geriliyordu. Barış süreci için
kalktım, kazandığım seçimi, bu kez bir dilekçe vererek
İl Seçim Kuruluna, bu kent gerilmesin, barış süreci zarar
görmesin, Türkiye yeniden bir çatışma ortamına sürüklenmesin
diye kazandığımız seçimi bile barışa heba
etmiş, feda etmiş bir gelenekten geliyorum. Aslında, bu kadar yürekli, bu kadar onurlu, barışa
bu kadar özlem duyan insanların bu topraklarda barışı ne
kadar büyütmeye çalıştığını görmeniz gerekirken
ne yazık ki, televizyonlarda hakaretlere maruz kalıyoruz ve
saldırıya maruz kalıyoruz ve söylediklerimiz
anlaşılmıyor. Oysa ki, o kadar açık ve net olarak
söylüyoruz ki
Ben sadece, MİTin bu barış görüşmelerinde
göstermiş olduğu çabadan dolayı MİTin bu
çabasını önemsediğimi söyledim, şimdi de aynı
şekilde söylüyorum. Yoksa geçmişten bugüne kadar MİTin
karanlık işlerini, cinayetlerini, Kürtlere karşı,
sosyalistlere karşı işlediği bütün cinayetleri biliyorum.
Bu cinayetlerin bir an önce açığa çıkması için onlarca kez
Meclis araştırması önergeleri veren de biziz, ama buna
rağmen, sanki biz MİTten yana bir tavır almışız.
Bu MİTin
mağduruyum sevgili arkadaşlar. Otuz yıllık savaştan
geliyorum. Otuz yıllık savaşta bedel ödemiş aileler ne
bedel ödemişse öyle bedel ödeye ödeye gelmişim, direne direne
gelmişim, hiçbir yerde bir lütuf sonucu buralarda değilim,
verdiğim mücadele sonucu buradayım. Ama artık biz yorulduk,
sorunumuz yoruldu. Barış ve kardeşlik bu topraklarda hayat
bulmalıdır. Biz Kürtler bu pencereden bakıyoruz. Sizin tuzunuz
kuru olabilir, sizin gözyaşlarınız olmayabilir, ama biz acı
çekiyoruz, acılarımızın sonlanması lazım.
Ve size dün de
söyledim, keşke Parlamento bu görevi yapmış olsaydı.
Keşke milletvekilleri, 4 siyasi partinin temsilcileri, bu
görüşmelerde MİT değil de bizatihi Parlamento görev
almış olsaydı ve bu görüşmeleri bu Parlamento
yapmış olsaydı. Ama Parlamentonun yapmadığı bir
görevi eğer MİT üstlenmişse ve MİTin de bu barış
sürecinde bir katkısı varsa bu konuda hiçbir kompleksim de yoktur.
Yanlış
anlaşılmalardan dolayı dün Grup Başkan Vekilimiz Pervin
Buldan ben yokken bir açıklama yapmış. Yani ben burada neyi
söylediğimi çok iyi biliyorum. Hatta burada gelirken kendisi de
alkışladı. Sonra neyin değiştiğini bilmiyorum.
Bir miktar sosyal medyadaki fırtınalardan dolayı beni kollamak,
korumak adına böyle bir şey
Evet, yani
hepinizin hassasiyetleri var, şununuz var. Hele Roboskiyle ilgili, bilmem
neyle ilgili hepimizin hassasiyeti çok çok var. Ve biz ölüm çemberinden
çıkıp geldik. Ve kendisi yanlış
anlaşıldığını, Ben yanlış
anladım., bu şekilde gelip
Kardeşçe bir hukukumuz var tabii ki
ama keşke olmasaydı bunlar.
Bizim bu konudaki
taleplerimiz çok açık ve nettir. Yani söylediklerimizi çok iyi biliyoruz,
ne söylediğimizi çok çok da iyi biliyoruz. Bazı bize tepeden bakan
kesimlerin zaman zaman bizim bu konuda ne söylediğimizi
bilmediğimizi
Vallahi, biz otuz yıldır bu mücadeleden geliyoruz
ve açık ve net olarak söylüyoruz: Kürt hareketi ne istediğini çok iyi
biliyor. Sayın Öcalan ne istediğini çok iyi biliyor, hangi türde ne
görüşmeleri yapacağını çok çok iyi biliyor. Artık dost
gözüküp de Kürtlerin yakasından lütfen elinizi çekin. Biz ne
istediğimizi çok iyi biliriz. Kürt halkı önderiyle, Kürt halkı
temsilcileriyle, grubuyla bu ülkede neyi istediğini çok iyi biliyor.
Ben hepinize
teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir konuşmacı
kaldı Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, ben
BAŞKAN Grup
önerisi üzerine mi konuşacaksınız, sataşmadan mı yoksa
açıklama mı?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, ben bir konuda usul
tartışması açacağım, o da şudur
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz, Sayın Kamer Gençe sataşma
nedeniyle bir dakika söz verdiğiniz zaman ayağa kalktım,
Meclisin teamüllerinde sataşma nedeniyle verilen sözlerin iki dakikadan az
olmadığını ifade ettim.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz de Teamüller değişmez. diye
bir şey söylediniz.
BAŞKAN
Teamüller değişebilir dedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, pardon, Teamüller
değişebilir, değişmeyecek diye bir şey yok. dediniz.
Teamüller İç Tüzükün bir parçasıdır.
BAŞKAN
Elbette.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz bunları değiştirmek
suretiyle İç Tüzükü çiğnediniz. Bu nedenle tutumunuz hakkında,
sizi çalışma usullerine davet etmek suretiyle usul
tartışması açıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki, usul tartışması açıyorsunuz.
Siz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aleyhte.
BAŞKAN
Aleyhte konuşacaksınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lehte.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Lehte.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Lehte.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte.
BAŞKAN
Aleyhte kim dedi önce? Siz mi dediniz?
Sayın
Hamzaçebiye veriyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, buraya da bakın!
BAŞKAN
Lehte Sayın Elitaşa veriyorum.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte.
BAŞKAN
Aleyhte Sayın Halaçoğluna veriyorum.
Sayın
Zozaniye de lehte veriyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Benim yerime Altan Tan Beyi yazın.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi, süreniz üç dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Sataşmalar nedeniyle
verilen sözlerdeki sürenin Başkanlıkça bir dakika olarak
değiştirilmesinin teamüllere ve İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Meclis başkan vekilleri Genel Kurul
oturumlarını İç Tüzüke uygun olarak yönetmek zorundadır.
İç Tüzükte yazılı olmayan konularda Meclisin teamülleri
Başkanlık Divanına ışık tutar. Birçok konuda
ihtilaf olduğu zaman Başkanlık Divanı Meclis, Genel Kurul
daha önce bunu böyle uygulamıştı, böyle bir teamül, gelenek yerleşmişti.
diyerek o geleneğin ışığında sorunu çözer. Zaman
zaman tartışmalar nedeniyle Genel Kurula ara verildiği olur;
arka tarafta toplanırız ve yine Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı
eski uygulamaları önümüze getirmek suretiyle uygulamanın bu
şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade eder.
Dolayısıyla,
teamüller değişmez diye bir şey yok, teamüller değişir
demek elbette mümkündür ancak bu değişikliği dört siyasi parti
oturup kararlaştırır, o şekilde karara bağladıktan
sonra uygulamaya koyarız. Başkanlık Divanında oturan
kişi Bunu ben değiştirme hakkına sahibim. diyerek
değiştiremez.
Kürsüde
konuşan milletvekilinin hitabından, konuşmasının
içeriğinden mutlu olmayabilirsiniz, onu beğenmeyebilirsiniz, onu
eleştirebilirsiniz. Bütün bunlar İç Tüzük çerçevesinde, farklı
konuşmacılar tarafından bu kürsüde ifade edilir. Ama, o
konuşmayı beğenmemek, o milletvekilinin tutumunu, üslubunu
beğenmemek, Meclis Başkan Vekiline, ona daha az söz verme
hakkını vermez. Bu, doğrudan demokrasiye müdahale olur
Sayın Başkan. Bu konuda ben sizi dikkatli olmaya davet ediyorum.
Böyle bir hakkınız yoktur. Lütfen o cümlenizi düzeltin. Eğer
düzeltmez iseniz yani bundan sonraki uygulamalarda bu şekilde yine
davranmaya devam ederseniz Genel Kurulda bu sürekli sorun olur. Meclis
Başkanlık Divanının, Meclis Başkan Vekilinin, İç
Tüzük gereği, Anayasa gereği Genel Kuruldaki milletvekillerinden daha
yukarıda, daha yüksek bir seviyede oturduğunu biz biliyoruz. Yoksa,
bir mimari tasarım hatası nedeniyle sizin yukarıda, yüksekte
oturduğunuzu düşünmüyoruz. Lütfen bunu dikkate alın, Genel
Kurulu teamüllere ve İç Tüzüke uygun olarak yönetin.
Teşekkür
ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu lafları iyi anla!
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lehte olmak üzere. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında,
yaptığımız tartışmanın bu sonuçlara
gelmesinin en önemli sebeplerinden birisi teamüllere aykırı bir
hareketten dolayı ortaya çıkıp burada konuşma gereğini
hisseden, teamüllere uymayan, grup disiplinini bir tarafa atan, yani yönetimi,
parti disiplinini, birlikte hareket etme kabiliyetini hiç sayan, yok sayan
birinin yanlış hareketinden ortaya çıkan bir durumdur. Esas olan
şudur: Grup başkan vekillerinin, dört siyasi partinin
imzaladığı, birlikte karar verdiği bir Danışma
Kurulu önerisinde -ki herkes mutabıktır- sadece aralarında
anlaşma yapılır, denir ki: Ben şöyle şöyle bir mesaj
vermek istiyorum. Bu mesajla ilgili bu konuyu konuşacağım.
İki dakika konuşurum, üç dakika konuşurum. der, onu yapar ve
gereken de budur, olan da budur, yıllardır koyduğumuz teamül de
budur. Ama maalesef, teamül biri tarafından bozulup şu anda onun
hakkında Teamüllere aykırı. diye söylemek farklı bir
durum.
Teamül nereden
ortaya çıkar? Değerli arkadaşlar, hiç olmamış bir
konuyla ilgili yapılan bir uygulama yoksa, o konuda Meclis
Başkanının görüşmeler çerçevesinde ortaya koyduğu
tutum ve davranışlar doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun o konudaki aldığı karar gereğince İç
Tüzükte açık bir durum varsa, İç Tüzükte net bir hüküm yoksa
Yani
69uncu maddede Başkan buna beş dakikayı geçmemek üzere söz
verir. diye bir ifade var. Beş dakikayı geçmemek üzere söz verir.
ifadesi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) On dakika.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) On dakika.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 69uncu maddede. 63üncü maddede on dakika.
69uncu maddede
Başkan sataşmadan dolayı ona beş dakikayı geçmemek
üzere verir ama yeni bir sataşmaya meydan vermemek kaydıyla.
Şimdi, sataşmalarla ilgili Meclis
Başkanlığının
KAMER GENÇ
(Tunceli) Usul tartışması on dakika. Niye üç dakika veriyor?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Mesela şu anda yapılan iş
teamüllere aykırı, bana laf atmak teamüllere aykırı. Biz
teamül konuşuyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya sen teamülü bilmiyorsun ki, sen teamülü bilmiyorsun. Sen her gün
burada çıkıp da körü körüne savunuyorsun ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ama orada Grup Başkan Vekili otururken bütün
teamülleri yıkarak sen bana laf atıyorsun. Yani nerede kaldı bu
teamül? Neyin teamülünü konuşuyoruz?
63üncü maddede de
der ki: Usul tartışmasında söz lehte ve aleyhte olmak üzere
ikişer kişiden en çok dört kişiye verilir. Biz usul
tartışmalarını üçer dakikayla teamül hâline getirdik ama
grup önerilerinde veya Danışma Kurulu önerilerinde hâlâ teamülümüz on
dakika olarak devam ediyor. Eğer grup başkan vekilleri, biz bir araya
gelip veya Meclis Başkanlığı Başkanlık
Divanında Danışma Kurulu önerilerine bundan sonra beşer
dakika veriyoruz. derse o da teamül hâline gelir çünkü ucu açıktır.
Değerli
arkadaşlar, bugüne kadar yaptığımız
sataşmalardaki verilen süre iki dakikadır ama söyleyen kişi
hakaret ettiğinden dolayı, Başkanlığın Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne sadakatinden dolayı bir
dakikayla sınırlandırılmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bana sataştı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Doğrusu iki dakikalık teamüldür.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Halaçoğlu
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, biraz önce konuşma yapan kişi
dedi ki: Bu teamülleri bir milletvekili bozdu. Bunun kafası hâlâ
almamış. Bu
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ya, ne demek bu ya?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, teamüller
terbiyesizliğe müsaade etmiyor.
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika, bir dakika efendim.
Danışma
Kurulu kararı üzerine milletvekilleri konuşur. Ben en azından
bugüne kadar Danışma Kurulu kararı üzerinde 20 defa konuşmuşum.
Açsın tutanakları bir öğrensin. Öğrenmiyorsan gel ben sana
öğreteyim.
BAŞKAN
Sayın Halaçoğluna yol verir misiniz lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii.
Diyorum ki: Ben
teamülü bozmadım efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yani, Sayın Başkan, şunun neresi
teamüle uygun?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Cahiliyetiyle mücadele ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teamül hakkında usul
tartışması açarken herhâlde bunları da dikkate almamız
lazım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, biz tabii ki bütün gruplar olarak birtakım
uluslararası sözleşmeler konusunda fikir birliğine vardık
ve oy birliğiyle Danışma Kurulu olarak birtakım maddeleri
belirledik.
Şimdi,
burada, tabii, bunları her şeyden önce değersiz kanun maddeleri
gibi göstermek son derece yanlış çünkü uluslararası
sözleşmeler Türkiye Cumhuriyetinin başka ülkelerle ilişkilerini
tespit eden maddelerdir, kanunlardır, sözleşmelerdir. Dolasıyla,
bunu böyle nitelendirmek son derece yanlış olur. Ancak, tabii ki her
milletvekilinin bu durum karşısında söz alma hakkı
vardır ve söz aldığı takdirde de bu yerine getirilir ve
Sayın Başkan yerine getirmiştir. Burada herhangi bir
sıkıntı söz konusu değil ama tabii olan şey
şudur: Bir milletvekili bu kürsüye çıktığı takdirde,
burada, söz konusu, söz almak istediği konuda konuşması yerinde
olacaktır. Bunun dışına çıkmış olması,
maalesef Millet Meclisinde, bugün Meclisimizde sık sık
karşılaştığımız konulardan bir tanesidir.
Şunu
özellikle belirtmek istiyorum: Meclisin saygınlığını
bozmamak her milletvekilinin yapması gereken konudur. Gerek iktidar
partisine mensup olanlar gerekse muhalefete mensup olanlar buna azami dikkat
göstermeliler. Zira, dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, orada teamüllerin
birçok anayasa maddesinin de yerine geçmiş olduğunu görürsünüz.
Özellikle, mesela, İngilterede yazılı olmayan anayasal maddeler
vardır ve bunlar uygulanır. Herhangi bir şekilde de hiç kimse
tarafından bunlar değiştirilmez.
Burada Sayın
Başkanın bir dakikaya indirmesini yadırgadım doğrusunu
isterseniz. Her ne kadar fazla konuşma olursa olsun, bu Millet Meclisidir,
herkes fikirlerini söylemek mecburiyetindedir, hürdür bunda. Bunun
kısıtlanması doğru olmayacaktır.
Dolayısıyla, en azından teamül olan iki dakikanın herhangi
bir şekilde eksiltilmesi yanlış olmuştur. Böyle
olmaması, teamül dediğimiz şeyin de kolay kolay
bozulmaması gerektiği fikrindeyiz. Nitekim, bu birçok ülkede
aynı şekilde devam eder. Bizde maalesef sürekli bir yenilenme, kabuk
değiştirme gibi bir düşünce var bazı konularda. Hâlbuki
bazı konularda yenilenme aslında geriye götürür insanları.
Dolayısıyla, geleneklere sahip olmak, sahip çıkmak ve teamülü
değiştirmemek, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi bir
saygın kurumun yerine getirmesi gereken bir husustur.
Hepinizi
saygılarla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Lehte olmak üzere
Sayın Altan Tan
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
meclislerin işleyiş tarzı, tarihî miraslarıyla,
gelenekleriyle de bağlantılı. İstediğiniz kadar,
istediğiniz iç tüzükleri yazın getirin ama neticede teamül
dediğimiz şey on yıllar, bazen yüzyıllar içerisinde
oluşan geleneklerin bütünüdür ve bunlar da İç Tüzükün bir
parçasıdır. Bizim 1876dan bu yana bir Meclis geleneğimiz var;
Birinci Meşrutiyet, İkinci Meşrutiyet, ondan sonra da 1920den
sonra devam eden bir Meclis geleneğimiz var.
Şimdi, burada
teamülleri, gelenekleri oluşmuş ve yerleşmiş
kalıpları yok kabul edemeyiz ve bunları da yine istediğimiz
şekilde yorumlayamayız; yorumladığımız vakit veya
kendi partimize, kendi düşüncemize yakın insanlara farklı
farklı uyguladığımız vakit yine o Meclisin
saygınlığına gölge düşürmüş oluruz.
Dolayısıyla, şu ana kadar oluşan bir gelenek var, bu geleneğe
de -işte buna- teamül deniliyor.
İki dakikayı bir dakikaya indirmeyi doğrusu biz de
yadırgadık.
İkincisi:
Sayın Başkanın Meclis
Başkan Vekili olduktan sonra yönetim tarzındaki
uygulamalarıdır. Ben kendi şahsım adına bunu söylemek
istiyorum, inan edin, biraz otoriter ve biraz buyurgan buluyorum, müdahaleci
buluyorum. Mesela, biraz evvel, bizim bir arkadaşımızın da
konuşmasına işte Bu konuda değil, mevzuyla alakalı...
Dün bunları konuşmuştunuz. şeklinde bir müdahaleleri oldu.
Değerli arkadaşlar, burada neyi nasıl konuşması
gerektiğini bilen kişilerdir milletvekilleri. Bana göre hiç
doğru olmayabilir, boş olabilir, gereksiz olabilir ama bunun
kararını verecek olan kimdir? Bunun kararını verecek olan millettir, işte
zabıtlardır, tutanaklardır, canlı yayınlardır.
Eğer o milletvekili -tırnak içinde- bana göre boş,
yanlış, değersiz konuşuyorsa buna benim milletvekili olarak
da müdahale şansım ancak kalkıp karşı bir cevap
vermektir, Başkan olarak da bunun takdirini millete bırakmaktır.
Onun için bu müdahaleleri de ben biraz kastı aşan veya yetkiyi
aşan müdahaleler olarak görüyorum.
Üçüncüsü de: Bir
İç Tüzük Komisyonu çalışıyor uzunca bir zamandır
Mecliste. Madem bu kadar ciddi sorunlarımız var, madem her gün
bunlarla karşılaşıyoruz, bunun da bir an önce sonlandırılma
mecburiyeti vardır. Bu tartışmaların yolu, bütün bu deneyim
ve teamüller doğrultusunda yeni bir iç tüzüğü doğru düzgün
yapmak ve ondan sonra da hakkaniyetle uygulamaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum, Danışma Kurulu
önerisinde karar yeter sayısı.
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, bir usul tartışması
yaşandı benim davranışımla ilgili olarak. Ben, elimden
geldiği kadar eşit ve tarafsız olarak Meclisi İç Tüzüke ve
elbette ki teamüllere uygun yönetmek istiyorum ve yönetmeye de çaba
harcıyorum. Bu konuda takdir edenler takdirlerini belirtiyorlar, takdir
etmeyenlere de teşekkür ediyorum.
Benim, süreyle
ilgili olarak, süreyi belirleme konusunda tüzük olarak yetkim var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hissisin, hissi davranıyorsun!
BAŞKAN
Teamüllere aykırı. diyorsanız
KAMER GENÇ
(Tunceli) Adamına göre davranıyorsun!
BAŞKAN
keşke bu itirazlarınızı örneğin Meclis usulsüz olarak
kapatıldığı zaman da gösterseydiniz, ben de bu
itirazlarınıza saygı duyardım. Bu yüzden, tutumumda
herhangi bir değişiklik yapmıyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Danışma Kurulu
Önerileri (Devam)
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 538, 359, 399, 379, 432,
104 ve 495 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12nci sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ama muhalefeti
saymadınız, hep beraber sayın.
BAŞKAN E,
kaldırmadılar el!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir daha oylamaya sunun efendim.
BAŞKAN
Kaldırmadılar el Sayın Elitaş!
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma
Kurulu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bir önceki oturumda
usul tartışması sonrasında açıklama yaparken
Keşke Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu usulsüz
kapatıldığında da bu gibi itirazları
yapsaydınız. gibi bir değerlendirme yaptınız.
BAŞKAN
Yaptım, evet, söyledim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben böyle bir şey
hatırlamıyorum. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
İç Tüzüke aykırı bir şekilde
kapatıldığını hatırlamıyorum ben. Eğer
böyle bir şey varsa siz açıklayın, ben ona göre bir değerlendirme
yapayım.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, ben bu konuda polemiğe girmek istemiyorum ama ara
verdiğimde gelirseniz size açıklayacağım, tamam mı?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Biz de merak ediyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ben de merak ediyorum, milletvekili olarak merak ediyorum.
BAŞKAN -
Şu anda açıklamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır ama efendim, Genel Kurula bir
açıklama yaptınız ve bir ithamda bulundunuz.
BAŞKAN
Şu kadar söyleyebilirim, sizin nöbetçi olmadığınız bir
günde, Meclis, yine böyle gergin bir ortamdı, usulüne uygun olmayarak bir
başka Meclis başkan vekilimiz tarafından kapatıldı,
usulüne uyulmadan. Tarihini istiyorsanız ben bulurum ara verdiğimiz
zaman, size söylerim. Hangi Meclis başkan vekilimiz olduğunu da o
zaman iletmiş olurum size.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir Meclis başkan vekilimizin
Genel Kurulu kapattığı bir oturumda ben buradaydım.
BAŞKAN
Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İç Tüzüke aykırı şekilde kapatıldığı
yönünde itirazları olmuştu.
BAŞKAN
Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Eğer o günkü oturumu kastediyor iseniz o
günkü oturum İç Tüzükün 68inci maddesine uygun bir şekilde
kapatılmıştır. Ben hiçbir aykırılık
görmedim. Eğer aykırı bulsaydım Divanda kim olursa olsun
yine bu görüşümü söylerdim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Böyle
itirazlarınıza, haklı ve yerindeki itirazlarınıza
elbette hepimiz saygı duymak zorundayız, saygı duyarız da
ama benim hatırladığım ve bildiğim olayda usulsüz
kapatıldı diye bir tartışma ortamı
yaşanmıştı.
Teşekkür
ederim.
Bu konuyu
kapatıp gündeme devam ediyoruz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, özür dilerim, Meclisin usulsüz
kapatıldığına dair sizin oturumlarınızda da oldu.
Nasıl oldu? Beş dakika ara veriyorsunuz, içeri gidiyorsunuz -biz dün
yaşadık mesela, daha önceki günlerde de yaşadık- geliyorsunuz,
Hükûmet gitmiş, komisyon gitmiş. Bu, kanuna karşı hiledir.
BAŞKAN
Sayın Tanal, o da öyle olmadı. Komisyon burada
olmadığı için içeri girdim, kendi grubumdan da bir
yığın eleştiri aldım. Bunu mu söylüyorsunuz bana?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani iktidar sizin oturumlarınızda yapıyor
BAŞKAN
Lütfen, rica ederim Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ama bunu siz yapıyorsunuz.
BAŞKAN O
konuyla bu konu arasında hiç ilgi yok. Komisyon burada
olamadığı için içeri girdim, Meclis kapandı. O konunun
görüşülmesi kapatıldı, kanunu görüşmeyi bıraktık
ve başka kanunlara geçtik. Çok iyi hatırlıyorum.
Teşekkür
ederim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, yani orada iktidar ve komisyonla
anlaşarak bu işi yapıyorsunuz. Kanuna karşı hiledir
bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, komisyon olmadığı zaman
müteakip kanuna geçmek zorundasınız. Keyfî yönetiyorsun Meclisi.
İnsan bir defa doğru dürüst İç Tüzükü okur gelir, ondan sonra
oturur.
BAŞKAN
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)(x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin ikinci bölümünde yer alan 11inci maddesi kabul
edilmişti. Şimdi 12nci maddenin görüşmelerine
başlayacağız.
12nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının 12inci
maddesinin yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Adil Zozani Hasip
Kaplan Erol
Dora
Hakkâri Şırnak Mardin
Altan Tan Sırrı
Sakık Ertuğrul
Kürkcü
Diyarbakır Muş Mersin
Gülser Yıldırım Halil Aksoy
Mardin Ağrı
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Süleyman Çelebi
istanbul
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12. Maddesinin Anayasaya
aykırı olmasından dolayı teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mesut Dedeoğlu Alim
Işık
Osmaniye Kahramanmaraş Kütahya
Bülent Belen Reşat
Doğru Mehmet
Erdoğan
Tekirdağ Tokat Muğla
Özcan Yeniçeri Erkan Akçay
Ankara Manisa
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12nci madde
üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama
başlarken
Bugün MİT Yasası gibi çok önemli bir kanunu
görüşüyoruz ancak görüşmelerde Hükûmet sıralarında MİT
Müsteşarı yok. Acaba, böylesine önemli bir kanun görüşmesinde
MİT Müsteşarı nerede, neden bu görüşmelere
katılmıyor ve merak ediyorum, acaba İmralıya, Kandile mi
gitti MİT Müsteşarı, buraya gelmiyor? Dün yedi saatte neredeyse
5 bakan değişti, MİT Müsteşarı yok. Hükûmetin
bakanları MİTe yaverlik mi yapıyor Allah aşkına?
Zaten bu, kanun teklifi hâlinde geldi tasarı hâlinde gelmesi gerekirken,
teklif yapılıyor, tasarı yok; sürekli bakanlar
değişiyor ve MİT Müsteşarı yok.
Efendim, bu
MİT Yasasının MİTin yani Hükûmetin terör örgütüyle
görüşmesini yasal hâle getireceği söyleniyor, ki doğru. Ama
bundan ileri bir durum var değerli arkadaşlar, aziz milletim;
artık söz konusu olan MİT-PKK- KCK görüşmesi değildir,
MİT-PKK iş birliği söz konusudur. Bu KCK hadiselerinden...
Geçmişte yaşanan Hakan Fidan olayıyla ilgili -geçen yıl
da burada görüşmeleri yapılan-
özel kanun çıkarılmıştı, o zaman ortaya çıkan
hadiseler gösterdi ki ortada bir iş birliği söz konusu. Ve
zamanın ilgili Bakanı Bekir Bozdağ ne dedi? KCKdaki bin tane
MİT elemanı deşifre oldu. dedi. Yani bin MİT elemanı
varsa bunlar molotof atmışlar, kiminin ölmesine, kiminin
yaralanmasına sebep olmuşlar, Bunlar deşifre oldu. diyor.
Aslında
MİTin KCKya sızması değil de, KCKnın MİTe
sızmasının söz konusu olduğu ortaya çıkıyor ve
artık MİT-PKK güzellemesi yapılmaya başlandı ve PKK da
bu yasa önerilerini pek sevdi. Zaten bazı düzenlemelerinin de
Öcalanın talebi olduğu herkesin malumu.
Değerli
arkadaşlar, bu MİT Yasasıyla yeni bir paralel yapılanma
kurulmaktadır ve ülkeye, millete ve devlete vereceği zararları
bugünden hesap etmek de kolay değil. Ve sonra oturup yine bu iktidar
sahipleri ağlayacaklar Ne kadar safmışız, ne istediler de
vermediler. diye ve bu yeni yapı bir bumerang gibi mutlaka iktidarı
da vuracaktır, bu kaçınılmaz. Kurulan bu MİT rejimiyle
herkes dinlenecek, fişlenecek, kontrol edilecek; herkes baskı, tehdit
ve şantaj altında kalacak. Denetlenemeyen, hesap sorulamayan ve her
türlü provokasyona açık bir yapı kuruluyor.
Değerli
milletvekilleri, on iki yıllık AKP iktidarının en
zayıf olduğu noktalardan biri bana göre AKP iktidarında yeterli
devlet kültürü ve bilincinin olmayışıdır ve hatta
yokluğudur. AKP iktidarında devlet bilinci yok, sığ bir
partizanlık vardır. Tarihimizde devleti için evlatlarını
feda eden devlet adamları, devlet yöneticileri, padişahlar
vardır, sadrazamlar vardır. Artık, günümüzde, AKP iktidarıyla
evlatları ve kendi istikballeri için devleti feda eden bir
anlayış hâkim olmaya başlamıştır.
Bu getirilen
MİT Yasasıyla -ben MİT demiyorum, artık bu bir tit
yasasıdır veya rit yasasıdır; Tayyip Erdoğan, Recep
teşkilatı- Türkiye Cumhuriyeti bir istihbarat devletine
dönüştürülüyor ve Başbakan da Türkiye Cumhuriyetini bir istihbarat
teşkilatıyla yönetmek istiyor. AKP Hükûmeti freni
boşalmış, vitesten atmış yokuş
aşağı giden bir kamyon gibi, millet nefesini tutmuş
bekliyor ve son çarpışma anını bekliyor.
Bu
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan
kısa bir açıklama yapacak.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; sayın
konuşmacı tabii Devlet ciddiyeti yok. gibi
iktidarımızı suçlayan ifadeler kullanıyor. Biz on iki
yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetiyoruz ve Türkiye
Cumhuriyeti devleti dünyanın büyük, kişilikli, onurlu ülkelerinden
biridir ve bu cumhuriyetimizin en önemli kurumlarından birinin
yasasını görüşüyoruz. Buradaki konuşmalara da o yönde özen
gösterilmeli.
Mit
Müsteşarı yok. gibi eleştiriler
Burada, biliyorsunuz, şu
sıralarda oturması gereken Hükûmet ve Komisyondur, başka
kimsenin olması gerekmez ama MİTten de, ilgili kurumlardan da
yöneticilerimiz vardır. Bu işin şu anda sorumlusu Komisyon ve
Hükûmettir. O tür eleştirilere de gerek olmadığı
kanaatindeyim.
Arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, söz alabilir miyim bir dakika?
BAŞKAN
Karar yeter sayısı mı?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Yok, hayır, Sayın Bakana cevap vermek istiyorum.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Neye cevap vereceksin
ya!
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden bir dakika
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Şimdi, getirdiğiniz
BAŞKAN
Peki, oradan söyleyin, kayda geçer, ayakta söyleyebilirsiniz.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Bakanınkini herkes duyuyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Mikrofonu açar mısınız. Sayın Bakanın
açıyorsun, bunu niye açmıyorsun?
BAŞKAN
Tamam, ya sisteme girin veya ayakta söyleyin, o da sisteme giriyor zaten, kayda
geçiyor.
Açık,
buyurun.
6.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan
cevap verdi ama aslında bana göre yeterli cevabı verememiştir.
Benim
eleştirim, bunun bir tasarı hâlinde değil kanun teklifi hâlinde
getirilmesidir.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) O çok konuşuldu.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Ortada bir kanun teklifi var ama MİT Müsteşarı yok. O
zaman, siz niye bir tasarı olarak getirmediniz bunu? Bu çok önemli bir
sorudur. Bu, AKP Hükûmetinin de bu konularda kaçamak güreşmesinin bir
neticesidir ve itham ediyorum, bu gerçekten siyasi bir
omurgasızlıktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Ben
teşekkür ediyorum.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı isteyeceğim.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.02
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi
aynı mahiyetteki diğer iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasının arz ve teklif ederiz.
Süleyman Çelebi (İstanbul) ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erol Dora (Mardin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani konuşacak.
Buyurun.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz, 12nci
maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz. Sebebi
de şu: Şimdi, toplum içerisinde, özellikle toplumun dokusuyla,
kutsallarıyla uyuşmayan kavramlar vardır. Bu kavramlar, muhbir,
ihbarcı, jurnal, ajan, ispiyoncu kavramlarıdır. Birisi birisini
hakir görmeye kalkışırsa ya da birisine bir ithamda bulunmak
isterse bu kavramları kullanarak ifade ediyor. Bu madde de toplumun
kutsallarıyla uyuşmayan bir madde olduğu için
çıkarılmasını teklif ediyoruz. Bilirsiniz, eskiden
Osmanlılarda kuşçular sevilmezdi. Kuş besleyenlere toplum iyi
gözle bakmazdı. Sebebi de şu: Saray jurnallerinin büyük
kısmı kuşçuluk yapar, mahalleyi kuşçuluk yaparak gözetler,
mahallede olup bitenleri saraya yetiştirirlerdi. O nedenle kuşçular
Anadolunun birçok kentinde iyi gözle görülmezler. Kuşçuluk eşittir
jurnalcilik anlamında değerlendirildiği için buna hep böyle
bakılırdı.
Şimdi, burada
da, bu maddede yapılan düzenlemede bir kere jurnale bir teşvik var,
ispiyonculuğa teşvik var, ihbarcılığa teşvik var
yani toplumun değerleriyle, temel değerleriyle uyuşmayan ne
varsa bu maddede teşvik unsuru olmuş. Hem de öyle haklarla bir
teşvik yapılıyor ki yani adam bir defa MİTe ajanlık
yapmış olsun, bir yerde bir şekilde yardımcı
olmuş olsun bütün hakları elde ediyor. MOSSADın kanunundan
ilgili madde alınmış, olduğu gibi konulmuş.
Bilirsiniz, MOSSAD en güçlü olduğu dönemde 27 kadrolu subayla örgütlüydü, gerisi,
toplumun tamamı MOSSAD ajanı olarak değerlendirilir, her
İsrailli ya da her benî İsrail MOSSADın potansiyel ajanı
olarak görülür ve o şekilde değerlendirilir. Şimdi, 77 milyon
insanı MİTin potansiyel ajanı durumuna getiren bir madde
burada. Böyle bir şeyi kabullenmek, böyle bir şeyi doğru bulmak
mümkün değildir, sizlerin de doğru bulmamanız gerekir. Hangi
akılla bu madde kaleme alınmış, açıkçası
şaşıyorum. Öyle zannediyorum ki üzerinde çok böyle kafa da
yorulmamış. CIA kanunundan bir parça alınmış
konulmuş, KGB kanunundan bir parça alınmış, konulmuş,
MOSSADın, Muhaberatın kanunundan, uygulamalarından parçalar
alınmış, copy-paste bir kanun metnine dönüştürülmüş.
Üzerinde kafa yorulmuş olsaydı toplumun bu kadar kutsallarıyla
çelişen, toplumun kutsallarıyla bu kadar alay eden bir yasa metni
oluşturulamazdı. Düşünen biri böyle bir şeyi kaleme almaz.
Türkiyede toplumu bilen, toplumun değer yargılarını bilen
birisi böyle bir metin kaleme almaz. Açıkçası, şimdi sorsam:
Kim kaleme aldı? Yani böyle bir metni kaleme alan bir insan
çıkıp Ben bunu kaleme aldım. diyemez. Öyle zannediyorum -ki üç
dört günlük tartışmalar neticesinde açığa da
çıktı-teklifte imzası olanların teklif metnini yazmadığı da
artık anlaşıldı burada diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, teklif metnini imzalayanlar da teklif metnini okumadan
imzalamışlar. Bu da çok açık ve net. Bu nedenle şimdi
sormak istiyorum: Gerçekten, bunu kim yazmış, kim getirmiş
buraya? Toplumun değer yargılarıyla bu kadar
çatışmalı bir maddeyi kim önümüze koydu? Herhâlde sahip
çıkmaz. MİT desen, zaten öyle bir durumda, artık MİT, sen
ne yaptın diye sormaya hakkı da kalmadı bu saatten sonra.
MOSSADın ilgili maddesi olduğu gibi copy-paste yöntemiyle buraya
konuldu, Türkiyenin, toplumun değer yargılarıyla
çatışan bir maddedir. O nedenle çıkarılmasını
teklif ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İHSAN
ŞENER (Ordu) Sakın 1 Mayıstan bahsetme.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) 1 Mayıs
LEVENT GÖK
(Ankara) 1 Mayıs
1 Mayıs
BAŞKAN Laf
atmayalım lütfen.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, ben de 12nci madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Aslında,
değerli arkadaşlarım, bu yasa teklifi ortaya konulduğu
günden beri Türkiyede yaşanan süreci hep beraber biliyoruz. Bunun öncesi
var, sonrası var. Aslında, bu bir MİT Yasasının ötesinde,
tam bir Gestapo yasası. Tam bir Gestapo yasası
çıkarılıyor. Bu yasanın altına imza atanlar bir gün bu
yasanın bedelini ödeyecekler.
Bu yasanın
Anayasaya aykırı olduğunu söylüyoruz. Anayasaya
aykırılıkla ilgili iddialarda bulunuyoruz ama AKPnin
çoğunluk yapısı
Ne Anayasa ne uluslararası yasalar, onlar
umurunda değil. Parmaklarını kaldırıyorlar ve mevcut,
hani, çoğunluğumuz da var
Önce bir yasayı daha da abartarak
sunuyorlar, sonra birkaç tane tepki gelince basından, kamuoyundan, biraz
yumuşatmış gibi yapıyorlar. Aslında, temel hedefe
doğru ulaşıyorlar, yani istedikleri yasa bu. Ama birkaç tepki
Yani çıtayı daha yukarıdan tutup daha kötü, daha ceberut, daha
zulümcü bir yasayı ortaya koyuyorlar. Hatta bunu, televizyon
kanallarında yorumcular Çok güzel bir yasa geliyor. diye de
okşuyorlar, güzel bir, pembe bir tablo çiziyorlar, sonra yasalarda
değişiklik yapıldığı zaman da önergelerle, Aaa,
çok da güzel düzeldi. diye paketleyip bu toplumun önüne koyuyorlar.
Değerli
arkadaşlar, bu yasa çıktığında şimdi AKP
saflarında olabilirsiniz, şimdi buna irade koyarsınız ama
-ola ki- bir gün, AKPyi eleştireceğiniz gün, bilin ki bu yasa sizi
de vuracak, o yasa size de bir gün zulmedecek.
Bu yasa,
değerli arkadaşlarım, Ziverbeyle bağlantılı bir
yasadır. Bu yasa, 12 Eylül darbecilerinin bugün
yargılandıkları, yasa dışı yaptıkları
işlemlerin yasal kılıfının hazırlanma sürecidir;
ona yeni bir kılıf örtme, yeni bir kılıf bulma
yasasıdır. 12 Eylül uygulamalarıyla ilgili, geçmişte
yapılan işkencelerin, Diyarbakırda, Ankarada, İstanbulda
Otağı Hümayunda yapılan işkencelerin şimdi hesap
verme sürecinin yeniden onarım yasasıdır bu yasa. Bunu ben böyle
görüyorum çünkü bu yasa çıktığında -bu yasa yalnız
bilgi yasası noktasında değil, istihbarat yasası olarak bu
yasayı kimse okumasın- bu yasa artık bundan sonra
operasyonları başlatma yasası olacak ve operasyonlar
başladığı zaman da o kapılar
çalındığında, o kapılar ve o taksiler, o araçlar
gereçler, o bilgisayarlar, İnternetler, Facebooklar denetlendiğinde
nasıl bir zulümle, nasıl bir diktatörlükle, bir dikta rejimiyle
karşı karşıya kaldığımızı hep
beraber göreceğiz.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlarım, bu yasa bu anlamda ceberut bir
anlayışın ürünüdür. Dolayısıyla, bu yasanın
Anayasaya aykırılığı konusunda burada ortaya
koyduğumuz görüşlerin bir tanesi bile dikkate alınmadan Ben
yaptım, oldu. mantığını burada da görüyoruz. Sonra da
Anayasa Mahkemesi bir karar verdiğinde, hemen Anayasa Mahkemesini
baskılanma altında tutan baskıları da hep beraber
görüyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesine bundan sonra gidildiğinde özgürce o
kararların verilmeyeceği bir kuşatmanın, bir
dolanmanın burada da, hep beraber, yapıldığını
görüyoruz.
Özü şu:
Saatlerce burada konuşuyoruz, günlerce arkadaşlarımız bu
konuda görüşlerini söylüyor. Biz şunu söylüyoruz: Bu yasa için niye
peki bu kadar mücadele veriyoruz, bu kürsüde kendimizi yoruyoruz?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek
bırakmak istiyoruz. Ya siz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Onun hesabını siz verin diyorum, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. İç
Tüzük'ün 91'inci maddesine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda
önerge verilebilir. Bu nedenle önergeyi okutup komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 14 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
maddenin eklenmesini ve müteakip madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Beşir
Atalay
Kırıkkale
Başbakan
Yardımcısı
MADDE 13- 2937 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 2- Bu maddede belirtilen görevleri yerine
getirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu kurulmuştur.
Milli
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı
tarafından yürütülen Devlet istihbarat hizmetleri ile Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Mali Suçları
Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından
görevleri gereği yürütülen güvenlik faaliyetlerine ve istihbari
nitelikteki faaliyetlere ilişkin olarak İçişleri
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığınca
hazırlanacak yıllık raporlar Başbakanlığa
gönderilir. Başbakanlıkça bu raporlar üzerine hazırlanacak
yıllık rapor Mart ayı içinde Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonuna sunulur. Komisyon, incelemelerini ve görüşmelerini raporun
kendisine intikalinden itibaren doksan gün içinde tamamlar ve hazırlayacağı
raporu bu süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunar.
Komisyonun üye
sayısı on yedidir. Üye dağılımı siyasi parti
gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki
yüzde oranlarına göre yapılır.
Komisyonun
görevleri şunlardır;
a) Milli güvenliğe ilişkin
konularda görüş ve öneriler sunmak,
b) Güvenlik ve istihbarat konularında
uluslararası alanda kabul gören gelişmeleri izlemek,
c) Kendi
faaliyetlerine ilişkin rapor hazırlamak,
d) Güvenlik ve istihbarat hizmetleri
sırasında elde edilen kişisel verilerin güvenliğini ve
bireyin hak ve özgürlüklerini koruyucu öneriler geliştirmek.
Komisyon
görüşmeleri kapalı oturumla yapılır. Kapalı oturumda
komisyon üyeleri, ilgili bakanlar, görevli hükûmet temsilcileri ve Komisyonda
görev yapan yasama uzmanları ile stenograflardan başkası
bulunamaz.
Komisyon
çalışmalarına ilişkin bilgi ve belgelerin
saklanmasında ve korunmasında gizlilik esastır. Komisyon
görüşmelerine katılanlar ile bu görüşmelere herhangi bir suretle
vâkıf olanlar, Komisyon çalışmaları ve görüşülen
konular hakkında hiçbir açıklama yapamaz ve bunları sır
olarak saklamakla yükümlüdürler.
Komisyon
tarafından hazırlanan raporları ve bunların eklerini
taşıyan, çoğaltan, teslim alanlar da dâhil olmak üzere tüm
görevliler, bu raporların ve eklerinin korunması için gereken dikkat
ve özeni göstermek zorundadır.
İlgili
kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporlarda, komisyon
raporlarında ve bunların ekleri ile komisyon tutanaklarında,
Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmez.
Komisyonun
çalışma usul ve esaslarına ilişkin olarak bu maddede hüküm
bulunmayan hallerde Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hükümleri
uygulanır.
İlgili
kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporların
hazırlanmasına ve kapsamına ilişkin usul ve esaslar
Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Efendim, izninizle Komisyon
üyelerini Komisyon sıralarına davet etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) İçişleri Komisyonu
üyesi arkadaşlar, buyurun efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Salt
çoğunluğunuz var zaten.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Ben onları da davet
edeyim de
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Komisyonun kurulmasını bütün
partiler istiyordu da o yüzden çağırıyoruz.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın
Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır, öneriye
katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Gruplar adına
ilk söz, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplanda.
Buyurun Sayın
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle bugün Çarşema Sor Bayramını kutlayan
Ezidi kardeşlerimizin, kirvelerimizin bayramı kutlu olsun diyoruz. Keşke
olanak olsaydı, gidebilseydik. (
)(x)
bileklikleri takılır ve bu gelenek nazardan korur denilir.
İşte, ülkemizin çok renkli inancı, mozayiği, güzelliği
budur.
Değerli
milletvekilleri, şu an MİT Kanunuyla ilgili Meclise önemli bir
teklif sunuldu ve önerinin, teklifin altında Sayın Beşir
Atalayın Başbakan Yardımcısı olarak sunulması
daha da anlamlı. Hükûmetin bu öneriyi sunması, Parlamento
dışından yani yasama dışından yürütmenin bunu
sunması iyi. Yani bakılırken bu, öyle anlaşılıyor.
Ama öyle mi? Yani yasamanın görevini, yasama organının
yapacağı, üstleneceği bir öneriyi, bir denetim görevini yürütme
öneriyor. Demek ki yasamaya öneren arkadaşlarımız bu konuda
çalışmamışlar, sadece yürütme çalışmış.
Ama, inanın
arkadaşlar, komisyon çalışmalarından buraya kadar benim
özellikle önemsediğim konu, sadece en hassas görev olduğu için
değil, Millî İstihbaratın istihbarat verilerinin, MİTin
Parlamento tarafından denetimi, hukuk devletlerinde
Eğer istihbarat
gibi, operasyon gibi, dinleme gibi, verilere ulaşma gibi, devlet sırrı gibi, gizlilik gibi en önemli
görevleri verdiğiniz bütün kurumların doksan dört yıllık
cumhuriyet tarihi geleneği içinde mazisi bizi ürküttüğü için,
korkuttuğu için, insan hakları ihlalleri ve hukuksuzlukla dolu
olduğu için, biz, Parlamentonun,
milletin iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin bir denetim görevi
yapmasını son derece önemsiyoruz.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak, hem komisyonda hem de bu
teklifin tümü üzerinde yaptığımız görüşmelerde bunu
açıkça ifade ettim.
Şimdi
soruyorum arkadaşlar: Böylesi bir kurum var mıdır başka ülkelerde,
yok mudur; varsa nasıldır; Hükûmetin önergesinde sunulan model nedir?
İnanın, burada ilgili arkadaşlar varsa,
şaşkınlığımı gizleyemiyorum arkadaşlar.
Biz, MİTin denetlenmesi için bir komisyon Mecliste beklerken bu teklifle
MİTe Meclisin öneriler sunması şeklinde bir komisyon
kurulması olarak önümüze gelmiş, öneriler komisyonu. Yani nasıl
anlatayım? İnanın arkadaşlar, şaşkınım.
Mardin Lisesinde
okurken bir gün bizim öğretmenimiz, bir arkadaşımızı
tahtaya kaldırdı, sözlüye ve tahtanın önünde şöyle bir
durdu, karşısında, bir baktı, bir baktı, dedi ki:
Sivri burun, yumurta topuk, İspanyol paça, düşük kemer, kalın
postal, sekiz düğme, uzun favori, top ense. Ben senin nerene soru
sorayım? Sen bana soru sor, sen sen. Otur yerine. demişti.
Şimdi, bu tekliften sonra bu komisyon gelirse devletin sırrı,
gizlilik deyip MİTi buraya getirdiğiniz zaman bu Meclis ne diyecek:
Ben senin nerene soru sorayım? Sen bana soru sor, sen. Yasama
organı bu düzeye düşürülmemeli arkadaşlar. Bakın,
dikkatinizi çekiyorum.
Dünya örneklerini
tek tek okuyacağız. Bütün dünya örneklerinde var, çıkardık.
Şöyle bir baktım, nasıl oluyor bu? Elimdeki dünya örneklerine
bir baktım, bu var, isim olarak var, güvenlik ve istihbarat komisyonu, hepsinde
var. Hollandada -bu örnekleri de Hükûmetten aldık, ayrıca bir
çalışma yaptık, ikisini de
karşılaştırmalı olarak vereceğim- Parlamento İstihbarat ve Güvenlik
Hizmetleri Komisyonu var arkadaşlar. 2 muhalefet partisi en çok oya sahip
olan iktidarla eşit oluşturuyor, bilginiz olsun. 9 üyesi bulunuyor ve
bunların alt komisyonları var. Birleşik Krallıkta,
İngilterede 9 üyelidir, bunların bir de alt komisyonları var.
Parlamentoda en büyük 2 parti genellikle var, onlardan oluşuyor.
Şimdi dönüyoruz, İspanyaya bakıyoruz, İspanya çok
farklı bir model, en demokratik denetim modeli, 2002de getirmişler;
Gizli Fonlar Komisyonu var, istihbarat faaliyetlerinin üzerinde en etkili
denetimi yapan birim. Dönüyoruz, İspanya kanunlarına göre, hizmete
özel ise gizlilik dereceli bilgiler parti ve grup liderlerine verilir.
Kişiye özel gizlilik derecesi bilgilere ise parti ve grup liderlerine
ilaveten Gizli Fonlar Komisyonu, Başbakan ve Parlamento sözcülerinin
erişim hakları var. Şimdi, geçiyoruz Fransada 8 üyeden
oluşuyor, 4ü muhalefetten. Amerika Birleşik Devletlerinde komite,
kongre, temsilciler meclisi ve senato bir arada oluyor, 8 ve orada da eşit
bir şekilde, çoğunluk partisi 8, 7de muhalefet partilerinden
oluşuyor. Nasıl denetleme yaptıkları yazılı.
Şimdi ben buradan bunu çıkardıktan sonra bu teklifte 17 üyeli
bir komisyon öneriliyor arkadaşlar. Biz buraya araştırma
komisyonu kurmuyoruz. Kimse kimseyle dalga geçmesin. Biz buraya denetleme
komisyonu kuracaksak denetleme komisyonu gibi olacak işlevi, görevi,
denetimi ve üye sayısı. Eğer siz muhalefeti yok sayıp 17li
araştırma komisyonu gibi üyeleri dağıtırsanız
Siz, bugün
çoğunluksunuz. 2015te de seçim var. Her zaman çoğunluk olmaz, her
zaman da pilav yenmez arkadaşlar, değişebilir her şey, bir
de değişme ihtimalini de düşünün, düşünün. Böyle bir
komisyon muhalefet partilerinin eşit üyesinden olur, uzmanlarıyla
çalışır, kuralları olur, İç Tüzüke de yeni bir hüküm
koyarsanız, doğrusu budur. Biz, İç Tüzük
çalışmalarında bunu gördük. Şimdi burada bakıyorum
Görevleri bölümüne geliyoruz arkadaşlar. Burada denetim yok. Okuyun
bana, bir tane denetim var mı? Millî güvenliğe ilişkin öneri
sunmak. MGK mı burası arkadaşlar? Bakın Güvenlik,
istihbarat konularında görüşleri izlemek, hazırlamak, sunmak,
geliştirmek. Bu Parlamento birilerinin hizmet yeri mi arkadaşlar?
Ödevlerini, derslerini mi burada yapacak? Burası denetim yeridir
arkadaşlar. Yanlış var.
Bunun
kurulması önemli. Bunun kurulmasını istemek bile Hükûmet
adına
Bu adımı takdir ediyorum ama böyle bir adımın
yanlış bina edilmesinin üstüne biz Barış ve Demokrasi
Partisi olarak onay vermeyiz. Böyle bir yanlış olur mu
arkadaşlar? Bir şey yapacaksanız tam yapın. Bir komisyon
kurmak istiyorsanız gereğini yapın. Şimdi siz gereğini
yapamıyorsunuz, İngilterenin M16sı, 15ine uymuyorsunuz,
İsrailin MOSSADına uymuyorsunuz, Almanyanın BNDsine
uymuyorsunuz, ABDnin CIAsına uymuyorsunuz, e kardeşim,
Rusyanın da KGBsi değişti biliyorsunuz yeni isimler aldı
federal ile ulusal farklı
Şimdi, AGİTin, Avrupa Birliğinin,
Birleşmiş Milletlerin Cenevre merkezinde kurulu DCAF büyük
harflerle- merkezi var, bari orada kontrol sistemine, silahlı güçlerin
denetimiyle ilgili kurallara uyun. Yok. Avrupa Birliğinin 1402
sayılı denetleme kararlarına uyun Parlamentonun. O da yok. Peki,
siz neye uyarsınız? Hukuka uymazsınız, sözleşmelere
uymazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
Getirdiğiniz model ters bir model, yanlış bir model. Biz buna
karşıyız arkadaşlar.
Saygılarımla. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; belki bazı milletvekillerimizin bildiği ama bir
kısmının da bilmediğini düşündüğüm bir
fıkrayı sizlere anlatarak konuşmama başlamak istiyorum.
Napolyon tekrar dünyaya gelmiş,
Obamanın misafiri olmuş, yemekler yenilmiş bitmiş sonuçta
ayrılırken Napolyon demiş ki: Mister Obama, sizin elinizdeki bu
silah gücü benim elimde olsaydı Waterloo Savaşını
kaybetmezdim." demiş. Yine bir gün Putinin misafiri olmuş,
yemekler yenilmiş, yemek bitmiş, uğurlanırken Napolyon
tekrar söz almış demiş ki: Sayın Putin, sizin elinizdeki
bu KGB benim elimde olsaydı ben Waterloo Savaşını
kaybetmezdim. Sonra, Napolyon Ankaraya gelmiş, Sayın
Erdoğanın misafiri olmuş, yemekler yenilmiş bitmiş,
ayrılırken Napolyonun dediği şu: Sizin emrinizdeki bu
basın benim elimde olsaydı Waterloo Savaşını kaybettiğimi
hiç kimse duymazdı. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Şimdi,
Başbakanın emrindeki MİTin ne olduğunu herhâlde Napolyon
bilmiyordu, eğer bilseydi o cümleyi Putin yerine herhâlde Başbakana
da edebilirdi.
Değerli
milletvekilleri, bizim tartışmamız gereken asıl sorun Millî
İstihbarat Teşkilatının Başbakanın kişisel
istekleriyle, talimatlarıyla iş yapıp
yapmadığıdır.
Şimdi, buraya
Sayın Başbakan Yardımcısı bir önerge vermiş,
görünüşte bir Parlamento denetimini gerçekleştirmek üzere bir komisyonun
kurulmasını Genel Kurula öneriyor. Ama burada sorulan sorulara
Başbakan Yardımcısı cevap vermiyor. Çorum Milletvekili
Arkadaşımız Sayın Tufan Köse bir değerlendirme
yaptı Beni niye fişlediniz? Millî İstihbarat
Teşkilatı beni neden fişlemiştir? diye. Sayın
Başbakan Yardımcısının vermesi gereken cevap
Hayır, Sayın Tufan Köse, Millî İstihbarat Teşkilatı
seni fişlememiştir. demek olmalıdır. Bir Cumhuriyet Halk
Partili Milletvekili neden fişlenir? Neden bizim istihbarat servislerimiz,
gizli istihbarat birimlerimiz, emniyet teşkilatlarımız,
hükûmetteki bir partinin muhalifi olan kişilerle ilgili olarak tuzaklar
hazırlar, tuzaklar kurar? Bunlar karşısında, bunlar medyaya
sızdığında, neden bunlara ilişkin bir açıklama
yapılmaz? Bu sorular cevap bekliyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Yapamaz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu sorular cevap bekliyor. Bu sorular
cevaplanmadığı sürece, bu sorulara açıklıkla Biz
yanlış işler de yaptık. şeklinde bir cevap
verilmediği sürece, bu göstermelik komisyon hiçbir işe
yaramayacaktır, hiçbir işe yaramayacaktır. Hâlen, o yerel seçim
sürecinde ortaya konulan bu iddialar, onun öncesinde Sayın Tufan Kösenin
de fişlendiği yönünde kamuoyuna sızan, basına sızan
bilgiler cevaplanmadığı sürece bu alan karanlıkta
kalacaktır, kurulacak olan bu komisyonun hiçbir önemi olmayacaktır,
kurulacak olan komisyon göstermelik bir komisyon olacaktır.
Önerge şunu
düzenliyor: Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir güvenlik ve istihbarat komisyonu kurulsun. Bu güvenlik ve
istihbarat komisyonu, güvenlik ve istihbarat birimleri tarafından
hazırlanan raporların Başbakanlık tarafından konsolide
edilip son şekli verildikten sonra düzenlenen raporun, belgenin Meclise
intikalinden sonra bu rapor üzerinde gerekli değerlendirmeleri
yapsın.
Denetim değil,
burada denetimle ilgili herhangi bir cümle yer almamaktadır yani Kurulan
komisyon istihbarat birimlerinin faaliyetlerini denetleyecek. şeklinde
bir cümle burada yer almamaktadır. Bu, denetim komisyonu değildir,
kimse kimseyi kandırmasın. Tam tersine, komisyona öyle görevler
verilmiş ki: Millî güvenliğe ilişkin konularda görüş ve
öneriler sunmak. Burası yasama organı. Yasama organı yürütme
organının emrinde değildir, Millî güvenlikle ilgili şunları
hazırla, şunları yap. değildir. İkinci görev: Güvenlik
ve istihbarat konularında uluslararası alanda kabul gören
gelişmeleri izlemek. Sana ne yani Hükûmet size ne oluyor? Parlamento
izleyebilir, izlemeyebilir, bu kendi takdirinde bir olaydır. Siz bunu
nasıl vermeyi düşünebilirsiniz, yürütme organı ne güne duruyor,
bu birimler ne güne duruyor, onlar izlemiyor mu?
Diğer görev:
Kendi faaliyetlerine ilişkin rapor hazırlamak. Diğer görev:
Güvenlik ve istihbarat hizmetleri arasında elde edilen kişisel
verilerin güvenliğini, bireyin hak ve özgürlüklerini koruyucu öneriler
geliştirmek. Denetimle ilgili bir cümle yok.
Başbakanlığın usulen buraya göndereceği rapor üzerine
görüşme yapacak, bitecek. Denetim kelimesi yok burada.
Geçen hafta ben
Diğer ülkelerde uygulama nedir? şeklinde bir bilgi talep
etmiştim. Sayın Bakan bana bir bilgi notu iletti, diğer
milletvekili arkadaşlarımla da bu notu paylaştım, bazı
ülkelerdeki uygulamalardan örnekler veriliyor. Bari bu
dağıttığınız nottaki örneklere uysaydınız.
Örneğin, İngilteredeki uygulamada bu komisyonun, İngilteredeki
parlamentoda kurulan komisyonun başkanını hükûmet iki muhalefet
partisinin görüşünü alarak belirliyor. Hadi, gelin bu komisyonun
başkanını iktidar ve 2 muhalefet partisi birlikte belirlesin
veya 3 muhalefet partisi birlikte belirlesin; getirin hadi, böyle bir öneriyi
getirin. İşte İngiltere, demokrasinin beşiği olan bir
ülke ve İngiltere örneğini de bizlere vermişsiniz ama bu örnekle
ilgili bir adımınız yok burada. Diğer ülkelere bakıyorum,
İspanyaya bakıyorum, yine kurumsal, ciddi düzenlemeler yapmışlar
burada. İspanya dışında, Amerika Birleşik
Devletleriyle kıyas kabul etmez zaten bunu hiçbir şekilde
değerlendirmiyorum. Fransa, yine parlamento denetimini, istihbarat
birimleri üzerindeki parlamento denetimini en geç kabul eden ülke olmakla
birlikte yine Türkiyenin ilerisinde, onlarla kıyaslanamayacak ölçüde
geride.
Sadece bir
şekil şartını tamamlamaktan ibaret olacak olan bir önerge
ama bu önergeyle, elbette bizim istihbarat birimlerimiz üzerinde yasama
organının denetimi vardır algısı yerleştirilmeye
çalışılacak. Bunu kabul etmek mümkün değildir.
Diyelim bu
komisyonu kurdunuz, bu rapor Başbakanlıktan geldi, komisyon bunu
görüştü; e ne olacak sonra? Bu rapor Genel Kurula gelecek mi? Hayır,
burada böyle bir şey yok. Sadece komisyon görüşecek, o kadar. Bunlar
devlet sırrıdır. deniliyor. Ee, devlet sırrı kanununu
çıkarmadınız daha, daha 1inci sırada bekliyor. Korktu
Hükûmet onu
Geçen 23üncü Parlamento döneminde gündeme
alındığı bir hafta tam onu çıkaracaktık
yukarıdan bir el Parlamentoya uzandı Aman bunu çıkarmayın,
bunu çıkarmayalım. Ya ne devlet sırrı? Zaten her
şeyin gizli olduğu, Başbakanın Millî İstihbarat
Teşkilatına, güvenlik birimlerine verdiği kişisel, siyasi
talimatların gereğinin yerine getirildiği ve bunların
toplumdan gizlendiği bir yerde devlet sırrı kavramı hiçbir
anlam ifade etmiyor. Bırakalım onları da bir cümle koyalım:
Bu kurumlara, istihbarat teşkilatına Başbakanın
vermiş olduğu kişisel talimatlar açıklanır. Gelin
bunu koyalım. Bugüne kadar da Başbakan buraya hangi talimatları
vermiştir bunları açıklayan bir hükmü buraya koyalım. Hangi
siyasi amaçlar için hangi işler yapılmıştır?
Bunların aydınlatılması gerekiyor. Bunlar
aydınlatılmadığı sürece bu teşkilat, bu
şekliyle kendi kendisine zarar verecektir. Ben Millî İstihbarat Teşkilatını
buradan uyarıyorum. Siyasetin bu isteklerine lütfen alet olmayın.
Millî İstihbarat Teşkilatı ulusal bir kuruluşumuzdur. Biz
bu kurumumuzla övünmek istiyoruz. Bu isteğimizi bir kenara atmayın.
Milletin kurumu olmalıdır. Gerçekten Türkiye'nin güvenliği
konusunda Türkiyeye hizmet eden bir kurum olmalıdır.
Başbakanların kişisel istekleriyle, siyasi düşünceleriyle
hareket eden kişiler bu kurumda olmamalıdır, hareket eden
yapılar bu kurumda olmamalıdır; bunlar tasfiye edilmelidir,
bunların hesabı da kendilerine sorulmalıdır.
Teşekkür
ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu
konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında
sürekli olarak medyada çıkan MİTin denetlenemediği, denetimsiz
bir yetki verildiği şeklindeki ifadeler üzerine zannediyorum ki
dostlar alışverişte görsün hesabı MİTin
denetlendiğine dair kamuoyunda bir göz boyama maddesi teklif edildi,
getirildi, eklendi çünkü burada hakikaten demin de söylendiği gibi
denetimle alakalı hiçbir ifadenin yer almadığını
görüyorsunuz. Mesele 17 kişiden meydana gelen bir komisyon kurulması
değil. Yani bununla ancak şunu sağlayabilirsiniz, bunun
görevlerine baktığınızda: Bir kişiye bir makam
arabası verirsiniz, onun dışında herhangi bir
katkısı olmayacağını düşünüyorum çünkü ileriye
sürülen maddeye baktığınız zaman gerçekten ilginç
şeylerle karşılaşıyorsunuz. Milli İstihbarat
Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından yürütülen
Devlet istihbarat hizmetleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Mali Suçları Araştırma Kurulu
Başkanlığı tarafından görevleri gereği yürütülen
güvenlik faaliyetlerine ve istihbari nitelikteki faaliyetlere ilişkin
olarak İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığınca
hazırlanacak yıllık raporlar Başbakanlığa
gönderilir. Başbakanlıkça bu raporlar üzerine hazırlanacak yıllık
rapor Mart ayı içinde Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulur.
Şimdi, arkadaşlar, zaten
kılıfını bulmuş olan kişiler tarafından
gönderilen rapor ve içeriği hiç belli olmayan, talimatlardan hiç haberiniz
olmayan bir konuda denetleme yapacaksınız. Bu, her şeyden önce
mümkün değil. Yani devlet sırrı niteliğindeki konuları
göremeyeceksiniz, belgeleri göremeyeceksiniz, kişileri sorgulamaya
alamayacaksınız. Neyi denetlediğinizi zannediyorsunuz? Zaten
onun denetlenmediğini ortaya koyan arkadaki cümleler yer alıyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Denetleme yok zaten.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Açıkçası şöyle söylüyor: Komisyonun
görevleri şunlardır
Bakın, bu komisyon görevleri bugün Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin üzerine yüklenmiş olan
görevlerdir. Milli güvenliğe ilişkin konularda görüş ve
öneriler sunmak
Bu, Meclisin işi değil, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin işi. Güvenlik ve istihbarat konularında
uluslararası alanda kabul gören gelişmeleri izlemek
Başka
işi yoktu komisyonun; dünyayı izleyecek, neler yapılıyor
Araştırma kurumu mu burası veya bu komisyon araştırma
kurumu niteliği taşıyan bir komisyon mu? Böyle bir şey
olabilir mi?
Arkadaşlar,
burada yapılacak iş
Zaten bu da Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin işi. Ayrıca Kendi faaliyetlerine ilişkin
rapor hazırlamak
Yani komisyon kendi faaliyetlerine ilişkin bir
rapor hazırlayacak, MİTle ilgili değil. Yani dünyada ne oluyor,
Türkiye'de neler yaptılar? Peki, arkadaşlar, böyle derken hangi görev
verildiğini bilmeden bu komisyon neyi inceleyecek, rapor
hazırlayacak? Yani Başbakanlık hukuki mi verdi emri, görevi,
MİT bu görevi yerine hukuki getirdi mi, getirmedi mi, nereden
bileceksiniz, nasıl bir rapor hazırlayacaksınız? Ya adamlar
uyuşturucu kaçakçılığı yapmışsa, adam
kaçakçılığı yapmışsa, tetikçilik yapıp adam
öldürmüşse, birtakım başka istihbarat kurumlarıyla iş
birliği yapmışsa peki, bunu nasıl denetleyeceksiniz? Kim
denetleyecek bunu? Yani Meclis mi denetleyecek? Peki, nereden haberi olacak?
Çünkü hepsi devlet sırrı niteliği taşıyor. Kimi
kandırıyorsunuz siz? Güvenlik ve istihbarat hizmetleri
sırasında elde edilen kişisel verilerin güvenliğini ve
bireyin hak ve özgürlüklerini koruyucu öneriler geliştirmek. Peki, bana
söyler misiniz? Bir sürü yasak getiriyorsunuz, açıklanamayacak yasa getiriyorsunuz,
basında açıklayamıyorsunuz, yayınlayamıyorsunuz,
hukuka başvuramıyorsunuz, savcı sizinle ilgili herhangi bir
işlem yapamıyor ve diyorsunuz ki: Siz bireysel hakları
koruyacaksınız. Kim koruyacak? Meclisin komisyonu mu koruyacak,
hukuk mu koruyacak? Yani hukuk devleti olmaktan mı çıkıyorsunuz?
Yani bakın, arkadaşlar MİTe verilen görevler diyorsunuz.
Hukuki olup olmadığını bilmeden bu komisyon nasıl
inceleme yapacak?
İkincisi:
Demin dediğim gibi, illegal işler yaptı MİT, insanları
öldürdü veya insanlar üzerine baskı kullandı, fişledi. Peki, ben
nasıl haberdar olacağım bundan? Beni fişlediler; gizli,
devlet sırrı. Nasıl izleyeceğim? Komisyon nereden bilecek
bunu? Çünkü hiçbir belgeyi komisyona vermiyorsunuz burada.
Şimdi
Sayıştayı denetleme unsuru olarak, kurumu olarak koymuşsunuz,
Sayıştay yaptığı denetlemeyi bile Meclise
sunamadıktan sonra, siz bana söyler misiniz, böyle bir yetkiyi
verdiğiniz bir kurumun yarın içinden birtakım çatlaklar
çıkmayacağını nereden bilirsiniz? (MHP
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla
siz iktidar olarak, MİTi kendi güvenirliğini yitirecek bir kurum
hâline sokamazsınız. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. MİT,
saygın bir kuruluş olarak Türkiyenin ihtiyacı olan bir
kuruluştur. Buna, hiç kimse, bir şekilde ayaklar altına alacak,
tartışılacak ve güvenirliğini kamuoyunda yitirecek bir
şekil veremez, buna kimsenin hakkı yoktur.
Ardından komisyonu kuruyorsunuz, dosyayı
hazırlatıyorsunuz, hazırlanan dosyanın kime verileceği
bile belli değil. Kime verecekler bu dosyayı? Diyelim ki suç unsuru
çıktı. Bu, komisyon tarafından tespit edildi. Her şeye
rağmen, yani 17 kişinin içerisinde iktidara yakın olan isim
sayısı, üye sayısı çok. Hadi buna rağmen
çıktı diyelim. Peki, bu komisyonun raporu nasıl mahkemeye
gidecek? O yok burada. Yani nereye başvuracaksınız? Suç duyurusunda
bulunabilecek misiniz, bulunamayacak mısınız? Nedir bu işin
aslı? Nereye gidecek?
Arkadaşlar, bütün bunları göz önüne
aldığınızda tek yaptığınız şey,
kamuoyundaki tepkileri azaltmak için göz boyamaya
çalışıyorsunuz. Böyle bir denetleme olmaz. Denetletecekseniz
şunu yapın Mecliste: Her türlü bilgiyi belgeyi açıklayacak
şekilde, görecek şekilde bir komisyon kurun, bu komisyonda
iktidarın sayısı kadar muhalefetin de üye sayısı
olsun, eşit olsun ve ondan sonra kararın ne olacağını
görelim. Bunu yapabilir misiniz? Yapamazsınız çünkü zaten arzu
ettiğiniz biçim bu şekilde. Ama unutmayın ki devran döner
farklı bir biçim kazanır bu Meclis. O zaman ne
yapacaksınız? Alınan buradaki bütün kararlar, yapılan
işlemler gün yüzüne çıkmayacak mı zannediyorsunuz? O zaman
nasıl altından kalkacaksınız?
Diğer taraftan şöyle bir düşünce
içerisindeyim: Dediğimiz gibi, MİT
yıpratılmamalıdır. MİT toplum arasında,
kamuoyunda tartışılır hâle getirilmemelidir.
Bakın, bugün kaç kere MİTin birtakım
faili meçhullere alet olduğu söylendi. Siz, yarın bu yasayla birlikte
MİTi bütün faili meçhullerin müsebbibi ve faili olarak ortaya koymuş
olacaksınız. Yapmasa bile bu hâle getireceksiniz, getiriyorsunuz;
tartışılır hâle getiriyorsunuz.
Sizin
hakkınızda da MİT birtakım fişlemeler yapacak. Sizin
hakkınızda da birtakım istihbari bilgiler toplayacak. Yarın
ortaya çıkardığı zaman, o da mı paralel olacak, ona da
mı paralel diyeceksiniz? Siz yapıyorsunuz bunları. Görmeniz
gerekir. Yanlış yaptığınız zaman devlet denilen
mefhumu da ortadan kaldırırsınız. Devlet denilen şey
bir kültürdür, devlet adamı olmak bir kültür meselesidir. Devleti
yıpratmamak, Türkiyede sadece milletvekillerinin değil, her bireyin
mecburi olduğu bir vazifedir. Ama öyle yasa çıkarıyorsunuz ki ne
yapacağınızı siz de bilmiyorsunuz.
Şimdi,
ardından diyorsunuz ki: İlgili kurumlar ve Başbakanlıkla
hazırlanacak raporlarda, komisyon raporlarında ve bunların ekleriyle komisyon
tutanaklarında devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve
belgelere yer verilmez. Şimdi, MİTin yaptığı her
iş devlet sırrı niteliğinde olmayacak mı yani? Yani
MİT magazin programlarına mı çıkacak, magazin işleri
mi yapacak, magazin peşinde mi koşacak MİT? Her
yaptığı devlet sırrıdır MİTin. Yani siz o
zaman nasıl, neyi denetleteceksiniz? Buraya koymayacağınızı
söylüyorsunuz yani kendi kendinizle tenakuza düşüyorsunuz. Bir taraftan
savcılar MİT Başkanının izni olmadan personel
hakkında
MİT Başkanı hakkında Başbakan
veremiyor. Peki, Başbakan yolsuzluk yaptıysa ne olacak? Yani
Amerikada başkanı kanun karşısına çıkaranlar
Türkiyede neden çıkaramıyor? Hani hukuk devleti?
Arkadaşlar,
yapmayın, yanlış yapıyorsunuz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Hükûmet adına
Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay konuşacak.
Buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, çok yeni,
çok önemli bir yapı oluşturuluyor. Yüce Meclisin içinde güvenlik ve
istihbarat komisyonu diye bir komisyon ilk defa kuruluyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Kurulsa da bir işe yaramaz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Tam size göre bir komisyon!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Tabii, şunu dilerdik ki
siyaset kurumu devletin en önemli istihbarat ve güvenlik gibi işlerinde
yeni bir fonksiyon, denetlemesine yeni bir ekleme yapıyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Var mı
denetleme? Denetleme var mı?
FARUK BAL (Konya) Denetleme yok, denetleme yok; rapor
hazırlıyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Denetleme diye bir
kelime var mı?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Bakanı dinleyelim.
Buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Siyaset kurumuna biz çok önem veriyoruz. Burası millî iradenin
temsilcisidir ve
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Milletle alay
ediyorsunuz, alay, alay! Milletle alay ediyorsunuz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Şimdi, bu muhalefetten birisi bari şunu deseydi: Ya, teşekkür
ederiz, bu gerçekten önemli bir şey.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Var mı
denetleme, var mı? Teşekkür edecek
Var mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Ama bunu diyemiyorlar. Niye diyemiyorlar biliyor musunuz?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Makam arabası tahsis
ediyorsunuz, başka bir şey yapmıyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Değerli dostlarım, çünkü bu ülkede demokratikleşme adına,
millî iradeyi koruma, güçlendirme adına hangi adım varsa AK
PARTİ atıyor
(CHP sıralarından gürültüler)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Muhalefeti yok
ettiniz be!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
ve muhalefet bunu hazmedemiyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Muhalefeti yok
ettiniz, El Muhaberat kurmak
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Yine, bir ilk adım atıyoruz, yine büyük bir reform yapıyoruz
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Nedir reform, nedir?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Aman ne reform,
ne reform!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
ve bunu da AK PARTİ yapıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani bunu hazmetmek mümkün değil.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Reforma bak! Reforma
bak!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Onun için de muhalefetin bununla ilgili bu kadar ileri söz söylemesini hiç
yadsımıyorum. Muhalefet ne yapsın?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Siz milletle
alay ediyorsunuz!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Söz verdiniz, söz;
Parlamento denetimini getireceğiz. diye. Bir tek denetim kelimesi var
mı burada?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Muhalefet ne yapsın? Ancak hatip konuşurken çıkıp
nasıl laf atarım, o.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Laf atmak
değil, siz o kürsüden Parlamento denetimi...
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Şimdi, değerli milletvekilleri
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Denetim mi var
burada?
BAŞKAN Sayın Toptaş, lütfen
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ama milletle
alay ediyor, böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Anlatayım
BAŞKAN Cevap verirsiniz, böyle bir usul yok,
kalkar cevap verirsiniz.
Lütfen, Bakanı dinleyelim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çok ayıp
bir şey ama, yani millete doğruyu söylemek lazım. Böyle bir
komisyon olabilir mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Çok önemli bir komisyon kuruyoruz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hiçbir anlamı
yok, hiçbir önemi yok.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
3 tane muhalefet temsilcisi yerden yere vurdu, bizlerle ilgili çok olumsuz
şeyler söyledi; dinledik, hiç ses çıkarmadık, bir kelime bile,
tam otuz dakika. Şimdi, müsaade ederseniz, zaten yedi dakikam kaldı,
onu da ben kullanayım.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Bakan, teknik
konuş, teknik; burada propaganda yapma.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Türkiye Büyük Millet Meclisine çok önemli, yeni bir fonksiyon
kazandırıyoruz. Yürütme bu önergeyi veriyor çünkü yürütme diyor ki:
Ben açığım, gel denetle.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Nereye açık,
nereye? Ya, burada Açığım. demek ayıptır ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ne
bağırıyorsun ya?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Ve siyaset kurumuna, millî iradeye saygımızı bir defa daha
ifade ediyoruz.
Diğer ülke örneklerinin hepsi incelendi. Her ülkenin
tabii ki kendine özgü şartları olabilir, biz de kendi ülkemiz için
böyle bir önergeyi buraya huzurunuza getirmiş oluyoruz.
Şimdi, burada
şöyle enteresan şeyler duyuyorum: Yani, işte bu göstermelik
yahut da göz boyama. Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri,
ben şöyle okuyayım tane tane, belki tam okuyamadılar, inceleme
imkânı bulamadılar.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) İnceledik merak etme.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
2937 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir. Millî İstihbarat bu maddede belirtilen görevleri yerine
getirmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu kurulmuştur.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Görevlerini okuyun lütfen.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Millî İstihbarat
Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından yürütülen
devlet istihbarat hizmetleriyle Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Mali Suçları Araştırma Kurulu
Başkanlığı tarafından görevleri gereği yürütülen
güvenlik faaliyetlerine ve istihbari nitelikteki faaliyetlere ilişkin
olarak İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığınca
hazırlanacak yıllık raporlar Başbakanlığa
gönderilir. Bu ilk defa oluyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Önceden gönderilmiyor muydu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Başbakanlık ya
Teftiş Kurulu aracılığıyla ya Güvenlik
İşleri Genel Müdürlüğü vardır veya Kamu Güvenliği
Müsteşarlığı aracılığıyla bunu
komisyona, Türkiye Büyük Millet Meclisine -bu raporları derleyecek,
bütünleştirecek- gönderecek. Bu komisyon bu raporları ilgili kurumu
da çağırarak MİT Müsteşarı ve ekibine veya Maliyedeki
MASAK ve ekibine o raporlarla ilgili soru soracak.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Burada öyle bir yetki yok.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Aynen bugün KİTin
yaptığı gibi soru soracak, efendim, bilgi alacak, raporları
inceleyecek
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Soruya cevap verilecek mi, onu söyle.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ama ben anlatıyorum,
dinlersen ne olduğunu anlayacaksın, dinlemezsen anlayamazsın.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Ama doğruyu söylemiyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Okumuyorsun, dinlemiyorsun da. O
zaman ne yapacağım ben?
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Doğruyu söyleyin, sizin
yapacağınız tek şey var: Doğruyu söylemek.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Efendim
Komisyona sunulur.
Komisyon -burayı dikkatle dinleyin- incelemelerini ve görüşmelerini
inceleme ve görüşme diyoruz- raporun kendisine intikalinden itibaren
doksan gün içinde tamamlar ve hazırlayacağı raporu bu süre
içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunar. Şimdi, bütün komisyonlar bunu yapıyor. Dinleyecek, soru
soracak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Şimdi, sayın konuşmacının birisi diyor ki: Nereye
sunacak? Hâlbuki şunu okusa bu burada yazıyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Yazmıyor, yazmıyor!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ondan sonra, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı bu raporu isterse Genel Kurulun
gündemine getirir, eğer orada önemli hususlar varsa. Yoksa KİT
Komisyonu raporlarında olduğu gibi işlem görecek.
Şimdi, ana
paragraf okunursa hepsi açık. Bunun dışında, ekstra
görevler de yani biz şunu da düşündük: Türkiye Büyük Millet
Meclisinde evet, Savunma Komisyonumuz var, İçişleri Komisyonumuz var
ama özellikle istihbarat ve millî güvenlikle ilgili yurt dışı
incelemeler yapabilecek, hükûmetin bu konulardaki çalışmalarını
değerlendirecek, yeni öneriler getirecek bir komisyon olsun. Yarın bu
Meclis içinde istihbarat konusunda, millî güvenlik konusunda
uzmanlaşmış milletvekillerimiz olacak ve inanın bu bizim
için bir kazanım olacak. Yani biz bu komisyonu, bu açıdan tam bir
denetleme komisyonu ve çok önemli bir komisyon olarak görüyoruz ve demokratik
bir reform olarak görüyoruz. Bunu okuduğunuz zaman zaten görülüyor.
Şimdi, burada
tabii söylenen her şeye de cevap veremiyorum ama
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Dilek ve temenniler komisyonu bu Sayın Bakan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
şunu en azından ifade
etmek istiyorum.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Her şeye değil hiçbir şeye cevap vermiyorsunuz
Sayın Bakan, kendi bildiğinizi okuyorsunuz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Burada sizin söylediğiniz ve
eleştirdiğiniz her şeye cevap verdim. Komisyon ne yapacak,
nasıl çalışacak? Hepsi bunu içinde de var.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Denetleme kelimesi var mı Sayın Bakan,
denetleme kelimesi var mı?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ayrıca, bu komisyon
denetleme komisyonudur.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Var mı denetleme göreviyle ilgili yetkisi, orada
yazıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Eğer şu ana
paragrafı okursanız bu bunu anlatır.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Yasa teklifinde var mı?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Evet, efendim, burada, bundan
sonra yüce Meclis MASAK ne yapıyor, MASAK nasıl
çalışıyor, hangi imkânları var veya MİT nasıl
çalışıyor, MİT'in hangi tesisleri var, dinlemeyi nasıl
yapıyor, çalışma sistemi nedir veya jandarmanın veya
emniyetin? Bunun hepsini bu komisyon bilecek, çağıracak, soracak.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Onları geç, onları geç.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ve ilk defa, işte
ortalıkta konuşulan telefon dinleme gibi, şu gibi, bu gibi
konularda biz şunu arzu ettik: Biz, tabii, yürütme olarak bu konularda çok
açıklamalar yapıyoruz ama bizzat sistemin nasıl yürüdüğünü -MASAKta,
MİTte vesaire- bu komisyonumuz bilsin ve gerektiğinde bunu Genel
Kurula da getirsin.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Böyle bir görevi yok komisyonun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Böyle bir komisyon kuruyoruz.
Ülkemiz için, bu yüce Meclis için hayırlı olsun diyorum ve insan
hakları açısından da
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Ne insan hakkı!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
ülkemizin geleceğinde
Meclisin her konudan bilgi sahibi olması ve söz söylemesi
açısından, millî iradenin gerçekten millî irade gücünde olması
açısından çok önemli bir önergedir bu. Bugünkü desteğiniz için
çok teşekkür ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, Sayın Bakan konuşması
sırasında muhalefet partileri kapsamı içerisinde Milliyetçi
Hareket Partisini de ilzam edecek sözler söylemiştir.
BAŞKAN Grup
Başkan Vekiliniz de söz almıştı. Siz mi söz
alıyorsunuz? Devredecek misiniz sözünüzü?
FARUK BAL (Konya)
Grup adına ben istiyorum efendim.
BAŞKAN
Nedir gerekçeniz, ne dedi?
FARUK BAL (Konya)
Muhalefet partileri gelip burada el kol hareketleri yapıyor. diyerek
aşağıladı muhalefet partilerini. Milliyetçi Hareket Partisi
için de Söyleyecek sözleri yok. dedi.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) El kol hareketi
yapıyorlar. demedim.
BAŞKAN El
kol hareketleri yapıyorlar. demedi ama peki, buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Demedim.
BAŞKAN El
kol hareketi. demediniz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Ben öyle bir şey
demedim.
BAŞKAN
Demediniz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Hayır.
BAŞKAN
Demediniz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Hayır ama öyle
diyor.
BAŞKAN
Hayır, öyle demedi.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Şimdi, bakın, sadece bu hareketinizden dolayı söz istiyor
değil Sayın Bal.
Sayın Bakan
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Muhalefetin tabii
görevi eleştiriyor. dedim.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Ya, tamam, sakin ol ya.
BAŞKAN
Sayın Bakan, sadece bu
FARUK BAL (Konya)
Sayın Bakan, niye saygılı değilsiniz?
BAŞKAN Hadi
buyurun, idare edin kendinizi.
FARUK BAL (Konya)
Elinizi de böyle kaldırarak salladınız.
BAŞKAN Hadi
önergeleri de oylatın, lütfen, ben de seyredeyim sizi, lütfen. Yani,
sizlerin sesinizi yükseltmeniz benim yapacağım işi engellemiyor,
bunu önceden söyleyeyim size.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bakan yükseltince ne oluyor peki?
BAŞKAN Siz
de karışmayın, ben biliyorum ne yapacağımı.
Sayın Bakan,
sataşmadan söz istediler, gerekçe olarak söylediklerinin arasından
bir tanesi buydu. Şimdi cevap verecek.
Buyurun Sayın
Bal.
Süreniz iki
dakikadır.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın
563 sıra sayılı Kanun Teklifinin yeni ihdas edilen 13üncü
maddesi üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ben sabırlı olan bir insanım, herkese de
sabır niyaz ediyorum, Cenab-ı Allah ne kadar verirse ona razı
olun.
Tabii, çok
hırçın bir yapıda Sayın Bakan. Sayın Bakan akademik
unvanı olan bir insan, yaşlı bir insan bize göre, tecrübe sahibi
de bir insandır. Bu kadar hırçınlaşması, Adalet ve
Kalkınma Partisinin on iki yılda inşa ettiği parti
devletinden istihbarat devletine geçiş gibi bir sorumluluğu
üstlendiği için bunun altında eziliyor. Dolayısıyla, AKP
her şeyi yapmış on iki yılda, yaptı, doğru.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Cevap hakkı
FARUK BAL
(Devamla) Devleti partileştirdi, bu doğru. Şimdi istihbarat
devletine doğru gidiyoruz, bu da doğru. Bunun siyasi sorumluluğu
Sayın Bakanda, bu da doğru. O hırçınlaşmasında
kim hırçınlaşsın? Elbette ki o
hırçınlaşacak.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Tarihe geçecek tarihe. Tarihe geçecek, kara tarihe.
FARUK BAL
(Devamla) Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiyenin tüm sorunlarında
olduğu gibi Millî İstihbarat Teşkilatının konumunu,
özelliğini iyi bilen bir partidir; Osmanlı İmparatorluğunu
çöküşten kurtaran Teşkilatı Mahsusa olduğunu bilen bir
partidir; Kuvayımilliye ruhuyla hareket eden bir partidir; millî
istihbaratın ne kadar önemli olduğunu bilen bir partidir ama
Milliyetçi Hareket Partisi, Millî İstihbarat Teşkilatını
AKP devleti hâline getirecek, parti devleti hâline getirecek, Anayasaya, insan
haklarına, evrensel değerlere aykırı olan bu uygulamaya
sonuna kadar karşıdır ve olmaya da devam edecektir.
Dolayısıyla, Sayın Bakanın Milliyetçi Hareket Partisini de
kastederek Onların bir önerisi yok
Niçin yok önerimiz? Şimdiye
kadar bütün maddelerde biz öneri verdik, bütün maddelerde öneri verdik. Bunun
Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin,evrensel değerlere
aykırı olduğuna ilişkin, bununla bir istibdat devleti
kurulduğuna ilişkin önergeler verdik, onları hiç mi
okumadınız Sayın Bakan? Bir tanesini bari okusaydınız.
Sizin akademik unvanınıza
uygun bir şekilde burada konuşmanız gerekirdi.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına Konya
Milletvekili
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan Önerge vermediler işte, Okuduklarını
anlamıyorlar. gibi kelimelerle
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Önerge vermediler demedim.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
bizi de muhatap
aldı Sayın Bakan.
BAŞKAN Şimdi, bakın, Sayın Bakan da
Öyle bir şey söylemedim. diyor. Ben Sayın Atilla Karta söz
veriyorum
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Tutanağı getirin.
BAŞKAN Tutanakları getireceğim, oturumu
da değiştirmeyeceğim, tamam.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Tamam, bakın tutanağa ya. Önerge vermediler
niye diyeyim ben.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN - Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart,
şahsınız adına konuşacaksınız.
Buyurun.
ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan bu
MİT tasarısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetiminde ve
anayasal yapılanmasında sekiz dokuz yıldan bu yana sürdürülen
tahribat, nihai darbelerle kırılma noktasına, kırılma
aşamasına gelmiştir. Artık, iki yıldan bu yana Türkiye
Büyük Millet Meclisinde Demoklesin kılıcı gibi sallanmakta olan devlet sırrı
tasarısını gündeme getirmeye gerek yoktur. Bu tasarıyla,
MİT tasarısıyla, devlet sırrı tasarısıyla
ulaşılmak istenilen bütün amaçlara ulaşacak durumda Hükûmet,
bunu yakın zamanda göreceksiniz değerli arkadaşlarım.
Bu tasarının Türkiyede demokrasi ve hukukun
son kırıntılarını da yok ettiğini, gerçekten
rejimin dönüştürülmesini sağladığını
dehşetle ve kaygıyla görüyoruz. Bunu bir muhalefet polemiği
yaklaşımı anlayışı içinde söylemiyorum.
Gerçekten, on iki yılın uygulamalarını bire bir bu Mecliste
yaşayan, gözlemleyen bir milletvekili olmanın sorumluluğuyla ve
dehşetiyle ifade ediyorum. Türkiyede artık rejim fiilen
dönüşmüştür. Bakın, MİT eliyle, İçişleri
Bakanı eliyle, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı eliyle Türkiye Cumhuriyetinin tüm
kurumları doğrudan Başbakana bağlı hâle
getirilmiştir. Yavuz Donatın 11 Temmuz 2003 tarihinde Sabah
gazetesinde sürmanşet haberi hatırlayınız:
Erdoğanın Özel Timi. Erdoğanın özel timi bu
tasarıyla tamamlanıyor değerli arkadaşlarım. Bunu
biraz vicdanınızda sorgulayın, biraz değerlendirin, biraz
sorumluluğunuzu idrak edin. Böyle bir süreci yaşıyoruz, böyle
bir dönemi yaşıyoruz.
Bakın, 2004-2005 yıllarından bu yana
Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
Başbakanlık odaklı olarak sürdürülen legal ve illegal
unsurların Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 kilometre mesafede faaliyet
gösterdiği bir odağı anlatıyoruz. Bu odak nasıl bir
odaktı? Parti memuru ve cemaat memuru yapılanmasını
oluşturdu ve şimdi o yapıyla uğraşıyorsunuz, o
yapıyla mücadele ediyorsunuz. Bu yapıyı siz yarattınız.
Yeni paralel yapılanmaları yaratıyorsunuz ve bunları yasal
koruma altına alıyorsunuz, örgütlü yapıya
dönüştürüyorsunuz, bunları hiyerarşik yapıya
dönüştürüyorsunuz. MİT mevzuatını bütün diğer
mevzuatın önüne geçiriyorsunuz. MİT mevzuatına âdeta Anayasa normu
getiriyorsunuz. MİTi diğer kurumların üstüne
çıkarıyorsunuz, hiyerarşik bir yapı
kazandırıyorsunuz ve böyle bir düzenlemeden sonra bu dönemin asli
sorumlusu olan Beşir Atalay ciddiyetten söz ediyor, öyle mi? O Beşir
Atalay ki Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı görüşmeleri
esnasında kendisine Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyetinde o illegal
karargâhta yabancı uzman adıyla görev yapanlar var, bunların
sayısı nedir? diye soruyoruz; bize çok kızıyor, çok
öfkeleniyor Sayın Beşir Atalay, kızar gibi yapıyor. 5 kez,
6 kez soruyoruz, nihayet cevap veriyor, geliyor bu kürsüye, ne diyor? Ben de
bilmiyorum. diyor değerli arkadaşlarım, Ben de bilmiyorum.
diyor. Bunu söyleyen kim? Bunu söyleyen dönemin İçişleri Bakanı.
Bunu söyleyen kim? Bu tasarının sorumluluğunu üstlenen Bakan ve kendisine
ya sen hangi ülkenin Bakanısın diyoruz. Hangi ülkenin
Bakanısın sen? Sen taşeron Bakan mısın diyoruz?
Bunları söylemek durumunda.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ne demek ya? Saygısızlık ya!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu nasıl bir ifadedir ya,
böyle bir ifade olur mu?
ATİLLA KART
(Devamla) Bunları bugün söylemiyorum, 2010 yılı Şubat
ayında söylüyordum.
BAŞKAN
Lütfen temiz bir dille konuşun.
Laf atmayın
sayın milletvekilleri.
ATİLLA KART
(Devamla) Sayın Başkan, ne söylediğimi çok iyi biliyorum.
BAŞKAN Ben
laf atmayın sayın milletvekilleri diyorum.
ATİLLA KART
(Devamla) 2010 yılı Şubat ayında Meclis
tutanaklarında mevcut. Türkiye Cumhuriyetinin Bakanına bu sözleri
söylemiş olmaktan dolayı, gerçekten, yurttaş olarak derin bir
üzüntü duyuyorum ama Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı bu söylemi hak ediyor.
2010 yılı Şubat ayında bunları söylüyoruz, neden bir
dava açmadın Sayın Bakan? Bu çok ağır bir ithamdır,
neden dava açma cesaretini gösteremedin, neden dava açma sorumluluğunu
gösteremedin, neden bu özgüveni gösteremiyorsun? Çünkü sorumlusun, çünkü bu
yaratılan tablonun asli sorumlularından birisin, suçunu biliyorsun,
eylemlerini biliyorsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kart.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sataşmadan dolayı mı istiyorsunuz?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Evet.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay'ın, Konya Milletvekili Atilla Kartın 563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin yeni ihdas edilen 13üncü maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son konuşmacının
söylediklerini iade ediyorum. Taşeron Bakan, vesaire, onlara
yakışır. Biz Türkiye Cumhuriyetinin onurlu, şerefli
KAMER GENÇ
(Tunceli) O kelimeler biraz fazla.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Hiçbir bakana nasip
olmamıştır, on iki yıldır alnım ak,
başım dik, her gün buradayım ve Bakanlık yapıyorum,
tamam mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hesap ver, hesap!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biz öyle kimsenin
taşeronluğunu yapmayız.
AK PARTİ
Hükûmeti Türkiye Cumhuriyetini büyütmekle meşgul,
vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu korumakla
meşgul.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Çin Komünist Partisine çevirdiniz burayı.
FARUK BAL (Konya)
Milyon dolarları saymakla meşgul, milyon dolarları!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Türkiyeyi demokratik bir ülke
hâline getirmekle meşgul.
Bak,
getirdiğin teklif o. Tutanaklar açılsın bakılsın,
sayın milletvekilinin o şekilde naklettiği şey tamamen
yalandır. O günkü Meclis tutanakları getirilsin ve
bakılsın.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Çoğulcu demokrasiyi
kaldıracaksınız.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Benim söyleyeceğim budur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Hukuk devletini ayaklar altına
aldınız. O kadar da hukukçu var orada, ne işe yarıyorsa!
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN
Şahsı adına, Kırıkkale Milletvekili
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, İdris Şahine
devrediyorum.
BAŞKAN
Çankırı Milletvekili Sayın İdris Şahin konuşacak.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, kanun
teklifi sahibi isimlerden biri olarak yaklaşık iki ayı
aşkın süredir gerek Meclis İçişleri Komisyonunda gerekse de
Genel Kurulumuzda teklifimize olumlu önerileriyle katkı sunan bütün
milletvekillerimize ve özellikle de bu son öneride katkı sunan
Değerli Bakanlar Kuruluna şükranlarımı sunuyorum.
Öncelikle herkesin
şunu çok netliğiyle bilmesi gerekir: Bir kanun teklifinin süreç
içerisinde olgunlaşması gerekir. Başlangıçta belirli
eksiklikleri olabilir, bizler de bu eksikliklerin varlığını
her şekliyle kabul eden milletvekilleriyiz. Sonuç itibarıyla ilahi
bir emrin uygulayıcısı değil Parlamento; sosyal olaylara
göre, duruma göre değişiklikler arz edebilen
Bir kanun teklifinin,
hem komisyonda hem de Genel Kurulda yapılacak katkılarla
olgunlaşmasını bekleyebilecek kadar öz güven sahibi
insanlarız. Bu teklifin arkasında, gerçek anlamda söylemek gerekirse,
Millî İstihbarat Teşkilatı bu ülkenin göz bebeği
Onun
günün çağdaş normlarına ihtiyaç duyduğu pek çok
değişikliklerde öncülük etmek ve bu noktada da teklifte bulunmaktan
büyük bir mutluluk duyduğumu da ifade etmek istiyorum ve özellikle,
Komisyonun ilk çalışma gününde, muhalefetimizin eleştirileri üzerine
Sayın Bakanımızın Madem bu kadar endişe var,
dolayısıyla bunun kapsamını biraz daha genişletelim ve
istihbarat teşkilatlarımızı denetim altına alalım
ve bunu da Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir komisyon kurmak suretiyle
gerçekleştirelim. sözünün
FARUK BAL (Konya)
Nerede denetim?
İDRİS
ŞAHİN (Devamla) -
arkasında ısrarla durmak suretiyle bugün burada bu madde
ihdasıyla gerçekleştiriyor olmuş olmamız da
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Denetim yok, burada denetim yok!
İDRİS
ŞAHİN (Devamla)
AK PARTİ kadrolarının ve
Hükûmetinin ne kadar demokratik özgüvene sahip olduğunun ve bu ülkede tabu
olarak gösterilen pek çok konuda öncü adımları
attığının ve milletimizle birlikte beraber yürüdüğünün
bir sefer daha kanıtıdır bu önerge. O yüzden, önerge sahibi olan
Hükûmetimizi yürekten kutluyorum. Sadece bizler değil, her seferinde
milletimiz de Hükûmetimizin özgüvenini kutluyor ve her daim arkasında
oluyor.
Yalnız, şunu buradan ifade etmem gerekiyor:
Yaklaşık iki aydır, teklifimize dair eleştirileri irdelediğimizde,
köşe yazılarına baktığımızda teklife dair
eleştirilerin odağında yer alan kesimlerin tamamının
Ülkemizde son bir yıldır başarıyla yürütülen ve kardeş
kanının akıtılmasına son veren çözüm süreci ve Çözüm
Komisyonuna karşı olanlarla bağımsız bir Türkiye'nin
inşası için özellikle 1982 Anayasasıyla birlikte kurulmuş
olan vesayet kurumlarını tek tek ortadan kaldıran AK PARTİ
iktidarına karşı duran kitlenin MİT Kanun Teklifine de bir
blok hâlinde karşı çıktığını görüyoruz.
İşte, bunlar, Parlamentonun bir ferdi olarak, milletin yegâne
temsilcisi olarak Parlamentoda bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Çünkü aynı
yüzler ve aynı isimler her seferinde olduğu gibi milletin
isteğinin dışında hareket etmekte, oysa AK PARTİ
milletimiz ne istiyorsa onu bu Parlamentoya getirip öncelikli gündem maddesi
hâline getiriyor ve bu ihtiyaçları bir bir gideriyor.
Bunlardan biri de MİT Kanun Teklifi ve özellikle de
bu denetim komisyonunun kurulmuş olması. Ben inanıyorum ki, bu
komisyonun kurulmasıyla birlikte, kafalarda soru işareti olarak kalan
bir kısım hadiselerin, eylemlerin soruşturulmak suretiyle
Özellikle bunu ifade ediyorum
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Soruşturma yok,
denetim yok İdris Bey.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Değerli
Milletvekilim, bakınız, 1/(2)nci fıkranın son cümlesinde
aynen şunu ifade ediyor: Komisyon, incelemelerini ve görüşmelerini
raporların kendisine intikalinden itibaren doksan gün içerisinde tamamlar. diyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
Başbakanlık raporunu
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Eğer bu
Millet Meclisi kendine özgüveni varsa karşısına muhatap olarak
aldığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı
ATİLLA KART
(Konya) MİTin faaliyetlerini incelemiyor,
Başbakanlığın raporunu inceliyor Sayın
Konuşmacı.
İDRİS
ŞAHİN (Devamla) -
Mali Suçları Araştırma Kurulu ve
devlet istihbarat hizmetlerini yürüten bu kurumlardan milletin arzu ettiği
ve cevap beklediği konuların tamamının cevabını
alabilecek güçtedir.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Öyle bir şey yok.
İDRİS
ŞAHİN (Devamla) - Bu yönde en ufak bir tereddüdünüz olmasın
diyorum ve milletimize inanın
ATİLLA KART
(Konya) Göstermelik bir düzenleme.
İDRİS
ŞAHİN (Devamla) -
Parlamentonun gücüne inanın diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Şimdi
soru-cevap bölümünü yapacağız.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Soru-cevap bölümüne geçemedik bir türlü.
Buyurun Sayın
Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın hatip konuşması sırasında
muhalefet partilerinden çözüm süreci karşıtı olanların bir
blok hâlinde burada bu yasa teklifine karşı
çıktığını söyleyerek partimizi de o blokun içerisinde
zikretti.
BAŞKAN Öyle
bir algı çıkmadı Sayın Baluken.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Öyle bir ifade kullanılmadı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Öyle kullanıldı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Öyle anlaşıldı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Düzeltiyor da.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Çözüm sürecine kimler karşı
çıkıyorsa köşe yazılarında ve yine Çözüm Komisyonuna
kimler karşı çıkıyorsa, benzer mahiyette bir blok
oluşturduklarını ifade ettim.
BAŞKAN Öyle
bir sonuç çıkmadı Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani çözüm süreci karşıtlığıyla
partimizi o blokun içerisinde göstermek doğru değil.
BAŞKAN
Hayır, hayır, öyle bir şey çıkmadı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) O zaman genelleme yapmasın, niye genelleme
yapıyor?
BAŞKAN
Şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Süremiz on dakika,
bu sürenin beş dakikasını soru kısmına
ayıracağım, beş dakikasını da cevap
kısmına ayıracağım.
Sisteme giren
milletvekilleri var, sırasıyla soru sormak için söz vereceğim.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, getirilen bu ek maddeyle bir göz boyama
yapılıyor. Şimdi, İçişleri Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığı
bir rapor hazırlıyor, Başbakanlığa veriyor,
Başbakanlık da bunu güvenlik ve istihbarat komisyonuna sunuyor.
Şimdi, Bunun hazırlayacağı rapor da Meclis
Başkanlığına sunulur
Ne yapılacak ondan sonra? Meclis
bu raporu müzakere edecek mi, etmeyecek mi?
Ayrıca,
buraya da getirilen şeylerle gizlilik ilkesi getiriliyor. Yani acaba, bu
Mecliste şimdiye kadar siyasi parti komisyonlarının
katıldığı, müzakere ettiği hangi konu gizli
kalmış? Böyle bir şey yoktu zaten, eşyanın
tabiatına aykırı.
Bir de ayrıca
da burada Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer
verilmez. diyor. Zaten AKPnin yaptığı bütün yolsuzluk ve
suistimallerin hepsi devlet sırrı diye gizleniyor. İşte,
bankalarda kime kredi verildi, gizleniyor, ihale yolsuzlukları gizleniyor,
Millî İstihbarat, işte, kamyonlara dolduruyor, MİT
bombaları götürüyor
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu ikinci paragrafta, İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığınca
hazırlanacak yıllık raporlar Başbakanlığa
gönderilir. deniliyor. Hiçbir denetim bağımsız denetçiler
tarafından yapılmadıkça denetim raporu
hazırlanmış sayılmaz. Bu Sayıştay denetimi mesela
Sayıştay denetçilerince, KİT Komisyonu için yine
Sayıştay denetçilerince hazırlanır. Burada kendileriyle
ilgili, faaliyetleriyle ilgili rapor hazırlanıyor, bunun denetim
olması mümkün değil. Bununla ilgili olarak denetçilerle
görüştünüz mü? Buna denetim demek denetim kurallarına göre mümkün
değildir, bu sadece kendi faaliyetleriyle ilgili bilgi vermedir,
dolayısıyla bu komisyonun denetim komisyonu olması da mümkün
değildir. Bununla ilgili sizden ayrıntılı bilgi bekliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Güler
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (İzmir) Sayın Bakan, kurulan komisyonun fonksiyonunu gösteren
bir sözcük kullanılmamış. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşunda, yasama faaliyeti gösteren komisyonlarda ayrı bir ibare
bulunmaz ama denetleme fonksiyonunu yerine getiren KİT gibi komisyonlarda
bu fonksiyon özellikle belirtilir. Sizin kurduğunuz komisyon güvenlik ve
istihbarat komisyonu, görevleri itibarıyla da genel bir öneri ve
danışma işlevi yapar durumda. Bu, adı ayrıca
belirtilmediğine göre, acaba bir yasama işlevi gören komisyon mudur,
yoksa savunduğunuz gibi denetleme komisyonu mu?
İkinci
olarak, bunu neden kanun teklifi olarak getirdiğinizi sormak istiyorum.
Son derece önemli bir yasa, neden kanun tasarısı olarak
hazırlamadınız? Bürokrasiye, sivil toplum örgütlerine, toplumun
değişik kesimlerine
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
22 Haziran 2012 tarihinde RF-4 uçağı Akdenizde düştü.
Uçuşla ilgili bu planlamayı MİT mi yapmıştı,
Genelkurmay Başkanlığı mı yapmıştı?
Yani düşen uçağımızdaki planlamayı yapan
Alçak
uçuş ne kadardaydı? Yani, o alçak uçuş dediğimiz, ne
kadar alçak fitte uçuyordu, 70 miydi, 100 müydü, 200 müydü, 300 müydü, bu
konuda bilgilendirir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
şimdi getirdiğiniz bu yeni madde ihdasıyla komisyon, raporun
kendisine intikalinden itibaren doksan gün içinde
çalışmasını tamamlayacak. Ancak, bu
çalışmasında yani Genel Kurula sunulacak raporda devlet
sırrı niteliğinde bilgi ve belge bulunamayacak. Ayrıca,
komisyonun oturumları gizlidir, komisyona sadece komisyon üyeleri, hükûmet
temsilcileri, yasama uzmanları katılacak. Yani, bu kadar
Yani,
komisyonda devlet sırrı görüşülecek ancak Genel Kurulun haberi
olmayacak. Böyle bir komisyonda hükûmet temsilcileri var yani siyasetçi
dışında bürokratlar olacak. Peki, siz hakikaten buradaki
kişiler, komisyon üyeleri dâhil, bunlar hakkında da bir güvenlik soruşturması,
MİTten bir belge, bilgi mi isteyeceksiniz? Bu komisyona üyeler nasıl
seçilecek? Burası ayrı bir kuruluş oluyor. Yasama uzmanı
bilecek ama ben milletin temsilcisi olarak orada görüşülenleri
bilmeyeceğim. Buna nasıl bir formül düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Son
soru soracak olan kişi Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu teklifle ilgili
olarak temel eleştirilerimiz Anayasaya
aykırılığı idi, özel hayatın ve
haberleşmenin gizliliğinin ihlal edildiği idi, PKKyla
yapılan görüşmelerin yasal statüye oturtulmaya
çalışıldığı, bu konuda suç işlemiş
MİT görevlilerinin affedilmesi idi ve denetim yokluğu idi. Buna
ilişkin eleştirilerimizin hiçbirisi karşılanmadı ama
elimizde denetim komisyonu diye bir önerge var. Ben affınıza sığınarak
söylüyorum, çok uyduruk bir şey bu.
Bakın, bu
komisyonun görevleri: Öneri sunmak, gelişmeleri izlemek, rapor
hazırlamak, öneriler geliştirmek. Görevleri bunlar. Bunların
nasıl bir denetim komisyonu görevi olduğunun izah edilmesi
lazım. Bu önerinizin altında imzası olan şahıs Genel
Kurulu bilgilendirsin lütfen.
Teşekkür
ederim.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Hükûmet yalan söylüyor Sayın Başkan, Hükûmet yalan
söylüyor. Halkı, milleti yanıltıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, elli saniye fazla cevap verebilirsiniz.
Buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu raporlarla
ilgili tabii, yine, Ne olacak bu raporlar? gibi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu raporları ne yapacak? gibi
Değerli
milletvekilleri, bizim önergemizin ikinci sayfasındaki şu cümleyi
dikkatlerinize sunuyorum: Komisyonun çalışma usul ve esaslarına
ilişkin olarak bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü hükümleri uygulanır. Biliyorsunuz, İç
Tüzükte komisyonların nasıl kurulup nasıl
çalışacağı, üye seçimi vesaire hepsi var. Burada sadece
gizlilik esası getiriyoruz. Doğrusu, bu konular
Tabii, çok şey
sorulacak, kurumun yetkilileri gelecek. Yani bu hassas konuların gizli bir
toplantıda görüşülmesi makuldür.
Diğer
sorular, hani, yıllık raporlar, işte Bunlar nasıl
denetleme raporu olacak? gibi yahut Nasıl hazırlanacak? Yine orada
bir ifade var: İlgili kurumlar ve Başbakanlıkça
hazırlanacak raporların hazırlanmasına ve kapsamına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe
konulacak yönetmelikle belirlenir. Doğrusu, burada şöyle
düşüncelerimiz var: Yani burada, tabii, soru içinde Sayın
Kuşoğlunun da ifadesi yer alıyor. Yani biz de doğrusu iş
yoğunluğuna bakıyoruz ama Başbakanlık Denetleme Kuruluna
bu raporu hazırlatabiliriz diye, o yönetmelikte. Burada belki,
Başbakanlıkta bir Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü var
yani ikisi dışında düşünemiyoruz. Evvelden tabii, Yüksek
Denetleme Kurulu vardı. O olmadığı için
Başbakanlıkta, herhâlde teftiş kurulu olur gibi
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Sayın Bakanım, belkiyle olur mu bu işler?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Ama bunun bir
yönetmeliği çıkacak ve o yönetmelikte bunlar ifade edilecek.
Bu raporların
ne olacağı
Tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına raporunu verdikten sonra Başkanlık
bunu Genel Kurulun gündemine getirebilir, başka işlem yapabilir.
FARUK BAL (Konya)
Gizli olduğu için Genel Kurulun gündemine gelmez.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) O, İç Tüzükle
belirlenen şeyler ve Başkanlığın takdiridir, onu ifade
etmek istiyorum.
Bu tasarı
değil de neden teklif? Tabii, çok tartışıldı, yani
Sayın Gülerin sorusu. Bu bir denetleme komisyonu, önce onu söyleyeyim,
danışma işlevi görmek için değil. Bunu, tabii, teklif
olarak milletvekillerimiz getirdi ama biz de sonradan Hükûmet olarak çok
çalıştık hem Komisyonda hem Genel Kurulda. Sizlerin de
desteğiyle, pek çok önergeyle değişiklik yaptık. Yani
milletvekilinin yasama katkısını burada göz ardı etmiyoruz.
Bu, Sayın
Tanalın sorusuyla ilgili
Doğrusu bilemiyorum, şu anda bir
şey söyleyemiyorum ben. Benim bildiğim bir konu değil.
Bu gizlilik
meselesi ne olacak, işte, nasıl görüşülecek? Üyeler nasıl
seçilecek? bunların hepsi, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
işi ve burada biraz önce okuduğum ifade gereğince İç
Tüzükümüze uygun şekilde bunlar yapılacak; onun
dışında ekleyeceğim bir şey yok.
Tabii, burada...
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Sayın Bakan, suç tespit edilirse ne olacak?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Anayasaya
aykırılık veya uydurukluk falan gibi kelimeler, tabii,
kendilerine aittir.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Yaptırım yok Sayın Bakan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Tekrar şunu
ifade edeyim kalan son sürem içinde: Doğrusu büyük bir reformdur bugünkü
yapılan ve bu ileride görülecektir, yüce Meclis de bunu görecek. İlk
defa Türkiyede çok tartışılan istihbarat, telefon dinleme, bu
istihbarat kurumlarının çalışması, hangi yöntemle
çalıştığı, hangi imkânlara sahip olduğu, hepsini
bu komisyon bilecek ve Meclisin bilgisi ve denetimi altında olacak. Bu
komisyonun amacı budur. Bunu
FARUK BAL (Konya)
Olmayacak Sayın Bakan, gizli diyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Yok böyle bir şey, yok böyle bir şey!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Siz Olmayacak.
diyorsanız katılmazsınız, olmaz ama biz öyle olacak diye
kuruyoruz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ATİLLA KART
(Konya) Siz öyle diyorsunuz, biz de inandık, öyle mi? Biz de
inandık!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
İnanmayabilirsin.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Niye inanalım sana? Hani, ne zaman doğru
söyledin ki inanalım?
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, yeni madde olarak görüşülen 13üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Kanun Teklifine eklenmesi önerilen 13.
maddesiyle eklenen Ek Madde 2nin 2. fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Ali Özgündüz Mahmut Tanal Aytuğ
Atıcı
İstanbul İstanbul Mersin
Uğur Bayraktutan Levent Gök
Artvin Ankara
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Kanun Teklifine Genel Kurul görüşmeleri sırasında eklenen 13
üncü maddesinin Teklif Metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mahmut Tanal Müslim
Sarı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul Ankara
Levent Gök Süleyman
Çelebi
Ankara İstanbul
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak önerge
üzerinde.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, devlet
yalan söylemez, devletin yalan söylememesi gerekir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ama bakanlar söyler!
MAHMUT TANAL
(Devamla) Devletin hukukla donatılması lazım, hukuk
dışına çıkmaması lazım. Tabii, şüpheler niye
iktidarın üzerine geliyor? Bugüne kadar -tabii, Meclis
İçtüzüğüne göre temiz dil kullanmam gerekiyor- hakikate
aykırı beyanlarda bulunduğu için herkesin şüphesi had safhada.
Neden? Mesela -Bakan gitti ama Sayın Ulaştırma Bakanı
burada- 22 Haziran 2012 tarihinde Akdenize düşen uçağımız,
şehit olan 2 pilotumuz vardı, Allahtan rahmet diliyorum. Bu uçakla
ilgili bu uçuşun sebebi neydi? Eğitim uçuşu muydu, yoksa
sınırda bilgi toplama uçuşu muydu?
İki: Bu
uçuşla ilgili -MİTin yetkili personelleri burada- özellikle biraz
önce soru olarak sordum. Bu uçuş daha önce askeriye tarafından
planlanan uçuş dışında MİTin belirlediği bir
uçuş muydu? Eğer MİTin belirlediği bir uçuşsa
Tüm
milletvekillerinin hep söyledikleri şudur, deniliyor ki: Burada bir
istihbarat devleti var, istihbarat örgütü var, Türkiye istihbaratla idare
ediliyor. MİT yetkililerinin, gayet rahat, İç Tüzüke göre gelip bu
konuda burada konuşma hakları var. Bu Parlamento bu işin gerçek
yüzünü öğrenmek istiyor. Bu uçağın rahmetli pilotları 70
fitte mi uçuyorlardı, yoksa MİT tarafından verilen uyarı
üzerine -Biraz daha alçaktan uçun.- 40 fite indiler mi bunlar? Peki, bunlar
sınırda uçuşu yaparken esasen burada Suriyenin o kadar riskli
bir bölge olması nedeniyle tüm savaş uçaklarımız teyakkuz
hâline girsin, her an için bir saldırı olabilir, biz Suriyeye
saldıracağız
Böyle bir planlama var mıydı? Tabii,
burada bir başka sorun, yurt dışına -yani sınır
aşmayla ilgili- bu tür uçuşlarla ilgili -aynı zamanda Uluderede
de bu hadise oldu- Genelkurmay Başkanının sınır
aşmayla ilgili yetkisi vesairesi yok. Peki, buna Başbakanın
yetki vermesi gerekiyor, burada Başbakan yetki verdi mi? Vermediyse bu
sınır aşmayla ilgili MİT mi verdi? Sözün kısası,
Akdenizde düşen uçağımızın sorumlusu
Benim
almış olduğum duyumlara göre, bana gelen bilgilere göre,
MİT uçuş planlamasını, güzergâhını değiştirdiği
için olmuştur deniliyor.
İki: Bugüne
kadar 40 fit veya 70 fit şeklinde uçuşun, alçak uçuşun
yapılması yasak, mevcut olan yasaya göre 100 fitten
aşağı uçuş yapılamaz deniliyor. Peki, bu MİT
nasıl böyle bir görevlendirme yapabiliyor?
Üç: Peki,
Başbakanın böyle bir talimatı yok. Bu yasa getiriliyor, yasada
ne deniliyor: Efendim, görev alanına,
bilgiyle ilgili toplama alanına giren her türlü konuda dava açılamaz,
tazminat ödenemez, sorumluluk olamaz. Bu sorumluluğunuz
Acaba bu
uçağın düşmesine sebebiyet veren kişileri aklamak için,
yine MİTi sorumluluktan kurtarmak için mi getirdiniz, MİT
mensuplarının bunda sorumluluğu yok mudur?
Onun için, tüm
siyasal iktidara hodri meydan diyoruz, Genelkurmay
Başkanlığında askerî savcılığın
düzenlemiş olduğu iddianameyi kamuoyuna açıklayınız.
Burada, evet, savcılığın bir gizlilik kararı var.
Hükûmet düşen bu uçaktan, 2 pilotumuzun şehit olmasından
sorumludur, başta sorumlu MİTtir. MİT uçağın
güzergâhını değiştirmiş midir? Bu sorular
açıklığa kavuşmadığı müddetçe hiç kimse
sizin yakanızı bırakmayacak. Ahlaka aykırı,
uluslararası sözleşmelere aykırı yasa yapılamaz. Böyle
bir yasayla kurtulacağınızı zannediyorsanız, kamu
vicdanından kurtulamazsınız en azından. Ben, sizi önce
Allaha havale ediyorum, sonra yüce Türk milletine havale ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu dosyayı halka açıklayınız, açıklamazsanız
bunun altında kalacaksınız.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
Yoklama yapacağız, peki.
Yoklama talebi
vardır.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Kart, Sayın Atıcı, Sayın Acar,
Sayın Tanal, Sayın Güler, Sayın Serindağ, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Genç, Sayın Köse, Sayın Öz, Sayın
Gök, Sayın Eyidoğan, Sayın Altay, Sayın Tayan, Sayın
Haberal, Sayın Özdemir, Sayın Öztrak, Sayın Özgümüş,
Sayın Dibek, Sayın Moroğlu.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Bu
arada, Sayın Toptaş burada mı acaba?
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, buradayım.
BAŞKAN
Sayın Toptaş, Tutanakları okuduktan sonra size söz
vereceğim. şeklinde bir beyanda bulunmuştum. Tutanaklar burada,
ben burada sataşmaya mahal verecek hiçbir yer görmedim. Dilerseniz siz de
bir okuyun, eğer öyle, yani benim algımın dışında
bir algı oluşturursanız düşüneceğim.
Buyurun.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, ben biliyorum. Okusanız,
anlasanız diye hitap ederek
Ben Komisyon üyesiyim.
BAŞKAN
Okusanız
Araştıramadınız herhâlde, süre yok. diyor.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Araştırdık, çok öneri de sunduk.
BAŞKAN Ama
yani insan bunu söyleyebilir.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Buna rağmen, bunu bile bile, bizzat kendisi varken
Sayın Bakanın
BAŞKAN Bir
de üstelik diyalog şeklinde geçmiş ikinizin arasında; bir siz
cevap vermişsiniz, bir orası cevap vermiş, neyse.
Ben
sözümü yerine getirdim.
Teşekkür
ederim, sağ olun.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın Bakan kendisi varken ben bu
eleştirilerimi söyledim. Dedi ki: Bir parlamento denetimi şart.
Hatta geçen gün buradaki konuşmasında da Parlamento denetimi
getirmek üzere -salı günü- bir önerge hazırlıyoruz,
Hükûmetimizin çalışması var. dedi. Ama bir denetim getirilmedi,
onu söylemek istiyorum.
BAŞKAN
Tamam, teşekkür ederim.
Bir
sataşma yok, tespit etmiş olduk.
(Elektronik
cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Kanun Teklifine eklenmesi önerilen 13.
maddesiyle eklenen Ek Madde 2nin 2. fıkrasının madde metninden
çıkarılması teklif ederiz.
Ali Özgündüz (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı konuşacak önerge
üzerinde.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 563 sıra sayılı,
halkın MİT Yasası olarak bildiği yasaya eklediğiniz
sözde denetim maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Muhaberat devleti kurmaya çalışmayan tüm
milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu yolsuzlukları sistemli bir şekilde aklamaya
çalıştığınız yasalar zincirine eklediğiniz
yeni bir yasayla karşı karşıyayız ve bu MİT
Yasasını şu anda görüşüyoruz. Daha önce ne yasaları
çıkarmıştınız, hatırlayın; bu iddialar
ortaya çıktığında, bu yolsuzluk iddiaları
yayılmasın diye İnternet Yasası çıkardınız,
İnterneti ortadan kaldırdınız ama yine yayıldı.
Peki, İnternetle yayılmayacak bazı deliller vardı, neydi
onlar? Halkın gözüyle gördüğü deliller vardı. Bunları yok
saydırmak için yeni bir kanun tasarladınız, HSYK Kanununu
getirdiniz ve burada yine bir hukuk katliamı yaptınız.
Yetti mi? Yetmedi.
Başbakanın bir şeye daha ihtiyacı vardı. Başbakan
akıllı bir insan, Başbakan yaşadıklarından ders
alan bir insan. Başbakan şöyle düşündü, dedi ki: Acaba geriden
ne geliyor? Acaba bu kadar suç isnadı, bu kadar iddia, bu kadar vahim
olayların arkasından ne gelecek? Benim bunu bilmem lazım. ve
karşınıza nur topu gibi bir MİT Yasası getirdi.
MİT Yasasını getirmekteki amacı Başbakanın,
bundan sonra gelecek olan iddialara veya saptamalara önceden sahip
olmaktı. Yani, erken uyarı sistemini, radar sistemini kendine ve
eşlik eden şürekâsına kazandırmaktı. Hani, uçaklar bir
ülkeden bize yaklaşırken hemen tespit edilir, gereği
yapılır ya, işte bu yasayla siz, size gelecek olan tehlikeleri
önceden görüp yok etmeye çalışacaksınız.
Bakın, birkaç tane örnek vereceğim size, niçin
bu yasayı getirdiğinizi daha iyi anlayacaksınız.
Şimdi, MİT mensuplarına diyorsunuz ki: Ey MİT
mensupları, kardeşlerim, gidin, benim adıma istihbarat
toplayın, bütün bu istihbaratı sadece bana getirin, üstelik, gidin,
gerekiyorsa suç işleyin. Hiç merak etmeyin, ben sizi
koruyacağım. Hiç kimse sizi soruşturamayacak. Size dokunanı
alimallah yakarım. E, MİT mensupları da böyle bir koruma
zırhı içerisine bürünüyorlar ama diyorlar ki size: Efendim, bunun
hukuk devletinde yeri yoktur. Ben denetimsiz kaldım, beni de usulen
denetleyecek bir mekanizma kurun. MİT çünkü akıllı. MİT
satranç oyununu iyi bilir, bir sonraki hamlede uluslararası camiadan ne
geleceğini bilir. Biz de sizi uyardık, dedik ki: Bir denetim
mekanizması kurun Allah aşkına. Bu kadar koruma içerisine
aldığınız insanlar ülkemize zarar verebilirler. Siz de
dediniz ki: Peki. Böyle bir denetim mekanizması kuralım. Nasıl
kuralım? E, ne yapalım? En güzeli, Meclis denetim
mekanizmasını getirelim. 17 kişiden oluşan bir komisyon
kuruyorsunuz ve bu MİT yetkililerine diyorsunuz ki: Koçum, sen koş,
her emrimi yerine getir, ben seni koruyacağım, üstelik de Türkiye
Büyük Millet Meclisine seni denetlettireceğim tırnak içerisinde- 17
kişinin kaç tanesi AKPden olacak? 10 kişi, geri kalan 7 kişi
muhalefetten olacak. E, şimdi, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Yapmayın Allah aşkına! Eğer bir denetim mekanizması
kuracak iseniz gerçekten denetleyin. Ha, diyelim ki gerçekten denetim
mekanizması kurdunuz. E, be, kardeşim, MİT, 3-5 tane füze
attırıp savaş çıkardıktan sonra veyahut da Süleyman
Şah Türbesini bombalayıp benim ülkemi savaşa soktuktan sonra
sen bu MİTi denetlesen ne olur, denetlemesen ne olur! İş
işten geçtikten sonra, kan aktıktan sonra sen MİTi denetlesen
ne olur, denetlemesen ne olur!
Değerli
arkadaşlarım, bizi kandıramadınız. Bu
getirdiğiniz ek madde ile sözde denetim yapmaya
çalışacaksınız ama aslında MİTin
işleyeceği suçları -dikkat edin- legalize edeceksiniz yani kanun
kılıfına uyduracaksınız, zaten kanun
kılıfında ama bir de Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kılıfına uyduracaksınız. Gelin bu sevdadan vazgeçin.
İyi
akşamlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Böylece teklife yeni
madde eklenmiş olup diğer maddeler buna göre teselsül ettirilecektir.
Şimdi,
herhangi bir karışıklığa mahal bırakmamak için
sıra sayısının mevcut maddeler üzerinden görüşmelerine
devam ediyoruz.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.56
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
13üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 Sıra Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Erol Dora Sırrı
Sakık Altan
Tan
Mardin Muş Diyarbakır
Halil Aksoy Gülser
Yıldırım
Ağrı Mardin
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13. Maddesinin Anayasaya
aykırı olmasından dolayı teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu Alim
Işık
Kahramanmaraş Osmaniye Kütahya
Reşat
Doğru Bülent
Belen Mehmet
Erdoğan
Tokat Tekirdağ Muğla
Özcan Yeniçeri
Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu
konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 563 sıra sayılı Devlet İstihbarat
Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede Hükûmetin gündemi son olaylardan sonra milletin
gündeminin önüne geçmiş durumdadır. Türkiye, 17 Aralık
olaylarından sonra çok zor günler yaşmaktadır. Yaşanan bu
olaylardan ve hukuksuz düzenlemelerden dolayı, bütün dünyanın gözü
Türkiye'nin üzerine çevrilmiş durumdadır.
Hükûmet, HSYK ve
İnternet yasalarının ardından MİT Kanununu da Türkiye
Büyük Millet Meclisine getirmiş bulunmaktadır. Bu kanun MİTe
çok geniş yetkiler vermektedir. Bu yetkiler, ülkemizde tartışma
konusu hâline gelmiş, kamuoyuna da mal olmuş ve rahatsızlık
hâline gelmiştir. Son günlerde Hükûmet, Türkiyede hukukun
üstünlüğüne ve özgürlüklere zarar verecek düzenlemelere gitmektedir.
Yargı bağımsızlığı ortadan
kalkmıştır. Türkiyede hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin
hukuku tercih edilmiştir. Bu düzenlemelerden sonra Türkiye'nin yönünün
nereye olacağı belirsiz hâle gelmektedir. Yaşananlar, Türkiye
açısından gerçekten üzüntü ve endişe verici durumdadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî İstihbarat Teşkilatı
ülkemizin en önemli kurumlarından biridir. Bu kurum, Türk milletinin millî
değerlerinin korunması ve devlet olma konusunda çok önemli
çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarına da
devam etmeye çalışmaktadır. Burada görev yapan personelin büyük
bir çoğunluğu vatan ve millet sevgisini ön planda tutmaya
çalışmaktadır. Bu kurumu siyasallaştırmak, siyasetin
emrine sokmak hiç kimseye bir fayda sağlamaz, ülkeye ve hukuka mutlaka
zarar verecektir. Tam tersine, verimli ve başarılı bir
şekilde çalışması da engellenmiş olmaktadır.
MİT Yasasında Hükûmet tarafından verilen düzenleme bu kurumu
tamamen siyasallaştıracaktır. Hükûmet, bu kanun teklifiyle Millî
İstihbarat Teşkilatına çok geniş yetkiler vermektedir.
13üncü yani bu maddede de istenilen geniş bütçeler ayrıca takdim
edilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet tarafından verilen bu
yetkiler Türkiyeyi bir istihbarat
devleti hâline dönüştürecektir. Bu nedenle, toplumun hemen hemen
bütün kesimleri bu yasa teklifine tepki vermektedir. En önemlisi de bu kanun
teklifi bu hâliyle Anayasaya ve hukuka aykırıdır. MİTe
olağanüstü yetkiler getiren teklif ülkemizi hukuk devleti olmaktan biraz
daha uzaklaştıracaktır. Bu teklifte MİT personelinin
yargılanması âdeta imkânsız hâle gelmektedir. MİT
Müsteşarı ise yalnızca Yargıtay tarafından
yargılanabilecektir. Sağlanan bu dokunulmazlık doğru
değildir. Hukuk dışına çıkan kişiler görevleri ne
olursa olsun mutlaka yargılanmalıdır, hukuk bunu gerektirir.
Aksi takdirde, ülkemizde hukuk devleti, demokrasi ve insan haklarından söz
etmek mümkün değildir.
Kanun teklifinde
yer alan diğer düzenlemeler de tartışmalıdır.
Bankalar, finans kurumları, vergi daireleri, özel şirketler,
dernekler, sendikalar hatta siyasi partiler bile MİTe bilgi ve belge
vermek zorunda bırakılmaktadır. Bu kanun teklifiyle MİT
bütün vatandaşların tüm banka hesaplarına, mevduatına, tapu
kayıtlarına ve sağlık bilgilerine, kısaca tüm
kişisel bilgilerine rahatlıkla ulaşabilecektir. Yine, bu
tekliften sonra kişisel bilgilerin hiçbir gizliliği kalmayacaktır.
Pek çok soruşturma MİTten gizli yürütülemeyecektir. MİTten
bilgi ve belge saklayanlara da ayrıca hapis cezası verilebilecektir.
Sınırsız dinleme yapabilecek olan MİT, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin gizli bilgi ve belgelerine de rahatlıkla ulaşabilecektir.
Bütün bu düzenlemeler, anayasal düzene, hukuk sistemine, çoğulcu
demokrasiye, temel hak ve hürriyetlere aykırı bir düzenlemedir.
Bu vesileyle
değişiklik önergemizin kabulünü dileyerek yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 Sıra Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan(Şırnak)
ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Bülent
Kuşoğlu (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan
konuşacak.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
genellikle demokratik ülkelerde, toplumlarda, hukuk devletlerinde istihbarat
örgütleri denetlenir. Nasıldır bu denetim? Bir iç denetimleri
vardır, bu idaridir, hiyerarşiktir. İkincisi, yürütmenin
denetimi vardır, hükûmet Başbakana bağlı olduğu için
Teftiş Kurulunun bir denetimi söz konusu. Yargısal denetimi
vardır, bütün idarenin işlemleri yargının denetimindedir.
Bir de medya, sivil toplum denetimi vardır demokratik ülkelerde.
Beşinci olarak da Meclis denetimi var. İşte en son bir komisyon
kurulması olayı, güvenlik ve istihbarat komisyonu kurulması.
Şimdi, bu güvenlik ve istihbarat komisyonunu
kurarken o kadar acele veya işin ehli olmayan bir teklif
hazırlamışsınız ki yürütme- şöyle diyor bu demin
kurduğunuz komisyonda: Çalışması Bakanlar Kurulu yani
yürütme- tarafından konulacak yönetmelikle belirlenir. Şimdi, Allah
aşkına, Meclis bir komisyon kurdu bu yasayla, değil mi? Meclisin
komisyonları neye göre çalışıyor arkadaşlar? İç
Tüzüke göre çalışıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) Kendi tüzüğüne göre.
HASİP KAPLAN (Devamla) İç Tüzüke göre
çalışıyor, siz, İç Tüzük yerine Bakanlar Kurulunun
Yani
yürütme Meclisin komisyonunun nasıl çalışacağına karar
verecek. Yani yürütme bu komisyonun yönetmeliğini yapacak. Hayır,
arkadaşlar, burada yanlış yapıyorsunuz.
Bakın, bu parlamenter denetimle ilgili bütün
komisyonları inceledim. Bir kere hepsinde fren-denge sistemi ki
Amerikayı örnek aldığınız iddia ediliyor- muhalefet
ve iktidar arasında bir denge var. En fazla 1 milletvekili çoğunluk
partisinde fazladır arkadaşlar. Şimdi, ne yapıyor bu
parlamenter demokrasilerdeki denetim? Bir, hukuka uygunluk denetimi
yapıyor. İki, verimlilik denetimi yapıyor. Üç, etkinlik denetimi
yapıyor. Dört, insan hakları sözleşmelerine uyum denetimi
yapıyor. Beş, bütçe, muhasebe denetimini yapıyor
Sayıştayla beraber, Sayıştay dışında.
Altı, istihbarat politikalarını denetliyor. Denetliyor,
önermiyor bakın, dikkat edin, hepsi denetleme ve bütün bu denetlemelerden
sonra, şu an, evet, Türkiyede en kapalı kutu, kurum MİT. Yani
İttihat Terakkiden günümüze kadar Türkiyede Millî İstihbarat
Teşkilatının geldiği nokta bu.
Denetim zafiyeti
olduğu zaman parlamenter demokrasilerde ne olur? İnsan hakları
ve hukuk ihlalleri artmaya başlar. Bunu niye örnekliyorum: 90lı
yıllarda binlerce köyün yakılması ve binlerce faili meçhul
cinayet davasının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi o
tarihlerde iç hukuk yollarının tüketilmesine gerek görmeden
başvurularını incelemeye başlamıştı çünkü
Hukuk yoktur. deniyordu, Hukuk etkili bir yol değildir. deniyordu.
Şimdi,
buradan baktığımız zaman, bu çerçevede
bakıldığı zaman, bizi demokratik ülkelerdeki denetim
kurumlarıyla kıyasladığımız zaman, bari bunun
adını denetim komisyonu koysaydınız. Yine, bir tekriri
müzakere yapın, bence adı denetim komisyonu olsun. Yani hakikaten
öneri komisyonu olarak kurulması, cidden, akademisyenler ve televizyon
programı tartışmalarında göreceksiniz, çok ilginç bir
şekilde tiye alınabilir. Yani hukuk tekniği açısından
da doğru değil. Çünkü, burada, dünya örneklerine
baktığımız zaman, bunların hiçbirisinde böyle bir
komisyon yok. Böyle bir komisyon olmayınca ne olacak? Denetim
fonksiyonlarını netleştireceksiniz. Neyi denetledin? Evet,
meslek sırrı, devlet sırrı, gizlilik, bunlar var, herkes
bununla yükümlü ama bu uygulandığı zaman mutlaka Parlamentonun
denetimini hissetmesi lazım kurumların. Hissettiği zaman,
denetim, görevini yaptığı zaman bir işe yarayacaktır.
Aksi takdirde bir anlamı olmayacak, kâğıt üstünde bir kurum
olarak kalacaktır. Bunu ifade etmek istiyorum.
Saygılarımla
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan
bir açıklama talebinde bulundu. Küçük bir açıklama vereceğiz
60a göre.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin
13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Evet, Sayın
Başkanım, bir değerli milletvekilimiz, sanıyorum
yanlışlıkla yaptı, Bakanlar Kurulunun
hazırlayacağı yönetmelikle Meclisin komisyon
çalışması düzenleniyor. dedi, öyle değil. Okuyorum aynen:
İlgili kurumlar ve Başbakanlıkça hazırlanacak
raporların hazırlanmasına ve kapsamına ilişkin usul ve
esaslar Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmelikle
belirlenir. Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin
olarak bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü hükümleri uygulanır. Bu ikisini tekrar düzeltmek için
okudum.
Teşekkür
ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İzah etmek istiyorum.
BAŞKAN O
zaman yerinizden söz vereyim size.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İsterseniz ayakta da
BAŞKAN
Sataşma yok. Lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yok, ayakta yapayım, siz de yorulmayın, ben de
yorulmayayım.
BAŞKAN Ben
sizi oturmaya davet ediyorum, daha rahat konuşursunuz.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım, şimdi, İç Tüzük,
Meclis Komisyonlarının çalışma biçimini gösterir. Burada
Meclis çoğunluğu AK PARTİden, e, Hükûmet de AK PARTİden,
iç içe girmiş yasama-yürütme. E şimdi diyor ki: Burada
Bakanlıkla, Başbakanlıkça raporların hazırlanması
yönetmelikle belirlenir.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) O idarenin işi.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şimdi, bakın, idarenin işi idareye,
Meclisin işi Meclise kardeşim, yürütmenin işi yürütmeye,
yasamanın işi yasamaya.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Öyle zaten.
BAŞKAN
Farklı bir şey söylemedi ama, Sayın Bakan farklı bir
şey söylemedi.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Karıştırmayın birbirine.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale)
Karıştırmıyoruz, aynen öyle.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Karıştırmışsınız,
yanlış yapmışsınız, benden söylemesi.
BAŞKAN
Sayın Bakan farklı bir şey söylemedi.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Ben de onu
açıkladım zaten. Aynen öyle.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı Milletvekili
İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önerge üzerinde Ankara Milletvekili Sayın Bülent
Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli üyeler; 563
sıra sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, istihbarat kuruluşları devlet
aklının, devlet ruhunun, devlet birikiminin bir imbikten geçerek
bulunduğu yerlerdir ya da bulunması gereken yerlerdir; çok önemli
kuruluşlardır, muhakkak olmaları gerekir ama aynı zamanda
çok tehlikeli kuruluşlardır. Eğer devletlerin değil de,
biraz önce bahsettiğim şekilde, devlet ruhunu yansıtmıyor
da hükûmeti yansıtıyorsa, hükûmetin ruhunu yansıtıyorsa
ülkeler için çok tehlikeli hâle gelebilirler. Bu konuyla ilgili birçok
yayın var, film var, sizler de bunları izlemişsinizdir. Çok
önemli bir konudur bu. Bu konuyla ilgili bir kanun teklifi veriliyor. Aslında
tasarı olarak -arkadaşlarımın da belirttiği gibi-
gelmesi gerekirken, maalesef biz bunu yeterince tartışmıyoruz,
yeterince önem vermiyoruz, bu şekilde kanunlaştırmaya
çalışıyoruz. Büyük sıkıntılar olacaktır.
Aslında çok değerli iktidar mensuplarının bu konuda çok
daha sorumlu davranmaları gerekir, herkesin sorumluluğunun müdrik
olması gerekir. Maalesef bu şekilde bu kanun çıkıyor, daha
sonraki yıllarda sizlerin de sıkıntıları bu konuyla
ilgili olarak olabilecek. Çünkü hiç kimseyi bu tür kanunlar ayrı tutmaz,
bu tür uygulamalar ayırmaz. Herkes için sıkıntı
olacaktır.
Bu 13üncü maddeye
gelinceye kadar birçok eleştiri yapıldı -ben de
katılıyorum- birçok haklı eleştiri yapıldı.
13üncü madde bir mali hüküm. MİT için tedarik edilmesi uygun görülen
istihbarat ve güvenlik amaçlı ihtiyaçlar için gereken kaynağın
Savunma Sanayii Destekleme Fonundan aktarılan tutarlardan
harcanmasını öngörüyor.
Şimdi,
bununla ilgili 2011 yılında bir düzenleme yapılmış,
bir kanun hükmünde kararname. Hatırlıyor musunuz, 2011
yılında kanun hükmünde kararnameler çıkmıştı
Türkiye Büyük Millet Meclisi açık olduğu hâlde. Onlardan birinde
MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğüyle ilgili olarak da tedarik edilecek
malzemenin Savunma Sanayii Destekleme Fonundan alınması öngörülmüştü.
Ama Savunma Sanayii Müsteşarlığı alacaktı bütün
bunları. Şimdi bununla, buna ilave olarak -bu madde hükmüyle- Savunma
Sanayii Destekleme Fonundan paranın Millî İstihbarat
Teşkilatı Müsteşarlığına aktarılması,
MİTin kendi usullerine uygun olarak bunu, aynı zamanda, alması
öngörülüyor ve Emniyet Genel Müdürlüğü de devreden
çıkarılmış vaziyette. Bu, tabii, bütçe prensiplerine de
aykırı bir durum. Kanun hükmünde kararname de
aykırıydı, bu durum da aykırı. Bunu daha da gayriyasal
hâle getiren bir düzenleme; bu yönden de bütçe prensiplerine aykırı, hukuka
aykırı. Bununla ilgili olarak
sizleri uyarayım, gerçi dinlemiyorsunuz ama hiç olmazsa kayıtlara bu
şekilde geçmesinde fayda var.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bu böyle yapılıyor da MİTin
paraya mı ihtiyacı var? Bakın, Başbakanlık bütçesinden
MİT bütçesi çıkarılarak ayrı bir bütçe olarak
düzenlendiğinden beri yani 2006 yılından beri size Millî
İstihbarat başlangıç ödeneğini ve bütçedeki yüzde
oranlarını okuyacağım, MİTin hiç de paraya
ihtiyacı olmadığını göreceksiniz.
Bakın,
2006da 352 milyon 570 bin lirayken ve binde 20lik bir yer tutuyorken bütçede, bu son üç yılda özellikle
artıyor. 2012de 750.942 lirayla, bütçenin binde 21ine tekabül ediyor;
2013te 995.569 lira oluyor, binde 24üne tekabül ediyor; 2014te de 1 milyar
58 milyon 707 bin lira oluyor, bu da yine bütçenin binde 24üne tekabül ediyor.
Paraya ihtiyacı yok Millî İstihbarat Teşkilatının yani
bu fondan ilave olarak kaynağın getirilmesi yanlış. Emniyet
Genel Müdürlüğünün buradan çıkarılması da yanlış.
Bunlarla ilgili denetim olmaması da yanlış. Biraz önce soruma
Sayın Başbakan Yardımcısı cevap verdi;
Başbakanlık, Teftiş Kurulunu denetim için devreye sokabilir ama
bunun kanunda olması lazım, kendisi çok daha iyi bilirler, bunun
kanunda yer alması lazım muhakkak. Çok yanlış bir kanun
çıkarıyoruz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla)
tedvini itibarıyla, mantığı
itibarıyla baştan aşağı yanlış.
Çok değerli
arkadaşlarımı uyarıyor ve saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama
talebi var, tespitimizi yerine getirelim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Kart, Sayın Moroğlu, Sayın Acar,
Sayın Bayraktutan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Soydan,
Sayın Atıcı, Sayın Akagün Yılmaz, Sayın Öz,
Sayın Dibek, Sayın Tayan, Sayın Ekşi, Sayın Öztürk,
Sayın Korutürk, Sayın Haberal, Sayın Köktürk, Sayın Özgümüş,
Sayın Öztrak, Sayın Erdemir.
Üç dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
14üncü maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının 14üncü
maddesinde yer alan yürürlüğe girer ibaresinin, yürürlüğe
girmektedir ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul Kürkcü
Şırnak Hakkâri Mersin
Erol
Dora Gülser
Yıldırım Halil
Aksoy
Mardin Mardin Ağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı Devlet istihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14. Maddesinin
"yayımı" ibaresi "1 Ocak 2015 tarihinde" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu Mesut
Dedeoğlu Alim
Işık
Osmaniye Kahramanmaraş Kütahya
Reşat
Doğru Özcan
Yeniçeri Mehmet
Erdoğan
Tokat Ankara Muğla
Bülent Belen Lütfü
Türkkan
Tekirdağ Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 Sıra Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul İstanbul
Mustafa
Moroğlu
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Moroğlu
konuşacak.
Buyurun.
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir Millî
İstihbarat Teşkilatı Kanununda değişikliğe ilişkin
iki arkadaşımızın verdiği kanun teklifi üzerinde
görüşmeler yapıyoruz ve biz de muhalefet milletvekilleri olarak
günlerdir uyarılarımızı yapıyoruz ama ne yazık ki
birer birer maddeler oylanıyor ve geçiliyor. Çünkü milletvekili
arkadaşlarımız bu konuşmalarda düşünmeye ve
düşünmeye göre karar vermeye yönelmiyorlar.
Buradan bütün
yurttaşlarımızın şu sorduğumuz soruları
dikkate almasını bu yüce Meclisin kürsüsünden iletmek istiyorum: Niye
bu yasa on iki yıl sonra gündeme geldi? On iki yıl öncesine göre bugün
olağanüstü koşullarda mıyız, olağanüstü şartlar
mı yaşıyoruz? AKP milletvekillerinin ve Hükûmetin
başının iddiasına göre, on iki yıl öncesine göre çok
daha demokratik ortamdayız, çok daha ileri düzeydeyiz ama ne mümkün ki
MİT Yasası on iki yıl öncesine göre çok daha antidemokratik bir
şekle bürünüyor ve MİTin yetkileri kimsenin hesap
soramayacağı bir şekilde gündeme getiriliyor. Bunun gündeme
gelişinin tarihi de
Mutlaka AKP iktidarının ihtiyaçları
üzerine düzenlendiğinden kuşku yok çünkü ilk defa MİT
Müsteşarının ifadeye çağırılmasıyla gündeme
gelen bir değişiklik yapıldı. İkinci
değişiklik de 17 Aralıktan sonra ortaya çıkan yolsuzluklara
ilişkin, bütün soruşturmaların gizlenmesine ilişkin bir
ihtiyaçtan ötürü gündeme geldi. Ve bu ihtiyaç karşısında 2
milletvekili arkadaşımız, İdris ve Alpaslan
arkadaşlarımız sanırım bir gece düşündüler,
MİTin yetkileriyle, bu yetkilerle bu yolsuzlarla ilgili
soruşturmaların ve yurt dışında yapılabilecek
faaliyetlerin yürütülmesi mümkün değil ancak bunu yasa dışı
yollardan yaparsak yürütebiliriz ama yasa dışı
yaptığı zaman da MİT bu faaliyetleri, Hükûmetin
savcılarınca, hâkimlerince, Jandarma teşkilatlarınca
yakalanıyor, suçüstü yakalanıyor. Onun için, bunları yasal hâle
getirelim. düşüncesiyle hareket ettiler herhâlde. Bu yasa
tasarısı da onun için, bu kanun tasarısı da onun için
gündeme geldi.
Şöyle bir
şeyi hatırlatmak isterim: Anayasa değişikliği, 2010
yılında referandumla Anayasa değişikliği
yapılırken de bu Anayasa değişiklikleri, HSYKyla bu kadar
uğraşmanız bir gün gelir sizi de vurur ve bu kanunlar, bu
yetkiler size karşı da uygulanır diye uyardık, hiç dikkate
alınmadı ve paralel yapı diye ilan ettiğiniz yapı,
beraber yürüdüğünüz, beraber yollarda ıslandığınız
bu yapı bir gün geldi, sizi de aynı HSYKnın yetkileriyle,
aynı savcıların yetkileriyle ve
çıkardığınız kanunlarla yargılamaya
başladı.
Bu kanun
teklifiyle bir kez daha uyarıyoruz: Bugün yetki verdiğiniz MİT
yetkilileri, MİT kurumu ve üyeleri ya da bugün ve yarın orada görev
alacak kişiler başka paralel yapıların inisiyatifine
girerse -ki girme ihtimali sizin bu tarzınızla, devleti bölüşme
kaygınızla ve iktidarda kalabilmek için yeni ortaklar arama
kaygınızla devam edip gidecektir- bir gün bu kanunlarla sizi de
yargılayabilirler, bu kanunlarla hiç sorgusuz sualsiz yine geçmişte
olan yasa dışı uygulamalarda olduğu gibi faili meçhul
cinayetler işlenebilir, bu kanunlarla altın
kaçakçılığı yapılabilir, kara para aklamaları
yapılabilir, bölüşümde sorun çıktığında da bu
kanunlarla MİT yetkilileri Hükûmetin, milletvekilinin, bakanların
-her türlü- Cumhurbaşkanının yetkilerinin üstüne geçebilir çünkü
bu kanunla kendimize vermediğimiz yetkileri onlara veriyoruz.
Buradan bir kez
daha sizi uyarmak istiyorum. Vaktimiz az, bir gün önce Manisa Milletvekili
Özgür Özelle paylaştığımız bir fıkrayla
geçiştirelim. Baba oğluna soruyor: Oğlum, dün okulda ne dersi
gördünüz? Baba, dinamit yapmayı gördük ve dinamit patlatmayı
gördük. Oğlum, yarın okulda ne göreceksiniz? Baba, sende de
insaf, okul mu kaldı. diyor. Ne yapacağız? Bu yasayı
yaptıktan sonra umarım Millet Meclisinin yeni yasalar yapmaya
ihtiyacı kalmayacak değerli arkadaşlarım. Bunu bir kez daha
buradan bütün yurttaşlarımıza iletmeyi Cumhuriyet Halk
Partisinin bütün milletvekilleri adına bir görev sayıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı Devlet
istihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14. Maddesinin
"yayımı" ibaresi "1 Ocak 2015 tarihinde" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu
(Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde, Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan
konuşacak.(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan evvel, evvelsi gün vuku bulan elim bir saldırı sonucu
eşini ve kızcağızını kaybeden 18inci Dönem milletvekili Sayın Adnan
Yıldıza başsağlığı dileklerimi iletmek
istiyorum. Maalesef, eski bir milletvekilinin ülkenin asayişsizlik
boyutunda, Ali kıran baş kesen gibi elinde pompalı tüfekle gezen
caniler tarafından eşinin ve kızının öldürülmesine
sessiz kalan Parlamentoyu da buradan kınamak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; MİT Kanunuyla ilgili toplumda
genel bir kanaat var. O kanaat de şu: MİTte yapılan bir kanun
değişikliğiyle beraber Türkiyede muhaliflere yönelik bir
saldırı serisi gerçekleşecek. Bunun doğru olduğunu
kabul etmezsiniz, reddedebilirsiniz ama ben Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekili arkadaşlarımla konuştuğumda bu kanunun bir
dış operasyona yönelik olarak
çıkartıldığını söylüyorlar. Bakın, Türkiye,
bu dönemde olduğu kadar hiçbir dönemde yabancı servislerin
çöplüğü hâline gelmemiştir. Suriyedeki bu kapıların
açılmasından sonra Türkiye'de MİTin Kontr Espiyonaj
dediğimiz dairesi iflas etmiş, bütün servislerin en
vasıfsız elemanları Türkiye'de cirit atmıştır.
Ama, maalesef, bu konuda MİT naçar kalmıştır. Sebebi:
MİT Türkiye'de siyaseti dizayn etmeye kalkmıştır, esas
sorun budur, MİT gerçek vazifesinden ayrılıp Türkiye'de siyaseti
dizayn etmeye kalkmıştır.
Ben geçen gün bir söz ettim Sayın
Mahir Ünala, buradan sarf etmek istiyorum: Bir gün bu oyunu bitiren yine Hakan
Fidan olacak dedim, çıkacak sahneye: Beyler, oyun bitti, hepiniz
aşağıya. diyecek. Siz eğer bu kanuna Evet. derseniz, bu
kanunla verdiğiniz yetkilerle beraber MİT en son sizin ipinizi
çekecektir, göreceksiniz. Bu sözlerimi de lütfen bir kenara not ediniz.
Yurt dışı operasyonlar
yapacaklarmış. Şimdiye kadar yurt dışı
operasyonları yapan MİT hangi kanuna dayanarak yaptı veya bu
konuda hiçbir kanun çıkmamış mıydı? MİTe yurt
dışında operasyonlar yapacak böyle bir yetki vermiyor muydu
kanunlar? Hayır, milleti kesinlikle kandırmayın.
Bu kanun en az 3 veya 4 defa
değişecektir çünkü bu hâliyle hüküm sürmesi mümkün değildir.
Geçmiş dönemde MİTten en çok çeken takımsınız siz.
Ben hatırlıyorum, şu anda milletvekili sıralarında
oturan arkadaşlarım var, bir kuruma müdür olmak için MİTten
gelen olumsuz raporu için aylarca uğraştı. MİTin
doğru dizayn edilmesi için siyaset kurumunun o MİTin üzerinden elini
çekmesi lazım. Ama, maalesef, şu anda MİT Adalet ve Kalkınma
Partisinin gençlik kolu örgütü gibi, operasyon örgütü gibi
çalışmaktadır. Muhalifleri sindirmek için her türlü sistemi, her
türlü yöntemi denemektedir. Bu, bir gün sizin başınızda da
umulmadık belalara yol açacaktır, bunu da size hatırlatmak
istiyorum.
Yeni bir denetim
komisyonu kurmuşsunuz. Sayın Bakan -sizin belki konunuz değil
ama Sayın Beşir Atalaya selam söyleyin- bu komisyonla, siz,
MİTin sadece kırtasiye ve mazot giderlerini denetlersiniz,
başka hiçbir şeyi denetleyemezsiniz. Bakın İlgili kurumlar
ve Başbakanlıkça hazırlanacak raporlarda, komisyon
raporlarında ve bunların ekleriyle komisyon tutanaklarında
devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere yer verilmez.
diyor. Siz, neyi denetleyeceksiniz? Sadece mazot paraları ile
kırtasiye giderlerini denetleyeceksiniz. Milleti kandırmayın. Bu
işler bu kadar ucuz değil, sizin anladığınız
kadar ucuz değil en azından. Bunu
böyle bilmenizi istiyorum.
Bakın,
Sayın Bakanım, sayın bürokratlar -orada oturuyorsunuz, size de
hatırlatmak istiyorum- bu yetkiyle geçmiş döneme ait PKKyla
yapılan görüşmelerin meşrulaştırılması
meselesinin hukuki bağlamda çözüldüğünü zannediyorsunuz, asla
çözülmüyor. Onlar suç olarak kalmaya devam edecekler. Bundan sonraki süreçte, o
suçların mutlaka ve mutlaka hesabı sorulacak. Lütfen, kendi
gelecekleri için sizi kullananlara asla ve kata müsaade etmeyin. Bu, sizin
gelecekte vereceğiniz hesabın şeklini değiştirmeyecek;
bu kanun, sizin sorumluluğunuzu da asla ve kata ortadan
kaldırmayacaktır.
Türkiye öyle bir
hâle geldi ki bağımsız olması gereken bütün kurumların
içine ettiler, maalesef. Bugün Merkez Bankasına, Yeni Şafak
gazetesinin Genel Müdürünü atamışlar. Yahu, Merkez Bankası
bağımsız olması gereken kurumların başında
gelirken Yeni Şafak gazetesi Genel Müdürünün Merkez Bankasında ne
işi var?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yazıklar olsun diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Arpalık, arpalık!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının 14üncü
maddesinde yer alan yürürlüğe girer ibaresinin, yürürlüğe
girmektedir ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Adil Zozani
(Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun Sayın
Dora. (BDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 563 sıra
sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama geçmeden önce, bildiğiniz gibi
önümüzdeki pazartesi Paskalya Bayramıdır. Bu vesileyle bütün
Hristiyan vatandaşlarımızın Paskalya Bayramını
kutlar, kendilerine saygı ve sevgilerimi sunarım.
Ülke güvenliği, yurttaşların
güvenliği gibi konular açısından günümüz dünya konjonktüründe
ülkelerin kendi istihbarat birimlerini oluşturmaları ve bu birimleri
çeşitli konularda yetkilendirmeleri elbette önemli bir konudur. Ancak,
istihbarat teşkilatının önemli bir kurum olması;
görevlerinin muğlak tanımlanmasına, görevlerinin ifa biçimlerinin
sorgulanamaz olmasına ve kanuni sorumluluklarının yok denecek
kadar az olmasına gerekçe yapılamaz. Öyle ki bir ülkenin istihbarat
kurumunun tanımı, bileşenleri, karar alma ve uygulama
mekanizmaları ve hesap verme mekanizmaları da ülkenin genel yönetim
tarzıyla yakından ilgilidir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
MİT, bir taraftan denetime kapalı ancak diğer taraftan ülke
genelinde istihbarata hâkim bir konuma getirilmeye çalışılmakta,
böylece yeniden dizayn edilmeye çalışılan iktidarın
güvenliğini sağlamak hedeflenmektedir. Ancak, iktidarı
sağlamlaştırmaya dönük bu adım ülke demokrasisinin, hukukun
üstünlüğünün, kişi hak ve özgürlüklerinin, kısaca hukuk
devletinin bindiği dalı kesmekle eş anlamlıdır.
Teklif, tüm gerçek ve tüzel kişileri MİTin emirlerini yerine
getirmekle yükümlü memurlar gibi değerlendirmektedir. Kısaca,
MİT Yasasında değişikler öngören teklifle birlikte,
şeffaf olmayan, âdeta bir tür gözetim ve denetim toplumu yaratılmaktadır.
Bu kanun teklifiyle hukukun üstünlüğü ilkesi yerini istihbaratın
üstünlüğü ilkesine bırakmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, unutmamak gerekir ki Türkiyede devletin menfaatleri
denildiğinde toplumun genelinin zihninde oluşan fotoğraf
aynı değildir. Devlet menfaatleri ile yurttaşların
genelinin menfaatleri birbiriyle uyuştuğunda ancak ortak bir
menfaatten bahsedilebilinir. Devlet dediğimiz mekanizma
bulunduğumuz coğrafya üzerinde yaşayan tüm
yurttaşların hak ve hukuklarını gözettiğinde ve
koruduğunda olumlu bir anlam kazanabilir; aksi durumda yani ülkede
yaşayan yurttaşların bir bölümünü makbul yurttaş, bir
bölümünü ise makbul olmayan yurttaş biçiminde zımnen de olsa bölen
bir devletçilik anlayışı kapsayıcı değil,
dışlayıcı ve ötekileştiricidir.
Değerli
milletvekilleri, örneğin, ülkemizde yaşayan milyonlarca Kürt
yurttaşımız evrensel hukukça kabul edilmiş birçok haktan
hâlen mahrumdur. Kürt yurttaşlarımızın kimliklerine dair
her türlü hak talepleri devlet menfaatlerine aykırı görülerek günümüze
kadar reddedilmiş ve reddedilmekle de kalmayıp hak talebinde bulunan
çok sayıda kişi devlet organları tarafından çeşitli
biçimlerde cezalandırılmışlardır ve hâlen
cezalandırılmaya devam edilmektedir. İnançlar konusunda da
Türkiye devleti kapsayıcı değildir, kapsayıcı da
olamamıştır. Örneğin, ülkemizde yaşayan milyonlarca
Alevi yurttaşımızın inançları kamusal alanda hâlen yok
sayılmakta, en temel talepleri bile devletçe reddedilmektedir. Alevi
yurttaşlarımızın da hak taleplerine devletin
yanıtı yok sayma, asimilasyon, nefret söylemleri veya şiddet
olmuştur.
Buradan hareketle,
devletin menfaatlerinin yurttaşların bir bölümünün menfaatleriyle
çelişmesini hiçbir bilimsel, mantıksal ve ahlaki felsefe ya da
disiplinle açıklayabilmemiz mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, devlet menfaati yurttaşlarını etnik ya da
inançsal kimliklerine göre fişlemek, baskı altında tutmak,
korkutmak ve kendince tek tip bir yurttaş yaratmaya çalışmak
değildir, çağdaş demokrasilerin hiçbirinde böyle bir devlet
menfaati yoktur. Tabii ki yalnız Anayasada yazılmış
olması yetmez, gerçek anlamda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti
olabilmemiz için Türkiyedeki bütün vatandaşlarımızın etnik
ve inançsal kimliklerine bakmadan hepsini oldukları gibi, sözde değil
özde vatandaşlar kabul ederek kendilerini kendi kültür ve renkleriyle
ifade edebilmeleri için yasal ve anayasal altyapıyı bir an önce
hayata geçirmemiz gerektiğine inanıyor, bu duygularla tekrar Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı dedim ya! Duymuyor musun? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Duymadım.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Nasıl konuşuyorsun? Nasıl konuşuyorsun?
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Otur yerine, otur!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bunu yapmak zorundasın bakın
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen grup üyenize biraz terbiye öğretir misiniz.
Duymadım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Divan usulüne göre değil
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, Meclis Başkanlık
Divanına hakaret ediyor, disiplin cezası verilmesi lazım. Öyle
şey olur mu ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Divanda bir parti mensubu var, bu Divanla devam edemezsiniz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, rica ediyorum, lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu Divanla devam edemezsin Sayın Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Böyle şey olur mu ya?
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısını istedim, bu Divanla da devam
edemezsiniz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Önerge oylandı Sayın Başkan, önerge
oylandı.
BAŞKAN
Kabul edenler...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Anayasanın 94üncü maddesine göre
BAŞKAN -
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istedim, niye
aramıyorsunuz?
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
15inci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) Baksana karar yeter sayısı istiyorum, niye
aramıyorsun karar yeter sayısını?
BAŞKAN
Şimdi istersiniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine! (AK PARTİ sıralarından
Otur yerine! sesleri)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, baksana bana, bu Meclisi böyle
yönetemezsiniz! Sen bu Meclisi bu şekilde yönetemezsin!
15inci
maddesinde yer alan "bakanlar kurulu yürütür" ibaresinin,
"bakanlar kurulu tarafından yürütülür" ibaresi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben sana bir laf söylüyorum, Divan bu hâlde
devam edemez, tek partiden oluşamaz, Anayasanın 94üncü maddesine
aykırı bir Divan
ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Adil
Zozani Ertuğrul
Kürkcü
Şırnak
Hakkâri Mersin
Erol Dora Gürsel
Yıldırım Halil
Aksoy
Mardin Mardin Ağrı
İdris
Baluken
Bingöl
KAMER GENÇ
(Tunceli) Dinlemiyor musun, sağır mısın?
BAŞKAN Size
söyleyecek laf bulamıyorum, size söyleyecek laf bulamıyorum.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
BAŞKAN
Sağır olmak ayıp bir şey değildir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15.
Maddesinin "Bakanlar Kurulu" ibaresi "Başbakan" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu Alim
Işık
Kahramanmaraş Osmaniye Kütahya
Reşat
Doğru Özcan
Yeniçeri Mehmet
Erdoğan
Tokat Ankara Muğla
Bülent Belen
Tekirdağ
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15.
Maddesinde geçen "Bakanlar Kurulu" ibaresinin
"Cumhurbaşkanı" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Celal
Dinçer
Gaziantep İstanbul
İstanbul
Osman Taney Korutürk
İstanbul
BAŞKAN Okutulan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Osman Korutürk konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Korutürk.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben bunun sana hesabını çok soracağım.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Meclis Başkan Vekili, milletvekili konuşurken dinlemek
zorundadır. Bu, çok seviyesizce bir davranış biçimidir.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Ya, sen ne çok seviyelisin! Otur ya!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne bağırıyorsunuz be?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korutürk.
OSMAN TANEY
KORUTÜRK (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bu yasanın son maddesi
hakkında konuşuyorum. Yasanın son maddesi: Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür. Bizim önergemiz de bunun, Anayasaya aykırı
olduğu için, yasa metninden çıkartılması.
Şimdi,
muhtemelen diyebilirsiniz ki Böyle bir madde üzerinde böyle bir önerge verilir
mi, böyle bir şey konuşulur mu? Demeyin. Çünkü 15 maddelik bu yasa
konusunda başından beri gerek Cumhuriyet Halk Partisi gerek
Milliyetçi Hareket Partisi gerek Barış ve Demokrasi Partisi mensubu
milletvekili arkadaşlarımız ayrı ayrı ve çok
doğru noktalarda sizleri ikaz etmeye çalıştılar. Bu madde
üzerindeki konuşmam Cumhuriyet Halk Partisinin sizleri bu vahim sorumluluktan
kurtarabilmek için size atmış olduğu son can simididir. Burada
çok ciddi bir Anayasa ihlali yapıyorsunuz; Anayasanın
değiştirilemeyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen
2nci maddesini ihlal eden bir yasayı kabul ediyorsunuz.
Millî
İstihbarat Teşkilatının Türkiyenin göz bebeği
olduğunu, çok mümtaz bir teşkilat olduğunu bu yasanın
sunumunu yapan Sayın Şahin bizlere burada anlattı.
Doğrudur, Millî İstihbarat Teşkilatı çok zor
koşullarda memleket istihbaratına, memleketin varlığına,
bütünlüğüne hizmet eden bir kurumdur, böyle kalması gerekmektedir ama
siz bu yasayı kabul ettiğiniz zaman, bu yasa, Millî İstihbarat
Teşkilatını Hükûmetin yasa dışı her türlü
işini yürütebileceği bir el teşkilatı hâline getirecek, bu
mümtaz teşkilattan, bu güzide konumdan alacak ve bu yarın öbür gün
size de ters tepecektir. Yarın öbür gün gelecek olan iktidarlar bunu size
karşı kullanırlar, bunu düşünün. Hiç kimse eline geçen
böyle bir fırsatı değiştirmez. Elinize bir kurumu
getiriyorsunuz, bu kurumu Türkiyenin Millî İstihbarat Teşkilatı
gibi şanlı bir isminden âdeta bir muhaberat teşkilatı
hâline getiriyorsunuz. Yasanın 1inci maddesine
baktığınız zaman, 3üncü maddesine
baktığınız zaman, 7nci maddesine
baktığınız zaman çok vahim durumlarla karşı
karşıya kalıyorsunuz. Hiçbir denetimi yok. Hâkimler,
savcılar hiçbir şekilde üzerinde nüfuz sahibi değil. Bir yerde
bir savcıya intikal ettiği zaman hadise Bu MİT konusudur.
dediğiniz zaman savcının yetkisini elinden alıyorsunuz.
Ayrıca bu
yasanın içerisinde çok önemli bir şey daha var arkadaşlar.
Yasanın genel gerekçelerle ilgili bölümünün sondan ikinci paragrafına
baktığınız zaman burada diyorsunuz ki: Millî
İstihbarat Teşkilatına operasyonel hareketler yapabilme yetkisi
vermek ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ne demek? Daha
önce böyle bir yetki yoktu demek, operasyonel yetkisi yoktu demek. Yoktu da
zaten. Biz bunun olmadığını hem Mecliste daha önce söyledik
hem soru önergeleriyle dile getirdik ama o zaman tır kamyonlarına
Adanada, daha başka yerlerde yapılan operasyonlardan, Başbakan,
niye çıktı da Çılgına
döndüm bunları duyunca. diyor? Yetkisiz operasyon yapıyordu,
operasyona yetkisi yoktu, sadece istihbari yetkisi vardı ama şimdi
siz, bunu, burada Genel Gerekçe kısmında itiraf ediyorsunuz; Böyle
bir ihtiyaç doğmuştur, onun için koyuyoruz. diyorsunuz.
Bu yasa, Türkiyenin işleyişini
değiştirecek bir yasa. Bu yasayla hiç akla gelmeyecek şeyler bu
Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından yapılabilecek.
Sayın Şahinin burada yapmış olduğu takdimde söylediği
güzide konumdan Millî İstihbarat Teşkilatını
alıyorsunuz, Orta Doğu bataklığının karanlık
konumlarının içerisine bir muhaberat teşkilatının
yerine getiriyorsunuz. Size söylediğim gibi, bu sizlere atmış
olduğumuz son can simidi. Bunu düşünün ama biliyorum gene
reddedeceksiniz, bu önergeyi de reddedeceksiniz. O zaman biz ne
yapacağız? Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Anayasa Mahkemesi bu
yasayı mutlaka bozacaktır. Böyle bir yasanın bir hukuk
devletinde olabilmesi mümkün değil. Hiçbir yerden misal veremezsiniz,
hiçbir yerden örnek veremezsiniz. Yok böyle bir şey; hukuk devletlerinde
yok, hukuk devleti olmayan yerlerde var. Vaktiyle bizler giderdik,
bulunduğumuz Orta Doğu diktatörlüklerinin dışişleri
bakanlarından protokoler temaslar yapardık, bizi
ağırlarlardı, sonra giderdik o ülkenin muhaberat
başkanıyla görüşürdük, ne yapılacaksa onunla yapardık.
Burada bu konuya bir kere daha dikkatinizi çekiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Saydın mı, var
mıdır? Burada kimse yok. Başkan Vekili, burada 100 kişi
yok! Yazık olsun sana be! Yazık olsun!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15.
Maddesinin "Bakanlar Kurulu" ibaresi "Başbakan "
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Sayın Reşat Doğru konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan, kaç kişi var karar yeter sayısı için,
öğrenebilir miyim?
KAMER GENÇ (Tunceli) AKP militanı gibi Meclisi
yönetiyorsun. Yazık olsun sana! Bu ayıp sana yeter!
BAŞKAN Buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 563 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Anayasaya aykırılığı ortada
olan bir MİT Kanunu görüşülmesi tamamlanıyor. Kanun teklifi
üzerinde birçok konuda yanlışlığıyla ilgili hemfikir
olunan bir sürü söylem var. Ancak bu teklif kanunlaşırsa, resmî ve
özel kurumlar, toplumun her kesimi, her türlü bilgi, belge ve
kayıtları herhangi bir izne tabi olmadan, elektronik ortama girme ve
diğer yöntemler uygulanarak, MİT tarafından rahatlıkla
takip edilecektir. Yani MİTin başındaki şahıs,
istediği her türlü bilgiye adli izin olmadan rahatça ulaşabilecek ve
istediği yere de rahatça verebilecektir. Sonuçta, iktidar herkesi
istediği şekilde izleyebilecek ve fişleyebilecektir.
Bunlar, özel hayatın gizliliği ve
haberleşme hürriyeti esaslarına, yani Anayasaya
aykırıdır. Yani MİT mensupları, insanların her
türlü hareketini izleyecek ve bundan da, maalesef, sorumlu olmayacaktır.
Ancak bu konuda suç işlediği tespit edilen MİT görevlisine
hiçbir işlem de, maalesef, yapılmayacaktır. Bu, tamamen
imtiyazlı bir sınıf yaratma çabası olarak
değerlendirilmelidir.
Bu kanun
teklifiyle yeni ortaya çıkacak MİT, her türlü işi istediği
gibi yapabilen, hiçbir sorumluluğu olmayan, yargı önünde hesap
vermeyen bir kurum olmayacak mıdır? Yani MİT tam bir
bağımsız ancak siyaset kurumunun başının tam
kontrolünde olacaktır. Bu durum, AKP iktidarı için bugün gerekli
olabilir ancak 2015 seçimlerinden sonra, maalesef AKP iktidarı
kaybedince, o zaman çıkarılan
bu kanundan da en çok o zaman şikâyetçi olacakları da ortadadır.
Bugün önlenemeyen
yasa dışı dinlemeler, fişlemeler, insanlara kurulan
kumpaslar ortadadır. Bundan da istihbarat servisleri suçlanmaktadır.
Operasyonel görev yetkileri artacak olan MİTin acaba bundan sonra neler
yapabileceğini hep beraber göreceğiz. Ancak unutulmaması gereken
şudur ki, bugün istediği imkânlar yarın şikâyetçi
olacağınız birçok konu olarak karşınıza
çıkabilir. Devlet makamları hiç kimseye kalmamıştır.
Bir gün mutlaka makamlar biter, o zaman
da reel dünyayla karşılaşılır. Demokrasisi
yerleşmiş ülkelerde bakılınca toplumu yöneten güçlerin
bağımsız ve eşit olarak çalıştığı
görülür. Güçlerin eşit olması, dengeli çalışması,
birbirlerini denetlemeyi, kontrolünü sağlar. Siz hiçbir kuruma
ayrıcalık vermemelisiniz çünkü ileride herkese bu lazım
olabilir.
Teklifte yer alan
Bu Kanun ile diğer kanunlarda aynı konuyu düzenleyen farklı
hükümler bulunması hâlinde bu Kanun hükümleri uygulanır.
şeklindeki ibare kişisel verileri, özel hayatın
gizliliğini, iletişim ve basın özgürlüğünü koruyan
diğer kanunlardaki hükümleri Millî İstihbarat Teşkilatı
için geçersiz kılacaktır.
Temel hak ve
hürriyetleri hedef alan teklifin hemen her yerinde Anayasaya aykırı
hükümler bulunmaktadır. Teklifte yer alan hükümler bağımsız
mahkemeler ve yargıya müdahale etmekte, hâkim güvencesini yok ederek
yargı erkinin yani yargı gücünün Anayasa teminatı altındaki
bağımsızlığını ortadan
kaldırmaktadır. Eşitlik, özel hayatın gizliliği, temel
hak ve hürriyetlerin korunması gibi ilkeler maalesef çiğnenmektedir,
çiğnenmektedir.
Teklif,
ayrıca, haberleşme basın hürriyetine de aykırı
hükümler, ağır yükümlülükler ve cezalar getirmektedir. Bu yasa
geçerse siyasi özgürlükler rafa kalkacağı gibi, Millî İstihbarat
Teşkilatı iktidara muhalefet eden herkesin peşine de rahatça
düşebilecektir. Özellikle son zamanlardaki fişlemeler göz önüne
konulursa demek ki rahatça herkes fişlenebilecek, herkes yakından
takip edilecektir. Bundan böyle, Başbakan Erdoğan, şahsına
yönelik eleştirileri doğrudan Türkiyeye yapılmış göstererek
muhaliflerine, hür basına da maalesef göz açtırmayacaktır.
Muhalif siyasi partilerle bunların yönetici ve üyelerinin artık Millî
İstihbarat Teşkilatının sürekli takibi, tacizi ve
beraberinde göstermek zorunda
olduğu faaliyetlerinin yakın takipte olduğu bir ortamla da
beraber kalınacaktır. Yani sonuçta serbestçe siyaset yapma
imkânının ortadan kalkmış olduğu ve beraberinde de
tamamen Millî İstihbarat Teşkilatının kontrolünde olunan
bir sistemle karşı karşıya kalınacaktır.
Bunların
hiçbirisini demokrasiyle anlatmak ve demokrasiye uygun olduğunu anlatmak
mümkün değildir. Yani sonuçta Anayasaya aykırı olan bir kanun,
işte, çoğunluğun kabul etmesiyle beraber şu anda
kanunlaşma durumunda görülmektedir ama sonuçta şu da
unutulmamalıdır ki: Bir gün bunların hepsi ters döner ve o zaman
da şikâyetçi olduğunuz konularla sizler de
karşılaşabilirsiniz diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının 15'inci
maddesinde yer alan "bakanlar kurulu yürütür" ibaresinin,
"bakanlar kurulu tarafından yürütülür" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken konuşacak.
Buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
MİT Yasa Teklifi üzerindeki 15inci madde üzerine vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifiyle
ilgili neler yapmak istediğinizi ve bizim Barış ve Demokrasi
Partisi olarak duruşumuzu bütün maddeler görüşülürken
arkadaşlarımız ifade ettiler. Ancak buradan özellikle bazı
hususlara tekrar dikkatinizi çekmek için bazı şeyleri vurgulamak
istiyorum.
Aslında
cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Türkiyede demokrasi
açısından temel sorun, devlet ve birey ya da devlet ve toplum
arasındaki denklemde devleti olanca düzenlemelerle koruyan, bireyi,
toplumu ve halkı yok sayan kutsal devlet anlayışı
karşısında halkı ve bireyi bugüne kadarki bütün
düzenlemelerde hor gören bir anlayış maalesef bütün bu sorunları
önümüze getirmiş durumda.
Bugün
yapmış olduğumuz düzenlemede de bu denklemin aynı
şekilde korunduğunu, devletle birey arasında, devletle toplum
arasında devletten yana inisiyatif kullanan bir AKP
anlayışının Meclis Genel Kuruluna bir düzenleme
getirdiğini görüyoruz.
Biz net
söylüyoruz: Birey karşısında, toplum karşısında
devleti küçültmeden, devlete karşı bireyi, halkı, toplumu
korumadan bu ülkede demokrasiyi inşa etmek mümkün değildir. Nitekim,
bu yapmış olduğunuz düzenlemede de özellikle, devletin bir
istihbarat kurumuna olağanüstü yetkiler veren, deyim yerindeyse eski Türk
filmlerinin Dünyayı kurtaran adam tadında bir düzenlemesini bir
yasa teklifiyle buraya getiren bir anlayışın ötesine maalesef
geçemediniz ve bunu yapamadığınız için de daha önceki
hükûmetlerden, daha önceki iktidarlardan ve hatta daha önceki darbecilerden
farklı bir noktaya maalesef bugün gelemediniz.
Kutsal devlet
metaforunu bugün MİT kurumu üzerinden, istihbarat kurumu üzerinden
yasalaştıran bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız. Hesap veremez ve denetlenemez bir kurumun bu ülkenin
başına neler açacağını sizler de bu işin
acısını en iyi çekenler olarak çok iyi biliyorsunuz. Bu ülkede
Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, sosyalistlerin çektiği kadar
siyasal İslamcıların da bu denetlenemez ve hesap veremez devlet
kurumlarından çok fazla çektiğini biliyoruz.
Dolayısıyla,
yapmış olduğunuz düzenlemeyle AB kriterlerinden giderek
uzaklaşan, demokratik hukuk devletinin normlarını kendi
içerisinde içselleştiren bir hükûmet olma pratiğinden de son derece
uzağa düştünüz. Bizim açımızdan yapılması
gerekenlerin tekrar net olduğunu vurgulamamız bu kürsüde önemlidir ve
bunu ifade ederken de içimiz sıkılıyor ve hicap duyuyoruz.
Biz bu Meclisi
-işte birkaç gün sonra 23 Nisanda 94üncü yılını geride
bırakacağız- doksan dört yıl önceki Kurucu Meclisin
iradesine davet ediyoruz; Kurucu Meclisin, bütün halkları, bütün
inançları, bütün farklılıkları kendi içerisinde
taşıyan o ruhuna, o duygusuna ve o coşkusuna davet ediyoruz.
Maalesef ki, o kurucu iradenin ortaya koymuş olduğu 21 Anayasası
ıskalandığı için, 24 Anayasasının tekçi
anlayışıyla kutsal ceberut devlet anlayışı doksan
dört yıl boyunca gündemleştirildiği için bugün hâlâ ülkede
yakıcı sorunlar yaşanmaya devam ediyor. 21
Anayasasının özü ve 1920 Kurucu Meclisinin kurucu ruhuna bu Meclisin
davet edilmesinin tekrar önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bu yasa teklifi
burada tartışılırken özellikle çözüm süreci üzerinden
ortaya konan bütün tartışmaları son derece anlamsız
bulduğumuzu tekrar ifade ediyoruz. Çözüm süreci üzerinden eğer bir
düzenleme yapılacaksa bir müzakere çerçeve yasasının bu Meclis
gündemine gelmesi, bir ucube olan Terörle Mücadele Kanununun bir an önce
kaldırılması, demokratik siyaset yapma önündeki engellerin,
basın özgürlüğü önündeki engellerin, düşünce, ifade, örgütlenme
özgürlüğü önündeki engellerin de bir an önce kaldırılması
gerekmektedir. Aksi takdirde, siyaset kurumu mekanizmasıyla bir istihbarat
devleti yaratacak olan bütün yasa teklifleriniz maalesef doksan dört
yıllık ezberin ötesine geçemeyecektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Ben, bu duyarlılıkla Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu önergemizin de
önemli olduğunu, Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmeye
aykırı olan bu teklifi de geri çekmenizin önemli olduğunu tekrar
hatırlatıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Şimdi
teklifin tümünün oylamasından önce, oyunun rengini belli etmek üzere,
lehte olmak üzere, Isparta Milletvekili Sayın Recep Özele söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
563 sıra
sayılı Kanun Teklifinin iki haftadan beri süren görüşmelerinin
son aşamasına geldik. Gerçekten, devletin varlık sebebi vatandaşını
korumak, gözetlemek, ülkenin varlığını ve bütünlüğünü,
birliğini temsil etmek anlamında istihbarat faaliyetlerinin önemli
olduğu herkesin hemfikir olduğu bir konu. Bunun üzerinde, yeniden,
Millî İstihbarat Teşkilatımızın çağa uygun,
bilime dayalı, gerçekten dünyada ne olup bittiğini gören, duyan
istihbarat hizmetleri bu anlamda yeni dünyaya ayak uydurması gereken bir
ölçüde ele alınıp getirildi, muhalefetin de katkılarıyla
iyi bir şekilde neticelendi.
Ben bu kanunun
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah,
istihbarat faaliyetlerimizin dünyada gerçekten parmakla gösterilir güzel
hizmetler etmesini, milletimizin, devletimizin birliğine, bütünlüğüne
hizmet etmesini temenni ediyor, oyumun kabul olduğunu beyan ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aleyhte olmak
üzere Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan tasarının tümü üzerinde, ne yolda oy
kullanacağımı belirtmek üzere İç Tüzükün 86ncı
maddesi uyarınca söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Oyumu belirtmeden
evvel, Sayın Beşir Atalaya yönelik olarak daha evvelki
konuşmamda taşeron nitelendirmesini 17 Şubat 2010 tarihli
birleşimde ve 3 Mart 2010 tarihli birleşimde dile getirdiğimi,
ifade ettiğimi, burada gerekçeli olarak bunları
anlattığımı bir kez daha hatırlatıyorum ve aynı
nitelendirmeyi bu gerekçelerle bir kez daha tekrarlıyorum. Burada,
Sayın Beşir Atalayın bu suçlamalara, bu nitelendirmelere
siyaseten cevap veremeyecek durumda olmasının da Türkiye adına,
Türkiye siyaseti adına talihsiz bir tablo olduğunu bir kez daha ifade
etmek gereğini duyuyorum. Sayın Bakan, işte, o zaman dile
getirdiğim tutanaklar, o zaman ki belgeler. Aradan dört yıl geçiyor,
ağzınızı açamaz hâldesiniz. Bu, aslında Türkiye
Cumhuriyeti yönetimleri adına bir utanç belgesidir, bir ayıp
belgesidir.
Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; bu tasarıyla, daha
doğrusu özü itibarıyla tasarı niteliğinde olan bu
düzenlemeyle MİTin görev ve yetki alanı belirsiz hâle
getirildiği için, ucu açık hâle geldiği için, MİT
mevzuatı diğer mevzuatın önüne âdeta bir Anayasa normu hâline
getirildiği için ve MİT kurumsal olarak diğer kurumların
hiyerarşik olarak üstüne çıktığı için,
çıkarıldığı için, Türk Ceza Kanununda 4 bölüm hâlinde
düzenlenmiş olan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmalara MİT
doğrudan müdahale eder hâle geldiği için, bu düzenlemelerden sonra
artık yasama denetiminin ve soru önergesinin fiilî anlamda
işlerliğinin kalması mümkün olmadığı için,
MİT mevzuatı ile artık bundan böyle, değerli
arkadaşlarım, cezaların şahsiliği yerine müşterek
ve müteselsil sorumluluk esası getirildiği için, Anayasanın
137nci maddesindeki Kanunsuz emir ve talimat olamaz. ilkesi ayaklar
altına alındığı için, Uludere ve Reyhanlı
olaylarında, Oslo görüşmelerinde, şike davasında, Silivri
ve KCK yargılamalarında, Mısır ve Suriye ilişkilerinde
karartmalar yapıldığı ve artık bundan böyle
denetlenemez hâle geldiği için, 17 Aralık operasyonu bu düzenlemeyle
MİT koruması altına alındığı için, devlet
eliyle çeteleşmenin, yeni Yeşilleri yaratmanın güvencesi, yasal
güvencesi yaratıldığı için, MİT, İçişleri
Bakanı, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı
vasıtasıyla artık Türkiyenin kamu yönetiminde
Erdoğanın özel timi yaratıldığı için,
MİTle ilgili iddia ve suçlamalarda artık cumhuriyet
savcıları görev yapamaz hâle geldiği için, cumhuriyet
savcılığı mekanizması resen harekete geçemez hâle
geldiği için, anayasal rejim artık fiilî anlamda tek parti rejimine
dönüştürüldüğü için, bunun nihai darbesi gerçekleştirildiği
için, bu sebeplerle, özü itibarıyla tasarı niteliğinde olan bu
düzenlemeye karşıyım.
Bu
anlayışla elbette sizi tarihî sorumluluk ve veballe karşı
karşıya bırakırken, cumhuriyet ve demokrasimizin yetersiz
de olsa mevcut kazanımlarının kifayetsiz ve muhteris bir
kadronun kişisel ve siyasi ikballerine elbette üstün geleceğini,
galebe çalacağını, cumhuriyetin yurttaşlarının bu
bilince, bu sorumluluğa ve sağduyuya sahip olduğunu bir kez daha
ifade ediyorum ve sizleri tarihî sorumluluğunuzla, vebalinizle baş
başa bırakıyorum değerli milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkan, sataşma var, cevap vereceğim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan, açıklama mı yapacaksınız?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Hayır,
sataşma var, cevap vereceğim.
BAŞKAN Ne
dedi? Gerekçesini öğrenelim, kayda geçsin.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Taşeron dedi
bana.
BAŞKAN
Buyurun iki dakika
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, kanunda ben de 86ncı maddeye göre söz
istemiştim. Açıklar mısın bana? Başkan
Başkan
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, İç Tüzükün 86ncı maddesine göre
son sözün milletvekiline ait olduğunu hatırlatıyorum.
BAŞKAN
Biliyorum, onu biliyorum, sataşmadan söz aldı sadece kendisi, kanunla
ilgili konuşmayacak.
ATİLLA KART
(Konya) Buna göre konuşmadan sonra söz hakkımı tekrar
saklı tutuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kart, kanunla ilgili görüş belirtmeyecek, sataşmadan söz
aldı Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Hayır, ben de sana bir şey soruyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Şu anda milletvekili olarak konuşuyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
Sayın Başkan, bu son sözü ben
istemiştim.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
KAMER GENÇ
(Tunceli) İzah eder misin? Son sözü ben istemiştim. Nasıl? Bir
izah et ya! Orada, yanındakilere
sor bir bakalım.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın, Konya Milletvekili Atilla
Kartın 563 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümünün
oylanmasından önce oyunun rengini belli etmek üzere şahsı
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada kinle, nefretle
dolu bir konuşma yapan Sayın Milletvekilinin
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, sen sağır mısın, sen sağır
mısın?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
bütün
konuşmalarını kendisine iade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, bir dakika! Milletvekiline sen cevap vermek zorundasın be!
Sen bir milletvekiline cevap vermek zorundasın ya!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Taşeron ifadesini
kendisine iade ediyorum. Biz Türkiye için çalışırız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye cevap vermiyorsun? Perişan edeceğim seni ama. Bak,
şerefli ve namuslu hareket et.
BAŞKAN Ya,
dur! Hayret bir şey ya!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) İnsanımız için
çalışırız. Onlar gibi yurt dışında Türkiye
aleyhinde, kimi zaman Esedi savunan, kimi zaman bilmem kimi savunan
politikalar izlemeyiz. Taşeronluk odur. Biz Türkiye Cumhuriyetini,
vatandaşımızı, insanımızı düşünürüz.
Biz Türkiyeyi büyütüyoruz. Taşeron odur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Taşeron onun kafasıdır, iade ediyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Esadla ortak bakanlar kurulu toplantısı
yaptınız, Şimdi Esed diyorsunuz. Yazıklar olsun!
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, taşeron nitelendirmesini hangi
gerekçelerle kullandığımı ifade etmiştim.
Doğrudan şahsıma yönelerek çok ağır ifadeler
kullandı, suçlayıcı ifadeler kullandı.
BAŞKAN
İade ediyorum. dedi.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Bakana taşeron
diyen cevabını alır.
ATİLLA KART
(Konya) Bunlara cevap vermem gerekiyor. Elbette, ayrıca grubuma yönelik
değerlendirmeler yaptı, onu grup değerlendirecektir ama ben
şahsıma yönelik
BAŞKAN
Sayın Kart, buyurun, iki dakika
5.- Konya Milletvekili Atilla
Kartın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ATİLLA KART
(Konya) Değerli arkadaşlarım, bir kez daha saygıyla
selamlıyorum.
Bakın,
değerli milletvekilleri; 17 Şubat 2010 tarihli 62nci Birleşim,
3 Mart 2010 tarihli 68inci Birleşim
Tutanaklardan okuyorum değerli
arkadaşlarım, tutanaklardan aktarıyorum. Burada neyi soruyoruz?
5-6 kez, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Kanununun
görüşmelerinde, orada, işte, 1 kilometre ötede, illegal karargâhta
görev yapan yabancı uzmanları soruyoruz, istihbarat
uzmanlarını soruyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Başı da Beşir Atalay!
ATİLLA KART
(Devamla) Orada, Türkiye Cumhuriyetinin resmî sorumluluğu altında
görev yapan kamu görevlileri, yine, Türkiye Cumhuriyetinin resmî
sorumluluğu altında görev yapan ama cemaate mensup olan kamu
görevlileri ile yine, çok açık olarak söylüyorum, kayıtlara geçmesi
gerekiyor- ABDnin istihbarat birimlerini sorguluyoruz. Orada, o
sayının başlangıçta 500 iken 3 bine
ulaştığına dair belgeler var, bilgiler var. Bunları 1
kez sormuyoruz, 5 kez soruyoruz, 6 kez soruyoruz, Sayın Bakan cevap
vermiyor. En nihayet geliyor cevap veriyor: Ben de bilmiyorum. diyor.
Tutanaklar burada. Ben de bilmiyorum. diyor. Ben de diyorum ki: Ben bir
yurttaş olarak Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri
Bakanının bu cevabını kabul edemiyorum. Sen hangi ülkenin
bakanısın? Sen hangi ülkenin bakanısın? diyorum. Sen taşeron bakan mısın?
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Son seçimde yüzde 45 oy almış AK PARTİ
Hükûmetinin Bakanı.
ATİLLA KART
(Devamla) Bu çerçevede, bu gerekçeyle, bir kez daha soruyorum.
Şahsına yönelmeden, doğrudan, Hükûmetin politikalarını
kastederek ve sizin oradaki kifayetsiz muhteris konumunuzu
BAŞKAN
Sayın Kart
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Kifayetsiz muhteris
dedi, yine sataştı, tekrar hakaret ediyor.
ATİLLA KART
(Devamla) -
oradaki o tutumunuzu dile getirerek taşeron
nitelendirmesini yapıyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kart.
ATİLLA KART
(Devamla) Bunu bu gerekçeyle bir kere daha tekrar dile getiriyorum
değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kart
Cevap verecek
misiniz?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Hayır.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlunun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli
İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)
BAŞKAN -
Evet, sayın milletvekilleri, teklifin görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
Sayın Başkan
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Bakın, ben sana dedim ki biraz önce
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Otur yerine!
BAŞKAN
Bakın
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Bir dakika
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Yeter be!
BAŞKAN
Susun arkadaşlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Bir dakika beni dinler
misin? Sabahtan beri, şurada bir milletvekili olarak
BAŞKAN Bana
siz diye hitap edin, dinleyeceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika
BAŞKAN
Siz diye hitap edin dinleyeceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın, şimdi, şöyle: Sabahtan beri karar yeter
sayısını istiyorum duymuyorsunuz.
BAŞKAN
Size
Evet, öyle algılıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
İkincisi: Söz istiyorum yani bir şey söylemek istiyorum, beni
görmemezliğe geliyorsunuz. Ayrıca da son söz benimdi ikinci sırada, niye bunu
başkasına verdiniz? Onu evvela izah etmek zorundasınız.
Birinci son söz Sayın Hamzaçebinindi, ikincisi benimdi. Siz, pekâlâ,
Sayın Karta söz verirken birinci söz Sayın Hamzaçebinindir, ikinci
Kamer Gençindir ama Sayın Hamzaçebi konuşma sırasını
Atilla Karta vermiştir diyebilirdiniz ama hiçbir şey demediniz, Sayın
Kartı şeye çağırdınız. O kürsü keyfî yönetilecek
bir kürsü değil. Lütfen, bakın, Bakın, beni
çıldırtmaya sevk ediyorsunuz ve suç işlemeye tahrik ediyorsunuz.
Bakın, suç işlemeye tahrik ediyorsunuz. Onurumla oynuyorsunuz.
Bakın Sayın Başkan Vekili, onurumla oynuyorsunuz. Beni burada
Bakın, ben konuştuğum zaman bana cevap
vermek zorundasınız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Otur yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle, beni küçük düşürücü
şekilde burada davranırsanız size de Sadık Yakuta
verdiğim tazminatı göze alarak çok ağır hakaretler
yaparım, neticede sana da tazminat öderim ama biraz sizden rica ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, sabrınıza hayranım.
BAŞKAN -
Konuşsun, konuşsun, tamam.
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani insanların haysiyetiyle
oynamayın. Ben otuz üç senedir milletvekiliyim.
Bakın, sözümü dinlemiyorsunuz, beni dinlemiyorsunuz,
burada konuştuğum zaman yüzünü başka yere çeviriyorsun.
BAŞKAN -
Bitti mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sizi insanlığa davet
ediyorum.
BAŞKAN - Bitti mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bitti evet.
BAŞKAN Tamam, peki.
Teklifin görüşmeleri tamamlanmıştır,
teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama ayrıca ben bu teklife de
karşıyım. Bu diktatöre insan öldürme yetkisini
tanıdığı için bu teklife karşıyım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
KAMER GENÇ (Tunceli) Tayyip bu MİTle
insanları öldürecek, bu teklife onun için karşıyım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Saçmalıyor ya,
saçmalıyor ya!
XII.- DİSİPLİN
CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Oturumu yöneten
Başkan Vekiline hakaret ettiğinden dolayı, Tunceli Milletvekili
Kamer Gençe, iki birleşim için Meclisten geçici çıkarma cezası
verilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sizlere
161inci maddenin (3)üncü fıkrasını okuyorum: Görüşmeler
sırasında Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanına, Başkanlık görevini yerine
getiren Başkanvekiline hakarette bulunmak, sövmek veya onları tehdit
etmek yahut Türkiye Cumhuriyetine veya onun Anayasa düzenine sövmek
İçinde bulunduğumuz birleşimde Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tehdit
etmiştir.
BAŞKAN -
içinde bulunduğu, yapmış
olduğu bütün davranışlarıyla bu hükme uygun
davranmıştır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ceza verelim Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Bu nedenle, kendisine 162nci maddenin
(1)inci fıkrasına göre ceza verilmesini Genel Kurula teklif
edeceğim.
Yalnız, yine, yasa gereği, hakkında
teklifte bulunduğum milletvekilinin bir savunma hakkı var,
kendisi savunabilir veya başka
birine savunma yaptırabilir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Hangi eylemi
aykırı Sayın Başkan? Hangi davranışı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan sözünüzü bitirin önce.
BAŞKAN -
Teklifim baki.
Şimdi
Sayın Milletvekili kendisi veya bir başkasına savunma
hakkını kullandırabilir. Şimdi o aşamadayız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben savunacağım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, elbette Türkiye Büyük
Millet Meclisinde herkesin konuşmasına, üslubuna tabii ki dikkat
etmesi gerekir.
BAŞKAN
Elbette.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buna herkesin riayet etmesi gerekir. Böyle
olaylar olduğu zaman veya böyle sözler sarf edildiği kanaati ortaya
çıktığı zaman, usul, Meclis Başkan Vekilinin oturuma
ara vermesi ve grup başkan vekillerini davet etmesidir efendim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bu kadar aleni şeye olur mu?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, bunu yapmadan bu işleme
doğrudan teşebbüs etmenizi ben doğru bulmadım.
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Milletvekili konuştuğuna dikkat edecek.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gene belki böyle bir yol bu konuşmalarda,
toplantıda ortaya çıkabilir, çıkmayabilir, bilemiyorum ama
sonuçta böyle bir yolu denemeden buna başvurmanızı doğru
bulmadım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Dilerseniz oturuma ara verelim, bunu bir
değerlendirelim, ondan sonra
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Eylem başladı Sayın Başkan.
Genel Kurul karar verir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Ben devam ediyorum
görüşmelere.
Savunmanızı
yapacak mısınız veya başka bir milletvekiline mi
yaptıracaksınız savunmanızı?
ATİLLA KART
(Konya) Suçlamayı belirtmediniz Sayın Başkan. Hangi
konuşma, hangi eylem? Ama somutlaştırmadınız.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Sayın Başkan, ne dedi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Cezayı verdin mi?
BAŞKAN
Teklif ediyorum.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Ben
teklif ediyorum. Savunmanızı yapacak mısınız,
başka birine mi yaptıracaksınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben yapacağım.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Hep taraflı oldunuz, o da milletvekili.
Bakanınız hop oturuyor hop kalkıyor
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Tanal, sizi dinliyorum.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Terör havası estiriyorsun Başkan, doğru
değil bu.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkan, şimdi, bahsettiğiniz
konularla ilgili bir milletvekili öyle bir üslup kullanırsa İç
Tüzükümüzün amir hükümleri uyarınca Sayın
Başkanlığınızın öncelikle uyarıda bulunması
gerekir.
BAŞKAN Hiç
böyle bir usul yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Gayet açık ve net.
Sizin bu şekilde herhangi bir uyarıda bulunmamanız ve bugüne
kadar her eylemini hangi oturumda, hangi maddede onu açık ve net
belirtmeniz gerekir iken bunları yapmaksızın toplu olarak, yani
içinizde bugüne kadar birikmiş, birikmiş, birikmiş ve artık
bir şey hâline gelmiş
Yani
BAŞKAN
Sayın Tanal, açıklama yaparken bana hakaret etmeyin veya beni
tanımlamayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hakaret etmiyorum ben. Hakaret
etmiyorum, gayet rahat
BAŞKAN Beni
tanımlamayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, Sayın
Başkan, ben hakaret etmiyorum ama siz böyle diyecekseniz de, bu disiplini
elinizde kılıç olarak kullanacaksanız da benim hakkımda da
aynı cümleleri sarf edebilirsiniz. Yani sizin bu
yaptığınız
BAŞKAN
Sayın Tanal, bakın, böyle bir usul yok. Siz bana İç Tüzükün
-siz de hukukçusunuz, ben de- hangi maddesinde Sırayla böyle bir uygulama
yapılır. diye bir kural var, gösterin, sözümü geri
alacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bana beş dakika süre verir misiniz?
BAŞKAN
Gösterin
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Beş dakika süre verin, ben size göstereceğim.
BAŞKAN
Böyle bir şey yok.
Savunma yapacak
mısınız sayın milletvekili? Sayın milletvekili savunma
yapacak mı? (Gürültüler)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkanım
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, bir saniye
BAŞKAN
Duymuyorum, sizi duymuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, ben yapacağım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
(Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, sizi dinliyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi siz topluca
bir değerlendirme yaptınız
(Gürültüler)
BAŞKAN
Duymuyorum ki Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Arkadaşlar
BAŞKAN
Peki, on dakika ara verelim, grup başkan vekillerini arkaya alalım.
Kapanma Saati:
19.31
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün
162 ve 163üncü maddesini uygulayacaktık.
Şimdi, ilgili
kişiye veya istediği herhangi bir kişiye savunma yapması
için söz vereceğim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, hangi madde neyi gerektiriyor onu
okuyacağım.
BAŞKAN
Hayır Sayın Tanal.
Savunma yapacak
mısınız?
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, bu yola
başvuramazsınız.
BAŞKAN
Sayın Genç, savunma yapacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yapacağım, yapacağım da
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hangi sözümden dolayı
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, hayır, efendim, bir dakika, önce öğrenmek
istiyorum, hangi sözümden dolayı size hakaret ettiğimi
BAŞKAN
Peki, söyleyeyim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, onu söyleyin de ona göre ben savunayım.
BAŞKAN Söyleyeyim, peki, söyleyeyim. Tutanaklar
içeride veya da burada, söyleyeyim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, bir söyleyin, evet. Yani hangi sözümün hakaret anlamına
geldiğini, onu öğreneyim.
BAŞKAN
Şimdi, bu söyleyeceğim lafı hakaret olarak
algılamıyorum ama yakıştıramadığım için
söylüyorum: Ya, sen sağır mısın, sen sağır
mısın! Bunu hakaret olarak algılamıyorum. Niye cevap
vermiyorsun? Perişan edeceğim seni. Şerefle ve namusla hareket
et. Yazık olsun sana be, yazık olsun! AKP militanı gibi Meclisi
yönetiyorsun. Yazık olsun sana. Bu ayıp sana yeter.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Çok hakaret etmiş ya.
BAŞKAN O
kürsü keyfî yönetilecek bir kürsü değil. Lütfen, bakın, beni
çıldırmaya sevk ediyorsunuz. Sadık Yakuta verdiğim
tazminatı göze alarak çok ağır hakaretler yaparım. Neticede
sana da tazminat öderim ama biraz da sizden rica ediyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bunun hesabını sorarım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Tehdit de etmiş.
BAŞKAN
Bunlardan dolayı, sizden 163e göre savunma alacağım. Bir
teklifim var, ona göre oylama yapacağım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Savunulacak bir tarafı yok ki.
BAŞKAN
Buyurun, on dakika. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Neyini savunacak bunun ya, neyini, neyini!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, hemen niye kuşku duydunuz? Şimdi, yani benim
(AK PARTİ
sıralarından bir grup milletvekili Genel Kurul salonunu terk etti)
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam, hepiniz bir çıkın bakalım buradan, hepiniz
çıkın, tamam mı, çok güzel. Peki, hepiniz çıkın.
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Savunmayı dinlemeden nasıl karar vereceksiniz?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, sayın milletvekilleri, ben zaten onlarla
konuşmuyorum. Ben, şimdi, burada millete ve bu kürsüye
konuşurum.
Bakın,
şimdi, Sayın Başkanın bana karşı olan tutumunu
bir videodan seyretmesini rica ediyorum.
Ya rica ediyorum
Sayın Başkan, videodan şey edin. Zaten siz böyle bir karar
verirseniz bu kararı Anayasa Mahkemesine götüreceğim ve bu videoyu da
o Anayasa Mahkemesine seyrettireceğim.
Şimdi, burada
siz beni milletvekili olarak kabul etmiyorsunuz. Ben Sayın Başkan
diyorum, duymuyorsunuz, Sayın Başkan
diyorum, duymuyorsunuz. Bir
şey söylüyorum, Divan Kâtibine okutturuyorsunuz.
Şimdi,
bakın, ben yedi sene Meclis Başkan Vekilliği yaptım ve
orada şunu söyledim: Ben Türkiye Büyük Millet Meclisini yönettiğim
zaman Allahın huzurunda hesap veren bir insan gibi kendimi görüyorum.
Bakın, o kürsü çok kutsal bir kürsüdür.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) O yüzden o kürsüye o kadar ağır hakaretle
konuştun.
KAMER GENÇ
(Devamla) O, Atatürkün kürsüsüdür. Orada oturan kişi bu milletin
temsilcisidir, bu millet adına hareket ediyor ve çok adaletli ve
hakkaniyete uygun hareket etmesi lazım.
Şimdi,
bakın, o kadar anormal kanunlar geliyor ki, biz de yıllarca
Bakın, otuz üç sene milletvekilliği yapan bir insanım; her
kanunun bu memlekete, bu millete ne getirip ne götürdüğünü iyi bilen bir insanım.
Benim amacım, bakın, Meclisin çalışmasını da
engellemek değil. Dolayısıyla, size diyorum ki yani sizi uyarma
kabîlinde, daha iyi bir kanun çıkması için, milletin lehine iyi
kanunlar çıkması için, bu memlekete sağlıklı bir
yasama düzenlemesi yapılması için
(AK PARTİ
sıralarından bir grup
milletvekilinin konuşmacı kürsüsüne sırtını dönmesi)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, özür dilerim, sözünü kesiyorum, milletvekilleri
sırtlarını sizin Divana döndüler,
Başkanlığınıza saygısızlıktır bu.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) O Divana saygısızlıktır.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Dönerek oturamazlar, bu hakarettir, hakaret.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya neyse şimdi, o bana karşı değil.
BAŞKAN
Sözünü kesmeyin lütfen.
Buyurun, sizi
dinliyorum.
KAMER GENÇ (Devamla)
Meclis Başkanlığına onlar hakaret ediyor, bana
karşı değil ki.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Hakaret odur; o, Divana yapılan hakarettir.
KAMER GENÇ
(Devamla) Peki, şimdi, bu manzara hoşunuza gidiyor mu Sayın
Başkan? Gidiyor mu yani? Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
oturan kişi sırtını kürsüye dönecek. O zaman
çıksın gitsin. Yani böyle bir şey olur mu? Kaldı ki ben
kimsenin arkasına da hayran değilim yani, böyle bir şey de yok
yani. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla, böyle bir şey olmaz yani.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan... Sayın Başkan
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Terbiyesizsin ya sen, gerçekten terbiyesizsin ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bakın, size
yapılan hakareti
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu tamam sen de çevir arkanı Bayram, sen de çevir
arkanı.
BAŞKAN
Sonra da size söz vereceğim.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Seviye iyice düştü.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ama uyarmanız
gerekir.
BAŞKAN
Uyardım
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O kürsü terbiyesizlik yapma kürsüsü değildir.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen yerinize
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Orada ahlaklı olacaktır!
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Terbiyesizlik yapmayacak!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Mustafa, oturur musun yerine! Mustafa otur!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen karışma!
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen
Savunma yapıyor kendisi.
KAMER GENÇ
(Devamla) Mustafa otur sen yerine, sen otur yerine!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen şimdi otur yerine.
Şimdi,
eğer siz
BAŞKAN
Sayın Elitaş, şu anda Milletvekili savunma yapıyor. Lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama terbiyesizlik savunma değildir.
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, Savunma değildir. ne
demek yani? Ben bu lafları niye söylediğimi size söylemek istiyorum.
Şimdi, sayın başkan kürsüsünde oturan
benim sözümü dinlemezse, beni milletvekili yerine koymazsa, ben her
konuştuğumda başkasıyla konuşursa o zaman nasıl
olur Mustafa? Benim yerime kendini koy, benim yerime bir kendini koy yahu
Mustafa, biraz vicdanlı ol.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Mustafa diye
hitap edemezsin!
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, benim yerime kendini
koy.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya, senin yerine
geçmektense ölmeyi tercih ederim ben.
KAMER GENÇ (Devamla) Keşke ölsen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Allah göstermesin!
Allah göstermesin!
KAMER GENÇ (Devamla) Ölsen vallaha bu millet de rahat
eder.
Seninle zaten hesaplaşacağız, şimdi
mesele değil.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya, bununla
muhatap olmayın ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkan, bakın, bu memlekette bu kadar yolsuzluk oluyor, bu kadar
hukuksuzluk oluyor. Ben muhalefet partisi milletvekiliyim yahu, elbette
bunları dile getiririm yahu. Dile getirirken de niye rahatsız
oluyorsunuz? Ben biliyorum. Şimdi, bu kanundan sonra, yani, işte,
bizi konuşturmamak için anlaşmalar getireceksiniz, işte, Kamer
Gençi konuşturmamak için böyle bir ceza vereceksiniz.
Yani sizin ceza vermeniz benim için önemli değil ama
ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına saygı
duyuyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı çok
kutsal bir makamdır, o makamda görev yaptığım için o makama
kesinlikle hakaret etmeyi düşünmüyorum ve hakaret ettiğimi de
zannetmiyorum. Sadece, sizin bana karşı güttüğünüz özel bir
davranış biçimine karşı gerçekten üzülüyorum. Yani,
şimdi, milletvekili olarak bir defa Sayın Başkan diyorum,
bakmıyorsunuz; iki defa Sayın Başkan diyorum,
bakmıyorsunuz; söz istiyorum, söz vermiyorsunuz; usulsüzlük
yapıyorsunuz, usulsüzlüğü söylememize müsaade etmiyorsunuz.
Sayın Başkan, şimdi, biz orada size hitap ederken evvela bir
deyin ki: Buyurun Sayın Milletvekili. Devam edersek o zaman dersiniz ki
Kardeşim, ben sana söz vermedim. Ama hiç kale almamak milletvekilinin
şeref ve haysiyetiyle, onuruyla oynamak demektir.
O bakımdan,
yani siz o kadar zor duruma bizi düşürüyorsunuz ki ben bu durum
karşısında her zaman da çıkıp da benim
kişiliğimi alçaltıcı, kişiliğime hakaret edici
bir davranış içinde bulunduğunuz için sizi de uyarıyorum.
Size karşı da bir tehdit kelimesini de kullanmadım. Bak,
Sayın Başkan, beni rencide ediyorsunuz, haysiyet ve onurumu rencide
ediyorsunuz, lütfen beni de bu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, salonda
bir milletvekili olarak görün. dedim. Siz bunu görürseniz, hayhay, ben söz
istediğim zaman bir karşılık verin, yine söz vermeyin.
Zaten, Başkanın takdiri var ama siz beni hiç görmezliğe
verirseniz, ondan sonra ben de kendi
hakkımı savunmak zorundayım. Çünkü meşru zeminlerde siz
Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetmezseniz meşruiyetten
ayrılırsanız, İç Tüzükü askıya alırsanız,
onları efendim uygulamazsanız, milletvekili olarak
Sizin orada daha
olgun Başkan Vekili olarak davranmanız lazım. Milletvekilinin
haysiyetiyle oynanırsa, oynarsanız, onun sözlerini dinlemezseniz, o
zaman milletvekilinin de kendisi
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Oldu, bir de parmağınızla işaret edin de, ne
yapacağımız, ne tarafa döneceğimize de bakayım
Sayın Toprak.
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Evet ama dinlemeniz lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun devam edin Sayın Konuşmacı.
KAMER GENÇ
(Devamla) Neyse
Siz şimdi cezayı vereceksiniz, verin, ben zaten
ceza almaktan da korkmuyorum ama ben vicdanen, size hakaret etmediğim
inancındayım çünkü o nedenle hiçbir zaman size hakaret kastıyla
hareket etmedim. Sadece bir milletvekili olarak benim bu salonda
varlığımı kabul edeceksiniz.
Fazla bir şey
de söylemek istemiyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın
Milletvekili, Sayın Genç, ben size karşı tutumumda hiçbir
eşitsizlik gösterdiğimi düşünmüyorum çünkü ben her seferinde
diğer milletvekillerimize karşı sayın kelimesiyle hitap
ederim, siz diye konuşurum, size de aynı şekilde
davranıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle yaparsanız teşekkür ederim.
BAŞKAN Ama
siz görüşmeleri yaparken her istediğiniz zaman elinizi
kaldırıp, usule uymadan söz ister ve konuşursanız -kusura
bakmayın- ben işlemi tamamlamadan sizi dinleyemem. İşlemi
tamamlayacağım ancak sizi ondan sonra dinleyeceğim.
Şimdi, ben
teklifimi, iki birleşimden geçici olarak dışarı
çıkartılmasına ilişkin teklifimi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz.
Bakın, bizim konuşma hakkımızı engelliyorsunuz
Sayın Başkan. Eğer böyle devam ederseniz biz burada
konuşamayız. Muhalefetin sesini kesemezsiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Genç açık bir özür dilerse bu cezayı geri
alacağım.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Hayır, hayır, öyle bir şey yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Size
bunu teklif ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim zaten size hakaret etme kastım
yoktu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Anasına küfredenlere aynı şeyi yaptı
mı bu Meclis? Ölmüş anasına küfrettiler ya, dövdüler adamı
burada ya.
BAŞKAN
Duymuyorum ki.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben size hareket etmediğimi söyledim.
Eğer hakaretimi yani o konuşmaları bu anlamda
anlamışsanız sizden özür diliyorum.
BAŞKAN Özür
diliyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, beni eğer o anlamda anladıysanız
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, kürsüden
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Başkan, olmaz!
BAŞKAN Ne
dedi? Duymuyorum ki arkadaşlar ya! Özür diliyorum. mu dedi?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Evet, evet özür diledi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, kürsüden özür dileyecek.
BAŞKAN
Buyurun kürsüden özür dileyecekmişsiniz. Sayın Genç, lütfen.
Sayın Genç
Mikrofonu
açıyorum oradan özür dileyin. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
Ya, herkes ayakta,
bir durun ya!
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, haydi onun lafı tamam kötü bir
şey de, anasına küfredildi, yapmadınız; söyledi,
yapmadınız, yazık ya! Yazık gerçekten!
BAŞKAN
Sayın Genç, ben sizle konuşuyorum, kimseyi dinlemiyorum. Bir dakika
gelebilir misiniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bana şimdi savunma hakkı mı
veriyorsunuz?
BAŞKAN
Hayır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi siz cezayı
BAŞKAN
Sayın Genç, size bir ceza verdim, geçici olarak 2 birleşim Meclisten
dışarı çıkarma cezası verdim, kürsüden oyladım,
bitti ama yine de size diyorum ki
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, oyladınız zaten.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Meclis Başkanından açıkça özür
dileyecek.
BAŞKAN
kürsüden veya oturduğunuz yerden mikrofonla açık açık benden ve
bu makamdan özür diler iseniz bu cezayı geri alacağım; bu
teklifim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, ben Meclis Başkanlık Divanına bir hakaret
etmişsem özür dileyeceğim. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ya,
duymuyorum arkadaşlar!
Sisteme girin
lütfen.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Sayın Başkan, bu Mecliste dövülenler için de
yapsaydınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN - Ya,
itiraz eden milletvekilleri lütfen 163üncü maddeyi okusun.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ya, bu diktatörlüğü Meclise de kuruyorsunuz
Sayın Başkan. Bunun adı diktatörlüktür.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN -
Sayın Elitaş, buyurun, nedir?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz şu anda İç Tüzükün 163üncü
maddesini uyguluyorsunuz.
BAŞKAN
Evet.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzükün 163üncü maddesinin 4üncü
fıkrası
BAŞKAN
Evet, onu uyguluyoruz şu anda.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Müsaade edin.
geçici olarak
Meclisten çıkarma cezasına uğrayan bir milletvekili izin
alıp kürsüden açıkça af dilerse Meclise girme hakkını
kazanır.
BAŞKAN
Kürsüden diyor, evet, özür dilerim
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Ya, talimat verme artık, yeter be!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O milletvekili gelecek sizden
BAŞKAN
Tamam Elitaş, tamam Sayın Elitaş, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir dakika Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Size görevinizi mi öğretiyor Sayın Grup Başkan
Vekili?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Elitaş, olabilir, ben herkesi dinlerim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Size görevinizi mi öğretiyor?
BAŞKAN
Şimdi, bakın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki, Sayın Başkan, Mustafa Elitaşın
BAŞKAN
163/dördüncü fıkra
Geçici olarak Meclisten çıkarma cezasına
uğradınız mı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet.
BAŞKAN
Uğradınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Tamam, bitti.
BAŞKAN
İzin alacaksınız ve kürsüden açıkça af dilerseniz
cezamı geri alacağım.
Şimdi, Sayın Genç, şuraya gelir misiniz
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Sayın Elitaşa sorun, Sayın Elitaşa!
BAŞKAN -
Sayın Genç, lütfen kürsüye gelir misiniz
Buyurun.
Açıkça özür
dilerseniz makamdan, Meclise girme hakkını kazanacaksınız.
(Gürültüler)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, Sayın Başkan, ben, ne sizden özür dilerim ne
bu gruptan özür dilerim. Sizin verdiğiniz ceza benim için onurdur. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN
Tamam, o zaman tamam.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Bizim onurumuzu niye iki paralık ediyorsunuz
Sayın Başkan?
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz kimsiniz bana ceza vereceksiniz ya! Siz benim
yaptığım
Yolsuzluklara karşı
rahatsızsınız, hesap vereceksiniz. Ben sizden özür dilemem.
BAŞKAN
Meclis idare amirlerini göreve çağırıyorum.
Meclis idare
amirleri lütfen göreve
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne
saygılı olduğum için yapacağım. Ben sizden ne özür
dileyeceğim ya!
BAŞKAN - On
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.16
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
20.26
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
4üncü sırada
yer alan, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Danıştay Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/865) (S. Sayısı:
521)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Sanal Ortamda
İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından,
alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 22 Nisan 2014 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Bütün milletvekili
arkadaşlarıma iyi hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati:
20.27