TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
79uncu
Birleşim
22
Nisan 2014 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili
Kemalettin Yılmazın, Türkiye çiftçisinin ve hayvan üreticisinin
sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı
2.- Ankara Milletvekili S.
Sencer Ayata'nın, yurt dışı seçim bölgesine ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Metin Külünk'ün, 30 Mart yerel seçim sonuçları ve sonuçlara
itirazlara ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin gündem
dışı konuşmaya cevabı sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, İstanbul Milletvekili Metin Külünkün
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmazın 380 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, 17 ve 25 Aralık tarihlerinde yapılan
soruşturmalarda kara para aklama ve gayriahlaki ilişkiler gibi
iddialarla Türk yargısı önünde olan bir kişinin Türk
Bayrağı arkasında olmak üzere bir pazarlamaya tabi
tutulmasını kınadığına ve Adanadaki seçimlerle
ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığına
ilişkin açıklaması
2.- Sinop Milletvekili Engin
Altayın, soruların cevaplandırılması
sırasında soru sahiplerinin isimlerinin de okunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, soruların cevaplandırılması
sırasında soru sahiplerinin isimlerinin de okunması
gerektiğine ve Süleyman Aslanın Ziraat Bankası Yönetim Kurulu
üyeliğine atanmasını doğru bulmadıklarına
ilişkin açıklaması
4.- Van Milletvekili Özdal
Üçer'in, Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun 380
sıra sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, Kırım Kongo
kanamalı ateşi hastalığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/910)
2.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler ve 23 milletvekilinin, çam fıstığı
üretiminde ve ihracatında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/911)
3.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer ve 20 milletvekilinin, çiftçilerin
yaşadığı ekonomik sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/912)
B) Tezkereler
1.-
Başbakanlığın, Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ
hakkında tanzim edilen soruşturma dosyasının yeniden
değerlendirilmesi için evrakın ve fezlekenin iade edilmesine
ilişkin tezkeresi (3/1465)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen
siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak
müracaat etmelerine ilişkin duyuru
D) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/182) esas numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasî Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 27 milletvekili tarafından
Suriyede sarin gazı kullanılarak yapılan katliamda Türkiyenin
rolü olduğuna dair dile getirilen iddiaların
araştırılması amacıyla 10/4/2014 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel
görüşme önergesinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2014 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının 15inci ve 21inci
sıralarında bulunan 429 ve 536 sıra sayılı Kanun Tasarılarının
bu kısmın sırasıyla 5inci ve 6ncı
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Deniz Feneri e.v davası ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/126) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
2.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, kredi kartı
kullanıcılarının haklarının korunmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/477) ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, küçük esnafın sorunlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/482) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Bitlis-Adilcevazda esnafın borçlarının
ertelenmesi ve esnafa faizsiz kredi verilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/560) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
5.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcunun, 662 sayılı KHK ile Sayıştayın denetim
kapsamından çıkartılan anonim ortaklıklara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/653) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlara sıfır
faizle kredi kullandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/761) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, cari açık için alınacak
tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/873) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
8.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınarın, çiftçilere verilen kredilere ve bankacılık
sistemindeki yabancı sermaye oranına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1254) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
9.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, çiftçilerin kredi borçlarından kaynaklanan
mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1418) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ziraat Bankasının tarım ve
hayvancılık sektörüne verdiği kredilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1419) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
11.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, döviz kredisi kullanımına ve geri ödemelerine
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1448) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
12.- Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin, 2011 yılında ülkemize giren bir miktar paranın
kaynağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1452) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
13.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Türk Lirası ile ilgili düzenlemelere ve
emisyon hacmindeki artışa ilişkin sözlü soru önergesi (6/1465)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
14.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, uluslararası kredi derecelendirme
kuruluşlarının ülkemizle ilgili değerlendirmelerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1466) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
15.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, bankaların kredi verirken masraf adı altında
yaptıkları kesintilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1596) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, KOBİlerin kullandıkları kredilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1659) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Hazine Müsteşarlığı
merkez teşkilatındaki boş kadrolara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1681) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
18.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, bir kredi derecelendirme kuruluşu ile ilgili
değerlendirmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1718) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
19.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, bir kredi derecelendirme kuruluşu ile ilgili
değerlendirmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1719) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Ziraat Bankasında çalışan
güvenlik görevlilerinin özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1760) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ağrıda Özel İdare Müdürlüğü
tarafından işletilen süt fabrikasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1784) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kanuni takibe düşen ve borcunu
ödeyemeyen kişilerle ilgili çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1998) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
23.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, karşılıksız çek
sayısındaki artışa ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2001) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
24.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susamın, 2/B arazilerinin alımında kullanılmak
üzere köylülere sıfır faizli ve uzun vadeli kredi verilip
verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2007)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
25.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda bir KOSGEB şubesi ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2176) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
26.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki mevcut
bankaların ATM eksikliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2178)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
27.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Doğu Anadolu Bölgesinde
hayvancılığı geliştirecek yeni bir teşvik
sistemine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2179) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
28.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Doğu Anadolu Bölgesindeki illeri kapsayan yeni
teşvik sistemi ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2212)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
29.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kredi kartı borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2279) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
30.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Doğu Anadolu Bölgesinde
hayvancılığı kalkındıracak bir teşvik
sisteminin hazırlanıp hazırlanmayacağına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2388) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yerli sanayi ürünlerinin teşvik
edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2474) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Halkbankın bir bölüm hissesinin
halka arz edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2510)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
33.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, devlet destekli sigortadan faydalanan çiftçilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2612) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2011 ve 2012 yıllarında
protestolu senet miktarlarına ve bunların değerlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2633) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2012 yılında yaşanan
karşılıksız çek olaylarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2705) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
36.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, ülkemizdeki altın stokuna ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2738) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlara verilen
teşviklere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2949) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, taş kömürünün teşvik
kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2998) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
39.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, bağlı kurum ve kuruluşların
istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3146) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bankalarca alınan çeşitli
masraflara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3174) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
41.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2007-2013 yılları arasında Ankarada kredi
kartı borcunu ödeyemeyen ve icra takibine uğrayan kişilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3263) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
42.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Batman, Muş ve Şırnak illerindeki sigorta
bedellerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3345) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
43.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Hakkâri ve Diyarbakır illerindeki sigorta ücretlerinin
yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3390) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
44.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Çamlıdere ilçesi Halk Bankası şubesinin
kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3442) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bankalar tarafından
başlatılan ziynet altın satışına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3520) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tarım sektöründe kullanılan
banka kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3527) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
47.- Erzurum Milletvekili
Oktay Öztürkün, İller Bankası Yönetim Kurulu üyelerine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3564) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
48.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, halka arz işlemleri ile küçük
yatırımcıların borsaya katılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3588) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
49.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, konut kredilerinde yeniden yapılandırma
uygulamasından yararlanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3599) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
50.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı illerinde
ATMlerin sayısının artırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3637) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
51.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum illerinde ATMlerin
sayısının artırılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3643) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
52.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, karşılıksız çekle ilgili alınan
önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3716) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
53.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda Ziraat Bankasına olan kredi borcu nedeniyle
icra yoluyla el konulan taşınır ve taşınmaz mallara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3775) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
54.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Kars, Ağrı ve Iğdırda Ziraat
Bankasına olan kredi borcu nedeniyle icra yoluyla el konulan
taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3776) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
55.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Erzurum, Gümüşhane ve Bayburtta Ziraat Bankasına
olan kredi borcu nedeniyle icra yoluyla el konulan taşınır ve
taşınmaz mallara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3777) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
56.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Elâzığ, Van, Batman, Hakkâri, Muş ve
Şırnakta Ziraat Bankasına olan kredi borcu nedeniyle icra
yoluyla el konulan taşınır ve taşınmaz mallara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3778) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
57.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, kredi kartı borçlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3816) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
58.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kredi kartlarıyla ilgili olarak
BDDKya yapılan şikayetlere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/3819) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
59.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bankaların müşterilerinden ATM
için kullanım ücreti alacakları iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3820) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
60.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, protestolu senet sayısındaki
artışa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3842) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
61.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından gerçekleştirilen denetimlere ve kesilen idari para
cezalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3970) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
62.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, konut ve ihtiyaç kredisi borcu bulunan
kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4288)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
63.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, finans sektörünün geliştirilmesi
kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4428) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
64.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, finansal sistemdeki farklı
kuruluş ve enstrümanlar arasında rekabeti bozucu unsurların
ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4445) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
65.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bilgi ve iletişim teknolojileri
sektörüne ve kayıt dışı ekonomiye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4482) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
66.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kredi başvurularında Ziraat
Bankası tarafından çiftçilerden istenen belge ve masraflara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4507) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
67.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 4/C statüsünde çalışan
personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/4541) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
68.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ücretsiz personel servisi uygulaması
bulunup bulunmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4543)
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
69.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından kiralama yoluyla kullanılan hizmet binalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4545) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
70.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahana yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4694) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
71.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen tasarruf
hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4695) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
72.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen tasarruf
hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4696) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
73.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen tasarruf
hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4697) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
74.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen tasarruf
hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4698) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
75.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen tasarruf
hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4700) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
76.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen tasarruf
hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4705) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
77.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, finans kurumlarına borçlarını
ödeyemeyenlerin sayısındaki artışa ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5027) Cevaplanmadı
78.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından tasarruf yetersizliği sorunu ve
sektördeki gelişme potansiyelinin değerlendirilmesi konularında
gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan'dan sözlü soru önergesi (6/5033)
Cevaplanmadı
79.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından müşteri bilgilerinin korunması
konusunda gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5034) Cevaplanmadı
80.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından finansal sistemin rekabet gücünün
artırılması ve işlem-aracılık maliyetlerindeki
etkinliğin değerlendirilmesi konularında gerçekleştirilen
çalışmalara ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan'dan sözlü soru önergesi (6/5035) Cevaplanmadı
81.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından tüketici ihbar ve şikâyetlerinin
değerlendirilmesi ile araştırma ve analiz kapasitesinin
artırılması kapsamında gerçekleştirilen
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5036) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
82.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç'in, bir kamu bankasının verdiği kredi kartlarına
ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan sözlü soru
önergesi (6/5408) Cevaplanmadı
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Danıştay Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/865) (S. Sayısı:
521)
4.- Sanal Ortamda
İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa İşleri Konusunda
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/681) (S. Sayısı: 429)
6.- Türk Akademisinin
Kuruluşuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/818) (S. Sayısı: 536)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hastane
İşletme ve Devir Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/873) (S. Sayısı: 533)
8.- Türk Kültür ve
Mirası Vakfı Şartının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/866) (S. Sayısı 538)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
380) Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
2.- (S. Sayısı:
429) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa
İşleri Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
3.- (S. Sayısı:
536) Türk Akademisinin Kuruluşuna Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
4.- (S. Sayısı:
533) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hastane İşletme ve Devir Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoyun, Ağrı Taşlıçayda Nevruz
kutlamalarına katıldıkları gerekçesiyle bazı
vatandaşlar hakkında soruşturma açıldığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın cevabı (7/24075) Ek cevap
2.- İzmir Milletvekili
Aytun Çırayın, bir sağlık kuruluşunun gereksiz göz
ameliyatı yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/30541)
Ek cevap
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun 2011-2013 yılları
arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu
davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşlerin cevabı (7/37882)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre
bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara,
2002-2014 yılları
arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşlar
bünyesinde görev yapan kadrolu ve sözleşmeli avukatlara,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşler'in cevabı (7/38498), (7/38499)
5.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Ankara'da ve ülke genelinde haberleşme, acil durum
çağrı ve bilgi sistemleri alt yapısı ile acil müdahale ve
yardımlar için ulaşım sistemleri geliştirilmesine yönelik
yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/39767)
6.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu'nun, Fiskobirlik'in 2006-2013 yılları
arasındaki borcuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/39799)
7.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, bazı şirketlerin vergi borçlarına,
Bazı şirketlere
verilen teşvik, destek, hibe ve kredilere,
İlişkin
soruları ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/39843), (7/39844)
8.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları arasında
gerçekleşen atama, nakil ve görevden almalara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı
(7/40178)
9.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan'ın, 16+1 tipi araçlar için ödenen Motorlu Taşıtlar
Vergisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/40236)
10.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Vergi İnceleme Otomasyon Sistemi için satın
alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/40383)
11.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, bağlı, ilgili ya da ilişkili
kuruluşlara karşı vatandaşlar tarafından açılan
davalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/40739)
12.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, yurt dışına çıkış
yapan araçların üzerinde trafikten men şerhi, haciz ve yakalama
kararı olup olmadığı yönünden kontrol edilmesine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/40818)
13.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları arasında
gerçekleşen atama, nakil ve görevden almalara ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/40830)
14.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, kamuda kadın istihdamına ve bu
sayının artırılmasına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/40834)
15.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Başbakan ile oğlu
arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarına,
Başbakan'ın
oğlu ile ilgili çeşitli iddialara,
İran-Türkiye-Avrupa
Doğal Gaz Boru Hattı Projesi ile Projenin Türkiye bölümünü üstlenen
şirkete,
Bir sigorta şirketi ile
ilgili iddialara,
Başbakanın
bazı sosyal medya platformlarının kapatılabileceği
yönündeki ifadelerine,
Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığına 17 Aralık yolsuzluk ve
rüşvet operasyonu sonrasında basına yansıyan ses
kayıtlarının silinmesi talimatı verildiği
iddiasına,
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekiline ait olduğu iddia edilen
Sayıştay Raporlarıyla ilgili ses kayıtlarına,
Ağrı iliyle ilgili
bazı verilere,
Adıyaman iliyle ilgili
bazı verilere,
Berkin Elvan'ın ölümüyle
ilgili iddialara,
Başbakanın
danışmanları hakkındaki iddialara,
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi bütçesinden vatandaşlara fakirlik yardımı adı
altında seçim parası dağıtıldığı
iddiasına
İlişkin soruları
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/40886), (7/40887), (7/40888), (7/40903), (7/40905), (7/40907),
(7/40908), (7/40909), (7/40910),
(7/40913), (7/40914), (7/40916)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir inşaat projesi ile
ilgili usulsüzlük iddialarına,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Bir vakıfla ilgili
iddialara,
Maliye
Bakanlığı tarafından bir vakfa Hazine arazilerinin
düşük bedelle satıldığı iddiasına,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/40889), (7/40890), (7/40891), (7/40892),
(7/40893), (7/40895), (7/40896), (7/40897), (7/40899), (7/40900), (7/40901),
(7/40917)
17.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Cumhuriyet Halk Partisinin bazı seçim
afişlerinin engellendiği iddialarına,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezinin dinlendiği iddialarına,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/40894), (7/40898)
18.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, Bakanlar Kurulu tarafından alınan acele
kamulaştırma kararlarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/40912)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kabataş'ta başörtülü
bir kadına saldırıda bulunulduğu iddiasına dair
görüntülere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/40919)
20.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi mezunlarının atanmaları konusundaki sorunlara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı
(7/40980)
21.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli'nin, Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişiklikler ile
Kanun'un uygulanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/41208)
22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Gezi Parkı eylemlerine
destek verdiği ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
hakkında sosyal medyada paylaşımda bulunduğu için aleyhinde
soruşturma açılan personel olup olmadığına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41271)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kaz Dağlarında
yürütülen maden arama çalışmalarına,
Kamu bankalarının
son beş yıllık kâr-zarar oranları ile son beş
yılda kullandırdıkları kredilere,
Sosyal Güvenlik Kurumuna prim
borcu bulunan vatandaşların sayısına,
Bir medya grubuna
karşı açılan soruşturmalarla ilgili iddialara,
2010-2014 yılları
arasında görevi sırasında saldırıya uğrayan
doktor ve sağlık personeli sayısı ile öğretmen
sayısına,
Hükûmet üyelerinin yasa
dışı örgütlenmelerle mücadele konusundaki
açıklamalarına,
Türkiye ile Suriye
arasındaki sınır kapısı sayısına ve
sınır kapılarının durumuna,
Adli makamlara ve emniyete
tehdit edildiği için başvuruda bulunan ve koruma talep eden gazeteci,
bilim insanı, sanatçı ve yazar olup olmadığına,
Halkbank'ın
faaliyetlerine,
Başbakan'ın
bazı davalara müdahale ettiği iddiasına,
Ziraat Bankası'nın
faaliyetlerine,
Vakıflar
Bankası'nın faaliyetlerine,
Nijerya'ya THY
aracılığıyla silah ve mühimmat gönderildiği
iddiasına,
TMSF'nin elinde bulunan
basın yayın organlarına ve bunların
satışlarına,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41272), (7/41273), (7/41274), (7/41275),
(7/41276), (7/41277), (7/41279), (7/41280), (7/41285), (7/41286), (7/41287),
(7/41288), (7/41290), (7/41291)
24.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu'nun, son 10 yılda TMSF tarafından el konulan
taşınmazlara ve bunların devredilmesine ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/41283)
25.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın, MİT Müsteşarı ile Fethullah Gülen
arasında yapıldığı iddia edilen bir görüşmeye
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41284)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir gazetenin medya grup
başkanı ile arasında geçtiği iddia edilen telefon
konuşmasına ve basına müdahale iddiasına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/41289)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Gezi Parkı eylemlerine
destek verdiği ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
hakkında sosyal medyada paylaşımda bulunduğu için aleyhinde
soruşturma açılan personel olup olmadığına
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı
(7/41344)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2014 yılları
arasında şahsının ve ailesinin mal
varlığındaki değişime,
Bir vakfın hesabına
Suudi Arabistan'dan para gönderildiği iddialarına,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41541), (7/41568)
29.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da sorumluluk
alanına bağlı birimlere ait olan arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine,
Ankara ilinde sorumluluk
alanına bağlı birimlere ait gayrimenkullere ve bunların
satış ve kiralama işlemlerine,
Ankara ilinde sorumluluk
alanına bağlı birimlere ait arsa ve arazilere,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41542), (7/41544), (7/41545)
30.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Başbakan ile bir medya grubu sahibi
arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/41543)
31.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş'ın, TRT'nin siyasî partilerin seçim faaliyetlerine
ilişkin yayınlarında iktidar partisine daha fazla zaman
ayırdığı yönünde değerlendirilmelerde bulunulduğu
iddia edilen RTÜK Raporuna ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/41546)
32.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Başbakanlık VIP uçak filosundaki
araçlara ve 17 Aralık 2013 tarihindeki uçuşlarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/41547)
33.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Ceylânpınar tarım
arazilerinde iki sınır kapısı açıldığı
iddialarına,
IŞİD'in Türkiye'de
terör eylemi yapacağı iddialarına,
El -Kaide ve Türkiye
uzantılarına yapılan operasyonda kaç kişinin
tutuklandığına,
Bir üst düzey bürokratın
kardeşinin El Kaide örgütünde olduğu iddialarına,
Şırnak ilinden
Suriye'ye savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Siirt ilinden Suriye'ye
savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Muş ilinden Suriye'ye savaşa
gidenler olduğu iddialarına,
Mardin ilinden Suriye'ye
savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Kilis ilinden Suriye'ye
savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Twitter yetkililerinin
duyarsız kaldıkları mahkeme kararlarına,
Bingöl ilinden Suriye'ye
savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Sosyal medya temsilcisi
olarak yetiştirilen kişiler bulunduğu iddialarına,
El Kaide terör örgütünün
Türkiye'deki militanlarının sayısına,
Batman ilinden Suriye'ye
savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Adıyaman ilinden
Suriye'ye savaşa gidenler olduğu iddialarına,
Bir arazinin devri konusunda
usulsüzlük yapıldığı iddialarına,
İstanbul'daki bir metro
ihalesine,
Bir eski bakanın ortak
olduğu iddia edilen şirketlerin ödedikleri vergilere,
Kaybolan ve çalınan
seçim mühürlerine,
Atanmak üzere YÖK
tarafından Cumhurbaşkanı'na önerilecek rektör
adaylarının belirlenmesine müdahale ettiği iddiasına,
Sosyal paylaşım
sitelerine erişimin engellenmesine,
17 Aralık 2013-1 Ocak
2014 tarihleri arasında Türkiye'den İsviçre'ye giden kişilere,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41548), (7/41549), (7/41550), (7/41551),
(7/41552), (7/41553), (7/41554), (7/41555), (7/41556), (7/41557), (7/41558),
(7/41559), (7/41560), (7/41561), (7/41562), (7/41563), (7/41564), (7/41565),
(7/41569), (7/41571), (7/41572), (7/41573)
34.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, Kütahya'da kamuya ait bir arazinin bir vakfa
verildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/41570)
22 Nisan 2014 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türkiye çiftçisinin ve hayvan üreticisinin
sorunları ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz.
(MHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmazın, Türkiye çiftçisinin
ve hayvan üreticisinin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İnsanların
gıda ihtiyaçlarının karşılanması
açısından son derece stratejik bir sektör olan tarım ve
hayvancılık sektörü, tüm dünyada olduğu gibi Türkiyenin de
ekonomisi ve sosyal yapısında en önemli sektörlerin başında
gelmektedir. Diğer sektörlere hammadde temin etmesi, ciddi bir istihdam
alanı olması, millî gelir ve ihracattaki payı nedeniyle
tarım, her cumhuriyet hükûmetlerinin önemsemesi gereken bir sektör olmak
durumundadır. Ülke nüfusunun sağlıklı ve dengeli beslenmesi,
gıda güvenilirliği üreticisinin refahı, tüketicisinin
korunması, kollanması gibi konuların sağlıklı bir
şekilde gerçekleştirilebilmesi için ülkede uygulanan tarım
politikaları ciddi bir önem arz etmektedir. AKPnin on iki
yıllık devriiktidarında diğer temel ve stratejik sektörler
gibi tarım da ne yazık ki hak ettiği değeri
bulamamıştır. Çiftçimiz, üreticimiz, besicimiz, ürünü para
etmediği için, ürettiği ürünü değerinde satamadığı
için ve de girdi maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı yoksulluğa
itilerek doğduğu toprakları terk etmeye zorlanmış,
ürettiğine, üreteceğine pişman edilmiş, âdeta tarım
sektörü yok edilmeye çalışılmıştır. Özellikle son
yedi yıldır hayata geçirilen vizyonsuz, öngörüsüz ve günü kurtarmaya
yönelik uygulamalar, ülke tarımının sorunlarının
çözümünden öte daha da artmasına sebep olmuştur. O yüzdendir ki
geçtiğimiz yıllarda ithal ete, ithal kurbanlığa, hatta
ithal samana bile mecbur kalmış idik.
Değerli
milletvekilleri, bu sene genelde kurak bir kış sezonu geçirdik. Umut
bağladığımız nisan yağmurları da yeteri
kadar olmadı. Özellikle tahıl ambarı konumundaki orta Anadoluda
buğday ve arpalar kuraklıktan çok ciddi zarar gördü. Pek çok bitki
soğuklama ihtiyacını bile karşılayamadı. Meyve
ağaçları erken çiçek açtığından don vurdu, zarar
gördü, bu sene de meyvecilikte ciddi sıkıntılar görülecektir. Bu
kuraklık hayvancılığımızı da olumsuz
etkileyecektir. Çiftçi ekinini sulamak istiyor, pancar, patates, soğan ve
diğer ürünleri ekmek için tarlasını hazırlamak istiyor.
Yağmur olmayınca sulayarak hazırlamak istiyor. Kuyuda su var
ancak elektrik borcundan dolayı elektriği kesmişler. Açmak için
ise abone parası istiyorlar. Para yok, elektrik de yok
dolayısıyla tarla ekime hazırlanamıyor değerli
milletvekilleri. Acilen çiftçilerimizin tarımsal sulamada
kullandığı elektriğin borçları yeniden
yapılandırılmalı, çiftçilerimizin tarlalarını
ekilebilir hâle getirmeleri sağlanmalıdır.
Çiftçilerimizin
Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine olan borçları
acilen, çiftçilerimizin ödeyebileceği şekilde yeniden
yapılandırılmalıdır ki çiftçilerimiz ihtiyacı
olan yeteri kadar ilacı, gübreyi kullanabilsin, traktörüne mazot
koyabilsin. Ayrıca arpa ve buğday taban fiyatları acilen
açıklanmalıdır, çiftçimiz tüccara
boğdurulmamalıdır. Unutmayalım ki çiftçide para olmazsa
esnaf mağdur olur. Esnaf mağdur olursa fabrikalar üretimi keser ve
işçi çıkartmak zorunda kalırlar. Onun için çiftçilerimizin sorunları acilen
çözülmeli, tarlaları ipotekten, traktörü ve hayvanı hacizden
kurtarılmalıdır. En önemlisi, tarımsal girdiler olan mazot,
ilaç, gübre, tohum, fidan, fide ve tarımsal sulamada kullanılan
elektrikten alınan ÖTV ve KDV acilen kaldırılmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsüden söyledim, tekrar tekrar söylemeye devam ediyorum:
Dört çeker cipe konulan mazot ile traktöre, biçerdövere, patpata ve sulama
motoruna kullanılan mazotun aynı fiyattan satılması kabul
edilemez.
Değerli
milletvekilleri, milletimizin reel gündemine dönelim. Çiftçi perişan,
işçi perişan, emekli perişan, öğrenci perişan,
atanamayan öğretmen, ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda
mühendisi, su ürünleri mühendisi, peyzaj mimarları perişan.
Emeklilikte yaşa takılanlar, bedelli askerlikte yeni bir
yaklaşım bekleyenler, vekil öğretmen ve imamlar perişanlar.
İşsiz kalmakla karşı karşıya gelen uzman
çavuşlar nezdinde ne MİT Yasası var ne HSYK var, hiçbir şey
umurlarında değil. Cumhurbaşkanı kim olacak, hiç
umurlarında değil. Seçim sistemi dar bölge mi olacak,
daraltılmış bölge mi olacak, hiç umurlarında değil.
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, sanayicinin atölyesinde ateş var;
esnafın dükkânında ateş var;
çiftçinin ahırında, tarlasında, bahçesinde ateş var;
ailenin mutfağında, cebinde ateş var; yüzde 90
insanımızın ocağında ateş var, yangın var.
Gelin bu yangını hep beraber söndürelim, belirsizlikleri ortadan
kaldıralım, gerçek gündeme gelelim.
Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı konuşmaya Hükûmet adına Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın
Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Afyon Milletvekili
Sayın Kemalettin Yılmazın yaptığı gündem
dışı konuşmaya cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önce, tabii, şu hususu bir kez
daha yüce Meclisten vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum:
Geçtiğimiz mart ayının son günü ile nisan ayının ilk
üç gününde Türkiye genelinde bir don vuku buldu. Meyve bahçeleri, yer yer sebze
bahçeleri bundan zarar gördü. Yaklaşık altmış vilayet bir
şekilde bundan etkilendi. Bununla ilgili, tabii, hasar tespit
çalışmaları devam ediyor. Ancak, bildiğiniz gibi don,
sigorta kapsamında. Özellikle, meyvelerde ve çiçeklenme sürecinde yüzde
66, 67ye kadar Bakanlık tarafından sigorta poliçeleri desteklenmek
suretiyle bu konuda çiftçilerimize destek sağlanmaktadır. Gerek don
gerek dolu gerek sel gerek yangın gerek fırtına gibi birçok
doğal afet, Bakanlığımız, Hükûmetimiz döneminde
çıkarılan yasayla ve devlet tarafından da yüzde 50si sübvanse
edilmek suretiyle destekleme kapsamına alınmış durumda.
Tabii, buradan bir kez daha çiftçilerimize bu tür
Çünkü, tabiat
şartlarına, risklerine son derece de açık bir sektör olması
hasebiyle mutlak surette bu sigorta imkânından çiftçilerimizin istifade
etmesini arzu etmekteyiz.
Tarım
sigortaları kapsamında meydana gelen don zararlı hasar
tazminatları kesin ekspertizlerden sonra en kısa süre içerisinde
ödenecektir.
Kuraklıkla
ilgili olarak, şubat, mart ve nisan yağışları
tarımsal kuraklık riskini önemli ölçüde azaltmış. Nisan
sonu ve mayıs yağışları da bundan sonraki süreçte
kuşkusuz belirleyici olacak.
Tabii, Hükûmetimiz, özellikle
çiftçilerimizin -sigorta yaptıran ve yaptırmayan bütün
üreticilerimizi kapsamak üzere- 60 ildeki, borçlarının ertelenmesiyle
ilgili de bir çalışma başlatmıştır. Şu anda
bu borçların ertelenmesiyle ilgili Hazine
Müsteşarlığımız gerekli çalışmayı
yapıyor -ama siyasi olarak karar- Sayın Başbakanımız
tarafından talimat verildi ve ilgili departmanlarımız bununla
ilgili çalışmakta. Bunu da bu vesileyle yüce Meclisin bilgisine
sunmak istiyorum. Toplamda 700 bin civarındaki üreticimize 2013 yılı
içerisinde 18 milyar liranın üzerinde, 18 milyar 300 milyon lira
civarında kredi kullandırıldığını biliyoruz.
Tabii bunların hepsi aynı şekilde don afetine maruz
kalmış değil, bunlar hesaplanıyor ve bunların
borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesi gündemde, bununla ilgili
çalışma şu anda yapılıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında tabii, tarım sektörü, tabiat
şartlarına bağımlı olması ve yüksek risk ihtiva
etmesine rağmen Hükûmetimiz döneminde uygulanan doğru strateji ve
uygulanan doğru politikalarla, hazırlanan projelerle Avrupaya da,
dünyanın birçok ülkesine nispetle de çok yüksek oranda büyüme
kaydetmiş durumda. Son 10 yılın 9unda Türkiyede tarım
sektörü büyüme kaydetti. 2004-2013 yıllık ortalama tarımsal
büyüme sabit fiyatlarla yüzde 2,7 ve aynı dönem Avrupa Birliği 28 üye
ülkenin büyüme ortalaması yüzde 0,6. Dolayısıyla bizim bu
dönemdeki nüfus artış hızımızı dikkate
aldığımızda -ki binde 13- 2004-2013 arasında sabit
fiyatlarla ortalama yıllık yüzde 2,7lik bir büyüme önemli bir büyümedir. Bununladır ki Türkiye'nin
tarımsal gayrisafi yurt içi hasıla artışı, cari
fiyatlarla yüzde 222 oranında bir artış kaydetti. 36 milyar Türk
lirasından 116 milyar Türk lirasına çıktı tarımsal
gayrisafi yurt içi hasılamız.
Keza dolar
fiyatlarıyla da yüzde 157'lik bir artış var. 23 milyar dolardan
yaklaşık 62 milyar dolara çıktı Türkiye'nin tarımsal
gayrisafi yurt içi hasılası. Burada da 3 kata yakın bir
artış olduğunu görüyoruz. Sabit fiyatlarla keza tarımsal
gayrisafi yurt içi hasıla yüzde 27,3'lük bir artışla önemli bir
büyüme kaydetti.
Tarım ürünleri
ihracatımız yine 2002 yılında 4 milyar dolar düzeyinden
2013 yılında yaklaşık 18 milyar dolara çıktı ve
tarımın kullanmadığı ham maddeleri, tarımsal ham
maddeleri, sanayinin kullandığı kauçuk dâhil olmak üzere bütün
tarım ithalatını, ham maddeleri dâhil etsek bile Türkiye'nin net
bir tarım ihracatçısı ülke olduğunu bu yıl, bu
rakamlar ortaya koymaktadır.
2002
yılında 161 ülkeye 1.480 çeşit tarım ürünü ihraç edilirken
2013 yılında 192 ülkeye 1.681 çeşit tarım ürünü
ihracatı gerçekleştirildi. İhracatımızın
yıllık ortalama artışı yüzde 12 oranında. Yine...
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) - İthalat Sayın Bakan...
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - İthalat ihracattan
daha az.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) - Hep ihracatı anlatıyorsunuz, ithalatı da
söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Daha az, daha az, 17...
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) - 17; 12'den küçük mü?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Evet.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) - Daha az diyorsunuz.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) - 17; 12'den küçük mü?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Evet.
İhracatımız ithalatımızdan net daha fazla, hiç
endişe etmeyin.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) - Hayır, hayır net fazla... Rakam söyleyin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanısınız.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye'nin gıda
maddeleri dış ticaretinde net ihracatçı ülke konumunu
yaklaşık 6 milyar dolar dış ticaret fazlasıyla...
Bakın, tam rakam söylüyorum, şimdi bunu da ifade edeyim. 3,7 milyar
dolardan 16,8 milyar dolara çıktı ve bu, yaklaşık 6 milyar
dolarlık net dış ticaret fazlası demek. Yani Türkiye ithal ettiğinden
yaklaşık 6 milyar dolar daha fazla dünyaya gıda maddesi
satıyor. On yıllık dönem içerisindeki tarımsal gıda
maddeleri dış ticaret fazlamız 43 milyar dolar, ihracat
fazlamız. Bu, tabii, kuşkusuz desteklerle oldu. 2013 yılı
içerisinde 8 milyar 750 milyon dolarlık bir tarımsal destek ödememiz
gerçekleşti. 2014 yılı Programımız 9,7 milyar Türk
lirası ve bu mart ayı sonu itibarıyla ödediğimiz
miktarı bunun 3 milyar 757 milyon Türk lirası. Bu, tabii, bugüne
kadarki, yılın ilk üç ayında ödediğimiz miktar. Bu
akşam hesaba yatırılacak olan 639 milyon Türk lirası
destekle birlikte ki bu akşam yatıyor, yarın hesapta, kartı
olanlar, çiftçilerimiz çekebilecekler, diğerleri de perşembe
sabahı bu bankalardan kendileri gidip çekebilecekler ama kartı
olanlar bugünden, bu akşamdan, bu geceden itibaren çekebilecekler. 639
milyon lira, bunun 520 milyon lirası büyükbaş hayvan desteği, 70
milyonu tarım sigortaları prim desteği, 20 milyonu
sertifikalı tohum kullanım desteği, 11 milyonu kırsal
kalkınma desteği, 10 milyonu sertifikalı tohum üretim
desteği ve 7,5 milyon lirası da hastalıklardan ari tazminat
aşı desteğidir. Bu desteklerle birlikte toplamda
yaklaşık 4,450 milyar Türk
lirasına baliğ olmaktadır bu yılın ilk dört
ayında ödediğimiz para. Toplamı 9,7 milyar -yıl
toplamı- ama ilk dört ayı içerisinde işte, bu akşam
yatırılacak olanla birlikte bunun yaklaşık
yarısı, yüzde 40ın üzerindeki miktarı çiftçinin
hesabına yatmış oluyor.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Bakan, akaryakıtta KDV, ÖTV ne kadar?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu, tabii, şunu beraberinde
getiriyor: Üretim artışlarını, işte, o biraz önce arz
ettiğim büyümeyle ilgili rakamlar aslında bunların bir
yansıması. Bakın, 2013 yılı içerisinde Türkiye'nin
toplam tahıl üretiminde ciddi bir artış meydana geldi. On
yıllık periyoda baktığımızda toplam tahıl
üretiminde yüzde 22lik bir artış var. Bu sene, 2013
yılındaki buğday cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı
22 milyon tonluk bir üretimle. Mısır keza bir üretim rekoru
kırdı 5,9 milyon ton resmî kayıtlı üretim rakamıyla.
Çeltik 900 bin tonluk bir üretimle yine rekor bir üretim gerçekleştirdi ve
ayçiçeği de 1,5 milyon tonluk bir üretimle yine cumhuriyet tarihinin
bugüne kadarki rekorunu gerçekleştirmiş oldu.
Toplam meyve üretiminde on
yılda 13 milyon tondan 18 milyon tona bir yükseliş var, yüzde 35
oranında. Toplam sebze üretiminde de keza 25 milyon tondan
yaklaşık 28,5 milyon tona bir yükseliş söz konusu.
Şimdi, bizim, tabii,
Hükûmetimiz döneminde başlatılan ilave destekler var, daha önceden
verilmeyen destekler. Bunlar önemli miktarda, tabii, verimliliği de,
randımanı da, üretimi de etkiliyor. 2014 yılında 63 kalemde
destek veriyoruz. Bu, 2002 yılında sadece 10 kalemden ibaret idi.
Gerek bu girdilerle ilgili, mazot, gübre, sertifikalı tohumla ilgili sağlanan
destekler gerekse prim destekleri ve gerekse krediler kuşkusuz çiftçinin
bu alandaki hem üretim gücünü etkilemiş olumlu düzeyde hem de Türkiye'nin
millî gelirine de sanayisine de önemli katkı
sağlamıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal kredi
kullanımı
Malum dünyanın her yerinde çiftçi tarımsal kredi
kullanır. Türkiyede 2002 tarihinde çiftçi 530 milyon lira kredi
kullanırken Ziraat Bankası artı tarım kredi kooperatifleri
toplamında 2013 yılında 17 milyar Türk lirası kredi
kullandı. Bu, on bir yılda 93 milyar lira kredi kullandı
demektir ama bunu hemen şu şekilde yorumlamayalım
İşte Çiftçi borçla yaşıyor. gibi bazen yorumlar
yapılıyor.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Aynen öyle, borçla yaşıyor
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Eskiden Ziraat
Bankası kullandırdığı kredinin yüzde 38ini geri
alabiliyordu, şu anda Ziraat Bankası yüzde 98 oranında
verdiği krediyi çiftçiden geri alabiliyor.
Kırsal
kalkınma destekleri bizim dönemimizde getirildi. 4.733 tane tarıma
dayalı sanayi tesisi kuruldu. Buna yaklaşık 1 milyar lira hibe
destek ödendi. 46 bin kişi bugün buralarda çalışıyor ve
iş sahibi oldu. Kırsalda, özellikle az toprak sahibi olan
kardeşlerimizin oralarda istihdamına imkân sağlanmış
oldu.
Keza, makine,
ekipman ve bireysel sulama desteklerini, ki sık sık dile getiriliyor,
örneğin damla sulama yatırımları, onların makine
ekipmanlarına getirilen hibe desteklerini de toplamda dâhil
ettiğimizde 1,9 milyar lira biz 2006, 2007den bu yana bir kırsal
kalkınma desteği sağlamış olduk. Keza, Avrupa
Birliği ile müzakere sürecindeki desteklerden de biz istifade ettik. Et ve
et ürünleri, süt ve süt ürünleri, meyve, sebze, su ürünleri,
arıcılık, seracılık, tıbbi ve aromatik bitkiler,
yerel ürünler, el sanatları ve kırsal turizm alanında bugüne
kadar 4.568 projeyle sözleşme imzalandı. Bunların proje
tutarı 1,8 milyar Türk lirası. Bunun 1,1 milyar lirası da hibe
olarak sağlanıyor ve bunun 523 milyon Türk lirası da hâlen
ödenmiş durumda.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bunlar, tabii, uygulamalar, devam
ediyor bu projeler. Çiftçilerimizin bunlardan daha fazla istifade etmesini arzu
etmekteyiz.
Hayvancılıkla ilgili olarak da şunu arz
edebilirim: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002
yılında Türkiye'nin hayvansal üretim değeri hasılası
5,9 milyar dolar idi, bugün bu 18 milyar dolar. Hayvansal hasılada dolar
bazında 3 kattan fazla bir artış meydana geldiğini
görüyoruz. Gerek büyükbaş hayvan sayısında
Ki artık otuz
yıl öncesiyle, Türkiyede ilk hayvan sayımının
yapıldığı 1984 ile mukayese ediyoruz. Türkiyede
büyükbaş hayvan sayısı 1984 yılında 12,9 milyondur;
2013 yılında bu rakam 14,5 milyondur. Tabii, biz
devraldığımızda bu 9,9 milyona düşmüştü, yüzde 23
azalma varmış o tarihte, şimdi yüzde 46 artış söz
konusu. Kültür ırkı oranı yüzde 3ten yüzde 41e
çıkarıldı. Küçükbaş hayvan sayısında da keza
devraldığımız noktaya nispetle yüzde 21lik bir
artış var, şu anda 38,5 milyona yaklaşan küçükbaş
hayvan sayısı var.
Süt üretimi 8,4 milyon tondan 18,2 milyon tona;
kırmızı et üretimi 421 bin tondan 996 bin tona yükselmiş
durumda. Tavuk eti üretimi 700 bin tondan 1 milyon 750 bin tona, yumurta
üretimi 11,6 milyardan 16,5 milyara ve
su ürünleri yetiştiriciliğinde de üretim 61 bin tondan 233 bin tona çıktı.
Bunların hepsinde, gerek ortalama verimlerde gerekse toplam üretimde ciddi
bir artış var.
Bu arada şunu ifade edebilirim memnuniyetle; bu,
Türkiye'nin gurur tablosu: Türkiyeden on üç yıl sonra, 2013
yılında Avrupa Birliğine süt ve süt ürünleri
ihracatımız yeniden başladı. Esasen hiç başlamamıştı
daha önce, yapılan çalışmalarla bu sağlandı. 2013
yılında cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı ve Türkiye,
tarihinde ilk kez sertifikalı gebe düve ihracatına başladı.
İki ülkeyle bağlantılar yapıldı, ihracat, sevkiyat
başladı. Gebe düve ihracatı hiç olmamıştı cumhuriyet
tarihinde. Keza 2014 yılı Mart ayında, geçen ay da yine bir ilk
yaşandı; bu defa damızlık gebe Saanen keçisi ihracatı
da başladı. Bunlar, Türkiye hayvancılığının
gerçekte kaydettiği gelişmeyi göstermesi açısından önemli.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu da
hayvancılığa verilen desteklerin toplam destekler içerisindeki
payının yüzde 4,4ten yüzde 31e yükseltilmesiyle gerçekleşti.
2013 yılında bizim sadece hayvancılık için ödediğimiz
para 2 milyar 722 milyon Türk lirası, biz bunu
devraldığımızda hayvancılığa ayrılan
destek sadece 83 milyon Türk lirasıydı. Toplamda 2003-2013 döneminde
hayvancılık için harcanan destek -ki bunlar
karşılıksız, hibe destekler- 12,2 milyar lira, ayrıca
sıfır faizli kredi uygulamasında da 240 bin üreticiye 7,6 milyar
lira faizsiz kredi sağlandı bu zaman zarfında. Tabii bunlarla,
gerek altyapıyla gerekse üretimle, üretim destekleriyle ilgili olarak
artırılan bu destekler, uygulanan politika ve projeler,
verimliliğin artması, yem bitkileri ekiliş alanının 2
katına çıkmış olması bütün bu gelişmelerin
sağlanmasında etkili bir faktör oldu.
Bundan sonraki
süreçte, özellikle sulama altyapısının geliştirilmesi,
tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçecek kati uygulamaların
yapılması
Toplulaştırmanın
hızlandırılmasında 4 milyon hektar tamamlandı, 2-2,5
milyon hektar da bu yıl sonuna kadar tamamlanacak, onu da bilginize arz
etmek istiyorum çünkü bunlar tarımın temel meseleleri. Üretici
dünyanın her yerinde desteklenmek durumunda. Biz de bunu dikkate alıyor
ve üreticimizi bütün gücümüzle destekliyoruz. Üreticimiz de sağ olsun
bunun karşılığını veriyor ve Türkiye
dünyanın şu anda 7nci büyük tarım ekonomisi, Avrupanın da
1inci büyük tarım ekonomisi hâline bu üreticilerimiz tarafından
getirildi. Kendilerine müteşekkiriz ve don hadisesi sebebiyle de
kendilerine geçmiş olsun diyorum bir kez daha. Hükûmet de borç
ertelemesiyle ilgili süreci de başlattı, onu da tekraren ifade etmek
istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, ben, gündem
dışı beş dakikada, çiftçilerin bana buraya
ulaştırmış oldukları mesajları verdim ama
Sayın Bakan yirmi dakika konuştu, hiçbirine müşahhas bir cevap
veremedi. Bu konuda bir açıklama yapmak istiyorum.
MEHMET ERDOĞAN
(Adıyaman) Dinlememişsin demek ki.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, o Sayın Bakanın takdiri. Hangi konuya
nasıl cevap vereceğini bilemem ki yani.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Ama çiftçiler bizden bekliyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gündem dışı konuşmaya cevap veriyor. Biz Sayın
Bakanı yönlendiremeyiz yani.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Ama hiçbir tane soruma cevap vermedi Sayın
Başkanım. Müsaade ederseniz
BAŞKAN
Efendim, siz gündem dışı konuşma istediniz, beş dakika
süre verdim, konuştunuz. Sonra Sayın Bakan çıktı, cevap
verdi.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Ama cevap arkasından yirmi dakika yalan
yanlış bilgilerle bizi ve kamuoyunu yanlış bilgilendirdi
efendim, yüce Meclisi de yanlış bilgilendirdi.
BAŞKAN Ama
cümleler doğru değil yani Yalan yanlış bilgiler. demekle
belki sizin
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Üstelik benim konuşmamı da
çarpıttı Sayın Bakan.
BAŞKAN Ne
diye çarpıttı, ne söyledi çarpıttı Sayın Yılmaz?
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Çiftçilerin beklemekte olan elektrik
borçlarının yeniden yapılandırılması, sulamada
kullanılan elektrikte ÖTV ve KDVnin kaldırılması konusunda
çalışmalar yapıldığını söyledi ama çiftçinin
mağduriyeti devam ediyor efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
Evet, gündem
dışı ikinci söz, yurt dışında
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, benim de bir itirazım var.
Sayın Bakan rakamları takla attırmakta çok usta.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Mahir
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Şu anda, bugünkü yirmi dakikalık
konuşmasına cevap vereceğimiz hususlar var. Müsaade ederseniz,
bu konuda iki dakika konuşmak istiyorum.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ben cevap verdim.
BAŞKAN
Sayın Demiröz, gündem dışı konuşma efendim. Sayın
Yılmaz gündem dışı
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Bakan
yirmi dakika konuştu Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne
yapalım, İç Tüzük öyle diyor efendim.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Hayır ama söylenen rakamlarla ilgili sormak
istediğimiz hususlar var.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sen sordun, ben
cevap verdim.
BAŞKAN Böyle
bir şey yok ki efendim. Söz konusu
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkanım
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen ama olur mu Sayın Altay? Biliyorsunuz İç Tüzükü. Yani,
başka zaman buralara kadar geliyorsunuz, söylüyorsunuz. Lütfen ama
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yine gelmemi istersiniz Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Sataşmadan dolayı söz istedi.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, sataşma nedeniyle söz istiyorsanız iki dakika
söz veriyorum.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Lütfen
siz oturun Sayın Milletvekilim, size söz yok, net şekilde söyleyeyim
yani.
Buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin gündem
dışı konuşmaya cevabı sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Anadolu kan
ağlıyor. Anadoluda ocaklara ateş düşmüş vaziyette.
Çiftçi perişan, tarlasını ekemiyor, tarlasını ekime
hazırlayamıyor. Ben burada bunları defalarca dile getirdim.
Çiftçiler bekliyor Sayın Bakanım. Bu elektrik borçları ne zaman
yeniden yapılandırılacak? Buradan isterseniz çıkalım,
Polatlıdan Emirdağa, oradan Bolvadine, Çaya,
Sultandağına, Konya Ovasına kadar inelim, çiftçi, üretici,
besici durumundan memnun mu görelim. Burada yirmi dakika boyunca Türkiye'de
âdeta pespembe bir tablo çizdiniz. Anadolu kan ağlıyor, çiftçi
perişan, üretici perişan.
Yaptığınız
desteklemeler âdeta devede kulak kaldı. Ne zaman mazottaki, tohumdaki,
ilaçtaki, gübredeki, yemdeki ÖTV ve KDVyi kaldıracaksınız?
Bunları bekliyor.
Hizmetleriniz
aksıyor Tarım Bakanlığı olarak. Ne zaman ve ne kadar
ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi,
peyzaj mimarı istihdam edeceksiniz? Maliye Bakanlığına suçu
atıyorsunuz, Kadro vermedi. diyorsunuz. Hizmetleriniz aksıyor,
bunun farkında mısınız Sayın Bakanım?
Çok ciddi gıda
rezaleti yaşanıyor Türkiyede, gıda terörü estiriliyor. Bunlara
ne zaman engel olacaksınız? Türkiyeyi yirmi dakika boyunca âdeta
tozpembe gösterdiniz.
Tekrar söylüyorum:
Halep oradaysa arşın burada. Buyurun Sayın Bakan, beraber
Polatlıdan Konya Ovasına kadar gidelim, kim memnun? Memnun
olsunlar, ben milletvekilliğinden istifa edeceğim. Buyurun siz de Bakanlıktan
istifa edebilecek misiniz?
Evet, susuyorsunuz;
söyleyecek bir şeyiniz yok. Buyurun Anadoluya çıkalım.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Yeni geliyoruz daha ya.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Biz Anadoludan
yeni geliyoruz.
KEMALETTİN
YILMAZ (Devamla) Biz de Anadoludan geliyoruz, biz başka yerden
gelmiyoruz değerli kardeşlerim. Buyurun gidelim, görelim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Burada çiftçiler sizden müjde
bekliyor ama yapılacak, edilecek, tutulacaklarla oyalıyorsunuz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, yurt dışı seçim bölgesi
konusunda söz isteyen Ankara Milletvekili Süleyman Sencer Ayataya aittir.
Buyurun Sayın
Ayata. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- Ankara Milletvekili S. Sencer Ayata'nın, yurt
dışı seçim bölgesine ilişkin gündem dışı
konuşması
S. SENCER AYATA
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir siyasi
rejimin meşruiyeti, o siyasi rejimin temsilde adalet ilkesini
gerçekleştirme düzeyine göre ölçülür. Türkiyede -hepimiz biliyoruz- bu
konuda çok önemli eksiklikler var. Bunların bazılarını
konuşmalarımızda sıklıkla dile getiriyoruz. Ne gibi?
Örneğin, kadın temsilinin güçlendirilmesi gibi. Ne gibi? Yüzde 10
seçim barajı gibi.
Ama daha az
değinilen konular var. Ben bunların bir tanesini bugün gündeme
getirmek istiyorum. 2008 yılında çıkartılan 298 sayılı
Yasayla yurt dışında yaşayan seçmenlere genel seçimler,
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve referandumlar için
bulundukları ülkelerde oy kullanma hakkı
tanınmıştı. Bu, kuşkusuz çok önemli bir
gelişmedir ama temsil konusuna ilişkin çok önemli sorunları da
beraberinde getiren bir düzenlemedir. 12 Haziran seçimlerinde gümrüklerde
kullanılan oy miktarı sadece 128 bindi, bu nedenle de illerdeki
milletvekili dağılımına önemli etki yapmadı. Ama
bakınız, bugünlerde Almanyada çok önemli değişiklikler
olmakta, çok yakın bir gelecekte yurt dışında oy verecek
seçmenlerimizin sayısı 2-3 milyona ulaşma ihtimali
taşımakta. Böyle olunca, illerimizdeki milletvekilleri
dağılımını doğrudan belirleyecek bir
gelişmeden söz etmiş oluyoruz.
Mevcut sistem
kısaca şöyle işliyor: Diyelim ki yurt dışından
oylar geliyor. Bunların toplamı Türkiyedeki oylara bölünüyor ve bir
oran bulunuyor. Bu durumda, örneğin yüzde 5 ise bu oran, bu yüzde 5
oranı bütün illere tek tek eşit oranda dağıtılıyor
ama daha önemlisi, bir siyasi partinin yurt dışında
aldığı oy oranı seçim bölgesine de olduğu gibi
yansıyor. Örneğin, bir A partisi yüzde 35 oy aldıysa o ile de bu
yüzde 35 oy oranı olarak yansıyor. Şimdi, bunun anlamı nedir?
Bunun sonucuna gelelim. Brükselde yaşayan bir
yurttaşımızın kullandığı oy, Bursada
yaşayan bir seçmenin oy verdiği partinin bu ilde
kazandığı milletvekili sayısını
değiştirebilir. Bu, siyaseten çok önemli bir durumdur.
Sorun sadece bu
değil, bir başka soruna dikkat çekmek istiyorum. Yurt
dışında oy kullanan seçmenler partilere oy veriyor. Oysa birçok
ilde bağımsız aday var. Bu bağımsız adaylar bu
oylardan yararlanmıyor, bu bir haksızlık durumudur. Yurt
dışında oy kullanan seçmenler açısından bakıldığında
ise tanımadıkları adaylara oy verme gibi bir durumla
karşı karşıyayız.
Çözüm nedir? Çözüm
şu: 298 ve 2839 sayılı Kanunlarda gerekli
değişiklikler yapılarak bir yurt dışı seçim
çevresi oluşturulması gerekmektedir. Yurt dışından
gelecek oylar tek bir seçim bölgesi gibi düşünülmeli ve yurt
dışında yaşayan yurttaşlarımıza da bulundukları
yerden seçilme hakkı ve imkânı tanınmalıdır. Bu
çevreden seçilecek milletvekilleri yurt dışı milletvekili
sıfatını alabilmelidir. Başlangıç olarak yurt
dışı seçim çevresinde her 300 bin seçmene 1 milletvekilliği
verilmesi üzerinde durulabilir. Bu durumda, mevcut 550 milletvekilliğine
10 yeni milletvekilliği eklenmesi söz konusudur. Yurt dışı
seçim çevresi, örneğin, Fransada 2012 seçimlerinde
uygulanmıştır ve 11 milletvekili yurt dışından
seçilmiştir. İtalyada Temsilciler Meclisinde 12, Senatoda 6 vekil
yurt dışından seçilmiştir.
Yurt
dışında yaşayan yurttaşlarımızın
ülkemize çok önemli katkılarını biliyoruz. Ben bunları
burada sıralamak istemiyorum. Yurt dışında temsil eden
milletvekilleri, bunlar yurt dışındaki seçmenlerimizi temsil
ettiklerinde, yurttaşlarımızın sorunlarını daha
iyi dile getireceklerdir, Türkiye'nin dış dünyayla ilişkileri
çok daha sağlam bir zemine oturacaktır ve aynı şekilde de
Türkiye, temsilde adalet ilkesinde çok önemli bir ilerleme kaydetmiş
olacaktır. Bu konuyu dikkatinize sunuyorum.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, 30 Mart yerel seçim sonuçları ve sonuçlara
itirazlar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Metin Külünke
aittir.
Buyurun Sayın
Külünk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün, 30 Mart yerel seçim
sonuçları ve sonuçlara itirazlara ilişkin gündem dışı
konuşması
METİN KÜLÜNK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en
kalbî duygularla sizleri selamlıyorum.
Güzel bir
çalışma haftası olsun temennisiyle, 23 Nisan 1920de, Hacı
Bayramda kılınan namazın ardından edilen dualarla milletin
yekûnunu ifade eden, milletin ruhunu ifade eden, milletin aklının
bütünüyle temsil edildiği, yeni bir devletin kuruluşunun ifadesi olan
cumhuriyetimizin kuruluş gününü de bu vesileyle tebrik ediyorum,
inşallah, bu topraklarda, bu necip milletin, bu coğrafyanın
ruhuna, aklına uygun olarak kurduğu bu devlet geleneğinin kıyamete
dek yaşayacağından emin olarak tekrar sevgilerimi,
saygılarımı sunuyorum.
Biraz evvel
sayın milletvekilimizin yurt dışındaki
vatandaşlarımızın Parlamentoda temsili hususunda ifade
ettiği cümlelere ben de aynıyla iştirak ediyorum. Yurt
dışında seçme hakkı var, ancak seçilme hakkı
noktasında da Parlamento iradesinin tecelli ederek
dışarıdaki vatandaşlarımızı temsil etmek
üzere bir milletvekili seçim bölgesi oluşturulmasının, gelecek
Türkiye'si açısından, yeni Türkiye açısından da çok
anlamlı olduğunu ifade ediyorum ve hazırladığım
kanun teklifini de bugün Grup Başkan Vekilliğimize teslim
edeceğimi de bu vesileyle Saygıdeğer Hocamla da
paylaşmış oluyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Son derece önemli
bir konu. Bu, son derece önemli bir konu.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Biz onu vermişiz, Meclise vermişiz.
METİN KÜLÜNK
(Devamla) Vermek başka bir şey, icra etmek başka bir şey.
Bu ülkede, bu ülkenin tüm problemlerinin çözümünü AK PARTİ
konuşmuyor, gerçekleştiriyor, biz konuşmayız iş
yaparız, hiç endişeniz olmasın.
Söz alma gerekçem
şu: Kartalda 30 Mart yerel seçimleri yapıldı, YSKnın ve
YSK kadrolarının anlamsız tavırları, görevlerini
bihakkın yerine getirmemelerinden dolayı üzgünüm ki bugün Kartalda
milletin iradesi tecelli etmemiş ve de şu anda makamda oturan insan
millî iradeyi temsil etmeyerek orada oturmaktadır.
Neden? Seçim
sonuçlarında yüzde 4 geçersiz oy vardır. Bu geçersiz oyun sebebinde
Yüksek Seçim Kurulu görevlilerinin, özellikle de Kartalda Cumhuriyet Halk
Partisinin üyesi gibi hareket eden İlçe Seçim Kurulu Müdiresinin bizatihi
parmağı vardır bütün adımlarda; beraberinde buradan da
Yüksek Seçim Kurulunu ve Adalet Bakanlığını göreve davet
ediyorum, açıkça ihbar ediyorum. Kartalda Yüksek Seçim Kurulu, Seçim
Kurulu Müdiresi tarafgir davranmıştır, bir partinin
partizanı gibi davranmıştır, adaletli
davranmamıştır. Çünkü evladı, Kartal Belediye
Başkanının yanında sosyal medya uzmanı olarak
çalışmaktadır, bir. İki: YSKnın resmî temsili
makamındaki sandık başlarındaki sandık kurulu resmî
görevlileri tarafgir davranmışlardır, Kartalda seçim
sonuçlarını etkileyecek şekilde seçime müdahil
olmuşlardır. Belediye başkanlığı oy
pusulaları sandık başkanları tarafından seçmene kasten
verilmemiştir. Belediye başkanlığı oy pusulaları
seçmene kasten verilmediği gibi, aynı zarfta
kullandırılması yönünde atılan yönlendirme
adımlarıyla seçmenin iradesine ipotek konulmuştur,
gasbedilmiştir seçmenin iradesi.
Beraberinde,
sandık kurulunun etrafında güvenlik tedbiri alınması
gerekirken, denetlenmesi gerekirken, incelenmesi gerekirken, maalesef, YSK
mensupları tarafından, resmî görevliler tarafından bu
yapılmamıştır.
Yine beraberinde,
sandık başkanlarının seçmene, il belediye
başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı oy
pusulalarını kasten ve bilerek vermediğini bazı seçmenlerin
bize bizatihi başvurması yoluyla öğrenmiş bulunuyoruz. Bunu
da aslında, bu seçimin üzerindeki şaibenin en önemli
başlığı olarak ifade ediyoruz. Ki seçimlerde geçersiz oy
oranı yüzde 4. Biz bu seçimi yaklaşık 7 bin, 8 bin farkla
kaybetmiş gözüküyoruz. Eğer o yüzde 4 oylar tekrar
sayılsaydı, YSKnın anlamsız genelgesindeki, 138
sayılı Genelgedeki anlamsız 43üncü madde eğer yürürlükte
olmasaydı biz Kartal seçimlerini alırdık ve Kartal seçimlerinde
milletin iradesi sandığa şaibesiz bir şekilde
yansımış olurdu.
Bugün Kartaldaki
seçimlerin sonuçları şaibelidir, tarihe kayıt düşüyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Sayın Başkanım, sayın hatip Kartal
seçimleri üzerinden oradaki İlçe Seçim Kurulunun Cumhuriyet Halk Partisi
militanı gibi çalıştığından da bahsederek hem
partimizi zan altında bırakmıştır hem de ilgili
bürokratı zan altında bırakmıştır. İzin
verirseniz
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay, sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, İstanbul Milletvekili
Metin Külünkün yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN
ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Kartal seçimleri öyle 5 oyla, 10 oyla, 50 oyla, 100 oyla
değil, benim bildiğim kadarıyla, 7-8 bin oy farkla Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) 3.500-4 bin oy
MAHMUT
TANAL (İstanbul) 5 bin küsur
ENGİN
ALTAY (Devamla) 3.500 mü? 5 bin, bendeki bilgi.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) 14 bin de geçersiz oy var.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Neyse şimdi dosyayı indirmedim, hiç önemi yoktur.
Sayın milletvekilimin seçim bölgesi midir bilmiyorum yani bir hassasiyet
göstermesi normal ama bir milletvekilinin buradan ilçedeki bir memuru,
bürokratı Cumhuriyet Halk Partisi partizanı gibi davranmakla itham
etmesini çok sempatik bulmadım. Eğer şaibeli bir seçim
arıyorsanız -Türkiyede çok şaibeli seçimler var da- önce
yaşadığınız yere, Ankaraya bir bakacaksınız
ve taraftar bir partizanlık yapan bürokrat arıyorsanız Melih
Gökçeke mazbata veren İlçe Seçim Kurulu Başkanına ve onun orada
söylediklerine bir bakacaksınız. Bunun altını çizmek
istiyorum.
Sayın
milletvekilim şunu yapıyor olabilir: Yüksek Seçim Kurulunun Yalova
kararından sonra, Başbakanın talimatı çerçevesinde
verdiği Yalova kararından sonra Biz de Yüksek Seçim Kuruluna
kızıyoruz, bak, ara sıra bizi de kızdırıyor.
diyerek Yüksek Seçim Kurulunu aklamak, Yüksek Seçim Kurulunu masum göstermek
gibi bir derdi varsa ona bir şey demem, siyasetin gereğidir,
yapılır ama Sayın Külünk, el insaf, Kartal seçimleri
Her yerde
yüzde 4, yüzde 5 geçersiz oy var. Geçersiz oyları hakkaniyet içinde
saysak, bırak sen Kartalı, Ankara başta olmak üzere, Adana gibi
birçok yerde
OKTAY
VURAL (İzmir) Adanada katlarız.
ENGİN
ALTAY (Devamla)
belediyeler sizin elinizden alınıp hakikaten
partilerin adaylarına teslim edilir diyorum. Lütfen, Yüksek Seçim Kurulunu
aklamak için Kartalla ve Kartal seçmeninin iradesiyle bu kadar oynamayın.
Seçmen iradesine saygı göstermek burada oturan herkesin görevidir.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural, söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 17 ve 25 Aralık
tarihlerinde yapılan soruşturmalarda kara para aklama ve gayriahlaki
ilişkiler gibi iddialarla Türk yargısı önünde olan bir
kişinin Türk Bayrağı arkasında olmak üzere bir pazarlamaya
tabi tutulmasını kınadığına ve Adanadaki
seçimlerle ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığına
ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle
bir konuyu ifade etmek istiyorum.
Özellikle bu 17 Aralık ve 25 Aralık tarihlerinde yapılan
soruşturmalarda, özellikle kara para aklama, haram para aklama ve
gayriahlaki ilişkiler olmak üzere çok kapsamlı iddialarla hâkim önüne
çıkan ve Türk yargısının önünde olan bir şahsiyetin,
bir kara para aklamacının, televizyonlarda ve medyada aklanmak
istenircesine, Türk Bayrağı arkasında olmak üzere bir
pazarlamaya tabi tutulmasını kınıyorum. Bu konuda
fezlekeler Türkiye Büyük Millet Meclisindeyken böylesine şüpheli
olanların Türk Bayrağını bir istismar vasıtası
olarak kullanıp üstelik de Adalet ve Kalkınma Partisinin ekonomik
politikalarını başarıya ulaştıran şahsiyet
olarak lanse edilmesi karşısında, AKPnin yandaşı
medyanın bunu pazarlaması karşısında, herhâlde,
muhtemelen yeni Bakanlar Kurulunda ekonomiden sorumlu bir bakan olarak
atanılması düşünülüyor ama böylesine bir kişinin bu
şekilde pazarlanmış olması Türk medyasının yüz
karasıdır.
Biraz
önce Engin Beyin ifade ettiği konu, efendim, Adanada Milliyetçi Hareket
Partisi 21 bin oyla Büyükşehir Belediye
Başkanlığını almıştır. Bu konuda
itirazlar olmuştur, her itirazda da Milliyetçi Hareket Partisinin oyu
artmıştır. Ne kadar enteresandır ki Adanadaki seçimlerle
ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisinin
adayları -beraber, birlikte- ortak basın toplantısıyla
Seçimler yenilensin. demişlerdir. Dolayısıyla, bu paradoksu da
bu şekilde ifade etmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Adanadaki seçimlerde gerekli dersi verdiğimizi düşünüyorum.
Dolayısıyla, Adanadaki seçimlerle ilgili herhangi bir
sıkıntı olmadığını da belirtmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündeme
geçiyoruz
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkanım, izin verirseniz
bir hususu dikkatinize sunmak istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Serindağ, böyle bir usulümüz söz konusu değil efendim.
İç Tüzükün
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Efendim, İç Tüzükün 60ıncı
maddesine göre
BAŞKAN
60ıncı madde
Efendim, 59uncu madde ortada. Gündem
dışı konuşuyoruz Sayın Serindağ.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Efendim, biz 60ıncı maddeyi
görmezden gelemeyiz ki. Siz söz vermeyebilirsiniz ama milletvekilinin söz
talebini dinlemek zorundasınız.
BAŞKAN
Evet.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) İç Tüzüke aykırı
davranamazsınız.
Tekrar
ediyorum
Efendim, bakın, ne diyor: Pek kısa
BAŞKAN Aykırı davranan
ben değilim efendim, sizsiniz. İç
Tüzükün 59uncu maddesi çok net: En fazla 3 kişiye söz verir, sonra
hükûmet adına cevap verecek bakanlar varsa sayın bakanlara söz
verir. diyor.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Müsaade buyurun.
Pek kısa bir
sözü olduğunu belirten üyeye Başkan, yerinden konuşma izni
verebilir. Bugüne kadarki uygulama
Sizin dışınızdaki tüm
Başkan Vekilleri bunu uyguluyor.
BAŞKAN
Efendim, 59uncu maddeyle ilgili değil o.
Teşekkür
ediyorum Sayın Serindağ.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sizin uygulamamanız İç Tüzükü
uygulamamak anlamına gelir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Serindağ, okuyalım 60ıncı maddeyi:
Adını önceden kaydettirmeyen ve oturum sırasında
Başkandan söz almayan hiç kimse konuşamaz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Kaydettirdim, ismimi kaydettirdim, orada var.
BAŞKAN- Evet,
teşekkür ediyorum.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Başbakan Yardımcısı Sayın Ali
Babacan, gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 80, 83, 98, 112,
142, 190, 315, 383, 384, 404, 405, 415, 416, 476, 518, 529, 546, 547, 575, 586,
737, 738, 742, 877, 879, 880, 906, 938, 1018, 1080, 1101, 1184, 1200, 1243,
1267, 1409, 1453, 1549, 1566, 1622, 1688, 1724, 1755, 1804, 1806, 1834, 1852,
1862, 1891, 1897, 1948, 1992, 1993, 1994, 1995, 2027, 2030, 2031, 2052, 2167,
2446, 2576, 2593, 2630, 2655, 2689, 2691, 2693, 2830, 2831, 2832, 2833, 2834, 2836,
2841, 3133, 3139, 3140, 3141, 3142 ve 3507nci sıralarında yer alan
önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, önergeleri ayrı ayrı
okutacağım.
2nci sırada okutacağım Meclis
araştırması önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için özeti
okunacaktır ancak önergenin tam metni tutanak dergisinde yer
alacaktır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin,
Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/910)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de her
geçen gün artan ve ölümlerle sonuçlanan kene ısırmasıyla meydana
gelen Kırım Kongo kanamalı ateşi
hastalığının nedenlerinin araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
3)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
4)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
5)
Emin Çınar (Kastamonu)
6)
Alim Işık (Kütahya)
7)
Faruk Bal (Konya)
8)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
9)
Mehmet Şandır (Mersin)
10)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
11)
Mehmet Günal (Antalya)
12)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
13)
Ali Halaman (Adana)
14)
Ali Uzunırmak (Aydın)
15)
Enver Erdem (Elâzığ)
16)
Ali Öz (Mersin)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18)
Ruhsar Demirel (Eskişehir)
19)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
20)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
Gerekçe:
Kene ısırması hastalığı
da denilen Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA) keneler
tarafından bulaştırılan ateş, cilt içi ve diğer
alanlarda kanama gibi bulgularla seyreden hayvan kaynaklı bir
enfeksiyondur.
Bu hastalık bahar ve yaz dönemlerinde
artış göstermektedir. Kene ısırmasından iki ile on iki
gün arasında değişen ortaya çıkış süreci
vardır. Belirtilerin ilk ortaya çıkışından dokuz-on
gün sonra hastalarda iyileşme belirtileri görülür ancak hastaların
yüzde 30'u rahatsızlığın ikinci haftasında ölür. Ayrıca,
temasla dokunma ile doktora, hemşireye, sağlık personeline de
bulaşır. Bu bulaşma neticesi ülkemizde hayatını
kaybeden doktorlar, hemşireler ve sağlık personeli vardır.
Bu hastalık dünyada 1944'lü yıllarda ortaya
çıkmış olmasına rağmen, ülkemizde 2000'li
yılların başında Tokat ili başta olmak üzere İç
Anadolu illerinde yoğun bir şekilde görülmeye
başlamıştır.
Her yıl onlarca insan bu hastalıktan
dolayı hayatını kaybetmektedir. Çok önemli bir sağlık
sorunu hâline gelmiştir ancak Sağlık Bakanlığı
başta olmak üzere bütün yetkililer hastalığa ciddi manada
yaklaşmamakta, gerekli önlemleri de almamaktadır. Son olarak,
geçtiğimiz pazar günü Çorum ilinde genç bir insan olan 29
yaşındaki Berat Keleş bu hastalıktan dolayı
hayatının baharında ölmüştür.
Yıllardan beri
gündemde olan kene kâbusu neden çözümlenmemiş, devam etmektedir?
Halkımız bu kâbustan dolayı baharın, yazın gelmesini
istememektedir. Çiftçi, hayvan üreticisi tarlaya, bahçeye, meraya giderken
korkmaktadır. Üretim neredeyse durma noktasına gelmektedir. Bazı
yerlerde yoğun kene varlığı görülmüştür. Yazın
köyüne, kasabasına kene korkusundan dolayı insanlar gitmemektedir.
Halkımız, uzun yıllardan beri ülke gündeminde olan bu konunun
neden çözümlenmediğini, bir arpa boyu bile yol alınmamasını
sorguluyor. Ancak, unutulmamalıdır ki insanların en önemli
varlığı sağlığıdır.
Sağlığın tavizi, nemelazımcılığı
olmaz. Mutlaka çözüm bulunmalıdır. Sağlık
Bakanlığı, İç Anadolu Bölgesinde araştırma
merkezleri kurmalıdır. Bu merkezlerde çeşitli uzmanlar görev
almalı, konu iyice araştırılmalıdır. Bu
hastalıkla ilgili koruyucu hekimlik olarak mutlaka aşı
bulunmalıdır. Aşı çalışmaları geniş
kadrolarla yapılmalıdır. Dünyanın bazı yerlerinde
çalışma yapıldığı iddiaları vardır.
Bunlar araştırılmalıdır. AR-GE merkezlerinde
çalışma talep edilmelidir. Sağlık Bakanlığı,
doktorlar başta olmak üzere sağlık çalışanlarına
saldırılardan vazgeçmelidir. Bu hastalığın tedavisinde
sağlık çalışanları için risk vardır.
Bulaşabilen bu hastalık, her türlü negatif şartlara rağmen,
doktordan hemşiresine kadar her türlü fedakârlık yapılarak
tedavi edilmektedir. Bu insanların çalışmalarını
takdirle karşılamak lazımdır. Sağlık Bakanı
ve Hükûmet gerekli önlemleri alırken sağlık personelinin de
yanında olduğunu ifade etmelidir. Sağlık personelleri
suçlanarak hiçbir yere varılamamıştır.
Bu hastalıkta
risk grupları şunlardır: Tarım ve hayvancılıkla
uğraşanlar, veterinerler, kasaplar, piknik yapanlar, korunmasız
yeşil alanlarda çalışanlar, doktorlar, hemşireler ve
sağlık çalışanları.
Keneyle mücadele
ederken koruyucu hekimlik yanında halkın bilinçlendirilmesi de çok
önemlidir. Yaklaşık 500 civarında insan bu hastalıktan
ülkemizde hayatını kaybetmiştir. Bundan dolayı da keneyle
ilgili, insanlar bilgilendirilmeli, sağlık personeli eğitim
almalıdır.
Keneyle mücadelede
haşere ilaçları kullanılmaktadır. Kullanılan kimyasal
ilaçlar ortalama 1 milyar lirayı geçmektedir. Ayrıca, çevre de bu
ilaçlarla kirlenmektedir. Keneyle mücadelede Sağlık
Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Çevre
Bakanlığı ortak çalışmalıdır. Küresel
sermayenin bir rant politikası da olabilir mi diye düşünülmelidir.
Konunun TBMM
tarafından da araştırılması ve Kırım-Kongo
kanamalı ateşi hastalığından halkın
korunması için gereken tedbirlerin alınması amacıyla,
önergemiz hazırlanmıştır.
2.- İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ve 23
milletvekilinin, çam fıstığı üretiminde ve ihracatında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/911) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemiz çam
fıstığı üretiminin yarısının
karşılandığı İzmir Bergama Kozak havzası,
çam fıstığı üretiminde, son yıllarda yaşanan
fıstık çamı ağaçlarındaki ibre kuruması ve buna
bağlı verim düşüklüğüyle yöre insanının mağduriyetinin
giderilmesi ve çam fıstığına dayalı ihracat ve
ekonomik kayıpların önlenmesi amacıyla Anayasanın 98,
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Birgül Ayman
Güler (İzmir)
2) Aytun Çıray
(İzmir)
3) Oğuz Oyan (İzmir)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Rahmi
Aşkın Türeli
(İzmir)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Musa Çam (İzmir)
8) Mehmet Ali Susam
(İzmir)
9) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
10) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
11) Hasan Ören (Manisa)
12) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
13) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
14) Gökhan
Günaydın (Ankara)
15) Namık
Havutça (Balıkesir)
16) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
17) Osman
Aydın (Aydın)
18) Vahap Seçer (Mersin)
19) Candan Yüceer (Tekirdağ)
20) Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak)
21) İlhan
Demiröz (Bursa)
22) Süleyman Çelebi
(İstanbul)
23) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
24) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
Özet Gerekçe:
Bergama Kozak
havzasında yetişen çam fıstığı, kalitesi ve
lezzetiyle dünyada aranan bir marka değerdir. Türkiye'de çam
fıstığı Türk Standartları Enstitüsü tarafından
Kozak, Aydın, Maraş tipi olmak üzere üç sınıfa
ayrılmış, "Kozak tipi" yumuşak, iri ve dolgun
gövdeli olarak tanımlanmıştır.
Dünyada çam
fıstığı sürümü yılda 20 bin ton
civarındadır. Türkiye'nin tahmini potansiyel üretimi ise 2.500
ton/yıl büyüklüğündedir. Türkiye dünya ticaretinde yüzde 10
civarında bir paya sahiptir. Dünya çam fıstığı
ticaretinde 10 bin ton ile en büyük paya sahip olan Çin'in üretimindeki
gerileme nedeniyle Türkiye'nin ağırlığı
artmıştır. Zaten yüksek fiyatlı bir tarım ürünü olan
çam fıstığında fiyatlar daha da yükselmiş, 20 avro/kg
olan fiyat 40 avro/kg düzeyine çıkmıştır.
Kozak havzası
fıstık çamlarındaki ibre kurumaları ve verim
düşüklüğü, 2005 yılından beri giderek yükselen bir
sorundur. Sorun, geçen yedi yıl boyunca, sorunun boyutlarına uygun
bir ilgi ve derinlikle ele alınmamıştır. Bu durum, hem
yöreyi hem ülke ekonomisini zarara uğratmaktadır.
Araştırma
ve incelemelerde, yaşanan kayıp ve verim düşüklüğünde
1) Ekolojik
faktörlerin,
2) Çiçeklenme ve
döllenme dönemindeki sıcaklık değerlerinin,
3) Rüzgâr
hızının,
4) Böcek ve
mantarların,
5) Hava
kirliliğinin,
6)
Yanlış-sık ağaç ekiminin etkili olabileceği
belirtilmiştir. Ulaşılan sonuçlar, nedenleri tam bir
açıklıkla ifade etmekten uzak kalmış durumdadır.
Dolayısıyla uzmanlar, soruna karşı ne tür önlemler
alınabileceği konusunda yol gösterici olamamaktadır.
1) Sorun, üretimde yaşanan
düşüşlerle yıldan yıla büyüyerek devam etmekte, önümüzdeki
dört yılda daha da büyüyecek görünmektedir. Verim düşüklüğünün
nedenlerini belirlemek ve gerekli önlemlerin alınmasını
sağlamak gerekmektedir.
2) Verim düşüklüğü sorununun başka
üretici ülkelerde yaşanıp yaşanmadığı,
yaşanıyorsa özelliklerinin ne olduğu, başka ülkelerce ne
tür çalışmalar yürütüldüğü bilgisi doğrudan ve doğru
bir biçimde edinilmelidir.
3) Çam fıstığının
mikroklima özelliklerinde kendine özgü koşullarda yetişen bir ürün
olması, yetiştiği toprağı, havayı, suyu,
rüzgârı vb. pek çok etkeni seçmesi, konu üzerinde çok geniş ve
kapsamlı çalışmayı zorunlu kılmaktadır.
4) Türkiye çam fıstığı
üretiminin merkezi olan Kozak havzası, ağır sanayi tesislerinin
kurulu bulunduğu Aliağa'nın yakınında bulunmakta ve
buradan gelen hava kirliliğine maruz kalmaktadır. Yine bölgede
yoğun bir şekilde faaliyeti sürdürülen madencilik
çalışmaları ve buna bağlı çevre kirlilikleri de soruna
kaynaklık eden nedenler arasında sayılmaktadır.
Genel görüş,
sorunun "ekolojik değişiklik ve çevre sorunları"ndan
kaynaklandığı yönündedir. Başka bir deyişle
"ekolojik değişiklik" için kendi ellerinden bir şey
gelmemekte, çevre sorunlarının çözümünün de kendi ellerinde
olmadığını belirtmektedir. Bu, üretici için çaresizlik
noktasıdır. Eğer sorun bu ise, kapsamının ve
kaynaklarının -madenler, barajlar, küresel ısınma ve benzeri-
net biçimde belirlenmesi, köylünün zararının giderilmesi ve üreticiye
başka seçenekler gösterilmesi için bir kamu planlaması
yapılması gerekmektedir.
5) Çam
fıstığının ülke ekonomisine katkısını
artırmak için üretim, işleme ve ticaret sisteminin geliştirilmesi,
bunun için gerekli tarımsal bilginin yanı sıra mekanizasyonun
yaratılıp yaygınlaştırılması, uygun
örgütlenme tipleri belirlenerek bunların kurulması
bakımından gerekli önlemler alınmalıdır.
Üreticilerin ya da
yerel yöneticilerin tüm bu etkenlerin araştırılacağı
bir çalışmayı yürütmeleri olanaksızdır. Konuya, kamu
otoritesinin ve gücünün çok yönlü yaklaşımının
sağlanması gerekmektedir. Özellikle iklim değişikliği
temelinde, Kozak havzasına düşen yağmur oranları,
sıcaklık ve rüzgârların ölçülebileceği istasyonların
kurulması ve buna benzer ciddi donanımları gerektiren
çalışmalar kamu yetkisi ve gücü ile mümkün olabilecektir.
Ortada
araştırılması ve yanıtlanması gereken pek çok
soru ve çözüme kavuşturulması gereken büyük bir sorun
bulunmaktadır. Ülke-bölge insanının ekonomik, sosyal, kültürel
ve çevresel değerlerinin korunması için Anayasanın 98 ve
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılması yaşamsal bir önem
taşımaktadır.
3.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer ve 20 milletvekilinin,
çiftçilerin yaşadığı ekonomik sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/912)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde son
yıllarda görülen iklim değişimlerinden dolayı,
aşırı yağışlar, sel, dolu, don gibi afetler daha
fazla yaşanmakta ve tarım ürünleri daha fazla etkilenmektedir. Bu
yüzden çiftçilerimiz ürettikleri ürünleri maliyetinin altında, pazarlarda
düşük fiyatlara sattıkları için özellikle Sakarya ili, ilçesi,
belde ve köylerinde bulunan üreticilerimiz aldığı kredileri
ödeyememiştir. Bu nedenle çok sayıda çiftçimize hacizler
gelmiştir. Bu iddiaların incelenmesi ve tespiti amacıyla
Anayasanın 98inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Celal Dinçer (İstanbul)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Hülya Güven (İzmir)
4) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
5)
Veli Ağbaba (Malatya)
6)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
7)
Ali Demirçalı (Adana)
8)
Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
9)
İhsan Özkes (İstanbul)
10)
Hurşit Güneş (Kocaeli)
11)
Tolga Çandar (Muğla)
12)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13)
Muharrem Işık (Erzincan)
14)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
15)
Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
16)
Osman Aydın (Aydın)
17)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18)
Mahmut Tanal (İstanbul)
19)
Haydar Akar (Kocaeli)
20)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21)
Namık Havutça (Balıkesir)
Gerekçe:
Tarımımızın
en önemli sorunlarından ve gündem maddelerinden biri de tarımsal
desteklemeler konusudur. Tarıma verilecek doğru ve yeterli destekler,
yapısal sorunların çözümüyle birlikte bugün ithalatçı
olduğumuz birçok üründe üretim, verimlilik, kalite ve
standardının artmasını sağlayacaktır. Tarım,
önemli bir istihdam alanı olduğu gibi, nüfusumuzun üçte 1inin
geçimini sağlayan stratejik bir sektör durumundadır.
İstihdamın
6 milyon 143 bini tarım sektörünün sağladığı günümüzde
istihdama, sanayi sektöründen daha fazla katkı sağlayan tarım
sektörü, özellikle girdi fiyatlarındaki artıştan olumsuz
etkilenmektedir.
Örnek olarak: 2011
yılında gübre fiyatları yüzde 42-48, mazot fiyatları yüzde
20 oranında artmıştır. Şubat 2012 itibarıyla son
bir yıllık artış, gübrede yüzde 21-24, mazotta yüzde 20 düzeyinde
gerçekleşmiştir. Elektrikte ise 2011 yılı ekim ayından
bu yana tarımsal sulama abone grubunda yüzde 21,1; tarımsal
amaçlı soğuk hava depolarında yüzde 26,3; seralarda ve
hayvancılık işletmelerinin elektrik aldığı
ticarethane abone grubunda ise yüzde 4,8 fiyat artışı
olmuştur. Başta gübre, mazot ve elektrik olmak üzere tarımsal
girdilerde daha fazla vergi indirimini ve desteği, bu sektör hak
etmektedir.
Tarımsal
işletmelerin, üretimin her aşamasında ihtiyaç duyduğu
krediyi düşük faizle, kolay ve zamanında kullanması
sağlanmalıdır. Ancak uygulamada bankalar üreticilerden memur
kefil, ipotek olarak menkul ve gayrimenkul istemeye devam etmektedir. 1
yıllık işletme kredilerinde Ziraat Bankası tarafından
yüzde 2 kredi kullandırma komisyonu alınmaktadır.
Yatırım
kredilerinde ilk kredi açılırken toplam kullandırılan kredi
tutarının yüzde 2'si kadar komisyon alınıyor. Ayrıca,
her yıl için kredi bitene kadar kalan anapara üzerinden yüzde 1 dönemsel
komisyon kesiliyor. Bunun dışında ipotek bedeli, limit tesis
masrafı alınıyor. Hayat sigortası, tarım
sigortası yaptırılması talep ediliyor. Bankanın talep
ettiği komisyon, ipotek, sigorta ve diğer masraflar çiftçimizin
yoğun şikâyetlerine ve mağdur olmalarına neden oluyor.
Bankacılık sisteminde bu konularla ilgili yeniden bir düzenleme
yapılması gerekmektedir.
Ziraat
Bankasından kredi kullanamayan çiftçiler, maalesef yüksek faiz uygulayan
özel bankalara yöneliyor. Bazı özel bankalar, hiç yapılandırmaya
gitmeden muhammen bedelin yüzde 40'ı üzerinden arazilere el koymaya
başlamıştır. Özellikle yabancı sermayeli bankalar
tarafından bu uygulamanın yapılması manidardır.
Örnek olarak,
Sakarya ili Geyve ilçesinde Akdoğan, Çukurköy, Karacaören köylerinde
köylülerin tüm arazilerine haciz işlemi
başlatılmıştır.
Bu konuda, Ziraat
Bankası, tarım kredi kooperatifleri ve kamu bankalarına kaynak
aktarılarak selektif kredilerde rekabete girmeleri sağlanmalı ve
üreticimizin kredi ihtiyacı uygun koşullarda
karşılanmalıdır.
Yukarıdaki
tespitler doğrultusunda Anayasamız gereği bir Meclis
araştırması açılması zorunlu görülmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Başbakanlığın, Mardin Milletvekili Abdurrahim
Akdağ hakkında tanzim edilen soruşturma dosyasının
yeniden değerlendirilmesi için evrakın ve fezlekenin iade edilmesine
ilişkin tezkeresi (3/1465)
17 Nisan 2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mardin Milletvekili
Abdurrahim Akdağ hakkında tanzim edilen ve ilgi (b) yazı ile
Başkanlığınıza gönderilen soruşturma
dosyasının yeniden değerlendirilmesi için evrakın ve
fezlekenin iadesinin talep edildiğine dair Adalet Bakanlığından
alınan ilgi (c) yazı sureti ve ekleri ilişikte
gönderilmiştir.
Gereğini arz
ederim.
Beşir Atalay
Başbakan Yardımcısı
BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Hangi fezleke efendim, soruşturma mı?
BAŞKAN -
Yasama dokunulmazlık dosyası efendim.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan (3/1395) esas
numaralı dosya Hükûmete geri verilmiştir.
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat
etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de bir üyelik
düşmektedir. Bu Komisyona aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin 28 Nisan 2014 Pazartesi günü saat 18.00e kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı
olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasî Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 27
milletvekili tarafından Suriyede sarin gazı kullanılarak
yapılan katliamda Türkiyenin rolü olduğuna dair dile getirilen
iddiaların araştırılması amacıyla 10/4/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2014
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/04/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 22/4/2014 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin Altay
Sinop
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 27 milletvekili tarafından, "Suriye'de
sarin gazı kullanılarak yapılan katliamda Türkiye'nin rolü
olduğuna dair dile getirilen iddialar" konusunda 10/4/2014 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan genel görüşme önergesinin (11 sıra no.lu) Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
22/4/2014 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 10 Nisan 2004 tarihinde yüce Meclise verdiğimiz,
Suriyede sarin gazı kullanılarak yapılan katliam konusunda
uluslararası alanda ülkemizi zan altında bırakan iddialar
hakkında genel görüşme önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Çocukların ölümüne sebep
olanları, aracı olanları veya taraf olan herkesi her şartta
lanetleyebilen milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, genel görüşme, toplumu ve devlet faaliyetlerini
ilgilendiren belli bir konunun Genel Kurulda görüşülmesi olarak
tanımlanır. Bizler de, önergede imzası bulunan milletvekili
arkadaşlarım toplumun üzerinde kuşaklar boyunca bir leke olarak
kalabilecek bir konunun önüne geçmek için halkımız adına denetim
görevimizi yerine getirmek istiyoruz, bunu bir iç politika malzemesi
yapmıyoruz, kimse başka türlü yorumlamamalıdır. Bu
şekilde karanlıkta kalan bazı devlet faaliyetlerini
aydınlatarak dünyanın karşısında alnı açık
şekilde ve dimdik durmak istiyoruz. Böylece, ülkemiz olarak
çocuklarımıza, torunlarımıza karşı tarihsel
sorumluluğumuzu da yerine getirmiş olacağız. Çünkü
geçmişte yaşanan bazı tarihî olayların toplumları ne
kadar meşgul ettiği ve derinden yaraladığını çok
iyi biliyoruz.
Maalesef, ülkemiz
ve Başbakanın adı bugünlerde uluslararası alanda Suriyede
Guta bölgesinde sarin gazı ile yapılan insanlık
dışı katliamla birlikte anılmaktadır. Türkiye isminin
bir makalede bile olsa bu şekilde geçmesi gerçekten utanç vericidir.
İktidar, bu iddianın ortaya atılmasına neden olacak
şekilde Suriye iç savaşında taraf tutmuş, komşuluk
ilişkileri bir yana diplomatik kuralları bile yok saymış,
savaşmak için her fırsatı değerlendirmek istemiştir.
Bu tutumlar uluslararası alanda Türkiye'yi her türlü oyuna açık hâle
getirmiştir. Nitekim benzer iddialar Suriyenin komşuları olan
Irak, Lübnan, Ürdün ve hatta can düşmanı olan İsraile bile
yapılmamıştır. Türkiye'nin başındaki beceriksiz
dış politika yapıcıları kraldan çok kralcı
davranarak ve hatta açıkça Suriyedeki iç savaşın iç işimiz
olduğunu ilan ederek ülkemizi dünyada hedef noktasına koymuştur.
Türkiye'nin
Suriyede kimyasal silah kullanımında rol aldığı gibi
utanç verici bir iddianın ortaya atılmasının sebeplerini
şimdi tek tek incelememiz gerekiyor. Başbakan Büyük Orta Doğu
Projesinin, dolayısıyla bu savaşın eş
başkanlığını yaparken uyguladığı
beceriksiz, sıfır sorun sahte isimli dış politika
yüzünden yanı başımızdaki savaşın
sonuçlarını en hafif deyimiyle öngörememiştir. Hatta hayallerin
etkisinde yaşayan yöneticiler komşu iç savaşını
fırsata çevirmek bile istemiştir. Başbakan savaşın
sonuçlarını öngörmemek bir yana gizliden gizliye müdahil olduğu
Suriye savaşına açıktan müdahil olmak istediğini 2013 Eylül
ayında G20 Zirvesine giderken Her türlü koalisyona girmeye hazırız.
diyerek açıkça söylemiştir. Şimdi, bu şekilde açıkça
bir ifadeden sonra dünya kamuoyundan bu şekilde iddialar gelmesini
yadırgamamak gerekiyor, ama çıkıp bunlara adamakıllı,
Hükûmetin cevap vermesi gerekiyor. Onun için, bizim bu genel görüşme
önerimizi iç politika malzemesi yapmaktan çıkarıp derhâl Hükûmetin
açıklayıcı, doyurucu bilgiler vermesini de bekliyoruz.
Batılı
güçlerin Suriyeye müdahale gerekçesi neydi hatırlayalım. ABDnin
kırmızı çizgisi olarak da biliniyordu. Diyorlardı ki:
Suriye halkına karşı eğer devlet kimyasal silah
kullanırsa bu bizim kırmızı çizgimizdir. İşte bu
kimyasal silah Suriyede Şama yakın Guta bölgesinde
kullanıldı. Yani kırmızı çizgi aşılmış
oldu, yani Suriyeye dışarıdan müdahale gerekçesi
doğmuş oldu, öyle gibi görünüyordu hadise. Peki, gerçekten böyle
miydi? Bilmiyoruz. Niye bilmiyoruz? Çünkü her türlü müdahale
hazırlığı yapılmış idi ancak son anda iptal
edildi. Her şey hazırdı, Amerika, bir tek, düğmeye basacaktı
ama aniden bir şey oldu ve bu kararından vazgeçti. İyi ki bu
savaş iptal edildi, yoksa sizin sayenizde şimdi fakir çocukları
her zaman olduğu gibi ölmeye, savaşmaya gidiyor olacaktı. O
nedenle, Suriyeye müdahale yapılmasından vazgeçildiğinin
nedenlerini mutlaka mutlaka araştırmamız gerekiyor, ki bu
iddialara cevap verebilelim.
2013 G20
Zirvesinde iktidarın başı bütün dünyadan önce savaş
çığlıkları atarken hemen bitişik odada Obama ve Putin
Suriyeye dış müdahale yapılmaması konusunda
konuşuyordu ve Başbakan bu toplantıya alınmadı, hatta
bu toplantı Erdoğana haber
bile verilmedi. 2011 yılında Amerika Birleşik Devletleri,
Libyaya müdahalesinden sonra Suriyeye müdahalenin şartlarını
açıklamıştı. Biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri
Libyaya hiç tereddüt etmeden müdahale etti ama aynı müdahaleyi Suriyeye
yapmak istemedi. O zaman Dışişleri Bakanı Kardeşim,
ne kırmızı çizgisi, ne kimyasal gazı? Bakın, 100 bini
aşan bir mülteci sayısı var. Ne duruyorsunuz daha,
saldırın Suriyeye. diye bütün dünyayı
kışkırtıyordu. İşte bu nedenle savaşa
hazır bir ülke sanki savaşın gerekçelerini ortaya
çıkarıyormuş gibi bir hava yaratıldı. O yüzden bu
iddialar ortaya atıldı, bu iddiaların derhâl uygun şekilde,
güzel verilerle, delillerle yalanlanması gerekiyor. Vallahi biz
yapmadık. demekle bu iş olmaz.
Şimdi, 2013
Mayıs ayında önemli bir hadise yaşandı ülkemizde. Adana ve
Mersinde yapılan operasyonlarda El Nusra üyeleri 2 kilogram sarin
gazıyla yakalandı değerli arkadaşlarım. Şimdi,
sen ülkende sarin gazıyla El Nusrayı yakalayacaksın, ondan
sonra bu gibi iddialar çıktığında Vallahi ben
yapmadım. diyeceksin. Üstüne üstlük bütün dünyayla dalga geçer gibi
kalkacak Moskova Büyükelçimiz Efendim, o sarin değildi, antifrizdi.
diyecek. Herkesi bize güldürdünüz ama kimsenin benim ülkeme gülme hakkı
yoktur, hiç kimsenin benim ülkemle dalga geçmeye hakkı yoktur, hiç
kimsenin sizin yüzünüzden benim ülkemi iğrenç bir kimyasal savaşa
müdahil olarak göstermeye de hakkı yoktur. O yüzden,
çıkacaksınız, burada bu kimyasal savaşa müdahil olmadığınızı
delillerle, ispatlarla halkıma anlatacaksınız. Bakın, El
Nusra mensupları 2 kilogram sarinle yakalandıktan sonra ne oldu?
Yirmi beş yılla yargılanmaya başlandı, bir de
baktık ki serbest kaldılar. Ya, kardeşim, siz parasız
eğitim isteyen çocukları içeri tıkıyordunuz, bu
adamları niye serbest bıraktınız, ötmelerinden mi
korktunuz? diye insanlar size soruyorlar. Haksızlar mı?
Değiller.
Bakın, bu
kimyasal savaşta Suriyede 1.300den fazla insan katledildi ve daha günler
bile geçmeden bu kimyasal saldırıdan sonra Suriye
tarafının, Suriye devletinin bu işi
yaptığını söyledi Hükûmetimiz ve elinde çok ciddi deliller
olduğunu söyledi ve dünyayı derhâl müdahaleye çağırdı.
Tabii bu kadar acelecilik ve belgelere bu kadar hızlı ulaşma hevesi
bizi şüpheli konuma getirdi tüm dünyada ve bu iddiaların ortaya
çıkmasına neden oldu. Daha sonra Suriye çıktı Ben
yapmadım. dedi ve Amerika müdahaleden vazgeçti. Çünkü orada
kullanılan sarin gazı ile Suriyenin elindeki sarin gazı
arasında farklılıklar bulundu. O nedenle, siz, çıkıp,
MİT olarak Kardeşim, benim elimdeki sarin gazını tahlile
gönderiyorum. -İngilterede bunun laboratuvarı var- Bakın, orada
kullanılan ile burada bulunan aynı değil. Benim burada bir
müdahalem yoktur. demek zorundasınız.
Adanada sarin
gazıyla yakalanan El Nusranın elebaşı Heysem Kassab, kimdi
bu adam? Daha önce hangi eylemleri vardı? Başka faaliyetler oldu mu?
Türkiyeden, serbest bırakıldıktan sonra, nereye kaçtı,
hangi kapıdan çıktı? Bütün bunlar cevap bekleyen sorular.
Aynı olayda yargılanan 10 kişiye ne oldu? Bütün bunlar cevap bekliyor.
Kalkmış,
dünyada 2 tane çok ünlü, çok meşhur gazeteci, ciddi, güvenilir gazeteci
bunları raporlamış. Bunları raporladı diye de, siz, bu
2 insanı düşman ilan ettiniz. Hayır, bu iddiaları ciddiye almak
zorundasınız.
İnşallah,
bu işte bizim parmağımız yoktur, ama bizi rahatlatın.
Gelin, bu genel görüşmeyi kabul edin ve bizi rahatlatın. Türkiye kamuoyunu rahatlatın ve deyin ki:
İşte ispatı. Biz yokuz. Ama sakın, AKP adına
çıkacak olan konuşmacı Vallahi biz yapmadık.,
Reddediyoruz., Külliyen yalan. gibi lafları hiçbir şekilde
etmemelidir.
Bakın, biz
öyle bir ülkeyiz ki çocuklar için bayram yapıyoruz ve insanlık suçu
işlemek istemiyoruz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hasip Kaplan
Yine aleyhte söz
isteyen Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
CHPnin vermiş
olduğu bu önergeyi dikkatle okudum. Önerge, ortaya koyduğu iddia ile
kullandığı dil arasında çelişkiler olan bir önerge.
Bakın, önergeden bazı ifadeleri okuyorum: Katliamda Türkiyenin rolü
olduğuna dair iddialar uluslararası kamuoyunda giderek artmaktadır.
Kim bunu tespit ediyor; kamuoyunda arttığı, bu
spekülasyonların yükseldiği hususunu tespit eden otorite kim? Pasif
bir özne üzerinden dolaylı bir anlatım kesinlikle ikna edici
değildir.
İkincisi
Amerika Birleşik Devletlerinin niçin Suriyeye harekât yapmaktan
vazgeçtiği tartışılmış ancak kesin bir kanaate
varılamamıştır. Bu kanaate varmayan kim? Amerikanın
bu müdahaleyi yapmadığına ilişkin tartışmalar
tabii ki oldu ama burada ima edilen şekilde değil. Onu da
anlatacağım yeri geldiğinde.
Üçüncüsü, burada
bir başka şey, David Shedde hitaben yazıldığı
ifade edilen bir rapora dayandırılmaktadır. Önergenin dili
sürekli dolaylı, imalı, kesin bir kanıt olmaksızın
sadece mışlı ifadelerle ortaya konulan bir anlatıya
yaslanıyor. Anlatı, önergenin anlatısı
ENGİN ALTAY
(Sinop) Biz de Siz yaptınız. demiyoruz Naci Bey,
Araştıralım. diyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, iddia bize ait değil.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Aytuğ Bey burada o kadar ateşli bir konuşma
yaptı ki -gerçi her zamanki üslubu olabilir- insan o ateşli
konuşmayı dinleyince o ateşli konuşma bağlam
itibarıyla Evet, siz yaptınız. diye bağıran bir
konuşma gibi anlaşılıyor. Çünkü, bu heyecan, bu öfke, bu
kızgınlık, sadece spekülasyon ve iddialara ilişkin bu
hararetli anlatım biçimi niçin yapılıyor acaba, buradaki
kasıt ne? Bunu bir soru işareti olarak ifade ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, 21 Ağustos 2013 tarihinde Şamın Guta
bölgesinde yapılan kimyasal saldırı sonucu 1.400 kişi
hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler, konuya ilişkin
araştırma heyeti düzenledi. Gutadaki bu kimyasal
saldırının karadan karaya roketler vasıtasıyla
yapıldığı hususu kayıt altına alındı.
Bunu yapabilme konusu -Birleşmiş Milletlerin kayıtları
üzerinden konuşuyorum- muhalefetin böyle bir kapasitesi olmadığı,
bunun Esed güçleri tarafından yapıldığına ilişkin
kuşkuya yer bırakılmayacak şekilde Birleşmiş
Milletlerin raporlarında ifade edildi.
Şimdi, Amerika
bir kırmızı hat olarak bu sarin gazı
kullanımını, kimyasal silah kullanımını ifade
ettiği hâlde niçin vazgeçtiği sorusunu arkadaşlar eğer o
dönemi yakın bir şekilde takip etselerdi bilirlerdi. Putinin 12
Eylül tarihinde Amerikan halkına hitaben kaleme aldığı
mektubu, üstlendiği inisiyatifi ve Suriyenin alelacele, oradaki Esed
rejiminin alelacele elindeki kimyasal silahların denetimini
Birleşmiş Milletlere bırakma kararını ve bunun
üzerinden herhangi bir askerî operasyon olmaksızın -ki Putin,
yazısında da bahseder, böyle bir operasyon her hâlükârda Suriyedeki
sivillere ilişkin kayıplara yol açacaktır, üstelik
Amerikanın geçmişteki, Irak ve Afganistandaki operasyonlarına
da atıf yapar Putin bu yazısında- dolayısıyla
diplomatik yollara bir imkân ve şans tanınması
doğrultusunda bir inisiyatif üstlendi. Sonrasında Amerikanın
İngiltere ve Fransayla birlikte Suriyeye karşı askerî harekâta
girmemesinin en önemli sebeplerinden biri bu inisiyatiftir ve
Birleşmiş Milletlerin kontrolüne Esed rejiminin kendi kimyasal
silahlarını teslim etme kararıdır.
Dolayısıyla,
burada Efendim, Amerika, sonradan bu işin arkasında
başkalarının olduğunu düşündü. O yüzden bu kararı
böyle almak istemedi, başka yöntemler kullanmak istedi. tarzında
şaibe doğurucu değerlendirmeler kesinlikle
yanlıştır.
Şimdi, bu
iddialar nereden geliyor? Bu iddialar Seymour Hersh diye bir gazeteciden
geliyor. Bu gazeteciye ilişkin araştırma
yaptığınızda sürekli karşınıza kafanıza
sanki sopayla vurur gibi Pulitzer ödüllü gazeteci, Pulitzer ödüllü gazeteci
diye
Böylelikle buradaki ifadesini sanki sahih bir ifade, Türkiyeyle
ilişkili olduğu iddiasını ve imasını sahih bir
ima imiş gibi anlatan hegemonik bir dil olduğunu görürsünüz; oysaki
bu Seymour Hersh dediğimiz arkadaş, bir kere, daha önceki
yıllarda da zaman zaman yanlış çıkan kehanetlerde,
şaşırtıcı birtakım ifadelerde bulunmuş bir
gazetecidir. Gazetecilikte galiba böyle mühim olaylara ilişkin haberler
yaptığınızda o yüksek adrenalini sürdürmek için sürekli,
benzer türden haberler yapmak ve skandalvari olaylar ortaya çıkartmak gibi
bir sarhoşluğun içine giriyorsunuz.
Bu Seymour
kardeşimiz de mesela Amerika İranı işgal edecek. diye
dört yıl önce bir kehanette bulunmuş, Pulitzer ödüllü bu gazeteci.
Amerika İranı işgal etti mi? Hayır. Aynı zamanda
Ladinin Amerika tarafından öldürüldüğü kocaman bir yalandır.
diye yazılar yazmış. Yalan mı acaba? Ladinin nasıl
öldürüldüğüne dair belgeseller var, çeşitli kanıtlar var.
Sonuçta Pulitzer
ödüllü bu gazetecimizin sınıfta kaldığı haberleri
olduğunu da unutmayalım. Kaynak olarak gösterilen kişinin
gazetecilik müktesebatına dair de muhakkak bir araştırma yapmak
Onun da kaynağı belirsiz kişilere atfen, üstelik Beyaz Saray ve
onlar tarafından yalanlanan birtakım açıklamalarına bel
bağlayarak, gelip burada ima ve dolayın üzerinden Türkiyeye
nasıl bir sonuç çıkartılabilir -Suriyeyle ilişkisi
bakımından- tarzından bağlama yerleştirilebilecek,
öyle anlaşılabilecek bir tutumdan kaçınalım derim.
Dolayısıyla,
ben doğrusu CHPnin böyle bir olay üzerinden
Aytuğ Bey her ne kadar
Bizim niyetimiz, açığa çıksın, bu konular berraklık
kazansın. tarzında suretihaktan görünen bir ifade kullandı ama
ben öyle düşünmem. Ama Türkiyedeki insanlar, şu bizi dinleyenler
şöyle düşünebilirler, o konuda da sizi uyarayım: CHP her
vesile, her türlü şaibeyi ve uluslararası iddiayı, Suriyeye
ilişkin o kirli savaşın başka yerlerdeki kirli
uzantılarını Türkiyede hasım olarak gördüğü AK
PARTİyi zor duruma düşürmek için sonuna kadar kullanma
eğiliminde. şeklinde bir bağlama yerleştirebilirler.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Düşünmezler, bilakis
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Öyle zaten.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Ben, tabii, CHP gibi, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunda çok önemli rol üstlendiğini her zaman ifade eden ve
devleti sahiplenme konusunda hayli güçlü retoriği olan bir partinin, bir
anlayışın, bir kolektif bilincin böyle bağlama
yerleştirilebilecek, yerleştirildiğinde de haklı
gerekçeleri olacak insanlara karşı daha dikkatli bir dil ve
araştırma önergesi sunması gerektiğini düşünürüm.
Şimdi,
Aytuğ Bey diyor ki: Her vesile Suriyeyle savaşmak için fırsat
kollayan iktidar
ENGİN ALTAY
(Sinop) Evet, cuma namazı kılacaktınız ya orada. Ne oldu,
hani?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Yani Allah için, şimdiye kadar bu iktidar, sizin
dediğiniz gibi, savaş çıkartmak isteseydi o uçak
düşürüldüğünde zaten bu savaşı çıkartırdı.
Al sana kanıt, uçak düşmüş, savaşı çıkart.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Cuma namazı ne olacak? Naci Bey, cuma namazı ne olacak?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Suriyenin vurup vurmadığı belli değil
Hocam.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bakın, kendi hayal dünyanızda olup bitenleri
değerlendirirken gerçekten temennileriniz ile korkularınızı
birbirine karıştırıyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Çok korkuyoruz Hocam, vallahi çok korkuyoruz, doğru
söylüyorsunuz!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) 2011den bu yana Suriyede bir iç savaş
yaşanıyor. Eğer dediğiniz gibi bu iktidar Hele bir
fırsatını kollayayım, şu Suriyeye de haddini
bildireyim, burayı arka bahçem hâline getireyim. diye bir rüya
görmüş olsaydı, sizin dediğiniz mantıkla
davranmış olsaydı bunun verileri vardı ama demek ki sizin
bu varsayımınız doğru değil ki bu veriler
olmasına rağmen Türkiye çok sağlam bir şekilde durdu.
Bakın, bu
sarin olayı dolayısıyla büyük bir çoğunluğu çocuk
olmak üzere 1.400 kişi hayatını kaybetti. Buradaki insani
duyarlılığı en azından Meclis önergesi olarak buraya
getirmenizi de saygıyla karşılıyorum ama ben CHPden
beklerdim ki
Suriyede 100 binin üzerinde insan öldü. Bu insanlar havadan Esad
rejiminin attığı varilli bombalarla öldürüldü. Çoluk çocuk, pazar
yerleri, kolları bacakları koptu. Allah rızası için gelip
bir önerge verdiniz mi buradaki insanlık dramına ilişkin?
Vermediniz. Bugün niye bu önergeyi veriyorsunuz? Biraz önce söylediğim o
bağlama yerleştirilebilecek yani CHPnin Her vesile iktidara
nasıl vururum? diyerek bu kirli savaşın uluslararası
uzantılarını kullandığı şeklindeki
bağlama yerleştirilebilecek bir anlayışa açık hâle
geliyorsunuz böylelikle.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Çok itham ediyorsunuz, çok ağır itham ediyorsunuz
partimizi.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Benim görevim uyarmak. Sizin partiniz aynı zamanda
bizim partimiz. Hepimiz biriz, bu ülkenin insanlarıyız.
Çok teşekkür
ediyorum. Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Atıcı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, sayın hatip iddialar ile
söylemlerimizin uyuşmadığı şeklinde
suçlayıcı bir ifade kullandı. Söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Atıcı.
Sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
Aslında,
sataşma da yok doğrusu.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Var Başkanım, itham etti.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bostancı, benim tarzımı biliyorsunuz. Hakikaten, biraz
ateşli konuşma yaparım, biraz da sivri dilim vardır. Fakat
bu konuyu iç politika malzemesi yapmayacağımı daha ilk cümlelerimde
söyledim. Yine de yapmayacağım. Bu konuyu Suriye savaşıyla
da bağdaştırmayacağım. dedim ve Suriye
savaşıyla bağdaştırmayacağım, sizin
minderinize gelmeyeceğim.
Bizim derdimiz
şudur: Bizim derdimiz, bu sarin gazında Türkiye'nin parmağı
var mıdır yok mudur? Ben olmamasını diliyorum ama bu
iddialara çıkıp burada Ya efendim, basit iddialar. denmemesi
gerekir.
Seymour Hersh ciddi
bir gazetecidir. Gazetecinin her söylediği tutar. diye bir kaide yoktur.
Ancak bu adam ciddi bir adamdır, Pulitzer ödüllüdür ve ciddi bir dergide,
her biri on sayfa olmak üzere üç ay arayla iki makale yayımladı. Daha
sonra iddialar niye artıyor diyorum. Daha sonra bu makaleye atfen
çığ gibi makaleler büyüdü. Onun için buradan cevap vermek zorundasınız.
Neden mi? Bakın, İnternete girin, sarin gazı deyin ve
karşınıza neler çıkıyor, söyleyeyim: Hitler,
İran-Irak Savaşı, Saddam Hüseyin, Halepçe-Kürt katliamı,
Japonya metro terörü, El Nusra Cephesinden Adana ve Mersinde ele geçirilen
sarin gazı ve en sonunda Şam Guta.
Şimdi, benim
ülkemi bu kadar karanlık ithamlar arasında bulundurmaya hakkı
yoktur bu Hükûmetin, hiçbir hükûmetin. Bakın, inanın, kelimelerimi
seçerek yazdım, seçerek konuşuyorum, çok da mülayim olmaya
çalışıyorum. Bir tek beklentim var: Çıkın, kabul edin
genel görüşmeyi. Bakın, bir şeyi ispatlamaya da
çalışmıyorum. Genel görüşme açalım ve Hükûmetimiz yüce
milletimize, bize, Parlamentoya delilleriyle beraber desin ki: Ben
yapmadım. Oh be diyelim.
Ben bunu istiyorum.
Hiç polemiğe girmeyeceğim. Ne olur bir gözden geçirin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) Sayın
Başkan, Sayın Bostancının bahsettiği sarin gazı
olayıyla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Yok, öyle bir usulümüz yok Sayın
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) 60ıncı
maddeye göre bir açıklama yapmama müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Evet, Sayın Atıcı cevap
verdi zaten.
Teşekkür ediyorum.
Şimdi
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) Benim
bahsedeceğim açıklama farklı bir açıklama, Meclisin bu
konuyu bilmesini istiyorum.
BAŞKAN Böyle bir usulümüz yok ki, açıklama
yapmanın İç Tüzükte yeri yok yani böyle...
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) Gerçek olmayan
bir bilgiyi kendisi söyledi, ben gerçek olan
BAŞKAN Böyle bir şey söz konusu değil
efendim. Burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği bir öneri var; bu
öneri üzerinde iki lehte, iki aleyhte söz isteyen sayın milletvekilleri
var, söz veriyorum bunlara, bunun haricinde söz vermem söz konusu değil.
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) Sarin gazı
meselesiyle ilgili Türkiyede bir dava görülüyor ve şu anda o dava devam
ediyor. Meclisin, Genel Kurulun bu konuda bilgilendirilmesini istiyorum.
Kendisi bu konuyu açtı ve ben davayı izleyen birisi olarak Meclise bu
bilgiyi vermek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum efendim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasî Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 27
milletvekili tarafından Suriyede sarin gazı kullanılarak
yapılan katliamda Türkiyenin rolü olduğuna dair dile getirilen
iddiaların araştırılması amacıyla 10/4/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2014
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Adnan Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın Çirkin. (MHP sıralarından
alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygı, sevgi, hürmetle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Hükûmetimiz
vasıtasıyla, üç yıldır süren Suriye iç savaşında,
Türkiye, gerçekten, bu tarihe kadar, cumhuriyetin doksan küsur yıllık
tarihinde olmayacağı kadar çamura, olmayacağı kadar
batağa saplanmıştır ve diplomatik açıdan da yarın
bir gün kendisini zor durumda bırakacak ilişkilere girmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak öncelikle bu konudaki net tavrımızı,
yani Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanı Devlet
Bahçelinin bu konudaki görüşünü ortaya koyarak daha sonra bu konuyla
ilgili fikirlerimizi beyan edeceğiz.
Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli, 15 Nisan 2014 tarihinde
yaptığı grup konuşmasında bu konuya atfen bakın
ne diyor: Biz AKPye elbette muhalifiz, elbette demokratik
itirazlarımızı hiç yüksünmeden, kaçınmadan, gevşemeden
yaparız, yapıyoruz ancak hiçbir şekilde Hükûmetin, komşu
bir ülkede binlerce masum sivilin öldürülmesi caniliğine kimyasal
silahlarla önayak olduğuna, teşvik ettiğine, ortam
sağladığına, destek verdiğine inanmayız,
inanamayız. Türk devlet geleneğinde böyle bir alçaklık
olmamış ve olmayacaktır. Türk tarihinde masumlara ölüm saçmak,
terör ihracı yapmak, yapanlara kol kanat germek şimdiye kadar
görülmemiştir. Bu nedenle, ülkemiz aleyhinde sürdürülen karalama
kampanyasına Hükûmet süratle engel olmalı, eldeki bilgi ve belgelerle
Gutadaki iğrenç soykırımda en ufak parmağının
olmadığını delilleriyle kanıtlamalıdır. Aksi
takdirde, bu kirli oyunun taraftarları içimizden devşirilen taşeronlar
yardımıyla gün geçtikçe mevzi elde edecek ve Türkiyeye
uluslararası camia da kuşkuyla bakacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Genel
Başkanı münasebetiyle ortaya koyduğu devlet yanlısı bu
tavrın bir kıymeti, bir alıcısı olmalıydı
ama yok. 15 Nisanda bu açıklama yapılmış, bugün 22 Nisan,
Hükûmette en ufak bir hareket yok.
Şimdi,
şunu diyebiliriz: Efendim, bunu
zaten Suriye kullanmıştır. Zaten bunu Hükûmet olarak,
Dışişleri olarak dediniz. Sayın Başbakan daha sabahına
Suriye Devlet Başkanı Esadı suçlayarak, canilikle suçlayarak
bunları söyledi. Şimdi bunu eldeki delillerle, bilgilerle ispat
edeceksiniz yani bu sarin gazını Türkiyenin vermediği
noktasındaki eldeki en basit argümanımız Suriyenin
attığını ispat etmek. Bunu ispat edemiyorsunuz. Ortaya bir
laf atıyorsunuz, ondan sonra da Türkiyenin acımasızca
karşı karşıya kaldığı bu suçlamalarda
kılınızı kıpırdatamıyorsunuz. Dışişleri
ağzını açamıyor. Bakın, 28 Ağustos
21
Ağustosta bu sarin gazı kullanılmış. Ben Milliyetçi
Hareket Partisi milletvekili olarak, şahsım bir iddiada
bulunmuşum, Habertürkte Sayın
Muharrem Sarıkayanın köşesinde de yayınlanmış.
Benimki bir iddia, bize gelen bir bilgi. Milliyetçi Hareket Partisindeki hâkim
kanaat, kimyasalı, kimyasal silahı muhaliflerin
kullandığı yönünde. Kimyasalı bizdeki verilere göre Zahran
Alluş yönetimindeki İslam Tugay Örgütü, Gutadan Dumaya attı.
demişiz. Bu bir bilgi; doğru mu, değil mi, ama bir iddia. Peki,
bunun aksini ispat edebiliyorlar mı? Yok. Yetmiyor, Ertuğrul Özkökün
köşe yazısı, 18 Ocak 2014
Amerika Birleşik Devletlerinin
en prestijli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Institute of
Technologyden Theodore Postol, Richard Lloyd; bunlar Birleşmiş
Milletler silah denetçisi. Bunlar da kimyasalı muhaliflerin
attığını iddia ediyor. Biz de Suriye attı diyoruz.
Şimdi, Amerika
farklı bir devlet, konuşmaz, konuşturur. Yani, Seymour Hersh at
torbasından çıkmadı. Bunu birileri konuşturuyor ama burada
bu iddiayı ortaya koyacak olan Hükûmet, Türkiyeyi temize
çıkarması gereken de Hükûmettir. Kimyasalı Suriyenin
kullandığı yolunda eldeki bilgiyi ortaya
koymalıdır, Türkiyeyi bu
utançtan kurtarmalıdır. Hükûmet, Meclisi gerekirse bir kapalı
oturumda bilgilendirmelidir. Yarın bir gün önümüze gelecektir. Hükûmet bu
konuda kendisini savunabilmelidir, Türkiyeyi savunabilmelidir. Bakın,
Milliyetçi Hareket Partisi bir sorumluluk örneği gösteriyor ve bu konuda
muhalif olduğu hâlde Hükûmete destek veriyor ama Hükûmet, Sayın
Dışişleri Bakanı kılını
kıpırdatmıyor, kıpırdatamıyor. O zaman neye
dayanarak iddia ettik bunu, Türkiyeyi nasıl böyle bir duruma soktuk?
Büyük bir sorumsuzluk örneğini her konuda, Suriyeyle ilgili her meselede
olduğu gibi bu meselede de ortaya koydunuz.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Dışişleri Bakanı ve Hükûmet
acaba Suriye konusunda hangi öngörüsünü ortaya koydu ve hangi öngörüde
haklı çıktı? Savaş üç ayda bitecek. dedi, üç sene geçti,
Emevi Camiinde namaz kılacağız. dedi, Kocatepe Camisiyle Hacı
Bayram Veli ancak ellerine kaldı ve döküldükçe dökülen kanın, bir
şekilde, benzinle gitmek suretiyle Türkiye, Hükûmet değil sadece,
ortağı oldu.
Emsal olmaktan
bahsediyoruz. Daha dün ben merkez ilçe başkanlığımızla
bir kunduracı esnafımızın yanında otururken bir
Suriyeli geldi. İyi giyimli, münevver, belli; belli ki savaştan evvel
ülkesinde bir statü sahibi. 1 lira istedi, 1 lira. İşte, sizin ortaya
bıraktığınız Suriyeliler bunlar. Kamplarda 20-30 bin
kişiye bakıyorsunuz. Evet, orada güzel de bakılıyor ama yüz
binlerce Suriyeli namusu, şerefi, haysiyeti ortada; kadını
kızı, yaşlısı genci dileniyor. Bunlar herkesin gözü
önünde oluyor. Yani, öngörüsüzlükte ISO 9000 ödülü olsa Sayın
Dışişleri Bakanı bunu birinci olarak alır. Hangi öngörüsü
tuttu acaba Suriye konusunda ve Türkiye ne duruma geldi? Bugün Kesebde
Keseb
yanıyor. Peki, Mısırda Esmaya ağlayan göz
Mısırın Esmasına ağlarken Türkmenin Esmasına
gelince niye kuruyor? Onun kabahati Türk olmak mı? Hâlbuki o da Müslüman.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saçmalıyorsun sen, saçmalıyorsun!
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Devamla) Ne oluyor?
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saçmalıyorsun!
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Vallahi, hiç önemli değil,
duyamıyorum.
BAŞKAN
Sayın Milletvekilim, lütfen.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Terbiyesizlik!
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Beyefendi, duyamıyorum,
duymamı gerektirecek değerde de bir söz söylediğinizi
sanmıyorum. Her şey ortada.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saçmalıyorsun!
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Ya, sevgili kardeşim, Türkmen
temsilcileri çıkıyor, Silahımız yok. diyor, Mermimiz
yok. diyor, Giyeceğimiz yok. diyor, İlacımız yok.
diyor; siz ne konuşuyorsunuz o zaman? Çıkın buraya Şunu
gönderdik. deyin, çıkın Şunu gönderdik buraya. deyin. Gelin,
Türkmenle konuşun. Çıkın, benden sonra çıkın bu
kürsüde bunu söyleyin, beni utandırın. Boş konuşmayın.
Yeni daha yeni; Kesebte, Bayırda, Bucakta, Türkmenler ortada
kalmış, siz burada konuşuyorsunuz, biz burada bu sıralarda
oturuyoruz.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Şandır o kürsüden teşekkür
etti bize.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Kime?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bize, bize.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Ya bu teşekkürü sizin kadar
istismar eden başka bir siyasi parti yok.
BAŞKAN
Sayın Çirkin, Genel Kurula konuşun lütfen.
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Devamla) Size teşekkür etmek de artık istismar
oluyor ya. Ayıptır, ayıptır!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Paralelcilerle iş birliği
yapıyorsunuz. Tırları kesen paralelcilerle iş birliği
yapıyorsunuz.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
Yani, bir kere teşekkür ettiyse 50 tane yanlış mı
yapacaksın? Türkmen katlediliyor, Türkmen kelleleri Halepte direklere
asılıyor. Bağıracağına gel benimle beraber,
Bayır-Bucaka gidelim haydi!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Türklerle de, onlarla da bir tek AK PARTİ
ilgileniyor.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Gel beraber gidelim. Ne yaptı
AK PARTİ Türkmene, ne yaptı? Niye bağırıyor o zaman
Türkmen?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Şandır burada teşekkür etti.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Niye Türkmen kelleleri
asılıyor? Bunun hesabını verecek yerde ne burada
bağırıp çağırıyorsunuz? Bir hesabını
verin önce.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz paralelcilerle iş birliği
yaptınız, yardımları engelleyen
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Türkmene ne yaptınız?
Türkmen liderleri niye bağırıyor? Türkmen kadınları
niye aç kalıyor?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz paralelcilerle iş birliği
yapın, engelleme görevini yapın, tamam.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Namusuna tecavüz ediliyor. Ne
yaptınız, ne, söyleyin! Bir Türkmen olarak bunun hesabını
soruyorum size, ne yaptınız? Hadi konuşun.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sizin dış müdahaleyle
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Yani ben seviyesiyle
eleştirmeye çalışıyorum ama siz Türkmenin kanını
elinize bulaştırdınız.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Özde milliyetçi olacaksınız, sözde
değil!
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Türkmeni ortada
bıraktınız, unutmayın bunu.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen Türk bile değilsin, bağırma oradan!
Konuşma!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Şandır teşekkür etti o kürsüden
bize.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) İyi ki bir teşekkür etti
be!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Edecek tabii, yaptık çünkü.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Senin anladığın konular değil onlar, otur orada
hadi!
Şefik, gel
buraya.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Bir sene oldu teşekkür edeli.
Şu dediklerimizi düşünün.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Çünkü o oradan geldi.
BAŞKAN
Sayın Çavuşoğlu, lütfen
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Şu dediklerimin yalan
olduğunu ispat edin. Ayıptır!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bunlara paradan, kasadan bahset, onlardan anlar bunlar.
BAŞKAN Evet,
Sayın Çirkin, teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen bunlara paradan, kasadan bahset. Bu işlere uzak onlar.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sen paralelcilerle iş birliği yap,
Türkmenlere giden yardımları engelle; senin yaptığın
budur!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Avantadan bahset, rüşvetten bahset, onların konusu o. Ne
anlayacak bunlardan?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Hamaset
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Hamaset. deme. Gel, benimle
beraber Bayır-Bucaka git. Göz de atma, ayıp! Kan dökülüyor orada.
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Çirkin
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hadi, hadi!
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Ne diyorsun sen?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Öncelikle, Suriyelilere
BAŞKAN
Sayın Çirkin, lütfen
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Benim böyle bir üslubum var
mı, ne tahrik ediyorsun?
(Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkinin AK PARTİ sıralarına yönelmesi)
BAŞKAN
Sayın Çirkin
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:16.45
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde, aleyhinde ikinci
konuşmacı Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına -birazdan, yakında
da Halkların Demokratik Partisi Grubu adına bu kürsüde konuşmaya
başlayacağız- Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında Suriye
olayı, üç yıl süren çatışma, içeride yaşananlar ve
içeride süren iç çatışma ve ülkemize yansımaları çok
boyutlu ele alınması gereken bir konu. Bunlar için de bir iddia
-Amerikada bir gazetede köşe yazarının yazmasıyla ilgili-
araştırma önergesi olarak geldi. Bu konunun etrafında
Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar, denetimler var,
sonradan olanlar var, bazı araçlarda yakalanan malzemeler var ama bir
gerçek var ki insanlık suçu olarak işlenen bu suçlarda daha önce
Halepçede kimyasal kullananların, Saddam gibi diktatörlerin, Kimyasal
Alilerin ki onlar biliyorsunuz idam edildi
Halepçenin acısı
sürerken kim bu gazları üretiyor, kim bunları satıyor, kim
bunları araştırma ve denetime tabii
Bütün bunlar çok ciddi bir
araştırma konusu bilimsel olarak.
Suriye ile ilgili
olayı da bir bütünlük içinde irdelemek gerekiyor. Altı ayda Esad
rejiminin yıkılacağı varsayılarak, hatta Türkiyede
100 bine yakın mülteci olacağı hesabı yapılarak Suriye
muhalefetine yapılan destek, daha sonra Katarın, Suudi
Arabistanın desteklediği İslami radikal örgütler; El Kaide, El
Nusra ve IŞİD şu an
Şu an Türkiyenin bütçesinden
milyarlarca lira Suriye -Özgür Suriye Ordusu adı altında-
muhalefetine ve bu örgütlere veriliyor. Maalesef, 2012 yılında
İçişleri Bakanlığının bizzat imzasıyla
sınır illerine gönderilen, Kilis Valiliğine gönderilen yazı
aynen şöyleydi: Suriyedeki muhalif gruplar, El Nusra
tarafımızdan desteklenmektedir. El Nusra, -bakın dikkatinizi
çekiyorum- mensuplarının lojistik olarak desteklenmesi,
korunması ve kollanması.
Şimdi, bakın, yazı basında
çıktı, elimizde de var; Hükûmetin bu konuda bir açıklama
getirmesi gerekiyor. El Nusra, IŞİD ve El Kaide desteği ne
noktadadır şu an geldiğimiz noktada? Çünkü,
orada, Rojava dediğiniz Kürtlerin yaşadığı
coğrafyada, Afrinde, Kobanide, Serekanide, Cizir
mıntıkasında en çok büyük saldırılarını yaptılar.
Bu örgütlerin yaptığı saldırıların yanında
basına düşenler, insanların ciğerini söküp yiyebilenlere,
insanların kellesini uçurabilenlere, genç kadınları,
kızları rahatlıkla katledip bunu propaganda olarak dünya
kamuoyuna, İnternete servis edenlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yardım etmesi, bu suça, insanlığa karşı işlenen
bu suça iştirak etmek demektir arkadaşlar. Çok açık söylüyorum,
uluslararası bir hukukçu olarak bunu ifade ediyorum.
Türkiye,
bu Suriye muhaliflerini, Özgür Suriye Ordusunu -Çırağan
Sarayında, Antalyada- silahlarıyla beraber davet edip, toplantılar
yapıp bunların Antakyadan Antepe, Antepten Şanlıurfaya
kadar farklı farklı yerlerde ülkemiz içinde kamplarını da
oluşturmuş durumda. Akçakaleden, Ceylanpınardan, Suriye
hududundan yol geçen hanı gibi geçebilmektedirler ve geçtikleri zaman da
Silahlı Kuvvetlerimiz onları tespit ettiği zaman bu unsurlara
yardım etmektedir.
Peki,
soruyorum: Ceylanpınardan Antakyaya kadar olan sınır ticaret
kapıları açıkken, oradaki muhalefete destek
yapılırken, sağlık, yiyecek, gıda, ilaç, her türlü
yardım yapılırken Kürtlerin yaşadığı,
Kürtlerin kantonlarını ilan ettiği bölgelerde, Serekaniden
itibaren Derike kadar, Tirbespiye kadar neden -Qamişlo-Nusaybin
Kapısı dâhil Şenyurt Kapısı- bütün bu kapılar
kapalıdır arkadaşlar? Neden oraya giden ilaçlara bile, bebekler
için giden sütlere el konuluyor; neden giyim, acil ihtiyaçlara izin verilmiyor? Türkiye Cumhuriyeti devleti Suriye'de
yaşayan farklı etnik unsurlara ve inançlara düşman
mıdır; sadece oradaki bir kesimin destekçisi, hamisi ve
kışkırtıcısı mıdır? Bu, çok tehlikeli bir
dış politikadır. Dış politikayı siyaset, ideoloji
ve mezhep düzeyine indirdiğiniz zaman dünyada dış politika
siyaset diplomasisi rotasından çıkar.
Şimdi, 1 milyona yakın mültecinin
yaşadığı Türkiye'den, her gün sınır
boylarında -küçük botlarda- Ege Denizinde Suriyeli mültecilerin
cesetlerinin toplandığı bir Türkiye'den; Türkiye'de yaşayan
1 milyona yakın mültecinin tamamen işçi sömürüsüne tabi
tutulduğu, günde 5 lira, 10 lirayla on iki saat
çalıştırıldığı bir Türkiye'den bahsediyoruz.
Sonra ne oluyor? Hükûmet Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle, KDPyle
beraber hendek kazmaya başlıyor. Daha önce duvar ördü, tel örgü
çekti, sıkıntılarını yaşadık. Türkiye ile
özellikle Kürt yerleşim bölgeleri arasındaki noktalarda, Nusaybin
başta olmaz üzere, bunlar yapıldı; şimdi de Kürtlerin,
Rojava Kürtleri ile Başur Güney Kürdistan Kürtlerinin arasına hendek
kazılıyor. Bu, AKP-KDP hendek kardeşliğidir. Bu hendek
kardeşliği aynı halkı, Kürt halkını Suriye'de ve
Irak'ta hendeklerle ayırma zihniyetidir ki Birinci Dünya Harbinde
emperyalizmle sınırları çizip 4 parçaya
ayırdıkları zaman Kürdistanı, bu zihniyetin üstüne
İkinci Dünya Savaşından sonra da mayınları
döşediklerinde bu ihanet geliyor 21inci yüzyılda hendek
kazısında ortaklığa dönüyor. Bu, güvenlik için yapılamaz
arkadaşlar. Biz bunu kabul etmiyoruz. 100 bini aşkın
insanın hayatını kaybettiği, Halep gibi bir şehrin
yerle bir olduğu, üç yıldır savaşın sürdüğü ve
bütün dünya dengelerinin altüst olduğu, savaş uçaklarının
düştüğü, füzeli senaryoların ilan edildiği, seçimlerin bile
bununla bağlantılı olarak ertelenebileceğinin söylendiği,
Esadın 3 Haziranda Cumhurbaşkanlığı seçimine
gireceği bir Suriyeden bahsediyoruz. Böyle devasa iç sorunlarıyla,
her şeyiyle Türkiyeyi etkileyen bir konuda bir Meclis
araştırmasının yapılması veya bir oturumda
Dışişleri Bakanının gelip son gelişmeler
hakkında bilgi vermesi, bütün grupları bilgilendirmesi burada 77
milyonun çıkarlarının korunması açısından son
derece hayatidir. Neden bu duruma geliniyor? Hendek
arkadaşlığı, hendek kazarak, duvar örerek
Kürtlere,
Alevilere, oradaki Süryanilere, oradaki Ermeni cemaatlerine, hatta
IŞİDin saldırısına uğrayan Türkmenlerin
durumuna, hepsine baktığımız zaman bütün bu zihniyetin
diktatörlük, başkanlık tarzı anlayışların ürünü
olduğunu görürüz.
Bu nedenle, böyle bir
araştırmanın bütün boyutlarıyla diğer
araştırma önergeleriyle birleştirilerek yapılmasında
fayda gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 15inci ve 21inci sıralarında bulunan 429 ve
536 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 5inci ve 6ncı sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi
22/4/2014
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 22/4/2014 Salı günü yaptığı toplantıda,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 15inci ve 21inci
sıralarında bulunan 429 ve 536 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının gündemin bu kısmının
sırasıyla 5inci ve 6ncı sıralarına
alınması ve bu kısmında bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi önerilmiştir.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet Aydın Engin
Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Oktay Vural İdris
Baluken
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/182) esas
numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/153)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/182) esas
numaralı Kanun Teklifim kırk beş gün içinde komisyonda
görüşülmediğinden İç Tüzükün 37nci maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 26/1/2012
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN Teklif sahibi Mahmut Tanal
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en içten sevgi
ve saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, İç Tüzükün 37nci maddesi
uyarınca direkt olarak Genel Kurula getirmek istediğimiz kanun, Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifidir.
Nedir bu kanun da? 19/4/1990 tarihinde
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzlukla Mücadele Kanunu çıkartılmış ve bu kanunla mal
edinmelerin denetlenmesi yoluyla haksız mal edinme veya gerçeğe
aykırı bildirimde bulunulması hâlinde uygulanacak hükümler
belirlenmiştir.
Kamu kesiminde yolsuzlukların
önlenmesi, temiz yönetimin gerçekleştirilmesi, kamu hizmetlerinde
saydamlık, dürüstlük, hesap verilebilirlik, kamu yararını
gözetme gibi etik ilkeler doğrultusunda yürütülmesi düşünülen tedbirlerden
biri de mal bildiriminde bulunma
zorunluluğudur. Mal bildirimi, kamu görevlilerinin kendilerine,
eşlerine ve çocuklarına ait taşınır ve
taşınmaz malları, alacakları, borçları hakkında
yetkili makamlara vermekle yükümlü oldukları bildirimdir.
Mal bildirimi,
seçimle veya atanarak işbaşına gelen tüm kamu görevlilerini
kapsamaktadır. Ayrıca, bu yükümlülüğün kapsamına siyasi
parti genel başkanları, gazete sahipleri, noterler, vakıflar ve
kamu yararına çalışan derneklerin yöneticileri gibi özel
kişiler de girmektedir. Bu anlamda, örnek bir lider olarak Cumhuriyet Halk
Partisinin Genel Başkanı, İnternet sitesinde, Türkiye Büyük
Millet Meclisine vermiş olduğu mal bildirimini
açıklamış ve aleniyet kazanmıştır, kamu
tarafından bilinmektedir. Bu açıdan, bunun Türk siyasi tarihine örnek
teşkil etmesi açısından da tüm genel başkanların bu
örnek davranışı sergilemesini bekliyoruz.
Mal bildirimi,
kamuda atanarak veya seçilerek göreve gelen yetkililerin haksız kazanç
elde etmelerini önleme amacı taşıyan önemli demokratik bir
araçtır. 3682 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu yürürlüğe girdiği
tarihten bu yana sorgulanmaya kapalı olması sebebiyle yeterince
faydalı olamamıştır. Siyaset kurumu, bugüne kadar, halk tarafından
şeffaf bir şekilde analiz edilmediğinden dolayı bir güven
kaybı yaşamakta, sürekli kan kaybetmektedir. Çağdaş, sosyal
hukuk devleti olan Türkiye
Cumhuriyetinde yolsuzluklarla, haksız ve usulsüz mal edinmeyle tam
anlamıyla mücadele etmek için toplumu yöneten kişilerin yine toplumun
bireylerince denetimi ve incelenmesi amacıyla doğruluk, dürüstlük,
hesap verilebilirlik, şeffaflık ilkelerinden yola çıkarak
demokratik, çağdaş, saydam bir devlet anlayışının
ortaya konulması gerekmektedir. Mevcut siyasi iktidarın bu konuda
yapılmış herhangi bir çalışması yoktur.
Yolsuzlukla mücadele için daha kararlı önlemler alınmalı, bu
kanunların uygulanması için daha aktif unsurlar
kullanılmalıdır.
Yolsuzluklar
ülkemizde sağlıklı bir demokrasinin işlemesine engeldir.
Temiz toplum ihtiyacı demokrasinin gereğidir. Yolsuzluk devlet
düzenini bozmaktadır. Yolsuzluk tüm kurumları, kuruluşları
yozlaştırmaktadır. Yolsuzluk, aynı zamanda bir çürümedir.
Yolsuzluk toplumda huzursuzluk getirmekte, yolsuzluk aynı zamanda
yoksulluk da getirmektedir. Bu açıdan, yolsuzlukların engellenmesi
için şeffaflık önemli bir unsurdur. Bu açıdan, gerçekten bu
mevcut olan ilgili 3628 sayılı Yasada Mal bildiriminin gizli
olması gerekir. deniliyor. Bizim önermiş olduğumuz bu teklifle
bunun şeffaf hâle getirilmesi lazım, bu gizliliğin
kaldırılması lazım, herkes tarafından
erişilebilir, görünebilir olması lazım. Eğer mal bildirimi
sürekli bu şekilde gizli olursa gerçekten siyasi kurumlara, seçilmiş
olanlara, atanmış olanların tamamına şu gözle
bakılıyor: Efendim, bunlar siyasetten geçiniyorlar. Siyasetteki
kişilerin mal varlığının artışını
halkın mutlak suretle görmesi lazım. Yani, bir siyasetçi nasıl
zenginleşiyor, bu mal varlığı listesindeki değerler
nasıl artıyor, halkın bunu görmesi lazım. Eğer
siyasetçi bundan korkuyorsa, mal varlığının açıklanmasından,
vatandaşın erişmesinden korkuyorsa demek ki
hırsızlığa, yolsuzluğa, rüşvete
bulaşıyor anlamı çıkıyor. Eğer biz, Türkiyenin
her tarafında Rüşvet var, yolsuzluk var. sloganlarını
duymak istemiyorsak, yolsuzluk ve rüşvete son vermek istiyorsak 3628
sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunundaki mal bildiriminin gizli olmasını
kaldırıp açık, şeffaf olmasını
sağlamamız gerekmektedir. Bu konuda kararınızı
verirken elinizi vicdanınıza koyun, sıradan bir vatandaş
olarak vatandaş ne istiyorsa kulağınızı vatandaşa
verin.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili
adına söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın
Gök.(CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli
arkadaşımızın vermiş olduğu önerge üzerine, kanun
teklifi üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Yarın, 94üncü
yılını kutlayacağımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramını, bu bayramı bize kazandıran ve
ülkemizin kuruluşuna katkı sağlayan başta Atatürk olmak
üzere tüm silah arkadaşlarını saygıyla anarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Yarın önemli
bir gün, bu önergemizle de ilgili önemli. Mustafa Kemal ve
arkadaşları modern Türkiye Cumhuriyetini kurarken laik cumhuriyet
olmasını, halk egemenliğine dayanmasını ve
çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasını
amaçlamışlardı. Bu nedenle, cumhuriyetin kuruluşundan
sonra, zorunlu olarak götürülen bir tek parti döneminden sonra, cumhuriyeti
kuran kadrolar bir an tereddüt etmemişler ve ülkemizi çok partili hayata
sürüklemişlerdir. Bundan amaç, muhalefet olsun, çok seslilik olsun, her
şey konuşulabilsin ve hiçbir şeyin üstü örtülmesin, yönetenler
de hesap verebilir olsun arzusunda bulunmuşlardı.
İsmet
Paşa bir gün bir yurt gezisine gittiğinde kendisine bir hediye
verilir. Ankaraya döndüğünde bakar ki bir takım elbise, bir
kumaş hediye edilmiştir. İsmet Paşa, derhâl bunun
değerini öğrenir ve kendisine hediye eden kuruma bir faturayla derhâl
bunun parasını gönderir ve o zamanki Ulus gazetesinde de bunu
yayımlatmak suretiyle bir devlet adamının aldığı
hediye karşısındaki tutumunu belirler.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizin ulaştığı bu günlerde
tartışılan en büyük konulardan bir tanesi yolsuzluk.
İşte bu önerge de yolsuzlukların üzerine gidilmesi
bakımından çok önemli. AKPli arkadaşlarımızın
tavrı gerçekten bu konuda önemli olacaktır. Neden korkacağız,
mal beyanının şeffaf olmasından niçin korkacağız
ve açık olur ve bilinirse ve bu mal beyanına bütün kamu
ulaşırsa, halk ulaşırsa yönetenler niçin korkacaklar, soru
buradadır. Biz bunu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz ve
yönetenlerin Türkiye halkına hesap verebilir bir konumda
olmasını arzu ediyoruz. Bu çok açık bir beyandır, çok
açık yüreklice bir taahhüttür. Altına hepimizin imzasını
atması gereken bir önergeyi tartışıyoruz. Çünkü
yolsuzlardan arındırmanın birinci yolu da kamu erkini
kullananların, kamu ihalesini yapanların, ülkeyi yönetenlerin,
ülkenin gidişatına yön verenlerin bir müddet sonra sahip
oldukları mal varlıklarıyla ilgili artışların
gizlenemez olmasından kaynaklanmaktadır.
Bakın
değerli arkadaşlarım, bu ülkede siz eğer siyasete Karun
girip Karun çıkmıyorsanız ortada bir hata vardır ama Harun
girip gemiciklerle daha sonra Karun çıkıyorsanız ortada bir
sorun vardır. İşte bu mal beyanı da bunun içindir.
Eğer biz bunlardan kaçınırsak, bunları yapmazsak biz
yolsuzlukların hâkimleri sürerek, emniyet müdürlerini sürerek
örtüleceğini zannederiz ama dünya kamuoyu bunu yutmaz.
Bakın, dünyada
bütün devletlerin yolsuzluklarını araştıran
Uluslararası Şeffaflık Örgütü vardır değerli
arkadaşlarım, sivil bir örgüttür ve bu örgüt her yıl bir rapor
yayınlamaktadır. Siz istediğiniz kadar ülkemize demokrasi
deyin, istediğiniz kadar Biz seçimleri kazandık, yolsuzluk yok.
deyin, dünya kamuoyu bunları yutmaz ve Uluslararası
Şeffaflık Örgütü 2013 yılında
yayınladığı raporda Türkiyeye 10 üzerinden 4,9 puan vererek
sınıfta bırakır; 56ncı sıradayız, demokrasi
konusunda 163üncü sıradayız.
Yani, şimdi,
dünya kamuoyu baktığı zaman, ülkedeki yolsuzluklar üzerine,
iddialar üzerine o hükûmet ne yapıyor ona bakıyor;
soruşturuluyor mu, soruşturulmuyor mu; ilgili bakanlar, bürokratlar
ne yapıyor bunlara bakıyor değerli arkadaşlarım.
İnşallah
önümüzdeki günlerde burada bakanların fezlekelerini
konuşacağız. Tavırlarınız bir kez daha
görülecektir ama biz istiyoruz ki Türkiye 10 üzerinden 10 alacak bir yolsuzluk
sınavından başarıyla çıkan bir ülke olsun. Bunun için
çabalıyoruz, bunun için mücadele ediyoruz ama biz biliyoruz ki bu
teklifimizi de reddedeceksiniz.
Sınıfta
kalan sizler olmuyorsunuz, sınıfta kalan Türkiye olur diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmına geçiyoruz.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI(x)
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Deniz Feneri e.v davası ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/126) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
2.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, kredi kartı
kullanıcılarının haklarının korunmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/477) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, küçük esnafın
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/482) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bitlis-Adilcevazda esnafın
borçlarının ertelenmesi ve esnafa faizsiz kredi verilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/560) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
5.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, 662 sayılı KHK ile
Sayıştayın denetim kapsamından çıkartılan anonim
ortaklıklara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/653) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlara
sıfır faizle kredi kullandırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/761) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, cari açık için
alınacak tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/873) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
8.-
Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın, çiftçilere verilen kredilere ve
bankacılık sistemindeki yabancı sermaye oranına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1254) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, çiftçilerin kredi borçlarından
kaynaklanan mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1418) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ziraat Bankasının tarım ve
hayvancılık sektörüne verdiği kredilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1419) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
11.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, döviz kredisi kullanımına ve geri
ödemelerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1448) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
12.- Bursa
Milletvekili Sena Kalelinin, 2011 yılında ülkemize giren bir miktar
paranın kaynağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1452) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Türk Lirası ile ilgili
düzenlemelere ve emisyon hacmindeki artışa ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1465) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, uluslararası kredi
derecelendirme kuruluşlarının ülkemizle ilgili
değerlendirmelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1466) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
15.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, bankaların kredi verirken masraf
adı altında yaptıkları kesintilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1596) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, KOBİlerin kullandıkları
kredilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1659) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Hazine
Müsteşarlığı merkez teşkilatındaki boş
kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1681) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir kredi derecelendirme
kuruluşu ile ilgili değerlendirmelerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1718) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir kredi derecelendirme
kuruluşu ile ilgili değerlendirmelerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1719) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Ziraat Bankasında
çalışan güvenlik görevlilerinin özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1760) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ağrıda Özel İdare
Müdürlüğü tarafından işletilen süt fabrikasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1784) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kanuni takibe
düşen ve borcunu ödeyemeyen kişilerle ilgili çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1998) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
23.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
karşılıksız çek sayısındaki artışa
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2001) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
24.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, 2/B arazilerinin
alımında kullanılmak üzere köylülere sıfır faizli ve
uzun vadeli kredi verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2007) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda bir KOSGEB şubesi
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2176) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
mevcut bankaların ATM eksikliğine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2178) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu Anadolu Bölgesinde
hayvancılığı geliştirecek yeni bir teşvik
sistemine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2179) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu Anadolu Bölgesindeki illeri
kapsayan yeni teşvik sistemi ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/2212) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kredi kartı borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2279) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu Anadolu Bölgesinde
hayvancılığı kalkındıracak bir teşvik
sisteminin hazırlanıp hazırlanmayacağına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2388) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yerli sanayi
ürünlerinin teşvik edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2474) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Halkbankın bir
bölüm hissesinin halka arz edilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2510) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, devlet destekli sigortadan faydalanan
çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2612) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
34.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2011 ve 2012
yıllarında protestolu senet miktarlarına ve bunların
değerlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2633) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2012 yılında
yaşanan karşılıksız çek olaylarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2705) ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı
36.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, ülkemizdeki altın stokuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2738) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, esnaf ve sanatkârlara
verilen teşviklere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2949) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, taş kömürünün
teşvik kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2998) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
39.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bağlı kurum ve
kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3146) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bankalarca alınan çeşitli
masraflara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3174) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
41.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2007-2013 yılları arasında
Ankarada kredi kartı borcunu ödeyemeyen ve icra takibine uğrayan
kişilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3263) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
42.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batman, Muş ve Şırnak
illerindeki sigorta bedellerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3345) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
43.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Hakkâri ve Diyarbakır illerindeki sigorta
ücretlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3390) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
44.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, Çamlıdere ilçesi Halk Bankası
şubesinin kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3442) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bankalar tarafından
başlatılan ziynet altın satışına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3520) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tarım sektöründe
kullanılan banka kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/3527) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
47.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürkün, İller Bankası Yönetim Kurulu üyelerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3564) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
48.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, halka arz işlemleri ile küçük
yatırımcıların borsaya katılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3588) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
49.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, konut kredilerinde yeniden yapılandırma
uygulamasından yararlanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3599) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
50.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan, Kars, Iğdır ve
Ağrı illerinde ATMlerin sayısının
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3637) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
51.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum illerinde
ATMlerin sayısının artırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3643) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
52.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, karşılıksız çekle ilgili
alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3716) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
53.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda Ziraat Bankasına olan kredi
borcu nedeniyle icra yoluyla el konulan taşınır ve
taşınmaz mallara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3775) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
54.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kars, Ağrı ve Iğdırda
Ziraat Bankasına olan kredi borcu nedeniyle icra yoluyla el konulan
taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3776) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum, Gümüşhane ve Bayburtta Ziraat
Bankasına olan kredi borcu nedeniyle icra yoluyla el konulan
taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3777) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
56.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Elâzığ, Van, Batman, Hakkâri,
Muş ve Şırnakta Ziraat Bankasına olan kredi borcu nedeniyle
icra yoluyla el konulan taşınır ve taşınmaz mallara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3778) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
57.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, kredi kartı borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3816) ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı
58.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kredi kartlarıyla
ilgili olarak BDDKya yapılan şikayetlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3819) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
59.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bankaların
müşterilerinden ATM için kullanım ücreti alacakları
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3820) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
60.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, protestolu senet
sayısındaki artışa ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/3842) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bağlı kurum
ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen denetimlere ve kesilen
idari para cezalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3970) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, konut ve ihtiyaç
kredisi borcu bulunan kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/4288) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
63.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, finans sektörünün
geliştirilmesi kapsamında yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4428) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
64.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, finansal sistemdeki
farklı kuruluş ve enstrümanlar arasında rekabeti bozucu
unsurların ortadan kaldırılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4445) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
65.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bilgi ve iletişim
teknolojileri sektörüne ve kayıt dışı ekonomiye
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4482) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
66.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kredi
başvurularında Ziraat Bankası tarafından çiftçilerden
istenen belge ve masraflara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4507) ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı
67.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 4/C statüsünde
çalışan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/4541) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
68.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ücretsiz personel
servisi uygulaması bulunup bulunmadığına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/4543) ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı
69.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, bağlı kurum
ve kuruluşlar tarafından kiralama yoluyla kullanılan hizmet
binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4545) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
70.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana yönelik proje ve
yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/4694) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
71.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen
tasarruf hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4695) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
72.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen
tasarruf hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4696) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
73.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen
tasarruf hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4697) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
74.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen
tasarruf hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4698) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
75.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen
tasarruf hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4700) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
76.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 10. Kalkınma Planında öngörülen
tasarruf hedefinin yatırımlar ile sosyal politikalara etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4705) ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
77.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, finans
kurumlarına borçlarını ödeyemeyenlerin sayısındaki
artışa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5027)
Cevaplanmadı
78.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından tasarruf
yetersizliği sorunu ve sektördeki gelişme potansiyelinin
değerlendirilmesi konularında gerçekleştirilen
çalışmalara ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan'dan sözlü soru önergesi (6/5033) Cevaplanmadı
79.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından müşteri bilgilerinin
korunması konusunda gerçekleştirilen çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/5034) Cevaplanmadı
80.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından finansal sistemin rekabet
gücünün artırılması ve işlem-aracılık
maliyetlerindeki etkinliğin değerlendirilmesi konularında
gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan'dan sözlü soru önergesi (6/5035)
Cevaplanmadı
81.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, BDDK tarafından tüketici ihbar ve
şikâyetlerinin değerlendirilmesi ile araştırma ve analiz
kapasitesinin artırılması kapsamında gerçekleştirilen
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5036) ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
82.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç'in, bir kamu bankasının verdiği kredi
kartlarına ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan'dan sözlü soru önergesi (6/5408) Cevaplanmadı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri Sunuşlar bölümünde belirttiğim üzere, birlikte
cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini
cevaplandırması için Başbakan Yardımcısı
Sayın Ali Babacanı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan, süre bir saattir.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 Nisan 2014 tarihli Genel
Kurulunda Adalet Bakanımız tarafından cevaplandırılması
istenen (6/126) esas numaralı sözlü önergesiyle birlikte Başbakan
Yardımcılığıma ait 56 adet ve Sayın
Başbakanımıza ait 25 adet soru önergesine Hükûmetimiz adına
cevap vermek için söz almış bulunmaktayım. Bazı soru
önergeleri aynı veya benzer mahiyette olduğu için o soru önergelerini
de birleştirerek cevaplandıracağım ve cevapları bir
saat içerisinde tamamlamaya çalışacağım. Sözlerimin
başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(6/126) esas
numaralı soru önergesi: Adalet Bakanlığının
İnternet sitesinde yayımlanan 29 Eylül 2011 tarih ve 23
sayılı, 11 Ekim 2011 tarihli ve 26 sayılı basın
açıklamaları ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
İnternet sitesinde yayımlanan 8 Eylül 2011, 27 Eylül 2011 ve 17
Şubat 2012 tarihli basın açıklamalarında, soru önergesine
konu hususlar hakkında yapılan işlemler ayrıntılı
olarak kamuoyuyla paylaşılmıştır. Basın
açıklamalarında da belirtildiği üzere, soru önergesinde bahsi
geçen soruşturma savcılarının görevden alınmaları
konusunda Adalet Bakanlığı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun herhangi bir tasarrufu söz konusu olmamıştır.
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının 2 Kasım 2011 tarihli
yazısıyla, soru önergesine konu edilen soruşturmanın
yürütüldüğü esnada bazı şüpheli müdafilerin
soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları hakkında
şikâyetçi oldukları ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
Kurul müfettişlerini görevlendirdiği, görevlendirilen
müfettişlerin yaptıkları inceleme sonucu ilgili cumhuriyet savcılarının
yazılı savunmalarını istedikleri; bunun üzerine, başsavcılıkça
yapılan değerlendirme sonucunda soruşturmayı yürüten
cumhuriyet savcılarının spekülatif değerlendirmelere maruz
kalarak yıpratılmamaları, yürütülen soruşturmanın da
olumsuz ve haksız ithamlara maruz kalmaması, soruşturma
üzerinden adalet ve yargıya olan güven duygusunun sarsılmaması
için ilgili cumhuriyet savcılarının soruşturmadan
alınarak yerlerine 2 ayrı cumhuriyet savcısının
görevlendirildiği bildirilmiştir.
(6/477), (6/1596),
(6/3174), (6/3819), (6/3820) ve (6/5036) esas numaralı soru önergeleri:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından çıkarılan
Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve
Zarara Katılım Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz
Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında
2006/1 sayılı Tebliğin 4üncü maddesinde, bankalarca reeskont
kaynaklı krediler dışında kredilere uygulanacak faiz
oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer
menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve
sınırlarının serbestçe belirlenebileceği hüküm
altına alınmıştır.
Ayrıca, 5464
sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun
Sözleşme şartları başlıklı 24üncü maddesinin
4üncü fıkrası Kart hamilinin yaptığı işlemler
nedeniyle, sözleşmede yer almayan faiz, komisyon veya masraf gibi adlar
altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilemez ve kart
hamilinin hesabından kesinti yapılamaz. Sözleşmede kart
hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş
lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez.
hükmünü amirdir.
Söz konusu kanuna
istinaden çıkarılan Banka Kartları ve Kredi Kartları
Hakkında Yönetmelikin 17nci maddesinin 5inci fıkrasının
(c) bendinde, sözleşmeye bağlı olarak kart hamillerinden
alınabilecek ücret, komisyon, masraf ve vergilerin neler
olacağına dair açıklamaların sözleşmede gösterileceği
belirtilmiş, aynı maddenin 2nci fıkrasının (ğ)
bendinde de sözleşmede belirtilen ücret, komisyon, masrafların kart
hamilinin hesabına borç kaydedilebileceği kart hamiline bildirilecek
hususlar arasında sayılmıştır.
BDDKnın
2011/1 sayılı Genelgesi uyarınca, bankaların bireysel
müşterilere sundukları hizmetler yani para aktarma işlemleri,
bireysel krediler, kredi kartları ve banka kartları, mevduat
hesapları, ATM kullanımı, kiralık kasa ücretleri, menkul
kıymet işlemleri, çekler ve senetler ile ilgili diğer
işlemler karşılığı tahsil ettikleri masraf,
ücret, komisyon ve her türlü faiz dışı unsur ve yasal kesintinin
yanı sıra bazı bankacılık ürünleri için faiz oranları
bilgileri BDDKya bildirilmektedir. Bu itibarla, bankalarca uygulanan ücret bilgileri
BDDKnın İnternet sitesinde kamuoyuna duyurulmakta olup bu bilgilere
İnternet sitesinin ana sayfasında yer alan Bankacılık
Ürünleri ve Hizmet Ücretleri bağlantısından
erişilebilmektedir. Söz konusu tutarlarda değişiklik olması
hâlinde veriler İnternet sitesinde eş anlı olarak
güncellenmektedir.
Diğer
taraftan, 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6502
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Temel
ilkeler başlıklı 4üncü maddesinin (3)üncü
fıkrasında bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar
ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün
veya hizmetlerde tüketiciden alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf
türleri ile bunlara ilişkin usul ve esasları kanunun ruhuna uygun
olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde belirleme yetkisi, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının görüşünün alınması
suretiyle, BDDKya verilmiştir. Bu kapsamda, BDDK tarafından finansal
tüketicilerden faiz dışında alınacak ücret, komisyon ve
masraflara ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik
taslağı hazırlanmıştır. Anılan
taslağın yürürlüğe girmesiyle birlikte, bankaların tahsil
edebilecekleri ücret, masraf ve komisyon kalemlerinin aynı ad altında
toplanması ve adil olmayan seviyede yüksek ücret tahsil edilmesinin önüne
geçileceği beklenmektedir.
6502
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 31inci
maddesinin (3)üncü fıkrası uyarınca, 28 Mayıs 2014
tarihinden itibaren kart çıkaran kuruluşlar bireysel
müşterilerine aidatsız kart sunma durumunda da olacaklardır.
Öte yandan, BDDK tarafından
finansal tüketicilerin korunmasına yönelik etkinliğin
artırılması ve finansal tüketicilerin sorunlarına
ilişkin kalıcı çözümler getirilmesi amacıyla Finansal
Tüketici İlişkileri Daire Başkanlığı
kurulmuştur.
BDDK bünyesinde,
finansal tüketicilerin bilinçlendirilmesi kapsamında kredi kartı
kullanımı, tasarruf hedefi, kredi kartı ve banka kartı
şifre güvenliği konularını kapsar şekilde üç ayrı
kamu spotu hazırlanmış, ulusal televizyon kanallarında
yayınlanmaya başlamıştır.
Finansal
tüketicilerin bilinçlendirilmesi için hizmet verilecek bir İnternet sitesi
kurulmasına ilişkin çalışmalara da başlanmış
olup 2014 yılında faaliyete geçmesi planlanmaktadır.
(6/482), (6/761), (6/2949)
esas numaralı soru önergeleri: Esnaf ve sanatkârlarımız,
özellikle işletme sayılarının çokluğu, ülke
çapında istihdam seviyesi, bölgesel kalkınma ve gelişmeye
katkıları yönüyle çok önem verdiğimiz bir kesimdir. Bu
bağlamda, 2002 yılı sonu itibarıyla 402 adet esnaf ve
sanatkârlar kredi kefalet kooperatifi, kredi kullandırabilirken 31 Mart
2013 tarihi itibarıyla 956 adet
esnaf ve sanatkârlar kredi kefalet kooperatifi kredi kullandırabilecek
duruma gelmiştir.
2002-2012 döneminde
yaklaşık 850 bin esnaf ve sanatkârımız, esnaf ve
sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri kefaleti
aracılığıyla kredi kullanmıştır. 2002
yıl sonu itibarıyla kredi kullanan esnaf ve sanatkâr sayısı
63.520 iken 31 Mart 2013 tarihi itibarıyla kredi kullanan esnaf ve
sanatkârlarımızın sayısı 259.990a yükselmiştir.
Türkiye Halk
Bankasının kuruluş misyonu, kalıcı bir ekonomik
kalkınma, sosyal denge ve toplumsal barışın korunması
için uygun koşullarla esnaf, sanatkâr ve küçük meslek sahibine kredi
vermektir. Esnaf ve sanatkârlara ucuz kredi yoluyla destek olmak için gelir
kaybı uygulaması kapsamında Halk Bankasınca belirlenen faiz
oranlarının bir kısmı her yıl Bakanlar Kurulu
kararıyla belirlenen oranda hazine tarafından
karşılanmaktadır. 2014 yılı bütçesinde Halk
Bankasına yapılacak gelir kaybı ödemeleri için 528 milyon lira
ödenek ayrılmıştır. 2014 yılına devreden krediler
ile 2014 yılı içerisinde kullanılacak kredilerde hazine destek
oranı yüzde 50 olarak belirlenmiştir. Böylece, 2014 yılında
da esnaf ve sanatkârlara yansıtılacak faiz oranı azami bir yıl
vadeli açılacak kredilerde yüzde 4, bir yıldan uzun vadeli kredilerde
yüzde 5 olarak uygulanmaya devam etmektedir.
KOSGEB
desteklerinden hizmet sektöründe faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârların
yararlanabilmesini de ayrıca sağlamış bulunmaktayız.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın dünyada değişim ve dönüşüme intibakları
ve olumsuzluklardan etkilenmelerinin önüne geçilmesi amacıyla Esnaf ve
Sanatkârlar, Değişim, Dönüşüm, Destek (3D) Strateji Belgesi ve
Eylem Planı da hazırlanmıştır. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı koordinatörlüğünde ilgili kurum ve
kuruluşların katılımıyla hazırlanan bu belge, 9
Nisan 2010 tarih ve 2010/4 sayılı Kararıyla YPK tarafından
kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
(6/560) esas
numaralı soru önergesi: 4-14 Kasım 2011 tarihleri itibarıyla
Bitliste yaşanan don afeti ile 23 Ekim 2011 tarihinde Vanda meydana
gelen deprem nedeniyle zarar gören Bitlisteki gerçek ve tüzel kişilerin
düşük faizli kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin
2011/2534 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 10 Ocak 2012 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
(6/653) esas
numaralı soru önergesi: Hazine Müsteşarlığının
görev alanındaki kamu payı yüzde 50den az olan özel kanunlarla
kurulmuş anonim ortaklıklar ve bu ortaklıklardaki kamu hissesi
şu şekildedir: Türk Telekomünikasyon AŞ yüzde 31,68, Anadolu
Ajansı yüzde 47,75, Borsa İstanbul yüzde 49, Emeklilik Gözetim
Merkezi AŞ yüzde 0,01.
Diğer
taraftan, 233 sayılı KHKnın Tanımlar
başlıklı 2nci maddesi uyarınca kamu iktisadi
teşebbüsü, iktisadi devlet teşekkülü ve kamu iktisadi
kuruluşlarının ortak adı olup sermayesinin tamamı
devlete ait olan teşebbüsleri ifade etmektedir. KİTlere ilişkin
denetimler düzenli olarak Sayıştay Başkanlığı
tarafından yapılmaktadır.
(6/873) esas
numaralı soru önergesi: Küresel krizden çıkış sürecinden
itibaren ılımlı ve istikrarlı bir artış
sergileyen ihracatımız, 2014 yılı Ocak-Şubat
itibarıyla da güçlü seyretmektedir. Temelde Avrupa kaynaklı ticaret
ortaklarımızın göreli olarak pozitif ekonomik görünümü ve kur
hareketlerinden kaynaklanan rekabet avantajı sayesinde ihracat
performansındaki olumlu seyrin 2014 yılında da devam etmesini
beklemekteyiz. Makroekonomik istikrarın korunması ve sürdürülmesi
amacıyla, vatandaşlarımızın gelirlerine kıyasla
aşırı borçlanmalarının önlenmesi ve 2010
yılından bu yana alınan tedbirlere ilave olarak 2013
yılının Ekim ve Aralık aylarında bir dizi makro
ihtiyati tedbir hayata geçirilmiştir. Bu kapsamda kredi kartlarında
limit tahsisi ve limit artırımına ilişkin kurallar
getirilmiştir; kredi kartlarında asgari ödeme oranları
artırılmış, nakit çekiminde kısıtlamalar
getirilmiş ve tüketici kredilerinin risk
ağırlığının artırılması suretiyle
söz konusu kredilerin maliyetleri artırılmıştır.
Konut kredilerinde
olduğu gibi taşıt kredilerinde de asgari peşinat
uygulaması getirilmiş, ayrıca tüketici ve taşıt
kredilerinin vadesinin otuz altı ve kırk sekiz ayla
sınırlandırılmasına yönelik düzenlemeler 2014
yılından itibaren yürürlüğe girmiştir.
Diğer yandan,
2014 yılı Şubat ayından itibaren kredi kartlarıyla
yapılan işlemlere ilişkin taksit sayısı
sınırlandırılması, uygulamaya konulmuştur.
Onuncu
Kalkınma Planında yer alan 25 adet öncelikli dönüşüm
programlarından biri olan Yurtiçi Tasarrufların
Artırılması ve İsrafın Önlenmesi Programı
tasarrufu teşvik edici politikaların yanı sıra aşırı
borçlanmayı ve israf azaltıcı politikaları da içermektedir.
(6/1254) esas
numaralı soru önergesi: 2007 yılından itibaren Ziraat
Bankası tarafından 4 milyon 233 bin 706 üreticiye toplam 61,2 milyar
lira tarımsal kredi kullandırılmış olup bu kredilerin
geri dönüş oranı yüzde 98,14tür.
Yıllar
itibarıyla uygulanan cari ve üreticiye yansıyan faiz oranları
ise şöyledir, 2007den itibaren söylüyorum: 2007 cari oran yüzde 17,5,
üreticiye yansıyan yüzde 0 ila 13,1; 2008de de aynı; 2009da cari
oran yüzde 15, üreticiye yansıma yüzde 0 ila 11,25; 2010da cari oran
yüzde 13, üreticiye yansıyan yüzde 0 ila 9,75; 2011de cari oran yüzde 10,
üreticiye yansıyan yüzde 0 ila 5; 2012de cari faiz oranı yüzde 10 ve
12, üreticiye yansıyan faiz oranı yüzde 0 ila yüzde 9 arasında;
2013de cari faiz oranı yüzde 8 ve 11, üreticiye yansıyan faiz oranı
yüzde 0 ila 8,25 arasında.
Soru önergesinin
ikinci kısmıyla ilgili olarak
ise bankalardaki yabancı hissedarların -halka açık paylar hariç-
hisse oranlarına tekabül eden öz kaynak ve aktif toplamları esas alınarak
yapılan hesaplamaya göre, Aralık 2013 itibarıyla,
bankacılık sektörü öz kaynak toplamı içindeki yabancı
payı yüzde 25,6dır, bankacılık sektörü aktif toplamı
içindeki yabancı payı ise yüzde 27dir.
(6/1418) esas
numaralı soru önergesi: Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerince tarımsal kesime kullandırılan düşük
faizli kredilere ilişkin usul ve esasları düzenleyen 2014/5767
sayılı ve daha önceki Bakanlar Kurulu kararlarında Bu karar
kapsamında açılan kredilere vadesinde, hesap devresinde, taksit
vadesinde ödenmemesi hâlinde vade tarihinden itibaren geciken tutarlar için bu
karar hükümleri uygulanmaz. Vade tarihinden itibaren bu krediler banka ve T KK mevzuatı çerçevesinde
tahsil ve tasfiye edilir. ve ayrıca Bu kararda yer almayan hususlarda
Bankacılık Kanunu hükümleri ile bankanın ve TKKnın
kredilendirme usul, esas ve
mevzuatları uygulanır. hükümleri yer almakta olup bu kapsamda
kullandırılan kredilerin tahsiline yönelik olarak Ziraat Bankası
ve tarım kredi kooperatifleri tarafından yapılan icra
işlemlerinin durdurulmasına ya da kredilerin vadelerinin
uzatılmasına veya hibeye çevrilmesine ilişkin olarak Hazine
Müsteşarlığınca yürütülen bir mevzuat
çalışması bulunmamaktadır.
Ayrıca
Doğu Anadoludaki çiftçilerimizin üretimine devam edebilmeleri için
aldıkları kredilerin hibeye çevrilmesi konusunda ise yine yürütülen
bir çalışma bulunmamaktadır.
(6/1419) esas
numaralı soru önergesi: 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat
Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda bankalara bedeli
önceden ödenmeden görev zararı verilemeyeceği hükme
bağlandığından düşük faizli vade uzatımı
uygulanmasının Ziraat Bankası tarafından resen
gerçekleştirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
(6/1448) esas
numaralı soru önergesi: BDDK veri tabanında yer alan verilerden
yararlanılarak dövize endeksli tüketici kredisi kullanan müşteri
sayılarına ilişkin bilgiler şu şekilde
hazırlanmıştır: 2008 yılı sonu itibarıyla
30.854 olan kredi müşterisi sayısı 2009da 25.385e, 2010da
19.387ye, 2011de 12.722ye, 2012de 11.446ya, 2013 sonu itibarıyla ise
8.422ye düşmüştür. BDDK veri tabanında il bazında dövize
endeksli tüketici kredisi kullanan müşteri sayısıyla ilgili
bilgiler bulunmamaktadır. Kredi geri ödemelerinde aksamalar olması
durumunda ilgili banka ile müşteriler arasında imzalanmış
bulunan sözleşmelerde yer alan düzenlemeler ve özel hukuk hükümleri
uygulanmaktadır.
Döviz cinsi ve
dövize endeksli kredi kullanımına ilişkin 2009 Haziran
ayında 32 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yapılan
düzenlemeyle ihtiyatlı, risk yönetimini ön planda tutan,
firmalarımızın ve bankalarımızın risklerini
artırmayacak bir sisteme geçilmiştir. Bu düzenlemeyle getirilen en
önemli husus, döviz geliri olmayan firmaların da belli limitler çerçevesinde
döviz kredisi kullanmasına imkân sağlanmasıdır. Bu
düzenlemeyle beraber, döviz gelirleri olmayan firmalar ortalama vadesi bir
yıldan fazla ve tutarı 5 milyon dolardan daha yüksek olmak üzere yurt
içinde yerleşik bankalardan döviz kredisi kullanabilmektedirler. Döviz cinsinden
borçlanmaya ait bir alt sınır konulmasının nedeni de, büyük
miktarlı döviz kredisi talep eden firmalarımızın kur
riskine ilişkin değerlendirmeyi ve bankaların da söz konusu
firmalarla ilgili risk kontrolünü daha iyi yapabilecek olmalarıdır.
Öte yandan,
tüketicilerin dövize endeksli kredi kullanabilmeleri nedeniyle bu düzenleme
öncesinde kur riskine açık olmakta, bu da hem tüketici bazında hem de
makro düzeyde kur riskinin izlenememesi ve yönetilememesi sonuçlarını
beraberinde getirmekteydi. Yapılan düzenlemeyle tüketicilerin yurt içinden
ve yurt dışından sadece döviz cinsinden değil, dövize
endeksli kredi kullanmalarının da önüne geçilmiştir.
Ayrıca, çeşitli zamanlarda yapılan alt düzenlemelerle 2009
Haziran ayından önce tüketicilere kullandırılmış olan
dövize endeksli kredilerin kredi taksit tutarı, faiz oranı ve kredi
süresinin yeniden yapılandırılmasına, başka bir döviz
cinsine endekslenmesine, TLye dönüştürülmesine veya başka bir
bankaya devredilmesine imkân sağlanmıştır.
Bu kapsamda Türkiye
Bankalar Birliği Yönetim Kurulunun almış olduğu
İsviçre frangı veya Japon yenine endeksli olarak
kullandırılan konut kredilerinin Türk lirası cinsinden yeniden
yapılanmasına ilişkin temel prensiplerin belirlendiği
tavsiye kararı Türkiye Bankalar Birliğinin İnternet sitesinde 4
Mart 2014 tarihinde kamuoyuyla paylaşılmıştır.
BAŞKAN
Sayın Bakan, soru numaralarıyla birlikte soru sahibini de, sayın
milletvekillerinin isimlerini de söylerseniz daha iyi olur,
notlarınız arasında varsa tabii.
Buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Devamla) Notlarımın arasında
maalesef yok.
BAŞKAN
Buyurun, devam edin o zaman numaralarıyla.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Olur mu Sayın Başkan, mutlaka duyurulması gerekir.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Devamla) - (6/1452) esas numaralı soru
önergesi
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Sena Kalelinin soru önergesi, zabıtlara geçsin.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Devamla) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İnternet sitesinde yayınlanan Ödemeler Dengesi Metodolojisi ve
Türkiye Uygulaması başlıklı detay bilgi setinde de yer
aldığı şekilde, ödemeler dengesi istatistikleri, bir
ekonomide yerleşik kişilerin (merkezî hükûmet, parasal otorite,
bankalar, gerçek ve tüzel kişiler) diğer ekonomilerde yerleşik
kişiler (yurt dışında yerleşikler) ile belli bir dönem
içinde yapmış oldukları mal, hizmet ve sermayeye ilişkin
ekonomik işlemlerin sistematik kayıtları olarak tanımlanan
ve çift kayıt ilkesi doğrultusunda Merkez Bankası dâhil tüm
bankalardan, diğer kamu kurumlarından ve çeşitli anketler gibi
farklı kaynaklardan toplanan veriler kullanılarak aylık olarak
hazırlanmaktadır.
Çift kayıt
ilkesi gereğince ödemeler dengesi istatistikleri konusu işlemlerin
mahiyetlerine ve finansman şekillerine göre mutlak değer olarak
aynı ancak biri pozitif diğeri negatif işaretli çift
kayıtla eş anlı olarak kaydedilmesi gerekmekte ve bunun
sonucunda teorik olarak Net Hata ve Noksan kaleminin sıfır
olması beklenmektedir ancak uygulamada Net Hata ve Noksan kaleminin
sıfırdan farklı olması genel olarak verilerin
değişik kaynaklardan elde edilmesi, değerleme, ölçme ve
kayıt zamanının farklılıklar yaratmasından ortaya
çıkmaktadır. Net Hata ve Noksan kalemi ayrıca hesaplanamamakta
ancak kalan bir değer olarak tabloya işlenmektedir.
(6/1465) esas
numaralı soru önergesi: Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen
paramızdan altı sıfır atılması operasyonu
kapsamında 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren dolaşıma verilen E8
Emisyon Grubu yeni Türk lirası banknotlar ile 1 Ocak 2009 tarihinden
itibaren dolaşıma verilen E9 Emisyon Grubu Türk lirası
banknotlara ilişkin olarak Banknot Matbaası Genel Müdürlüğünde
basılan ve Emisyon Genel Müdürlüğünce teslim alınan banknot
miktarları yıllar itibarıyla şöyledir: 2005
yılında banknot miktarı 1 milyar 406 milyon 760 bin, banknot
tutarı 36 milyar 517 milyon 616 bin. 2006 yılı; adet 892 milyon
238 bin, tutar 28 milyar 790 milyon 331 bin. 2007; adet 613 milyon 48 bin,
tutar 21 milyar 177 milyon 660 bin. 2008; adet 241 milyon 966 bin, tutar 2
milyar 770 milyon 970 bin. 2009 yılı; adet 1 milyar 540 milyon 246
bin, tutar 74 milyar 352 milyon 650 bin. 2010 yılı; adet 664 milyon
794 bin, tutar 24 milyar 315 milyon 260 bin. 2011 yılı; adet 758
milyon 455 bin, tutar 37 milyar 197 milyon 460 bin.
Yıllar
itibarıyla emisyon hacmindeki değişimler de şu
şekilde: 2004 yılında tutar 13 milyar 465 milyon 236 bin 966.
2005te; 19 milyar 612 milyon 18 bin 803, yüzde 45 bir artış var.
2006da; 26 milyar 815 milyon 150 bin 603, artış yüzde 36,73. 2007
yılında; 27 milyar 429 milyon 388 bin 907, değişim yüzde
2,29. 2008; 31 milyar 743 milyon 434 bin 114, artış yüzde 15,73.
2009; 38 milyar 340 milyon 287 bin 128, değişim yüzde 20,78. 2010
yılı; 48 milyar 937 milyon 559 bin 941, değişim yüzde
27,64. 2011 yılı; 55 milyar 103 milyon 173 bin 646, değişim
yüzde 12,60.
Merkez Bankası,
ilgili kanunu uyarınca Hükûmetle birlikte Türk lirasının iç ve
dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almakla
görevlendirilmiştir. Bu görev gereğince Türk lirasına
kazandırılan itibarı perçinlemek ve dünyada bilinirliğini
artırmak amacıyla bir simgeye ihtiyaç duyulmuş olup Türk
lirasını anlaşılabilir, özgün, estetik, elle
yazımı kolay ve akılda kalıcı şekilde temsil
edebilecek bir simge belirlenmiştir.
(6/1466) esas
numaralı soru önergesi: Küresel çapta birçok kredi derecelendirme
kuruluşu Fitch Ratings, Moodys, S&P, IIRA, DBRS, R&I, JCRA
tarafından ülkemize yönelik kredi değerlendirmesi
yapılmaktadır.
Kredi
derecelendirme kuruluşları bağımsız özel sektör
kuruluşlarıdır. Kredi derecelendirme kuruluşları
ülkelere kredi notu verilmesinde izledikleri yöntemleri metodoloji
raporlarıyla yayımlamaktadırlar. Bu raporlarda ülkelere kredi
notu verilirken o ülkenin ekonomik, finansal, sosyal gelişmişlik,
siyasal risk gibi unsurlarının dikkate alındığı
belirtilmektedir. Her ne kadar kredi derecelendirme kuruluşları söz
konusu raporlar vasıtasıyla kredi değerlendirme süreçlerini
kamuoyuyla paylaşsalar da, bu raporlar ülkelere not verilmesi sürecini tam
anlamıyla aydınlatmada yetersiz kalmaktadır. Kredi
değerlendirme sürecinde hangi göstergenin ne kadar
ağırlığa sahip olduğu hususu da net değildir.
Küresel kriz
döneminde birçok ülkenin kredi notu düşürülürken Türkiye kredi notu 2
kademe artırılan ender ülkelerden biri olmuştur. Bu dönemde ilk
defa Amerika Birleşik Devletlerinin kredi notu düşürülmüştür.
En son eylül ayında Türkiyenin yerel para cinsinden kredi notu S&P
tarafından artırılarak BB+dan BBB-ye getirilmiştir.
Piyasalar ülkemiz riskini kredi derecelendirme kuruluşlarından daha
düşük olarak ölçmektedir. Kredi derecelendirme
kuruluşlarının ülkemiz ekonomisi hakkında en doğru ve
en etkin şekilde bilgilendirilmesi için de kurumlarımız azami
hassasiyeti göstermektedir.
(6/1659) esas
numaralı soru önergesi: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
verilerine göre 2014 yılı Şubat ayı itibarıyla
KOBİ kredileri, toplam kredilerin içerisinde yüzde 25,8lik bir paya
sahiptir. KOBİ kredileri, 2014 yılı Şubat ayında geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 32 artmıştır ve
toplam aktiflerdeki büyümenin de üzerinde bir artış
gerçekleştirmiştir. KOBİ kredilerinin işletme ölçeğine
göre takibe dönüşüm oranları Şubat 2013 ve Şubat 2014
itibarıyla karşılaştırıldığında
sırasıyla; mikro işletmelerde yüzde 4,4den yüzde 4e
gerilemiş, küçük işletmelerde değişmeyerek yüzde 3,1 olarak
gerçekleşmiş, orta büyüklükteki işletmelerde ise yüzde 2,6dan
yüzde 2,7ye yükselmiştir. Bu oranlara bağlı olarak KOBİ
kredileri içinde takibe dönüşüm oranı Şubat 2014 itibarıyla
son bir yılda yüzde 0,1 azalarak yüzde 3,2ye gerilemiştir. Takibe
düşen kredilerin artış hızları
değerlendirildiğinde, toplam takipteki krediler geçen yılın
aynı dönemiyle yüzde 27,9 oranında artmıştır. Takibe
düşen müşteri sayısı Şubat 2013-Şubat 2014
döneminde yaklaşık 23.912 kişi azalırken takipteki müşterilerin
toplam müşterilere oranı son bir yıllık dönemde yüzde
12den yüzde 9,2ye gerilemiştir.
(6/1681) esas
numaralı soru önergesinin Hazine Müsteşarlığınca
verilen cevabında, boş bulunan kadrolarla ilgili mevzuat çerçevesinde
ve ihtiyaca uygun olarak atamalar yapıldığı
Müsteşarlığımızca bildirilmektedir.
(6/1718) ve
(6/1719) esas numaralı soru önergeleri: Kredi notunun not ve görünümden
oluşan iki bileşeni bulunmaktadır. Not,
borçlanıcının kredi değerliliğini gösterirken,
görünüm, notun ilerideki dönemde hangi yöne doğru gideceği konusunda
ipucu vermektedir. Anılan kuruluşun açıklamalarına
bakıldığında, not görünümü değişikliğine
gerekçe olarak yurt içindeki ekonomik gelişmelerden ziyade Avrupadaki
krizle bağlantılı hususlara ağırlık
verilmektedir. Ülkemiz ekonomisinin temellerinin ne kadar güçlü olduğu
zaten bilinmektedir. Ülkemiz, yurt dışından finansman, ticaret
ya da beklenti kanalıyla gelebilecek her türlü riske karşı çok
önceden başlayan ve sistemli bir şekilde yürütülen bir
çalışmayla gerekli tedbirleri almış ve almaktadır.
Tüm bu
gelişmelere bakıldığında, kararın dengeli olmayan
bir bakış açısıyla alındığı
değerlendirilmektedir. Nitekim, başka kuruluşlar söz konusu
kredi derecelendirme kurumundan çok daha farklı değerlendirmeler
yapmıştır. Nihayetinde, uluslararası iş dünyası
ve yatırımcılar bütün bu değerlendirmeleri okuyup nihai
kararlarını kendileri verecektir. Söz konusu karar sonrasında
piyasada kayda değer bir tepki olmamış ve bu da etkisizliği
net bir şekilde ortaya koymuştur.
Kredi
derecelendirme kuruluşları bağımsız özel sektör
kuruluşlarıdır. Ancak, son finansal krizle birlikte bu
kuruluşların kredi değerlendirmeleri ve faaliyetleri birçok
eleştiriye maruz kalmıştır. Her ne kadar kriz
sonrasında söz konusu kuruluşlar yeniden yapılandırma
sürecine girmiş olsa da kredi notu kararları kuruluşun ülke
ekonomisi hakkında subjektif bir değerlendirme olmaya devam
etmektedir.
Krizden önceki
süreçte kredi derecelendirme kuruluşları ülke ekonomilerindeki
gelişmelere yavaş tepki vererek piyasanın gerisinde
kalmaları sebebiyle eleştirilmişlerdir. Hâlen de bu
kuruluşlar bu durumdan tam kurtulmamıştır. Ülkemizin
uygulamakta olduğu güçlü ekonomi politikaları Türkiyenin çok
farlı bir konuma gelmesini sağlamıştır. Ülkemizin son
yıllarda büyüme ve istihdam alanlarındaki performansı dünyadaki
sayılı örnekler arasında yer almaktadır. Kamu borç
stokundaki iyileşme, artan doğrudan yabancı yatırımlar
gibi pek çok gösterge bu başarının ekonominin hemen her
alanına yayılmış olduğunu göstermektedir. Ülkemiz,
yapısal bir sorun olan cari açık alanında enerji ithalatına
bağımlılığın azaltılması, iç tasarrufların
artırılması, rekabet gücünün yükselmesi gibi birçok alanda ciddi
somut sonuçlar doğuracak adımlar atmaktadır.
(6/1760) esas
numaralı soru önergesi: Ziraat Bankası tarafından güvenlik
hizmeti özel bir firmadan satın alınmakta olup ödemeler de ilgili
firmaca yerine getirilmektedir. Meydana gelen aksamanın tekerrür etmemesi
yönünde de gerekli önlemler alınmıştır.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, bize gelen listelerde milletvekillerinin
isimleri var burada.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Devamla) (6/1784) esas numaralı soru
önergesi: Ağrı İl Özel İdaresinin maliki olduğu ve
Ağrı Merkez Fırat Mahallesinde bulunan süt fabrikası 3
Nisan 2007 tarihinde açık ihale usulüyle ihale edilmiş olup iş
AĞSAN Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi, firma
adına Çiğdem Öztürk uhdesinde kalarak adı geçen kişiye
kiraya verilmiştir ancak kiracı sözleşmede öngörülen
yükümlülükleri yerine getirmediği ve kirasını ödemediği
için söz konusu idare tarafından tahliye davası yerel mahkemede
açılmış olup yargı süreci devam etmektedir.
(6/1998) esas
numaralı soru önergesi: Finansal kuruluşların ve
müşterilerin bilgi düzeyleri arasındaki farklılıklar, ürün
çeşitliliği, ürün ve hizmet sözleşmelerinin
karmaşıklığı gibi faktörler tüketicilerin taraf
oldukları işlemleri ve kendi finansal kapasitelerini doğru
analiz edebilme ve sözleşmeleri adil müzakere şartlarında tesis
edebilme imkânlarını sınırlandırmakta, zaman zaman
finansal tüketicilerin mağduriyetine yol açabilmektedir. Bu durum finansal
tüketicinin korunmasına yönelik düzenleme ve denetim çerçevesini ve
tüketicilerin finansal bilincinin artırılmasını
sağlıklı bir finansal katılım süreci ve finansal
riskler açısından son derece önemli kılmaktadır.
Bu çerçevede;
Hazine Müsteşarlığının genel koordinasyonunda BDDK,
SPK, Merkez Bankası ve TMSF tarafından iş birliği
içerisinde Finansal Erişim, Finansal Eğitim ve Finansal Tüketicinin
Korunması Stratejisi taslağı hazırlanmıştır.
Finansal ürün ve hizmetlerin tüm kesimlere yayılmasını amaçlayan
strateji taslağıyla, finansal ürün ve hizmetlere erişimin
artırılması, finansal ürün ve hizmetlere yönelik bilgi ve
bilincin artırılması ve ilgili aktörlerin öncülüğünde
finansal tüketicinin korunmasına yönelik etkin tedbirlerin
alınması şeklinde üç temel hedef öngörülmektedir. Taslak metin
değerlendirme için Başbakanlığa gönderilmiş olup
metnin önümüzdeki dönemde bir Başbakanlık genelgesi ekinde uygulamaya
konulması öngörülmektedir. Stratejinin uygulamaya konulmasıyla
birlikte bugüne kadar kredi kartlarına ve tüketici kredilerine
ilişkin olarak zaman zaman gündeme gelen olumsuzlukların önemli
ölçüde giderilebileceği düşünülmektedir.
(6/2001), (6/2633),
(6/2705), (6/3716), (6/3842) esas numaralı soru önergeleri: Finansal
İstikrar Kurulu 8 Haziran 2011 tarih ve 27958 sayılı mükerrer
Resmî Gazetede yayımlanan 637 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle kurulmuş olup finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek
sistemik risklerin belirlenmesi, izlenmesi ve bu tür risklerin
azaltılabilmesi için gerekli tedbir ve politika önerilerini tespit etmek,
ilgili birimlere sistematik risklerle ilgili uyarılar yapmak, uyarı
ve politika önerileriyle ilgili uygulamaları takip etmek, ilgili kurumlar
tarafından hazırlanacak sistemik risk yönetim planlarını değerlendirmek,
sistemik risk yönetimine ilişkin koordinasyonu sağlamak ve kurumlar
arasında politikaların ve uygulamaların koordinasyonunu
sağlamakla görevlidir. Bu kapsamda, finansal istikrarın gereği
olan kararlar kurul koordinasyonunda ilgili otoritelerce
alınmaktadır.
Protestolu senet ve
çeklere ilişkin raporlara Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının
İnternet adresinden ulaşılabilmektedir.
(6/2007) esas
numaralı soru önergesi: Tarımsal üretime yönelik olarak
kullandırılan düşük faizli kredilere ilişkin esaslar
Bakanlar Kurulu kararları ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının tebliğleriyle
düzenlenmekte olup 2012, 2013 ve 2014 yılı düşük faiz kredisi
uygulamalarına ilişkin yayımlanan tebliğlerde
Dağınık ve parçalı arazilerinin birleştirilmesi
suretiyle tarımsal işletmelerinin ekonomik ölçeğe kavuşturulmasının
sağlanmasına yönelik olarak, hisseli tarım arazilerindeki hisse
paylarının diğer hissedarlar tarafından satın
alınması ya da hisseli olup olmadığına bakılmaksızın
bitişik arazilerin satın alınmasına yönelik kredi
talepleri, banka ve tarım kredi kooperatiflerinin kendi iç
mevzuatları paralelinde olmak kaydıyla bu kapsamda
değerlendirilebilir. hükmü yer almaktadır. Bu itibarla 2/B
arazilerinin edindirilmesine yönelik olarak Ziraat Bankası tarafından
resen düşük faizli kredi kullandırılması mevcut
düzenlemeler çerçevesinde mümkün bulunmamaktadır.
(6/2176) esas
numaralı soru önergesi: KOSGEB hizmet ve desteklerine
başvuruların doğrudan kamu hizmetlerini sunan birime
yapılmasıyla hizmet ve desteklerin başvuru yapılan ilk
kademeden sunulması ve sonuçlandırılması, başvuru
mercisi ile karar/onay mercisi arasında birden fazla kademe
oluşturulmaması amacıyla KOSGEB 81 ilde
teşkilatlandırılmıştır. Bu bağlamda, Ardahan
ilinde faaliyet gösteren KOBİlere KOSGEB hizmet ve desteklerini daha
etkin ve hızlı bir şekilde sunabilmek adına KOSGEB Ardahan
Hizmet Merkezi Müdürlüğümüz 27 Eylül 2013 tarihinde kurulmuştur.
Fiziki altyapının oluşturulması ve gerekli insan
kaynağının temin edilmesi sürecinde, Ardahan ilinde faaliyet
gösteren KOBİ ve girişimcilere hizmet ve desteklerimiz Kars Hizmet
Merkezi Müdürlüğümüz tarafından sunulmaya devam edilecektir.
(6/2178), (6/3637)
ve (6/3643) esas numaralı soru önergeleri: Bankaların şubesi
bulunmayan il ve ilçelerde ATM kurup kurmayacakları ilgili bankaların
operasyonel imkânları ve politikaları çerçevesinde kendilerince
kararlaştırılmaktadır.
(6/2179), (6/2212)
ve (6/2388) esas numaralı soru önergeleri: Doğu Anadolu Projesi
kapsamındaki illerde Etçi ve Kombine Irklarla Kurulacak
Damızlık Sığır İşletmesi
Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi 2009
yılında başlatılmıştır. Proje
kapsamında 50 büyükbaş ve üzeri hayvancılık işletmesi
kuran yatırımcılara inşaat için yüzde 30, makine, ekipman
ve gebe düve alımı için yüzde 40 hibe desteği verilmektedir.
Proje kapsamında bugüne kadar DAP illerinde toplam 172
hayvancılık tesisi yatırıma alınmıştır.
Bu işletmelere toplam 123 milyon lira hibe desteği sağlanacak
olup bunun 45 milyon lirası ödenmiştir. Proje 2015 yılına
kadar devam edecektir.
2012 yılında
yenilenen ve kapsamı genişletilen Yatırımlarda Devlet
Yardımları Hakkında Karar çerçevesinde belirlenen limitlerde
damızlık dâhil entegre hayvancılık
yatırımlarına genel teşvik sistemi ve bölgesel teşvik
sistemi kapsamında önemli teşvikler de sağlanmaktadır. Bu
yatırımlara, bölgelere göre uygulamaları ve oranları
değişmekle birlikte gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası,
vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği,
yatırım yeri tahsisi ve faiz desteği sağlanmakta olup
yatırımın 6ncı bölgede yapılması durumunda ilave
olarak gelir vergisi stopaj desteği ile sigorta primi işçi hissesi
desteği de sağlanmaktadır. DAP illerimizin büyük bir
kısmı 6ncı bölgede yer aldığından bu kapsamda
yatırımlar için oldukça cazip bir konumdadır. Sağlanan
destekler ve yatırımlar sonucunda TÜİK verilerine göre 2002-2013
döneminde DAP illerinde toplam sığır sayısı yüzde 30
artarak 2,5 milyon baştan 3,2 milyon başa yükselmiştir.
(6/2279) esas
numaralı soru önergesi: Kredi kartı borçlarının yeniden
yapılandırılmasına yönelik olarak BDDKca yürütülen bir
çalışma bulunmamaktadır.
(6/2474) esas
numaralı soru önergesi: Ülkemizde yatırım teşvik
uygulamaları, 19 Haziran 2012 tarihli ve 28328 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2012/3305 sayılı
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar
Kurulu Kararı ve anılan kararın uygulamasına ilişkin
2012/1 sayılı Tebliğ çerçevesinde yürütülmektedir.
Anılan karar ve
tebliğ kapsamında ülkemizde gerçekleştirilecek olan
yatırımlar, Dünya Ticaret Örgütü nezdinde taraf olduğumuz
uluslararası anlaşmalar gereğince yerli ve yabancı
ayrımı yapılmaksızın gerekli şartları yerine
getirmeleri koşuluyla desteklenmektedir.
(6/2510) esas
numaralı soru önergesi: 14,15,16 Kasım 2012 tarihlerinde yapılan
talep toplama sonucunda gerçekleştirilen Halk Bankasının ikincil
halka arzında halka arz edilen tutarın yüzde 10u yurt içi bireysel,
yüzde 10u yurt içi kurumsal, yüzde 80i yurt dışı kurumsal
yatırımcılara tahsis edilmiştir.
Personel maaş ödemesi
konusunda 5.194 resmî kurumla anlaşma yapılmıştır.
(6/2612) esas
numaralı soru önergesi: Ülkemizde tarım sektörünü tehdit eden
risklerin teminat altına alınabilmesi için devlet destekli bir
sigorta mekanizmasının devreye sokulması düşünülmüş ve
bu amaçla 14 Haziran 2005 tarihli ve 5363 sayılı Tarım
Sigortaları Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Devlet destekli tarım
sigortaları sisteminde bitkisel ürünler, seralar, büyük ve küçükbaş
hayvanlar ile kümes hayvanları ve su ürünleri için tüm Türkiye
çapında dolu, don, yangın, heyelan, fırtına, hortum, sel,
su baskını, deprem, taşıt çarpması, kar ve dolu
ağırlığı ile hayvan hastalıklarının
neden olacağı zararlar için sigorta teminatı
sağlanmaktadır.
Ayrıca 2014
yılından itibaren arıcılık sigortası da sisteme
dâhil edilmiş olup söz konusu sigortayla fırtına, hortum,
yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, sel ve su
baskını ile kovanların nakliye esnasında çarpma,
çarpışma, devrilme, yanma gibi nedenlerden dolayı kovanlarda
meydana gelecek zararlar sigorta kapsamına alınmıştır.
Anılan kanun
kapsamında ilk poliçelerinin kesilmeye başlandığı 2006
yılı ile 2013 yılları arasında 977.189 üretici
tarafından devlet destekli tarım sigortaları
yaptırılmış olup meydana gelen hasarlara istinaden 159.143
üreticiye 1 milyar 142 milyon 187 bin 805 lira hasar ödemesinde
bulunulmuştur.
Ardahan ilinde ise
2006-2013 yılları arasında 934 üretici tarafından devlet
destekli tarım sigortaları yaptırılmış olup
meydana gelen hasarlara istinaden 179 üreticiye toplam 600.164 lira hasar
ödemesinde bulunulmuştur.
(6/2738) esas
numaralı soru önergesi: 3 Kasım 2002 tarihindeki Merkez Bankası
altın mevcutları 119,3 tonken 16 Nisan 2014 tarihi itibarıyla
söz konusu miktar 493,2 tona yükselmiştir. Merkez Bankası altın
mevcutları yurt dışı muhabirlerinden Amerikan Merkez
Bankası Federal Reserve Bank of New York, New York ile İngiltere
Merkez Bankası Bank of England, Londra nezdindeki hesaplarında banka
idare merkezinde ve İstanbul Altın Borsasına tutulmaktadır.
Altın mevcutlarının önemli bir bölümü ihtiyaç duyulduğunda
anında dövize çevrilebilmesi amacıyla yurt dışında tutulmakta
olup 16 Nisan 2014 tarihi itibarıyla yurt dışında tutulan
altın miktarı Federal Reserve Bank of New York, New York nezdinde
28,7 ton ve Bank of England, Londra nezdinde 426,1 ton olmak üzere toplam 454,8
tondur.
(6/2998) esas
numaralı soru önergesi: Yatırımlarda devlet yardımları
hakkında kararın tasarrufları katma değeri yüksek
yatırımlara yönlendirmek, üretimi ve istihdamı artırmak,
uluslararası rekabet gücünü artıracak ve araştırma-geliştirme
içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlar ile stratejik
yatırımları özendirmek, uluslararası doğrudan
yatırımları artırmak, bölgesel gelişmişlik
farklılıklarını gidermek, kümelenme ve çevre korumaya
yönelik yatırımlar ile araştırma ve geliştirme
faaliyetlerini desteklemek noktasında ülke ekonomisine önemli katkılar
sağlaması beklenmektedir.
Bununla birlikte,
yeni yatırım teşvik sistemi dinamik bir yapıdadır. Bu
anlayışla süreç içerisinde reel sektör talepleri, ekonomik ve
sektörel gelişmeler takip edilmekte ve gerekli görülen düzenlemeler
ivedilikle mevzuat düzenlemesine yansıtılmaktadır.
Bu kapsamda, gerek
sosyoekonomik açıdan en az gelişmiş bölgemiz olan 6ncı
Bölgede gerçekleştirilecek yatırımlara sağlanan istihdam
desteklerinin artırılmasını, gerek uygulamada ortaya
çıkan ihtilaflı hususların netliğe
kavuşmasını sağlamak üzere mevzuat düzenlemesinde
değişikliklere gidilmiştir. Taş kömürünün de
aralarında bulunduğu 4/B grubu madenlerin girdi olarak
kullanıldığı elektrik üretimi yatırımlarına
öncelikli yatırım statüsü kazandırılmıştır,
böylelikle söz konusu yatırımların yatırım yerine
bakılmaksızın, destek oran ve sürelerinin önemli boyutlara
ulaştığı beşinci bölge desteklerinden
yararlandırılmaları sağlanmıştır.
15 Haziran 2012 tarih ve 2012/3305 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe giren değişiklikle,
kömür üretimine yönelik madencilik yatırımları mevzuatta
belirlenen şartları sağlamaları hâlinde vergi indirimi,
sigorta primi işveren hissesi desteği, KDV istisnası, gümrük
vergisi muafiyeti, faiz desteği gibi bölgesel sistemden 5inci bölge
desteklerinden yararlanabilmeye başlamıştır.
(6/3146) esas numaralı sorunun cevabı: 2002
yılından bu yana Başbakanlık kadrolarına teklifim
üzerine Mustafa Rumeli özel kalem müdürü olarak; Halit Ertuğrul,
Aydın Haskebabçı ve Nilüfer Orhan ise basın ve halkla
ilişkiler müşaviri olarak, toplam 4 kişi atanmıştır.
(6/3263) esas numaralı sorunun cevabı: Gerek
Adalet Bakanlığı gerekse BDDK nezdinde bankalara olan
borçları nedeniyle veya diğer şekillerde gerçek veya tüzel
kişi ayrımında icra takibine alınmış kişi
sayılarına ve borç tutarlarına ilişkin soru önergesinde
istenen detayda istatistikler bulunmamaktadır.
BDDK veri tabanında yer alan bilgilere göre, Ankara
iline ilişkin takipteki kredi tutarı 2007 yılında 1 milyar
68 milyon TL iken 2012 yılında 2 milyar 525 milyon TL olarak
gerçekleşmiştir. Öte yandan, aynı dönemde toplam kredi hacminin
de hızla arttığını gözlemledik. Oranları verecek
olursak, 2007 yılında -Ankara ili için söylüyorum- takipteki kredi
tutarı yüzde 3,57; 2008de 3,49; 2009da 4,42; 2010da 3,32; 2011de 2,94;
2012de 2,73; 2013te de 2,53. Yani 2009 krizinden bu yana her yıl düzenli
olarak takipteki alacak miktarı Ankara ilinde de toplam krediye oranla
düşmektedir.
(6/3345) ve (6/3390) esas numaralı soruların
cevapları: 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 12nci
maddesi kapsamında sigorta tarifeleri sigortacılık esasına
ve genel kabul görmüş aktüeryal tekniklere uygun olarak sigorta
şirketleri tarafından serbestçe belirlenmektedir.
Kara Yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk
Sigortası primleri 2008 yılı Temmuz ayından bu yana, Kara
Taşıtları Kasko Sigortası primleri ise 1991
yılından bu yana sigorta şirketleri tarafından serbestçe
belirlenmektedir. Bu nedenle, bu konuda kamu tarafından
yapılmış bir fiyat belirlemesi söz konusu değildir.
Aynı şekilde konut ve iş yeri sigortalarında sigorta
primleri, şirketlerin risk kabul koşullarına ve
sigortacılık ilkelerine göre serbestçe belirlenmekte olup
sigortacılığı düzenleyici kurum olan Hazine
Müsteşarlığının fiyatlara müdahalesi söz konusu
değildir. Sigorta yaptıracakların, acenteler nezdinde
araştırma yaparak kendileri için uygun prim tutarlarında sigorta
yaptırmaları gerekmektedir.
(6/3442) esas
numaralı sorunun cevabı: Ankara ili Çamlıdere ilçesinde hizmet
vermekte olan Halk Bankası Şubesi, yeniden yapılanma sürecinde
kârlılık ve verimlilik ilkeleri de dikkate alınmak suretiyle 1
Mart 2002 tarihi itibarıyla Ankara Kızılcahamam Şubesine
devredilerek kapatılmıştır. Çamlıdere ilçesindeki
vatandaşlarımıza yönelik banka hizmetleri Kızılcahamam
Şubesi tarafından yerine getirilmektedir. Ayrıca, Çamlıdere
ilçesinde bir adet Halkbank ATMsi bulunmaktadır.
Ülkemizin ekonomik
gelişimi ve Halk Bankasının büyüme politikalarına paralel
olarak yeni hizmet birimleri açılmaktadır. Bu hizmet birimlerinin
açılışında bankacılık işlemlerinin
kârlılık ve verimlilik esasları doğrultusunda
gerçekleştirilmesi ilkesi başta olmak üzere bankanın
belirleyeceği kriterler göz önünde bulundurulmaktadır.
(6/3520) esas
numaralı sorunun cevabı: BDDK veri tabanında bulunan
bankaların kıymetli maden depo hesaplarına ilişkin
bilgilerden, kıymetli maden depo hesaplarında ciddi bir
artış yaşandığı görülmektedir. Aralık
2011de 14,3 milyar TL olan bu hesapların toplam tutarı, yıldan
yıla artarak Aralık 2013te en yüksek düzey olan 21 milyar liraya
ulaşmıştır.
(6/3527) esas
numaralı sorunun cevabı: Tarım sektörü de diğer sektörler
gibi yatırım ve işletme giderlerinin
karşılanmasını teminen finansmana ihtiyaç duymakta olup
tarımsal kesim tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de finansman
ihtiyacını gerektiğinde kredi kullanarak karşılamaktadır.
Tarımsal
üretimin sürdürülebilirliğinin ve tarımsal büyümenin
sağlanması açısından asıl önemli olan nokta,
tarımsal kesimin finansman ihtiyacının uygun koşullarda
karşılanmasıdır. Bu kapsamda tarımsal üretimin geliştirilmesi
amacıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan tarımsal
kredilere uygulanan cari faiz oranı 2002 yılında yüzde 59 iken
bu oran 31 Mart 2014 tarihi itibarıyla bir yıla kadar vadeli
kredilerde yüzde 0 ila 8, bir ile dört yıl arasında vade olan
kredilerde 0 ila 10 ve dört yıldan uzun olan kredilerde ise 0 ila 11
seviyesine inmiştir. Hazine tarafından sübvansiyonu yapılan
tarımsal kredilerde ise bu oranlar kredi konularında ve kredinin
vadesine göre yüzde 0 ila yüzde 8,25 arasında değişmektedir.
Şubat 2014
dönemi itibarıyla banka grupları bazında ziraat ve
balıkçılık sektöründe kullandırılan kredi
tutarları şu şekildedir: Kamu bankaları 23 milyar 780
milyon TL, yerli ve özel bankalar 8 milyar 99 milyon TL, yabancı bankalar
ise 5 milyar 413 milyon TL nakdî kredi kullandırmıştır.
Kamu bankalarının bu sektörde kullandırdıkları
kredilerden 731 milyon TLsi, yerli ve özel bankalardan 318 milyon TLsi,
yabancı bankalardan ise 309 milyon TLsi takipteki alacaklara
aktarılmıştır.
(6/3564) esas
numaralı sorunun cevabı: 6107 sayılı İller
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 7nci maddesinde, genel
müdür dâhil 7 üyeden oluşan banka yönetim kuruluna atanacakların 5411
sayılı Kanunda aranan nitelikleri haiz olması gerektiği
belirtilmiş, ancak genel kurul tarafından seçilecek üyeler
bakımından en az on yıllık mesleki deneyime sahip olma
şartı aranmayacağı hükmü açıkça
vurgulanmıştır.
5411
sayılı Bankacılık Kanununun yönetim kurulu üyeleri
başlıklı 23üncü maddesindeyse yönetim kurulu üyelerinin
Bankacılık Kanununun 8inci maddesinin birinci
fıkrasının (a), (b), (c), (d) bentlerinde belirtilen
şartları taşıması gerektiği belirtilerek, genel
müdür için öngörülen şartların yönetim kurulu üyelerinin yarıdan
bir fazlası için de aranacağı hükme
bağlanmıştır. 5411 sayılı Kanunun 25inci
maddesinin birinci fıkrasında da banka genel müdürlerinin hukuk,
iktisat, maliye, bankacılık, işletme, kamu yönetimi ve dengi
dallarda en az lisans düzeyinde; mühendislik alanında lisans düzeyinde
öğretim görmüş olanların ise belirtilen alanlarda lisansüstü
öğrenim görmüş olmaları ve bankacılık veya
işletmecilik alanında en az on yıllık mesleki deneyime
sahip olmaları gerektiği belirtilmiştir.
İller
Bankası AŞye yönetim kurulu üyesi olarak atanacakların
aranılan şartları taşıyıp
taşımadıkları yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri
çerçevesinde değerlendirilmektedir ve Sayın Bayram Keskinle ilgili
olarak herhangi bir rapor BDDKya ulaşmamıştır.
(6/3588) ve
(6/4428) esas numaralı soruların cevapları: SPK, 6362
sayılı Kanunun kendine verdiği yetki doğrultusunda ikincil
mevzuat çalışmalarında yatırımcı
tabanının genişletilmesi ve yatırımcıların
hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik çeşitli yenilikler, tedbir
ve önlemler almıştır ve gerektiğinde söz konusu mevzuatta
değişikliğe de gidilmektedir. Yatırımcıların
bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla Kurul tarafından yeni bir
İnternet sitesi hazırlanmış olup 19 Ocak 2011 tarihinden
itibaren ilgililerin kullanımına açılmıştır.
Yatırımcıların, yatırım araçları,
yatırım yaparken dikkat edilmesi gereken konular,
yatırımcı olarak sahip oldukları haklar ve izinsiz halka
arz ve sermaye piyasası faaliyetleri hakkında bilgilendirilmeleri
hedeflenmektedir.
Ayrıca,
ülkemizdeki finansal okuryazarlık düzeyi ile sermaye piyasası
farkındalığını artırmaya yönelik eğitim ve
tanıtım faaliyetlerinde bulunulmasına yönelik
yatırımcı seferberliği kapsamında, Kurulca
çeşitli eğitim ve tanıtım faaliyetleri ile konferanslar
düzenlenmektedir.
Yatırımcıların
sağlıklı karar vermelerini kolaylaştırma,
yatırımcıların etkin bir şekilde temsil edilebilmesi
ve azınlık pay sahiplerinin haklarını güçlendirme yönünde
kurumsal yönetim alanında önemli değişiklikler
yapılmıştır. Ayrıca, Dünya Borsalar Federasyonunun
verileri incelenmiş, Borsa İstanbulun, çalışma
kapsamına alınan 31 borsa arasında, işlem ücretleri
bakımından en düşük oranı uygulayan borsa olduğu da
tespit edilmiştir.
(6/3599) esas
numaralı sorunun cevabı: BDDK veri tabanında, kredi faiz
oranlarında veya kredi maliyetini etkileyen diğer hususlarda meydana
gelen değişiklikler nedeniyle yeniden yapılandırılan
veya yeniden ödeme planına bağlanan kredilerle ilgili olarak kredi
borçlusu sayısına ilişkin bilgi bulunmamaktadır.
(6/3775), (6/3776),
(6/3777) ve (6/3778) esas numaralı soruların cevabı: Ziraat
Bankasının kamuya açıklanan finansal tabloları, denetim
raporları ve faaliyet raporlarında yer alan veriler haricinde talep
edilen bilgilerin 5411 sayılı Bankacılık Kanununun
Sırların saklanması başlıklı 73üncü maddesi
kapsamında banka sırrı olduğu mütalaa edildiğinden
paylaşılması mümkün bulunmamaktadır.
(6/3816) esas
numaralı sorunun cevabı: Şubat 2014 dönemi itibarıyla
bankaların BDDKya yaptığı raporlamalardan elde edilen
bilgilere göre, Türk bankacılık sektöründe faaliyet gösteren
bankalarca çıkartılan bireysel kredi kartı sayısı 50
milyon 146 bin 706dır. Bu rakama, bakiyesi bulunmayan kartlar ile ana
karta bağlı olarak işlem gören ek kartlar dâhil değildir.
Şubat 2014
dönemi itibarıyla bankaların BDDKya yaptığı
raporlamalardan yine elde edilen bilgilere göre, bankaların bireysel kredi
kartı alacağı 86 milyar 161 milyon liradır. Bu rakamın
81 milyar 57 milyon lirası canlı alacaklardan, 5 milyar 104 milyon
lirası ise takip hesaplarında izlenen alacaklardan
oluşmaktadır. Bankalarca kullandırılan krediler nedeniyle
icra takibinde olan müşteri sayısı bilgisi BDDK veri
tabanında bulunmamakta olup Şubat 2014 itibarıyla
bankaların BDDK'ya yaptığı raporlamalardan elde edilen
bilgilere göre, 1 milyon 964 bin 943 bireysel kredi kartı hamili
bankalarca takip hesaplarında izlenmektedir.
Şubat 2014
dönemi itibarıyla bankaların BDDKya yaptığı
raporlamalardan elde edilen bilgilere göre, bireysel kredi kartı
alacakları da dâhil olmak üzere, bankaların bireysel kredi
alacağı 341 milyar 982 milyon TLdir. Aynı dönemde
bankaların toplam kredi alacağı ise 1 trilyon 109 milyar 63 milyon
liraya ulaşmıştır. Bu rakamlara takip hesaplarında
izlenen tutarlar da dâhildir.
Hazine
Müsteşarlığımız tarafından 2012 yılında
gerçekleştirilen denetimlere ilişkin bilgilerin sunulduğu
(6/3970) esas numaralı sorunun cevabı: Hazine
Müsteşarlığında, Hazine Kontrolörleri Kurulu
tarafından, Avrupa Birliği tarafından Türkiye Cumhuriyetine
mali iş birliği çerçevesinde sağlanan fonların denetimi ile
4059 sayılı Hazine Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 1567
sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Kanun, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun çerçevesinde denetimler yapılmaktadır. Bu
kapsamda toplam 102 adet rapor yazılmıştır. 5549
sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun kapsamında düzenlenen bir rapor sonucunda, Mali
Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı
tarafından 764.916 lira idari para cezası kesilmiştir.
Sigorta Denetleme
Kurulu Başkanlığı tarafından, sigorta, reasürans ve
emeklilik şirketleri ile sigortacılık ve özel emeklilik
alanında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların her türlü
faaliyetlerinin denetimi gerçekleştirilmektedir ve bu kapsamda 133 adet
denetim gerçekleştirilmiştir. Hazine Müsteşarlığı
tarafından, denetim raporları ile izleme sonuçlarına göre 2012
yılında sigorta ve emeklilik şirketlerine 26 adet ve
sigortacılık ile özel emeklilik şirketlerinde faaliyet gösteren
diğer kişi ve kurumlara 42 adet olmak üzere toplam 68 adet idari para
cezası kesilmiştir. Bunların da toplam tutarı 1 milyon 76
bin 355 liradır.
(6/4288) esas
numaralı sorunun cevabı: BDDK kurumu veri tabanında, kamu
görevlisi ayrımında bir kredi bilgisi bulunmamaktadır.
(6/4445) esas
numaralı sorunun cevabı: BDDK, 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 94üncü maddesinde ifade edildiği gibi,
finansal hizmetler sektörünün geliştirilmesi amacıyla işlem ve
aracılık maliyetlerinin azaltılarak bankaların kârlı,
verimli ve rasyonel çalışmalarının ve finansal piyasaların
tarafları arasında rekabet ortamının sağlanması
görevine sahiptir. Ayrıca, bahse konu Kanunun 80inci maddesinde, Türkiye
Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği,
üyeleri arasında haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli her
türlü tedbiri almak ve uygulamak göreviyle yetkilendirilmiştir. Buna
ilaveten, haksız rekabeti önlemek amacıyla bankaların ilan ve
reklamlarında uyacakları esas ve şartlar tür, şekil,
nitelik ve miktarları itibarıyla BDDKnın uygun görüşü
alınmak suretiyle anılan birliklerce tespit edilmektedir.
6362 sayılı
Kanunun 88inci maddesi uyarınca Kurul Başkanı tarafından
oluşturulan program uyarınca yatırımcıların hak
ve menfaatlerinin korunması amacıyla denetimler yürütülmektedir.
Kurul Başkanı, oluşturulan program dışında
incelenmesine gerek gördüğü hususlarda da program dışı
denetim yaptırabilmektedir.
(6/4482) esas
numaralı sorunun cevabı: Dokuzuncu Kalkınma Planı
döneminde, Türkiyenin bilim, teknoloji ve yenilik kapasitesinin
artırılması amacıyla uygulanan politikalar
doğrultusunda AR-GEye ayrılan kaynak miktarı ve bilim
insanı sayısı ile özel sektörün AR-GE faaliyetleri
harcaması ve araştırmacı istihdamı
artmıştır. Üniversiteler, kamu kurumları ve özel sektörde
araştırma altyapıları yaygınlaştırılmış,
ülkemizde bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretiminde yenilikçiliğe
ve ürün geliştirmeye yönelik çalışmaların AR-GE
teşvikleri kapsamında desteklenmesine ve bu
çalışmaların teknoloji geliştirme bölgelerine sağlanan
avantajlardan yararlandırılmasına devam edilmiştir.
Önümüzdeki dönemde, Onuncu Kalkınma Planıyla teknoloji ve
yenilikçilik faaliyetlerinin özel sektör odaklı
artırılması, araştırma sonuçlarının
ticarileştirilmesi ve ülkemizin rekabet gücünün artırılması
amaçlanmaktadır.
2013 yılı
fiyatlarıyla 2002 yılı yatırım programında 654
milyon lira ödenek tahsis edilen kamu bilgi ve iletişim teknolojileri
yatırımlarına, 2013 yılında 3 milyar 586 milyon lira
ayrılmıştır.
Türkiyede güçlü bir
toplumsal ve siyasi iradeyle toplumun tüm kesimlerinin
katıldığı kapsamlı bir mücadele stratejisi
oluşturularak kayıt dışılıkla da mücadele
edilmektedir. Bu doğrultuda, Onuncu Kalkınma Planı
kapsamında Kayıt Dışılıkla Ekonominin
Azaltılması Programı hazırlanmıştır. Söz
konusu programla kayıt dışı ekonominin boyutunun ve
etkilerinin ölçülmesi, denetimlerinin ve yaptırımların daha
etkili kılınması, kurumlar arası koordinasyonun ve veri
paylaşımının artırılması, toplumsal
mutabakatın sağlanması ve kaçakçılıkla etkin bir
şekilde mücadele edilmesi öngörülmektedir.
(6/4507) esas
numaralı sorunun cevabı: Ziraat Bankasınca tarımsal
krediler uygulama esas ve usullerine göre kullandırılacak
tarımsal krediler karşılığında likit
değerler, banka teminat mektubu, alacak temliki, çek senet rehni,
taşınmaz ipoteği, taşınır rehni, kefalet, Kredi
Garanti Fonu kefaleti gibi unsurlar teminat olarak alınabilmekte olup
memur kefil istenmesi yönünde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Bununla birlikte
Ziraat Bankasında kredi değerlendirme süreci KOBİ
Değerlendirme Modülü sistemi aracılığıyla
gerçekleştirilmektedir. Müşterinin moralitesi, ödeme gücü ve Ziraat
Bankasıyla ilişkileri dikkate alınarak kredi risk analizi ve
kredibilite değerlendirmesi yapılmakta ve kredi
karşılığında alınacak teminatlar ile marj
oranları sistem tarafından belirlenmektedir.
(6/4541) esas
numaralı sorunun cevabı: Hazine Müsteşarlığı
merkez ve bağlı kuruluşlarında 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 4/C maddesine göre çalışan personel
bulunmamaktadır.
(6/4543) esas
numaralı sorunun cevabı: Hazine Müsteşarlığı ile
Ekonomi Bakanlığı arasında ortak kullanılan
yerleşkede görevli personele yönelik servis hizmetleri, Hazine
Müsteşarlığı ile Ekonomi Bakanlığı
arasında imzalanan protokol gereği Ekonomi
Bakanlığınca yürütülmektedir.
Hazine
Müsteşarlığının İstanbul ilinde bulunan
bağlı birimlerinden Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğünün personeli için 24 adet servis aracı ve Sigorta Denetleme
Kurulu İstanbul Grup Başkanlığı personeli içinse 3
adet servis aracı olmak üzere toplam 27 adet servis aracı hizmet
vermektedir.
(6/4545) esas
numaralı sorunun cevabı: Hazine
Müsteşarlığının kiralık binada hizmet veren
merkez teşkilat birimi bulunmamaktadır.
(6/4694) esas numaralı
sorunun cevabı: TÜİKin Düzey 2 sınıflamasına göre
açıkladığı istihdam verilerine göre Ağrı, Kars,
Iğdır, Ardahan bölgelerinde toplam istihdam, 2004 yılındaki
299 bin sayısından 2013 yılında 385 bin sayısına
ulaşmıştır.
Söz konusu
bölgelerde nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık,
ormancılık ve su ürünlerinde çalışanların
sayısı ise 2004 yılındaki 189 binden 2013 yılı
itibarıyla 208 bine yükselmiştir. Dolayısıyla, bölgede
tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayanların
sayısında artış olmuştur.
Diğer taraftan
İŞKURun meslek edinmeye yönelik düzenliği kurslar ve
katılımcı sayılarına bakıldığında
2012 yılında Ardahanda 79 kurs düzenlenmiş olup kurslara 2.761
kişi katılım sağlamıştır. 2013
yılında ise düzenlenen kurs sayısı 167 olarak
gerçekleşmiş, bu kurslardan 208 kişi
yararlanmıştır.
Ayrıca 2013
yılında Ardahanda İŞKUR'a başvuruda bulunan 3.322
kişiden 727 kişi işe yerleştirilmiştir.
(6/4695), (6/4696),
(6/4697), (6/4698), (6/4700) ve (6/4705) esas numaralı soruların
cevabı: Ulusal ölçekte hane halkı tasarruflarıyla beraber
şirket tasarrufları ve kamu tasarruflarının toplamına
karşılık gelen tasarruflar harcanabilir gelirlerin tüketim
harcamalarından arta kalan kısmına karşılık
gelmektedir. Tasarruflar, hane halkları için tüketimi ve refahı
yaşam döngüsünün evreleri arasında dengeleme imkânı vermektedir.
Tasarrufların ülke için önemi ise yatırımlarla olan
ilişkisidir. Tüketim malları ve hizmetleri için kullanılmayan
gelir fiziksel ve insan sermayesinin geliştirilmesini finanse etmektedir.
Hedeflenen yüksek düzeyde ve sürdürülebilir büyümenin ve kalkınmanın
sağlanması yalnızca hâlihazırdaki üretim kapasitesinin ve
sistemin verimliliğinin artırılmasıyla sağlanması
mümkün görülmemektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde fiziksel
sermayenin yenilenmesi ve yeni yatırımların finansmanı
bakımından tasarruflar hayati öneme sahiptir. Uzun dönemli ve
uluslararası analizler kişi başına millî gelir ile tasarruf
oranları arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu
göstermektedir.
Küresel ekonomide
yaşanan belirsizlik ortamında yatırımlarda ve
dolayısıyla büyüme ve kalkınma süreçlerinde istikrarın
korunabilmesi için finansman kaynağı olarak yurt içi
tasarrufların önemi büyüktür. Yurt içi tasarrufların yatırımları
finanse etmemesi durumunda bu açık yurt dışı kaynaklarla finanse
edilmektedir. Ancak, yurt dışı kaynaklara erişimin
zorlaşması durumunda da yatırımlar
baskılanmaktadır. Bu nedenle, tasarrufları artırma
politikası yatırımların baskılanması
pahasına değil, bilakis yüksek düzeyde yatırım
ihtiyacını daha istikrarlı bir şekilde
karşılayabilmek ve finanse edebilmek için
tasarlanmıştır.
Onuncu
Kalkınma Planı çerçevesinde 2013 yılında gayrisafi yurt içi
hasılaya oranla yüzde 13,3 olarak gerçekleşen yurt içi tasarruf
oranlarının 2018 yılında yüzde 19a
artırılması planlanmaktadır. Söz konusu tasarruf
artışı yatırımları baskılamayacak, tam
tersine 2013 yılında gayrisafi yurt içi hasıladaki payı
yüzde 20,9 olan toplam yatırımların payının 2018
yılında yüzde 24,4e yükseltilmesi hedefine
ulaşılmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca bu
genel makroekonomik çerçeve sayesinde işsizlik oranının 2013
yılındaki yüzde 9,7 değerinden 2018 yılında yüzde
7,2ye düşürülmesi de planlanmaktadır.
Onuncu Planda
öngörülen bölgesel gelişme politikalarıyla, bir taraftan bölgesel
gelişmişlik farkları azaltılarak refahın ülke
sathında daha dengeli yayılması sağlanırken diğer
taraftan tüm bölgelerin potansiyelini değerlendirip rekabet güçlerini
artırarak ulusal büyümeye ve kalkınmaya katkılarının
azami seviyeye çıkarılması hedeflenmektedir ve bu çerçevede
Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi uygulanacaktır. Bu bölgelerin
ulusal pazarlarla ve bölgelerle bütünleşme düzeyi yükseltilecektir.
Sınırda yer alan bölgelerin sınır ötesiyle ekonomik ve
sosyal ilişkileri gerçekleştirilecektir.
Onuncu
Kalkınma Planı gerek gruplar gerekse bölgeler arası gelir
dağılımının iyileştirilmesi, yoksulluğun
azaltılması konusunda önemli hedefler ortaya koymuştur.
2013 yılı
Mayıs ve Haziran aylarındaki
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Devamla) Sayın Başkan, burada
bitiriyoruz, değil mi?
BAŞKAN Evet.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, soruların
cevaplandırılması sırasında soru sahiplerinin
isimlerinin de okunması gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkanım, Sayın Bakan soru sahiplerinin
isimlerini de zikretmediği için sunuşu, bilgilendirmesi Genel Kurulda
da hoşnutsuzluk yarattı. Ben tutanaklara geçmesi
bakımından, Sayın Bakanın cevapladığı
soruların bizle ilgili kısmının Ardahan Milletvekilimiz
Ensar Öğüt, Bursa Milletvekilimiz Sena Kaleli, Tunceli Milletvekilimiz
Kamer Genç ve Balıkesir Milletvekilimiz Namık Havutçaya ait
olduğunu tutanaklara ve Genel Kurulun bilgisine sunuyorum. Bundan sonra da
milletvekillerinin isimlerinin zikredilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, soruların
cevaplandırılması sırasında soru sahiplerinin
isimlerinin de okunması gerektiğine ve Süleyman Aslanın Ziraat
Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasını doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bu
soruların okutulmamasına ilişkin bir prensip kararı
aldık ama soruların okutulmaması, milletvekillerinin isimlerinin
zikredilmemesi anlamına gelmiyor açıkçası. O bakımdan, milletvekillerimize
ismiyle hitap edilmesi lazım. Bizim gruptan da Sayın Ali Halaman,
Sayın Mesut Dedeoğlu, Sayın Alim Işık, Sayın
İsmet Büyükataman, Özcan Yeniçeri Beye herhâlde vakit yetmedi galiba,
onları cevaplandırdı ve onların sualleri vardı.
Bu vesileyle bir
hususu ifade etmek istiyorum Sayın Bakan buradayken. Bankacılık
sisteminin güvenilir esaslara dayalı olarak yürütülmesi gerekiyor. Şu
anda ayakkabı kutularıyla ilgili ve üstelik çeşitli tapelerde
verdiği kredilerle ilgili sorgulanan bir banka genel müdürünün
şüpheli durumda olduğu ve bunlarla ilgili fezlekelerin Meclise
geldiği bir ortam içerisinde bu şahsiyetin, Süleyman Aslanın
Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyeliğine atanarak, Ziraat
Bankasına, yüz elli yıllık tarihî bir kuruma
atanmasını doğru bulmadığımızı,
dolayısıyla Ziraat Bankası gibi bir kurumun
güvenilirliğini, itibarını muhafaza etmek, aynı zamanda
çalışanlarla ve yönetim kurullarıyla ilgili atılacak adımlarda
dikkate alınması gerekiyor. Ziraat Bankasının
itibarını zedeleyen böyle bir atamayı, özellikle müşteri
ilişkileri ve kamuoyu açısından bu itibarı zedelediği
için de böyle bir atamayı doğru görmediğimizi
Böylesine bir
kimsenin banka yönetim kuruluna atanmasının zatıaliniz
tarafından Siyasi iradenin tercihidir. demek suretiyle geçiştirilmesini
doğru bulmuyorum. Bu bakımdan, bankacılık sektörünün
güvene esas özelliğini muhafaza edecek şekilde, böyle bir
kişinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmasının temin
edilmesinin, Ziraat Bankasının geleceği açısından,
millî bir bankanın geleceği açısından çok daha önemli
olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Alınan karar
gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/865) (S. Sayısı: 521)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 380
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Erdal
Aksünger, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aksünger. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 380 sıra sayılı, sanal ortamda işlenen
suçlarla ilgili, partim adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında belki de çok
da geciktirilmiş bir anlaşma bu. 2001 yılında aslında
Avrupada Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmiş ve bugün Türkiye'de
yaşanan bir sürü sıkıntıyı ortadan kaldırması
gereken bir kanun 2010dan beri getirilmediği için, ızdırap
duyulan bir sürü konuyu, hepimizin de aslında toplumsal olarak
sıkıntısını duyduğu bir konuyu giderecek olan bu
kanunu biz de tasvip ederek getirdik. Zaten benim bu konuda çok
ısrarım olduğu için arkadaşlarıma, mesela bütün grup
başkan vekillerine de -onlar mutabık olduklarını
söylediği için söylüyorum- herkes mutabık olarak getirdi.
Ne var bunda? Çocuk
pornosu diyoruz ama aslında çocuk pornosunun legalize olarak, resmî
olarak cezasını verecek olan kanunu yapma işi bunun üzerinden
geçiyordu, bugüne kadar bütün konuşulan konuların hepsi fiktif
konulardı.
Peki, başka ne
vardı? Ergenekon gibi, Balyoz gibi, KCK gibi davalara konu olan bir sürü
sahte delille ilgili, serverlara girip yaratılan CDlerle ilgili konularda
aslında bunun üzerinden geçilmesi gerekirken ortada olmayan bir kanundan
dolayı verilen hükmün hepsi normalde geçersizdi ama bir vesileyle bu
ülkede bunların hepsi yaşandı, kanunu ve temel uluslararası
sözleşmesi olmamasına rağmen yaşandı. Bugün getirilen
nokta doğrudur diyorum ama yeterli de değildir.
Neden değildir?
Çünkü, kişisel veriler kanununun Meclise getirilmemesinden dolayı
yaşanan sıkıntılar bu kanunun gelmesiyle giderilmeyecek bir
sürü konu olduğunu bize ifade ediyor. Aslında, Avrupa Birliği
uyum çerçevesinde biz devamlı şunu söylüyoruz
Arkadaşlar
çıkıyor diyor ki: Avrupa Birliği çifte standart yapıyor.
Ben şimdi şunu anlamakta güçlük çekiyorum: Nasıl bir çifte
standart yapıyormuş? Seçim meydanlarında Başbakan
çıktı, dedi ki: Biz, Twitterı, Facebooku veya YouTubeu
kapatacağız. Ne zaman dedi? Seçimden sonra kapatacağız.
dedi. Neden? Çünkü, mevcuttaki kanunlar zaten bunları yapmaya engeldi,
engel olduğu için kanun çıkartıp kapatacağız dedi.
Peki ne yapıldı? Seçimlere bir hafta kala kapatıldı.
Aslında dayanağı olmayan, kanunu olmayan bir şekilde bütün
perdeler indirildi, sahne kapatıldı, tiyatro bitti. Nasıl
yaptılar bunu? İki dudağının arasından çıkan
kelimeyle kapattılar. Şimdi, çok üzüntü verici, aslında
birilerinin yüzünün kızarması lazım. Bazı bakanlar gelip
burada şunu ifade ettiler, Geçmiş dönemde yaşanan YouTubeun
kapatılması, Twitterın kapatılması gibi konulardaki
vahim konuları bu 5651 üzerinde yapacağımız
değişiklikle gideriyoruz. Nasıl gideriyoruz? Ya, tüm siteleri
kapatmayacağız. Böyle bir şey olur mu? diyorlardı. Bu,
aslında dünyanın hepsinin ayıplayacağı bir şey.
diyorlardı kendileri, Plan ve Bütçe Komisyonunda böyle
konuşuyorlardı, burada öyle konuşuyorlardı geldiklerinde,
ne yaptılar ama? Biz URL denilen adres bazında karartma veya
erişime engelleme yapacağız. dediler, bir hafta
Başbakanın kendisi Ben böyle bir kanun görmüyorum, o yüzden,
seçimden sonra kanunla yasaklayacağız bunu. demesine rağmen
kanunsuz bir uygulamayla Twitter, YouTube da o sosyal mecraların hepsi
kapatıldı. Ne oldu şimdi? Avrupa Birliği sana çifte
standart mı yapmış oluyor? Avrupa Birliğinde böyle bir
şey dediğinde ne diyorlar? Resmen bizle alay eder gibi, Avrupa Konseyinde
bir sürü insan gülüşerek, neredeyse fıkra gibi şeyler anlatarak
Türkiyenin Başbakanıyla kafa buldu neredeyse. Ee, şimdi çifte
standart mı yapmış oldu Avrupa Birliği?
Şimdi, bununla
birlikte, kişisel veriler kanunu var. Geçenlerde BTKya yönetmelikle
verilen bir yetkinin iptali vardı Anayasa Mahkemesi tarafından.
Danıştay, Anayasa Mahkemesine başvurdu, 5809 sayılı
Kanunun 51inci maddesinin iptalini istedi. Neden istedi biliyor musunuz? Bunu
çok iyi anlamak lazım, neden istediğini; dedi ki: Kişisel
verilerin güvenliğinin korumasını BTKya veremezsiniz. Niye
dedi biliyor musunuz? Çünkü BTKnın da güvensiz bir kurum olduğunu
söylüyor. Yani benim kişisel verilerimi BTK güvence altında tutacak
olan yönetmelik çıkartamazsınız dedi; kanunun ilgili maddesini,
51inci maddesini iptal etti. Ne demek istiyor? Çünkü Avrupa böyle söylüyordu,
siz de çıkıp şimdi diyorsunuz ki: Avrupa bize çifte standart
uyguluyor. Hayır, uygulamıyor, gereğini yapıyor. Siz
kabile devleti gibi yönetiyorsunuz ülkeyi, kanunda olmamasına rağmen
keyfî uygulamalarla bunların hepsini yapıyorsunuz. Bakın, çok
basit bir örnek vereceğim size, -Milletvekilimiz burada, Nurettin Demir-
Nurettin Demire yapılan inanılmaz saldırılar var, binlerce
hem de. Ben bir hafta, on gündür İnternet
üzerinde bunları takip ediyorum, Twitterda yapılan
inanılmaz saldırılar var. AKPli olduğu aslında çok
net, açıkça ortaya koyan
Kimler olduğu önemli değil, ama
şimdi o isimleri vererek suçlamak istemiyorum, çok ciddi aslında
sıkıntılar var.
Nurettin Demir
bununla ilgili TİB Başkanına mail attı, Ali Rıza
Öztürk de burada, o da mail attı. Ne yapmış kendisi bir söylesin
bakalım. Yapmaz, mümkün değil. İşte, çifte standart burada,
uygulamanın ne kadar kötü olduğu burada ve inanılmaz tehditler
var Nurettin Demire, görüntülerle ilgili kendisiyle hesaplaşma üzerinden,
korkutulma üzerinden, tüm ailesi de dâhil olmak üzere tehdit ediliyor, ama
kimse bir şey yapmıyor.
Peki, nasıl
oldu? Hani burada iddia ediyorlardı? TİB Başkanına birisi
yazı yazacak
Buna da karşıyım tabii, yargıdan geçmesi
gerekir, TİB Başkanından geçmesi gerekmez. Nurettin Demirin de
başına gelse böyle, Ali Rıza Öztürkün de başına gelse
böyle, Başbakanın da başına gelse böyle olması
lazımken çifte standart olduğu için bu iş, kesinlikle muhalefetteki
bir milletvekilinin bu mağduriyeti giderilmez, halkın da
mağduriyeti giderilmeyeceği gibi. Giderilmez yani. Aslında,
normalde, çok açık söylüyorum, gerçekten yüzü kızarması gereken
kişilerin gelip burada hesap vermesi lazım bununla ilgili, bu
iddiaları ortaya koyanlar.
Şimdi, Twitter
geldi buraya, Twitterla anlaşma yaptıklarını iddia
ediyorlar, o da doğru değil. Yani millete böyle manipülasyon
yapmayın, bunlar da doğru değil, ama adamları felaket bir
şekilde korkuttunuz. Zaten Twitter da yanlış yapıyor
şu anda, kanunsuz bir uygulama yapacak, buzlanma diye bir şey
yapacak, kanunsuz bir uygulama. Yani bu kapatmadır zaten, buzlanma
dediğin ne ki? Ama tehdit edildi gerçekten, sosyal mecranın tüm
sahipleri şu anda tehdit edilir durumda. Çok örneğini gösterdik
işte bunların, çifte standart örneklerini gösterdik.
Şimdi, dönem
dönem bakıyoruz, meydanlarda bağırılıyor. Bazı
kurumlar düşman ilan edildikten sonra, bazı kurumlar da dost ilan
ediliyor. Ben size dönem dönemki düşmanları şöyle bir
anlatayım, kimler düşman olmuş, Başbakan kimleri
düşman ilan etmiş, şöyle bir gözden geçirelim. Türk Silahlı
Kuvvetleri düşman olmuş, emniyet istihbarat ve emniyetin kendisi
düşman olmuş. Yargıtay bir dönem düşman, Danıştay
düşman olmuş, MİT bir dönem düşman olmuş, TÜSİAD
düşman olmuş; CHP, MHP, BDP, sendikalar düşman olmuş.
Bunların hepsinin düşmanlıklarını ve o söylediklerini,
hepsini, kürsülerde anlattıklarını dün gibi
hatırlıyoruz. Avrupa Birliği düşman olmuş; Suriye,
İran, Irak, Libya, Mısır, Almanya, İsrail düşman
olmuş; TÜBİTAK düşman olmuş. TİB bir dönem
düşmandı, BTK düşmandı, paralel yapı çıktı
yeni düşman, basın düşmandı; İzmirde balkondaki
kadın düşmandı, oradan bağıran kadın
düşmandı; Zekeriya Özü çok seviyordu, o düşman oldu bir tarafından;
lahmacun yiyen polis düşman oldu, Anasını alıp git. diyen
çiftçi düşman oldu, odasını dinleyen MİTçi de düşman
oldu. Yani, şimdi, düşmanlar değişiyor yeri
geldiğinde. İsmet İnönü, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan,
Deniz Baykal düşmandı; Maliki, Merkel ve Sarkozy düşmandı.
Ya şimdi o kadar çok düşman var ki bunların hepsi
karşı komple, aslında bir aklıselim adam kendisi mi yani?
Burada bir problem yok mu?
Ya, bu
kanunların hangisini uyguluyorsunuz zaten? Getirseniz ne olur? Sanal
ortamda işlenen suçlar bu memlekette çok derdi, mahkemelerdeki
sorunları gerçekten ortadan kaldırabilir ama mesela, Ergenekondaki
veya Balyozdaki 5 no.lu CDyle ilgili konunun bununla alakalı
olduğunu biliyor muydunuz? Göreceğiz önümüzdeki süreçte. Peki, onunla
alakalıysa 5 no.lu CD -burada, kanunun içerisinde bunlar yazıyor-
onların cezasını verebilecek misiniz? Bu
araştırmaları yapabilecek misiniz? Bir sürü masum insan
yatıyor içeride. diyorsunuz da yaptınız mı bunların
araştırmalarını? Hayır. Sanal Ortamda
İşlenen Suçlar Sözleşmesi, bunun sürecinden sonra aslında
kişisel verilerin korunması kanununun gelmesiyle birlikte çok önemli
şeyler ifade ediyor ama yapana, uygulayana, pratiğe dökene çok
şey ifade eder, öbür türlü bir şey ifade etmez. Bunlar doğru
şeyler değil.
Şimdi,
aslında, tasarıdaki bütün konuyu okuduğum zaman baktım, o
zaman tabii, AKP Grup Başkan Vekiline de gittim, dedim Bunu niye
imzalamıyorsunuz? Dedi ki: Sizden veya MHPden, BDPden, şundan
bundan
Baktım, bütün arkadaşlara tek tek gittim Ya sizin
itirazınız var mı? Yok., Sizin var mı? Yok., Sizin
var mı? Yok. Niye gelmiyor? Üç haftadır yine gelmiyor, ancak geldi
zaten. Öyle nefesi sıkıntılı bir kanun ki bu. Aslında,
çok şeyi de değiştirebilecek bir sözleşme bu ama
inanıyorum ki uygulaması, pratiği doğru olursa
değiştirir, öbür türlü doğrusu olmaz. Uygulanmayan kanun çıkarsanız
veya sözleşmeyi imzalasanız ne olur diyorum.
Hepinize çok
teşekkür ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Zozani. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de sanal
ortamda işlenen suçlarla ilgili sözleşmeye dair kanun
tasarısı üzerinde grubumuzun görüşlerini sizlerle
paylaşacağım.
Öncelikle, böyle
bir sözleşme gerekli midir? Güncel olsa, bugünün ihtiyaçlarına cevap
veren bir sözleşme olsa Evet. deriz. Yani, on beş yıl önceki
bir sözleşme ve on beş yıl önceki sanal erişim ile bugünkü
sanal erişimi yan yana koyduğunuz zaman hiç de bugünün
ihtiyaçlarına cevap veren bir sözleşme olmadığı
apaçık ortada. Dolayısıyla, ihtiyaç mı, değil mi
noktasından meseleye bakmayacağız.
Böyle bir
sözleşme ihtiyaçtır ama günün ihtiyaçlarına cevap veren şekliyle dizayn edilmiş bir
sözleşmeye ihtiyaç vardır. Ki, 2001 yılında
imzalanmış bu sözleşmenin de 5 maddesine zaten çekince
koyuyorsunuz, bari çekinceleri kaldırın. Yani, on beş yıl
içerisinde, on dört yıl içerisinde bu çekincelerinizi ortadan
kaldıracak gelişmelerin var olmuş olması gerekir, bu
gelişmelerin olması gerekir. Niye çekince koyuyorsunuz, onu
anlamış değiliz. Hele hele, son dönemlerdeki
tartışmalardan hareketle bu meseleye baktığınız
zaman, bu çekincelerin hiçbir şekilde olmaması gerekir.
Server merkezlerini
Türkiyeye çekmek için bu kadar takla attığınız bir
dönemde, sanal suçlarla ilgili olarak imzalanmış bir
anlaşmayı bugün kanun tasarısı olarak Mecliste
görüşüyor isek bu çekincelerin varlığı abesle
iştigaldir, başka da bir şekilde bunu ifade etmek mümkün
değildir. Şimdi, biz bilgi alma özgürlüğü, haber alma
özgürlüğü merkezli bakıyoruz bu işe. Haber alma özgürlüğünü
nasıl yorumluyoruz, hangi pencereden bakıyoruz? Bu şekilde
bakıyoruz. İnsanların kişilik haklarının ihlal
edilmesini hiçbir surette kabul etmiyoruz, onaylamıyoruz da. Yalnız,
kişilik hakkını yorumladığınız zaman, çok
geniş bir çerçevede bu işi ele alma şansına sahipsiniz.
Birisine hakaret ediliyor diye kişilik hakkını elinden alma
gayretine girerseniz, aynı şekilde o hakkın
karşılığı olan yani insanın haber alma
özgürlüğünü de elinden almış olursunuz. Geçtiğimiz ay
Mecliste kabul edilen İnternet yasakları bunun zeminini
hazırladı. Kişilik hakları adı altında yapılan
engelleme tam bir hak ihlalidir, haber alma özgürlüğünün engellenmesidir.
Bu Meclis bunu yaptı. Bu iktidar bu Meclise böyle bir yasayı
onaylattı.
Son bir buçuk ay
içerisinde Türkiyede medya organlarını bir inceleyin, neler
olmuş Türkiyede? Mesela ben size bir örnek vereyim. Birçok defa ifade
ettim. Ben o gün de yaptığımız konuşmalarda söyledim,
dedim ki: Parti genel başkanlarının yaptığı
konuşmalar burada sansürlenecek. Meclis çatısı altında
parti genel başkanlarının konuşmaları sansür edildi
mi, edilmedi mi? Sansür edildi. Yapılmamış konuşmalar da
sansür edildi bu süre içerisinde. Bir örnekle sizinle paylaşmak istiyorum.
Partimizin 28 Mart 2014 Urfa mitingi sanal ortamda sansür edildi.
Başlanmamış bir miting, yapılmamış konuşma
İnternet ortamında erişime kapatıldı. Hangi saatler
içerisinde? Saatleri de veriyorum: Urfa mitinginde partimiz Eş Genel
Başkanı Sayın Demirtaş saat 15.35te konuşmaya
başlıyor, saat 16.08de konuşması bitiyor ama bu saatler
içerisinde, öncesinde İnternet
ortamında canlı yayınlar kapatıldı,
erişime engellendi.
Şimdi, sormak
istiyoruz: Hangi suç fiiline dayanarak siz o konuşmayı sansürlediniz?
Bilmek istiyoruz: Yapılmamış konuşmayı siz nasıl
biliyordunuz da İnternet ortamında derhâl sansürlediniz? O zaman bir
şey yaptınız, o zaman bir şey yaptınız: Öncesinde
partimizin Eş Genel Başkanının bulunduğu ortamlarda
konuşmasını hazırladığı ortamları
dinlettiniz, neleri konuşacağını önceden haber
aldınız, bunun üzerine konuşmasını İnternet ortamında, TİBin kararıyla
sansürlediniz. Çıkıp birilerinin burada bunu izah etmesi gerekir:
Genel Başkanımızı, Eş Genel
Başkanımızı hangi ortamlarda dinlediniz, hangi hakka
dayanarak dinlediniz? Son dönemlerde ortam dinlemelerinden çok muzdaripsiniz
ya, çok şikâyet ediyorsunuz da; bu değilse neye dayanarak siz o sansürü
gerçekleştirdiniz, bilmek istiyoruz. Sayın Bakanın Hükûmet
adına bu sorumuza cevap vermesi gerekir.
Tekrar soruyorum:
28 Mart 2014, Urfa mitingi; yapılmamış konuşma neye
dayanarak önceden TİB kararıyla sansürlendi? Bunu bilmek istiyoruz
Sayın Bakan, çıkıp burada açıklarsanız çok memnun
oluruz. Bizim aklımıza şu geliyor: Siz önceden Eş
Başkanımızın bulunduğu ortamları dinlettiniz,
ortam dinlemesine dayalı olarak Hükûmetinizin hoşuna gitmeyeceği
şekilde konuşmalar yapacağını öğrendiniz ve
sansürlediniz. Bunu bilmek istiyoruz.
Bir başka
örneği daha, bakın, bu Meclisin bir ayıbı var ve
yaklaşık iki yıldır hâlâ bu ayıbı temizlemiş
değil. Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
2012 Nevrozu sonrası çıktı aynen şurada, şu
açıklamayı yaptı -şu anda Bakanın oturduğu
sırada oturuyordu- gensoru görüşmeleri esnasında dedi ki: Biz
iki hanım milletvekilinin kendi aralarındaki
konuşmalarından hareketle Nevrozda nelerin olabileceğini önceden
öğrendik. İki hanım milletvekili dediği, bizim iki kadın
milletvekili arkadaşımızın kendi aralarındaki telefon
görüşmesi. Çıktı, burada söyledi, itiraf etti, milletvekilinin
telefonunun dinlendiğini burada İçişleri Bakanı itiraf
etti. Ne yaptı Meclis bugüne kadar? Hiçbir şey. O gün, o saat itiraz
ettik, o dakika itiraz ettik. Sizden ses çıktı mı? AKP grup
başkan vekillerine, diğer vekillerin hepsine soruyorum: O gün sesiniz
çıktı mı? Milletvekili yasama çalışmaları
yaptığı sürece, aktif milletvekilliği
yaptığı süredeki telefon konuşmaları ve iletişim
mekanizmalarında dokunulmazlık kalkanı altındadır.
diyebildiniz mi? Ey Bakan, siz hangi gerekçeyle milletvekillerini dinlediniz?
diyebildiniz mi? Demediniz. Şimdi, çıkıyorsunuz, Biz
dinleniyoruz, Başbakan dinleniyor, Cumhurbaşkanı dinleniyor,
Genelkurmay Başkanlığı dinleniyor. diyorsunuz. Eğer o
gün sahip çıkmış olsaydınız, sizin
bakanınızın o uygulamasına Hayır. demiş
olsaydınız bugün haklı çıkabilirdiniz.
Ben bu Meclis
çatısı altında asosyal medyaya hiçbir şekilde
bulaşmayan vekillerden biriyim. Siz sosyal medya diyorsunuz, ben hiçbir
şekilde öyle de tarif etmiyorum, benim açımdan asosyal medyadır.
Hiçbir şekilde asosyal medya üzerinden bir erişimim de söz konusu
değildir. Piyasada adıma açılmış sahte hesaplar
vardır, hiçbiri bana ait değildir. Hiç kullanmadım, Twitteri
mivitırı -sizin deyiminizle- hiç kullanmadım, kullanmam da.
Dolasıyla, benim çıkıp şurada Twitterla, asosyal
erişim mekanizmasıyla ilgili olarak söz söyleme hakkımın
olduğunu düşünüyorum ama sizin yok. Neye dayanarak yok biliyor musunuz?
Çünkü, siz aktif bir şekilde kullanıyorsunuz. Sadece siz değil,
Twitter mivitır hepsini kapatıyorum. diyen Başbakanın
kendisi kullanıyor. Hem de kaç takipçisi sizinle paylaşayım, siz
de mutlaka biliyorsunuzdur ama ben bir
kez daha sizinle paylaşayım. Başbakan Erdoğanın
Twitter takipçileri, 4 milyon 208 bin 281 takipçisi var. Kaç tweet
atmış Sayın Başbakan
biliyor musunuz? Şimdi, bakmadık içeriklerine. Kime ne kadar hakaret
etmiş, ne söylemiş, içeriklerini Allah var incelemedim.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hakaret yok hakaret.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Ne söylemiş bilmiyorum ama kaç tweet
atmış biliyor musunuz? 3.043 tweet atmış. Ne zamana
kadar? 20 Marta kadar. 20 Marttan sonra Başbakan kesmiş,
girmemiş bir daha. Şimdi, 3 bin tweet atan bir Başbakanın
Ben Twitter mivitır tanımam. diyebilmesi mümkün mü? Mümkün
değil.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Tweet atmaktan bıkmış olabilir.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sadede gelelim.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Şimdi, eğri oturup doğru konuşmak
lazım. Saadet ortada, görmek isterseniz görürsünüz. (AK PARTİ
sıralarından saadet değil sesi) Saadet arıyorsanız,
İdris Naim Şahinle ilgili biraz önce söylediklerimi
hatırlarsınız. Saadet arıyorsanız, 28 Mart 2014 Urfa
mitingiyle ilgili sansürü hatırlarsınız.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Saadet
Partisinden AKPye geçme
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Dolayısıyla, bu konuda sizin çok şey
söyleme şansınız yok. Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum ama
dünyadaki bütün liderler, devlet başkanları, parti genel
başkanları hepsi bu asosyal medyanın bütün erişim
mekanizmalarında isim sahibiler. Papadan Obamaya, Merkelden
Erdoğana kadar herkes kullanıyor; Sayın Gül kullanıyor,
herkes kullanıyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü kapitalizmin
çarkını bu şekilde işletmek istiyor, kapitalizmin
çarkı bu şekilde dönüyor. İnsanlar, bu asosyal medyanın
erişim mekanizmasını etkin bir şekilde kullanabilmek için
asgari bin TLlik bir cihaza ihtiyaç duyarlar. Günbegün bu asosyal erişim
mekanizması kendini yenileyerek, versiyon yenileyerek, sürekli bir
şekilde toplumu tüketime alıştırıyorlar, bu anlamda
bir tüketim yoğunluğu var. Şimdi, bunların hepsini kabul
ediyor musunuz? Kabul ediyorsanız Ahmet Bey, kapatacağım ben
buradan.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Kısmen kabul ediyoruz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Arkadaşlarınız da kullanıyor!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Bakın, kim kullanıyorsa bu konuda
kapitalizmin yoğun tüketim çarkına herkes kendi cenahından biraz
su dökmüş oluyor. Açık ve net eleştirilerim bu konuda
vardır; bir basın mensubu, meslekten, gazeteci olan biri olarak bunu
söylüyorum. Gerçekten, özellikle, toplumu giderek asosyalleştiren bir
fonksiyona dönüştü bu. Eğer, bunu engellemeye dönük bir çabanız
varsa, toplumu asosyal bu tezgâhtan kurtarmaya dönük bir çabanız varsa
eyvallah deriz ama yasakçı zihniyete eyvallah dememiz mümkün
değildir. Bu anlamda, size ucu dokunduğu zaman sizin
bağırmanızı anlamam ben, anlam da vermem.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Kapalı mı olsun açık mı olsun Twitter, ne
demek?
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Kullanan
kullanıyor zaten. Her türlü sansürcü yaklaşımın
karşısındayız, asla ve asla.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Hakarete de karşıyız.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Hakarete de karşıyım.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Kişisel saldırılara da
karşıyız.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Ama bu ülkede birisi hırsızlık
yapıyorsa hırsıza da hırsız diyebilmek gerekir,
anlatabiliyor muyum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Doğru söylüyorsun.
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Ama yok, hırsıza hırsız demek suçtur.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Ama siz diyorsanız Hırsıza
hırsız demeyin, başka bir şey deyin. o başka. Buradaki
uygulamalar, hırsıza hırsız diyemeyeceğiniz
uygulamalar üzerine şekillenmiş. Sizin de bütün gayretiniz bu. Yoksa
Twitterdan, şundan bundan rahatsız olduğunuz yok.
Üç
ay öncesinden Twitterın server merkezinin Türkiyeye
taşınması için, yasa çıkarmak için Plan ve Bütçe
Komisyonunda kırk tane takla attınız. Orada neler
konuştuğunuzu biliyoruz. O gayretleri
Ama bakın Twitterı
kapatmak yoluyla şirkete şantaj yaparım, merkezini daha erken
Türkiyeye çekerim. yoluna giderseniz bu da doğru bir
karşılık vermez. Nitekim geldiler, görüştünüz, ne
karşılık aldınız? Hiç. Hiçbir karşılık
alamadınız çünkü bu çarkın içerisinde varsınız.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Mahkeme kararları uygulanmaya başlandı,
takip etmediğin için bilmiyorsun Adil Bey.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Ben mahkeme kararlarını takip ediyorum, takip
edebilmem için illa da Twittera girmek gerekmiyor Ahmet Bey. En son Twittera
gidiyor, orada da buzlanıyor mahkeme kararları, anlatabiliyor muyum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Hatta sürekli uygulanmaya başlandı,
farkı oldu yani.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Sayın Başkan, şimdi, bu sözleşmede
-anlam bulması için- öncelikle bu çekinceli maddelerin kalkması
gerekir. 5 maddede çekinceniz var, bu çekincelerin bir anlamı yok. Bu
sözleşmeyi eğer gerçekten anlamlı kılmak istiyorsanız
bu çekinceleri kaldıracaksınız.
İki:
Bu sözleşme imzalandığı zaman ne Twitter vardı ne
Facebook vardı ne de başka bir şey vardı. Güncellenmiş
bir sözleşmeye ihtiyaç vardı, bu konuda bunlara da cevap vermiyor.
Şimdi,
Türkiyede giderek toplumsal
hastalığa dönmüş bir İnternet kullanımı
vardır, sanal erişim kullanımı vardır. Bunların
da önüne geçmek için ayrıca tedbirlerin alınmasına ihtiyaç
vardır. Bu ihtiyaçların hepsini hatırlatarak konuşmamı
burada sonlandırıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Seyfettin Yılmaz,
Adana Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz de Sanal
Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesine katılıyoruz. Buna
göre iç hukukumuzun da uygun hâle getirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Sanal ortamda birçok suç işleniyor, birçok insanın canı
yanıyor, bunların mutlaka ortadan kaldırılması
gerekiyor. Nerede insanların canını yakan, insanlara haksız
uygulama yapılan ortamlar varsa onlarla ilgili hukuk çerçevesi içerisinde,
uluslararası hukuk ve iç hukukumuz çerçevesinde gerekli düzenlemelerin
mutlaka yapılması gerekiyor. Fakat, şunu belirtmek istiyorum ki
ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin şöyle bir
anlayışı var: On iki yılın sonunda geldiğimiz
nokta itibarıyla, eğer ucu kendine dokunuyorsa, yapılan
uygulamalardan Adalet ve Kalkınma Partisi zarar görüyorsa ona
karşı ciddi bir mücadeleye başlıyor. Ama, yapılan
uygulamalar, yapılan sözleşmeler, yapılan anlaşmalar
eğer muhalif kesimi ilgilendiriyorsa onlarla ilgili bir düzenlemeye
girmeyi kabul etmiyor ve ondan nemalanmayı ön plana çıkaran bir
anlayışın içerisine giriyor. Burada şunu belirtmek
lazım: Demokrasi hepimiz için geçerli, hukuk hepimiz için geçerli, adalet
hepimiz için geçerli. Eğer başkaları için uygulanan,
istediğimiz şeyleri kendimize geldiğinde uygulamıyorsak
mutlaka bunlarla ilgili bir karşılığa ve sonuca katlanmak
zorunda kalıyoruz. Ne yapıyorsak onlar karşınıza
çıkıyor. Çünkü ilahî adalet denen bir adalet vardır ve ilahî
adaletten hiçbir şekilde kurtuluş yok. Çünkü gücünüz itibarıyla
Türk yargısını dizayn edebilirsiniz, Türk mahkemelerini dizayn
noktasına getirebilirsiniz, yönetimi dizayn edebilirsiniz ama ilahi
adaletten kurtuluş yoktur, mutlaka bir gün herkes ilahi adalette hesap
verecek. Buna bakarak buna göre adımlarımızı atmamız
ve düzenlememiz gerektiğine inanıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2002 yılında iktidara gelirken, kasım ayında,
şöyle bir bakın, basının yüzde 90ı, yüzde 95i Adalet
ve Kalkınma Partisine karşı bir tavır sergiliyordu. O
basının karşı olmasına rağmen, 2002
yılında millet iradesiyle iktidara geldiniz. Burada
yapılması gereken neydi? Adil olmak gerekiyordu. Ama, on iki
yılın sonunda siz ne noktasına geldiniz? Adil olmayı bir
kenara bırakarak şunun peşine gittiniz, dediniz ki: Herkes
benim gibi düşünmek zorundadır. Herkes benim düşüncelerimi
savunmak zorundadır. Bunun için ilk iş olarak iktidara geldikten
sonra basın üzerinde bir operasyon başlattınız ve
basını ele geçirdiniz. Bugün Türk medyasının yüzde 80i,
yüzde 85i, yüzde 90ı iktidar partisinin yayın organı gibi. Bir
Pravda oluşturdunuz. Birçoğunun sahibi
Ne yazık ki Sayın
Başbakan ve onun talimatını verdiği kişiler
tarafından yönetiliyor. Şimdi, bunu kabul edin, etmeyin, bugün
uygulamalara bakın geçmiş yıllar itibarıyla, uygulama
şöyle gelişiyor: Önce TMSF basın-yayın organlarına el
koyuyor, akabinde yandaş iş adamları dediğimiz iş
adamları bu medya grubunu satın alıyor. Bir bakın, bugün
medya sahibi olanların, TMSFden alanların hemen hemen tamamına
yakını devlet ve belediyelerden iş alan iş adamları ve
ondan sonra şunu yapıyorsunuz: Bu basını ele
geçiriyorsunuz, sahibinin adının Ahmet, Mehmet, Ali, Veli
olması önemli değil -bunların bütününün sahibi- Başbakan ve
ekibinin oluşturduğu bir ekip tarafından manşetler bile
dizayn ediliyor. Bugün birçok gazeteye, televizyona
baktığınız zaman aynı algıyı oluşturmak
için aynı amaca yönelik manşetleri atıyor. Bunlar hepimizin
gözünün önünde gelişen olaylar. Yani şuna tahammül edemiyoruz: Bu
ülkede muhalefet de demokrasinin bir gereğidir ama Sayın
Başbakanın bir muhalefet partisinin liderinin konuşmasına
dahi tahammül edemediği yerde siz hangi haktan, hukuktan, adaletten
bahsedeceksiniz? Bir kere düşünün, Fastan Alo Fatih diyerek Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçelinin grup
konuşmasına müdahale eden, onun konuşmasını, Genel
Başkanımızın konuşmasını kaldırtan veya
herhangi bir gazetede Hükûmetin aleyhine olabilecek veya Hükûmetin
politikalarına ters gelebilecek bir olaya bile tahammülü olamayan bir
Başbakanın yönettiği ülkede hangi demokrasiden
bahsedeceğiz, hangi hukuktan bahsedeceğiz, hangi adaletten
bahsedeceğiz?
Şimdi, çok
açık ve net söylüyorum, gelinen nokta: Her şey 17 Aralık ve 25
Aralığa kadar kontrolünüz altında gidiyordu. Dün iyi
dediğinize bugün kötü diyorsunuz, dün övdüğünüzü bugün yeriyorsunuz
yani burada bir tutarsızlık var mı, yok mu? Elinizi
vicdanınıza koyun, Anayasa Mahkemesiyle ilgili Sayın
Başbakanın, Başbakan Yardımcılarının ve
Hükûmet sözcülerinin ifadelerine bakın. AK PARTİyle ilgili kapatma
davasının görüşüldüğü o mahkemede Anayasa Mahkemesini yere
göğe sığdıramayan Sayın Başbakan, bugün Anayasa
Mahkemesinin verdiği birtakım kararlar neticesinde aynen şu
ifadeyi söylüyor: Bunlar millî değil, bunlar birtakım ekibin, gücün
elemanları gibi... Yargıyı suçlayacak noktaya getiriyor.
Yargıya saygı duymayan bir Başbakanla karşı karşıyayız
değerli milletvekilleri.
Atatürk Orman
Çiftliğinde birinci derecedeki sit alanı bir gecede üçüncü derece
sit alanı hâline getirildi. 70-80 yaşındaki ağaçlar
kâğıt üzerinde bir gecede 10 yaşında gösterilerek, oradaki
birtakım ağaçlar yok sayılarak, düzmece birtakım raporlarla
çok açık ifade ediyorum- birinci derecedeki sit alanı üçüncü derece
sit alanına çevrildi ve Başbakanlık Konutu
yapılmasının önü açıldı. Peki ne oldu? Mahkemeye gitti
birtakım sivil toplum örgütleri ve mahkeme şu kararı verdi, dedi
ki: Buradaki uygulama yanlıştır. Yürütmeyi durduruyoruz.
Başbakan ne dedi, beyanat veriyor: Kim takar mahkeme kararını.
Güçleri yetiyorsa gelsinler, bu işi durdursunlar. Arkadaşlar, bunu
söyleyen, bu ülkenin Başbakanı ne yazık ki. Bir ülkenin
Başbakanı Kim takar mahkeme kararını. diyorsa, Kimin
gücü yetiyorsa gelsin bu inşaatı durdursun. diyorsa, burada hukuktan
bahsedebilir misiniz? Burada demokrasiden bahsedebilir misiniz? Burada
adaletten bahsedebilir misiniz? Allah aşkına, ben size soruyorum, bir
ülkenin Başbakanı hukuk kurallarına karşı, mahkeme
kararlarına karşı bu kadar rest çekerse, o ülkede demokrasi olur
mu? Kaosun önünü açıyorsunuz, kaosun önünü açacak uygulamalardır
bunlar.
Dün, bu ülkenin
askerleri, generalleri içeriye alınırken Bu ülkede
bağırsaklar temizleniyor. Bu işleri yapan savcılar ne kadar
kahraman savcı. dediğiniz ortamda, onları övdüğünüz bir
ortamda, o savcıyı övdüğünüz ortamda
Medyada, basında
onlarla ilgili olumlu lafları söyleyen Sayın Başbakan, bakanlar,
Hükûmet sözcüleri siz değil miydiniz? Birden ne oldu? Birden, bunları
yapanlar hain oldu. Eğer bir insan yanlışsa dün de
yanlıştır, bugün de yanlıştır. Bir insan
doğruyu söylüyorsa dün de söylemeli, bugün de söylemeli. Yani, burada, bu
Hükûmetin düşünmesi gereken en önemli unsur doğruların yönü
şaşmış, doğrular kişilere göre
değişiyor, doğrular uygulamalara göre değişiyor:
Sayın Başbakanın ve Hükûmetin hoşuna giderse doğru,
hoşuna gitmezse yanlış! Yani, bununla nereye kadar
gidebileceğinizi düşünüyorsunuz?
Yani, şimdi,
siz diyeceksiniz ki, çıkacak birçok sözcü: Ya, 30 Martta gördük. 30
Martta hiçbir şey görmediniz değerli milletvekilleri. 30 Martta,
işte, o medyaya niye ihtiyaç duymuşsunuz, biliyor musunuz?
Medyanın şu anda yüzde 90ı elinizde. Alın listeyi, önünüze
koyun. Merkez medya dediğiniz, dün eleştirdiğiniz medya, sizin
talimatlarınızla hareket ediyor. Yani, düşünün, bir ülkenin
Sayın Başbakanı, neredeyse, köy bakkalı açacak, 30 tane
televizyon, 45 tane kanal canlı yayınla Sayın
Başbakanın konuşmasını veriyor, gazeteler aynı
noktaya vuruyor.
Yani, şu
yapıldı bu süreç içerisinde: 17 Aralık ve 25 Aralık, bir
travma oluşturdu. Ortada hırsızlık ve yolsuzluk
olmasına rağmen, bunu ne kadar saklarsanız saklayın,
konuşmamın başında da söylediğim gibi, mahkemeleri
dizayn edebilirsiniz, polisleri dizayn edebilirsiniz, yapıyı dizayn
edebilirsiniz ama Allah şahit ki ilahi adaletten kurtulamayacaktır
bunu yapanlar. Kimin boğazından haram lokma geçmişse, bu haram
lokmanın geçmesine kimler destek vermişse, bu haram lokmanın
yenmesi için kim ön açmışsa, bunlar, ilahi adalette mutlaka ve
mutlaka hesap verecektir. Verecek, bunun kurtuluşu yok, hiç kurtuluşu
yok. Yani, yargıdan kurtulabilirsiniz, dizayn edebilirsiniz ama
inançlı insanlar şunu biliyor ki ilahi adaletten kurtuluş yok.
30 Martta,
işte, o ele geçirdiğiniz medyayla beraber, hani algı siyasetini
Beşir Atalay Ben çok iyi bir algı yöneticisiyim. diyor ya, Bu
seçim sistemini, bu yapıyı ben götürdüm, benim ekibim götürdü.
diyor. Bir ekip çalışmasıyla ne yaptınız bu süre
içerisinde, 17 Aralık ve 25 Aralıktan sonra? Sanki ortalıkta, bu
fakir fukaranın, garip gurebanın, o aziz milletimizin, o Anadolunun
masum ve garip insanlarının hakları yenmemiş gibi,
onların mallarına el uzatılmamış gibi, kul hakkı
yenmemiş gibi, bir şeyin üzerine kilitlendi bütün medya, dediler ki:
Millî iradeye darbe var. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin
başından indirilecek, Türk demokrasisine darbe vurulmaya
çalışılıyor. Buradan defalarca söyledik, üç dört ay
geçiyor, ister kapalı oturum yapın ister açık oturum yapın,
başta, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli olmak
üzere, MHP grup başkan vekillerimiz ve milletvekilleri olarak dedik ki:
Bu işin arkasında kim var? Bu ülkeye kim darbe yapıyor, Recep
Tayyip Erdoğana karşı kim darbe yapıyor? Bu işin
arkasında Amerika mı var, İngiltere mi var, Fransa mı var,
İsrail mi var? Ve onun yerli iş birlikçileri kimlerse
çıkın, açıkça belgeleriyle ortaya koyun, bu yüce Meclis, millî
iradenin en üst organı, Millet Meclisi sizin arkanızda kaya gibi
dimdik durur. Ama şunu yapmaya çalışırsanız
Birtakım bakanlarınız hırsızlığa,
yolsuzluğa karışmış, iddialar var haklarında.
Başbakana kadar uzanan iddialar varsa bunları çıkıp
doğru bir şekilde açıklamak dururken, burada bu fakir
fukaranın, garip gurebanın hakkını birilerinin yemesini
doğru dürüst açıklamak gerekirken bir algı yöntemiyle millî
iradeye darbe, Recep Tayyip Erdoğana darbe diye... Sabah darbeyle
kalktık, akşam darbeyle yattık. Yani, vatandaş ne
olduğunu şaşırdı. Vatandaş, bu noktada,
medyanın yüzde 85-90ının uyguladığı bu algı
yöntemiyle bu olayın tahlil edilmesi noktasında ciddi
sıkıntıya düştü çünkü bizim milletimiz hassastır,
bizim milletimiz duyarlıdır, bizim milletimiz, demokrasiye
yapılan darbelere taviz vermez. Bunu çok iyi bildiğiniz için
hırsızlığı, yolsuzluğu, üçkâğıdı,
şunu bunu bir kenara bıraktık, seçim boyunca darbeyle
yattık, darbeyle kalktık. Ve sonuç itibarıyla, milletimiz Aman,
ola ki bir hata yapmayalım. diye bir kararsızlığın
içerisinde kaldı.
Buna rağmen,
iyi düşünmeniz lazım. Buna rağmen, bütün bu medya
baskılarınıza rağmen, algı yöntemlerinize rağmen
-Adanada sahadaydım- bütün kamu kurum ve kuruluşları devrede
olmasına rağmen, valilerin, kaymakamların -açık söylüyorum-
sanki devletin valisi, kaymakamı değil, Adalet ve Kalkınma
Partisinin il ve ilçe başkanı gibi
çalıştığı, bütün imkânların seferber
edildiği ortamda eğer 2,5 milyon seçmen, 2,5 milyon oy
kaybediyorsanız ve Milliyetçi Hareket Partisinin de oyu 2,5 milyon
artıyorsa millet bir mesaj vermiştir. Ama şunu unutmayın:
Milletimiz eninde sonunda hırsızlık ve yolsuzluk yapanlara
gerekli cezayı ve gerekli yaptırımı yapacaktır. Bu
süre içerisinde algıyla bunu götürmüş olabilirsiniz ama ilelebet bunu
götüremezsiniz.
Değerli
milletvekilleri, burada yapılması gereken şudur: Senin suçlun,
senin hırsızın, benim hırsızım olmaz; senin
adaletin, senin hukukun olmaz. Bugün gelinen nokta itibarıyla,
artık, hâkim ve savcılar karar verirken tereddüt etmeye
başladılar. Hâkimler ne diye karar verir? Türk milleti adına
karar vermesi gereken bir hâkimi, verdiği karardan dolayı yok
falancanın hâkimi, falan cemaatin hâkimi, falan partinin hâkimi,
falanca grubun savcısı. gibi suçlayacak bir yapıya geldik. Bu,
birinci ağızdan yapılıyor. Bir ülkenin Başbakanı,
hâkimini, savcısını bu şekilde suçlarsa, adaleti bu ülkede
nasıl tecelli ettireceğiz?
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bakın, bu ülke birçok
yoklukla mücadele etmiştir, imkânsızlıkla mücadele etmiştir
ama eğer bir ülkede adaletsizlik hâkim olursa, emin olun, onun telafisi
mümkün değildir. Ondan dolayı bu olaya şahsi bakmamak
lazım, bu olaya parti mantığıyla bakmamak lazım.
Hırsızlığı kim yaparsa yapsın
hırsızdır. Rüşvet alan, nereden olursa olsun rüşvet
almıştır, hangi partiden olursa olsun. Ahlaksız, hangi
gruptan olursa olsun ahlaksızdır. Yanlış yapan, kiminle yol
yürüyorsa yürüsün yanlıştır. Eğer biz, yanlışa
yanlış, hırsıza hırsız, haksıza haksız
demezsek bu ülke için çıkış noktasını bulamayız.
Ondan dolayı, çıkarılan kanunlar çok önemli değil.
Değerli milletvekilleri, bir kanunu uygulayacak anlayış ve
zihniyet önemli. Önce anlayış ve zihniyetimizi değiştirerek
bu işin içerisinden çıkabiliriz.
Ben
konuşmamı Ceyhandaki bir uygulamayla kapatmak istiyorum.
Biliyorsunuz, 30 Martta Ceyhan Belediyesi, Adalet ve Kalkınma Partisi
tarafından alındı ve burayı alan Belediye
Başkanının ilk icraatına Ceyhan Balkan Türkleri
Derneğini gece on iki buçukta zabıtasını göndererek
boşaltmayla başladı. Bunu kınıyorum, bu muhacirlerimizden
üç gündür telefon yağmuruna tutuluyoruz. İçinizde Balkan Türkü olan,
o kökenden gelen arkadaşlarımız var. Onların, Balkan
Türkleri Derneği
Bakın, Mükremin Duygun, Akdeniz Balkan Türkleri
Federasyonu Başkanı. Bir gece yarısı, on iki buçukta,
zabıta marifetiyle bir dernek boşaltılıyorsa
Ve oradaki
insanlardan yüzlerce telefon alıyorum iki gündür: Biz terörist miyiz?
Bize niye terörist muamelesi yapılıyor? diyor. Bunu, Adalet ve
Kalkınma Partisinin Grubu ve milletvekillerinin dikkatine sunuyorum.
Bir belediyenin ilk
işi
Üç yıl sözleşmesi var Ceyhan Belediyesiyle. Daha önceki
sözleşmeyi Milliyetçi Hareket Partisinin belediyesi yaptı. diye
onları mağdur etmenin bir mantığı var mı? Biz de
Adanada 5-6 tane belediyeyi Adalet ve Kalkınma Partisinden aldık ama
hak, hukuk, adalet neyse onu uygulamak lazım. Hiç kimsenin, muhacirlerimizi,
Balkan Türklerimizi rencide etmeye hakkı yoktur. Bu konuyu da Hükûmete ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun dikkatlerine sunuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın konuşmacı, konuşmasında Grup
Başkanımıza, Başbakanımıza çeşitli
atıflarda bulundu. Yargıya saygı duymuyorum. Kim takar mahkeme
kararını!, bir de hırsızlık ve yolsuzluk
iddialarıyla ilişkilendirmeye çalıştı. Sataşmadan
söz istiyorum.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) İddialardan bahsettik. İddialar yok mu Sayın
Başkan?
BAŞKAN
Anlaşılan, kendi grubuna söylediğinizi iddia ediyor.
Buyurun Sayın
Aydın.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın 380 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet,
konuşmacıyı dinledim, konuşmalarını tek tek böyle
not almaya çalıştım doğru bir şey var mı diye.
Tek bir doğru söyledi: İlahi adaletten hiçbirimiz kaçamayız.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Evet, göreceğiz ilahi adaleti.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bu kadar insana hadsizce, hesapsız bir şekilde,
vicdansız bir şekilde o kadar suçlamaları peş peşe
sıralamak ne adaletle ne izanla hiç örtüşmez.
Bakın,
değerli arkadaşlar, soruşturma önergeleri verildi. Evet, bizler
de bu soruşturma komisyonu için verdiğimiz önergeyi muhalefetten
gelen eleştirileri de dikkate alarak yeniden geri çekiyor ve bu manada
bütün iddiaları kapsar şekilde yeni bir soruşturma komisyonu
kurulması noktasında önergemizi veriyoruz. Şimdi,
arkadaşlarımız bu önergeleri tek tek verecekler ve biz bu
önergeleri görüştüğümüz zaman, zaten o konuşmalar burada
yapılacak. Arkasından, soruşturma komisyonu kurulduğu
zaman, o vakit zaten soruşturma komisyonu, gizli bir şekilde bu
soruşturmayı yürütecek ve Meclis çatısı altında
yapacağız. Bir taraftan yargının yürüttüğü, bir
taraftan Meclisin yürüttüğü konular var. Ama, şimdi buradan
kalkıp da her seferinde bu kürsüden birtakım iddialar deyip de bir
grubu tümden, peşinen, masumiyet ilkesini, lekelememe hakkını
bir tarafa bırakarak mahkûm etmenin vicdanla hiçbir ilişkisi olabilir
mi Allah aşkına ya? Bu kadar vicdansızlık olabilir mi?
Evet, Millet
kararını verdi 30 Martta. diyorsunuz. Bakın, sekiz seçimdir
karar veriyor. Siz, hiç bu milletten bir mesaj almadınız mı ya?
Bir ders çıkarmadınız mı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Allah aşkına, hâlâ,
diyorsunuz ki: 2,5 milyon oy eksilttiniz, biz 2,5 milyon oy
artırdık.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Siz 2 milyon oy kaybettiniz. Siz
mesajı almadınız mı Ahmet Bey?
AHMET AYDIN (Devamla) -
2009 seçimlerinde kaç oy almıştık, biz yüzde kaça
çıktık? Yüzde 38lerden yüzde 45,5lara çıktık. İl
genel meclisi oylarında 2009da kaçtınız, kaç oldunuz? Sekiz
seçimdir
Ya, yenilen pehlivan güreşe doymaz derler ama hakikaten de öyle.
Bari bir mesaj alın.
Biz yüzde 45,5 dedik. Niye yüzde 50 olmadık, niye yüzde 60 olmadık,
onun hesabını yapıyoruz, muhasebesini yapıyoruz. Şu
belediyelerin bir kısmını niye biz kaptırdık, onun
muhasebesini yapıyoruz. Siz hiç bunun muhasebesini yapmadınız
mı Allah aşkına ya?
Bu millet siz böyle
yaptığınız müddetçe zaten sizi iktidara getirmez. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Vicdansızlıkla suçladı beni de. Ona cevap
vereceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
Sataşma nedeniyle iki
dakika
5.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; beni iyi dinlerseniz
veya tutanakları alırsanız, bir grubu suçlayıcı bir
konuşmanın içerisine girmedim ama eğer siz, suçluluk
psikolojisiyle bir savunmaya giriyorsanız, buna diyeceğimiz bir
şey yok.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Kim olursa olsun elinde mahkûmiyet kararı olmadan hiç
kimseyi suçlayamazsınız.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) Biz şunu söylüyoruz: Bakın, hiç kimseyi suçlamıyoruz
ama burada, eğer bu yüce milletin temsilcisiysek, eğer Anadolu
coğrafyasında, o Adananın dağlarında, Torosların
dağlarındaki o fakir fukara, garip gurebanın bir kuruş
hakkı birileri tarafından yenmişse, mutlaka bunun ortaya
çıkarılması lazım.
Şimdi, siz de
biliyorsunuz, grup olarak biz de biliyoruz, yani kurulan komisyonun
çoğunluk üyesi sizden, hep beraber göreceğiz. Ben Mecliste yeni bir
milletvekiliyim, iki buçuk senedir ama Adalet ve Kalkınma Partisinin
parmakları kalktığı zaman, biz ne kadar şey söylersek
söyleyelim hiçbir mana ifade etmiyor.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Peşin hükümlü olma.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - Ne kadar doğruyu söylersek söyleyelim, alıyorsunuz
kararı gidiyorsunuz. Onun için kendi kendimizi kandırmayalım
veya bizi çocuk yerine koymayın Ahmet Aydın Bey.
Objektif olarak
şunu söylüyoruz, bakın her zaman söylüyorum: Eğer
boğazınızdan haram lokma geçmemişse
Boğazından
haram lokma geçmeyen kişi, çıkar Türk adaletine ve Türk
yargısına güvenir. Bizim söylediğimiz bu. Ama bunun yolu
şuysa, burada soru işareti gelir: Siz soruşturmayı yürüten
savcıları, soruşturmayı yürüten hâkimleri, mahkemeleri
değiştirirseniz, HSYKda, milletin çoğunluğuyla, yüzde
58le değişen, Üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğünü
getireceğiz. dediğiniz anayasal değişikliği burada
Adalet ve Kalkınma Partisinin oy çoğunluğuyla
değiştirirseniz ve yandaş yapılabilecek birtakım
yapılanmaların içerisine girip de, ondan sonra da Ya, bu işte
bir şey yok. derseniz kendi kendimizi kandırmaktan öteye gitmeyiz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Burası karar verecek, Meclis karar verecek.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Onun için, biz Allahın adaletine güveniyoruz. Yani bu
noktadaki sizin çoğunluk iradenizle yaptığınız
düzenlemelere inanmadığımız için, Allahın adaletinden
kurtuluş yok diyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Bunlar ortaya çıksın. Zaten bir adam masumsa
masumdur. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ya, masum olduğunu mu ispat edecek bir adam?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
(Devam)
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerinde Hükûmet adına söz isteyen Mevlüt
Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Bakanı.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AVRUPA
BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Sizi ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Avrupa Birliği
Bakanı ve eski Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı ve
Onursal Başkanı olarak Sanal Ortamda İşlenen Suçlar
Sözleşmesinin -Avrupa Konseyinin bir sözleşmesinin-
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun bugün Meclisimizin gündemine
gelmesinden büyük bir mutluluk duyduğumu belirtmek isterim ve özellikle de
tüm grupların bu konuda desteği için de ayrıca teşekkür
ediyorum.
Aslında,
Avrupa Konseyinin 204 tane sözleşmesi var. En son sözleşmesi,
kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesiyle ilgili
sözleşmeydi ve İstanbul Sözleşmesi: Bu sözleşmeye ilk imza
atan ülke, Türkiye olmuştur ve Meclisinde onaylayan ilk ülke de Türkiye
olmuştur yani ilk onaylayan Meclis de Türkiye Büyük Millet Meclisi olmuştur.
Fakat bugün baktığımız zaman, hâlâ, Avrupa Konseyinin
bazı sözleşmelerini onaylamadığımızı ya da
imzalamadığımızı görüyoruz. Aslında, Türkiye'nin
bu konuda daha hassas olması gerekiyor. Yıllardır, biz de on iki
yıldır, bu konuda çaba sarf ediyoruz.
Fakat bu
sözleşmelerin, biraz önce, Sayın Zozani güncelliğini
yitirdiğini söyledi. Bunlar güncelliğini yitiren sözleşmeler
değildir. Öyle olsaydı, 1950 yılında
hazırlanmış ve 1954 yılında bizim
imzaladığımız ve 1954 yılında
onayladığımız Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi de güncelliğini yitirmiş olurdu. Fakat Avrupa Konseyi
ek protokollerle
Eğer bir değişiklik yapılması
isteniyorsa ya da ekleme yapılması isteniyorsa, sözleşmeye bir
ek protokol hazırlanıyor ve bu ek protokol de ülkelerin imzasına
açılıyor ve ülkeler de bunu imzalayarak ve meclislerinde onaylayarak
o güncelliği sağlıyor. Fakat burada önemli olan, her ülkenin
sadece bu sözleşmeyi imzalaması yetmez, sadece meclisinde
onaylaması yetmez, bu sözleşme doğrultusunda kendi ulusal
yasalarını da çıkarması gerekiyor. Umarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisi de bu konvansiyon onaylandıktan sonra burada buna
uygun yasayı hep birlikte kabul eder, birlikte bu yasayı
çıkarırız.
Aslında, son günlerde en çok
tartıştığımız konu şu: Bir taraftan, ifade
özgürlüğü ve medya özgürlüğü -buna sosyal medya da dâhil- diğer
taraftan, kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve özellikle de
özel hayatın gizliliğinin korunması ve bu ikisi arasındaki
dengeyi nasıl sağlayacağız? Bu ikisi arasındaki
dengeyi sağlamak için, aslında, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi başta olmak üzere, birçok uluslararası konvansiyon ve
de birçok uluslararası karar ve tavsiye kararları, âdeta, bir yol
haritası çizmiş, bir rehberlik edinmiş. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 8inci maddesi ile 10uncu maddesine
baktığımız zaman, daha 1950 yılında
kişilerin özel hayatının gizliliğinin korunması
konusunda neler yapılması gerekiyor ve ifade özgürlüğü
anlamında nasıl değerlendirilmesi gerekiyor
Aynı şekilde, 1970 yılına
baktığımız zaman, Avrupa Konseyinin kararları var,
tavsiye kararları var. İnternetle ilgili, bilgisayar ve
İnternet ortamı, teknoloji daha günlük hayatta yeni kullanılmaya
başladığı zamanda bile uluslararası örgütlerin bu
anlamda aldığı kararlar var. Fakat maalesef, Türkiye özellikle
Avrupa Konseyinin 108 no.lu Sözleşmesini imzalamasına rağmen
hâlâ Meclisimizde onaylanmadığını görüyoruz ve 47 ülke
içinde sadece San Marino hiç imzalamamış ve imzalayıp da
onaylamayan ülke de sadece Türkiye. Bunu da bir an evvel çözmemiz lazım ki
özellikle bilgilerin otomatik işleme tabi tutulduğu bir ortamda
kişisel verilerin saklanmasıyla ilgili bir konvansiyondur. Bunun
mutlaka bir an evvel uygulanması lazım, imzalanması lazım,
daha doğrusu Meclisimiz tarafından onaylanıp gerekli
düzenlemelerin yapılması lazım.
Sayın Zozani,
burada BDP Eş Başkanı Sayın Selahattin
Demirtaşın Şanlıurfa mitinginde İletişim
Başkanlığının, TİBin bir engelleme
yaptığını söyledi. Biz İnternet Dairesi
Başkanını aradık ve böyle bir işlemin
yapılmadığı konusunda bize bir bilgi verdi. Tabii,
kendilerinden yazılı bilgiyi de alacağız, size de
iletmelerini isteyeceğiz fakat burada işin doğrusu, böyle bir
iddia mantıklı da gelmiyor. Niye mantıklı gelmiyor?
Sayın Demirtaş, Eş Başkan, her platformda konuşma
yapabilir ve yapıyor da. Sadece söyleyeceklerini Şanlıurfa
mitinginde mi söyleyebilir? Hayır. Grup toplantısında
konuşuyor mu? Konuşuyor, canlı yayında
yayınlanıyor. Diğer platformlarda veya seçim zamanında
birçok mitingde konuşma imkânı buldu mu? Buldu. Niye sadece
Şanlıurfa mitinginde özellikle konuşması dinlensin önceden
ve o gün konuşmasının İnternet ortamında
yayınlanması engellensin? Bize, doğrusu, mantıklı
gelmiyor, zaten TİBden aldığımız bilgi de böyle bir
işlemin hiçbir şekilde yapılmadığıdır.
Dolayısıyla,
değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum söz verdiğiniz
için. İnşallah, en yakın zamanda bu sözleşmeye uygun
yasaların Meclisimizden geçmesini de arzu ediyoruz ve sözleşmenin
hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Başka söz
talebi yok.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan, Genel Başkanımızın
konuşmasının sansürlenmesiyle ilgili ben bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun yerinizden.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, Avrupa Birliği Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlunun 380 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkan, elbette ki Genel
Başkanımız, eş genel başkanlarımız herhangi
bir radyo, televizyon ya da basın organıyla kamuoyuna
ulaşabilir, herhangi bir ilde miting de yapabilir ama Şanlıurfa
ilimizin, seçim döneminde hassas bir süreç yaşaması ve
Şanlıurfadaki konuşmasının özellikle
Şanlıurfa kararsız kitlesi üzerinde de etkisi olacağı
düşünülerek böyle bir sansürleme olduğu kanaati var bizde. Bununla
ilgili gerçek zeminde bir araştırma yapılması talebi
vardı. Yani bunun gerekçe gösterilerek işte Sayın Başkan
başka yerlerde de konuşabilir, konuşuyor ama Urfa
konuşmasında sansürleme olmamış gibi değerlendirme
yapılması yanlıştır diye ifade etmek istedim.
BAŞKAN
Sayın Bakan yazılı cevap aldıktan sonra da
bildireceğini söyledi zaten gruba.
Teşekkür
ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
(Devam)
BAŞKAN -
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci maddeyi
okutuyorum:
SANAL ORTAMDA
İŞLENEN SUÇLAR SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Hükümetimiz adına 10 Kasım 2010 tarihinde
Strazburgda imzalanan Sanal Ortamda İşlenen Suçlar
Sözleşmesinin çekinceler ve beyanlar ile birlikte onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Soru-cevap işlemine gerek görmediniz herhâlde?
BAŞKAN
Kusura kalmayın, ben sizinkini görmedim, doğru.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Önemli değil.
BAŞKAN -
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Çok teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Sanal Ortamda İşlenen
Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının 1inci maddesi üzerinde söz aldım,
düşünce ve ifade özgürlüğüne saygılı milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Sözleşmeyi hazırlayan kim? diye
baktığımızda Avrupa Konseyini görüyoruz. Peki, bu
sözleşme ne zaman imzaya açıldı? 2001 yılında. Tam 33
ülke, 2001 yılından bu yana bu anlaşmaya taraf oluyor, 14ü de
imzalamış ancak bizim gibi onay aşamasında. Biz ne zaman
imza koymuşuz bu sözleşmeye? 2010 yılında. Peki,
sözleşme ana hatlarıyla ne diyor? Yani sanal ortamda işlenen
suçlar konusunda mücadele eden bu sözleşme, ana hatlarıyla ne diyor? Diyor
ki: Önce suçu tanımlayalım. Sanal ortamda işlenen suç ne demek,
önce onu bir tanımlayalım, daha sonra bu suça göre ülkeler ceza
hukuklarını uyumlu hâle getirsinler.
E güzel, önce bir
suçu tanımlayacağız. Suç nedir? Yani, kişisel haklara
saldırı, suç mudur, değil midir? Evrensel bir şeydir, tabii
ki suçtur. Sanal ortamda hakaret suç mudur? E herkes bilir, ortaokul
çocuğuna sorsanız yine bilir, Evet suçtur. der. E peki, sanal
ortamda iktidarı eleştirmek suç mudur? E Hayır. der ortaokul
çocukları ama acaba AKP buna ne der? Sanal ortamda Hükûmeti
eleştirmek veya Başbakanı eleştirmek suç mudur? diye sorar
isem, AKPye oy verenlerin, tahminime göre, yüzde 80i Evet suçtur. diyecek.
E Başbakan da böyle düşünüyor ki TİB Başkanına yetki
veriyor ve iki dudağını kıpırdatarak istediği
siteyi kapatıyor. Demek ki anlayış bu, bu anlaşma o yüzden
çok iyi. Eğer buna imza koyduğunuz gibi yasalaştırır
iseniz neyin suç neyin suç olmadığını da kabul etmiş
olacaksınız, o yönden çok mutluyum.
Bu sözleşmeye
Budapeşte Sözleşmesi de deniliyor. Şöyle bir gerekçesine
baktım Budapeşte Sözleşmesinin, bu konuştuğumuz
sözleşmenin, gerekçesinde diyor ki: Siber ortamda özgürlüklerin
korunması amaçlanmıştır. Allah Allah, bu gerekçeyi kim
yazmış? dedim. Bir de baktım altında Recep Tayyip
Erdoğan imzası var. Evet yani gerçekleri söylüyorum. Sanal ortamda
özgürlüklerin korunmasını amaçlıyorum. diyor Recep Tayyip
Erdoğan ve gerekçenin altına imzayı atarak bu sözleşmeyi, kanunlaşması
için Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderiyor. Şaka gibi, değil mi?
Şaka gibi, doğru.
Peki,
imzaladığınız bu sözleşme ve bugün
yasalaştırmaya çalıştığımız bu
sözleşme Özgürlükleri genişletin. derken, size Twitterı
kapatın. mı diyor? Hayır. Mahkeme, açma kararı
verdiği hâlde Mahkemeyi de dinlemeyin. mi diyor? (AK PARTİ
sıralarından Hepsini dinliyor, sadece seni dinlemiyor. sesi) Öyle
demiyor. Oradan Sayın Milletvekili bilmeden laf atıyor, kimin
attığını da görmedim, Hepsini dinliyoruz. diyor.
Sayın Milletvekili, konuşmak için önce bilgi sahibi olmak lazım,
fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmanız gerekiyor.
Twitterın
açılmasıyla ilgili, mahkemenin verdiği karara
Başbakanınız uymadığı için Anayasa Mahkemesi
karar vermek zorunda kaldı ama Başbakan, Anayasa Mahkemesinin
kararına da Talimat verdim, bizim çocuklar açacaklar. dedi. Yani,
Anayasa Mahkemesi karar veriyor, sanki Başbakanın talimatına
ihtiyaç varmış gibi.
Değerli
arkadaşlarım, hukuk hepimize lazım, bugün bana lazım,
yarın sana lazım. O yüzden, biz evrensel hukuku gerçekten savunmak
mecburiyetindeyiz, ne olursa olsun, canımızı acıtsa da
hukuku savunmak mecburiyetindeyiz, başka türlü bunu yapamayız.
Peki,
imzaladığımız bu sözleşme YouTubeu kapatın.
mı diyor? Hayır. Peki, YouTube kapandı, mahkeme karar verdi,
Açın. dedi. Bana laf atan Sayın Milletvekili, acaba
açıldı mı YouTube? Mahkeme kararı var önümüzde, hani
dinliyorduk mahkeme kararlarını? Açıldı mı YouTube?
Açılmadı. O yüzden, laf atarken de biraz şöyle güzel laf
atarsanız, güzel bir sohbet yapmış oluruz.
Şimdi, bu
sözleşme, Telekomünikasyon İletişim Başkanının
canının istediği siteyi kapatmasına izin veriyor mu?
Vermiyor. Yani, ne sözleşmesi imzaladığınıza
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu sözleşme sizi zor durumda bırakacak,
bu sözleşme size biraz demokrasi öğretecek, biraz hukukun
üstünlüğünü öğretecek çünkü bu sözleşme, burada
kanunlaştıktan sonra Anayasamızın dahi üstünde olan bir
sözleşme hâline gelecek.
İmzaladığımız
bu sözleşme, acaba Kim ne derse desin kaydet. mi diyor size? Hayır.
Peki, siz kaydediyor musunuz? Evet. Twitterda, İnternette, sanal
ortamda kim konuşuyor, kim ne diyor, takip et. mi diyor? E, hayır.
Yani, bu sözleşme sizin işinize yaramayacak. Ama bu sözleşmenin
imza tarihini başından sizlere söyledim. Bizim imzalama tarihimiz
2010 yani 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk olaylarının ortaya
saçılmasından önce. Ben iddia ediyorum, bu eğer 17 Aralık
rüşvet ve yolsuzlukların ortaya saçıldığı günden
sonra gündeme gelseydi Başbakan bunu asla Meclise sevk etmezdi. Ben
buradan uyarıyorum: Sayın Başbakan, bu sizin işinize
yaramaz. Bu, gerçekten İnternette biraz özgürlük getiriyor, gerçekten
neyin suç olup neyin suç olmadığını anlatıyor.
Haberiniz olsun, yanlış yapıyorsunuz; kendinize, kendi ayağınıza
sıkıyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Her şeyi siz mi biliyorsunuz ya Allah aşkına?
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Yani, yasalaşırsa eğer, bu sizin işinize yaramayacak
Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bir tek siz biliyorsunuz, kimse bilmiyor zaten. Herkese ders
verir gibi böyle
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Sayın Aydın, arkadaşlar laf atıyorlar ama ben grup
başkan vekillerinden daha güzel laf atmalarını bekliyorum.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) İkaz ediyor.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ben ikaz ediyorum, ikaz ediyorum.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Daha içi dolu, daha güzel, daha on ikiden vuran, burada beni susturan, burada
beni bozan laflar atmanı bekliyorum yani, hem de donanımlı
laflar bekliyorum.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Seni düzeltiyor.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Eğer bunu yaparsanız memnun olurum ama diğer milletvekili
arkadaşlarım sizin kadar tecrübeli olmayabilirler.
İmzaladığınız
bu sözleşme size Korku imparatorluğu yarat. mı diyor?
Hayır, demiyor. Peki, bu sözleşme size Düşünceyi suç
sayın. mı diyor? Hayır, demiyor. Tam tersi, Düşünceyi
yaymayı özgürleştireceğim. diyor Recep Tayyip
Erdoğanın imzasıyla gerekçesinde, dikkatinizi çekmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, İnternet konusu önemlidir. Birçok
uzmana göre, dünyada İnternet konusu yazıdan sonraki en büyük
buluştur. Bir şey yazıyorsun, bir tuşa basıyorsun,
dünyanın her tarafına yayılıyor. Yani yazıdan sonra
dünyanın en önemli buluşu olarak niteleniyor İnternet ama
insanımız sansür yoluyla bu güzellikten sayenizde mahrum bırakılmak
isteniyor, tıpkı Osmanlının matbaayı yasaklaması
gibi. Bakın, o bizi nasıl geri götürdü, siz de İnterneti
yasaklayarak bizi geri götüreceksiniz. Ama bundan daha kötü bir şey var:
İnterneti siz yasaklarsınız, biz gelir açarız. Ama daha
kötü bir şey yapıyorsunuz; sansürden daha kötü olarak, insanları
izliyorsunuz. Yani diyorsunuz ki: İnternetten ne yazarsanız
yazın, takip edeceğim, saklayacağım, yeri zamanı
geldiğinde senin aleyhine kullanacağım. Dediğiniz şey
bu.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Seçim döneminde onu siz yaptınız.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yani en son çıkarılan telekomünikasyon ve iletişimle
ilgili İnternet Yasasına bakar iseniz orada ne
yaptığınızı anlayabilirsiniz.
Bakın,
kendinizi o kadar emniyete almak istiyorsunuz ki yani TİBin
uyguladığı dinlemeler yetmez gibi bir de ayrıca MİT'e
ayrı bir dinleme istasyonu kurdurdunuz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) 30 Martta ne oldu?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yani bütün bunları değerlendirip sizin dikkatinize sunmak
istiyorum.
Arkadaşlar,
hem özgürlükleri korumak üzere uluslararası anlaşma
imzalıyorsunuz hem de bütün özgürlükleri kısıtlıyorsunuz,
ülkemizi de uluslararası camiada küçük düşürüyorsunuz. Çok enteresan;
yani bir insan kendini kendi devletinden korumaya çalışır
mı? Siz bunu öğrettiniz bizim insanımıza. Dediniz ki: Ben
sana zarar verebilirim, kendini koru. Koruyacağız.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Başka söz
talebi? Yok.
Soru-cevap
işlemi yapacağız.
Sayın
Atıcı, buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan
değişmiş. Yahu, bir beş dakika konuştuk, Bakan
değişiyor. Vazgeçtim. Yani ben Avrupa Birliğiyle ilgili bir soru
soracaktım, şimdi sorsam bir anlamı olmayacak.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyoruz vazgeçtiğiniz için Sayın Atıcı,
sağ olun.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1)Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Söz
talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Söz
talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
224 |
|
Kabul |
: |
222 |
|
Ret |
: |
2 |
Kâtip Üye Muhammet Rıza Yalçınkaya Bartın |
Kâtip Üye Dilek Yüksel Tokat |
BAŞKAN
Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
5inci sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında
Avrupa İşleri Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa İşleri
Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/681) (S. Sayısı: 429) (XX)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 429
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ROMANYA HÜKÜMETİ ARASINDA
AVRUPA İŞLERİ KONUSUNDA MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1)
4 Nisan 2012 tarihinde Bükreşte imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Romanya Hükümeti Arasında Avrupa İşleri Konusunda Mutabakat
Zaptının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1)
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti
Arasında Avrupa İşleri Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 253
Kabul : 249
Ret : 4
(x)
Kâtip Üye Muhammet Rıza Yalçınkaya Bartın |
Kâtip Üye Dilek Yüksel Tokat |
BAŞKAN - Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
6ncı
sırada yer alan, Türk Akademisinin Kuruluşuna Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türk Akademisinin Kuruluşuna Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/818) (S. Sayısı: 536)
(xx)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 536
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK
AKADEMİSİNİN KURULUŞuna DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 23
Ağustos 2012 tarihinde Bişkekte imzalanan Türk Akademisinin
Kuruluşuna Dair Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türk Akademisinin Kuruluşuna Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 248
Kabul : 243
Ret : 4
Çekimser : 1 (X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muhammet Rıza
Yalçınkaya Dilek
Yüksel
Bartın Tokat
BAŞKAN Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.49
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
------0------
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
7nci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hastane İşletme ve Devir Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hastane İşletme ve Devir Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/873) (S. Sayısı: 533)
(x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 533
sıra sayısı ile bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SOMALİ FEDERAL
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HASTANE İŞLETME VE
DEVİR PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 27
Haziran 2013 tarihinde İstanbul'da imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hastane İşletme
ve Devir Protokolünün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Söz
talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
205 |
|
|
||
Kabul |
: |
205 |
|
|||
|
Kâtip Üye Muhammet Rıza Yalçınkaya Bartın |
Kâtip Üye Muhammet Bilal Macit İstanbul |
||||
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
8inci sıraya
alınan Türk Kültür ve Mirası Vakfı Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türk Kültür ve Mirası Vakfı Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/866) (S. Sayısı 538)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Diğer
işlerde de Komisyonun hazır bulunmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 94üncü yıl dönümünün ve
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem
ve anlamının belirtilmesi amacıyla yapılacak
görüşmeler için, 23 Nisan 2014 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.06
(x) (10/911) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
(x) Sözlü soru önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.
(x) 380 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 429 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 536 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 533 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir