TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
82nci
Birleşim
29
Nisan 2014 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, İstanbulun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kars Milletvekili Yunus Kılıçın,
Veteriner Hekimler Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adanada
sulu tarım yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
2.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Sapanca Gölünün kurutulmaması
ve su ihtiyacının karşılanabilmesi için gereken tedbirlerin
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
3.-
Manisa Milletvekili Sakine Özün, Meclisi ve Hükûmeti, çocukların
güvenliği ve sağlığı için gereken önlemleri almak
üzere birlikte mücadele vermeye çağırdığına
ilişkin açıklaması
4.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, sağlıkla
ilgili kişisel verilen korunması için kanun
çıkarılması gerektiğine ilişkin açıklaması
5.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
6.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Muğlanın
Seydikemer ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin
açıklaması
7.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, çiftçilerin kuraklık
nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin
açıklaması
8.-
İzmir Milletvekili Musa Çamın, Halk Bankası eski Genel
Müdürünün Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine
atanmasının yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
9.-
Bursa Milletvkili Aykan Erdemirin, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici
Listesinde yer alan İznike gereken özenin gösterilmesi için ihtiyaç
duyulan kaynağın acilen ayrılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 6495 sayılı Yasanın
uygulama yönetmeliğinin derhâl çıkarılarak şehit
ailelerinin ve gazilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, taş ocaklarının
doğanın, tarımın ve insanlığın
düşmanı olduğuna ve Malatyada açılan taş ocaklarına
verilen ruhsatların bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
12.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, İzmirin Kemalpaşa
ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin açıklaması
13.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, HDP olarak, bütün
işçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 28 Nisan Dünya
İş Sağlığı ve Güvenliği Gününe,
Hayatlarını İş Kazalarında Kaybeden Aileler
Platformunun 28 Nisanın anma ve yas günü olarak ilan edilmesi önerisini
CHP Grubu olarak desteklediklerine, Parlamento Muhabirleri Derneğinin
50nci kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, HDPye grup
oluşturmaları nedeniyle hayırlı olsun dileğinde
bulunduklarına ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, YSKnın Hatayda
kısıtlı oldukları için oy kullanamayan kişilerle
ilgili yaptığı tespitlere ve yeni Parlamento grubu HDPye
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
16.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, resmî olarak Meclis
çalışmalarına başlayan HDPnin
çalışmalarının hayırlı ve uğurlu
olmasını dilediğine ve güney Kürdistanda yapılan
bombalı saldırıda hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması
17.-
Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin, bazı sendikaların 1 Mayıs
İşçi Bayramını Taksimde kutlamak için ısrar
etmelerine işçilerin karşı çıkması gerektiğine ve
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
18.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma
Gününü kutladığına ve Gezi olaylarına
katıldıkları için iş akitleri feshedilen Ankara
Büyükşehir Belediyesi işçilerinin yanında olduklarına
ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Parlamento
Muhabirleri Derneğinin 50nci kuruluş yıl dönümünü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kadın
çiftçilere ehil sıfatı verilmemesinin kadın hakları açısından
sakıncalı olduğuna ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 20 milletvekilinin, yaş meyve
ve sebze üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/916)
2.-
Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 19 milletvekilinin, elma üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/917)
3.-
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve 20 milletvekilinin, Kırım
Kongo kanamalı ateşi hastalığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/918)
B)
Meclis Soruşturması Önergeleri
1.-
Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 milletvekilinin, Ekonomi eski
Bakanı M. Z. Çağlayan hakkında, bir şahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın
İrana altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz
sağladığı, Ganadan kaçak yollarla yurda sokulmak
istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari
soruşturmaları engelleyerek altının Dubaiye
çıkışını sağlamaya
çalıştığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa muhalefet oluşturduğu, TCKnın 204 ve 252nci
maddelerine uyduğu; İçişleri eski Bakanı M. Güler
hakkında, bir şahıstan sağlanan miktar ve değeri
tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler
karşılığında bu şahsın araçlarına
trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz
konusu şahıs için koruma polisi görevlendirdiği, bu
şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma
yapılıp yapılmadığının
araştırılması için talimat verdiği, bu
şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak
haberlerin engellenmesi için girişimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin
TCKnın 204, 255, 252 ve 285inci maddelerine uyduğu; AB eski
Bakanı E. Bağış hakkında, bir şahıstan sağlanan
miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında
bu şahsın turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile
yakınlarına vize alınması işleri için
aracılık ettiği ve bu eylemlerin TCKnın 255 ve 252nci
maddelerine uyduğu; Çevre ve Şehircilik eski Bakanı E. Bayraktar
hakkında, bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine
sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler
karşılığında kişiye özel imtiyazlı imar
planlarını onaylattıkları ve imar planlarına
aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz
yumdukları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini
sağladıkları ve bu eylemlerin TCKnın 255 ve 257nci
maddelerine uyduğu iddialarıyla Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/8)
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1
üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin
duyuru
D)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
Başkanlığındaki heyetlerin;
Moldova
Meclis Başkanı Igor Corman ile Amerika Birleşik Devletleri
Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehnerin vaki davetlerine icabet
etmek üzere adı geçen ülkelere,
Romanya
Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgoneanın
davetine icabetle Güney Doğu Avrupa Ülkeleri Parlamenter Asamblesi
Açılış Toplantısına katılmak üzere Romanyaya,
Resmî
birer ziyarette bulunmaları hususlarına ilişkin tezkeresi
(3/1479)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı
Volkan Bozkırın Romanya Senatosu Dışişleri Komitesi
Başkanı Petru Filipin vaki davetine icabetle Türkiye-Romanya-Polonya
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Ortak Toplantısına
katılması hususuna ilişkin tezkeresi (3/1480)
E)
Önergeler
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın, (2/271) esas
numaralı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/155)
VII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış, Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan ile Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan
Bayraktar haklarındaki (9/7) esas numaralı Meclis
Soruşturması Önergesinin İç Tüzüke
aykırılığı tespit edilerek geri çekilmesinden sonra
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Önergesinin Meclis
Başkanlığı tarafından Genel Kurula sevk edilmesinin
İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin usul tartışması üzerinde
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
4.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Muzaffer
Yurttaşın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.-
Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaşın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları
tarafından Somadaki tüm maden ocaklarında meydana gelen iş
kazalarının ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile
nedenlerinin araştırılması amacıyla 23/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
29 Nisan 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; (9/8), (9/3), (9/4),
(9/5) ve (9/6) esas numaralı Meclis Soruşturması Önergelerinin 5
Mayıs 2014 Pazartesi günkü gündemin Özel Gündemde Yer alacak
İşler kısmının sırasıyla 1, 2, 3, 4 ve
5inci sıralarına alınmasına, Anayasanın 100üncü
maddesi gereğince Meclis soruşturması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmelerin TBMM Genel Kurulunun 5
Mayıs 2014 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına ve bu
görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine; 6, 13, 20 ve 27 Mayıs 2014 Salı günkü birleşimlerinde
bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 7, 14, 21 ve 28
Mayıs 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 564 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
X.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, noter
ücretlerinin düzenlenmesine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/127) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Celal
Dinçerin, Bakanlığın Ankaradaki taşınmazlarına
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2781) Cevaplanmadı
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3151) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
süt sığırcılığı projesi kapsamında
tahsis edilen hayvanlarla ilgili ödemelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3593) ve Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ve Diyarbakırdaki ailelere
yönelik sosyal destek projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3610) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, bazı illerdeki verilere yönelik gelir getirici projelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3612) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, engelli ve yaşlı vatandaşlara
yapılan ödemelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3860) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlar ile
diğer taşınır mallara ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/3882) Cevaplanmadı
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık tarafından kiralanan
taşınmazlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3926) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlığa bağlı birimlerde görev yapan
engelli personel sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3954)
ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 2012 yılında sosyal ve ekonomik destek sağlanan
ailelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3957) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkiyenin yoksulluk haritası konusundaki
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3958) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
2012 yılında sosyal ve ekonomik destek sağlanan ailelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3967) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
14.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
taşınır mal satışlarına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/4038) Cevaplanmadı
15.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
taşınmaz satışlarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/4052) Cevaplanmadı
16.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık kadrolarına ve personel durumuna
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4119) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
17.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2002-2013 yılları arasında
Bakanlıkta hizmet alımı yoluyla veya sözleşmeli olarak
çalıştırılan personele ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/4167) Cevaplanmadı
18.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarından yardım alan ailelerin sayılarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4227) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
19.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahyada sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarından yardım alan ailelerin
sayılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4228) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yoksulluk sınırının altında
gelire sahip ailelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/4229) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
21.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahyada yoksulluk sınırının
altında gelire sahip ailelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/4230) ve
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
22.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
ailesinin geliri belirli bir tutarı geçen engellilerin engelli
aylıklarının kesildiği iddiasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/4369) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
23.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, Bakanlık tarafından kiralama yoluyla
kullanılan hizmet binalarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4567) Cevaplanmadı
24.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, muharip gazilerin sorunlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/5071) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
25.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, şehitlik ve gazilik maaşlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/5072) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
26.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yardıma muhtaç vatandaş sayısına ve
yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5073) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
27.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahyadaki yardıma muhtaç vatandaş
sayısına ve yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5074) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
28.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
Adanaya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5202) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
kadınların toplumda yaşadığı sorunlar konusunda
duyarlılık sağlamak amacıyla yürütülmekte olan
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5266) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
30.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın,
Adana'daki sokak çocuğu sayısına ve sokak çocukları ile
ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/5275) ve Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
31.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
gönüllü kuruluşların faaliyetlerinin arttırılmasına
yönelik çalışma ve projelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/5311) ve Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
32.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
Bakanlık tarafından gençlerin ve sivil toplum
kuruluşlarının gönüllülük çalışmalarının
desteklenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/5325) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
33.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
Bakanlık tarafından özel sektörün sivil toplum
kuruluşlarını desteklemesini sağlamak adına
yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5326) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
34.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
Bakanlık tarafından kadınların ve sivil toplum
kuruluşlarının gönüllülük çalışmalarının
desteklenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/5327) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
3.-
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; 5578
Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporları
(1/788, 2/1599) (S. Sayısı: 564)
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, MNGIE hastalığına yakalanan bir
vatandaşa ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu'nun cevabı (7/38450)
2.- Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker'in, Türkiye'de ALK testinin yapılabileceği bir
patoloji laboratuvarı bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı
(7/38832)
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, Tokat'ta madde
bağımlılığı tedavisi gören hasta
sayısına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu'nun cevabı (7/39168)
4.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, AR-GE'ye ayrılan kaynağa ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/40213)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, kamu kurum ve
kuruluşlarında işe alım mülakatlarında
ayrımcılık yapıldığı iddialarına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/40243)
6.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Ankara'da doğal gaza zam yapıldığı
iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/40311)
7.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, boraks üretimi ve ihracatına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/40313)
8.- Burdur Milletvekili Hasan
Hami Yıldırım'ın, Burdur'da meydana gelen elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/40474)
9.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, olası kuraklık durumunda yaşanacak
enerji üretimi kaybına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/40475)
10.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, kamuya ait kömür madenlerine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/40476)
11.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da
Bakanlığa ait olan gayrimenkul, arsa ve araziler ile bunların
satış ve kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve Avrupa
Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/40624)
12.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, enerji ve madencilik sektörlerinde AB Müktesebatına
uyum sağlanması adına yürütülen çalışma ve projelere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/40686)
13.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'nin bir enerji koridoru haline getirilmesi
adına yürütülen çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/40687)
14.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, istatistik ve planlama altyapısının
güçlendirilmesi adına yürütülen çalışma ve projelere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/40688)
15.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, kamuda kadın istihdamına ve bu
sayının artırılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/40689)
16.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, Bakanlığın AR-GE
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/40740)
17.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, TÜRGEV'e yapılan bağış
ve yardımlara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/40906)
18.- İstanbul
Milletvekili Sabahat Akkiray'ın, Başbakan ile oğlu arasında
geçtiği iddia edilen telefon konuşmaları ile ilgili
yayınların cezalandırılmasına yönelik rapor
düzenlemeleri konusunda RTÜK uzmanlarına talimat verildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/40911)
19.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Türk Hava Yollarına ait bankolarda ses
kaydı yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/41206)
20.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman'ın, TRT'nin yayınlarında siyasi
partilerle ilgili haberlere ayrılan zamana ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/41282)
21.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, 2012 ve 2013 yıllarına ait ithalat verilerine
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/41369)
22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da
Bakanlığa ait olan arsa ve araziler ile bunların satış
ve kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/41702)
23.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Suriyeli
sığınmacıların Şanlıurfa mitingine zorla
götürüldüğü iddialarına,
Yerel
seçimlerde alınan güvenlik önlemlerine ve görevlendirilen güvenlik
görevlisi sayısına,
Bir
inşaat firmasının aldığı ihalelere,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/41885), (7/41887), (7/41890)
24.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir
televizyon kuruluşunun yayınlarına sansür
uygulandığı iddialarına,
İşsiz vatandaşların iş bulmaları
karşılığında iktidar partisi teşkilatlarına
bağış yapmak ve üye olmak zorunda
bırakıldıkları iddiasına,
Bazı mitinglere öğrenciler, fabrika işçileri, belediye
çalışanları ve Suriyeli sığınmacıların
zorla götürüldüğü iddialarına,
İlişkin soruları ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/41886),
(7/41888), (7/41889)
29 Nisan 2014
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci Birleşimini
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlayacağız.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, İstanbulun sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüte aittir.
Buyurunuz
Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz olursak kürsüdeki Sayın Milletvekilini daha
iyi duyacağız, lütfen efendim.
Buyurunuz.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, İstanbulun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Saygıdeğer Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbulun sorunlarıyla ilgili söz almış
bulunmaktayım.Bugün kentimizin en önemli problemleri; trafik kaosu, imar
kirliliği, ormanların talanı ve kuraklık tehlikesi yani yüz
günlük su rezervinin kalmış olmasıdır. Ama ben yine bu
hafta, İstanbul halkını ilgilendiren en önemli sorunun 1
Mayıs ve Taksim Meydanı olduğuna inanıyorum.
Değerli
milletvekilleri, iki gün sonra 1 Mayıs İşçi
Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve
Mücadele Gününü kutlayacağız. Afrikadan Asyaya, Amerikadan
Avrupaya yüz milyonlarca emekçi, baskısız, sömürüsüz bir düzen
özlemini alanlardan haykıracak. Ne var ki hepinizin
hatırlayacağı üzere geçtiğimiz yıl İstanbuldaki
1 Mayıs olayları tüm dünyanın tanıklık ettiği bir
rezalete dönüşmüştür. Bunun tek sorumlusu, her durum ve fırsatta
işçisini, emekçisini ezmeye çalışan AKP hükûmetidir. Sizin
deyiminizle Fevkalade orantılı bir müdahale neticesinde yüzlerce
kişi yaralanmış, hastaneye kaldırılmış, kalp
krizi geçirmiş -sadece kamuoyuna yansıdığı
kadarıyla- bir kişi görme yetisini yitirmiş, bir diğeri de
beyin ameliyatı geçirmiştir. Dünyanın her ülkesinde 1 Mayıs,
adına yaraşır gibi kutlanırken İstanbulda Fevkalade
orantılı müdahalenin bilançosu budur.
Görevi emniyeti
sağlamak olan polisler, çoluk çocuk, genç yaşlı bir yana
hastaneleri, parti otobüslerini gaz yağmuruna tutmuştur.
İstanbul Valisinin marjinal gruplar olarak nitelediği,
Başbakanın militan diye adlandırdığı bu ülkenin
işçileri, emekçileri ve onların örgütlü mücadelesine destek veren
milyonlardır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, gürültü var efendim.
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (Devamla) - Bakınız, 1 Mayıs, 2010, 2011 ve 2012de
Taksimde kutlanırken polisin tek bir müdahalesi olmamış, tek
bir damla kan akmamıştır; ta ki sizler, geçen seneki 1
Mayıs kutlamalarını tüm dünyanın tanıklık
ettiği bir rezalete dönüştürene kadar. Gazcı valiniz hafta
sonunda nedamet getirmiş, Gezi direnişi sırasında iyi
yönetemediğini itiraf etmiştir. Hükûmetin başı Turist
sayısı azalıyor. yalanına sarılmışken vali
yine turist sayısının arttığını
söylemiştir. Şimdi ise Esnaf zarar görür. yalanına
sığınıyorlar.
Kahraman mı,
paralel mi olduğuna karar veremediğiniz polisleriniz müdahale etmez,
ağlamaktan sorumlu bakanınız tehditlerine son verirse bu 1
Mayıs şenlik ve bayram havası içinde geçecektir.
Bakınız,
bu fotoğraf -2010 yılı 1 Mayısında Taksime
çıkan- Tarlabaşı yokuşunda asılan afişin
fotoğrafıdır. Algı yönetiminde ve bunun yanı sıra
toplum hafızasını küçümseyerek kendi söylediklerini inkâr eden
AKP, tam dört yıl önce Taksimi 1 Mayıs kutlamalarına açarak
Taksime duyulan özlemi istismar etmiştir.
2010 1 Mayıs
sonrası, Recep Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında
yaptığı o konuşmada şunları söyledi: 2010 1
Mayısı Türkiye'nin nasıl değiştiğinin, nasıl
olgunlaştığının, tabularını nasıl
yıktığının, statükoyu nasıl
aştığının, tahrik ve provokasyonun korkularından
nasıl sıyrıldığının somut bir abidesi
olmuştur. Türkiye bu manzara için, bu bayram havası için tam otuz iki
yıl beklemiştir. Taksimdeki dostluk, kardeşlik ve
dayanışma tablosu Türkiye'nin çetelerle mücadelesinin bir eseridir.
Şimdi
sormazlar mı Ne değişti? diye! Taksimden ümidinizi kesin,
devletle bir gerilime girmeyin. diyorlar. Tahrik ve provokasyon
korkularınız tekrar mı nüksetti? Bir kez olsun söylediğiniz
ve yaptığınız birbirini tutsun. Ya gerçek demokrat olun ya
Putin türü Avrasyalı bir iktidar olun, karar verin.
Değerli
milletvekilleri, şunu bilin ki gösteriler izne tabi değildir.
DİSK ve KESKin yapmış olduğu başvuru neticesinde, 22
Kasım 2010 tarihinde verilen kararla Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Taksimin 1 Mayıs alanı olduğuna hükmetmiştir.
Bu, yüz yıllık bir mücadelenin eseridir, yürütmenin
başının herhangi bir lütfu değildir.
İstanbulda 1
Mayıs alanı Taksimdir çünkü emekçiler için Taksim demek
inatlaşma değil, demokrasi mücadelesinin olmazsa
olmazlarındandır çünkü Taksim 37 insanımızın
katledildiği meydandır. Emekçilere yapılan en kanlı
saldırı olan 1977 katliamının ardından -bu
kardeşlerimiz katledilmiştir- bu meydanın adı Taksim
olmuştur, bu nedenle Taksim 1 Mayıs alanıdır ancak emek
ve emekçi kelimelerinin anlamını bilmeyenler bunu idrak edemezler.
Myanmarlı
insan hakları savunucusu San Suu Kyinin bir sözü var: İnsanı
yoldan çıkaran güç yani kudret değil, korkudur. Gücü kaybetme
korkusu gücü kullananları bozar, yoldan çıkartır. En
baskıcı ve ezici düzenlerde bile cesaret yükseldikçe yükselir, zira
korku uygar insanın doğal hâli değildir. Yaşasın 1
Mayıs işçi ve emekçinin mücadele günü!
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Gündem
dışı ikinci söz, Veteriner Hekimler Günü hakkında söz
isteyen Kars Milletvekili Yunus Kılıça aittir.
Buyurunuz
Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Kars Milletvekili Yunus Kılıçın,
Veteriner Hekimler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün sizlere,
dünyanın insanlık tarihi kadar eski olan, hayvanların
evcilleştirilmeleriyle başlayan ve çok yakın zamanlara kadar
modern anlamda bilim dalı hâline gelmemiş olan, ülkemizde de tarihi
çok eski olmayan bir meslek grubundan ve onun hizmet alanı ile ülkemize ve
insanlığa yapmış olduğu katkılardan bahsetmek
istiyorum.
Bu arada,
aynı zamanda, bugün Parlamento Muhabirleri Derneğinin de 50nci
kuruluş yıl dönümü. Bizimle beraber, bu Mecliste, ülkemizin
bilgilendirilmesine, gündemin takibine katkı sağlayan bu emektar
meslek grubunun da bu gününü kutluyor, bütün çalışanlarına
sağlık, sıhhat diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, veteriner hekimlik, aslında dünyayla birlikte,
insanlıkla birlikte başlayan ve ampirik düzeyde uzun yıllar, bin
yıllar süregelmiş olan, insanlığın özellikle beslenme
noktasında sıkıntıya girdiği yıllarda
anımsanmış olan, önemi artan ve gıda yoksulluğunun
çözümüne de kendine ihtiyaç duyulduğu devirlerde önemli katkılar
sunan ve bu manada da bilimsel alanda hoşgörü görmeye başlayan,
dünyada yerini almaya başlayan bir meslek grubu. Hepiniz bilirsiniz, en
zor olan, gecesi gündüzü olmayan, hastanın bizzat ayağına giden,
zor şartlarda çalışan bu meslek grubu, ilk olarak 1762
yılında Fransada bilimsel bir meslek grubu olarak ortaya
çıkıyor, okulları kuruluyor. Bunun sebebine
baktığınız zaman, özellikle Avrupada, o yıllarda
sığır vebası gibi
İnsanların hayvansal proteine
en fazla ihtiyacı olduğu yıllarda çok ciddi hayvan ölümlerini takiben,
toplumsal bir ihtiyaçtan doğan ve buradan dünyaya yayılan bir meslek
grubu.
Ülkemize
baktığınız zaman arkadaşlar, aynı sebeplerle,
özellikle 1800lü yıllardan sonra ülkemizde de hayvan
hastalıklarının artması ve insanlarımız için ana
geçim kaynağı, besin kaynağı olan hayvansal üretimin
düşmesiyle beraber hatırlanan ve Askerî Veteriner Okulu olarak
kurulan, daha sonra 1889da Sivil Veteriner Okulu olarak hayata geçen ve
Atatürkün Ankaraya taşıyarak modern bir yapıya
kavuşturmuş olduğu veteriner fakültesi görünümüne de o
yıllardan sonra kavuşuyor.
Aslında,
saygıdeğer milletvekilleri, hekimlik genel bir kavram; tıp
hekimliği ve veteriner hekimlik bunun ayrılmaz iki parçası. Eski
yıllarda sadece hayvan sağlığını korumaya yönelik
bir meslek olarak görülmüş olan veteriner hekimlik, bu manada da dünyada
gerekli saygınlığı görmüş olmasına rağmen ne
yazık ki gelişmemiş ülkelerde bu
saygınlığını bir türlü oturtamamış, buna
kavuşamamış ve dolayısıyla da hayvansal üretim bu
ülkelerde genellikle medeni ülkelerdekinin, gelişmiş ülkelerdekinin
çok gerisinde kalmış. Oysa, biz şu genel kabulü biliyoruz:
İnsanların, toplumların yeterli hayvansal gıdayı
alamadıkları takdirde bilimi, teknolojiyi üretmeleri, geliştirmeleri,
kullanmaları asla mümkün değildir. Bu gerçekten hareketle
baktığınız zaman, dünyada veteriner hekimliğin
geliştiği, tek tip, tek sağlık içerisine
yerleştirildiği, entegre edildiği, tıp eğitiminin
içerisinde yeterli saygıyı, hürmeti gördüğü ülkelerde hayvansal
üretimlerin son derece artmış olduğunu, toplumun
ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olduğunu görürüz.
Bu, aslında ülkemizin de son yıllarda üzerinde durduğu önemli
kavramlardan bir tanesi ama ne yazık ki bu manada hak etmiş
olduğu yere hâlâ gelemediğini görüyoruz.
Bu manada, Hükûmet
olarak veteriner hekimliğini tıp hekimliği içerisine,
sağlığın içerisine, üretimin içerisine, gıdayla olan,
gıda eksikliğiyle olan mücadelenin içerisine hak ettiği
ölçülerde yerleştirmemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu manada, AK
PARTİnin geldiği güne kadar istihdamda ciddi
sıkıntılar çeken bu meslek grubu, son on yılda
yaklaşık 6 bin kişiyi istihdam etmiş, istihdam
problemlerini ciddi ölçülerde çözmüş ama özlük haklarıyla olan
problemlerinin ve özellikle veteriner uzmanlık eğitimiyle
alakalı olan taleplerinin hâlâ devam ettiğini biliyoruz. Hükûmet
olarak, onların bir meslektaşı olarak ve bir akademisyen olarak
bu meseledeki katkımızın süreceğini ve veteriner hekimlikle
alakalı gerek özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili
gerekse veteriner hekimliğin icrasında
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YUNUS KILIÇ
(Devamla)
meydana gelen sıkıntıları bir an önce
aşmak noktasındaki gayretimizin devam edeceğini söylüyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kılıç.
Gündem
dışı üçüncü söz, 1 Mayıs İşçi Bayramı
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebiye aittir.
Buyurunuz
Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebinin,
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle, 1
Mayıs, işçilerin birlik, mücadele, dayanışma gününü bu
karanfille kutluyorum. Hepinizi bir kez daha selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 1 Mayısın ilk başladığı,
ilk mücadele verildiği tarihten bugüne kadar tam yüz yirmi sekiz yıl
geçti. Yani Amerikadaki işçiler kölelik koşullarına
karşı, on dört, on altı, on sekiz saat çalışmaya
karşı bir mücadele verdiler ve sekiz saat çalışma gücünü
elde ettiler ve tam aradan yüz yirmi sekiz yıl geçti ve 1 Mayıs
İşçi Bayramı olalı da tam yüz yirmi beş yıl
geçti. Yüz yirmi beş yıldır bütün ülkelerde 1 Mayıs,
işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak
kutlanıyor. Keşke bugün biz de bu ülkede 1 Mayısı özgürce
kutlama hakkına sahip olsaydık; bugün keşke yine kölelik
koşullarında çalışma bu ülkede olmasaydı. Bugün hâlen
ülkemizde on iki, on üç, on dört saatlik çalışma koşulları
devam ediyor, hâlen bu ülkede çok acımasız bir taşeron
uygulaması devam ediyor.
4/Cli bir
arkadaşımız 4/C statüsüne geçtiği için intihar etti ve dün
Diyarbakırda öldü ve 22nci ölüm.
Keşke 4/C
statüsündeki insanların koşullarını
iyileştirdiğimiz bir Türkiye olabilseydi, keşke biraz önce bu
karanfilleri bize dışarıda dağıtan genç
öğretmenlerin atamaları yapılmış olsaydı ve
intihar etmemiş olsalardı, keşke bu ülke şu anda gerçekten
bu yaşanan iş kazalarının, iş cinayetlerinin son
bulduğu bir ülke olsaydı, böyle bir coşkuyla 1 Mayısı
kutluyor olabilseydik. Hâlen yasakların egemen olduğu, tanziminin
iktidar tarafından şekillendirildiği bir 1 Mayıs sürecini
yeniden bir gerilim süreci olarak yaşıyoruz. Bunu bu ülke hak etmiyor
değerli arkadaşlar.
Bakın, biraz
önce Kadir Gökmen Öğüt bu kürsüden gösterdi ama yeterince
anlaşıldı mı bilmiyorum: Artık 1 Mayıs Hem
Bayram Hem Taksimde. Kutlu Olsun. Yapan, bu ilanı yapan kim? AKPnin
İstanbul İl Başkanı. Hem Taksim hem 1 Mayıs tatil.
Nerede yaptılar? Taksimde. Peki ne oldu Taksimde? 2010da 1 Mayıs
kutlandı mı? Kutlandı. Herkese örnek gösterdiniz mi?
Gösterdiniz. 2011de kutlandı mı? Kutlandı. Herkese örnek
gösterdiniz mi, bütün dünyaya örnek 1 Mayıs diye söylediniz mi?
Söylediniz. Peki, 2012de kutladınız mı? Kutladınız.
Peki, bir sorun oldu mu? Olmadı. Peki ne oluyor? Yeni tanzim şu:
Cumhurbaşkanlığı seçimi var, bu işçiler bir araya
gelip, böyle, birlikte bu sorunlarını, işte emeklilikte
yaşa takılanları, işte taşeron uygulamasını,
4/C statülerini, işsizlik sorununu, yoksulluk sorununu
haykırmasınlar, birlikte olmasınlar diye... Ankarada bile
AHMET YENİ
(Samsun) Başka yerde yapamazlar mı?
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Senin buna aklın ermez, senin kafan
çalışmaz bu işlere, sen başka işlere bak.
AHMET YENİ
(Samsun) Çalışır!
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) O nedenle
AHMET YENİ
(Samsun) Başka yere, başka yere!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Olmaz ama, böyle konuşamazsın, olmaz; herkesin
kafası çalışıyor.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Diktatörce konuşmasın oradan, laf
atmasın, bilmediği şeylere konuşmasın.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Herkesin
kafası çalışıyor. Olmadı, olmadı
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Şimdi, dolayısıyla değerli
arkadaşlarım, bu 1 Mayısta da artık bu yasakların
kalktığı, özgürce 1 Mayısın kutlandığı
bir dönemi yaşıyoruz, yaşamak istiyoruz ve artık bu oyun
oynanmasın istiyoruz, bu sendikaların üzerindeki bu oyunlara
artık iktidarın son vermesini istiyoruz.
Ankarada,
bakın, birlikte kutluyorlardı bütün örgütler, şimdi onları
da ayırdı. İktidar, Başbakan TÜRK-İŞle
görüştü, Sizin ne işiniz var bu DİSKle, KESKle beraber.
dedi, onu da ayırdı. Şimdi iki ayrı miting Ankarada da
kutlanacak, bu da başarıldı. Şimdi, İstanbul
açısından da, Taksim açısından da böyle bir sorunla karşı
karşıyayız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (Devamla) Ben 1 Mayısı, bir kez daha işçilerin
birlik, mücadele, dayanışma gününü kutluyorum.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çelebi.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Satır.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
konuşmacı, bir az evvel, kendisine cevap veren bir milletvekili
arkadaşımıza Senin kafan çalışmaz, diktatörce
konuşmasın. dedi.
BAŞKAN
Efendim?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Senin kafan çalışmaz, diktatörce
konuşmasın. dedi. Bu üslubu kendisine ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna yakıştırmadığımı, grubumuzdaki
herhangi bir arkadaşa böyle bir söz söylemesini de doğru
bulmadığımı, özür dilemesi gerektiğini ifade ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Doğrudur efendim.
Teşekkür
ederiz.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Hepimizin kafası çalışıyor!
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Çalışmaz, çalışmaz!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Çalışıyor!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Senin kafan çalışmaz!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Çalışıyor, çok iyi
çalışıyor.
BAŞKAN
Şimdi gündeme geçmeden önce, sisteme girmiş sayın
milletvekillerine birer dakika söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Halaman.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adanada
sulu tarım yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ALİ HALAMAN
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, ben özellikle -bugün de tarımla ilgili bir yasa
geliyor- Adana bölgesinde sulu tarım yapan yani çiftçilik yapan
insanların son zamanlarda özellikle Enerji
Bakanlığının yani TEDAŞın elektriği
özelleştirmesinden dolayı yani dağıtımını,
tahsilatını özel sektöre vermesi dolayısıyla bu sulu
tarım yapan, dinamo kullanan, yer altından su çekenleri -baraj suyu
kullananlarla ilgili- Elektrik parasını ödemedi. diyerek,
Elektrikte kaçak çok. diyerek kaçak payı zammı yaparak bunu
vermeyenleri icraya verip adliye kapılarında çiftçinin beklemesine,
tarımla uğraşan insanların mağduriyetini Enerji Bakanı,
Su Bakanı, dolayısıyla Tarım Bakanının, zaten
havalar iyi gitmedi, dolayısıyla
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın Akar.
2.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Sapanca Gölünün kurutulmaması
ve su ihtiyacının karşılanabilmesi için gereken tedbirlerin
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, bugünlerde yeterince yağmur
yağmaması veya son aylarda istenilen düzeyde kar ve yağmur
yağmaması sonucu Sakarya ilinin içme suyunu, Kocaeli ilinin sanayi ve
içme suyunu karşılayan Sapanca Gölü kurumak üzeredir. Sapanca Gölünü
besleyen dereler üzerinde 28 adet su dolum tesisi bulunmaktadır ve bunun
yanında da yine, Kocaeli bölgesinden -Balaban Deresi gibi- Sapanca Gölünü
besleyen derelerin yönü Kocaelinin içme suyu ihtiyacını
karşılayabilmek için Yuvacık Barajına doğru
yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu derelerin
aktığı yerdeki can suyu ihtiyacı da ortadan kalkmakta,
aynı zamanda, Sapancanın ihtiyacı olan dereler de kurutulmaktadır.
Bir an önce, Sapanca Gölünün kurutulmaması için ve su
ihtiyacının karşılanabilmesi için gereken tedbirlerin
alınmasını rica ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Öz
3.-
Manisa Milletvekili Sakine Özün, Meclisi ve Hükûmeti, çocukların
güvenliği ve sağlığı için gereken önlemleri almak
üzere birlikte mücadele vermeye çağırdığına
ilişkin açıklaması
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, çocuklarımıza huzurlu ve güvenli
bir gelecek kurmamız gerekirken bugün çok derin iki acıyla
sarsıldık. Kayıp çocuklarımızdan yavrumuz Umutu
Manisa Akhisarda, güzel Gizemi Adanada yitirdik. Çocuklarımıza
Allahtan rahmet ve kederli ailelerine başsağlığı
diliyorum, sabırlar diliyorum.
Şiddete,
istismara uğrayan, ailesinden koparılan, farklı nedenlerle
ailelerinin gözü yollarda kalan çocuklarımızın güvenliği ve
sağlığı için, Meclisimizi ve Hükûmeti, partilerüstü bir
anlayışla çalışmaya, alınması gereken önlemler
için birlikte mücadele vermeye çağırıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Öz.
Sayın
Atıcı
4.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, sağlıkla
ilgili kişisel verilen korunması için kanun
çıkarılması gerektiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, son günlerde bazı kimseler eczanelere gidip bizim mahrem
sağlık bilgilerimizi sorgulamak ve almak üzere çalışmalar
yapmaktalar. Sayın Sağlık Bakanı da Olmaz böyle şey,
yapılmamalı. diye bir söylemde bulunmuş. Ancak çok iyi
biliyoruz ki, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, AKP Hükûmeti,
bütün mahrem bilgilerimizin, bütün sağlık bilgilerimizin
satılabileceğini buraya da getirmeden Bakanlar Kurulunda karara
bağlamış idi. Şimdi, Çalışma Bakanı ülkedeki
reçete bilgelerini 72 milyona satmışken hiçbir Hükûmet yetkilisi Biz
yaptık, başkaları yapmaz. diyemez. Bu iş
başından beri yanlıştır. Acilen kişisel verilerin
korunması kanunu çıkarılmalıdır ve Çalışma
Bakanı da Sağlık Bakanı da Biz hata yaptık. diyerek
özür dilemelidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Sayın Tüzel
5.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, bugün Parlamentoda grup
oluşturan Halkların Demokratik Partisini ve milletvekili
arkadaşlarımı Türkiye halklarının işçi, emekçi
kadın ve gençlerini emek, demokrasi ve barış mücadelesinde
başarı dileklerimle selamlıyorum.
1 Mayıs
İşçi Bayramına doğru işçi
sınıfımıza saldırılar sürüyor. Geçen hafta Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, haziran grevine
katıldıkları için 14 kamu emekçisini işten attı. Bu
emek düşmanlığının hesabı verilmelidir.
1 Mayısa üç
kala Bursalı çocuk işçi, Nevşehirli madenci iş
cinayetlerine kurban giderken Başbakan yasaklar peşinde. Taksim
Meydanını isteyen sendikacıları
şımarıklıkla suçlayan Başbakana söylenecek
şey, iş cinayetleri,
atılmalar, kölelik son bulsun diye 1 Mayısta alanlara çıkmak
istemek değil, bunlar sürsün diyerek yasakçı siyaset yapmak asıl
şımarıklıktır.
İşçi
sınıfının birlik ve mücadele günü 1 Mayıs kutlu olsun.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın
Erdoğan
6.-
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Muğlanın
Seydikemer ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin
açıklaması
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Muğla
ilimizin Seydikemer ilçesine bağlı Kumluova ve Karadere
Mahallelerinde 28 Nisan günü yağan dolu nedeniyle üreticilerimizin
seraları çok ciddi zarar gördü ve 1.500 dönümden fazla cam ve plastik sera
kullanılamaz hâle geldi. Zaten çok düşük fiyatlarla ürün satmakta
olan köylülerimizin bu zararları telafi etmeleri mümkün değildir.
Tarım Bakanlığının buradaki zararları tespit
ederek muhakkak bu çiftçilerimize destek çıkması gerekmektedir.
Yine, bu süreçte, diğer bölgelerimizde de meydana
gelen tabii afetler nedeniyle zarar gören bütün çiftçilerimize geçmiş
olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Sayın Varlı
7.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, çiftçilerin kuraklık
nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin
açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bilindiği gibi, ülkemizde bir tarımsal
kuraklık yaşanıyor; İç Anadolu Bölgesinde, Akdeniz
Bölgesinde, daha doğrusu güneydoğu, GAP bölgesi hariç Türkiye'nin
her tarafında bir kuraklık yaşanıyor. Bundan dolayı
buğdayda çok aşırı derecede bir verim düşüklüğü
yaşanacak. Dolayısıyla, Türkiye'nin, ihtiyacını karşılaması
mümkün değil. Çiftçiler de zaten gübre, mazot ve işçilik girdisiyle
zor günler geçirirken bir de böyle bir şeyle karşı
karşıya kaldıklarında çok sıkıntılı bir
dönemin içerisine girecekler. Onun için, Hükûmetin bir an önce bu
kuraklıkla alakalı tespitleri yaptırıp çiftçinin tarım
krediye, Ziraat Bankasına olan borçlarının yeniden
yapılandırılması, borcu olmayanların da düşük
faizli kredilerle desteklenmesi lazım.
Hakikaten, kendi bölgemden biliyorum, buğdayı
birçok insan silaj yapmak için biçiyor şu anda. Pamuk ektiler,
kuraklıktan dolayı pamuk olmadı, söktüler, tekrar yeniden pamuk
ekiyorlar, dolayısıyla maliyeti ikiye katlıyor ve
aşırı derecede bir sıkıntı var. Bunu, lütfen
Hükûmet dikkate alsın.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Varlı.
Sayın Çam
8.-
İzmir Milletvekili Musa Çamın, Halk Bankası eski Genel
Müdürünün Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine
atanmasının yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Geçtiğimiz günlerde İngilterede Kültür
Bakanı Maria Miller 7 bin euro usulsüz harcama yaptığı için
istifa etti. Maria Miller ev alıyor ve ev alırken
kullandığı kredi miktarını doğru deklare
etmediği nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı ve Başbakan
Cameron da istifasını kabul etti.
Yine, Avustralyanın Yeni Güney Galler Eyaleti
Başbakanı Barry O'Farrellin 3 bin dolar değerinde bir
şarabı bir iş adamından hediye kabul ettiği ortaya
çıktı ve Başbakan Şarabın fiyatının bu
kadar yüksek olduğunu bilmiyordum. demesine rağmen kamuoyundan gelen
baskılar sonucunda Başbakanlıktan istifa etmek mecburiyetinde
kaldı.
Fakat bizim ülkemizde, Halk Bankası Genel Müdürünün
ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar bulunuyor ama istifa ediyor
fakat arkasından da Ziraat Bankası Yönetim Kuruluna atanıyor.
Yani şöyle: Ciğer, kediye emanet edilmiş oluyor.
Şimdi, sormak
istiyoruz buradan Hükûmete: Dünyada bu kadar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM
(İzmir) -
istifalar olurken, istifalar gerçekleşirken bu nasıl
yapılıyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çam.
Sayın
Erdemir
9.-
Bursa Milletvkili Aykan Erdemirin, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici
Listesinde yer alan İznike gereken özenin gösterilmesi için ihtiyaç
duyulan kaynağın acilen ayrılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bursa, bu
yıl, 18 Nisan Dünya Kültür Mirası Gününü daha büyük bir
coşkuyla kutladı. Dünya Kültür Mirası Gününden üç gün önce
Bursanın göz bebeği ilçemiz İznikte, UNESCO Dünya Kültür
Mirası Geçici Listesine dâhil edilmenin sevinci yaşanıyordu. İznik,
listeye Türkiyeden giren 54, dünyadan giren 1.628 kültür
varlığından biri olmaya hak kazandı. Emeği geçen tüm
yetkililere teşekkür ediyoruz. Ne yazık ki, yine nisan ayı
içinde, İznik Roma Antik Tiyatrosundaki kazı
çalışmaları ödenek yetersizliği nedeniyle durduruldu.
Kısa bir süre sonra da İznikin Elmalıdağ yamacında
bulunan Berber Kaya adlı iki
bin iki yüz yıllık lahdin 17
ayrı parçaya ayrılmış olduğu ve herhangi bir
restorasyon çalışması yürütülmediği basında yer
aldı. Değeri dünyaca tescillenmiş İznike gereken özenin
gösterilmesini, ihtiyaç duyulan kaynağın acilen
ayrılmasını bir kez daha hatırlatır, saygılar
sunarım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.
Sayın
Yeniçeri
10.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 6495 sayılı Yasanın
uygulama yönetmeliğinin derhâl çıkarılarak şehit
ailelerinin ve gazilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
6495
sayılı Yasayla şehit aileleri ve gazilere tanınan iş
hakkı kapsamı genişletilerek bütün harp ve vazife malulleri ile
terör mağdurlarına da iş hakkı
tanınmıştı. Yasada, uygulama usul ve esaslarıyla
ilgili olan uygulama yönetmeliğinin yasanın yürürlüğe
girmesinden itibaren dört ay içerisinde çıkarılacağı da
hüküm altına alınmıştı. 2013 tarihinde dört aylık
süre dolmuş olmasına rağmen, hâlen yönetmelik yayımlanarak
yürürlüğe sokulamamıştır. Ne yayınlanmaz yönetmelikse,
bundan dolayı, şehit ve gaziler büyük mağduriyet çekmektedir. Bu
keyfî ve ciddiyetsiz tutum nedeniyle, terörden zarar görmüş
vatandaşlarımız, şehit aileleri ve gazilerimiz mağdur
olmaktadır. İlgili yönetmeliğin derhâl çıkarılarak bu
mağduriyetin giderilmesi gerekiyor. İktidarı, şehit
aileleri ve gazilerimizle empati kurmaya davet ediyor, derhâl bu
mağduriyete son vermesi için yetkilileri bir kez daha uyarıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın
Ağbaba
11.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, taş ocaklarının
doğanın, tarımın ve insanlığın
düşmanı olduğuna ve Malatyada açılan taş
ocaklarına verilen ruhsatların bir kez daha gözden geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
VELİ
AĞBABA (Malatya) Teşekkür ederim.
2004
yılında yürürlüğe giren Maden Yasasının
ardından, tüm Türkiye'de olduğu gibi Malatyada da gelişigüzel
taş ocağı ruhsatı verilmeye başlandı.
Dağı, ovası cennet olan Malatya taş ocağı cenneti
oldu. Artık herkes yaşayarak görüyor ki taş ocakları,
başta insan sağlığı olmak üzere,
hayvancılığı, tarım arazilerini ve su kaynaklarını
yok ediyor. Doğanşehir Kelhalil, Dedeyazı, Akçadağ,
Karapınar ve Cevizpınar, Yeşilyurt Kozluk köyü, Örnek köy,
Arguvanın bazı köyleri, Arapgirin Alıçlı köyünde
hayatı olumsuz etkiliyor. Görgü, Haçova, Kuyulu, Kuşdoğan, Fatih
ve Duruldu Mahallelerini, yani Çerkezyazısını da olumsuz
etkileyen bu taş ocağı var. Bölgede yaşayanlar taş
ocağının kapatılması için defalarca girişimde
bulundu, Bakanlığa başvurdular, ben de defalarca Mecliste
gündeme getirdim, ancak sonuç değişmedi; şimdi de öğrendik
ki, bırakın taş ocağının
kapatılmasını, firmalar kapasite artırmak için
Bakanlığa başvuruyor, Bakanlık da olumlu
yaklaşıyor bu duruma.
Ben buradan
çağrı yapmak istiyorum. Taş ocakları doğanın
düşmanı, tarımın düşmanı,
insanlığın düşmanı; bunlara ruhsat verenlerin bir kez
daha bu ruhsatları gözden geçirmelerini diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Sayın Yüksel
12.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, İzmirin Kemalpaşa
ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin açıklaması
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye'de
üretilen kirazın yaklaşık yüzde 15ini yetiştiren
İzmir Kemalpaşa ilçemizde, Bağyurdu, Ören, Sütçüler,
Yiğitler, Armutlu beldelerimizde tam bir afet
yaşanmıştır. Bölgede on dakika süren dolu
yağışı, kiraz, erik, üzüm, şeftali gibi meyvelerin
yüzde 80ini telef etmiştir, özellikle tam da hasattaki ihraç ürünü
kirazın yüzde 90ı zarar görmüştür. Köylünün bir
yıllık emeği yok olmuştur. Zarar tespit
çalışmalarının bir an önce
sonuçlandırılması, üreticilerimizin yaşamlarını
sürdürebilmeleri ve yeniden ürün yetiştirebilmeleri için desteğe
ihtiyaçları vardır. Çiftçilerimizin her türlü borçları
ertelenmeli, yeniden faizsiz kredi olanağı
sağlanmalıdır. Köylü perişan durumdadır ve iklim
değişikliği nedeniyle çok yerde afet yaşanmaktadır.
Çiftçiye yardım edebilmek için Afet Yasasının yeniden Mecliste
ele alınıp düzenlenmesi gerekmektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın Kaplan
13.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, HDP olarak, bütün
işçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların
Demokratik Partisi olarak başta Taksim olmak üzere Türkiyenin her yerinde
kutlanacak olan 1 Mayıs işçilerin, emekçilerin bayramını
kutluyoruz.
Ey Hükûmet! Panzer
sürmeyin, TOMAdan su sıkmayın, gaz atmayın, barikat
kurmayın; bayramda yasak, dayak, tutanak, nutuk olmasın; bayram da
emekçiler için bayram tadında geçsin, kutlansın; emekçiler özgür
olsun ve eğitim emekçileri, atanamayan bütün öğretmenler hep
aklınızda olsun diyoruz. Bütün işçilerin 1 Mayıs işçi
bayramını, emek bayramını kutluyoruz buradan.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın
Hamzaçebi
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 28 Nisan Dünya
İş Sağlığı ve Güvenliği Gününe,
Hayatlarını İş Kazalarında Kaybeden Aileler
Platformunun 28 Nisanın anma ve yas günü olarak ilan edilmesi önerisini
CHP Grubu olarak desteklediklerine, Parlamento Muhabirleri Derneğinin
50nci kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, HDPye grup oluşturmaları
nedeniyle hayırlı olsun dileğinde bulunduklarına ve 1
Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutladıklarına
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
28 Nisan tarihi
Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından İş
Sağlığı ve Güvenliği Günü olarak ilan edilmiştir.
Türkiyede iş sağlığı ve güvenliği
açısından yapılan istatistikler bu açıdan durumumuzun iyi
olmadığını göstermektedir. 100 bin kişi arasında,
her 100 bin kişiden iş sağlığı ve iş
güvenliği açısından iş kazalarına uğrayan
vatandaşlarımızın sayısı açısından
Avrupada 1inci durumdayız, dünyada 2nci durumdayız. Böylesi kötü
bir tabloyu düzeltmek Türkiyenin en önemli görevlerinden birisidir.
Dün,
Parlamentonda, siyasi parti gruplarını ziyaretleri kapsamında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu da ziyaret eden Hayatlarını
İş Kazalarında Kaybeden Aileler Platformu 28 Nisan tarihinin
anma ve yas günü olarak ilanını öneriyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak bu öneriyi destekliyoruz. Bunu desteklememizin nedeni, Türkiyenin
böylesi bir acı tabloyu giderek azaltarak ortadan
kaldırmasıdır.
Bugün,
ayrıca, Parlamento Muhabirleri Derneğinin kuruluşunun 50nci
yıl dönümü. Meclisin yayınlarının
kısıtlandığı, basın üzerinde büyük bir sansürün
olduğu, haberleşme özgürlüğüne Hükûmet tarafından müdahale
edildiği bir süreçte, Parlamento muhabirlerini ve onların
derneğini, onların varlığını son derece
önemsiyoruz; 50nci kuruluş yıl dönümü kutlu olsun diyorum.
Halkların
Demokratik Partisine, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grup oluşturmaları nedeniyle hayırlı olsun
diyorum, Parlamento çalışmalarında başarılar
diliyorum.
1
Mayısın tüm çalışanlara, tüm
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
1 Mayıs Bayramını kutluyorum, emekçilerin bu
bayramını kutluyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Sayın
Öğüt
15.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, YSKnın Hatayda
kısıtlı oldukları için oy kullanamayan kişilerle
ilgili yaptığı tespitlere ve yeni Parlamento grubu HDPye
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüksek Seçim
Kurulunun, AKPnin Kısıtlı oldukları için oy
kullanamazlar. diye öne sürdüğü Hataydaki 5.600 kişinin oy
kullanıp kullanmadığının tespitini yapacağı,
bu sebeple, izne ayrılan bazı hâkimleri göreve
çağırdığı bilinmektedir. YSK, Hatayda da ilçe seçim
kurulundan, oy kullanma ehliyeti olmadığı hâlde oy verenlerin
tespitini istemiştir.
Kamuoyu özellikle
Hatayla ilgili bazı soruların yanıtını beklemektedir:
Burada 5.600 kişinin oy kullanma ehliyetinin olmadığı kim
tarafından, nasıl tespit edilmiştir? Bu bilgi için
Sağlık Bakanlığının veri tabanı
kullanılmış mıdır? Bu bilgiye isteyen her parti
erişebilecek midir? Bu bilgilerin tüm illerde tespiti mümkün müdür?
İlaveten, itiraz edilen diğer il ve ilçelerde de böyle bir tespit
çalışması yapılacak mıdır?
Yeni Parlamento
grubu HDPye de başarılar dilediğimi buradan iletmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bu soru kime soruldu? Böyle bir usul
yok!
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurunuz.
16.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, resmî olarak Meclis
çalışmalarına başlayan HDPnin
çalışmalarının hayırlı ve uğurlu
olmasını dilediğine ve güney Kürdistanda yapılan
bombalı saldırıda hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Halkların Demokratik Partisi bugün resmî olarak Meclis
çalışmalarına başlamış bulunmaktadır.
Öncelikle, tüm ülkemize ve halkımıza hayırlı uğurlu
olsun diyoruz. Türkiyedeki tüm farklılıkları, halkları,
kültürleri, inançları, ezilen kimlikleri, emekçileri kapsayacak yeni bir
siyasetin yolunun açıldığını belirtmek istiyoruz.
Anadolu ve Mezopotamyanın kadim kültürünün, Türkiyedeki demokrasi,
özgürlük, barış ve kardeşlik mücadelesinde bizim mücadelemize,
HDPnin mücadelesine ilham olacağını belirtmek istiyoruz.
Türkiyedeki radikal demokrasi mücadelesinde yeni bir kulvarın açıldığını,
sol sosyalist kesimleri, Müslüman demokratları, liberal demokratları
bu kulvarda yanımızda görmek istediğimizi ifade etmek istiyorum.
Yine, dün güney
Kürdistanın Xaneqin kentinde yapılan bir bombalı
saldırıda 30un üzerinde Kürtün yaşamını
yitirdiğini ve onlarcasının yaralandığını; bugün
de Xaneqin kentinin Sediya ilçesinde yapılan çifte bombalı
saldırıda yine 30 insanımızın yaşamını
yitirdiğini ve onlarcasının yaralandığını
büyük bir acıyla öğrenmiş bulunmaktayız.
Yaşamını yitiren tüm insanlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Bu
konuşmayı yapmadan önce ajanslara düşen son dakika haberinde de
Şamda bir dinî enstitüye yapılan saldırıda 14 Suriyeli
öğrencinin yaşamını yitirdiğini yine büyük bir
üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
Gerek
Kürdistandaki gerek Suriye ve Orta Doğudaki bu savaş sürecinin bir
an önce bitmesi, halkların iradesine dayalı bir barış
sayfasının bir an önce açılmasını Halkların
Demokratik Partisi olarak talep ediyoruz. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti
devletine ve Hükûmetine de gerekli sorumlu politikaları üretmeleri
çağrısında bulunuyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Sayın Yeni
17.-
Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin, bazı sendikaların 1 Mayıs
İşçi Bayramını Taksimde kutlamak için ısrar
etmelerine işçilerin karşı çıkması gerektiğine ve
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkanım, hayatımı yirmi beş
yıl banka işçisi olarak sürdürdüm. 1 Mayıs İşçi
Bayramı, AK PARTİ döneminde resmî bayram olarak kanunlaştı.
Yıllarca işçileri istismar edenler 1 Mayısı bayram dahi
yapamadılar. İşçi Bayramını, işçilerimiz
devletin kutlamalar için müsaade ettiği meydanlarda kutlamak
istemektedirler. Bazı sendikalarımızın Taksimde ısrar
etmelerine işçilerimiz karşı çıkmalıdırlar.
1 Mayıs
İşçi Bayramı kutlu olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Yeni.
Sayın Gök
18.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma
Gününü kutladığına ve Gezi olaylarına
katıldıkları için iş akitleri feshedilen Ankara
Büyükşehir Belediyesi işçilerinin yanında olduklarına
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, ben de tüm emekçi arkadaşlarımızın 1
Mayıs Bayramını
kutluyorum. 1 Mayıslar iktidarın ve ülkeyi yönetenlerin
istediği yerde değil, o bayramı kutlamak isteyen emekçi
kardeşlerimizin arzu ettikleri yerde kutlanmalı ve iktidar da bunun
önünü açmalıdır.
Ankara Büyükşehir Belediyesinde,
Gezi olaylarına katıldıkları için iş akitlerinin
feshedilmesi yanında, olağanüstü bir şekilde,
çalışanlar üzerinde baskı artmış ve
çalışanların büyük bir çoğunluğu pek çok dış
ilçelere sürülmüşlerdir. Yani bir yandan işçi kıyımı,
emekçi kıyımı, AKPnin elinde bulunan tüm kadrolarda olanca
hızıyla devam etmektedir. İşte, bu şartlarda 1
Mayısı kutlayacağız. Ama herkes bilmelidir ki emek en yüce
değerdir ve biz de parti olarak onların yanındayız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Gök.
Sayın Satır
19.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Parlamento
Muhabirleri Derneğinin 50nci kuruluş yıl dönümünü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, 29 Nisan 1964 tarihinde Parlamento
Muhabirleri Derneği kurulmuştur. Halkın haber alma hürriyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki temsilcileri olarak görev yapan Parlamento
muhabirlerinin doksan dört yıllık Parlamento geleneğimizin
ayrılmaz bir parçası olduklarına inanıyor, siyaset ve halk
arasında köprü görevi yapan Parlamento muhabirlerinin ellerinde
taşıdıkları aynanın hiç
kırılmamasını temenni ediyorum.
Bu vesileyle, Parlamento Muhabirleri
Derneğinin kuruluşunun 50nci yılını kutluyor, bugüne kadar olduğu gibi
önümüzdeki yıllarda da Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tamamlayıcı bir unsuru olarak görevlerini başarıyla
yürüteceklerine inandığım bütün Parlamento muhabirlerine selam
ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Satır.
Gündeme geçiyoruz sayın
milletvekilleri.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Sayın Ayşenur İslam, gündemin Sözlü Sorular
kısmının 1, 1253, 1513, 1808, 1820, 1822, 2008, 2027, 2067,
2091, 2094, 2095, 2104, 2162, 2173, 2233, 2273, 2330, 2331, 2332, 2333, 2458, 2643,
3093, 3094, 3095, 3096, 3224, 3288, 3297, 3333, 3347, 3348 ve 3349uncu
sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 20 milletvekilinin, yaş meyve
ve sebze üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/916)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemiz genelinde
yaş meyve ve sebze üreticilerimizin sorunları bir türlü çözüme
kavuşturulamamıştır. Özellikle seçim bölgem olan Mersin
ilinde yaş meyve ve sebze üreticilerimizin sorunları her geçen
yıl katbekat artmıştır.
Mersin ilimizin
Silifke ilçesinde erik, çilek, limon; Anamur ve Bozyazı ilçelerinde muz,
çilek; Aydıncık'ta örtü altı sebzecilik, çeşitli meyveler;
Gülnar'da kayısı, şeftali, badem; Mut ilçemizde
kayısı, zeytin; Tarsus'ta narenciye, tahıl ve
bağcılık; Erdemli'de limon, örtü altı sebzecilik; merkez
ilçelerimiz olan Akdeniz, Yenişehir, Toroslar ve Mezitli'de sahil kesimlerinde
turunçgil, örtü altı sebzecilik, orta kısımlarında ise
meyvecilik ve bağcılık üretimi yapılmaktadır.
Yapılan bu üretimler ülkemiz ihtiyacının büyük bir bölümünü
karşılamaktadır.
Yaş meyve ve
sebze üreticilerimizi özellikle tarım girdileri oldukça zor durumlara
düşürmekte ve yaşamlarını idame ettirme konusunda
sıkıntılı günler geçirmesine neden olmaktadır.
Örneğin, Haziran 2002 yılında yüzde 21'lik amonyum sülfat
gübresinin tonu 180 TL iken bugünkü fiyatı 700 TL, yüzde 33 nitrat
gübresinin tonu 200 TL iken bugünkü ulaştığı rakam 900
TL'yi bulmaktadır. Yine 2002 Haziranda mazotun litresi 1 TL iken bugün ise
4 TL'nin üzerindedir.
Ancak seçim bölgem
olan Mersin'de üreticilerimiz 2002 yılında limonun kilosunu 50-60
kuruşa satarken geldiğimiz bugünde kilosunu 35-40 kuruşa satarak
sezonu sona erdirmiştir. Portakal 2002 yılında kilosu 27-35
kuruş iken bu yıl 30-40 kuruş aralığındadır.
Yine üreticilerimiz 2002 Haziranda üretmiş oldukları
mandalinanın kilosunu 35-45 kuruşa satarken bu yıl 40-50
kuruş aralığında satabilmektedir. Bu örnekleri diğer
meyve tür ve çeşitlerinde çoğaltmak tabiatıyla mümkündür.
Görüldüğü
üzere yaş meyve ve sebze üreticilerimizin kullanmış
oldukları tarım girdilerinin fiyatları kat kat artarken
üretmiş oldukları meyve ve sebzelerin satışında
herhangi bir değişiklik olmamıştır. Hatta bazı
ürünlerde geriye doğru hareketlilik de gözlenmiştir.
Bu zor
şartlar altında her ne pahasına olursa olsun üretimlerini
sürdürmeye çalışan çiftçilerimizin çarklarını döndürmek
için Ziraat Bankasından kullanmış oldukları işletme
kredi limitlerinin aşağıya çekilmesi de üreticilerimizde
ağır hasarlar meydana getirmiştir.
Örneğin örtü
altı yetiştiricilikte 1 dekar işletme kredisinin 2011
yılında 10 bin lira alarak kullanan örtü altı sebze
üreticilerimizin 2012 yılında bahse konu işletme kredileri
4,6-4,8 bin TL civarına düşürülmüştür. 2012 yılında 40
kuruş/kg maliyetle üretilen biberi ortalama 30-40 kuruşla satan
çiftçimiz, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine
borçlarını ödeyemez hâldedirler. Bu çiftçimiz, başka
kaynaklardan borç bularak Ziraat Bankası borçlarını ödese bile
geriye aynı miktarda kredi alamadıkları için şu anda
borcunu da ödeyemeden ne olacağını endişeyle beklemektedir.
Eğer bu durum
düzeltilmezse çiftçi üretemeyecek ve elindeki tarlası, bahçesi
satılacaktır. Bu çok açık bir şekilde görülmektedir.
Keza, Mersin
ilimizde mart ayında yaşanan don ve dolu doğal afeti nedeniyle
turunçgil ve meyve üreticilerimiz de zor durumda kalmışlar, banka
borçlarını ödeyemez hâle gelmişlerdir.
Yaş meyve
sebzelerimizin ihracatında önemli rol oynayan Suriye ve İran gibi
ülkeler ile olan gerginlikler nedeniyle, bu ürünlerimizin ne bu ülkelere ne de
yol güzergâhı bakımından bu ülkelerden geçilmesi gereken
diğer ülkelere satışı engellemiştir.
Tüm ülke
genelimizde yaş meyve ve sebze üreticilerimizin sorunlarının araştırılıp,
çözüm yollarının üretilmesi amacıyla Anayasamızın
98inci ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) Muharrem Işık (Erzincan)
4) Mehmet Şeker (Gaziantep)
5) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
6) Osman Aydın (Aydın)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Mahmut Tanal (İstanbul)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
11) Veli Ağbaba (Malatya)
12) Ali Özgündüz (İstanbul)
13) Haydar Akar (Kocaeli)
14) Ramis Topal (Amasya)
15) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
16) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
17) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
18) Gürkut Acar (Antalya)
19) Özgür Özel (Manisa)
20) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21) Bülent Tezcan (Aydın)
2.-
Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 19 milletvekilinin, elma üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/917)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde yaklaşık olarak 2,5
milyon ton üretimi gerçekleştirilen elmanın son yıllarda bodur
ve yarı bodur çeşitlerinin dikilmesi ile bahçeler yenilenmiş,
tüketicinin de talebinin daha yoğun olduğu yeni standart
çeşitler artırılmıştır. Elma üretiminde görülen
olumlu gelişmelere rağmen üretici emeğinin
karşılığını alamamaktadır. Ülkemiz dünya
elma üretiminde 3üncü sırada iken elma üreticisinin yeterli geliri elde
edememesi ve üretim aşamasında yaşanan sorunlar
karşısında 6ncı sıraya gerilemiş
bulunmaktayız.
Elma
üreticilerinin en büyük sorunu başta pazarlama ile birlikte depolama
imkânlarının yetersizliği, paketleme, ambalajlama ve
sınıflandırma işlemlerinin eksikliğidir. Elma
üreticisi pazarlama sorununu aşabilmek için çaba göstermektedir. Ancak,
hâlen maliyetin altında ürün satılmakta, hatta üretici
alıcı bulmakta zorlanmaktadır.
Tüketici talebine
yönelik üretim gerçekleştirmek amacıyla bahçeler yenilenmiş,
pazar sorununu çözmek amacıyla üretici birlikleri kurulmuştur. Ancak,
kurulan birlikler resmiyette var olmasına rağmen henüz uygulamada
aktif hâle gelememektedir. Özellikle üretici birliklerinin ticari faaliyet
yapamaması birliklerin aktif olmasındaki en büyük engellerin
başında yer almaktadır.
Ülkemizin depolama
kapasitesi yetersiz olup elma üretimimizin yarısı depolara girmemekte
ve yetersiz depolarda muhafaza edilmektedir. Bu da elma kalitesinin çabuk
yitirilmesine neden olmakta, ürünün önemli bölümünün hasadı takiben iç
pazara sunulmasını zorunlu kılmaktadır. Bu elmalar
marketlerde, depolarda saklanmış ithal edilen ürünlerle aynı
anda satışa sunulmakta olup çok düşük fiyatlara rağmen
alıcı bulmakta zorlanmaktadır.
Tüm bu sorunlar
karşısında çıkış yolu bulamayan elma üreticisi
elmasını pazarlayamamaktadır. Elma fiyatları her yıl
bir önceki yıla göre gerilemektedir. Meyve suyu fabrikaları ise
stoklarının yeterli olduğunu belirterek alım yapmak
istememektedirler. Geçen yıl 25 kr/kg'dan elma alan fabrikalar bu yıl
8-9 kr/kg'dan almaktadırlar.
Üretilen 2,5
milyon ton elmanın sadece %0,3'ü ihraç edilebilmektedir. Elma
ihracatının artırılması gerekmektedir. İhracat
denilince sadece AB akla gelmemeli, diğer pazarlar da dikkate
alınarak bir pazar araştırması yapılmalıdır.
Bunun için geçmiş yıllarda verilen ihracat iadesi desteği
yeniden uygulanmalıdır.
Ülkemizdeki elma
üretilen bölgelerden biri de Bolu ilimize bağlı Seben ilçemizdir.
İlçede uzun yıllardır çiftçilerimiz bu meyvenin üretimini
yapmaktadırlar. Golden, Starking, Amasya ve Grany Smith cinslerinin
yetiştirildiği bölgede, 2009 yılında 11.200 ton, 2010
yılında 9.800 ton, 2011 yılında ise 10.500 ton üretim
yapılmıştır. İlçede yaklaşık olarak bine
yakın üretici bulunmakta, 13.755 dekar alanda ise dikili ağaç
bulunmaktadır. İlçenin ekonomisinde elma yetiştiriciliği
hayati öneme sahipken üretici ülke genelindeki sorunları
yaşamaktadır.
Bu düşünceler
doğrultusunda, Seben ilçemiz başta olmak üzere, üretim
aşamasından pazarlamaya kadar olan süreçte elma üreticisinin
sorunlarının ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Tanju Özcan (Bolu)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
4) Muharrem
Işık (Erzincan)
5) Veli
Ağbaba (Malatya)
6) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
7) Özgür Özel (Manisa)
8) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
9) Osman
Aydın (Aydın)
10) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
11) İhsan
Özkes (İstanbul)
12) Mahmut Tanal (İstanbul)
13) Haydar Akar (Kocaeli)
14) Ramis Topal (Amasya)
15) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
16) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
17) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
18) Gürkut Acar (Antalya)
19) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
20) Bülent Tezcan (Aydın)
3.-
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve 20 milletvekilinin, Kırım
Kongo kanamalı ateşi hastalığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/918)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Her yıl yaz
mevsiminin yaklaşmasıyla artan kene ölümleri tekrar ortaya
çıkmıştır. Kenelerin ısırmasıyla artan ve
yurttaşlarımızı paniğe sokan vakalar ölümlerle
sonuçlanmaktadır. Ülkemizde Kırım Kongo kanamalı
ateşiyle son iki haftada 18 yurttaşımız hayatını
kaybetmiştir.
Yurttaşlarımızın
hayatını kaybetmesine neden olan kenelerden korunmak ve
Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığını
önlemek amacıyla TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri ve
Anayasanın 98inci maddesi gereğince Meclis araştırmasını
arz ederiz.
1) Bülent Tezcan (Aydın)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
4) Haydar Akar (Kocaeli)
5) Muharrem
Işık (Erzincan)
6) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
7) Veli
Ağbaba (Malatya)
8) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
9) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
10) Osman
Aydın (Aydın)
11) Özgür Özel (Manisa)
12) Mahmut Tanal (İstanbul)
13) İhsan
Özkes (İstanbul)
14) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
15) Ramis Topal (Amasya)
16) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
17) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
18) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
19) Gürkut Acar (Antalya)
20) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
21) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, bir
Meclis soruşturması önergesi vardır. Önerge
bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Meclis
soruşturması önergesini okutuyorum:
B)
Meclis Soruşturması Önergeleri
1.-
Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 milletvekilinin, Ekonomi eski
Bakanı M. Z. Çağlayan hakkında, bir şahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın
İrana altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz
sağladığı, Ganadan kaçak yollarla yurda sokulmak
istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari
soruşturmaları engelleyerek altının Dubaiye
çıkışını sağlamaya
çalıştığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa muhalefet oluşturduğu, TCKnın 204 ve 252nci
maddelerine uyduğu; İçişleri eski Bakanı M. Güler
hakkında, bir şahıstan sağlanan miktar ve değeri
tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler
karşılığında bu şahsın araçlarına
trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz
konusu şahıs için koruma polisi görevlendirdiği, bu
şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma
yapılıp yapılmadığının
araştırılması için talimat verdiği, bu
şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak
haberlerin engellenmesi için girişimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin
TCKnın 204, 255, 252 ve 285inci maddelerine uyduğu; AB eski
Bakanı E. Bağış hakkında, bir şahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın turizm
belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize
alınması işleri için aracılık ettiği ve bu
eylemlerin TCKnın 255 ve 252nci maddelerine uyduğu; Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı E. Bayraktar hakkında, bir suç örgütünün
yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri
tespit edilemeyen bazı menfaatler karşılığında
kişiye özel imtiyazlı imar planlarını
onaylattıkları ve imar planlarına aykırı olarak
yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve
denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu
eylemlerin TCKnın 255 ve 257nci maddelerine uyduğu
iddialarıyla Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/8)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Anayasa'nın 2nci maddesinde belirtilen hukuk
devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir
hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini
sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla
kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
(AYMK., E. 2006/23, K. 2010/27, T. 4.2.2010; AYMK., E. 2008/105, K. 2010/123,
T. 30.12.2010; AYMK., E. 2006/23, K. 2010/27, T. 4.2.2010; AYMK., E. 2006/65,
K. 2009/114, T. 23.7.2009)
Hak arama hürriyetini düzenleyen Anayasa'nın
36ncı maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes, meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde
davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir. denilerek yargı mercilerine davacı ve
davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da
iddia, savunma, adil yargılanma hakkı güvence altına
alınmıştır. (AYMK., E. 2008/102, K. 2010/14, T. 21.1.2010)
Anayasa'nın 38inci maddesine göre ise,
"Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu
sayılamaz." Buna göre, her türlü suçun sanıkları,
başta 38inci madde olmak üzere, Anayasa ve yasaların
korumasında olan, suçsuzluk varsayımından yararlanması
gereken kişilerdir. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçsuzluk
karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin, adil bir yargılama
sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum
sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin
de bir gereğini oluşturmaktadır. Şu hâlde, yüklenen suç ne
olursa olsun, tüm sanıkların suçsuzluk karinesinden yararlanması
ve kendini savunabilmesi için her türlü olanağın sağlanması
gerekir. (AYMK., E. 2007/68, K.2010/2, T. 14.1.2010; AYMK., E. 1991/18, K.
1992/20, T. 31.3.1992)
Öte yandan, Anayasa'nın 98inci maddesinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları arasında
sayılan ve Başbakan veya bakanlar hakkında bu görevleri
sırasında işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili Meclis
soruşturması açılmasına dair usul ve esaslar yine Anayasa'nın
100üncü maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 107
ila 113üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir.
T.B.M.M İçtüzüğü'nün 107nci maddesine göre;
"Görevde bulunan veya görevinden ayrılmış olan
Başbakan ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması
açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının
en az onda birinin vereceği bir önerge ile istenebilir. Bu önergede;
Bakanlar Kurulunun genel siyasetinden veya bakanlıkların görevleriyle
ilgili işlerden dolayı hakkında soruşturma
açılması istenen Başbakan veya bakanın cezai
sorumluluğu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında
işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerinin hangi kanun ve nizama
aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve maddesi de yazılmak
suretiyle belirtilmesi zorunludur."
Bu bağlamda; 17 Aralık 2013 ve 25 Aralık
2013 gününden itibaren medyaya ve kamuoyuna yansıdığı
üzere;
İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar
Bürosunun 2012/120653 no.lu soruşturma dosyası ile hakkında suç
örgütü kurmak ve yönetmek, resmî belgede sahtecilik, kaçakçılık,
rüşvet alıp vermek ve benzeri suçları işlediği iddia
edilen şüpheli Rıza Sarraf ve bu suçlarla bağlantılı
olduğu iddia edilen bir kısım şahıslar 17 Aralık
2013 günü gözaltına alınmış, haklarındaki
soruşturma hâlen devam etmektedir. İddia edilen bu eylemlerin
işlendiği tarih itibarıyla, Ekonomi Bakanı olarak görev
yapan Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri
Bakanı olarak görev yapan Mardin Milletvekili Muammer Güler ve Avrupa
Birliği Bakanı olarak görev yapan İstanbul Milletvekili Egemen
Bağış hakkında, bakanlık görevini yürüttükleri
sırada şüpheli Rıza Sarraf ile bir suç ilişkisine
girdiklerine dair iddialar kamuoyu gündeminde yer almıştır.
Yine,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir
soruşturma kapsamında 25 Aralık 2013 günü "Çıkar
amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, nüfuz ticareti,
suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama, resmî belgede
sahtecilik" iddialarıyla gözaltına alınan ve
aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu bazı şüphelilerle;
iddia edilen suçların işlendiği tarih itibarıyla Çevre ve
Şehircilik Bakanı olarak görev yapan Trabzon Milletvekili
Erdoğan Bayraktar'ın Bakanlık görevini yürüttüğü
sırada bu eylemlerin bilgisi dâhilinde olduğu iddia edilmektedir.
Bu kapsamda;
1) Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında:
Rıza Sarraftan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen
bazı maddi menfaatler karşılığında;
a) Bu şahsın İran'a
altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz
sağladığı,
b) Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak
istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari
soruşturmaları engelleyerek, altının Dubai'ye
çıkışını sağlamaya
çalıştığı iddia edilmektedir.
Yukarıda
sayılan ve Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayan tarafından işlendiği iddia edilen eylemler, 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, 5237 sayılı
TCKnın 204üncü (Resmî belgede sahtecilik) ve 252nci (Rüşvet)
maddelerine tekabül ettiğinden, bu iddiaların gerçekliğinin
araştırılması ve soruşturulması gereği
ortaya çıkmaktadır.
2)
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler
hakkında: Rıza Sarraftan sağlanan, miktar ve değeri tespit
edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında;
a) Bu şahsın araçlarına trafikte
emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve adı geçen
şahıs için koruma polisi görevlendirdiği,
b) Bu şahısla birlikte gözaltına
alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya
aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına
geçirilmesini sağladığı,
c) Bu şahısla ilgili adli veya
istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının
araştırılması için talimat verdiği,
d) Bu şahsın usulsüzlükleri
hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için
girişimde bulunduğu iddia edilmektedir.
Yukarıda
sayılan ve İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer
Güler tarafından işlendiği iddia edilen eylemler, 5237
sayılı TCKnın 204üncü (Resmi belgede sahtecilik), 255inci
(Nüfuz ticareti), 252inci (Rüşvet) ve 285inci (Gizliliğin ihlali)
maddelerine tekabül ettiğinden, bu iddiaların gerçekliğinin
araştırılması ve soruşturulması gereği
ortaya çıkmaktadır.
3) Avrupa
Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen
Bağış hakkında: Rıza Sarraftan sağlanan, miktar
ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler
karşılığında;
a) Bu şahsın turizm belgeli bir otel
kiralama girişimi ile yakınlarına vize alınması
işleri için aracılık ettiği,
b) Bu şahısla ilgili bir
soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve
kuruluşlarda araştırılma yapılmasını
sağladığı,
c) Bu şahsın faaliyetiyle ilgili olarak
basında haber yapılmasının önlenmesi için girişimlerde
bulunduğu,
İddia
edilmektedir.
Yukarıda
sayılan ve Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili
Egemen Bağış tarafından işlendiği iddia edilen
eylemler, 5237 sayılı TCKnın 255inci (Nüfuz ticareti) ve
252nci (Rüşvet) maddelerine tekabül ettiğinden, bu iddiaların
gerçekliğinin araştırılması ve
soruşturulması gereği ortaya çıkmaktadır.
4) Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar
hakkında:
Bir suç örgütünün
yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri
tespit edilemeyen bazı menfaatler karşılığında;
a) Kişiye
özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları,
b) İmar planlarına aykırı
olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları
ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları;
İddia
edilmektedir.
Bu eylemlerin bir
kısmının Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon
Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın görevde olduğu sırada ve
onun bilgisi doğrultusunda gerçekleştirildiği; ayrıca bu
Bakanlıktan iş alan bazı şirketlerin yemek işlerinin
yakınlarının ortağı olduğu şirketlere
verilmesi için tavassut ettiği iddia edilmektedir.
Yukarıda
sayılan ve Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili
Erdoğan Bayraktar tarafından işlendiği iddia edilen
eylemler, 5237 sayılı TCKnın 255inci (Nüfuz ticareti) ve
251inci (Görevi kötüye kullanma) maddelerine tekabül ettiğinden, bu
iddiaların gerçekliğinin araştırılması ve soruşturulması
gereği ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca,
adı geçen bakanlar, TBMM Başkanlığına verdikleri
19/3/2014 tarihli dilekçeleri ile de kendileri hakkındaki iddiaların
hesap verme sorumluluğunun bir gereği olarak bir soruşturma
komisyonu kurularak araştırılmasını talep
etmişlerdir.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle;
Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri
eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler, Avrupa Birliği eski
Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar
hakkında, bakanlık görevini yürüttükleri sırada ve görevleriyle
ilgili işlerden dolayı işlendiği iddia edilen ve cezai
sorumluluğu gerektiren eylemlerinin soruşturularak maddi
gerçeğin ortaya çıkarılması için, Anayasa'nın 100üncü
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 107nci maddeleri
gereğince Meclis soruşturması açılmasını arz ve
teklif ederiz.
1) Süreyya Sadi
Bilgiç (Isparta)
2) Erol Kaya (İstanbul)
3) Nurdan
Şanlı (Ankara)
4) Fevai Arslan (Düzce)
5) Osman
Çakır (Düzce)
6) Abdulkerim Gök (Şanlıurfa)
7) Seyit
Eyyüpoğlu (Şanlıurfa)
8) Ekrem Çelebi (Ağrı)
9) Şirin Ünal (İstanbul)
10) Adnan
Yılmaz (Erzurum)
11) Safiye
Seymenoğlu (Trabzon)
12) Abdullah Nejat
Koçer (Gaziantep)
13) Derya Bakbak (Gaziantep)
14) Ünal Kacır (İstanbul)
15) Sermin Balık (Elâzığ)
16) Sevim Savaşer (İstanbul)
17) Tülay Kaynarca (İstanbul)
18) Muhammet Bilal Macit (İstanbul)
19) Mehmet Geldi (Giresun)
20) Yaşar Karayel (Kayseri)
21) Bedrettin Yıldırım (Bursa)
22) İsmail Aydın (Bursa)
23) Hüseyin Şahin (Bursa)
24) Cahit Bağcı (Çorum)
25) Osman Kahveci (Karabük)
26) Cengiz Yavilioğlu (Erzurum)
27) Mustafa Gökhan Gülşen (Kastamonu)
28) Ülker Güzel (Ankara)
29) Ali Küçükaydın (Adana)
30) Pelin Gündeş Bakır (Kayseri)
31) Sadık Badak (Antalya)
32) Soner Aksoy (Kütahya)
33) Cem Zorlu (Konya)
34) Nesrin Ulema (İzmir)
35) Ali Aydınlıoğlu (Balıkesir)
36) Mehmet Domaç (İstanbul)
37) Ahmet Erdal Feralan (Nevşehir)
38) Zeki Aygün (Kocaeli)
39) Ömer Faruk Öz (Malatya)
40) Mehmet Akyürek (Şanlıurfa)
41) İsmet Uçma (İstanbul)
42) Sebahattin Karakelle (Erzincan)
43) Kemalettin Aydın (Gümüşhane)
44) Ahmet Arslan (Kars)
45) Mehmet Süleyman Hamzaoğulları (Diyarbakır)
46) Uğur Aydemir (Manisa)
47) Mehmet Kerim Yıldız (Ağrı)
48) Gönül Bekin Şahkulubey (Mardin)
49) Ahmet Haldun Ertürk (İstanbul)
50) Ali Gültekin Kılınç (Aydın)
51) Fatma Salman (Ağrı)
52) Orhan Atalay (Ardahan)
53) Sıtkı Güvenç (Kahramanmaraş)
54) İlhan Yerlikaya (Konya)
55) Salih Fırat (Adıyaman)
56) Selçuk Özdağ (Manisa)
57) İsmail Güneş (Uşak)
58) Mehmet Sarı (Gaziantep)
59) Mehmet Erdoğan (Gaziantep)
60) Halil Özcan (Şanlıurfa)
61) Mehmet Metiner (Adıyaman)
62) Zeynep Karahan Uslu (Şanlıurfa)
63) Murtaza Yetiş (Adıyaman)
64) Hüseyin Tanrıverdi (Manisa)
65) Ali Şahin (Gaziantep)
66) Muzaffer Yurttaş (Manisa)
67) Suat Kılıç (Samsun)
68) Ahmet Tevfik Uzun (Mersin)
69) Suat Önal (Osmaniye)
70) Orhan Karasayar (Hatay)
71) Ercan Candan (Zonguldak)
72) Afif Demirkıran (Siirt)
73) Sevde Bayazıt Kaçar (Kahramanmaraş)
74) Temel Coşkun (Yalova)
75) Osman Aşkın Bak (İstanbul)
76) Mehmet Yüksel (Denizli)
77) Adem Tatlı (Giresun)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri 4 eski bakanla ilgili
olarak daha önce vermiş oldukları soruşturma önergesini geri
çektiler, onun yerine biraz önce sizin okuduğunuz soruşturma önergesi
talebini içeren yazıyı verdiler.
Biz, o zaman,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak söz konusu Meclis soruşturma önergesi
Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclis soruşturma önergesi-
verildiği zaman, bunun İç Tüzüke uygun
olmadığını ifade etmiştik. Aslında Meclis
Başkanlığının böyle bir soruşturma önergesini
İç Tüzükün 107nci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle
iade etmesi gerekirdi. Maalesef Meclis Başkanlığı, Meclis
Başkanı daha doğrusu, tarafsızlığını
yitirmiş olduğu için bu soruşturma önergesini işleme koydu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna geldi.
Öyle
anlaşılıyor ki bunun İç Tüzüke
aykırılığı tespit edildi -muhtemelen Meclis
Başkanı veya Başkanlığı da kendilerini
uyarmış olabilir- başka, tabii ki, mahzurlar da görüldü, siyasi
birtakım mahzurlar görüldü ve Adalet ve Kalkınma Partisi o zaman
Bizim verdiğimiz önerge yeterli, İç Tüzüke uygundur. derken,
şimdi o önergeyi geri çekip bir başka önergeyi buraya vermiş
durumda. Meclis Başkanlığı, daha önceki soruşturma
önergesini Genel Kurula sevk etmek suretiyle İç Tüzüke aykırı
davranmıştır efendim.
Bu usul nedeniyle,
usuldeki bu yanlışlık nedeniyle ben usul
tartışması açıyorum Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Lehte.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aleyhte.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Aleyhte.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte Sayın Başkanım.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Aleyhte.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Aleyhte.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet,
önce lehte olana vereceksiniz herhâlde.
BAŞKAN
Evet, lehte Sayın Aydın, buyurunuz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Efendim, önce usul tartışmasını isteyenin
konuşması lazım, usul tartışması talebinde
bulunan arkadaşın konuşması lazım, hangi usulle ilgili
tartışma açmış.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul, önce lehte.
BAŞKAN
Şimdi, tabii, demin Sayın Hamzaçebi açıklamayı yaptı.
Siz Lehte. dediğiniz için siz de lehinde şey yapabilirsiniz ama
nasıl arzu ederseniz.
O zaman,
Sayın Aydın, çünkü usul önce lehte, sonra aleyhtedir. Siz usul
tartışmasının lehinde söz aldığınız
için Sayın Kubat, lehte.
Sayın
Aydın yerine Sayın Kubat, buyurunuz efendim, beş dakika süre
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış, Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan ile Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan
Bayraktar haklarındaki (9/7) esas numaralı Meclis Soruşturması
Önergesinin İç Tüzüke aykırılığı tespit
edilerek geri çekilmesinden sonra (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Önergesinin Meclis Başkanlığı
tarafından Genel Kurula sevk edilmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun
olup olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekilleri,
partimiz mensubu milletvekilleri tarafından verilen Meclis soruşturma
önergesinin usulen görüşülemeyeceğine ilişkin açılan usul
tartışmasında Başkanlığın tutumu, zımni
tutumu bunun görüşülmesi yolunda olduğu için, lehinde bunun
görüşülebileceğine dair söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
de yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, Anayasanın 98inci maddesinde Meclis
soruşturması, TBMMnin bilgi edinme ve denetim yolları
arasında sayılmış; yine, Anayasanın 100üncü
maddesinde de Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
usul ve esaslar düzenlenmiştir.
100üncü maddede
Başbakan ve bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının en az onda birinin -yani 55 milletvekilinin-
vereceği önerge soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu
istemi bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar.
şeklinde emredici hüküm yer almıştır.
Yine, aynı
maddenin ikinci fıkrasında bu komisyonun kuruluş ve
çalışma usulü düzenlenmiş, üçüncü fıkrasında raporun
görüşülmesi usulü düzenlenmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 107 ve devamı maddelerinde de yine
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin usul ve esaslar
ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.
107nci madde,
görevde bulunan veya görevinden ayrılmış olan başbakan ve
bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılmasının
55 milletvekili tarafından önerge vermek suretiyle istenebileceğini
hükme bağlamıştır. Bizim partimize mensup milletvekilleri
tarafından Meclis Başkanlığına sunulan (9/8) esas
no.lu Meclis Soruşturması Önergesinde bu sayı
gerçekleşmiştir.
Yine, 107nci
maddenin ikinci fıkrasında Bu önergede; Bakanlar Kurulunun genel
siyasetinden veya bakanlıkların görevleriyle ilgili işlerden
dolayı hakkında soruşturma açılması istenen
Başbakan veya bakanın cezai sorumluluğu gerektiren fiillerinin
görevleri sırasında işlendiğinden bahsedilmesi, hangi
fiillerinin hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe
gösterilmek ve maddesi de yazılmak suretiyle belirtilmesi zorunludur.
şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği üzere, biz, geçen ay içerisinde de bu konuda
benzer bir önerge vermiştik ve burada usuli tartışmalar,
muhalefetimizin de kendilerince haklı, bizce de değerlendirilmeye
layık eleştirileri vardı. Biz, bu eleştirileri de dikkate
almak suretiyle, parti grubumuza mensup önerge sahiplerinin, daha önceki önerge
sahibi milletvekili arkadaşlarımız, verdikleri önergede bütün
bu
Anayasanın 100 ve İç Tüzükün 107nci maddesinde bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin usuli şartların tamamının
şu önergeyle karşılandığı çok net biçimde önerge
okunduğu zaman görülecektir. Burada kendilerine birtakım suçlar isnat
edilen sayın eski bakanlar hakkında tek tek bu isnat maddelerinin
neler olduğu ve bu eylemlerin neler olduğu, bunların Türk Ceza
Kanunu ve diğer ceza kanunlarında hangi hükümleri, maddeleri ihlal
ettiği açık bir biçimde belirtilmiştir. Dolayısıyla,
bu şeklî şartları gerçekleştirmiş olması
bağlamında bu önergenin İç Tüzük ve Anayasaya aykırı
bir yönü yoktur.
Aynı önergede
verilmesi noktasında ileri sürülen itirazlara da şu cevabı
vermek isterim: İç Tüzük ve Anayasada Ayrı, illa ayrı
düzenlenmesi gerekir. şeklinde bir emredici hüküm yoktur. Geçmiş
uygulamalarda da birden fazla bakanın farklı eylemlerden dolayı
aynı soruşturma önergelerinde haklarında soruşturma
açılması istendiğine dair uygulama örneklerimiz de mevcuttur.
Dolayısıyla, gerçekten, önerge, muhalefetin de verdiği
önergelerle, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından dört ayrı önergede
belirtilen hususları da mündemiç bir önergedir.
Bu anlamda
önergenin görüşülmesinde Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı bir yön olmadığından
Başkanımızın bu önergenin görüşülmesi
gerekliliğine ilişkin tutumunun lehinde olduğumu belirtiyor,
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kubat.
Aleyhinde
Sayın Hamzaçebi.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 19 Mart 2014 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisini olağanüstü toplantıya çağırdık.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisi ile
bazı bağımsız milletvekillerimizin de desteğiyle o gün
Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü toplandı.
Toplantının konusu 4 eski bakanla ilgili olarak İstanbul
Cumhuriyet Savcılığından Türkiye Büyük Millet Meclisine
intikal etmiş olan fezlekelerin görüşülmesi, bu fezlekelerde yer alan
iddiaların Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine
sunulmasıydı. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bu görüşmeyi
engellemek için Genel Kurulun dışında bekledi, temsilci olarak
birkaç milletvekilini içeride bulundurdular, beklediler ki muhalefet partisi
184 kişilik toplantı yeter sayısını bulamazlar, Meclis
de kendiliğinden toplanamaz, biz de bunu görüşmeyiz ve bu işten
kurtuluruz. Niyet buydu ama burada gerçekten iyi bir sınav veren muhalefet
partileri ve bağımsız milletvekilleri toplantıyı
gerçekleştirdiler. Onun üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleri dışarıdan içeriye girmek zorunda kaldılar.
Niyetiniz görüşmek değildi, sadece kaçamadığınız
için buraya geldiniz, gelmek zorunda kaldınız.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) İçerideydik, buradaydık.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ve onlar okunmayınca, o gün akşam, biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, daha doğrusu Cumhuriyet Halk Partili
milletvekilleri, 4 eski bakanla ilgili dört ayrı Meclis soruşturma
önergesi verdiler. Bakanlarla ilgili olarak ileri sürülen suç iddiaları
neyse bunları önergeye arkadaşlarımız yazdı ve Meclis
Başkanına verdiler. Aynı gün akşam saatlerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi de bizi takip ederek, uydurma bir önergeyle Meclis
soruşturma talebini Meclis Başkanına verdiler. Önerge uydurma
çünkü bir suç iddiası yok. 4 eski bakanla ilgili olarak sadece -hepsini
aynı kefeye koymuşlar- nüfuz ticareti ve görevi kötüye kullanma
şeklinde, böyle, onları da kırmayacak şekilde bir üslupla
bir ifade ortaya konulmuş. Bu incelensin ama bunu incelerken -diyor o
önerge- asıl bunları medyaya kim sızdırdı, kim haber
konusu yaptı, bunlara da bunun hesabını soralım.
cümlelerini buraya yazmışlar.
Önerge İç
Tüzüke uygun değil. Bu suçların görev sırasında
işlenip işlenmediği yazılı değil. Fiiller neler,
bunlardan hiç söz edilmemiş. Biz, bunu, ertesi hafta Genel Kurulda gündeme
getirdik. Sözcüleriniz kürsüye çıktı Hayır, bu, İç Tüzüke
gayet uygun. dediler. Açın, bakın Ceza Kanununu, şunu, bunu,
İç Tüzüke gayet uygun. diye bu kürsüde aslanlar gibi onu savundunuz.
Şimdi,
İç Tüzüke uygun olmadığı ortaya çıktı. Ama
sadece bir İç Tüzüke saygı gereği bunu düzeltmiyorsunuz tabii
ki. Yani keşke İç Tüzüke, hukuka saygının gereği bunu
buraya getiriyor, düzeltiyor olsanız. O zaman fark edemediğiniz
şuydu, siyaseten akıl edemediğiniz konu: Aslında bir
yolsuzluğu örtbas etmek istiyorsunuz ama -yani o bakanlarınız
bunlara bulaşmış olduğu için- nasıl örtbas
edeceğinizi de bilemediğiniz için telaşla bir şey
yazmışsınız. Fark ettiniz ki Buraya rüşvet
iddiasını biz yazmadık. Yazmayınca ileride, bu, tekrar
soruşturma konusu olur, başımız derde girer, rüşveti
de yazalım da bunu öyle kapatalım. Getirme nedeniniz o. Bu
yolsuzluğu örtbas etmek için getiriyorsunuz.
Eleştirmek
istediğim Meclis Başkanının tutumudur Sayın Güldal Mumcunun
tutumu değil, Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçekin
tutumudur. Bu önergeyi İç Tüzüke aykırı olduğu için iade
etmesi gerektiği hâlde iade etme cesaretini gösterememiştir, hukuku
çiğnemiştir. O gün, o dosyaları, bilgileri Genel Kurulun
bilgisine sunmamak suretiyle hukuku çiğnemiştir.
Değerli
milletvekilleri, ben, şuna gönülden inanıyorum: Bu Parlamento, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu birisinin emrinde asker olan bir grup
değildir. Bu yolsuzluklara hiç kimsenin Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunda Gönül rahatlığıyla örtbas edelim. diyecek bir cümlesi
yoktur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) 1 Mart tezkeresinde bu Parlamento, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu iyi bir sınav vermiştir. Burada da iyi
bir sınav vereceğine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
içerisindeki milletvekillerimizin sağduyularının bu
soruşturma ve bu önergelerin görüşülme sürecinde galip
geleceğine inanmak istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Bingöl
Milletvekili İdris Baluken
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Efendim, ikinci lehte bizde değil miydi?
BAŞKAN
Lehteydi o.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Nasıl? İki tane lehte vardı bizde. Bir lehte,
bir aleyhte; ikinci lehtenin bizde olması lazım.
BAŞKAN
Değil efendim; iki tane lehte vardı bir sizin, bir de Sayın
Buldanın ve Buldanın yerine şimdi Sayın Baluken
konuşacak.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Kubatın da vardı lehte sözü.
BAŞKAN Siz
Sayın Doğan Kubata devrettiniz sözünüzü.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Hayır, sırasını devrettik. İkinci
lehte o olduğu için ilk o konuşacaktı.
BAŞKAN
Evet, yanlış anlamışsınız efendim. Birinci lehte
siz, ikincisi de Sayın Buldandı efendim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Hayır biz yanlış anlamadık da, siz
yanlış uygulamış olabilirsiniz Başkanım.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, AK
PARTİ Grup Başkan Vekilinin bizim konuşmamızdan, kürsüden
konuşmamızdan, bu konuda rahatsız olmasını da
kendisine yakıştırmadığımı ifade etmek
istiyorum.
Bu soruşturma
önergesi buraya geldiğinde, biz grup başkan vekilleri olarak Meclis
başkan vekiliyle bir toplantı yaptık ve bu toplantıda,
verilen soruşturma önergesinin usule uygun olmadığını,
İç Tüzüke uygun olmadığını İç Tüzükteki ilgili
maddeden çok açık bir şekilde ifade etmiştik. Çünkü İç
Tüzükün 107nci maddesinde şöyle deniliyor soruşturma önergeleriyle
ilgili: Bakanlar Kurulunun genel siyasetinden veya bakanlıkların
görevleriyle ilgili işlerden dolayı hakkında soruşturma
açılması istenen Başbakan veya bakanın cezai
sorumluluğu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında
işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerinin hangi kanun ve nizama
aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve maddesi de yazılmak
suretiyle belirtilmesi zorunludur. denilmişti. Daha önce AK
PARTİnin getirdiği soruşturma önergesinde bu fiillerden hiç
bahsedilmiyor. 4 sayın bakan hakkındaki iddianamede hangi fiillerin
olduğu, bu fiillerin hangi maddeye aykırı olduğuyla ilgili
hiçbir şey yok. Biz bunu hem arkada yaptığımız
toplantıda ifade ettik hem de Genel Kurulda yaptığımız
konuşmada ifade ettik ama buraya çıkan AK PARTİnin sayın
grup başkan vekilleri ısrarla bu soruşturma önergesinin usule ve
İç Tüzüke uygun olduğunu ifade ettiler ve sayısal
çoğunluk, parmak çoğunluğu sizde olduğu için de -parmak
çoğunluğuyla- muhalefetten gelen bu uyarıları dikkate
almadınız. Bunu hep yapıyorsunuz. Muhalefet doğru bir
şey söylese bile siz doğru olduğunu bile bile yanlış
kararların altına imza atıyorsunuz. Doğrusu hem ayıp
ediyorsunuz hem de ülke açısından yanlış yapıyorsunuz.
Sizin böyle
yapmanıza alıştık ama Meclis Başkanının
ısrarla sanki AK PARTİnin buradaki -Genel Kurul-
işleyişini gözetecek şekilde bir işleyişi yürütmesini
de artık bir kenara bırakması gerektiğini ifade etmek
istiyoruz. Meclis Başkanı, verilen soruşturma önergesinin
İç Tüzüke aykırı olduğunu çok iyi biliyor. Bunu bilmesine
rağmen daha önce vermiş olduğunuz soruşturma önergesini
kabul etmesi, itirazlarımıza rağmen de Genel Kuruldaki
görüşmeden çekmemiş olması büyük bir ayıptır. Bugün de
bu ayıp ortaya çıkmıştır. Bunun yanlış
olduğunu siz de fark ettiniz ve soruşturma önergesine, İç
Tüzüke uygun şekilde fiilleri yazmak zorunda kaldınız. Burada
sorun, soruşturma önergesine teknik açıdan fiilleri yazıp
yazmadığınız değil, sorun 17 Aralık
operasyonundan sonra sizin takınmış olduğunuz tavır.
17 Aralıkta iki şey ortaya çıktı: Birincisi, yolsuzlukla
mücadele. İkincisi, ortaya çıkan paralel devletle mücadele. Bu iki
konuda kamuoyunda ve halkta yoğun bir beklenti var.
Biz, 17
Aralığın hemen ertesinde, Meclise, o zaman Barış ve
Demokrasi Partisi olarak iki araştırma önergesi verdik; hem
yolsuzlukla mücadele konusunda hem paralel devletle mücadele konusunda Meclisin
inisiyatif almasını önerdik ama maalesef o önerilerimiz bugüne kadar
Meclis gündemine gelmiş değil. Sizler de bu konuda Meclisi devreye
koyacak, kamuoyunu, halkı tatmin edecek hiçbir çalışma
yürütmediniz. Eğer o fırsatı doğru
değerlendirebilseydiniz, yolsuzluğun üzerine sizler gidebilseydiniz,
aynı zamanda bu paralel devletle de etkin bir mücadele ortaya koymuş
olsaydınız, bu ülkenin gündemine, demokratikleşmeyi
sağlayacak çok ciddi bir temiz eller operasyonunu bugüne
taşımış olabilirdiniz ama maalesef bugüne kadar bu konuda
iktidar partisi olarak üzerinize düşeni yapmadınız.
Bakın, bugün
yolsuzluklarla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi dört soruşturma önergesi
vermiş. Biz biliyoruz ki sizin verdiğiniz önerge de daha çok CHPnin
verdiği önergelerin önünü almak ve oluşturduğunuz komisyonla
biraz aklama komisyonu şeklinde bir işleyişi esas alıyor.
Doğrusu bunu öngörüyorsanız, bunu yapacaksanız büyük bir
yanlış yaparsınız. Bu yolsuzlukların üzerine Meclisin
korkusuz bir şekilde gitmesi lazım, iktidar partisinin buna öncülük
etmesi lazım, paralel devletle mücadeleyi de gündemden düşürmemeniz
lazım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Her gün paralel devletten şikâyet edip bugüne kadar
hiçbir şey yapmamış olmak da çözümsüzlüğün ta kendisidir
diyorum.
Dolayısıyla
Meclis Başkanını, bundan sonraki işlemlerde İç
Tüzüğe uygun hareket etmeye davet ediyorum. Muhalefetten ya da iktidar
partisinden gelip gelmemesine bakmadan, Meclis Başkanı bu İç
Tüzüke uymak zorundadır diyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, Sayın Hatip konuşmasında öncelikle Benim
konuşmamdan niye rahatsız oluyorsunuz? dedi; bir. İkincisi AK
PARTİ grup başkan vekilleri ayıp ediyor. dedi, birtakım
ifadeler kullandı. Bir başkası, en sonu, önemli olan AK
PARTİ milletvekilleri bu önergeyi ilgili bakanları aklamak üzere
vermiştir. gibi bir anlamsız ifade kullanmıştır.
Efendim, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aydın.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu sataşma
değil ki. Bu bal gibi bir eleştiri. Her şeye sataşma
derseniz, olmaz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşbihtir,
tespittir, eleştiridir.
BAŞKAN İzah edecek efendim.
Buyurunuz.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin usul tartışması üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Çok değerli arkadaşlar, Meclis İç
Tüzüğümüzün 107 ve devamı, Anayasamızın 100üncü maddesi,
soruşturma komisyonunun hangi usullere ilişkin olarak
kurulacağını, talep edileceğini çok açık
yazmıştır. Orada da onda bir milletvekili derken, 55
milletvekilinin kurulma talebiyle bu komisyonun kurulabileceğini,
önerilebileceğini ifade etmiştir. İlgili
arkadaşlarımız ilgili imzalarını tamamlayarak komisyon
talebinde bulunmuştur; birincisi bu. Ve doğru bir taleptir.
Kaldı ki o talep esnasında, henüz Meclis
Başkanlık Divanı tarafından gönderilen fezlekenin o özet
kısmı, soruşturmayla ilgili kısmı
okutulmamıştı. Birtakım iddialar yersiz, eksik olabilir.
Üçüncüsü ve en önemli husus: 55 milletvekiliyle bu
komisyonu kurabilirdiniz, talep edebilirdiniz 17 Aralıktan 19 Marta kadar.
Peki, niye hiç kılınızı
kıpırdatmadınız? Niye, siz samimiyseniz, içtenseniz, gerçekten
bunun üzerine gitmek istiyorduysanız, 19 Marta kadar, ta ki AK PARTİ
Grubu milletvekilleri, AK PARTİli milletvekilleri o komisyon
kurulması noktasında talepte bulunmadan önce böyle bir talebiniz
olmadı? 19 Marta gelir gelmez, siz kurmuyorsanız da, AK PARTİ
Grubunun milletvekilleri, bugüne kadar hiçbir yolsuzluğun üzerini örtmedi,
hiçbir yolsuzluğu kapatmadı ve ilgili bakanlarla ilgili ne iddia
varsa her türlü kapsamlı iddialara da yer vermek suretiyle bir önerge
verdi.
Evet, yetersiz olabilirdi belki. Daha sonra bütün
iddialar, basında yer alan iddialar, burada okunan iddialar, fezlekeler,
hepsi bir araya getirilmek suretiyle, samimi olan arkadaşlar gerçekten
imzasını çekmek suretiyle o önergeyi düşürdüler ve tam
derinlemesine bir soruşturma yapılması adına, kiminle
ilgili ne iddia varsa, daha kapsamlı, daha detaylı bir önerge
verdiler. Ve komisyon kurulmasını ilk önce AK PARTİli
milletvekilleri talep etti, kusura bakmayın.
Dolayısıyla, biz, AK PARTİ olarak bugüne
kadar hiçbir yolsuzluğun üzerini kapatmadık, bundan sonra da kapatmayacağız
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Aydın
konuşmasında Adalet ve Kalkınma Partisi soruşturma
önergesini verene kadar Cumhuriyet Halk Partisi vermedi. şeklinde bir
değerlendirmeyi de yapmak suretiyle
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bütün muhalefet vermedi
Bize de söz hakkı doğmuştur.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Doğrudur, biz vereceğimizi söylediğimiz ana
kadar vermediler efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
gerçeğe aykırı bir ifadede
bulunmuştur. Partimizin politikası öyle değildir. 69uncu
maddeye göre söz istiyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Aynı gerekçeyle bizler de söz istiyoruz Sayın
Başkan. Bütün muhalefeti zan altında bıraktı.
FARUK BAL (Konya)
Biz de Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, özellikle bilinmesini istiyorum:
19 Martta geldiğimizde ilk yaptığımız basın
toplantısı açıklamasında eğer
Ana muhalefet -55
milletvekili vardı hazırda- soruşturma komisyonunu bugüne kadar
talep etmedi. Onlar istemiyorsa da biz açacağız dedik ve ondan sonra
ana muhalefet soruşturma komisyonu talebinde bulundu. İlk veren AK
PARTİ milletvekilleridir.
BAŞKAN
Sayın Aydın, siz izah ettiniz. Şimdi, Sayın Hamzaçebi
açıklama getirmek istiyor.
Buyurunuz efendim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Niye vermediniz bugüne kadar?
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
Sayın
Aydın, sizi ben ciddi bir hukukçu olarak bilirim, gerçeğe
aykırı bu açıklamalarınızı yadırgadım.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerçeğe aykırı değil, biz talep ettik.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Böyle parti menfaati uğruna insanlar gerçekleri
saptırmazlar. Hiç doğru değil.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gerçeğe aykırı değil. Siz
saptırıyorsunuz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Gerçeği ben size açıklayacağım.
Şu da
sorulabilir, hep sordunuz: 17 Aralıktan bu yana bu soruşturma
önergesini Cumhuriyet Halk Partisi niye vermedi? 55 imzayla niye vermedi?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Evet. Niye vermediniz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Her zaman verebilirdi. Hukuken vermek mümkün ama
biz, bakanlar hakkında bir soruşturma önergesi talep etmek gibi bir
işi ciddi bir iş olarak alırız, savcılık bir
çalışma yapıyorsa o çalışmanın, o
soruşturmanın sonucunun ortaya çıkmasını bekleriz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Beklemek zorunda değilsiniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim, bekle
Siz, tabii, Meclis
Başkanlığıyla
birlikte bir
ittifak kurduğunuz için -Meclis Başkanıyla- bu suçu
gizleme ittifakı, hesap edemediniz bazı şeyleri. Parlamentonun
son çalışma günleri
28 Şubat Cuma günü burada
çalışıyoruz. MİT yasasını da
çıkaralım. diye bizimle bir temas yürüttünüz hemen uzlaşmayla.
Bu uzlaşmayla çıkmaz, uzlaşmayla çıkacak olan bir yasa
değil, dünya kadar problem var burada dedim. Hemen ertesi günü, 1 Mart
günü öğlen saatlerinde -saat onda sabah- Meclisi tatile soktunuz. Niye
soktunuz biliyor musunuz? Meğer o fezlekeler Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına gelmiş; saklıyorsunuz bunu, gizliyorsunuz Meclis
Başkanıyla birlikte; birkaç gün daha Meclis çalışırsa
bu duyulur, bu fezlekeler Genel Kurulda konuşulur, bunu istemiyorsunuz.
Aman Meclisi tatile sokalım
AHMET AYDIN (Adıyaman) Zaten bütün iddialar, bütün
tapeler sizde vardı.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Bunu cümle âlem
konuştu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Hanımefendi, size hiç yakışmıyor laf atmak.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Allah Allah, izin mi
alacağız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) O
kıyafetinizin şıklığı o laf atmanın
sakilliğini gizleyemiyor.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Ne alakası var?
GÜLAY DALYAN (İstanbul) İzin mi
alacağız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ayıp,
olmuyor.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Biz her zaman
şıklığımızı koruyoruz, siz partililerinize
konuşun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hamzaçebi, doğruyu
söyle, doğruyu!
GÜLAY DALYAN (İstanbul) İzin mi
alacağız? İzin mi alacağız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sakladınız, gizlediniz; o ortaya çıktı, gizlediğiniz;
onun üzerine biz Meclisi olağanüstü toplantıya
çağırdık.
Hepinize saygılar sunuyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ya, o fezlekelerin hepsi
sizde vardı zaten, tapeler vardı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Niye getirmediniz o zaman
soruşturma komisyonu talebinizi?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bütün tapeler, bütün
fezlekeler zaten sizde vardı.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, biraz önce
Adalet ve Kalkınma Partisi
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Hanginiz konuşacaksınız,
Sayın Baluken mi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Grup adına
konuşacağım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aynı gerekçeyle
BAŞKAN Aynı gerekçeyle, buyurunuz, açıklama
getirmek istiyorsunuz. Sonra size söz vereceğim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim,
sataşmadım ki arkadaşlara.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Grup adına
ama araştırma önergesinde konuşan biri olarak daha önce bu
konuda, Yapılmadı. dedi,
ona
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, hangi gerekçeyle sataştım? Ben İdris Beye
sataşmadım ki.
BAŞKAN Muhalefet olarak böyle
yapmadınız. dediğiniz için efendim, muhalefet
AHMET AYDIN (Adıyaman) 55 milletvekili yok ki, ben
ana muhalefete söyledim.
BAŞKAN Muhalefet dediniz efendim, onun için
AHMET AYDIN (Adıyaman) 55 milletvekili olan ana
muhalefet, diğer muhalefetin 55i yok ki.
BAŞKAN Müsaade ediniz, iki dakika
HASİP KAPLAN (Şırnak) Baba muhalefetiz
Sayın Aydın, bizi öyle küçümseme ha!
BAŞKAN İki dakika izah etsin o da.
Buyurunuz efendim
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ama Sayın
Başkanım, doğru söylüyorsunuz, arkadaşımız da
konuşsun, ben konuşmaktan da gocunmam ama hak neyse, hukuk neyse o
olsun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Aydın, burada bir de baba muhalefet var ha, ona göre, konuşurken
kavramlara dikkat et!
BAŞKAN Sayın Aydın, müsaade edin, hak ve
hukuk yerini bulsun.
Buyurunuz Sayın Baluken.
3.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Evet, teşekkür
ediyorum.
Sayın Aydın bugün gerçekten bizi
şaşırtıyor, muhalefetin burada konuşmasından
rahatsız oluyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ya, bak gene söz hakkı
doğuyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Şimdi, genel bir
değerlendirme yaptınız ve muhalefet partilerinin bugüne kadar 17
Aralıkla ilgili Meclis Genel Kurulunda yeterince bu işin üzerine
gitmediğini ima ettiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hayır, niye komisyon
kurma talebi vermedi?
İDRİS BALUKEN (Devamla) Şimdi,
Sayın Hamzaçebi zaten ifade etti
AHMET AYDIN (Adıyaman) Komisyon dedim.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yani bir
soruşturma önergesinin verilmesi ve komisyon kurulması için,
doğal olarak, soruşturma iddianamesinin içeriğini öğrenme
ve fezlekelerin içeriğini öğrenme gibi bir bekleme olabilir ama o
güne kadar Meclis Genel Kuruluna defalarca 17 Aralık operasyonuyla ilgili
araştırma önergeleri geldi. Hem Cumhuriyet Halk Partisi hem
Barış ve Demokrasi Partisi hem de Milliyetçi Hareket Partisi
defalarca Bir komisyon kuralım. Yolsuzluk nerede yapılmış
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ama o, araştırma önergesiyle olmaz, o,
soruşturmayla olur.
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
boyutu nedir; bunu hep beraber açığa
çıkarmak için Meclis inisiyatif alsın. diye Genel Kurulda gündem
işletti ve Meclis tutanaklarında
-isterseniz çıkaralım- bütün o görüşmelerde yapılan
konuşmalar ortadadır. Bütün o süreçlerde siz, Meclisin, 17
Aralık operasyonuyla ilgili, yolsuzlukların üzerine gidilmesiyle ilgili
talebi için ret oyu verdiniz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Araştırma önergesi olmaz İdris Bey,
soruşturma olur burada.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Şimdi, ret oyu vermişseniz, buraya gelip
farklı bir algı yaratmayın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ama işte araştırma olmaz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Şimdi şöyle bir algı içerisindesiniz: Biz,
işte bu iddialar ortadayken seçime gittik, seçimde de yüksek oranda oy
aldık. Dolayısıyla, bir yönüyle sandıkta sanki bu
yolsuzluklar aklanmış gibi bir algı da var sizde.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Olur mu öyle bir şey!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Böyle bir algı var ise bunun yanlış
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Soruşturma
önergelerinden de korkmamanız, araştırma önergelerinden de
korkmamanız ve yolsuzlukların üstüne gitmek için de sizin öncülük
yapmanız gerekir. Bugüne kadar bu, sizin açınızdan bir
yetersizlikti. Bundan sonra oluşacak soruşturma komisyonunda da bu
duyarlılıkta olmanızı bekliyoruz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bu duyarlılıkta olmasak bir talepte bulunmayız
İdris Bey.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Eğer duyarlılık olmasa bu talep orada
okutulmazdı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) CHP dört tane vermiş ya.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) CHP bizden sonra verdi.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, açıklama yaptı Grup Başkan Vekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, yolsuzluklarla ilgili, paralelle
ilgili araştırma önergesini veren, geçen hafta da bu konuda konuşan
bir milletvekiliyim malum.
BAŞKAN
Evet.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bizi yok sayarak sataşmada bulundu. Grup adına
konuştum ve imzası olan, bu kürsüden konuşan biri olarak cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN
Lütfen, mikrofonu açayım, söyleyiniz, izahınızı
yapınız lütfen.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O zaman hiç gerek yok Sayın Başkan, yani bize
demediğini bırakmayacak
55 tane imzam olsa ben zaten soruşturma
önergesini sizden çok önce verirdim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) İdris Bey cevap verdi Hasip Bey, sana ne oluyor?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 100 bilmem kaç milletvekilim olsa Anayasa Mahkemesinde
bilmem ne yapardım. Yani milletvekili sayımız 34, inşallah
önümüzdeki seçimlerde 334. Ona güvenerek bize oradan saldırmayın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ona halk karar verir, ona halk karar verir Hasip Bey.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Burada da Ana muhalefete söyledik. deyip, bizi de
küçümseyip
Burada militan demokratik muhalefet var, baba gibi muhalefet
ediyoruz, açık söyleyeyim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ya sekiz seçimdir gidiyoruz, hep önümüzdeki seçim
diyorsunuz, dokuzuncuda gene gideriz, kafanızı yormayın.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Buyurunuz
Sayın Bal, aleyhte olarak, buyurunuz efendim.
Onun için de, hem
aleyhte hem o sataşmadan dolayı size bir dakika daha süre
vereceğim.
Buyurunuz.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, iki dakika değil mi efendim benim
sataşmadan dolayı hakkım? İki dakika efendim
BAŞKAN
Buyurunuz efendim, tamamlarsanız
4.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce, biraz önce Adalet
ve Kalkınma Partisi adına konuşan sayın hatibin sözlerini
değerlendirerek başlamak istiyorum.
Parlamenter
demokrasiler tehdit altına girdiğinde elbette ki muhalefete görev
düşer ama ondan önce, yapımız, sistemimiz itibarıyla, bu
Meclisten hükûmet çıkarmış olan, hükûmet çıkaran parti
grubuna, kendi içerisinde, kendine çekidüzen verebilme görevi düşer. Parti
grubu içerisinde yolsuzluğa bulaşmış, rüşvete
bulaşmış, kara para aklama işlerine
bulaşmış, saatlerle, poşetlerle, paketlerle, birtakım
milyon dolarlarla uğraşmış olan bakanların parti
içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu, Adalet ve Kalkınma
Partisinde olmayan bir durumdur. Olmaması doğaldır; AKP tek adam
yönetimine göre dizayn edilmiş bir parti olduğu için, kendi
içerisinde kendi hukuksuzluklarını düzeltme, ona çare bulma gibi bir
ehliyet ve liyakati yoktur.
Diğer taraftan,
17 Aralık ve 25 Aralık tarihleri Türk siyasi hayatında ve Türk
hukuk tarihinde çok önemli olayları işaret etmektedir. Bu iki tarih
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir hükûmetin 4 bakanının, çok ciddi
iddialarla çocuklarının ve ileride kendilerine ulaşabilecek
delillerle haklarında soruşturma
başladığının tarihidir. Milliyetçi Hareket Partisi
hakka, hukuka, adalete ve tüyü bitmedik yetim hakkına önem veren bir parti
olarak bu konuyla ilgili her türlü yolu, yöntemi denemiş ve bu konunun
gündemde tutulabilmesi için, ilgililerin hesap verebilmesi için gerekli
mücadeleyi yapmış bir partidir. Ancak, sayın hatip
konuşurken İç Tüzükün 107nci maddesini bilmesi gerekir,
Anayasanın da 100üncü maddesini bilmesi gerekir. Orada der ki: 55
milletvekilinin imzasıyla araştırma önergesi verilebilir. Bu 55
milletvekili bir şekil şartıdır. Milliyetçi Hareket
Partisinin 1i cezaevinde olan Engin Alan Paşamız olmak üzere
toplam 52 milletvekili olduğu için, bu önergeyi verme imkânına sahip
değildi.
VII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.-
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış, Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan ile Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan
Bayraktar haklarındaki (9/7) esas numaralı Meclis
Soruşturması Önergesinin İç Tüzüke
aykırılığı tespit edilerek geri çekilmesinden sonra
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Önergesinin Meclis
Başkanlığı tarafından Genel Kurula sevk edilmesinin İç
Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Usul
üzerinde, buyurun.
FARUK BAL (Konya)
- Diğer taraftan, 17 Aralık ve 25 Aralık tarihlerinde
yapılmış olan operasyonları, Adalet ve Kalkınma
Partisi, kendi içerisinde bir sonuca ulaşarak hukuken muhatapları
hakkında gerekli araştırma ve soruşturmaları
başlatmak yerine, bunların üstünü örtebilmek, bunları
kapatabilmek, bunları kamuoyundan gizleyebilmek için olmadık yollara
başvurmuşlardır. Bu olmadık yollardan bir tanesi de
şudur: 19 Mart tarihinde Meclis, bu olayı görüşmek üzere,
olağanüstü toplantı yapmak suretiyle bir araya gelmiştir. Burada
Adalet ve Kalkınma Partisi, meselenin üstünü örtmek
Olaya
karışmış olan, haklarında çok ciddi iddialar bulunan
bakanların isimlerini telaffuz etmişler ama fiilleriyle ilgili tek
kelime, yasal kelime, İç Tüzükün ifade ettiği anlamda kanuni
tanım ifade etmemek suretiyle bunu kamuoyundan gizlemeye
çalışmışlardır. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
iradesine karşı bir saygısızlıktır, bu
saygısızlık maalesef Meclis Başkanlığı
tarafından da aynen Meclisten geçirilmek suretiyle Meclisin kararı
hâline getirilmiştir. O derecede karar hâline getirilmiştir ki o
toplantıda milletvekillerinin, Meclise gelmiş olan soruşturma
evrakını inceleme yetkileri bile ellerinden
alınmıştır.
Diğer
taraftan, değerli arkadaşlarım, 17 ve 25 Mart tarihlerindeki
olaylar, Türk siyasi hayatında vahşi ve vahim bir olaydır. Bu
vahşi ve vahim olay bizim hukukumuza göre suçtur; bu vahşi ve vahim
olay bizim örfümüze, âdetimize göre ayıptır ve bizim
itikadımıza göre de günahtır.
Adalet ve
Kalkınma Partisi, bundan sıyrılmak yerine, bunun üstünü
örtebilmek için olmadık yollara başvurmuş ve paralel devlet
diye bir şey icat ederek gayrimelhuz, gayrimüşahhas bir hedefe
doğru devletin tüm kurumlarını harekete geçirerek bu
yolsuzluğun üstünü kapatabilmek için çare aramaktadır. Eğer bir
paralel devlet arıyorsanız açık seçik vardır, bir
değil iki tane vardır. Bir tanesi, AKPnin
yandaşlarının devlet kademeleri içerisine girmiş,
partizanca hareket eden, valisinden, müsteşarına kadar
oluşmuş olan bir AKP devleti; diğeri de Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde vatandaştan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
vatandaşından vergi toplayan, Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşını terör örgütüne asker alan, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin birimlerinin, ordusunun, polisinin mensuplarından kimlik soran
ve Karakol yaptırılmasın. diyerek de yolları kapatıp
birtakım faaliyetlerde bulunan... Paralel devlet varsa bu iki paralel
devletle uğraşmak lazım. Onun yerine, 17 Aralık ve 25
Aralık tarihlerindeki operasyonlarda milyon dolarların delilini tespit
eden polislere, milyon dolarların delilini tespit eden savcılara
karşı paralel devlet suçlamasıyla yapılmış olan
bir karalama ve bununla da yolsuzluğu, rüşveti örtme operasyonu
maalesef burada sizin parmaklarınızla bir anlam ifade edebilir ama
mahkemeyikübrada hiçbir anlam ifade etmez.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.
Sayın
milletvekilleri, (9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Önergesi biraz önce bilgilerinize sunulmuştu.
Yapılan usul
tartışmasının benim bu önergeyi işleme alıp
almamam konusunda olmadığı netlik kazandığı için
görüşmelere devam ediyoruz.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Meclis Soruşturması Önergeleri (Devam)
1.-
Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 milletvekilinin, Ekonomi eski
Bakanı M. Z. Çağlayan hakkında, bir şahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın
İrana altın ihracatı yapması işlerinde imtiyaz
sağladığı, Ganadan kaçak yollarla yurda sokulmak
istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari
soruşturmaları engelleyerek altının Dubaiye
çıkışını sağlamaya
çalıştığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa muhalefet oluşturduğu, TCKnın 204 ve 252nci
maddelerine uyduğu; İçişleri eski Bakanı M. Güler
hakkında, bir şahıstan sağlanan miktar ve değeri
tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler
karşılığında bu şahsın araçlarına
trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz
konusu şahıs için koruma polisi görevlendirdiği, bu
şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma
yapılıp yapılmadığının
araştırılması için talimat verdiği, bu
şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak
haberlerin engellenmesi için girişimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin
TCKnın 204, 255, 252 ve 285inci maddelerine uyduğu; AB eski
Bakanı E. Bağış hakkında, bir şahıstan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın turizm
belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize
alınması işleri için aracılık ettiği ve bu
eylemlerin TCKnın 255 ve 252nci maddelerine uyduğu; Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı E. Bayraktar hakkında, bir suç örgütünün
yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri
tespit edilemeyen bazı menfaatler karşılığında
kişiye özel imtiyazlı imar planlarını
onaylattıkları ve imar planlarına aykırı olarak
yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve
denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu
eylemlerin TCKnın 255 ve 257nci maddelerine uyduğu
iddialarıyla Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/8) (Devam)
BAŞKAN Anayasa'nın 100üncü maddesindeki
Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar.
hükmü uyarınca, biraz önce okunan Meclis soruşturması
önergesinin görüşülme gününü de kapsayan Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisini biraz sonra işleme alacağım.
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1
üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin
duyuru
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de 1 üyelik
düşmektedir. Bu Komisyona aday olmak isteyen, siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin 5 Mayıs 2014 Pazartesi günü saat 18.00e kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı
olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.
Şimdi de
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, okutup ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
D)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
Başkanlığındaki heyetlerin;
Moldova
Meclis Başkanı Igor Corman ile Amerika Birleşik Devletleri
Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehnerin vaki davetlerine icabet
etmek üzere adı geçen ülkelere,
Romanya
Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgoneanın
davetine icabetle Güney Doğu Avrupa Ülkeleri Parlamenter Asamblesi
Açılış Toplantısına katılmak üzere Romanyaya,
Resmî
birer ziyarette bulunmaları hususlarına ilişkin tezkeresi
(3/1479)
28/4/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
Başkanlığındaki heyetlerin;
1) Moldova Meclis Başkanı Igor Corman
ile Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Başkanı John
Boehner'in, vaki davetlerine icabet etmek üzere adı geçen ülkelere resmî
ziyaretlerde bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi,
2) Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı
Valeriu Ştefan Zgonea'nın davetine icabetle, Güney Doğu Avrupa
Ülkeleri Parlamenter Asamblesi Açılış Toplantısına
katılmak üzere Romanya'ya resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9uncu maddesi
uyarınca
Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Çıray, Sayın Atıcı, Sayın
Ağbaba, Sayın Çam, Sayın Toptaş, Sayın Güven,
Sayın Öz, Sayın Özel, Sayın Haberal, Sayın Kaplan,
Sayın Akar, Sayın Özkoç, Sayın Tayan, Sayın
Danışoğlu, Sayın Güler, Sayın Dinçer, Sayın
Işık, Sayın Özkan, Sayın Genç.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.47
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
16.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi yeniden elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Tezkereler (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
Başkanlığındaki heyetlerin;
Moldova
Meclis Başkanı Igor Corman ile Amerika Birleşik Devletleri
Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehnerin vaki davetlerine icabet
etmek üzere adı geçen ülkelere,
Romanya
Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgoneanın
davetine icabetle Güney Doğu Avrupa Ülkeleri Parlamenter Asamblesi
Açılış Toplantısına katılmak üzere Romanyaya,
Resmî
birer ziyarette bulunmaları hususlarına ilişkin tezkeresi
(3/1479) (Devam)
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı
Volkan Bozkırın Romanya Senatosu Dışişleri Komitesi
Başkanı Petru Filipin vaki davetine icabetle Türkiye-Romanya-Polonya
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Ortak
Toplantısına katılması hususuna ilişkin tezkeresi
(3/1480)
29 Nisan 2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan
Bozkırın Romanya Senatosu Dışişleri Komitesi
Başkanı Petru Filipin vaki davetine icabetle Türkiye-Romanya-Polonya
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Ortak
Toplantısına katılımı öngörülmektedir.
Adı geçen
komisyon başkanının söz konusu toplantıya
katılımı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve daha sonra
oylarınıza sunacağım.
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları
tarafından Somadaki tüm maden ocaklarında meydana gelen iş
kazalarının ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile
nedenlerinin araştırılması amacıyla 23/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
29 Nisan 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
29/4/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 29/4/2014 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından Somadaki tüm
maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarının ve
yaşanan ölümlerin sorumluları ile nedenlerinin
araştırılması amacıyla 23/10/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1060 sıra no.lu) Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
29/4/2014 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
İlk konuşmacı Muş Milletvekili Demir Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz efendim.
DEMİR
ÇELİK (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri şahsım ve Halkların Demokratik Partisi adına
saygı ve sevgiyle selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum. Halkların
Demokratik Partisinin bugün ilk kez Türkiye Meclisinde siyasal temsiliyet
hakkını kazanmasından kaynaklı, önemsediğimden ibaret
bir konuşma yapmak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işçiler, Sanayi Devrimiyle
birlikte kendilerine göreceli verildiği sanılan özgür emeklerini
satmaktan öte, taşınmaz ya da taşınır, hiçbir
olanağı, imkânı olmayan kesimdir; yoksuldur, açtır, sefalet
içerisinde yüzen kesimdir, emeğinden başka da satacak bir değeri yoktur. Emeğini satmak
adına, bazen bizlerin girmekten ürküntü duyduğumuz izbe yerlerde,
güneşin girmediği, özgürlüklerin, hakların hiçe
sayıldığı yerlerde yaşamlarını idame
ettirme, ailelerini geçindirme arayışının dışında
bir çabaları, gayretleri, arayışları, niyetleri de yoktur.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, biraz sessiz olursak
DEMİR
ÇELİK (Devamla) Emeğini satmak durumunda kalan bu
kardeşlerimiz, bu vatandaşlarımız, asgari ücretle, grev ve
toplu sözleşmeden yoksun, sendikal örgütlenme hakkından yoksun,
sadece ve tek başına, yaşamın kuru ekmek ve katıkla
geçeceği günler için, maden ocaklarında, limanlarda, tersanelerde,
fabrikalarda, tarlalarda yaşam sürdürmek koşuluyla karşı
karşıyalar. Bu insanlarımız, bu vatandaşlarımız,
bu kardeşlerimiz sosyal güvenlikten yoksun oldukları, sendikalı
oldukları için, onlar ve aileleri mağdurdur; mağduriyet
üzerinden her gün edebiyat yapan siyasal partilerin görmediği, görmek
istemediği bir realite olarak karşımızda
durmaktadırlar.
Son on dört
yıldır, işçilerin on binlercesi bu
duyarsızlığımızın sayesinde, bu
vurdumduymazlığımızın sayesinde, görmeme
ısrarında bulunuyor olmamızdan kaynaklı
yaşamını yitiriyor. İnsanlarımız maden
ocaklarında, tersanelerde, limanlarda, fabrikalarda, tarlalarda
yaşamını sürdürüyorken bu Meclis onların güvenlik içerisinde
yaşamasının koşulunu yaratamıyorsa, bu Meclis
onların insani yaşam koşullarına erişmesinin
olanaklarını, imkanlarını yaratmıyorsa her şeyden
önce sorgulanması gereken, bu eksiklik olmalı. O nedenle, işçi
kıyımlarına, işçi ölümlerine duyarsız kalmanın her
şeyden önce, bir vatandaş olarak, bir vekil olarak yüreğimi
sızlattığını ifade etmek istiyorum. Hele hele iki gün
sonrası da 1 Mayıs. 1 Mayıs ki dünya işçi, emekçi
bayramı; 1 Mayıs ki dünya işçi sınıfının
birlik, dayanışma günü. Birlik ve dayanışma günü olan 1
Mayısın bayram coşkusuyla alanlarda, meydanlarda hak
mücadelesinin bayramına dönüştürülmesi gerekirken yasakçı
zihniyete takılarak alanlar işçilere, meydanlar işçilere dar
edilmek isteniyor. Hani özgürlükler? Hani barış? Hani kardeşlik?
Hani hak ve hukuk? İşçi olunca, öteki olunca, mazlum olunca, yoksul
olunca hiçbir haktan, hiçbir özgürlükten nasibini almayacak ama zenginseniz,
mal, mülk sahibiyseniz, elit siyaseti yürütüyorsanız, egemenseniz, iktidar
sahibiyseniz her türlü hakkı kendinizde görme alışkanlığından
vazgeçiniz. Artık, egemen varsa onun mazlumu, yoksulu, yönetileni de
vardır, onu da dikkate alan bir algı ve anlayışla
yaklaşmak gerekirken ölümlerin ardı arkası kesilmiyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işçiler bizim
vurdumduymazlığımızın sayesinde, işçiler sosyal
güvenlikten yoksun olmaktan dolayı yaşamlarını yitiriyor
ama aynı işçiler, aynı çalışanlar siyasilerin keyfî
yaklaşımları, uygulamalarıyla da sosyal ve siyasal travma
yaşıyor. Bu
insanlarımız yoksulluk sınırı olan 3 milyon 500 bin
gibi bir rakamın çok altında maaşa sahip, o özlük
haklarının verdiği kıt kanaat geçinme durumu ve
koşullarıyla karşı karşıyadır.
Yetmezmiş gibi, keyfî davranıyoruz, kendimize göre yönetiyoruz.
Son zamanlarda
duyuyoruz ve işitiyoruz ki Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Sayın Melih Gökçekin keyfî yaklaşımı ve
uygulamalarıyla, 657ye tabi TÜM BEL-SEN üyesi 14
arkadaşımızın, kardeşimizin -Haziran 2013teki Gezi
olaylarından kaynaklı yaşanan hukuksuzluğa vurgu yapmak,
eleştirmek adına basın açıklamasına
katıldıkları gerekçesiyle- iş akitleri feshediliyor,
işten atılıyorlar. Bu keyfî uygulamanın hesabını
birileri sormak durumunda. Eğer hukuk devleti isek, eğer hâlâ
vicdanlarımız kararmamış, körelmemişse demokratik
hukuk devletinde olması mümkün olmayan bu keyfî uygulamalar bir an evvel
son bulmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her
rejimde, her sistemde mutlaka iktidar vardır ama demokrasi dediğimiz
siyasal sistemde muhalefet de vardır. İktidarın, muhalefet
olmaksızın, muhalefetin eleştirel, ön açıcı
yaklaşımını dikkate almaksızın keyfî
uygulamaları bizi mutlak iktidara götürür, bizi otoriterizmden de öte
totaliter, monark yönetimlere götürür. Biz buna el birliğiyle, yürek
birliğiyle Dur demek zorundayız, bugün sıra bizdedir. Keyfî
uygulamaların arkasında olur, sahiplenirsek sıranın kime
geleceği belli olmaz. O nedenle, kendinize yapılmasını
istemediğiniz muamele ve uygulamalardan kaçınmak insan olmanın,
ahlaki, vicdani toplum savunucusu olmanın olmazsa olmaz kriteridir.
Böylesi keyfî uygulamalara Meclis duyarsız davranacaksa, herkesin
yaptığının yanına kâr kaldığı bir
sistem, olsa olsa yüz yıl öncesinin, yüzlerce yıl öncesinin keyfî,
padişahvari, krallık rejimlerinde rastlayabileceğimiz
uygulamalardır.
Biz yönetim dışında kalmış
olabiliriz, biz iktidar dışında kalmış olabiliriz ama
iktidar dışında da kalmış olsak, muhalefet de olsak,
yönetim dışında da olsak biz milyonlarız. Bu
milyonların açlığı, yoksulluğu, sefaleti eğer bir
gün görülmezse, dikkate alınmazsa, ölümlerin önüne geçilmezse, inanın,
kendisini bizden saymayanların da kurtulmak adına
çabalarının yetersiz kalacağı, bir ölüm korkusu çemberiyle
karşı karşıya kalırız. O nedenle, 2002den bu
yana, on ikinci yılını doldurmak üzere olan AKP
iktidarının keyfî, kendine göreci, benmerkezci anlayışından
sıyrılması, olması gereken tek adımdır. Bunda
ısrar etmek, sadece AKPye kaybettirmeyecektir; Türkiye halklarına,
Türkiye kimliklerine, inançlarına, kültürlerine, çoklu kültürüne, kimliğine
zarar verir.
O nedenle,
işçi ölümlerinin önüne geçmek, onları sosyal güvenlik sahibi yapmak,
toplu iş ve grev hakkı sahibi yapmak bizim temel görevimiz ve
sorumluluğumuzdur. Bunun gereği olarak, bundan sonra, 28 Nisan,
işçi ölümlerinin gerekçesine binaen yas günü ilan edilmeli, yeni işçi
ölümlerinin yaşanmaması adına Mecliste tüm siyasi partilerin
duyarlılığıyla gerekli yasal ve anayasal
değişiklikler yapılarak toplum güvenliği
sağlanmalı.
Ne
Başbakanın ne MİTin ne de özel kişilerin güvenliği bu
Meclisin gündemi olmamalı. Meclisin gündemi tarihsel, siyasal, sosyal
değerlerimizden bir bütündür, toplumun güvenliğidir, toplumun
ihtiyaçlarıdır. Bu ihtiyaçları karşılamak Meclisin
temel görevi diyor, saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Manisa
Milletvekili Özgür Özel.
Buyurunuz
Sayın Özel.(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
51 milletvekili
arkadaşımızla birlikte verdiğimiz araştırma
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
1 Mayısa iki
gün kaldı. İki gün içinde, dünyanın dört bir tarafında,
Havanadan Tokyoya, Moskovadan Washingtona kadar her yerde, işçi
sınıfında tatlı bir telaş var, bayramlarını
kutlamak istiyorlar. Bu kutlamaların yapılacağı meydanlarda
hazırlık yapılıyor, güzergâhlar belirleniyor, kutlama
törenleriyle ilgili çeşitli çalışmalar yapılıyor. Oysa
Türkiye'de, işçiler istedikleri meydanlarda bayramlarını
kutlayamıyorlar. Başbakanın, valinin, İçişleri
Bakanının dayattığı bir meydandaki kutlamalara
Türkiye'de İçişleri Bakanlığı ve İstanbul
Emniyeti hazırlanıyor 40 bin polisle. 40 bin memur, 40 bin gösterici
bir yere toplandığında başlı başına bir
haberdir ama herhâlde, dünyanın hiçbir yerinde, 40 bin kişi bir hak,
bir özgürlük kullanılmasın, bir bayram kutlanmasın diye
hazırlık yapmaz. 50 tane yeni, gıcır gıcır,
dumanı üstünde TOMA. Dışarıya elektrik verebilen,
dokunanın çarpılacağı, yeni mücadele gücü olan TOMAlarla
hazırlık yapıyorlar, sanki polis teçhizatının
sergileneceği bir polis bayramı. Böyle bir anlayışı
şiddetle kınıyoruz. İki kıtayı birbirine
bağlayan, dünyanın göz bebeği bir kentte, 2014 yılında
40 bin polis 1 Mayıs hazırlığı yapıyorsa bu, o
vali için, İçişleri Bakanı için, Başbakan için ve iktidar
partisi grubu için bir utanç vesilesidir, bunun altını çizmek
istiyorum.
Bunun
yanında, 1 Mayısın bayram olması için, AKP son günlerde
sürekli Onu biz bayram yaptık. diyor. Bu, dilinden
düşüremediği millî iradeyi küçümsemektir. 1 Mayıs, 2009
yılında, 4 siyasi parti grubunun uzlaşısıyla bu
Meclisten geçmiş, bayram olmuştur ama -o günü, ne siyasi parti
grupları ne iktidar partisi ne Başbakan- 1 Mayısı Türkiye
emekçi sınıfı, işçi sınıfı söke söke bayram
yapmıştır, bu da böyle bilinsin. (CHP sıralarından
alkışlar)
O tarihlerde
utanmadan, sıkılmadan AKPnin il başkanlığının
bastırdığı bir afişi dikkatlerinize sunmak istiyoruz:
1 Mayıs, hem bayram hem Taksimde kutlu olsun. diyor. Bunu iktidar
partisi milletvekillerinin dikkatine sunuyorum, ümit ediyorum bununla ilgili
söyleyecek bir sözünüz vardır. İktidar partisi grubuna
sataşıyorum, çıkın, cevap verin, 1 Mayıs Taksimde
kutlanacak müjdesini bu afişe yazan bizler, 1 Mayısı
yasakladık, gerekçemiz de budur. deyin.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yenikapıyı yeni yaptık, Yenikapı yoktu o
zaman.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Yenikapıyı yeni yaptınız. Yenikapı âdeta
şudur: Bir işçi sınıfı, kendi sınıf
mücadelesinin gereği olarak, kendi mücadelesinin sembolü olan bir alanda,
şehitler verdiği, kayıplar verdiği 1977 1
Mayısının taziyesini, kutlayacağı bir yerde
Şimdi, dünyada ve Türkiyede kaybettiği itibarını geri
kazanmak isteyen birilerinin özgürlükçü, tarihle hesaplaşan, taziye
mesajlarını verdiği bir noktada kendi ülkesindeki 1 Mayıs
1977nin taziyesini ve Gezi şehitlerinin taziyesini veremiyorsa o
yaptığı taziyenin de bir kıymeti yoktur, içtenliği
yoktur, bu da böyle bilinsin. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sebep olanlara yazıklar olsun!
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Taksimde serbestçe 1 Mayıs kutlandığında
bugüne kadar hiçbir olay olmadı ama Taksim yasaklandığında
neler olduğunu hep birlikte gördük.
Şimdi, bir
meydan savaşına hazırlanıyorsunuz. Oysa, geçen sene,
Galatasaraylı taraftarlar, yasaklanan Taksim Meydanında,
Düşersiniz, çukurlar var! denen Taksim Meydanında, yasaktan dört
gün sonra şampiyonluk kutladılar. Bu sene, nisan ayının son
günlerinde, Fenerbahçe taraftarı Taksim Meydanında
şampiyonluğu kutladı.
Bir işçi
kardeşimizi düşünün, Fenerbahçe ya da Galatasaray taraftarı,
üzerinde takımının forması varsa Taksim Meydanı ona
açık ama üzerinde işçi önlüğü varsa Taksim Meydanı ona
yasak ama AKPnin tüm kıdemli, tüm yetkili ağızları
diyorlar ki Bu bir siyasi yasaklama değildir. Ufak atın da
civcivler yesin! Bu söylediğinize kimseler inanmaz. Orada, 1 Mayısta
Taksim Meydanına işçi önlüğüyle çıkıp meydanda
kutlamaları yapmak, takımların futbol maçlarında
kazandıkları zaferleri kutlaması kadar -en az- meşrudur,
onurludur ve eninde sonunda, size rağmen, yine de bu hak söke söke geri
alınacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Geçen sene
Çukurlar var, düşersiniz! diye yasakladığınız meydan
bu sene metrekare olarak genişledi ama bu sene de oraya yasak
koyuyorsunuz. Çünkü, mesele, Türkiyede Taksim Meydanının
genişlemesi ya da daralması değil; mesele, Türkiyede özgürlük
alanının, demokrasi alanının daralıyor
olmasıdır. Meydanlar istediğiniz kadar büyük olsun, demokrasi ve
özgürlükler daralıyorsa işte o zaman işçi
sınıfının Taksime çıkmasına da izin vermezsiniz;
karşı karşıya bulunduğumuz durum budur.
Taksim sembolik
önemdedir, tarihî önemdedir, sınıfsal bir öneme sahiptir. Ama, Taksim
Meydanı için Size büyük bir meydan yaptık, gidin orada
kutlayın. Eğer oraya gitmek istemez de Taksime çıkmak
isterseniz başınıza geleceklerden siz mesulsünüz. demek,
ülkenin tamamını kucaklayacak bir devlet adamı dili ve söylemi
değildir. Bu demokrasi dili de değildir, bu özgürlükler dili de
değildir. Bu olsa olsa otoriter bir dildir, bu olsa olsa faşizan bir
dildir, bu olsa olsa diktatöryal bir dildir ve bu dil, ne ülkeye ne de bu dilin
sahibine son sentezde fayda etmeyecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bugün
verdiğimiz araştırma önergesi Somadaki işçi
kayıplarıyla ilgiliydi. Somada maden ocaklarında sürekli
patlamalar oluyor ve o patlamalarda işçilerimizi kaybediyoruz.
Verdiğimiz soru önergelerine cevap: 10 kere denetledik, 66 tane kusur;
şu kadar para cezası verdik. Sonuç: Yeni patlama, yeni ölümler.
Peki, bir
şirket var; adı Uyar Madencilik, Manisa milletvekilleriyle en iyi
ilişkiler hâlinde. Bu madencilikte o kadar büyük
sıkıntılar, kusurlar var ama son kazaya kadar defalarca
denetlendi, bir türlü ceza almadı. Peki, bu işin kerameti ne? Bu
işin kerameti ve hikmeti bu barette gizli arkadaşlar, bu barette.
Sayın Başbakan Manisada Cumhuriyet Meydanına çıkar, der
ki: Somalı işçi kardeşlerim burada mı? Askerî bir disiplinle
dizilmiş 3 bin Somalı maden işçisi baretleri kaldırır,
neşesiz, mutsuz, heyecansız, dimdik durur çünkü bir gün önce
onların yemek fişleri madende toplanmıştır, ertesi gün
miting alanı çıkışında geri
dağıtılacaktır. Başbakan selamlanacak, çıkarken kimlik
geri alınacaktır. Yevmiye işlemektedir, Başbakan için görev
yapılmaktadır. Selamı çakarsın, çakmadıysan ertesi gün
işinden olursun. İşinden olmayanlar madene inerler; maden
patlar, işçi ölür. Ölen ölür, kalan sağlar Recep Tayyip
Erdoğana yetmektedir! (CHP sıralarından alkışlar)
Meydanlardaki bu
baret selamlamasını gündeme getirdiğimde Sayın Bakan Faruk
Çelik, tutanaklarda var, aynen şöyle dedi: Ne var bunda? Yani, bir
vatandaş siyasi bir partiye üye olamaz mı? Bir vatandaş bir
siyasi partiye gönül vermiş, işçisine izin verip, ücretini verip onu
bir mitinge götüremez mi? Bu da siyasi tarihimize, bu Meclisin
tutanaklarına böyle geçti. Böyle bir anlayış olmaz.
İşçi benim işçim, parasını veririm, ister madene
sokarım ister mitinge götürürüm ister pikniğe götürürüm.
anlayışı olmaz. Yeryüzü sıcak olsun diye, o soğuk
maden ocağına inip alnının terini ekmeğine tuz eyleyen
işçilerin emeklerini, alın terlerini, yaşama mücadelelerini bir
siyasi partinin geleceğine, onun ikbali için, genel
başkanının oradaki miting meydanını doldurmasına,
alkışlamasına tahvil etmeye çalışanlar, bu
yaptıklarının hesabını eninde sonunda, tarih
karşısında, hem Türkiye işçi sınıfına hem de
bu ülkenin güzel emekçi insanlarına verecekler arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Dünyanın
hiçbir yerinde, çalışma ve sosyal güvenlik bakanları kazalardan
sonra Arkadaşlar öldüler ama cesetleri yanmamıştı, güzel
öldüler. demez. Dünyanın hiçbir yerinde, başbakanlar Bu
mesleğin fıtratında ölüm var. demez. İnsanın
fıtratında ölüm var, hayatın kendisinde ölüm var ama Bu
mesleğin fıtratında ölüm var. demez. Dünyada başbakanlar
böyle ölümler olunca istifa ederler ama bizimki pişkin pişkin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) -
fıtrat göndermesi yapmaktadır.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Manisa
Milletvekili Muzaffer Yurttaş.
Buyurunuz
Sayın Yurttaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Manisamızda,
hafta sonunda, Alaşehir ilçemiz, Şehzadeler ilçesi ve
Saruhanlıda dolu hasarı meydana gelmiştir. Çiftçilerimizin
zararlarının tespiti yapılmaktadır. Çiftçilerimize
geçmiş olsun dileklerimi ileterek sözlerime başlamak istiyorum.
Manisa, yer
altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin bir
ilimizdir; tarım kentidir, sanayi kentidir, maden ve turizm kentidir.
Soma ilçemiz,
kömür madenleri açısından ve enerji üretimi açısından
önemli bir ilçemizdir. Aynı zamanda, Gördeste nikel madeni, Turgutlu
Çaldağında nikel madeni çıkarılmaktadır.
Jeotermal
açıdan Manisamız zengin bir bölgeye sahiptir. Manisada Salihli ile
Alaşehir arasında Türkiye'nin en sıcak jeotermal suyu -287
derece sıcaklığında-
çıkarılmıştır; enerji üretiminde, konut
ısıtmada, kaplıcada ve seracılıkta
kullanılacaktır.
Soma, bizim,
ekmeğini taştan çıkaran yani kömürden çıkaran
çalışkan işçilerimizin memleketidir. Burada maden ocakları,
kömür madenleri ve aynı zamanda enerji üretimi yapılmaktadır.
Somanın genç, çalışkan Belediye Başkanı Hasan
Ergenenin yapmış olduğu projelerle bölge ısıtma
sistemi yani SEAŞın üretiminden elde edilen buharla tüm
konutların, ilk etapta 8.100 konutun ısıtılması planlanmaktadır.
Yıllarca
çevreyi kirleten SEAŞın bacalarına 9 milyon euro harcanarak AK
PARTİ döneminde filtreler takılmış ve AK PARTİyle
çevre temizliği sağlanmıştır.
Tüm kazalarda ölen
işçilerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Yaklaşan 1
Mayıs İşçi Bayramını, bir işçi emeklisinin
çocuğu olarak tebrik ediyorum. AK PARTİ sayesinde, 1 Mayıs,
işçi bayramı ve resmî tatil olmuştur. Burada, 2009da bunun
bayram olduğu ifade edildi; evet, AK PARTİ iktidarında bu,
bayram yapılmıştır.
Yer altı
madenlerimizin yeryüzüne en güvenilir yöntemle
çıkarılmasının yanındayız. Yine, Haziran 2012
yılında, 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasası AK PARTİ
tarafından hizmete sokulmuştur. İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. düsturuyla hareket etmeye ve bir
insanımızın bile burnunun kanamaması için gerekli
tedbirleri almaya devam edeceğiz. Kamu ve özel sektörde aynı
hassasiyeti göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Hiçbir
kurum ve kuruluşa karşı bu konuda toleransımız olamaz.
Çare madenleri kapatmak değil; üretim ve istihdamı artırmak,
iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli
çalışmaları yapmaktır.
İş
kazalarının olduğu Somada, bahsedilen Darkale Maden
İşletmesi kapatılmıştır, artık orada üretim
yapılmamaktadır. Benden önce konuşan değerli Manisa
Milletvekili arkadaşımız, buradaki şirketlerle Manisa
milletvekillerinin bir diyaloğunun olduğundan bahsetti. Ben
değerli kardeşime şunu hatırlatmak istiyorum: 2013
yılında, yılbaşında Sayın Kılıçdaroğlunun ziyaret
ettiği maden, en çok kazaların olduğu ve kapatılan Soma
Darkale madenidir. Somada ELİ Müessesesi, İmbat Madencilik ve Soma
Kömür İşletmeleri olmak üzere, yaklaşık 14.200 kişiye iş
kapısı mevcuttur. ELİ Müesseselerinde 1.456 kişi
çalışmaktadır. Kaza sıklık oranı, 1 milyon
iş saatinde meydana gelen kaza sayısı olarak 5,6dır. Kaza
ağırlık oranı, bin iş saatinde meydana gelen gün
kaybı olarak 0,19dur. İmbat Madencilikte yılda 5,5 milyon ton
kömür üretimi gerçekleşmektedir. 5.250 personel çalışmakta, 93
mühendis, 201 tekniker, 30 iş güvenliği uzmanı çalıştırılmaktadır.
Soma Kömür İşletmelerinde 5.600 personel çalışmakta; 102
mühendis, 200 tekniker, 14 iş güvenliği uzmanı
çalıştırılmaktadır.
Yer altı
kömür madenciliği dünyanın en ağır ve en tehlikeli
işleri arasında sayılmaktadır. Somadaki maden
işletmelerinin madencilik sektörü açısından dünyadaki ve
Türkiyedeki pek çok madene göre daha iyi konumda olduğu bu rakamlardan da
ortaya çıkmaktadır.
Somada
çalışan firmalar iş kazalarını önlemek için
mevzuatın istediği tüm önlemleri almalarına rağmen,
işin doğası gereği, tehlikeli ve ağır
işlerde zaman zaman istenmeyen kazalar olmaktadır.
AK PARTİyi
işçi düşmanı gibi göstermek, AK PARTİyi özgürlüklerin
düşmanı göstermek hiç kimsenin ne haddinedir ne de
hakkınadır. Evet, bugüne kadar iş sağlığı ve
güvenliği konusunda tedbirleri aldık. İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasasını çıkardık.
İnşallah, bu dönem içerisinde taşeron işçilerle ilgili
yasayı da Meclisimize getireceğiz. Kıdem tazminatları,
iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınacak
tedbirler ve taşeron işçilerin özlük haklarının
iyileştirilmesi de ümit ediyoruz ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından Meclise bu dönem içerisinde
getirilecek ve taşeron işçilerimizin kaygı ve endişeleri
giderilecektir. Bu konuda, yine, taşeron işçilere de müjdeyi AK
PARTİ iktidarı verecektir. Evet, talepler var.
Geçmişe dönüp
baktığımızda aldığımız yol
ortadadır. AK PARTİ, iş sağlığı ve
güvenliği konusunda nasıl bugüne kadar önlemleri aldıysa bundan
sonra da aynı önlemleri almaya devam edecektir.
1 Mayıs İşçi Bayramı. Evet, biz
istiyoruz ki işçilerimiz en geniş meydanlarda bayramlarını
kutlasınlar. Biz, özgürlüklerden yanayız; başörtüsü
özgürlüğünü getiren biziz, okuma özgürlüğünü getiren biziz,
düşünce özgürlüğünü getiren biziz. İşçilerimize bu
1 Mayısı resmî tatil ilan edip bayram yapan bir iktidarı
işçi düşmanı olarak suçlamak hiç kimsenin haddine
değildir. Ben bir işçi çocuğuyum, işçi emeklisinin
çocuğuyum ve bu konuda AK PARTİnin yapmış olduğu
çalışmalar herkes tarafından takdirle izlenmektedir. Sendikal
düzenlemeler AK PARTİ sayesinde çok ileri bir safhaya gelmiştir. Evet,
yapacak daha çok işimiz var ve bu işlerimiz olduğu için bugüne
kadar millet bize girdiğimiz tüm seçimlerde, 3 genel seçimde oy verdi;
işçisi de oy verdi, memuru da oy verdi, işvereni de oy verdi, vermeye
de devam ediyor. İnşallah, bundan sonraki dönemde de hem
işverenlerin hem işçilerin sorunlarını çözecek olan,
iş sağlığı ve güvenliği konusunda en güzel
düzenlemeleri kimsenin burnu kanamayacak şekilde yapacak olan da AK
PARTİdir.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün
işçi kardeşlerimizin 1 Mayıs İşçi Bayramını
tebrik ediyorum.
Yüce Meclisi ve bizleri
televizyonları karşısında izleyen değerli hemşehrilerimi,
tüm vatandaşlarımı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Yurttaş.
Manisa Milletvekili Erkan Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin,
Somadaki maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarının ve
yaşanan ölümlerin sorumluları ile nedenlerinin araştırılması
ve bu kazalara karşı gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik
Meclis araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili grup önerisinin
lehinde söz aldım. Muhterem heyetinizi Milliyetçi Hareket Partisi ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
enerji talebinin yerli üretimle karşılanma oranı gittikçe
azalmaktadır. 1990lardaki yüzde 48 oranından 2012 yılında
yüzde 27ye kadar düşmüştür. Türkiyenin birincil enerji tüketiminin
yüzde 87sini karşılayan doğal gazın yüzde 98i, petrolün
yüzde 91i ithal edilirken linyit kömürünün tamamı ülkemizde
üretilmektedir ve Türkiye'deki yaklaşık 2 milyar tonluk linyit kömürü
rezervinin 753 milyon tonu Somadadır. Somada günde 15 milyon ton tüvenan
linyit kömürü üretilmektedir. Somada üretilen linyit kömürü Soma termik
santrallerine yakıt temin etmekte, ısınma ve sanayide ülkemizin
ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, iş kazalarında Avrupa'da 1inci, dünyada
3üncü sıradadır. Türkiye'deki işçi ölümleri ortalaması ise
Avrupa Birliğinin 8,5 katıdır. Türkiye'de 2002-2013
yılları arasında toplam 880 bin iş kazası
yaşanmış, bu kazalarda 13.442 vatandaşımız yani
işçimiz hayatını kaybetmiştir. Dolayısıyla, AKP
döneminde Türkiye'de ortalama her gün 219 iş kazası meydana gelmiş
ve bu kazalarda da günde ortalama 4 işçi hayatını kaybederken 5
işçi de iş göremez hâle gelmiştir. 2002 yılındaki
iş kazalarında 872 işçi hayatını kaybederken, 2013
yılında iş kazalarında 1.235 kişi hayatını
kaybetmiştir. Bu rakamları iş kazalarındaki artışa
dikkat çekmek amacıyla söylüyorum.
Yine, TÜİKin
2013 iş kazalarını araştırma sonuçlarına göre
iş kazası oranının en yüksek olduğu sektör madencilik
sektörüdür. Madencilik ve taş ocakçılığı sektöründeki
kazaların toplam kazalar içindeki payı yüzde 13,4tür. Maden
işçileri iş güvenliğinin hiçe sayıldığı
maden ocaklarında düşük ücret ve uzun mesai saatleriyle
çalışmaktadır. Maden işçileri yaptıkları iş
ve çalışma koşullarından dolayı genç yaşta
sağlık sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalmaktadır.
Özelleştirme, taşeronlaştırma ve rödovans gibi
yanlış uygulamalar ve bilhassa denetimin yeterince
yapılmaması iş kazalarının artmasına neden
olmaktadır. Türkiye, ölümlü maden kazalarında dünyada 1incidir.
2013 yılı sonu itibarıyla Somanın
nüfusu 105 bindir. Somada çalışan nüfusun yaklaşık 16 bini
maden çalışanıdır. Maden çalışanlarının
14 bini özel sektörde, 2 bini kamu madenlerinde çalışmaktadır.
Maden çalışanlarının yaklaşık 12 bini de yer
altında çalışmaktadır. 105 bin kişinin
yaşadığı Somada, 2013 yılında, sadece Soma
Devlet Hastanesinde 650 bin poliklinik, 150 bin acil yardım hizmeti
verilmiştir. Yine, 2013 yılında Soma ilçemizde 5 bin iş
kazası meydana gelmiştir. Bu kazaların yüzde 90ı maden
ocaklarında, maden sahalarında yaşanan kazalardır. Maden
kazalarının birçoğunu da yanık yaraları
oluşturmaktadır. Soma Devlet Hastanesinde yanık ünitesi
olmadığı için özellikle maden kazalarındaki yanık
yaralıları başka illere sevk edilmek için saatlerce
bekletilmekte, bu da ölümlerin artışına neden olmaktadır.
Acilen Soma Devlet Hastanesinde de yanık ünitesi kurulması
ihtiyacı vardır. Bugüne kadar Somadaki Türkiye Kömür
İşletmelerine bağlı Ege Linyit İşletmesindeki
kazalarda 79 madenci hayatını kaybetmiştir.
Bazı özel maden şirketlerindeki kaza
istatistikleri ise âdeta insanın kanını dondurmaktadır.
AKPli bir milletvekilinin arkasında olduğu iddia edilen Uyar
Madencilik adındaki bir şirket 17 Aralık 2003 yılında
kamudan Darkale maden ocağını kiralamıştır. Bu
maden ocağında 2011 yılında 238 lütfen, dikkatinizi çekiyorum değerli
milletvekilleri- 2012 yılında 255 iş kazası olmuş,
2003-2013 yılları arasındaki kazalarda da 10dan fazla işçi
hayatını kaybetmiştir. Biraz önce de sayın konuşmacıların
dile getirdiği üzere bu bilhassa Darkale maden ocağı
işletmelerinin işçileri yıllardır AKPnin Manisa seçim
mitinglerine zorla baretleriyle birlikte
getirilmektedir.
MUSA ÇAM
(İzmir) Kadrolu!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Âdeta mitingler için kadrolu hâle getirilmiştir.
Bu Darkale maden ocağında her geçen yıl
kazaların artmasına, yer altında ruhsat ihlali
yapılmasına ve bu şirketin devlete yaklaşık 30 milyon
sosyal güvenlik prim borcu olmasına rağmen şirket faaliyetine
devam etmiştir.
Somada Uyar
Madenciliğin işlettiği Darkale ve Azyakta meydana gelen
kazaları da geçtiğimiz 2013 yılı bütçe görüşmeleri
sırasında da defaatle dile getirdik ve bu konuda da soru önergeleri
verdik.
Soru önergemizi
cevaplandıran Sayın Enerji Bakanı, Uyar Madenciliğin Soma
Darkale mevkiinde yer altı ocağını 17 Aralık 2003
tarihinden bu yana kiraladığı cevabını veriyor ve
Darkale maden ocağında 20 Ekim 2013 tarihinde meydana gelen iş
kazası sonucunda yapılan teftiş sonucunda 7 madde hâlinde
mevzuata aykırılık tespit edildiği için kapatıldığını
bildirdi. Bu iş yerinde 2006, 2007, 2011 ve 2012 yılında olmak
üzere toplam 5 denetim yapıldığı söylendi. Yapılan bu
denetimler sonucunda Uyar Madencilik şirketine 202 milyon lira idari para
cezası verildiği ve ayrıca bu madencilik şirketinin de yer
altından sınır ihlali yaptığı yani
hırsızlık yaptığı, maden çaldığı
da söz konusudur. Bu, Bakanlığın verdiği bilgi dâhilindedir
yani Bakanlık da bunu bilmektedir.
20 Ekim 2013
tarihinde meydana gelen ölümlü kazalar nedeniyle yapılan denetimler sonucu
yaklaşık 800 işçinin çalıştığı Darkale
maden ocağı kapatıldı ve Uyar Madencilik işçilerinin
kıdem ve ihbar tazminatını da ödememiştir.
Darkale
ocağında 8 saat çalışması gereken işçiler 12 saat
çalıştırılıp primleri ödenmemiştir. Azyakta yer
üstünde birikmiş binlerce ton şlam, toprakla örtülmediği için
yanmakta, aşırı derecede çevre kirliliği
oluşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu maden kazalarını azaltmak için öncelikle denetim
savsaklanmadan çok etkin hâle getirilmelidir. Maalesef, AKP
iktidarının en zayıf olduğu, en yanlış iş
yaptığı konuların başı, genel olarak ifade
ediyorum, denetim konusudur. Yani denetim kavramını asla
ağzına almak istememekte ve denetimden sürekli kaçmaktadır. Bu
denetim etkin kılınmalı, yaptırımlar
caydırıcı hâle getirilmelidir ve maden ocaklarında
taşeron sistemi de kaldırılmalıdır. İş
sağlığı ve güvenliğinden sorumlu mühendis iş akdi
ve ücret yönünden işverenden bağımsız olmalıdır.
Uluslararası Çalışma Örgütünün 176 sayılı Madenlerde
İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi
mutlaka onaylanmalıdır. İş güvenliğiyle ilgili,
yeterince, gerekli denetime ilişkin ve eğitime ilişkin
çalışmalar da yapılmalıdır.
Maden işçilerinin
aldıkları ücret yetersizdir. İş güvenliği taşeron
patronların iki dudağı arasındadır. İş
güvenliği yeterli olmayan ocaklarda düşük ücretle, uzun mesai
saatleriyle çalışan madencilerimiz yaptıkları iş ve
çalışma koşullarının olumsuzluğu nedeniyle de
genç yaşta çok ciddi sağlık sorunlarıyla
karşılaşmaktadır.
Bu
düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Erkan Akçaydan önce
kürsüde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan bir
milletvekili Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun 2012 yıl başını
geçirdiği madenle ilgili olarak O madeni işleten şirketle bizim
değil, sizin ilginiz var. diyerek sataşmada bulunmuştur. Söz
istiyorum efendim.
Sayın Özgür
Özel konuşacak.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Muzaffer
Yurttaşın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi bir
kez daha saygıyla selamlıyorum.
AKP Grubu
adına konuşan Manisa Milletvekilimiz Sayın Muzaffer
Yurttaş, kapatılan Uyar Madencilikle ilgili olarak, partilerinin bu
madenle bir ilgisinin olmadığını ancak Sayın Genel
Başkanımızın yeni yıla bu madende girdiğini ifade
ederek açıklanmaya muhtaç ve fevkalade yanlış yöne çekilen bir
ifade kullanmıştır, onun için kürsü almış bulunuyorum.
Sayın Genel
Başkanımız yeni yıl kutlamasını Zonguldaktaki
bir maden ocağında yapmak üzere planlamasını
yapmış, gerekli başvurularda bulunmuştur. Ancak, aynı
tarihte o maden ocağında Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanının yeni yıla gireceği gerekçe gösterilerek
Sayın Genel Başkanımıza bir başka madeni tercih
edebilecekleri ifade edilmiş, bunun üzerine, Ege Linyitleri
İşletmesi Uyar Madenciliği kendisi tespit ederek Bu madene
gidebilirsiniz. demiştir. Sanki Cumhuriyet Halk Partisinin kendi
tercihiymiş gibi yapılan ima doğru değildir.
Ama doğru
olan şudur: Uyar Madencilik her soruşturma geçirdiğinde Manisa
milletvekilleriyle birlikte TKİ Genel Müdürünün odasında gidip
gerekli görüşmeler yapılmıştır. Sayın
Tanrıverdi o maden ocağındaki kişilerin ismiyle kendi
adını kefalet koymuştur. Her seferinde çıkıp bu
kürsüden savundunuz ve o maden ocağında 66 tane kusur bulunup
binlerce yaralı, onlarca ölüm ortaya çıkana kadar
kılınızı kıpırdatmadınız. Cumhuriyet
Halk Partisi ve diğer muhalefet partilerinin konunun
araştırılmasına yönelik verdikleri tüm önergeleri
reddettiniz, verilen tüm soru önergelerine dolambaçlı yollardan, madeni
koruyarak ilgili bakanlar cevap verdiler. Mitinglerinizde -bizim mitingimizde
yok- sizin mitinginizde o madenin işçileri taşındı.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Yurttaş.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Konuşmacı şahsıma sataşmada
bulunmuştur. 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Hangi konuda? Nasıl?
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) AK PARTİnin, AK PARTİ milletvekillerinin
Uyar Madenciliği savunduğunu belirtmiş ve TKİnin müdürünün
odasına giderek bu konuyu savunduğumuzu belirtmiştir. Bu
yanlış bilgiyi...
BAŞKAN
Evet, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
6.-
Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaşın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bizim gayemiz Somayı ve Somalıyı savunmaktır. Hiçbir maden
şirketiyle ne partimizin ne milletvekillerimizin bir ilişkisi söz
konusu değildir.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Yemin et Muzaffer Ağabey, inanacağım! Yemin et,
inanacağım!
MUZAFFER
YURTTAŞ (Devamla) Evet, ben bahsettiğiniz o toplantıların
hiçbirinde olmadım.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Muzaffer Ağabey, yemin et, çıkıp özür
dileyeceğim!
MUZAFFER
YURTTAŞ (Devamla) Olmadım, olmadım...
Ayrıca,
şunu da belirtmek istiyorum: Somadaki bu maden sekiz ay önce
kapatılmıştır. Bu madenin işçilerinin bir
kısmı İmbat Madencilik, bir kısmı da Soma Kömürlerine
geçiş yapmıştır. Burada Milliyetçi Hareket Partisine ait
milletvekilimiz konuşurken Somadaki yanıklardan bahsetti. Evet,
iktidarımız zamanında, Somada, 49 bin metrekare, içerisindeki
malzemelerle birlikte yaklaşık 60 trilyon liraya mal olacak, 300
yataklı, tam donanımlı bir devlet hastanesinin yüzde 75i
tamamlanmıştır. Bu yıl içerisinde de Somalının,
işçilerimizin hizmetine geçirilecektir.
Bizim partimizin
Somadaki herhangi bir madenle ilişkisi asla olamaz. Olanlar,
olduğunu söyleyenler partimize ve milletvekillerimize iftira
etmektedirler.
Ben Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yurttaş.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları
tarafından Somadaki tüm maden ocaklarında meydana gelen iş
kazalarının ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile
nedenlerinin araştırılması amacıyla 23/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
29 Nisan 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup daha sonra oylarınıza
sunacağım.
2.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; (9/8), (9/3), (9/4),
(9/5) ve (9/6) esas numaralı Meclis Soruşturması Önergelerinin 5
Mayıs 2014 Pazartesi günkü gündemin Özel Gündemde Yer alacak
İşler kısmının sırasıyla 1, 2, 3, 4 ve
5inci sıralarına alınmasına, Anayasanın 100üncü
maddesi gereğince Meclis soruşturması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmelerin TBMM Genel Kurulunun 5
Mayıs 2014 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına ve bu
görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine; 6, 13, 20 ve 27 Mayıs 2014 Salı günkü
birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesini
müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine;
7, 14, 21 ve 28 Mayıs 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 564 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 29/04/2014 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun
aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mihrimah
Belma Satır
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 564, 531, 554 ve 423 sıra sayılı
kanun tasarılarının bu kısmın 3, 4, 5 ve 6ncı
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık
çalışma günlerinin dışında 05 Mayıs 2014
Pazartesi günü saat 14:00'te toplanması;
(9/8), (9/3),
(9/4), (9/5) ve (9/6) esas numaralı Meclis soruşturması
önergelerinin; 05/05/2014 Pazartesi günkü gündemin Özel Gündemde Yer alacak
İşler kısmının sırasıyla 1, 2, 3, 4 ve
5inci sıralarına alınması ve Anayasanın 100üncü
maddesi gereğince Meclis soruşturması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmelerin TBMM Genel Kurulunun
05/05/2014 Pazartesi günkü birleşimde yapılması ve bu
görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi,
6, 13, 20 ve 27 Mayıs 2014 Salı günkü
birleşimlerinde bir saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip
diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
7, 14, 21 ve 28 Mayıs 2014 Çarşamba
günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi,
30 Nisan 2014
Çarşamba günkü birleşiminde 521 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
6, 13, 20 ve 27 Mayıs 2014 Salı günkü
birleşimlerinde 15:00 - 21:00 saatleri arasında,
7, 8, 14, 15, 21, 22, 28 ve 29 Mayıs 2014
çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde 14:00 - 21:00
saatleri arasında,
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24:00'de günlük programın
tamamlanamaması halinde günlük programın tamamlanmasına kadar;
Çalışmalarını
sürdürmesi;
564 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
564 Sıra Sayılı Toprak
Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/788,
2/1599) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
Çerçeve
1 inci madde ila çerçeve 5inci maddeyle ihdas olunan 8/Ğ maddesi arası |
13 |
2. BÖLÜM |
Çerçeve
5inci maddeyle ihdas olunan 8/H maddesi
ila 12nci maddeler arası |
12 |
TOPLAM MADDE SAYISI
|
25 |
BAŞKAN Önerinin lehinde İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubat.
Buyurunuz Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
grubumuz tarafından verilmiş öneri lehinde görüşlerimi ifade
etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, grup önerimizde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu haftaki
gündemi ve mayıs ayındaki çalışma gün ve saatlerine
ilişkin bazı teklifler yer almaktadır. Buna göre, 4 tane kanun
teklifi ve tasarısının gündemin ön sıralarına
alınması, bunlardan 564 sıra sayılı ki temel kanun
olarak görüşülmesi önerilmektedir- Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu Tasarısının görüşmelerinin,
eğer yüce Genel Kurul önerimizi kabul ederse, bugün yapılması ve
yarın da bitimine kadar Genel Kurulun çalışması
önerilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, yine, biraz önce de
gündeme geldi, eski 4 bakan hakkında Cumhuriyet Halk Partisi ve AK
PARTİ Grubu milletvekillerince verilmiş olan 5 adet soruşturma
önergesinin 5 Mayıs Pazartesi günü saat 14.00te Genel Kurul toplanmak
suretiyle özel gündemde görüşülmesi önerilmektedir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Salı günü
görüşelim, pazartesi tatil.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Mayıs
ayında çalışma günlerimiz salı günü saat 15.00-21.00,
çarşamba ve perşembe günleri de 14.00 ile 21.00 arasında
olacaktır.
Önerimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Vekilim,
salı günü görüşmeyi yapalım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kubat.
Aleyhinde İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce kürsüye
çıktığımda fezleke konusunu konuşmuştuk ama
zamanın yeterli olmaması nedeniyle bazı görüşlerimi tam
olarak sizlere ifade edememiştim.
Şimdi,
Sayın Kubat Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinde nelerin
olduğunu söyledi. Öneriye göre, bakanlar hakkındaki Meclis
soruşturma önergeleri herhangi bir iş günü değil yani Meclis
televizyonunun yayın yaptığı günlerde değil pazartesi
günü yapılacak. Bunun tek nedeni var: Bu görüşmelerin milletin
gözünden kaçırılması. Başka hiçbir nedeni yok.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Son gün olması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim, son günle ilgisi yok. O zaman getirin
yarın görüşelim. Bugüne kadar bir aylık bir süre vardı, bir
aylık süreyi kullanmadınız, son gün diye getirip pazartesine
koyuyorsunuz. Bugün yapalım, yarın yapalım veya pazartesi
yapıyor isek gelin hep beraber karar alalım, eğer
korkmuyorsanız o görüşmeleri Meclis televizyonu yayınlasın.
Hadi, var mısınız? Eğer niyetiniz milletin gözünden bunu
kaçırmak değil ise gelin Varız. deyin, Meclis televizyonu
bunları yayınlasın.
İkincisi:
Biz, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri Meclis soruşturma
önergelerini 19 Mart tarihinde verdik, Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekilleri de o tarihte verdi ama sonra onu geri çektiler, İç Tüzüke
uygun yeni önergeyi geçen hafta verdiler yani biz daha önce verdik bunu. Öyle
olduğu hâlde Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinde Meclis
soruşturma önergelerinin görüşülme sırası olarak 1inci
sıraya Adalet ve Kalkınma Partisi kendi önergesini yazmış.
Niye değiştiriyorsunuz sırayı? Niye ilk sıraya Meclise
intikal ettiği sıraya göre Cumhuriyet Halk Partililerin önergesini
koymuyorsunuz? Niye? Samimi değilsiniz. Samimi olsanız bu önergeler
daha önce geldiği için onu ilk sıraya koyarsınız. Niyet
samimi değil. Niyet, bu soruşturmaları usulen burada açıyor
gözükmek, Cumhuriyet Halk Partililerin önergelerini reddetmek ve bu
yolsuzlukların üstünü kapatmak ama ben Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu içerisinde bu yolsuzluğun kapatılmasına izin vermeyecek
milletvekilleri olduğuna inanıyorum. Bu bir sınavdır. 1
Mart 2003 tarihinde bu Parlamentonun verdiği onurlu sınavı
Parlamento bir kez daha gösterecektir, buna inanıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 1 Mayıs tarihi yaklaşıyor. Türkiyede 1
Mayıs tarihi, 1 Mayıs emek bayramı kutlamaları iki
yıldır sorunlu, daha önce de sorunluydu. 2008 yılında o
zamanın Hükûmeti Taksimdeki 1 Mayıs kutlaması talebine izin
vermedi. Daha sonra 2010 yılında 1 Mayıs bayram ilan edildi.
Hatta o zaman Adalet ve Kalkınma Partisi 1 Mayısı bayram ilan
etmiş olması nedeniyle şöyle bir afişi İstanbulda
astı: Artık 1 Mayıs hem bayram hem Taksimde, kutlu olsun.
Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl
Başkanlığı. Bakın, millete o zaman böyle bir
cümleyle, böyle bir sloganla, afişle 1 Mayıs bayramı takdim
edildi: Artık 1 Mayıs Taksimde kutlanacak. Çok güzel, biz de
bundan mutlu olduk o zaman. 2011 yılında kutlandı, sorun
olmadı. Gayet güzel. Kısıtlamalar kaldırıldı.
2012 yılında kutlandı. 2013 yılıyla beraber sorunlar
başladı. Şimdi tekrar 1 Mayıs nedeniyle Taksim
vatandaşlara kapatılıyor. Şimdi, bunu kapatan Hükûmet, bunu
kapatan anlayış kendisinin demokrat olduğunu söylüyor.
Değerli
milletvekilleri, bakın, Türkiye, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin tarafı olan bir ülkedir, bu sözleşmeye imza
atmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yine,
Türkiyeyle ilgili davaları gören bir mahkemedir. Sizin yani Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin 1 Mayıs 2008 tarihinde Taksim
Meydanında yapılacak kutlamalara izin vermeme yönündeki işlemi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülmüş ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi bunu iptal etmiştir. Şunu demiştir Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi: Toplantı ve gösteri özgürlüğü
ifade özgürlüğünün bir parçasıdır. Toplantı ve gösteri
özgürlüğünü ifade özgürlüğünden, düşünce özgürlüğünden
ayıramazsınız. Bunu bu konuda
Yani toplantı ve gösteri
yürüyüşü yapmak isteyenlerin belirli hakları vardır. Elbette
hiçbir hak demokraside sınırsız değildir ancak eğer
bir yerin, bir mekânın tarihsel önemi var ise, mekânın, yine, sembol
olma özelliği var ise toplantı yapmak isteyenler o meydanı talep
etme hakkına sahiptirler. Taksim Meydanı, 1 Mayıs 1977 tarihinde
orada meydana gelen ve 34 vatandaşımızın hayatını
kaybetmesiyle sonuçlanan acı olay nedeniyle o olayın sembolü olan bir
yer olmuştur ve 1 Mayıs geleneksel olarak orada kutlanır.
Şimdi Bu
meydanı ben size vermiyorum. demek, durup dururken gerilim
yaratmaktır. Yenikapıya git, Maltepeye git
Görünüşte
özgürlükçü gibi gözüken bu tavır, gerçekte
vatandaşlarımızın elinden bu meydanın
alınması yani ifade özgürlüklerinin elinden alınması,
sınırlandırılmasıdır. 2011 yılının
1 Mayısını barış içerisinde o meydanda kutlamadık
mı? Herkes yok muydu orada? 2012de yok muydu? Neden bundan
kaçınıyorsunuz?
Bir dönem Peyami
Safa isimli romancımızın bir romanı vardı, çok
meşhurdu o romanı bir dönem: Fatih-Harbiye. Toplumdaki
kutuplaşmayı -kutuplaşma demeyelim- daha doğrusu, toplumda
farklı görüşlere, farklı yaşam anlayışlarına
sahip kesimlerin arasındaki farklılıkları vurgulayan, bunun
üzerine kurulmuş olan bir romandır; önemli ve güzel bir
romandır. Fatih, muhafazakâr olarak isimlendirdiğimiz
vatandaşların, o yaşam anlayışındaki
vatandaşların sembolü olan bir ilçe olarak, yerleşim yeri olarak
o romanda anlatılır. Harbiye de daha modern olarak isimlendirilen
yaşamın içinde olan vatandaşlarımızın sembolü
olan bir semt olarak o romana girmiştir.
Şimdi bu
Fatih-Harbiye ikilemi eskilerde kaldı, şimdi Yenikapı-Taksim
ikilemi var, Yenikapı-Taksim karşıtlığı var.
Fatih-Harbiyede bir karşıtlık yoktu ama Yenikapı-Taksimde
bir karşıtlık var; Taksimde özgürlük isteyenler,
Yenikapıda özgürlüğe taraftar olmayanlar var. Böylesi bir
karşıtlığı, Peyami Safadan yıllarca sonra bu
Hükûmet Türkiyenin önüne getirdi, koydu.
Şimdi, bu
Hükûmet ne diyordu? Biz her türlü vesayete karşıyız. Vesayeti
kim savunur, kim ister? Jakoben devlet anlayışına sahip olanlar
ister. Jakoben devlet anlayışı, toplumla devlet arasında,
yönetici kesim arasında hiyerarşik bir ilişki olduğunu
kabul eder. Bu hiyerarşik ilişki uyarınca, yöneticiler,
hükûmettekiler toplumu kendi anlayışlarına göre biçimlendirmek
isterler. İşte, tam da şimdi jakoben bir anlayış
Türkiyede yönetimde var. Kendi istediği gibi toplumu biçimlendirmek
istiyor. Ceberut devlettir bu. Benim istediğim yerde gösteri
yapacaksın, benim istediğim yerde miting yapacaksın. Ben
istemiyorsam mitingi de yapmayacaksın, gösteriyi de yapmayacaksın.
Bu anlayıştan özgürlük çıkmaz, bu anlayıştan demokrasi
çıkmaz.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmete şunu tavsiye ediyorum: Meydanlardan
korkmayın. Meydanlardan sadece ve sadece otoriter yönetimler korkar.
Meydanlardan korkulmaya başlandığı anda bu korkunun,
inanın, ecele faydası yoktur. Bugün arkanızda halk desteği
olmuş olabilir ama bu destek süratle, bir anda kaybolabilir. Gelin, bu
meydanları millete yasaklamayalım, bu 1 Mayısı bir kavga ve
gerilim konusu olmaktan çıkaralım; barış içinde, el ele
kutlayalım; bütün görüş sahipleri, bütün fikir sahipleri meydanlarda
olsun, meydanları millete açalım.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can.
Buyurunuz
Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Doğan Kubat grup önerimizden
bahsetti. Grup önerimizle 564 sıra sayılı Toprak Reformu
Kanununu gündemin 3üncü
sırasına almayı planlıyoruz.
Yine, 531, 554 ve
423 sıra sayılı uluslararası sözleşmelerin, gündemin
4, 5 ve 6ncı sıralarına alınmasını ve diğer
işlerin de buna göre teselsül ettirilmesini öneriyoruz.
Toprak Koruma
Kanunu iki bölüm şeklinde temel kanun olarak görüşülecek ve 25
maddeden oluşmakta. İki bölüm hâlinde Genel Kurulun gündemine
gelecek.
Haftalık
çalışma günlerini ise: 5 Mayıs 2014 Pazartesi günü saat 14.00'te
Genel Kurul toplanarak (9/8), (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6) esas numaralı
Meclis soruşturması önergelerinin
gündemin "Özel Gündemde Yer alacak İşler"
kısmının 1, 2, 3, 4 ve 5inci sıralarına
alınmasını, sayın bakanlarla ilgili soruşturma
önergelerinin görüşülmesini öneriyoruz.
Biz
soruşturma önergelerini Genel Kurulun gündeminden kaçırmayı
düşünmüyoruz. Şayet, kaçıracak olsaydık bu önergeleri
vermezdik; dolayısıyla bu önergeleri verdiğimiz için
görüşülecek.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
6, 13, 20 ve 27 Mayıs Salı günleri bir
saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer
kısımdaki işlerin görüşülmesi; 7, 14, 21 ve 28 Mayıs 2014 Çarşamba günkü
birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesi, 30 Nisan 2014
Çarşamba günkü birleşimde 521 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar; 6, 13, 20 ve 27 Mayıs 2014 Salı günkü
birleşimlerde 15.0021.00 saatleri arasında; 7, 8, 14, 15, 21, 22, 28
ve 29 Mayıs 2014 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimler ise
14.0021.00 saatleri arasında, günlük programların 24.00te
tamamlanamaması hâlinde programa devam edilmesi ve çalışmaların
bu şekilde sürdürülmesini AK PARTİ grup önerisi olarak Genel Kurulun
takdirlerine sunuyoruz.
Grup önerimize
desteklerinizi bekliyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Can.
Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu.
Buyurunuz efendim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin teklifini göz önüne
aldığımızda şunları görüyoruz: Geçen dönemde
ileriye sürdükleri, özellikle Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmında söz konusu olan ve Anayasanın 100üncü maddesi
gereğince, Meclis soruşturması açılıp
açılmaması konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisine verdikleri
önergenin şu şekliyle tekrar ele alınmasında yarar
görüyorum. Her şeyden önce, o tarihte hatırlarsanız verilen
önergenin eksik ve yetersiz olduğunu özellikle
vurgulamıştık, 100üncü maddeye göre, hangi sebeple
suçlandıkları, hangi maddeye göre suçlandıkları ve
cezalandırma istediklerinin de belirtilmesinden söz etmiştik ama o
tarihte bunlardan kaçınıldı, verilmedi ancak bugün bununla
ilgili gelen önerge detaylı ve 100üncü maddeye de uygun şekilde
hazırlanıp verilmiş. Ancak, burada şunu özellikle belirtmek
istiyorum: Bu önergenin pazartesi günü ele alınması, gerçekten
AKPnin bugüne kadar yapmış olduğu yolsuzluklarının
olmadığı ve bundan yüzlerinin akıyla çıkacakları,
bunun bir iftira olduğu şeklindeki iddialarını
çürütmektedir. Zira, Meclis pazartesi günü bu konuyu görüşecekse,
kamuoyundan gizlenen, televizyonlar kapalı olduğu için kamuoyunun
bunlardan haberdar olmayacakları bir güne getirmiş olmaları,
aslında kendilerinin de suçsuzluklarına
inanmadıklarının önemli bir göstergesi olarak ortaya
çıkmaktadır. Zira, bu kadar bu konuda kendilerinden emin iseler
pazartesi günü getirmelerini anlamak mümkün değildir. Efendim, son günü
pazartesi. gibi bir iddiayla ortaya çıkmaları da kabul edilemez.
Zira, bir ay geçti, bu bir ay içerisinde bütün günlerin sanki suyu
çıktı, en son güne getirmek gibi bir duruma girdiler.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, aslında, suçlu ve yolsuzlukla itham edilen 4
bakanla ilgili olarak kendilerinin de bir dilekçeyle bu konuda bir komisyon
kurulması isteğinde bulundukları ifade ediliyor. Şimdi,
şurasını muhakkak ki iyi düşünmemiz lazım, bu bakanlar
gerçekten toplum içerisinde önemli bir şekilde suçlanmaktadırlar ve
herkesin âdeta kafasına nakşedilmiş bir suçluluk meselesi var,
yolsuzluk meselesi var. Madem bu bakanlar suçsuz, öyleyse bu insanlara bir an
önce aklanma hakkının da verilmesi gerekir ve bunun kamuoyunun
nezdinde yapılması birinci derecede önemlidir.
Şimdi, siz,
hem Mecliste bu komisyonun kurulmasıyla ilgili bütün görüşmeleri
hasıraltı edeceksiniz, kamuoyundan gizleyeceksiniz hem de bu
insanların aklanması konusunda rahat bir şekilde kendilerine
savunma izni vermeyeceksiniz. Aslında bir komisyon kurulmasına bile
gerek yoktur bu konuda. Doğrudan doğruya, mademki bu bakanlar
aklanmak için başvuruda bulundular, Meclis bir yargı organı
değil, öyleyse, bu yargı
organı olmadığı için, bu komisyonun herhangi bir
şekilde bu bakanları suçlaması veya suçlamaması da söz
konusu olmadığına göre, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bu bakanların özgür iradeleriyle yargılanmalarına izin vermesi görevini yerine getirmesi gerekir.
Böylece bakanlar doğrudan doğruya mahkemeye gitsinler ve aklansınlar.
Eğer dediğiniz gibi bunlar düzmece ise, birtakım, işte,
uyduruk tapelerle meydana gelmiş böyle bir suçlama yapılıyorsa
o zaman yapacağımız en önemli iş, bu insanların
kendilerini aklamalarına fırsat vermektir. Siz istediğiniz kadar
Mecliste komisyon kurulmasını reddedin, bununla ilgili bir komisyon
kurulmasını reddedin bu durum daha da sizleri
suçlandıracaktır, sadece bakanları değil, sizi de suçlu
hâle getirecektir çünkü onların yargılanmasına fırsat
verecek bir işi savsakladığınız
anlaşılacaktır. Dolayısıyla, onların bir an önce
aklanmaları, toplum içerisinde de yüzlerinin akıyla
dolaşabilmeleri için mahkemelere çıkmalarına bu Meclisin izin
vermesi gerekir. Bu izinle mahkemelere çıksınlar, aklansınlar.
Adil mahkemelerden söz ediyorsak o zaman bunun yapılması lazım.
Yok, Mahkemeler adil değildir. diyorsanız, Mahkemelere
güvenmiyoruz. diyorsanız, o zaman siz yürütmesiniz, yürütme organı
olarak veya Meclis yasama organı olarak bu mahkemelerin adil
yargılama imkânı verecek şekilde düzenlenmeleri gerekir.
Eğer bunu düzenlemiyorsak mahkemelere suç bulamazsınız.
Dolayısıyla, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yapacağı en önemli işlerden bir tanesi bu gündem maddesinde, bu
bakanlara kendilerini özgür iradeleriyle savunma hakkını
tanımaktır. Nitekim, burada sizler de
yazmışsınız: Mahkûm edilmeden hiç kimsenin suçlu
sayılamayacağını belirtmişsiniz. Evet, bu
uluslararası hukukta da geçerlidir, yani İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinde de geçerlidir, kişiye savunma hakkı vermeden
yargılanamayacağı, yargılanmadan da mahkûm
edilemeyeceği belirtilir. Öyleyse suçlanan ve suçlulukla itham edilen bu
kişilerin bir an önce hukuk karşısına
çıkarılmalarına izin vermelisiniz.
Hukuk
dediğimiz zaman, aslında hukuk, Türkiye Büyük Millet Meclisin
alacağı kararlarla önüne set çekilecek bir kuruluş ve merci
değildir. Hukuk, tamamen bağımsız şekilde hareket edip
adil bir yargılamayla kişilere adalet dağıtmakla
mükelleftir. Bunu yapmadığımız taktirde bundan sonraki
bütün Mecliste meydana gelen olaylar, dışarıda meydana gelen
olayların hiçbirisi mahkemelerin aldıkları kararlarda güven
vermeyecektir ve hukuka saygıyı da ortadan kaldıracaktır,
bu da ülkede bir kaos ortamına doğru iter toplumu. Bu bakımdan,
bunların bir an önce, pazartesi günü eğer yapılacaksa bile
Meclis televizyonunun açılması, halka duyurulması ve herhangi
bir şekilde komisyon kurulmadan doğrudan doğruya Meclisin
yargılanmaya izin vermesi en doğru harekettir diye düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi de
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
E)
Önergeler
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın, (2/271) esas
numaralı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/155)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/271) esas
numaralı Kanun Teklifimin İçtüzük 37ye göre Genel Kurulda
görüşülmesini saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Toptaş
Afyonkarahisar
BAŞKAN
Teklif sahibi olarak Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş.
Buyurunuz
Sayın Toptaş.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21inci
maddesinde yapılmasını teklif ettiğimiz
değişikliklerle şehit yakınları ve malullere ve malul
gazilere tanınan hakların daha da genişletilmesini;
ulaşımda pozitif ayrımcılıktan Türk Silahlı
Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda
eğitim gören öğrenci ve öğrenci adaylarının da bu
haklardan yararlanmalarını; şehit yakınları ve
malullerin yerelde ulaşım olanaklarından ücretsiz olarak
yararlanmalarını; hak sahibi şehit yakınları ve
malullerin kira yardımından on yıl yerine on beş yıl
süreyle yararlanmalarını istedik.
Yine bu teklifle
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü okullarındaki
öğrenci ve öğrenci adaylarından hayatlarını
kaybedenlerin yakınlarına ve malul olanlara iş imkânları
sağlanmasını; evli şehit personele sağlanan iş
hakkının ikiye çıkarılmasını, bir hakkın
şehidin kardeşlerinden biri, diğerini eş ve
çocuklarından birinin kullanmasını; malul gazi personelin
kendisinin iş hakkını kullanabilmesi, kendisi
çalışamayacak durumda ise bu hakkı eş ve çocuklarından
birinin kullanması veya hakkını kardeşlerinden birine
devretmesinin sağlanmasını istedik.
Yine bu teklifle
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğünde personel
yetiştiren orta dereceli okullar, meslek yüksekokulları ile
akademilerde öğretim gören öğrenci ve öğrenci adayları ile
bu iki kurum hesabına veya kendi hesabına okumaktayken terör
eylemlerine muhatap olarak hayatını kaybedenlerin hak sahibi
yakınları ile malullerin yurt içi ve yurt dışında
tedavi olanaklarından yararlandırılmaları; yaşamak
için gerekli hareketleri yapamayanlara rehabilitasyon ve bakım
merkezlerinde masrafları devlet tarafından karşılanarak
mağduriyetlerinin giderilmesinin sağlanmasını istedik.
Yine, operasyon
hazırlıkları ve intikalleri esnasında meydana gelen
kazalarda hayatını kaybedenlerin hak sahibi ve malullerinin de
sayılan haklardan yararlanmalarını sağlamak istedik.
Değerli
milletvekilleri, terör eylemlerine muhatap olan şehitlerimizin bize emanet
bıraktığı eş ve çocukları ile
yakınlarına, malul gazilerimize ve malul kalanlara karşı
borç ödemek amacıyla yaptığımız ve yapmamız
gereken bu iyileştirmeleri içeren kanun teklifimizi 02/01/2012 tarihinde
Meclis Başkanlığına sunduk. Hükûmet, bizim teklifimizden
aylar sonra benzer konularda 04/07/2012, 12/07/2012, 12/07/2013 ve 02/06/2014
tarihlerinde dört ayrı yasa teklifi yaparak, yasa tasarısı değişikliği
yaparak teklifimizde talep edilen bir kısım iyileştirmeleri
yaptı. Ne gariptir ki bizim kanun teklifimiz Hükûmetin
tasarılarıyla birlikte ele alınmadı, -biz yedi ay önce
vermiştik- alınsaydı, komisyonlarda bizim teklifimizde talep
ettiğimiz iyileştirme önerilerimiz de görüşülür, eksik kalanlar
da tamamlanırdı.
Muhalefet
milletvekillerinin aynı konudaki tekliflerini yok sayan ve bizim
tekliflerimizi diğer yasa teklifiyle birleştirmeyen
komisyonların yaptıkları eylemler, millî iradeyi temsil eden
bütün milletvekilleriyle iktidar milletvekilleri arasındaki farkı
ortaya koyması bakımından anlamlıdır, manidardır.
İktidar milletvekillerinin tekliflerinin anında komisyona havale
edilip, alelacele görüşülüp gündeme alınmasını
anlıyorum. İktidar, kendine acilen lazım olan Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Yasası, İnternet Yasası, MİT
Yasası gibi yasa tekliflerini kendi ihtiyacı için apar topar
çıkarırken, şehit yakınları ve malul gaziler için
çıkardığı yasaların yasa emri olduğu hâlde
uygulama yönetmeliklerini iki yılda çıkaramıyorsa, 1915
yılında yaşananlardan dolayı Ermenilere üzüntülerini
bildiren ve taziyelerini bildiren Hükûmetin, şehit
yakınlarımıza da, gazilerimize de bir özür borcu vardır
diye düşünüyorum.
Hâlâ yönetmelik
çıkmadığı için iki yıldır çıkarılan
yasal haklardan yararlanamayan şehitlerimizi ve yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Toptaş.
Niğde
Milletvekili Doğan Şafak
Buyurunuz
Sayın Şafak.
DOĞAN
ŞAFAK (Niğde) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Afyonkarahisar Milletvekilimiz
Sayın Ahmet Toptaş tarafından 02/01/2012 tarihinde verilen 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına
söz aldım.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun nasıl işlediğini
bugün bir kez daha görmüş bulunmaktayız. Verilen kanun tekliflerinin
iki yıl aradan sonra Genel Kurulda ancak görüşülüyor olması bir
talihsizliktir.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda
değişikler yapmış, ancak yaptığı
düzenlemelerin kapsamı vermiş olduğumuz kanun teklifinden daha
sınırlı kalmıştır. 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun 21inci maddesindeki değişikliklerle, kamu
görevlileri yurt içinde ve yurt dışında kamu konutlarından
yararlanmaktayken malul olanların kendileri, ölenlerin aylığa
müstahak dul ve yetimleri, Kamu Konutları Kanununda gösterilen özel
tahsisli konutlarda oturanlar hariç olmak üzere, bir yıl süreyle kamu
konutlarından yararlanmaya devam ederler. Bu süre sonunda kamu
konutlarından çıkarılacaklar ile kamu konutundan
yararlanamayanlar ve özel tahsisli konutlarda oturanların istekleri
hâlinde ikametgâh olarak kullanacakları yurt içindeki
taşınmazın kira bedeli on beş yıl süreyle devletçe
karşılanır. Mevcut kanundaysa kira bedeli on yıl süreyle
karşılanmaktadır. Ayrıca, uzman çavuş, astsubay ve
subay yakınları bu haktan yararlanırken şehit erlerin ve
gazilerin aileleri bu haktan yararlanamamaktadırlar.
Değerli
milletvekilleri, serbest dolaşım kartı uygulaması iki
yıl önce yasallaşmış ama geçtiğimiz günlerde Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yönetmelik yeni
çıkarılmıştır. Çıkan yasada, iki yıl sonra,
serbest dolaşım hakkı kullanma hakkı için yönetmelik
çıkartan iktidar, geçen iki yılda şehit
yakınlarını, harp malulü ve gazilerimizi,
yakınlarını mağdur etmiştir.
Bizim önerimiz, bu
yasa çıktıktan sonra, iki yıl boyunca mağdur edilen
şehitlerimizin, gazilerimizin ve onların yakınlarının
verilen bu bir haktan iktidarın sorumsuzluğu yüzünden
yararlanamaması nedeniyle, ilgili ve yeni bir düzenlemeyle, geçmiş
iki yıla dönük belirlenecek miktarda bir ödeme
yapılmasıdır. İktidar partisi olmanız,
çoğunluğun sizde olması nedeniyle bu hatayı düzeltmeniz
gerekmektedir. Yaptığınız yasalarla, geç
çıkardığınız yönetmeliklerle vatandaşı
sorunlarla baş başa bırakmaktasınız. Gelin, hep
birlikte, Meclis olarak bu sorunu çözelim. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bu göreve hazırız. Bu vatan için canlarını seve seve veren
şehitlerimizin emaneti olan yakınlarının, bedenlerini
düşünmeden siper eden gazilerimizin ve onların
yakınlarının bu mağduriyetini ortadan kaldırmak
görevimiz değil mi?
Sayın
milletvekilleri, yine bu kanun teklifiyle, şehit yakınları, gazi
ve yakınlarına terör mağduriyetleri nedeniyle ikinci iş
hakkı önerilmektedir. Hükûmetiniz tarafından çıkarılan
yasayla bu hak verilmiş görülmektedir. Yine Temmuz 2013 yılında
çıkartılan yasa düzenlemesinde, dört ay içerisinde ilgili
bakanlık tarafından yönetmelik çıkartılacağı belirtilmiştir.
Buna rağmen, Nisan 2014 yılına gelinmiş olmasına
rağmen hâlâ bir yönetmelik ortada yoktur, maalesef
çıkartılmamıştır. Şehit ve gazi işlemleri
şube müdürlüklerine şehit yakınları, gazi ve
yakınları bir yıldır ikinci iş hakkından
yararlanmak için müracaat etmişler, birkaç gün önce bu müdürlükler
tarafından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına
bağlı il müdürlüklerine evraklarını yeni teslim etmelerine
rağmen yönetmelik çıkmadığı için herhangi bir
işlem yapılmamıştır.
Değerli
arkadaşlar, kanun teklifimize ret oyu vereceğinizi biliyoruz.
Şehit ve gazilerimizin yakınlarının
sabırsızlıkla beklediği yönetmeliğin bir an önce
çıkartılmasını Meclis kanalıyla iletiyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şafak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.28
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
X.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI(x)
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, noter
ücretlerinin düzenlenmesine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/127) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Celal
Dinçerin, Bakanlığın Ankaradaki taşınmazlarına
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2781) Cevaplanmadı
3.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3151) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, süt
sığırcılığı projesi kapsamında tahsis
edilen hayvanlarla ilgili ödemelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3593)
ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ve Diyarbakırdaki ailelere
yönelik sosyal destek projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3610) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, bazı illerdeki verilere yönelik gelir getirici projelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3612) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, engelli ve yaşlı vatandaşlara
yapılan ödemelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3860) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlık tarafından kiralanan araçlar ile diğer
taşınır mallara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/3882) Cevaplanmadı
9.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlık tarafından kiralanan taşınmazlara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3926) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlığa bağlı birimlerde görev yapan
engelli personel sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3954)
ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 2012 yılında sosyal ve ekonomik destek
sağlanan ailelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3957) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Türkiyenin yoksulluk haritası konusundaki çalışmalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3958) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
13.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, 2012 yılında sosyal ve ekonomik destek
sağlanan ailelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/3967) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır mal
satışlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4038) Cevaplanmadı
15.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
taşınmaz satışlarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/4052) Cevaplanmadı
16.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bakanlık kadrolarına ve personel durumuna
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4119) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
17.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2002-2013 yılları arasında
Bakanlıkta hizmet alımı yoluyla veya sözleşmeli olarak
çalıştırılan personele ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4167) Cevaplanmadı
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından
yardım alan ailelerin sayılarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/4227) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyada sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarından yardım alan ailelerin sayılarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/4228) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, yoksulluk
sınırının altında gelire sahip ailelere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/4229) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyada yoksulluk sınırının altında gelire sahip
ailelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/4230) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
22.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
ailesinin geliri belirli bir tutarı geçen engellilerin engelli
aylıklarının kesildiği iddiasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/4369) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Bakanlık tarafından kiralama yoluyla
kullanılan hizmet binalarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4567) Cevaplanmadı
24.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, muharip gazilerin sorunlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/5071) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
25.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, şehitlik ve gazilik maaşlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/5072) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
26.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, yardıma muhtaç vatandaş sayısına ve
yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5073) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
27.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahyadaki yardıma muhtaç vatandaş
sayısına ve yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5074) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
28.- Adana Milletvekili Ali Halamanın,
Adanaya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5202) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
kadınların toplumda yaşadığı sorunlar konusunda
duyarlılık sağlamak amacıyla yürütülmekte olan
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5266) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
30.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın, Adana'daki sokak
çocuğu sayısına ve sokak çocukları ile ilgili yürütülen
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/5275) ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
31.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
gönüllü kuruluşların faaliyetlerinin arttırılmasına
yönelik çalışma ve projelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/5311) ve Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın cevabı
32.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
Bakanlık tarafından gençlerin ve sivil toplum
kuruluşlarının gönüllülük çalışmalarının
desteklenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/5325) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
33.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
Bakanlık tarafından özel sektörün sivil toplum
kuruluşlarını desteklemesini sağlamak adına
yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/5326) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın
cevabı
34.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık
tarafından kadınların ve sivil toplum
kuruluşlarının gönüllülük çalışmalarının
desteklenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/5327) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın cevabı
BAŞKAN Sunuşlar bölümünde
belirttiğim üzere, birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru
önergelerini cevaplandırması için Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Sayın Ayşenur İslamı kürsüye davet ediyorum.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlü soruları
cevaplandırmak üzere huzurunuzda bulunuyorum.
Sayın
Reşat Doğrunun sorusuyla başlıyorum. Sayın Reşat
Doğru noter ücretleri hakkında bilgi istiyor, Acaba bir indirime gitmeyi
düşünüyor musunuz? diyor. Adalet Bakanlığınca her yıl
mart ayından önce noterlik ücret tarifesinde yapılacak
değişiklikler ve ücretlerdeki artışlar ele
alınmaktadır. Bu hususta Türkiye Noterler Birliğinin görüşü
alınmakta, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
saptanan tüketici fiyat endeksini ve gayrisafi yurt içi hasıla
oranında meydana gelen artışlar değerlendirilmekte ve buna
göre artışlar yapılmaktadır. Bu kapsamda, 2004
yılında noterlik ücret tarifesinde yüzde 7,5 oranında bir
artış uygun görülerek tarife hazırlanmıştır.
Sayın Ali
Halamanın sorusu: Adana ve ilçelerindeki sokak çocuklarını
soruyor, ayrıca Ülkemizde ne kadar sokak çocuğu var?
Bakanlığımıza bağlı çocuk ve gençlik merkezlerine
yönlendirilen ve sosyal destek hizmetlerinden yararlandırılan
kayıtlı çocuk sayısı 120. Ülkemiz genelinde ise belirtilen
sebeplerle 10.213 çocuğa hizmet verilmiş olup, koruma ihtiyacı
içindeki tüm çocuklar durumlarına uygun sosyal hizmet modellerinden
yararlandırılmaktadırlar.
Bir başka soruda Türkiyede hâlen sokak
çocuğu olarak adlandırılan, ayrılmış ailelerin
veya kimsesizlikten dolayı sokakta bulunan sokak çocuklarının
sayısı isteniyor. Kuruluşlarımızdan hizmet alan
çocukların bölgelere göre dağılımı: Akdeniz
Bölgesinde 2.306, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 3.027, İç Anadolu
Bölgesinde 1.442, Ege Bölgesinde 1.001, Doğu Anadolu Bölgesinde 535,
Marmara Bölgesinde 1.649, Karadeniz Bölgesinde 253 çocuk.
Bakanlığımız hizmetlerinden
yararlandırılan çocuklar, yukarıda belirtilen sebeplerle sokakta
risk altında olan çocuklarla sınırlı değildir. Söz
konusu çocukların ailelerini, kardeşlerini ve sokakla
ilişkilendirilmeyen ancak risk altında olan çocukları da bu
hizmetler kapsamaktadır.
Bir başka soruda terör örgütünün gösterilerinde ön
plana çıkan çocukların tespiti ve ıslahı için neler
yapıldığı soruluyor. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 10uncu maddesi gereğince dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım
gözetmeksizin, tüm çocuklar kanun önünde eşit haklara sahiptir. Bu
çerçevede, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ve 5395
sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereğince, korunma ihtiyacı
içinde bulunan tüm çocuklar hakkında ilgili mahkeme tarafından
hükmedilen koruyucu ve destekleyici tedbirler çerçevesinde hizmetlerimiz
yürütülmektedir.
Sayın Özcan Yeniçeri Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından gençlerin ve STKların gönüllülük
çalışmalarının desteklenip desteklenmediğini soruyor,
Gençlerin gönüllülük hakkındaki bilgilendirilmeleri sağlanıyor
mu? diyor, bunlarla ilgili çalışma ve projelerin olup
olmadığını soruyor.
Bakanlığımız
hizmetlerini, katılımcı bir anlayışla, verimli bir
düzeyde gerçekleştirmek için toplumun her kesiminin katkısı ve
iş birliğiyle yürütmek bizim temel hedeflerimizden birisidir. Bu
bağlamda, kurumlarımızda koruma ve bakım altında
bulunan gençlerimizin bilgilendirilmeleri, hayata
hazırlandırılmaları konularında Nar Taneleri Projesi
uygulanmaya devam edilmektedir. Gençlerimiz üniversite sınavlarına
hazırlanmaktalar. Bu konularda illerimizde üniversite öğrencilerinin
bilgi ve birikimlerinden yararlanıyoruz. Ayrıca,
Bakanlığımız, çocuklarımızın ve
gençlerimizin eğitsel, sanatsal ve sportif faaliyetlere katılarak
eğitilmeleri ve sosyalleşmeleri için, Masa Tenisi, Güreş,
Badminton, Yüzme, Voleybol ve Satranç Federasyonlarıyla birlikte her
yıl faaliyetler düzenlemektedir.
Sayın
Yeniçerinin başka bir sorusu: Kadınların
yaşadıkları sorunlara ilişkin, duyarlılık
sağlamak adına yürütülmekte olan çalışma ve projeler var
mı?
Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Ulusal Eylem Planı 2014-2018 yılları içinde
güncellenmektedir. Bu kapsamda, Türkiyede toplumsal cinsiyet
eşitliğinin geliştirilmesi, eğitim, ekonomi, yoksulluk,
yetki ve karar alma mekanizmaları, sağlık, medya ve çevre
alanlarında, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler,
üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör
temsilcilerinin katkılarıyla hedef ve stratejiler belirlenmektedir.
Ayrıca, Bakanlığımız tarafından yürütülen 2009
IPA-1 Aile İçi Şiddetle Mücadele İçin Kadın Konukevleri
Projesi kapsamında, ilgili taraflara yönelik, kadına karşı
şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitim
programları düzenlenmesi, 26 ili kapsayan mevcut durum analizleri ile
eğitim ihtiyacı analizleri çıkarılması ve hizmet
birimlerimize yönelik iyi uygulamalara örnek geliştirilmesi
planlanmaktadır. Projenin tanıtım toplantısı 7/5/2014
tarihinde gerçekleştirilecektir.
Bunun yanı
sıra, kadının insan haklarının korunması ve
kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında
farkındalık artırmak ve bilinç düzeyi yükseltmek amacıyla
Türkiyede Kadınların Ekonomik Fırsatlara Erişiminin
Artırılması Projesi kapsamında Adım Adım
Anadolu buluşması toplantıları, Türkiye Kadın
Girişimciler Derneği iş birliği ile gençlere yönelik fikir
kampları; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği iş
birliğinde kadın çiftçi eğitimleri de düzenlenmektedir.
Sayın
Yeniçerinin bir başka sorusu: Eğitim hakkından
yararlanamamış kadınların eğitim imkânlarından
yararlandırılması mümkün müdür, böyle projeler var
mıdır? Bakanlığımız tarafından
geliştirilen ve 81 ilde eş zamanlı olarak Aralık 2012
tarihinden itibaren başlatılan Toplum Kalkınmasında Gönül
Elçileri Projesi ve Kadınlar İçin Meslek Eğitim Projesi
kapsamında, örgün eğitim dışında kalmış
kadınların yeniden eğitime kazandırılması ve
mesleki açık öğretim lisesine yönlendirilmesi yoluyla
kadınların toplumsal yaşama daha fazla dâhil olması,
ekonomik ve sosyal yönden güçlendirilmeleri sağlanmaktadır.
Sayın
Yeniçerinin bir başka sorusu: 2014 Ocak ayı itibarıyla kadınların
ve STKların gönüllülük çalışmalarının
desteklenmesiyle ilgili çalışmalar var mı, projeler var mı?
Ayrıca, kadınların gönüllülük adına bilgilendirilmesinin
sağlanması için neler yapıyorsunuz? Avrupa Birliği 2009
Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) çerçevesinde,
Bakanlığımızın yararlanıcısı
olduğu, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yerel ve Ulusal
STKların Kapasitesinin Güçlendirilmesi Hibe Programı
yürütülmektedir. Program kapsamında, kadına karşı
şiddetin önlenmesi, kadınların güçlendirilmesi ve haklarının
korunması, kadın-erkek eşitliğinin geliştirilmesi gibi
alanlarda sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan küçük ölçekli
projelere hibe destekleri sağlanmaktadır. 11 ilde farklı sivil
toplum kuruluşları tarafından yürütülmekte olan 19 projeye hibe
desteği verilmiştir. Projeler 1/2/2014 tarihi itibarıyla
başlamış olup uygulanma süreleri 12 ila 24 ay arasında
değişmektedir.
Sayın
Yeniçerinin bir başka sorusu: 2014 yılı Ocak itibarıyla
toplumsal gönüllülük bazlı faaliyetlerin sayısının
artırılması ve hâlihazırdaki gönüllü kurumların
desteklenmesi adına çalışmalarınız ve projeleriniz var
mı?
Avrupa
Birliği 2009 Katılım Öncesi Mali Yardım çerçevesinde,
Bakanlığımızın yararlanıcısı
olduğu Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yerel ve Ulusal
STKların Kapasitesinin Güçlendirilmesi Hibe Programı yürütülmektedir
biraz önce söylediğim gibi. Program kapsamında, kadına
karşı şiddetin önlenmesi, kadınların güçlendirilmesi
ve haklarının korunması, kadın-erkek eşitliğinin
geliştirilmesi gibi alanlarda sivil toplum kuruluşlarınca
hazırlanan küçük ölçekli projelere hibe destekleri
sağlanmaktadır, biraz önce söyledim. 11 ilde sivil toplum
kuruluşları tarafından yürütülmekte olan 19 projeye hibe
desteği verilmiştir. Bunların uygulama süreleri on iki ila yirmi
dört ay arasında değişmektedir. Ayrıca, Birleşmiş
Milletler Kadınların İnsan Haklarının
Geliştirilmesi Ortak Programı kapsamında 2013 yılı
içerisinde 9 sivil toplum kuruluşu hibe kazanmış
durumdadır. Hibe programının ikinci teklif
çağrısı başvuruları değerlendirme süreci de hâlen
devam etmektedir.
Öte yandan,
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı, 2014-2018
yılları için güncelleniyor. Bu kapsamda, Türkiyede toplumsal
cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi, eğitim, ekonomi,
yoksulluk, yetki ve karar alma mekanizmaları, sağlık, medya ve
çevre alanlarında kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler,
üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör
temsilcilerinin katkılarıyla birtakım hedefler ve stratejiler
belirlenmeye devam edilmektedir.
Sayın Alim
Işıkın soruları:
2002-2013
döneminde vakıflardan ayni veya nakdî yardım alan aile veya kişi
sayılarının yıllara göre
dağılımını öğrenmek istiyor. 2011
yılında 2 milyon 72 bin, 2012 yılında 2 milyon 891 bin 165,
2013 yılında ise 3 milyon 96 bin 489 haneye yardım yapılmıştır.
Bir başka
sorusu: Anılan dönemde dağıtılan ayni veya nakdî
yardım türleri ve tutarlarının yıllara göre
dağılımı nasıl olmuştur?
Bakanlığımızca uygulanan sosyal yardım
programları arasında şartlı nakit transferi, eşi vefat
etmiş kadınlara ve muhtaç asker ailelerine yönelik yardım
programlarının ve 2022 sayılı Kanun kapsamında ödenen
aylıkların yanı sıra gıda, barınma ve eğitim
yardımları da yer almaktadır.
2011-2013
döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu giderleri şu şekilde gerçekleşti: 2011
yılında 2 milyar 622 milyon 412 bin 735 Türk lirası, 2012
yılında 3 milyar 99 milyon 582 bin 115 Türk lirası, 2013
yılında 3 milyar 844 milyon 838 bin 15 Türk lirası. Ayrıca,
2012 yılında genel bütçeden 2022 sayılı Kanun
kapsamında aktarılan tutar 2 milyar 911 milyon 191 bin 180 Türk
lirası, 2013 yılında ise 3 milyar 181 milyon 501 bin 208 Türk
lirasıdır.
Yine Sayın
Alim Işıkın bir başka sorusu: Anılan dönemde
vakıflardan yardım alan vatandaşlarımızın
sayılarının giderek artmasının sebepleri nelerdir?
Anılan dönemde yardıma muhtaç aile ya da kişi
sayısının nüfus artış oranlarından daha yüksek
oranlarda artış göstermesinin sebepleri nelerdir? Sosyal
yardımların tek çatı altında toplanması sonucunda,
diğer kurumlarca verilen sosyal yardımların tek bir kurumun
hedef kitlesinde birleşmesinden kaynaklanan hedef kitlede ve kaynaklarda
beklenen artış, bu gelişmelerle eş zamanlı olarak
tasarlanan sistemlerce muhtaç kişilerin merkezî sorgulamalar aracılığıyla
daha aktif ve ölçülebilir kriterlere göre belirlenmesi ve programların
düzenlilik temeline alınması sayesinde öngörülen düzeyin altında
gerçekleşmiştir.
Bir başka
sorusu Sayın Alim
Işıkın: Bakanlığınızca bu konuda
yapılmış bir çalışma var mıdır, varsa hangi
sonuçlara ulaşılmıştır? Bakanlığımızca
yoksulluğun azaltılması ve sosyal yardımların
etkinliğinin sağlanmasına yönelik geniş çaplı
araştırmalar devam etmektedir. Sosyal yardım programlarına
ilişkin etki değerlendirme araştırmalarıyla sosyal
yardım programlarının etkinliği
araştırılmaktadır. Programların iyileştirilmesine
ve etkinliğinin sağlanmasına yönelik politikalar da elan
geliştirilmeye devam edilmektedir.
Yine,
Sayın Alim Işıkın
sorusu: Hâlen ülkemizde muharip gazi olarak hayatlarını sürdüren kaç
gazimiz bulunmaktadır? Sosyal Güvenlik
Kurumu Başkanlığı tarafından kendilerine aylık
bağlanan muharip gaziler ve eşlerinin toplam sayısı
47.990dır.
Sayın Işık bir başka soruda, hâlen
muharip gazilere verilen net maaş tutarlarını ve diğer
haklarını soruyor. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından
alınan güncel bilgilere göre, sosyal güvencesi olmayan gazilere 796 lira,
dul eşlerine 597 lira aylık bağlanmaktadır. Sosyal
güvencesi olan gazilere ise 525 lira, onların dul eşlerine de 394 Türk
lirası aylık bağlanmaktadır.
Muharip gazilerin diğer
sosyal haklarını da şu şekilde özetleyebiliriz: Kendisi,
eşi, 25 yaşından küçük çocukları ile anne ve babası
ücretsiz seyahat hakkından yararlanmaktadır. Kendisi ve eşi için
sağlık hizmetlerinde katılım payı muafiyeti
vardır. Mesken vergisi muafiyeti vardır ancak bu mesken vergisi
muafiyeti tek mesken için uygulanmaktadır, 200 metrekareyi aşmayan
tek mesken için. Ayrıca, elektrik enerjisi ücreti indirimi yüzde 40 olarak
uygulanmaktadır, su ücreti indirimi yüzde 50 olarak uygulanmaktadır.
1005
sayılı Kanuna tabi olan gazilerimizin çocuklarının,
31/8/2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
Bakanlar Kurulu kararı ile yüksek öğrenimde katkı payı ve
öğrenim ücreti ödememe hakları da mevcuttur. Ayrıca, TSK
bünyesinde görev yapmakta iken muharip gazi olanların çocuklarına
askerî okullara girişte giriş koşullarını
sağlamaları hâlinde ek puan veya kontenjan verilerek öncelik
sağlanmamaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına
bağlı olarak faaliyet yürüten huzurevlerinden de ücretsiz yararlanma
hakları vardır.
Sayın Alim
Işıkın sorusu: Muharip gazilerin maaşlarının
çok düşük olduğu, sosyal güvencelerinin bulunmadığı ve
malul gazilere sağlanan bazı özlük, mali ve sosyal haklardan
yararlandırılmadıkları iddiaları doğru mudur? Doğruysa
gazilerimiz arasındaki bu ayrımcılığın sebepleri
nelerdir? Muharip gazilerin sorunlarının çözümü konusunda
Bakanlığınızca şimdiye kadar nasıl bir
çalışma yapılmış ya da yapılmaktadır?
Bakanlığınızın konuya ilişkin görüşü ve 2014
yılı programı nedir?
Daha önce, tüm
İstiklal Savaşı, Kore ve Kıbrıs gazilerimize yani
muharip gazilere vatani hizmet tertibinden 5750 gösterge rakamının
memur maaş katsayısıyla çarpılmasından bulunacak tutar
ödenmekteyken 6/3/2007 tarihinde yapılan düzenleme ile mağduriyetin
giderilmesi amacıyla sosyal güvencesi olmayanların
aylıkları asgari ücretin net tutarına yükseltilmiştir.
Gazilerimiz arasındaki maaş farklılığının
giderilmesi ve diğer sosyal hakların iyileştirilmesine yönelik
talepler Bakanlığımız ve ilgili bakanlıklarca da
değerlendirilmektedir.
Sayın Alim Işıkın
sorusu: Hâlen şehit ailelerine verilen şehitlik maaşları
ile gazilerimize verilen gazilik maaşlarının net tutarları
ne kadardır? Terör, harp ve vazife malullerine yönelik yapılan
ödemelere ait rakamlar, personelin rütbesi, eğitim durumu, hizmet
yılı, maluliyet derecesi, sosyal güvenlik mevzuatındaki
diğer düzenlemeler ve benzeri kriterlere göre değişmekte olup bu
kapsamdaki iş ve işlemler Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığınca yürütülmektedir.
Bir başka soru: Şehitlik ve
gazilik maaşlarının 2002-2013 dönemindeki artış
oranı ne kadar olmuştur? Şehitlik ve gazilik
maaşlarının günümüz şartlarında oldukça düşük
kaldığı ve verilen maaşlarla geçinmenin mümkün
olmadığı iddiaları doğru mudur? Doğru ise
şehitlik ve gazilik maaşlarının artırılarak
yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi konusunda
Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var
mıdır yoksa bu konuda bir çalışma yapılarak anılan
maaşların artırılması ve diğer hakların
iyileştirilmesi sağlanabilir mi?
Şehit yakınları ve
gazilerimizin maaşlarına ilişkin 6495 sayılı Kanunla
sağlanan iyileştirmeler özetle şöyledir: Aylık
miktarının artırılması ve malullerin
çalışması durumunda maluliyet aylığının
kesilmemesi sağlanmıştır. 2330 sayılı Kanun ve
harp malulü kapsamındakilerle tüm er ve erbaşların
aylıklarında yüzde 25 artış
sağlanmıştır. Çalışmaya devam eden malullerin
maluliyet aylığı kesilmeyerek iki aylığı birden
alma ve sonraki çalışmalarından
dolayı emekli olabilme imkânı getirilmiştir. Vazife
malullerinde derece ve kademe ilerlemesi yapılmıştır.
Vazife malulü kamu görevlilerine derece, kademe ilerlemesi yapılırken
aylıklarında artış sağlanmış ve uygulama
farklılıkları da giderilmiştir.
Terör mağduru sivil
vatandaşlara şartsız aylık bağlanması
sağlandı. Bu vatandaşlardan hayatını kaybedenlerin
yakınlarına veya engelli hâle gelenlere, sosyal güvencesinin olup
olmadığına bakılmaksızın, asgari ücret
tutarında aylık bağlanabilmesi imkânı getirilmiştir.
Bir başka
soru yine Sayın Alim Işıka ait:
Bakanlığınızca şehit yakınları ve gazilere
yönelik 2014 yılı programı nasıldır? İstihdam
hakkının kapsamı genişletilmiştir. 6518
sayılı Kanunla istihdama yönelik uygulamalar
Bakanlığımız tarafından yürütülmeye
başlanmıştır. Ücretsiz seyahat hakkı kapsamı
genişletilmiştir. Ücretsiz seyahat kartı başvuruları
şehit, gazi bilgi sistemi üzerinden alınmaya
başlanmıştır. Gazi Evi Projesi kapsamında şehit
yakınları ve gazilerimizi sosyal ve kültürel bakımdan desteklemek
ve topluma adaptasyonlarına katkıda bulunmak amacıyla
eğitici, geliştirici danışmanlık ve rehberlik
hizmetlerinin verileceği Gazi Evi modeli üzerinde pilot il olarak seçilen
Sakarya, Çanakkale, Gaziantep, Kütahya, Kars ve Kilisteki
çalışmalarımız devam etmektedir.
Sayın Özcan
Yeniçerinin sorusu: 2014 yılı Ocak ayı itibarıyla Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından merkezî yönetimin
ve yerel yönetimlerin yanı sıra, özel sektörün de sivil toplum
kuruluşlarını desteklemesini sağlamak ve bu desteği teşvik
etmek adına yürütülmekte olan çalışma ve projeleriniz var
mı? 16/7/2013 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından Vilayetler Evinde Şehit
Yakınları ve Gaziler Buluşması adıyla iftar
düzenlenmiştir. İftara Sayın Başbakanımız Recep
Tayyip Erdoğan ile şehit yakınları ve gaziler
katılmıştır. Başkanlığımızca
hazırlanan ve 18-21/9/2013 tarihleri arasında uygulanan
Kıbrıs Gazileri Buluşması Projesi kapsamında,
illerimizden gelen Kıbrıs gazilerinin otuz dokuz yıl sonra
Kıbrısı yeniden ziyaret etmeleri
sağlanmıştır. 25-27 Ekim 2013 tarihlerinde
Kızılcahamamda şehit yakınları ve gazileri
bilgilendirme çalıştayı gerçekleştirilmiştir.
Çalıştayda Bakanlığımızın
çalışmaları, kanuni düzenlemeler ve sosyal hakları içeren
bilgiler verilmiştir. 18 Mart 2014 tarihinde
Bakanlığımız tarafından 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi
ve Şehitler Günü dolayısıyla şehit ailelerine yönelik
tanışma toplantısı ve akşam yemeği organizasyonu
gerçekleştirilmiştir. Bu organizasyonların tümünde sivil toplum
örgütleri ile de etkileşimde bulunulmuştur. Kıbrıs
Barış Harekâtının 40ıncı yılı münasebetiyle
Türkiye Muharip Gaziler Derneğiyle koordinasyon içerisinde bisikletle
barış turu projesinin 2014 yılı Temmuz ayında
gerçekleştirilmesini planlıyoruz. Bunun yanında, şehit
yakınları ve gaziler alanında faaliyet yürüten STKları
destekleyici çalışmalarımız da devam ediyor.
Sayın Alim Işıkın sorusu: Kütahya
ilimizde 2002-2013 döneminde ayni veya nakdî yardımda bulunan
vatandaşlarımızın toplam sayıları, bunlara
yapılan yardım tutarlarının yıllara göre
dağılımı nasıldır?
Kütahya iline yapılan yardım tutarları
şöyle: 2012 yılında 18.823 haneye 33 milyon 436 bin 60 Türk
lirası, 2013 yılında 17.931 haneye 33 milyon 385 bin 306 Türk
lirası ödenmiştir.
Başka bir soru: 2002-2013 döneminde Kütahya ilinde
toplam nüfus düşerken yardıma muhtaç vatandaşlarımızın
sayılarının ve dağıtılan yardım
tutarlarının giderek artmasının sebepleri nelerdir?
Kütahya ilinde yapılan yardımlara ilişkin
biraz önce verdiğim 2012-2013
yıllarına ait rakamlar
karşılaştırıldığında yardım alan
hane sayısı ve yardım tutarlarının düştüğü
görülmüştür, herhangi bir artış yoktur.
Bir başka soru: 2002-2013 döneminde yapılan
özelleştirmelerin ilimizde yaşanan yoksullaşmaya etkileri
nasıl olmuştur, bu konuda Bakanlığınızca bir
çalışma yapılmış mıdır?
Bakanlığımız yoksulluğun azaltılması ve
sosyal yardımların etkinliğinin artırılmasına
yönelik araştırmalarına ülke bazında devam etmektedir.
Bir başka soru: Kütahya ilinde yardıma muhtaç
vatandaşların azaltılması için şimdiye kadar
Bakanlığınızca neler yapıldı?
Bakanlığımızca yürütülen sosyal yardım
politikaları Türkiye genelinde tüm bölge ve illeri kapsayacak şekilde
geliştirilmektedir. Bu nedenle, yoksulluğun azaltılmasına
ilişkin Türkiye genelinde yürütülen sosyal yardım politikaları
bölgesel ve illere ilişkin geçerliliklere de sahiptir.
Bir başka
soru: Bakanlığınızın konuya ilişkin görüşü,
2014 yılı Kütahya programı nasıldır?
Bakanlığımız Türkiye genelinde tüm il ve ilçelerde
yürüttüğü ve bundan sonra yürütmeyi planladığı sosyal
yardım politikalarını objektiflik ilkesine dayalı ve hak
temelli bir anlayışla tüm yurt sathında geliştirmeye devam
etmektedir.
Sayın Alim
Işıkın sorusu: 2011-2013 döneminde yardıma muhtaç
oldukları gerekçesiyle ayni ya da nakdî
yardım talebinde bulunan vatandaşlarımızın
toplam sayılarının yıllara göre
dağılımları nasıl olmuştur? 2011
yılında 2 milyon 72 bin, 2012 yılında 2 milyon 891 bin 165,
2013 yılında 3 milyon 96 bin 489 haneye yardım
yapılmıştır.
Başka bir
sorusu Sayın Işıkın: 2011-2013 döneminde
dağıtılan ayni veya nakdî yardım tutarları nasıldır?
2011-2013 döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu giderleri şu şekilde gerçekleşmiştir: 2011
yılında 2 milyar 622 milyon 412 bin 735 Türk lirası, 2012
yılında 3 milyar 99 milyon 582 bin 115 Türk lirası, 2013
yılında 3 milyar 844 milyon 338 bin 15 Türk lirası, 2012
yılında genel bütçeden 2022 sayılı Kanun kapsamında
aktarılan tutar 2 milyar 911 milyon 191 bin 180 Türk lirasıdır,
2013 yılında ise 3 milyar 181 milyon 501 bin 208 Türk
lirasıdır.
Bir başka
sorusu: 2011-2013 döneminde yardıma muhtaç
vatandaşlarımızın sayılarının ve
dağıtılan yardım tutarlarının giderek
artmasının sebepleri nelerdir? Sosyal yardımların tek
çatı altında toplanması sonucunda diğer kurumlarca verilen
sosyal yardımların tek bir kurumun hedef kitlesinde birleşmesinden
kaynaklanan hedef kitlede ve kaynaklarda beklenen artış, bu
gelişmelerle eş zamanlı olarak tasarlanan sistemlerce muhtaç
kişilerin merkezî sorgulamalar aracılığıyla daha
objektif ve ölçülebilir kriterlere göre belirlenmesi ve programların
düzenlilik temelinde alınması sayesinde öngörülen düzeyin
altında gerçekleşmiştir.
Bir başka
sorusu Sayın Alim Işıkın: Bu konuda
Bakanlığınızca yapılmış ya da
yapılmakta olan bir araştırma çalışması var
mıdır, varsa çalışmada hangi sonuçlara
ulaşılmıştır? Bakanlığımızca
yoksulluğun azaltılması ve sosyal yardımların
etkinliğinin sağlanmasına yönelik geniş çaplı
araştırmalar devam etmektedir. Sosyal yardım programlarına
ilişkin etki değerlendirme araştırmaları ile sosyal
yardım programlarının etkinliği
araştırılmakta, programların iyileştirilmesine ve
etkinliğinin sağlanmasına yönelik politikalar
geliştirilmektedir.
Esas
numaraları söylemem gerektiği konusunda bir uyarı aldım.
Onun için, devam etmeden önce Sayın Alim Işıkın sorusunun
esas numarasını söyleyeyim; (6/5074) esas numaralı soruya devam
ediyoruz.
Bir başka
soru: Yardıma muhtaç vatandaşlarımızın
azaltılması için şimdiye kadar
Bakanlığınızca ne gibi önlemler
alınmıştır? Bakanlığımızla Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında imzalanan iş
birliği protokolüyle sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarına başvuran, kayıtlı bir işte
çalışmayan, sosyal güvenceden yoksun kişilerden sosyal
yardım alanların istihdam imkânlarından öncelikli olarak
faydalandırılması sağlanmıştır ve
sağlanmaktadır. Böylece, sosyal yardım alan kişilerin
çalışarak kendi geçimlerini sağlayabilecek hâle gelmeleri
hedeflenmektedir. Bakanlığımız tarafından öncelikli
olarak ülkelerin yoksulluk oranlarının karşılaştırılmasında
bir kıstas olarak kullanılan kişi başı günlük
harcaması satın alma gücü paritesine göre 4,3 dolar
sınırının altında yaşayan nüfusun
kalmamasına yönelik olarak önlemler alınmaktadır. Bu kapsamda,
3/10/2013 tarih ve 17 sayılı Bakanlık genelgesiyle sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıflarına, söz konusu hedef kitlede yer alan
yoksul vatandaşların sosyal yardımlardan öncelikli
yararlandırılmasına ilişkin husus duyurulmuştur.
Bir başka
soru: Bakanlığınızın konuya ilişkin görüşü
ve 2014 yılı programı nasıldır?
Bakanlığımız, hâlihazırda yürüttüğü ve bundan
sonra yürütmeyi planladığı sosyal yardım
politikalarını objektiflik ilkesine dayalı ve hak temelli esas
alacak şekilde geliştirmeye devam edecektir.
Sayın Ensar
Öğütün (6/3593) esas numaralı sorusu şöyle: Süt
Sığırcılığı Projesi içinde her aile 2
montofon inek almıştır. Beş yıl ödemesiz, her yıl
1.080 lira ödemeleri gerekiyor. Ailelerin aldığı
sığırların ödemelerinin mart ayında değil de ekim
ayında yapılması hususunda bir çalışma var mı?
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
kaynaklarıyla desteklenen Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi yani
KASDEP olarak andığımız proje ve gelir getirici
projelerin geri ödemelerine ilişkin olarak fon kurulunca alınan
çeşitli kararlar çerçevesinde vatandaşlarımıza yönelik ödeme
kolaylıkları zaman zaman sağlanmaktadır.
Sayın
Doğrunun (6/3610) esas numaralı sorusu: Tokat, Diyarbakır
illerinde son beş yılda kaç aileye, ne miktarda kırsal alanda
sosyal destek projesi desteği verildi? Son beş yılda
Diyarbakır ilinde 16 proje dâhilinde 1.075 aileye toplam 20 milyon 208 bin
95 Türk lirası, Tokat ilindeyse 3 proje dâhilinde 130 aileye toplam 4
milyon 514 bin 547 Türk lirası kaynak aktarılmıştır.
Sayın Alim
Işıkın (6/3860) esas numaralı sorusu: Engelli,
yaşlı veya bunların yakınlarına
Bakanlığınızca yapılan maaş veya diğer
ödemelerin kişi başına aylık net tutarları ne
kadardır? Aralık 2014 dönemi için 2022 sayılı Kanun
kapsamında yürütülen engelli aylıkları kapsamında verilen
aylık tutarları şöyledir: Yaşlı aylığı
141 lira, yüzde 70 ve üzeri engelli aylığı 424,69 Türk
lirası, yüzde 40 ila 69 arası engelli aylığı 283,13
Türk lirası, engelli yakını aylığı -ki 18
yaş altını kastediyoruz- 283,13 Türk lirası. Ayrıca,
Bakanlığımız Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından bakıma muhtaç engelli veya yaşlı
bakımını gerçekleştiren akrabasına da ayda 2013
yılı ikinci altı ayı için 730 lira ödeme
yapılmaktadır.
Bu amaçla,
2012-2013 yıllarında yapılan toplam ödemeyi soruyor Sayın
Işık. 2022 sayılı Kanun kapsamında 2012
yılında toplam 2 milyar 911 milyon 191 bin 180 Türk lirası ödeme
yapılmıştır. 2013 yılında ise 3 milyar 325 milyon
608 bin 850 Türk lirası ödeme yapılmıştır.
Bakanlığımız
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünce 2012
yılında 398.335 bakıma muhtaç engelli veya yaşlı için
toplam 2 milyar 944 milyon 114 bin 529 Türk lirası, 2013 yılı
ilk altı ayında ise 421.093 bakıma muhtaç engelli veya
yaşlı için toplam 1 milyar 994 milyon 700 bin 57 Türk lirası
evde bakım ücreti ödemesi yapılmıştır.
Bakanlığınızca
engelli veya yaşlı vatandaşlarımıza yapılan
ödemelerin artırılmasına yönelik bir çalışmanız
var mıdır? Varsa, çalışma ne aşamadadır?
Çalışmanın içeriği ve uygulaması nasıldır?
Yoksa, bu konuda bir çalışma yapılarak vatandaşlarımızın
yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi sağlanabilir
mi? Bakanlığınızın bu konuya ilişkin görüşü
ve 2013 yılı programı nasıldır? 2022 sayılı
Kanunda yapılan değişikliklerle bu kapsamda verilen
aylıklardan yararlanabilmek için belirlenen muhtaçlık
sınırı yükseltilmiştir. Diğer taraftan,
Bakanlığımızın yaşlı ve engelli
vatandaşlarımızın hayat standartlarının
yükseltilmesi, hizmetlere erişiminin
kolaylaştırılması, mevcut mevzuat hükümlerine göre kapsama
alınmayan, daha doğrusu alınamayan vatandaşların bu
kapsama dâhil edilmesi gibi konulardaki çalışmaları da devam
etmektedir.
Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/3957) esas numaralı sorusu: Tabii afet nedeniyle
muhtaç duruma düşen aileler veya yakınlarını kaybederek
kimsesiz ve korumasız kalmış ailelere sosyal ve ekonomik destek
sağlanmaktadır. Bu şekilde 2012 yılında toplam kaç
adet aileye sosyal ve ekonomik destek sağlanmıştır? Sosyal
ve ekonomik destek sağlanan bu kişilerin aynı yıl içinde
illerimize göre dağılımı ve destek miktarı hangi
şekildedir? 2012 yılında 619 kişiye 26 milyon 939 bin 872
Türk lirası afet yardımı kapsamında yardım
yapılmıştır. 2012 yılında Türkiye genelinde
illere göre yapılan afet yardımları ve kişi
sayılarını gösteren tablo şu şekildedir: Adana, 100
kişi, 353.851 lira; Adıyaman, 27 kişi, 79.534 lira; Afyon, 2 kişi,
97.347 lira; Ağrı, 105 kişi, 302.020 lira; Aksaraya 47.350 lira
aktarılmış, kullanılmamış; Amasya, 1 kişi,
26.400 lira; Ankaraya 258.600 lira aktarılmış,
kullanılmamış; Antalya, 5 kişi, 1 milyon 522 bin 604 lira;
Aydın, 5 kişi, 949 bin lira; Balıkesir, 50 kişi, 572.300
lira; Batman 307.650 lira; Bingöl 985 bin lira; Bitlis, 3 kişi, 357.450
lira; Bolu, 5 kişi, 83.695 lira; Burdur 20 bin lira; Bursa, 2 kişi, 1
milyon 828 bin 891 lira; Çanakkale, 53 kişi, 143.600 lira;
Çankırı, 1 kişi, 357 bin lira; Çorum, 14 kişi, 51.823 lira;
Denizli, 6 kişi, 116.808 lira; Diyarbakır, 3 kişi, 55.982 lira;
Düzce, 1 kişi, 15 bin lira; Edirne, 4 kişi, 80.957 lira;
Elâzığ, 9 kişi, 205.436 lira; Erzincan, 1 kişi, 9.671 lira;
Erzurum, 1 kişi, 410.500 lira; Eskişehir, 2 kişi, 41.783 lira;
Gaziantep 547.500 lira; Giresun, 4 kişi, 54.782 lira; Gümüşhane, 4
kişi, 161.968 lira; Hakkâri 2 milyon 435 bin lira; Hatay, 114 kişi,
278.850 lira; Iğdır 132.500 lira; Isparta 10 bin lira; İstanbul
1 milyon 927 bin 250 lira; İzmir 1 milyon 175 bin 50 lira;
Kahramanmaraş, 3 kişi, 27 bin lira; Karabük, 1 kişi, 14.093
lira; Kars 127.600 lira; Kastamonu, 8 kişi, 158.855 lira; Kayseri, 1
kişi, 25 bin lira; Kırşehir, 1 kişi, 20 bin lira; Kilis, 28
kişi, 245.115 lira; Konya, 1 kişi, 171.845 lira; Kütahya, 2
kişi, 547.427 lira; Malatya, 1 kişi, 106.694 lira; Manisa, 3 kişi,
177.018 lira; Mardin, 1 kişi, 251.150 lira; Mersin, 3 kişi, 800.919
lira; Muğla iline aktarılan 518.300; Muş 92.150; Nevşehir
76.500; Ordu, 5 kişi, 269.493 lira; Osmaniye, ile aktarılan 57.625
lira; Rize, 1 kişi, 5.398 lira; Sakarya, ile aktarılan 100 bin lira;
Samsun, 5 kişi, 2 milyon 3 bin 400 lira; Siirt, ile aktarılan 97.850;
Sinop, 10 kişi, 600.822 lira; Sivas, 1 kişi, 105.200 lira;
Şanlıurfa, ile aktarılan 68.500 lira; Şırnak, ile
aktarılan 651.300 lira; Tekirdağ 351.350 lira; Tokat 7 bin lira; Trabzon,
1 kişi, 40.792 lira; Tunceli, 2 kişi, 38.107 lira; Uşak, 6
kişi, 118 bin lira; Van, 4 kişi, 2 milyon 815 bin 600 lira; Yalova,
ile aktarılan 20 bin lira; Yozgat, 9 kişi, 224.613 Türk lirası.
Genel Toplam: 619 kişi, 26 milyon 939 bin 872 Türk lirası.
Sayın
Dedeoğlunun (6/3958) esas numaralı sorusu şöyle: Türkiyenin
yoksulluk haritası konusundaki çalışmalar tamamlanmış
mıdır? Harita hangi şekilde oluşmuştur? Bölgelerimiz
ve illerimiz bu haritada kaçıncı sırada ve ne şekilde yer
almaktadır? En yoksul bölgeler ve iller hangileridir? Kahramanmaraş
bu haritanın neresinde yer alıyor?
TÜBİTAKla
iş birliği içerisinde yürütülen Bütünleşik Sosyal Yardım
Hizmetleri Bilgi Sistemleri Projesi kapsamında sosyal yardım
yapılan hanelere ilişkin olarak il ve ilçe bazlı bilgiler
elimizde mevcut. Sosyal yardım haritası oluşturulmasına
ilişkin çalışmalarımız ise hâlen devam ediyor.
Bakanlığımız Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri
Bilgi Sistemi verilerine göre 2013 yılında yapılan sosyal
yardım miktarları açısından Kahramanmaraş 14üncü
sırada yer almıştır.
Sayın
Dedeoğlunun (6/3967) esas numaralı sorusu: Olağanüstü bir
felaket, hastalık veya kaza geçiren, belli bir süre kendisinin ve
geçindirmekle yükümlü bulunduğu aile fertlerinin temel
ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olanlara sosyal ve
ekonomik destek sağlanmaktadır. Bu şekilde 2012
yılında toplam kaç adet kişiye sosyal ve ekonomik destek
sağlanmıştır? Sosyal ve ekonomik destek sağlanan bu
kişilerin, aynı yıl içinde, illerimize göre
dağılımı ve destek miktarı hangi şekildedir?
Olağanüstü
bir felaket, hastalık veya kaza geçiren, belli bir süre kendisinin ve
geçindirmekle yükümlü bulunduğu aile fertlerinin temel
ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olan kişilere
2012 yılı içerisinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonundan yapılan afet yardımları yani ev
yapım, ev onarım, yangın, kira, ev eşyası ve benzeri
yardımlar, ayrıca diğer sağlık yardımları
kapsamında 2012 yılı içinde Türkiyede toplam 26.674 haneye 13
milyon 86 bin 307 lira yardım yapılmıştır.
Sayın Alim
Işıkın (6/4228) esas numaralı sorusu: 2002-2013 döneminde
Kütahya ilinde anılan vakıflardan ayni veya nakdi yardım alan
aile ya da kişi sayılarının yıllara göre
dağılımı nasıl olmuştur?
Kütahya iline
yapılan yardım tutarları 2012 yılında 18.823 haneye 33
milyon 436 bin 60 Türk lirasıdır. 2013 yılında 17.931
haneye 33 milyon 385 bin 306 Türk lirası yardım
yapılmıştır.
2002-2013
döneminde dağıtılan yardım türleri ve
tutarlarının yıllara göre dağılımı
nasıl olmuştur? diye sorarlar.
Sosyal Yardımlar
Genel Müdürlüğünce Kütahya ilinde yoksul vatandaşlarımıza
yönelik olarak şartlı nakit transferi, muhtaç asker ailelerine,
eşi vefat etmiş kadınlara yönelik yardım
programlarının yanı sıra gıda, yakacak, barınma
gibi çeşitli sosyal yardım programları da yürütülmektedir. Bu
kapsamda, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından Kütahya
iline yönelik yürütülen faaliyetler kapsamında 2012 yılında
18.823 haneye 33 milyon 436 bin 60 Türk lirası, 2013 yılında
17.931 haneye 33 milyon 385 bin 306 Türk lirası yardım
yapılmıştır.
Tekrar soru:
Kütahya ilimizde yardım alan vatandaşlarımızın
sayılarının giderek artmasının sebepleri nelerdir?
2002-2013 döneminde Kütahya ilinin nüfusu yaklaşık 100 bin kişi
azalırken yardıma muhtaç kişi sayısının
artmasının sebebi nedir? Bakanlığınızca bu konuda
yapılmış bir çalışma var mıdır? Varsa
çalışmada hangi sonuçlara ulaşılmıştır?
Kütahya ilinde
yapılan yardımlara ilişkin 2012-2013 yıllarına ait
rakamlar -biraz önce verdim-
karşılaştırıldığında yardım alan
hane sayısı ve yardım tutarının düştüğü
görülmüştür. Dolayısıyla, yardım alan
vatandaşlarımızın sayısı giderek
artmamaktadır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım, Kütahyada
yardıma ihtiyacı olan insan yokmuş demek! Herkes mutlu!
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla)
Yardıma ihtiyacı olan insan sayısı var fakat artmıyor
Sayın Vekilim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Herkes mutlu, Hocamı belediye
başkanı seçmediğine göre!
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) Bakanlığınızın
konuya ilişkin görüşü ve 2013 programı nedir? diyor Sayın
Işık.
Bakanlığımız
Türkiye genelinde tüm il ve ilçelerde yürüttüğü ve bundan sonra yürütmeyi
planladığı sosyal yardım politikalarını
objektiflik ilkesine dayalı ve hak temelli bir anlayışla
geliştirmeye devam edecektir.
Sayın
Işıkın (6/4230) esas numaralı sorusu: 2002-2013 döneminde
Kütahya ilimizde 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırına
karşılık gelen yıllık gelir miktarları nasıl
değişmiştir? Kütahya ilimizde, anılan dönemde belirlenen
yoksulluk sınırlarının altında bir gelire sahip aile
veya kişi sayılarının ve toplam nüfus içindeki
paylarının yıllara göre değişimleri nasıl
olmuştur? 2002-2013 döneminde Kütahya il nüfusu azalırken yoksulluk
sınırının altında kalan ailelerin sayılarının
giderek artmasının sebepleri nelerdir? 2002-2013 döneminde Kütahyada
AK PARTİ hükûmetleri tarafından yapılan özelleştirmelerin
ve yeni yatırım yapılmamasının bu sonuçlara etkisi olmuş
mudur? Bakanlığınızın konuya ilişkin görüşü
nasıldır?
TÜİKin yayınlamış
olduğu yoksulluk çalışmalarında tüketim harcamasına
dayalı olarak mutlak ve göreli yoksulluk sınırı 1 dolar;
2,15 dolar; 4,3 dolar olarak tanımlanan yoksulluk sınırları
ile harcaması bu sınırların altında kalan yoksul nüfus
oranlarıyla hesaplanarak verilmektedir. TÜİK tarafından
açıklanan rakamlara göre, kişi başı günlük harcaması
satın alma gücü paritesine göre 2,15 doların altında kalan fert
oranı 2011 yılında yüzde 0,14 iken bu oran 2012
yılında yüzde 0,6 olarak gerçekleşmiştir. 4,3 dolar
sınırına göre ise 2011 yılında yüzde 2,79 olan
yoksulluk oranı 2012 yılında yüzde 2,27ye düşmüştür.
Sayın
Reşat Doğrunun (6/3612) esas numaralı sorusu: Batman, Tokat,
Diyarbakır, Yozgat illerinde kaç aileye, ne miktarda gelir getirici proje
desteklenmiştir?
Soru
kapsamında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu kaynaklarıyla 2007-2014 yılları arasında
Batman ilinde 36 adet gelir getirici proje desteklenmiş ve 84 aile için
toplam 860.600 Türk lirası kaynak aktarılmıştır.
Diyarbakır
ilinde 506 adet gelir getirici proje desteklenmiş ve 1.106 aile için
toplam 10 milyon 672 bin 212 Türk lirası kaynak
aktarılmıştır.
Tokat ilinde 353
adet gelir getirici proje desteklenmiş ve 680 aile için toplam 6 milyon187
bin 351 Türk lirası kaynak aktarılmıştır.
Yozgat ilinde 182
adet gelir getirici proje desteklenmiş ve 334 aile için toplam 3 milyon
094 bin 861 Türk lirası kaynak aktarılmıştır.
Sayın Alim
Işıkın (6/4229) esas numaralı sorusu: 2002-2013 döneminde
anılan ilimizde 4 kişilik bir
aile için yoksulluk sınırına karşılık gelen
yıllık gelir miktarları nasıl değişmiştir?
Bunları
mükerrer olduğu için tekrarlamıyorum, biraz önce cevap verdim
aynı soruya.
Sayın Ali
Halamanın (6/4369) esas numaralı sorusu: Özürlü maaşı
alıp ailesinin geliri 2 bin lirayı geçen özürlülerin
maaşlarının kesildiği doğru mudur? Doğru ise
özürlü vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini gidermek
için Bakanlık olarak ne gibi çalışmalarınız
vardır?
2/8/2013 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 12/7/2013 tarihli
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 73üncü maddesinin (n) bendiyle 1/7/1976
tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş
Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunun bazı hükümleri
değiştirilmiştir. Bu değişikliğe göre 2022
sayılı Kanun uyarınca bağlanan yaşlı ve engelli
aylıkları için uygulanan muhtaçlık sınırı Bütçe
Kanununda belirtilen 1620 gösterge rakamı ile memur maaş
katsayısının çarpımından bulunan 124,40 Türk
lirasından hane içinde kişi başına düşen ortalama
aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için
belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3üne yükseltilmiş olup 2014
Ocak-Haziran dönemi için 255,22 Türk lirasıdır. Bu kapsamda ailenin
gelirinin 2 bin Türk lirası olması aylıkların kesilmesi
için doğrudan bir neden oluşturmamakla birlikte, hane içinde
kişi başına düşen gelir dikkate alınmak suretiyle
işlem tesis edilmektedir. Hane içinde kişi başına
düşen geliri asgari ücretin 1/3ünden az olanlara aylık
bağlanmaktadır. 2022 sayılı Kanun uyarınca, aylık
almakta iken ekonomik muhtaçlık durumu ortadan kalkanların kanun
gereğince aylıklarının kesilmesi gerekmektedir.
Ali
Halamanın (6/5202) esas numaralı sorusu: Adanada personel
açığı var mıdır? Varsa personel
açığını nasıl gidereceksiniz?
Adana Aile ve
Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde, İl Müdürlüğü dâhil 17
kuruluşta 222 kadrolu personelimiz hizmet vermektedir. İhtiyaç
duyulduğunda eksikler giderilmektedir.
Adana ilinde
yapılacak kamu hizmetleriyle ilgili olarak 2014 mali yılı
bütçesinden ayrılan ödenek ne kadardır?
Bakanlığımızca
il bazlı bütçe yapılmamakta olup ihtiyaçlar doğrultusunda kurum
ve kuruluşların talep ettikleri ödenekler bütçe imkânları da
değerlendirilerek aylık olarak gönderilmektedir.
Sayın
İsmet Büyükatamanın (6/3151) esas numaralı sorusu: 2002
yılından itibaren AK PARTİ iktidarları döneminde
Bakanlığınıza istisnai kadrodan başta özel kalem
müdürü olmak üzere bakanlık müşaviri, basın ve halkla
ilişkiler müşaviri olarak kaç kişi istihdam edilmiş ve
sınavsız devlet memurluğuna atanmıştır?
Bakanlığımız
8/6/2011 tarihli 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kurulmuş olup Bakanlığımıza istisnai kadrodan 3
kişi açıktan atama, diğerleri nakil veya kurum personeli olmak üzere
19 kişi bakanlık müşaviri, 4 kişi özel kalem müdürü ve 4
kişi de basın ve halkla ilişkiler müşaviri olarak
atanmıştır.
Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/3954) esas numaralı sorusu:
Bakanlığınıza bağlı merkez ve taşra
teşkilatı birimlerinizde toplam kaç personel görev yapmaktadır?
Merkez ve
taşra teşkilatımızda 28/4/2014 tarihi itibarıyla
13.080 personel görev yapmaktadır.
Görevli bu
personelden toplam kaç kişi engelli kadrosunda işçi, memur olarak
çalışmaktadır?
Toplam personelin
335 kişisi engelli kadrosunda görev yapmaktadır.
Sayın Alim
Işıkın (6/4119) esas numaralı sorusu: 2002-2013
Bakanlığınız ve anılan kurum veya kuruluşlarda
istifa, emeklilik, ölüm gibi nedenlerle boşalan kamu personeli
kadroları sayısı ne kadardır? Bu kadroların
boşalma yıllarına göre dağılımları
nasıl olmuştur?
Bakanlığımız,
3/6/2011 tarihli 633 sayılı KHKyla kurulmuş olduğundan
2012 sonrasına cevap verebiliyorum. 2012 yılında 155 personelin
emekli olması, 38 personelin istifa etmesi, 4 personelin müstafi
sayılması nedeniyle toplam 197 personel kadrosu
boşalmıştır. 2013 yılında 83 personelin emekli
olması, 29 personelin istifa etmesi, 1 personelin de müstafi
sayılması nedeniyle 113 personel kadrosu boşalmıştır.
Bu dönemde
boşalan bu kadroların kaçına yeni personel alımı
yapılmıştır? deniyor.
Boşalan
kadrolar ile alınan ek kadro izinleriyle birlikte 2012 yılında
1.059, 2013 yılında 439 personel atanmıştır.
Devam ediyorum:
Hâlen kurum ve kuruluşlardaki kadrolu personel sayısı
toplamı ne kadardır? Söz konusu kadrolu personelin kadro
unvanlarına göre dağılımı nasıldır? Hâlen
anılan kurum veya kuruluşlarda toplam kaç kadro boştur? Bu
kadroların kaçının 2013 yılında doldurulması
düşünülmektedir?
Bakanlığımız
bünyesinde 28/4/2014 tarihi itibarıyla 1.291 personel merkez teşkilatında,
11.789 personel de taşra teşkilatında olmak üzere 13.080
personel görev yapmaktadır. Bakanlığımız merkez
teşkilatında 1.019, taşra teşkilatında 5.509 kadro
olmak üzere toplam 6.528 adet boş kadro bulunmaktadır. Bu kadrolardan
3.310 adedine açıktan atama yoluyla işlem yapılmak üzere Devlet
Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığından
izin talep edilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geriye kalan çok az sayıda
soruya daha sonra cevap vermek üzere süremin dolması sebebiyle
konuşmama burada son veriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bir
dakika Sayın İslam, Sayın Doğrunun bir sorusu var.
Buyurunuz efendim.
Süreniz bir
dakika.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ilinden Bakanlığınıza
müracaat eden insanlar sosyal destek projelerinden ve gelir getirici
projelerden yardım alamadıklarından şikâyet ediyorlar. Siz
gerçi 130 aileye 4 milyon civarında yardım yapıldığını
ifade ettiniz. Acaba kaç aileye bu şekilde bir yardım oldu yani kaç
kişi müracaat etti de siz buna bu kadar yardım ettiniz? Birinci sorum
o.
İkincisi:
Noter ücretleriyle ilgili olarak yüzde 70ler civarında 2013
yılında artış olduğu söylendi yanlış
anlamadıysam. Bu yüzde 70 oranlarının çok yüksek olması
herhâlde düşünülebilir. Çünkü şu anda en küçük bir vekâlet için bile
çok büyük para ödenmektedir ve halktan bu yönde çok büyük şikâyet
vardır.
Diğer bir
konu: 2022 sayılı Kanunla 65 yaş üzerindeki fakir insanlara
verilen üç aylık ücret çok düşük miktardadır, 391 yani 400 lira
civarındadır. Bu da aylık yani 130-140 lira civarına falan
isabet ediyor. Yani, bir Aile Bakanlığı olarak 140 lirayla
insanlar yani bir karı koca nasıl geçinebilir? Bununla ilgili olarak
herhangi bir düşünceniz veya çalışmanız var mıdır
bunu öğrenmek istiyoruz.
Diğer bir
konu da
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla)
Sayın Başkan, aklımda kaldığı kadar sorulara
cevap vermeye çalışacağım.
BAŞKAN
Tabii, buyurunuz.
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) Noter
ücretlerindeki artış yüzde 75 değil yüzde 7,5; böyle
söylemiştim.
Tokat ilinden kaç
ailenin müracaat ettiğini, daha doğrusu destek alan 130 ailenin müracaat
eden aile sayısının yüzde kaçı olduğunu şu anda
hafızamdan cevaplandırmam çok mümkün değil ama bu sorunuza cevap
verelim. Herhangi bir ilimize karşı herhangi bir şekilde, hiçbir
şekilde bir ayrımcılık yapılmamaktadır.
Alınan bütün talepler son derece objektif kriterlerle
değerlendirilmektedir. Karşılanması mümkün olan destek
talepleri de bu objektif kriterler sonucunda karşılanmaktadır.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Karşılanmayanlara bir cevap verilebilirse
Sayın Bakan, niçin karşılanmadığına dair.
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) En
azından bugünden sonra
Yani geçtiğimiz birkaç aydır cevap
verildiğini söyleyebilirim, bundan sonra da verilmeye devam edilecek.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen, 2 kişi daha kaldı.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
da verdiği cevaplar nedeniyle teşekkür ediyorum. Başarılar
diliyorum yeni görevinde.
Özetle birkaç
konuyu Sayın Bakana görevine yeni gelmiş olduğu için, sorular da
eski olduğu için tekrarlayıp hatırlatmak istiyorum. Muharip
gazilerin yakınlarına bir iş hakkı,
maaşlarının artırılması ve faizsiz konut
kredisinden yararlandırılma talepleri var. Eğer bu konulara
çözüm bulunabilirse o kesimin de mutlu olacağını
düşünüyorum. Tabii malul gazilerin de gerek gazilik
maaşlarının gerekse şehit ailelerine verilen şehitlik
maaşlarının düşük kaldığı, gerçekten bunun
artırılması gerektiği talebi var.
Engelli ve
yaşlı maaşlarının artırılmasının
yanında üç ay yerine aylık ödemelerin yapılması birçok
kişinin rahatlamasına yol açacaktır çünkü üç ayda bir verilen
maaşlarda ciddi sıkıntılar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla)
Sayın Başkan, Sayın Milletvekili; çok teşekkür ediyorum hem
iyi dilekleriniz için hem sorularınız için.
Muharip gazilerle
ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bu talepleri
kendilerinden ve onları temsil eden arkadaşlarımızdan
alıyoruz. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.
Engelli
maaşlarının ödenmeleriyle ilgili yine
çalışmalarımız devam ediyor. Mümkün olduğu kadar uygun
koşullarda ve uygun miktarlarda maaşların ödenmesi için azami
gayreti sarf ettiğimizden emin olmanızı arzu ederim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN
(Adana) Başkanım teşekkür ederim.
Cevap verdiği
için Bakana da teşekkür ediyorum.
Ben son üç
yıldır özellikle eskiden pek yoktu, bu dış politikadan
zannedersem kaynaklandı- bu Adana ve çevresinde genelde, böyle, cami
önlerinde, sokaklarda, caddelerde çok küçük kız çocukları, aileler,
dolayısıyla erkek çocukları sürekli olarak Yok mu bize
yardım eden? diyerek piyasalarda dolanıyor, her yerde böyle bir
sıkıntı veriyor. Sosyal Politikalar Bakanı olarak bunlar
için yapılacak bir şey yok mu? Sayın Bakanımıza bunu
soruyorum.
Sağ olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
AİLE VE
SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla)
Sayın Başkan, sahipsiz çocuklarla ilgili ya da ebeveyni olmayan
çocuklarla ilgili birtakım projeler yürütüyoruz, refakatsiz çocuklarla
ilgili birtakım projeler yürütüyoruz, henüz sonuca gelebilmiş
değiliz. Son yıllarda komşu ülkelerdeki felaketler
dolayısıyla ülkemizde sahipsiz ve refakatsiz çocuk
sayısının bir hayli arttığını gözlemliyoruz.
Onun için bu tür çocuklarla ilgili ne gibi çalışmalar yapmamız
gerektiğini tartışıyoruz ve araştırıyoruz.
Hatta size şimdi şunu söyleyebilirim: Çocuk Hizmetleri Genel
Müdürümüz ve onunla birlikte bir ekip şu anda Kilisteler, bu konuyu
araştırıyorlar. Bakanlığımızdan nasıl
projeler yaparsak sorunu engelleme yolunda adımlar atmış oluruz
diye araştırıyoruz tüm Türkiye'de. İnşallah size,
yakın bir zamanda daha sevindirici, daha somut şeyler söyleyebilecek
hâle geliriz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İslam.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın
Bakanıma bir söyleyeceğim 60a göre.
BAŞKAN
Sayın Bakan, yerinize geçebilirsiniz, çok teşekkür ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Soru önergeleri
cevaplanmıştır.
Siz, 60a göre söz
istiyorsunuz.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kadın
çiftçilere ehil sıfatı verilmemesinin kadın hakları
açısından sakıncalı olduğuna ilişkin
açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım
Pardon,
Nevzatçığım, affedersin...
BAŞKAN Siz,
60a göre söz talebinizi yerine getirin, sonra
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ama Sayın Bakan
BAŞKAN Ama
soru-cevap işlemi değil bu, biliyorsunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır, bu soru değil efendim ama
kendisinin duymasını istiyorum kadın hakları yönünden.
BAŞKAN
Evet, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Kadın hakları yönünden ama
Nevzat Bey,
eğer müsaade ederseniz bir dakika
Sayın
Bakanım, biraz sonra bir kanun görüşülecek. Size bu kanunda
kadın hakları açısından şikâyetimi iletiyorum:
Özellikle mirasçılardan erkekler ehil çiftçiyse mal ona veriliyor.
Eğer kadın çiftçi değilse, kadının eşi çiftçiyse
kadının çiftçi olup olmadığına bakılmadan ehil
sıfatı verilmiyor. Bu kanun kadın hakları
açısından bana göre sakıncalıdır. Kadın
hakları açısından size şikâyet ediyorum. Bunun önleminin alınması
lazım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
20.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sıraya
alınan, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun;
5578 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
3.-
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; 5578
Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporları
(1/788, 2/1599) (S. Sayısı: 564) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 564 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp, maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Özkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında 564 sıra sayılı Kanun Tasarısının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu hafta 26 Nisanda Dünya Veteriner Hekimler Gününü
kutladık. Bu anlamlı günde biz 3 kardeş veteriner hekim, 1
enişte, 1 de yeğen, 5 kardeş bu mutluluğu hep beraber
yaşadık.
Ayrıca, Burdurumuzun ayrı bir güzelliği
vardır; 1inci Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde vatan
şairimiz Mehmet Akif Ersoy temsil etmiştir. Mehmet Akif Ersoy da bir
veteriner hekimdir, onun oğlu veteriner hekim ve torunuyla hafta sonunda
beraberdik. Ben de 22, 23 ve 24üncü Dönemde, vatan şairimiz,
meslektaşım Mehmet Akif Ersoyun ilinde bu bayrağı
taşımaktan mutlu olduğumu sizlerle paylaşmak isterim.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde doğal
yaşamın olması için toprağın stratejik önemini bilen
ve toprağa gönül veren her kişi, kurum ve kuruluş ülke
topraklarının korunmasını, geliştirilmesini ve
planlı kullanımına yönelik bütünsel bir düzenlemenin yaşama
geçirilmesini zorunlu görmektedir.
Korunması gereken Taksim Meydanı değil,
ülkenin yedi bölgesine dağılmış bizi biz yapan topraklarımızdır.
İşçilerin seslerine kulak verilmesi, fuzuli
tartışmaları bırakıp hiçbir
vatandaşımızın burnunun kanamasına müsaade etmeyelim.
İnatlaşmaya gerek yok. Bir an önce 1 Mayısın Taksim
Meydanında kutlanılması için Sayın Bakana da büyük
görevler düşmektedir.
Anayasamızın
44üncü maddesi toprağın verimli, ekonomik olarak işletilmesini
korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önleme ve 45inci maddesi
ise tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı
kullanılmasını ve tahribini önleme konularında devleti
görevli saymıştır. Pekâlâ devlet bu görevini layıkıyla
yapabiliyor mu? Bakın, ben hemen hemen ayda en az birkaç kez bölgem olan
Burdura gidip geliyorum. Ankara çıkışından Polatlıya
kadar hatta Burdura, Antalyaya kadar korunan 1 metrekare toprak parçası
göremiyorum. Satılık bir yer dahi yok, her taraf parsellenmiş.
Kimi yerler benzin istasyonu, kimi yerler lokanta, kimi yerler tır
parkı, atölye, fabrika ve konutlarla işgal edilmiş durumda. Yani
âdeta buralarda toprağı korumayın deniliyor. Biz de burada
hâlâ toprağın korunması üzerine tasarılar
hazırlıyoruz.
Devlet,
topraklarımızı korumak için vardır. Oysa ülke
toprakları birer birer pazarlanıyor, topraklar kayboluyor. Konuya hep
beraber sahip çıkmalıyız. Bu Hükûmet döneminde benzeri görülmemiş
bir toprak kıyım politikasıyla karşı
karşıyayız. Bugün topraklarımızı, kamu kurum ve
kuruluşlarımızı, devlet kaynaklarımızı
korumak şöyle dursun, sistemli bir şekilde yok edilmesi için
çalışılıyor. Anayasamızın hükümleri ve
diğer kurumlarla günümüze kadar korunan kaynaklar çeşitli yasal
değişikliklerle parasal kaynağa dönüştürülmek isteniyor.
Oysa para her şey değildir. Gerekirse parasız da
yaşayabiliriz ama topraklarımızdan vazgeçemeyiz, onsuz
yaşayamayız. Ne diyoruz? Toprakla koyun, gerisi oyun. Ayrıca
ne diyoruz? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak
eğer uğrunda ölen varsa vatandır."
Değerli
arkadaşlarım, döneminizde bir bakanımız SEKA
özelleştirilmesinde, SEKA için Stratejik yermiş, ne stratejisi?
Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla
çıkarım karşılarına. diyordu. Çıktı ve
sonuç, SEKA, topraklarıyla beraber Yunanlıların oldu. O dönemde
şeker fabrikaları için ne diyorlardı? Kâr edeni de zarar edeni
de satacağız. Sonuç, şeker fabrikaları satıldı.
Ancak mücadelemiz sonucunda Burdur Şeker Fabrikasını
topraklarıyla beraber kurtardık. PETKİM, TÜPRAŞ, TELEKOM,
Sümerbank gibi birçok kurum ne kadar acıdır ki topraklarıyla
beraber yabancılara ve yerli şirketlere özelleştirme adı
altında satıldı. Bugün ülkemizin en güzel kıyı
şeritleri yabancıların işgali altında. Yabancılar
Türkiyeye her yıl tatile gelip tatil beldelerinde para
harcayacağına kendine toprak alıp bir ev veya villayla mülk
ediniyor. Öyle beldelerimiz var ki Türkten çok yabancı yaşıyor.
Topraklarımız el değiştiriyor. Bu duruma dur demeliyiz.
Değerli
arkadaşlarım, adım adım ülke toprakları
pazarlanıyor. Ekonomi kötüye gittikçe iktidar ne yapacağını
bilemez bir şekilde kaynak yaratmak için ülkeyi pazarlama yoluna gidiyor.
Yakında kendi ülkemizde misafir konumuna düşersek kimse
şaşmasın. Zaten topraklarımız işgal altında.
Ülkenin en önemli sanayi tesisleri, stratejik tesisleri,
topraklarımız birer birer elden çıkarılıyor. Kendi
deyimleriyle Babalar gibi satılıyor. Örnek istiyorsanız,
Adapazarı, İstanbul, Antalya, Muğla, Mersin illerine bakın,
görürsünüz.
Kurtuluş
Savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bir yandan
Osmanlının borçlarını öderken Ulu Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürkün önderliğinde binbir fedakârlıklarla, özverilerle
fabrikalar kuruldu; çağdaş medeniyetler seviyesine bir an önce
ulaşabilmek için sanayi hamleleri yapıldı. İlk şeker
fabrikası, ilk traktör fabrikası, ilk kâğıt fabrikası,
ilk cam fabrikası ve gübre fabrikaları, diğerleri ne büyük
gururlarla, coşkularla açıldı. Şimdi ise bunlar tam bir
aymazlık içerisinde yabancılara neredeyse arazi fiyatlarına
satılıyor.
Topraklarımız
satılıyor. GAP bölgesinin en verimli arazileri yabancılara sözüm
ona organik tarım yapılacak diye peşkeş çekiliyor. Bunun
önüne geçmek her yurtseverin boynunun borcudur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede arazi yetenek
sınıflandırması yapabilecek teknik elemanlar sadece
kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde
çalışmaktaydı ve bu kurum bu konuda uzman personel
dışında, araç gereçleri, laboratuvarları, arşivi ve
veri tabanıyla bu yasanın uygulanmasında ve denetlenmesindeki
işlerliği sağlayabilecek tek kurum konumunda olmasına
karşılık göz göre göre kapatıldı. Dolayısıyla
da bu araziler için başvuruda bulunan kişiler özel idareler
kapsamındaki idari ve teknik karmaşa içinde ve yetki ve
sorumlulukların kime ait olduğu bilinmez bir durum içerisinde
kaldılar. Bu durumda söz konusu olan tarımsal bütünlüğü bozup
bozmama konusunda karar verecek merci neresidir, bilinmiyor. Bizim
dileğimiz, Köy Hizmetlerinin tekrar eski konumuna getirilmesidir.
Böylelikle, kanun daha iyi bir işlerlik kazanacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne kadar binlerce dönüm
tarım arazileri yok edildi. Mera ıslah çalışmaları
yetersiz kaldı. Meralar yakıldı, anızlar yakıldı,
ormanlarımızın yok edilmesine göz yumuldu. Orman arazileri yok
edildi. Bazı bölgelerde bu yok edilen arazilere tekrar ağaç dikmek
yerine golf alanları yapıldı. Orman içinde otel yapalım
diye ormanlar yok edilip beş yıldızlı oteller inşa
edildi. Bunların acısı yıllar sonra sizlerden, bizlerden
sorulacaktır.
Mera Kanunu kapsamında yürütülen ıslah
çalışmaları henüz istenilen seviyenin çok gerisindedir. Yayla ve
meralar yeterince sahip çıkılmadığı için işgal
edilerek her geçen yıl azalmakta ya da erozyonun etkisi altında
çoraklaşmaktadır. Mera alanları daralmaktadır.
Yetiştiricilerin, çiftçilerin durumu her geçen gün
daha da kötüye gitmektedir. Ülke ekonomisindeki çarpıklık
yetiştiriciyi çok fazla etkilemiştir. Yetiştirici, uygulanan
kotalar nedeniyle muzdariptir. Suni artışlar hariç, yetiştirici
ürününü üç dört yıl öncesinin fiyatına dahi satamamaktadır. Buna
karşın, yem, mazot, gübre, ilaç gibi girdilerde yüzde 200-300lere
varan artışlar olmuştur. Köylünün, çiftçinin beli
bükülmüştür, birçoğu ata, dede meslekleri olan çiftçiliği terk
ederek şehirlere göç etmiştir.
Köyden şehre büyük oranda bir göç vardır, bu da
hem hayvancılığımızı olumsuz etkilemekte hem de
şehirlerde çarpık bir sosyal yapılanmaya neden olmaktadır.
Öncelikle çiftçiyi, yetiştiriciyi köyünde tutmanın formülleri
aranmalıdır. Gerçi Avrupa Birliğinin dayatmasıyla da
Kırsal nüfusu azaltacağız. anlayışı içerisinde
üretimden kaçış var. Bu kaçışların nedeni sadece
toprağın parçalanması değil; dünyanın pahalı
mazotunu kullanan çiftçinin bizde, dünyanın en pahalı gübresini
kullanan çiftçinin bizde, dünyanın en pahalı ilacını
kullanan çiftçinin bizde olmasının da etkisi çok büyüktür.
Bugün çiftçimiz lirayla mazot alıyor, kuruşla
buğday satıyor; lirayla mazot alıyor, kuruşla pancar
satıyor; lirayla mazot alıyor, kuruşla süt satıyor. Böyle
bir durum da söz konusu, bu konuda ise Hükûmet ancak destek diyerek günü
geçiştiriyor.Çiftçi kardeşlerime
sesleniyorum: Yetiştirdiğiniz hangi ürünün kilosundan veya
litresinden 3,5 lira para kazanıyorsunuz? Hükûmet sizin kullanmak zorunda
olduğunuz mazotun her litresinden 3,5 lira para kazanıyor. Böyle
herkes ülke yönetir!
Bakın, benim Burdurum günde bin ton süt veriyor.
Hep verdiklerinizi söylüyorsunuz. Bin ton süt demek, Burdur halkından
günde 80 bin lira KDV almak demek. En az 3 misli yem kullanıyor, en az 240
bin lirada da yemden KDV alınıyor. Burdur halkı günde 320 bin
lira KDV ödüyor sadece sütten, yemden. Mazotu, gübreyi, ilacı,
elektriği, bezi, urganı, yorganı, dirgeni saymıyoruz;
sadece sütten ve yemden alınan para günde 320 bin lira. Yani, Burdurlu
üretici bu Bakanlığa, devletimize eski parayla günlük 320 milyar
katkı koyuyor, verdiğimiz bu.
Verdiğinizi
söylüyorsunuz da aldıklarınızı söylemiyorsunuz, bunu hesap
olarak sizlerle paylaşmak isterim.
Hayvancılıkta
gerekli teşvik ve desteklerin yapılması, uygulanabilir
tarımsal kalkınma planlarının yapılmasıyla mümkün
olabilir. Bunun için de hükûmetlerin tarım ve hayvancılığa
gereken önemi vermeleri gerekmektedir.
Bütçe ödenekleri
tekrar gözden geçirilmelidir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı üvey evlat konumundan acilen
çıkarılmalıdır. Gayrisafi millî hasıladan ayrılan
pay yüzde 1dir şu anda. Bu mutlaka ve mutlaka bu önümüzdeki dönem
bütçesinde yüzde 2 olarak değerlendirilmelidir.
Toprak koruma ve
arazi kullanımındaki aksaklıklar yüzünden ülkemizde
tarımsal üretim bitme noktasına geldi. Bakın, bugün pancar
üreticisi kan ağlıyor, tütün, anason, tahıl üreticisi kan
ağlıyor. Yem bitkileri üreticisi son derece mağdur durumda,
hayvanına yedireceği yemini üretmekte sıkıntı çekiyor.
Bu yüzden hayvancılık bitme aşamasına geldi. Meraların
yetersizliği nedeniyle küçükbaş hayvan sayısında çok büyük
azalma oldu, kimse bunların farkında değil. Damızlık
hayvanlar kasaplık fiyatına pazarlarda satılıyor. Süt
üreticileri, et üreticileri hayvanlarını ellerinden çıkarma
çabası içerisindeler. Uygulanan kotalar çiftçimizin, köylümüzün durumunu
iyice kötüleştirdi. Geçim kaynağı tarım ve
hayvancılık olan bölgelerde geçim sıkıntısı
nedeniyle köyden kente büyük göçler yaşanıyor. Bunu istatistikler
söylüyor. Biz burada havanda su dövüyoruz.
Bunlar olurken,
ülke genelinde yaklaşık 67 ilde don olayı yaşandı.
Üzüm, fındık, ceviz, badem, kayısı, elma ve armut üreticisi
bu yıl perişan olacak. Aynı şekilde,
yağışların azlığından dolayı tahıl
üreticisi de mağdur olacak. Bu bölgelerdeki üreticilerimiz için kamu
bankalarındaki borçlar faizsiz ertelenmelidir. Ayrıca, bir dönem
olsun, bu üreticimize can suyu olarak faizsiz krediler verilmelidir,
üreticilerimizin istekleri bu yönlüdür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki EPDKnın talebi
üzerine elektrik faaliyetlerinde bulunmak ya da jeotermal kaynaklı seralar
için ihtiyaç duyulan arazi teminlerine karşı değiliz, burada
tarımsal arazilerin kullanılmasına da bir ölçüde karşı
değiliz. Yalnız, bu tarım arazilerinin
kullandırılması için mutlaka verimli tarım arazilerinin
kullanılması gerekmiyor. Bu tesisler her çeşit arazi üzerinde
inşa edilebilir. Ancak, üretken ve sürdürülebilir tarımın ise
verimli topraklardan başka şansı yoktur. Arazilerimiz her zaman
kullanım kabiliyetlerine göre değerlendirildiğinden tarıma
en elverişli topraklar haksız işgale uğramaktadır. Bir
örnek olarak, kara yolu güzergâhı seçimlerinde bu unsurlar değerlendirilmediğinden,
birinci ve ikinci sınıf tarım arazileri ortadan bölünecek
şekilde seçilmekte ve böylece hem yola hem de bu yolun çevresinde
yığılan endüstri ve kent alanlarına büyük miktarlarda arazi
kaptırılmaktadır. Bu tesisler için arazinin verim oranı
kriterleri dikkate alınmalıdır.
Toprağı
korumanın esası, araziyi kabiliyetlerine göre kullanmak ve mevcut
sınırlayıcı etmenleri belli ölçülerde azaltmak üzere
gereken önlemleri almaktır. Zira, arazi kullanım yetenek
sınırları bakımından ülkemizin durumu oldukça ilginç
ve problemli bir görünüm arz etmektedir. Sürülebilir arazi toplamımız
yüzde 34 iken, sürüme uygun olmayan arazilerin toplamı yüzde 60tan
fazladır. Bunun en önemli nedeni de topoğrafik yapıdır. Bu
durum da mevcut toprak varlığımızı korumanın
önemini ortaya koymaktadır. Topraklarımızı ve arazilerimizi
kabiliyetlerine uygun şekilde kullanmak, gelecek nesillere karşı
en önemli borcumuz ve görevimizdir.
Bunların
yerine getirileceği inancıyla kanunun hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum. Ancak, biraz önce gayrisafi millî
hasılayı yüzde 1 olarak değerlendirdim ama Hükûmet olarak
farklı yöntemler seçiyorsunuz ancak ayrılan kaynağın yüzde
0,5ini veriyorsunuz. Türk köylüsü altı yıllık alacaklı
sizlerden. Bu alacağını da önümüzdeki dönemde köylümüzle
paylaşmanızı rica ediyorum.
Yine,
meslektaşlarım olarak veteriner hekimler, veteriner sağlık
teknisyenleri, ziraat mühendisleri, ziraat teknisyenleri, su ürünleri
mühendisleri, gıda mühendisleri Bakanlıktan kadro beklemektedir. Ben
hem grup başkan vekilini hem Bakanlık yetkililerini uyarıyorum:
Geçmişte verdiğiniz sözlerin yerine getirilmesi için bizlere
devamlı mesajlar gelmektedir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kimi uyarıyorsun, kimi?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Bakanlığı uyarıyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Grup Başkan Vekili olarak
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilini
uyarıyorum: Bakanlar Kurulu üyeleriyle bunu mutlaka görüşmeniz
gerekiyor. Hem Maliye Bakanı hem Tarım Bakanı, bütçeden sorumlu
Bakan söz verdiği hâlde ziraat mühendislerine, veteriner hekimlere, su
ürünleri mühendislerine, gıda mühendislerine ayrılan kadro kaynak
anlamında aktarılmamıştır. Tarım
Bakanlığı bu kadroların bir an önce
aktarılmasını beklemektedir. Sizlere de geliyor aynı
mesajlar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Satırı müstakbel bakan
olarak mı uyarıyorsunuz şimdiden?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Ya, müstakbel bakan. Her şey zaten Sayın Kubattan
burada değerlendiriliyor, o ne derse belirli oranda Hükûmet yetkilileri
ona uyuyor çünkü Meclisin boşluğundan o, sağ olsun, burada
sağlam duruyor. Gerçi koltukların yüzü kızarıyor ama
denecek bir şey yok. Gecenin bu vaktinde ancak 6 AKPli milletvekiliyle
kanunu görüşüyoruz. Sağ olsun Bakanımız geldi.
Bunlar, Sayın
Bakanım, size mi hakaret yoksa Komisyon Başkanına mı?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Saat, saat
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Yani, bunu anlayabilmiş değilim. Bunlar, yani,
nereye gittiler bunlar bu saatte? Cuma saati değil, bayram namazı
değil, yani, Regaip Kandili değil, Miraç Kandili değil. Yani,
nereye gitti bu arkadaşlar?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Kalplerimizle beraber, merak etmeyin.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Yani, bunu bir yerlerde tutmanız lazım.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) - Her şey kontrol altında, merak etmeyin.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) - Yani, Sayın Başbakan görse herhâlde sopayla kovalar
bunları. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün, bakın,
çiftçinin dertlerini düşünüyoruz, çiftçinin dertlerini burada
değerlendirmeye çalışıyoruz. Memlekette don olayı var,
kuraklık olayı var, bunların konuşulması gerekiyor, ne
yapmamızın konuşulması gerekiyor. Nasıl bir ödenek
ayıracağız, Tarım Bakanlığını nasıl
rahatlatacağız, çiftçilerimizi nasıl rahatlatacağız?
Bunu desteklememiz gerekiyor ama ne yazık ki ne Bakanlar Kurulunda
Sayın Bakan
yasak savma anlamında
yanımıza geldi; bugün de bulmuşken, müsaade edin, biraz da
konuşalım. Laf atacak arkadaşınız da yok. Benim
milletvekilleri de, seçimi kaybedince onlar da görünmüyor, Burdurdan.
Bayram nerede,
Bayram? Bayram da yok maşallah. Hami sağ olsun gelip gidiyor ama
Bayram kayboldu.
Yani,
arkadaşlar, bakın, sorunlar büyük.
AHMET ARSLAN
(Kars) Burduru örnek alsak sizin, 70 tane ilin hiç buraya gelmemesi
lazım.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) Evet.
Şimdi, Burdur
örnek bir il, çalışkan bir il, üreten bir il. Burdurumuz üretimi
seviyor. Bakın, biraz önce söyledim: Bin ton, günlük, süt üretiyoruz.
İneğin boğazından giren yem süt olup çıkıyor.
Öyle dereden toplanmıyor, günlük, günlük
Bin ton, günde bin ton sütümüz
var ve ödediğimiz paranın da Burdurumuza kaynak olarak
aktarılmasını istiyoruz, hem tarımsal destekler
anlamında hem de kuraklığı destekleme anlamında
Burdurumuza bu desteklerin verilmesini diliyorum, hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Hüsamettin
Zenderlioğlu.
Buyurunuz
Sayın Zenderlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 564 sayılı yasa üzerine Halkların
Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Tabii ki bugün,
dünyanın, iki yüz yıldan beri Avrupanın çözmüş olduğu
sorunları biz yeniden ele alıp bunu nasıl çözebiliriz
Bugün bu
kanun üzerinde konuşmaktayız. Aslında iki yüz yıl
Avrupanın gerisinde, bu toprak reformuyla ilgili, bu yasayla ilgili
izlenmekteyiz. Ancak AK PARTİ iktidarı ülkeyi şirket
mantığıyla yönetme eğilimini sürdürmektedir. Tüm yasa
tasarılarında olduğu gibi bu tasarıda da sermayenin iktidar
yanlıları izlemektedir. Tasarı gerekçesinde mülkiyet
hakkına değinmemiş ancak mülkiyet hakkının kamu
yararı ilkesi gereğince sınırlandırabilmiştir. Bu
tasarının hazırlandığı ifade edilirken kamu
yararı kavramı bu kadar iktidar ve iktidar yanlıları lehine
kullanan başka bir iktidara rastlamak mümkün değildir.
Yeni tasarı
gerekçesinde Fransayla Danimarka arasının bölünmemesi için miras
konusu üzerinde, tek bir mirasçıda toplandığını ve
arazinin bütünlüğünün korunduğuna işaret edilmiştir. Bu
ülkelerde arazinin piyasa değeri üzerine araziyi işleten
mirasçının diğer mirasçılar tazminat ödendiğini
belirtmiştir. Ancak bu tasarıda diğer mirasçıların
koruyucu hiçbir mekanizması geliştirilmemiştir, ehlî
mirasçıya geniş yetki tanınmıştır. Netice
itibarıyla, bu yasayla kamu kurum, kuruluşlarıyla, büyük finans
kuruluşlarına destek açık bir şekilde ortaya
konmuştur. Büyük finans kuruluşları desteklenirken, birey bu
destekten yoksun bırakılmaktadır. Küçük toprak sahiplerinin
mülksüzleştirilip fakirleştirilmesini, büyük sermayenin
zenginleşmesini öngören bu tasarının bu şekilde kabul
edilmesi mümkün değildir.
Gelişmiş
ülkelerde olan iki yüz yılı aşkın bir sürelik deneyimi
Türkiye kısa sürede gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Ancak, toprağa bağlı yaşamın hüküm sürdüğü
ülkemizde toprak sorununun esasının sosyolojik dokuyla direkt ilişkili olduğu kabul
edilmeden, teknik düzenlemelerle sorunun çözülmesi mümkün değildir.
Aslında söyleniyor, toprak işleyenin olmalıdır.
İşletmeyi modernleştirmedikten sonra bu topraktan nasıl bir
verim alınacak? İşte, görüyoruz, bu yıl kuraklık söz
konusudur. Sayın Tarım
Bakanımız acaba bu konuda nasıl bir tedbir
almıştır, merak ediyoruz.
Türkiyede ise
toplumda uygulanan örneklerle -kimi kaynaklarda Osmanlı Döneminden
günümüze değin- değişik toprak reformları
yapıldığını görmek mümkündür. Çünkü, tarihe
baktığımızda, bu yönlü dönemlerde birçok arazilerin
işletene, mülk sahiplerine ve diğerlerine bölüştürüldüğünü
de biliyoruz. Ayan Meclisinden günümüze değin bu toprakların
1839larda, 1876larda çıkarılan yasalar temelinde bu düzenlemeler
her ne kadar yapılmışsa da günümüze
baktığımızda, 1920li yıllarda da 1936, 1938li
yıllarda da bir kadastro sorununu, bir toprak reformu
yapıldığını da görmek mümkündür. Ancak bu, tabii ki
çağımıza, günümüze cevap olabilecek bir düzeyde değildir.
Günümüz Türkiye
halklarının ihtiyacı olan
şey öncelikle topraktır, toprak reformudur. Topraksız köylü
toprak sahibi yapılmalıdır ama gördüğümüz daha dev
şirketlere bu toprakları nasıl peşkeş çekeriz,
nasıl onları rant sahibi yapabiliriz arayışıdır.
Bu vesileyle, bu yasanın çok mantıklı uygulama yönlerinin az
olduğunu ifade etmek istiyorum.
En büyük toprak
ağası siz de biliyorsunuz ki hazinedir. Örnek olarak Bitlisten
verebilirim. Yıllardır bu toprağı işleten
insanlarımız
Ne hikmetse Hükûmet tarafından kamu adına
tutup herkese peşkeş çekilmektedir. Kimin adına satıyorsun?
Belli değildir. İhaleler gizli kapılar arkasında yapılıyor,
emlak diye bir kurum tarafından yapılmaktadır; kime verdiği
de aylar sonra, yıllar sonra ancak ortaya çıkmaktadır. Bunun en
bariz örneğini Bitlisin Papşinde, Başhanda, Suvarda, bu
köylerde görmek mümkün, örnek olarak veriyorum. Bu anlayışın
hâkim olduğu ülkeler, daha çok ürün elde etmek için toprağı
işletmeye çalışıyor. Ama Türkiyeye bakıyoruz -kimin
kime nasıl rant sağlayacağı konusunda sanki bir iş
birliği çerçevesi içerisinde- bu toprak reformu veya bu Toprak Kanunu
zaman zaman çıkarılıp birbirlerini
ağırlamaktadırlar.
Türkiyede
kadastro çalışmalarının ve mülkiyet tespitlerinin geç
yapılması toplumsal sorunların oluşmasına zemin
hazırlamıştır. Fransızlar Hatayı sömürge olarak
aldığında ilk yaptıkları iş kadastro
olmuşken, Türkiye, övündüğü tarihinde mülkiyet
çalışmalarına önem vermemiştir. 2003 yılıyla
birlikte bu eksiklik güya Hükûmet tarafından görülüp Dünya Bankasına
finansman desteği olup neredeyse bütün kadastro birimleri bitirilmiş,
sadece 400ün altında birim kalmıştır. Ancak, Hükûmetin bu
kangren durumunu sadece sosyal ve siyasal bazda ele
aldığımızda, bu eksikliği ranta çevirmek
kaygısıyla hareket edip fırsatçılık
yapmıştır. Bu durum, halk içerisinde mülkiyet kaosunun
yaşanmasına da sebep olmuştur.
Kadastro
çalışmalarında şirketler kâğıt üzerinde
milyonlarca lira para kazanmaktadırlar. Oysa ki şirketlere harcanan
bu kadar para Tapu Kadastronun kendi birimlerine aktarılsaydı eminim
ki daha çok faydalı olabilirdi.
3402 sayılı Kadastro Kanununu bütünlükle
mantık oluşturmadığından yerleşim yerleri
özellikle dikkate alınmamıştır. Bu durumu bölgesel olarak
incelediğimizde bile anlaşılmaktadır. Birçok
alanda biliyoruz ki -baba, dede, nine- hâlen tapuların birçoğu
onların adınadır. Çoluk çocuk çoğalmış, soyu sopu
çoğalmış, topraklar da bölüne bölüne -kerte kerte birbirlerine
bölünmüş- bugün de artık işlevsiz hâle gelmiştir. Bu
yönüyle eğer değerlendirirsek önemlidir bu yasa ama öbür yönden
kaygımız, 2/B Yasasında olduğu gibi toprağa ihtiyacı
olanlara toprak verilmiyor. Kime veriliyor? İşte, otel yapan, motel
yapan
Veyahut da başka şirketler Kendi çıkarları için
nasıl işletebilirler? anlayışı içerisinde bu
toprakları verimsiz hâle getirmektedirler.
Şu an ülkemizde gayrimenkulle
ilgili olarak 7 bakanlık ve onlara bağlı onlarca genel müdürlük
sorumluluk almaktadır ve her kurum, gayrimenkulleri gerek teknik gerekse
hukuki olarak kendine göre yorumlamaktadır. Mülkiyet
çalışmalarının sermayeye, ranta değil, halkın
sorunlarını çözen mantığa dayalı olması gerekir.
Gayrimenkulle ilgili bütün kurumların tek bir çatı altında
toplanmasına özen gösterilmesine rağmen, özerk bir yapı
çalışması konusunda herhangi bir veriyi burada görmemekteyiz.
Getirilen yasa tasarısı
büyükşehir belediyesinin yetki alanlarına herhangi bir atıfta
bulunmamıştır. 6360 sayılı Yasa, büyükşehir
belediyelerine her türlü tarım projesi geliştirebilecekleri
şeklinde ucu açık bir yetki tanımıştır. Yasa
tasarısında tarım arazileriyle ilgili toplulaştırma
çalışmalarının Bakanlıkça yürütüleceği
belirtilmektedir. Bu anlamda yerel otoritelerin herhangi bir etkisi
kalmamaktadır. Oysa olması gereken, halkın en yakın birimi
olan yerel yönetimleri toprak üzerindeki faaliyetlerde söz sahibi yapacak
düzenlemelerin hayata geçirilmesidir.
Türkiye Ziraat Odalar Birliğinin
verilerine göre 1995-2013 döneminde toplam tarım alanları yüzde 11,3
azalarak 26,83 milyon hektardan 23,81 milyon hektara gerilemiştir.
Tarım alanlarının -şehirleşmede- sanayi tesislerine
dönüştürülmesi, tarım alanlarının azalmasında en
büyük etken ve nedendir. Bu nedenle, yıllar boyunca birinci
sınıf sulamaya uygun tarım arazileri imara açılarak sanayi
ve yerleşim yerleri yapılmıştır. Şehir, ilçe ve
beldelerde tarım arazileri imara açılarak burada büyük bir rant
yolunu da açmaktadır. Burada da tarım arazilerinin verimliliği
düşürülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak Türkiye'de önemli
oranda arazinin tapusunun hâlen -dediğim gibi- büyükannelerin veya
ninelerin, dedelerin üzerinde olduğunu ifade ettim. Arazi konulu davalar
on yıl boyunca sürmektedir. Buradaki sıkıntı -hukuki
açıdan baktığımızda- bu mahkemelerin günlerce
değil yıllarca sürdüğünü de ifade etmekte yarar vardır.
Araziler el
değiştirme kararları nedeniyle çok sayıda cinayetlere ve
kavgalara neden olmuştur. Bu kavgaların nedenlerinden biri arazi sorunudur,
mera sorunudur. Bunu siz de biliyorsunuz. Bu yasaları getirirken halka
danışarak, gerçekten bölgede bir etüt yaparak özellikle doğu ve
güneydoğu dediğimiz Kürdistan bölümünde de bunu yapsaydınız
daha çok verimli olacaktı bu yasa, daha çok verimlilik aksedecekti ama
baktığımızda bu yasada böyle bir şey yok. Yani, böyle,
kendi başına birisi oturmuş, kendi mantığına göre
nasıl eviririm çeviririm misaliyle böyle bir yasa çıkarmıştır.
Bizim temennimiz, dileğimiz odur ki gerçekten toprağın
işleyenin olması gerektiği; bu parçalanan toprakların dev
şirketlere değil, gerçekten halka verilmesini talep etmekteyiz.
Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zenderlioğlu.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; -kaldıysa
kalanlara diyoruz tabii- hepinizi saygı, sevgi, hürmetle
selamlıyorum.
Tabii, konumuz, Türkiye'nin önemli bir
sıkıntısı olan arazilerin parçalı hâle gelmesi ve
bunun ziraatta üretimi düşürmesi ve bu noktada çıkarılan bir
kanun. Kanunda eksikler buluyoruz, kanunda birtakım mahzurlar buluyoruz
ama Sayın Tarım Komisyonu üyemiz Seyfettin Yılmaz Beyin de
ifadesiyle, Komisyondaki ifadesiyle bunu bir millî mesele olarak kabul ediyoruz
ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarıyı, kanunu
destekliyoruz; önce bunun bilinmesinde fayda görüyorum.
Ama, şunu da ifade etmek lazım sayın
milletvekilleri: Çiftçinin ikinci bir mesleği olmaz. Yani, çiftçi, elinden
arazisini aldığınız zaman gidip başka bir mesleği
icra edemez çünkü bilmez. Siz, bu kanunla bir şekilde anlaşsalar dahi
aralarında aileler, mirasçılar çiftçiliği bırakacak
olanın hâlini düşünmüyorsunuz. Evet, O, onun kabahati.
diyebilirsiniz ama bu toplumsal bir gerçek. Yani, bugün ben çiftçiyim, bugün
benim arazimi elimden aldığınız an benim ikinci bir
mesleğim olmazsa, her ne kadar üç beş kuruş oradan bir para
temin edersem o para batar, bir şey bilmem ben çünkü.
Bugün, içinde yaşadığımız
günlerde Reyhanlı Barajı münasebetiyle bizim arazilerimiz istimlak
ediliyor. İkinci bir mesleğimiz yok, verilen parayla ne
yapacağımızı bilemiyoruz ve bir şekilde -Allah
saklasın- kim, hangi çiftçi arazisini devlete verip, istimlak ettirip
cebine parayı koyarsa bunların yüzde 90ının bu parası
batacak, bir şey bildiği yok çünkü. Bu, önemli bir eksik sayın
milletvekilleri. Bu düşünülmeli ve ilerleyen dönemde gerekirse buna ilave
tedbirlerle bu önümüzde bulacağımız, ileride
karşılaşacağımız bu sorun bir şekilde
çözülmeli.
Bunun yanı
sıra çiftçinin durumu önemli. Yani biz, bu kanunu çıkarıyoruz
ama şu anda çiftçi ne durumda bunu sorgulayamıyoruz.
Bugün don
sıkıntısı oldu, önemli oranda gelir kaybı oldu donda
fakat aynı zamanda bir de kuraklık sorunu var, şu anda
perişan. Mesela Malatyada, birçok yerde dondan zarar gören ürünler oldu
ama kimse farkında değil. Biz mısır ekmişiz,
mısırımız don yedi, duruyor yani kurumadı ama bunun ek
maliyetleri var sayın milletvekilleri. Kuraklık çiftçinin belini
bükmüş durumda.
Şimdi,
bakıyoruz buraya, Amerika Devlet Başkanı Obama, Californiada
kuraklıktan zarar gören çiftçilere 173 milyon dolarlık bir paket
hazırlamış. Hükûmetimiz ne yapıyor? Kuraklık baş
gösterince hemen birçok üründe, buğday, mısır, pirinç, bunlarda
sıfır gümrükle ithalin kapısını açıyor.
Şimdi bu yanlış demiyorum, tüketiciyi de düşünmek
lazım. Hükûmet burada doğrusunu yapıyor ama eksik yapıyor.
Peki, bu malları üretenler, dolayısıyla bu yıl üretemeyenler
ne yapacak? Buna karşı bir tedbir var mı? Hayır, yok, asla.
Bu anlayış, bu zihniyet bu çiftçiyi bitirir.
Şimdi,
buğdayımız var, bütün ovada, bütün Amik Ovasında
Hataydan bahsediyorum- buğdaylar bir karış. Biraz daha uzun
olan, biraz daha gelişmiş buğdayları da vatandaş ot
niyetine kullanmak üzere yem bitkisi şeyinde biçiyor ama yüzde 60ı,
70i yem bitkisi dahi olamıyor ve çiftçi faizciye, tefeciye yem olacak.
Yani, bu çok önemli bir şey ve Sayın Bakanın bu konuda bir
tedbiri var mı, onu da duyarsak memnun oluruz.
Şimdi, ne
oluyor sayın milletvekilleri? Tabii, çiftçinin meselesini herkes bilmez.
Çiftçinin statüsü ortada yani bu Mecliste bulunan çiftçi sayısından
çiftçinin statüsü ortada. Bildiğim kadarıyla, kendi parti grubumuzda
bir Muharrem Bey var, bir de biz varız; diğer partilerin
gruplarında da
Çünkü çiftçinin statüsü düşmüş. Bu elbette ki
son on iki yılın faturası değil yani bütün faturayı
son on iki yıla kesmek de doğru değil ama son on iki yılda,
baktığımız zaman, işte Tarımsal gelir arttı,
tarımsal ihracat arttı, şu arttı, bu arttı. ama
tarımın millî gelirdeki payı düşüyor.
Şimdi,
Sayın Bakan bir konuşmasında -bildiğim kadarıyla-
Amerikadaki kayıtlı çiftçi sayısının yüzde 1
olduğundan veyahut çiftçilik yapanların yüzde 1 olduğundan, Türkiyede
yüzde 25 olduğundan, bu oranın ülkenin gelişmesi adına
düşmesi gerektiğinden bahsediyor. Devamla Birdenbire de bu nüfusu
köyden boşaltmak istemiyoruz. diyor ama yapılan uygulamalar
köylerdeki nüfusu boşaltıyor. Benim köyümün yarısı yok,
İstanbula çalışmaya gitmiş. Niçin? Siz çiftçinin gelirini
düşürürseniz çiftçiden geçinenlerin de geliri düşer, olay bu kadar
basit ve çekip İstanbula gidiyor. Ne oluyor sayın milletvekilleri?
Bulduğu işte çalışıyor. Her yer İstanbul
değil, Reyhanlıya göçen var, Kırıkhana göçen var,
buralarda iş miş yok. Bu vatandaşlarımızın, bu
kardeşlerimizin her birisi birer sosyal bomba oluyor toplum içerisinde.
Meslek yok, para yok, iş yok, çocukları iyi yetişmiyor, korkunç
bir nesil geliyor ve ülkenin önümüzdeki yıllarda birçok sorununa temel
olacak ve ülkenin millî sorunu hâline gelecek bir nesil geliyor. Hükûmet
döneminde, asayiş olaylarının, boşanma hadiselerinin
artış oranına bir bakmak lazım on iki yıldır.
Bunlar toplumu birbirinden ayrıştırıyor.
Şimdi, Amik
Ovasında
Bu da yetmezmiş gibi -yani yukarısı öyle takdir
etmiş- Cenab-ı Allah vermemiş. E, aşağısı da
vermiyor yani Hükûmet de vermiyor.
Şimdi,
bakın, pamuğun sulama dönemi bundan iki ay sonradır sayın
milletvekilleri. Bilen bilir, Haziran 15te sulanır pamuk, 15te
başlar. Şu anda biz yeni çıkmış 3 yapraklı
pamuğu sulamaya başladık. Sulama dönemi üç ay olan bir ürünün
sulama dönemi beş aya çıktı Sayın Bakan. Masraf yükselecek.
Bu, çıkarabilene. Adam ekmiş, çıkaramamış,
çıkmamış. Biz darbuz deriz ona, nem yok toprakta ve
çevirmiş, bir daha ekiyor. Nasıl? Sulayarak. Yani o da bir nevi
sulamaya başlamış netice itibarıyla. Tam bu aşamada
TEDAŞ özelleşmiş, gardiyan gibi özel sektör firmaları
geliyor, ellerinde pense, çiftçinin elektriğini kesiyor. Yahu, bir
barışmak lazım. Bunu özelleştirdiniz, bu bir politika,
Hükûmetinizin takdiri. Peki, bunu özelleştirirken çiftçiyi niye
düşünmediniz?
Sayın
Tarım Bakanı, biz çiftçiyiz, bizim sahibimiz sizsiniz. Sizden rica
ediyorum, yani Hükûmetin maliyesi çiftçiye acımaz, Hükûmetin Hazine
Bakanı çiftçiye acımaz, acırsanız zatıaliniz acır
ve sizden bunu bekliyoruz, çok rica ediyoruz. Şimdi, bir barış
yapalım. Değerli arkadaşlar, PKKyla barışıyoruz,
Ermenistanla barışıyoruz, bir barış da çiftçiyle
yapalım.
Yine, Sayın
Bakan dönecek diyecek ki: Efendim, siz böyle diyorsunuz ama çiftçi bize
veriyor. Yahu, ne yapalım? Veriyorsa veriyor yani günah mı ediyor?
Bunu tersine çevirelim Sayın Bakan. Çiftçi sizin seçmeniniz, değil mi
efendim? Ayrıca, bu dönemde biraz eksildi, onu da hatırlatırım.
MUSA ÇAM
(İzmir) Çiftçi celladına âşık.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Yani ben o kadarını
demeyeyim ama Sayın Bakandan böyle bir tavır bekliyorum.
Şimdi,
buğday çiftçisinin hâli bu. Ziraat Bankası vadeleri geldi haziran
ayında. Şimdi, Ziraat Bankasının faizleri kulüpçü faizini
geçmiş. Bir daha anlatayım, bu kürsüden anlattım:
Kumarcının akşam parası biter, kulüpçüden parayı
alır, faizini de peşin verir ve yüksek... Mazot fiyatları
korkunç. Şimdi, enflasyon yüzde 8, yüzde 10, yüzde 11... Bununla da
övünüyoruz iktidar partisi olarak, değil mi? Gübre fiyatları yüzde 30
oranında artmış. Şu gün kullanılan, taban gübresi
diye tabir ettiğimiz 18-46, geçen yıl 1.150 lira, bu yıl 1.450
lira. Çiftçinin enflasyonu yüzde 30 sayın milletvekilleri. İlaç fiyatları
yüzde 20-30 oranında artmış.
MUHARREM VARLI
(Adana) Mısır kaç lira, mısır?
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Mısır düşmüş
yani.
Şimdi,
çiftçinin ürünü aynı oranda artıyor mu? Hayır. Sayın Bakan
destekten bahsediyor, Şu kadar destek veriyoruz. Sizin döneminizde
şu kadardı, bizim dönemimizde bu kadar. diyor. Bu destek
kurtarmıyor. Burada bir yanlış olsa gerek. Şimdi, bu
desteğin bir bölümü de -belki Sayın Bakanın kusuru yok ama-
hırsızlara gidiyor. Yani, hepsi çiftçiye gidiyor zannetmeyin
Sayın Bakan, bir kısmı da yolsuzluk yapıyor
vatandaşın. Yani, devletin parası... Bu Hükûmet bir takdir
buyurmuş, Hükûmet işte Size şu kadar yardım
edeceğim. demiş ama bunu istismar eden de var yani o rakamların
hepsi bizde değil maalesef. Bulunursa bulunuyor, bulunamazsa kesesine
kalıyor. Şimdi bunları da göz önüne almak lazım.
Zeytinyağı
üreticisi aynı şekilde. Yani, çiftçinin durumu zor. Geçen sene
neredeyse üretimimiz kadar Türkiyeye kaçak zeytinyağı girmiş,
fiyatı düşürmüş. Edirne, çeltik üreticisi, pirinç, ayçiçeği
üreticisi... Türkiye pirincinin yüzde 50si Edirneden çıkar. Pirinç çok
suya ihtiyacı olan bir bitkidir. Yok, kuraklık var. Tamam, pirinci
ithal ediyoruz, pirinç pilavını ucuza yiyoruz ama bu, çiftçiye çok
pahalıya patlıyor. Karşılığında çiftçinin
durumunu dengeleyecek bir önlem almıyoruz. Buğdaydaki bu sorun
hayvancılığı tetikleyecek, hayvancılıktaki
sorunları tetikleyecek, saman bulunamayacak, fiğ bulunamayacak. Adam
söylüyor, diyor ki: Fiğ ektim... Fiğ sulanmaz yani normal tarlada
fiğin sulanması çok doğru bir şey değildir çünkü
aşırı gider ama kuraklık olmuş, fiğ de
olmamış, yetişmemiş. Yarın yem bitkilerinin
fiyatı artacak, saman bulunamayacak. Bunların tedbirleri var mı?
Bunu bilmiyoruz, varsa buradan duymak istiyoruz.
Özellikle elektrik
meselesi önemli yani bu su olmazsa bu kuraklıkta bu çiftçi neyle
sulayacak? Ve çiftçi olarak -biraz evvel
de ifade ettim- şunu Meclisin huzurunda söylüyorum: Sahibimiz Sayın
Tarım Bakanıdır. Sahip çıkacağınıza da
inanıyoruz Sayın Bakan yani bizim için Hükûmetin üyeleriyle kavga
etmenizi rica ediyoruz. Benim çiftçimin durumu bu, Ziraat Bankası bu.
Bunu söylemenizi rica ediyoruz, sonuna kadar arkanızdayız.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Havuza kredi veriyor, Türkiyeye değil havuza.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Buyurun efendim?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Ziraat Bankası havuza kredi veriyor, çiftçiye değil.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Yani şimdi arayı
bozmayalım, sorunları çözeceğiz, o yüzden yumuşak
yumuşak şey yapalım, kavgayla bir yere varamıyoruz çünkü.
Yani böyle devam edelim, akşamın şu saatinde de sizleri fazla
yormayalım.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Biz de üzüm yiyelim, bağcıyı
dövmeyelim.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Şimdi, bakın şurada
önümde bir şey var hazır çiftçiden bahsetmişken. Aksarayda 2
bin küsur dönüm, 2.635 dönüm arazi -mera arazisi olarak da geçiyor bu- buradan
çıkarılmış, AFADa, afet yardım fonundaki ihtiyaçlara
göre düzenlenmek üzere, bir depo yapılması adına tahsis
edilmiş. Bu olacak iş değil, bu olacak bir iş değil.
Yani bu vatandaş koyununu kuzusunu nerede otlatacak? Aksarayda bunu
yapamazsa o civardaki insanlar ne yiyecek, ne içecek?
BAŞKAN Bir
dakika Sayın Çirkin.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geliyoruz. Sayın
Çirkinin konuşması bitene kadar süreyi uzatmayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurunuz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Devam edin, çok güzel gidiyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Yok,
devam etmeyeyim artık.
BAŞKAN Buyurun, devam ediniz siz, sözünüzü
bitiriniz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
Efendim, arkadaşlardan yoğun talep var.
BAŞKAN Buyurunuz efendim, siz devam edin,
konuşun.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
Şunu ifade etmek istiyorum son olarak, somut önerileri de sunmak
istiyorum: Bugün, Ziraat Bankası borçları faizsiz ertelenmeli,
yeniden yapılandırılmalı ve çiftçiye yeni kredi
açılmalı, bir can suyu verilmeli. Yani yukarısı öyle takdir
etmiş ama aşağısı da yukarısına
bakmamalı ve çiftçiyi ayaklandırmalı.
TEDAŞ, özelleştirme noktasında, çiftçi
tarafından hayırla anılmıyor. Bu sorun çözülmeli, devlet bu
konuda taksitlendirmeyi, yeniden yapılandırmayı bir an evvel
yapmalı. Yani sorunlarımız büyük ama vaktimiz az, sayın
milletvekillerimiz de haklı olarak gözümüze bakıyor.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sevgiler
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çirkin.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin
sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 30 Nisan 2014 Çarşamba günü saat
14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.59