TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
9uncu
Birleşim
24 Ekim 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, 24 Ekim Birleşmiş Milletler
Kuruluş Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmenderelinin,
ODTÜde yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın gündem dışı konuşmaya cevabındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün,
Tekirdağ ilinin bazı köylerinin baraj sulamasından
yararlanamadığına ve bu konudaki mağduriyetlerin
giderilmesine ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın,
Gebze ilçesinde birkaç köyde hazineye ait gayrimenkullerin köyde oturmayanlar
üzerine geçirilerek devletin zarara uğratıldığına
ilişkin açıklaması
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Karayolları Genel Müdürlüğü ile
ilgili bakanlığın kara yollarını tekrar gözden
geçirmesi ve trafik kazalarına karşı önlem alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, özel tiyatrolara destek yardımları için toplanan
kurulda Gezi eylemlerine destek veren tiyatrolara yardım
yapılmaması yönünde fikirler ortaya atıldığı
iddiasının doğru olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, haklarında
kesin hüküm verilmesine rağmen 2 milletvekilinin hâlâ hapishanede
olmalarının Anayasanın 83üncü maddesine aykırı
olduğuna ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın gündem dışı konuşmaya cevabındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Âşık Veyselin doğum yıl dönümüne ve
doğumunun 120nci yılı olması nedeniyle 2014
yılının Âşık Veysel yılı olarak ilan
edilmesini önerdiğine ilişkin açıklaması
8.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün, Düzgün
soyadını taşıyan ve dağa çıkıp Türk askerine
kurşun sıkan hiç kimse olmadığına ilişkin
açıklaması
9.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın,
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın gündem
dışı konuşmaya cevabındaki bazı ifadelerine ve
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının yeni bir yol yapmak
için mevcut yolları kullanılmaz duruma getirmekten vazgeçmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Suriye ve Irakla yol, gümrük ve ticari
güvenlik sağlanamadığı için Adana bölgesinde narenciye piyasasının
oluşmadığına ve yetkililerin bu konuyla ilgilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, üçüncü köprü bağlantı
yolları üzerinde AK PARTİye mensup kaç kişinin kaç metrekare
arsa satın aldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
12.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün,
Bursanın bazı köylerinde sağlıklı sulama yapılamaması
nedeniyle domates ve mısır ürünlerinde yeterli verim
alınamadığına ve bununla ilgili
sıkıntıların giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin,
İzmirde kamu arazilerinin özelleştirilerek satılmasına ilişkin
açıklaması
14.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gazeteci Sami Menteşi bir terör örgütüyle
ilişkilendirerek isminin karalandığına ve geleceğiyle
oynandığına ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin, Hükûmet
yetkililerinin, Kurban Bayramında ODTÜ arazisinin
yağmalanmasını dinî değerlere saygısızlık
olarak görüp görmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile
Sayıştayın 2012 yılı harcamalarına yönelik
Sayıştay dış denetim raporlarına ilişkin
açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkırın, sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü ve 20
milletvekilinin, Ergene
Nehri ve Çorlu Deresindeki kirliliğin insan sağlığı
üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/744)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19
milletvekilinin, TOKİ'nin ülkemizde yapmış olduğu konut
projeleri ile sosyal donatıların yapım ve teslimatı
aşamasında yaşanan sıkıntıların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/745)
3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19
milletvekilinin, Diyanet
İşleri Başkanlığına bağlı
çalışan din görevlilerinin yetiştirilmesi, refah seviyelerinin
arttırılması, sosyal ve ekonomik şartlarının
iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/746)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununa
göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2012 yılı harcamalarına
ilişkin dış denetim raporu ile Sayıştayın 2012
yılı harcamalarına ilişkin dış denetim raporunun
Başkanlık Divanının 3/10/2013 tarihli
toplantısında görüşülmüş olan inceleme sonuçlarına
ilişkin tezkeresi (3/1302)
2.- Toplumsal Barış
Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin
Değerlendirilmesi amacıyla kurulan (10/576, 577, 578) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun süre
uzatımına ilişkin tezkeresi (3/1327)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Akdeniz Parlamenter Asamblesi,
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi, Asya Parlamenter Asamblesi,
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi,
Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Parlamenter Asamblesi,
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento
Birliği, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter
Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi, Parlamentolar Arası Birlik, Türk
Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini
temsil edecek grupları oluşturması Başkanlık
Divanınca uygun bulunan üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi
(3/1303)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu ve Manisa Milletvekili Recai Berber'in, 18-20 Kasım 2013
tarihlerinde Karadağ'da düzenlenecek olan "Sayıştay ve
Parlamento İlişkileri" konulu konferansa katılmalarına
ilişkin tezkeresi (3/1304)
C) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden
Güney Kore Büyükelçisi ve beraberindeki milletvekillerine Başkanlıkça
Hoş geldiniz. denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, BDP Grup Başkan Vekili Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin 23/10/2011 tarihinde meydana gelen Van
depreminin ardından Vanlı yurttaşların
yaşadığı olumsuzlukların, Van'a Türkiye'nin diğer
yerlerinden yapılan yardımların akıbetinin
araştırılması amacıyla 23/10/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Ekim 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş ve arkadaşlarının Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011de yeni rektör atamasından sonra ortaya
atılan iddiaların araştırılması amacıyla
2/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Ekim 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Barış
ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında AK PARTİ Grubuna
sataşmaları nedeniyle konuşması
5.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, Isparta Milletvekili Recep Özelin CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkırın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
görüşülen kanun tasarısında oyunun rengini belirtmek üzere
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Güneydoğu Avrupa Savunma
Bakanları Süreci Çerçevesinde Koordinasyon Komitesi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/390) (S. Sayısı: 322)
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Köy Hizmetleri il müdürlerinin özlük haklarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı (7/28107)
2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Kocaelinin Darıca, Çayırova ve Dilovası
ilçelerinde vergi dairesi bulunmamasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/30337)
3.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, Kamu İhale Kurumunun yönetici personeline ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/30340)
4.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, kamuda işçi ve memur olarak çalışanlardan
farklı vergi kesilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/30342)
24
Ekim 2013 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale)
-----
0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 9uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Birleşmiş
Milletler Günü hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur
Çalıka aittir.
Buyurunuz Sayın Çalık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, 24 Ekim Birleşmiş Milletler
Kuruluş Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 24 Ekimin Birleşmiş Milletler
Kuruluş Günü olması sebebiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
24 Ekim 1945te dünya barışının
güvenliğini korumak ve uluslararası toplumda ekonomik, toplumsal ve
kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan
Birleşmiş Milletler günümüz politikasında da uluslararası
örgütler bağlamında çok önemli bir misyona sahiptir.
Kuruluşunun temelini milletler arasında adalet
ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği temin
etmek olarak belirleyen Birleşmiş Milletler insanların
yaşam haklarına kuruluşunun temel maddelerinde yer vermekle
beraber, 10 Aralık 1948de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun
Pariste yapılan oturumunda kabul ettiği İnsan Hakları
Evrensel Bildirisiyle de yaşam hakkına verdiği önemi resmî
anlamda bir kez daha kuvvetlendirmiştir.
Kurulduğu yıllarda 51 üyesi bulunan örgütün üye
sayısı bugün 193tür. Birleşmiş Milletlerin Amerika, Rusya,
Çin, İngiltere ve Fransa olmak üzere 5 daimî temsilcisi
bulunmaktadır. Kurucu üyeleri arasında olduğumuz
Birleşmiş Milletler örgütünün merkezi New Yorktadır ve BMnin
siyasi ve barışla ilgili konularının yer
aldığı New York dışında, Cenevrede, Viyanada,
Nairobide tematik ofisleri bulunmaktadır.
Ülkemizin dünya genelinde ve BM zemininde
yaptığı yardımlar, mağdurun ve mazlumun yanında
aldığı tavırla yıllardan beri belirgin bir
şekilde BMdeki görünürlüğü artmıştır. Bu durumu
pekiştirmek amacıyla İstanbulun da BM bakımından bir
merkez hâline dönüştürülmesi düşüncesi BMye yönelik
politikamızın unsurlarından biri hâline gelmiştir ve hâlen
İstanbulu BMnin önemli merkezlerinden biri hâline getirmek üzere de
çalışmalarımız devam etmektedir.
Bu bağlamda bugüne kadar BM ile yürüttüğümüz
tüm çalışmalarda Sayın Başbakanımızın
desteklerini hep arkamızda gördük ve Sayın
Başbakanımız, Dışişleri Bakanlığımız
ve Kalkınma Bakanlığımızın destekleriyle
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu UNFPA in Doğu Avrupa ve Orta
Asya bölgesel ofisinin İstanbula taşınması
sağlanmış, ayrıca BM Kalkınma Programı UNDPnin Uluslararası
Kalkınmada Özel Sektör Merkezi de İstanbulda
konuşlandırılmıştır.
Bunlara ilave olarak, 2010 yılında kurulan
Birleşmiş Milletler Cinsiyet Eşitliği ve Kadının
Güçlendirilmesi Biriminin yani UN Womenın bölgesel
yapılandırılması çalışmaları çerçevesinde UN
Womenın Avrupa ve Orta Asyadan sorumlu bölgesel ofisi de 2012
Kasımından itibaren İstanbulda kurulmuştur ve bu vesileyle
de Sayın Emine Erdoğan Hanımefendiye desteklerinden dolayı
çok teşekkür ediyoruz.
İstanbulu bir BM merkezine dönüştürmek
yolundaki politikamız kapsamında yapılan yoğun
girişimlerimiz sonucunda ayrıca UNDPnin Slovakyanın
başkenti Bratislavadaki Doğu Avrupa ve Bağımsız
Devletler Topluluğu bölge ofisinin İstanbula
taşınması kararı da alınmıştır.
Ayrıca, diğer bazı BM ihtisas örgütünün
bölge ofislerinin de ev sahipliği yapılması hedeflenmektedir.
BMnin ara buluculuk faaliyetlerinde istifade edebileceği bir merkez
kurulmasına yönelik temaslarımız da sürmektedir.
Bu kadar güzel çalışmaları yapan
Birleşmiş Milletler ne yazık ki günümüzde ve yakın tarihte
dünyanın birçok noktasında yaşanan ölümlere, işkencelere
sessiz kalmış ve kalmaya da devam etmektedir. Geçmişte
Somalide, Kıbrısta, Filistinde ve şimdi Suriyede
yaşananlara kayıtsız kalmaya da devam etmektedir. Sayın
Başbakanımızın da belirttiği gibi: Zulüm ile abat
olunmaz, ya elimizle müdahale edeceğiz ya dilimizle müdahale edeceğiz
ya da bunları yapamıyorsak kalben buğuz edeceğiz.
Birleşmiş Milletler susmuş, insanlık dramını
seyretmekle yetinmiştir. BMnin adım atmaması insanlık
tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır. BMyi beş
daimi üyenin iki dudağı arasına hapsetmek asla demokratik
değildir, antidemokratiktir. Birinci Dünya Savaşının
koşullarında alınmış bir karar diye böyle mi kalacak?
Gençler bir kampanya başlattı Dünya beşten büyüktür. diye. Ben
de bu kampanyayı destekliyorum. demişti Sayın
Başbakanım.
Evet, buradan açık ve net bir şekilde seslenmek
istiyorum: İnsanlık onuru, insanların yaşam hakları
her türlü siyasi ve ideolojik fikrin üstündedir. Hiç kimse dünyanın hiçbir
bölgesinde yaşanan ölümleri açıklayacak ne ahlaki ne de hukuki bir
tanımlamayla bu işin altından kalkamaz. Birleşmiş
Milletleri kuruluşunun ilk günlerindeki misyon ve vizyonuna yönelik
çalışma yapmaya çağırıyor ve ben de Dünya beşten
büyüktür. diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Bugün Birleşmiş
Milletler Kuruluş Günü için söz almışken son bir sözü tekraren
ifade etmek istiyorum. Yarın Yavi katliamının seneidevriyesi. Ben,
bu karanlıkta kalan ve şimdi aydınlatılması
gerektiğini düşündüğüm Başbağlar, Sivas katliamı
gibi Yavi katliamını da bir kez daha lanetliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çalık.
Gündem dışı ikinci söz, Tokat ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat
Doğruya aittir.
Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tokat ilinin sorunları ve beklentilerimizle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tokat ili Anadolumuzun en güzel, müstesna illerinden bir
tanesidir. Ancak bu güzel il de Anadolumuzun birçok yeri gibi birçok sorunla
boğuşmakta, neredeyse dağılma ve yenilmeye doğru da
süratle gitmektedir. Tokat halkı her geçen gün şehrini, köyünü
bırakıp başka illere göç etmektedir. Hele de yeni
çıkarılan Büyükşehir Kanunu ile 42 tane belediyemizin
kapatılması kararı şehri daha fazla boşaltacak, nüfusu
da düşürecektir.
Tokatımızın şu anda en önemli sorunu
işsizlik, yoksulluk ve fakirliktir. Tarımda çalışan
insanlar zarar etmiştir; Kazova, Kelkit, Zile ve Artova ovalarındaki
üreticiler 2013 sezonunu ağır borç yüküyle
kapatmışlardır. Özel sektöre, bankalara, tarım kredi
kooperatiflerine olan borçları artarak katlanmış, umutlar
başka bahara kalmıştır. Mazot, ilaç, gübre fiyatları
çok yüksektir. Çiftçi yüksek fiyatların altında ezilmekte, neredeyse
üretimden vazgeçer konuma gelmektedir.
Tokat ilinde, çiftçinin yanında, hayvan üreticisi,
esnaf, emekli, işçi, engelli de çok zor durumdadır. Hayvan üreticisi
bu Kurban Bayramında da aradığını
bulamamış, yine zarar üzerine zarar etmiştir. Küçük esnaf ülke
genelinde olduğu gibi hiper ve süpermarketler karşısında
ezilmiş, yok olmaya başlamıştır. Süpermarketler
kanunu acilen esnaf lehine Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yasalaşmalı ve bu insanların mağduriyetleri mutlaka
giderilmelidir. Tokatta emekliler, işçiler, memurlar borç
batağında olup bankaların kıskacında
kalmışlardır. Emekli, işçi, memur ve çiftçide para
olmayınca piyasaya para, nakit çıkmamakta, esnaf da iş
yapamamakta ve yok olmaktadır.
Tokatta, merkezde, şehir geçişinde yoğun
trafik sorunu vardır. Çevre yolu yanlış yere
yapılmış, heyelanla karşı karşıya
kalmıştır. Heyelan bölgesinde yol tekrar yapılacak,
tamirat tamamlanacak. denilmesine rağmen henüz maalesef
bitirilememiştir. Ancak şehir içi trafik yoğunluğu
neredeyse büyükşehirleri geçmiş ve çekilmez olmuştur. Acilen
çevre yolu onarımı mutlaka yapılmalı veya güzergâh
değiştirilerek başka yerden yol açılmalıdır.
Ayrıca Niksar yönünden gelip Turhal yönüne geçiş için de çevre yolu
yapılmalıdır yani çevre yolları Tokat ilini çepeçevre
sarmalıdır.
Sayın milletvekilleri, Tokat-Niksar, Tokat-Amasya,
Tokat-Sivas yolları da bir türlü maalesef bitirilememiş ve ne zaman
bitirileceği de meçhuldür.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Bitmez Sayın Bakanım,
bitmez.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Acilen
Ulaştırma Bakanlığından bu konuda cevap bekliyoruz.
Ayrıca, Tokatta organize sanayi bölgelerinde çok
sorun vardır. Niksar, Turhal, Zile organize sanayilerinde doğru
dürüst hiçbir yatırım yapılmamıştır. Ayrıca,
diğer organize sanayi bölgelerinde de iş yerleri kapanmaktadır.
Bundan dolayı da Tokat ili, teşvik sisteminde tekrar eski yerine
getirilmeli, Doğu Anadolu illeriyle aynı sınıfta
olmalıdır çünkü bazı bölgeler Doğu Anadolu ilçelerinden,
hatta köylerinden daha geri durumdadır.
Sayın milletvekilleri, Tokat Havaalanı çok
yetersizdir. Havaalanıyla ilgili çalışmalar yeniden mutlaka
başlamalıdır. Apronlara ilaveler yapılmalı,
havaalanı büyütülmelidir ve dolayısıyla büyük uçaklar da mutlaka
Tokat Havaalanına inebilmelidir.
Ayrıca, Turhalda şeker fabrikası mutlaka
özelleştirme kapsamından çıkarılmalı, açık
kalmalı, Tokat Sigara Fabrikası gibi kapatılmamalıdır.
Şeker ve tütün üretimi mutlaka Tokat çiftçisince devam ettirilmelidir, o
çiftçi kardeşlerimize de sahip çıkılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, Tokat ili turizm ve kültür
merkezi olmasına rağmen sahipsizlikten geri kalmaktadır. Tokat
merkez, Danişmentlilerin başkenti Niksar, Sulusaray, Sebastapolis,
Pazar Ballıca Mağarası, Erbaa Horoz Tepesi, Zile Kalesi dünyaya
tanıtılabilir.
Tokatta Gaziosmanpaşa Üniversitesine sahip
çıkılmalıdır. Gaziosmanpaşa Üniversitesi bölgemizin
göz bebeğidir. Üniversitemiz büyümekte, etrafa ışık
saçmaktadır. Ancak Hükûmet de özellikle belediyeler de okula ve
öğrencilere sahip çıkmalı, ödenekler reel olarak
artırılmalıdır.
Tokat ili Kuzey Anadolu fay hattı üzerindedir.
Geçmişte bu kuşakta çok ağır ve acı depremler
olmuştur. Binlerce ev yıkılmış, insanlarımız
ölmüş, yaralanmışlardır. Bundan dolayı da resmî
binalar başta olmak üzere bütün yerleşim yerlerinde depreme
dayanıklılık testleri mutlaka ama mutlaka
yapılmalıdır. Şu ana kadar çok ciddi manada mesafede
alınmamıştır. İlla bir afetin gelmesi veyahut da
afetle karşılaşmamak gerekmektedir.
İnanıyorum ki yetkililer bunların hepsini
duyacaklar ve Tokatımıza da gerçek manada sahip
çıkacaklardır diyor; Sayın Başkanım, söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum sizlere. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Gündem dışı üçüncü söz, ODTÜde
yaşanan olaylar nedeniyle söz isteyen Edirne Milletvekili Kemal
Değirmendereliye aittir.
Buyurunuz Sayın Değirmendereli. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmenderelinin,
ODTÜde yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; mezunu olmaktan gurur duyduğum
Orta Doğu Teknik Üniversitesine yönelik olarak son günlerde
gerçekleşen hukuk dışı uygulamalarla ilgili olarak yüce
Meclisi bilgilendirmek için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, Orta Doğu Teknik
Üniversitesi, 100 bini aşkın
mezunu, 25 bin öğrencisi ile kuruluşundan beri ülkemizin
kalkınmasına, insanlarımızın refahına, bilim
dünyasına yadsınamaz katkılar sağlamış ve
sağlamaktadır. Bunların yanında, üniversitemiz sadece
önemli bilim adamlarını, mühendisleri, yöneticileri yetiştirme
gayesinde olmamış, çevre, özgürlükler, insan hakları gibi
toplumsal konularda da duyarlı nesiller yetiştirmeye elverişli
ortamı sağlamıştır. ODTÜ ve benzeri üniversitelerimiz,
ancak ve ancak sakınarak korumakla, desteklemekle mükellef olduğumuz
geleceğimizin teminatlarıdır. İster kabul edelim ister
etmeyelim, hepimizin borcudur bu Cahit Arflara, Kemal Kurdaşlara, Merih
Celasunlara, Mustafa Parlarlara ve
Rüştü Yücelere.
Peki, son günlerde Hükûmet eliyle, yerel yönetimler
eliyle nelerle cebelleşmektedir ODTÜ? ODTÜde son günlerde neler
yaşanmaktadır? Gezi benzeri gece yarısı baskını
ODTÜye niye yaşatılmıştır? ODTÜ Rektörümüzün ODTÜ
arazisinden geçirilecek yolla ilgili sürece ilişkin
açıklamasını özetle paylaşmak istiyorum sizlerle
değerli milletvekilleri.
ODTÜ koruma amaçlı imar planı 2 Ekimde
kurumlara bildirilmiş, plan 4 Ekimde askıya
çıkmıştır. 4 Kasıma kadar da Bakanlığa
itirazların iletilmesi gerekmektedir. 11 Ekimde de üniversite, Bakanlık,
belediye ve devlet yetkilileriyle görüşeceklerini, itirazlarının
olacağını, itiraz süresi içerisinde herhangi bir işlemin
yapılmamasına ilişkin düşüncelerini belirtmiştir. Bu
görüş ve yazışmalara rağmen, süreler beklenmeksizin, 18
Ekim bayram günü, tıpkı Gezi olaylarında çadırları
yakar gibi ağaçları sökmeye girişmiştir Ankara Belediyesi.
Değerli milletvekilleri, birçoğunuzun
bilgisinde olmayabilir, sizlerle paylaşmak istiyorum. ODTÜ 1960larda
böyle Ankaranın bozkır köşelerinden biriydi, ama daha sonra
ODTÜ öğrencileri, ODTÜ öğretim üyeleri yavaş yavaş ODTÜyü
böyle yeşertmeye başladılar. Daha sonra ODTÜ Ankaranın
cennet köşelerinden biri hâline geldi gördüğünüz gibi ancak 18 Ekim
gecesi de yeniden bozkıra dönüştürüldü bu Melih Gökçek belediyesinin
başarılı çalışmalarıyla. Bugün geldiği nokta
ve ODTÜ arazisinde yaşanan vahşetin en güzel görüntüsünü bu
fotoğraf açıklıyor.
Ama arkadaşlar, ODTÜ yönetimi de Yol
yapımına karşıyız. demiyor. Burada önemli olan,
itiraz sürelerinin beklenmeden, bir gece yarısı operasyonuyla, hukuk
dışı uygulamayla bu araziye girilmesi ve ağaçların
tahrip edilmesi. Tıpkı Gezi olaylarında olduğu gibi,
yeniden halkımız, gençlerimiz polisimizle karşı
karşıya getiriliyor. Hükûmet ve yerel yönetim, bu ayıbıyla,
dışarıda ülkemizi utanç raporlarıyla temsil etmek durumunda
kalacak.
Yine, bu gece yarısı baskınıyla hukuk
hiçe sayılmıştır. Türkiye hukuk devleti midir, muz
cumhuriyeti midir? ODTÜ mezunu sayın bakanları, İçişleri
Bakanını ve ODTÜ mezunu iktidar partisi milletvekili
arkadaşları bu hukuksuzluğu önlemeye çağırıyorum.
Değerli milletvekilleri, bizler, rant uğruna
ağacını, gencecik canlarını, halkını,
camisini tanımayan bu zihniyetin karşısındayız.
Yıkarak yapan değil, yepyenileri eskilerin üzerine kurabilmeyi
başaran bir liderin takipçisiyiz ve her zamankinden daha da emin diyorum ki
iktidar olduğumuzda bütün tahribatlarınızın üzerine yepyeni
bir Türkiye yeşerteceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Değirmendereli.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Cevap vermek istiyorsunuz.
Buyurunuz Sayın Bozdağ Hükûmet adına. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Bekir, aklın ermez senin
bunlara cevap vermeye ya.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ODTÜ yerleşkesi içerisinden geçecek yolla
ilgili Türkiye kamuoyunda uzunca bir zamandır tartışma
yaşanıyor. İşte, Ağaç katliamı
yapılıyor, şöyle yanlış yapılıyor, böyle
hukuk çiğneniyor. şeklinde değerlendirmeler
yapılıyor. Buradan, hem Belediye Başkanımız hem
Hükûmetimiz eleştirilmektedir. Aynı şekilde, geçmişte
İstanbulda Gezi olayları çerçevesinde Taksimdeki bazı
ağaçların taşınması bahane edilerek ortaya çıkan
hadiselerde de benzer konular gündeme getirildi, tartışmalar
yapıldı. Esasında birtakım siyasi hesaplaşmalar,
Türkiyenin iktidarına dönük birtakım hadiseler, ağaçların
arkasına bazıları saklanarak, ağaçların gölgesinde ve
duldasında, arkasında böylesi bir senaryoyu ortaya koydu ve biz, bu
senaryonun sahiplerini çok ama çok yakından tanıyoruz. Türkiyemiz
son on bir yıl içerisinde Hükûmetimizin ortaya koyduğu icraatlar
çerçevesinde her alanda büyük değişimler yaşadığı
gibi, ağaçlandırma konusunda, çevre konusunda da çok büyük
değişim ve dönüşümleri yaşamıştır.
Biliyorsunuz, doğal gaz Türkiyenin sadece dokuz
ilinde var iken hükûmetlerimiz döneminde Türkiyenin neredeyse illerinin
tamamına yakınına ulaştırıldığı
gibi pek çok ilçemiz de doğal gazla buluşturuldu ve bu usulle,
çevrenin daha temiz olması, hava kirliliğinin Türkiye'nin gündeminden
çıkarılması konusunda önemli adımlar atıldı.
Yine, hükûmetlerimiz döneminde ihtiyaç sahibi ailelere
kömür dağıtılması kararının alınması ve
bu çerçevede mağdur ailelere, hatta köylere varıncaya kadar kömür
dağıtılması, kışlık odun ihtiyacı
münasebetiyle ormanlarımıza dönük alanlarda
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını
karşılamak için kestikleri orman uygulamasına son veren,
esasında bu kömür dağıtımıyla
ormanlarımızı koruyan ve onların gelişmesine büyük
katkı sağlayan tarihî bir başka adımı attık. Her
ne kadar bu eleştirilse de bu kömür dağıtımının
ormanlarımızı koruma bakımından, çevreyi koruma
bakımından da fevkalade önemli başka bir yönüne ben burada
huzurlarınızda dikkat çekmek isterim.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Sarıyer ormanları ne oldu Sayın Bakan, Sarıyer
ormanları? 1,5 milyon ağaç kesildi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Tabii, bir başka konuyu da şöyle ifade etmek isterim: Türkiye'nin
pek çok yerinde ağaçlandırma faaliyetleri de yapılmaktadır.
Orman ve Su İşleri Bakanımız da açıklama yaptı,
Sayın Başbakanımız da ifade etti ve bu çerçevede Türkiyede
bu dönemde 2 milyar civarında fidanın dikildiğini
huzurlarınızda açıkça ifade etmek isterim. Türkiye'nin orman
haritasında, çevre ve yeşil anlayışında nasıl
büyük bir değişim ve dönüşümün yaşandığı
rakamlarla ve bunun da ötesinde, ortaya çıkan ormanlarla sabittir.
Ancak, bütün bunlara rağmen, bir yandan belediyeler
şehircilik anlamında yeşil alanları çoğaltmak için
çalışmalar yaparken, öte yandan merkezî Hükûmetimiz bu konuda
adımlar atarken, elbette bazı yatırımları yapma
zarureti de var. Siz bir yere havaalanı yapacaksanız, bir yere yol
götürecekseniz, bir yere okul yapacaksanız, bir yerde başkaca bir
kamu yatırımını yine insanlarınızın
ihtiyaçlarını ve taleplerini dikkate alarak hayata geçirecekseniz o
zaman onunla ilgili adımları atarsanız. Elbette adım atarken
kamunun menfaatini gözeteceğiz ama ali menfaatini hep beraber gözeteceğiz.
Yolun gittiği güzergâhlarda ağaçlar olabilir mi? Olabilir. Nitekim
pek çok ormanın içinden geçen hem bölünmüş yollar hem otobanlar var.
Siz o yolu oradan geçirecekseniz bu yolun geçeceği alanları
genişletecek adımları atmanız lazımdır, aksi
takdirde o yolu geçiremezsiniz. Tünel yapmak icap ediyorsa o tüneller de
yapılabilir ki bizim hükûmetlerimiz döneminde
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne)
İtiraz süresi beklenmiyor Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Cumhuriyet tarihinin en büyük tünelleri bizim hükûmetlerimiz döneminde
yapıldı ve bu tünelleri şu anda gerek Karadeniz sahil yolunda
gerek İstanbul yolunda gerekse ülkemizin pek çok yolunda
insanlarımız kullanmaktadır. Bir yere okul yapmak
istediğinizde eğer oradan başka bu okulu yapacağınız
bir alan yoksa elbette ki okulu yapacak ve bu konuda daha üstün menfaati tercih
eden kararı alıp uygulayacaksınız. Bu ihtiyaçtır,
bunun gereğini de biz yapacağız. Bazen yol yapılırken
yolun geçtiği mekânın mezar olduğu da ortaya çıkıyor
ve oradaki ölülerin kemiklerini başka alanlara taşımak suretiyle
bunun yapıldığını biliyoruz. Pek çok belediyenin
farklı partilerde de olsa benzer adımlar attığını
da biz biliyoruz, görüyoruz. Bunun örneklerini buraya getirsek hem CHPli hem
MHPli hem AK PARTİli hem de BDPli pek çok belediyenin yeşil
alanların, daha doğrusu ağaçların olduğu
kısımlarda pek çok belediyecilik hizmeti bakımından
tasarruf yaptığını da hepimiz biliyoruz. Bunları
masaya getirip Şurada şu kadar, burada bu kadar yapıldı.
yarışına girmeye de gerek yoktur. Ancak ihtiyaç varsa bu
yapılır ama bu adımlar atılırken yapılan
hizmetleri yeşil üzerinden, insanların çevreye olan hassasiyeti
üzerinden istismar edip oradan başka siyasetler üretmek, oradan
iktidarı, oradan Hükûmeti dövmek için vesileler ortaya koymak istiyorsak o
zaman büyük bir yanlışı yapmış oluruz.
Burada ODTÜyle ilgili tartışmalar devam
ediyor. Şimdi, elimde bir gazetenin Ankara eki var. Katliamı
asıl ODTÜ yapmış. diyor. Ne yapmışlar diye ben
bakıyorum. Şimdi, Rektör Bey açıklama üstüne açıklama
yapıyor. Acaba hukuktan mı korkuyor Rektör, yoksa
başkalarından mı korkarak açıklama yapıyor, onu da
merak ediyorum işin doğrusu.
Şimdi, kongre merkezi yapılmış,
bakın, yeşil alanın tam da içinde. Otopark
yapılmış, yeşil alan. Alışveriş merkezi, AVM
için ayağa kaldırıyorlar ya, AVM, alışveriş
merkezi yapılmış. Tenis kortları yapılmış.
Şimdi, şurada, gözüküyor mu bilmiyorum ama ağaç kesilerek
yapılan lojmanlar var.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Gece yarısı
mı yapmışlar efendim, gece yarısı mı
yapmışlar? Baskınla mı yapmışlar?
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Yalan!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) AKPnin yayın
organı yazıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bakın, şurada, sayısını tam bilemiyorum ama onlarca
ağaç kesilerek ODTÜde hocalara veya başkalarına lojman
yapılmış.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Sayın
Bozdağ, bozacının şahidi misali oluyor o haber.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Yeni yol nereden geçiyor derseniz, yolun geçtiği yer belli. Şehirle
tam ODTÜ arasında çok fazla da bir mesafe yok ama esas yeşili
katleden, yeşilin içerisine, oradaki hocalara veya başkalarına
lojman yapan, oraya alışveriş merkezleri yapan, kongre merkezi
yapan, otopark yapan, tenis kortları yapan ve bugüne kadar bu
adımları atan ODTÜ yönetimleridir.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Bayram gecesi
baskınla mı yapmışlar Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Ben şimdi merak ediyorum, bu alışveriş merkezi
yapılırken bunları protesto edenler neredeydi, yoklar
mıydı?
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Onlar
yeşil alan değildi Sayın Bakan, yeşil alan değildi
oralar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- O zaman o bilinç yok muydu? Bu tenis kortlarını, bu lojmanları
kim yaptı ODTÜnün içerisine? Elbette ODTÜ yönetimi yaptı.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Siz hükûmet değil miydiniz o
zaman, siz neredeydiniz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Peki, bunlara dair, siz Türkiyenin kamuoyunda geçmişte hiçbir haber
duydunuz mu? Bugünün eseri değil bunlar. Ben duymadım, duyan varsa o
zaman onu da söylesinler. Tabii, ODTÜnün içerisinde şu anda devam eden
çalışma da yasal bir çalışmadır.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın
Bakan, 4 Kasıma kadar itiraz imkânı var, 4 Kasıma kadar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Yasalara uyularak yapılmış hazırlıkların bir
noktaya gelmesinden sonra yapılan çalışmalardır.
Şimdi, Kanal İstanbul yapılacak, Biz
yaptırmayız. Boğaz köprüsü yapılacak, Biz
yaptırmayız. Üçüncü havaalanı yaptırılacak, Biz
yaptırmayız.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Onlar geçmiş
hikâyeler. Bırakın onu, geçmiş hikâyeler okumayın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- O zaman biz Türkiyeye çivi çakamayız. Her
yaptığınız hizmetin çevreye dokunan bir yanı
vardır, her yaptığınız hizmetin ağaçla, yeşille
ilgili bir başka boyutu vardır. Türkiyenin şu anda dört bir
yanında barajlar yapılıyor, Türkiyenin enerji ihtiyacı
var. Hükûmetlerimiz döneminde Türkiyenin enerji ihtiyacını 2 kat
artırmamıza rağmen 2023 hedefleri içerisinde bunu 1 kattan daha
fazla artırmaya Türkiyenin ihtiyacı var.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yaptığınız barajlar HES ya Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
O zaman, biz barajları yapmayacak mıyız bunun altında
ağaçlar kalıyor, çevrede şu sıkıntı oluyor diye?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bir tane baraj söyle ya.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) HESlerle
hallediyorsunuz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Türkiyenin her şey ihtiyacıdır; çevre de
ihtiyacıdır, yeşil de ihtiyacıdır, orman da
ihtiyacıdır.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Hukuk da
ihtiyacıdır Sayın Bakan, hukuk da ihtiyacıdır.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Ama biz bütün bu ihtiyaçları korurken kollarken adım da
atmamız gerektiği zaman, bir yerde menfaat çatışması
varsa o zaman en üstün çıkarı tercih ederek millet adına
doğru adım atacağız. Birileri karşı
çıkıyor diye, birileri protesto ediyor diye, birileri örgütlü
örgütsüz birtakım çalışmalar üzerinden Hükûmet
karşıtlığı üretmek için uğraşıyor diye,
biz, milletimizin hayrına ve yararına olan adımları atmaktan
vazgeçmeyeceğiz. Türkiyenin yolları da yapılacaktır,
havaalanları da yapılacaktır, parkları da
yapılacaktır, tünelleri de yapılacaktır, yüksek
hızlı trenleri de yapılacaktır; bundan kimsenin
şüphesi olmasın. Bu yollardan rahatsız olanlar varsa yoldan
geçmeyecekler.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Babanızın tarlası ya, o da geçmesin bu da geçmesin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Şimdi, Marmaray biliyorsunuz bitti. Önümüzdeki hafta salı günü,
başka ülkelerden cumhurbaşkanlarının, başbakanların
katılımıyla beraber, Sayın Cumhurbaşkanımız
ve Başbakanımızın da katılımıyla Marmaray
hizmete açılacak. Türkiyenin iftihar ettiği bir projeyi,
Abdülhamidin, Sultan Abdülmecidin hayalini kurduğu, ilk
adımını attığı projeyi, yüz yirmi iki sene aradan
sonra Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak hayata geçirmenin
iftiharını, gururunu yaşıyoruz. Biz, bunu, denizin
altından tüneller kazarak ve ülkemizin itibarını da, prestijini
de yükselterek yapıyoruz.
Şimdi, üçüncü boğaz köprüsü de 2015te bitecek
inşallah. Onun yanına diğer bir tüp geçit daha
yapılıyor, oradan da kara taşıtları geçecek. Bir
yandan yüksek hızlı tren, tren, tramvay, öte yandan da kara
taşıtları geçecek. Üçüncü köprüyle İstanbul trafiği de
rahatlayacak, İstanbul da rahatlayacak.
Şimdi, biz bu adımları atmamış
olsaydık İstanbuldaki trafiğin geldiği nokta nasıl
olurdu? Bayrama gittik hepimiz. Ben Yozgattan Ankaraya gelirken -o yolu
kullanan değerli vatandaşlarımız çok iyi bilirler-
Elmadağı geçmek Çin işkencesine dönerdi. Hele egzozu bozuk bir
kamyonun arkasına arabayla düştün mü Yandım keten helva.
derler bizim orada, mahvoldunuz, perişan oldunuz. Eğer, Türkiyenin
yollarının yanına bölünmüş yollar dediğimiz yeni
yolları koyup, bu yolların standardını geliştirip
güçlendirmemiş olsaydık, o yolların geçtiği yerlerdeki
ağaçları başka yere taşıyıp oradan yolları
geçirmemiş olsaydık, bugün bayram ziyaretleri ayrı bir
işkenceye, ayrı bir tahammülsüzlüğe, ayrı bir soruna
dönerdi.
Türkiyeyi rahatlatan adımları attık biz.
Bakın, şimdi İstanbul-İzmir otoyolu devam ediyor.
İnşallah, İstanbul-Bursa güzergâhı 2015te bitecek,
arkasından İzmire kadar olan kısım bitecek. Yol
medeniyettir, bu yolları siz ne kadar kaliteli yaparsanız hem seyahat
edenlerin keyif almasına hem konfor içinde seyahat etmesine hem de can ve
mal güvenliğinin temin edilerek ülkemiz ekonomisine çok büyük gelir ve
imkân sağlanmasına katkı sağlarsınız. Bizim
yaptıklarımız bunlardır. Türkiyenin ihtiyacı olan
yolları yapacağız.
Bakıyorsunuz, şehrin göbeğinde
kalmış kamu kurumları var, kamu kuruluşları var ve hem
hizmetin güvenliği bakımından hem hizmetin doğru dürüst
verilebilirliği bakımından efektif değil buralar,
doğru da değil. O zaman kararlar alınıyor, bunları
başka yerlere taşıyıp daha iyi şartlarda, daha güzel
bir şekilde yapmak ve oraları da insanımızın
yararına olacak şekilde, daha başka şekilde hizmete sokmak
için adımlar atıyoruz. Eğer, biz bu adımları atmazsak,
o zaman şehirlerimizi hapsederiz, gelişmenin, değişmenin
şehirlerde önünü tıkamış oluruz, geçmişin
yanlışlarına veya geçmişin doğrusu olup da
şehirlerin nüfus olarak, çevre olarak büyümesi ve gelişmesi
karşısında bugün yanlış bir noktaya gelmiş
konuların varlığının devamına izin vermiş
oluruz. Onun için de gerek ODTÜde devam eden yol çalışması
gerek de başka yerlerde devam eden çalışmaların tamamı
milletimizin menfaatine olan çalışmalardır, milletimizin
hayrına olan çalışmalardır ve biz, bu
çalışmaları yaparken keyfî değil, hukuka aykırı
olarak değil, hukuku tanımayarak değil, hukuka uygun
adımlar atarak yapıyoruz.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın
Bakan, süre dolmadan makineleri soktunuz, 4 Kasıma kadar süre vardı
yani. Yapmayın!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Bakın, bizim çevreye gösterdiğimiz duyarlılığın
en somut örneklerinden birini Taksimdeki hadiseler çerçevesinde görürsünüz.
Başbakanımız ne dedi? Görüşmeden sonra dedik ki biz:
Burada mahkeme kararı ne diyorsa biz ona varız, yapmayın derse
yapmayacağız.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) ODTÜde
mahkeme kararına uymadınız ama!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Ama bakın, eğer mahkeme bu yapılan iş usul ve yasaya
uygundur derse o zaman da halkoyuna gitmeye, İstanbullunun kararı
neyse ona uymaya varız. dedi. Bu bir duyarlılığın,
bir hassasiyetin göstergesidir. Hukuku tanımayan birileri mahkeme
kararına, halkın iradesine atıf yapmaz ama hukuk
uygulanırken hukuku tanımayan, zorla, şiddetle, devlete
karşı meydan okuyarak Ben bunları yaptırmam. diyenlere de
devletin ve hukukun kim olduğunu göstermek devleti yönetenlerin
vazifesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bozdağ.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın gündem dışı konuşmaya cevabındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, Sayın Bakan ODTÜ olayları, daha doğrusu ODTÜden geçen
yolla ilgili olarak son derece yanlış bilgiler verdiler. Tutanaklara
geçmesi açısından bir konuyu ifade etmek istiyorum.
ODTÜden geçirilmek istenen yola ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanlığınca onaylanmış olan ODTÜ
Koruma Amaçlı İmar Planı askıya
çıkmıştır, onun kesinleşmesi için askı süresinin
sona ermesi gerekmektedir ve askı süresi 4 Kasım 2013 tarihinde sona
ermektedir. Yani, plan kesinleşmeden Ankara Büyükşehir Belediyesi
herhangi bir şekilde buradan bir yol geçiremez, sorun buradadır. Sayın
Bakan diyor ki: Her şey hukuka uygundur. Hayır, hukuka uygun
değil. Bu yol ihtiyaç olabilir, bu yolun yapılması zorunlu
olabilir ama ODTÜ Rektörlüğünün haberi olmaksızın bir gece
yarısı operasyonuyla, bayram tatilinde
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Rektörün her şeyden haberi var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
üniversiteyi karşıya alarak yani hukuk devletinde olmaması
gereken bir şekilde Ankara Büyükşehir Belediyesinin buraya girmesi
problemdir, problem olan budur.
Ayrıca, Sayın Bakan Asıl yeşil
karşıtı olan ODTÜ yönetimidir. diyerek o ODTÜ arazisinde
Rektörlüğün yapmış olduğu birtakım
inşaatları söylüyor.
Sayın Bakan, o konudaki hassasiyetinize
teşekkür ederim. Yalnız, o inşaatlarda bir usulsüzlük mü var
acaba, onu mu söylemek istiyorsunuz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Hayır, hayır
Yeşille ilgili, oradan ağaçlar sökülerek
yapıldığı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Eğer onu söylemek istemiyorsanız
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
ODTÜnün ta başından beri olan binalar değil.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
eğer konu o değil ise Başbakanlığın Atatürk
Orman Çiftliğini tahrip eden, yok eden o devasa bloklarını ben
sizin dikkatinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Şimdi, gündeme geçmeden önce, sisteme girmiş
sayın milletvekillerimize birer dakika söz vereceğim.
Sayın Köprülü
2.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün,
Tekirdağ ilinin bazı köylerinin baraj sulamasından
yararlanamadığına ve bu konudaki mağduriyetlerin giderilmesine
ilişkin açıklaması
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bölgemizden gelen özellikle bazı şikâyetleri
dile getirmek istiyorum. Tamamı Tekirdağ ilinin
sınırları içerisinde kalan bir baraj inşaatı
vardı; Çokal Barajı. Bu barajla ilgili, Malkara ilçesi ve Şarköy
ilçesindeki birçok köylünün arazisi kamulaştırıldı ancak bu
kamulaştırılan arazileriyle mağdur olan köylerimiz baraj
sulamasından maalesef ki yararlanamamaktadırlar. Şarköy
ilçesinin Sofuköy, Yayaağaç, Yeniköy ve Gölcük köyleri; Malkara ilçesinin
Emirali, Ballı, Esendik, Çimendere ve Çınarlıdere köyleri sulama
hizmetinden yararlanmamaktadır. Bu köylerimizin mağduriyeti çok
büyüktür. Bu konuda Hükûmetin çözüm bulması, köylerin mağduriyetini
bir an evvel gidermesi gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Köprülü.
Sayın Kaplan
3.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın,
Gebze ilçesinde birkaç köyde hazineye ait gayrimenkullerin köyde oturmayanlar
üzerine geçirilerek devletin zarara uğratıldığına ilişkin
açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Gebze ilçesi Pelitli köyünde, organize sanayi bölgesine
yakın bulunan birkaç köyde, -hak sahipleri- mülkiyeti hazineye ait olan
gayrimenkuller, köy muhtarları ve yakınları tarafından
köyde oturmayanların üzerine geçirilerek hem devlet hem hazine zarara
uğratılmakta, kendileri için de bir çıkar elde etmektedirler.
Bununla ilgili yetkililerin daha duyarlı
olmasını ve incelemelerde bulunmasını talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın Doğru
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Karayolları Genel Müdürlüğü ile
ilgili bakanlığın kara yollarını tekrar gözden
geçirmesi ve trafik kazalarına karşı önlem alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Kurban Bayramı dolayısıyla ülkemizin her
yerinde birçok trafik kazası olmuş, yollarımız kan gölüne
dönmüş, onlarca insanımız hayatını kaybetmiş ya
da yaralanmıştır. Sürücülerin dikkatleri yanında, bazı
yerlerde yol inşaatları çok uzun sürmektedir. Bazı
kavşaklar ve yollar da çok tehlikeli virajlarla doludur. Karayolları
Genel Müdürlüğü ve ilgili bakanlık bütün bu yolların hepsini
tekrar gözden geçirmeli, ona göre de önlem almalıdır. Bir
insanın hayatı başka hiçbir şekilde değerlendirilemez.
İnanıyorum ki Karayolları bunları duyar ve gerekenleri de
yapar diyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın Öğüt
5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, özel tiyatrolara destek yardımları için toplanan
kurulda Gezi eylemlerine destek veren tiyatrolara yardım
yapılmaması yönünde fikirler ortaya atıldığı
iddiasının doğru olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kültür ve Turizm Bakanlığında her yıl
özel tiyatrolara yapılan destek yardımları için toplanan kurulda
Gezi eylemlerine destek veren tiyatrolara yardım yapılmaması
yönünde fikirler ortaya atıldığı kamuoyuna
yansımıştır. Bazı yetkililerin, aralarında Genco
Erkal, Ferhan Şensoy ve Levent Kırcanın da bulunduğu
bazı muhalif tiyatroların adlarını özellikle
zikrettiği de belirtilmiştir. Tartışmalar sonucunda tam
uzlaşma sağlanamadığı da dile getiriliyor. Bu iddia
doğru mudur? Kurulda muhalif tiyatrolara hiç ödenek yapılmaması
ya da diğerlerinden daha az yapılması seçeneği
konuşulmuş mudur? Bu, sanata uyguladığınız
ambargoların bir yenisi midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Genç
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, haklarında
kesin hüküm verilmesine rağmen 2 milletvekilinin hâlâ hapishanede
olmalarının Anayasanın 83üncü maddesine aykırı
olduğuna ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
gündem dışı konuşmaya cevabındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim.
Efendim, Anayasamızın 83üncü maddesine göre
milletvekilinin seçimden önce veya seçildikten sonra işlediği bir
suçtan kesin hüküm giymesi hâlinde, bu hükmün seçim sonucuna yani
milletvekilliği devresinin sonrasına erteleneceğine dair 83üncü
maddede açık bir hüküm var. Buna rağmen, bugün 2 milletvekili -Sayın
Engin Alan ve bir BDPli milletvekili- arkadaşımız kesin hüküm
aldığı hâlde hapishanededir. Bana göre, Anayasanın 83üncü
maddesine göre, Meclis Başkanının bu arkadaşları hemen
buraya getirip burada
Yani, tutukluluk sürelerinin sona ermesi lazım ama
bunların mahkûmiyet kararını getirir Mecliste okursa 84üncü
maddeye göre milletvekilliği sona erer, başka ama o tarihe kadar bu
kişilerin cezaevinde değil dışarıda kalması
lazım.
Biraz önce, bir de Bekir Bozdağ burada çok gereksiz
ve kendi üslubuna uygun, gerçek dışı birtakım olaylar
söyledi. Yani, İstanbulda, Gezi olaylarında yürütmenin durdurulması
kararı olduğu hâlde, Tayyip Erdoğanın talimatı ile o
Taksimdeki ağaçların tahribatı devam ettiği hâlde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli)
diyor ki Biz mahkeme
kararına saygılıyız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Sayın Hamzaçebi
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Âşık Veyselin doğum yıl dönümüne ve
doğumunun 120nci yılı olması nedeniyle 2014
yılının Âşık Veysel yılı olarak ilan edilmesini
önerdiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, büyük ozan Âşık Veyselin doğum
yıl dönümü. Halk ozanı geleneğinden gelen, âşık
geleneğinden gelen ozanların en son ve büyük temsilcisi
Âşık Veyseli saygıyla,
rahmetle anıyorum. Önümüzdeki yıl, onun doğumunun 120nci
yılı olacak. Buradan Kültür ve Turizm Bakanlığına,
Sayın Bakana bir çağrıda bulunuyorum. 2014 yılını
-Âşık Veyselin doğumunun 120nci yılı olması
nedeniyle- Âşık Veysel yılı olarak ilan etmesini ve bu
çerçevede onun anısına bir
dizi etkinlik düzenlemesini öneriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Sayın Düzgün.
8.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün, Düzgün
soyadını taşıyan ve dağa çıkıp Türk askerine
kurşun sıkan hiç kimse olmadığına ilişkin
açıklaması
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım, geçtiğimiz günlerde
Yargıtay tarafından açıklanan Balyoz davasıyla ilgili
yaptığım yorumlarla ilgili, Hükûmet sözcüsü Sayın Hüseyin
Çelik, beni -soyadımı da kullanarak- orduya nifak sokmakla itham
etti. Şunu çok açık yüreklilikle söylemek isterim ki Düzgün
soyadını taşıyan ve dağa çıkıp Türk askerine
kurşun sıkan hiç kimse yoktur. (CHP sıralarından
alkışlar) Sayın Çelik eğer orduya düşman birilerini
arıyorsa kendi etrafına bakınmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Düzgün.
Sayın Serindağ
9.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın,
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın gündem
dışı konuşmaya cevabındaki bazı ifadelerine ve
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının yeni bir yol yapmak
için mevcut yolları kullanılmaz duruma getirmekten vazgeçmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Gerçi Sayın Bakan ayrıldı Sayın
Başkan ama Sayın Bakan şunu bilmeli ki bu bir ağaç kesme
faaliyeti değil, hukuksuz bir saldırıdır ODTÜye
yapılan. Sayın Grup Başkan Vekilimiz de açıkladı; 4
Ekimde imar planı askıya çıkarılmış, henüz
askı süresi dolmamıştır ve plan askıdadır, daha
sonra da dava açma süresi başlayacaktır. Tüm bu işlemler beklenmeden
ODTÜye bir gece baskını yapılmıştır. Hukukçu
olan Sayın Bakanın Bu hareket yasaldır. demesi kendisine
yakışmamıştır, kendisini yadırgıyorum.
Eğer, Sayın Belediye Başkanı
Ankaraya yeni yol yapmak istiyorsa mevcut yolları kullanılmaz duruma
getirmekten vazgeçmelidir. Şu anda, ODTÜ kavşağıyla Konya
yolu arasındaki mesafe 2-2,5 kilometredir. Oraya ne tür binaların, ne
tür yapıların yapılmakta olduğunu burada AKPye mensup
milletvekili arkadaşlarımız da görmektedir. 30 katlı
binalar çekme mesafesi dikkate alınmadan yapılmaktadır. Hatta
belediyeye ait bir bina da yolun içerisine yapılmıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Serindağ.
Sayın Halaman
10.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Suriye ve Irakla yol, gümrük ve ticari
güvenlik sağlanamadığı için Adana bölgesinde narenciye piyasasının
oluşmadığına ve yetkililerin bu konuyla ilgilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Şimdi, Türkiyenin dış politikası
epeydir iyi gitmiyor yani bizim bölgelerde üreten, tüketen rahatsız. Son
günlerde, özellikle narenciye hasadı başladı. Bizim bölgenin
narenciyesi genelde Irakta, Suriyede satılırdı. Şimdi, bu
Suriyeyle, Irakla yol güvenliği, gümrük güvenliği, ticari güvenlik
sağlanamadığı için narenciyenin piyasası bir türlü
oluşmuyor. Hükûmet, yetkili bakanlar, ilgililer bu narenciye piyasasının
oluşması için ne yapmaları gerekiyorsa yani Bu, savaş
hâli. der gibi
Bunları önlemek, yol güvenliğini temin etmek
Hükûmetin asli görevi, bununla ilgilenirlerse memnun oluruz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.
Sayın Özgündüz
11.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, üçüncü köprü bağlantı
yolları üzerinde AK PARTİye mensup kaç kişinin kaç metrekare
arsa satın aldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakan, Sayın Bozdağ
anlattı, sloganları attı, gitti. Keşke burada olsaydı
da dinleseydi. Efendim, işte, yol yapıyoruz, yol medeniyettir.
İşte, üçüncü köprü ve bağlantı yollarını
yapıyoruz. diyor. Sayın Bakan duysun, buradan soru soruyorum: Üçüncü
köprü bağlantı yolları üzerinde, Garipçede, Poyrazköyde,
Kemerburgazda, Yeniköyde, Durusuda, Yassıörende partinize mensup kaç
kişi, kaç milyon metrekare arsa aldı, arsa topladı? Yine
partinize yakın şirketler, müteahhitler kaç milyon metrekare arsa
topladı, kaç milyar dolar rant sağlandı? Bunları bir
açıklayın kamuoyuna, millet de baksın bakalım, hakikaten,
siz yol yaparak millete mi hizmet ediyorsunuz, yoksa kendinizin ve
yandaşlarınızın çıkarını mı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
Sayın Demiröz
12.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün,
Bursanın bazı köylerinde sağlıklı sulama
yapılamaması nedeniyle domates ve mısır ürünlerinde yeterli
verim alınamadığına ve bununla ilgili sıkıntıların
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bursa Karacabey ilçesine bağlı Gölecik, Karasu
ve Kıranlar köylerinde kuraklık ve sulama tesislerinin olmaması,
yer altı sularının çekilmesi nedeniyle sağlıklı
sulama yapılmaması yönünden, domates ve mısır ürünlerinde
yeterli verim alınamamıştır. Hiçbir zaman güney Marmara
Bölgesine yüzünü dönmeyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı acaba Karacabey Tarım İlçe Müdürlüğüne talimat
vererek bu köylerdeki bu sıkıntıyı inceletecek midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın Yüksel
13.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin,
İzmirde kamu arazilerinin özelleştirilerek satılmasına
ilişkin açıklaması
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yarın saat 12.30da Cumhuriyet Halk Partisi
İzmir il örgütü öncülüğünde İzmirliler Bornova Ağaçlı
Yolda buluşarak Karayolları arazisinin satılmasına
tepkilerini dile getireceklerdir. İzmirde, bugünlerde, AKP Hükûmeti,
bakanlıklar hemen bütün kamu arazilerini özelleştirerek
satılığa çıkarmışlardır. Kentin
akciğerleri olan bu yeşil alanlar, Karayolları, Devlet Su
İşleri gibi araziler, Bucada TEKELin arazileri hem de
özelleştirmeden, yoğunlaştırılması çok
artırılmış planlar yapılarak satılığa
çıkarılmıştır. Karşıyaka Mavişehirde
adım atacak boş alan bırakmamışlardır,
TOKİye devretmişlerdir. Kınıkta 1.200 dönüm mera,
köylülerin üzerine yatırım yaptığı, artezyenler
kurduğu mera şimdi Gülsüte bir yıl ücretsiz tahsis
edilmiştir, ardından kırk dokuz yıl tahsisi
kararlaştırılmıştır. Bu kamu arazileri kentlerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın Özel
14.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gazeteci Sami Menteşi bir terör örgütüyle
ilişkilendirerek isminin karalandığına ve geleceğiyle
oynandığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Hükûmet ve iktidar partisinin sayın sözcüleri,
yetkili ağızları, en yetkili ağızlardan kara
propaganda yapmaktadır. Dünyanın en genç tutuklu gazetecisi Sami
Menteşin davasını izlediğimiz için bizi terör örgütünün
davalarını takip etmekle suçladılar; oysa Sami Menteş terör
örgütü üyesi değil, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi bir tutuklu gazeteciydi.
Aylarca, haksız yere tutuklu olduğu nasıl ortaya
çıktı? Duruşmanın savcısı, ilk celsede Sami
Menteşin serbest bırakılmasını ve tutuksuz
yargılanması gerektiğini söyledi, mahkeme de bu karara uydu. Bu
karardan sonra, Hükûmet yetkilileri hâlâ daha Sami Menteşin ismini bir
terör örgütüyle bir araya getirebilmekte; oysa o bir davayı takip ederken,
bir gösteriyi takip ederken haksız tutuklanmıştı. Bunu
kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Yapılmaya çalışılan da
haksız yere tutulan bu genç gazetecinin ismini karalamak, geleceğiyle
oynamaktır. Bu konuda herkesi vicdanlı davranmaya davet ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Son olarak Sayın Dinçer
15.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin, Hükûmet
yetkililerinin, Kurban Bayramında ODTÜ arazisinin
yağmalanmasını dinî değerlere saygısızlık
olarak görüp görmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
CELAL DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Avrupa Birliği İlerleme Raporu biliyorsunuz
bayramda açıklandı; Hükûmet yetkilileri bunu dinî değerlere
saygısızlık olarak gösterdiler ve yoğun eleştiri
yaptılar. Oysa, bayramın ikinci günü, aynı Hükûmetin
temsilcileri, belediye başkanı büyük bir ekiple ODTÜye girdi, ODTÜ
arazisi yağmalandı. Bu yağmalamayı dinî değerlere
saygısızlık olarak görüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin 3 önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü ve 20
milletvekilinin, Ergene
Nehri ve Çorlu Deresindeki kirliliğin insan sağlığı
üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/744)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yıllardır birçok bilimsel araştırmaya
konu olan Çorlu Deresindeki kirlilik ve Ergene Nehrindeki kirlilik sık
sık kamuoyu gündemine de getirilmektedir. Araştırmalar sonucu
Çorlu'daki kanser sıklığının Türkiye
ortalamasının üstünde olduğu, artık ilköğretim
öğrencilerinde dahi kanser görülmeye başlandığı tespit
edilmiştir.
Çorlu Deresi'nden akan su, Karadeniz
kıyısındaki Yıldız Dağlarından doğan
ve Pehlivanköy, Babaeski, Lüleburgaz ve Uzunköprü'den geçtikten sonra Saroz
Körfezine boşalan Ergene Nehri'ne dökülmektedir.
Ergene Nehrinin Türkiye'nin en kirli nehri olduğu
ve içinde 4üncü sınıf çok kirli su bulunduğu ilgili
bakanlıkça da tespit edilmiş ancak şu ana kadar kesin bir çözüm
geliştirilememiştir. Nehrin içindeki ağır metaller bu suya
temas eden ve içen hayvanlara, bitkilere ve insanlara geçmekte, insanlarda da
kansere neden olmaktadır. Nehrin insan sağlığı
üzerindeki etkilerini araştırmak ve tespit etmek üzere Trakya
Üniversitesi tarafından yapılan bilimsel çalışma
sonuçlarında Çorlu'da, özellikle Sağlık Mahallesinin içinden
geçen Çorlu Deresinin etrafında oturan insanlarda kanser
vakalarının ve başka hastalıkların
arttığı belirtilmiştir. Bilhassa yaklaşık 70 bin
kişinin yaşadığı Sağlık Mahallesinde oturan
insanların sağlığı büyük tehlikededir.
Anayasa'nın 56ncı maddesine göre de
"Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir." denilmektedir. Ancak, artık gün yüzüne
çıkan ve bilimsel araştırmalarla da tespit edilen dere
kirliliği sebebiyle kansere yakalanan, bu nedenle hayatını
kaybeden insanlarımızın sayıları giderek
artmaktadır.
Tüm bu sebeplerle, Ergene ve Çorlu Deresindeki
kirliliğin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin
araştırılması amacıyla Anayasanın 98, İç
Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırma
komisyonu kurulmasını saygıyla arz ederiz.
1) Emre Köprülü (Tekirdağ)
2) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
3) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
4) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
5) Mehmet Şeker (Gaziantep)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) İhsan Özkes (İstanbul)
9) Mehmet Ali Susam (İzmir)
10) Birgül Ayman Güler (İzmir)
11) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
12) Sedef Küçük (İstanbul)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Ali Haydar Öner (Isparta)
15) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
16) Mahmut Tanal (İstanbul)
17) Veli Ağbaba (Malatya)
18) Haydar Akar (Kocaeli)
19) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
20) Ali Özgündüz (İstanbul)
21) Hurşit Güneş (Kocaeli)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19
milletvekilinin, TOKİ'nin ülkemizde yapmış olduğu konut
projeleri ile sosyal donatıların yapım ve teslimatı
aşamasında yaşanan sıkıntıların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/745)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TOKİ'nin ülkemizde yaptığı konut
projeleri ile sosyal donatıların yapım ve teslimatı
aşamasında yaşanan sıkıntıların
araştırılarak alınması gereken tedbirler konusunda
Anayasanın 98inci, İçtüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mustafa Erdem (Ankara)
3) Ali Uzunırmak (Aydın)
4) Atila Kaya (İstanbul)
5) D. Ali Torlak (İstanbul)
6) Ali Halaman (Adana)
7) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
8) Bülent Belen (Tekirdağ)
9) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
10) Seyfettin Yılmaz (Adana)
11) Emin Çınar (Kastamonu)
12) Ali Öz (Mersin)
13) Mustafa Kalaycı (Konya)
14) Özcan Yeniçeri (Ankara)
15) Celal Adan (İstanbul)
16) Mehmet Şandır (Mersin)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Sümer Oral (Manisa)
19) Erkan Akçay (Manisa)
20) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
Gerekçe:
Kuruluşundan itibaren ülkemizde yerleşim ve
konut politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında en önemli
kurum olan TOKİ, 1984 yılında 2985 sayılı Kanunla,
genel bütçe dışında, özel fonu ile ve özerk yapısıyla
Başbakanlığa bağlı Toplu Konut ve Kamu
Ortaklığı İdaresi Başkanlığı ismi ile
kurulmuş ve ana işlevleri, hızlı artan konut talebinin
planlı bir şekilde karşılanması ve Türkiye'de konut üretim sektörünün teşvik
edilerek ekonominin canlandırılması olarak belirlenmiştir.
Emlak Bankasının bankacılık
dışındaki faaliyetlerinin de TOKİye devredilmesiyle
idarenin yetkileri ve çalışma alanları daha da
artmıştır.
Başlangıçta konut üretimi ile ilgili olarak
çalışmalarını başarılı olarak sürdüren
TOKİnin ilerleyen dönemlerde kuruluş amaçlarının
dışına çıkarak konut dışında sosyal tesisler
de inşa etmeye başlaması ve tüm ülke sathına
açılması nedeniyle denetim ve yönetim işlevlerinde zafiyetler
baş göstermiştir.
Kuruluş hazine arazileri üzerinde arsa üretimi
gerçekleştirdiği için, çok cüzi miktarda arsa maliyeti yapmakta,
bunun karşılığında yüksek maliyetle satışlar
yapmaktadır.
TOKİ tarafından yapılan konutlarla ilgili
olarak, inşaatların kalitesi, zamanında bitirilemediği,
teslim edilen konutlarda hâlâ büyük oranda eksiklikler bulunduğu tespit
edilmektedir. Giriş aidatlarının ve taksit ödemelerinin yüksek
olması zaten ekonomik olarak zor durumda olan halkımızın
bütçesini çok zorlamaktadır.
Hak edişlerini alamadıkları gerekçesiyle
müteahhitlik yapan firmaların bazılarının
battığı veya çok zor durumda oldukları kamuoyunda
anlatılmaktadır.
Müteahhitlik firmalarının
bazılarının batması ile beraber iş
yaptıkları firmalar da batmış, konut sektörüne malzeme
sağlayan birçok esnaf mağdur olmuştur.
Ortaya çıkan bu durumun Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından araştırılması, bu durumdaki esnaf ve
müteahhitler ile hak sahiplerinin ekonomik
sıkıntılarının bertaraf edilmesi, aynı zamanda TOKİ'nin
daha özenli çalışması yönünde katkı sağlaması
düşünülmektedir. Araştırma önergemiz bu amaçla
hazırlanmıştır.
3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19
milletvekilinin, Diyanet
İşleri Başkanlığına bağlı
çalışan din görevlilerinin yetiştirilmesi, refah seviyelerinin
arttırılması, sosyal ve ekonomik şartlarının
iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/746)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Diyanet İşleri Başkanlığına
bağlı çalışan din görevlilerinin yetiştirilmesi, refah
seviyelerinin arttırılması, sosyal ve ekonomik
şartlarının iyileştirilmesi için gerekli
çalışmanın yapılması amacı ile Anayasanın
98inci ve İç Tüzükün 104, 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
02/04/2012
1) Enver Erdem (Elâzığ)
2) Sinan Oğan
(Iğdır)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Ali Uzunırmak (Aydın)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Mehmet Erdoğan (Muğla)
7) Ali Öz (Mersin)
8) Emin Çınar (Kastamonu)
9) Mehmet Günal (Antalya)
10) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
11) Sadir Durmaz (Yozgat)
12) Mesut Dedeoğlu
(Kahramanmaraş)
13) Bülent Belen (Tekirdağ)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Sümer Oral (Manisa)
16) Mustafa Kalaycı
(Konya)
17) Necati Özensoy
(Bursa)
18) Ahmet Duran Bulut
(Balıkesir)
19) Oktay Vural (İzmir)
20) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe:
İnsanın ve insanlığın içine
düştüğü manevi çöküntü ve huzursuzluklarda, toplumumuzun
sağlıklı ve dengeli gelişim ve kalkınma sürecini devam
ettirmesinde, ferdi mutluluğun sağlanmasında, toplumsal
bütünlüğün, birlik ve beraberliğin korunmasında dinin doğru
anlaşılması önemli bir gerekliliktir. Dinin doğru
anlaşılması ve yaşanmasında din görevlilerine büyük
görev ve sorumluluk düşmektedir.
Din görevlilerinin ekonomik ve sosyal statüleri
iyileştirilmeli ve refah düzeyleri arttırılmalıdır.
Böylece din görevlileri, toplumda var olan yanlış imalardan
kurtarılmalı ve kendilerine gereken değerin verilmesi
sağlanmalıdır.
Din görevlileri gün boyunca görev yapmaktadırlar. Özellikle
kırsal alanda görev yapanlar günün her saatinde vatandaşların
dinî ihtiyaçlarına cevap vermek durumundadır, izinleri yoktur ancak
yerine birilerini bulurlarsa yıllık izinlerini kullanabilmektedirler.
6002 sayılı Kanun ile de imam-hatipler ve
müezzin-kayyımların haftalık iznine ve bayram tatillerinde izin
kullanmalarına ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenmeli, bu konuda
bir an önce mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır.
666 sayılı Kararnamede kamuda
çalışan bazı memurlara ek ödemeler yapılmasına
rağmen imamların maaşlarında bir artış
yapılmamıştır. Bu durum mutlaka değiştirilmeli ve
maaşları iyileştirilmeli, Diyanet personellerinden ön lisans ve
lisans mezunlarının da ilahiyat ön lisans ve ilahiyat fakültesi
mezunlarının alındığı gibi yurt
dışı sınavlarına alınması
sağlanmalıdır.
Öncelikle büyükşehirlerden başlamak üzere, her
ile misafirhane ve diğer sosyal etkinliklerin yapılabileceği
Diyanet evi tesisleri kurulmalı, mülkiyeti Türkiye Diyanet Vakfına
ait olan cami ve Kur'an kursu lojmanlarında oturan din görevlilerinden ve
Kur'an kursu öğreticilerinden lojman kirası alınmaması
sağlanmalıdır.
Sözleşmeli personelin de atama ve yer
değiştirmede kadrolu personele tanınan haklardan
faydalanması sağlanmalı, en az 60 personeli bulunan ilçe
müftülüklerine şef kadrosu tahsis edilmeli, yaz Kur'an kurslarında ek
ders ücreti için 15 öğrenci şartı
kaldırılmalıdır.
Camilerde toplanan yardımlarla ilgili cami
görevlisinin yetki ve sorumluluğu tanımlanmalı, cami
derneklerinin görev alanlarını, müftülük ve görevlilerle
ilişkilerini belirten özel bir düzenleme yapılmalı, Kur'an
kurslarına elektrik, su, İnternet, telefon ödeneği verilmeli,
camilerin bakım, onarım ve temizlik gibi giderleri devlet
tarafından karşılanmalıdır.
Nüfusunun yüzde 99 Müslüman olan ülkemizde din
eğitiminin daha iyi ve sağlıklı verilmesi,
Müslümanlığın hurafelerden uzak gerçek anlamda öğrenilmesi
için din görevlilerinin çok önemli olduğu muhakkaktır.
Anayasanın 24üncü maddesine göre "Din ve
ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında
yapılır." Bu madde ile dinini öğrenmek vatandaşlar
için bir hak, devlet içinse bir görevdir. Ülkemizde yaşayan Müslümanların
dinini, devletin kontrolünde öğrenmeleri en doğru olanıdır.
İmam-hatip, müezzin-kayyım gibi görevleri
üstlenecek kişilerin eğitimleri mutlaka fakülte düzeyine çekilmeli,
özellikle bu görevlilerimizin Kur'ana ve sünnete hâkimiyetlerinin yanında
ses güzellikleri, mesleki ve kişilik güvenirliliği, ahlaki örnekler
gibi özelliklerine dikkat edilmeli, ahlaki zaaflara asla müsaade edilmemelidir.
Halkın dini ihtiyaçlarını ana kaynaklara
dayalı bu konudaki geçmiş külliyatı gözden geçirebilecek,
dünyada konuyla ilgili yayınları ve çalışmaları takip
edebilecek, dini eğitim-öğretimle bilfiil meşgul olan ve
halkın dini ihtiyaçlarını karşılama ve sorularına
çözüm üretme gibi (müftü, vaiz vs) görevli kişilere kaynaklık
edebilecek yüksek lisans düzeyinin üzerindeki araştırma
görevlilerinin yer alacağı, yüksek İslami araştırma
merkezleri açılmalıdır.
İslamın ve Müslümanlığın daha
iyi öğrenilmesi için din görevlilerinin yetiştirilmesi, maddi ve
manevi sıkıntılarının giderilmesi, sosyal ve ekonomik
hayat düzeylerinin arttırılması amacı ile Anayasanın
98inci ve İç Tüzükün 104, 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve Sayıştayın 2012 yılına ait
dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına
ilişkin tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununa
göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2012 yılı harcamalarına
ilişkin dış denetim raporu ile Sayıştayın 2012
yılı harcamalarına ilişkin dış denetim raporunun
Başkanlık Divanının 3/10/2013 tarihli
toplantısında görüşülmüş olan inceleme sonuçlarına
ilişkin tezkeresi (3/1302)
24/10/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6253 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı Kanununa göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2012
yılı harcamalarına ilişkin Dış Denetim Raporu ile
Sayıştay'ın 2012 yılı harcamalarına ilişkin
Dış Denetim Raporu, Başkanlık Divanının 3 Ekim
2013 tarihli toplantısında üst yöneticilerin cevapları da
dikkate alınarak görüşülmüş ve ekteki inceleme
sonuçlarının Genel Kurulun bilgisine sunulmasına karar
verilmiştir.
Bilgilerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın
2012 Yılı Dış Denetim Raporları İnceleme
Sonuçları
1) Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2012 mali yılı hesaplarının
dış denetimini yapmak üzere görevlendirilen
Sayıştay uzman denetçileri tarafından düzenlenen 16/09/2013
tarihli Dış Denetim Raporunda, 2012 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödeneklerin, harcama birimleri tarafından
kullanımı sırasında düzenlenen harcama belgelerinin
kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup
olmadığı, hazırlanan mali tablolarının
doğruluğu, denkliği ve güvenilirliği hususlarının
incelendiği belirtilmiştir.
Yapılan inceleme sırasında, 2012
yılına ait cetvel ve tablolarda gösterilen gider
rakamlarının doğru ve denk olarak kaydedilip
kaydedilmediği, toplamlarının doğru, denk ve tutarlı
olup olmadıkları ve hesapların birbirleriyle mutabık
bulunup bulunmadıklarına bakılmıştır. Bütçede
tahmini olarak yer alan kullanılabilir ödenek rakamlarıyla kesin
hesap sonuç rakamları karşılaştırılmak suretiyle
gerçekleşme oranları ve uygunluk durumları, programa alınan
yatırımların gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediği araştırılmış,
cetvellerdeki rakamların dayandıkları sarf belgelerinin ilgili
mevzuatına uygunluğu örnekleme yoluyla denetlenmiştir.
Raporda özetle;
TBMM Başkanlığı 2012 yılı
başlangıç ödeneği 651.252.000 TL olup yıl içinde
yapılan aktarmalar ve eklemelerle birlikte 589.083.227 TL olmuştur.
31/12/2012 tarihi itibarıyla bu ödeneğin 570.009.740 TL'si,
başka bir deyişle yüzde 96,8'i harcanmıştır.
Ekonomik sınıflandırmaya göre harcamalara
bakıldığında, personel için ayrılan ödeneğin
yüzde 99,9'unun harcandığı, Sosyal Güvenlik Kurumu prim
giderlerine ayrılan ödeneğin yüzde 99,6 oranında
harcandığı, cari transferlerin yüzde 98,1 oranında gerçekleştirildiği,
mal ve hizmet alımlarına tahsis edilen ödeneğin yüzde 91,4
oranında harcandığı, sermaye giderlerine ayrılan
ödeneğin yüzde 76 oranında kullanıldığı,
bazı yatırımların bu yıl içinde
gerçekleştirilemediği ve sonraki yıllara ötelendiği sonucuna
varıldığı belirtilmiştir.
Ayrıca;
TBMM Başkanlığı Strateji
Geliştirme Başkanlığınca arşivlenen ödeme emri
belgeleri ve muhasebe işlem fişlerinin kaydedildiği ilgili
hesaplardaki tutarların mutabık olduğu,
Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir gider rakamlarının
doğru ve denk olduğu, ödenek üstü harcama
yapılmadığı,
Üst yöneticinin, 5018 sayılı Kanunda öngörülen
mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinde ve
bütçe ile verilen kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde kullanılmasında ve bu işlemlerin yürütülmesi için
gerekli tedbirlerin alınmasında gayret gösterdiği,
Harcama yetkilileri, gerçekleştirme görevlileri ve
Strateji Geliştirme Başkanlığı
çalışanlarının, harcama belgelerini düzenlerken ve mali
işlemleri yürütürken ilgili mevzuatta öngörülen usul ve esaslara uygun
şekilde işlem yaptıkları,
ifade edilmiştir.
Harcama belgelerinin incelenmesinde ise;
Avans/kredilere ilişkin mahsup işlemlerinin
mevzuatta belirlenen süre içerisinde yapılması,
Hizmet alımına ilişkin ödemelerde,
hakediş raporunu oluşturan puantaj cetvelleri ile bu cetvellerden
oluşan icmal formlarının kontrol teşkilatınca
imzalanması,
Muayene ve Kabul Heyetinin en az üç personelden
oluşturulması,
Hizmet
alımlarına ait hakediş ödemeleri sırasında tüm vergilerin
vergi dairesine yatırıldığına ilişkin vergi
alındısı makbuzlarının hakediş belgelerine
eklenmesi,
Hizmet
alımlarında sözleşme hükümleri uyarınca iş
programı düzenlenmesi ve düzenlenmiş iş programı
çerçevesinde hizmet alımlarının gerçekleştirilmesi,
Yaklaşık
maliyetin hazırlanması sırasında yaklaşık maliyet
hesabına esas miktarların hatasız tespit edilmesi,
Eleman çalıştırılmasına
dayalı hizmet alımlarında sözleşme hükümleri uyarınca
uygulama sırasında iş programı düzenlenmesi, iş
programında aylar itibarıyla belirlenen işçi sayısına
bağlı olarak işçi çalıştırılması,
gerektiği yönünde değerlendirme ve tavsiyelerde
bulunulmuştur.
Bu çerçevede, dış denetçilerin denetim
bulguları ve önerileri dikkate alınarak düzenlenen üst yönetici
cevabında;
Avans mahsup işlemlerinde, bahse konu örnekte
olduğu gibi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununun 35inci maddesinde belirtilen bir aylık süreye riayet
edildiği,
2012 yılında kontrol
teşkilatının bilgisi ve kontrolünde hazırlanan puantaj
cetvellerinin sadece yüklenici tarafından
imzalandığının fark edilmesi üzerine puantaj cetvellerinin
2 Ocak 2013 tarihinden itibaren yüklenici ve kontrol teşkilatı
tarafından da imzalanmasının sağlandığı ve
uygulamanın da aynı şekilde devam ettirildiği,
Muayene ve Kabul
Komisyonunca yapılan kabul işleminin iki personel tarafından
yapıldığının fark edilmesi üzerine muayene ve kabul
işleminin 2 Ocak 2013 tarihinden itibaren üç personel tarafından
yapılmasının sağlandığı ve uygulamanın
da aynı şekilde devam ettirildiği,
Bahsi geçen
hakediş ödemeleri sırasında Gelir İdaresi
Başkanlığınca Kuruma verilen şifre ile İnternet
Vergi Dairesi modülünden "Vergi borcu yoktur." belgesinin
çıktısı alınarak ödeme belgesine eklendiği,
ayrıca ilgili vergi dairesinden "Vergi borcu yoktur." belgesinin
istenilmediği,
Sözleşme hükümleri uyarınca, iş
programı düzenlenmesi, iş programında gereken ihtiyacın
belirlenmesi ve bu çerçevede hizmet alımının
gerçekleştirilmesi hususlarında gerekli dikkat ve özenin gösterileceği,
Yaklaşık maliyet hesap cetvellerinin
düzenlenmesinde gerekli dikkat ve özenin gösterileceği,
Sözleşme hükümleri uyarınca, uygulama
sırasında iş programı düzenlenmesi ve iş
programında aylar itibarıyla belirlenen işçi sayısına
bağlı olarak işçi çalıştırılması ve
hizmet alımı sözleşmelerinin uygulanması hususlarında
gerekli dikkat ve özenin gösterileceği,
ifade edilmiş ve Dış Denetim Raporunda
yer alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin alınacağı
belirtilmiştir.
2- Sayıştay
Başkanlığının 2012 mali yılı
hesaplarının dış denetimini yapmak üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanınca görevlendirilen
İçişleri Bakanlığı mülkiye başmüfettişleri
tarafından düzenlenen 25/07/2012 tarihli Dış Denetim Raporunda;
2012 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödenekler
kapsamında yapılan harcamalar ve bunlara ilişkin belgeler esas
alınarak, bu ödeneklerin kullanımı sırasında
düzenlenen harcama belgelerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere
uygun olup olmadığı, kamu kaynaklarının ekonomik,
etkili ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığı, yapılan harcamaları gösteren mali
tablolarının güvenilirliği ve doğruluğu hususlarının
incelendiği belirtilmiştir.
Raporda özetle;
Sayıştay Başkanlığına 2012
yılı bütçesinde 143.399.473,47 TL ödenek tahsis edildiği, bu
ödeneğin 130.497.384,60 TL'lik kısmının
harcandığı, söz konusu bütçe ödenekleri ve harcama
rakamları oransal olarak karşılaştırıldığında
ise 2010 yılında tahsis edilen bütçe ödeneğinin yüzde 75'inin,
2011 yılında yüzde 85'inin, 2012 yılında da yüzde 91'inin
harcandığı belirtilmiştir.
Ayrıca;
Kurumun ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem
fişlerine dayalı olarak tahakkuk ettirdiği ödemeleri ile banka
hesap özetlerinin mutabık olduğu,
Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir-gider
rakamlarının doğru ve denk olduğu, ödenek üstü harcama
yapılmadığı,
Sayıştay Başkanının üst yönetici
olarak bütçe ile verilen kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve
verimli bir şekilde kullanılmasını temin edecek mali
tedbirlerin alınmasında, 5018 sayılı Kanunda öngörülen
mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinde, görev
ve sorumlulukların yerine getirilmesinde üstün gayret gösterdiği,
Harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi, mali
hizmetler birim yöneticisi ve muhasebe yetkilisinin, mali mevzuatın
uygulanmasında ve gerekli tedbirlerin alınmasında azami çaba
sarf ettikleri,
İdarenin mali faaliyet, karar ve
işlemlerinin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve
ilgili diğer mevzuat çerçevesinde yürütüldüğü,
ifade edilmiştir.
Harcama belgelerinin incelenmesinde
ise;
Bazı muhasebe işlem
fişlerine ek konulmadığı belirtilerek
kanıtlayıcı belgelerin muhasebe işlem fişlerine
bağlanmasına özen gösterilmesi,
Bazı ödeme emirlerinde "Kontrol
edilmiştir ve uygun görülmüştür." sütununun boş
bırakıldığı, yetkili kişinin imzasının
bulunmadığı belirtilerek, ödeme emirlerinde adlarına imza
yeri açılan yetkili kişilerin sorumlulukları gereği evrakta
imzalarının bulunmasına özen gösterilmesi,
Muhasebe
işlem fişlerinde "Kontrol edilmiş ve uygun görülmüştür."
sütununun yetkili kişi tarafından imzalanmadığı
belirtilerek, ön ödemelerin mahsup işlemlerinin yapılmasında
yetkili kişilerin sorumlulukları gereği evrakta
imzalarının bulunmasına özen gösterilmesi,
Bazı mal ve hizmet
alımları için oluşturulan yaklaşık maliyetin
hazırlık aşamasında gerekli özenin gösterilmediği
belirtilerek, yaklaşık maliyet belirlenirken ilgili mevzuata uygun
olarak gerçekçi araştırma ve hesaplamaların
yapılmasına özen gösterilmesi,
İhalelerin
yürütümü aşamasında sık sık zeyilname düzenlendiği,
hatta bazı ihalelerde birden fazla zeyilname düzenlendiği
belirtilerek, ihaleye hazırlık işlemlerinin daha titiz
yürütülmesine özen gösterilmesi,
Bazı ihalelerdeki zeyilnamelerin
süresi içerisinde düzenlenmediği belirtilerek, idareye zaman ve kaynak
kaybettirebilecek ve ilgililer hakkında sorumluluk doğurabilecek
benzer uygulamalardan kaçınılmasına özen gösterilmesi,
Bazı ihalelerin sözleşmeleri
imzalanırken ihale dokümanında değişiklik
yapıldığı belirtilerek, ihaleler sözleşmeye
bağlanırken ihale dokümanında değişiklik
yapılmamasına özen gösterilmesi,
Açık
ihale yöntemiyle gerçekleştirilen bazı ihalelere, tek isteklinin
katılmasına rağmen, ihalenin
sonuçlandırıldığı belirtilerek, ihalelere birden fazla
isteklinin katılımını sağlayacak tedbirler
alınmasına özen gösterilmesi
gerektiği yönünde
değerlendirme ve tavsiyelerde bulunulmuştur.
Bu çerçevede, dış
denetçilerin denetim bulguları ve önerileri dikkate alınarak
düzenlenen üst yönetici cevabında;
Raporda
bahsi geçen muhasebe işlem fişlerinin, muhasebe birimi
tarafından muhasebe iş ve işlemlerine ilişkin
kayıtları içeren belgeler olduğundan ek
konulmadığı, bir muhasebe işlem fişinde ise eksiklik
olmadığı, bundan sonraki uygulamalarda ise gerekli özenin gösterileceği,
Personel maaş ödemelerine ilişkin belgelerin
ilgili mevzuat uyarınca ön mali kontrole tabi tutulmadığı,
kurslara katılma giderlerine ilişkin ödeme emri belgesinin ise sehven
ön mali kontrole gönderildiği, bundan sonraki uygulamalarda ise gerekli
özenin gösterileceği,
Söz konusu muhasebe işlem fişi personel
harcırah avans ödemelerine ilişkin ve ekinde sadece görevlendirme
belgesi bulunan belgeler olduğundan ön mali kontrol incelenmesine tabi
tutulmadığı, bundan sonraki uygulamalarda ise gerekli özenin
gösterileceği,
Yaklaşık maliyet belirlenirken firmalara birim
fiyat cetveli ile birlikte güzergâhların ve mesafelerinin
belirtildiği teknik şartnamenin de gönderildiği ve böylece
firmaların güzergâhları ve mesafeleri hakkında bilgi sahibi
olarak teklif vermelerinin sağlandığı,
2012 yılında yapılan bazı ihalelerde
zeyilname düzenlenmesi işlemi mevzuata uygun olmakla birlikte raporda yer
alan tavsiyeye uygun olarak bundan sonraki uygulamalarda gerekli özenin
gösterileceği,
Raporda bahsi geçen ihale dosyasındaki zeyilnamenin
Elektronik Kamu Alımları Platformundan (EKAP) kaynaklanan teknik
nedenlerden dolayı düzenlendiği,
Sözleşme taslağının ödeme maddesi
yıllara sari ödeme olarak öngörüldüğü ancak ön mali kontrol
incelemesinde bu hususun mevzuata uygun olmadığının tespiti
üzerine zorunlu olarak sözleşmenin ödemeye ilişkin hususunda
değişiklik yapıldığı,
Bahsi geçen
ihalenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19uncu maddesine
göre açık ihale usulü ile gerçekleştirildiği,
dolayısıyla ihalelerde açıklık, rekabet ve
saydamlığın sağlanmasında özen gösterildiği,
ifade edilmiş ve Dış Denetim Raporunda
yer alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin alınacağı
belirtilmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, Genel Kurulun bilgisine sunulan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bu tezkeresiyle ilgili
olarak bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, Genel Kurulun gündemine, bilgisine sunulan konu şudur: Türkiye
Büyük Millet Meclisinin harcamalarıyla
BAŞKAN İsterseniz söz vereyim. Yerinizden
lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile
Sayıştayın 2012 yılı harcamalarına yönelik
Sayıştay dış denetim raporlarına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulun bilgisine sunulan söz konusu Meclis
Başkanlığı tezkeresiyle ilgili olarak konuyu biraz açmak
istiyorum çünkü son derece önemli bir dokümandır bu görüştüğümüz
doküman. Şimdi, Meclis Başkanlığı tezkeresi ekinde
2012 yılı Türkiye Büyük Millet Meclisi harcamalarıyla 2012
yılı Sayıştayın harcamalarının ilgili
yasalar uyarınca denetimine ilişkin sonuçları kapsayan bir
rapordur bu. Raporun adı Dış Denetim Raporudur. Dış
denetim kavramı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile 6085 sayılı Sayıştay Kanununda
tanımlanmıştır. Dış denetimde, denetim yapan
görevliler ilgili kurumun harcamalarını mevzuata uygunluk yönünden
denetlerler. Ayrıca, yine bu raporlarda stratejik plan gereği
performans göstergelerine yer verilmesi zorunludur ve bu performans
göstergelerine uyulup uyulmadığının da
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Raporlardan gördüğümüz kadarıyla denetim
sonuçları tam anlamıyla bu dokümanda, bu raporda yer
almamıştır. Örneğin Sayıştayın
harcamalarında mevzuata aykırı olarak birtakım harcamaların
tespit edildiği belirtiliyor. İhalelerde, ihaleden sonra zeyilnameler
düzenlenmek suretiyle ihale şartlarında değişiklik
yapıldığı belirtiliyor. Bütün bunlar ilgili kurum
tarafından da kabul edildiği hâlde bunlara ilişkin olarak
ayrıntılı bilgi verilmemektedir. Hangi ihalelerde usulüne ve
mevzuata aykırı olarak ihaleden sonra zeyilname düzenlenmiştir,
hangi müeyyideler uygulanmıştır, kurum ne
yapmıştır, hazine zararı var mıdır, yok mudur; bu
değerlendirmeler yapılmamıştır.
Sayıştay Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe
hakkını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, önemli bir konu.
BAŞKAN Otomatik kapandı efendim. Buyurunuz,
devam ediniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toparlıyorum efendim.
Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına yani millet adına kamu harcamalarını, devletin
harcamalarını denetlemekle görevli olan bir kurumdur. Bütçe
hakkının hükûmetler tarafından, yönetimler tarafından uygun
olarak kullanılıp kullanılmadığını denetlemekle
yükümlüdür.
Sayıştay, 2012 yılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı ile birlikte, Plan ve Bütçe Komisyonunda şu an
görüşülmekte olan bu tasarıyla birlikte Türkiye Büyük Millet
Meclisine göndermesi gereken denetim raporlarını göndermediği
gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
görevlendirdiği denetim elemanları vasıtasıyla
Sayıştay harcamaları üzerinde yaptığı denetimin
sonuçlarını da yine bütçe hakkı kavramına uygun olarak
Parlamentoya raporlamamıştır. Bu rapor bütçe hakkına
aykırı bir rapordur.
Ben Meclis Başkanlığını bu rapor
konusunda uyarıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay
harcamaları söz konusu olduğunda düzenlenecek olan dış
denetim raporu bu şekilde olmamalıdır. Ama belki Meclis
Başkanlığı şöyle bir açıklama yapabilir:
Sayıştay zaten bütçe hakkını ihlal etti, düzenlenmesi
gereken raporları Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermedi, hiçbir bir
bulgu vermedi. Benim raporum onun yanında çok daha iyidir. diyebilir.
Bunu anlayabilirim ama bu, Sayıştayın yaptığı
hukuksuzluğu örtmeye, gizlemeye yetmez. Meclis
Başkanlığının bu raporlardaki yetersizliğini
örtmeye yetmez efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Toplumsal Barış Yollarının
Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi
Amacıyla Kurulan (10/576,577,578) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Tezkereler (Devam)
2.- Toplumsal
Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm
Sürecinin Değerlendirilmesi amacıyla kurulan (10/576, 577, 578) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun süre
uzatımına ilişkin tezkeresi (3/1327)
23/10/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
08/05/2013 tarihinde çalışmalarına
başlayan Komisyonumuzun, 10/10/2013 tarihli toplantısında
aldığı karar gereğince görev süresinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 105'nci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca 25/10/2013 tarihinden itibaren bir ay uzatılması
hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Naci Bostancı
Amasya
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN
İç Tüzük'ün 105'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan "Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona
bir aylık kesin süre verilir." hükmü gereğince Komisyona bir
aylık ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır; okutup bilgilerinize
sunacağım.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Akdeniz Parlamenter Asamblesi,
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi, Asya Parlamenter Asamblesi,
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi,
Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Parlamenter Asamblesi,
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento
Birliği, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter
Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi, Parlamentolar Arası Birlik, Türk
Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini
temsil edecek grupları oluşturması Başkanlık
Divanınca uygun bulunan üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi
(3/1303)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun
2'nci maddesine göre Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu, Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Akdeniz Parlamenter Asamblesi,
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi, Asya Parlamenter Asamblesi,
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi,
Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Parlamenter Asamblesi,
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento
Birliği, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter
Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi, Parlamentolar Arası Birlik, Türk
Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, aynı kanunun
12'nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan
incelemeyi müteakiben uygun bulunan üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
Türkiye
Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu
(Türkiye-AB-KPK)
Haluk Özdalga (Ankara) AK PARTİ
Ali Şahin (Gaziantep) AK PARTİ
Halide İncekara (İstanbul) AK PARTİ
Sevim Savaşer (İstanbul)
AK PARTİ
Mehmet S. Tekelioğlu (İzmir)
AK PARTİ
Yıldırım M. Ramazanoğlu
(Kahramanmaraş) AK
PARTİ
Pelin Gündeş Bakır (Kayseri) AK
PARTİ
Cem Zorlu (Konya) AK PARTİ
Çiğdem Münevver Ökten (Mersin) AK
PARTİ
Faruk Işık (Muş) AK PARTİ
Ebu Bekir Gizligider (Nevşehir) AK PARTİ
Afif Demirkıran (Siirt) AK PARTİ
Nursuna Memecan (Sivas) AK PARTİ
Şükrü Ayalan (Tokat) AK PARTİ
Ercan Candan (Zonguldak) AK PARTİ
Aylin Nazlıaka (Ankara) CHP
Aykan Erdemir (Bursa) CHP
Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul) CHP
Umut Oran (İstanbul) CHP
Şafak Pavey (İstanbul) CHP
Oğuz Oyan (İzmir) CHP
Zühal Topcu (Ankara) MHP
Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir) MHP
Lütfü Türkkan (Kocaeli) MHP
Nazmı Gür (Van) BDP
Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) (Asil)
Reha Denemeç (Ankara) AK
PARTİ
Mevlüt Çavuşoğlu (Antalya) AK
PARTİ
Tülin Erkal Kara (Bursa) AK PARTİ
Ahmet Kutalmış Türkeş (İstanbul) AK PARTİ
Şaban Dişli (Sakarya) AK PARTİ
Akif Çağatay Kılıç (Samsun) AK
PARTİ
Mehmet Kasım Gülpınar (Şanlıurfa) AK
PARTİ
Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara) CHP
Deniz Baykal (Antalya) CHP
Haluk Koç (Samsun) CHP
Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara) MHP
Nazmi Gür (Van) BDP
Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) (Yedek)
Burhan Kayatürk (Van)
AK PARTİ
Haluk Özdalga (Ankara) AK PARTİ
Süreyya Sadi Bilgiç (Isparta)
AK PARTİ
Ali Şahin (Gaziantep) AK PARTİ
Ahmet Berat Çonkar (İstanbul) AK PARTİ
Mehmet S. Tekelioğlu (İzmir)
AK PARTİ
A. Emin Önen (Şanlıurfa) AK PARTİ
Mehmet Emrehan Halıcı (Ankara) CHP
Metin Lütfi Baydar (Aydın) CHP
Faik Öztrak (Tekirdağ) CHP
Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir) MHP
Mülkiye Birtane (Kars) BDP
Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi
(AGİTPA) (Asil)
Sait Açba (Afyonkarahisar) AK PARTİ
Ruhi Açıkgöz (Aksaray) AK PARTİ
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) AK PARTİ
Abdullah Çalışkan (Kırşehir) AK PARTİ
A. Emin Önen (Şanlıurfa) AK PARTİ
Bihlun Tamaylıgil (İstanbul) CHP
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri) CHP
Münir Kutluata (Sakarya) MHP
Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi
(AGİTPA) (Yedek)
Tülin Erkal Kara (Bursa) AK PARTİ
Muhammed Çetin (İstanbul) AK PARTİ
Osman Aşkın Bak (İstanbul) AK PARTİ
Osman Kahveci (Karabük) AK PARTİ
Vural Kavuncu (Kütahya) AK PARTİ
Celal Dinçer (İstanbul) CHP
Hülya Güven (İzmir) CHP
Faruk Bal (Konya) MHP
Akdeniz
Parlamenter Asamblesi (Akdeniz PA)
Menderes Türel (Antalya) AK PARTİ
Vural Kavuncu (Kütahya) AK PARTİ
Tevfik Ziyaeddin Akbulut (Tekirdağ) AK PARTİ
Arif Bulut (Antalya) CHP
Mehmet Günal (Antalya) MHP
Akdeniz
İçin Birlik Parlamenter Asamblesi (AİBPA)
Ali Ercoşkun (Bolu) AK PARTİ
Nevzat Pakdil (Kahramanmaraş)
AK PARTİ
İdris Şahin (Çankırı) AK PARTİ
Zeynep Karahan Uslu (Şanlıurfa) AK PARTİ
Şafak Pavey (İstanbul) CHP
Edip Semih Yalçın (Gaziantep) MHP
Asya
Parlamanter Asamblesi (APA)
Mustafa Kemal Şerbetçioğlu (Bursa) AK PARTİ
Yüksel Özden (Muğla) AK PARTİ
Ercan Candan (Zoguldak) AK PARTİ
S. Sencer Ayata (Ankara) CHP
Alim Işık (Kütahya) MHP
Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (EİTPA)
Fahrettin Poyraz (Bilecik) AK PARTİ
Mustafa Kabakcı (Konya) AK PARTİ
Nusret Bayraktar (Rize) AK PARTİ
Rahmi Aşkın Türeli (İzmir) CHP
Güneydoğu
Avrupa İşbirliği Süreci Parlamenter Asamblesi (GDAÜ)
Seyit Sertçelik (Ankara) AK PARTİ
Tülay Bakır (Samsun) AK PARTİ
Lütfi Elvan (Karaman) AK PARTİ
Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir) CHP
Lütfü Türkkan (Kocaeli) MHP
İslam
İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği
(İSİPAB)
Emrullah İşler (Ankara) AK PARTİ
Orhan Atalay (Ardahan) AK PARTİ
Cem Zorlu (Konya) AK PARTİ
İhsan Özkes (İstanbul) CHP
Mustafa Erdem (Ankara) MHP
Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi
(KEİPA)
Mehmet Necati Çetinkaya (Adana) AK PARTİ
Adem Tatlı (Giresun) AK PARTİ
Kemalettin Aydın (Gümüşhane) AK PARTİ
Enver Yılmaz (İstanbul) AK PARTİ
Zeyid Aslan (Tokat) AK PARTİ
Uğur Bayraktutan (Artvin) CHP
Ali Rıza Öztürk (Mersin) CHP
Reşat Doğru (Tokat) MHP
Altan Tan (Diyarbakır) BDP
NATO
Parlamenter Asamblesi (Asil)
Ali Rıza Alaboyun (Aksaray) AK PARTİ
Mehmet Vecdi Gönül (Antalya) AK PARTİ
Ahmet Berat Çonkar (İstanbul) AK PARTİ
İsmail Safi (İstanbul) AK PARTİ
Muhammed Çetin (İstanbul) AK PARTİ
Osman Aşkın Bak (İstanbul) AK PARTİ
Muzaffer Baştopçu (Kocaeli) AK PARTİ
Mehmet Emrehan Halıcı (Ankara) CHP
Metin Lütfi Baydar (Aydın) CHP
Faik Öztrak (Tekirdağ) CHP
Oktay Vural (İzmir) MHP
Mülkiye Birtane (Kars) BDP
NATO
Parlamenter Asamblesi (Yedek)
Cahit Bağcı (Çorum) AK PARTİ
Murat Yıldırım (Çorum) AK PARTİ
Fazilet Dağcı Çığlık (Erzurum) AK PARTİ
Yüksel Özden (Muğla) AK PARTİ
Şaban Dişli (Sakarya) AK PARTİ
Zeynep Karahan Uslu (Şanlıurfa) AK PARTİ
Ercan Candan (Zonguldak) AK PARTİ
Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara) CHP
Aykan Erdemir (Bursa) CHP
Haluk Koç (Samsun) CHP
Mehmet Günal (Antalya) MHP
Nazmi Gür (Van) BDP
Parlamentolararası Birlik (PAB)
Murat
Yıldırım (Çorum) AK
PARTİ
Fazilet
Dağcı Çığlık (Erzurum) AK
PARTİ
Hakan
Şükür (İstanbul)
AK
PARTİ
Mehmet
Sağlam (Kahramanmaraş)
AK
PARTİ
Sevde
Bayazıt Kaçar (Kahramanmaraş)
AK
PARTİ
Fatma
Nur Serter (İstanbul)
CHP
Hurşit
Güneş (Kocaeli)
CHP
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) MHP
Türk
Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi
(TÜRKPA)
Haluk
İpek (Ankara)
AK
PARTİ
Ülker
Güzel (Ankara)
AK
PARTİ
Mustafa
Ataş (İstanbul) AK
PARTİ
M.
Mücahit Fındıklı (Malatya) AK
PARTİ
Köksal
Toptan (Zonguldak) AK
PARTİ
Kadir
Gökmen Öğüt (İstanbul)
CHP
Muharrem
İnce (Yalova)
CHP
Atila
Kaya (İstanbul)
MHP
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım, okutuyorum:
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu ve Manisa Milletvekili Recai Berber'in, 18-20 Kasım 2013
tarihlerinde Karadağ'da düzenlenecek olan "Sayıştay ve
Parlamento İlişkileri" konulu konferansa katılmalarına
ilişkin tezkeresi (3/1304)
23/10/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
18-20 Kasım 2013 tarihlerinde Karadağ'da düzenlenecek
olan "Sayıştay ve Parlamento İlişkileri" konulu
konferansa Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve Manisa Milletvekili
Recai Berber'in katılması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı göremiyorum ben ama bir
dakika süre veriyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Var, var. Sayın
Başkan, oy birliği var.
BAŞKAN Elektronik oylama yapalım en güzeli.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin yapılan iki oylamasında
da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi,
tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir;
karar yeter sayısı da vardır.
Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, BDP Grup Başkan Vekili Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin 23/10/2011 tarihinde meydana gelen Van
depreminin ardından Vanlı yurttaşların
yaşadığı olumsuzlukların, Van'a Türkiye'nin diğer
yerlerinden yapılan yardımların akıbetinin
araştırılması amacıyla 23/10/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Ekim 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
24/10/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 24/10/2013 Perşembe günü
(Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup Başkan Vekili
Öneri:
23 Ekim 2012 tarihinde, Bingöl Milletvekili Grup
Başkan Vekili İdris Baluken tarafından verilen (1683 sıra
no.lu), 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van depreminin ardından
Vanlı yurttaşların yaşadığı
olumsuzlukların, Van'a Türkiye'nin diğer yerlerinden yapılan
yardımların akıbetinin araştırılması amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 24/10/2013 Perşembe günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Lehinde, Sena Kaleli
Buyurunuz Sayın Kaleli. (CHP sıralarından
alkışlar)
SENA KALELİ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; BDP grup önerisi lehine partim adına söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye deprem riski
açısından dünyanın en önde gelen ülkelerindendir. Ülkemizin yüz ölçümünün
yüzde 42si birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. Bazı
büyükşehirlerimizin birinci derece deprem bölgeleri üzerinde
kuruldukları, nüfusumuzun yarıdan fazlasının bu sahalarda
yaşadığı ve istatistiki verilere göre her iki yılda
bir yıkıcı deprem felaketine maruz kaldığı bir
gerçektir ama nedense bu felaketlerden bir türlü ders
çıkarılamamakta, her yeni depremde yüzlerce insanımız
yaşamını yitirirken binlerce insanımız yaralanmakta,
evsiz barksız kalmakta ve basiretsiz yönetimler yüzünden daha büyük
yıkımlarla baş başa bırakılmaktadır. Bunun
en son örneği de Vandır. Bundan otuz yedi yıl önce, 1976
yılında Çaldıran fayının kırılmasıyla
7,3 büyüklüğünde deprem yaşayan Vanda bilim insanları
tarafından enerji birikiminin tehlikeli boyutlara
ulaştığı ve her an yeni bir kırılma
yaşanabileceği şeklindeki uyarılar dikkate
alınmamıştır. Bu nedenle Van ne 2001 yılında 19
pilot ilde uygulamaya başlanan yapı denetim sistemine dâhil
edilmiş ne de kamu binaları yapı denetim sistemi kapsamına
alınmıştır. Öte yandan yapı malzemelerinin 1998 Deprem
Yönetmeliğindeki standartlara uygunluğunun kontrolü konusunda da bir
adım atılmamıştır. Bütün bu ihmaller sonucunda ise
2011de yaşanan felakete âdeta davetiye
çıkarılmıştır. Bugüne geldiğimizde de bu
ihmallerin ve duyarsızlıkların devam ettiği,
depremzedelerin kendi tabirleriyle AKPzedeye dönüştürüldüğü
görülmektedir çünkü depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen
depremzedeler depremden kaynaklı psikososyal sorunlarla
boğuşmakta, iş, barınma, sağlık, eğitim
konularında ciddi sorunlar yaşamaya devam etmektedir.
Sayın Sezgin Tanrıkulu başkanlığındaki
heyetimizle, sonuncusu eylülde olmak üzere, Vana
sık giden bir milletvekili olarak gözlemlerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum:
Değerli milletvekilleri, Vanda depremle birlikte
AKPnin partizanca uygulamalarından kaynaklanan ve depremi fırsata
dönüştüren politikalarının açtığı yaralar
kanamaya devam ediyor. Yer altı kaynaklı sık sık afet
yaşayan Van halkı, bu yetmezmiş gibi şimdi de yer üstü
kaynaklı AKP afetiyle karşı karşıyadır. Resmî
rakamlara göre Van depreminde 644 kişi hayatını kaybederken
yaklaşık 3 bin kişi yaralanmış, 28 bin yapı
kullanılamaz hâle gelmiştir. Ancak sonraki süreçte Hükûmetin skandal
sayılabilecek uygulamalarından dolayı binlerce
vatandaşımız çadırlarda çetin kış
koşullarında yaşamaya çalışırken çıkan
yangınlarda yaşamlar yitirilmiş, hamile kadınlar
çocuklarını düşürmüş, çocuklar ağır,
ağır travmalar yaşamıştır. Bugün de bunlar
yaşanmaya devam edilmektedir.
Kurban Bayramı öncesine kadar TOKİlerde su
yoktu. Yurt içinden, yurt dışından yapılan onca
yardıma rağmen, her konuda ustalaştığını
iddia eden Hükûmetin acemiliği, iş birliğinden uzak, şeffaf
olmayan tavrıyla, depremzedeler bırakın insani yaşam
standartlarını ilkel koşullarda yaşamaya mahkûm
edilmiştir. Daha sonra da kontrolsüz güç olan TOKİye teslim
edilmiştir.
Bölgede eğitim öncesi, eğitim-öğretim
sistemi işlemez hâle gelmiştir. Bunun kanıtı da YGS
sınavında Vanın en başarısız illerden biri
olmasıdır.
Esnaf iflas bayrağını çekmiş,
alım gücü düşmüştür. Hasarsız görünen konutlarda kiralar ve
aidatlar 2 katına çıktığı için vatandaş ikinci
defa sarsılmıştır. Binlerce insan başını
sokacak sıcak bir yer ve iş bulamadığı için göç etmek
zorunda kalmıştır. Aileler arası arazi kavgaları
başlamıştır.
Van Valisi depremden sonraki ilk 23 Nisan
kutlamaları sırasında Bahar geldi de
sıkıntılarımız azaldı. diyerek acılar
içindeki Vanlılarla âdeta alay etmiştir. Başbakanın, 23
Ekim 2012 tarihinde âlâyı vâlâ ile Ercişte gerçekleştirdiği
konut teslim töreni sırasında attığı kahkahalar,
depremde hayatını kaybeden Yunusun fotoğrafını
maharetmiş gibi hediye olarak alması depremzedelerin
hafızasında birer yara olarak iz bırakmıştır.
Hükûmet, depremzedeleri siyasi hesaplarının kurbanı
yapmıştır. Kardeşlik ve tek yürek olma adına
açılan insani yardım kampanyaları dahi iş
adamlarının PRı hâline dönüştürülmüştür. Sözler
yerine getirilmemiştir. PRa ve reklama yönelik, insanı
taşınabilir, kullanılabilir kalabalıklar olarak gören devlet
zihniyeti ve AKP anlayışı, manevi değerleri nüsük ve
şekilden ibaret sayan ve kullanan anlayış, manevi
değerlerin, ibadetin derinlik ve felsefesini yok etmiştir. Yani
görgü, bilgi ve nosyon zafiyeti maddi değerleri ve rantı öne
çıkarmış, insan değeri ölçüsü maddeye
bağlanmıştır.
Halkımızın dayanışma ve
yardımlaşma duyguları bu depremde yaşananlardan sonra
erozyona uğramıştır. Hâlen konteynerlerde yaşam
mücadelesi veren 200 ailenin barınaklarına bile göz dikildiği
gibi yaşadıkları sağlıksız koşulların
yaratacağı salgın hastalıklar da göz ardı
edilmektedir. Hastalar, engelliler, yaşlılar, hamileler bakıma
muhtaç durumdadır. Tenekede yemek pişirilmektedir.
Çocuklarımız ikamet gösteremedikleri için okula gidememektedir. Mülki
amirler, yerinde tespit yapmak yerine ayaklarına vatandaşı getirtmektedir.
Vatandaş sağlık taramasından geçirilmemektedir. Hâlen
yaşam mücadelesi verilen 4 konteynerdeki depremzedeleri boşaltmaya
mecbur bırakmak için elektrik ve suları kesilmiştir.
Boşaltılan konteynerleri nereye göndermek için bu acele
boşaltmalar yapılmaktadır? Mescit, oyun parkı, etüt salonu
gibi sosyal alanlar kaldırılmıştır. Kira
yardımı yapılacağı vaadiyle konteynerlerden
çıkarılan bazı aileler vadedilen yardımı alamamaktan
şikâyetçidir. Sağlıksız koşulara rağmen
konteynerlere bile razı olan bazı yurttaşların buradan
çıkarılmamak için açlık grevine girmesi ise Hükûmet
açısından yüz kızartıcıdır.
Başbakan Erçişteki konuşmasında
Vanlıları kış soğuğuyla baş başa
bırakmayacaklarını vadetmişti. Aradan bir yıl daha geçti,
yeni bir kış eşikte ve Vanlılar hâlâ barınaksız.
Az hasarlı binalarda hâlâ önlem alınamamış. Vandaki ikinci
depremde 40 vatandaşımız Çevre ve Şehircilik
Bakanının sorumsuz beyanıyla hayatını kaybetti. Bayram
Otelinin enkazı kaldırılırken enkazın başına
giden Beşir Atalaya sesini duyurmak isteyen halka coplarla, gaz
bombalarıyla müdahale edilmiştir. Van Ferit Melen
Havalimanının önünde çadır bekleyen halka o korkunç soğukta
tazyikli su sıkılmıştır. AKP Hükûmeti asgari insani
tepkilere bile tahammül edememiştir.
Saray gibi yerlerde yaşıyorsunuz. gibi
söylemler edilmiştir. Vanlıların taleplerini, tepkilerini
aktaran gazeteciler şeytana benzetilmiştir. Böylece basına
yönelik baskılarla sesler duyulmaz olmuştur.
Vanda belki binaların enkazları kaldırıldı,
TOKİleşme hızla gerçekleşti ama Hükûmet o enkazın
altında kaldı. Yaşam biçimi, ekonomik koşulları
dikkate almayan TOKİleşme tüm illerde yaşattığı
sorunu Vanda da yaşatıyor.
Bu vesileyle, tüm Van ve Erciş halkına tekrar
geçmiş olsun dileğinde bulunurken, her zaman yanlarında
olduğumuzu ifade eder, BDP Grubu önerisinin lehinde olduğumuzu
belirterek saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaleli.
Aleyhinde, Van Milletvekili Fatih Çiftci.
Buyurunuz Sayın Çiftci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATİH ÇİFTCİ (Van) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi
Partisinin grup önerisi üzerine grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Van depreminin ikinci yılında,
hayatını kaybeden 644 hemşehrimize Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun.
23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde iki büyük
deprem yaşadık ve bu depremlerde 644 vatandaşımız
hayatını kaybetti, 250 vatandaşımız enkazdan sağ
olarak çıkarıldı.
Depremden hemen sonra çok hızlı bir
şekilde kurtarma çalışmaları başladı. Sayın
Başbakanımız ve bakanlarımız birkaç saat içerisinde
deprem yerine ulaşmıştır ve çalışmaların çok
hızlı bir şekilde koordinesi sağlanmıştır.
Depremin aynı gününde 3 bine yakın kurtarma ekibi Van ve Ercişe
ulaşmış, çalışmalar çok hızlı bir
şekilde başlamıştır. Bu süreçte, başta Sayın
Başbakanımız ve Hükûmetimiz olmak üzere, yüce Mecliste grubu
bulunan tüm siyasi parti üyelerine, tüm milletimize ilimize vermiş
oldukları destekten dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23
Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde Vanda meydana gelen doğal afet çok
büyük bir afet olup yaklaşık 700 bin insanımızı direkt
etkilemiştir. Bu süreçte Hükûmetimiz tüm imkânları Van için seferber
etmiş, aziz milletimiz de hiçbir
zaman Vanı yalnız bırakmamış ve Vanın nüfusu bu
afetle birlikte 75 milyona ulaşmıştır.
Depremin ilk günlerinden itibaren çok hızlı bir
şekilde geçici barınma ihtiyacı için ilimize 75 bin çadır
gönderilmiş, dağıtım yapılmış ve çadır
kentler oluşturulmuştur. Ardından, mevsim şartlarına
uygun 30 bini aşkın konteyner imal edilerek Van ve Ercişe nakledilmiş,
31 adet Vanda, 4 adet Ercişte tüm altyapılarıyla birlikte
konteyner kentler yapılmıştır. Depremzede
hemşehrilerimiz bu konteyner kentlere yerleştirilmiştir. Bu
konteyner kentlerde yaklaşık 175 bin insanımız
yaşamıştır. Ayrıca, yine ülkemizdeki tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının sosyal tesisleri hemşehrilerimiz için,
Hükûmetimizce, Sayın Başbakanımızın
talimatlarıyla tahsis edilmiş ve 58 bini aşkın
hemşehrimiz buralarda misafir edilmiştir. Bu süreçte konteyner
kentlerin yaklaşık 170 milyonluk enerji gideri de Hükûmetimiz
tarafından karşılanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
soğuk kış şartlarına rağmen depremin 39uncu gününde Van ve Ercişte kalıcı
konutların temeli atılmış, Van ve Erciş merkezde toplam
17.471 konut inşa edilmiş, bunlardan 15.342 konut depremin birinci
yılında hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bu süreçte diğer
konutlar da tamamlanmış ve hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bu
konutların bedelleri iki yıl geri ödemesiz, yirmi yıl faizsiz
olarak 75 bin TL olarak AFAD tarafından belirlenmiştir.
Aynı şekilde, Van ve Ercişin köylerinde
9.937 köy evi, 3.750 hayvan barınağı yapılmaktadır.
Bunların çok önemli bir kısmı tamamlanmış, geriye
kalanların da çalışmaları devam etmektedir. Bu konutlarla
birlikte TOKİ alanlarında 27 cami, 34 okul, 24 ticaret merkezi
tamamlanarak Van ve Ercişin hizmetine sunulmuştur.
Az hasarlı konutlarda
yaşayan 40 bin kişiye, kiracı-ev sahibi ayrımı
yapılmaksızın 50 milyon TL hibe destek verilmiştir. Köy
evlerine kişi başı 40 bin TL destekle şu ana kadar 274 milyon
572 bin 600 TL konut yapımı için ödeme
yapılmıştır.
Bu süreçte yüce
Meclisimizin almış olduğu kararlarla SSK ve vergi borçları
faizsiz olarak 1+1 yıl olarak ertelenmiştir. İş
adamlarımıza yönelik olarak, 5.500e yakın esnaf ve iş
adamımıza KOSGEB aracılığıyla 300 milyon
liralık kredi verilmiştir. Bu süreçte esnaf kefalet kooperatiflerine
olan krediler faizsiz olarak bir yıl ertelenmiş, diğer kamu
bankalarına olan kredilerde ise altı ayı faizsiz olmak üzere,
altmış ay vadeli olarak yapılandırma şansı
tanınmıştır. Bu krediler, KOSGEB vasıtasıyla
verilen krediler sıfır faizli olup, bir yıl ödemesiz ve toplam
üç yıl geri ödemeli olarak sağlanmıştır. Bu süreçte
çiftçilerimize 65 milyon Tarım Bakanlığımızca yem
desteği hibe olarak sağlanmıştır.
Yine, İŞKUR
vasıtasıyla, insanlarımızın bu süreçte evlerine
sıcak bir ekmek götürmeleri, sıcak bir aş götürmeleri için
sosyal destek projeleri sağlanmış, 7.200 kardeşimizin 2011,
2012 ve 2013 yıllarında Sosyal Destek Projesi kapsamında
istihdamı sağlanmıştır.
Van ve Ercişin,
ayrım yapılmaksızın her iki belediyenin kırk
yıllık planlamayı karşılayacak jeolojik etüt ve imar
planları yapılmıştır.
Van için çok önemli olan,
130 milyon TL harcanarak 47 kilometreden içme suyu Orman ve Su İşleri
Bakanlığımız -Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü- tarafından getirilmiş ve Van TOKİ
konutlarına su verilmeye başlanmıştır. Yine, 45
kilometrelik Van merkez su şebekesi AFADın hibe
karşılamasıyla İLBANK Genel Müdürlüğü tarafından
yenilenmiştir.
Bu şekilde,
eğitimde hasar gören 1.015 derslik yerine, Van ilinde 2.613 yeni derslik,
öğretmenevleri ve ortaöğretim için 2.628 kişilik pansiyon
yapılmıştır. Eğitim yatırımları çok
hızlı bir şekilde devam etmektedir.
Yine, bu süreçte, hiçbir
şekilde hiçbir kardeşimiz ve hemşehrimiz eğitim
hakkından yoksun bırakılmamıştır, eğitim
almaları için her türlü çalışma ve gayretler devam etmektedir. Bu anlamda da konteyner kentlerde
kalan kardeşlerimizin de eğitim ihtiyaçları
karşılanmıştır. Yüzüncü Yıl Üniversitesi çok
büyük bir maddi kaynak aktarılarak âdeta yenilenmiş, 300 kişilik
yeni akademik kadrosuyla eskisinden çok daha güçlü bir üniversiteye Van
kavuşmuştur.
Yine, deprem sonrası
Van ilimizde 7.360 kişi kapasiteli
yükseköğrenim yurdu yapılmıştır; ülkemizde bir
ilde bu şekilde yapılan en yüksek yurt kapasitesidir. Vandaki kamu
kurum ve kuruluşları yeniden yapılandırılmış,
bölge müdürlüklerini Vanın dışına taşıma
çalışmaları başlatılmış,
inşaatları devam etmektedir. Ayrıca, diğer kamu
kurumlarının da hizmet binaları çok hızlı bir
şekilde yapılmaktadır.
Van bölgenin
sağlık üssü konumuna getirilmekte, deprem öncesi ve sonrasında
yapılan 650 yataklı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi
ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi hizmete açılmış,
merkezde 4, ilçelerde de 7 tane yeni hastane yapılmaya
başlanmıştır. İnşallah, bu yıl içerisinde,
2014 yılı içerisinde bunlar tamamlanacak, Van özellikle
sağlık noktasında hiçbir sıkıntı yaşamadan
bölgenin sağlık üssü olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Vana deprem sonrası yapılan yatırımlar ve harcamalar 5
milyarı aşkın bir miktardadır. Depremin ilk saatlerinde
Vana gelen Sayın Başbakanımız ve Hükûmet üyesi
bakanlarımız koordinasyon çalışmalarını bizzat
takip etmiş, Van ve Erciş halkını hiçbir zaman yalnız
bırakmamıştır. Sayın Başbakanımız Vana
şu ana kadar 4 kez ziyarette bulunmuş ve Allah nasip ederse 26-27
Ekim günlerinde de Van ve -Erciş- ve ilçelerinde olacaktır.
Koordinasyondan görevli Hükûmet üyesi bakanlarımız Vandan hiç
ayrılmamış, hemen hemen her gün Vanda bu süreçte Hükûmeti
temsilen bakan bulunmuş ve sorunların hızlı bir
şekilde çözümüne çok önemli katkı sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu süreçte, Hükûmetimiz, bu
doğal afette Vanın ve Vanlının yanında hep
olmuştur. Türkiye, arama kurtarma çalışma hızı ve afet
yönetimi alanında ulaşmış olduğu bu
çalışmalarla Birleşmiş Milletler ve uluslararası afet
yönetimlerince takdir edilen bir ülke olmuş, bu da Hükûmetimizin ve aziz
milletimizin üstün başarısıdır. Geçmişte yaşanan
afetlerde hükûmetlerin içine düştükleri acz ile kıyaslanmayacak kadar
farklı bir afet yönetimi olmuştur. Hükûmetimiz Van için hiçbir imkânı
esirgememiş ve her türlü çalışmayı zamanında
yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Vanda
yapılmış olan bu çalışmalarla Van ve Erciş âdeta yeniden
inşa edilmiş, kamu kurum ve kuruluşlarıyla,
yollarıyla, mesken stokuyla, eğitim kurumlarıyla,
sağlık ve ulaştırma yatırımlarıyla Van,
geleceğe emin adımlarla ilerlemekte ve eskisinden daha güçlü bir Van
inşa edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu süreçte konteyner
kentlerimizde 30 bine yakın konteynerde 175 bini aşkın insan
barınmaktaydı, hemşehrimiz barınmaktaydı. Hak
sahipleri ve diğer hemşehrilerimiz ve aileler konteyner kentlerden
ayrılmış, konteynerde kalan yaklaşık 250
civarında aile bulunmaktadır. Bunlar için Sayın Vali, Sayın
Bakan ve AFAD yetkilileriyle her türlü görüşmelerimizi yapmakta veya
Kiraya
çıkmaları durumunda kiralarının valilik ve AFAD
tarafından karşılanacağı açık bir şekilde
ifade edilmiştir. Ayrıca, bunlardan çalışmayan 98 aile için
çalışma imkânının İŞKUR vasıtasıyla
sağlanacağı da açıklanmıştır. Biz,
bunların sorunlarını bilmekte ve sonuna kadar takip etmekteyiz
ve inşallah da bu süreci, çözümü için de takip edeceğiz.
Ayrıca, değerli milletvekilleri, Hükûmetimiz
Vanda fazla kalan 1.000 konutu depremzedelerle aynı şartlarda
kiracılar için tahsis etmiş ve bunların kura çekimleri
yapılarak bir kısmının işlemleri
tamamlanmış, bazılarının işlemleri de devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, deprem doğal bir
afettir. Yapılan tüm çalışmalara rağmen eksikler olmuş
olabilir. Biz bu eksiklerin çözümü noktasında da her türlü
çalışmayı yapmaktayız. Kadirşinas hemşehrilerimiz
kimin ne yaptığını çok iyi biliyor ve görüyor; kimin
siyaset için, kimin hizmet için çalıştığını da
çok iyi görmekte ve bilmektedir. On yıldır toplumun bütün
meselelerini cesaretle çözüp ülkeyi büyüterek yarınlara taşıyan
AK PARTİmiz, bu sorunların tamamını çözerek Vanda
kardeşliğimizin pekişmesi için önemli adımlar
atmıştır. Allah milletimize ve ülkemize bu acıları bir
daha yaşatmasın. Bu süreç, Türkiyenin birliğini ve
beraberliğini göstermiş, dünyaya örnek sayılabilecek bir
yardımlaşma örneği sergilemiştir.
Tüm bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyor, önergenin aleyhinde olduğumuzu ifade
ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çiftci.
Lehinde, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani. (BDP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlar, Van depreminin
üzerinden tam iki yıl, bir gün geçti ve bu iki yıl içerisinde biz
sürekli Van depremini ve Van depreminden
arta kalan trajedileri bu kürsüden konuşmaya çalışıyoruz,
dillendirmeye çalışıyoruz, gündeme taşımaya
çalışıyoruz ama maalesef Hükûmet her defasında buraya
çıkıp sadece kuru bir propaganda yapıp orada yaşanan
trajedileri, orada yaşanan sıkıntıları görmezden
geliyor. Görmezden geldiği gibi Türkiye kamuoyuna da bambaşka bir
tablo şeklinde farklı şeyler anlatmaya başlıyor.
Sormak istiyorum, eğer Vanda hiçbir
sıkıntı olmamış olsa, mağduriyetler bugün devam
etmemiş olsa depremzedeler neden altmış küsur gündür açlık
grevini sürdürüyorlar? Bir sebebi olmalı. Herhâlde çıkıp Bunu
da BDP kışkırttı, onları açlık grevine sevk etti,
teşvik etti. diyemezsiniz. Orta yerde bir sıkıntı var. Niye?
Konut yapılmadığı gibi yani bu depremzedelere söz
verildiği hâlde konutlar yapılıp teslim edilmediği gibi,
deprem sürecinde Türkiyenin dört bir yanından değişik
kentlerden hayırsever insanlarımızın
yardımlarıyla Vana kurulan konteynerler sökülüp Malatyaya
götürüldüğü için bu insanlar bugün açlık grevindeler. Niye ifade
etmiyorsunuz? Sayın Çiftçi, niye ifade etmiyorsunuz? Vandaki
konteynerlerin içindeki insanların çıkarılıp, sökülüp
Malatyaya götürülüp Suriyeden gelecek mülteciler,
sığınmacılar için tahsis edildiğini niye
söylemiyorsunuz? Pembe tablo çizmek kolay: Her gün oradayız, hiç sorun
yok... Bizim söylememize gerek yok, siz kendiniz itiraf ettiniz, gecikmeli
olarak oraya müdahale edildiğini, ihmalden kaynaklı can
kayıplarının fazla olduğunu Hükûmet mensupları ifade
etti, biz ifade etmedik.
Şimdi soruyoruz: Altmış küsur gündür
insanlar açlık grevindeler, sebebini de açıkça ifade ediyoruz. O
insanların içinde yaşadıkları konteynerler sökülüp
Malatyaya götürüldükleri için o insanlar şimdi yeniden yazlık
çadırlarda ya da başka kentlerde sürgün yaşayarak
kışı geçirmek durumunda kalacaklar.
Konut yaptık. diyorsunuz, o konutta yaşayan
insanlarla gidip görüşmeye cesaret edemiyorsunuz. Mademki 26sında,
27sinde Sayın Başbakan Vanda olacak, öneriyorum, siz Van
milletvekilleriyle birlikte buyurun gidin, o konutlara gidin. O konutlarda
yaşayan insanlarla görüşmenizi öneriyorum, açlık grevinde olan
insanlarla görüşmenizi öneriyorum, sıkıntılarını
bire bir onların dilinden dinleyin, onlardan dinleyin; öneriyorum,
gidiyorsanız bunu yapın. Kuru beton diktiniz oraya, TOKİ
marifetiyle oraya kuru betonlar dikildi ancak bu konutların hiçbirinin
altyapı sorunları çözülmedi; kimisinde su yok, kimisinde kanalizasyon
yok, kimisinde elektrik yok. Nasıl konut bitirdiniz, nasıl teslim
ettiniz?
Van depreminden Türkiye halkının
tamamının çıkaracağı bir ders var,
çıkaracağı bir sonuç var. O sonuç şu: AK PARTİ
Hükûmetinin marifetini Türkiye kamuoyu görecek orada. Nedir?
İnsanların yaşadıkları travmalardan nasıl ticaret
yapılır, nasıl o travmaların ticareti yapılır,
bunu Türkiye kamuoyu AK PARTİ Hükûmetinden öğrenir. Deprem vesile
edilerek, Van depremi vesile edilerek, o yıkım vesile edilerek Van
halkı yediden yetmişe devlete müşteri pozisyonuna getirildi,
TOKİye müşteri pozisyonuna getirildi. Konut yaptınız, vatandaşa
satıyorsunuz. Beleşe mi satıyorsunuz, maliyetine mi
satıyorsunuz? Hayır, kârınızı koyuyorsunuz,
parası olana ancak satıyorsunuz. Depremin ticaretini iyi becerdiniz.
Türkiye kamuoyunun kardeşlik göstergesi olarak Vana
gönderdiği yardımlardan da siyasi rant sağlayan sizlersiniz, biz
değiliz. Siyasi getirisini, götürüsünü siz çok iyi hesapladınız.
Şimdi, o cilaladığınız tablodaki boyalar dökülmeye
başladı, gerçek açığa çıkıyor.
İki yıldır burada ifade ediyoruz,
bakın, Van depreminden sonra sizin yaklaşık altı ay sonra
gündeme getirdiğiniz yasayla Vana yaklaştınız yani
yürürlükte olan deprem yasasından hareketle Vana
yaklaşmadınız, altı ay sonra Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine getireceğiniz izafi yasaya göre meseleye
yaklaştınız. Vanı ilk günden itibaren, 1957de
çıkarılan deprem yasasına dayalı olarak sizin afet
bölgesi ilan etmeniz gerekiyordu. Her defasında ifade ettik,
çıkmayan, daha sonra çıkarılacak olan yasadaki sizin
kafanızdaki şablona göre cevap verdiniz: Yok efendim, afet bölgesi
ilan edilirse çivi çakılamazmış. Ama yasada böyle bir şey
yoktu, o dönem yürürlükte olan yasada böyle bir şey yoktu. Mayısta
geldi, Mayıs 2012de yasa getirdiniz gündeme, o zaman gerçek
açığa çıktı, siz esasında sonradan getireceğiniz
yasayı konuşuyormuşsunuz da Türkiye kamuoyunun haberi yok.
İfade ediliyor: Vana su getirildi. Allah
aşkına, bunu hangi yüzle söylüyorsunuz ya? Van Belediyesi
parasını tıkır tıkır ödeyerek Vana suyu
getiriyor, babanızın parasını vermiyorsunuz, cebinizden
para vermiyorsunuz Vana. Van Belediyesini borçlandırıyorsunuz, kredi
sağlıyorsunuz ve o belediye kendi kentine su getiriyor. Ankara
Belediyesine sağlanan neyse budur. İstanbul Belediyesine belki
sağlanan imkânlar neyse o anlamda, kredi hangi şartlarda veriliyorsa,
daha zor şartlarda Van Belediyesine sağlanıyor. Şimdi
çıkıp rahatlıkla diyorsunuz ki: Ya, biz Vana su getirdik. Ya,
Vandaki suyu kurutmayın da gerisini getirmeyin. Siz Vandaki suyu
kuruttunuz.
Vatandaşı devlete müşteri
yaptınız; çocuğu ölmüş, sakat kalmış,
mağduriyet yaşamış insanları siz devlete müşteri
yaptınız. Van depremindeki tek marifetiniz budur, ticaretini iyi
becerdiniz. Hesabını verin. Mademki 5 milyar para geldi Vana,
dökümünü, çıkın kamuoyuyla paylaşın. Nereye harcandı
bu paralar? Bir iki kalem söyleyeyim size: Valiye lüks saray yapıldı.
Devletin şu anda Vanda bir sırça köşkü var. Hangi paralarla
yapıldı? Depremzedelere toplanan yardımlarla yapıldı.
Eskisinden duvarları daha kalın bir emniyet müdürlüğü var. Hangi
parayla yapıldı? Deprem paralarıyla yapıldı, deprem
yardımlarıyla yapıldı.
Onun dışında bir şey var mı?
İfade edemezsiniz. Yaptığınız konutların,
TOKİ'nin yaptığı konutların daha üzerinden bir
yıl geçmedi, boyaları dökülüyor, suyu bağlanmadan musluğu
çürüdü, vatandaşa da kârınızı da üzerine koyarak
sattınız.
Şimdi biz bunları dillendirirken Ya, ikide bir
bu konu gündeme geliyor
Ya, kusura bakmayın, vallahi, bugün 24 Ekim, iki
hafta sonra 9 Kasım. Yine gündemde olacak, her vesileyle gündemde olacak.
Bu sorun, bu mağduriyetler giderilmediği sürece gündeme
getireceğiz, gözünüzün içine de baka baka gerçekleri Türkiye kamuoyuyla da
paylaşacağız.
Vanda bir trajedi var. İnsanlar
sorunlarını Türkiye kamuoyu nezdinde görünür kılmak için
bedenlerini açlığa yatırmışlar. Bir siyasal amaç için
değil, başlarını sokabilecekleri bir evleri olsun diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Hatta, bir evleri bile
değil, daha önce deprem yardımlarıyla Vana götürülen
konteynerler ellerinden alınmasın, alınanlar geri verilsin diye
bedenlerini açlığa yatırdılar. Bu gerçeği görmeniz
gerekir. Bir iki yıl sonra çıkıp tekrar tekrar Vana
başsağlığı dilemeyin.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ADİL ZOZANİ (Devamla) İlk günde
yarattığınız tahribat için özür dileyin. O günden bugüne
kadar Van halkının sıkıntılarını,
sorunlarını çözecek hiçbir şey yapmadığınız
için özür dileyin.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Gerçekten, AK
PARTİ mensupları da gerçeği görmek istiyorlarsa Meclise
vermiş olduğumuz bu araştırma önergesinin lehinde oy
kullanırlar; bizler, sizler, diğer muhalefet partisi
mensuplarıyla birlikte gider, Vanın gerçeğini görürüz.
Kabul etmeniz dileğiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Önerinin aleyhinde Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can.
Buyurunuz Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin
aleyhinde olduğumu beyan ediyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ediyorum.
RAMAZAN CAN (Devamla) Başbakan depremden sonra
Vana 4 kez gitmiştir ve bu hafta sonu itibarıyla da tekrar bir
ziyaret planlamaktadır, bu da 5inci kez olacaktır. Bu da
Başbakanın ve Hükûmetin Vana olan ilgisini, hassasiyetini
göstermektedir.
Biz, tabii, AK PARTİ hükûmetleri ve AK PARTİ
olarak Vana yapılanlara teşekkür beklemiyoruz ancak Vana
yapılanları görmezden gelmek, muhalefet partilerinin hatiplerinin
burada beyan ettiği gibi
Teşekkür beklemekten öte,
insafsızlık, vicdansızlık da beklemiyor idik. Burada
yapılanlar, AK PARTİ Hükûmetinin depremden itibaren organizasyonu
dünyaya örnek olmuştur, bu organizasyonu dünya takdir etmiştir ama
bugün burada gördük ki her ne hikmetse Barış ve Demokrasi Partisi ve
Cumhuriyet Halk Partisi ise maalesef depremi istismar etmekten, depremin
ticaretini yapmaktan öte hiçbir şey yapmamıştır.
Barış ve Demokrasi Partisine soruyorum, Allah
aşkına, mahalli idarelerde iktidardasınız, çıkın
şuraya, Vanla ilgili, depremle ilgili ne yaptınız somut olarak
açıklayın.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
sataştı, sonra cevap vereceğim.
RAMAZAN CAN (Devamla) Grup önerileriyle Meclisi
işgal etmekten, gündemi belirlemekten, burada depremi istismar etmekten,
Vanlı kardeşlerimize AK PARTİnin götürdüğü icraatları
maalesef istismar etmekten, depremin mağdurları üzerinden istismar
etmekten, ticaretini yapmaktan öte siz ne yaptınız? Allah
aşkına, gelin, burada açıklayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, Cumhuriyet Halk Partili hatip ise
burada çıktı, şöyle bir ibare kullandı arkadaşlar,
dedi ki: Hükûmet depremin enkazı altında kalmıştır.
Gerçekten depremin enkazı altında kalan bir durum var, o da sizin
zihniyetinizdir. Çünkü, 1999 yılında Marmara depreminde Hükûmet enkaz
altında kalmıştır. Olaydan günler geçtiği hâlde
Hükûmet ve devlet oraya intikal edememiştir. O iktidarın
ortaklarından biri de sizin uzantınızın olduğu
zihniyettir, bu böyle biliniyor; vatandaş da bunu biliyor ve takdir
ediyor, sizleri de iktidara getirmiyor.
Şimdi, Van Milletvekili değerli kardeşim
Fatih Çiftci Vanı bizden daha iyi biliyor, Vana yapılanları
biliyor ve burada anlattı, ben onlara fazla girmek istemiyorum. Şimdi,
buraya çıkacaksınız, grup önerileriyle depremi gündeme
getireceksiniz; getirin, eleştirilerinize bakacağız, eksikler
varsa tabii ki takip edeceğiz Hükûmet olarak ancak yapılanları
da saymanız lazım. Arkadaşlar, dikkatinizi çekmek istiyorum; 4,5
katrilyon, 2013 yılı bütçesi itibarıyla Vana yapılan
harcama 13 tane bakanlığın bütçesinden fazladır. Bu ne
demektir? Bu şu demektir: Van ve Erciş yeniden imar ve ihya
edilmiştir.
Burada, Barış ve Demokrasi Partisi hatibi dedi
ki: Efendim, buradaki konteynerleri söktünüz, Malatyaya götürdünüz. Tabii ki
söktük çünkü konteynerde kalacak vatandaş kalmadı, onlara yeni
konutlar tahsis ettik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Oradaki konteynerleri de Suriyeden gelen kardeşlerimize
tahsis ettik. Bunu yapmayacak mıydık?
Şimdi, Van depremi öyle bir deprem ki
arkadaşlar, 37 tane atom bombasının ortaya
çıkardığı enerjiye denk bir güçle oraya etki etmekte,
travma oluşturmakta. Böyle bir depremde 644 vatandaşımız maalesef
vefat etmiştir. Vatandaşlarımıza tekrar Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Tabii ki
bunu siz gündeme getirdikçe biz de burada başsağlığı
dileyeceğiz. Biz mütedeyyin insanlarız, inanan insanlarız,
ölenlerin arkasından da bu duyguları ifade etmek bizim için bir
borçtur.
Hükûmete, öncelikle Van depremindeki hassasiyeti ve
organizasyonu için teşekkür etmek gerekir, şöyle ki: 1999 Marmara
depreminde olay yerine günlerce intikal etmeyen bir Hükûmetten Van depreminde
olay yerine anında intikal eden, hatta, altı saatte bini
aşkın arama ve kurtarma ekibini, bakanları ve
milletvekilleriyle, vali ve kamu görevlileriyle olay yerine intikal eden, büyük
bir organizasyonu sağlayan Hükûmete. Marmara depreminde -dikkatinizi çekiyorum-
vatandaşına bir yılda bile çadır veremeyen bir Hükûmetten
Van depreminde on sekiz günde 75 binlik çadır kent kuran bir Hükûmete.
Arkadaşlar, Marmara depreminde bir yılda çadır veremeyen
Hükûmetten Van depreminde 17 bin kalıcı konut veren bir Hükûmete. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu millet bu
iktidarı bu yüzden seviyor arkadaşlar. Marmara depremi enkazı
altında kalan bir Hükûmetten konteyner kentler, mobil kentler,
kalıcı kentler inşa eden, yaklaşık 4 katrilyon yani
2010 bütçesi itibarıyla -demin de söylediğim üzere- 11 bakanlığın
bütçesi kadar yatırım yapan bir Hükûmete.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Az önce 13tü!
RAMAZAN CAN (Devamla) Âdeta, Vanı ve Ercişi
yeniden imar ve ihya eden
Bütün dünya bu organizasyonu takdir etmiş, bunu
nasıl yaptığımızı öğrenmek için de buralara
heyetler göndermiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Memleketlerinde olası bir afet durumunda buradaki organizasyonun
mükemmelliğini uygulama adına bu denetlemeleri de bu incelemeleri de
bu yardımları da hükûmetlerimizden talep etmişlerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün Avrupanın ve dünyanın en güçlü memleketlerinde, Amerika
Birleşik Devletlerinde bile afetlerdeki acziyetler göz önüne
alındığında Hükûmetin Vandaki depreme, organizasyonu ve
olay yerine intikali ve olay akabindeki gelişmeleri takip edişi ve
karar alışını, vatandaşımızın
mağduriyetine son verme anlayışını takdir etmek
gerekir.
TUFAN KÖSE (Çorum) Allah razı olsun!
RAMAZAN CAN (Devamla) Şimdi burada görüyoruz ki
muhalefet partileri depremi bile istismar ediyorlar. Ben muhalefet partilerini
anlıyorum, yapacakları bir şey yok ama Allah aşkına
depremde yani ortak, elimizden gelmeyen beklenmedik mücbir sebeplerde dahi
vatandaşlarımızın yanında olmak gerekirken
vatandaşlarımızın mağduriyetini istismar etmek,
vatandaşlarımızın durduğu durumu ticari ranta, siyasi
ranta çevirmek tamamen, en hafif bir dille söylüyorum ki
vicdansızlıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz;
bütün bu hadiseler, bütün bu olaylar memleketin insanlarının
bakışları altında gerçekleşmektedir.
Vatandaşlarımız bunu biliyor. Van halkı, Erciş
halkı bunu biliyor. Van halkı ve Erciş halkı
iktidarımızı, partimizi gerçekten takdire şayan bulmakta,
yapmış olduğumuz çalışmaları takdir etmektedir.
Muhalefete ise verdiği değer ortadadır. Barış ve
Demokrasi Partisi belki şu an mahallî idarelerde iktidar sahibi
olabilirler ama göreceksiniz altı, yedi ay sonra onlar da orayı terk
edecekler diyor, BDP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu beyan ediyor,
Barış ve Demokrasi Partisinin başka grup önerileriyle gündemi
işgal etmesini temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Can.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın hatip yerel
yönetimlerimizin Van için hiçbir şey yapmadığını,
varsa, bir şey yapmışlarsa bizi açıklamaya davet ediyor,
müsaadenizle açıklayayım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Zozani.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Barış
ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle şunu ifade edeyim: Bakın, bakanlık
sayısını atıp tutuyorsunuz, birisinde 13, birisinde 11
diyorsunuz. Verdiğiniz rakamın afaki olduğunun
farkındasınız, o yüzden bol keseden atıyorsunuz,
nasılsa kimse dinlemiyor diyorsunuz.
Bakın, sizin hükûmet bütçesinden, devlet bütçesinden
hazineye, hazineden Vana aktardığınız yatırım,
yardım 350 personeli bulunan Avrupa Birliği Bakanlığı
bütçesinden bile azdır.
Şimdi, Trakyadaki vatandaşın, Yozgattaki
vatandaşın, Kayserideki vatandaşın, Trabzondaki
vatandaşın gönlünden kopup Vana gönderdiği yardımları
siz Hükûmet yatırımı olarak ifade ediyorsanız çok büyük
ayıp ediyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Belediye ne
yaptı, Belediye?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Çok büyük ayıp
ediyorsunuz.
İlk günden itibaren bütün belediyelerimiz, bütün
iş makineleri ve imkânları dâhilinde Vanda olduk; Vanda olduk, Van
halkıyla birlikte olduk.
Bakın, Sayın Çiftci ifade etti burada, devletin
geçen sene misafir ettiği Vanlı sayısı 58 bin. Bu
sayı, sadece BDPli Nusaybin Belediyesinin konuk ettiği Vanlı
sayısından bile azdır. Bakın, sadece bir ilçe belediyemiz
Nusaybinde 70 binin üzerinde Vanlıyı -Nusaybin Belediyemiz- konuk
etti. Bunların farkında değilsiniz, bunları bilmiyorsunuz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Neresinde, neresinde?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Vatandaşı,
halkı, halkın kucağını, sinesini Vanlı
depremzedeye açmak suretiyle bunu yaptı.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) Vanın
kucağını belediyeye bağla. diyorsun, doğru mu?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Şimdi, söyleyecek
bir şeyiniz yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Tek söyleyecek bu var
zaten.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Altında
kaldınız, gerçekten her çıkışınızda, burada
her konuştuğunuzda bir kez daha depremin
ağırlığını üzerinizde hissediyorsunuz, altında
kaldınız.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Belediye ne
yaptı, Belediye?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Belediyemiz
Şimdi, sizin zorunuza gidiyor ama istatistik
yapıyorsunuz, farkındayız, orada anket yapıyorsunuz.
Eğer gerçekten lafla Van kazanılmış olsaydı siz çoktan
kazanırdınız. Mağduriyet yaşayan Van
halkının Belediye Başkanını, yardım edeceğinize
sudan gerekçelerle tutuklattınız, kâr etmediğini gördünüz ve
savcı, bakınız tutuklamayı yapan mahkemenin
savcısı, iddianameyi hazırlayan savcı itiraf etti, siyasal
baskıyla böyle bir karar aldıklarını ve bu kararın
anlamsızlığını itiraf etti. Bu itiraf Bekir
Kayanın mahkeme dosyasında vardır, gidin bakın.
Biz, Van
halkına sahip çıktık çünkü Van halkının kendisiydik
ama siz hiçbir zaman bunu anlayamadınız, şimdi
anlamanızı beklemiyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, size de söz vereyim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Can,
konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisini de ifade ederek muhalefetin depremi istismar ettiğini,
onun ticaretini yaptığını söyleyerek grubumuza
sataşmada bulunmuştur. Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; muhalefet partilerinin görevi, iktidar partisinin bir
eksikliği, yanlışlığı varsa onları dile
getirerek onların giderilmesini sağlamaktır ama iktidar partisi
şu anlayışta olur ise buradan demokrasi çıkmaz: E, biz her
şeyi yapıyoruz, muhalefet hiçbir şey söylemesin. Yani
muhalefetin depremle ilgili söyleyeceği her şeyi siz, depremin
istismarı, depremin ticareti olarak algılarsanız sizin hükûmet
etme anlayışınızda, demokrasi
anlayışınızda bir problem var demektir.
Bir yandan
Van depremini bilmem kaç tona eş değer bir atom bombasıyla
kıyaslayacaksınız, yani o kadar büyük bir deprem
yaşadık ki işte yani bu nedenle sorunlar olabilir gibi bir
anlayışla burada konuşacaksınız; öte taraftan, ondan
kat kat büyük ölçekteki bir Adapazarı-Sakarya, o merkezli depremi daha
küçümseyeceksiniz. Doğrusu bu çifte standardı eleştiriyorum,
demokrasiye uygun bulmuyorum.
İkincisi
şu: Bakın, depremin dün 2nci yıl dönümü, Van depreminin 2nci
yıl dönümü, 160 aile hâlâ orada konteynerde yaşıyor. Gazetelerde
haberleri var, hiçbir açıklama yapmadınız, yapamıyorsunuz,
hâlâ sorun var demek ki orada. 160 aile evlere taşınabilmiş
değil, bunu çözemeyen bir iktidar var.
Deprem oldu,
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkan Yardımcısı
Sayın Sezgin Tanrıkulu başkanlığında bir heyet
hemen oraya intikal etti. Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu hemen Vana gitti ve bir ay süreyle, en az bir ay
süreyle, daha sonra o aralar belki uzadı ama sürekli olarak
oraya gittik. Her gün Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan 3-5 milletvekili Vanda
nöbet tuttu, bir ay süreyle her gün. Ondan sonraki süreçte de belirli
aralıklarla Cumhuriyet Halk Partisi Grubu oraya gitti. Daha ilk gün -hafta
sonuydu o gün, ben İstanbuldaydım- İstanbuldaki belediyeleri
Genel Başkanımızın talimatıyla arayarak İstanbul
belediyelerinin oraya yardımını organize ettim, etmeye
çalıştım ve Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, Türkiye
çapında bütün belediyeler, büyükşehir belediyeleri başta olmak
üzere, birçok ilçe belediyemiz olmak üzere oraya yardımda bulundu, asgari
100 tır oraya biz yardım gönderdik. Ben size şunu söylemek
istiyorum: 57nci Hükûmeti eleştiriyorsunuz burada Bir şey
yapmadınız. diye. Ben o zaman bürokrattım, o hükûmetin
yaptığı bir şeyi söyleyeyim. O hükûmet Adapazarı
depreminde mal varlığını kaybedenlerin vergi borcunu sildi,
kanun çıkardı. Siz Ercişteki esnafın vergi borcunu silen
kanunu çıkarabildiniz mi? Bütün mal varlığını
kaybetmiş olan o esnafın vergi borcunu silebildiniz mi? Burada kaç
kere söyledim bunu ama oralı olmadınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Efendim, demin AKPden
konuşmacı arkadaşımız 1999 depremiyle ilgili
yanlış bilgiler verdi. Partimizi doğrudan doğruya hedef
alan bir konuşma. Bunun için söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada birtakım yanlış
bilgiler verildi. Şimdi, Marmara depremi ile Van depremini mukayese etmek
bile abesle iştigaldir. Birisi 16 milyon insanı etkileyen bir
depremdi ve 485 bin evi yıkan, 42 bin iş yerini kullanılmaz hâle
getiren bir depremdi ve 45 saniye süren bir depremdi; diğeri 25 saniye
süren. Çok kısmî bir bölgeyi etkileyen bir depremle mukayese ediyorsunuz.
Kaldı ki âdeta İstanbuldan, Kocaeli dâhil
olmak üzere, Geredeye kadar etkilenen bütün bu bölgelerde üç gün içerisinde
büyük çoğunlukla çadırlar sağlandı. Yetmiş beş
gün içerisinde geçici konutlara alındılar, sekiz ay içerisinde de
kalıcı konutlara herkes kaldırıldı.
Şimdi, siz hâlâ Vanda çadırlarda
insanları tutuyorsunuz, yapmayın. 2011 yılında meydana
gelen depremin insanlarını hâlâ kalıcı konutlara, kendi
konutlarına koyamadınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Vana gitmiş mi
Vana?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Kim, ben mi? Tabii ki
Vana gittim.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Aramızda
konuşuyoruz Ramazan Beyle.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Aranızda
konuşuyorsunuz, ben duyuyorum, kusura bakmayın.
Ama şunu söyleyeyim: O tarihte meydana gelen
depremin boyutuyla Van depremini mukayese etmek bile gerçekten akıllara
durgunluk verir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Biz onları
mukayese etmiyoruz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Kaldı ki Van depreminde
siz çadırlara koyduğunuz insanları o kış mevsiminde
kar altında bıraktınız ama Suriyeden gelenlere konteyner
verdiniz. Onlar yerine onlara bakmadınız bile, kendi
insanlarınıza bile bakmadınız. Şimdi burada
çıkmış şöyle böyle diyorsunuz, ayıptır yani.
Düşünün, Yalovadan, İstanbuldan;
İstanbulda Küçükçekmeceden, Avcılardan dâhil olmak üzere
yıkıntıları söylüyorum, Kadıköy Bostancı
bölgesine, Derinceye, Gölcüke, İzmite, Adapazarına kadar çok
geniş bir alanda etkili olan bir depremle, 19 bin insanın
kaybedildiği bir depremle mukayese ediyorsunuz 601 kayıp
verdiğimiz depremi.
Dolayısıyla, o zaman Hükûmet
vatandaşının yanındaydı, elinden tuttu, onları
kışın en azından geçici konutlarda kar altında
bırakmadı sizin gibi.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, gerek ilk konuşmacı Sayın Hamzaçebi gerekse
de Sayın Halaçoğlu hem Hükûmetimizi hem de grubumuzu ilzam ederek
Bizim dönemimizde bunları hiç olmazsa çadırda bırakmadık,
siz açıkta bıraktınız
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, grubu itham etmedik Sayın Aydın.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sizin sözünüze cevap
verdim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yine aynı
şekilde, Sizin döneminizde Vandaki depremzadelerle ilgili olarak,
şu kadar kişi çadırda kalıyordu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bak, depremzade
değil, depremzede.
AHMET AYDIN (Aydın) Bunlar doğru bilgiler
değildir. Ben açıklama istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun, siz de açıklayınız,
yeni sataşmalara mahal vermeyiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
4.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşmaları nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle şunu ifade edeyim ki değerli
arkadaşlar, Kocaelide, Gebzede, Vanda, nerede olursa olsun bu
acılar hepimizin acıları ve bu acılar üzerinden siyaset
yapmamamız lazım. Bu acıların dindirilmesi, bu
mağduriyetin giderilmesi açısından hepimizin ortak bir
çalışma yürütmesi lazım. Bakın, özellikle Van depremiyle
ilgili -evet, ikinci senesini dolduruyor- çok büyük bir acı
yaşandı. Rabbim bir daha bu ülkeye, bu millete bu acıları
yaşatmasın.
Deprem önlenebilir mi? Önlenmesi mümkün değildir
ancak depremle birlikte yaşamayı da öğrenmemiz lazım.
İkincisi, depremden sonra hükûmetler bunun
gereğini yaptı mı? Oradaki halkların mağduriyetlerini
gidermek adına, acılarını kısmen de olsa azaltmak
adına elinden geleni yaptı mı? Bakın, Vandaki depremin
hemen akabinde, aynı gün içerisinde neredeyse Kabinenin yarısı
Başbakan Yardımcımızın
başkanlığında Vandaydı. Orada, ilçelerinde,
köylerinde çalışmalar yaptı. Kalıcı bir şekilde
orada heyetimiz kaldı. Bütün devlet imkânlarını Hükûmetimiz
oraya seferber etti, sonuna kadar seferber etti. Âdeta Vanı yeniden
inşa ettik arkadaşlar, Vanı yeniden inşa ettik. Dün
Erdoğan Bayraktar Bakanımız, Çevre ve Şehircilik
Bakanımız Sayın Erdoğan Bayraktar da burada açıkladı.
Toplu konutlardan tutun da birçok alanda, eğitimde, sağlıkta,
ulaşımda, köylerde, kentte, her alanda yapılması gereken ne
varsa misliyle yapılmaya çalışıldı, yapılıyor
da, hâlen de yapılıyor. AFADın bütün imkânları
oradaydı. Devlet, Hükûmet bir arada Vanda Vanlı kardeşlerimizle
beraber olduk. Tabii ki ölenleri geri getirmek mümkün değil, Allah rahmet
eylesin. O acılar bizim acılarımızdır. O
acıları hepimiz yüreğimizde yaşadık ve böyle
acıların bir daha yaşanmaması için duada bulunuyoruz,
niyazda bulunuyoruz. Ama şunu özellikle ifade edeyim: Bakın, 250 tane
çadır değil konteyner var ve bu 250 konteynerde kalanlar hak sahibi
değil, ev sahibi değillerdi onlar, evsizlerdi, farklı ortamlarda
kiracı olarak kalıyorlardı belki. Bunlar hak sahibi
olmadıkları için devletimiz bunlara konteynerleri düzgün bir
şekilde tahsis etti ama hak sahibi de olamadıkları için evlerine
kavuşamadı. Onun dışında evlerine kavuşamayan hiç
kimse yoktur. Hak sahibi olan herkesin hakkı, hukuku bizim
hakkımızdır, hukukumuzdur.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Onlara da verin, onlar vatandaş
değil mi?
AHMET AYDIN (Devamla) - Onların hakkına riayet
etmek için de elimizden gelen gayretleri sarf ediyoruz ve yapmak da
zorundayız. AK PARTİnin de bu Hükûmetin de görevi budur. Bundan hiç
kimsenin şüphesi olmasın.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Suriyeliler de hak
sahibi değil, onlara verdiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) - Dün de Vanın
yanındaydık, bugün de yarın da Vanlı kardeşlerimizle
beraber olacağız diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Aydın.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisini
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
Sayın Aydın, bir hususu yanlış ifade etti, doğru
olmayan bir bilgiyi aksettirdi, müsaade ederseniz
BÜLENT TURAN (İstanbul) O kadar küçülemeyiz biz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, yeterince aydınlandığımız
kanaatindeyim. Genel Kurulda siz açıklamayı yaptınız,
iktidar partisi yaptı, yeterince hepsini söylediniz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Aydın,
Van depreminden hemen sonra, ertesi gün, Sayın Başbakanın
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sessiz olalım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
bütün Kabineyle
birlikte Vanda olduğunu ifade etti. Meclise doğru olmayan bir bilgi
verdi, bunu düzeltmek için söz istiyorum.
BAŞKAN Düzeltin, şimdi söyleyin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Başbakan
Yardımcısı dedim ya!
BAŞKAN Tutanaklara geçsin Sayın Zozani,
söyleyin.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Aydın,
23 Ekim tarihli depremden hemen sonra, ertesi gün, Sayın
Başbakanın bütün Kabineyle birlikte Vanda olduğunu
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hayır,
Başbakan Yardımcısı dedi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Başbakan
Yardımcısı
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kayıtlarda var.
Vanda olduğunu ifade etti. Sayın Başbakan Van depreminden üç
gün sonra ancak Vana gidebilmiştir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Haksızlık yapma
ya!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Van depremi, 23 Ekim
tarihli depremde yirmi dört saat gecikmeli olarak yardımlar Vana..
BAŞKAN Evet.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bunların kayda
geçmesi lazım.
BAŞKAN Peki.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben şunu söyledim
BAŞKAN Evet.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Depremden hemen sonra
Sayın Başbakan Yardımcısının
başkanlığında neredeyse Kabinenin yarısı
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kayıtlarda öyle
geçiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Düzelttiniz efendim ikiniz de.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Başbakanımız
da defalarca geldi üstelik oraya.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talep
ediyorsunuz.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubunun önerisini oylamaya geçmeden önce yoklama talebini yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Dibek, Sayın Sarıbaş, Sayın Özdemir, Sayın Acar,
Sayın Köse, Sayın Haberal, Sayın Özgündüz, Sayın Yüceer,
Sayın Öner, Sayın Demiröz, Sayın Aksünger, Sayın Cihaner,
Sayın Özgümüş, Sayın Korutürk.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Barış ve Demokrasi Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş önerisinin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklamayı
yenileyeceğim.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, BDP Grup Başkan Vekili Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin 23/10/2011 tarihinde meydana gelen Van
depreminin ardından Vanlı yurttaşların yaşadığı
olumsuzlukların, Van'a Türkiye'nin diğer yerlerinden yapılan
yardımların akıbetinin araştırılması
amacıyla 23/10/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 24 Ekim 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
tutanaklara geçsin diye bir düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Evet
AHMET AYDIN (Adıyaman) Az önce bir bilgi
kirliliği oldu Van depremiyle ilgili. Van depreminden hemen dört saat sonra
Sayın Başbakanımız 15 tane bakanla birlikte Van ve
Ercişteydiler. Ondan sonraki süreçte de Başbakan
Yardımcımız başkanlığında Kabinenin birçok
bakanı orada uzun süre kaldı ve gelip gittiler. Sayın
Başbakanımız da bu ziyaretten sonra 3 defa daha Vana gitti; bu
cumartesi tekrar, bir kez daha Vana gidecektir.
Efendim, tutanaklara geçsin diye ifade etmeye
çalıştım.
BAŞKAN Düzeltilmiştir böylece, tutanaklara
geçti.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup daha sonra
oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş ve arkadaşlarının Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011de yeni rektör atamasından sonra ortaya
atılan iddiaların araştırılması amacıyla
2/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Ekim 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
24/10/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 24/10/2013 Perşembe
günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaş ve arkadaşları tarafından, 02/10/2013
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011de yeni rektör atamasından
sonra ortaya atılan iddiaların araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (1022
sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 24/10/2013 Perşembe günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin lehinde
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Sarıbaş.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin sayılı
üniversitelerinden biri olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011-2015
döneminde görev yapmak üzere atanan rektör ve üniversitede yaşanan
sorunlarla ilgili çeşitli iddialar söz konusu. Bu iddiaların
araştırılması amacıyla vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi 1992 yılında kurulmuş olup 2013-2014 eğitim
öğretim yılına 13 fakülte, 13 meslek yüksekokulu, 8 yüksekokul
ve 4 enstitü olmak üzere 38 eğitim birimi, 3.500e yakın yüksek
lisans ve doktora olmak üzere 40 bine yakın öğrencinin 1.506
akademisyenin ve 3 bin personelin görev yaptığı büyük bir
eğitim camiasıdır.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin Sayın Rektörü
Çanakkalemizde göreve atandığı günden beri kendi
düşüncesine yakın bir kadrolaşmayı gerçekleştirmek
üzere uyguladığı baskı, sindirme, sürgün ve işten
çıkarmalarla üniversitenin huzurunu bozduğu; üniversitede yasa,
yönetmelik ve akademik teamüllere uyması, insan hakları ve bilim
haklarına uygun davranması, idari ve akademik personelin
çalışma şartlarını geliştirerek bilimsel
çalışmalar yapması gerekirken işini gücünü bırakıp
Çanakkalede siyaseti belirlemeye, yeniden dizayn etmeye, keyfî uygulamalar ile
üniversitemizde çalışma barışının
kalmadığı
Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarının emperyalizme karşı verdikleri mücadele
sonucunda Çanakkale geçilmez zaferiyle anılıp barış ve
hoşgörüyle sembolleşen şehrimizin 15 Mart 2011 tarihinden sonra
huzurunu kaçırmaya başlamıştır.
Rektörlüğe atanmadan önce yaşanan
gelişmelere baktığımızda Rektörün, âdeta önceden
planlanarak hazırlandığını ve belirli makamlar
tarafından görevlendirildiğini düşünmekteyiz.
Şöyle ki: Sayın Rektör, 2 Şubat 2011de
profesörlüğe atanıyor, bir gün sonra 3 Şubat 2011'de rektörlük
adaylığını açıklıyor. Rektörlük seçimleri
ise on beş gün sonra 18 Şubat 2011'de yapılıyor.
Rektör, neden aday olduğunu açıklamalarında
da âdeta itiraf ediyor,
yaptığı adaylık bildirisinde
adaylığının, kendi seçiminin ötesinde, üniversitede radikal
değişimlerin gerçekleştirilmesi amacı ile
geliştiğini belirtiyor. Ayrıca kendi ifadelerinde
"Hedefimiz için tecrübemiz var, ön çalışmamız da. Tüm
projelerimiz için ön görüşmeler yapıldı bile." diyerek
önceden hazırlıkların yapıldığını
itiraf etmiştir.
Sayın Rektör "Gerekli tecrübemiz de var."
diyor. Tecrübe edinebilmesi için uzun süre üniversitede
çalışmış, dekanlık ya da en azından bölüm
başkanlığı yapmış olması gerekirken
Sayın Laçiner tüm çalışma hayatını üniversite
dışında geçirmiş. ÇOMÜ ile ilişkisi hep kâğıt
üzerinde kalmıştır. Sormak gerekir: Gerekli tecrübeyi nereden
edinmiştir? Çünkü rektör adaylığını
açıkladığı günden iki gün önce profesörlüğe dahi
atanacağı belli olmazken, hangi yetki ve sıfatla, seçimlerden
önce kimlerle, neyin ön görüşmelerini yapmışlardır?
Cumhurbaşkanı tarafından atandıktan
sonra, özellikle idari personelin çalışma hayatına ilişkin
özlük haklarının ellerinden alınmaya
başlandığı, akademik personelin,
çalışanların ve öğrencilerin üzerinde baskı ve
yıldırma politikaları uygulanmaya başlandığı;
huzursuzluğun sadece üniversiteyle sınırlı kalmayıp
tüm kente dalga dalga yayıldığı; 83 profesör, 63 doçent, 61
yardımcı doçent kadrosu boş olmasına karşın,
keyfî olarak, 18 profesör, 33 doçent ve 41 yardımcı doçent
kadrolarının verilmediği, bezdirme ve yıldırmak
amacıyla imzasız mektup ve asılsız ihbarlarla
soruşturma açılarak cezalar verildiği; 36 işçinin sendikalı
olmaları sebebiyle işten çıkarıldığı,
işten çıkarılanların yerine ise hemen 40 işçinin
yeniden işe alındığı; Yenice Meslek Okulunda görevli Yardımcı Doçent Doktor
Güran Yahyaoğlu kemik iliği kanseri olması dolayısıyla
hastanede tedavisi devam ederken mazeretsiz işe gelmediği
gerekçesiyle işine son verildiği ve bu arada da bu öğretim
görevlisinin hayatını kaybettiğinden dolayı da kendisine
tekrar rahmet diliyorum- ölümünden sonra da hâlâ mahkemesinin devam ettiği
ve bu mahkemelerin sürecine de tüm Çanakkale halkının iştirak
ettiği; eşi işten atılan Gazeteci Mustafa Sezekin kalp
krizi sonucu hayatını kaybettiği; göreve gelir gelmez Genel Sekreter
Yardımcısının kadrosu elinden alınarak aynı
göreve önce vekâleten, bir süre sonra vekâlet kaldırılarak Spor Daire
Başkanlığında görevlendirildiği, Genel Sekreteri önce Genel
Sekreter Yardımcılığına, sonra akademik personeli ve
öğrenci bulunmayan fakültelere sekreter olarak gönderip yerine
dışarıdan genel sekreter atadığı, üniversitede bir tek genel sekreterlik
kadrosu olmasına karşın fiilen 2 kişinin aynı kadroda
görev yaptığı enteresandır, 1 kadroda 2 kişi görev
yapıyor, çok dikkat çekici- uzun yıllar kadro bekleyen, hak
ettiği terfi ve özlük hakkını alamayan öğretim elemanları
varken tepeden inme atamalarla eş, dost ve yandaşlarını
atadığı, en çarpıcısı da kendisinin bundan önce
üniversitede bulunmamasına rağmen kendi eşini, kardeşini ve
kardeşinin eşini atadığı iddia ediliyor ve hatta
kardeşini iki tane yetkili yerde görevlendirdiği; personel alım
ilanlarında âdeta adrese teslim tariflerin yapıldığı, Dekanlığa
gönderilip YÖK tarafından yüz kızartıcı suçu gerekçe
gösterilerek reddedilen kişinin Rektör Yardımcılığına
getirildiği; El Kaide terör örgütü üyesi olduğu ve iki yıl hapis
yattığı iddia edilen bir şahsın yasalara uymayarak
öğretim görevlisi olarak görevlendirildiği, siyasi ve dinî
görüşleri dikkate alınarak uzman alanları olmayan bölümlere
dışarıdan öğretim üyesi ithal edildiği ve bu bölümlere
öğrenci alımının YÖK tarafından kabul görmediği;
idareci ve çalıştırılan öğretim
elamanlarının siyasi ve dinî yapılarına
baktığı; son iki yıl içerisinde onlarca akademisyenin ya
istifa ettiği ya da başka okullara geçmek zorunda kaldığı,
onlarca akademisyenin üniversite veya rektörle mahkemelik olduğu;
üniversite eğitim kalitesinin düştüğü, barışın
yok edilerek huzursuzluk ve tedirginliğin hâkim olduğu; öğretim
üyeleri, çalışanlar ve öğrenciler üzerinde baskı ve
tehditlerin yoğunlaştığı; mahkeme
kararlarının uygulanmadığı; eğitim kalitesinin
dünya üniversiteler sırasında çok gerilere düştüğü gibi pek
çok iddiaları sıralayabiliriz.
Türkiye'de ilk defa bir ilde aralarında DİSK,
TMMOB ve diğer sivil toplum kuruluşlarının Çanakkalede
halkın katılımıyla Rektör istifa istifa! diye
yürüyüşün yapıldığı ve birçok sivil toplum örgütüyle
Çanakkale kentinde kavgalı olan bir rektörden bahsediyorum.
Çok değerli milletvekilleri, Uluslararası
Üniversiteler Birliğinin özellikle ilk 50 üniversitesi arasındayken
bugün ilk 50 üniversitesine giremeyen, Avrupa da dâhil olmak üzere kabul edilen
böyle başarılı bir üniversitemizin böyle bir rektörün iddia
edilen bu uygulamaları ve ÇOMÜnün Rektörü hakkında gelin hep beraber
bir komisyon kurarak buradaki eğitim yuvasının
bağımsız, özgür ve tekrar eski hâline getirilmesi dileğiyle
sizlere önergemin kabulü konusunda ricalarımı sunuyor, en derin sevgi
ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbaş.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden
Güney Kore Büyükelçisi ve beraberindeki milletvekillerine Başkanlıkça
Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Güney Kore
Büyükelçisi ve beraberindeki milletvekilleri Güney Kore Dostluk Grubumuzla
birlikte Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir.
Kendilerine Meclisimiz adına Hoş geldiniz
diyorum efendim. (Alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş ve arkadaşlarının Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011de yeni rektör atamasından sonra ortaya
atılan iddiaların araştırılması amacıyla
2/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 24 Ekim 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin aleyhinde Çanakkale Milletvekili
Mehmet Daniş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Daniş.
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; CHP grup önerisi
aleyhinde söz almış bulunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinde
Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Sarıbaşın 2011 Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi rektörlük seçimlerinden sonra birtakım
iddiaları içeren ve bu iddiaların araştırılması
için araştırma komisyonu kurulmasını talep eden önergesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum.
Sayın Sarıbaşı dinledik. Gerçekten
de ben, bir anda eski Türkiyeyi hatırladım. Evet, eski Türkiyede
maalesef üniversiteler böyleydi. Akademik atamalar, kariyer yükselmeleri
tamamen ideolojik yapılanmalarla sen,
ben, bizim adam mantığı çerçevesinde
yapılabiliyordu. Ancak yeni Türkiyede ve yeni Türkiyenin
üniversitelerinde artık bu şekilde olmuyor.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Şimdi hepsini AKP
alıyor.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Biraz ben siyasi
olarak cevap vereceğim ama Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde
özellikle son üç yılda yani 2011den bu tarafa neler olduğunu
sizlerle objektif olarak paylaşmak istiyorum.
Bakın,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 2012 yılında TÜBİTAKtan en
fazla destek ve proje alan Türkiyede 7nci üniversite olmuş. 2013
yılında Avrupa Birliği standartları çerçevesinde diploma
etiketi verme hakkına kavuşmuş. Öğrenci sayısı
iki buçuk yılda 15 bine yakın artmış, 2011de 27 bin olan
öğrenci sayımız bugün itibarıyla 42.500e
ulaşmış. Çok sayıda yeni bölüm ve fakülteler
açılmış. ÇOMÜ ilk kez yani Onsekiz Mart Üniversitesi ilk kez
teknokentini kurmuş ve bu yıl içerisinde
açılışını yapacağız. Akademisyen
sayısı
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Türkiyede
kaçıncı?
MEHMET DANİŞ (Devamla) Geliyorum, biraz
sabrederseniz o da var burada.
Bakın, akademisyen sayısı yüzde 30
artmış 1.600ün üzerine çıkmış, öğretim üyesi
sayısı yüzde 40 artmış 700e yaklaşmış,
idari personel sayısı 2,5 kat artmış 900 rakamına
ulaşmış ve sadece 2012 ve 2013 yıllarında 500e
yakın akademisyen üniversitemize başvurmuş ve ataması
yapılmış. Yine, akademik uluslararası indekslerde makale
sayısı yıllık 300ün üzerine çıkmış,
atıfların sayısı binin üzerine çıkmış.
Tarihinde üniversiteyi tercih eden öğrencilerimize
bakıldığında; ilk bin öğrenciden 2011de 11
öğrencimiz varken 2012de 21 öğrenci Onsekiz Martı tercih
etmiş, 2013te 39 öğrenci Onsekiz Mart Üniversitesini tercih
etmiş ve her yıl, bu üç yılda en az 50 tane lise birincisi
öğrencimiz, çocuğumuz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesini tercih
etmiş. Yine, ilk 10 binden Onsekiz Mart Üniversitesini tercih eden
öğrenci sayımız 500ün üzerine çıkmış.
Onsekiz Mart Üniversitesi bu süre zarfında Yüksek
Öğretim Kurumundan en fazla destek alan üniversitelerden biri hâline
gelmiş. Yine, uluslararası kuruluşların
değerlendirmelerine göre akademik anlamda yükselmeler göstermiş, birçok
uluslararası kongreye ev sahipliği yapmış. Yine, teknik
olarak da ifade edersem, arkadaşlarım çünkü ısrarla onu
soruyorlar, müsaadenizle: Bakın, Web Rankinge göre dünyanın ilk bin
üniversitesi arasında 959uncu sıraya yükselmiş yani 2010da 1700lerde
iken 959uncu sıraya gelmiş
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Türkiyede
kaçıncı olmuş?
MEHMET DANİŞ (Devamla) Yine, İspanya
merkezli Scimago Araştırma Kurumu tarafından yapılan
dünyanın en iyi üniversiteleri raporunda dünyanın en iyi 1.500
üniversitesi arasına girmiş.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Eskiden
kaçıncıymış?
MEHMET DANİŞ (Devamla) 1700üncüydü 959a
gelmiş. Bunlar benim rakamlarım değil.
Bakın, bunlar nitelik olarak gelişmeler. Bir de
nicelik olarak gelişmelere bakalım.
1992 yılında kurulmuş bizim üniversitemiz,
son üç yılda kazandırdığımız kapalı alan 200
bin metrekarenin üzerine 260 bin metrekare, son üç yılda kabul edilen.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Eski rektör
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bakın, eski
rektör de bizimle çalıştı, onun da basındaki bizimle ilgili
açıklamalarını çıkarıp önünüze koyarım ama eski
rektörü hatırlatmanız iyi oldu, biraz sonra ona da gelirim.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Hükûmetle ilgili
konuşma, Rektörle ilgili konuş.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bakın,
kütüphanemizde kitap sayımız 80 binden 800 bine
ulaşmış.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Rektöre gel Mehmet.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Ben sizi dinledim.
Biraz sabrederseniz bütün sorularınıza cevap verebilirim.
İnternet kullanımı 45 terabayttan 500
terabayta çıkmış. Bunlar sizin için bir anlam ifade ediyor mu
bilmiyorum. Çanakkalenin ilk tiyatrosunu üniversitenin içinde inşa ettik.
Çok kısa sürede Kültür Bakanlığının desteğiyle
tefrişatını da yapıp Çanakkalelilerin hizmetine sunuyoruz.
Bakın, kongre merkezi kazandırdık üniversitemizle beraber,
2014te bir tane daha kazandırıyoruz. Tıp Fakültemiz maalesef
Cumhuriyet Halk Partili yerel yöneticiler tarafından olduğu yerde
gelişememiş, yeni dekanlık binasına ve hastanesine de
başladık. Bunun gibi birçok yeni yapılan
yatırımları sayabilirim ama bizim daha çok ilgilendiğimiz
nitelik olarak gelişmeler.
Peki, Çanakkalede bu kadar iyi şeyler oluyor,
güzel şeyler oluyor, üniversite gelişiyor da neden böyle oluyor? Ben
böyle düşünüyorum, arkadaşım öyle düşünüyor bunun
cevabı nedir? diye ben de düşündüm. Çok da düşünmedim tabii.
Türkiyede hep iyi şeyler olurken, güzel şeyler olurken Cumhuriyet
Halk Partisinin muhalefetini biz yaşamadık mı, ilk kez biz
Çanakkalede mi yaşıyoruz? Hayır, bunu da
yaşayacağız. Bakın, Çanakkalede üniversite hem fiziki
olarak hem sayısal anlamda hem nitelik anlamında büyük
gelişmeler gösteriyor. Arkadaşım geldi, işte onun
eşiydi, kardeşiydi, bilmem neyiydi bunlarla ilgilendi. Bundan önceki
rektörlerin dönemine de bakıldığında seviyeli bir
ilişkinin olduğu görülür Çanakkalede. Ancak, 2010 yılında
Çanakkale Barışın kenti deniliyor ve bugün bazı
şeyleri dile getiriyoruz. 2010 yılında sosyal tesislerinde
başörtülü ziyaretçiler parasını ödeyerek kalmak istediğinde
Kalamazsın. denilen de bir üniversitemiz vardı. Daha
acısı nedir biliyor musunuz? Toplu taşıma aracı
kampüsün içine girip öğrenci alıp gidecek, kampüsün
dışında başörtülü bir yolcusu var -üniversite
öğrencisi değil, olmak zorunda da değil zaten- vatandaş;
kampüste inmek zorunda, yani kampüse başörtüsüyle giremez.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bu çağda!
MEHMET DANİŞ (Devamla) İnsan
hakları nerede kaldı?
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Onun CHP ile ne
alakası var Allahını seversen?
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bilgi çağı
nerede kaldı? Üniversite nerede kaldı? Bugün biz neden bahsediyoruz?
Bakın
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) CHP ile ne alakası
var? Ne alakası var?
MEHMET DANİŞ (Devamla) Ne alakası var?
geliyorum hemen.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Rektöre gel Rektöre.
Biz Rektörden bahsettik.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Az önce dedi ya Eski
rektör diye.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Rektöre gel Rektöre!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Zaten bu bilgileri
aldığı yerler onlardır.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Benim konuşmamda
AKP geçmedi, hizmetten bahsetmedim. Rektör, rektör!...
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bakın, bir ifade
kullanıyorsunuz, diyorsunuz ki: Yüz kızartıcı suç
işleyen diyorsunuz.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Rektöre gel, Rektöre!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Ya sen bunu kimseye
kullanamazsın. ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Rektörü savunma!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Kardeşim,
adamın suçu var mı yok mu?
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Rektöre gel, Rektöre!
MEHMET DANİŞ (Devamla) O tezgâhı
yapanlar, işte bugün Kocaelide Büyükşehir Belediye
Başkanlığına aday olanlardır
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Mehmet, AKP ile
yatırımı karıştırma!
MEHMET DANİŞ (Devamla)
ve
Aydınlık gazetesinde köşe yazarıdır.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sadece
kandırıyorsunuz halkı.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Siyaset
yapmadım, siyaset yapmadım!
MEHMET DANİŞ (Devamla) 28 Şubat
sürecinde milliyetçi muhafazakâr olduğu için herkes bilir akademisyen
olarak Çanakkale Üniversitesinde yapılanları. Bu dönemde
rövanşizm bitmiştir.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Ya bırak Mehmet
Allahını seversen!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Sizin özlediğiniz
üniversiteler artık Türkiyeye geri gelmeyecektir, o dönem
kapanmıştır. Hiç ümitlenmeyin! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Pardon, Rektörü
savunuyorsun yani!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bakın,
Çanakkalede yürüyüş yapıyorlar Rektöre karşı marjinal
gruplarla. Marjinal gruplar o sivil toplum örgütlerinin dövizlerini
taşıyor.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Çanakkale
halkına marjinal diyemezsin.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Vatandaş yok,
iddia ediyorum kendi CHPli yöneticileri bile yok. Marjinal gruplarla
yürüyüş yapıyorlar.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Çanakkale
halkına marjinal diyemezsin Mehmet!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Aynı Gezi
eylemlerinde CHP milletvekillerinin AK PARTİ binasına
yolladığı gibi.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Herkes marjinal size
MEHMET DANİŞ (Devamla) - Sokakları
kışkırtmaya çalışıyorsunuz ama
başaramayacaksınız.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Yani bırak! Hâlâ
herkes marjinal
MEHMET DANİŞ (Devamla) Niçin? Çanakkale
gerçekten barışın kenti.
Bakın
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Rektör, Rektör!
Mehmet, Rektöre gel!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Sorun ne? Ne
istiyorsanız geleyim.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Rektör, Rektörü
anlat!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Şimdi,
bakın
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) AKPyi anlatma bana.
Ben siyaset yapmadım, Rektörden bahset!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Rektörün
mahkemeleştiği tek bir kişinin olmadığını
ifade ediyor üniversite yönetimi.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Yasalara uyuyor mu ona
bak!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Rektörün
mahkemeleştiği tek bir kişi yok.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) İhalelere bak!
MEHMET DANİŞ (Devamla) İhalelere buyurun
bakın.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) İşte,
bakalım beraber.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Savcılığı davet edin,
kuruşuna kadar bakın.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Beraberce
bakalım
Beraberce bakalım.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bir de kendinize dönün
bakın Çanakkalede yaşadıklarınıza. Lütfen, hiç kimse
yapılanları gölgede bırakmaya çalışmasın.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ya araştırma
önergesini kabul edin de, işte
bakarız ne var ne yok.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Üniversitede huzur yok, baskı var.
diyor ya! Ya böyle baskı olan üniversiteye 500 tane yeni akademisyen gelir
mi? Türkiyenin en başarılı öğrencileri gelir mi? Bu kadar
akademik yayın yapılabilir mi baskının olduğu yerde?
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) AKPleşmiş
ya Rektör onu kabul ediyorsunuz.
MEHMET
DANİŞ (Devamla) Siz yeni döneme alışmakta
zorlanıyorsunuz.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Bu senin yeni dönemin!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yavaş yavaş
alışacaklar.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Yani, yavaş
yavaş. Herhâlde, tabiî, dönüşüm de böyle çok kolay olmaz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Yeni Türkiye ne demek
oluyor? Onu bir anlatır mısın bize?
MEHMET DANİŞ (Devamla) - Çanakkalede güzel
şeyler oluyor.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Çok güzel şeyler
olduğunu görüyoruz!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bu Yeni Türkiye ne demek?
MEHMET DANİŞ (Devamla) Üniversitede güzel
şeyler oluyor.
Bakın, atılıyor diyorsunuz ya, 2011,
2012, 2013 ayrılan akademisyen sayısı 40 tane, önceki
yıllara bakıldığında da ortalaması 40 tane.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Mehmet, Tıp
Fakültesine gel!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Hangi fakülte dersen
ona gelelim. Tıp Fakültesine
Sen kiminle ilgili diyorsan ona gelelim.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Hapiste
yatmış insanların alımına gel, Rektöre gel!
MEHMET DANİŞ (Devamla) Ancak, sanıyorum
açman gereken bir konu şudur: Hani diyorsun ya yüz
kızartıcı suç, bunlar zamanın tezgâhlarıydı, 28
Şubat ürünüydü, bugünler geride kaldı, insanları böyle töhmet
altında bırakamayız.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Günümüze gel Mehmet, Rektör
MEHMET DANİŞ (Devamla) İnsanları
böyle töhmet altında bırakamayız.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Araştıralım beraberce Mehmet, senin dediklerin doğru
çıksın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET DANİŞ (Devamla) Bakın, ben
onların hepsini senden daha iyi, ayrıntılarıyla biliyorum.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Beraber
araştıralım, beraber.
MEHMET DANİŞ (Devamla) - O insanlara o tezgâhı
yapanların isimlerini de biliyorum.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Yan yana, beraber
araştıralım.
MEHMET DANİŞ (Devamla) Biraz
kılavuzların yanlış diye düşünüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sen kendini
savunuyorsan mesele yok.
MEHMET DANİŞ (Devamla) - Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Daniş.
Lehinde Hakkâri Milletvekili Adil Zozani
Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AK PARTİ grubunun bugün talihsiz günü çünkü bütün
belalı konular bugüne yoğunlaştı, cevap veremedikleri
konular bugün gündeme geldi, cevap vermekte de zorlanıyorlar. Doğrusu
propaganda malzemesi de yeterince yok, izahta zorlanıyorlar, onun için
eski defterleri sürekli karıştırma gayreti içerisinde, bir
savunma içerisindeler. Bir nebze de anlıyorum bu ruh hâlini çünkü
söylenecek başka bir şeyleri yok.
Şimdi, Çanakkale Üniversitesiyle ilgili olarak
verilmiş araştırma önergesiyle biz diğer üniversitelere de
örnek teşkil edilmesi açısından böyle bir komisyonun Meclis
bünyesinde kurulmasında fayda görüyoruz.
Şimdi, Ergenekon operasyonları dönemlerinde
üniversite rektörleri, üniversite öğretim görevlileri hükûmet
karşıtı tutumlarıyla çok ilişkilendirilerek bir
kısmı cezaevinde, bir kısmı da meslekte pasivize edilmek
suretiyle böyle bir propaganda yürütüldü. Var mıydı öyle bir
gayretleri, yok muydu, Onların yaptıkları meşru muydu
değil miydi, o tartışmaya girmiyoruz ancak Hükûmetin bu dönem
uygulamalarında tıpkı eleştirdikleri öğretim
görevlileri, üniversite rektörlerinin pozisyonunda yeni, kendi partilerine
yakın, kendi zihniyetlerine yakın kadrolaşma gayreti içerisinde
olduğunu görüyoruz. Kötüledikleri, tu kaka ettikleri sistemi, bu defa
kendileri açısından, kendilerine hizmet edecek şekilde bir kadrolaşma
faaliyetini üniversitelerde yaygınlaştırıyorlar.
Türkiyede gerçekten bütün üniversitelerin hâli içler
acısıdır. Eğitim kalitesi giderek düşüyor, OECD
raporlarına da bu yansıdı.
Türkiyede eğitimin kalitesinin özellikle fen ve matematik bilimleri
açısından, bu dallarda giderek geriye bir düşüşün
olduğunu ifade ediyor uluslararası bir kuruluşun verdiği
rapor. Sadece bunu siyasi propaganda malzemesi olarak ifade etmiyoruz,
bizlerden bağımsız, Türkiyeden bağımsız bir
uluslararası kuruluşun raporunu hatırlatıyoruz, gündeme
getiriyoruz. Türkiyede eğitim kalitesi her geçen gün biraz daha
düşüyor. Türkiyede üniversitelerde, okullarda giderek partizanlık ön
plana çıkıyor ve artık cemaatlerin güdümünde bir yapılanmanın
ayyuka çıktığını ifade ediyor.
Bir örnek ifade edeceğim size. Şimdi,
Diyarbakır Dicle Üniversitesi bir devlet üniversitesi değil mi, bir
kamu üniversitesi. Bir kamu üniversitesinin öğretim görevlisinin bir
başka özel üniversitede öğretim görevlisi olup Diyarbakır Dicle
Üniversitesinden maaş aldığını biliyor musunuz? Hatta
bir adım daha ötesini ifade edeyim. Diyarbakırdaki Dicle
Üniversitesinde kayıtlı ve maaşını oradan alan
öğretim görevlisi federal Kürdistan bölgesindeki Işık
Üniversitesinde, bir cemaate ait üniversitenin rektörü pozisyonunda.
Maaşını kim ödüyor? Işık Üniversitesinin kamuoyuyla
bir alakası yok, özel bir üniversite. Parasını verir
dilediği öğretim görevlisini çalıştırır ancak
maaşını devlet üniversitesinden alan bir öğretim
görevlisini siz neye dayanarak götürüyorsunuz oradaki üniversitenin
başına koyuyorsunuz? Açık bulmuşlar, YÖK Yasasındaki
-yanlış hatırlamıyorsam- 38inci maddedeki bir
açığı yakalamışlar ve o açığa dayalı
olarak yurt dışı faaliyet adı altında kamuoyu
üniversitesindeki öğretim görevlisi özel bir üniversitenin rektörü olarak
atanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Çanakkaleye gittim.
Çanakkalede sokakta dolaşırken, insanlarla çay ocağında
oturup sohbet ederken üniversitedeki bu sıkıntıyı önümüze
getirdiler. Çanakkale Üniversitesindeki bu sıkıntıyı
önümüze getirdiler, bizimle paylaştılar. Partizanlığın
had safhaya ulaştığını, gerçekten öğretim
görevliliği görevini yapmak isteyen akademisyenlerin üniversiteden
dışlandıklarını bize söylediler.
Siz bu serzenişe kulak vermek
durumundasınız, bu serzenişi dikkate almak
durumundasınız. Araştırılması gerekiyorsa
araştırılmalıdır. Böyle bir gündem, hele hele ciddi
ifadeler, iddialar içeren böyle bir araştırma önergesi önünüze
geldiği zaman bana ne diyemezsiniz, bize yakınsa problem yoktur
diyemezsiniz.
Bakın, eğer bir yerde çürüme varsa, bir yerde
çürüme baş göstermişse, bu çürümeye eğer siz çare
bulamazsanız bu çürüme sizi alır götürür, sizi bitirir.
Defalarca bu kürsüden ifade edildi, Üniversite
öğrencilerinin yeri cezaevleri değildir. denildi. Üniversite
öğrencileri üniversitelerinde olmak
durumundadır. Daha önce de bu bilgiyi sizinle
paylaştığımı hatırlıyorum. Bir
öğrencinin çantasında ters lale kartpostalı bulunduğu için
KCK operasyonları adı altında cezaevine konuldu.
Çantasında ters lale kartpostalı bulundu, başka hiçbir suç
delili yok ve iddianameye de bu şekilde konuldu. Daha nice örneği
sizinle paylaşabiliriz. Öğretim görevlilerinin görevlerinden el
çektirildiği bir sürü örneği önünüze koyabiliriz. Üniversiteler bu
durumdayken neme lazım tutumu içerisinde olmamızı kimse
beklemesin.
Bakın, yukarıda Plan Bütçe Komisyonunda
tartışıyoruz. Sayıştayın bu yılki
üniversitelerle ilgili, üniversite harcamalarıyla ilgili, özellikle ve
özellikle üniversitelerin döner sermayeleriyle ilgili ifadeleri, raporları
içler acısıdır: Töhmet altında olmayan çok az üniversite
var Türkiyede. Biz değil, Parlamento adına denetim görevini yapan
Sayıştay bunu söylüyor. Sırtınızı buna çevirseniz
büyük bir yanlış etmiş olursunuz.
Hükûmet her defasında ifade ediyor Üniversite
sayısını artırdık. diye. Eyvallah. Adı olan ama
binası olmayan Türkiyede kaç üniversite olduğunu biliyor musunuz?
Kirada oturan kaç üniversite olduğunu biliyor musunuz? Kirada oturan,
rektörlüğe kiralanacak bina bulamayan üniversitelere bütçeden ayrılan
paylara lütfen bir bakın, geçen sene ayrılan paylara bir bakın,
bu sene ayrılan ödeneklere bir bakın.
Türkiyede üniversiteler deyince üç kentteki
üniversitelere yoğunlaşılıyor; Ankara, İzmir,
İstanbul üniversitelerine yoğunlaşılıyor. Sanki
üniversiteler sadece bu üç kentte varmış gibi davranılıyor.
Bu üç kentin üniversitelerine ayrılan pay neredeyse diğer
üniversitelerin tamamının toplamından daha fazladır.
Yazık, günahtır.
Çanakkaledeki öğrenci, Aydındaki öğrenci
üniversiteliyim demek için bu üç kentten birine mecbur mudur? Kendi
kentindeki üniversite Ankaradaki üniversite koşullarında niye
eğitim imkânına sahip olmasın? Ama bu üniversitelerin
tamamı, özellikle ve özellikle gözlerden uzak tutuluyor. Sebebini
açıkça ifade edeyim. Çünkü buralarda, özellikle taşra üniversiteleri
olarak görülen bu üniversitelerde kadrolaşmanın daha kolay
olacağını düşündüğünüz için özellikle görmezden
geliyorsunuz.
Bu araştırma önergesi Türkiyedeki
üniversitelerin içler acısı hâlini görmek açısından vesile
olur diye lehinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Yüce Parlamentonun da bu
konuyu es geçmeyeceğini umut ediyoruz.
Sizleri saygıyla selamlıyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Zozani.
Aleyhine, Isparta Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu,
bugünkü Danışma Kurulunda çoğunluk
sağlanamadığından dolayı buraya getirmiş olduğu
önergenin aleyhindeyiz.
Şimdi önergenin içeriğine
baktığımız zaman, acaba böyle bir önerge verilebilir mi
diye İç Tüzüke ve Anayasaya bakmak gerekiyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bundan sonra sana
danışacağız Recep Özel, sana
danışacağız!
RECEP ÖZEL (Devamla) Bakalım, her zaman
bakalım, bunda da bakalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen böyle söylüyorsan,
bundan sonra Sayın Recep Özel, araştırma önergesi nasıl
yazılır? diyeceğiz! Senden müsaade alıp
yazacağız!
RECEP ÖZEL (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi bu tür
öneriler getirdiği zaman daha içeriği olan, daha kaliteli olan, daha
içi dolu olan, içi boş olmayan iddialar gündeme getirirse milletin,
Meclisin vaktini boş yere harcamayız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bundan sonra onu da
söyleyecek, nasıl konuşacağımızı. Önceden
konuşma metinlerimizi göndereceğiz, siz nasıl takdir ederseniz
öyle konuşacağız.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) İçi boş
derken neyi kastediyor Beyefendi?
RECEP ÖZEL (Devamla) Bakın, önergeyi
okuduğunuz zaman Bir üniversitede yapılan birtakım iş ve
eylemlerin yanlış olduğu iddia edilmektedir. deniyor. Bu iddia
kime göre yanlış? Size göre yanlışsa, gidersiniz, idari
merciler tarafından yapılacak olanlar vardır, adli merciler tarafından
yapılacak olanlar vardır.
Bir de ayrıca bir konu
Bir ilin milletvekili kendi
ilinin üniversitesini Meclis kürsüsüne çıkıp kötüleyebilir mi yahu?
Bakın, bir kötü
(CHP sıralarından gürültüler)
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Üniversiteyi kötülemiyoruz, rektörü
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sen
anlamamışsın. Önce oku, oku!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, hatip konuşamıyor.
RECEP ÖZEL (Devamla) -
Anlatayım. Bir üniversite öğrencisi eğer bir
üniversitenin aleyhine bir propaganda yapıyorsa, konuşuyorsa o 17
öğrencinin orayı tercih etmesinin önüne geçiyor, onu engelliyor.
Şimdi bir milletvekili çıkıyor Benim Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi, şurada şurada şöyle kötülükler var, bilimsel
anlamda geriye gitti, şunu etti, bunu etti. diyor, kendi ilinin,
Çanakkale ilinin üniversitesini gelecek yıllarda tercih edecek
öğrencilere katbekat ne kadar engel olabileceğini
Gelecek
yıllarda -hiç ümit etmeyiz, arzu etmeyiz- Çanakkaledeki üniversiteyi
tercih edecek öğrencilerde bir düşme olursa bunun sorumlusu Çanakkale
Milletvekili, bu önergenin sahibidir diyorum efendim. (CHP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Bravo! Bravo!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Aynaya bakarak
konuşma!
RECEP ÖZEL (Devamla) Ben, daha ciddi önergeler
veriliyor
Bu rektörümüzü bakın, tanımam, etmem, bilmem. Eğer
rektörümüz bu kadar CHPyi zıplatacak işler yapıyorsa kesinlikle
gayet çok güzel işler yapıyordur, çok güzel işlerin altına
imza atıyordur; yoksa siz zıplamazsınız. Tüm iyi
işlerin altında olmazsınız, imzanız olmaz. Nerede
kötü, nerede böyle toplumu kutuplaştıracak, nerede
ayrıştıracak işler varsa hep sizin dönemde olmuştur.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Ayrıştırmayı siz yapıyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Eski rektör dönemini biraz önce
geldi Sayın Çanakkale Milletvekilimiz burada anlattı. İlinizin
üniversitesinin son on yıl içerisinde öğretim üyesi anlamında,
araştırma görevlisi anlamında
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İki yıl
RECEP ÖZEL (Devamla) - İki yıl içerisinde 3 kat
arttığını, öğrenci sayısının 14 binden
40 bine geldiğini burada anlattı, ifade etti.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Türkiyede de
arttı.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bakın, Çanakkale küçük bir
il, küçük bir ilimiz. Çanakkale ekonomisi bu öğrencilere, üniversiteye
dayanır.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Siz
kurmadınız onu.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu üniversiteye bu tür önergeler
getirerek ayağına çomak sokmayın, baltalamayın.
Yapılmış olan güzel işleri, iyi işleri gelin burada
anlatın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Üniversitenin
yaptığı bilimsel çalışmaları anlatsana. Anlatsana
varsa iyi şeyler, onları da sen anlat.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Meclis tarihine geçiyor bu. Kendi
ilinin üniversitesini kötüleyen bir milletvekilinin araştırma
önergesinin altına imza atarak buraya getirmesi
Burada tarihe
geçiyorsunuz. Bu konuda sizi de tebrik ediyorum bir ilki
başardığınız için!
VELİ AĞBABA (Malatya) Rektörünüz iki
yıldır hangi bilimsel çalışmayı yaptı,
anlatsana. Hangi konferansa katılmış, bir
anlatsana.
RECEP ÖZEL (Devamla) Şimdi, bir diğer konu
Diyor ki burada önerge sahibi: Rektör bey üniversite öğretim
elemanlarının özlük haklarını ellerinden alıyor.
diyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bize göster
onları, biz bilmiyoruz. Yaptığı iyi şeyleri biz
bilmiyoruz, sen anlat!
RECEP ÖZEL (Devamla) Ya, hiç üniversite rektörü özlük
haklarını elden alma gibi
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Yok,
başkası alacak, o almayacak da sokaktaki vatandaş alacak!
RECEP ÖZEL (Devamla) Özlük hakları Anayasayla
konulur, yasalarla konulur. Özlük haklarını koymak, kaldırmak
rektörün elinde değildir. Ben oradan şunu anlıyorum: Bu
rektörümüz, birileri oradan mamalanıyordu, acaba bu mamalarını
kestiğinden dolayı mı Özlük hakları elinden
alınıyor. diye amaç ediniyorsunuz, onu söylemek istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Mamalanmayı en iyi
bilen sizsiniz. Mamalanmayı sizden başka bilen yok.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Bundan iyi savunma
olmaz Recep, bravo vallahi!
VELİ AĞBABA (Malatya) Mamalanmada
ustasınız, usta, usta!
RECEP ÖZEL (Devamla) Verilen önergenin Meclisi gereksiz
yere işgal ettiğine
Bugün gündemimizde uluslararası
sözleşmeleri görüşüp karara bağlayacağız. Ondan
dolayı katılmadığımızı yüce heyetinize
sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Önergeyi
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan
BAŞKAN Pardon, buyurunuz Sayın
Sarıbaş.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan, benim önergemi bir tehdit unsuru olarak söyledi. Ayrıca,
önergem için İçi boş ve bu önerge verilemez. dedi. Onun için söz
hakkı istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, Isparta Milletvekili Recep Özelin CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle şunu şöyle
söyleyeyim: Az önceki konuşma mı arkadaşımız tehdit
eder şekle, hâle getirdi. Benim konuşmamda hiçbir şekilde,
bundan sonra Çanakkale ve başka şekilde tehditkâr ve tehdit diye bir
unsur yoktur. Böyle bir şey oluşamaz. Türkiye Parlamentosunda her
çıkan milletvekili her soruşturmasında, her
konuşmasında, eğer araştırmasında ciddi bir
konuşma yapıyorsa bunun arkasından da Tehdit eder. diye
konuşuluyorsa bu Parlamentoda, bu Türkiye Cumhuriyetinde hiçbir zaman
için burada bir demokrasiden bahsedemezsiniz, Türkiyede hukuk devletinden
bahsedemezsiniz, bu Parlamentoda hiç kimseyi doğru anlamda
konuşturamazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Çok değerli milletvekilleri, ben burada -az önce
Çanakkale Milletvekilimin de söylediği gibi- üniversiteyle ilgili, tüzel
kişilikle ilgili hiçbir şey söylemedim; bir rektörle,
uygulamalarıyla ilgili söyledim ve rektörle ilgili
sıkıntıları söyledim, rektörle ilgili halkın ve
üniversitenin geri gitmesiyle, uygulamalarıyla ilgili söyledim,
detaylarına kadar da girmedim ama Gelin bunu araştırın.
anlamında söyledim. Burada AKPnin buraya yardım etmesinden ya da
ilişkilerinden ya da Çanakkaleye yardımlarından bahsetmedim.
Üniversitelerin içinde insanları çoğaltabilirsiniz, üniversiteye
istediğiniz kadar öğrenci alabilirsiniz, üniversite
binalarının metrekarelerini çoğaltabilirsiniz ama nitelikli
öğrenci, nitelikli bir akademisyen, nitelikli bir profesör
yetiştirebiliyor musunuz, ona bakılmalıdır.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Öğrenciler
oraya sınavla giriyorlar ama. 40 bin çocuğa ne olacak?
Hakkını verin!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Cevap veriyorum. O
anlamda Türkiyede dünya üniversiteleri değil, iki yıl içerisinde
Yine, YÖKün araştırmaları ve sizin Hükûmetinizin
yaptığı araştırmalarla birlikte Türkiyede ilk 50
üniversite içerisine girerken Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, son iki
yıldır ilk 50 içerisinde yer almamıştır.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ne yani,
Çanakkaledeki öğrenciler kötü mü? Nitelikli öğrenciler yok mu?
Haksızlık yapma!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Bunun için daha da iyi
Eğer yüzde itibarını biliyorsanız, üniversite
sayısının Türkiyede arttığını da
biliyorsanız, ki eskiden az olmasına rağmen 50 içerisine
giriyorsa
Çoğaldı da, çoğalmasıyla birlikte 50ye giremiyorsa,
efendim, daha da kötü.
İHSAN ŞENER (Ordu) Niye?
ALİ SARIBAŞ (Devamla) O zaman şunu
söylüyorum: O zaman bunun içerisinde benim eski rakamı yüzde 20 diye
söylemem gerekir.
Çok değerli arkadaşlarım, lütfen sapla
samanı karıştırmayınız. Rektörle ilgili
araştırma önergesi dedim, üniversiteyle ilgili demedim. Halkla
ilişkilerini ve orada insanları öldürülen
Ve kanser
hastalığıyla ilgili acı çeken ve kanayan insanların
orada yok yazıldığından, bununla ilgili öğretim
görevlilerinin haklarının alındığından da
bahsettim. Bu kadar insafsız olmayın, bunları görün diye
söyledim.
Çok teşekkür ederim.(CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Öğrencilere
niteliksiz dedi ya! Neresi niteliksiz ya!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbaş.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş ve arkadaşlarının Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011de yeni rektör atamasından sonra ortaya
atılan iddiaların araştırılması amacıyla 2/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 24 Ekim 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir. (Gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Öğrencilere
niteliksiz dedin ya! 40 bin çocuğa yazık değil mi!
İmtihanla girdiler. Sen kendine bak!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sakin
olalım lütfen, konumuz kapanmıştır.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İç
Tüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz..
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan Güneydoğu Avrupa Savunma
Bakanları Süreci Çerçevesinde Koordinasyon Komitesi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Güneydoğu Avrupa Savunma
Bakanları Süreci Çerçevesinde Koordinasyon Komitesi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/390) (S. Sayısı: 322) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde tasarının 2nci maddesi
kabul edilmişti. Şimdi 3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sedef Küçük.
Buyurunuz Sayın Küçük. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra Sayılı Kanun
Tasarısı üzerine söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, En iyi zamanlardı, en
kötü zamanlardı. diye başlar Charles Dickensın İki
Şehrin Hikâyesi eseri. Ve devam eder Bilgelik çağı idi,
aptallık çağı idi. İnanç devriydi, şüphecilik devriydi.
Aydınlığın mevsimiydi, karanlığın
mevsimiydi. Umudun baharıydı, umutsuzluk
kışıydı. İşte
yaşadığımız çağ da,
yaşadığımız bölge olan Orta Doğu da bugün tam
Dickensın anlattığı gibi. Belki yirmi yıl sonra
tarihçiler yaşadığımız döneme ve
yaşadığımız coğrafyaya baktıklarında
büyük umutları ve hayal kırıklıklarını, büyük değişimleri
ve bu değişimlerin yarattığı çelişkileri
görecekler. Dünyanın yeniden biçimlendiğini anlatacaklar. Hem
değişimin yarattığı heyecanı hem de ödenen
bedelleri yazacaklar. Ödenen bedeller derken değişen veya
değişeceği öngörülen sınırlardan bahsetmiyorum.
Bahsettiğim bedel insanların hayatlarıdır. Birer
sayıya indirgediklerimiz, her gün gazetelerde birer istatistik olarak
okuduklarımız, televizyonda rakam olarak gördüklerimiz insan
hayatlarıdır ve sözü edilen her bir ölümün ardında da bir trajedi yatmaktadır.
Bütün bu ölümlerin başka trajedilerin doğumuna neden
olacağı da aşikârdır.
Son bir yıl içinde Orta Doğuda bombalı
saldırılarda ve çatışmalarda ölen insan sayısı
Avrupanın orta boy bir kentinin nüfusu kadardır, yalnızca
Suriyede ölenlerin sayısı 100 binlerle ifade edilmektedir.
Milyonlarca insan doğdukları topraklardan göç etmek zorunda
kalmıştır. Bu yalnızca Suriyeyle sınırlı
değildir, Batı Afrikadan Afganistana kadar her yerde kan ve barut
kokusu vardır. Bu sorun yalnızca son üç yılın, beş
yılın sorunu değildir; Orta Doğunun tarihi kanlı bir
tarihtir, bir şiddet tarihidir ancak bölge giderek daha fazla
istikrarsızlığın, savaşın ve kanın içine
batmaktadır. Bu kan ve barut kokusunun Orta Doğuyla
sınırlı kalması da mümkün değildir; yayılması
ve kalıcılaşması artık kaçınılmaz
görünmektedir. Bunlar hepimizin yakından bildiği ve özellikle son iki
yıl içinde tanık olduğu gelişmeler ancak sorun ne
olduğunu saptamakta değil, sorun ülkemizin karar vericilerinin buna
karşı ne yaptığındadır. (CHP sıralarından
alkışlar) Bunun için Adalet ve Kalkınma Partisinin
iktidarında izlenen dış politikanın sonuçlarına bakmak
gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye son beş yılda bölgede lider ülke olma
hevesiyle çıktığı yolda yalnızca bölgede değil
hemen her platformda yalnızlaşmaya başlamıştır.
(CHP sıralarından alkışlar) Bu yalnızlaşma
giderek bir izolasyona dönüşmektedir. Nitekim kimi bürokratlar bu
yanlış dış politika anlayışını savunmak
adına değerli yalnızlık diye uluslararası
dış politika literatüründe çok da anlamlı sayılmayacak bir
kavramın arkasına saklanmak zorunda kalmışlardır.
Doğu Akdenizde ilişkimizin normal ve dostane
sayılabileceği hiçbir ülke kalmamıştır, komşu
Irak Hükûmetiyle ilişkiler oldukça gerilemiştir, İran ve Rusya
ile Orta Doğuda alınan pozisyon nedeniyle ilişkilerimiz
gerilimlidir. Bazı ülkeler Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının mezhep odaklı dış politika
yaklaşımını saldırgan bulmaktadır. Özellikle,
Suriyede iktidarın destek verdiği bazı örgütlerin
yaptıkları kabul edilemez eylemlerde Türkiyenin de sorumlu
olduğuna dair bir algı vardır. Bütün bu gelişmeler
değerli yalnızlığın aslında dış
politikanın iflasından başka bir anlam
taşımadığının kanıtıdır. Elbette
dış politika yalnızca çıkarlar üzerine
kurulmamalıdır, elbette ilkeli olmak gerekir ama bütün bunlar
yapılırken de düşmanlık yaratılmamalıdır
çünkü bu kadim coğrafyada dostluklar ve ittifaklar ne kadar geçiciyse
düşmanlıklar da o kadar kalıcıdır. Bu nedenle,
politika oluştururken uzun soluklu ve halkları kendimize düşman
etmeyecek stratejiler gereklidir.
Türkiyede dış politika Adalet ve Kalkınma
Partisi dönemine kadar siyasetler üstü algılanmış ve politikalar
buna göre oluşturulmuştur. Geleneksel Türk dış
politikası özellikle Orta Doğuda dengeleri sert bir biçimde bozacak
yaklaşımlardan sakınmak üzere kuruluyken Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarı sonrasında çatışan taraflar arasında
mezhepsel saiklerle tercihlerde bulunulmuş, politikalar böyle
belirlenmiştir. Özellikle, modern, demokratik ve laik bir devletin
politikalarını mezhepçi kutuplaşma üzerine oturtmasını
kabul etmemizin mümkün olmadığını belirtmek isterim. Mezhep
temelli kutuplaşmaların tarafı olmanın ve yapılan
ideolojik tercihlerin orta vadede Türkiyeyi cihatçı akımların
yaratacağı olumsuzluklarla karşı karşıya
bırakma tehlikesi göz ardı edilecek bir tehdit değildir. Görünen
odur ki Orta Doğuya Türk modeli sunmak ve Orta Doğuyu Türkiyeye
benzetmek adına çıkılan yolda Türkiye hızla Orta Doğululaşma
eğilimine girmiştir, bu da oldukça tehlikeli bir süreçtir.
Suriyede rejime karşı savaşan
aşırı yapılanmalar Türkiye yolunu kullanmakta, lojistik
destek sağlamakta, dış işleri ve güvenlik güçleri de
bunlara göz yummaktadır. Elbette bunların sonuçları vardır
ve ortaya çıkmaya başlamıştır. El Kaide ve
uzantısı örgütler Türkiyeyi tehdit edecek kadar
küstahlaşabilmektedirler. Bu güçlerin Arap ülkelerinde yaşanan
değişim sonrası bölgede ortaya çıkan boşluğu
doldurmak için attığı adımlar Batılı ülkeleri
kaygılandırdığı kadar Türk halkını da
kaygılandırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dış politikalarda
yapılan yanlışlıklar konusunda Cumhuriyet Halk Partisi her
fırsatta iktidarı uyardı, sorunların
barışçıl yöntemlerle uzlaştırarak çözümü konusunda yol
gösterdi, Yurtta barış, dünyada barış. ilkesini sürekli
hatırlattı; mezhep temelli oluşturulan politikaların eninde
sonunda ülkemize zarar vereceği her fırsatta anlatıldı,
kısa vadeli çıkarlar üzerine kurulan stratejilerin El Kaide gibi
radikal grupları besleyeceği, bunun da ağır
sonuçlarının olacağı sürekli vurgulandı ancak iktidar,
her konuda olduğu gibi bu konuda da uyarılara kulak asmak yerine
bildiğini okudu; maalesef sonuç ortada.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmamın başında dediğim gibi, tarih bugünleri
yazacak; Türkiye'nin aldığı tavrı ve bu tavrın
sonuçlarını da yazacak. Bu dönem anlatılırken ülkemizin,
savaşın ve çatışmaların bir parçası olarak
değil, kalıcı ve sürdürülebilir bir barışın
mimarı olan, buna katkı veren bir ülke olarak
anılmasının gelecek kuşaklara bırakılacak en
önemli miras olduğunu düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Küçük.
Şahsı adına Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can.
Buyurunuz Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
322 sıra sayılı uluslararası
sözleşmeyle ilgili konuşmak istiyorum. Konuşmama geçerken, AK
PARTİ hükûmetleri dış politikada özellikle istikrar,
mütekabiliyet, mazlumların yanında yer alan, Türkiyenin meşru menfaatlerini
koruyan, sadece Türk insanının değil, bütün mazlum ve
mağdur insanların yanında yer alan bir dış siyaset
izlemiştir. Bu dış siyaset de tabii ki iç siyasetle birlikte
istikrarı AK PARTİ hükûmetleri döneminde huzura, vukua
kavuşturmuştur. Bu nedenle, AK PARTİ hükûmetlerinin
dış politikadaki bu güzel tavrı dünyadaki bütün ülkelere, bütün
insanlara örnek olmuştur.
Burada da özellikle Güneydoğu Avrupada bölgesel
güvenlik, istikrar ve iş birliğini geliştirmek ve iyi
komşuluk ilişkilerini güçlendirmek amacını
taşıyan, Güneydoğu Avrupa savunma bakanlarıyla ilgili 31
Mart-1 Nisan 1996 tarihinde Tiran, Arnavutlukta yapılan toplantıyla
başlamıştır. Bu toplantıya, söz konusu sürece ABD,
Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Türkiye,
Ukrayna gibi ülkeler gözlemci statüsünde iştirak etmektedir.
Netice itibarıyla, uluslararası
sözleşmeler Anayasanın 91inci maddesine göre kanun hükmündedir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 90, 90
RAMAZAN CAN (Devamla) Dolayısıyla, kanun
hükmünde olan uluslararası sözleşmeler komisyonlarda dahi bir
müşterek mutabakat içerisinde geçmekte, Genel Kurulda ise yürürlüğü
onaya sunulmaktadır. Dolayısıyla, uluslararası
sözleşmelerin komisyonlarda reddi Türk hukuk siyaseti adına hiçbir
zaman geri dönmemiştir, bu uygulama da devam etmektedir ama her ne
hikmetse son zamanlarda uluslararası sözleşmeler üzerine değil,
uluslararası sözleşmeler görüşülürken yine, maalesef,
kısır iç siyaset, dış siyaset çekişmelerine
girilmektedir. Bu nedenle buraya çıkan hatiplerin uluslararası
sözleşmede, varsa bilgileri dağarcığında onları
deklare etmelerini beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarında alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Can.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili,
Mehmet Doğan Kubat.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Akşamdan
veriyorlar ellerine, herkes aynı şeyi konuşuyor.
BAŞKAN Lütfen sakin dinleyiniz.
Buyurunuz Sayın Kubat.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; esasen bu Mecliste güzel bir teamül var
uluslararası sözleşmelerin görüşülmesine yönelik olarak bugüne
kadar mutabakatla. Çünkü, bunlar, gerçekten, ülkemizin uluslararası planda
ikili ilişkilerini güçlendiren, geliştiren ve
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutuklu milletvekilleri teamülü de var
bu Mecliste!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) -
iş
dünyasını kapsayan önemli anlaşmalar. Dolayısıyla,
ama, bu, son günlerde maalesef biraz sekteye uğradı. Ben, bundan
sonra inşallah devam edeceğini düşünüyorum. 322 sıra
sayılı Kanun Tasarısı da bu minvalde bir sözleşmedir.
Ben, kanunun hayırlı olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kubat.
Soru-cevap bölümüne geçiyorum.
Sisteme girmiş sayın milletvekillerimiz var.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Değerli Bakan; siz de
bölgeyi iyi biliyorsunuz. Ankarada, İstanbulda okullar 16 Eylülde
açıldı. Burada bulunan milletvekillerinin çocukları 16 Eylülde
okula başladı. Bizim Malatyada -utanarak söylemek istiyorum- köy
çocukları, yoksul aile çocukları maalesef bir, bir buçuk ay sonra
okula gitmeye başlıyorlar. Bunun sebebi, her yıl
gerçekleşen bu taşımalı eğitimle ilgili problemler.
Maalesef, paralar, minibüse ödenecek ücretler bölgeye göre ayarlanmıyor.
Her yıl, Malatyada doğan çocuklar, Ankarada, İzmirde,
İstanbulda doğan çocuklardan okula bir, bir buçuk ay sonra
başlıyor, buradaki sayın milletvekillerinin çocuklarından
okula geç başlıyor. Bu konuda, önümüzdeki yıl hiç olmazsa -bu yıl geçti- bu ücretlerin
düzeltilmesini, bu konuda gerekenin yapılmasını sizden
Malatyada köy okulunda okumuş bir insan olarak rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ağbaba.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kocaeli ili
fert başına vermiş olduğu vergi ile Türkiye 1incisi ama
kent olarak Türkiye 2ncisi İstanbuldan sonra ve yaklaşık
kişi başına size 1.800 TL para ödüyor. Yani, Türkiyedeki birçok
işin çözümünde Kocaeliden almış olduğunuz vergileri
kullanıyorsunuz. Buna karşılık, illere yapmış
olduğunuz yatırımların ortalaması kişi
başına 1.600 TL; Kocaelide kişi başına düşen
rakam, 450 TL. Yani Türkiye ortalamasının da çok altında ve
79uncu sırada, 81 il içerisinde 79uncu sırada. Şimdi, her
yıl nüfusu 40-50 bin artan Kocaelide, her yıl dershanelere, okullara
ihtiyacı olan Kocaelide, her yıl hastanelere ihtiyacı olan
Kocaelide, her yıl yeni yollara ihtiyacı olan Kocaelide bu
yapılan reva mıdır? Artırmayı düşünüyor musunuz?
Yoksa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Öğüt
Sayın Öğüt yok.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kalkınmayla ilgili Sayın Bakanımız
olunca bir soru sormak istiyorum ben de. Tokat ili teşvik sisteminde
5inci bölgede bulunmaktadır. 5inci bölgede bulunması münasebetiyle
özellikle bazı organize sanayi bölgelerimizde hiç yatırım
yoktur. Mesela Turhal, özellikle Zile, Niksar gibi organize sanayi bölgelerine
ciddi manada hiçbir teşvik yapılmamıştır,
yatırım da yoktur ancak Tokat merkez ve Erbaada biraz, kısmi
olarak vardır. Tokat ilinin 6ncı bölge kapsamına
alınması noktasında halktan bir istek ve destek vardır. Bu
noktalarda, Sayın Bakan olarak ne söylemek istersiniz Tokatlılara?
Onu öğrenmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Doğru.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İstanbul ili Tuzla ilçesi, Üsküdar
ilçesi, Pendik, Sultanbeyli, Beykoz ve Şile ilçelerinde, ilkokul ve
ortaokullarda, Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından okulun
temizliğini yapacak personel tahsis edilmediği için buralarda okul
aile birlikleri dışarıdan personel tutmakta ve bu paralar da
okul öğrencilerinin velilerinden toplanmakta. Bu açıdan velilerimiz
mağdur. Bununla ilgili, okullara temizliği yapmak üzere memur
istihdamını düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bingölde 2 tane yol
yapılıyor. Birisi Bingöl-Genç-Servi yolu; biliyorsunuz, Servi
artık köy yoludur; bunun kilometresini 3,5 milyon liraya davet usulüyle
verdiniz. Hemen yanı başında, aynı coğrafyada,
Bingöl-Diyarbakır yolu yapılıyor, bunu ihaleyle
yaptınız ve bunun kilometresini 1,5 milyon liraya yaptınız.
Şimdi, birisi ana yol, kilometresi 1,5; öbürü köy yolu, kilometresi 3,5
milyon. Şimdi, birisi davet usulü olunca rakam yükseliyor, öbürü ihale
usulü olunca rakam düşüyor. Bunu bana bir izah etmeniz gerekiyor, Bingöl
halkına izah etmeniz gerekiyor. Nedir bunun altında yatan? Bizim
anlamadığımız, aklımızın yetmediği konu
nedir bu fiyat farkı açısından?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Buyurunuz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Ağbaba eğitimle
Malatyada daha
böyle özel bir durum anladığım kadarıyla, eğer bana
bir not iletebilirse okul, güzergâh ismi, onu Malatya Valiliğimize
iletebiliriz, Millî Eğitim Müdürlüğümüz kanalıyla konuyla
ilgilenebiliriz. Ama, şunu belirtmek isterim: Eğitim hükûmetimizin
birinci öncelik verdiği bir konu. Hükûmet olduğumuz tarihten bu yana
bütçemiz içinde en büyük payı hep eğitime ayırdık.
Taşımalı sistem de aslında
sağlıklı bir sistem. Her köye küçük küçük birimler yapmak
yerine, bütün branşlardan hocalarımızın olduğu daha
nitelikli bir eğitimin sağlandığı okulların
oluşturulması, oraya da çocuklarımızın
taşınması aslında sağlıklı bir yaklaşım.
Tabii, nüfusa göre buna bakmamız gerekiyor. Çok düşük nüfusun
olduğu yerde kurum oluşturursanız bunun da çocukların
eğitim kalitesi açısından problemleri olabilir. Tabii,
dediğim gibi özel bir durum. Eğer not verirseniz ben
valiliğimize ileteceğim, ilgilenmelerini isteyeceğim.
Sayın Akar Kocaelide vergide fert başına
birinci olunduğunu ama harcamalar konusunda yeterince
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yatırımlar,
yatırımlar efendim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Yatırımlarla mı ilgili dediğiniz, tamamı?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, yatırımlarda
destek almada 79uncu sıradayız.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Evet. Bir defa,
şunu belirtmek isterim: Vergiye göre harcama yapma diye bir usulümüz yok
bizim ülke olarak. Biliyorsunuz, biz üniter bir yapıya sahibiz. Bütün
vergiler bir havuzda toplanır, ülkenin bütün vergileri nereden olursa
olsun bir havuzda toplanır, daha sonra da ihtiyaca göre,
kurumlarımızın, sektörlerin ihtiyaçlarına göre, taleplerine
göre planlamalar yapılır ve tahsisatlar yapılır. Sizin
vergiye dayalı, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, illerin ödediği
vergiye bağlı bir harcama öneriniz mi var, böyle bir sistem mi
öngörüyorsunuz; doğrusu onu öğrenmek isterim. Böyle bir yaklaşımımız
yok bizim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır, efendim, Türkiye
ortalamasından hakkımız olanı istiyoruz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Vergilerimiz bir
havuzda toplanır, ihtiyaçlar ayrıca alınır, ihtiyaçlar
neyse ona göre dönemsel olarak yatırımlar artabilir, azalabilir,
bazı büyük yatırımlar tamamlanır, düşer,
başladığında tekrar artar.
Yalnız, şunu da belirtmek isterim:
Yatırımlarımızın tamamını da
ayrıştıramıyoruz; özellikle ulaştırmada, birçok
şehri kesen yatırımlarda, enerji gibi, ulaştırma gibi
çeşitli yatırımlarımızın iller bazında ayrımını
yapmak kolay değil takdir edersiniz birçok ili kestiği için.
Dolayısıyla, Kocaeline yatırım yapmamak diye bir şey
söz konusu olamaz, çok ciddi yatırımlar yapılıyor Kocaeli
ilimizde. Üniversitemize orada, teknik, teknolojik altyapımıza,
şirketlerimize önemli yatırımlar yapıyoruz. Kocaeline
yatırım olmasa herhâlde bu kadar hızlı büyüyüp
gelişemezdi; en hızlı büyüyen, gelişen bölgelerimizden bir
tanesi, özel sektörümüzün de çok dinamik olduğu bir ilimiz.
Sayın Doğru, Tokatla ilgili bir soru sordu
5inci bölgede, 6ncı bölge olamaz mı? diye. Şunu çok
açık bir şekilde ifade etmek isterim: Hiçbir ille ilgili bu anlamda
özel bir değerlendirme yapılmadı. 61 tane kriterle, kişi
başına gelirden tutun, İnternet kullanımından yol
meselesine, birçok kriterle; eğitim, sağlık, 61 tane kriterle,
tamamen bilgisayar ortamında bir modelle illerimizin sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyine göre sıralaması yapıldı;
sadece ekonomik değil, bakın, sosyoekonomik, sosyal ve ekonomik bütün
göstergeleriyle. Burada da hangi gruba düşüyorsa illerimiz onlar ilan
edildi. Ancak bunlar zaman zaman güncellenebilecek
çalışmalardır. Yeniden güncellediğimiz zaman tabii ki yeni
değerlendirmelerle ne çıkabileceğini şimdiden kestirmemiz
mümkün değil. Ancak 5inci bölge teşvik açısından gerçekten
çok da elverişli bir bölge; onu da belirtmek isterim.
Ayrıca, bazen teşvik sistemimizde şöyle
bir nokta kaçırılıyor: Bölgesel boyut teşvik sistemimizin
sadece bir bölümünü oluşturuyor, onun dışında stratejik
sektörler var hiç bölgeye bağlı olmayan. 5inci bölge sektörleri var,
hiç bölgeye bağlı değil; genel teşviklerimiz var, onlar
bölgeye bağlı değil. Yani, bir taraftan da bu tasnife
bağlı olmayan, tamamen sektörel olan da epeyce bir teşvikimiz
var. Onu da özellikle belirtmek isterim.
Sayın Tanal, eğitimde İstanbulda temizlik
meselesine ilişkin bir soru yönelttiler okullarla ilgili. Tabii, Millî
Eğitim Bakanımız olsa daha detaylı bir cevap verebilirdi
ama ben genel olarak şunu söyleyebilirim: Önemli bir konu tabii, okullarımızın
temizliği şüphesiz ki hepimizin hassas olması gereken bir konu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bu konuda
özellikle İŞKUR aracılığıyla toplum yararına
çalışma programlarına katkıda
yaptığımız değerlendirmelerde Millî Eğitime
öncelik veriyoruz, okullarımızın temizliğine öncelik
veriyoruz.
Sayın Atıcı
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan,
süreniz doldu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bir dakika izin verin
Sayın Başkan, önemli bir konu.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sadece bir
dakika müsaade edin.
BAŞKAN Bir dakika, buyurunuz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın
Atıcı Bingölde iki yolun fiyatını mukayese edip Niçin
farklı? dedi. Yollara bir bakarsanız, iki tane aynı
fiyatlı yol var mıdır, bilemiyorum ben. Yol dediğimiz
maliyetler bazen 10 kat bile fark edebilir nerede olduğuna bağlı
olarak, alanın dağlık yapısına,
olmayışına bağlı olarak, coğrafi koşullara
bağlı olarak çok değişebilir.
AYTUĞ ATICI (Mersin) İhale yöntemine
bağlı olarak.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bakın,
Servi bölgesi, gidip görmenizi isterim doğrusu; nasıl tabiat
şartlarında bir bölge olduğunu, gidip o yolu kendiniz de bir
gezin.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ben gördüm Sayın
Bakanım.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Çok zor şartlarda
olan bir yoldur; sürekli virajların olduğu, son derece zor bir
coğrafyanın olduğu, güvenlik meselelerinin çok çok önemli
boyutlarda olduğu bir yoldur. O yolu gidip değişik
özellikleriyle tanıdıktan sonra eminim bu farklılığı
siz de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Bakan, ben gördüm
de niye davet usulü yaptınız, niye ihale yapmadınız?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Onu
Ulaştırma Bakanımıza sorarsanız size detaylı
cevap verirler.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Vermiyorlar, bütün soru
önergelerimiz cevapsız kalıyor.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Burası
özellikli bir yer, güvenlik açısından da özellikli bir yer.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Onu gayet iyi biliyorum ama
ihale yöntemi değiştirmez efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN Yazılı olarak cevap verirsiniz
Sayın Bakan, eğer cevaplamadığınız sorular varsa.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, tasarının tümünü oylamadan önce
oyunun rengini belirtmek üzere, lehinde Isparta Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki günden beri görüşmekte olduğumuz
Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları Süreci Çerçevesinde Koordinasyon
Komitesi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının son hâline geldik. Ben
bu anlaşmanın, sözleşmenin tüm milletimize, devletimize
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Benden sonra, yasanın aleyhine çıkacak olan
Kamer Gençin de Meclisin mehabetine yakışır bir konuşma
-bizlere hakaret etmeden- güzel bir konuşma yapmasını temenni
ediyorum, ümit ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Aleyhte, Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
Buyurunuz Sayın Genç. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir
uluslararası anlaşmayı müzakere ediyoruz. Burada kanunun sahibi
Ahmet Davutoğlu piyasada yok, bu Meclise bir gün gelmiyor. Nereye gidiyor?
Yüzü yok bu memlekete gelmeye, bu Meclise gelmeye yüzü yok.
Şimdi, Dışişleri Komisyonu
Başkanı -gazetelerde var- gitmiş Malikiyi Türkiyeye davet
etmiş. Ettiniz mi, etmediniz mi? Nasıl oldu da Tayyip buna Bu
yezit. diyor, siz gidiyorsunuz bunu davet ediyorsunuz? Yahu, bu devletin itibarıyla
çok oynuyorsunuz. Bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti devleti itibarlı bir
devlet, saygın bir devlet ama sizin yüzünüzden dünyada çok itibar
kaybediyor.
Şimdi, arkadaşlar, Türkiye o kadar
yalnızlaştırılıyor ki, dünyada o kadar değer
kaybediyor ki, gerçekten, yani insanlar hayrete düşüyor. Böyle bir devlet
olur mu? Böyle bir devlet yönetimi olur mu?
Şimdi, bakın, bugün, Türkiye dünyada tek
kalmış bir devlet. Suriyeyle arası bozuk, Irakla bozuk,
İranla bozuk, Batıyla da bozuk. Şimdi, Amerikan gazeteleri
diyor ki: Türkiye'nin MİT Başkanı, İsrail hesabına
casusluk yapan 11 İranlıyı İrana ihbar etti. Bu bir
devlet için çok korkunç bir iftira, ağır bir iftira, çok büyük
iftira. Eğer doğruysa altından kalkılmaz bir sorumluluk
durumu var. Tayyip Bey diyor ki: Biz arkadaşımızı
harcamayız. Hele bir tane, biraz, fazla gelişmemiş bir şey
var, Bekir var, böyle çocuksu düşüncelerle şey etmiş, diyor ki:
Efendim, biz fidanımızı sökmeyiz. Yahu, fidanı sökme
meselesi değil. Türkiye Cumhuriyetinin itibarını sarsan böyle
bir iddia yok. de çıkın içinden. Fidan yapmışsa, sen
yapmışsan bunun altından kalkamazsınız.
Arkadaşlar, bugün, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Orta Doğuda desteklediği kim biliyor musunuz? El Kaide, Müslüman
Kardeşler, El Nusra. Bunlar kim? Bunlar insanları diri diri
yakıyorlar. Suriyenin askerlerini yakalıyorlar -gördüm, videosunu
gördüm- ve getiriyorlar, kuyunun başında gaz döküyorlar, gazın
içinde yakarak aşağı atıyorlar. Kim bunlar? Ayrıca da,
insanları
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Suriyede kim asit
kullanıyor, söylesene!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, askeri yakalıyor,
kılıçla başını kesiyor; askeri yakalıyor,
arkasına geçiyor, Allahuekber deyip onlarca insanı tek tek
öldürüyor. Bu zihniyeti destekleyen kim? Tayyip Erdoğan ve iktidarı.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sen, sen!
KAMER GENÇ (Devamla) - Böyle bir zihniyetle bir olan bir
siyasi iktidar dünyanın neresinde saygı görür arkadaşlar?
Bunların doğrusunu söylüyoruz. Ya siz basını okumuyorsunuz
ya dünya olaylarını takip etmiyorsunuz veyahut da
Yani bu kadar,
körü körüne, insanlar bir siyasi iktidarı desteklemez, sizin de bir
sorumluluğunuz var ya. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu kadar
itibarsızlaştırılamaz, bu kadar dünyada
yalnızlaştırılamaz. Böyle bir şey olur mu? Bunların
hesabını sormak lazım.
Şimdi, siz Haşimiyi getiriyorsunuz, orada
idama mahkûm edilmiş kişiyi, ondan sonra gidiyorsunuz El Malikiye,
bakıyorsunuz ki çare yok.
Şimdi arkadaşlar, bakın, bu devlet
hepimizin devletidir. Bu kürsülerden çok gelen geçen oldu ama siz yarın
Gözlerinize perde çekmişsiniz, körü körüne bir siyasi iktidarı
destekliyorsunuz, böyle bir şey olmaz ki. Bu devlet bu kadar
itibarsızlaştırılamaz,
yalnızlaştırılamaz. Yani bugün
Hiçbir sorumuza da doğru dürüst cevap verilmiyor. Ben
soru soruyorum, diyorum ki: Libyaya 200 milyon dolar para verdiniz ey
Dışişleri Bakanı, Millî Eğitim Bakanı
makamında oturan neyse ona bakan da demeye de ağzım
varmıyor- diyor ki: Bakın, o paraları çantayla götürdük,
verdik.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya ayıp senin
yaptığın!
KAMER GENÇ (Devamla) - Yahu o paraları çantayla verdinizse,
sizin cebinize atmadığınız ne malum, onu nasıl
kanıtlıyorsunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Abuk sabuk konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bize cevap vermiyor, 100 milyon
dolar çantayla getirilip verilir mi
diğer bir devlete? Verilemez. Sen bunları cebe attın
mı, atmadın mı? Getir diyorum makbuzunu, geliyor burada bize
cevap vermiyor.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Kendini mi anlatıyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) - Bu kadar, yani bu kadar yolsuzluk,
soysuzluğun hüküm sürdüğü bir dönemde parlamenterlik yapılamaz
ki yahu! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Karşımızdaki insanların biraz bu konularda sorumluluk
duygusu duyarak bize cevap vermesi lazım.
Şimdi, Dışişleri Komisyonu
Başkanı çıksın, söylesin, hangi yüzle gitti Malikiyi
Türkiyeye davet etti, onu bir söylesin bakalım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, hatibi temiz bir dille konuşmaya davet eder misiniz?
KAMER GENÇ (Devamla) - Onun için arkadaşlar,
bunların getirdikleri her zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Yahu böyle bir
suçlama olabilir mi?
KAMER GENÇ(Devamla) Oyumun rengi de
Hayırdır. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sayın
Başkan, soysuz ifadesini düzelttirir misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Genç.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Sizi
kınıyoruz Sayın Başkan!
BAŞKAN - Sayın Bozkır, buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkırın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
görüşülen kanun tasarısında oyunun rengini belirtmek üzere
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
VOLKAN BOZKIR (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında cevap vermeye değer bir konu olduğunu
düşünmüyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman niye çıkıyorsun
oraya?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
VOLKAN BOZKIR (Devamla) Ancak, otuz sekiz yılını dış
politikada şerefle hizmete vermiş bir kişi olarak Iraka,
Türkiye Irak ilişkilerini düzeltmek için hangi yüzle gideceğimi,
neden gittiğimi sorma hakkına sahip bir kimse olduğunu da,
burada olduğunu zannetmiyorum. Türkiye ve Irak arasındaki
ilişkileri düzeltmeye çalışmak
ALİ ÖZ (Mersin) Öyle şey olur mu ya!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Öyle şey olur mu
ya! Milletvekili sorar.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
VOLKAN BOZKIR (Devamla) -
Türkiyenin komşularıyla daha iyi
ilişkiler içinde olmasına gayret etmek hepimizin görevidir ve bunu bu
şekilde
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas)
Burada sadece AKP mi var? Böyle bir şey olur mu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Büyükelçi değilsiniz, milletvekilisiniz soracak tabii ki.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ..son derece
yanlış kelimelerle Meclisin dikkatine getirmeyi, burada, bu kürsüden
bu şekilde konuşmayı da doğru bulmuyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas)
Sizin konuşmanız nasıl? Komisyon Başkanısın.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Kem söz sahibine aittir.
Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler içinde bulunması bir
anlamda hayrınadır, Türkiye'nin çıkarınadır ve bu
çerçevede de Türkiye ile Irak ilişkileri inşallah çok güzel günlere
doğru gidecektir. Irak Başbakanı Maliki Türkiyeye
geldiğinde yeniden anlaşmalar imzalanırken, ortak bakanlar
kurulu toplantıları yapılırken de bunun herkes gözlemcisi
olacaktır. Kıskandırmak tabii ki bir meziyettir.
Onun için de yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Bozkır.
Tasarının tümü
ALİ ÖZ (Mersin) Boşuna
Komisyon Başkanı olmuşsunuz siz. Ayıp ya!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Efendim, öncelikle uzun müddet diplomatlık yapmış bir zatın
burada Meclisin tümünü hedef alarak Burada bana soru soracak bir kişi
olduğuna inanmıyorum. demesi
BAŞKAN Anlayamadım,
Burada
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Burada bana soru sorabilecek bir kişinin olduğuna inanmıyorum.
demesi bize hakarettir. En azından, kime karşı
yönlendirdiğini söylemesi gerekir, özür dilemesi gerekir.
Kendisine teessüf ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Halaçoğlu.
Sayın Baluken, buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan, sayın hatibin kullanmış olduğu
cümlelerle ilgili tutanakları istemeniz gerekiyor çünkü kendisi uzun
yıllardır dış politikayla ilgili çalıştığını
ve kendisine bu konuda burada soru sorma hakkının kimsede
olmadığını ima eden bir konuşma
yapmıştır
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen
kimsin de bize Soru sorma. diyorsun?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Böyle bir konuşma yapmıştır. Milletin iradesini hiçe
saymaktır, kabul etmek mümkün değildir. O nedenle, o
tutanağı inceleyip gerekirse bir düzeltme istemenizi
isteyeceğiz.
BAŞKAN Tutanaklara bakayım
efendim. Tam net şey yapamadım.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aynı konuyu dile getireceğim.
Yanlış duymadıysam
yanlış duymuş olmayı tercih ederim- Bu konuyu burada
açıklamaya değecek hiç kimse yoktur. anlamında bir cümle
kullandı gibi duydum. Tutanaklara bakın efendim, ondan sonra değerlendirelim.
BAŞKAN Sayın Bozkır düzeltmek istiyor
galiba.
Buyurunuz Sayın Bozkır.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkırın, sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması
VOLKAN BOZKIR (İstanbul) Sayın Başkan,
benim söylediğim aynen şu şekildeydi: 38 yılını
KAMER GENÇ (Tunceli) Ağzından
çıkanı kulağın duymuyor senin!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Senin
kulağın duymuyor!
BAŞKAN Bir dakika
VOLKAN BOZKIR (İstanbul)
dış politikaya
harcamış bir kişi olarak, benim hangi yüzle Iraka
gittiğimi sorgulayabilecek birisinin olmadığını
düşünüyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ondan sonraki
ifadenizi söyleyin!
BAŞKAN Şimdi tutanakları
isteteceğim. Müsaade ederseniz oylamayı yapayım,
tutanakları da isteteyim, ona göre bakayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bana sataşma var yani
başta diyor ki:Bana soru soramazsın.
BAŞKAN Hayır, tutanaklara bakayım, ondan
sonra Sayın Genç.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Güneydoğu Avrupa Savunma
Bakanları Süreci Çerçevesinde Koordinasyon Komitesi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/390) (S. Sayısı: 322)
(Devam)
BAŞKAN - Tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.29
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
322 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümünün açık oylamasında toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi açık oylamayı elektronik cihazla
yenileyeceğim.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yapılan
ikinci açık oylamada da toplantı yeter sayısı
bulunamadığı için, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
görüşmek için 30 Ekim 2013 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
saati: 18.42