TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
99uncu
Birleşim
6
Haziran 2014 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz ve 24 milletvekilinin, Gediz havzasındaki kirliliğin
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/966)
2.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan ve 20 milletvekilinin, Konya-Antalya il
sınır çizgisinin değiştirilmesi sonucunda oluşabilecek
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/967)
3.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 22 milletvekilinin, Turgut Özalın ölümü üzerindeki
iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/968)
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türk Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun;
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin; Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/918, 2/14,
2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876, 2/960, 2/1060,
2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982,
2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
VI.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ve 10 Haziran 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü
sorular dâhil diğer denetim konularının görüşülmeyerek
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine
ilişkin önerisi
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2014 yılları
arasında şahsının ve ailesinin mal
varlığındaki değişime ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı
(7/41688)
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, PASSOLİG Kart uygulamasından
kaynaklanan sorunlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/42606)
3.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer'in, tahıl üretimindeki azalmaya,
- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz'ın, çiftçilerin don ve kuraklıktan
kaynaklanan zararlarına ve çiftçilere yönelik desteklere,
- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü'nün, süt üretimine ve Avrupa Birliği tarafından süt
kotasının kaldırılacak olmasına,
- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, görev yeri değiştirilen veya haklarında
soruşturma açılan kamu personeline,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların harcamalarının seçim
dönemleri öncesinde artış gösterdiği iddialarına,
Seçim dönemleri öncesinde
taşeron şirketler aracılığıyla işçi
alımlarının artış gösterdiği iddialarına,
- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları arasında şube
müdürü ve üzerindeki yönetici personel hakkında açılan davalara,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43077), (7/43078), (7/43079), (7/43080),
(7/43081), (7/43082), (7/43083)
4.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, otomotiv sektöründen alınan vergilere ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/43136)
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, 2011-2014 döneminde temsil ve ağırlama
ödeneğinden yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/43290)
6.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldız'ın, sınır illerinde görülen Afrika
hastalığı vakalarına ve yayılmasını
engellemek için yapılan çalışmalara,
- Mersin Milletvekili Ali
Öz'ün, Ar-Ge faaliyetlerine,
- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, 2011-2014 döneminde temsil ve ağırlama
ödeneğinden yapılan harcamalara,
Giriş
sınavlarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle
bazı kamu personeline ait dosyaların incelemeye
alındığı iddiasına,
- İstanbul Milletvekili
D. Ali Torlak'ın, su ürünleri mühendislerinin sorunlarına,
Balıkçılık
teknolojisi mühendislerinin sorunlarına,
- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin'in, Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi
ve Eylem Planı kapsamında yapılan ve yapılacak olan
çalışmalara,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43298), (7/43299), (7/43300), (7/43301),
(7/43302), (7/43303), (7/43304)
7.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan'ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen ihalelere ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/43709)
6 Haziran 2014 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Sakine Öz ve 24
milletvekilinin, Gediz havzasındaki kirliliğin nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/966)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, Gediz havzasındaki
kirliliğin araştırılması, sorunların tespit
edilmesi ve alınacak önlemlerin belirlenmesi için Anayasamızın
98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir
Meclis araştırma komisyonu kurulmasını arz ve talep ederiz.
1) Sakine Öz (Manisa)
2) Özgür Özel (Manisa)
3) Hülya Güven (İzmir)
4) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
7) Emre Köprülü (Tekirdağ)
8) Recep Gürkan (Edirne)
9) Musa Çam (İzmir)
10) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
11) Ramis Topal (Amasya)
12) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
13) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
14) Celal Dinçer (İstanbul)
15) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
16) Namık Havutça (Balıkesir)
17) Ali Serindağ (Gaziantep)
18) Mehmet Ali Susam (İzmir)
19) İlhan Demiröz (Bursa)
20) Hurşit Güneş (Kocaeli)
21) Osman Aydın (Aydın)
22) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
23) Gürkut Acar (Antalya)
24) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
25) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
Gerekçe:
Gediz havzasında yaklaşık 800 bin
civarında vatandaşımız yaşamakta ve bu havzada 10
binlerce insan tarımsal faaliyette bulunmaktadır.
Gediz Ovası, hem ülkemizin hem de dünyanın en
verimli topraklarından birine sahiptir. Bu topraklarda Türkiye ekonomisi
için önem taşıyan endüstri bitkileri yetişmektedir. Başta
üzüm olmak üzere pamuk, mısır Gediz Ovasında ekonomik olarak
üretilmektedir. Ayrıca, Gediz havzası içerisinde kiraz ve çilek olmak
üzere meyvecilik de önemli yer tutmaktadır.
Bu kadar verimli toprakların korunup gelecek
nesillere aktarılması çok büyük önem arz etmektedir. Gediz Nehri ve
Gediz Ovasını da içine alan Gediz havzası, bugün bir kirlilik
tehdidi altındadır. Havza içinde yer alan sanayi tesisleri, organize
sanayi bölgelerinin atıkları havza için büyük tehdit
oluşturmaktadır.
Havza içerisinde nehre yakın bölgelerde
kurulmuş olan organize sanayi bölgelerinin ve sanayi tesislerinin havzaya
verdiği zarar ciddi boyutlardadır. Başta dericilik ve tekstil sektörünün
kimyasal atıkları Gediz Nehrine karışarak nehri önemli
ölçüde kirletmektedir. Nehirden alınan örnekler üzerinde yapılan
analizlerde ağır metal değerleri, olması gerekenin kat kat
üzerinde çıkmaktadır. Kemalpaşa Organize Sanayi
artıkları da Nif Çayına karışmak suretiyle
kirliliğe neden olmaktadır.
Bölgede kurulu fabrikaların arıtma tesislerinin
yetersizliği, havzanın kirliliğiyle de kolayca
anlaşılabilecek durumdadır.
Ayrıca, havza üzerinde bulunan yerleşim
yerlerindeki evsel atıklar ve atık sularını boşaltan
yerleşim yerleri de havzayı kirletmektedir. Bazı belediyelerimiz
mevzuat yüzünden, bazısı kaynak yetersizliğinden katı
atık ayrıştırma tesislerinin ve atık su arıtma
tesislerinin yapımına başlayamamış veya
bitirememiştir.
Ayrıca, maden arama ve çıkarma faaliyetleri ve
il genelindeki kum ocaklarının çevreye verdikleri tahribatın
giderilmesine yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
daha önce Gediz Nehrinde 31 Aralık 2012 tarihinde saat 17.00de balık
tutacağım. diyerek nehrin temiz hâle getirileceğini
söylemiştir. Ancak, Eroğlu Haziran 2012deki Manisa ziyaretinde
aynı sorunun çözülmesi için tarih vermekten
kaçınmıştır.
Manisa Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa
Yılmaz da 5 Haziran 2012 tarihinde Dünya Çevre Günüyle ilgili düzenlenen
törende şunları söylemiştir: Manisa, gelişmişlik
düzeyi bakımından en iyi iller arasında ama çevre konusunda
maalesef, üzülerek söylüyorum, sınıfta kaldı. Daha bir katı
atık depolama alanımız yok. Vahşi depolamaya devam
ediyoruz. Arıtma tesislerimizi hâlâ faaliyete geçirmiş değiliz.
Bunlar olmaz. Bunlar bize yakışmayan şeyler. Ben şahsen bir
idareci olarak vicdan azabı duyuyorum. Ama biz elimizden geleni
yapacağız."
Yukarıda değinilen demeçler
ve tespitlerden de anlaşılacağı gibi, Gediz havzası
için tehlike çanları çalmaktadır. Bir an önce gerekli tespitlerin
yapılması ve önlemlerin alınması gerekmektedir.
Anayasaya göre
vatandaşlarımızın sağlıklı bir çevrede
yaşayabilmesi için idarenin gerekli tedbirleri alması gerekir.
Bu çerçevede, Gediz havzasında oluşan
kirliliğin nedenlerini belirlemek, alınacak önlemleri
araştırmak için TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını
arz ve talep ederiz.
2.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan ve
20 milletvekilinin, Konya-Antalya il sınır çizgisinin
değiştirilmesi sonucunda oluşabilecek sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/967)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Konya-Antalya il sınır çizgisinin
değiştirilmesi sonucunda oluşabilecek
sıkıntıların nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılması amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Yıldıray Sapan (Antalya)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Turgut Dibek (Kırklareli)
4) Mehmet Ali Susam (İzmir)
5) Arif Bulut (Antalya)
6) Mahmut Tanal (İstanbul)
7) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
8) Ömer Süha Aldan (Muğla)
9) Hasan Akgöl (Hatay)
10) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
11) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
12) Uğur Bayraktutan (Artvin)
13) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
14) Sedef Küçük (İstanbul)
15) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
16) Ramis Topal (Amasya)
17) Musa Çam (İzmir)
18) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
19) Fatma Nur Serter (İstanbul)
20) İlhan Demiröz (Bursa)
21) Mustafa Moroğlu (İzmir)
Gerekçe:
Antalya'nın kuzey sınırındaki ilçesi
olan İbradı'da bulunan Gembos- Dereağzı mevki Selçuklu ve
Osmanlıdan bu yana Antalya sınırları içerisindedir. 1941,
1987 ve 2000 tarihlerinde yapılan çeşitli çalışmalar
sonrasında da ilgili arazinin Antalya sınırları içinde
olduğu net bir şekilde belirtilmiştir. 2005 yılında
Beyşehir Tapu Kadastro Mahkemesinde açılan bir dava sonucunda
mahkeme, bu bölge Antalya'nın mülküdür, şeklinde tescillemiştir.
En son, Antalya İl Özel İdare Kurulunun 22/05/2007 tarihli ve
153.02/1450 karar sayılı iki il arası sınıra
ilişkin tespit tutanağında "Koyuneriği, Ortabademhanı,
Eriklibucağı, Dereağzı ve Üçkuyulardan geçen hat,
Pınarbaşı Belediyesi ve İbradı ilçesi arasında
sınır olarak tespit edilip, tartışmaya son nokta
konmuştur.
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun
2'nci maddesinin "d" bendinde " Kaza kurulmasında ve
kaldırılmasında, bir kazanın başka bir vilayete
bağlanmasında ve merkezinin belirtilmesinde,
sınırların değiştirilmesinde ilgili vilayetler idare
heyetleriyle umumi meclislerinin mütalaaları alınır."
denilmektedir. Antalya Valiliğine bağlı İl İdare
Kurulu da ilgili arazinin Antalya sınırları içinde olduğunu
06/06/1996 tarihindeki kararında belirtmiştir. Yukarıda geçen
tüm tespitlere rağmen ilgili mütalaaya uyulmadan tamamen siyasi bir
kararla, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
imzalı üçlü kararnameyle Resmî Gazete'de bir sınır tespit
kararı yayımlanarak Antalya'nın kuzey sınırı bu
bölgede yaklaşık 13 kilometre daraltılmıştır.
Bunun nedeni
araştırıldığında ise Antalya
sınırında olmasına rağmen Antalya İl Özel
İdaresinden işletme ruhsatı alamayan 4 taş
ocağının bu bölgede faaliyet gösterdiğini, aynı
taş ocakları için Konya İl Özel İdaresinden işletme
ruhsatı çıkarıldığı
anlaşılmıştır. Antalya İl Özel İdaresi Maden
ve Taş Ocaklarını İnceleme Komisyonu bu gayrihukuki durumu
araştırmak için bölgeye bir heyet gönderdiğinde ise ilgili
taş ocaklarının sahipleri tarafından yollara büyük taş
ve kayalardan setler konularak heyetin bölgeye ulaşması engellenmiştir.
İlgili üçlü kararnamenin, bu olaylardan sadece yirmi gün sonra Resmî
Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmesi ise düşündürücüdür.
Bu taş ocaklarının yanında
Altınbeşik Kültür, Turizm Koruma ve Geliştirme Merkezi
bulunmaktadır. Aynı bölgede 5 milyar yıl önce oluştuğu
tahmin edilen ve yine 1990'lı yıllarda millî park ilan edilen,
dünyanın bilinen ikinci büyük yer altı gölünü içinde
barındıran, eşi benzeri bulunmayan bir endemik örtüye sahip olan
"Altınbeşik Millî Parkı", bu ruhsatsız taş
ve mermer ocakları vasıtasıyla bitirilmek istenmektedir. Bir ya
da birkaç şahıs veya şirketin maddi çıkar ve
hırsları uğruna önemli varlıklarımız yok edilmek
istenmektedir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle, Konya-Antalya il
sınır çizgisinin değiştirilmesi sonucu oluşabilecek
sıkıntıların nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılması ve alınacak tedbirlerin yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması
açılması yerinde olacaktır.
3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 22
milletvekilinin, Turgut Özalın ölümü üzerindeki iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/968)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin 8inci
ve ilk sivil Cumhurbaşkanı, önemli siyaset adamı merhum Turgut
Özal'ın Devlet Denetleme Kurulu tarafından da şüpheli bulunan
ölümünün üzerindeki sır perdesinin kaldırılarak, suikasta kurban
gittiği yönündeki iddiaların üzerine gidilmesi, ölümünün gerçek
nedeninin bulunması ve sorumluların açığa
çıkarılması için Anayasa'nın 98'inci, TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca Kürt
sorununa demokratik kıstaslar çerçevesinde çözüm arayan her girişim
antidemokratik biçimde engellendi. Sorunun demokrasi sorunu olduğunu dile
getiren birçok devlet adamı ve siyasetçi kuşkulu bir şekilde
hayatını kaybetti. Bu kuşkulu ölümlerden en
sarsıcısı ise 8inci Cumhurbaşkanıyken
hayatını kaybeden merhum Turgut Özal'ın ölümü olmuştur. 45inci
ve 46ncı Hükûmetin Başbakanlığını yapan devlet
adamı merhum Turgut Özal, Türkiye'nin geleceği ve
demokratikleşmesi açısından önemli kararlar almış ve
bu kararları istikrarlı bir şekilde hayata geçirme
aşamasında günümüz siyasetçilerine örnek teşkil edecek bir cesaret
ortaya koymuştu. Ancak görevi süresince açık ya da dolaylı
tehditlere maruz kalmış ve 17 Nisan 1993 yılında
arkasında birçok soru işareti bırakan ölümüyle aramızdan
ayrılmıştı. Turgut Özal'ın kuşkulu ölümü Kürt
sorununda barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözüme
yaklaşıldığı bir dönemde gerçekleşmişti.
Aynı dönemde Gazeteci Yazar Uğur
Mumcu cinayeti, Orgeneral Eşref Bitlis'in uçak kazasında ölmesi,
Binbaşı Cem Ersever suikastı yaşanmıştı.
Tarihî bir süreci heba eden bu şüpheli ölümlere Kürt sorununda "Federasyonu
da tartışabiliriz." diyen ve görevi başında iken hayatını
kaybeden merhum Turgut Özal'ın derin şüpheler uyandıran ölümü
eklenmişti. Bu ölüm Kürt sorununu en yakıcı hâliyle günümüze
havale etmekle kalmamış, aynı zamanda kanlı bir sürecin de
başlangıcı olmuştur. Ölümün açık bir suikast
olduğu ailesi başta olmak üzere birçok aydın ve siyasetçi
tarafından dile getirilmiş olsa da devlet yetkilileri şüphelerin
üzerine gitmedi, gidemedi.
Ancak Devlet Denetleme Kurulu tarafından
yapılan araştırma sonucunda hazırlanan raporla, dün
basına yansıdığı üzere Turgut Özal'ın ölümünün
şüpheli olduğu belirtilerek, otopsi yapılmaması,
hastalık sırasında müdahale şekli ve daha birçok hususa
vurgu yapılarak ölüm nedeninin bugüne kadar bilinmezliğini
koruduğu belirtilmiş. Bu rapor Turgut Özal'ın ölümünün
üzerindeki sır perdesinin kaldırılması için önemli bir fırsat
doğurmuştur.
Merhum Özal'ın aldığı açık
tehditlerden en barizi, Başbakanlığı döneminde 18 Haziran
1988 tarihinde gerçekleşen suikast girişimi olmuştu.
Suikastı gerçekleştiren şahsın kontrgerilla olduğu
ortaya çıkmış, olayın arkasında ise Ergenekon terör
örgütü olduğuna ilişkin güçlü iddialar ileri sürülmüştü.
Merhum Özal, Başbakanlığı döneminde
varılan aşama itibarıyla kangrenleşen Kürt sorununun sadece
güvenlik politikalarıyla çözülemeyeceğini anlamış ve bu
konudaki niyetini medya ve siyaset çevresinden olan yakın dostlarıyla
paylaşmıştı. Kürt sorununun çözümüne yönelik sorunu tüm
aktörleriyle ortaklaşan bir çaba içerisine girmiştir.
Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle
çözülebileceğini, savaşın ancak bu şekilde bitebileceğini
mülakatlarda dile getiren Turgut Özal, barış için ilk adım
olarak operasyonların durması yönünde ciddi kararlar
alacağını belirtmişti. Bu sözler üzerine PKK 17 Mart
1993'te ateşkes ilan etmişti. PKK'nin ateşkes kararından
sonra merhum Özal "On yıldır ilk defa rahat kafayla
uyudum." diyerek ateşkese yüklediği anlamı ifade
etmişti.
Turgut Özal'ın eşi Semra Özal bütün
ısrarlara rağmen otopsi yapılmadığını,
ABD'de incelenen saç telinde zehirlendiğine ilişkin bulgulara
rastlandığını ileri sürmüş, oğlu Ahmet Özal da
tetkik sonuçlarının kendileri ile
paylaşılmadığı yönünde ifadelerde bulunmuştu.
Benzer hususlar Devlet Denetleme Kurulu raporunda da vurgulanmış,
otopsi ve/veya köşk yerleşkesinde delil tespiti benzeri
işlemlerin yapılmamış olması üzerinde durulmuştur.
Devlet Denetleme Kurulunun raporu ve bütün iddialar göz
önünde bulundurulduğunda, 8inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut
Özal'ın ölüm nedeninin ortaya çıkarılması ve kamuoyuyla
paylaşılması için Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını uygun görmekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan karar gereğince, özel gündemde yer alan
işleri görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Türk Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun; Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün; İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Bursa
Milletvekili Sena Kaleli'nin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7
Milletvekilinin; Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan'ın;
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Baluken'in; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Van
Milletvekili Aysel Tuğluk'un; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker'in; Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümde yer
alan 13üncü maddesi üzerindeki -ilk önerge- İzmir Milletvekili Rıza
Türmen ve arkadaşlarının önergesinin oylama işleminde
kalınmıştı.
Şimdi, Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi hatırlatmak için okutup
oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 13. Maddesi ile değiştirilen 2576
sayılı Yasanın ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan
"bin Türk Lirası" ibaresinin "bin beş yüz Türk Lirası"
ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıza Türmen
(İzmir) ve arkadaşları
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
14.17
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
13üncü madde üzerinde İzmir Milletvekili Rıza
Türmen ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
14.30
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
14.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
13üncü madde üzerinde İzmir Milletvekili Rıza
Türmen ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında iki defa
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 13 üncü maddesinde yer alan ibaresi
ifadesinin ifadesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Erol
Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 592 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
13üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türk Ceza Kanununda
değişiklik kanun tasarısı adı altında Genel
Kurulda görüşülen bu torba yasa kapsamında, enerji sektörünün
özelleştirilmesiyle kâr güdüsünün halka, çiftçilere ve tarıma ne gibi
zararlar verdiğine, özellikle kendi seçim bölgem olan Mardinde son
günlerde çiftçileri çileden çıkaran uygulamalar üzerinden değinmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, kısaca DEDAŞ
olarak adlandırılan Dicle Elektrik Dağıtım
Şirketinin yurttaşlarımızı mağdur eden bazı
uygulamaları basına yansımış, ayrıca
yurttaşlarımızdan da tarafıma yoğun bir biçimde
şikâyet telefonları ve mektupları iletilmiştir. Son
günlerde Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin elektrik
dağıtımı yaptığı Diyarbakır, Batman,
Şanlıurfa, Mardin, Siirt ve Şırnakta altyapı
yatırımlarına gerekli bütçeyi ayırmayarak bu illerimizde,
özellikle vekili olduğum Mardin ilinde sürekli elektrik kesintileri
yaşanmaktadır. Esnafımız elektrik kesintilerinden
kaynaklı iş yapamamakta, çiftçilerimiz tarlalarını
sulayamamaktadırlar. Vatandaşın beyaz eşyaları
kesintilerden dolayı kullanılamaz hâle gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet,
vatandaşı canından bezdiren bu duruma karşı
yaptırım uygulamak yerine çiftçimizin mağduriyetini
pekiştirecek uygulamalara zemin hazırlamaktadır. Mardinde,
DEDAŞın haksız olarak kendilerine çıkardığı
elektrik borçları yüzünden Bakanlar Kurulu kararıyla tarım
destekleme primlerine el konulmasına çiftçilerimiz tepki
göstermişlerdir. Aynı zamanda, dün Mardinde büyük bir kitle
tarafından Diyarbakır-Mardin yolu kesilmiştir ve uzun bir
bekleyişten sonra çiftçilerimiz ile güvenlik güçleri karşı
karşıya gelmiş, birçok gerginlikler ve huzursuzluklar
yaşanmış ve 1 çiftçimiz de gözaltına
alınmıştır.
İşte, gördüğünüz gibi
Mardin-Diyarbakır yolu hemen hemen gün boyunca kapalı
kalmıştır. Aynı zamanda, bu işle hiç ilgisi olmayan
normal vatandaşlarımız da mağdur bir duruma gelmişlerdir.
Çiftçilerimiz mazot, gübre ve zirai ilaç
fiyatlarının yüksek oluşundan ötürü oldukça zor durumdalar. Bu
yılın kurak geçmesi ve bankalara olan kredi borçları ekonomik
olarak çiftçilerin yükünü artırmıştır.
Mardin, Urfa, Siirt, Batman, Şırnak ve
Diyarbakır illerimizin tarımsal üretimdeki paylarını göz
önünde bulundurduğumuzda ülke ekonomisine oldukça yüksek meblağlarda
yansıyan zararlar meydana gelmektedir. Yine, DEDAŞ tarafından
kaçak tahakkuku düzenlenirken kaçak ve usulsüz elektrik kullanımına dair
usul ve esaslara riayet edilmediği görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu durumlar ayrıca
dava konusu olmuştur. Mahkemeler bu davaları çiftçiler lehine karara
bağlamaktadır. Dava konusu olan bir dosyada kesilen fatura
tutarı 68 bin TL iken bilirkişinin aynı fatura için Ancak 2.400
TL olmalıdır. şeklinde tespitiyle DEDAŞ haksız
bulunmuştur. Anlaşılan odur ki DEDAŞ yetkilileri fatura ve
kaçak tutanaklarını olay mahalline gitmeden tanzim etmektedirler.
Dava dosyalarındaki bilirkişi tespitleri bu durumu doğrular
niteliktedir. Ayrıca trafoların kurulu gücünün tam kapasite
çalıştığı varsayılarak kaçak tahakkuku
düzenlenmekte ve gerçek harcamanın çok üstünde bir tüketim tespit edilerek
fahiş borç faturaları tahakkuk edilmeye çalışılmaktadır.
DEDAŞın haksız uygulamaları
karşısında bizim parti olarak
vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu ifade etmek
istiyorum. DEDAŞ lehine aldığınız kararı tekrar
gözden geçirerek kim ne kadar enerji tüketmişse o kadar bedel ödemesini
sağlayacak düzenlemeyi hayata geçirmenizi bekliyoruz. Aksi takdirde
tarım politikalarımızın bölgede iflas etmesini
hızlandırmış ve yeni bir işsizler ordusunu
yaratmış olacaksınız.
Değerli milletvekilleri, buradan bir kez daha
çiftçilerimizin yanında olduğumuzu, onların her türlü demokratik
tepkilerini desteklediğimizi ve yaşadıkları sorun çözülene
kadar konunun takipçisi olacağımızı belirtiyor, bu anlamda
bütün siyasi partilerimizi ve kamuoyunu duyarlı olmaya
çağırıyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Toplantı yeter
sayısı
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Öztürk, Sayın Serindağ, Sayın
Nazlıaka, Sayın Dibek, Sayın Tayan, Sayın Acar, Sayın
Demiröz, Sayın Kart, Sayın Küçük, Sayın Akar, Sayın Kaleli,
Sayın Akova, Sayın Serter, Sayın Şeker, Sayın
Değirmendereli, Sayın Özkan, Sayın Şafak, Sayın Genç,
Sayın Kaptan, Sayın Aldan.
Evet, üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
14.52
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
15.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 13üncü madde üzerinde Mardin Milletvekili
Erol Dora ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrar
yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
14üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 14. Maddesinin 1. Fıkrasında yer
alan "üç ay" ibaresinin "altı ay" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Aylin Nazlıaka Haydar Akar
Uşak Ankara Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 14 üncü maddesinin 2 inci
fıkrasının 2 inci ve 4 üncü bentlerinde de yer alan
"itibariyle" ibarelerinin "itibarıyla" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Erol Dora Faysal
Sarıyıldız Selma
Irmak
Mardin Şırnak Şırnak
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 14. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu
Konya Kayseri İstanbul
Mesut Dedeoğlu Ali Halaman Ali
Öz
Kahramanmaraş Adana Mersin
Emin Çınar Seyfettin
Yılmaz Reşat
Doğru
Kastamonu Adana Tokat
Bülent Belen
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmamaktadır Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin
Yılmaz, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Yılmaz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde 14üncü maddeyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce başta seçim
bölgem olmak üzere Türkiye'nin çeşitli yerlerinde sel felaketinden
etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum.
Devletimizin de bir an önce buralara çözüm bulmasında, yardımcı
olmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, demokrasi, hukuk ile
siyaset arasındaki dengeye dayalı bir sistemdir. Demokrasinin özü ve
güvencesi hukuk bilinci ve yargı
bağımsızlığıdır. İnsanların
hoşnut olmadıklarını eleştirebilme ve
haklarını arayabilme özgürlüğü hem demokrasinin teminatı
altındadır hem de onun temelidir. Demokratik bir sistemde devlet
işlerini yürütmeye talip olanlarda hem hukuk hem de siyaset bilincinin
gelişmiş olması gerekir. Yolsuzluk varsa gelin bana söyleyin.
diyen, yolsuzluk iddialarını yargıyı aradan çıkartarak
sandığa taşımak isteyen bir Başbakanda hukuk bilinci
olmadığı gibi siyaset bilinci de yok demektir. Ayakkabı
kutusu ile tır dorsesi arasına
sıkıştığında karar mercisi olarak
sandığı işaret eden Başbakan bilmelidir ki seçmen ile
yargı birbirlerinin yerine ikame edilebilecek unsurlar değildir.
Halkın yüzde 51i vergi vermemek veya işine gelmeyen kanunlara
uymamak isterse Başbakan buna ne diyecektir?
Demokraside her kurum denetime ve her denetim de halka
açık olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında
AKP iktidarının Sayıştay raporlarını Türkiye
Büyük Millet Meclisinden kaçırması, yolsuzluklardan da yolsuzluk
soruşturmalarının engellenmesinden de az vahim değildir.
Belli ki birbirlerinden bağımsız da değilmiş.
Demokrasiye yönelik tehdidin en genel ifadesi
yargının bağımsız olmamasıdır. Bu tehdidi
sadece cemaate bağlılık olarak görenler çözümü de
yargıyı kendilerine bağlamakta bulur, bağımsız
kılmakta değil. Başbakanın gözünde tehdit,
yargının cemaate bağlı olması değildir, buna
zaten kendisi göz yummuştur; onun açısından tehdit, cemaat
üzerinden kendisine bağlı olmamasıdır. Böyle bir
zihniyetin, bırakın ileri demokrasiden falan söz etmesini, herhangi
bir demokratik sistemde devlet işlerini yürütebilecek liyakatte
olması mümkün değildir. On iki yıldan uzun zamandır süren
iktidarları boyunca AKP zihniyetinin Türkiyeyi getirdiği noktada,
kendi partilerinden seçilmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
bile Mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen
Anayasanın 138inci maddesi bu memlekette ölmüştür. diyor. Bunun
sorumluluğunu cemaatin sırtına atıp kurtulmak kolay
mıdır? Ancak yolsuzlukları ortaya saçılınca bunu söylemek
akıllarına gelmiştir. Sevdikleri tabirle zamanlaması
manidar değil midir?
Başbakan gitti, taa Uzak Asyadan haykırdı
Yargının vatana ihanetten başka derdi yok. diye.
Düşünebiliyor musunuz, bir ülkenin Başbakanı, o ülkenin
yargısı için vatan haini bile dedi, diyebildi. Evet, Sayın
Başbakan, senin bakan çocuklarının yatak odalarındaki para
kasalarıysa vatan, senin genel müdürlerinin ayakkabı
kutularındaki 4,5 milyon dolarsa vatan, senin bakanlarının
kollarındaki 700 bin liralık saatlerse vatan, Urlada, Bodrumda villalarsa
vatan, yine milyon dolarları sıfırlamaksa vatan, yargı
vatan hainidir ve vatan haini olmalıdır.
Bir Başbakan neden bağımsız
yargıyı tehdit olarak görür de kendine bağlamak ister? Neden onu
vatana ihanetle suçlar da ancak kendine bağlamakla ihanetin son
bulacağını düşünür? Başbakan ideolojik gerekçelerle
bile böyle bir adımı göze almamışken yolsuzluk
soruşturmalarından kurtulmak için böyle bir işe girişiyor,
böylece neyin ustası olduğunu da göstermiş oluyor. Evet, 17
Aralık, Tayyip Erdoğanın neyin ustası olduğunu
anladığımız tarihtir. Bundan böyle onun ustalık
eserini görmek isteyenler devlet yapısında neden olduğu
tahribata ve yakın çevresinin gömüldüğü yolsuzluklara
bakacaktır.
Şimdi, 17 Aralıktaki ABD-İsrail komplosunu
hemen yakalayıp ortaya çıkaran zekâ sahiplerine sormak istiyorum:
MİT 18 Nisanda Başbakanın masasına Bakanlarının
Rıza Sarrafla olan yolsuzluk ilişkileri aleyhinde
kullanılabilir, dikkatli ol. diye
bir rapor koyuyor ki ayrı bir skandaldır, o zaman komplo yok.
Bir ay sonra Başbakan ABDye gidiyor. Başta yandaş medya olmak
üzere bütün iktidar çevreleri Obama Başbakana çok değer veriyor, onu
Blair Housede ağırladı falan diye hava atıyorlar. ABD
komplosu yok. Ne hikmetse, hiçbir şey değişmediği hâlde 17
Aralıkta ayakkabı kutuları ve bakan çocuklarının para
kasaları ortalığa saçılınca ABD-İsrail komplosu
diyorlar. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 14üncü maddesinin 2 inci
fıkrasının 2 inci ve 4 üncü bentlerinde yer alan itibariyle
ibarelerinin itibarıyla şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Adil Zozani
(Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılınmıyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adil Zozani,
Hakkâri Milletvekili.
Buyurun Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14üncü maddeye ilişkin verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Meclisi bu tarz palyatif yasal düzenlemelerle
meşgul etmek âdeta Meclisi rutin dışı
çalıştırmak anlamına gelir ve öyle görünüyor ki mevcut
hâliyle eğer atmosfer, Meclis atmosferi bu şekilde devam eder ve bu
şekilde giderse biz bu yasama yılını bu yasaya ilişkin
olarak tartışmalarla geçireceğiz ve yeni bir düzenlemenin Meclis
gündemine gelme şansı yok. AKPnin kendisinde zaten rehavet
başlamış, artık 326nın toplamı 185 edemiyor,
yarı oranında düşmüş, küçülmüş AKP. Bunun sebepleri
üzerinde durmak lazım. Niye bu durumdayız? Niye Meclis
çalışamıyor? Mecliste görevli milletvekilleri, görevi yasa
yapmak olan milletvekilleri neden Meclis çalışmalarına bu kadar
kayıtsız kalıyorlar? Zannederim başta AKPnin grup
yönetiminin üzerinde düşünmesi, sorgulaması gereken bir durumdur bu.
Şimdi, işin aslı bu.
Bu tarz yasalarla, tırnak içinde reform adı
altında buraya getirilen gündemlerle Meclisi meşgul etmek yerine bu
ülkenin ihtiyacı olan yasaları Türkiye'nin gündemine getirseniz,
Meclisin gündemine getirseniz burada sürekli oturan 550 milletvekili
bulursunuz. Ancak, bunu yapmadığınız için, Türkiye'nin
temel sorunlarına cevap verecek yasal düzenlemeleri Meclisin gündemine
taşımadığınız için problemle karşı
karşıyayız. Bir isteksizlik durumu söz konusu çünkü herkes şunu
biliyor ki: Bir yıl sonra, pekâlâ, bugün yaptığımız
yasal düzenlemeleri bir yıl sonra tekrar burada Ya, orada bir virgülde
yanlışlık yapmıştık, yeniden düzeltelim. deme
noktasına geliniyor. Her birimiz kendi komisyonlarımızda
defalarca bu durumla karşı karşıya kaldık.
Şimdi, hiç kimsenin konuşmadığı
ama 10 Ağustos itibarıyla Türkiye'nin gündemine gelecek bir kaos
vardır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek
olması, 10 Ağustos itibarıyla Türkiye'de çifte hiyerarşi
gerçekliğini önümüze koyacaktır. Mevcut yasalara göre
Cumhurbaşkanını halk seçip burada Hükûmet, Başbakan
Cumhurbaşkanının yetkilerini mevcut Anayasa çerçevesinde tutma
ve bugüne kadar alışagelmiş düzeni devam ettirme
şansına sahip değildir. Valiniz bir ama valiye talimat veren
iki. İkili bir mekanizmanız olacak. Vali bu durumda
Cumhurbaşkanının talimatını mı dinleyecek yoksa
Başbakanın ya da Hükûmetin ilgili bakanın verdiği
talimatı mı dinleyecek? 10 Ağustostan itibaren siz bunu
yaşamaya başlayacaksınız. Bu gerçeklik ortada dururken böylesi
bir yasal düzenlemeyi, daha doğrusu herkesin sözünü verdiği yeni
anayasayı Türkiye'nin gündemine getirmemiş olmak,
tartışmamış olmak ve Türkiyeyi yeni bir anayasaya
kavuşturmamış olmak en ciddi sorunlarından bir tanesidir.
Alın size 10 Ağustostan itibaren Türkiye'de çifte hiyerarşi
sistemiyle yüz yüze kalacaksınız. O dönem ne yapacaksınız?
Bir yılı nasıl idare edeceksiniz? 2015ten itibaren
Herkes,
önümüzdeki dönemde, yazdan itibaren yeni anayasa sözünü tekrar kamuoyuna
vermeye başlayacak, tüm partiler bunu yapacak; siz de
yapacaksınız, muhalefet de yapacak. Ancak, bunu 2015
sonbaharından önce gündemleştirme şansınız da yok. Bu
arada kalan dönemde Türkiyedeki çifte hiyerarşi sistemini nasıl
idare edeceksiniz? Emanetçi Başbakanla bunu idare edeceğinizi
düşünüyorsanız bu ülkenin artık 1990ların, 1980lerin,
1970lerin ülkesi ve halkı olmadığını bilmeniz
gerekiyor. Böyle bir gerçeklikle yüz yüze kalacağız, bunu size
hatırlatmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 14. Maddesinin 1. Fıkrasında yer
alan "üç ay" ibaresinin "altı ay" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aylin Nazlıaka (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aylin
Nazlıaka, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Nazlıaka. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gene, burada, bir torba kanun üzerinde
görüşüyoruz. Tabii, şu bir gerçek değerli milletvekilleri: Yasa
çıkarmak teknik bir iştir ama hiç şüphesiz yasaların bir de
ruhu vardır. O ruh nereden kazandırılır? Yaşanmışlıklar
üzerinden kazandırılır, gerçek hayat hikâyeleri üzerinden
kazandırılır. İşte, bu nedenle de yasa
çıkarılmadan önce ve yasanın çıkarılma süreci
içerisinde mutlaka olayın paydaşları da sürecin içerisine dâhil
edilmek durumundadır yani sivil toplum örgütleri bu sürecin içerisinde
olmak durumundadır. Ama bir kez daha görüyoruz ki bir torba kanun, sivil
toplum örgütlerinin çok kısıtlı bir katılımıyla,
üstelik de on dakika gibi sınırlı konuşma süreleriyle, çok
sınırlı görüş bildirilerek çıkartılıyor.
Üstelik de cinsel suçlar gibi toplumun genelini ilgilendiren bir konuda
psikologlar, pedagoglar, sosyologlar, antropologlar, her biri âdeta yok kabul
edilip onların görüşleri göz ardı ediliyor; kadın
dernekleri, çocuk dernekleri göz ardı ediliyor. İşte, böyle bir
süreçten geçerken bu yasa ne kadar sağlıklı olacak? Üstelik de
104 maddelik olan bu yasada bir kez bile kadının adı geçmiyor,
bir kez daha kadın yok sayılıyor.
Ama değerli milletvekilleri, çocuklarla ilgili bir
yasa çıkarmak artık bir zorunluluk olmuştu sizler için de. Çünkü
artık gazetelere baktığınızda, kadına yönelik
şiddet haberlerinin yanında çocuk haklarına yönelik her türlü
ihlaller de gazete manşetlerinde yer almaya
başlamıştı. Yani Türkiye bir yandan kadın hakları
ve insan hakları konusunda gerilerken tabii ki çocuk haklarında da
çocuklarımız da bundan nasibini almıştı.
İşte bu nedenledir ki, bugün ülkemizde 30 binin üzerinde kayıp
çocuğumuz var, 2 bin civarındaki çocuğumuz cezaevinde, gene 2
binin üzerinde çocuk sokakta yaşıyor, 100 binden fazla çocuk
uyuşturucu madde bağımlısı konumunda, 1 milyonun
üzerinde çocuğumuz işçi konumunda. Bakın, çalışan her
20 kişiden 1i çocuk yaşta istihdam ediliyor. Sadece geçen yıl
59 çocuğumuz yaşamını iş kazasında kaybetti, 633
çocuğumuz önlenebilir kazalar nedeniyle yaşamını yitirdi.
İşte Türkiyede bütün bunlar olurken çocuk
evliliklerini masumane bulan bir zihniyet var. Bütün bunlar olurken
tacizcilere, tecavüzcülere, istismarcılara karşı
çığlık atmayı öneren ve devlet olma sorumluluğunu
üzerinden velilere ve çocuklara yükleyen bir zihniyet var. İşte bu
nedenle böyle bir yasanın elbette çıkması gerekiyordu ama biz
isterdik ki, gerçek yaşam hikâyeleri üzerinden de bu yasa kurgulansın
ve bu yasanın bir ruhu olsun.
Bakın, şu konuda samimi olalım: Kimse suç
işleyeceği zaman gidip Türk Ceza Kanununda bu suçun cezası on
yıldan yirmi yıla çıktı, o zaman bu suçu işlemeyeyim
demez yani kimse TCKya bakarak suç işleyip işlemeyeceğine karar
vermez. Elbette ki cezaların artırımı önemlidir ama biz
diyoruz ki: Öncelikle önleyici tedbirleri artırmalıyız. Bu
suçlara sebep olan sosyal, ekonomik, kültürel nedenler nelerdir, gelin önce
bunları araştıralım, önce bu suçları önlemeye
çalışalım, ondan sonra da tabii ki suçluları
cezalandıralım.
Bakın, bu neye benziyor biliyor musunuz? Bir evde
yangın çıkıyor, siz yangın çıktıktan sonra
yangın çıkaran kişinin cezalandırılması ya da
itfaiye aracının zamanında oraya gelip gelmediğini
sorguluyorsunuz. Elbette suçlunun cezalandırılması önemli,
elbette itfaiye aracının, itfaiyecilerin zamanında müdahalesi
önemli ama hiç şüphesiz o suçlunun o suçu yapmasını
gerekçelendiren nedenlerin ortaya çıkarılması çok çok kritik bir
mevzu.
Onun için, her şeyden önce önleyici tedbirleri
artırırken kadın ve erkeğin birlikte sosyalleşmesini
engelleyen, zorlaştıran faktörlerin de ortadan
kaldırılması lazım.
Bakın, bugün, biz, Meclis Başkan Vekilimizin
bile karma eğitime karşı olduğunu duyduk kendi
ağzından. Gene AKPnin bazı milletvekillerinin karma
eğitime karşı olduğunu duyduk kendi
ağızlarından. İşte bunlardır ki toplumsal
cinsiyet eşitsizliğini ve bu suçları artırmaktadır.
Onun için, ben diyorum ki değerli milletvekilleri:
Ne ruhunuzu satın ne de yasaların bir ruhu olduğu
gerçekliğini yasayı çıkarmadan önce göz ardı edin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 15 inci maddesinde yer alan ilgisine göre
istinaf ya da temyiz yoluna ibaresinin itiraz, istinaf ya da temyiz yoluna
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl
Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak
Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 15.Maddesiyle değiştirilen 2577
sayılı Kanunun 15. Maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
ilgisine göre ifadesinden önce gelmek üzere kararın düzeltilmesi,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli
Mersin
Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar
Akar
Gürkut Acar
Uşak Kocaeli Antalya
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 15. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali
Halaman Ali
Öz
Konya Adana Mersin
Yusuf Halaçoğlu Murat Başesgioğlu Emin Çınar
Kayseri İstanbul Kastamonu
Seyfettin Yılmaz Mesut
Dedeoğlu Reşat
Doğru
Adana Kahramanmaraş Tokat
Ruhsar Demirel Bülent Belen
Eskişehir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Komisyon iştirak etmiyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Halaman,
Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Halaman. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısı 104 madde olup üç
bölüm hâlinde getirilmiştir. Birinci bölüm 15inci maddede
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlarım.
Bu kanun tasarısı, muhteva olarak, muhalefet
milletvekillerinin vermiş olduğu kanun tekliflerini bir araya
getirip, onların söylediklerini de yapıyormuş gibi gösterip,
iktidarın kendi söylediklerini yaptırmak amacıyla yani
Yargıtayda, Danıştayda, bölge idare mahkemelerinde değişiklik
yapıp Ben bunların yükünü azaltacağım, istinaf mahkemeleri
kurup bunlara da tayin yapacağım, terfi yapacağım; dün,
bizim siyasetimize emek veren, beraber olduğumuz ama bugün aramızda maddi,
manevi problem çıkan paralel yapıyla -moda tabir- uğraşıp,
onlara diz çöktüreceğim, onların inlerine gireceğim,
yaptıklarını dizinden, gözünden getireceğim. deme kanun
tasarısıdır.
Bir de son zamanlarda büyük ümit, umut gibi gözüken
büyükşehirler bu Mecliste çok istekli, arzulu kuruldu.
Kurulmasının sebebi, yani istikbalde
Bugün Türkiye'nin hemen hemen
her tarafında gözüken, birçok yerinde İstiklal Marşının
okunmadığı, Andımızın okunmadığı,
karakolların boşaltıldığı, karakolların
yıkıldığı, jandarmanın geri çekildiği,
bölücülüğün had safhaya vardığı, Kâzım Karabekirlere, Atatürklere
laf söylendiği bir Meclisin içerisinde Kanun yapıyorum. diyerek
neyin inşasını yapıp
Dolayısıyla, bu memleketin,
bu milletin her şeyine tabi olan, bu memleketin ekonomik değerlerine,
örf, âdetlerine saygılı olan, kendini Türk milletinden hisseden
yerlerin adliye binasını kapatıyorsun. Diğer yerlerdeki
adliye binalarını kapatıyorsun da Saimbeylinin adliye
binasını niye kapatıyorsun? Yani burada terör mü var? Burada
Atatürke küfreden mi var, Kâzım Karabekiri aşağı alan
mı var?
Dolayısıyla, bu memlekette devleti meydana
getiren, vali olarak kabul ettiğin, doktor olarak kabul ettiğin,
hâkim, savcı olarak kabul ettiğin, hemşire, tapu memuru; bunlar
olmadan devlet olmaz. Devletin varlık sebebi valinin olmasından,
kaymakamın olmasından, doktorun olmasından, hâkimin
olmasından, savcının olmasından kaynaklanır.
Bunların olmadığı yerde devlet mi olur, millet mi olur,
halk mı olur? Dolayısıyla, bu mahkemeler, yani kurulan, yani
gösterip gösterip, işte, Muhalefet partisi milletvekillerinin
verdiği teklifleri de yerine getireceğiz
Bu memlekette uyuşturucuyu engellemek istiyorum.
diyorsun, bundan önceki kanunlar elini mi tuttu senin uyuşturucuyu önlemen
için? Bunun için, ben bu kanunu çok uygun bulmadığımı
söylemekle beraber, üniversitelerde, yüksekokullarda, yani grup grup, küme küme
çıkıp -üniversite imtihanı değil, ders- Derslere hangi
çocuk girecek, hangi çocuk girmeyecek? diyerek
Fiilî, illegal
yapılanmaları engelleyecek kanunlar yok mu bu memlekette?
Dolayısıyla, ben bu kanunu menfi buluyor, en
kısa zamanda siyasi iktidardan, dün hangi sebeple kapattığı
belli olmayan Saimbeyli Adliyesinin açılmasını bekliyor,
hepinize saygı, sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 15.Maddesiyle değiştirilen 2577
sayılı Kanunun 15. Maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
ilgisine göre ifadesinden önce gelmek üzere kararın düzeltilmesi,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Gürkut Acar (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gürkut Acar,
Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Acar. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 592 sıra sayılı torba yargı
paketinin 15inci maddesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Adalet ve
Kalkınma Partisi her zaman yaptığı gibi bazı
konuları bahane ederek yine yargıyı altüst etme çabası
içindedir. Çocukları koruyacağız, cinsel istismardan
arındıracağız. kılıfı altında
Danıştayı baypas etmektedir bu kanun. Yargıtay keyfe göre
yeniden şekillendirilmektedir. İvedi yargılama
kılıfı altında yargıya ÇED işlerine
karışma, özelleştirme işlerine sakın
karışma, rant işlerine karışma; yargı, sen
buralardan elini çek. mesajı verilmektedir.
Şimdi, sayın AKPli milletvekili
arkadaşlarım, kendinize göre bir yargı yaptınız, bütün
bürokratları Yargıtaya getirdiniz, bir yargı oluşturdunuz
ama yetmedi, şimdi öz yargınızı yapmaya
çalışıyorsunuz. Bunun hukukta yeri yoktur. Olağanüstü
durumlar var. denilerek, kumpas denilerek hukuk yaparsanız, iktidara
göre hukuk, Başbakana göre hukuk, yandaşa göre hukuk yaparsanız
orada hukuk da olmaz, adalet de olmaz değerli arkadaşlarım.
Nitekim Türkiye bir hukuksuzluğun içinde boğulmaktadır, bunun
baş sorumlusu da Adalet ve Kalkınma Partisi olarak sizsiniz ve
Sayın Başbakanın bizzat kendisidir. Mahkeme kararı
uygulanmasın diye kanun çıkarılan bir ülkede hukuk devleti
işlemez değerli arkadaşlarım, o ülkede hukuk
işlemediği gibi Türkiyede de işlemez ve de işlemiyor.
Değerli arkadaşlarım, bunları söylerken zevkle
söylemiyorum. Ben bir hukukçuyum, otuz dokuz sene fiilen avukatlık
yapmış bir hukukçuyum. Değerli arkadaşlarım, hukukun
ne olduğunu anlayan bir insanım. Hukuksuz hiçbir iktidar hiçbir yere
varmamıştır. Hukuksuz bir ülke olmaz. Yanlış
yapıyorsunuz, yanlış gidiyorsunuz.
Şimdi, burada 4 eski bakan hakkında yolsuzluk,
rüşvet, resmî belgede sahtecilik gibi suçlarla komisyon kurulması
için verilen önergeler görüşüldü. Ne dedi sayın AKPliler? Ne
yazdınız başına? Şöyle yazdınız: Hukuk
devleti, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasaya aykırı
durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı
sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Bunu yazdınız;
ne kadar güzel, ne kadar doğru. Hukuk devletini yerle bir ediyorsunuz,
mahkeme kararlarını baypas ediyorsunuz ve bunun için kanun
çıkartıyorsunuz, Danıştay, Anayasa Mahkemesi
kararlarını yok sayıyorsunuz, havaalanı kararlarını,
Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili mahkeme kararlarını ayaklar
altına alıyorsunuz ve paspas yapıyorsunuz bu mahkeme
kararlarını, sonra 4 bakanın yolsuzluk suçlamalarıyla
ilgili kalkıyorsunuz, hukuk devleti diyorsunuz. Yani bunun neresi
doğru? Sizin için olduğu zaman hukuk devleti olacak ama mahkemeler
aksi yönde karar verdiği zaman O zaman hukuk devleti çok önemli
değil. diyeceksiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Akıllara zarar bir hukuk anlayışıdır. Böyle
gidemezsiniz değerli arkadaşlarım, bir yere
varamazsınız.
Bakınız, yıllarca unuttuğunuz,
aklınızın ucuna bile gelmeyen hukuk devletini yolsuzluk
soruşturması gelince hemen hatırladınız. Yani bu
nasıl bir olaydır anlamak mümkün değil. Değerli
arkadaşlar, bakın, Sayın Başbakan ikide bir de şöyle
diyor: Gerilimin tarafı olmayız. Yani, Patagonyada
yaşıyor olsak bunda bir tuhaflık görmeyiz ama Türkiye'de
yaşıyoruz ve gerilimi kimin yarattığını da
biliyoruz. Sokağa her çıkana darbeci, komplocu, ajan
diyeceksin, yaşamını yitirmiş çocukları, gençleri,
ailelerini yandaşlara yuhalatacaksın, yurttaşları adan
zye dövdüreceksin, Başörtülü bacıma saldırdılar, camiye
girdiler. diyerek yurttaşları tahrik edeceksin, sonra Gerilimin
tarafı olmayacağız. diyeceksiniz ki buna sadece Pes! denir.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Başbakan diyor ki: Demokrasi sadece sandıktır. Peki, sana oy
vermeyenlerin iradesi ne olacak, onların hakları ne olacak,
onların talepleri ne olacak? Bizi seçen, buraya gönderen iradenin bir
önemi yok mu?
Değerli arkadaşlarım, bu kanun Türkiye'de hukuk devletini ortadan
kaldıracak nitelikler taşımaktadır; bu, yargıyı
allak bullak edecektir. Bu kanunun birçok maddesi Anayasa'ya
aykırıdır. Bu kanunla ayakta kalmanız mümkün değildir.
Özelleştirmeler konusunda mahkeme kararlarını dinlemediniz, bu
anayasal suçtur ve bugün yargıya tayin ettirdiğiniz yargıçlar
sizi mahkûm edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarına sunacağım, karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.41
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
15inci madde üzerinde Antalya Milletvekili Gürkut Acar
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci
maddesinde yer alan ilgisine göre istinaf ya da temyiz yoluna ibaresinin
itiraz, istinaf ya da temyiz yoluna şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Erol Dora (Mardin)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİZ BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Erol
Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15inci madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün çıkan birçok konuşmacı torba
kanunlardan bahsetti. O açıdan, tarihî süreç içerisinde torba
kanunların geçirmiş olduğu süreci değerlendirme
ihtiyacı duymuş bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, ilk elden söylenebilecek
olan şudur ki: Torba kanun fantezisi, bırakalım çağdaş
evrensel hukuk ilkelerini, bundan iki bin yıl önce, Romada, MÖ 98
yılında kabul edilmiş olan kanunlarda konu birliği
olması ilkesine dahi aykırıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen torba
kanunların birçok farklı kanun ve kanun hükmünde kararnamede
eklemeler ve değişiklikler yapabildiği göz önüne alınacak
olursa, torba kanunların sebep olduğu çok çeşitli
sakıncalarının bulunduğunu görebileceğiz. Bunlar
arasında kanunlaştırma yöntemi çerçevesinde açık bir hukuk
yaratma ilkesinin ihlal edilmesi zikredilebilir çünkü belli bir
sistematiği olmayan torba kanunların değiştirdiği
kanunları takip etmek uygulamacılar açısından çok büyük
güçlük yaratmaktadır. Torba kanunları takip etmeyi güçlendirdiği
ölçüde, kanunların bilinebilirliğine ve sonuçlarının
öngörülebilirliğine de engel teşkil etmektedir. Ayrıca, torba
kanunlar sistematik olmadığı için yorum ihtiyacı
doğduğunda sistematik yorum yapma olanağı da
bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
torba kanun, sivil toplumun yasama sürecini etkin kullanımını
engelleyen bir kanunlaştırma sürecinde yapılmaktadır. Bu
sakıncaları yanında, torba kanun, yasa yapım sürecinin
yöntemsel ilkelerinden olan müzakere sürecini de saf dışı
bırakmakta, Parlamentoda komisyon ve Genel Kurul aşamaları
tamamen biçimsel formaliteler hâline indirgenmektedir. Çok farklı
konularda düzenlemeler içermesine rağmen torba kanunların yasama
sürecine büyük önemi olan ihtisas komisyonlarını da âdeta saf
dışı bıraktığı görülmektedir. Komisyon
aşamasında torba kanunlara çok fazla sayıda yeni madde
eklendiği görülmektedir. Böylece yasama süreci bütünüyle sürprizlere
açık hâle getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun koyma yetkisinin ve bu yetkinin kullanımı sonucu ortaya
çıkan kanunun neyi amaçlaması gerektiği de siyaset felsefesi
çerçevesinde ele alınan temel bir konudur. Kanun neyi
amaçlamalıdır? sorusuna bizim vereceğimiz ilk yanıt, bir
kanun her şeyden önce adaleti sağlamalıdır biçimindedir.
Romada milattan önce 98de torba kanun yapmak yasaklanmış,
Amerikada 34 eyalette, torba kanun, konunun tekliği ilkesi gereğince
yasaklanarak anayasal bir ilke olarak kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, çoğunlukla Adalet
Bakanlığının kapsamına giren düzenlemeleri içeren bir
tasarı üzerinde konuşuyorken değinmek istediğim çok önemli
bir konu var. Önümüzdeki haftalarda öğretim kademesinden mezun olacak yüz
binlerce çocuğumuz, temel eğitimden orta eğitime geçiş
sınavlarından aldıkları puanların
ağırlıklı etkisiyle çeşitli düzeylerde liselere
kayıt yaptırmaya hak kazanacaklardır. Ancak, ilki
geçtiğimiz 2013 yılının Kasım ayında ve ikincisi
de 2014 yılının Nisan ayında gerçekleştirilen bu
sınavda, azınlık okullarında okuyan öğrenciler ile din
kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olan öğrencilere yönelik büyük bir
skandal niteliğinde haksızlıklar yapılmış ve
puanları eksik hesaplanmıştır. Yerleştirme puanı
nasıl hesaplanacak? Ortaöğretime yerleştirmede, öğrencinin
6ncı, 7nci ve 8inci sınıf yıl sonu başarı
puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30u ile 8inci
sınıf ağırlıklandırılmış merkezî
sınav puanının yüzde 70inin toplamı yerleştirmeye
esas puanı oluşturacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yani azınlık okulunda okuyan öğrencilerimiz ve devlet
okullarında okuyup da din derslerinden muaf olan öğrencilerimiz din
derslerinden muaf olmalarına karşın, kendilerine 0 puan
verilmiştir ve bu şekilde bir değerlendirme sonucu okullara
yerleştirileceklerdir. Bu mağduriyetten dolayı, belki birçok
çocuğumuz istediği okula giremeyecektir.
Şimdi, biz, Türkiye'nin laik, demokratik bir hukuk
devleti olduğunu söylüyoruz. Öncelikle defalarca Millî Eğitim
Bakanıyla görüşmüş olmama rağmen, buna bir çözüm üretilemedi
Haklısınız. dedi. O açıdan, buradan Sayın
Başbakana sesleniyorum: Bu çocuklar bu ülkenin çocuklarıdır,
vatandaşlarıdır; farklı bir dinden oldukları için
onların mağduriyetlerini sağlamaya yönelik bir müfredatın
uygulanamayacağını belirtmek istiyoruz.
Ayrıca, din özgürlüğü Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde güvenceye
alınmıştır. Buradan Sayın Adalet Bakanımıza
da sesleniyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
EROL DORA (Devamla) - Öncelikle grup başkan vekillerine
de sesleniyorum: Bu anlamda gereken duyarlılığı
göstermenizi temenni ediyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(AK PARTİ
sıralarından Var, var sesleri, CHP sıralarından Yok,
yok. sesleri)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, var. Güldal Hanıma sorarsan var!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı var da biz mi inkâr ettik; yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.56
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 16.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
15inci madde üzerinde Mardin Milletvekili Erol Dora ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık var,
elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 16. Maddesinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 16 2577 sayılı Kanunun 17nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 17 1. Danıştay ile idare ve vergi
mahkemelerinde açılan iptal ve otuzbin Türk Lirasını aşan
tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri
mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı
yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında,
taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır.
2. Temyiz ve istinaflarda duruşma
yapılması tarafların istemine ve Danıştay veya ilgili
bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır.
3. Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve
savunmalarda yapılabilir.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Suha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Sedef Küçük Dilek Akagün
Yılmaz Haydar
Akar
İstanbul Uşak Kocaeli
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 16. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali
Halaman Ali
Öz
Konya Adana Mersin
Yusuf Halaçoğlu Emin
Çınar Murat
Başesgioğlu
Kayseri Kastamonu İstanbul
Seyfettin Yılmaz Mesut
Dedeoğlu Reşat
Doğru
Adana Kahramanmaraş Tokat
Bülent Belen Ruhsar
Demirel
Tekirdağ Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir)
Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf
Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
Buyurun Sayın Halaçoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, dün istinaf mahkemelerinin
Osmanlı döneminde nasıl vücut bulduğunu anlatmaya
başlamıştım, yarım kalmıştı.
Yani, Tanzimattan önce Osmanlı Devletinde istinaf mahkemesi
adıyla bir mahkeme yok ancak onun görevini yerine getiren bir yürürlük söz
konusu. Yani, normal kadıların gördüğü davalarda eğer bir
problem söz konusu edilir ve inanç doğru olmazsa Divan-ı Hümayuna
başvurulabiliyor. Divan-ı Hümayunda mevcut olan kadıaskerler -Anadolu
ve Rumeli kadıaskerleri var, en yüksek hâkimler bunlar-
aracılığıyla dava tekrar gözden geçiriliyor, kabul edilirse
kesinleşiyor, eğer kabul edilmezse yeniden ya aynı mahkemeye
veya diğer başka bir mahkemede görülmek üzere dava gönderiliyor.
Ayrıca, Osmanlı Devletinde normal
kadılığın yani mahkemenin dışında bir de
kadıaskerlerin yine sadrazamın ikindi divanı ve diğer
konaklarında yaptıkları mahkemeler var, davalar var. Bunlarla da
istinaf mahkemeleri tarzında bir yürürlük var.
Ancak, istinaf mahkemelerinin Osmanlı Devletinde
asıl ortaya çıkışı 5 Haziran 1879dur; Fransız
istinaf mahkemeleri örnek alınarak, bundan yararlanılarak, 1879
yılında Mehâkim-i Nizâmiye Teşkilâtı Kanunu Muvakkatla
yürürlük kazanmıştır. İstinaf mahkemeleri Osmanlı
Devletindeki bidayet mahkemeleri ile Divân-ı Ahkâm-ı Adliyenin yani
Yargıtayın arasında bir orta mahkeme olarak bugünkü
düşünüldüğü gibi bir mahkeme tarzındadır.
İstinaf ne demektir, her şeyden önce bunu dile
getirmek istiyorum. Yani istinafın kaç kişi anlamını
biliyor bilmem ama sözlükte bir işe yeniden başlamak anlamına
gelmektedir istinaf ama hukuk dilinde verilen bir kararın maddi ve hukuki
açıdan yeniden incelenmesi anlamına gelmektedir. Yani, bu
anlayış açısından bakacak olursak, üst mahkemenin
istinafın yerini alması olmaz yani Yargıtayın istinaf
mahkemesi şeklinde düşünülmesi mümkün değildir.
İstinaf, son kararın, itirazda olduğu gibi
hukuki ve maddi olan sebeplerle kaldırılarak yeniden bir son karar
verilebilmesi için açılan kanun yolu davası ve bu dava üzerinde
yapılan mahkeme olarak adlandırılır. Yani, sulh hukuk veya
ceza mahkemelerinde görülen davaların bir üst mahkeme olarak istinafta
yeniden görülmesi, davanın tekrarlanması veya yeniden eski mahkemeye
gönderilmesi görevini yerine getirir. Böyle bir anlamda düşündüğümüz
zaman, istinaf mahkemelerinin aslında Yargıtayın bugün
yürüttüğü görevi yeniden yürütecek bir mahkeme hâline geldiğini
görmekteyiz. Yani, Yargıtaya gelen dava sayısı, bir yıl
içerisinde söz gelimi 10 binse aynı dava yani 10 bin dosya bu sefer
istinaf mahkemesine gelecektir. Aslında değişen bir şey
olmayacak; bu defa, hatta bürokrasiyi de biraz daha artırmış
olacaksınız. Yani Yargıtay aldığı davaları
ne kadar yürütebiliyor bugünkü anlamda düşünürseniz? Yani, yaklaşık
herhâlde her bir dava için -bu dairelere göre değişiyor ama- üç buçuk
dakikaya kadar da düşüyor hatta bir dava dosyası süresi. Şimdi,
böyle düşünecek olursanız, istinaf mahkemesine gelecek bütün dosyalar
Yargıtayda olduğu gibi yeniden elden geçirilecek. Sadece, siz
Yargıtayı rahatlatacağız. diyorsunuz ama
Yargıtayın yürüttüğü davada nasıl davalar uzuyorsa, istinaf
mahkemesinde de aynı şekilde uzayacak. Yani, bir kısmı
kendisinde görülecek üstelik, bir kısmı da eski mahkemesine tekrardan gönderilebilecek ve bir
kısmı da usul yönünden incelenmek üzere Yargıtaya gönderilecek.
Yani, bürokrasiyi artırmaktan öte hiçbir işe yaramayan bir mahkeme
şeklini ortaya koyuyorsunuz.
Sayın Bakan herhâlde bu konuda bilgi verir ama bu
kesinlikle böyle olacak, çünkü aynı şey Osmanlı Devleti
zamanında da olmuştu. Zaten yararlarından söz ettiğinizde,
bu konuda istinaf mahkemelerinin Yargıtayın yükünü
azaltacağını belirtmek suretiyle yapıyorsunuz ama
Yargıtayın yükünü azaltırken siz, Yargıtayın
yüklendiği dosyaları bu sefer istinaf mahkemelerine yükleyeceksiniz
ve istinaf mahkemelerine atayacağınız savcı ve hâkimlerin
sayısı daha fazla olacak. Göreceksiniz ki bu bir çözüm
olmayacaktır. İstinaf mahkemeleri de zaten bu sebeple 1879da kuruldu,
1924 yılında, Anayasasıyla birlikte kaldırıldı;
sebebi de buydu, kaldırılma sebebi. Dolayısıyla -bundan
sonraki konuşmamda devam ederim- bu bir çözüm olmayacaktır. Çözümü de
söyleyeceğim.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16.
Maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Madde 16 2577
sayılı Kanunun 17nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 17 1.
Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve
otuzbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh
edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve
cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan
vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma
yapılır.
2. Temyiz ve
istinaflarda duruşma yapılması tarafların istemine ve
Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına
bağlıdır.
3. Duruşma
talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilir.
Sedef Küçük
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sedef Küçük,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Küçük. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16ncı maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ocak ayında 27,
şubat ayında 15, mart ayında 24, nisan ayında 25.
Ayları ve bu rakamları art arda sıralamak mümkün. Bu rakamlar,
eşleri, babaları, ağabeyleri, sevgilileri tarafından 2014
yılı içinde öldürülen kadınlar. Şimdi birer rakam olarak
bahsettiklerimiz birer insan, gencecik yaşlarında yaşamdan
koparılmış birer kadın ve her birinin bir ismi var. Mesela
birinin adı Remziye; Bağcılarda kocası tarafından
sopayla dövülerek öldürüldü ve kocası savunmasında Her zaman
nasıl dövüyorsam yine öyle dövdüm. dedi. Mesela birinin adı Mübarek;
kocası ikinci doğumunda yine kız çocuk dünyaya getirdi diye
Mübareki elektrik vererek öldürdü. Başka birinin adı Asiye. Asiye,
Kayseride kocası tarafından 19 bıçak darbesiyle öldürüldü,
henüz 23 yaşındaydı ve şiddet gördüğü gerekçesiyle 14
kez polise şikâyette bulunmuştu.
Bütün bunlar birer rakam veya birer isim değil,
bunlar yaşam, bunlar bu ülkede kadınların nasıl bıçak
sırtında yaşadığının birer kanıtı.
Bu ülkede kadınlar, perde yeterince kapalı değil diye, telefon
meşgul çaldı diye, çay iyi demlenmedi diye veya Facebookta hesap
açtı diye ama en önemlisi Dayak cennetten çıkmadır. zihniyeti
yüzünden, Kadının sırtından sopayı, karnından
sıpayı eksik etmeyeceksin. zihniyeti yüzünden şiddet görüyorlar
ve öldürülüyorlar. Kadına şiddeti meşrulaştıran bu
zihniyeti lanetlememiz gerekirken bu
zihniyeti savunanlar var. Daha önce de bu kürsüden ifade etmiştim;
kadına şiddet, hiçbir siyasi, hiçbir dinî, hiçbir kültürel gerekçeyle
haklı gösterilemeyecek bir insan hakları ihlalidir.
Değerli milletvekilleri, Albert Camus Bir ülkeyi
tanımak istiyorsanız o ülkede insanların hayatlarını
nasıl kaybettiklerine bakın. demiş. Ben ülkemdeki
kadınların hayatlarını nasıl kaybettiklerine
baktığımda hepimiz adına derin bir acı ve utanç
duyuyorum, her kadın cinayetinde vicdanım sızlıyor,
insanım diyen herkesin de vicdanının sızladığına
inanıyorum ama şunu da biliyorum ki benim ya da sizlerin
vicdanları sızlıyor diye bu cinayetler durmuyor. Bizler, burada,
bu çatı altında, bu cinayetleri durduracak önlemleri almak için varız,
çıkardığımız kanunların uygulamasını
takip etmek için varız ve hepimiz iyi biliyoruz ki kanun çıkarmak tek
başına yeterli değil, asıl olan uygulama.
Bakıyorsunuz, bu ülkede hâlâ Namusum için
öldürdüm. diyene ceza indirimi isteyen savcılar ve bu kararın
altına imza atan hâkimler var, binbir güçlükle çıkarılan koruma
kararlarını görev olarak algılamayan polisler var,
kadının gördüğü şiddeti meşrulaştırmaya
çalışan din görevlileri var ve bunlar istisnai anlayışlar
değil. Toplumumuzun bu konuda çok ciddi bir zihniyet sorunu var.
Kadınları görmezden gelen, ikinci sınıf algılayan
çarpık bir zihniyet 21inci yüzyıl Türkiyesinde maalesef hâlâ
mevcut. Bu zihniyeti besleyen ne olursa olsun, kim olursa olsun, hepimizin
karşı durması gerekir. Bu, kanun çıkarmak kadar önemli bir
görevdir.
Değerli milletvekilleri, mevzuattaki eksiklikler ve
uygulamalardaki hatalar nedeniyle her ay yaklaşık 20
kadınımızı böylesi anlamsız ve kör bir şiddete
kurban veriyoruz. Ya bu gerçekle baş edemediğimizi kabul
edeceğiz ya da her gün giden canlarımız için gözyaşı
dökeceğiz ya da alınması gereken tüm önlemleri eksiksiz
alacağız ve caydırıcı cezalar başta olmak üzere
kanunları tereddütsüz uygulayacağız.
Almadığımız her önlemin bedelinin bir
kadının canı olduğunun altını çiziyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yoklama
yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var.
Önergeyi oylarınıza sunacağım,
yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Dibek,
Sayın Özcan, Sayın Özkan, Sayın Canalioğlu, Sayın
Düzgün, Sayın Küçük, Sayın Acar, Sayın Kaleli, Sayın
Danışoğlu, Sayın Gök, Sayın Özkes, Sayın Haberal,
Sayın Öner, Sayın Batum, Sayın Cihaner, Sayın
Serindağ, Sayın Serter, Sayın Aldan.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
17nci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci
maddesinde yer alan ile ibaresinin yerine , işaretinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak Mardin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 17. Maddesinin 1.
Fıkrasında bulunan bakmakta ifadesinin bakmakla yükümlü ibaresi
ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar
Akar Sena
Kaleli
Uşak Kocaeli Bursa
BAŞKAN Şimdi
okutacağım önerge Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 17. Maddesinin Anayasaya
aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali
Halaman Ali
Öz
Konya Adana Mersin
Yusuf Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu Emin
Çınar
Kayseri İstanbul Kastamonu
Seyfettin Yılmaz Reşat
Doğru Mesut
Dedeoğlu
Adana Tokat Kahramanmaraş
Ruhsar Demirel Bülent Belen
Eskişehir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılınmamaktadır Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge
üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, şimdi, çözüm
yollarından söz edeceğimi söylemiştim ancak şunu ifade
edeyim: Aslında, istinaf mahkemeleriyle ilgili çeşitli zamanlarda
birçok
Yani, 1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan
sonra kaldırılmıştı. Tekrardan kurulup
kurulmaması, işe hangi ölçüde yarayıp yaramayacağı
konusunda çeşitli tartışmalar meydana geldi. Nitekim,
bunların sonrasında 1978 yılında da Profesör Feridun
Yenisey tarafından bu konuda bir doktora tezi hazırlandı.
Bilmiyorum kaç kişinin haberi vardır ama bu doktora tezinde Yenisey
Almanyada 1971de başlayan ve 1975 yılında tartışmaya
açılan Kanun Yollarında Reform Tasarısının görüşünü
benimsemiş, genişletilmiş temyiz yolunu önermiştir. Bu
önemli önerinin temelinde, bugünkü sisteme uygunluk yanında, yeni bina,
araç gereç ve hâkim, savcı tasarrufu yatmaktadır. Yani, burada,
aslında gerçekten böyle bir tasarruf olur mu olmaz mı? Yani siz
Yargıtaya ne kadar hâkim, savcı atıyorsunuz, ne kadar bina, araç
gereci var, bunun yerine istinaf mahkemesi kurduğunuzda yeni ne kadar
savcı, hâkim, araç ve gerece ihtiyaç duyacaksınız? Eskisinden
fazla olacağı kesin. Dolayısıyla, böyle bir uygunluk
yolunun söz konusu olması mümkün değil.
Ama, mesela, istinaf mahkemelerinin kurulmaması
konusunda, bunun gerekmediği konusunda birtakım görüşler ileri
sürülmüştür. Bunlardan bir tanesi: İstinafın Orta Çağlarda,
hukuki değil, siyasi gayelerle kurulmuş olduğu ifade
edilmektedir.
İkincisi: İstinaf hukuki değil de tarihî
ve siyasi zaruretlerle kabul edilebilir. Böyle bir zaruret Türkiye için söz
konusu değildir. Demokratik ve otokratik ülkelerde istinafın var
olduğu doğrudur. İstinaf, Batıda köklü bir teşkilat
olduğundan kaldırılması çok zordur. Aslında temayül
istinafın kaldırılması yönündedir.
Üçüncüsü: İstinaf mahkemesi bidayet mahkemesi için
iyi bir denetim sayılabilirse de nasıl olsa bir daha incelenecek diye
davanın ihmali de mümkün olabilir.
Dördüncüsü: Uyuşmazlığın 2 defa
çözümlenmesi verilecek kararın daha objektif, daha kolektif
olmasını sağlar. Bu doğrudur. Ancak istinafı kabul
eden çoğu ülkede, mesela Almanyada hafif suçlar ve davalar için -ki
Türkiyede de yoktur- istinaf yolu, ağır suçlar ve davalar için
sadece temyiz yolu kabul edilmektedir. Jürili mahkemelerde ise verilen son
kararlara karşı genellikle istinaf yolu yoktur. Fransada
ağır ceza mahkemelerinden verilen karara karşı sadece
temyiz yolu vardır.
Beşincisi: Yargıtayın işinin azaltılması
gerekir ki bu da doğrudur. Ama, bunun başka yolları da
vardır. Yargıtay kararlarının hâkim ve savcılara
mutlaka ulaştırılması hatalı karar verilmesini önler.
Kaldı ki istinafın kabulü hâlinde de bazı son kararlara
karşı yine de temyiz yolu olacaktır.
Altıncısı: İkinci derece
mahkemelerin teminat olduğu doğrudur ama birinci derece mahkemeler
toplu ve teminatlı hâle getirilerek de bu sağlanabilir.
Aslında, işte, çözüm yolu, istinafla
değil, sulh hukuk veya ceza hukuk mahkemelerinin yani Osmanlıdaki
bidayet mahkemesi dediğimiz mahkemelerin doğru bir biçimde karar
verecek hâle getirilmesine bağlıdır. Yani, siz ilk mahkemeleri
güvenilir mahkemeler hâline getirmediğiniz takdirde hiçbir şeyi
çözmeniz mümkün değildir. İstinafa aynı dava dosyaları gidecek,
ha Yargıtaya gitmiş, orada günlerce, aylarca, yıllarca
beklemiş ha istinafta aynısı olmuş. Yani, nasıl
baş edeceksiniz? Dolayısıyla, bu konuda ilk mahkemeler olan
mahkemelerin doğru çalışabilmesini veya güvenilir, adil hüküm
vermesini sağlayacak tedbirler almanız lazım.
Bununla ilgili ben bir iki örnek ve yol göstermek
istiyorum. Yani, bu mahkemeleri nasıl daha güvenilir hâle
getireceğiz? Çünkü davalar genelde hâkimin kendi vicdanı ile yasama
organının çıkardığı kanunlar çerçevesinde
yapıldığına göre, öyleyse bu konuda hâkimlere de destek
verecek bir yol izlemek gerekir diye düşünüyorum. Onunla ilgili bilgiyi
bundan sonra vereceğim.
Hepinize teşekkürler ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 17. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
bakmakta ifadesinin bakmakla yükümlü ibaresi ile değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Sena Kaleli
(Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sena Kaleli
Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaleli. (CHP sıralarından
alkışlar)
SENA KALELİ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Tasarının 17nci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın. demiş yüz yıllar öncesinden Şeyh
Edebali, insana ve doğaya karşı
sorumluluklarımızı hatırlatmış. Şimdi ise
Aileni ve maiyetini yaşat ki saltanatın yaşasın.
devrindeyiz. Bizlerse Aklın yolu birdir. diyerek gördüğümüz
eksiklikleri önergelerle, yazılı-sözlü sorularla, tekliflerle gündeme
getirerek insana, doğaya ve devlete karşı sorumluluğumuzu
yerine getirmeye çalışıyor ve yaşatmaya
çalışıyoruz.
Yaptığımız işin ne kadar
doğru olduğu -acı da olsa- Somayla birlikte bir kez daha yüzümüze
çarpıldı ancak yaşananlardan hiç ders çıkaramadığımız
da ortadadır. Ne yazık ki dikkate
alınmadığımızı sadece bizler değil
artık, sokaklar da biliyor; baskı ve şiddete karşı
doğal ve yasal tepkilerini ortaya koyuyorlar.
Bugün görüşmekte olduğumuz tasarının
birçok maddesinde yer alan çocuk ölümleri ve cinsel tacizler konusunda 2011
yılında, 6 maddelik bir kanun teklifi vermişim, aradan üç buçuk
yıl geçti. Başka arkadaşlarım da aynı konularda,
benzer konularda teklifler vermişler. Sorun belli, konu acil, felaket göz
göre göre Geliyorum. diyor, akla gelen başa geliyor, başa gelen
çekiliyor ama maalesef, aklımız hâlâ başımıza
gelmiyor.
Geçenlerde, Dikmen Kapısında
toplanmış olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu haklı olarak Kadın cinayetleriyle ilgili
ağırlaştırılmış düzenleme tasarıda neden
yok? diye haykırıyordu. Ben de buradan soruyorum: Sayın Bakan,
daha kaç kadın ölmeli ki kadın cinayetleriyle ilgili
yaptırımlar ağırlaştırılsın? Benzer
şekilde, iş kazaları ve meslek hastalıklarına her yıl
binin üzerinde kurban veren ülkemizde harekete geçilmesi, denetimlerin
artırılması, sorumlu davranılması için kaç
kişinin öldürülmesi, kaç kadının, kaç çocuğun, kaç
işçinin hayatına son verilmesi gerekiyor?
Değerli milletvekilleri, CHP Kadın ve Çocuk
Hakları İzleme ve İnceleme Komisyonu olarak çeşitli
tarihlerde cezaevlerini ziyaret ettik. Üzülerek söylüyorum ki ülkemizde,
çocuklar için cezaevleri ıslah mekânı olmaktan çıkmış,
işkence mekânları hâline gelmiştir. Dışarıdaki
çarklar açısından -ölmeyi isteyen bu çocuklar, aileleri de ziyaret
edemediği için cezaevi şartlarında- tahliye edildikten sonra suç
işlemeye devam ediyorlar. En büyük sıkıntı ise daha suç
işleyip işlemedikleri belli olmayan çocukların tutuklu olarak
ağır koşullarda yaşamak zorunda
bırakılmalarıdır. Çocuklar hızlı
yargılanmalı, yargılanmaları farklı olmalı,
yaş gruplarına ve suç gruplarına göre
ayrılmalıdırlar. Suç işlemelerine zemin hazırlayan
koşulların, ekonomik ve sosyal şartların düzeltilmesi
gerekiyor. Caydırıcılık açısından suça
uygulanacak yaptırımlar konusunda bilgilendirme ve kamuoyunun
oluşturulması da şarttır. Asıl değerlerimiz ve
kaynaklarımızın yaratılan insan ve bahşedilen
doğa olduğu bilinciyle hareket edersek bu kadar zayiat ve tahribat
yaşamayız. Yaradana karşı görevlerimizi sadece nüskle değil
salih amelle yerine getirebilir, gerçek vizyonumuzu ortaya koyabiliriz.
İnsanı ve doğayı teferruattan ibaret görüp sürdürülebilir
ranta tahakküm eden anlayışın bizi insani sorumluluklardan
uzaklaştırıp her alanda şiddete
yaklaştırdığı gerçeğiyle önergemizin kabulünü
diliyor, yüce heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci
maddesinde yer alan ile ibaresinin yerine , işaretinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İdris
Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki gündür bu yargı paketini görüşüyoruz.
Şunu ifade etmek istiyorum: Sürekli gelen yargı paketleri durumuyla
bu Meclis gündemini meşgul ediyoruz. Bu şunu gösteriyor: Adalet sisteminde,
hukuk sisteminde bir sorun olduğunu sizler de düşünüyorsunuz, öyle
bir teşhis koymuşsunuz ama maalesef, tedaviye yönelik ciddi, radikal
kararları alacak gerçek bir reformu buraya getiremiyorsunuz. Yani, adalet
sistemini bir ameliyat masasına yatırmışsınız ama
ha bire yanlış ameliyat yapıyorsunuz, yanlış ameliyat
yaptıkça da maalesef, hem çekilen acıları hem de ortaya
çıkan komplikasyonları artırıyorsunuz. Bunu yapmak yerine,
köklü bir reform sistemi, tüm adalet ve hukuk sistemini ele alacak köklü bir
değişikliği gündeminize alsanız bu Meclis ciddi bir mesai
harcar, ciddi bir düzenlemeyi ortaya koyar ve belki de tarihe imza atacak yeni
bir hukuk sisteminin temellerini atar. Bu konuda referanslar da bellidir,
ortadadır. Artık bizi de bağlayan, tüm çağdaş,
demokratik hukuk ülkelerini bağlayan uluslararası sözleşmeler,
uluslararası normlar vardır. Yani, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içtihatları, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, çocuk
haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmeler; bütün bunlardan yola
çıkarak adalet sisteminde köklü bir değişiklik yapmanız
durumunda, biz inanıyoruz ki Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti
olması doğrultusunda bu Meclis tarihî bir çalışmaya imza
atmış olacak. Bunu yapmadığınız için, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde Rusyadan sonra en fazla
cezalandırılan ülke pozisyonundayız. Yani, bunun anlamı
şudur: Rusyadan sonra en kötü hukuk sistemine sahip olan 2nci ülke
konumundayız. Bu ayıbı ortadan kaldırmak gerekiyor. Bununla
ilgili bir düzenleme olmadığı için, bir denetleme
olmadığı için, bizim mahkeme heyetlerimiz de hiçbir şekilde
uluslararası hukukun gerekçelerini, gereklerini takip etme gereği
bile duymuyorlar. Onların verdiği hatalı kararlardan
dolayı, her yıl, bizim vergilerimizle hazineye aktarılan
bütçeden milyonlarca euroluk tazminat davalarını ödemek zorunda
kalıyoruz. Bakın, sadece şu bile yapılabilir: Bu
hatalı kararı veren mahkeme heyetlerini bu tazminatlarla ilgili bir
yaptırım altına koysak, bu bile başlı başına
belirli noktalarda keyfî hukuk uygulamalarının önüne geçer. Ama
maalesef, bugüne kadar, ne bu çok başlı yargı sistemini ortadan
kaldırdık ne de bu yargı sistemini uluslararası hukuk
standartlarına uygun hâle getirmeyle ilgili bir çalışmayı
bu Meclis gündemine getirdik. Bugün, adli yargı, idari yargı, askerî
yargı yani böyle çok başlı bir yargı sistemi ve her birinin
içerisinde de neredeyse boğulma aşamasına gelmiş sorunlar
yumağıyla karşı karşıyayız.
Biz bunu ne için önemsiyoruz? Bunu şunun için
önemsiyoruz: Bir an önce bu düzenlemeler yapılacak ki, bir an önce bu
antidemokratik uygulamalar devreden çıkarılacak ki, işte Terörle
Mücadele Kanunundan tutalım da Türk Ceza Kanununun antidemokratik
maddelerine kadar bir an önce bu ayıklama yapılacak ki, biz, gerçek
demokratik, sivil, özgürlükçü bir anayasayı tartışabilelim.
Bakın, bu Meclis bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurdu, temel olarak 5
maddede bu ülkenin bütün sorunlarını çözecek bir perspektifi
açığa çıkarabilirdi ama bu 5 maddede bile uzlaşılmaz
bir tablo önümüze geldi. Neydi bu 5 madde? Birincisi, bir kere 76 milyonun
tamamının kendini içinde göreceği bir vatandaşlık
tanımı. İkincisi, herkesin inanç özgürlüğünü güvence
altına alan bir sözleşme. Üçüncüsü, her
farklılığı, her dili, her kültürü bir zenginlik olarak
görecek anayasal sözleşmeleri hayata geçirmek. Dördüncüsü, yetkiyi
Ankaradan alıp yerele vermek. Beşincisi, temel hak ve hürriyetler
konusu. Bu beş temel konuda bile biz uluslararası sözleşmeleri
önümüze alıp bir düzenleme yapmış olsaydık, bugün belki de
bir darbe anayasasını bu ülkenin gündeminden çıkarmış
olurduk.
O nedenle, biz Hükûmeti ve iktidar partisi grubunu temel
bir adalet ve hukuk reformuna tekrar davet ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım, yoklama talebi var; yerine getireceğim.
Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Özkan,
Sayın Canalioğlu, Sayın Toptaş, Sayın Küçük,
Sayın Acar, Sayın Kaleli, Sayın Danışoğlu,
Sayın Genç, Sayın Batum, Sayın Serter, Sayın Serindağ,
Sayın Haberal, Sayın Aygün, Sayın Çetin, Sayın Cihaner,
Sayın Aldan, Sayın Bayraktutan ve Sayın Öner.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bitti, bitti
Sayın
Bakanım, bitti
RECEP ÖZEL (Isparta) Orada ya! Orada işte! Siz de
buradasınız ama.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bitti, bitti
Olmaz,
bitti bak
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkanım,
burada olup da
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Olmaz o. Bitti o
Sayın Bakanım, süre dolduktan sonra verdiniz.
Hayır efendim, o olmaz; süre dolduktan sonra verildi.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Bursa
Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin; İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van Milletvekili Aysel
Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve Ankara Milletvekili
Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru
ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun; Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şekerin; Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can
ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/918, 2/14,
2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876, 2/960, 2/1060,
2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982,
2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkanım, o isimler burada mı değil mi, niye okumuyoruz?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Gözlüğünü taksın
Sayın Başkanım! Adam burada on dakikadan beri.
BAŞKAN Efendim, okuyalım.
Sayın Milletvekilinin burada olduğunu
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hayır, ben
okunmasını talep ettim ama.
BAŞKAN Hayır, kontrol ediyor burada. Lütfen
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hayır
Olur mu
canım!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hiç
yakışmıyor bunlar, hiç!
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 18. Maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar Akar
Uşak Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 18 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak Mardin
Hasip Kaplan
Şırnak
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 18. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Bülent Belen Yusuf
Halaçoğlu Ruhsar
Demirel
Tekirdağ Kayseri Eskişehir
Reşat Doğru Emin
Çınar Mesut
Dedeoğlu
Tokat Kastamonu Kahramanmaraş
Seyfettin Yılmaz Ali Halaman Ali
Öz
Adana Adana Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Önergeye katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf
Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, şimdi çözümle ilgili
konuşacağımı söylemiştim. Yani aslında, herkes
biliyor Yargıtaya gidecek dosyaların tümünün istinaf mahkemelerine
gideceğini çünkü siz, ilk mahkemeleri -sulh hukuk, ceza hukuk- düzene
sokmadığınız takdirde yani halka adil bir karar
verildiği güvenini vermedikten sonra, her dosyanın bu bölgeye, temyiz
mahkemelerine gideceği kesindir. Dolayısıyla, burada önleyici
tedbiriniz nedir? Burada herhangi bir bilgi yok. Yani Yargıtayın
işini hafifletelim derken istinaf mahkemelerini araya sokuyorsunuz. Araya
soktuğunuz istinaf mahkemeleri Yargıtaydaki davalarla aynı
görevi yerine getirecek ve o dosyalar hakkında karar verecek, hatta,
Yargıtay tabii ki duruşmalı birtakım mahkemeleri
gerçekleştiriyor, duruşmalar yapıyor ama istinaf mahkemeleri
bunun çok daha ilerisini yapacak veya geriye gönderecek.
Şimdi, dolayısıyla istinaf mahkemelerinin
Yargıtayın iş yükünü bir şekilde azaltacağı kesin
ama aynı iş yükünü -Yargıtayın yüklendiği iş
yükünü- istinaf mahkemeleri yüklenecek. Hiç değişen bir şey
olmayacak, üstelik de bürokrasiyi artıracaksınız yani bir
bölümdeki davalardan sonra, istinaf mahkemesinde davalar görüldükten sonra, bir
kısmını da siz Yargıtaya göndereceksiniz ve işi daha
da artıracaksınız.
Şimdi, burada, öyleyse, çözümün istinaf mahkemeleri
olmadığı kesin. Öyleyse ne yapacağız? Siz ilk
mahkemeleri düzenli bir hâle sokacaksınız. Bunun için iki tane yol
var; bir tanesi şu: Fransada ve Avrupada olduğu gibi, mahkemelerin
öncesinde
Mamafih, şimdi savcılar belli bir ölçüde yapıyor ama
orada, Fransada çok daha farklı; bir davanın kabul edilebilmesi için
ciddi bir araştırma yapan kurumları var. Bu araştırma
kurumları gibi, davayı önceden araştırıp dava
açılıp açılmayacağına karar vermek suretiyle
mahkemelere intikal eden dosyaları azaltabilirsiniz. Mesela, şöyle
bir şey oluyor, diyor ki bir kişi: İşte, şu sana ait
değildir. Ama, elde belge var, her şey var; buna rağmen
mahkemeye intikal ediyor mesele ve dava görüşülüyor, dava iki sene
sürüyor. Böyle bir şey Fransada olmuyor. Önceden karar veriliyor, o dava,
mahkeme açılmıyor; bu, birinci yol. Bununla ilgili bir daire
geliştirilebilir, usul geliştirilebilir ve bu şekilde
Zaten var
olan şey, Fransada var, yeniden öğrenmeye gerek yok.
İkinci konu, bence biraz daha önemli ve bize ait bir
konu olabilir. Ben tarihçi olarak söylüyorum, hukukçu değilim ama hukukla
ilgili yazdığım -hoca da bilir- kitaplarımda şeyler
var. Şimdi, bu nedir? Belki hiç rastlamadınız, hukuk
fakültesinde okuyan insanlar da bunu hiç duymadılar ama bir husus var:
Osmanlı mahkemelerinde yani şeri mahkemelerde -ki şeriye
sicilleri dediğimiz onların kayıtları vardır
elimizde, belki dikkatini kimsenin çekmemiştir belki de
hukukçularımız Osmanlıca bilmediği için
inceleyememişlerdir- bir husus var: Bütün ilamlarda, mahkeme
kararlarının altında, normalde kadının veya
davalı ve davacının dışında, ayrı bir imza
görürsünüz, mühür görürsünüz. Bu şuhudül hâl adı altında yer
alır yani o bölgenin eşrafından, güvenilir insanlarından
oluşan bir jüri vardır mahkemelerimizde. Bu jüri, mahkemenin
doğru işleyip işlemediğini denetler yani Batıda
olduğu gibi karar mercisi değildir. Mahkemenin doğru
işlediğini, hukuka uygun işleyip işlemediğini,
davalı ve davacının sorgulamasının doğru
yapılıp yapılmadığını ve doğru bir
şekilde savunmanın yapılmasına izin verilip verilmediğini
denetler ve mahkemenin doğru olduğuna dair altına imza atar;
buna, Osmanlılarda şuhudül hâl denir yani mahkemenin
şahitleridir, mahkemenin doğru işlediğinin
şahitleridir. Bugün, böyle bir sistemi getirdiğiniz takdirde
otokontrol sistemini de getirmiş olursunuz. Bunu hem
geliştirebilirsiniz, modern hâle de getirebilirsiniz hem hâkimlerin ve
savcıların sicillerine de doğrudan etki edeceği için, hâkim
ve savcılar da mahkemeyi doğru yürütmekle mükellef olarak kendilerini
görürler. Size bir çözüm önerisi. İstinaf mahkemeleri çözüm değil
arkadaşlar. Tekrar ediyorum, göreceksiniz, Yargıtayın çok daha
ilerisinde, hukukta tıkanmalar meydana getirecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan,
önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 18 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol Dora
Şırnak Şırnak Mardin
Hasip Kaplan
Şırnak
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Turgut Dibek Ali
Rıza Öztürk Ömer Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar Akar
Uşak Kocaeli
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Sayın Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Arkadaşlar, Hükûmetin acelesi var; ivedi bir
yargılama istiyor, dünyada, evrensel hukukta, sözleşmelerde,
Strasbourgta, Laheyde, hiçbir yerde olmayan bir ivedi yargılama istiyor.
Hem de nasıl? İhalede acele; kamulaştırmada,
özelleştirmede, turizmi teşvikte, kentsel dönüşümde
Hem de
nerede? Maden sektöründe ÇED raporlarını ihlal ederek, yok sayarak; afet
riskinde, kentsel dönüşümde, Türkiyede 1 trilyon dolarlık bütçe
oluşturacak olaylarda hızlı, acele, acele, acele bir
yargılama istiyor! Ne bu telaş, ne bu sevda, anlamadık! Gündemi
yurttaşın başka, halkın başka, Hükûmetin başka;
istiyor ki afet riski altındaki dönüşümde de acele olsun, her
şey acele olsun. Beyler, kabak bile iki ayda yetişmez, siz bir ayda
adaleti yetiştirmeye çalışıyorsunuz.
Arkadaşlar, dava açma süresini kısıtla,
savunma süresini kısıtla, tebliğ süresini kısıtla,
hâkimlerin temyiz süresini kısıtla, her şeyi kısıtla,
sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini yok say, adil
yargılamayı yok say,
tarafsız mahkemeyi yok say, savunma hakkının
kutsallığını yok say, savunma hakkını ortadan
kaldır, bütün bunların üstüne, yetmiyormuş gibi, acele et!
Paşaya kelle mi götürüyorsunuz, neyin acelesini yapıyorsunuz? Neden
Pozantıda çocuklara tecavüz edilirken acele etmediniz? Neden Roboskide
34 tane çocuğun üstüne F-16 uçakları bomba indirirken
yargılamada acele etmiyorsunuz? Neden basın özgürlüğü davalarında
acele etmiyorsunuz? Neden Gezide katledilen gençlerin davalarında,
yaşam hakkında acele etmiyorsunuz? Neden ÖYMde, olağanüstü
mahkemelerde, KCK davalarında, benzer davalarda, hepsinde acele
etmiyorsunuz? Neden faili meçhul davalarında acele etmiyorsunuz, hepsini
zaman aşımına uğratıyorsunuz? Neden kadın
cinayetlerindeki davalarda acele etmiyorsunuz? Neden çocukların
satılmasında acele etmiyorsunuz? Neden fuhuşla mücadelede acele
etmiyorsunuz? Neden kumarda acele etmiyorsunuz? Bu aceleniz ne sizin? Acele
duygunuz ne? Acele gündeminiz ne? Adaletinizin acelesi paraya mı
gömülmüş? Para mı dininiz imanınız, her şeyiniz para
mı? Bu ülkenin adaleti sadece para mı, ekonomi mi, paradan başka
bir şey yok mu? Eve dönüşte, adalette, barışta, çözümde,
her şeyde niye acele etmiyorsunuz? Basın özgürlüğünde, insan
haklarında, hukukta, demokraside, güzelim insanlarımın, güzelim
memleketimin Hasankeyfi sular altında kalırken, Rizenin dereleri,
Artvinin dereleri, bütün bunlar giderken, Somada, Şırnakta insanlarımız
maden göçüklerinde ölürken neden adalet acele etmez, neden adaletiniz acele
etmez? Adaletiniz neden sadece ihalede, neden sadece rantta, neden sadece
çıkarda, neden sadece menfaatte acele eder söyler misiniz? Bu aceleniz
neden?
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Bağırma
ya!
HASİP KAPLAN (Devamla) Siz bu kafayla, hukuku
kendi kafanıza göre götürüp mahkemelerde kendi kafanıza göre
şekillendireceğinizi mi sanıyorsunuz? Siz bu devir, bu devran
böyle devam edecek mi zannediyorsunuz? Yazıklar olsun size!
İçinizdeki hukukçulara yazıklar olsun! Üç gün, savunma
hakkını avukata tanıyan bu düzenlemeye ses çıkarmayan AK
PARTİli hukukçulara bin defa yazıklar olsun!
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sana da
yazıklar olsun!
HASİP KAPLAN (Devamla) Nasıl bir şey bu?
Üç günde tebligat, bir ayda karar
Bir ayda kabak yetiştirebilir misiniz?
Var mı içinizde ziraat mühendisi bir ayda kabak yetiştirecek? Bu
ülkede bir ayda adalet yetiştireceksiniz değil mi?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kabaktan kabağa
değişir, bir ayda da yetişir!
HASİP KAPLAN (Devamla) Kabakla sizin
anlayışınız çok iyi uyuşuyor!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bize
saygınız yoksa kürsüye saygınız olsun. Kabakla
yargılamanın ne alakası var?
HASİP KAPLAN (Devamla) Cacık bile
yapabilirsiniz bir ayda değil mi? Para, para, para
Para her şeyi
yapar değil mi? Para vicdan yapmaz, para insanlık yapmaz, para adalet
yapmaz, para sizi kötü yola sevk eder. Acele eden ecele gider. Acele eden acele
gider.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) İnsan hakları
yaşamında maalesef, kötü durumdasınız. Gündeminiz
ayrı, gündemimiz ayrı. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen
Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili.
Buyurun Sayın Dibek. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; madde çok önemli bir madde, ben her
ne kadar Sayın Kaplanın hararetiyle konuşmayacaksam da bu madde
çok önemli bir madde.
Ben birinci bölüm üzerinde konuşurken de
belirtmiştim, bu tasarı içerisine giren özel, nokta düzenlemeler var,
onlardan bir tanesidir bu ivedi yargılama usulü, bu tasarının
içerisine özel olarak konulmuştur. Şimdi, bizim
Anayasamızın bir 125inci maddesi var, ben oradan başlamak
istiyorum.
Şimdi, Anayasamızın 125inci maddesi çok net
bir şekilde İdarenin her tür eylem ve işlemi yargı
denetimine açıktır. diyor. Şimdi, bunu esas
aldığımızda, bu düzenleme bize şunu getiriyor:
İdarenin, bakanlıkların, kurumların bazı işlem
ve eylemleri yargı denetimine kapalıdır. demek belki tam doğru
değil ama çok daha az açıktır. Bu düzenleme çok net bir
şekilde Anayasaya aykırı, onunla ilgili
kısımları da belirteceğim ama
vatandaşlarımızın anlaması lazım.
Sayın Kaplan
biraz tabii hararetle anlattığı için belki arada
atlanmış olan konular olabilir. Bu düzenlemeyle ne amaçlanıyor,
neler olacak ona da bir iki cümleyle gireceğim ama ne yapılmak isteniyor, hangi
işlemler ve eylemler yargıdan niçin kaçırılacak,
yargının uygulamalarından niçin uzaklaştırılacak,
şöyle bir kısaca değinmek istiyorum.
Bakın 6 tane başlık var. Bu
başlıklar, baktığımız zaman, aslında, bu son
17 Aralık, 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının içerisinde
konuşulan konuları da kapsıyor. Bu başlıklar,
Türkiyedeki en önemli rantın, sermayenin döndüğü
başlıklar. Bir defa, ihaleden yasaklama kararları hariç tüm
ihale işlemleri yani devletin, kurumların tüm ihale işlemleri
ivedi yargılama usulüne tabi olacak; acele kamulaştırma
işlemleri, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları, yapılan
tüm özelleştirmeler bu usule tabi olacak; kentsel dönüşüme
ilişkin Bakanlar Kurulu kararları
Başlangıçta olmayan 2
tane konuyu daha sonra ilave etmiş arkadaşlar; bunlar Turizmi
Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış, tahsisler,
kiralama işlemleri ve -eski bakan burada, onun bölümünü de ilgilendiren,
onun bakanlığını ilgilendiren- bu ÇED kararlarına
yönelik işlemler. Bu 6 başlık -bunları
vatandaşlarımız daha iyi anlasın diye- aslında
nelerdi? İhalelerin hepsi var; o termik santraller, nükleer santraller,
HESler, şehir hastaneleri, onun dışında üçüncü havaalanı,
kamulaştırmalar, tüm bu işlemlerin her biri, değerli
arkadaşlar, bu yargılama usullerine tabi olacak. Ne olacak?
Sayın Bakan geçen gün diyor ki: Ya, bunlara dava açılacak.
Arkadaşlar, ÇED dosyaları -ben de girdim ÇED format
toplantılarına- şöyle benim boyumca dosyalar için diyeceksiniz
ki: Bir ay içerisinde dava açın. Nereden, nasıl o davayı
inceleyecek, o davayı açacak o kişi? Davayı açtıktan sonra
on beş gün cevap süresi, dosya tamamlanacak. Mahkemeye diyorsunuz ki: Bir
ay içerisinde bu davayı bitireceksin. Daha sonra, temyiz
aşamasında da İki ay içerisinde bu davayı
sonuçlandıracaksın. Nereye? Danıştaya.
Baktığımız zaman, açılıştan itibaren tüm o
sürelerin sonuna kadar altı ay. Altı ayda bu davalar sona erecek
değerli arkadaşlar.
Şimdi, bununla ilgili olarak yürütmenin
durdurulması kararlarına itiraz yok. Efendim, İdari
Yargılama Usulü Kanununun 11inci maddesi var, dava dışı
bir yol öngörüyor: Üst makamlara başvurma yani ilgililer idarenin üst
makamına başvurarak da bu konuları çözebilir. Hayır.
diyor, dava dışında hiçbir yol bırakmıyorsunuz,
Davaya git. diyorsunuz. Şimdi, o süreler içerisinde aslında
söylenen şu: Sizin davayla falan da bu işleri çözmeniz mümkün
değil yani yargı yoluna da gitmeyin. diyorsunuz.
Bakın, Anayasamızın 125inci maddesini
belirteyim, 10uncu maddesini belirteyim çünkü süre kısa olduğu için.
Anayasamızın 10uncu maddesi Herkes kanun önünde eşittir. diyor.
Onun uzun bir düzenlemesi var ama son fıkrası da ne diyor? Devlet
organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. diyor.
Bizim Anayasamızın bir 36ncı maddesi var, hak arama
hürriyetini düzenliyor. Onu da okuyayım kısaca: Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve
davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına
sahiptir. diyor. Aynı şeyi, imza attığımız
uluslararası sözleşmeler içerisinde Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6ncı maddesinin ilgili fıkraları da diyor.
Bu düzenlemeyle adil yargılanma diye bir şeyden bahsetmek mümkün
değil arkadaşlar, göstermelik bir yargılama var.
Silahların eşitliği prensibi denilen bir olay var yani
davacı ve davalı eşit silahlarla bu Anayasanın 36ncı
maddesindeki haklarını arayacak. Nasıl arayacak? On beş gün
içerisinde, o sürelerde itirazlarını yapamayacak, bir ay içerisinde,
o deliller nasıl toplanacak? Bu düzenleme çok açık bir şekilde
Anayasaya aykırı.
Geliş nedeni de belli, Başbakanın
talimatıdır. Bu davalarla ilgili ben yargı falan istemiyorum,
bunları bir an evvel bitireceksiniz. diyor. Göstermelik bir yöntemle,
insanlara Haklarınız var, yargıya da başvurabilirsiniz.
düşüncesiyle bu düzenlemeyi yapıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - Bu düzenleme Anayasa
Mahkemesinden dönecektir. HSYKyla ilgili yaptığınız o
düzenlemede de dedik, Komisyonda da belirtmiştik; aynı düzenlemeler,
bu da öyle. Bu belirttiğim maddeler, 125, 10 ve 36dan bu düzenleme dönecek.
O yüzden sizleri uyarıyorum ve bu maddenin tasarı metninden
çıkması gerekir diyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.06
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.21
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
19uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 19. Maddesinin 8. Fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar Akar Uşak Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 19 uncu maddesinin 1 inci
fıkrasının son cümlesinde yer alan "kararlar kesin olup
bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz." ibaresinin
"kararlara karşı itiraz yolu açık olup bu kararlara
karşı doğrudan istinaf yoluna başvurulamaz."
şeklinde değiştirilmesini ve madde metnin 8 inci
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Erol Dora Faysal
Sarıyıldız Selma
Irmak
Mardin Şırnak Şırnak
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 19. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali
Halaman Ali
Öz
Konya Adana Mersin
Yusuf Halaçoğlu Emin
Çınar Murat
Başesgioğlu
Kayseri Kastamonu İstanbul
Seyfettin Yılmaz Reşat
Doğru Mesut
Dedeoğlu
Adana Tokat Kahramanmaraş
Bülent Belen Ruhsar Demirel
S. Nevzat
Korkmaz
Tekirdağ Eskişehir Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman Nevzat
Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AKPnin son birkaç yıldır yasama öncelikleri
iki noktaya yoğunlaşmış durumda. 17 ve 25 Aralık
yolsuzluk hadiselerinden sonra da bu davalara AKP sabah akşam eğilmeye
başladı.
Nedir bu iki önceliği? Bir, kendisini koruma ve
siyasal hedeflerine hizmet etmesi için yargıya gerekirse her türlü
baskıyı yaparak hâkim olma yani yargıyı zapturapt
altına alma.
İki: Sözde çözüm sürecinin kanuni
altyapısını hazırlama. Bu alanda çalışan
meşru ya da gayrimeşru tüm güçlere hukuki güvenceler sağlama.
Yargıyı kontrol etme maksadıyla
çalıyı da arkadan dolaşarak Anayasayı kalbura çeviren,
hukuk devleti anlayışını, yargının
bağımsızlık ve hâkimlik teminatını ayaklar
altına alan ve HSYKda Adalet Bakanının yetkilerini artıran
düzenlemeler yapıldı.
Başbakan ve Hükûmetin salvo atışları,
hatta tehdit ve hakaretleriyle bu dönüşüme siyasi destek sağlamak
maksadıyla milyonlar manipüle edildi, yargı sindirildi.
HSYK Kanunu, ulusal ve uluslararası tüm ihtarlara
rağmen kavga dövüşle yasalaştırıldı. Anayasa
Mahkemesinden döneceği belli olan bu yasa, Anayasa Mahkemesi
kararlarının geriye yürüyemeyeceği prensibinin istismarıyla
AKPnin bu kadrolaşmasına hizmet etmek için çıkarıldı.
Bu, açıkça ve taammüden bağımsız mahkemelere Benim
emrimdesin. mesajıydı.
Danıştay Kanunu değiştirildi.
Danıştaya bir gecede 51 yeni üye atandı. Yargıtay
Kanununda değişiklikler yapıldı. 160 hâkim atandı
yine bir gecede Yargıtay üyesi olarak. MİT Kanunu
değiştirildi. Daha birçok düzenleme, AKP ve Başbakanı
koruma ve kollama yasaları olarak Meclisten geçirildi. Hukuk, üstünlerin
hukuku hâline geldi, siyasal iktidarın
devamlılığını temin etmek üzere dolgu malzemesi yapıldı.
Öte yandan, PKKyla girdiği müzakerede AKP,
Başbakanı ve bakanlarını, MİT
Müsteşarını ve diğer tüm yetkilileri; bu arada, bu sürece
destek veren sivil, üniformalı, herkesi koruma altına alma
maksadıyla yasalar çıkarıldı. Bu yasaların devletin
bütünlüğü, milletin birliği ve cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle
çelişip çelişmemesine bakılmaksızın sadece kanun
dışılığa kaymış kişilerin
kurtarılması hedeflendi. Terörle Mücadele Kanununun 6ncı
maddesiyle oynanarak terör örgütünün propaganda yapabilmesi şartları
kolaylaştırıldı. TCKnın 215inci maddesinde
yapılan değişiklikle suç ve suçluyu övme hususuna yeni
tanımlar getirilerek PKK elebaşısı ve örgütün
militanları hakkında methiyeler düzülmesine imkân tanındı.
Bu imkândan devletin valisi bile faydalandı değerli milletvekilleri,
bebek katiline saygılarını sunan ilk vali olarak reziller
listesinin 1inci sırasına yazıldı. TCKnın 220nci
maddesinin (6)ncı fıkrası örgüt adına suç işlemeye
yeni bir bakış açısı kazandırdı. Ülkemizin bir
bölgesi, artık, kanunsuzlukların, ihanetlerin, dağ
kanunlarının egemen olduğu bir bölge hâline geldi. (8)inci
fıkradaki örgüt propagandası tanımı değiştirildi.
CMUK değiştirildi ve ana dilde savunma hakkı getirildi. Bu
konuda, ne mevzuatta ne de uygulamada hiçbir sorun olmamasına rağmen,
KCK ve PKK sanıklarının mahkemelerde işlediği suçlar
legalize edildi. Daha neler neler
Ve bütün bunlar Özgürleşiyoruz,
demokratikleşiyoruz. yalanıyla birlikte ellerindeki kitle
iletişim araçları da kullanılarak kitlelere servis edildi.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi,
yargı kararlarının daha adil, daha hızlı, daha ucuz ve
ulaşımı daha kolay olmasını temin etme amacıyla
açılmıyor bu yargı paketleri. İlk dördünden bu sonucun
alınmadığı ortada. Buradan da iyi bir sonuç
alınmayacağı yine aşikâr, niyet kötü, akıbet kötü
çünkü. Hep günlük kısır çekişmelere endeksli ve birilerini
yargıdan kurtarma maksadıyla yapılıyor. Beşinci paket
de böyle. Vatandaşın adalete ulaşmasını temin
etmeyecek, daha da karıştıracak, işleri daha da uzatacak.
Şimdiden Altıncı paket ne zaman gelir? diye beklemeye
başladık.
Allah adaletle hükmeden yönetimleri bu ülkeye bir an önce
nasip etsin diyor, yüce milleti saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 19 uncu maddesinin 1 inci
fıkrasının son cümlesinde yer alan "kararlar kesin olup
bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz." ibaresinin
"kararlara karşı itiraz yolu açık olup bu kararlara
karşı doğrudan istinaf yoluna başvurulamaz." şeklinde
değiştirilmesini ve madde metnin 8 inci fıkrasının
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adil Zozani,
Hakkâri Milletvekili.
Buyurun Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, bir yerde
eksiklik varsa düzeltmeye çalışırsınız, düzeltmelere
de elbette ki katkı sunarız, katkı sunmaya
çalışırız en azından. Yapılmış her
kanunun hiçbir eksiği olmaksızın, eksiksiz yapılabileceği
yönünde bir kanaat içerisinde de olmadım, nihayetinde insanlar
yapıyor. Eğer geçmişte bir yanlışlık varsa bugün
onun düzeltilmesi gerekir. Önergemiz de biraz da buna dönüktür, umut ediyorum
ki kabul edilir. Ancak, benim esas üzerinde durmaya
çalıştığım konu bu değil.
Bakın, Türkiye'nin acil sorunlarına ihtiyaç
olacak yasal düzenlemelerin bir an önce Meclis gündemine getirilmesi gereklidir
diyoruz. Bu talebimizi her defasında yeniliyoruz. Evet, müzakere çerçeve
yasası bu önceliklerden bir tanesidir, bir an önce bu Meclisin gündemine
getirilmesi gereken bir yasadır. Önerimizi verdik, kanun teklifimizi
verdik ve bunun gündeme alınmasını talep ediyoruz, arzu
ediyoruz. Aynı şekilde, antidemokratik yasaların
ayıklanmasını sağlayacak düzenlemelerin de bir an önce bu
Meclisin gündemine gelmesi gerekir, bunu da ifade ediyoruz. Ancak, Hükûmet
bunların tamamından uzak duruyor. Kendisine dönük, biraz da kendisini
kurtarmaya dönük yasal düzenlemelerin içerisine giriyor, böyle bir çabanın
içerisinde görünüyor; doğrusu bu da kamuoyunda bir karşılık
bulmuyor. Kamuoyunda karşılık bulmadığı gibi
Parlamentoda da bunun bir karşılığı yok artık.
Kerhen, biraz da mecburiyetten bir el kaldırma-el indirme
fasılları yaşanıyor Parlamentoda çünkü herkes biliyor ki
Parlamentonun acil ihtiyaçları bunlar değil.
Bakın, biraz önceki konuşmamda da işaret
ettim: Önümüzdeki dönem Türkiye bir kaosla karşı
karşıyadır. Dikey erk paylaşımı sistemine göre
örgütlenmiş bir devlet mekanizmamız var ve 10 Ağustostan
itibaren bu dikey erk paylaşımı çifte hiyerarşiye dönüşüyor.
Bu çifte hiyerarşi durumu Türkiyenin önündeki en büyük kaostur. Bunun
için acil bir anayasal düzenlemenin yapılması gereklidir, elzemdir
diyoruz.
Doksan yıl boyunca Türkiyeye uydurmaya
çalışılan bu kılıf, bu elbise uymadı. Altı
yüz yıllık devlet geleneğini bir tarafa koyup yirmi, otuz
yılda yeni bir gelenek, yeni bir toplumsal sistem ve idari sistem
uygulaması içerisinde olundu ve kabul etmek gerekir ki artık bu
sistem bu şekilde yürümüyor. Oturup yeni baştan, Türkiyeye uyacak,
Türkiye toplumunun, Türkiyede yaşayan halkların kabul edeceği
bir sisteme evrilmek gerektiğini ifade ediyoruz; verdiğimiz yasa
teklifleri de bu çerçevededir. Ademimerkeziyetçiliğe yani
desantralizasyona geçişin elzem olduğu gerçekliğini her
defasında burada ifade ediyoruz ancak hâlâ tek erk
paylaşımına dayalı sistemde ısrar etmek, aslında
sistemin çürümüşlüğüne de biraz daha katkı sunar.
Geride bıraktığımız
altmış yıl içerisinde, bütün dünyada huzur içerisinde
yaşayan ülkeler, toplumlar, erk paylaşımını tabana
yayan toplumlardır. Daha açık ifade ediyoruz, modern özerklik
yöntemlerinin, sisteminin uygulandığı toplumlar, geride
bıraktığımız altmış yılda huzur
içerisinde yaşadılar. 1921den bu yana Finlandiyada uygulanıyor
modern özerklik uygulaması, daha birçok ülkede uygulanıyor. 20
ülkede, 60 bölgede bu sistem uygulanıyor ve bu bölgelerin, bu ülkelerin
hiçbirinde bizim yaşadığımız gibi, Çinde
yaşandığı gibi, dünyanın başka yerinde
yaşandığı gibi çatışmalar yok. O zaman aklın
yolu birdir, eğer bu elbise bu topluma uymuyorsa artık ısrarla
bu elbiseyi tekrar bu topluma giydirme alışkanlığından
vazgeçip yeni bir sistem tartışmasını burada yapmamız
gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.34
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
19uncu madde üzerinde Hakkâri Milletvekili Adil Zozani
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 19. Maddesinin 8. Fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bundan önce, yargının
hızlandırılması ya da demokratikleşme ya da başka
adlarla pek çok paket getirildi. Artık, o sayıları ben de
unuttum, sanıyorum sizler de unuttunuz. Ama, bu paketlerin hiçbiri ne
yargının sorunlarını çözdü ne de siyasal iktidarın
derdine derman oldu çünkü siyasal iktidarın evde yaptığı
hesap çarşıya uymuyor; evde bir hesap yapıyor, bir çıkmaza
giriyor, sorunları çözmek için Parlamentodaki çoğunluğuna
dayanarak arkasını önünü düşünmeden bir yasa
çıkartıyor fakat o yasayla sorunları çözemeyince bir iki ay
sonra tekrar bir yasa meydana getiriyor.
Bugün yargının hızlandırılmaktan
daha önemli olan sorunu, adil doyumun sağlanmaması ve yargıya
güvenin sağlanmayacak bir şekilde yargısal faaliyetlerin
sürdürülmesidir. Ama, bu iktidarın son zamanlarında
karşılaştığımız bir başka sorunu ise
Hükûmet ile Hükümetin paralel yapı olarak
adlandırdığı Fethullah Gülen cemaati arasındaki
kavgadır. Bu kavgada hukuk zemin yapılmaktadır, bu kavga
aslında yargı üzerinden yapılmaktadır; böylelikle hem
yargı yaralanmakta hem hukuk zedelenmektedir.
Aslında, hem Hükûmetin hem de paralel yapı
olarak adlandırılan Fethullah Gülen cemaatinin vatandaş için
daha adil, daha yaşanabilir bir Türkiye, bir ülke kurmak gibi bir
sevdalarının, bir düşüncelerinin olmadığı çok açıktır.
Ben bu kürsüde müteaddit defalar söyledim; her iki grubun temel amacı
iktidarı paylaşmaktır, Hükûmet gücünü, devlet gücünü artık
ele geçirmektir, bu ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, işte, bu yargı
paketi de böyle bir çatışmanın, böyle bir kavganın sonucu
olarak getirilmiştir. Buradaki ana temanın, ana esasın,
Hükûmetin bu paketi getirmesindeki temel amacın, aslında,
yargıda 2010 Anayasa referandumundan sonra kendilerinin
sandıkları hâkim ve savcıların kendilerinden
olmadıklarını anlamış olmaları üzerine,
şimdi, hem Yargıtayda hem de Danıştayda o paralel
yapı dedikleri cemaati tasfiye etmek olduğunda hiç mi hiç kuşku
yoktur değerli arkadaşlarım.
Nitekim getirilen Danıştay Yasasına
baktığımızda, aslında, bu Danıştay
Yasasıyla ilgili idari yargılamadaki sorunları çözmek için
Adalet Bakanlığında sekiz yıl önce bir bilim kurulu
oluşturulmuş. Bu bilim kurulunda çeşitli kurum ve
kuruluşlardan gelen temsilcilerin katkılarıyla oluşan
taslağın tamamı getirilmiyor, oradan istinaf kısmı
alınıyor, buraya getiriliyor ve istinaflarda şimdi küçük bir Danıştay
yaratılıyor. Danıştaydaki paralel yapı
dediğimiz yapının elemanları tasfiye edilecek ya, onun için
istinaflarda bir Danıştay yaratılıyor. Acaba oradaki
dengeyi bu tarafa kaydırabilir miyiz? Yani bütün hesap,
Danıştaydaki dengeyi değiştirme hesabı.
Zaten bu iktidarın ben milletvekili olduğumdan
bu yana yaptığı tek bir şey var; aritmetik hesaplarına
ya da böyle denge hesaplarına dayanarak, Parlamentodaki
çoğunluğa da güvenerek sürekli aritmetiksel olarak dengelerle
oynamak.
Değerli arkadaşlarım, aslında
tabiatta denge izafi bir kavramdır. Mutlak olan şey dengesizliktir.
Nadia Comaneci vardı biliyorsunuz; denge aletinde yürüyordu, o bile en
sonunda düşmek zorunda kaldı. Bu siyasi iktidar böyle denge
hesapları yaparken aslında kendisi de denge aletinden düşecek,
bunun farkında değil. Böyle ivedi yargılama getiriyor ama ivedi
yargılama yoluyla verilen kararlar istinaftan istisna tutuluyor. Yani
siyasal iktidar şimdi yine bu yargının yapısını
beğenmedi, kendisine göre yeni bir yargı oluşturmaya
çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bundan da yarın bir
gün döner, başka bir yapı oluşturmaya çalışır ama
buna ömrü yetmeyecek.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 20 inci maddesinin 2 nci
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan Danıştayda
ibaresinin Danıştaya şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak Mardin
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 20. Maddesine aşağıdaki n
fıkrasının eklenmesini arz ve teklif ederiz.
n) Hidroelektrik Santrali ruhsatlarıyla ile ilgili
davalar.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar Akar
Uşak Kocaeli
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 20. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu Mesut
Dedeoğlu
Kayseri İstanbul Kahramanmaraş
Ali Halaman Ali Öz Emin
Çınar
Adana Mersin Kastamonu
Seyfettin Yılmaz Bülent Belen Ruhsar
Demirel
Adana Tekirdağ Eskişehir
Cemalettin Şimşek Faruk Bal Reşat
Doğru
Samsun Konya Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Anayasaya aykırı bir cihet
görülmediğinden Komisyon önergeye katılmamaktadır.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cemalettin
Şimşek, Samsun Milletvekili.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20nci maddesi
üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz aldım.
Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, adalet ve hakkaniyet
duygusu, bilinen insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar tarih
boyunca hep adaleti ve hakkaniyeti aramışlardır. Bugün
geldiğimiz noktada da güvenilir devlet, adaletli devlet, insan
haklarına saygılı devlet ön plana çıkmaktadır.
Vatandaşları arasında güven ve adaleti sağlamak da devletin,
demokratik devletin en temel görevidir. Onun için bir ülkede demokratik kurum
ve kurallar ne kadar sağlıklı işlerse, ne kadar adaletli
olursa o ülke insanlarının devlete olan güveni de o kadar artar. Bir
ülkede adalete olan güven sarsılırsa o ülkede kaos ve kargaşa
var demektir.
Değerli milletvekilleri, maalesef, bizim ülkemizde
adalete olan güven, dolayısıyla devlete olan güven gün geçtikçe
azalmakta ve sarsılmaktadır. Mahkeme kararları ve mahkemelere
müdahale edilmesi hemen her gün televizyonlarda
tartışılmaktadır. Ülkemiz, temel hak ve hürriyetler
konusunda, basın özgürlüğünde ve adalette her gün sözde örnek
aldığımız devletler tarafından eleştirilmekte ve
ülkemizi bu bakımdan dünyanın en geri kalmış ülkeleriyle
emsal göstermektedirler. Bütün bunların karşısında
Başbakan, bunu bizi çekemeyenler, Türkiye ne zaman bir şeyler
yapacak olsa, ileriye gidecek olsa bunun önüne geçmek olarak izah etmeye
çalışıyor ancak bunun mümkün olmadığını
buradan ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, maalesef ülkemizde adalete
güven sarsılmış ve her geçen gün de azalmaktadır. Türkiyede
yargıya güven artık dip seviyelere vurmuş ve yüzde 27
seviyelerine inmiştir. Sayın Başbakan, tüm demokratik kurum ve
kuralları aldığı çoğunluk oyuna dayanarak yok
sayıyor, yaptığı her icraatı bununla izah etmeye
çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, son seçimlerde Adalet ve
Kalkınma Partisinin aldığı oy oranı yüzde 43tür ve
Sayın Başbakan demokratik kurum ve kuralları buna dayanarak
çiğnemeyi kendisine hak sayıyor, hukuku çiğnemeyi kendine hak
görüyor. Ancak, buradan Sayın Başbakana ifade etmek isterim ki
kendisinin de diktatör olarak ilan ettiği Beşar Esad, son seçimlerde
Suriyede yüzde 89 oy almıştır. Ayrıca, bu oy oranı,
uluslararası gözlemciler tarafından şeffaf ve meşru olarak
kabul edilmektedir.
Şimdi buradan ben Sayın Başbakana
soruyorum: Beşar Esad, diktatör mü değil mi?
Yaptıklarını demokrasiyle izah etmek mümkün mü? Yani alınan
çoğunluk oyuyla demokrasinin bütün kurallarını, bütün
kurumlarını kendi himayesi altına almayı kendine hak
görebilir mi? Artık bu soruları buradan sormazsak ayıp olur.
Önümüze gelen bu yargı paketleri milletimizin bir ihtiyacından
mı kaynaklanıyor, yoksa birilerine özel, onları koruyup kollamak
için mi yapılıyor ya da bir yerlere sözleri yerine getirmek için mi
kullanılmaktadır? Bu kadarı da olmaz. dedirten bu işlerden
artık vazgeçmelisiniz.
Değerli AKP milletvekilleri, bu gelen yasa
metinlerini hiç okudunuz mu? Bu yasalarda sizin bir iradeniz var mı;
eğer yoksa, kendinizi aşağılanmış hissediyor
musunuz? Yoksa siz burada bir noter görevi mi görüyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, tasarının 20nci
maddesi, istinaf mahkemelerinin kararlarına karşı
Danıştayda temyizi düzenlemektedir.
İstinaf mahkemeleri, Yargıtay ve
Danıştayın iş yükünün azaltılması, adil
yargılanmanın temini,
yargının hızlandırılması gibi gerekçelerle
kurulmak istenmektedir. Bu gerekçelerin hiçbiri, dışarıda,
tasarıda yazılı istinaf mahkemelerinin kurulmasıyla ortadan
kalkmayacaktır. Esasen, eyalet sistemini benimsemiş siyasi rejimlerde
çok hukuklu olarak uygulanan istinaf mahkemeleri, AKPnin başkanlık
sistemiyle gündeme getireceği idari taksimatın öncüsü olarak
tasarıda yer almaktadır.
Tasarı, üniter devlet yapısı, millet
bütünlüğü, hukuk devleti, yargı
bağımsızlığı, hâkim teminatı, eşitlik
ve adil yargılanma ilkelerine aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Bu sebeple, tasarının 20nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını talep
ediyor, bu önergemize desteğinizi bekliyoruz.
Bu vesileyle, tekrar hepinize saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 20. Maddesine aşağıdaki n
fıkrasının eklenmesini arz ve teklif ederiz.
n) Hidroelektrik Santrali ruhsatlarıyla ile ilgili
davalar.
Turgut Dibek
(Kırklareli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Demin de söyledim, bu paketin temel amacı, hem
Danıştayda hem Yargıtayda bu Hükûmet tarafından 2010
Anayasa referandumundan sonra kurulan dengenin, yapının
beğenilmeyerek yeniden kurulmaya çalışılmasıdır,
hedef budur. O nedenle Danıştaydaki ve Yargıtaydaki yapılar
düzenlenmeye çalışılıyor.
Örneğin, bugün, Danıştay Genel
Sekreterinin değiştirilememesi, Hükûmet tarafından çok
istenilmesine rağmen değiştirilememesi nedeniyle orada bir yasa
düzenlemesi yoluna gidiliyor. Danıştaydaki kimi yargıçlardan
memnun olunmaması o konuda Hükûmet açısından tedbir
alınması zorunluluğunu doğuruyor ama tabii, bu, Hükûmete ne
kadar faydalı olacak, onu da hep beraber önümüzdeki günlerde
göreceğiz. Çünkü, siz bu ülkede bağımsız ve tarafsız
yargıyı oluşturmazsanız, herkes için eşit
davranabilecek hâkimlere sırtınızı dayamazsanız
olacağı şey budur.
Değerli milletvekilleri, bu, idari yargı
kısmında asıl amacın istinaf mahkemelerinin kurulması
olduğunu demin de söylemiştim. Burada yargılama usulünde de
bazı değişiklikler yapılmaktadır. Burada ilk derece
mahkemelerinde verilen kararlarda miktar esas alınarak şimdiye kadar
olmayan bir kanun yoluna kapalılık esası getirilmiştir.
Bundan önceki mevcut sistemde, aslında, konu ve miktar yönünden
bakılmaksızın hepsine temyiz yolu var iken, kanun yolu
açıkken burada bir kapalılık vardır kimi kararlara. Yine,
bu kararlara karşı istinaf yoluna da gidilemiyor. Bu, ivedi
yargılama usulüyle verilen kararlar kesinleşmiş
sayılıyor.
20nci maddede aslında hangi kararlar için temyiz
yoluna gidilebileceği 14 madde hâlinde sınırlı olarak
sayılmıştır, bunun dışında kalan kararlar
için gidilemiyor. İşte, 100 bin Türk lirasından büyük olan vergi
davaları, tam yargı davaları, idari işlemlere yol açan
davalar bakımından ve bunun gibi 14 madde hâlinde
sınırlı olarak sayılmış.
Değerli milletvekilleri, istinafta verilen kararlara
karşı miktar ve konu itibarıyla sınırlama getirilerek
temyiz yolu açılmış. Bütün bunlar şunu gösteriyor: Bugünkü
sistem ters yüz ediliyor, yani ayakları yukarıya, başı
aşağıya dikiliyor. Sanıyorum, önümüzdeki günlerde tekrar,
bu sisteme başka bir çare uydurmaya çalışırlar. Yine de,
bir de burada, bölge idare mahkemelerinin kuruluşu, sayıları ve
kurulacağı yerlerin Adalet Bakanı tarafından tayin
edileceği hükme bağlanmıştır. Ben şahsen, bunun
Anayasaya aykırı olduğunu düşünüyorum. Aslında,
buradaki bölge idare mahkemelerinin sayılarının ve
kurulacağı yerlerin kanunla belirlenmemiş olmasının
Anayasamızın 142nci maddesi karşısında sorun
teşkil edeceğini düşünüyorum, çünkü mahkemelerin nasıl
kurulacağı, ne şekilde kurulacağı ve
sayılarının Adalet Bakanına bırakılmaması
gerektiğini düşünüyorum.
Yine, bir düzenleme var bu idari yargıda; istekleri
hâlinde Danıştay başkan, daire başkanları ve
üyelerinin bölge idare mahkemesi başkanlıklarına veya daire
başkanlıklarına atanabilecekleri hükmü getirilmiştir.
Aslında, işte, bu hükmün getirilmiş olması, benim demin
söylediğim, ana temanın istinaflarda küçük bir Danıştay
oluşturmak olduğunu ve Danıştaydaki dengeyi Hükûmet lehine
değiştirmek olduğunu somut olarak göstermektedir. Aslında,
böyle bir sistem, Fransız idari istinaf mahkemelerindeki uygulamaya benzer
öngörülmüş olmakla birlikte, bildiğim kadarıyla, Fransız
sisteminde bu hak yalnızca Danıştay üyelerine ve idari istinaf
mahkemelerinin başkanlarına, atanmak için tanınmış
bulunmaktadır. Ben böyle olduğunu biliyorum, yanlışım
varsa düzeltsinler. Bir
Danıştay daire başkanının bölge idare mahkemesi
başkanlığına, hele hele bölge idare mahkemesi daire
başkanlığına niçin atanmak isteyeceğini anlamam mümkün
değildir, normal bir insan zekâsı için de anlaşılabilir
değildir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 20 inci maddesinin 2 inci
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan Danıştayda
ibaresinin Danıştaya şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şu kanunu,
şu torbayı o kadar ivedi yapmışsınız ki, öyle
birbirine karıştırmışsınız ki, görev ve
yetkileri öyle birbirine karıştırmışsınız
ki
Yani bir şeyi doğru dürüst yapmayı niye denemiyorsunuz,
hakikaten şaşırıyorum.
Bakın, demin ivedi ve acele işlerinizi
saydık. Buraya bir hüküm koymuşsunuz: Danıştaya gider,
istinaf mahkemesine gitmez ivedi işler. Sonra, geliyor, diyorsunuz ki:
İstinaf mahkemeleri 100 bin liranın altındaki alacak
değeri olan davalara bakar. Mademki 100 binin üstündekiler
Danıştaya gidecek, bu ivedi işleri niye Danıştaya
gönderirsiniz de istinaf mahkemesine gitmez? Peki, Danıştayda ivedi
iştir, acele iştir, gidecek ya sizin işiniz çok acele, bu
maddeler Danıştayın göreceği davalar bölümünde niye yok?
Yok. Peki, bir şey daha sorayım: Bu ivedi, acele işlerle ilgili,
Danıştay, 18inci maddede diyor ki: İki ayda kesin karar
verir. Peki, Danıştayda görülecek davalar konusunda ne karar
verilir? Şimdi, burada aynı şeyler var; özelleştirme var,
turizmi teşvik var, Çevre Kanunu var, maden var, bunlar ivedi.
Geliyorsunuz Danıştayın bakacağı davalara: Tabiat
Varlıklarını Koruma Komisyonu, kültür komisyonları. Peki,
bunlar çevre değil mi, bunlar madenle ilgili değil mi? Madenler, taş
ocakları, orman, jeotermal kaynak ve diğer mineral; peki, bunlar
Danıştayda da o ivedi işlerin içinde niye yok?
Arkadaşlar, bir şey söyleyeyim mi ben size:
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki adil yargılanma
hakkını, itiraz yollarını, mağduriyet konusundaki
bütün kuralları, Meclisin aldığı kararları,
Anayasanın 90ıncı maddesini, Anayasanın
90ıncı maddesindeki uluslararası sözleşmelerin kanun
hükmünde olduğu hükmünü, bütün bunları ihlal ediyorsunuz. Şu an
Anayasayı ihlal eden bir torbadan bahsediyoruz. Bu torbanın içinde
Danıştaya gidecek davaları saymışsınız, dört
beş kalem. Peki, kanun hükmünde kararnameler gitmeyecek mi? İnsan
hakları ihlalleriyle ilgili alınan kararlar gitmeyecek mi? Güvenlik
güçlerinin aldığı kararlar gitmeyecek mi? Kamu ombudsmanlık
kurumu dava açmak isterse yarın, açamayacak mı? İnsan
Hakları Kurulu isterse bir konuda gidemeyecek mi? Yani idare bu kadar
keyfî, bu kadar sorumsuz
Herkes istediği zaman İstanbula, Taksim
Meydanına 50 bin tane polis yığıp
Bu kararların
hiçbirinin idari olarak yargısal denetimi olmayacak mı?
Yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar. Hayatın her
alanına sirayet eden torba kanun gibi bu düzenlemede yanlış
yapıyorsunuz. Ha, Bu yanlış zamanla düzelir
Düzelmez
arkadaşlar. Siz siyaseten adalete ve yargıya bakış
felsefenizi değiştireceksiniz.
Uluslararası Ceza Mahkemesi insan hakları
konusunda insanlığa karşı işlenen suçlara ve
savaş suçlarına bakar. Niye Hükûmet imzalamıyor,
çıksın burada açıklasın. Uluslararası Ceza Mahkemesini
niye imzalamıyorsunuz? Yine, çok açık olarak burada ifade ediyorum
size: Çerçeve sözleşmesini niye imzalamıyorsunuz? Medeni ve Siyasi
Haklar Sözleşmesine niye çekince koyuyorsunuz? Mademki çocukları çok
seviyorsunuz, Çocuk Hakları Sözleşmesine niye çekince koyuyorsunuz?
Evrensel bir değer olan Çocuk Hakları Sözleşmesi Meclise
geliyor, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Meclise geliyor, ekonomik ve
sosyal sözleşmeler Meclise geliyor, çekince koyuyorsunuz, çekinceli
imzalıyorsunuz. Çekinceli, arızalı memleket havası
yaratıyorsunuz. Türkiye niye bu kadar korkuyor? Türkiye, insanından
niye korkuyor? Çocukların kendi kimlik ve kültürlerini, kendi doğal
yaşamlarını yaşamaları kadar, bundan daha doğal
bir şey olabilir mi? Niye bundan korkuyorsunuz? Kendi dilini, kendi
kültürünü birinin geliştirmesinden daha doğal ne var, insanlar
arasında eşitliği yaratmaktan daha doğal ne var?
Burada adalet duygusu, paradan önce
imanda ve vicdanda gelişir arkadaşlar, cüzdanda gelişmez.
Cüzdanda adaletin yeşerdiğini gören var mı? Hangi dünyada, hangi
ülkede cüzdanda adalet yetişmiş? Copta da yetişmez, TOMAda da
yetişmez, tankta da yetişmez, gazda da yetişmez. Hoşgörüde,
demokraside hukuka inancın bilincini anaokulundan itibaren
öğrettiğiniz çocuklarınıza öğreterek, özümseterek bu
hayata geçebilir.
Adalet ve Kalkınma Partisini adalete davet ediyoruz.
Hadi gelin, biraz da adaleti kendi adınızdan dolayı hayata
geçirin diyoruz, saygılar sunuyoruz. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın
Canalioğlu, Sayın Batum, Sayın Özkan, Sayın Acar,
Sayın Kart, Sayın Genç, Sayın Özcan, Sayın Haberal,
Sayın Bayraktutan, Sayın Aldan, Sayın Danışoğlu,
Sayın Kaleli, Sayın Düzgün, Sayın Türmen, Sayın Aygün,
Sayın Öz, Sayın Küçük ve Sayın Cihaner.
Evet, dört dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci
maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan verilirken ibaresinden sonra
gelmek üzere bu iş için ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Selma
Irmak
Iğdır Bingöl Şırnak
Adil Zozani Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Hakkâri Şırnak Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra sayılı Kanun Tasarısının 21.
Maddesinde yer alan 2577 sayılı Kanunun 48 inci maddesini ikinci
fıkrasında yer alan mahkemece ibareleri bölge idare mahkemesince
şeklinde; üçüncü fıkrasında yer alan mahkemeye ibaresi bölge
idare mahkemesine, mahkeme ibaresi bölge idare mahkemesi ibaresinden sonra
gelmek üzere ve otuz ibaresi onbeş şeklinde ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Turgut Dibek Mehmet Volkan
Canalioğlu Ali
Rıza Öztürk
Kırklareli Trabzon Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek Akagün Yılmaz Haydar Akar
Muğla Uşak Kocaeli
BAŞKAN
Şimdi okunacak önerge, Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra sayılı Kanun Tasarısının 21.
Maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali Halaman Bülent Belen
Konya Adana Tekirdağ
Ali Öz Yusuf
Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu
Mersin Kayseri İstanbul
Mesut Dedeoğlu Emin Çınar Seyfettin Yılmaz
Kahramanmaraş Kastamonu
Adana
Ruhsar Demirel Reşat
Doğru
Eskişehir Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman Nevzat
Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın
Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir devleti ayakta tutan en önemli güç adalettir; ne top
ne tüfek ne fert başına millî gelirin yüksekliği ne de
ağır silahlarla donatılmış kalabalık ordular.
Eğer vatandaşlarında devletin, o devleti yönetenlerin adil
olmadığı hususunda bir kanaat var ise saydığımız
tüm kıymetlerin bir değeri olmaz. Osmanlıyı ayakta tutan
güç, tam altı yüz sene, işte, adalettir.
Tebaa, sultana ve devleti yönetenlere karşı
kadılara başvurabilmiş ve hakkını da
alabilmiştir. Komisyon olarak, İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu olarak
İspanya Parlamentosuna ziyaretimiz esnasında değerli
milletvekilleri, bizi kabul ettikleri salonda Kanuni Sultan Süleymanın
portresinin duvarda asılı olduğunu görünce sebebini sual
ettiğimiz zaman aldığımız cevap gerçekten, farklı
partilerden olmamıza rağmen hepimizin hoşuna gitmişti.
Sanırım, bu cevaptan sizler de hoşlanacaksınız. Aynen
şöyle demişlerdi değerli milletvekilleri: Cihana hükmeden bir
padişahın, hiçbir mecburiyeti olmadığı hâlde kendisini
de bağlayacak kanunlar çıkarması, hele hele o dönem
düşünüldüğünde çok büyük bir olaydır. Bir parlamentonun
duvarına en çok onun resmi yakışır. Amerika Birleşik
Devletlerinin Senatosunda da Genel Kuruluna asılmış, hukuka,
demokrasiye hizmet etmiş 40 kadar bilim adamı, siyaset adamı ve
hukukçunun resmi vardı ve yine bunlardan birisi Kanuni Sultan
Süleymanın resmiydi.
Değerli milletvekilleri, defalarca dile getirdik,
tüm parlamentolarda resmi olan atalarımızın, dedelerimizin
anısını Türk Parlamentosunda yaşatamıyoruz. Bir
köşe ayrılsa, kanunnameleriyle birlikte Fatihin, Kanuninin, Kanuni
gibi devlet adamlarının; Cevdet Paşa, Dursun Bey, Ebussuud
Efendi, İbni Kemal, Koçi Bey, Kâtip Çelebi gibi gerçekten, serbest
düşünceye, hukuka hizmet etmiş idareci ve düşünürlerin resimleri
asılsa ve yine hukuka katkılarını gelecek nesillere bu
şekilde aktarsak ve bunu el birliğiyle yapsak kötü mu olur değerli
arkadaşlar? Bu konudaki sorumluluğun Meclis
Başkanlığımızda olduğunu bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Tüm Genel Kurulu da bu hususta hassas olmaya davet
ediyorum.
Tabii, bu hususta hassasiyet belirtebilmek için Meclisin
çoğunluğunu oluşturan AKPnin de hukuk karnesine bir bakmak
lazım. Eğer, işine geldiği kadarıyla demokrat ve keyfi
yettiğince adil olursa -ki bugüne kadar maalesef çizdiği tablo budur-
böyle bir hassasiyeti, hukuka saygıyı beklemek mümkün olur mu?
Başbakanın yüksek yargıya göstermiş olduğu
saygısızlık, hâkim, savcıya karşı sarf
ettiği hakikaten her vicdan sahibinin yüreğini kanatacak
ağır sözler ortadadır. Kendisini yargıya talimat verme
konumunda gören, Hâkim, savcının talimatlarını yerine
getirmeyin. diyen, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk dosyalarında
istediği gibi -maalesef- kalem oynatan zihniyetten galiba çok şey
bekliyoruz.
AKPnin bizatihi kendisi hukuk için risktir değerli
milletvekilleri, tehdittir. Getirilen yargı paketlerinin numarası ne
olursa olsun sadece AKPnin ve Başbakanın günlük ihtiyaçlarına
hizmet edecektir. Yargıya sunacağı en küçük olumlu bir
katkı, efendim, yargıda iyileştirme sağlayacağı
en küçük bir düzenleme bulunmamaktadır. Milletin zamanını
çalmayın değerli milletvekilleri. Kanuni gibi kendinizi de
bağlayacak hukukun mevcudiyetini istiyor musunuz, istemiyor musunuz?
Aslında tüm mesele budur.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 21. Maddesinde yer alan 2577 sayılı
Kanunun 48 inci maddesini ikinci fıkrasında yer alan mahkemece
ibareleri bölge idare mahkemesince şeklinde; üçüncü fıkrasında
yer alan mahkemeye ibaresi bölge idare mahkemesine, mahkeme ibaresi
bölge idare mahkemesi ibaresinden sonra gelmek üzere ve otuz ibaresi
onbeş şeklinde ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Volkan Canalioğlu, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Canalioğlu.(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 592 sıra sayılı Türk
Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısını görüşüyoruz.
Şimdi,
tasarı görüşülüyor ama burada AKP milletvekili
arkadaşlarımız yeterli sayıda bulunmuyor. Yoklama
istiyoruz, kulisten koşarak buraya geliyor. Bu neye benziyor
arkadaşlar, biliyor musunuz? Şimdi, Karadenizli suçlu olarak
avukatıyla mahkeme önüne geliyor, hâkim karşısına
çıkıyor. Hâkim soruyor...
MEHMET
ÖNTÜRK (Hatay) Temel mi?
MEHMET
VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla)
Karadenizli Temele soruyor:
Evladım, bu suçu sen mi işledin? Ben işledim. Bunu
yaptın mı? Yaptım. Ettin mi? Ettim. Suçunu kabul ediyor.
Son olarak diyor ki: Peki, söyleyeceğin bir şey var mı? Hâkim
bey, şu yandaki avukatım da bir şey söylesin. diyor.
Evladım, sen her şeyi kabul ettin, o ne söyleyecek? diyor. Ben de
onu merak ediyorum hâkim bey. diyor.
Ya,
arkadaşlar, insan bir merak etmez mi? Yani bu muhalefet milletvekilleri ne
diyorlar? Bu kanun üzerinde önergeler veriyorlar. Bu verilen önergeler ne kadar
doğru, ne kadar şey, bir faydalanalım. Ona göre Sayın
Bakanımız, Sayın Komisyon bununla ilgili önergeleri dikkate
alır mı diye hiç merak eden yok.
O
nedenle, bu konuda çıkan kanunların alelacele getirildiği
Bir an önce
bitsin, şu kanunlar geçsin; biz de Kabul edenler
Etmeyenler
diyelim ve
buradan çabucak gidelim, çoluk çocuğumuza veya seçim bölgemize gidelim,
çalışalım düşüncesi hâkim.
Sevgili arkadaşlar, herkes yönetmeyi sever ama
yönetenler adaletli olmalıdır, hukuka sahip
çıkmalıdır; gücün hukuku değil, hukukun gücü
olmalıdır. Ama ne yazık ki, geçtiğimiz süreçte bunun böyle
olmadığını görüyoruz.
Bakın, şimdi Sayın Adalet
Bakanımız burada, Komisyon burada. Ya, öyle bir hâle gelmiş ki
ülke
Trabzonu ele alalım; Trabzonda Beşikdüzü ilçemizde cezaevi
yapılsın diye vatandaşlar bekliyor. Ya, cezaevi
yapılmasını vatandaş ister mi? Elbette ki istemez. Ama öyle
bir duruma geldik ki, burada bir cezaevi yapılırsa burada istihdam
yaratılır, çevreye ekonomik katkı olur; tutukluların,
hükümlülerin yakınları gelir, burada konaklar, yer, içer ve ekonomik
yönden bir hareket gelir düşüncesi hâkim. Oysa, cezaevini kim ister,
cezaevinin olmasını kim ister? Olması için de adaletli
yönetimlerin olmasını ve insanları ekonomik yönden güçlendirmesi
gerektiğini ister.
Şimdi, biz Sayın Bakanımıza sorduk,
sağ olsun cevap da verdi, dedik ki: Trabzon ilimizde 2002
yılında toplam 57.932 icra dosyası varken bu rakam 12/7/2013
itibarıyla 113.939a yükseldi ve 1 icra dairesi varken 3 icra dairesine
çıktı. Bunlarla ilgili bir çalışma yapıldı
mı? Niye insanlar icralık oluyorlar? Vatandaşlar, esnaf niye
mağdur?
Bakın, yediemin garajlarını duydunuz
mı arkadaşlar, yediemin garajı vardır. Nedir biliyor
musunuz? Hacizli arabaların alınıp yediemin olarak teslim
edildiği yerlerdir. Trabzonda araçları koyacak yerimiz yok, her
taraf doldu, yedieminlik yer kalmadı. El insaf diyoruz. Bunlarla ilgili
herhangi bir şey yok. Şimdi, Beşikdüzündeki durum, konum bu.
Bir de Sayın Bakan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun bir kararı vardı, 15/6/2012 tarihli 347 sayılı
Kararıyla, iş gücüne dayalı olarak, iş gücü düşük
olan adliyelerin kapatılması istenmişti ve bunların
kapatılması yapılmıştı. Ancak,
baktığımız zaman, Trabzonda önce 7 ilçede kapatılma
kararı alınmış, sonra çok doğru bir kararla
Araklı, Çaykara ve Tonya adliyelerinin kapatılma
kaldırılmıştı. Ancak, burada Şalpazarı ve
Beşikdüzü adliyeleri kapatıldı. Bu ilçeler bizim en büyük olan
ilçelerimizdir ve Şalpazarı ilçesi iç tarafta kalır,
onların sahile gelmesi zaman alır. İnsan bir sabıka
kaydı alacak, sahile iniyor. Ya, bu adamın parası yok pulu yok,
araba parası verecek, orada bir simit, çay içecek, cebindeki parayı
verecek. Bunları niye kaldırıyorsunuz? O zaman bu neydi biliyor
musunuz arkadaşlar? Bu 2 ilçeden Şalpazarı MHPnin belediyesiydi
ve Beşikdüzü de CHPnin belediyesiydi. O zaman böyle düşündüler.
Şimdi ne oldu? Bunların hepsi AKPye geçti. Peki, yani o andaki
siyaset ile ileriye dönük siyaseti niye bir tutuyoruz? Bugün bir başka
partinin oluyor, bir diğeri başka bir partiye geçebiliyor.
Bir de burada söylemek istiyorum, orman muhafaza
memurları, bunlar diyorlar ki: Ya, biz görev sürecinde silah
taşıyoruz ama görevden sonra silah taşıma
ruhsatımız süreli olmuyor ve harç paralarımız yüksek.
Muhtarlarımız da bunu söylüyor. Bunu da dikkate almak lazım.
Muhtarlar yerel yönetimlerin önemli unsurlarıysa bunların da bu silah
taşıma ruhsatının harçlarının yeniden
değerlendirilmesi noktasında katkılarınızı
bekliyoruz diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.26
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati:
18.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
21inci madde üzerinde Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 21 inci maddesinin 2 inci fıkrasında
yer alan verilirken ibaresinden sonra gelmek üzere bu iş için
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle mevcut anlatım
bozukluğunun giderilmesi ve maddenin anlaşılır
kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 22 inci maddesinin 2 inci
fıkrasının 4üncü bendinde yer alan ısrar ibaresinden
sonra gelmek üzere kararları ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 22. Maddesinin 2. Fıkrasının c
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar Akar Uğur
Bayraktutan
Uşak Kocaeli Artvin
BAŞKAN Şimdi okunacak önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 22. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Bülent Belen Yusuf
Halaçoğlu Ruhsar
Demirel
Tekirdağ Kayseri Eskişehir
Reşat Doğru Emin Çınar Mesut
Dedeoğlu
Tokat Kastamonu Kahramanmaraş
Seyfettin Yılmaz Ali Halaman Ali
Öz
Adana Adana Mersin
Faruk Bal Murat
Başesgioğlu Lütfü
Türkkan
Konya İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Lütfü
Türkkan, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Türk Ceza
Kanunundaki değişikliklerle ilgili yasaya atfen bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Geçtiğimiz hafta İspanya Anayasa Mahkemesi
Hâkimi Enrique Lopez görevinden istifa etmiş. Sebebi şu:
Motosikletiyle kırmızı ışıkta geçmiş.
Başında da kask yok, bir de üstüne, alkollüymüş. Olaydan sonra,
istifasından sonra da açıklama yapıyor, diyor ki: Benim bu
olayda savunabileceğim, kendimi savunabileceğim hiçbir şey yok.
Çok erdemli, çok doğru bir davranış biçimi, gerçekten takdir
edilmesi gereken bir davranış biçimi. Peki, Türkiyede böyle bir
şey düşünebilir miyiz? Asla ve kata. Aynı hâkimlere Adalet Bakanı
telefonla, telefon açıp talimat veriyor. Bir zamanlar tak-şak
paşa vardı ya, bir Doğan Güreş Paşa, hâkimler de
olmuş birer tak-şak paşa. Bakan emir veriyor, hâkim yerine
getiriyor. Ortaya çıkıyor, konuşma tapeleri
yayınlanıyor, hâkimden tık yok. Şimdi o hâkimlere bu
Enrique Lopezyi bir defa daha hatırlatıyorum. Görevlerinden istifa
için çok güzel bir örnek bu, iyi bir erdemli olma örneği. Erdemlilerse
kendilerinin de bu yolu izlemelerini tavsiye ediyorum.
Hukukla alakalı da birkaç şeyden daha bahsetmek
istiyorum size. Türkiyede hukukun tecelli etmesi için, 17-25 Aralıkta
kamuoyuna düşen hadiseleri araştırmak için Meclis
soruşturma komisyonları kurduk, kurulmasına karar verdik ama
hâlâ kuramadık. Niye? Zira, Adalet ve Kalkınma Partisi henüz bu Komisyona
üye bildirmedi. Sebebi, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce
bunun toplumda tartışılmasının önüne geçmek. Yani
hukuka inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz? Hukuka
inanıyorsanız bu Soruşturma Komisyonuna neden bir milletvekili
önermiyorsunuz? Amaç, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraya
sarkıtmak, Türkiyede yolsuzluk operasyonu dediğimiz bu meseleyi
gündemden uzak tutmak. Bu ne kadar geçerli,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde göreceksiniz.
Bakın, Türkiyede hukuksuzluk diz boyu. Türk Ceza
Kanununa getireceğiniz birtakım değişikliklerle
hukuksuzluğun bu diz boyuluğunu önlemeniz mümkün olmayacak.
Diyarbakırda 6, 7 ve 10 yaşlarında 3
kardeş, 3 polis memuru tarafından defalarca, yıllarca
şiddet ve cinsel istismara uğradıkları gerekçesiyle
şikâyette bulunuyorlar. Çocukların ifadelerine, günlüklerden elde
edilen bilgilere rağmen söz konusu polisler herhangi bir ifade vermeden
dahi takipsizlikle sonuçlanıyor bu konu. Bakın, bir şey
söyleyeceğim: 6, 7, 10 yaşında 3 tane çocuk yıllarca tacize
uğruyor, yıllarca çeşitli şekilde fiilî tacize
uğruyorlar; polisler ifade dahi vermiyorlar. Hukuksuzluğun içerisinde
siz Türk Ceza Kanununda istediğiniz kadar değişiklik
yapın, eğer bu polislerin oradaki hâkimler tarafından ifadesi dahi
alınmaya gerek duyulmuyorsa siz bu kurduğunuz hukuk sisteminde
kimseyi yargılayamazsınız, sizin hukukunuzu kimse tanımaz.
Ancak kendinizi koruyan kanunlar çıkartabilirsiniz, milletin çoluğunu
çocuğunu tacizciden, şerefsizlerden, haysiyetsizlerden koruyacak kanunları
yapmak mümkün değil. Böyle bir iş reva mı? Empati yapalım,
kendi çocuklarımız var. Böyle bir istismara muhatap oluyor, devlet bu
konuda sessiz kalıyor. Bu günah hepimize yeterli bence.
Cinsel istismarlardan bahsedilmiş bu yasada.
Türkiyede 13-14 yaşında çocuk gelinler var. Bu, Türkiyenin
gerçeği. Ben merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum, 13-14
yaşındaki bir çocuğun evlendirilmesi bir istismar değil
midir? 13-14 yaşındaki bir çocuk akil baliğ midir ki kendi
evleneceği kişiyi seçebilsin, akil baliğ midir ki bu çocuk bir
adamın karısı olsun? Böyle bir şey mümkün mü, vicdanlar
bunu nasıl mümkün kılabilir?
Bırakın bu taciz, çocuk tacizleri
kanunlarını, toplumdaki bu alışkanlıkları
hoş görmeyi bırakın, hor görmeye başlayın.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.47
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati:
18.52
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
22nci madde üzerinde Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Evet, Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 22. Maddesinin 2. Fıkrasının c bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması
Uğur
Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Uğur
Bayraktutan, Artvin Milletvekili.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 22nci maddesi üzerine söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, Sayın Bakan, burada
olmasaydınız başka bir konuşma yapacaktım ama
özellikle Kamulaştırma Kanununa ilişkin daha önce sizinle
konuşmuş olduğum bir hususu burada yüce heyetle de
paylaşmak istiyorum Değerli Bakanım.
Biliyorsunuz, Artvin, hem Deriner Barajı hem de
barajlar kenti, kamulaştırmaların çok yoğun olarak
yapılmış olduğu bir kent. 2001 yılında
Derviş yasaları olarak tabir edilen Kamulaştırma
Kanununda da ciddi bir değişiklik oldu. İktidar partisi grubu
içerisindeki milletvekili arkadaşlarım da bunu bilirler. Önceki
Kamulaştırma Yasasında normal kişi eğer bedeli
beğenmediği zaman otuz gün içerisinde o mevcut bedele karşı
bedel artırımı davası açıyordu, arkasından bu
bedel artırımı davasının sonucunda eğer dosya
Yargıtaydan geçerse, onanırsa parayı alıyordu.
Şimdi, 2002 yılında
yapılmış olan Kamulaştırma Kanunundaki
değişiklikle bunlar değişti değerli
arkadaşlarım. Şimdi ne oldu, onu anlatmak istiyorum. Şimdi
bir takdir kıymet komisyonu bir yere geliyor -özellikle de sizler bunlarla
ilgilendiğiniz için sizinle bunu paylaşmak istiyorum- diyor ki:
Buranın yeri ne kadar bedel eder, kaç lira eder? Diyor ki örneğin:
5 bin lira eder. Eğer vatandaş verilen bedeli beğeniyorsa,
vatandaş bunu uygun görüyorsa Tamam, ben bunu devretmeyi kabul ediyorum.
diyor, gidiyor, tapu dairesinde yeri devrediyor, mülkiyeti devrediyor,
parayı alıyor ama takdir kıymet komisyonunun vermiş
olduğu bedel eğer vatandaşın hoşuna gitmezse o zaman
diyorlar ki: Mahkemeye git. Önceden neydi? Vatandaş dava açıyordu.
Şimdi, Kamulaştırma Kanununda değişiklik olduktan
sonra vatandaş artık dava açmıyor, devlet dava açıyor.
Devlet dava açtığı zaman ise şöyle bir olay var: Yerinde,
örneğin ilk takdir kıymet komisyonunun yapıldığı
anda 10 bin lira değer biçiyorlar. Arkasından bu, davaya gidiyor,
davada eğer buraya 20 bin lira bedel biçiliyorsa, alt mahkeme kararı
verdiği anda, alt mahkemenin kararı anında tescil kararı
kesin, mülkiyetin artırılmasına ilişkin bedel ise temyize
tabi. Yani, alt mahkeme kararı verdiği gün tapu devrediliyor ama
tescil kararı kesin olmasına rağmen bedeline ilişkin
problem var. Bunu Artvin milletvekilimizle de paylaştım, aynı
düşünceleri paylaşıyoruz. Ama bedeline ilişkin eğer
problem olursa bu sefer Yargıtaya gidiyor. Yani, şunu demek
istiyorum: Takdir kıymet komisyonunun 10 bin liralık vermiş
olduğu bedeli beğenmeyen vatandaş mahkeme sonucunda 20 bin lira
olduğu anda, karar çıktığı anda, Yargıtay
beklenmeden vatandaşa bedel ödeniyor. Bu arada dosya ne
yapılıyor? İdare tarafından temyiz edildiği zaman Yargıtay
kararı onarsa problem yok değerli arkadaşlarım ama
Yargıtay kararı bozarsa, eğer İlk takdir kıymet
komisyonunun vermiş olduğu bedel doğru bedeldir. Bu 20 bin lira
bedel fahiş bedeldir. derse 10 bin lirayı geriye iade anlamında
mahkeme karar verirse ondan sonra kıyamet kopuyor değerli
milletvekilleri. Şu anda biz Artvinde bunu yaşıyoruz. Artvin
icra dairelerinde belki 1.000 tane, belki 1.500 yüz tane trilyonlarla tabir
edilen dosyalar var. Bu sefer ne oluyor? Dosyayı bozduğu zaman
Yargıtay, alt mahkemeye karar geliyor, alt mahkeme mecburen Yargıtayın
kararına uyuyor ve Yargıtayın kararına uyunca da ilk takdir
kıymet komisyonu üzerinden bedeli mecburen mahkeme vermek zorunda
kalıyor. O zaman vatandaşa ödemiş olduğu fazla bedel için
kalkıyor devlet vatandaşı icraya veriyor.
Şimdi sorun şu: Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü icraya verdiği zaman vatandaştan para
alamıyor. Çünkü ne yapıyor? Vatandaşa ilk bedel ödendiği
zaman gidiyor vatandaş yat alıyor, kat alıyor -yat almıyor
gerçi ama- araba alıyor, herhangi şeyler alıyor yani
parasını bir anlamda harcamış oluyor. Bu anlamda buradan
doğan ciddi anlamda sorunlar var Sayın Bakanım. Bunu beklerdim
ki bu şekildeki bir kanun tasarısı içerisinde eğer bir
torba -sürekli yargı paketleri geliyor- Kamulaştırma Kanununda
da bu şekilde bir değişiklik mağduriyeti önlerdi diye
düşünüyordum.
Bakın, önümüzdeki günlerde, önümüzdeki yıllarda
veya aylarda Artvinde Yusufelinde çok ciddi anlamda bir
kamulaştırma yapılacak. Yusufeli komple
kaldırılıyor değerli arkadaşlar. Bunu herhâlde
bilmeyen milletvekilimiz yoktur. Eğer burada da aynı sorunlar
yaşanırsa devletle vatandaşın bu yasadan kaynaklanan
sorunlardan dolayı karşı karşıya gelme ihtimali var.
Ben bu konuda bir kanun teklifi verdim ama bundan herhangi bir şekilde
nemalanmayalım, başka türlü düşünülmesin diye iktidar partisi
grubundaki arkadaşlara da söyledim, dedim ki: Bunu bir torba kanun
içerisinde Kamulaştırma Kanununda bir düzenleme yapalım.
Vatandaşın yaşayabileceği, devletle vatandaşı
karşı karşıya getirebilecek, özellikle, Yusufeli gibi bir
ilçede, komple bir ilçe kamulaştırılıyorken bunları
karşı karşıya getirebilecek olan düzenlemelerden veya
sorunları şimdiden çözelim.
Geçmişle alakalı da şunu söyleyebilirim:
Muhtemelen, önümüzdeki hafta içerisinde torba kanun içerisinde faizlere
ilişkin aflar da gelecektir. Bugün Artvin icra dairelerinde, Borçkada,
Şavşatta, diğer icra dairelerinde vatandaşla devlet
karşı karşıya. Mevcut dosyalar açısından da faize
ilişkin aflarda kamulaştırmadan kaynaklanan icra takiplerindeki
anaparaya dokunmadan faizleri eğer ortadan kaldırırsak sorunu
halledebiliriz. Kamulaştırma Kanununda da ancak şöyle
yapabiliriz: Kararlar çıktıktan sonra, alt mahkemedeki bedeli,
vatandaşa ödemeden en yüksek banka faiziyle, Yargıtaydan geçme
koşuluyla, herhangi bir kamu bankasına bloke edersek vatandaşla
devleti karşı karşıya getirmeyiz. Bu sorun, gerçekten,
ciddi anlamda, belki burada birçok kişiyi ilgilendirmiyor ama özellikle,
kamulaştırma olan yerlerde çok ciddi bir sorun. Onu arz etmek
istedim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 22 inci maddesinin 2 inci
fıkrasının 4 üncü bendinde yer alan "ısrar"
ibaresinden sonra gelmek üzere "kararları" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Adil Zozani (Hakkâri) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Pervin Buldan,
Iğdır Milletvekili.
Buyurun Sayın Buldan. (HDP sıralarından
alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun tasarısının 22nci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi adına söz hakkı
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün 7nci maddede de bir konuya değinmiştim.
7nci madde görüşülürken grup adına vermiş olduğumuz
değişiklik önergesinde söz hakkı almıştım ve Musa
Çitilden bahsetmiştim. Bu Musa Çitilin şimdiye kadar yaptıkları
ve almış olduğu ödülü biraz anlatmaya
çalışmıştım ve bugün şimdi burada bu maddede de
Musa Çitilin taciz ve tecavüze uğramış 2 kadınla ilgili
yaptıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Musa Çitil, Mardinde Tuğgeneral olarak görev yapar
on üç yıl önce, Mardinin Derik ilçesinde ve orada 13 köylünün
katledilmesiyle ilgili, adı, kamuoyuna yansır. Ama biz, Musa
Çitilin, sadece 13 köylünün öldürülmesiyle ya da katledilmesiyle ilgili
değil, aynı zamanda 2 tane kadına da cinsel taciz ve tecavüz
olayının da bizzat içerisinde olduğuna dair bilgilere
ulaştık. Bunlarla ilgili biraz kısaca bilgilendirme yapmak
isterim.
Mardin Derikte Ş.A. adında bir kadın,
gözaltına alınır ve gözaltında tacize ve tecavüze maruz
kalır; sorumlusunun Musa Çitil olduğunu da ifade eder bütün
beyanlarında. Yıllarca, o dönem yüzbaşı olan Musa Çitil
hakkında dava açılması için uğraşılır.
Ancak, Türkiyede dava açılmadan önce, Musa Çitille ilgili, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiyeyi,
Ş.A.nın gözaltında yaşadığı cinsel
taciz ve tecavüz nedeniyle mahkûm eder. Bu mahkûmiyet kararının
ardından Mardin Ağır Ceza Mahkemesinde bir dava
açılır, ancak mahkeme, Musa Çitil hakkında Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararına rağmen beraat kararı verir ve
Musa Çitil, yargıçlar sayesinde kurtulur. Ş.A. ise
yaşadığı travma nedeniyle, 2 çocuğuyla, bu
ağır sorumluluk ve acıyla ömür boyu yaşamaya mahkûm edilir.
Musa Çitille ilgili, aynı zamanda Ş.E. isminde
bir kadın ifadelerde bulunur. Ş.E. ismindeki kadın da Bu yükü
artık taşıyamıyorum, artık konuşmak istiyorum. Ne
olur bana yardım edin. diyerek bağırır. Ş.E.
yaşadıklarını bir gün bir mekânda aynen şöyle
anlatmaktadır ve anlattıkları çok da korkunçtur değerli
milletvekilleri: 1993 yılında Mardin Mazıdağıda
Ş.E gözaltına alınmıştır. Askerler, onun bir gün
önce yaşanan çatışmaya katıldığını ve
evlerinde bomba bulunduğunu iddia etmektedirler. Ş.E.
suçlamaları reddetmektedir. Başlarında bulunan komutan,
askerlere Alın bunu mezara götürün. diye talimat verir. Ş.E.
çırılçıplak soyulur ve bir araba tekerleğinin içine konulup
gözleri bağlanır ve araba tekerleğinin içindeyken kendisine
cinsel taciz ve tecavüzde bulunulur. Durumu çok kötüdür, bayılır.
Kendine geldiğinde askıya asılır ve elektrik verilir, bir
kez daha bayılır. Bu arada, işkence odasına doktor
denilen bir kişi çağırılır. Doktor, Ş.E.ye bir
iğne yapar, biraz kendine geldiğinde yeniden işkenceye
alınır. Ş.E. bir süre sonra serbest kalır. Serbest
bırakılmasından bir süre sonra da köyleri asker tarafından
yakılır ve kendisi göçe zorlanır. Ş.E. olayında da
Musa Çitil, bir kez daha karşımıza çıkar değerli
arkadaşlar.
İşte bundan dolayı Musa Çitil ve Musa
Çitil gibilere eğer biz ceza vermezsek, adalet onu yargılamazsa,
hukuk onu cezalandırmazsa Ş.A. ve Ş.E. gibi kadınlar,
bundan sonra da gözaltına alındıklarında, cezaevine
konulduklarında cinsel taciz ve tecavüz olaylarıyla karşı
karşıya kalacaktır diyor, bu konuda Hükûmetin, iktidarın
sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime saat 20.00ye
kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.06
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
20.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
592 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
23üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 23. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
yedi gün ibaresinin on gün ibaresi ile değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Tanju Özcan Haydar
Akar
Uşak Bolu Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 23 üncü maddesinin 2 nci
fıkrasının 2 nci bendinde yer alan "tahkik" ibaresinin
"soruşturma" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Selma
Irmak
Iğdır Bitlis Şırnak
Adil Zozani Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Hakkâri Şırnak Mardin
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 23. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Emin
Çınar
Konya Kayseri Kastamonu
Reşat Doğru Murat
Başesgioğlu Ali
Öz
Tokat İstanbul Mersin
Ali Halaman Seyfettin
Yılmaz Bülent
Belen
Adana Adana
Tekirdağ
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Oral
SÜMER ORAL (Manisa) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde 2577 S. Kanunun 50. maddesini istinaf
mahkemelerine göre uyarlamaktadır.
İstinaf Mahkemesi Yargıtay ve
Danıştay'ın iş yükünün azaltılması, adil
yargılamanın temini, yargının
hızlandırılması gibi gerekçeler ile kurulmak istenmektedir.
Bu gerekçelerin hiçbiri Tasarıda yazılı
istinaf mahkemelerinin kurulması ile ortadan kalkmayacaktır.
Aksine; Tasarı kanunlaştığı
takdirde adli yargıda bin ve idari yargıda beş yüz
civarında birinci sınıf hâkim ve savcı
bulunamayacaktır.
İlk derece mahkemeleri ile Yüksek Mahkemeler
arasında üçüncü bir kademe olarak yargılama süresinin uzamasına
ve yargılama masraflarının katlanılamaz ölçüde
artmasına sebep olacaktır.
Delillerin ilk derece mahkemesinde teksifi, yeni delil
ikame edilmesi, delillerin doğrudan doğruya incelenmesi ilkesi Türk
hukukunun tanımadığı yeni sorunlar yaratacaktır.
İstinafın tabiatından kaynaklanan güçlüyü haklıya göre
koruyan (bozma üzerine yargılama), kötü niyeti himaye eden (ceza
mahkemesinde delillerin ilk derece mahkemesinde gizlenerek istinafta
sunulması) yapısı hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir.
İstinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin
kararını bozduğu takdirde, davayı kendisi karara
bağlayacağından yetki alanı itibariyle devasa bir iş
yükü ile karşı karşıya kalacaktır.
Yetki alanına giren bölgelerde hukukun farklı
uygulanması sonucu doğacak, bu durum içtihat
karışıklığı ve kargaşasını ve
devamında da çok hukukluluk kavramını gündeme getirecektir.
Esasen eyalet sistemini benimsemiş siyasi rejimlerde çok hukuklu olarak
uygulanan istinaf mahkemeleri AKP'nin Başkanlık sistemi ile gündeme
getireceği idari taksimatın öncüsü olarak dayatılmaktadır.
Diğer taraftan Tasarı; AKP 2010da yargıyı
siyasallaştırdıktan sonra, 17-25 Aralık
soruşturması sebebiyle Yüksek yargı organlarında tasfiye
amacını taşımaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 40
yıl uygulanan İstinaf Mahkemeleri Cumhuriyetin ilk yılında,
1924 tarihinde üniter devlet yapısına geçilmiş olması
sebebiyle kaldırılmıştır.
Tasarı ile getirilen bu düzenlemenin AİH
Sözleşmesine ek 7 no.lu protokolü ile ilgisi yoktur.
Tasarı, üniter devlet yapısı, millet
bütünlüğü, hukuk devleti, yargı
bağımsızlığı, hâkim teminatı, eşitlik
ve adil yargılanma ilkelerine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 23 üncü maddesinin 2 inci
fıkrasının 2 inci bendinde yer alan "tahkik"
ibaresinin "soruşturma" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Adil Zozani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
EROL DORA (Mardin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile tahkik ibaresi halk
tarafından anlaşılır bir ifade olan
"soruşturma" ile değiştirilmiş ve böylece yasa
metinlerinin daha anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 23. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
yedi gün ibaresinin on gün ibaresi ile değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tanju Özcan (Bolu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Tanju Özcan,
Bolu Milletvekili.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de bu torba yasanın 23üncü maddesi üzerinde grubum
adına düşüncelerimizi ifade etmek için söz almış
bulunmaktayım.
Tabii, sözlerime başlamadan önce, Boluda iki gün
önce çok elim bir olay meydana geldi, ulusal basında geniş yer buldu;
Bigem Çubukçuoğlu isimli bir genç kardeşimiz, bir kız
kardeşimiz, üniversitede okuyan bir kız kardeşimiz Türkiyenin
en tuhaf cinayetlerinden bir tanesine kurban gitti. Cinayet tüm yönleriyle
aydınlatılabilmiş değil. Ben Sayın Bakandan da
özellikle istirham ediyorum. Gerçekten Boluda büyük bir infial yaratan,
Türkiyede de en azından basına yansıyan sanık savunmalarına
göre, şüpheli savunmalarına göre örneğine az rastlanan bu
olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için sizden de özel
bir yardım beklediğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla ilgili, çok
sayıda milletvekilimiz söz aldı. Tabii, özellikle muhalefet
partilerine dâhil olan milletvekillerimizin söylediklerinin önemli bir
kısmına ben şahsen katılıyorum ancak üzülerek ben de
ifade ediyorum ki -tıpkı Trabzon Milletvekilimiz gibi- birçok iktidar
partisi milletvekilinin, ben, şu anda ne konuşulduğuna
ilişkin çok fazla somut bir düşüncesi olduğunu görmüyorum.
Birçok arkadaşımızın şu çok önemli mevzuat üzerinde
henüz bir düşünce geliştirmiş olmadığını dahi
üzülerek ifade ediyorum.
Tabii, Sayın Bakan burada oturuyor. Ben, bu torba
yasanın bazı düzenlemelerinin niye getirildiği konusunda
gerçekten kuşku duyuyorum. Öyle anlıyorum ki, Sayın Bakan,
özellikle ceza yargısında artık bazı sayın hâkim ve
savcılarımızı, başsavcılarımızı
doğrudan arayabilecek kadar kendine yakın hissediyor ama zannediyorum
ki idari yargıda böyle bir durum yok Sayın Bakan, istediğiniz
hâkimi arayıp herhangi bir konuda Şunu şöyle yap, bunu böyle
yap. deme noktasında değilsiniz. O yüzden, bu düzenleme,
zannediyorum, Sayın Bakana ve Hükûmetinize idari yargı üzerinde de
bir tahakküm kurma yetkisi verilsin diye getiriliyor.
Bu düzenlemenin bana göre de asıl amacı, idari
yargının işlevini azaltmak için yapılmış olan
düzenlemeler. Evet Danıştayın iş yükü azalacak. deniyor
ama burada asıl amaç Danıştayın iş yükünü azaltmak
mı, yoksa Danıştayı baypas etmek mi, bu konu bence
yeterince tartışılmadı. Amaç burada idari
yargının gerçekten hızlı bir şekilde işlemesini
sağlamak mı, yoksa idari yargıyı da Hükûmete
bağımlı hâle getirmek mi? Bu mudur çaba, bu mudur düşünce?
Bu sorunun cevabını biz net olarak alabilmiş değiliz.
Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeyle idari
yargıdaki bazı işlemlerin hızlanması öngörülmüş.
Ama hangi işlemlerle ilgili, hangi davalarla ilgili böyle bir düzenleme
getirilmiş, bunlara baktığınızda insanın
aklına ister istemez şu soru geliyor: Gerçekten idari yargıda
bazı davaları hızlandırmak mı amaç, yoksa bazı
yandaş iş adamları ve müteahhitleri kollamak için mi bu
hızlı yargılama sistemi getirilmek isteniyor? Bu sorunun
cevabı da net olarak ortaya çıkmış değil.
Tabii, benim söz aldığım madde özellikle
idari yargıyla ilgili düzenlemeleri ihtiva ettiği için şu hususa
da değinmekte fayda görüyorum: Siz idari yargıyla ilgili bugün iyi
niyetli bir düzenleme yapmıyorsunuz ama velev ki iyi niyetli bir düzenleme
olduğunu varsayalım, sorun aslında şu: Artık, kamuda
çalışan -özellikle personelden bahsediyorum- idari yargıya
gitmeye korkar hâle getirilmiş, büyük bir baskı altında.
İdari yargıya giden bir memur, kendisiyle ilgili bir idari
işlemin veya genel bir idari işlemin iptali için yargıya giden
bir memur, maalesef, kamuda çok ciddi baskı görür hâle gelmiş. Bu,
AKPli belediyelerde böyle; özlük haklarına ilişkin, kendisiyle
ilgili bir idari işlemin iptali için yargıya giderse baskı
görüyor. Kamuda, bakanlıklarda çalışan bürokratlarla ilgili de
böyle bir durum söz konusu. Artık insanlar idari yargıya gidemez hâle
gelmiş. Aslında bizim bugün teminat altına almamız gereken,
insanların idari yargıya gidebilme haklarıyla ilgili
olmalı. Gerçekten çok vahim.
Ve ben buradan şunu söylemek istiyorum: 2015ten
sonra, bu idari yargı, bugün sizin kulunuz gibi çalışan
bazı bürokratlara da lazım olacak, belki size de lazım olacak. O
yüzden idari yargının
bağımsızlığını biz çok önemsiyoruz.
Değişiklik önergemizin kabulünü istirham
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bir
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, ancak yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Dibek,
Sayın Özcan, Sayın Canalioğlu, Sayın Serindağ,
Sayın Acar, Sayın Kart, Sayın Kaleli, Sayın
Danışoğlu, Sayın Ekinci, Sayın Türmen, Sayın
Küçük, Sayın Öz, Sayın Batum, Sayın Cihaner, Sayın
Günaydın, Sayın Aldan, Sayın Gök ve Sayın Aygün.
Yoklama için dört dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.17
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
20.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 23üncü madde üzerinde Bolu Milletvekili
Tanju Özcan ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrar
yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 24. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 24- 2577 sayılı Kanunun 51inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kanun yararına temyiz
Madde 51 1. İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge
idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz
incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği
bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya
kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına
temyiz olunabilir.
2. Temyiz
isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur.
Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını
kaldırmaz.
3. Bozma
kararının bir örneği taraflara ve ilgili bakanlığa
gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır."
Turgut Dibek Ali
Rıza Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün
Yılmaz Atilla
Kart Haydar
Akar
Uşak Konya Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 24 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak Mardin
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okunacak önerge Anayasa'ya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 24. Maddesinin Anayasa'ya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu
Konya Kayseri İstanbul
Mesut
Dedeoğlu Ali Halaman Ali Öz
Kahramanmaraş Adana Mersin
Emin Çınar Seyfettin
Yılmaz Reşat
Doğru
Kastamonu Adana Tokat
Bülent
Belen
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Reşat Doğru, Tokat Milletvekili,
önerge üzerinde söz isteyen.
Buyurun Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
592 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, çıkartmakta olduğumuz kanun bir torba
kanun ve temel kanun olarak değerlendiriliyor. Son on yılda temel
kanunların büyük bir kısmını, maalesef,
değiştirmiş bulunuyoruz. Toplumun değişen
ihtiyaçlarına cevap vermek ve toplumsal barışı sağlamak
için yasal değişiklikler elbette yapılması gereken en
önemli şeydir ancak Türk hukuk mevzuatı, maalesef, yamalı bohça
hâline getirilmiştir. Bu da sistemin bütünlüğünü bozmakta, yazboz
tahtası hâline getirmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii, toplumda
beklenen, çıkartılması gereken birçok kanun vardır, birçok
konu vardır. Tabii, bunların yanında, yasa çıkarmanın
yanında, kanunun takibinin de, uygulanmasının da çok önemli
olduğunu ifade etmek istiyoruz. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi
klasiği olarak, hep gündem değiştirilmesini veyahut da istenen
kanunların hepsinin kendi istekleri doğrultusunda
çıkartılmakta olduğunu da görüyoruz.
Ancak, şunu ifade etmek isteriz ki, konulardan
bazılarını dile getirmek isterim ki: Özellikle, son zamanlarda,
Tokat ili başta olmak üzere, İç Anadoluda ve Türkiyemizin birçok
yerinde -gene dün aldığım bilgiler içerisinde- Kırım
Kongo kanamalı hastalığından insanlar ölmektedir.
Tokatımızda bu hastalıktan dolayı 8 insan ölmüştür ve
iki üç aylık süre içerisinde bu insanlar maalesef kaybedilmiştir,
onlarcası ve yüzlercesi de şu anda Kırım Kongo
kanamalı hastalığı münasebetiyle hastanede tedavi
olmaktadır. Biraz önce Sayın Sağlık Bakanımız
buradaydı, tahmin ediyorum ki, inşallah, bizi dinliyordur.
Bakınız, 32 yaşında bir baba, Fevzi
Dursun, bu Kırım Kongo kanamalı hastalığından
dolayı -kene ısırmasıyla- ölmüş ve
Yazıbaşı köyüne -Tokat merkezde- defnedilmiştir. Tabii,
aynı durumda olan, Sivasta, yine 55 yaşındaki bir
hastamız, bir anne, Kırım Kongo kanamalı hastalığından
-kene ısırmasıyla- bu hastalıktan ölmüştür. Yine, on
gün öncesinde, Konya Kuluda da vücuduna kene yapışmasından
dolayı hastalar hastaneye müracaat etmiş ve şu an tedavi
altındadırlar. Yine, ayrıca, bundan aşağı
yukarı on-on beş gün önce, Erzurumda da 5 sağlık personeli
Kırım Kongo kanamalı hastalığının
bulaşması şüphesiyle karantinaya alınmış ve de
tedavi altındadırlar.
Yani, şunu ifade etmek istiyoruz ki: Ülkemizin
birçok sorunu var. Tabii ki o sorunların hepsinin üzerinden gelmesi
gereken de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır, Hükûmet odur.
Ancak, şu ana kadar baktığımız zaman, 8 insan Tokat
ilinde ölüyor ve Türkiyemizin birçok yerinde de Kırım Kongo
kanamalı hastalığı görülüyorsa bunun süratli bir
şekilde tedavi edilmesi ve buna önlem alınması gerekmektedir
ancak enteresandır, şu ana kadar bir önlem
alınmamıştır. Hâlbuki, Tokat başta olmak üzere -çünkü
Tokat ilinde bu çıkmıştır- burada araştırma
komisyonları oluşturulsa, araştırma laboratuvarları
oluşturulsa ve dünyanın çeşitli yerlerindeki uzmanlar veyahut da
bilim adamları buraya davet edilerek buradaki merkez laboratuvarlarında
bir çalışma yaptırılabilse herhâlde daha farklı bir
durum ortaya çıkabilir.
Şu anda birçok hastalığın
aşısını buluyoruz ama neden, onlarca yıldır -yani
yaklaşık olarak bu hastalığa 2000 senesinden itibaren
rastlıyoruz, on üç seneden beri Türkiyemizde vardır- yani on üç
yıldan beri insanlar bu hastalığa kene ısırması
münasebetiyle yakalanıyorlar, ölüyorlar?
Buradan sesleniyorum ki: Sağlık
Bakanlığımızın çok değerli yetkilileri bu
hastalıkla ilgili acil önlem mutlaka almalıdırlar. Yani, bu
işte sadece kene ısırdıktan sonra veyahut da keneyle ilgili
birtakım tedbirler değil de, bu hastalığın koruyucu
hekimliği noktasında da çalışma yapılması
gerekmektedir. Ancak, gördüğümüz kadarıyla bir aşı
çalışması hâlâ geliştirilememiştir ve
dolayısıyla da insanlar bu hastalıktan ölmektedir.
Tabii ki bu ceza kanunlarını
çıkartalım, bir sürü kanunlar çıkartalım.
Uyuşturucuyla ilgili bazı maddelerin değiştirildiği
kanunları tabii ki biz önemsiyoruz ancak onun yanında, herhâlde insan
hayatı her şeyin üzerindedir ve insan hayatıyla ilgili her türlü
konunun da gündeme getirilmesi gerekmektedir. O mahalde, Tokatta
başlayıp İç Anadolu Bölgesinin her yerinde eğer böyle bir
hastalık görülüyorsa ve insanlar ölüyorsa bunun sorumluluğu da
başta Sağlık Bakanlığının, Hükûmetin
olmalıdır ve sorumluluğunun da idrakinde olarak süratli bir
şekilde bu konuyla ilgili çözüm üretilmelidir diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 24 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçe mi?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tasarısı ile kanun yararına temyiz
edilebilen kararların kapsamı değişmiş,
Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak vereceği kararlar
kanun yararına temyiz edilebilir kararlar arasından
çıkartılmıştır. İvedi yargılama usulünün
genellikle merkezi yargı yeri olan Danıştayın görev ve
etkinlik alanı içine giren davalar bakımından düzenlenmiş
olması, ivedi yargılama usulünde temyiz, istinaf gibi kanun yollarına
başvuru sürelerinin kısaltılarak gerçek kişilerin hak arama
yolları ve imkânlarının kısıtlanması ve son
olarak Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak vereceği
kararlar bakımından kanun yararına temyiz yolunun kapalı
tutulması, idari yargı alanında kişiler aleyhine sistematik
bir hukuka aykırılığın yeni düzenleme ile ortaya
çıkacağını göstermektedir. Bu itibarla
Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak vermiş olduğu
kararlara karşı temyiz yolunun kapatılmasını öngören
bu düzenleme hak kayıplarına, telafisi imkânsız zararlara yol
açabilecek nitelikte olup, bu hüküm tasarı metninden
çıkarılmalı ve mevcut düzenleme korunmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 24. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 24 2577 sayılı Kanunun 51inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kanun yararına temyiz
Madde 51 - 1. İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge
idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz
incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği
bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya
kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına
temyiz olunabilir.
2. Temyiz
isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur.
Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını
kaldırmaz.
3. Bozma
kararının bir örneği taraflara ve ilgili bakanlığa
gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır."
Atilla Kart
(Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart,
Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kart. (CHP sıralarından
alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyı
değerlendirirken, bu tasarıyı tartışırken
yerindelik, hukuki yerindelik ya da hukuki tutarlılık anlamında
bir değerlendirme yapmanın çok da anlamlı
olmadığı düşüncesindeyim. Zira, bu tasarının
kavramlar üzerinden ya da ceza hukuku sistematiği üzerinden
değerlendirmesi yapıldığında, hukuk sistemini iğfal
eden, ceza ve hukuk kavramlarının içini boşaltan bir
yaklaşım içinde hazırlandığını görüyoruz.
Bırakın hukuk devleti olmayı, kanun devleti olmayı bile
ortadan kaldıran bir tasarıyla karşı
karşıyayız değerli milletvekilleri.
Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarlarında görev yapan Adalet Bakanlarının
tamamının, bu anlamda, bu anlattığım çerçevede,
anayasal boyutuyla, yasal boyutuyla, adli boyutuyla müşterek ve müteselsil
anlamda sorumluluklarının bulunduğunu -bunu kayıtlara ifade
etmek adına açıklama gereğini duyuyorum- isim vererek
söylüyorum: Bu süreçte, sırasıyla Sayın Cemil Çiçek, Sayın
Mehmet Ali Şahin, Sayın Sadullah Ergin ve Sayın Bekir
Bozdağ; burada yine hakkaniyet adına ifade etmek gerekir ki
Sayın Bekir Bozdağ ile Sayın Mehmet Ali Şahinin bu
anlamdaki ihlaller konusunda birinci sırayı alma noktasında
yarıştıklarını gözlemliyorum, değerlendiriyorum.
Bunu emek adına, bunu hakkaniyet adına, adalet adına ifade etme
gereğini duyuyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, değerli milletvekilleri, anayasal
kurumların askıya alındığı, anayasal
kurumların işlevini kaybettiği bir dönemi yaşıyoruz.
Bu, takdire dayalı olarak gerçekleştirilen, sübjektif
yaklaşımlara dayalı olarak gerçekleştirilen ihlallerden söz
etmiyorum, kurumsal olarak ve hiyerarşik olarak görev ve yetkinin kötüye
kullanılması suretiyle gerçekleştirilen ihlallerden söz
ediyorum. E, herhâlde bu türlü ihlallerin yasama sorumsuzluğu, siyasi
iktidarın takdiri gibi, kavramlar etrafında ya da bu kavramlar
çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını
aklıselim sahibi olan, mantık ve izan sahibi olan herkes ve tarih
tespit edecektir ve değerlendirecektir.
Hemen örnek vereyim, yakın tarihe ilişkin, üç
dört yıla ilişkin örnek vereyim: Soruların servis edilmesi.
Nerede servis ediliyor? Yargıçlık sınavında sorular servis
ediliyor. Bu servis yapma olayı sadece bir grubun marifeti değil, bu
siyasi iktidarın, siyasi otoritenin bilgisiyle, talimatıyla
gerçekleştiriliyor. Ve bunu herhangi sıradan bir adli vakayla eş
değer tutabilir misiniz? Düşünebiliyor musunuz, yargıç olurken soru
çalan bir mekanizmayı yaratıyorsunuz, böyle bir aygıtı
yaratıyorsunuz ve bunu siyasi iradenin, siyasi iktidarın
talimatıyla, himayesiyle gerçekleştiriyorsunuz!
Bakın, Cargill olaylarını
hatırlamamız gerekiyor. Bir uluslararası şirket geliyor,
Bursada tarım arazisinin üstünde şeker pancarı üretimini, o
üreticilerin emeklerini yok ederek, çiftçinin emeklerini yok ederek orada
çevreyi tahrif ediyor, çevreyi talan ediyor ve bu şirket, aradan geçen on
yılın sonunda ya da sekiz dokuz yılın sonunda Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetine galip geliyor, daha doğrusu, Türkiye Cumhuriyeti
devletine galip geliyor, yargısını altüst ediyor. Bunları
değerlendirmeniz gerekiyor. O Cargilllerdir ki devamında neyi
yaratıyor? Cargilller Somayı yaratıyor, Somaları yaratıyor
ve bunların devamında da ne doğuyor? Bunların devamında
17 Aralıklar doğuyor, 25 Aralıklar doğuyor.
İşte getirilen tasarı, aslında bu
yönüyle hukuk sistemine karşı ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin
anayasal organlarına karşı bir darbe niteliğindedir.
Darbeyi Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLLA KART (Devamla) -
Anayasaya karşı
ve Türkiye Cumhuriyetinin anayasal kurumlarına karşı
gerçekleştirmiştir değerli milletvekilleri.
Sizleri, bu noktada, önce Türkiye'nin milletvekili
olduğunuzu, daha sonra partilerinizi temsil ettiğinizi
hatırlamaya davet ediyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde üç adet önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 25 inci maddesindeki yer alan ifadesinden
sonra , işaretinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız Erol
Dora
Şırnak Şırnak Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 25. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 25 2577 sayılı kanunun 52 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin
durdurulması:
Madde 52-1. Temyiz veya istinaf yoluna
başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay
kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların
teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına
temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya
istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar
verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz
ya da istinaf yoluna başvurulması halinde, dava konusu işlem
hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 27 nci
maddede öngörülen koşulun varlığına
bağlıdır.
2. İptal davalarında teminat istenmez.
3. İdareden ve adli yardımdan yararlananlardan
teminat alınmaz.
4. Kararın bozulması, kararın
yürütülmesini kendiliğinden durdurur.
Turgut Dibek Ali Rıza
Öztürk Ömer
Süha Aldan
Kırklareli Mersin Muğla
Dilek Akagün Yılmaz Haydar
Akar
Uşak Kocaeli
Ali Serindağ
Gaziantep
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım önerge Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 25. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Ali
Halaman
Konya Kayseri Adana
Mesut Dedeoğlu Reşat
Doğru Ruhsar
Demirel
Kahramanmaraş Tokat Eskişehir
Bülent Belen Murat
Başesgioğlu
Tekirdağ İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal,
Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddeyle 2577 sayılı Kanunun 49uncu maddesinde
değişiklik yapılarak Danıştayın temyizle ilgili
incelemesi istinaf mahkemesine göre ayarlanarak yeniden düzenlenmektedir.
Böylece, Osmanlıdan bize miras kalmış olan
Danıştayın temyiz işlerine bir de istinaf mahkemelerinden
verilecek hükümler eklenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme,
yargının siyasallaştırılması amacıyla özel
bir düzenlemedir. Bu özel düzenlemeyi, aslında 2010 yılında da
Adalet ve Kalkınma Partisi yapmıştı, yargıyı
siyasallaştırabilmek amacıyla referanduma kadar giden bir süreç
içerisinde Anayasa değişikliği gerçekleştirmişti. O
kadar buna ihtiyaç duymuştu ki mezarda yatanların dahi
çıkarılarak oy kullandırılması ve on yıllık seçime bedel bir seçim düzeni içerisinde
referandumun yapılması beyan edilmişti! Ve bu kadar önem verilen
yargının siyasallaştırılması için, bu kadar özel
bir anlam yüklenen yargının siyasallaştırılması
için, Anayasa referandumunda milletimizin kadına olan saygısı,
çocuğa olan sevgisi, engelliye olan merhameti, şehitlere olan şefkati,
başörtüsüne olan hürmet duygusu dahi suistimal edilerek, Anayasa
değişikliği yüzde 58 oranında kabul edilerek bugün
uğraştığınız ve adına paralel
dediğiniz kitleyle bir yola çıkmıştınız. Aradan
dört yıl geçti. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu dört yıl
içerisinde -2010 yılında- ne söylemişsek bugün
aynısını söylemek durumunda kalan bir parti olarak ifade
ediyoruz ki dün, 2010 tarihindeki Anayasa referandumuyla kanı nasıl
kanla yıkamışsanız, şimdi de aynı şekilde,
kanı kanla yıkamaya teşebbüs ediyorsunuz. Yargı için,
özellikle yüksek yargı organları olan Danıştay,
Yargıtay ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için, özel bir anlam
yükleyerek özel değişiklikler yapıyorsunuz.
Bundan sonra da bir dört yıl
dayanamayacaksınız. Dört yıl sonra bugün getirdiğiniz
hükümleri tekrar değiştirmek durumunda kalacaksınız çünkü
aklıselimden saptınız, çünkü ortak yoldan ve makuliyetten
saptınız. Bunun ortak yolu var mı? Var elbet. Bunun ortak yolu
aklın, mantığın, Cenab-ı Allahın
insanlığa bahşettiği vicdanı esas alırsak elbette
ki var. Bunu daha önce, geçmişte atalarımız yapmış,
başarmış. Kültür ve medeniyetlerin esasını adalet
teşkil eder. Adaletin faziletle beslendiği, ferasetle beslendiği,
müsavatla beslendiği, uhuvvetle beslendiği takdirde, elbette ki
kestiği parmağı acıtmayacak kadar mübarek, elbette ki
kestiği parmağı acıtmayacak kadar mukaddes bir anlamı
olur. Geçmişte İstanbulu fetheden, geçmişte çağ açıp
çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Hanın, bir gayrimüslim mimarın
bir mabedi yaparken yaptığı yanlışın bedeli
olarak kolunu kestirmesinden sonra, Fatih Kadısına -Sarı
Kadı olarak tevatür edilir- Sarı Kadıya gider bu gayrimüslim
mimar ve Fatih Sultan Mehmet Hanı şikâyet eder. Yapılan
yargılama sonunda o kadı, Osmanlının ferasetten,
faziletten, müsavattan beslenmiş olan medeniyetinin ortaya koyduğu o
adalet duygusuyla Fatihin kolunun kesilmesine hükmeder ancak yine, İslam
hukukundaki kıyas hükmüyle birlikte, bu mahkemenin kararından bir
tarafa, beriye kalabilir koskoca Fatih Sultan Mehmet Han.
Şimdi, Fatih Sultan Mehmet Han Fatih
Kadısının emriyle mahkemenin huzuruna gidiyor; sizin 2010da
getirdiğiniz, kanı kanla yıkadığınız
yargı, Başbakanın oğlu Bilali mahkemenin huzuruna
çıkaramıyor ve siz de bu yasalarla, çıkarmaması için,
kendinize has bir istinaf mahkemesi, kendinize has bir Yargıtay, kendinize
has bir Danıştay ve daha ilerisi, bu tutuklamalara karar verecek
kendinize has bir sulh ceza hâkimliği ihdas ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) Bu yol yanlış değerli
milletvekilleri. Bu yanlıştan dönmek hepimizin görevi. Yarın
gelecek nesiller hepimizi birlikte murakabe edecek, gelecek nesiller hepimizi
birlikte muhakeme ve muhasebe edecek. Bir de öbür tarafı var,
mahkemeyikübradaki ayrı.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 25. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 25 2577 sayılı kanunun 52 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin
durdurulması:
Madde 52-1. Temyiz veya istinaf yoluna
başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay
kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların
teminat karşılığında yürütülmesinin
durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava
dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare
mahkemesince karar verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararlara
karşı temyiz ya da istinaf yoluna başvurulması halinde,
dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı
verilebilmesi 27 nci maddede öngörülen koşulun varlığına
bağlıdır.
2. İptal davalarında teminat istenmez.
3. İdareden ve adli yardımdan yararlananlardan
teminat alınmaz.
4. Kararın bozulması, kararın
yürütülmesini kendiliğinden durdurur.
Ali Serindağ
(Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle, iptal davalarından teminat istenmesinin
önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 25 inci maddesindeki yer alan ifadesinden
sonra , işaretinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İdris
Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün burada, 18 yaşında, üniversiteye
hazırlanan bir gencin, bir kız öğrencinin hayatının
nasıl bu hukuk sistemi tarafından mahvedildiğini
anlatmıştım. Şimdi, bugün, yine spesifik bir örnek vermek
istiyorum. Sayın Adalet Bakanı da not alırsa
Türkiyedeki bu
hukuk sisteminin mağdur ettiği ikinci örneği, İlhan Çomaka
uygulanan hukuk üzerinden anlatmaya çalışacağım.
İlhan Çomak, 1994 yılında İstanbul
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünde öğrenciyken
gözaltına alınıyor. On altı günlük bir gözaltı ve
yine, her zamanki gibi uydurulmuş bir iddianameden sonra da devlet
güvenlik mahkemesi tarafından yargılanmaya başlanıyor.
1994teki bu gözaltı ve cezaevi sürecinden sonra, 2000 yılında
İlhan Çomak müebbet hapis cezasına çarptırılıyor.
Yine, 2000 yılında da Yargıtayca ceza onanıyor. Bu, Yargıtayın
cezayı onamasıyla birlikte, İlhan Çomak 2007 yılında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruyor ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi adil bir yargılanma olmadığı için
yargılanmanın yenilenmesi kararını veriyor ve o dönemde
İlhan Çomakın avukatı da Yargıtaya, kanunen lehine olan
hükümlerin uygulanması için başvuruyor; Yargıtay da dosyayı
bozuyor. Yani özetle, 1994te gözaltına alınıyor, 2000de
müebbet hapis, 2007 yılında AİHM kararı bozuyor,
Yargıtay da dosyayı bozuyor.
Şimdi, normalde olması gereken, bu
arkadaşımızın tahliyesiyle ilgili bir sürecin işlemesi
-dosya bozulduğu için hem AİHM hem Yargıtay tarafından- ama
maalesef, o dönemde İlhan Çomak cezaevinde tutulmaya devam ediliyor ve
2013 yılına kadar da AİHMin kararı gereği bütün
yeniden yargılama başvuruları da reddediliyor. 2013
yılında da -yani aradan altı yıl geçiyor- ortada
bozulmuş bir dosya var ama boşu boşuna cezaevinde geçen bir süre
ve ortada bir mağduriyet var. 2013 Ocak ayında, Yargıtay bozma
kararından sonra tekrar eski cezaya hükmediyor ancak bu arada, 2013
yılının Nisan ayında, dördüncü yargı paketiyle
birlikte Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin önünde bulunan 220 dosya için
yeniden yargılamanın yolu açılıyor ve İlhan
Çomakın başvurusuyla da 19 Aralıkta yeniden yargılama
süreci başlatılıyor.
Yani özetle, bu kadar karışık bir
dosyadan, 1994ten 2014e kadar, yirmi yıl boyunca yargılaması
süren bir insanın cezaevindeki mağduriyetinden bahsediyoruz, yirmi
yıl boyunca bir insanı haksız yere cezaevinde tutan bir
hukuksuzluktan bahsediyoruz arkadaşlar. Ne hukuka sığar bu ne
insanlığa sığar ne de vicdana sığar. Bununla
ilgili, sosyal medya üzerinden sayısız imza kampanyaları
düzenlendi, Bakanlığa dilekçeler verildi, yine farklı
girişimlerle, sivil toplum örgütlerinin girişimleriyle kamuoyunda bir
farkındalık yaratıldı ama maalesef, İlhan
Çomakın tutukluluk hâli hâlâ devam ediyor; yirmi yıldır
kesintisiz süren bir yargılama süreci, ortada sonuç olarak olmayan bir
yargı kararı ve cezaevinde olan bir insanın, bir
öğrencinin, bir üniversite öğrencisinin mahvolmuş hayatı.
Şimdi yargıyla ilgili bir düzenleme yapacaksak
işte tam da bu mağduriyetleri ortadan kaldırmak için
yapmalıyız. İsterdik ki bu yargı paketi buraya
getirildiğinde Adalet Bakanlığının da bilgisi
dâhilinde olan İlhan Çomakın ve ona benzer mağduriyet
yaşayanların durumunu giderecek bir düzenleme de bu yargı
paketinde olsun.
Umarım ki Sayın Bakan bu aktarımdan sonra
İlhan Çomakın durumunu özel olarak inceler ve kendi
Bakanlığının da müsebbibi olduğu bu mağduriyeti
kaldırma noktasında bir çalışma başlatır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 26. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 26- 2577 sayılı Kanunun 55inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yargılamanın yenilenme usulü
Madde 55- 1. İsteğin ilişkin olduğu
konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise karar bu
daire veya mahkemece verilir.
2. Karşı
tarafın savunması alındıktan sonra istekler incelenir ve
kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar
verilir.
3.
Yargılamanın yenilenmesi ve kararın düzeltilmesi istemleri,
kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar
verilir.
4.
Yargılamanın yenilenmesi ve kararın düzeltilmesi istemlerinde
duruşma yapılması, görevli daire veya mahkemenin kararına
bağlıdır.
5. Bu madde ile
53'üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yargılamanın
yenilenmesinde ve kararın düzeltilmesinde bu Kanunun diğer hükümleri
uygulanır.
2. İptal davalarında teminat istenmez.
3. İdareden
ve adli yardımdan yararlananlardan teminat alınmaz.
4. Kararın
bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur."
Ali Rıza Öztürk Uğur
Bayraktutan Ömer
Süha Aldan
Mersin Artvin Muğla
Haydar Akar Dilek
Akagün Yılmaz Turgut
Dibek
Kocaeli Uşak Kırklareli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 26 ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Adil
Zozani
Iğdır Bingöl Hakkâri
Selma Irmak Faysal
Sarıyıldız
Şırnak Şırnak
BAŞKAN Şimdi okunacak önerge Anayasa'ya
aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 26. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Murat
Başesgioğlu
Konya Kayseri İstanbul
Mesut
Dedeoğlu Ali Halaman Reşat
Doğru
Kahramanmaraş Adana Tokat
Ruhsar Demirel Bülent Belen
Eskişehir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu madde 2577 S. Kanunun 55. maddesini istinaf
mahkemelerine göre uyarlamaktadır.
İstinaf Mahkemesi Yargıtay ve
Danıştayın iş yükünün azaltılması, adil
yargılamanın temini,
yargının hızlandırılması gibi gerekçeler
ile kurulmak istenmektedir.
Bu gerekçelerin hiç biri Tasarıda yazılı
istinaf mahkemelerinin kurulması ile ortadan kalkmayacaktır.
Aksine; Tasarı kanunlaştığı
takdirde adli yargıda bin ve idari yargıda beş yüz
civarında birinci sınıf hâkim ve savcı bulunamayacaktır.
İlk derece mahkemeleri ile Yüksek Mahkemeler
arasında üçüncü bir kademe olarak yargılama süresinin uzamasına
ve yargılama masraflarının katlanılamaz ölçüde
artmasına sebep olacaktır.
Delillerin ilk derece mahkemesinde teksifi, yeni delil
ikame edilmesi, delillerin doğrudan doğruya incelenmesi ilkesi Türk
hukukunun tanımadığı yeni sorunlar yaratacaktır.
İstinafın tabiatından kaynaklanan güçlüyü haklıya göre
koruyan (bozma üzerine yargılama), kötü niyeti himaye eden (ceza
mahkemesinde delillerin ilk derece mahkemesinde gizlenerek istinafta
sunulması) yapısı hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir.
İstinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin
kararını bozduğu takdirde, davayı kendisi karara
bağlayacağından yetki alanı itibarıyla devasa bir
iş yükü ile karşı karşıya kalacaktır.
Yetki alanına giren bölgelerde hukukun farklı
uygulanması sonucu doğacak, bu durum içtihat
karışıklığı ve kargaşasına ve
devamında da çok hukukluluk kavramını gündeme getirecektir.
Esasen eyalet sistemini benimsemiş siyasi rejimlerde çok hukuklu olarak
uygulanan istinaf mahkemeleri AKP'nin Başkanlık sistemi ile gündeme
getireceği idari taksimatın öncüsü olarak dayatılmaktadır.
Diğer taraftan Tasarı; AKP 2010 da yargıyı siyasallaştırdıktan
sonra, 17-25 Aralık soruşturması sebebiyle Yüksek yargı
organlarında tasfiye amacını taşımaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 40
yıl uygulanan İstinaf Mahkemeleri Cumhuriyetin ilk yılında
1924 tarihinde üniter devlet yapısına geçilmiş olması
sebebiyle kaldırılmıştır.
Tasarı ile getirilen bu düzenlemenin AİHM
Sözleşmesine ek 7 no.lu protokolü ile ilgisi yoktur.
Tasarı, üniter devlet yapısı, millet
bütünlüğü, hukuk devleti, yargı
bağımsızlığı, hâkim teminatı, eşitlik
ve adil yargılanma ilkelerine aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 26 ıncı maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenleme ile istinaf kanun yolunun getirilmesi ile
yasada uyarlama yapılmıştır. Mevcut yasada
Danıştay'ca yapılacak temyiz incelemesinden sonra verilen karara
karşı başvurulan karar düzeltme kanun yolu
kaldırılmıştır. Bu düzenleme ile
Danıştay'ın temyiz incelemesi sonucunda vereceği karara
karşı tarafların karar düzeltme yoluna gitmeleri
engellenmiş bu halle bir kanun yolu daha uygulamadan
kaldırılmıştır. Hukuk güvenliği
bakımından idari yargıda hak arama araçları etkisizleştiren
düzenlemelerin tasarı metinden çıkarılması elzemdir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra sayılı
Kanun Tasarısının 26. Maddesinin
aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 26- 2577 sayılı Kanunun 55inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yargılamanın yenilenme usulü
Madde 55- 1. İsteğin ilişkin olduğu
konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise karar bu
daire veya mahkemece verilir.
2. Karşı
tarafın savunması alındıktan sonra istekler incelenir ve
kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar
verilir.
3.
Yargılamanın yenilenmesi ve kararın düzeltilmesi istemleri,
kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar
verilir.
4.
Yargılamanın yenilenmesi ve kararın düzeltilmesi istemlerinde
duruşma yapılması, görevli daire veya mahkemenin kararına
bağlıdır.
5. Bu madde ile
53'üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yargılamanın
yenilenmesinde ve kararın düzeltilmesinde bu Kanunun diğer hükümleri
uygulanır.
2. İptal davalarında teminat istenmez.
3.
İdareden ve adli yardımdan yararlananlardan teminat alınmaz.
4.
Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden
durdurur."
Uğur
Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 27. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Faruk Bal Mesut
Dedeoğlu
Kayseri Konya
Kahramanmaraş
Reşat Doğru Ali
Halaman Murat
Başesgioğlu
Tokat Adana İstanbul
Ruhsar Demirel Bülent Belen
Eskişehir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde ile istinaf mahkemeleri faaliyete geçeceği
tarihe kadar kanun yollarına müracaat ve harçlarla ilgili geçici madde
ihdas edilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 10 Haziran 2014
Salı günkü birleşiminde sözlü sorular dâhil diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ilişkin
önerisi
6/6/2014
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 6/6/2014 Cuma günü
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa
Elitaş Engin
Altay
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Yusuf
Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi
Hareket Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun;
Daha önceden
çalışılması kararlaştırılan 7 ve 8 Haziran
2014 Cumartesi ve Pazar günleri toplanmaması,
10 Haziran 2014 Salı
günkü birleşiminde sözlü sorular dâhil diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
10 Haziran 2014 Salı günkü birleşiminde 10
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
11 Haziran 2014 Çarşamba günkü birleşiminde 244
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
12 Haziran 2014 Perşembe günkü birleşiminde 335
sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te
günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Evet, öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.10
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
21.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876,
2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941,
2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 10 Haziran 2014 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
21.12