TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14üncü
Birleşim
13
Kasım 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın, Erzincan
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, 13 Kasım Dünya Kalite
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, Tekirdağın
düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın, Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun gündem dışı
konuşmaya cevabı sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Sinop Milletvekili
Engin Altayın 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Sinop Milletvekili Engin
Altayın 615 sıra sayılı Kanun Tasarısının
8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, İstanbul Milletvekili
Türkan Dağoğlunun 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerindeki soru-cevap işlemi
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçerin, Türkiyenin insani
yardım konusundaki başarısına ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, 17-25
Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra PolNet bilgi sisteminin
çöktüğüne ve yirmi dört saat boyunca sınırlardan kimlerin girip
çıktığının bilinmediğine ilişkin
açıklaması
3.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun,
Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci
yıl dönümüne ve AK PARTİ iktidarlarında Tekirdağa
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Müsteşarı Haluk Dursunun kişisel
Facebook hesabındaki, Bakanlıkta çalışan kadın
personele yönelik bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmazın, son
günlerde kara yollarında meydana gelen trafik kazalarına ve
Ankara-Antalya kara yolunun durumuna ilişkin açıklaması
6.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Ermenekte
meydana gelen maden kazasının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik haklarında HDP Grubu adına verdikleri gensoru
önergelerini, kurtarma çalışmalarının devam etmesi
nedeniyle geri çektiklerine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarına karşı açılan davaların Anayasa
Mahkemesinde acilen ele alınması gerektiğine ve iktidarın,
otoriter yapısından ve baskıcı rejiminden vazgeçmesini
istirham ettiğine ilişkin açıklaması
8.- Manisa Milletvekili Selçuz Özdağın, Rum yazar Dido
Sotiriyunun Benden Selam Söyle Anadoluya kitabında Atatürke ve
Türklere hakaret edildiğini ve bu kitabın CHPli belediyeler
tarafından kültür armağanı olarak dağıtılmasını
yadırgadığına ilişkin açıklaması
9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, iktidarın, yasa
dışı ve canice yöntemlerle otorite tesis etmeye
çalışan KCKnın işlediği suçlara karşı
gereğini yapmayarak suça ortak olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Sağlık
Bakanlığının, eğitim ve araştırma
hastanelerinde görev alacak başasistanların atamalarıyla ilgili
sınavı neden ertelediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
11.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaşın, Çanakkaledeki
kara yollarının durumuna ilişkin açıklaması
12.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın, Kastamonu
Havalimanındaki uçuş seferlerinin sayısının neden
düşürüldüğünü öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, TÜRK
BÜRO-SENin Maliye Bakanlığı önünde yaptığı
eyleme ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Millî Eğitim
Bakanlığının il millî eğitim müdürlerine bir tebligat
göndererek velilerden İnsani Yardım Vakfına para
bağışlamalarını talep ettiği şeklindeki
iddiaların doğru olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
15.- Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakellenin, Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, İstanbul
Pendikte bulunan Sapanbağları Semt Polikliniğinin
kapatılmasının gerekçesini öğrenmek istediğine ve
çalışması yapılan Diş Hekimleri Yönetmeliği
konusunda Türk Diş Hekimleri Birliğinden görüş
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmazın, Türkiyenin Orta
Doğuya açılan gümrük kapılarının kapalı
olması nedeniyle bölgede ciddi ekonomik sıkıntılar
yaşandığına ilişkin açıklaması
18.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Tekirdağın
düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
19.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Selçuk
Özdağın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Hükûmetin, yer
altı maden işletmeciliğindeki sorunlarla ilgili bazı
düzenlemeler yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Sinop
Milletvekili Engin Altayın 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
22.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 9uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması ile Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve Sinop Milletvekili
Engin Altayın yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin,
küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1111)
2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 21 milletvekilinin,
sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1112)
3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve 20
milletvekilinin, Suriye krizinin Türkiye ekonomisine olumsuz etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1113)
B) Önergeler
1.- HDP Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik haklarındaki
(11/38) ve (11/39) esas numaralı Gensoru Önergelerini geri
aldıklarına ilişkin önergesi (4/210)
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile
79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S:Sayısı: 615)
4.- İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/758) (S. Sayısı: 640)
IX.-YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son 12 yılda kurulan maden
şirketlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/50600)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2004-2014 yılları
arasında bağlı kurum ve kuruluşların teknik malzeme ve
teçhizat alımları için yaptıkları ödemelere ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/50601)
3.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları arasında Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen iletişim ve haberleşme
giderlerine ve makamlara tahsis edilen cep ve araç telefonlarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/51034)
4.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan'ın, Artvin'de toplum yararına çalışma
programı kapsamında istihdam edilen geçici işçilere ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı(7/52967)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde
2014 yılı itibarıyla İŞKUR tarafından işe
alınanlar ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/52971)
6.- Adana Milletvekili Ali
Demirçalı'nın, Elazığ'daki kayıp-kaçak elektrik
oranlarına ve çiftçilerin tarımsal destekleme ödemelerinden elektrik
borçlarına karşılık yapılan kesintilere ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/52991)
7.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldız'ın, elektrik ve doğal gaza yapılan
zamla ilgili açıklamalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/52992)
8.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın, elektrik ve doğal gaza yapılan zamlara ve
kayıp-kaçak oranının elektrik zammına etkisine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/52993)
9.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven'in, sakız üretimine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/53155)
10.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz'ın, Uşak Orman İşletme
Müdürlüğündeki yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/53156)
11.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan'ın, Bakanlık bünyesinde çalışan geçici
hizmet işçilerinin kadroya alınmasına ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/53302)
12.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman'ın, Bursa'da Bakanlığa bağlı
kurumlardaki engelli merdivenleri ve tuvaletlerine ilişkin sorusu ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/53304)
13.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün, Kazdağları'nda
yapılacağı iddia edilen HES'lerin ve su toplama
barajlarının çevreye etkisine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/53731)
14.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, ABD Ticaret Bakanı ile yapılan
görüşmenin içeriğine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/53799)
13 Kasım 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Erzincanın
sorunları hakkında söz isteyen Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıka aittir.
Buyurunuz Sayın Işık. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın, Erzincan ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Erzincanın sorunları hakkında söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Erzincanda son beş yılda 4 vali
değişti. Vali bey Erzincana geliyor, daha Erzincanda müdürleri
tanımadan yeniden kararnamesi çıkıp Ankaraya gönderiliyor.
Tabii, bu valileri Hükûmet atıyor ama nedense sayın vali beyleri
beğenmiyorlar, hemen görevden alıyorlar. Rahat bırakın,
biraz ısınsın, alışsın, iş yapsın.
Tabii, Hükûmetin tek amacı üzüm yemek olmadığı için,
bağcı dövmek olduğu için, hizmet denince de aklına gelen
tek şey Bana baskıyla ne kadar oy getireceksin? Kömür
dağıtıp, odun dağıtıp ne kadar oy getireceksin?
Köylere hizmet götürmek için köylülere ne kadar baskı yapıp oradan oy
getireceksin? görüşü olduğu için ne yazık ki valiler yerinde
duramıyor. Hele dört ilçede birden seçim kaybedildiyse valinin orada
durması çok zor oluyor. Diyelim, kaymakam ilçe başkanına ters
yaptı, Kemaliyenin Ocak köyüne yol götürmek için uğraştı,
hava gazı konusunda sorun yaptı; hemen o kaymakam sürülür, o ilçede
kalamaz. Ocak köyüne yapılan yolda bir kaya karşılarına
çıktı. Daha sonra dediler ki: Burası orman alanı. Hâlbuki
bu yolun ormanla hiçbir ilgisi yok, bir tane çalı bile yok. Ama diğer
tarafa dönüp baktığınız zaman, Refahiyenin Dumanlı
ormanlarında onlarca ağaç kesildi. Oradaki çok değerli olan
alabalık yetişmesinde, özellikle kırmızı pullu
alabalık yetişen yerde ne yazık ki oranın
balıkları yok edilerek oranın suyu başka taraflara
götürülebildi.
Erzincanda tarım ve hayvancılık can
çekişiyor. Erzincan tulum peyniri bitmek üzere, özellikle bu son Avrupa
Birliği uyum yasalarıyla birlikte. Yazın ortasında saman
gelmeye başladı. Sulama yok, hem yok hem de çok pahalı
olduğu için sorun daha fazla. Kuraklık bu sene eklendi.
TEDAŞın özelleşmesiyle birlikte para ödeyemediğin anda
şalterlerin kapandığını görüyoruz. Kredi çekip hayvan
alanlar perişan. Bu sene neyse ki Kurban Bayramında biraz hayvanlar
pahalıya gitti de kendilerini kurtardılar, iflas
bayrağını çekmekten kurtuldular.
Köylere hizmet götürmek için çırpınıyoruz,
il genel meclisi üyesi arkadaşlarımız çırpınıyor
ama ne yazık ki para yok. Beşinci uçağa 4 trilyon para bulanlar
KÖYDESin ikinci dilimine ne yazık ki para gönderemiyorlar. Kış
geldi, bundan sonra da gelse bir şeye yaramayacak, geleceği de yok
zaten. Gelecek para da yalnızca 3 trilyoncuk bir şey zaten.
Yine şeker fabrikasına gözlerini diktiler,
özelleştirmeyi yine kafalarına koydular. Nasıl zarar ettirelim
de bu şeker fabrikasını kapattıralım diye
çalışıyorlar. Altmış yıldır fabrikaya bir
çivi çakılmadı. Çalışacak işçi kalmadı,
taşeron işçiyle götürmeye çalışıyorlar, bu da yetersiz
zaten. 10-12 trilyon bir para olsa şeker fabrikamız yenilenecek, hem
doğuya hem Erzincana çok güzel yatırımlar yapacak ama ne
yazık ki kaçak saraylara 1 katrilyon 370 trilyon para harcayanlar 10
trilyonu Erzincana çok görüyorlar.
Pancar ekicisi perişan. Örneğin 10 dekar pancar
eken bir kişi, her şey yolunda giderse, 16 şeker oranı
çıkarsa, cazibe sulamayla sulama yaparsa buradan kalan para 1.700 TL, pompaj
sulaması yaparsa eline geçen para yalnızca 940 TL. Bu parayla
nasıl bir seneyi geçirecek, onu anlamıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı bütçesine yüzde 99
zam yaparken, şekere tonda 13 TL zammı çok gördünüz. Kaçak saraylara
elektrik parası olarak 8,5 trilyon hesaplanırken, çiftçinin
elektriğini ucuzlatmadınız, günü geldiğinde
kapattınız.
Erzincanda, eğer AKPliyseniz işsizlik sorunu
yok ama CHPli, MHPli, HDPli ya da AKPye sadece oy veren ama biraz da bazen
haksızlıklara ses çıkaran biriyse kesinlikle o da işe
giremez, iş yok.
Hükûmetin ve Hükûmetin belediyelerinin rant ve kat
sevdalarını biliyoruz zaten. Erzincanda da tüm arsa ve boş
alanlar ranta açılmaya çalışılıyor. Eski terminal,
yeni devlet hastanesinin yerine göz dikmişler, birilerine peşkeş
çekmek için uğraşılıyor. Hastanenin yerini almak için yine
baskılar oluşturuldu, terminal aynı şekilde
oluşturulmaya başlandı. Araştırma hastanesine ek bina
yapılmıyor. Devlet hastanesinin acil kısmı
yıkılmıştı, oraya söz verdiler Yenisi
yapılacak. diye, ne yazık ki yapılmıyor. Ergani Dağına
trilyonlarca para harcandı, 4 otel yapılacaktı ama hiç kimse
gelip yapmıyor. Erzincanın her yerinde mantar gibi TOKİler
fışkırıyor, kalitesiz binalar yapılıyor, maliyeti
çok yüksek çıkıyor. Bayırbağda, Üzümlüde yapılanlar
şu anda elde kaldı, kendiliğinden çekim yaptılar. Tabii,
bunların hepsini söylediğimiz zaman levh-i mahfuz deyip geçiyoruz,
ne yazıyorsa ona göre işimizi yapıyoruz.
Erzincanda başka güzel bir şey yok mu, bir de
onu söyleyeyim: Belediyemiz sayesinde Erzincanda iki sektör çok gelişti;
bu sektörlerden bir tanesi lastik tamircileri, lastik
satıcıları, diğeri de araç tamircileri. Belediyemiz,
özellikle son üç dört yıldır Erzincanda yaptığı
yoğun çalışmalar sonucu tüm Erzincan halkına her gün
otokros yarışmaları yaptırmakta. Erzincanda yaşayan
vatandaşlarımız, her gün böyle adrenalini yüksek günler
yaşattıkları için belediyemize teşekkür ediyor.
Size saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Gündem dışı ikinci söz...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Cevap vereyim Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi cevap vermek istiyorsanız
buyurunuz Sayın Eroğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündem dışı
konuşmalarda Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem
Işıkın konuşmalarına cevap vermek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
Efendim, tabii, Erzincan. Erzincan
benim de askerlik yaptığım çok güzel bir diyar. Erzincanı
da çok seviyorum. Üstelik, uzun dönem askerlik yaptığım, on
dokuz ay yedek subaylık yaptığım için Erzincanı çok
iyi biliyorum.
Sayın vekilim, esasen Hükûmetimiz de Erzincana çok
büyük değer veriyor. Tabii, eksiklikler olabilir ama eksikler varsa,
onları bize söylerseniz bunları yapmak bizim de boynumuzun borcudur.
Ama ben size rakamlar vereyim. Bakın, Erzincan geçmişte
unutulmuş bir ildi ama milletvekillerimiz, sizler sayesinde geçen yıl
sonu itibarıyla Erzincana Hükûmetimiz tam 5 milyar TL -5 katrilyon-
yatırım yaptı. Burada, tabii, Binali Beyin büyük hizmeti var,
bunun yaklaşık 1,8 milyar TLsi ulaşıma. Ama biz de Orman
ve Su İşleri Bakanlığı olarak, üniversite,
Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı büyük yatırımlara
imza attı.
Bizim yaptığımız yatırımlar
da şu: Az önce sulamadan bahsettiniz. Yani, biz 80 bin dekar araziyi
sulamaya açtık. Hatta biliyorsunuz, Erzincan Barajı var;
vatandaşlar, çiftçiler geldi bana dediler ki: Ya, bu barajı biraz
daha yükselt, dolayısıyla cazibeli sulanan alanı
artıralım. Tabii, arkadaşlar bana şunu söyledi sayın
vekilim: Efendim, bu barajın yükseltilmesi mümkün değil. Ama bizzat
ben bir uzman olarak yerine gittim ve bu barajı çok güzel bir çözümle
yükselttik ve de belli bir alanda sulamalar pompajlı sulama yerine
cazibeli yapılmaya başlandı.
Bunun dışında, ayrıca, 196.210 dekar
arazinin sulama şebekelerinde yenileme yaptık ve böylece bizim dönemimizde
-rakam veriyorum- 276.210 dekar araziyi suya kavuşturduk. Bakın,
Erzincan Barajı sulaması, Tercan Ovası sol sahil sulaması,
Tercan Ovası sağ sahil sulaması, Erzincan sol sahil
sulaması ve yenilemesi, Tercan Ovası pompaj sulaması, P3 pompaj
ana kanal ikmali, bunları yaptık.
Ayrıca, biliyorsunuz Turnaçayırı
oranın âdeta GAPı olan bir proje. Allaha şükür, Temmuz 2013te
yine milletvekillerimizle birlikte giderek orada Turnaçayırı
Barajının temelini attık. İnşallah bunu da kısa
zamanda tamamlayacağız, çok hızlı gidiyor. Bunun da ne
faydası var? 148.870 dekar arazi suya kavuşacak. Barajdan
yaklaşık 7 bin kişi faydalanacak olup yılda 66 milyon TL
gelir artışı sağlanacak, yılda; çiftçilerin cebine
girecek bu.
Yani ayrıca biz, biliyorsunuz, Erzincanda 34 tane
dere ıslah ettik. 5.600 dekar araziyi taşkınlardan koruduk. 4
ilçe, 3 belde, 21 köy ve 1 mahalleyi de taşkınlardan koruduk.
Şimdi, bir de biliyorsunuz Bin Günde Bin Gölet
kapsamında Erzincan ilinde 12 tane gölet yapılmasını
planladık, bunları da süratli yapacağız.
Zamanınızı almamak için bunların detayına girmiyorum
ama bu notu da size iletebilirim.
Ormanlardan bahsettiniz. Bakın, Erzincanda
ormanlık alan fakir. Toplam alan, ilin alanının yüzde 14ü. Yani
Türkiye ortalaması ise yüzde 27. Dolayısıyla, biz Erzincanda
ağaçlandırmaya çok büyük önem veriyoruz. Bakın, geçen yıl
sonuna kadar 622.070 dekar arazide çalışma yapmışız ve
aşağı yukarı 47 milyon 600 bin adet fidanı toprakla
buluşturmuşuz.
2014 yılında orada, Erzincanda seferlik
yapalım. dedim ve neticede 20 bin dekar alanda çalışma yaparak
1,1 milyon adet fidanı dikeceğiz ve 7 milyon adet de fidan
üreteceğiz. Okul bahçeleri, hastane avluları vesaire, bunların
hepsi yapılıyor. ORKÖY desteği veriyoruz. Gelir getirici ceviz,
badem eylem planlarına başladık. Yani bunların
detaylarına vaktinizi almamak için girmiyorum.
Yani özetle şunu söylemek istiyorum: Erzincanda
özellikle ağaçlandırma, baraj, gölet, sulamalarda gerçekten
görülmemiş bir yatırım yapıyoruz.
Ayrıca sizin ikazınız için de teşekkür
ediyorum ama eksik hususlar varsa bize bildirin, onları bir askerlik vefa
borcu olarak yapmak da benim boynumun borcu.
Bu duygularla hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Eroğlu.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
Dünya Kalite Günü
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Bakar
mısınız Sayın Başkan, düzeltmek için bir söz
istemiştim ben.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan,
Sayın Bakan beni yanlış anladı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir tek o anladı, o da
yanlış anladı(!)
BAŞKAN Efendim? Pardon Sayın Işık,
anlayamadım.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın
Başkanım, Sayın Bakanım beni yanlış anladı.
Ben o konularda bir şey söylemedim, benim söylediğim başka
şeydi yani tabii, fırsat bulup -İç Tüzükte bunlardan
şikâyetçiyiz- yaptıklarını anlattı ama ben onları
söylemedim. 69a göre söz istiyorum Sayın Başkan.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Ya, Ciminin
üzümünden bahsetmedi, Ciminin.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Işık.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun gündem dışı konuşmaya cevabı
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, ben sulamalarla ilgili o
sorunları söylemedim, özellikle pancar ekicilerinin burada ne kadar
pahalıya tarla suladığını anlattım. Yapılan
yatırımlarınızın nerelere
yapıldığını biliyorum. Onları da biz,
iyiliklerini, her zaman için iyi yatırımları takdir
etmişizdir ama bugün Erzincanda özellikle Akbulut Sulama Birliğinden
bütün çiftçilere Bu sene su veremeyeceğiz, elektrik parasını
ödemeyeceğiz, yeşil ekmeyin. diye yazılar gitti. Bunu biz
sizinle daha önce konuşmuştuk. Geçen yıl hatta elektrik
parasında bir ucuzlatma yapıldı. Ama ne yazık ki bu sene
birçok yer ekim yapmadı parasını ödeyemediğinden
elektriği kesileceği için. Ben bunları söyledim.
Orman konusuna gelince, orman konusunda, Kemaliyede bir
Ocak köyümüz var, o köye bir yol yapmak için proje yapıldı. O proje
daha sonra, sırf oradaki sizin Başkanınızın sayesinde
Bir kayaya rastlandı, hiç orman denen bir şey yok, bir tane çalı
göremezsiniz. O yol durdurulduğu için, ben onu gündeme getirdim.
Diğer konu da, Dumanlı ormanında
söylediğim de, Dumanlıda çok güzel, kırmızı
alabalık yetişen bir alan vardı. Oradaki ağaçların
kesilmesinin resimleri var, size gösteririm. Hem ağaçlar kesildi hem de o
su yok edilerek balıklar gitti. Yoksa yaptığınız
çalışmalardan iyi olanları tabii ki biliyoruz, teşekkür de
ediyoruz.
Ha, o Bin Günde Bin Gölet Projesiyle gölet
yapılması da, o konuda da tabii yapılırken biraz daha
köylerin, köylülerin taleplerinin alınması, isteklerine göre
yapılması daha iyi olur diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Işık.
Gündem dışı ikinci söz, Dünya Kalite Günü
hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öze aittir.
Buyurunuz Sayın Öz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, 13 Kasım
Dünya Kalite Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyada birey ve kurumların kalite
konusundaki farkındalıklarını ortaya koymak üzere
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Dünya Kalite Günü
dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz tarihsel olarak, mal ve hizmet üretiminde,
müşteriye sunulmasında önemli bir tarihsel birikime ve köklü bir
geçmişe sahibiz. Bu çerçevede Ahilik ve lonca sistemleri, üretim,
müşteri memnuniyeti ve insan ilişkileri noktasında kalitenin
esası ve ruhuna ilişkin önemli bir mirastır. Bugün, tarihsel
kalite anlayışımıza ilaveten rekabetin her geçen gün
arttığı ve zorlaştığı günümüz
dünyasında, çağın gereklerine uygun bir şekilde teknoloji,
inovasyon, AR-GE ve markalaşma konularında önemli bir çaba ortaya
koymamız ve her alanda katma değer oluşturmamız
gerekmektedir. Bugün üretimde kalite çıtasını yükseltmek için
Türkiye büyük bir çaba ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Turquality
kurulmuştur. Turquality etiketi taşıyan ürünler,
alıcıya yüksek kalitede Türk malı olduğu garantisini
verecektir. Böylece Türk markalarının uluslararası pazarda
kalite imajını yükseltmiş ve pazar payını
artırmış olacağız.
Kaliteli insan, kaliteli dünya vurgusuyla birlikte
kalite noktasında öyle bir şey var ki, o da tüm dünya kalitelerine
anlam katan insan kalitesidir. Kaliteyi, insanı salt üretim ve tüketim
aracı olarak algılayan maddeci kapitalist felsefeler çerçevesinde
değerlendiremeyiz. Bugün dünyada bu kadar imkân ve gelişmeye
rağmen hâlâ açlıktan insanlar ölüyorsa, insan kalitesinden
bahsedebilir miyiz? İnsanlar renklerinden, etnik yapılarından
veya inançlarından dolayı dışlanıyorlarsa bunu neyle
ifade edebiliriz? Bugün dünyanın gözü önünde ülkeler sömürülüyorsa, hangi
nedenle olursa olsun terörü araç olarak kullanan kişi ve gruplar buluyorsa
kaliteden söz edebilir miyiz?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bizim her şeyden önce insan kalitesi noktasında bir çaba ortaya
koymamız ve bunu diğer her türlü çıktılara, sosyal
ilişkilere yansıtmamız gerekmektedir.
Kaliteli insanın en önemli özelliği güzel
ahlaktır. Kaliteli insan, insanların canına, malına,
namusuna, evine, hürriyetine ve şerefine saygı duyan insandır.
İşte bu anlamda bizim, Asıl olan insandır. Anlayışıyla,
kaliteli üretim bir yana, kaliteli insan yetiştirme noktasında çaba
göstermemiz gerekmektedir. Çalışmalarımızın ve
politikalarımızın ana gayesi bu olmalıdır. Üstat Necip
Fazılın belirttiği gibi Zaman bendedir ve mekân bana
emanettir. Şuurunda, değerlerine sahip çıkan bir gençlik
yetiştirmek zorundayız. Bu hedefe ulaşmak için öncelikle
eğitimde kaliteyi ve fırsat eşitliğini önemsiyoruz.
AK PARTİ hükûmetleri yaptığı bütün
çalışmaları eğitim sisteminin kalitesi üzerine
kurgulamıştır. AK PARTİ döneminde bütçeden en fazla pay
alan Millî Eğitim Bakanlığı olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaliteli
insan adaletlidir, paylaşım ve yardımlaşmadan yanadır.
Ahilik anlayışında olduğu gibi, tartıda ve ticarette
hilekârlık yapmaz. Kaliteli insan bilgiyle donanımlıdır,
bilgiyi gerçek anlamda kullanır. Ünlü edebiyatçımız Ahmet Hamdi
Tanpınarın belirttiği gibi Sen bir medeniyetin iflası
nedir bilir misin? İnsan bozulur, insan kalmaz. Bir medeniyet insanı
yapan manevi kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdin
büyüklüğünü? Cahilsin, okur, öğrenirsin; gerisin, ilerlersin; adam
yok, yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir; paran yok,
kazanırsın. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. demektedir.
Bir düşünürün deyişiyle Kalite bir erdemdir; o kendini mekândaki
yaşantıda, düşüncedeki derinlikte, sevgideki cömertlikte,
ifadelerdeki gerçeklikte, idaredeki düzende, eylemdeki etkide, doğru
zamandaki doğru harekette gösterir.
Sözlerime son verirken Dünya Kalite Günü
dolayısıyla Kaliteli insan, kaliteli dünya düsturuyla inşallah
kaliteli bir dünyayı hep beraber oluştururuz diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Gündem dışı üçüncü söz,
Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü
nedeniyle söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceere aittir.
Buyurunuz Sayın Yüceer. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin,
Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) Bugün,
Tekirdağımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümü sebebiyle gündem dışı
söz almış bulunuyorum.
13 Kasım, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde
Kurtuluş Savaşına kadını erkeği, genci
yaşlısı ile omuz veren, can veren Tekirdağlılar,
Tekirdağ için onur günüdür. Hemşehrilerim verdikleri bu mücadelenin
ödülünü özgürlüklerine kavuşarak ve bununla beraber işgal
altındaki her karış vatan toprağını kurtararak
almıştır. Üstün bir mücadeleyle bu güzel vatanı ve güzel
ilimizi bizlere bırakan atalarımızı buradan bir kez daha
saygıyla, minnetle anmak istiyorum.
Ayçiçeği tarlalarının, kanola bahçelerinin
sarıya boyadığı verimli toprakları, masmavi denizi,
yaz kış solmayan yeşiliyle, ormanlarıyla, Saraydan
Şarköye şehrimiz gerçekten bir doğa harikası,
Allahın bize bir lütfu. Günümüzde 900 bini aşan nüfusuyla, ulusal,
uluslararası piyasalara üretim yapan 1.500ün üzerindeki firması, 130
bin çalışanı, ulaşım imkânları, doğal,
tarihî, kültürel zenginlikleriyle ülkemizin ekonomik ve kültürel
zenginliklerine her zaman katkı sağlayan, katkı sağlayacak
bir ilimizdir.
Tekirdağ, tabiri caizse, yedi gün yirmi dört saat
yaşayan, üreten bir şehir. Her türlü zorluğa karşı
üreten, yatırıma devam eden, vergisini düzenli ödeyen, ülke
ekonomisine katkı sunan ama bunun
karşılığını yeterince alamayan bir şehir.
Bugün, vergi tahakkukunda 9uncu sırada ama kamu
yatırımlarını alan iller sıralamasında 52nci
sırada. Yani ödediğimiz vergiler kamu yatırımı olarak
bize dönmüyor. Burada şüphesiz ki Tekirdağa, Tekirdağlı
hemşehrilerime bir haksızlık söz konusu ama haksızlık
sadece bu konuda değil.
Bugün topraklarımız ve hemşehrilerimiz
büyük bir tehdit altında. Plansız ve kontrolsüz sanayileşme ve
kentleşme sonucu evsel, endüstriyel ve tarımsal kökenli atık
suların Ergeneye deşarjıyla bugün Ergene zehir saçıyor.
İlimizde kanser vakaları arttı, toprak verimliliği
düştü. Maalesef, artık Ergenede sulu tarım
yapılamıyor, yer altı suları kirlenme sebebiyle
kullanılamıyor. On iki senedir Ergeneyi temizliyoruz, temizledik
diyenler, bırakın Ergeneyi temizlemeyi, tam tersi kararlarla,
fabrikalara iki yıl daha Ergeneyi kirletme hakkı veriyor. Tesislerin
kirletici parametrelerinden olan kimyasal oksijen ihtiyacı parametre
limitlerinin 2014e kadar azaltılmaları gerekirken bu süre 2016ya
kadar ertelendi.
Ergene Nehrinin insan sağlığına ve
çevre sağlığına zararlı etkileri bertaraf edilmeden
ilimiz yeni çevre felaketleriyle baş başa bırakılıyor.
Tekirdağ bölgesinde yer almayacak yasaklı sanayi türleri
arasında olan termik santraller, maalesef, plan
değişikliğiyle enerji depolama ve üretim alanları hariç
ibaresi eklenerek açılmaya çalışılıyor. Yani
yargı kararlarına rağmen, insan sağlığı,
çevre sağlığı umursanmadan, birinci sınıf
tarım arazilerine, yaşam, yerleşim yerlerimizin dibine termik
santraller kurulmaya çalışılıyor. Şarköy
Kızılcaterzi, Malkara İbrice, Marmara Ereğlisi, şimdi
de Ergene ilçemizdeki vatandaşlarımız bununla mücadele
ediyorlar.
Doğa katliamının bir diğer
örneği de Saray ilçemizde yaşanıyor, adını yanı
başındaki ormandan alan Güngörmez köyünde. Ormanda o kadar sık
ağaçlar var ki kafanızı kaldırdığınızda
gökyüzünü göremiyorsunuz. İşte, bu ormanımız şimdi
kuvarsit ocağı tehlikesiyle uğraşmak zorunda. Bölgemizde su
kaynakları kirleniyor, binlerce ağaç kesiliyor. Bir yandan
hemşehrilerim bu doğa katliamlarıyla uğraşırken
bir yandan da hasatları borçlarını ödeyemeyince ata
yadigârı, baba yadigârı topraklarını, kanla canla
kazandıkları topraklarını parayla pulla satmak zorunda
kalıyorlar.
Ben buradan şunu söylemek istiyorum: Toprak,
eğer uğrunda ölen varsa vatandır. sözü bugün için birilerine
anlam ifade etmiyor olabilir ama Namık Kemal, Yahya Kemal ve Ulu Önder
Mustafa Kemal ile Üç Kemaller Diyarı olarak anılan şehrime çok
fazla şey anlam ifade ediyor.
Ben buradan tüm hemşehrilerime, yetiştirdikleri
günebakanlar gibi yüzünü aydınlığa dönen hemşehrilerime
sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Tekirdağımızın kurtuluşunun 92nci
yılını kutluyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yüceer.
Gündeme geçmeden önce sisteme girmiş sayın
milletvekillerine birer dakika kısa söz vereceğim.
İlk söz Sayın Koçerin.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçerin,
Türkiyenin insani yardım konusundaki başarısına
ilişkin açıklaması
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiyenin insani yardım konusunda dünyada ABD ve
İngiltereden sonra 3üncü ancak gayrisafi millî hasıla oranıyla
1inci durumda olması çifte standartlı dünyanın yüzüne vurulan
en önemli gerçektir. Türkiye'nin insani yardımlardaki bu önemli
başarısından dolayı, başta Hükûmetimiz olmak üzere,
AFAD, Kızılay ve TİKAya teşekkürü bir borç biliyorum.
Türkiye'de en fazla sığınmacıyı
üç yıldan bu yana misafir eden Gaziantepli hemşehrilerime de burada
yürekten teşekkür etmek istiyorum.
Ayrıca, destekleriyle bu süreci yöneten Gaziantep
Valiliğimize, Büyükşehir Belediye Başkanımıza,
Şahinbey, Şehitkamil, Nizip ve İslahiye Belediye
Başkanlarımız ile oda, borsa ve vakıflarımıza
sonsuz teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Koçer.
Sayın Atıcı
2.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından
sonra PolNet bilgi sisteminin çöktüğüne ve yirmi dört saat boyunca
sınırlardan kimlerin girip çıktığının
bilinmediğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, 17 ve 25 Aralık
yolsuzluk operasyonlarından sonra PolNet bilgi sisteminin çöktüğünü
ve sınırlara giren, çıkan insanların elle kaydedildiğini
bu mikrofonlardan yine sizlere duyurmuştum ve bu konuyu bir soru
önergesiyle yüce Meclisin gündemine getirmiştim, ancak hâlâ bu soru önergeme
cevap alamadım. PolNet sistemi yaklaşık olarak yirmi dört saat
arızalı kaldıktan sonra işleme geçmiştir, o süre
içerisinde Türkiye'ye giren, çıkan kimlerin olduğu bilinmemektedir.
Bunu yüce Meclisin dikkatine arz ediyorum ve bunların derhâl bildirilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Sayın Akbulut
3.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin
Akbulutun, Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşunun
92nci yıl dönümüne ve AK PARTİ iktidarlarında Tekirdağa
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Ben de Tekirdağ ilimizin 92nci kurtuluş
yıl dönümünü yürekten kutluyorum ve gazilerimizi ve şehitlerimizi
rahmetle anıyorum.
Tekirdağ, on iki, on üç yıldır AK
PARTİ iktidarında seksen yıldır alamadığı
yatırımları almıştır. Sadece kara yollarında
yaptığımız yatırım 1 milyarı geçmiş,
Ergenenin temizliği konusunda 3,2 milyar ödenek ayrılmış
ve bunun için, otuz beş yıldır devam eden Ergene kirliliği
konusunda, 2011 yılında Hükûmetimizin açıkladığı
eylem planıyla, çarpık sanayileşmeyi önleme adına 8 tane
organize sanayi bölgesi kurulmuş, 5 tane de arıtma tesisi
inşaatı devam etmektedir ve inşallah, iki yıl sonra Ergene
pırıl pırıl su akıtan, tarımda da
kullanabileceğimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akbulut.
Sayın Küçük
4.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Müsteşarı Haluk Dursunun
kişisel Facebook hesabındaki, Bakanlıkta çalışan
kadın personele yönelik bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Müsteşarı Haluk Dursunun, kişisel Facebook hesabında
Hayat Bilgisi Sıfır başlıklı bir yazı kaleme
alarak, Bakanlıkta çalışan kadın personeline yönelik Çay
demlemeyi bilmiyorlar. Kompostoyla hoşaf arasındaki farktan hiç
anlamıyorlar. Çan çan konuşmaya bayılıyorlar. Bizim
kızlar hayat bilgisi konusunda çok boşlar.
tanımlamasını yapmasını ve kadının en büyük
meziyeti olarak çay demlemeyi veya ev işlerini görmesini, böyle yapmakla
da cinsiyet ayrımcılığını ve toplumsal cinsiyet
rollerini körüklemesini kınıyorum.
Sosyal medyada Hükûmeti eleştirdi diye
haklarında soruşturma açılan memurlar varken, Bakanlık
Müsteşarının kadınları aşağılaması
konusunda bir işlem yapılacak mıdır, soruyorum ve merak
ediyorum?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Küçük.
Sayın Yılmaz
5.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmazın, son günlerde kara yollarında meydana gelen trafik
kazalarına ve Ankara-Antalya kara yolunun durumuna ilişkin
açıklaması
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Son günlerde meydana gelen katliam gibi çok ölümlü trafik
kazaları yüreklerimizi yakmaya devam etmektedir. Daha önceden de Türkiye
Büyük Millet Meclisi kürsüsünden defalarca söyledim, maalesef duymazlıktan
geldiniz. Bir kez daha buradan söylemek ve hatırlatmak istiyorum.
Ankaradan Isparta, Burdur, Aydın, Denizli,
Muğla ve Antalya istikametine ulaşımı yaklaşık 50
kilometre kısaltan bir yol var. Bu
yol Emirdağ, Bolvadin, Çaydan devam eden Çölovası yolu
kanalıyla Dinar-Porsuma Kavşağına çıkar. Her geçen
gün bu yoldaki trafik yoğunluğu artmaktadır. Özellikle turist ve
yük taşıyıcı firmalar bu yolu tercih etmektedirler. Trafik
yoğunluğuyla birlikte kaza riski de artmaktadır. Bu yolda 2000
ve 2001 yıllarında yapılan genişletme
çalışmalarından sonra dişe dokunur herhangi bir
iyileştirme çalışması yapılmamıştır.
Açık söylüyorum, bu güzergâhta kaza Geliyorum. diyor. Bu yol
güzergâhı acilen çift yol olarak düzenlenmelidir. Aksi halde bu güzergâhta
can ve mal kayıpları kaçınılmaz olacaktır.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Sayın Buldan
6.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
Ermenekte meydana gelen maden kazasının ardından Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik haklarında HDP Grubu adına
verdikleri gensoru önergelerini, kurtarma çalışmalarının
devam etmesi nedeniyle geri çektiklerine ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ermenekte yaşanan maden faciasında zamanında gerekli önlemlerin
alınmamasından kaynaklı sorumlulukları nedeniyle Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız ile
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
hakkında 5 Kasım 2014 tarihinde grubumuz adına vermiş
olduğumuz 2 adet gensoru önergesini, Ermenekte henüz 16 işçi
kardeşimize ulaşılmamış olması, bu yöndeki
çalışmaların hâlen devam ediyor olması ve acılı
ailelerin yakınlarına bir an önce ulaşma yönündeki beklentisi
nedeniyle, işçilere ulaşılması sürecinin ardından
yeniden vermek üzere ertelediğimizi kamuoyunun ve Genel Kurulun
bilgilerine sunarız.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Buldan.
Sayın Tanal
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına karşı açılan
davaların Anayasa Mahkemesinde acilen ele alınması
gerektiğine ve iktidarın, otoriter yapısından ve
baskıcı rejiminden vazgeçmesini istirham ettiğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, devletin en yetkili
ağızlarından Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kuruldu.
denilen davaların tamamı temelde çökmüştür. Bu sebeple, suçsuz
olan insanların ve ailelerinin mağduriyetinin giderilmesi için,
Anayasa Mahkemesince acilen bu dosyaların ele alınarak
mağduriyetin giderilmesini talep ediyoruz.
Siyasi iktidarı ilgilendiren esas olay şu:
İktidarın yargıyı siyasi sopa olarak kullanıp
algı yaratarak emniyete yönelik adaletsiz, hukuksuz operasyonlara son vermesini,
iktidarın yargı üzerindeki elini çekmesini istirham ediyoruz.
Hırsız var! diyerek haber yaptığı için basına
karşı dava açılması, yargı yoluyla basın
özgürlüğünün ihlalidir. Bu anlamda, iktidarın bu otoriter
yapısından, baskıcı rejimden vazgeçmesini istirham
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Özdağ
8.- Manisa Milletvekili Selçuz Özdağın, Rum
yazar Dido Sotiriyunun Benden Selam Söyle Anadoluya kitabında Atatürke
ve Türklere hakaret edildiğini ve bu kitabın CHPli belediyeler
tarafından kültür armağanı olarak
dağıtılmasını yadırgadığına
ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Dido Sotiriyu bir Rum yazar,
Aydında yaşamış, daha sonra Atinada 2004
yılında vefat etmiş birisi; Benden Selam Söyle Anadoluya
adlı bir kitap yazmış, bir roman. Bu roman -Türkiyede fikir
hürriyeti var- tabii ki yayımlanabilir. 1982 yılında, Milliyet
gazetesi tarafından Türk-Yunan Dostluk Ödülü verilmiş bu yazara ve bu
kitaba. Ardından, bu kitap, geçmiş dönemdeki CHPli Selçuk Belediyesi
tarafından kültür armağanı olarak
dağıtılmış. Şimdi ise Cumhuriyet Halk Partili
İzmir belediyeleri tarafından tiyatro eseri hâline
dönüştürülmüş ve yayımlanmakta, piyes olarak oynanmaktadır.
Ne var burada? denilebilir. Bu kitapta Atatürke büyük hakaretler var, bu
kitapta Türklerin katliamcı olduğu, hatta ırz düşmanı
olduğu, 40 bin kişiyi, 40 bin Rumu Manisaya getirerek kestiği
noktasında ifadeler var ve bu ifadeleri Cumhuriyet Halk Partili bir belediyenin
kültür armağanı olarak dağıtmış
olmasını yadırgıyorum. Aynı zamanda, Cumhuriyet Halk
Partili belediyelerce de böyle bir yazarın Kurtuluş
Savaşına hakaret eden, Atatürke hakaret eden, efelere hakaret eden,
Türkleri katliamcı ve ırz düşmanı olarak gösteren
kitabının takdim edilmiş olmasını da
ayıplıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özdağ.
Sayın Yeniçeri
9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
iktidarın, yasa dışı ve canice yöntemlerle otorite tesis
etmeye çalışan KCKnın işlediği suçlara karşı
gereğini yapmayarak suça ortak olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kobaniyi bahane ederek çetelere Sokakları
Kobaniye çevirin. talimatı veren HDP, sokaklardaki terörü örgütleyen KCK
6-7 Ekimde iş yerlerini yağmalatmış, 50ye yakın
vatandaşın da ölümüne sebep olmuşlardır. Üç gün boyunca
Öldürün, saldırın, yakın, yıkın!
çağrıları, bu merkezler tarafından icra edilmiştir.
Kentleri savaş alanına çeviren ya da çevrilme
talimatı verenlerden AKP iktidarı hesap soramamaktadır.
Seçimlerin yaklaşması yüzünden AKP, kamu düzenini altüst eden
çetelere karşı harekete geçmemektedir. İktidar, yasa
dışı ve canice yöntemlerle bölgede otorite tesis etmeye
çalışan KCKnın işlediği suçlara karşı
gereğini yapmayarak aslında, bu suça ortak olmaktadır. AKP ya
devlet gibi sorumluluk içinde davranmalı ya da bu milletin yakasından
düşmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Demir
10.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin,
Sağlık Bakanlığının, eğitim ve
araştırma hastanelerinde görev alacak başasistanların
atamalarıyla ilgili sınavı neden ertelediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı eğitim ve
araştırma hastanelerinde görev alacak olan başasistanların
atanmaları amacıyla 9 Kasım 2014 tarihinde yapılacak olan
sınavın ertelendiği bir cep mesajıyla haber
verilmiştir. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Uzaktan Eğitim
Merkezinden gönderilen mesajda, Sağlık
Bakanlığının 14 Ekim tarihindeki talebiyle
sınavın daha sonra belirlenecek bir tarihe ertelendiği
belirtilmektedir. Sağlık Bakanlığından, binlerce uzman
hekimi ilgilendiren böylesi önemli konuda tatmin edici bir açıklama
yoktur. Sınav neden ertelenmiştir? Aylardır bu sınava
hazırlanan genç hekimler neden mağdur edilmiştir? Sınav
güvenliğiyle ilgili bir sorun mu vardır? Sağlık
Bakanlığı neden konuyla ilgili şeffaf davranmamakta, tatmin
edici açıklamalar yapmamaktadır? Sınav ne zaman
yapılacaktır? Yeni başvuru alınacak mıdır?
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın Sarıbaş
11.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, Çanakkaledeki kara yollarının durumuna
ilişkin açıklaması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyedeki çift yollarla övünen AKP
Hükûmeti, on iki yıl geçmesine rağmen, Çanakkale ilinde hâlâ yollar
bitirilmemiş, kimi yerlerde de hiç başlanmamıştır.
Ezine-Ayvacık arasında bir yıl önce yapılan bir kısım
çift yolun asfaltı dökülmüş ve şimdi de birdenbire, mevcut asfalt
sökülerek tekrar yerine asfalt dökülmeye başlanmıştır.
Bunun sebebi nedir? Yaklaşık bir yıl önce dökülerek şimdi
sökülen asfaltın ömrü bir yıl mıydı? Bu asfaltın
devlete maliyeti ne kadar olmuştur? Şimdi dökülen asfalt bir yıl
sonra sökülecek midir? Bu asfaltın maliyeti, ömrü ne kadar olacaktır?
Ayvacıkı İzmire bağlayan Çanakkale yolu hâlâ
bitirilmemiştir. Ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz? İnsanlar bu
eziyetten ne zaman kurtulacaktır?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Sarıbaş.
Sayın Çınar
12.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın,
Kastamonu Havalimanındaki uçuş seferlerinin sayısının
neden düşürüldüğünü öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
EMİN ÇINAR (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
26 Temmuz 2013 tarihinde Kastamonu
Havalimanı resmî seferlerine başlamıştır. 6 Ekim 2013
tarihinde, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil Kastamonu
ziyaretinde, Kastamonu Havalimanındaki uçuş seferlerindeki doluluk
oranlarından memnuniyetini dile getirerek Kastamonudaki
uçuşların günde 2 sefere çıkarılacağı müjdesini
vermiştir ama bir ay kadar önceki bu ifadelere rağmen, Kastamonudaki
uçuş seferleri maalesef haftada dört güne düşürülmüştür.
Sayın Genel Müdürün yapmış olduğu, Kastamonuya vermiş
olduğu bu müjdeli haberin arkasında durmasını, yetkililerin
bu konuyu takip etmesini temenni ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çınar.
Sayın Türkoğlu
13.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun, TÜRK BÜRO-SENin Maliye Bakanlığı önünde
yaptığı eyleme ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU
(Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün, Maliye Bakanlığı
önünde TÜRK BÜRO-SEN sendikası tarafından kamu
çalışanlarının servis hizmetlerinden faydalanmasına
ilişkin bir basın bildirisi okunmuştur. Bu bildirinin
okunmasını takiben, sembolik olarak 7 kişi bisikletle Türkiye
Büyük Millet Meclisine dilekçe götürmek istemiştir ancak AKP Hükûmetinin
talimatlandırdığı polis bu demokratik, medeni ve
barışçıl eylemi, şiddetle karşılık vererek,
engellemiştir. AKP Hükûmeti IŞİDi destekleyenlere, bölücü örgüt
adına yakıp yıkanlara, PKK adına kamu düzeni tesis
edenlere, özerklik ilan edenlere ses çıkarmaz iken Bizim ilkemiz önce
ülkemiz. diyen TÜRKİYE KAMU-SEN VE TÜRK BÜRO-SENe aslan kesilmektedir.
Bunun hesabı mutlaka sorulacaktır.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Türkoğlu.
Sayın Öz
14.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Millî Eğitim
Bakanlığının il millî eğitim müdürlerine bir tebligat
göndererek velilerden İnsani Yardım Vakfına para
bağışlamalarını talep ettiği şeklindeki
iddiaların doğru olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Son günlerde basında yer alan bir habere göre, Millî
Eğitim Bakanlığının il millî eğitim müdürlerine
bir tebligat yayınlayarak okullardan, ailelerden -okuldaki
çocuklarından- İnsani Yardım Vakfına para
bağışlamasını talep ettiği şeklinde iddialar
vardır. Hükûmetiniz olarak, bu iddialara cevap vermek
zorundasınız. Bu şekilde, kaynağı nereden geldiği
belli olmayan, nereye gideceği belli olmayan bir para toplama
alışkanlığınızdan
vazgeçmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Daha önce bunun benzerini
yaptınız, birtakım olaylarla Türkiye tanışma
fırsatı buldu sayenizde. Eğer böyle bir uygulama yoksa Millî
Eğitim Bakanlığının bunu acil bir şekilde
açıklamasını talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öz.
Sayın Karakelle
15.- Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakellenin, Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Muharrem Işık Beye öncelikle teşekkür
ediyorum Erzincanın sorunlarını dile getirdiği için. Ben
de sadece bazı açıklamalarını düzeltmek amacıyla söz
aldım.
Orman ve Su İşleri Bakanımız gerekli
açıklamaları yaptı hastanenin ek binalarıyla ilgili. Malumunuz,
bizim, orada, kamulaştırmadan dolayı ek binayı yapma
işimiz iki buçuk yıl geri kaldı ama şu anda hem
Sağlık Bakanımızın hem de Kalkınma
Bakanımızın programlarında Erzincan Tıp Fakültemize
200 yataklı araştırma hastanemizi yapacağız ve şunu
da ben ifade edeyim ki Tıp Fakültemizde şu anda, günlük asgari 2 tane
kalp ameliyatı, 10 tane anjiyo yapılmaktadır. Doğu
Anadoluda, büyüyen böyle bir üniversite hastanemiz var.
Oy vermeyenlere iş verilmiyor. şeklinde bir
ifadesi oldu sayın milletvekilimizin. İŞKUR marifetiyle toplum
yararına çalışmak için alınan bin kişi kurayla
alınmıştır. Biz de görevimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Karakelle.
Sayın Öğüt
16.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, İstanbul Pendikte bulunan Sapanbağları Semt
Polikliniğinin kapatılmasının gerekçesini öğrenmek
istediğine ve çalışması yapılan Diş Hekimleri
Yönetmeliği konusunda Türk Diş Hekimleri Birliğinden görüş
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İstanbul Pendikte bulunan, şimdilerde ruh
sağlığı merkezine dönüştürülmüş
Sapanbağları Semt Polikliniğinden 6 mahallenin halkı
yararlanmaktaydı. Lağvedilen poliklinik, kamu
kurum ve kuruluşlarından hiçbir yardım ve destek almadan
vatandaşların katkılarıyla yapılmış, röntgen
cihazı, biyokimya laboratuvarı ve renkli doppler cihazı dahi
halk desteğiyle alınmıştı. 11 branşta günde 400
ila 500 kişiye hizmet veren polikliniğin kapatılması ve
yerine ruh sağlığı merkezi açılması bölge
halkının haklı tepkisine neden olmuştur. Buranın kapatılmasının
gerekçesi nedir? Söz konusu karar alınırken mahalle muhtar ve
derneklerinden görüş alınmış ve yaşanacak
mağduriyet düşünülmüş müdür? Özellikle, bölge halkının
tepkisinin söz konusu olduğu göz önünde bulundurularak oranın yeniden
eski hâline dönüştürülmesi düşünülmektedir?
Ayrıca,
Diş Hekimliği Yönetmeliği konusunda Bakanlık
tarafından bir çalışma yapılmaktadır. Bu
çalışmanın mutlaka Türk Diş Hekimleri Birliğinden
görüş alınarak yapılması gerekmektedir.
Meslektaşlarımız bu konuda çok
tedirgindir, Sayın Bakanıma buradan bir daha duyurmak
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Eryılmaz
17.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmazın,
Türkiyenin Orta Doğuya açılan gümrük kapılarının
kapalı olması nedeniyle bölgede ciddi ekonomik sıkıntılar
yaşandığına ilişkin açıklaması
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hükûmetin
izlemiş olduğu yanlış dış politika sonucu,
maalesef, bütün komşularımızla düşman bir ülke hâline
geldik ve bunun neticesinde de özellikle Orta Doğuya açılan bütün
gümrük kapılarımızın yaklaşık üç buçuk
yıldır kapalı olduğunu görüyoruz. Gümrük
kapılarının kapalı olmasından kaynaklı, bölgede
çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşanıyor.
Akdeniz
Bölgesinin önemli gelir kaynaklarından biri olan narenciye ve şu anda,
narenciye üreticisi büyük bir krizle karşı karşıya.
Narenciye âdeta ağaçta kaldı. Komşu ülkelerin yönetimini
muhatap almayacağız. diyen Hükûmet, acaba bölge
insanımızı ne zaman muhatap alıp bu sorunlarına çözüm
üretecek? Bunu bölge insanımız gerçekten merak ediyor. Ciddi bir kan
kaybı yaşanıyor. Buna bir an önce çözüm üretilmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eryılmaz.
Sayın
Halaçoğlu
18.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün
13 Kasım, Tekirdağın Yunan işgalinden kurtuluşunun
92nci yıl dönümü. 1357 yılında, Osmanlı Devleti
zamanında Türk topraklarına katılan Tekirdağın Yunan
işgaline uğramasından sonra, kesin olarak tekrar bu
işgalden kurtarılmasının yıl dönümü olan 13 Kasım
92nci yıl dönümü, ülkemize bağlılıklarıyla gurur
duyduğumuz bütün Tekirdağ halkına hayırlı olsun
diyorum, onları da kutluyorum. İnşallah, bir daha böyle
durumlarla karşılaşmamasını da diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
Sayın Altay
19.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Manisa
Milletvekili Selçuk Özdağın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Selçuk Özdağ, yerinden
aldığı sözde, İzmirdeki kimi Cumhuriyet Halk Partili
belediyelerin Dido Sotiriyunun Benden Selam Söyle Anadoluya adlı
kitabını kültür armağanı olarak dağıttıklarını,
bazı belediyelerin de tiyatro eseri olarak oynattıklarını
ve bu kitabın Atatürke hakaret içerdiğini, Rumların
katledildiğini söyleyerek durumu kınadı. Nereden
bakıldığına bağlı. Bu kitabı ben maalesef
okuyamadım, bu da benim için bir eksiklik. Ancak, kitabı okuyan
birkaç milletvekili arkadaşımdan aldığım bilgiye göre,
kitapta Atatürke hakaret yerine Türk-Rum kardeşliğini ve birlikte
yaşamayı teşvik edici bir kompozisyon var. Selçuk Özdağa
kitabı yeniden okumasını tavsiye ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Sayın
Başkanım, bir dakika lütfen
BAŞKAN Lütfen, yerinizden söz alınız.
Sayın Işık
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Hükûmetin, yer altı maden işletmeciliğindeki sorunlarla ilgili
bazı düzenlemeler yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde faaliyet gösteren özellikle yer altı maden
işletmelerinde çalışanların durumlarının
iyileştirilmesi amacıyla zaman zaman getirilen düzenlemelere
rağmen, maalesef bu konuda çözüm sağlanamadığı
yaşanan son acı örneklerle bir kez daha görülmüştür. Özellikle,
en son yapılan 6552 sayılı torba yasa düzenlemelerinin
ardından, özel ve kamu adına iş yapan yer altı maden
işletmelerinde artan mali yüklerin karşılanması
amacıyla Hükûmetin bazı düzenlemeleri yapma zorunluluğu ortaya
çıkmıştır. Bu konuda Hükûmeti acil göreve davet ediyor,
size de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Gündeme geçiyoruz.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28
milletvekilinin, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1111)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde, 1999-2000 yılları arasında
küçükbaş hayvan sayısı 50 milyonun üzerindeyken uygulanan
yanlış hayvancılık politikaları, ekonomik krizler,
hayvancılık girdilerinin aşırı yüksekliği,
ürünlerinin değerlendirilememesi, yayla ve mera alanlarının
azalması, terör göçleri nedeniyle koyun varlığımızda
düşüşler olmuştur. Ayrıca, Hükûmetin ithalat rejimi
dolayısıyla hayvancılıktan maddi kazanç elde etmenin
zorluğu ve iflaslar, üreticinin hayvancılık yapmaktan
soğuması ve başka alanlara yönelmesi nedenleriyle bugün küçükbaş
hayvan varlığımızda çok büyük düşüşler
yaşanmış ve yapılan istatistiklerde koyun popülasyonumuzun
bugün 20 milyon civarında olduğu görülmektedir.
Ülkemizin öz ırklarından olan merinos
koyunların bugün ithal edilmekte olan Romanov ırkı koyunlardan
hiçbir eksikliği olmadığı gibi, artıları daha da
fazladır. Merinoslarda ikizlik genetik özellik olup çok yüksektir. Hatta,
üçüz ve dördüzlük oranları da Romanov koyunlarına göre daha
yüksektir. Ayrıca, merinos koyunlarının yavrularının
Romanov cinsine göre daha iri ve etli olduğu, 15-20 günlük bir merinos
yavrusunun 20 kilograma kadar ulaşabildiği bilinmektedir. Ancak,
Bakanlığınız tarafından merinos koyun ırkı
âdeta kaderine terk edilmiş, neredeyse yakın zamanlarda nesli
tükenecek konumda olma riski altına girmiştir. Özellikle yaz
aylarında tarafımıza ulaşan damızlık merinos
isteklerini TİGEM karşılayamamaktadır.
Ülkemizin tüm bölgelerinde koyun
yetiştiriciliği yapılabilmekle birlikte özellikle Orta ve
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki coğrafya bu yetiştiriciliğe
daha uygun bir yapıdadır. Bu nedenle, koyun
varlığının önemli bölümü bu bölgelerde yer almaktadır.
Eti, sütü ve yapağısıyla bulunduğu bölgenin ekonomisine
önemli bir fayda sağlar.
Ülkemizdeki merinos ırkı koyunların
yetiştirilmesinin teşvik edilmesi, üretimi, ihracatı, devletin
bu öz kaynağımıza sahip çıkması, bununla ilgili
sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi, destekleme
yollarının araştırılması, idari ve kurumsal yasal
düzenlemelerin yapılması amacıyla İç Tüzükün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçeye istinaden bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Celal Dinçer (İstanbul)
4) Aylin Nazlıaka (Ankara)
5) Engin Altay (Sinop)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
8) Doğan Şafak (Niğde)
9) İlhan Demiröz (Bursa)
10) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
11) Haydar Akar (Kocaeli)
12) Gürkut Acar (Antalya)
13) Mehmet Şeker (Gaziantep)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Namık Havutça (Balıkesir)
16) Ali Haydar Öner (Isparta)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
19) Özgür Özel (Manisa)
20) Candan Yüceer (Tekirdağ)
21) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
22) Nurettin Demir (Muğla)
23) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
24) Hasan Ören (Manisa)
25) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
26) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
27) Sedef Küçük (İstanbul)
28) Ramis Topal (Amasya)
29) Aytuğ Atıcı (Mersin)
2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 21
milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1112)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'deki sulama birliklerinin sorunlarını
ve bunların çözüm yollarını araştırmak için
Anayasamızın 98inci ve Meclis İçtüzüğünün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulması
hususunda gereğini arz ederiz.
1) Sinan Oğan (Iğdır)
2) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Oktay Öztürk (Erzurum)
5) Enver Erdem (Elâzığ)
6) Bülent Belen (Tekirdağ)
7) Reşat Doğru (Tokat)
8) Münir Kutluata (Sakarya)
9) Erkan Akçay (Manisa)
10) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
11) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
12) Cemalettin Şimşek (Samsun)
13) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
14) Sadir Durmaz (Yozgat)
15) Mehmet Erdoğan (Muğla)
16) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
17) Celal Adan (İstanbul)
18) Atila Kaya (İstanbul)
19) Ali Uzunırmak (Aydın)
20) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
21) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
22) Meral Akşener (İstanbul)
Gerekçe:
Ülkemizde bulunan sulama birlikleri, nüfusun hiç de
azımsanmayacak bir oranının tarımla
uğraştığı Türkiye'de çiftçilik açısından
önemli bir pozisyon arz etmektedirler. Türkiye'deki 380'i aşkın
sulama birliği maddi problemlerden muzdarip ve sulama birliklerinde
çalışan 4.500'ü aşkın vatandaşımız hem özlük
haklarından hem de alamadıkları maaşlarından
dolayı mağdur durumdadır.
Bir sulama birliğinin personel giderleri, 6172
sayılı Sulama Birlikleri Kanunu'nun "Personel
İstihdamı" başlıklı 14üncü maddesine göre, en
son yıl bütçe gelirlerinin her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere, o yıl için, 4/01/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun mükerrer 298'inci maddesi hükümleri uyarınca tespit
ve ilan edilen yeniden değerleme oranıyla çarpımı sonucu
bulunan miktarın yüzde 30unu aşamamaktadır. Bu oranın,
ihtiyaç olması hâlinde, birliğin talebi üzerine bakan onayıyla
yüzde 40'a kadar artırılabileceği bilinmektedir. Öte yandan,
örneğin, Yeşil Iğdır Sulama Birliğinde ise kadrolu
işçi sayısı fazladır ve yasanın getirdiği söz
konusu yeni durum sonucu problemler oluşmuştur. Yeşil
Iğdır Sulama Birliğinde ister istemez bütçenin yüzde 60'ı
personel giderlerine ayrılmaktadır. Personel giderlerinin yasaya
uygun olarak düzenlendiği takdirde, ya personelin işten çıkartılması
ya da personelin başka kurumlara transferi gündeme gelmiştir.
Personelin işten çıkartılması durumunda ise tazminat
ödenmesi gerekmekte fakat kurumun durumu kötü olduğundan bu da imkânlar
dâhilinde gözükmemektedir. Bu ve benzer durumlar, sadece Iğdır'da
değil ülkemizde borcu biriken birçok sulama birliğinin ortak sorununu
oluşturmaktadır. Sulama birliklerinin söz konusu sorunları ve
fonksiyonlarının giderek işlevsizleşmesi, ülkemizdeki
önemli gelir kaynaklarından birini oluşturan tarımdaki verimi
azaltmakta, çiftçilerimizi de zor duruma düşürmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak bir komisyonda
sulama birliğinin bütçelerinin kendilerine yeter hâle gelmesi ve sulama birliği
çalışanlarının özlük hakları için çalışmalar
yapılması, ülkemiz genelinde tarımın kötü duruma gelmesini
engelleyecek bir uygulama olacaktır. Kurulacak komisyonun çözüm
yollarının bulunmasına yönelik araştırmalar
yapması, sulama birliklerinin içerisinde bulunduğu durumdan
kurtulmasına katkı yapacaktır.
3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve
20 milletvekilinin, Suriye krizinin Türkiye ekonomisine olumsuz etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1113)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Suriye krizinin Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri ile
ilgili sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla Anayasamızın 98inci maddesi, İç Tüzükün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet
Şandır (Mersin)
4) Ali
Uzunırmak
(Aydın)
5) D. Ali Torlak (İstanbul)
6) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
7) Cemalettin Şimşek (Samsun)
8)Seyfettin Yılmaz (Adana)
9) Oktay Öztürk (Erzurum)
10) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
11) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
12) Mustafa Kalaycı (Konya)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Sinan Oğan (Iğdır)
15) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
16) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
17) Necati Özensoy (Bursa)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Celal Adan (İstanbul)
20) Emin Çınar (Kastamonu)
21) Ali Öz (Mersin)
Gerekçe:
Suriye'de yaşanan kriz, bölgedeki tüm ülkeler gibi
Türkiye'yi de siyasi, güvenlik, diplomatik ve ekonomik alanlarda
etkilemiştir. Bunların en önemlisi ise iki ülke arasındaki
ticaret hacminin her geçen gün azalması ve Suriye'ye yoğun olarak
ihracat yapan illerin bu durumdan kötü etkilenmesidir.
Türkiye, Suriye'nin en önemli ticaret ortaklarından
birisidir. 2000 ve 2010 yılları arası Türkiye-Suriye arasında
ithalat ve ihracat artmıştır. 2000 ve 2010 yılları
arası Suriye'ye yapılan ihracat 1,1 milyar dolar iken 2012
yılının ilk altı ayında aynı ülkeye yapılan
ihracat yüzde 68,5 gerileyerek 363 milyon dolara düşmüştür. 2012
yılının ilk sekiz ayında, Suriye'ye sınırı
olan veya bu bölgede yer alan 10 ilin toplam ihracatı, geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 64,6 gerileme göstererek 260,4
milyon dolardan 92,1 milyon dolara inmiştir. Suriye'deki krizin
ardından Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Osmaniye illerimizde
ticaret hacmi düşmüştür. Bu gerilemeden Şanlıurfa yüzde
27,7, Gaziantep yüzde 21,7, Osmaniye yüzde 15,9 ve Hatay yüzde 15,1 pay
almıştır. Suriye'deki kriz, bu illerde ihracatın yanı
sıra istihdamı da etkilemekte ve bu kentlerimizde
durağanlığa yol açmaktadır.
2000-2010 yılları arasında ticaret,
turizm, emlak sektörlerinde hızla gelişmeler gösteren Türkiye-Suriye
ilişkileri, günümüzde Suriye'deki yaşanan kriz neticesinde
gerilemiş, özellikle Suriye sınırına yakın olan Hatay,
Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Kilis gibi illerin ekonomileri bu
durumdan olumsuz etkilenmeye başlamıştır. Bu etkiler,
öncelikle Suriyeyle yakın ilişkiler içinde olan illeri, sonra da
Türkiye ekonomisinin tamamını etkileyecektir. Ayrıca Suriye'de
yatırım yapmış sanayici ve iş adamlarımızın
bu ülkedeki yatırımları sekteye, hatta yıkıma maruz
kalmıştır.
Suriye'deki gelişmeler ekonomik kötüleşmeyle
sınırlı değildir, turizm sektöründe de olumsuz yönde
etkiler gözlenmektedir. Suriye'de yaşananlar ve sınır
kapısının kapanmasından sonra Hatay, Mardin ve Gaziantep'e
alışveriş için düzenlenen günübirlik gezilerin
sayılarında ciddi bir azalma gözlenmektedir. Bununla birlikte,
restoranlar, oteller ve perakendeciler de bu durumdan etkilenmeye
başlamıştır. Bu illerimizde otel sahipleri, Orta Doğulu
turistlerin zevklerine hitap etmek için çeşitli yatırımlar
yapmış ve bu yatırımları finanse etmek için kredi
çekmişler ancak sınır kapısının
kapanmasından sonra şehre gelen turist sayısı
azalmış ve işyeri sahipleri aldıkları bu kredileri
ödemekte zorlanır hâle gelmişlerdir.
Ülkemizin Suriye sınırında yasanan bu
olumsuz gelişmeler, yöre halkını manevi olduğu kadar
ekonomik anlamda olumsuz etkilemektedir. Bu sebeplerden dolayı, Suriyeyle
sınırımızda bulunan illerimizde bulunan
yatırımcılarımızın yaşadıkları ve
ilerleyen günlerde yaşayacakları ekonomik sorunları çözmek büyük
önem arz etmektedir.
Sınır bölgesinde bulunan illerde yaşayan
insanlarımızın, aynı zamanda da Suriye'ye yatırım
yapmış sanayici ve işadamlarımızın
yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunların nedenleri, bu
sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli
politikaların oluşturulması amacıyla
Anayasamızın 98inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzükünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederim.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
İki gensoru önergesinin geri
alındığına dair önerge vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- HDP Grup Başkan Vekili Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik haklarındaki (11/38) ve (11/39) esas numaralı Gensoru
Önergelerini geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/210)
13.11.2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 11/11/2014
tarihli ve 12nci Birleşiminde okunan, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner Yıldız ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik hakkındaki (11/38)ve (11/39)
esas numaralı gensoru önergelerini geri çekiyoruz.
Bilgilerinize arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
HDP Grup Başkanvekili
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Antalya
Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve
Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya
Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S:Sayısı: 615)(X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının 11/11/2014 tarihli 12nci Birleşimde
tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlanmıştı ve maddelerine
geçilmesinin oylamasında kalınmıştı.
Şimdi tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 27nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Hülya Güven konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Güven. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜLYA GÜVEN (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615
sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı (TÜSEB) Kurulmasıyla İlgili Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının birinci bölümü hakkında grup adına
söz almış bulunuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla, sanki
mevcut üniversitelerimiz, mevcut enstitülerimiz, TÜBİTAK hiçbir şey
yapmamış hatta TÜSEB için planlanan hedefleri de yapma kapasitesinde
değillermiş gibi bir algı yaratılmaya
çalışılıyor. Yani bugüne kadar üniversitelerimizin
yeterince desteklenmesi ve giderek artan sorunlarına çözüm aranması
gerekirken Sağlık Bakanlığına bağlı kocaman
bir şirket kuruluyor. Bu şirketle çözüm bulunacakmış gibi
de gösteriliyor. Aslında yapılmak istenenin
sağlığı tamamen özelleştirecek bir yapıya
dönüştürme çalışmaları olduğu çok açık.
Bu tasarıyla kurulacak şirkete birçok hak
veriliyor; yurt içinde, yurt dışında şirket kurma ve
şirketlere ortak olmak yetkisi veriliyor. Bu durum
sağlığın ticarileştirilmesi ve özelleşmeye gitmek
değil midir? Aynı zamanda yine bu sistemde tüm sağlık
çalışanlarının da
taşeronlaştırılacağı görülüyor çünkü 17nci
maddeyle her türlü hizmet alımı TÜSEB için serbest
bırakılmaktadır. Buna elbette sağlık
çalışanları da dâhil olacaklar.
Yine, tasarıda yapılan düzenlemelerde hekimler
arasındaki ayrımcılığın daha da
derinleştiğini görüyoruz. Bazı hekimler, Sayın
Atıcının da söylediği gibi bizim çocuklar yani burs
almışlarsa da zorunlu hizmetlerini TÜSEBde yürütebileceklerdir. Yani
bizim çocuklara önce burs verilecek, sonra zorunlu hizmetlerini TÜSEBde
yapmaları sağlanacak. Bazı hekimlerimiz altı yıl
zorunlu hizmetle yükümlü olurlarken bazı hekimler TÜSEBde, İstanbulda
ya da bağlı şirketlerin bulunduğu büyük şehirlerde
yapabileceklerdir.
21inci maddeyle yoğun bakımlarda
çalışmakta olan anestezi ve çocuk uzmanlarına ya da ilgili
diğer uzmanlıklarda, eğer yoğun bakım
çalışmalarını üç yıl kamuda olmak üzere beş
yıl herhangi bir yerde çalışmışlarsa uzmanlık
belgesi almak için sınava tabi olacaklar. Pratisyen olarak mezun
olmuş ya da bir dalda uzmanlığını almış bir
hekim zorunlu hizmetini yapmadan diplomasını alamazken, maddede
belirtildiği gibi üç yıl kamuya ait bir yoğun bakım
ünitesinde çalışması nasıl mümkün olacaktır ki? Bu
işi başaran herhâlde birkaç hekimdir.
21inci madde
çalıştırıldığı zaman da pek çok özel ve kamu
hastanelerinde yoğun bakım hizmetlerinin durması kaçınılmaz
olacak.
Peki, sayın milletvekilleri, zorunlu hizmete hiç
baktık mı? Bu hizmete tabi olan hekimlerin sürelerini, çektikleri
sıkıntıları inceledik mi? Pratisyen olarak iki yıl,
uzman olunca iki yıl, hatta erkek ise askerlik bir yıl, yan dal
uzmanlığı yaparsa iki yıl daha -hatta uzmanlıkta
bazı durumlarda zorunlu hizmet beş yıla çıkabiliyor-
uzmanlık sürelerine de dört, altı yıl denirse 23
yaşında mezun olan bir hekim ancak 40 yaşına gelince
hayatını düzene koyabilecektir. Ancak, uzmanlık eğitimini
yurt dışında yaptıysanız size zorunlu hizmet yok,
doğuya gitmek de yok. Burslu çocuklar da korunduğuna göre zorunlu
hizmet kimlere?
Zorunlu hizmette amaç ne idi? Doğuya, en ücra
köşelere hekimlerin gidebilmelerini sağlamaktı ama getirilen
yasalarla herkesin eşit olarak zorunlu hizmet yapmamaları
sağlanıyor, yıldırım hızıyla doçent,
profesör olma yolları açılıyor. Artık, bu koşullarda
Hükûmetin Hekim bulamıyoruz. dememesi gerekir. Tüm bu deyişlerin
bir şeylere kılıf uydurmaktan ibaret olduğunu görmekteyiz.
Aslında, yokluğu yaratan Hükûmetin kendisi. Zorunlu hizmet konusu
tamamen gözden geçirilmesi gereken bir konudur; eşitlik sağlanmalıdır,
belki de kısaltılmalı hatta tamamen ortadan
kaldırılmalıdır. Cezalandırıcı değil,
teşvik edici olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, AKP Hükûmetinin 2003
yılında mevcut zorunlu hizmeti kaldırma gerekçesinden bir bölümü
okumak istiyorum. Gerekçe şöyle başlıyor: İnsanın en
değerli varlığı olan sağlığın
korunması, hastalıkların tedavisi ve insanın daha kaliteli
bir hayat sürmesi çalışmalarında birinci derece sorumluluk
yüklenen ve her türlü hastalık riskine rağmen büyük özveriyle görev
yapan hekimlere başka hiçbir meslekte olamayan bir yükümlülük
getirilmiştir. diye de devam ediyor. Ama 2005 yılında iptal
edilerek, hekimler en az altı yıl sürecek bir zorunlu hizmete tabi
tutuluyorlar.
Sayın milletvekilleri, bu zorunluluk
bazıları için var ama bazıları için yok. Bu, eşitlik
değil hiçbir zaman. Kurulmak istenen TÜSEB, fakültesiyle, enstitüsüyle,
araştırma birimleriyle eşitliğe ve hakkaniyete
aykırı bir üniversite konumundadır. Hâlâ bebek ölümlerini, çocuk
anneleri, anne ölümlerini, engelli bebek doğumlarını, yetersiz
ambulans hizmetlerini, bulaşıcı çocuk hastalıklarını
-kızamık ve polio gibi- iş cinayetlerini, kadın cinayetlerini
önleyemezken, paraları olmadığı için ilacını,
tıbbi malzemelerini alamayan yurttaşlarımız varken
İstanbulda yalancı bir üniversite kuruluyor. Sayın Bakan
Tıbbi teknolojiye ulaşmada sorunumuz yok. demişti ama bugün
engelliler tıbbi malzemelerine ulaşamıyorlar. Bir
şaşılık ameliyatı için çocuklar iki yıl beklemek
zorunda kalıyorlar. TÜSEB çözüm olacak mı? Yurttaşlar tedavi
için TÜSEBe ödeyecek parayı nereden bulacaklar?
Sağlık turizmi hedefi sıralanıyor.
Bugün, Yunanistan vatandaşları bizim vatandaşlarımızdan
daha ucuza tedavi oluyorlar. Üstelik eğer BAĞ-KUR borcunuz varsa 3 misli para
ödemek zorunda kalıyorsunuz.
TÜSEB kime hizmet verecek? Yalnızca yabancılara
mı? Aşı üretme hedefinden bahsediliyor. Türkiyenin ilk
Sağlık Bakanı ve Refik Saydam Hıfzıssıhha
Enstitüsünü kuran Refik Saydam, yüz yıl önce tifüs
aşısını bularak Birinci Dünya Savaşında
kullanılmasını sağlamıştır, Almanlar
kullanmışlardır askerleri için. Ondan sonra üretilen pek çok
aşının yanında en son 1965 yılında kuru çiçek
aşısı yine bu enstitüde üretildi. Bu enstitüyü geliştirmek
yerine kapattınız. Neden? Çünkü Sağlık
Bakanlığı şirket kuracak. 2006 yılında dünya
devleri -bunlardan birisi de Pasteur- Türkiyeye geliyor, aşı
üretilecek. deniyordu. Yıl 2014, biz hâlâ aşı üreteceğiz,
nasıl üreteceğiz diye düşünüyor ve üniversite kuruyoruz.
Aslında TÜSEB, kuruluşu, işleyişiyle
sağlık sistemini başka yöne çekme, özelleştirme ve
sağlığın ticarileştirilmesi
çalışmalarının yürütülmesidir.
Bu nedenle, yüce heyetten bu tasarıdan vazgeçmelerini
diliyor; saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Güven.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek.
Buyurunuz Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 615 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz
etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, konuyla ilgili
konuşmama geçmeden evvel sizinle bir iki hususu paylaşmak istiyorum:
Birincisi, Türkiye'de ardı arkası kesilmeyen, iş kazası
mı desem, iş cinayeti mi desem bilemiyorum ama bunlara artık bir
iş kazası demenin de mümkün değil olduğunu
düşünüyorum. Bu kazalarla ilgili olarak, öncelikle Ermenekte
hayatını kaybeden 2 vatandaşımıza Allah'tan rahmet,
yakınlarına ve milletimize başsağlığı
diliyorum. On beş günden beri toprak altında olan işçilerimize
ise bir an önce ulaşılmasını temenni ediyorum. Allah
hepsinin yardımcısı olsun. Bu konuyla ilgili olarak
söyleyeceklerimi bir istismar malzemesi olarak siyaseten söylediğimi
sakın düşünmeyin. Bunu hakikaten sizden hassaten rica ediyorum.
Bu konuda, iktidar mensubu her milletvekili
arkadaşımın en az benim kadar üzüldüğünü düşünüyorum.
Fakat, artık, sonuç alıcı tedbirlerin de
alınmasının zamanının gelip geçtiğini
düşünüyorum. Bunu da sağlayacak olanlar iktidar mensupları
oldukları için, bu sağlanıncaya kadar bizim muhalefet
milletvekili olarak, burada dile getirmekten başka yapacak bir
şeyimizin olmadığını da ifade etmek isterim.
Ayrıca, bir diğer konu olarak, Türkiye
gerçekliği bakımından konuşmamın içeriğinde
geçecek olan hükûmet, başbakan, iktidar, cumhurbaşkanı
gibi sıfatlardan, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın anlaşılması gerektiğini de sizden rica
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla Hükûmet,
Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı -TÜSEB-
Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir sağlık
bilimleri üniversitesi kurmak istemekte, vakıf üniversitelerinin mali ve
yönetsel yapısına müdahale etmekte, Millî Eğitim
Bakanlığı Teşkilat Kanununda da ayrıca
değişiklik yapmaktadır. Hâlbuki ne Anayasamızda ne de
Sağlık Bakanlığı kuruluş kanununda
Sağlık Bakanlığına böyle bir görev
atfedilmemiştir, gerekli de değildir. Bu gibi işler
Bakanlığı anayasal görevinden uzaklaştıracağı
gibi Bakanlığın işlevsizleşmesine de sebep
olacaktır. Asıl görevini yapmama gibi bir durumla da karşı
karşıya kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, devlet, anayasal olarak
Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkındaki Kanunda da belirtildiği üzere Sağlık
Bakanlığını, herkesin hayatını bedenen, ruhen ve
sosyal bakımdan tam iyilik hâli içinde sürdürmesini sağlamak için
fert ve toplumun sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi
kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak veya uygulatmak, her türlü
tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak, bu amaca
yönelik denetimleri yapmak olarak tanımlamıştır.
Ülkemizdeki bilimsel çalışmalar hangi alanda olursa olsun tek elden
yürütülmesi, başta insan kaynakları ve araştırma
maliyetleri bakımından daha ekonomik, araştırmanın
sonuçlandırılması açısından daha verimli bir
çalışma ortaya koyacaktır. Türkiye'de bunun adresi ise
TÜBİTAK'tır. TÜBİTAKın altyapı ve insan
kaynaklarından istifade edilerek daha verimli ve sonuç alıcı
işler yapılabileceği kanaatindeyiz. Bu konuda TÜBİTAK gerek
görülen konularda da desteklenerek güçlendirilebilinir. Ayrıca bu konuda
Hükûmet, üniversitelerdeki kurulu enstitülerle TÜBİTAK çatısı
altında iş birliği yaparak para ve insan gücünü en etkili
şekilde kullanabilir. Sağlık Bakanlığı daha çok
planlayıcı ve denetleyici bir işlevi yerine getirmelidir. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve bilgi birikimine
sahip üniversiteler varken Sağlık Bakanlığı görevi
olmayan alanlara kayarak kaynak israfına ve karmaşaya sebep
olmaktadır.
Biraz evvel ifade ettiğimiz gibi Sağlık
Bakanlığının temel görevi, halkımızın
sağlığını korumak ve gerektiği durumlarda
hastaların tedavi edilmesini sağlamaktır. Sağlık
Bakanlığı bu anayasal görevi yaparken üretilen her türlü bilgi
ve teknolojiyi kullanır ancak bu yasa tasarısıyla
Sağlık Bakanlığının ayrıca bu bilgi ve
teknoloji üretmek gibi görevi olmayan, Bakanlığı atıl
duruma getirecek bir sorumluluk yüklenmektedir. Sağlık
Bakanlığı ihtiyaç duyduğu alanlarda TÜBİTAK ve
diğer bilimsel kuruluşların ürettiği bilgi ve teknolojiyi
kullanarak bu görevi yerine getirebilir.
Bu anlamda, kurulması öngörülen Türkiye
Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü Sağlık
Bakanlığının kendi kurum ve kuruluşlarını
akredite etmesi, tabiri caizse körler sağırlar birbirini ağırlar
mantığı içerisinde olduğu için uygun değildir.
Sağlık Bakanlığının kendi kurum ve
kuruluşlarını nasıl denetlediği bugün az çok bu
kurumda çalışmış bireyler tarafından bilinmektedir. Bu
nedenlerle, tasarının birinci bölümünde yer alan Türkiye sağlık
enstitüleri başkanlığının kurulması rantabl
olmadığı gibi gerekli de değildir.
Sayın Bakanım, bu şuna benzemektedir:
Zaman zaman daha çok sizlere de başvuruyorlardır. Hani iş
başvurusu oluyor, birisi geliyor, diyor ki size: Ben ne iş olsa
yaparım. İşte, sizin en çok zorlandığınız
-bize de zaman zaman bu gibi başvurular oluyor- Ne iş olsa
yaparım. şeklidir. Burada da
Sağlık Bakanlığı Ne iş olsa yaparım.
şekline dönüştürülmek istenmektedir ki, bu da çok yanlış
bir meseledir.
Onun için, Sağlık
Bakanlığının esas görevleri olan halkın
sağlığını korumak ve gerektiğinde de tedavi etmek
gibi bir sorumluluğu vardır. Buna döndürmek
Bunun
dışında bilimsel araştırmaları Türkiyede
kurulmuş olan gerekli kurumlardan -bunun adresi de ifade ettiğim gibi
TÜBİTAKtır- TÜBİTAKtan istifade ederek ve onu daha da
destekleyerek bu iş yapılabilir diye düşünüyorum.
Bu vesileyle, tekrar hepinizi saygılarımla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Şimşek.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bingöl
Milletvekili İdris Baluken.
Buyurunuz Sayın Baluken. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615
sıra sayılı Türkiye Sağlık Eğitim Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerine Halkların Demokratik
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben konuşmama başlamadan önce bir vurguyu
özellikle ifade etmek istiyorum. Bu kanun tasarısının tümü
üzerine, canlı yayının olmadığı saatlerde
görüşlerimizi ifade ederken çok hararetli konuşmalar
yapmıştık ve buradan hem Sağlık
Bakanlığına hem de AK PARTİ Grubuna çağrılarda
bulunmuştuk. Şimdi bu yaptığımız
çağrıların kısmen dikkate alındığı bir
durumla karşı karşıyayız. Özellikle 34 ve 47nci
maddenin bu tasarı metninden çıkarılmasını olumlu
olarak değerlendiriyoruz. Yani, dünyada bir eşi benzeri olmayan
sağlık bilimleri üniversitesinin kurulmasıyla ilgili
düzenlemelerin çekilmesi ve yine Millî Eğitim Bakanlığı
bünyesinde özellikle görevde yükselmeler ve kadrolaşmalarla ilgili pek çok
şaibeyi, pek çok kuşkuyu bizde uyandıran düzenlemeler geri
çekilmiştir. Bunları olumlu olarak
karşıladığımızı ifade ediyoruz.
Aslında, genel olarak AK PARTİ Grubunun ya da Hükûmetin de kanun
yaparken muhalefetten gelen önerilere açık olacak şekilde, her
öneriye cepheden, muhalefetten geldi diye karşı çıkan bir tutumu
bir kenara bırakarak yol alması durumunda Meclisin daha verimli
çalışabileceğini, Meclisin daha verimli
çalışacağını buradan ifade etmek istiyoruz.
Tabii, Bu belirtmiş olduğumuz düzenlemeleri
geri çekmekle de yine tamamına katıldığımız bir
kanun tasarısını önümüze getirmiş olmuyorsunuz.
uyarısını da buradan yapmak istiyoruz. Biz sağlıkta,
sağlık alanında çok ciddi sorunların yaşandığını,
aslında Sağlıkta Dönüşüm Projesinin tamamının
bütün siyasi partiler tarafından tartışılması ve ona
göre sağlıkta yeni bir düzenlemeyle bu Meclisin mesai harcaması
gerektiğini ifade etmiştik, bugün de aynı şeyi ifade
ediyoruz. Çünkü yürürlükte olan maddeler bile yani Türkiye sağlık
enstitüleri başkanlığı kurumunun kurulmasıyla ilgili
düzenlemeler bile yine kendi içerisinde sağlıktaki pek çok soruna
çözüm bulmayan, palyatif birtakım şeyler yapılıyormuş
görüntüsü veren ama altında da çok farklı birtakım
arayışların olduğu düzenlemeleri aklımıza
getiriyor.
Biz bu TÜSEBin kurulmasının amacını,
kapsamını, görev ve yetkilerini, organlarını
okuduğumuzda, Halkların Demokratik Partisi olarak tatmin olmuyoruz,
tatmin değiliz. Sağlık Bakanlığına
bağlı, Sağlık Bakanının Yönetim Kurulu
Başkanı olarak kurulacak olan bir enstitünün bahsetmiş
olduğumuz kadrolaşma, belli çevrelere rant sağlama ve
sağlığın genel birtakım sorunlarını çözme
anlayışından uzak olduğunu buradan tekrar ben ifade etmek istiyorum.
Özellikle bu TÜSEB bünyesinde birtakım şirketlerin
kurulabileceği, bu şirketlerin birtakım vergilerden muaf
tutulabileceği, yine denetimleriyle ilgili çok ciddi birtakım
esnekliklerin getirileceğiyle ilgili eleştirilerimizi bugün yine
burada ifade etmek istiyoruz.
Aslında keşke bu yanlıştan geri
dönmeyle ilgili kararlar verilirken bu torba kanun tasarısının
tamamı geri çekilseydi, tamamı siyasi partilerle bir şekilde
müzakere edilseydi ve ortaklaşmış bir metin üzerinden,
ortaklaşmış bir tasarı üzerinden Genel Kurulun önüne
getirilseydi diyoruz. Çünkü biz özellikle bu kanun tasarısı
içerisinde belirtilen bazı gerekçelerin de çok önemli olduğunu
düşünüyoruz. Özellikle bu kanserle mücadele konusu, kanserle yeterli bir
savaşım verilmesi konusu ülkemizin en acil konularından
birisidir. Tümü üzerinde konuşma yaparken de ifade etmiştim, Her
yıl 140 bin yeni hastanın kaydedildiği, 150 bine yakın
kanser hastasının kaybedildiği bir ülkede tabii ki kanserle
savaş, kanserle etkin mücadele konusunda etkin politikaların
oluşmasına ihtiyaç var ama -yine o gün ifade etmiştim- şu
anda kanser hastalarının ilaç teminiyle ilgili çok ciddi
sıkıntılarından tutalım da tedavi görecekleri uzman
onkologlara, uzman hematologlara erişimine kadar çok ciddi birtakım
sıkıntılarla karşı karşıyayız. Yani
burada kanserle mücadeleyi esas alan bir tasarıdan bahsedeceksek bütün bu
sorunları ele almamız gerekiyor, salt teknoloji ya da inovasyon
anlamında yapılacak çalışmalar üzerine bir
kurumsallaşmayla kanser hastalarının yaşamış
olduğu sorunları ya da kanser hastalığıyla ilgili bir
mücadeleyi ortaya koyamayacağımızı buradan ifade etmek
istiyorum.
Tabii, genel olarak aslında sağlıkla
ilgili daha çok yapmış olduğunuz düzenlemeler sermayeye alan
yaratan, özel sektöre alan yaratan uygulamalar olduğu için burada da, yine
dediğim gibi, işte, TÜSEB bünyesinde birtakım şirketlerin
oluşturulması, bu şirketlerle ilgili birtakım
kolaylıkların, vergi muafiyetlerinin sağlanması, 1 milyon
TLye kadar olan bazı düzenlemelerde, ihalelerde Sağlık
Bakanlığına yetki verilmesi yani bunların hepsi
bahsetmiş olduğumuz sağlıkta özelleştirme, özel
sermayenin alanını yaratma kaygısından
bağımsız olan düzenlemeler değil.
Bakın, sizin bugüne kadar yapmış
olduğunuz uygulamaları bu kürsüden hep ifade etmiştik ama birkaç
veriyle yine bu özel sektörle sağlık politikaları
arasındaki ilişkiyi ne kadar önemsediğinizi buradan ben
vurgulamak istiyorum. 2013 Ekim ayında bir Bakanlar Kurulu kararı
getirdiniz buraya, Bakanlar Kurulunda onaylanan bu düzenlemeyle özel
hastanelerin alabileceği fark ücretlerini yüzde 90dan yüzde 200e
çıkardınız yani daha anlaşılır bir şekilde
söyleyeyim: SGK eliyle özel sağlık kuruluşlarına o güne
kadar 6 milyar TLye kadar bir miktar ödeme durumu varken, bir de
vatandaşın cebinden bir 6 milyar TLyi çıkararak yine bu özel
hastanelere avantaj sağlayacak birtakım düzenlemelerin altına
imza attınız. Dolayısıyla, burada da getirmiş
olduğunuz düzenlemeleri biz bu kapsamda değerlendiriyoruz.
TÜSEBle ilgili, sadece o kurumsal özerklikle ilgili
kaygılar değil, bahsetmiş olduğum bu ekonomik ve sosyal
alana müdahale çağrışımı yaptıran ve haksız
birtakım avantajları bünyesinde barındıran bu
uygulamaları da yine sert eleştiriyoruz, şiddetle
eleştiriyoruz ve bunların da mutlaka çekilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Madem bugün böyle bir uzlaşma zemini yakaladık,
madem bazı yanlışlardan geri adım atmanın mümkün
olabilirliğini bugün ortaya koyduk, bence bu kanun
tasarısının tamamını geri çekip, tamamını
siyasi partilerle müzakere konusunda bir inisiyatif, bir irade ortaya
koymanızın son derece önemli olduğunu ben burada vurgulamak
istiyorum.
Yine, 47nci maddede de, Millî Eğitim
Bakanlığındaki bazı görevde yükselmelerle ilgili
düzenlemelerle ilgili birtakım hususlar vardı. Onu çekmiş
olmanız da önemli ama daha önce getirmiş olduğunuz torba yasada
da, biliyorsunuz, Millî Eğitim Bakanlığındaki bu
yöneticilerin atama düzenlemesini genellikle valiliklere
bağladınız ve oralarda da âdeta siyasi kadrolaşmaların
önünü açtınız. Eğer buradan bir yanlışı
görmüşseniz, gelin, pratik uygulamadaki, daha önce yapmış
olduğunuz düzenlemelerdeki yanlışları da yine hep beraber
masaya yatıralım. Liyakat usulüne göre kim hak ediyorsa,
birtakım siyasi işaretlerin, göstergelerin belirlemediği
kriterlerle biz bütün bu alanları düzenleyelim diyoruz.
Genel Kurulu bu duygu ve düşüncelerle
selamlıyorum ben. Tekrar, hem Sağlık Bakanının hem de
AK PARTİ Grubunun, bugün, en azından yanlışın bir
kısmından geri dönmesiyle ilgili göstermiş olduğu tutumu da
olumladığımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Şahsı adına Kayseri Milletvekili
İsmail Tamer.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Çektik.
BAŞKAN Çektiniz.
Sayın Türkkan? Yok herhâlde.
O zaman soru-cevap bölümüne geçiyorum. Bu bölüm de on
beş dakikadır, yarısını sorulara
ayıracağım.
Buyurunuz Sayın Işık.
Sayın Işık da yok.
O zaman Sayın Tanal, buyurunuz efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, tabii sizin burada olmanız
sevindirici. Adıyaman ilinin pis lağım sularının
tamamı arıtılmadan, olduğu gibi, ham vaziyette Atatürk
Barajına akıtılmakta. Atatürk Barajında aynı zamanda
sulama yapılmakta. Bu durumda hem Atatürk Barajında suyun içerisinde
bulunan canlılar ölmekte hem de su yoluyla vatandaşa
bulaşıcı hastalıklar bulaşmakta ve bu, çevre
açısından da insanların sağlığı
açısından da bir tehdit oluşturmakta. Ben milletvekili olur
olmaz bunu hep dile getirdim. Milletvekilliği sürecim bitiyor, bugüne
kadar hâlen bu sorun devam ediyor. Ne zaman bu sorunu halledeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Adıyamanın öncelikle içme suyu yoktu.
Özellikle biz isale hatları, depolar, ana dağıtım
hatlarıyla içme suyunu getirdik ama şu anda atık su arıtma
tesisiyle ilgili bir çalışma var bildiğim kadarıyla. Bunu
da takip edeceğim Sayın Tanal. Hakikaten de bir an önce atık su
ileri biyolojik arıtma tesisinin yapılması şarttır.
Ben de Adıyamanın fahri hemşehrisi olarak
bunu bizzat takip edeceğim. Aslında tabii bu, belediye ve İller
Bankasının görevi ama gerekirse biz de -Atatürk Barajı
dolayısıyla- devreye girebiliriz. Bizzat takip edeceğim.
Alakanızdan dolayı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Bir sorunuz daha var herhâlde.
Buyurunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakanım,
bir başka soru da şu: Ben Şanlıurfalıyım.
Şanlıurfa ilimizin Hilvan ilçesinin baraja 8 kilometre mesafesi var.
Hilvan ilçemizin içme suyu yok. Yani netice itibarıyla 21inci
yüzyıldayız ve bu kadar ilerledik diyoruz, doğru ama Hilvan
ilçesi bu temiz sudan mağdur. Hilvanın bu içme suyu ne zaman
hallolacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, sizi burada görmüşken, daha
önce de bir soru önergesiyle size soru sorduk ama Marmara Denizinin
arıtması konusunda çok ciddi problem olduğu söylenmekte;
biyolojik arıtmanın yüzde 25ler dolayında olduğu
söylenmekte; 120 civarındaki balık çeşidinin 4e indiği ve
balıkların çok ciddi şekilde cıva yüklü olduğu,
ağır metallerle yüklü olduğu bilimsel olarak söylenmekte. Burada
bu Marmara Denizinin göz göre göre
Yani dünyanın en önemli
alanlarından birisi Marmara Denizi; sıcak suyla soğuk suyun
karıştığı bir alan. Böyle önemli bir alanın
rehabilite edilmesi için önünüzde ciddi bir çalışma süresi var
mı? Bu biyolojik arıtmaya tam olarak ne zaman geçilebilecek, onu
öğrenmek istiyorum
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Buyurunuz Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakan, tabii,
hakikaten sizi gördüğümüz için genellikle sizin alanınızla
ilgili soruları soruyoruz, kusura bakmayınız.
Şimdi, Türkiyede tabii ki su bedelleri
Su bir
yaşam hakkıdır diyoruz. Su ticarileştirilemez. Bu
gerekçeden dolayı yani suyun bir yaşam hakkı, insan hakkı
olması sebebiyle belediye sınırları içerisinde bulunan
vatandaşlarımızın ödedikleri su bedelleri çok yüksek. Bu su
bedellerinin vatandaşın ödeyebileceği bir rakama çekilmesi
hususunda bir çalışmanız var mı veya
çalışmanız yoksa, olaya ticarileşme mantığıyla
değil, insan hakkı bakış tarzıyla
baktığımızda böyle bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle Hilvan ilçesi
Tabii, şöyle diyeyim:
Şanlıurfayla ilgili biliyorsunuz, öncelikle, Şanlıurfada
su yoktu, Şanlıurfanın merkezinde su yoktu. Biz, Atatürk
Barajından çok mükemmel bir içme suyu arıtma tesisiyle
Şanlıurfaya
Hatta şu anda birinci kademesi 2020
yılına kadar yetecek. Şimdi, şu anda, ikinci kademe içme
suyu arıtma tesisini yaparak Şanlıurfa merkezin su meselesini
kökünden çözdük. Bazı ilçelerde su var ama yeterli değil, belki
yakın bir zamanda, belki üç beş yıl içinde su
sıkıntısı olabilir. Bu bakımdan, biz,
Şanlıurfanın bütün ilçelerini ele aldık, Hilvan da buna
dâhil, kesinlikle projeler yapılıyor, bunların su problemi
kökünden çözülecek.
Yalnız şunu ifade edeyim: Sayın Tanal,
biliyorsunuz Türkiyede her şehirde bir su sıkıntısı
vardı; 1994 öncesi İstanbulda, İzmirde, Karsta, Edirnede.
Biz, özellikle 2003 yılından itibaren büyük bir planlama yaptık.
Hatta, 2007 yılında, biliyorsunuz, 1053 sayılı Kanun
tamamen değiştirildi, 100 bin kriteri vardı. 1053
sayılı Kanun şu: Nüfusu 100 binden büyük İzmir, Ankara,
İstanbul gibi şehirlere su teminine dair kanun biliyorsunuz. Burada
nüfusu 100 binden büyük şehirlere geçmişte su götürülürken DSİ
tarafından, biz şimdi 100 bin kriterini kaldırdık. Böylece,
2007 yılında bu kanun değişince biz 81 şehrimiz için
otuz, kırk yıl sonrasının ihtiyaçlarını
karşılayacak bir eylem planı, su temini eylem planı
hazırladık ve bu da başarıyla yürüdü. Mesela, bu sene
kuraklığa rağmen -siz de biliyorsunuz, İstanbulda
yaşıyorsunuz- hiçbir şehrimizde su problemi olmadı.
İnşallah, Hilvanda da ve sadece Hilvan değil, orada Siverek
vesaire birtakım ilçeler var, onları da çözeceğiz.
Diğer bir husus da, suyun ticarileşmesi söz
konusu değil. Bakın, sudan biz para almıyoruz şu anda.
Ancak, tabii ki, büyükşehirlerde -İstanbulda İSKİ gibi-
diğer şehirlerde su kanalizasyon idareleri var. Bunlar özellikle
belediye meclis kararıyla su tarifelerinde yetkili. Çünkü
İSKİnin ve diğer su kanalizasyon idarelerinin genel kurulu
büyükşehir belediye meclisi olduğu için tarifeleri onlar
tarafından hazırlanıyor ve kanuna göre onlar yetkili. Ama ben
şunu biliyorum, bu tarifeler hazırlanırken
Ücretler diğer
ülkelere baktığımız zaman çok daha düşük, bunu
özellikle vurgulamak istiyorum, su ve atık su açısından. Bunu
Almanyayla, İngiltereyle kıyaslamanız mümkün. Yani burada
zaten bu idareler kâr maksatlı değil, sadece masrafı
alıyor. Yani suyun getirilmesi, arıtılması, terfi, enerji ve
atık suların toplanıp arıtılması gibi masraflar
var, dolayısıyla su kanalizasyon idareleri sadece ve sadece
işletme masraflarını karşılayacak bir seviyede evlere
su veriyor. Hatta, ben İSKİ Genel Müdürü olduğum zaman, biz
fakir aileler sıkıntı çekmesin diye ayda yaklaşık
olarak 7-10-15 metreküpten daha az su kullanan ailelere fiyatı çok
zararına tutuyorduk. Yani bu da su kanalizasyon idareleri tarafından
dikkate alınıyor. Suyun ticarileşmesi diye bir şey söz
konusu değil, su herkesin en tabii hakkı. Yani bir devletin
vatandaşına sağlıklı ve yeterli su vermesi bütün
vatandaşların devletten beklediği en önemli haktır.
Kadir Beye gelince. Şimdi, Kadir Bey, kendim Çevre
Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojisi Ana Bilim Dalı
Başkanı iken ta 1990lı yıllarda ilk defa ölçümü Haliçte,
Marmara Denizinde yaptık. Hatta ilk defa
İki tabakalı
akım var biliyorsunuz hem Çanakkalede hem de İstanbul
Boğazında. Bununla ilgili ölçümleri
Hatta bu tabakaların
yükseklikleri, akımlar
Bildiğiniz üzere, alt tabaka Marmaradan
Karadenize gidiyor, üst tabaka da Karadenizden Marmaraya doğru, böyle
iki tabakalı bir akım var. Dolayısıyla şunu özetle
vurgulamak istiyorum: 1994 öncesi
Çünkü en çok kirleten İstanbul ve Tuna
Nehri. Dolayısıyla İstanbulda 1994 öncesi atık
suların ancak yüzde 5i toplanıp arıtılıyordu ama biz
1995-96 yıllarında su meselesini kökünden çözünce 97
yılını özellikle Haliç yılı, 98i temiz Marmara
yılı ilan ettik ve bütün atık su arıtma tesislerini
tamamladık. Bakın, sırf ben İSKİ Genel Müdürüyken
yaptığımız atık su arıtma tesisleri: Yenikapı
vardı ama bağlantıları yoktu. Yenikapıya
bağlanan bütün kolektörleri tamamladık ve Yenikapıdan
arıtarak bunu Karadenize giden dip akıntıya veriyoruz.
Ayrıca, Baltalimanında
Haliçi kurtarmak için ta Kemerburgazdan
başlayarak muhteşem kolektör, sonra tünele giriyor.
Baltalimanına kadar muazzam tüneller var yani, içinden tır geçecek
büyüklükte ve bunu Baltalimanında topluyoruz, arıtıyoruz ve onu
da dip akıntıya veriyoruz. Bunun dışında,
Kadıköy, Küçüksu, Küçükçekmece, bunların tamamı
zamanımızda arıtıldı ama Büyükşehir Belediyemiz,
İSKİ, daha sonra Ataköyde o bölgenin bütün atık
sularını toplayacak ileri bir atık su biyolojik arıtma
tesisi kurdu. Böylece, benim bildiğim kadarıyla, şu anda
İstanbulda toplanan atık suların aşağı
yukarı yüzde 97si arıtılıyor.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Biyolojik
arıtma mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Bunun gerekli olanları biyolojik, hatta bir
kısmı atık su biyolojik.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hayır,
yani gri su olarak mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Afyonkarahisar) Bir dakika, müsaade edin.
Bakın, ben bunun uzmanıyım. Burada
şöyle karar aldık: Bir: Mesela havzaya verilecekse, diyelim ki Riva
Deresine verilecekse o Paşaköy Arıtma Tesisi ileri biyolojik
arıtma tesisi, hatta daha ilerisi ama bir kısmı, Ataköy denize
verilecekse, bir alt akıntı yoksa, bu biyolojik arıtma tesisi,
hatta o da ileri. Ama alt akıntıya verilecekse, bu takdirde, alt
akıntı
Biliyorsunuz, Karadenizin 100 metre
aşağısı tamamen ölü denizdir. Dolayısıyla,
burayı ön arıtmadan sonra -ızgara, kum tutucu, vesaire- oraya
veriyoruz. Dolayısıyla, bu da herhangi bir açıdan bir
kirliliğe sebep olmuyor. Esas kirlilik Tuna Nehrinden geliyor.
Dolayısıyla, benim özellikle sizlerden de istirhamım: Tuna
Nehrinin kirlenmesinin önlenmesi konusunda zamanında böyle bir komisyon
kurulmuştu, Karadenizde kirlenmenin önlenmesiyle alakalı, bunu takip
etmemiz lazım. O kirlenmeyi kontrol edersek
Ama İstanbulda
atık su arıtma tesisleri yapıldı, Kocaelindeki atık
su arıtma tesislerinin tamamı yapıldı, çevredeki iller de
yapıyor büyük ölçüde.
Biz de -az önce değerli CHPli vekilimizi dinledik,
gitmiş şu anda- Ergene Nehriyle ilgili çok muhteşem bir
çalışma yapıyoruz. Bakın, bunun ben size
kitaplarını getireceğim, söz verdim. Hatta daha önceki
konuşmamda atık su arıtma tesisi ve su tasfiyesi
kitaplarını talep ettiniz, bütün vekillerime getireceğim,
Ergeneyle ilgili de
Yani bu konuda çok güzel çalışmalar
yapılıyor. Hatta şunu da ifade edeyim, bizim şu anda
bulduğumuz teknoloji var ya, dünyanın en ileri teknolojisini
kullanıyoruz. Biyolojik azot ve fosfor gideren teknolojiyi, son yirmi
yılın teknolojisini ilk defa biz uyguladık, bunu da gururla
ifade ediyorum.
O bakımdan, Marmara nehirlerinde cıva ve
diğer konsantrasyonlar fevkalade azalmıştır, ama bununla
ilgili, arzu ederseniz çok daha detaylı parametreleri -ta otuz yıldan
bu yana ölçüyoruz- size verebilirim.
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Başkanım, süre var, bir soru daha soracağım.
BAŞKAN Sayın Öğüt, buyurunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Bakanım, biliyorsunuz dünyanın en önemli göç yollarından birisi
de İstanbulda kuzey ormanları. Bu kuzey ormanlarında
havaalanı ve otoban yüzünden kesilen çok ciddi ağaç sayısı
var. Bir de yüzlerce, 98 göletin kurutulduğundan bahsediliyor, hafriyatla
içinin doldurulduğundan bahsediliyor. Ben birisini gördüm, bizzat
şahidim. Bazı ağaçlar artık aceleden kesilmiyor, hafriyatla
ağaçların üstü kapatılıyor. Burada, İstanbulun
önümüzdeki dönemde susuzluğuna çok zararı olmayacak mı diye
soruyorum, bu göç yollarını engellemeyecek mi diye soruyorum.
Bir de Manisada zeytin ağaçlarının
sökülmüş olması sizin bazı bakanlarınız
tarafından da belki kanunsuzdur diye nitelendi, Bakanlık olarak o
Kolin İnşaata dava açmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Şunu özetle vurgulamak istiyorum.
Üçüncü havaalanı ve özellikle üçüncü köprü
yollarıyla alakalı -biz protokole de koyduk- kesilen her ağaç
için en az 5 tane fidan dikilecek. Bunu özetle vurgulamak istiyorum.
İkinci husus da
Özellikle orada birtakım
göletlerden, gölcüklerden bahsettiniz. Ama, bu göletlerin hiçbiri tabii gölet
değildir, tamamen -zaman zaman ben oradan geçerken havadan
bakıyordum- orası âdeta aydaki kraterler gibi. Çünkü, zaman içinde,
bizden çok önce, kömür çıkaracağız diye, düşük evsaflı
kömürler çıkaracağız diye oradaki alanlarda maalesef tamamen
çukurlar açılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Evet, iki dakika
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Bunlar göletcikler, suni gölet değil,
tamamen çukurlardır. Bunların zaten dolması gerekiyor yoksa orada
sulak alan olarak Terkos Gölü var. Onun dışında orada Alibey
Barajı dışında bir sulak alan yok, onu da özellikle
vurgulamak istiyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Terkos
Gölüne de tuzlu suyun çok ciddi şekilde girdiği söyleniyor.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Yok, Terkosun su seviyesi denizden daha yüksek.
Dolayısıyla, Terkostan
Fiziki olarak yüksek kottan alçak kota
sızma olur. Herhangi bir şey yok.
HASAN ÖREN (Manisa) Gedizde ne zaman balık tutup
yüzeceğiz Sayın Bakan? 2012 sonu itibarıyla balık tutup
yüzeceğimizi söylemiştiniz, 2012 sonunda.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Müsaade ederseniz efendim, herhâlde
BAŞKAN Evet, lütfen bir dakikada cevap veriniz.
HASAN ÖREN (Manisa) Ama ben sorumu sorayım ilk
önce, duyulsun hiç olmazsa.
BAŞKAN Size bir dakika daha ek süre verdim
Sayın Bakan, buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, şimdi sordunuz zaten, hemen cevap
vereyim.
Bakın, biz Gedizde üzerimize düşen
HASAN ÖREN (Manisa) 2012 sonu itibarıyla
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Müsaade buyurun.
Orada özellikle belediyeleri taksim ettik. Belediyeler
kendi üzerlerine düşen vazifeleri yaptılar mı? Yapmadılar.
Ama biz, erozyon kontrolü
Bütün dereyi ıslah ettik, hatta oradaki
alanları koruduk, derelerin neredeyse tamamı ıslah oldu. Hatta
şu anda
HASAN ÖREN (Manisa) Yine benim soruma cevap
vermiyorsunuz. Siz kendiniz dediniz
BAŞKAN Lütfen, karşılıklı
konuşmayalım Sayın Ören. Lütfen
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ama kalitede fevkalade iyileşme var.
HASAN ÖREN (Manisa)
Gedizde 2012 sonu itibarıyla bu çalışmaların
sonunda balık tutup yüzeceğiz dediniz. Beraber gidelim mi yüzmeye
Sayın Bakan?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Beraber balık tutalım, beraber
balık tutmaya gidelim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz efendim.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri ve varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesinde geçen "ülkemizin ileri teknoloji
ve inovasyon ihtiyacını karşılamak" ibaresinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Celal
Adan Ali
Öz
Adana İstanbul Mersin
Lütfü Türkkan S.
Nevzat Korkmaz D.
Ali Torlak
Kocaeli Isparta İstanbul
Emin Çınar Alim
Işık
Kastamonu Kütahya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 1. Maddesinde geçen, "Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak ve
sürekli kılmak, kalkınma planı hedefleri ile Bilim ve Teknoloji
Yüksek Kurulunun belirlediği öncelikleri de dikkate alarak, ülkemizin
ileri teknoloji ve inovasyon ihtiyacını karşılamak,"
ibaresinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve yerine
"Sağlık hizmetleri için" ibaresinin konmasını
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür
Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Kadir Gökmen Öğüt Hülya Güven
İstanbul İstanbul İzmir
Fatma Nur Serter MahmutTanal Hasan Ören
İstanbul İstanbul Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 1inci maddesinin yasa tasarısı
metninden tamamen çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel Altan
Tan
Şırnak İstanbul
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Diyarbakır Milletvekili Sayın
Altan Tan, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
ALTAN TAN (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
sağlık meselesiyle ilgili sorunlarımızı da yine
fırsat buldukça huzurlarınızda arz etmeye
çalışıyoruz. Şu an için Diyarbakırın en önemli
sorunu, mevcut yapılan hastanelere ilaveten 700 dönümlük bir alan
içerisinde bir bölge sağlık kampüsü yapılma taahhüdü vardı,
bununla ilgili projeler de yapıldı, düzenlendi ve 3 ayrı hastane
şeklinde bu yatırımlar planlandı ancak uzunca bir müddet o
alandaki hazine arazilerinin birleştirilmesi -imar tabiriyle tevhidi- ve
imar değişiklikleriyle ilgili gerekçeler öne sürülerek uzunca bir
müddet bu yatırımlara başlanmadı. Yaklaşık bir
yıldan fazla bir zamandır, biraz evvel arz ettiğim bütün bu
olumsuzluklar giderildi yani hem hazine arazilerinin tevhidi hem 18
uygulaması hem ondan sonraki belediyenin yapması gereken imar
değişikliklerinin tamamı bitirilmesine rağmen, projeler de
hazır olmasına rağmen maalesef bu ihaleler
yapılamıyor. Bunun nedenini soruyoruz Sayın Sağlık
Bakanımızdan.
Yine, ikinci bir maruzatımız:
Diyarbakırın yıllardır yerinde olan devlet hastanesi ve
yanındaki çocuk hastanesi ve etrafında bulunan İçişleri
Bakanlığına ait bir mahalle karakolu da dâhil, bunlar yıkılarak
yine büyük bir yeni hastane projesi vardı. Bunlarla da ilgili yine
aynı gerekçeler gösterilerek bu prosedür uzadı ama yine bir
yıldan fazla bir zamandır bütün bu imar değişiklikleri,
imar artışları, yasal prosedürlerin tamamı yerine
getirildi. Kimin tarafından? Hazine tarafından, belediye
tarafından, vilayet tarafından, ilgili kim varsa. Ancak, bu
hastanemiz de yine maalesef henüz yapılamadı. Ne zaman
yapılacağı ve bu işin akıbetinin ne olacağı
konusunda da ciddi bir bilgilendirme yapılmadı.
Değerli arkadaşlar, bir diğer önemli
şikâyet noktası da hastanelerin acil servisleridir. Yani, inan edin,
bu hastanelerin acil servislerinde meydana gelen olaylar bu televizyonda Arka
Sokaklar diye bir polisiye dizi var, bu diziyi aratmayacak noktaya geldi ve
hastaları, hasta yakınlarını dinlerseniz onlar haklı;
doktoru, personeli dinlerseniz, diğer sağlık görevlilerini
dinlerseniz onlar da haklı. Niye herkes haklı? Çünkü yeterli
değil, çok ağır şartlarda bu personel görev yapıyor,
uzunca bir süre görev yapıyor, yoğun bir yönelim var Türkiye'nin her
tarafında ve gün geçmiyor ki işte bu acil servislerde meydana gelen
bir tartışma, kavga, hatta yer yer öldürmelere varan olaylar meydana
gelmesin. Bununla da ilgili, nasıl diğer konularda ciddi düzenlemeler
olduysa bugüne kadar, bu mevzuda da, bu acil servislerle de ilgili yine ciddi
düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
Bir diğer şikâyet noktamız değerli
arkadaşlar, birçok ilçeye gerçekten güzel yatırımlar
yapılıyor, büyük hastaneler yapılıyor ama burada birkaç
noktaya dikkat edilmiyor. Bunlardan birisi Siverek Devlet Hastanesi, örnek
olarak vereyim size. Şehrin o kadar uzağına yapılıyor
ki bazıları yani neredeyse artık evden çıktıktan sonra
-mesela bir Siverek için söylüyorum bunu- o hastaneye gidene
kadar biraz gaza bassanız mübalağa etmeden söylüyorum-
Diyarbakır veya Urfa hastanesine de o hastanızı götürme
şansına sahipsiniz. Onun için, mümkün olduğu kadar bu
hastanelerin yerleri seçilirken de böyle çok uzak noktaların tayin
edilmemesi gerekiyor. Gerekçeler var: Efendim, hazine arazisi, ucuz arazi. Ama
bu kadar yatırıma bu işin feda edilmemesi lazım.
Yine
aynı şekilde bazı hastaneler -mesela, Diyarbakır Çevre
Sağlık Bölge Hastanesi- yapımının üzerinden çok az bir
zaman geçmesine rağmen dökülüyor. Yani bunların inşaatları
doğru düzgün kontrol edilmiyor, takip edilmiyor. Bir hastane bitirildikten
birkaç sene sonra sanki otuz beş kırk yıllık bir
hastaneymiş görüntüsü veriyor. Bunun da giderilmesi için yine bir o kadar
masraf daha ediliyor. Bu da içler acısı bir durum.
Saygılar
sunarım, teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı "Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 1. Maddesinde geçen, "Türkiye'nin rekabet
gücünü artırmak ve sürekli kılmak, kalkınma planı hedefleri
ile Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun belirlediği öncelikleri de dikkate
alarak, ülkemizin ileri teknoloji ve inovasyon ihtiyacını
karşılamak," ibaresinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve yerine "Sağlık hizmetleri
için" ibaresinin konmasını teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Atıcı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, üç buçuk yıllık milletvekilliği
yaşamımda ilk defa bu kürsüden bir teşekkür
konuşmasıyla başlamak istiyorum. Bu yasa
tasarısının gerek alt komisyonda gerek Komisyonda gerekse daha sonra
Genel Kurul öncesindeki aşamalarda Sağlık
Bakanlığının gösterdiği iş birliğine ben
teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, üç buçuk yıldır gerçekten özlediğimiz bir iş
birliği sergilediniz. Bunun için hakikaten teşekkür ediyorum. Bu,
burada olan her maddeyi kabul ettiğimiz anlamına gelmez, burada olan
her maddeyi desteklediğimiz anlamına gelmez. Ama, ben üç buçuk
yıldır ilk defa güzel bir çalışma
yaptığımızı, birbirimizi gerçekten ikna etmeye
çalıştığımızı ve iyi niyetli olduğumuzu
hissettim. Üç buçuk yıldır bütün mücadelemiz, bütün kavgamız
buydu, Gelin, kanunları bu şekilde çıkaralım. idi. Yani,
zorbalıkla, parmak çoğunluğuyla çıkarmak yerine, hepimiz bu
memleketin evlatlarıyız, hepimiz yurtseveriz, insanseveriz, kimsenin
yurtseverliğini de kimsenin cetvelle ölçmeye hakkı yoktur. Herkes de
belli bir birikimle buraya gelmiştir, o yüzden de o birikimlerden
yararlanmak gerekir. Evet, Sayın Bakan bizim birikimlerimizden
yararlandı. Elbette, bizim karşı olduğumuz bazı maddeler
var ama bu çalışmalar neticesinde biz bu maddelerin
sayısını ciddi şekilde azaltmış olduk.
Örneğin, Sağlık Bakanlığımız bir
sağlık bilimleri üniversitesi kurmaktan vazgeçti. Çok önemli bir
karardır bu ve bu kararı ben gerçekten kutluyorum. Çünkü
Sağlık Bakanlığının asli görevleri içerisinde
tıp fakültesi öğrencisi yetiştirmek yoktur, insanları
profesör yapmak yoktur; o, akademinin işidir, el birliğiyle akademiyi
güçlendirelim diye böyle bir karar almış olduk. Bu da gerçekten son
derece önemliydi.
Bu kanundaki ikinci ve çok önemli gördüğümüz maddede
ise Millî Eğitim Bakanlığına atanan şube müdürlerinin
atamasının Danıştay tarafından iptalinden sonra, yeni
bir kanun maddesi ekleyerek geriye dönük olarak atanmış
olanların yerinin korunması amaçlanıyordu. Burada da vicdan
galip geldi ve el birliğiyle bütün arkadaşlarım bu maddenin
çıkarılmasına karar verdik. Bu da bizim
vicdanımızı bir miktar rahatlattı. O nedenle bu gibi
çalışmaların verimli olduğunu ben buradan görüyorum ve yüce
Meclisin de zamanını çok fazla bu şekilde
almayacağımızı görmüş oluyorum.
Şimdi, bu 1inci maddede ve TÜSEBin
kuruluşunda Sayın Bakan, evet, Sağlık
Bakanlığı bazı enstitüler kurabilir, bu enstitülerle ilgili
çalışmalar yapabilir ancak bu enstitülerin amacı Türkiye'nin
rekabet gücünü artırmak, sürekli kılmak gibi, süslü, kulağa
hoş gelen ve güzel laflar yerine
-ya da Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun belirlediği öncelikleri
dikkate alarak- ileri teknoloji ve inovasyon ihtiyacını
karşılamak yerine, bizim önergemizde söylediğimiz gibi sadece
sağlık hizmetlerini yerine getirmek üzere, sağlık
hizmetlerinde bir katkı sağlamak üzere, temel sağlık
hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetlerinde destek sağlamak üzere
bu enstitüleri kurun. Biz gerekçemizde bunu belirttik, bu maddede
verdiğimiz önergede bunu belirttik ve Sağlık
Bakanlığını asli görevi olan birinci basamak yani koruyucu
sağlık hizmetlerine geri çağırmayı burada
amaçladık. Eğer bunu kabul ederseniz zaten TÜSEBin de bütün ruhunu
değiştirmiş olursunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesinde geçen "ülkemizin ileri teknoloji
ve inovasyon ihtiyacını karşılamak" ibaresinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz (Adana) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 615
sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi hakkında MHP Grubu adına
söz aldım.
Bugün, diğer grupların da, MHP Grubunun da
katılımıyla Sayın Başkan bu kanunun Meclise geldikten
sonraki hâlinde cidden uzlaşmacı bir tutum sergiledi. Bunu herhâlde
evladı fatihanın torunu olmanın getirdiği bir
uzlaşmacı tutum olarak
değerlendiriyorum. Teşekkür ediyoruz.
Sayın Bakan,
Kocaelindeki sağlık problemleriyle ilgili birkaç şeye
değinmek istiyorum müsaade ederseniz. Türkiye'nin en büyük sanayi
kentlerinden biri olan Kocaelinde binlerce işçi çalışıyor.
Binlerce işçinin çalıştığı Kocaelinde her gün
iş kazaları yaşanıyor Sayın Bakanım. Bu iş
kazalarının arasında el yaralanmaları, ayak
yaralanmaları, uzuv kopmaları olduğunda sadece mikrocerrahi
uzmanları tarafından müdahale ediliyor. Fakat, maalesef, Kocaelinde
sadece 1 tane, Derincede Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev
yapan mikrocerrahi uzmanımız var. Siz de bilirsiniz ki, kopan
uzuvların en geç dört saat içinde yerine dikilmesi gerekmektedir. Dikme
işlemini mikrocerrahi uzmanı yaptığı için bu
uzmanın izin alma şansı yok, bu uzmanın başka bir yere
gitme şansı yok; olduğu zaman, orada çok ciddi sorunlar
yaşanıyor. İş kazaları için
Bakanlığınız herhangi bir önlem aldı mı bunu
merak ediyorum.
Türkiye'nin sanayi başkentinde çok sayıda el,
parmak kopma vakaları yaşanıyor. Bu mikrocerrahi uzmanı
size göre yeterli mi?
Bir de Kocaelinin Körfez ilçesine bağlı
İlimtepe Mahallesi var. Orası konumu ve yüksekliği
itibarıyla her zaman temiz ve sağlıklı bir havaya sahip
bir bölgemiz Kocaelinde.
Yaklaşık 6.500 nüfusa sahip bu mahalle de bugüne kadar yeterince
değerlendirilmemiş, kaderine terk edilmiştir. Özellikle bronşit
ve astım hastalarının İlimtepede
sağlıklarına kavuştuğu dile getirilir Kocaelinde. Bu
bölgeye yapılacak bir hastane hem bronşit ve astım
hastaları için şifa olacak hem de İlimtepenin gelişmesine
ciddi katkı sağlayacaktır. Sayın Bakandan Kocaelililer olarak böyle bir
talebimiz var. Bu konuda yapacağınız bir yatırım o
bölgede hem bölgenin kalkınmasına hem de Dilovası, Gebze,
Darıca ve Çayırovada olan çokça sık rastlanan akciğer
hastalıklarının tedavisi konusunda ciddi bir merkez
olacaktır.
Yine Kocaeline bağlı Dilovasında
yaklaşık 11.700 nüfuslu bir mahallemiz var, Mimar Sinan Mahallesi.
Dilovasının 2nci büyük mahallesi burası. Buranın nüfusu
oldukça yoğun olmasına rağmen sağlık ocağı
bulunmuyor Sayın Bakan. Mahalle sakinleri, tedavi ve muayene olmak için
çevre ilçelere gitmek zorunda kalıyorlar. Mahalleli, yalnızca acil
kısmı hizmet veren Dilovası Hastanesi nedeniyle de
sıkıntı yaşıyor. 11.700 kişilik nüfusuyla ilçenin
2nci büyük mahallesi, Türkiyedeki birçok ilçeden de daha büyük olan bu Mimar
Sinan Mahallesine bir sağlık ocağı talebimiz var. Bu
konunun ivedilikle gündeme getirilmesini zatıalinizden istirham ediyoruz.
100 bin kişinin yaşadığı
Çayırovada sağlık ocağı ve hastane
bulunmamaktadır. Düşünebiliyor musunuz, İstanbulun
yakınındaki bir ilçe Çayırova, birçok sanayi tesisinin de bulunduğu
bir yer, ne sağlık ocağı var burada ne de hastane var.
Çayırovalılar, başka ilçelerde bulunan hastaneleri kullanmak
zorunda kalıyorlar.
Yine Kocaelinde ağız ve diş
sağlığı merkezlerinin sayısının
yetersizliği dikkat çekiyor Sayın Bakan. Bunun yanında hasta
şikâyetleri de çok sık artıyor. Zaten az olan bu merkezlerde
kullanılan teknoloji de oldukça eski. Bu yüzden birçok hasta Kocaeli
Üniversitesine sevk ediliyor ve aylarca randevu günlerinin gelmesini
bekliyorlar. Bu sebeplerden, hastalar, özel sağlık kuruluşlarına
gitmeye mecbur kalıyorlar.
Ağız ve diş sağlığı
konusunda yeni sağlık politikaları geliştirilmesini
istiyoruz. Ağız ve diş sağlığı merkezlerinin
derhâl modernize edilmesini ve Kocaelinde her türlü cerrahi girişimin
uygulanacağı teknik donanıma sahip merkeze
kavuşmasını talep ediyoruz Kocaeliler olarak Sayın
Bakanım.
Bu konuda Kocaelilerin sizden beklentilerini bu
şekilde sıralayıp, yeni kanunun ülkemize, milletimize
hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 2'inci maddesinin yasa tasarısı
metninden tamamen çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hükûmet bugüne
kadar en fazla dert çektiği kesimin bürokrasi olduğunu söylemesine
rağmen AKP grubu her yasa tasarısı ile yeni bir bürokrasi
katmanı oluşturmaktadır. Bu yasa tasarısıyla birlikte
kurulacak olan yeni kurumların toplumun acil sağlık
ihtiyaçlarına yanıt olacak bir tarafı bulunmamaktadır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde
üzerinde üç önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının; 3. maddesinin 3. fıkrasının metinden
çıkarılmasını, 1. fıkrasında geçen;
"TÜSEB'in merkezi İstanbuldadır" ibaresinin, "TÜSEB'in merkezi Ankaradadır. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Lütfü
Türkkan Ali
Öz
Adana Kocaeli Mersin
Alim Işık S. Nevzat Korkmaz Celal Adan
Kütahya Isparta İstanbul
D. Ali Torlak Emin
Çınar
İstanbul Kastamonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı "Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 3. Maddesinin (1). Fıkrasında geçen
"İstanbul" ibaresinin "Ankara" olarak
değiştirilmesini, (3). Fıkrasının metinden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Fatma Nur Serter Mahmut Tanal
Mersin İstanbul İstanbul
Özgür Özel Nurettin
Demir Kadir
Gökmen Öğüt
Manisa Muğla İstanbul
Hülya Güven Süleyman
Çelebi Hasan
Ören
İzmir İstanbul Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 3üncü maddesinin yasa tasarısı
metninden tamamen çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önerge vesilesiyle, özellikle yerelde yaşanan
sağlık problemleriyle ilgili bazı hususları burada dile
getirmek istiyoruz. Hemen hemen pek çok ilimizde çok ağır
sağlık sorunları yaşanıyor. Ancak bu illerimizde ağır
sağlık sorunlarının yaşanmasıyla ilgili defalarca
öneriler sunmamıza rağmen, dosyaları Sağlık
Bakanına iletmemize rağmen, kürsüden ifade etmemize rağmen, soru
önergeleriyle dikkat çekmeye uğraşmamıza rağmen çok fazla
çözüm geliştirilmediğini burada ifade etmek istiyorum.
Bu illerin başında da Bingöl ili geliyor.
Bingöl ilimizde neredeyse bütün ağır hastalıklarda hasta ve
hasta yakınları çevre illere gitmek zorunda kalıyorlar. Yani bu
saat itibarıyla Diyarbakıra, Erzuruma, Elâzığdaki
üniversite hastanelerine ya da eğitim, araştırma hastanelerine
gidin her tarafta Bingöllü hasta ve hasta yakınlarıyla
karşılaşırsınız. Bunun sebebi de şudur: Yani
en basit bir anjiyo işlemi bile, koroner anjiyografi işlemi bile
Bingölde yapılamıyor. Nüfusu 300 bine yakın olan bir kentte, yarım
saatlik bir koroner anjiyografi işleminin on iki yıllık
iktidarınız döneminde hâlâ
Bingölde yapılmıyor olması gerçekten hiçbir şekilde
izah edilemeyecek bir durumdur.
Aynı şekilde koroner yoğun bakım
ünitesi olmadığı için ağır kalp hastalarının
çoğu çevre illere gitmek zorunda kalıyorlar. Göğüs cerrahisiyle
ilgili bir ünite, bir birim olmadığı için -her ne kadar şu
anda göğüs
cerrahı arkadaşlarımız olsa da, daha çok hafif vakalarla
ilgili müdahaleler yapıyorlar- ağır akciğer
ameliyatlarının çoğu yine çevre illerde yapılıyor.
Biz Bingöl ilinin sağlık sorunlarının
çözümü için bir dosya hazırlayıp Sayın Bakanımıza
sunmuştuk. Şu anda, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi olarak
kullanılan hastanenin bir bölge göğüs, kalp damar cerrahisi merkezi
olarak planlanmasını, buradaki hastanede hem anjiyo hem koroner
yoğun bakım hem de göğüs cerrahisiyle ilgili ağır
hastalara müdahale edilebilecek koşulların olmasını
önermiştik. Ama bir türlü hayata geçmediği için, hep farklı
planlamalar olduğu için sorunlar yaşanmaya devam ediyor.
Bakın, Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk
Hastanesi -işte, göğüs hastanesi olarak yapılan hastane
kadın doğum çocuk hastanesine çevrildi- yeni açılan bir hastane
ama içerisinde çocuk yoğun bakım ünitesi yok. Yani bir çocuk,
eğer yoğun bakımı gerektiren bir hastalıkla
karşı karşıyaysa Bingölde mutlaka 200 kilometre ötedeki
hastaneye gitmek zorunda kalıyor. Pek çok çocuğu bu nedenle transport
esnasında yolda kaybettik. Bir çocuk yoğun bakım ünitesinin
oluşturulması zor değil, o donanımı oluşturmak,
oraya uzman hekim göndermek zor değil ama bununla ilgili
sağlıklı bir planlamanın oluşturulması gerekiyor.
Bakın, koca Bingöl Kadın Doğum, Çocuk
Hastanesinde Sağlık Bakanlığının personel
dağılım cetvelinde norm kadro olarak 8 çocuk uzmanı
görünüyor ama 2 çocuk uzmanı görev yapıyor. Yani her bir çocuk
uzmanının gün boyu mesai yapmasına rağmen artık
baş edemediği çok ağır bir sağlık yüküyle
karşı karşıya olduğunu burada ifade etmek istiyoruz.
Yeni bir devlet hastanesi yapılacak Bingöle, kaç
yıl oldu, her yıl verdiğimiz önergelerde işte, Önümüzdeki
yıl teslim edilecek. deniyor. Ben, hani işin o ihale boyutları,
onun kimin tarafından yapıldığı vesaire onlara hiç
girmiyorum, Sayın Bakan daha iyi bilir onları. Her yıl Bu
yıl bitecek, önümüzdeki yıl bitecek. denen devlet hastanesi hâlâ
bitmemiş durumda. Yani 2015 yılında seçim var, muhtemelen
seçimden hemen önceye denk getirmeye çalışabilirsiniz, ondan da
memnuniyet duyarız, onun çağrısını da yapıyoruz.
Hani, madem her yıl söz verip açamıyorsunuz -seçimde size artı
puan olarak yazılacak, size avantaj sağlayacak- hiç olmazsa 2015
yılında artık bu yeni hastanenin
açılışını yapın çünkü gerçekten Bingölde
ihmaller ve hizmet yoksunlukları nedeniyle her ay onlarca
vatandaşımız hayatını kaybediyor. Bu konuya
duyarlılık çağrısı yapıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum, birlikte
işleme alacağım ama talep ederse herkese ayrı ayrı söz
vereceğim.
Türkiye Büyük
Milet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının;
3. maddesinin 3. fıkrasının metinden
çıkarılmasını 1. fıkrasında geçen; TÜSEB'in
merkezi İstanbuldadır" ibaresinin, "TÜSEB'in merkezi
Ankaradadır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Seyfettin
Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki bu iki
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye sağlık enstitüleri
başkanlığının kurulmasına dair
tasarının 3üncü maddesinin (3)üncü fıkrası üzerine bir
değişiklik önergesi veriyoruz Milliyetçi Hareket Partisi olarak.
Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz vermiş olduğumuz bu önergede, (3)üncü
fıkranın tasarı metninden çıkarılıp yerine
Türkiye sağlık enstitüsü başkanlığının merkezinin
Ankarada olmasını istiyoruz. Tabii bunun için de değerli
arkadaşlar, devlet teşkilatını bilerek, devlet
teşkilatlanmasını bilerek bu önergeyi veriyoruz. Biliyorsunuz,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2nci maddesine göre, Türkiye
Cumhuriyetinin başkenti Ankaradır. Yani bu yapıya göre de
bütün bakanlıklar teşkilatlanmasını Ankara merkezli
yaparlar. Hükûmet Ankarada, Cumhurbaşkanlığı Ankarada
-hatta biliyorsunuz Ankaradaki binaları da yetmiyor, yeni yeni, koca koca
saraylar yapıyorlar kendilerine- bütün bakanlık merkezleri burada,
Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı Ankarada. Şimdi kurulan enstitüye bakıyoruz,
bu enstitünün başkanı, Bakan, yönetim kurulu üyeleri, hepsi Ankarada
ikamet ediyor. Bu nasıl bir organizasyon kabiliyetidir ki,
şahıslar Ankarada ama enstitü, zaman zaman işte Bakanın,
yönetim kurulu üyelerinin toplantıya katılacağı enstitü
İstanbulda. Acaba Sayın Bakan İstanbulda ikamet ettiği
için kanunu kendisine mi uyduruyor? Yani böyle bir şey olabilir mi
arkadaşlar? İstanbula götürülme gerekçesinin Meclise ve muhalefete
çok net bir biçimde açıklanması lazım.
Şimdi, İstanbula götüreceğiz diyoruz.
İstanbul artık devasa bir metropol hâline gelmiş, yönetilemez
durumda; nüfus 15 milyonun üzerine çıkmış. Şimdi,
artık literatürde Acaba İstanbula özgü yeni yönetim şekilleri
mi oluşturalım? konusu tartışılıyor. Hem bir
taraftan bu tür tartışmalar yapılacak hem başta ikamet
olmak üzere konut, ulaşım, altyapı
Bu konularda artık
iflas bayrakları çekilecek İstanbul adına ama siz hâlâ daha
İstanbulu büyütmeye çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, burada akıl şunu
gerektiriyor: Mümkün olduğu nispette İstanbuldaki kamu
kurumlarının devletin desteğine muhtaç Anadoluya
taşınması lazım. Siz aklın getirmiş olduğu,
aklın emretmiş olduğu bu hususu elinizin tersiyle itiyorsunuz,
İstanbula götürmeye çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluş yıllarına çok iyi odaklanmamız lazım. Mustafa
Kemal Atatürk, başkentin Ankaraya taşınması hususuyla
ilgili olarak itilaf devletlerine karşı çok ciddi bir mücadele
veriyor. Bu mücadeleye, arkadaşlar, biraz odaklanır isek, itilaf
devletleri niye İstanbulda kalsın istiyor? Yani kendilerine göre
gerekçeleri farklı olabilir ama itilaf devletlerinin bu bütün kamu
kurumlarının İstanbulda tutulması ile AKPnin bütün kamu
kurumlarının merkezinin İstanbula taşınmasıyla
alakalı bir ortaklık arıyor insan ister istemez.
Lütfen, bir kendinize gelin. İstanbulda artık
çok büyük bir deprem bekleniyor. İstanbulun yarınıyla ilgili,
on iki yıldır, özellikle deprem hususuyla ilgili
attığınız bir adım yok. Tamir edilmeyi bekleyen,
depreme karşı dayanıklı hâle getirilmeyi bekleyen binlerce
hane var, siz bununla ilgili tedbir üretememişsiniz, hâlâ daha kamu
kurumlarını İstanbula götürmeye çalışıyorsunuz.
Sizin, kıymetli arkadaşlar, niyetiniz, Ankaranın
kapısına kilit vurmak mı? Bu nasıl bir
anlayıştır?
Mümkünse -tekrar ediyorum- İstanbulda yoğunluk
sağlayan kamu kurumlarını devletin ilgisine muhtaç daha küçük
illere taşıyalım. Ama artık İstanbul üzerinde bu kadar
stres, bu kadar baskı yapmanın hiç kimseye faydası yok.
Bu önergemiz tamamen aklın emrettiği bir
şeydir. Hepinizin desteğini bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Cumhuriyet Halk Partisinden Kocaeli Milletvekili Mehmet
Hilal Kaplan.
Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının gerekçesine baktığımda sizin
gerekçedeki bir şeyi vurgulamak istiyorum: Ülkemizde ve dünyada kanserin
hızla arttığını, kansere karşı tedbirlerin
alınması ve bununla ilgili bazı verilerin bilinmesi
açısından gerekçede şöyle bir şey ifade ediliyor, okuyorum:
2013 yılına doğru yüzde yirmilere yükselmesi göz önüne
alındığında ülkemizde de gelişmiş diğer
dünya ülkeleri gibi önümüzdeki yıllar içinde ölüm nedenleri arasında
kanserin birinci sıraya yükseleceği açıktır. Sanki böyle
bir beklenti içindeyiz. Yani kanserden ölümlerin kalp ve damar
hastalıklarından ölümlerin önüne geçmesini ister gibi bir vurgu
yapılmış. Aslında, buna denk düşen bir siyasi
politikanız da var, bakın anlatacağım.
Biz, Kocaelinin Dilovasında, sanayinin
başkentinde kanser vakalarının Türkiye ortalamalarının
üzerinde olduğunu dediğimizde, bölgenin kanser ovası olarak
algılanmasının Kocaeli ve Dilovası halkına
haksızlık olduğunu ilettiğimizde Yok böyle bir şey.
dediniz. Ben size veriyi söylüyorum. 2007 Sağlık
Bakanlığı yayınları, Profesör Doktor Murat Dinçerin
Türkiyede kanserin kontrolüyle ilgili verdiği rakam, 1inci sırada
ölüm nedeni ve Dilovasında yüzde 33. Benim verim değil. Sizin
Bakanlığınızın, şu anda da Sağlık
Bakanlığına ait Kanser Daire
Başkanlığının Başkanı olan kişinin
verdiği yayın.
Şimdi, öyle bir noktaya getirmeye
çalışıyorsunuz ki, Türkiyede bir enstitü kurulmalı, evet.
Sağlık Bakanlığındaki daire
başkanlığını nereye koyuyorsunuz, henüz
anlamış değilim.
İki, Milliyetçi Hareket Partisinden milletvekili
arkadaşımın bahsettiği gibi, neden Ankaranın
dışına çıkıyorsunuz? Sağlık
Bakanlığı ve bu yapı buradayken, Türkiyede iletişim,
ulaşım ve bakanlıklar arasındaki iletişim buradayken
neden Ankaranın dışında, İstanbulda böyle bir merkez
yapmanın hesabının içerisindesiniz?
Bakın, size bir şey hatırlatayım: Bu,
Dilovasında kanser vakalarının görülmesi nedeniyle,
hatırlarsanız, 2006da Meclis komisyonunun aldığı bir
karar var. Bu kararda bölgede sanayinin getirdiği çevre kirliliğinin,
kanser vakalarının artık artmaması adına bir dizi
önlem var. Neydi bu bir dizi önlemler? Buranın sanayiye doyduğu, yeni
sanayi yapılaşmasına artık mümkünse izin verilmemesi
gerektiği, mevcutlarında da iyiye gidimesi konusunda
alınmış rapor var, 2006 yılında.
BAŞKAN Lütfen, Genel Kurula hitaben konuşunuz.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Pardon.
Sizin Hükûmetiniz döneminde ne yapıldı
değerli milletvekilleri? 2006dan itibaren Dilovasının
kuzeyinde bir kömür organize sanayi bölgesi kurdunuz, üzerinde GEBKİM
dediğimiz kimya sanayi bölgesini kurdunuz, İMESi kurdunuz,
yanında çöp depolama alanı kurdunuz. E, hani Kanserle mücadelede
Türkiye'nin parametrelerini uluslararası parametrelere indireceğiz.
diyorsunuz, bu samimi mi sizce?
Bir taraftan Türkiyede kanseri önleme noktasında
Bakanlıkça bir dizi tedbir almayı düşünüyorsunuz,
katılıyorum buna ama pratikte uyguladığınız,
bölgesinde, Dilovasında meydana gelen hadiseyi de insanların
yaşam alanlarını daraltarak yeniden kanser vakalarının
artmasını seyrediyorsunuz ve oluşmasına neden oluyorsunuz.
Sayın Bakanım, siz Edirnelisiniz, o tarafı
iyi bilirsiniz. Geçenlerde, hatırlar mısınız, bir kamu
hastanesinde, Edirnede Kamu Hastaneler Birliğinde, devlet hastanesinde
gastroenteroloji uzmanı bir doktor hanım, Doktor Dilek Tuncer bir
açıklama yaptı. Açıklaması şuydu değerli
milletvekilleri..: Ergene Nehrinin getirmiş olduğu kirlilik
nedeniyle, bu suların tarım alanlarında kullanılması,
prekanserojen madde içermesi nedeniyle, organik kimyasal madde içermesi
nedeniyle, besinlere geçebilir nedeniyle kanser vakalarının,
gastroenterolojik vakaların arttığını söyledi. Siz ne
yaptınız? Ya da siz yaptınız demeyeyim, Sayın Vali,
Edirne Valisi doktor hanımı görevden aldı, açığa aldı.
Gerekçesi, bilimsel bir toplantıda, olabilecek verileri bilimsel bir
anlamda sunmak. Sayın Bakanım, siz Sayın Vali hakkında bir
işlem yaptınız mı ya da sizin bilginiz olmadan Sayın
Valinin bilimsel bir açıklama yapan bir doktor hanımı görevden
alma yetkisiyle ilgili bir soruşturma başlattınız mı,
bu konuda bilgi sahibi olmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Aynı mahiyetteki iki önergeyi birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde dört önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Suat Önal
Amasya İstanbul Osmaniye
Oya Eronat Osman
Aşkın Bak
Diyarbakır İstanbul
"f)
Bakanlık bağlı kuruluşları, yükseköğretim
kurumları ve özel kesim ile iş birliği içerisinde
sağlık hizmetlerinde kalite ve akreditasyon kurallarının
belirlenmesinde Bakanlığa bilimsel katkı sağlamak,
sağlık hizmetlerinin akreditasyonu hariç olmak üzere 27/10/1999 tarih
ve 4457 sayılı Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla ulusal ve
uluslararası düzeyde sağlık kuruluşlarını
akredite etmek, uluslararası ve bölgesel akreditasyon birlikleri ve
örgütleri ile diğer ülkelerin akreditasyon kuruluşlarıyla
karşılıklı tanıma anlaşmaları yapmak."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının;
4.maddesinin
2.fıkrasında geçen "Sağlık kurumları"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını,
4.maddesinin
"d" bendinde geçen "Bakanın onayı üzerine bu amaçlarla
yurt içinde ve/veya yurt dışında şirket kurmak ve /veya
kurulmuş şirketlere ortak olmak, kurulmuş şirketlerde imtiyazlı
pay sahibi olmak" ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını,
4.maddesinin
"f" fıkrasında geçen sağlamak" ibaresinden sonra
gelmek üzere "kendi kurumları hariç" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
S. Nevzat Korkmaz Lütfü
Türkkan Ali
Öz
Isparta Kocaeli Mersin
Zühal Topcu Oktay
Vural Alim
Işık
Ankara İzmir Kütahya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
nın 4. Maddesinin (1). Fıkra d) bendinde
; Bakanın onayı
üzerine bu amaçlarla yurtiçinde ve/veya yurtdışında şirket
kurmak ve/veya kurulmuş şirketlere ortak olmak, kurulmuş
şirketlere imtiyazlı pay sahibi olmak ibaresinin metinden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Fatma Nur Serter Mahmut Tanal
Mersin İstanbul İstanbul
Hasan Ören Özgür
Özel Manisa Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 4'üncü maddesinin yasa tasarısı
metninden tamamen çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon bu son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKAN MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Bu yasa tasarısı ile kurulacak olan TÜSEB bir
bütün Yükseköğretim Kurumları ve onların bünyelerindeki bütün
enstitülerin görev ve işlevlerini içerecek bir amaç ve işleyişe
sahiptir. Bilimsel ve idari özerkliğe sahip olduğu belirtilmekle
birlikte bütünüyle Sağlık Bakanı ve diğer merkezi idare
temsilcileri tarafından yönetilmekte, kararları, çalışma
alanları onlar tarafından verilmektedir. Bilimsel ve idari
özerkliği bulunmamaktadır. Yani TÜSEB ile birlikte bütünüyle yürütme
organı ve sermayenin temsilcilerinin bulunduğu hiyerarşik bir
yapı oluşturulmaktadır. Hükümetin sağlık
politikalarının temelinde, Ar-Ge faaliyetleri sonucu oluşturulan
ürünlerin ticari değere dönüştürülmesi ve girişimciliği
desteklemesi olmamalıdır. Sağlık politikalarının
ve Ar-Ge faaliyetlerinin toplumun her kesimi tarafından
ulaşılabilir bir biçimde düzenlenmesi elzemdir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 4. Maddesinin (1). Fıkra d) bendinde
"Bakanın onayı üzerine bu amaçlarla yurtiçinde ve/veya
yurtdışında şirket kurmak ve/veya kurulmuş
şirketlere ortak olmak, kurulmuş şirketlere imtiyazlı pay
sahibi olmak" ibaresinin metinden çıkarılmasını teklif
ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Kim
konuşacak acaba?
LEVENT GÖK (Ankara)
Kadir Gökmen Öğüt konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Öğüt, buyurunuz efendim.
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddeyle ilgili herhangi bir olumsuz görüşümüz yok, bu
söz konusu değil ama bu fırsatı değerlendirerek diş
hekimlerinin sorunları hakkında birkaç bir şey söylemek
istiyorum.
Sağlık
Bakanlığı son yıllarda diş hekimlerinin
ihtiyaçlarını, sorunlarını ve çözüm yöntemlerini belirlemek
konusunda kendisini tek yetkili saymakta, oda ve birlikleri görmezden gelmektedir.
Meslek gruplarının temsilcileriyle istişareye gerek duymadan
kurallar çıkaran Bakanlık, sorunları çözmek bir yana bu
tavrıyla kendi başına sorunun bir parçası olabilmektedir.
Diş hekimlerinin meslek örgütü Türk Dişhekimleri Birliğidir.
Amacı, mesleğin ve mesleğe mensup kişilerin
ihtiyaçlarını belirlemek, karşılamak, eksikleri ve mesleki
faaliyetlerin önünde duran engelleri kaldırmaktır.
Dolayısıyla, diş hekimlerini ilgilendiren bir konuyla ilgili
Bakanlığın birliğin görüşünü almaması, TDByi yok
sayması bir yana kendini tek otorite olarak görmesi anlamına
gelmektedir.
Geçtiğimiz ay
TDB Başkanı Sayın Taner Yücel Sağlık
Bakanımızla Ağız ve Diş Sağlığı
Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında
Yönetmeliki görüşmek üzere bir araya gelmiş ve Sayın Bakan söz
konusu yönetmelik değişikliği çalışmalarında
TDBnin mutlaka yer alacağını ifade etmiştir. Sayın
Bakanın sözünü unutmaması temennisini buradan bir kez daha
yineliyoruz. Zira elimize ulaşan taslak, sorunları çözmenin ve
ihtiyaçları karşılamanın çok ötesindedir. Diş
hekimlerinin tedirginliği devam etmektedir. Her ne kadar, kendisi
muayenehanelerin kapatılmasına yönelik herhangi bir düşüncenin
olmadığını, aksine bu mesleğin muayenehane temelli
olduğunu, meslek dışı kişilerin ağız ve
diş sağlığı hizmet sunumu modellerinin hiçbirinde
sermayedar olarak bulunamayacağını dile getirse de
tasarının mevcut hâli, muayenehaneleri ortadan kaldıran ve
diş hekimliği hizmetlerinin büyük merkezler aracılığıyla
da verilmesinin ve bu merkezlere diş hekimi olmayanların da
sermayedar ortak olarak katılabilmesinin önünü açan bir düzenleme
taslağıdır.
Şunu unutmamak gerekir ki Ağız Ve Diş
Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık
Kuruluşları Hakkında Yönetmelik, daha önceleri de
değişikliğe uğramıştır. Ancak ana kurallar
hep korunmuştur. Bugün de yapılması gereken, mesleğin
ihtiyaçlarına göre koruyucu ağız ve diş
sağlığı yöntemlerini geliştirmeye yönelik düzenlemeler
olmalıdır. Mesleğimizin sermayenin eline geçmesi diş
hekimlerini işçileştirecek, hizmete ulaşım
sanıldığının aksine daha da
pahalılaşacaktır.
Sağlık, tüm dünyada en temel insan
haklarından birisidir. Sağlığın her kolu ayrı
öneme sahip olduğu gibi her branş ayrı uzmanlık
gerektirmektedir. Ağız ve diş sağlığı
hizmetleri de bunlardan biri olup bu alanda hizmet veren diş hekimlerinin
de büyük sorunları bulunmaktadır. Tıpkı diğer hekimler
gibi diş hekimleri de enfeksiyon, kesici ve delici alet
yaralanmaları, kimyasal maddelere maruz kalmakta, stres ve bunun gibi
meslekî sağlık sorunlarına yakalanmaktadır. Bu problemler
zamanla ortaya çıkmakta, nitekim diş hekimlerinin yüzde 50ye
yakını da mesleğin en olumsuz yanının zamanla ortaya
çıkan sağlık sorunları olduğunu söylemektedirler.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda değişikliğe gidilerek maaş
katsayıları ve özlük hakları yeniden düzenlenmeli ve diş
hekimlerine yıpranma payı mutlaka uygulanmalıdır.
Diğer yandan, ADSMlerde günlük bakılan hasta sayıları ve
yapılan işlemlerin toplamı dünya standartlarının çok
üstündedir. ADSMler arasında günlük bakılan hasta
sayılarında farklılıklar olmakla birlikte,
Uluslararası Diş Hekimleri Birliği ve Türk Dişhekimleri
Birliği standartlarında girişimsel işlem sayısı
15-18 civarında belirtilmişken, bu sayı ülkemizin bazı
bölgelerinde 60a kadar çıkmaktadır.
Bir diş hekiminin yapabileceği işlem
sayısı bilimsel standartlarda belirlenmelidir. Kaliteli hizmet
sunumunun yanı sıra, bu, hekimin sağlığını
koruma açısından da önemlidir. İlaveten, her ilde ve ADSMlerde
mesai dışı çalışma saati, bakılan hasta
sayısı ve işlem başına yapılan ücretlerle ilgili
farklı uygulamalar şikâyet konusudur. Aynı işi yapan
diş hekimlerinin tüm birimlerde standart çalışma
koşulları ve ücretleri olmalıdır.
Sürekli olarak dile getirdiğimiz bir diğer
önemli konu muayenehanelerden hizmet alımıyla alakalıdır.
Altı yıl önce Türk Dişhekimleri Birliği tarafından
Hükûmete, başta muayenehaneler olmak üzere, serbest çalışan
diş hekimlerinden hizmet alınması için sürdürülebilir bir proje
sunulmuştur. Bütün sözlere rağmen bu şey şimdiye kadar
yapılmamıştır.
Önümüzdeki hafta Diş Hekimleri
Haftasıdır. Sayın Bakanımıza burada tekrar rica
ediyorum, diş hekimlerine önümüzdeki hafta için bir müjdeli haber verin,
ağız diş sağlığı hizmetlerinin muayenehanelerden
de satın alınmasının yolunu açalım. Türkiye'deki
ağız diş sağlığına büyük bir
katkınız olacağını burada diş hekimleri
adına söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının;
4. maddesinin 2. fıkrasında geçen "Sağlık
kurumları" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını,
4. maddesinin "d" bendinde geçen
"Bakanın onayı üzerine bu amaçlarla yurt içinde ve/veya yurt
dışında şirket kurmak ve/veya kurulmuş şirketlere
ortak olmak, kurulmuş şirketlerde imtiyazlı pay sahibi
olmak" ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını,
4. maddesinin "f" fıkrasında geçen
"sağlamak" ibaresinden sonra gelmek üzere "kendi
kurumları hariç" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
S. Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, buyurunuz efendim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 615 sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinde verdiğimiz
değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisinin artık klasik hâle geldiği gibi bütün yaptığı
uygulamalarda şirket, kâr, rant, yandaşların köşeyi
dönmesi anlayışının Türkiyede gündeme
yerleştiği bir süreci yaşıyoruz. Şimdi,
sağlık gibi temel hizmetleri kapsayan bir konuda bile burada hizmetin
ön plana çıkarılması gerekirken, bilimselliğin ön plana
çıkarılması gerekirken, vatandaşların
sağlıklı hizmet alması noktasındaki
çalışmaların ön plana çıkarılması gerekirken yine
bir şirket çıkarılmış. İşte özel hastaneler,
özel şirketler, kâr, rant, artık bunlar Adalet ve Kalkınma
Partisiyle anılan gündemdeki en önemli konular hâline gelmiş.
Sayın Bakan, sağlığın birçok
problemi var, bu problemleri çözmek yerine ranta dayalı sistemleri ortaya
koymayı anlamakta zorlanıyorum. Toplumun temel sağlık
problemlerini çözebildiniz mi? Bugün, AKP Hükûmeti olarak en çok
övündüğünüz sağlıktaki memnuniyet oranıydı. Bunun da
temeline baktığımızda hep beraber görürüz ki, 57nci
Hükûmet Döneminde, dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuşun
başlattığı reformları devam ettirerek ilk
yıllarınızda bu noktada bir gayretin içerisinde oldunuz ama son
yıllara baktığımızda, -gidin, gezin- Sağlık
Bakanı olarak bilmiyorum hastaneleri geziyor musunuz, doktorsunuz ama gittiğinizde
kuyruklardan geçemiyorsunuz. Randevu almaya gidiyor adam, üç ay, altı ay
sonrasına gün alıyor. Yine, bakıyorsunuz, vatandaşın
cebinden çıkan paralarda her geçen gün artış var. Ama,
bakıyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüleri mikrofonu eline
aldıklarında, başta Sayın Bakan olmak üzere,
sağlıkta devrimden bahsediyorlar.
Ben sizi Adanaya davet ediyorum Sayın Bakan. Bir
gün Allah rızası için şu Adanada hastaneleri gezelim. Ben pazar
günü Adanada Aşkım Tüfekçi Hastanesini gezdim. Adana Türkiyenin
4üncü, 5inci büyük vilayeti. Sağlığın merkezi olması
gereken bir kent Adana. Adanaya vardım bu pazar, yemin ediyorum size
6ncı kata yaya çıktım, hastaları ziyarete gidiyordum,
dahiliyede yatan bir hastayı. Şimdi, 70 yaşındaki, 80
yaşındaki o kadınlar, o merdivenlerden çıkarken soluk
soluğa kalmışlar. Ve iki gün önce, Sayın Bakan, Adana gibi
bir yerde -Aşkım Tüfekçi Adananın göbeğindeki bir hastane-
asansör düşüyor, 9 tane işçi yaralanıyor. Haberiniz var mı
bundan bilmiyorum Sağlık Bakanı olarak.
Şimdi, milletin sağlığıyla
uğraşan bir hastanede işçiler yaralanıyorsa
Hasta
kişi gelmiş hastaneye, 6ncı kata emin olun yayan
çıkıyor ve merdivenlerde oturan birçok insanlarla
Bu, birilerinin
aktarması değil, ben gezdim bu pazar günü. Şimdi, Adana gibi
Türkiyenin 4üncü, 5inci büyük kentinde sağlık felç olmuş
durumda. Hastanelere bir gidin.
Sayın Başbakan 2011 yılında,
haziranda, seçim meydanlarında dedi ki: Biz başka partilere
benzemeyiz. 12 tane vaatte bulundu, 1 tanesi de sağlık
alanında. Bakıyorsunuz ki -siz başkalarına benzemiyordunuz-
aradan geçti dört sene, daha geçen gün İstasyon Meydanına geldi,
dört sene sonra, göstermelik bir temel atmışlar, şu anda çivi
çakılmamış. Bu hastaneyi ne zaman yapmayı
düşünüyorsunuz, bu şehir hastanesini?
Ondan sonra, devlet hastanesi, Adananın köklü
devlet hastanesi. Burası yıkılmaya müsait diye
boşaltacaksınız dediniz. İki yıldır
kılınız kıpırdamıyor.
Numune Hastanesine gittiğinizde, oraya yeni bir
TOKİ Numune Hastanesi yapıldı. Değerli arkadaşlar, ambulans
yanaşmıyor diye, acile hastalar giremiyor diye 2 defa acilini
yıkıyorsunuz. Bu nasıl bir anlayıştır? Yeniden
düzenleme yapıyorsunuz. TOKİ Numune Hastanesiyle bir görüşün.
Oraya odalar yapmışsınız. Bu odalarda hastaları
muayene edecekler, doktorların çalışabilecekleri alan
yapılmamış. Gidin araştırın, tuvaletleri
birleştirerek oda yapmaya çalışıyorlar ve burada hizmet
yapmaya çalışıyorlar. Nerede sağlıkta devrim?
Yine yayla zamanı. Bakın, Tekirde 250 bin
nüfus, Kızıldağda 100 bin nüfus, Göller Yaylasında
-Adana, yaylacılığın yoğun olduğu bir yer- dört
senedir dilimizde tüy bitti bunu söyleye söyleye. 200 bin nüfuslu yerde bir
tane doktor yok. Yani oradaki insanlar insan değil mi? Oranın hava
şartları yaylacılığı bir noktaya getirmişse
bunu çözmek sizin göreviniz değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - İnsanlar oraya
gidiyor; yaylaya mı gidiyorlar, sağlık problemlerini mi
düşünsünler? Ondan sonra Sağlıkta çağ atladık.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Birlikte
dolaşalım.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Dolaşalım;
pazar günü gittim. Buyurun Sayın Hocam, mikrofon da burada, cevap
verebilirsiniz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
"f)
Bakanlık bağlı kuruluşları, yükseköğretim
kurumları ve özel kesim ile iş birliği içerisinde
sağlık hizmetlerinde kalite ve akreditasyon kurallarının
belirlenmesinde Bakanlığa bilimsel katkı sağlamak,
sağlık hizmetlerinin akreditasyonu hariç olmak üzere 27/10/1999 tarih
ve 4457 sayılı Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla ulusal ve
uluslararası düzeyde sağlık kuruluşlarını
akredite etmek, uluslararası ve bölgesel akreditasyon birlikleri ve
örgütleri ile diğer ülkelerin akreditasyon kuruluşlarıyla
karşılıklı tanıma anlaşmaları yapmak."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Sağlık hizmetlerinin akreditasyonu hariç olmak
üzere, Türk Akreditasyon Kurumu ile görev çakışmalarının
önlenmesi bakımından, 27/10/1999 tarih ve 4457 sayılı Türk
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun hükümlerinin
saklı olduğu belirtilerek madde tasrih edilmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 5. Maddesinin
1. Fıkrasında geçen "şunlardır" ibaresinin
kaldırılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Kadir
Gökmen Öğüt Hülya
Güven
İstanbul İstanbul İzmir
Fatma Nur Serter Mahmut
Tanal Hasan
Ören
İstanbul İstanbul
Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı kanun tasarısının 5'inci
maddesinin yasa tasarısı metninden tamamen çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN
Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Sağlık Bilimleri Enstitüleri
Başkanlığı, özerk bir kurum olarak ifade edilse de
aslında genel hukukun dışında bırakılan özel
hukuk hükümlerine tabi tutulmaktadır. Yönetim kurulu başkanının
Sağlık Bakanı olduğu, yönetim kurulu üyelerinin siyasi irade
tarafından belirlendiği bir kurumun özerkliğinden bahsedilemez.
Yönetim Kurulu Başkanı, yönetim kurulu ve Danışma kurulunun
büyük çoğunluğu siyasi irade tarafından belirlenmiş olan
bir kurumda tüm hesaplar iktidar lehine yapılacaktır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Biz çekebiliriz efendim önergeyi.
BAŞKAN
Çekiyorsunuz?
Önergeyi
çekmiş bulunuyorlar efendim.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı
madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra sayılı "Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 6. Maddesinin (1) fıkrasının
birinci cümlesinin "Yönetim Kurulu, Başkan ve enstitü
başkanlarından oluşur." şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Fatma Nur Serter Kadir Gökmen
Öğüt
Mersin İstanbul İstanbul
Mahmut Tanal Binnaz
Toprak Hasan
Ören
İstanbul İstanbul Manisa
Muharrem Işık Özgür Özel Süleyman
Çelebi
Erzincan Manisa İstanbul
Nurettin
Demir
Muğla
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesindeki "iki üye" ibaresinden
sonra gelmek üzere ",Yükseköğretim Kurulundan iki üye"
ibaresinin eklenmesini; aynı cümledeki "yedi" ibaresinin
"dokuz" olarak değiştirilmesini; ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini; üçüncü fıkrasında geçen
"beş" ibaresinin "yedi"; "dört" ibaresinin
"beş" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Oya
Eronat
Amasya İstanbul Diyarbakır
Osman Aşkın Bak Suat Önal
İstanbul Osmaniye
"(2) Birinci fıkranın (ç) bendinde
belirtilen tutar, Bakanlar Kurulunca beş katına kadar
artırılabilir. Bu tutar, her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme
oranında artırılarak uygulanır."
Türkiye Büyük
Mille Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının
6ncı maddesinin yasa tasarısı metninden tamamen
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Son okuttuğum önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye'de, sivil toplum kuruluşlarının
sağlık politikalarını ve toplumun
sağlığını ilgilendiren kritik konularda karar alma
mekanizmalarında bağlayıcı bir politik temsille bulunmaları
elzemdir. Yasa tasarısıyla kurulması öngörülen TÜSEB'de bu yönde
bir anlayış da bulunmamaktadır. Bu yönüyle kurulacak bu
yapı merkezileşme ve merkezileşmenin yol açtığı
atıllığa bir çözüm değildir. Yönetim Kurulu
Başkanı, yönetim kurulu ve Danışma kurulunun büyük
çoğunluğu siyasi irade tarafından belirlenmiş olan bir
kurumda tüm hesaplar merkezi yönetim ve iktidar lehine yapılacaktır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesindeki "iki üye" ibaresinden
sonra gelmek üzere ",Yükseköğretim Kurulundan iki üye" ibaresinin
eklenmesini; aynı cümledeki "yedi" ibaresinin "dokuz"
olarak değiştirilmesini; ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini; üçüncü
fıkrasında geçen "beş" ibaresinin "yedi";
"dört" ibaresinin "beş" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
"(2) Birinci fıkranın (ç) bendinde
belirtilen tutar, Bakanlar Kurulunca beş katına kadar
artırılabilir. Bu tutar, her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme
oranında artırılarak uygulanır."
BAŞKAN Komisyon bu önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TÜSEB'in Yönetim Kurulunda, Yükseköğretim kurulundan
da iki üyenin eklenmesi ile üniversitelerle olan işbirliği için daha
uygun bir ortam oluşturulması amaçlanmıştır.
Ayrıca Yönetim Kuruluna kamu kaynaklarının
kullanılması durumunda verilen 1 Milyon TL üzerindeki TÜSEB'in
faaliyet alanına ilişkin Ar-Ge projelerindeki izin verme yetkisinin,
Bakanlar Kurulu kararı ile beş katına kadar arttırma yetkisi
verilerek, uygulamada bu yetkinin kapsamının ihtiyaca göre
belirlenmesi öngörülmüştür. Birinci fıkrada yapılan
değişikliğe bağlı olarak üye sayısı yediden
dokuza çıkan Yönetim Kurulunun toplanma ve karar alma yeter
sayıları da yeniden belirlenmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum bu önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 6. Maddesinin (1) fıkrasının birinci cümlesinin
"Yönetim Kurulu, Başkan ve enstitü başkanlarından
oluşur." şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, bu maddede yönetim kurulunun nasıl
olacağı, görevleri tartışılmış. Özellikle
(ç) bendinde Başkanlık projeleri dâhil, kamu kaynağı
kullanılacak ve tutarı 1 milyon Türk lirasının üzerindeki
TÜSEBin faaliyet alanı kapsamındaki AR-GE projelerine, bilim
kurullarının görüşlerini de alarak izin vermek şeklinde
yazılmıştı.
Tabii, gerçekten bilim alanında çalışma
yapılacaksa, AR-GE projeleri yapılacaksa onlara kimse bir şey
demez ama bunun içerisinde üniversiteler var mı; özellikle size
karşı olan üniversiteler var mı; diğer, tıp
alanında çalışma yapabilecek kurumlar var mı, onları
çok düşünüyoruz, onları merak ediyoruz. Biz
olmayacağını düşünüyoruz.
Tabii, özellikle böyle yasalarda sizin getirdiğiniz
önergeleri gördüğümüz zaman biz biraz daha obsesif olmaya
başladık çünkü her gelen yasada oraya yazılan bir şeyler
değiştiği zaman altında bir hinlik aramamız gerekiyor
çünkü her zaman çıkıyor bir hinlik. Bunda da aynı şekilde.
Şimdi, 1 milyon Türk lirası bir anda 5 milyon Türk lirasına
çıkmış. Bunun altında sağlıklı bir şey
olduğunu düşünmüyorum. Bakanlar Kuruluna daha yetki verilmiş,
daha artırılacağı düşünülüyor. Diyeceksiniz ki: Bu
kadar olmayın. Ama gerçekten şimdiye kadar gördüğümüz
tasarıların hepsinde, altından bir şey
çıktığı zaman birilerine bir şey
sağlandığı görüldü. Ondan dolayı da bu maddenin bu
şekilde geçmesinin, bu kadar artırılmasının gerçekten
bilime eğer faydası olacaksa, üniversitelerin hepsine verilecekse,
araştırma yapılan yerlere verilecekse veya örneğin
matematik alanında Aziz Nesin matematik okulu var, matematik alanında
çok iyi çalışmalar yapıyor -bu maddeyle bir ilgisi yok ama- onun
gibi kurumlara da böyle bir para verilmesi için bir yasa teklifi getirir misiniz
diye düşünüyoruz ama gelmeyeceğini de biliyoruz.
Tabii, sağlıkla ilgili
tartıştığımız zaman, özellikle Türkiyede son
yıllarda çocuk ölümlerinde büyük bir artışın meydana
geldiği artık kaçınılmaz bir şekilde TÜİK
rakamlarıyla ortaya çıktı. Ayrıca, memnuniyetin ne kadar
düştüğü, sağlığın ne kadar paralı hâle
geldiği, özellikle katkı paylarının arttığı,
ilaçlarda baz fiyatı alınması uygulamasına geçilmekle
birlikte ilaç alımlarında korkunç paraların
çıktığını artık gerçek olarak görmekteyiz. Ne
kadar Sağlıkta memnuniyet var. desek de bunların şu anda
vatandaşa yansımasının kötü olduğunu ve
vatandaşın sahaya indiğiniz zaman neler söylediğini
duymanızı isterim.
Tabii, sağlık dediğimiz zaman
Biraz önce
ben Meclis açılırken, Erzincanla ilgili söylerken, Erzincanda
devlet hastanesi yapılacağı, ayrıca üniversite hastanesine
ek hastane yapılacağı söylendi. Üç yıldır
yapılmıyor. Kamulaştırmayla ilgili sorun olduğu
söylendi. Tamam, vardı ama şu anda bitti, geçen sene bitti hatta, bu
senenin başında. Dolayısıyla bu sene yapılabilirdi.
Erzincanda hastane yüzde 100 dolulukla
çalışıyor. Evet, her gün baypas yapılabiliyor, her gün
anjiyo yapılabiliyor ama oradaki arkadaşlarımın neler
çektiğini ve o meslektaşlarımızın -keşke
Sağlık Bakanım otursaydı, Sayın Bakanım, sizinle
karşılaşıyoruz, saygılar sunuyorum- gerçekten neler
çektiğini, oradaki arkadaşlarımın ne zorluklar çektiğini
ben sürekli gündeme getirdiğim zaman, o bodrumdaki acilde neler
çektiğini bir görseniz de oraya da hastane yapsanız.
Artı, hastanenin etrafında araç park edecek
yerlerin de olmadığını, belediyenin bu konuda hiç
kıpırdamadığını, Sağlık
Bakanlığının orada
-üniversiteye verildi- üniversite mi yapsın, biz mi yapalım
çatışmasında olduğunu, Kalkınma
Bakanlığına atıldığını, Kalkınma
Bakanlığının şu anda hâlen bunu gündeme
almadığını da biliyoruz. Bütün bunlara
baktığımız zaman sağlık sorunları nasıl
oldu, ona bakmak lazım.
Artı, önemli olan bir nokta, Erzincandaki
hastaneler yüzde 100e yakın, yüzde 94 dolulukla çalışıyor.
Buraya o evraklar geldiği zaman buradaki yetkili ve etkili kişiler
aynen şunu söylüyorlar: Erzincanın nüfusu ne ki Erzincanda bu
kadar doluluk olsun. Erzincanın nüfusu ne ki
Tamam, doğru,
Erzincan, sayenizde göç veren bir il oldu. İşte, şeker
pancarında düşme oldu, ondan dolayı göç veriyor; işsizlik
var, ondan dolayı göç veriyor ama Erzincan dediğiniz zaman bir tek
Erzincana bakmayacaksınız. Bir ara burada Kelkite hasta
gönderildi. diye söylediğim zaman arkadaşımız
sevinmişti. Ama Erzincan, Kelkitin; Erzincan, Tuncelinin birçok
ilçesinin; Erzincan, Bingölün birçok ilçesinin; Erzincan, Sivasın birçok
ilçesinin hastalarını da alıp bu hastaların
sorunlarını çözdüğü için ne yazık ki bu hastanelerin
yetersiz olduğunu bildiriyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasında savunma
sanayi müsteşarı, başkan ibaresinden sonra gelmek üzere TÜSEB
enstitü başkanları ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Lütfü
Türkkan Ali
Öz
Adana Kocaeli Mersin
Alim Işık Emin Çınar
Kütahya Kastamonu
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
nın 7. Maddesinin (1) inci fıkrasında Savunma Sanayi
Müsteşarı, Başkan ibaresinden sonra gelmek üzere TÜSEB enstitü
başkanları ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Fatma Nur Serter Mahmut Tanal
Mersin İstanbul İstanbul
Binnaz Toprak Hasan
Ören Özgür
Özel
İstanbul Manisa Manisa
Süleyman Çelebi Kadir
Gökmen Öğüt Hülya
Güven
İstanbul İstanbul İzmir Nurettin Demir Muğla
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesine "Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Türkiye Bilimler Akademisi," ibaresinin eklenmesini; "seçilecek
altı üye" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile Yüksek
Öğretim Kurulu Başkanlığının bildireceği üç
üye" ibaresinin eklenmesini; aynı cümlede geçen "yirmi
sekiz" ibaresinin "otuz iki" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Amasya İstanbul İstanbul
Oya Eronat Hacı
Bayram Türkoğlu
Diyarbakır Hatay
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 7'nci maddesinin yasa tasarısı
metninden tamamen çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Sağlık Bilimleri Enstitüleri
Başkanlığı, genel hukukun dışında
bırakılan özel hukuk hükümlerine tabi tutulmaktadır. Yönetim
kurulu başkanının Sağlık Bakanı olduğu,
yönetim kurulu üyelerinin siyasi irade tarafından belirlendiği bir
kurumun özerkliğinden bahsedilemez. Yönetim Kurulu Başkanı,
yönetim kurulu ve Danışma kurulunun büyük çoğunluğu siyasi
irade tarafından belirlenmiş olan bir kurumun toplum yararına
bağımsız bilimsel çalışma yürütmesi de mümkün
görünmemektedir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7 nci
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine "Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Türkiye Bilimler Akademisi," ibaresinin eklenmesini;
"seçilecek altı üye" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile
Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının
bildireceği üç üye" ibaresinin eklenmesini; aynı cümlede geçen
"yirmi sekiz" ibaresinin "otuz iki" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz ?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz Başkanım.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TÜSEB
Yüksek Danışma Kuruluna Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı
ile YÖK tarafından bildirilecek üç üyenin eklenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra sayılı "Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 7. Maddesinin (1) inci fıkrasında
"Savunma Sanayi Müsteşarı, Başkan," ibaresinden sonra
gelmek üzere, "TÜSEB enstitü başkanları," ibaresinin
eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu ?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
- Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye sağlık enstitüleri başkanlığı
kurulmasıyla ilgili kanun tasarısının 7nci maddesi üzerine
verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu
madde, arkadaşlarım, yüksek danışma kurulunun nasıl
oluşacağını bize anlatmaya çalışıyor. Biz
buraya enstitü başkanlarının da dâhil olmasını
istiyoruz. Yani her enstitünün bir başkanı var ve bu başkanlar yüksek
danışma kurulunda yer alabilirler, bunda bir mahzur yok. Zaten yeterince
Hükûmete bağlı bir yüksek danışma kurulu oluşturulmuş,
hiç olmazsa diyoruz ki enstitü başkanları bilimsel kimlikleriyle de yüksek
danışma kuruluna katkı sağlasınlar ve bu şekilde
bir önerge hazırladık. Bu önergenin değerlendirilmesini ve kabul
edilmesini istirham ediyoruz.
Arkadaşlarım, sizler TÜSEBi kurarken öyle bir
madde getirdiniz ki az önce, dediniz ki: Bu Türkiye sağlık
enstitüleri başkanlığı, başkanın ve yönetim
kurulunun kabul etmesiyle 1 milyon liraya kadar -yani eski parayla 1 trilyon
liraya kadar- AR-GE projelerini destekleyebilir. Güzel yani bütün
araştırmalar, AR-GE çalışmaları, bu faaliyetler
desteklensin, bir itirazımız yok hiçbir şekilde. Sonra bir
önerge getirdiniz, dediniz ki: Biz bunu Bakanlar Kurulu kararıyla 5
katına yani 5 milyon Türk lirasına çıkarabiliriz, 5 trilyon
parayı tirink verebiliriz. Şurada otururken hakikaten bir yandan
dedim ki evet, ne güzel, kanser araştırmaları, halk
sağlığı araştırmaları, kronik
hastalıklar, çocuk sağlığı
araştırmaları için güzel para aktarılıyor ama içim de
cız etti. Yıllarca bizler çocuklarımıza bir tez yapmak için
ciddi şekilde avuç açar konumdaydık, bugün de hâlâ üniversiteler tez
yapmak için, bitirme tezleri yapmak için avuç açar konumdadırlar. Evet,
bunları destekleyin ancak tez çalışmalarını da hak ettikleri
şekilde destekleyin diye öneririm.
Bu kadar para veriyoruz araştırmalara,
şunu çok iyi bilmemiz lazım: Bu araştırmalar asistanlar
olmadan olmaz. Ben de bir öğretim üyesiydim, yaptığım bütün
araştırmalarda heyecanlı, bilime katkı sunmak isteyen
asistanlara söylerdim, onlar da nöbetlerinden arta kalan zamanlarda gelir, bana
yardım ederlerdi. Şimdi, asistanların durumuna
baktığımız zaman -yani 5 trilyon lira parayı bir tek
araştırmaya verirken- asistanların günaşırı nöbet
altında ezilerek ve özlük haklarını neredeyse yok sayacak duruma
getirerek çalışmaları bizim yüreğimizi
sızlatıyor. Sayın Sağlık Bakanı şu anda
burada değil ama Komisyon Başkanımız bir tıp
profesörüdür, onun da asistanları vardı. Ben en kısa zamanda
asistan derneklerinin ya da asistan topluluklarının davet edilerek
sorunlarının masaya yatırılması gerektiğini
buradan önemle belirtiyorum. Asistan arkadaşlarımızın ciddi
anlamda sorunları vardır, en başta da günaşırı
nöbet gibi insanlık dışı bir uygulamaya maruz
kalmaktadırlar.
Bakın, değerli arkadaşlarım, ben de
öğretim üyeliği yaparken benim de asistanlarım
günaşırı nöbet tutarlardı. Bizim yetiştirilme
tarzımız, sanki Bu günaşırı nöbet tutmak
doktorluğun kaderinde var, çok iyi şeyler öğrenirler... Biz
böyle yetişmiştik ama yıllar içerisinde bunun doğru
olmadığını artık anlıyoruz, değişen
dünya koşullarında bunun doğru olmadığını
anlıyoruz.
Bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisinden böyle bir kanun
çıkarmamız, böyle bir olay için kanun çıkarmamız gerekli
bile değil. Sadece buradan bir seslenişle, insan hakları
çerçevesinde bu asistan arkadaşlarımızın
günaşırı nöbet tutmaktan kurtulmalarını
sağlayabiliriz, artı, bunun üzerine, bu kadar para
harcadığımız enstitüler gibi bir miktar da asistanlara para
harcayarak asistanların özlük haklarını iyileştirebiliriz.
Elbette nöbet tutsunlar, nöbet paralarını da hak ettikleri
şekilde ödememiz gerekir. Üç beş lirayla nöbet parası
geçiştirilemez. Bizim dönemimizde biz nöbet tutardık, nöbet parası
da almazdık ama o, o dönemde kaldı. Sizin getirdiğiniz liberal
ekonomi döneminde ya da sağlığın
piyasalaştırıldığı dönemde artık doktorlar
parayı düşünür oldular, onun için onları suçlamıyorum.
Nöbetlerinin hakkını verelim ve şu günaşırı
nöbeti asistanlardan kaldıralım diyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Atıcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
kanun tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasında savunma
sanayi müsteşarı, başkan ibaresinden sonra gelmek üzere TÜSEB
enstitü başkanları ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öz, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615
sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 7nci maddesinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle şunu huzurlarınızda ifade etmek
isterim ki gerek Komisyon gerekse alt komisyon çalışmalarında
ciddi manada itirazda bulunduğumuz şeylerin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
gelmesi aşamasında Sağlık Bakanının gerçekten
ılımlı yaklaşımı neticesinde birtakım
maddelerin geri çekilmesini, düzenlemeler yapılmasını takdir
ettiğimi, yapıcı muhalefet yapmış olmamıza
rağmen orada değer bulmayan fikirlerimizin bir şekilde yeniden
gündeme alınmış olmasından ve kabul edilmesinden memnuniyet
duyduğumu ifade etmek isterim. Yalnız, bu genel manada, buradaki
Türkiye sağlık enstitüleri başkanlığının kurulmasıyla
alakalı görüşlerimizden, orada belirtmiş olduğumuz
fikirlerimizden tamamen vazgeçtiğimiz anlamına gelmez.
Baştan itibaren şunu söylüyoruz: Türkiyede ve
tüm dünyada olduğu gibi, kanser hastalıklarının
araştırılması, önlenmesi noktasında ciddi manada bir
gayret gösterilmesinin, bununla alakalı araştırmaların
derinleştirilmesinin elbette ki karşısında olmayı
ifade etmek mümkün değildir ancak burada birkaç enstitüyü öne alarak
onlara ait yeni kurumlar oluşturma gayretiyle gerçekten, adına siz ne
kadar özerk derseniz deyin, yapısı özerk olmayan bir
yapıyı kurduğunuzu kabul etmemiz de mümkün değildir. Bunun
hem başkanlığının hem yönetim kurullarının
hem de denetim kurullarının kimlerden oluştuğunu, hangi
statüdeki yetkililerden oluştuğunu gözlediğimizde bu yapıya
özerk demek mümkün değil. Bu yapı Sağlık
Bakanlığına bağlı özel enstitü kurmak... Buradaki en
büyük kaygımız, bir önceki maddede de gerçekten ifade edildi,
Komisyonda da sık sık buna muhalefette bulunduk, daha önce 1 milyon
TLnin altındaki bilim kurulunun karar verdiğini enstitü
başkanıyla AR-GE projelerine bakanın yetkisiyle,
başkanın yetkisiyle rıza gösterilmesini burada 5 kat
artırıyorsunuz, kendinizin vermiş olduğu yeni önergeyle.
İşte baştan bu yana muhalefet etmiş olduğumuz bu
yasada bilimin daha önünde ticaret kokusu aldığımızı
ifade etmemizi de teyit etmiş oldunuz. Yani burada asıl kurmak
istediğiniz yapıyla gerçekten bir yerlere bir şeyleri aktarmak
gibi bir gayretiniz yoksa sağlıkta birçok çözüm bekleyen sorun varken
bunların öncelenmesini, bunların öne alınmasını, bu
yapının neyi kazandırıp neyi kaybettireceğini hep
beraber burada ileriki yıllarda tekrardan tartışacağız
ve birlikte bunları değerlendireceğiz.
Gerçekten Türkiyedeki tıp fakültelerinin,
eğitim araştırma hastanelerinin bugünkü durumu maalesef on iki
yıldır Sağlıkta Dönüşüm Programında çok
övündüğünüz durumla paralel gitmiyor. Bunu gerçekten sahada
gezdiğiniz zaman sizler de görebilirsiniz. Bakın, bir yerden, bir ilden
veya bir ilçeden bir ile hasta naklederken -siz de inanıyorum ki aynı
sorunları yaşıyorsunuzdur- hasta transferleri ve nakilleriyle
alakalı çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bu vesileyle bizlerin
hazırlamış olduğu yani Türkiye Büyük Millet Meclisinden
çıkan Sağlık Bakanının daha önceki yapmış
olduğu bazı uygulamalarla mağdur olan hatta hayatını
kaybeden vatandaşlar var. Zamanında müdahale edilmemekten kaynaklanan
bu gecikmeden dolayı hayatını kaybeden insanların hepsinden
bu uygulamayı dayatanların mutlaka sorumlu olduğunu bilmenizi
isterim. Bu yapılarla alakalı çok yeni düzenlemelere ihtiyaç var.
Aslında Sayın Bakanın özellikle bu kanunda
baştan itibaren şiddetle karşı durduğumuz
Sağlık Bakanlığının bir tıp fakültesi
kurması noktasındaki karşı duruşumuzu kabul edip
bundan geri adım atmış olması bir memnuniyet ama ben
Sayın Bakanın aynı şekilde muhalefetten de olsa doğru
gelen seslere bundan sonraki süreçte de mutlaka dikkate alıp ona göre yeni
düzenlemeler yapmasını inşallah ümit edici bir şey olarak gördüğümü
ifade etmek istiyorum.
Türkiyede 112nin ciddi sorunları var, aile
sağlık hekimlerinin, toplum sağlığı
merkezlerinin, eğitim ve araştırma ve normal üniversitede
ihtisas yapan arkadaşlarımızın çok büyük sorunları
var. On iki yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar.
Dolayısıyla, özellikle sağlık çalışanlarının
sorunlarının çözülmesi noktasında maalesef atmış
olduğunuz adımların yetersiz olduğunu, özlük
haklarındaki iyileşme noktasında Sayın Başbakan dâhil
olmak üzere vermiş olduğunuz sözleri
tutmadığınızı sağlık çalışanlarına
şikâyet ediyor, bu noktada mutlaka acilen adım atmanızı
tavsiye ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Daha önce kabul edilmiş önergeyle birlikte 7nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
7nci madde kabul edilmiştir.
8nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 8. Maddesinin (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ederiz.
(4) Enstitü başkanları, ilgili enstitünün
bilim kurulu arasından salt çoğunlukla seçilen üyenin
Başkanın teklifi üzerine Bakan tarafından üç
yıllığına atanır. Süresi biten enstitü başkanı,
iki dönem daha aynı usulle yeniden atanabilir.
Aytuğ Atıcı Nurettin Demir Özgür Özel
Mersin Muğla Manisa
Süleyman Çelebi Kadir
Gökmen Öğüt Hülya
Güven
İstanbul İstanbul İzmir
Fatma Nur Serter
Mahmut Tanal Binnaz Toprak
İstanbul İstanbul İstanbul
Engin Altay
Sinop
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tasarının
8. m.nin 2. Fıkrasının son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Seyfettin Yılmaz S.
Nevzat Korkmaz Lütfü
Türkkan
Adana Isparta Kocaeli
Alim Işık
Kütahya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biz 8inci
maddenin (2)nci fıkrasının son cümlesinin tasarı metninden
çıkarılmasını istiyoruz çünkü oradaki ibarede,
gerektiğinde üstteki fıkrada öngörülen süreler dikkate
alınmaksızın başkan, genel sekreter ve yönetim kurulu üyelerinin
görevden alınabileceği söyleniyor ki bu cümle tamamen keyfîliğe
açık bir cümle ve üsteki fıkranın etkinliğini de ortadan
kaldıran bir cümle.
Değerli arkadaşlar, ben, sizlerle bir
açıklamayı paylaşmak üzere de burada söz aldım. Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Sezgin
Tanrıkulu bir açıklama yaptı ve bu açıklamasında dedi
ki: Dersim olayları için bin kere özür diliyorum. Kendisi milletvekili olmanın
dışında aynı zamanda Genel Başkan
Yardımcısı yani hem Genel Başkanını hem genel
merkezini yani partiyi temsil yetkisini haiz. Dolayısıyla,
söylediği söz, değerli arkadaşlar, şahsına ait bir söz
olarak telakki edilemeyecek bir söz. Bunun da ötesinde, dün bir haber
kanalında açıkça da şunu ifade etti: Benim bu kanalda bu
açıklamayı yapmamda da Genel Başkanın haberi var.
Dolayısıyla, onun o sözlerini veri kabul ederek ben de bu meselenin
bir parti içi meselesi olmadığını, bütün Türk milletinin
tarihini ilgilendirdiği için, bir vatandaş olarak aynı zamanda
benim de bu hususa doğrusu Cumhuriyet Halk Partisinin aklıselim
yöneticilerinden bir açıklama beklediğimi de ifade etmek üzere
huzurlarınıza geldim.
Değerli arkadaşlar, Dersim olayını
çok iyi incelemek lazım, çok iyi anlamak lazım. Bunu bir mezhep
çatışması olarak görmek külliyen tarihi bilmemekle eş
anlamlıdır. Hem Sayın Davutoğlunun Kerbela ve Dersimi
kıyaslaması büyük bir garabettir, gaflettir hem de Alevi
kardeşlerimizi işin içine çekmek için bir mezhep mensuplarına
yönelik âdeta bir kıyım yapılmış gibi bu meseleyi
sunan odaklar, meşrepler büyük bir gaflet, dalalet ve ihanet
içerisindedirler.
Dersim, devletin birliğine ve milletin
bütünlüğüne yönelik bir kalkışma hareketidir. Mehmetçiklerimizin
şehit edilmesi ve karakollarımızın basılıp devlet
binalarının yakılıp tahrip edilmesiyle
başlamış ve devlet tam altı ay bu meselenin kendi
içerisinde sönmesini âdeta beklemiştir. Ancak zaman ilerledikçe bu mesele
diğer illere de sirayet etmeye başlayınca her devlet gibi
Türkiye Cumhuriyeti devleti de savunma refleksiyle müdahale etmek zorunda
kalmıştır; kan akmıştır. Keşke
olmasaydı, keşke ne bu isyan olsaydı ne devletin müdahalesi
olsaydı. Ancak devletin kendisine yönelik, milletine yönelik bir
kalkışma hareketini bastırma dışında bir
seçeneği olamazdı. Dünyanın her yerinde de kalkışma
hareketlerine nasıl yaklaşılırsa öyle de yaklaşılmıştır.
Bu mesele, değerli arkadaşlar, bölücülük
meselesidir. Tıpkı bugün gibi o gün de emperyalizmin
topraklarımızda kardeş kavgası çıkarmaya yönelik bir
oyunu vardı. Bugün PKKnın elebaşlarının Dersim
isyanına sahip çıkmasını da dikkatlerinize yeniden
celbetmek istiyorum. Ateist bir terör örgütünün ne İslamın
Aleviliğiyle ne de Sünniliğiyle işi olamaz. Sayın
Tanrıkulunun açıklaması bu manada vahimdir. Atatürkün
kurduğu parti olduklarını her platformda ifade eden CHPli
dostlarımız, kardeşlerimiz ilk kez bu kadar açık bir
biçimde Mustafa Kemal Atatürk ile maalesef karşı karşıya
gelmişlerdir, inkâr noktasına gelinmiştir.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Doğru
değil bu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Âdeta Atatürk ile
aralarına bir tampon bölge oluşturulmuştur ve üzülerek
söylüyorum, Dersim isyanı için yapılan bu açıklamayla nehrin
karşı tarafında bırakılmıştır Atatürk.
Benim gördüğüm budur. Milletin vicdanı yaralanmıştır.
Bir tek Atatürk değil İsmet Paşa da rencide edilmiştir.
Dolayısıyla, CHPli
dostlarımızın Türk milletinin daha iyi
anlaşılması açısından bu konuya bir izahat
getirmelerini samimiyetle beklediğimi ifade ediyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
sayın milletvekili Parti Genel Başkan
Yardımcımızın bir beyanından kaynaklı olarak
partimize ciddi, ağır ithamlarda bulundu; ancak, takdir edersiniz ki
iki dakikada bunlara cevap verme şansım yok. Biraz sonra 8inci
maddede, önerge üzerinde söz alarak bu eleştirilere cevap vereceğim.
Tutanaklara geçsin diye şimdiden bunu söyleyeyim.
BAŞKAN Peki Sayın Altay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
8. Maddesinin (4)'üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
"(4) Enstitü başkanları, ilgili enstitünün
bilim kurulu arasından salt çoğunlukla seçilen üyenin
Başkanın teklifi üzerine Bakan tarafından üç
yıllığına atanır. Süresi biten enstitü
başkanı, iki dönem daha aynı usulle yeniden atanabilir."
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz
önce konuşan Milliyetçi Hareket Partisine mensup sayın
milletvekilinin, bir Genel Başkan Yardımcımızın
basına yansıyan beyanıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
hakkında verdiği hükmün ne kadar yanlış, mesnetsiz
olduğunu izah etmek üzere huzurunuzdayım.
Bu vesileyle önce sayın milletvekiline
hatırlatmak isterim ki sayın milletvekili de
AKPnin her sene 2 defa
sandıktan çıkarıp, âdeta bir cephane sandığından
çıkarıp muhalefete karşı kullandığı Dersim
silahı oyununa çok erken düştünüz sayın milletvekilim,
keşke düşmeseydiniz, bu bir.
Sezgin Tanrıkulunun, Acı çeken, acı
yaşayanlardan, eğer acılar dinecekse ben de CHP adına özür
dilerim. diye bir beyanı var, bendeki bilgi böyle. Dersimde
MEHMET METİNER (Adıyaman) Dersimde katliam
yapılmıştır. dedi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Gelirsin, burada konuşursun
Metiner, beni çıldırtma!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Dersimde katliam
yapılmıştır. dedi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yahu, gel konuş.
Söyleyeceğim ben şimdi.
Bir terbiyeli ol biraz ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Sözlerini
çarpıtma.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir terbiyeli ol biraz!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Terbiyeyi senden
öğrenecek değilim!
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, terbiyesizlik
yapıyorsun şu anda.
BAŞKAN Lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla) Konuşacağım,
bir dinle, edepli ol!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hadi oradan!
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayınız, Genel Kurula hitap ediniz lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakikalık süremi talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz, devam ediniz, lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Dersimde yaşananlar
keşke yaşanmasaydı. Dersim Türkiye için bir acıdır,
olmaması gereken işler olmuştur. Devlet elbette bir
kalkışma hâlinde belli tedbirleri alır, bunun içinde askerî
tedbirler de vardır. Ama ben daha altı ay önce bu kürsüde şunu
söylemiş biriyim: İnsanların isyan etme özgürlüğü
vardır, devlet isyan eden insanlara da olabildiğince şefkatli
yüzünü ve kollarını göstermek zorundadır. dedim, bunu
söylemiş biriyim. Kaldı ki, Dersimin Cumhuriyet Halk Partisiyle
hiçbir ilgisi yoktur, Dersimin Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgisi ne kadarsa
AKPyle ilgisi, MHPyle ilgisi de o kadardır. HDPyle ilgisi
SONER AKSOY (Kütahya) Yok ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, o kadardır, o
kadardır.
Dersimde o katı askerî tedbirleri uygulayan,
gereksiz ölümlere yol açan askerlerin hepsi ondan sonra gitmiş Demokrat
Partiden milletvekili olmuştur. O kıyımın
yaşandığı gün Başbakan olan Celal Bayar Demokrat
Partinin mensubudur. Bugün Demokrat Partinin devamıyız. Diye, her
vesileyle O misyonun takipçisiyiz. diye konuşan önceki
Başbakanınızın sözlerini size hatırlatmak isterim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Celal Bayarın
takipçisi
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın milletvekilleri,
Dersim, sizin kullanabileceğiniz bir silah değildir. Eğer
öyleyse, Dersim konusunda bir parça samimi olsaydınız
Dilekçe
Komisyonuna bağlı bir komisyon kuruldu bu Mecliste. Kuruldu mu,
Sayın Bostancı, kuruldu mu? 50 bine yakın belge geldi mi? Niye
bakmıyorsunuz onlara? Niye o konuda bir çalışma yok? Niye o
komisyon çalışmıyor? Tarihi tarihçilere bırakmamak, tarihte
yaşanmış olayları bir siyasi manivela gibi kullanmaya
çalışmak, berbat ettiğiniz gündemi, Türkiye gündemini bununla
örtülemeye çalışmak sizi kurtarmaz. Dersimle ilgili anlayışımız
bellidir; olmamalıydı, yaşanmamalıydı, keşke olmasaydı,
keşke Oğlumdan önce beni asın! diyen insan dinlenseydi,
oğlundan önce o insan asılsaydı. Bunlar doğru şeyler
değildir.
Eskiden insanlar kılıçla birbirlerini
doğruyordu, yer yurt kazanıyordu. Şimdi bir ağaca balta
vurulunca kıyamet kopuyor. Değer yargıları ve algılar
değişti. Her olayı yaşandığı zaman içinde,
yaşandığı koşullar içinde değerlendirmek
lazım. Dersimde insanların o gün için kurulan yeni otoriteye ilk
anda biat etmemeleri, kabullenmemeleri normal görülebilirdi. Bir rehabilitasyon
süreci, bir rehabilitasyon mekanizması işletilebilirdi ama bunlar
olmadı. Ne oldu orada? Bugün insanlık normlarında kabul
edilemeyecek, bugünün normlarında kabul edilemeyecek acı olaylar
yaşandı ama bu olaylardan dolayı Dersim ahalisinden özür
dileyecek merci Cumhuriyet Halk Partisi değildir, Cumhuriyet Halk Partisi
özür dileme noktasında değildir. O olayları yaşatan, o
acıları Türkiyeye yaşatan Türkiye Cumhuriyeti devleti hükûmetidir.
Bakın 5inci Hükûmeti demiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti devleti hükûmetidir
ve yanlış yapılmıştır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Genel Başkan
Yardımcısı niye özür diledi? Sorunumuz o.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hah, bitti. Size
açıklama fırsatı verdik Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir dakika, neye
yanlış yapılmış dedim ben? Sen benim ne dediğimi
anlamadın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sezgin Tanrıkulu
yanlış yapmıştır mı anladınız?
ENGİN ALTAY (Devamla) Sezgin Tanrıkulu kendi
adına özür dilemiştir olsa olsa.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) CHP adına. dedi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Çünkü, hiçbir siyasi
partinin Dersimden dolayı özür dilemesi gerekmez. Özrü dileyecek olan
Türkiye Cumhuriyeti devletidir, dilenecekse, bu kadar basit.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Devlet sizdiniz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Metiner, yapma bunu.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Devlet de sizdiniz,
hükûmet de sizdiniz, vali de sizdiniz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Devlet sendin, senin
dedendi, benim dedemdi, hepimizdik. Geçin bu işleri.
Her sıkıştığınızda,
Türkiyenin başını her belaya soktuğunuzda, her kirli
işe bulaştığınızda tek parti dönemine bir
atıf yaparak, tek parti dönemiyle ilgili bir hafıza tazelemesine
girerek kendinizi kurtaracağınızı zannediyorsunuz. Herkes
her şeyi biliyor. Dersimin sorumlusu Cumhuriyet Halk Partisi olsaydı
bugün sizin oradan milletvekiliniz olurdu. Dersimin 2 milletvekili de
Cumhuriyet Halk Partisi sıralarında oturuyor. Bu bile sizin bu konuda
ne kadar samimiyetsiz olduğunuzun ve Dersim halkının
duygularını hiç ama hiç anlamadığınızın
açık bir göstergesidir. Dersimi kaşıyanlar ayıp ederler.
Dersimi kaşımak bu beceriksiz Hükûmete hiçbir şey sağlamaz
ve çok ahlaki de değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) Ama Yavuz Selime
gidiyordunuz!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika sayın milletvekilleri,
önergeyi oylama işlemini tamamlayayım, sonra taleplerinizi dikkate
alacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, Sayın Bostancıya bizzat soru
sorduğu için o cevap verecek.
Sayın Korkmaz, siz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkanım, biraz önceki Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Hatip, şahsımı Dersimi anlamamakla, Dersim
isyanını anlamamakla ve o olayı siyaseten kullanmakla itham
etti. Ona cevap vereceğim efendim. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Evet.
Buyurunuz Sayın Bostancı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Sinop Milletvekili Engin Altayın 615 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Efendim,
sataşmadan daha çok açıklama mahiyetinde bir değerlendirme için
söz aldım. Tabii, Engin Bey her zaman nazik ve zarif bir insan. Biraz
böyle öfkeyle konuşulunca yine sözlerini anlamak için burada çaba
gösterdim. Açıklamam da zaten bunun üzerine.
Öfke kısmını
çıktığımızda söylediği sözlerden
katılınacak çok önemli tespitler var, itiraz edilecek hususlar da var
muhakkak. Biz geçmişteki yaşanmış bir dramın üzerini
kapatmaya, yaraları sarmaya çalışırken, şimdi o dramdan
bahsederek toplumun geleceğinde yeni yaralar açmamamız lazım. Bu
noktada dikkatli olmak, bir kere, herkesin boynunun borcu. Bir kere, herkesin
boynunun borcu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bunu Başbakana da
söyleyin.
ALİM IŞIK (Kütahya) Siz onu Sayın
Davutoğluna söyleyin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İkincisi, bu
tür tarihsel olaylara ilişkin olarak, elbette tarihçiler görevlerini
yapacaklar, yapıyorlar da; yazıyorlar, çiziyorlar, konuşuyorlar.
Siyasetin de burada bir görevi var. Toplumun geçmiş yaralarına
ilişkin siyasi otoritenin de iradenin de toplumun geleceğini kurmaya
çalışırken iyileştirici bir rol üstlenmesi mühimdir.
Eğer bizim geçmişimizde bu tür yaralar var ise bugün bizlere,
aslında hepimize düşen bu yaraları iyileştirici bir siyasal
dili egemen kılmaktır eğer gelecekte bir toplumsal birlik ve
dirlikten bahsediyorsak. Hakikaten bu çok önemlidir. Esasen AK PARTİnin
yaptığı, yapmaya çalıştığı budur. Ümit
ederim bu tavır başka siyasetlerden de destek görür.
Çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
Buyurunuz Sayın Korkmaz.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın,
Sinop Milletvekili Engin Altayın 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; ben, Sayın Engin Altay Beyefendinin
sözlerine kendi zaviyemizde açıklık getirmek üzere söz aldım.
Ben, tabii, bu hususu sizlerle paylaşırken, hem
bu konunun Genel Kurulun bilgisi dâhilinde olması için gündeme
getirilmiş olmasını arzu ettim hem de aslında Cumhuriyet
Halk Partisinde konuşmamın içinde de var- sağduyu sahibi
arkadaşlara, Türk milletinin tarihini ilgilendiren bir hususta
açıklama imkânı vermek istedim.
Sezgin Beyin açıklaması şahsı
adınadır. dedi. Yanlıştır. dedi. Ben bu
açıklamayı kabul ediyorum. Bu açıklamayı, özellikle
Sayın Sezgin Tanrıkulunun açıklamasını tevil eden ve
aklıselimle bir noktaya getirilen bir izahat olarak kabul ediyorum.
Yalnız, Milliyetçi Hareket Partisinin Dersim isyanıyla ilgili
duruşu son derece nettir. Kırk altı yıldır nettir.
Yani Milliyetçi Hareket Partisinin bu duruşunu bozacak en küçük bir
açıklama bulamazsınız tarihinde.
Kaldı ki Tarihi tarihçilere bırakalım.
dedi. Ben de aynı fikirdeyim. Tarih tarihçilere
bırakılmalı. İyi de başta Davutoğlu olmak üzere,
Sayın Sezgin Tanrıkulu niye tarihçilere bırakmıyorlar da bu
konuyu siyaseten ısıtıp ısıtıp böyle Türk
milletinin önüne getiriyorlar? Bunun üzerine de bir soru işareti koymak
istiyorum.
Efendim, bu isyan, sadece Cumhuriyet Halk Partisini
değil, bütün partileri ilgilendirir. dedi, doğru. Milliyetçi Hareket
Partisini de yakından ilgilendirmektedir çünkü aklıselim,
sağduyu sahibi, vatanına milletine âşık her Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı gibi bizleri de bu açıklama üzmüştür.
Şimdi, özellikle Sayın Davutoğlunun
Dersimi Kerbelaya benzetmesinden şu anlam çıkıyor: Yani Seyit
Rıza haşa- Hazreti Hüseyin, Cumhurbaşkanımız -o
dönemin- Atatürk Yezid haşa-, Mehmetçik de Yezidin askerleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Böyle bir
açıklamayı yapmak Türk tarihi adına utanç vericidir. Asıl
özür dilenmesi gereken birileri varsa Türk milletinden özür dilenmelidir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
İHSAN ŞENER (Ordu) Nasıl bir mantık
bu yahu! Yok hocam böyle bir mantık!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Özrü de, başta
Davutoğlu olmak üzere, o açıklamayı sık sık Türkiye
Cumhuriyetinin gündemine getirenler yapmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) Bir metafora bile
karşı çıkıyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sırayla söz vereceğim.
Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, Sayın Engin Altay demin konuşması
sırasında
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sivasta insan yakanların
böyle bir şey söylemeye hakları yok. Geçin.
BAŞKAN Bir dakika, anlayamıyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Dersim
katliamının CHPyle ilgisi neyse HDPyle de o düzeydedir. demek
suretiyle sataşmada bulundu. Cevap vermek istiyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ya, ben Herkesi
ilgilendirir. dedim. Türkiye Cumhuriyeti devleti hükûmetinin
yaptığı bir iştir. dedim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır,
sataştınız yani
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bizi ilgilendiren
tarafını açıklayacak Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
3.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Sinop
Milletvekili Engin Altayın 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Buradaki bütün konuşmalardan hicap duyduğumuzu
ifade etmek istiyorum. Samimiyetsiz yapılan bu açıklamalarla burada
şov yapmaya gerek yok. Dersim katliamının
araştırılması için defalarca buraya araştırma
önergesi getirdik. Gelin, Meclis olarak hep beraber araştıralım,
tarihî bir yüzleşmenin önünü açalım, hakikatleri ortaya koyalım,
tarih de geleceğimizi şekillendirecek şekilde yeniden ele
alınsın dedik. Dersimde öyle bir isyan, bir kalkışma falan
yok; açık bir katliam var, hatta soykırımdır. Dersimde
yapılan şey sistemli bir soykırımdır. 1932den
itibaren Dersimin her tarafına yollar, karakollar yapılmak
suretiyle, 1934te İskân Yasası çıkarılmak suretiyle,
1935te Tunceli yasası çıkarılmak suretiyle, 1935ten itibaren
sıkıyönetim ilan edilmek suretiyle planlı bir
soykırımın hazırlıkları
yapılmıştır. Resmî rakamlara göre 18 bin, gayriresmî rakamlara
göre 80 binin üzerinde Kürt Alevi Dersimli kendi kimliğinden dolayı
katledilmiştir ve bu devlet bu acıyla yüzleşmek zorundadır,
bundan kaçış yoktur. Özür dilenmesi gerektiği zaman da o özrü
büyük bir erdem olarak, gereğini yapacak şekilde gündemleştirme
dışında yapılacak her şeyi biz burada siyasi bir
şov olarak değerlendiriyoruz.
Eğer gerçekten biz acı tarihimizle
yüzleşeceksek, sadece Dersimde değil, istiklal mahkemelerinin bütün
uygulamalarını, hatta Şeyh Saitten bugüne kadar yapılan
bütün kanlı senaryoları masaya yatırıp yüzleşmek
zorundayız diyoruz. Halkların Demokratik Partisi bugüne kadar bunun
çabası içerisinde olmuştur, bundan sonra da bu
soykırımı açığa çıkarmanın çabası
içerisinde olacaktır diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Nevzat Bey
konuşmasında, benim yaptığım konuşmada Genel
Başkan Yardımcımız Sezgin Tanrıkulunun
konuşmalarını tasvip etmediğimi belirtti.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yanlıştır.
dediniz ya efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ben öyle demedim, düzeltmem
lazım uygun görürseniz.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim,
Yanlıştır. dediniz,
öyle demedi mi?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Şimdi, krizi
engellemesi gerekiyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ben ne söylediğimi
biliyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim.
Sezgin Tanrıkulunun o sözü çok insanidir, insani
bir reflekstir. dedim, peşine de dedim ki: Dersim için özür dilemek
CHPnin işi değil, CHPye düşmez; özür dilenmesi gerekiyorsa Türkiye
Cumhuriyeti devleti diler. Lütfen, sözlerim böyle anlaşılsın.
Genel Başkan Yardımcımız yanlış konuşuyor.
demedim, bunun altını çizeyim.
Bizde bir söz vardır, sizde de vardır; bir deli
bir kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı
çıkaramamış. Biz şimdi o duruma burada düşmeyelim,
bence biraz akıllı olalım. Ama madem özür erdemse -ki bana göre
erdem- keşke AKP Roboski için çıkıp özür dilese, keşke MHP
Bahçelievler katliamı için çıkıp özür dilese. (Gürültüler)
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.10
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya
Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S:Sayısı: 615) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi 8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 2 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 9. Maddesinin (1). Fıkra f) bendinde geçen "ve bu amaçla
şirket kurulmasını" ibaresinin metinden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Fatma Nur
Serter Mahmut
Tanal
Mersin İstanbul İstanbul
Binnaz Toprak Özgür Özel
İstanbul Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının; 9.maddesinin "ç" bendinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Celal Adan Ali
Öz
Adana İstanbul Mersin
D. Ali Torlak Alim
Işık Emin
Çınar
İstanbul Kütahya Kastamonu
Mehmet Şandır
Mersin
BAŞKAN Son
okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKAN
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve sözlerimin başında bir
hususu ifade etmek istiyorum.
Bir önceki oturumda, Halkların Demokratik Partisi
Grup Başkan Vekili, Türkiye Cumhuriyeti devletinin -kendi ifadeleriyle-
Dersimde soykırım yaptığı iddiasını ortaya
koymuştur. Beyanı aynen şöyledir: Türkiye Cumhuriyeti devleti
Dersimde Kürt ve Alevi halkına kararlaştırarak ve planlayarak
soykırım yapmıştır. demiştir.
Sayın Başkan, önce sözüm size: Bu söz burada
söylenemez. Türkiye Cumhuriyeti devletinin soykırım yapmakla suçlanmasına
müsaade edemezsiniz. Böyle bir sözün burada söylenmesine müsaade edemeyiz. Bu
sözün tutanaklardan acilen çıkartılması lazım. Türkiye
Cumhuriyeti devleti Türk milletinin devletidir. Türk milletini
soykırım yapmakla suçlamaya hiç kimsenin hakkı yok, hiç kimsenin
de haddi değildir. Buna müsaade edemezsiniz.
İkinci sözüm sayın bakanlara: Yani devletiniz
ve temsil etmekle övündüğünüz milletiniz soykırım yapmakla
suçlanıyor. O zaman Ermenilere niye itiraz ediyorsunuz Sayın
Bakanım?
Grup başkan vekillerine
Sayın Grup Başkan
Vekilimizin ikazıyla bu konuşmayı yapıyorum. Buna
nasıl müsaade edersiniz değerli arkadaşlar? Her milletvekili
olarak buna itiraz etmemiz lazım. Milletimizin soykırım yapmakla
suçlanmasına Türkiye Büyük Millet Meclisinde müsaade edemeyiz. O zaman
burada bulunmanızın sebebi yok değerli arkadaşlar. (MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, çok önemli, çok teknik bir
kanun görüşüyoruz. Bu kanunun hazırlanmasında emeği geçen
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bizim Komisyon üyesi
arkadaşlarımızın da çok yoğun katkısı ve
muhalefet şerhinde de bazı itirazları var. Ümit ederim ki bu
kanun doğru hazırlanmıştır, eksikleri
tamamlanmıştır.
Gerçekten, sizin de gerekçede ifade ettiğiniz gibi,
ülkenin her yıl yüzde 32 artış gösteren çok önemli bir
konusunda, bir hastalık konusunda ve diğer konularda, işte ulusal
kanser enstitüsünün kurulması; kadın, anne, çocuk
sağlığı, doğum ve kadın
yaşlılığı konularının üzerinde
durulması, kronik hastalıklarla ilgili tedbirlerin
alınması, tamamlayıcı tıp, alternatif tıp
konularında gereken mevzuat ve tüm bu konularla ilgili Türkiye
sağlık enstitüsünün kurulması ve Türkiye sağlık
bilimleri üniversitesinin kurulması çok hayırlıdır, çok
gereklidir, çok doğrudur. Ümit ederim ki kanun tam
hazırlanmıştır, kanun iyi
hazırlanmıştır, eksiklikleri tamamlayan bir kanundur. Yeniden
Anayasa Mahkemesinden dönmek gibi, yeniden tamamlayıcı birtakım
kanunlar çıkartmak gibi ihtiyaçlar hasıl olmadan ülkemizin çok
önemli
İnsan sağlığı ve sağlık
hizmetlerinin sunulması en büyük ortak paydamız. Bu konularda ümit
ederim ki doğru bir kanun hazırlanmıştır.
Ancak bir hususu tenkit ediyorum, sayın grup
başkan vekillerine ifade ediyorum eski bir Grup Başkan Vekili olarak;
bir türlü aşamadığımız, bize yakışmaz bir
uygulamanın içerisinde debeleniyoruz. Değerli arkadaşlar, böyle
bir şey olmaz. Bakınız, bu kanun, Türkiye sağlık
enstitüsü başkanlığının kurulması hakkında.
Bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılmasını buraya ilave ediyoruz. Buraya getirdiğimiz her
kanun bir torba kanuna dönüştü. Şimdi, sağlıkla ilgili bir
kanun getiriyoruz, bunun içerisine millî eğitimle ilgili çok önemli
hususlar koyuyoruz ama Millî Eğitim Komisyonundan görüş
almıyorsunuz. Çok teknik bir konu, hatta teşkilat kanunlarıyla
ilgili birtakım düzenlemeler yapıyorsunuz, Plan ve Bütçe
Komisyonundan görüş almıyorsunuz. Değerli arkadaşlar yani
hukuk kuruyorsak hukuk, hukuk bozucu olmamalı, evrensel hukuk
kurallarına uygun kanun yapmalıyız. Çocuk çelik çomak oyunu gibi
burada maalesef şekil şartını yerine getiriyoruz. Yani bu
kadar önemli bir konuda bir kanun çıkartırken sanki bir acelecilik
içerisinde, bir kapkaç içerisinde başka kanunlarda da değişiklik
yapmak usulünü burada bir esasa dönüştürdük. Bu bize
yakışmıyor, bu doğru değil.
Ümit ederim ki bu kanun bunlardan da ari olarak
doğru hazırlanmıştır, eksiksiz
hazırlanmıştır ve insan sağlığını
ilgilendiren bir konuda gereken bir müessesenin kurulmasına vesile olacaktır.
Ama tekrar ediyorum: Türk milletini soykırım
yapmakla suçlamak kimsenin hakkı ve haddi değil, bu ifadenin
tutanaklardan çıkartılmasını ve görüşmelerin ondan
sonra devam etmesini teklif ediyoruz.
Teşekkür eder, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Şandır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan, şimdi Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris
Balukenin yukarıda bir görüşmesi var. Dolayısıyla,
Sayın Şandırın görüşlerine
katılmadığımızı öncelikle ifade etmek istiyorum
ve konuşmayı yapan sayın hatibin de gelmesi konusunda bir
kararın alınması gerektiğini düşünüyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ara verin o zaman. Bu
mesele çözüme kavuşmadan devam etmek
PERVİN BULDAN (Iğdır) Bir araya ihtiyaç
var
BAŞKAN Yani kastını
aştığını düşünüyorum bu sözü söylerken
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, beyan tutanaklara
geçti.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan, şimdi siz Sayın Şandırdan sonra bir fikir ya
da bir şey beyan ediyorsunuz, bu da doğru değil. Sayın
İdris Baluken konuşmasını yaptı, ayrıldı.
Hiç kimse bir şey söylemedi çünkü gerçekleri ortaya koydu Sayın
Baluken.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kapandığı
için söyleyemedik, ben söz istemiştim.
BAŞKAN Şimdi, kapandığı için
ben o kalabalığın içinde tam net de algılayamadım
doğrusunu isterseniz, tartışmanın içinde.
Şimdi, tutanakları tekrar gözden geçireceğiz
ve okuyacağız. Herhâlde Sayın Baluken de böyle bir şeyi
kastetmiş olamaz diye düşünüyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, ifade aynen şu
PERVİN BULDAN (Iğdır) Yani şimdi
bir soykırım var ortada Sayın Başkan, bu
soykırımdan
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Türkiye Cumhuriyet devleti
soykırım yapmıştır. diyor.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Evet, Sayın
Şandır, bir soykırım var ortada doğrudur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Soykırım
yapmadı Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
PERVİN BULDAN (Iğdır) O sizin
düşünceniz o ayrı bir şey.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Olur mu öyle şey?
BAŞKAN Evet, şimdi, peki efendim.
Şimdi, Sayın Bostancı sisteme girmiş,
ona bir söz verelim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Ama Sayın
Balukenin gelmesine ihtiyaç var Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, tabii ki onun bunu düzeltmesi ve neyi
kastederek söylediğine netlik ve açıklık getirmesi gerekiyor.
Buyurunuz Sayın Bostancı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum öncelikle.
Doğrusu bu soykırım sözünü ben de
duymadım dikkatli bir şekilde dinlemiş olmama rağmen.
Duymayabiliriz, zabıtları isteriz, ona bakar ve o çerçevede tekrar
tashihi amacıyla bir görüşme yapılabilir.
Bildiğiniz gibi, soykırım meselesi, bu
Nazilerin Almanyadaki egemenliğinden sonra hukuki bir kavram olarak öne
çıkmıştır, sadece siyasal bir kavram değildir; aynı
zamanda hukuki mesnetleri olan bir kavramdır. Ancak, bu soykırım
kavramı ortaya çıktıktan sonra siyasal mücadelelerde popüler bir
kavram olarak olur olmaz yerde kullanılmaya
başlanmıştır. Siyasi mahiyette kullanılan ve hukuken
teyit edilemeyen bu tür demagoji anlamında da kullanılabilecek
kavramlara karşı çok yüksek derecede bir hassasiyet gerekli midir,
onu da konuşmak lazım.
Ancak, Dersim konusuyla ilgili şunu söyleyebilirim:
Resmî rakamlara göre 11 binin altındadır, 10.850 küsur gibi bir
rakamdan bahsedilmektedir, gayriresmî olarak da çok çeşitli rakamlar
zikrediliyor. Ama İdris Beyin ifade ettiği tarzda rakamlara
ulaşması söz konusu olmaz çünkü orada yaşayan insanların
tamamının sayısı o kadar yoktur. Kastım bir Dersim
tartışması açmak değil ama istatistiğin de, rakamların
da bu siyasal mücadelelerde nasıl rekabetçi bir şekilde
kullanıldığını biliyoruz. Mesele rakam da
değildir. 1 kişinin dahi haksız yere öldürülmesi
karşısında bizim infial göstermemiz ve adaleti talep etmemiz çok
haklıdır, çok doğru ve yerindedir. O yüzden, rakamlara abanmak
yerine, geçmişe ilişkin birtakım yanlış uygulamalar
varsa bunların tashihine yönelik bir tavrın içerisine girmek daha
uygun olur.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin -Dersim dâhil-
geçmişte herhangi bir soykırım işlemediği hususunu ben
de açıklıkla ifade etmek isterim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
Sayın Halaçoğlu, buyurunuz.
24.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi, açık ve net olarak, ağır bir
şekilde soykırımla suçladı; okuduğunuzda göreceksiniz
efendim. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Eğer bu şekilde kabul
edilecekse bu Meclisin bugün devam etmemesi gerekir. Ve bunun sonuna kadar da
arkasında olacağız.
İkincisi: Herkes ne söylediğini iyi bilmek
zorundadır. Meclis kürsüsüne çıkıp 80 bin insanın
öldürüldüğünü söyleyenlerin, o sırada Dersimin, tüm Dersimin
-bugünkü Tuncelinin daha geniş alanının- 65 bin nüfusa sahip
olduğunu da bilmeleri gerekir.
Ondan sonra, 1935 yılında, Atatürk, özellikle
Meclis açılış konuşmasında Dersimle ilgili bakın
şöyle söylüyor... Yani, bunu siz soykırım olarak nitelendirecek
olursanız
Soykırım, bir kitleyi -etnik olabilir, dinî bir kitle
olabilir- yok etmek kastıyla yaparsanız... Orada bir ayaklanma
vardır, 33 askerin şehit edilmesi vardır, 9uncu Seyyar Jandarma
Karakoluna yapılan baskınlar sonrasında öldürülen askerler
vardır, Suriyeden gelen ağır makineli silahlar vardır,
Hoybun Cemiyeti vardır işin içerisinde. Dolayısıyla, bunları
bilmezden gelerek konuşmanın da yeri yoktur. Kaldı ki burada
karşı çıkılan gruba ne Alevi oldukları için
karşı çıkılmıştır ne Kürt oldukları
için çünkü katılan 6 aşiretin içerisinde hem Türk hem Kürt hem Alevi
vardır. Dolayısıyla, böyle bir hedef olabilecek kitle yoktur,
ayaklandıkları için yapılmıştır.
Bakın, Atatürk ne diyor 1935 yılında:
Yeniden iki genel inspectorlük ve yeniden bazı vilayetlerin
kurulması da lüzumlu görülmektedir. Bu arada, Dersim bölgesinde
esaslı bir ıslahat programının tatbiki de
düşünülmüştür. Çünkü 1865ten beri burası bir
çıbanbaşı olarak duruyor, Osmanlı Döneminden beri. Milletimizin
layık olduğu yüksek medeniyet ve refah seviyesine varmasını
alıkoyabilecek hiçbir engel düşünmeye yer
bırakılmadığını ve
bırakılmayacağını huzurunuzda söylemekle
bahtiyarım. Tuncelideki icraatımız neticeleri bu hakikatin
yakın ifadesidir. İleri hükûmetçiliğin şiarı,
halkı, kudretine olduğu kadar şefkatine de samimiyetle
inandırabilmesidir. Büyük, küçük bütün cumhuriyet memurlarında bu
zihniyetin en geniş ölçüde inkişafına önem vermek çok yerinde
olur. Böyle bir anlayış içinde olan kişilerin orada topyekûn
insanları yok etmek kastıyla öldürecekleri nereden
akıllarına geliyor?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
Sayın Altay
25.- Sinop Milletvekili Engin Altayın, Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dersimde yaşananlar bu coğrafya için büyük
acıdır, gözyaşıdır, hafızalardan
silinmemiştir, bundan sonra da silinmeyeceği
anlaşılmaktadır. Orada yaşananlar
karşısında, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilinin
alıntısında olduğu gibi, benim de az önce kürsüde
söylediğim gibi, devlet yeri geldi mi elbette otoritesini kullanır
ama devlete şefkat daha çok yakışır, olması gereken
budur. Orada çok yüksek orantısız güç
kullanılmıştır ancak Cumhuriyet Halk Partisi olarak
soykırım diye bunu adlandırmak doğru değildir, bizce
de kabul edilebilir bir durum değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Altay.
Sayın Baluken, siz
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Tartışmaları bilemiyoruz ama bir ara verirsek
BAŞKAN Evet, ben bir
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Tartışma
nedir bilemiyorum.
BAŞKAN Evet, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya
Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S:Sayısı: 615) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 9uncu maddesi üzerinde Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında kalınmıştı.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi Sayın Baluken isterseniz yerinizde
Sisteme girerseniz ya da sistemi açarsanız...
Buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 9uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması ile Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve Sinop Milletvekili
Engin Altayın yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; demin Dersimdeki katliamla ilgili
kürsüden yapmış olduğum konuşma diğer bazı
milletvekilleri ve grup başkan vekilleri tarafından hem Genel Kurula
hem de tüm Türkiye halkına farklı bir şekilde
yansıtılmıştır, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk
milletinin soykırım yaptığına dair cümleler
kullandığım ifade edilmiştir. Konuşma tutanakları
önümdedir. Böyle bir itham, bununla ilgili cümleler söz konusu değildir.
Her şeyden önce tüm Genel Kurula şu hatırlatmayı
yapayım: Bizler de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve
Türkiye halkının milletvekiliyiz dolayısıyla kendi
halkımıza ya da kendi ülkemize hakaret etmek ya da itham edilen
şekilde birtakım söylemleri gündemleştirmek durumunda asla
olamayız.
Burada özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Dönemin
Hükûmetinin uygulamalarına yönelik sert bir eleştirim vardır ve
Türkiye Cumhuriyeti devletinin de dönemin Hükûmetinin bu uygulamalarıyla
yüzleşmesi gerektiğini, bu yüzleşmeyle beraber yeni bir
demokratik geleceğin mümkün olabileceğini ifade etmişim.
Aynı şekilde, burada siyasi parti grup
başkan vekilleri de benim görüşüme katılmayan, kendi siyasi
partilerinin ya da kişisel görüşlerini ifade etmişlerdir. Dolayısıyla,
burada bir dönemin hükûmetinin uygulamasına yönelik bir farklı
tanımlama söz konusudur. Ben o dönemin tenkil ve tebdil
uygulamasını, On binlerce insanı mağaralarda fareler gibi
zehirleyerek öldürdük. gerçekliğini farklı bir şekilde
değerlendirebilirim, diğer siyasi parti grup başkan vekilleri
farklı bir şekilde değerlendirirler. Bunun bu şekilde Genel
Kurulun bilgisine sunulmasını istiyorum.
Türkiye halkının da bu şekilde
değerlendirmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
27.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
yani bu açıklamaya sebep olan konuşma bana aittir.
BAŞKAN Evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Baluken tutanak
elimde- diyor ki: Dersim'de öyle bir isyan, bir kalkışma falan yok;
açık bir katliam var. Hatta soykırımdır. Dersim'de
yapılan şey sistemli bir soykırımdır. 1932'den itibaren
Dersim'in her tarafına yollar, karakollar yapılmak suretiyle, 1934'te
İskân Yasası çıkarılmak suretiyle, 1935'te Tunceli
Yasası çıkarılmak suretiyle, 1935'ten itibaren
sıkıyönetim ilan edilmek suretiyle planlı bir
soykırımın hazırlıkları
yapılmıştır.
Yani o gün iddia edilen, itham edilen
soykırımı Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yaptığının ifadesidir bu.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hükûmet, Hükûmet
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bunu arkada
tartıştık Sayın Şandır yani şimdi bu
şekilde yapmanız doğru değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ve bu devlet de bu Türk
milletinin devletidir ve çok talihsiz bir beyan olarak Kürt Alevi Dersimli bu
soykırıma muhatap olmuştur. Yani Türk milletinin Kürtleri ve
Alevileri planlı bir şekilde soykırıma tabi tuttuğunu
burada konuşamayız. Konuştuk; yanlış, geri çekmek
lazım.
Ben bunların tutanaktan çıkartılmasını
talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Şandır.
Sayın Baluken de görüşlerini ifade etti, bunu
kastetmediğini söyledi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama bu soykırım
kelimesini buradan çıkartmazsanız bu tutanaklarda kalacak.
BAŞKAN Biliyorsunuz, tutanaklardan çıkarma
diye bir şey söz konusu değil.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya
Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S:Sayısı: 615)
(Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
9. Maddesinin (1). Fıkra f) bendinde geçen "ve bu amaçla şirket
kurulmasını" ibaresinin metinden çıkarılmasını
teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TÜSEB'in
tarif edilen amaçları için şirket kurulmasına gerek yoktur.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
615 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 10. maddesinin (1). fıkrasında geçen
üzerine, ibaresinin ve olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alim Işık Ali Öz D. Ali
Torlak
Kütahya Mersin İstanbul
Ali Uzunırmak Lütfü
Türkkan S.
Nevzat Korkmaz
Aydın Kocaeli Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
10. Maddesinin (2)inci fıkrasında geçen Başkana ibaresinden
sonra gelmek üzere ve Yönetim Kuruluna ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen Öğüt Fatma Nur Serter
Mersin İstanbul İstanbul
Mahmut Tanal Binnaz
Toprak
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Sekreter Yönetim Kuruluna karşı da
sorumlu olmalıdır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum bu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
615 Sıra Sayılı Kanun Tasarının
10. maddesinin (1). fıkrasında geçen üzerine, ibaresinin ve
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Torlak, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 10uncu maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına verilen önergeyle ilgili söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sağlık sektörü
hem ülkemizin en önemli kurumlarını içinde barındıran hem
de çeşitli konular, sorunlar ve düzenlemelerle sık sık ülke
gündemine gelen bir sektördür. Bu sorunlar hasta ve hasta
yakınlarıyla ilgili olabildiği gibi, sağlık
çalışanlarını da içinde barındıran geniş bir
konudur.
Bilindiği üzere, sağlık sektörü denilince
kamuoyunda ilk önce hastaneler anlaşılmaktadır. Hastanelerdeki
en önemli sorun ise sağlık çalışanlarının
sağlığı ve hasta yakınları tarafından
şiddete maruz kalmalarıdır. Hastanelerin olabildiğince steril
ortamlar olmaları hem çalışan hem de hasta ve hasta
yakınları tarafından kaçınılmaz önemdedir. Genel
olarak, hastane çalışanları, her ne kadar steril ortama önem
verseler de kendilerine bulaşma riski yüksek olan hastalıklara
karşı bizzat korunmaları gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, sağlık
çalışanları yıllardır sorunlarıyla mücadelede
Hükûmet tarafından yalnız bırakılmıştır.
Çalışanların sorunlarına çözüm bulunmadığı
gibi, sağlık çalışanları huzur ve refah yerine
sorunlarıyla boğuşarak âdeta bir kaos ortamında
çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Bu
durumun sağlık çalışanlarında yaşanan
tükenmişliğin ana nedenlerinden biri olduğu açıktır.
Vatandaşlarımıza daha iyi hizmet edebilme adına
sağlık çalışanlarına nitelikli sağlık hizmeti
için iş güvencesi verilmeli, mesleki gelişimlerini destekleyici bir
izin ve ödüllendirme sistemi mutlaka uygulamaya konulmalıdır.
Aynı şekilde, çalışanların sorunlarına çözüm
bulunmadığı gibi, sağlık çalışanları
huzur ve refah yerine sorunlarıyla boğuşarak âdeta bir kaos ortamında
çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bu durum
sağlık çalışanlarında yaşanan
tükenmişliğin bir başka nedenidir. Sosyal ve ekonomik
haklarını da demokratik bir biçimde güvence altına alacak toplu
sözleşme ve grev hakkını içeren sendikal haklarının
verilmesi yine bu kapsamda değerlendirilmelidir. Her türlü şiddetten
arınmış, sağlıklı ve güvenli bir
çalışma ortamının sağlanması sağlık
çalışanlarının en önemli beklentilerindendir. Bu istekler,
temel insan hakları doğrultusunda düşünüldüğünde
sağlık personelinin en doğal hakkıdır ve acilen çözüme
kavuşturulmalıdır.
Ayrıca, performans sistemindeki ödeme
farklılıkları, özellikle hekim dışı
sağlık çalışanları açısından farklı
işe aynı gelir mantığıyla devam etmektedir. Bu durum
sağlık çalışanları arasında iş barışını
olumsuz etkileyerek motivasyonlarını bozmaktadır. Döner sermaye
ek ödemeleriyle ilgili bu adaletsizliğin giderilmesi önemlidir.
Vekil, 4/C, aile sağlığı elemanı
gibi farklı istihdam şekillerine son verilerek Tek Çözüm Tek Kadro
uygulamasına geçilerek çalışanlar daimi kadroya mutlaka
alınmalıdır. Görevlendirmelerin liyakat ve ehliyete göre
yapılması, alanında uzmanlık diploması almış
hekim dışı personele uzman kadrolarının
açılması mutlaka sağlanmalıdır. Tarafsız unvan
değişikliği ve görevde yükselme sınavlarının
düzenli olarak yapılması, sağlık çalışanları
arasında yaşanan adaletsizliğe son verilmesi önemlidir.
Birçok hastanede meydana gelen aşırı
şiddet nedeniyle sağlık çalışanlarının
hayatı devamlı tehlike altındadır. Hastanelerde alınan
güvenlik önlemleri yetersizdir. Bu hususta Sağlık
Bakanlığının mutlaka kalıcı önlemler alması
gerekmektedir. Diğer taraftan, sağlık
çalışanlarına yönelik aşırı ayrımcılık
kurumların her birine sirayet etmiş durumdadır.
Sağlık çalışanlarının
haklarını korumadan hasta haklarının
korunmayacağının farkına varmamız gerektiğini
düşünüyor, görüşülen bu kanun tasarısının ülkemize ve
milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
615 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 11. Maddesinin (3). fıkrasında geçen
kurulur ibaresinin kurulabilir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alim
Işık Seyfettin
Yılmaz Mustafa Erdem
Kütahya Adana Ankara
Cemalettin Şimşek S. Nevzat Korkmaz Ali Öz
Samsun Isparta Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 11. Maddesinin (2)inci fıkrasında geçen
Birinci fıkrada sayılan enstitüler dışında
ibaresinden sonra gelmek üzere Yüksek Danışma Kurulunun önerisi ve
ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Nurettin
Demir Mahmut Tanal
Mersin Muğla İstanbul
Kadir Gökmen Öğüt Fatma
Nur Serter Binnaz Toprak
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Demir.
NURETTİN DEMİR (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun
Tasarısının 11inci maddesi üzerine söz aldım. Öncelikle,
yüce Divanı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, bugün Sağlık
Bakanlığı ve sağlık teşkilatı için önemli
bir yasa geçiyor. Tabii ki, burada, özellikle üniversite kurulması
konusunun da geri çekilmiş olması önemliydi. Çünkü üniversitenin
bütünlüğünün korunması anlamında Türkiyedeki mevcut durumun
üniversite bütünlüğünün devam ettirilmesi açısından gerçekten
ortak bir karar verilmesi, bence, Meclisin muhalefetiyle iktidarıyla
başarılı bir noktasıydı diye düşünüyorum.
Ayrıca, millî eğitim şube müdürlerinin atanmasıyla ilgili
yasa da ciddi bir hukuksal hata olacaktı ve çalışma
barışının bozulması açısından da gerçekten
riskleri yüksek olan bir maddeydi, onun da çekilmesinin bence çok yararlı
olduğu kanısındayım.
Vatandaşlarımız hastane
kapılarında sürünüyorlar maalesef.
Vatandaşlarımızın, sağlık sisteminin nasıl
çöktüğünü vurgulayan maillerini, SMSlerini, telefonlarını her
gün alıyorum. Daha bugün bir hasta aradı, ağır hasta olan
annesi için benden yardım istiyor. Ağır hastaları masraflı
gördüğü için kendilerini hiçbir hastanenin almadığını
söylüyor. Hastane kapılarında ortada kaldık. Lütfen yardım
edin. diye feryat ediyorlar. Vatandaşın sorunlarını
çözmek, vatandaşına bakmak devletin asli görevlerinden bir tanesidir.
Ama görün ki ağır hastalar sırf maliyetli olarak görüldüğü
için ne özel hastane ne de devlet hastanelerinde tedavi görebiliyor. Sayın
Bakan, bir hekim olarak size soruyorum: İnsan sağlığı
maliyet unsuru olabilir mi? Acı ama gerçek. Paran yoksa öl. zihniyetiyle
sağlık sistemini yönetenleri, maalesef, burada kınamak
istiyorum. İktidar diyor ya Vatandaş her hastaneye gidebiliyor.
Peki, o hastanelerin koşulları nasıl? Tıp fakülteleri
hastaneleri yılda yaklaşık 4 milyar dolar alırken özel
hastaneler 8 milyar dolar almaktadır. Fakülteler maddi ve manevi
açıdan bitirilmiştir.
Yine, İstanbulun ünlü hastanelerinden bir tıp
fakültesi hastanesinin onkoloji bölümünde hastalar, geceleri hemşire
yokluğundan dolayı bazı ilaçları birbirlerine tatbik
ediyorlar anal bölgeden, tanımadıkları başka bir hastaya
yardımcı oluyorlar, serumlarıyla banklarda yatıp
kalkıyorlar.
Tabii, buradaki o hastanenin ne zor koşullarda
çalıştığını biliyorum. Üniversite hastaneleri,
hemşire, asistan, personel açısından gerçekten çok zor
durumdalar. Dolayısıyla, özel hastanelere gösterilen ihtimamın
devlet hastanelerine de gösterilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, AKP iktidara geldiği 2002
yılında 271 olan özel hastane sayısı, 2013
yılında 542 olmuştur, bu artış yüzde 100den
fazladır. Yani özel hastanelere gösterilen özen, ihtimam ya da
ayrımcılık, devlet hastanelerine ya da üniversite hastanelerine
maalesef gösterilmiyor. Dolayısıyla, özel hastanelerin toplam
hastaneler içindeki payı 2002 de yüzde 7,5 iken bu oran 2014te yüzde 18,7
olmuştur. Bu tablo, sağlık hizmetlerinin nasıl
özelleştirildiğinin sadece bir göstergesidir.
Özel hastaneler aslında ağır hastalara
bakmıyor, vatandaşlar da mecburen durumu içler acısı olan
üniversite hastanelerine yöneliyor, orada da tedavi edilemeyen ağır
hastalar ortada kalıyor. İşte, sağlığın
2014te geldiği nokta maalesef budur.
Ben, özellikle Hükûmetin, üniversite hastanelerinin
iyileşmesi konusunda, hem personel anlamında hem maddi anlamda daha
dikkatli, daha cömert olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Demir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 11. Maddesinin (2)inci fıkrasında geçen
Birinci fıkrada sayılan enstitüler dışında
ibaresinden sonra gelmek üzere Yüksek Danışma Kurulunun önerisi ve
ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni enstitü kurulmasının sorumluluğu
sadece Bakanın siyasi iradesine bırakılmamalıdır.
Yüksek Danışma Kurulunu oluşturan ve Türkiyenin hemen her kesiminden görüşünü yansıtmaya en
yakın kurulun görüşü, daha tarafsız ve bilimsel olacaktır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
bir önerge de bizim vardı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Herhâlde yanlış
okundu, biz önergemizde konuştuk. Efendim, herhâlde MHPnin önergesi
ALİM IŞIK (Kütahya) Bir
yanlışlık oldu herhâlde.
BAŞKAN Bir yanlışlık oldu galiba,
değil mi? Çok affedersiniz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ben 12nci madde zannettim.
11inci maddedeki önergemizde biz konuştuk efendim, Nurettin Demir
konuştu.
BAŞKAN Mükerrer bir okuma oldu, çok özür dileriz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Başka bir maddede
konuşuruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, yeniden, baştan
başlayacağız.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
başka bir maddede konuşabiliriz, tamam.
BAŞKAN Tamam mı?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Efendim, sorun değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Konuşmamızı geri
alıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Tamam, peki, oldu o zaman.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 16. Maddesinin (1).
Fıkrasının ç) bendinde geçen Şirketlerin ve ibaresinin
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen Öğüt Fatma Nur Serter
Mersin İstanbul İstanbul
Mahmut Tanal Binnaz
Toprak Hasan
Ören
İstanbul İstanbul
Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah Levent
Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu tasarı ile
sağlık alanında yeni bir bürokratik kast ve tekel
oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu tasarıdaki
sağlık, sağlık eğitimi ve tıp bilimine yönelik
hükümet müdahaleleri var olan sorunları çözmekten çok
katmerleştirmektedir. Bu nedenle ilgili maddenin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 16. Maddesinin (1). Fıkrasını ç)
bendinde geçen Şirketlerin ve ibaresinin
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Şirket
yapılanması ve gelirlerin hedeflenmesi Tasarının 1.
Maddesinde amaçlar arasında geçen sağlık bilim ve teknolojileri
alanında ülkeye ve insanlığa hizmet etmek amacına
aykırıdır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci madde
üzerinde iki önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 17. Maddesinin (1). Fıkrasında geçen
TÜSEBin görevleriyle ilgili yaptığı faaliyetlerden 16 ncı
madde kapsamında elde ettiği gelirleri dolayısıyla kurumlar
vergisi açısından iktisadi işletme oluşmuş
sayılmaz. Cümlesinin metinden çıkarılmasını teklif
ederiz.
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen
Öğüt Fatma Nur Serter Mersin İstanbul İstanbul
Mahmut Tanal Binnaz Toprak
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 17 nci maddesinin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu tasarı ile sağlık alanında yeni
bir bürokratik kast ve tekel oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Bu tasarıdaki sağlık,
sağlık eğitimi ve tıp bilimine yönelik hükümet müdahaleleri
var olan sorunları çözmekten çok katmerleştirmektedir. Bu nedenle
ilgili maddenin kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edip etmediğinizi,
lütfen, açık olarak göreyim ki algılayayım, yoksa
anlayamıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 17. Maddesinin (1). Fıkrasında geçen
TÜSEBin görevleriyle ilgili yaptığı faaliyetlerden 16 ncı
madde kapsamında elde ettiği gelirleri dolayısıyla kurumlar
vergisi açısından iktisadi işletme oluşmuş
sayılmaz. Cümlesinin metinden çıkarılmasını teklif
ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Şirketlerin kuruluş amacı kâr etmektir.
Kâr eden şirketin kurumlar vergisi ödememesi kabul edilemez. TÜSEB ticaret
yapmamalı, yapacaksa da diğer ticari kuruluşlar gibi vergisini
ödemelidir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu tasarı ile sağlık
alanında yeni bir bürokratik kast ve tekel oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Bu tasarıdaki sağlık
yönetimi, sağlık eğitimi ve tıp bilimine yönelik hükûmet müdahaleleri,
var olan sorunları çözmekten çok katmerleştirmektedir. Bu nedenle
ilgili maddenin kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde kabul
edilmiştir.
19uncu madde üzerinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 19. Maddesinin metinden
çıkarılmasını ve maddelerin buna göre
sıralanmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Süleyman Çelebi Mahmut Tanal Kadir Gökmen Öğüt
Mersin İstanbul İstanbul İstanbul
Fatma Nur
Serter Binnaz Toprak Özgür Özel Nurettin Demir
İstanbul İstanbul Manisa Muğla
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Hasip Kaplan Abdullah
Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu tasarı ile sağlık
alanında yeni bir bürokratik kast ve tekel oluşturulmaya
çalışılmaktadır. Bu tasarıdaki sağlık
yönetimi, sağlık eğitimi ve tıp bilimine yönelik hükümet
müdahaleleri, var olan sorunları çözmekten çok katmerleştirmektedir.
Bu nedenle ilgili maddenin kaldırılmasını arz ve talep
ederiz.
BAŞKAN Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 19. Maddesinin metinden
çıkarılmasını ve maddelerin buna göre
sıralanmasını teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Atıcı, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, 615 sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile İlgili Kanun Tasarısının çok önemli
gördüğümüz maddelerinde meramımızı anlatmaya
çalışıyoruz, buna da devam edeceğiz. Bu 19uncu madde de
öyle bir madde. Aynı zamanda, bu, TÜSEBin de aslında son maddesi. Bu
maddeyle birlikte TÜSEB kurulmuş olacaktır ve ülkemize hizmet etmeye
başlayacaktır. Ancak, burada bir emek gasbı söz konusu
olduğundan, buradaki karşı görüşümüzü sizlere anlatmak
durumundayım. Burada, diyor ki maddede: Efendim, bu enstitü
başkanlığı AR-GE konuları için gerekli gördüğü
her türlü bilgiyi, kamu kurum ve kuruluşları ile vakıflara ait
olanlar dâhil tüm yükseköğretim kurumlarından talep edebilir. Ve
diyor ki: Bu bilgiler talep edildiğinde herkes vermek zorundadır.
Şimdi, arkadaşlar, akademiden gelenler bilir; bir
bilgi üretmek, bir fikir üretmek gerçekten zordur. Bazen yıllarca
çalışırız, bir tek cümle elde ederiz yıllarca
çalışmanın sonucunda. Bazen yıllarca
çalışırız, bir kelimeyi ancak değiştirebiliriz.
Bazen onu bile yapamayız. Şimdi, herhangi bir alanda ömrünü vakfetmiş
olan bir insan bir bilgi elde ettikten sonra bu bilgiyi TÜSEB Bana
vereceksin. diye emreder ve vermez ise kanuni suç işlemiş olacak.
Komisyonda bizim yaptığımız çalışmalarla,
sağ olsun arkadaşlarımızın da kabul etmeleriyle fikrî
haklar saklı kalmak kaydıyla ibaresini eklettirdik ancak bu yeterli
değildir. Hiçbir bilim adamı, ben dâhil olmak üzere o dönemlerde,
kanunu bugünkü hâlimizle açıp noktasına virgülüne kadar
bakmayız. Bize bir yazı gelirse TÜSEBden Efendim, işte, falanca
kanunun feşmekanca maddesi gereğince bu bilgiler sizden
istenmektedir. Dediğinde, ya, biz onu veririz. Ne yapalım, boynumuz
kıldan ince. deriz, veririz ve bizim bir ömür boyu elde ettiğimiz
bilgiler TÜSEBin eline geçer. Ha, bu TÜSEB düşman bir kuruluş mu?
Elbette değil. Elbette değil ama ben Mersin Üniversitesinde elde
ettiğim bir bilgiyi veya hocalarım İstanbul Üniversitesinde elde
ettiği bir bilgiyi neden TÜSEBe versin? Çünkü o bilgiyi zaten kendisi de
kullanacak ve benim ülkemin adını uluslararası arenada kendisi
duyuracak. Ama TÜSEB bilgiyi istiyor. dediğinde, Hayır, ben bu
bilgiyi veremem. demiyor. Bu bilgiyi kendisi
paylaştığında, uluslararası dergilerde
yayınlandığında zaten bütün dünya bu bilgiyi kullanacak.
Yani bilgi saklamak diye bir şey söz konusu değil. Ama burada bu
bilgiyi eğer bu şekilde alırsanız o bilgiyi üreten
insanların emeğine yazık olur.
Ama bu bilgi alma ve bilgiyi satma
alışkanlığı maalesef AKP hükûmetleri döneminde tavan
yapmıştır. Maalesef, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
ulusal bir televizyona çıkarak 72 milyon insanın bütün
sağlık bilgilerini 72 milyon liraya sattım. Ucuza vermişim,
daha da pahalıya satacağım bir dahaki sefere.
diyebilmiştir ama daha sonra da Anayasa bu satışı iptal
etmiştir, doğru bulmamıştır.
Bakın, bilgi paylaşmak güzel ama, bilgi
çağında yaşıyoruz ama kişisel bilgilerin
korunması kanununu çıkarmadığınız sürece bütün bu
bilgiler kaçakçılıkta kullanılabilir, istismar edilebilir. Son
zamanlarda yurt dışından ithal edilen ilaçları kimlerin
kullandığı bir firmaya sızdırıldı,
yakın bir zamanda, sizin döneminizde. Kişisel bilgilerin
korunması kanunu olmadığı için bu adama Ha, bir daha
yapma. demekle yetineceksiniz. Ama bu adam bu ilaçları kullanan
insanların adreslerini, telefonlarını aldı, şimdi
bunlara telefon ediyor, diyor ki: Senin kullandığın ilacı
ben 1 lira daha ucuza getirdim, gel benden al.
Şimdi, bilgiye bu kadar sahip
olamadığımız bir ortamda bu bilgilerin de düzgün bir
şekilde depolanacağı ve amacına uygun
kullanılacağı konusunda endişelerimiz var. Bunu gelin
düzeltelim ve diyelim ki: O bilgiyi üreten kişinin rızası varsa
verelim. Rızası varsa verilsin, buna bir itirazımız yok.
Ama rızası yoksa bunun adı gasptır ve doğru değildir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde bir önerge vardır...
AYTUĞ ATICI (Mersin) Geri çekiyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge geri çekilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi ile
1219 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 12 nci maddenin son
cümlesinin, "Bu şekilde uzmanlık belgesi alanlar Devlet hizmeti
yükümlülüğüne tabi olurlar." şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Amasya İstanbul İstanbul
İlyas Şeker Hacı Bayram Türkoğlu Kocaeli
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarıda, maddeye göre
uzmanlık belgesi alanların "mecburi hizmet"
yapacakları belirtilmekle beraber burada kastedilen 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu çerçevesindeki "Devlet hizmeti yükümlülüğü"
dür. Oysa Tasarıda geçen "mecburi hizmet", Devlet hizmeti
yükümlülüğünden farklıdır. Dolayısıyla farklı
yorum ve uygulamalara mahal verilmemesi için maddede teknik düzeltme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
21inci maddeyi kabul edilen önergeyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22nci maddede bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Amasya İstanbul İstanbul
İlyas Şeker Hacı Bayram Türkoğlu Oya Eronat
Kocaeli Hatay Diyarbakır
MADDE 22- 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı
Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık
Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner
Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına
birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ile
üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Sağlık Bakanlığı
tarafından, Maliye Bakanlığının onayı ile
belirlenen özellikli tıbbi işlemler
karşılığı yapılacak ek ödemelerde, yüzde 800 ve
yüzde 700 oranları bir kat artırılarak uygulanır."
"Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, bu fıkrada
öngörülen oranları kamu hastane birlikleri bazında hesaplamaya da
yetkilidir; ancak bu hâlde dahi yüzde elli oranı, her bir sağlık
tesisi bazında yüzde altmış beşi geçemez."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sağlık Bakanlığına
bağlı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu bünyesinde faaliyet gösteren
özellikle eğitim ve araştırma hastanelerinde organ nakli, majör
replantasyonlar, nitelikli yoğun bakım hizmetleri, kök hücre ve kemik
iliği nakli gibi yüksek eğitim, araştırma, deneyim ve
beceri gerektiren işlemleri yapabilen çok az sayıdaki nitelikli hekim
bulunmaktadır. Belirtilen işlemler aynı zamanda hekim için çok
yüksek risk taşımaktadır. Dolayısı ile bu az
sayıdaki hekim, daha cazip imkanlar sunan vakıf üniversiteleri ve
özel hastanelere geçmektedir. Bu yüksek risk ve yoğun emek sebebiyle bu
işlemleri yapan hekimlerin teşvik edilmesi ve bu nitelikli
hizmetlerin kamu hastanelerinde vatandaşlarımıza sunulabilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Mine
Lök Beyaz
Amasya İstanbul Diyarbakır
Hacı Bayram Türkoğlu Osman Kahveci Şirin Ünal
Hatay Karabük İstanbul
Hüseyin Bürge
İstanbul
MADDE 23- 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı
Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanunun 21 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş; üçüncü fıkrasında yer alan
"sürelerin tamamı" ibaresinden sonra gelmek üzere ",
Bakanlıkça belirlenen yurt dışında azami eğitim
süresini geçmemek üzere," ibaresi eklenmiştir.
'Millî Eğitim Bakanlığında istihdam
edilmek üzere Millî Eğitim Bakanlığı adına ve
hesabına bu Kanun kapsamında yurt dışında
gönderilenlerden gönderildikleri ülkede doktora öğrenimlerini
tamamladıktan sonra mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere yurda
dönenler Millî Eğitim Uzmanı kadrolarına atanır.' "
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Takdire bırakıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, Millî Eğitim
Bakanlığımızın kendi ihtiyaçları
doğrultusunda belirlediği alanlarda Bakanlık adına ve
hesabına yurt dışına gönderilenlerden gönderildikleri
ülkede doktora öğrenimlerini tamamladıktan sonra mecburi hizmet
yükümlülüklerini ifa etmek üzere yurda dönenlerin Millî Eğitim Uzmanı
olarak atanması amaçlanmış olup daha önceki yıllarda kamu
kurum ve kuruluşları adına yurt dışına gönderilen
öğrencilerin bu kapsamda değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 23üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 24. Maddesinin kanun teklifinden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl
Van
Hasip Kaplan Abdullah Levent Tüzel
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yüzbinlerce ataması yapılamayan
bulunmaktadır. Bugün var olan bu büyük mağduriyet AKP'nin bütünlüklü
bir öğretmen yetiştirme politikasının olmamasının
sonucudur. AKP iktidarı bu sorunu çözeceği yerde
öğretmenliğe atanma kriterlerini her geçen gün daha da
zorlaştırmaktadır. Gelinen noktada ise liyakat,
tarafsızlık, nesnellik ilkelerini hukuksuz bir şekilde
çiğneyerek öğretmenlik atamalarını kendi
bürokratlarının inisiyatifine bırakma çabasındadır.
Buradaki asıl düşünce ise kendi ideolojik ve siyasal
kadrolaşmasına geniş bir alan açmak ve uzun dönemde de
öğrenciler üzerindeki örtülü siyasal etkisini daha baskın hale
getirmektir. Bu madde hükümetin her bakanlık kendi personelini atayabilir
politikası temelinde işletilmektedir. Bu önerge ile ataması
yapılmayan öğretmenler ve aday öğretmenler üzerinde daha da
artacak olan yürütmenin siyasal ve ideolojik baskısının
engellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 25 inci maddesinin ağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Osman Aşkın
Bak
Amasya İstanbul İstanbul
Hacı Bayram Türkoğlu İlyas
Şeker Oya
Eronat
Hatay Kocaeli Diyarbakır
"MADDE 25- 4/11/1981 tarihli ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (t) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve bu bende aşağıdaki alt bent
eklenmiştir.
't) Lisans Üstü: Yüksek lisans ve doktora ile tıpta,
diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte
uzmanlık ve sanatta yeterlik eğitimini kapsar ve
aşağıdaki kademelere ayrılır.'
'(5) Veteriner Hekimlikte Uzmanlık: Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
düzenlenen esaslara göre yürütülen ve veteriner hekimlere belirli alanlarda
özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir
yükseköğretimdir.'"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda veteriner hekimlikte uzmanlık
eğitimi de getirilmekle 2547 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (t) bendine "veteriner hekimlikte
uzmanlık" da eklenmektedir. Ancak yapılan yeni düzenlemelerle
diş hekimliğinde ve eczacılıkta da uzmanlık
eğitimi öngörüldüğünden maddeye bunların da eklenmesi uygun
olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 26 ncı maddesi ile, 2547
sayılı Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen
cümleye Bu mecburi hizmet ibaresinden sonra gelmek üzere ,eş durumu ve
sağlık mazeretleri hariç olmak üzere ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Ali
Öz Mehmet
Doğan Kubat
Mersin Mersin İstanbul
Ali Ercoşkun Osman
Aşkın Bak Osman
Boyraz
Bolu İstanbul İstanbul
İhsan Şener
Ordu
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının;
26. maddesinin 2. cümlesinde geçen bu mecburi hizmet ibaresinden sonra gelmek
üzere 657 sayılı devlet memurları nakil ve atamaları
yönetmeliği şartları dışında ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Zühal Topcu Lütfü Türkkan Ali Öz
Ankara Kocaeli Mersin
Mehmet Şandır Alim
Işık D.
Ali Torlak
Mersin Kütahya İstanbul
S. Nevzat Korkmaz Emin Çınar
Isparta Kastamonu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 615 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 26ncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu tasarının Genel Kurul ve Komisyon
görüşmeleri aşamasında muhalefet partilerinden gelen haklı
eleştirileri dikkate alarak gerekli düzeltmeleri yapma konusunda
hassasiyetini esirgemeyen Sayın Bakana teşekkür etmek istiyorum.
Özellikle Genel Kurul aşamasında
karşı çıktığımız 2 temel konu vardı.
Birincisi, Bakanlık çatısı altında bir yeni üniversite
kurulması hem Anayasaya hem yasalara aykırıdır.
Dolayısıyla, bunun bu tasarı metninden çıkarılması
gerektiğini söylemiştik. Şimdi çıkarılacağı
yönünde ortak bir anlaşmaya varıldı. İkincisi de Millî
Eğitim Bakanlığının bünyesinde şube müdürleri ve
benzeri düzeydeki müdürlerle ilgili atamada, yargı kararıyla iptal
edilen atamaların yeniden bu yasa içerisine konulan bir düzenlemeyle,
yargı kararını hiçe sayacak şekilde yeni bir düzenleme
vardı. Bunun da olmaması gerektiğini söyledik. O konuda da bu
hassasiyetimizi dikkate alarak, yine o maddenin de çıkarılması
yönünde ortak bir irade sergilendi. Bu nedenle bu 2 önemli sakıncanın
giderilmiş olması nedeniyle Hükûmete de bu anlamda yaptığı olumlu
katkıdan dolayı ve bu önerileri dikkate aldığından
dolayı teşekkür etmek istedim.
Bu önergemizde de özellikle mecburi hizmeti olan
sorumlular hakkında herhangi bir şekilde, mecburi hizmet süreleri
sırasında yer değişimi yapılmayacağı
yönündeki hükmü içeren düzenlemenin 657 sayılı Devlet Memurları
Nakil ve Atamaları Yönetmeliğinde, yani eş durumu ve
sağlık ve benzeri gibi haklı, geçerli sebebi olanları
dışta tutmak üzere bir düzenleme önerdik. Umarım bunu da kabul
edecektir değerli Genel Kurulun siz değerli üyeleri.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, özellikle
sağlık alanında yeterli hizmetlerden payını alamayan
ilim Kütahyanın sağlıkla ilgili bazı temel eksikliklerinin
bugüne kadar giderilememiş olması nedeniyle hemşehrilerim
adına talepleri tekrar Sayın Bakana iletme ihtiyacı
duyduğumu da ifade etmek istiyorum.
Bunlardan birisi, bilindiği gibi, ilimiz Kütahya
bugün ikinci basamak devlet hastanesi olmayan ilk ildi, birkaç il daha ilave
edildi ve hâlen yıllardır bu ihtiyacı giderilemiyor.
Sağlık Bakanlığının 2011-2013 yatırım
programına 500 yataklı bir devlet hastanesinin yapımı girmiş
olmasına rağmen, maalesef, 2011 yılında yapılan bir
değişiklikle hastanenin yer değişikliği gündeme geldi
ve bugüne kadar bu hastane eski programdan çıktığı
şekliyle kaldı, şu anda yapılıp
yapılmayacağı meçhul durumda. Bunun bir an önce
yapılması konusundaki talebi tekrar iletiyorum. Sayın Bakan
detaylı bir şekilde biliyor, çünkü bu konuda kendisinin de sözü var.
İkincisi, 2011 yılında yaşanan Simav
depremi nedeniyle hastane yerinin değiştirilmesi gündeme geldi.
Şimdi yeni durumda hastanenin yapılacağı sözü verildi,
yerel seçimler öncesi sayın bakanlar o ilçeyi ziyaretlerinde 1 Nisan
tarihinde temeli atılacak olan hastanenize kavuşmak istiyorsanız
oyu bize verin. dediler ama o günden bugüne yine hastane yapılamadı.
Üçüncüsü, Dumlupınar Üniversitesi Merkez Kampüsü
içerisinde 2010 yılında inşaatı tamamlanan 520 yataklı
fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi bugüne kadar hizmete
açılamadı. Bu konuda çok ciddi iddialar kamuoyuna
taşınmış durumda. Bir an önce bu boş bekleyen
binaların hizmete açılması yönündeki talebimizi bir kez daha
iletiyorum.
Son olarak da, Gediz Devlet Hastanesinin
inşaatı başlatıldı ama müteahhitler yarım
bıraktı, kaçtılar gittiler. Gediz esnafından
yapılmış olan alışverişlerin parası dahi
ödenmedi. Oldukça mağdur durumda olan çok sayıda hemşehrim var.
Bu hastanenin akıbetinin de ne olacağı konusu sorumlular tarafından
bugüne kadar açıklanmadı.
Sayın Bakanım, bu konuda da gerekli hassasiyeti
gösterirseniz hemşehrilerim adına teşekkür edeceğim.
Tekrar kanunun hayırlı olmasını
diliyor, hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 26 ncı maddesi ile, 2547
sayılı Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen
cümleye Bu mecburi hizmet ibaresinden sonra gelmek üzere ,eş durumu ve
sağlık mazeretleri hariç olmak üzere ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKAN MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Eş durumu ve sağlık mazereti hallerinde
mecburi hizmetin, başka öğretim kurumlarında ve kamu kurum ve
kuruluşlarında yerine getirilebilmesine imkan sağlanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
nın 27. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
ve maddelerin buna göre sıralanmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen Öğüt Fatma Nur Serter
Mersin İstanbul İstanbul
Binnaz Toprak Hülya
Güven Mehmet
Hilal Kaplan
İstanbul İzmir Kocaeli Özgür Özel Nurettin Demir Süleyman Çelebi Manisa Muğla İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Demir, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 615 sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 27nci maddesi üzerine söz aldım. Öncelikle
yüce Divanı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, vakıf üniversitelerine
öğretim üyelerinin iki yıllığına gönderilmesi, izin
verilmesiyle ilgili bir madde bu. Tabii ki kurumlar arasında
dayanışmanın olması, oradaki hastalarımızın
ve öğrencilerimizin yararlanması tabii ki önemli bir şey ancak
tabii ki burada, asıl, bütün Türkiyedeki genel eğitim kurumlarının
desteklenmesi, güçlendirilmesi amacının değil, daha çok
yandaş vakıf üniversitelerine çıkar sağlama niyetinin
olduğunu sezinliyoruz. Bu, tabii ki vakıf hastanelerini güçlendirme
niyetiyle yapılmışsa buna hiçbir sözümüz yok, diyeceğimiz
de yok.
Vakıf hastanelerinin, vakıf üniversitelerinin
aynı zamanda tabii ki özellikle asistan eksiklikleri de var, asistan
sorunları var ve bunlarda da özellikle vakıf hastanelerinin bu
kadrolarının desteklenmediğini görüyoruz. Ancak Türkiyede
asistan sayılarının belirlenmesinde kriterlerin olması
lazım yani Bakanlığın biraz daha keyfîyetine
bırakılmış bir durum söz konusu. Türkiye geneline
baktığımızda -bazı yerlerde bir zamanlar, daha önce
vardı, yatak başına asistan verilirdi ama şimdi öyle bir
kural yok- genellikle keyfîyetin daha çok hâkim olduğunu ya da
Bakanlığa daha çok yakın olan kesimlere bu kayırmanın
yapıldığını maalesef burada belirtmek istiyorum.
Biraz önce, onkoloji hastalarıyla ilgili bir konuya
değinmiştim. Türkiyede gerçekten Sayın Bakan, onkoloji
hastalarının durumu çok kötü. Özellikle, büyük şehirlerde
odaklandığı için onkoloji bölümleri, kemoterapi ya da
radyoterapi için gelen hastaların uzun süre kalması
gerektiğinden, bunlar yatak bulamadıkları için ya otellerde
kalmak durumunda kalıyorlar ya da pansiyonlarda. Zaten ekonomik olarak çok
zor durumda olan bu hastalar, maalesef yeterince hem beslenemiyorlar hem de
bakılamıyorlar. Dolayısıyla, özellikle de bu konuda,
Bakanlığın onlara bir otelcilik hizmeti anlamında, ek
hizmetlerin yapılması konusunda daha titiz davranması
gerektiği düşüncesindeyim.
Eğitim araştırma hastanelerindeki
sağlık çalışanlarının da ciddi sorunları
var. Sağlıktaki uygulamalardan, eğitim araştırma
hastanelerinde çalışan asistan, uzman, başasistan, doçent,
profesör, eğitim görevlisi hekimler değişen ölçülerde zarar
görmüştür. Özlük hakları, eğitim hakkı ihlalleri ve
çalışma koşulları konusunda değişiklikler talep
ediyorlar. Asistanların çalışma süreleri çok uzun ve nöbetleri
fazladır. Ayrıca, eğitim görevlisi ve başasistanlar hem
klinik hem poliklinik hem de asistanların eğitiminde afiliye olan
akademisyenlerle aynı koşullarda çalışmaktadırlar.
Türkiyede akademik kariyeri olmayan 563 kişi bulunmaktadır. Buna
yakın sayıda da başasistan bulunmaktadır. Eğitim
görevlilerinde ve başasistanlarda 3600 olan ek göstergenin, 5300e
yükseltilmesi, bunun da emekliliğe yansıtılması gerekiyor. Eğitim
ve araştırma hastaneleri hizmet hastanesi hâlinden kurtarılmalı,
bilimsel, tıbbi uygulamalara araştırmaya olanak
sağlanmalıdır. Eğer bunlar sağlanırsa
Bakanlığın bir üniversite kurma gayreti ve çabası
olmayacaktır. Ben -105 eğitim araştırma hastanesiyle övünen
Sayın Bakanın- çok daha fazla bu bölgelerde, bu hastanelerimizde
bilim üretileceğine ve bilimsel çalışmaların
yapılacağına inanıyorum. Dolayısıyla, ben de uzun
yıllar bir eğitim ve araştırma hastanesinin
başhekimliğini yapmış ve orada çalışmış
bir kişi olarak, çok değerli çalışmalar yapıyorlar.
Bugün İzmir Tepecik Hastanesinde organ naklinde çok
başarılı hizmetler getiriyorlar, yapıyorlar ve buna benzer
birçok, Yedikulede akciğer transplantasyonu gibi başarılı
hizmetler yapıyorlar. Bunları takdir etmemek elde değil,
dolayısıyla buralara hizmet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN DEMİR (Devamla) -
verilecek olursa bu
üniversite olayına gerek kalmayacaktır. Bunlara dikkat çekmek için,
sizlerin dikkatinize çekmek için bu sözü aldım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
27nci madde kabul edilmiştir.
Böylece birinci bölümde yer alan maddelerin oylaması
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, çerçeve 32nci madde ile 2547
sayılı Kanuna ihdas olunan geçici 66, 67 ve 68inci maddeler ile
tasarının geçici 1inci maddesi dâhil, 28 ila 51inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Kaplan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615
sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığının Kurulması ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı üzerine, bu bölüm üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sağlık, hepimizin
üzerinde titizlikle durması gereken, toplum
sağlığının korunması açısından,
gelecekteki nesillerin daha özgür ve daha sağlıklı bir nesil
oluşturması açısından üzerinde durmamız gereken
konulardan bir tanesi.
Son günlerde bunlarla ilgili kanun maddelerinde kurulmak
istenen bu enstitüyle beraber yapılacak olan düzenlemelerin olumlu
taraflarına katıldığımızı hatırlatmak
istiyorum ancak söz almışken yine sizin döneminizde
sağlıkta değişim projesi çerçevesinde uygulamaya
çalıştığınız bazı konuların sizin
uygulamalarınızla çeliştiği noktasını da
paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, son günlerde Suriye
sınırında yaşanan savaş ortamı sonrası
yaralanan kişilerin Türkiyede tedavi edilmeleriyle ilgili çeşitli
yorumlar yapıldı. Sınır güvenliğinin
oluşmadığı bir ortamda, komşumuz Suriyede yaralanan
insanların tedavisi için Türkiyeye getirilmeleri, onlara sağlık
hizmetinin sunulması elbette önemlidir. Hatta Suriyedeki iç savaştan
kaçarak ülkemize sığınan yaklaşık 1,5-2 milyon
kişinin sağlıklı ortamlarda yaşamalarını
sağlamak, salgın hastalıklarına koruyucu tedbir almak,
aşılamak, onların sağlığının
korunması açısından da ve yaşadığımız
aynı ortamda bulaşıcı hastalıkların bizlere de
geçmemesi, bizim toplumumuza geçmemesi açısından da önemlidir. Bu
konuda özellikle kızamık vakalarının güney illerimizde
artması nedeniyle Sağlık Bakanlığına vermiş
olduğum soru önergesine bir yıl geçmiş olmasına rağmen
henüz yanıt almış değilim.
Sayın Bakanım, bu konuda çeşitli
spekülasyonlar oldu. Sizi burada görmüşken birkaç soruyu yönlendirmek
istiyorum. Daha çok sağlıkla ilgili ben konuştuğum zaman ne
yazıktır ki, belki de tesadüftür, Orman ve Su İşleri
Bakanı burada oluyor, dolayısıyla ben istediğim
yanıtı alamıyorum. Eğer Sayın Bakanım beni dinlerse
bir iki soruyu yanıtlamasını istiyorum.
Bakın, Sayın Bakanıma Suriyedeki ve bölgede
yaşanan olaylarla ilgili bir gazeteci soru soruyor. Gazetecinin sorusu
şu: Sayın Bakanım
diyor,
yaralı IŞİD militanlarının Türkiyede tedavi
edilerek gönderildiği, bunun doğru olup
olmadığını soruyor. Sayın Bakanın
yanıtı şöyle, aynen okuyorum: Biz hiç kimsenin, kimliğine,
dinine, ırkına, rengine, mezhebinden bakma noktasında
değiliz. Biz de dağda PKKlı terörist bir saat önce askerimize
silah çekmiş, sonra terörist yaralı olarak geldiğinde onun da
tedavisini yaptıktan sonra emniyet ve adliyeye teslim ederiz. Bizim
görevimiz adli kolluk görevi değildir. Kimin ne yaptığına
değil, hastayı tedavi etmek için görevimiz vardır, kimin hangi
işle hangi suçu yaptığı değil. Hastayı tedavi edip
etmediği bizim hekimlerin dünyada nerede olursa olsun hiç ayrım
gözetmeksizin tedavi yapmaları esastır. diyor Sayın
Bakanım. Sayın Bakanımın bu yaptığı
açıklamanın ben de bir hekim olarak altına imzamı
atarım ama Sayın Bakanıma aynı çerçevede soru sormak
istiyorum.
PKKlı teröristin tedavi edildikten sonra adli ve emniyet
güçlerine teslim edileceğini söylüyorsunuz. Peki, IŞİD
teröristlerinin yaralılarını tedavi ettikten sonra neden emniyet
ve adli kolluklara teslim etmiyorsunuz, sınır dışına
çıkmasına izin veriyorsunuz? Acaba Hükûmetiniz hâlâ IŞİD
militanlarını terörist olarak kabul etmiyor mu? Lütfen, kamuoyuna
aydınlatıcı bilgi istiyorum.
İkinci bir sorum yine sizin verdiğiniz bu bilgi
doğrultusunda Sayın Bakanım. Madem Biz
sağlıkçılar için kimin ne yaptığı önemli
değil, biz nerede olursa olsun hastayı tedavi ederiz.
diyorsanız neden Gezi Parkı olaylarında yaralanan insanları
tedavi eden hekimler ve onların meslek odaları hakkında inceleme
başlattınız? Bu, çelişki değil mi? Bir hekim olarak
biraz önce söylediğim, sizin bir basın mensubuna söylediğiniz,
bununla çelişmiyor mu? Kaldı ki bu konuyla ilgili,
meslektaşlarımızın ve odamızın içinde
bulunduğu sıkıntıyla ilgili yine bir yılı geçkin
bir soru önergesi vermiş olmama rağmen hâlâ yanıt
almış değilim.
Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri;
bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Biz hekimler, mesleğimizi, acil
durumdaki her hastaya en etkili, en hızlı bir şekilde
yardım etmeyi kabul ettik ve bunun için ant içtik. Baskı altında
kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına
karşı kullanmayacağımıza dair ant içtik. Bu
uygulamamızın, andımızın arkasındayız.
Sayın Bakanım, size dediğim şekilde
konuşmalarımın birçoğunda başka bakanlar olduğu
için burada bulmuşken tekrar bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
Bugün de 1inci konuşmamda değindiğim gibi, Türkiyede hâlâ kalp
ve damar hastalıklarından ölenlerin kanser vakalarının
önünde olduğunu biliyoruz. Son günlerde basında ve kamuoyunda
bazı konular var. Türkiyede kalp hastalıklarında her yıl
yaklaşık 250 bin kişiye anjiyo yapılmaktadır, resmî
verileri okuyorum. Bu anjiyolar esnasında 120 bin stent
takılıyor değerli milletvekilleri. Yani, söyleyeceğim 120
bin kişinin yaşamını doğrudan ilgilendiriyor. Söylenen
şu: Kamuoyunda çıkan bu stentler Çin malı; daha ucuz,
yaklaşık 400-500 dolar daha ucuz. Uzman doktorların, bilim
adamlarının bu konuda verdiklerine göre, bu Çin malı stentlerin
ucuz olmasının yanı sıra, asıl önemli olan,
bunların insan hayatı için tehlike arz ettikleridir. Neymiş
bunlar? Bunların kan pıhtılaşmasında önemli bir rol
oynayacağını, oluşan pıhtının gidip bir yeri
tıkamasının söz konusu olduğunu, dolayısıyla
anjiyo yapıldıktan sonra stent konan 120 bin
insanımızın kaç tanesine Çin malı stent konduğunu
bilmiyorum belki Bakanım ya da bürokratlar bu konuda aydınlatır,
ama bunun 120 bin kişiyi ve onların yakınlarını ciddi
bir şekilde ilgilendirdiğini anımsatmak istiyorum.
Şimdi, burada kafama takılan ve kamuoyunun da
bilgilenmesi gereken noktalardan bir tanesi şu: Biz sağlıkta
dönüşüm projesini gerçekleştirirken ne demiştiniz? Daha ucuz,
daha kolay, daha ulaşılabilir ve herkesin hizmetini daha rahat
alabilir bir sağlık hizmeti. dediniz ama eğer bu stent
olayı doğruysa, Hükûmetinizin ya da
Bakanlığınızın uyguladığı
sağlık politikası şuna denk gelir: Parası olanın
daha iyi şartlarda, daha uygun stentlerle tedavi edileceği;
parası olmayan vatandaşın daha ucuz, daha
yaşamlarını tehlikeye sokabilecek stentlerin
takılabileceği izlenimini verir. Tahmin etmiyorum sizlerin de böyle
düşündüğünü. Eğer, bu söylenen, kamuoyundaki bu bilgi
doğruysa, SGKyla yapılan anlaşmalarda
Sayın Bakanım,
lütfen, halkımızı, vatandaşımızı parası
olan ve olmayan şeklinde ayırt etmeden bu konunun titizlikle üzerinde
durulmasını istiyorum.
Bir buçuk dakikalık vaktim var. Biraz önce,
Sayın Lütfü Türkkan da değindi, geçen konuşmamda da ifade ettim
yine sizin olmadığınız bir toplantıdaydı-
Sayın Bakanım, Kocaeli sanayinin yoğun olduğu bir yer.
Kocaelinde iş kazaları çok oluyor. Geçenlerde, yaklaşık
yirmi gün önce, bir çocuğumuzun bir parmağı koptu ve biz
Kocaelinde parmağı diktirecek bir hastane bulamadık.
Mikrocerrahi için üniversiteyi aradım bizzat kendim aradım, detaya
girmeyeceğim- Gebzedeki 2 tane özel hastaneyi aradım,
araştırma hastanelerini aradım. Daha önce, iki yıl önce
eski sağlık bakanıyla görüştüğümüzde burada
mikrocerrahi ünitesinin kurulmasının doğru olduğu
noktasında hemfikirdik. Ancak üzülerek söyleyeyim, o parmak gecikmiş
olarak İstanbulun karşı yakasında 7 bin dolar para
ödeyerek dikildi ve parmak tutmadı. Bunu buradaki geçen konuşmamda
izah ettim.
Üzüldüğüm taraf şu, art niyetli olduğunuz
noktasında değilim. Sanayinin başkenti, Türkiye'de devlet
üretimine en çok katkı sunan illerden bir tanesi, üniversitemiz var, bir
parmak diktiremiyoruz. O zaman söyledim, Kocaeli milletvekillerine de söyledim,
bu ayıp hepimizin. Eğer biz Kocaeli gibi bir ilde, iş
kazalarının en yoğun olduğu ilde, kopan bir
parmağı yapamıyorsak ben tekrar düşünmenizi istiyorum
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Zühal Topcu konuşacak. Şahıs olarak da söz talebi
var, ikisini birleştiriyorum ve on beş dakika süre veriyorum.
Buyurunuz Sayın Topcu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ZÜHAL TOPCU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 615 sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclise
sunduğu bu yasa, aslında Göç yolda düzülür.
mantığıyla aceleyle getirilen, beceriksiz ve tutarsız bir
zihniyetin yansımalarının ayrı bir örneğini
göstermektedir. Bu yasanın içerisindeki maddelere
bakıldığında, birçok bakanlığı birden
ilgilendirdiğini görebilmekteyiz. Özellikle, Millî Eğitim
Bakanlığını ilgilendiren 14 maddenin olduğunu
biliyoruz. Maddelere baktığımızda; 23üncü, 24üncü, 25,
26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 45, 47nci maddelerin Millî Eğitim
Bakanlığının icra alanı ve konuları arasında
olduğunu görebiliyoruz. Ve kanunun neredeyse üçte 1inin eğitimle
ilgili olduğunu görüyoruz ama bu kanunun Millî Eğitim Komisyonuna
gelmediğini de biz burada fark ettik. Böyle bir garabet olamaz. Millî
eğitimin temel kurumları üzerinde siz belirli kararlar veriyorsunuz,
bu kararlar yalnızca Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonundan geçiyor, Millî Eğitim Komisyonuna gelmiyor.
Şimdi, ben geçen haftaki konuşmamda özellikle
sormuştum Bu Millî Eğitim Bakanı nerede? Ne iş
yapıyor? Acaba gören var mı, duyan var mı? diye. Şimdi ben
bu soruyu tekrar soruyorum. Yani burada bunu sormakta haksız
mıyım? Sizlere de bunu tekrar sormak istiyorum. Özellikle kendi
kurumlarına ve personeline yönelik düzenlemeler geliyor, Millî Eğitim
Bakanı bihaber, haberi bile yok buradan. Yani umurunda bile değil.
Zannederim, artık gerçekten bu konudan bihaber kendisi. Başka bir
komisyonda özellikle Millî Eğitim Bakanlığının
kurumlarının değerlendirilmesi yapılıyor.
Özellikle Türkiyede sağlık
politikalarının uygulamalarının yansımaları olan
uluslararası göstergelerle olaylara baktığımızda,
tablonun sağlık açısından hiç de iyi
olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. OECD
sağlık istatistiklerine bakıldığında, Türkiyenin
karnesinin hiç iç açıcı olmadığı görülmektedir. Nüfus
başına düşen yatak sayılarına bakıldığında
en altlarda yer alıyoruz OECD ülkeleri arasında. Üstlerde yer alan
Japonyayla mukayese ettiğimizde, Japonyada bin kişiye 13,4 veya 14
yatak düşerken, bizde ise neredeyse 3 yatak düştüğünü görüyoruz.
Kişi başına düşen doktor sıralamasında da yine
OECD ülkeleri arasında altlarda yer almaktayız. MR çekimlerinde ise
üstten 2nci sırayı aldığımızı burada
söyleyebiliriz. En az hemşire yetiştiren ülkenin de biz olduğunu
çok rahatlıkla elimizdeki verilerden söyleyebiliriz. Bizde bin kişiye
neredeyse 2 hemşire düşerken, OECD ortalamasında bin kişiye
9 hemşire düşmektedir.
Yeni doğan ölüm oranlarına
baktığımızda, en yüksek ülkeler arasında
sıralanabilmekteyiz. OECD ortalamalarına göre sağlığa
en düşük harcama yapılan ülkelerden biri de yine bizim ülkemiz
olmaktadır. Özellikle, çağ atlayan, dünya ekonomisine yön veren ülke
olarak ve tırnak içerisinde Yeni Türkiye olarak belirtilen ülke
olduğumuzda, bunların hiç de bize
yakışmadığını, aslında bunların
hepsinin üzerinin kapatıldığını da çok rahatlıkla
söyleyebiliriz.
Bu kanun tasarısıyla gündeme getirilen TÜSEBle
hedeflenen acaba nedir, net olarak bunun ortaya konulması lazım,
açıklanması lazım. Özerk deniliyor ama, yönetim kurulunun siyasi
iktidar tarafından atandığını biliyoruz ve
bakıldığında, aslında yandaş özerk bir kurum
olarak varlığının sürdürülmesi hedeflenmektedir.
Aklımıza gelen soru şu: Acaba birilerine
makam mı tahsis edilmektedir? Uygulamalardan sonra, bu iktidarın diğer
uygulamalarına baktığımızda bunları çok
rahatlıkla görebiliyoruz ki bir kurum ihdas edilirken, yeni bir kurum
ortaya çıkartılırken, iktidar, özellikle kendi geleceğini
garanti altına almak için attığı adımlar olduğunu
çok rahatlıkla sergilemektedir. Acaba bunun da altında neler
yatmaktadır? Eğer bu kurum bir bilimsel çalışma yapacak bir
merkez olarak kuruluyorsa üniversitelerdeki araştırma merkezleri ne
işe yaramaktadır? TÜBİTAK var, özellikle TÜBİTAK ne iş
yapmaktadır? Tek merkezde toplamak acaba kimin, hangi işine
gelmektedir? Yani bir sürü kurum var, bunlar uygulamaya geçince aslında
iktidarın bu TÜSEBe yönelik gerçek niyetleri de açığa
çıkacaktır.
Özellikle madde 31le 2547 sayılı Kanunun ek
11inci maddesine aşağıdaki fıkralar ekleniyor.
"Eğitim-öğretim faaliyetlerini yürütmekle birlikte mali
borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak Yükseköğretim
Kurulu tarafından belirlenen nesnel ve ölçülebilir kriterlere göre tespit
edilen vakıf üniversiteleri
deniyor. Acaba nesnel kriterler nelerdir bu
iktidara göre? Ölçülebilir kriterler nelerdir? Müdür atamalarında,
yönetici atamalarında nesnel ve
ölçülebilir kriterlerini gördük, üniversiteye eleman alımlarında
nesnel ve ölçülebilir kriterlerini gördük, bütün devlet kurumlarına yapılan
atamalarda bu kriterleri gördük. Adalet sisteminin işleyişinde de
gördük. Acaba, bu nesnel ve ölçülebilir kriterler nasıl kayda geçecektir?
verilen süre içerisinde mali durumun düzeltilememesi
hâlinde Yükseköğretim Kurulu gerekli tedbirleri alır ve
gerektiğinde düzeltici, kısıtlayıcı veya faaliyet
iznini kaldırıcı önlemler alır. deniyor.
Tasarı aslında, mevcut kanunda vakıf
üniversitelerinin kapatılmasını düzenleyen maddeye yeni
fıkralar eklemektedir.
YÖKe özellikle mali denetim hakkını da
getiriyor eğitimin denetlenmesinin yanında. Yani, YÖK, vakıf
üniversitelerini hem eğitim hem de mali açıdan denetleyecektir.
Şimdi mali açıdan deyince aslında
basından
Bugünlerde, bu iki gündür, aslında geçen haftadan beri
basının gündeminde olan, özellikle ak sarayla, kaçak ak sarayla
ilgili olarak gündeme gelen rakamlar vardı. Bugün de elektrik
parasıyla ilgili rakamlar geldi, bunları basından alıyoruz
ve özellikle şunu da sormak istiyoruz buradan: Mali denetim bu kadar
önemli ise o sarayın aylık işletme maliyeti nedir? Bunu da millet
adına biz bu kürsüden soruyoruz. Eğer bir üniversitenin mali
denetiminin üzerinde bu kadar hassas duruyorsanız
attığınız her adımın da hassas olarak bu millete
hesabını vermek zorundasınız, bunu da burada bildiriyoruz.
Eğer mali konular bu kadar önemli ise üniversiteler
ve millî eğitim tarafından okulların içinde bulunduğu hâlin
de dikkate alınması gerekir. Suyunu, doğal gazını,
elektrik parasını ödeyemeyen okullar var. Dün veya geçen gün
gazetelerde yer alan
Bir temizlik elemanı veya yardımcı eleman
tutamadıkları için okulu öğrencilere temizleten okul
yöneticilerinin veya okulların haber olarak manşetlerde yer
aldığını görebiliyoruz. Okullara ayıracak
paraları yok iken böyle bir israfa yol açmalarını biz buradan
kınıyoruz. Acaba bu kanun maddesi istemedikleri vakıf
üniversitelerini kontrol altına alma ve devletin mali sopasını
sürekli olarak tepelerinde hissetmelerini sağlayacak bir araç olarak
mı gündeme getirilmektedir? Böyle ülke yönetimi olmaz, böyle devlet
yönetilmez, böyle eğitim ve öğretim hizmeti de yapılamaz.
Özellikle buradan paylaşmak istiyoruz.
Yandaş hâle getiremediğiniz vakıf
üniversiteleri için böyle bir sistem uygularken öte taraftan bu devletin iki
sefer mühürlediği Kürtçe eğitim veren okulların mühürlerini
kırarak eğitime devam ettiklerini de yine basından
aldığımız haberlerle bunları görüyoruz. Siz bir
taraftan mühürlediğiniz okulların kırılıp tekrar
eğitime başlamalarına ses çıkarmazken diğer taraftan
da, Demoklesin kılıcı gibi, istemediğiniz, size muhalif
seslere ne yapıyorsunuz; tepelerinde sürekli olarak bekliyorsunuz.
Özellikle, iktidar yağıp gürlerken âcizliklerini
de gözler önüne sermektedir. Nabi Avcı, Sayın Millî Eğitim
Bakanı Kürtçe eğitim yapan okullarla ilgili olarak Gerekli
başvuruyu 1 Eylüle kadar yapmadıkları için okulların
açılması mümkün olmamıştır. şeklinde, böyle bir
açıklama yaparken İçişleri Bakanı ve Adalet
Bakanının da Eğer gerekli altyapıyı
oluştururlarsa tabii ki açılabilir. şeklinde beyanatları
vardır. Ama, biz biliyoruz ki, kanunda yer alan Türkçe
dışında eğitimin yalnızca Bakanlar Kurulu
tarafından verilen izinle açılabileceğini de buradan
paylaşmak istiyoruz ve sormak da istiyoruz: Şu anda
eğitim-öğretim hizmetine açılan okulun izni Bakanlar Kurulu
tarafından verilmiş midir? İçişleri ve Adalet Bakanı
acaba buna ne cevap vereceklerdir? Ve, canıgönülden desteklerken
günlerdir, on beş gündür gündeme gelen, bilmem, işte, 100lere varan
okul yakmalar ve okul direklerinden bayrak indirmelere ne cevap vereceklerini
de merak ediyoruz. Okulsuz kalan çocuklar acaba dikkate alınmakta mıdır?
Yanan okulların ortaya çıkardığı psikolojik atmosfer
dikkate alınmakta mıdır?
İktidarın dikkate aldığı ve
yalnızca üzerinde odaklandığı tek şey var: Muhalif
sesleri kısmak. İşte, burada, mali denetim getirirsiniz üniversitelere,
vakıf üniversitelerine; bir başka yerde de, işte, ne
yaparsınız, muhalefetin sesini kısmak için Alo Fatihlerin
yaşandığı olayları gündeme getirirsiniz. Özellikle
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının
konuşmasına ki muhalefetin konuşmasına tahammül göstermeyen
bir iktidar Alo Fatihleri gündeme getirmişken, şimdi de YÖKün
başına atanan Başkanla Alo Yekta dönemi mi başlıyor,
bunu sormak istiyoruz. Milliyetçi ve bu vatanı seven, çalışan
insanların acaba defterleri mi dürülecektir? Bunu da tekrar sormak
istiyoruz. Çünkü kulağımıza gelen ifadelere göre
Üniversiteleri ilim için kurmadık, kadrolaşmak için kurduk. Bana ne
sizin biliminizden. ifadeleri artık bize yabancı gelmemektedir.
Bunları da buradan yine paylaşmak istiyoruz.
Üniversiteler derken, bu kadar problemleri varken
üniversitelerin, keşke burada Millî Eğitim Bakanı da
olsaydı. Bu kadar, özellikle araştırma üzerine temellenen bu
yasanın da Millî Eğitim Bakanlığıyla beraber ortak
çalışarak gerçekleştirilmesinde fayda vardı diyebiliyoruz.
Çünkü üniversitelere ayrılan araştırma ödeneklerine
baktığımızda bunun gerçekten komik derecede olduğunu
görebiliyoruz. Bilimsel çalışma veya bilimsel konferans için yurt
dışına gidecek olan akademisyenlere ödenen ücretlerin komik
durumda olduğunu paylaşmak istiyoruz. Üniversite akademisyenlerinin
yollukları gerçekten çok komik düzeyde ve hiçbir ihtiyaçlarını
karşılayabilir düzeyde değil.
Ama iktidarın tek hedeflediği bir şey var,
bütün kurumları iktidarın arka bahçesi hâline getirmek. Alo Yekta
dönemiyle de bunu hedeflemekteler. Ama şunu da söylemek istiyoruz ki bu
hedefler de bu iktidarın kursağında kalacaktır.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Topcu.
Şahsı adına İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt.
Buyurunuz Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümünün geneli üzerine şahsım
adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz bu tasarı -genel gerekçesinde- kanserle etkin mücadele
kılıfı altında sunulmuştur ancak asıl
yapılmak istenen, buzdağının altındaki
kısmıdır. Amaç, 6 farklı enstitü kurmak ve bu enstitüleri
bir başkanlığa bağlamaktır. Tasarıyla
üniversitelerin akademik işleyişine ve vakıf üniversitelerinin
yönetim yapısına müdahale edilmektedir. Zira, kurulması
planlanan Türkiye sağlık enstitüleri başkanlığı yeni
bir teşkilat öngörmektedir. Elbette bilim üretiminin salt üniversitelerde
olamayacağı, bunun dışında araştırma
enstitüleri gibi kurumların da bu konuda büyük bir destek
sağladığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Nitekim, dünya
üzerinde de örnekleri mevcuttur. ABDde National Institutes of Health,
İngiltere'de National Institute for Health Research devlete az ya da çok bağlı
yapılanmalara örnek olarak verilebilir. Bunun yanında, Fransa'da
Enstitü Pasteur gibi bazı kurumlar devletten bağımsız
dernek veya vakıf yapılanması içinde yer almaktadır.
Bunların bazılarının kısmi olarak devletten fon
kullanması, kısmi olarak da özel kaynaklardan beslenmesi yönetim özerkliğini
hiçbir şekilde değiştirmemektedir. Zira, siyasi kimliği
bulunan hiçbir kimsenin az önce saydığımız bu yabancı
kurumların idari teşkilatında aktif rolü olmadığı
gibi, bu kurumların yöneticilerinin atanması da genelde rekabete
açık ilanlarla gerçekleşmektedir.
Değerli milletvekilleri, TÜSEB başkanının
Sağlık Bakanının teklifi üzerine Başbakan
tarafından, genel sekreterin başkanın teklifi üzerine Bakan
tarafından atanmasının özerklikle hiçbir ilgisi yoktur.
İlgili diğer maddeler de detaylarıyla incelendiğinde siyasi
atamalar olduğu, kurumun özerk değil, iktidara özel olduğu
açıkça ortaya çıkmaktadır.
Aynı durum madde 6da yer alan yönetim kurulunun
oluşumunda da kendisini göstermektedir. Sağlık Bakanının
başkanlığında, bakanlık müsteşarı,
başkan ve onlar tarafından seçilmiş 2 üyeden oluşan bu
kurul TÜSEB'in her türlü politika, strateji ve hedeflerini belirlemekle
görevlendirilmiştir. Tasarıda bu üyelerin özellikleri konusunda
hiçbir tanım açıkça yer almamaktadır. Bu bile tek
başına gayriciddiliğin ve siyasi kadrolaşmanın en
açık göstergesidir. Sadece tavsiye mahiyetinde karar alabilecek Yüksek
Danışma Kurulunun siyasi atamalar neticesinde oluşturulacak
olması çok düşündürücüdür.
Değerli milletvekilleri, bilimi onunla
uğraşan insanlara bırakmak ve onlara kendilerini yönetme imkânı
vermek özelliği ana ilkemiz olmalıdır. Ancak
ve ancak, siyasi iktidar karşısında bağımsız bir
otorite bilimsel araştırma için gerekli özgürlük ortamını
yaratabilir.
Değerli
milletvekilleri, Avrupa Üniversiteler Birliğinin 2011de
yayınladığı araştırmanın sonuçlarına
göre Türkiye, 29 Avrupa ülkesi arasında örgütsel özerklikte 28inci -bir
daha söylüyorum, Türkiye, 29 Avrupa ülkesi arasında örgütsel özerklikte
28inci- finansal özerklikte 23üncü, istihdama dair özerklikte 21inci ve
akademik özerklikte 25inci sırada yer almaktadır.
Üniversitelerimizin dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmekte
zorlanmasının sebeplerini bir daha incelememizde yarar vardır.
Bu
tablo da göstermektedir ki kurulması planlanan TÜSEBin bilimsel ve idari
özerkliğe sahip olamayacağı çok açıktır. Bu tür
yapıları yeniden yeniden kurmakla, siyasi iktidara bağlamakla
uğraşacağınıza, gerçekten özerk yapılar
kurmanızda son derece yarar vardır. Bu yapıların cendere
altına alındığına dair kuşkularımız
büyüktür. Biz, YÖK de dâhil bu tür yapıların bir an önce ortadan
kaldırılarak mutlaka ve mutlaka, gerçekten, özerkliğe
kavuşturulmasını istemekteyiz. YÖKün olduğu cenderede
üniversitelerimiz herhangi bir şekilde üretim yapamamakta, özerk ve özgür
davranamamakta, bilimsel çalışmalarında mutlaka ve mutlaka
eksiklikler yaşanmaktadır.
Bir
de kulağımıza gelen -ne kadar doğru olduğunu
bilmiyorum- üst düzey Bakanlık yetkililerinin, eğitimde bulunan
bazı anestezistlere baskı yaptığına, eğitimleri
bittikten sonra onları en ücra köşelere yollayacaklarına dair
söylentiler var. Doğrudur yanlıştır, bilmiyoruz. Bunu da
Bakanımızın göz önüne almasında yarar var diye
düşünüyorum. Yeni sınava girecek arkadaşların sınav
sorularının bile hazır olduğuna dair duyumlar var. Bunu da
Bakanımıza burada söylemek istiyorum.
YÖK
mutlaka kaldırılmalıdır.
Hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
On
beş dakikadır; yarısını sorulara,
yarısını cevaplara ayıracağım.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayıştay, Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumunun 2012 yılı mali tablolarını
inceleyerek kurumun 8 milyon 473 bin 973 liralık
varlığının kaybolduğunu tespit etti. Yapılan
incelemede, kurum tarafından 197 sayım noksanları hesabında
yer alan bu tutarlar için sorumluluğun tespitine yönelik herhangi bir
işlem bugüne kadar yapılmış mıdır?
İkinci sorum da: Sağlık
Bakanlığı ile Halk Bankası arasında 2012
yılında imzalanan promosyon sözleşmesinden elde edilen
gelirlerin İhale Kanununa aykırı bir şekilde usulsüz
ortaya çıktığı Sayıştay raporlarında iddia
ediliyor. Bu paralar vadeli hesapta tutulması gerekirken vadeli hesapta
tutulmayarak, bunlarla bazı üst düzey bürokratların kendi makam
odalarını yeniledikleri, lüks eşyalar aldıkları ve
lüks makam araçlarına harcadıkları iddia edilmektedir. Bu tür
hesaplarla ilgili, bu tür usulsüzlüklerle ilgili bugüne kadar ne
yaptınız, sonucu nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Yılmaz.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, bizim Tunceli Hastanesinde
tomografi ve MR çok eski -bana söylenen-
hastaları Elâzığa gönderiyorlar. Acaba Sayın Bakan, bu
hastanemize yeni bir MR ve tomografi aletini göndermeyi düşünüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Fethiye Devlet Hastanesi, Kaş,
Kalkan, Seydikemer, Burdurun Dirmil, Dalaman, Ortaca, Köyceğiz bölgesinde
300-400 bin civarında insana hizmet veriyor. Dolayısıyla, on
senedir hastanede bir yenileşme, iyileşme yapılmadı,
sık sık da yönetici değiştirildiği için özellikle acil
serviste hizmetler aksamaktadır. Fethiye Hastanesinin acil servisi
başta olmak üzere, diğer bölümlerinin iyileştirilmesi konusunda
bir çalışma ya da bir gayret var mı, bunu sormak
istemiştim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sizin de yakından bildiğiniz
gibi, Kütahya ili genelinde bazı branşlarda hiç uzman doktor
bulunmamaktadır; örneğin, hematolog, nefrolog ve benzeri gibi
alanlarda ciddi sıkıntı var. Diğer illere gidiş
gelişlerde de insanların değişik mağduriyetleri söz
konusu. Bu uzman hekim bulunmayan alanlara, yeni atamalarda, Kütahya için bir
iyilik yapmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Özdağ... Yok.
Sayın Öğüt...
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım -geçen sene de dile
getirmiştik- Türkiyede çok ciddi sayıda tıbbi sekreterler
sorunu var. Bu arkadaşlarımız genç yaşta büyük emekler
vererek altı yıllık bir eğitim alıyorlar ve bu
arkadaşlarımızın maalesef kamuya alınmaları çok
zor oluyor. Bunlara kadro açılması konusunda geçen sene de bir soru
önergesi vermiştim, bir de size de rica etmiştim ama herhangi bir
gelişme olmadı. Feryat ediyorlar. Hakikaten bu arkadaşlarımızın
feryatlarını dinlemekte yarar var. Çünkü şöyle de bir
sıkıntı var: Biliyorsunuz, tıbbi sekreter olarak ya normal
lise mezunu arkadaşlar kullanılıyor yahut da oradaki hemşireler
bu görevi yapıyor. Bu hemşirelerimiz, eğitim almamış,
lise mezunu arkadaşlarımız, bu doktor
yazışmalarını yaparken birçok yanlışlıklar
yapıyorlar, bu da kamuoyuna çok olumsuz yansıyor. Hastaların
ciddi sağlığıyla oynanıyor, raporlar doğru
yazılmıyor, atlanmalar oluyor. O yüzden, tıbbi sekreterlerin
sesini burada bir daha duyurmak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Dağoğlu...
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel kürsüden konuşan MHP milletvekili,
Türkiyede Sağlık Bakanlığının yapmış
olduğu işlemleri karalamak adına, yenidoğan bebek
ölümlerinde Türkiye'nin çok yüksek oranlı ülkeler arasında
olduğunu belirtti ancak bu, doğru bir bilgi değil. Türkiyede
yenidoğan ölümlerini azaltmak için gerçekten çok büyük emek
verdiğimiz -ve benim de içinde bulunduğum- bu konu da doğru
bilgilendirmenin uygun olacağını düşünüyorum. Gerek
üniversiteler gerek Sağlık Bakanlığı bu konuda çok
büyük emek vermiştir ve UNICEF, yapmış olduğu
toplantılarda, benim de içinde bulunduğum toplantılarda,
Türkiyede yenidoğan bebek ölümlerinin azaltılmasını örnek
olarak göstermektedir ve Türkiyede her konunun yenidoğan bebek ölümleri
gibi olması gerektiğini her zaman vurgulamaktadır.
Yanlış bir bilgidir ve sayın vekilimin bu bilginin
doğrusunu öğrenmesini ve düzeltmesini rica ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Dağoğlu.
Sayın Işık
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, birinci sorum: Erzincandaki
araştırma hastanesinin yanındaki 200 yataklı yer
yapılacak mı?
İkinci sorum: Erzincan Devlet Hastanesinin
sağlık alanı olarak belirlenen yere şu anda, belediye,
özellikle, çok katlı otopark yapmak için büyük bir baskı uyguluyor.
Oradaki kamu hastanelerimiz olsun, Rektörlük olsun vermek istemiyor ama büyük
bir baskı uyguluyorlar; bu konuda bir haberiniz, bilginiz var mı? Ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, son bir yıl içerisinde
Batı Afrikada görülen ve hızla dünyada birçok farklı ülke ve
kıtada yayılmaya başlayan Ebola salgınıyla ilgili ne
yazıktır ki -ya da benim en azından
algıladığım- Türkiyede ciddi bir önlem
alınmadığı algısı
Herhangi bir vaka, özellikle o
bölgeden geldiğinde, birkaç hastanede, yüksek ateşle ya da o ülkelerden
geldiğinde Türkiyede aciller kapatılıyor, yer yerinden oynuyor,
insanların sağlık güvencesinin olmadığı
algısı var. Bununla ilgili ciddi bir Bakanlık
çalışması varsa hem Meclisi hem de kamuoyunu bilgilendirirseniz
sevinirim.
Vaktim varsa ikinci sorum şu: Kandıra ve
Karamürsel devlet hastanelerinde yaz aylarında biz uzman hekim
bulamıyoruz. Nüfus yoğunluğunun yazın hem Kandırada
hem Karamürselde fazla olmasına rağmen yaz aylarında uzman
hekim bulunmadığı, hekimin İzmit Devlet Hastanesinden
geçici görevle geldiği, haftanın belirli günleri
kaldığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla)
bunun
dışında kalmadığı gibi bir durumla
karşı karşıyayız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Buyurunuz Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, ben notlarımda Sayın Kaplana bir konuda
cevap vermeyi düşünürken en son da o soru sormuş oldu. Oradan
cevaplara başlayayım çok hızlı.
Sayın Kaplan, öncelikle Ebolayla ilgili, dünyanın
en ileri ülkeleri hangi tedbirleri aldıysa, çok net iddia ediyorum, o
düzeydeki tedbirleri son 6-7 aydır alıyoruz. Daha o ilgili dört
ülkeden gerek orada yaşayan vatandaşlarımız gerekse oradan
direkt hava yoluyla gelen gerekse aktarmalı gelenlerin takiplerini uçaktan
itibaren yapıyoruz. Riskli vakaları havaalanından itibaren,
ateşi yüksekse ve tedavi gerektiriyorsa hastanelerimize alıyoruz veya
takip ediyoruz. Dolayısıyla, Ebolayla ilgili yani bugüne kadar ülke olarak
bir sıkıntı yaşamadık. Tedbirleri de en ileri
tedbirler şeklinde aldığımızı ifade etmek isterim
ama toplumda da bir panik olmamasıyla ilgili de gene kamuoyunu
bilinçlendirme konusunda gerekeni yaptığımız kanaatindeyim.
Kandıra, Karamürsel örnekleri, ne yazık ki
Türkiyenin bütün sahilleri için geçerli, birçok bölgesi için. Yaz
aylarındaki bu nüfus hareketleri yani keşke Kandıra ve
Karamürsele ait olsa da biz burayı planlayabilsek. Genelde, illere
görevlendirmeyle çözüm yetkisi veriyoruz. Çünkü, aynısı Muğlada
var, aynısı Edirnede var, aynısı Çanakkalede var,
aynı sorun Rizede var. Çünkü, nüfusun ortalama yaklaşık yüzde
30u yaz aylarında hareket hâlinde. O nedenle o konuda, olabildiğince,
il yetkililerine yetki veriyoruz.
Bu IŞİD konusunda esas, notumu
almıştım. Sayın Kaplan, ben söylediğim cümlelerin
aynen arkasındayım. Hekim ve sağlık hizmeti sunan yerler,
sağlık hizmetine ihtiyacı olanın insan olup
olmadığına bakar ve dolayısıyla ondan sonraki süreç
emniyetindir, güvenliğindir. Biliyorsam IŞİD üyesi olduğunu,
onu emniyete bildiririm, o gereğini yapar. Dolayısıyla, bu
anlamda Birini haber veriyor, birini vermiyor... Benim bilmek gibi bir
zorunluluğum da yok. Hastaysa, tedaviye ihtiyacı varsa,
yaralıysa tedavisini yapmakla sorumlu.
Gezi olaylarına gelince, Gezi olaylarında
hiçbir vatandaşımızın sağlık hizmeti
alımında en ufak bir eksiklik yapmadık. Bakın, 29 tane
ambulansımız tahrip olmasına rağmen, Taksimde ve 2
kilometre mesafede 4 tane hastanemiz olduğu yerde bir otoparkın
altının bir sağlık alanı olarak ilan ediliyor
olmasını, hukuk devletinde meşru kabul ediyorsanız veya
şu odanın mekânını bir tedavi merkezi gibi gösteriyor
olmayı meşru göreceksek, o zaman, bizim hukuk devleti olup
olmamayı tartışmamız lazım.
Ben. PKK örneğini verirken
PKK sempatizanı
bazı sağlıkçılar bir mekân yapsalar da oradaki
yaralıyı orada tedavi etmeye kalksalar veya IŞİD
sempatizanı bazıları bir yerde Biz buraya mekân yaptık,
onları burada tedaviye kalktık. diyorlarsa
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Aynı
şeyler değil Sayın Bakan, Gezi eyleminde yaşam
alanları daraltılanların mücadelesiyle PKK ile IŞİDi
bir arada değerlendiremezsiniz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Gezi olayları
Hayır, mekân açısından, onlar bir
otoparkın altında hangi sağlık hizmeti verebileceğini
iddia ediyor? Hiçbir kayıt yok. Hemşirenin kaydı yok, doktorun
kaydı yok. O vatandaşımıza bir mağduriyet
geldiğinde Hukuk devleti nerede? diye siz burada bana sormazsanız,
o zaman, ben onu yadırgarım. Burada biz hukuk devletini aramak zorundayız,
yasal çerçeve içinde acil hizmetleri verenlere asla bir şeyimiz yok ama
Burası bir tedavi merkezidir. diyerek bir otoparkın toz içindeki
bir mekânında hangi serumun takılmasının, hangi
yaralıya müdahale edilmesinin tıbbi anlamda doğru olduğunu
iddia edebiliyorsunuz, açıkça anlamakta da zorlanıyorum. Bir de
kıyaslamanın doğru olmadığını
Kıyaslama
açısından verdiğim örnek Ne kadar yanlış
diyorsanız, sizin tedavi edilen mekânınızı örneklemek için
onu veriyorum. O mekân, bir tedavi merkezi değildir, olamaz.
Dolayısıyla o konuyu da hızla geçiyorum.
Diğer konu bu stentle ilgili. İki firmaya ait
sahte farklı marka oluşturarak izinsiz üretilmiş ürünler
hakkında işlem yapılmış; 1.230 adet stente el
konulmuş; cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş;
bunun dışında hiçbir hasta ya da hekimden ürün problemi raporu
bize yansımamıştır.
O konuyu geçtikten sonra, Sayın Yılmaz
Sayıştayın mali tablolar 8 milyon işlem Sayıştay
raporlarında... Bu konuda Maliye ile Sayıştay arasında
hesapların kontrolü açısından bir problemimiz var. Onu çözmeye
çalışıyoruz ama yanlışlık anlamında, bir
hile anlamındakilerin incelemelerini ve soruşturmalarını
yapıyoruz.
Diğeri, Halk Bankasıyla ilgili olan promosyonlarla
İncelemenin yapıldığını, sonuçlarla ilgili
değerlendirmeleri de size iletirim.
Sayın Genç, Tuncelinin tomografi ve MR
cihazları eski. Ona baktırırım. Çünkü süresi yedi yıl
gibi bir tıbbi
KAMER GENÇ (Tunceli) Çok daha eski. Elâzığa
gönderiyorlar hastaları.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Tıbbi cihaz olarak tıbbi verimliliği açısından sorun
varsa tabii ki gereğini yaparız.
Sayın Demir, Fethiye Devlet Hastanesiyle ilgili
Ben,
Fethiye Devlet Hastanesini ve acilini iki defa ziyaret ettim. Orada bir
ihtiyacın olduğunu
Orman Bakanlığıyla bir yer
talebimiz var. Onu çözdüğümüz an Fethiyede yeni bir devlet hastanesinin
ihale sürecini başlatacağız. İnşallah, Fethiyeye bir
devlet hastanesi kazandırırız.
Sayın Işık, Kütahyaya
ayrıcalık
Bütün Türkiyeye elimdeki uzmanları
ayrıcalıklı olarak göndermek isterim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Hakkını istiyor
efendim, ayrıcalık istemiyor, sadece hakkını istiyor.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Ama şunu söylemek isterim ki nefrolog ve hematolog Kütahyada var. Belki
Yeterince yok. demek istediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM IŞIK (Kütahya) Yeterince değil
Yeterince değil efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Süremiz sona erdi. Gerisine yazılı olarak cevap
verirsiniz.
ZÜHAL TOPCU (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Topcu
ZÜHAL TOPCU (Ankara) Sayın vekil, ismimi
kullanarak karalama yaptığıma ve yanlış bilgi
verdiğime yönelik açıklamada bulundu. Ben, sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Açıklama olarak yerinizden de olur
isterseniz ama
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sataşmadan efendim.
BAŞKAN Tamam.
Buyurunuz Sayın Topcu.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, İstanbul
Milletvekili Türkan Dağoğlunun 615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerindeki soru-cevap işlemi
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ZÜHAL TOPCU
(Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın vekil
arkadaşımız, Afrika ülkeleriyle mukayese ediyorsa, haklı,
ama ben, burada, OECD ülkeleriyle mukayeseyi verdim; bu bir.
Bir ikincisi,
özellikle Sayın Bakanımın da dikkatle dinlemesini rica ediyorum:
Sağlık İstatistikleri Genel Müdürlüğünün 2012-2013
karşılaştırmasında, 2013 yılında bebek ve
anne ölüm hızlarında artış olduğu görülmektedir.
Kaynak, bizatihi Bakanlığın verileridir. 2012de özellikle
azalma var iken, ama bu azalma, bizim kendimizle mukayese ettiğimizdeki
bir azalmadır, OECD ülkeleriyle değildir.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Gelişmiş ülkelerle mukayese
ettim.
ZÜHAL TOPCU
(Devamla) Onun için, 2013 yılındaki artışı, lütfen,
izah ederseniz buradan, teşekkür ediyoruz.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Gelişmiş ülkelerle mukayese
ettim.
ZÜHAL TOPCU
(Devamla) Rakamları OECD ülkeleriyle yaptım.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) 2002 rakamlarını verin.
ZÜHAL TOPCU
(Devamla) 2002ye de siz bakın o zaman.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Topcu.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya
Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S:Sayısı: 615)
(Devam)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.49
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.07
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Dilek
YÜKSEL (Tokat)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
28inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 28 inci maddesi ile
değiştirilen 2547 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (c)
fıkrasının birinci paragrafına, üçüncü cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini ve aynı
fıkranın ikinci paragrafının birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Oya
Eronat
Amasya İstanbul Diyarbakır
Şirin Ünal Hacı
Bayram Türkoğlu Mehmet
Metiner
İstanbul Hatay Adıyaman
Osman Boyraz
İstanbul
"Ancak üniversite yetkili kurullarının
kararı ve Yükseköğretim Kurulunun onayı ile dört yıl üst
üste katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile kayıt
yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilebilir."
"Öğretim dili tamamen Türkçe olan programlarda
mesleki yabancı dil dersleri dışında zorunlu yabancı
dil hazırlık sınıfı açılamaz; ancak üniversite
yetkili kurullarının kararı ve Yükseköğretim Kurulunun
onayı ile isteğe bağlı olarak yabancı dil
hazırlık sınıfı eğitimi verilebilir; bu
hazırlık sınıfında başarılı olamayan
öğrencilerin ilişikleri kesilmez ve eğitimlerine devam
ederler."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 28'inci maddesinin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Abdullah Levent Tüzel Kemal
Aktaş
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye'de üniversite öğrencilerinin
sağlıklı bir eğitim hayatı sürdürebilmelerinin önünde
birçok engel vardır. Bu engellerin en önemlileri barınma sorunu ve
öğrencilerin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardır.
Öğrenciler eğitimlerine devam edebilmek, harç ücretlerini
ödeyebilmek, kitap ve kırtasiye ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için çalışmak zorunda kalmaktadırlar.
Eğitim hayatlarına devam etmek için çalışmak zorunda kalan
bu öğrenciler derslerine yeterince zaman ayıramamakta, bu nedenle de
üniversite öğrenimlerini uzatmaktadırlar.
Öğrencilerin karşı karşıya
kaldığı bir diğer önemli sorun ise barınma sorunudur.
Her ile yeni üniversite açmakla övünen hükümet milyonlarca üniversite
öğrencisinin ücretsiz ve nitelikli barınma talebini görmezden
gelmektedir. Türkiye'de sayısı beş milyona yaklaşan
üniversite öğrencilerinden, yalnızca 400 bini yurtlarda kalabilme
şansına sahip olabilmektedir. Geriye kalan milyonlarca öğrenci
ise barınma ihtiyacını karşılayamamakta ve
bunların önemli bir kısmı bu nedenle öğretim hayatlarını
sonlandırmaktadırlar. Kredi Yurtlar Kurumu'na bağlı
yurtlarda kalabilme şansını yakalayan öğrenciler ise her an
yurttan atılma korkusuyla yaşamaktadırlar. Demokratik
hakkını kullanan öğrencilere soruşturma açılması
bile yurttan atılma sebebi olarak görülmektedir. Bu önergeyle üniversite
öğrenimine azami süre getiren bu düzenlemenin kaldırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 28 inci maddesi ile
değiştirilen 2547 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (c)
fıkrasının birinci paragrafına, üçüncü cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini ve aynı
fıkranın ikinci paragrafının birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları
"Ancak
üniversite yetkili kurullarının kararı ve Yükseköğretim
Kurulunun onayı ile dört yıl üst üste katkı payı veya
öğrenim ücretinin ödenmemesi ile kayıt yenilenmemesi nedeniyle
öğrencilerin ilişikleri kesilebilir."
"Öğretim
dili tamamen Türkçe olan programlarda mesleki yabancı dil dersleri
dışında zorunlu yabancı dil hazırlık
sınıfı açılamaz; ancak üniversite yetkili
kurullarının kararı ve Yükseköğretim Kurulunun onayı
ile isteğe bağlı olarak yabancı dil hazırlık
sınıfı eğitimi verilebilir; bu hazırlık
sınıfında başarılı olamayan öğrencilerin
ilişikleri kesilmez ve eğitimlerine devam ederler."
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Azami süreler
içerisinde katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile
kayıt yenilenmemesi sebebiyle öğrencilerin ilişiklerinin
kesilmemesi esas olmakla beraber, öğrencilerin eğitime devam edip
etmeyecekleri bilinmeksizin bu kadar uzun süreler kayıtlarının
devam etmesi, üniversiteleri kontenjan ve bütçe planlamalarını
gerçekçi olarak yapamaz duruma getirecektir. Bu sebeple maddeye, üniversite
yetkili kurullarının kararı ve Yükseköğretim Kurulunun
onayı ile 4 yıl üst üste katkı payı veya öğrenim
ücretinin ödenmemesi ile kayıt yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin
ilişiklerinin kesilebileceğine dair bir cümle eklenmesi maslahata
daha uygun olacaktır.
Diğer
taraftan, öğretim dili tamamen Türkçe olan programlarda da isteğe
bağlı yabancı dil hazırlık sınıfı
eğitimi verilebilmesi için üniversite yetkili kurullarının
kararı ve Yükseköğretim Kurulunun onayı şartı
getirilmiş ve ayrıca bu hazırlık sınıfında
başarılı olamayan öğrencilerin ilişiklerinin
kesilmeyeceği ve eğitimlerine devam edecekleri belirtilmiştir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde dört önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 46 ncı maddesinin (ç) fıkrasının ilk
paragrafının birinci cümlesine "lisans
programlarından" ibaresinden sonra gelmek üzere,
"(açıköğretim programları hariç)" ibaresinin
eklenmesini ve aynı fıkranın ikinci paragrafının
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat
Ali Ercoşkun
Amasya İstanbul Bolu
Şirin Ünal Osman
Boyraz Osman Aşkın
Bak
İstanbul İstanbul İstanbul
OKTAY VURAL (İzmir) Bizim önergeyi çekiyoruz
efendim.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 29. Maddesinin son cümlesi olan, "Lisans
düzeyinde ikinci bir yükseköğretim yapan öğrenciler, katkı
payı ve öğrenim ücretini yüzde elli fazlasıyla öder."
ibaresinin metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Nurettin Demir Kadir Gökmen Öğüt
Mersin Muğla İstanbul
Fatma Nur Serter Ramazan
Kerim Özkan Ali Serindağ
İstanbul Burdur Gaziantep
Mehmet
Hilal Kaplan Mehmet Ali Ediboğlu
Kocaeli Hatay
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 29'uncu maddesinin
kaldırılmasını arz ve talep ederiz.
Pervin Buldan Kemal
Aktaş İdris Baluken
Iğdır Van Bingöl
Abdullah Levent Tüzel Hasip
Kaplan
İstanbul Şırnak
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile lisans düzeyinde ikinci bir öğretim
yapan öğrenciler ile öğrenimlerini normal süre içerisinde
tamamlamayan öğrencilerden alınacak harçların yüzde elli
oranında arttırılması ve çift anadal programına
kayıtlı öğrencilerden de harç alınabilmesi düzenlemektedir.
Kamuoyunda ve seçim meydanlarında "Biz harçları
kaldırdık." söylemi ile hareket eden AKP iktidarının
yapmış olduğu bu düzenleme göstermiştir ki AKP
iktidarının harçların tamamen kaldırılmasına
yönelik bir plan ve programı yoktur. AKP iktidarı
uyguladığı bu ve benzer diğer politikalarla öğrenciyi
bir müşteri olarak görmekte ve eğitimin her kademesini
ticarileştirmektedir.
Öğrenci harçlarını artırıcı
bu düzenlemenin yasalaşması hâlinde üniversite terk oranlarının
artacağı aşikârdır. Özellikle yoksul üniversite
öğrencilerine üniversite kapıları kapanacaktır.
Bu gerekçelerle bu önergeyle ilgili maddenin
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın
29. Maddesinin son cümlesi olan, "Lisans düzeyinde ikinci bir
yükseköğretim yapan öğrenciler, katkı payı ve öğrenim
ücretini yüzde elli fazlasıyla öder." ibaresinin metinden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
Hükûmet katılmadığı önergenin aynısını,
benzerini kendisi veriyor yani bizim verdiğimize katılmak zorundalar
aslında.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Birleştirmek
lazım herhâlde.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Yani, arzunuz varsa
birleştirilip -yani, Hükûmet de zor durumda kalmasın-
konuşulabilir.
BAŞKAN Nasıl, anlamadım efendim?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Başkanım, bizim önergemizde olanı Hükûmet de önermiş zaten.
Hükûmet ayrıca bir başka şey daha önermiş. Yani, bizim
önerdiğimize Katılmıyorum. diyemez çünkü zaten kendileri de
öneriyorlar aynı şeyi. O yüzden, yani, birleştirilip de bir
şeyler konuşulabilir ama Katılmıyorum. demesinler çünkü
kendileri de önermişler.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Daha
kapsamlı bir düzenleme.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Daha kapsamlı bir önerge verildiği
için
AYTUĞ ATICI (Mersin) Efendim, daha
kapsamlıysa o zaman Hükûmetin dediğine katılır. Daha
kapsamlı olanı eğer konuşacaksak öyle yapabiliriz ama
Katılmıyoruz. derlerse bir çelişki olur, hoş olmaz, o
açıdan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım efendim
şimdi?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Evet efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
29. Maddede "Lisans düzeyinde ikinci bir
yükseköğretim yapan öğrenciler, katkı payı ve öğrenim
ücretini yüzde elli fazlasıyla öder." denilmektedir. Burada iki temel
sorun vardır: Birinci sorun, yükseköğrenim katkı payı ve
öğrenim ücretinin aslında kalkmadığıdır. Daha
önce Hükûmetin "müjde" olarak ilan ettiği Öğrenci
harçları kaldırılmıştır." ifadesinin sadece
seçimlere yönelik Bakanlar Kurulu geçici kararı olduğu ortaya
çıkmıştır. İkinci sorun ise zor şartlarda
yapılabilen ikinci lisans eğitimi alan başarılı
öğrencilerin % 50 zamlı tarife ile harç ödeme zorunda
bırakılarak cezalandırılmalarıdır. Eğitim
öğretim sisteminde başarının
cezalandırılması kabul edilemez. Bu ceza uygulaması
dünyada, herhâlde sadece AKP iktidarına nasip olmuştur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 46 ncı maddesinin (ç) fıkrasının ilk
paragrafının birinci cümlesine "lisans
programlarından" ibaresinden sonra gelmek üzere,
"(açıköğretim programları hariç)" ibaresinin
eklenmesini ve aynı fıkranın ikinci paragrafının tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Açık öğretim programlarının
varlık nedeni gözletilerek ve bu programın çekiciliğinin
azalmaması bakımından, (ç) fıkrasının birinci
paragrafına "(açıköğretim programları hariç)"
ibaresi ilave edilmektedir. Diğer taraftan lisans düzeyinde ikinci
yükseköğretim yapanların katkı payı ve öğrenim ücreti
yönünden dezavantajlı duruma getirilmemesi için fıkranın ikinci
paragrafı tasarıdan çıkarılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
29uncu maddeyi kabul edilen bu önergeyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
30uncu madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde üçü aynı olmak üzere dört
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın çerçeve 31 inci maddesi ile 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 11 inci maddesine eklenmesi
öngörülen ilk fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Ali
Ercoşkun
Amasya İstanbul Bolu
Osman Aşkın Bak Osman Boyraz Hacı Bayram Türkoğlu
İstanbul İstanbul Hatay
İlyas Şeker
Kocaeli
Eğitim-öğretim faaliyetlerini yürütmekle
birlikte kurucu vakfa veya üçüncü şahıslara doğrudan ya da
dolaylı kaynak aktardığı Maliye Bakanlığının
görüşü alınarak Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen
nesnel ve ölçülebilir kriterlere göre tespit edilen vakıf
yükseköğretim kurumları hakkında, verilen süre içerisinde
aktarılan kaynağın vakıf yükseköğretim kurumuna iade
edilmemesi hâlinde, Yükseköğretim Kurulu
gerektiğinde düzeltici, kısıtlayıcı veya
faaliyet iznini kaldırma şeklinde tedbir niteliğinde kararlar
alır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının; 31. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Mehmet
Şandır Ali
Öz
Adana Mersin Mersin
Zühal Topcu Alim
Işık D.
Ali Torlak
Ankara Kütahya İstanbul
Emin
Çınar
Kastamonu
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Pervin Buldan Kemal
Aktaş Hasip
Kaplan
Iğdır Van Şırnak
İdris Baluken Abdullah
Levent Tüzel
Bingöl İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Nurettin
Demir Kadir
Gökmen Öğüt
Mersin Muğla İstanbul
Ali Serindağ Fatma Nur
Serter Mehmet
Hilal Kaplan
Gaziantep İstanbul Kocaeli
Ramazan Kerim Özkan Mehmet
Ali Ediboğlu
Burdur Hatay
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki bu üç
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sayın
Atıcı.
Buyurunuz Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu madde de bu bölüm içerisinde
konuşacağımız birkaç maddeden bir tanesidir. Bu da çok
ciddi şekilde eleştirile eleştirile nihayet bu noktaya kadar
gelmiş bulunuyor. Burada problem şu ki, bu maddeyle vakıf
üniversitelerinin hastaneleri âdeta kıskaca alınıyor.
Şimdi, vakıf hastaneleri kıskaca alındığı
zaman burada bir hesaplaşma kokuyor, bir hesaplaşma söz konusu ve
devlete de bu şekilde bir hesaplaşma hiçbir şekilde
yakışmaz.
Bakın arkadaşlar, içinizdeki doktor
arkadaşlarım çok iyi bilirler, Türkiye'de bulunan bütün hastanelerin
ayakta kalabilmeleri için SGKyla iyi geçinmeleri gerekir. Eğer SGK
ödemeyi iki ay geciktirir ise o vakıf hastanesinin, o vakıf üniversitesi
hastanesinin ayakta durması imkânsız hâle gelir, ciddi
sallantıda olur ve o zaman da bu maddeye takılabilir.
Yani, şimdi, bir hesaplaşma uğruna SGK bir
vakıf üniversitesi hastanesinin hakedişini iki ay, üç ay geciktirirse
veya benim başhekimlik yaptığım dönemlerde olduğu
gibi, rastgele faturaları çekip yüzde 30 iskonto, yüzde 40 iskonto yapmaya
kalkarsa o vakıf hastanelerinin yaşaması mümkün olmaz. Hâlbuki
vakıf üniversiteleri de buradan sizlerin oylarıyla kabul edilerek
geçiyor ve bu üniversiteler kuruluyor, bu hastaneler de yine bu memlekete
hizmet ediyor. Ama bu, tıptan, sağlıktan, insan
sağlığı üzerinden hesaplaşma yapmak doğru
değildir. O nedenle önergemizin kabulünü rica ediyorum ve iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
ALİM IŞIK (Kütahya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile eğitim-öğretim faaliyetlerini
yürütmekle birlikte mali borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu
tespit edilen vakıf yükseköğretim kurumları kapatılabilecektir.
Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin etkilenmediği durumlarda bir
üniversiteyi kapatmak doğru değildir. Vakıf üniversitelerinin
büyük özveri ile kurulup bilim ve eğitime, hizmete yardımı inkâr
edilemez. Siyasi iradenin kontrolüne geçiremediğini baskı
unsurları ile kapatmak ülkemiz gerçekliğinde hiç de zor
değildir. Kabul edilemez bir düzenlemedir.
BAŞKAN -
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
AKP döneminde kar-zarar mantığıyla
yapılandırılan ve birer şirket gibi işletilen
vakıf üniversitelerinin sayıları hızla
artmıştır. Bu üniversiteler piyasa dolayımıyla
tanımlanmış tahakküm ilişkilerine mahkûm
edilmişlerdir. Bu piyasa mantığı içerisinde emek sömürüsünün
ve güvencesiz, esnek istihdamın merkezleri haline
dönüştürülmüşlerdir. Güvencesiz çalışmanın
yaygınlaşmasıyla bilimsel çalışmanın en önemli
unsuru olan akademik özgürlükler ipotek altına alınmış,
özgür düşüncenin olmazsa olmazı olan bireysel özgürlükler yerini
piyasa dolayımıyla tanımlanmış tahakküm
ilişkilerine bırakmıştır.
Hükümet tarafından getirilen, 2547 sayılı
Kanuna ek 11'inci maddenin eklenmesini öngören bu değişiklikle, mali
sorumluluklarını yerine getiremeyen vakıf üniversitelerinin YÖK
tarafından kapatılmasının önü açılmak istenmektedir.
YÖK'ün vakıf üniversiteleri üzerindeki tahakkümünü artırıcı
nitelikteki bu düzenlemeyle, AKP iktidarı döneminde kar-zarar
mantığıyla yapılandırılan vakıf
üniversitelerinin YÖK'e itaat etmesi amaçlanmaktadır. Böylece YÖK'e itaat
eden üniversiteler yaratılmak istenmektedir.
Bu gerekçelerle bu değişiklik önergesiyle,
üniversiteler üzerindeki tahakkümü arttırıcı nitelikte olan bu
düzenlemenin kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu üç önergeyi
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın çerçeve 31 inci maddesi ile 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 11 inci maddesine eklenmesi
öngörülen ilk fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman
Aşkın Bak (İstanbul) ve arkadaşları
Eğitim-öğretim faaliyetlerini yürütmekle
birlikte kurucu vakfa veya üçüncü şahıslara doğrudan ya da dolaylı
kaynak aktardığı Maliye Bakanlığının
görüşü alınarak Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen
nesnel ve ölçülebilir kriterlere göre tespit edilen vakıf
yükseköğretim kurumları hakkında, verilen süre içerisinde
aktarılan kaynağın vakıf yükseköğretim kurumuna iade
edilmemesi hâlinde, Yükseköğretim Kurulu gerektiğinde düzeltici,
kısıtlayıcı veya faaliyet iznini kaldırma
şeklinde tedbir niteliğinde kararlar alır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile nesnel ve ölçülebilir kriterlere göre kurucu
vakfa veya üçüncü şahıslara kaynak aktardığı tespit
edilen vakıf yükseköğretim kurumlarına verilen süre içerisinde
kaynağın iade edilmemesi halinde de Yükseköğretim Kurulu
tarafından gerektiğinde düzeltici, kısıtlayıcı
veya faaliyet iznini kaldırma şeklinde tedbir niteliğinde
kararlar alma yetkisi verilmektedir. Ayrıca Yükseköğretim Kurulunun
uygulayıcı birim olmaması nedeniyle, yanlış
anlaşılmalara meydan verilmemesini teminen Yükseköğretim Kuruluna
verilen yetki tedbir niteliğinde karar almaya dönüştürülmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
31inci maddeyi kabul edilen bu önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 32ye bağlı geçici madde 66yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 32ye bağlı geçici madde 67 üzerinde
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sayılı Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 32.
Maddesine bağlı Geçici 67. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet
Doğan Kubat Nurcan
Dalbudak
Adıyaman İstanbul Denizli
Cemalettin Şimşek Osman Kahveci
Samsun Karabük
"Geçici Madde
67: Yükseköğretim kurumlarından bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce ilişiği kesilen öğrenciler,
ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde başvuruda
bulunmaları hâlinde geçici 58. maddede yer alan esaslara göre, ilgili
yükseköğretim kurumunda açılmış program ve ders var ise
takip eden eğitim öğretim yarı yılında, yoksa takip
eden eğitim öğretim yılında öğrenimlerine
başlayabilirler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 32 nci
maddesine bağlı geçici madde 67nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Kemal
Aktaş İdris
Baluken
Iğdır Van Bingöl
Abdullah Levent Tüzel Hasip
Kaplan
İstanbul Şırnak
"GEÇİCİ
MADDE 67- Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün
sınıflarda intibak, önlisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü
öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler ile yurt
dışındaki üniversitelerden yatay geçiş yaptıktan sonra
yatay geçişleri iptal edilenler dâhil, her ne sebeple olursa olsun
ilişiği kesilenler ile bir programı kazandıkları hâlde
kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren beş ay içinde ilişiklerinin kesildiği
yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla
bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2014-2015
eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine
başlayabilirler. Müracaat süresi içinde askerlik zamanı gelmiş
olanların askerlikleri tecil edilmiş sayılır. Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar
terhislerini takip eden 2 ay içinde ilgili yükseköğretim kurumuna
başvurmaları hâlinde bu maddede belirtilen haklardan
yararlandırılır. Bu maddede yer alan hükümlerden yararlanarak
ayrıldığı yükseköğretim kurumuna kayıt
yaptırıp işi veya ikametinin başka bir ilde bulunduğunu
belgeleyenler, üniversiteye giriş yılı itibarıyla geçmek
istediği üniversitenin taban puanını sağlamaları ve
ikamet ettikleri ildeki yükseköğretim kurumlarının
senatolarının da uygun görmesi halinde, senatolar tarafından
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ikamet ettikleri ildeki
üniversitelerdeki eşdeğer diploma programlarına yatay geçiş
yapabilirler. Bu maddeden yararlanıp bir yükseköğretim kurumunda
öğrenci statüsü kazananlar başvurmaları halinde Anadolu
Üniversitesi bünyesindeki açık öğretim önlisans veya lisans
düzeyindeki kontenjan sınırlaması olan eşdeğer
bölümlere, kontenjan sınırlaması olmayan diploma
programlarında ise istedikleri bölümlere yatay geçiş yapabilirler. Bu
maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Yükseköğretim Kurulu yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Önerge ile yükseköğretim kurumlarıyla herhangi
bir nedenden dolayı ilişiği kesilen öğrencilerin tekrardan
eğitim haklarını kazanmasını öngören düzenlemenin
kapsamı genişletilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca geçici
58'inci maddeye yapılan atıftan kaynaklı oluşacak
karışıklığın önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sayılı Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 32.
Maddesine bağlı Geçici 67. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek (Samsun) ile Mehmet Doğan Kubat (İstanbul) ve
arkadaşları
"Geçici Madde 67: Yükseköğretim
kurumlarından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
ilişiği kesilen öğrenciler, ilişiklerinin kesildiği
yükseköğretim kurumuna bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren beş ay içinde başvuruda bulunmaları halinde geçici 58. maddede
yer alan esaslara göre, ilgili yükseköğretim kurumunda
açılmış program ve ders var ise takip eden eğitim
öğretim yarı yılında, yoksa takip eden eğitim
öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Affedilen öğrencilerin hak kaybına
uğramamaları amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 32ye bağlı geçici madde 67yi bu
önergeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 32ye bağlı geçici madde 68 üzerinde iki
önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının;
32. Maddesine bağlı,
GEÇİCİ MADDE 68'de geçen, "lisans
tamamlama eğitimi yaptırılır." İbaresinden önce
gelmek üzere "eşdeğer lisans diploma sahiplerinin
eğitimlerinde aldığı, uygulamalı eğitim süresi
kadar uygulamalı eğitimi yapmak kaydı ile" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Alim
Işık Mehmet
Şandır
Adana Kütahya Mersin
Ali Öz D. Ali
Torlak Zühal
Topcu
Mersin İstanbul Ankara Emin Çınar
Kastamonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı "Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı" nın 32. Maddesine bağlı,
GEÇİCİ
MADDE 68'de geçen, "lisans tamamlama eğitimi
yaptırılır." İbaresinden önce gelmek üzere
"eşdeğer lisans diploma sahiplerinin eğitimlerinde
aldığı, uygulamalı eğitim süresi kadar uygulamalı
eğitimi yapmak kaydı ile" ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Nurettin
Demir Ali
Serindağ
Mersin Muğla Gaziantep
Hülya Güven Fatma Nur
Serter Mehmet Hilal Kaplan İzmir İstanbul Kocaeli
Ramazan Kerim Özkan Mehmet Ali Ediboğlu
Burdur Hatay
BAŞKAN
Okuttuğum bu iki önerge de aynı mahiyettedir.
Aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Siz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Demir, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 615 sıra sayılı Yasa Tasarısını
görüşmeye devam ediyoruz.
Ön lisans
eğitimi almış olan hemşirelerin uzaktan eğitimle
lisans eğitimi düzeyine çıkmaları tabii ki çok güzel bir
şey. Hemşirelerimiz ve herkes daha üst, bir kademe daha eğitim
görmek veyahut da mesleğinde yükselmek ister. Onu çok yerinde
bulduğumuz bir madde olarak görüyoruz. Tabii, burada önemli olan, bu
hemşire arkadaşlarımızın sadece uzaktan eğitim
sırasında almış olduğu teorik bilgilerini pratik
bilgiler hâline dönüştürebilmeleri ve bunun için de bir programın
yapılması. Mutlaka hasta başında, hastanelerde bu
pratiklerini, pratik eğitimlerini tamamlamalarının da önemli
olduğunun altını çizmek istiyorum.
Hemşire, doktor ve sağlık
çalışanları bir ekip; hemşireler de bu ekibin en önemli
maddelerinden bir tanesi, ekiplerinden bir tanesi. Gece-gündüz demeden, zorlu
koşullarda çalışan hemşireler, hepimiz biliyoruz ki insan
sağlığının en önemli faktörleridir,
elemanlarıdır. Sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok
yerinde hemşireler zor koşullar altında
çalışmaktadırlar. Branşlaşmanın olmaması,
kurumlarda bulunan yöneticilerin hemşireleri her koşulda
çalışacak birer köle olarak görmeleri, anayasal düzlemde
mesleğin reel bir tanımlamasının olmaması, özlük
haklarının gasbedilmesi gibi temel sorunların
dışında, hemen hemen tüm kurumlarda baş gösteren birçok
lokal sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun son
örneği 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaşanmaktadır;
özellikle, Bakanlık ve kurum politikaları gereği görünmez
kılınan mesleğin sorunları, hemşirelik mesleğinin
ve sorunlarının geldiği noktayı gözler önüne koymak
açısından tipik bir örnek. Burada, 1 hemşireye en az 12 hasta
düşmektedir. Bu durum, hemşirelerin hata yapma
olasılığını artırmaktadır. İş
yüklerinin artmasından kaynaklı mesleklerini verimli bir şekilde
yerine getiremeyen hemşireler, maaş koşullarının
düzeltilmesini, ek ödemelerinin artırılmasını, kreş
saatlerinin çalışma saatlerine göre ayarlanmasını ve izin
raporlarında kesinti olmamasını istiyorlar.
Şimdi, tabii ki hemşireler genellikle
eğitimi yeni bitirdikleri için, bunların doğum izinleri oluyor,
doğumları oluyor ve şimdiki doğum izinlerinin de
uzamış olması diğer, geride kalan, hemşire
sayısının az olduğu ekiplere gerçekten çok fazla yük bindiriyor.
Dolayısıyla, biraz -bir önceki konuşmamdaki gibi-
hemşirelerin ve sağlık çalışanlarının burada
da artırılması, kadrolarının iyileştirilmesi çok
önemli diye düşünüyorum.
Türkiye'nin tüm illerinde benzer sorunlar yaşayan
hemşirelerin sosyal hayatları kalmadığı gibi, idari
amirler tarafından yıldırma, baskı, hakaret, diğer
şekillerde mobbing uygulanması, huzurlu, mutlu çalışma
ortamını, aynı zamanda da mesleki ve ekip içi
barışı bozmuştur. Yer değişikliklerinin ceza
olarak uygulanması; çalışanı, hemşireyi etkileyecek
kararlarda idarenin, çalışanın düşüncesini alma gereği
görmeden, dayatmalarla uygulatması ya da uygulatmaya
çalışması; sürekli tutanak, yasal işlem, disiplinle
sindirme çabaları; hak arayanların ise cezalandırılmaları,
aynı şekilde çalışma motivasyonunu etkilemektedir.
Hemşirelik uygulamalarını denetlemesi ve
görevlendirildiği birimin sorunlarıyla ilgilenmesi gereken
süpervizörlerin sorunlarla ilgilenmemesi, hemşirelik uygulamaları ve
bakımı hakkında bilgi sahibi olmayan ve yasada da belirtilmesine
rağmen, hemşire dışında teknikerlerin süpervizör
olarak görevlendirilmesi gerçekten meslek içi çatışmalara neden
olabiliyor.
Bir noktaya daha değinmek istiyorum. Cezaevlerinde
çalışan sağlık memurları ve diğer hekimler,
birçok kimse eşit bir uygulamaya tabi tutulmadı. Bu kurum
çalışanları Sağlık Bakanlığına devredilmesine
rağmen, Sağlık Bakanlığına sağlık
memurları geçmediği için hem ekonomik olarak hem sosyal olarak zor
durumdalar. Geçen sene de bahsetmiştim Sayın Bakan, bu konuyu
inceletip bir sonuca varacağınızı iletmiştiniz.
Bilmiyorum, ne yaptınız?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demir.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde 32 ile 2547 sayılı Kanuna eklenen Geçici
Madde 68, sağlık alanında lisans tamamlama öngörmektedir. Konu
ile ilgili eğitimler, YÖK tarafından belirlenecek alanlarda, uzaktan
eğitimle verilmesi uygulama isteyen konularda sıkıntı
yaratabilecek niteliktedir. Lisans tamamlayacak ön lisans diploması
sahipleri, eşdeğer lisans diploma sahiplerinin eğitimlerinde
aldığı, uygulamalı eğitim süresi kadar uygulamalı
eğitimi almaları sağlanarak mesleğin standartları
korunmuş olacaktır. Sağlık alanında uygulamalı
eğitimin yararı inkâr edilemez. Bu alanlar sadece bilgi değil,
aynı zamanda pratik eğitim ve deneyim kazanma gerektirir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 32ye bağlı geçici madde 68i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi yeni geçici madde ihdasına dair bir
önerge vardır. İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi okutup
Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 14
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım, eğer katılmaz ise işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısı'nın çerçeve 32nci maddesi ile 2547
sayılı Kanununa aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Oya
Eronat
Amasya İstanbul Diyarbakır
Suat Önal Salih
Koca M.
Mücahit Fındıklı
Osmaniye Eskişehir Malatya
"GEÇİCİ MADDE 70 - Tabip, diş tabibi
ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim
üyelerinden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta
veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta
olanlara, bu faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve
ek ödeme ödenmez. Bunlardan belirtilen faaliyetlerini sona erdirmek isteyenler,
31/12/2014 tarihine kadar bu konudaki iradelerini görevli oldukları kurum
yönetimlerine bildirirler ve bunların en geç 31/5/2015 tarihine kadar bu
faaliyetleri sona ermiş sayılır ve çalışma uygunluk
belgesi veya izni iptal edilir. Bu süre içerisinde mali hakları ve ek
ödemeleri tam olarak ödenmeye devam olunur.
Bu madde kapsamında bulunan öğretim üyelerinden
belirtilen faaliyetlerinden dolayı görevi kötüye kullandıkları
yargı kararı ile tespit edilenlerin, genel hükümlere göre
sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla, serbest meslek veya özel
sağlık kuruluşlarında çalışma uygunluk belgesi
veya izni iptal edilir.
Bu madde hükmü Gülhane Askeri Tıp Akademisi
öğretim üyeleri hakkında da uygulanır. Ancak bu öğretim
üyelerine ödenmeyecek mali haklar üniversite ödeneği ile sağlık
hizmetleri tazminatıdır."
BAŞKAN
- Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunluğunuzla
katılıyor musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Başkanım, Komisyonumuz salt
çoğunlukla buradadır, 15 üyemiz mevcuttur; salt
çoğunluğumuzla katılıyoruz.
BAŞKAN
- O zaman, önerge üzerine yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz
talebi
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bu son cümleyi bence
redakte etmek lazım, cümle devrilmiş.
Ancak bu öğretim üyelerine
ödenmeyecek mali haklar üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri
tazminatıdır." yerine Bu öğretim
üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri
tazminatı ödenmez.
BAŞKAN
Cümlede bir şey var.
Komisyonun
bir düzeltme talebi var yanılmıyorsam.
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Efendim, başka bir konuda düzeltme talebinde
bulunacağım ama redaksiyon yetkisiyle acaba
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Anlamı değiştirmediği için redaksiyon
olur.
BAŞKAN
Eğer kabul ediyorsanız redaksiyon yetkisini
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Tabii, redaksiyon yetkisiyle Genel Kurulun takdirine
bırakalım.
Sayın
Başkanım, daha önce, bu 32nci maddeyle ilgili geçici bir madde ilave
edilmişti. Maddelerin teselsül ettirilmesi kanun tekniğine daha uygun
olacaktır, onu hatırlatma babında söz istemiştim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Evet, onu gerekli şekilde,
ardışık olarak gerçekleştirirler.
Şimdi, söz istemi de olmadığına göre,
bu redaksiyon talebiyle birlikte yeni geçici madde ihdasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 33 üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının; 33. maddesinde geçen
"kaldırılmıştır" ibaresinin
"kaldırılması uygun görülmüştür" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Zühal Topcu Emin
Çınar
Adana Ankara Kastamonu
Alim Işık Mehmet
Şandır Ali
Öz
Kütahya Mersin Mersin
D. Ali Torlak
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Kemal
Aktaş İdris
Baluken
Iğdır Van Bingöl
Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan
İstanbul Şırnak
BAŞKAN Komisyon bu son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üniversiteler üzerinde bir vesayet kurumu olan YÖK'ün
görev ve yetki alanı AKP iktidarı döneminde sürekli olarak
genişletilmektedir. Buna karşılık üniversitelerin akademik
ve idari özerklikleri sürekli olarak kısıtlanmakta ve ortadan
kaldırılmaktadır. Bu düzenleme ile AKP iktidarı
yabancı dil hazırlık eğitim-öğretiminde
üniversitelerin yetkisini tamamen YÖK'e aktarmaktadır. İş bu
önerge ile iktidarın 12 Eylül Darbe ürünü olan ve YÖK'ün yetkilerinin daha
da artırılmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra
sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının; 33. maddesinde geçen
"kaldırılmıştır" ibaresinin
"kaldırılması uygun görülmüştür" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile öğrencilerin lisans eğitimindeki
başarısızlıktan dolayı üniversitelerden
atılması engellenmiştir. Yerinde bir değişikliktir.
Lisans eğitimi sırasındaki sosyal sorunlar nedeniyle olabilecek
gecikmeler dikkate alınarak yerinde bir düzenleme
yapılmıştır. Cümlenin anlamı güçlendirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 33üncü madde kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde üçü de aynı mahiyette olmak
üzere üç önerge vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin çıkarılarak
diğer maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Aytuğ
Atıcı
Amasya İstanbul Mersin
İdris Baluken Oktay
Vural Engin
Altay
Bingöl İzmir Sinop
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Pervin Buldan Kemal
Aktaş İdris
Baluken
Iğdır Van Bingöl
Abdullah Levent Tüzel Hasip
Kaplan
İstanbul Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Zühal Topcu Oktay
Vural Mehmet
Şandır
Ankara İzmir
Mersin
Ali Öz Emin
Çınar S.
Nevzat Korkmaz
Mersin Kastamonu Isparta
Lütfü Türkkan
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki bu
önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İlgili alanda uzman ve STK'larında açıklamalarından
anlaşıldığı üzere bu yasa tasarısı ile AKP
hükümeti kendine bağlı bir sağlık bilimleri üniversitesi
kurma gayretindedir. Siyasi irade, bu yolla, hem sağlık
alanındaki araştırma-geliştirme çalışmalarını,
hem de sağlık yüksek öğretimini kendisine bağlıyor,
özerkliğini yok ediyor, ticarileştiriyor. Ülkemiz gerçekten de
bilimsel araştırmalar bakımından gelişmiş
ülkelerin çok gerisindedir. TÜSEB'in amaçları arasında gösterilen
ulusal kaynaklarla ilaç ve tıbbi cihaz geliştirmek kuşkusuz hem
halk sağlığı hem de sağlık
harcamalarımız açısından çok doğru bir hedeftir. Ancak
araştırma-geliştirme faaliyetleri gerçek anlamda özgür, idari
açıdan özerk ortamlar ister. Bu ortamların üniversitelerde
yaratılması pekala mümkündür. Oysa bu yasa ile üniversiteler daha
etkisiz hale gelecek, bilim denetim altına girecek, bilimsel üretim esas
olarak kar elde etmeye yarayan bir etkinlik haline gelecektir. Özel bütçeli,
özel hukuk hükümlerine tabi, şirketleşmeyi teşvik eden
yapısı ile TÜSEB, niyetin tam da bu olduğunu açıkça ortaya
koymuştur. Bu tasarı bilimsel çalışmanın ticari
değere dönüştürülmesinin tasarısıdır. Ar-Ge adı
altında, uygun bulduğuna şirket kurdurmanın, uygun
bulduğuna geri ödemesiz destek ve hibe vermenin
tasarısıdır. TÜSEB sözde özerk, özde tamamen hükümete
bağlıdır. Yönetim Kurulu'nun Başkanı bizzat
Sağlık Bakanı'dır. Yönetim Kurulu ve Yüksek
Danışma Kurulu üyeleri çok büyük ölçüde hükümet tarafından
atanmaktadır. Hükümet bu tasarı ile bilimi avucunun içine almak
istemektedir. Bu önerge ile hükümetin kendisine bağlı antidemokratik
yapısı ve geniş yetkiler ile donatılmış bir kurum
kurmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin yeniden değerlendirilmesi amacıyla
Tasarıdan çıkarılması öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeleri birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Efendim, madde
çıkarıldı.
BAŞKAN Pardon, her şey biraz
karıştı, biraz hızlı geçiyor, onun için, kusura
bakmayınız. Çok hızlı hareket ediyoruz, maddeleri getirip
çıkarıyoruz.
Böylece 34üncü madde tasarı metninden
çıkarılmıştır, diğerleri de ona göre teselsül
ettirilecektir.
Madde 35i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 36yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 37yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Biz çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Onu da çektik.
O zaman, 39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 41 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Amasya İstanbul İstanbul
İhsan Şener Osman Boyraz Şirin
Ünal
Ordu İstanbul İstanbul
"MADDE
41- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununa ekli (II) sayılı cetvelin "B) Özel Bütçeli Diğer
İdareler" bölümüne "46) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı" ibaresi eklenmiştir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 41 inci
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Kemal Aktaş Abdullah
Levent Tüzel
Van İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İlgili
alanda uzman ve STK'larında açıklamalarından
anlaşıldığı üzere bu yasa tasarısı ile AKP
hükümeti kendine bağlı bir sağlık bilimleri üniversitesi
kurma gayretindedir. Siyasi irade, bu yolla, hem sağlık
alanındaki araştırma-geliştirme
çalışmalarını, hem de sağlık yüksek
öğretimini kendisine bağlıyor, özerkliğini yok ediyor,
ticarileştiriyor. Ülkemiz gerçekten de bilimsel araştırmalar bakımından
gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. TÜSEB'in amaçları
arasında gösterilen ulusal kaynaklarla ilaç ve tıbbi cihaz
geliştirmek kuşkusuz hem halk sağlığı hem de
sağlık harcamalarımız açısından çok doğru
bir hedeftir. Ancak araştırma-geliştirme faaliyetleri gerçek
anlamda özgür, idari açıdan özerk ortamlar ister. Bu ortamların üniversitelerde
yaratılması pekala mümkündür. Oysa bu yasa ile üniversiteler daha
etkisiz hale gelecek, bilim denetim altına girecek, bilimsel üretim esas
olarak kar elde etmeye yarayan bir etkinlik haline gelecektir. Özel bütçeli,
özel hukuk hükümlerine tabi, şirketleşmeyi teşvik eden
yapısı ile TÜSEB, niyetin tam da bu olduğunu açıkça ortaya
koymuştur. Bu tasarı bilimsel çalışmanın ticari
değere dönüştürülmesinin tasarısıdır. Ar-Ge adı
altında, uygun bulduğuna şirket kurdurmanın, uygun
bulduğuna geri ödemesiz destek ve hibe vermenin
tasarısıdır. TÜSEB sözde özerk, özde tamamen hükümete
bağlıdır. Yönetim Kurulu'nun Başkanı bizzat
Sağlık Bakanı'dır. Yönetim Kurulu ve Yüksek
Danışma Kurulu üyeleri çok büyük ölçüde hükümet tarafından
atanmaktadır. Hükümet bu tasarı ile bilimi avucunun içine almak
istemektedir. Bu önerge ile hükümetin kendisine bağlı antidemokratik
yapısı ve geniş yetkiler ile donatılmış bir kurum
kurmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 41 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Doğan Kubat (İstanbul) ve
arkadaşları
"MADDE 41- 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II)
sayılı cetvelin "B) Özel Bütçeli Diğer İdareler"
bölümüne "46) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı"
ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının Çerçeve 34 üncü maddesinin
Tasarıdan çıkarılmasının sonucu olarak maddede gerekli
düzenleme yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 41inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 42 inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Hasip
Kaplan
Iğdır Bingöl Şırnak
Kemal Aktaş Abdullah Levent
Tüzel
Van İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut kanunda "Meyhane, kahvehane, kıraathane,
bar, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerler ile açık
alkollü içki satılan yerlerin, okul binalarından kapıdan
kapıya en az yüz metre uzaklıkta bulunması zorunludur."
Hükümet bu yasal düzenleme ile dönüşüm programına dahil olacak
dershanelerin 2018-2019 eğitim öğretim yılına kadar bu
zorunluluktan muaf olmasını sağlamaktadır. Diğer bir
deyişle AKP iktidarı eğitimin neoliberal politikalar
bağlamında özelleştirilme sürecinde sermayeye yeni alanlar
açmakta ve kolaylıklar getirmektedir. Hiçbir eğitim kurumuna yasal
güvence ile imtiyaz tanınamaz. İş bu önerge bu gerekçe ile
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde aynı mahiyette olan iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 43. Maddesinde geçen vekil ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Ali
Serindağ Fatma
Nur Serter
Mersin Gaziantep
İstanbul
Mehmet Ali Ediboğlu Ramazan Kerim Özkan Hülya Güven
Hatay Burdur İzmir
Mehmet Hilal Kaplan
Kocaeli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
imza sahipleri:
Seyfettin Yılmaz Cemalettin
Şimşek Alim
Işık
Adana Samsun Kütahya
Emin
Çınar Ali
Öz D.
Ali Torlak
Kastamonu Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Atıcı, buyurunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, söz konusu
hemşireler olunca mutlaka birkaç çift laf etmemiz gerekiyor çünkü
sağlık ordusunun en önemli elemanlarıdır hemşireler,
âdeta lokomotifidir ve hemşireler olmadan da sağlık sistemi yürüyemez
hiçbir şekilde. Ama, bu maddeden anladığımız
kadarıyla, sizler, daha önceki uygulamalarınıza benzer
şekilde, vekil ebe ve hemşire istihdam ediyorsunuz. Bakın, ilk
söylediğim cümleleri hatırlayın: Sağlık sistemi
ebesiz, hemşiresiz olmaz dedik, asla olmaz ama şimdi, siz
kalkıyorsunuz, vekil ebe ve hemşire istihdamını gündeme
getiriyorsunuz. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Vekâleten iş yapma
taşeronluk sisteminden daha da kötü, kölelik benzeri bir iştir. Yani,
bir insanı taşeron yapıyorsunuz, hadi neyse ama vekil ebe, vekil
hemşire yaptığınız zaman, âdeta kölelik sistemidir.
Bir klinikte bir hemşire var, bir vekil hemşire var, bir de
hemşire yardımcısı var; burada bir çalışma
barışından söz etmek hiçbir şekilde mümkün değildir.
Sağlık Bakanlığının da bunu sürdürmeye hiçbir
şekilde hakkı yoktur. O yüzden de iş güvencesi son derece önemli
olan ve kritik işler yapan bu ebe hemşirelerde vekil
çalışma sistemine son verilmelidir diyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Diğer önerge üzerinde, Mersin Milletvekili Ali Öz.
Buyurunuz Sayın Öz.
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615
sıra sayılı Kanun Tasarısının 43üncü maddesinde
bizim de ifade edeceğimiz önemli bir şey; gerçekten, hemşirelik
mesleğinin vekil ebe, vekil hemşire, isimlerinin bile bu
şekilde anılmasının çok doğru olmadığı
kanaatindeyim.
Gerçekten, sağlık hizmetini bir bütünlük
içerisinde değerlendirdiğimiz zaman, hemşirelerin bu işin
lokomotifi olduğunu, dolayısıyla sağlık hizmeti
üretmenin bir ekip çalışması neticesinde ortaya
çıkacağını herhâlde hiç bilmeyenimiz yoktur.
Dolayısıyla, bunların özlük haklarını
sınırlayacak, isimlerinin bile önüne bir sıfat getirecek
zedeleyici şeylerden uzak durulmasının daha doğru
olacağı kanaatindeyim.
Burada kabul ettiğimiz bazı maddelerle
alakalı aslında birtakım sıkıntıları da
beraberinde getirdiğimiz bir süreci yaşıyoruz. Özellikle
sağlık hizmetinde kaliteli hizmet üretmek için ve aynı zamanda
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderici, bu kanundan
sonra yeni önlemleri hızlı bir şekilde almamız
gerektiği noktasında da birtakım uyarıları yapmakla
kendimizi mükellef addediyorum.
Özellikle zor hastaların, özellikle çok özellikli
ameliyatlarını bundan sonra tıp fakültelerinde, eğitim
hastanelerinde doktorların kaçarak yapmayacakları endişemi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bununla alakalı gerek Sağlık
Bakanlığının gerekse Sağlık Komisyonundaki
arkadaşların bir araya gelerek çok detaylı bir inceleme yapmak,
bir karara varmak zorunda olduğunu da ifade etmek isterim. Zor
ameliyatları eğer bugünkü şartlarda, döner sermayeden
kısıtlı gelir imkânı sağlayarak üniversite
hocalarına yaptırmaya kalkarsak bundan en büyük zararı
vatandaşlarımız görecektir.
Dolayısıyla, vatandaşları mağdur
etmenin, vatandaşlara bu mağduriyeti yaşatmanın bedelini
mutlaka
Bu yüce millet de bizi affetmeyecek diyor, yüce heyeti
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 43ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde önerge yok.
Madde 44ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci madde üzerinde ikisi de aynı mahiyette olmak
üzere iki önerge vardır, okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Biz çekiyoruz 45i.
BAŞKAN 45i çektiniz, bir önerge kaldı.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 45 inci maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ali Ercoşkun
Amasya İstanbul Bolu
İhsan Şener Osman
Aşkın Bak Osman
Boyraz
Ordu İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Tasarının
Çerçeve 34 üncü maddesinin Tasarıdan çıkarılmasının
sonucu olarak maddenin de Tasarıdan çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Böylece önerge
kabul edilip 45inci madde çıkarılmıştır.
46ncı madde
üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, çekiyoruz biz.
BAŞKAN Siz
çektiniz.
46ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 46
ncı maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ali Ercoşkun
Amasya İstanbul Bolu
İhsan Şener Hacı Bayram
Türkoğlu İlyas
Şeker
Ordu Hatay Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Tasarının
Çerçeve 34 üncü maddesinin Tasarıdan çıkarılmasının
sonucu olarak maddenin de Tasarıdan çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiş ve böylece 46ncı madde çıkarılmıştır.
47nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 615 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 nci
maddesinin çıkarılarak diğer maddelerin teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Oktay Vural Engin
Altay
Amasya İzmir Sinop
Mehmet Doğan Kubat İdris Baluken
Aytuğ
Atıcı
İstanbul Bingöl Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Maddenin yeniden değerlendirilmesi amacıyla
Tasarıdan çıkarılması öngörülmüştür.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece 47nci madde çıkarılmıştır.
48inci madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 48. Maddesinde geçen "Bu şekilde görevlendirilenlere bu
görevlerinden dolayı ayrıca herhangi bir ödeme yapılmaz."
Cümlesinin metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Ali Serindağ Fatma Nur Serter
Mersin Gaziantep İstanbul
Hülya Güven Ramazan
Kerim Özkan Mehmet Ali Ediboğlu
İzmir Burdur Hatay
Mehmet
Hilal Kaplan
Kocaeli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Seyfettin Yılmaz Emin
Çınar S. Nevzat Korkmaz
Adana Kastamonu Isparta
D. Ali Torlak Lütfü
Türkkan Ali Öz
İstanbul Kocaeli Mersin
BAŞKAN - Komisyon
önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok uzun
konuşmayacağım, biliyorum ki bitsin diye bir an evvel bu
yasanın geçmesi için bütün gruplar anlaşmış.
Bugün
TOKİnin denetimi vardı; yukarıda KİT Komisyonunda, Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda TOKİnin denetimi vardı
ve bu denetim sırasında şunu öğrendik ki şu anda
mevcut 167 tane hastane TOKİ tarafından yapılıyor. Ama 167
tane hastane TOKİ tarafından yapılırken bazı
sıkıntılar ortaya çıkmış. Bu
sıkıntılar, örneğin bazı hastanelerin beton
kalitesinin beton kriterlerine uygun olmadığı tespit
edilmiş; bazı hastane yapımlarında demirin eksik
yapıldığı, ebadına uygun demir
kullanılmadığı tespit edilmiş.
Şimdi, bu
hastanelerde hastalarımız yatacak, doktorlarımız,
hemşirelerimiz görev yapacak ve böyle sıkıntılarla
karşı karşıyayız. Bunların denetimi de
müşavirlik firmalarına verilmiş yani müşavirlik
firmaları kontrol amaçlı denetim yapıyorlar ama denetim yaparken
de oralarda ne işçi sağlığı ve iş güvenliği
denetim uzmanı ne de inşaat mühendislerinin
bulunmadığı tespit edilmiş Sayıştay
raporlarında. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Size de, lütfen, rica ediyorum, bu hastaneler hepimizin hastaneleri, doğru
düzgün yapılması konusunda gayret etmeniz ve sizin inşaat
emlakiniz varsa TOKİden ayrı olarak denetletmeniz gerekiyor.
Bazı hastanelerin geçici kabulü yapılırken
de bunlar götürü usulü verildiği için yüzde 5lik bir kanunen yetki var,
geçici kabul yapılabilmesi için, eksiklerin tamamlanabilmesi için.
Şimdi, şöyle bir şey yapıyorlar: Atıyorum, 20 milyon
lira tutuyor yatırım bedeli, götürü bedel 20 milyon lira. Yüzde 5
dediğiniz zaman 1 milyon TLlik bir geçici kabuldeki eksiklikleri
çıkartıyorlar ama iş sonuçlandığında yüzde 13ü,
14ü, 15i buluyor. Yani, mevcut kanunu arkadan dolanıyorlar ve oradaki
geçici kabulü yapabilmek için de bu eksikliklere göz yumuyorlar, daha sonra da
büyük rakamlar ödüyorlar.
Yine, yaptığınız hastanelerin bir
kısmının dere yatağında olduğuna şahit
olduk, çok ilginç bir şey.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerçekten mi?
HAYDAR AKAR (Devamla) Hastanenin temelinin sonra mevzi
plan değişiklikleri yapılmış. Sonra, hastanenin
birinin doğal gaz borusunun üzerine yapılması kararına
şahit olduk. Bunlar çok önemli şeyler çünkü 2003te çıkartılan
bir yasayla TOKİye tapusu alınmadan, vaziyet mevzi planı
yapılmadan ihale açma, ihale yapma şansı tanınmış
ve bunların şartnamesi hazırlanarak hiç yer bile belli
değilken ihale yapılmış ve böyle ihaleler
yapılınca da daha sonra yere gidip baktıklarında duvara
toslamışlar, işte, doğal gaz boru hattına
toslamışlar, işte dere yatağına toslamışlar
ve böyle sıkıntılar oluşmuş.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Kayseride
bataklığa
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet.
Yine, sekiz yüz gün geçmiş, yapımına
başlanmış, sekiz yüz gün
Yani, üç yüz altmış
beşe baktığınız zaman -bir yılda üç yüz
altmış beş gün var- yaklaşık üç seneyi geçmiş
olmasına rağmen, Sağlık Bakanlığı projede
düzeltme istiyor, reorganizasyon istiyor. Tekrar, işte, acil servisinin
yapısını değiştiriyor, ne bileyim, alt tarafa, zemin
kata mahkûm odası, mahkûmun yatacağı yerler istiyor ve sekiz yüz
gün sonra projenin tadilatını istiyor; tabii, bunlar da gecikmelere
sebep oluyor. E, gecikmelere sebep olduğunda, bu, idareden kaynaklanan ya
da yükleniciden kaynaklanan bir gecikme olmadığı için de cezai
yaptırım uygulanamıyor. Böyle sıkıntılar var,
bunun da Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesi
gerektiğine inanıyorum.
Bir de hastane projeleri verilirken artık bir
standarda uygun olarak yani kentin nüfusunu mu baz alacaksınız,
kentin coğrafi konumunu mu baz alacaksınız ya da oradaki iklim
şartlarını mı baz alacaksınız, neyi
alacaksanız buna göre
Yani, eğer sıcak iklimde, Antalyada yapıyorsanız
klimasının; soğuk iklimde, Erzurumda yapıyorsanız
ısıtma sistemlerinin bir standardı olmalı ama hiçbir
standardı yok. Hastane inşaatlarına başlanıyor, üç yüz
gün geçiyor, beş yüz gün geçiyor Sağlık Bakanlığı
tarafından düzeltme talep ediliyor. Bunların da yanlış
işler olduğunu söylüyorum.
Bakanın bu konulara önem vermesini ve gerekli
düzeltmeleri şimdiden yapmasını, bundan sonra yapılacak
hastanelerde bunlara dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü bu
hastaneler hepimizin hastanesi. Allah korusun, başımıza bir
iş geldiğinde biliyorum ki -ben 1999da deprem bölgesinde
yaşadım- kamu tarafından yapılan hastanelerimizin
yıkıldığına şahit olduk. Yani, demir
eksiğinin olduğu, betonarme standartlarının
yanlış kullanıldığı veya eksik olduğu bir
hastane inşaatının devam etmesini kabul edebilir misiniz?
Bunların mutlaka denetlenmesi, bunların mutlaka gözden geçirilmesi
gerekir diyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görevlendirmelerde herhangi bir ödeme yapılmaz
ifadesi Anayasamızdaki angarya tanımına uymaktadır.
Anayasaya aykırıdır. Ancak, sözleşmeleri olarak
çalışan tabipler, kanun gereği zaten yüksek maaş
almaktadır. Burada hedeflenen yüksek maaş aldırılmak
istenenleri bu statüye koyarak koruyup kollamaktır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere
iki önerge vardır, okutuyorum:
OKTAY VURAL (İzmir) Biz çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Siz çektiniz mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Peki.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 49. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
ve diğer maddelerin buna göre sıralanmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Ali Serindağ Hülya
Güven
Mersin Gaziantep İzmir
Fatma Nur Serter Mehmet Hilal Kaplan Ramazan Kerim Özkan
İstanbul Kocaeli Burdur
Mehmet
Ali Ediboğlu
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
- Katılamıyoruz Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde ile daha 2,5 yıl önce 663 sayılı KHK
ile kurulan Sağlık Bakanlığı Sağlık
Araştırmaları Genel Müdürlüğü
kaldırılmaktadır. Gerekçe, kurulan TÜSEB'dir.
Bu madde, TÜSEB'in Bakanlığa bağlı,
özerk olmayan bir yapı olduğunun itirafıdır.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici Madde 1 üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasına 2014 ibaresinden sonra gelmek üzere ve 2015 ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet Doğan
Kubat Hacı
Bayram Türkoğlu
Adıyaman İstanbul Hatay
İlyas Şeker Osman
Kahveci
Kocaeli Karabük
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın GEÇİCİ MADDE 1'in ikinci fıkrasında geçen
"Yönetim Kurulu tarafından" ibaresinden sonra gelmek üzere
"oybirliği ile" ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Kadir Gökmen Öğüt Mahmut Tanal
Mersin İstanbul İstanbul
Fatma Nur Serter Hasan
Ören
İstanbul Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
- Katılamıyoruz Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yönetmelikler yürürlüğe girene kadar yönetim
kurulunun alacağı kararların oybirliği ile
alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasına 2014 ibaresinden sonra gelmek üzere ve 2015 ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın
(Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2015 mali yılı bütçe kanunu
hazırlıkları tamamlanmış olduğundan TÜSEBin 2015
yılı harcamalarının da fıkrada belirlenen usülle
karşılanması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
50nci madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak
üzere iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının;
50. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"MADDE 50-(1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer."
Seyfettin Yılmaz Cemalettin
Şimşek Zühal Topcu
Adana Samsun Ankara
D. Ali Torlak Ali Öz Emin Çınar
İstanbul Mersin Kastamonu
AYTUĞ ATICI (Mersin) Biz çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Çektiniz
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bazı enstitülere 3 yıl tanımanın bir
anlamı yoktur. Bakanlık aslında diğer enstitülere çok ta
ihtiyaç duymamaktadır. Bunlar kendi yok adı var kurumlar olabilir.
Asıl amaç, 2 enstitü ile beklenen yararların
sağlanmasıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Madde 50yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
51inci maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 615 sıra sayılı
"Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"
nın 51. Maddesinde geçen "yürütür" ibaresinin "yürütmekle
sorumludur. Şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Mehmet
Hilal Kaplan Ramazan Kerim Özkan
Mersin Kocaeli Burdur
Mehmet Ali Ediboğlu Ali
Serindağ Fatma Nur
Serter
Hatay Gaziantep İstanbul
Hülya Güven
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Atıcı, buyurunuz
efendim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de Sağlık
Enstitüleri Başkanlığını bu şekilde kurmuş
oldunuz. Umarım, Sağlık Bakanlığı kendi asli
görevlerini unutmayarak burada kuracağı enstitüler
aracılığıyla Türkiyede üretilen bilime katkı sunar.
Ancak, sağlık torba yasası hâline gelen bu
yasa tasarısıyla dokunamadığımız ve Hükûmetin
özür borcu olduğu bazı kesimler vardır, onları da buradan
anmak istiyorum. Örneğin, elimizde imkân olduğu hâlde bu yasa
tasarısıyla asistan hekimlerin sorunlarını çözemedik.
Onlara bu Hükûmetin bir özür borcu vardır. Hemşirelerin
sorunlarını çözemediğimiz gibi, onlara vekil hemşirelik
gibi garip bir uygulamayı reva gördük. Bu Hükûmetin onlara da borcu var.
Tıbbi teknologların sorunlarını çözemedik, istihdam
sorunlarını çözemedik. Bu Hükûmet onlardan da özür dilemelidir. En
büyük özrü ise taşeron işçilerinedir çünkü sağlık hizmetlerinin
sunulmasında taşeron işçilerin rolü çok çok büyüktür ve
maalesef, Sağlık Bakanlığı kamuda en fazla
taşeron çalıştıran Bakanlık hâline gelmiştir O
nedenle, sorunlarını çözemediğimiz, kadroya
alamadığımız taşeron işçilere de bu Hükûmetin bir
özür borcu vardır. Yine, sağlık uygulamaları tebliği
nedeniyle ameliyatları duran ve bu nedenle ameliyat edilemeyen hastalara
da bir özür borcu vardır bu Hükûmetin ve bu hastalardan da mutlaka özür
dilemelidir. Her ne kadar burada pek çok uygulama yapıldı ise de
eğitim ve araştırma hastanelerinde bulunan şef ve şef
yardımcılarının sorunları olduğu gibi
durmaktadır. Bu Hükûmetin onlara da bir özür borcu vardır.
Öğretim üyelerinin sorunları çığ gibi büyümüştür ve en
son, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla da bu sorunlara bir yenisi daha
eklenmiştir ve bu öğretim üyelerinin sorunlarını
çözemediği için bu Hükûmet, öğretim üyelerinden de özür dilemelidir.
Tıbbi sekreterlerin, özenle yetiştirdiğimiz ve bütün
raporlarımızı tutmasını istediğimiz tıbbi
sekreterlerin de kadro ve istihdam sorunları çözülebilecek iken bu
yasayla, onlar da çözülememiştir ve bu Hükûmetin tıbbi sekreterlere
de bir borcu vardır.
Sağlık hizmetlerinin bir bütün olduğunu
unutmamalıyız. En kıdemli profesörden tutun da yerleri
temizleyen taşeron işçisine kadar, herkes el ele kol kola, iş
barışı içerisinde, huzurla, emeğinin
karşılığını alarak, alın terinin
karşılığını alarak hizmet ürettiği zaman
bebek ölümleri azalmaya devam edecektir, anne ölümleri azalmaya devam
edecektir, aksi takdirde sağlık sistemi her geçen gün daha da kötüye
gidecektir ve piyasanın vahşi kapitalizmine teslim edilecektir.
Bu endişelerle ve kaygılarla hepinize
saygılar sunuyor ve iyi geceler diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri de
tamamlanmıştır.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
22.21
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.28
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Dilek
YÜKSEL (Tokat)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
615 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, İstanbul Tahkim Merkezi
Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
4.- İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/758) (S.
Sayısı: 640)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Diğer işlerde de komisyonun
bulunamayacağı anlaşıldığından, sözlü soru
önergeleri ile alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 18 Kasım 2014
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 22.29