TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
31inci
Birleşim
16
Aralık 2014 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
2.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579)
(S.Sayısı: 657)
A) GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANLIĞI
1) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) REKABET KURUMU
1) Rekabet Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) ENERJİ PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU
1) Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA
ENSTİTÜSÜ
1) Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE ATOM
ENERJİSİ KURUMU
1) Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) MADEN TETKİK VE ARAMA
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden Tetkik ve Arama
Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su
İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Orman ve Su
İşleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ORMAN GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü
2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü
2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel
Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Gümrük ve Tekel eski Bakanı
Gün Sazakı rahmet, minnet ve şükranla andığına
ilişkin konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Beşiktaşın Çarşı grubuna mensup
bazı kişilerin darbe suçlamasıyla yargılanmasına
ilişkin açıklaması
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Bingöl ve Elâzığ sınırları
içinde kalan Pembelik Barajı ve HESle ilgili yürütmeyi durdurma
kararına ilişkin açıklaması
4.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, HDP Grubu olarak, Pakistanın
Peşaver kentinde bir okula gerçekleştirilen saldırıda
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet ve Pakistan halkına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
5.- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız'ın, 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının altıncı
tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız'ın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, tekraren, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
altıncı tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
12.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, tekraren, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
14.- Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, tekraren, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın
656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının altıncı tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
altıncı tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısının altıncı tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel'in, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısının altıncı tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
16
Aralık 2014 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 31inci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme
geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün altıncı tur
görüşmelerini yapacağız.
Altıncı turda Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğü, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve
Türkiye Su Enstitüsü bütçe ve kesin hesapları yer almaktadır.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya
1inci Ek) (*)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (*)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B)
REKABET KURUMU
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1) Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman
ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Orman
ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman
Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) DEVLET
SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, turda
yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin sisteme
girmeleri gerekmektedir.
Altıncı turda grupları ve
şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum:
AK PARTİ Grubu adına: Mehmet Geldi, Giresun
Milletvekili; İsmail Kaşdemir, Çanakkale Milletvekili; Orhan
Karasayar, Hatay Milletvekili; Afif Demirkıran, Siirt Milletvekili;
İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili; Hacı
Bayram Türkoğlu, Hatay
Milletvekili; Ali Gültekin Kılınç, Aydın Milletvekili; Muzaffer Çakar , Muş Milletvekili; Eşref Taş,
Bingöl Milletvekili; Hüseyin Şahin ,
Bursa Milletvekili; Bilal Uçar, Denizli Milletvekili; Osman Kahveci , Karabük Milletvekili;
Mustafa Gökhan Gülşen, Kastamonu Milletvekili; Mehmet Akyürek,
Şanlıurfa Milletvekili; Dilek Yüksel, Tokat Milletvekili;
İbrahim Yiğit, İstanbul Milletvekili.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına: Kemalettin
Yılmaz, Afyonkarahisar Milletvekili; Necati Özensoy, Bursa Milletvekili;
Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili; Seyfettin Yılmaz,
Adana Milletvekili; Muharrem Varlı, Adana Milletvekili.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına: Alaattin
Yüksel, İzmir Milletvekili; Vahap Seçer, Mersin Milletvekili; Haydar Akar,
Kocaeli Milletvekili; Durdu Özbolat, Kahramanmaraş Milletvekili;
Namık Havutça, Balıkesir Milletvekili; İsa Gök, Mersin
Milletvekili; Sakine Öz, Manisa Milletvekili; Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli
Milletvekili; Uğur Bayraktutan, Artvin Milletvekili; Ali Sarıbaş,
Çanakkale Milletvekili; Melda Onur, İstanbul Milletvekili.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına:
İbrahim Binici, Şanlıurfa Milletvekili; Faysal
Sarıyıldız, Şırnak Milletvekili; Halil Aksoy,
Ağrı Milletvekili; Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.
Şahısları adına lehinde söz isteyen
Muzaffer Yurttaş, Manisa Milletvekili; aleyhinde söz isteyen Kemal
Aktaş, Van Milletvekili.
Şimdi, AK PARTİ Grubu adına söz isteyen
birinci konuşmacı Mehmet Geldi, Giresun Milletvekili.
Buyurun Sayın Geldi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET GELDİ (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Mali Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Sizleri ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığımız, Türkiyenin küresel bir aktör
olmasını sağlamak üzere ticaret erbabımızı
güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bakanlığımız, ticaretin her
alanda daha kolay ve daha güvenli yapılması için yeni enstrümanlar
geliştirerek sistemlerin işleyişini düzenlemekte, varsa
aksaklıkları ortadan kaldırarak bürokrasiyi azaltacak yeni
projeler geliştirip uygulamaktadır. Bütün bu faaliyetleri
gerçekleştirirken dünyadaki en iyi uygulamaların Türkiyede
olması gerektiği anlayışıyla küresel düzeyde rekabet
eden iş dünyamızın rekabet gücünü artırmak üzere en iyi
uygulamaları Türkiyenin gümrük ve ticaret işlemlerine
uyarlamaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığımızın istihdam politikası
değişim ve gelişime açık, donanımlı,
uzmanlık esasına dayalı, etik değerleri özümsemiş ve
bilgi teknolojisinden yararlanan personel istihdam etmek ve
yetiştirmektir. Gümrük müşavirlerimiz yabancı ülkelerle
ilişkilerin yoğunluğu ve dış ticaret hacmindeki
artışa endeksli olarak görev yapmakta olup yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın, yurt
dışında bulunan Türk firmalarının ve Türkiyeye
gelecek yabancı ülke vatandaşlarının gümrük
konularındaki soru ve sorunlarına cevap ve çözümler üretmek,
aynı zamanda, bulundukları ülkeyle Türk gümrük mevzuat ve
uygulamaları hakkında ilgilileri bilgilendirmekle mükelleftirler.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığımız, gümrük ve ticaret mevzuatında günün
değişen şartlarına ve hizmetlerimizden yararlananların
ihtiyaçlarına uygun olarak gerekli değişiklikleri
yapmaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği mevzuatına uyum
yükümlülüğümüz çerçevesinde de topluluk gümrük mevzuatında
yapılan değişikliklerle uyumlu olarak mevzuatımız
güncellenmektedir.
Yine, tüketici lehine yapılan düzenlemelerle,
ülkemizdeki 77 milyon tüketici ileri düzeyde haklara kavuşturuldu. 77
milyon tüketicimizin hakkını il ve ilçelerimizin tamamında
bulunan toplam 1.003 adet tüketici sorunları hakem heyetleriyle koruyoruz.
2014 yılının ilk sekiz ayında toplam 642.226
başvurunun yüzde 91i tüketicilerimizin lehine sonuçlandı. Tüketici
Bilgi Sistemini faaliyete geçirdik. Kooperatiflerin kredi noktasındaki
sıkıntılarını gidermek adına da önemli
adımlar attık. Kooperatifler adına yapılan kesintiler 2002
yılında yüzde 9 iken, bu oran 2014 yılında yüzde 3e kadar
indirdik. Kredi faizlerini ise, yine aynı dönemde yüzde 47den yüzde 4e
kadar düşürerek kredi maliyetlerinde çok önemli iyileştirmeler
yaptık. 2002 sonunda 402 kooperatife kredi kullandırabilirken, bugün
itibarıyla bu sayı 851e yükseldi. Yine, 2002 yılı sonu
itibarıyla 63.520 esnaf ve sanatkârın kullandığı kredi
tutarı 154 milyon lira iken şu an 315.200 esnaf ve sanatkâra verilen
toplam kredi tutarı yaklaşık 80 kat artarak 12,2 milyar liraya
yükseldi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dünyada ticaretin değişen şartları ülke olarak bizim de
durmaksızın değişmemizi, gelişmemizi, idari ve fiziki yapımızı
modernize etmemizi gerekli kılmaktadır. Gümrük hizmetlerini çok daha
hızlı ve etkin bir şekilde sürdürebilmek, sınır
kapılarında yaşanan beklemeleri asgari düzeye indirebilmek için
yerel olarak alınan önlemlerin yanında, ihtiyaç duyulan yerlerde yeni
gümrük kapıları ve müdürlükleri açılmakta ve mevcut kapılar
yenilenmektedir. Yine bu kapsamda, gümrük laboratuvarlarının
modernizasyonu amacıyla 23 gümrük laboratuvarının iş hacmi,
eşya gruplarına göre fiziki yapısı, personel
sayısı, teknik donanım durumu değerlendirilmiş ve
laboratuvar sayısı Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa
ve Mersin illerinde olmak üzere 6ya indirilmiştir. Bu çerçevede, 6 gümrük
laboratuvarına 24 milyon Türk lirası bütçeden, 6 milyon Türk
lirası ise Avrupa Birliği bütçesinden olmak üzere 30 milyon Türk
lirası tutarında yatırım yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı olarak önceliğimiz yasal ticareti kolaylaştırmaktır.
Yasal ticaretin kolaylaştırılması, yasa dışı
ticaretle daha etkin mücadele edilmesine, gümrük işlemlerinden kaynaklanan
formalitelerin azaltılmasına, buna bağlı olarak da gümrük
işlem maliyetlerinin minimum düzeye indirilmesine imkân sağlamaktadır.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız 2023 vizyonundaki ekonomik
hedeflere ulaşmak için mevzuat çalışmaları, istihdam
politikaları, fiziki şartların geliştirilmesi ve elektronik
sistemleri esas alan ve sınır geçişlerini hızlandıran
projelere ağırlık vermektedir.
Bu vesileyle, 2015 yılı bütçesinin ve
yapılan çalışmaların ülkemiz için hayırlı
olmasını diler, sizleri saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İkinci konuşmacı İsmail
Kaşdemir, Çanakkale Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaşdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 2015 mali yılı bütçe görüşmelerinde Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının çok
geniş bir faaliyet alanı vardır. En başta gelen
yükümlülüklerinden biri kolay ve güvenli ticareti sağlamaktır. 1
trilyon doların üzerinde mal ve hizmet, 400 milyar doları aşan
dış ticaretimiz gümrük kapılarımızdan
gerçekleştirilmektedir. 76 milyon tüketicimiz bu mal ve hizmetlerden
faydalanmaktadır. Sınırlarımızdan her yıl
milyonlarca insan ve araç giriş ve çıkış yapmaktadır.
Tüm bunlarla ilgili işlemler ve süreçler Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızca
takip edilmekte, güvenli ve kolay ticaretin yol alacağı kanallar
hızla ve büyük bir titizlikle inşa edilmektedir.
Dünyada ticaretin değişen şartları
ülke olarak bizim de durmaksızın değişmemizi,
gelişmemizi, idari ve fiziki yapımızı modernize etmemizi
gerekli kılmaktadır. Gümrük hizmetlerini çok daha hızlı ve
etkin bir şekilde sürdürebilmek, sınır kapılarında
yaşanan beklemeleri de asgari düzeye indirebilmek için yerel olarak
alınan önlemlerin yanında, ihtiyaç duyulan yerlerde yeni gümrük
kapıları ve müdürlükleri açılmakta ve mevcut kapılar
yenilenmektedir.
Avrupanın en büyük gümrük kapılarından
biri olan Kapıkule başta olmak üzere Gürbulak, Habur, Sarp,
Hamzabeyli ve Cilvegözü, İpsala ve Nusaybin gümrük kapıları
modern tesislere kavuşturulmuştur. Halkalı Gümrüğü yeni
tesislerine taşınmasıyla ithalat ve ihracat gümrük hizmetlerinin
topluca karşılanacağı bir lojistik üs hâline gelecektir.
Son derece önemli olan Erenköy lojistik merkezinin oluşturulması
çalışmaları devam etmektedir. Bunlarla beraber, gümrüklerimizde
yeni uygulamalar başlatılmıştır. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı olarak önceliğimiz yasal ticareti
kolaylaştırmaktır. Yasal ticaretin
kolaylaştırılması yasa dışı ticaretle daha
etkin mücadele edilmesine, gümrük işlemlerinden kaynaklanan formalitelerin
azaltılmasına, buna bağlı olarak da gümrük işlem
maliyetlerinin minimum düzeye indirilmesine imkân sağlamaktadır.
Bakanlık olarak hedefimiz, tüm gümrük işlemleri
açısında maliyetleri düşürmek, kırtasiyeciliği
bertaraf etmek ve işlem süresini azaltarak eşyanın bir an önce
nihai varış noktasına ulaşmasını
sağlamaktır. 2023 vizyonundaki ekonomik hedefler ancak bu
şekilde sağlanacağından, uluslararası platformda
gümrük alanındaki Bakanlık çalışmalarının
çoğunluğu elektronik sistemleri esas alan ve sınır
geçişlerini hızlandıran projeler ve faaliyetler esas
alınarak yürütülmektedir.
Gümrüklerdeki diğer önemli bir konu da işlem
süreleridir. Gümrük idarelerinin ithalat ve ihracat işlemlerinde bilgi
teknolojileri ve risk analizi yöntemleri kullanılarak kontrolü
yapılacak taşıt ve eşyalarda seçicilik sağlanmakta, bu
yolla yasa dışı ticaretle daha etkin mücadele edilirken
güvenilir dış ticaret erbabının da gümrük kontrolleri
hızlandırılmaktadır.
Bakanlığımızca gümrükler
alanında yürütülen çalışmalar sonucunda gümrük işlem
süreleri 2008 yılından bu yana gözle görülür biçimde
azalmış, ticaret erbabının gümrük işlemlerini daha
hızlı tamamlayarak zaman ve maliyetlerden tasarruf yapmaları
sağlanmıştır. Örnek verecek olursak, gümrük idarelerinde
ihracat işlemlerinin tamamlanma sürelerine
bakıldığında, 2002 yılında ilk bir dakikada
tamamlanan işlemlerin oranı yüzde 3 iken 2014 yılında yüzde
66ya çıkmıştır. İhracat işlemlerinde ortalama işlem
süreleri dikkate alındığında, ortalama 1 ihracat
işleminin süresi 2002 yılında on saatin üzerindeyken 2014te üç
saatin altına, iki saat kırk üç dakika civarına
indirilmiştir. Bu süreler Bakanlığımızın
yapacağı fedakârca çalışmalarla ileriki dönemlerde
inşallah daha da kısalacaktır.
Sayın milletvekilleri, tüketicinin öncelendiği
ve korunduğu, ahilik anlayışının hâkim olduğu ve
içselleştirildiği tüketici ve ticaret hukuku hepimizin hayal
ettiği bir durumdur. Yaptığımız tüketim hukuku
düzenlemeleriyle bu konuda çok önemli adımlar attık, atmaya devam
edeceğiz.
Birlik ve kooperatiflerimizi milletin kurumları
olarak ve bir sivil toplum dayanışması olarak gördük ve
önemsedik, koruduk ve kolladık. 2012 yılında düzenlediğimiz
Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planıyla yol haritamızı
belirledik. Bundan böyle de birlik ve kooperatiflerimizin yanında olmaya
devam edeceğiz.
Esnaf ve sanatkârlarımızla olan
diyaloğumuz ve istişarelerimiz hiç kesintiye uğramadan devam
etmektedir. Toplumumuzun omurgasını oluşturan esnaf ve
sanatkârlarımızın bütün sorunlarıyla yakından
ilgiliyiz ve her zaman yanlarında olmaya devam edeceğiz. Esnaf ve
sanatkârlarımızla beraber yaptığımız ve
yapacağımız şûralarla bu alanda da önemli tespitler
yapıp adımlar atacağız.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 2015 yılı bütçemizin milletimize ve ülkemize
hayırlı olmasını temenni eder, Hükûmetimize ve
Bakanlığımıza üstün başarılar dilerim.
Genel Kurulumuzu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Üçüncü konuşmacı Orhan Karasayar, Hatay
Milletvekili.
Buyurun Sayın Karasayar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rekabet Kurumunun 2015
yılı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Malumlarınız olduğu üzere, rekabet
kuralları, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyanın
pek çok ülkesinde yürürlükte olan düzenlemelerdir. Piyasa ekonomisinin
sağlıklı işlemesi için vazgeçilmez görülen bu
kuralların etkin uygulanması için çoğu ülkede bu işe özgü
kamu otoriteleri tesis edilmiştir. Ülkemizde de Anayasamızın
167nci maddesi hükmü, devlete piyasaların sağlıklı ve
düzenli işlemeleri için gerekli tedbirleri alma, tekelleşme ve
kartelleşmeyi önleme görevi vermiştir.
Türkiye ekonomisinde son yıllarda yaşanan
gelişmeler ortadadır. Rekabet Kurumunun ilk yıllarında,
1998 yılında, yaklaşık 270 milyar ABD dolarlık bir
ekonomik büyüklüğe sahip olan ülkemiz, gelinen noktada ekonomik yapısında
serbestleşme sürecini büyük ölçüde tamamlamış, 2013 yılı
itibarıyla yaklaşık 820 milyar ABD dolarlık bir millî
gelirle dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri olmuş, dünya
ekonomisinin yüzde 85ini oluşturan ve 2015 yılında Dönem
Başkanlığını üstlendiğimiz G20 ülkeleri
arasında yerini güçlendirerek sürdürmüştür.
Ulusal ekonominin eskiye göre daha rekabetçi,
dış dünyaya daha açık ve serbest piyasa ekonomisinin tüm kurum
ve kurallarıyla daha iyi işliyor olmasında rekabet
kurallarına uyumun rolü büyüktür. Ekonomide piyasa mekanizması
dışında gerçekleşen suni müdahaleleri bertaraf etme
çabası içinde olan Rekabet Kurumu da bu istikamette
çalışmalarına başarılı bir şekilde devam
etmektedir.
Rekabet Kurumu, kuruluşundan bugüne değin
rekabet koşullarının teşebbüslerce bozulduğu vakalarda
verdiği kararlarla etkin uygulama örnekleri oluşturmuş, muhtemel
rekabet ihlallerine karşı önemli bir caydırıcılık
vasfı kazanmıştır. Bu vesileyle, tüketiciye de üreticiye de
adil bir ortam sunularak vatandaşın daha ucuza daha kaliteli, bol
seçenekli ürün ve hizmet alması sağlanmaya çalışılmıştır.
Rekabet koşullarının gözetilmemesi
durumunda, piyasada danışıklı hareket ederek kaliteyi
düşüren, fiyatları yükselten karteller ile rekabetçi düzeni tehdit
eden, tekelleşip piyasayı kontrol etmek isteyenlerle ve küçük
işletmeleri yutan, piyasaya yeni firma girmesine izin vermeyen devlerle
daha fazla karşılaşmamız sürpriz olmayacaktı.
Kısacası, meydan, kural dışı hareketlerle toplumun
refahından ve huzurundan çalan firmalara kalacaktı. Mevcut durumda
ise tüketicilerimiz ihtiyaç, istek, zevk ve bütçesine uygun farklı
tercihler yapabiliyor, piyasada istediği ürün ya da hizmeti kolayca
bulabiliyorlar. Girişimcilerimiz istediği alanlarda adil bir
şekilde yarışabiliyor, üretebiliyor ve geleceğe dönük yatırımlarını
planlayabiliyorlar. İşte, üreticisinden tüketicisine herkes için
piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemesini
sağlama konusunda Rekabet Kurumunun faaliyetlerini göz ardı etmemek
gerekiyor.
Rekabet Kurumu, kuruluşundan bugüne değin
kendisine intikal eden başvurular üzerine ya da kendiliğinden
harekete geçmek suretiyle çeşitli sektörlerde faaliyette bulunan
teşebbüsler hakkında inceleme, araştırma ve
soruşturmalar yaparak kararlar almış, gereği durumunda
kanunda öngörülen cezaları uygulamıştır. Rekabet Kurumu
ilgili teşebbüs ve teşebbüs birliklerine cirolarının yüzde
10una kadar, ihlalde belirleyici etkisi olan yönetici veya
çalışanlar için ise bu cezanın yüzde 5ine kadar idari para
cezası hükmedebilmektedir.
Özetle, Rekabet Kurumu gelinen noktada piyasalardaki
rekabetin önünde engelleri kaldıran, tüketicilere ekonomik fayda
sağlayan önemli karar ve uygulamaların altına imza
atmıştır. Bu süreçte, kurum gerek Avrupa Birliğindeki
gelişmeleri ve gerekse diğer uluslararası standartları
yakalayan şeffaf, adil ve tarafsız bir uygulamayı hayata geçirmeye
özen göstermiştir. Nitekim, gerek AB ilerleme raporlarında gerekse
OECD gibi uluslararası kuruluş çalışmalarında
Türkiyenin ileri rekabet hukuku normlarına uyum bakımından
geldiği noktadan övgüyle söz edilmektedir.
Bütün bu nitelikleriyle kamuoyunun takdirini toplayan
Rekabet Kurumu, tüketicilerin daha kaliteli ürünü daha düşük fiyata
almalarını sağlayacak rekabetçi piyasaları hedefleyerek
faaliyetlerini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir.
2015 yılı bütçemizin ülkemize ve aziz
milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Dördüncü konuşmacı Afif Demirkıran, Siirt
Milletvekili.
Buyurun Sayın Demirkıran. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AFİF DEMİRKIRAN
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilli
arkadaşlarım; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2015 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce Somada, Ermenekte ve
diğer maden ocaklarında hayatlarını kaybeden
kardeşlerime Allahtan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, on iki yıldır
neredeyse her yıl Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
bütçesiyle ilgili AK PARTİ Grubu adına söz alıyorum. Muhalefete
mensup milletvekili arkadaşlarım çoğu zaman kendi zaviyelerinden
değerlendirerek Bakanlığımızın bazı
icraatlarını beğenmemiş veya eksik bulmuş ve bunu
değişik tonlarda tenkit etmişlerdir. Ancak şimdiye kadar
elektrikler kesik, petrol ve doğal gaz kısıntısı var,
kaloriferler çalışmıyor, fabrikalar durdu, piyasada demir ve
çelik ürünleri yok, inşaatlar durdu, havaalanları, köprüler inşa
edilemiyor, rafineriler çalışmıyor, yollar asfaltlanamıyor
şikâyetleri ve tenkitleriyle pek karşılaşmadık. Bu da
Sayın Bakan ve Bakanlık bürokratlarının gece gündüz demeden
gayretli çalışmalarıyla mümkün olmuştur.
Değerli arkadaşlar,
katıldığımız bütün uluslararası
toplantılarda, zengin hidrokarbon enerji kaynaklarına sahip ülkeler
ile tüketici ülkeler arasında bir köprü vazifesi gören ülkemizin,
yapılmakta olan ve yapılmış olan doğal gaz ve petrol
boru hatları sayesinde bir enerji terminali hâline geleceği hep
altı çizilerek ısrarla ifade edilmektedir.
TANAP gibi sadece ülkemizin değil, Avrupanın
da enerji arz güvenliğini sağlayacak olan bir projeye hem kaynakta
hem iletim hattında ortak ve söz sahibi olması nedeniyle Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığını ve BOTAŞı
gerçekten kutluyorum. Yurt içinde ve yurt dışında, denizde ve
karada emek, gayret ve kaynak sarf ederek petrol ve doğal gaz arama ve
işletmesi yapan kamu ve özel sektör bütün petrol şirketlerini
kutluyorum.
İktidara geldiğimiz 2002 yılında
sadece 5 ilimize doğal gaz iletiliyorken, bugün eğer bu 73 ile ve
200den fazla ilçeye ulaşabiliyorsa doğal gaz ve boru hattı
uzunluğu da yaklaşık 5 bin kilometreden 20 misli artarak 100 bin
kilometreye kadar çıkabilmişse ve TPICi de bünyesine alarak
doğal gaz ve petrol boru hattının yanı sıra üretim,
iletimde de varım. diyebiliyorsa, BOTAŞı gerçekten takdirle
anmamız gerekiyor.
MTAnın ülkemizin kömür başta olmak üzere maden
ve jeotermal kaynaklarını geliştirmesi, iktidara
geldiğimizde 32 bin metre olan sondajlı arama uzunluğunu 350 bin
metreye çıkarmış olması, MTAya bir teşekkür
gerektirir diye düşünüyorum.
Yıllarca 8,5 milyon tona sabitlenmiş olan bir
kömür rezervimiz vardı, iktidarımız döneminde bu rezerv
neredeyse yüzde yüz artmıştır. Ve bu arada, her yıl 2
milyon vatandaşımızı kara kışta soğuktan
korumak üzere kendilerine 2 milyon ton civarında bir kömür verilmekte.
Bundan dolayı da Bakanlığımızı ve Türkiye Kömür
İşletmesini gerçekten kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, zamanımız tabii,
beş dakikayla sınırlı olduğu için
İktidara
geldiğimiz güne kadar, seksen dokuz yıl içinde, 1913
yılından 2002 yılına kadar sadece 32 bin megavat olan
elektrik kurulu gücü, 37 bin megavata çıktı. Bizim
iktidarımız döneminde, sadece iktidarımız döneminde 37 bin
megavat oldu, 68 bin megavata çıktı.
ALİM IŞIK (Kütahya) Afif Bey, yalnız siz
yapmadınız, onu özel sektör yaptı.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Onun için diyorum
ki, kamu ve özel sektör tüm elektrik şirketlerine burada teşekkür
etmeyi bir borç biliyorum.
Nükleerde
ALİM IŞIK (Kütahya) Ekonomiden sorumlu
bakanlar, özel sektörün borcunu yok sayıyor da ondan dolayı.
Kayıtlara geçsin diye
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Hayır, önemli
olan, bunu dizayn etmek.
2019a kadar Strateji Belgesi, 2023e kadar, ki bir hedef
ortaya koymuş olmak, Bakanlığımızın olayı ne
kadar ciddiye almış olduğunun bir göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Hocam, on iki senede
artış lineer olur zaten. Siz hocasınız yani. Bu seksen
dokuz ile on ikiyi şey yapmayın yani.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Tabii ki, nükleerde
de geç kalınmıştır. Ama sonuçta bir karar
alınmıştır.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Çok şeyde geç
kaldınız, çok şeyde. Sadece nükleerde değil.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bu karardan
dolayı da Bakanlığımızı kutluyorum.
Bütçemizin hayırlara vesile olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Şu seksen dokuz ile on
ikiyi kıyaslamasanız olmaz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Beşinci konuşmacı İbrahim Halil
Mazıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili.
Buyurun Sayın Mazıcıoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL MAZICIOĞLU
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Mali
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmelerinin
altıncı turunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 2015 mali yılı bütçesinin
hazırlanmasında emeği geçen Maliye Bakanımıza,
bürokratlarına, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine ve tüm
kamu bürokrasisine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, enerji, sürdürülebilir
kalkınmada ve ülkelerin refah seviyelerinin artmasında önemli bir
konumda yer almaktadır; bir başka deyişle, bir ülkede büyümenin
ölçüsü enerji tüketimiyle doğru orantılıdır. Bu açıdan
bakıldığında, son yıllarda ülkemiz ekonomisinde ve
vatandaşlarımızın refah seviyelerinde önemli
gelişmeler sağlanmıştır. Ülkemizin son on iki
yılda yaşadığı bu yüksek ekonomik gelişme ve
artan refah seviyesinin sonucu olarak enerji sektörünün her alanında
hızlı bir talep artışı olmaktadır. Türkiye OECD
ülkeleri içerisinde, geçtiğimiz on iki yıllık dönemde, enerji
talep artışının en hızlı gerçekleştiği
ülke durumunda olup önümüzdeki on yıl içinde de enerji talebinin 2 kat
artacağı öngörülmektedir. Enerji ve doğal kaynaklar alanını
yönetirken, dışa bağımlılığı azaltmak,
2 katına çıkacak olan enerji talep artışını
sorunsuz karşılamak ve arz güvenliğini sağlamak için
gerekli politika ve stratejiler Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.
Bakanlığımız, ülkemiz enerji ve yer
altı kaynaklarının ülke ekonomisine yüksek katma değer
sağlayacak şekilde değerlendirilmesini amaçlayarak
çalışmalarını bu doğrultuda
yoğunlaştırmaktadır. Bakanlığımızın
yürüttüğü çalışmaların sonucunda ne denli
başarılı bir ivme sergilediği bugün mevcudumuzdaki enerji
verileriyle de kanıtlanır niteliktedir. Bu çalışmalar
sayesinde 2002 yılında 31.846 megavat olan elektrik enerji kurulu
gücümüz 2014 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla, Alim
Hocamın uyarılarıyla
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Kamu yok artık,
kamunun yatırımları yüzde 5.
HALİL MAZICIOĞLU (Devamla) -
kamu ve özel
sektörle birlikte 2 kattan fazla artarak 68.845 megavata yükselmiştir.
Ülkemizin sahip olduğu hidrolik, rüzgâr, güneş ve jeotermal enerji
potansiyellerinin enerji üretiminde kullanılması için gerekli yasal
altyapı oluşturulmuş ve bürokratik engeller
azaltılmıştır.
Değerli milletvekilleri, yine bu
çalışmaların bir sonucu olarak 2002 yılında 12.305
megavat olan yenilenebilir enerji kaynakları kurulu gücümüz 2014
yılı Kasım ayı sonu itibarıyla 2 kattan fazla artarak
27.816 megavata ulaştırılmış olup enerji sepetimizde
yenilenebilir kaynak oranı yüzde 40 mertebesine
ulaşmıştır. Bu oran birçok Avrupa Birliği üyesi ülke
oranının çok üstündedir. 2013 yılında işletmeye
alınan santrallerle yaklaşık 7 bin megavatlık, 2014
yılı ilk on bir ayında işletmeye alınan
santrallerleyse elektrik enerjisi kurulu gücümüze yaklaşık 5 bin
megavatlık bir ek yapılmıştır. Ayrıca, 2002
yılında 298 olan elektrik enerjisi üreten santral sayısı
2013 yılı sonu itibarıyla 907ye, 2014 yılı Kasım
ayı sonu itibarıyla da yaklaşık 4 katına
çıkmıştır.
Ben bu vesileyle bu hizmetleri yapanlara huzurunuzda
teşekkür etmek istiyorum. Başta Enerji Bakanımız ve ekibine
gerçekten teşekkür ediyorum. İnşallah, vekillerimizin de
dediği gibi, kamu ve özel ortaklığı artarak ülkemizin
enerji konusunda, arz güvenliği konusunda hiçbir sorun olmadan hak
ettiği yere kavuşacağını düşünüyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Altıncı konuşmacı Hacı Bayram
Türkoğlu, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın Türkoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI BAYRAM TÜRKOĞLU
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetleri
zamanında, özellikle 2014te enerji konusunda yapılan mekik
diplomasisiyle ülkemiz özellikle Asya ve Avrupa arasında bir enerji köprüsü
konumuna gelmiş, bölgesinde enerji santrali olma yolunda her geçen gün
daha iyimser bir tabloyla ilerlemektedir.
Değerli milletvekilleri, elektrik piyasasında
2001 yılında başlatılan reform süreci 2013
yılında çıkarılan yeni Elektrik Piyasası Kanunuyla
ivme kazanmıştır. 2014 yılı elektrik piyasası
açısından önemli bir gelişmeye sahne olmaktadır, bir enerji
borsası kurulması yolunda ilk adımlar
atılmıştır. Elektrik Piyasası Kanununda yeni bir
faaliyet olarak tanımlanan piyasa işletimiyle iştigal etmek
üzere kurulması öngörülen Enerji Piyasaları İşletme Anonim
Şirketi, EPİAŞın kurulmasında da sona
yaklaşılmıştır.
2014 yılında elektrik piyasasında
rekabetin daha da geliştirilmesi amacıyla serbest tüketici limiti
daha da indirilmiştir. Yıllık 4.500 kilovatsaat tüketimi olan,
bir başka ifadeyle aylık yaklaşık 140 lira elektrik
faturası ödeyen her tüketici dilediği tedarikçiden elektrik enerjisi
satın alabilmektedir.
Kasım ayı sonu itibarıyla özel sektör
tarafından 4.800 megavat kurulu güç işletmeye alınmıştır.
2003 yılından bugüne kadar özel sektör tarafından herhangi bir
alım garantisi olmaksızın işletmeye alınan toplam
kapasite 30 bin megavatı aşmıştır. Böylelikle, 2003
yılında 300 olan santral sayısı 1.059u bulmuştur.
Bu sene lisanssız elektrik üretiminde de
başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Ülkemizde ekim sonu
itibarıyla 81i güneş olmak üzere toplam 86 adet lisanssız tesis
işletilmektedir. Bu tesislerin toplam kapasitesi 36 megavat
civarındadır.
Bu arada, yenilenebilir enerji konusuna ciddi manada önem
verdiğimizi belirtmek istiyorum. 2014 yılında lisanslı
güneş enerjisi santrali yatırımına ilişkin ön
lisanslar da verilmeye başlanmıştır. Haziran 2013 tarihinde
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna güneş enerjisine dayalı
olarak 496 adet başvuru yapılmış olup toplam kurulu güç
değeri 7.901 megavattır. İlk etapta bu başvurulardan 600
megavatına lisans verilecektir.
1 Temmuz 2014 tarihi itibarıyla 2016-2020 tarife
dönemine ilişkin çalışmalar
başlatılmıştır. 2015 yılı sonuna kadar
sürecek bu çalışmalar neticesinde elektrik dağıtım
şirketleri ve görevli tedarik satış şirketleri
tarafından uygulanacak tarifelerin esasları belirlenmiş
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2013 yılında doğal gaz tüketimimiz 45,9 milyar metreküp düzeyine
ulaşmıştır. 2013 yılı tüketiminin sektörel
dağılımı incelendiğinde, doğal gazın takribi
yüzde 45inin elektrik üretiminde, yüzde 25inin sanayi tüketiminde, yüzde
20sinin ise evsel tüketimde kullanıldığı görülmektedir.
2014 yılı doğal gaz tüketim tahmini EPDK tarafından 46
milyar metreküp olarak belirlenmiştir.
Doğal gaz piyasasının rekabete
açıldığı 2001 yılından bu yana tek oyunculu bir
piyasadan çok oyunculu bir piyasaya geçişe yönelik adımlar
atılmıştır. Kasım 2014 itibarıyla doğal gaz
piyasasındaki lisansların sayısı 321e
ulaşmıştır. Söz konusu lisanslar hem piyasada rekabet
ortamının sağlanması hem de arz güvenliğimizin teminat
altına alınması bakımından önemlidir. Şubat 2014
ayında iki özel sektör şirketine verilen doğal gaz yeraltı
depolama lisanslarının önümüzdeki yıllarda doğal gaz
piyasasında arz güvenliği ve rekabet ortamına büyük
katkılar sağlaması beklenmektedir.
Doğal gaz piyasamız derinleştikçe
piyasamızda rekabete açık alanları artırma ve yönlendirmeye
yönelik çalışmalar da yoğunlaşmaktadır. Bugün için 76
ilin doğal gaz kullanımına imkân verilmiştir. Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çalışmaları
başlatılan dengeleme gazı piyasasına ilişkin
düzenlemeler de 2015 yılında hayata geçirilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Evet, 2015
yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Yedinci konuşmacı Ali Gültekin
Kılınç, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Kılınç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ GÜLTEKİN KILINÇ
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
yılı Bütçe Kanunu Tasarısı içerisinde yer alan Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü bütçesi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, rezerv büyüklüğü ve üretim
açısından dünyada 1inci sırada yer
aldığımız bor madeni konusunda 4865 sayılı
kuruluş kanunu çerçevesinde araştırma ve teknoloji
geliştirme, bilgi yönetimi ve iş birlikleri geliştirme
alanlarında 2013-2017 Stratejik Planında belirlenen amaç ve hedefler
doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmekte olan, ülkemiz için stratejik bir
kuruluştur. Enstitü stratejik öncelik olarak herhangi bir teknolojik
uygulamanın yaygın ve etkin bor kullanımı potansiyeli ve
bora dayalı rekabet avantajını sağlama potansiyeliyle
ilgili olup yeni bor ürünleri ve kullanım alanları
geliştirilmesi, mevcut bor ürünlerine pazar geliştirecek yeni
kullanım alanlarının bulunması ve ülkemizde bor sektörünün
ve bora dayalı değer zincirinin geliştirilmesi noktasında uygulanabilir
olan mevcut ürünlerin ülkemizde üretilmesi, bor mineral ve bileşiklerinin
insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkilerinin
araştırılması BORENin görev alanı
kapsamındadır. Bu kapsamda BORENe 2004 yılından bugüne
kadar toplam 438 adet proje başvurusunda bulunulmuş olup 209 adet
proje desteklenmiş, bunlardan 156 adedi
sonuçlandırılmıştır. Enstitü bünyesinde hâlen 53 adet
proje devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
BOREN, üniversiteler başta olmak üzere kamu araştırma
kurumları ve özel sektörle iş birliği içerisinde katalizör
görevi üstlenerek proje ve programlar geliştirmeye ve yürütmeye devam
etmektedir. Bu çerçevede ilk defa borlu kaplama teknolojilerinin
geliştirilmesi amacıyla Atılım Üniversitesiyle, bor ve
ürünlerinin ahşap ve ahşap kompozit malzeme sektöründe
uygulanmasına yönelik üretim teknolojilerini sektör
katılımını da sağlayarak geliştirmek
amacıyla Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesiyle, insan ve
çevre sağlığı göz önüne alınarak bor ve ürünlerinin
biyolojik ve biyoteknolojik uygulamalarda kullanımına yönelik
teknoloji geliştirme alanında Yeditepe Üniversitesiyle, enerji
uygulamalarına yönelik bor ve hidrojen esaslı ürün ve üretim
teknolojilerinin geliştirilmesi amacıyla TÜBİTAKla, borlu
malzeme uygulamaları konusunda İstanbul Teknik Üniversitesiyle BOREN
borlu malzeme uygulama yetkinlik merkezleri kurulmuştur.
Yetkinlik merkezlerinde yapılan proje
çalışmalarında bor nitrür kaplanmış titanyum
implantlarının antibakteriyel özellikleri, bor katkılı
yanmaya dirençli yeni nesil kompozit malzemeler, ahşap plastik kompozit
malzeme geliştirilmesi, selülozik atıktan yalıtım
amaçlı poliüretan tipi köpük malzeme geliştirilmesi, bor
katkılı antimikrobiyal yapı malzemeleri, hijyenik
sağlık malzemeleri, borun ilaç sektöründe yara iyileştirici ajan
ve insan sağlığı üzerindeki obeziteye etkisi, toksisite ve
kanser risklerine karşı çalışmalar ile bor esaslı
yakıt geliştirilmesi, elektrikli araçlarda ve insansız hava
araçlarında menzil artırmaya yönelik ticari ürün geliştirilmesi
konularında çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca
BOREN bünyesinde bir çekirdek AR-GE merkezi oluşturulmuş olup merkez
bünyesinde hâlen izotop zenginleştirme ve uluslararası iş
birliği modeliyle bor katkılı ileri metal
alaşımları konularında 2 adet proje yürütülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
enstitünün kurulmasından itibaren tarımsal üretimde bor
kullanımının potansiyeli dikkate alınarak bir taraftan
çeşitli ürünlerin yetiştirilmesinde bor gübrelemesinin verim ve
kalite üzerine etkilerinin araştırıldığı projeler
yürütülmüş, diğer taraftan, tarım sektöründe kullanılabilecek
bor kimyasallarının ülkemizde üretilmesi için çalışmalar
yürütülmüştür. Bu çalışmalara paralel olarak ülkemiz tarım
topraklarının bor içeriğini belirlemeye yönelik bir projeyle Türkiye
tarım toprakları bor haritası oluşturulmuştur. Bu
amaçla, fındık ve çay projelerinin olumlu ilk sonuçlarıyla bor
uygulamasının fındık ve çay tarımına potansiyel
katkısı hakkında 2014 yılında Eti Maden de davet
edilmek suretiyle Rize ve Orduda sektöre yönelik bilgilendirme
toplantıları düzenlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
düşüncelerle 2015 yılı mali bütçesinin hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sekizinci konuşmacı Muzaffer Çakar, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çakar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUZAFFER ÇAKAR (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Atom Enerjisi
Kurumunun 2015 yılı bütçesiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı
ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayacak şekilde
değerlendiriyoruz. OECD ülkeleri içinde, geçtiğimiz on
yıllık dönemde enerji talep artışının en
hızlı gerçekleştiği ülke konumundayız. Aynı
şekilde ülkemiz, dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve
doğal gazda, Çinden sonra en fazla talep artış hızına
sahip 2nci büyük ekonomi konumundadır. 2023te elektrik enerjisi
ihtiyacımızın bugünkünün iki katından fazla artarak
yaklaşık 500 milyar kilovata ulaşacağını tahmin ediyoruz.
Nükleer enerjiyi ülkemize kazandırmakta
kararlıyız. Mersin Akkuyu için Rusya, Sinop içinse Japonyayla
hükûmetler arası anlaşma yapıldı. Türkiyeye tek kalemde
yapılmış en büyük yatırım olacak iki santralin toplam
yatırım maliyeti 42 milyar dolardır. 2023 yılına kadar
iki nükleer santrali hayata geçirip üçüncünün de inşaatına
başlamayı ülke olarak hedefliyoruz.
Akkuyu ve Sinop nükleer santral projelerinde, nükleer
standartlara uygun ekipman üretip malzeme tedarik edebilecek yerli
firmalarımıza en az 16 milyar dolarlık iş imkânı
doğacağını tahmin etmekteyiz.
Değerli Başkan, burada, muhalefet,
aydınlanmaya giden -kömürler, HESler, nükleer enerji- bütün iletişim
kanallarına muhalefet ediyor. Acaba, bir gün elektriğin kesilmesi
durumunda, bunların karanlığa karşı hangi tepkiyi
göstereceğini de merak ediyorum.
Yenilenebilir enerji güvenlidir ancak güvenilir
değildir yani sürekli değildir, alternatif enerji
kaynağıdır. Nükleer santraller mevsimden ve iklim
şartlarından bağımsız olarak sürekli
çalışabilmektedirler. Her zaman rüzgâr esmez, güneş her zaman ışımaz,
yağış her zaman bol olmaz ama nükleer santral her zaman çalışır.
Yılda 8.760 saatin -bakım dönemleri çıkarılırsa-
nükleer santral yaklaşık 8 bin saatinde çalışabilir; bu 8
bin saat, hidrolikte ortalama 4 bin saat, rüzgârda 3 bin saat, güneşte ise
ortalama 2.500 saat mertebesindedir.
Kurulum çalışmaları devam eden Akkuyu ve
Sinop nükleer santralleri devreye alındığında
-yaklaşık 16 milyar metreküp doğal gaz
karşılığı- günümüz fiyatlarıyla yıllık
yaklaşık 7,2 milyar dolar tutarında doğal gaz ithalat
bağımlılığından ülkemiz kurtulmuş
olacaktır.
Komşularımız İran, Bulgaristan,
Ermenistan enerji ihtiyaçlarının bir bölümünü nükleerden
karşılamaktadırlar. Karadeniz sahilinde kıyısı
bulunan ülkeler içerisinde nükleer enerjiden istifade etmeyen sadece Türkiye ve
Gürcistandır.
Dünya genelinde üretimde olan 437 nükleer güç santralinin
104ü Amerika Birleşik Devletlerinde, 58i Fransada, 50si Japonyada,
33ü Rusyada, 23ü Güney Korede, 19u Kanadada olmak üzere şu anda 430
nükleer santral faaliyettedir. Diğer taraftan, Fransa elektriğin
yüzde 77sini, Belçika ve Slovakya yüzde 54ünü, Ukrayna yüzde 47sini,
Macaristan ise yüzde 43ünü nükleer enerjiden temin etmektedir. Dünyanın
en büyük 16 ekonomisi içerisinde olan Türkiye daha bu nükleer enerjiden pay
almamaktadır.
Dünya genelinde inşası devam eden 65 nükleer
santralden 29u Çinde, 10u Rusyada, 7si ise Hindistanda hayata
geçiriliyor. Enerjisinin önemli bir kısmını nükleer enerjiden
karşılamak isteyen Çin ise 51 santrali daha yapma hedefinde, yine
bunun yanında Rusya 24 nükleer santral planlamakta; bizim de bundan geri
kalmamamız için bütün imkânlarımızı seferber etmemiz
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUZAFFER ÇAKAR (Devamla) Değerli milletvekilleri,
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 2015 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dokuzuncu konuşmacı Eşref
Taş, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Taş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EŞREF TAŞ (Bingöl)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2015 yılı MTA
bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maden kazasında hayatını kaybeden
kardeşlerimize Allahtan rahmet dileyerek sözlerime başlamak
istiyorum.
2003 yılında MTA ve özel sektör birlikte 100 bin
metre sondaj yaparken, 2014te 350 bin, 2015 yılında ise hedef 400
bin metreye ulaşmaktır. MTAnın yapmış olduğu
sondaj sonucunda 4,5 milyon ton bakır, 75 ton altın, 1,5 milyar ton
demir, 4 milyar ton dolomit, 2,8 milyar ton kalsit, 1,2 milyar ton feldspat,
6,5 milyar ton kuvars, 406 milyon ton mermer-doğal taş, 10,5 milyar
ton kaya tuzu ile 51 milyon ton sodyum sülfat potansiyeli rezervi tespit
edilmiştir. 2005 yılında 6,8 milyar ton olan linyit rezervi
2015te 14,6 milyar tona ulaşmıştır. Yenilenebilir enerji
kaynağı olan jeotermal enerjide ülkemiz yıl sonu itibarıyla
350 megavat potansiyeliyle dünyada 7nci sırada, Avrupada 1inci
sırada yer almaktadır.
2008 yılından itibaren 16 adedi elektrik
üretimine uygun toplam 91 adet jeotermal saha yatırımcıya devredilerek
ülke ekonomisine 545 milyon dolar kazandırılmıştır.
Jeotermal enerjiyle ilgili Bingöl Yayladeredeki, Karlıovadaki
çalışmalarda da olumlu sonuçlar alınacağına
inanıyorum. Ilıcalar bölgemizde il özel idaresince yapılan
aramalarda ise hatırı sayılır jeotermal kaynağa
ulaşıldı.
Maden aramanın, ülkemizin uluslararası
çıkarlarını korumada da stratejik bir tarafı vardır.
Kıbrısın münhasır ekonomik bölgesinde Rumlar kadar
Kıbrısta yaşayan Türklerin de hakkı olduğu, Barbaros
Hayrettin Paşa gemimiz vasıtasıyla Rum faaliyetlerine aynı
şekilde karşılık verilerek ortaya konulmuştur.
Önümüzdeki ay içinde tamamen yerli imkânlarla tesis edilen, üç boyutlu sismik
araştırmalar yapabilecek yeni bir araştırma gemimizi de
denize indireceğiz. Yine, yaklaşık maliyeti 1 milyar dolar olan,
denizde petrol ve doğal gaz aramaları platformu için
çalışmalar devam etmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
sözleriyle Nereden nereye. On üç sene önce bunları konuşabilir
miydik? Hangi platformu konuşacaktık? Hangi sondaj gemisini
konuşacaktık? Bunları konuşmak mümkün müydü? Ama şimdi
bunları konuşuyoruz. Niye? Bu gücü yakaladık da onun için.
Değerli arkadaşlarım,
bulamadığınız maden sizin değildir. Bingölün maden
bölgesi Gençte MTA ve saha sahipleri tarafından yapılan
çalışmalar sonucunda Avnik, Gonaçtepe, Haylandere, Hamek, Arduvan,
Kılaz ve İbrahiman sahalarında 300 milyon ton görünür demir
cevheri tespit edilmiştir. Sivan bölgesinde demir cevheri
zenginleştirme çalışmaları devam etmektedir.
İnşallah, 2015 yılında çalışmaların
bitmesiyle birlikte pik demir üretimine başlanacaktır.
Maden cevherimizin dünyayla rekabet edebilirliğini
artırmak için Suveren-Güzeltepe arası 17 kilometre demir yolunun etüt
projesi de yapılmış, 2015 yapım programına
alınmıştır.
Bingöl Genç Halveliyan köyümüzde 140 bin ton disten,
Karlıova bölgemizde 88 milyon ton linyit rezervi bulunmaktadır.
Tabii ki burada çalışmalar hızlı bir
şekilde devam ediyor ama en önemlisi, çözüm süreci zenginlik ve refah
üretiyor. Bingölümüzde çözüm sürecinden memnun olmayan özgür iradeli bir tek
Kürt, bir tek Zaza bulamazsınız. Hepimiz çözümün ortak
paydasıyız. Bu bakımdan, çözüm sürecinin tahkimi maden
ocaklarının tahkimi kadar hayatidir. Süreci ve
halkımızın umudunu boşa çıkaracak sorumsuz
açıklamaların ve davranışların en az maden
kazaları kadar tehlikeli olduğu uyarısıyla sözlerime son
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Enerji Bakanımıza ve MTA Genel
Müdürlüğüne, hem Bingöl hem de ülkemiz adına yaptığı
başarılı çalışmalardan dolayı teşekkür eder,
MTA bütçesinin hayırlara vesilesi olmasını diler, hepinize
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Onuncu konuşmacı Hüseyin Şahin, Bursa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Şahin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ŞAHİN
(Bursa) Çok Değerli Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada orman alanları yıldan yıla
azalırken Türkiye dünyada orman varlığını artıran
nadir ülkeler arasında yer almakta ve orman yangınları konusunda
da Avrupada en başarılı ülke olarak öne çıkmaktadır.
Son on iki yılda 3 milyar 250 milyon adet fidan toprakla
buluşturulmuştur. 2003 yılında 20,8 milyon hektar olan
orman varlığımız 21,7 milyon hektara
ulaşmış, böylece son on iki yılda orman
varlığımız 900 bin hektar
artırılmıştır. Orman alanlarımız artarken
odun servetimiz de yüzde 25 artırılarak 1,2 milyar metreküpten 1,5
milyar metreküpe yükseltilmiştir.
Vatandaşlarımıza nefes alabilecekleri,
tabiatla iç içe olabilecekleri Şehir Ormanları Projesiyle bütün
şehirlerimizde yeşil alanlar oluşturulmuştur. Projenin
başlatıldığı 2003 yılından bugüne kadar
toplam 123 adet şehir ormanı tesis edilmiştir. 1992-2002 yılları
arasında yılda ortalama 75 milyon adet fidan üretilirken günümüzde
yılda 400 milyon adet fidan üretimi gerçekleştirilmektedir.
Ülke olarak temel ormancılık politikamız,
bir yandan ormanlarımızı verimli hâle getirmek, diğer
yandan halkımızın refahı doğrultusunda en yüksek
düzeyde faydalanmalarını sağlamaktır. Bu bağlamda,
ülke ekonomisine ve orman köylüsüne katkıda bulunmak maksadıyla
hazırlanan eylem planlarıyla orman ürünleri en iyi şekilde değerlendirilmektedir.
Ormana yakın yerlerde yaşayan vatandaşlarımızın
hayat standartlarının yükseltilmesi ve ülkemizin bal üretiminin
artırılması maksadıyla Bal Ormanları Projesi hayata
geçirilmiş ve bugüne kadar 227 adet bal ormanı projesi tesis
edilmiştir.
Ülkemizin ormancılık alanında en önemli
konularından biri olan orman kadastrosu, önemli kanuni düzenlemeler
yapılarak büyük bölümünü tamamlamıştır. Hedefimiz,
ormanlarımızın tamamının kadastrosunu 2015
yılında tamamlamaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Bakanlığın Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü ise bütün şehirlerimize içme suyu temin etmekte, suya
hasret mümbit topraklara sulama suyu götürmekte, dereleri ıslah etmekte,
hidroelektrik enerji üretim tesisleri inşa etmekte, kısaca ülkemizin
doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine hizmet götürmektedir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Kim?
HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla) Devlet Su
İşleri.
Bu bağlamda, aralarında baraj ve göletlerin yer
aldığı çok sayıda tesis inşa etmekte, son on iki
yılda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2.361 adet tesisi
milletimizin hizmetine sunmuştur. 2003 yılında yani on iki
yıl öncesinde yılda ortalama 3 adet tesisin tamamlanabildiği
Dikkat edin arkadaşlar, 3 adet, yani, koca sene, koskoca Devlet Su
İşleri çalışıyor, 3 tane tesis üretebiliyor ama bizim
dönemimizde yılda ortalama 196 tesisi hayata geçirebilme kapasitesine
ulaşmıştır. Bilgilerinize sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Tabii, Devlet Su İşlerinin çok büyük projelere
imza attığını da hepiniz çok yakından biliyorsunuz.
GAP projesi kapsamında 1 milyon hektar, KOP kapsamında 1,1 milyon
hektar, DAP kapsamındaysa 1,2 milyon hektar olmak üzere 3,3 milyon hektar
arazi sulanmaktadır. Tabii, Sayın İlhan Demirözün de çok
yakından bildiği, Bursamızın çok değerli sulama arazilerini,
tarım arazilerini suya kavuşturan çalışmalara da Devlet Su
İşleri bizim dönemimizde imza atmıştır. 1990lı
yılların başında başlayan birçok sulama projesinin
inşaat aşamasında temeli atılmış, yıllarca
beklemiş ama çok şükür ki AK PARTİ 2002den sonra iktidara
gelmiş ve bu projeleri hayata geçirmiştir. İşte, bunlardan
birkaçını size örneklere anlatmak istiyorum. Yenişehir
Ovasının 18 bin hektar alanını sulayacak olan
Boğazköy Barajı
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Bitti mi? Hayır,
hayır, sulama kanalları yapıldı mı?
HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla)
İnegöl Ovasının
4.100 hektar alanını sulayacak olan Babasultan Barajı, yine içme
suyunda Bursamızın o mümbit Uludağın kar
sularını Bursalı hemşehrilerimize ulaştıracak
olan Nilüfer -içme suyu- Barajı bizim dönemimizde
tamamlanmıştır.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Hepsini biz
yaptık.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Bin köye bin gölet
yapıldı mı?
HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla) Bursada çok
şükür on iki yıldır su sıkıntısı
çekilmemektedir. Hemşehrilerimiz çeşmelerinden kaliteli içme suyunu
içmektedir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yüzde kaçını
tamamladınız Hüseyin Bey? Nilüfer Barajının yüzde
kaçını yaptınız, onu söyle. Yani, her şey bitmiş,
kamuya açmak kalıyor. Yüzde kaçını yaptınız, onu
söyle.
HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla) İnegölde
Hocaköy içme suyu, Gemlikte Büyükkumla Barajı, Yine Büyüorhanda
Büyükorhan Barajı bizim dönemimizde tamamlanmıştır ve yeni
projelerle, bin günde bin gölet projelerimizle de bütün köy arazilerimizi
sulama projeleriyle toprağımızı suya
kavuşturacağız.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Bin köye bin göletten
Bursaya kaç tane yapılması lazım?
HÜSEYİN ŞAHİN (Devamla) Arkadaşlar,
güneş balçıkla sıvanmaz. Bizim yaptıklarımız
sizin Yok. demenizle yok olmaz. Yapıyoruz, yapmaya da devam
edeceğiz.
Ben bu düşüncelerle DSİ bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On birinci konuşmacı Bilal Uçar, Denizli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Uçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BİLAL UÇAR (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Bütçe
Kanun Tasarısının Orman ve Su İşleri
Bakanlığı bütçesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
ülkemizin en büyük yatırımcı bakanlıklarından
birisidir. Bakanlık, ülke genelinde pek çok projeyi hayata geçirmiş,
son on iki yılda 75 milyar Türk lirası yatırım
yapmıştır. 1999-2002 yılları arasında Devlet Su
İşleri tarafından üç yılda sadece 9 tesis hizmete
açılmışken, 2003-2014 yılları arasında 278 baraj
ve hidroelektrik santrali, 245 gölet, 288 sulama, 77 içme suyu temin, 4 adet
atık su arıtma, 1.421 taşkın koruma tesisi ve 48 adet
hizmet binası olmak üzere 2.361 adet tesis
vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuştur.
Devlet Su İşlerinin kurulduğu 1954
yılından 2011 yılı sonuna kadar elli yedi yılda 461
gölet inşa edilmişken, 2012-2014 yılları arasında
tamamlanmak üzere, üç yılda, 1.000 Gölet Projesi hayata geçirilmektedir.
Hizmete alınan pek çok sulama tesisi ile sulanabilir arazilerimiz 59
milyon dekara ulaştırıldı. 2015 yılı sonunda bu
miktar 63 milyon dekara çıkarılacaktır. Ülkemizde son
yıllarda sulamaya açılan alanların artmasıyla Türkiye
dünyada tarım alanında 7nci sıraya yükselmiştir.
Yine, hidroelektrik potansiyelinin
değerlendirilmesinde de büyük mesafe katedilmiştir. 2003
yılında 26 milyar kilovatsaat olan hidroelektrik enerji üretimimiz
bugün 82,5 milyar kilovatsaate ulaşmıştır.
Orman varlığına
baktığımızda da Türkiye, orman
varlığını artıran nadir ülkelerden birisidir. 2003
yılından bu yıl kasım ayına kadar 3 milyar 250 milyon
fidan toprakla buluşturularak eşi görülmemiş bir rekora imza
atılmıştır.
Ülkemizin bal üretiminin artırılması
maksadıyla bugüne kadar 277 adet bal ormanı tesis edilmiş, bu
proje sayesinde Türkiye bal üretiminde dünyada 6ncı sıradan 2nci
sıraya yükselmiştir.
Konuşmamın kalan süresi içerisinde
Bakanlığımızın ilimiz Denizliye yapmış
olduğu sulama alanındaki bazı önemli yatırımlardan da
bahsetmek istiyorum. Bakanlığımız, Denizlide bugüne kadar
683.310 dekar araziyi sulama imkânına kavuşturmuştur. Devam eden
projeler tamamlandığında toplamda 1,1 milyon dekar arazi
sulanabilir hâle gelecektir. Pamukkale Sulama Birliği havzasında
bulunan ve pompajla sulanan 105.560 dekar arazinin sulaması çiftçimiz
açısından çok ağır bir yük oluşturmaktaydı. Bu
bölgedeki çiftçimizin elli yıllık rüyası gerçek oldu. Cindere
Barajından Pamukkale havzasına cazibeli sulama imkânı
sağlayacak olan Yenicekent İletim Kanalı Projesi
tamamlandı. 2015 yılından itibaren artık çiftimiz rahat bir
nefes alacaktır. Yine, bu kanaldan, Buldan Ovasında 28.640 dekar,
Karakıranda 10.740 dekar araziye sulama imkânı getirilerek toplamda
144.940 dekar araziye cazibeli suyun temini sağlanacaktır. Bu
projenin hayata geçirilmesi için hiçbir desteğini esirgemeyen Sayın
Bakanımız Veysel Eroğluna Denizliler adına çok
teşekkür ediyoruz.
Bakanlığımızın 1000 Günde 1000
Gölet Projesi kapsamında Denizlide 89 adet gölet ile 64.639 dekar arazi
sulanacak, 2 kasaba ve 14.860 dekar arazi su taşkınlarından
korunacaktır. Yapımı tamamlanmış olan Yenidere
Barajından Tavas Ovasına sulama suyu ulaştıracak iletim
kanalları çalışması devam etmektedir. Yine, Acıpayam
Akalan Barajı inşaatı da hızla devam etmektedir. Baraj
tamamlandığında, 7.460 dekar arazi sulama imkânına
kavuşacaktır.
Bir başka güzel gelişmeyse, yine, Denizli
merkezimizde bulunan Bereket Sulama Birliği ve Devlet Su İşleri
iş birliğiyle sulama hatlarının yenilenmesidir. Kapalı
devre basınçla sulama imkânı sağlayacak olan bu projenin
inşaatına da 2015 yılında başlanacaktır.
Bakanlığımız, Denizlide 80 milyon
300 bin adet fidanı toprakla buluşturarak yaklaşık 1 milyon
dekar arazide çalışma yapmış, ayrıca 1.165
dekarlık 9 adet bal ormanını kazandırmıştır.
2013 yılında, Denizlide, 67 köyde, 2.134 dekar alanda, 76.129 adet
gelir getirici ceviz, badem, fıstık çamı fidanıyla
ağaçlandırma yapılmıştır. 2014
yılındaysa, 29 köyde, 930 dekar alanda, 33 bin adet gelir getirici
ceviz ve badem fidanıyla ağaçlandırma çalışmaları
devam etmektedir.
Ben, 2015 yılı mali bütçemizin ülkemize
hayırlı olmasını dileyerek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On ikinci konuşmacı Osman Kahveci, Karabük
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kahveci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN KAHVECİ (Karabük)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Genel
Müdürlüğünün 2015 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir en önemli
doğal kaynaklardan birisi de ormanlardır. Dünyamızı tehdit
eden en önemli çevresel felaketlerden biri olan küresel ısınma ve
iklim değişikliğinin panzehri olan ormanlarda, ne yazık ki
tahribat henüz durdurulamamıştır.
Dünya kara yüzeyinin yüzde 30u ormanlarla
kaplıyken, bu oran ülkemizde yüzde 27,7dir. Mülkiyet açısından
bakıldığında ise ülkemiz ormanlarının yüzde 99u
devlete aittir. Bundan dolayı Orman Genel Müdürlüğüne, devlet
adına ülkemiz ormanlarını her türlü tehlikeye karşı
koruma, işletme ve geliştirme görevi verilmiş ve Orman Genel
Müdürlüğü de bu görevi 40 bin çalışanıyla, yüz yetmiş
beş yıldır yerine getirmenin gayreti içinde olmuştur. 2011
yılında yeni yapılanmayla ağaçlandırma, erozyon kontrolü,
mera ıslahı ve ORKÖY gibi önemli görevlerin de bu kuruma verilmesiyle
kurumun görev ve kapasitesi daha da artırılmıştır.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarlarında ülkemizde her alanda olduğu gibi orman ve
ormancılık alanında da büyük bir değişim ve
gelişim yaşanmış ve yaşanmaktadır.
Ülkemizin bir Akdeniz ülkesi olmasından dolayı
ormanlarımızın yüzde 60ı orman yangını tehdidi
altındadır. Bu konuda Hükûmetimiz ve orman teşkilatınca
alınan etkin tedbirler, geliştirilen modern yangın yönetim sistemleri
sayesinde orman yangınlarıyla mücadelede ülkemiz bölgenin en
başarılı ülkelerinden birisi olmuş; komşu ülkelere
yardıma gider, bilgi ve teknoloji transfer eder bir konuma gelmiştir.
Bunun sonucu, yangılarda ilk müdahale süresi on beş, yirmi dakikalara
düşürülmüş, yanan alan miktarı 3 hektarlara, bu yıl ise 1,5
hektara düşmüştür. Orman teşkilatı bu ekipman ve
donanım gücünü yeri geldiğinde her türlü doğal afetlerde ve
kırsal alan yangınlarında kullanmaktan da
kaçınmamıştır. Yine, AK PARTİ iktidarları
döneminde orman suçlarında yüzde 60lara varan azalmalar olmuş, orman
köylüsüyle orman teşkilatı arasında yıllardır kangren
olan 2B sorunu bu dönemde çözülmüş ve orman kadastrosu bitme
aşamasına getirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde 21 bin orman köyünde 7 milyon kişi yaşamakta, bu da
kırsal nüfusunun yüzde 40ını oluşturmaktadır. Orman
köyünde yaşayan vatandaşlarımızın 500 bini geçimini
direkt ormancılıktan sağlamaktadır. Orman Genel
Müdürlüğünün öncelikli hedefi, her türlü ormancılık
faaliyetleriyle orman köylümüze daha fazla iş ve aş verilmesi ve
onların yerinde kalkındırılmasıdır. Bu maksatla
yaptırılan her türlü ormancılık faaliyetlerinde
uyguladığı ücret politikalarıyla onları enflasyona
karşı korumuş ve birim fiyatları
artırılmıştır. 2003 yılında orman köylüsüne
450 milyon Türk lirası kaynak aktarılırken, bu yıl 4 kat
artarak 2 milyar lirayı aşmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu dönemde ekosistem
tabanlı fonksiyonel planlama modeline geçilmiş, bu güvenle Türkiye
ormanlarını uluslararası sertifikasyon kuruluşlarına
açmış ve 2,4 milyon hektar orman sertifikalandırılmıştır.
Bu da, orman ürünlerimizin AB, Avrupa pazarlarına girmesinin önünü
açmıştır. OGMnin önemli görevlerinden biri de ülkemizdeki orman
varlığını kalite ve kantite itibarıyla
artırmaktır. Hedefimiz, cumhuriyetimizin 100üncü yılında
orman alanımızı yüzde 30a çıkarmaktır. Bu konuda
başlatılan beş yıllık seferberlik başarıyla
sonuçlanmış, bu seferberliğin arkasından yeni
seferberlikler, yeni eylem planlarıyla birçok alanda yeni hedefeler ortaya
konmuştur.
Sayın milletvekilleri, orman teşkilatı
sadece ülkemiz orman varlığını artırmakla
kalmamış, ülkemizin ormancılık alanındaki
uluslararası itibarını en yüksek seviyelere
çıkarmış ve ormancılık alanında birçok ülke ile
ilke ve uluslararası anlaşmalar imzalanmıştır. Mensubu
olmaktan büyük gurur duyduğum orman teşkilatının
başarılı çalışmaları uluslararası kamuoyu
tarafından takdirle izlenmektedir.
Başarılı ve gayretli
çalışmalarından dolayı Orman Genel Müdürlüğünün tüm
çalışanlarına ayrı ayrı teşekkür ediyor, bütçenin
hayırlı olması temennisiyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On üçüncü konuşmacı Mustafa Gökhan Gülşen,
Kastamonu Milletvekili.
Buyurun Sayın Gülşen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA GÖKHAN GÜLŞEN
(Kastamonu) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Orman Genel Müdürlüğü 2015 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye yüzölçümünün yüzde
27,7si orman alanıdır. Ülke genelinde, 21 bin orman köyümüzde, 7
milyon vatandaşımız yaşamakta, 500 bin
vatandaşımız geçimini ormancılıktan temin etmektedir.
Diğer alanlarda olduğu gibi, AK PARTİ hükûmetleri döneminde
ormancılık faaliyetleri konusunda da büyük ilerlemeler
sağlanmış, önemli mesafeler katedilmiştir. Orman Genel
Müdürlüğümüzün çalışmaları neticesinde
ağaçlandırma, endüstriyel odun üretimi, fidan üretimi, orman
köylülerinin desteklenmesi, orman kadastro çalışmaları, yangınla
mücadele gibi konularda önemli iyileşmeler sağlanmıştır.
Bu iyileşmelerin başında orman
varlığımızdaki artış gelmektedir. Tüm dünyada
orman varlığı azalırken ülkemizde orman
varlığı artmaktadır. 2002 yılında 208 bin
kilometrekare olan orman varlığımız son on iki yılda 9
bin kilometrekare artarak 217 bin kilometrekareye yükselmiştir. 9 bin
kilometrekare birçok ilimizin yüzölçümünden daha büyük bir alandır.
Son on iki yıllık dönemde iyileşme olan
bir diğer konu fidan üretimidir. 2002 yılında yılda 117
milyon fidan üretilirken 2013 yılında bu üretim miktarı 400
milyona kadar yükselmiştir. Üretilen fidan çeşitliliğinde de 1,5
katı aşan yükselme vardır. Ağaçlandırma konusunda,
Millî Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında, 2003
yılından günümüze kadar geçen on bir yıllık süreçte 3
milyar 250 milyon fidan toprakla buluşmuştur. Orman endüstrisi ve
orman köylüsü için önemli olan endüstriyel odun üretimi 2002 yılına
göre 2 katına çıkarak 15 milyon metreküpe
yaklaşmıştır. Üretimdeki bu artış orman
köylümüzün gelirine de yansımıştır. 2003 yılında
üretim için orman köylümüze 430 milyon lira ödenmişken, 2014
yılında bu rakam 4 katını aşarak 1 milyar 810 milyon
liraya ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, Orman Genel
Müdürlüğümüz tarafından özel ağaçlandırma teşvik
edilmektedir, gelir getirici türlere de öncelik verilmektedir. Ceviz eylem
planı kapsamında 5 milyon ceviz fidanının, badem eylem
planı kapsamında 8 milyon badem fidanının dikilmesi
hedeflenmiştir. Yine, bal ormanı, salep, sakız, kestane eylem
planları da başlatılmıştır. Bu eylem
planlarından her biri kırsal nüfusumuzun gelir
artışına katkı sağlayacaktır.
Burada belirtmek isterim ki
Bakanlığımızın başlattığı ceviz
eylem planından hareketle, seçim bölgem Kastamonuda cevizle ilgili özel
bir çalışma başlattık. Valiliğimizin, İl Genel
Meclisimizin ve Tarım İl Müdürlüğümüzün de
katkılarıyla her yıl 100 bin aşılı ceviz
fidanının dikilmesini hedefliyoruz. Böylece, Kastamonuyu orman
emvali üretiminin yanında cevizin de merkezlerinden biri hâline
getireceğiz.
Değerli milletvekilleri, Orman Genel
Müdürlüğümüzün başarıları bunlarla sınırlı
değil. Orman yangınlarıyla mücadele, orman kadastro
çalışmaları, kent ormanları, tabiatın korunması
gibi birçok alanda önemli çalışmalar yapıldı. Tüm
göstergelerin, rakamların yanında bizim için en önemli gösterge
milletimizin memnuniyetidir.
Değerli arkadaşlar, ben, Türkiyede
ormancılığın merkezi konumunda bir ilin milletvekiliyim.
Kastamonuda bulunan 1070 köyün bine yakını orman köyü statüsünde ve
ülkemizde, hatta Avrupada bulunan en büyük orman endüstrisiyle ilgili sanayi
yatırımlarından birkaç tanesi de Kastamonuda bulunmakta.
Dolayısıyla, bu sektörle ilgili olumlu olumsuz her şey
hızlı bir şeklide bize yansımakta. Gerek köy
ziyaretlerimizde orman köylülerimizle yaptığımız görüşmelerde
gerekse sanayicilerimizle yaptığımız görüşmelerde bize
herkes açık yüreklilikle memnuniyetini ifade ediyor. Bizim için asıl
mesele, bu çalışmalardan, hazırlanan bütçelerden esas gayemiz,
orman köylümüz başta olmak üzere bu alanla ilgisi olan herkesin gönlüne
girebilmek ve duasını alabilmek. Memnuniyetle görüyoruz ki bu
bahsettiğimiz gönüle girme ve duayı alma işini büyük oranda
başarmışız.
Sayın Bakanımızın şahsında
bu başarıda emeği olan, gayret gösteren, çalışan orman
teşkilatının her ferdine ayrı ayrı teşekkür
ediyor, Orman Genel Müdürlüğü 2015 yılı bütçesinin
hayırlı olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On dördüncü konuşmacı Mehmet Akyürek,
Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurun Sayın Akyürek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKYÜREK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 2015 Mali Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısının altıncı turunda Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Tarihle kültürün, suyla ateşin
harmanladığı 11 bin yıllık kadim topraklardan seçim
bölgem Şanlıurfa, ilçem Viranşehir adına hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Devlet Su İşleri
ülkemizde su kaynaklarının planlanmasından, işletilmesinden
sorumlu, 10 milyar TL yatırım bütçeli, Türkiyenin en köklü
kurumlarından birisidir. DSİ Genel Müdürlüğü, on iki yılda
270 baraj, 167 gölet, 272 büyük sulama tesisi, 70 şehre su götürülmesi ve
1.421 taşkın koruma ve diğer tesislerle toplam 2.252 tesisi
tamamlayarak milletimizin hizmetine sunmuştur.
Bu yıl Şanlıurfamız için çok önemli
bir proje hayata geçirildi. 950 bin dönüm araziyi sulayacak, Türkiyenin en
uzun, dünyanın 5inci uzun sulama tüneli Suruçta açılarak ülkemize
kazandırıldı. Mardin Ana Kanalı üzerinde yer alan kendi
ilçem Viranşehirde projelerin yerinde denetim ve kontrolünü yapmak için
şube müdürlüğü kurulmasına karar verildi ve bir yıl içinde
şube açıldı; müdürlüğü, hizmet binası ve sosyal
tesisleri tamamlanarak hizmet vermeye başladı.
Saygıdeğer milletvekilleri, Mardin Ana
Kanalınca su verildikten sonra toplam 660 bin dekar alanı sulayacak
olan Mardin Ceylanpınar MC1, MC2 sulama tesisleri hızla ihale
edilerek işe başlandı ve bu tesisler 2016da tamamlanarak hizmete
girecektir.
Bunun haricinde, Viranşehirde 355 bin dekar
alanı sulayacak olan Viranşehir 1 ve Viranşehir 2
sulamasında da proje çalışmaları tamamlanmış olup
otuz gün içinde sulama şebekelerinin ihaleleri yapılacaktır. Bu projeler
tamamlandığında enerjiye bağımlılık ortadan
kalkacak, ülke ekonomisine katkı sunacak, bölgemizde sosyal bir rahatlama
da sağlayacaktır.
Ayrıca, esas büyük proje olan Hilvan-Siverek projesi
1 milyon 580 bin dönüm arazidir ve bunun üçte 1i de Viranşehire
kazandırılacaktır. Allahın izniyle 2016da da bunun ihalesi
yapılacaktır.
Viranşehir içme suyu için de proje ihalesi 10 Eylül
2013 tarihinde yapılmış olup projenin tamamlanmasını
takiben ilçemiz temiz içme suyuna kavuşacaktır. İlimizde ve
ilçemizde gölet ve taşkın koruma inşaatları da tüm
hızıyla devam etmektedir.
Güneydoğuyu, Şanlıurfayı dünyada
tarımın yıldızı yapmak için -Tarım
Bakanımız Sayın Mehdi Ekerin de açıkladığı
gibi- tarımsal sulamada kilidi açacak anahtarın damlama sulama
sistemi olduğunu her mecrada konuşalım. İddia ediyorum ki
doğru sulamayla Urfa Türkiyeyi besleyecektir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Urfanın
hatta Türkiye'nin geleceğine yön verecek bu dev adımların
yanı sıra, doğup büyüdüğüm Viranşehire yapılan
çok önemli yatırımların da altında AK PARTİnin
imzası vardır.
Viranşehirin bugün 200 yataklı hastanesi
vardır; dört yıllık sağlık yüksekokulu vardır;
gençlik merkezi vardır; insanlara iş sağlayan İŞKURu
vardır; TOKİ vardır. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımız düşük gelirli
vatandaşlarımıza 220 adet konut yapıyor. Yapımı
tamamlanarak eğitime açılan 47 tane okulu vardır
-sınıflarda 60 kişi okuyordu, şimdi 30a indi- her köyüne
rahatça ulaşımı sağlayan yeni asfalt yolları
vardır. Göçerlerin sorunlarını hallettik yüz yıllık
sorun bitti. Urfamıza 11 katrilyon yatırım gelmiştir bu
dört yıl içinde, bunun 4 katrilyonu Viranşehire gitmiştir.
Değerli milletvekilleri, birbirinden değerli
hizmetleri Şanlıurfaya, memleketim Viranşehire getiren,
başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana, Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğluna,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk
Çelike, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Veysel
Eroğluna ve Kabinenin değerli bakanlarına, sürekli
iletişimde olduğum DSİ Genel Müdürü ve bürokratlarına,
Şanlıurfalı milletvekili arkadaşlarım ve tüm
hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum.
Bütçenin ülkemize hayırlı olmasını
diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri ve alkışlar )
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On beşinci konuşmacı Dilek Yüksel, Tokat
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yüksel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA DİLEK YÜKSEL (Tokat)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Devlet
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz, gelişen
şartlara ve ihtiyaçlara göre kendisini sürekli yenileyip
geliştirmekte, ulaştırma, enerji, tarım, millî savunma,
afet yönetimi, turizm, çevre ve şehircilik ve spor başta olmak üzere
tüm sektörler için ihtiyaç duyulan meteorolojik ürün ve hizmetleri
hazırlayıp kendi web sayfası ve Meteorolojinin Sesi Radyosu,
yazılı ve görsel basın ve mobil uygulamalar üzerinden
başarılı bir şekilde sunmaktadır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
900 adımda dokuz yüz yıllık tarihe tanıklık eden
Sulusokağı, beş bin beş yüz yıllık tarihiyle
tarih, kültür, tabiat ve medeniyetlerin başkenti olmuş, manevi
mimarlarımızdan Hazreti Mevlânanın İklim ve
insanları mutedildir. diye iltifat ettiği, Evliya Çelebinin
Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, ahlaklı, selim ve halim
insanlardır. şeklinde taltif ettiği, Hacı Bektaşi
Velinin hayırlı ve bereketli dualarıyla Âlimler konağı,
fazıllar yurdudur. dediği bir ildir Tokatımız.
Şimdi, size on iki yıllık
iktidarımız döneminde Tokatımıza
yaptığımız hizmetlerden bahsetmek istiyorum. Eğitim,
sağlık, ulaştırma ve diğer tüm hizmet alanlarında
devrim niteliğinde çalışmalara imza attık ve son on-on iki
yılda Tokatımıza 5,8 milyar TLnin üzerinde yatırım
ve destek sağladık. Eğitimde kaliteyi artırmak
amacıyla Tokata 724 yeni derslik inşa ederek derslik
sayısını yüzde 15 artırdık ve 281 milyon TLnin
üzerinde kaynak aktardık. Tüm ilçelerimizde ve il merkezimizde yeni ve
modern hastanelerimiz ve sağlık hizmetleriyle ilgili 291 milyon TL
destek sağladık. İstanbulda Marmarayla, üçüncü boğaz
köprüsüyle kıtaları buluşturduk, şimdi Karadenizi
Akdenizle buluşturuyoruz. Bunun için Tokat-Ordu yol
çalışmasını başlattık. Niksar-Tokat arası
yol çalışması başladı. İnşallah,
Niksar-Akkuş arası proje ihalesi de yakın zamanda
yapılacak. Ulaştırmada Tokatımıza 1 milyar TLnin
üzerinde kaynak aktardık. Yeni havaalanımızın
yatırım programına alınması için görüşmelerimizde
inşallah sonuç verecek sona yaklaştık. Tokatımıza
yine 450 milyon TL tarımsal destek sağladık.
Tokatımızı doğal gazla tanıştırdık.
Sadece bu alanda boru hatları için 101,5 milyon TL yatırım yaptık.
İlimizi kentsel dönüşüm kapsamına aldık. Tokata
3.146nın üzerinde sosyal konut inşa ettik. Sadece köylerimize KÖYDES
kapsamında son yedi yılda 107 milyon TLden fazla yatırım
ve destek götürdük. Tarih, kültür ve tabiat şehri olmasının
yanında, verimli arazileri olan Tokatımıza DSİ bütçesinden
maksimum kaynak ayıran Veysel Eroğlu Bakanımıza ilim
adına teşekkür ediyorum. Yine, aynı şekilde,
Tokatımıza kent park kazandırılması konusunda
vereceği destek için şimdiden kendisine teşekkürü borç
biliyorum. Desteklerini vereceği için şimdiden teşekkür ediyoruz
Sayın Bakanımıza.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin her bir noktasında iktidarımız döneminde yapılan
hizmetleri saymakla bitiremeyiz. Bu hizmetlerimizi 77 milyon
insanımız, kara yollarını kullanırken, hastaneye
gittiğinde, uçağa bindiğinde, köyünde, ilçesinde, okulunda bire
bir görüyor. Bütün bunlar, 2023 ve 2071 hedefleriyle bölgesinde ve dünyada yeni
bir lider güç olan geleceğin yeni Türkiyesinin yükselen gür sesidir. Hiç
kimse, hiçbir güç, ülkemizin ulaşmış olduğu bu güzel
iklimin daha da gelişmesine ve ilerlemesine engel olamayacaktır. Son
on iki yılda milletimizle birlikte oluşturduğumuz ve
dünyanın hiçbir ülkesine nasip olmamış bu ekonomik, sosyal ve
her alandaki güzel iklimi fırtına, boran ile bozmak isteyen iç ve dış
güçler tekrar hayal kırıklığına uğrayacak ve
planları suya düşecektir. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin dört bir
yanında bu hizmetlerin planlanması ve icraatında emeği
geçen, özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana, Başbakanımız Sayın Profesör Doktor Ahmet
Davutoğluna, Hükûmetimize, bakanlarımıza teşekkür
ediyorum. Orman ve Su İşleri Bakanımız Profesör Doktor
Veysel Eroğlu ve değerli ekibini ayrıca kutluyor,
teşekkürleri bir borç biliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On altıncı konuşmacı İbrahim
Yiğit, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Yiğit. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2015 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Türkiye Su Enstitüsü
bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Su Enstitüsü, 2011
yılında 658 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine haiz Orman ve Su
İşleri Bakanlığına bağlı özel bütçeli bir
kuruluşumuzdur. Bu konuda emek veren Sayın Bakanımız Veysel
Eroğluna teşekkür etmek istiyorum çünkü önemli bir kuruluş
hâline geldi.
Kuruluşun amacı, küresel su
sorunlarının çözümüne katkı sağlamak, suyla ilgili
geleceğe yönelik çalışmaları yönlendirmek, ülkemizin
sürdürülebilir su politikaları ve stratejilerinin oluşturulmasına
yeni fikirler ve girişimlerle katkıda bulunmaktır. Enstitü,
aynı zamanda, ulusal ve uluslararası toplantılar ve eğitim
programları düzenlemek, su konusunda küresel iş birliğini
desteklemek, su politikalarına küresel pencere açan plan ve projeleri
geliştirmek ve uygulamak, ülkemizi uluslararası platformlarda temsil
etmek gibi amaçlarla kurulmuş ve bu doğrultuda da
çalışmalarına devam etmektedir.
Sayın milletvekilleri, globalleşen
dünyamızda su politikaları da sınırları
aşmaktadır. Dünyadaki gelişmelere kayıtsız kalmak
mümkün değildir. Türkiye, su alanında gerçekleştirdiği mega
projeler, yetişmiş insan gücü ve engin bilgi birikimi sayesinde
bölgesinde, su konusunda, lider konumuna gelmiş bulunmaktadır.
Türkiye'nin coğrafi konumu, Orta Asya, Orta
Doğu ve Doğu Avrupada güçlü bir iletişim ağı
kurmasında önemli etkenlerden biridir. Orman ve Su İşleri
Bakanlığına bağlı Türkiye Su Enstitüsü, bölgesel su
sorunlarının çözümü için, bölgedeki teknik iş birliğini
artırmak için çalışmakta ve özellikle alanında dünyadaki
seçkin kurum ve kuruluşlarla birçok ortak proje ve faaliyetler
yürütmektedir. Ülkemiz, 2009 yılının Mart ayında, 192
ülkeden 30 binin üzerinde kişinin iştirak ettiği dünya su
forumlarından 5incisini organize etmiştir. Üç yılda bir
gerçekleşen bu forum dünyada su alanında en önemli etkinlik olarak
bilinir.
Türkiye Su Enstitüsü 5inci Dünya Su Forumu
Sekretaryası olarak bir araya gelen ekibi, su konusunda
kazandığı bilimsel deneyimi ve vizyonu hayata geçirmek
amacıyla Orman ve Su İşleri Bakanlığı çatısı
altında bir düşünce kuruluşu olarak kuruldu. 5inci Dünya Su
Forumunun büyük başarısı Türkiyeyi su konusunda küresel
boyutta söz sahibi olduğu yeni bir konuma
taşımıştır. Bu önemli forumun
kazandırdığı çok yönlü bilgi birikimi Bakanlık bünyesindeki
Su Enstitüsünün temelini oluşturmuştur. Geçmişte ülkemiz, su alanındaki
toplantılarda sadece gözlemci statüsünde kalmaktayken artık
uluslararası toplantılara aktif şekilde iştirak ederek söz
sahibi ülke konumuna gelmiştir.
Su Enstitüsünün faaliyetleri sadece uluslararası
arenadaki çalışmalarla sınırlı değildir. Ülkemiz
su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının
sağlanması için rapor ve makaleler gibi bilimsel yayınlar
çıkarmakta ve üniversitelerle birlikte yer altı ve yer üstü su
kaynakları modelleme çalışmaları yürütmektedir.
Sayın milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi
ülkemiz su zengini bir ülke değildir. Küresel ısınmanın tüm
dünyayı tehdit ettiği bir yüzyılda kişi başına
1.500 metreküp olan kullanılabilir su miktarımızı
azaltmamanın yollarını aramamız gerekmektedir.
Bilindiği gibi, 1.000 metreküpün altındaki kişi başına
kullanılabilir su miktarı olan ülkeler su fakiri, 2.000-3.000
metreküp arası, az suyu olan ülke ve 8.000 metreküp ve üzeri ülkeler ise
su zengini ülke sayılmaktadır. Nüfus artışına bağlı
olarak bizim de 2030 yılında su fakiri ülkeler arasına girme
tehlikemiz vardır. Bu nedenle, su kaynakları bakımından çok
zengin olmayan ülkemizde suyun bütün sektörlerde tasarruflu
kullanımını özendirici yeni tedbirler almalı, var olan
desteklere devam etmeliyiz. Yer altı ve yer üstü kaynaklarının
her zaman, ne şekilde olursa olsun kirletilmesini önlemeliyiz. Tarım
sektörümüz, belediyelerimiz ve sanayi sektörümüz suyu en etkin ve
sürdürülebilir bir şekilde kullanmalıdır.
Ayrıca, ülkemizin yarı kurak iklim bölgesinde
yer alması da Su Enstitüsünün çalışmalarının önemini
biraz daha artırmaktadır. Kullanılabilir su kalitesinin ve
miktarının artırılması, su koruma ve kullanma
dengesinin sürdürülebilirliğinin sağlanması büyük önem
taşımaktadır. Enstitü 2013 yılı Şubat ayında
D8 Su İşbirliği Toplantısını tertip
etmiştir. Bu toplantı D8 ülkeleri arasındaki suyla ilgili ilk
toplantı olmuştur. Yine, Mayıs 2014 tarihinde İstanbul
Haliç Kongre Merkezinde 3 binin üzerinde katılımcı, bilim
adamı ve akademisyenlerle uluslararası su forumlarının
üçüncüsü düzenlenmiştir.
Sayın milletvekilleri, Enstitü bünyesinde Orman ve
Su İşleri Bakanlığına bağlı
kuruluşların da görevlendirilmeleriyle birlikte çeşitli
kademelerde toplantılar ve personel mevcuttur.
Ben bu vesileyle hayırlı olmasını
diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
birinci konuşmacı Kemalettin Yılmaz, Afyonkarahisar
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 mali yılı
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Rekabet Kurumu bütçeleri üzerinde
söz aldım. Yüce heyetinizi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızın 167nci maddesi hükmü devlete
piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemeleri için
gerekli tedbirleri alma, tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevi
vermektedir. Bu hüküm çerçevesinde, 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun 13/12/1994 tarihinde Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 1997 tarihinde ise bu kanunu
uygulamakla yükümlü olarak Rekabet Kurumu kurulmuştur. Bu faaliyetleri 348
kişiden oluşan personeli ve 2015 yılında tahsis edilen 65
milyon 500 bin TL bütçeyle gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Bu kurumun piyasaları ne denli sağlıklı ve düzenli
işlettiği, tröstleşmeyi, kartelleşmeyi ne denli
önlediği tüm çıplaklığıyla ortadadır. Özellikle
görevi rekabet savunuculuğu olan gerek yurt içi rekabet gerekse yurt
dışı kurum ve kuruluşların rekabet hususunda yeterli
olmadığı bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri, gümrük deyince toplumdaki
genel kanaat rüşvet, kaçakçılık, haksız kazanç, adam
kayırma ve son günlerde de yol geçen hanına dönmüş kapılar
akla gelmektedir. Sayın Başbakan 10 Aralık 2014 tarihindeki
sunumunda Kaçakçılıkla mücadele konusundaki
kararlılığımız ve başarımız 2014
yılında da artarak devam ediyor. 1 milyar 440 milyon lira
değerinde kaçak yakalaması gerçekleştirdik. diyor. Çok
başarılılar ki Türkiye şu anda kaçak akaryakıt, kaçak
çay, kaçak sigara, kaçak zehirli ayakkabı, kaçak telefon, kaçak saat,
kaçak et ve canlı hayvan, yurda sokulan uyuşturucu madde cenneti
durumundadır. Bu kaçakçılık faaliyetlerinin Türk ekonomisine
zararı yıllık 300 milyar dolara yakındır.
Kaçakçılık inanılmaz boyutlara ulaşmıştır.
Buradan temin edilen haksız kazanç maalesef terör örgütü PKKyı
ekonomik olarak desteklemektedir.
Sigara satışlarının yüzde 15
oranında azaldığı ifade ediliyor. Bu durum,
insanımızın sigarayı bıraktığından veya
sigara yasağından değil, kaçak sigaradan kaynaklanmaktadır.
Türkiyede araç sayısı hızla
arttığı hâlde resmî akaryakıt satışları
düşüyor. Bu durumun herkes farkındadır. Devrin
Başbakanının 13 Şubat 2007 tarihli grup toplantısında
ve 28 Şubat 2007 tarihli Ulusa Sesleniş konuşmasında da
açık ve net olarak görüyoruz. Devrin Başbakanı diyor ki:
Dış Ticaret Müsteşarlığı petrol ithal
ettiğimiz 48 ülkeden kayıtları istedi. Bu ülkelerin ancak
31inden cevap geldi. -17sinden cevap gelmemiş, hani büyük ülkeyiz ya- bu
31 ülke diyor ki: Türkiye bizden son iki buçuk yıl içinde 28 milyar
dolarlık petrol ithal etti. Buradaki kayıtlara göre ise 31 ülkeden
aynı dönemde ithal edilen akaryakıt miktarı ise sadece 9,3
milyar dolar. Arada tam 18,7 milyar dolarlık fark var. Sayın
Başbakanın bu sözleri akaryakıt kaçakçılığının
ne boyutta olduğunun yetkililerce tespit ve ikrarıdır. Cevap
vermeyen 17 ülke de bu rakamlara eklenince haksız ve kayıt
dışı kazancın ne boyutlarda olduğu gerçekten ürkütücüdür.
Sayın Hükûmet, bu tespitten sonra yaklaşık sekiz yıl
geçmiştir ve bu rakamlar her geçen gün artmaktadır. Eskiden
katırlarla kaçakçılık yapılırdı, şimdilerde
ise boru hattı döşemişler hatta sınıra 3 kilometre
mesafede rafineri bile kurmuşlar. Bölgenin oynak nüfus yapısı da
bu işleri yapanları cesaretlendirmektedir. Daha öncesini bir tarafa
bırakalım, 2007 yılından bugüne kadar bunun
sorumluları bulundu mu? Müsebbipler tespit edildiyse kimlerdir ve bununla
ilgili ne işlem yaptınız? Gerçekten çok merak ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, kaçak et, kaçak canlı
hayvan ve uygulanan yanlış ve günübirlik palyatif tedbirler yüzünden
hayvancılığımız bitme noktasına gelmiştir.
Kaçakla rekabet edemeyen besici, ahırlarının kapısına
kilit vurmuştur. Yol geçen hanına dönen
sınırlarımızın durumu ve
sığınmacıların hareketleri canlı hayvan
kaçakçılığını körüklemekte ve cezbetmektedir. Her
yıl Irak ve İranın fabrikalarında üretilen sigaranın
yaklaşık 25 bin tonu kaçak yollardan Türkiye piyasasına
sokuluyor. Kaçak yollardan gelen bir konteyner kaçak sigaranın
bıraktığı kâr 1 milyon 250 bin dolar
civarındadır. Bu kaçakçılıktan dolayı ülkemizin sadece
yıllık vergi kaybı 3 milyar dolara yakındır.
Diğer ekonomik ve sosyal zararlar ise hesaba dahi katılmıyor.
Ülkede tütün üretimini bitirirken oluşan boşluk mamul edilmiş
kaçak sigaraya bırakılmıştır.
Pancar üreticisi kotalarla, pancara ucuz fiyat
vermelerle, polar oranıyla oynamalarla âdeta ürettiğine pişman
edilmektedir. Kullandığı mazot, sulamada
kullandığı elektrik, ilaç, tohum ve gübre fiyatları zaten
çiftçimizi perişan ederken Hükûmet şeker kaçakçılığına
âdeta göz yummaktadır. Kaçakçıların İran ve Iraka
günübirlik turlar bile düzenlediği şeker
kaçakçılığıyla yurda yılda 500 bin ton civarında
şeker girmektedir. Pancar üreticimizin el emeği alın teri
karşılığı ödenmesi gereken paralar kaçakçıların
cebine gitmektedir.
Ülkemizde özellikle doğu ve güneydoğuda ve
Çukurovada tüketilen çayın yaklaşık 60 bin tonu kaçak yollardan
ülkemize girmektedir. Bunun önemli miktarı İran ve Suriye
sınırından ülkemize giriyor. Ülkemize maliyeti ise
yaklaşık 75-80 milyon dolar civarındadır. Ülkemizde çay
üreticilerinin çektikleri sıkıntılar ortadayken, ürününü haraç
mezat aracılara, fırsatçılara vermek zorunda
bırakılırken bu sektörde kaçakçılığa göz
yumularak çay üreticimizin de emekleri heba ediliyor.
Sınır ticareti adı altında özellikle
sınır kapılarımızdan ülkemize sokulup tüm yurda
dağılan başlıca kivi, muz, kavun, karpuz, ananas, mango
gibi ürünlerimizin kaçakçılığının yıllık
ekonomik değeri ise 500 milyon dolar civarındadır. Tüm
bunların yanında her türlü konserve, konsantre meyve suyu, salam,
sosis, hazır et ürünleri, bal, süt tozu, mama, hazır çorba, sos,
mayonez, ketçap gibi gıda katkıları ile özellikle Orta Doğu
ülkelerinden ülkemize gelen pirinç ve bakliyat ürünlerinin
kaçakçılığı ciddi artışlar göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, yine son yıllarda
özellikle İran üzerinden yurda kaçak olarak sokulan zirai mücadele
ilaçlarının miktarlarında önemli bir artış
gözlenmektedir.
Uyuşturucu kaçakçılığının
boyutu ise tam bir yürekler acısıdır. O kadar ki uyuşturucu
kaçakçılığı sınır güvenliği
olmadığı için aleni yapılıyor. Hastane, okul, otogar
gibi şehir merkezlerinde bile küçük çocukların Ot var, hap var.
şeklindeki pazarlamalarına maalesef göz yumulmaya devam edilmektedir.
Terör örgütünün de çok ciddi ve en büyük finans kaynağı olan bu
uyuşturucu kaçakçılığından ne kâr ettiği
gerçekten bilinmemektedir.
Ülkemiz ekonomisi ticaretini, üretimini çok derinden
etkileyen, haksız kazanç ve kayıt
dışılığı sağlayan ve rekabeti baltalayan
kaçakçılık sektörünün bu kadar kârlı bir sektör hâlinde
gelmesinde, kaçak alkolde gözlendiği gibi, yüksek vergiler nedeniyle iç
piyasada fiyatların aşırı yükselmiş olması ve et
olayında gözlendiği gibi, üretim düzeyinin yetersizliğinden
ötürü zaman zaman aşırı fiyat artışlarının
ortaya çıkması önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemize burada
sayamadığım ve ekonomik kaybın ne olduğu kesin olarak
bilinmeyen binlerce kalem ürün âdeta iğneden ipliğe kaçak yollardan
sokulmaktadır. Esnafımız, iş adamımız, çiftçimiz,
üreticimiz, imalatçımız bunlarla rekabet edememekte ve çok ciddi
sıkıntılar çekmektedir. Bizler de
kaçakçılığın önlemini almayarak elimizdeki imkânları
Suriye, Irak ve İrana ve daha da kötüsü terör örgütüne kaptırıyoruz.
Esnafımızın korunması, kollanması amacıyla
ısrarla istedikleri yasaları yıllarca göz ardı ettiniz.
Esnafımızın vergi, sigorta, sosyal güvenlik destek primi yükü
altında ezilmesine âdeta seyirci kaldınız.
Bakkal amcayı süpermarketlere ve
alışveriş merkezlerine boğdurduktan sonra perakendecilik
sektörü yasasını veya AVM yasasını daha yeni komisyonlarda
görüşmeye başladınız. İnşallah,
çoğunluğunuza güvenerek Ben yaptım, oldu.
anlayışından ziyade, çok iyi tahlil edilerek hakkaniyet ölçüleri
içerisinde tarafların, muhalefetin ve bizzat bu işle iştigal
edenlerin görüş ve beklentilerine de başvurularak Türkiye
gerçeklerine uygun, çağdaş ve uygulanabilir ve de en önemlisi iki-üç
ay içerisinde değiştirmeye gerek duyulmayacak bir perakende
ticaretinin düzenlenmesi yasasını hep beraber
çıkarırız.
Diğer taraftan, Halkbank sözde değil özde
esnafın bankası olmalı. Esnaf kredileri esnaf kefalet
kooperatifleri kanalıyla genişletilerek sağlanmalıdır.
Son günlerde ülke gündeminde yer alan zehirli
ayakkabı, zehirli saat, kaçak cep telefonu gibi konular
vatandaşlarımızı son derece tedirgin etmekte, devlet
kurumlarına karşı güven duygusunun azalmasına sebep
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkedeki ticaretin ve
işlerin iyi gidip gitmediğinin göstergelerinin birisi de
hapishanelerdeki insan sayısı ve icra dairelerindeki dosya
sayısıdır. Göreve geldiğinizde 50 bin civarında olan
tutuklu ve hükümlü sayısı bugün 150 binleri bulmuştur. Benim
seçim bölgem olan Afyonkarahisarda 2 olan icra müdürlüğü sayısı
on iki yıllık devriiktidarınızda 6ya
çıkmıştır. Hele 6ncı İcra Müdürlüğünün
açılışı basında da yer aldı. Bir övünç vesilesi
gibi iş bilmez, şımarık, âdeta parti memuru konumuna
düşmüş protokol üyeleri tarafından törenle kurdele kesilerek
açılmıştır.
Değerli milletvekilleri, petrol ve doğal gazdan
sonra en çok dövizi yemeklik ham yağ ve yem ham maddelerine ödemekteyiz.
Ciddi bir ticaret malı olan ayçiçeği, mısır ve soyayı
alım garantili sözleşmeli üretim suretiyle teşvik edersek ve bu
ürünlerin hasat zamanı ithalata izin vermezsek hem üreticimizi
desteklemiş oluruz hem de yurt dışına ciddi bir döviz
ödemekten kurtuluruz. Zira, bizim imkânlarımız yani
toprağımız, suyumuz, güneşimiz var. Çalışkan
insanımız bunları gerçekleştirebilir. Yoksa, duble yollarımız
yapıldı ama 1 tane bile yerli otomobilimizin olmadığı
gibi, Türk Hava Yolları dünyada ilk 3e girebiliyor ama 1 tane bile uçak
üretimimizin olmadığı gibi gariplikleri yaşamaktan
kurtulamayız.
Değerli milletvekilleri, 23 Mayıs 2012
tarihinde bu kürsüden yaptığım konuşmada Ülkemizden
İrana günde 1 ton altın çıkışının Dubai üzerinden
yapıldığı bildiriliyor. Bu çok ciddi bir rakam. Bu ticaret
reel ise bu durum takip ediliyor mu? diye sormuştum. Daha sonra zaten
17-25 Aralık kepazeliği patladı. Buradan soruyorum: Hâlâ cari
açığı bu tür ticaretlerle kapatmaya çalışıyor
musunuz? Diğer taraftan, 700 bin TLlik kol saatinin gümrükleme
işlemleri ne oldu? Kaçak sokuldu ise durumun tespitinden sonra ne kadar
gümrük vergisi ve cezası alındı? Bunu millet merak ediyor.
Değerli milletvekilleri, Putinin ülkemizi ziyareti
sırasında açıklandı: Rusyadan
aldığımız doğal gaz yılbaşından
itibaren yüzde 6 ucuzlayacak. Haberi paylaştınız. Bu oran neden
yüzde 5 veya yüzde 7-8 değil de yüzde 6. Ve de en önemlisi neyin
karşılığı? Bu kürsüden açıklama yaparsanız
sevinirim Sayın Bakan. Millet olarak tüm bunları merak ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışından ülkemize gelen sığınmacılar
ticaretimizde ciddi bir kayıt dışılığa, ciddi bir
haksız kazanç, ciddi bir haksız rekabet ve ciddi bir
asayişsizliğe sebep olmaktadırlar. Yaşanagelen sosyal ve asayiş
problemleri yeni yeni sorunların habercisi durumundadır,
dikkatlerinize sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım;
bulunduğunuz makamdan onlarca bakan gelmiş geçmiştir ama 2 bakan
var ki, herkesin hafızalarındadır. Bakalım, siz
inşallah görevi bıraktığınızda hafızalarda
nasıl bir iz bırakacaksınız? Tercih sizin. Bu iki Bakandan
birincisi, Bakanlığı sırasında, döneminde
yapmış olduğu iş ve icraatlardan dolayı
yargılanarak otuz altı yıl ağır hapis cezasıyla
ve eski parayla 787 milyon 386 lira tazminat ödemeye mahkûm olmuş olan
42nci Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Tekel Bakanı Sayın Tuncay
Mataracı. İkincisi ise 41inci Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Gümrük
ve Tekel Bakanı rahmetli Gün Sazak. Dürüstlüğü, cesareti, imanı,
engin insan sevgisi, fikrî hassasiyetine bağlılığı,
dirayeti ve herkese güven telkin eden karakteriyle, sergilemiş olduğu
devlet adamlığıyla, kısa sürede uygulamalarıyla
gümrüklerdeki rüşvet ve yolsuzlukların önlenebileceğini
ispatlamıştır. O dönemdeki uygulamalar ve
başarılı çalışmaları herkes tarafından
takdirle karşılanmıştır. Sadece ve sadece
uyuşturucu ve kaçakçılık baronları kendisinden çok ama çok
rahatsız olmuşlardır. Ve 27 Mayıs 1980 tarihinde hain bir
pusuda şehadet şerbetini içen 41inci Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
Gümrük ve Tekel Bakanı ve aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisinin
Genel Başkan Yardımcısı olan Gün Sazak Beyi rahmet ve
şükranla anıyorum ve size örnek olması gerektiğini bu
kürsüden ifade ediyorum.
Ve bu duygu ve düşünceler içerisinde, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı ile Rekabet Kurumu bütçelerinin Türk milletine
hayırlı olmasını diliyorum. Zira, sizin
oylarınızla, yalan, yanlış ve eksik olmalarına
rağmen burada kabul edilecek.
Hayırlı uğurlu olsun efendim.
Sağ olun, var olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Gümrük ve
Tekel eski Bakanı Gün Sazakı rahmet, minnet ve şükranla
andığına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Bu vesileyle ben de eski Gümrük ve Tekel
Bakanı Gün Sazakı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum,
Allah mekânını cennet eylesin diyorum.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Evet, Necati Özensoy, Bursa Milletvekili,
sürenize bir dakika ekleyeceğim.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Bakanlığı
bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Enerji Bakanlığına geçmeden önce temel
politikalar arasında olması gerekenler ve uyumların ne kadar
olduğunu buradan ifade etmek isterim. Bilim sanayi ve teknoloji
politikası uluslararası düzeyde rekabet edebilir, net ihracatçı,
sürdürülebilirliği, ARGE etkinliğiyle yetkinliği sağlayan
yüksek katma değeri bir endüstri oluşturmak. Enerji
politikalarında da arz güvenliğini sağlamak ve tüketicinin
enerji maliyetini düşürmek. Çevre politikalarında daha düşük
karbondioksit ve sera gazı salınımı yapmak ve bu yolla çok
taraflı anlaşmaların bir yükümlüsü olarak karbon ayak izimizi
düşürmek. Daha yaşanabilir ve doğayla uyumlu bir kentleşme
sağlamak. Ekonomi politikalarında da ithalat-ihracat dengesini
sağlamak. Cari açığı düşürmek olmalı. tabii bütün
bunlar arasında bu politikalar arasında ne kadar uyum var bunu da
değerlendirmenizi istiyorum.
Yine Türkiyenin bazı enerji gerçekleri var.
Tüketimi açısından Avrupa ve dünyada en hızlı büyüyen
pazarlardan birisi Türkiye. Ancak yüzde 73 dışa
bağımlı bir ülke Türkiye. Uluslararası piyasada arz güvenliği
ve fiyat dalgalanmaları risklerine karşı korumasız bir
ülke. 2023 yılında ihtiyaç bugünün 2 katı ve enerji
bağımlılığı artarak devam ediyor. HES
potansiyellerinin önemli bir kısmı kullanılmış ve yeni
HES projeleri önemli dirençlerle karşı karşıya. Elektrik
enerjisi üretimi için doğal gaz halen birincil kaynak ve tedarikçilerimiz
önemli siyasi risklere sahip. 2023te dünyanın ilk on ekonomisinden biri
olmayı hedefleyen ülkemiz buna imkân verecek bir enerji endüstrisi henüz
yok.
Yine program hedeflerine baktığımızda
2013 yılı 32 milyar kilovatsaat gerçekleşen yerli kömürde
2018de 57 milyar kilovatsaate çıkma gibi bir hedef. Yani bu Enerji
Bakanlığının hedefleri doğrultusunda birtakım
gelişmelere baktığımızda maalesef bu hedeflere, bu
kalkınma programlarına pek uyabilecek bir gösterge, bir gelişme
olduğunu göremiyoruz.
Yine diğer konulara geçmeden önce
Burada iktidar
partisi milletvekili arkadaşlarımız birtakım
değerlendirmeler yaptılar. Birçoğu selam konuşması
yaptı, efendim, teşekkür konuşması yaptı, kitabi
konuşmalar yaptı. Ama ben şunu söyleyeyim: Yani kitabi derken,
işte, 30 bin megavattan 68 bin megavata çıktık, şu oldu,
bu oldu. Bakın, özellikle kurulu güç konusunda 57nci Hükûmet döneminde
çıkarılan 4646 ve 4628 sayılı yasalar, yapısal
değişiklikler noktasında buralara gelinmiştir. Çünkü özel
sektörün önü açıldı. Özel sektörün önü açıldıktan sonra bu
Hükûmet döneminde özel sektörün yatırımlarının daha da
rahatlatılması adına herhangi bir şey yapılmadı
ve şu anda enerji yatırımlarının içerisinde devletin
payı yüzde 5.
Bakın, yine bazı arkadaşlar elektrik
payının içerisinde yenilenebilir enerji payının yüzde 40
olduğunu söyledi. Enerji Bakanlığının
kitapçığında yüzde 20.
Yine, özel sektörün yatırımlarının
olduğunu, yani daha doğrusu, daha sonra devlet
yatırımlarının olmadığını, hatta daha
önce yapılan devlet yatırımlarının da
özelleştirilerek satıldığını burada gösteren yine
Enerji Bakanlığının bu bütçe tablolarında görebilir
arkadaşlar. Burada yüzde 68 kurulu güçten şu anda yüzde 34e
düşmüş devlet payı. Yani bu da gösteriyor ki, son on yılda
Enerji Bakanlığı bütçesinden bu anlamda güce yapılan
herhangi bir katkının olmadığını hep birlikte
burada bu tablolardan görebiliyoruz.
Tabii, enerji konusunda en önemli kaynak yine hidrokarbon
kaynakları. Bunların başında da petrol geliyor.
Petrolle ilgili de, Türkiye Petrolleri veya yine millî
petrol konusunda on yıl, on iki yıl önceyle, on beş yıl
önceyle bugünü kıyasladığımızda maalesef bir ileriye
gidiş değil, tamamen geriye gidiş söz konusu. Bunu da yine
Türkiye Petrollerinin KİT Komisyonu raporlarından, bize verilen
raporlardan ifade edeyim: Bakın, TPAO Son on yılda 18 milyar dolar
gelir elde ettik. diyor. Şimdi buradaki gelirlerin kalemlerine
bakarsanız, her biri, bakın, her biri -tamamı diyebilirim- 2001
yılına kadar yapılan anlaşmalardan, yani buradaki
Azerbaycan-Çıralı gibi, Şahdeniz gibi, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru
Hattı gibi yapılan yatırım ve anlaşmalardan hâlen
Türkiye Petrollerinin gelirleri bu anlamda devam ediyor. Yani son on yılda,
on iki yılda yapılan, Enerji Bakanlığının Türkiye
Petrollerine yaptığı herhangi bir katkıdan veya herhangi
bir anlaşmadan kaynaklanan bir gelişmesinin
olmadığını hep birlikte görüyoruz.
Bu arada, Sayın Bakanın Türkiye Petrollerinin
özelleştirilmesiyle ilgili bir kanun tasarısı
hazırlığından bahisle bir haber var, inşallah bu
doğru değildir. Yani Türkiye Petrolleri, geçmişine
baktığımız zaman, burada da, bu haberde de ifade
edilmiş, yarım asrı aşan yaşamında PETKİM,
TÜPRAŞ, Petrol Ofisi gibi 17 büyük kuruluşu Türkiyeye
kazandıran bu Türkiye Petrolleri, dünyada ilk 500ün içerisinde olan bu
firma şimdi tabii esamesi okunmayan, dünya pazarlarında artık
ciddiye alınmayan
Şu anlamda ciddiye alınmayan, çünkü günlük
100 bin varil petrolün altında üretim yapanları dünya pazarları
artık ciddiye almıyor. Dolayısıyla yurt dışı
ve yurt içi toplam üretimimiz de şu anda 70 bin varili geçmiyor yani
petrol ihtiyacının ancak yüzde 8-9unu Türkiye Petrolleri
karşılayabiliyor. Bir de petrolün ciddi anlamda dip yaptığı
bugünlerde özel sektöre devretmek petrolü ne kadar doğru olacaktır?
Bunu da buradan ifade etmek istiyorum. Bundan da bir an önce vazgeçmesini
buradan Sayın Bakana tavsiye ederim.
Biraz önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
konusunda Sayın Milletvekilimiz Kemalettin Bey petrol
kaçakçılığından bahsetti, ülkelere sorulan rakamlardan
bahsetti. Ben de yine bir rakam vereyim: Resmî rakamlara göre Türkiyenin
günlük ihtiyacı 500 bin varil ama tüketim rakamlarına
baktığımızda, Türkiyede yaklaşık 650 bin varil
petrol tüketiliyor yani aradaki 150 bin varil, günlük 150 bin varil kaçak
yollarla, gayriresmî yollarla Türkiyeye giren petrol ve bu petrol
kullanılıyor. Bunun boyutunu da buradan bir kere daha ifade
etmiş olalım.
Tabii, doğal gaz konusunda yine çok ciddi
tartışmalar, ciddi sıkıntılar devam ediyor. Biliyorsunuz
bu anlamda BOTAŞ, tüketiciye pahalı sattığı doğal
gaza rağmen zarar ediyor. Gerçekten de bunun zarar noktasında
olduğunu hepimiz biliyoruz. Oysa petrolün bu anlamda bu kadar
düştüğü son aylarda tabii doğal gaz fiyatları da maalesef
son altı ayın ortalamasıyla o formülasyona sokulabilir ama
BOTAŞ İrandan 480 dolara, Rusyadan 417 dolara, Azerbaycandan 340
dolara doğal gazı alıyor. Bu Batı Hattı iptal
edildikten sonra, özel sektöre geçince Gazprom nasıl oldu da özel sektöre
320 dolar civarında veriyor. Sayın Bakanın bu Putinin özel
olarak âlâyı vâlâyla karşılandığı, efendim, ona
övgüler yağdırıldığı bir programdan sonra bu 400
dolarlık gaza yüzde 6 indirim müjdesi vermesi hakikaten komik gözüküyor
burada. Dolayısıyla inşallah bu görüşmeler daha ciddi bir
şekilde doğal gazı gerçek fiyatlara çekmek adına
Bu
anlamda iyi bir pazarlıkla, Ruslara bizim mecbur
olmadığımızın, Rusların bize mecbur
olduğunun da altını çizerek bu konuda da tüketiciye daha uygun
fiyatlarla doğal gaz vermemiz için bir adım atılması
Ve
bütün bu indirimlere rağmen de yine Sayın Bakanın
açıklamaları var. Maalesef tüketiciye bu indirimlerin de
yansımayacağından bahsediyor. Dolayısıyla ancak
BOTAŞın bu anlamda sadece zararını indirebilecek gibi
gözüküyor.
Değerli milletvekilleri, bir de, tabii, bu arada
yine Enerji Bakanlığının bütçe sunum
kitapçığında da yer almış. Irakla olan
ilişkilerde de, maalesef o dış politika ilişkilerinde
Peşmerge petrolünü Irak Merkezî Hükûmetinin izni dışında o
petrol boru hattından taşıdığımız için
şu anda tahkimdeyiz. 250 milyon dolarlık bize tazminat davası
açtı Irak. Oysa o petrol boru hattından Irak petrol taşısa
da taşımasa da sabit bir ücreti zaten Türkiyeye ödemek zorunda.
Peşmerge petrolünü buradan taşımanın bize ne gibi
katkılarının olduğunun buradan bir izaha muhtaç
olduğunu yine ifade etmek istiyorum.
Tabii, hidrokarbon konusunda petrol ve doğal gazda
hakikaten sıkıntılı bir süreci yaşıyoruz. Bu
süreci doğru bir şekilde atlatmamız lazım. Bunun
dışında, kömürde maalesef kömürün üretiminden ziyade iş
güvenliği ve iş sağlığı özellikle geçtiğimiz
yıl Türkiye gündemini oluşturdu çünkü gerçekten çok ciddi anlamda can
kayıplarımız oldu. Somada bir kazada 301 madencimizin can
kaybı dolayısıyla Türkiyeyi derinden sarstı. Onun
dışında da kazalar işte, Ermenekte, değişik
yerlerde devam edegeliyor. Yani kömür üretiminde iş
sağlığı ve iş güvenliğine ne kadar dikkat
ettiğimizin de ölçüleri maalesef burada bir gösterge olarak önümüzde
duruyor. Tabii, ben, aynı zamanda Maden Kazalarını
Araştırma Komisyonu üyesi iken o yaptığımız
gerçekten detaylı çalışmalarda da gördüm, ki çok uzatmadan
şunu ifade edeyim: Türkiye Kömür İşletmeleri ve Türkiye
Taşkömürü İşletmelerine ruhsat sahibi olarak daha fazla sorumluluk,
daha fazla yetki vermekten başka çarenin olmadığını
düşünüyorum. Yani ruhsat sahibi Ben hizmet alım yoluyla, efendim,
devrettim. veya Redevans yoluyla bu kömürün çıkarılmasını
özel sektöre devrettim, benim hiçbir sorumluluğum yok. diyerek kenara
çekilmemeli. Hem sorumluluk hem de yetki verilmeli denetim açısından.
Dolayısıyla, buradaki hassasiyetleri ortaya koyarken çok daha fazla
detaylandırabiliriz ama elbette burada Sayın Bakanın ve herkesin
de kabul edeceği gibi hiçbir değer hiçbir canın üzerinde değildir
diye düşünüyorum.
Tabii, bu arada elektrik üretimine gelince, elektrik
ifade edildi, işte, kurulu güç noktasında artışlar oldu.
Evet, özel sektör bu anlamda ciddi çalışmalar yapıyor ama bunun
çeşitlendirilmesi
Efendim, arz güvenliği açısından çok
dengeli bir çalışmanın bu anlamda olmadığını
görüyorum. Kayıp kaçaklar noktasında dağıtım
firmalarının özelleşmesine rağmen çok dalgalı bir
tablonun olduğunu görüyorum. Yani yüzde 15lerin altına düşen
kayıp kaçak maalesef yine 16lara varan hatta daha da fazla rakamlara
varan kayıp kaçak noktasına gitti.
Bakın, herkes bir şey söyleyebilir ama
dünyadaki kayıp kaçak oranlarının resmî olarak
rakamlarını size vereyim: Dünya ortalaması 8,1, Avrupa
Birliğinde 6,2, Türkiye'de 15,4, Japonyada 4,6, Almanyada 4,2, Çinde
5,7. Bunlar kaçak değil tabii -kaçak olmayan yerler- yani sistemdeki
kayıplar bunlar. Dolayısıyla, Türkiyenin de bu anlamda bu
15,4ü yüzde 6lara çekme şansı var yani
hırsızlığı engellerse, o kaybı engellerse,
vatandaşa da bu hırsızlığı yapanların o
zararlarını yüklemezse bu anlamda da iyi bir yol almış
oluruz. Bu arada, yine, bir haber okuduğumda, yoksul vatandaşlara bu
anlamda destek olunacağı, ödemeyen-ödeyemeyen
ayrımının yapılacağı ifade edilmiş. Bu
-gerçekten, bizim de programımızda olan- anlamda yapılacak bir
uygulamayı bizim de destekleyeceğimizi buradan yine ifade etmek
isterim.
Bakın, bu arada, enerji çeşitliliğinden
bahsettim. Özellikle, güneşte kaplumbağa hızıyla gidiyoruz.
Dünyada artık o kadar çok gelişmeler var ki, o kadar çok
hızlı gelişmeler var ki bunlara ayak uydurmayı
bırakın, çok çok gerilerden geliyoruz. Mesela, Almanya bunun en
çarpıcı örneğidir. Almanyanın 357 bin kilometrekare yüz
ölçümü var, bizim 783 bin kilometrekare yüz ölçümümüz var; güneş
potansiyeli yıllık 900 kilovatsaat, Türkiyenin 1.550 yani 1,72
katı ama şu anda Almanyada 38 bin megavat kurulu güç var, bizde
sadece 30 megavat var. Uzun dönem hedefleri 66 bin megavat, bizim 2023
hedefimiz 3 bin megavat. Daha 600 megavatlık bu yılki hedefimizin
sadece 30 megavatına
Hatta daha da düşük, bu 30 megavat
dediğimde 1 megavatlık santraller de var.
Burada, lisanssız üretim yapanların işte,
lisans konusunu TEDAŞa vermişiz ama -Sayın Bakanın da
belki bilgisi dâhilindedir- bu konuda ciddi defans var, özellikle
dağıtım şirketleri kendi bölgelerinde bağlantı
görüşünü vermiyorlar ve kendileri firma kurarak; eşine, dostuna,
yandaşına firma kurarak buralarda yatırımcıyı
engelliyorlar. Bu konuda da, buradan, Sayın Bakanın bilgisi dâhilinde
veya dâhilinde olmayan bu konuda da bir uyarıda da bulunmam gerekir diye
düşünüyorum.
Güneş, gerçekten Türkiyenin geleceği
açısından önemli. Bu anlamda, güneşle ilgili
yatırımlarda Türkiyenin önünü açacak birçok önerilerde
bulunabiliriz. Güneş izleyiciler konusunda, 1 megavatlık santraller
konusunda Türkiyenin önü açıldı. Çevre
Bakanlığının 1 megavata ancak 20 dönüm yer
ayırması 30 dönüme çıkarıldı ama lisanslı
olanlarda çıkarılmadı. Güneş izleyicisiyle güneş
santrallerinin kurulmasında da yaklaşık yüzde 40 verim farkı
var, bu anlamda da yönetmelikte hâlâ birtakım şeyler düzelmiş
değil. Dolayısıyla, Enerji Bakanlığı, Enerji
Bakanımız belki iyi niyetlerle bir şeyler yapmaya
çalışıyor ama burada ifade ettiğim veya etmeye fırsat
bulamadığım birçok şeyi de göz önüne alırsak,
maalesef, Türkiye, geleceğe baktığımızda enerji
konusunda hâlâ karanlıkta duruyor. Bunun bir an önce düzelmesi için, bunu
millî bir politika hâline dönüştürmemiz gerektiği
düşüncesindeyim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Üçüncü konuşmacı Mesut Dedeoğlu,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü için 11 milyar 603 milyon lira bütçe ayıran
Hükûmet, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü için de 402 milyar 471
milyon lira bütçe ayırmıştır.
Ekonomik işler ve hizmetler başta olmak üzere,
genel kamu hizmetleri, savunma hizmetleri, kamu düzeni ve güvenlik hizmetlerine
ayrılan bu paylar en uygun ve en verimli bir şekilde
kullanılmalıdır. Devlet gelirlerinin kamu kurum ve
kuruluşları arasında adil şekilde
paylaşılması ve hizmete dönüştürülmesi ülke refahı
için büyük önem taşımaktadır.
Durum böyle iken, AKP Hükûmetinin bu bütçesinde de, daha
önceki bütçelerinde olduğu gibi, dar gelirli
vatandaşlarımız düşünülmemiştir. İşçi,
memur, emekli, küçük esnaf ve çiftçilerimiz 2015 yılı bütçesinde de
umduklarını bulamamışlardır. Çiftçilerimiz banka ve
tarım kredi kooperatiflerinin icralarıyla mücadele etmektedirler. Bu
durumda önümüzdeki yıl da toplumun büyük kesimlerinde yaşanan
sorunlar çözümsüz kalacaktır.
Ülkemizde işsizlik ve taşeronlaşma her
geçen gün sürekli olarak artmaktadır. Hükûmet, işsizliğe ve
yoksulluğa çözüm bulamaz bir hâle gelmiştir. Milletin
sorunlarına çözüm bulmayan Hükûmet, bölücübaşıyla
başlatmış olduğu müzakereleri tam gaz sürdürmektedir. Bu
konuda Hükûmetin gözü ve kulağı millete değil, neredeyse
İmralıdan gelecek her habere yönelmiş durumdadır.
Ülkemizde ekonomik şartlar her geçen gün
ağırlaşmakta ve geçim sıkıntısı
artmaktadır. Türkiyedeki yoksul sayısı 29 milyona
yükselmiştir. Kasım ayı araştırmalarına göre, 4
kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.225 TLye ve
yoksulluk sınırı da 3.990 TLye yükselmiştir. Buna
karşılık, Hükûmet, asgari ücretli kesime 891 lirayı reva
görmüştür ve 2014 yılında günlük 1 lira zam vermiştir. Bu
durumda, ülkemizde çalışan asgari ücretli hem açlık hem de
yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm
bırakılmıştır. En önemlisi de işçilerimizin,
emeklilerimizin ve memurlarımızın büyük bir bölümü de ülkemizde
yoksulluk sınırı altında ücret almaktadır ve 2015
yılında da buna devam etmek durumunda
bırakılmışlardır. Hatta, son yıllarda Hükûmet
politikaları nedeniyle işleri iyice bozulan küçük esnaf ve
çiftçilerimiz de yoksulluk sınırının altında
yaşam mücadelesi vermektedirler.
2015 yılı bütçesinde unutulan bu kesimlerin umudunun
Hükûmet tarafından bütçe sonrası 2015te hazırlanması
planlanan torba yasaya kaldığını görmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyenin sorunları her geçen gün biraz daha artmaktadır. Artan bu
sorunlara mutlaka öncelikle çözüm bulunması mecburiyeti vardır.
Ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynakları adil
ve verimli bir şekilde kullanılmalıdır. Üretime ve
istihdama özel bir önem verilmelidir.
Hükûmet, stratejik önemi olan kurumlara sahip
çıkmalıdır. Bugüne kadar, Hükûmet, ne kadar stratejik kurum
varsa, maalesef, hepsini satmış ve özelleştirmiş
durumdadır.
Bor madenlerinin de ülkemiz açısından stratejik
önemi çok büyüktür. Türkiye bu konuda dünyanın büyük rezervlerine
sahiptir. Rafine üretiminde üretim kapasitesiyle de üretim lideri konumundadır.
Cevher elde edilen rafine ürünün yüzde 92si ihraç edilmektedir.
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, bor
kimyasalları ve bor ürünleriyle geleceğin teknolojilerinin ülkemizde
gelişmesi amacıyla 2003 yılında 4865 sayılı
Yasayla kurulmuştur.
Hükûmet, bir taraftan Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü kurarken, diğer taraftan da bor konusunda özelleştirme
hesaplarını yapmaktadır. Bazı hizmetlerin
özelleştirilmesini de planlamaktadır.
Ülkemizde üretim ve istihdam sağlayan Hükûmet, hemen
hemen her stratejik kurumları özelleştiren Hükûmet, stratejik
kurumlar arasında yer alan bor madenlerini de inşallah
özelleştirmez diyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bütün piyasalarda geleceğin petrolü olarak değerlendirilen bor
madeninin çok geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır.
Türkiye, dünya üzerindeki bor rezervinin yüzde 70lik bölümüne sahiptir.
Türkiye, dünyada endüstri alanında kullanılan üç önemli mineralden;
boraks, üleksit ve kolemanit konusunda dünya talebinin yüzde 90lık bir
bölümünü karşılamaktadır. Türkiye yılda yaklaşık
250 milyon dolarlık bor ihracatı gerçekleştirmektedir, bu da
ekonomiye büyük bir katkı sağlamaktadır. Bu oran toplam maden
ihracatının yüzde 50lik bölümünü karşılamaktadır. Bor
madenlerinin özelleştirilmesi durumunda toryum ve uranyum gibi nükleer
enerji ham maddelerinin üretimi de devletin elinden maalesef ki
çıkmış olacak. Böylece günümüzün ve geleceğimizin enerji ve
teknoloji dünyasında çok önemli bir yeri olan toryum ve uranyum madenleri
uzun vadede çok uluslu şirketlerin eline geçmiş olacaktır, bu da
Türkiye ekonomisi açısından büyük bir kayıp diye
değerlendiriyoruz. Bu nedenle, bor madenlerinin özelleştirilmesine
karşı olduğumuzu bir kez daha buradan belirtmek istiyoruz. Sanayinin
tuzu konumunda olan bor, Türkiyenin geleceğidir. Bor bugün yaygın
olarak uçak ve uzay sanayisinde de kullanılmaktadır. Bor üzerine
yürütülen araştırmalar yalnızca Hükûmetimizle
sınırlı değildir. Amerika Birleşik Devletleri
başta olmak üzere dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde bor
üzerinde önemli araştırmalar yapılmaktadır. Avrupa Uzay
Ajansında bor ve borlu yakıtlar üzerine çalışma
yapılırken bugün bazı roketlerde borlu yakıtlar
kullanılmaya başlamıştır. Türkiye'de de bu
çalışmaların yapılması ve laboratuvar hizmetleri
verilmesi temennimizdir.
Bu nedenle, özelleştirme yerine ülkemizin doğal
kaynaklarının daha ekonomik ve daha verimli kullanımı
konusunda madencilik politikalarına önem verilmeli ve bunların
yasaları hazırlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyenin yer altı zenginlikleri arasında bor madenleri kadar bir
öneme sahip olan da çok sayıda kömür madenimiz bulunmaktadır. Hükûmet
bu madenlerimize ve madencilerimize de gereken önemi ve özeni mutlaka
göstermelidir. Son yıllarda ülkemizde başta maden olmak üzere pek çok
iş kolunda, üzülerek ifade ediyoruz ki çok sayıda iş
kazaları meydana gelmektedir. 2014 yılının ilk sekiz
aylık döneminde 1.250 çalışan maalesef ki hayatını
kaybetmiş durumdadır. 1.250 ölümlü iş kazasının 335i,
yine üzülerek ifade ediyoruz ki maden sektöründe gerçekleşmiş;
251inin inşaat ve 204ünün tarım sektöründe olduğunu
istatistiki raporlardan öğrenmiş bulunuyoruz. Bu rakamlar, ülkemizde
yaşanan iş kazalarının hangi boyutlara geldiğini
açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İşçi
sağlığı ve güvenliği konusunda alınmayan
tedbirler nedeniyle ülkemizde âdeta kara haberler peş peşe
gelmektedir.
Hükûmet tarafından uygulanan yanlış
politikalar ülkemizde sürekli olarak iş kazalarını
artırmaktadır. İş kazalarının en önemli nedenleri
arasında işçi sağlığı ve güvenliği konusunda
gerekli önlemlerin -yasaların- yeterince alınmayışı ve
taşeronlaşma sistemine gidilmesi vardır. Denetimsizlik ve
taşeronlaşma ülkemizin en önemli sorunlarından biri hâline
gelmiştir. Bunlara mutlaka devlet tarafından kadro verip onları
devletin bir personeli hâline getirmek mecburiyetimiz vardır. Ülkemizde
maden kazalarının ve yeni acıların bir daha
yaşanmaması için maden ocaklarında işçi
sağlığı ve güvenliği konusunda tedbirleri tam ve
eksiksiz olarak almak mecburiyetindeyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye ölümlü maden kazalarında dünyada ilk sırayı
almaktadır. Daha Somada şehit olan 301 madencimizin
acısını unutmadan İstanbulda bir bina inşaatında
10 işçimizin hayatını kaybettiği asansör kazasını
da hâlâ unutmuş değiliz. Bu asansör kazasının ardından
Ermenek kömür madeninde yeni bir maden kazası meydana gelmiş ve bu
kazada da 18 madencimiz görev şehidi olmuştur. Madencilerimize uzun
süre ulaşılamamıştır. Bu madencilerimiz
toprağın altından günler sonra ancak
çıkarılabilmiştir. Somada ve Ermenekte yaşanan bu
acıları en iyi bizler biliriz. En iyi Kahramanmaraş halkı
bilir.
Kahramanmaraş Çöllolar kömür havzasında 10
Şubat 2011 tarihinde meydana gelen göçükte 9 madencimiz, maalesef ki, hâlâ
topraklar altında durmaktadır. Kahramanmaraşı ve tüm
Türkiyeyi üzen, yasa boğan bu olay üzerinden yıllar geçmesine
rağmen göçük altında kalan 9 maden şehidimiz hâlâ
çıkarılamamıştır. Bu durum, hem ülkemize hem de
Kahramanmaraşımıza büyük bir üzüntü kaynağı
yaşatmış ve hâlâ da yaşatmaktadır.
Sayın Bakanlarım, anlaşıldı ki
Kahramanmaraş Çöllolar bölgesinde toprak altında bekleyen 9 tane
madencimiz çıkarılamadı. Demek ki teknolojimiz buna yetmiyor.
Kahramanmaraş halkı olarak istirhamımız -ki bunu üçüncü
defadır ben sizlerden istirham ediyorum- hiç olmazsa bir anıt
yaptıralım Kahramanmaraşa. Kahramanmaraşlı
çalışanları, meslektaşları, orada çalışan
işçilerimiz ve ailelerimiz hiç olmazsa bir anıt mezarda, bayramlarda
ve özel günlerde orada dua okusunlar. Bunu sizden tekrar istirham ediyoruz
Sayın Bakanlarım.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Biz de şimdi
onu konuşuyorduk Mesut Bey. Tevafuk oldu efendim.
MESUT DEDEOĞLU (Devamla) - Kahramanmaraş
Afşin Elbistan Termik Santrali ülke ekonomisi ve Kahramanmaraş
ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Ülkemize ve bölgeye
önemli katkılar sağlayan Afşin Elbistan Termik Santrali Hükûmet
tarafından özelleştirilmek isteniyor. Bu özelleştirme
çalışmaları, hem termik santral
çalışanlarımızı hem de bölge halkını
huzursuz etmektedir. Kahramanmaraş Afşin Elbistan Termik Santralinin
özelleştirilmesine sonuna kadar karşıyız. Bu Hükûmet bu
özelleştirmeden derhâl vazgeçmelidir.
Bölge halkımızın
sıkıntıları bunlarla bitmiyor. Afşin Elbistanda hava
kirliliği, şeker fabrikasında çalışan personelin
çalışma şartları, çalışma günleri ve emeklilik
sorunları ve kadroları, bununla birlikte, elbette ki, o bölgemizde
yaşayan, Kahramanmaraşımızda yaşayan ve yıllarca
hizmet eden, sulama birliklerinde çalışan personelin sorunları;
velhasıl Kahramanmaraşın problemleri hiç bitmiyor.
Ülkemizde maden kaynaklarının çok önemli bir
özelliği daha vardır. Madenler yenilenebilir bir türde bir ürün
değildir. Madenler azalabilen hatta tamamen tükenebilen türden
kaynaklardır. Bütün tarım ürünlerini her hasat döneminde yeniden
üretip pazarlayabilirsiniz, yeni orman ürünlerini de aradan on yıl geçse
bile işleyerek tüketime sunabilirsiniz.
Ülkemizin en büyük problemlerinden bir tanesi de elbette
ki işsizlik sorunudur. Hükûmet de, yeni üniversitesini bitirmiş,
askerden gelmiş bu gençlerimize iş istihdamı sağlamak
durumundadır.
2015 yılı bütçemizin milletimize ve ülkemize
hayırlara vesile olmasını diler, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Dördüncü konuşmacı Muharrem Varlı, Adana
Milletvekili.
Buyurun Sayın Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün yine Orman Bakanlığının Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü, Su Enstitüsü ve Meteoroloji Genel
Müdürlüğü bütçeleri üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlarım.
Sayın Bakan, geçen yılki konuşmamızda
da Müslüman biraz mütevazı olur. demiştik ama herhâlde bundan
hiçbir ders çıkartmamışsınız, yine 114 dev eser diye
başlayıp burada küçük küçük tesisleri bile dev eser olarak
göstermişsiniz. Yani bu tip şeylerle nereye
varacağınızı zannediyorsunuz pek anlamış
değilim.
Bakın, ben burada bir
karşılaştırma yaptım sadece; onu, bizi
televizyonları başında izleyen değerli milletimizle ve
Parlamentodaki değerli milletvekili arkadaşlarımızla
paylaşmak istiyorum. Seyhan Barajı sizlerden çok yıllar önce
yapıldı. Şu anda 1 milyon 738 bin 840 dekar alanı suluyor
Seyhan Barajı. Aslantaş Barajı da sizden çok yıllar önce
yapıldı. Burası da 1 milyon 333 bin 620 dekar alanı
suluyor. Yani Çukurovayı bu iki baraj suluyor.
Şimdi, sizin burada dev eser dediğiniz
barajlara bakıyorum şöyle, topladım ne kadar acaba diye; dev
eser diye tanıttığınız barajların toplam
suladığı alan 353.510 dekar. Harcanan para ne kadar? 641 milyon
691 bin lira. Şimdi, bir Seyhan Barajının
suladığı alanı dahi siz yapamamışken, bunu
kitapçık bastırıp, işte, Efendim, 114 dev eser diyerek
insanlarımızı hâlâ böyle kandırmaya
çalışıyorsunuz.
Bakın Sayın Bakan, bu ülkenin
topraklarının gerçekten sulanması lazım,
topraklarımızın bir an önce sulanıp faaliyete geçirilip
buradan da ekonomik değer kazanmamız lazım. Ama sizin bu anlayışınızla,
bu küçük küçük göletlerle biz bir yere varamayacağız çünkü bizim hâlâ
daha Adanada Yedigöze Barajını on iki yıldan beri
bitiremediniz. On iki yıldır sizin o bölgedeki siyasetçileriniz
gidiyorlar, işte, her yıl Biz burayı bitireceğiz, bu
toprakları suya kavuşturacağız
Yani on iki yıldan
beridir hep bununla övünüyorsunuz ama daha Yedigöze Barajı şu ana
kadar 45 bin dekar araziyi sulayabiliyor ancak. Biterse ne kadar arazi
sulanacak? 750 bin dönüm arazi sulanacak biterse. Yani 750 bin dönüm arazi
üzerinde çiftçilik yapan insanlarımız sulu arazide ekip dikecekler ve
Türkiye ekonomisine çok büyük katkı sağlayacaklar. Ama Yedigöze
Barajı on iki yıldan beri bitirilemiyor, ihalesi yapıldı,
ihalesi verildi, Şu gün tamamlayacağız, bugün bitireceğiz.
diyerek o bölgedeki insanları hep oyaladınız, hep
kandırdınız. Ama netice itibarıyla Yedigöze Barajı
henüz daha bitmiş değil.
Şimdi, tabii, ben bu sözlerimi söylerken bürokratlar
alınganlık gösteriyorlar. Yani bizim bürokratlarla filan bir
işimiz yok, bizim işimiz siyasetçilerle, kararı veren siyasetçilerdir.
Bürokratlar da bundan alınganlık göstermesinler lütfen.
Yine, 2/B arazileriyle ilgili, bakın, bu hazine
arazilerinin satışını, müracaatları bir yıl
geriye çektiniz. Herhâlde bu işi genel seçim sonrasına
bırakıp, genel seçimden sonra istediğiniz fiyatla çiftçinin
önüne sunup, yani yüksek rayiç bedellerle çiftçinin önüne sunup çiftçinin
almaması için bir plan içerisindesiniz. Bakın, ben burada
yıllardan beridir haykırarak söylüyorum, diyorum ki: Bu 2/B hazine
arazilerinin satışında mutlaka çiftçi ön planda tutulmalı,
çiftçinin alabileceği makul rakamlar tespit edilmeli. Eğer siz bu
makul rakamları tespit etmezseniz, çiftçinin önüne çok yüksek rayiç
bedeller koyarsanız çiftçi bu arazileri alamaz; paradan para kazanan, hazır
para kazanan, sizin ihalelerinizi takip eden, ihalelerinizde para sahibi olan,
bir eli yağda bir eli baldaki insanlar gelir alır. Yani faiz lobisi
diyor ya Sayın Cumhurbaşkanı, faiz lobisi; o faiz lobileri gelir
bu tarlaları alır. O zaman, bu çiftçi ektiği tarlasını
mecburen faiz lobisine teslim etmek zorunda kalır. O zaman da Allah
esirgesin, neler olur, ben buradan söylemek istemiyorum. Bakın, tekrar
uyarıyorum: 2/B hazine arazilerini bir an önce satışa
çıkarın, rayiç bedelleri en düşük bedelle çiftçimizin
alabileceği şekilde makul seviyelere çekin. Bunu yapmak
mecburiyetindesiniz çünkü bu, çiftçimizin alın teri, çiftçimiz
yıllardan beridir bu topraklardan geçim sağlıyor.
Yine, burada sulama birlikleriyle ilgili bazı
şeyler var, sıkıntılar var. Bakın, yazın, tam
mısırın en çok suya ihtiyacı olduğu dönemde birdenbire
su kesiliyor. Soruyoruz sebebini Neden suyu kesiyorsunuz? diye sulama
birliklerine. Diyorlar ki: Yosunlanma var. Yosunlanma neden oluyor?
Yosunlanmanın olmasının sebebi de şehirlerin atık
suyunun ana regülatörlere akıtılması. Yani ana regülatöre
atık sular akıtıldığı için kanaletler yosun
tutuyor, dolayısıyla sulama birlikleri de suyu kesip ilaçlama
yöntemiyle bu yosunları kaldırmanın çaresini arıyorlar. E,
mısıra on güne bir, en fazla on iki güne bir su vermezseniz
mısır çok müthiş bir verim kaybına uğruyor. Bu
yıl yaşadık biz bunu, en çok bu konuda sıkıntı
yaşadık. Yani, üç gün suyun kesilmesi en son hattaki suya
ulaşana kadar on beş günü buluyor. Onun için bir an önce, bu
belediyelerin atık sularının bu sulama kanallarının
ana regülatörlerine boşaltılmasını engellemeniz lazım.
Geçen yıl da söylemiştim ama bununla ilgili hiçbir çalışma
yapmadınız. Çiftçi için bunda mağduriyet oluşuyor, bu mağduriyeti
gidermemiz lazım.
Yine, burada, enerjiyle ilgili, özelleştirilince
sulama birliklerinin bir miktar borcu oluştu mu anında sulama
pompacılarının elektriği kesiliyor. Bunun için de bir
tedbir konulmalı. Yani, en azından sulama sezonunda bu enerjiyle
ilgili, sulama pompalarının elektriğinin kesilmemesi lazım.
Bununla ilgili de Bakanlığınızın bir tedbir
alması lazım Sayın Bakan.
Yine, burada, tabii, Devlet Su İşleri,
sulama denilince aklınıza çiftçinin başka problemleri de
geliyor. Yani sulamada -geçen yıl söyledim- Devlet Su İşlerinin
maharetiyle yüzde 30 oranında artış sağladınız.
Alt limiti şu kadar olacak, üst limiti bu kadar olacak. Sulama
birlikleri de buna göre bir fiyat belirlediler. Peşin ödenirse pamuktaki
sulama fiyatı 20 lira, efendim, erken ödenirse 20 lira, zamanında
ödenirse 30 lira. Yani yüzde 30 bir fiyat artışı var ama bir
yıl önceki pamuk fiyatıyla bu yılki pamuk fiyatının
arasında da ne yazık ki yüzde 30, yüzde 40a varan bir
düşüş var. Bir önceki yıl 1,8 lirayken pamuğun fiyatı,
bu yıl 1,2 liraya düştü. Şu anda pamuk eken herkes acayip
derecede sızlanıyor ve bir dahaki seneye pamuk ekmekten
vazgeçmiş durumdalar. Hatta o kadar ileriye gidiyor ki bazıları
intihar etmeyi düşünüyorlar Sayın Bakan. Yani siz de bu Hükûmetin bir
üyesisiniz, bu çiftçiyle ilgili, tarımla ilgili politikalar belirlenirken
sizin de orada söz hakkınız var. Dolayısıyla, burada
çiftçiyi korumak hepimizin hakkı olduğu için burada da sesinizi
yükseltmeniz lazım. Hükûmetin pamuk eken üreticiyi koruması
lazım.
Bakın, Türkiyenin 1,5 milyon ton lif pamuğa
ihtiyacı var, 800 bin ton ancak üretebiliyor. Diğerini Amerikadan,
Yunanistandan, efendim, diğer ülkelerden satın alıyoruz. Yani
bizim çiftçimiz oradaki çiftçilere kazanç sağlıyor, bizim
insanımız oradaki insanlara kazanç sağlıyor. Hâlbuki bizim
topraklarımız bu pamuğu yetiştirebilecek, bizim çiftçimiz
bu pamuğu yetiştirebilecek durumda, yeter ki destek verilsin.
Destekleri arttırın. dedik, Hazine diyor ki: Bize ek yük getirir.
Ya, peki, kardeşim, yani bu 3,5 katrilyona mal olacak ak saray size ek yük
getirmiyor da, efendim, bu, ayakkabı kutularındaki paralar, yatak
odasındaki kasalardaki paralar size ek yük getirmiyor da çiftçiye
vereceğiniz üç beş kuruş mu size ek yük getiriyor?
Onun için, çiftçiyi korumamız lazım, çiftçiyi
desteklememiz lazım. Eğer çiftçiyi korumazsak bu ülkenin üreten
insanları yok olmuş olur. Evinizdeki o sıcacık
yediğiniz ekmeği, o taptaze meyveleri, sebzeleri kim üretiyor size?
Çiftçi üretiyor. Siz çiftçiyi korumak mecburiyetindesiniz. Bu ülkenin üreten
insanları alnının terini toprağa döküyor, o topraktan para
kazanmak istiyor ama para kazanamıyor çiftçimiz. Dolayısıyla,
çiftçimize desteği vermemiz lazım.
Bakın, ben bir karşılaştırma
daha yapmak istiyorum. Siz iktidara gelmeden önce 1 kilo pamukla 5 kilo gübre
alabiliyordu çiftçi, 1 kilo pamukla 5 kilo gübre alabiliyordu. Şu anda 1
kilo pamukla ancak 1 kilo gübre alabiliyor, biliyor musunuz? Siz iktidara
gelmeden önce 1 kilo pamukla 2 litre mazot alabiliyordu bu çiftçi, şimdi 3
kilo pamuk satarak ancak 1 litre mazot alabiliyor. İşte Nereden
nereye. diyorsunuz ya övüne övüne Nereden nereye. Nereden nereye
gelmişiz, işte ortada yani, sonuç burada. Çiftçiyi perişan
ettiniz, çiftçiyi bitirdiniz. Adamlar vallahi tarlayı satacak,
utanıyor ya. Babasından kalmış tarlası, millet
kınar diye utanıyor, tarlasını adam ekmekten vazgeçecek ama
utancından ekiyor vallahi. Herkesin bankaya borcu var. Bütün
tarlaları, evi, her şeyi bankalara ipotekli bütün çiftçilerin.
Getirdiğiniz nokta bu. Nereden nereye. diyorsunuz ya, işte nereden
nereye geldiğiniz burası.
Şimdi, bakın, yine, sulama ücretleri, her
şey artarken pamuk fiyatları bir önceki yılın altına
düşüyor, buğday fiyatları bir önceki yıl seviyelerinde,
mısır fiyatları bir önceki yıl seviyelerinde. Yani traktör
fiyatları artmış, mazot fiyatı artmış, gübre
fiyatı artmış, işçilik fiyatı artmış, her
şey artmış ama çiftçinin mahsulü ya yerinde sayıyor ya da
bir önceki yılın yüzde 30, yüzde 40 altında. Allahtan reva
mıdır bu ya? Hani, Sayın Cumhurbaşkanı
çıkıyor diyor ki, Sayın Başbakan çıkıyor diyor
ki: Ya, kardeşim, çiftçi bu kadar kötüyse nasıl bu kadar traktör
alıyorlar? Çift çeker traktör almış herkes. Ben nasıl
alındığını size söyleyeyim Sayın
Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, sizi herhâlde yanıltıyorlar.
Bakın, çiftçi borcunu bitirdiği traktörünü
satıyor, kışın kendisine harçlık yapıyor, tekrar
baharda eğer kendisine traktör lazımsa, bankada da bir itibarı
kalmışsa, kredi alabilecek kadar gücü varsa gidiyor banka kredisiyle
traktör alıyor. İşte, Türkiyedeki traktörün alınma sebebi
bu yani çıkıp da Bu kadar traktörü nasıl bu çiftçi
alıyor? diyerek övünmeyin. Çiftçinin durumu perişan, çiftçi kendi
hâline ağlayacak durumda ama çiftçiyi destekleyen hiç kimse yok, çiftçiye
sahip çıkan hiç kimse yok. Geçenlerde de söylemiştim, Rıza
Sarrafa sahip çıktığınız kadar bu çiftçiye sahip
çıksanız bu ülke ihya olur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bal, bir dakika söz talebiniz var.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Beşiktaşın
Çarşı grubuna mensup bazı kişilerin darbe suçlamasıyla
yargılanmasına ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, ben Beşiktaş kongre
üyesiyim. Bugün Beşiktaşın Çarşı Grubu Çağlayan
Adliyesinde darbe teşebbüsüyle hâkim karşısında, Beşiktaşın
Çarşı Grubu gibi Fenerbahçenin, Galatasarayın ve diğer
spor kulüplerimizin taraftarları da orada flamalarıyla. Adalet ve
Kalkınma Partisinin, Çarşının kötülüklere karşı
ruhunu kendine karşı olarak görüp bunu darbe olarak
algılaması hakikaten çok garip bir sonuç ortaya
çıkarmıştır. Nasıl bugünlerde basının
kalemleriyle kendisine darbe yaptığı iddiasıyla insanlar
adliyelerde süründürülüyorsa spor kulübü taraftarları da flamalarla darbe
yapmak gibi bir garip iddiayla adliyelerde hesap veriyorlar. Bu, AKP
Hükûmetinin -yargıyı ne hâle getirdiğinin- gerek millî Türk
hukukunda gerekse uluslararası hukukta kalemle, flamayla darbe
teşebbüsünde bulunmak gibi garip bir hâle imza attığı
iştir. Böyle garip bir uygulamayı uluslararası hukuk tarihine
geçiren AKPyi tebrik ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
13.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 31inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Altıncı tur görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal
Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157
Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577,
3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaza
aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla ilgili konuşma
yapacağız ama Sayın Bakan yok, gelecek mi acaba?
BAŞKAN Sayın Vural, Hükûmet adına
Sayın Bakan var.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama o kendi bakanlık
bütçesinden sorumlu.
BAŞKAN Ama bekletme imkânımız yok ki.
Gelir Sayın Bakanımız, haber veriliyor efendim.
Sayın Yılmaz, buyurun.
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Bakan
lazım bize bakan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerine MHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gönül isterdi ki küresel ısınma ve iklim
değişikliğinin dünyanın önündeki en büyük tehlike
olduğu bir süreçte teknik değerlendirmeler yaparak burada bütçe
üzerinde net ifadelerde bulunalım ama ne yazık ki Orman
Bakanlığını yöneten zatımuhterem öyle bir
bakanlık yönetiyor ki Orman Bakanlığı değil çok
açık ve net söylüyorum Veysel Hocanın çiftliği! Yani bu konuda
iddialıyım. Niye Veysel Hocanın çiftliği diyorum?
Şimdi, biraz sonra değerlendirmelerimle kendisi de geldi-
bunları ifade edeceğim.
Öncelikle orman yangını sezonu bitti. Orman
yangınlarında olağanüstü mücadele gösteren tüm orman
çalışanlarına, mühendisinden memuruna, işçisine kadar ve
köylülerimize kadar herkese çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biliyorsunuz
Orman Bakanlığında 8.500 geçici işçi var. Bu işçiler
beş ay yirmi dokuz gün çalışıyor. Ormanların
korunması noktasında, ormanlarla yangınlarla mücadelede
hayatını ortaya koyuyorlar. Ama ne yapıyor Sayın Bakan? 500
tane kadrolu işçi alıyor. Bu 500 kadrolu işçiyi, Sayın
Bakan, on yıldır, on beş yıldır, yirmi
yıldır geçici olarak çalışan bu tecrübeli işçilerden
almak yerine, tutuyor, bir sınavla dışarıdan alıyor.
Değerli milletvekilleri, bakın, sınava ne
yapıyor? KPSS şartı getiriyor. Dozer operatörü olacak, KPSS
şartı getiriyor. Şimdi, dozer operatörünü KPSSde 70 puanın
üzerinde almakla neyi sağlayacaksınız? Bir şeyi
sağlıyorlar sayın milletvekilleri. Sayın Bakan, o KPSSde
70 puanın üzerinde alarak dozer operatörü
aldıklarınızın içerisinde kaç tane üst düzey
bürokratınızın çocuğu var, lütfen bir inceleyin. Eğer
bilmiyorsanız o Bakanlıkta durmanız hata, bilip de buna müsaade
ediyorsanız bu daha büyük hata çünkü bu ülkede binlerce işsiz varken,
bürokratınızın çocuklarını dozer operatörlüğü
kadrosuna KPSS sınavı yaparak bir şart koyuyorsunuz. Peki, bu
yangınlarla mücadele eden gece gündüz -övüneceksiniz biraz sonra
çıkıp- altı ay boyunca gecesini gündüzüne katan o
çocukların ne suçu var, 8.500 tane geçici işçinin? Ama, biraz önce
söyledim ya, burası Bakanlık olmaktan çıkmış,
artık bir çiftliğe dönmüş.
Bakın, işçi sendikası ile Kamu
İşverenleri Sendikası sözleşme yapıyor. Ne
yapması lazım Kamu İşverenleri Sendikasının
devletin menfaatlerini koruma adına, tarafsız olması lazım
değil mi? Kamu İşverenleri Sendikasının Genel
Sekreteri işçi sendikasının, Bakanın yandaş
sendikasının hukuk müşaviri. Yani, burada bu toplu
sözleşmelerin sağlıklı olmasından nasıl bahsedeceksiniz?
Yine, bir diğer avukatı kim biliyor musunuz?
Cumhurbaşkanının özel avukatı, hani şu HSYKya
seçtirdi ya yeni, Ali Özkaya, o da sendikanın avukatı yani böyle al
gülüm ver gülüm bir sistem kurmuşlar, bu şekilde gidiyorlar.
Şimdi, bakın değerli milletvekilleri,
orman mühendisleri, binlerce orman mühendisi kadro bekliyor bu ülkede. Hani
çıkınca diyoruz ya küresel ısınma, iklim
değişikliği, ormanların bakımı
İşte
orman mühendislerine ihtiyaç duyulan yer. Bu kadrolara adam alacağı
yerde 80 kişilik bir kadro açılıyor.
Şimdi, 1999 yılında, 57nci Hükûmet
döneminde KPSS geldi. Niye geldi? Haksızlıkların,
hukuksuzlukların, adaletsizliklerin önüne geçilsin diye. Çünkü, orman
mühendisleri
Sayın Bakan, siz bunu anlamayabilirsiniz ama Anadolu
coğrafyasından çıkıp oradan, buradan bursla,
anasının, babasının yiyeceği ekmekten, içeceği
sudan keserek okuttuğu çocuklar dört-beş senedir bugünü bekliyorlar
ve KPSSye giriyorlar. KPSSde başarılı oluyor 80 kişi, bir
komisyon kuruyor Sayın Bakan, onun da başına yine bir orman
mühendisini getiriyor ve o 80 kişiden, en başarılı olan 80
kişinin 57 kişisini komisyon başarılı görmüyor.
Yazık değil mi bu çocuklara? Senin o getirdiğin komisyon
başkanını ben hiç yeterli bulmuyorum, ben hiç yeterli
bulmuyorum. Yazık! O çocuklar binbir hayallerle, binbir ideallerle,
ormancılığa adadıkları davayla ekmek, aş için bu
mücadeleyi verirken otuz üç gün
Bir sözlü sınavda otuz üç gün neyi
beklersiniz? Ben size soruyorum, neyi bekliyorsunuz? Şunu bekliyorlar:
Hangi AKPli milletvekilinin, hangi bakan yakınının, hangi üst
düzey bürokratın yakınının sınava girmesi için ve
alınması için
Yazıktır, günahtır! Bunu siyaseten
söylemiyorum. Orman mühendislerinin hepsi bizim meslektaşımız.
Neye göre, ölçünüz nedir Sayın Bakan?
Bir enteresan husus daha: Afyon kendi bölgesi, seçim
bölgesi. Çocuklar kazanmışlar yazılı imtihanı,
başarılı olmuşlar, tercih yapıyorlar işte Afyon,
şurası, burası diye. Afyonu tercih ediyorlar ama tercih eden 3
kişiyi Bakan Beyin atadığı komisyon yeterli görmüyor. Niye
görmüyor? Çünkü, Bakan Beyin memleketi ya, Bakan Beyin istediği
kişi müracaat etmemiş oraya ve oraya adam alınmıyor
değerli arkadaşlar, 80 kişiden 11 kişi alınmıyor.
Yazık, günah değil mi Sayın Bakan? Bu ne biçim yönetim
anlayışıdır? Burası sizin babanızın
çiftliği değil, çok açık söylüyorum, bunu hakaret olarak da
söylemiyorum. Sizin de çocuğunuz olabilir yani bizim tuzumuz kuru
olabilir, milletvekili şudur, budur ama o Anadolu coğrafyasında
yaşayan o gariban, o fukara, emek vermiş, alın teri dökmüş,
ne istiyorsunuz ondan Sayın Bakan? Şimdi, oraya kimin çocuğunu
alacaksınız? Ama, siz alışmışsınız.
Şimdi, buradan ben soruyorum Sayın Bakana, bunu
her zaman dile getireceğim: Kendi ağabeyinin oğlunu Özel Kalem
Müdürlüğünde memur yapıyorsun. Ne güzel değil mi, ne güzel? Bu
ülkede binlerce insan iş, aş diyor değerli arkadaşlar. Yani
ağabeyinin oğluna, ya bu kadar ekonomik güce sahipsin, bu kadar
yerlerdesin, ver cebinden harçlığını. Ama cebine
harçlık bulamayan, yiyecek ekmek bulamayan, iş, aş diye binlerce
insan bu ülkede sefalet içerisinde sürünürken ağabeyinin oğlunun
özelliği ne? Onun yeterliliği neydi de sen mühendisleri yeterli
bulmuyorsun da ağabeyinin oğlunu yeterli bularak oraya
atıyorsun? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Yetmiyor; yetmiyor değerli arkadaşlar,
milletvekilinin oğlunu özel kalemden kadroya alıyor,
başlatıyor ve ardından Enerji Piyasası Üst Kuruluna
veriyor. Hangi milletvekilinin oğlu, gel bu kürsüden açıkla.
İsmi bende var, burada milletvekilleriyle polemiğe girmemek
adına söylemiyorum bu ismi burada. Ama yazıktır, günahtır!
Şimdi çıkacaksınız
Burası
çiftliğiniz değil Sayın Bakan, bu Bakanlığı
kanunla, adaletle yöneteceksiniz. O orman mühendislerinin hakkının, o
geçici işçilerin hakkının üzerinde burada
Bakanlığı yapamazsınız. Yaparsanız da
hakkını veremezsiniz.
Şimdi, orman yangınlarıyla mücadele
edenler vardı. Orman Genel Müdürü burada, Osman Kahveci. Bir yangın
tazminatı çıktı. İçinizde orman bölgelerinden olan insanlar
var. O insanlar, emin olun yazın cumartesi, pazarı görmezler. Ben de
çalıştığım için orman bölge müdürlüğünde,
biliyorum. Cumartesi, pazar dâhil bir yerde yangın olduğu zaman kâtip
olsun, daktilograf olsun, veri memuru olsun, yangının
büyüklüğüne göre kimse şeyinden ayrılamaz yani akşam ben de
şuraya gezmeye gideyim veya hafta sonu, tatil diyemez. Bunlara bir
yangın tazminatı geldi. Sayın Bakan geldi bu tazminatı
kaldırdı. Efendim, neymiş? İşte, tasarruf tedbiri
falan
Ya, siz tasarruftan ne anlarsınız Sayın Bakan?
Şimdi ben size bir şey söyleyeceğim:
Binlerce, on binlerce orman çalışanlarına tasarruftan bahseden
Sayın Bakanın bir özel kalem müdürü var, Cihan Pektaş;
adını da veriyorum buradan. İSKİden beri yanında
çalışıyor.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) İsim verme.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Mahkemeye versin diye veriyorum
Sayın Genel Müdür. Versin, görüşeceğiz.
Ve onu alıyor, tamam mı, Özel Kalem
Müdürlüğünden Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığına atıyor değerli arkadaşlar.
Kaç biliyor musunuz Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığının ek göstergesi? 6400 yani genel müdür.
Bir gün o Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
yaptı mı? Ama yaptığı görevle ikisinin arasında
2,5-3 milyar lira maaş farkı var. Yıllardır bunun Özel
Kalem Müdürü, 3 milyar lira farklı maaş alıyor. Yazık günah
değil mi? Bu para helal midir, haram mıdır? Ben buradaki
milletvekillerine soruyorum. (MHP ve CHP sıralarından Haramdır
sesleri, alkışlar)
Mustafa Yaraşır, danışmanı, önce
Personel Daire Başkanlığına atıyor, oranın
maaşı yüksek ya, müşavir olduğunda. Orada bir buçuk iki
sene görev yapıyor
Görev yapmıyor, görev yok, sadece maaş
alıyor değerli arkadaşlar, sadece maaş alıyor. Ondan
sonra Teftiş Kuruluna bir düzenleme geliyor, Teftiş Kurulunun
maaşı artırılıyor, kadrosu oraya alınıyor.
Ama ne Personel Daire Başkanlığında ne de Teftiş
Kurulunda bir gün bile görev yapmıyor. Ve sonra milletvekillerinin
çocuklarını, yakınlarını, Afyondan getirdiği
kendi yakınlarını, eşlerini danışman yapınca
bir kanun hükmünde kararnameyle bir gecede Bakan müşavirlerine, 180 küsur
tane Bakan müşavirine 1 milyar 600 milyon lira bir ayda zam veriyor. Bu
sefer oradan alıyor buraya atıyor. Yani, şimdi, değerli
milletvekilleri, adalet ve hakkaniyet bunun neresinde, ben size soruyorum,
tasarruf neresinde bunun? Yani, ondan sonra da siz o bin liraya çalışan
memurun çalıştığı hakkını
kısacaksınız ama kendi yandaşlarınıza kepçeyle
vereceksiniz. Böyle bir Bakanlık yönetilebilir mi? Adil olmazsanız bu
yönettiğiniz Bakanlığın ne anlamı vardır Sayın
Bakan? Şimdi bunlara çıksın cevap versin, hepsi bilgili ve
belgeli. Kendisi de biliyor, bunları dile getiriyorum.
Bakın, Orman Genel Müdürlüğünün, Orman
Bakanlığının 6 tane helikopteri var, 6 tane, VIP helikopter
değerli arkadaşlar. Sayın Bakan, buradan soruyorum,
açılışları yapmak için özel jet kiraladınız
mı, kiralamadınız mı? Yani, ne ihtiyaç var ya? Yani, bu
ülkede birileri pazardan ekmek toplarken özel jet kiralamanız neyinize! 6
tane de VIP helikopteriniz var, neyinize yetmiyor? Bu şatafat, bu saltanat
neyin nesidir? Yani, bunları birilerinin bir belirtmesi lazım,
yazık günah değil midir?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yazıktır tabii ya,
ayıptır ya, ayıp! 6 tane VIP helikopter, ne yapıyorsunuz
hakikaten çıkın açıklayın ya.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, bakın, şatafat öyle bir hâle gelmiş
ki -daha önceki konuşmalarımda da söyledim- Orman Genel
Müdürlüğünün Gazi yerleşkesinde lojmanlar vardı 680 tane, ben de
idarecilik yaptım o lojmanlarda. Bir kara kışta bütün
çalışanlara bir tebligat yaptılar, kar kışta, çocukları
okuyor, dediler ki Derhâl lojmanları boşaltın. Şimdi
orada o lojmanlar boş duruyor. Niye? Yok oraya kaçak saray
yapıldı, o sarayın görüntüsüne engel olmasın, orada
çalışma yapacaklar ve ona daha sonra geleceğim kaçak saraya ama
bir şey ifade edeceğim. Orman Genel Müdürlüğüne de bir bina
başlattılar. Nerede başlattılar biliyor musunuz? Bu
Söğütözü millî parkı var Adalet ve Kalkınma Partisinin arka
tarafında, orada başlattılar. Şimdi, buradan soruyorum: Bu
kadar memurun senin dışarıdayken Başbakan
Erdoğanın balıkçısına orada balıkhane
açıyor musun, açmıyor musun?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hadi be!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Açıyor musun,
açmıyor musun? Onun inşaatı devam ediyor. Oraya verin
bakalım onu, bunun hesabını takip edeceğim. Oraya
balıkçı açıyorlar, balıkçıya inşaat
yapıyorlar değerli arkadaşlar. Yetmedi, İstanbuldan
kebapçı getiriyorlar, oranın inşaatı devam ediyor şu
anda. Senin memurların dışarıda.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Orman
Bakanlığı mı kebap bakanlığı mı ya?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi, orası,
o Söğütözü orman içi dinlenme yerini buradaki bütün milletvekilleri bilir,
ben de biliyorum, on sene, on iki sene burada görev yaptım. Orası
Atatürkün yadigârı, içini gezmişseniz Atatürkün
kaldığı ev vardır orada. 10-15 beş metrekare, böyle
hani 1.125 odalı falan değil ha.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kulübe
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Kulübe şeklinde,
15 metre. Şimdi orayı da parselliyorlar. Yani, orayı söyledim.
Bakın, oranın, şu anda sizin genel merkezinizin otoparkı
kimin biliyor musunuz? İşte, onun bir parçası değerli
milletvekilleri. Yani, oraya arabanızı park ederken bilin ki
orası kaçaktır. Ben bunları dile getire getire getire bir cevap
alamıyorum.
Sonra ne yaptılar biliyor musunuz? Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisinin binası da kaçak bundan dolayı.
Burada inşaat mühendisleri var, mimarlar var. Bir binanın olabilmesi
için belirli bir şekilde otopark ve yeşil alana sahip olması
lazım, değil mi? İşte, o ormanın arazisini oraya
eklediler, bu binaya ruhsat verdiler. Şimdi, biz bunu dile getire getire
ne yaptılar biliyor musunuz? Ankara Büyükşehir Belediyesi de
bunların belediyesi ya, Melih Gökçek bu işleri de çok iyi bilir
biliyorsunuz, bu tür alavere dalavere işlerini. Ondan sonra Orman Genel
Müdürlüğü ile Büyükşehir Belediyesi arasında bunu takas
yaptılar, o otoparkı Büyükşehir Belediyesine verdiler, bunun
yerine de tuttular, Orman Genel Müdürlüğüne bir yer verdi. Peki,
şimdi o yer kimin yeri Sayın Bakan? Ormanın yeri özü
itibarıyla, ormanın yeri.
KAMER GENÇ (Tunceli) Parkı da orman yeri.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi, devam
ediyorum. Bakın, biliyorsunuz değerli arkadaşlar, bir Ali
Ağaoğlu meselesi vardı. Hani, bu 17-25 Aralığa darbe
diyor ya bunlar, 17-25 Aralık hırsızlıkla yolsuzluk
sürecinin olduğu yerdir. Bugün medyaya yaptığınız
operasyonda, 17 ve 25 Aralığın mağduru olan, Mağduruyum.
diye gezen Bilal Erdoğanından bakanlara kadar bugün müdahil
olmaları gerekir o zaman o davaya. Eğer 17-25 Aralık şeyse,
bugünkü bu medya davasına da Cumhurbaşkanının oğlu,
bakanlar, Rıza Sarrafı, şuyu, buyu da dâhil olması
gerekiyor.
Şimdi, o zaman, Ali Ağaoğlu, bu, 1453, ata
biniyordu. Bizim Fatih Ormanına, İstanbulun, milletin Fatih
Ormanına proje yaptılar. Atlarla onların reklamını
yaptırıyordu, oradaki binaları satıyordu. Biz bir gensoru
verdik bununla ilgili ve basın toplantısı düzenledik. Sayın
Bakan dedi ki: Ya benim hiç haberim olmadı, ben orayı iptal
ettirdim. Fatih Ormanını kurtardık değil mi, hep beraber,
Maslaktaki, 1453ü?
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür edelim
Bakana o zaman(!)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi ne
çıktı biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Şimdi de
Parkorman çıktı, Parkorman, aynı şekilde. Bakın,
Parkorman Sayın Bakan.
Parkormanı Borusan Holding 2008 yılında
yıllığı 4 milyon liraya kiralamış, burayı
çalıştırıyor. Daha sonra, Egehan firmasına 2010
yılında burası veriliyor davetiye ve pazarlıkla, gel
burayı al diyor.
Davetiye pazarlık usulünü biliyorsunuz,
detayına girmeyeceğim.
Şimdi, Sayın Bakan, Egehan
firmasının, şirketinin ortakları kimdir, biraz sonra
çıkın buraya açıklayın.
ALİM IŞIK (Kütahya) Açıklamaz, sen
söyle!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sen söyle, sen!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Nereye kadar veriliyor
biliyor musunuz, ne kadara veriliyor biliyor musunuz yıllık? 740 bin
liraya, yani 4 milyondan 740 bin liraya veriliyor. Burası da önemli
değil, işin bu tarafını geçtik.
Bakın değerli arkadaşlar, burayı
vermek için, buranın imara açılması gerekiyor, bir rapor tanzim
edilmesi gerekiyor. Bölge müdürü, İstanbulun bölge müdürü, şube
müdürü, iki tane mühendis rapor tutuyor ve raporlarında diyorlar ki inceleme
raporunda, bakın, rapordan okuyorum: Ortaya sunulan projenin
uygulanması hâlinde doğal topografyanın, bitki örtüsünün ve
yaban hayatının çok büyük ölçüde zarar göreceği, çok sayıda
ağaç kesileceği kesin ifadelerle tespit edilmiştir. Ayrıca,
söz konusu projenin 2873 sayılı Millî Parklar Kanununun 14üncü ve
Millî Parklar Yönetmeliğinin 5inci maddesine göre yasaktır. Rapor
bu şekilde. Tabii, bu rapor geliyor ya, Orman Bakanlığı
Doğa Koruma Genel Müdürlüğü diyor ki çok ivedi bu raporu düzeltin,
acele, çok acele ve o rapor düzeltiliyor değerli arkadaşlar, orada
görev yapan bölge müdürü ile şube müdürünün tayinleri çıkıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yazıklar olsun,
yazıklar olsun!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani, devletin ve
kamunun gücü Egehan firması
ALİM IŞIK (Kütahya) Darbe
yapılıyor, darbe.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Peki, ne var burada?
Şimdi, bakın, ondan farklı ne var burada? 108 tane villa
yapılacak değerli arkadaşlar bu ormana, Parkormana.
ALİM IŞIK (Kütahya) Kimlere, kimlere
yapılıyor?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) 108 tane villa
yapılacak, cevap verirsiniz Osman Bey, Genel Müdürdünüz.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Yapılamaz, nasıl
yapabilirler ya?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Çıkıyor
onayı, bakınız, cevap versin Sayın Bakan. 5 katlı otopark
yapılıyor değerli arkadaşlar, 5 katlı; kapalı
otopark yapılıyor 5 katlı, ormana. Yani, şimdi, bu Egehan
firmasının gücü nereden geliyor Sayın Bakan? Kimdir
bunların arkasındaki güç?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ayakkabı
kutuları.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Ortakları kim,
ortakları?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Zerrabdan geliyor,
Zerrabdan.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Yani, devletin
ormanlarını -çok açık söylüyorum- kime peşkeş
çekeceksiniz, kime peşkeş çekiliyor?
İstanbulu bitirdiniz, yetmiyor mu? İstanbulun
siluetini bozdunuz, her tarafa dev gökdelenler, şunlar, bunlar. Bugün,
orada, İstanbulda bina dikilecek alan bırakmadı, deprem
alanlarına bile binalar yaptı, şimdi sıra ormanlara geldi
değerli arkadaşlar ama çıkacak buraya, işte, efendim,
Trakya büyüklüğünde orman oluşturduk diyecek. Hodri meydan diyorum:
Eğer, Trakya büyüklüğündeki ormanın onda 1ini -Meclisle beraber
gidelim- bize göstersin bu milletvekilliğinden istifa edeceğim,
kendisi Bakanlıktan istifa edecekse beraber gezelim. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar) Göstersin Trakya büyüklüğündeki
ormanı, diktiği ormanı. Bunların o
dağıttıkları o fidanlar var ya, ben ormancılıktan
geliyorum, yani, bu millete, efendime söyleyeyim, şişirilmiş
şunlarla, bunlarla reklam yapabilirsiniz ama o diktiği
ağacı orman sayıyor. Yok arkadaş böyle bir şey, bir
ormanın oluşması için yüz yıllar gerekiyor. Zamanım
daraldı çok konu var da hangi birine geçeceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu kadarı bile istifa
için yeterli canım.
ALİM IŞIK (Kütahya) Başlık
başlık söyle, başlık başlık.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, Paşaköydeki maden sahası
vardı, 17-25 Aralıkta, çıkıyor, diyor ki: İzin vermek
zorundayız. Peki, o zaman Adem Peker isimli bir şahıs müracaat
ediyor -hani, bu 10 milyar dolarlık bir yolsuzluk var ya 17-25
Aralıkta- Bakanlık diyor ki: Burası
Bak, reddediyor, niye
reddediyor biliyor musun? Madencilik faaliyetleri başladığı
takdirde sosyal problemlerle karşılaşılacağı,
İstanbul il sınırları içerisinde doğal olarak
yetişen bitki türlerinin yetiştiği ve bunların kontrolsüz
kentleşme, aşırı ölçüde gelişme ve yeşil alanlara
yapılan müdahalelerden dolayı tehdit altında bulunması
gerekçesiyle maden işletme izni verilmiyor. Verilmiyor, bakın. Hani,
Verilir. diyor ya, Verebilir demiyor. diyor, geliyor, burada 16ncı
madde Verir. diyor. Niye vermediniz o zaman adama önce? Adem Peker bu sefer
ne yapıyor? Güçlülerin hükmü sürüyor ya bu ülkede, kimi buluyor biliyor
musunuz? Yine 17, 25 Aralıkta ismi geçen bir Yasin El Kadı falan var.
Biliyorsunuz değil mi onları? Onları buluyorlar değerli
arkadaşlar. Onlar devreye giriyor. O izin vermeyen Bakanlık aynı
maden sahasına izin veriyor. Verdi mi vermedi mi? Sorun Sayın Bakana.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Verdin mi?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Verdikten sonra ne
oluyor biliyor musunuz? Altı ay sonra maden el değiştiriyor
zaten, bunlara geçiyor.
Bakın, şurada bulabilirsem buradaki
konuşmalarda da var. Recep Tayyip Erdoğanın özel kalem müdürü
ile bu işleri yürüten İlker Aycı diye birisi var, o da Bakana
Beyefendinin haberi de var, bu işleri de halletmişsiniz, elinize
sağlık, çok teşekkür ederiz; beyefendiye de bu
yaptığınızı ileteceğiz. diyor. Sayın Bakan
da diyor ki aynen ifadelerde: Hayırlı olsun, hayırlı
olsun. Adli tıp raporlarında bu tapeler de doğrulandı.
Vermediğin yere niye izin verdin Sayın Bakan? Kim var bunun
arkasında? Çıkıp burada bu doğruları söylememiz
lazım.
Kaçak saraya gelemedik. Kaçak saraya gelecektik. Kaçak
sarayın yeri de orman arkadaşlar.
Bakın, komşusu aç yatarken tok yatan bizden
değildir. Birileri çöpte aş toplarken, bu ülkenin
Başbakanın önündekiler ortada. Şu ağaçlar gitti. Bu ülkede
1.150 odalı saraylarda yaşayanlar var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) -
ama öbür tarafta,
çöpten ekmek toplayanlar var yani bunları görmediğimiz zaman bu
bütçeden bir hayır gelmez.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Bunların yüzde
2si bile doğruysa istifa etmesi lazım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Sayın
Başkanım, izin verirseniz bir açıklama yapmak istiyorum. Burada,
kurum zan altında bırakıldı.
BAŞKAN Sayın Genel Müdür, lütfen
Sayın
milletvekili
Sayın Bakan dinledi cevap verecek efendim.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Orman Genel
Müdürlüğünün bir tek helikopteri yoktur. Helikopterlerin hepsi
yangınla mücadelede kullanılan helikopterlerdir. Hepsi
yangınlarda kullanılıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mutlaka açıklama yapmanız
lazım. Benim vicdanımda mahkûm oldunuz.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
birinci konuşmacı Alaattin Yüksel, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Yüksel. (CH)P sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Sayın Başkan, Rekabet Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerinde
grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Rekabet Kurumu, ülkemizin sağlıklı, adil
büyümesi ve gelişmesi açısından çok önemlidir tıpkı
diğer bağımsız kurumlar gibi. Ancak bu Hükûmet tüm
bağımsız kurumları kanun hükmünde kararnamelerle bakan,
Bakanlar Kurulu ya da Başbakana bağlamış, yani yürütmenin
kontrolüne alarak işlevsizleştirmiş, bu olmazsa olmaz kurumlar
AKP hükûmetlerince çok tehlikeli iktidar sopasına, bertaraf
silahlarına dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, BDDK üyelerini Bakanlar
Kurulu atıyor, TMSF kurul üyelerini Bakanlar Kurulu, SPK kurul üyelerini
Bakanlar Kurulu, TÜBİTAK Başkanını Başbakan
atıyor, TÜBA üyelerini de Başbakanın atadığı
TÜBİTAK atıyor. Hükûmet bununla da yetinmiyor, sivil toplum örgütü
olan DEİKi bir kanunla devletleştiriyor. Gelişmiş ülkeler
sivil toplumları güçlendirmeye çalışırlarken AKP bu kurumu
da kendine bağlıyor. Tıpkı Rekabet Kurumunda olduğu
gibi kurumun giderlerini de yine şirketlere yüklüyor, hem de yasa
tanımaz bir biçimde.
Rekabet Kurumunun temel gelir kaynağı yeni
kurulan ya da sermayesini artıran limitet ve anonim şirketlerin
sermayesi üzerinden alınan on binde 4lük paydan oluşmaktadır.
Rekabet Kurumunun mali yükünün limitet ve anonim şirketlerin
sırtına yıkılması haksızlıktır. Esasen
kurumun mali kaynaklarının genel bütçe tarafından
karşılanması gerekmektedir.
Bu Hükûmetin şirketlerden haksız yere tahsiline
sebep verdiği rakamlar bununla da sınırlı değildir.
Vergi beyannamesinden damga vergisi almaktan ticaret odası
harçlarına, ihracatçı birliği aidatlarından gerekli
gereksiz defter tasdiklerine şirketlerin sırtına
bindirilmiş bir sürü yük var. Bunların her biri küçük rakamlar gibi
gelebilir ancak bir araya geldiklerinde şirketlerin ekonomiye kazandıracağı,
katma değer yaratacağı, istihdam yaratacağı, ülkemizin
o denli ihtiyaç duyduğu sermaye kaynaklarını
yıpratmaktadır.
Rekabet Kurumu 2013 yılında şirketlerden
bu şekilde 52 milyon liradan fazla para toplamış. Yani
girişimcinin 52 milyon liralık sermayesine el koymuştur. Asgari
ücretten 3 bin kişilik istihdam demektir bu. Rekabet Kurumunun gideri ne
kadar olmuş 2013te? 40 milyon bile değil, geriye kalanı da
hazineye devredilmiş. Hadi, diyelim ki kaçak saraya milyar liralar
yatırmaya parası yeten Hükûmetin Rekabet Kurumuna ayıracak
parası yok, şirketlerden on binde 4 haraç kesmeye gerek var mı?
Hayır, kesinlikle yok. Rekabet Kurumunun önünden her yıl 200 tane
birleşme, devralma izin başvurusu geçiyor. Bu işlemlerden
işlem değeri üzerinden başvuru harcı alsa başka
kaynağa ihtiyacı kalmayacak kurumun. Üstelik de izin
başvurularının çoğu da yabancı şirketlerdendir.
Rekabet Kurumu bağımsızdır, hiçbir
organ, makam, merci ve kişi kurumun kararlarını etkilemek
amacıyla emir ve talimat veremez. Peki, böyle midir? Rekabet Kurumunun
karar organları Rekabet Kuruludur. Biri Başkan, biri İkinci
Başkan olmak üzere toplam 7 üyeden oluşur ve bu kurulun üyeleri
ağırlıklı olarak Bakanlar Kurulu ve Gümrük ve Ticaret Bakanının
atamalarından oluşmaktadır. Bu arada, kurul üyeleri
arasından Başkan ve İkinci Başkanı da Bakanlar Kurulu
atamaktadır. Yani tam olarak yürütmenin emrinde düzenleyici bir kurul.
Böyle olunca da kurulun kararları Hükûmet talimatları
doğrultusunda oluşmaktadır. Örneğin geçtiğimiz
yıl yaşanan Gezi direnişleri ardından kinini
yönlendirdiği hedefler arasında Koç Grubu da vardı. Tam da o
dönemde Rekabet Kurumu TÜPRAŞ hakkında bir inceleme yürütmekteydi. Ne
oldu derseniz? TÜPRAŞa bu yılın başında 412 milyon
lira ceza kesti Rekabet Kurulu. Bir örnek daha verecek olursak, Türkiye Su
Sporları Federasyonu kararı vardır, burada da yine Rekabet
Kurumu, Federasyonun teşebbüs olduğuna karar vermiş,
cezalandırılması gerektiği aşamada yeniden bakanlar
araya girdiği için incelenmiş ve birden teşebbüs
olmadığı kararına ulaşmıştır. Bu
örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak Rekabet Kurumu, sürekli ihale alan bu
3 firmanın milyar dolarlık işlerinin milleti on yıllarca
borçlandırarak dağıtıldığı, bir de
marifetmiş gibi reklamı yapılan bu firmaları hiçbir zaman
dikkate almamıştır. Mahalle aralarında açılan AVMler
esnafı yerle bir ederken bunları görmezden gelmiştir.
Sayın Bakan Canikli, bu arada, sizin de 98
yılında kurmuş olduğunuz Orbit Yeminli Mali Müşavirlik
Şirketinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden
daha önce iş aldığı görülmektedir. Daha sonra bu
şirketi çözüm müşavirliğine dönüştürüyorsunuz,
ortağını değiştiriyorsunuz, yeğeninizi
alıyorsunuz, bunlar olabilir. Ama, şimdi, bu şirketiniz, Çözüm
Danışmanlık ve Eğitim Şirketi hâlen BİTlerden ve
KİTlerden iş almaya devam etmekte midir? Bu, siyasi etik
açısından -orada ilzama yetkili tek kişisiniz- Bakanlıkla
bağdaşır mı? Hâlen siz burada Bakanlık göreviyle
birlikte bunu yürütürken, kamu şirketleri ve özel şirketler size
iş vermekte çok istekli davranmazlar mı? Bu sorularımın da
yanıtını rica ediyoruz.
Arkadaşlar, yarın 17 Aralık. Parlamenter
sistemle yönetilen ülkeler arasında dünyanın en büyük rüşvet ve
yolsuzluk iddiaları Türkiyenin gündemine bomba gibi düşmüştü
bir sene önce. Üstelik de makul şüpheyle değil somut delillere
dayalı kuvvetli şüpheyle; 4 bakan ve çocuklarıyla -görüntülü-
para kasaları, para sayma makineleri, ayakkabı kutuları,
çikolata kutuları, elbise kılıfları içinde
ortalığa saçılan milyon dolarlar, dönemin Başbakanı
ile oğlu arasında geçen 30 milyar euroların sıfırlanma
tapeleri, 700 bin TLlik hediye saatler, nüfuz ticareti, Bakanın hem de
İçişleri Bakanının rüşvet verenlerin önüne
yatmaları. Aradan bir yıl geçti, bu konuda hiçbir ilerleme yok, tam
tersine, bu rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu örtmek için binlerce polisin
yeri değiştirildi, savcılar görevden alındı, uygun
savcılar bulundu, takipsizlik kararı verildi. Şimdi, 17 ve 25
Aralık operasyonlarının yıl dönümünde bu kez medya
ağırlıklı, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde
görülmemiş yeni bir operasyon sürdürülüyor. Bu operasyonun tek amacı
vardır, 17 ve 25 Aralık operasyonlarını örtmektir. Bu
darbedir değerli arkadaşlar ama bu örtülemez, örtseniz de kokusu
çıkmaya devam eder, bir gün de mutlaka açığa çıkar.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci konuşmacı Vahap
Seçer, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığıyla ilgili
değerlendirmeler yapmak üzere söz aldım.
Sayın Bakan, üç buçuk ay gibi bir süredir görev
yapıyorsunuz, 29 Ağustos 2014te göreve geldiniz. Şimdi, benim
yapacağım eleştiriler, özellikle bu üç buçuk ay süre içerisinde
kamuoyunda son derece yoğun tartışmalara sebebiyet veren gümrük
kapılarında meydana gelen hadiseler, aslında sizden önceki
dönemin değerlendirmesi.
Hatırlayacağınız gibi, Plan ve Bütçe
Komisyonunda size şu soruyu yöneltmiştim: Mersinde
kırmızı hat uygulaması başlattınız. Ben
Mersin Milletvekiliyim, dolayısıyla, Mersinin böyle işlerle
anılması hoşuma gitmiyor. Bunu niçin yaptınız diye bir
soru yöneltmiştim. Gerçekten çok manidar bir cevap verdiniz, dediniz ki,
bu genele şamil: Daha önce de, Bakanlığa geldikten sonra da çok
yoğun bir şekilde dâhilde işleme rejiminin suistimal
edildiğini arkadaşlarımız da ifade ettiler ve bu yolla
ciddi anlamda hem vergi kaybı hem de içeride haksız rekabetin ortaya
çıktığı şeklinde iddialar vardı. Yani, diyor ki:
Benden önce bu Bakanlığı sevk ve idare eden Sayın Bakan
döneminde son derece çarpıcı iddialar var, son derece vahim iddialar
var ve bunun için, bunun üzerine, gerçekten durum nedir, hangi
aşamadadır, fotoğrafı görmek açısından Mersin
gümrük bölgesinde bu çalışmayı başlattık. Ve
fotoğrafı gördük; rezalet, kepazelik diz boyu ve devam ediyor, diyor
ki: Yaklaşık 250 ya da 300e yakın beyannameden 70 tanesinde
problem çıktı. Bu, aşağı yukarı 30 mükellefi
ilgilendiriyor. Yani, her 250-300 beyannamenin 70 adedinde usulüne uygun
olmayan birtakım işlemler yapılmış. Demek ki
gümrüklerde çok önemli sorunlar yaşanmış. Peki, o dönemden
bugüne kadar neler oldu? Gerçekten hâlâ sorunlar devam ediyor.
Bakın, kamuoyunu uzun süre meşgul etti. Toplum
sağlığıyla ilgili, Çinden ithal edilen ayakkabılar var.
Burada çarpıcı olan şu: Çinden ayakkabı ithal ediliyor,
tehlikeli kimyasal madde ihtiva edildiği ortaya çıkıyor. Bu
ayakkabıların imha edilmesi lazım. İki ay antrepoda
bekletiliyor, ayakkabılar değiştiriliyor, bunları tespit
eden kamera kayıtları çalınıyor ve Bakanlık uyuyor,
Bakanlık uyuyor. Bu ayakkabılar piyasaya sürülüyor, insan
sağlığını tehdit eden, toplum
sağlığını tehdit eden bu ürünler pazarlanıyor ve
Bakanlık hâlâ uyuyor. Kamera kayıtları nerede? Kim
yapmış bunları, bunların sorumluları kim? Kimse
bilmiyor.
Şimdi, Sayın Bakanın yine bir
değerlendirmesi var, diyor ki: Bilgi işlem sisteminde problem var.
Nedir bu problem? Bunun ihbarını aldım. Bu konuda uzmanlara
müracaat ettik. Bizim gümrüklerde yaptığımız işlemler,
bilgiler, belgeler, ne mal geldi, ne mal gitti, kim getirdi, kim götürdü
birileri tarafından izleniyor. Sayın Bakan göreve geldiğinde
şunu söylemişti: Gümrükleri BBG evi gibi gözetleyeceğiz.
Şimdi, böyle bir ironi olabilir mi? Gümrük Bakanlığı BBG
evi gibi gözetleniyor, Sayın Bakanın haberi yok.
Devam ediyorum, dahilde işleme rejimi konusu.
Şimdi, bir uygulama başlatırsınız, düzenlemeler
yaparsınız; eğer ki denetimi yeterli yapmazsanız bumerang
misali gelir, sizi bulur. Niçin dahilde işleme rejimi kapsamında mal
ithal edilmesine izin veriyoruz? Diyoruz ki: Sanayicimiz, iş
adamımız uluslararası alanda rekabet yapabilsin. Yani biz
eğer getirdiği ham maddeden vergi alırsak -o ham maddeyi
işleyecek, mamul madde hâline getirecek ve ihraç edecek- maliyeti yüksek
olduğu için uluslararası piyasalarda rekabet edemez.
Şimdi, siz bunu denetleyemiyorsunuz, hâlâ
denetleyemiyorsunuz. Üç buçuk ay önce bu ihbarları alıyorsunuz; daha
önce gümrükler yol geçen hanına dönmüş, bunu ikrar ediyorsunuz ama
hâlâ üç buçuk aydır yeterli önlem almıyorsunuz.
Şimdi, 28 Kasımda yine Cilvegözü gümrük
sahasında yapılan bir inceleme sonucu bir firma ayçiçeği
yağı ihraç ediyorum diye sarı su, tenekelerde sarı su
Yani
ayçiçeği yağı olduğu iddia edilen tenekelerde sarı su
bulunuyor, o firma bunu ihraç ediyor. Dahilde işleme rejimi
kapsamında sıfır gümrüklü ham yağ ithal edecek; ne olacak?
Haksız rekabet olacak; ne olacak? Burada sanayiciyi vurmuş olacak; ne
olacak? Türkiye Cumhuriyeti devleti vergi kaybına maruz kalacak, karşı
karşıya kalacak. Peki, Bakanlık ne iş yapar?
Şimdi, birtakım tedbirler alıyorlar, bir
dizi tedbirler, oraya gelelim. Başta, 2008den bu yana uygulanan bir
sistemi ortadan kaldırıyorsunuz. Tabii ki bu
tartışılır ama sıkıntılarını
anlatmaya çalışacağım. Gümrük Müşavirliği
Tebliğinde yapılan bir değişiklikle diyorsunuz ki:
Yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerini ben artık ortadan
kaldırıyorum, feshediyorum, antrepodaki denetimleri bundan sonra
bizim gümrük memurları yapacak. Ya, şimdi, siz bu uygulamayı
2008de başlattınız, yeterli gümrük memurunuz vardı da
niçin bu uygulamayı başlattınız? Peki, yeterli gümrük
memurunuz yoktu, böylece bu işi başlatıp ihracatçının
elini rahatlattınız -öyle mi- bu iddiayla yaptınız,
şimdi nereden bulacaksınız akşamdan sabaha görev yapacak bu
memurları? Peki, bu gümrük müşavirleri -binlerce,
sayılarını sanıyorum konuşmanızda vereceksiniz-
bu insanlar bir sürü yatırım yapmış, bu insanlar iş
yeri açmış, bunlar bu saatten sonra ne yapacak?
Yine, antrepolarla ilgili bir genelge
yayımladınız Bundan sonra toplu götürü teminat
uygulamasını kaldırıyorum arkadaş, antrepoya ne kadar
mal koyduysan muhatap olunan vergi miktarı kadar getireceksin, bana
teminat mektubu vereceksin. dediniz ve maliyetleri artırdınız.
Bir taraftan, 2023 yılına giderken, 500 milyar dolar ihracat hedefi
koyuyorsunuz, diğer taraftan kaçağı göçeği engellemek için,
sizin hatanızdan kaynaklanan birtakım suistimalleri ortadan
kaldırmak için çok katı tedbirler alıyorsunuz,
ihracatçının elini daraltıyorsunuz.
Yine, Komisyonda tartışılan bir konu
vardı Sayın Bakan: Gümrük kontrolü altında işleme rejimi.
Buna hak verdiniz, dediniz: Özellikle -burada tutanaklardan
çıkardım- demir çelik sektöründe yine haksız rekabet oluyor.
Yerli üretici yani yerli çelik üreticisi mağdur oluyor. Bunu ilk gümrük
tebliğinde kaldıracağız. Bakınız, hâlâ herhangi
bir işlem yapmadınız ve şu gün çelik sanayisi artık
teslim olmak üzere. Burada dengeyi kurmak lazım. Elbette ki
hırsız ile namuslu ihracatçıyı ayrı tutmanız
lazım. Denetimi yapacaksınız mutlaka, devletin vergi
kaybını önleyeceksiniz, haksız rekabeti önleyeceksiniz ama
namusuyla çalışan, üreten, ihracat yapan, Türkiye ekonomisine
katkı sunmaya çalışan ihracatçıyı da
koruyacaksınız. Bu ülkenin müteşebbisi, sanayicisi, ticaret
erbabı, ihracatçısı el bebek gül bebek korunmak zorunda. Bizim
petrolümüz yok. Biz bugün kamu harcamalarını nereden
karşılıyoruz? Çalışan, üreten sanayiciden,
çalışan emekçiden, onlardan aldığımız vergilerden
karşılıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yine bir rüşvet
konusu. Maalesef, Türkiye'de rüşvet deyince akla gümrük geliyor.
Aydın Ayaydın, bu konuyu gündeme getirmiş, soru önergesiyle
getirmiş, Komisyonda getirmiş. Bakın, ilginç bir tezgâh
kurulmuş, saadet zinciri, özelikle Ambarlı Gümrük Müdürlüğünde.
Orada çalışan memur, oranın, kurumun avukatı şöyle bir
müessese kurmuşlar: Yolsuzluk müessesesi. Burada KDV veya gümrük vergisi
borçları üç yıllık zaman aşımına
uğramasına rağmen mükellefleri arıyorlar, diyorlar ki:
Senin borcun var. Adamcağız bilmiyor zaman aşımına
uğradığını, getiriyor, parayı yatırıyor
ya da geliyor Benim ne yapmam gerekir? diyor, Hadi sen yüzde 50sini öde.
Biz diğer tarafını hallederiz. diyorlar. Parayı ceplerine
atıyorlar. Bakın arkadaşlar, gümrükler Türkiye'de bu noktada.
Şimdi, geriye
dönük demek ki kevgire dönmüş. Özellikle, sınır bölgelerinde,
Suriyede, Irakta yol geçen hanına dönen gümrüklerde kaçakçılık
göçekçilik, haksız kazanç, rüşvet diz boyu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP
SEÇER (Devamla) - Umut ediyorum, Sayın Canikli -doğruluğuna
dürüstlüğüne inandığım bir arkadaşımız-
artık bu kötü gidişe bir son verir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Üçüncü konuşmacı Haydar Akar, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın, hepimizin bildiği gibi 17-25 Aralık
rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlık haftası. Aslında
bu hafta yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olarak
kutlanabilirdi, değil mi. Böyle bir haftayı hep birlikte,
iktidarıyla muhalefetiyle Türkiyeyi temiz ellere teslim edebilmek için
kutlayabilirdik.
Peki, böyle bir hafta kutlanabilir mi?
Aslında kutlanabilirdi, dönemin Başbakanı, bugünün
Cumhurbaşkanı kızına ve oğluna evdeki paraları sıfırlamak
için talimat vermeseydi. Evet, böyle bir hafta kutlanabilirdi, Aksaray Valisini
özel uçağıyla aldırıp İstanbula Emniyet Müdürü
yapmasaydı. Aslında kutlanabilirdi, savcıların, hâkimlerin,
emniyet mensuplarının yerlerini değiştirmeseydi.
Aslında kutlanabilirdi, Bilal oğlanı kırk beş gün
arabada saklamayıp ifade vermeye hemen yollayabilseydi, gönderebilseydi.
Aslında kutlanabilirdi bu hafta, 700 bin liralık saati utanmadan
koluna takan Bakanı, oğlunun evinde 7 adet para kasası ve para
sayma makinesi bulunduran Bakanı, evine çikolata kutularında, elbise
askılarında para transferi yapılan Bakanı,
Başbakanın haberi olmadan hiçbir şeye imza atmam. diyen
Bakanı Yüce Divana gönderebilseydi, aslında bu hafta bir temiz eller
haftası olarak kutlanabilirdi. Aslında kutlanabilirdi, rahmetli
Özalın İsmail Özdağlara yaptığını
yapabilseydi. Aslında kutlanabilirdi, rahmetli Erdal İnönünün kendi
bürokratını savcılığa suç duyurusunda bulunduğu
gibi dönemin Başbakanı da Halk Bankası Genel Müdürüne
ayakkabı kutularındaki paraların hesabını
sorabilseydi. Aslında kutlanabilirdi, Bakanınız soruşturma
komisyonunda yalvarma yerine Koray Aydın gibi Yüce Divana gidip hesap
verebilseydi. Bunların hiçbiri yapılmadı ve bu hafta, AKPnin
utanç haftası olarak tarihteki yerini almaya mahkûm edildi. (CHP
sıralarından alkışlar) Peki, yapılsaydı
nasıl kutlardık? Örnek bir devlet, güven veren bir devlet,
şeffaf bir devlet ve halkıyla iç içe olan, onu soydurmayan bir devlet
olarak kutlardık diyorum.
Aslına bakarsanız, 17 ve 25 Aralık
yolsuzluklarını bize yaşatanların en çok
yuvalandığı bakanlıklardan biri de Enerji
Bakanlığı. Burada şu soruyu sormak gerekiyor: Niçin bugün
herkes devleti soymaya kalkıyor ya da devlet Hükûmet eliyle niye
soyuluyor? Bu sorular çok önemli. Sizin Bakanlığınızı
incelediğimizde bu soruların cevabını çok rahat
görebiliriz; doğal gaz anlaşmalarında görebiliriz -detayına
girmeyeceğim- fakirlere dağıtılan kömürde görebiliriz
-detayına girmeyeceğim- redevans ve hizmet alımı yöntemiyle
verilen maden ocaklarında görebiliriz; elektrik dağıtım
şirketlerinde görebiliriz; en acısı da o kuruttuğunuz
derelerdeki HESlerde görebiliriz diyorum.
Son aylarda madenleri çok konuştuk, özellikle Soma
ve Ermenek cinayetlerinden sonra çok konuştuk. Cinayet varsa faili de
vardır. Bu seri cinayetlerin mutlaka bir nedeni vardır. Nedeni herkes
farklı yerlerde arıyor. Aslında tek nedeni, şu anda Hükûmet
sıralarında oturan Enerji Bakanı ve onun yanlış
politikalarıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, bir tespit yapıyorsunuz, diyorsunuz
ki: Dünyada 2013 yılında 7 milyar ton kömür tüketildi. Doğru.
Bunun 106 milyonu Türkiyede tüketildi, bu 106 milyonun 80 milyon tonu da bizim
yaptığımız üretimle karşılandı yani yerli
kaynaklarla karşılandı. Şunu söylemeye
çalışıyorum: Kömür üretiminde dünyada Türkiye'nin bir esamesi
okunmuyor. Bir sıralama yaptığınızda Türkiye kömür
üreticisi bir ülke değil. Buna rağmen maden ve kömür sektöründe
ölümlü iş kazasında dünyada 1inciyiz. Bu başarı sizin
Sayın Bakan, sizin eseriniz bu başarı(!) Ancak bu
başarıyı bizimle paylaşmıyorsunuz, bizimle başka
bir şeyi paylaşıyorsunuz, sizin döneminizde ilave edilen 37 bin
megavatlık kurulu gücü başarı olarak paylaşıyorsunuz.
Bu ilave gücün 34 bininin özel sektör yatırımlarıyla
gerçekleştirilmiş olduğunu söylüyorsunuz ama bugün
konuştuğumuzda Bakanlığınızın bütçesinden
ayrılan bir bedelin, yatırıma ayrılan bir bedelin
olmadığını görüyoruz.
Vatandaşın vergilerinin yol, su, elektrik
kısmında Bakanlığınızın hiçbir
katkısı olmadığını görüyoruz.
Baktığımızda, taş kömüründen, linyitten, doğal
gazdan, hidrolikten üretilen enerjinin 2014 maliyetinin 13,97 kuruş
olduğunu görüyoruz. Peki, halka kaça satıyorsunuz? 38 kuruşa
satıyorsunuz. Niye bu fiyata sattığınızı, halka
gelip bu kürsüden anlatmıyorsunuz. Niye satıyorsunuz bu fiyatla?
Biliyoruz ki doğal gazdaki yolsuzluk, biliyoruz ki kömür ithalatında
yaptıklarınız, biliyoruz ki redevans usulü verdikleriniz sonucu
bu fiyatın oluştuğunu hep birlikte biliyoruz. Şimdi sormak
istiyorum: Aradaki fark kimin cebine gidiyor? Ben cevaplayayım, tabii ki
yandaşlarınızın cebine gidiyor, bunu da size çok
rahatlıkla ispatlarım.
Buradan hemen Kocaeline geliyorum. Kocaeline geldiniz,
dediniz ki: 25 milyon TLlik yatırım yaptık. Hangi
yatırım kaleminden yaptığınızı merak ettim
baktım. Yoksa Elektrik Dağıtım Şirketi bu rakamı
abonelerinden yani Kocaeli halkından mı tahsil etti? Sayın Bakan,
kimden tahsil ettiğini ben söyleyeyim. O yatırımı ben
yaptım, o yatırımı Ahmet Efendi yaptı, o
yatırımı Ayşe teyze yaptı, o yatırımı
benim Balaban köyümün Muhtarı Arap Hasan yaptı Sayın Bakan,
onların cebinden çıktı, siz yapmadınız.
Kayıp kaçak için Kocaeline teşekkür
ediyorsunuz ama Kocaeli halkına ekstra vergi bindiriyorsunuz çünkü Türkiye
ortalamasında, Avrupa ortalamasında sadece kaybı var, kaçağı
yok ama Türkiye'nin tüm kaçak parasını Kocaeline ödettiriyorsunuz.
Ancak Akmeşeye, Balörene, Avluburuna, Karaabdulbakiye,
Ambarcıya, Sapakpınara doğal gaz getirme konusunda Kocaeli
halkını aldatıyorsunuz. Eğer özel sektör doğal
gazı getirmiş olsa Ben getirdim. diye övüneceksiniz.
Size başka bir soru daha sormak istiyorum: Niye 2010
yılında kurumlarınıza Bakanlık Teftiş Kurulunun Sayıştay denetleme taleplerini
yapmasına engel olmasını talep ettiniz, niye böyle bir karar
aldınız, niye teftiş kurullarınızı
çalıştırmadınız? Bunun da hesabını buradan
vermek zorundasınız.
Siz biliyorsunuz, korkunun ecele faydası yok, günü
gelince sizler de hesap vereceksiniz. Her kazadan sonra Hesap
soracağız. diyorsunuz. Karadonda, Afşin-Elbistanda, Kozluda
hesap mı sordunuz ki? Ama biz, gelecek, bunların hesabını
sizden soracağız Sayın Bakan diyor, hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dördüncü konuşmacı...
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
konuşmacı, konuşmasında Özellikle bu hafta AK PARTİ
için bir utanç haftasıdır. diye haksız ithamlarda, ifadelerde
bulundu. Sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın, sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının altıncı tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Haydar arkadaşımız tabii burada
birtakım ifadeler kullanırken özellikle ben, böylesi bir günde,
milletin oyuyla buraya gelen milletvekillerinin millî irade adına
demokrasiye sahip çıkmasını, milletin iradesine sahip
çıkmasını beklerdim.
İZZET ÇETİN (Ankara) Millet
hırsızlık yapın diye mi yolladı Allah aşkına
sizi?
AHMET AYDIN (Devamla) - Bizim için 17 Aralık utanç
vesikası değil; asıl 17 Aralık, birileri eğer
darbecilerle paralel hareket ediyorsa asıl onlar için utanç vesilesidir.
(CHP sıralarından gürültüler)
MUSA ÇAM (İzmir) Darbe ile yolsuzluğun ne
ilişkisi var Sayın Başkan, yapmayın! Ortada rüşvet
var, milyon dolarlar var, eurolar var, yapmayın! Yapmayın bunu!
AHMET AYDIN (Devamla) - Ona ilişkin bizim
verdiğimiz mücadele millet adına millî iradeye sahip çıkma
mücadelesidir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Senin ortağın Ahmet Bey,
senin ortağın! Siz asıl işverensiniz, o taşeron!
AHMET AYDIN (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, bir
dakika dinleyin. Böylesi bir meşru Hükûmet iş başındayken
birtakım yapılar çıkacak, sözüm ona, özgürlük adına,
demokrasi adına meşru Hükûmeti şimdiden dönemin
Başbakanı olarak adlandıracaksınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Para kasası çıktı
mı, çıkmadı mı, kasa kasa para?
AHMET AYDIN (Devamla) - Cumhurbaşkanını,
Başbakanını, istihbarat birimlerini, milletvekillerini
dinleyeceksiniz. MİT tırlarını durduracaksınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kasa kasa para çıktı
mı, çıkmadı mı yatak odalarınızdan? Paraları
onlar koyduysa neden değişti sizin Bakanlar?
AHMET AYDIN (Devamla) - Aldığınız
bilgileri başka istihbarat birimleriyle, başka yerlerle
paylaşacaksınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ahmet Bey, kasa kasa para
çıktı mı, çıkmadı mı, kutu kutu, kasa kasa? Bizim
çocukların yatak odasında para kasası yok Ahmet Bey!
AHMET AYDIN (Devamla) - Düpedüz, millî egemenliğe
karşı, demokrasiye karşı girişilen bu girişimi AK
PARTİ onurlu bir mücadele vererek, dimdik durarak sonuna kadar götürdü ve
götürmek de durumunda çünkü milletin sorumluluğu
omuzlarımızdadır. Biz bu milletin iradesine Meclis olarak hep
birlikte sahip çıkmak zorundayız arkadaşlar.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Millet iradesi
diye hırsızlığı mı söylüyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neyinle sahip çıkacaksın?
AHMET AYDIN (Devamla) - Bakın, 30 Martta millete
sorduk, 17 Aralık vardı, millet AK PARTİye hak verdi. 10
Ağustosta yine millete gittik, bir sürü ithamlara rağmen millet yüzde
52 oyla Sayın Başbakanımızı Cumhurbaşkanı
olarak seçti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mahkemede aklanacak, mahkemede,
sandık hırsızlığı aklamaz.
AHMET AYDIN (Devamla) Bütün bu ithamlara millet prim
vermiyor. Millet, kendi yanında duran, kendi iradesine sahip çıkan
iktidarına sahip çıkıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sandık hırsızı
aklamaz, sandık.
AHMET AYDIN (Devamla) Sizlere de tavsiyem: Ne olursunuz
arkadaşlar, bir darbe girişimi nereden gelirse gelsin, bir kez de
olsun darbeye karşı durun Allah aşkına ya, bir kez darbeye
karşı durun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne darbesi be!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hatip benim konuşmam
üzerine, aslında benim millet iradesiyle seçildiğimi ama demokrasiye
sahip çıkmadığımı ifade etti kürsüde, düzeltmek
istiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Milletin
kararına saygı duyun ya!
BAŞKAN Buyurun, sataşma nedeniyle iki dakika
da size söz veriyorum.
2.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; demokrasi aslında bir hesap vermektir.
Eğer milletin iradesiyle seçilmiş gelmişseniz, milletin size
ödemiş olduğu vergileri kullandığınız yerleri de
millete anlatmanız gerekiyor. Hesap vermediğiniz gibi hesap da
soramazsınız, bunlar sizi aşar, bunu da net söylüyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hesabı veririz,
millete hesabı veririz.
HAYDAR AKAR (Devamla) Emin olun ki bu hesabı size
soracağız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yahu, millet hesabı
soruyor zaten.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Kaç aldın
ağabey, yüzde kaç aldın? 22mi, 21mi, kaç aldın? Elli
yıldır iktidar olamıyorsun ya.
HAYDAR AKAR (Devamla) Sizin fıtratınızda
hesap vermek de, hesap sormak da yok. Bu işler size on gömlek fazla gelir,
bu sizin Somada giydiğiniz, Bakanın giydiği beyaz gömleğe
benzemez. Sizin fıtratınızda ne var biliyor musunuz? Sizin
fıtratınızda madenlerde ölüm var, sizin
fıtratınızda yolsuzluk var, sizin fıtratınızda
yandaşlarınıza Türkiye'nin bütün değerlerini peşkeş
çekmek var, sizin fıtratınızda ölümlerden gidip dini istismar
yapmak var.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yazıklar olsun,
yazıklar olsun Haydar Bey, dini istismar eden sensin burada.
HAYDAR AKAR (Devamla) Peki, gidip de bir gün
bunları vatandaşa anlatabildiniz mi?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Anlattık
tabii ya.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Anlattık,
vatandaş cevap verdi, daha nasıl cevap versin?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) 9 tane seçimde
tuş oldunuz ya, 9 seçimde tuş oldunuz, tuş; daha ne istiyorsun?
HAYDAR AKAR (Devamla) Anlatamayacaksınız,
anlatamadınız da. Bu vatandaş, bu millet sizin bir gün
cezanızı verecek.
SALİH KOCA (Eskişehir) Biz hesap vermeye
hazırız Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Devamla) Çok uzatmayacağım. Biz
de milletin iradesiyle bu sıralara geldik, milletin her kuruşunun
hesabını sizden soracağız, bundan hiç kimsenin kuşkusu
olmasın.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Tamam, 9 tane
seçimde ne oldu?
HAYDAR AKAR (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak bugüne kadar sorduk, bundan sonra da sormaya devam edeceğiz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sor, sor!
HAYDAR AKAR (Devamla) Eğer siz bakanların
odasında bulunan para sayma makinelerinin hesabını
sorabilseydiniz, o Bakanın kolundaki 700 milyarlık saati
sorabilseydiniz
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Komisyon
çalışıyor ya.
HAYDAR AKAR (Devamla)
saatin değerini
sorabilseydiniz, hatta onun ödemiş olduğu 250 bin TLlik cezayı,
yine o hediyeyi eden vatandaşa nasıl hediye ettiğini
sorabilseydiniz bugün bu eleştirilerle karşı karşıya
kalmazdınız. Eğer, geçmişte olduğu gibi bunları
Yüce Divana yollasaydınız, hukukun üstünlüğüne inanmış
olsaydınız bugün bu eleştirileri size getirmezdik diyor,
hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ya, 9 seçimdir
tuş oluyorsunuz, tuş.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tutanaklara geçsin diye
söylüyorum tabii, cevap verecek değilim ama çok ağır bir ithamda
bulundu. Bütün grubumuza Sizin fıtratınızda yolsuzluk var.
gibi başka başka birtakım ithamlarda bulundu. Bunların
aynısını fazlasıyla iade ediyorum.
Şimdi, bu millet CHPnin fıtratını da
çok iyi biliyor, AK PARTİnin fıtratını da çok iyi biliyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugüne kadar gidilen
her seçimde de millete hesap veriyoruz ve millet herkesin de notunu, karnesini
seçim günü veriyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) 9 seçimdir
tuş oldunuz, hâlâ meydana çıkıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Biz millete de hesap
veririz, biz bağımsız ve tarafsız yargıya da hesap
veririz, kaçtığımız bir şey de yok.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, Bu millet CHPnin fıtratını biliyor. diyerek
grubumuza sataşmada bulunmuştur, söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, bir
şey demedim ki CHPnin de millet biliyor, AK PARTİnin de millet
biliyor.
BAŞKAN Fıtratı açıklayacak
efendim.
Buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının yaptığı
açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fıtrat çok güzel
bir kelimedir, kültürümüzde çok güzel şeyleri anlatır, insanın
yaradılışını, doğasını tarif etmeye
yönelik bir kelimedir.
Fıtrat kelimesini siyasi literatüre Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetleri kazandırdı. Ölüm bu işin
doğasında var, fıtratında var. cümlesi Hükûmetin bir cümlesidir.
Sayın Haydar Akar burada fıtrat kelimesi üzerinden bir
eleştiri yaparken Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu değil
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bir de cibilliyet
var Sayın Hamzaçebi, bir de cibilliyet var, biliyorsunuz değil mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
bu cümleyi
kullanan siyasileri, Sayın Başbakanı, o dönemin
Başbakanını, dönemin Enerji Bakanını, daha
doğrusu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını kastetti. Şimdi,
Ölüm bu işin fıtratında var. derseniz, yani Madene giren
işçiler ölümün olacağını biliyorlar. Dolayısıyla,
bu iş doğaldır. derseniz bu cümle siyasette eleştiri
konusu olur.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Hamzaçebi,
Akar bunları mı söyledi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi,
Sayın Haydar Akarın konuşmasından ben bunları
anlıyorum. Hükûmetin enerji konusundaki, kömür konusundaki, kömür
madenlerindeki kötü teknoloji konusundaki eleştirisini anlıyorum ben,
başka bir şey anlamadım.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Birinde de cibilliyetten bahset.
BAŞKAN
Sayın Çavuşoğlu, lütfen
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Doğrusu bu.
Siz müdahale
edeceksiniz Sayın Başkanım.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Herif cibilliyetsiz diyor ya!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Cibilliyetsiz demedim, cibilliyet dedim.
BAŞKAN
Sayın Çavuşoğlu
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Senin dediğinin aynısı,
fıtrat ile cibilliyet aynı şey ama sizinki cibilliyet,
bizimki fıtrat.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri, konu budur, bilginize
sunuyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Dördüncü konuşmacı Durdu Özbolat,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun Sayın Özbolat. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
adına EPDK bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bir ülkenin gelişmişliğinin en önemli
ölçütlerinden birisi kişi başına kullanmış olduğu
enerjidir. Ama ne yazık ki Türkiyede sağlıkta, eğitimde,
tarımda, adalette olduğu gibi enerjide de kişi başına
tüketilen enerji ya da enerji planlamasında ciddi sıkıntılarımız
var. Coğrafi konumumuz Orta Doğunun ve Balkanların
ortasında, enerji merkezlerinin geçiş noktasında olmasına
rağmen -tek avantajımız- dünyada en çok petrol tüketen ülkeler
içerisindeyiz ve ne yazık ki en pahalı tüketen ülkelerden birisiyiz.
Zarar eden, az kârlı petrol boru hatları
ortaklıklarının dışında -ki yüzde 5le 15i
geçmiyor bu- ne yazık ki bu avantajdan ülkemiz yeteri kadar
yararlanamıyor.
Türkiye, en fazla ve en pahalı gaz tüketen, petrol
tüketen ülke ama ne yazık ki ülkemizin tüm stratejik planları
Türkiyeyi sıcak denizlere ve Avrupaya ulaşmak için kullanmak
isteyen ülkelerin teklifleriyle yönetilmektedir. Kendi
çıkarlarımızı koruyacak daha bir tane gaz veya petrol
tedarik projemiz olmadı. Bırakın projeyi, uluslararası
şirketlerin geliştirdiği projelere tüm imkânları seferber
ediyoruz ve Türkiye her zaman bunlarla oyalanıyor.
Türkiye son on iki-on üç yıldır enerji
alanında dışa bağımlılığını
yenemediği gibi, elektriğimizin hâlâ yüzde 65i ithal kaynaklara
dayanıyor. Özel sektörün yaptığı bütün
yatırımlara rağmen yenilenebilirdeki ve ithale dayalı olan
oran hiç değişmiyor. Yerli ve yenilenebilir kaynakları etkin
şekilde desteklemek gerekiyor. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarındaki
ilerlemememizin sebebi finansman veya kaynakların olmaması
değil, yatırımların ilerlememesinin tek sebebi devletin
kurumlarının yetersizliği ve bürokratik engellerdir.
Türkiyede yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarının planlamasının tek elden yönetilmesi ve
yatırıma uygun hâle getirilmesi artık bir an önce hayata
geçirilmelidir. EPDK, yatırımcıya lisans veren ve
yatırımcıyı belli kriterlerin içerisine sokan bir kurum
olmanın dışına çıkmalıdır.
Yatırımcının tek izin mercisi olan EPDKnın,
piyasanın ve ülkemizin ihtiyacı olan politikaları görerek uzun, orta
ve kısa vadede planlar yapması artık zorunlu hâle
gelmiştir. Teminat mektubu, sermaye yeterliliği, meteorolojik ölçüm,
tapu bağlantı uygunluğu dışındaki kriterlerde
EPDK, Bakanlığın, TEİAŞın, TEDAŞın,
Genelkurmayın, MİTin vesayetinden bir an önce kurtarılmalıdır.
EPDK, bağımsızlığını ve
tarafsızlığını hassas bir şekilde korumalı
ve enerjide en önemli aktör olmalıdır.
Şu an Türkiyede enerji alanında Türk iş
adamları yeteri kadar yatırım yapmışlardır ama ne
yazık ki yaptıkları yatırımlar kanundaki düzenlemelerin
dışındaki yönetmeliklerle ve bürokratik engellerle bir adım
ileriye gitmiyor. Düşününüz ki sadece bir rüzgâr yatırımı
için EPDK ve Bakanlığın dışında tam 23 kurumdan
görüş ve izin almak gerekiyor. Buna Genelkurmay ve MİT de eklendi.
Genelkurmay ve MİT şimdi rüzgâr
yatırımcılarının önündeki en büyük engellerden birisi
olmaya devam ediyor. Arada bir protokol olmasına rağmen bu sorun bir
türlü çözülememiştir. Şirketlere lisans veriliyor ama bu verilen
lisansların gereği, üretime geçmesi için verilen süreler de ne
yazık ki bu kurum ve birtakım bürokratik engeller yüzünden yerine
gelemiyor. Sonra, bu lisanslar, şu veya bu şekilde zamanında
yerine getirilmediği için iptal ediliyor.
Daha önce, Elektrik İşleri Etüt İdaresi
Genel Müdürlüğü vardı, kapatıldı, Yenilenebilir Enerji
Genel Müdürlüğü yapıldı.
Değerli arkadaşlar, buradaki uzmanların,
bir an önce bu alanda yatırım yapmak isteyen
Devletin olması
gereken kriterlerde bir aktör olarak ortaya çıkması lazım,
yatırımcıyla devletin karşı karşıya gelmemesi
lazım. Örneğin, 2010 yılında -ben de komisyon üyesiydim-
güneşle ilgili, büyük bir umutla bir kanun düzenlemesi yaptık. 2013
yılı sonuna kadar 600 megavatlık bir güneş santralinin
kurulması gerekiyordu. Değerli arkadaşlar, 2014 yılı
bitti, sadece 5 megavatlık lisansa izin verildi, 1 megavatın
altındakileri eğer saymazsak ne yazık ki 2017 yılına
kadar o hedefe ulaşılamayacak. 500 proje için başvuru
yapıldı. 900 megavatlık güneş projesi lisansı bekleyen
projeler var ama ne olduğu belli değil, nasıl bir kriterle
değerlendirildiği belli değil. Bu 600lük sınırlama
yüzünden tekrar, yeni bir başvuru açılacağı söyleniyor.
Tekrar, yeniden başvuru yapacağınıza değerlendirme
yapmadığınız mevcut başvurularla 3 bin-4 bin
megavatlık bir alan açılırsa daha isabetli olur diye
düşünüyorum. Yoksa 2015 ya da 2016 yılındaki güneşten
alacağınız var, mahsuplaştırmak için onu mu
bekliyorsunuz, onu bilmiyorum.
Keza, rüzgârda da aynı sorunlar var. Petrolün
fiyatı 110 dolardan 62 dolara düşmesine rağmen, ne yazık ki
bu yüzde 45e yakınlık indirim pompa fiyatlarına yüzde 15
düzeyinde yansımıştır. Her artışta vatandaşa
yüklenen o zam ne yazık ki indirimde vatandaşa
yansımamıştır.
Afşin-Elbistanda yaşanan ve 9 işçimizin
öldüğü o kaza unutulmadı, duruyor ve toprak altındalar, bekliyor.
Afşin dikkate alınsaydı Soma olmazdı, Soma
değerlendirilseydi Ermenek olmazdı.
Afşin-Elbistan Termik Santralleri
özelleştiriliyor. Daha önce de bu hikâyeyi duymuştuk.
Bakanlığın avukatının itiraz etmemesi, Unuttum.
demesiyle koca bir santral bir kuruş vermemiş bir şirkete
peşkeş çekiliyor. Bunun derhâl önüne geçilmesi lazım.
Türkiye'nin kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekilmesi
ne yazık ki vatandaşlarımızda çok derin birtakım
umutsuzluğa dönüşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURDU ÖZBOLAT (Devamla) Mavi Akım, İran
gazı, Azeri gazı, Katar gazı derken Türkiye
kullanmadığı gazın ne yazık ki parasını
ödeyen bir ülkedir. Ben, bütün bunların düzelmesi için, geleceğe
umutla bakan bir siyasetçi olarak Hükûmetin bunu dikkate almasını diliyor,
bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Beşinci konuşmacı Namık
Havutça, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Havutça. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Hatibin kürsü önüne zeytin fidanı koyması)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, böyle şeyler olur mu?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olsun ya, zeytin ağacı
gör Ahmet.
Hep olsun orada, hep dursun o aslında.
Barışın sembolü, dursun.
CHP GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım,
ekranları başında bizi izleyen yüce milletimiz
Sayın Bakan, Balıkesirli zeytin üreticilerinin
size selamları var. Bandırmadan, Edincikten, Erdekten ve Soma
Yırca köyünde katlettiğiniz, söktürülmesine sebep olduğunuz 6
bin zeytin ağacı adına size buradan selamlar, sevgiler var.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA BALOĞLU
(Konya) Yalovadan yok mu, Yalovadan?
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) Bunun hesabını siz
vereceksiniz.
Değerli arkadaşlarım, bakın Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü üzerinde söz aldım. Türkiyede bu
Sayın Bakan öyle skandallara imza attı ki, Türkiye'nin tarihinde,
dünya tarihinde, 301 yurttaşımızın orada âdeta bir katliam
gibi ölmesinin hesabını, siyasal sorumluluğunu bile üstlenmedi.
O da yetmedi, arkasından Ermenekte, göz göre göre orada 18
kardeşimizin ölümünün sorumluluğunu da üstlenmedi. En sonunda dünya
tarihinde görülmedik bir şekilde 6 bin zeytin ağacı sökülürken
Sayın Bakan acaba evinde nasıl uyuyordu, vicdanı rahat ediyor
muydu? Ve bir gün sonra, Danıştay, milletin zekâsıyla alay eder
gibi, yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
Değerli arkadaşlar, bunlar Afrika ülkelerinde
olmuyor, Türkiyede, demokrasiyle yönetildiğini iddia eden bir ülkede
oluyor.
Bakın, şimdi de bor, Türkiyenin enerji
bakımından dünyada en stratejik madeni. Bandırmadaki Etibor
işçileri, yazdan beri Bandırmada 8.500 imza topladılar ve
Maliye Bakanı diyor ki: Her şeyi sattılar. Hani Başbakan
diyor ya: CHPnin bu ülkeye çakılmış bir çivisi var mı?
diye.
Değerli arkadaşlarım, CHPnin
çaktığı çiviler olmasıydı bugün Türkiyede bir devlet
olmayacaktı yerinde çünkü her şeyi biz çaktık. (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, borları da biz
yaptık. Şimdi, sizin sata sata bitirdiğiniz yerlerden sonra
sıra borlara geldi. Dünyada yüzde 73üne biz sahibiz şu anda ve petrol
kadar önemli, stratejik bir maden ve onu da özelleştirmek için, Maliye
Bakanı, 2015-2017 kapsamında Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğüne ait sülfürik asit ve fabrikaların
özelleştirileceğini açıklıyor ve biz de buradan soruyoruz,
o Etibor işçileri adına soruyorum somut ve net olarak: Enerji
Bakanlığı olarak bu özelleştirmenin uygulanması için
harekete geçecek misiniz? Bizi dinliyor, Etibor işçileri bugün
Bandırmada bizi izliyorlar ve sizden net yanıt bekliyor arkadaşlarımız.
Değerli arkadaşlarımız, bakın,
her özelleştirmeden sonra Türkiyede köleleştirme geldi,
taşeronlaştırma geldi yani Türkiyede, 2002 yılında
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde Türkiyede
taşeron işçi kamuda hiç yok ve şu anda 1 milyon 700 bin
taşeron işçisi var kamuda çalışan ve toplu sözleşme
yapan sendikalı işçi sayısı 2002 yılından önce
yani 12 Eylülden sonraki periyotta 2 milyon 600 bin, bugün sadece 650 bin
sendikalı işçi var.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye, AKP
döneminde neredeyse bir taşeron köle cenneti hâline geldi; kamuda var,
özel sektörde var, belediyelerde var. Bunun şu anlamı var: Liman
özelleştiriliyor, işçilerin hepsi taşeron şirketlerde köle
düzeninde çalışmaya zorlanıyor. Asgari ücret 900 lira,
çalış kardeşim, çoluk çocuk buradan beslen.
Bakın, öğrencilerin de
Az önce Bandırma
Üniversitesinden beni arıyor çocuklar: Namık ağabey, lütfen
söyler misin, ikinci öğretim diye bir şey var, Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırı, çocuklardan 550 lira bir dönem, 550
lira bir dönem harç alınıyor. Ya, bu çocuklar sizlerden gemicik
istemiyor, para kasası istemiyor, para sayma makinesi istemiyor sadece
eşitlik istiyor, sadece ekmeğini kazanmak istiyor, sadece okumak
istiyor bu çocuklar; bunları yapmamız lazım. Ayrıca
okullarda paralel geçişi sağlayacak, yatay geçişi
sağlayacak sınavları sene sonunda yapıyorsunuz, çocuklar
bir yıl kaybediyor; onu da düzeltmemiz lazım. Buradan Balıkesir
Üniversitesindeki, Bandırmadaki çocuklar bize Ne olursunuz bunu
haykırın. diyor, Söyleyin. diyor.
Bakın Sayın Bakan, on iki yıldır
iktidardasınız, Türkiyedeki rakamları söylüyorum size.
Bakın nüfusumuzun yüzde 63ü yoksulluk sınırında.
Ekmeğin fiyatı on iki yılda yüzde 170 arttı. Türkiye nüfusunun
yüzde 10u gayrisafi millî hasılanın yüzde 90ını
paylaşıyor yani nüfusumuzun yüzde 10u Türkiyedeki bütün
gelirlerimizin yüzde 90ını paylaşıyor. İktidara
geldiğinizde Türkiyede icra takibi sayısı 10 milyondu, şu
anda 21 milyon. Türkiye gelir adaletsizliğinde Avrupanın birinci
ülkesi. En fazla gazetecinin tutuklandığı ülke. Ve buradan
halkımız Yeter, söz milletin
Milleti siz madenlerde öldürün,
zeytinini kesin. Bir zeytin yasası getiriyorsunuz -ulaştırma,
jeotermal enerjiler, maden arama- zeytin diye bir şey kalmıyor.
Bunları siz yapıyorsunuz. Türkiye, artık, adı adalet olan
ama yargıyı ayaklar altına alan, adı yoksullukla
savaş olan ama yoksulluğu zirve yaptıran bu iktidarı daha
fazla sırtında taşıyamaz.
Bu milletin sırtına yüksünüz Sayın Bakan.
Özellikle siz ve Çalışma Bakanı -Türkiyenin en büyük
skandalı olmuş, en büyük faciası olmuş- o siyasal
sorumluluğu üstlenmediğiniz sürece, Türkiyenin sırtında
siz, bakan değil yüksünüz. Burada, Soma madeninde ölen insanların
ahı sizin üzerinizde, bu söktüğünüz zeytinlerin ahı sizin
üzerinizde ve bu millet, bu memleketin insanları, 2015 yılında,
seçim meydanlarında bunun hesabını sizden soracak ve
aydınlık yarınlara umutla Türkiyeyi taşıyacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu zeytin ağacını da Sayın Bakana
hediye getirdim.
BAŞKAN Altıncı konuşmacı
İsa Gök, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İSA GÖK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Atom Enerjisi Kurumu bütçesi
hakkında grubum adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar, geleceğin gücü enerjidedir.
Gelecekte ülke olarak nerede, nasıl konumlanacağımız enerji
gücümüzün seviyesiyle belli olacaktır. Bölgemizdeki savaşların
aslında hemen hemen hepsinin sebebinin enerji olduğunu biliyoruz.
Etnisite, mezhep, metafizik değerler kullanılıyor ama
aslında özü, enerji savaşları. Türkiye, bu coğrafyada,
geleceğini kurgulamak, planlamak ve enerji dünyasında nasıl bir
yerde olacağının planını yapmak zorunda. Büyümek,
üretmek enerjiyle mümkün. İşte, bu enerji dünyasında, tabii ki,
yenilenebilir enerji, rüzgâr, güneş, hidroelektrik santralleri,
bunları kabul ediyoruz, bunlar zaten dünyamızın vazgeçilmezleri;
fosil yakıtlardan vazgeçme imkânımız yok, doğal gaz,
petrol, bunlar yine dünyamızda var ama bu yüzyılda önümüze nükleer
enerji çıktı. İşte bu nükleer enerji aslında tüm
dengeleri değiştirdi.
Türkiye buna paralel olarak, ister istemez, 1982
yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanununu çıkardı ki
2690 sayılı Kanun. Bu kanuna göre aslında bu kurum temel ilke ve
politikaları belirleyip önerecek ülke yararına kullanılması
konusunda, enerji konusunda, atom enerjisi konusunda- bilimsel, teknik ve idari
çalışmaları yapacak, düzenleyecek, destekleyecek, koordine
edecek, denetleyecek; her şeyi yapacak bu kurum. Ama bu kurumun bütçesine
bakıyoruz -ben ulaşabildiğim rakamları söyleyeyim-
geleceği inşa etmede son derece etkin olması gereken kurumun
bütçesi: 2006 yılı bütçesi 50 milyon lira; 2007, 65 milyon lira;
2008, 65 milyon lira; 2009, 82 milyon lira; 2010, 84 milyon lira; 2011, 90
milyon lira; 2012, arkadaşlar, 102 milyon lira; 2013, 121 milyon lira ve
2014, 127 milyon lira. Önerilen rakam, bütçemizde, 136 milyon lira. Kesin
hesaplara baktığınızda iptaller var, kullanılamayan
rakamlar var.
Şimdi, bu bütçeyle, kanunun verdiği bu
ağırlığa göre, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Türkiyenin
geleceğini, nükleer enerji geleceğini planlayacak. Bu mümkün
değil. Üstelik de mevzuat anlamında o kadar büyük
karışıklıklar var ki.
Şimdi, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Nükleer ve
Radyolojik Düzenleme Kurumu olarak değişecek. Kurum
kapatılıyordu. 2013 yılında bu konuda bir tasarı
geldi. Nükleer Enerji ve Radyasyon Kanunuyla olacak değişim üzerine
bu kurum kapatılıyordu. Bekliyoruz. Tasarı hâlâ Meclis
gündeminde. Ee, bu yetmiyormuş gibi, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının teşkilat kanununda
Yine bir tasarı
geldi, komisyonda. Burada da Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi
Başkanlığı kapatılıp Nükleer Enerji Genel
Müdürlüğüne dönüştü.
Bir defa, teşkilat yapısını tam
bilemiyoruz ama mevzuat da bu kadar karışık ve ne
olacağımızı kestiremezken aslında son derece güzel
kanunlar da geçiyor.
Mersin Akkuyuda Rusya Federasyonu ile Türkiye
Cumhuriyeti devleti arasında bir ihale yapıldı. Bu, aslında
bir ihaleydi. İşte, bütçe rakamına 20 milyar dolar denildi, 22
milyar dolar denildi fakat bu Meclis tarihinde ve hukuk tarihinde ilk kez bir
ihale uluslararası anlaşma olarak, kanunun ruhuna, lafzına,
Anayasaya aykırı olarak uluslararası sözleşme olarak
geçti. Anayasa 90ıncı maddeye dayanılarak bu ihale denetim
dışı bırakıldı. Malumunuz, uluslararası
anlaşmalar, arkadaşlar, 1 maddeyle geçer; 1 maddeyle geçti.
Danıştayın bu konuda iptal kararları vardı. Anayasa
Mahkemesine gittik, Anayasa Mahkemesi de Bu uluslararası sözleşme,
denetleyemem. deyip kestirip attı ki daha önce bu konuda içtihadı da
vardı. Bu kesinleşti ama tabii, olumlu şeyler de var. Mesela ben
CERN (Sörn) üyeliğini -Türkçesini seviyorum- destekliyorum. Sayın
Bakan bunun imzasını 12 Mayıs 2014 tarihinde attı ama hâlâ
bu anlaşma Meclise gelmedi. 14 Temmuzda komisyona geldi. CERN üyeliği
Türkiyenin geleceği için son derece önemli. Bunun acilen Meclisten
geçmesi lazım ama bu geçmedi.
Bu kadar karışıklıklar üzerine
arkadaşlar, yetmiyormuş gibi Rusyayla yapılan anlaşma daha
santral boyutuna gelmeden Rusya her şeyi değiştirdi. 2016
yılında Akademik Lomonosov gemisiyle Rusya, nükleer santralleri
gemiye yüklemeye başladı. 2016da gemiyle gelecek Rusya, artık
sabit santralden çıkıldı.
Tabii, bizde o kadar çok yanlışlık var ki,
Nükleer santral deyince hemen aklımıza uranyum bazlı nükleer
güç santralleri geliyor, işin tıp kısmı gelmiyor. Uranyum geliyor
ama toryum gelmiyor. Bu ülke Hindistandan sonra dünyanın en büyük toryum
yataklarına sahip. Çin ve Hindistan toryum bazlı nükleer güç
santrallerine geçti ve biz dünyanın en büyük ikinci rezervi olarak toryumu
hâlâ araştırmıyoruz.
Burada da rahmetli Profesör Doktor Engin Arıkı
saygıyla anıyorum. Yine, eşi Metin Arık ve Profesör Doktor
Saleh Sultansoya da saygılar sunuyorum. Türkiye'de toryumun değerini
bilen tıp adamları var ama Atom Enerjisi Kurumumuz destek konusunda
yoksunluğunu veya zayıflığını devam ettiriyor.
Üniversitelerin araştırma fonları da kalmadığı
için Türkiye, antiemperyalist bir enerji politikasıyla
bağımsızlığını ve Türkiyenin
geleceğini dünya yüzeyinde rahat bir konuma getirme imkânı varken,
toryum materyalini kullanamadığı için, toryum santrallerini
düşünemediği için, uranyumda saplanıp
kaldığımız için arkadaşlar, geleceğimizi
inkişaf ettiremiyoruz. Düşünmek lazım Türkiyenin geleceği
için. Özdemir İncenin bir Mersinli olarak toryumu
vurguladığı kadar siyasiler vurgulasa ve devlet destek
çıksa çok daha ileri noktalarda olacağımıza eminim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Küresel
güçlerden izin alması lazım.
BAŞKAN Yedinci konuşmacı Sakine Öz,
Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün 2015 yılı bütçesi üzerine söz aldım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Biz, bugün, emek tarihimizin en derin siyasi
cinayetlerinden Soma ve Ermenek maden faciasının asıl siyasi
sorumlularından biri olan, asıl görevi enerjiyi güvenli ve verimli
yönetmek olan fakat son zamanlarda Soma ve Ermenek facialarında
gördüğümüz üzere felaket tellallığı yapan veya değişik
bir soğukkanlılıkla ölümlerin sayısını
açıklayan Bakan Taner Yıldızın yetkisindeki bir başka
kurumunun bütçesi üzerinde görüşmekteyiz. Oysa bizim için Soma'da
kaybettiğimiz 301 madencimizden geride kalan emanetlerimizin, işsiz
kalan yaklaşık 3 bin maden işçimizin ve Soma'da binbir
sıkıntılar içindeki esnafımızın bütçesi
önceliğimiz olmalıydı. Soma Dereköy'de bulunan Dereköy torbalama
tesisindeki, farklı madenlerden çıkarılan kömürlerin paketleme
ve nakliye işini yapan, emeklerinin
karşılığını alamayan taşeron işçilerin
bütçesini konuşuyor olmalıydık. Ek mesai için 5 lira alan, yemek
paralarının ise hiç ödenmediğini belirten, ekim ayı
bordrolarında çalışma günleri oldukça az gözüken işçilerimizin
bütçesini görüşüyor olmalıydık. Çalıştıkları
süreler içinde de ek çalışma süreleri sigorta ve özlük haklarına
yansıtılmayan işçilerin bütçesi bizim bütçemiz
olmalıydı, bizim önceliğimiz olmalıydı.
Aşırı iş yoğunluğunda ise aynı taşeron
firmanın önce izinlerini iptal ettiği, bu da yetmediği takdirde
yevmiyeyle dışarıdan işçi getirdiği, hakları
çiğnenen işçilerin bütçesi bizim önceliğimiz
olmalıydı. Bizim önceliğimiz Sandıktan çıktık,
sizi soyabiliriz. olmamalıydı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, gelelim MTAya. MTA'nın
etkinliği ve enerji politikasındaki rolü, madenlerde
yaşadığımız facialar, verimsizlik, usulsüzlük ve
yolsuzluk zincirini düşününce çok daha anlamlı bir hâle geliyor.
Cumhuriyetimizin 1935'te MTA ve Etibank eliyle yürüttüğü kararlı
maden çalışmalarını hatırladıkça, bugün Soma ve
Ermenekteki gibi facialarla, iş cinayetleri, siyaset-sermaye
ilişkisiyle gündemde olan madenciliğimizin hâline isyan etmemek
mümkün değil. MTA gibi kurumlar, hükûmet karşısında
açıkça özerk olması ve enerji alanında çok daha kararlı
projeler yaratması gerekirken, ranta dayalı bir siyasi baskı
içindedirler. Cumhuriyetin enerji alanındaki açık hedeflerinden
saptırılmış bu kurumlar, AKP'nin belli şahıslarla
kurduğu ticari bağlantılarını izleyen, hatta enerji
alanında bu usulsüz ticari bağlantıların önünü açan
kurumlar olma tehlikesini taşımaktadır. 2014 Türkiyesi,
kamunun denetim ve yatırımından uzak tutulmak istendiği,
maden ruhsatlarının dünyada görülmemiş bir usulsüzlükle
Başbakana bağlandığı, madenlerin bir bir
satıldığı ve işsizlik ile ölüm arasında bir
tercihe zorlandığı yere dönüşmüştür.
Ülkemizin elektrik üretimi son on üç yılda 2 kat
artarken, elektrik üretiminde kullanılan yerli kömürün payı
düşerek yüzde 30'lardan yüzde 13'e kadar gerilemiş, yanlış
enerji politikaları nedeniyle MTA geri plana atılmış, ithal
kömürle Türkiye'nin kaynakları heba edilmiştir. Hükûmet, MTA'nın
tespitlerine göre, 15 milyar tona yaklaşan bir linyit rezervini, havza
madenciliğine geçmeyerek, madenleri ehline işlettirmeyerek verimli ve
yerli enerji üretimini yok saymaktadır. İthal kömüre avuç açan, 25
bin megavat potansiyeli olan kendi kömürüne yüz sürmeyen Hükûmetin enerjisi
düşmüş, ampulü kararmıştır. 2013 sonunda elektrik
enerjisi üretiminde kullandığımız kömürün yüzde 13'ü yerli,
yüzde 7'si ithalse bizim elimizde olan ama kullanmadığımız
yerli enerji kaynakları üzerine çok daha fazla çalışmamız
gerekir. İşte, tam da bu yüzden, MTA'nın, eskiden olduğu gibi bir enstitü
işleviyle çalışması gerekmektedir. MTA'nın havza
çalışmalarını alan, eldeki değerli sahaları
seçerek yandaş firmalara ihaleyle açan düzenlemeler bu Hükûmetin enerjiye
bakış açısını özetler. MTA'nın özünden koparak
nasıl bir ticari oyuna alet edildiğinin kanıtıdır.
Enerji Bakanlığının MTA
araştırmalarını kullanarak havza madenciliğine geçmek
yerine, maden ruhsatlarını tecrübesiz firmalara dar sahalarla vermesi
asla kabul edilemez. MİGEM, bu madenlerdeki projelerin denetim
eksiğine, haritaların kontrollerini yeterince düzgün
yapmayışına mazeret arayamaz. Ermenek'te gördüğümüz gibi,
hangi firmanın hangi rezerv sahasında
çalıştığını Soma Komisyonuna açıklayamayan
MİGEM sorunludur. Devletteki harita ile firmalardaki maden çıkarma
haritalarının farklı olduğu, aslında kimin nerede
üretim yaptığının belirsiz olduğu bir enerji
politikasını tanımıyoruz.
Bölgemde rahatsızlık veren jeotermal kaynak
ruhsatlarından da söz etmek istiyorum. Bölgem, darmadağınık
ve sayısı belirsiz verilen jeotermal kaynak ruhsatlarından
rahatsız ve huzursuzdur. Bölgemin bu konuda bilgilendirilmesi
gerekmektedir.
Üç tarafı denizlerle çevrili diye övündüğümüz
ülkemizin deniz altı kaynak araştırmalarında geri
kalmasını, bölgemizde açık bir enerji savaşı sürerken
MTA'nın deniz altı araştırmalarında yetersiz
bırakılmasını, araştırma gemilerinin hâlâ istenen
düzeye gelmeyişini kabul etmiyoruz.
Soma'da yaşadığımız gibi, bir
madeni devralan firmanın önceki üretim alanlarını ve risk
değerlendirmesini, sondajı, jeolojik zemin etütlerini yeterince
yapmamasını, önceki firmanın bu riskleri açıkça
belirtmesine rağmen gerekli adımların atılmayışını
sessizce izleyen bir enerji politikası çökmüş demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAKİNE ÖZ (Devamla) 2015 bütçesinin emekten ve
haktan yana, yolsuzluk ve rüşvetten uzak olması dileğiyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sekizinci konuşmacı Mehmet Hilal
Kaplan, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle bir Fenerbahçeli olarak, Türkiyenin önemli,
güzide kulüplerinden biri olan Beşiktaşın taraftar grubunu
bugün darbe girişimcisi olarak nitelendiren anlayışı
protesto etmek için Beşiktaş, Çarşı atkısıyla
geldiğimi, onur duyduğumu, yanında olduğumuzu, birçok
milletvekili arkadaşımızın bugün mahkemede olduğunu
hatırlatmak istiyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Orman ve Su İşleri Bakanlığının bütçesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Dünyada artan teknolojik gelişme,
sanayileşmenin oluşturduğu önemli tehlikelerden biri de
yaşadığımız çevreyle
bağlantılıdır. Çevreyi de değerlendirirken orman ve
sudan ayırmak mümkün değildir. Sayın Bakan, aslında bu
bakış açısıyla, Çevre Bakanlığının
sizden alınarak ranta ve imara dayalı Şehircilik
Bakanlığına verilmesini doğru bulmayanlardan biriyim.
Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkeler,
küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliklerini
ve etkilerini ortadan kaldırmak için sera gazı
salınımını azaltmak, yenilenebilir enerjiye yönelik
projeler ve yatırımlar yapmaktadırlar. Ben de sera gazı
salınımını azaltan önemli yutaklardan biri olan ormanlardan
ve sudan bahsetmek istiyorum.
Hükûmetinizin bu konuda aldığı birçok
karar var Sayın Bakanım ancak bakanlığınızın
vizyonuna ve misyonuna ters gelmektedir. Şöyle ki: İki
Bakanımız yan yana; Enerji Bakanı Kalkınmak için bana
enerji lazım. Nasıl elde edersek edelim, yeter ki bana enerji bulun.
Bunun için orman arazilerine, tarım alanlarına termik santraller yapacağım,
kömür ocakları açacağım. diyor, ağaçları kesiyor,
zeytinlikleri bir gecede yok ediyor, çıkardığı kanunla
termik santrallerini ÇEDden muaf tutuyor. Merak ettiğim konu şu Sayın
Bakanım: Bakanlar Kurulunda konuşulurken ya da bu kanun
tasarıları hazırlanırken siz Bir dakika beyler,
burası orman alanı, burası devletin; öyle, her istediğiniz
yere termik santrali kuramazsınız, zeytinleri kesemezsiniz,
ormanları ve çamları kesemezsiniz. diyebiliyor musunuz? Merak
ettiğim şu: Adınız, acaba Orman ve Su İşleri
Bakanlığı mı? Orman ve Su İşleri
Bakanlığının işlerinin talan edilmesini seyreden bir
bakanlık olarak değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Bakın, yine Enerji Bakanı size böyle bir
talepte bulunuyor; Yenilenebilir enerji adı altında, sizin
denetiminizde bulunan derelerin üzerine gelişi güzel HESler yapıyor.
HESleri yaparken doğayı tahrip ediyor, ormanlık alanları
yok ediyor, ekosistemi bozuyor, insanları yaşam alanlarından,
hayvanları doğal ortamından göçe zorluyor. Sayın
Bakanım, Orman ve Su İşleri Bakanı olarak hiç müdahalede
bulundunuz mu?
Şimdi, bakın, size bir resim göstereceğim.
Bakın Sayın Bakanım, bu resimde bir vatandaş var. Kim bu
vatandaş biliyor musunuz? Rizenin Küçükçayır köyünden Kazım
Deler. Bu arkadaşımız HESleri protesto etmek için, yaşam
alanlarını daraltan ortamlara karşı mücadele vermek için
tek olan ineğini satıyor, yetmiyor, bankadan kredi kullanıyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Aslında, bizim, işte,
çevreyi ve yaşam alanlarını korumaya çalışan böyle
yürekli insanlara ihtiyacımız var. Buradan kendisine selam
söylüyorum.
Sayın Bakanım, Millî Parklar Kanununda birçok
değişiklik yapıldı. Sizden, ne yazık ki, yine çıt
çıkmadı. Bakın, örnek vereceğim: Üstün kamu yararı
denilen belirsiz bir tanımlamayla orman koruma alanları, mesire
alanları, millî parklar imara açıldı, tarafınızdan
açıldı; buraların üçüncü şahıslara devredilmesine
olanak sağlandı. Hatta, buralarda maden ve petrol arama yetkisi
Bakanlığınızdan alınarak Bakanlar Kuruluna verildi.
Siz ses çıkardınız mı? E, pes doğrusu! Hangi birine
ses çıkaracaksınız, hepsini seyrediyorsunuz.
Bakın, bütçenizi denkleştirirken,
Bakanlığınızın bütçesi denetlenirken millî
parkların kiralanmasıyla ilgili şaibeler oldu, birçok şaibe
konusu var. İhale aşamasında, araç kiralanmasında, kır
evi yapımı ihalesinde Sayıştayın olumsuzluk raporu
belirtmesine rağmen, bunlar düzeltilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine
geldi. Sayın Bakanım, sizin bundan da haberiniz var mı, merak
ediyorum.
Bir şeyi samimi soruyorum, iyi niyetli
olduğunuzu varsayarak samimi soruyorum: Neden bunları görmemezlikten
geliyorsunuz, yanıt vermiyorsunuz? Ormanlar talan ediliyor, yeşil
alanlar yok ediliyor, su yağmalanıyor, özel şirketlere veriliyor
ve siz seyrediyorsunuz. Yoksa, size baskı yapan birileri mi var? Bunu
öğrenmek istiyorum.
Sayın Bakanım, küresel ısınmanın
bu şartlarla devam ettiği varsayılırsa 2050lerde dünyada
büyük bir kuraklık olacak ve bu kuraklık çerçevesinde Türkiye de 1/3
oranında çölleşecek, siz de bunu biliyorsunuz, yer altında sular
kalmayacak. Peki, sizin 2030dan sonra 2050ye, buna yönelik herhangi bir
çalışmanız var mı? Bir çalışmanız yok, yine
seyrediyorsunuz.
Geçenlerde ÇED Yönetmeliği değişti -ÇED
Yönetmeliği, çevreyi yok etme yönetmeliği- ve siz yine seyrettiniz.
Bakın, örnek vereceğim: 100 kilometre ve altı demir
yolları -nereden geçerse geçsin, hangi yerden geçerse geçsin- ÇEDden
muaf. Sizi ilgilendirmiyor mu? Akarsu havzalarından 100 milyon metreküp
başka bir havzaya taşınıyor, ÇEDden muaf tutuluyor. Orman
arazileri yok ediliyor; köprü adına, yol adına, havaalanı
adına ormanlar yok ediliyor, siz seyrediyorsunuz. Peki, bunlar ormanı
ilgilendirmiyor mu? Bakanlık olarak neden müdahale etmiyorsunuz,
kalkınmak için enerji adına tabiatı yok etmeye?
Sayın Bakanım, bir konuyu daha aydınlatmak
istiyorum vaktimin sınırlı oluşu nedeniyle. Geçtiğimiz
dönemde Bakanlığınızın bünyesinde 80 orman mühendisi
istihdam ettiniz. Siz orman mühendisi alırken mülakat yapma yolunu
seçtiniz. Neden diye sorabilir miyim? Diğer mühendisler gibi KPSS
puanı yetmiyor mu? Müracaat eden 80 orman mühendisinin 47sini elediniz.
Şimdi, size soruyorum, daha önce de ifade etmiştim, mülakatla bir
kişinin hangi siyasi partiye üye olduğunu, hangi derneğe üye
olduğunu tespit etmeniz mümkün. Siz, acaba, bu 47 kişiyi elerken size
siyasi yakınlığı olan birilerini tercih edip bunları öyle
mi elediniz? Yoksa şunu mu söylemek istiyorsunuz? Onlar dört
yıllık üniversiteyi bitirdi, orman mühendisi oldu ancak ben
onları mülakata tabi tutuyorum, onların orman mühendisi
olamayacağına kanaat getiriyorum. Sizin vicdanınız buna
izin veriyor mu? Rahat edebiliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Dört yılı
dirseklerini çürüterek okuyan, zor şartlarda okuyan bu orman
mühendislerine bu yaptığınız vicdana sığıyor
mu?
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Dokuzuncu konuşmacı Uğur
Bayraktutan, Artvin Milletvekili.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, televizyonları
başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında konuşma metnimi çok değişik
yapacaktım direkt Orman Genel Müdürlüğü üzerine ama iki bakanı yan
yana görünce -hem Enerji Bakanını hem Orman ve Su İşleri
Bakanını- çok duygulandım, biraz Artvinden bahsedeyim diyorum.
Önce Orman ve Su İşleri Bakanımıza
şunu söyleyeyim: Sayın Bakan, geçen hafta, on beş gün evvel,
burada size demiştim ki: Şu Artvinle alakalı orman kesim
işini bir durdurun, yürütmeyi durdurma kararı her an çıkabilir
filan diye. Sizler de Göreceğiz, bir şey değil, fazla ağaç
kesmeyeceğiz sayın milletvekilim." diye bana yol havası
vurdunuz oradan. Üzücü bir haber vereyim: Rize İdare Mahkemesi yürütmeyi
durdurma kararı verdi ormanların kesilmesine ilişkin olarak
şimdilik durdurabildik değerli arkadaşlarım ki buna
ilişkin Artvindeki Cerattepe diye bahsetmiş olduğum -en
başından beri, ihalenin baştan koktuğu, ihale
yolsuzluğunun yukarıdan aşağı doğru
döküldüğü- bir ihalenin sonucunda üç buçuk yıldır ancak buraya
gelebildik. Bu konuda Enerji Bakanının da büyük dahli var. Yan yana
oturup konuştukları zaman acaba ne konuşuyorlar diye merak
ediyorum. Her zaman söylüyorum, ihaleyi alan firma redevansla bu ihaleyi
başka birine devretti güya. Ben önceden tespit edeceğim diye
demiştim ama dediler ki: Hayır, bak, o öyle olmadı, redevansla
diğerine devrettik.
Değerli arkadaşlarım, bir büyük
ağabey var, o ihalede bir büyük ağabey var. O büyük ağabeyin kim
olduğunu sizler iyi biliyorsunuz. Ben de biliyorum o büyük ağabeyin
kim olduğunu.
VAHAP SEÇER (Mersin) Kim o?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Bu büyük ağabey
sizlere ricada bulunuyor. Artvin Orman Bölge Müdürlüğüne ÇED raporuna
ilişkin bir yazı yazılıyor değerli
arkadaşlarım. Artvin yüzde 60 eğimli olan bir yer. Efendim,
burada kesim filan yapmayın, kesim yapılırsa tehlikeli olur.
diyor Orman Bölge Müdürlüğü. Orman Genel Müdürü burada mıdır,
bilmiyorum, bürokratı tanımıyorum. Orman Genel Müdürlüğünden
birisi -Genel Müdür olabilir çünkü siyasi irade olmadan bu talimatın
verilmesi mümkün değil- diyor ki: O kâğıdı geri çekin, o
talebinizi geri çekin. Bu ormanda öyle bir şey olmaz diye olumlu rapor
verin. Artvin Orman Bölge Müdürlüğü olumlu rapor veriyor Sayın
Bakan. Bir inceleyin, araştırın. Bakın, bir inceleyin,
araştırın. Bu nasıl bir enerjidir merak ediyorum
değerli arkadaşlarım. Enerji Bakanıyla bulunduğum her
yerde bunu -yani burada olduğu için- konuşuyorum. Yani, ihaleyi
onunla beraber bir televizyonlarda konuşmamız lazım. Sözle
anlatıyorum, lafla anlatıyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
anlatıyorum, bu işi anlatamadım değerli
arkadaşlarım.
Ben Parlamentoya gelene kadar yolsuzluğun ne
olduğunu bilmiyordum. Geldim, burada öğrendim. Benim Artvinde
avukatlık yaptığım yıllarda 6831 sayılı bir
yasa vardı değerli arkadaşlarım; o yasa şuydu: Biri
orman suçu işlerdi, ormanı keserdi, ben de onların
avukatlığını yapardım. Avukatların görevi o.
Şimdi devir değişti değerli arkadaşlarım.
Ormanı, Orman Bölge Müdürlüğü kesmeye çalışıyor,
vatandaş gidiyor, ağacın başında Benim
ağacımı kesme. diyor. Böyle bir rezillik olur mu ya? Böyle bir
şey olabilir mi değerli arkadaşlarım? Böyle bir şeyin
olmasını asla kabul etmiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) O nedenle, gelinen noktada bunu anlatamıyorum, bunu
sözlerle de anlatamıyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Milletvekilleri
bana gülüyor, Böyle bir şey olabilir mi? diye. Artvinli yirmi gün evvel
akşam saatlerinde gitti, o çam ağaçlarının, köknar
ağaçlarının dibinde gece saat -sabaha karşı- üçte
Orman Bölge Müdürlüğü kesim yapmasın diye bekledi değerli
arkadaşlarım. Böyle bir şey olabilir mi? Allahtan, hani
değerler ya Berlinde hâkimler var diye, Rizede de hâkimler var,
yürütmeyi durdurma kararıyla şimdilik durdurdular. Ayın 23ünde
Rizede mahkeme var. Buradan bütün Türkiyeye sesleniyorum: O bilirkişi
raporlarına rağmen ters bir karar çıkması mümkün değil
ancak ne yapabilirler o mahkemeden ters karar çıkabilmesi için? Hâkimleri
değiştirme işine girebilirler değerli
arkadaşlarım. Rize İdare Mahkemesini dikkatle takip edin.
Önümüzdeki günlerde orada herhangi bir hâkim kararnamesiyle bir
değişiklik yaparlarsa, o masumane bir değişiklik
değildir. O değişiklik büyük ağabey tarafından
istenen değişikliktir değerli arkadaşlarım. Yani,
işin bir büyük ortağı var. Onlar biliyorlar kim olduğunu,
ben de biliyorum ama. O büyük ortak diyecek Hâkimleri değiştirelim
mi, değiştirmeyelim mi? diye. Hep beraber göreceğiz.
Değerli arkadaşlarım, Orman Genel
Müdürlüğüyle ilgili olarak çok ayrıntıya girmek istemedim.
Şimdi, ben, Artvine ilişkin bir örnek vereceğim.
Sayın Bakan, Artvinde Orman Bölge Müdürlüğü
lojmanlarını on yedi aydır işgal eden birisi var. Sizce kim
olabilir? On yedi aydır Artvin Orman Bölge Müdürlüğü lojmanları
bir kişi tarafından işgal ediliyor. Şimdi, bu kişi, o
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğana bir şiir
yazıyor.
Şiiri okuyorum değerli arkadaşlarım,
diyor ki:
Şu vatana, şu yurda şeref verdin,
şan verdin.
Garibe, gurebaya ekmek verdin, nam verdin.
Ezilmiş milletlere gurur verdin, can verdin.
Burayı da ben katıyorum: Arada bana lojman
verdin, kendine saray verdin.
İşte böyle bir Başkan Recep Tayyip
Erdoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu kim olabilir Sayın Bakan? Kim olabilir bu?
Arkadaşlar, kim olabilir bu on yedi aydır
burayı işgal eden? AKPnin Artvin İl Kadın Kolları
Başkanı. Eşi Şanlıurfaya Bölge Müdürü olarak
atanıyor. Bir buçuk ay evvel soru sordum. On yedi aydır sabırla
bekliyorum.
On yedi ay önce eşi Şanlıurfaya Orman
Bölge Müdürü olarak atanıyor. Hanımefendinin adını burada
anmak istemiyorum, saygısızlık addederim. On yedi aydır
bütün direnmelere rağmen, toplumdaki bütün infiallere rağmen,
hanımefendi orada oturmaya devam ediyor Sayın Bakan.
Şimdi, hani bizim Genel Başbakanımız
Başbakana diyordu ya: Sen gerçek Başbakan mısın, sanal
Başbakan mısın? Ben de, şimdi, Artvin Milletvekili olarak
buradan size sesleniyorum: Siz gerçekten eğer Bakansanız, şimdi
bir talimat verin, Artvindeki Orman Bölge Müdürlüğü lojmanını
boşaltın. Eğer boşaltırsanız, ben sizin gerçek
Bakan olduğunuza inanırım, saygıyla selamlarım
Sayın Bakan. Eğer boşaltmazsanız, derseniz ki Ya su gider
geride iz kalır., bunu unutursanız, hiçbir talimat vermezseniz,
benim gözümde sanal Bakansınız çünkü yanınızdakiler de benim
gözümde sanal Bakan.
Değerli arkadaşlarım, bakın, gün
gelir, bir gün herkesin hesap vereceği zaman gelebilir.
Orman Genel Müdürlüğü, Orman ve Su İşleri
ne demektir? Biraz önce milletvekilim çok güzel anlattı. Enerji
Bakanı Burayı katledeceğim. diyorken Dur. diyebilecek olan
bir iradenin olması gereken güçtür. Sayın Bakan, ondan önce
atlıyor, diyor ki Ne demek, tabii, enerji için her şey feda
edilebilir, ağaçlar yok edilebilir, başka şeyler
yapılabilir. değerli arkadaşlarım.
Ben Sayın Bakana başka bir soru daha
soracağım. Yine, bu şeye ilişkin olarak, Orman Genel
Müdürlüğündeki, özellikle Boluda
Boluda bir otele ilişkin bir
tahsis var değerli arkadaşlarım. Mesire yerleri adı
altında bazı yerler bazı kişilere peşkeş çekiliyor,
Orman Kanununun 17nci maddesi ihlal ediliyor değerli
arkadaşlarım. Buradan adını vererek soruyorum Sayın
Bakan: Bolu Karacasu beldesinde 5 yıldızlı bir otelin
alanına bitişik Kuşköy Tayla mesire yerinde 4,11 hektar
büyüklüğündeki yeri ihaleye çıkmadan birine verdiniz mi, vermediniz
mi? İsimleri bende var. Eğer verdiyseniz hangi otel tarafından
kullanılıyor, neler karşılığında
verilmiştir değerli arkadaşlarım? En basitini dedim, burada,
elimde 20-30 tane var buna ilişkin kokusu olan dosyalar da onlara
girmiyorum değerli arkadaşlarım.
Sözlerimi fazla uzatmıyorum, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Onuncu konuşmacı Ali
Sarıbaş, Çanakkale Milletvekili.
Buyurun Sayın Sarıbaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bugün burada
gördüğünüz bu 2 çam ağacı Çanakkale ve Kaz
Dağlarından, tüm hemşehrilerimden getirdiğim çam ağacı.
Orada, Kaz Dağlarına çıkarken yazıyor ya da Türkiye'nin
neresine gidersiniz, özellikle de son yıllarda kaldırılmaya
başlandı; ne diyor: Yeşili sev, yeşili koru. Ama,
görüyorum ki yeşili sevmek, yeşili korumak eski ormancılık
tabiri kalmış. Ama gördüğüm, günümüzde, Orman ve Su
İşleri Bakanlığı deyince yeşili bırak, korumayı
bırak, sevmeyi bırak, katliam geliyor aklımıza.
Çanakkalede kime sorsam, Orman Bakanlığı deyince uykuları
kaçıyor. Özellikle, Çanakkalenin yüzde 53ü orman bölgesi ve bu arada,
Türkiye'nin en çok ormanı seven ve ormanla iç içe yaşayan bir
bölgesi. Onun için, burada, bu bölgemden sevgi ve selamlarla bu çamların
içerisinde sizlere hitap etmek istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yalovadan da çınar
getirseydiniz Sayın Sarıbaş!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Size de
yakışır
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını,
kaçak sarayı, saltanat uçaklarını, arabalarını,
yatlarını ve katlarını, 14 Aralıkta gündemi
değiştirmek üzere yaptığınız intikam
operasyonları bile size unutturmayacak. Yolsuzluk ve rüşvetle
mücadele haftası tüm Türkiyeye kutlu olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
görüştüğümüz bütçe AKP Hükûmetinin 13üncü ve inşallah, son
bütçesi olacaktır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok beklersiniz!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Bu bütçe de bundan
önceki bütçeler gibi, ne işçinin ne emeklinin ne köylünün ne de yoksulun
bütçesidir. Bu bütçe, olsa olsa kaçak saraya kaynak aktarma bütçesi olabilir.
Atatürk Orman Çiftliği üzerine yapılan kaçak sarayın arazisi,
bildiğiniz gibi, Orman Bakanlığına aitti. Orman
mühendisleri itiraz etti ve orasının birinci derecede sit
alanından üçüncü derece sit alanına çıkarılmasına ve
durdurulmasına rağmen, ne yazık ki Orman
Bakanlığı uygulamadı ve sahip çıkmadı. İzin
alınmadan ve yaklaşık 10 bin ağaç kesilerek fakir
fukaranın rızkı olan 1 katrilyon 370 trilyonluk bir parayla
1.150 küsur yataklı kaçak bina yaptınız. Bununla ilgili, çok
farklı ölçülerde, neler yapılabileceğini söylediler. Ancak ben,
burada, ormanla ilgili olduğundan ve orman arazisinin peşkeş
çekilmesinden kaynaklandığından dolayı, şöyle bir
hesap yaptım: 4 liradan, burasını kaçak sarayın maliyetine
böldüğümüzde Orman Bakanlığı acaba ne kadar ağaç
dikerdi? 1 milyar 250 milyon tane çam veya zeytin ağacı
dikilebilirdi.
Sayın Bakan, gözünüzün önündeki Atatürk Orman
Çiftliğine sahip çıkmadınız, biliyorum ki daha başka
yerlere de sahip çıkmadınız; 680 bin ağacın
kesileceği boğaz köprüsüne; yine, burada daha farklı
şekilde, on iki yıldır yasaları değiştirerek,
yasal düzenlemeler yaparak ormanın talan edilmesine.
Ve yine, Çanakkalede, özellikle, yüzde 53ü orman olan
Çanakkalede ormanların içerisine -hatta 1/100.000liklerde son- konut
yapma hakkını verdiniz. Dünyanın 2nci oksijen bölgesi olan
böyle bir bölgeye konut yapma hakkına vicdanınız elveriyor mu
Sayın Bakan? Ve Kaz Dağlarını gözü gibi seven
Tüm dünyanın
gözü önünde olan buraya nasıl kıyıyorsunuz?
Ve çok Değerli Bakanım, HESlere,
altıncılara ve -özellikle kaç kez sordum bu kürsüden, Enerji
Bakanımız da yanınızda- dışarıdan
taşıma kömürle Çanakkaleye 15 tane santral yapma hakkını
veriyorsunuz ve bunları yapmayacağınıza söz verdiniz, hâlâ
daha yaptırmaya devam ediyorsunuz ve bunların da hepsinin orman
arazisi olduğunu sizler de biliyorsunuz.
Ve gelelim GAPa. GAPla ilgili söylediğiniz
şu: 1970 yılında temeli atılan -düşünce olarak
başlanan- ve 1.820 hektar sulama alanı olan bu GAPla, giderek
burasının kalkınacağını,
sulanacağını söylemenize rağmen, 2008 yılında,
daha sonra, oradaki sulama alanını 1.058 hektara düşürdünüz.
Niye düşürdünüz? Neden düşürdünüz? Ve oradaki insanların
gelişmesi hakkında ve
Türkiye'nin yüzde 22sinin sulanabilir
alanı olan GAP projesini niçin hektar olarak düşürdünüz ve oradaki
barajları niçin kapatıyorsunuz? Bunun hesabını
vermelisiniz. Ve 20 milyar dolar olan oradaki GAP projesini -bugünkü sarayı
da yaklaşık 2 milyar dolar olarak düşündüğümüzde, o
parayla- on iki yıldır bitirmemenize rağmen, bitireceğinizi
on yıldır söylemenize rağmen hâlâ bitirmemişsinizdir.
Sayın Bakanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; evet, bizim orada yeşili herkes sever, orada
herkes yeşille ilgili, bütün yaşamları yeşile
bağlıdır. Önce insan değildir bizde, orada önce yeşil
denir ve çam denir. Bu anlamda da Orman Bakanlığımızı,
oradaki hassasiyeti, Çanakkale köprüsü ve orada yapılacak termik
santraller, orada yapılacak yeni sanayi alanları ve orada
yapılacak
Tüm bunlara rağmen, ÇEDdeki değişikliklerle
ormanına sahip çıkmayan Sayın Bakanımızı
kutluyorum ve bu anlamda da ona bu, Çanakkaleden getirdiğim hediyeleri
veriyorum. Yeşili sev, yeşili koru diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baluken, söz talebiniz var,
buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Bingöl ve Elâzığ
sınırları içinde kalan Pembelik Barajı ve HESle ilgili
yürütmeyi durdurma kararına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hem Enerji Bakanı hem de Orman ve Su
İşleri Bakanı burada olduğu için, şu anda Bingöl
ilinde açık bir şekilde yapılan bir hukuksuzluğu Genel
Kurulun bilgisine sunacağım. Sayın bakanlardan da bu konuda bir
açıklama beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bingöl Yayladere ve Elâzığ Karakoçan ilçeleri
sınırları içerisinde yapılmak istenen Pembelik HES
Barajıyla ilgili bölge halkının uzun süredir bir demokrasi ve
hukuk mücadelesi var. Bu hukuk mücadelesinin sonunda, Malatya İdare
Mahkemesi yöre halkının başvurusunu haklı bularak Pembelik
HES Barajıyla ilgili yürütmenin durdurulması kararını
vermiştir. Yüklenici firmanın bu karara Danıştay nezdinde
yaptığı itirazı da Danıştayın ilgili dairesi
haksız bulmuş, firmanın bu yürütmeyi durdurma kararına
uymasını istemiştir. Bununla ilgili mahkeme kararları
elimizdedir, biraz sonra sizlere de sunacağım.
Ortada iki mahkemenin almış olduğu
yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen, yüklenici firma
hukuksuz bir şekilde Pembelik Barajında su tutmaya
başlamıştır. Hem Bingöl Valiliği hem Elazığ
Valiliği bu hukuksuzluk karşısında seyirci kalmakta, hukuku
ayaklar altına almaya devam etmektedir. Benim merak ettiğim şey,
Bakanlığınızın Pembelik Barajıyla ilgili bu
mahkeme kararlarından haberi var mıdır? Mahkeme kararlarına
rağmen, firmanın su tutmaya başlayan bu hukuksuz
anlayışıyla ilgili başlatmış olduğu bir
soruşturma süreci var mıdır? Yoksa siz Türkiyede artık
hukukun verdiği kararların bir öneminin
olmadığını, Bakanlığın inisiyatifi
doğrultusunda, firmaların çıkarı doğrultusunda
bazı uygulamaların olacağını mı belirteceksiniz?
Bunu merak ediyoruz.
Teşekkür ederim.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN On birinci konuşmacı Melda Onur,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Onur. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MELDA ONUR (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, sayın bakanlar; her yıl olduğu gibi Orman ve Su
İşleri Bakanlığı bütçesi için konuşacağım.
Aslında bugün suyla ilgili ne söyleyeyim, çok da
bilmiyorum. Söylemedik bir şey de pek kalmadı. Sayın Bakana ne
zaman bir soru önergesi versem Her şey yolunda. Gayet iyi gidiyor. diye
cevap veriyor. Biz de Bakanın sözlerine güvenerek artık bu konuyu
fazla didiklemiyoruz. Yağmurlar da yağdı, Sevgili Bakan
bıyıkları da kurtardı. Artık su da var
şehirlerde. Ama tabii, Anadolunun suyunu topla topla, tünellere sok,
hormonlu büyümüş, tüketimi azdırılmış, obez olmuş
şehirlerde AVMler cayır cayır yansın, ak saraylar
cayır cayır ışıldasın diye Anadolunun
sularını taşı. Geride kalan ne yapacak? Tarım,
hayvancılık, meyve bahçeleri, sebze bahçeleri, mısır
tarlaları, köylüler, ne yapacaklar geride kalanlar? Hadi bizi
dinlemiyorsunuz, Tarım Bakanı her akşam, iki bakan, herhâlde
sizlere söylüyor Tarım topraklarını koruyalım. diye ama
herhangi bir duyarlılık gösterilmiyor görüldüğü kadarıyla.
Peki, vatandaşa ne diyorlar köyde: Kapat evi, şehre gel. İş
bulurum. Bulamadığında bakarım, kapına kömürünü,
erzakını veririm. Erzak da dediğimiz herhâlde ithal samanla
beslenmiş özgür olmayan inekler değil yani bulgur, makarna, tabii
kömür. Hangi kömür? Vaatler üzerine vatandaşa dağıtılan,
Somada insanların kanlarını akıttıkları kömür.
Peki, bunları verdiniz, taşıma suyuyla değirmen dönmez;
Nerede çalışacağız? İnşaatlar var efendim
büyük şehirlerde. Çök arazilere, ayarla imar ruhsatını, bul
havuz sermayesini, havuz sanatçısıyla havuz medyasında da güzel
ilanlar ver, böyle konutlar var. Ha, orada mı oturacağım? diyecek
köylü; Yok, sen orada oturmayacaksın, orada çalışacaksın,
o inşaatlarda, taşeron şirketlerde... Güvenlik, sosyal
güvenlik, insanca yaşam hak getire. Peki, ya karım, o nerede
çalışacak? O mu? Onu da koyarız bir taşeron temizlik
şirketine, evlere temizliğe gider. Nasıl olsa evde de temizlik
yapmıyor mu? Doğup büyüdüğünüz özgür cennetlerden büyük
şehir köleliğine gelip bir gün bir asansörün enkazında biter
hayatlar ne yazık ki.
Biz sadece su, çiçek, böcek, orman demiyoruz efendim,
oradaki yaşam haklarından bahsediyoruz, bunu bir türlü size
anlatamadık. Bakın, bugün Çağlayan Adliye Sarayında -sarayda-
bir dava sürüyor ve buradaki arkadaşlar sırf işte buna
karşı oldukları için, sırf bu duruşta oldukları
için ağırlaştırılmış müebbetle
yargılanıyorlar, Çarşı davası adı geçen.
İşte, hakkında müebbet istediğiniz Çarşı tam da
bu düzene karşıydı, toplumun tahmin edemeyeceğiniz kadar
sayıda kişisinin karşı olduğu gibi. Çarşı
neye karşıydı? Faşizme, vahşi kapitalizme,
diktatörlüğe; Çarşı tarımın, toprakların,
köylerin, ağaçların, suların, hayvanların, insanların
emeğinin istismarına karşıydı, tıpkı
diğer sokaklara dökülen milyonlarca çocuk gibi, milyonlarca genç
arkadaş gibi.
Neymiş efendim? Dolmabahçedeki ofis
basılacakmış da kurabiyeyi yiyeceklermiş. Bu ne korku
beyler? Bu nasıl bir korkudur ki kendine aşılmaz saraylar
yaptırır? Bu nasıl bir korkudur ki ona oy vermeyene, tasvip
etmeyene, hakkını arayana bir öfkeye dönüşür ve o öfke
ağızda talimat olur, gelir masum insanları bulur, torba torba
öfke davalarıyla insanları yıllarca mağdur eder? Sonra
Pardon ya, biz safmışız, şimdi o mağduriyetleri
unutun, Zaten tahliye de ettik, ölen öldü artık kalan sağlar bizim.
Biz yeni bir yargı yapılanması oluşturduk. Öbürleri
olmamıştı hani Bu olmamış, bu olmamış.
diyordu ya, bu tamam oldu. Ne biliyoruz? Bugün, yeni bir yargı
yapılanmasıyla karşı karşıya
olmadığımızı,
kandırılmadığımızı nereden biliyoruz?
Türkiyenin en sevilen taraftar grubunun üzerine sizi itmediklerini ne
biliyoruz? Türkiyenin, insanlığın itibarı olan Geziye
binbir çeşit komplolar üretmediklerini nereden biliyoruz?
Hadi onu geçtik; bir yıl önce, o güne kadar -bak
yarın demiyorum, yarın başkaydı- canciğer kuzu sarma
olduğunuz paralelinize belki de boşuna vefasızlık
ediyorsunuz. Siz rahat edesiniz diye az çalışmadılar, az insan
canı yakmadılar. Şimdi, siz, onları esas suçlarından
değil de beni yiyecekler diye aynı hukuksuzlukla
yargılıyorsunuz. Siz hakikaten kurabiye misiniz? Yok, yok siz yalancı
çobansınız. Her muhalefet gördüğünüzde İmdat, darbe var!
diye bağırıyorsunuz. Artık gerçekten darbe olsa yemin
ederim sizi kimse ciddiye almayacak ve yanınıza gelmeyecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Çarşının darbe yapacağına
inandırmaya çalışmak, tam da bir yalancı
çobanlıktır. Çarşı, toplumsal muhalefette sizden önce de
vardı; hep faşizmin karşısında, halkın yanın
oldu. Öyle ki sadece kendi taraftarı olduğu takımın
değil bütün diğer takımların sevgisini topladı. O
Çarşı ki bir İstanbul United çıkardı. (CHP
sıralarından alkışlar) O Çarşı ki özgürlükleri adına
bir araya gelen bir sürü genç insanı sokaklarda bir araya getirdi.
Haklarını aramaya çıktılar çocuklar ve bir gün
aramızdan melek olup uçtular, tam 19 yaşında.
Şimdi, ben buraya gelirken dediler ki: İlk
defa bir mahkemede üçlü saydırıldı, vekilim sen de üçlü
saydır. Saydırayım mı size bir üçlü? Ali! İsmail!
Korkmaz! (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) - Ali! İsmail! Korkmaz!
MELDA ONUR (Devamla) Çarşı vicdandır,
yargılanamaz. (CHP sıralarından Çarşı vicdandır,
yargılanamaz. sesleri, alkışlar)
Saygılarımla.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz isteyen İbrahim Binici, Şanlıurfa Milletvekili.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, bir
dakika söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Binici. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, ama
birtakım ithamlarda bulundu.
BAŞKAN Davet ettim, daha sonra vereyim Sayın
Aydın, lütfen. Ben fark etmedim, kusura kalmayın lütfen.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı
kuruluşların bütçeleri üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül faşist askerî
darbesinin yapıldığı yılın mayıs ayı
ortalarında ÇUKOBİRLİKteki görevime
başlamıştım. İlk görev yerim olan Suruç şubesinde
1984 yılına kadar aralıksız çalıştım.
Sonrasında ise sürgünlerden fırsat buldukça tekrar Suruç
şubesine dönerek çalışmalarımı sürdürdüm.
O tarihlerde, hizmet binamız Mürşitpınar
nahiyesinde ve Türkiye sınırının neredeyse sıfır
noktasındaydı. Mürşitpınar Sınır
Kapısının kuzey tarafında bulunan hizmet binamız,
Suruç ilçe merkezinden gelen kara yolunun hemen üzerinde kalıyordu.
Karşı karşıya sayılabileceğimiz sınır
kapısıyla aramızdan sadece tren yolu geçiyordu.
Kapının hemen yanı başında, doğu tarafında
tren garı, garın biraz ötesinde Toprak Mahsulleri Ofisine ait
silolar, siloların kuzeydoğusunda ise Etmanek köyü bulunuyordu. Son
üç aydır sık sık gitmek durumunda kaldığım bu
alanda gördüm ki hiçbir şey değişmemiş, her şey yerli
yerinde duruyordu.
Değerli milletvekilleri, Mürşitpınar
Sınır Kapısı, güneyinde bulunan Rojavanın Kobani
kantonuna açılan tek kapı olma özelliğini taşıyor. Bu
arada, küçük bir parantez açmak istiyorum. Bu sınır kapısı
Mürşitpınar adını -malumunuz olduğu üzere-
bulunduğu yerleşim yerinden yani Mürşitpınar nahiyesinden
alıyordu. Mürşitpınar olarak sonradan Türkçeleştirilen bu
yerin aslında orijinal adı Kobanidir, Kürt halkı tarafından
da Kobani olarak isimlendirilir ve böyle de bilinir. Neyse, biz şimdilik
Mürşitpınar demeye devam edelim.
Mürşitpınar Sınır Kapısı,
gelmiş geçmiş tüm hükûmetlerin vaatlerine rağmen, gümrük
kapısı statüsüne bir türlü kavuşamadı. Ne yazık ki
2004 yılından bu yana, istisnasız, yapılan tüm seçimlerde
Mürşitpınarın gümrük kapısı
yapılacağına dair AKP hükûmetlerinin verdiği sözler de
yerine getirilememiştir. Velhasıl, Mürşitpınar şu ana
kadar insani yardımların yapıldığı askerî
sınır kapısı olmaktan öteye de gidememiştir.
Evet, değerli arkadaşlar, Mürşitpınar
Sınır Kapısı onca isteğe, onca talebe, onca söze
rağmen bir türlü gümrük kapısı olmayı başaramadı
ama çok önemli bir başarıya da imza attı bu arada. O
başarı neydi biliyor musunuz? Mürşitpınar Sınır
Kapısı, AKP Hükûmeti ile DAİŞ çetelerinin birlikte
tuttuğu kirli işleri, pis ilişkileri açığa
çıkaran ve aralayan kapı olmayı da başardı.
Teşbihte hata olmaz derler; tabiri caizse Mürşitpınar
Sınır Kapısı, AKP hükûmetleri ile DAİŞ
çetelerinin birlikte iş tuttuğu kozmik odanın kapısı
hâline geldi ve nihayet, o kapı, 29 Kasımda ardına kadar
açıldı. Aslında, AKP ve DAİŞ çeteleri arasında
varlığını uzunca bir süreden beri devam ettiren bu kirli
ilişkilerin yüzlerce, hatta binlerce örneğine rastlamamız pekâlâ
mümkün. Eğer İnternet varsa her şey sadece bir tık ötenizdedir.
Neredeyse kanka hâline gelmiş asker ve DAİŞ çete sıhhiyeleri
mi istersiniz, seksek oynar gibi kâh sınırın bu tarafında
kâh sınırın diğer tarafında olan çeteler mi
istersiniz, menfezin bu tarafında giysilerini değiştirip
diğer tarafa karalar bağlanarak geçen kafa avcıları mı
istersiniz, hepsi İnternet ortamında hazırdır. Ben bu
kürsüden, İnternet ortamına düşmüş görüntüleri sizlere
izletmeyi zamanımı verimli kullanma açısından çok da uygun
bulmuyorum ancak merak edenlere, Hadi oradan sen de! diyenlere, Bu kadar da
olmaz! diyenlere İnternete düşmüş o görüntüleri izlemelerini
şiddetle ve ısrarla tavsiye ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Mürşitpınar
Sınır Kapısı, DAİŞ çeteleri tarafından üç
cepheden ablukaya alınmış Kobani için nefes borusu
konumundadır. Bu durumu bilen veya bu şekilde bilgi sahibi
yapılan çeteler, kuşatmanın başladığı günden
bu yana var gücüyle Mürşitpınar Sınır Kapısına
yüklenmeye devam ediyor. İşte, 29 Kasım günü yapılan
Mürşitpınar baskınını da bu çerçevede
değerlendirmek gerekiyor.
Bir kere, şu tespitin altını kalınca
çizmek istiyorum: DAİŞ çetelerinin 29 Kasımda
gerçekleştirmiş oldukları planlı saldırının,
Türkiye tarafından herhangi bir destek görmeden yapılabilmesi mümkün
değildir. Bu destek ya AKP Hükûmeti ya da devlet içerisindeki bir güç
tarafından sağlanmıştır.
Bakınız, değerli arkadaşlar, bende
hasıl olan bu kanaate nasıl ve nereden vardığımı,
29 Kasımı bizzat yaşayan görgü tanıklarının
anlatımlarıyla sizlere ifade etmeye çalışacağım.
Eminim ki bu anlattıklarımdan sonra sizler de aynı kanaate
varacaksınız.
Dilerseniz, önce sizlere küçük bir özet yapayım:
Bildiğiniz üzere DAİŞ çeteleri tank ve havan topu gibi
ağır silahlarla Kobani kentini doğu, batı ve güney
cephelerinden eş zamanlı olarak kuşatmaya almışlardı.
Kobaninin doğusunda bulunan ve Kobaniye tamamen hâkim konumdaki Miştenur
Tepesi stratejik açıdan çok büyük bir öneme sahipti. Bu nedenle,
savaşın başından beri en yoğun çatışmalar
kentin doğu cephesinde yaşanıyordu. DAİŞ çeteleri,
Miştenur Tepesinin tamamına hâkim olmakla birlikte, tepe
civarında ele geçirdiği mevzileri uzunca bir süre korumuş, hatta
doğu tarafından Kobani içlerine kadar girmişlerdi. Kobaninin
doğu tarafında mevzilenen DAİŞ çeteleri artık
sınırın sıfır noktasındaydı ve Türkiyenin
de yeni komşusu olmuştu. Savaşın başından beri
DAİŞ çetelerinin amacı, sınır hattı boyunca
batıya doğru ilerleyip sınır kapısını ele
geçirmekti. Böylelikle, kuzeyden de kuşatmaya alacağı Kobanide
çember tamamlanmış olacaktı. Ancak zaman ilerledikçe
DAİŞ çetesinin bu hesapları tutmadı. YPG ve YPJ güçlerinin
direnciyle her geçen gün mevzi kaybeden çeteler, güney ve batı
cephelerinde geri çekilmek zorunda kaldılar. YPG ve YPJ güçleri için
artık sırada kentin doğu mahallerini çetelerden
arındırmak ve Miştenur Tepesini de tamamen ele geçirmek
vardı. İşte tam da bu planın devreye konulacağı
esnada 29 Kasım sınır kapısı baskını
yaşandı.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin
başında da Mürşitpınar Sınır
Kapısından TMOya ait tahıl silolarından, Etmanek köyünden
ve birbirlerine göre konumlanışından bahsetmiştim. Şimdi
o anlattıklarımı gözünüzün önünde canlandırmaya
çalışın; Toprak Mahsulleri Ofisi silolarının
sınır kapısının doğu tarafında
olduğunu, siloların da az ötesinde Etmanek köyü olduğunu
hatırladınız değil mi? DAİŞ çetelerinin
Kobanide, Kobaninin doğusundaki mahallelerde mevzilendiklerini ve o
bölgede Türkiyenin komşusu olduğunu da az önce ifade etmiştim.
29 Kasım baskınında ilk önce Türkiyedeki iş birlikçileri
devreye girdi, sabaha karşı saat dört sıralarında Suruç ilçe
merkezi ile köylerinde ve hatta sınır boyunca bütün elektrikler
kesildi. Mesaj alan DAİŞ çeteleri, hazırlamış
oldukları bomba yüklü araçları ve yaklaşık 50 kişilik
bir çete gücüyle bulundukları alandan Türkiye tarafına geçti. Tren
hattı boyunca yaklaşık 750 metre ilerleyen bombalı araç,
kapıya giden ana yola çıktı ve doğru sınır
kapısına yöneldi. Yaya olarak gelen çete üyeleri ise Toprak
Mahsulleri Ofisine ait silolarda mevzilenmişti. Mürşitpınar
Sınır Kapısına yönelen araç, ilk kapıda zincirlerin
kırılmasından sonra tarafsız bölgeye geçti. İkinci
kapıyı da sorunsuz geçen bombalı araç, Kobani tarafında
YPG-YPJ güçlerinin kontrolündeki kapıyı kırarak açtı ve
biraz ötede infilak etti. Kısa süreli bir panik yaşadıktan hemen
sonra toparlanan YPG-YPJ güçleri, ikinci kapıya doğru yaklaşan
intihar bombacısını fark etti ve daha fazla ilerlemesine izin
vermeden orada öldürdü. Ardından da DAİŞ çeteleri
mevzilendikleri TMOya ait silolardan Kobani tarafına YPG-YPJ güçlerine
ateş etmeye başladılar.
Türkiye tarafından yani silolardan ateş
edilmesine bir anlam veremeyen Kobani kanton yetkilileri Urfa Milletvekilimiz
Sayın İbrahim Ayhanı telefonla arayarak yaşanmakta olan
durumu aktardılar. Sayın Ayhanı telefonla arayan kanton
yetkilisi Silodan bize ateş açılıyor. Ateş açanlar asker
değilse karşılık vereceğiz. dediler. Kanton
yetkilisine hemen dönüş yapacağını söyleyen Sayın
Ayhan, telefonla irtibat kurduğu Urfa Valisine durumu aktardı. Birkaç
kez yaşanan telefon trafiğinin ardından, Sayın Ayhana
cevap veren Urfa Valisi Silolarda asker yok. dedi. Valinin verdiği bu
cevap kanton yetkililerine aktarıldı. Sonrasında ise YPG-YPJ
güçleri silolardan kendilerine açılan ateşe karşılık
vermeye başladı. Sonuçta ne oldu biliyor musunuz?
Topraklarını savunan 8 YPG-YPJ mensubu genç şehit oldu, 28'i ise
yaralandı.
İşte değerli arkadaşlar, bu
anlattıklarım, Mürşitpınar Sınır
Kapısına DAİŞ tarafından yapılmış
baskının perde arkasıdır, görünmeyen yüzüdür. Bu
baskınla ilgili birkaç görgü şahidi ve olayı bizzat
yaşayanların söylemlerini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere, Mürşitpınar
Sınır Kapısının Kobani tarafı, YPG-YPJ
güçlerince kontrol ediliyor. Saldırı anında nöbetçi olan
İsmail'in anlattıklarını sizlere aynen aktarıyorum:
Tahminen sabah saat beş sularında bombalı araç
saldırısı gerçekleşti. Araç hızla sınır
kapısından geçtikten sonra infilak etti. Daha sonra, bizler
toparlanıp sınır kapısına yöneldik. Türkiye'ye ait
Akrepler de oradaydı, DAİŞ üyeleri onların arasından
geliyordu. Orada çetelerle aramızda çatışma çıktı.
Bir başka görgü tanığı YPJ'li
Elifdi, anlatımları ise aynen şöyle: Sınır
hattındaki Kaniya Kurda bölgesinde o saatlerde mevzideydim. O taraftan
çetelerin gelmesi imkânsızdı çünkü orada yol yok. Saat 04.00'ten
itibaren Mahser köyünden batıya doğru olan bütün sınır
hattında elektrikler kesildi.
Patlamada yaralanan kapı görevlisi Mihemedin
anlattıkları ise aynen şöyle: Bombalı araç
patlatıldığı sırada nöbetteydim, nöbetim dört ila
altı arasındaydı. Bir ara zincir sesi duydum. Sesin olduğu
tarafa baktığımda, Türkiye tarafından bir aracın
kapıdan geçerek bize doğru geldiğini gördüm. Aracın sadece
bizim kapıyı devirme sesini duydum, diğer kapıları
duymadım. Bizim tarafa geçtikten sonra sokağa döndü ve infilak etti.
Ondan sonra, evler falan üzerimize yıkıldı ve ne olduğunu
anlamadık. Gerisini bilmiyorum.
Tamamını görgü tanıklarının
anlattıklarından aynen aktardığım bu
açıklamaları sizlerin de takdirine sunuyorum. Ancak, yaşanan bu
olayın böyle kapatılamayacağını ve sonuna kadar
takipçisi olacağımızı da ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, kapı baskınının gündemleşmesini
engellemek adına, sınır kapısından tedavi amaçlı
giriş yapmış olan hastalar ve yaralılara yönelik
başlatılan gözaltı operasyonları da bugün dahi devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, sizlere biraz da Etmanek
köyünden bahsetmek istiyorum. Mürşitpınar yolu üzerinde bulunan
Etmanek köyü güvenlik gerekçesiyle boşaltıldı. Ne yazık ki
köyün imamı ve ailesi, sanırım gidecek yerleri
olmadığı için, hâlen köyde kalmaya devam ediyorlar. Etmanek
köyüne girişler kesinlikle yasak. Askerler ve zırhlı araçlar köyde
mevzilenmiş durumda. Bir gün köyün imamını telefonla
aradım, hem bir bardak çayını içmek hem de hâlini
hatırını sormak için ziyaret etmek istedim. Beni buyur etmesi
üzerine arabama atladım ve bu köyün içine kadar gittim. Fakat nafile,
askerler etrafımı sardı ve daha öteye geçmeme izin vermedi.
Gerekçesini sorduğumda, Etmanek'te can güvenliğimin
olmadığını söylediler. Bunun üzerine Sayın Valiyi
aradım ve durumu anlattım. Vali Bey Beni müşkül durumda
bırakmayın, bu ziyareti şimdilik erteleyin." deyince daha
fazla ısrarcı olmadım. Girişime müsaade etmeyen askerlere
de İmama yazık değil mi, onun canı can değil mi ki
burada tutuyorsunuz? dedim ve köyden ayrıldım. Bu örneği
şunun için anlattım: DAİŞ çetelerinin Etmanek köyünü
babalarının malı gibi kullandığına dair
ortalıkta çok fazla iddia ve söz dolaşıyor, iş birlikçilere
önemle duyurulur diyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son vermeden önce
oldukça önemli bulduğum bir diğer hususu da burada ifade etmek
istiyorum. Bildiğiniz üzere, seçim bölgem olan Urfa'nın toplam
milletvekili sayısı 12'dir. Bu 12 milletvekilinden benim de dâhil
olduğum 2si mensubu olmaktan gurur ve onur duyduğum Halkların
Demokratik Partisinde, geriye kalan 10 milletvekili ise Adalet Ve Kalkınma
Partisinde siyaset yapmaktadır.
Partisi tarafından Urfa'dan aday gösterilen ve
hâlihazırda Kabinede Bakan olarak görev yapan Sayın Faruk Çelik
dışında seçilmiş olan tüm milletvekilleri Urfa'nın
yerlisi ve Urfalıdırlar.
Kobane kuşatmasının
başlangıcından bu yana, gerek partime mensup gerekse
desteğimizle seçilmiş ancak ne yazık ki siyasi yasaklı
olması nedeniyle bağımsız kalmak durumunda olan
milletvekillerimiz, tabiri caizse Suruç'ta kamp kurmuş ve Suruç'tan
ayrılmamışlardır.
Kobanenin Suruçla, Diyarbakır'la, Mardin'la veya
topyekûn Kürdistan'la olan ilişkisini daha önceki konuşmamda
anlatmıştım, bu yüzden de tekrara girmeyeceğim.
Ancak, bir şekilde Kobaneyle bağı olan
veya seçilmesine vesile olmuş Urfalı hemşehrilerinin dertlerine
ortak olmaktan imtina etmiş ve Suruç'a adım atmamış olan
özellikle Urfa milletvekillerini kınadığımı belirtmek
istiyorum. Evet arkadaşlar; Suruç'a her gün cenazeler gelirken
yaralılar gelirken, DAİŞ çetelerinden kaçan insanlar akın
akın gelirken ben ve Sayın İbrahim Ayhan dışında
bir tane olsun Urfa Milletvekilini yanımızda görmedik. Urfa'nın
ve Urfalının vicdanını yaralayan bu tavırlarından
dolayı o milletvekillerini tekrar kınıyor ve tarihe havale
ediyorum.
Ayrıca, sınırda yargısız infazla
katledilen Kader Ortakaya ile özgürlük yolunda toprağa düşmüş
tüm şehitlerimizi saygıyla minnetle anıyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Buldan, söz talebiniz var.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, HDP Grubu olarak,
Pakistanın Peşaver kentinde bir okula gerçekleştirilen
saldırıda hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet ve
Pakistan halkına başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün, Pakistanın
Peşaver kentinde gerçekleştirilen okul baskınında en az
100ü çocuk, 126dan fazla insanın hayatını kaybetmiş
olmasını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu acımasız saldırının hiçbir
haklı gerekçesinin olmadığını, barışın,
insan sevgisinin ve insanlığın evrensel değerlerinden biri
olan yaşam hakkını yok sayan bu tür gruplara karşı tüm
dinlerden, mezheplerden, etnik kimliklerden herkesi ortak mücadeleye
çağırdığımızı ifade etmek istiyorum.
Halkların Demokratik Partisi olarak Peşaverde
gerçekleştirilen saldırıda yaralananlara acil şifalar,
hayatını kaybeden çocuklara ve öğretmenlerine Allahtan rahmet,
yakınlarına ve Pakistan halkına
başsağlığı diliyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - İkinci konuşmacı Faysal
Sarıyıldız, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Sarıyıldız. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FAYSAL SARIYILDIZ (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2015 bütçesini konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım. Partim Halkların Demokratik Partisi
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada doğaya yapılan büyük
haksızlıklar maalesef insan eliyle olmaktadır. Dünyada
yapılan bütün savaşlardan daha fazla yıkıma neden olan,
iktidarların kâr hırsıdır. Yaşamı, emeği ve
tarihi hiçe sayan, salt ekonomiye endeksli yaklaşımın
faturasını Somada 301 işçinin katledilmesinde gördük. Soma
katliamı, ekonomik hırsın vicdana ve insanca yaşama kurban
edilmesidir. Kapitalist modernitenin dini milliyetçilik, imanı
liberalizmdir tespiti, sömürü mekanizmasının amentüsünü
oluşturmaktadır. İşte, tam da imanı liberalizm
olanların işçilere dönük imansızlıklarına ve
vicdansızlıklarına Somada bir kez daha şahit olduk.
Neoliberal sistemin ekonomik ve politik organizasyonun icracısı olan
AKP Hükûmetinin neoliberalizmde ve vahşi kapitalizmde ustalığa
erişmesinin son adı Soma katliamı olmuştur.
Soma katliamı, işçilerin, başta yaşam
hakkı olmak üzere, sosyoekonomik ve demokratik hakkını güvence
altına alan değil, tam tersine, iktidar ve sermaye
sınıfının ali menfaatlerini merkeze alan devlet ve Hükûmet anlayışının
kanla ödenmiş bir bedelidir. İşçilere kan ve canlarıyla
ödetilen bu bedelden, başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Yıldız olmak üzere, iktidarın bütün mensupları
sorumludur. 301 maden emekçisinin vebali sizin boynunuzdadır.
Yüzyılın iş cinayeti bin yıl da geçse alnınızda
kara bir leke olarak kalacaktır.
8 Haziran 2011 tarihli Devlet Denetleme Kurulunun
işçi katliamlarının nedenlerini ortaya koyan ve alınacak
önemleri sıralayan 600 sayfalık raporunu dikkate almayan Hükûmet,
aynı zamanda, Mecliste muhalefet partilerinin konuyla ilgili yasama faaliyetlerini
de işleme almasına engel olmuştur. Devlet Denetleme Kurulunun
hazırladığı rapora göre, iş cinayetlerine maruz kalan
işçilerin yüzde 86,3ünün, iş cinayetleri sonucu hayatını
kaybeden işçilerin ise yüzde 53,56sının kömür ve linyit
çıkarılması faaliyet kolunda çalışanlardan meydana geldiği
tespit edilmiştir. Madenlerdeki iş cinayetleri ve Hükûmetin
sorumluluğu, bizzat devletin en üst düzeydeki yetkili kurumları
tarafından da açıkça itiraf edilmektedir.
Soma katliamı işçi cinayetlerini durdurmak,
işçi sağlığı ve güvenliğini kesin olarak
sağlamak için ibret olarak alınmalı ve işçi katliamı
artık durmalıdır. Ancak bu felaketten gerekli derslerin
çıkarılmadığı 28 Ekimde Karaman Ermenekte
yaşanan maden katliamında bir kez daha görülmüştür. Çünkü,
AKPnin kalkınma modeli emek sömürüsü ve işçi katliamları
üzerinden şekillenmektedir. AKP Hükûmetinin övünç duyduğu göklere
erişen yüksek kulelerin, kurulan her bir ışıltılı
AVMnin, devasa büyüyen holdinglerin, TOKİlerin, HESlerin altında
işçi emeği, işçi kanı ve işçi canı
bulunmaktadır.
İş cinayetlerinden birinci derecede sorumlu
olan patronlar ve siyasi sorumlular taksirle ölüme sebebiyet vermek yerine
kastla insan öldürmekten yargılanmadığı müddetçe, bu ülkede
işçiler cinayete kurban gitmeye devam edecektir. 301 işçinin
öldürülmesinden sorumlu olan Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp
Gürkan için yirmi bir yıla kadar hapis istenir iken molotof
attığı iddiasıyla 16 yaşındaki Cizreli Mustafa
Acete altmış yıl ceza veren adaletinize binlerce kez
yazıklar olsun!
Bu ülkede siyasal iktidar ve buna bağlı olarak
çalışan yargı, Kürte, işçiye, kadınlara, muhaliflere
ve bütün ezilenlere ayrı, işçileri katleden patronlara ve
ayakkabı kutularına para dolduranlara ise ayrı işliyor.
Cemaate yönelik operasyonlarda da aynı durum geçerli. Ergenekon ve Balyozda
olduğu gibi cemaat de başta Kürtler ve demokrasi güçlerine
karşı işlediği suç ve hukuksuzluklardan ötürü
yargılanmayacak, AKPye dokunduğu için yargılanacak. Bu, bize
göre, siyasi tiranların kendi arasındaki savaş ve çıkar
kavgasıdır. Yargı da iktidarın gücüne göre konum
belirlemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
on iki yılda iş cinayetlerinden 14.455 işçi
yaşamını yitirdi. Bunun bir kısmı AVM, yol, köprü, HES
inşaatlarında ve madenlerde yaşandı. 2014
yılının ilk on ayında ise 1.600 işçi, 2014
yılının ilk sekiz ayında en az 39 çocuk işçi
yaşamını yitirdi. Bunun hızla artacağı
aşikârdır çünkü mevcut yasalarda işçilerin
sağlığını ve güvenliğini koruyan bir yasal
düzenleme yok. Bunu bugün yasalarda mevcut olan iş
sağlığı ve iş güvenliği kavramından
rahatlıkla görebiliriz. İşçinin değil işin
sağlığını, işçinin güvenliğini değil
işin güvenliğini düşünen bir ideolojik yaklaşım söz
konusu. İşçiyi ve onun sağlığını öncelemesi
gereken kanunun, tamamen kâr hırsına odaklı işverenin
iş sağlığını ve iş güvenliğini korumaya
odaklı olduğunu Soma katliamında bir kez daha görmüş olduk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Soma'da yaşanan işçi katliamı, taşeronlaştırma,
piyasalaştırma, özelleştirme ve redevans uygulamalarından
bağımsız asla ele alınamaz. Olayın
yaşandığı ilk günden itibaren Enerji
Bakanlığı faciayı teknik eksiklikler üzerinden
değerlendirerek olayın siyasi ve ekonomik arka planını
örtbas etmeye çalışmıştır.
Sayıştayın 2012 tarihli Ege Linyitleri
İşletmesi Müessesi Müdürlüğü Raporundan
anlaşıldığı üzere TKİnin Eynez ve diğer
maden ocaklarında Soma AŞye verdiği işletme yetkisi
muvazaalıdır. Bu muvazaalı anlaşmanın tarafı olan
TKİ Genel Müdürlüğü yetkilileri ile 1,5 milyon ton kapasiteli kömür
ocağına 3,5 milyon ton kömür çıkarılmasının önüne
geçmemiş olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri ve
bu kurumun bağlı olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Soma katliamının sorumlularından biridir. Meclis sıralarında
oturan Sayın Taner Yıldız Soma katliamı nedeniyle şu
an bu sıralarda değil, mahkeme sıralarında hesap
vermeliydi. Ancak, ölen, işçiler olunca Türkiyede her şey teferruat
kalmaktadır.
Kömür üretimi TKİnin asıl işi olup 4857
sayılı Yasanın 2nci maddesine göre hizmet alımı yani
taşeron yöntemiyle Eynez Ocağında Soma AŞye üretim
yaptırılmaması gerekirdi. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti
kanunlarının yasakladığı bir kural, bizzat devlet
kurumları tarafından rant uğruna ihlal edilmiştir.
Dönemin Başbakanı, şimdiki
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğanın Somadaki iş
cinayeti için Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş
kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında,
fıtratında bunlar vardır. diyerek yüzyıl önceki maden
kazalarını örnek göstermesiyle Türkiye başta olmak üzere
uluslararası camiada alay ve karikatür konusu olmuştur. Ölüm
madenciliğin fıtratında var. diyorlar. Ölüm madenciliğin
fıtratında yok, öldürmek sizin fıtratınızda var.
Roboskide 33 Kürtü öldürdünüz, çünkü fıtratınızda öldürmek
vardı. Somada 301 madenciyi katlettiniz, çünkü
fıtratınızda öldürmek vardı. Berkini, Uğuru,
Ceylanı, Ali İsmail Korkmazı, Medeniyi, Uğur Kurt ve
daha nice çocuk, genci katlettiniz, çünkü fıtratınızda öldürmek
var.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Soma, Ermenek, Zonguldak ve Şırnakta iş cinayetlerini
gerçekleştiren zihniyet, aynı şekilde doğaya da gaddarca
yaklaşmaktadır. Doğada büyük tahribatlara ve doğal dengenin
bozulmasına neden olan etkenlerden biri de termik santral
yapımları, HES inşaat barajları ve güvenlik
barajlarıdır. Bu barajlar sadece doğayı tahrip etmekle kalmıyor,
aynı zamanda insanlarımızın geçim kaynağı olan
tarım ve hayvancılık alanlarını da yerle yeksan
etmektedir. Baraj yapımlarıyla bir ülkenin belleği olan tarihi
dokusu ve historiası da ortadan kaldırılmaktadır.
Baraj inşasında ısrar nedeni antiekolojik
ve antisosyal enerji, tarım ve kalkınma modelidir. Türkiye
Cumhuriyeti devleti, 1990'lı yılların sonundan bugüne nehir ve
dereler üzerinde kurduğu barajlardan dolayı, gittikçe artan bir
boyutta, en başta bu projelerden etkilenenler olmak üzere birçok kesim
tarafından eleştirilmektedir. Bunun nedeni açıktır: Bu
projeler genellikle yereldeki insanlara büyük sosyal ve ekolojik zararlar ve
sadece bazı durumlarda sınırlı fayda sağlarken devlete
ve projede yer alan şirketlere ekonomik ve siyasi kâr
sağlamaktadır.
Devlet tarafından tanımı yapılan
kalkınma adına ve ulusun ilerlemesi uğruna yerel topluluklara
ve halklara göç ettirme, topraklarını terk etme ve öngörülen
düşük tazminat bedelini kabul etme dayatılmaktadır.
Türkiye'de yapımı biterek üretime geçen, yapımı
devam eden ve yapılması planlanan yaklaşık 2.500 HES
projesi mevcuttur. Bu HES projelerin tamamının 2023'te
tamamlanması öngörülmektedir. Bu santrallerin tamamı tamamlanıp
üretime geçtiğinde bile ülkemizdeki enerjinin sadece yüzde 5'i
karşılanacaktır, üstelik sadece yirmi beş-otuz beş
yıl için. Derelerin getireceği alüvyonlara bağlı olarak
ömrü biten her bir HES'e yeniden işlev kazandırabilmek için derelerin
yönü tekrar değiştirilecek ve eğer şimdiden Dur. demezsek
bu doğa katliamı, bu ölüm oyunu kurumayan tek bir dere
kalmayıncaya kadar devam edecektir.
Türkiyede iktidarlar, cumhuriyetten günümüze kadar
sürekli kötü uygulamalarıyla konuşulmuştur. Türkiyenin dünyaya
hediye ettiği kötü örneklerden biri de güvenlik barajlarıdır.
Yıllardır Kürt sorununa karşı güvenlik konseptiyle
yaklaşan iktidarlar her türlü yolu denedi. ABD başta olmak üzere,
Avrupa ülkelerinden, Rusyadan en ağır silah ve uçakları
satın alarak bir halkın özgürlük talebini bastırmak istedi ancak
başaramadı. Şimdi de AKP Hükûmeti doğayı istismar eden
yollara başvuruyor. Bu yollardan biri de güvenlik barajlarıdır.
Bu güvenlik barajlarının enerji üretmek adına
yapılmadığını başta bölge halkı olmak üzere,
hepimiz çok iyi biliyoruz. Devletin resmî yetkilileri dahi barajların
enerji veya sulama amaçlı olmadığını açıkça
söylüyor. Bu güvenlik barajları genelde İran ve federe Kürdistan
bölgesi sınırlarında yer alıyor. Bu kapsamda
Şırnak sınırında 7, Hakkâride ise 4 barajın
yapımına DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 2008
yılında başlandı. Bunun adı, PKKya karşı
yapılan güvenlik barajlarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
güvenlik barajlarının doğaya, tarım alanlarına ve
tarihsel dokuya verdiği zararları daha iyi anlamanız için
Şırnakta yapılması düşünülen Cizre Barajına
bakmak bile yeterli. Şırnakın Cizre ilçesinde Devlet Su
İşleri tarafından yapılması planlanan Cizre
Barajı 15 Mayıs tarihinde ihaleye çıktı. Barajın
yapılması hâlinde Dicle Nehri kıyısında bulunan ve
birçok uygarlığın izini taşıyan tarihî kale, medrese,
antik kent, mağaralar, köprüler, yüzlerce höyük, köyler ve tarım
arazisi sular altında kalacak. Bu barajla dağlardaki geçiş
yollarının kapatılması planlanırken Dicle ve Botan
vadileriyle bu vadilerdeki tarihî kalıntılar yok olacak. Kapitalist
modernitenin ruhuna uygun olarak, iktidar partisinin ve yandaş sermayenin
iştirakiyle bölgenin tüm tarihsel belleği kâr hırsına
kurban edilmektedir. Kırk yıldır mücadele veren Kürt özgürlük
mücadelesi tüm yöntemler denenmesine karşın tasfiye edilemeyince
savaş dışı yöntemlerle bölge halkı ve özgürlük
mücadelesine kaybettirme arayışının bir sonucu olarak
güvenlik barajları yapılmaktadır.
Güvenlik barajları bölge halkı tarafından
"HPG'nin geri çekilmesini fırsat bildiler." şeklinde
yorumlanmaktadır. Ortada bir gerçeklik var. Tank, top ve tüfeklerinizle
PKKyi bitirmeye çalıştınız, olmadı. Bu sevdadan
vazgeçin çünkü PKK siyasal ve sosyolojik bir realitedir. Doğru olan,
PKKyle samimi bir diyaloğu başlatmaktır. Kürdistanda güvenlik
barajlarının yapımına kafa yoracağınıza
Sayın Öcalanın büyük emek ve sabırla
hazırladığı demokrasi manifestosunu hayata geçirmeye kafa
yormanızı öneririz.
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri;
enerji, insan yaşamı için hassas ve kamusal bir haktır, bu
nedenle kâr-zarar ölçeğinde ele alınamaz. Enerji, hayatımızın
en vazgeçilmez ve yaşamsal girdilerinden biridir ve elektrik enerjisinin
sürekli sunumunda hiçbir mazeret olamaz. Enerjiye alınıp satılan
bir mal gözüyle bakan ve tamamıyla kâra odaklanmış bir
anlayış sorunun temel kaynağıdır. Ancak, Hükûmet kaçak
kullanılıyor diye halkı karanlığa gömüyor. Bölgede
baraj çok ama elektrik yok. Bütün barajlar neredeyse bölgede
yapılıyor ama halkımıza Orta Çağ koşulları
dayatılıyor. Bölgede insanlar isyan ediyor: Elektrik yok. Bütün
kaynaklarımızı kurutacaksınız ama bundan istifade
edemeyeceğiz. Sayın Enerji Bakanına bir çağrıda
bulunuyoruz: Halkımızı cezalandırmaktan vazgeçin. Kaçak
elektrik kullanıldığını söylüyorsunuz. Bu ülkenin
ekonomisini, enerjisini ve doğasını asıl sizler kaçak
kullanıyorsunuz. Bin odalı kaçak sarayı görmeyenlerin yoksulun
elektriğine göz dikmeye hakkı yoktur. Yoksula bedava elektrik verme
yerine cezalandırıyorsunuz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İkinci Dünya Savaşı
öncesi Türkiyenin savaşa girme olasılığı gözetilerek
1939 yılında çıkartılan Kamulaştırma Kanunuyla
savaş koşullarındaki acil askerî ihtiyaçların
karşılanması için, Bakanlar Kuruluna yurt savunması
gerekçesiyle ihtiyaç duyulan taşınmazlara el
koyma yetkisi verilmiştir. Ancak AKP Hükûmeti "yurt
savunması" adı altında çıkarılan yasayı
"yurdu talan etme" yasasına dönüştürmüştür. Acele
kamulaştırma, Türkiye'de kamu mallarını, nehirleri ve
doğayı acele talan etme ve acele vurgun yapma yasası hâline
gelmiştir.
Savaş
hukuku içinde istisnai bir kamulaştırma yolu olarak getirilen acele kamulaştırma
uygulaması, AKP Hükûmeti döneminde olağan bir kamulaştırma
yolu hâline getirilmiştir. 2004 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iradesi yok sayılarak Bakanlar Kurulu kararıyla Enerji Piyasası
Düzenleme Kuruluna acele kamulaştırma yetkisi devredilmiştir.
EPDK, enerji, madencilik, doğal gaz ve petrol sektörlerinde bu yetkiyi
hiçbir yasal sınırlama ve denetim olmadan kullanmaktadır. EPDK
tarafından lisans verilen şirketlerin talebi üzerine acele
kamulaştırma yoluna gidilmektedir. El koyma yetkisi, şu anda
ilgili sektörlerde faaliyet yürüten ve Hükûmete yakın olan şirketlere
tanınmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 21inci yüzyılın en önemli
yer altı kaynaklarından biri olarak tanımlanan bor madenine olan
talep ve bor madeni ürünlerinin kullanımı gün geçtikçe
artmaktadır. Türkiye dünya bor madeni rezervinin yüzde 72'sine sahiptir.
Bu özelliğiyle dünya ham bor madeni üretiminde 1inci sırada yer
almaktadır. Öte yandan, tek başına dünya bor talebini beş
yüz yıl karşılayabilmesi söz konusudur.
Türkiye'de ve dünyada bor ürünlerinin
geniş bir şekilde kullanımını ve yeni bor ürünlerinin
üretimini, geliştirilmesini teminen araştırmalar yapmak üzere
kurulan Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün sürekli olan 28
kişilik kadrosu 2013 sonu itibarıyla sadece 24 kişidir. Bakan ve
milletvekili çocuklarına ve yakınlarına birçok nitelikten yoksun
olmalarına rağmen kadro tahsis eden AKP Hükûmeti, böylesi önemli bir
enstitüye, böylesi önemli bir alana şimdiye kadar 28 kişilik
kadro tahsis etmiş ve enstitü Allaha emanet edilmiş durumda.
Kurulduğu günden 2013 yılı sonuna kadar 70 milyon 440 bin 248 TL
mali kaynak verilmiş, bunun 59 milyon 220 bin 350 TL'lik kısmı,
enstitü tarafından, personel, cari giderler, yatırım
harcamaları ve transfer harcamaları olarak kullanılmıştır.
Enstitü, kurulduğu günden bugüne kadar herhangi bir faaliyet geliri elde
edememiştir. Bu durum, enstitünün yaptığı ya da
yaptırdığı çalışmaların ve alınan patentlerinin
gelir getirici bir özelliği olmadığını açıkça
meydana çıkarmaktadır.
Konuşmama son vermeden önce, bugün görülen hukuksuz
bir yargılamadan bahsetmek istiyorum. Bilindiği gibi Gezi
direnişiyle ilgili olarak Beşiktaş taraftar grubu
Çarşı'nın bazı mensuplarının da bulunduğu 35
kişi hakkında sözüm ona darbe suçlamasıyla açılan davanın
ilk duruşması bugün görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAYSAL SARIYILDIZ (Devamla) - Çarşı grubunu
buradan selamlıyor, yanlarında yer
aldığımızı ifade etmek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 31inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Altıncı tur bütçe görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın
Halil Aksoya aittir.
Buyurun Sayın Aksoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su
İşleri Bakanlığı 2015 yılı bütçesi üzerine
grubum adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Pakistanın Peşaver kentinde yaşanan
Taliban saldırısında 100ü çocuk, 130 kişi
yaşamını yitirdi. Bu saldırıyı nefretle
kınayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede demokrasi ve
insan hakları kültürü gelişmediği gibi, kültür ve tabiat
varlıklarını koruma kültürü de yeterince
gelişmemiştir. İnsana saygısı olmayan yönetimlerin
doğaya da saygısı olmaz. Aynı şekilde, doğaya ve
başka canlılara saygısı olmayanların insana da
saygısı olmaz. Bir devlet, bir hükûmet düşünün ki
yurttaşlarını sırf demokratik bir hakkını
kullanıyor diye sokak ortasında katlediyor. Böyle bir hükûmetin
icraatları arasındaki rant uğruna ormanları yok etmek ve
kültür varlıklarını sular altında bırakmak kimseyi
herhâlde şaşırtmıyor.
AKP Hükûmetinin on iki yıllık geçmiş
icraatlarına baktığımızda, genel olarak
doğayı hiçe sayan, ormanları rant alanları olarak gören,
barajsız nehri boşa akan su kabul eden bir Hükûmet gözlerimizin önündedir.
Çevrecilikten ağaç ve çiçek fidesi dikmeyi anlayan AKP Hükûmetinin,
doğa tahribatında, ekolojik dengelerin altüst edilmesine yol açan
politikaların hepsinde sorumluluğu vardır. Ne yazık ki
Türkiyede ormanları, suları, doğayı ve genel olarak
canlıların tüm yaşam alanlarını yok eden proje ve
uygulamalar hız kesmeden devam ediyor. Bu projeler yaşama
geçirilirken, ekonomiye yapacağı faydalar hesaba katılırken
doğaya ve çevreye yapacağı tahribatlar göz ardı ediliyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede önemli derecede
bir yıkım ve talan olayı ülkenin suları üzerinde gerçekleştirilmektedir.
Hükûmet tarafından para kazanılan, kâr edilen bir meta hâline
getirilmek istenen ülke sularının yaşamsal bir varlık
olduğu ve kamuya ait olduğu âdeta unutulmak istenmektedir.
Doğaya ve insana can veren akarsular, yer altı suları Su
Kullanım Hakkı Sözleşmesiyle kırk dokuz
yıllığına özel teşebbüse kiraya verilmektedir veya
peşkeş çekilmektedir. Kamu ve özel sektör tarafından Türkiye
genelinde yapılması planlanan 2 bine yakın HES projesi
bulunmaktadır. Bakınız -seçim bölgem olduğu için söylüyorum-
sadece Murat Nehri üzerinde Bulut, Şimşek,
Yıldırım, Yağmur adlarında 4 ayrı HES projesi
bulunmaktadır. Bunların 3ünün Tutakta, 1inin Hamurda
yapılması planlanıyor. Bunlardan Yağmur ve Bulut için arazi
kamulaştırması bile yapılmış.
Değerli milletvekilleri, keza Eleşkirtte de
Şeryan Çayı ve Sarıcan Deresi üzerinde yapılması
hedeflenen HESler söz konusudur. Bu kadar kapsamlı ve yakıcı
etkisi olan HESler, ne yazık ki projelerin tamamlanması öngörülen
2023 yılında elektrik talebinin sadece yüzde 5ini
karşılayabilecek bir kapasitedir. Yani ülkenin yüzde 5lik
kapasitesini ancak 2023te karşılayacak bu HESlere bu kadar önem
vermek, doğrusu mantıkla çelişiyor. Bu durum ise çevreye verilen
zarar düşünüldüğünde çok ağır bir bedeli içermektedir.
HES projeleri, ayrıca, AKP Hükûmetinin
uyguladığı Kürt coğrafyasını
insansızlaştırma politikasının bir amacı
gereği enerji kaynağı yaratma adı altında stratejik
bir silah olarak da kullanılmaktadır. Kürt coğrafyasında
tarım ve hayvancılık alanında yaşamsal öneme sahip
olan Dicle, Zap ve Munzur gibi akarsuların üzerinde kurulan HES projeleri
kuruldukları coğrafyayı insandan tamamen
arındırmaktadır.
En ufak nehirlerin önünü bile setlerle kapatan AKP
zihniyeti, aynı şekilde, güvenlik barajlarıyla da çizmiş
olduğu sınırları daha da derinleştiriyor.
Şırnak sınırında 7, Hakkâride ise 4 tane barajın
yapımına DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 2008
yılında başlandı ve hâlen devam ediyor.
Şırnakın Irak federe Kürdistan sınırında
Uludere, Hezil ve Ortasu yani Roboski çaylarının üzerinde güvenlik
barajı adı altında, Silopi, Şırnak, Uludere,
Ballı, Kavşaktepe, Musatepe ve Çetintepe adıyla;
Hakkârinin Çukurca ilçesi yakınlarında ise Güzelce Çayı
üzerinde, Gölgeliyamaç ve Çocuktepe adlarında 2; İran
sınır kesiminde bulunan Şemdinli ve Yüksekova ilçeleri
arasında bulunan Bembo Çayı üzerinde ise Beyyurdu ve
Aslandağ adında 2 olmak üzere, toplam 11 tane güvenlik barajı
yapılıyor.
Şırnaktan başlayarak federal Kürdistan
sınırları boyunca Şemdinli ve Yüksekovaya uzanarak oradan
da İran sınırına kadar yaklaşık 400 kilometre
sınır boyunca, bölge güvenlik barajlarıyla
insansızlaştırılmıştır. Tıpkı
Munzur Vadisinde olduğu gibi, devlet, bir dönemler yakarak, yıkarak,
silah zoruyla boşalttığı köyleri, strateji
değiştirerek insanın ortak kullanımında olan
akarsuları kullanarak boşaltmayı amaçlıyor. Elbette ki daha
önceki yöntemlere karşı gösterdiği direnişi bu halk, HES
projeleriyle uygulanmak istenen insansızlaştırma projelerine
karşı da gösterecektir, bundan kimsenin kuşkusu
olmamalıdır. Baraj yapımında yaşanan
artışın kısa vadede ve kısmen ülkenin sulama, içme
suyu ve enerji ihtiyaçlarının karşılanması
noktasında katkı sağlayabileceği düşünülebilir.
Kısmen bu doğru kabul edilse dahi bu uygulamalar çevre, su, ekolojik
denge, biyoçeşitliliğe ve genel olarak insanın yaşam
alanlarına karşı büyük bir yıkıma sebebiyet
verecektir.
Bakın, doğal su alanları da yok ediliyor.
Çok sayıda göl, gölet yok oldu çünkü gölleri besleyen akarsular kâr
hırsına kurban edilerek önlerine bentler çekildi, Türkiye'nin birçok
yerinde göller kurumaya yüz tuttu. Van Gölü, Tuz Gölü, Burdur Gölü,
Eğirdir Gölü, Göller Bölgesi, kısaca tüm göllerin suyu çekilmektedir.
Bunun nedeni, az önce ifade ettiğimiz gibi, kelepçelenen akarsular ve iklim
değişikliğidir. Keza, bu göllerde yaşayan değişik
canlılar da yok olmakla yüz yüzedir. Bu göllerde yaşam bulan çok
sayıda kuş türü artık bu göllere uğramamaktadır. Yine
balık çeşitliliğinde de azalma söz konusudur. Size yine seçim
bölgemden bir örnek vermek istiyorum. Doğubayazıt ve
Taşlıçay ilçeleri arasında 2.250 rakımda bulunan Balık
Gölüne bilinçli ya da diyelim ki bilinçsiz bırakılan İsrail
sazanları nedeniyle, çok nadir rastlanan ve şifalı olduğu
da belirtilen alabalıklar yok olmaya yüz tutmuştur çünkü bu
balık yani İsrail sazanları kendi türü dışındaki
diğer bütün balıklara düşmandır ve yok etmektedir.
Yine binlerce yıllık kültür mirası
Hasankeyfi su altında bırakıyorsunuz. Her biri doğa
harikası Munzur Vadisini, Fırtına Vadisi'ni ve daha birçok yeri
yok ediyorsunuz. Bunun vebali çok ağırdır, bir kez daha
hatırlatıyorum ve Hükûmeti uyarıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye yüzde 80
oranında bir orman alanına sahip olabilme kapasitesine sahipken ne
yazık ki şu an ülke topraklarının ancak yüzde 27'si ormanla
kaplıdır. Bir ülkenin ormanlarının yeterli seviyede
olabilmesi için o ülkenin yüzde 30'unun ormanla kaplı olması
gerekiyor. Mevcut ormanların ise yaklaşık yüzde 80'i verimsiz
ormanlardan oluşuyor. Her ne kadar Anayasa ve yasalarda orman
alanlarının korunması ve daraltılamayacağına
ilişkin hükümler yer alsa da "ancak" ile başlayan cümleler
ile bu ilkeler sürekli aşındırılmıştır.
Yanan orman alanlarının ağaçlandırılacağı
hususu yasada zorunlu kılınsa da 1985 yılından günümüze 250
bin hektar orman alanı yanmış ancak bu alanların sadece
yaklaşık 50 bin hektarı, diğer bir deyişle
yaklaşık yüzde 20si ağaçlandırılarak geri
kazanılmıştır. Anayasadaki bu açık hükme rağmen
askerî operasyonlar sırasında son otuz yılda Hakkâri, Dersim ve
Şırnakta kısaca Kürt coğrafyasında bilinçli olarak
ormanlar yakılmıştır. Sorulduğunda da Sebebi
bilinmeyen nedenler. şeklinde cevaplar gelmektedir. Sırf güvenlik
gerekçesiyle Kürt coğrafyasında yaklaşık 20 bin hektar
orman yakıldı ve yok edildi. Otuz yıldan fazla devam eden
savaşta denenmeyen hiçbir yöntem kalmadı, sonuç alınamayan bu
yöntemlerle ülkenin en büyük zenginlikleri yok edildi. Sadece doğal
kaynakları değil, ayrıca mali kaynakları da heba edildi.
Son otuz yılda Türkiye savaşa 1,2 milyar dolar harcamış bilindiği
gibi. Bu paralarla alınan bombalar ve silahlarla dağlar taşlar,
ormanlar dövüldü. Bu paranın sadece yüzde 10u bile
ağaçlandırmaya veya doğayı korumaya harcansaydı
şimdi Türkiyede yaşanan çevre felaketlerinin hiçbirisi yaşanmaz
olacaktı. En azından bizden sonraki nesillere tertemiz, yemyeşil
bir ülke bırakabilecektik.
Değerli milletvekilleri, ormanların sermaye
için yatırımlara tahsis edilmesinin sınırlarının
alabildiğince genişletilmesi dahi yeterli görülmemiş, 2/B
Yasasıyla, talana yasal kılıf uydurulmuştur. Hem gerekli
önlemlerin alınmaması hem de kasıtlı olarak
çıkarılan orman yangınları ve orman talanı nedeniyle
her geçen gün orman vasfını kaybeden 473 bin hektarın üzerindeki
arazi, yeniden ormanlaştırma yerine 2/B kapsamında imara
açılmıştır. Üstelik bunu yaparken orman köylüsü mağdur
edilmiş, büyük sermayedarlara ucuz fiyatlarla bu araziler peşkeş
edilmiştir. 2010 yılında üçüncü derece sit alanı ilan
edilen Atatürk Orman Çiftliği, hukuk ve yargı kararları da
çiğnenerek ak saray için talan edildi. Ak saray
tartışmaları genellikle hep yapı maliyeti üzerinden sürdü
ancak bu saray ayrıca bir çevre felaketine de neden olmuştur. 10 bine
yakın ağaç kesilmiştir sadece bu yapı için. 300 bin
metrekare üzerinde inşa edilmiş bu saray Dolmabahçe Sarayıyla
kıyaslandığında bir anlam kazanıyor. Dolmabahçe
Sarayı örneğini özellikle veriyorum, zira ikisinin de
yapılış mantığı ve amacı aynıdır.
Bilindiği üzere Dolmabahçe Sarayının yapımı Sultan
Abdülmecit zamanına ve Osmanlının yıkılış
tarihine denk düşmektedir, 1845-1855. Abdülmecit de her geçen gün
ağır ekonomik buhran altında iyice zayıflayan
iktidarını ve Osmanlıyı Batıya güçlü göstermek
adına böyle bir saray inşa etmiştir. Sonuç olarak, Dolmabahçe
Sarayının maliyeti Osmanlının sonunun gelmesini
hazırlamıştır. 5.320 kişinin hizmet verdiği
sarayın yıllık masrafı 2 milyon sterlini buluyordu o
dönemde. Ak saray da AKP iktidarının
yıkılışının başlangıcı olur gibime
geliyor çünkü ne halk ne de Allah bu derece israf yapanı affetmez,
cezasız bırakmaz.
MUSA ÇAM (İzmir) İnşallah,
inşallah!
HALİL AKSOY (Devamla) Bir gecede Orta Doğu
Teknik Üniversitesi ormanında binlerce ağaç kesilmedi mi?
İstanbulun ormanlarını Kanal İstanbul, üçüncü
havaalanı, üçüncü köprü ve daha birçok projeyle yok etmek istiyorsunuz.
Yine, kuzey ormanları tüm İstanbula nefes aldıran bir
ekosistem. Kuzey ormanlarında kesilen ağaçların
taşınması mümkün değil. Bu bir doğa
katliamıdır. Kuzey ormanlarında milyonlarca ağaç kestik,
yine milyonlarca ağaç dikeriz. şeklindeki bir yaklaşım da
doğru değil. Dikilecek tek fidanın dahi kendi ekosistemini
geliştirebilmesi için en az yirmi otuz yıla ihtiyaç vardır.
Kuzey ormanlarının katledilmesiyle birlikte yeni yaşam
olanaklarının açılması İstanbulu hepten bitirecektir.
Hükûmet trafik sorununu gerekçe gösterse de bilimsel çalışmalar
üçüncü köprünün İstanbul trafiğine çok az bir katkı
sunacağını ortaya koymaktadır. Trafiğe bu kadar küçük
bir etki için bu kadar büyük bir mali yatırım, çevrenin bu kadar
ciddi tahribatı hiçbir şeyle açıklanamaz, izah edilemez. Manisa
Yırca köyünde 6 bin zeytin ağacına kıyıldı
biliyorsunuz hem de çevreyi ve doğayı tahrip eden termik santral
için. Zeytin ağacını keserek verdiğiniz zarar
yetmiyormuş gibi, kurulduğu bölgeyi âdeta kurutan, zehirleyen ve
dolayısıyla yakınlardaki zeytinlikleri de yok edecek termik
santrale izin veriyorsunuz. Bir zeytin ağacı kaç yılda
yetişiyor? Zeytinin Ege için, Türkiye için ve Yırcalı köylüler
için ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Sizi çevre ve doğa konusunda
daha duyarlı ve vicdanlı olmaya davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, son on yılda büyük bir
şehir büyüklüğünde ormanlık arazi ve yine Marmara Denizi
büyüklüğünde yani yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alan
yok edildi. Üçüncü havaalanı projesi için 2,5 milyon ağaç kesilecek,
70 göl ve gölet kurutulacak. Bu göletlerin bazılarının
bataklık olduğu yönündeki değerlendirmeler de
yanlıştır, pekâlâ bu bataklıklar ıslah edilebilir ve
ekosistem için farklı bir amaçla kullanılabilir.
Binlerce yıldır çeşitli medeniyetlere ev
sahipliği yapmış Karadeniz coğrafyası ne yazık ki
şimdilerde Yeşil Yol denilen projeyle bitirilmek isteniyor.
İnsanların denizle bağlantısını kesen sahil yolu,
taş ocakları, çarpık yapılaşma ve neredeyse her vadiye
yapılan HESlerle yeterince yıpratılan doğa harikası
Karadeniz bu kez de Yeşil Yol ile katledilecek. Yapılması
hedeflenen bu projeyle Ünye'den Yusufeli'ne kadar yaklaşık 1.500
kilometre uzunluğunda ve ortalama 2 bin metre kotlarından geçecek bir
yol bu. Güzergâhı üzerinde doğal sit alanları, millî parklar
var. Yol, en başta doğanın kendini yenileme imkânı
olmayacak kadar yüksek rakımlardan planlanmış. Bu yüksekliklerde
doğa kendini rehabilite edemez. Biyolojik çeşitlilik bu
yüksekliklerde son derece hassastır. En küçük değişimin etkisi
insan ömründen çok daha uzun süre bu alanlarda maalesef görülecektir. Bu
yüksekliklerde, habitatlarda parçalanmanın neden olacağı
çevresel etkiler ise ne yazık ki kimsenin umurunda bile değil. Bir ÇED süreci
bile yürütülmeden harita üzerine cetvelle çizdikleri bir yolu planlayan bu
akıl dışılığa karşı durmak
mecburiyetindeyiz.
Keza Türkiye, gezegeni yok eden karbon
salınımını en hızla arttıran bir ülkedir.
2002-2012 yılları arasında karbon salınımı yüzde
58 arttı. Kamu kuruluşu olan Hamidiye Su kırk iki ülkeye ihraç
ediliyor, İstanbul ise susuzluktan boğuluyor. Korunması gereken
ama özelleştirilen kıyılar inşaata açılıyor.
Hasankeyf gibi binlerce yıllık tarihî ve kültürel bir miras yok olma
tehdidiyle karşı karşıya.
Bazı ülkelerin enerji üretimi alanında,
yenilenebilir ve doğaya zarar vermeyen güneş ve rüzgâr enerjisi
santralleri gibi alternatif enerji kaynakları neden tercih edilemiyor
anlayamıyoruz. Türkiye'de ise, rant ve kâr hırsı uğruna
"enerji üretimi" adı altında doğayı katleden
termik santraller, HES'ler, barajlar ve diğer uygulamalarda
artış görülmektedir.
Çevreye zarar veren bu anlayıştan vazgeçilmeli,
insana ve doğaya bu anlamda Hükûmet yeni bir politik anlayışla
yaklaşmalıdır. Aksi takdirde Hükûmet tarafından
uygulanmış ve uygulamakta olduğu yanlış çevre
politikaları, doğanın, havanın, suyun, ormanların,
biyo çeşitliliğin karşısındaki büyük tehlike arz
etmeye devam edecektir.
Keza, yer altı su kaynakları bilinçsizce
kullanıldığı için yine büyük kuraklıklar söz
konusudur. Aynı
şekilde yer altı sıcak su kaynakları enerji alanında
yeteri kadar değerlendirilmemektedir.
Bakınız, yine seçim bölgem Diyadin'den bir
örnek vereyim: Yüksek derecede termal suları bulunan Diyadin'de bu enerji
hem ısınma hem seracılıkta hem de turizm alanında
yüksek verimlilikle kullanılabileceği hâlde, bu tür projelerle ilgili
Bakanlık tarafından geliştirilmiş bir proje henüz
görülmemektedir.
Değerli milletvekilleri, ekolojik dengelerin
bozulduğu, doğa ve canlı yaşamının tahrip
edildiği, sermayenin kâr hırsının anbean tükettiği,
yaşam ve tarım alanlarının adım adım yok
edildiği bir ekosistemin içindeyiz.
On yıllardır insanlığın
gündemine oturmuş olan bu sorunlar, dünyanın bütünsel bir yaşam
alanı olarak ciddi tehlikelerle karşı karşıya
olduğunu gösteriyor. Dünyadaki bu gelişmelerin ağır
yansımaları ülkemizde de yaşanıyor. Şu çok açık
ki AKP Hükûmeti de bu tür sorunları aşacak politikalar izlemekten de
oldukça uzaktır. Gezi direnişinden tutun da Erciş'e kadar, son
olarak Yırca ve İkizdere Şimşirli köyünde görüldüğü
gibi su ve yaşam haklarını ve alanlarını savunan
köylülere karşı şiddet kullanılmasına kadar, Hükûmet,
vatandaşlara ve çevre haklarına yapılan
saldırıların başında geliyor.
AKP iktidarı, hukuk ve mali adalet ilkesini yok
saydığı gibi, çevre adaleti ilkesini de yok saymaktadır.
Doğaya ve çevre haklarına karşı bu
saldırının arka planında, sürdürülemez bir kalkınma
ideolojisi var. Ekolojik felaket projeleri demek olan üçüncü havaalanı,
üçüncü köprü ve Kanal İstanbul gibi çılgın projeler ve HES'ler,
güvenlik barajı gibi doğa düşmanı bir büyüme anlayışının
lokomotifi olarak bizi de artık kaygılandırıyor. Bu
nedenle, Hükûmet, sermayenin değil, toplumun ihtiyaçları üzerine
planlanan enerji politikalarını esas almalı ve bu anlamda
çalışmalar yürütmelidir.
Suyun ticarileştirilmesi karşısında
suyun doğanın hakkı olduğunu söylemek, sermayenin
doğaya saldırılarına karşı canlı
yaşamını ve çevre hakkını savunanların
yanında mücadele etmek demokratik zihniyete sahip tüm çevrelerin görevidir.
Ekoloji mücadelesi tüm canlılar için verilen bir mücadeledir, demokrasi mücadelesinden
koparılamaz.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dördüncü konuşmacı Sebahat
Tuncel, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Tuncel. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Su Enstitüsü
kurumu üzerine partimizin görüşlerini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sesimden
dolayı da özür diliyorum şimdiden.
Sevgili arkadaşlar, konuya geçmeden önce birkaç
konuya dair görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Aslında Grup Başkan Vekilimiz de ifade etti;
bugün, Pakistanın Peşaver kentinde bir okul baskınında
100den fazla insan yaşamını yitirdi ve dün de
Avustralyanın Sidney kentinde bir kafede insanlar rehin alındı.
Hatırlarsanız biz iki yıldır bu kürsüde, özellikle El
Kaideye bağlı unsurların, IŞİDin El Nusranın
sadece Kürtler açısından, Kürdistan açısından bir tehdit
oluşturmadığını, başta Türkiye olmak üzere bütün
dünya açısından bir tehdit oluşturduğunu hep ifade
etmiştik. Türkiyenin bu konudaki politikalarını da hep
eleştirmiştik. Aslında bizim ne kadar haklı olduğumuz
bir kez daha ortaya çıktı. Bugün saldırganlar dünyanın
çeşitli yerlerinde insanların sivil insanların yaşam
hakkını tehdit altına almış durumda. Ben de bu
saldırıları kınıyor, bu saldırılarda
yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet ve yaralananlara da acil
şifalar diliyorum.
Diğer bir konu sevgili arkadaşlar, yine
aslında Türkiyenin politikasıyla çok alakalı ve Orta
Doğuda Kürt sorununun özellikle dört parçada, İran, Irak, Suriye ve
Türkiye ülkelerinin politikaları nedeniyle Kürt halkının hep
direnmek zorunda kaldığı bir konuya ilişkin. açlık
grevleri Türkiyede de çok gündeme geldi. Hatırlarsınız, biz
milletvekilleri olarak da o dönemde açlık grevlerine destek için burada da
açlık grevleri yaptık. İnsan hakları savunucuları
genelde açlık grevlerini bir yöntem olarak çok kullanmazlar, insanın
kendisine zarar vermesini doğru bulmazlar ama artık insanın
sesini duyuracağı başka bir alan kalmadığında ne
yazık ki tek çare kendi bedenini ölüme yatırmaktır. Bugün
İranın Urmiye Cezaevinde 29 Kürt siyasi tutsak açlık grevinin
27nci gününde ve bugün bu bütün dünyanın bu konuda duyarlı
olması eğer duyarlı olmazsa bu insanlar İran Hükûmeti idam
etmeden kendilerini yaşamlarının tehlikeye girdiğinin
altını çizmek istiyoruz. Bu konuda sayın bakanlar
aracılığıyla aslında Hükûmete bir
çağrımız var AKP Hükûmetinin İranla ilişkilerinin
ticari ilişkilerinin siyasi ilişkilerinin iyi olduğunu biliyoruz
yaşam hakkı kutsalsa o zaman Hükûmetin bu konuda da adım
atması gerekiyor mesele çok insani mesele gerçekten İranın bu
idam politikalarından vazgeçmesi; kadınları, siyasi tutsakları
ya da kendi politikalarına uymadı diye insanları katletmesinden
vazgeçmesi aynı zamanda Türkiyenin ilişki kurduğu, Türkiyenin
siyasi ve ticari ilişkiler kurduğu bir ülke açısından da
önemlidir diye düşünüyoruz. Bu konuda da Hükûmetin duyarlı
olması ve idamların engellenmesi konusunda çaba içerisinde olması
gerekiyor.
Diğer bir konu sevgili arkadaşlar -Türkiyeyle
alakalı bir durum- biliyorsunuz, bugün, Gezi direnişi nedeniyle,
İstanbulda bir dava yürüyor: Çarşı davası.
Çarşı davasının gündemi, darbe yapmak. Gerçek anlamda, AKP
Hükûmeti, nerede bir toplumsal muhalefet var, nerede insanlar sokağa
çıkıyor, bütün bunları kendisine darbe olarak nitelendiriyor.
Türkiye, gerçekten bir darbeyle karşı karşıya
kaldığında kimse inanmayacak çünkü darbe niteliği olmayan
şeyleri darbeyle değerlendiren bir noktada. Çarşının
yalnız olmadığını, bugün orada, mahkemede olan
insanlar hep ifade etti ama şunun altını bir kez daha çizmek
istiyorum: Çarşı, aslında, bu ülkede futbolun her zaman için bir
milliyetçi dalga için kullanıldığı bir dönemde ilk kez
Çarşı taraftarları sokağa çıkarak ekolojik mücadelenin
yanında oldular, halkın yanında oldular, bu mücadeleyi
sahiplendiler. O açıdan, Çarşı davası şahsında,
aslında toplumsal muhalefet yargılanıyor, orada insanların
ekoloji mücadelesi yargılanıyor. Buna karşı olduğumuzu
bir kez daha ifade etmek istiyorum. İstanbul Vekili olarak, Gezi
direnişinin başından sonuna kadar hep içinde yer almış
birisi olarak da bunun altını çizmek istiyorum. Gerçekten, AKP
Hükûmetinin, toplumsal muhalefeti bastırma yaklaşımından,
artık, bu yöntemlerinden, yargıyı bir baskı aracı
olarak kullanmasından vazgeçmesi gerektiğinin; Türkiyeyi
demokratikleştirmediğinin, aksine, giderek otoriter, faşizan bir
yönetim hâline getirdiğinin, bütün dünyanın da bu noktada Türkiyeyi
eleştirdiğinin altını çizmek isterim.
Sevgili arkadaşlar, konuya ilişkin sözlerimize
gelirken, Türkiye Su Enstitüsü 2011 yılında kuruldu. Özel bütçeli bir
komisyon bu. Bu, önemli bir konu ama. Su her şeydir, yaşamın
kaynağının kendisidir. Bugün uluslararası gündemin üst
sıralarında aslında su yatıyor ve Türkiyenin su
politikasına baktığımızda, Türkiyedeki su
kaynaklarına, suya nasıl yaklaştığını bir
kez daha görürüz. Uluslararası gündemin üst sıralarında yer alan
su konusuna dünya kamuoyunun ilgisinin giderek arttığını
herkes biliyor. Bunun başlıca nedenleri olarak, iktidar şöyle
tanımlıyor: Nüfus artışı, hızlı
şehirleşme ve sanayileşmenin yol açtığı su
ihtiyacı ve iklim değişikliği olarak ifade ediyor.
Önümüzdeki yirmi-yirmi beş yıl içerisinde Orta Doğunun, sadece
Orta Doğu değil, bütün dünyanın temel gündemlerinden biri,
sevgili arkadaşlar, su olacak, hatta petrolden de önemli bir kaynak hâline
gelecek.
Türkiye su kaynakları politikasını
oluştururken şöyle bir perspektifle bakıyor; Ülkemizin ekonomik
ve sosyal kalkınmasını, su ve gıda güvenliği
açısından öncelikleri, Avrupa Birliğiyle yürütülen üyelik ve
müzakere süreci, bölgesel gelişmeler ışığında ele
alıyoruz. diye ifade ediyorlar. Yine, Türkiyenin yenilenebilir, ucuz ve
çevre dostu olan hidroenerji potansiyelinden ve su kaynaklarımızın
sağladığı diğer ekonomik ve sosyal faydalardan verimli
ve sürdürülebilir biçimde yararlanması amacıyla gerekli projeler
hayata geçirilecektir. Aslında AKP Hükûmetinin bütün doğa tahribatının,
yaşanan sorunların temel nedeni, ekolojik perspektiften yoksun
olmasının temel nedeni bu cümlede geçiyor. Çünkü AKP Hükûmeti her
şeye kalkınma, her şeye fayda-yarar olarak bakıyor. Kimin
faydası, kimin yararı? Halkın değil, insanların
değil; bu fayda ve yarar sadece ve sadece AKP iktidarının
faydası anlamına geliyor.
Biliyorsunuz, bu su politikası Türkiyenin Avrupa
Birliği ilerleme sürecinde de temel başlıklardan biri. O konuda
AKP Hükûmetinin hâlâ imzalamadığı ya da yükümlülüklerini yerine
getirmediği mevzuatlar var. Özellikle bu konuda, bunun başında
Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifini -Avrupa Birliği
toprakları üzerinde yüzey sularının, kıyı
sularının ve yer altı sularının kirlenmesinin
önlenmesine dair yasayı- imzalamamış durumda. Yine,
sınıraşan sular, özellikle Fırat ve Dicle konusunda,
sınıraşan suların geleceği konusunda çekince
koymuş durumda, bunu imzalamamış durumda çünkü Avrupa
Birliği sınıraşan suları da içeren su ve çerçeve
mevzuatının temelini Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi,
Sınıraşan Suyolları ve Uluslararası Göllerin
Korunması ve Kullanılması Sözleşmesi bu Helsinki
Sözleşmesi olarak biliniyor- Sınıraşan Boyutta Çevresel
Etki Değerlendirilmesi Sözleşmesi Espoo Sözleşmesi yani- ve
Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Karar Alma Sürecine Halkın
Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi Aarhus
Sözleşmesi- oluşturmaktadır ve AKP Hükûmeti aslında bunu
imzalamamıştır. Dikkat ederseniz burada yargıya
başvurma, halkın katılımını sağlama çok
temel ve esaslı bir konudur.
İki temel konu var: Bir, suların kirlenmesini
engellemek; ikincisi de bu konuda halkın katılımıyla
birlikte mahkeme süreçlerine itiraz etme süreçlerini işletmek.
İktidar bunu tam müzakere sağlandıktan sonra
gerçekleştirebileceğini ifade etmiştir. Bu, ciddi anlamda bir
sorun.
Sevgili arkadaşlar, endüstriyel kullanımı
sonucunda su ve su havzaları kirlenmekte. Aynı zamanda, üretimde
kullanılan suyun yer altı akiferlerinde ya da yüzey
sularının aşırı çekilmesi sonucunda yüzey
birikintileri ve yer altı akiferleri de kurumaktadır. Bu, ciddi
anlamda kuraklığa neden oluyor.
Dereleri idare tarafından atık kanal olarak
kabul eden ve bu nedenle derelerine sanayi ve evsel atık su
deşarjı yapılmasına izin veren Türkiye, Küçükçekmece
Lagünü, Trakyadaki sanayi atıklarıyla kirlenen Ergene Nehri, Konya
kent atık suyunun sularına boşaltıldığı ve
bu nedenle kirlenen Tuz Gölü, Kâğıthane Arıtma Tesisi atık
su ve çamurları, çevresindeki yerleşim ve sanayi atık
sularıyla kirlenen Alibeyköy Barajı kirletme saldırısıyla
baş edemeyen sürdürülebilir kalkınma stratejisi ve bu stratejiyi
hayata geçirme yaklaşımı
Dikkat ederseniz, aslında su politikası sadece
suyun kullanımı değil, her gün kendi
yaşamımızı birebir etkileyen noktalardan birisidir.
AKP Hükûmeti dikkat ederseniz, bütün
politikalarını sevgili arkadaşlar, rant üzerine kurmuştur.
Yani biz doğadan daha çok nasıl rant elde edebiliriz, doğa
kaynaklarını nasıl kullanabiliriz? Bu konuda insan hakları,
özgürlükler, çevre hakkı hiçbir zaman dikkate alınmıyor,
doğanın bir hak öznesi olarak ele alınması meselesi
kesinlikle yok.
Bu Parlamentoda -iki dönemdir biz de bu
Parlamentodayız, kendi şahsım adına söylüyorum-
çıkartılan yasalara baktığınızda, bütün
doğal kaynaklardan nasıl rant elde edebiliriz üzerinden
Şu an
Türkiyede bir Su Yasa Tasarısı bekliyor, henüz çıkmadı. Bu
yasa tasarısı da aslında su kaynaklarını nasıl
metalaştırabiliriz, nasıl ticarileştirebiliriz meselesi
üzerindedir. AKP Hükûmeti bütün uygulamalarında -bakın birkaç
başlık size ifade edeyim - yasa ve yönetmeliklerin hepsini buna göre
değiştirdi. Kamu kurumlarıyla ilgili yasalarda özellikle
hizmetleri yapar veya yaptırır. Bu Yerel Yönetimler
Yasasında, sevgili arkadaşlar, değiştirerek aslında
kamunun yapması gereken şeyi özel sektöre devretti. Böylece
belediyelerin yetki alanı içerisinde olan su kaynaklarını bile
ticari bir alana açtı. Bu çok ciddi bir sorun. Yani AKP Hükûmeti
şimdi hangi ilde isterse, eğer kendi belediyesi de varsa, kendi su
politikası çerçevesinde oradaki suyu ya özel şirketin, özel
sermayenin denetimine sunacak ya da bir yerden alıp başka yere
taşıyacak. Bu çok ciddi bir sorun.
Yine Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde
Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması imzalandı.
Bu da sevgili arkadaşlar, bu yönetmelik kapsamında da su
havzaları, suyun aktığı tüm alanı; vadileri,
kıyıları, yeraltı şirketlerinin kullanımına
açtı. Yani aslında insanın hakkı olan, 76 milyon
insanın hakkı olan su kaynakları onlara sorulmadan, onlara
Sizin ihtiyacınız var mı yok mu? diye danışılmadan,
Hükûmet tarafından alınan kararlarla birlikte başka işler
için kullanılıyor.
Yine Maden Yasasında değişiklikler
yapılarak maden aranacak alanlar için izin sınırları
kaldırıldı. Enerji Yasasında değişiklik
yapılarak lisansı dağıtılan HESlerin yerel imar
planlarına işletilmesi yasallaştırıldı. Yine
Orman Kanununda değişiklik yapılarak HES yapımı ve
maden aramaları için doğal alanların
kamulaştırılması ve üçüncü şahıslara devri
kolaylaştırıldı. Köy Kanununda yapılan
değişikliklerle meralar ortak alan olmaktan
çıkartıldı, üçüncü şahıslara devrinin önü
açıldı. Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa
Tasarısı hazırlanarak su havzalarını ve doğal
alanları sit ve millî park alanı olmaktan çıkarttı ve bütün
bunları ranta açtı.
Sevgili arkadaşlar, dikkat ederseniz AKP Hükûmeti
bütün bakanlıklarda kanunlar değiştirmiş ve bunların
hepsi daha çok sermayenin hizmetine, özel sektörün hizmetine; doğa
hakkını ihlal eden, insan hakkını ihlal eden, yaşam
hakkını ihlal eden kararlar oldu. Bakın, bugün derelerin
hepsinde AKP Hükûmeti HES yapıyor. Hidroelektrik santralleri Türkiye
enerjisinin -Sayın Bakan burada- en fazla yüzde 10unu gideriyor sevgili
arkadaşlar. Yüzde 10luk bir şey için bütün derelerimizi, bütün
yaşam alanlarımızı elimizden aldınız ve sadece
mesele oraya HES yapmak değil, HESten sonra orası başka
alanlara açılacak, bu çok net. Şimdi, derelerin üzerine yapılan
her HESe ya da nehirlerin üzerine yapılan HESlere insanların
karşı çıkmasının nedeni sadece oraya hidroelektrik
santrali yapıldığı için değil, bu nedenle insanlar
yaşam alanından uzaklaşıyor, canlılara zarar veriyor.
Bu çok ciddi bir sorun. Yine, çevre nizam planlarıyla su
havzalarının doğal alanlarını kullanıma açma
Dikkat ederseniz, her şey -AKP Hükûmetinin- bütün
dünyada uygulanan neoliberal politikaların bir parçası olarak
Türkiyeye olduğu gibi uygulanıyor. Buna insanlar itiraz
ettiğinde de bunlar darbeci oluyor, bunlar bölücü oluyor, bunlar zaten AKP
Hükûmetini devirmek istiyor. Oysa, insanlar yaşam alanlarında
yaşamak istiyorlar, yaşanabilir bir toplumda. AKP sürdürülebilir bir
enerjiden bahsediyor. Onlar için yaşam, sadece kendi
iktidarlarının sürdürülebilir olmasıdır. Bakın, bu
konuda, acele el koyma yasasını ortaya çıkarttılar. Acele
kamulaştırma diye bir yasa burada
Gerçekten, şahıs
arazilerine ve taşınmazlarına HES, termik santral, nükleer
santral, maden çıkarma ve işletme tesisi, kentsel dönüşüm,
enerji nakil hattı geçirmek için ve benzeri işlemler için acele
kamulaştırma adı altında 2942 sayılı Kanunu
geçirdiler. Peki size soruyorum, sevgili milletvekili arkadaşlar: Bu kimin
ihtiyacı? Halkın ihtiyacı mı, toplumun ihtiyacı
mı? Kim bundan faydalanıyor? AKP Hükûmeti. Bu ülkede en yoksulla en
zengin arasındaki fark -8,5 kat- azalmıyor, giderek artıyor. Bu
ülkede zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul oluyor. Üstelik,
hukuksuzluklar da devam ediyor. Bakın, AKP Hükûmeti bütün alanlara, bütün
hukuksuzluğu, hukuku kendine göre uygulayan
Şimdi, Cumhurbaşkanı, eski Başbakan
ne diyordu: Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü. Ama,
şimdi, AKPnin hukuku. Ciddi anlamda sorun. Örneğin, Dersim Peri Suyunda,
Limak-Bilgin ortaklığı olan Darenhes Elektrik Anonim
Şirketi tarafından Elâzığ Karakoçan ilçesi Akkuş
köyü-Pamuklu köyü sınırlarında yapılan Pembelik HES
Barajı mevzuata aykırı ve yasal izinleri olmaksızın
devam ediyor. Bazı konularda acele kamulaştırma yasası
nedeniyle şeyler çözülmeden, yasal altyapısı hazırlanmadan
birçok yerde çalışmalar yürütülüyor; bu, çok ciddi anlamda bir sorun.
Yani, AKP Hükûmetinin su politikası, aslında kendisinin Türkiyeyi
nasıl yönettiğiyle de alakalı bir durum. Yarın burada Çevre
Komisyonu hakkında da konuşacağız. Aslında ekoloji
meselesi sadece bir çevre meselesi değildir, yaşamın kendisidir.
Eğer su yoksa hayat da yok. O zaman, siz, suyu alıp kendi çıkarınız
için kullanamazsınız, kendi çıkarınız için başka
yerlere taşıyamazsınız, bu çok ciddi bir sorun ve buna
karşı mücadele etmek bizim tabii ki görevimiz.
Sevgili arkadaşlar, yeni yapılacak
tasarıda, bakın, yüzeysel ve yer altı sularının
sermaye tarafından kullanımı; su havzalarının kamu
özel ortaklığında yönetimi; suyun
metalaştırılması; su havzalarının
şirketlere, kullanıcıya tahsisinin
yasallaştırılması; suyun ticarileştirilmesi; su
havzalarının bütünleşik kullanım yöntemleri; tahsislerde,
satışta ve yöntemde tek yetkili kurum olarak Orman ve Su
İşleri Bakanlığının yetkilendirilmesi
yasallaştırılmaya çalışmaktadır. Yani, Hükûmet de
aslında bütün bu alanları tek bir kalemde toplayarak işi
kolaylaştırmak istemektedir. Herhangi bir pürüz çıkmasın,
herhangi bir sorun çıkmasın, biz bu konuda istediğimiz
şeyleri yapalım.
Suyun, su havzalarının kullanıma
açılması, sermaye birikimine sokulması, müdahale edilebilir
olması -yani su kaynaklarına- restorasyonu, ticarileştirilmesi,
kuyu suları dâhil olmak üzere bütün alanlarda bu kararın
alınması ciddi bir sorun. Bu yasa tasarısı gelirken biz
tabii ki bu konudaki eleştirilerimizi her düzeyde ifade edeceğiz. Ama
burada bir şeyin altını çizmek istiyoruz: AKP Hükûmeti hangi
perspektiften, hangi bakış açısından yasa yapıyor? Bu
ciddi bir sorun.
Biliyorsunuz sevgili arkadaşlar, aslında
-bütün- Dünya Su Forumunda, en son iklim konferansında bazı kararlar
alındı. Türkiye, 5inci Dünya Su Forumuna da ev sahipliği
yaptı. 5inci ve 6ncı Dünya Su Forumunda bazı kararlar
alındı. Biz, bu konuda özellikle eleştirilerimizi, özellikle su
hakkı platformlarının yaptığı itirazları hep
ifade ettik. Yani, bu, kapitalistlerin kendi ihtiyaçları
doğrultusunda bütün insanlığın hakkı olan su
haklarını kullanmaları, başka alanlara
taşımaları ciddi bir sorun. Özellikle, sevgili arkadaşlar,
sınıraşan sular açısından da durum çok ciddi. Dicle ve
Fıratın geleceği konusunda, biliyorsunuz, bu Hükûmet yine 644
ve 648 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Teşkilat ve Görevlerini Belirleyen Kanun Hükmünde Kararnameyle Dicle ve
Fırat Havzasını sit alanı olmaktan çıkardı. Bu
çok ciddi bir sorun. Aslında Dicle ve Fırat sınıraşan
sular olması açısından, Orta Doğu halklarını,
Orta Doğuyu çok ilgilendiren bir konu ama AKP Hükûmeti böylece Dicle ve
Fıratın her tarafına işlem yapabilecek. O yüzden
Ilısu Barajına karşı çıkanlara karşı da bu
Hükûmet çok sert tavır aldı. Şu an Hasankeyfi
taşıyabilir miyiz? diye tartışıyor. Bu konuda çok
ciddi sorunlar var. Yine, bu konuda, su kaynaklarının yeterince
olmaması ya da kendi ihtiyaçları için kullanılması ciddi
anlamda doğayı da tehdit altına alıyor. Özellikle,
UNESCOnun dünya kültür mirası listesine aday olan Diyarbakırın
Hevsel Bahçeleri de, sevgili arkadaşlar, AKP Hükûmetinin
saldırısı, bu politikaların saldırısı
altındadır. Çünkü, kendi su kaynaklarını başka
alanlarda kullandıkları için, su yetişmediği için o
alanı talan etmek istemektedir. Dikkat edin, AKP Hükûmetinin, yani daha
doğrusu bütün iktidarların GAP projesi vardı, şimdiye kadar
hiç hayata geçmedi. Çünkü, AKP Hükûmeti de dâhil, herkes kendi istediği
gibi bu alanları kullandı ve halkın ihtiyacı olan
işlere değil, kendi çıkarları olan politikalar için
enerjisini harcadı.
Sevgili arkadaşlar, bitirirken şunu ifade etmek
istiyorum: Su dediğiniz şey herhangi bir şey değildir.
Su, bizim yaşam kaynağımızın kendisidir.
Ticarileştirilemez, meta hâline getirilemez, satılamaz ve bizim
haklarımızı
Hele hele, insanların haberi olmadan sular bir
yerden bir yere taşınamaz, insanların haberleri olmadan sular
kirletilemez ve kirletiyorsa Hükûmet bunu temizlemekle sorumludur ve su
kaynaklarını hunharca kullanamaz. Bunun için ne gerekiyorsa biz
Halkların Demokratik Partisi olarak bu mücadeleyi devam ettireceğiz
ve AKP Hükûmetini de bu politikalarından vazgeçmeye; insan için, halk
için, doğa için politika geliştirmeye davet ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına lehinde söz
isteyen Muzaffer Yurttaş, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Yurttaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, bütçenin hayırlı
olmasını diliyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Eskiden de bütçeler yapılır ama bütçe daha üç
ay geçmeden delik deşik olurdu. Daha önceki hükûmetler zamanında da
beş yıllık kalkınma planları yapılır ama
ikinci yılda hükûmet planın altında kalıp giderdi.
Şimdi, AK PARTİ denk bütçe yapıyor, en büyük payı da
eğitim ve sağlığa ayırıyor. Cumhuriyetin 100üncü
yılı 2023ü, İstanbulun fethinin yıl dönümü olan 2053ü ve
hatta Malazgirt Zaferinin yıl dönümü olan 2071 yılını
hedefleyerek yolumuza devam ediyoruz.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığının yürüttüğü 1000 Günde 1000 Gölet
Projesinden en fazla nasibini alan illerin başında Manisa
gelmektedir. Bu projeler bittiğinde Manisa daha fazla sulu tarıma
kavuşacak ve göller bölgesi hâline gelecektir. 52 gölet ve 3 sulama
barajı projemiz vardır. 25 gölet bu yıl tamamlanacak ve su
tutmaya başlayacaktır. Kırk yıldır türküsü
çağrılan Ahmetli Kelebek Barajının inşaatı devam
etmektedir. Geçtiğimiz hafta, Sayın Bakanımızdan Gürdük
Barajının yatırıma alındığına dair
müjdeyi de aldık. Gördes Barajı bitirilerek hem sulamaya fayda
sağlanmış hem de İzmirin arsenikli sudan kurtulması
yolunda önemli bir adım atılmıştır.
Baraj ve su deyince akla gelen Sayın
Bakanımız Veysel Eroğluna ve ekibine teşekkür ediyoruz.
Spil Dağı Projesinden bahsetmek istiyorum.
Spil Dağı, 1968 yılında Bakanlık oluru ile millî park
ilan edilmiştir. Ancak, AK PARTİ iktidarından önce millî park
adına hiçbir şey yapılmamıştır. 2011
yılında ilk defa Manisada bir bölge müdürlüğü kurulmuştur.
Yeni kurulan Doğa Koruma ve Millî Parklar 4. Bölge Müdürlüğü
çalışmalarına başlamış ve bugüne kadar 20 milyon
Türk liralık altyapı hizmetleri yapılmıştır. Spil
Dağı Millî Parkı çalışmaları devam etmektedir.
Manisa lalesi Anemon, 78 çeşit şifalı
endemik bitki, mesirin de içinde bulunduğu kırk bir çeşit
baharatın pek çoğu Manisamızda, Spil Dağında
yetişmektedir. Yılkı atlarımız Spil Dağında
görülmeye değer bir görüntüdür. Ayrıca, Spil Dağı Millî
Parkı, tamamı planlı ve projeli ender millî parkların
başında yer almaktadır. Şu anda yıllık 200 bin
ziyaretçisi bulunmakta, bu proje tamamlandığında 500 bine
çıkacaktır. Altyapı bitirildiğinde sağlık oteli
ve spor oteli burada inşa edilecektir yap-işlet-devret modeliyle.
Ziyaretçi merkezi ve araştırma enstitüsü
bitirilmiştir. Ayrıca, şehzade otağı
çadırında ziyaretçilere ayran ikramı ve bilgilendirme
yapılmaktadır.
2.500 kişi kapasiteli atık su arıtma
tesisleri tamamlanmıştır.
Burada gelen hastaların ve sporcuların
rahatlıkla yararlanabileceği helikopter pisti tamamlanmış
ve hizmete açılmıştır.
Ayrıca 9.100 metre araç ve yaya yolu
tamamlanmış, 10 adet bin araçlık otopark bitirilmiştir.
Burada altyapı çalışmaları yine 100 bin metrekare alanda
doğal kesme taşla, Bergama taşıyla yol kaplaması
tamamlanmıştır. 14 bin metre içme suyu şebekesi, 25 bin
metre yağmur suyu şebekesi, 10 bin metre telefon ve İnternet
hattı, 16 bin metre yer altı elektrik hattı, 7.600 metre
kanalizasyon çalışmaları tamamlanmıştır.
Yürüyüş yolları ve spor alanları
halkımızın hizmetindedir. 6 bin adet üç ya da dört
yaşında fidan dikimi sağlanmıştır, 6 bin fidan
dikimini sağladık. Bu fidanlar ile bu çevreyle geleceğin turizm
merkezlerinden birisi Spil Dağı olacaktır.
32 adet piknik ünitesi halkımızın
hizmetindedir Spil Dağında. Ayrıca, 42 adet kır evi
yapımı yüzde 75 seviyesindedir ve yaz dönemine bitirilecektir.
Yolların eski hâli ve yeni hâli gözükmektedir.
Bunun yanında millî park
tamamlandığında festival alanı, Yörük ve Türkmen
şenliklerini burada yapacağız. Çadır kamp alanları,
yamaç paraşütü, seyir terasları, tarihî çeşmeler ile turistik ve
sportif aktiviteleriyle kongreler, spor kampları yapılabilecek hâle
gelecektir. Spor kulüplerimizin gözde merkezlerinden birisi olacaktır.
Gediz Ovası gibi mümbit topraklara, yerin altı
kadar üstünün de değerli olduğu bir bölgenin
Bakanlığımız tarafından Gediz Eylem Planı burada
uygulanmaktadır.
Tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden ve bu
topraklardan aldığımız güçle, milletimizden
aldığımız dualarla, azimle geleceğe doğru
yürümeye devam ediyoruz. Durmak yok, yola devam diyoruz. Türkiyeyi
karanlık güç odakları ve vesayet sevdalıları değil,
milletin sevdikleri yönetecektir.
Bütçenin lehinde olduğumu belirtiyor ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, tutanaklara geçmesi açısından bir konuyu ifade etmek istiyorum.
Sayın konuşmacı konuşmasında
Gördes Barajıyla İzmiri arsenikli sudan kurtardık. dedi. Bu
ifade tamamen gerçek dışıdır. Bir, İzmirin suyu
arsenikli değildir. İki, Gördes Barajı İzmirin su
ihtiyacının çok küçük bir yüzdesini karşılamaktadır.
Sayın hatip arzu ediyor ise arsenikli su kullanan ve
Adalet ve Kalkınma Partili belediye başkanlarının
yönetiminde olan bazı belediyeleri kendisine ayrıca söyleyebilirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi Hükûmet adına birinci konuşmacı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli.
Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz yirmi yedi dakikadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 2015 yılı bütçe kanunu kapsamında Gümrük
ve Ticaret Bakanlığının bütçesiyle ilgili sizleri
bilgilendirmek ve bu çerçevede bu vesileyle Bakanlığımız
faaliyetleri ve hedefleriyle ilgili sizlere bazı hususları arz etmek
istiyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı olarak iki tane temel hedefimiz söz konusu. Bir tanesi
gümrük işlemleriyle ilgili olarak gümrük işlemlerinin
hızlandırılması, yani hem ithalatta hem de ihracat işlemlerinde
gümrük işlemlerinin çok daha hızlı, çok daha etkili, verimli ve
maliyeti azaltıcı bir tarzda hızlandırılması,
yapılabilir hâle getirilmesidir. İkincisi ise, gümrük
işlemlerinin bir taraftan hızlandırılması
sağlanırken diğer taraftan da güvenli yapılmasını
temin etmektir. Biraz sonra bunlarla ne kastettiğimi tam olarak aktarmaya
çalışacağım.
Bunlara geçmeden önce,
Bakanlığımızın işlem hacmi, kapasitesi
hakkında bir fikir vermek üzere bazı rakamları sizinle
paylaşmak istiyorum: 2014 rakamları itibarıyla gümrüklerimizden
giriş-çıkış yapan araç sayısı 7 milyon 667 bin
adettir. Giriş-çıkış yolcu sayısı ise 104 milyon
civarındadır.
Bakanlığımızca tahsil edilen
vergilerin toplamı yaklaşık 68 milyar lira ki bu toplam vergi
gelirlerinin yüzde 23üne tekabül etmektedir.
İşlem gören ihracat beyanname sayısı,
yine 2014 Ocak-Kasım rakamları itibarıyla 3 milyon 34 bin ve
ithalat beyanname sayısı ise 2 milyon 178dir.
Biraz önce ifade etmeye
çalıştığım en önemli amaçlarımızdan bir
tanesi, bütün işlemlerin gümrüklerde
hızlandırılmasıdır. Yine, fikir vermesi itibarıyla,
bu konuda, esasında 2003 yılından beri sonuç alıcı
önemli çalışmalar yapılmış, adımlar
atılmıştır. Örnek olarak, AK PARTİ hükûmetlerinin
iş başına geldiği 2002 yılı sonu itibarıyla
ilk bir dakikada gerçekleşen ihracat işlemlerinin oranı, toplam
ihracat işleminin yüzde 3üne tekabül ederken bugün, 2014 itibarıyla
bu oran yüzde 67ye çıkmıştır. Yani bir dakika içerisinde
ihracat işlemlerinin toplamının yüzde 67si
sonuçlandırılmaktadır. Ortalama ihracat işlemi süresi ise,
yine 2002 yılında on saatin üzerindeyken bugün bu süre iki saat
kırk üç dakika olarak gerçekleşmiştir.
Yine, son günlerde tartışılan konulara da
açıklık getirmesi açısından bazı rakamları
paylaşmak istiyorum: Gümrük işlemleri yapılırken
girişte ve çıkışta üç çeşit hat oranı söz konusudur.
Bunlardan bir tanesi mavi, sarı ve kırmızı. Yani denetim
derecesine göre bunlar tasnif edilmektedir. Tahmin edilebileceği gibi
kırmızı hattan geçecek olan bir araç ya da eşya tam tespite
tabi tutulmakta, bütün yönleriyle denetlenmekte, sayılmakta, ölçülmekte ve
tam tespit yapılmaktadır. Sarı, biraz daha hızlı
şekilde geçmekte, mavi daha da hızlı şekilde geçmektedir.
2014 Aralık başı itibarıyla ihracatımızın,
ihracat işlemlerinin yüzde 7,1i kırmızı hattan
geçmektedir. Yani zaman zaman da tartışmalara yol açan ve zaman
aldığı iddia edilen bu uygulamanın oranı ihracatta
toplam yüzde 7,1dir. Aynı oran ithalat işlemlerindeyse yüzde
18,4tür. Tabii, bunlar, ülkeler itibarıyla risk faktörüne göre, mal
gruplarına göre, eşya gruplarına göre değişebiliyor. Tabii,
amacımız daha da hızlandırmak bu işlemleri.
Bu çerçevede, şu aralar en önemli
çalışmalarımızdan bir tanesi bir aracın Türkiyeye
girişi ve çıkışında 6 olan kademe
sayısının 1e düşürülmesidir. Yani bir araç Türkiyeye
girerken girişte bir kontrol yapılmakta, plakası okunmakta,
sonra pasaport kontrolünden geçirilmekte, sonra tartılmakta, tescil
edilmekte, muayene edilmekte ve daha sonra tekrar çıkarken kontrol
edilmekte. Toplam 6 aşamalı bir denetim söz konusu bir aracın
ithalat aşamasında. Şimdi bunları teke düşürüyoruz.
Projenin ismi de zaten Tek Kapı Projesi. Sona geldik. Uygulamayı
da, inşallah, Sarp ve Kapıkuleden başlamak üzere hayata
geçiriyoruz. Bununla gelen araç ya da çıkan araç tek bir peronda duracak
ve bütün işlemler tek kişi tarafından yapılacak. Daha
doğrusu, İçişleri Bakanlığıyla
görüşmelerimiz devam ediyor. Eğer pasaport kontrolü işleminin de
gümrük memurları tarafından yapılması konusunda bir
mutabakat olursa o şekilde olacak. Yani tek kişi tarafından 6
işlem, tek peronda, tek durakta ve tek kişi tarafından
yapılacak. Ama eğer orada bir mutabakat olmazsa yine tek durakta
yapılacak fakat 2 kişi görev yapacak, pasaport kontrolü
İçişleri Bakanlığı elemanları tarafından gerçekleştirilecek.
Bu tamamlandığı takdirde, hem girişlerde hem de
çıkışlarda işlemlerin çok daha hızlı -tabii, tüm
işlemler için geçerli, hem ithalat hem de ihracat işlemleri için- bir
şekilde yapılması imkân dâhiline girecek. İfade etmeye
çalıştığım gibi, yoğunluk itibarıyla Sarp
Sınır Kapısından başlıyoruz, sonra Kapıkule,
Habur ve diğer kapılara bunları en hızlı şekilde
yaygınlaştıracağız ve teşmil edeceğiz.
Bununla ilgili tüm altyapı çalışmaları tamamlandı,
şu anda fiziki çalışmalarla ilgili
çalışmalarımız sürüyor.
Yine, aynı çerçevede, yani girişlerin ve
çıkışların hızlandırılması çerçevesinde
yeni kapılar açıyoruz. Iraka 3 tane kapı açıyoruz. Şu
anda, biliyorsunuz, tek Habur Kapısı var Iraktan. Çok
ayrıntıya girmeyeceğim, zamanı iyi değerlendirmek
açısından. Ayrıca, yine, diğer kapıları da bu
amacı uygulayacak şekilde, ona imkân sağlayacak şekilde
yeniden revize ediyoruz yani tüm diğer kapılarımızı,
bazılarının yerlerini değiştiriyoruz.
Şimdi, yine, hızlandırma çerçevesinde
yürütülen bazı projeler var yani tek pencereden tutun,
yetkilendirilmiş yükümlüye kadar. Dediğim gibi, bunlarla çok zaman
almak istemiyorum. Yani burada risk değerlendirmesi yaparak, bu
işlemleri yapanların kategorize edilerek gümrük işlemlerinin
uygulanması açısından bunların farklı statüye tabi
tutulması ve ona göre muamele edilmesi esasına dayanıyor. Yani
kredibil ise, geçmişteki işlemleri sorunsuz ise ya da başka
bazı kriterler de var, o gibi durumlarda bu insanlara, bu kişilere
ayrıcalık sağlanıyor, öncelik sağlanıyor. Tabii,
bunu ihlal ettikleri takdirde tekrar eski uygulamaya dönülebiliyor.
Şimdi, yine, bu çerçevede önemli düzenlemelerden bir
tanesi şu: Bunun çalışmaları da selefim Hayati
Yazıcı Bakanımız döneminde başladı, konteyner ve
liman takip sistemi. Şu anda konteynerler takip edilemiyor limanlarda.
Yani limana geldiği anda
Takip derken, merkezden yani bir bilgisayardan,
uzaktan bunlar takip edilemiyor. Elbette nerede olduğu, nereye
konuşlandırıldığı biliniyor ama bütün bunlar
manuel gerçekleştiriliyor. Tabii, bunların da çok ciddi zaman
aldığı ve
Daha etkin yöntemler varken bunların
kullanılması da çok anlamlı değil. Bununla ilgili de
altyapı çalışmalarını tamamladık, şu anda
ilk uygulamasına da yanlış hatırlamıyorsam Mersinde
başladık, diğer bütün limanlara da teşmil edeceğiz.
Yani her konteynere bir kimlik veriliyor ve çip takılacak, bir hareket
olduğu anda anında izlenebilecek, nereden nereye gittiği
merkezden, bilgisayardan, dijital ortamdan izlenebilecek.
Güvenli gümrük işlemleri çerçevesinde ise bir
taraftan hızlandırırken, daha etkin, verimli hâle getirirken
diğer taraftan da elbette kayıp kaçağın da en aza
indirilmesi gerekiyor, güvenli derken bunu kastediyoruz.
Bu konuya gelmişken ben -belki zamanımız
kalmaz- özellikle tartışma konusu olan, burada da gündeme getirilen
dâhilde işleme rejimi ile ilgili uygulamalarımızdan başlamak
istiyorum bu bölüme.
Şimdi, biliyorsunuz, dâhilde işleme rejimi uzun
yıllardan beri ihracatı teşvik etmek amacıyla bir finansman
modeli olarak hayata geçirilmiş ve hâlen de etkili bir şekilde
kullanılıyor. Bu çerçevede, yani dâhilde işleme rejimi
çerçevesinde, yılda yaklaşık 32 milyar dolarlık ithalat
yapılıyor. Yani ihraç edilecek ürünün bünyesinde kullanılmak
üzere yaklaşık Türkiyede -en son rakamlar itibarıyla
söylüyorum- 32-33 milyar dolar civarında ithalat yapılıyor,
bunun karşılığında da yapılan ihracat
miktarı 68 milyar dolar. Yani sisteme bakıldığında
sistem başarılı bir sistem, uzun yıllardan beri uygulanan
bir sistem. Çünkü 32 milyar dolarlık, bu amaçla, dâhilde işleme
rejimi çerçevesinde yapılan ithalat var, bununla bağlantılı
ihracat toplamı da 68 milyar dolar. Önce bunun altının çizilmesi
gerekiyor. Şunun için önemli bu: Tabii, bir sıkıntı varsa,
bir yanlışlık varsa elbette bunun üzerine gidilecek, gitmemiz de
gerekiyor ama sistemin genel olarak başarılı olduğunu bir
tarafa not etmek gerekiyor.
Şimdi, bu sürekli tartışılıyor,
dâhilde işleme rejimi çerçevesinde bazı kıymetli ya da üzerinde
yüksek gümrük vergisi olan bazı malların bu amaçla ithal
edildiği ama en azından bir kısmının ihraç edilen
malın bünyesinde kullanılmayıp içeride satıldığı
şeklinde ve büyük paralar kazanıldığı şeklinde
her zaman, geçmişte de bu iddialar vardır. Bunların elbette
gerçeklik payı da söz konusudur. Bunu tespit etmek amacıyla, yani
Türkiyede gerçekten bunun boyutu nedir, hep konuşuluyor ama bunun boyutu
nedir, en azından bilelim, fotoğrafı tam olarak çekelim,
eğer yoğun bir sıkıntı varsa ona göre sistemi tekrar
sorgulayalım, tekrar masaya yatıralım ve eğer makul
seviyelerde -diyelim, tabii suistimalin makulü olmaz ama hani, şey
anlamında söylüyorum- uluslararası standartlara göre kabul
edilebilecek seviyelerde ise elbette onunla mücadeleyi sürdürelim. Ama ona göre
sektörün de bu kadar töhmet altında -ihracat sektörü tabii doğal
olarak karşımızdaki- karşı karşıya
kalmasını ortadan kaldıralım.
Bununla ilgili, Sayın Seçer söyledi, Vahap Bey
söyledi, ilk önce uygulamayı Mersinden yaptık. Altı gün
boyunca, dâhilde işleme rejimi çerçevesinde ithal edilen tüm ürünlerden,
istisnasız hepsinden numune aldık ve bunları tahlile gönderdik.
Sonuçta yaklaşık 300e yakın beyannameden 80e
yakınında problem çıktı. Bu da yaklaşık 30
firmaya tekabül ediyor. Sordunuz Bu firmaların durumu ne? diye. Şu
anda incelemede o firmalar.
Burada şunu tespit ettik: İhraç edeceği
ürünün bünyesinde kullanmak üzere, şekerden tutun, kakaodan, tekstil
ürünlerinden kullanmak üzere ithal ettiği ve hepsinin ortak özelliği
yüksek oranda gümrük vergisine tabi ya da antidamping uygulamasına ve
vergisine tabi olan ürünler olması. Bu amaçla getiriliyor. Fakat bizim
yaptığımız tespitlerde, bunların bir
kısmının da -tabii, büyük çoğunluğu kurallara uygun
hareket ediyor, ben çıkan sonuçlar itibarıyla söylüyorum- maalesef o
ürünün bünyesinde kullanılmayıp muhtemelen iç piyasada haksız
kazanç sağlayacak şekilde satıldığını tespit
ettik. Bununla ilgili bu sonuçlar ortaya çıkınca bu uygulamayı
tüm Türkiyeye teşmil ettik, tüm Türkiyedeki gümrüklerde
başlattık. Üç gün boyunca, yine, aynı şekilde, dâhilde
işleme rejimi çerçevesinde ihraç edilen tüm ürünlerin numunesini
aldık, yaklaşık 400den fazla numune aldık, onları
tahlile gönderdik. Onların sonuçları da geldi. Onların
sonuçları, yalnız, birincisinden daha az. Yani yanlış
hatırlamıyorsam yine 300den yaklaşık 30 tane beyannamede
sorun çıktı. Bu da 15 mükellefe tekabül ediyor. Bir mükellefin birden
fazla beyannamesi olabiliyor. Onları da incelemeye gönderdik. Ayrıca,
bu bilgilerden yola çıkarak buralarla bağlantılı firmalar,
keza onların iş yaptığı gümrük müşavirlerinin
diğer firmaları, geniş bir yelpaze oluşturduk ve dâhilde
işleme rejimi çerçevesinde mal ithal eden ve bunları ihraç eden ciddi
bir yelpaze oluştuğu, sayı olduğu ortaya çıktı ve
bunların tamamını da incelemeye gönderdik. Şu anda
bunların incelemeleri yoğun olarak devam ediyor.
Tabii, burada bazı şikâyetler ortaya
çıktı. O şikâyetleri yapanlar da haklıdır. Çünkü
numune alınırken doğal olarak bir miktar bir
rahatsızlık veriliyor, kaçınılmaz olarak. Yani malı
indiriyorsunuz, numune alıyorsunuz, tahlile göndereceksiniz. O gibi
durumlarda
Ama şu anda, tahlil aşaması bitti, inceleme
aşamasında ve bu şekilde sektörün suistimal etme ihtimali
bulunan şirketlerinin önemli bir bölümünü inceleme kapsamına
almış olduk yani oran vermek istemiyorum, oran veremiyorum ama
sanıyorum yani bizim yaptığımız bu tespitlerden yola
çıkarak söylüyorum, yoğun çalışmalar gerçekleştirildi
gerçekten- yüzde 90ını yani -suistimal etme ihtimali bulunan
diyelim, işte, bağlantılar dedim ya- bütün bağlantılar
yoluyla suistimal ihtimali olanların tümünü incelemeye gönderdik. Dolayısıyla,
bu incelemelerden sonra inşallah sektörde olabilecek en az seviyeye
ineceğini tahmin ediyoruz, düşünüyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sizden önce böyle bir inceleme var
mıydı?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tabii, elbette var yani bakın, rakamlar var.
Mesela şu anda bulabilirsem eğer benden önceki yıllarda da
dâhilde işleme rejimi çerçevesinde yapılan kontroller ve ceza
rakamları burada var ama bulabilirsem ben onu sizinle
paylaşayım, elbette var. Yani bizim yaptığımız,
2003ten itibaren bu konunun üzerine gidiliyor, onda problem yok ama tüm
fotoğrafı tam olarak görmek açısından öyle bir uygulama
yaptık. Yani madem böyle bir şey var, tümüyle üzerine gidelim, tüm
boyutuyla görelim, ona göre gereğini yapalım düşüncesiyle
hareket ettik ve inşallah
Tabii, başka tedbirler de var, başka
tedbirlerimiz de var bununla bağlantılı. Çok
ayrıntılara tabii
Zaman çok daralıyor. Onlarla birlikte
inşallah dâhilde işleme rejimi çerçevesinde, suistimalleri, ihlali
büyük oranda ortadan kaldıracağını tahmin ediyoruz.
Diğer önemli sıkıntılı
alanlardan bir tanesi de transit rejimi yani transit ticaret, Türkiyede
yapılan transit ticaret. Yine, bu da çok iddialara konu olan bir husus.
Yani bir ülkeden Türkiye topraklarını kullanarak başka bir
ülkeye geçerken bazı malların gümrük işlemleri yapılmadan
kayıt dışı olarak Türkiyede
bırakıldığı, Türkiyede satıldığı
ve haksız kazanç elde edildiği şeklinde
Yine, buna yönelik
olarak da bir çalışma başlattık, buradaki
çalışmamız daha katı bir çalışma. Transit
kapsamındaki tüm ticaretin, istisnasız tüm ticaretin giriş ve
çıkışında tam tespit uygulaması başlattık.
Orada da biraz gürültü çıktı yani bu şekilde Kapıkuleden
ya da başka bir yerden, nereden girerse girsin- Türkiye
topraklarını kullanarak başka bir ülkeye transit ticarette bu
şekilde gelen malı hem girişte tam tespite tabi tutuyoruz hem de
çıkışta tam tespite tabi tutuyoruz, ayrıca bunları ATS
cihazıyla izliyoruz. Bu şekildeki sistem uzun yıllardan beri
yapılıyor, tam tespit uygulaması yeni ama ATS cihazıyla
-yani araç takip sistemi cihazıyla- takibi uzun zamandan beri, 4-5
yıldan beri yapılıyor. Bu, petrol taşımalarında
yüzde 100 yani petrolün transit taşınmasında yüzde 100
oranında, bütün taşıyan araçlara ATS takılıyor ama
diğerlerinde yüzde 20. Onu da yüzde 100e çıkarıyoruz. 6 bin
tane ilave ATS cihazının siparişleri verildi. Sistem şöyle
işleyecek: Girerken ATS cihazını takıyoruz.
Belirlediğimiz güzergâhın dışından gidemeyecek,
duramayacak. Durduğu anda merkezden sinyal verecek ya da en ufak bir sapma
olduğu takdirde güzergâhtan, yine komuta merkezimizden takip ediliyor
bunlar, sistem ikaz verecek ve anında seyyar ekiplerimizi
yönlendireceğiz.
Bakın, birkaç gün önce bir olay meydana geldi.
Sigara yüklü bir tır Kapıkuleden galiba yanlış
hatırlamıyorsam- Kapıkuleden girdi, ATS cihazı
takıldı, Kocaelinin oralarda bir yerde ATS cihazını söktü,
attı. Tabii, aracı izleme şansımız kalmadı. Hemen
en yakın ekiplerimiz harekete geçti ve diğer sistemdeki
bilgilerinden, aracın, firmanın ve şoförün adresine yakın
bir yerde kaçak sigarayı, bir tır sigarayı boşaltırken
yakaladık, tespit ettik. Bu anlamda bu sistem de etkili bir yöntem yani
bir taraftan hem girişte hem çıkışta tam tespit yaparken
diğer tarafta da bunların Türkiye içerisindeki seyri
sırasında aktarmasını engellemek amacıyla bu sistemi
kullanıyoruz. Bunlar belirlediğimiz yerlerde durabilecekler,
konaklama yeri olarak. Onları da merkezden izlenecek şekilde kamera
sistemiyle donatıyoruz. Bu sistemi kabul eden akaryakıt, mola
yerlerine izin vereceğiz. Dolayısıyla, inşallah bu da tam
olarak faaliyete geçtiğinde -dediğim gibi siparişlerini falan
verdik- transit ticarette de çok ciddi anlamda bir şey
yapacağız.
Ayrıca, transit ticarete bir tedbir olarak ki et
olayı da -kırmızı et, kamuoyunda o şekilde bilinen-
transit ticaret kapsamında ama antrepo rejimine giriyor, ondan sonra
antrepoda değiştirilerek tekrar başka bir hesabı kapatmak
için, iktisadi değeri olmayan tavuk kırpıntısı olarak
çıkartılıyor. Bunu engellemek amacıyla belli ürünlerin -et
dâhil- transitinde antrepo rejimine girmelerini yasakladık. Onunla ilgili
mevzuatımız yayımlandı, yürürlüğe girdi. Yani
kırmızı et, beyaz et, şu anda aklımda
kaldığı kadarıyla tütün, sigara, bazı
kuruyemişler
Orada çok fazla sıkıntı var. Susamdan tutun
ceviz içi, badem içi, onlar da antrepo rejimine girmiyorlar, giremeyecekler
yani malı Türkiye'den girdiği zaman durmaksızın
çıkacak. Biz takip edeceğiz çünkü antrepo rejimine girdiği zaman
yine başka sıkıntılar gündeme gelebiliyor. Bu da son
zamanlarda eleştiri aldığımız konulardan bir tanesi
ama aldığımız karar doğru. Bunları, kademe
kademe, risk durumuna göre bazı ürünler için genişleteceğiz.
Ayrıca, akaryakıtta da benzer bir karar aldık. Akaryakıtta
da, Türkiye'ye ithal edilecek olan akaryakıt ürünü -ham petrol değil-
antrepo rejimine tabi tutulmayacak, vergilendirilecek; önce vergilendirilecek,
sonra antrepo rejimine tabi tutulacak.
Yeri gelmişken, daha doğrusu, onunla ilgili de
çok radikal bir karar aldık, o da şu: Gemiyle gelen ve denizden 5-6
kilometre açıktan boru hatlarıyla Türkiye'ye aktarılan,
pompalanan ve daha sonra ithal edilen petrolün ölçülmesinde ve
vergilendirilmesinde sistemi değiştirdik. Şu andaki sisteme
göre, bunlar boru hatlarıyla içeride antrepoya, tanka
aktarılıyor, orada bir teminat alınıyor ama vergilendirilmesi
daha sonra, marker katılmasından sonra tankere verirken
gerçekleştiriliyor. Ve o aşamada da o kadar çok izlenmesi gereken
alan oluşuyor ki, ben tam uygulamayı görmek açısından,
Mersin Limanında, bir gemiden petrolün bu şekilde nakliyesinden son
aşamasına kadarki bütün işlemleri yerinde gördüm hatta altı
yedi saate yakın bir zaman harcadık ama şunu gördüm: Elbette
birtakım mekanizmalar var ama o izi kaybetme ihtimali çok kuvvetle
muhtemel ya da bir başka ifadeyle, onu takip etmek için ciddi anlamda
tedbirler almak ve bedel ödemek gerekiyor, devlet açısından
söylüyorum. Onun yerine şöyle yaptık: Şimdi, kararı
aldık, onlarla ilgili Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı
vesaire. Gemi geldikten sonra petrol boruyla pompalanıyor, tam karaya çıktığı
yerde sayaçlar koyuyoruz. Sayaç, bunlar tabii, büyük sayaçlar ve hata payı
da binde 1in altında olan sayaçlar, ki yedekli
çalışacağız ayrıca. Sayaç koyuyoruz, oradan geçen
rakam üzerinden vergilendirmeyi yapıyoruz tam karaya
çıktığı anda.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bakanlığınıza
gelecek mi on-line?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tabii, tabii, hepsi. Tabii, bütün o bilgiler
anında hem merkeze hem bölge müdürünün odasına gelecek. Evet aynen
öyle, doğru. Ben ayrıntıya girmek istemiyorum tabii, çünkü
teknolojik, son derece modern şeyler.
15 Şubata kadar süre verdik firmalara, 15
Şubata kadar onu temin edecekler, edemeyenlere ithal izni
vermeyeceğiz. Tam karaya çıktığı yerde biz
ithalatı yapacağız, ölçümü yapacağız, vergiyi kesinleştireceğiz,
ondan sonra ne yaparsa yapsın, biz vergiyi aldıktan sonra hiç önemli
değil.
Ha, oradan yalnız, vergiyi bir ay sonra
alacağız. Nedeni şu: Eğer hemen alırsak şu anda
piyasaya müdahale etmiş oluruz ve bu da maliyetlerde 5 kuruşluk bir
artışa yol açar, fiyatlara yansır düşüncesiyle
Çünkü,
şu anda akaryakıt ithal edildikten sonra Hazinenin kasasına
girişi tam yirmi sekiz buçuk gün sürüyor. Biz bir aylık süre
veriyoruz, tahakkuk ettiriyoruz ama, kesinleştiriyoruz,
borçlandırıyoruz ama ödeme süresini bir ay erteliyoruz. Neden? Piyasaya
müdahale etmemek için yani fiyat dengesini bozmamak için öyle bir karar verdik.
Onun da uygulaması -inşallah- şu anda başladı,
çalışmalar başladı, tebliğlerimizi
yayımladık, 15 Şubata kadar firmaların sayaçlarını
getirip oraya koymaları gerekiyor, yayımladık onunla ilgili
tebliği de. Eğer, onu yaptıkları takdirde ithalat
Yani,
bu, orada artık sıfıra yakın -yine ihtiyatlı
konuşmak lazım tabii- kaçak anlamına gelir.
Ha, şunu da söyleyeyim: Ayrıca, TÜPRAŞa
gelen, Ankaraya gelen boru hattı, ham petrol boru hattının da
Ceyhandan çıktığı yere sayacı koyuyoruz, aynı
noktaya, sıfır noktasına. Sıfır noktasına
koyuyoruz, orada vergilendiriyoruz. Aynı şekilde, orada da
artık, inşallah, kaçak, sıfıra yakın hâle gelecek.
Transit ticaret kapsamında hem tam tespit için hem
de antrepo rejimine sokmadığımız ürünlerin listesini ben
tekrar paylaşayım: Tütün ve tütün mamulleri, çay, alkollü içki, et ve
et ürünleri, sigara, sigara filtresi, elektronik eşya, mısır,
buğday, diğer hububat, muz, ceviz ve badem. Bu uygulamayı da
yeni başlattık, o da inşallah çok ciddi anlamda bir şey
sağlayacak.
Bir de bu çerçevede aldığımız önemli
kararları uygulamaya da başlıyoruz yakında, şu anda
hızla çalışmalar devam ediyor. Tüm gümrükler, işlemin
yapıldığı her alan, memurun oturduğu odasından
tutun bütün işlemlerin yapıldığı her yer,
antrepoların etrafı, bütün alanları sofistike, son derece
kaliteli, yirmi dört saat merkezden izleyebileceğimiz kamera sistemiyle
donatıyoruz, zorunlu hâle getiriyoruz yani memurların
oturdukları alanlar dâhil olmak üzere. Orada biraz sendikaların
itirazı oldu Özel hayat. diye. Yani, tabii, memurun
çalıştığı bir yerde özel hayat olmaz. Yani o
arkadaşlarımıza da, onlara da söyledik, lavabolar hariç her
taraf, Türkiye'nin her yeri.
Bu teknoloji şu anda kolay, mümkün ve ayrıca,
merkezden onu elemanlarımız kumanda edebilecek, yönlendirebilecek,
istediği görüntüyü sağlayabilecek. Onunla 7/24 saat canlı olarak
hem merkezde olacak hem de müdürün, bölge müdürünün odasında olacak.
İnşallah, o şekilde meseleyi çözeceğiz.
Şimdi, antrepo rejimiyle ilgili
aldığımız bir önemli karar var yine gümrük
işlemlerinde güvenlikli bir işlem sağlamak üzere. O da,
yetkilendirilmiş gümrük müşaviri uygulamasına son verdik. Tabii,
bu da önemli bir karardı, sistem açısından zor bir karardı.
Yaklaşık 375 tane yetkilendirilmiş gümrük müşaviri var
şu anda Türkiyede. Bunlar açıkçası, antrepolara giren
malların girişinden ve çıkışından sorumlu olarak
faaliyette bulunuyorlar.
Yalnız, burada teorik bir sıkıntı
var, sıkıntı şu: Bir antrepo rejimi uygulamasında dört
tane taraf var; antrepo işletmecisi, yetkilendirilmiş gümrük
müşaviri, antrepoya malını getiren-götüren kişi, koyan
vatandaş yani ithalatçı, ihracatçı, her neyse ve bir de devlet.
Şimdi, iki imza gerekiyor mal girerken ve çıkarken çünkü antrepo,
millîleşmemiş, vergisi ödenmemiş malın geçici olarak
depolandığı bir alan; dolayısıyla, iyi muhafaza
edilmesi gerekir. Giren, kaçak olarak çıkan her mal kayıp demektir,
birilerine rant demektir, devlet açısından kayıp demektir.
İyi korunması gerekiyor. Onun için, bir anahtar yetkilendirilmiş
gümrük müşavirinde, bir anahtar işletme sahibinde yani antrepo
işletmecisinde ya da mal girerken ve çıkarken ikisinin imzası
aranıyor.
Burada çıkarların çatışması
gerekir, örtüşmemesi gerekir ki sistemden beklenen amaç gerçekleşsin.
Fakat buradaki teorik sıkıntı şu: Yetkilendirilmiş
gümrük müşavirinin ücretini işletmeci ödüyor.
VAHAP SEÇER (Mersin) İhracatçı
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hayır, ihracatçı değil,
hayır.
VAHAP SEÇER (Mersin) Antrepo işletmecisi
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Antrepo işletmecisi ödüyor. Bu
sıkıntı. Hâlbuki iki imzanın aynı
O zaman tek imza
hâline geliyor. Böyle bir sıkıntı var.
Bir şey daha var; bu, zaman zaman gündeme geliyor
Niye yeminli mali müşavirlik sistemi işliyor da bu işlemiyor?
diye. Burada şöyle bir fark var: Devletin daha sonra inceleme
yapacağı zaman bazı fiilleri ortaya çıkarması hemen
hemen imkânsız. Çünkü neden? Bakın, mal geldi, sonra
çıkarıldı, başka bir mal yurt dışına
çıkarıldı, hesap kapandı. Bu, ne kadar süre içerisinde
oldu? Diyelim on gün içerisinde oldu. Artık geriye yönelik olarak sizin
delil elde etmeniz mümkün değil. Böyle bir durum var. Yani, antrepo sisteminde
mal çıktıktan sonra, içeriye sallandıktan,
karşılığı da değersiz olarak yurt
dışına çıkarıldıktan sonra sonradan tespiti
imkânsız, o yüzden yeminli mali müşavirlik sisteminden farkı bu.
Tabii, çok konu var, zaman da geçiyor. Tabii, bizim bir
de ticaret kanadımız var. Ticaret kanadıyla da
Sayın Başkan, arkadaşlarımız,
süremiz, evet
Şimdi, değerli arkadaşlar, ticarette de,
iç ticarette de özellikle tüketicinin korunması noktasında çok önemli
adımlar attık, çok ciddi çalışmalar yapıyoruz.
Aşağı yukarı, ithal edilenler başta olmak üzere,
tekstilden tutun oyuncağa kadar her türlü ürünü denetliyoruz ve bu sene
-şu rakamlarla kapatayım- yaklaşık 800 bin ürünü
denetledik. Bunlardan 60 bin tanesi güvensiz çıktı. Sürekli olarak
denetliyoruz ve güvensizlik oranlarını düşürmeye
çalışıyoruz, şu an itibarıyla yüzde 2 ile 8
arasında ürüne göre değişiyor. Ama bu
yaptığımız çalışmalarla inşallah önümüzdeki
yıl içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) -
yıl ortalarına kadar güvensizlik
oranlarını daha da aşağılara çekeceğimizi tahmin
ediyorum.
Evet, süremiz bitti.
Ben hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan, gelecek bütçede de
ticaretten bahsedersiniz önce.
Şimdi Hükûmet adına ikinci konuşmacı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 2015 yılı Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı bütçemiz üzerinde yapılan iktidar ve muhalefet
partili milletvekili arkadaşlarımın konuşmaları için
teşekkür ediyorum. Mutlaka -bir öncekinde de söylediğim gibi-
önerileri, tavsiyeleri, eleştirileri olanlar oldu. Tabii, mutlaka ki
bunların iyi niyetli olduğunu kabul etmek zorundayız ama
bunların içerisinde bazı eksiklerin olduğunu da belirtmem
lazım. Çünkü, bunların içerisinde belki gündemi yakinen takip
edemiyor olmaktan kaynaklanan sebepler olabilir veya farklı
yaklaşımlardan, farklı gerekçelerden dolayı olabilir.
Yapılan konuşmaların, muhalefet partisinden milletvekili
arkadaşlarımın yaptığı konuşmaların
başlıklar hâlinde kısa bir özetini çıkarttım. Özet
şunu söylüyor, tutanaklarda her bir milletvekili
arkadaşımızın yaptığı konuşma
başlıklarından alıyorum: HESleri yapmayın. diyen
arkadaşlar var, HESleri yapmayın. Gerekçeleri var kendine has.
Beş dakika, on dakika, kendine tanınan süre içerisinde
konuştular. Jeotermal lisanslarından rahatsız olduğunu
söyleyen arkadaşlarımız oldu, bu da güzel. Bu, bugünkü
konuşmalardan aldığımız alıntılar
arkadaşlar. Nükleer santrale karşıyız. diyen
arkadaşlarımız oldu, bu da tamam. Termik santral yapmayın.
Bunun getirdiği yan tesirler var. İklim değişiklikleri var,
çevre var, kirleniyor. diyenler var, bunu da yazdık bir kenara. Kömür
üretmeyin. diyen arkadaşlarımız var, Kömür üretmeyin.
Şu, şu, şu gerekçelerden dolayı bu oldu. diyenler var,
buna da kabul.
HASAN ÖREN (Manisa) Kim dedi, Kömür üretmeyin. diye
kim söyledi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Arkadaşlar, dikkatli bakarsanız tutanaklardan
bunları okuyarak çıkarttım.
İthal kömürü yapmayın, ithal kömürle
alakalı zaten başka ülkelerin boyunduruğu altında
kalıyoruz. diyenler var, ona da tamam. Bu tarzda maden
çıkartmayın. diyenler oldu. Haklı gerekçelerle söyleyenler
oldu, haksız gerekçelerle söyleyenler oldu, buna da tamam. Havaalanı
yapmayın. diyenler oldu, Köprü yapmayın. diyenler oldu bugün
itibarıyla.
AHMET AYDIN (Adıyaman) HES yapmayın.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Mesela, Özelleştirmeye karşıyız.
diyenler oldu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çarşı her
şeye karşı.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Bakın, her bir gerekçesiyle beraber söylüyorum bunu;
haklılık, haksızlık üzerinde durmuyorum. Yalnız iki
şey üzerinde konuşma yapılmadı: Doğal gaz
santrallerinin yapılmamasıyla alakalı konuşma
yapılmadı. Tutanaklara bakın. Doğal gaz santrallerinin
eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında olmasaydık
Bir kısım bizim katıldığımız platformlar
var, bir kısım açık oturumlar var, bir kısım sivil
toplum örgütleriyle beraber yaptığımız çalışmalar
var. Orada bazı lobilerin, mesela doğal gaz lobisinin bu tür
çalışmalarını görüyoruz ama Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında bunun olmayacağını bildiğim
için, şimdi, buna bir başka anlam giydirmemiz lazım.
Bir de güneşle alakalı konuşmalarda, daha
hızlı yapmamız lazım geldiğiyle alakalı, hatta
kaplumbağa hızıyla gittiğimiz söylendi. Arkadaşlar,
panter hızıyla giden iki ülkeden örnek vereceğim. Şimdi,
eğer siz bunu doğru kurgulamazsanız, bununla alakalı
sonuçları yönetemez hâle gelirsiniz. Nedir onlar? Güneş
santralleriyle alakalı, değerli arkadaşlar, o
rakamlarını verdiğiniz, 846 kilovatsaat/ışıma
saati verdiğiniz günde ve Türkiyede yaklaşık 1.500
kilovatsaatler civarında olduğunu dediğiniz rakamları
karşılaştırdığımızda, örneğini
verdiğiniz Almanya, 17 milyar euro bugün yıllık sübvansiyon
rakamı veriyor. Ve o güneşten üretilen elektriğin
alınması karşılığında, değerli
arkadaşlar, 28 euro sent fiyat verdiler. Şu anda 28 euro sentten
pariteleri çarparsak, herhâlde 45 dolar sente gelir, 40-45 dolar sente gelir.
Türkiyedeki 13,3 dolar sent verilen rakamın tam 4 katı. Siz bırakın
buna Türkiyede 4 katını vermeyi, 2 katını
verdiğinizde yatırımlar 5 katına çıkar.
Ama en son Boğaziçi Clubta
yaptığımız toplantıda, çarşamba günü
yaptığımız İstanbuldaki uluslararası
toplantıda, uluslararası bir yatırımcı geldi, dedi ki
Siz 13,3 dolar sentten vermişsiniz. Bu, aslında şu anki malzeme
biliminin ilerlemesiyle beraber gelinen çok iyi bir noktadır ama biz bu
alım garantisini de istemiyor olabiliriz. Şimdi, ilk defa böyle bir
teklifle karşı karşıya kalıyoruz. 20-22 dönümde 1
megavat yerine, şu anda 8 dönümde 1 megavatın üretildiği, cell
teknolojisinin ilerlediği, malzeme biliminin ilerlediği,
fiyatların gerilediği bir ortamda, şu anda bize diyorlar ki:
Acaba, biz 13,3 dolar senti vermeden, alım garantisi vermeden bunu yapabilir
miyiz?
Şimdi, arkadaşlar, pahalı verdiğiniz
sübvansiyon rakamları, yenilenebilir enerji kaynakları da olsa
vatandaşa dönen pahalı rakamlardır. Şimdi, çok önemli bir
tespit yapmışçasına Türkiyede kamu yatırımları
yapılmıyor, enerji sektörü yatırımları özel sektör
eliyle yapılıyor. diyorsunuz. Bizim on iki yıl önce
söylediğimiz ve hedef olarak ortaya koyduğumuz ve bunun son
kuruşuna kadar özel sektör eliyle yapılmasını
istediğimiz bir ortamdır ama Burada kamunun dahli yok. diye tahfif
etmeye, küçümseye çalışırsanız bu, size tersine şöyle olumsuz
olarak döner.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ama aynı özel sektörün
borcunu kabul etmiyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Mesela, Myanmarda petrol vardır ama giden
yatırımcı yoktur. Özel sektör, gelin, burada petrol çıkartın,
rezervi bellidir. denilen yerler vardır ama giden
yatırımcı yoktur. Yatırımcıya sebebini
sorduğunuzda size şunu söylerler: Biz, istikrar istiyoruz. Biz,
gittiğimiz ülkede siyasi istikrar ve sürdürülebilir istikrar istiyoruz.
Çünkü yaptığımız yatırımlar beş
yıllığına, on yıllığına
yaptığımız yatırımlar ve ondan sonra da yirmi
yıllığına, otuz yıllığına, kırk
yıllığına işleteceğimiz yatırımlar;
nükleer santral de altmış yıllığına
işleteceğimiz yatırımlar. O yüzden, bize siz istikrardan
haber verin., Paradan haber verin. demiyorlar ilk önce bize. Bütün
bunların -iftihar ederek söylediğimiz- ve kamu bütçesinden enerji
sektörüne, adını anmadığımız hep payın
aslında adalet gibi, sağlık gibi, eğitim gibi sosyal
sektörlere gittiğini ve kamunun en önemli parçalarından 3 temel
parçayı onardığını söylememiz lazım. Buna
rağmen, bağlı, ilgili ve ilişkili bütün kuruluşlarla
beraber şu anda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının
yaklaşık 6 milyar TLlik bütçesini görüşüyoruz. Şimdi,
arkadaşlar, bunları doğru yerlere oturtmamız lazım ve
doğru bilgilendirmemiz lazım.
Şimdi, biz, güneşte ne yapacağız?
Güneşte, 600 megavatlık ve 15 katı müracaatla 9 bin
megavatlık müracaatın ayıklamaları yapılıyor,
EPDKdan bir kısmı çıktı, bir kısmı
çıkıyor, TEİAŞta, geliyor bunların bağlantı
görüşleri ayıklanıyor ama On iki-on üç yılda kendimi
amorti ederim. diyen bundan üç yıl önceki yatırımcı
şimdi Altı ila sekiz yılda ben güneşten kendimi amorti
ederim. diyor. 3 bin megavatlık blok hâlde dünyanın en büyük,
tekraren söylüyorum, dünyanın en büyük güneş santralinin zeminini
inşallah hep beraber oluşturmuş olacağız. Oradaki
açılışa, inanıyorum ki iktidar-muhalefet ortak paydada
herkes katılacak çünkü güneşten yapacağız ama güneşten
yaptığımız kalem, sonuçta her birimizin istediği bir
kalem olmuş olacak.
Değerli arkadaşlar, şu anda, hakkında
olumsuz konuşmadığınız doğal gaz santrallerinin
hakkında biraz olumsuz konuşayım müsaade ederseniz. Şu ana
kadar yaptığımız doğal gaz santrallerinden yeteri
kadar doğal gaz santralı oluştu. Şu ana kadar lisans
verdiklerimizden doğal gaz santrali yapmak isteyenlerin önünü
kapatmayacağız ve 2012 Haziran ayından önce teşvik
alanların teşviklerini kaldırmayacağız. Bu, bizim,
yatırımcıya verdiğimiz güvence açısından son
derece önemli ancak yeni doğal gaz santrallerinin
yapılmasını teşvik etmiyoruz arkadaşlar çünkü biz
ithal ettiğimiz doğal gazın, özellikle verimli kullanmak
kaydıyla, meskenlerde ve sanayide kullanılmasını istiyoruz,
elektrik üretimindeki payının yüzde 33lere kadar düşürülmesiyle
alakalı hedefimizden şu anda vazgeçmiş değiliz. Bu
hedefimize devam edeceğiz ama kurak yıllardan dolayı eğer
yağmurun ikame edemediği, yerine getiremediği herhangi bir
üretim santrali varsa onun da yerine mutlaka elektriği üretmemiz
lazım.
Değerli arkadaşlar, bu söylemiş
olduğunuz bir işin nasıl yapılacağını
değil, bir işin nasıl yapılmayacağını ve
hangi kaynaklardan yapılmayacağını tarif eden cümlelerinizi
rakamlara tahvil ettik, rakamlar şunu söylüyor: Eğer biz, on iki
yıl önce ilk yaptığımız bütçe konuşmasında
bu konuşmaların ışığı altında
hedeflerimizi böyle belirleseydik, şu anda Türkiye'nin elektriğinin
yüzde 28i yoktu arkadaşlar, tesis edilememişti ve gerekçemiz de
yoktu. Gerekçemiz ancak Bize tavsiye edilen yönde davrandık ama
yanlış yapmışız.dan ibaret olacaktı.
O yüzden, bakın, gelin, bundan on yıl sonra
inşallah, ömrü vefa edenler, siyasette olanlar görecekler,
dışarıdan takip edenler bunu bilecekler- bu öngördüğümüz
politikalarla beraber yalnızca nükleer güç santralinin işletmeye
alınmış olmasından dolayı doğal gazda 7,2 milyar
dolarlık daha az doğal gaz ithal etmiş olan bir Türkiye'de
yaşayacağız. Biz, doğal gaz kaynaklarımızın
hangi güzergâhlardan ne kadar fazla temin edilmesi gerektiğiyle
alakalı çalışmalarımızı bir yandan sürdürüyoruz,
bir yandan bunları yapacağız ama büyüyen Türkiye'nin, ortalama
yüzde 5in daha üzerinde büyüyen bir Türkiye'nin, yüzde 8in daha üzerinde
büyüyen bir enerji sektörüyle beraber gelişmesi lazım geldiğini
biliyoruz ve şu ana kadar yaptığımız rakamlar bunu
gösteriyor, fiilî harcamalar bunu gösteriyor.
Değerli arkadaşlar, dünyada çok ciddi bir
enerji dengesizliği var. Bakın, ham petrol ve doğal gazın
üretim miktarlarına baktığımızda,
dağılım miktarlarına baktığımızda,
yalnızca OECD ülkelerinin kapladığı alan, yani yüzde 18lik
nüfusun kapladığı alan petrolün yüzde 50sini kullanıyor,
diğer bütün nüfus ise diğer yüzde 50sini kullanıyor. Afrikaya
bakın, Afrikaya 3 dolar harcanıyor, her harcanan 3 dolardan 2si
Afrikanın dışına gidiyor ama 1 tanesi Afrikada
kalıyor. Biz, Türkiye'de dünyadaki harcanan rakamların çok daha
efektif olarak, çok daha verimli olarak enerji sektörüne
kazandırılmasıyla alakalı makro ölçekteki
planlarımızı yaptık ve onları uyguluyoruz.
Bakın, dünyada, dünyanın gayrisafi yurt içi
hasılasının yüzde 2si, 2 trilyon doları harcanıyor,
geçen yıl fiilî harcama 1,6 trilyon dolardı. Türkiyede harcanan para
6 milyar dolar, gayrisafi yurt içi hasılasının daha azı
harcanarak daha fazla oran elde edilmeye çalışılıyor.
Bütün bunların hepsine
baktığımızda, bizim uluslararası diplomasiyle beraber
en son geldiğimiz nokta mesela Sayın Putinin ziyaretinde Niçin
yüzde 6 alındı, niçin yüzde 7 değil? dendi. Diyelim ki biz
yüzde 7 alacağız ama bunun adı bir rakam olacak sonuçta. O
zaman, bana Niçin yüzde 7 aldık, niçin yüzde 8 almadık? diye
sorarsanız bunun matematiksel bir anlamının
olmadığını görürsünüz. O yüzden, biz yüzde 6nın
kendimiz için yeterli olmadığını, bunun mutlaka şu
veya bu gerekçeyle daha fazla oranlarda alınması lazım
geldiğini kendilerine ilettik; bir tur toplantı yaptık, iki tur
daha yapacağız, ondan sonra sonuçları tekrar kamuoyuyla
paylaşacağız.
Değerli arkadaşlar, bugün burada önemli bir
noktayı da sizlerle paylaşmak isterim. Bakın, biz BOTAŞ olarak yıl sonuna kadar 1,2
milyar dolarlık ödeme yapacağız Rusyaya, Azerbaycana ve
İrana. Bu yapacağımız ödemeleri, vatandaştan,
sanayiciden TL olarak tahsil ettiğimiz ödemeleri aslında dolar olarak
ödüyoruz. Ve piyasadan dolar aldığımız her bir gün
piyasadan çekilen döviz anlamına geliyor. Ve bunun da çözümünü Hazineyle
oturduk, konuştuk. Merkez Bankasıyla beraber inşallah yarın
önemli bir çözüm noktasını da yine beraberce kamuoyuyla
paylaşacağız. Yani bizim doğal gazla alakalı
ödemelerimizi zamanında yaptığımızı ama bunun iç
piyasaya bir eksi olarak dönmemesi lazım geldiğini bir kez daha
vurgulamak isterim.
Değerli arkadaşlar, zaman zaman söylüyorum,
farklı gerekçelerle söylüyorum, Türkiyede, yalnızca Türkiyede
değil, dünyanın bütün liberal piyasalarında, özelleşen,
serbestleşen piyasalarında önemli bir nokta vardır Yapılan
her yatırım aslında vatandaştan, sanayiciden tarife yoluyla
tahsil edilen yatırımların finansmanında kullanılan
kalemlerdir. denir. Türkiyede bunu vatandaş mı ödüyor, kamu mu
ödüyor, özel sektör mü ödüyor? derseniz, faz farklarını bir kenara
bırakırsanız, zaman dilimlerinin farklarını bir kenara
bırakırsanız, her birinin, aslında vatandaşın
finansmanıyla yapılan kalemler olduğunu görürsünüz. O yüzden,
biz bunları harcarken, bunların tasarrufu, bunların ihale
edilmesiyle alakalı, arkadaşlarımızın hassasiyetini
bir kat daha görürsünüz.
Ben, verilen arada 3 genel müdürümüzle konuştum.
Bakın -hakkınızda somut şeyler olmasa da- yolsuzluklar
yapılabiliyor, bir kısım usulsüzlükler yapılabiliyor, ne
hissediyorsunuz, bunlar karşısında kalbiniz
kırılıyor mu, gönlünüz inciniyor mu dediğimde, Biraz
yılgınlık çöküyor tarafımıza. dediler. Şükürler
olsun, ben banka taksitimi öderken, evime aldığım
eşyanın taksitini öderken kendimle alakalı bir tereddüt zaten
yaşamıyorum. Ama, bu cümleler ne kadar rahat kullanılabiliyor,
bunu burada görüyoruz. Bunlar ne kadar seri kullanılabiliyor? Yani,
bunların vebalinin, günahının olduğuna yoksa
inanılmıyor mu? diye bana soruyor arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir de vebalini onlar kendileri
düşünse!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) O yüzden, değerli arkadaşlar, bizlerin usulsüz
çalışanların, yolsuz çalışanların üzerine hangi
hassasiyetle gitmemiz gerekirse, doğru çalışanların, dürüst
çalışanların korunmasıyla alakalı göstereceğimiz
hassasiyetin de ondan az olmaması lazım geldiğini bir kez daha
hatırlatmak isterim. Bu ülkede, bizler, dürüst insanları koruyup
kollamanın ne kadar önemli bir nokta olduğunu bilmemiz lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz denetimi
kaldırmadınız mı? Sayıştayın denetim
taleplerini reddetmediniz mi? Bir de gelmişsiniz orada şey
söylüyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Denetim olmadan yolsuzluk
nasıl çıkar ortaya?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Eğer bizler bunlara dikkat etmezsek, iktidar kültürüne
olan mesafemiz her geçen gün daha da uzaklaşır, daha da artar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yazı yazmış onlara
denetim isteyemezsiniz diye.
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yazı yazmış
onlara.
BAŞKAN Sayın Akar
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) O yüzden, değerli arkadaşlar, burada
söylediğim her cümlenin duyduğum, işittiğim her cümle gibi
sizin tarafınızdan hoş karşılanması gerekmiyor
ama ben sabırla dinledim, mutlaka bunu söyleyenlerin de sabırla dinleyeceğini
umduğum bir konuşma yapmıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, sorduğumuz
soruların hiçbirine cevap vermiyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) O yüzden, arkadaşlar, ben burada şunu söylemek
istiyorum: Bu bürokrasi yirmi beş yıllığına, otuz
yıllığına gelen bir bürokrasidir. Dürüst insanlara sahip
çıkarsak bunun AK PARTİsinin, başka partisinin
olmadığını zamanla daha iyi anlarız ama bizim, dürüst
insanlara sahip çıkmanın önemli bir hazine, önemli bir kıymet olduğunu
da bilmemiz lazım.
Bakın, Türkiyede -kendilerinin- TPAOyla
alakalı konulardan bahsediliyor, Özelleştirilecek mi? deniyor. Biz
şunu öneriyoruz: Yüzde 15lik dilimler, yüzde 20lik dilimler hâlinde
öncelikle halka açılabilen ve halka açıldıktan sonra hissesini
blok satışlarla veya uluslararası bir kısım
satışlarla yüzde 49lara kadar indirebilen bir TPAOnun, bir
BOTAŞ yapısının olabileceğini öngörüyoruz.
Bunların daha özerk, daha özel şirketler tarafından yönetiliyor
olması, aslında bu kadar miktarlık yatırımları
daha iyi yönetebileceğimiz anlamına da gelir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, tek bir soru
sordum: Soruşturmayı niye yasakladınız? Bir tek soruya
cevap verin ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Bakın, TPAO normalde uluslararası yurt
dışı ve yurt içi yatırımlar yapıyor ve
uluslararası boru hatlarıyla beraber
Bir konuşmada bundan
yeteri kadar hisse almadığımız söyleniyor. Zannediyorum, herhâlde
bunlar yeterince takip edilmiyor olunabilir. Değerli arkadaşlar, bugün
45 milyar dolarlık bir işin, dört yılda temin edilecek,
tamamlanacak bir işin şu anda TANAPta yüzde 30 hissesine ve Hazarda
da yüzde 19 hissesine çıktık. Üç yıl önce, iki yıl önce bu
hisseler yoktu. O yüzden, gelişen Türkiyenin yine büyüyen enerji
sektörüyle beraber davranacağız ve bütün bunların her birisini
beraberce oluşturacağız.
Ortada bir gizem oluşturmaya gerek yok. Ortada
gücünü şeffaflıktan alan bir enerji sektörü oluşturmaya
çalışıyoruz ve bütün bunların her birisini de kamuoyuyla
beraber paylaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben aranızdan herhangi
bir arkadaşın rüzgâr lisansıyla alakalı, güneş
lisansıyla alakalı aldığı lisanslardan bahsederek bir
gizem oluşturmaya falan çalışmıyorum. Herhangi bir
müteşebbis gibi o da müracaatını yapmıştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Her konuşmanızda bunu
yapıyorsunuz ya! Kim bunlar, bir söyleyin Allah aşkına ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - O da herhangi bir şekliyle bir vatandaş gibi
almış olabilir diyorum. Bununla alakalı herhangi bir gizem
oluşturuyor muyum, herhangi bir sıkıntı oluşturuyor
muyum? Alabilir bu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, tek bir soru
sordum: Niye soruşturmaya izin vermiyorsunuz? Ona cevap verin!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - O yüzden, değerli arkadaşlar, bizim -her zaman
söylüyorum- yamuk insanların, olayı istismar eden insanların
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yapma gözünü seveyim ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) -
yolsuzluk yapan insanların üzerine hangi gerekçeyle
gitmemiz gerekiyorsa dürüst çalışan insanları da o gerekçeyle
korumamız gerekiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, dürüst çalışıp
çalışmadığını nereden anlayacaksınız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Biz, bu manada, herhangi bir çıkar ilişkisi,
menfaat ilişkisi olmayan arkadaşları
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yargıdan kaçırmakla olmaz
bunlar. Gitsin, aklansın, gelsin!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Kusura bakmayın arkadaşlar, hiç kusura
bakmayın, menfaat ilişkisi olmayan arkadaşları önünüze
atmayız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O kararı kim verecek ya? Sen
mi vereceksin o kararı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - O açıdan, biz bununla alakalı
çalışmalarımıza devam ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mahkeme verecek o kararı! Sen
kimsin, karar veriyorsun!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla alakalı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Gönder, mahkemede aklansın,
gelsin!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) -
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey olur mu ya?
BAŞKAN Sayın Özel
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) -
çalışmalarımıza devam edeceğiz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Menfaat ilişkisi olmayan
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) -
bu çalışmalara devam edeceğiz, rüzgârı
üretmeye devam edeceğiz.
Bakın, bu konuşmalarda, tabii ki, ben sizin,
iki ay kadar önce bir pazar günü, Türkiyede üretilen fiilî elektriğin
yüzde 10,5unun rüzgârdan karşılandığını
söylemenizi beklemiyorum ve sırf bundan dolayı 600 milyon
dolarlık daha az doğal gaz ithal ettiğimizi söylemenizi, tabii,
beklemiyorum. 2014 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarından
elde ettiğimiz enerjinin ve kilovatsaatin doğal gazın
ithalatıyla alakalı her kalemi durdurduğunu, enerji
verimliliği ve tasarrufuyla alakalı yapılan her
çalışmanın işlerimizi kolaylaştırdığını
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, doğal gazı
başkasının suçuymuş gibi anlatıyorsun Bakan, senin
suçun ya! Türkiyeyi bu hâle getirdin ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) -
ama doğal gazla alakalı
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Başkası yapmadı
bunu, sen yaptın. Doğal
gazı başımıza sen bela ettin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) -
ithalata özendirici tedbirleri sunanlar varsa bununla
alakalı da yalnızca evlerde kullanacağımızı bir
kez daha hatırlatmak istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kimse rüzgâr enerjisi ile
güneş enerjisine karşı çıkmıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu sevindirici bir şey,
rüzgâr enerjisiyle alakalı, güneş enerjisiyle alakalı bir
kısım yatırımların teşvik ediliyor olması ve
bunun ortak paydaya konuyor olması sevindirici bir şey.
İnşallah, hep beraber, iktidarıyla muhalefetiyle Konya
Karapınardaki güneşin açılışında, örnek
olabilecek bir yatırımı inşallah hep beraber
karşılamış oluruz.
Değerli arkadaşlar, dünyada işler çok iyi
gitmiyor. Bakın, bunu şunun için söylüyorum: Çevreyle alakalı,
iklim değişikliğiyle alakalı konularda dünyayı
kirletenlerle temizleyenlerin aynı kişiler, aynı ülkeler
olmadığını söylemem lazım. Biz Türkiye olarak bir tavır
alıyoruz. O tavrı şöyle söylüyorum
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim sizden talep etti,
onları söyleyin Sayın Bakan şu kürsüden. Her
konuşmanızda bunu yapıyorsunuz siz. Kim sizden talep ettiyse
lütfen söyleyin onu.
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen
Sayın Bakan
konuşacak tabii.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, herkesi suçluyor, olmaz böyle bir şey. Kim yaptıysa
söylesin lütfen, biz bunu kaldıramayız.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, biz çevreyle alakalı
konularda şuna dikkat edeceğiz: Çevreyle alakalı konularda her
zaman hassas olacağız, enerji sektörüyle alakalı hassas olmaya
devam edeceğiz. Değerli arkadaşlar, eğer biz enerji sektörü
olarak çevreyle alakalı konularda hassas olmazsak başkası hassas
olmaz. Bakın, kömürle alakalı konuda biz bir şey söylüyoruz.
Ultra süper kritik ve filtreye sahip ve akışkan yataklı kömür
santrallerini teşvik ediyoruz. Maliyetlerini sorduk, ne kadar fark ediyor
diye sorduk. Onlar dediler ki: Yüzde 10, yüzde 12ler civarında, yüzde
15ler civarında fark ediyor maliyetler. Biz de dedik ki: O zaman, niçin
yüzde 10-15 daha fazla vermeyelim biz? Çevre için niye daha fazla vermeyelim
arkadaşlar? Çevre için yüzde 10-15 fazla verilmez mi, çevre için verilmez
mi, buna değmez mi?
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) En büyük yolsuzlukların
yapıldığı bakanlık sizin
Bakanlığınız.
BAŞKAN Sayın Akar
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Enerji sektörü olarak biz buna bu katkıda bulunsak fena
mı olur? O yüzden, bizler yatırımcılarımıza
söylüyoruz, diyoruz ki: Arkadaşlar, yapacaksanız kömür santrallerini
böyle yapacaksınız, çevreye rağmen değil, çevreyle beraber
yapacaksınız. Eğer bu şekliyle yapmayan varsa lütfen kenara
çekilsin, yapanlar varsa beri gelsin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir konudan
daha bahsedeyim. Bizim, her birimizin, normalde yatırımlarla
alakalı konularda, vatandaşlıkla alakalı bütün konularda,
mesela madencilikle alakalı bir öngörümüz var, diyoruz ki: Herhangi bir ruhsat
müracaatına müracaatta bulunabilmek için herhangi bir parti
ayrımı yapmak gerekmiyor, mesela şartlarımızda bu yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Olmayacak bu, lüks
değil ki.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Bir madene müracaat için herhangi bir partiye üye olma
şartımız yok, üye olabilir veya olmayabilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir de olsaydı!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Yalnız memur olmama şartını koşuyoruz.
Diyoruz ki: Eğer memursanız bu maden ruhsatına müracaat
edemezsiniz. Mali yeterlilikler arıyoruz. Aradığımız
mali yeterlilikler arasında, iktidar partisine üye olanlar olabilir,
muhalefet partisine üye olanlar olabilir ama bizim böyle bir eleğimiz yok.
O yüzden, biz yalnızca bir kriter açısından bakıyoruz.
Aldığı yatırımı tamamlayabilecek, Türkiye'ye
katkı koyabilecek, Türkiye'nin menfaatleri, çıkarları
doğrultusunda uğraşabilecek yatırımcılar
lazım bize. Varsa tanıdığınız
yatırımcılar, arkadaşlar, her zaman onları teşvik
ederiz ve ülkenin menfaati doğrultusunda onlarla beraber
çalışırız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz iş
takipçisi değiliz, tanıdığımız
yatırımcı da yok.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, ben Enerji ve Tabii Kaynaklar
bütçesine katkı koyan iktidar, muhalefet bütün arkadaşlara
teşekkür ediyorum.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Bakan konuşmasında tüm muhalefeti
kastederek, parti ismi vermeyerek, bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisini
de kastettiğini varsayıyorum
İSMAİL TAMER (Kayseri) Niye
sayıyorsunuz, nereden varsayıyorsunuz? İsminiz geçmedi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bizden, havaalanı yapılmasın talebi oldu. Köprü
yapılmasın, kömür çıkarılmasın, maden
çıkarılmasın. şeklinde muhalefetin öneri yaptığını
söyledi.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Konuşmalardan
alıntı yaptı ya, konuşmalardan alıntı yaptı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bizim
grubumuz tarafından böyle bir öneri yapılmamıştır.
Yapılmadığı hâlde bizi itham etmek suretiyle sataşmada
bulunmuştur. Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN İsterseniz soralım mı
Cumhuriyet Halk Partisini mi kastediyor diye? Öyleyse söz vereyim Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Elbette
Sayın Başkan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, bir kısım muhalefet
dedim, tamamı demedim.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisinin
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Tamamı deseydim teşekkür etmezdim. Ben
teşekkür ettim, tamamı olmadığı için teşekkür
ettim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O zaman üç partiye
de cevap hakkı doğuyor. Bu suçlamadır ya.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Akar, yok böyle bir usulümüz,
Sayın Bakan konuştu
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var, var.
BAŞKAN Hayır, grup başkan vekilinin
haricinde
ADNAN KESKİN (Denizli) Bütün milletvekillerini
töhmet altında bıraktı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Lobicilikle suçladı,
doğal gaz lobisi adına faaliyet yapmakla suçladı burada bizi.
ADNAN KESKİN (Denizli) Yakışıyor mu
bir bakana böyle bir laf?
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
altıncı tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanın
konuşmasını üzüntüyle karşıladım. Birincisi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan havaalanı yapmayın, köprü
yapmayın, maden çıkarmayın, kömür çıkarmayın
şeklinde bir öneriyi hiçbir arkadaşım
yapmamıştır. Diğer muhalefet partilerinden de ben böyle bir
öneri yapıldığını düşünmüyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Yapılanlara engel
olunuyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın
Bakan, eğer birisinin bir cümlesi var ise lütfen o cümleyi, gelin,
söyleyin, açıkça ifade edin. Böyle herkesi itham ederek siyaset
yapamazsınız. Böyle bir şey yok.
Sonuçta maden kazalarında, maden facialarında
yüzlerce kardeşimiz öldü, yüzlerce insanımız öldü. Bu olaylar
nedeniyle bir tepki ifade edilmiştir ancak hiçbir zaman bir tepkiye
Türkiyenin enerji politikası feda edilecek şekilde bir
anlayış Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ortaya
konulmamıştır.
Güneş balçıkla sıvanmaz Sayın Bakan,
birçok şey söylediniz ama ben size birkaç rakam vermek istiyorum.
Elektrik enerjisi üretiminde doğal gaza olan
bağımlılığı azaltacağız. dediniz. Türkiyenin
elektrik enerjisi üretiminde doğal gazın payı 2002
yılında yüzde 40,6dır.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Tüketim ne kadardı
doğal gazda?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın,
2014 yılı sonunda bu rakamı siz yüzde 47,1e
çıkardınız.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) 2002de ne kadar
doğal gaz tüketiliyordu?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi
diyorsunuz ki: Biz bunu azaltacağız. Bu iddianızı
gerçekçi bulmuyorum. Onu da şu şekilde izah edeceğim size: Bir
cümle daha söylediniz. Biz bir politika değişikliği
yaptık. Kamu enerji yatırımı yapmayacak, özel sektör
yapacak. Olabilir, bu bir siyasi tercihtir, saygı duyarım. Yeter ki
enerji yatırımı yapılsın. Ama öyle değil, 2002
yılında kamu-özel gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,5u
kadar yatırım yaparken 2014 yılında bu yatırım
yüzde 0,8e düşmüş durumda. Kamu çekilmiş, o boşluğu
özel sektör dolduramamış.
Enerji darboğazını yaratan
bakansınız Sayın Bakan.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, Enerji
Bakanlığı üzerinde ben de konuşma yaptım ama o
konuşmada bir lobi faaliyeti olarak doğal gazdan
bahsetmediğimizi, bir lobicilik yaptığımızı,
doğal gaz firmaları adına lobicilik yaptığımızı
ifade etti.
Yine bir başka şey de rüzgâr enerjisi
lisanslarıyla ilgili
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Arkadaşımız çok iyi konuştu.
Arkadaşımız öyle demedi.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Geçen seferki
konuşmasında da bugün de aynı şeyi yapıyor, grubumuza
bakarak, sanki biz ondan lisans talep etmişiz gibi bütün
arkadaşlarımızı ve bizi suçluyor. Sataşmadan
dolayı söz istiyorum efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Yok, öyle demedim.
BAŞKAN Hayır, hayır, öyle bir şey
söz konusu değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, aynen böyle söylüyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Akar, sözleşmeyi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tutanaklara bakın, öyle
diyor.
BAŞKAN Tutanakları getirteceğim efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hepimizi suçluyor. Bütün
arkadaşlarımızı suçluyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hepimizi suçluyor.
BAŞKAN Hayır, söyledi efendim ama Cumhuriyet
Halk Partisini kastetmedi.
Yani Sayın Bakanın nereye bakması gerekir?
Karşısındaki tüm parti
(CHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O hâlde Milliyetçi Hareket
Partisini kastetti. HDPyi mi kastetti, kimi kastetti?
BAŞKAN Tutanakları getirteceğim.
Cumhuriyet Halk Partisinin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, kimi
kastetti? HDPyi mi kastetti, MHPyi mi kastetti, söylesin o zaman Sayın Bakan.
BAŞKAN Tutanakları getirteyim ondan sonra söz
vereceğim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, tutanağı getirtmeye gerek yok. Bize iş
takipçisisiniz diyor. Biz bunu hakaret kabul ederiz.
BAŞKAN Hayır efendim, sizi söylemedi. Siz
niye üzerinize alınıyorsunuz, anlamadım ki. (CHP
sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, tutanaklara bakın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Çıkacak, bu kürsüden, kimi
itham ediyorsa söyleyecek.
BAŞKAN Sakin olun. Tutanakları
getirteceğim, okuyacağım, ona göre söz vereceğim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Biz çantacı
değiliz!
ADNAN KESKİN (Denizli) Sayın Başkan!
BAŞKAN Vallahi hepiniz konuşursanız
olmaz. Tutanakları getirteceğim, inceleyeceğim, ona göre söz
vereceğim efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önce çıkacak kim olduğunu
söyleyecek!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
doğal gaz lobiciliği konusunda bizi suçladı. Ben konuşma
yaptım. Bu benim ağırıma gidiyor!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kimi kastediyorsa söylesin!
BAŞKAN Evet, Sayın Bakan, kastettiğiniz
birisi var mı? Kimi kastediyorsunuz?
LÜTFÜ TÜRKAN (Kocaeli) Sayın Bakan, hangisi
çantacı ben merak ettim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan! Sayın Başkan!
BAŞKAN Evet, buyurun.
Kimi kastediyorsunuz?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın Divan!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan, yerinizden lütfen. Soru
soruyoruz, sataşma nedeniyle söz vermiyoruz ki.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, tutanakları inceletmeden neden bu işlemi
yapıyorsunuz?
BAŞKAN Bakacağız tutanaklara.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Tamam söyleyin, biz
de gereğini yapalım.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, 656 ve 656ya
1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
altıncı tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; ben yaklaşık 30a yakın milletvekili
arkadaşımız söz aldığında, haklı
haksız, gerekçeli gerekçesiz her birisini sakince dinledim ve arada
müdahil olmadan tek tek not aldım ve konuşurken de hangisinin ne
anlama geleceğini bilerek konuştum, seçerek konuştum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altında
Eğer ben sivil toplum örgütleri gibi dışarıda
konuşsaydım, bir kısım katıldığım
toplantılardaki bazı konuşmalara şahit olduğum gibi
yapsaydım, doğal gaz lobisinin olduğuna kanaat getirirdim ama
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı. O yüzden burada lobi
yapmazlar. dedim. Tutanakları açıp bakın. Bunların hepsini
ben bilerek
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye bunu söyleme gereği
duyuyorsun?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) - Arkadaşlar, bilerek
Lütfen, konuşurken
karşınızdakinin zekâsına da biraz saygı gösterin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Siz de gösterin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Bunların her birisini ben bilerek konuşuyorum.
Şimdi, diğer o, dediğiniz, hassas
olduğunuz konuyla alakalı, gelin, benim size bir teklifim var. O
arkadaşınızı mahcup etmeyin.
ADNAN KESKİN (Denizli) Niye söylediniz o zaman?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Ben şunu söylüyorum: Bakın, ben konuşmamda,
yine tutanakları çıkartın, bakın
ADNAN KESKİN (Denizli) Niye söyledin o zaman?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) - Arkadaşlar, tutanakları çıkartıp
bakın.
Herhangi bir vatandaş gibi, bir kişinin
milletvekili olmasının lisans müracaatıyla alakalı
kendisine mâni bir hâl olmadığını, o yüzden bunu
yapabileceğini ama ben bunu söyleyerek bir gizem
oluşturmadığımı söyledim. Yani siz, şimdi, bütün
bunların her birisini bana lütfen açıklattırmayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Açıkla canım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Ve söylüyorum
Bakın, arkadaşlar
KAMER GENÇ (Tunceli) Açıkla.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Yok. Bu ben bu kâğıdı size göndereyim,
fotokopisini göndereyim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
kim ruhsat başvurusu yapmışsa 550 kişinin önünde
çıkıp açıklayın. Bana bu hakareti edemezsiniz. Ben de bu
Mecliste milletvekiliyim.
BAŞKAN Sayın milletvekili, kimseye hakaret
ettiği yok Sayın Bakanın, lütfen
AHMET AYDIN (Adıyaman) Böyle şey olur mu
yahu!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben burada
milletvekiliyim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Biz de milletvekiliyiz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) O zaman isimlerini
açıklasın 550 milletvekiline.
BAŞKAN Oradaki, söylendiğindeki kasıt
kimseye hakaret veya suçlama değil. Lütfen
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sizin yüzünüzden ben
sokağa çıkamıyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Senin ismin mi
geçti? Sana kim ne dedi?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben milletvekiliyim
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Sokağa
çıkmaya yüzün yok o zaman.
BAŞKAN Evet, şimdi, Hükûmet adına üçüncü
konuşmacı Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğlu.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben
çıkarım, alnım açık.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Bakan
(AK PARTİ
ve CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi, bakın
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.17
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
19.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 31inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Altıncı tur bütçe görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Hamzaçebi, söz istemiştiniz.
Buyurun.
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldızın
üslubunu, açıklamasını ben doğru bulmuyorum. Şimdi,
Sayın Bakan diyor ki: Bazı milletvekilleri de yasalar çerçevesinde
başvuru yapmıştır; yasalar çerçevesinde, usulüne uygun
olarak kendilerine de ruhsatlar verilmiştir. Olabilir, bu gayet
doğaldır. Sayın Bakan, eğer bu gayet doğal bir
işlem ise Bakanlığınıza veya ilgili kurumlara,
ilişkili kurumlara yasalar çerçevesinde bir başvuru
yapılmış ve yasalar çerçevesinde bu işlemler
sonuçlandırılmışsa bunun, doğrusu, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda gündeme getirilme ihtiyacı nedir,
bilemiyorum. Böyle bir ihtiyaç var mıdır, bilmiyorum. Bunu ifade ettiğinize
göre ve hatta Elimde bir liste var, bunu size vereyim. dediğinize göre
bu başvuruları listeleme ihtiyacı duymuşsunuz.
Doğrusu, bunu da yadırgıyorum. Hem bir yandan Yasalar
çerçevesinde işlem yapılmıştır, yasalar çerçevesinde
sonuçlandırılmıştır. diyorsunuz hem de bir taraftan
Elimde bir tablo var, liste var; bunu size göndereyim. diyorsunuz. Ben çok
sorunlu bir ifade olarak görüyorum bunu.
Eğer bir milletvekili -işi olabilir- yasalar
çerçevesinde bir iş yapıyorsa bunun kınanacak herhangi bir
yanını görmüyorum. Kınanacak olan, yasa dışı bir
şey yapmış olmasıdır, yasa dışı bir
talepte bulunmuş olmasıdır. Yasa dışı bir talepte
bulunulmuş ise Enerji Bakanlığı ilgili kurumu esasen bunu
zaten reddeder, geri çevirir, geri çevirmek zorundadır. Öyle olduğu
hâlde böyle ima yollu bir şeyler söylemeye çalışmanızı
ve bir grubu töhmet altında bırakmanızı yanlış
buluyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi söz sırası Hükûmet adına
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN Lütfen Sayın Bakan
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Önemli bir şey olduğu için söylüyorum. Önemli, çok
kısa efendim.
BAŞKAN Buyurun.
7.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
Sayın Hamzaçebinin, tabii, üslubunu bu aralıkta
değiştirmiş olmasını ben Meclis adına da bir
kazanç olarak görüyorum, şu açıdan: Önceden, hani, Kimdir? Nedir?
kim yapmıştır? Mümkün değildir.den hukuki
sınırlar içerisine çekmek. Benim de zaten söylediğim buydu.
Ben şimdi bu listeyi size göndereceğim
arkadaşlar ama
HASAN ÖREN (Manisa) Yasal değil mi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Müsaade ederseniz
HASAN ÖREN (Manisa) Aldıkları yasal
değil mi, gayriyasal mı onlar?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Müsaade ederseniz, yalnızca grup başkan
vekillerine göndereyim ben bu listeyi. Bu, kişilik haklarıyla da
alakalı olduğu için bu nezaketimi başka türlü anlamayın.
Bir bakan, bir milletvekili
Şimdi, Sayın
Hamzaçebi, niçin bunu söyleme ihtiyacı hissettiğimi size söyleyeyim:
Siz, bir milletvekilini kastederek burada, bir bakanı kastederek -benimle
alakalı değil, oradaki tutanaklara bakın- bundan yıllar
önceki şirketinin devam edip etmediğini, ettiyse ilişkisinin
olup olmadığını, olduysa ne iş yaptığını,
yaptıysa şu anda neler bulunduğunu, bir dizi soru sordu arkadaş.
Eğer hukukiyse, kanuniyse bunu öğretmenin herhâlde başka bir
yolu olmayacaktı.
Şimdi ben size diyorum ki: Bu arkadaşla
alakalı olumsuz bir şey söyledim mi? Hayır. Ve diyorum ki: Bu,
müracaatını yapmış, lisansını almış,
bir kısmını alamamış, bir kısmına müracaatta
devam etmiş. Bununla alakalı ben olumsuz bir şey söylemiyorken
sizin yaptığınız panik niçin? Yani niçin panik
yapıyorsunuz?
HASAN ÖREN (Manisa) Siz şaibeli
konuşuyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Hayır, çok açık ve net konuşuyorum.
HASAN ÖREN (Manisa) Siz yasal yoldan
alınmadığını söylüyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Hasan Bey, özellikle çok açık ve net konuşuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Ben anlamaktan yana sıkıntısı olmayan
birisi olduğum gibi anlatmakta da pek sıkıntım olmaz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bir cümle ifade etmek istiyorum: Sayın Bakan ismimi vererek
Hamzaçebideki bu üslup değişikliğini olumlu buluyorum. dedi.
Kimdir, nedir? diye söylerken ben farklı bir üsluba geçmişim.
Hayır, tutanaklara bakalım, ben Bakanın elindeki listeyi merak
ederek herhangi bir soru sormuş değilim. Evet, Kimdir?, Nedir?
soruları bu sıralardan kendisine yöneltildi ama benim böyle bir sorum
olduğunu ben hatırlamıyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577,
3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şimdi söz sırası Hükûmet
adına Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğluna aittir.
Buyurun Sayın Eroğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, değerli
vekiller; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ben, tabii, Orman ve Su İşleri
Bakanlığının 2015 yılı bütçe
tasarısını sunmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Bu
bütçenin hayırlı olmasını, bereketli olmasını
diliyorum. Ayrıca, tabii, bütçe hazırlanırken, hakikaten,
özellikle bütün Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz, Maliye
Bakanlığı, diğer bürokratlar büyük gayret sarf ettiler.
Onlara da peşinen teşekkürü borç biliyorum.
Bunun dışında, bizden önce konuşan
çok değerli milletvekillerimiz var. Onlar da, tabii, bazı tenkit ve
tavsiyelerde bulundular. Tabii, onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.
Yani tenkit, tavsiye veya teklif olmadan gelişme olmuyor. Biz bunları
da dikkate alacağız elbette. Sizlere, milletimize daha güzel hizmet
vermenin gayreti içinde olacağız.
Değerli milletvekillerim, özellikle şunu ifade
etmek istiyorum: Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
bildiğiniz gibi, ormancılık faaliyetleri, su
kaynaklarının yönetilmesi, barajlar, göletler, içme suyu temini, dere
ıslahları, sulama tesislerinin inşası, meteorolojik
faaliyetler, tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması
gibi konularda çalışmalar yapıyor. Şu anda 69.345
elemanımız var, personel. Sizlere sunulan bütçe de 13 milyar 119 bin
588 TL. Yani bu bütün bir Bakanlık ve bağlı
kuruluşların bütçesi. Özellikle ülkemizin en önemli
yatırımcı bakanlıklarından birisiyiz. Esasen bizim de
sloganımız Orman ve su varsa hayat var. Dolayısıyla, bu
düsturla gece gündüz çalışıyoruz ve aziz milletimize şevk ve
heyecanla hizmet vermenin gayreti içindeyiz. Maksadımız, baki kalan
şu kubbede hoş bir sadâ bırakmaktır, başka bir
niyetimiz yoktur. Tabii, televizyonlarının başında bizleri
dinleyen herkesi de saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekillerim; özellikle ormanlarla ilgili kısa bir bilgi arz etmek
istiyorum sizlere. Tabii, orman varlığımız 2003
yılında 20,8 milyon hektarken geçen yıl sonunda 21,7 milyon
hektara yükseldi. Yani, hakikaten, dünyada orman alanları daralırken
ülkemiz özellikle orman varlığını hem alan olarak hem de
odun serveti olarak artıran nadir ülkelerden birisi. Bu maksatla son on
yılda 9 bin hektar yani 9 milyon dekar ormanlık alan
artırılmış, ayrıca on iki yılda 3 milyon 796 bin
442 hektar alanda ağaçlandırma, orman ıslahı ve erozyon
çalışması yapmışız, ayrıca 2003
yılından bu yana da 3 milyar 250 milyon adet fidanı toprakla
buluşturduk. Gerçekten bu çok önemli, bu sayede orman varlığımız
artıyor. Bakın, orman varlığımız bundan on iki
yıl önce 1,2 milyar metreküpken geçen yıl sonu itibarıyla 1,5
milyar metreküpe yükselmiştir. Dolayısıyla, ben orman
teşkilatımızı gönülden kutluyorum, gerçekten fedakârca
çalışıyorlar.
Ormanlarımız aynı zamanda ülkemizin
kalkınmasında lokomotif bir sektör. Mesela biz geçen sene odun
üretimini 19 milyon metreküpe yükselttik, bu gerçekten önemli. Ayrıca,
fidan üretimini geçen sene 401 milyon adete yükselttik. Özellikle şunu
vurgulamak istiyorum: Hiçbir ayrım yapmadan biz herkesi kucaklıyoruz.
Belediyeler fidan talep ettiği zaman, proje getirdiği zaman ücretsiz
bir şekilde fidanlarımızı belediyelerimize,
muhtarlıklara, sivil toplum kuruluşlarına teslim ediyoruz çünkü
Türkiyenin her tarafını yeşillendirmemiz gerekir diye düşünüyoruz
hatta Türkiyeyi bir fidan üretim ve ihracat üssü yapmak istiyoruz. Bu yüzden
Sakaryada Sapanca Gölü kenarında bir fidan ve süs bitkileri borsası
kurduk. Alakadar olan iş adamları varsa özellikle burada dikkatlerini
çekmek istiyorum. Ayrıca, şunu da özellikle vurgulamak istiyorum:
Ormanlar milletimizin malı. Dolayısıyla, bilhassa şehir
ormanları kuruyoruz ki vatandaşımız çoluğuyla
çocuğuyla tatil günlerinde bu alanlarda rahatça nefes alsın,
hoşça vakitler geçirsin diye. Bu yüzden 123 adet şehir ormanı
kurduk. Bunların çok büyük faydası oldu.
Ayrıca, orman teşkilatı sadece ağaç
dikmek, fidan üretmek, dikmek veya odun üretmek maksadıyla
çalışma yapmıyor. Şimdi, biz 2011 yılında kanun
hükmünde kararnameyle, Orman Kanunu çerçevesinde, orman teşkilatını
sadece ormanlık alanlarda iş gören bir teşkilat olmaktan
çıkardık. Artık orman teşkilatı Türkiyenin her
tarafına, 778 bin kilometrekarenin her tarafına hizmet eder hâle
geldi.
Bakın, ilk defa biz bal ormanları kurduk ve
eylem planı hazırladık. Yani biz mutlaka büyük düşünüyoruz
ve plan yapıyoruz. Kim, neyi, ne zaman, nasıl yapacak bunu da
belirliyoruz. Şu ana kadar 220 adet bal ormanı kuruldu ve bu sayede
Bunun ne faydası oldu? Bunun faydası şu oldu: Türkiye, bundan on
iki yıl önce bal üretiminde dünyada 6ncı sıradayken, Allaha
şükür, şu anda 2nci sıraya yükseldi. Ben yakında
Türkiyenin, bu şekilde teşvik edilirse, desteklenirse, dünyada
1inci sıraya yükseleceğine inanıyorum. Ayrıca, gelir
getirici. Bilhassa orman köylülerine destek maksadıyla gelir getirici
türlerle ilgili büyük eylem planları hazırladık. Misal olarak
ceviz.
Şimdi, biz 2012-2016 yılları arasında
gösteriyorum, eylem planları var, nerede, ne kadar dikileceği il il
belli- 13 bin hektar alanda 5 milyon adet aşılı ceviz
fidanını toprakla buluşturacağız. Burada şöyle
bir uygulama yaptığımızı bütün milletimize arz etmek
istiyorum. Değerli vekillerim, özellikle tabii, köyler
yakınındaki bozuk ormanlık alanlara veya
ağaçlandırılması uygun olan alanlara, köyde kaç hane varsa
bunu parselliyoruz, sonra aşılı ceviz, badem, fıstık
çamı, orada ne gerekiyorsa, dikiyoruz. Herkesin huzurunda, özellikle
kaymakam, muhtar, orman işletme müdürünün huzurunda kura çekiyoruz, parsel
parsel dağıtıyoruz. Bakımı, bütün masrafları üç
yıl orman teşkilatına ait ama geliri vatandaşa ait oluyor.
Bunu da son derece şeffaf bir şekilde yapıyoruz. Sadece cevizde
değil, şimdi bademde de uygulamaya başladık. 19 bin hektar
alanda 8 milyon badem fidanı dikiyoruz. Sadece bunlar mı? Bakın,
yabanıl meyveler eylem planı, kestaneyle ilgili Bursada büyük bir
eylem planı başlattık hatta saleple alakalı. Trüf
ormanları, bunu biliyorsunuz, trüf mantarları son derece gelir
getiriyor, bunların gelirini orman köylülerine bırakıyoruz.
Hatta sakız ağaçları dikiyoruz. Dut eylem planı
hazırladık. Sedir ormanlarının rehabilitasyonu eylem
planı var. Keçiboynuzu -harnup- eylem planı ve neticede,
fıstık çamı eylem planları, her köye bir orman eylem
planı. Bakın, bunların hepsinin bir planı var. Bozuk
meşe alanları rehabilitasyon eylem planı, ardıç vesaire,
meşe, geniş yapraklı meyveli türlere ait tohum bahçelerinin
tesisi eylem planı, baltalık ormanlarının koruya
dönüştürülmesiyle alakalı çalışmalar, bir de sanayiye
malzeme, kereste ve odun temini için endüstriyel ağaçlandırma
çalışmaları eylem planı olmak üzere, bu şekilde 20den
fazla eylem planı hazırladık, bunları takip ediyoruz. Her
yıl sonunda mutlaka takip ediliyor ve hatta başarılı olan
bölge müdürlerine gerekli takdirnameyi veriyoruz.
Bunun dışında, şunu da özetle
vurgulamamda fayda var: Orman köylüleri bizim artık
hısmımız. Ben orman teşkilatına şunu söyledim:
Orman köylüsü bizim hasmımız değil hısmımız, bu
yüzden onlara her türlü desteği veriyoruz. Bakın, son on yılda
yaklaşık 10 milyar TL bir destek vermişiz. Ayrıca, bu sene
ORKÖY kapsamında, bilhassa 2/B gelirlerinden 97 milyon TL doğrudan
destek sağlayacağız.
Bir de, kısaca, sizlere orman
yangınlarıyla alakalı bilgi arz etmek istiyorum.
Efendim, orman yangınları konusunda Türkiye
gerçekten çok büyük başarıya imza atıyor. Bakın, bu sene
yanan alanları rakamlarla söylüyorum, 3.103 hektar alan yanmış
ve 2.137 yangında yangın başına düşen yanan alan 1,45
hektar yani bu, hakikaten son otuz yedi yıldan bu yana en düşük
seviye. Bunu neye borçluyuz? Bunu iki şeye borçluyuz: Bir, orman
teşkilatımızın fedakârane çalışmaları; iki,
bir de çok kısa sürede müdahale ediyoruz. Yani, müdahale süresini
geçmişte kırk beş dakikadan şu anda on yedi dakikaya
indirdik, on beş dakikaya indirmek için çalışmalar
yapılıyor. Yani, yangını büyümeden söndürdüğünüz zaman
çok kısa zamanda yangını söndürmüş oluyorsunuz, alan çok
düşük
Yani, bunu diğer ülkelerle mukayese ettiğimiz zaman,
Avrupada orman yangınlarında -bunu gururla ifade ediyorum, hepinizin
gurur duymasını söylüyorum- Türkiye gerçekten bir numara mücadelede.
Hatta, biz Antalyada orman yangınlarıyla mücadele tesisleri kurduk,
yurt dışındaki meslektaşları da burada
eğitiyoruz. Bu, gerçekten Türkiyenin gurur duyacağı bir husus.
Bunun dışında, çölleşme ve erozyonla
mücadele için 3 tane büyük eylem planı hazırladık; Erozyonla
Mücadele Eylem Planı, ayrıca Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem
Planı
Erozyonla mücadele ülkemiz için çok önemli, bunun eylem planı
var ve arzu eden milletvekillerimize bunun kitapçığını
gönderebiliriz. Ama, Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı ise
tamamen Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, Orman Genel
Müdürlüğü ve Devlet Su İşleriyle müştereken yürütülen bir
çalışmadır. Çünkü, seli yukarı havzada yani derelerin üst
kısımlarında kontrol etmek gerekiyor. Orayı eğer teraslarsak,
yeşillendirirsek, ağaçlandırırsak, meraları ıslah
edersek, gerekli dereler üzerinde tersip bentlerini inşa edersek
taşkınları önlemiş oluruz, böyle bir eylem planı
hazırladık. Ayrıca, barajların etrafına yeşil
kuşak ağaçlandırması yapma kararı aldık, bu da
çok hızlı bir şekilde yürüyor.
Maden Sahası Eylem Planları vesaire.
Efendim, bir diğer vazifemiz de, biliyorsunuz,
doğa koruma ve millî parkları geliştirmek, biyolojik
çeşitliliği korumak. Bakın, 33 tane olan millî park
sayısını 39a, 17 olan tabiat parkı sayısını
201e çıkardık.
Ayrıca bir de, sadece deniz turizmi değil,
aynı zamanda doğa yani tabiat turizmini geliştirmek için 81 ilde
bir tabiat turizmi, doğa turizmi master planı hazırladık.
Bunu zaten milletvekillerimiz, valilerimiz biliyor.
Biyolojik çeşitliliği koruyoruz. Hatta biz 2007
yılında Nuhun Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Veritabanı hizmeti almıştık. Şu ana kadar endemik
türde 518.642 tane veriyi, dünyada olmayan endemik türleri buraya
işliyoruz.
Tabii, millî parklar, gerek Uludağ Millî Parkı
Şimdi, Sakarya Meydan Muharebesiyle alakalı bir millî park
hazırlıkları başladı. Çünkü buradaki mücadeleyi,
istiklal mücadelemizi gelecek nesillere aktarmak için mutlaka Sakaryada bir
millî park tesis edeceğiz inşallah.
Ayrıca, İstiklal Tanıtım Merkezini
de Afyonkarahisarda, Başkomutan Millî Parkının içinde
kuruyoruz.
Bir de Sarıkamış Harekâtının
gelecek nesillere aktarılması için Sarıkamış Kafkas
Cephesi Tanıtım Merkeziyle ilgili çalışmalar
tamamlandı. Burayı sadece görsel olarak değil, aynı zamanda
içinde bir araştırma merkezi olan güzel bir tesis olarak
hazırlamak istiyoruz. Bu konuyu tarihçilerimize özellikle duyurmak
istiyorum. Hakikaten, bunun, bu konunun da tarihî açıdan ele
alınması gerekir diye düşünüyorum.
Sokak hayvanlarına sahip çıkıyoruz.
Özellikle, biliyorsunuz, DSİ dışında
bir de Bakanlık bünyesinde Su Yönetimi Genel Müdürlüğü adıyla
bir genel müdürlük kurduk. Yani Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün taşra
teşkilatı yok ama bu genelde havza esasında planlama
yapıyor. Mesela Ergeneden bahsedeyim: Ergene havzasının
planlamasını bu birim yürütüyor. Ergene havzasında
çalışmalar çok hızlı devam ediyor. Şu anda 15
farklı paket var, 15 farklı paket. Sizlere kitapçık
dağıtıldı Trakya Gelişim Bölgesi adıyla. Bu
kitapçığın içinde Ergenede yaptığımız
çalışmalar var. Özellikle burada ne yapıyoruz? Dere
yataklarını ıslah ediyoruz, hemen hemen hepsi bitti. Ayrıca
erozyon kontrolü, ağaçlandırma derelerde rüsubatlar olmasın
diye, bunu gerçekleştiriyoruz. Taşkın erken uyarı sistemini
kuruyoruz. Yer altı kullanımının kontrol altına
alınması. Buradaki bütün baraj, göletlerin tamamının
inşasını planlıyoruz. Bir de belediyelerin yapması
gereken atık su ileri biyolojik arıtma tesislerini, DSİnin
kanununda bir değişiklik yaptık, ana kolektörlerle atık su
ileri biyolojik arıtma tesislerini onlar yapıyor. Şu anda 12
tane atık su ileri biyolojik arıtma tesisinin inşaatı
yapılacak. Küçükler, büyük ilçeler ve Kırklareli gibi il merkezleri
DSİ tarafından yapılıyor. Bu çerçevede özellikle 3 tane
tamamlandı. Kırklareli Vize, Pınarhisar atık su ileri
biyolojik arıtma tesisleri tamamlandı. 6 tanesi de şu anda
tamamlama safhasında, bu yıl sonunda bitecek. 3 tanesi de inşaat
safhasında. Böylece, tam 12 tane ileri biyolojik arıtma tesisini
Ergene için tamamen kurmuş olacağız. Zaten Ergenede bu tesisler
işletmeye alındıkça, dereler ıslah edildikçe Ergenedeki
kalite de iyileşmeye başladı. Mesela, kimyasal oksijen
ihtiyacının Ergene Nehrinde üçte 1, dörtte 1 indiğini gördük,
bu da gerçekten memnuniyet verici. Ayrıca, ıslah organize
saniyeleriyle alakalı kanun çıkarıldı, ben yüce Meclise
teşekkür ediyorum, bu sayede orada ıslah organize sanayi bölgeleri
kuruldu. Müşterek arıtma tesislerinin inşaatları da
başladı. İnşallah, iki yıl içinde onlar da
tamamlanacak. Dolayısıyla, Ergeneyi kesinlikle
kurtaracağız, buradan bunun sözünü veriyoruz. Hatta bu konuda ben
önümüzdeki hafta, ayın 23ünde bizzat Edirneye gitmek suretiyle, hatta
buradan milletvekillerimizi de davet ediyorum, ilgili milletvekillerimizi,
Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, ayın 23ünde DSİde bu konuda
sizlerin tenkit ve tavsiyelerinizi almak üzere orada bir toplantı
yapacağız, sizleri de şimdiden davet ediyoruz efendim.
HASAN ÖREN (Manisa) Nereye, Gedize mi?
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Edirneye beraber
gidelim Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Devamla) - Şimdi, DSİyle de alakalı kısa bir bilgi arz
etmek istiyorum. Aslında DSİ o kadar büyük yatırımlar
yapıyor ki bunları tabii değil yirmi dakikaya, on dakikaya yani
saatlere sığdırmak mümkün değil ama ben sadece özet
söylüyorum. DSİ şu ana kadar, 2003 yılından bu yana 2.361
tane tesisi büyük tesis bunlar- hazırlamış, aziz milletimizin
istifadesine sunmuş. Bunların 278 adedi baraj, 245 adedi gölet ama
yıl sonunda biteceklerle 795e çıkacak gölet sayısı, 288
adet sulama tesisi, büyük sulamalar, 77 adet içme suyu temin tesisi illerin, 4
tane ileri biyolojik atık su arıtma tesisi -bunlar bitti, diğer
8 tanesi yıl sonunda bitecek- ve 1.421 adet dere ıslahı gibi
tesislerle, gerçekten, DSİ verdiğimiz ödeneği yüzde 100 kullanan
bir kurum. Bu bakımdan, Orman gibi bütün DSİ
çalışanlarına ve Bakanlığımızın
mensuplarına teşekkür ediyorum. Zaten biz her yıl
aşağı yukarı 500-600 tane tesis açıyorduk. Bu sene,
bir müjde vermek istiyorum, büyük su işleri olarak 71 tane büyük tesis
DSİde, ayrıca 797 tane de küçük su işleri -dere
ıslahı, gölet, gölet sulaması- olmak üzere bu sene DSİ 868
adet tesisi tamamlayacak. Gerçekten çok önemli.
Peki, bunların içinde, tabii ki
Başbakanımızın açtıkları büyük tesisler. 114
tesisi biz Balıkesirde geçtiğimiz ayın sonunda açmıştık
ama daha önce de her yıl mutlaka büyük tesisleri açtık.
İşte, 110 tesis 2010 yılında, 111 tesis 2012de, bu
şekilde büyük tesisler açıyoruz ve bu sayede büyük barajları biz
inşa ettik. Bakın, Türkiyenin en yüksek barajı iki yıl
öncesine kadar Ermenek Barajıydı, 218 metre yükseklikte.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Yeşilkavak Barajı var
mı Sayın Bakan?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Daha sonra Çine Barajı, Manyas, Alaköprü
Barajı, Dalaman Akköprü Barajı gibi büyük barajlar, Deriner Barajı
Şimdi, birinciliği Deriner Barajı aldı, Allaha şükür,
şu anda en yüksek baraj Deriner Barajı. Şimdiyse Yusufeli
Barajını inşa ediyoruz, 270 metre yükseklikte.
Sınıfında dünyanın 3üncü yüksek barajı olacak.
Değerli milletvekillerim, şunu arz etmek istiyorum:
Hakikaten, artık en yüksek barajları kendi mühendisimiz, yerli kaynak
ve kendi müteahhitlerimizle yapar hâle geldik. Bu, gerçekten bizim gurur
duyacağımız bir husustur, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bunun dışında, sulama faaliyetlerinde
Biz, geçen yılı ve bu yılı sulama hamle yılı ilan
ettik. Şu ana kadar 59 milyon hektara yükseltebildik ama bu yeterli
değil. Ben arkadaşlara dedim ki Bu sene yani 2015 yılında
ödeneğin büyük kısmını sulamaya ayıralım çünkü
barajlar büyük ölçüde bitti. Sulamalarda inşallah destan
yazacağız, bunun sözünü veriyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sulama paraları çok
yüksek Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Nitekim, 1000 Günde 1000 Göletin -bir tanesi
Kıbrısta, 1001 tane göletin- 795 tanesi yıl sonunda bitiyor ama
haziran ayına kadar, sulama mevsimine kadar tamamı da bitmiş
olacak. Bunun ne faydası var? 3,5 milyar TLye mal oldu ama bunun
yıllık getirisi 1,7 milyar TL. Yani, yaklaşık iki buçuk üç
yılda kendisini amorti eden çok önemli bir tesis. O bakımdan, buna
devam edeceğiz yani bu sene bitecek 1001 gölet ve sulaması ama
önümüzdeki yıllarda da devam edeceğiz. Yani, iki yüz yetmiş
küsur taneden fazla barajı bitirdik, 1001 tane gölet ve inşallah
sulanmadık yer bırakmayacağız, bunu sizlere ifade etmek
istiyorum.
Hidroelektrik enerjiyi de 26 milyar kilovatsaatten
aldık, 82,5 milyar kilovatsaate yükselttik. Bakın, burada şunu
özetle vurgulamak istiyorum: Hidroelektrik santrallerde firma, özel sektör
herhangi bir şekilde suyu kullanmıyor, suyu kullanma hakkı yok,
sadece suyun gücünden istifade ederek oradan türbini çevirip enerji üretiyor.
Yani, 1 gram suyu satması, başka maksatla kullanması mümkün
değil. Hidroelektrik enerji bütün dünyada teşvik edilen yenilenebilir
bir enerjidir, onu da özetle vurgulamak istiyorum.
Bunun dışında içme suyu
Bakın, içme
suyu meselesi
Biz, baktığımız zaman, bu sene özellikle
Eğer, daha önce, 2007 yılında biz büyük bir eylem planı
hazırlamış olmasaydık 76 tane şehir susuz
kalıyordu ama Allaha şükür, biz, 76 tane şehrimizin su
meselesini uzun vadeli olarak kökünden çözdük. Geçenlerde 1 tane daha tesis
açtık, 77 tane tesis, 77 büyük yerleşim alanı, şehir;
bunlar da İstanbuldan tutunuz da İzmire kadar.
Mesela, İzmirden bahsedildi. Gördesten
alınan suyun kıymetiharbiyesi yoktur. diye bir ifadede bulunuldu.
Efendim, Gördesten İzmirimize yılda 59 milyon metreküp su
veriyoruz. 2 metre çapında ve aşağı yukarı 106,5
kilometre uzunluğundaki hattı tamamen biz yaptık. Çünkü belediye
başkanı ve İZSU Genel Müdürü geldiklerinde bize
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakanım,
bu Şanlıurfanın Hilvan ilçesinin içme suyu yok hâlen, onu ne
yapacağız?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Onu da yapacağız, biliyorsun, Hilvanda
yapacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama milletvekili olarak
dönemim bitti benim, bu içme suyu yok hâlâ.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Onlar kolay, bizim için çocuk oyuncağı, onu
da yaparız sayın vekilim.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Bakanım, çamları dikmeyi unutmayın.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Şimdi, netice itibarıyla, orada şu anda
1 milyon kişinin içme suyu temin ediliyor, bir.
Ayrıca, Çağlayan Barajı ve diğer
barajları da yapacağız. Dolayısıyla, orada,
aşağı yukarı 2 milyon insana yetecek. Hattı ona göre
yaptık, 2 metre çapında, gelecekteki ihtiyacı
karşılamak için yaptık, onu da özetle vurgulamak istiyorum.
Ankarada Gerede Sistemi devreye alınacak, Melen
Sistemi devreye alındı, İstanbulu kurtardık. Mesela,
Yalova susuz kalacaktı, biz Yalova susuz kalmasın diye
yıldırım hızıyla, çok kısa zamanda, dört ayda bir
Kurtköy derivasyonuyla bir dereyi Yalovadaki Gökçe Barajına
bağladık. Çünkü, orada vatandaşımız var, kimseyi susuz
bırakmak istemiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hilvanlılar susuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Taşkın koruma tesisleri, 1.421 tane
taşkın koruma tesisi inşa edildi.
Sayın vekillerim, tabii ki, GAP, KOP, DAP ve
TRAGEPle ilgili burada çok detaylı açıklama yapmak istiyordum ama
şunu özetle vurgulamak istiyorum: GAP, çok hızlı ilerliyor. KOP,
hakikaten beklenenden fazla ilerliyor şu anda.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakanım,
Allahtan korkun, bu GAP dediğiniz Sayın Süleyman Demirel
döneminden itibaren hâlâ yüzde 20, yüzde 20, yüzde 20, olur mu böyle bir
şey ya?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Mesela, GAPta aşağı yukarı 500 bin
hektar alanı suladık ama mühim olan şu: Barajlar hazır, ana
sistem, ana kanallar, dağıtım kanalları hemen hemen bitti.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hocam, 2 bin tane
baraj yap, bin tane az!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bakın, şebeke yapmak çok daha kolay, zor
kısmını aştık. Bakın, sadece,
Şanlıurfadaki Atatürk Barajından Mardine giden ana kanal 221
kilometre. İçinden ne akıyor biliyor musunuz? 200 metreküp saniye.
200 metreküp saniye, Kızılırmak Nehrinin mayıs
ayındaki debisi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben orada su göremiyorum.
Siz nerede görüyorsunuz? Gidip kontrol edelim o zaman.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) - Tabii, kontrol edelim, hayhay.
Ayrıca, sadece şunu ifade edeyim sayın
vekilim:
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakanım,
bakın, Hilvan ilçesinin içme suyu yok; ilçe, köy değil.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) - Mesela, Suruç bir destandır. Bakın, Suruça
şu anda suyu götürdük Allaha şükür. Orada, bakın, 7 metre
çapında dünyanın sayılı ve en hızlı biten
tünelini biz inşa ettik, 17.174 metre uzunluğunda. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Diyarbakır, Dicle, Kralkızı, Konya
Ovası Projesine
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizinle birlikte
korumasız olarak Hilvana gitsek dolaşabilir misiniz?
Dolaşamayacaksınız.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Müsaade edin, vaktim sınırlı bakın.
Efendim şöyle: Konya Ovasındaki yüz
yıllık rüyayı, Mavi Tüneli bitiren biziz, 17.034 metre
yüksekliğinde. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bunlar anlatmakla bitmez ama bunların, KOP
kitabı var, Çoruh havzası, Trakya kitapları var, vekillerimize
göndereceğim. Tabii, Trakya kitabını gönderdiğim için
onunla ilgili bir açıklama yapmak istemiyorum ama 23ünde bekliyorum.
Trakyayla ilgili, büyük projeyle ilgili açıklama yapacağım.
Sizler de davetlisiniz değerli vekiller. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Efendim, meteorolojiyle ilgili de gerçekten güzel
çalışmalar yapıldı. Şu ana kadar, meteorolojide 1.278
tane otomatik meteoroloji istasyonu kurduk. Artık meteorolojide
çağı aştık, muasır medeniyetin üstüne
çıktık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben, hepinize, bütün vekillerimize çok teşekkür
ediyorum.
Tenkit ve tavsiyeleriniz burada kayda alınacak.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, 60ıncı maddeye göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, tekraren, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner Yıldız biraz önce Elimde bir tablo
var. dediği tabloyu bizlere gönderdi. Tablodaki bilgilere göre, bir
milletvekilinin hissedarı olduğu şirketlerle ilgili olarak
kendilerinde, Enerji Bakanlığında veya ilgili
kuruluşlarında 6 adet lisans başvurusu vardır, bunlar henüz
başvuru aşamasındadır.
İkinci olarak da, bir şirkete 2012
yılında lisans verilmiştir. Ben, Sayın Taner
Yıldızdan şunu rica ediyorum: Özellikle, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekillerinin benzer talepleri, yani
onların hissedarı olduğu şirketlerin yasalar çerçevesinde
yine benzer talepleri olmuş mudur? Hangi şirketlerdir bunlar? Bu
konuda da bize bilgi verirse memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, anlaşıldı, soru-cevap
kısmında verir, öyle zannediyorum.
Şimdi, şahsı adına
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, tutanakları inceledik. Sayın Enerji
Bakanımız muhalefet partilerinin milletvekilleri genellemesiyle bir
konuşma yapmış, yani ana muhalefet partisi dememiş.
Dolayısıyla, biz muhalefet partilerini de içine kapsayan, Nükleer
santrale karşıyız., Termik santral yapmayın., Çevre
kirlenmesi
gibi birtakım suçlamalarla karşı karşıya
kaldığımız için sataşmadan söz istiyoruz.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
bu konuda biz de söz istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Işık konuşacak Sayın Başkan.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının altıncı
tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın Bakanın bu Genel Kuruldaki tüm
milletvekillerini itham altında bırakacak söylemlerinden dolayı
kendisine bu konuşmayı
yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.
Listeden bahsettiniz, bir milletvekilinin
başvurularını gönderdiniz. Liste, bu milletvekilinin grubu
içerisinde aynı konuya muhatap olan kişilerin adlarının yer
aldığı bir dokümandır. Onu da paylaşırsanız
sevinirim.
İkincisi, tabii, muhalefet partisi
milletvekillerinden Kömür üretmeyin., Termik santral yapmayın.,
Nükleer santrale karşıyız., Jeotermal lisanslarından
rahatsızız., ayrıca Bu tarzda maden çıkartmayın.,
Havaalanı yapmayın., Köprü yapmayın., Özelleştirmeye
karşıyız. diyenler oldu. gibi genelleyen bir
konuşmanız var.
Değerli Bakan, şunu ifade etmek istiyorum:
Burada kömür çıkartılmasını istemeyen bir milletvekili yok.
Ama Kömürü adam gibi çıkarın, Türkiyeyi ithal kömür cenneti
yapmayın. Çıkardığınız kanunlarla yer altı
maden işletmelerinin tamamının kapatılmasına yol
açacak düzenlemeleri yeniden getirin, hangisi sıkıntılıysa
burada bunu çözelim. diyen milletvekilleri var, bunlardan birisi benim. Benim
ilimde son bir ayda 2 bine yakın maden işçisi gelen ek yükler nedeniyle
şu anda işsiz kaldı, işletmeler kapandı. Türkiye
genelinde 10 binin üzerinde işçi maden işletmelerinin
kapanmasından dolayı işsiz durumda. Artan yükleri Hükûmet
olarak karşılayacağız. diye önerge verdiğinizi
söylüyorsunuz torba yasa görüşmelerinde ama böyle bir önerge gelmedi.
Lütfen yapacağınız konuşmalarda
muhalefet partisi milletvekillerinin en az Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubundaki milletvekilleri kadar bu memleketin enerji problemini bildiğini
siz de bilin.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Benzer konuda
Aynı
zamanda, aslında Sayın Bakan bizim grubumuzu itham etmiş
durumda.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tuncel.
6.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
altıncı tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, aslında, Sayın
Bakanın hedefinde olan grup Halkların Demokratik Partisi. Çünkü
üçüncü havaalanı, üçüncü köprü projelerine tam da karşı olan,
bunun İstanbulun ihtiyacı olmadığını,
İstanbuldaki sorunları çözmediğini, daha da
ağırlaştıracağını ifade edenler bizleriz.
Diğer bir konu, biz bu ülkede enerji politikalarına
hangi perspektiften, nereden bakıldığıyla alakalı bir
değerlendirme yapıyoruz. Her şeye, AKPnin ürettiği her
şeye karşıyız meselesi değil. Nereden üretiliyor,
hangi perspektiften üretiliyor? Evet, kömür çıkartıyorsunuz ama 301
madenciyi madene gömerek çıkartıyorsunuz. Evet, siz enerji
politikaları yapıyorsunuz, su politikaları açısından
da benzer, bütün insanlığın, 76 milyonun hakkı olanı
birkaç grubun ya da kendi yandaşlarınızın
çıkarına kullanmak için değerlendiriyorsunuz. Buna itiraz etmek
bizim tabii ki hakkımız.
Dolayısıyla, bu daha önce de bu kürsüden
söylendi Muhalefet aslında bizim halka hizmet etmemizi istemiyor. diye.
Bu tamamen yalan ve yanlış bir yönlendirmedir, toplumu
yanlış bilgilendirmedir. Biz, topluma doğru hizmet edilsin, toplumun
kaynakları, hepimizin olan kaynakları doğru
değerlendirilsin istiyoruz. Mesela, biz nükleer santrallere
karşıyız. Nükleer santraller bu ülkenin ihtiyacı değil
diyoruz. Nükleer santrallerin çok büyük zararları var, topluma yönelik çok
büyük zararları var. Pekâlâ enerji ihtiyacımızı daha çok
kâr, daha çok kâr diye gidermek zorunda değiliz.
İhtiyacımız ne kadarsa o kadar enerji üretelim, niye bu kadar
çok enerji üretiyoruz? Bu kadar çok enerji için doğayı niye
tüketiyoruz? Dolayısıyla, bizim perspektifimiz, eleştirilerimiz,
topluma hizmet edilmesin, enerji ya da su kaynakları doğru
değerlendirilmesin falan değil, bizim eleştirilerimiz
iktidarın bu politikalara hangi perspektiften
yaklaştığıyla alakalı. Sizin
politikalarınızın hiçbiri bu ülkede sorunları çözecek
noktada değil, sadece rant elde etmek, doğayı talana açmak,
kentsel ranta açmaktır. Bütün bunlara karşı olmaya da her zaman
devam edeceğiz, bu kürsüde bu hakkımızı
kullanacağız. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal
Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157
Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577,
3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, şimdi, şahsı
adına aleyhinde söz isteyen Kemal Aktaş, Van Milletvekili.
Buyurun Sayın Aktaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL AKTAŞ (Van) Teşekkür ederim
Başkan.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2015 yılı bütçesi aleyhinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yapılan araştırmalar termik santraller ve HES
barajlarının yapımının doğa ve insan
yaşamında büyük tahribatlara yol açtığını
göstermektedir. Dere ve akarsuların akışının barajlar
yoluyla engellenmesi akarsu yatağındaki doğal yaşamı
olumsuz etkilemektedir. Beraberinde su yatağı boyunca yapılan
tarım ve hayvancılık faaliyetleri de büyük zararlar görmektedir.
Bazı projeler nedeniyle yüzlerce yıldır insanların
yaşamını sürdürdüğü köyler ve ilçelerin sular altında
kaldığına tanıklık ettik. 2 binden çok HES ve binlerce
barajla Türkiyenin Avrupanın en çok HES ve baraj inşaatı yapan
ülkesi olduğu biliniyor. HES ve baraj yapımlarında
doğanın korunmasıyla ilgili hiçbir esas dikkate
alınmadığı için pek çok akarsu ve sulak alan kuruyor.
Türkiyede kaybedilen sulak alan miktarı Marmara Denizinden daha büyük
bir alan kaplıyor. Doğal yaşamın yanı sıra
binlerce yıllık tarihî ve kültürel mirasın da sulara
gömüldüğünü belirtmek gerekiyor. Örneğin Hasankeyf ve Zeugma
kentlerinin sular altında kalması, Munzur ve Peri Suyu Vadisi doğal
dokusunun talanı, Karadenizin doğasını tahrip eden HES barajları
Hükûmetin enerji politikasının karşımıza
çıkardığı telafisi güç zararların sadece
birkaçını oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çözüm süreci Hükûmet tarafından âdeta Kürt illerini ve bölge
coğrafyasını askerî üs hâline getirme fırsatı olarak
değerlendirilmektedir. Bölge illerinde hız verilen kalekol
yapımlarına paralel olarak inşa edilen HES projeleriyle kalekol
yapılamayan stratejik yerler su altında
bırakılmaktadır. Barajlarda elde edilmesi düşünülen
elektrik miktarına bakıldığında asıl amacın
enerji üretimi olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Şırnak, Bingöl, Bitlis, Siirt ve Diyarbakır başta olmak
üzere bölgenin hemen her yerinde baraj ve HES projelerine bu amaçla hız verilmiş
durumdadır. Hükûmet bu projelerde o kadar ısrarcıdır ki mahkemelerin
vermiş olduğu durum ve iptal kararları dahi ne yazık ki
Hükûmeti durduramamaktadır. Örneğin, Dersimde
çalışmaları süren HESler ve Hasankeyfte devam edilen
Ilısu Barajıyla ilgili mahkemelerin durdurma kararlarına
rağmen çalışmalar devam ettirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarihî ve doğal güzellikleriyle bilinen, kendi seçim bölgem olan Van
coğrafyası da HESlerle tahrip ediliyor. Van ilimizde 11 tane HES
projesi hayata geçiriliyor. Vanın Muradiye ilçesinde bilinen turistik
Muradiye Şelalesinin alt ve üst kısmında 2 tane HES projesi
mevcuttur. Dünyada sadece Van Gölünde yaşayabilen inci kefali
balığının üreme döneminde göç ettiği güzergâh bu
projeyle kapatılmaktadır. Muradiye Belediyesinin konuyla ilgili
başvurusuyla devam eden proje mahkemece ruhsat yokluğu nedeniyle
mühürlenmiş ancak yapımcı firma mühürleri kırarak
inşaatı devam ettirmektedir.
Yine, Vanın Bahçesaray ilçesinde Serekani
mevkisinde bir kayalıktan çıkan ve yapılan analizlerde dünyadaki
içimi en yumuşak su olarak tespit edilen kaynak suyun çıkış
noktasında bir HES yapılmak isteniyor. Yapılacak olan bu HES ile
turistlerin kilometrelerce uzak yerlerden görmek için geldiği Müküs
Çayı ve kaynağındaki doğallık yok olacak.
Çatak ilçemizde bulunan Kanispi Şelalesinin su
yatağında da bir HES yapılmak isteniyor. Van ilimizin Erciş
ilçesinde de 3 tane HES projesinin ihaleleri yapılmış olup,
kısa süre sonra da çalışmalara başlanması
öngörülmektedir. Bu projelerle yapılması düşünülen barajlar
Zilan Deresi ve Zilan Ovasını da içine almaktadır.
Bilindiği gibi, Zilan Deresi, 1930 yılında
yaşanan Zilan katliamında yaşamını yitiren on binlerce
yurttaşın kemiklerinin bulunduğu bir bölgedir. Bu bölgede
yaşanan katliamların araştırılması ve
yaşamını yitirenlerin anısına bölgeye bir
anıtın dikilmesi yönünde ciddi talepler varken Hükûmetin
katliamın izlerini de yok edecek şekilde baraj projelerini hayata
geçirmesi kabul edilemez.
Sonuç olarak, doğa ve çevre dostu güneş
enerjisi, rüzgâr ve jeotermal enerjisi türleriyle ilgili çalışmalar
yapılmalıdır. Bu konuda hazırlanmış projenin
hayata geçirilmesi için bütçeden pay ayrılmalıdır. Gelecekte
ihtiyaç duyulacak enerji ihtiyacına uygun bir şekilde şimdiden
enerji yatırımları bu alana kaydırılmalıdır.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
Bakanın, nasıl yapılması
gerektiği konusundaki çözümlerin cevabını da en son paragrafta
bulduğunu düşünüyorum.
Tekrar saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, 60ncı maddeye göre bir söz talebim daha var
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz önce bir üçüncü
havalimanı tartışması oldu. Üçüncü havalimanıyla
ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bazı konuları çok
kısaca ifade etmek istiyorum ancak söz hakkımı İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Aykut Erdoğduya devrediyorum. Sayın
Erdoğdu şimdi kısa bir açıklama yapacak.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
altıncı tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, hem Sayın Bakanın sözleri hem de sayın HDP
temsilcisinin sözlerinden bizim pozisyonumuzu karıştırır
bir durum çıktı. Öncelikle şunu söyleyelim: Biz hiçbir
yatırıma karşı değiliz yeter ki doğa katletmesin
yeter ki insanı sömürmesin ve bu şekilde yatırım
yapılabilmesinin de mümkün olduğuna inanıyoruz.
Üçüncü havalimanıyla ilgili pozisyonumuz şudur:
Birincisi, yerine karşıyız çünkü İstanbulun
akciğerleri yok ediliyor ve iktidar partisinin büyükşehir
belediyesinin dediği üzere çok büyük ihtiyaç varsa yerinin, kendi
belediyelerinin belirlediği şekilde, Silivride olması
gerektiğine inanıyoruz. Bu kadar büyük kaynağın ihalesinin
daha şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz ve avan projeyle
değil, kesin projeyle çıkılması gerektiğine ve
kaynaklarımızın zayi edilmemesi gerektiğine
inanıyoruz. Bunu açıklamak gerekiyordu çünkü İstanbul için çok
önemli bir proje, pozisyonumuzu diğer partiler açısından
değil, kendi partimiz açısından belirtmek istedik.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579)
(S.Sayısı: 657) (Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
altıncı turdaki konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Dibek, buyurun.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sorum Sayın Yıldıza. Sayın
Yıldız, üçüncü nükleer santralle ilgili olarak basında daha önce
10 yer seçildiğine dair haberler çıkmıştı. Bizler de
takip ettik, sizin de açıklamalarınız olmuştu. Şimdi,
bu 10 yerle ilgili çalışmalar devam ediyor mu, onu öğrenmek
istiyorum. Bu nükleer santral için fizibilite yapan firmalara hangi alanlar
gösterilmiştir yani bu sayı hâlâ 10 mudur yoksa 4, 5, 6lara mı
düşmüştür? Bu gösterilen alanlar içerisinde benim seçim bölgem olan
Kırklareline bağlı İğneada beldesi var
mıdır? İğneada beldesiyle ilgili olarak verilmiş olan
bir karar var mıdır? Üçüncü nükleer santralle ilgili verilmiş
bir karar var mıdır?
Diğer olay da şu: Istrancalar doğa
harikası bir yer fakat bu Istranca bölgesiyle ilgili olarak -Sayın
Bakana da ilettim- çok sayıda taş ocağı ve maden
ruhsatı talebi geliyor. 1/25.000, 1/100.000lik planlar ve doğa
turizmini koruyan master planında burası koruma bölgesi ama bu
taleplere evet diyorsunuz. Pendikte de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın bakanlara soruyorum: İran, İsrail
gibi bazı komşularımızda son zamanlarda nükleer bomba
çalışmaları mevcuttur. Komşular nükleer güç olma yolunda
yoğun şekilde çalışıyorlar. Türkiye olarak nükleer
enerji ve uranyum kaynaklarına ihtiyacımız nedir? Bu konularda
ülke olarak ne durumdayız?
İkinci sorum: Tokat ilinde Meteoroloji Bölge
Müdürlüğü 2001 yılında kurulmuştu. AKP iktidarında
bölge müdürlüğü iptal edildi. Meteorolojide her geçen gün yeni gelişmeler
oluyor. Meteoroloji Bölge Müdürlüğünü tekrar Tokata
kazandırmayı düşünüyor musunuz?
Üçüncü sorum: Dünyada petrol fiyatlarının
düşmesiyle beraber benzin indirimleri yapılıyor. Elektrik
fiyatlarında da indirime geçmeyi düşünüyor musunuz?
Diğer bir sorum: Elektrik enerjisi elde edilen
rüzgârgüllerinin ekolojik dengeyi etkilediği ve bozduğu
noktasında çevre örgütlerinde ciddi manada söylemler gelişmektedir.
Bu konuda Bakanlığınızın bir çalışması
var mıdır?
Diğer sorum: Kelkit ve Yeşilırmak
vadilerinde onlarca HES yapılmış olup su miktarı çok
azalmıştır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Eroğluna soruyorum: Mevsimlik orman
işçilerine süre uzatılması veya kadro verilmesi konusunda bir
çalışmanız var mı?
Sayın Canikliye soruyorum: Gümrük
antrepolarında -son dönemde basına da yansıyan
açıklamalarınızdan bazı konularda bilgi edindik- hâlen
kaçak durumda hangi mallar, ne miktarda kaçak bulunmaktadır?
Ayrıca, yetkilendirilmiş gümrük
müşavirlerinin yetkisi sona erdirildi Bakanlığınız
genelgesiyle. Bu durumdan ne kadar kişi etkilendi? Bunların problemi
nasıl çözülecek?
Sayın Yıldıza soruyorum: Hâlen 2012/15
sayılı Başbakanlık Genelgesine takılan kaç maden
ruhsatı bulunmaktadır? Neden bu ruhsatlar verilmemektedir?
İkinci sorum: 2014 yılında ithal kömür
için ne kadar döviz harcanmıştır?
Son sorum: 30 Mart seçimleri öncesinde TÜRGEVe
bağışlanması sözü verilen Kütahyadaki Seyitömer Termik
Sitesinde 209 lojman, 50 dönüm arazi için başvuru ne aşamadadır?
BAŞKAN Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Orman ve Su İşleri Bakanına sormak
istiyorum: Sayın Bakanım, 2002 yılından bu yana Mersin
bölgesinde yapılan her seçimde Mersinde, Mersin Yenişehir Erçel
Barajıyla alakalı söylemleriniz olur. Mersin Yenişehir Erçel
Barajı. Bunu kesin yapacağız, önümüzdeki bir yılda
bitireceğiz, iki yılda bitireceğiz; söz, namus sözü. deyip
vatandaşı aldatıyorsunuz ama bugüne kadar orada
yapılmış herhangi bir çalışmanız yok. Şu
anda da iptal edilme aşamasında olduğu söyleniyor. Yapacak
mısınız, yapmayacak mısınız? Buna bir cevap
vermenizi istiyorum.
Bir de geçenlerde Orman Genel Müdürlüğünde 80 orman
mühendisi alımıyla alakalı bir mülakat ve yazılı
sınav yapıldı. Burada KPSSye göre 3üncü sırada olan
arkadaş devre dışı kaldı. 80 kişiden ilk 47yi
alıp diğerlerini tamamen devre dışı
bıraktınız, 11 tane ile de atama yapmayarak boşluk bıraktınız.
Yani 80 orman mühendisini istihdam edecek seviyede yetenekli,
başarılı orman mühendislerinin bu okulda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çınar
EMİN ÇINAR (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Orman ve Su İşleri Bakanına.
Kastamonu için hayati önem taşıyan içme suyu ve tarımsal sulama
sağlayacak olan Kınık Barajı Projesi ne
aşamadadır? Bu barajı yapmayı düşünüyor musunuz? 2015
yılı yatırım programına alacak mısınız?
Bugüne kadar projenin tamamlanmamasının sebebi nedir? Yine Araç
ilçemizde yapılması planlanan Andıraz Barajının
projesi ne aşamadadır? Proje ne zaman tamamlanacaktır?
Bir diğer sorum Enerji Bakanına. Kastamonu
Bozkurt ilçesi Bayramgazi köyünde yapılan hidroelektrik santralini
besleyen su 27 kilometre uzaklıktaki Şeyhoğlu Mahallesindeki su
yatağından sağlanmaktadır. Bu mesafede döşenen boru
hattında henüz enerji üretimi başlamamasına rağmen
patlamalar ve toprak kaymaları meydana gelmiştir. Bölge heyelana
müsait bir bölgedir. Bölge insanımız huzursuz ve tedirgindir. Bölgede
yeterli çalışma ve inceleme yapılmış mıdır?
Altyapı çalışmalarını kim yapmıştır?
Denetimler yeterince yapılmış mıdır?
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Orman Bakanı, 2/B kanununu orman
köylülerinin sorunlarını çözmek için
çıkardığınızı söylüyorsunuz ancak
belirlediğiniz yüksek rayiçlerle bu sorunun çözülmesini bırakın,
mevcut sorunları daha da büyütüyorsunuz. Örneğin Gökbel köyünde,
BAĞ-KUR primini dahi ödeyemeyen insanların
yaşadığı yerde arazilerin dönümüne 150 bin TL rayiç bedel
belirlemişsiniz. Maksadınız bu insanların
sorunlarını çözmek mi yoksa yüksek rayiç bedelleri belirleyerek bu
insanları yerinden yurdundan edip oraları boşaltarak birilerine
tahsis etmek mi?
Ayrıca Bal ormanlarını kuruyoruz.
diyorsunuz. Ancak Muğlada arıcılık için önemli olan birçok
bölgede düz kesim yapmaktasınız. Bu da yöre
arıcılığını olumsuz etkilemektedir. Bundan sonra
bu kesimleri daha planlı bir şekilde yapmayı düşünüyor
musunuz?
Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı,
Muğlada yeni termik santraller kurulacağına dair bilgiler var.
Bu doğru mudur? Varsa, kaç tane yeni termik santral kurulması
planlanmaktadır? Şu anda 3 tane termik santralin bile Gökova
Körfezini yeteri kadar kirlettiği bir ortamda mevcut 3 termik santrali
iyileştirerek ömrünü uzatmak yerine yeni yeni santraller kurarak
Muğlanın tarımını, turizmini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Havutça
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Enerji Bakanı, Erdek Körfezinde şu
anda bir doğal gaz çevrim santrali var. İkincisi de şu anda
bitmek üzere. Erdek Körfezinin bu doğal gaz çevrim santrallerinin
bıraktığı soğutma suyunun onun ekolojik dengesini ne
kadar bozduğunu incelediniz mi ve burada daha fazla santral yapmayı
düşünüyor musunuz?
Sayın Orman Bakanı, Gönen Çayının
kirliliğini size defalarca sordum. Gönen Çayı, Gönen merkezinden
itibaren Marmara Denizine -ki Türkiye'nin en büyük balık kuluçka
alanıdır orası- aşağıya kadar olan bölümde
zehirli pirinç haberleri yapılıyor haksız bir şekilde,
orada. Neden? Gönen Çayı çünkü çok kirli olarak akıyor, şehir
merkezinin kanalizasyonu, oradaki deri fabrikaları
arıtmalarını, süt tozu fabrikaları
arıtmalarını çalıştırmıyor. Defalarca bunu
size ifade ettik. Siz Eylem planı var. diyorsunuz, plan
yapıyorsunuz ama eylem yapmıyorsunuz Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Birinci sorum Enerji Bakanımıza: Sayın
Bakan, petrol fiyatları son altı ayda yüzde 40 oranında
düşmüş olmasına rağmen pompaya yansıması yüzde 8-9
gibi. Neyle açıklamayı düşünüyorsunuz? Yardımcı
olursanız sevinirim.
İkinci sorum Orman ve Su İşleri
Bakanına: Sayın Bakanım, daha önce size sordum, dedim ki:
Gebzede Gaziler Dağında sizin
yaptırdığınız bir lojman, 4 bloklu bir lojman var.
Burada 250-300 tane yirmi-yirmi beş yıllık çam ağacı
kesildi. Bununla ilgili bir işlem yaptınız mı? Bana soru
önergemde verdiğiniz yanıtta Burada çam ağacı kesilmedi.
diyor. Ben size resimleri şuradan vereceğim. Bu ormanlık alanda
kaç tane ağacın kesildiğini resimleriyle belgeledim, burada.
Bunu size vereceğim. Böyle bir soruyu geçiştirmeyi neyle
açıklamayı düşünüyorsunuz?
İkinci bir sorum: HESlerle ilgili ağaç
kesildiğinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Orman Bakanı, şu anda kaçak
sarayın bulunduğu alan Orman Genel Müdürlüğünün tapulu
malıydı. Bunu hukukun arkasından dolanarak birtakım
hukuksuz işlemlerle Başbakanlık yapılmak üzere devrettiniz
ve bununla ilgili TOKİyle bir protokol imzaladınız. Bu
protokolde yanılmıyorsam 400 trilyon civarında bu yerlerle
ilgili TOKİ yatırım yapacaktı. Bunun içerisinde idare
binası ve lojmanlar vardı, sosyal tesisler vardı. Şimdi
idare binasına başlandı. Lojmanlar ne oldu? Lojmanlardan vaz
mı geçildi, onun yerine başka şeyler mi
yaptırıyorsunuz?
Orman Genel Müdürlüğünün faaliyette bulunduğu
-burayı boşaltınca, işte, Balgatta, Yüzüncü
Yılın orada- kiralık yerlere aylık ne kadar kira
veriyorsunuz? Kimlerden bu yerleri kiraladınız?
Biraz önceki konuşmanızda orman köylerine 10
milyar gibi yardımda bulunduğunuzu söylediniz. Bana 10 tane köy ismi
sayabilir misiniz kalkındırdığınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son soru Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Gümrük ve Ticaret Bakanımıza sorum: 640
sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı yeniden kurulmuş ve gümrük müdürü ve muhafaza
müdürleri kadroları iptal edilerek araştırmacı kadrosuna
atanmışlar. Bilahare bu araştırmacılardan bir
kısmı gümrük müdürü ve kaçak istihbarat müdürü olarak yeniden
atanmışlar ve hâlen görev yapmaktadırlar. Müdürlük
kadrolarını sınavla kazandıkları hâlde herhangi bir
neden gösterilmeden kadroları verilmeyen kaç gümrük müdürü ve muhafaza
müdürü vardır? Hâlen görev yapmaktayken araştırmacı olarak
üç yıldır hiçbir görev verilmeyen bu kişilerin sınavla
kazandıkları asli kadrolarına atamalarını yaparak bu
haksızlığı ve mağduriyeti kaldırmayı
düşünüyor musunuz? Kaldı ki bu yıl rotasyon süresi dolan
araştırmacıların bir kısmının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın bakanlar, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Öncelikle, konuşmacı sayın
milletvekillerimizin soruları vardı, onlardan başlamak
istiyorum.
Sayın Alaattin Yüksel özel bir soru sormuştu,
1998 yılında kurulan Çözüm isimli firmayla ilgili olarak Kamudan ya
da özelden bir firması; çalıştığı, iş
yaptığı firma var mı? diye. Hayır, hiç yok. Ne kamuda
var ne de özel herhangi bir firmadan iş almış. Bir denetim,
danışmanlık, hiçbir şey söz konusu değil. Önce onu
belirteyim.
Ayrıca, Sayın Seçerin antrepolarda yeni,
götürü teminat sisteminin kaldırıldığı ve yüzde 100
teminata geçildiği şeklinde bir şeyi oldu. O şekilde
değil. Doğru, götürü sistemini kaldırdık ancak onun yerine
normal antrepolarda 100 bin euro artı antrepoya giren malın
vergisinin yüzde 10u kadar teminat verilecek. Bazı mallarda yüzde 25,
kritik mallarda; onları da ilan ettik. Onlar da transit ticarette riskli
gördüğümüz mallara ilişkin olarak şey yapacaklar.
Yine, perakende ticaretin düzenlenmesiyle ilgili bir konu
gündeme geldi. Yani muhalefete mensup gruplarımız da eğer kabul
ederlerse, uygun görürlerse Genel Kurul görüşmelerini Meclis kapanmadan,
cuma günü bütçe görüşmelerinden sonra görüşebiliriz. Yani biz o
konuda
Hem bu bir çağrıdır aynı zamanda. Onu ayrıca
gruplarla görüşeceğiz, kabul edilirse o şekilde
görüşeceğiz.
Sayın Işık Kaç YGM var? dedi. 375 YGM
var şu anda, yetkilendirilmiş gümrük müşaviri. Onlar zaten
gümrük müşaviri unvanına sahip Sayın Işık, yani o
görevlerini yapabilirler, onda herhangi bir şey yok. Şu anda
sayımlar devam ediyor, devir teslimler; yıl sonuna kadar
tamamlanmış olacak yani YGMlerden bizim
Bakanlığımıza devrolacak. Şu anda tüm antrepolarda
sayım yapılıyor, yıl sonunda ancak sonuçları elde
edebiliriz.
Sayın Uzunırmakın sorusu: Tabii, bu
bilgiler yanımda yok şu anda, sayıları sordunuz.
Araştırmacılardan kaç tanesi kaldı, kaç tanesi atandı;
onu isterseniz yazıyla ben
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ama bu
haksızlığı giderin Sayın Bakanım. Bu
haksızlığı bir giderin yani sayı önemli olduğu
gibi, böyle bir, kadrosunu imtihanla almış birinin elinden kadrosu
alınıp araştırmacı yapılıp
Bu
haksızlığı giderin.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tamam.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yıldız, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
çok kısa kısa sorulara cevap vermeye gayret edeceğim.
Üçüncü santralle alakalı herhangi bir tespit
edilmiş ve netleştirilmiş bir yer bulunmamakla beraber üçüncü
santralin kurulmasıyla alakalı da bir hedefimiz şu anda
bulunmamaktadır. Bir ve ikinci santraller bitirildikten sonra, o zamana
kadar yerli mühendisliğin ve yerli kaynakların ön planda
bulunduğu bir yapı düşünüyoruz.
İğneadayla alakalı da herhangi bir karar
verilmiş durumda değildir ve herhangi bir işaret de söz konusu
değildir.
Istrancayla alakalı, taş ocağı
konusunda eğer o bölgede ihtiyaç yoksa -ben buradan açıkça kamuoyuyla
da paylaşarak söylüyorum- kısıtlı alanlar kısmına
alalım, yasaklanabilecek alanlar kısmına alalım ve
yasaklayalım, yani eğer orada malzeme eksikliği tedarikiyle
alakalı bir sıkıntı yoksa. Bunu siz bize söyleyin, biz ona
göre karar alabiliriz.
İsrail-İranla alakalı, nükleer bomba ve
nükleer teknolojiyle alakalı konu. Değerli arkadaşlar, nükleer
teknoloji çok farklı bir şey. Biz nükleer teknolojiye sahip olmaya
çalışıyoruz ve bununla alakalı bütün eğitim
çalışmalarında gerek Rusyada gerekse İstanbul Teknik
Üniversitesi ve Hacettepede yurt dışı, Japonyayla beraber
devam ettiriyoruz. Ama bizim nükleer bomba gibi bir hedefimiz yok, nükleer bomba
yapmak gibi bir hedefimiz de yok, biz bunun ancak barışçıl
amaçlarla kullanılmasını istiyoruz.
Petrol fiyatları düşüyor, elektrik
fiyatları düşmüyor mu? Tabii ki petrol ürünlerinden, doğal gaz
ürünlerinden olan elektrik fiyatları bundan etkilenir, ancak petrol
fiyatına bağlı doğal gaz formüllerinde henüz
istediğimiz rakam oluşmuş değil. Altı aylık faz
farklarıyla ve periyotlarıyla beraber geliyor ve bizim şu anda
aldığımız fiyattan daha aşağı
sattığımız bir doğal gaz fiyatı var ve 6 milyar
TLlik de Gümrük Bakanlığına, Hazineye ve Maliyeye BOTAŞın
ödemeleri var. Bunları yaptıktan sonra bunları
değerlendireceğiz.
RESler ekolojik dengeyi bozuyor mu? Hayır,
kesinlikle ekolojik dengeyi bozmuyorlar. Bununla alakalı birçok bilimsel
çalışma var. Bunlar çerçevesinde bunları rahatlıkla
açıklayabiliriz.
Muğlada yeni termik santralle alakalı,
Gökovada yeni santral kurmak istiyor muyuz? Arkadaşlar, yeni ünitelerin
kurulacak olması yeni santral anlamına gelmiyor. Oradaki bizatihi
rehabilite edilecek santraller var, üniteler var, bizatihi yerinde kurulacak
olanlar var. Erdek Körfezindeki doğal gaz santralindeki deniz suyu
soğutmasıyla alakalı, değerli arkadaşlar, müsterih
olun. Çevre Bakanlığımızın ÇEDi verirken dahi
şart koştuğu kısımlardan, maddelerden bir tanesi. Biz
de o konuda müsamaha göstermek istemiyoruz. Ama şunu çok açık
söyleyeyim: Biz gerçekten çevreyle beraber bunları yapmak istiyoruz.
Pompaj fiyatlarının yüzde 8 düştüğü
gerçeği yansıtmamaktadır. Değerli arkadaşlar, petrol
fiyatlarının, ham petrolün düştüğü oranda benzin ve motorin
oranları düşmemektedir, dünyada, Akdeniz havzasında böyledir.
Net olarak söyleyeyim: 9 kez düştü benzin son altı ayda, 81
kuruş; motorin de 7 kez, toplam 71 kuruş. 55 litrelik bir otomobilde
depo 280 TLye dolarken benzinde, şu anda 236 TLye doluyor. Fiilî olarak
gidip doldurduk. Motorin de 246 TLye dolarken şu anda 207 TLye doluyor.
Bütün bunlarla alakalı indirim oranları, değerli
arkadaşlar, vergi hariç, normalde yüzde 44,4 uluslararası benzin
fiyatları düşmüşken, dolar kuru paritesinden dolayı
Türkiyede yüzde 41. Motorinde yüzde 36,8 düşmüşken dolar kurundaki
pariteden dolayı yüzde 32,7 civarında düşmüştür. O
açıdan, benzin pompa fiyatlarında yüzde 16,1; motorin
fiyatlarında da yüzde 15,5 olarak gerçekleşmiştir.
Ben Sayın Veysel Hocama sözü bırakmak
açısından sorulara burada ara veriyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Evet, teşekkür ediyorum.
Şimdi, tabii, Tokatla ilgili: Meteoroloji bölge
müdürlüklerini azalttık çünkü meteoroloji
Artık rasatlar elle
yapılmıyor, otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk. O
bakımdan sayılar azaldı. Zaten Tokatta da meteoroloji
işletme müdürlüğümüz var, ölçümler de otomatik olarak
yapılıyor.
Mevsimlik işçilerle ilgili bir soru soruldu. Tabii,
mevsimlik işçilere doğrudan kadro vermek bizim elimizde değil,
kanun meselesi. Ama şöyle: Biliyorsunuz, şu anda kadrolu işçi
alımları var. Zaten mevsimlik işçilerden de arzu edenler buraya
müracaat edebiliyor.
Sayın Öz Mersinin Yenişehir Erçel
Barajından bahsetti. Efendim, bu Erçel Barajıyla ilgili
çalışmalar tamamlandı ama ÇED safhası var, ÇED raporu
tamamlanırsa bunu yapabiliriz.
80 orman mühendisinden 11i atanmadı. deniyor.
Tabii, bunlar başarı sağlayamamış,
dolayısıyla, bazı illerde ki benim ilimde de var- bunlar için
yeniden ilana çıkıldı, alacağız.
Kırık Barajıyla alakalı olarak,
aslında Kırık Barajıyla ilgili projeler bitti, Kastamonu
Milletvekilimiz sormuştu ancak burada bir yol meselesi var. Yani yol da
dikkate alınırsa fizibil olur mu olmaz mı diye Kalkınma
Bakanlığıyla alakalı görüşmeler devam ediyor ama benim
şahsi kanaatim Kırık Barajının Kastamonunun hem içme
suyu ihtiyacı hem de sulama ihtiyacı için mutlaka yatırım
programına alınması. Bu konuda ısrar ediyoruz,
inşallah Kalkınma Bakanlığıyla görüşerek
çözebiliriz.
Tabii, Andıraz Barajıyla alakalı da
şöyle bir husus var: Orada özel sektörün yaptığı bir HES
var, bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Bir
değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilecek, onu özetle
vurgulamak istiyorum.
Alim Işıkın mevsimlik işçilerle
ilgili sorusunu cevapladık.
Seyfettin Yılmazın OGM yerleşkeleriyle
alakalı sorusu vardı. Efendim, biliyorsunuz, Seyfettin Bey de bilir,
bugün Cumhurbaşkanlığı sarayının bulunduğu
yer bizim Orman Genel Müdürlüğünün tapulu mülkü ve buradaki binalar
tamamen eski, iptidai, depreme dayanıksızdı. Onlar
yıkıldı, onun yerine Başbakanlık TOKİ
tarafından bize çok muhteşem bir bina yapılıyor bir kere,
bir. İki: Şap Enstitüsü alındı, ayrıca biz de orada
lojmanlardaki elemanları mağdur etmedik, TOKİden yeteri kadar
lojman aldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Müsaade ederseniz
Mehmet Bey, 2/B rayiçlerini biz belirlemiyoruz,
biliyorsunuz 2/Byle ilgili hakikaten çok güzel bir kanun çıktı,
hatta burada ittifakla çıktı. Dolayısıyla, 2/B Kanunu
rayiçlerini Maliye Bakanlığının bürokratları
belirliyor. Biliyorsunuz bununla ilgili her türlü kolaylık da gösterildi.
Muğlada bal ormanları. Biliyorsunuz
Muğlada balcıları destekliyoruz. Hatta beni de
çağırdılar ve orada Muğladaki çam kesimi ise bir angajman
programı çerçevesinde yapılıyor yani onlara mâni olacak
şekilde çalışma yapmıyoruz.
Gönen Çayı kirliliğiyle alakalı, efendim,
bununla ilgili hakikaten birtakım çalışmalar yaptık ama
denetim yetkisi şu anda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığında ama sayın vekilim, onu da, Gönen Çayını
takip edeyim.
Bunun dışında, Sayın Kaplan, bana
gelen bilgiyi ben size aktardım ama sizdeki resimleri de alayım, ben
gereği neyse onu yerine getiririm yani eğer bir yanlış
bilgi verilmişse onu mutlaka dikkate alacağız.
Diğer sorulara yazılı cevap
vereceğim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Canikli buyurun, sizin bir cevap verme
talebiniz var galiba.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Işıkın kaçak eşya
ambarlarında ne kadar eşya olduğuna dair bir sorusu vardı.
Ekim sonu itibarıyla kaçak eşya ambarlarında 42 milyon
değerinde 1.605 araç, 617 bin TL değerinde 93 ton çay, 13 milyon
değerinde 2,7 milyon paket sigara, 10 milyon değerinde 255 bin
şişe alkollü içki, 1 milyar 161 milyon TL değerinde diğer olmak
üzere toplam 1 milyar 226 milyon lira değerinde eşya ve araç
bulunmaktadır.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özbolat, bir açıklama talebiniz var
galiba yerinizden.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün EPDK bütçesi üzerinde konuşmamı
yaptıktan sonra Meclisten ayrıldım. Ben ayrıldıktan
sonra Sayın Bakan, konuşmasında enerjiyle ilgili süreci
anlatırken bir laf atma sonucu cevap vermiş.
Sayın Başkanım, ben iki dönemdir
milletvekiliyim ve kürsüyü bugüne kadar kaç kere kullandıysam hiç kimse
benim sözümü kesmedi, ben de bugüne kadar hiç kimsenin sözünü kesmedim.
Seviyeli olmaya çok dikkat eden bir siyasetçiyim. Siyaset çok zor bir iş.
Ben otuz yedi yıldır siyasetin içindeyim ve siyasette hiç kimseye
belden aşağı vurmadım bugüne kadar. Ayrıca, ailemin,
benim ve dostlarımın utanacağı hiçbir şey de
yapmadım.
1995 yılından beri ticaretin içerisindeyim,
rüzgâr ve güneş enerjisi konusunda da gerçekten ihtisas sahibi birisiyim
ama bugüne kadar benim bir tane bürokrattan, bir tane siyasetçiden ya da
bakandan özel bir isteğim olmamıştır, talebim de
olmamıştır. Teknik bilgilerimizle biz ticaret yapıyoruz;
namuslu ticaret, haysiyetli ticaret yaptım. Bugüne kadar hiçbir kamu
kurumundan özel bir ihale almadım. Enerji, medya, turizm, eğitim
başta olmak üzere, ticaret yaptım ama ticaretimle siyaseti birbirine
karıştırmamaya özen gösterdim. Sayın Bakanın
yaptığı açıklamayı gördükten sonra, bu
açıklamayı da bir görev sayıyorum.
Değerli arkadaşlar, rüzgâr enerjisi için bugüne
kadar Türkiye'de 80 bin megavata yakın başvuru yapılmıştır,
5 bine yakın müteşebbisin de bu işe müracaatı
olmuştur. Güneşte 500 başvuru, 9 bin megavat kurulu güçte talep
açılmıştır. Benim, güneş enerjisiyle ilgili sadece 23
megavatlık bir lisansım var, bunda 1 gram bile eksik, 1 gram bile
özel bir tasarruf olmamıştır, güneş lisansı da yok.
Ticareti sadece iktidar yandaşları yapar diye
düşünülüyorsa, bu sıradakiler bilsinler ki, evet, ticaret namuslu
yapıldığı sürece herkes yapar, hepimiz yapabiliriz. Töhmet
altında bırakmak, insanların onuruyla, haysiyetiyle oynamak bu
salonda bulunan hiç kimseye yakışmaz.
BAŞKAN Sayın Bakanın hiç öyle bir sözü
olmadı Sayın Özbolat.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, ben hayatım boyunca
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
bir kişinin listesini buraya getirmek hakarettir.
BAŞKAN Hayır, açıklama getirme
anlamında
Niye itiraz ediyorsun Hocam?
HASAN ÖREN (Manisa) Neyi açıklayacaksın? Niye
açıklama ihtiyacı hissettin?
ALİM IŞIK (Kütahya) Olmaz böyle şey,
olmaz.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Savunma değil efendim.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, hayatım boyunca
ALİM IŞIK (Kütahya) Bir kişinin
listesini getirmek, onu deşifre etmek, olmaz ama!
ALİ ÖZ (Mersin) Liste getirdi, adamın
adı var.
BAŞKAN Müdahale etme hakkınız yok oradan
Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Olmaz ama.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, eğer ticaret
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) AKPlilerin listesini de
getirsenize!
ALİM IŞIK (Kütahya) Herkesi getirecek,
herkesi getirecek.
BAŞKAN Sayın Işık, müdahale etme
hakkınız yok, oturun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Var, var, nasıl yok ya?
ALİM IŞIK (Kütahya) Böyle bir şey mi
olur?
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
ALİM IŞIK (Kütahya) Bir kişinin ticari
sırrını getirmek olmaz.
BAŞKAN Sayın Özbolat burada yoktu,
açıklama getirme anlamında söyledim Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Destek
çıkmayın, yanlış olduğunu siz de kabul edin.
BAŞKAN Ben kime destek çıkıp
çıkmayacağımı kendim bilirim, destek de çıkmadım,
onu çok net bir şekilde ifade ediyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bir kişinin ticari
sırrını buraya gelip belgeyle gösteremezsiniz.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özbolat.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) AKPlilerin bulunduğu
listeyi de getirsin.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, benim mahcup olacağım hiçbir şey burada
olmamıştır, olmaz da.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, daha
ne kadar konuşacak?
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Ben
yaşamım boyunca uzun yıllar cezaevlerinde yatmış
birsiyim, ben siyasi nedenlerle bedel ödeyenlerden birisiyim. Ben
fişlendiğimi biliyorum, çok fişlendim ama ticaretten de
fişlendiğimizi burada gördüm, şirketlerimizin ismini
dağıtarak bir töhmet altında bırakmak
alçaklıktır. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özbolat.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, bakın, bir açıklama yetkisi verdiniz. Bir konuyla
ilgili açıklama yaparken bir başkasına hakaret etme hakkı
yoktur. Sözlerini düzeltsin lütfen.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
11.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın,
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
Sayın Özbolatın sözlerinin benimle alakalı
olmadığını düşünerek cümlelerimi kuracağım.
Onun hukukuna en fazla nezaket gösteren, o listeyi benden
isteyenlerden daha fazla nezaket gösteren benim.
Sayın Özbolat, burada değildiniz, bakın
SAKİNE ÖZ (Manisa) İsmini vererek mi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Özbolat, burada değildiniz. Benden
açıklamam istendi, ben açıklamadım; grup başkan vekilleri
istediler, vermedim, ondan sonra Acaba bu liste yok mu? dediler, ondan sonra
verdim. Ben bunu söylerken de
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Bakan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) AKPlilerin listesini de
getirin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Lütfen dinleyin.
Bunu söylerken de
ALİM IŞIK (Kütahya) O listeyi buraya
getirirken zaten amacınızı belli ettiniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sakin olun arkadaşlar ya, sakin olun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Olmaz, bir milletvekilini
burada deşifre edemezsin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Niye panik yapıyorsunuz, sakin olun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Olmaz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Değerli arkadaşlar, bakın, burada, ben Genel
Kurulda hitap ederken bunun bir suç olmadığını
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Bakan,
burada AKPlilerin, bütün herkesin listesini açıklayın o zaman.
BAŞKAN Sayın Özbolat, lütfen oturun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Aynen, aynen.
Siz yoktunuz Sayın Özbolat. Bunun bir suç
olmadığını ama böyle bir müracaatın olma ihtimalini
niye sıkıntıyla karşılıyorsunuz?
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Bakan,
talimatı verin, yarın bütün bunların hepsini iptal etsin.
Ticaret yapmayalım o zaman.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Yok, hayır. Sizin hukuken hakkınız. Onu
söyledik, grup başkan vekilleri de söyledi. Niye öyle diyorsunuz o zaman?
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Böyle sallıyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Siz, olmadığını iddia ediyorsunuz,
sıkıntı orada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Neyin olmadığı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sıkıntı sizin iddianızda. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Haydar, sen
Açıkla. demedin mi ya?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne diyecektim? Sallarken böyle,
Açıkla. dedim. AKPyi mi sallıyordu böyle? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
listeyi isteyenlerden bir tanesi benim. Dolayısıyla, bu konuda
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Anlamadım Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Listeyi isteyenlerden
bir tanesi ben oldum. Dolayısıyla bu konuda açıklama yapmak
istiyorum, hangi sebeple istediğimi.
BAŞKAN Buyurun.
12.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakan bir listeden bahsetti ve Bu
listenin bir şekilde Mecliste okunmuş olması, herhâlde durup
dururken okunmuş olması yani bahsedilmiş olması, durup
dururken bahsedilecek bir şey değil. Herhâlde bunun içerisinde
birtakım konular vardır. diye ben merak ettim ve bu listeyi de
kaldırıp söylediği için Sayın Bakandan istedim ama liste
denilen şeyde bir kişinin adı çıktı. Liste
dediğiniz zaman birden fazla kişinin ismi olan bir kâğıttan
söz edilir. Bir kişiyse buna liste denmez zaten kelime olarak.
Şimdi burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde birçok
arkadaşımızın iş yaptığını hepimiz
biliyoruz. Şimdi bu insanların tümü gayrikanuni iş yapıyor
ise o zaman herkes afişe edilsin ama söz konusu liste bize
verildiğinde gayrikanuni herhangi bir iş görmedik. Dolayısıyla,
burada bunun konu edilmesi, bir sefer, her şeyden önce yanlış
olmuştur. Dolayısıyla, isteyenleri suçlu olarak görmek son
derece yanlıştır. Eğer listeden bahsediyorsanız o
zaman o listenin ne olduğunu, ne için istenmiş olduğunu da merak
etmemiz gayet tabiidir. Dolayısıyla, bizi suçlamak yerine Sayın
Bakanın önce bu listeden bahsetmemesi gerekirdi.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi sırasıyla altıncı turda
yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım
13.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, tekraren, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan, efendim, oylamaya geçmeden bir konuyu Sayın
Bakanın ve Genel Kurulun dikkatine sunmak istiyorum.
Sayın Bakan bir tablo göndermek suretiyle bir
açıklama yaptı. O tabloya konu olan arkadaşımız
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat da gerekli
açıklamayı yaptı. Ancak ben bir talepte bulunmuştum,
aynı talebi Sayın Özbolat da ifade etti: Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna mensup arkadaşlarımızın benzer bir talebi
olmuş mudur, sonuçlanmış mıdır? Bu konuda bir talepte
bulundum, Sayın Bakan bir açıklama yapmadı. Sayın Bakan
yani bir şey söyleyin, şu an elinizde bilgi yoksa bunu verme sözünü
verebilirsiniz, şu an o bilgiyi bürokratlarınızdan alıp
bize verebilirsiniz. Bu konuda sizden açıklama bekliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
14.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, tekraren,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar,
Sayın Hamzaçebi; 2.200 tane sözlü ve yazılı soru önergesine
süresi içerisinde cevap vermiş bir Bakanlığız biz, bunun
altını bu hassasiyetle özellikle çizerek söylüyorum. Şimdiye
kadar Bakanlığımız döneminde bir adet
cevaplanmamış soru yoktur. O sorduğunuz soru da cevaplanacak,
ben arkadaşlarıma söyledim. Arkadaşlar dediler ki: Direkt isim
olmayabilir, hisse içerisinde olabilirse, 2 bin küsur tane lisans
arasından bunlara bakalım ve sıhhatli bir bilgi verelim.
Bununla alakalı bu bilgi sizin tarafınıza gelecek. Bununla
alakalı herhangi bir sıkıntı yok. Şimdi, değerli
arkadaşlar
MUSA ÇAM (İzmir) Burada açıklayın,
burada! Burada açıklayın Sayın Bakan!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Evet, ben burada açıklarım.
MUSA ÇAM (İzmir) Burada açıklamanız
gerekiyor, burada.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) - Arkadaşlar, geldiğinde burada açıklarım yine.
Tamam, yazılı da göndereyim, burada da açıklayayım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) Burada açıklayın,
burada!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Burada da açıklayayım, tamam diyorum işte.
Şimdi, arkadaşlar, bakın, önemli bir
şey söyleyeceğim. Tutanaklara bakın, ben bu işin
gayrihukuki olduğunu falan söylemedim. Tam tersi, hukuk içerisinde
kaldığını söyledim ama şimdi kalkıp da Bu yok
öyle değildi, böyleydi, ben öyle demek istemedim. öyle yok. Her şey
çok açık ve net. Bunun, bir milletvekilinin müracaat etmesinin, bizim
şartlarımız arasında Müracaat edemez. diye bir şart
olmadığını da söyledim. Ben bu kadar açık söylüyorum
bunu.
SAKİNE ÖZ (Manisa) O zaman niye burada böyle
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye burada
açıkladınız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) O zaman söyleyeyim, müsaade edin onu da anlatayım ne
için olduğunu.
BAŞKAN Evet Sayın Bakanım, teşekkür
ediyorum.
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Bakan,
ben sadece benim müracaatımı
BAŞKAN Konu anlaşıldı Sayın
Özbolat, lütfen
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Benim
fişlendiğim ortaya çıkmıştır.
BAŞKAN Sayın Özbolat, lütfen, rica ediyorum.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şimdi, sırasıyla
altıncı turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve
bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
31) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 623.971.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 80.905.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 59.571.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 764.447.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 646.905.117,00
Bütçe Gideri 599.305.149,34
İptal Edilen Ödenek 47.599.967,66
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.07) REKABET KURUMU
1) Rekabet Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 35.021.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 30.479.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 65.500.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.206.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 64.294.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 65.500.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Rekabet Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 57.400.000,00
Bütçe Gideri 39.631.954,84
İptal Edilen Ödenek 17.768.045,16
BAŞKAN (A) Cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 57.400.000,00
Tahsilat 53.775.525,25
Ret
ve İadeler 497.670,57
Net
Tahsilat 53.277.854,68
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
20) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1) Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 423.741.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 37.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.791.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 191.793.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.271.661.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 1.890.023.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.096.890.650,00
Bütçe Gideri 746.427.210,77
İptal Edilen Ödenek 350.463.439,23
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Yoklama talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN Oylamaya geçmeden
önce yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Demiröz, Sayın
Susam, Sayın Hamzaçebi, Sayın Kaplan, Sayın Özbolat, Sayın
Aksünger, Sayın Sarıbaş, Sayın Çam, Sayın
Eyidoğan, Sayın Acar, Sayın Akar, Sayın Özel, Sayın
Moroğlu, Sayın Köktürk, Sayın Havutça, Sayın Özkan,
Sayın Öz, Sayın Köprülü, Sayın Düzgün, Sayın Tayan.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
bulunamamıştır.
Birleşime yarım saat
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.01
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
21.33
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 31inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2013 yılı kesin hesabının genel
toplamlarının oylanmasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
Altıncı tur bütçe görüşmelerine devam
edeceğiz.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
REKABET KURUMU (Devam)
1)
Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI (Devam)
1)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Orman Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H)
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I)
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Su Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.05) ENERJİ PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU
1) Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 12.501.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 100.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 233.535.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 248.136.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 187.001.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 62.635.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
09 Ret
ve İadeler -1.500.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 248.136.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 188.160.000,00
Bütçe Gideri 148.688.737,94
İptal Edilen Ödenek 39.471.262,06
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 137.290.000,00
Tahsilat 196.591.758,14
Ret
ve İadeler 1.343.862,30
Net
Tahsilat 195.247.895,84
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.26) ULUSAL BOR
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 11.603.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 11.603.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 7.603.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 4.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 11.603.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 11.424.830,00
Bütçe Gideri 9.626.692,82
İptal Edilen Ödenek 1.798.137,18
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 10.782.000,00
Net
Tahsilat 11.153.337,24
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.27) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 10.910.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.024.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 123.941.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 136.875.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 15.808.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 120.725.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 342.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 136.875.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 131.639.251,60
Bütçe Gideri 98.687.827,08
İptal Edilen Ödenek 32.951.424,52
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 4.849.113,93
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 121.513.000,00
Tahsilat 110.665.153,17
Ret
ve İadeler 424.191,97
Net
Tahsilat 110.240.961,20
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.40) MADEN TETKİK
VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 66.667.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 16.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.800.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 333.988.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 402.471.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 30.148.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 272.471.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 99.852.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 402.471.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 365.844.518,34
Bütçe Gideri 293.169.526,83
İptal Edilen Ödenek 72.674.991,51
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 3.095.360,51
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 335.080.000,00
Tahsilat 416.573.202,74
Ret
ve İadeler 101.909.382,55
Net
Tahsilat 314.663.820,19
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
33) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su
İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 11.231.790.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 453.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.105.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 313.049.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 164.668.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 11.712.065.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 10.608.700.000,00
Bütçe Gideri 9.299.266.819,61
İptal Edilen Ödenek 1.309.433.180,39
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman ve Su işleri Bakanlığı
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
40.17) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 11.255.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 321.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 2.556.054.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.567.630.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 526.310.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.641.630.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 398.670.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 20.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 2.566.630.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2015 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Orman Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.107.999.901,01
Bütçe Gideri 1.986.623.034,87
İptal Edilen Ödenek 119.442.411,41
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.934.454,73
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 1.987.874.000,00
Tahsilat 2.092.194.184,52
Ret
ve İadeler 2.288.399,56
Net
Tahsilat 2.089.905.784,96
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.57) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 57.564.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 629.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 33.187.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 8.833.656.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 40.378.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 829.842.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 815.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 9.796.072.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 113.750.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 9.553.072.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 117.900.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 11.350.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 9.796.072.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 9.904.537.675,58
Bütçe Gideri 9.508.208.791,72
Ödenek Üstü Gider 2.346,95
İptal Edilen Ödenek 394.756.725,82
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 288.533.229,99
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 8.873.363.000,00
Tahsilat 9.031.938.456,65
Ret
ve İadeler 8.405.756,12
Net
Tahsilat 9.023.532.700,53
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
33.75) METEOROLOJİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel
Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 234.931.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 3.300.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 192.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 238.423.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2015 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Meteoroloji Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 205.816.513,24
Bütçe Gideri 163.481.256,18
İptal Edilen Ödenek 42.335.257,06
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 19.720.607,25
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabı kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.58) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 39.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 4.132.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 4.171.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 100.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 4.071.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 4.171.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2013
yılı kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Türkiye Su Enstitüsü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 3.202.001,00
Bütçe Gideri 1.857.682,09
İptal Edilen Ödenek 1.344.318,91
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 3.202.000,00
Net
Tahsilat 1.519.764,86
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabı kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece altıncı
turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul
edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri, altıncı tur
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin
hesaplarını sırasıyla görüşmek için 17 Aralık
2014 Çarşamba günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
21.59
(*) 656 ve 656ya 1inci Ek ve 657 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 10/12/2014 tarihli 25inci Birleşim Tutanağına eklidir.