TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
33üncü
Birleşim
18
Aralık 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
2.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579)
(S.Sayısı: 657)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI
1) Sağlık
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRKİYE İLAÇ VE
TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE KAMU
HASTANELERİ KURUMU
1) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE HALK
SAĞLIĞI KURUMU
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRK PATENT
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler Akademisi
2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi
2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, 17-25 Aralık tarihleri arasını yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele haftası olarak değerlendirdiklerine, tüm
engellemelere rağmen mücadelelerini sürdüreceklerine ve Bingöl
Üniversitesi yönetiminin, öğrenim özgürlüğünü engelleyen
girişimler karşısında emniyet güçlerinin görevlerini
yapmasını temin etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Diyarbakırda Kadir Çakmak adlı 16 yaşındaki
bir çocuğun polis kurşunuyla öldürülmesi konusunda Hükûmetin bilgi
vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığındaki mühendis ve tekniker kadrolarının
azaltılmasını ve bu kadrolara atama yapılmamasını
kınadığına ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin
656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kayseri Milletvekili
İsmail Tamer'in, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işıkın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işıkın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işıkın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
8.- Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın, İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve Sinop Milletvekili
Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında şahsına ve Hükûmete
sataşmaları nedeniyle konuşması
9.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işıkın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
10.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işıkın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
11.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Sinop Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
12.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
18 Aralık 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündemimize göre 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Program
uyarınca bugün sekizinci tur görüşmeleri yapacağız.
Sekizinci turda
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Hudut ve Sahiller Genel
Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurum; Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Türk Patent
Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye
Bilimler Akademisi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bütçe ve kesin hesapları
yer almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (*)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578,
3/1579) (S.Sayısı: 657) (*)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI
1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU
1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ
GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK
ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere turda yer alan bütçelerle ilgili soru
sormak isteyen milletvekillerinin sisteme girmeleri gerekmektedir.
Sekizinci turda
grupları ve şahısları adına söz alan sayın
üyelerin isimlerini okuyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Aytuğ Atıcı, Mersin; Sayın Selahattin Karaahmetoğlu,
Giresun; Sayın Aytun Çıray, İzmir; Sayın Hülya Güven,
İzmir; Sayın Mehmet Ali Susam, İzmir; Sayın Hasan Ören, Manisa;
Sayın Kemal Değirmendereli, Edirne; Sayın Binnaz Toprak,
İstanbul; Sayın Ramazan Kerim Özkan, Burdur; Sayın İlhan
Demiröz, Bursa; Sayın Orhan Düzgün, Tokat.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Demir Çelik, Muş; Sayın Mülkiye Birtane, Kars; Sayın
Nursel Aydoğan, Diyarbakır; Sayın Halil Aksoy, Ağrı.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Mehmet Süleyman Hamzaoğulları, Diyarbakır; Sayın
Türkan Dağoğlu, İstanbul; Sayın Vural Kavuncu, Kütahya;
Sayın Mehmet Domaç, İstanbul; Sayın İsmail Tamer, Kayseri;
Sayın Sevim Savaşer, İstanbul; Sayın Abdullah Nejat Koçer,
Gaziantep; Sayın Hüseyin Filiz, Çankırı; Sayın Ziver
Özdemir, Batman; Sayın Fuat Karakuş, Kilis; Sayın Ömer Selvi,
Niğde; Sayın Adem Tatlı, Giresun; Sayın Gülay Dalyan,
İstanbul; Sayın Mehmet Erdoğan, Adıyaman; Sayın Önder
Matlı, Bursa; Sayın Oya Eronat, Diyarbakır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın
Ali Öz, Mersin; Sayın Cemalettin Şimşek, Samsun; Sayın
Lütfü Türkkan, Kocaeli; Sayın Celal Adan, İstanbul; Sayın Özcan
Yeniçeri, Ankara; Sayın Sadir Durmaz, Yozgat.
Şahıslar; lehinde, Sayın Muhammed Murtaza
Yetiş, Adıyaman; Hükûmet konuşacak; sonra, şahıslar
adına, aleyhinde, Yozgat Milletvekili Sayın Sadir Durmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, 17-25 Aralık tarihleri arasını yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele haftası olarak değerlendirdiklerine, tüm
engellemelere rağmen mücadelelerini sürdüreceklerine ve Bingöl Üniversitesi
yönetiminin, öğrenim özgürlüğünü engelleyen girişimler
karşısında emniyet güçlerinin görevlerini yapmasını
temin etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kısa bir söz talebim var.
Sayın Başkan, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili
topyekûn bir mücadele gerektiği gayet açık ve net. Hem dinimizin hem
itikadımızın hem ecdadımızın reddettiği hem
de hukuk sistemine aykırı olan rüşvet ve yolsuzluk konusunda
toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Biz de, 17-25 Aralık tarihleri
arasını bir yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olarak
değerlendirdik ve rüşvete ve yolsuzluğa hayır dedik.
Şimdi, bu çerçevede, İstanbulda Üsküdarda,
Üsküdar Belediyesine ait bir yerde, bu konuda bir toplantı, konferans
verilmesi için on gün öncesinden yer aldık, tutuldu; İstanbul İl
Başkanlığı
Fakat dün saat 13.00te bu konferansın,
toplantının yapılamayacağı ifade edildi. Bu konuda
sözleşme var yani bu şekilde, Ankaradan aranarak, maalesef, hukuka
aykırı bir şekilde, bir toplantı, bir konferans
düzenlenmesi yasaklanıyor. Maalesef, bu konuda, 17-25 Aralık süreci
içerisinde, çeşitli otellerde ya da diğer kültür merkezlerinde
Doğrudan doğruya yürütmenin baskısıyla, oteller dahi bu
konuda, toplantı için, konferans için yer verme konusunda maalesef
cesaretli davranamıyorlar. Böyle bir demokrasi olmaz. Eğer bu
noktalara kadar geldiysek, bir konferansın yasaklanması
noktasına kadar gelindiyse, baskıyla, sözleşmeye
aykırı bir şekilde, tahsis edilen konferans salonları iptal
ediliyorsa gerçekten bu Türk demokrasisi için kara bir lekedir ama buna
rağmen bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bir konu da Bingöl Üniversitesiyle ilgili. Bingöl
Üniversitesinde Anadolunun çeşitli vilayetlerinden yükseköğrenimini
tamamlamak için gelen öğrenci kardeşlerimizin, maalesef, bölücü terör
örgütünün, orada bir avuç şiddet kullanan insanlar tarafından can
güvenlikleri tehdit altına alınmaktadır. Üniversite yönetimi bu
konuda, yapılan saldırılar karşısında emniyet
görevlilerinin bu olaya müdahale etmesini engellemektedirler. Bu konuda
Milliyetçi Hareket Partisi Bingöl İl Teşkilatı da üniversite
yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Bu bakımdan,
üniversite yönetimini uyarıyorum; doğrudan doğruya öğrenim
özgürlüğünü engelleyen bu girişimler karşısında
emniyet güçlerinin görev yapmasını temin etmesi konusunda gerekli
inisiyatifi kullanmaları gerektiğini hatırlatıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A) SAĞLIK
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE
HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) TÜRKİYE
KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin
Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRK
STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRK
PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı, süreniz sekiz
dakika.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2015 yılı
Sağlık Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Vatandaşın
alın terinden toplanan her kuruşun hesabını veren ve o
paralara göz dikmeyen herkesi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Sağlık
Bakanlığının anayasal görevi nedir?
Yurttaşlarımızın sağlığını
korumak, korunamadığı durumlarda ise onları tedavi etmek.
Peki, devlet bu görevini nasıl yapacak? Topladığı
vergilerle yapacak doğal olarak. Vatandaşlarımız
namuslarıyla, şerefleriyle vergilerini ödüyorlar mı? Hem
kazanırken ödüyorlar hem de tüketirken ödüyorlar yani duble vergi
ödüyorlar. Peki, alın teriyle kazanılan bu vergiler usulüne uygun bir
şekilde harcanıyor mu? Elbette ki hayır. Birileri cebini doldurmakla
meşgul. Kimileri haram parayla umreye gidiyor, kimileri çikolataların
altına yüz binlerce dolar saklıyor, kimileri iş
adamlarının önüne yatıyor, kimileri parayla ruhsat veriyor,
büyük patron da evdeki paraları sıfırlamaya çalışıyor.
Diğer taraftan da asgari ücretten vergi alınıyor,
parasını ödeyemeyenlerin kışın bile elektriği
kesiliyor. Ne kadar hazin, ne kadar acı bir durumdayız değil mi?
Biz de kalkmışız, 17-25 Aralık yolsuzluk haftasında bütçe
konuşuyoruz, abesle iştigal ediyoruz; trajikomik bir durumdayız,
tam bir çadır tiyatrosu durumundayız.
Değerli arkadaşlar, bakın, muhalefet size
buradan bir şey söylediğinde Muhalefettir, konuşuyor.
diyorsunuz. Ben, bugünkü konuşmamda vereceğim rakamların
tamamını uluslararası örgütlere ve Sayın Sağlık
Bakanının açıklamalarına dayandırarak
yapacağım.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü diye tüm
dünyada kabul edilen bir kuruluş var. Bu kuruluş bütün ülkelerin
yolsuzluk algısını ölçüyor, her yıl bir rapor
hazırlıyor. Ne büyük bir tesadüftür ki -sizin için acı bir
tesadüf- bu raporun sonuncusunu bugünlerde yayınladı, Aralık
2014 yılında. Diyor ki bu rapor: Türkiye son bir yılda dünyada
en hızlı düşüş kaydeden ülkedir. 5 puan birden yitirerek
âdeta kör kuyulara yuvarlanmıştır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Tam
anlayamadık, nedir? Yolsuzluktan mı?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, ülkemiz
sayenizde uluslararası kabul edilebilir en düşük geçerli not olan
50nin bile altına düşerek 45 puan almıştır. Yani son
bir yılda o kadar çok yolsuzluk yapıldı ki, dünyadaki algı
Türkiye kör kuyuya yuvarlanmış
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Kumpas!
Kumpas!
AYTUĞ ATICI (Devamla)
5 puan birden geriye
düşmüş, pek çok geri ülkenin de gerisine düşmüş.
Şeffaflık açısından ben size geçerli not 50 bile
veremiyorum, 45 veriyorum. diyor. Şimdi, Allah aşkına, bizlere,
vatandaşlarımıza, dürüst insanlara bu utancı yaşatmaya
ne hakkınız var?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bu algı, algı! Bu
algıya katkı verenler utansın!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Bakın, bir başka
rakam; ben vermiyorum, Emniyet Genel Müdürlüğü veriyor, diyor ki Emniyet
Genel Müdürlüğü: Sağlık alanı Türkiyede en çok yolsuzluk
yapılan alanların başında geliyor. Yani sağlıkta
bile yolsuzluk almış başını gidiyor. Hadi yol
yaparsınız çalarsınız, yolda çukur olur ama
sağlıkta eğer yolsuzluk yapar çalarsanız insanlar ölürler.
İşte bu 17-25 Aralık yolsuzluk haftasında bu gerçekleri
görmeden Sağlık Bakanlığının bütçesini
değerlendirmek doğru değil.
Şimdi, gelelim Bakanlığın bütçesine.
Yine Bakanlığın rakamlarıyla konuşacağım.
Bakanlık diyor ki, Hükûmet diyor ki: 2015 yılı için toplam 20
milyar 378 milyon lira para ayırdım. Hemen bir geriye dönüyorum,
bakıyorum; geçen yıl ne yapmış, bu yıl ne
yapmış? Geçen yıla göre Bakanlığın bütçesi yüzde
9,3 artıyor. Enflasyon öngörüsüne bakıyorum Hükûmetin, yüzde 9,4.
Yani artış 9,3; kayıp 9,4. Ne demek, bunun anlamı nedir?
2014 bütçesi bana çok geldi -diyor Hükûmet- sağlık
açısından ve bu payı azaltıyorum. diyor. Peki,
vatandaş için bunun anlamı ne? Vatandaş için anlamı şu:
Diyor ki: Sen tedavini, hastane faturanı, ilacını, protezini,
ortezini kendi cebinden karşılayacaksın.
İşte bu resim bize her şeyi anlatıyor
değerli arkadaşlarım. Bu resim bize Sağlık
Bakanlığının geldiği durumu, Türkiyede
sağlığın geldiği durumu anlatıyor. Bakın,
hacı amcam felçli hastasını el arabasıyla taşıyor.
Buyurun, daha dünkü gazetelerde çıkan bir haber.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Soruşturma açıldı taşıdığı için!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Felçli amcam, felçli
teyzemi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Helikopter nerede?
AYTUĞ ATICI (Devamla)
hasta sahipleri el
arabasıyla taşıyor.
ADNAN KESKİN (Denizli) Ambulans nerede?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Ambulanslar, uçak
ambulanslar, helikopter ambulanslar, kar paletli ambulanslar; ben bunları
vatandaşın takdirine bırakıyorum.
Sağlık Bakanlığının
kendisine ayrılan bütçeden koruyucu sağlık hizmetlerine yani biz
hastalanmayalım diye ayırdığı para sadece 80 milyon,
20 milyarın 80 milyonunu sadece ayırıyor sadaka gibi, dalga
geçer gibi. Maliye Bakanı çıkıyor, bütçe konuşmasında
diyor ki: 2015te 80,9 milyar para ayıracağım. Bir hesap
ediyoruz, bakıyoruz ki bunun yüzde 90,4ü zaten sağlık
primlerinden harcanıyor. Yani devletin bütçesinden sağlığa
bir kuruş para ayrılmıyor. Yüzde 90dan fazlasını
sağlık primi olarak benden kesiyor, dönüyor bir de katkı
payı, katılım payı, bilmem ne payı diye benden tekrar
para alıyor ve benim sağlığım üzerinden bu
Bakanlık kâr ediyor değerli arkadaşlarım. Bu gerçeği
mutlaka görmeniz lazım.
Peki, bu kadar kâr ediyor, bu kadar para topluyor.
Sağlık göstergeleri nasıl?
Sayın Bakanım, şu kitabı
hatırlar mısınız? Sizin
çıkardığınız, altında sizin imzanız olan
Sağlık Bakanlığının cep kitabı, istatistik
kitabı. Bütün rakamlarım buradan, başka hiçbir yerden
değil. Muhalefet olarak konuşmuyorum sadece, sizin rakamlarınızı
sizin yüzünüze vuruyorum. Diyorsunuz ki: Bebek ölüm hızını
altmış dokuz yıldır ilk defa ben arttırdım, binde
7,4ten, 2012 yılında binde 7,8e yükselttim yani geçen yıl 600
bebek fazladan öldü. Burada öyle yazıyor, ben söylemiyorum, kitabınız
söylüyor. Yine bu kitapta diyorsunuz ki: Anne ölüm hızını
altmış dokuz yıldır ilk defa arttırma şerefi bize
nasip oldu.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Doğru.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Doğru. diyorsunuz,
teşekkür ederim.
Burada da geçen yıl sadece doğuma
bağlı, gebeliğe bağlı nedenlerden 7 anneyi
kaybettiğimizi itiraf ediyorsunuz. Yine aynı kitapta diyorsunuz ki:
Kızamık sıfırlanmaya başlanmıştı, 7
binlerin üzerine çıktı vaka sayısı. Yurt
dışından filan geldiğini sakın söylemeyin, onun
rakamları burada çok daha fazla. Eğer aşıyı
yapabilseydiniz bu çocukların hiçbirisi kızamık
olmayacaktı.
Peki, gelelim cepten harcamalara. TÜİK
rakamları -yine benim rakamlarım değil- diyor ki: 2002de 56
lira cepten sağlığa harcama, 2012de 157 lira. Hadi dolar
bazında bakalım, orada ne olmuş? Tam 2,3 kat
arttırmışsınız vatandaşın cebinden
sağlığa harcadığı parayı, 37 dolardan 87
dolara çıkarmışsınız.
Peki, sağlık çalışanları ne
durumda acaba? Eğitimi, istihdamı bu bütçede hiç yok. Tıp
fakültelerinin eğitim odaklı olmaktan
çıkarıldığını, kâr odaklı hâle
getirildiğini bu bütçede yine itiraf ediyorsunuz, özel hastanelere
öğretim üyelerini muhtaç ettiğinizi buradan itiraf ediyorsunuz. Daha
dün 20 bin doktor yürüdü bu ülkede, 20 bin doktor size neyi anlattı, bunu
iyice düşünmemiz lazım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
Sayın Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iyi günler dileklerimle
sizleri ve emekçi halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, 2011
yılında İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü yerine,
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kurulmuştur.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, bugün geldiğimiz noktada
kendisinden beklendiği şekliyle, sağlık, ilaç ve
eczacılık alanının etkin ve verimli hizmet koşullarına
erişimde etkin rol oynayacak bir yapıya
kavuşturulamamıştır; sağlık, ilaç ve
eczacılık alanını yeniden şekillendirecek özerk kurum
idealinden ve sorunlara çözüm olmaktan uzak kalarak daha etkisiz ve yetkisiz
bir yapı olarak sistemde yerini almıştır; Maliye
Bakanlığı, Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı
gibi bakanlıklar aracılığıyla yönlendirilen bir alan
olmaya başlamıştır. İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
büyük ölçüde izleyici konumunda kalmış, ilaçsa tümüyle bir piyasa
metası hâline getirilmiştir.
Sayın milletvekilleri, insanlığın
varoluşundan günümüze kadar üretim biçimlerine, üretim ilişkilerine
göre farklı toplum biçimleri yaşanmış ve
yaşanmaktadır. Yaşanan her toplum biçimi kendinden önceki toplum
biçimine göre daha ilerici nitelikler taşır. Toplumların
ekonomik ilişkileri altyapısını; demokrasi, kültür, ahlak,
sanat gibi olgular da üstyapısını oluşturur. Altyapı
üstyapıyı belirler, üstyapı da altyapıyı etkiler.
İçinde bulunduğumuz koşulların üretim ilişkilerinden
faydalanıp onun demokrasisini benimseyemezseniz, yurttaş olmayı
hâlâ kabullenmemişseniz, feodal kültürden
arınmamışsanız, sistemin demokrasisini aldatmaca olarak
kullanırsınız.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bravo!
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) Bu
sistemin bile demokratı olamayanlar halkımıza ileri demokrasiden
söz ediyor. Eğer üretim güçlerinin gelişimi sağlanmıyorsa ileri
demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, 3 Kasım 2002 seçimleri
öncesi Yolsuzlukları, yoksulluğu, yasakları yeneceğiz.
sloganıyla AKP iktidara geldi. Yolsuzlukları yeneceğiz.
dediler, bugün geldiğimiz yerde ne yazık ki yolsuz
çıktılar. Yalnız, bir konuda haklarını teslim etmek
istiyorum ki, bu işleri Allah için yaptıklarını biliyoruz.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2014
Yolsuzluk Algı Endeksine göre en büyük düşüşü yaşayan ülke
olduğumuzu açıkladı. Yoksulluğu yeneceğiz. dediler,
halkımız daha da yoksullaştı. En iyimser tabloları
hazırlayan TÜİK bile 13 milyon yoksul olduğunu ifade ediyor.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Dünyadan haberiniz yok
sizin.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla)
Uluslararası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü,
gelir dağılımındaki eşitsizlik açısından
ülkemizi en kötü 21 ülke arasında 2nci sırada gösteriyor. Küresel
Kölelik Endeksine göre ülkemizde 185 bin insanımız kölelik
şartlarında yaşıyor. Bu tabloyla da, ülkemize bir Avrupa
birinciliği daha kazandırdınız.
Yolsuzluklarla özleşmiş, halkını daha
yoksullaştırmış bir iktidarın yasakları
kaldırması mümkün müdür? Hayır. Aksine, yolsuzluklara
karşı mücadele eden, yoksulluğa karşı hak arayan
kitleleri susturmak için yasakları olağan hâle getirdiniz.
Herkesin telefonunun dinlendiği, Avrupada en çok
tutuklu gazetecinin yaşadığı, kendi gibi düşünmeyen
aydınların tutuklandığı bir ülkede, şimdi
soruyorum, sizden gerçekten demokrat olur mu? Bu tabloda görüştüğümüz
bu bütçede halk olabilir mi?
Asgari ücreti vergi dışı
bırakacağını vadeden, iş adamlarının
kasaları dolsun diye iş cinayetlerine duyarsız kalan,
taşeronluk sistemiyle modern kölelik dönemi yaşatan iktidarın
bütçesinde işçiler olabilir mi? İki Trakya büyüklüğündeki
arazide tarımdan vazgeçilen, 2013 yılında gıda ve
tarım ithalatına 37 milyar lira ödeyen iktidarın bütçesinde
çiftçi, üretici olabilir mi? Siftah yapamayan esnaf; ülkesine hizmet edip,
emekli olup, ömrünün son dönemlerini insan onuruyla yaşaması gereken
emekli; çaresiz dul, yetim; özgürlük mücadelesinde katlettiğiniz gençler,
şiddet mağduru kadınlar bu bütçede olabilir mi? Sistemin
yapısal sorunlarına, sermayenin ardı arkası kesilmeyen
kazanma hırsının hayat bulması için kendi demokrasisini
inkâr ederek finans kapitalin en gerici, en şoven, en emperyal
unsurlarının diktatörlüğüyle çözüm arayan bu iktidarın
bütçesinde halk olamaz ve bu iktidardan demokrat olması beklenemez.
Sayın milletvekilleri, ben Giresunluyum,
Karadenizliyim; Temel bizim sembolümüzdür; Karadenizlilerin de öz güveni tamdır,
bunun için Temel fıkralarının çoğunu biz üretir, biz
anlatırız. Temelle zaman zaman görüşürüm, ülkenin sosyoekonomik
durumunu, toplumsal ve siyasal gelişmelerini paylaşırız.
Son görüşmemde kendisine bugün bütçe üzerinde konuşma
yapacağımı söylediğimde, bana bugün için ülkenin içinde
bulunduğu nesnel koşulları anlatan bir dörtlük
yazdığını, bunu Mecliste okumamı istedi, ben de
sizlerle paylaşmak istiyorum. Temel diyor ki: Aldı duman
dağları/ Yağı geliyor yağa/ Yakında devrim olur/
Öyle geliyor bana.
Haziran 2015 seçimlerinde sandıkta demokratik
yollardan bu devrimi gerçekleştireceğiz, bu düzen böyle gitmeyecek.
Özgürlük ve barış insanlarımızın özlemi olmaktan
çıkacak. Bu topraklarda dünyaya gelen her insanın din, dil, etnik
köken, cinsiyet ayırmaksızın, doğduğu günden ölene
kadar insan onuruyla yaşayacağı bir düzeni inşa
edeceğiz.
14 Aralık operasyonuyla ilgili de kısa bir
şeyler söylemek istiyorum. Sonun yaklaştığı korkusuyla
bu operasyonlar yapılıyor. Korkular arttıkça baskı ve zulüm
artacaktır. Usta Nazım Hikmet der ki: Tavşan korktuğu için
kaçmaz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) -
kaçtığı için korkar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
konuşmacı konuşmasında Yolsuzlukları Allah için
yapıyorlar. ifadesini kullandı.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Siz yolsuzluk falan
yapmıyorsunuz ki(!)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu,
yolsuzlukları kimin yaptığından bağımsız,
buna ilişkin iddiadan bağımsız, kutsal değerlere
yönelik açık bir sataşma, aleni bir hakarettir. (CHP
sıralarından Aaa
sesleri) Bu çerçevede söz talep ediyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Allah
yapıyor. diyen olmadı, Allah adına yapıyorlar. dedi.
BAŞKAN Ama yok, şimdi
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Allah için
yapıyorlar. dedi.
BAŞKAN Hayır, o ayrı. Bakın
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Allah
için
Bunda ne var ki?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Buna ilişkin
söz talep ediyorum.
BAŞKAN Hayır, hayır. Sizin grubunuz
Şimdi Sayın Bostancı, yani o söylediğiniz
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim?
ENGİN ALTAY (Sinop) Allahın sözcüsü
değilsin, sen AKPnin sözcüsüsün.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hocam,
şunu derslerinizde bir söyleseniz, öğrencilerinize bir söyleyin.
BAŞKAN Kendi aranızda
bağrışmayın, duyamıyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, burada kutsal değerlere yönelik bir sataşma söz konusu.
Grupla, siyasetle
BAŞKAN Ya, muhterem, anladım. Ben şimdi
sayın konuşmacıya diyeceğim ki
FARUK BAL (Konya) Zabıtları getirin,
zabıtları.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Başkanım, affedersin, lüften
BAŞKAN - Bir dakika.
sizin grubunuza bir sataşma vardıysa onun için
size bir söz hakkı doğar.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Efendim, ben
BAŞKAN - Ama şimdi, daha evvel de burada
yaşanmıştı, bir arkadaşımızın bir
cümlesi olmuştu. Ben kendisine sordum. Sonra onu tavzih etti.
Dolayısıyla siz şimdi bir konuyu dile getirdiniz.
Cenabıhakka bir sataşma vardıysa onu korumak herkese
düşer, dolayısıyla sadece size düşmez.
ADNAN KESKİN (Denizli) Hayır, Allah
adına yaptıklarını kabul ediyorsa
BAŞKAN - Şimdi, bir dakika
Ben sayın konuşmacıya
ADNAN KESKİN (Denizli) Sayın
Başkanım, Allah adına yaptıklarını kabul
ediyorsa
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Hayır, hayır. Bakın, ben
başka bir şey
Grubunuza varsa o ayrı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bakın efendim,
ben sadece grup başkan vekili değilim, aynı zamanda burada bir
milletvekiliyim. Bu çerçevede
BAŞKAN Muhterem, ben de Meclis Başkan
Vekiliyim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Tabii, muhakkak.
BAŞKAN - Tamam, şimdi ben soracağım
arkadaşımıza.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İfadesi aynen
bu şekildeydi.
BAŞKAN Tamam, itirazım yok. Ben başka
bir şey söylüyorum. Şimdi Sayın Karaahmetoğluna
soracağım.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Efendim
BAŞKAN - Bir saniye
Bu cümlesiyle ilgili bir tavzih yapacak mı,
yapmayacak mı? O zaman herkese söz düşecek.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Buyurun yapsın.
BAŞKAN - Bütün herkes koruyacağına göre,
Cumhuriyet Halk Partisine de, size de, Milliyetçi Hareket Partisine de
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Bana da
BAŞKAN - Size değil.
grup başkan vekillerinize, HDPye de, herkese
düşecek.
Evet, Sayın Karaahmetoğlu
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Efendim,
benim konuşmamda Grup Başkan Vekilinin kastettiği anlamda bir
mana yoktur. Bölgemizde, yöremizde bu türlü konuşmalarda halk bazı
ifadeleri yapmak için Allah için der, Allah adına der. Ben bu manada
kullandım.
Kaldı ki siz insanlara Bunlar Allah için siyaset
yapıyorlar, bu parti Allah yolunda. imajını verip siyaseti
yolsuzluklara, rüşvete, gayrimeşru işlere alet olarak
kullanırsanız insanlar bu türlü konuşmak durumunda kalır.
BAŞKAN Hayır, ben sizin
şahsınızın
ÜNAL KACIR (İstanbul) Açık bir sataşma
oldu.
ENGİN ALTAY (Sinop) Şimdi sataşma oldu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bakın, efendim,
bu açıklama yanlış!
BAŞKAN - Bir saniye
Tamam
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu açıklama
yanlış!
BAŞKAN Hayır, şimdi grubunuza
sataşma var, söz vereceğim de sözümü bitirebilir miyim?
FARUK BAL (Konya) Zabıtları getirelim
efendim.
BAŞKAN Hayır, zabıt mabıt da
getirmeyeceğim, gördüm, duydum.
Şimdi, siz o cümlenizi tavzih ediyor musunuz?
ADNAN KESKİN (Denizli) Düzeltti zaten.
BAŞKAN Hayır yani düzeltiyor musunuz? Çünkü
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Ben
yanlış bir şey söylemedim, bunda farklı bir maksat,
farklı bir niyet, anlaşılmayacak bir şey yoktur.
BAŞKAN Yani, anlaşıldığı
biçimde
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunlar yolsuzluk yapıyorlar,
Allah için yaptık. diyorlar ya!
BAŞKAN Sayın Genç, şimdi, yarın
tutanaklarda yol, su, elektrik olarak herkese gideceği için ben Sayın
Karaahmetoğluna diyorum ki Bunu düzeltiyor musunuz? Düzeltir veya
düzeltmez, o beni ilgilendirmez. Düzeltiyorum. dedi, kayıtlara da geçti.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Ben
yanlış bir şey söylemedim.
BAŞKAN O cümleden bahsediyorum.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Evet, ben
de aynı şeyi söylüyorum.
BAŞKAN Ha, tamam, lahavle
Şimdi grubunuza var sataşma, buyurunuz.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun
656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; şüphesiz Yüce Allah kimsenin
tekelinde değil. Burada herkes kutsal değerlere saygı gösterir.
FARUK BAL (Konya) Allaha saygısı olan
yolsuzluk yapar mı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Sayın
konuşmacı Kimileri, birileri Allah adını kullanarak
yolsuzluk yapıyorlar. deseydi bu bir eleştiri olabilirdi ama gelip
burada Şurası doğru, Allah için yapıyorlar.
denildiğinde bu ifade sizin de alınmanızı gerektiren
Niçin
alınmadığınıza da şaşırıyorum
ayrıca.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Biz
alınmayız, niye alınalım? Vallaha, hiç alınmadım.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Niye alınalım ki?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mademki
ortağız bu konularda bu kesinlikle kutsal değerlere yönelik,
açık bir uygun olmayan ifadedir. Selahattin Bey başka bir şey
kastetmiş olabilir, niyeti başka olabilir. Burada kullanılan
ifadenin bağlamını ve anlamını söylüyorum.
İkincisi, bakın, buraya çıkıp
birtakım genel ifadelerle yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık
filan deyip grubumuza yönelik konuşmak uygun değil, yanlış
değil, yolsuzluk ve uğursuzlukla mücadeleye de bir katkı sağlamaz.
Eğer kimin yolsuzluk yaptığına ilişkin
ADNAN KESKİN (Denizli) Adresini bulmuştur
oradaki laf Hoca.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bakın,
Ahmetti, Mehmetti; ortada mahkemeler var, bir yargılama süreci var,
Mecliste komisyon var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Yüce Rabbim söyletti,
Yanlış değil. dediniz, teşekkür ederiz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Sizin mahkemeleri
beklemeye zamanınız yok, o kadar acelecisiniz ki.
ADNAN KESKİN (Denizli) Mahkeme mi kaldı Hoca?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Acaba yolsuzluk
yapılmış olmasını mı temenni ediyorsunuz buradan
bir siyasal nema çıkartmak için diye insan düşünüyor. Böyle şey
olur mu?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Bostancı,
Yaptığımız yanlış değil. dediniz,
teşekkür ederiz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ergenekon, Balyoz
soruşturmalarına ilişkin mahkeme karar veriyor, onu
reddediyorsunuz; diğer tarafta daha hukuki soruşturma sürerken hâkim
oluyorsunuz, savcı oluyorsunuz.
ADNAN KESKİN (Denizli) Eğer bu
yapılanları kastettiyseniz mesele yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bu, hukuk
değil; bu, yolsuzlukla, uğursuzlukla mücadele değil. Burada
bütün gruba dönerek yapılan suçlamalar yolsuzluğa,
uğursuzluğa mücadeleye bir katkı değil. Hakkaniyetli ve
adaletli olalım. Başkalarını adaletsizlikle suçlarken kendimiz
hakkaniyet ve adaletten uzaklaşmayalım.
Saygılar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN- Evet, Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
sayın hatip konuşmasında grubumuza mensup milletvekilinin
söylediği bir cümleye alınmamamıza
şaşırdığını söyleyerek kendi anladığı
anlamda da bizim Allah sevgimizi ölçmüş ve sorgulamıştır.
Söz talep ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Estağfurullah.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Sayın Altay,
bundan sonra ölçü metreyle birlikte anılacaksınız.
BAŞKAN Sayın Bostancı açtınız
bir yol, hadi bakalım buradan devam edelim.
Buyurunuz.
2.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilimizin söylediği, Anadoluda,
bizde de çok olan
Futbol seyredersiniz, dersiniz ki Allah için oynuyor
çocuk. Burada bir şey yok ya da Allah için çalışıyor.
dersiniz, burada da bir şey yok. Sanıyorum Sayın Karaahmetoğlu
bir o anlamda söyledi, bir de herhâlde söylediklerinin tümü içinde -sizi
kastetmiyorum, tenzih ediyorum- burada birilerinin Allah adıyla
aldattığını, Cenab-ı Allahı kullanarak
hırsızlık, yolsuzluk yaptığını, yüce
dinimizi buna alet ettiklerini söyledi.
ADNAN KESKİN (Denizli) Yazılmış
kitap var bu konuda.
ENGİN ALTAY (Devamla) Nitekim, ben, 17
Aralıkta dedim ki Kâbeden örtü getirseniz bu yolsuzluğu
örtemezsiniz. onu bir söyleyeyim. Ve örtülmedi maalesef, örtülmedi,
örtülmeyecek.
Ama Sayın Grup Başkan
Vekilim, Sayın Bostancı, siz AKP sözcüsüsünüz, Cenab-ı
Allahın sözcüsü değilsiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Estağfurullah.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Nitekim, Cenab-ı Allah, Hazreti Peygamberimize bile Sen, tebliğ
edicisin, ikna edici değilsin. demiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya)
Helal olsun Engin Bey.
METİN KÜLÜNK
(İstanbul) Bravo.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Sakın ha, sakın ha, kendinizi şu koridorun bu
tarafındakilerden daha Müslüman, daha dindar zannetmeyin. Onu ölçecek bir
terazi yok, onu öbür dünyada Cenab-ı Allah takdir edecek.
BEDRETTİN YILDIRIM
(Bursa) Doğru.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Hepimizin amelini takdir ve tayin edecek.
OSMAN BOYRAZ
(İstanbul) Allah razı olsun.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Ve ben inanıyorum ki, şu koridorun öbür tarafındakiler cennete
sizden daha yakındır.
Saygılar
sunarım. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben bu
tartışmayı doğru bulmuyorum.
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 11.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam
edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A) SAĞLIK
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE
HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) TÜRKİYE
KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin
Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRK
STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRK
PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, AKP çekirdek kadrosunun
kurduğu büyük peşkeş sisteminin bir parçası hâline gelen
sağlık sistemi üzerinde konuşacaktık fakat bu aşamadan
sonra sonuçlardan değil sebeplerden konuşmamız gerektiğini
düşünüyorum.
Şehir hastaneleri için Sayın Bakana şunu
söylemek isterim: Denenmiş ve vazgeçilmiş çağ
dışı bir modeldir, ulaşılabilir ve yönetilebilir
değildir, toplam yatak sayısında bir artışa neden
olmayacaktır ve bu şehir hastanelerine yirmi beş yıl
içerisinde fazladan 30 trilyona yakın ödeme yapılacaktır.
Şimdi, televizyon başındaki değerli
yurttaşlarımıza da seslenmek istiyorum bu vesileyle: AKP
zihniyeti Türk milletinin iki yüz yıllık kazanımlarını
teker teker yok ediyor. Irkların değil, yurttaşların
kardeşliği ve eşit vatandaşlık ideali üzerinde
inşa ettiğimiz cumhuriyetimizin medeni değerleri öldürülüyor.
Vatandaşlarımız kalp gözlerini açmalı, uyarımıza,
haykırışımıza kulak vermeli. Koca bir devlet bir tiran
özentisi tarafından adım adım yerle bir ediliyor. Buradan
sağ salim çıkmamız ancak bir ölüm kalım mücadelesi
vermemizle mümkün olacaktır. Ancak bu tür mücadeleler topyekûn bir
seferberlik gerektirir, yoksa, başarı imkânsızdır.
Değerli arkadaşlarım, gün geçmiyor ki,
tiran ve onun gölgesi olan bir Başbakanın hukuk katliamıyla
karşı karşıya kalmayalım. Oysa, hukuk demek, en temel
hak ve özgürlüklerimizin teminat altına alınması demektir. Polis
ve ordunun bize sunduğu emniyet, ancak hukuka bağlıysa bir
güvence sunabilir. Biz ancak hukuk sayesinde bu güçlerin keyfîliğin emrine
girmediğinden emin olabiliriz. Bir devletin otoritesini meşru
kılan da budur. Aksi hâlde, devlet, bir zorbanın, tiranın
aracı hâline gelir. Bu, hukuksuzluk rejimidir, yani insan hakları ve
özgürlüklerin tam karşıtıdır. Bugün, başta hayat ve
mülkiyet haklarımız olmak üzere düşünce, inanç ve ifade
özgürlüklerimiz, yani bütün değerlerimiz keyfîliğin
saldırısı altındadır. Ne yazık ki, böyle bir
rejimi bekleyen akıbet uluslararası topluluklardan
dışlanmak, hatta kovulmaktır.
Arkadaşlar, uluslararası dışlanma ve
lekelenme bir millet üzerinde çok vahim tehlikelere yol açar. O milleti
gelecekteki kuşakların da ödeyeceği çok ağır
bedellerle karşı karşıya bırakır. Bu bedellerin
ne kadar ağır olduğunu Hitler Almanyası, Mussolini
İtalyası ve Miloseviç Yugoslavyasından biliyoruz. Bu milletler
firavunlara rıza göstermelerinin haysiyet kırıcı
sonuçlarına katlanmak zorunda kalmışlardır.
Değerli
milletvekilleri, Hitlerin Propaganda Bakanı, karanlık
yalanların şeytani iletişimcisi Goebbelsi bile mezarında
ters döndürecek zincirleme algı operasyonları yüzünden bu ölümcül
sapma henüz tam olarak milletimiz tarafından fark edilmemiştir. Ancak
Yeni Türkiye denilen zorbalık rejiminin kurucusu hangi karanlık
tezgâhları icra ederse etsin mızrak çuvala
sığmayacaktır. Niyet hayırlı olmadığı
için akıbet de hayırlı olmayacaktır. Ama değerli
dostlarım, milletimiz bin yıllık devlet geleneğinin tarumar
edilmesi için kendi iradesinin alçakça alet edildiğini fark ettiğinde
üzüntüden kahrolacaktır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, kumpasın ortakları birbirlerini
çetecilikle suçluyorlar. Çete mi arıyorsunuz? Bugün devleti radikal
İslamcı zorba bir çetenin aygıtı hâline getirmek
isteyenlere bakın. Bu bir devletin meşruiyetini sıfırlamak
demektir. Sonuçları sorumluları için çok ağır
olacaktır. Bir devletin fonksiyonu, bütün kurumlarıyla
yolsuzlukları örtbas etmek ve buna direnenleri bastırmak olamaz. Ve
AKP, birlikte hukuku katlettikleri kişileri hukukun dışına
çıkmakla suçlayarak kendi yolsuzluklarını aklayamaz.
Dolayısıyla, bu terazi bu sıkleti kaldırmayacaktır.
Devleti kurumsal bir suç ağı hâline getiren uluslararası düzeyde
bir karikatür figürünün hukukla yerle bir edilmesi pek yakında olacaktır.
Yakında hukukun üstünlüğünün muazzam değeri idrak ve fark
edilecektir. Çünkü bu süre ne kadar uzarsa bize ödeteceği bedel de o kadar
ağır olacaktır. O hâlde, meşru yolları sonuna kadar
kullanmalıyız. AKP zihniyetini ilk seçimlerde yıkmak için bir
millet olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Gerçek ve tam kuvvetler
ayrılığı sistemi için çok çalışmalıyız
çünkü adına ister milliyetçilik deyin ister ulusçuluk deyin ister
toplumculuk deyin, vatanseverliğin, demokratlığın, hukuka
bağlılığın bugünkü yegâne anlamı budur.
Unutmayalım, sadece kendi ideal ve hesaplarını
gerçekleştirmek uğruna bu zorba rejime demokratik meşruiyet
sağlayan kendine demokratları da milletimiz affetmeyecektir.
Arkadaşlar, yapmamız gereken şey,
yolsuzluk zanlılarını bir rövanş duygusuyla değil, en
asil erdemin, adalet erdeminin şekillendirdiği adli davalarla
yargılamaktır. Hukukun üstünlüğünü bu kez de anayasal olarak
kurumsallaştırmayı başaramazsak korkarım ki gelecek
kuşaklar hepimizi lanetleyecektir. Bu tür tarihî bir
yanlışın müsebbibi olmayalım ve bu ağır vebalin
altına girmeyelim.
Son olarak size Fuat Avninin kim olduğundan söz
etmek isterim. Fuat Avni paralel AKPdir; AKPnin kılcal damarlarına
kadar girmiş, kendi yarattığı bir paralel devletin
adıdır. Bir kişiden ibaret de değildir. Fuat Avni, en çok
AKPli görünen ve Cumhurbaşkanına en çok iltifat eden insanlardan
oluşmaktadır. Ne yazık ki meşruiyet dışına
çıkarsanız sonuçları gayrimeşru oluyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çıray.
İzmir Milletvekili Sayın Hülya Güven, buyurunuz.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜLYA GÜVEN (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2015
yılı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bütçesi
hakkında grup adına görüşlerimi belirtmek üzere bulunuyor, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime Anayasamızın sağlıkla
ilgili bir maddesini hatırlatarak başlamak istiyorum.
Anayasamıza göre devlet her bireyin sağlıklı kalmasını
sağlamakla yükümlüdür. Bu görevi Sağlık Bakanlığı
yürütmekte ama Sağlık Bakanlığının bu görevleri
ihmali sonucunda bugün çökmüş bir sağlık sistemiyle
karşı karşıyayız.
Bakanlık ne yapmış? 2011 yılında
Halk Sağlığı Kurumunu kurarak buraya temel sağlık
hizmetlerini, ana-çocuk sağlığını, kanserle savaş
ve sıtmayla savaş birimlerini bağlamış. Ama sonuçta ne
oldu? Ülkemizde anne ve bebek ölümleri arttı, sıtma vakaları
arttı, kızamık vakaları arttı.
Yine, aynı Kuruma bağlı olarak 2011
yılında Aşı ile Önlenebilir Hastalıklar Daire
Başkanlığı kuruldu. Sanki bu Daire
Başkanlığı kızamık vakalarının artmasını
sağlamak için kurulmuş. Rakamlara bakalım: 2011de
sıfır olan yerli kızamık vaka sayısı 2012de
318e, 2013te ise 6.731e çıkmıştır; yabancı
kızamık vakalarıyla birlikte bu sayı 7.810a
yükselmiştir. Bunlar tabii ki kayıtlı olan rakamlar; daha kayda
geçmeyen kızamık vakalarının sayılarını da
bilmiyoruz.
Koruyucu hekimliğe önem verilmesi gerekirken kuruma
bağlı çalışan aile hekimlerine yeni yeni yükler yükleyerek
sağlık sistemi iyice çökertilmeye çalışılıyor.
Aile hekimleri bugün isyandalar. Bir sağlık elemanıyla
4 bini aşan bireye, engelliye, yaşlıya, gebelere ve hastalara
sağlık hizmeti verme çabası içindedirler; bebek
aşılamalarını yaparken adli tıp nöbeti
tutmaktadırlar; köylere gitmek zorundadırlar. Tüm bunlar
yetmiyormuş gibi acil hizmet nöbeti de eklendi.
Aslında Sağlık
Bakanlığının acil hizmetinin niteliğini
anlamadığı anlaşılıyor. Acil hizmetlerin ancak
tam donanımlı acil servislerde acil uzmanları, acil
teknisyenleriyle birlikte verilmesi gerektiği unutuldu herhâlde.
Acil servisleri tanımlayan yönetmeliklere
uymadığı için pek çok hastanenin acil servislerine ruhsat
verilmediğini biliyoruz, sürekli denetimler
yapıldığını biliyoruz, Acil servislerde röntgen
cihazı yok. diye acil servislerin kapatıldığını
biliyoruz. Şimdi, aile hekimleri bu standardı nasıl
yakalayacaklar?
Aslında aile hekimlerine acil nöbet
tutturulması yurttaşların sağlık haklarının
ellerinden alınmasıdır. Siz, sayın milletvekilleri,
enfarktüs ya da beyin kanaması şüphesi duyduğunuzda yani
göğsünüz ya da başınız ağrıdığı
zaman aile hekimlerine giderseniz ne olacak? Kapısında ambulans
mı bekliyor, yoksa müdahale edecek tıbbi cihazları ve ekibi mi
var? Herhâlde sizi donanımlı bir hastaneye sevk edecektir. Zaman
kaybı belki de ölüme yol açacak. Ama belki sizler aile hekimini atlayarak
özel hastanelere gidebilirsiniz. Ya özel hastaneye gidemeyecek
yurttaşlarımız ne yapacak? Onun da cevabını sizlerden
bekliyoruz. Sağlıkta dönüşümle sağlığın bir
hak olmaktan çıkarılarak bedeli ödenince ulaşılabilir
şekle dönüştürüldüğü çok açık. Hükûmet sağlık
hizmetlerinden kurtulma çabası içinde, parası olmayanları
düşünmüyor.
Acil nöbeti tutan hekimlerimiz yine eğitimsiz bir
sağlık elemanıyla birlikte bu hizmeti vermeye
çalışacaklar. Güvenliklerini nasıl sağlamayı
düşünüyorsunuz, o da belirsiz. İstediği ilaç
yazılmadığı için ya da yoğunluk nedeniyle öncelik
veremediği için hasta veya hasta yakınları tarafından
şiddet uygulanması nasıl önlenecek? Yine de belirsiz bu konular.
Aile hekimlerine acil nöbeti de eklendiğinde tüm
hastalıklarda artışı daha fazlasıyla yaşamaya
hazır olmalıyız. Bebeklerin aşı
yapıldığı odalara her türlü acil hasta girecek -çünkü
donanımları, bina durumları acil hasta karşılamaya
uygun değil- sağlam bebekler de hasta çıkacaklar.
Yine bu kuruma bağlı kanserle savaş birimi
mevcut. Ne yapıyor acaba? Kanser teşhis ve tedavisindeki sorunlar
nelerdir, burada ortaya konulmuş mudur? Hayır. İlaç
bulamadıkları için tedavi olamayan hastalar, hastanelerde yer bulamadıkları
için hastane hastane dolaşan ve hastalıklarına çözüm arayan
hastalar, kemik iliği nakli yapılamayan lösemili çocuklar
Aslında Halk Sağlığı Kurumu sağlık hizmeti
vermek için değil, birilerine maaş vermek için kurulmuş gibi
görünmekte.
Halk Sağlığı Kurumunun görevlerini
okuduğumuzda hiçbir şekilde ülkemizde hastalıkların
kalmamış olması gerekirdi. Valilerin AVMlerde aşılama
odası açarak Suriyeli ya da aşısı yapılmamış
yurttaşları aşılamaya
çağırdıklarını gördük, yani Halk
Sağlığı Kurumunun görevini elinden alan bir sistemi gördük.
Onlar da bu kurumun çalışmadığını görmüşler
herhâlde.
2015 yılında
yurttaşlarımızın sağlık haklarının geri
verilmesini, bedelsiz, eşit ve kaliteli sağlık hizmetlerinin
sürdürülmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Güven.
İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ADNAN KESKİN (Denizli) İzmirliler işgal
etti bugün.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) İzmirliler
günü.
BAŞKAN Evet, bugün İzmirliler günü.
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Grubum adına bu
bütçeyle ilgili konuşuyorum. Öncelikle bu temenniyi yapma ihtiyacı
duydum çünkü buna ihtiyacı var sanayimizin. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı çok önemli bir bakanlık çünkü çağın
damgasını vuran bir bakanlık.
Türkiyede son, 2014 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını
bir sizlerle paylaşayım, sanayimizin bu noktada niye böyle
olduğunu beraberce görelim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) En büyük keşfi unutma ama,
hecelemeyi!
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Üçüncü çeyrekte
ortalama büyüme rakamımız 1,7. Bu 1,7 nereden geliyor biliyor
musunuz? 1,6sı hizmetler, binde 1i inşaat, binde 6sı finans
ve sigorta, binde 7si sanayi ama tarımdaki binde 7 küçülmeyle birlikte
ortalamayı aldığımızda 1,7 büyümüşüz. Bu seneki
rakamlar 4 düzeyindeydi; 3,3e revize edildi, bu üçüncü çeyrek rakamlarıyla
2,9ların altına düşeceği çok net bir şekilde
açık.
Değerli arkadaşlar, peki, sanayi niye zorda?
Çünkü 2002den bu yana uyguladığımız ekonomik politika
üretmeye dayalı değil, yüksek değerli Türk lirası, yüksek
faiz, düşük kur. Bu ne demektir? Dünyada biriken dolarların
-petrodolar ve Amerikanın bastığı dolarların- yüksek
faiz getiren Türkiyeye akması, sıcak paranın Türkiyeye
gelmesi, herkesin borç alabilmesi, borçlanma kapasitesinin artması, bunun
karşısında düşük döviz nedeniyle Türkiyede üretmenin
pahalı olması, ithal etmenin daha ucuz olması. Üreten sanayici
üretmenin maliyetine bakıyor, ithalatın fiyatına bakıyor,
aradaki farka baktığında, ithal etmek daha ucuz çünkü üretmek
hem pahalı hem riskli hem zor. Böyle bir durumda sanayici bu dönemde kendi
adını koydu, Ben ithalata dayalı bir büyüme yapıyorum,
üretici olmayı bıraktım, ithalatçı oldum. dedi.
Bu politika bir süre güzel gözüktü, insanlar
borçlandı. Bu borçlanmanın rakamlarını size söyleyeyim:
2002de kredi kartı borcu 4 milyardı, şimdi 73 milyar.
Tüketicinin bankalara borcu 2,3 milyardı, şimdi 273 milyar. En zengin
yüzde 1in toplam pastadan aldığı pay yüzde 39du, şimdi
yüzde 54ünü alıyor. İşsizlik rakamları çift haneli rakamlara
çıktı. Şu tabloya baktığınızda, bir de
büyüme rakamlarına baktığınızda sanayi
politikalarımız iflas etmiş, ciddi bir borçlanmayla Türkiyede
ciddi bir sıkıntı vardır.
Bakın, dün, Sanayi Bakanı demiş ki:
Petrol fiyatlarındaki bu düşüş, 54 dolarlara düşüş
cari açığımızda 18 milyar bize katkı
sağlayacaktır. Ben de kendisine bir örnek vereyim: Türkiyedeki özel
sektörün döviz açık pozisyonu 174 milyardır. Döviz 1 kuruş
arttığı zaman 1,7 milyar lira borcumuz artmaktadır. Son on
günde 10 kuruş arttı, 17 milyar Türk lirası Türkiye'nin borcu
arttı. (CHP sıralarından alkışlar) Nerede senin
beklentin, nerede Türkiye'nin gerçeği? Türkiye'nin bu sene çevirmesi
gereken, toplam bulması gereken döviz miktarı 224 milyar liranın
üzerinde. Böyle bir borçlanma noktasında, Türkiyede, sizin işiniz
çok ciddi zor.
İhracatın niteliği düşmüş
vaziyette. Yükte ağır, pahada hafif ürünler satıyorsunuz.
Bakınız, bununla ilgili rakamları da vereyim. Övündüğünüz
on iki yıl içerisindekiyle bugünü vereyim. On iki yıl önce ihracatta
katma değeri yüksek mal toplamda yüzde 6,2ydi; şimdi kaç biliyor
musunuz? Yüzde 3,3. Üretimden dolayı büyümeye katkı her geçen
yıl artıyor. Son 2010dan bu yana rakamları vereyim, üçüncü
çeyrekler açısından: 2010da sanayinin büyümeye katkısı 1,8
olmuş, üçüncü çeyrekte. 2011de 2,3 olmuş, 2012de binde 4 olmuş,
2013te 1 olmuş, 2014te de binde 7 olmuş. Yani giderek sanayinin
payı düşüyor, faizle uğraşan
bankacılığın, hizmet sektörünün, inşaatın, AVM
ekonomisinin değeri artıyor. Böyle bir ekonominin geleceği
yoktur Sayın Bakan. Bilim, teknolojiden yararlanmıyorsunuz sanayide.
Bakınız, AR-GE elemanı açısından
baktığınızda da durum çok kötü. Ukraynada bile 1 milyon
kişiye 1.250 AR-GE elemanı düşüyor; bizde 987, Norveçte 5.587.
Bu anlamıyla bilimi kullanmıyorsunuz, aklı
kullanmıyorsunuz.
Bunun ötesinde, bu zor günlerde bir de bir şey
yapıyorsunuz. Ekonomik yönetimde ciddi bir istikrarsızlık var.
BDDK Başkanı yok bu para politikaları
sıkıntısı yaşanırken, Hazine
Müsteşarlığı boş. Neden atamıyorsunuz? Çünkü
ekonomi yönetiminizde farklılık var. Ali Babacan başka konuşuyor,
Kalkınma Bakanı başka konuşuyor, Başbakan başka
konuşuyor, Cumhurbaşkanı başka konuşuyor. Bu
bürokratik kadrolara atamada aranızda bir uyum, bir güven yok.
İstikrar dediğiniz bu Hükûmette ekonomik yönetimde
istikrarsızlık var. Gerginlik politikasını durdurun
Sayın Bakan, Sayın Hükûmet. Çünkü gerginlik politikası,
sanayicinin bu borçlu olduğu dönemde onu çok zora sokan bir
politikadır.
Türkiyede hukuku kaldırdınız.
Yatırımcı gelmez hukuk olmayan ülkeye. Türkiyede özgürlükleri
ve demokrasiyi askıya aldınız. Yatırımcı gelmez
özgürlük ve demokrasi olmayan ülkeye. Bunların önünü açarsanız,
hukuku, özgürlüğü, demokrasiyi geliştirirseniz Türkiye'nin sanayisini
geliştirirsiniz, ancak o zaman Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu
durumda sanayisini üreten, gelişen ve büyüyen ekonomi hâline getirirsiniz.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyor,
bütçenin tekrar hayırlı olmasını diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 bütçesi üzerine grubum
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimiz hatırlarız, çocukluğumuzda -yerli
malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı- güzel bir hafta
vardı. Bu hafta da 12-18 Aralık arasında kutlanırdı.
Yerli malının ne kadar güzel olduğunu, ülkenin
kalkınmasıyla ilgili, yerli malı kullanılmasını
teşvik ederdik. Güzel bir haftaydı, bütün nesillerin aklında
kalmıştı.
Şimdi, bir hafta daha çıkardınız, bu
haftayla iç içe girdi ama bu hafta 77 milyonun hafızasında kötü izler
bıraktı; 17 Aralık-25 Aralık arasındaki Türkiyede
yapılan yolsuzluklar, hırsızlıklar haftası.
Aslında AKP Grubunun içerisinde birçok arkadaş bundan çok
rahatsız çünkü bu hırsızlığa, bu usulsüzlüğe, bu
yolsuzluğa birçoğu bulaşmadı ama bu sırada oturanlarla
yasama, bu yasama görevini üstlenen milletvekillerinin üzerinde baskı
kurulduğundan dolayı bunun üzerinde hiçbir şey
konuşamıyorsunuz. 4 bakanınızla ilgili, bırakın
çıkardığınız şu makul şüpheyi, kuvvetli
şüpheye dayalı 4 bakanı Yüce Divana göndermek istiyorsunuz ama
AKP milletvekilleri, üzerindeki baskıdan dolayı bunu
gerçekleştiremiyor. Bu bakanların hakkı vardır, bu
bakanların aileleri vardır, bu bakanların çevresi vardır.
Bu bakanlar Yüce Divana gidip aklanmalı veya ceza yemeli ki bu toplumun
içindeki gaz çıksın. Her yıl bu ülkede -hiç merak etmeyin- 17
Aralıkla 25 Aralık arasında, bugün baskı kurmanıza
rağmen meydanlarda Hırsız var! diye
bağırılıyor ise kulaklarınızı
tıkasanız da bundan sonraki yıllar boyu Hırsız var!
sloganını sokaklarda duyacaksınız.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu
bakanları göndermediğiniz süre içerisinde bir sorun devam edecek. Bir
de en son söylediğiniz laflar var. Size kim karşı ise o,
darbeci, AKPye darbe yapıyor. Balyoz davası, Ergenekon davası,
Silivrilere gittiğimizde hep birlikte, koro hâlinde dediniz ki:
Darbecilerle berabersiniz. İstanbulda Geziye gittik, Gezinin AKPyi
yıkmayla ilgili bir darbe olduğunu söylediniz. Onun yanında,
Çarşı sokağa çıktı, Beşiktaş taraftarı,
bütün takımların taraftarıyla buluşarak sokağa çıktı,
size karşı bir eylem geliştirdi, onlar da darbeci oldu.
Şimdi tutturdunuz bir paralel yapı, devam edip gidiyorsunuz.
Bunlarla beraber değil miydiniz?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Yok mu?
HASAN ÖREN (Devamla) Sayın vekilim oradan laf
atıyor, Yok mu? diyor. Doğru söylüyorsunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Biz de
söyledik, biz de söyledik.
HASAN ÖREN (Devamla) Uyardığımız
zaman neredeydiniz? Cumhuriyet Halk Partisi sizi devamlı uyardı.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi
sarıldınız mı onlara?
HASAN ÖREN (Devamla) Dedi ki: Bu ülkenin emniyet
teşkilatına giriyorlar, bu cemaat, emniyet teşkilatına
giriyor. Bu ülkenin hukuk sisteminin içinde var olmak istiyor.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi
ağıt yakıyorsunuz.
HASAN ÖREN (Devamla) Bu ülkede askeriyenin içerisine
sızmaya çalışıyorlar. dediğinde, Cumhuriyet Halk
Partililer söylediğinde sizin yetkili makamlarınız ne söyledi?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Bakın, şimdi
ağıt yakmayın, şimdi ağıt yakıyorsunuz.
HASAN ÖREN (Devamla) Beraber bakalım, bakın
ne demiş o günün Hükûmet sözcüsü.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi ağıt
yakmayın, şimdi ağıt yakıyorsunuz.
BAŞKAN İsterseniz
karşılıklı konuşmayın.
HASAN ÖREN (Devamla) Demiş ki: Cemaat devlete
sızmış, buna kargalar bile güler. Kim söylemiş? Hüseyin
Çelik söylemiş.
Şimdi, eğer biz söylediğimizde, ikaz
ettiğimizde, Cemaat devlete sızıyor. dediğimizde, yani
ortak olduğunuz dönemde bizi dinlemiş olsaydınız
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi siz
ortaksınız.
HASAN ÖREN (Devamla)
bu şikâyetleri
yapmayacaktınız. Çünkü siz suç ortağısınız.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi siz
ortaksınız.
HASAN ÖREN (Devamla) Şimdi, Kargalar güler.
dediğinde AKP milletvekillerine, bakanlara kim gülecek? Size de akbabalar
gülecek. İşte burada. (CHP sıralarından alkışlar)
Ona çete dedirtemezsiniz.: Adalet Bakanı.
Kardeşim, ona çete diyen kimdi? Dün Cumhuriyet Halk Partililerdi.
ENGİN ALTAY (Sinop) Silahlı terör örgütü
olduğu için.
HASAN ÖREN (Devamla) Peki, ona Ona çete
dedirtemezsiniz. diyen kimdi?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi ne
diyorsunuz?
HASAN ÖREN (Devamla) Adalet Bakanıydı.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Hayır, şimdi
ne diyorsunuz?
HASAN ÖREN (Devamla) Peki, Adalet Bakanı niye
çete diyor cemaate?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi siz ne
diyorsunuz?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Biz yine
aynısını söylüyoruz, aynısını.
HASAN ÖREN (Devamla) Daha öteye gidelim. Bir insan,
yanındaki arkadaşının, bir yıl, iki yıl,
bilemedin beş yıl arkadaşlık yaptığında ne
olduğunu anlar, bilir. Sayın Bülent Arınç diyor ki: Kırk
yıldır onu çok severim. Arkadaş, sen kırk yıldır
Hoca Efendiyi seviyorsun da
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Karşılıklı ağlıyorlardı.
HASAN ÖREN (Devamla)
kırk yıldır bunun
bir çete olduğunu anlamadıysan bu devleti yönetme erki sende olabilir
mi?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi size bıraktı,
size.
HASAN ÖREN (Devamla) Sen bir sefer insan
tanımıyorsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Size bıraktı,
siz sevin artık.
HASAN ÖREN (Devamla) Sevgili
Başbakanımız ne diyor, hani ne söylüyor Başbakan, ne diyor
Başbakan? Diyor ki: O, başımızın üzerinde.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hangi
Başbakan?
HASAN ÖREN (Devamla) - Kimdir
başınızın üzerinde olan? Kimdir
başınızın üzerinde olan Davutoğlu? Pensilvanyada
oturanı başının üzerine koyuyorsun.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Şimdi sizin
başınızın üzerinde.
HASAN ÖREN (Devamla) - Her başınızın
üzerine koyduğunuzu bu kadar kısa bir sürede aşağı
indirmek zorunda mısınız? Padişahımıza gelelim,
padişahımız da diyor ki: Bu sıla hasreti artık
bitsin. Bu ülke sana hasret, bu insanlar sana hasret, gel, bu kavuşma
gerçekleşsin. Ne oldu? Ne zaman çete oldular? (CHP sıralarından
Vuslat
Vuslat
sesleri)
ADNAN KESKİN (Denizli) Şimdi ne diyor?
HASAN ÖREN (Devamla) - Şimdi, bakınız,
Cumhuriyet Halk Partisi nerede mazlum varsa oradadır.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Aday gösterin
şimdi, aday.
HASAN ÖREN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi olarak
2002 yılında -Kafkaslı bilir, bu Meclisteydi- Tayyip
Erdoğanın siyasi yasağını AKPyle bir
olduğumuzdan dolayı kaldırmadık, biz o siyasi
yasağı demokrasiye inandığımız için, özgürlüklere
inandığımız için kaldırdık ama sizinle asla
birlikte olmadık. (CHP sıralarından alkışlar)
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Aday gösterin.
HASAN ÖREN (Devamla) - Yarın yine zora
düşeceksiniz, birçok arkadaşınız içinizden haksız yere
hukuk önüne çıkacak. Hiç merak etmeyin, Cumhuriyet Halk Partisi o
özgürlükler için yine yanınızda olacak.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Aday gösterin,
Hocayı aday gösterin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kısa bir
açıklama yapmak istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
konuşmacı, 4 bakanın Soruşturma Komisyonundaki
safahatına ilişkin AK PARTİli vekillerin üzerinde baskı
olduğunu ifade etmiştir, iddia etmiştir.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Yok
canım, öyle demedi, öyle bir şey yok! Öyle bir baskı var mı
ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Böyle bir şey
söz konusu değildir, milletvekilleri vicdanlarına göre karar verecektir.
Aynı zamanda Siz baskı altındasınız, onları Yüce
Divana göndermiyorsunuz. Sözü, mukabil bir baskı oluşturma tehlikesi
taşır, adil olalım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bence gönderip
harcayacaksınız.
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, yerimden
Kayıtlara geçsin istiyorum.
Sayın Bostancı, bugün herhâlde ters bir
tarafından kalktı, ne söylediysem tersinden anlıyor. Yani belki
yeni Grup Başkanı olması nedeniyle biraz böyle kendini göstermek
istiyor, seçim dönemi geldi ama benim bu söylediğimi anlamadıysa, bir
hocanın, bir profesörün
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, bakın, yeni sükûneti sağladım,
rica ediyorum.
Edirne Milletvekili Sayın Kemal Değirmendereli,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Patent
Enstitüsü bütçesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, biraz önce
arkadaşlarımın da söz ettiği gibi, aslında bütün
Meclisin destek vermesi gereken ancak Hükûmetin kulaklarını
tıkadığı 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetle
mücadele haftasını içtenlikle kutluyorum. Bu hafta etkinliklerine
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşların da etkin
şekilde katılarak, temiz toplum mücadelesinde temiz toplum yaratmak
için önemli katkı sağlayacaklarını düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl da bütçe
görüşmelerinde yine Türk Patent Enstitüsüyle ilgili bir konuşma
yapmıştım. Ben bugün -geçen yıl değişik
istatistikler vermiştim- burada AR-GE harcamalarımız, patent
sayılarımız, sanayileşme, milyon kişi başına
düşen patent başvurusu ve araştırmacı
sayılarıyla ilgili daha detaylara girmek istemiyorum ancak yine de bu
sayılar içerisinde bir iki önemli detayı paylaşmak istiyorum
sizinle.
Şimdi, Patent Enstitümüzün rakamlarına
baktığımızda, 2012de 11 bin, 2013te de 12.053
civarında bir patent başvurusunun olduğunu görüyoruz.
Yalnız, bu 12 bin rakamının sadece 4.500ünün yerli patent
başvurusu olduğunu görüyoruz değerli arkadaşlar; diğerleri,
yurt dışındaki daha önce patenti alınmış
patentlerin Türkiye'de lisanslanmasıyla ilgili. Şimdi, bu rakam,
değerli arkadaşlar, geçen sene bizim aynı ligde mücadele
ettiğimiz yani hızlı gelişen ülkeler arasında, mesela
Güney Korede 2012de 138 binken 2013te 220 bine çıkıyor, 138 binden
220 bine çıkıyor, Çinde 415 binden 600 binin üstüne
çıkıyor. Yani, bu ülkelerle mukayese ettiğimizde, özellikle
Çinde bizden 150 misli daha fazla patent başvurusu yapılıyor.
Gayrisafi millî hasılaya baktığımızda da burada yine
Güney Kore 1inci, Japonya 2nci, Çin Halk Cumhuriyeti 3üncü sırayı
oluşturuyor. Oysa, bizim patente temel oluşturan konulardan bir
tanesi
AR-GEye ayırdığımız paya
bakıyoruz, 2012 ile 2013 arasında sadece 1,8 milyar liralık -bir
pay ayrılmış demeyeyim- bir artı var. Bunun da sadece 100
milyon lirası kamu kesiminin yaptığı AR-GE harcaması.
Bu, kaç ak saraya karşılık geliyor arkadaşlar? Veyahut, kaç
ak saray 100 milyon liralık bir
Sayın Bakan, 100 milyon TL
civarında kamu kaynaklarından AR-GEye bir pay
ayrılmış yani bu sarayın sadece on sekizde 1i bu
kaynaklara ayrılıyor. Oysa, yer altı zenginliği fazla
olmayan yani Rusya gibi, Arabistan gibi veyahut Amerika gibi yer altı
zenginliği fazla olmayan bizim gibi ülkelerin esas kaynağı insan
kaynaklarını iyi kullanması oluyor. Bu aşamada AR-GEye
gerekli önemi veriyoruz. diyor Sayın Bakan. Özellikle Edirnede
yaptığınız toplantılarda, bu il, ilçe kongrelerinde
diyordunuz ki: Ya, AR-GE harcamalarıyla ilgili yeterince destek verecek
proje bulamıyoruz. Elimizdeki fonları kullanalım, hatta Maliye
Bakanından da ek kaynak talep etmek istiyorum. Ama yapa yapa zaten
AR-GEye 100 milyon TL civarında bir katkı yapılmış
görünüyor.
Ayrıca, yani birçok üniversitemizde, en başta
Orta Doğu Teknik Üniversitesinde yapılan bilimsel
çalışmalarla ilgili çok önemli altyapı eksiklikleri, gerek
biyoteknoloji, nanoteknoloji, neuroscience bölümlerinde altyapı
eksiklikleri var. Siz de bir ODTÜ mezunu olarak bunları yakından
izleme fırsatı bulabilseniz çok önemli bir katkınız
olacağına inanıyorum Sayın Bakan.
Değerli milletvekilleri, yani burada esas olan konu,
sadece, tabii, patent başvuruları önemli değil; önemli olan,
patent başvurularında üniversite-sanayi iş birliğiyle ürün
hâle dönüşmesi, piyasada fonksiyonel hâle gelmesi.
Tabii burada da en temel konulardan bir tanesi, yine
biraz önce arkadaşlarımızın da söz ettiği gibi yeni
bir iklime ihtiyaç olduğunu paylaşmamız, görmemiz gerekiyor;
yeni fikirler, yeni konseptler, yeni ürünler ekonomimizi daha ileriye
taşıyacaktır. Katma değeri yüksek üretime ve bu üretimi
gerçekleştirecek yaratıcı, eğitimli, girişimci bir
kuşağa, bir topluluğa ihtiyacımız var. Bunu yaratmak
ve korumak için de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün temin
edildiği bir iklimi yaratma mecburiyetimiz var. AKP iktidarının
bugün hukuku hiçe saydığı, demokrasiyi, özgürlükleri hiçe
saydığı, ABye posta attığı, dünyanın
gelişmiş ülkeleriyle arasını açtığı bir süreçte
bunu yakalamamız mümkün değil. Bu konuda eksiklerimizi gidermek,
başta Hükûmet üyeleri olarak bütün iktidar partisi milletvekillerinin de
katkılarına ihtiyaç olduğunu söylüyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Binnaz Toprak.
Buyurun Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım; ben
konuşmama ülkenin önemli bir sorununa değinerek başlamak
istiyorum. O da şu: Cumhuriyet kurulduğundan bu yana biz müzik,
tiyatro ya da bilim alanında hiç kimseyi yetiştiremedik.
Yetiştiremediğimiz için de bu gibi alanlarda faaliyet gösteren
kurumlara müdür atamakta AKP iktidarı ciddi bir zorluk çekmekte. Mesela,
İstanbulda bir Kent Orkestrası var. Şimdi, bu Kent
Orkestrası için İstanbul Belediye Başkanı aramış,
taramış, gerçekten büyük bir gayret sarf etmiş, İstanbulda
müzikle uğraşan kimseyi bulamadığı için önce
mezarlıklar müdürlüğünde görev yapmış, daha sonra itfaiye
daire başkanı olarak çalışmış, en son da
katı atık yönetimi şube müdürü olarak göreve gelmiş birini
İstanbul Kent Orkestrasının başına atadı. [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
ADNAN KESKİN (Denizli) Tebrik et!
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Şimdi, aynı
zorlukla, AKP İstanbul Belediye Başkanı, İstanbul
Şehir Tiyatrolarına müdür atama meselesine geldiğinde
karşılaştı. Orada da gene yani tiyatrocu yok. İstanbul
Şehir Tiyatroları, biliyorsunuz, efsanevi Muhsin Ertuğrulun
kurduğu bir tiyatro ama Muhsin Ertuğrul maalesef artık
aramızda değil, yaşamıyor. Dolayısıyla, yerine de
kimse bulunamayınca buraya da müdür olarak güreş hakemliği ve en
son zabıta müdürlüğü yapmış biri müdür olarak atandı.
ADNAN KESKİN (Denizli) Ona da bravo!
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Şimdi, en son
karşılaşılan sorun da bugünkü konum olan TÜBİTAKta
gündeme geldi. Şimdi, efendim, TÜBİTAKta bir Ulusal Akademik Ağ
ve Bilgi Merkezi var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Onun da müdürü, imam olsun!
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Bu merkez, ABnin
teknoloji projelerini yürüten bir merkez ve buraya bağlı, gene efsanevi
bilim adamımız Cahit Arfın ismini taşıyan bir bilgi
merkezi var ama maalesef Cahit Arf da artık aramızda değil, onun
yerini dolduracak başka hiç kimse yok, o nedenle de buraya müdür
yardımcısı olarak Ankara Hayvanat Bahçesi müdürlüğü
yapmış biri atandı. (CHP sıralarından
alkışlar)
ADNAN KESKİN (Denizli) Ayıp etmiş,
hâlbuki sıra müftüdeydi.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Çağ atlama, çağ (!)
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Şimdi, AKPnin bu atamalarda çektiği zorluğu
bilmeyen kötü niyetli kişiler bunu eleştiriyorlar. Bunun üzerine,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Fikri Işık
bir demeç verdi, dedi ki: Bu Cahit Arf Bilgi Merkezine atanan kişinin
otuz yıllık bir çalışma hayatı var, hayvanat bahçesinde
son iki yılda çalıştı, ondan önce dergi editörüydü. Şimdi,
ben, vallahi aradım, taradım, TÜBİTAKın sitesine girdim
Googledan, yani bırakın hangi dergide editörlük
yaptığını -belki Sayın Bakan açıklarlar- nerede
doğduğunu, kaç yaşında olduğunu falan bile
öğrenemedim. Umarım genççe biridir çünkü bu teknoloji meselesini
biliyorsunuz gençler çok hızlı yapıyor ama orada da yani bizim
böyle gençlerimiz olmadığı için belki daha ileri yaşta
birini atamışlardır.
Şimdi, TÜBİTAKta bir başka atama usulü
daha var, o da geçici görevlendirmeyle, başka kurumlarda çalışan
kişiler TÜBİTAKtaki idari pozisyonlara atanmaktalar. Hemen hemen
TÜBİTAKın tüm idari pozisyonlarında kadrolu eleman yok, bu
geçici görevlendirilmeler var. Bu, ne demek? Hem kendi kurumundan maaş
alıyor hem de TÜBİTAKtan maaş alıyor yani çift maaş
alıyor ve bu maaşlar, anlaşılan, ayda 10-15 bin liraya
kadar çıkabiliyor. Yani bunlar şaka gibi.
Bir diğer şaka, TÜBİTAKın Gebze
yerleşkesiyle ilgili. Bu, gerçekten de ciddi bir olay.
Şimdi, Gebze yerleşkesi 8 bin metrekare alana
sahip.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 8 milyon metrekare.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) 8 milyon metrekare,
doğru, 8 bin dönüm demek istedim. 1973 sonrası Ecevit-Erbakan
koalisyonu döneminde bu arazi veriliyor ve amacı da,
sanayi-üniversite-AR-GE üçgeninde merkez olması. Bugün, burada, 2
araştırma merkezi, 14 enstitü ve sayısız
araştırma laboratuvarı var. Aynı şekilde de, yine, bu
yerleşkede, Teknoloji Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren onlarca
şirket var; kampüste de 4.500 kişi çalışmakta.
Şimdi, önceki bakan
döneminde, 2013te, önümüzdeki kırk yıl için stratejik plan
yapılmış ve harika bir plan. Yani, burası dünyanın
önde gelen AR-GE merkezlerinden biri olacak ve 20 bin yabancı ve yerli
araştırmacı burada istihdam edilecek. Aynı zamanda, ileri
teknoloji kullanan yeni buluşları da -neler olduğu detaylı
olarak yazılı- burada araştırmayı planlıyorlar.
Şimdi, harika bu.
Ancak, buranın çok ciddi bir sorunu var, o da, maalesef bu arazi denize
kadar iniyor ve değeri de 8 milyon dolar. Şimdi, Allah
aşkına, siz olsanız böyle bir araziyi villa, rezidans, AVM
yapmak yerine, TÜBİTAKa bırakır mısınız?
TÜBİTAKa bırakmak da neyin nesi? Nitekim, Bakanımız
Sayın Fikri Işık bu araziyi ziyaret ediyor, nasıl bizim
aklımıza geliyorsa onun da aklına bu parlak fikir geliyor ve ilk
işi, Gebze AKP İlçe Başkanı Yardımcısı
Sayın Halim Turgutu, Bakan Yardımcısı Davut
Kavranoğlunun talimatıyla, TÜBİTAK İdari İşler
Müdürü olarak buraya atıyor.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Bravo!
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) O da ilk iş olarak Gebze Belediyesine koşa koşa
gidiyor ve bu arazinin imar planlarını istiyor.
ADNAN KESKİN
(Denizli) Bravo, asli görevi!
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Üstelik, arazide binlerce bitki, hayvan, böcek türü var, yani
ormanlık alan. Hatta, söylentiye göre, TÜBİTAKa Ankara
dışında büyük bir arazi de bunun
karşılığında verilmiş. Yani, TÜBİTAK yok
edilecek, orman da yok edilecek, böylece uzay için, yani uzaya gitmek için tek
ümidimiz Osmanlıca öğrenmek kalıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, TÜBİTAKa
şimdiden ya geçmiş olsun diyeceğiz ya da bu sefer
direneceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) Yani, Atatürk Orman Çiftliğinin başına gelen,
İstanbul üçüncü havalimanı için kuzey ormanlarının
başına gelen akıbetin tekrarlanmaması için
direneceğiz.
Yalovada demeyin. Onu da bunun
karşılığında, hem Genel Başkan hem de hepimiz
kınadık ve orada ağaçların kesilmesini de
kınıyoruz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti ve
televizyonları başında bizleri izleyen Acaba bütçede bize de
bir şey var mı? diye bekleyen değerli üretici, tüketici, emekli
ve atama bekleyen kardeşlerimin tümünü saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değeli vatandaşlarım, ülkemizdeki
istihdamı, üretimdeki, tüketimdeki perişanlığı
biliyoruz. Bakın, bu kürsüden günlerdir bütçeyi konuşuyoruz yani
parayı, istihdamı, yatırımları, işsizliğin
çözümünü, üretimi, üretimin girdilerini, çıktılarını,
memleketin yönetimini, idareyi konuşuyoruz. İlk günden beri Türkiye
Büyük Millet Meclisini izliyorum ancak şu anda burada olması gereken
Sayın Başbakan, bu kürsüye ilk gün geldi, hiç beklemediğimiz bir
şekilde bağırdı, çağırdı, kimimizi
paralelci, kimimizi darbeci, kimimizi terörist yaptı, çekti gitti.
Değerli arkadaşlarım, değerli
vatandaşlarım; atalarımız boşuna söylememiş
balık baştan bozulur diye. Hâlbuki şu koltuklarda Başbakan ve
bakanlar oturmuş olsa bu koltukların tamamı böyle
kızarmazdı. Bakın, utancından koltukların yüzü
kızardı, Mecliste konuşuyoruz sözde ama Meclis boş. Burada
söylenenler dinlense, HDP ne diyor, MHP ne diyor, ana muhalefet partisi
Cumhuriyet Halk Partisi ne diyor; bir dinleseydi, kendisi ve ülkesi için
yararı olanları not etseydi ve çözüm üretseydi bu ülke için en
hayırlı işi yapmış olurdu. Ne yazık ki, bu Meclis
çalışmaları yerine kongre kongre dolaşacağına,
millî serveti heder edeceğine, şaşaalı
açılışlar yapacağına Ey milletim, ben bundan sonra
beyaz bir sayfa açıyorum. Bu cennet vatanda üretene ve üretime sahip
çıkacağım. Bana güvenlik, temizlik, masabaşı işi
için gelmeyin. Anadolunun cennet topraklarında üretime yöneliyoruz.
Bundan sonra, yer altı, yer üstü zenginliklerimize; Çukurovanın,
Egenin, güneyin pamuğuna, narenciyesine; Trakyanın ayçiçeğine,
buğdayına; Karadenizin çayına, fındığına,
kivisine; Bursanın şeftalisine, armuduna; Malatyanın
kayısısına; Ispartanın, Karamanın, Antalyanın,
Denizlinin, Amasyanın elmasına; Antalyanın, Hatayın
portakalına, mandalinasına, greyfurtuna; Akdenizin biberine,
domatesine, patlıcanına, salatalığına, kesme
çiçeğine; Alanyanın, Anamurun muzuna; Antepin
fıstığına; Egenin, Akdenizin narına, cevizine;
Aydının incirine, zeytinine; Muğlanın, Bursanın,
Balıkesirin, Manisanın zeytinine; Burdurun etine, sütüne,
kaparisine, mermerine, kadayıfına, -ülkenin her yerinde olduğu
gibi- pancarına, haşhaşına, fasulyesine, anasonuna,
soğanına, sarımsağına; denizlerimizin, göllerimizin,
ırmaklarımızın, çaylarımızın
balıklarına, kısaca, güzel ülkemin 7 bölgesinde 81 ilinde
yetişen ürünlere sahip çıkacağım. Bu ülkede kin ve öfke
yerine barış tohumları ekeceğim. Gayrisafi millî
hasılada Tarım Bakanlığına 0,5le değil,
gayrisafi millî hasılanın yüzde 2sini tarıma ayırıp
Türkiye'yi şahlandıracağım. dese, Bu atanamayan
öğretmenleri, atanamayan ziraat mühendislerini, gıda mühendislerini,
su ürünleri mühendislerini destekleyeceğim, kayırma
yapmayacağım, yandaşlarıma çalışmayacağım;
emekliler yaşanabilir bir ücret istiyor, yaşa takılan emekliler
perişan, onların sorunlarını çözeceğim. dese.
Bu üniversite mezunları üretime katkı koymak
için iş istiyor. Kim bunlar? Bunlar öğretmenler, jeologlar,
biyologlar, kimyacılar, fizikçiler, matematikçiler, edebiyatçılar,
tarihçiler. Kim bunlar? Veteriner hekimler, veteriner sağlık
teknisyenleri. Kim bunlar? Ziraat mühendisleri, ziraat teknikerleri, su
ürünleri mühendisleri, gıda mühendisleri, zooteknistler, süt ürünleri
mühendisleri, bilişimciler, işletmeciler, iktisatçılar. Nedir
bunlar? Bunlar, anaların, babaların okumaları için
saçlarını süpürge ettiği, aç yatıp, yemeyip içmeyip,
büyüttüğü Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği değerler.
Gençlerimizin bir kısmı bu hafta 81 ilden gelerek Abdi İpekçi
Parkında en demokratik haklarını haykırdılar.
Sloganları sizlerle paylaşacağım:
1) Kamuya yük olmaya
değil güç olmaya geliyoruz.
2) Bu ülkenin denizine,
balığına aşığız; bitsin bu hasret.
3) Elimiz ne zaman
balığa değecek?
4) Su ürünleri her yerde,
mühendisleri hiçbir yerde.
5) Ne özelde ne kamuda,
gıda mühendisleri istihdamda uzayda.
6)
Balıkçılık teknolojisi mühendisleri, on dört yılda 86
kadro.
7) Verilecek kadro
filizlenecek candır.
8) Eşin dostum beni
hasta biliyor, işsizim bunu kimse bilmiyor.
9) Atanıp
toprağı işleyelim, ülkecek ekmeği dişleyelim.
10) Artık yeter, ata
bizi Mehdi Eker. (CHP sıralarından alkışlar)
11) Susma haykır,
atamalar haktır.
12) Damlaya damlaya göl
olur, ziraat mühendissiz her yer çöl olur.
13) Hem ekmek hem de
meslek davası için buradayız.
14) Avrupa
Birliğinde ziraatçılar, veterinerler görev başında
hoşlar, Türkiyede boşlar.
15) Atayın
bakalım, 5 çocuk yapalım. diye haykırıyor gençlerimiz,
söylemesi kolay.
Değerli arkadaşlarım,
yaşadığımız bu süreçte tarımda ve
hayvancılıkta ithal ürüne gebe kaldık. Uygunsuz, denetimsiz
gıda tüketiminden sağlık giderlerimiz arttı. Balık ve
su ürünleri kaynaklarımız yeterince değerlendirilemiyor.
Vatandaş kurumlar arasında koşturmaktan bıktı.
Destekler köstek oldu. Vatandaş Gübrede, mazotta, elektrikte indirim;
ürüne fiyat ver yeter. diyor. Köylülerimiz, çiftçilerimiz şöyle diyor:
Ey Hükûmet yetkilileri, on iki yıldır seslerimizi duymuyorsunuz;
üzüle üzüle, ezile ezile dünyanın en pahalı gübresiyle, mazotuyla
üretim yapıyoruz, görmüyorsunuz. Ürünlerimiz dalda kalıyor, para
etmiyor; anlamıyor, çözüm bulmuyorsunuz. Artık yeter! Güçlü çiftçi,
güçlü Türkiye özlemiyle iktidarınıza son vereceğiz, biliyor
musunuz?
Değerli
arkadaşlarım, bakın, erteleme yapıyorsunuz. Ertelemeyin
çiftçileri
Ben Balâdaydım, Burdurdaydım, Balıkesirdeydim,
Çanakkaledeydim; oralarda vatandaşlarla konuşuyoruz, ertelemeler
yüzde 11 faizle yapılıyor. Vatandaş bu parayı
ödeyemediği için Ziraat Bankasına bir de faizle
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Siz demiyor muydunuz
Erteleyin. diye?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Erteleyin, tamam.
Yüzde 11 faizle erteliyorsunuz. Her banka şu anda yüzde 3,5, yüzde 5
faizle kredi veriyor. Ama siz yüzde 11 faiz alıyorsunuz, yüzde 2 komisyon
alıyorsunuz, kişiyi sigorta zorunluluğuna tabi tutuyorsunuz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Faizsiz yapın, faizsiz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Himmete muhtaç bir
dede, davet ediliyor himmete. Kardeşim, vatandaş zaten himmete
muhtaç, onun elinden tutmanız gerekiyor. Bu ertelemelerin faizsiz
olması gerekiyor. Koyun vermişsiniz, koç vermişsiniz Balâda,
gittim gördüm. Vatandaş Ben bunların samanından, yeminden takat
getiremedim, bittim
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Siz onu da
veremiyordunuz ya.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) ...Bunları
benim elimden alın, borcunu ödeyemiyorum. Traktör gitti, tarla gitti,
vatandaş almıyor. diyor, feryat ediyor.
Değerli arkadaşım, her şeyi
bildiğinizi sanıyorsunuz ama bilge kişiler her şeyi bilmez.
Bildiğinizi sanıyorsunuz. Arapça bilir misin? demiş. Deryalar
kadar. O zaman söyle deve? diyor. Çok büyük gittin. Söyle o zaman
bit? diyor. Çok küçük gittin. Söyle o zaman koyun? diyor. Valla,
keçiye bir şey söylüyorlardı ama koyunu bilmiyorum. diyor.
Bakın, dinleyin, herkes her şeyi bilmez,
muhalefetin seslerine kulak verin.
Bütçenin hayırlı olmasını temenni
ediyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçmesi hasebiyle bir şeyi ifade etmek
istiyorum. Sayın Ramazan Kerim Özkanın veciz konuşmaları
genetiktir. Babası Demokrat Düğerli Deli Ahmet olarak ün
yapmıştır, babadan gelmedir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Evet, siz de yerinizden.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Babamın
Sataşmadan
Sataşma olarak değerlendirilmez de
BAŞKAN Sataşma yok, övdü. Yerinizden
söyleyin, tutanaklara geçsin.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın, Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Tabii.
Sayın Bayram Özçelike çok teşekkür ediyorum.
Elbette benim babama Düğerli Deli Ahmet derler. Babam, Demokrat Partide
siyaset yapmış, Burdurlu çiftçi bir vatandaşımız. 7
çocuk yetiştirdi babamız. Okumadığı için hepimizi
okuttu, hepimiz üniversite mezunu olduk. Aklımın
sadakasını versem 9 köye imam diker ama bize Düğerli Deli
Ahmet diyorlar oğlum. Siz vatandaşın elinden tutun. Kargaya
pisliğin deva demişler, gitmiş denize işemiş.
Köylümüzün, çiftçimizin ağlayanı yok, söyleyeni yok. Onların
elinden tutun, onlarla beraber olun, onların işlerini
rahatlatın. derdi. Onun için bizi, 3 kardeşi veteriner fakültesinde
okuttu, diğer kardeşlerim öğretmen.
Onun için, Sayın Özçelik babamı da yâd
ettiği için onu rahmetle anıyor, kendisine teşekkür ediyorum.
(CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Allah rahmet eylesin.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sağ olun.
BAŞKAN Ne güzel bir şey.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A) SAĞLIK
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE
HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) TÜRKİYE
KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin
Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRK
STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRK
PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Evet, Bursa Milletvekili Sayın
İlhan Demiröz.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının 2015 yılı
bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Sizleri ve ekranları başında bizi izleyen
değerli vatandaşlarımızı, emeğinin
karşılığını alamayan çiftçi kardeşlerimizi,
atama bekleyen her branştan mühendis meslektaşlarımı sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun hükmünde kararnameyle
kurulan, çiftçiyi, köylüyü canından bezdiren, tarımı Hükûmet
eliyle çökerten, bitiren, Sayıştay denetim raporlarını
dikkate almayan, ölen çiftçilere destek veren bir Bakanlığın
bütçesini değerlendiriyoruz.
2013 yılı Sayıştay Denetim Raporuyla
başlamak isterim. Sayıştay raporu diyor ki: 17 ayrı
başlıkta eksiklik, noksanlık tespit ettim. Belgeler istedim
ancak Bakanlık hiç oralı olmadı çünkü Sayıştay
raporlarını dikkate almıyor.
Sayıştay raporundan bir örnekle devam edersek,
2013 tarımsal destekleme ödemelerinden Ziraat Bankası tarafından
29.670, Bakanlık tarafından 19.670 olmak üzere toplam 49.340 ölen
çiftçiye destek verildiği belirtilmektedir. Bu ödemelerin ne kadar
olduğunu, kimlere yapıldığını, nasıl
yapıldığını, ne kadarının tahsil
edildiğini veya edileceğini zannediyorum Sayın Bakan
cevaplayacaktır.
Değerli milletvekilleri, son on iki yıl boyunca
AKP tarafından uygulanan tarım politikaları çiftçilerimizi
üretemez hâle getirmiştir. AKP döneminde başta mazot, gübre, ilaç,
elektrik ve su olmak üzere girdi maliyetleri sürekli artmış, buna karşın
çiftçilerimizin ürünleri para etmemiştir. Çiftçiler bu
sorunlarını bir kez de 6 Aralık 2014te Güçlü çiftçi, güçlü
Türkiye sloganıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak
yaptığımız toplantıda dile getirmişlerdir.
İşte bazıları:
Bursa Karacabey Sultaniye köyünden altmış
yıllık çiftçimiz İsmail Hakkı Tutar: On yıldır
ekip biçtiğimiz topraklarımızı bankalara, tefecilere bir
bir kaptırdık. Bizim için borç namustur, ödeyemeyince ne
yapalım? Bizler hırsızlık, yolsuzluk yapamayız ancak
sessiz, sedasız toprağımızı satıyoruz.
Manisa Yırca köyü Muhtarı Sayın Mustafa
Akın: 6 bin zeytin ağacının nasıl katledildiğini
herkes biliyor. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan yeni zeytin
yasasının çıkmasını asla istemiyoruz.
Edirne Büyükismailce köyünden çiftçimiz Erdal Akgün:
Tarlamıza gidecek traktörümüze mazot alamıyoruz.
Burdur Çine köyünden Bekir Ceylan: İktidar,
yaktın bizi cayır cayır; bizi yakanlara artık hayır.
Giresundan Emrullah Alaşalvar: Yapılan
destekler sadece oy avcılığına dönüşmüştür.
diyor.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimiz böyle diyor
ancak AKP Hükûmetinin bir başka özelliği, doğa ve çevre
değerlerine olan tahribatın saldırı boyutuna
ulaşmasıdır. Tarım topraklarımız,
ormanlarımız, meralarımız, su kaynaklarımız
hoyratça yok edilmektedir. Sonra, Bakanlık halkımızla dalga geçercesine
televizyonlardan kamu spotu yayınlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, AKPnin on iki, Sayın
Bakanın sekiz yıldır uyguladığı olumsuz
politikalarla tarım, bereketli üretimden bereketsiz bir sektör hâline,
doyuran bir sektörden doyurmayan bir sektör hâline, barındıran bir
sektörden barındırmayan bir sektör hâline geldi. Bu bütçe, AKPnin ve
Sayın Bakanın son bütçesi. Bazı öz eleştiri yapan bakanlar
gibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı kürsüye gelir
ve şunları söyleyebilir: 3 milyon çiftçiyi tarımdan
uzaklaştırdım. 2 Trakya bölgesi büyüklüğünde alanın
ekilmemesini sağladım. İthalatta yılda ortalama 25 milyar
TL para verdim. Kurbanlık hayvan, karkas et ve saman bile ithal ettim.
Bizim çiftçi Ahmet, Mehmet kazanacağına el âlemin Hansı,
Conisi kazansım dedim. Karacabeyde TİGEMde ata binerken 2
kilometre ötede tarlada aşırı yağıştan heder olan
domatesleri görmedim. Güney Marmara Bölgesinde hiç yetiştirilmeyen
pamuğa, kanolaya destek verirken sofralık zeytine prim desteği
vermedim hem de 13 bin imzalı dilekçeyi göre göre. Malatya
kayısısı için haykırışları dikkate
almadım. Karadenizin çayını içtim,
fındığını yedim ama sorunlarıyla ilgilenmedim.
Narenciye dalında kaldı, hiç umursamadım. derse biz
alkışlarız.
Bir alkışımız da
Bakanlığımızda 20.260 boş kadro dururken, 13.500
mühendis için yasa teklifimiz varken, ziraat, gıda, su ürünleri,
balıkçılık teknolojisi mühendisleri ile veteriner hekimler ve
diğer teknik kadrolar için bu son bütçenizde kadro müjdesi vermenize olacaktır
Sayın Bakan.
Değerli milletvekilleri, biz, on iki
yıldır uygulanan tarım politikalarındaki bu gidişe
Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkımızın desteğiyle dur
diyeceğiz. Üreticimiz, tüketicimiz, doğamız sahipsiz değildir.
Çözüm Cumhuriyet Halk Partisinin üretici, tüketici ve doğa dostu
tarım politikalarıdır.
Şimdi, Sayın Bakanın, kürsüye
geldiğinde, Sayıştay raporundaki ifadelere, ekmeğimiz için
inadına üretime devam eden çiftçilerimize Türkiye'de tarımın
küçülmesiyle, daralması nedeniyle ekonomide büyümeyi yakalayamadık.
diyen Sayın Maliye Bakanının açıklamalarına
vereceği cevapları bekliyor, 2015 bütçesinin hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyor, hepinizi sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demiröz.
Şimdi birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.46
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 13.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.24
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 13.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tokat
Milletvekili Sayın Orhan Düzgün.
Süreniz yedi dakika.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesi hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bizlerin yaş grubunda
olan arkadaşlarımız muhtemelen hatırlayacaklardır,
hepimizin kulağındadır; bizim öğretim
kitaplarımızda Türkiye tütün, pamuk ve kuru üzüm yetiştiren
ülke... diye başlayan bir cümleyle tanımlanırdı. Maalesef,
bugün, herhâlde okullarda bundan bahseden hiçbir öğrenci yok çünkü
Türkiyede bu ürünler artık hemen hemen yok edilmiş durumdalar.
Değerli milletvekilleri, tabii ki onun yerine biz
şunu söylüyor olabilirdik bugün: Evet, tütün, kuru üzüm, incir, pamuk
yetiştirmekten vazgeçtik ama artık yüksek teknolojili ürünler
yetiştiriyoruz. Türkiye'nin teknolojisi gelişti, kalkındı,
refah düzeyi arttı demek isterdik fakat ihracata
baktığımızda da yüksek teknolojili ürünlerin sadece yüzde 3
düzeyinde olduğunu görüyoruz. Demek ki bir taraftan tarım ürünlerini
yetiştirmeyi terk ederken onun yerine de teknoloji ürünlerini koymayı
başaramamışız.
Sizin iktidar olduğunuz 2002 yılından
bugüne kadar tütün üreticisi sayısı 472 binden 65 bine
düşmüş, tütün ekilen alan sayısı da 230 bin hektardan 100
bin hektara düşmüş. Bu süreç içerisinde toplam olarak tütün ve alkol
ürünlerine yüzde 500 zam yapmışsınız.
Şimdi, değerli milletvekilleri, şunu
söyleyebilirsiniz: Biz vatandaşın tütün içmesini istemiyoruz, alkol
içmesini istemiyoruz, o nedenle fiyatlara zam yapıyoruz. diyebilirsiniz.
Fakat, maalesef, bu zamları ülkemize yurt dışından gelen
içkiler ve sigaralar için yapmamışsınız. Doğal olarak
da yurt dışından gelen ürünler piyasada yer ederken, pazar
payını artırırken bizim kendi ürettiğimiz ürünler
pazar payını kaybetmişler. Sadece 2002 ile 2014
yılları arasında tütün üreticisi sayısı, tütün sektöründen
gelirini elde eden aile sayısı 500 bin kişi azalmış
değerli arkadaşlarım. Bunun anlamı şu: Yurt
dışında da 500 bin aile bizim tükettiğimiz tütün ve
alkolden gelir elde ediyor demek yani Türk çiftçisinin cebine girecek olan para
Amerikan çiftçisinin cebine gitmiş, Avrupalının cebine
gitmiş.
Değerli milletvekilleri, TEKEL, biliyorsunuz sizin
döneminizde özelleştirildi. Aslında buna bir özelleştirme
demeyeceğim, affınıza sığınarak peşkeş
çekme diyeceğim çünkü bu tam tipik bir örneği bir özelleştirmenin
nasıl peşkeş olacağı anlamında. Bakın,
nasıl olmuş: 2003 tarihinde siz TEKELin 17 sigara
fabrikasını mülkiyetleriyle beraber, Nurol-Limak-Özaltın-TÜTSAB
girişim grubuna 292 milyon dolara satmışsınız. Biz o
zaman feryat etmişiz, demişiz ki: Yahu, bu bunların arazi bedeli
değil, bırakın fabrikayı;
bağırmışız çağırmışız ama siz
demişsiniz ki: Biz babalar gibi satarız. Ve
satmışsınız. Peki, siz sattıktan sonra ne olmuş?
Bu girişim grubu sizden aldığı bu fabrikaları Amerika
Birleşik Devletlerinin Teksas Pasifik şirketine 810 milyon dolara
satmış yani sizden aldığının tam 3 katı
fiyata satmış. Böyle olsaydı ona da bir şey demeyecektik.
Teksas Pasifik de bu aldığı fabrikaları bir İngiliz
firmasına 2 milyar 100 milyon dolara satmış. Değerli arkadaşlarım,
TEKELin sigara fabrikalarını, aldığınız
fiyatın, değerinin tam onda 1i fiyatına
satmışsınız. Bu arada kimler ne kazandı, kimler ne
götürdü, onları bilemiyoruz.
Peki, fabrikaları sattınız, ne oldu?
Bakın, ben size olanı söyleyeyim: Türk çiftçisi bundan zarar etti.
Ben Tokat Milletvekiliyim, Tokatın Zilesinde, Erbaasında üzüm
bağları vardı bizim çocukluğumuzda, dünyanın en
kaliteli üzümleri yetiştiriliyordu. Hâlâ bugün dünyanın en ünlü
şarap firmaları buralara gelip buradaki üzümü alıp şarap
özü olarak kullanıyor. Hepsi kayboldu, şu an hepsinin yerinde
çalılıklar var.
Yine, Tokatın Erbaasında Türkiye'nin en iyi
tütünleri yetiştiriliyordu, bugün Erbaaya gittiğinizde tütün
tarlası falan göremezsiniz, kalmadı maalesef sayenizde.
Sigara fabrikası vardı Tokatın,
kapatıldı. Kapatılırken denildi ki: Merak etmeyin, biz bunun
yerine 9 tane tarıma dayalı sanayi fabrikası
kuracağız. Sonra hiçbirisi kurulmadı. Bir baktık ki
fabrikanın içerisinde inekler otluyor. Herhâlde Hükûmet orada otlayan
inekleri birer süt fabrikası olarak gördü diye, öyle düşünüyoruz
artık, öyle teselli etmeye çalışıyoruz kendimizi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gene değerli arkadaşlarım, bu
fabrikanın arazisinin bir kısmı tam da yerel seçimlerden önce
-şu hani kimsenin uğramadan Hükûmetten
faydalanamadığı, kredi alamadığı, ihale
alamadığı bir yer var artık biliyorsunuz, TÜRGEV var- hoop
bir allem gullemle TÜRGEVe geçirildi. Tabii, bunun
karşılığında Tokatta birileri ödüllendirildi. O
ödüllendirilenlerin kim olduğunu Tokat halkı çok iyi biliyor.
Değerli arkadaşlarım, bugün bakkala
gittiğinizde geçmişte bizim bildiğimiz Bafra, Samsun, Maltepe,
Tokat, Tekel 2000, Tekel 2001 sigaralarının hiç birisini raflarda
göremezsiniz. Niye? Çünkü sizin uyguladığınız
yanlış politikalar sayesinde Türkiye bırakın yeni markalar
üretmeyi, elindeki mevcut markaları da kaybetmiş durumda.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Kaçak sigara geliyor.
ORHAN DÜZGÜN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, tabii, siz bu vergileri bu kadar artırınca
kaçakçılar durur mu? Durmaz. Kim yapıyor Türkiyede
kaçakçılık işini? Maalesef, terör örgütü yapıyor. Şu
anda kaçak oranı yüzde 25. Türkiyede tüketilen sigaranın yüzde 25i
kaçak ve bu paranın tamamı terör örgütüne gidiyor. Kimsenin özel
hayatına karışmıyoruz. falan filan diyerek Türkiyede
tütün ve alkol tüketimini sona erdirdiniz.
Türkiye'yi turizm ülkesi yapacağız. Hatta,
Tokatla ilgili de böyle sözler vardı, Tokatı turizm ili
yapacaklardı. Siz şimdi tütünü yok ettiniz, alkolü de yok ettiniz,
herhâlde bundan sonra Tokata gelen, Türkiyeye gelen turistlere de
Osmanlı şerbeti ikram edersiniz, bugünlerde o da hoşunuza gitti.
Ben bu duygularla bu bütçeye okey vermeyeceğimizi
söylüyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Düzgün.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Muş Milletvekili Sayın Demir Çelik
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
HDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuz adına
söz almış bulunmaktayım. Sizleri şahsım ve partimiz
adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 3 Kasım 2002de AKPnin küreselleşmenin bir
kısım avantajlarını iyi okumuş olması ama
aynı zamanda ülkenin jeostratejik ve jeopolitik konumundan kaynaklı bu
avantajlı durumu lehine çevirmek istemesi, o dönemin yönetenlerinin ülkeyi
yönetememe durumu, yönetilenlerin, ezilenlerin ve yoksullarınsa yönetim
biçiminden memnuniyetsizliği AKPyi iktidarla buluşma, iktidara
taşıma şansını yakalatmıştır. 3
Kasım 2002nin üzerinden on iki yılı geçkin bir süre geçmiş
olması ama hâlâ iktidarda AKPnin bulunmuş olmasının
gerekçelerini, nedenlerini doğru bilince çıkarmak, bu manada da
artık umut tacirliğine son vermek de demokratik siyasetin
gereğidir.
Üç tane Yniz vardı: Yasak, yolsuzluk, yoksulluk.
Bunlarla mücadele etme vaadiyle gelen AKP, on iki yıllık zaman
diliminde yoksullukla da, yolsuzlukla da, yasaklarla da mücadele yerine her
üçünü kabartan, toplumla yeni tanışabilme imkânlarını tanıyan
bir noktadan soruna yaklaşmıştır. Bugünün bütçesi de bundan
nasibini ziyadesiyle almak durumuyla ve şansızlığıyla
karşı karşıyadır.
Bütçeler, bir hükûmetin, bir iktidarın her
şeyden önce toplumsal ve siyasal olayları nasıl çözeceğine
ilişkin niyetinin dışa vurumudur. Bütçeler, tarihsel, siyasal ve
toplumsal sorunların çözüm parametrelerini insana verebilme
şansının olabileceği metinler olmasına
karşın 2015 bütçesinin de iki yılın tüm bütçelerinden
farklı bir noktada olmadığı gayet açık, içeriği
itibarıyla bizlere kendisini göstermektedir.
Bütçe her şeyden önce
hazırlanışı itibarıyla demokratik
olmamıştır. Toplum kesimlerinin, işsizlerin,
yoksulların, emekçilerin, kimsesizlerin sorunlarını çözme,
onların bu sorunlarını nasıl çözeceğine dair
önerilerini almaktan uzak, sivil ve askerî bürokrasi tarafından masa
başı hazırlanmış, o planlama çerçevesine
sıkıştırılmış aritmetiksel rakamların
toplamından ibaret bir bütçe olmaktan uzak değildir. Bu bütçe, bu özellikleriyle
barışçıl değil, demokratik değil, özgürlükçü
değil. Bütçede insan yok. İnsanın temel ihtiyaçlarının
karşılanması yerine onların nasıl
alıkonulacağının, iktidara ve devlete nasıl
yararlı hâle getirileceğinin bizatihi niyeti var, öngörüsü var. O
yönüyle de 2015 bütçesi her şeyden önce yolsuzluk, yasak ve yoksullukla
mücadele bütçesi olmaktan uzak bir içerikte ve mahiyettedir.
Bu bütçe, toplumumuzun temel beklentileri olan
barışına da, özgürlüğüne de, ihtiyaçların meşru
zeminde karşılanmasına da fırsat vermeyeceği gibi,
derelerimizin, ormanlarımızın, kentlerimizin ve gelecek nesillerin
beslenmek durumuyla karşı karşıya kalacakları
tarımsal alanların da inşaata ve inşaat spekülatörlerine
peşkeş çekilmesine hizmet edecek bir bütçe olmaktan öte
değildir. Ama aynı bütçe, bir yanıyla palazlanmış
rezidans sahibi inşaat spekülatörlerine yeni yerleşkeleri tanzim
etmenin bütçesi konumundayken, öbür yanıyla da savaşı ve
savaş argümanlarını nasıl sağlayabileceğine
hizmet eden Millî Güvenlik Kurulu, Millî Savunma Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, güvenlikten müteşekkil olan
kurum ve kuruluşların bütçesiyle doldurulmuş, onların
ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret olan bir bütçedir.
Bu bütçe, 472 küsur milyarlık kapsamı
itibarıyla yüzde 60ının maalesef güvenliğe, maalesef
İçişleri Bakanlığının polisiye tedbirlerine
akacak olan bir bütçedir.
Bu bütçede ana dilde parasız, nitelikli eğitim
de yok, bu bütçede parasız, erişilebilir, nitelikli sağlık
hizmetlerine erişmenin koşulu da yok.
İşte, bu bütçenin sağlığa
ayrılan kısmı da yine devede kulaktır. Sağlık bir
toplumun olmazsa olmazıdır. Bütçe bireyin ancak ruhsal, bedensel
olduğu kadar siyasal, sosyal ve de kültürel iyi hâline hizmet edebilecekse
birey sağlıklı olur, sağlıklı bireyden
müteşekkil olacak olan toplum da sağlıklı olur. Bireyin sağlığını
öngörmeyen, sağlıklı bireylerden oluşması gereken toplumun
sağlığını önemsemeyen bir bütçe, doğası
gereği topluma hizmet etmek yerine sermayeye, iktidara, devlete ve ona
giden yollara hizmet etmekle müteşekkil bir bütçe olmaktan da uzak
kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, çok saygıdeğer
Başkanım; Sağlık Bakanlığının 3
Kasım 2002den bu yana birçok uygulamalarına şahit
olduğumuz doğrudur. Doksan yıldır Türkiyenin çözüme
kavuşturulamamış önemli sorunlarından birisi olması nedeniyle
de kangrenleşen ve kangrenleştikçe de toplumu siyasal, sosyal
travmalarla karşı karşıya bıraktıran bir
alandır sağlık. Sağlık bu yönüyle neşter
vurulmaya, radikal sorun çözme projeleriyle toplumun önünü açmaya da
muhtaçtır. Ancak, bu muhtaçlığı gidermek yerine,
sağlık bakanlıkları on iki yıl boyunca durumu idare
eden, palyatif, geçici çözümlerle âdeta toplumun birikmiş olan
sorunlarını idare eden bir noktadan sağlığa
yaklaşmışlardır. Sağlık her şeyden önce,
demin söylediğim şekliyle, ana dilde, parasız,
erişilebilir, nitelikli hizmetlerin kendisidir.
Ana dilde sağlık hizmetine erişmek mümkün
değil. Parasız sağlık hizmetleri hiç yok. Parası
olanın sağlık hizmetlerini görebildiği, paranın da
kendi içinde tasniflere, sınıflara bölündüğü bir
sağlık hizmetini görüyoruz. Evet, AKP on iki yıllık
iktidarı döneminde üç temel alandan sağlığa neşter
vuracağı iddiasıyla karşımıza
çıkmıştı. Bunun birincisi, toplumun tümünün sosyal
güvenliğe tabi tutulacağı iddiasıydı. Hatırı
sayılır miktarda, hatırı sayılır nicelikteki
vatandaşımız yeşil karta bağlanmış
olmasına karşın bu hizmetler ağır aksak, adil olmayan
dağıtım sistemleriyle yine mağduriyetlere, yoksunluklara
yol açarak devam etmektedir.
Kamu hastaneleri hizmeti de AKPnin çokça övündüğü,
gündeme getirdiği bir hizmet olmasına karşın bugün
geldiğimiz tablo üniversite hastanelerinin, devlet hastanelerinin içinin
boşaltıldığı, hizmetlerinin kalitesinin
düşürüldüğü, buna karşın iyi tüccarların,
sağlığı metalaştırıp satma hakkını
kendisinde gören ulusal ve uluslararası finans kurumlarının
yüksek, devasa binalarla halkın cazibesi merkezine dönüştürdükleri
alanlardan sağlık, paralı satılıyor.
Devlet hastaneleri ve üniversite hastaneleri bu hizmeti
veremedikleri gibi özelleştirmenin parçası olan bu yüksek binalı
hastanelerde insanlar parasına göre hizmet, parasına göre muamele ya
da bulunduğu statüye uygun bir konumla, bir muameleyle karşı
karşıya kalmaktadırlar.
Devlet hastanelerinin, üniversite hastanelerinin içinin
boşaltıldığını söylemiştim, afaki
konuşmuyorum. Dün itibarıyla ben Muş ilinden geldim. Muş
ilinin de bundan yeterince nasibini aldığını sizlerle
paylaşmak istiyorum. Daha önce Muş ilinde 450 yataklı devlet
hastanesi ile kadın ve çocuk hastalıkları hastanesi hizmetini
gören iki farklı birim vardı. Bu birimlerin birleştirilip tek
bir merkezde buluşturulacağı yeni bir devlet hastanesi projesinin
yıllar öncesinde başlatıldığı, bu yıl
itibarıyla hizmete açılacağı söylenmişti. Henüz hizmet
edebilme kapasitesinden yoksun olmasına rağmen devlet hastanesi
seçimin yaklaşıyor olmasına kurban edilircesine bu aralık
başında hizmete açıldı. 450 yataklı olan toplam
hastane hizmetleri 300e indirilmişti. 150 eksiğiyle açılan
devlet hastanesi, bugün itibarıyla damı ve tavanı su
sızdıran, sızdırdığı suyla katlar arası
hastaların ve hasta yakınlarının mağduriyetine yol
açan bir durumla karşı karşıya bırakmıştır
hastaları ve Muşluları. Aynı hastane 7 katlıdır.
Üst katında yemekhane, yemekhaneye bir saat süresince gidip gelmek
durumunda olan 1.500 çalışan, o bir saat süresince
çalışmayan asansörleriyle mağduriyetleri had safhada
yaşadığından aç biilaç yeniden hizmetlerini öğlenden
sonraları sürdürmek üzere görev alanlarına geri dönmektedirler.
Taşeronlaştırma adı altında
Muş Devlet Hastanesinde de hizmet alma sektöründe
çalıştırılan emekçi kardeşlerimiz, yoksullar, asgari
ücretten zaten çalıştırıldıkları yetmezmiş
gibi, bindirilen aşırı yükle de bugün ne yapacaklarını
bilemez hâldeler. 60 odanın bir kişi tarafından
temizlenebileceğini düşünebilir misiniz saygıdeğer
milletvekilleri? Bir günde bir hasta bakıcının ya da bir
temizlikçinin 60 odayı nasıl temizleyebileceğini
aklımız alabilir mi? Ama maalesef çalışanlarımız
bu muameleyle karşı karşıyadırlar. Hemşirelerin,
hasta bakıcıların soyunabilecekleri, kullanabilecekleri
odaları bile yoktur. Bu hastanenin bırakın içme suyu, temizlik
amacıyla kullanabilecekleri suyu yok çünkü hastanenin suyu şehir
şebekesine henüz bağlanmamış. Ruhsatsız, şehir
şebekesi suyundan mahrum ve tavanıyla birlikte su sızdıran
bu hastane seçimin kurbanı olacak tarzda hizmete açılmıştır
ama insanlar o hastaneye toplu taşıma araçlarıyla, minibüslerle
ulaşabilme koşullarından da yoksundurlar. Parası
olanın taksiyle gidebilmesinin dışında başka
olanağın olmadığı bu hastane niçin, ne adına
konumlanmıştır bizim aklımız
almamıştır. Tek bir izahı var, Muş merkezde
özelleştirmeye bağlı açılmış hastanelerin hasta
potansiyelinin düşmemesi içindir. Oralara yoksullar, işsizler,
emekliler, emekçiler mahkûm kalsın istenmektedir. Yazık değil
mi, günah değil mi? Hani siz kimsesizlerin kimseleriydiniz, hani siz
yoksullukla mücadele edecektiniz, hani siz sağlıklı bir ülke
vatandaşlarının oluşabilmesinin fedakârlığı
içerisinde olacaktınız? Bu durumu her alanda her boyutuyla görmek
mümkündür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aynı anlayış yani insanı hiçe sayan, insanı ve insani
değerleri önemsemeyen anlayış hasta tutsaklar konusunda da
maalesef yine AKPnin sınıfta kaldığı bir
alandır. Düşününüz ki Türkiyede 550 hasta tutsak var. Onlardan 40
tanesi bugün itibarıyla hücrelerinde bir başkasının
yardımı olmaksızın, bir başkasının
desteği olmaksızın yaşamlarını sürdürebilme
koşullarını haiz değiller. Demokratik çözüm sürecini
tartıştığımız iki yılda bırakın
diğer adımların atılıp Atılmaması, müzakere
konusu olmayacak kadar vicdani olan bu sorun yani hasta tutsakların
tahliye edilmesi, serbest bırakılması sorunu bir adım ileri
iki adım geri anlayışlarıyla hep ötelenmiştir,
ertelenmiştir. Adalet Bakanlığına aylar öncesinden bu konu
aktarılmış olmasına rağmen insanların bugün
mağduriyeti giderilmediği gibi son üç yılda toplamda 98
arkadaşımızı, siyasi tutsağımızı ölümle
karşı karşıya bırakmış, onların
tabutlarını taşımak durumunda kalmışız.
Şimdi, önümüzdeki dönemde de bir başkasına muhtaç olan bu 40
arkadaşımızın muhtemeldir çoğu ölme durumuyla
karşı karşıya kalacaktır. Vicdanımız
sızlıyor. Eğer birilerinin de hâlâ vicdanı
sızlıyorsa bu konuya el atıp bir an evvel palyatif çözümler
değil radikal ve nitelikli çözümlerle bu soruna
yaklaşılmalıdır.
Keza aile hekimliği sorunu. Yine AKPnin çokça
övündüğü, bu manada da zaman zaman sağlık problemleri konusunda
öteki ülkelere örnek olabilecekleri iddiasında bulundukları bir
alandır ama geçen hafta sonu on binlerce doktor bu aile hekimliği
konusundaki keşmekeşliği, keyfiyeti ve de
vurdumduymazlığı protesto etmek adına hemen
Ankaramızda, başkentte Hükûmeti duyarlılığa davet ediyordu.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
durumu idare edebiliriz, durumu olduğundan fazla süslü cümlelerle ifade
ederek halka aktarabiliriz. Biz elmalı şekerlerle halkı idare
ettiğimiz on iki yılın üzerine bir on yılı da
öngörebiliriz, koyabiliriz. Hep iktidarda da kalabilirsiniz elli yıl, yüz
yıl ama iktidar size ve toplumunuza, iktidar size ve ülkenize huzur,
mutluluk, barış ve özgürlük getirmiyorsa kime ne faydası var?
İktidar dediğiniz sorunu çözmenin ta kendisidir. Sorunları
biriktirerek karşısında acziyet duyan, çözümsüz kalan noktada
bırakmak demokrasinin işi değil.
AKPnin en büyük açmazlarından biri de demokrasiye
yaklaşımdır. Onlar demokrasiyi sadece ve tek başına
seçim olarak algılar ve seçimde de kazandıkları yüksek oya
bağlı olarak demokrasiyi öngörürler. Hâlbuki bizim demokrasiden
anladığımız, diğer rejimlerden farklı olarak
demokrasiyi farklı kılan özellik, demokrasinin muhalefetten,
demokrasinin toplum dinamiklerinden, onların meclislerinde, yönetimlerde
ve bütçede söz, karar yetki sahibi olması olarak
algılanmalıdır. Sandığa gitmenin, sandıkta
alınan başarının demokrasi için yeterli
olmayacağı, onun olsa olsa iktidara yol açacağı
Ama
iktidar da her rejimde vardı; imparatorluklarda vardı, feodal
toplumda, ilkel komünal toplumlarda, her toplumsal biçimde iktidara rast gelmek
mümkündür. Muhalefetle demokrasiyle ancak tanışabilirsiniz. O nedenle
AKPnin demokrasiyi seçime indirgeyen, sandığa indirgeyen
anlayışı doğru bir anlayış değildir. Seçim
önemlidir, seçimde halkın kendi tercihlerini kullanması, öz gücüne
bağlı olarak kullanması anlamlıdır. Ama seçimler
demokratikse, yüzde 10 seçim barajlarıyla engellenen seçim değilse,
halk iradesi varsa ve bu konuda oya tahvil edilen politikalarla halk aldatılmıyorsa,
kandırılmıyorsa, umut vadedilmiyorsa önemlidir.
Sosyal politikalarımız
Sosyal
politikalarımız karnı aç, işsiz ve yoksulların terbiye
edilmesine hizmet ediyor. Bugün, evet, kadınlarımızın çocuk
parası, yoksulların ve engellilerin maaşları söz konusudur
ama bu sadece oya tahvil edilmiş, sandığa tahvil edilmişten
öteye geçmiyordur. Asgari ücretin bile henüz 980 lira olduğu bir ülkede
insanların 300-400 lirayla geçinebilmesinin koşulu yoktur, hele hele
vatandaş engelliyse.
Sosyal politikalar önemlidir ama sosyal
politikaların başında kadının özgürlüğü gelir,
gençliğin özgür, özerk olması gelir; sosyal politikaların
başında engelli vatandaşlarımızın bir
başkasına muhtaç olmadan devletin sosyal politikalarından
yararlanması gelir. Bu konuda da maalesef sorun, bir kez daha, iyi niyetin
kullanıldığı, algı yönetimiyle toplumun
beklentilerinin hep ertelenip ötelendiği, bu yönüyle de olası ve
muhtemel seçimlere endeksli bir politikayla bizi karşı
karşıya bıraktırmıştır.
Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; AKPnin on iki yıllık
iktidarı boyunca çözemediği ve doksan yıllık temel
problemimiz olan Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümünü
sağlayamadığımız takdirde, doksan yıllık
Alevilerin inanç sorunu başta olmak üzere devletle inanç, devletle din
arasındaki sorunu çözemediğimizde, doksan yıldır
çözemediğimiz devlet ve farklı düşünceler arasındaki
ilişkiyi doğru kanalize edemediğimizde AKP iktidarı on iki
yıldır yerinde sayan politikalarından daha ileri bir noktaya
gidebilme şansına sahip değildir, olamaz da. O nedenle,
artık zaman olanca hızıyla bize rağmen devam ediyorken,
küresel ve bölgesel düzeyde önemli gelişmelerin
yaşandığı günümüz Türkiyesinde herkes gibi iktidar da bu
gelişmeleri göz önünde bulunduran nitelikli adımlarla toplumun önünü
açan bir noktadan soruna yaklaşmalıdır. Bu sorun ertelenemeyecek
kadar can yakıyor.
1 trilyon 200 milyar
dolarımızın gittiği savaşta ısrar etmek, buna
hizmet edecek yeni savaş politikalarıyla bütçeleri tahsis etmek halka
yazıktır, topluma yazıktır, bizlere yazıktır.
Çocuklarımızın geleceğini, torunlarımızın
geleceğini gasbetmeye, onları hak mahrumu kılmaya hiçbirimizin
hakkı yoktur. Varsa yoksa yapılması gereken tek şey,
diyaloğa açık, müzakereye açık, demokratik bir ülke olabilmek,
demokratik ülkede farklılıkların, kimliklerin, inançların,
çokluğun, çeşitliliğin zenginliği esasına dayalı
yeni bir barışçıl, demokratik, özgür ülkeyi var etmektir diyor,
saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Kars Milletvekili
Sayın Mülkiye Birtane.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Kamu Hastaneleri ve Halk Sağlığı Kurumu
2015 bütçeleri üzerine söz aldım. Sizleri ve televizyon ekranları
başında bizleri izleyen başta seçim bölgem Kars
halkını ve tüm Türkiye halklarını saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Kamu Hastaneleri Kurumu ve Halk
Sağlığı Kurumu 663 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle kurulmuştur. İlk bakışta hastaneleri tek
çatı altında toplayan bu kurumların amacının daha kaliteli
bir sağlık hizmeti verilmesi olduğu görülmesine rağmen
pratiğe indiğinizde, bu kurumların amacının
iktidarın sağlık alanındaki tüm gelire tek elden hâkim
olmak ve tüm sağlık kurumlarına eş dost, akraba
yerleştirmek şeklinde tezahür ettiği görülmektedir.
Bu kurumların yürürlüğe girdiği
kararnamede amaç, sağlık hizmetlerinin ülkenin her yerinde en üst
seviyede, en kaliteli, verimli, erişilebilir ve hakkaniyetle sunulabilmesi
şeklinde özetleniyor. Kurumlar beş yıla yakındır
faaliyettedir. Buna karşın Kars, Ağrı, Yozgat, Maraş,
Hakkâri, Muş ve onlarca ilde durum aynı. Sağlık ocakları
kapatıldığı için köylerde sağlık erişimi
yok, illerde doktor sayısı son derece yetersiz. Yapılan devlet
hastaneleri beton yığınları dışında bir
şey ifade etmiyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sağlık Bakanlığı bu uygulamayla esasında koruyucu
sağlığa özel bir önem vereceğini söylemişse de
koruyucu sağlık hizmetlerinde sağlık göstergelerine de
yansıyan bir gelişme yoktur. Anne ve bebek ölümlerinde kayda
değer bir azalma olmamıştır. 2012'de Türkiye'de 14.845
bebek henüz 1 yaşını doldurmadan hayatını
kaybetmiştir. En az 3-5 çocuk projesi ve kürtaj yasağıyla da
istatistikler bebek ölümlerinin giderek arttığını
gösteriyor. Engelli doğum sayısında da belirgin bir
düşüş yok çünkü devlet hastanelerinde yapılan hamilelik takibi
yüzeysel bir ultrasondan ibarettir.
Sağlık bütçesi
beş parçadan oluşmaktadır. Sağlığa toplamda 20,4
milyar ödenek ayrılmıştır. Sağlık bütçesi içinde
en büyük paya 9,874 milyar TLlik bir ödenekle Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu
sahiptir. Bütçesinin yüzde 2,6lık bir payı yani 259 milyonu mal ve
hizmet alımına ayrılmıştır. Bu kurumun
ödeneğinin neredeyse tamamını kamu hastane birlikleri
kullanacaktır. Kurumun 2015 yılında yapacağı
yatırımın tutarı 543 milyon TLdir. Bu, bütçesinin sadece
yüzde 5,5idir. Ancak bunun da 438 milyonu yani yüzde 81i mamul mal
alımı biçiminde olacaktır.
Kurumun taşra teşkilatları yandaş
atamaları tartışmalarıyla gündeme gelen genel
sekreterliklerle yönetilmektedir. Bunlar kamu hastanelerini koordine etmekte,
yönetmekte, denetlemekte, personel ihtiyacını belirlemekte,
bütçelerini hazırlamakta ve yatırımlarına karar vermektedir.
Sağlıkta ikinci en büyük bütçeye sahip
kuruluş Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Başkanlığıdır. Bu kuruluşun ödeneği 7,489
milyar olarak belirlenmiştir. Personel, mal ve hizmet alımı dışında
yatırım ya da sermaye giderleri için 79,5 milyon TL
ayrılmış durumdadır.
Ödeneği asıl olarak halk
sağlığı müdürlükleri harcamaktadır. Ödeneklerin sadece
yüzde 7si bulaşıcı hastalıkların kontrolüne
harcanmaktadır.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
Bakanlığa bağlı özerk bir kuruluş niteliğindedir.
Bütçesi 123,4 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçesinden ulusal bir ilaç
sanayi önerisi ya da ilaç tekellerinin sömürüsünden kurtuluş yolu
çıkmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
istatistiklere göre Türkiye'de 2013 yılında 1 milyar 900 milyon kutu
ilaç tüketilmiştir. Bu rakamla, kişi başına ilaç tüketimi
yaklaşık 25 kutuyu bulmaktadır. Tüketimde ilk sırayı
mide, bağırsak ve metabolizma ilaçları alırken, ülkemizde
yaşayan her 3 kişiden 1inin antibiyotik kullandığı
ortaya çıkmıştır.
Yine, TÜİK'in 2012 istatistiklerine göre Türkiye'de
kanserden ölen kişi sayısı 69.269 olmuştur. 2015
yılına kadar kapsamlı kanser merkezlerinin hedeflendiği
söyleniyordu ancak ciddi bir ilerleme mevcut değil. Genel cerrahi
uzmanı, patoloji uzmanı, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu
yetersizliği ve dağılımın nüfusa orantılı
olarak yapılmaması, kanser ve özellikle meme kanseri
vakalarının erken tanı ve tedavi imkânı bulmasını
engellemektedir.
Değerli milletvekilleri, sağlıkta da yine
en dezavantajlı kesim kadınlardır. Özellikle köylerde
yaşayan kadınların sağlık merkezleri ve aile hekimine
erişim olanağı oldukça kısıtlıdır. Türkiye'de
kadınlarda görülen kanserlerin dörtte 1i meme kanseridir. Buna
karşın onkoloji merkezi, onkolog, doçent ve profesör sayısı
belirgin olarak azdır.
Meme kanseri ve kanser riski altında olan herkesin,
erken tanı ve zamanında tedavi imkânı bulması için
sağlık alanında gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır. Bu amaçla da toplum tabanlı tarama programı
oluşturulmalıdır. Aynı zamanda, kanserli hastaların
düzenli bir şekilde kaydedilmesi, standart ve modern tedavi ve takip
programlarının uygulanması için gerekli koşullar
oluşturulmalıdır.
Sağlık alanında küresel anlamda
sağlanan ilerlemeyle ilgili Türkiye'de eş zamanlı bir ilerleme
yoktur. Sağlık alanında da AR-GE çalışmaları için
ayrılan gerçekçi bir bütçe bulunmuyor. Sağlık teknolojilerinin
geliştirilmesi için gerekli bilimsel ve teknolojik potansiyel var, ancak
aşı, ilaç, tıbbi tanı kiti, biyomedikal ekipmanlar ve
biyomalzeme teknolojilerinin geliştirilmesi için bu yönlü
çalışmalar yapılmıyor.
Değerli milletvekilleri, bir ülkenin
sağlık politikaları, sağlık hizmetlerinin
verilmesinden önce halk sağlığının nasıl
korunacağı konusunda politika üretmek temelinde olmalıdır.
Yani, bütün alanlarda ilk önce sağlığı korumaya dönük
önlemler alınmalıdır. Ancak, Türkiye'de çalışma
hayatı başta olmak üzere, halk sağlığı devlet
politikalarıyla yok edilmektedir. Her gün yüzlerce insan iş yerinde
yaralanıyor, yaptığı iş
sağlığını mahvediyor. Her yıl binlerce iş
cinayeti yaşanıyor. Gıda alanında denetimsizlik, merdiven
altı üretimin hâlâ varlığını koruması, katkı
maddelerinin her türlü besinde kullanılması halk
sağlığını açıkça tehdit ediyor.
Türkiye'de sağlık politikaları, hasta
üzerinden, ilaç satışından, medikal malzeme
satışlarından rant elde etme politikalarının temelini
oluşturuyor. Yani, halkın sağlığının
nasıl korunacağı hakkında açık, kamuoyu
tarafından kesin olarak bilinen, ihmal edildiğinde kesin yaptırımla
karşı durulan aktif bir sistem yok. Yanlış teşhis ve
tedavi sonucu hayatını kaybeden, sakat bırakılan
vatandaşlarımız var. Her yıl on binlerce
insanımız trafik kazaları sonucu ya canından ya
sağlığından olmaktadır. Bütün bunlar kamu
sağılığı açısından ele alınmak
durumundadır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin, esasen
vatandaşın sağlığını bozan
politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. İstatistiklere göre 2002-2012
yılları arasında biber gazına harcanan miktar 20 milyon
dolar. Son yıllardaki müdahaleler göz önüne alanınca atılan bu
gazların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri
inkâr edilemez. Başta Gever olmak üzere bölge kentleri ve direnişin
olduğu batı illerinde gazdan dolayı sağlık problemi
yaşayan çok sayıda vatandaş mevcuttur.
Yine, Suriye'den misafir ettiğinizi söyleyip
övündüğünüz 2 milyona yakın insanın sağlık
koşulları hakkında standartlara uygun bir önlem mevcut
değildir.
Kobane'den Suruç'a gelen ve kamplarda kalan
insanların beslenme sorunları ve kış koşulları da
göz önünde bulundurulduğunda sağlık sorunlarının hangi
boyutta olduğunu sizlerin takdirine bırakıyoruz. Bu insanlar
hastanelere gittiklerinde birer suçlu gibi muamele görüyor, refakat edenlere
basıklar uygulanıyor; YPG'li savaşçılar suçlu muamelesi
görürken, IŞİD çete üyeleri en donanımlı hastanelerde
tedavi ediliyor.
21 Temmuz 2014'te Diyarbakır-Bingöl kara yolunda LPG
yüklü tankerin patlaması sonucu çoğu öğrenci 38 kişi
yanarak can verdi. Onlarca insanımız
sağlığını yitirdi. Bu ailelerin maddi ve manevi tüm
zararlarının karşılanması ve olayda sorumluluğu
olanların bir an önce yargı önüne çıkarılması
gerekmektedir. Çünkü bu facia devletin ihmali sonucu yaşanmış ve
verdiğim araştırma önergesinde de tüm ihmaller açıkça
ortaya konmuştur.
Ayrıca hasta tutsaklar birer birer cezaevinde
hayatını kaybetmektedir. Bununla ilgili bir düzenleme yapamayan
Sağlık ve Adalet Bakanlıklarını insani ve vicdani
görevlerini yapmaya çağırıyorum.
İnsan hayatının hiç bir anlam ifade
etmediği Türkiye'de her gün devlet tarafından gençler ve çocuklar
sokak ortasında katlediliyor. Daha dün 16 yaşındaki Kadir Çakmak
adındaki çocuk hedef gözetilerek katledildi.
Yine, TÜRK-İŞ'in 2013 yılı rakamlarına
göre, bir aile için yoksulluk sınırı olan 2.734 lira baz
alınarak yapılan hesaba göre, Türkiye'de 46 milyon kişi yani
nüfusun yüzde 63,3'ü yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır. Sonuç olarak bu insanların yeterli derecede
beslenemeyeceği, sağlıklarını koruyacak şekilde
kaliteli bir yaşam sürdüremeyecekleri ortadadır.
Sayın milletvekilleri, Sağlık
alanında Türkiye'de büyük ilerleme kaydedildi. deniliyor ancak hâlâ bir
çok ilimizde bazı tahliller yapılmayıp, Kars'tan,
Ağrı'dan, Ardahan'dan, Hakkâri'den, Yozgat'tan ve ismini
sayamadığımız birçok ilimizden Ankara'ya, İstanbul'a
tahliller gönderiliyor, hastalar buralara gitmek zorunda
bırakılıyor. Tedavisi nedeniyle başka bir kentte aylarca
kalan hastalar ve kalacak yer bulamadığı için geceyi parklarda
geçiren hasta yakınları var.
Seçim bölgem olan Kars, sağlık alanında en
geri olan illerin başında geliyor ki bölgenin hemen hemen bütün
illeri de aynı durumdadır. İlde az sayıda olan yoğun
bakım ünitelerinin sağlıklı bir hizmet vermedikleri de
herkesin malumudur.
Genel çocuk sağlığı
dışında, çocuk hastalıkları branşında doktor
bulunmuyor. İlde onkoloji merkezi ilkel denilebilecek durumda hizmet
vermektedir, onkoloji merkezi yoktur. Kadın doğum hastanesinde
yenidoğanlar enfeksiyon nedeniyle sürekli Erzurum'a sevk edilmektedir.
Kars'ta sağlık alanında otuz
yıldır bir ilerleme olmadığını sağlık
çalışanlarının hemen hemen tümü dile getirmekte.
Örneğin, son günlerde Kars Devlet Hastanesinde tüm personele giden şu
mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum: Üçüncü basamak yoğun
bakımımızda MRSA kolonizasyonu olduğundan, buradan
diğer servislere hasta transferi yapılmamalıdır."
tarzındaki mesajdan da anlaşılacağı üzere hastanenin
tıbbi modernizasyondan da yoksun olduğu görülmektedir.
Ayrıca, atamalar ve tıbbi malzeme
alımı konusunda çeşitli usulsüzlüklerin olduğu, Kamu
Hastaneleri Kurumunda, Kars'ta da çeşitli şaibeler
bulunmaktadır. Örneğin, Kars Devlet Hastanesinde sadece
olağanüstü durumlarda yapılan, 21/b maddesince 2014/129320 ihale
kanun numarası ile 31 kalem tıbbi sarf malzeme alım ihalesinde
usulsüzlüklerin olduğu iddia edilmektedir.
Yine, başlangıçta kadın doğum ve
çocuk hastanesi olarak inşa edilen yeni bir bina son anda devlet hastanesi
yapılarak, mevcut devlet hastanesinin yakında buraya
taşınacağı Kars halkının tepkisine neden
olmuştur. Bu bina şehir merkezine uzak bir yerde. Ulaşım
sorunu yaşayacak olan halkın sosyoekonomik yapısı da göz
önünde bulundurulduğunda, halka ve mevcut devlet hastanesi civarındaki
esnafa yeni bir çile çektirileceği açıktır. Az önceki
konuşmacı arkadaşımın da belirttiği gibi seçime
endeksli yapılan bu açılacak yeni hastanelerin ihtiyaca cevap
vermediği de bir gerçekliktir. Bu şekilde halkı huzursuz eden
uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli ve eğer bir hizmet
yapılacaksa halka sorularak yapılmalı, birilerine rant
sağlayacak tutumlar terk edilmelidir.
Buradan, Kars'taki sağlık kurumları da
dâhil olmak üzere, bütçesi üzerine konuştuğum iki kurum hakkında
ülke genelinde bir denetimin yapılması konusunda Sağlık
Bakanlığına çağrıda bulunuyorum. Doğrusu
halkın sağlığıyla bu şekilde oynayan bir
iktidarın bu politikalarından bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir.
Aksi takdirde, yolsuzluklarla anılan bu iktidar bu unvanını
koruyacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Birtane.
Diyarbakır Milletvekili Sayın Nursel
Aydoğan. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimiz adına,
grubumuz adına, ben de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün akşam saatlerinde Diyarbakırda gençlerin
bir gösterisi sırasında Kadir Çakmak isminde 16 yaşındaki
bir gencimiz polisin açtığı ateş sonucu yaşamını
yitirdi. Hemen ardından yapılan otopside 3 kurşunla
yaşamını yitirdiği otopsi raporlarına geçmiş
durumdadır.
Ben, öncelikle Kadir Çakmak isimli gencimize Allahtan
rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyorum,
sabır diliyorum. Umuyorum ve diliyorum ki, bu, güvenlik güçlerinin
katlettiği son gencimiz olur. Parti olarak ve Diyarbakır Milletvekili
olarak da bu gencimizi katleden güvenlik görevlilerinin yargı önüne
çıkartılması ve yargılanmaları için her türlü çaba
içerisinde olacağımızı ve bu davanın da takipçisi
olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Mecliste merkezî bütçeyi görüşüyoruz. Türkiye halkları, seçerek,
iradeleri olarak Meclise gönderdikleri milletvekillerinin Türkiye'nin
geleceği için ne düşündüklerini, ne söylediklerini ekranların
açık olduğu bu süreçte öğrenme imkânına sahip oluyorlar.
Zira, merkezî bütçe görüşmelerinin yapıldığı bugünler
dışındaki diğer günlerde Meclis televizyonu maalesef saat
19.00 itibarıyla halka kapatılmaktadır. Hükûmet
açısından bu bir sorun teşkil etmemektedir, zira zaten
yandaş medyaları sayesinde her gün yerel ve ulusal basında yer
almaktadırlar. Meclis basınına konulan engel sesimizin Türkiye
toplumuna ulaşmasını engellemek içindir ama tüm bu engellemelere
rağmen, partimiz HDP tüm toplumsal kesimlerin ilgi odağı olmaya
devam etmektedir. Bu vesileyle hiç olmazsa bütçe görüşmeleri
sırasında ekranları başında bizleri izleme
olanağını bulan yurttaşlarımızı selamlamak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe yapım süreci hem
bütçenin hazırlanış biçimini hem demokratik hukuk devleti
iddiasının uygulanabilirliğini hem de halk egemenliği
kavramının ne şekilde kullanıldığını
doğrudan ortaya koyan bir süreçtir. Bütçe yapım sürecinde
halkımız Meclise, Meclisteki milletvekillerine bütçenin adil,
eşit ve demokratik bir biçimde yapılması için yetki
vermiştir. Ancak, demokrasinin nasıl bir rejim olduğunu
anlayamayan siyasal iktidar, milletvekillerinin çoğunluğunu elinde
bulundurduğu için kendi dışındakilerini yok sayarak,
görüş ve düşüncelerini dikkate almadan bütçeyi istediği gibi
oluşturmaktadır. Aslında yaklaşık bir ay süren Plan
Bütçe çalışmaları bir demokrasicilik oyununun ötesine
geçememektedir. Meclis Genel Kurulunun bütçe üzerinde değişiklik
yapma, bütçe ödeneklerini artırma veya düşürme yetkisi
bulunmaması nedeniyle, Plan Bütçe Komisyonunun çalışmasında
demokratik tarz ve yöntemin esas alınması son derece önemlidir fakat
her kurumun bütçesi görüşülürken sanki demokratik bir tarz esas alınıyormuş
gibi hava yaratılmakta, tartışmalar yürütülmekte, sonunda da tek
bir kelime, rakam bile değiştirilmeden bütçeler aynen
geçirilmektedir. Yaşanan bu sürece rağmen Meclis Genel Kuruluna bir
prosedürü uygulamak amacıyla getirilen merkezî bütçe için demokratik
çerçeve içerisinde görüşülüp karara bağlanacak demek hem bir AKP
komedisi hem de halk için bir trajedidir. On iki yıldan beri kesintisiz bu
şekilde devam eden bütçe yapım süreci, bize AKP Hükûmetinin sahip
olduğu bu antidemokratik zihniyetle eşit, adil, demokratik,
halkın ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir bütçe
yapılamayacağını göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, 2015 yılı
bütçesinin de adil, eşit, demokratik bir yöntem ve barışçıl
bir zihniyetle hazırlanmadığını açık bir
şekilde görmekteyiz. On iki yıldan beri Kürt sorununun çözümü hep
gündemde tutulmuş, halk hep bir çözüm beklentisi içerisine sokulmuş
ama diğer yandan da savaş bütçesi hazırlanmaktan geri
durulmamıştır. Ne yazık ki en fazla çözümü ve
barışı konuştuğumuz bugünlerde 2015 yılı
bütçesi de bir barış bütçesi olamamıştır.
Değerli arkadaşlar, 2015 yılı bütçesi
de geçen yılların bütçesi gibi gerek hazırlanış süreci
gerekse de Genel Kurula geliş aşaması açısından
halkın doğrudan bütçe yapma hakkının ortadan
kalktığının kanıtı olmuştur. Halkın,
sivil toplum örgütlerinin gerek bütçe hazırlama aşamasında
gerekse bütçenin nasıl dağıtılması gerektiği
konusunda görüş, düşünce ve önerilerinin alınması,
doğru ve bundan sonra yapılması gereken olmalıdır.
Örneğin bu bütçe, kadınlara sorulmadan
yapıldığı için kadınların her gün yeniden
yaşadıkları büyük adaletsizlik ve tarihsel ezilmişliklerini
onaracak bir bütçe olarak şekillenmemiş cinsiyetçi bir bütçedir.
Dolayısıyla, biz kadınların ve halkın kendini içinde
görmediği bütçe halkın ve kadınların bütçesi olamaz.
Hükûmet bu konuda yapılan tüm eleştirilerimizi maalesef hep
aldığı oy ve çıkardığı milletvekillerini
göstererek boşa çıkarmaya çalışmaktadır ama AKP 2015
yılında yapılacak bütçe görüşmelerinde eleştirilerimize
böyle yanıt veremeyecektir. Çünkü AKPnin oy oranı şimdiden
39-40 arasına düşmüştür. Yıllardır Parlamentoda
temsiliyetimizi engellemek için 12 Eylül artığı yüzde 10
barajını devam ettiren Hükûmet, Türkiye halklarıyla
buluşmamızı engellemeye çalışmaktadır; hâlen de
barajı incelemeye alan Anayasa Mahkemesini tehdit etmekten geri durmayarak
engelleme tutumunu devam ettirmektedir. Anayasa Mahkemesinden beklentimiz, tüm
bu tehdit ve suçlamalardan etkilenmeden en doğru kararı
almasıdır.
On iki yıldan beri, dünyanın hiçbir yerinde
olmayan yüzde 10 seçim barajını, sözde istikrar adına düşürmeyen
ve düşürmemekte de ısrar eden AKP Hükûmetinin bu antidemokratik
yaklaşımının bizler açısından kabul edilemez
olduğunu, temsilde adalet ilkesinin demokrasilerde esas olduğunu bir
kez daha hatırlatmak isteriz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye gibi nüfusu 76
milyon olan bir ülkenin güçlü bir sanayisi olmadan gelişmesi ve büyümesi
mümkün değildir. Güçlü bir sanayi de sağlam bir ekonominin
teminatıdır. AKP Hükûmeti, dünyanın 17nci büyük ekonomisi
olmasıyla, her vesileyle övünmektedir. Fakat bu büyümede sanayi sektörünün
payı düşüktür. Ekonomik büyümenin nedeni daha kârlı olan hizmet
sektörü, tüketimin arttırılması ve teşvik edilmesi
nedeniyledir. En tehlikeli olan da budur. Çünkü, küresel krizlerde üretime
dayanmayan ekonomiler çok çabuk çökmektedir.
Son büyük küresel krizden Almanya gibi ülkelerin
etkilenmeden çıkması, üretime dayalı gelişmiş bir
sanayilerinin olmasıdır. Türkiye ekonomisi için bu krizde tehlike
çanları çalmıştır. Zira, Türkiyede sanayinin ekonomi
içindeki payı son on beş yılda yüzde 24ten yüzde 15e
gerilemiştir. Bu tablo, Hükûmetin 2003-2013 yılları
arasında sanayinin hızla büyüdüğü tespitini
doğrulamamaktadır. Rakamlar, sanayinin kan kaybettiğini,
sanayiye yatırım yapmanın cazip olmaktan
çıktığını göstermektedir. Önlem alınmazsa ilk küresel
krizde Türkiye ekonomisi en fazla etkilenen ülke olacak ve bir ekonomik krizle
karşı karşıya kalacağız.
Sanayiciler ciddi sorunlarla karşı
karşıyadır. Üretimde ileri teknoloji kullanmak
şarttır. Yüksek katma değere sahip ürünler üretmek ihracatta pay
artışı için gereklidir. Bu ve benzer sorunların çözümü,
araştırma geliştirme harcamalarına ve nitelikli iş
gücü yetiştirilmesi için bütçeden gerekli payın
ayrılmasındadır. Hükûmetin bu alana ayırdığı
bütçeyse bu alandaki ihtiyacı karşılamaktan maalesef uzaktır.
Araştırma geliştirmeyle ilgili
çalışmaları yürütmekle görevli bir kurum olan TÜBİTAK,
yapılan siyasi atamalarla, bilimsel araştırmalar yapan bir kurum
olma güvenini yitirmiştir. Özellikle son bir yıldır yasa
dışı dinleme olaylarının yaşanmasıyla birlikte,
TÜBİTAKa bağlı Bilişim Merkezinde görevden alma ve yeni
görevlendirmeler, siyasallaşmanın boyutlarının ne düzeyde
olduğunu göstermektedir. Bu müdahaleler, TÜBİTAKın objektif ve
bilimsel bir kurum olması gerçeğine de gölge düşürmüştür.
17-25 Aralık 2013 tarihleri arasında, dönemin
bakanları, bakan çocukları ve yerli ve yabancı iş
insanlarına yönelik başlatılan yolsuzluk operasyonu kamuoyuna
mal olmuştur. Bu operasyona konu olan tapelerin doğruluğunu
bilimsel yöntemlerle ortaya koyması gereken TÜBİTAK, tam tersine,
tartışmaların odağı olmuştur. İşte tüm
bu yaşananlar, TÜBİTAK gibi bilimsel bir kurumun nasıl iktidar
çatışması alanı hâline getirildiğini göstermektedir.
Yine, bilimsel araştırmalarda
TÜBİTAKın objektiflik ilkesini esas alması gerekirken, şu
örnek pek çok şeyi açıklamaktadır: 2014 yılında,
Türkiye'den bir lise öğrencisi, Polonyadaki bir fizik
yarışmasında, 70e yakın ülkeden 5 bin fizik projesini
geçerek birinci olmuştur ama aynı öğrencinin, ne yazık ki,
TÜBİTAK tarafından projesi değerlendirmeye alınmaya bile
layık görülmemiştir. TÜBİTAKın bu tip projelerde hangi
bilimsel ölçütler kullandığı, gerçekten bizler
açısından merak konusu ve incelemeye de değer bir konudur.
TÜBİTAK Bilişim Merkezi ile TÜBİTAK
Marmara Araştırma Merkezindeki görevden alınmaların
ardından, Başbakanın kriptolu telefonunun yasa
dışı dinlenmesine sebep olan yazılımın
değiştirilip şifrelerin dağıtılmasından
sorumlu oldukları yönünde, Hükûmet üyeleri tarafından açıklama
yapılmıştır. Elbette ki, kamu görevi yürütenlerin ülkenin
Başbakanını, bakanlarını dinlemesi kabul edilemez, bu
yasa dışı bir durumdur, bunun bir suç olduğu da
aşikârdır. Bu suçu işleyenler elbette ki görevden
alınabilir fakat buradaki sıkıntı, AKP Hükûmetinin bu tip
görevden almaları sadece kendilerine yönelik bir tehdit olduğunda
yapmalarıdır.
KCK davasında da hep birlikte gördük. KCK adı
altında partimize yönelik yapılan siyasi soykırım
operasyonlarında tam 7.500 sayfalık bir iddianame
hazırlandı. Bu iddianamenin yüzde 90ı tamamıyla yasa
dışı, hukuk dışı bir şekilde yapılan
ortam dinlemeleri ve dinlenen telefon görüşmeleri nedeniyledir.
Değerli arkadaşlar -AKPli arkadaşlara
söylüyorum- bizi dinleyip hayalî suç yaratanların bir gün kendilerini de
dinleyebileceklerini göremediler. Bütün bunlar karşısında da
cevapları ne yazık ki Aldatıldık. oldu.
Aldatıldık. demek tabii, önemli bir şey ama bizce AKPnin
parti olarak bu süreçte yapması gereken en önemli şey bir öz
eleştiri olmalıdır.
Bu yaşananlar muhaliflere yönelik
açılmış birçok davada dijital delillerin incelenmesi
aşamalarında uzman kurum olarak başvurulan TÜBİTAK'ın
verdiği raporların da tarafsızlığına gölge
düşürmüştür. AKP iktidarı TÜBİTAK tarafından verilen
bilirkişi raporlarıyla hayatı kararan nice insanın vebali
altındadır.
Değerli arkadaşlar, hukuksuz dinlemeler hâlen
devam ediyor. Dün Akdeniz Belediyesi Eş Başkanımız
Sayın Yüksel Mutlu, 2011 yılından günümüze kadar dinlenen
telefonlar nedeniyle emniyette tam dokuz saatlik bir ifade vermek durumunda
kalmıştır, 120 sayfalık ifade vermiştir. Dört
yıldan beri dinlenen telefonlar, arkadaşımızın özel
yaşamının bile iğdiş edilmesine neden olmuştur.
Kendisine sorulan sorular tamamıyla siyasi, politik faaliyetleri
nedeniyledir. Bunlarla birlikte, kendi özel yaşamına yönelik telefon
dinlemeleri sonucunda elde edilen bilgiler kendisine yöneltilmiştir.
Yine, bugün, bu telefon dinlemeleri nedeniyle
haklarında dava açılıp da şu anda tutuklanan, cezaevinde
olan 2 binden fazla öğrenci vardır. Hepsi üniversite
öğrencisidir, eğitimleri yarım kalmıştır.
Şimdi bu süreç böyle devam ederken
savcıların 17-25 Aralık operasyonuyla ilgili gözaltına
alınanlarla ilgili takipsizlik kararı vermesi ne kadar hakkaniyete
uygundur, bunu da kendilerine buradan belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biz, bilimin toplumsal
yarar ve ilerleme amacına hizmet etmesine inanan bir partiyiz ama
TÜBİTAKta yapılan çalışmaların çoğunun
militarizme hizmet edecek çalışmalar olduğunu da biliyoruz. Bu
nedenle, TÜBİTAKın bu militarist işlevinin
zayıflatılarak tüm bilim alanlarında TÜBİTAK'ın
harcamalarının desteklenmesi ve arttırılması, bilim ve
teknoloji konularındaki atılımlarının da önünün
açılmasında tarafız. Bu şartlar altında çalışabilecek
bir TÜBİTAK, hem daha fazla bütçeyi hem de demokratik bir
işleyiş içerisinde çalışan partnerleri olduğu sürece
daha fazla itibarı hak edecektir.
Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmetinin
sanayileşme ya da kalkınmaya dönük yatırım
harcamalarında kayda değer bir artış gözlemlenmemektedir.
Zira Hükûmet, büyüme için sanayinin canlandırılmasının
gerektiğinin aksine, tüketimin desteklenerek büyüme hedefine bu
şekilde ulaşmayı düşünmektedir. Hükûmet, Türkiye
ekonomisindeki büyümeyi inşaat sektöründeki büyüme ile izah ediyorsa da
bunun yetersiz olduğu hepimizce malumdur.
Yine, sadece son yirmi yılda 3 milyon hektar
tarım alanı yok olmuştur. Bunun nedeni, bu alanların
organize sanayi bölgelerine ve konut yapım alanlarına tahsis
edilmesidir. Hem sanayileşme hem kentleşme hem de turizm için
alternatif alanlar varken tarım alanlarının
kullanılması, belli çevrelere rant alanı açma
çabasıdır. En fazla amaç dışı kullanımın
olduğu yerlerin Ege, Akdeniz ve Marmara Bölgesi olması, bu bölgelerin
de sanayi bölgesi olması bunu ispatlar niteliktedir.
Türkiye, özünde bir tarım ülkesidir. Ekonomik kriz
dönemlerinde tarımın her zaman bir can simidi olduğu
gerçeğini unutmadan, sanayileşmenin gelişmesi adına verimli
tarım alanlarının da gasbına son verilmelidir.
Değerli arkadaşlar, önemli sorunlardan biri de
sanayileşmede bölgeler arası eşitsizliktir. Bu
eşitsizliği önemli oranda giderecek olan GAP projesidir. Ancak, temel
amacı bölge halkının gelir düzeyini ve yaşam
standartlarını değiştirerek bir bütün olarak
kalkınmaya katkı sunmak olan bu proje maalesef amacına hizmet
etmemektedir. GAPta şu ana kadar yapılan yatırımların
büyük bir kısmı enerji üretimine yapılmıştır.
Bölgenin kendisinden ziyade, sanayinin gelişkin olduğu büyük illere
fayda sağlayan bu yatırımlar bölgesel kalkınmaya yönelik
vaatlerle çelişkili bir durumu da ortaya koymaktadır. Ülkenin belirli
bir bölgesinde yapılan yatırımlardan diğer bölgelerin de
faydalanması tabii ki yanlış bir yaklaşım
değildir ancak bölge kaynaklarının burada yaşayan
insanların mağdur edilmesi adına başka bölgelere
aktarılması da kabul edilebilir bir durum değildir bizim
açımızdan.
Değerli arkadaşlar, bir başka mesele de
KOBİlerdir. Bugün KOBİlerin en çok
karşılaştığı sorunların başında
pazarlama, planlama ve finansman sorunları gelmektedir. Bu sorunlarla karşılaşılmasının
başında da bilimsel olmayan çalışma yöntemleri, eğitim
eksiklikleri bulunmaktadır. Bu sebeple, KOBİlerin büyük
işletmelere karşılık gelen avantajlı yönlerinden de
istenildiği biçimde yararlanılmadığını
söyleyebiliriz. Yine, bu KOBİlerin sayısal üstünlüklerine
rağmen, oluşturdukları katma değerin düşük
kaldığı gözlemlenmiştir. İstihdamın yarıdan
fazlasını oluşturan KOBİlerin yarattıkları katma
değer sadece yüzde 35ler düzeyinde kalmıştır.
KOBİlerin oluşturdukları istihdama karşın, yeterli
katma değer oluşturamamalarının temelinde de emek
yoğunluklu çalışmaları ve teknolojilerini yenileyememeleri
vardır.
KOBİlerin yönetim becerileri ve üretim
kabiliyetlerinin artması kadınların iş gücüne daha fazla
katılmalarıyla sağlanabilir. Kadınların iş gücüne
katılma oranı aktif iş arayanlar da dâhil 2011 sonu
itibarıyla yüzde 28,8dir. Ancak, bu oran da dünya ortalamasının
çok altındadır. İlgili bakanlıklar kadın istihdam
hedeflerinde yüzde 35ten yüksek çıtalar belirlemelidir. Ticaret
odalarına kayıtlı 1,3 milyon girişimciden sadece 80 bini
kadındır. Kadın girişimci sayısının
artması için sermaye, eğitim, devlet teşviki, deneyim
paylaşımı konularında eş zamanlı çözüm üretmek,
destek vermek şarttır. Kadın girişimcilere özel kredi
destek paketleri geliştirilmeli ve KOSGEB gibi kamu kurumları
eğitim ve destek çalışmalarını ülke geneline
yaygınlaştırmalıdırlar.
Sonuç olarak,
KOBİler finansal yetersizlikleri nedeniyle gelişmiş
teknolojilere sahip olamamakta, eski teknolojileriyle emek yoğunluklu
çalışmak zorunda kalmaktadırlar, bu da ürettikleri malın
kalitesine olumsuz yansımaktadır.
Değerli
arkadaşlar, sanayinin gelişmesi, üretimin artırılması,
ekonominin büyümesi şüphesiz ki istikrarla ilgilidir,
çatışmasız bir ortamla ilgilidir ve barışçıl bir
ortamla ilgilidir. Barışın önündeki en büyük engelin de Kürt
sorunu olduğunu ve bunun çözümsüz olduğunu biliyoruz. İki
yıldan beri sıkıntılarla da devam eden bir demokratik çözüm
ve barış süreci var. Türkiyenin ekonomik büyümesinin de, demokratik
geleceğinin de başlanılmış olan ve dediğim gibi
sıkıntılarla da devam eden bu sürecin başarısına
bağlı olduğunu hepimizin unutmaması gerekir. Ne kadar
barışçıl bir Türkiye yaratabilirsek o kadar ekonomisi büyük bir
Türkiyeyi de yaratabiliriz diyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle, bütün milletvekili arkadaşları ve Divanı
tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (Sinop)
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Diyarbakırda Kadir Çakmak adlı 16 yaşındaki bir
çocuğun polis kurşunuyla öldürülmesi konusunda Hükûmetin bilgi
vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop)
Sayın Başkan, evvelsi gece Diyarbakırda Kadir Çakmak adlı
16 yaşındaki bir çocuk polis kurşunuyla öldürüldü, 2 sayın
milletvekili de -yanlış hatırlamıyorsam- konuya
değindi.
Şimdi, öncelikle, tabii, beklentimiz, Hükûmetin bu
konuda Parlamentoya izahat vermesidir, olması gereken budur. Parlamento,
memlekette olup bitenlere kulak tıkanacak bir yer değildir.
Çocuğun elinde silah vardı, yoktu, ben oralarına girmiyorum.
Ancak, emniyet teşkilatı içinde olaylara farklı refleks gösteren
2 grup mu vardır? Hükûmete soruyorum. Bu olay, güya, bize, çözüm sürecini
baltalamak adına emniyet teşkilatı içinde
yapılmış bir provokasyon mudur ya da Hükûmetin yeni
yaklaşımı etkisiz hâle getirme adı altında adam
öldürmek midir? Hükûmetin Parlamentoya zerre kadar saygısı varsa bir
sayın bakanın bu kürsüden Parlamentoyu, dolayısıyla
milletimizi bilgilendirmesi işin yakışanıdır.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak
Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A) SAĞLIK
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE
HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) TÜRKİYE
KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin
Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRK
STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRK
PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Ağrı Milletvekili Sayın
Halil Aksoy, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2015 yılı bütçesi
üzerine grubum adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, artan dünya nüfusuna
paralel olarak gıda ihtiyaçları da gittikçe artıyor ve bir sorun
hâline geliyor. Bu da tarım sektörünün yüzyılımızda
stratejik önemini daha da artırıyor.
Türkiyede ulusal gelire yüzde 9, istihdama yüzde 25
katkı koyuyor tarım sektörü. Kırsal alanın hemen hemen tek
ekonomik kaynağıdır tarım sektörü, doyurandır,
barındırandır, böyle bir sektördür. Son on yılda Türkiye
nüfusu 8 milyon artarken tarım alanları maalesef dramatik bir
şekilde azalmaya başlamıştır; 2,5 milyon hektar gibi
bir azalma söz konusudur. Bitkisel ürünlerin çoğunda üretim ya
gerilemiş ya da artmamıştır.
Sayın Bakan tarım arazilerini uydudan takip
ettiklerini söylüyor, numara verdiklerini söylüyor. Keza, televizyonda kamu
spotlarıyla birtakım şeyler bizlere izlettiriliyor ama şu
var ki Bakanlar Kurulu kararıyla enerji, madencilik ve benzeri
yatırımlar için tarım alanları acele kamulaştırma
adı altında özelleştiriyor ve birilerine peşkeş çekiliyor.
Keza, Soma-Yırcada da görüldüğü gibi, 6 bin zeytin
ağacının kesilmesi de bu uygulamanın bir sonucudur ve
altında da Sayın Bakanın imzası vardır. Bunun
yanı sıra, istihdam, tüketim harcamaları, diğer sektörlere
ham madde temini, millî gelir ve ihracattaki payı tarım sektörünün
sosyoekonomik açıdan sahip olduğu önemi bir kez daha ortaya koyuyor.
Değerli milletvekilleri, bu çok önemli bir sektör ve
payının yüzde 25 olduğunu belirtmiştik. Amerika
Birleşik Devletlerinde tarımın istihdamdaki payı da yüzde
1,6, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 3,6, OECD ülkelerinde yüzde 5,1,
Türkiye'de ise yüzde 25. 2000 yılında tarımdan geçimini
sağlayan çiftçi sayısı 7,8 milyon iken, 2014 sonunda bu rakam
5,5 milyona gerilemiş, yani 2,3 milyon çiftçi tarımdan kopmuş.
Tarımda çalışan 5,5 milyon kişinin yüzde 54,86sı
erkeklerden, yüzde 45,14ü ise kadınlardan oluşuyor. Toplam
çalışan kadınların yüzde 33,2si tarımda istihdam
ediliyor. Bu da demektir ki, çalışan her 3 kadından 1i
tarımda çalışıyor.
2000 yılında tarımın istihdamdaki
payı yüzde 36 iken, 2012de yüzde 25e düşmüş, bugün de o
civarda. Ha, bu düşüş yaşanırken, Türkiye modern
tarıma geçtiği ya da sanayi ülkesi olduğu için değil,
çiftçi ezildiği ve borç batağında boğulduğu için
üretimden vazgeçmiş ve tarımdan kopmuştur. Türkiye tarımda
kendi kendine yeten bir ülke durumundan, ne yazık ki son on yılda net
olarak ithalatçı bir ülke konumuna düşmüştür.
Şimdi, Sayın Bakan, sektörünün 2004 ile 2013
yılları arasında,10 yılın 9unda büyüdüğünü
belirtiyor. Nasıl bir büyüme peki? 2,3 oranında bir büyüme bu. Oysa
aynı dönemde ekonominin genelindeki artış oranı yüzde 4,6,
bellidir ki hâlen daha öyle ciddi bir ilerleme yok.
Değerli milletvekilleri, hükûmetler tarımda
düzenleyicilik yapan kurumları özelleştirerek ortadan
kaldırdı. Kamunun düzenleyicilikten çekilmediği ürünlerde ise
var olan düzenleyici kurumların piyasayı düzenleme olanakları
gittikçe kısıtlandı, üretim girdileri temini ve pazarlaması
tamamen özel sektörün eline geçti, ürün fiyatlarını ise üreten
çiftçiler değil ürün alımını yapan özel sektör tek
başına belirlemeye başladı. Üretim girdilerinin belirlenmesinde
de çiftçilerin bir rolü yok. Çiftçiler üretim girdilerini alırken
pazarlık yapma olanağına da sahip değiller. 2013
yılı için Hükûmet Anadolu kırmızı sert, AKS diye
ifade edilen ekmeklik buğday fiyatının tonunu 720 liradan
belirledi. Bu belirlemeyle 2012 yılına göre buğday alım
fiyatında yüzde 8,27lik bir artış yapılmış oldu.
Üretim girdileri ise 2012-2013 sezonunda, aynı dönem içerisinde yani yüzde
15 ila yüzde 30 arasında bir artış gördü. Sayın Bakan
açıklamasında yine enflasyon oranında artış
yapıldığını da belirtiyor. Fakat buğdayın
fiyatı piyasada Tarım Gıda ve Hayvancılık
Bakanlığının açıkladığı gibi de
gerçekleşmemiştir. Piyasada buğdayın yüzde 85ine
yakını 50 ve 55 kuruştan satılmış, alıcı
bulmuş, 2013 buğday fiyatı ton bazında 720 lira olarak
açıklanmış olmasına rağmen piyasa fiyatları da
düşük gerçekleşmiştir. 2014 yılında
buğdayını bekletme gücüne sahip olmayan yoksul çiftçilerin yüzde
80-85i buğdayını yemlik fiyatına satmak zorunda
kalmıştır. Bekletme gücüne sahip olanlar ise bir iki ay sonra
aynı kalitedeki buğdayı 80-85 kuruştan satabilmişlerdir.
Fiyatın düşmesini ancak Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasaya girmesi
ve açıklanan fiyat üzerinden alım yapması engelleyebilirdi.
Toprak Mahsulleri Ofisi ise piyasaya yeterince girmedi veyahut da geç girdi,
açıkladığı fiyatın arkasında durmadı; çiftçiler
tüccara yem edildi.
Bakınız, bu tarz örnekler hep verilir ama
çarpıcı olması itibarıyla hatırlatmakta da yarar var.
1970li yıllarda 1 kilo buğday ile 2 litre mazot alınabiliyordu.
2002 yılında 3,5 kilogram buğdayla 1 litre mazot
alınabiliyordu. Şimdilerde ise çiftçiler 1 litre mazot alabilmek için
8 kilogram buğday satmak zorundadırlar. Son on yıldır
buğday ve mısır ithalatına para ödenmektedir. 21 milyon ton
buğday ithalatı yapıldı, karşılığında
6 milyar dolar para ödendi. Keza, mısır için 8 milyon ton
ithalatın karşılığında 1,7 milyon dolar ödendi.
Pamukta yıllık ithalat 1,5 milyar doları aştı.
Yağlı tohum türevlerinde yıllık ithalat 2,5 milyar
doları aştı. Ne yazık ki Türkiye yılda ortalama 8
milyar doların üzerinde tarım ürününün ham maddesini ithal eder
duruma gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, TEKEL destekleme
alımından çekildikten sonra üretim koşulları ve tütün
fiyatlarının belirleyiciliği tek başına çok uluslu
tütün şirketlerine bırakıldı. Ancak şirketlerle
sözleşme yapabilenler tütün üretimi yapabiliyorlar. Tütün fiyatları
girdi artış oranı seviyesinde gerçekleşmiyor, çiftçilerin
emeği, tütün ve girdi sağlayıcı şirketler
tarafından çalınmış oluyor böylelikle. Çiftçiler çok uluslu
şirketlerin sözleşmeli üreticiliğine mahkûm edilmiş
durumda.
Değerli milletvekilleri, şeker pancarında
22 milyon ton olan üretim 16 milyon tona düştü. Şeker pancarı
birim fiyatı son on yıldır değişmiyor. Üreticiler bu
anlamda kan ağlıyor; Muş, Ağrı, Bingöl, Bitlis ve
birçok yerde hâlâ şeker pancarının kilosunu ortalama 150-160
kuruştan satmaktadır. Şeker pancarı tarımı
yaklaşık 500 bin ekici aile tarafından yapılmaktadır,
yüz gün süreyle 250 bin işçiye de iş sağlamaktadır.
Fabrikalarında 20 binden fazla işçi çalışır.
Hayvancılığa yem, ilaç sektörüne ham madde, nakliye sektörüne de
iş yaratıyor.
Ekolojik dengeye katkı da koyuyor.
Bakınız, 1 dekar şeker pancarı tarlası 3 dekar çam
ormanından daha fazla oksijen üretebiliyor.
Şeker pancarında en büyük sorun kota.
Kotanın işleyişi şöyle: Varsayalım ki kota 200 ton ama
kotanın yanılma payı da 200 tonun yüzde 15i yani azı 170,
çoğu 230. Eğer 170 tondan aşağı üretirseniz kota
fazlası üretmiş olan çiftçiden satın alıp
kotanızı doldurabilirsiniz. Yok, eğer 230 tonun üzerinde
üretmişseniz o zaman tonuna 140-150 lira yerine 70 lira almak durumunda
kalırsınız. Yani, bu, üreticiyi cezalandırmadır. Keza,
şeker fabrikalarında çalışan mevsimlik işçilerin
sorunları oldukça büyüktür. Defalarca burada tekrarlanmış.
Tekrarlamakta tekrar yarar var. Bu işçiler mağdur ediliyor. Bu emekçi
arkadaşlarımızın mağduriyeti mutlaka giderilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP
iktidarının tüccar zihniyetinin başka bir sonucu da
tarımsal ürünlere ulaşmada vatandaşın karşı
karşıya kaldığı sorunlardır. Bugün çiftçi binbir
güçlükle ürettiği mallarını tüketiciye birkaç elden geçtikten
sonra ancak ulaştırabilmektedir. Üreticinin tüccarlara çok küçük
rakamlarla sattığı mal, vatandaşın eline geçene kadar
fahiş fiyatlara yükseliyor ve bu durumda mağdur olan üreticiler ve
biz tüketiciler oluyoruz. Bu işten tek kazançlı çıkan, her
fırsatta destek gören tüccar kesimler oluyor.
Bugün üretici fiyatlarıyla market fiyatları
arasında yüzde 400 gibi bir fark var. Ürün grupları itibarıyla
baktığımızda ise bu oranın yaş sebze ve meyvede
yüzde 498, kurutulmuş üründe yüzde 286, baklagillerde yüzde 252, pirinçte
yüzde 199, hayvansal ürünlerde yüzde 206lara kadar çıktığı
da görülmektedir.
Mersindeki, Adanadaki portakal ya da mandalina
üreticisi, kilosunu ancak 20-25 kuruştan satabilirken Ankarada market
fiyatları 3 Türk lirasının üzerindedir. Peki, bu aradaki fark
nereye gidiyor? Zarar eden üretici, kaybeden tüketici. Kazanan kim?
Değerli milletvekilleri, eldeki verilere göre
tarımda ortalama işletme büyüklüğü Türkiyede 6 hektardır.
Aynı rakam Avrupa Birliğinde 27, İngilterede söz gelimi- 54,
Fransada 52, Almanyada 46, İspanyada 24, ABDde ise 181dir. Buna,
Türkiyedeki işletmelerin sahip olduğu arazinin çok parçalı
oluşu da eklendiğinde bir facia ile karşı karşıya
olduğumuz da görülmelidir. Sadece parçalanmadan kaynaklanan kayıp
arazi miktarı 2 milyon hektardır.
Sınır kaybı, ulaşım
zorluğu, mekanizasyon maliyeti ve verim kayıpları da dikkate
alındığında, çok parçalı araziler ve bu arazilerin
parçalanması nedeniyle Türkiyenin bir yıldaki kaybı 2 milyar Türk
lirasıdır.
Kısaca söylemek gerekirse, bugünkü işletme
ölçeği, çok parçalı arazi yapısı ve arazilerin hâlâ daha da
ufalmasına yol açan mevcut miras hukukuyla yola devam edilemez. Bu yaraya
muhakkak bir neşter vurulmalıdır.
Geçtiğimiz yıl yapılan yasa değişikliyle
kısmi bir iyileştirme yapıldı ancak bu düzenleme yetmiyor.
Tabii, bunu yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar da vardır. Bunlardan
birincisi: Küçük üreticiyi, çiftçiyi tekellere kurban etmemek gerekir. İkincisi
ise: Köylüyü ve çiftçiyi karşı karşıya getirmemek gerekir.
Zira, özellikle bölgede bu anlamda ciddi bir arazi kavgası ortaya
çıkıyor, bunun önüne de geçmek gerekir. Bu nedenle, daha önce
toplulaştırma çalışmalarına mutlaka hız
verilmelidir.
Tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da
iç açıcı bir tablodan söz etmek mümkün değil.
Hayvancılığa oldukça elverişli bir ülkeyiz;
ihracatçı konumundan ithal eden bir ülke konumuna düştük.
2013 sonu itibarıyla sığır
sayısı 14 milyon 415 bin, koyun sayısı 29 milyon 284 bin,
keçi sayısı 9 milyon 226 bin baş olarak gerçekleşti. Uzun
yıllardan bu yana da hayvan ihracımız sürekli azalıyor.
Türkiye 2011 yılında ilk kez kurban için
canlı hayvan ithal etti. Son üç yılda da 3 milyar dolarlık
canlı hayvan ve karkas et ithal edildi. İthalat nedeniyle besiciler
ve süt hayvancılığı yapanlar büyük bir zarar gördüler.
Kısacası, ithalatla kontrol politikası
uygulanmamalıdır ve bundan vazgeçilmelidir; hükûmetler, üretimi
arttırıcı politikalar yerine ithalatla hayvancıları
terbiye etme yolunu seçmemelidir. İthalatla terbiye etme politikaları
ülkeyi hayvansal ürünler konusunda büsbütün ithalatçı konuma
taşıdı. Üretimi geliştirmek ikinci plana itildi, üretim
tüketimi karşılayamaz duruma geldi Türkiyede. İthalat rakamlarıyla
üretimimizi karşılaştırdığımızda
ithalatın azımsanmayacak bir boyuta
ulaştığını da artık görüyoruz. Uygulanan bu
politikalar sonucunda bir yandan hayvan sayımız azalırken,
diğer yandan canlı hayvan ve et ithalatımız artıyor.
Otuz yıllık hayvancılık
politikasının geldiği nokta şudur: 1980de 16,5 milyon olan
büyükbaş hayvan sayısı 14 milyona düşmüş, 50 milyon
olan koyun sayısı 29 milyona, 16 milyon olan keçi sayısı 9
milyona düşmüştür. Üstelik, Türkiye'nin nüfusu da 44 milyondan 75
milyona çıkmış.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede
hayvancılık sektöründe yaşanan sorunların en büyük
nedenlerinden bir tanesi de son otuz yıldır bölgede devam eden
çatışma ve şiddet ortamıdır. Yine, getirilen mera ve
yayla yasakları bölgede tarım ve hayvancılığı
durma noktasına getirmiştir. Binlerce hektar mera ve yayla güvenlik
gerekçesiyle yasaklanmıştır. Bu yasaklar birçok yerde hâlâ devam
etmektedir. Yine, binlerce dönüm arazi mayınlanmış ve bu
mayınlar hâlâ temizlenmemiştir. Hükûmet mayınların
temizlenmesi için gerekli kaynağı 2015 yılı bütçesine
mutlaka koymalıydı ama gördüğümüz kadarıyla öyle bir
şey de yok. Temizlenecek bu araziler ise yöre halkına tarımsal
üretim için mutlaka tahsis edilmelidir.
Hükûmetin, bulduğu her meydanda sürekli övünerek
dile getirdiği destekleme primleri, bugün, tarım sektörünün
fişini çekme girişiminden başka bir şey değildir. Her
yıl üretim girdileri artıyor, ürün fiyatları düşüyor,
Hükûmet tarımsal destekleme ödemelerini ise artırmıyor.
Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: Hükûmetimiz
döneminde 9 milyar lira civarında tarıma destek sunduk, tarım
desteği noktasında. Oysa, sadece çiftçinin kullandığı
mazottan devletin aldığı 10,5 milyarlık bir miktar var.
Buradan anlaşılıyor ki sadece mazottan çiftçiye ve üreticiye 1,5
milyar borçluyuz. Bugün çiftçinin kullandığı krediler çiftçiyi
yüksek faizlerle borç altına ve bataklığına
sürüklemişken çiftçinin son on yılda kullandığı
kredinin ve faizlerin enflasyon oranı yüzde 30lar civarındadır.
Değerli milletvekilleri, yine, önemli bir husus ise
mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı
sorunlardır. 5,5 milyon tarım iş gücünün yarıya yakın
kısmını mevsimlik tarım işçilerinin
oluşturduğunu tahmin etmek mümkün. Dünyada ve ülkemizde bu iş
gücünün içerisinde kadınlar ve çocuklar önemli bir bölüme sahiptir, önemli
bir ağırlığa sahiptir. Bu işçiler genellikle
kırsal alanda yaşayan, eğitim olanaklarından yeterince
yararlanmamış, nitelikli mesleki eğitimi ve donanımı
olmayan yoksul kesimlerdir. Genellikle bölgede son otuz yıldır devam
eden savaş nedeniyle zorunlu göçe tabi tutularak şehirlere
yerleşen, toprağı bulunmayan ya da çeşitli nedenlerle bu
toprakları işleyemeyen aileler tarımsal iş gücü talebi
yoğun olan yerlere giderek gezici veya geçici olarak
çalışmaktadırlar. Genellikle fındık, pamuk, tütün ve
sebze-meyve toplayıcılığı işlerinde
çalışıyor bu insanlar. Bu insanların
kazandıklarının büyük bir kısmını ise yine
dayıbaşıları alıyor. Bu insanlar gittikleri yerlerde
ciddi sorunlarla karşılaştıkları gibi, Kürt
oldukları için de ayrıcalıklı politikalarla,
ırkçı saldırılarla karşılaşıyorlar. Son
olarak Ispartada meydana gelen kazada -ki bu da bir iş
kazasıdır- 15 tarım işçisi yaşamını yitirdi,
27 kişi ise yaralandı. Bu da -çalışanların
şehirlere giderken- denetimsizlikten kaynaklanan bir sonuçtur.
Konuşmama son
verirken atanamayan ziraat mühendislerinden, gıda mühendislerinden, su
ürünleri mühendislerinden ve veteriner hekimlerden de kısaca
söz etmek istiyorum. Bunun için de gelen bir mektubun sadece kısa bir
bölümünü okuyorum: Bakanlığın bu konudaki açığı
20.265 kadro. Bu insanların talepleri ise şudur:
Bakanlığın 20.265 boş kadrosuna ilk etapta, 2015
yılının Ocak ayında 10 bin kadroluk adil bir şekilde
atama yapılmalıdır. 2016 yılında ise bunu
tamamlamalıdır.
Aynı mektubun son bölümü
şöyledir: Amacımız, mesleğimizi icra ederek tüm enerjimizi
ve bilgi birikimimizi ülkemizin kalkınmasına destek olmak için
kullanmaktır. Bu duygularda olan insanların taleplerinin yerine
getirilmesinde yarar var.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Aksoy.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Mehmet Süleyman
Hamzaoğulları.
Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET S.
HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığının
2015 yılı bütçesi üzerine grubum adına söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2002 yılının sonunda
sağlık sistemimizin içinde bulunduğu durum, hizmet sunumundan
finansmanına, insan gücünden bilgi sistemine kadar birçok alanda
vatandaşlarımızı canından bezdiren, insan onuruna
yakışmayan bir durumdayken köklü değişikliklere gidilmesini
zorunlu kılmaktaydı.
2003 yılında AK PARTİ iktidarıyla
sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir
şekilde sunulması amacıyla Sağlıkta Dönüşüm
Programı uygulamaya konularak devasa bir dönüşüm
gerçekleştirilmiş, artan sağlık hizmeti kalitesiyle
insanımızın yaşam kalitesi önemli ölçüde yükselmiştir.
Önce insan. diyerek
başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programıyla kamu
hastaneleri tek çatı altında birleştirilmiş, üniversite ve
özel hastane kapıları herkese açılmış, genel sağlık
sigortasıyla bütün vatandaşlarımız sosyal güvence
kapsamına alınmıştır. Acil ve yoğun bakım
tedavileri kamu ve özel hastanelerde tüm vatandaşlarımıza
ücretsiz sunulmaktadır. Vatandaşlarımızın
ilaçlarını istedikleri eczanelerden alabilmelerinin önü
açılmıştır.
112 acil hizmetleriyle
üstün standartlarda kara, hava ve deniz ambulanslarıyla yurdun en ücra
köşesine kadar ücretsiz hizmet verilmektedir.
Ülkemizde
aşılama hizmetlerinde en geniş aşılama programı
uygulanarak aşılama oranı 2002 yılında yüzde 78 iken,
bugün bu oran yüzde 98e ulaşmıştır.
Ülke genelinde anne ve
çocuk sağlığı hizmetleri
yaygınlaştırılarak Misafir Anne Projesi
başlatılmış, 72 ilde 238 sağlık tesisinde 986
yatakla anne oteli hizmeti sunulmaktadır.
2005 yılında
başlatılan aile hekimliği uygulamasıyla hekime daha kolay
ulaşabilmesi sağlanmış, aile hekimi sayısı 2014
yılında 22.497ye ulaşmıştır.
Sağlıklı
yaşam programlarıyla halkımızın
sağlığını koruma yününde gerekli tedbirler
alınmakta, yatağa bağımlı hastaların evde
yapılabilecek tıbbi bakım ve rehabilitasyonları evlerinde
gerçekleştirilerek evde sağlık hizmeti verilmektedir.
2014 yılında 469
bin kişiye evde sağlık hizmeti verilmiştir. Ulusal organ
nakli bekleme sistemiyle bağışlanan organlar hiç bekletilmeden
uygun hastaya ulaştırılmaktadır. Bu sayede 2002 yılında
745 olan organ nakli sayısı, 2014 yılında 4.312 olarak
gerçekleşmiştir.
Bakanlığımıza
bağlı hastanelerde hasta hakları birimi kurulmuş ve
vatandaşlarımıza hekim seçme hakkı verilmiştir.
Dijital haberleşme
sistemiyle afet ve acil durumlarda daha hızlı müdahale edilmektedir.
50 ilimizde bu hizmet sisteme geçirilmiş ve diğer illerimizde
geçirilmesi planlanmaktadır.
Sağlıkta
çalışan kişi sayısı 2002 yılında 256 bin
iken, bugün bu sayı 530 bine yükselmiş, sağlık personelinin
ülke geneline dağılımındaki dengesizlikler giderilmiş,
kaynakların etkin ve verimli kullanılması
sağlanmıştır.
Diyarbakır Dicle
Üniversitesi Onkoloji Hastanesinde Türkiyede çok az hastanede bulunan,
İstanbuldaki hastanelerde bile bulunmayan 20 milyon TL değerindeki
son teknoloji ürünü tomoterapi cihazıyla kanser hastalarının
tedavisine geçen ay itibarıyla başlanmıştır.
Vatandaşlarımızdan hastası için kullanılacak serumun
talep edildiği, hastaların, yenidoğan bebeklerin ve hatta
cenazelerin hastanelerde rehin kaldığı,
hastalarımızın ilaç bulamadığı veya
fiyatının yüksek olması nedeniyle alamadığı, kalp
ve benzeri ameliyatlar için arabasını, evini, tarlasını
sattığı, kar ve kışta kızak üstünde
taşınmak suretiyle zor şartlarda doğumların
yaşandığı, hastasının veya cenazesinin
taşınması karşılığında mazot
parasının talep edildiği günlerden artık ücretsiz
sağlık hizmetlerinin verildiği, uçak ve helikopter ambulanslarla
yurdun en ücra köşelerine kadar hastaların
taşındığı, yatağa bağımlı hastalarımıza
evde bakım hizmetinin verildiği, anne oteli hizmetinin sunulduğu
günlere gelinmiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programıyla
sağlanan sağlık hizmetlerinin kapsam ve derinliğinin
artırılmasıyla halkımızın sağlık
hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 39dan yüzde 75e yükselmiştir.
Halka hizmet Hakka hizmet. düsturuyla
vatandaşlarımıza hizmetin en iyisini sunmak için bundan sonra da
çalışmalarımız devam edecektir.
Sağlık Bakanlığımızın
2015 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Türkan
Dağoğlu...
Buyurunuz.
AK PARTİ GRUBU ADINA TÜRKAN DAĞOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sağlık Bakanlığının 2015 yılı bütçesi
üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidara
geldiği günde sağlıkta dönüşüm diye bir rüzgâr esti. Bu
ne demekti? Bu, o güne kadarki hayallerin gerçekleşmesi demekti. Peki,
bunun içeriğinde ne vardı? Bunun içeriğinde hakkaniyetli,
erişilebilir ve herkesin, bütün vatandaşların
erişebileceği bir sağlık sistemi vardı. Peki, bununla
AK PARTİ başarılı oldu mu, bu söylediklerini yerine getirdi
mi; ona bir göz atacak olursak, evet -kısa bir cümleyle- AK PARTİ bu
söylediklerini yerine fazlasıyla getirdi ve halk da bundan son derece
mutlu oldu.
Peki, halk bu mutluluğunu nasıl dile getirdi?
Tabii ki her seçimde AK PARTİnin oylarını yükselterek ve
şöyle bir ifadeyle: Ama sağlıkta çok iş
başardılar. Bu, bütün vatandaşlarımızın
ağzında olan bir cümleydi ve bütün seçim
çalışmalarında veya halkın arasına girdiğimiz
zaman halk bunları bize sık sık tekrarlıyordu.
Peki, biz bir halkın vatandaşı olarak veya
bir doktor olarak AK PARTİnin, iktidarın bu yapmış
olduklarını nasıl karşıladık? Ne
yapıldı ki halk bu denli memnun ve mutlu oldu sağlıktaki bu
dönüşüm projesinden? Bir kere, o hastaneden o hastaneye gitme ortadan
kalktı. Öncelikle altyapıyı düzeltti ve dedi ki: Benim
vatandaşım müracaat ettiği yerde tedavi olmalı. Peki, bunu
yapabildi mi? Evet, çok güzel bir biçimde yaptı ve BAĞ-KURu, Emekli
Sandığını ve bütün bunları aynı çatı
altında birleştirdi, artık hiçbir vatandaş oradan oraya
gezmemeye başladı. Sağlıkta dönüşüm rüzgârıyla
bunların bütün hepsi halkımıza bir hizmet olarak sunuldu.
Peki, bütün vatandaşlar, hastaneye gidemeyen, evde
bakıma ihtiyacı olan vatandaşlar ne oldu? Yani çekçekli arabayla
hastaneye mi gitti? Hayır. Doktor ve hemşire, sağlık
hizmetleri o insanların, o vatandaşlarımızın
ayağına getirildi. Peki, bunlar için ne yaptı, nasıl
yaptı? Yani vatandaş bize geldiği zaman, ceplerini
dışarıya çıkarıp Doktor hanım, param yok,
veremiyorum; ne yapayım, ölsün mü çocuğum? dediği zaman, o hastalara,
o babalara çocukları kucağına verilip sokak sokak hastane aramaları
öneriliyordu. Bugün artık öyle bir şey yok, bütün vatandaşlar
sağlık sigortasının içinde. Zaten, 0-18 yaş arası
çocuklar daha hemen sigorta sisteminin içine konulmuştu ama bugün ne
olursa olsun bütün vatandaşlarımızın bir sağlık
sigortası var ve bundan faydalanıyor. Peki, ya yeşil kart?
Yeşil kart, yatan hastada geçer, ayaktan olanda geçmezdi. Bunların
hepsi kalktı.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımız sağlık için nereye müracaat ederse
etsin o müracaatları hemen yerine geliyor ve en güzel şekilde hizmet
görüyorlar. Peki, dünya bunu nasıl karşıladı? Dünya dedi
ki: Bu, ders kitabı olmalı, bütün dünya bundan örnek almalı.
Şimdi, 2015te iktidarın bir görevi daha var, bu ne? Muhteşem
şehir hastaneleri kurmak ve bu şehir hastanelerini halkın
hizmetine sunmak. Peki, bütün bunların yanında, dünyanın
memnuniyeti, doktorların halka yapmış oldukları
hizmetlerden dolayı memnuniyet ve halkın memnuniyeti, tabii ki hepsi
bir araya geldiği zaman AK PARTİnin oyları da yükseliyor, halk
da mutlu, herkes mutlu oluyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Kütahya Milletvekili Sayın Vural Kavuncu...
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VURAL KAVUNCU (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık
Bakanlığımızın 2015 yılı bütçesi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Ben bugün Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık
Genel Müdürlüğü bütçesiyle ilgili konuşurken kurumu da tanıtmak
istiyorum. Aslında, 1838li yıllara dayanan kuruluş iki
asırlık tarihî özelliğiyle ülkemizin en köklü sağlık
kuruluşlarından birisidir. Urlada bir karantina adası o
dönemlerde kurulmuş, özellikle deniz yoluyla gelen ve bulaşları
olabilen hastaların tedavi edildikleri yer olarak hepimizin bildiği
bir yerdir.
Bu kurum günümüzde ise 663 sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede şekillenen tanımıyla uluslararası
önemi haiz halk sağlığı risklerinin ülkemize girmesini
önlemek amacıyla uluslararası giriş noktaları olan kara,
hava, deniz ve hudut kapılarında ve Türk boğazlarında
gerekli her türlü sağlık tedbirini almak, halk
sağlığını etkileyecek etkenlere karşı
alınacak gerekli kontrol önlemlerini belirlemek ve uygulamakla görevlidir.
Şimdi, bu cümleden hareketle Genel Müdürlük,
sağlık denetimlerini, seyahat sağlığı
hizmetlerini, tele sağlık hizmetlerini ve gemi adamları
sağlık hizmetlerini yürütüyor.
Neler yapmış? 2014 yılından örnek
verelim: 36 bine yakın gemiye serbest pratika ve patentalar vermiş.
Nedir bunlar? Bunlar, o gemilerin yükleme yapması, indirmesi bindirmesi;
bununla ilgili sağlık sorunu olmadığına yönelik
belgeler. 3.200 gemiye de gemi sağlık sertifikası
düzenlemiş. Aynı zamanda seyahat sağlığı
kapsamında da, vatandaşlarımıza bu hizmetin
yaygınlığını artırmak amacıyla da
oluşturulan sağlık merkezi sayısı artmış,
32den 11 tane daha ilave edilerek 43e çıkarılmış. Bu
merkezlerde yurt dışına çıkacak olan
vatandaşlarımıza aşılar yapılıyor; bu
aşılar ücretsiz yapılıyor. Aslında dünyada yurt
dışına giden vatandaşlara ücretsiz aşı
yapılan hemen hemen tek ülke konumunda Türkiye olduğunu söylemem
lazım. Bu anlamda 26.700 kişi hizmet almış. Bunlardan
23.700 kişiye sarıhumma, 8.300 kişiye tifo aşısı
yapılmış. Gene sıtma görülen ülkelerde de 12 bin
kişiye hastalıktan korunmak için sıtma profilaksisi
uygulanmış.
Aynı zamanda Müdürlüğümüz, bir seyahat
sağlığı el kitabı hazırlayarak bunların
dağıtımını yapıyor; bunlarda hastalıklarla
ilgili bilgiler ve korunmayla ilgili bilgiler veriliyor.
Ayrıca önemli bir hat var, 444 77 34 no.lu seyahat
sağlığı danışma hattı 7/24 hizmet veren bir
çağrı merkezi. Burada yurt dışına gidecek
vatandaşlar oradaki sağlık sorunlarıyla ilişkili bilgi
alabilirken aynı zamanda yenilikle birlikte yurt dışında
yaşayan vatandaşlar da Türkiyeye geldiklerinde hangi tür hizmetleri
alabileceklerini, nerede alabilecekleri konusundaki sorularını
soruyorlar. Sağlık turizmine de dolaylı olarak katkıda
bulunmuş oluyor.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz dünyada
kitlesel ölümlere yol açan önemli bulaşıcı hastalıklar var.
Bunlarla ilişkili de Genel Müdürlük önemli başarılar elde
etmiş durumda. Bunlardan geçtiğimiz senelerde Ebola virüsünün dünyada
18 bine yakın hastalık vakası, 6 bini de geçen ölüm vakası
olduğunu biliyoruz. Bunlara karşılık, Genel
Müdürlüğümüz, bunlara yerinde önlemler alarak, gelenlere kontrollerini
yaparak, bu gelen vasıtaların dezenfeksiyonunu yaparak ve gelen
kişilerin de aynı zamanda bütün T.C. kimlik numaralarını
aile hekimlerine vererek, Kamu Hastaneleri Birliğine, üç hafta süreyle
izlenmelerini sağlayarak sonuçta bugüne kadar bir tane bile Türkiyede
Ebola vakası görülmemiştir.
Gene bir diğer önemli bulaşıcı
hastalık MERS virüsü hastalığıdır. Bunlarla ilgili
etkin tedbirler alınmış, özellikle hacca giden
hemşirelerimiz, vatandaşlarımızla ilgili önlemler
yoğunlaşmıştır. Bu noktada da 61 bin
yurttaşımıza bu şekilde broşürlerle bilgilendirmeler
yapılmış, gelince sorgulamaları yapılmış.
Dönüşlerinde yaklaşık bine yakın bu noktada bazı
şikâyetleri olan hastalar testlerden geçirilmiş ve sonuçta gene
şükürler olsun MERS vakasına Türkiyede o anlamda
rastlanmamıştır.
Gene önemli bir hizmet, tele sağlık hizmetidir.
7/24 hizmet veren bu hizmetle de ulusal alanda ve uluslararası sularda
seyahat eden gemilerdeki vatandaşlara acil hizmet sunulmakta, bu
hizmetlerin yönlendirmeleri yapılmakta, gerekli sağlık
tesisleriyle irtibatları sunulmaktadır. Gene beraberinde, gemi adamlarının
muayeneleri, bu muayene olacak kişileri muayene edecek doktorların
sertifikasyonu yapılmakta, gemilerden elde edilen önemli gelirlerle de
kamu hastanelerimizde ciddi anlamda birtakım tıbbi tesisat ve
dokümanlar yapılmaktadır.
Bu anlamda, ben, bütçemizin hayırlı
olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOMAÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu Bütçesi üzerine söz almış bulunuyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Sağlık Bakanlığı İlaç ve
Eczacılık Genel Müdürlüğü, Kasım 2011'de 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Sağlık
Bakanlığına bağlı, özel bütçeli Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumuyla İlaç ve Eczacılık Genel
Müdürlüğü yeniden dönüştürülerek bugünkü kurum hâline
getirilmiştir. Amerika'da FDA, Fransa'da Agence De Medicament,
İtalya'da Agenzia Italiana Del Farmaco gibi dünya ülkelerindeki
örneklerine benzer kurum olarak dizayn edilmiştir; AB ülkelerindeki
benzerleriyle uyumlaştırılmıştır.
Kurum, ilaçların ve alanına giren diğer
ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması,
kullanılmasıyla ilgili kural ve standartları belirler, klinik
araştırmalara izin verir, denetler. Ruhsat başvurusunda, piyasa
denetimlerinde ilaç analizlerini yapar, denetim sonuçlarına göre
yaptırım uygular. İlaç ve tıbbi cihazların reklam ve
tanıtımıyla ilgili kuralları koyar. Türk Farmakopesini
hazırlar. İlaçların piyasada bulunması için önlemler
alır, ilaç fiyatlarının belirlenmesi için farmakoekonomik
değerlendirmeler yapar.
Değerli milletvekilleri, Türkiye dünyada ilk kez
karebarkod üzerinden ilaç takip sistemi kurarak ilacın üretim
hattından başlayarak eczaneden hastaya ulaşana kadar tüm süreçte
takibini sağlamıştır. Bu yolla ilaç güvenliği
sağlanırken kaçak ve sahte ilaçların önüne geçilmiştir.
E-reçeteye geçilerek reçete güvenliği sağlanmış, takibi
kolaylaşmış ve reçete yönlendirme sorunu ortadan
kalkmıştır. Tıbbi cihazlarla ilgili mevzuat düzenlemesi
yapılmış, veri tabanı oluşturulmaya
başlanmıştır. Eczacılar ve Eczaneler Hakkında
Kanun değiştirilerek sürdürülebilir eczacılık hizmeti
sağlanmıştır. Kanunla ilgili geniş, kapsamlı bir
yönetmelik yürürlüğe konulmuştur. Beşeri tıbbi ürünler için
iyi dağıtım uygulamaları kılavuzu
hazırlanmıştır. 2014 yılında kurumda 8.187 dosya
incelenmiş, yurt dışında 115 tesis ve 310 ürün için GMP
sertifikası hazırlanmıştır. Bu yıl içerisinde 5
adet üretim tesisi, 1 ham madde üretim tesisi, 5 mümessil depo, 5 medikal gaz
üretim-dolum tesisi, 2 adet kök hücre merkezi açılmış,
bunların işlemleri tamamlanmıştır. Yurt
dışından ilaç temin ve kullanım kılavuzu
hazırlanmış, 45.859 endikasyon dışı kullanım
talebinin 39.787sine olumlu yanıt verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Akılcı İlaç
Kullanımı Ulusal Eylem Planı hazırlanmış,
yapılan çok sayıda toplantı ve hazırlanan
kılavuzların sağlık çalışanlarına
dağıtımıyla bilgilendirme sağlanmış,
farkındalık yaratılmıştır. Türkiye
Farmakovijilans Merkezi bünyesinde, advers etkilerin toplanması,
izlenmesi, değerlendirmesi çalışmaları
yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin ilaç ve
tıbbi cihaz alanlarında küresel AR-GE ve üretim merkezi olması,
rekabetçi konuma ulaşması, Sağlık
Bakanlığımız ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumunun yoğun çabalarıyla olanaklıdır.
Bu alanda 2014-2018 dönemi için hedeflerimiz; yurt içi
tıbbi cihaz ve tıbbi malzemenin değer olarak yüzde 20'sini yerli
üretimle karşılamak, yurt içi ilaç ihtiyacının değer
olarak yüzde 60'ının yerli üretimle karşılanması,
global klinik araştırma yatırımlarından Türkiye'nin
aldığı payın ve araştırma
sayısının yıl başında yüzde 25
artırılmasıdır. Bu hedeflere ancak AK PARTİ
iktidarının oluşturduğu güven ve istikrar ortamında
ulaşılabilir. Plazma fraksiyonasyon tesisi kurmak, rekombinant
teknolojisiyle faktör üretmek, yerli insülin aşı üretimini
desteklemek gelişmiş ülkeler arasına adım atmak demektir.
Bunlar önemli bir vizyondur ve Hükûmetimiz tarafından hayata geçirilecektir.
Sayın Bakanım, kurumda bunca önemli işleri
yapan nitelikli çalışanlarımızın özlük
haklarını düzeltmeliyiz. Sizin bu konuya olumlu
baktığınızı biliyoruz. En azından,
üniversitelerde çalışan araştırma görevlilerinin
maaşlarına yaptığımız katkıyı
yapabilmeliyiz.
Sağlık Bakanlığımızın,
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bütçesinin insanımıza
yararlı ve hayırlı olmasını diliyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Tamer
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde
grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kamu
hastanelerini kurduk. Amacımız, ikinci ve üçüncü basamaktaki hastaneleri
bir araya toplamak, hastaneleri, ağız ve diş
sağlığı merkezlerini ve buna bağlı olan
merkezlerin işletmelerini, faaliyetlerini izlemek, değerlendirmek,
daha etkin bir şekilde bunların faaliyetlerini sağlamak
amacını güttük. Yine, kamu hastaneleri tarafından
kaynakların daha verimli ve etkili bir şekilde kullanılması
amacına gittik.
Pek çok şey
yaptık değerli arkadaşlar bu zaman zarfında. Kişi
başı hekim müracaatı 2002 yılında 3,2 iken 2014te
8,2ye kadar yükseldi. Bunun anlamı şuydu: Daha iyi hizmet alabilmek,
daha iyi tedavi olmak amacıyla bu şekle çıkmıştı.
Nitelikli yatak
oranını 2002de yüzde 6lardan bugün artık yüzde 43lere kadar
yükseltebildik. Yoğun bakım sayılarını 2002de 869dan
yine 2014te 1.672ye kadar yükselttik. Palyatif bakım merkezleri
kuruyoruz. Yanık yatak sayısı 35ten 2002de şimdi 392ye
yükseldi. Tıbbi teknolojide MR sayılarında, BTde, LINAKta,
CyberKnife da yeni bir dönem başladı, sayıları kat kat
artmış durumda.
Ağız ve
dış sağlığı merkezlerini de 2014de 14ten 137ye
kadar yükselttik. Organ naklinde önemli bir yere geldik; 745
sayısını 4.312lere kadar yükselttik. Daha pek çok şey
yaptık. Hekim seçme hakkı, merkezî randevu sistemi, hasta hakları
birimi, beyaz kod uygulaması, ilaçta takip sistemleri, her şeyden
önemlisi hava ambulansı.
ENGİN ALTAY (Sinop)
El arabası da var!
İSMAİL TAMER
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, en son olarak da Türkiye
Sağlık Enstitülerini kurduk. Artık, kendi
aşımızı kendimiz yapabilecek hâle gelmiş oluyoruz.
Tabii, kamuda bu
hastanelerle devam ederken, kamuda iş yoğunluğunun fazla
olması, eski hastanelerin fiziki yapılarının yetersiz
olması bizi yeni hastanelerin yapımına yönlendirdi.
İşte, bir grafikte mesela size şunu göstereyim: Burada,
Amerikada 10 bin kişiye düşen yatak sayısı 83 iken
Türkiyede bu rakam 26; OECD ülkelerinde bu 49 civarında. İşte
bu rakamı yani 26yı 83e yükseltebilmemiz için 2023 vizyonunda
ortaya koyduğumuz şehir hastanelerini ortaya getirdik. Şehir
hastaneleriyle ilgili bugün için 41 projeyi hazırladık; 17sinin
ihalesini yaptık, şu anda da o ihalesi yapılan hastanelerde, Kayseri
dâhil olmak üzere, Kayseri Şehir Hastanesi dâhil olmak üzere devam
ediyoruz. Eskiden koğuş sistemi vardı, yani şu sistem
vardı değerli arkadaşlar, bakın
ADNAN KESKİN (Denizli) O tarafa gösterme, buraya
göster. Sizinkiler kızıyor, bu tarafa göster.
İSMAİL TAMER (Devamla) Bakın, bu
sistemden bugün artık 5 yıldızlı otel konforundaki odalara
geçmiş oluyoruz. Ne var burada bakın
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Televizyon var, hasta refakatçi
yatağı var, 5 yıldızlı otel konforu var, lavabosu var,
tuvaleti var ve bir hasta için, insan için ne gerekiyorsa onu yapmaya
çalışıyoruz değerli arkadaşlar.
ENGİN ALTAY (Sinop) Cerrahpaşaya git bir,
Cerrahpaşaya. Yüksek İhtisasa git bir bak.
ALİ ÖZ (Mersin) Cerrahpaşa ne oldu Hocam?
Cerrahpaşa yıkılıyor.
İSMAİL TAMER (Devamla) Tabii, ben size yeni
bir şey göstereceğim, şehir hastaneleri. Nedir biliyor musunuz?
ALİ ÖZ (Mersin) Ankara Tıpın yeni
yapılan yerinin damları akıyor Hocam.
İSMAİL TAMER (Devamla) Kayserideki
şehir hastanesinin ben bakın, şeylerini gösteriyorum size. Bu,
saray niteliğinde saray, dikkat edin buna, unutmayın.
ADNAN KESKİN (Denizli) Orası Kayseri Dedeman.
Dedeman değil mi orası?
İSMAİL TAMER (Devamla) Daha sizin vizyonunuz
yetişmeyecek bunları yapmaya. Bakın, Kayseri Hastanesinin
artık genel hastane anlamında, 400 bin metrekarelik bir alan
içerisinde genel hastane, kalp hastanesi, çocuk hastanesi, kadın
doğum hastanesi ve yüksek güvenlikli psikiyatri hastanesi, fizik tedavi
hastanesi yine psikiyatri hastanesiyle 1.584 yataklı, tek yataklı
hastane konumuna geldik.
Bizim amacımız hastalarımıza en iyi
ortamı nasıl sağlamaksa onu yapmak istiyoruz. Bundan sonra, bu
zaman zarfında, 2002deki geçmiş dönemi burada
hatırlatmayacağım. Hastaların bebek ölüm hızlarını
binde 34lerden 7,3e çektik. Siz 7,4e yükselttiniz. diyorsunuz. Bu bir
özellik değildir. Siz binde 34lerden nasıl 7,3e çektiğimizi,
muasır medeniyetler seviyesine nasıl geldiğimizi onu önce bir
kendi şöyle kafanızda şey yapın, sonra bu şekilde
ifade edin.
Tek amacımız hastalarımıza en iyi
hizmeti sağlayabilmek. Bu anlamda 2015 yılı bütçesinin
hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkanım,
sayın hatip konuşmasında yapılan hizmetleri anlatırken
-biz de teşekkür ediyoruz bir kısmına- grubumuzu işaret
ederek Sizin bunlara vizyonunuz yetmez. demek suretiyle grubumuza açık
bir sataşmada bulundu. Sayın Aytuğ Atıcı cevap
verecek.
BAŞKAN - Sayın Atıcı buyurun.
Sayın Tamer, güzel güzel övseydiniz de bitireydiniz
şu işi. Bak, en az on dakikamız gitti.
ADNAN KESKİN (Denizli) Kopya çekmiş, kopya.
BAŞKAN - Buyurunuz.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin 656 ve
656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile
657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
sekizinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, sağlıkta
yapılan iyi şeyleri buradan çıkıp söylemenizi
anlayışla karşılarız, biz de çıkarız
yapamadıklarınızı anlatırız. Fakat milletin
kürsüsünden doğruları söylememek gerçekten hem bir hekime hem bir
milletvekiline yakışmaz. Halkımızı yanıltmaya
hakkınız yoktur. Örneğin Yatak sayısını
artırmak için şehir hastaneleri yapıyoruz. diyerek halkımızı
yanıltıyorsunuz. Yüksek Planlama Kurulu sizin bu önerinize net bir
şekilde hiçbir yatak sayısı artırmamak koşuluyla izin
vermiştir ve siz bu şehir hastanelerini yaparken
halkımızın en az yirmi beş bazen otuz yıllık
geleceğini ipotek altına alarak bu hastaneleri yapmaya
kalkıyorsunuz. Hastane yapalım, hastaneleri birinci sınıf
yataklı konuma getirelim, hiç itirazımız yok ancak kalkıp
da bu hastaneleri yapıp milleti otuz yıl borç içerisine sürüklemeniz
asla kabul edilemez. Defalarca söyledik, sizin yaptığınız
Kayseri Hastanesini biz devlet bütçesiyle dörtte 1 fiyatına
yaptırırız. Ne çabuk unuttunuz, Kayserideki hastaneyi yaparken
yerin bataklık olduğunu ve fore kazıklar çakılarak millete
bu şekilde yeni bir yük getirdiğinizi ve birilerini
kazıkladığınızı ne çabuk unuttunuz. Bunları
buradan defalarca söyledik.
Bakın, bebek ölüm hızı bizim konumuzdur,
bebek ölüm hızı çocuk hekimlerinin konusudur. Bebek ölüm
hızı 1945li yıllardan beri düşmektedir. Burada bütün
hükûmetlerin payı vardır, bütün sağlık
çalışanlarının payı vardır. Hepsine teşekkür
ediyoruz. Ama altmış dokuz yıldır ilk defa sizin Hûkümetiniz
döneminde bebek ölüm hızı ve anne ölüm hızı
yükselmiştir. Gelin, oturalım, buna çözüm bulalım. Ben sizi
uyarıyorum, bu çok daha büyük tehlikeleri beraberinde getirecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sataşmadan
BAŞKAN Buyurunuz.
Kazık attınız. denildi. Kazık
attığınız sebebiyle veriyorum sözü.
Hadi buyurunuz.
4.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseride yapılan hastane
hiçbir zaman devlete 1 kuruşluk yük getirmemiştir; 700 milyon TLye
ihale edilmiştir. 400 bin metrekare kapalı alanı olan bir
hastane konumundadır. Dolayısıyla, tabii ki siz depreme
dayanaklılık yönünden kazıkları çakacaksınız. Bu,
devlete kazık atmak değildir; bu, hastaneyi sağlam hâle
getirmektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun
için dikkat edin, sözlerinize dikkat edin.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Niye daha önce tespit
etmediniz? Bataklığa hastane yapılır mı?
İSMAİL TAMER (Devamla) 20 milyar dolara
yapılacak 41 hastaneyi yirmi beş yıllık bir zamana
yayıyoruz biz. Hiçbir zaman insanları, hiçbir zaman devleti
Üstelik
bu yaydığımız şey de sadece özel şirkete ait
olacak, kamu 1 kuruş zarar etmeyecek. Bunu böyle bilmenizi istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578,
3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) SAĞLIK
BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE
HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRKİYE
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) TÜRKİYE
KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin
Hesabı
F) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRK
STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) TÜRK
PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Patent
Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent
Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi,
grupları adına İstanbul Milletvekili Sayın Sevim
Savaşer, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SEVİM SAVAŞER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
İnsan merkezli yaklaşımla birey ve toplum
sağlığını korumak ve geliştirmek,
sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek,
halkın yaşam kalitesini yükseltmek, halk
sağlığını tehdit eden konularda gerekli tüm önlemleri
almak amacıyla 19 Mart 2012 tarihinde Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu kurulmuştur. Bu yapılanmayla, 112
Acil Sağlık Hizmetleri haricindeki tüm birinci basamak ve koruyucu
sağlık hizmetleri tek elde toplanmış olup hizmetler daha
hızlı ve etkin sunulmaktadır.
Halk Sağlığı Kurumu birinci basamak
sağlık hizmetlerini aile hekimliği uygulamasıyla
yürütmektedir. 22 binin üzerinde aile hekimi, 7 bine yaklaşan hizmet
noktasında yurdun her köşesinde vatandaşlarımıza en
yakın noktada hizmet vermektedir.
2015 yılında bütçeden koruyucu ve temel
sağlık hizmetleri için ayrılan pay 2014e göre yüzde 9 oranında
artarak 9 milyar TLyi aşmıştır.
Sağlık Bakanlığımız
hükûmetlerimiz döneminde koruyucu sağlık hizmetlerine özel önem
vermiştir. Özel önem verdiğini birtakım göstergelerde de
görmekteyiz. Şöyle ki: Son on yılda, doğumda beklenen yaşam
süresinin beş yıl uzaması, bebek ölüm hızının
binde 35ten 7,8e, anne ölüm hızının yüz binde 64ten 15,9a
düşmesi bunlara örnek verilebilir. Yine aynı süreçte anne-bebek
sağlığı açısından önemli olan doğum öncesi
bakım alma ve doğumun bir sağlık kuruluşunda
yapılmasına ilişkin yürütülen çalışmaların
etkisiyle ciddi iyileşmeler sağlanmıştır.
Dünyada ve gelişmiş ülkelerde
uygulandığı gibi, ülkemizde de 13 farklı antijen içeren ve
yüzde 98 oranında uygulanan bağışıklama
faaliyetlerinin katkısıyla bulaşıcı hastalıklarla
mücadelede de çarpıcı başarılar elde edilmiştir.
Ayrıca, Demir Gibi Türkiye Projesi, D Vitamini Yetersizliğinin
Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması
Projesiyle anne ve bebeklere ücretsiz demir ve D vitamini sağlanması
yine yapılan uygulamalardan birkaçıdır.
Sayın Başkan, değerli vekiller; anne-bebek
ölümleri ile bulaşıcı hastalıklarla mücadelede elde edilen
başarılar, ortalama yaşam süresinin uzamasına,
yaşlı nüfusun ve bulaşıcı olmayan
hastalıkların artmasına yol açmıştır. Bunlara
yönelik olarak da obeziteyle mücadele, tütünle mücadele,
bağımlılıkla mücadele, diyabeti önleme ve kontrol, kalp
damar hastalıklarını önleme ve kontrol, sağlıklı
beslenme ve hareketli hayat, tuzla mücadele ve ruh sağlığı
kontrol programları uygulamaya konmuştur.
Aynı şekilde, kanser çalışmaları
da devam etmektedir. 81 ilimizde aktif kanser
kayıtçılığı başlamıştır. Yine, 134
kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezinde toplumda en sık
görülen meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak
kanserlerine karşı tarama hizmetleri ücretsiz olarak verilmektedir.
Yine, önemli bir uygulama, halk
sağlığı tehditlerini izlemek ve yönetmek üzere 7/24
esaslı çalışan Erken Uyarı-Cevap Sistemi hayata
geçirilmiştir. Böylece, halk sağlığı tehdidi erken
tespit edilerek kaynağı kontrol edilecektir.
Kurumun faaliyetleri bunlarla da bitmemektedir. Kurum
kapsamında akredite referans laboratuvarlar bulunmaktadır.
Laboratuvarlarla, başta tüketicinin korunması olmak üzere,
bulaşıcı hastalıkların kontrolü, içme ve kullanma
suları ile diğer çevre sağlığı hizmetlerinin
kontrolü yürütülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sağlığımız elden gitmeden gerekli önlemleri alan,
almamıza katkı sağlayan Türkiye Halk Sağlığı
Kurumunun 2015 yılı bütçesinin hayırlı olmasını
diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gaziantep Milletvekili Sayın Abdullah Nejat Koçer,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 yılı bütçesi
üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, güven ve istikrar ekonomik
güç getirir. Bu da güçlü siyasetle ve istikrarla oluşur. Dünyada ve
özellikle Avrupada yaşanan ekonomik buhran, Türkiye'nin sahip olduğu
üretim becerisiyle oluşturduğu rekabet gücünün değerini ve
önemini çok net olarak ortaya koymuştur. Türkiye'nin bilim ve teknoloji
kapasitesini artırmak için hazırlanan ve yol haritası
niteliğindeki sektörel strateji belgeleriyle âdeta yeni bir dönemin
başladığını, Türk sanayisinin katettiği mesafeyi
bugün çok daha iyi görebiliyoruz.
Sanayi Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı Türk
sanayisini düşük teknoloji seviyesinden çıkartarak orta teknoloji
seviyesine getirmiş, sanayimizin hedefi artık ileri teknoloji
olmuştur. Türkiye'nin marka tescilinde son üç senedir 100 binin üzerindeki
başvurusuyla Avrupada 1inci sırada yer alması, AR-GE
harcamalarının millî gelire oranının son on yılda 2
kat artarak yüzde 1 seviyesine yaklaşmış olması ve 2023
yılına kadar yüzde 3 seviyesine çıkartma hedefimizle AR-GE
merkezi belgesi alan işletme sayısının 165e
ulaşmış olması, patent başvurusu artış
oranında Çin ile birlikte dünyanın en başarılı ülkesi
olmamız, tasarımda 43 bin başvuruyla Avrupada 2nci, dünyada
4üncü sırada olmamız hedeflerimize ulaşma arzumuzun açık
bir ifadesidir.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
Türkiye'de markalaşmayı, inovasyonu, nanoteknolojiyi ve
akıllı sanayiyi konuşuyoruz. Anadolu şehirlerimiz bir bir
markalaşmaya ve inovasyon yapmaya başladılar.
Bakanlığımızın destekleriyle Gaziantep, Denizli,
Kayseri, Adana, Konya gibi birçok Anadolu şehirlerinde sanayi cazibe
merkezleri oluştu, oluşmaya devam ediyor. Türkiye'nin geleceği
için sanayi stratejisi bakımından büyük önem arz eden Bilişim
Vadisi Projesi ile kamu, sanayi ve üniversite iş birliğini
sağlayan SAN-TEZ proje destekleriyle bilginin ticarileştirilmesi,
katma değerli ürünler ortaya çıkarılması ve bununla ilgili
sonuçları son derece önemli bulduğumu belirtmek istiyorum.
2002de 2 teknoloji geliştirme bölgemiz varken bugün
41 tanesi faal olmak üzere 59 teknoparkımızın olması
gelecek için umut veriyor. Yeni teşvik sistemiyle birlikte organize sanayi
bölgelerimize sağlanan arsa tahsisiyle verilen destekler
artırıldı. Altyapı sorunu gibi önemli temel sorunlar
azaldı. Yeni kurulacak OSBler için istihdam artışı
sağlanmasına Sanayi Bakanlığımız çok önemli destekler
veriyor.
Değerli milletvekilleri, Türk sanayisinin
ulaştığı seviye, elde ettiği başarılı
sonuçlar, ülkemizin geleceği bakımından çok önem arz ediyor.
Dünyanın en önemli coğrafyasında en büyük üretim merkeziyiz ve
yüksek kaliteli Türk malı algısını ihraç ettiğimiz her
sanayi ürününde tüm dünyaya gösteriyor ve bununla iftihar ediyoruz. Daha fazla
Türk malı kullanıp dünyaya daha fazla Türk malı ihraç etmeliyiz.
Bugün Türkiye seramik ve çelik üretiminde dünyada ilk 10 arasında,
hazır giyimde ve televizyon ihracatında Avrupa 2ncisi, Avrupanın
en büyük otobüs üreticisi, en büyük çimento ve buzdolabı üreticisi.
Türkiyede artık SAN-TEZ ve teknopark girişimleriyle insansız
hava araçları, çeşitli yazılımlar, kızılötesi
kameralar, yeni nesil zırhlı araçlar, yerli navigasyon, RASAT ve
GÖKTÜRK-2 devreye alınırken GÖKTÜRK-3 ise millî gözlem uydusu olarak
çalışmaya başlamıştır.
Bütün bunlarla birlikte markalaşmanın,
inovasyonun ve AR-GEnin daha çok arttığı bir Türkiye arzusuyla
Bakanlığımızın 2015 bütçesinin hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Çankırı Milletvekili Sayın Hüseyin Filiz,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) Değerli Başkan, sayın milletvekili
arkadaşlarım; 2015 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının bütçesi üzerinde AK PARTİ
Çankırı Milletvekili olarak söz almış bulunmaktayım;
Milletin Meclisini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin geleceği
üretimdedir. Sanayileşmiş, bütün kalkınmış ülkelere
baktığımız zaman, bunlar üretimle gelişmiş,
üretimle büyümüş ülkelerdir. Tabii ki üretimle büyümenin yolu,
yatırım yapmanın yolu güven ortamından geçer, istikrardan
geçer. Bununla ilgili söyleyecek çok kelimelerimiz var. Bu ülkede güveni
sarsmanın, huzuru bozmanın ülkeye en büyük kötülük olduğunu
hepimiz biliyoruz.
Değerli kardeşlerim, 2023 hedeflerimize
adım adım ilerliyoruz. Bir zamanlar bir cıvatayı bile ithal
ederken, şimdi, Allahın yardımıyla, yerli otomobil ve uydu
projelerimizi hayata geçiriyoruz. Kendi silahımızı,
uçağımızı, helikopterimizi, gemimizi yapıyoruz.
Üretim deyince, bakın, size birkaç tane
çarpıcı rakamlar bilgi vereceğim. 2002 yılında
köylümüzün kullanmış olduğu traktör adedi 10.840 idi, 2013
yılında 56.407, 2014ün ilk sekiz ayında 54.306. Otomobil adedi
2002 yılında 346.565, 2013 yılında 1 milyon 125 bin adet,
2014ün ilk on bir ayında 1 milyon 49 bin adet. Beyaz eşya adedi 2002
yılında 6 milyon 659 bin, 2013 yılında 22 milyon adede
yakın beyaz eşya üretmişiz. Nereden nereye
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 155
adet organize sanayi bölgesinin 90 tanesi bizim dönemimize rastlıyor.
Tabii ki, bu 90 tane organize sanayi bölgesinde 685 bin kişi
çalışmaktadır. Bunlardan bir tanesi Çankırımıza
kurmuş olduğumuz Yakınkent Organize Sanayi Bölgesi. Bu organize
sanayi bölgesi
Çankırımız tabii kalkınmada öncelikli
beşinci bölge olduğu için, organize sanayimiz altıncı bölge
teşviklerinden yararlanmaktadır. Tabii, bu organize sanayimiz,
havaalanına yarım saat uzaklıkta ve içerisinden demir yolunun
geçtiği, Ankaraya kırk beş dakika mesafede, ancak
kalkınmada altıncı bölge imkânlarından yararlanan,
Türkiyedeki en avantajlı organize sanayidir.
Tabii, burada, Meclisimiz vasıtasıyla,
avantajlı olduğumuzu bildiğimiz organize sanayiye
yatırımcılarımızı davet ediyoruz. Biz
Sıfır kilometre bir organize sanayisi yaratalım.
dediğimiz zaman, gerçekten çok şüpheli bakışlar vardı.
Hayal denen bir projeyi gerçekleştirdik, 3 tane yatırımcıya
yer verdik. Tabii ki bunlardan en büyük yatırımcımız Japon
lastik devi Sumitomo firması. Yaklaşık, yılda 10-12 milyon
adet lastik üretecek ve 2.000-2.500 kişi burada istihdam edecek. Eski
parayla, 1 katrilyona yakın bir yatırım getirecek.
Dolayısıyla, biz göreve geldiğimiz zaman, değerli
milletvekili arkadaşlarım, işsizlik Çankırıda yüzde
10du, şu anda yüzde 5e düştü. Arazisini tahsis ettiğimiz bu 3
fabrika 2015 yılında, altı ay sonra açıldığı
zaman işsizliği sıfır yapıyoruz. Doğduğumuz
topraklara olan borcumuzu ödüyoruz.
Değerli kardeşlerim, tabii ki, bu
yatırımlarımızı yaparken her
sıkıştığımız noktada bize
yardımlarını esirgemeyen başta Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanımıza yer tahsisinde Tarım Bakanımıza, dere
ıslahlarında yardımcı olan Orman ve Su İşleri Bakanımıza,
doğal gaz boru hattının döşenmesi için
yardımlarını esirgemeyen Enerji Bakanımıza,
Hükûmetimizin tüm bakanlarına huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanununun hayırlara vesile olmasını diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Batman Milletvekili Sayın Ziver
Özdemir, Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığının yani kısaca KOSGEBin
bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetleri olarak 2023 vizyonumuz
çerçevesinde ekonomideki başlıca hedefimiz, Türkiyeyi gayrisafi yurt
içi hasıla büyüklüğü bakımından dünyanın ilk 10 büyük
ekonomisi içerisine sokmaktır. Bunu yaparken reel ekonomiyi ve
ihracatı esas alan, istihdam dostu büyüme konusundaki kararlılığımız
da sürecektir.
Bugün, Türkiye, içinde bulunduğu bölgenin en büyük
ekonomisi ve en etkin siyasi aktörüdür. Ekonomik ve siyasi olarak yeniden
şekillenen dünyamızda Türkiyenin önemi,
ağırlığı ve etkinliği kuşkusuz günden güne
artmakta ve daha da artacaktır. Yeni dönemde de temel amacımız,
istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme performansı ile
insanımızın refah seviyesini artırmaktır.
İnsanımızın refah seviyesini artırırken ve
ekonomimizi de bu yönde inşa ederken, ekmeğimizi alın terimiz
kadar akıl terimizle de büyütüp adil bir şekilde
paylaşacağız.
Değerli milletvekilleri, işte, bu ekonomik
hedeflerimizi ekonomimizin temel taşı olan KOBİlerimizle
birlikte gerçekleştiriyoruz. KOBİ'ler, bölgeler ve iller
arasındaki geri kalmışlığı telafi etmek, dengeli
büyüme, işsizliğin azaltılması ve yeni iş alanları
açılmasındaki katkıları gibi bir dizi olumlu özellikleri
nedeniyle ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasının temel
taşlarıdır.
KOBİlerimiz ekonomimizde toplam işletmelerin
yüzde 99unu, toplam istihdamın yüzde 75ini, toplam katma değerin
yüzde 54ünü, toplam satışların yüzde 63ünü, toplam
yatırımların yüzde 53ünü karşılamaktadır. Yine,
toplam ihracatın yüzde 59unu ve toplam ithalatın yüzde 40
civarını da gerçekleştirmektedir.
İşte, ekonomimizin en önemli unsurlarından
birini oluşturan KOBİlerimizin yanında olmak ve daha fazla
destek vermek için kurulan KOSGEB, KOBİlerimize destek ve
katkısını günden güne artırmaktadır.
1990 yılında 3624 sayılı Kanun ile
kurulmuş olan KOSGEB, bu tarihten 2009 yılına kadar sadece
imalat sanayisine hizmet etmiştir. 2009 yılında yapılan
kanun değişikliğiyle hizmet ve ticaret sektörlerindeki
KOBİleri de destekler konuma gelmiş ve hedef kitlesi 8 kat
artmıştır.
2002 yılı sonu itibarıyla veri
tabanına kayıtlı işletme sayısı
yaklaşık 4 bin iken, bu rakam 2014 yılı itibarıyla 767
bine ulaşmıştır. 2002 yılında 24 ilde KOSGEB
hizmet merkezi bulunurken, 2014 yılı itibarıyla 81 ilin hepsinde
hizmet verilmektedir. KOSGEB 1990-2002 döneminde KOBİlerimize 14,5 milyon
kredi sağlamışken, 2014 sonu itibarıyla yaklaşık
2,5 milyar TL destek sağlamıştır.
KOSGEB, yeni destek mevzuatıyla, 7 farklı
programıyla KOBİlere katkı sunmaktadır. Bunlar AR-GE,
İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı,
İşbirliği Güçbirliği Destek Programı, Genel Destek
Programı, Girişimcilik Destek Programı, Gelişen
İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı, Tematik
Proje Destek Programı ve Kredi Faiz Desteği Programıdır.
Destek programlarının yanı sıra,
Kredi Garanti Fonu AŞyle de imzalanacak protokolle bundan sonra
işletmelerimize müteselsil kefalet mektubuyla teminat
sağlanacaktır.
Bir yıl geçti, 17-25 Aralık darbe
operasyonundan sonra. Bu bir yıl içinde şu kürsülerde ve
değişik platformlarda muhalefetin bu darbe operasyonunu destekler
mahiyetteki söylemlerinden artık gına getirdi, bu toplum da getirdi
ve bu Parlamento çatısı altındaki iktidar milletvekilleri de
artık bıktık. Sizin inandırıcı olmanız için,
kamuoyuna bunu anlattığınız zaman bir kere
pratiğinizin ve teorinizin birbirine uyması gerekiyor. Biz halka
gittiğimizde 30 Martta da halk bunun onayını verdi, 10
Ağustosta da Sayın Cumhurbaşkanımızı devlet
başkanı olarak seçtiğinde de bunun onayını verdi. Onun
için, halka bir şey anlatıyorsanız, bir kere, siretinizin
suretinize uyması lazım.
Bütçemizin hayırlara vesile olmasını
dileyerek saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Kilis Milletvekili Sayın Fuat Karakuş,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FUAT KARAKUŞ (Kilis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımıza bağlı Türk
Standartları Enstitüsünün 2015 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Gurubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle aziz
milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ iktidarlarıyla birlikte, diğer kurumlarımızda
olduğu gibi TSEnin de hizmet standardı sürekli yükseltilmiştir.
1954 yılında sadece uluslararası standartların takibini
yapmak üzere küçük bir birim olarak kurulan TSE, bugün uluslararası
kuruluşlarda aktif görevler üstlenen, yurt içinde ve yurt
dışında yaygın teşkilatlanmasıyla göz dolduran ve
iş dünyamızın ihtiyaç duyduğu bütün alanlarda test,
muayene, belgelendirme hizmetlerini veren bir kurum hâline gelmiştir. Düne
kadar Avrupa Standardizasyon Komitesi ve Avrupa Elektronik Standardizasyon
Komitesinde oy hakkı bulunmayan TSE, tam üyeliğin
gerçekleşmesiyle en fazla oy oranına sahip 5 standart kuruluştan
biri olmuştur, bunlara ek olarak 13 uluslararası kuruluşun da
tam üyesi konumundadır. Bu durum, Avrupa standartlarının
hazırlanmasında ve kabulünde Türk sanayicisine söz hakkı veren
çok önemli bir gelişmedir.
TSE, ülke sanayisinin daha az maliyetle, yüksek kalitede,
uluslararası standartlara uygun mal ve hizmet üretmesinin anahtarı
hâline gelmiş bir kurumdur. Sadece ülkemizde değil, başta
komşu ve çevre ülkeler olmak üzere, uluslararası pazarlarda da
aranan, tercih edilen, itibar gösterilen bir marka değerine
kavuşmuştur.
İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji
Enstitüsünün kurulmasına öncülük eden, Türk cumhuriyetlerinde de
standardizasyon teşkilatlarının tek çatı altında
toplanmasını sağlayan TSE, 72 ülke ve 98 kuruluşla iş
birliği anlaşması imzalamıştır, uygunluk
değerlendirme alanında yerel kaynakları kullanarak 27
farklı ülkede 38 çözüm ortaklığı ofisi açmıştır.
Özellikle İslam ülkeleri ve Afrika Kıtasındaki ülkelerle ikili
anlaşmalar imzalayarak ihracatçımızın bu ülkelerin
gümrüklerinde yaşayabilecekleri muhtemel sorunları ortadan
kaldırmaktadır.
Bugün itibarıyla 11 ayrı yerleşkede
uluslararası akreditasyona sahip 19 deney ve 3 kalibrasyon
laboratuvarıyla sanayicilere hizmet veren enstitü, öz kaynaklarıyla
yaklaşık 400 milyon liralık yeni laboratuvar
yatırımı yapmayı planlamaktadır. Bu laboratuvar yatırımlarının
anlamı şudur: Sanayicilerimiz, milyon dolarlar ödeyerek yurt
dışında yaptırmak zorunda kaldıkları testleri
artık Türkiyede yaptırabilecek. Böylece hem millî kaynakların
yabancı belgelendirme kuruluşlarına transferinin önüne geçilecek
hem de yerli üreticilerimize zaman ve kaynak tasarrufu sağlayacaktır.
Bu laboratuvarlar, aynı zamanda, komşu ve çevre ülkelerden gelen test
taleplerini karşılayabilecek kapasite ve teknik donanımıyla
ülkemize prestij sağlayacak, döviz kazandıracak yatırımlardır.
TSEnin ülkemize prestij kazandıran
adımlarından birisini de Avrupanın kalite alanındaki lider
kuruluşu Avrupa Kalite Teşkilatının aldığı
kararda görüyoruz. Avrupa Kalite Teşkilatı, TSEnin getirdiği
kalite belgelendirme modelini üye ülkelerde uygulama kararı aldı.
Böylece Türkiye, ilk kez Avrupa ülkelerine bir kalite belgelendirme modelini
ihraç etmiş oldu. Bu ülkelerin yapacağı her belgelendirmeden
TSEnin de belge başına ücret alması söz konusu olacaktır.
Özetlersek şöyle: Geçmiş yıllarda üzerinde
yeterince durulmayan ancak ülke ekonomileri için çok büyük önem
taşıyan bir konu var ki o da standardizasyondur. OECD
raporlarına göre, standartlar ve teknik düzenlemelerin dünya ticaretine
etkisi yüzde 80ler düzeyindedir. Dolayısıyla, standart ve teknik
düzenlemenin belirlenmesi sürecinde etkin olan ülkeler dünya ticaretine de yön
veren ülkeler olmaktadır. Dünyadaki ekonomik savaşın bir
standartlar savaşına dönüştüğü bilinciyle, Türkiyenin
sadece standartlara uyum sağlayan ülke değil, standartları
belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde atılan yeni adımlar sayesinde
enstitünün uluslararası ve bölgesel standardizasyon
kuruluşlarının karar mekanizmalarındaki etkinliği
artırılmıştır. TSE, ulusal ve uluslararası alanda
faaliyetlerin artmasıyla birlikte gelen talepleri
karşılayabilmek için hem istihdama katkı sağlayacak hem de
üstüne, hizmet alan firmalar için maliyetleri azaltacak önemli bir adım
atmıştır. 2012 yılında başlatılan
uygulamayla, çok geniş bir yelpazede mühendislerimiz dış
inceleme uzmanı olarak TSEde istihdam edilmeye başlanmış
olup önümüzdeki yıllarda da istihdam edilmeye devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FUAT KARAKUŞ (Devamla) - Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime son verirken 2015
yılı bütçesinin hayırlı hikmetlere vesile
olmasını temenni eder, TSE çalışanlarına da
teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Selvi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER SELVİ (Niğde)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Patent Enstitüsü
Başkanlığının 2015 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ülkemizde sınai mülkiyet alanında hukuki
düzenlemeler 1870li yıllara kadar uzanmakta. 1871 tarihli Alâmet-i Fârika
Nizamnamesi ve 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu, marka ve patent
konularında ülkemizdeki yasal korumanın temelini teşkil etmekte.
Bu düzenlemelerle Türkiye, sınai mülkiyet haklarının
korunmasını sağlayan ülkeler arasında ilk sıralarda
yer almakta. Yine, cumhuriyetimizin ilk yıllarında sınai
mülkiyetin korunması için uluslararası bir birlik
oluşturulmasına zemin sağlayan ve sınai mülkiyet hukukunda
anayasa olarak görülen Paris Sözleşmesine 1925 yılında taraf
olduk. 1965 yılında 551 sayılı Marka Kanununun
yürürlüğe girmesi ve 1976 yılında Dünya Fikrî Mülkiyet
Teşkilatı Kuruluş Anlaşmasına katılım,
ülkemizin sınai mülkiyet haklarının korunması
alanındaki diğer önemli adımlarıdır ve en son olarak
da bugün bütçesini konuştuğumuz Türk Patent Enstitüsü 1994
yılında kuruldu ve hizmete başladı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına
bağlı olarak özel bütçeli bir kuruluş olarak faaliyetlerini
sürdüren Türk Patent Enstitüsü, görev ve sorumlulukları itibarıyla
sınai mülkiyet sisteminin merkezinde yer almakta. TPEnin, 2012-2016
Strateji Planı çerçevesinde sınai mülkiyet haklarına
ilişkin hizmetleri hızlı ve kaliteli yürütme, sınai
mülkiyet kültürünü toplumun bütün kesimlerine yayma ve sınai mülkiyetin
ekonomik faydaya dönüşmesini sağlama, sınai mülkiyet
alanında ulusal ve uluslararası platformlarda yönlendirici olma ve
son olarak kurumsal kapasiteyi sistematik olarak güçlendirme konularında
çok önemli başarılar elde ettiği yadsınamaz bir gerçektir.
İktidarımızla sağlanan siyasi
istikrar ve gelişen ekonomimizin neticesi olarak marka, patent ve
tasarımda oluşan sınai mülkiyet başvurularında meydana
gelen artışlar, söz konusu başarının bir
göstergesidir. Yoğun bir küresel rekabetin yaşandığı dünyada
ülkemiz, sınai mülkiyet alanında 2002 yılından bu yana çok
büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Müsaade ederseniz
güncel rakamları sizinle paylaşmak istiyorum, geçmiş dönemle
karşılaştırmalı olarak:
Bir parametre olarak baktığımızda
patent başvurusu sayısına, ülkemizde mevcut sınai mülkiyet
mevzuatının yürürlüğe girdiği yıl olan 1995
yılından iktidara geldiğimiz 2002 yılına kadar olan
geçen dönemde toplam patent başvurusu sayısı, sadece 2014
yılı içerisinde ilk on bir ayda yapılan toplam patent
başvuru sayısının yarısı kadar. Yine, 1995-2000
yıllarını kapsayan sekiz yıllık dönemde tescil edilen
patent sayısı yalnızca 325 iken 2014 yılının
sadece ilk üç ayında 332 patent tescil edilmiştir. Bir başka
deyişle, 2014 yılının ilk üç ayındaki tescil edilen
patent sayısı, ilk sekiz yıllık dönemde tescil edilen
patent sayısının daha üstündedir. Faydalı modele
baktığımız zaman, yine 1995-2002 yılları
arasındaki dönemi incelediğimizde, toplam faydalı model
başvuru sayısı 3.050yken bu sayıya 2014
yılının on bir ayı dolmadan ülkemizde
ulaşılmıştır. Yine, bizden önceki sekiz
yıllık dönemde tescilli faydalı model sayısı
1.192yken bizim dönemimizde bu sayıya 2014 yılının sadece
ilk altı ayında ulaşılmıştır.
Görüleceği üzere, gerek patentte gerekse faydalı modelde tescil
sayılarımız başvuru sayılarımıza göre çok
daha fazla katlanarak artmıştır. Bu durum, geçmiş dönemlere
göre, sadece nicelik artışını değil, nitelik olarak da
büyük gelişmeler kaydedildiğini göstermektedir.
Marka başvurularına
baktığımız zaman da Türkiye, marka başvurularında
son yıllarda ortaya koyduğu performansla Fransa ve Almanyayı
geçerek 2011 yılında Avrupanın zirvesine
yerleşmiştir. 2011 yılından itibaren, 100 binin üzerinde
başvuruyla Türkiye, her yıl Avrupada en fazla marka
başvurusunun yapıldığı ülke konumundadır. 2014
yılı sonunda da, aynı şekilde, Türkiye, marka başvurularında
Avrupada 1inci olacaktır, bu böyle görülmektedir.
Tasarım başvuruları noktasında
baktığımızda da 2002 yılında 20 bin
civarında olan tasarım başvurumuz, 2014 yılı
itibarıyla 45 bin rakamına ulaşmıştır ve ülkemiz,
2014 yılında da Avrupada 2nci sıradaki yerini bu alanda
koruyacaktır.
Son söz olarak da bütçemizin hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Giresun Milletvekili Sayın Adem Tatlı,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM TATLI (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
TÜBİTAK, AR-GE ve yenilik alanında ülkemizin en önemli
kuruluşudur. TÜBİTAK bünyesinde 2002den bu zamana kadar AK
PARTİ hükûmetleri dönemlerinde yapılan hizmetleri ve destekleri,
zamanımızın yettiği ölçüde anlatmak istiyorum.
TÜBİTAK bünyesinde 2005 yılında
başlatılan Türkiye araştırma alanı destek
programlarına ilk yılında 345 milyon TL ödenek
ayrılmışken 2015 yılında ise 977 milyon TL ödenek ayrılmasını
öngörmekteyiz. TÜBİTAKın akademik AR-GE destek programlarıyla
araştırma camiamıza son dokuz yılda, kırk bir
yılda verilen destekten daha fazla destek sağladık; yıl
sonuna kadar 340 milyon TL harcama öngörmekteyiz.
TÜBİTAKın özel
sektöre yönelik AR-GE ve yenilik faaliyetlerini teşvik ettiği
programlar kapsamında da hükûmetlerimiz döneminde büyük artış
sağladık. 1995-2002 yılları arasında 1.146 proje için
toplam 364 milyon TL destek sağlanırken 2003-2013 yılları
arasında sağlanan destek miktarı yaklaşık 9
katına çıkmış ve 8.661 proje için 3,4 milyar TL ödeme
yapılmıştır. Ocak-Kasım 2014 itibarıyla, özel
sektöre yönelik destek programları kapsamında 1.700 firmanın
2.280 projesine toplam 360 milyon TL hibe destek sağladık, yıl
sonuna kadar ise yaklaşık 425 milyon TL hibe destek ödemesini
öngörmekteyiz.
Bunların yanı
sıra, TÜBİTAK, gençleri girişimciliğe ve
araştırmaya yöneltecek destek programları da yürütmektedir. 2012
ve 2013 yıllarında iş planları uygun bulunan toplam 2.239
girişimcinin her birine 100 bin TL olmak üzere firmalarını
kurmaları için 2013 yılında toplam 6,55 milyon TL,
Ocak-Kasım 2014 döneminde 14 milyon TL yani toplamda yaklaşık 21
milyon TL sermaye desteği sağladık.
2012 yılında
başlatılan Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programıyla
Ocak-Kasım 2014 döneminde 20 üniversiteye yaklaşık 18 milyon TL
hibe destek verdik. Yeni paradigmamız, eğitim ve AR-GE temelli bir
bilgi ekonomisi olmaktır.
TÜBİTAK
tarafından bilim insanları ile araştırmacıların
yetiştirilmeleri ve geliştirilmeleri için doğrudan
aktarılan kaynak miktarını 2003 yılında 5,5 milyon
TLden 2013 yılında 18 katına çıkararak yaklaşık
102 milyon TLye yükselttik.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Destek ve Ödül Programına 2014
yılı için 5 milyon TL bütçe tahsis etmiş olup 2015
yılı için ise 15 milyon TL bütçe tahsisi öngörmekteyiz.
TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve
Geliştirme Enstitüsünde Hassas Güdüm Kiti-1in mühimmatı
geliştirilmiş olup seri üretime başlanmıştır.
Ayrıca, F16 savaş uçakları için Hassas Güdüm Kiti-3ü ve Hassas
Güdüm Kiti-4ü geliştirme çalışmaları sürdürülmekte olup bu
çalışmaların tamamlanmasıyla hem F4 hem de F16
uçaklarımıza hassas vuruş yeteneği kazandırılacak
ve bu alandaki kısıtlamalardan ülkemiz kurtulacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
diğer önemli projelerimizden olan Yüksek Gerilim Doğru Akım
Sistemi Geliştirilmesi Projemiz Türkiyeyi enerji koridoru hâline
getirecektir. 2014 yılında, TÜBİTAK ilk defa yurt
dışına teknoloji transferini yapmıştır. Bu
kapsamda, Suudi Arabistana TÜBİTAK Enerji Enstitüsünün
geliştirdiği STATCOM gerilim düzenleyici sistemleri kurulmuştur.
Bunun yanında, G ÖKTÜRK
2 uydusuyla dünyanın farklı bölgelerinden 5 binden fazla görüntü
alınarak toplam 7 milyon kilometrekarelik alan görüntülenmiştir.
Haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A Projesini de gelecek ay
başlatıyoruz.
Her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji
alanında da AK PARTİ iktidarları döneminde geldiğimiz
noktanın ortada olduğunu belirterek 2015 yılı bütçesinin
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Gülay Dalyan,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLAY DALYAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Bilimler
Akademisi bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bilime verdiği önemi şu sözleriyle ifade
etmiştir: Dünyada her şey için, maneviyat için, maddiyat için,
muvaffakiyet için, medeniyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.
Bilimin, bilim insanlarının ve bilimsel
çalışmaların her zaman uygarlık, toplumsal gelişme,
refah açısından belirleyici bir etkiye sahip olduğu hepimizin
kabul ettiği bir gerçektir. Türkiye'nin ulusal akademisi olan TÜBA,
ülkemizde bilimi toplumun odak noktası hâline getirmek, bilim
insanlığını ve bilimsel araştırmaları
özendirmek, ödüllendirmek, bilim temelli danışmanlık, program,
proje gibi faaliyetleri gerçekleştirmektedir.
Türkiye Bilimler Akademisi, kuruluşundan bu yana,
destek, ödül ve burs programları, bilimsel program, projeler ve
çalışma grupları, yayınlar, uluslararası
ilişkiler başlıkları altında faaliyetlerini
yürütmektedir. TÜBAnın bu görevlerinin yanı sıra devam etmekte
olan faaliyetleri -Kök Hücre Çalışma Grubu, Kanser Çalışma
Grubu- ile sempozyumlar, çalıştaylar ve bilimsel toplantılar
yaparak ülkemizin bilim ve kültür için büyük önem taşıyan
etkinlikleri hayata geçirmektedir. Ayrıca destek, ödül ve burs
programları kapsamında, 2001 yılından bugüne kadar
yürüttüğü Üstün Başarılı Genç Bilim
İnsanlarını Ödüllendirme Programıyla (GEBİP) 335 genç
bilim insanı ödüllendirilmiş ve desteklenmiştir. Bu
başarılı genç bilim insanlarımızın örgütlenmesi
için ulusal genç akademisi oluşturularak ulusal ve uluslararası
düzeyde desteklenmeleri de planlanmaktadır. TÜBA, bilimsel gelişme
için gerek duyulan araştırmacı insan gücünü nicelik ve nitelik
açısından yükseltmekte, ülkemizde genç araştırmacıların
bağımsız ve yetkin bilim insanı olmaları yönünde
teşvik etmektedir. Bu nedenle, seçiciliği bilimsel açıdan yüksek
olan bütünleştirilmiş doktora programı ve doktora sonrası
araştırma programıyla bugüne kadar toplam 30
araştırmacıyı yurt
içi ve yurt dışında desteklemiştir. Akademi
konferansları, üniversite konferansları ve TÜBAnın
gerçekleştirdiği bilimsel toplantılar olmak üzere toplam 216
akademik, 535 üniversite konferansı düzenlenmiştir.
Ulusal bir bilim akademisi olan TÜBAnın dünya bilim
camiasında varlık göstermesi ve ülkemizi temsil etmesi büyük önem
taşımaktadır. Akademi -Yönetim ve Yürütme Kurulları olmak
üzere- 23 uluslararası protokol, 11 üyelikle uluslararası camiada
varlığını sürdürmekte, ayrıca 2015 yılından
itibaren uluslararası Türk bilim ödüllerini vermeyi planlamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilim dünyası baş döndürücü bir hızla ilerliyor. AK PARTİ
olarak bilimi, teknolojiyi ve yeniliği kalkınmanın lokomotifi
yapmayı hedefleyen yol haritamızda, Türkiyenin müreffeh yarınlara
ulaşması için çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Bilim güneşi parlamayan devletler, geriliğe, yoksulluğa kendi
kendilerini mahkûm etmişlerdir. Günümüzde ülkelerin
gelişmişliğini oluşturan, üstünde parlayan bilim
güneşidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken Peygamber Efendimiz (SAV) İlim tahsil ediniz çünkü
maarif, bizim düşmanlarımıza karşı
silahımızdır. diye buyurmuştur.
Bu vesileyle, Türkiye Bilimler Akademisi bütçesinin
hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet
Erdoğan
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN
(Adıyaman) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Tarım Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım, sizleri saygıyla
selamlarım.
AK PARTİ döneminde tarım -sosyal olmakla
beraber- stratejik ve rekabete dayalı, iktisadi bir sektör olarak ele
alındı, gündelik bakıştan stratejik planlamaya geçildi.
Tarım Kanunu da dâhil, sektörle ilgili 15 önemli kanun çıktı. Bu
yaklaşım ve politikalar tarımda büyümeyi beraberinde getirdi. 36
milyardan devraldığımız tarımsal millî gelir 116
milyar liraya ulaştı. Tarımsal hasılada Avrupada 4üncü
sıradan 1inci sıraya yükseldik. Sektörün geliştirilmesi için
altyapının çok ciddi bir reforma ihtiyacı vardı.
Tarımsal üretim havzaları belirlendi, Tarım Strateji Belgesi,
Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi, tarım master planları
hazırlandı. Çiftçinin daha verimli bir araziye sahip olması ve
üretim yapması için arazi toplulaştırma
çalışmalarına önem verildi. 1961-2002 arası, kırk bir
yılda, 450 bin hektar arazi toplulaştırması
yapılmışken on iki yılda 4,5 milyon hektar
toplulaştırma yapıldı.
Seçim bölgem olan Adıyamanda Samsat 1 ve Çamgazi
Barajı sulamalarının yapıldığı alandaki
toplulaştırma çalışmaları bitmek üzere.
Yıllardır dile getirilen projeler AK PARTİyle birer birer
hayata geçiyor. Çetintepe Barajında inşaat
çalışmaları devam ediyor, Koçali Barajında yer teslimiyle
beraber 2015te ilk kazmayı vuruyoruz. Gömükan Barajının
2015te ihalesi yapılıyor, Büyükçay ve Besni barajlarında
projeler devam ediyor. Çelikhan sulamasının birinci
kısmının ihalesi 21 Ocakta. Bebek 2, Durak, Aslanoğlu,
Samsat 2 projeleri devam ediyor. Balkar, Çelik göletlerinin ihalesi
yapıldı. Gölbaşı-Çınarlıgöl,
Çelikhan-Yeşiltepe, Besni-Akpınar, Sincik-Arıkonak,
Gerger-Çifthisar ve Kesertaş, Tut-Öğütlü, Merkez Akçalı 1, Akçalı
2, Pınaryayla ve Kuşakkaya göletlerinin projesi tamamlanmak üzere.
Suya hasret topraklarımız cazibeli suya kavuşuyor. Çiftçimizin
enerji maliyeti azalacak. Adıyamanda 800 bin dönüm arazimiz bu
çalışmaların bitmesiyle üretimle, bereketle buluşacak.
Tarım arazilerinde bölünmeye son veren düzenlemeler
yapıldı. Tarımsal verimliliği ve kaliteyi artırmaya
yönelik çalışmaların bir parçası olarak girdilere önem
verildi, tohumculuk sektörü geliştirildi.
Tarımsal destekler verimlilikle, kaliteyle,
sağlıkla ve kırsal kalkınmayı esas alacak şekilde
düzenlendi. 53 yeni destek başlatıldı. 2002 yılında
1,8 milyar TL olan tarım desteği bu yıl 9,7 milyar TL oldu. On
iki yılda çiftçimize 70 milyar TL karşılıksız nakit
hibe desteği sağlandı. 2015 yılında 10 milyar TL nakit
destek ödemesi yapılacak.
Önümüzdeki yıl yeni projeler var; 42 vilayette IPARD
dediğimiz Avrupa Birliği Katılım Öncesi Kırsal
Kalkınma Programı vardı ama diğer illerde yoktu, ulusal
kaynaklarımızla 39 ilde de bu proje uygulanacak. Su ürünleri,
hayvansal, bitkisel ürün işleme, paketleme, depolamaya yönelik tesislere yüzde
50 hibeli 3 milyon TLye kadar destek verilecek.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bundan tam on iki yıl önce, 2002 yılı bütçesinin toplam
yatırım miktarı 9 milyar lira iken 2014 yılında sadece
çiftçimize 9,7 milyar TL ödedik. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri ve alkışlar) 2015te 10 milyar TL destek daha
ödeyeceğiz. Türkiye on iki yılda nereden nereye gelmiş?
diyenlere sormak lazım.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Çiftçilere soralım Erdoğan!
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) - Bu Meclis AK PARTİ öncesi bütçeleri de gördü; bütçe tahminleri
sanki zar atılarak belirlenmiş gibiydi, ekonomideki çöküntü
maskelenmeye çalışılıyordu.
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Trakyanın 2 misli toprağı köylüler terk etti, ekilmiyor.
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) - AK PARTİ on iki yıl boyunca enflasyon, faiz,
karşılıksız para basmak yoluyla milletimizin emeğine
ve ekmeğine göz diken politikalara prim vermedi.
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Hangi tarım politikasından bahsediyorsun? İnsanlar açlıktan
madenlere girip ölüyor, tarımı terk ediyor, aç
bıraktınız!
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) - İktidara gelmek için pervasızca laf atıp tutanlar,
Kaf dağının ardındakini vadedenler, her yolu mübah
görenler, ilkeleri rafa kaldıranlar aynada kendilerine baktıklarında
yüzleri kızarmasa da milletin aynasında mahcup olurlar.
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Senin yüzün kızarsın! 301 madenci öldü, hiç kimsenin yüzü
kızarmadı.
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) - Millî iradeyi hiçe sayanlar, milletin tercihlerini
sıkıntı olarak görenler, vesayet özlemi içerisinde olanlar,
milletin değerleriyle dalga geçenler, ülkenin geleceğine, milletin
adamlarına kumpas kuranlar
GÜRKUT ACAR (Antalya)
301 insan öldü bir tek siyasi sorumlu istifa etmedi, esas sizin yüzünüz
kızarmalıdır.
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) -
en ağır cevabı milletten aldılar, almaya da
devam edecekler. Biz bu topraklarda barış ve kardeşlik
tohumları ekerken birileri rüzgâr ekmeye devam ediyor ama bilmeliler ki
rüzgâr eken fırtına biçer.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Aç
bıraktınız köylüleri, aç bıraktınız!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Şeyh Edebalinin,
Hazreti Mevlânanın, Yunusun, Hacı Bektaşın,
Bediüzzamanın mayasını attığı, hamurunu
yoğurduğu bu coğrafyada
ALİM IŞIK (Kütahya) Ruhlarını
incitirsin, ruhlarını. Onlardan bahsetme, yolsuzluklardan bahset!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) -
fitne, fesat, şer
odaklarına geçit vermeyeceğiz; barış ve kardeşlik
şarkılarını birlikte söyleyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Çünkü biz, öz
kardeşler arasında ihanet tohumları ekmek isteyenlere
fırsat vermeyecek büyük bir milletiz.
Bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri ve
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Başkanım, bizi göstererek yüz kızartacak
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Demiröz, buyurun.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Bizim grubu işaret ederek sayın hatip
ÖNDER MATLI (Bursa) Ne
kadar alıngansınız!
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) -
Yüzleri kızarması gerekir. diye ifade etti. Biz yüz
kızartacak bir şey yapmadık ki
BAŞKAN Ben bir
şey söylemiyorum
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) - Ben iki dakika konuşmak istiyorum.
BAŞKAN Şimdi,
bir saniye
Parmağıyla,
aslında herkese şöyle yaptı. Yani, parmak işareti şu
şekilde
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Hayır efendim.
BAŞKAN Bir saniye
Ben çok dikkatle izledim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Tamam.
BAŞKAN Hiçbir
grubu
Yani, isimlendirerek hiçbir gruba söz söylemedi.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Tüm grupları.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Sayın Başkan,
kendi gruplarını mı suçladı yani? Kendi gruplarına
mı sataştı yani?
BAŞKAN Parmağıyla herkese işaret
etti.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
ben söyleyeyim, tamam, söz vermeyin. Yüzleri kızaracak hâle getirdi,
yüzleri kızarmıyor. şeklinde bizi itham etti. Böyle bir ithama
gerek yok.
BAŞKAN Hayır, bakın, şimdi siz
üzerinize
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Tutanakları
getirtin bakalım.
BAŞKAN Bakın, ben
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Yakışmadı hatibe!
BAŞKAN Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Biz ona herhangi bir
şey söylemedik, tarımla ilgili konuşuyoruz, o bize Yüzlerinin
kızarması gerekir. diye hitap etti. Yani, bizler onun gibi mi
konuşalım? Bakalım
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Öyle konuş
İlhan ağabey, serbest sana, serbest!
BAŞKAN Sayın Demiröz, yani ben
arkadaşımızı dikkatle izledim, dinledim, Cumhuriyet Halk
Partisinden, Milliyetçi Hareket Partisinden, Halkların Demokratik
Partisinden bahseden, birebir özne kullandığı bir cümlesi
olmadı. Bu arada, Meclisin her bir grubuna da parmağını
salladı, bu da ayrı. Diğer taraftan, siz bütün bu yüz
kızarma işlemlerinin kendi grubunuz üzerine söylendiğini kabul
ediyorsanız
Ben şimdi bu ilgili arkadaşa soracağım.
Siz Cumhuriyet Halk Partisini mi kastettiniz Sayın
Erdoğan?
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Bursalı
İlhan Beyi kastetti!
BAŞKAN Şimdi bakın, ben bir soru
soruyorum, siz ne karışıyorsunuz?
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) O karışır,
her şeye maydanoz o!
BAŞKAN Bir soru soruyorum, Cumhuriyet Halk
Partisini mi kastettiniz?
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, ben ortaya konuştum, kimseye konuşmadım.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman hepimizi
kastetmiş!
BAŞKAN Ya ortaya karışık
konuştunuz da ben şimdi ona göre söz vereceğim kardeşim.
Kastettim. veya Kastetmedim. diyeceksiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Kastetmedim.
BAŞKAN Kastetmedim. Diyor, tutanağa da
geçti.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Kendi grubunu mu kastetti
acaba?
BAŞKAN Onu bilemem. Kastetmediğini söyledi.
Bursa Milletvekili Sayın Önder Matlı, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖNDER MATLI (Bursa)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının 2015 yılı
bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Öncelikle, yüce
heyetinizi, Türkiyenin dört bir yanında el emeği ve alın
teriyle büyük Türkiye için üreten çiftçilerimizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
tarım dünyada stratejik önemi olan bir konu hâline gelmiştir. Artan
nüfusun yanı sıra gelir seviyesinin artmasıyla tarım
ürünlerine, gıdaya olan taleplerde de çok ciddi artışlar
olmuştur. Bununla birlikte, tarım sadece gıdayla ilgili olmaktan
çıkmış, artan enerji fiyatlarıyla, enerji sektörüyle
entegre hâle gelmiştir. Yağlı tohumlardan biyodizel, tahıl
ürünlerinden biyoetanol üretilmesine kadar birçok farklı alana
genişletilmiş bulunmaktadır. Her gün büyüyen ve çeşitlenen
tarım sektörü, Hükûmetimiz tarafından yönetilen stratejik
bakış açısı ve etkin yapısal dönüşüm
politikaları sayesinde ekonomimize önemli katkı sağlayan sektör
konumuna gelmiştir.
Bazıları gibi hamasi nutuklarla oturduğu
yerden siyasi söylemlerde bulunanlar gibi konuşmak istemiyorum, somut
gerçekleri ortaya çıkaran rakamları konuşmak istiyorum. Bitkisel
üretimden hayvancılığa kadar, kırsal kalkınmadan
güvenilir gıdaya kadar birçok alanda kaynak aktarılan tarım
sektörü, 2002 yılında 23 milyar dolar gayrisafi millî hasılaya
sahipken 2013te 61 milyar dolar gayrisafi millî hasılaya ulaşmıştır
ve bu rakamla da Avrupanın lider ülkesi konumuna geldik.
Evet, standart uluslararası ticaret
sınıflamasına göre 2002 yılında 4 milyar dolar olan
tarımsal ürün ihracatımız, yıllık ortalama yüzde 13
oranında büyüme göstererek 2013 yılında 18 milyar dolara
yükselmiştir.
Dış ticaret dengesine baktığımız
zaman da tarım sektörü 2013 yılı sonunda 6 milyar dolar ticaret
fazlası vermektedir. Üretim ve ihracat artışları sonucunda,
tarım sektörüyle uğraşan üreticilerimizin geliri, muhalefetin
söylediği gibi Çiftçi battı, çiftçi bitti. söylemlerinin tersine,
dönem içerisinde 3,5 kat artmıştır. 2013 yılında 192
ülkeye 1.681 çeşit tarım ürünü ihraç eden Türkiye, hayvansal ürün ve
su ürünleri ihracatında da cumhuriyet tarihinin rekorlarını
kırmıştır. Hayvansal ürünlerde 2002 yılında 143
milyon dolar olan ihracatımız 2013 yılında 1,4 milyar
dolara ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri
ALİM IŞIK (Kütahya) İthalatlara da bir
baksan iyi olur. İthalat rakamları
Öyle hemen ihracatı söyleyip
geçme.
ÖNDER MATLI (Devamla) İthalatlar da var,
ithalatlar da var. Biz net dış ticaret fazlası veriyoruz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Şu dış ticaret
fazlasından bir bahsetsene, bir rakam söylesene ya, bir rakam söyle! Hep
aynı yalanlar. Bir tane rakam söyle. Utanmaz adamlar ya!
ÖNDER MATLI (Devamla) Evet, değerli milletvekilleri,
makroekonomik alanda ilklere imza atan tarım sektörümüzde Hükûmetimiz
tarafından birçok tarımsal kredi imkânı
sağlanmıştır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica ediyorum,
yerinizden bağırmayın. Herkes birbirine parmağını
sallıyor ya!
ÖNDER MATLI (Devamla) Tarımsal kredilerde, 2014
yılında, faaliyete göre değişmekle birlikte yüzde 25 ila
yüzde 100 faiz indirimi sağlanmıştır. Bu indirimle
sübvansiyonlu tarımsal kredilerde cari faiz oranı yüzde sıfır
ila yüzde 8,25 arasında gerçekleşmiştir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) -
Saman ithalatınızı anlat. Ne kadar saman ithal ettiniz?
ÖNDER MATLI (Devamla) - 2014 yılı
itibarıyla çiftçilerimize kullandırılan tarımsal kredi
miktarı 14,3 milyar liraya ulaşmıştır. Tarımsal
kredilerde yaşanan bu artış hiç kuşkusuz Hükûmetimizin
tarım sektörüne verdiği desteğin ve çiftçilerimizin,
üreticilerin tarım sektörü ve ekonomik istikrara duyduğu güven
duygusunun en büyük göstergesidir.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Borcu olmayan çiftçi
kredi alır mı?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Bununla birlikte, Hükûmetimiz bu
bağlılık ve güven temelinde sektörün gelişmesi ve
verimliliği noktasında tarımsal desteklemede de üreticinin
yanında yer aldığını göstermiştir. 2002de 1,8
milyar TL olan tarımsal destekler bugün 9,7 milyar liraya
ulaşmıştır ve AK PARTİ iktidarı döneminde toplam
70 milyar liralık tarımsal destek sağlanmıştır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Çiftçiler onun için mi terk
ettiler köyleri?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Mazot ve gübre diyoruz. Mazot ve
gübrede de, on bir yılda çiftçimize mazot desteği olarak 5,3 milyar
TL destek sağlanmıştır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Yılda 9 milyar lira vergi
alıyorsun, bir yılda 9 milyar lira vergi alıyorsun, bir
yılda!
ÖNDER MATLI (Devamla) - Bunun yanı sıra da 5
milyar liraya ulaşan rakamda gübre desteği
sağlanmıştır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Madenlerde kim
çalışıyor?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Evet, değerli
milletvekilleri, tarımda anlatacak çok şey var ama bu kısa
sürede bunu anlatmak mümkün değil.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ama senin
anlatacağın bir şey yok, senin anlatacağın bir
şey yok!
ÖNDER MATLI (Devamla) - Fakat tarım sektörümüz,
gıda sektörümüz
ALİM IŞIK (Kütahya) İthalattan
bahsetmedin, girdi fiyatlarındaki artıştan bahsetmedin!
BAŞKAN Alim Hoca
ÖNDER MATLI (Devamla) -
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımızın yürüttüğü
proje ve faaliyetlerle Türkiye, 7 bölgesi ve 81 ilindeki çiftçilerimizle,
üreticilerimizle el ele vererek muhalefetin kara tablolarına inat güçlü
Türkiye ve kendine öz güveni yüksek çiftçilerimizle
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Çiftçi kalmadı, çiftçi!
ÖNDER MATLI (Devamla) -
2023 yılında 150
milyar dolar tarımsal hasılaya ulaşacak ve dünyanın en
büyük 5inci tarımsal ekonomisi hâline gelecektir.
Bu vesileyle, 2015 yılı bütçemiz memleketimize,
milletimize, çiftçimize, üreticimize hayırlı uğurlu olsun
diyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diyarbakır Milletvekili Sayın Oya Eronat,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; AK
PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf
atmalar)
Muhteremler, muhteremler, Sayın Oya
Hanımı izleyelim.
Buyurunuz.
AK PARTİ GRUBU ADINA
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2015
yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
4733 sayılı
Kanunla idari ve mali özerkliğe sahip olarak 2002 yılında
kurulan bu kurumun misyonunu şöyle özetleyebiliriz:
1) Piyasaların
düzenlenmesi ve denetlenmesi. Örnek olarak tütün ekiminin düzenlenmesi, tütün
ve tütün ürünlerinin imalatıyla birlikte iç ve dış
satışının düzenlenmesi konusunda gerekli mevzuatları
hazırlamak, yine bu mevzuatlarla ilgili uygulamaların sahada gözetim
ve denetimini sağlamak, aksaklıklarla ilgili
yaptırımları izlemek ve uygulamak.
2) Toplumun ve halkın
sağlığını, refahını koruyucu önlemler almak.
Buna örnek olarak da 18 yaşından küçüklere alkol ve sigara
satışının yasaklanması ve tütün mamullerinin her türlü
reklamının yapılmasının önüne geçilmesi verilebilir.
Yine, metanol
kullanılarak üretilen sahte alkollü içkilerin üretiminin önüne geçebilmek
için metanolün kokulandırma ve tat bozma uygulaması da kurumca 2011
yılında mevzuat hâline getirilmiştir.
Ülkemizde tütün üretimi 6
coğrafi bölgede yapılmakta olup özellikle güneşte kurutulan ve
farklı aromaya sahip oryantal tip tütün üretimi ve ihracatında dünya
liderliği sürdürülmektedir. Tütün ihracatımızın 2013
yılında ekonomiye katkısı 423 milyon dolar olup 2014
yılı Haziran ayı sonu itibarıyla 298,8 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir. 2014 yılında da 68.375 üreticiyle 83,6 bin
ton tütün ürettirmek için sözleşme yapılmış olup bu
tütünler 2015 yılının Ocak ve Şubat aylarında üretici
tarafından tütün tüccarlarına satılacaktır.
Alkollü içkiler
piyasasının da işlem hacmi 8 milyar dolar
civarındadır. Ülkemizde alkollü içki piyasasında 5i hem üretici
hem ithalatçı olmak üzere 179 firma, 116 ithalatçı firma olmak üzere
toplam 301 firma faaliyet göstermektedir.
Öte yandan, alkol kullanımından kaynaklanan
kamusal, toplumsal ve tıbbi nitelikteki her türlü zararları önlemek
amacıyla alkollü içki ambalajları üzerine konulacak sağlık
uyarılarına ilişkin düzenleme yapılmış olup
10/8/2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yine, ülkemizde uygulanmakta olan tütün mamullerinde
paketleme ve etiketleme tedbirleri de Dünya Sağlık Örgütü
tarafından Avrupa bölgesinde en iyi uygulama seçilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tütün ve alkolün zararlarıyla ilgili her yıl Dünya Sağlık
Örgütü çeşitli veriler hazırlamaktadır. Kanser nedenleri
sıralandığında yüzde 5 oranıyla alkolün de bu
sıralamada yer aldığını görürüz. Yine, Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğanın savaş açtığı
sigaranın da akciğer kanserinde yüzde 70le zirvede olduğunu
biliyoruz. 19 Temmuz 2009 tarihinde Türkiyedeki tüm kapalı alanların
dumansız hava sahası hâline getirilmesiyle sigara içme oranında
ciddi düşüşler görülmüş olup 2008 yılına göre 2
milyondan fazla insan sigarayı bırakmıştır. Yine, yasak
olmamasına rağmen evlerde sigara içenlerin oranı yüzde 35
oranında azalmıştır. Tütünle mücadelede ülkemiz dünyada
başarılı ilk 4 ülke arasında yer almıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
genel bütçeden pay almayan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun
2015 bütçe tahmini 96 milyon liradır. Gelirlerin yaklaşık yüzde
98i faaliyet gelirlerinden, yüzde 2si ise diğer gelirlerden
oluşmaktadır. Kurum, kurulduğu tarihten itibaren -2014
yılı da dâhil olmak üzere- yaklaşık 366 milyon lira hazineye
aktarmıştır.
2015 yılı bütçesinin hayırlara vesile
olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on üç dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ALİ ÖZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığının
bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ)
Sağlık Bakanı yok.
ALİ ÖZ (Devamla) - Bu vesileyle
yüce Meclisi, ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi, tabii ki sağlık çalışanlarını da
saygılarımla selamlamak istiyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin on
iki yıllık iktidarı döneminde sağlık alanı
öncelikli ve ana ilgi alanlarından biri olmuştur. Adalet ve
Kalkınma Partisinin on bir yıllık sağlık
uygulamalarına bakıldığında, sağlık
hizmetinin özelleştirildiğini, sağlığın
metalaştırıldığını, alınıp
satılan, devredilebilen ticaret hâline getirildiğini açıkça
görmekteyiz.
Adalet ve Kalkınma Partisinin on
iki yıllık iktidarı döneminde sözde reformist sağlık
politikaları, resmî olarak maliyetleri düşürme ve verimliliği
artırma amacını taşısa da pratikte hem hastalar hem de
sağlık çalışanları, sağlık emekçileri
arasında ciddi adaletsizlikler ve eşitsizlikler meydana
getirmiştir. Bu anlayışla sağlığın kamusal
karakteri aşındırılarak serbest piyasacı ortama hizmet
eden bir anlayış hâkim olmuştur. Sağlık
Bakanlığının bütçesini bu anlamda değerlendirmekte
fayda vardır.
Ülkemizde merkezî bütçeden ayrılan
paya baktığımız zaman, gelişmiş ülkelere göre
Türkiyede sağlık alanına ayrılan bütçenin oldukça
gerilerde olduğunu ve yetersiz olduğunu görmekteyiz. Bütçenin kendi
içerisindeki dengesine baktığımızda, bütçede esas olarak
Önleme, hasta et, ondan sonra nasıl olsa biz tedavi etmek için bütçeden
size yeterli parayı ayırırız.
anlayışının hâkim kılındığını
yani on iki yıl öncesinde dayatılan Sağlıkta Dönüşüm
Programı ve neoliberal ekonominin bir yansıması olarak
karşımıza çıktığını görürüz.
Kişiye özgü koruyucu
sağlık hizmetlerinin verilmesinden Halk Sağlığı
Kurumu sorumludur. Fakat Halk Sağlığı Kurumunun
Sizleri
rakamlara boğmak istemiyorum ama Türkiyede koruyucu sağlık
hizmetleri için kişi başı yaklaşık 20 TLye kadar bir
paranın düştüğünü hepinizin bilmesini isterim. Koruyucu sağlık hizmetlerinde bir model olarak
sunulan, bir sertifikayla tıp fakültesi mezunu pratisyen hekim
arkadaşlarımızı bir anda aile hekimliği
uygulamasına geçiren, aile hekimliği uygulamasında başta
iktidarın vermiş olduğu sözleri tutmayarak onları
sokağa döken, onlara daha önce yapmamaları gereken işler
konusunda yeni iş yükleri getirerek onları çileden çıkaran bir
anlayışın hâkim olduğunu da görüyoruz. Aile hekimlerinin,
maalesef, başlangıçta imzalamış olduğu
sözleşmelerin dışına çıkılarak yükleri gün
geçtikçe artırılmıştır.
Türkiye İstatistik
Kurumunun sağlık harcamaları istatistiki verilerine göre 2013
yılında Türkiye'nin sağlık harcamaları bir önceki yıla
göre yüzde 13,8 artarak 84 milyar 390 milyon TLye
ulaşmıştır.
Aslında Türkiyedeki
sistemin en önemli sorunlarından bir tanesi şudur: Bizim 2 tane
bakanlığımız var: İnsanların
sağlığından birinci derecede sorumlu olan Sağlık
Bakanlığı, onun karşılığında da
insanların sağlığının önleyici ve tedavi edici
kısımlarında onun finansmanını gerçekleştirecek
olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Türkiye'nin
içler acısı manzarası şu: Davul Sağlık
Bakanının sırtındadır, tokmak da Çalışma
Bakanının elindedir. Dolayısıyla, hepiniz bilirsiniz klasik
bir deyimi; davul bir yerde, tokmak bir yerde olursa elbette ki çıkan ses
de düzgün ve hoşa giden bir ses olmayacaktır.
Elbette ki
sağlık harcamalarının bütçeye getirmiş olduğu
yükün düne göre fazla olduğunu her defasında ifade ediyoruz. Mesele
sağlığa ne kadar para ayırdığınız
değil; mesele sağlığa ayırmış olduğunuz
bu paranın gerçekten kaliteli hizmete dönüşüp dönüşmemesi, sizin
çok övgüyle bahsettiğiniz sağlık alanındaki o
reformları yapan sağlık çalışanlarının bu
konuda bu sisteme yapmış olduğu katkıdan dolayı
kendilerine hak ettiklerini verip vermemenizdir. Maalesef, Adalet ve
Kalkınma Partisi, sağlık çalışanlarını,
sağlık emekçilerini, başta hekimler olmak üzere on iki
yıldır göz ardı etmiş, onları görmezden gelmiş,
onların özlük haklarını iyileştirme anlamında hiçbir
adım atmamıştır; söz vermiştir, yerine
getirmemiştir. Vermiş olduğu sözleri özellikle seçim öncesi
dönemde daha da yoğun bir hâle getirmiş, hep bundan siyasi bir rant
elde etmiştir.
Ben buradan, Sağlık Bakanından,
inşallah 24üncü Yasama Yılı tamamlanmadan sağlık
çalışanlarının tamamının beklediği,
şimdiki Cumhurbaşkanımızın da söz verdiği, Sağlık
Bakanının da sorumluluktan kaçmayarak, Çalışma
Bakanlığını mazeret göstermeyerek...
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Sağlık
Bakanı buradan kaçtı, buradan, baksana yok!
ALİ ÖZ (Devamla) - ...Maliye ve mali disiplin
engeline takıldığını ifade etmeksizin sağlık
çalışanlarının tamamının hak etmiş
olduğu fiilî hizmet zammını, yıpranma payını
vermesini bir an önce kendisinden, Meclisteki siz değerli milletvekilleri
huzurunda, sağlık çalışanları adına talep
ediyorum.
Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiyede âdeta
sağlığın finansmanı hâline getirilmiştir.
Bakınız, biz, Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki
yıllık iktidarı döneminde sağlık alanında hiçbir
şey yapılmadı diye bir iddiada bulunmuyoruz. Türkiyede günümüzde dünyadaki teknolojik gelişmelere uygun olarak bazı
iyileştirmelerin yapıldığını, bunların
vatandaşın hizmetine sunulduğunu, onları memnun
ettiğini memnuniyetle karşılayarak ve bu hizmetlerden
dolayı da size her defasında teşekkür ederek
konuşmalarımıza devam ediyoruz.
Evet, bunları yaptınız ama tabii ki
bunları yaparken sağlık alanında çok beklenen ve hiç
yapmadığınız şeyler de var. Tıp fakültelerinde
sağlıktaki eğitimin kalitesini maalesef bitirdiniz. Belki
bugünlerde, bu zaman zarfı içerisinde fark etmeyebilirsiniz ancak
üniversitelerde yaratmış olduğunuz mağduriyetler, tam gün
yasası uygulamasıyla oradaki öğretim görevlilerinin
üniversitelerden adım adım kaçmalarına vesile olmanız,
ülkenin hem hekim hem de sağlık çalışanı eksiği
varken gerçek manada nitelikli ve yetişmiş olan tıp fakültesi
mezunu hekimleri yetiştirmemiş olmanız bu ülkenin, bu sistemin,
sonunda hepimize vereceği, dolayısıyla 76 milyon Türk milletine
vereceği bir zarar olarak, kocaman bir sorun olarak
karşımızda durmakta. Bunu ne kadar gizlemeye
çalışırsanız çalışın, tıpkı
Güneş balçıkla sıvanmaz. misali bundan kaçış yok.
Onun için, özellikle sağlık çalışanları ve tıp
fakültesindeki eğitimler, Hükûmetiyle iktidarıyla muhalefetiyle
mutlaka kısa sürede gözden geçirilmeli, doğru düzgün tıp
fakülteleri açılmalı; altyapısı tamamlanmadan, eğitim
ve öğretim kadroları tamamen gerçek eğitimi verecek düzeye
getirilmeden bu fakültelerin sayısını artırmakla
övünülmemeli.
Sağlıkta tabii en büyük
sorunlarımızdan bir tanesi cepten yapılan harcamalar. Cepten
yapılan harcamalar gün geçtikçe artıyor çünkü -biz biliyoruz ki- hep
şunu ifade ediyorsunuz: 2002 yılında insanlar polikliniklere
ortalama 2,3 düzeyinde müracaat ederken şimdi bu oran 8 oldu, 9 oldu, 10
oldu. Değerli milletvekilleri, bu ortalama Avrupa ülkelerinde ne kadar?
Bu bir gelişmişlik endeksi değil; bu, insanları daha fazla
hastalandırdığınızın veya insanların hekime
gittiği zaman sonuç alamamasından dolayı tekrar tekrar gitme
mecburiyetinde kalmasının bir göstergesi. Dolayısıyla,
burada Daha rahat gidebiliyorlar., Daha çok ulaşıyorlar., Daha
çok muayene oluyorlar. ifadeleriyle övünmenin hiçbir anlamı yok.
Sağlıkta aslolan şey kaliteli sağlık hizmeti sunumunun
ve bu hizmetin ülkenin her tarafına eşit bir şekilde
yansıyıp yansımamasıdır.
Bakınız, performans uygulaması denilen bir
garabetle hâlâ boğuşuyoruz. Bu performans sistemi başladı
başlayalı gerçekten, hekimler -tabii ki itham etmek anlamında
ifade etmiyorum- âdeta gelir edebilmek adına neredeyse
kapısının önünden geçen herkesi içeriye alıp, çok kısa
bir süre içerisinde reçete yazıp, gönderip hanesine bir performans puanı
ilave etmekle meşgul. Hekimleri lütfen bunlarla meşgul etmeyiniz. Bu
performans belasından, performans sisteminden vazgeçiniz. Eğer bu
performans sistemini ısrarla uygulamak istiyorsanız performansa
yönelik en azından bir kısmını sabit tutup geriye kalan
kısmını performans olarak değerlendiriniz.
Anadolunun çoğu yerinde hekim, hemşire,
sağlık çalışanı istihdamı
yapamayışınızın en önemli sebeplerinden bir tanesi,
büyük illerdeki, metropollerdeki performansların daha yüksek bir şekilde
sağlık çalışanına yansımasıdır.
Maalesef, ilçelerde ve beldelerde çalışan sağlık
çalışanları aynı düzeyde ekonomik gelir elde edemiyorlar,
onun için de herkes merkezde yığılma arzusu içerisinde.
Eğer bu düzenlemeyi gözden geçirmezseniz sağlıktaki personelin
dağıtımını, istihdamını düzenlemenizin de
asla mümkünatı olmayacak.
Burada, son on iki yıllık süre içerisinde
sağlık hizmetlerindeki taşeronlaşmanın giderek
yaygınlaştığı ve taşeronlaşmanın,
artık sağlığın neredeyse ana tedavi modeli hâline
geldiğini de ifade etmek istiyorum. Taşeronlaşma
sağlıkta büyük sorunlara yol açıyor, aynı zamanda da ücret
adaletsizliği ortaya çıkarıyor. Devletin kendisinin yapması
gereken, asli görevi olan işlerde, sağlık alanındaki
taşeronlaşmaya son vermenizin gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Tabii ki sağlıkta aslında liyakate önem
veren bir anlayış hâkim olmalı. Bunun ne iktidarı olur ne
muhalefeti olur; bunun partisi de olmaz, ideolojisi de olmaz çünkü eğer
konumuz gerçekten insan ve insan sağlığıysa hiçbirimiz
burada siyasi bir tavır içerisinde olmamalıyız. Ama, maalesef,
üzülerek ifade etmek isterim ki özellikle, bu yeni yapılanmanızdan
sonra hastanelerdeki atamalarınızda siyasi kadrolaşmaya çok
büyük önem veriyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşım değildir,
bundan bu ülke -kim iktidar olursa olsun- mutlak surette zarar görür.
Özellikle, sağlık alanında ehemmiyet verilmesi gereken
şeylerden bir tanesi liyakattir ama bu liyakatten ısrarla
uzaklaşıyorsunuz.
Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumunun yapmış
olduğu ödemelerdeki kısıtlamalardan dolayı çok sayıda
insanın acil ve ciddi durumlarda hastanelerden istifade edemediğini
görüyoruz. Onun için, Sosyal Güvenlik Kurumu artan yükü sürekli olarak
vatandaşın cebine saplamak zorunda. Siz çok övünerek, tam gün
yasasını getirirken diyordunuz ki: Artık hekim ile
hastanın arasında para ilişkisi olmayacak, hekimin elini
hastanın cebinden çekeceğiz. Doğru, bunu
başardınız ve üstelik muhalefet olarak tam gün yasasına biz
de sizinle beraber katıldık. Ama ne yaptınız?
Sağlık harcamalarında vatandaşa binen yükü giderek
artırarak hekimin elini vatandaşın cebinden çıkardınız
ama elinize bir kasatura aldınız, kasaturayı da
vatandaşın böğrüne sapladınız; manzara bu. Eğer
bu hoşunuza gidiyorsa sağlıktaki dönüşüm
programınıza gerçekten çok başarılı demek lazım.
Sağlıktaki artan iş yükü özellikle
sağlık çalışanları arasında büyük sorun.
Sağlıkta iş yükü arttıkça ister istemez komplikasyon
diyemeyeceğimiz malpracticeler çok fazla olmaya başlar,
yanlış tedaviler olmaya başlar. Dolayısıyla,
bunların faturasını, bunların sorumluluğunu da siz,
iş yükünü artırdığınız, emek sömürüsü
yaptığınız sağlık
çalışanlarının üzerine yıkmaya
çalışmayın.
Sağlıkçılar sizden çok şey
beklemekte. Özellikle özlük haklarının iyileştirilmesi,
yıpranma payının tüm sağlık
çalışanlarına verilmesi, döner sermaye gelirlerinin mutlaka
emekliliğe yansıtılması lazım. Yani bunlar çok zor
şeyler değil ama kararlı olursak, istikrarlı olursak,
sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp
Bayramları dışında başka günlerde de ülkenin çok
çalışkan, cefakâr, zor şartlarda hizmet veren insanları
olduğunu samimiyetle hatırlarsak bunları mutlaka
gerçekleştirebileceğimiz kanaatinde olduğumu ifade ediyorum.
Bu vesileyle bütçenin hayırlı
olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Samsun Milletvekili Sayın Cemalettin Şimşek.
Süreniz on üç dakika.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Sağlık Bakanlığı
bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşünü arz etmek
üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, siyaset asla tamamıyla
bir hamaset yeri değildir, olmamalıdır. Hele bazı konular
vardır ki bu gibi konularda hamasete hiç yer yoktur. Bunların
başında insan sağlığı gelir çünkü biz
inanıyoruz ki insan, Cenab-ı Allahın yeryüzünde
yarattığı en değerli varlıktır, yeryüzündeki tüm
nimetler insanlığın hizmetine sunulmuştur. Esas mesele, bu
nimetlerin etkili ve verimli bir şekilde nasıl
kullanılacağıdır. İnsan
sağlığını içine alan ve etkileyen her konu bu
bakımdan çok önemlidir; yapılan her hizmette, her iş ve eylemde
öncelikle ele alınması gereken bir meseledir. İnsan ve insan
sağlığının içinde olmadığı her iş
ve eylemin esasen bizim için bir önemi de yoktur.
Ancak, üzülerek ifade etmem gerekirse on iki
yıllık AKP iktidarı döneminde ülkeyi iyi yönetmek iddiası
bir algı yönetimi olarak alınan oy çokluğuyla izah edilmeye
çalışılmış, her şey buna bağlanmıştır.
Dolayısıyla, yapılan icraatlar, Meclis
çalışmaları muhataplarla hiç paylaşılmadan Ben
yaptım, oldu. mantığıyla yapılmış, hâl
böyle olunca yapılan işler hiç sorgulanmamış,
eksikliklerini ve hatalarını da görme imkânı
olmamıştır.
Değerli milletvekilleri, bu körlük öyle bir hâl
almıştır ki ülke demokratik hukuk devletinden hızla
uzaklaşırken içeride vatan bölünme noktasına gelmiş,
dışarıda ise itibarsızlaşmıştır.
Dış ülkeler ve uluslararası demokratik kuruluşlar ülkemizi
sürekli eleştirir olmuşlardır. Biz geliştik,
değiştik. diyerek ileri demokrasi adına
vatandaşlarımızdan on iki yıl evvel oy talep edenler,
gelinen noktada ülkemizi her yönüyle kaos ve karmaşaya
sürüklemişlerdir. Bugün ülkemizin bir bölgesinde devlet hâkimiyetini
maalesef kaybetmiştir. Bu zaman zaman yetkili ağızlar
tarafından da dile getirilmektedir. Ayrıca, bu dönemde yolsuzluk,
rüşvet ve adam kayırma had safhaya varmış, 17-25
Aralık sürecinde ise artık mızrağın çuvala sığmadığı
bir dönem yaşanmıştır. Bu süreçte hukuk ayaklar altına
alınmıştır. Bu hırsızlık
soruşturmasının önünü kesmek için hukuka aykırı her
türlü olayda yasama organı çoğunluk iradesine dayalı olarak
kullanılmış, yapılan bir yasa değişikliğiyle
77 milyon önce makul şüpheli sayılmış, buna bağlı
olarak 14 Aralıkta Cumhurbaşkanı tarafından sürekli hedef
olarak gösterilen bir kesime karşı haksız ve hukuksuz operasyon
başlatılmış, evdeki paralar belki
sıfırlanamamış ama Meclisin itibarı maalesef sıfırlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri bir
siyasi parti mensubu gibi konuşmalar yaparak
Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmayan
davranışlarını ısrarla sürdürmektedir. Sayın
Genel Başkanımız Devlet Bahçelinin Recep Tayyip
Erdoğandan Cumhurbaşkanı olmaz. derken ne kadar haklı
olduğu da böylece ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, esasen biz bu zihniyeti
1970li yıllardan beri tanırız. Bu zihniyet 6 Eylül 1980
yılında Konyada yapılan bir açık hava
toplantısında İstiklal Marşı okunurken sırtını
dönen bir zihniyetin temsilcileridir. Bu zihniyetle ülkeye demokrasi, hele
ileri demokrasi gelmesi mümkün değildir. Halk
kandırılmış, iktidar ele geçirilmiştir. Türkiyede
demokrasi esaret altındadır ancak Victor Hugonun söylediği gibi
Gecenin en karanlık anı sabahın habercisidir. Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak ülkemiz için aydınlık günlerin yakın
olduğuna inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, ben hakikaten merak
ediyorum; Bu süreçte yaşananlarla ilgili olarak Mecliste çoğunluk
iradesine sahip AKP milletvekilleri rahatlar mı, bu kaçak saray konusunda
ne düşünüyorlar, başlarını yastığa rahat
koyabiliyorlar mı? Bakınız, hepimiz bu dünyada faniyiz, önemli
olan huzur içerisinde yaşamak ve bu dünyada hoş bir sada
bırakmaktır.
Değerli milletvekilleri, bu dönemde ülkemizdeki
gelişmelere bağlı olarak sağlık alanında önemli
değişiklikler yapılmıştır ancak her alanda
olduğu gibi bu alanda da algı yönetimi olarak sanal bir hasta
memnuniyeti üzerinden Ben yaptım, oldu. mantığıyla
hareket edildiğinden, geçen süre içerisinde üzerine hiçbir şey
konulamamıştır. Hâlbuki, gelinen noktada, sağlıktaki
gelişmelerin tüm yönleriyle sorgulanmaya ihtiyacı vardır.
Gerçekte sistemin hastayı doğru yönlendirmesi
ve hastanın doğru hekimi sistem içerisinde bulabilmesi gerekirken
bugün hastalar hekimlerini mahalle sohbetlerinden, arkadaş tavsiyeleriyle
seçmekte, sonuçta hastane hastane dolaşarak derdine derman aramakta, bu
arada devletin kıt olan kaynakları da maalesef boşa
harcanmaktadır.
Kurulan Kamu Hastane Birlikleri de sistemin
mantığı içerisinde hastaya nitelikli bir sağlık
hizmeti ortaya koyamamıştır. Kamu hastanelerinde ihaleyle
alınan ve en ucuzu tercih edilen hastane ihtiyaçlarının
temininde kaliteli malzeme alma imkânı maalesef yoktur. Kamu hastanelerinde
nicelik sürekli artarken -AKP bununla iftihar ediyor- nitelik ise son derece
kötüye gitmektedir.
Ayrıca, Hükûmet, gelişmiş ülkelerde genel
sağlığın bir parçası olarak küçük yaşlardan
itibaren gerek koruyucu hekimlikte gerekse tedavi edici hekimlikte büyük önem
verdiği ve olağanüstü programlarla desteklediği ağız
ve diş sağlığı hizmetlerini tam bir çağ
dışı anlayışla sadece bir külfet olarak görmekte, kamu
ağız ve diş sağlığı merkezlerinde nüfusun
ancak yüzde 9-10una ulaşarak vatandaş üzerinde sözde bir algı
yaratmak istemektedir. Diğer ülkelerle kıyaslandığında
ağız ve diş sağlığı konusunda çok geride
olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Dünyadaki sağlık
sistemleri incelendiğinde, ülkelerin halk sağlığı ve
koruyucu hekimliği öne çıkararak daha çok bu konulara önem
verdiğini, hastalıkları daha baştan önleyerek
sağlık harcamalarını azaltmayı hedeflediğini
görmekteyiz. Tedavi edici hekimlik de ise devletin daha çok koordine edici ve
denetleyici olarak görev aldığını, ödeme gücü olmayan veya
sigorta dışı ödemelerde vatandaşlarına sosyal
yardımlarla destek olduğunu görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla sağlık hizmetlerine
erişim kolaylaşmış fakat sağlık hizmetlerinde
kalite iyice düşmüştür. Bu dönemde sağlık hizmetlerine
yapılan harcamalar artmış ancak fayda-maliyet oranı ise
iyice düşmüştür. Türkiyede kişi başına düşen
sağlık harcamaları, doktor, hemşire ve hasta yatak
sayısı ABnin 28 ülkesinin ortalamasının çok altında
iken hasta müracaatının fazla olması sistemin
çarpıklığını ortaya koyması bakımından
önemlidir.
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre,
Türkiyede antibiyotikler artık fayda etmemektedir. Bu, bize Türkiyede
gereksiz ilaç kullanımının hangi boyutlarda olduğunu
göstermesi bakımından önemlidir.
Sağlıkta ülkelerin gelişmişliklerinin
bir göstergesi, yüksek hizmet kalitesinin sağlanması ve buna paralel
finansmanının sürdürülebilir olmasıdır. Hâlbuki ülkemizde
bu sağlık politikalarıyla ne hizmet kalitesinin
artacağı ne de finansmanının sürdürülebilir
olabileceği öngörülmektedir. Bu durum gerçekten sorgulanmalıdır.
Ayrıca, sorgulanması gereken önemli konulardan
bir tanesi de sağlıkta uygulanan performans sistemidir. Bizim
dilimizde tüy bitti, hem eski Sağlık Bakanımıza hem de
şimdiki Sağlık Bakanımıza defalarca söyledik: Bu
sistem -adına sistem denilebiliyorsa- kaliteli bir sağlık
hizmeti sunumu adına sürdürülebilir değildir Sayın Bakanım.
Sistemle hekimler çok hasta bakmaya zorlanmakta dolayısıyla bu, hem
nitelikli sağlık hizmeti vermeyi engellemekte hem de sağlıkta
gereksiz harcamaları artırmaktadır.
Sağlıkta hizmet kalitesinin
artırılması için önemli etkenlerden birisi de, sağlık
hizmeti sunucularının rahat ve huzurlu bir ortamda
çalışmalarıdır. Sistemde sağlık hizmeti
sunucuları rahat ve huzur içerisinde çalışamadıkları
gibi gelecekleriyle ilgili bir öngörüye de sahip olamamaktadırlar.
Aynı işi yapmalarına rağmen, hastanenden hastaneye,
branştan branşa, aydan aya değişen performans ücretleri de
sağlık hizmetlerini bir kaos ve karmaşaya sürüklemektedir.
Ayrıca, aynı zihniyet önce özel hastanelerin
açılmasını teşvik etmiş, ancak daha sonra gerek
Sağlık Bakanlığı politikaları gerekse SGK
uygulamalarıyla özel hastanelere, hekim kadroları, bakılan hasta
sayıları, özel bölümlerde istenen şartlar, katkı
payları gibi daha birçok uygulamalarla kamu hastanelerinden istenmeyen
şeyler istenerek hastaneler açısından haksız rekabet
uygulamaları yapılmıştır. Bu, hakikaten
anlaşılabilir değildir. Asıl amacının
vatandaşına kaliteli sağlık hizmeti sunmak olması
gereken devlet, uygulamalarıyla âdeta bu amacından
uzaklaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dolayısıyla
sağlık sistemimizde gelinen noktada kamu nezdinde şeffaf
sağlık politikalarının etkin bir diyalog ortamında tüm
paydaşlarıyla paylaşılarak kaliteli bir sağlık
hizmeti sunumunun ve finansmanının planlanmasına ihtiyaç vardır.
Bunun için öncelikle hizmet kullanımındaki kontrol mekanizmaları
ve planlama için veri kullanılması konusunda öncelikli olarak
hastalıkların insidans ve prevalans bilgileri gibi verilere
ulaşılarak toplum sağlığında
karşılaşılan sorunların doğru bir şekilde
tespit edilmesi, mevzuatın yeniden düzenlenerek sağlık
açısından, mali açıdan sürdürülebilirliğin
sağlanması ve yatırımların teşvik edilmesi
gerekmektedir.
Ayrıca, Sağlık Bakanlığı
hizmet sunumundan çok anayasal görevi olan denetleyen ve koordine eden konumuna
getirilmelidir. Hizmeti sunan ile denetleyen, koordine eden ile rekabet edenin
aynı olması, hizmetin kalitesini maalesef olumsuz etkileyeceği
ortadadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün burada Sağlık Bakanlığı bütçesi hakkında
görüşlerimizi arz etmek üzere huzurunuza geldik. ancak konuyla ilgili
olarak şöyle bir değerlendirme yaptığımızda,
Sayıştay raporunda da ifade edildiği gibi, Sağlık
Bakanlığı genel bütçeli bir kamu idaresi olmasına
rağmen kurum bünyesinde döner sermayeli işletme bütçelerinin
aynı kamu idaresi içinde farklı bir bütçe yapısını
oluşturduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından verilen bütçe yetkisi ve raporlanan bütçe uygulama
sonuçları genel bütçeye ilişkin olup döner sermaye gelirleri
Parlamento bilgisi ve kabulü dışında gerçekleşmektedir.
Tahsis edilen bütçe ve uygulama sonuçları Bakanlığın tüm
faaliyetlerini içermediğinden Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Bakanlık faaliyetleri hakkında doğru bilgilendirilmesinin mümkün
olmadığı anlaşılmaktadır.
Yine Sayıştay raporunda ifade edildiği
gibi, değerlendirilebilecek mal ve hizmet üretim ve satışı
gerçekleşmediği için Bakanlık merkez döner sermayesinin bir
döner sermaye işletmesi olmadığı da ayrıca ifade
edilmektedir. Ondan dolayı bizce bu bütçeyi başka konularda
eleştirmenin hiçbir anlamı yoktur. Esasen şeffaf ve hesap
verebilir olmayan bu bütçenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi
abesle iştigaldir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum tekrar. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan, buyurunuz.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Keşke
Sayın Bakan burada olsaydı!
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum!
Sözlerimin başında Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarı döneminde sanayinin nasıl gerilediğini, Türk
sanayisinin şampiyonlar liginden amatör kümeye nasıl
düştüğünü anlatmak istiyorum size.
Türkiye, 1990 yılında yani, o, şimdi çok
rahmetle anmadığımız o kötü yıllarda imalat
sanayisinde 15 ülke arasında 13üncü sıradaydı. 2010da
kaçıncı sırada? Liste dışı, yok. Böyle giderse
bir daha o listeye girmesi imkânsız gözüküyor. Sanayi ve
ihracatımızın ithalata bağımlılığı
kaygı verici boyutlara ulaştı. Bugün, 100 dolarlık ihracat
için 62 dolarlık ithalat yapılmaktadır. Türkiye, sanayide
rekabet ettiği ülkeler arasında en pahalı elektriği,
akaryakıtı, suyu kullanan ülke. Aranızda sanayici arkadaşlarımız
var, benim ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Zaman zaman
Yabancı ülkelerle rekabet edin. diye sanayicileri zorlarlar ya,
yabancı ülkenin sanayicisinin aldığı akaryakıtı,
elektriği aynı fiyata ver rekabet edelim, yok, ondan 3 misli
pahalı ver, sonra git onunla rekabet et, böyle bir şansı var
mı Türkiyenin; asla ve kata yok. Hele istihdam üzerindeki vergi yükünün o
kadar çok fazla olduğu bir ülkede sanayiciler ayakta durmaya
çalışıyor. İktidarda olduğunuz on iki yılda
sanayi tabanı eridi Türkiyede. Türkiyenin eline su dökemeyecek ülkeler
adım adım büyürken Türkiye küçüldü. Dünya Bankası
rakamlarına göre son yıllarda Endonezyada, Meksikada, Çinde,
Hindistanda büyüme oldu, Türkiyede ise sanayide küçülme meydana geldi.
Küçülme oranı yüzde 10lara doğru gitmeye başladı. Yani
Türkiye sanayi konusunda üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine
düşmüş durumda. Maalesef artık sanayimizin elle tutulur bir
yanı kalmamıştır. Çok uzağa gitmeye de gerek yok,
geçen hafta ekim ayı sanayi verileri açıklandı. TÜİKin
açıkladığı verilere göre üretim ekim ayında yüzde 1,8
azaldı, yaklaşık yüzde 2lik bu düşüş son bir
yılın en sert düşüşü oldu. Bir önceki Sanayi Bakanımız
döneminde Türkiye Sanayi Strateji Belgesi açıklandı. Kolay kolay uzun
vadeli strateji üretmeyen bir ülke olan Türkiyede, Türkiye Sanayi Strateji
Belgesinin açıklanması -samimiyetle söylüyorum- beni hem
şaşırttı hem de heyecanlandırdı. Umutlandım.
2011-2014 yıllarını kapsayan bu Strateji Belgesiyle ilgili bir
arpa boyu yol katedilemedi şu ana kadar. Daha sanayi envanteri olmayan,
hangi alanda kaç makinesinin olduğu bilinmeyen, üretim kapasitesi meçhul,
verilerin anketlerden ibaret olduğu bir ülkede bu anlamda çok fazla bir
şey de beklenemezdi zaten.
Strateji Belgesiyle, orta ve yüksek teknolojili
ürünlerde Avrasyanın üretim üssü olma hedefi konulmuştu. Hem de Türk
sanayinin toplam üretiminin sadece yüzde 3,7si yüksek teknolojiye
dayalıyken konuldu bu hedef. Bu hedefin açıklanmasının
üzerinden dört yıl geçti arkadaşlar. Bu üs kuruldu mu, bilen var
mı, bana bir söylesin. Benim bu yönde kulağıma gelen herhangi
bir bilgi yok. Sadece açıklamalar var, arkasında bir şey yok,
her şeyde olduğu gibi. Adanalı var mı aranızda
bilmiyorum, Adanalılar fıs derler böyle bir şeyde. Gerçekten
öyle. Bu dönemde de iktidar fıs çıktı!
Bugün imalat sanayisinde her 100 fabrikadan 26sı
kapalı. Kendi seçim bölgem olan, Sayın Bakanın da bölgesi olan
Kocaelinden örnek vermek istiyorum. Kocaeli sanayinin başkenti ama
korkarım ki bu gidişle bu sıfatı yakın zamanda yok
olacak. Kocaelindeki sanayiciler kan ağlıyor. Bakın,
Kocaelinde sanayinin nasıl kan ağladığını
anlatmak istiyorum. 2011-2014 yılları arasında Kocaelinde
üretim yapan 243 fabrika kapısına kilit vurdu. Beyler, 243 fabrikadan
bahsediyorum. Yani, 10ar tane adam çalıştırsa -Kocaelindeki
fabrikalar çok KOBİ ölçeğinde de değildir, ciddi
fabrikalardır- 243ü kapısına kilit vurdu. 2011de 97 tane,
2012de 57 tane, 2013 yılında 89 fabrika kapandı Kocaelinde,
Sayın Bakanın seçim bölgesinde, benim de seçim bölgemde. Bu ne demek?
İstihdamın azalması demek. Bu ne demek? İnsanların
işsiz kalması demek. Bu ne demek? Sanayi şehri Kocaelinde
sanayinin erimesi demek.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 2005
yılında bazı sanayi kuruluşlarının bulunduğu
bölgeleri imara açma kararı alması ve imara açılan alanlardaki
sanayi kuruluşlarına da bulundukları yerleri terk etmeleri için
on yıllık sürenin dolmasına da çok az bir zaman kaldı. 20
sanayi kuruluşu kapanacak. İleriki dönemde 200e yakın fabrika
daha yıkılmak isteniyor. Şu anda 20 fabrika için alınan
yıkım kararının çerçevesinin genişletilerek diğer
200 sanayi kuruluşu hakkında da uygulanması durumunda
Kocaelinde ciddi anlamda bir işsizlik yaşanacak. Şimdiden
uyarıyorum: Bu karardan bir an önce geri dönülmesi gerekmektedir
Sayın Bakanım. Bugün itibarıyla Türkiye genelinde kapanan
iş yeri sayısına bakarsanız 100 binleri buluyor. Kocaeli de
bundan fazlasıyla nasipleniyor.
Elinizi vicdanınıza koyup iki saniye
düşünün bu iş yerleri niye kapanıyor diye. Herhâlde insanlar
keyif olsun diye fabrikayı kapatmazlar, asla ve kata, bir sanayici için
ölüm demektir fabrikasını kapatmak. Elinizi vicdanınıza
koyup düşünün. dedim ama özür diliyorum, vicdanın
olmadığını unutmuşum.
Sanayi kan kaybettikçe işsiz sayısı
artıyor. 2003te kayıtlı işsiz sayısı
yaklaşık 600 bin iken bugün bu sayı 3 milyonu geçmiş, 4
milyona yaklaşmış durumdadır. Yüzdeye vurursanız
Türkiyenin yaklaşık yüzde 13ü işsiz. Korkunç bir rakam bu.
İşsizlik bu kadar çok olunca huzur da olmuyor ailelerde. Dikkat edin
çevrenize, ayrılan ailelerin çoğunda sorun, mesele, işsizlik,
ekonomik sıkıntı. Huzur olmayınca tabii ki aileler de
dağılıyor, cinnetler artıyor, katliamlar
çoğalıyor, gazetelerin üçüncü sayfaları dolup taşıyor.
Türkiyede bugün mahkemelerde 20 milyon kredi kartı
ve çek senet dosyası var. Türkiyede yaklaşık 20 milyon aile
olduğunu düşündüğümüzde her eve bir icra dosyası
düşüyor. Herkes icralık.
Dün cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve
hırsızlık olayının ortaya çıkmasının
seneyidevriyesiydi. Bu önemli haftanın arifesinde, hisleri, malum, çok
kuvvetli olan Sanayi Bakanımız tarihe geçecek laflar etti. Bakan
Beyin ifadesiyle söylüyorum, Varsa ufak tefek hırsızlıkları
falan filan, onu da büyütüp şey yapmaya çalışıyorlar.
diyor. Bakan Beyin sarf ettiği bu sözleri oldukça manidar
karşılıyorum.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Devamını da söyle; madem
söyledin, devamını da oku.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Sayın Bakana buradan sormak
istiyorum: Ayakkabı kutularından çıkan paralar, evlerde insan
boyu kasaların içinde bulunan dolarlar ufak tefek
hırsızlık mıdır Sayın Bakan?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Montaj olma ihtimali
var!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Diyelim ki bu sizin ve Hükûmetiniz
için ufak tefek hırsızlık, bu ufak tefek
hırsızlıksa eğer, sizin büyük hırsızlık
kavramınız nedir Sayın Bakan? Ne kadardır? Size göre
hırsızlık hangi miktarda olursa büyük hırsızlık
olur?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya da günah olmaz onlara göre?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Haydar, ayıp ediyorsun, çok
ayıp. Bu insani değil!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Hırsızlığı
meşrulaştırmak isteyen bir Hükûmetle karşı
karşıyayız. Bu, ayıptır, her şeyden önce de
günahtır. Bu yüzden Sayın Bakan, sözlerinizi kınıyorum ve
sizi önce Allaha, sonra da halkımıza havale ediyorum.
Sanayi bakımından çok vahim bir
durumdayız. Peki, bilim ne âlemde? Hayvanat bahçesinden TÜBİTAKa
müdür atanan bir ülkede bilim adına konuşacak hiçbir şey
olduğunu düşünmüyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sadece montaj
yapıyor!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bilim yuvası olarak
adlandırılan üniversitelerimizin durumu da ortada, dünya
sıralamasında 500üncü sıralarda.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri,
Sayın Başkan; Sanayi Bakanlığı bütçesinin
görüşmelerinde sanayinin başkenti Kocaeline ayrı bir pencere
açılması gerektiğini düşünüyorum.
Bakın, size şimdi bazı fotoğraflar
göstereceğim. Tabeladan da anlayacağınız gibi burası
Cengiz Topel Havalimanı; acınacak hâlde.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şov yapıyorlar!
İnekler otluyor orada.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sahipsiz köpeklerin
bırakıldığı yer. Belediyelerin sahipsiz köpekleri
bıraktığı yer şu anda Cengiz Topel Havalimanı.
Acınacak hâlde mostralık olarak Kartepe ilçemizde duruyor bu.
Kapısında birkaç güvenlik görevlisi.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bonzai merkezi mi oldu
orası?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) İlgili müdürler de
görevlerinin başında ama bu insanlar mesleklerini yapmıyorlar,
unuttular. Cengiz Topel Havalimanına ne gelen var ne giden; kuş
uçmaz, kervan geçmez bir vaziyette bekliyor. Cengiz Topel Havalimanı
şimdilerde kargalara ve sahipsiz köpeklere ev sahipliği yapıyor,
sivil uçuşlar olmuyor. Ben Kocaelili hemşehrilerimin kendi
illerindeki havaalanını kullanamamalarından dolayı
utanıyorum. Kimse bana ve hemşehrilerime maval okumasın Tüm
şehirlerimizde havalimanı var. diye. İşte görüyoruz, var
ama bir işe yaramıyor. Kargalar var orada sadece, başka bir
şey yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sabiha Gökçene kim servis
yapıyor Kocaelinden; onu söyle!
LÜFTÜ TÜRKKAN (Devamla) Yazık bu milletin
parasına. Milyonlarca lira harcanarak yapılan havaalanının
durumu bu; in cin top oynuyor. Dünyada havaalanı olan, uçağı
inen ama yolcusu olmayan tek havalimanı Cengiz Topel Havalimanı.
Tabii bu duruma da çok fazla şaşırmamak
lazım çünkü benzer bir durum daha var Kocaelinde. Nasıl
havalimanı olup da yolcusu olmayan bir kentse, aynı şekilde
tramvayı var ama tramvay hattı yok Kocaelinin.
Bakın, size bir resim göstereceğim. Bu tramvay
30 Mart seçimlerinin öncesinde Kocaeli merkezine getirildi, konuldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bakanın resmi olan tramvay
var, onu koysaydın oraya.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan da
görsün, Sayın Bakan da görsün. Sayın Bakan, bakın bir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bu tramvay da sergilendi.
Sayın Bakan bilir, bu tramvayı Sayın Bakan getirtti. Şaka
gibi değil mi? Yani Karadeniz fıkrası gibi, komedi filmi gibi.
Sayın Bakan, Kocaeline tramvayı getirdi ama Sayın Bakan içine
de girdi, gördüğünüz gibi milletimize de el salladı içinden. (MHP
sıralarından alkışlar) Tramvayın içinden el sallayan
bir Bakan var burada. Peki, ne oldu bu tramvaya? Öyle bir anlattılar ki
zannedersiniz ki uzay mekiğiyle Kocaelilileri uzaya gönderecekler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nasıl
aydınlattılar, onu da söyle.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Yahu, şu anda o
tramvayın yerinde ne var biliyor musunuz? Şu var
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan görsün.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Tabanvaya
dönmüş!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Tramvay var mı? Yok.
Dün Büyükşehir Belediyesi açıklamış,
Ocak ayında ihale yapacağız, nisan ayında da kazmayı
vuracağız. Yani seçim geliyor, bir tramvay şova daha hazırlanın
Kocaelililer demiş. Yani seçimle ilgili yapılan bu meseleler
Kocaelililerle dalga geçmek demektir. Kocaeliler bunu hak etmiyor Sayın
Bakan.
Şimdi de 2015 seçimlerinden önce seçim
tanıtım projeleriyle ilgili bana da göndermişler. Tramvayı
yemez. Siz tramvaydan önce ne yapın biliyor musunuz? Durağı olup
da otobüs gitmeyen köylere otobüs gönderin, bırakın milleti tramvayla
kandırmayı ya, otobüs gönderin. Köyde otobüs yok, insanlar yandaki
köye yürümek zorunda kalıyor. Biraz beytülmalden elini çeksin bu insanlar.
İnsanlara hizmet edin.
Bakın, 2000 yılında Türkiyenin en zengin
yüzde 1i Türkiye'deki servetin yüzde 35,3üne sahipti. Sene 2014, en zengin
dediğimiz yüzde 1 Türkiyedeki servetin yüzde 55ine sahip. Yani birkaç
zengini zenginleştirmekten öte hiçbir şey yapmadınız ve
bunu da insanlarımıza Türkiye zenginleşiyor. diye sundunuz.
Fakir fukara çoluğunu çocuğunu doyurmanın peşinde, çöpten
ekmek aramanın peşinde.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ara kabloyu söylemedin.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Celal Adan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle İstanbulda İkitelli
Organize Sanayi Bölgesi, Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, küçük sanayi
sitelerinin yöneticileriyle birlikte geçen hafta toplantı yaptık ve
bir değerlendirmeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde paylaşmak üzere
huzurunuzdayım.
KOBİler, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye
ekonomisinin de dinamik ve sürükleyici unsurlarından biri olup ülkemizin
sosyoekonomik gelişmesi açısından çok büyük öneme sahiptirler.
KOBİlerin tanımı konusunda yaşanan karmaşa, sağlıklı
bir envanter çalışmasının yapılmasına da engel
teşkil etmektedir.
Küreselleşme
sürecinde, korumacılık ortadan kalkmakta, yabancı sermaye
akışına serbestlik sağlanmakta, ülkelerin dış
ticaret kanalları yoluyla birbirlerinden etkileşimi
kolaylaşmakta ve rekabetin yüksek olduğu bir ortamla
karşılaşılmaktadır. Bu süreçte
korumacılığın ortadan kalkmasıyla birlikte devletin
ekonomideki rolünün ve desteklerinin azaldığı,
özelleştirmenin daha ciddi olarak gündeme geldiği bir piyasa
yapısı söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında
küreselleşme sürecinin ülke ekonomilerine ve bu ekonomilerin aktörleri
olan firmalara etkileri kaçınılmazdır. Ülkelerin kendilerini
korumak amacıyla koymuş olduğu kotalar, gümrük duvarları
küreselleşmenin karşısında bir eğilimin ya da
küreselleşememenin bir göstergesidir. Bu nedenle, küreselleşmeyle
çelişkili bir eğilim olan bölgeselleşme ve bölgesel
entegrasyonlar karşımıza çıkmaktadır.
Bölgeselleşmenin küreselleşmeyi engelleyici mi, yoksa
kolaylaştırıcı mı olduğu konusunda
değişik görüşler bulunmakla birlikte, bölgeselleşmeyle
sağlanan birlikte hareket eğilimi ve ekonomik entegrasyonların
küreselleşme için iyi bir zemin hazırladığı
ağırlıklı olan görüştür. Nitekim son yıllardaki
özellikle Avrupadaki bölgesel oluşumlar ve sonrasındaki
gelişmeler bunu işaret etmektedir.
Türkiyede KOBİlerin büyük ölçüde fason üretime
yöneldikleri, kendi markalarını yaratmakta ve kendi ürünlerini
pazarlamakta güçlük çektikleri görülmektedir. Ülke imajının ve
markanın olmaması bu işletmelerin rekabet gücünü büyük ölçüde
zayıflatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında globalleşme
sürecinde Türkiyeye biçilen rol, büyük ölçüde ucuz, fason üretim yapan ülke
konumudur.
Firmalar kendi markasını
yaratamadığı ve kaliteli üretime önem vermediği sürece bu
gelişmeler karşısında rekabet avantajını
kaybetmektedir. Öte yandan, KOBİlerin küçük olmalarından kaynaklanan
karar almada ve uygulamadaki esnekliklerinin onlara yeni gelişmelere uyum
sağlama konusunda kolaylık sağladığını da
göz ardı etmemek gerekir. Önemli nokta, rekabetçi bir piyasayla
karşı karşıya kalan fakat rekabet yeteneği zayıf
küçük ya da orta ölçekli işletmelerin ne şekilde bir strateji
izlemeleri gerektiğinin belirlenerek finansal ve diğer gerekli
desteklerin zamanında sağlanabilmesidir.
Üretim maliyetleri konusunda KOBİlerin
yaşadığı temel sorunlar var. Bütün işletmelerin en
temel amacı müşterilerine kaliteyi ucuza sunabilmektir. Bunu
yapabilmek için de üretim maliyetlerini minimuma indirmeleri gerekmektedir.
KOBİlerin maliyetlerini düşürmelerini sağlayacak bir uygulama
takas ya da barter faaliyetidir. Takas organizasyonlarının
kurulmasıyla KOBİler -organizasyon içindeki- para
alışverişinde bulunmadan birbirleriyle mal ve hizmet
değiş tokuşu yapabilmektedirler. Böylece işletmeler
atıl kapasitelerini kullanabilmekte ve ham madde tedarikinde indirimlerden
yararlanabilmektedir. Üyeleri, pazarlama bilgi sistemlerinden faydalanarak
dış pazarlarda pazar paylarını daha rahat
arttırabilmektedirler.
Ayrıca, firmalar kendi aralarında iş
birliğine giderek büyük işletmeler gibi ölçek ekonomilerinden
faydalanabilmekte ve böylece maliyetlerini düşürmektedirler. KOSGEB ve
KOBİlerin üretim maliyetlerini düşürmek ve teknolojiyi
kullanmalarını sağlamak için yazılım
programlarına destek verilmesi gerekmektedir.
Modern pazarlama
kavramı, her şeyin pazarla başladığını kabul
etmektedir. Bu nedenle, KOBİlerin başarılarında pazar
üzerinde yoğunlaşma önem kazanmaktadır.
KOBİlerde
pazarlama konusunda uzman kişilerin istihdam edildiği ayrı bir
pazarlama bölümü yoktur. Bu açıdan, KOBİlerde az gelişmiş
bir pazarlama anlayışından söz etmek mümkündür. KOBİler pazarlama araçlarından
yeterince yararlanamamaktadır. KOBİlerde düzenli bir pazarlama
araştırması yapılmamaktadır. Genel olarak
KOBİlere ihracat pazarları kapalıdır veya bu işletmelerin
ihracat pazarlarına girmeleri çok zordur. KOBİler genellikle
ürünlerinin pazarlamasında pahalı ve karmaşık
satış kanalları ve satış örgütleri
kullanamamaktadırlar. Büyük işletmeler kitle üretiminin
avantajlarından yararlanmakta, KOBİler yararlanamamaktadır.
KOBİler daha çok yerel pazarlara hitap etmektedir. KOBİler
genellikle sınırlı bir pazar payına sahiptir.
KOBİlerin ülke düzeyinde ciddi sorunları
bulunmaktadır. KOBİleri ihracata yöneltmek veya
ihracatlarını geliştirmek için planlı bir strateji
izlenmemektedir. Küçük sanayi sektörünü
geliştirmeyi ve bu sektörün ihracata katkısını
artırmayı hedefleyen amaçların açıkça ortaya
konulmadığını görmekteyiz. Mevcut
amaçların küçük sanayi sektörünün ihracatının
gerçekleştirilmesine yönelik olmadığını görmekteyiz.
KOBİleri desteklemek için belirlenmiş bir hedef olsa dahi
alınan önlem ve uygulamaların bu amaca uygun
olmadığını görmekteyiz. KOBİler için talep
piyasasını koordine edecek bir kuruluş henüz mevcut
değildir. İç piyasa şartlarının dış piyasaya
göre daha cazip olması, her türlü şarta göre düzenlenmesi söz konusu
değildir. İhracatta mevcut
uygulamaların KOBİlerin aleyhine işlemesi, bürokratik engeller,
teşvik tedbirlerinin yetersizliği KOBİlerin organize
olmamalarını ortaya çıkarmaktadır.
KOBİlerin finansal yönetimle ilgili çok ciddi sorunları
bulunmaktadır. Türkiyede
KOBİlerin sorunlarıyla ilgili olarak yapılan uygulamalı
çalışmalarda finansal sorunlar listenin en başında yer
almaktadır. Ülkemizdeki KOBİler, diğer ülkelerdekilere göre
kredi hacminden daha az yararlanmaktadır.
KOBİlerin bankacılık sisteminden
kullandıkları kredilerin, toplam kredi içindeki payı çok fazla
değildir. Uzmanlar, KOBİlere esnek garanti anlaşmaları
adı altında, uygun oranlarla orta ve uzun vadeli kredilerin verilmesi
amacıyla özel, kamu ve yarı kamu finans kurumlarının
oluşturulmasını önermektedir.
Farklı bir anlatımla KOBİlerin
sorunlarını sıralamak istiyorum: Girişimcilik, yöneticilik
ve mülkiyetin işletme sahibinde bütünleşmesi; fizibilite
çalışmalarının yetersizliği; ortak girişimlerde
çekingenlik; işletmeler arası iş birliği eksikliği;
kuruluş yeri seçimi ile ilgili sorunlar; idari sorunlar; yönetim ve
yönetici sorunları; nitelikli personel bulunamaması; işletme
sahiplerinin teknik kökenli olması; örgüt ve örgütlenme sorunları;
uzmanlaşma ve formasyon eksikliği; idari, teknik,
danışmanlık ve rehberlik hizmetlerindeki eksiklik; üretim ve
teknoloji sorunları; teknolojik yetersizlik; üretim kapasitesi
eksikliği; pazar araştırması yapılmaması; AR-GE
faaliyetlerinin eksikliği; kapasite belirlenmesinde yanlışlıklar;
ham madde, işletme malzemesi ve sağlanmasında yaşanan
sorunlar; uluslararası kalite normlarında ürün üretememe; fason
üretim planında karşılaşılan sorunlar; stoklama
sorunları; pazarlama sorunları; pazar, çevre analizi ve erken
uyarı sistemlerinden yoksunluk; yeni pazar kanallarının
hazırlanamaması; dağıtım sorunları; potansiyel iç
pazarların bulunması, araştırılması ve
değerlendirilmesindeki güçlükler; pazar bilgisi eksikliği; ihracat
pazarlama sorunları; dış pazarlardaki yoğun rekabet;
dış pazarda potansiyel belirleme güçlükleri; dış pazarlama
giderlerinin yüksekliği; istenilen standartlara uyamama; finansman
sorunları; işletme sermayesi ve öz kaynak yetersizliği;
yabancı kaynak sağlamada güçlükler ve maliyetlerin yüksekliği,
kredibilitenin düşüklüğü; yatırım zamanlamasında
yapılan hatalar; işletme sahiplerinin finansal yönetim
açısından bilgi noksanlığı ve profesyonel yönetici
çalıştırılmaması; teşviklerden yeterince
yararlanılamaması; yasal sınırlamalar; destekleyici ve
yönlendirici politikaların eksikliği; mevzuatın ve yeni
gelişmelerin yeterince izlenememesi; yasal hakların
savunulamaması; bürokratik işlemler, engeller ve gecikmeler;
üniversite-küçük sanayi iş birliğinin geliştirilememesi.
Değerli milletvekilleri, OSBlerin de çok ciddi
problemleri var. Sanayicilerin kalifiye eleman ihtiyacının
karşılanması için OSBlerde kurulan meslek liseleri
sevindiricidir ancak yeterli değildir. Çalışanların
eğitimi, OSBde çalışanların eğitim
ayağının tamamlanması, OSBÜK ve OSB Akademisi gibi
kurumların çoğaltılmasına ihtiyaç vardır. OSBlerin
başka kapılara gitmesine gerek kalmadan aile içerisinde
kamulaştırma işlemlerinin yapılmasına fırsat
verilmelidir.
OSBler yönünden
doğal gaz fiyatı içerisindeki özel tüketim vergisi; elektrik
fiyatı içerisinde yüzde 1 enerji fonu, yüzde 2 TRT payı, yüzde 1
belediye payı, OSBlerde sanayi parseli satış bedelleri
üzerindeki yüzde 1 oranındaki KOSGEBe yapılan ödemeler sanayicinin
üretim ve yatırım maliyetlerinin yükselmesine yol açmaktadır.
KOBİlerin finansman sorunlarının
çözülebilmesi amacıyla KOBİlere kredi kullandıran
bankaların kullandırdıkları kredi miktarının
munzam karşılıktan mahsup edilmesi yoluyla KOBİlere kredi
kullandırılması desteklenmelidir.
OSBlere doğal
gazda yüzde 10 indirim vardı, enerjide tarife indirimi vardı.
Üretimde enerji maliyetleri yüksek. Sanayi üretiminde kullanılan enerjide
sanayicinin elini rahatlatacak indirimler yapılmalıdır.
OSBlerin
ihtiyaçları çerçevesinde özellikle yol, su, enerji, telekomünikasyon,
kanalizasyon ve altyapı hizmetlerinde OSBlerin sınırlarına
kadar hizmetlerin getirilmesi zorunludur.
Değerli milletvekilleri, bunlar küçük, orta boy
işletmelerin organize sanayi bölgelerindeki kanaat önderlerinin bizim dile
getirmemizi istedikleri ana konuların başlıkları; Sayın
Bakan burada, söyledik. Ancak, son günlerde gelişen süreçle ilgili de bir
iki şey söylemek istiyorum.
Bugün, Türkiye ahlaki ve manevi bir çöküş, bir
çürümeye mahkûm ediliyor. Güvenilir hiçbir değer, hiçbir kurum
bırakılmadı. Bunun öncüsü Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarıdır. Milletimizin zengin kültür mirasından biri, dindar
insanların dürüst olduğu, güvenilir olduğu
Bunun
sarsıldığı günlerden geçiyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve
sizin adınıza konuşuyorum ben, itiraz etmeyeceğiniz bir
şey konuşacağım şimdi. 2001 yılında,
inceledim, Adalet ve Kalkınma Partisinin programında 2.2 no.lu
bölümde aynen şu taahhüt yer alıyor: Milletvekili ve bakanların
yargılanmaları önündeki anayasal engeller kaldırılacak;
dokunulmazlık, tüm kamu görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki
engeller ve ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve
dokunulmazlıklar kaldırılacak. ifadesini söylüyor.
Şimdi, Cumhurbaşkanını,
Başbakanı
Bakın, sokaklarda olup bitenleri bir izlediğimiz
zaman utanılacak bir süreçle karşı karşıyayız.
Adalet ve Kalkınma Partisi onurlu davranmalıdır.
Başbakanın programına koyduğu,
Cumhurbaşkanının programına koyduğu bu taahhüde
sadık kalmalıdır. CHP buna oy verir, Milliyetçi Hareket Partisi
sonuna kadar oy verir.
Bir şey daha görüyorum ben şu anda yaşanan
süreçle ilgili. Bizim bir feryadımız var: Siyasetteki ahlaki çürüme
toplumu zehirlemektedir. Şimdi, 17-25 Aralıkta yolsuzluk var. diyor
Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisinden bazı milletvekili
arkadaşlar, AKPliler saldırıyor. Beyler, bu yolsuzluğa
bulaşmış bakanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CELAL ADAN (Devamla)
dokunulmazlıkları
kalkmadığı müddetçe bu Meclisin haysiyetini koruma
şansımız olmayacaktır.
Bu vesileyle hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı bağlamında TÜBA ve
TÜBİTAK üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
TÜBİTAK ve Türkiye Bilimler Akademisi beyin gücü, üretim ve
yaratıcılıkla doğrudan ilişkili bir kurumdur.
Bilindiği gibi beşerî ya da entelektüel sermaye, daha doğrusu
insan faktörü ulusların en stratejik kaynağıdır.
Değersizi değerli, değerliyi de daha değerli hâle getirmek
ancak insan zekâsını, bilgiyi ve bilimi kullanan toplumların
başarabileceği bir iştir. TÜBİTAK tam da bunu yapmakla
görevlidir. Ülkenin potansiyeline uygun gelişmesini engelleyen hemen her
faktörün arkasından yetersizlikler, yeteneksizlikler ve keyfîlikler
vardır. Beyin gücünü kullanamayanlar, bilgiyi üretime
dönüştüremeyenler, yaratıcılığı harekete
geçiremeyenler gerçekte ülkenin geleceğini çalanlardır. Kurumlarda
yetersizi yeterlinin, yeteneksizi yeteneklinin, beceriksizi beceriklinin başına
musallat edenler beşerî kaynaklarını heba etmek suretiyle
üretime, yönetime ve ülkeye en büyük kötülüğü yapmaktadırlar
Türkiye'de bugün bilgiler öksüz, bilginler köksüz,
değerler sahipsizdir ve Türkiye giderek yetenek, kabiliyet, liyakat ve
değerler mezarlığına dönüşmektedir. Bu manzarayı
değiştirmek de bilimi, teknolojiyi ve aklı örgütlemekle
mümkündür. TÜBİTAK gibi kurumların öncelikli amacı da budur.
Değerli milletvekilleri, kuruluş yasasında
Türkiye'nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli
kılmak amacıyla TÜBİTAK ilgili kurumlarla iş birliği
içinde olacak, bilim ve teknoloji politikaları geliştirecek,
araştırma ve geliştirme faaliyetlerini özendirecek,
destekleyecek, koordine edecek ve yürütecek; bilim ve teknoloji kültürünün
geliştirilmesinde de öncülük yapacaktır. İsabet ve itinayla
belirlenmiş bu amaçlar doğrultusunda TÜBİTAK'ın faaliyet
gösterdiğini bugün söylemek mümkün değildir.
TÜBİTAK, kuruluşundan bu yana önemli işler
başarmış, ciddi çalışmaları desteklemiş,
bilim ve teknoloji alanında yapılan gelişmelerine katkı
sağlamış bir kurumumuzdur. Öncelikle bunu ifade edelim. Ancak
TÜBİTAK amacına uygun faaliyet göstermiş olsaydı kurumun da
ülkenin de bugün bulunduğu yerden çok daha ileri bir noktada
olacağının da özellikle altını çizmek istiyorum.
İktidar bugün, TÜBİTAK üzerinden siyasi
muhaliflerine güç gösterisi yapmaktadır. AKP iktidarı,
TÜBİTAK'ı siyasi kamplaşmanın ve hesaplaşmanın
aracı hâline getirmiştir. AKP, âdeta, bilimi kendi zihniyetine göre
TÜBİTAK üzerinden yeniden inşa etme gafilliği içerisine
düşmüştür.
Herkes bilmelidir ki, bilim eğer hükûmetin,
siyasetçilerin etkisi ve kontrolü altındaysa orada bilim değil ancak
şarlatanlık yapılır. Bilim emir kaldırmaz.
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
"İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben
emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları
aydınlatsınlar. Sosyal ilimcilerin yapıcı yönlerini
gösteriniz, ben takip edeyim. derken, TÜBİTAKta âdeta siyaset, bilime
emir vermektedir.
Değerli milletvekilleri, herhangi bir ülkenin bilim
ve teknolojiye verdiği önem bir ölçüde araştırma
geliştirmeye ayırdığı kaynaklarla ölçülür. Türkiye
2000 yılında ulusal gelirinin ancak binde 48ini araştırma
geliştirme faaliyetlerine ayırırken, Kore ulusal gelirinin yüzde
2,3ünü, Japonya yüzde 3,04ünü ayırmaktaydı. 2000
yılını izleyen yıllarda Türkiye'nin ulusal gelirden
AR-GEye ayırdığı pay, tüm yıllarda yüzde 1in
altında kalmıştır. Bu düşük bir rakamdır.
AR-GE harcamalarının millî gelire oranı
2012 yılı itibarıyla binde 92ye yükselmiş olmakla
birlikte, aynı yılın Avrupa Birliği ortalaması
2,06dır ve Türkiyede ayrılan para bu seviyenin çok
altındadır.
Yine, AR-GE personelinin toplam istihdam içerisindeki
oranı binde 7 olup, bu oran da Avrupa Birliği ortalaması olan
yüzde 1,07den çok düşüktür.
472 milyar Türk lirası büyüklüğündeki 2015
bütçesinde TÜBİTAK için ayrılan toplam ödenek sadece 977 milyon
TLdir. Biz TÜBİTAKa az ya da araştırma geliştirmeye az
para ayrıldı. diyoruz, fakat TÜBİTAK Başkanı diyor
ki: Para sıkıntımız yok. Nereye
koyacağımızı şaşırıyoruz.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Ayakkabı kutusuna!
Ayakkabı kutusuna!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bu durum gösteriyor
ki
Mevcut ayrılan paranın da uygun proje ve uygun programlara
kullanılamadığını ve bunun milletin ve toplumun
geleceğini inşa edecek sonuçların elde edilmesinde
sıkıntı ürettiğini buradan özellikle ifade etmek istiyorum.
Geçmiş dönemlere göre AR-GE payı arttı.
diye konuyu kapatamazsınız. Gelişmiş ülkelerin AR-GEye
ayırdıkları seviye mutlaka yakalanmalıdır. Günümüzde
AR-GEye ayrılan payın artırılması, teknoloji üretimi
ve bilgi ekonomisine geçişin ön şartlarından birisidir.
AR-GE harcamalarının artması aynı
zamanda bilginin, rekabetin, büyümenin ve istihdamın ülkenin politik
öncelikleri içine girmesi anlamını da taşımaktadır.
Diğer yandan, TÜBİTAK'ın bol miktarda
proje ve programı var ancak bu projelerin etki analizinin ne olduğu
orta yerde yok. Projeyle yapılan iş, proje için yapılan
masrafı karşılıyor mu? Halk tabiriyle, yaptığınız
iş, ürküttüğünüz kurbağaya değiyor mu? Öncelikle bunun üzerinde
yoğunlaşmak gerekiyor. TÜBİTAK'ın programları
amaçlarını ne ölçüde gerçekleştiriyor? Bu da yeterince açık
değil.
Değerli milletvekilleri, Bilim ve Teknoloji
Bakanlığı aklın, bilginin, araştırmanın ve
sorgulamanın egemen olduğu bir bakanlıktır. Bu bakanlık
ve çalışmalarında her alandan daha çok hissin yani duygunun,
hurafenin yeri yoktur. Aklın, araştırmanın, incelemenin
yeri vardır ama hissin ve duygunun yeri yoktur. Sayın Bakan
rüşvet ve yolsuzlukla ilgili ses kayıtlarına yönelik olarak
yaptığı açıklamada "Ben o kayıtları ilk
dinlediğimde çok açık bir montaj olduğunu hissettim."
diyor. Bu yaklaşım ön yargılı ve dogmatiktir. Bilim ve
akıl dünyasında hissetmenin yerinin olmadığını
biraz önce ifade ettim. Bakanın bu tavrı, ona bağlı olarak
faaliyet gösteren TÜBİTAK'ı da etkilemiştir. TÜBİTAK da
tamamen Bakanın hislerine uygun bir şekilde, bilimden uzak hissî bir
rapor vererek Evet, Bakanın söyledikleri doğrudur. anlamına
gelen bir rapor ortaya koymuştur.
Adli Tıp Kurumu da aynı olayla ilgili tam da aksi
yönde bir karar açıklamıştır. Adli Tıp 2.593 ayrı
ses kaydında uygunluk incelemesi yapmış, Türkçe 2.483
kaydın çözümünde, cümle eklemesi veya cümle çıkartması sonucu
anlam bütünlüğünü bozacak değişikliğin tespit
edilmediğini açıklamıştır.
Başbakan Erdoğan ile oğlu arasında
geçen konuşmaların içinde olduğu ses kayıtlarını
uluslararası bir kuruluş olan Londra merkezli bir şirket de
incelemiştir ve bu da, sonuçta seslerin olduğu kaydın birden
fazla gün içinde yapılan görüşmelerin birleşmesiyle
oluşturulduğu, ortada bir montajın, dublajın
bulunmadığını açık bir şekilde ifade
etmiştir.
Yolsuzları yollu göstermeye TÜBİTAK'ı alet
etmek bu kuruma yapılan en büyük kötülüktür.
Sayın Bakan diyor ki: "Yolla yolsuzluk bir
arada olmaz. Eğer bir yerde yolsuzluk yapılıyorsa yola kaynak
bulunmaz. Eğer bir yerde yol varsa demek ki kaynaklar yolsuzluğa
değil, yola gidiyor." Bu da tamamen yanlış kurgulanan bir
Aristo mantığıdır. Tam tersi, sorun, yola ya da
yatırıma ayrılan paranın ne kadarının yola, ne
kadarının birilerine aktarılarak yolsuzluğa kurban
gittiği sorunudur.
Bakanın söylediğinin tam tersine, bir yerde yol
varsa orada yolsuzluk da var demektir. Yolsuzluklara açık olan yollardan
gidilir. Hiçbir şeyin olmadığı yerde yolsuzluk da olmaz.
Yokta yolsuzluk olmaz, varda yolsuzluk olur. Türkiyede her zaman yol, baraj,
köprü, fabrika oldu ama yolsuzluk da oldu. Ancak, AKP döneminde yolsuzluk
tavana vurdu. Bu anlamda, AKP iktidarı ahlaken meşruiyetini
yitirmiştir. Bu iktidar siyaseti ahlakileştiremediği için
ahlakını siyasileştirerek işin içinden sıyrılmaya
çalışıyor. Yok, yok böyle bir şey!
Sayın Bakanın ayrıca "Varsa ufak
tefek hırsızlıklar falan onu da büyütüp şey yapmaya
çalışıyorlar." sözleri de vahim ötesi vahimdir.
Hırsızlığın küçüğü büyüğü değil,
varlığı ya da yokluğu önemlidir. Bir bakan Tamam da az
çalıyorlar. diyerek hırsızlığa meşruiyet tayin
edemez.
Değerli milletvekilleri, 2008'den sonra TÜBİTAK
Hükûmete bağlandı ve saygınlığı da bu
bağlılıkla birlikte ortadan kalktı. Gelinen noktada
TÜBİTAK'ın bugün geldiği yer ne Türkiye açısından ne
de bilimsel faaliyetler yönünden kendisine yakışan bir yer
değildir.
TÜBİTAK, AKP döneminde yolsuzluklara dolaylı
olarak bilimsel destek veren kurum hâline getirilmiştir. Cenab-ı
Allahın bildiği, kulların da şahit olduğu yolsuzluklarla
ilgili konuşma ve görüntüleri montaj, dublaj bağlamına sokmak
için TÜBİTAK'ın kullanılmaya çalışılması
kurumun itibar ve güvenine büyük bir darbe vurmuştur.
Bugün içi boşaltılmış bir
TÜBİTAK'la biz karşı karşıyayız. TÜBİTAK son
zamanlarda yapılan tartışmalı atamalar ve yapılan
müdahalelerle de gündeme gelmiştir. Bu durum TÜBİTAK'ın
saygınlığını ciddi bir biçimde rencide etmiştir.
Değerli milletvekilleri, TÜBİTAK
araştırma geliştirme, icat, buluş, inovasyon gibi bilimsel
konularla gündeme geleceği yerde, paralel yapı ve dinleme gibi
kriminal vakalarla gündeme gelmektedir. TÜBİTAKta Operasyon
başlığıyla verilen haberde Sayın Bakan
Işıkın Amirden değil ağabeyden emir alan yaklaşımı
kabullenemeyiz. diyerek 5 kişinin, çalıştıkları
mekânla ilişkilerinin kesildiğini ifade ediyor. Söylenen gerçekse
AKP, etkisi ve denetimi altındaki bu kurumu amaçları
doğrultusunda yönetememiş demektir.
En stratejik kurumlara paralel dinleyici casuslar
sızıyor, AKP Hükûmetinin haberi olmuyor. Bu nasıl bir gafillik,
bu nasıl bir saflık, bu nasıl bir basiretsizliktir,
anlaşılır gibi değil. Paralel yapı yargıya,
TÜBİTAKa, Emniyete, her önüne gelen yere sızıyor, AKPli
yetkili yetkisizler de bu durumdan sızlanıyor. Beyler,
söyledikleriniz doğruysa bırakınız yakınmayı da hesap
verin, hesap. Devleti ve kurumlarını ağzına kadar casus,
ajan, istihbaratçıyla dolduran bir iktidarın bu ülkeye
yapacağı en büyük iyilik özür dileyip istifa etmektir.
AKP iktidarı on iki yıldır devleti iki
paralel yapı arasında paylaşmıştır. Birisi güneydoğuda
KCK adlı paralel yapı, yargı yapıp vergi topluyor, özerklik
ilan ediyor. Ankaradaki paralel yapı ise Hükûmeti izleyip şantaj
yapıyor. Bu ne hâldir ey AKP, ey iktidar, ey Hükûmet? Şu anda kimse
kurumlarda paralelin yerine hangi geometrik yapının geçtiğini ya
da geçmediğini bilmiyor.
Umarız bu eleştirilerimizden iktidarın
kudret elitleri yararlanır ve yine umarız ki bu bütçe Türk milletine
hayırlı olur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hocam, bir saniye.
Sayın Yeniçeri, şimdi, bir argo, ben mi
yanlış anladım, bir cümle geçti, yani tekrarlamıyorum, onu
mu kastettiniz, yoksa şey mi? Yolsuzluğu yolluya çevirmek. diye.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Evet.
BAŞKAN Yani aynısını
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Yolsuzluğu
yoluyla çevirmek dedim.
BAŞKAN Ha, yoluyla, anladım, tamam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bizim
literatürümüzde öyle argo margo yoktur.
BAŞKAN Yani ben kayıtlara geçsin diye
düzelttirdim, bana ne bağırıyorsunuz? Hayret bir şey ya!
Tamam, buyurun, hadi bakalım.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sizin
anladığınız anlamda yollu değil Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamam canım, düzeltti işte. Yani
yakışmaz zaten hocaya, onun için düzelttirdik.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Üslubu öyle
Yeniçerinin.
BAŞKAN Zaten normal konuşması
bağırır gibi.
Sayın milletvekilleri, şimdi söz
sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Yozgat
Milletvekili Sayın Sadir Durmazdadır.
Sayın Durmazın aynı zamanda
şahsı adına aleyhte söz talebi de bulunmaktadır. Bu iki söz
talebi birleştirilerek kullandırılacaktır.
Konuşma süresi yirmi dakikadır.
Buyurunuz Sayın Durmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Lehte mi dediniz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte, aleyhte.
BAŞKAN Aleyhte dedim canım.
ALİM IŞIK (Kütahya) Lehte
anlaşıldı da Sayın Başkan.
BAŞKAN Hızlı mı söyledim?
Hoca, bugün ters tarafından
kalkmışsın. Şöyle, besmele çek.
Buyurunuz Sayın Durmaz.
Benim kafamı karıştırdınız.
MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Yozgat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.
Tarım, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun
her ülke için hayati öneme sahip stratejik bir sektördür. Tarımın
stratejik öneminin ve bütün insanlık için vazgeçilmezliğinin
idrakinde olan gelişmiş ülkeler tarım sektörlerini sosyal ve
ekonomik açıdan ayrı bir gözle değerlendirmekte ve desteklemektedirler.
Türkiye tarımının önemli yapısal sorunları
bulunmaktadır. Bu sorunlara çözüm bulmadan tarımın ekonomiye
olan katkılarını artırmak ya da ekonominin üzerine
getirdiği yükleri azaltmak mümkün değildir. AKP döneminde ihmal
edilen ve tutarlı tarım politikalarıyla desteklenmeyen
tarım, gelir dağılımında en kötü durumda olan sektör
hâline gelmiştir. Toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi, borç
içinde yüzen, icraların hızla arttığı, iflasların
nefes aldırmadığı tarım kesimindeki problemler
çığ gibi büyürken AKP Hükûmetinin duyarsızlığı da
büyümüş ve çiftçiler Hükûmetin erzak yardımına muhtaç hâle
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, on iki yıllık AKP
iktidarında ülkemiz tarımının en temel sorunlarına
çözüm getirilememiş, aksine sorunlar daha da derinleşmiş ve
büyümüştür. Tarımsal girdi maliyetlerinin dünya
fiyatlarının üzerinde seyretmesi en önemli sorun olarak durmaya devam
etmektedir. Tarımsal üretimde verim ve kalite son derece düşüktür.
Sulanabilir arazi miktarı yetersiz ve mevcut su kaynakları da etkin
kullanılamamaktadır. Tarım arazilerinin parçalı ve
dağınık yapısının iyileştirilmesine yönelik
çabalar yetersizdir. Çiftçi eğitimi ve örgütlenmesi, pazarlama ve
teşvik konularındaki zafiyetler derinleşmiştir. Ülkemiz
çiftçisinin en büyük problemi yüksek girdi fiyatlarıdır. Türk
çiftçisi dünyanın en yüksek fiyatlı mazotunu, gübresini, tohumunu ve
ilacını kullanmakta, buna karşın ürününe hak ettiği
değer verilmemektedir.
2002 yılında ortalama 35 kuruş olan
buğday fiyatını dikkate aldığımızda
yaklaşık 3 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilen çiftçimiz,
bugün aradan geçen on iki yıl sonra 6 kilogram buğdayla 1 litre
mazotu zor almaktadır. AKP Genel Başkanı sıfatıyla on
iki yıl önce meydan meydan gezerek Çiftçinin mazotunu yarı
yarıya ucuzlatacağız. diyen Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ve AKPden bu sözünü tutmasını bekleyen çiftçimiz on iki
yıldır hayal kırıklığı
yaşamaktadır. Gemiciklerin, lüks yatların mazotunu düşüren
AKP, çiftçinin kullandığı mazottan aldığı
verginin onda 1ini destek olarak vermektedir. Her fırsatta tarıma
verdiği desteği artırdığını söyleyerek
övünen AKPnin tarıma ayırdığı toplam destek,
çiftçinin kullandığı mazottan aldığı vergi
kadardır. AKP kendi çıkardığı Tarım Kanununun gereği
olan destekleme tutarına on iki yılda ulaşamamış ve bu
kanuna uymamasının sonucunda çiftçimize eksik ödenen destek
miktarı 44 katrilyon liraya ulaşmıştır. Yine, on iki
yıllık AKP iktidarı döneminde çiftçimiz enflasyona
ezdirilmiş, ürün fiyatlarındaki artış enflasyonun gerisinde
kalmış, sadece buğday üreticilerinin bu nedenle kaybı 15
katrilyon lirayı bulmuştur.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan sunumunda
her zaman olduğu gibi rakamlarla oynayarak tarımda pembe tablolar
çizmektedir, hâlbuki gerçekler hiç de iç açıcı değildir. AKP
iktidarları döneminde tarımın gayrisafi yurt içi hasılaya
olan katkısı düşmüştür. Tarımsal ham madde
ihracatımız tarımsal ham madde ithalatını
karşılayamaz durumdadır. Ekilen biçilen tarımsal alanlar
azalmış, tarım toprakları terk edilmiştir.
Tarımda çalışan insan sayısı düşmüş,
köylerimiz boşalmış, çiftçimizin geliri her geçen yıl
azalmış, tarımsal girdi fiyatları her yıl katlanarak
artmış, çiftçimiz borç batağına sürüklenmiştir.
Değerli milletvekilleri, kamu kurumlarının
istatistiklerinden derlenmiş verileri sizlerle paylaşmak istiyorum:
AKP iktidarları süresince tarımın temel göstergelerinde ciddi
düşüşler yaşanmıştır. 2002 yılında
tarımda istihdam yüzde 35ken bugün yüzde 22lere kadar gerilemiştir.
Yaklaşık 1 milyon 400 bin çalışan, yanlış politikalar
nedeniyle tarımdan koparak kentlerin varoşlarına
sığınmıştır. Tarımda çalışan
kişi başına yaratılan katma değer 14.500 dolar
civarındadır. Ekonomik olarak iflas etmiş olan Yunanistanda
bile bu rakam 19 bin dolardır. 2002 yılında tarımsal
desteklerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı yüzde
0,65ken bu oran giderek düşmüş ve 2014 yılında yüzde
0,55e gerilemiştir. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre
2002 yılında toplam işlenen tarım alanı ve uzun ömürlü
bitkilerin alanı 26,6 milyon hektarken 2013 yılında 23,8 milyon
hektara düşmüştür. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine
göre 2002 yılında Çiftçi Kayıt Sistemindeki çiftçi
sayısı 2 milyon 589 binken 2013 yılında bu rakam 2 milyon
183 bine düşmüştür. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine
göre 2002 yılında ekilen alan 18 milyon hektarken 2013
yılında 15,6 milyon hektara düşmüştür. 2002
yılında çiftçinin toplam 530 milyon lira borcu varken bu tutar 2014
yılı itibarıyla 40 milyar lirayı
aşmıştır. Ülkemizde kişi başına millî gelir
10.500 dolar olarak ifade edilmekte. Tarım kesiminde bu rakam 3.500 dolar civarında
yani ülke ortalamasının ancak üçte 1i mertebesindedir. Türkiye,
kişi başına çiftçi geliri açısından dünyada 22nci
sıradadır. AKP hükûmetleri döneminde tarımsal ithalat ihracat
dengesi 15 milyar dolar açık vermiştir.
Değerli milletvekilleri, AKPnin tarıma
bakışındaki sakatlığın kaçınılmaz
sonucu olan ve tarımı yakın gelecekte de tehdit eden birkaç
hususa daha değinmek istiyorum. AKP döneminde tarım, üretim yerine
ithalata dayalı bir yapıya dönüşmüştür. AKP hükûmetleri
döneminde yaklaşık 60 milyar dolarlık tarım ürünleri
ithalatı yapılarak, üreticimizin cebine girmesi gereken millî
kaynaklarımız ithalat yoluyla yabancı ülkelerin refahına
aktarılmıştır. Çok önemli bir doğal kaynağımız
olan tarım arazilerinin korunması için 2005 yılında
çıkarılan kanuna rağmen, 2005 yılından 2013
yılı sonuna kadar sekiz yılda 2 milyon 795 bin hektar tarım
arazisi tarım dışına çıkmıştır. Yani,
kırk üç yılda kaybedilen tarım arazisinin yüzde 79u, kanunun
çıktığı 2005-2013 yıllarını kapsayan son
sekiz yılda, Sayın Bakanın döneminde kaybolmuştur. Sadece
bu durum bile, Sayın Bakanın, Tarım Bakanı mı rant
bakanı mı olduğu şeklindeki bir tartışmayı
açmaya yeterli bir sebeptir.
Değerli milletvekilleri, yakın zamanda
tarım kesimini başka büyük bir tehlike daha beklemektedir. 6360
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu gereğince, 30 Mart
tarihinden itibaren 16 bin köy bir çırpıda mahalleye
dönüştürüldü ve bu köy tüzel kişiliklerine ait yaylaklar, otlaklar,
meralar imara açıldı.
FARUK BAL (Konya) Satılıyor...
Satılıyor...
SADİR DURMAZ (Devamla) Bu, hakikaten, zaten
kıt kanaat geçinen, zaten tarımdan, çiftçilikten kazanç
sağlayamayan çiftçilerimizin, ellerindeki araziyi satıp üretimden
çekilmeleri anlamına gelecektir.
Soma faciasından sonra iş güvenliği ve
işçi sağlığının iyileştirilmesine dönük
olarak yapılan düzenlemeye, ne hikmetse Mera Kanununu ilgilendiren bir
bent eklendi. Orada da, meraların amaç dışı
kullanımına onay verecek, amaç dışı
kullanımına, betonlaşmaya yol açacak bir düzenleme
yapıldı. Hayvancılığını geliştirmek
isteyen bir ülkenin, meralarını kentsel ranta açması değil,
meralarını ıslah edip ot kalitesini yükseltmesi gerekir.
Hayvancılık konusuna değinmişken bir
iki hususu daha arz etmek isterim. 2013 yılında tarımsal
destekleme bütçesinden hayvancılığa ayrılan pay
Bakanlığın verilerine göre yüzde 31,7; bu oran 2014
yılında yüzde 30,5e gerilemiş, 2015 yılında da
öngörülen rakam yüzde 29,5 olarak belirlenmiştir. Hayvancılık
sektörünün tarımsal üretimdeki payını gelişmiş ülkeler
düzeyine çıkarmak isteyen bir Hükûmetin bu oranı giderek
aşağıya düşürmesi izahı zor bir çelişki olarak
durmaktadır. Destekleme bütçesinden hayvancılığa
ayrılan payın azaltılması, hayvan hastalıkları konusunda
yıllardır yaşanan zafiyetin daha da artması sonucunu
doğuracaktır.
Mevcut hayvancılık
işletmelerinin çoğu küçük çaplı aile işletmeciliği
şeklindedir. Verim kontrolleri, kayıt işlemleri ve hayvan
ıslah faaliyetleri yapılamamaktadır. Kaliteli kaba yem
üretiminde de ciddi açığımız söz konusudur.
Değerli
milletvekilleri, 2014 yılı Birleşmiş Milletler
tarafından Aile Çiftçiliği Yılı ilan edildi. Sayın
Bakan da bu konuda yapılan bir çalıştayda küçük çiftçileri
destekleyeceklerini ifade etmiştir. Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakan burada da çok büyük bir çelişki içerisindedir. On iki
yılın sonunda, kırsal kesimde nüfus yaklaşık 6 milyon
azalmış, bir gecede 16 bin köy mahalleye dönüşmüş,
yoksulluk artmış, genç nüfus köyleri terk etmiş, Sayın
Bakanın aklına aile çiftçiliğini desteklemek yeni
düşmüştür.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan katıldığı bir
toplantıda Dünyada 1 milyar aç insan var yani yerküredeki her 7
kişiden 1i aç ve buralarda gıda güvenliği yok. Gıda
güvenliğinin olmadığı yerde küresel güvenlikten ve küresel
barıştan da söz etmek mümkün değil. diyor. Doğru söylüyor
Sayın Bakan. Ama buradan söylemek lazım: Sayın Bakan, trafolara
kedilerin girdiği, antrepolara farelerin dadandığı; her gün
yeni bir domuz eti, at eti, eşek eti veya GDOlu ürün vakasının
yaşandığı, tüberkülozlu, brusellalı hayvanların
sınırlarda cirit attığı bir Türkiyede gıda
güvenliğinden bahsedebilir misiniz?
Her ne kadar geç de olsa Sayın Bakanın
meselenin öneminin farkında olması bile bir kazanımdır.
Dünyada 1 milyar aç insan var, doğru. Sayın Bakan, dünyadaki
açlık konusunda doğru söylüyorsunuz ama şu vebal de sizin
boynunuzda: Sizin Hükûmetinizin sayesinde Yozgatta kalan her 4 kişiden
1i yardıma muhtaç, devletten aldığı yardımla
geçiniyor. Yozgat son on yılda 200 bin göç verdi. 2013 yılı
itibarıyla Yozgatta yardım yapılan aile sayısı
30.141. Toplam 110 bin civarında aile var. Bence bu durum memleketi idare
edenler açısından utanç verici bir durumdur.
Sayın Bakanım, Yozgat demişken şu
konunun da açıklığa kavuşturulmasında
hemşehrilerim adına yarar olduğunu düşünüyorum: Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre Yozgatın 2002-2013
yılları arasında kaybettiği tarım arazisi miktarı
2 milyon 296 bin 558 dekardır. Değerli milletvekilleri, dikkatinizi
çekerim, yaklaşık 2 milyon 300 bin dekar alan. Tarım
dışında kayda değer hiçbir geçim kaynağı olmayan
Yozgat, coğrafi büyüklükleri göz önüne aldığınızda bu
konuda da maalesef en ön sıralarda yer almaktadır.
Sayın Bakanım, Yozgatın 2 milyon 296 bin
dekar tarım arazisi ne oldu? Sanayi tesisi yapıldı da biz mi
görmedik yoksa Yozgatı yeni baştan inşa edecek kadar konut
yaptınız da biz mi duymadık? Bu konu mutlaka
açıklığa kavuşturulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Bakanlar Kurulunun 4
Haziran 2014 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan kararına göre DAP,
GAP, KOP ve DOKAP kapsamındaki illerde yani 35 ilde damızlık
koç, boğa ve teke alımında yüzde 80, yeni kurulacak
hayvancılık işletmelerinde yüzde 50 hibe desteği
verileceği ve uygulamanın 2018 yılına kadar devam
edeceği belirtilmiştir.
Tarım ve hayvancılık
dışında hiçbir gelir ve geçimi olmayan, bütün istatistiklerden
de anlaşılacağı üzere sayenizde geri kalmış bir
il olan Yozgatın bu uygulamaya dâhil edilmemesi iyi niyetli
değildir, doğru değildir. Yozgat seçmeninin on iki
yıldır verdiği tüm desteğe rağmen AKP iktidarları
döneminde Yozgat ilimize yeterince yatırım yapılmamış,
istihdam sağlanamamış, gereken ilgi gösterilmemiş ve Yozgat
AKP tarafından âdeta cezalandırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, önceki bütçe
konuşmalarımızda da ifade ettiğimiz bir hususa tekrar
dikkati çekmekte yarar görüyorum.
Sayın Bakan, bu yıl da telefonlarımızın
mesaj kutusu, maillerimiz, atanamayan üniversite mezunlarının
mesajlarıyla dolu. Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su
ürünleri mühendisleri, balıkçılık teknolojisi mühendisleri, veterinerler
ve teknikerler sizden atama bekliyor. Ne özel sektörü geliştirdiniz,
istihdam yarattınız ne de kamuda kadro açıp istihdam
sağlıyorsunuz. Bölüm açıp mezun vermek marifet değil,
istihdam yaratan bir ekonomik yapıyı oluşturmaktır marifet.
Bu arkadaşlar evlenemiyor, yuva kuramıyorlar, evli olanlar evlerini
geçindiremiyor, çocuklarına mama alamıyor; bunalımın,
intiharın eşiğindeler.
Sayın Bakan, bu vebal sizin ve Hükûmetinizin
boynundadır. Bugün buradan bu kardeşlerimize hayırlı bir
müjde vermenizi bekliyoruz. Bu konuda yapacağınız her türlü
düzenlemeye, iyileştirmeye Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak sonuna
kadar destek vereceğimizi bilmenizi istiyorum. Ayrıca, bu
arkadaşlarımızın geçtiğimiz hafta içerisinde Abdi
İpekçi Parkında düzenlemiş oldukları, bu konuları
dile getirdikleri toplantıya da grubumuz adına 4
arkadaşımız iştirak etmiş ve bu konudaki
kararlılığımızı orada da ifade etmişlerdir.
Bu konuda bir müjde vermenizi bütün samimiyetimizle bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Bakan görev yaptığı sürece Türk tarımında
başardığı bazı ilklerle anılacaktır. Saman
ithal eden ilk Bakan, kurbanlık ithal eden ilk Bakan, makamında
yedikleri yemekle milletvekillerinin zehirlendiği Bakan. Demin onlardan
bir tanesi burada Bakanının icraatlarını övüyordu, herhâlde
bir şükran konuşmasıydı o, Sayın Bakan, zehirlendim
ama iyi ki ölmedim. demek istiyordu herhâlde, o arkadaşımız
dışarıda.
Tarım arazilerini amaç dışı
kullanıma en çok açan Bakan, sıfır faizli kredi verip
hayvancılık yapanları batıran Bakan. Ne oldu
sıfır faizli krediler, sonuçları ne oldu? Birisi
çıksın burada anlatsın.
FARUK BAL (Konya) 4 bin liralık dana 7 bin liraya
satıldı.
SADİR DURMAZ (Devamla) - Elektrik şirketlerinin
-bakın, bu da önemli- çiftçiden alacağını tahsil eden
Bakan. Bir kararnameyle, biliyorsunuz, elektrik şirketleri adına
çiftçinin prim desteğine el koydular, sonra gelen tepkiler üzerine geri
adım atmak zorunda kaldılar.
Sırbistanın satamadığı
hayvanları aldığı için teşekkür alan Bakan,
Fransız tarımına katkılarından dolayı
şövalye olan Bakan.
FARUK BAL (Konya) Arjantinin Angusu da var,
Arjantinin Angusu.
SADİR DURMAZ (Devamla) - Evet, Sayın Bakan
başardığı, bazılarını
saydığım bu ilklerle anılacaktır.
Değerli milletvekilleri, daha önce de ifade
etmiştim, Sayın Bakan hiç tartışmasız gelmiş
geçmiş en başarısız Tarım Bakanıdır yani
burada rakamları artırarak
Bugün de Sayın Başbakan yeni bir ekonomik
program açıkladı. Şimdi, aynı mantıkla sormak
lazım. İkide bir de gelip buraya 2002 yılında sizin
rakamlarınız böyleydi, biz böyle yaptık filan diyorlar ya, 2002
yılındaki Hükûmet toplam üç yıl iş başında
kalmış, üç yılın sonunda o rakamları siz gelip burada
söyleyip duruyorsunuz. Bu arada, sizin 4 tane üç yılınız
olmuş, üst üste Hükûmette olduğunuz 4 tane üç yıl. İkide
bir de niye yeni ekonomik program açıklıyorsunuz?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yeni hamleler
SADİR DURMAZ (Devamla) Öyle mi?
Geçmişteki hükûmetler zamanında
yapılanları niye hamle olarak değerlendirmiyorsunuz? Yani
eksikleriniz var, yapamadıklarınız var. Oysa, ben diyorum ki:
Cenab-ı Allah nasip ederse sizin bu rakamlarınızı sizin
sürenizin yarısında realize etmezsek biz siyaseti
bırakırız. (MHP sıralarından alkışlar)
Şükürler olsun ki Türk tarımının,
Türk çiftçisinin Sayın Bakandan kurtulmasına yaklaşık
altı ay kaldı. Altı ay sonra dönüm noktası olacak, yeni bir
sayfa açılacak çünkü Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında çiftçilerimiz
derin bir nefes alacak. Mazotun, gübrenin, ilacın, tohumun üzerindeki
vergileri kaldıracağız.
Sayın Genel Müdür, size de geleceğim.
Destekleri 2 katına çıkaracak, inadına
ürettireceğiz, inadına Türk çiftçisini destekleyeceğiz
arkadaşlar. (MHP sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle bütçenin ülkemize,
milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan
niyaz ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Durmaz.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan,
60ıncı maddeye göre bir dakika söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki
mühendis ve tekniker kadrolarının azaltılmasını ve bu
kadrolara atama yapılmamasını kınadığına
ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ziraat mühendisleri, su
ürünü ve gıda mühendisleri, veteriner hekimler ve bunların
teknikerleri iş için, aş için, kadro ve atama için Abdi
İpekçide buluştu. Ve bunlar okumuş gençler, iş
bulamadıkları için babalarından harçlık almaktan utanmakta,
aile huzurları bozulmaktadır. Sorun ciddidir, boşanma ve
intiharlar olmaktadır. Bunlara sebep olan Tarım Bakanının
2013te 20 bin olan kadrosunu 4 bine düşürmesini ve boş kadrolara
atama yapmamasını kınıyorum.
20 bin kadro verilerek bu
sorunun çözülmesi ve bu kadrolara atama yapılarak bu gençlerin hayallerine
kavuşmalarını temenni ediyor, talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, aynı konuda bize de çok mesaj geliyor, bu
gıda mühendisleri konusunda. Burada çıksın söylesin yani tabii,
arkadaşlarımız dile getirdi ama, gerçekten 20 bin kadroyu
nasıl 4 bine indirdi? Bize sayısız mesajlar var. Lütfen
çıksın burada Hükûmet varsa cevap versin.
BAŞKAN Siz de
söylediniz, kayıtlara geçti.
III.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
yönetim Kesin Hesabı
F)
KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME
VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1)
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H)
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
(Devam)
1)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1)
Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J)
TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şimdi,
Hükûmet konuşacak.
Bu arada, ben Sayın
Muhammed Murtaza Yetişe teşekkür ediyorum ricamı
kırmadığı için.
Hükûmet adına ilk
söz, yirmi beş dakikayla, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Ekere aittir.
Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2015 bütçemizin
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tabii, tarım sektörü,
en son, değerli konuşmacının da ifade ettiği gibi,
aslında önemli yapısal sorunları olan bir sektör. Biz de zaten
bu yapısal önemli sorunları dikkate aldığımızdan
ötürü de bu meseleyi bizden öncekinden çok daha farklı bir şekilde
stratejik bir mesele olarak ele aldık ve aslında işe bu
şekilde başladık. Yani, bu yapısal sorunlar çözülmeden
tarım sektörünü günlük politikalarla ileriye götürmenin ve
sorunlarını çözmenin mümkün olmayacağını biz de tespit
ettiğimizden ve bunu bildiğimizden ötürü yaptık.
Şimdi, ne yaptık? Bugün, gerçekte, bu stratejiyi
oluştururken en başta bütün sektör paydaşlarıyla, 35 bin
kişiden oluşan sektör paydaşıyla yüz yüze veya anketler
yoluyla görüşmeler yapmak suretiyle onların da bakış
açısını, onların da önerilerini aldık ve buna göre, bu
çözüm yolunu aslında biraz da onlarla birlikte oluşturduk.
Önce tabii şunu yaptık: Biliyorsunuz,
Türkiyenin ilk tarım çerçeve kanunu 2006 yılında
çıktı. Bugüne kadar Türkiyede, seksen üç yılda,
tarımın bazı konularla ilgili kanunları var ama bir tarım
çerçeve kanunu olmamıştı, biz işe oradan
başladık, bunu yaptık. Ama, ondan hemen sonra da şu süreci
başlattık: Tarımla ilgili altyapı meselelerini çözmemiz
gerekiyordu. Nelerdi bunlar? Toprakla ilgili, araziyle ilgili, işletmeyle
ilgili temel meselelerin çözülmesi gerekiyordu.
Bakın burada neler yaptık? Önce, tarım
envanterinin belirlenmesi ve tarım arazilerinde bölünmenin önlenmesine
yönelik çalışmalar yaptık. Tarım havzalarını,
üretim havzalarını belirledik 2009 yılında. Burada toplamda
en yüksek verimlilikte hangi ürün, hangi bölgede yetişir, Türkiyenin
bütün tarım arazilerini otuz havza içerisinde taksim etmek suretiyle
bunların bilgisini, belgesini ortaya çıkardık. Sonra, 32,5
milyona ulaşmış olan tarım parsellerinin her birine kimlik
numarası vermek suretiyle, bunları dijital ortama aktarmak suretiyle
32,5 milyon tarım parselinin her birinin topoğrafyası, iklim
verileri, toprak verileri, ekili mi, dikili mi, Burada ne, nasıl olur;
nereye bakıyor, verimliliği; sulu mu, kuru mu; hangi ürün yetişebilir
şu anda, biz bu bilgiye de sahibiz. Bunu da yine biz çıkardık ve
desteklemelerin
Orada hangi ürün var, gerçekte verimliliği nedir? Düzenli
bir şekilde aldığımız uydu fotoğraflarıyla
da bunları tespit edebiliyoruz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ekilmeyen ürünlere
destek verdik Sayın Bakanım, mesela Güney Marmarada pamuk ve
kanolada olduğu gibi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, tarım bilgi sistemi oluşturuldu. Artık
bu sistemle, parsel bazında hem üretimi hem destekleri izliyor ve kontrol
ediyoruz. Tarımda neredeyse yüz yılı bulan, tarım
arazilerindeki miras yoluyla bölünme sorununa, biliyorsunuz, kanun
çıkarmak suretiyle 2014 yılında, buna da el attık ve bunun
da yönetmeliği şu anda yayımlanıyor.
Tarımsal envanterimizi anlık olarak tespit eden
bir sistem oluşturduk. Şu anda sahada 10 bin tane veteriner hekim ve
ziraat mühendisi çiftlik çiftlik, bahçe bahçe, ahır, ağıl, her
ne varsa buralardaki verileri anlık olarak kaydediyor ve anlık olarak
Bakanlık merkezindeki bir Türkiye haritası üzerine bunların
tamamı işleniyor.
Şimdi, bakın, bütün bu saydığım
4 tane konunun her biri başlı başına çok büyük bir reform,
her birisi başlı başına önemli, gerçekte devrim
niteliğinde birer adım. Sonra, mevcutta bölünmüş olan
yapıyı
Şimdi, herkes şundan bahsediyor, ben de katılıyorum:
Elbette ki tarımda çalışan insanların gelirleri düşük.
Dünyanın her yerinde böyle, sadece bize mahsus bir şey değil.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Bizde düşük
efendim, biz dünyada 23üncü sıradayız, Yeni Zelandanın
altındayız Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Dünyanın bütün ülkelerinde, sanayi sektörüne göre, hizmet
sektörüne göre tarımda çalışanın geliri her zaman
düşüktür. Dünyanın bütün ülkelerinde böyledir.
FARUK BAL (Konya) Tarım şirketlerininki de
düşük mü, tarım şirketlerinin, holdinglerin, teşvik alan
şirketlerin, yandaşların?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Avrupada da böyle, Amerikada da böyle.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sübvansiyon diye bir
şey vardır ama.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Ama orada, tarımda çalışan nüfus yüzde 1,5lara
düşmüş, yüzde 1lere düşmüş.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Nüfusla ne alakası
var? Gelir önemli Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bizde hâlâ yüzde 22-23.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, bir gecede
yüzde 8e düşürdünüz.
BAŞKAN Sayın Demiröz, lütfen, lütfen
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Yüzde 22-23 oranında insanın
çalıştığı bir sektörde, dolayısıyla, bu, bu
şekilde olmak zorunda.
Şimdi, bölünmüş arazinin
toplulaştırılması çalışmasına da biz
hız verdik. Nasıl? 1961 yılından 2002 yılına
kadar bütün Türkiyede 450 bin hektar alanda ancak toplulaştırma
yapılmışken 2003ten 2014e kadarki on iki yılda 4,5 milyon
hektar arazinin toplulaştırılmasını tamamladık. 2
milyon hektarı da bitmek üzere, 2015 yılında da bu bitecek.
Yani, 2015 yılı itibarıyla da 6 milyon hektarın üzerinde,
yaklaşık 6,5 milyon hektar arazi
toplulaştırılmış olacak. Yani, bölünmüş
yapının durdurulması, bölünme sürecinin durdurulması, sonra
bölünmüş yapının da toplulaştırılması temel
altyapı konularından bir tanesi.
Yine, bu çalışmalarla birlikte arazilerimizde
üretimi artırmak için yer altı ve yer üstü su
kaynaklarımızın etkin kullanıldığı projeler
geliştirdik. Damla ve yağmurlama sulama sistemlerine sıfır
faizli kredi uygulamasını ve bunların alet, ekipmanına
yüzde 50 hibe destek uygulamasını biz başlattık. Bizden
önce, Türkiye Cumhuriyetinde hiçbir hükûmet döneminde hiç kimse böyle bir
adım atmadı. Niye? Çünkü su kıt ve bu suyu iyi kullanmak,
verimli kullanmak, araziyi de bununla bu şekilde değerlendirmek
gerekiyordu.
Bakın, ikinci alanımız şu:
Tarımsal altyapı meselesi, esas bahsettiğimiz önemli
yapısal sorunların bir tanesi de üretimde verimliliği ve
kaliteyi artırmaktı. Üretimde verimliliği, kaliteyi nasıl
artırırız? Birinci önceliğimiz tohumdur, tohum. Çünkü, tek
başına, bitkisel üretimde kaliteli bir tohumluk yüzde 25 oranına
kadar verimi etkileyebiliyor. Biz tohumu destek kapsamına alan ilk
Hükûmetiz. Tohumculukla ilgili çıkardığımız kanunlar
ve o kanunlarla birlikte Türkiyede nitelikli, yüksek kaliteli sebze
tohumluğunun da, hububat tohumluğunun da üretilmesinin önü açıldı.
Türkiye bugün tohum üreten bir ülke hâline geldi.
Bakın, Anadolu birçok bitki bakımından çok
zengin. 12 bin tane bitki var, bunun 4.200 tanesi endemik. Bütün buralarda
yetiştirilmiş olan tohumlukların -gerek yabanileri gerek
geliştirilmiş ıslah edilmiş olanları- bunların
tamamının kayıt altına alındığı bir
sistem kurduk, hepsini kayıt altına aldık ve dünyanın
3üncü büyük tohum gen bankasını biz kurduk. Niye? Bu mevcut
tohumları muhafaza edelim, muhafaza altına alalım
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Tohum kalmadı ki
tohum, Sayın Bakan. Tohum kanunuyla tohum kalmadı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla)
bunlarda herhangi bir problem gelişmesin. Tohumculuğu
geliştirmeden, tohumculuğu destekleme kapsamına almadan
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Tohum kanunuyla tohum
kalmadı efendim.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Niye daha önce sertifikalı tohum kullanımı
destekleme kapsamına hiç alınmamıştı? Niye
sertifikalı tohum üretimi destekleme kapsamına alınmamıştı
ve neden Türkiyede sadece 145 bin ton sertifikalı tohum vardı? Bugün
bu 743 bin tona çıktı. Bu, şu demektir: Türkiye, yılda -bir
yıl için- ilave 600 bin ton sertifikalı tohum üretir hâle geldi.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakan, bu sene Fransadan
madalya aldınız mı?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Yılda 600 bin ton, 150 binden 750 bin tona çıkardık.
Şimdi, fidan, fide
Meyve üreteceksek, sebze
üreteceksek kaliteli, sertifikalı fide üreteceğiz, fidan
üreteceğiz. Bunlar üretilmeden olmaz. Şimdi, dünyanın bu alanda
bütün önemli ülkelerini, gelişmelerini,
araştırmalarını, hepsini izledik. Sertifikalı fidan ve
fide üretimimiz 2002 yılında 4 milyon, 2013 yılında 114
milyon arkadaşlar, 110 milyon fide ve fidan, sertifikalı olmak
kaydıyla, ilave yapıldı.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Madalya var mı madalya?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bunun geofit bahçesi
Bakın, yarın ben geofit bahçesinin
Allah izin verirse açılışını yapacağım.
Dünyanın en büyük geofit bahçesi, bizim ülkemizde, Anadoludaki 800
çeşit yumrulu, soğanlı süs bitkisi, 200 çeşidi ıslah
edilmiş, bin çeşitten ibaret.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Nereden ithal edildi bunlar?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bunların üretildiği, muhafaza edildiği, kayıt
altına alındığı, sergilendiği ve gelecek nesiller
için de, araştırmacılar için de, üreticiler için de kaynak
teşkil edecek bir hâle getirdik. Şimdi, dünya standartlarındaki
ilk millî botanik bahçesinin de temelini yine biz attık.
İnşallah 2015 yılı içerisinde de bu katılacak.
Bunlar üretimde verimlilik ve kaliteyi artırmaya
dönük çok temel ve çok önemli meseleler. Bakın, çevreye duyarlı
üretimi de biz destekledik. Organik tarım alanını 90 bin
hektardan devraldık, şu anda yaklaşık 800 bin hektar. Tarımda
yenilenebilir enerjinin kullanımında 2006 yılından bugüne
destek sağladık. 907 projeye 154 milyon TL hibe verdik. Toprak
analizini destekleme kapsamına biz aldık çünkü
topraklarımızın tahlili yapılmadan kullanılacak olan
gübre toprağa bereket yerine felaket getirebilir. Bunu destekleme
kapsamına almak suretiyle de topraklarımızın analizini
yapıp ona göre gübre verilmesini teminat altına aldık. Nitrat
kirliliğiyle ilgili aynı şekilde mücadele ediyoruz. Türkiye'nin
bütün tarım arazilerinde 20 tane seyyar laboratuvar, onlar
dolaşıyor sürekli, sulardan, topraklardan nitrat vesaire alıyor,
bunların araştırmasını yapıyor.
Bakın, ÇATAK Projesini biz başlattık,
2006 yılında başladık. 43 ildeydi, bu sene 7 il daha ilave
ediyoruz. 50 ilde biz çevre amaçlı tarımsal arazilerin
korunmasına dönük tarımsal faaliyeti ayrı bir proje altında
destekliyoruz. Doğal afet tarımın en problemli, dünyanın
her yerinde en önemli sorunlarından bir tanesidir çünkü dolu da, don da,
kuraklık da, sel de bütün bunların hepsi tarımın ciddi
şekilde zarar gördüğü doğal afetler ve risklerdir. Tarım
Sigortası Kanununu biz başlattık, biz çıkardık, biz
uyguladık, 2006 yılından bu yana da bu uygulanıyor.
Dünyanın 3üncü büyük Tohum Kuraklık Test Merkezini Konya ilimizde
yine biz açtık.
Şimdi üçüncü sahamız şu, verimliliği,
kaliteyi arttırmaya, çevre amaçlı faaliyetleri yapmaya dönük ilave
bir üçüncü nokta şu: Tarım desteklerimizin yeniden
yapılandırılması. Hepimiz biliyoruz, biz geldiğimizde
desteklerin neredeyse tamamı kaldırılmış, bir tane destek
kalmıştı. O da doğrudan gelir desteğiydi. Arazi
sahibi, tapusunu gösteren devletten dekar başına, dönüm
başına o zamanın parasıyla 10 milyon lira, bugünün
parasıyla 10 lira para alıyor, devlet hiçbir şeyine
karışmıyor.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) 16 lira alıyordu, 16
lira.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ekti ekmedi, kaliteli
ekti kalitesiz ekti, yaptı yapmadı, kimse ne sorar
ne eder. Zaten bu modeli önerenler de o tarihte Türkiyenin ekonomik kriz
ortamından istifade edip Türkiyeye bunu dayattılar, dediler ki: Siz
verimliliği artırmayın, siz verimliği artırmak için
destek politikası yapmayın. Bütün destekleri kaldırın. O
gün o desteklerin kaldırıldığına dair o günkü
Hükûmetin de Dünya Bankasına taahhüdü var.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Ne
yaptınız siz?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) O belgeler benim elinde, burada gösterdim daha
önce, tamam mı.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Belgeler
nerede elinde? Rakamı bile doğru bilmiyorsun Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) Dolayısıyla, bunların hepsini burada
gösteririm tekrar. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) 16
liraydı, 10 lira diye söylüyorsun.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Bakan, siz de mezar taşlarına destek verdiniz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum... Ben duymuyorum sayın milletvekilleri,
Sayın Bakanı ben işitmiyorum.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ)
Doğru rakamı versin Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben işitmiyorum
diyorum size.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Bakan, siz de mezar taşlarına destek verdiniz.
BAŞKAN Sayın Demiröz
Ya,
anladım ama konuşmasını yapıyor, ne yapalım. (CHP
sıralarından gürültüler) Olmaz ki böyle bir şey!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) Sayın Demiröz, ben sizi de, zatıalinizi
de, diğer bütün arkadaşlarımı da saygıyla dinledim.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Biz de
saygıyla dinliyoruz ama lütfen bunları çarpıtmayın.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) Sizden de beni saygıyla dinlemenizi istirham
ediyorum. Lütfen bırakın konuşayım.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
Sayın Bakan, siz buyurun, Genel Kurula hitap edin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, bakın, destekleme modelini tamamen
değiştirdik. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Rica ediyorum hepinizden,
kendi aranızda konuşuyorsunuz. Rica ediyorum, yapmayın.
Buyurunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) Kaldırılmış olan destekleri
Birçoğu da ilk defa olmak üzere 52 tane yeni destek başlattık.
Organik tarımdan tutun tarım sigortası desteğine,
kırsal kalkınmadan tutun bütün ürünlerle
Özellikle 17 çeşit
üründe, Türkiye için stratejik önemi, değeri olan, halkın beslenmesi
için önemli olan hububata, bakliyata, yağlı tohumlara, bunların
tamamına prim uygulaması getirdik ve birçoğu ilk kez verilen
girdi desteklerini de biz başlattık.
Bakın, biz geldiğimizde bir
mazot desteği yoktu.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Dünyanın en
pahalı mazotunu kullanıyor köylü.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Devamla) Bugüne kadar Hükûmetimiz döneminde 5,3 milyar TL
mazot desteği ödedik. 5 milyar TL kimyevi gübre desteği ödedik. 450
milyon TL toprak analiz desteği verdik. 940 milyon TL sertifikalı
tohum, fidan, fide desteği verdik. Sadece tarımın temel
girdileriyle ilgili verdiğimiz destek miktarı 11,7 milyar. Nakit hibe
desteği 5 kat
artırıldı. 1,8 milyardan bu yıl sonu itibarıyla 9
milyar -yani bugün Aralığın 18i- ödenmiş oluyor, 2010
yılında da inşallah 10 milyar ödenmiş olacak. Bugüne kadar
yaklaşık 70 milyar TL karşılıksız nakdî hibe
vermiş durumdayız. Burada Türkiye OECDnin üyesi. OECD ülkeleri içerisinde
-30 küsur ülke var biliyorsunuz- bunlarda tarıma en yüksek destek verilen
ülkeyiz ve burada gayrisafi yurt içi hasılaya göre oranı en fazla, en
yüksek olan 2nci ülke durumundayız.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Bakan, bu destekler çıktıktan sonra
mazot kaça mal oluyor, bunu bir söyleyin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, bilgi ve sermayeyi
toprakla buluşturduk. TAR-GEL kapsamında
başlattığımız 10 bin ziraat mühendisini ve veteriner
hekimi köylerde çiftçimizin hizmetine sunduk.
O rakamları biraz
sonra ayrıntılarıyla söyleyeceğim,
arkadaşlarımız hani bizim zamanımızda
Bakanlığa ne kadar alındı, ne kadar alınmadı
En
son Tarım Bakanlığına 1989 yılında toplu eleman
alınmıştı, teknik eleman, 250 kişi. 2003
yılına kadar -esas bunu sorgulamak lazım- neden Tarım
Bakanlığına hiç toplu eleman alımı
yapılmadı? Bunu da özellikle vurgulamam gerekiyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Bakın, on iki yıl geçti, on iki yılın
hesabı verin!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın, burada, bizim sadece
merkez kuruluşlarımıza aldığımız, sadece
Bakanlığın genel bütçeli kuruluşlarına
aldığımız teknik eleman sayısı 20 bin,
bağlı kuruluşlarımız 11 bin aldı, 11 bin, bunlar
sadece teknik eleman. Ama, bizim getirdiğimiz yeni projelerle, iş
sahası açtığımızla ve bizim iş yerlerini zorunlu
kılmak suretiyle istihdamına imkân
sağladıklarımızla birlikte 60 binin üzerinde Tarım
Bakanlığına bizim Hükûmetimiz döneminde yeni eleman
alındı.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay)
Bizden önce ziraat mühendislerini öğretmen olarak atıyorlardı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Tamam, bizden önce
Bakın, 89
yılından 2003 yılına kadar hiç toplu eleman
alınmamış Tarım Bakanlığına.
Şimdi, bir başka
husus şu: Uygun finansmanın sağlanması. Bakın, 530
milyon zirai kredi kullandırılırken şimdi 17 milyar lira
kullanılabiliyor. Yüzde 69 idi tarım kredi kooperatiflerinin faiz
oranı, şu anda sıfır ve 8.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Vatandaşın borcunun
artmasıyla övünen Bakan sizsiniz herhâlde! Bravo!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Bu borç değil, bu kredi. Onun için, onu, öyle o şekilde
yapmayın.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bedava mı verdiniz?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Tarımsal kredilerin geri dönüş oranı yüzde 38 idi,
Ziraat Bankasında, şu anda yüzde 98. Yani 17 milyar lira kredi
kullanıyor, yüzde 98i de geri geliyor.
Özel sektörün de yüzünü toprağa dönmesini
sağladık. 2003-2013 döneminde özel sektör tarafından tarıma
yapılan toplam 51 milyar lira sabit sermaye yatırımı var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, ithal samanla
beslenen hayvanların etini yemek haram mıdır, helal midir?
BAŞKAN Sayın Akar, rica ediyorum, bir taraftan
burada iş hallediyoruz bir taraftan siz gürültü yapıyorsunuz. Ben her
şeye hayır diyeceğim ha.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Aynı dönemde sektöre toplam 6,6 milyar dolar doğrudan
yabancı sermaye girişi oldu. Şimdi desteklerden mahrum
bırakılan hayvancılığa, değerli arkadaşlar,
biz sahip çıktık. Yüzde 4 idi biz geldiğimizde tarımın
içerisinde hayvancılığa ayrılan desteğin payı, yüzde
4. Yüzde 30lara çıkaran biziz ama neyin 4ü?
ALİM IŞIK (Kütahya) 3 milyon hektar tarım
arazisi onun için mi ekilmiyor Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - 1 milyar 800 milyon liranın yüzde 4üydü. Ne kadar tutuyordu?
83 milyon lira. Bugün neyin yüzde 30u? 9 milyarın yüzde 30u. 9
milyarın yüzde 30u 3 milyar yapar, 3 milyar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Hayvan
ithalatçılarına 3 milyar dolar verdin Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Konya kadar Hollanda
olamadın ya!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Şimdi bunu kalkıp da hayvancılığa destek
verilmedi falan demek insan...
BAŞKAN Sayın Belen...
Sayın Akar...
Bir kelime duymuyorum ya, inanın duymuyorum, ben
duymuyorum ya. Yapmayın.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Şimdi, GAP, DAP, DOKAP, KOP bölgesel kalkınma
planlarına uygun hayvancılık desteklemeleri başlattık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, bak, bak,
büyüme hızına bak.
BAŞKAN Sayın Akar...
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Dolayısıyla, demin, sayın bir vekilimiz dedi ki:
Neden Yozgat buradan mahrum edildi? Yozgat da diğerleri de... Bu
bölgesel kalkınma projeleri içerisinde yer alanlara yaptık
değerli vekilim. Yoksa Yozgat başımızın üstünde,
Yozgata hiçbir laf kimse söyleyemez.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Yozgatı
cezalandırdınız, 200 bin insan göçtü Yozgattan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Biz bu sene başka bir şey yapıyoruz. Bakın 42
tane vilayette IPARD desteği veriyorduk.
BAŞKAN Fikri Bey çıktığı zaman
konuşacak.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bu sene yeni bir uygulama getiriyoruz. Kalan 39 tane vilayete de
benzer koşullarda, onun miktarı kadar, aynı olmasa da, benzer
kolaylıklar onlar için de getiriyoruz, onları da destekliyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Fikri Bey size
inanmamış, bak diş gösteriyor oradan.
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Var mı böyle bir usul?
BAŞKAN Sayın Akar, yeteri kadar laf
attınız ya, yapmayın!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Şimdi, canlı hayvan ve hayvansal ürün dış
ticaretinde Türkiye net ihracatçıdır.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) hayvan
ithalatçılarına 3 milyar dolar para verdiniz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, cumhuriyet tarihinde burada 8 kat arttı, 246
milyon dolardan 2013 yılında 1,9 milyar dolara çıktı
hayvansal ürün, canlı hayvan ihracatı. Burada Türkiyeye
haksızlık yapmayalım. Türkiye burada net ihracatçıdır,
asla ithalatçı değildir. Bunu da özellikle söyleyeyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ara ürün imal edip mi
satıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Damızlıklar
kaça gitti?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bütün o övündüğünüz ülkelerin tamamı aynı şeyi
yapıyor. Hollanda aynı şeyi yapıyor. Hollanda 80 milyar
dolara yakın ithalat yapıyor.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Bakan, biz
de yapalım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Kendi ürettiğinin tamamı 11 milyar dolar, üstüne 80
milyar dolar ithalat yapıyor. Bunu işliyor, satıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz de yapın, siz de.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Biz yaptığımızda bizi tenkit ediyorsunuz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, neyini tenkit
ediyoruz? 21 milyon ton buğday ithali
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, ne diyorsunuz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Daha Hollandayı
yakalayamamışsın.
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Ya dinle, dinle!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, demin ne dediler? Dediler ki: Cumhuriyet tarihinde ilk
defa saman ithal eden bakan sizsiniz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Evet, doğru.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Saman ithal edildi, doğru bu.
Yalan mı?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, arkadaşlar, artık bir ülkenin
gelişmişliği ithal ettiği, yaptığı ticaretle
ölçülmez. Bakın, bu sene Türkiyenin ihraç ettiği saman, ithal
ettiğinin tam 9 katı fazla.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Günah mı, değil mi?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) 9 kat daha fazla ihraç ediyor. Siz şimdi ihracatını
söylemiyorsunuz, ithalatını söylüyorsunuz. Bir şey daha
söyleyeyim
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Benim soruma cevap vermediniz.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Samanla kafayı
bozmuş Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bir şey daha söyleyeyim. Bakın, değerli
arkadaşlar, bir ülkede eğer bir malın bir sebeple bu,
doğal afet olur, başka bir şey olur, bir problem olur-
eksiği varsa önemli olan onu tedarik etmektir, insanları karaborsaya
mahkûm etmemektir. Önemli olan bu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Kuraklık vardı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru, samanda karaborsa
vardı ya!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Yani bak, karaborsaya
Biz geçmişte bunları
yaşadık. Biz bunları geçmişte yaşadık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne zaman? Ne zaman? Söylesene ne
zaman?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Türkiyede insanların Sana yağı kuyruklarında,
karaborsalarda, bilmem nerelerde
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarih ver, tarih
Ne zaman?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) 1978-1979
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne vardı orada?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinin tek başına iktidar olduğu
yıllarda! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne vardı orada, onu da
söyle!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Dolayısıyla geçin bunları.
Şimdi, değerli arkadaşlar, en büyük
kırsal kalkınma hamlesi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Böyle borçlanmadı bu ülke!
Saman ithal etmedi orada!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Yani ihracatımız ithalatımızdan 9 kat fazla
samanda. Siz dönüyorsunuz dolaşıyorsunuz Türkiye saman ithal etti
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya bir Hollanda
olamamışsın 76 milyon Türkiyeyle. Neyi anlatıyorsun
Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Yahu arkadaş, lazım olursa, gerekirse yaparız. Bunun
hiçbir şeyi yok. Kimse buna bir şey diyemez.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Köylü kalmadı, çiftçi
kalmadı.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Sayın
Başkanım, Haydarı susturun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Şimdi, bakın, kırsal kalkınma projeleri
başlattık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Angusu, Şavroleyi, senin
sayende öğrendik Sayın Bakan. Şavroleyi ben araba markası
bilirdim.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ
iktidarıyla Türkiye ilk defa kırsal kalkınma
yatırımlarının desteklenmesi projesiyle
karşılaştı.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Kırsalda
nüfus yüzde 20ye düştü, yüzde 20ye
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, size bir şey söyleyeyim: 5.450 tane tarıma
dayalı küçük orta ölçekli sanayi tesisi bitti, artı, IPARDdan 6.128
tane tesis bitti. Toplam 11.578 tane gıdayla, tarımla,
hayvancılıkla ilgili işleme, paketleme, ambalajlama tesisi
tamamlandı, bitti.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Köylü hayvancılık
kredilerini ödeyebiliyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Şu anda buralarda on binlerce insan çalışıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onu var da bini yok
Sayın Bakan!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Bunlar tarımın hem mekanizasyonunu hem
sanayileşmesini sağladı. Bunları da biz getirdik. Bunlar
devam ediyor.
Bakın, güvenilir gıdayla ilgili gerek zirai
mücadele ilaçlarında gerekse süneyle etkili mücadelede gerekse biyolojik
ve teknik mücadeleyi hayata geçirmek suretiyle seracılıkta verimi
artırmak suretiyle birçok biyolojik yöntemler, sistemler geliştirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Bu alanda halkımızın daha sağlıklı
gıda tüketmesine dönük önemli tedbirler aldık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi, Hükûmet adına
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
az önceki oturumda bir bilgilendirme yanlışlığı var.
Sayın Tarım Bakanı
BAŞKAN Yani olabilir de, şimdi bilgilendirme
yanlışlığını, her bir bilgilendirmeyi nasıl
düzelteceğiz Sayın Demiröz?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Kayıtlara geçsin
anlamında iki dakika
ADNAN KESKİN (Denizli) 60ıncı maddeye
göre...
BAŞKAN Hadi geçirin bakalım kayıtlara.
Buyurunuz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ha, yok, buradan geçirin, öyle yok.
ADNAN KESKİN (Denizli) Oradan olsun ya, oradan
olsun.
BAŞKAN Yok, aaa, Sayın Keskin, benden daha
tecrübelisiniz, yapmayın Allah aşkına.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Buradan mı
söylüyorum?
BAŞKAN Buradan söyleyin; hanımlar, beyler
yazar.
Buyurunuz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Şimdi, Sayın
Bakan yapısal devrimlerden bahsetti ama Bakanlığın kanun
hükmünde kararnameyle idare edildiğini söylemek istiyorum, bir.
İki: Hep tarımsal destekleri ifade etti.
Konuşmamda da belirtmiştim, mezar taşlarına destek verdiler
ama bugünkü bu destekleri anlatmadı.
OECD rakamını alırken, yüzde 2yi
söylerken o zaman 2002deki 3,6yı da söylemesi gerekirdi.
Son olarak da kendi kendine yeten bu ülkemizde 2013te 37
milyar TL ithalat yapılmıştır. Ortalama bu Hükûmetin, AKP
Hükûmeti döneminin bir yılında 25 milyar TLlik ithalat
yapıldığını ifade ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) İhracat ne kadar?
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ
olasınız.
Şimdi, Sayın Demiröz, bütün bu söylediklerinizi
laf atarak anlattınız zaten siz, ben bile duydum o zaman, yaa.
İkinci kere oldu, hadi bakalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Şimdi, yalnız, şöyle bir
durum var: Yani muhalefet eleştirecek, iktidar kendi kendini övecek; ha
bire bilgilendirmeyle bu işin sonu gelmiyor. Ben de böyle güzel güzel
getirdik, şu soru-cevabı da hayırlısıyla
atlattıktan sonra oylamayı, siz sağ ben selamet olmayı arzu
ettiğim için öyle öyle gidiyoruz.
Evet, şimdi, Bilim ve
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Sayın Başkana bir alkış.
BAŞKAN Yok, sakın
alkışlamayın.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri
Işık.
Süreniz yirmi beş dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Kocaeli milletvekillerinin tamamı da burada galiba.
Hadi bakalım, hayırlı olsun.
Buyurunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) O seslenmez artık
saygısından.
BAŞKAN Yok, Sayın Akardan özellikle
sessizlik istiyorum.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı ve 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap
Kanunu Tasarısının görüşülmesi münasebetiyle
Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili
kurumlarımızın bütçe ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmak
üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bu görüşmeler esnasında görüşleri,
düşünceleri, eleştirileri ve önerileriyle katkı yapan bütün
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyor, konuşmamın
içerisinde arkadaşlarımızın eleştirilerine özellikle cevap
vereceğimi de ifade etmek istiyorum.
Konuşmamın başında, hem bir faaliyet
raporu olması açısından hem de bir konuşma bütünlüğü
sağlaması açısından hazırladığımız
bu kitapçığı milletvekili arkadaşlarımıza
sunuyoruz, takdim ediyoruz. Burada olmayan arkadaşlarımızın
da odasına göndererek bu 2014 yılında yapılan
çalışmalarla ilgili de bir bilgilendirme yapmayı arzu ettik.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım,
ekonomimiz 2002 yılından itibaren her yıl, sadece kriz
yılı hariç, büyümeye devam etti. Son on iki yıllık büyüme
performansı hem Avrupa Birliği ülkelerinin hem de OECD ülkelerinin
ortalamasının fevkalade üzerinde gerçekleşti.
Gelinen noktada, yapısal reformları önemli
ölçüde tamamladık, kamu mali dengelerini oturttuk, bütçe
açıklarını kontrol altına aldık ve güvenle yolumuza
devam etmekteyiz. Ayrıca, bankacılık sektörünü disiplin
altına aldık, finansal sektör ve tüm ekonomimiz aslında, 2008
küresel krizi dâhil, pek çok testi başarıyla geçti.
2008-2009 yıllarında küresel piyasalarda
yaşanan krizden en az hasarla çıkmamızın en önemli sebebi,
Türkiyedeki sanayi sektörüdür. Bakın, ekonomimiz üretime dayalı
olmasaydı 2008de bu ülke 2001 krizinden çok daha büyük bir krizi
yaşardı. Eğer ekonomimizdeki imalat sanayisinin gücü
olmasaydı, 2008 krizi, Türkiye için de maalesef pek çok komşumuzda
olduğu gibi bir kabusa dönebilirdi.
2003-2013 yılları arasındaki on bir
yıllık dönem incelendiğinde, sanayi sektörü, özellikle imalat
sanayisi, ülke büyümesinden daha hızlı bir büyüme yakaladı.
Bakın, özellikle imalat sanayisi büyümeye âdeta yön verdi. Geçen on bir
yıllık zamanda Türkiye ortalama, kriz de dâhil, yüzde 5 büyürken
imalat sanayimiz yüzde 5,8 büyüdü. Sanayi mahvoldu, perişan oldu,
küçüldü. sözlerinin hiçbir tutarlılığı yok. Bu arada,
özellikle bu yıl beklentimizin altında gerçekleşen ülke büyümesi
2,8 ama imalat sanayisinin büyümesi yine 3,5. Yani imalat sanayisi aslında
bizim toplam büyümemizi de sağlayan önemli bir faktör.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin AR-GE, yenilik ve teknoloji geliştirme politikalarında
ihracat odaklı, stratejik ve öncelikli bir yaklaşım benimseyerek
bir paradigma değişikliği yapmış bulunuyoruz. AR-GE,
yenilik ve girişimcilik faaliyetlerini teşvik etmek üzere ciddi
destekler veriyoruz ancak bu destekleri verirken kamu kaynağının
etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için etki
değerlendirme çalışmalarını da önemsiyoruz. Sayın
Yeniçeri burada
Bu nedenle Bakanlığımız ile
bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımız
tarafından verilen AR-GE, yenilik ve girişimcilik desteklerinin
firma, sektör ve ülke bazında değerlendirme analizlerini yapacak bir
daire başkanlığını kurduk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bakanlık olarak amacımız sanayisiyle dünya ihracatından
daha fazla pay alan, özgün tasarımlı, yüksek katma değerli
ürünleri çoğaltmak ve çevreye duyarlı bir sanayi
anlayışına geçişi hızlandırmaktır. Bu amaçla
3Y olarak özetlediğimiz yerli, yenilikçi ve yeşil üretim
anlayışını tüm sanayimizin en önemli önceliği hâline
getirmek gayreti içerisindeyiz. Yerli, yenilikçi ve yeşil üretimin artırılması
için kamu alımlarını kaldıraç olarak kullanmak istiyoruz.
Bunun için de 3 yeni mekanizmayı Meclisimizin tasvibiyle, oluruyla hayata
geçirdik. Bunlardan birincisi, kamu mal alımlarında yerli malına
fiyat avantajı sağlanması. Eğer bu alım teknolojik
ürünse kamu otoritesinin insafına bırakmıyoruz, yüzde 15
pahalı dahi olsa yerli ürünü alacak. İkincisi: Kamu ihalelerine
girmek için en önemli engel olarak görülen iş bitirme belgesi yerine
teknolojik ürün deneyim belgesini veriliyoruz. Bu belge işi olana
artık iş bitirme belgesi istemiyoruz. Türkiyenin üretemediği,
ithal etmek zorunda olduğu alanlarda da savunma sanayisinde
başarıyla uygulanan Offset anlaşması yani sanayi iş
birliği anlaşmasını devreye koyuyoruz, en az yüzde 50sini
Türkiye içinden temin etmek şartını getirdik. Bununla ilgili pek
çok ikincil düzenlemeyi de hayata geçiriyoruz.
Bakanlık olarak sanayi sektörlerinin rekabet gücünü
artırmaya katkı sağlayacak sektörel istişare
toplantıları ve strateji oluşturma faaliyetlerini sürdürüyoruz.
Bu bağlamda, demir çelik, ilaç, kimya, plastik ve kauçuk, makine ve
otomotiv sektörlerinin çatı kuruluşları ve temsilcileriyle
yapılan toplantılarda sektörlerin mevcut durumları, gelecek
vizyonu, atılması gereken adımları
tartışıyor, kararları alıyor ve gerekli
uygulamaları yapıyoruz. Bu cumartesi günü de inşallah Bursada
otomotiv yan sanayisi ve tekstil sektörü zirvesini yapacağız,
sektörümüzü her yönüyle masaya yatıracağız.
2015-2018 yıllarını kapsayacak yeni Sanayi
Strateji Belgesini hazırladık, önümüzdeki günlerde kamuoyuyla
paylaşacağız. Bu arada bir arkadaşımız Sanayi
Strateji Belgesi hazırlandı ama ne oldu? dedi, 2011-2014 dönemindeki
gerçekleşme oranımız yüzde 84. Bir strateji belgesi
hazırlamışız, oradaki eylemlerin yüzde 84ünü başarıyla
hayata geçirmişiz, şimdi yeni bir strateji belgesini 2015-2018 dönemi
için özellikle yürürlüğe koyacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyeyi 2023 hedeflerine ulaştıracak en önemli unsur reel sektörün
göstereceği performans. Bu kapsamda hani Sanayi envanteri yok. diyorlar
ama- Türkiyenin şu anda mükemmel bir Girişimci Bilgi Sistemi var.
Girişimci Bilgi Sistemi sayesinde 3 milyona yakın girişimin
ekonomik faaliyet bilgilerinin toplulaştırılmış
analizlerini yapabiliyoruz.
Reel sektörün Girişimci Bilgi Sistemiyle
yaptığımız analizleri sonucunda birkaç tane temel tespiti
sizinle paylaşmayı arzu ediyorum. Sanayi sektörünün diğer
sektörlere göre kârlılığa ve istihdama daha fazla katkı
sağladığını görüyoruz. Ölçek büyümesinin, üretimde
teknoloji düzeyinin yükselmesinin, AR-GE, tasarım ve ihracat yapmanın,
kârlılığı anlamlı şekilde
artırdığını görüyoruz. İmalat sanayisinin
faaliyet kârlılığı, yüzde 5,9 ortalamayla tüm sektörlerin
faaliyet kârlılığı ortalaması olan yüzde 3,9un
üzerinde. Ayrıca, 2007-2012 dönemi için AB ülkeleriyle mukayese
ettiğimizde kârlılıkta birçok AB üyesi ülkeden daha iyi durumda
olduğumuzu özellikle tespit ettik.
Burada, özellikle şirketlerimizin borçluluğuna
yönelik endişe edecek bir durumun olmadığını ifade
etmek istiyorum. Bunun iki temel sebebi var: Birincisi, döviz borcu olan
şirketlerimiz, yine döviz cinsinden ihracat yapan şirketlerimiz.
Şu anda Türkiyede kısa vadeli borçlar azalırken şirketlere
duyulan güvenin sonucu uzun vadeli borçlarda bir artış var.
Şirketlerin borçluluğu, elbette ki borçluluğu çok arzu etmeyiz
ama eğer Türkiyenin şirketlerine güvenerek çok düşük faizlerle
dünya piyasası şirketlere kredi veriyorsa, bu, şirketlerin
gücünü gösteriyor. Bu açıdan da endişelenecek bir durumun
olmadığını özellikle vurgulamak istiyorum. Şu anda
şirketlerimiz neden borçlanıyor? derseniz de şirketlerin
borçlanmasının en temel sebebi yatırım. Şirketler
paralarını alıp çarçur etmiyorlar. Şirketler daha fazla
yatırım, daha fazla üretim ve daha fazla istihdam için borçlanıyorlar.
Bunu da herhâlde Aman borçlanmayalım da yatırım yapmayalım.
gibi bir anlayışımız olamaz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hükûmetimizce açıklanmakta olan dönüşüm programlarının
önemli bir bölümünde Bakanlığımız kritik rol
üstlenmiştir. Bilimi, AR-GEyi, yenilik ve girişimciliği,
sanayinin nitelikli üretime yönelik yapısal dönüşümünü, teknoloji
üretimini ve verimliliği esas alan bu eylemlerle
Bakanlığımız önemli görevler ifa etmektedir ve edecektir.
Otomotiv sanayisinde araç hafifletme, çevre ve tüketici
dostu araçlar, yeni malzemeler ve yeni teknolojiler konusunda
çalışmalar her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır.
Tamamını kendimizin yaptığı, patenti, lisansı ve
markası Türkiyeye ait olan yerli bir marka aracın 2020
yılından önce yollarımızda olmasını hedefliyoruz
yani yerli otomobili 2020den önce Allahın izniyle yapacağız.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) O
yapılmıştı çoktan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Sektörün gelişimine katkı
sağlayacağına inandığımız otomotiv test
merkezi çalışmalarımız sürmektedir.
AR-GE ve yenilikte gelişmiş ülkeler seviyesini
yakalamak için 2023 vizyonu çerçevesinde önemli hedefler belirlemiş
durumdayız. Ülkemizin AR-GE harcaması 2013 yılında bir
yıl öncesine göre yüzde 13,4 artarak 14 milyar 807 milyon olarak gerçekleşti.
Bunda da yüzde 50den fazlası şu anda kamu AR-GE harcaması. Bu,
2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,53ü olan
AR-GE harcaması, 2013 yılında yüzde 0,95e yükseldi.
Değerli arkadaşlarım, buna dudak bükmek
öyle kolay değil, niye kolay değil? Şu anda bu rakamın
nominal artışı 9 kat demek, 9 kat. Bunun şimdi
rakamları... Şu anda sürem ona müsait değil ama lütfen biraz bir
bakın, göreceksiniz. Bunu yeterli görmüyoruz ülkemiz için. 2023
yılında bu hedefimiz yüzde 3e AR-GE harcamasını çıkarmak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Keşke yapılsaydı
da alkışlasaydık burada.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bakın, Sayın
Kılıçdaroğlu bütçe açış konuşmasında da
ifade etti, bugün de Sayın Susam ifade etti. 2013 yılında tam
zaman eş değer AR-GE personel sayısı 38 binden 113 bine
çıktı, tam zaman eş değer araştırmacı
sayısı ise 33 binden 89 bine yükseldi yani binden alıp
düşürmedik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bu kamuda mı Sayın
Bakan?
KAMER GENÇ (Tunceli) Patent var mı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Var, var, onları da
söyleyeceğim. Merakınıza sevindim doğrusu, onları
söyleyeceğim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Merak ettim, kamuda mı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) 2023 hedefimiz araştırmacı
sayısını 300 bine çıkarmak.
ALİM IŞIK (Kütahya) Biz biliyoruz da millet
de bilsin Sayın Bakan neyin ne olduğunu.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, Türkiye'de
şu anda ekonomide 2002de aldığımız hiçbir değeri
geriye götürmedik, Türkiye'yi büyüttük. Türkiye'yi büyütmeye devam ediyoruz.
İnşallah, Türkiye'yi büyüterek 2023te dünyanın en güçlü 10
ülkesi arasına sokacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüksek teknolojili sektörlerimizin üretim içindeki payının
artırılması, hiç şüphesiz, sahip olduğumuz bilginin
sanayiye aktarılmasıyla mümkün olacak.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
şimdi, burada muhalefet konuşurken iktidardaki
arkadaşlarımız sabırla dinliyor ama iktidar veya Hükûmet
konuşmaya başladı mı muhalefetin laf
atmadığı bir dakika, bir saniye yok. Sayın Başkan, bu
hakkaniyete ve adalete uymuyor. Bu noktada gerekli ikazı yapmanız
bizi sevindirecek.
Değerli
arkadaşlarım, kamu-sanayi-üniversite iş birliğinin
sürdürülebilir hâle gelmesi ve bu konuda önümüzdeki dönemde yol haritası
belirlenmesi açısından KÜSİ Strateji Belgesini
hazırladık. Yeni bir hazırlığı da inşallah
başlatıyoruz. Üniversite-sanayi iş birliğini Türkiyede
sonuç odaklı AR-GE açısından çok daha etkin hâle getirecek
hazırlıkları da yürütüyoruz.
Üniversite-sanayi iş
birliğini geliştirmede önemli işlevi olan teknoloji
geliştirme bölgesi sayısı 2002 yılında sadece 2ydi,
bugün sayı 59a çıktı. Bu bölgelerin 41i şu anda faal ve
bu bölgeleri OSBler içerisinde açmaya da özel önem veriyoruz. 2014
yılı içerisinde 7 tane yeni teknoloji geliştirme bölgesi kurduk.
Bugün teknoloji geliştirme bölgelerindeki firma sayısı 3 bine,
biten proje sayısı 14 bine, üzerinde çalışılan proje
sayısı 7 bine, ihracat 1,7 milyar dolara ve istihdam nitelikli
personel sayısı 30 bine yükseldi. Bunlar rakamlar arkadaşlar,
bunlar rakamlar. İyi veya kötü değil, bunlar rakam. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) E
ben şimdi rakam söyleyeceğim, laf atıyorsun diyeceksin
Sayın Bakan. Yüzde 6dan yüzde 3,5a düşmüşsünüz. Onu niye
söylemiyorsun?
BİLİM
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) AR-GE
ve yenilik faaliyetlerini kendi bünyesinde yapmak isteyen özel sektör
firmalarımıza Bakanlığımız tarafından AR-GE
merkezi belgesi verilmektedir. Bu kapsamda 186 firmaya AR-GE merkezi belgesi
verdik. Şu anda 165 firma faal, 21 bin kişilik istihdam var, 4 bine yakın
AR-GE projesi yürütülmüş, 952 tane bu AR-GE merkezlerinden dolayı
patent alınmış.
Özellikle orta ölçekli
firmalarımızın da AR-GE merkezi kurabilmesini sağlamak için
geçtiğimiz aylarda yasal sınır olan 50 AR-GE personeli
sayısını Meclis irademizle 30a indiren düzenlemeyi de
yapmış bulunuyoruz. Şimdi, tasarım ofislerinin de AR-GE
merkezi gibi desteklenmesine yönelik kanun taslağını
hazırladık, inşallah Meclisimize takdim edeceğiz.
Ayrıca, AR-GE merkezi
ve Teknoloji Geliştirme Bölgeli Performans Endeksinin
hazırlanması, teknoloji geliştirme bölgelerindeki
firmaların AR-GE faaliyetlerinin ve teknoloji transfer ofislerinin
etkinliğinin analiz edilmesi gibi çalışmalar
başlatıldı, sonuçlar kamuoyuyla paylaşılıyor.
Sayın Başkan, değerli üyeler; özellikle
gençlerimizi ve girişimcilerimizi desteklemekle ilgili son derece önemli
programları, projeleri yürütüyoruz. Bunların detayına girmeye
kalkarsam, zannediyorum yirmi beş dakika değil iki yüz elli dakika
konuşmamız gerekir ama burada bir sayın milletvekilimizin söylediği
bir konu benim de içimi acıttığı için vurgu yapmak
istiyorum.
Bakın, biz, TÜBİTAKın Teknogirişim
Sermaye Desteği diye 550 gencimize 100 bin lira verelim diye program
başlattık ve çağrıya çıktık. Mekanizmada
TÜBİTAK belirleyici değil. Milletvekili arkadaşlarımızın
belki bilmediği yön bu. Bir proje geldiği zaman TÜBİTAK projeyi
usul açısından inceler, şekil açısından inceler, daha
sonra 5 kişiden oluşan üniversite hocalarının
oluşturduğu panele gönderir. Maalesef buradan hocalarımıza
çağrı yapıyorum: Bu kadar kıt not vermeyin.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) O hocaları
kim belirliyor?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ya, o hocaları bu ülke
yetiştirdi canım. Allah Allah
Hocaları kim yetiştirdi
yani? Allahınızı severseniz
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Hocaları
kim belirliyor?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Hocalar, bilim dalına göre, tamamen
objektif kriterlere göre on sene önce, on beşe sene önce, yirmi sene önce
nasıl belirleniyorsa aynen, aynı belirleniyor. İçerisinde her
türlü siyasi görüşten, şeyden insan var ama hocalık başka
bir şey.
Şimdi bakın, değerli arkadaşlar, yani
bizim 100 bin lirayı esirgediğimiz yavrumuz maalesef bu 5 tane
hocamız not vermediği için bu parayı esirgemişiz, bu
gitmiş dünya birincisi olmuş.
Burada, bakın, hepimizin iğneyi kendimize
batırmamız lazım. Yazık, günah ve biz bu sene sadece 284
gencimizi destekleyebildik. Paramız var, hazır ama gençlerimizi
destekleyemiyoruz. Niye?
KAMER GENÇ (Tunceli) Kendi düşüncenizden olmayana
para vermiyorsunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) - Biraz proje kalitesi, biraz da
hocalarımızın bu noktadaki, âdeta, not verirken
sıfırcı hoca mantığı. Bu doğru değil.
Ülke için bunu birlikte çözmek durumundayız. Bunlar hepimizin ortak
sorunu.
Değerli arkadaşlarım, pek çok
programı burada sizlerle paylaşmayı arzu ederdim ancak biraz
zaman darlığı sebebiyle bazı konuları hızlı
geçmek durumundayım.
TÜBİTAKla ilgili pek çok destek
programını yürütüyoruz. Bakın, bir tek örnek vereyim: 1995-2002
yılları arasında TÜBİTAK 1.146 proje için 364 milyon lira
-bu rakamları bugüne çevirerek söylüyorum, 2013 rakamlarıyla- destek
sağlarken, 2003-2013 yılları arasındaki on bir
yıllık dönemde sağlanan destek miktarı 9 katına
çıktı, 8.661 proje için 3,4 milyar ödeme yapıldı yani 3
milyar 400 milyon ödeme yapıldı, 10 katına çıktı
bugünkü rakamlarla, enflasyonu falan dâhil ettiğim zaman. Bunlar,
TÜBİTAKın bu noktada ne kadar önemli işler
yaptığının bir göstergesi.
Savunma sanayisi ülkemiz için en önemli öncelik
alanlarından. Bununla ilgili pek çok projeyi -burada sayma imkânım
yok- hayata geçirdik. Ama, değerli arkadaşlarım, savunma
sanayisine yapılan yatırımı militarist bir
yatırım olarak nitelendirmek haksızlıktır. Bu ülkeye
kendisini ait hisseden her bir vatandaşımız savunma sanayisine
yapılan yatırımı övünçle karşılar, her bir
arkadaşımız Türkiyenin savunma sanayisinde dışa
bağımlılığını azaltan her projeye en
azından Helal olsun. der, en azından, alkışlamasa bile,
Doğrudur. der. Ama savunma sanayisine Türkiye yatırım yapmazsa
şu Orta Doğu coğrafyasında Türkiye güvenliğini
nasıl sağlar? Bu açıdan bu konudaki haksızlığa
bir vurgu yapmayı özellikle istiyorum.
Bu arada TÜRKSAT 6A projesi resmen
başlamış oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde pazartesi günü imzayı attık ve fiilen
-inşallah- TÜRKSAT 6A başladı. Artık Türkiye kendi
haberleşme uydusunu da yapan dünyadaki 10 ülkeden biri oluyor;
hayırlı olsun, uğurlu olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, burada
TÜBİTAKla ilgili birkaç konuyu açıklama ihtiyacım var. Şu
anda, bakın
Sayın Toprak büyük bir talihsizlikle, eminim ki
yanlış bilgilendirme sonucunda TÜBİTAKın Gebze arazisinde
bir talandan bahsetti. Değerli arkadaşlarım, TÜBİTAKta
hiçbir şekilde ranta, talana müsaade etmeyiz. (CHP sıralarından
Ooo sesleri, gürültüler)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sahte rapordan bahset
Sayın Bakan, sahte rapordan!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Yani,
söylediğine kendin inanıyor musun Sayın Bakan? Talan
etmediğiniz yer kalmadı ya!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bizim, TÜBİTAKta bu paralel
yapıyla ilgili her attığımız adımda
karşımıza böyle bir şey geliyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sahte raporu açıkla,
listeleri açıkla.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ben size işin doğrusunu
söyleyeyim, siz ondan sonra ne diyorsanız deyin.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Genelleme yapma.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, sahte
raporu açıkla.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bakın, dinleyin, dinleyin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen, rica
ediyorum
ALİM IŞIK (Kütahya) Sahte raporda ne
yaptınız? Oraya imza atanlara ne yaptınız bugüne kadar, o
sahte raporu imzalayanlara?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Onu da söyleyeceğim, neyin sahte
olduğunu, neyin olmadığını. O sahte raporları o
Balyoz davasında, o diğer davalarda amirinden değil de
ağabeyinden talimat alarak yanlış rapor verenleri kovduk
TÜBİTAKtan, attık onları.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sahte rapora imza
atanlara ne yaptın, onu açıkla.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Onları attık arkadaşlar,
niye rahatsız oluyorsunuz? Bunları atıyoruz buradan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Olmuyorum, sizin Bakan
olarak müsaade etmemeniz lazımdı.
ADNAN KESKİN (Denizli) Kim getirdi onları
oraya?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) O
davaların savcısı kim?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bakın, söylüyorum size Sayın
Toprak
ALİM IŞIK (Kütahya) TÜBİTAKtan sahte
rapor aldılarsa neyi konuşuyoruz?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ben Sayın Toprakın bilimsel
kişiliğine saygı duyanlardanım. Söylüyorum,
TÜBİTAKın kenarından bir yol geçti. Fiilen TÜBİTAK
arazisinin dışında kalan bir alanda Gebze Belediyemiz bizden
talepte bulundu, TÜBİTAKın alanının dışında
kaldı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç metrekare?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) O davanın
savcısını söyle, davanın savcısını.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Dışı
değil.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Dışında. O zaman
yanlış bilgi verilmiş, hiç sorun yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç metrekare?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bakın, şu anda hiçbir
şekilde bir yeşillik özelliği kaybolmayacak. Bir tek ağaç
kesilmemek şartıyla TÜBİTAK Bilim Kurulu bu arazinin belediyeye
devredilmesine razı oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç metrekare?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Koca arazi
TÜBİTAKın özel arazisi mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bakın, buradan söylüyorum, buradan
açık söylüyorum, eğer oradan bir ağaç kesilirse ve yeşil
alan olma özelliği kalkarsa o zaman ben de sizinle beraber o gerekeni
yapacağım. Orada rahat olun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ya, Sayın
Bakan, arazi TÜBİTAKın mı, değil mi? Arazi kimin arazisi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bir başka konu, Sayın Binnaz
Toprak 4.500 kişi çalışıyor. dedi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç metrekare dedin?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Özel idarenin
mallarını devrediyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica ediyorum
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ya, arkadaşlar, yani bu kadar,
Hükûmete yüklenecekseniz, Hükûmet kürsüye çıkınca da lafa boğup
ondan sonra Bakanı konuşturmadan süreyi dolduracaksınız. Bu
kadar uyanıklık olmaz ki. Olmaz bu, biraz müsaade edin
anlatalım.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ya, öyle bir
niyetimiz yok ama doğru bilgi ver.
ALİM IŞIK (Kütahya) Doğruları
söyle.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şimdi, bakın, TÜBİTAKta,
Gebzede 4.500 kişi çalışmıyor, Gebzede 2.500 kişi
çalışıyor, bir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç metrekare devrettiniz?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) İki, TÜBİTAKta hayvanat
bahçesinden gelen müdür yardımcısı
Önce TÜBİTAK
Başkanıydı hayvanat bahçesinden gelen, çok şükür
TÜBİTAK Başkanı biliniyor, o tutmadı. Sonra, başkan
yardımcısı, merkez müdürü, şimdi en son bir ULAKBİMin
Müdür Yardımcılığına kadar indiler. Nedir bu
arkadaşımızın özelliği? İki yıl hayvanat
bahçesi şube müdürlüğü yapmak, yirmi yıl da şu anda
çalıştığı alanda dergicilik yapmak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Hangi dergi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şimdi, bir insana bu kadar büyük
haksızlık yapılabilir mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) Ya, niye hayvanat
bahçesine müdür yaptınız zamanında?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ya, hayvanat
bahçesinde, orada ne işi vardı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Allahtan korkar insan ya, Allahtan
korkar.
Diğer bir arkadaşımız idari
işlere
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Demek ki yalan
değil, vekilin söylediği doğru o zaman.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ben de siyasetten geldim. Bir partide
ilçe başkan yardımcısı olmak ayıp mı? Siyaseti bu
kadar horlamak
Benim bildiğim, bu arkadaşımız,
İstanbul Teknik Üniversitesi metalürji mühendisliği bölümü mezunu,
özel sektör tecrübesi bulunan arkadaşımız, Sayın Toprak.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hayvanat
bahçesinde ne işi vardı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bu kadar siyasete hor bakmayın,
siyaset hepimize lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Son bir buçuk dakikam var, Sayın Müezzinoğlu
eğer uygun görürse birkaç dakika almak isterim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, nasıl
aldırdın oraya?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Liyakat lazım, liyakat.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ama şu son bölümde, özellikle,
işte efendim, Sanayinin yüksek teknoloji payı azaldı. diyor
Sayın Susam.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, imalat
sanayisinde, ihracatta 4 kat büyüdü; yüksek teknoloji 2 kat büyüyünce oran
düştü ama aynı zamanda en düşük teknoloji düzeyi yüzde 47,2den
yüzde 30,8e gelmiş. Yani, Türkiye teknoloji düzeyini yükseltiyor ama bu
işler boyacı küpü değil, bir günde sokup
çıkaracaksınız; bu iş zaman istiyor, sabır istiyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, rakamla oynama! Tamam,
matematikçisin, anladık, sizinkiler yiyor bunu da biz yemeyiz ya!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bakın, ben, Bakan olarak şu
anda AR-GE bütçesini harcayamamaktan yakınan bir insanım. Niye? AR-GE
ekosistemimiz daha yeni yeni gelişiyor. Bu işlere biz çok geç
başladık. Keşke bu işleri 60larda, 70lerde yapsaydık
çok daha iyi olurdu, bugün çok daha iyi rakamları konuşurduk.
ADNAN KESKİN (Denizli) Biraz daha geriye git
istersen. Ya, on iki yıl yetmedi mi de elli yıl
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Son olarak şunu ifade edeyim
değerli arkadaşlar, şu hırsızlık meselesini,
aynen konuştuğum cümleyi yüce Meclisimizin huzurunda okuyorum: Yol
ile yolsuzluk bir arada olmaz. Bir yerde yolsuzluk yapılıyorsa yola
kaynak bulamazsınız, yol yapmaya para kalmaz, bütün kaynaklar
yolsuzluğa gider.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben sana 50 tane yol hikâyesi
anlatayım, milletin anasına küfredenlerin nasıl yolsuzluk
yaptığını söyleyeyim.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Eğer bir yerde yol varsa demek ki
kaynaklar yolsuzluğa değil yola gidiyordur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Boşuna konuşuyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) AK PARTİ hükûmetleri döneminde
17.500 kilometrelik duble yol yapıldı, tüm partiler biliyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Her biri bir yolsuzluk hikâyesi.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan
duble yol 6.100 kilometre.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Neredeyse yüz yıllık bir
dönemde
BAŞKAN Şimdi, ben size iki dakika söz
veriyorum, buyurun.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla)
6.100 kilometre duble yol yapan ülke on
iki yılda 17.500 kilometre yol yaptıysa, demek ki yol var, yolsuzluk
yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hepsinde bir yolsuzluk hikâyesi
de var, merak etme.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hepsinde pay var, hile
var.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bazıları, ufak tefek
hırsızlıkları falan yolsuzluk diye büyütüp şey yapmaya
çalışıyor. Ona da karşıyız, onunla ilgili de her
türlü mücadeleyi veriyoruz. Önümüzdeki dönemde, inşallah yolsuzluklarla
mücadelede çok daha etkin tedbirleri yürürlüğe koyacağız. Bugün
de bu konuşmanın altına imzayı atıyorum, aynen,
aynı kanaatteyim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bırakın, bizim abdestimizden şüphemiz yok.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bravo Sayın
Bakan!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
şu hissetmek meselesine bir geleyim.
Evet, Recep Tayyip Erdoğanı çok yakından
tanıyan, birlikte çalışmış bir arkadaşı
olarak ilk bunu hissettiğimde Bu açık bir montaj dedim ve ondan
sonra TÜBİTAK raporu bunun açık montaj olduğunu gösterdi.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Tam tersi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Görmeden montaj diyen kim?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Buraya kadar tartışın.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hâlâ yalan söylüyorsun!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Buraya kadar tartışın,
bundan sonrasını söyleyeyim. (CHP sıralarından gürültüler)
Dinleyin
ADNAN KESKİN (Denizli) Hâlâ yalan söylüyorsunuz!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Dinleyin, söyleyeyim.
Bundan sonrasına
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Doğruyu
söyle!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın,
o gün bugün, bu bir video paylaşım sitesinde olan bir ses kaydı.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Paraları
sıfırla. dedi mi demedi mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) O günden bugüne kadar Bu video montaj
değildir. diyen bir tek rapor yazılmadı, yazılamadı
çünkü açıkça montaj.
ADNAN KESKİN (Denizli) Yazdırmadın ki!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bugün hâlâ çağrımı sürdürüyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonunda açıkça çağrıda bulundum,
arkadaşlarım oradaydı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kime yaptın o
çağrıyı? Hangi üniversite verecek!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Dedim ki: Madem ben montaj değil
diye iddia ettim, TÜBİTAK montaj olmadığını bütün
belgeleriyle bilimsel olarak ortaya koydu. Eğer montajdı,
montajdı... Bir tane, dünyanın bilimsel kurumundan bunun montaj
olmadığına dair bir belgeyi getirseydiniz, önümüze
koysaydınız da biz de mahcup olsaydık, yüzümüz
kızarsaydı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Amerikadan gelmedi mi o belge?
Geldi.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Yok ortada, hâlâ yok, olamaz çünkü
açıkça montaj. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Geldi.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Arkadaşlar, bu ülkede bu kadar
reformu yapan insan yolsuzluk yapsaydı yüz kere ipini çekerlerdi. O
açıdan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika daha söz vereyim
mi size?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) İki dakika verin Sayın
Başkan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan, iki
dakika verin.
BAŞKAN - Tamam, iki dakika vereyim.
Buyurunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şimdi, bakın sayın
milletvekilleri
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Eğer o yolsuzluk
yapılmasaydı kamera görüntülerini naklen yayınlardınız
Biri bizi gözetliyor evi gibi, yirmi dört saat yayınlardınız o
görüntüleri.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ
IŞIK (Devamla) Sayın milletvekilleri, çok açık ve net.
Efendim, Adli Tıp Kurumu bizi yalanlamış. Hayır
kardeşim, Adli Tıp Kurumunun bizim yaptığımız
forensik analizle hiç uzaktan yakından alakalı bir cümlesi yok
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru, bizi yalanladı
sizi değil!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Yani bir şeyleri getirip birbirine
karıştırıp da
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta)
Montaj diyen kimse var mı Sayın Bakan?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla)
vatandaşta bir algı operasyonu
yapmaya hiç kimsenin hakkı yok.
Bakın, getirin, koyun
ortaya
ALİM IŞIK (Kütahya) O sizin işiniz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Algıyı
siz yapıyorsunuz, siz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ya, madem, bu kadar
iddialısınız
Ha, sizin tek yaptığınız AK
PARTİ Hükûmetine yönelik bir algı operasyonu, bunu kabul etmeyiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne algısı ya? Ortada
paralar var, vaatler var, tapeler var. Ne algısından bahsediyorsun?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şu net olarak ortada
(CHP
sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Adam itiraf ediyor, itiraf.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, herkes kanun
karşısında
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kol saati, kol saati
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Ya, bir dinleyiver ya, bir dinle.
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, rica
ediyorum
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ya işte, zaten
Şunu söylüyorum: Bakın,
yolsuzluklara AK PARTİ olarak karşıyız. Yolsuzluklara
yönelik büyük mücadele verdik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Adam itiraf ediyor, bu Yok.
diyor ya.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) - Eğer bir kişi yolsuzluğa
bulaştıysa onu hem lanetleriz hem de hukuk önünde gerekli cezayı
alması için her türlü çalışmayı yaparız. (CHP
sıralarından alkışlar!) Bundan dolayı da
haklarında iddia olan arkadaşlarımız
Ki, bizim evrensel
bir hukuk kuralımız var, der ki, kişinin suçu ispat edilene
kadar suçsuzdur. Ama sizin yaptığınız, kişileri
peşinen mahkûm etmek.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onun için mi hâkimleri,
savcıları değiştirdiniz? Ya niye hâkimleri,
savcıları, emniyet müdürünü değiştirdiniz?
ALİM IŞIK (Kütahya) Kural nerede kural?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Soruşturma Komisyonu kurdu mu? Kurdu. Eğer milletvekillerimizin
kanaati, bu Komisyonda arkadaşlarımızın suçlu olduğuna
yönelik bir kanaat olursa Yüce Divana gönderir mi? Gönderir. Bu süreç
tamamlandı mı? Tamamlanmadı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Her şeyi değiştir,
kırk beş gün sonra oğlunu ifadeye yolla, savcıyı
ayağına getir, sonra hukuktan bahset!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Peki, bu süreç tamamlanmadan sanki her şey
olmuş bitmiş gibi sunmanın hakla, hakkaniyetle, hukukla,
insanlıkla uzaktan yakından alakası var mı?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru, doğru, devleti
soyanların insanlıkla alakası yok, devleti soyanların
insanlıkla alakası yok.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Değerli arkadaşlarım, 2015
bütçesinin ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi en içten saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkanım,
Sayın Bakan inmeden bir soru tevdi etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan otursun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakan inmeden, müsaade
ederseniz bir soru tevdi etmek istiyorum. Müsaade eder misiniz?
Benim sözlerime istinaden, Sayın Bakan sarf
ettiği sözlerin altına imza attığını beyan ederek
sözlerimi doğruladı. Ben buradan Sayın Bakana tekrar sormak
istiyorum: Sayın Bakan, sizin nezdinizde büyük
hırsızlığın miktarı ne kadar, onu da bir
açıklarsanız.
Teşekkür ediyorum.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Toprak
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın Bakan
benim de ismimi zikrederek
BAŞKAN Sizin isminizi zikretti, yanlış
bilgilendirdiğinizi söyledi, siz doğru bilgilendirdiğinizi
söylüyorsunuz.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bir de kaç metrekare verildiğini sorar mısın?
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Henüz
açmadım Hocam, bir saniye.
Sayın Susam
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Aynı gerekçeyle
BAŞKAN Hayır,
anladım ama şimdi, bir saniye.
Ben çok dikkatle izledim,
sizin söylediklerinize ilişkin bir cevap verdi fakat Yanlış
bilgilendirdiniz, yanlış söylüyorsunuz. gibi bir cümle sarf etmedi
sizinle ilgili. Sayın Susam şöyle söyledi, bu böyledir. dedi ama
Hocayla ilgili böyle bir cümlesi var
Bakacağım ona.
Buyurunuz Sayın
Toprak.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işıkın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap
Kanunu Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sevgili arkadaşlar,
şimdi, ben burada konuştuktan sonra kuliste Sayın Bakana
rastladım ve Sayın Bakan dediler ki: O sizin öyle söylediğiniz
gibi değil, bu araziyle biz hiçbir şey yapmayacağız. Bunu
garanti ediyor ve Mecliste de söyleyecek misiniz? dedim, Söyleyeceğim,
söyleyeceğim. dedi.
Şimdi, burada
anlattığı aslında benim söylediğim meselenin
doğru olduğunu gösteriyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Şu açıdan doğru olduğunu gösteriyor: O
yolun ayrıldığını ben de biliyorum fakat bu arazi,
TÜBİTAKa 1973 sonrası verilen arazi denize kadar inen bir arazi.
Anlaşılan oradan önce bir yol geçirmişler, deniz
kısmını
Orası TÜBİTAKın malı Sayın
Başkan, şimdi villalar, AVMler ve rezidanslar için
kullanılacaklar; bu bir.
İkincisi de, bu,
TÜBİTAKtaki Cahit Arf Merkezine atanan şahısla ilgili, hayvanat
bahçesi görevinden buraya atanan kişi. Şimdi, bakın, oradaki
bölüm, adı üstünde Cahit Arf Merkezi. Cahit Arf bu ülkenin
yetiştirdiği en önemli fizikçilerden birisidir, belki de en
önemlisidir, Sayın Erdal İnönünün yanı sıra. Ve
kendisinin, benim bildiğim kadarıyla, zamanında
başında bulunduğu bir merkez bu. Hangi liyakat esaslarına
göre bu şahıs buraya atanmıştır?
ADNAN KESKİN
(Denizli) Liyakat aramıyoruz zaten, yandaşlık arıyoruz!
BİNNAZ TOPRAK
(Devamla) - Hangi derginin editörüdür? Ben bunu Sayın Bakana zaten sordum.
Aradım taradım, hangi derginin editörü olduğunu
bulamadığım gibi öz geçmişi hakkında da hiçbir
şey bulamadım. Neden TÜBİTAKın sayfasında bu
kişinin öz geçmişi yok? Bunu, vatandaş olarak bizim bilmek
hakkımızdır. Bunun liyakat esaslarına uyup
uymadığını anlamak için aslına bakarsanız bütün
bu atamaların açık olması gerekir. Bu tür görevlere atanan
kişilerin öz geçmişlerine ulaşabilmemiz gerekir ki atamalar
hakkaniyetle mi yapılmış, liyakat esasına uyularak mı
yapılmış, yoksa sadece yandaş insanlar nezdinde mi
yapılmış?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkanım, müsaade
ederseniz
BAŞKAN Tabii, tabii, bir saniye.
Sayın Susam, buyurunuz.
Sizin yalnız o, teknolojideki
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) 6,2nin
BAŞKAN
aktarılan kaynakları söyledi,
ona göre rica edeyim.
Yeni bir sataşma olmasın.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
6.- İzmir Milletvekili Mehmet
Ali Susam'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işıkın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkanım, ben şu kürsüde konuştuğum hiçbir
konuşmada sataşma yapmadım, gene de yapmam.
BAŞKAN Biliyorum da ben hatırlattım,
sağ olasınız.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Sayın Bakana söylediklerinin
bilimsel olarak doğru olmadığını bir kez daha
hatırlatma gereği için buraya çıktım.
Sayın Bakan AR-GEyle ilgili kendi desteklerinin
yakında yüzde 3e çıkacağını söyledi. Şu Mecliste
üç dönemdir bulunanlar var, ben iki dönemdir buradayım. Ben bu kürsüden
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayanın 2007 yılında, 2009da
AR-GEye bütçeden ayrılan payın 1,5e çıkacağı sözünü
dinledim. Ben Nihat Ergünden 2011de bu rakama çıkacağını
dinledim. Sizden şimdi yüzde 3e çıkacağı vaadini
dinliyorum. Gelen rakam bu kadar yıl içerisinde, sekiz yılda binde
7den binde 9a çıktı, olay bu, AR-GEye
ayırdığınız pay bu kadar. Bu payla bu işler olmaz
diyorum, bu kadar basit. (CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi, AR-GEde bizim söylediklerimizi
dinleseydiniz
AR-GE kanununu çıkarırken 50 kişilik AR-GE
elemanı olanlara destek vereceğiz. dediniz. Burada öneri getirdim,
dedim ki AR-GE desteğini daha az sayıda elemana verin. Dediğime
tam olarak gelmediniz ama 25e düşürerek geldiniz. Doğru
söylediğim orada çıkıyor.
Üçüncüsü, ben bugün hem Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlar hem Milliyetçi Hareket Partili hem de Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarla birlikte Ankara Sanayi Odasındaydım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Sektör toplantısından
geliyoruz. Sektör toplantısında sizin gibi düşünmüyorlar
Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Biraz sektörü dinleyin,
orada durumun ne olduğunu göreceksiniz. Biz doğru söylüyoruz. Siz
konuyu iyi bilmiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Şimdi, sıraya aldık. Sonra da size cevap
hakkı tanıyacağım.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
Sayın Bakan konuşmasında grubumuza yönelik olarak, çok genel bir
hukuk ilkesi olan masumiyet karinesini ihlal ettiğimizi ve kişileri
peşinen mahkûm ettiğimizi ifade ederek
BAŞKAN Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
7.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işıkın 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, evet, doğru söylediniz. 17 ve 25
Aralık süreciyle ilgili, dönemin Başbakanı özel
uçağıyla İstanbula vali taşıyıp koltuğa
oturtmasaydı, Emniyet Genel Müdürlüğünde bini aşkın emniyet
mensubu görevinden alınmasa, sağa sola sürülmeseydi; Merkez
Bankası dâhil birçok kamu kurumunda -TÜBİTAK dâhil- değişik
insanlar görevden alınmasa idi; HSYK Kanunu, MİT Kanunu ve
İnternet kanununda apar topar değişiklikler yapılarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi çamaşır makinesine çevrilmeseydi biz
17-25 Aralık sanıklarıyla ilgili hüküm vermezdik ama bütün
bunlar olduktan sonra 17-25 Aralık sanıklarıyla ilgili Bunlar
masumdur, masumiyet karinesi bunlar için de geçerlidir. deme şansımızı
elimizden aldınız.
Gelelim 14 Aralığa. Şimdi, işinize
gelince masumiyet karinesi
14 Aralık, üç gün önce başlayan
soruşturmayla ilgili, gözaltına alınanlarla ilgili
söylemediğiniz kalmadı. Üstelik 14 Aralıktan sonra vali
değişmedi, Emniyetteki görevliler alınmadı, yargıdaki
hâkimler, savcıların yerleri değiştirilmedi.
İşlem orada yürüyor. Siz yürütme organısınız ve
yürütme organı olarak daha üçüncü gününde söylemediğinizi
bırakmadınız. Amirinden değil ağabeyinden talimat
alanlar diyorsunuz. Bu ülkede gittiği her kongreye Ağabeyimden
selam getirdim size. deyip ağabeyinden kim talimat alıyor? diye 77
milyona sorsak, 77 milyon insan da Ahmet Davutoğlu. der.
Selamlar, saygılar.
(CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN İki
dakikanız var biliyorsunuz. Sataşmaya göre veriyorum ben size, sonra
sorularda da cevap verirsiniz.
Buyurunuz.
8.- Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın, İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve Sinop Milletvekili
Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları
sırasında şahsına ve Hükûmete sataşmaları
nedeniyle konuşması
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Değerli arkadaşlar, Sayın Topraka çok açık, net bir daha
söylüyorum: TÜBİTAKın içinde hiçbir şekilde ranta yönelik bir
adım atılmadı, bundan sonra da atılmayacak.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Arazi kimin Sayın Bakan, arazi kimin?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) O
arazi küçük bir arazi zaten.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Bakan, kaç metrekare?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Kimin, kimin, kimin?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
Küçük bir arazi; ne AVM yapılabilir ne bir şey yapılabilir. Ya,
bilip bilmeden
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Ya, hırsızlık ufak tefek, arazi küçük
Nedir senin bu şeyin
ya? Ne söylediğimizi anlamıyorsunuz.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Ya, kimin, kimin, arazi kimin?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
bilip bilmeden konuşursanız böyle mahcup olursunuz; bir. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) İkincisi, ikincisi
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Ayıp ya! Meclisi kandırma be kardeşim,
Meclisi yanıltma!
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
İkincisi: Bir insan eğer hayatının yirmi yılında
dergicilik yaptığı bir yerde dergicilikle ilgili bir göreve
getiriliyorsa
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Bakan, kaç metrekaredir bu?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) -
Kaç metrekare bu ya?
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) Küçük. dediğin ne kadar küçük?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
bu insan
iki yıl hayvanat bahçesi şube müdürlüğü yaptı diye
kınanması kınanacak bir durumdur.
Üçüncüsü: Sayın Susam
ifade etti. Bakın, Türkiye'nin teknoloji düzeyi yükseliyor, hiç merak
etmeyin.
Ben Ankara Sanayi
Odasıyla defalarca toplantı yaptım. Dün akşam Kocaeli
Sanayi Odasındaydım, evvelsi gün Türkiye'nin sanayi odası
başkanlarıyla görüşme yaptım.
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Size söylemekten çekiniyorlar demek ki Sayın Bakan.
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
Sürekli odalarımızla iç içeyiz, sürekli odalarımızla iç
içeyiz, her birinin söylediklerini tek tek not alıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sadece not alıyorsunuz demek ki!
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
Şunu ifade edeyim: Sayın Grup Başkan Vekili, eğer 17-25
Aralık operasyonundan sonra o vali değişimi olmasaydı, o
emniyet müdürü değişimi olmasaydı, o darbe girişimi
engellenmeseydi belki de bugün Meclis açık olmayacaktı. Bugün
(CHP
ve MHP sıralarından Yaa, tabii, tabii! sesleri, gürültüler) Tabii,
tabii
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bırak Allah aşkına ya!
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
Bakın, gerçeklerle yüzleşin, gerçeklerle yüzleşin! (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Milletvekilleri, lütfen, sayın milletvekilleri, lütfen
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla)
Eğer bu ülkede kökü dışarıda bir yapı
(CHP
sıralarından gürültüler)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kökü
dışardakilerle on bir sene beraberdiniz.
BAŞKAN Rica ediyorum, lütfen
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla)
eğer ülkenin demokrasisine,
iktidarına yönelik bir operasyon yapıyorsa ve buna da iktidar
karşı çıkıyorsa bu ancak ve ancak alkışlanacak
bir durumdur. (CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hem suçlu hem
güçlüsünüz Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Eğer muhalefet olarak paralel
yapıdan medet umarak, hatta -bir milletvekilinizin ifadesiyle- paralel
yapıyla iş birliği yaparak
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) Onlar
sizin ifadeleriniz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Devamla) Hükûmeti götürmek istiyorsanız
yaptığınız, tarihe kara bir leke olarak geçecektir. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri ve alkışlar, CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Sayın Bakan bir söylesin ya, Sayın Bakan
hırsızlığa ufak tefek dedi, araziye küçük dedi.
Sayın Bakan, size bir şey beğendiremiyoruz ya, her şeyin
büyüğünü istiyorsunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ne söylediğimi anlamıyorsun ki.
BAŞKAN Sayın Türkkan, lütfen
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, bir dakika, ben size söz
vereceğim, grubunuzla ilgili söz vereceğim de
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Anlamaz olur muyum ben, senin
aklının 5 mislisi bende var. Aklınla kendini imtihan etme,
sınıfta kalırsın.
BAŞKAN Sayın Türkkan, rica ediyorum
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Senin gittiğin
yolları 4 defa geri döndüm ben, haberin olsun.
BAŞKAN Sayın Türkkan, rica ediyorum
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Allah Allah!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle, öyle. Nuh Çimento
işine benzemez bu işler, haydi!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Bak, Allah aşkına,
ukalalık yapma!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şahsileştirmedim
dikkat et, farkındasın değil mi? Akıllı ol!
BAŞKAN Sayın Türkkan, lütfen
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sen akıllı ol!
BAŞKAN Sayın Altay, buyurunuz.
9.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işıkın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu benim söylediğim
Emniyete,
yargıya, Merkez Bankasına yürütme marifetiyle darbe
yapılmasaydı Parlamento olmayacaktı dediniz. Buna herkes güler,
kargalar da güler ama onlar yapılmasaydı ne olacaktı ben
söyleyeyim. Şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın oğlu Bilal Erdoğan cezaevinde olacaktı.
(CHP ve MHP sıralarından Bravo sesleri ve alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Nereden biliyorsun?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Nasıl oluyor
ya!
HAMZA DAĞ (İzmir) Sen nereden biliyorsun
bunları?
ENGİN ALTAY (Devamla) Onlar yapılmasaydı
İçişleri Bakanının, sabık İçişleri
Bakanının oğlu cezaevinde olacaktı. (AK PARTİ
sıralarından Sen yargıç mısın? sesi ve gürültüler) O
yargı değil mi? Ne ayıp şey ya! Bu Parlamento, bu devlet o
kadar aciz mi?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Pensilvanya
mı planladı?
HAMZA DAĞ (İzmir) Sen yargıç
mısın, hâkim misin!
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizin devlete zamanında
yetiştirdiğiniz üç beş bürokrat bu Parlamentoyu kapatacaksa bu
Parlamentoya zaten yazık. Böyle bir şey olabilir mi? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beraber mi
planladınız?
HAMZA DAĞ (İzmir) Nasıl biliyorsun sen
bunları, talimatı sen mi verdin?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama ne zamanki sizin kendi
elinizle devletin ve yargının her kademesine
yerleştirdiğiniz, şimdi paralel diye
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beraber mi
planladınız?
HAMZA DAĞ (İzmir) Hâkime talimat mı
verecektin? Bunun olması için talimat mı verecektin?
ENGİN ALTAY (Devamla)
adlandırdığınız insanlar -sizi tenzih ediyorum- belli
ki bu sıralarda oturan kimi bakanların yaptığı
yolsuzlukları daha fazla mideleri kaldırmadı
HAMZA DAĞ (İzmir) Sen mi talimatı verdin
hâkime?
ENGİN ALTAY (Devamla) -
vicdanları kabul
etmedi ve darbeci ilan ettiniz, darbeci ilan ettiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beraber
yaptıkları diyorsun, beraber mi planladınız?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ergenekonun da, Balyozun
da mimarı burasıdır, onlar taşeronudur. Olay bundan
ibarettir Sayın Bakan, korkmayın.
HAMZA DAĞ (İzmir) Hâkime talimatı sen mi
verecektin?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu Parlamento sonsuza dek
açık kalacaktır sizin Türkiye'de yarattığınız bu
kaos ortamına rağmen.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi Sayın Toprakı
dinleyeyim, sonra size sıra geliyor.
Sayın Toprak
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Şimdi, efendim,
ben Sayın Bakana kamuoyu adına ve halkın adına bir şey
sordum. Bir: Bu arazide ne yapılacağını kendisi
yanlış söylediğini söyleyip bu arazinin
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ya, kaç metrekare Hocam bu arazi? Madem
biliyorsun söyle.
ADNAN KESKİN (Denizli) Sen söyle, sen söyle.
BAŞKAN Siz gelin şöyle, buyurun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Mülkiyet kimin
mülkiyet, ablam onu soracaksın, metrekaresi önemli değil, mülkiyeti
kimin?
BAŞKAN - Sonra size söz vereceğim Sayın
Bostancı.
Buyurunuz.
10.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işıkın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, efendim, benim öğrenmek istediğim
şu
Bunu da öğrenmeye hakkımız var diye düşünüyorum
hem burada milletvekilleri olarak hem de halk olarak, vergimizi ödeyen insanlar
olarak bunu öğrenmeye hakkımız var. Bunu Bakandan rica ettim ama
kendisi cevabını vermiyor.
Bir: Bu arazinin mülkiyeti, öndeki denize yakın ve
şimdi göz koydukları arazi dâhil, 1973 yılında
Ecevit-Erbakan koalisyonu döneminde TÜBİTAKa verilmiş midir
verilmemiş midir?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Kimin arazisiydi bu,
devletin arazisi değil mi ya?
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Bu mülkiyet iptal mi
edilmiştir? İptal edilmişse hangi gerekçeyle iptal
edilmiştir? Şu anda arazinin mülkiyeti kimdedir?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Şu anda
açık ve net soru.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - İki: Sayın
Bakan, bunun küçücük küçücük küçücük bir arazi olduğunu iddia ediyor. Kaç
dönümdür bu arazi? Yani, TÜBİTAKa ait olan ve el koymak istedikleri,
üzerine AVM, rezidans ve villa yapmak istedikleri -çünkü değerli bir arazi
bu- arazi kaç dönümdür, ne kadar küçüktür?
Üç: Bu Cahit Arf Bilgi Merkezine atanan şahıs hangi
dergiyi çıkarmıştır, çıkarmaktadır, görevi nedir?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hâlâ soruyor,
üçüncü defa soruyor, üçüncü defa aynı soruyu
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Üçüncü defa
soruyorum.Ayrıca, kendisine tavsiyem, Cahit Arf Merkezinin görevlerini,
amacını okusun. Onun amacı dergi çıkarmak falan
değildir. Elektronik
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hocam, kendini
yorma, niyeti yok çünkü onun.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Evet, evet.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Cesareti yok
cevap vermeye. Onun için anlamazlıktan geliyor.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Aynen, aynen.
BAŞKAN Karşılıklı konuşun
bakalım!
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Teknik ve elektronik
bilgilerle uğraşan bir merkez, gerçekten de bu bilgilere vâkıf
bilim adamlarının orada olması lazım, bilim
insanlarının -pardon, düzeltiyorum- orada olması lazım. Bu
şahsın liyakati nedir? Bu da dördüncü sorum. Lütfen bu soruların
cevabını istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Dört soruyu dört
defa sordun ama Sayın Bakan cevap veremiyor. Aynı soruyu dört defa
sordun. Beşinci olarak da ben soruyorum: Mülkiyeti kime ait o
arsanın? Mülkiyeti kime ait?
BAŞKAN Sayın Bakan kendiliğinden bütün
bu konuşmalara cevap verdiği için -siz yoktunuz- bu sistem yürüdü.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hocam dört defa
sordu, Sayın Bakan cevap vermedi. Ayıp ya!
BAŞKAN Ama bu sistem öyle yürüdü.
Buyurunuz.
11.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Sinop Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Engin Bey zaten kalemini
kırmış, cezasını kesmiş.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tıpkı sizin gibi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
Dolayısıyla yargılamaya da gerek yok. Engin Bey hükmünü
vermiş.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tıpkı sizin gibi,
sizin Haşhaşilere kestiğiniz gibi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Oysaki böyle bir
yaklaşım hukuki değildir.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) İnsani de
değil.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Aynı gruptan,
aynı çevreden geçmişte CHPli arkadaşlar çok
şikâyetçiydiler.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Evet, doğru.
F tipi cezaevi vardı, F tipi hâkim vardı, F tipi savcı
vardı, doğru. Sayenizde vardı zaten onlar. Bugün onlardan
şikâyet etmeye hakkınız yoktur.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Evet, bugün
yaşananlar dünden daha büyük, daha önemli, daha ciddi ve derin bir durumla
karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ama onların
yerine siz geçtiniz, farkınız yoktur.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mesele ilke
meselesiyse burada CHPden ilkeli bir tavır beklerdik, bunu göremedik. Bu
bir.
İkincisi, bakın, trafik kazası olur, iki
insan çıkar, iner aşağıya, bunlardan birisi, eğer
biraz da hatalı ve kusurluysa, başlar bağırmaya,
bağırarak ve çağırarak kendisinin haklı olduğuna
ilişkin hegemonik bir durum yaratmak ister.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hoca, kimse
bağırmıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Şimdi ben
bakıyorum, burada CHPli arkadaşlar konuşuyorlar, biz dinliyoruz
ama ne zaman bizim arkadaşlar konuşmaya başlıyor, o zaman
yerlerinden çok müdahale ediyorlar. Eğer söyleyeceğiniz sözler var
ise burada söylersiniz
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hoca, dört defa
sorduk, cevap vermiyor. Dört defa aynı soruyu sorduk.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Söylersiniz,
soru-cevap var, orada söylersiniz. Siz bağıra çağıra
hakkaniyetin gerçekleştiği bir zemin gördünüz mü?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hocam, dört defa
Sayın Bakana sorduk, dört defa. Cevap vermiyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Kim daha çok
bağırırsa onun haklı olacağına ilişkin bir
inancınız mı var? Parlamentoda böyle mi olacak? O zaman bu taraf
daha çok bağırır, merak etmeyin.
Eğer mesele oysa, öyle bir sesimiz çıkar ki
vallahi başka ses duyulmaz.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Siz sorulara yanıt verin,
sorulara.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Birbirimizi
dinleyeceğiz arkadaşlar. Birbirimizi dinleyerek
konuşacağız. Bütün laflar yerli yerinde söylenecek.
Bir de Engin Beyin Meclisi çamaşır makinesine
benzetmesi uygun olmadı. Zannediyorum CHP de bu durumda çamaşır
makinesinin tamburu olur, başka ne diyeyim.
Saygılar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, tambur sözünden sonra
dinlemeye bile gerek yok.
Buyurunuz.
12.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sayın hatip bizi ilkesizlikle suçladı.
İlke nedir biliyor musun Sayın Vekilim,
Sayın Grup Başkan Vekilim?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Biliyorum,
biliyorum
ENGİN ALTAY (Devamla) Sen âlim adamsın. Âlim
adamlara burada inanmadığı şeyleri söylemek
yakışmaz; ilkesizlik budur. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Söylemem
Söylemem
Asla söylemem.
ENGİN ALTAY (Devamla) İlkelilik, önce hukuka
saygılı olmak, hukukun üstünlüğüne inanmaktır.
İlkelilik, oğluna savcılıktan celp
kağıdı gelen bir Başbakanın oğlunu kırk
beş gün arabasında taşımamasıdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hangi savcı?
Hangi savcı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, hangi savcı?
Türkiyeyi bu hâle getirdiniz. Türkiyeyi, yargıyı katlettiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Pensilvanya
savcısı mı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, size göre
savcı mı, Pensilvanyaya göre savcı mı? Sorun orada
işte. Hukuku perişan ettiniz.
Şimdi, Türkiyede yargı deyince milletin
kafasına şu geliyor: AKPnin savcısı var -doğrudur-
Pensilvanyanın savcısı var, bir de cumhuriyetin
savcısı var.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Korsan savcı
mı? Korsan savcı mı?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Senin grup da
bağırıyor Hocam!
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama üçünün unvanı da
cumhuriyet savcısı.
İlkesizlik, yolsuzlukların var olduğunu
bile bile -isim vermeyeceğim dün akşamki sayın bakan gibi-
kulislerde Ya olmuş bu rüşvet. Lanet olsun. deyip de, bu kürsüde bu
pisliği, bu kepazeliği savunmak ilkesizliktir. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Asla
Asla
ENGİN ALTAY (Devamla) - Milletin kör kuruşunun
hesabını sormak ilkeliliktir. Bütün muhalefet partilerini, milletvekillerini
kutluyorum. Bu kör kuruşun hesabını sormaya da devam
edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.43
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
(Devam)
2.- 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki
Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu
İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
(Devam)
A)
SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1)
Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)
1)
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E)
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
yönetim Kesin Hesabı
F)
KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME
VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1)
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1)
Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H)
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
(Devam)
1)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1)
Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J)
TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi, Hükûmet adına Sağlık
Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu.
Süreniz yirmi altı dakika.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım,
yüce Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sağlık Bakanlığımızın
2015 yılı bütçesinin Genel Kurula sunumu için söz almış
bulunuyorum.
Konuşmama Sağlıkta Dönüşüm
Programına on iki yıl boyunca büyük katkı sağlayan, destek
veren tüm milletvekillerimize teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Yine, bugün aramızda olmayan, ebediyete intikal etmiş
arkadaşlarımıza da Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Sağlıkta Dönüşüm Programının
gerçek kahramanları olan doktorlarımıza, hemşirelerimize,
bütün sağlık çalışanlarına ve büyük fedakârlıklarla
hizmet bayrağını taşıyan değerli sağlık
yöneticilerimize huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum.
Hiç şüphe yok ki bu süreçte en büyük teşekkürü
halkımız hak ediyor. Bu millet, bu asil millet kendisine sunulan
hizmeti büyük bir kadirşinaslıkla destekledi; her seçimde
arkamızda durarak, bize güç vererek bu desteği her geçen gün
artırarak devam ettirdi. Bu sayede büyük dönüşümü
gerçekleştirmemiz mümkün oldu. Hizmetlerin en iyisine, en güzeline
layık olan aziz milletimize de huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
İnsan, önce insan. diyerek yola çıktık ve devasa dönüşümü
başardık. Bu devasa dönüşümü çok sayıda rakamla anlatmak
mümkün, ancak ben konu iyi anlaşılsın diye, süremin de
sınırlı olması nedeniyle size sadece bir rakam
vereceğim, tek bir rakam ama biliyorum ki bu rakama hep birlikte Evet.
diyeceğiz.
Dünya Sağlık Örgütü, en önemli sağlık
göstergesi olarak doğumda beklenen yaşam süresini kabul ediyor. Dünya
Sağlık Örgütü 2014 yıllığına göre, Türkiyenin de
dâhil olduğu orta üst gelir grubu ülkelerde 2000 yılında
doğumda beklenen yaşam süresi 71, üst gelir grubu ülkelerde ise 76
idi. TÜİK, ülkemiz için bu rakamın orta üst gelir grubu ülkelerin
ortalamasıyla aynı, yani 71 olduğunu söylüyor. Dünya
Sağlık Örgütü, 2014 yılında, 2012 yılı için orta
üst gelir grubu ülkelerde doğumda beklenen yaşam süresini 74e
yükseltirken, iftiharla söylememiz gerekir ki, ülkemizde bu rakam 76,88e, yani
77ye yükseldi. Üst gelir grubu ülkelerin ortalaması ise 79. En önemli
sağlık göstergesi açısından dün orta üst gelir grubu
ülkeleriyle aynı seviyedeydik, bugün üst gelir grubu ülkelerini yakalama
sınırındayız. Nereden nereye geldiğimize hep birlikte
şahit olduk.
Değerli milletvekili arkadaşlar, şimdi
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile neler yaptığımızı
bundan sonra neler yapmayı planladığımızı
anlatmak, kısaca özetlemek istiyorum. Elbette yürüttüğümüz bu devasa
dönüşüm programını bu kısa zaman diliminde anlatabilmem de
çok mümkün olmayacak.
Ülke genelinde yenidoğan tarama
programlarını yaygınlaştırarak genişlettik.
İşitme taramasını okul çağı çocuklarında da
yaygınlaştırıyoruz. Okul öncesi çocuklarda
kırılma kusuruna yönelik görme taramasını yine yaygın
bir şekilde uyguluyoruz. Koruyucu ağız diş
sağlığı hizmetlerini geliştiriyoruz. 2014
yılında 5,6 milyon ilkokul öğrencisine ve 2 milyon
yetişkine diş bakım seti dağıttık. 72 ilde 986
yatakla anne oteli hizmetini milletimizin hizmetine sunduk. Birinci basamak
sağlık tesislerini yeniliyoruz. Bu tesislerimizi modern
sağlık merkezleri hâline dönüştüreceğiz. Aile
hekimliği ile birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirdik.
Aile hekimi başına düşen nüfusu 2017 yılına kadar
inşallah 3 binlerin altına indirmeyi hedefliyoruz. Aile
hekimliğinde uzmanlık eğitimini teşvik ediyoruz.
Görüntüleme merkezlerini, hizmetlerini yaygınlaştırıyoruz.
Aile sağlığı merkezlerini diyetisyen, psikolog, sosyal
çalışmacı, çocuk gelişimcisi gibi personellerle
desteklemeyi planladık.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
sağlığın korunması için kapsamlı programlar
hayata geçirdik. Kalp damar hastalıkları, kanser, diyabet, solunum
yolu hastalıkları başta olmak üzere, belirli hastalıklar
için ulusal programları uygulamaya koyduk. Sağlıklı
beslenme ve obezite danışma birimleriyle 130 bin kişiye
ulaştık. Daha az şeker ve tuz tüketimini teşvik eden
programları geliştiriyoruz. Özellikle tütünle mücadelede
Hükûmetimizin sergilemiş olduğu kararlılık sayesinde
ülkemiz model bir ülke hâline geldi. Önümüzdeki süreçte uyuşturucuyla
mücadelede de, yine Sağlık Bakanlığı ve diğer
bakanlıkların dinamikleriyle, inanıyorum ki uyuşturucu
mücadelesinde de dünyaya örnek olacak başarıları hep birlikte
sağlamış olacağız. Ruh sağlığı
hizmetlerini toplum temelli olarak geliştirmeye devam ediyoruz.
Bağımlılıkla mücadele için Hükûmet olarak uyuşturucu
ve uyuşturucu bağımlılığı merkezleri yani
TUBİMleri kurduk. Tedavi merkezlerinin sayısını ve
etkinliklerini artırıyoruz. Bu kapsamda Sayın
Başbakanımızın katılımlarıyla 1inci
Uyuşturucu ile Mücadele Şûrasını gerçekleştirdik.
Dünya Sağlık Örgütüyle iş birliği içinde Batıdaki
uygulamaları örnek alan geleneksel ve tamamlayıcı tıp
uygulamaları altyapısını tamamladık. İçme ve
kullanma sularının kontrolünü sağlıyoruz ve bu önümüzdeki
süreçte, yerel yönetimlerle birlikte entegre bir şekilde, kamuoyunun da
her musluktan akan suyun kalitesini İnternet ortamında
izleyebilecekleri noktaya taşımayı planlıyoruz. Halk
sağlığı tehditlerini Erken Uyarı ve Yanıt
Sistemiyle kaynağında kontrol ediyoruz. Bulaşıcı
hastalıkların gözetimi ve kontrolüne hız verdik. Bu kapsamda
Ebola ve MERS virüsü hastalıklarına yönelik acil eylem planları
hazırlayarak gerekli tedbirleri aldık ve ülkemiz bu anlamda risk
alanında her türlü tedbiri alan ileri ülkeler arasında.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
kısaca tedavi hizmetlerinden de bahsedecek olursak,
vatandaşlarımızın sağlığa erişim
sorununu ortadan kaldırdık. 2002 yılında kişi
başı hekime müracaat sayısı 3,2 iken son üç
yıldır bu rakam 8,2dir. Bu rakamla bir doyum noktasına
geldiğimizi hep birlikte gözlemliyoruz. Nitelikli yatak
oranımızı 2002 yılında yüzde 6lardan 2014
yılında yüzde 43lere ulaştırdık. Hedefimiz 2017
yılı sonuna kadar bu oranı yüzde 90ların üzerine
çıkarmak. Yanık yatağı sayımızı 2002
yılında 35 iken bugün 390lara yükselttik. 29 sağlık
bölgesinde en az 2 hastanede palyatif bakım merkezi açmayı
planlıyoruz. Yoğun bakım yatak sayılarımızın
yarısına kadar palyatif bakım yatağı
oluşturmayı hedefliyoruz. Hastanelerimizin hem tıbbi teknoloji
kullanım kapasitesini artırmak hem de kalite ve güvenliğini
denetleyerek hizmet standardımızı yükseltmeye
çalışıyoruz. Ülke genelinde, canlı ve kadavradan
gerçekleşen tüm organ nakilleriyle organ bekleyen hasta bilgilerini içeren
yeni Ulusal Organ Nakli Bilgi Sistemini oluşturduk. Bu sayede, 2002
yılında 745 olan organ nakli sayımız, 2014 yılı
sonu itibarıyla yaklaşık 4.300 rakamlarını
yakalamış olacak.
Merkezî Hekim Randevu Sistemini tüm Türkiyede
yaygınlaştırdık. Vatandaşlarımızın, 182
numaralı çağrı merkezi üzerinden telefonla randevu
almasını sağladık ve ayrıca aile hekimlerimizi de bu
hizmete dâhil ettik. Yine, İnternet ortamında randevu alabilecekleri
sistemin altyapısını oluşturduk.
Bakanlığımıza bağlı tüm hastanelerde hasta
hakları birimlerini kurduk ve hekim seçme özgürlüğünden
vatandaşlarımız yararlanıyor.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, ilaç
fiyatlarını -hepimizin malumu- dünyada örnek olacak bir şekilde
ucuzlattık. Tüm dünyada büyük takdir toplayan İlaç Takip Sistemini
kurduk ve bu sistem karekod kullanılan ve izleme yapılabilen ilk
yaygın uygulamadır. Reçete Bilgi Sistemini uygulamaya koyduk,
Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planını
2014-2017yi hazırladık.
Yalnızca şehirlerde değil köylerimizde de
en ücra köşelere kadar 112 acil sağlık hizmetlerini sunuyoruz.
İstasyon sayısını artırıp
ambulanslarımızı en son teknolojilerle donattık.
Ambulanslarımızı sürekli olarak yenilediğimizi özellikle
belirtmek istiyorum. Bakınız, sadece 2014 yılı içerisinde
ambulans filomuza dâhil edilen ambulans sayısı 798dir. 2015 yılında
ise 840 yeni ambulans almayı planlıyoruz. Sisteme hava ve deniz
ambulanslarını da ekledik, eklemeye devam ediyoruz. Hava
ambulansında gece hizmetiyle dünyada gece uçuşu yapabilen 14üncü
ülke, Avrupada ise 11inci ülke olma yolunda önümüzdeki yıl
planlarımızı inşallah gerçekleştireceğiz.
2007 yılından günümüze 4 deniz bot ambulansla
4.026 vakanın müdahale ve naklini gerçekleştirdik, 2015
yılında 6 deniz bot ambulansla hizmet sunmaya devam edeceğiz.
Avrupanın en büyük medikal kurtarma ekibini kurduk. 81 ilimizde özel
eğitimli 6.391 sağlık personeli yetiştirdik. Bu ekiplerimiz
ülke içinde ve dışında göğsümüzü kabartan kurtarma
operasyonları yapıyorlar.
Değerli arkadaşlarım,
yardımlaşma ve dayanışma duygusuyla, muhtaç ve mağdur
durumda olanlara insani yardım faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bugüne
kadar yaklaşık 1 milyon 800 binden fazla kardeşimizi,
misafirimizi ülkemizde kabul ettik. Bu rakamın daha iyi
anlaşılabilmesi için sadece iki örnek vermek istiyorum:
Birleşmiş Milletlere üye 193 devletten 46sının nüfusu 1
milyon 800 binin altında. Bakınız, bu hususta ülkemizden
örneklemek gerekirse Ardahan, Artvin, Bartın, Bayburt, Bilecik,
Çankırı, Gümüşhane, Iğdır, Kilis, Sinop ve Tunceli
olmak üzere 11 ilimizin toplam nüfusuna denk bir rakamdan bahsediyoruz.
Gerçekten büyük bir rakam ve bu ülke üç yıldır bu hizmeti başarıyla
ve saygın bir şekilde sunuyor ve sunmaya da devam edecek.
Kimlere yardım elimizi uzatmadık ki?
Suriyeliler, Iraklılar, Türkmenler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler vesaire
çünkü biz Önce insan. diyoruz. Önce insan. diyerek din, dil, ırk, renk
ve mezhep ayrımı yapmadan herkesi ülkemize kabul ediyor ve herkese
ülkemizde sağlığın saygın hizmetlerini sunuyoruz.
İşte büyük devlet olmanın sorumluluğu, işte büyük
millet olmanın gereği, işte büyük Türkiye Cumhuriyetinin
sorumluluklarını yerine getiren güçlü bir örnek.
Değerli arkadaşlarım, insan
kaynağımızda da çok ciddi artışları
sağladık. Sadece artış sağlamadık,
dağılımda da adaleti temin ettik. Bakınız, 2002
yılında hizmet alımı da dâhil 256 bin
çalışanımız varken, bugün, 2014 yılında bu rakam
530 bine ulaştı. Uzman hekim, pratisyen hekim, diş hekimi,
hemşire, ebe başına düşen nüfusun en fazla olduğu il
ile en az olduğu il arasındaki farkı azalttık; 2002de bu
fark 13 katken, bugün bu fark 3lere kadar indi.
Sağlık yatırımlarında da çok
büyük ilerlemeler katettik. 2003-2014 yılları arasında 757si
hastane ve ek binası, 1.737si birinci basamak sağlık
kuruluşu olmak üzere toplam 2.494 sağlık tesisini
tamamladık ve milletimizin hizmetine sunduk. Geleceğin şehir
hastanelerini inşa etmeye başladık. Bu anlamda, sizlere burada,
Plan Bütçede sözünü verdiğim şehir hastaneleriyle
Yani, kamu-özel
iş birliği ile kamu olarak yapsak kıyaslaması nedir? Bu
anlamda, dünya örnekleri ile Türkiyenin yaptıklarını ve bunun
için gerek finansman gerekse yönetim anlamında Plan Bütçeye
verdiğimiz sözü tutarken siz değerli milletvekillerimize de bu
kitapçığı gönderdik. İnceleyip sonra öz eleştiri veya
birlikte eleştiri yapmamız gerekirse bunları da birlikte yapmaya
hazırım.
Bu şehir hastanelerinin Türkiyenin gelecekteki
sağlık vizyonuna, hem 77 milyon ülke insanına sağlık
hizmeti sunumunda hem de yakın coğrafyasındaki 1 milyar nüfusa
sağlık turizminde hizmet sunabilmede Türkiyeyi bölgenin
sağlık merkezi yapacağına inanıyorum. Bu anlamda, özel
sektörümüz ve üniversitemizin dinamiklerini de çok daha iyi noktada koordine
ederek, inanıyorum ki hep birlikte yeni başarılara imza
atmış olacağız. Bu çerçevede, 17 projenin sözleşmesi
imzalandı ve önümüzdeki süreçte de yeni projelerin ihale süreçlerini
başlatacağız. Şehir hastaneleri dünyada bu ölçekte ilk ve
tek proje. 2023 yılında yaklaşık 170 bin yatak nitelikli
hâle gelecek ve dünyada sağlık tesisleri altyapısını
yenilemiş tek ülke konumuna ulaşmış, gelmiş olacağız.
Şüphesiz sadece
şehir hastaneleri yapmıyoruz. Bunun dışında da ülkemizi
yeni sağlık tesisleriyle donatıyoruz. Bu kapsamda, 52 bin hasta
yatağı kapasitesinin yenilenme çalışmaları devam
ediyor. Şu anda 32 bin yatak kapasiteli 216 hastanemizin
inşaatları devam ediyor. Bunların bir kısmı hizmete
girme aşamasında, bir kısmı 2015te hizmete girecek ama en
geç 2016da bunların tamamı hizmete girmiş olacak.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu kadar devasa dönüşümün maliyeti. Bu anlamda
dönem dönem bazı eleştiriler, Sağlığa çok para
harcanıyor. veya İsraf yapılıyor. gibi cümleler
duyuyoruz ama bu anlamda isterseniz bir iki rakamla bu hususu da birlikte
paylaşalım. Bu husustaki resmî rakamları sizlerle
paylaşıp kararı sizlere ve yüce Meclisimize bırakmak
istiyorum.
Kamu sağlık
harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı 2002
yılında yüzde 3,8 iken, 2013 yılında bu yapılan devasa
dönüşüm ve yatırımlara rağmen bu rakam sadece yüzde 4,2
oldu yani, burada 0,5lik bir bütçe artışı var. Ülkemizde 2013 yılına
kadar kişi başına kamu sağlık harcaması 793
satın alma gücü paritesi/dolar iken, OECD ülkelerinde bu rakam yirmi
beş yıl önce -yanlış duymadınız- yani 1988
yılında 793 satın alma gücü paritesi/dolardı. Bu rakamlar
hepimize bir şeyler söylüyor, diyor ki: AK PARTİ iktidarları
elindeki parayı verimli kullanıyor ve finansal
sürdürülebilirliği olan bir sağlık sistemini kurguladı.
Şimdi, zaman zaman Bu sistemin
sürdürülebilirliği yok. diyen arkadaşlarım oldu. Henüz daha
bütçede, yasasında, OECD ülkelerinin ortalamasında bütçeden
ayrılan payı alabilmiş bir bütçemiz yok. Bu payın normalde
yüzde 4,2ler değil, yüzde 6ları, 7leri yakalaması gerekiyor.
Bütçe dinamiklerini bu noktalara taşıdığımızda
esasında daha yapılabileceklerin ne kadar daha farklı olacağına
hep birlikte yine AK PARTİ iktidarlarında birlikte şahit
olacağız inşallah.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye yapmadınız on iki
senedir Sayın Bakan ya?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
Evet, on iki yılda yaptıklarımız bu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yetmedi.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
- Yani inşallah daha iyisini yine AK PARTİ yapacak.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; AK PARTİ hükûmetleri olarak bugüne kadar 12 bütçe
hazırladık, başarıyla uyguladık ve bugün 13üncü
bütçenin görüşmelerini yapıyoruz. Demokrasi tarihimizde ilk kez bir
siyasi parti kesintisiz olarak on iki yıl Hükûmet görevini üstlendi ve art
arda 12 bütçe hazırladı. Böyle bir rekor süre hizmet etme görevinin
milletimiz tarafından AK PARTİ hükûmetlerine verilmiş
olması büyük bir şereftir, aynı zamanda da büyük bir sorumluluktur.
Bu sorumluluk bilinciyle hizmetlerin en iyisine ve en güzeline layık olan
aziz milletimize Yeni Türkiye, yeni ufuklar diyoruz ve onların
hizmetinde ve onların arzu ettikleri ve hak ettikleri hizmetlerin daha
iyisini yapma gayreti içinde olacağımızı ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
dünyanın sağlık alanında model olduğu ülke konumuna
ülkemizi taşıyabilmek ve itibarına itibar, gücüne güç katmak ve
bu kapsamda çalışmalarımızı 2023 vizyonuna
taşımak bizim en büyük görevimiz ve sorumluluğumuz.
Sağlık hizmeti sunumunda yakaladığımız
başarıyı bilimsel alanlara da taşıyabilmek için
sizlerin geçtiğimiz ay verdiğiniz desteklerle Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığını
yasalaştırdık. Şimdi kuruluş
çalışmalarını inşallah en kısa zamanda tamamlayacak
ve bu alanda da Türkiyenin sağlıkta bilimsel ve AR-GE yönündeki
dinamiklerini çok daha iyi noktaya taşıyabilmenin gayreti içinde
olacağız.
Güvenli ürüne erişimi sağlamak ve kayıt
dışı ekonomiyle mücadele kapsamında ülkemizde üretilen veya
ithal edilen tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin piyasaya
sürülmesi denetimini, takibini ve gözlemini yapmak üzere ürün takip sistemi
kurulması çalışmalarına başladık.
Çok paydaşlı sağlık sorumluluğu
kapsamında önümüzdeki dönemde yılbaşı itibarıyla kurallarını
ve prensiplerini deklare edeceğimiz, 1 metre bisiklet yolu yapan yerel
yönetimlerimize 1 bisiklet hediye edeceğiz. Ama bu standartların
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve dünya
standartlarındaki bir noktayı yakalaması lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bütçedeki para yetmiyor
Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
Bu anlamda, bütçemizdeki para da yeter, bereketi olur.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, yol
yapana da otomobil mi hediye edeceksiniz?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
- Biz bu anlamda bugüne kadar paranın ve hizmetin bereketini görerek
bugünlere geldik. Bundan sonra da inşallah hem hizmetin hem emeğin
hem alın terinin hem de beyin terinin emeğinin bereketini görerek
hizmetlere devam edeceğiz.
Ülkemizin ihtiyaç duyacağı plazma fraksinasyonu
tesislerinin kurulmasını hedefliyoruz, ihale süreçlerini bir ay
içinde başlatmayı planlıyoruz. Onkogen projesinin
altyapısını hazırladık. Rekombinant faktör üretimi
projesini hazırlıyoruz. Beş yıllık, yedi
yıllık alımlarla aşı üretimini Türkiyede yapan ve bu
anlamda yine dışarı bağımlı olmaktan kurtaracak
projelerimizi de önümüzdeki yılda hayata geçirmeyi planlıyoruz. Yine,
sağlıkta teknolojik gelişmeleri ve dünyada hızla artan
e-sağlık uygulamalarını yakından takip ediyoruz.
Amacımız, Bakanlığımızın öncülüğünde,
dünyadaki diğer uygulamalardan daha gelişmiş, daha kapsamlı
bir içeriği aziz milletimize Nabız Projesiyle sunmak. Bu projeyle
sağlık kaydı olacak. Sistemin sayesinde sağlık daha
iyi takip edilen, daha iyi ölçülebilen, daha iyi planlanan, daha
hızlı ve daha başarılı sonuçlara ulaşan bir
hizmet sektörü olacak. Tabii, gerek SABİMle gerek sağlık web
TVsiyle, sağlık turizmindeki yeni dinamiklerimizle önümüzdeki
süreçte sağlık turizmi, sağlık endüstrisi, ilaç sanayi ve
tıbbi teknolojide yalnız tüketen değil, tüketirken ciddi düzeyde
üreten, hem kendisi bu üretimden istifade eden hem de dünya tüketimine bu
anlamda destek veren bir ülke olmayı hedefliyoruz.
Tabii, burada tek bir şeye cevap olarak değil
de bir paylaşım olarak Sayın Aytuğ Atıcının
bebek ölümleriyle ilgili şeyine
Sürem kalmadı, bilgileri de
kendisine sonra takdim edeceğim. AK PARTİ hükûmetleri döneminde anne
ve bebek ölümlerinde kayda değer bir performans yakaladık. Türkiye,
bebek ölümlerini en fazla azaltan dünyadaki 5 ülkeden 1i ve bizim
dışımızdaki bu 4 ülkenin de nüfusu 4,5 milyondan az yani 77
milyonluk ülke nüfusu değil ama şunu da gayet iyi bilir ki Aytuğ
Bey, belirli bir noktaya indikten sonra bu süreç durağanlaşır.
Zaman zaman çok hafif yükselme, zaman zaman da çok hafif düşmeler olur.
Almanyada 2010da 3,43 iken 2011de 3,63 olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
Yani, bu ufak oynamaları Türkiyenin sağlık problemi gibi
Ama
bu anlamda duyarlılığınıza teşekkür ediyorum.
Daha iyi düşmesiyle ilgili, daha iyi noktalara taşımakla ilgili
hep birlikte çalışacağız.
Katkılarınıza teşekkür ediyorum.
Sağlıklı gelecekler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
(x)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
Sayın Sağlık Bakanı bebek ölüm hızındaki
artışı tespit ettiği için kendisine teşekkür ediyorum.
Umarım milletvekili arkadaşlarım da bunu
anlamıştır. Bunun küçük ama önemli olduğunu tekrar
vurgulamak istiyorum, dikkate almamız gerektiğini vurgulamak
istiyorum. 600 bebeğin ölümü demektir, acil müdahale gerekir. Evet,
iniş çıkışlar olabilir fakat çıkış
olmuştur, acil tedbir alacağız. Söylediğimiz budur, bizi
teyit etmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Tamam, iyi yani arızasız bitirdik
mi?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Tamam, bitti.
ADNAN KESKİN (Denizli) Daha belli değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Daha yeni başladık
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şükür Allaha, Allahım sana çok
şükür.
Şimdi, evet, şahsı adına son söz,
lehte konuşacak, Adıyaman Milletvekili Sayın Muhammed Murtaza
Yetiş...
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Herkes alkışlasın.
Evet, çok teşekkür ederiz, sağ olun, herkes
adına.
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman)
Efendim, biz de hitamı miskle bitirelim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
bütçeyi sadece paradan, gelir giderden ibaret gören kapitalist felsefeyi
eleştiren AK PARTİ İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. yaklaşımıyla siyasetinin merkezine
insanı koymuştur. Bugün sizlerle bütçe üzerine görüşlerimi
paylaşırken bireyden topluma, devletten uluslararası siyasete,
siyasetin hesabını kitabını, gelirini giderini yani
bütçesini son günlerde bu kürsüden adı sıkça zikredilen bir devrimci
üzerinden, Ebu Zer üzerinden konuşacağım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Niçin? Çünkü, Ebu Zer
Adıyamanda makamı bulunan bir zattır. O nedenle, herhâlde bu
konu da en başta bana düşer diye düşündüm.
Değerli arkadaşlar, tarih elbette onurlu
insanların örnek yaşamlarıyla doludur. Şahsiyetli bir
duruş, toplum için fedakârlık, her türlü bedeli ödeyerek adaleti
ayakta tutma Ebu Zer için söylenecek sözler.
Makamı memleketim Adıyamanda olan Ebu Zer, her
türlü haksızlığa, yoksulluğa, yolsuzluğa, israfa ve
adaletsizliğe karşı savaş açmıştır. Denge,
reel politika gibi putlara aldırış etmeden zalimlere
karşı yüreğini koymuştur. Bazen bir can bir cihandır,
bir vicdandır; bazen bir fert tek başına bir toplumdur.
Değerli
arkadaşlar, Ebu Zer, bugün insanlığın arzu ettiği
hürriyetin gerçek rehberlerinden biridir. Özellikle, modernizmin,
küreselleşmenin, bireyciliğin ve hedonizmin insanlığı
ve insani değerleri çürüttüğü, yok oluşa götürdüğü
günümüzde Ebu Zeri çok daha yakından tanımalıyız.
Bakın, Ebu Zer ne diyor: Evinde ekmeği olmayan yoksulun eline
kılıcı alıp isyan etmemesine şaşarım. Ebu
Zerin karşı çıktığı, direndiği şey
bizim de karşı çıktığımız şeydir.
Fakirliğe karşı savaş açan Ebu Zer gibi biz de AK
PARTİ olarak fakirliğe savaş açtık, ülkemizi ve
insanımızı onurlu bir yaşam sürecek imkânlarla
buluşturduk. Bugün şu konuştuğumuz bütçeler yıllar
öncesinde hayal bile edilemez bütçelerdir.
Değerli
arkadaşlar, şimdi de, daha adil bir paylaşım için
çalışıyoruz. Çünkü Ebu Zer diyor ki servet biriktirenlere: Ey
servet sahipleri, fakirlerle kendinizi eşitleyin. Altın ve
gümüşü biriktirip de Allah yolunda, yani insanlık için
harcamayanları elem verici bir azapla müjdele. ayetini hiç
duymadınız mı? Biz, fakirin daha fakir, zenginin daha zengin
olduğu bir sistemden sosyal adaletin sağlandığı
açlık ve yoksulluk sınırının altında nüfusun
kalmadığı yeni Türkiye talebinin de kaynağını
yine Ebu Zerde görüyoruz.
SAKİNE ÖZ (Manisa)
Ama çocuklar açlıktan ölüyorlar.
MUHAMMED MURTAZA
YETİŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Ebu Zer, bize
zalimlere karşı nasıl durmamız gerektiğini de
öğretti. Zalim Muaviye rejimiyle tek başına mücadele etmiş,
Şamda kaldığı süre boyunca yapılan adaletsiz
uygulamalara da yine karşı çıkmıştır. Yeryüzünün
tiranlarına, zalim diktatörlerine, darbecilerine gözlerinin içine baka
baka Siz zalimsiniz. demeyi biz Ebu Zerden öğrendik. Mısırda
darbeci Sisiye Niçin darbeci dediniz? diyenleri, Suriyede zalim Esede
Neden zalim dediniz? diye çıkışanları, Neden tüm dünya
denge siyaseti güderken siz adalet deyip mazlum Filistin halkının
yanında oldunuz? diyenleri Ebu Zere havale ediyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu
konuşmaları AKP Grubunda yapsaydın olurdu, Mecliste yapmana
gerek yok.
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Devamla) - Bakın,
Peygamber ömrü boyunca tek başına mücadele etmiş ve tek başına
karşı koymuş olan Ebu Zer için ne diyor: Ebu Zer, o yalnız
yaşar, yalnız ölür ve yalnız haşrolur. Demek ki
değerli yalnızlık Peygamberimizin de tavsiye ettiği bir
erdemmiş. Bedeli olsa da, tek başına kalsak da asla adaletten,
mazlumun hakkını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Ebu Zerlerin
olmadığı bir hareket bu noktalara gelemezdi. Zalimler,
darbeciler bizi sevmiyor, tüm şer güçler açık, gizli kumpas kuruyorsa
ve buna karşı yeryüzünün bütün mazlumları, bütün mahrumları
bizi anıyorsa, bize dua ediyorsa demek ki biz Ebu Zerin çizgisini
taşıyoruz.
AK PARTİnin davası, çabası ve mücadelesi
Ebu Zerin davasıdır. Partimize açılan bütün kapatma
davalarından Geziye ve paralele kadar hiçbir oyun milletin merkezinde
olduğu bu yürüyüşün önünü kesemedi ve inşallah kesemeyecektir.
Bütçeyi de bu duygularla hüsnü kabulle
karşılıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
ADNAN KESKİN (Denizli) Ebu Zerin kemiklerini
sızlattın.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Kaçak sarayı Ebu Zer
onaylar mıydı?
BAŞKAN Şimdi, soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Ben okuyacağım.
Sayın Şimşek
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, gene listede bir sapma var galiba. Önce bir listeyi okur musunuz.
BAŞKAN O zaman listeyi okuyayım, insanlar
birbirlerine yerini verdi.
Sayın Şimşek, Sayın Atıcı,
Sayın Işık, Sayın Genç, Sayın Havutça, Sayın
Değirmendereli, Sayın Erdoğan, Sayın Akar, Sayın
Keskin, Sayın Demiröz, Sayın Uzunırmak, Sayın Moroğlu,
Sayın Halaman, Sayın Yeniçeri, Sayın Öğüt, Sayın Bal,
Sayın Canailoğlu, Sayın Kaplan, Sayın Susam, Sayın
Şafak.
Sayın Şimşekten başlıyoruz.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan -direkt sorulara giriyorum-
sağlık personeline verilen ek ödemenin emekliliğe
yansıması için bir çalışmanız var mıdır?
Laboratuvar, röntgen ve anestezi teknisyenlerine lisans tamamlama hakkı
verecek misiniz? Benim de bu konuda kanun teklifim var. Sağlık
çalışanlarına hak ettikleri yıpranma yani fiilî hizmet
zammı vermeyi düşünüyor musunuz? Lisans mezunu çalışan
sağlık personeline birçok meslek grubunda olan 3600 ek gösterge
vermek için bir çalışmanız var mıdır? Performans
ödemelerinde amire verilen yüzde 10-20 hakkı ve özellikli birimlerde
çalışan personelin daha fazla ek ödeme alması çalışma
barışını bozmakta ve keyfî uygulamalara sebep
olmaktadır. Bunu kaldırmayı düşünüyor musunuz?
Sağlık memuru,
röntgen teknisyeni, anestezi teknisyeni gibi yardımcı
sağlık personeli diye tanımlanan kişilerin önündeki
yardımcı ibaresini kaldırmayı düşünüyor musunuz? Bu,
çalışanların moral ve motivasyonu açısından önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın Fikri Işıktan Sayın
Binnaz Toprakın sorduğu 4 sorunun cevabını bekliyoruz,
takipçisi olacağız.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Evet.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Müezzinoğlu
da, şehir hastaneleriyle yatak sayısı artıyor mu
artmıyor mu diye net bir cevap verirse memnun olacağım. Çünkü,
AKP milletvekilleri sürekli Yatak sayısı artacak. diyorlar, buna
bir açıklık getirelim.
Sayın Bakan, Sağlık
Bakanlığı bütçesi enflasyon oranından daha düşük,
acaba bunu nasıl yorumluyor?
Anne Sütü Bankası Projesi ne oldu?
Açılışı iptal etmişsiniz, anlı şanlı
bir açılış yapılacaktı.
Telefonla randevular ücretsiz olacak mı Sayın
Bakan? Çok övündüğünüz randevu sistemiyle
Çünkü milyonlarca lira para
kazanılıyor oradan.
Aile hekimlerinin eyleminden ne anladınız? Bunu
sadece nöbete indirgemediğinizi umarım. 20 bin aile hekimi eylem
yapmıştı.
Sağlık yatırımında ilerledik.
diyorsunuz ama kendi Bakanlık binanızı bile yapamıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Ekere soruyorum: Atama bekleyen ziraat,
gıda, balıkçılık teknolojisi ve su ürünleri mühendisleriyle
veteriner hekimler, teknisyenler ve teknikerler için 2015 yılı eleman
alımı programınız nedir detaylı bir şekilde
verebilir misiniz?
İki: İki yıl önce sıfır faizli
krediyle dağıttığınız ve 2-3 kat maliyetle
verdiğiniz damızlık büyükbaş hayvanlardan dolayı kaç
kişiyi mağdur ettiniz, bu konuda bir çalışmanız var
mı?
Sayın Müezzinoğluna soruyorum: 2011 Simav
depreminin ardından güçlendirme çalışmaları tamamlanan
Simav Devlet Hastanesinin bugüne kadar teslim edilememesinin sebepleri
nelerdir, bu konuda nasıl bir çalışma yapmayı
düşünüyorsunuz?
İki: Kütahyada Dumlupınar Üniversitesi Merkez
Kampüsünde bulunan Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi ne zaman uygulamaya
geçebilecektir?
Üç: Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim.
Efendim, daha geçenlerde
de söylemiştim, Tuncelide tek bir hastane var, orada MR ve tomografi yok
ve bunların olanları da yedi yılı doldurmuş. Bu
hastalar Elâzığa gönderiliyor. Evvela onu bir an önce göndermesini
istiyorum.
Biraz önce bir
vatandaş telefon ediyor, diyor ki: 15-16 bin liraya bir kamyonet alıyorum,
18 bin lira K belgesi için ödüyoruz. Bu Hükûmet esnafın kanını
emiyor.
Efendim, başka bir
konu: Tayyip Erdoğan geçen gün yaptığı bir konuşmada
dedi ki: Bu cemaat faili meçhul cinayetler işlemiştir ve çok gizli
şeyler daha var. Şimdi, Hablemitoğlunun bugün 12nci ölüm
yıl dönümü, faili meçhul bir cinayete kurban giden Hablemitoğlunun
bugün ölümünün 12nci yılıdır; acaba Tayyip Erdoğan bu
suçun bu cemaat tarafından işlendiğini mi biliyor? Tayyip Erdoğanın
bu açıklaması üzerine cemaatten bir kısım kişiler yurt
dışına kaçtı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Havutça
Yok.
Sayın
Değirmendereli
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sanayi Bakanımız
Sayın Işıka soruyorum: Bu Türk Patent Enstitüsünün bütçesi
toplam 52 milyon 375 bin olarak görünüyor, burada personel giderleri 22 milyon
200 bin, oysa mal ve hizmet bedeli 25 milyon 514 bin gibi
Yani Türk Patent
Enstitüsü ne gibi mal ve hizmetler alıyor? Yani bunun
açıklanmasını rica edeceğim.
Sayın Tarım
Bakanına da
Ofisleri yazın da açmadınız Sayın
Tarım Bakanı, buğday hâlâ 70 kuruş. Yani bunu siz bir Bakan
olarak içinize sindirebiliyor musunuz?
Ayrıca, Trakyada 200
bin dönümü aşkın arazi el değiştirdi, bu konudaki kesin bir
miktarı söylemeniz mümkün olacak mı? Bugün bunu söyleyemiyor iseniz
yazılı olarak rica edeceğim. Trakyada son
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Tarım
Bakanı, Tarım Bakanlığının yapmış
olduğu süt, anaç, sığır, buzağı, koyun, keçi ve
benzeri destekleme ödemelerinde desteği ödemeden döner sermayeye Türkiye
genelinde ne kadar para topladınız? Üreticilerimiz bu sorunun cevabını
bekliyor.
Narenciye üreticisi perişan. Portakal, limon 25
kuruş; alan yok, satan yok. Üreticiye ne yapmasını tavsiye
ediyorsunuz?
Sayın Sağlık Bakanı, Bodrum devlet
hastanesi ihalesi yapıldı mı? Bodrum devlet hastanesi ne zaman
yapılacak?
Yine, bu sabah bir TV kanalında, bazı özel
hastanelerin para ödenmeden randevu vermediğinden bahsedildi. Bu
doğru mudur?
Sayın Işık, şikâyet ettiğiniz
cemaat yapılanması hakkında şimdiye kadar Beraber yürüdük
biz bu yollarda. şarkısını söylüyordunuz, bundan sonra da
Kendimiz ettik kendimiz bulduk. şarkısını söyleyecek
misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Işıka yolsuzluğun
ve hırsızlığın limitini sormak istiyorum, bu limite
cevap verirse memnun olurum? Nedir bunun alt limiti ve üst limiti?
Sağlık Bakanına da şunu sormak
istiyorum: On iki yılda Kocaeliye 2 tane yeni hastane yaptınız,
iki ilçeye ve 102 yatak ilave ettiniz. Kocaelinin nüfusu on iki yılda
yaklaşık 500 ila 600 bin büyüdü. Sizce bu 2 yeni hastane ve 102 ilave
yatak yeterli mi, değil mi? Bunu cevaplandırmanızı
istiyorum.
Büyük törenlerle, Eylül 2013te, yirmi dört otuz ay
vadeyle bitireceğinizi taahhüt ettiğiniz ve bugünün
Cumhurbaşkanına şov yaptırarak temellerini
attırdığınız şehir hastanelerinden birinin de İzmite
yapılması kararlaştırılmıştı. On dört
ay geçmesine rağmen, kararlaştırılan alan çöplükten öteye
gitmemiştir. İstanbulda yaptığınız bu temel atma
törenleri sahte temel atma törenleri miydi? Çünkü, 14 ilde 15 hastaneyi tek tek
incelediğimde sadece Kayseride bir hastanenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keskin
ADNAN KESKİN (Denizli) Tarım Bakanına
efendim: Amerika Birleşik Devletlerinden ithal edilen viskiden
alınan vergi düşürüldü. Türk çiftçisinin ürettiği üzümden
yapılan şarabın 1 litresinden 5 TL vergi alınıyor. Bu
çarpık tablonun diyetini üzüm üreticileri ödüyor. Şaraplarda ÖTV ve
KDVde bir indirim düşünüyor musunuz?
Sanayi Bakanına: On iki yıllık AKP
iktidarı döneminde inovasyon, AR-GE çalışmalarına hibe
yoluyla hangi kurum, kuruluş ve kişilere ne kadar mali destek
yapılmıştır? 2002-2014 yılları arasında
ileri teknoloji alanında, bilişim, iletişim,
yayıncılık konularına ilişkin, dünya ölçeğinde
yenilik, buluş gerçekleştirilmiş, teknoloji üretilmiş
midir? Ülkemizde yaşayan kişi ya da kuruluşların
gerçekleştirdiği yenilik, buluşlardan Amerika Birleşik
Devletleri, Almanya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Tarım Bakanına sormak istiyorum.
Konuşmamda da belirtmiştim, 2013 Sayıştay Raporunda, ölen
49.340 çiftçiye tarımsal destek verildiği ifade edilmektedir. Bu
konuyla ilgili ne söyleyeceksiniz? Bunu öğrenmek istiyorum, bir.
İki: Sayın Bakan, ziraat mühendisleri,
gıda mühendisleri, su ürünleri mühendisleri ve veteriner hekimlerle ilgili
kadroya almama hususunda neden bu kadar direniyorsunuz? 20.260 boş
kadronuz var, Hükûmete de 70 bin kadro verilmiş. Buradan, bugün bu
arkadaşlarımıza hiçbir müjde vermeyecek misiniz?
Son olarak size Maliye Bakanının
Şöyle
demiş: Tarımda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün bütün sorular boş.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir bakanı
Sakarya Kongresinde söylediği sözleri burada büyük bir cesaretle, cüretle
tekrarlamış: Bazıları ufak tefek
hırsızlıkları falan yolsuzluk diye büyütüp şey yapmaya
çalışıyorlar.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Devamını oku.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Bunun anlamı
şudur: Bu hırsızlıklar var, ben bu
hırsızlıkları biliyorum ama bunlar büyütülecek şeyler
değil.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi böyle konuşmalara şahit oldu mu bir bakan
tarafından bilemiyorum ama hatalarıyla yüzleşmeyenler
sonuçlarıyla yüzsüzleşirler. Burada Sayın Bakana bir şey
düşüyor: Ya bu hırsızlıkları hukuka teslim edecek ya
istifa edecek ya da bu hırsızlıkları bilen şaibeli
birisi olarak hayatını sürdürecek.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Evet, şimdi, sayın bakanlar, önce
1 dakika ekleyip 10a tamamlayacağım, sonra
Kaç, kaç
bölüşüyorsunuz?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Üç, üç.
ADNAN KESKİN (Denizli) Cevap versin de biraz
uzasın Sayın Başkan. Cevap versinler.
BAŞKAN Yok, ben oylama yapacağım
Sayın Keskin.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Cevap vermiyorlar.
BAŞKAN Olabilir.
Evet, üç, üç, üç mü?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Evet.
BAŞKAN Tamam.
Sizden başlayalım Sayın Eker, buyurunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben soruların sorulma sırasına göre cevap
vereceğim.
Atama bekleyen mühendislerle ilgili iki
arkadaşımız sordu, Sayın Işık da, Sayın Demiröz
de. Tabii, nisan ayında, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel
Başkanlığı müşterek olarak bakanlıklara ne kadar
teknik eleman kadrosu verileceğine o zaman karar veriyor yani bugünden
benim verebileceğim bir rakam yok.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Adalet Bakanı 5
bin alacağım. dedi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Müsaade edin.
BAŞKAN Sayın Demiröz, lütfen, çok az süremiz
var. Bakın, saati tam on dakikada kapatacağım, onun için,
lütfen
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, o başka bir şey,
dolayısıyla onu yapamıyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayıyı
söyleyebilir misiniz
BAŞKAN Tamam Işık.
Siz de devam edin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sıfır faizli krediyle ilgili olarak, yine,
söylenen soruda, burada Türk hayvancılığı çok önemli bir
ivme kazandı. 8,4 milyar lira kredi kullanıldı 363 bin kişi
tarafından. Türkiyede -şunu söyleyeyim sadece- şu hiçbir
ALİM IŞIK (Kütahya) İneklerin çoğu
hastalıklı çıktı Sayın Bakan, mahvoldu insanlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, bakın, bütün canlılar belirli
zamanlarda hastalanabilirler, dolayısıyla onu öyle Hepsi
hastalıklı çıktı. falan diyemezsiniz, doğru
değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) 3 kat fiyatla veriyorlar,
2 bin liralık malı 6 bin liraya veriyorlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Lütfen, dinlerseniz cevap alırsınız,
eğer gayeniz gerçekten öğrenmekse.
ALİM IŞIK (Kütahya) Öğrenmek, gerçekten
öğrenmek.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, ben size bir şey söyleyeceğim: Bundan
on sene önce biz bu sıfır faizli kredileri
çıkarmadığımız zaman Türkiyede içinde 50den fazla
büyükbaş hayvan bulunan ahır sayısı, işletme
sayısı 4.300dü. Şu anda 2013 rakamı 31.419. Bunun
manası şu: Türkiyede 24 binin üzerinde yeni büyük işletme
kuruldu, büyükbaş hayvan işletmesi. Bunu sayılarda da görüyoruz.
Devraldığımız noktada Türkiye'nin sığır
varlığı 9,9 milyon -sığır sayısı-
2014te 14 milyon 774 bin, yüzde 51lik bir artış var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hayvan olarak mı
söylüyorsunuz?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Büyükbaş hayvan olarak söylüyorum.
Koyun sayısında yüzde 28lik artış
var, keçi sayısında yüzde 50lik artış var, toplam
küçükbaş hayvan sayısındaki artış oranı da yüzde
33.
Şimdi, üretimde 8 milyon tondan 18 milyon tona
çıktı süt üretimi. Dolayısıyla, bizim bütün bu
verdiğimiz sıfır faizli
ALİM IŞIK (Kütahya) Mağdur olanı
sordum ben, mağdur olanı. Kaç kişi size başvurdu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Bakın, buradan kimse mağdur olmaz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Nasıl mağdur
olmaz, ödeyemedi insanlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Bu, devletin verdiği kredi ve bu krediyle de insanlar
işletme kurdu. İşletme kurdu, faizsiz kredi verdik, yem
desteği veriyoruz; süt desteği, diğer hayvan desteğiyle
insanlar hayvancılıkta önemli katkı sağladı.
BAŞKAN Sayın Bakan, sizin süreniz doldu,
diğerlerini yazılı vereceksiniz.
Sayın Sağlık Bakanı, buyurunuz.
ADNAN KESKİN (Denizli) Bizim sorular ne oldu?
BAŞKAN Öyle işte, böyle laf
attığınız zaman hiçbir soruya cevap verilmez, on dakika on
dakikadır.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Adnan Bey, sana yazılı olarak göndereceğim.
ADNAN KESKİN (Denizli) Komisyonda da cevap
vermediniz.
BAŞKAN İşte, sohbet ettiniz mi böyle
oluyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Hepsini yazılı olarak vereceğim.
BAŞKAN Buyurunuz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Teşekkür ederim.
Sağlık çalışanlarının ek
ödemelerinin özlük haklarına yansımasıyla ilgili
çalışmamız var ama bu dönem bunun yasalaşıp da icraata
geçeceğini söyleyemem ama bu anlamda bir çalışma
başlattığımızı ifade ederim.
Lisans tamamlamaları yasalaştırdık ve
YÖKle de görüşmelerimizde önümüzdeki dönemde lisans tamamlamalar
başlayacak ve inşallah bu da özellikle sağlık
çalışanları açısından önemli bir kazanım olacak.
Yardımcı sağlık personelinin
önündeki yardımcı kelimesini kaldıracak
mısınız? sorusu
Hayır çünkü bizim sağlık
alanında yardımcı sağlık elemanına ihtiyacımız
var.
Sayın Atıcı Şehir hastaneleriyle
yatak sayısı artıyor mu? diye sordu.
Planlamalarımızı 2023 vizyonuna göre
yaptığımızda bir artışın
olacağını görüyoruz. Şu anda yaklaşık 170 bin civarında
yatak kapasitesine ulaşacağımızı hesaplıyoruz.
Diğer taraftan, telefonla randevularda bir defa
İnternet ve mobil cihazlardan alınan herhangi bir ücret söz konusu
değil ama kendi servis sağlayıcılarına ücret
ödediği doğrudur. Bu rakamın da ortalama 0,85 kuruş
olduğu, en fazla 1,5 lira olduğunu ifade edebilirim.
Sayın Alim Işık, Simav FTR, sizler de
biliyorsunuz, hukuksal bir süreç, bizi zorluyor, yoruyor; muayene kabul
aşamasında, ümit ederim en kısa zamanda tamamlanır.
Ayrıca, Simavda 150 yataklı hastanenin 20/1/2015 yani 1inci ay,
Ocak ayının 20sinde ihalesi var. Yine, Kütahya şehir hastanesinin
de inşallah önümüzdeki süreçte ihale süreçlerini başlatmış
olacağız.
Bodrum devlet hastanesinin ihalesini nisanda bitirmeyi
planlıyoruz inşallah. Diğer taraftan, Muğla devlet
hastanesinin inşaatı hızla devam ediyor.
Kocaeli yatırımlarıyla ilgili: Evet yani
Karamürsel, Gölcük 100 yataklı yeni
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yeni değil, ek bina
Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Yeni ya yeni, Allahtan kork ya! Bu
kadar, insanın, gözü kör olur mu ya!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
İzmit SEKA ek, Kocaeli Devlet inşaat hâlinde; Derince Eğitim
ve Araştırma, Körfez Devlet ek,- 75- Dilovası yeni bina;
şimdi, bunları vatandaş görüyor, inşallah şehir hastaneleriyle
ilgili bir şey
Buradan beraber çıkalım, Bilkente bir
bakalım. Yozgata bakalım, Elâzığa bakalım,
Antalyaya bakalım, Mersine bakalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bakalım, bakalım;
bakalım vallahi. Ben varım.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Sıkıntılı olduğumuz Kocaeli aralıkta
başlıyor, aralık ve ocakta oradaki
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kayseri dışında
hiçbir yerde daha doğru dürüst bir şey yapamadınız.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Bilkente -şurada Sayın Başkan da dâhil- şimdi otobüs
var, organize edelim. Gecenin bu saatinde de her gün 60 bin ton betonun
atıldığını
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 15 tane taahhüt ettiniz, 2 taneyi
söylüyorsunuz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Mersini söylüyorum, Yozgatı söylüyorum.
BAŞKAN Evet, on bir saniye sonra kesiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tek tek illerden
getirttiğiniz
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Evet, hepsini
Sayın Kamer Genç, sizin tomografi ve MRla ilgili sorunuz
var. Cihazların yenilenmesiyle ilgili arkadaşlar çalışma
yapıyor.
Yani soruların cevabını
BAŞKAN Şimdi Bakanları böyle
konuşturuyorsunuz, tek kişi laf atıyorsunuz, ondan sonra bir
soruda iş bitiyor. Size bir dakika da ilave ediyorum, kocaman bir dakika.
Sayın Bakan, buyurun, ekleyin.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Sayın Toprakın biraz önce sorduğu soruya
özellikle net olarak cevap vereyim, arkadaşlar da lütfen dikkatle
dinlesinler.
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinin girişinde
Büyükşehir Belediyesinin 2010 yılında nazım imar
planına uygun olarak yaptığı yol çalışması
sonucu 3 parsel TÜBİTAK sınırları dışında kalmıştır.
Ayrıca bu parsel şahıslarla hisseli olduğu parsellerdir.
Aynı şekilde 2 parsel de Büyükşehir Belediyesinin, Bilişim
Vadisine giden alanda yeni açacağı yolun imar planı
çalışmaları sonucunda TÜBİTAK sınırları
dışında kalmaktadır.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Yolları oradan
geçirmeyebilirsiniz.
BAŞKAN Ama bir saniye, bitirsin sözünü.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Toplam 5 ayrı parselden oluşan
28 bin metrekarelik alan,. 8 milyon metrekarede 28 bin metrekarelik alan, 5
parsel de yol çalışması neticesinde TÜBİTAK sınırları
dışında kalmıştır.
BAŞKAN 28 dönüm.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) TÜBİTAK tarafından
kullanım imkânı kalmayan bu parsellerin yeşil alan, refüj ve yol
için belediyeye devri 2948 sayılı Kamulaştırma Kanununun
30uncu maddesi çerçevesinde MAM Başkanına Bilim Kurulu
tarafından yetki verildi. Görüşmeler sürüyor.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Niyetiniz bozuk!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ayrıca, şu anda Gebze
Belediyesinin de TÜBİTAK sınırları içerisinde 2.800
metrekare bir alanı var. Bunlar da takas edilecek. Bunların
tamamı şu anda TÜBİTAKın sınırları
dışında kalmış küçük parseller, 5 tane parsel; bir.
ADNAN KESKİN (Denizli) Sınır
dışında kalmak mülkiyeti etkiliyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) İkincisi, Cahit Arf Bilgi Merkezi.
Bir küçük düzeltme yapayım. Cahit Arf fizikçi değil, iyi bir
matematikçidir, onu bir düzelteyim. Cahit Arf Bilgi Merkezinin iki temel görevi
var, araştırma ve hizmet. Araştırmada da en önemli
görevlerinden biri sürekli yayınlar. Bununla ilgili de bu
arkadaşımız, Mustafa Sancar arkadaşımız Mart
2014te göreve getirildi. Bu arkadaşın mezuniyeti Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi, söyleyeyim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hah, dedim ben size ya!
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Nasıl
Başkan?
SAKİNE ÖZ (Manisa) Ne alakası var?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ne var ya! İlahiyat deyince ne
oluyor size ya! Ne oldu ilahiyat deyince? Allah Allah!
BAŞKAN Evet, siz cevap verin.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Bu arkadaşımız dergilerde,
İslam Dergisi, İlim Sanat Dergisi...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam
Tamam
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Rehber Yayıncılık, Yörünge
Dergisi, Ostim Dergisi gibi dergiler de
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Altına bir de imam ata,
tamam olsun.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Bu bizim takdirimiz.
Bu arkadaşımız yirmi yıldan fazla
zamanı yayıncılıkla geçmiş bir
arkadaşımız.
Sonra, Sayın Kemal Değirmenderelinin sorusuna
isterseniz yazılı cevap vereyim.
BAŞKAN Zaten süreniz doldu.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ve özellikle Sayın Adnan Keskinin
sorusuna da yazılı cevap vereyim, çok detaylı bir soru.
Sayın Akarın sorusu cevap vermeyi gerektirecek
bir soru değil.
Uzunırmakın da söylediklerinin tümünü
kendisine iade ediyorum.
Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Uzunırmaka neyi iade
ediyorsunuz? Uzunırmak söylemedi ki o kelimeleri, siz söylediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Böyle cevap mı verilir
Sayın Bakan?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
bu mektup iadeli taahhütlü değil ama ders olması için bir şey
söylüyorum: Kapıdan, bacadan her yerden kaçan tutulur, ağızdan
kaçan tutulmaz. Ağzını tutsun!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yanınızdaki
Bakanın nezaketinden utanın!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sekizinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi sırasıyla sekizinci turda yer alan
bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım.
Sağlık
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
15) SAĞLIK BAKANLIĞI
1) Sağlık Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 86.429.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 4.390.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 2.671.838.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.762.657.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 4.776.570.378,20
Bütçe Gideri 4.248.541.150,38
İptal Edilen Ödenek 528.029.227,82
Ertesi Yıla Devredilen
Ödenek 436.368.274,78
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.19)
TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 10.183.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 21.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.901.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 118.194.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 130.299.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Vergi
Gelirleri 181.500.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 630.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 16.271.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 198.401.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 402.869.624,05
Bütçe Gideri 146.935.217,93
İptal Edilen Ödenek 255.934.406,12
Ertesi Yıla Devredilen
Ödenek 109.830.930,00
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 156.500.000,00
Tahsilat 232.603.309,59
Ret ve İadeler 116.699,44
Net Tahsilat 232.486.610,15
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.59)
TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 49.391.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 475.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 73.556.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 123.422.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 73.903.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 41.619.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 2.900.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 118.422.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 72.711.001,00
Bütçe Gideri 55.094.381,76
İptal Edilen Ödenek 17.616.619,24
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Gelir Tahmini 79.208.000,00
Tahsilat 66.653.247,07
Ret ve İadeler 1.917.666,90
Net Tahsilat 64.735.580,17
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
15.75) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 27.602.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 941.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 9.844.725.500
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 9.873.269.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 8.049.204.710,21
Bütçe Gideri 8.008.653.186,97
Ödenek Üstü Gider 856.895,11
İptal Edilen Ödenek 41.403.771,42
Ertesi Yıla Devredilen
Ödenek 4.646,93
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
15.76) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU
1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 112.970.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.171.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 7.373.431.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 7.488.572.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 6.130.883.092,82
Bütçe Gideri 5.899.428.467,51
Ödenek Üstü Gider 42.489,57
İptal Edilen Ödenek 231.497.114,88
Ertesi Yıla Devredilen
Ödenek 120.999.013,13
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
26) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 2.381.919.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 2.447.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 542.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 640.608.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 77.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 3.025.593.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.614.387.617,83
Bütçe Gideri 2.454.560.135,78
İptal Edilen Ödenek 159.827.482,05
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 111.624.188,62
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.30)
KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME
VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 23.265.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.519.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 542.535.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 568.319.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 2.678.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 498.319.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 39.322.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 23.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 563.319.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 531.569.082,68
Bütçe Gideri 501.243.897,73
İptal Edilen Ödenek 23.990.203,33
Ertesi Yıla Devredilen
Ödenek 6.334.981,62
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 395.948.650,00
Tahsilat 479.114.283,85
Ret ve İadeler 5.437,96
Net Tahsilat 479.108.845,89
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.22)
TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
1) Türk
Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 36.669.500
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 223.860.500
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 262.530.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 287.650.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 43.050.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 330.700.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türk
Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 368.512.650,00
Bütçe Gideri 251.674.671,57
İptal Edilen Ödenek 116.837.978,43
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 241.000.000,00
Tahsilat 300.613.556,09
Ret ve İadeler 20.325,44
Net Tahsilat 300.593.230,65
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.24)
TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1) Türk
Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 16.683.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 4.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 34.692.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 52.379.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 92.202.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 22.419.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 114.621.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türk
Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 54.585.890,00
Bütçe Gideri 44.625.774,74
İptal Edilen Ödenek 9.960.115,26
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 96.671.000,00
Tahsilat 107.529.099,75
Ret ve İadeler 195.578,40
Net Tahsilat 107.333.521,35
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.08)
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 1.976.519.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 800.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 419.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 109.606.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.087.344.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 171.899.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.848.394.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 67.051.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 2.087.344.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.556.555.916,76
Bütçe Gideri 2.176.375.790,59
İptal Edilen Ödenek 380.180.126,17
Ertesi Yıla Devredilen
Ödenek 26.134.647,69
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 1.745.502.000,00
Tahsilat 1.999.143.522,73
Ret ve İadeler 198.308,34
Net Tahsilat 1.998.945.214,39
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.09)
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 13.499.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 385.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 13.884.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 160.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 13.724.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 13.884.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 10.852.200,00
Bütçe Gideri 8.315.863,70
İptal Edilen Ödenek 2.536.336,30
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 10.675.000,00
Net Tahsilat 7.386.185,74
BAŞKAN
(B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
30) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 122.246.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 4.250.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 14.376.101.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 4.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 143.318.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 34.699.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 13.904.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 14.698.518.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 13.166.342.016,93
Bütçe Gideri 12.994.501.237,45
İptal Edilen Ödenek 171.840.779,48
BAŞKAN
(A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.09) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015
yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 28.190.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 67.810.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 96.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 94.440.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 1.560.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 96.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Tütün
ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN
(A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 65.620.000,00
Bütçe Gideri 64.383.481,92
İptal Edilen Ödenek 1.236.518,08
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin
hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 64.620.000,00
Tahsilat 65.570.401,36
Ret ve İadeler 1.186.919,44
Net Tahsilat 64.383.481,92
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece
sekizinci turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin
hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını
temenni ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, sekizinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa
göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesaplarını görüşmek
ve 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
maddelerinin görüşmelerini ve oylamalarını yapmak için 19
Aralık 2014 Cuma günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Bütün
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Kapanma
Saati:21.11