TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
34üncü
Birleşim
19
Aralık 2014 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.-
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek)
2.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal
Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157
Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577,
3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)
A)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1)
Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
1)
Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
C)
GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1)
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
1)
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
MALİYE BAKANLIĞI
1)
Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Maliye Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1)
Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Gelir İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
G)
KAMU İHALE KURUMU
1)
Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1)
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H)
KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1)
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I)
GELİR BÜTÇESİ
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 1inci
maddesinin görüşmeleri tamamlanmadan 2nci maddesinin
okutulmasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hususunda Başkanın tutumu hakkında
2.- 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 5 ve 6ncı maddeleri ile
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesinin -Anayasaya
aykırılık iddiasıyla- görüşülmesinin İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hususunda Başkanın tutumu
hakkında
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümünde Kahramanmaraşta yapılacak anma
toplantılarının Kahramanmaraş Valiliği tarafından
yasaklanmasını ve 17-25 Aralık operasyonlarının yıl
dönümünde CHP il başkanlıklarına asılan pankartların
polis tarafından kaldırılmasını kınadığına
ilişkin açıklaması
2.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, HDP Grubu olarak,
Ezidilerin Cejna Ezi Bayramını kutladıklarına;
Kahramanmaraş Valiliğinin, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümünde yapılacak anma
toplantılarının yasaklanmasıyla ilgili tutumundan
vazgeçmesini ve 19/12/2000 tarihindeki Hayata Dönüş Operasyonunun
sorumlularının yargı önüne çıkarılmasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Maraş
olaylarının 36ncı yıl dönümüne ve bu konudaki anma
toplantılarıyla ilgili Kahramanmaraş Valiliğinin
açıklamasına ilişkin açıklaması
4.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümüne ve Kahramanmaraş Valiliğinin
yapılacak anma toplantılarının yasaklanmasıyla ilgili
kararını kınadığına ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümünde Kahramanmaraş Valiliğinin
yapılacak anma toplantılarını yasaklayarak
Kahramanmaraş halkına hakaret ettiğine ilişkin
açıklaması
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Maraş
olaylarının 36ncı yıl dönümünde Kahramanmaraş
Valiliğinin yapılacak anma toplantılarının
yasaklanmasıyla ilgili kararına ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün 656 ve 656ya
1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Sümer Oralın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim
Gökün 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Umut Oranın 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, vakıfların üniversite kurabilmeleri
için gerekli minimum mal varlığına ve bir vakfın mal
varlığına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/55271)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2010-2014 yılları
arasında Bakanlıkta görev yapan özel kalem müdürlerine,
2010-2014
yılları arasında Bakanlıkta görev yapan Basın ve
Halkla İlişkiler müşavirlerine,
2010-2014
yılları arasında Bakanlıkta görev yapan müşavirlere
ilişkin soruları ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/55335), (7/55336), (7/55337)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, 2002 yılından itibaren
Dahilde İşleme Rejimi kapsamında gerçekleştirilen zeytin ve
zeytinyağı ticaretine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/55338)
4.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, İzmir'in Seferihisar ilçesinde 1. Derece
Doğal Sit Alanı olan bir köyün imar planında yapılan
değişikliğe ve köyde kurulacak rüzgar santraline ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/55340)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2010-2014 yılları
arasında Bakanlıkta görev yapan özel kalem müdürlerine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/55341)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2010-2014 yılları
arasında Bakanlıkta görev yapan Basın ve Halkla
İlişkiler müşavirlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/55342)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2010-2014 yılları
arasında Bakanlıkta görev yapan müşavirlere ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/55343)
8.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, son bir yıl içinde
kapatılan maden ocağı sayısına ve maden
kazalarının önlenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/55345)
9.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, Türkiye Kömür İşletmelerinde
hukuksuz kadrolaşmaya gidildiği iddialarına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/55348)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, 2002 yılından itibaren
Dahilde İşleme Rejimi kapsamında gerçekleştirilen zeytin ve
zeytinyağı ticaretine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/55370)
11.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlığın kullanmakta olduğu hizmet binası için
ödenen aylık kira bedeline ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/55879)
12- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığın
kullanmakta olduğu hizmet binası için ödenen aylık kira bedeline
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/55881)
13.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bitlis'in ekonomik alandaki
durumuna ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/55883)
14.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlığın kullanmakta olduğu hizmet binası için
ödenen aylık kira bedeline ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/55914)
15.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bakanlığın kullanmakta olduğu hizmet binası için
ödenen aylık kira bedeline ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/56058)
16.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, soru önergelerine ve bunların
cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/56123)
17.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, soru önergelerine ve bunların
cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/56216)
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2004-2014
yılları arasında Bakanlıkta görev yapan genel müdür ve
genel müdür yardımcılarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/56272)
19.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 2010/2 sayılı
Başbakanlık Genelgesi gereği engelli aile ferdi bulunan
çalışanlara sağlanan kolaylıklara ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/56391)
19 Aralık
2014 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
11.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ(Bolu) , Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 34üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize
göre 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün dokuzuncu
tur görüşmelerini yapacağız.
Dokuzuncu turda Millî Savunma Bakanlığı,
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Gençlik ve Spor
Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu, Maliye
Bakanlığı, Gelirler İdaresi Başkanlığı,
Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile gelir bütçesi yer
almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (*)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (*)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere, turda yer alan bütçelerle ilgili soru
sormak isteyen milletvekillerinin sisteme girmeleri gerekmektedir.
Şimdi, 2015
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Gelir
ve finansman başlıklı 2nci maddesini okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
442.586.345.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 7.789.211.000 Türk Lirası öz gelir, 45.894.085.000 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 53.683.296.000 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 3.192.332.000 Türk Lirası öz gelir, 20.360.000
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.212.692.000 Türk
Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı
55.964.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bunu niye okuttunuz? Burada bakanlık
bütçeleri var. Sayın Başkan, bunu okumaya gerek yok ki. Bakanlık
bütçeleri var, müzakereye başlayacaktınız, yanlış
yerden başladınız.
BAŞKAN
Evet, gelir bütçesi olduğu için efendim.
Dokuzuncu turda
grupları ve şahısları adına söz alan sayın
üyelerin isimlerini okuyorum:
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Koray Aydın, Trabzon Milletvekili; Ali
Uzunırmak, Aydın Milletvekili; Erkan Akçay, Manisa Milletvekili
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sana bir şey sordum. Yahu, sen beni
dinlemiyor musun? Yanlış yapıyorsun.
BAŞKAN
Dinliyorum efendim, burada isimleri okuyorum ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, yanlış yaptın. Şimdi, sen gelir
bütçesine geçmeyecektin, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinden
başlayacaktın.
BAŞKAN -
Bülent Belen, Tekirdağ Milletvekili.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Turhan Tayan, Bursa Milletvekili; Mustafa
Moroğlu, İzmir Milletvekili; Erdoğan Toprak, İstanbul
Milletvekili; Osman Kaptan, Antalya Milletvekili; Bülent Kuşoğlu,
Ankara Milletvekili; Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Hüsamettin Zenderlioğlu, Bitlis Milletvekili; Özdal Üçer, Van
Milletvekili; Demir Çelik, Muş Milletvekili.
AK PARTİ Grubu adına Şirin Ünal,
İstanbul Milletvekili; Suat Önal, Osmaniye Milletvekili; Osman
Aşkın Bak, İstanbul Milletvekili; Osman Çakır, Düzce
Milletvekili; Vedat Demiröz, Bitlis Milletvekili; Zeki Aygün, Kocaeli
Milletvekili; Ekrem Çelebi, Ağrı Milletvekili; Abdulkerim Gök,
Şanlıurfa Milletvekili; Feramuz Üstün, Gümüşhane Milletvekili;
Metin Külünk, İstanbul Milletvekili.
Şahıslar adına lehinde Mehmet Ali Okur,
Kocaeli Milletvekili ve aleyhinde Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, sana bir
laf söyledim. Şimdi, sen yanlış başladın bu işe.
Burada bakanlık bütçeleri varken gittin, bütçenin tümünün
rakamlarını okuttun, yanlış yaptın, bunu kabul et. Ya,
sen sağır mısın? Sana laf söylüyoruz ya!
BAŞKAN - Gelir bütçesi bu turda yer
aldığı için okuttuk ve daha sonra, görüşmeler
tamamlandıktan sonra da oylatacağız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, yanlış
yapıyorsun çünkü bilmediğin için yanındakiler ne söylerse onu
yaptırıyor sana.
BAŞKAN - Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına ilk söz Koray Aydın, Trabzon Milletvekili.
Sayın Aydın, buyurun.
Süreniz on iki dakika. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KORAY AYDIN (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma
Bakanlığı ile Savunma Sanayii
Müsteşarlığının 2015 yılı bütçesi üzerinde
MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türk Silahlı
Kuvvetleri ülkemizin savunma ve güvenliğinin temelidir. Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün dediği gibi, ordumuz Türk birliğinin, Türk
vatanseverliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin çelikleşmiş bir
ifadesidir. Ordumuza ayrılan mali kaynak, temin edilen araç gereç, silah
ve mühimmat elbette önemlidir ancak daha önemli olan insan
kaynaklarıdır. Dünyanın en güçlü silahı, ölümü göze
almış, akıllı, sağlıklı ve moralli
insandır. Askerimizin morali ve mücadele azminin yüksek olması için
maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması son derece
önemlidir. Daha önce defalarca ifade ettik, her defasında birkaç kesime
dönük olarak yapılan askerî personelin özlük haklarına yönelik düzenlemeler
kısmi iyileşme sağlasa bile adaleti
sağlayamamıştır. Askerî personelin özlük haklarına
dönük düzenlemelerin yamalı bohça mantığıyla
yapılması sorunu içinden çıkılmaz hâle getirmiştir.
Bugün subaylarımız mutsuz, astsubaylarımız umutsuzdur. Astsubay ve uzman erbaş
intiharları vicdanları kanatmakta, toplumda infiale yol
açmaktadır. Astsubayların sorunlarıyla ilgili olarak
Parlamentoya verilen araştırma önergeleri iktidar grubunun
oylarıyla reddedilmiştir. Uzman erbaşlarımızın,
uzman jandarmalarımızın, sivil memurlarımızın,
muharip gazilerimizin sorunları da dağ gibi birikmiştir.
Otuz yıl önce
o zamanın şartlarına göre çıkarılan Uzman Erbaş
Kanunu artık çağın gerisinde kalmıştır. Bu
yasanın artık toptan değiştirilmesinin zamanı
gelmiştir ama siyasal düzenleme gerektirmeyen orduevleri ve lojmanlardan
yararlanma, izin, tayin, nakil ve kılık kıyafetleriyle ilgili
sorunlar yapılacak alt mevzuat düzenlemeleriyle de ivedilikle
çözülmelidir. Öte yandan, ordu emeklilerimizin ve muharip gazilerimizin
sorunlarını çözmek, insani ve vicdani bir görev olduğu kadar
vefanın da bir gereğidir. YAŞ kararlarıyla ordudan
ilişiği kesilenlerin özlük hakları iade edilmiş ancak
kararnamelerle ilişiği kesilenler unutulmuş ve mağdur
edilmiştir. Kararnamelerle ordudan ilişiği kesilenlere
yargı yolu şeklen açık ancak fiilen kapalıdır.
Disiplin cezalarına karşı geçen yıl yapılan
düzenlemeyle yargıya başvurma hakkı tanınmış
ancak düzenleme geçmiş mağduriyetleri telafi edememiştir. Oysa
çıkarılan düzenlemelerin kişilerin lehine olması hâlinde
geriye yürütülmesi en temel hukuk kuralıdır. Şehit ve malul
çocuklarına sağlanan kamuda iş imkânından muharip gazilerimizin
çocukları da yararlanmalıdır. Gazilerimiz arasındaki
maaş adaletsizliği giderilmeli, yurt dışına
çıkış sorunları en azından kendileri yeşil
pasaport kapsamına alınarak çözülmelidir.
Değerli
arkadaşlar, AKP iktidarının uyguladığı savunma ve
güvenlik politikaları bugün ülkemizi tabiri caizse uçurumun kenarına
getirmiştir. Bugün ülkemizi bekleyen en büyük savunma problemi olarak,
şu anda Hükûmetin yürüttüğü barış süreci altında
yürütülen faaliyetler görülmektedir. Bu ciddi bir güvenlik sorunu hâline
dönüşmüştür çünkü yakın zamanda
yaşadıklarımız bunun ileride ne tür bir problem
olabileceğinin işaretlerini vermiştir. Bu bakımdan da ele
alınmalı ve değerlendirilmelidir.
Değerli
arkadaşlar, etrafımız ateş çemberi. Suriye, Irak yeniden
şekillendiriliyor, tek hegemonik güç burayı yeni şartlarla yeni
bir düzenlemeye tabi tutmuş. Belli ki burada Türkiyenin bir inisiyatifi
yok, dışlanmış, kenarda bırakılmış,
değerlendirme içerisine alınmamış; sadece üzerinde
sallanılan o büyük kılıç kullanılarak, pasifize edilerek,
sadece kaçan insanları ağırlayan bir ülke konumuna sokularak bu
işin külfeti Türkiyenin üzerine bırakılmış.
Değerli
arkadaşlar, bu yeniden yapılanma Orta Doğuda devam edip Türkiye
de bu denklemin dışında kalırken esas problem, buna paralel
olarak Türkiyenin de ona uygunluğunun sağlanması için
atılan adımların bir baskıyla, zorlamayla Türkiyeye
dayatılmış olmasıdır. Şunu söyleyebiliriz: Bugün
iktidarın çözüm süreci altında yürüttüğü faaliyet
iktidarın projesi değildir, dayatma bir projedir ve yeniden
şekillendirilen Orta Doğu coğrafyasında kurulacak yeni
yapılara Türkiyenin de uygunluğunun sağlanması için
zorlanarak Türkiyenin itildiği bir durumdur.
Değerli arkadaşlar,
çözüm süreci, barış, anaların gözyaşı dinecek
gibi güzel, masumane, ilk bakışta söylendiğinde herkesin
hoşuna gidecek şekilde yürütülen bu faaliyetin Türkiyeyi
getirdiği nokta bugün ortadadır. Ne olmuştur? Değerli
arkadaşlar, kabul edelim, devlet Bu politikayı
uygulayacağım. derken doğu ve güneydoğudan çekilmiş,
asker kışlaya hapsedilmiştir. Öyle hapsedilmiş ki
bahçesindeki direğe asılı Türk bayrağını indiren
kişi için bile Emir almadık. diye müdahale edilemez aciz bir konuma
ve duruma sokulmuştur. Polis de karakola hapsedilmiş, sadece
toplumsal olaylarda su sıkan, gaz fırlatan ve bununla güvenliği
sağlamaya uğraşan bir konuma itilmiştir. Yani, önleyici,
caydırıcı tedbirleri almayan, vaziyeti idare eden bir konuma
dönüştürülmüştür.
Değerli
arkadaşlar, bunun sonucu acı olmuştur. Şehirler PKKya
teslim edilmiş, onlar da yol kesmeye, pasaport kontrolü yapmaya, özerklik
ilan ettiği bölgelerin etrafını çevirip buralara
giriş-çıkışları kontrol altına alarak devlet gücü
büyük bir zaafa uğratılmıştır, bunun sonu da acı
olmuştur. Çünkü, 6-7 Ekimde yaşadıklarımız yani çok
değil, bundan bir buçuk ay önce yaşadıklarımız
herkesin kafasına dank etmiştir.
Değerli
arkadaşlar, 6-7 Ekimde yaşanan olaylar Türkiyenin gelecekte nelerle
karşılaşabileceğini göstermesi bakımından
ibretlik olaylardır; bu, hafife alınamaz, küçümsenemez. Çünkü, Kobani
bahane edilerek şehirlerimizde çok büyük olaylar meydana gelmiş, 50
kişi hayatını kaybetmiş, her şeyden kötü ve acı
olan da bunların içerisinde ibretlik diyeceğimiz büyük caniyane
olaylarla da karşılaşılmıştır.
Diyarbakırda hamile olan eşiyle sokağa çıkmış
astsubayımıza arkadan yanaşarak kafasının
arkasına sıkılan silah, Hakkâride 2 askerimizin sivil
kıyafetle ve silahsız olarak şehir içerisinde
dolaşırken kalleşçe arkadan gelerek kafalarına
sıkılan silah, Bingölde emniyet müdür muavinine ve komisere
yapılan silahlı saldırı, devlete ihtar verme boyutunun
hangi vahşiyane bir kalıp içerisine girdiğini ve bunu yapacak insanların
da nasıl gözlerinin döndüğünün gösterilmesi bakımından
ibretlik olaylardır.
Değerli
arkadaşlar, ortalık savaş yerine dönmüş, 50 kişi
hayatını kaybetmiş, bu işi yapanlar emir alarak, talimat
alarak bunu yapıp, Türk devletine
ihtar çekecek boyuta gelmişken bunun gerçek manada bir yorumunun
yapılmaması da talihsizliktir.
Bu işin
çıplak gözle bakıldığında görüneni şudur,
PKK Hükûmete şunu söylüyor, diyor
ki: Bizimle oturdun, anlaştın, her konuda mutabakat
sağladık, şimdi bunu hayata geçirme zamanı. Bizi oyalama,
bunun gereğini yap. Hükûmet ise bunları duymazlıktan gelerek,
bu işler de hiç olmamış gibi davranarak
Başbakanımız bu işleri Kamu düzeninin sağlanması
gerekir. gibi bir sözü söyleyip geçiştirmeye
çalışmış, bununla ilgili atacağı
adımları söylediğinde yine karşı cevap olarak Yine
sokağa döneriz. tehdidi yapıldığında da Bu sözlerle
krizi tırmandırmanın bir manası yoktur. diyerek âdeta
böyle kuzu postuna bürünmüş, meydanı da kurtlara
bırakmıştır.
Değerli
arkadaşlar, şunu görmekte fayda var: Her şey herkesin gözünün
önünde cereyan ediyor. En son İmralı heyetinde bulunan
Sırrı Süreyya Önder, görüşme yaptıktan sonra sağlanan
mutabakatla ilgili olarak gazetecilerle konuşurken çok önemli bir
ifşaatta bulundu, gazetecilerin Bu mutabakat neyi kapsıyor?
sorusuna verdiği cevapta, içinde özerklik de var, lafı
dolandırarak içinde genel affa giden, Öcalanın serbest
bırakılacağını vadedecek anayasal ve kanunsal
değişmelerin de olacağını söyledi. Bunu
televizyonlardan izledik, kendi ağzından televizyonlar verdi ve bunu
dinledik. Peki, bundan ne sonuç çıkar? Bundan çıkan sonuç şu:
Şimdi, İmralıyla yapılan görüşmelerde Hükûmet ile
İmralı arasında, dağ kadrosu arasında varılan
mutabakat metninin ana omurgasını özerklik oluşturuyor.
Ayrıca, genel afla Öcalanın serbest bırakılacağı
ve bütün bunlarla ilgili de kanunsal ve anayasal düzenlemelerin
yapılacağı artık kesin hâle dönüşmüştür. Bunun
inkârı mümkün değildir çünkü görüşme trafiğinin içerisinde
olan bir sayın milletvekili bunu gazetecilerin önünde ikrar etmiştir,
söylemiştir, kabul etmiştir. Her zamanki yola saparak bunun
gizlenmesi mümkün olmayacaktır.
O bakımdan,
buradan bütün vatandaşlarımıza sesleniyor ve söylüyoruz: Bu
seçimde, önümüzde yapılacak olan seçimde verilecek her oy Öcalanın
affına verilecektir, yine verilecek her oy özerkliğe yani Türkiyeyi
bölünmeye götüren yola onay manasına gelecektir. Bu bakımdan, bunun
müzakerelerinin yapıldığı böyle bir dönemde bu problemin
ileride Türkiyenin başını çok ağrıtacağı
6-7 Ekim olaylarıyla ortaya çıkan tablo bütün Türkiyeye
göstermiştir. Herkes aklını başına alsın,
olayları bu açıdan bakıp değerlendirsin.
Hepinizi
saygıyla selamlıyor, bütçemizin hayırlı olması
dileklerimi de iletiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İkinci
konuşmacı Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın
Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Gençlik ve Spor
Bakanlığının bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Tekrar hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmetinin 13üncü bütçesini görüşüyoruz.
Görüştüğümüz bu 13üncü bütçeyi, geçmişten bugüne
baktığımızda sadece rakamların ifade edildiği,
hedefinin olmadığı bir bütçe olarak değerlendirmek hemen
konuşmamın başında en birinci gerçektir çünkü AKP
iktidarı on iki yıldır ülkeyi yönetmektedir yani gençliğin
bakanlığı olan Gençlik ve Spor Bakanlığının
10 yaşında aldığı bir çocuk bugün 22
yaşındadır. Eğer AKP hükûmetlerinin gerçekten bir gençlik
politikası olsaydı, eğer gerçekten bir gençlik ve spor
politikası olsaydı ve bu, bilime uygun inşa edilmiş
olsaydı, bugün, Türkiye, Türk gençliği ve Türk sporu çok başka
bir boyutta olurdu. Bugün acaba hem gençliğin içinde bulunduğu
şartlarda istikbale bakışından sahip olduğu imkânlara
ve dünyadaki gençlik arasındaki konumuna baktığımızda
bilimsel, sıhhat, sportif bütün alanlarda dünyadaki gençlerle
yarışabildiğini söylemek mümkün müdür? Spor birçok alanda bunu
göstermektedir. 22 yaş bir spor için, sporcu için en verimli
yaştır, hangi dalda olursa olsun. Bugün
baktığımızda Hükûmet yorgundur, Hükûmetteki
anlayış gelecek tasavvurundan daha çok, bakan evlatlarına,
yakınlarına ve yandaşlarına imkân sağlayan torpilli
atamaların yapıldığı bir iktidar
faydacılığına dönüşmüştür; her şey ortaya
saçılmıştır. Âdeta Hükûmet bakanların birbirlerini
yalanlayan, bürokratların bakanları yalanladığı,
Başbakanın bakanlarını yalanladığı veya
tenakuza düştüğü demeçlerle Türkiye bir mantık
sarhoşluğu içerisinde gemisini kurtaran kaptan veya akan sudan küpünü
dolduran, zenginleşen bir ülke, bir aile, bir hanedan görüntüsüne
doğru gitmektedir.
Değerli
milletvekilleri, sporda başarıdan söz etmek mümkün değildir. Ne
bireysel yarışmacı zirve sporlarında ne de takım
oyunlarında Türkiyenin sportif başarısından söz etmek
mümkündür.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede sporu bilimsel olarak araştıran ve bu
noktada kendi geleceğini planlayan birçok gencimiz kahve köşelerinde
veya evden çıkamaz durumda işsiz ve güçsüz olarak bir köşeye çekilmiş
durumdadır.
Sayın Bakana
soruyorum: Gençlik ve Spor Bakanlığına birtakım kadrolar
verildiğinde başka bakanlıklardan geçişler
yapıldı ve bugün birçok alanda, birçok dalda millî takımlara
sporcu seçilirken daha, gelecekte nasıl biz bunlara antrenör veya millî
takım, millî olmuş kontenjanından bakanlıklarda
çalışma yaratabiliriz diye, daha millî takımlara seçilirken,
seçmelerde birtakım haksızlıklar yapılmaktadır. Bunlar
bireysel sporlarda olduğu gibi takım oyunlarında da
olmaktadır. Bunların yüzlercesini belgelemek mümkündür ve buralarda
da tartışılmıştır.
Sayın Bakana soruyorum: Beden eğitimi spor
yüksekokulları acaba niçin açılmıştır? Beden
eğitimi spor yüksekokullarından mezun olmuş, bu okullarda hem
bilimsel araştırmalarını yapmış hem
uygulamanın içerisinden gelen kaç kişi Bakanlıkta istihdam
edilmiştir? Eğer hakikaten başarı sağlanacaksa, hem
bilim hem uygulamasını yapmış çocuklarımızın
bizzat alanda olmasından ancak fayda sağlanabilir. Bugün bundan söz
etmek mümkün değildir. Bu çocuklarımız her gün bizlere
başvurmaktadırlar ve bizlerden atanan kadrolara torpilli
atamaların yapıldığı noktasında da
duyumlarını ileterek bizim bunu seslendirmemizi istemektedirler.
Beden eğitimi spor yüksekokulundan mezun olan çocuklar acaba niçin
Bakanlıkta tercih edilmemektedir? Dolayısıyla, birazdan, belki,
buraya gelen Sayın Bakan veya iktidar partisindeki konuşmacılar
spordaki başarılardan söz etmek isteyeceklerdir. Lisanslı sporcu
sayısının artışından söz edeceklerdir ama ben bir
şeye dikkat çekmek istiyorum: Lisanslı sporcu
artışından değil müsabık artışından ve
başarıdan söz ederseniz ancak bizi ikna edebilirsiniz; yoksa spor il
müdürlüklerini geçmişte birtakım haksızlıklara uğrattınız.
Şimdi düşünüyorum, acaba onlar gerçekten müsabık sporcu
yetiştirme noktasında gayret sarf ettiler, sizlerin
talimatlarınıza Lisanslı sporcu sayısını
artırın, yeter ki lisanslı sporcu sayısı artsın
ve biz öylece bu milleti uyutalım. noktasındaki talimatlarınıza
uymadıkları için mi görevlerinden alındılar ve bugün bir
köşeye çekilmiş durumdalar.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin en garip
konularından birisi de beden eğitimi spor yüksekokulu ve
birtakım başarılı sporcular olduğu hâlde millî
takım seçmelerinden başka alanlara varıncaya kadar yapılan
haksızlıklar ve devşirme sporcu politikasıdır. Bu o
kadar kötü bir pozisyona gelmiştir ki devşirme sporculardan dopingli
sporcular çıkmaktadır. Devşirme sporcular simsarlar eliyle
Türkiyeye getirilmekte ve bazı usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların
olduğu iddiaları kulaklarımıza gelmektedir.
Dolayısıyla Türk sporu bugün can çekişmektedir. Kulüplerimiz,
takım oyunlarındaki kulüplerimiz, spor kulüplerimiz, futbol
kulüplerimiz artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir.
Hepinizin gördüğü, daha dün Beşiktaş ve
Çaykur Rizesporun oynandığı maçta 1.370 civarında bir
seyirci vardır. Bu PASSOLİG uygulaması akıllara başka
şey getirmektedir. Acaba Hükûmet aleyhinde, Sayın
Cumhurbaşkanı aleyhinde statlarda gösteri yapılmasın diye
mi bu PASSOLİG uygulaması diğer çıkartılan
uygulamaların önüne geçmiştir. Bu, kulüplerin çanına ot
tıkamıştır. Peki, buradan bir mantık yürütüyorum:
Acaba tribünler Tayyip Erdoğan çok yaşa, AKP Hükûmeti çok
yaşa! deseydi bu seyirci üzerinde herhangi bir yaptırım olacak
mıydı? Mümkündür ki olmayacaktı.
Bakın, Türk
sporunu bekleyen en önemli tehlikelerden birisi Vanspor-Bergamaspor
karşılaşmasında olmuştur. Gol sevincini askerde olan
bir arkadaşına gönderme yapmak için selam duran bir futbolcu çocuk
tekme tokat dövülmüş, stat ortasında ölümden zor kurtarılmış,
takımın Vandan çıkışı zor
sağlanmıştır. Spora bu kadar siyasetin bulaşması
ve tedbirlerinin alınmayışı Hükûmetin sorumluluğu
altındadır.
Çarşı
grubu darbe yapmakla suçlanarak adliyeye götürülmüştür. Değerli
milletvekilleri, ben Beşiktaş kongre üyesiyim. Çarşı,
farklı bir anlayıştır, bunu bazıları
anlayamazlar. Çarşı muhaliftir, Çarşı şefkatlice bazen
destektedir. Çarşı bir ruhtur, Çarşı bir duruştur, Çarşı
bir felsefedir. Çarşı devrimcidir ama Çarşı darbeci
değildir. Bakın, spora nasıl felsefeyle katılıyor?
Çarşı Eğer darbe yapacak gücümüz olsa Beşiktaşı
şampiyon yapardık. diyor ve çok felsefi bir duruşla Bir
eylemin ahlaki değerini eylemin sonucu değil eylemin ardındaki niyet
belirler. diyor ve darbe suçlamasıyla adliyeye gittiğinde Adalet
için deplasmandayız. diyor. Evet, Çarşı deplasmanda oynuyor.
Sayın Bakan,
sizin bu meseleler karşısında hiç sesinizin
çıkmayışı bizi üzüntüye sevk etmiştir. Acaba Spor
Bakanı mısınız, sporun içinde misiniz, spora
bakış açınız nedir?
Bakın,
Beşiktaş Kulübü, Batı Trakya kaybedildiğinde hüznünü ifade
etmek için formasının bir bölümünü -matem havasını
yaşamak için- siyah rengine bürüyor. Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk
milletine bu kadar âşık olan bir kulüp acaba darbe yapabilir mi Sayın
Bakan? Böyle bir adaletsizlik, böyle bir
anlayış olur mu? Niçin ürküyorsunuz? Acaba felsefe inşa eden,
mantık inşa eden, sporun bu güzelliklerini yaşamak isteyen
tribünlerden niçin ürküyorsunuz? Oraları bir ruhtur, oraları bir
felsefedir Sayın Bakan.
Sayın Bakan,
TÜRGEVle ilgili anlatacağım çok şey var. TÜRGEV beytülmale
uzanmış bir eldir. Vakıf, hayır sahibinin kendi
varlığından vakfeden anlamına gelir, kendi menkul ve
gayrimenkullerinden vakfeder. Devletin malından hazine arazilerini
Dün
hiçbir ekonomik gücü olmayan, oturduğu evi, varlığı, her
şeyi belli olan bir ailenin bugün beytülmale uzanmış el olarak
her alanda abanması Türk gençliğine hakarettir, Türk gençliğinin
istikbalinin çalınmasıdır.
Buradan Türk
gençliğine sesleniyorum: İçinizde kaç kişi bakan
çocuklarının ve torpilli atamalarının sahip olduğu
imkânlara sahip olabildiniz? Bunun için ayağa kalkın, bunun için
kendinizi şuurlandırın ve tavır koyun. Ve Milliyetçi
Hareket Partisi olarak diyoruz ki: Bakan evlatları için değil, vatan
evlatları için Anadoludayız, Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz ve
bakan evlatları için var olacağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Bu duygu ve düşüncelerle gençliği sonsuz saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben, biraz önce
yaptığınız bir usulsüzlüğü dile getirdim.
Bakın, bütçe
kanununun 1inci maddesi giderlerle ilgili, 2nci maddesi gelir ve finansmanla
ilgili. Şimdi, siz, 1inci maddeyi bitirmeden, giderleri bitirmeden 2nci
maddeyi okudunuz. İç Tüzükün hangi maddesine göre, bir kanun maddesi
müzakere edilirken, 1inci maddenin müzakeresi bitmeden 2nci maddeye
geçiliyor, onu izah eder misiniz.
Yaptığınız
uygulama usule aykırıdır. Ben 63üncü maddeye göre usul tartışmasının
açılmasını istiyorum efendim.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Sayın grup başkan vekillerini davet ediyorum.
Kapanma Saati: 11.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
11.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Dokuzuncu tur bütçe görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 11.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
12.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ(Bolu), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Dokuzuncu tur bütçe görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz sırası
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Erkan Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı
bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz
bir devlet ve yönetim krizi içindedir. Ülke yönetimine keyfilik ve kayıt
dışılık hâkimdir. Türkiye, kurum ve kurallarıyla
yönetilmemektedir. AKP iktidarının bir hükûmet etme ve devlet yönetme
bilinci yoktur. Yolsuzluğa batmış, terör örgütüne yakayı
kaptırmış bir iktidarla karşı
karşıyayız. AKPnin başlıca kaygısı
yolsuzlukları örtbas etmektir, bütçede israf yapmak önde gelen faaliyeti
olmuştur. Alo Fatihler, havuzlar, yolsuzluk, rüşvet, imar yolsuzlukları,
sıfırlamalar, evdeki para kasaları, ayakkabı
kutularındaki paralar, tapeler kayıt dışı yönetimin
bir yansımasıdır.
Yolsuzluk ve
rüşvet olayları, ekonominin ve milletin üzerine bir kâbus gibi
çökmüştür. On iki yıl seçimleri kazanmanın rahatlığı
ve kibriyle Adalet ve Kalkınma Partisi ülkenin tapusunu da
aldığı vehmine kapılmıştır.
17-25 Aralık
süreciyle rüşvetçi bakanlar, yolsuzluğa bulaşan evlatlar,
yandaş iş adamları, altın kaçakçıları, kara para
organizatörleri, hayali ihracatçılar, arazi vurguncuları
açığa çıkmıştır. Yolsuzluk ve rüşvet
ilişkileri çeteleşmiş bir yapıyı ortaya
koymaktadır. Bu çetenin başında da kimin bulunduğu herkesin
malumudur.
AKP iktidarı
ülkemizin kaynaklarını Türk milletinin refahı, huzuru ve
kalkınması için değil, bir avuç iktidar sahibi ve
yandaşın zenginleşmesi, çalıp çırpması için
kullanmıştır. Bu ortamda, Mecliste devletin bütçe
harcamasını ve gelirini yani bütçesini Hükûmete emanet edebilir
miyiz? Bu, sanki, kediye ciğer
emanet etmek gibi bir durumdur. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına
para pul emanet edilemez, geçen zaman içerisinde bu ortaya
çıkmıştır çünkü, hükûmet etme ve yönetme şekli
şeffaf değil, denetlenebilir değil, hesap verebilir değil.
Ben, buradan
Sayın Maliye Bakanına sormak istiyorum: MASAK ne iş yapar, Mali
Suçları Araştırma Kurulu? Yolsuzluk ve rüşvet vakaları
bu kadar açıkken yolsuzlukla mücadele konusunda üzerinize düşeni
yaptığınıza inanıyor musunuz? Örneğin, MASAKın
13 Mayıs 2008 tarihli R-61 sayılı İnceleme Raporunda
Rıza Sarrafın organizatörlüğünde İran, Arabistan ve Irak
üçgeninde altın ihracatı gibi gösterilen uyuşturucu ve
kaçakçılık faaliyetleri belirtilmesine rağmen, bu konuda ne
yaptınız? Rıza Sarraf Hükûmetinizi elinde oynatırken bu
raporu hiç gündeme getirdiniz mi? Evinde ayakkabı kutularında 4,5
milyon dolar çıkan banka müdürü hakkında, kara para aklama
şüphesi karşısında MASAKa neden bir inceleme emri
verilmedi? MASAKın yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama
konularında kendiliğinden harekete geçmesi gerekmiyor mu? 2008den
sonra Rıza Sarrafı hiç araştırdınız mı?
Rıza Sarraf için vergi inceleme elemanları görevlendirdiniz mi? 17-25
Aralık yolsuzluk ve rüşvet çetesinin kara para trafiğini ortaya
çıkaran MASAK Başkan Yardımcısı neden görevden
alındı?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe konuşmamız
vesilesiyle Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi personelinin
bazı sorunları hakkında da görüşlerimi dile getirmek
istiyorum.
Maliye Bakanlığında, maalesef,
çalışma barışı kalmamıştır ve personel
huzursuzdur. Kurum içi gelir uzmanlığı,
defterdarlık uzmanlığı özel sınav hakkı yeniden
tanınmalıdır. Uzmanlar
arasındaki merkeztaşra ayrımı
kaldırılmalıdır. Maliye
Bakanlığının merkez ve taşra birimlerinde
çalışan tüm kariyer uzmanlarının tek çatı altında
toplanması gerekmektedir. Gelir uzmanlarının ortak
sınavlardan kaynaklanan mağduriyetleri hâlâ devam etmektedir. Ortak
sınavla atanan gelir uzmanlarının yüzde 80i kurumdan
ayrılmıştır. Bu durum, Bakanlığın yetişmiş
personelini kaybederek kaynaklarını etkin
kullanamadığını göstermektedir.
Maliye Bakanlığının tüm
müdür unvanlarında görev yapan personele 3000 ek gösterge veriliyor ancak
sadece taşrada görev yapan personel müdürlerine 2200 ek gösterge
verilmektedir ve diğer bakanlıkların buna eşit görev yapan
personel müdürleri de bu 3000 ek göstergeden yararlanmaktadır ve otuz
yıla yakın bir süredir âdeta kangren hâline gelen bu sorunun bir an
önce çözülmesi gerekmektedir.
Maliye Okulu,
maliye kursu ve iki yıllık yüksekokul mezunu olan şef, memur,
veri hazırlama kontrol işletmeni, yoklama memuru, tahsildar ve icra
memurlarının özlük durumları ve diğer talepleri yeniden ele
alınmalı ve dikkate alınmalıdır.
666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, bakanlıklarda aynı
veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücretlerin
eşitlenmesi amaçlanıyordu. Maliye Bakanlığı ve Gelir
İdaresi Başkanlığında görev yapan personelin özel
hizmet tazminat oranları ile diğer kamu kurumlarında aynı
unvanda çalışan personel -müdür, müdür yardımcısı,
uzman, şef gibi- arasında yaklaşık 40-50 puan fark
oluşmuştur ve bu da yaklaşık 365 liraya varan bir ücret
farkına yol açmaktadır. Özel hizmet oranlarının aynı
unvanlar için mutlaka eşitlenmesi gerekmektedir.
Yine, muhasebat kontrolörü iken 659 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle maliye uzmanı kadrolarına atanan
personelin 657 sayılı Kanunun 68/B maddesi gereğince
yapılacak atamalarda uğradıkları veya
uğrayacakları hak kayıplarının bir an önce telafi
edilmesi gerekmektedir.
Muhasebe ve Millî Emlak denetmenlerinin
emsallerine göre düşük olan görev, yetki, sorumluluk ve özlük hakları
düzeltilmelidir.
Bakanlıkların
tamamında uygulanan ancak sadece Gelir İdaresi
Başkanlığında bulunmayan servis hizmetinin de merkez ve
taşra ayrımı olmaksızın verilmesi
sağlanmalıdır.
Ve son olarak da,
bütün bakanlıklarda ve kuruluşlarda yeterlik sınavı için
-denetim elemanları ve müfettişler için- 2 sınav hakkı
uygulaması bulunmaktadır. Fakat, sadece vergi müfettiş
yardımcılarına yeterlikte uygulanan 1 sınav hakkı
adaletsizliğe yol açmaktadır. Vergi müfettişleri, başta
KPSS, kurum sınavı, temel eğitim, mesleki refakat, yetki
sınavını içeren ve üç yılı da aşan, neredeyse
dört yıla varan bir sürecin sonunda yeterlik sınavına
girmektedirler. Vergi müfettiş yardımcıları,
kapısında ambulansların beklediği dört gün süren yeterlik
sınavında başarısız oldukları anda hemen
meslekten ihraç edilmektedirler. Oysa Sosyal Güvenlik Kurumu
müfettişliği, BDDK murakıplığı,
Sayıştay denetçiliği, mülkiye müfettişliği gibi
teftiş ve denetim kurullarında telafi sınav hakkı
verilirken Maliye Bakanlığında da bu uygulamaya geçilmesinde
büyük fayda vardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, 2015 yılı için öngörülen bütçe
gelirlerindeki bazı kalemlerde ne kadar artış öngörüldüğünü
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Teşebbüs ve mülkiyet gelirlerinde yüzde
16dan fazla artış beklentisi var. Alınan bağış,
yardımlar ve özel gelirlerdeki artış beklentisi yüzde 24,
sermaye gelirlerindeki artış beklentisi yüzde 19. Bir de vergi
gelirlerinin alt kalemlerinde ise 2015 yılında artış
beklentileri şu şekilde: Gelir vergisi artışı yüzde 16
öngörülüyor, dâhilde alınan mal ve hizmet vergilerindeki artış
yüzde 11, uluslararası ticaret ve muamelelerden alınan vergilerdeki
artış beklentisi yüzde 16, damga vergisindeki artış yüzde
10.
Şimdi, 2015 yılında
ekonominin yüzde 4 büyümesi öngörülürken bütçe gelirinin de yüzde 13
artışı öngörülüyor. Bu durum, bir zam işareti vermektedir,
zam eksenli bir maliye politikasının uygulanacağını
göstermektedir.
Şimdi, 2015 yılında
yüzde 4 büyüme öngöreceksiniz, enflasyon beklentiniz yüzde 6,3 olacak, deflatör
beklentisi yüzde 6, toplam tüketim artışı yüzde 3,8; istihdam
artış beklentiniz yüzde 1,9; ihracat artışı
beklentiniz yüzde 7,7; ithalat artışı beklentiniz ithalat
artışı beklentiniz yüzde 5,7 ancak vergi gelirindeki
artış beklentiniz yüzde 12,9 yani yüzde 13. Bu nasıl olacak,
nasıl gerçekleşecek? Bütçe gelirlerinde bir artışın
gerçekleşmesi için bazı şartlar gereklidir. Büyümenin
artması gerekiyor, aksine büyüme düşüyor, artmıyor. Büyüme
artmıyorsa enflasyonun artması gerekir, enflasyon artıyor ama
siz 6,3 öngörmüşsünüz. Büyüme ve enflasyon artmıyorsa vergilerin
artması gerekir, Vergileri artırmayacağız. diyorsunuz.
Vergiler artmıyorsa özelleştirme ve varlık satışlarının
artması gerekiyor; evet, özelleştirme gelirlerinde 12 milyara varan
bir artış öngörüyorsunuz. Ve bütün bunlar da söz konusu değilse
borçlanmanın artması gerekir. 2015te öngörülen makro gelişmeler
vergi gelirlerindeki artışı açıklayamamaktadır. Bu
rakamlar, vergi gelirlerinin ve dolayısıyla bütçe gelirlerinin artması
için -tekraren söylüyorum- yeni zamların habercisidir.
Bütçenin
seçim bütçesi olduğunu da ifade ediyoruz ve bazı sosyal
harcamalardaki artışta bunu görebiliyoruz. 2015teki harcamalarda
yüzde 11,9luk bir artış söz konusudur ve bu oran da büyüme ve
enflasyonun neredeyse 2 katına ulaşmaktadır.
Bir diğer dikkat çekici husus da
artışı öngörülen para cezalarıyla ilgili, çok ilginç
artışlar söz konusudur. 2015 yılı Bütçe
Tasarısında en dikkat çekici konulardan birisi de para cezası
gelirlerinde öngörülen artıştır. Para cezası gelirlerinde
toplam yüzde 21lik artış öngörülüyor, idari para cezalarında
artış beklentisi yüzde 40, trafik para cezalarında öngörülen
artış beklentisi de yüzde 46. Bu durum, Hükûmetin bütçede gelir
artışı için para cezalarından medet umduğunu
göstermektedir. Ben buradan sormak istiyorum: Bu para cezaları
artışını nasıl ve neye dayanarak öngördünüz, bir
açıklama yapabilir misiniz?
Bir diğer husus da şu: Tabii,
sürekli istihdama, işsizliğe, büyümeye ilişkin pek çok rakamlar
bütçe sunumlarında baştan bu yana veriliyor. Biraz evvelki
sorularımıza ilaveten şu sorunun da mutlaka Hükûmet
tarafından, Maliye Bakanlığı tarafından
açıklanması gerekir: Büyüme tedricen düşerken
işsizliği nasıl azaltacaksınız, istihdamı
nasıl artıracaksınız? Cevapsız kalan sorulardan birisi
de budur.
Bu düşüncelerle Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı
bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan
BAŞKAN İzahını
yapacağım, yoktunuz burada, söz vereceğim.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Gençin bütçe görüşmelerinin usulüne ilişkin bir itirazı olmuştu.
Başkanlık olarak bu konudaki tutumu kısaca açıklamak
istiyorum.
Bilindiği üzere, bütçenin
görüşülmesi Anayasada düzenlenmiş olup Genel Kurulda bütçe
görüşmeleri öteden beri uygulanagelen teamül niteliği
kazanmış bir usulle yapılmaktadır. Bu usulde, bütçe
görüşmelerinin ilk gününde, bütçenin tümü üzerindeki görüşmeleri
müteakip bütçe ve kesin hesap kanunu tasarılarının maddelerine
geçilmesi oylanmakta ve her iki tasarının 1inci maddeleri okunarak
1inci maddeleri kapsamına giren kuruluşların bütçe ve kesin
hesaplarının görüşmelerine turlar hâlinde
başlanmaktadır. Anayasaya göre her bütçenin tümü üzerindeki
görüşmeler yapılmakta ve bölümler ayrı ayrı
oylanmaktadır.
Bugünkü bütçe programında ise
gelir bütçesi de yer almaktadır. Bu nedenle bütçe kanun
tasarısının Gelir ve finansman başlıklı 2nci
maddesi de okutularak görüşmelere açılmaktadır. Bu
görüşmeler sonucunda, gider cetvellerinin bağlı olduğu
1inci madde ve gelir cetvellerinin bağlı olduğu 2nci madde
oylanacak ve böylece 1inci ve 2nci maddelerin görüşmeleri
tamamlanmış olacaktır. Daha sonra bütçe
tasarısının diğer maddeleri sırasıyla
görüşmeye açılacak ve oylanacaktır. Uygulama bugüne kadar bu
yönde olup bu usulün Anayasa ve İç Tüzüke bir
aykırılığı bulunmamaktadır.
Bilgilerinize sunulur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bu
konuda usul tartışması istiyorum. Aleyhte
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Lehte
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aleyhte
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Lehte
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 1inci
maddesinin görüşmeleri tamamlanmadan 2nci maddesinin
okutulmasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hususunda Başkanın tutumu hakkında
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan, usul tartışmasını
açtığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Başkan,
bizim İç Tüzükümüz belli, İç Tüzükümüze göre -yani bunu
değiştirmek mümkün değil- şu sistem kabul edilmiş: Bir
temel kanun var; bir de kanunların önce tümü üzerinde müzakere ediliyor,
maddelere geçiliyor, maddeleri de tek tek görüşülüyor, tek tek
görüşme bittikten sonra oylanıyor. Bir maddenin müzakeresi bitmeden,
oylaması yapılmadan öteki maddeye geçmek mümkün değil İç
Tüzükümüze göre. Ayrıca, İç Tüzükümüzde kanun tasarı ve
tekliflerinin birkaç maddesinin birlikte okunup da bunların tümü
hakkında müzakere açılma usulü de yok.
Şimdi, burada, bütçenin 1inci
maddesi giderlerle ilgili kısmıdır, 2nci maddesi gelirlerle
ilgili, gelir ve finansmanlarla ilgili. Dolayısıyla, 1inci maddedeki
oylamalar bitmeden 2nci maddeye geçemeyiz ve okuyamayız. Bana göre,
yapılan bu uygulama usulsüzdür, İç Tüzüke de
aykırıdır. İç Tüzüke rağmen böyle bir hata yapmak
Başka
kanunlarda, başka bir gün çıkarsınız, bir kanun
tasarısının 10 tane maddesini birden okursunuz, ondan sonra
hepsini müzakereye açarsınız; bu da olmaz.
Ayrıca, Sayın Başkan,
şunu da belirtmek istiyorum: Bugün Cumhuriyet Halk Partisinin birçok il ve
ilçelerinde hâkim kararıyla arama yapılıyor, binalara
asılan levhalar indiriliyor, âdeta Cumhuriyet Halk Partisi ana muhalefet
partisi olarak ortadan kaybedilmeye çalışılıyor, siyasi
faaliyetleri denetim altına alınıyor, partideki
çalışmalar denetime alınıyor. Bu, 1958 yılında
Tahkikat Komisyonu kuran Demokrat Partinin uygulanmasından farksız
bir şeydir. Bunu neye istinaden yapıyor yani iktidar partisi acaba bu
kadar mı dikta rejimine gitti? Artık, despot bir idareye gidiyor,
partileri tehdit ediyor.
Şimdi, biraz önce
arkadaşımız da söyledi, idari para cezalarında yüzde 41
artış yapıyorsunuz, trafik cezalarında yüzde 46
artış yapıyorsunuz. Bu idari para cezaları ne biliyor
musunuz arkadaşlar? İşte, bir yürüyüş yapıyor
öğrenciler, hemen gidiyorlar, kendilerine 3 bin-5 bin lira idari para
cezası
Valiler yapıyor. Yani, Türkiye tam bir dikta rejimine
gidiyor.
Arkadaşlar, herkesin kendisine
düşen görevi yapması lazım. Türkiye Cumhuriyeti devletini dikta
yönetimiyle, zihniyetiyle yöneten insanların bu zihniyetinden vazgeçmesini,
aksi takdirde bunun kendilerine çok pahalıya mal olacağını
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, AKPnin kendi partimizi aramaya, siyasi
faaliyetlerden men etmeye yönelik dikta faaliyetlerini şiddetle
kınıyoruz, bunun karşısındayız. Meşru zeminler
içinde siyasi faaliyette bulunma şartlarını ortadan
kaldırırsanız şunu bilesiniz ki meşruiyetin
kalktığı yerde gayrimeşruya, kaba kuvvete başvurulur. Tayyip Erdoğanı ve Ahmet
Davutoğlunu ikaz ediyorum, bu tür teşebbüslerinden vazgeçsinler,
sonunda çok pişman olacaklar.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, lehte söz isteyen
Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün, onuncu gün,
çalışmalarımıza devam ediyoruz. Birinci gün bütçenin tümü
üzerinde görüşmeler, konuşmalar yapıldı, tümü üzerindeki
konuşmalardan sonra maddelere geçilmesi oylandı. Dolayısıyla,
1inci maddeye geçtik. 1inci maddeye geçtikten sonra da gelir anlamında,
yani kurumların bütçesine geçtik. Netice itibarıyla, 195inci
sıraya kadar görüştük. Bugün onuncu gün, dokuzuncu tur; 195inci
sırada Millî Savunma Bakanlığı, 196ncı sırada
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, 197nci sırada Gençlik
ve Spor Bakanlığı, 198inci sırada Spor Genel
Müdürlüğü, 205inci sırada gelir bütçesi şeklinde gündeme
alınmış. Dolayısıyla, bütçenin tümü üzerindeki
konuşmalar tamamlandıktan sonra maddelere geçilmiştir. Her ne
kadar gelir bütçesi ve gider bütçesi anlamında bir mukayese yapılsa
da 205inci sırada gelir bütçesi şeklinde gündemdedir.
Genel Kurul gündemine hâkimdir,
Başkanlığımızın uygulaması ve bundan önceki
bütçe konuşmaları, görüşmeleri bir gelenek hâlinde
teamülleşmiştir, Komisyonda da bu konu gündeme gelmiştir. Gelir
bütçesi ile gider bütçesi anlamındaki sıralamada, maddelere
geçildikten sonra gider bütçeleri görüşülür, sonra da gelir bütçelerinin
maddelerine geçilip oylanması
Bugün, netice itibarıyla, 5inci
maddeye kadar da gündeme alınmıştır.
Diğer taraftan, Sayın Gençin
usul tartışması açıp başka konulara girmesi de yerinde
değildir.
Başkanlığın
uygulaması yerindedir, teamüller bu noktadır diyor,
Başkanlığın uygulamasının lehinde olduğumuzu
belirtiyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tutumum aleyhinde söz
isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe
kanununun 1inci maddesi giderleri, 2nci maddesi de gelirleri düzenleyen
maddedir. Bugüne kadar, biz, Genel Kuruldaki bütçe görüşmelerinde 1inci
madde çerçevesinde bakanlıkların bütçelerini konuştuk,
bakanlık bütçelerinin görüşülmesi sona ermedi. Bugün de Gençlik ve
Spor Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı ve ilgili kuruluşlarının bütçelerini
görüşeceğiz. Bunların sona ermesinden sonra gelir bütçesini
konuşacağız.
Gelir bütçesi, bütçe kanununun 2nci
maddesinde düzenlenir ve aslında çok uzun boylu konuşmamız
gereken bir bütçedir. İç Tüzüke göre de bir maddenin görüşülmesi
tamamlanmadan diğer maddeye geçilmesi mümkün değildir ancak bugüne
kadarki uygulamalarda teamül farklı oluşmuş, bu şekilde
yürütülmüş ancak bu şekilde yürütülmesi bu uygulamanın
doğru olduğu anlamına gelmiyor. Evet, Başkanlık
Divanı bugüne kadarki uygulamaların bu şekilde olduğunu
ifade ederek böyle bir açıklamayı yapıyor ama olması
gereken 1inci maddeye ilişkin tüm bakanlıkların harcama bütçelerinin
görüşülmesinin tamamlanmasından sonra gelir bütçesinin
görüşülmesidir.
Ben, daha önce Plan ve Bütçe
Komisyonunda üye olduğum dönemlerde, orada zamanın Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı Sayın Sait Açbaya çok kez öneri
yapmışımdır. Günlerce harcama bütçelerini görüşüyoruz,
gelir bütçesini araya sıkıştırıp geçiyoruz. Bu,
doğru değil. En az harcama kadar önemli olan bir kalemdir bu.
Dolayısıyla, şunu öneriyorum: Bundan sonraki uygulamalarda, bundan
sonraki yılların bütçelerinde gelir bütçesini ayrı bir turda
yeterli ağırlığı vererek görüşelim, doğru
olan budur. Bu kadar harcamanın finansmanı nasıl
sağlanacaktır, millet hangi vergileri ödeyecektir, vergi yükünde bir
artış var mıdır yok mudur; bunları iyi
tartışmak gerekir. Dolayısıyla bu usulü, bugüne kadar
benimsenmiş olan bu usulü değiştirmekte yarar var.
İkinci olarak
değineceğim konu -Sayın Başkanın affına
sığınarak usul tartışması kapsamında
değil ama- Cumhuriyet Halk Partisi il binalarına yapılan dünkü
saldırı. Bir mahkeme kararına dayanıyor, evet, bir mahkeme
kararına dayanıyor ama ilk kez bir siyasi parti binasında arama
yapılıyor değerli arkadaşlar. Bir siyasi parti
binasında, ana muhalefet partisinin binalarında polise arama yetkisi
veren bir kararı yargı veriyor ise Türkiye'de kuvvetler ayrılığı
kalmamış demektir. Bu uygulamayı şiddetle
kınıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tutumum lehinde söz isteyen, Mihrimah
Belma Satır, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Satır.
MİHMİRAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24üncü
Dönemde bütçe çalışmasını yapıyoruz. 24üncü Dönemde
bence bütçe çalışmaları içerisinde çalışma
şartları anlamında en verimli dönemi yaşıyoruz. 4
partinin grup başkan vekilleri ve yetkililerinin organizasyonuyla bu sene
11.00de başlayıp makul bir saatte bütçe
çalışmalarını bitirmeye çalışıyoruz.
Bugün geldiğimiz noktada -teknik
olarak Sayın Başkan açıkladı, sayın grup başkan
vekilimiz de açıkladılar- bütçe Anayasa hükümlerine göre
görüşülüyor ve birtakım teamüller oluşmuş. Bu sene
yapılan çalışmalarla ilgili Danışma Kurulunda da 4
partinin ortak imzasıyla çalışma şartları ve
şekli belirlenmiş. Dolayısıyla, Sayın
Başkanın tutumunda yanlış bir uygulama olduğu kanaatinde
değilim. Diğer konuların ilerleyen zamanlarda, bir sonraki dönem
görüşülmesi gerektiği kanaatini ben de tekrar ediyorum.
Sayın Başkanın tutumunun
lehinde olduğumuzu ve çalışmalarımıza devam etmemiz
gerektiğini düşünüyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Biraz önceki yaptığım
açıklamalar doğrultusunda tutumumda herhangi bir değişiklik
olmamıştır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Bülent Belen, Tekirdağ
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Belen.
MHP GRUBU ADINA BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
yılı bütçesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekranları
başında bizi izleyen aziz Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
bilindiği üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735
sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu 2002 yılında Milliyetçi Hareket Partisinin
de ortağı olduğu 57nci Koalisyon Hükûmetince
çıkartılmış ve 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. 3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara gelen 58inci AKP Hükûmeti
-ilk çalışması- yürürlüğe girmek üzere olan Kamu İhale
Kanununun uygulanmasının ne kadar zor olduğu, ihaleyi
yapmayı zorlaştırdığı, kanunun hükûmetlerin
hızına uymadığı, belediyelerin iş
yapamayacağı, bu yüzden kanunun yürürlük tarihinin en azından
bir yıl ertelenmesinin gerektiği; bu arada da gerekli
değişikliklerin yapılabileceği şeklindeki
açıklamalarıyla kamuoyu oluşturmaya çalışmış
fakat o günkü şartlar ve uluslararası kuruluşların direnç
göstermesiyle kanunun yürürlüğe girmesini engelleyememiştir. AKP
Hükûmetinin Kamu İhale Kanunuyla mücadelesi 3 Kasım 2002 tarihinden
bugüne kadar devam etmektedir. İş yapamayınca Kanunun
uygulaması çok zordur., Şikâyet süresi çok uzundur. gibi
mazeretlerle kanunu ve kurumu suçlamak en sık kullanılan yöntemdir.
Ancak esas niyet, istedikleri ihaleyi istediklerine vererek kendi yandaş
ve sermayelerini oluşturmaktır. Bu sebepten, Kamu İhale Kanunu
yürürlüğe girdiğinden bugüne kadar 150den fazla
değişikliğe uğramış, bu değişiklikler
kanun maddeleriyle de sınırlı kalmamış, yönetmelik ve
tebliğlerde de defalarca değişiklikler yapılmış
ve artık ihalelerde sadece ihaleyi kimin alacağının
yazılması kalmış, adrese teslim yapılan ihaleler basit
bir formalite tamamlama seremonisine dönüşmüştür. Deyim yerindeyse
Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdiğinden bu zaman kadar kevgire
döndürülmüştür.
Sayın milletvekilleri, gelelim
özelleştirmelere. 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana iktidarda olan AKP
hükûmetleri, AKPnin kuruluş felsefesinde yer alan Babalar gibi
satarım. söyleminin hakkını vererek göreve geldikleri günden
bugüne kadar 50 milyar dolardan fazla özelleştirme geliri elde
etmiştir. Bu gelir sayesinde yandaşlar zengin, havuzcular abat
edilmiştir. Kamunun en değerli varlıklarından olan
TÜPRAŞ, TÜRK TELEKOM, TEKEL ve Türkiyenin en değerli arazi ve
arsaları yandaşlara, havuzculara değerlerinin çok altında
bedellerle satılmıştır. Peki, bu 50 milyar doları
aşan özelleştirme sayesinde Türkiye ekonomisi düze çıkmış
mıdır? Keşke çıkabilseydi fakat yandaş
kayırmaktan ekonomiye sıra gelmedi.
AKP iktidarları boyunca Türkiye
ekonomisi inişli çıkışlı bir seyir izlemiş,
istikrarlı bir büyüme sağlayamamıştır. Hükûmet ve AKP
sözcüleri, konuşmalarının çoğunda rastladığımız
1924-2002 yılları arasında ülke perişan, 2002den sonra
herkes zenginleşti, ekonomi güçlü, dış borç yok. manasına
gelen açıklamalar yaparken her nedense büyüme oranlarıyla ilgili
olarak kendilerinden önceki dönemlerden hiç söz etmiyorlar.
Sayın milletvekilleri, Avrupa
Birliğine uyum süreci çerçevesinde, 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu ve 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu adı altında, iradi
özerkliğe sahip, kamu tüzel
kişiliğini haiz yeni bir kurum oluşturulmuştur. Söz konusu
kararnameyle, Türkiyede, kanunlar, gereği ilgili oldukları
işletmelere kamu gözetimi yapma yetkisini haiz kuruluşların
yetkileri ile bağımsız muhasebe ve denetim
standartlarını belirleme yetkisi Kamu Gözetimi Kurumuna verilerek bağımsız
denetim konusunda bütüncül bir hukuki yapı oluşturulmaya
çalışılmıştır.
Kamu Gözetimi Kurumunun kamu adına
gözetim yapması, muhasebe ve denetim standartlarını belirlemesi
doğrudur ancak bağımsız denetçileri yetkilendirme ve özlük
hakları bu kurum tarafından yapılmamalı, kurulacak bir
meslek odasınca yapılmalıdır. Yapılan yasal
düzenlemelerle bağımsız denetçilerin yetkilendirilmesi Kamu
Gözetimi Kurumuna devredilmiştir. Bugün itibarıyla, kurum
tarafından yetkilendirilen bağımsız denetim resmî siciline
kayıtlı 9.605, tescil süreci devam eden 1.055 bağımsız
denetçi vardır. Denetim sürecinde yaşanan en önemli sorun, kurum
tarafından yetkilendirilen bağımsız denetçilerin
mesleğini icra edebileceği alanın
sınırlandırılmış olmasıdır. Bunun
başlıca nedenleri: 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
2nci maddesinde kamu yararını ilgilendiren kuruluşlar
kapsamına giren toplamda 2.500 şirketin sayısının
yetersiz oluşu; bağımsız denetimin konusu içinde yer
alması gereken sendikalar, kalkınma ajansları, organize sanayi
bölgeleri, kooperatifler gibi kurumların denetiminin
bağımsız denetçiler tarafından yapılamaması; kamu
ve belediyelere ait iktisadi işletmelerin kamu yararını
ilgilendiren kuruluşlar kapsamı dışında
bırakılması. Yani, bunu da anlamak mümkün değil. Kamu ve
belediyelerin görevi kamuya hizmet etmek, hizmet üretmek iken bu kurumlar kamu
yararını ilgilendiren kuruluş olmayacak ve denetim sürecine tabi
olmayacak.
Görüldüğü gibi,
bağımsız denetimin önemini artıran başlıca sebep
güvenilir bilgi sağlama işlevidir. Şeffaf, açık ve
anlaşılır bilginin en değerli bilgi olduğu, bu bilgiyi
elde etmenin de ancak bağımsız denetimle mümkün
olacağı gerçeği ortadayken günümüzde mesleğin
kısıtlı bir alanda icra ediliyor olması kamuoyu
açısından olumlu sonuçlara yol açmamaktadır. Denetimsizlik
kazalara, facialara, ölümlere neden olurken finansal denetimsizlik
şirketlerde ve ülkelerde ekonomik krizlere neden olmaktadır. Bu
nedenle, denetimin her alanda kapsamı genişletilmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP Hükûmetinin hazırladığı son Orta
Vadeli Programa göre, 2015 yılı merkezî yönetim bütçe gelirlerinin
2014 yılına göre 20,9 milyar Türk lirası artırılarak
451,9 milyar Türk lirasına yükselmesi öngörülmektedir.
Bütçe gelirlerinin artması için
ilk şart büyümenin artmasıdır. Büyüme artmıyorsa
enflasyonun, enflasyon artmıyorsa vergilerin artması
kaçınılmazdır. 2015 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde
4 büyümesini hedefleyen Hükûmet, vergi gelirlerinde ise yüzde 12,97
artış öngörmektedir. 2015 merkezî yönetim bütçe gelirleri içerisinde
yaklaşık yüzde 90la en yüksek gelir kalemini oluşturan vergi
gelirleri 427 milyar 48 milyon Türk lirası olarak öngörülmektedir.
Vergi gelirleri içerisinde 163 milyar
211 milyon Türk liralık kısmı gelir ve kurumlar vergisi, geri
kalan kısmı ise dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
Hükûmetin bütçe hedeflerine ulaşabilmesi için KDV ve ÖTV gibi dolaylı
vergilerde artış yapması gerekmektedir. Bu durum, dolaylı
vergilerin kaynağı olan tüketim maddelerine zam anlamına
gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, aldığımız her mal ve
hizmetin bedelinin bir kısmı vergi olarak bütçe gelirlerine
gidecektir.
Değerli milletvekilleri, resmî
kayıtlara girmeyen, yetkili kamu organlarınca kontrol edilmeyen
ekonomik işlem ve faaliyetlerin ortak ismi olan kayıt
dışılık Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biridir.
Günümüzde kayıt dışı ekonominin gayrisafi yıllık
hasılaya oranı yüzde 32,2ye çıkmış, kayıt
dışı istihdamın toplam istihdam içindeki oranının
ise yüzde 52ye ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu oranlar
millî gelirin üçte 1ine denk gelmekte ve acilen önlem alınması
gerekmektedir.
Gelirleri artırabilmek için,
Milliyetçi Hareket Partisinin programında da yer alan ve özellikle
üzerinde durulan, üretimin artırılmasını hedef alan üretken
ekonomiyi teşvik etmek ve kayıt dışı ekonomiyi
kayıt altına almak gereklidir.
2015 bütçesinin bir diğer
özelliği ise seçim bütçesi yaklaşımıyla
hazırlanmış olmasıdır. Sayın Maliye Bakanı
bu yaklaşımı kabul etmese de bütçe giderlerinin
ayrıntılı ve karşılaştırmalı bir
değerlendirmeyle incelenmesi bu yaklaşımı
doğrulamaktadır. Örnek vermek gerekirse sosyal harcamalar 2014
yılında 29,4 milyar lirayken 2015 bütçesinde 3,5 milyar liralık
artışla 32,9 milyar Türk lirasına yükseltilmiş, sosyal
güvenlik harcamalarındaki artış toplam bütçenin yüzde 17sine
karşılık olan 80,8 milyar liraya çıkarılmıştır.
Bunların dışında, yerel yönetimlere yapılacak
aktarımlar, Maliye Bakanlığı bütçesinden yapılan
yardımlar, BELDES, KÖYDES, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonundan yapılan nakit, kömür, buzdolabı,
çamaşır makinesi gibi yardımlardaki artışlar,
yatırımcı olmayan bakanlıkların çeşitli harcama
fasılları üzerinden yerel ve bölgesel destekler yapması gibi
veriler, Hükûmetin bütçeyi seçim bütçesi yaklaşımıyla
hazırladığının göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
Hükûmetin 2015 yılı bütçesine ret oyu vereceğimizi belirtir,
Türk milletinin Genel Başkanımız Sayın Doktor Devlet
Bahçeli tarafından ilan edilen 17-25 Aralık yolsuzluk ve
rüşvetle mücadele haftasını kutlar, saygılarımı
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına birinci konuşmacı Turhan Tayan, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Tayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURHAN TAYAN (Bursa)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma
Bakanlığı 2015 mali yılı bütçesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Güneydoğuda devlet otoritesinin
yok edildiği, Genelkurmay Başkanının Çözüm sürecinin
içeriğinden bilgimiz yok. dediği bir ortamda, Kıbrıs
açıklarında Rum Kesimi, Yunanistan ve İsrailin
uluslararası hukuk hiçe sayılarak petrol sondajı ve
paylaşımına giriştiği, yasa dışı
göçlerin tepe yaptığı, uyuşturucu trafiğinin
arttığı, enerji kavga ve kaygılarının
geliştiği, din ve mezhep ihtilaflarının endişe verici
bir seyir takip ettiği dönemde Millî Savunma Bakanlığı bütçesini
görüşüyoruz.
Yeni sorunlar var, klasik savaş
tehlikelerinin ötesinde yeni risklerle karşı
karşıyayız. Atatürkün Yurtta sulh, cihanda sulh.
barış ilkesi ancak güçlü orduyla gerçekleşebilir. Türk
Silahlı Kuvvetlerinin güçlü olması Türkiye için
kaçınılmazdır. Stratejik konumumuz elbette bunu gerektiriyor.
Türkiye bir İsviçre değildir. Biz, savunmamızı ne NATOya
ne de başka kuruluşlara ve ülkelere ihale edemeyiz. Biz, Afganistan
değiliz. Bu şartlarda Savunma Bakanlığı bütçesinin
yüksek teknolojik silah gücünü öngörmesi, eğitimli, disiplinli, moralli
bir personeli hazır tutacak seviyede olması, lojistik yönden zengin
olması gerekir. Atatürk devrimlerinin ve ülke bütünlüğünün fedakâr
savunucusu ordumuzun çabaları bildiğimiz bazı çevreleri maalesef
rahatsız etmektedir. Unutulmamalıdır ki Türkiyenin
bağımsızlığını, Türkiye Cumhuriyetini bize
kazandıran bu şerefli askerdir. Mustafa Kemal, Kurtuluş
Savaşını Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle
yönetmiştir. Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşından sonra
cumhuriyetin temellerini atarken silah arkadaşlarına Ya üniforma ya
Türkiye Büyük Millet Meclisi. diyerek muzaffer orduyu
kışlasında tutmuştur. Bu demokrat dik duruş
İttihat ve Terakkinin Selânik toplantısında da bizzat Mustafa
Kemal tarafından dile getirilen bir duruştur.
Sayın milletvekilleri, demokrasi
tarihimizde 27 Mayısta, 22 Şubatta, 21 Mayısta, 12 Martta ve 12
Eylülde askerî müdahaleler olmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, bunların adı ne olursa olsun, netice
itibarıyla hepsi millî iradeye zor kullanarak birer müdahaledir. Demokrasi
içinde bu müdahaleler kabul edilemez, iyi darbe, kötü darbe olamaz, tüm
darbeler kötüdür ve suçtur. Zararı ise demokrasiyedir, milletimizedir ve
değerli askerimizedir. Son yıllarda Türk
Silahlı Kuvvetleri, tarihinde ilk defa kumpasla, iftira ve tertiplerle
savunmasız bırakılarak kıyıma
uğratılmıştır. Yüzlerce değerli subay, komutan ve
26ncı Genelkurmay Başkanı hapse atılmış, ordudan
ihraç edilmiş, pırıl pırıl
kurmaylarımızın geleceği yok edilmiştir.
Bu talihsiz tertiplerle
sözüm ona askerî vesayete son vermek isteyenler, iddialarına göre,
kendilerini paralel devlet vesayetinin altında bulmuşlardır.
Ülke siyasallaşmış, yargı vesayetinin altında
ezilmiş ve kalmıştır.
Sayın
milletvekilleri, yaşanan bu acı olaylar karşısında
susanları, adil yapılmayan yargılamaya alkış
tutanları tarih unutmayacaktır. Hâlâ Anayasa Mahkemesi
kapısında hak arayan mağdur askerlerimizin feryadı var.
Sayın
milletvekilleri, bütün bunlar olup biterken iktidarınız bu
davaların savcılığını yapıyordu.
Sözcüleriniz Ne yapalım, yargı bağımsız, biz bir
şey yapamayız. diyorlardı. Oysa beraber yürüyordunuz siz bu
yollarda. Asker ocağına nifak sokmak, tertip yapmak, kumpas kurmak,
onları savunmasız bırakmak, bağımsız ve
tarafsız yargı yerine özel yetkili mahkeme usulleriyle hukuka ve
adalete darbe yapmak isteyenler özellikle bu dönemde özel himaye
edilmişlerdir.
Sayın Bakan, sayın milletvekilleri;
Türk Silahlı Kuvvetleri moralsizdir. Şimdi bu ordunun
yaralarını sarmak hepimizin görevi olmalıdır. Darbenin
iyisi kötüsü olamaz. Darbe o kadar kolay, o kadar basit de değildir.
Günümüzde darbe, darbecilik âdeta tuluat olmuştur,
magazinleşmiştir. Terörle mücadelede binlerce şehit vermiş
olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin 26ncı Genelkurmay
Başkanını terörist ilan etmek ve yine Çarşı grubunu
darbeyle suçlamak olsa olsa hukuku katletmektir. Her demokratik muhalefet
hareketini darbe olarak görmek, algı yaratmak, darbe
karşıtlığı altında baskı rejimi kurmak
aldatıcıdır. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve casusluk
davalarında mağdur edilen vatan evlatları adil yargılama
istiyor, lütuf istemiyor, af istemiyor, hak arıyor,
itibarlarının, kaybettirilen haklarının ve geleceklerinin
iadesini bekliyorlar. Şimdi, bu istek darbeye karşı
olduklarını söyleyenler için bir fırsattır. Yüce Meclis bu
iadeiitibarı yapmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
yapmış olduğumuz yasa teklifi herkese açıktır. Belli
dönemler için yapılan hak düzenlemeleri tümüyle ele
alınmalıdır. Mağduriyetler baştan sona tümden
giderilmelidir.
Sayın milletvekilleri, vaktimizin
yeterli olmaması sebebiyle bazı hususları kısaca
geçiştirmek istiyorum. Bütçe vesilesiyle 100 binin üzerindeki
astsubayımızın, uzman erbaşımızın özlük
haklarının iyileştirilmesine, şehit ailelerinin
isteklerine, gazilerimizin beklentilerine, Silahlı Kuvvetlerimizin modern silah
gücüne kavuşması çalışmalarına, füze savunma
sisteminin geliştirilmesi çalışmalarına hız
verilmesine işaret etmek isteriz. Bedelli askerlik konusunda
çıkardığımız yasanın adil
olmadığına, eşitsizliğe neden olduğuna işaret
etmek isteriz. Anayasamızın emredici hükmü gereği sosyal devlet
anlayışı ve eşitlik ilkesine uygun olarak, gücü olmayan
gençlerin de bedel ödemeden bu yasadan yararlanmasının çok doğru
olacağını defaatle ifade ettik ancak anlatamadık. Kamu
vicdanı bu konuda kanatılmıştır.
Bu duygularla yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Bütçenin ülkemize ve Türk Silahlı
Kuvvetlerine hayırlı olmasını diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi için
Eski Sayın Savunma
Bakanımız Güneydoğuda devlet kalmamıştır. falan
dedi. Bir Şırnaka davet ediyoruz, gelsin de biraz gezdireyim ben.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına ikinci konuşmacı Mustafa Moroğlu, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Moroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; günlerdir,
önce Plan ve Bütçe Komisyonunda, şimdi de Mecliste 2015 yılına
ilişkin bütçenin giderlerini ve gelirlerini konuşmaya devam ediyoruz.
Bugün de bizim ilgilendiğimiz
konu, Millî Savunma Bakanlığının bütçesi. Ve Millî Savunma
Bakanlığı içerisinde Savunma Sanayii
Müsteşarlığının bütçesiyle ilgili grubumuzun
görüşlerini ifade etmeye çalışacağım. Fakat bununla
ilgili konuşmama geçmeden önce, bugünü, 19 Aralık 1978
yılını Meclisin hatırlaması gerektiğini ve millî
savunmaya ilişkin bugünü hatırlamanın önemine dikkat çekmek
istedim. Çünkü 19 Aralık-26 Aralık arasında, 1978
yılında, bu ülkenin yurttaşlarından bir kısmı,
Kahramanmaraşta 150 kişinin öldürülmesine sebep olan bir
saldırıyla karşı
karşıya kaldı ve yurttaşlarımızın 150si
hayatını kaybetti, 200ün üstünde yaralı oldu. Ve bununla
başlayan katliamlar, yine devletin içerisinde bugün hâlâ açığa
çıkarılmamış birtakım güçler tarafından,
Sivasla, Çorumla devam etti. Eğer
bu ülkeyi yönetenler, bu ülkenin siyasetçileri, bu ülkede yaşayan bütün
yurttaşlar arasında eşitliği, adaleti, beraberce üretip
hakça bölüşmeyi ve birbirlerine karşı düşmanca tutum
takınmak yerine beraberce yaşamayı öğrenmedikleri müddetçe;
millî savunmaya, teknolojiye, sanayiye, silahlanmaya ne kadar para
ayırırsanız ayırın, teknolojiyi geliştirmek için
ne kadar Savunma Sanayii Müsteşarlığına yatırım
yaparsanız yapın bu ülkenin savunmasının asıl
temelinin yurttaşların birliğinden ve beraberliğinden
geçtiğini unutmamanızı belirterek konuşmama başlamak
istiyorum.
Meclisin asıl görevlerinden
birinin halkın vergileriyle toplanan
bütçenin nasıl harcandığını denetlemek
olduğunu, bütçe hakkının yurttaşların en önemli
haklarından biri olduğunu hatırlatmama sanırım gerek
var. Şunun için gerek var: Çünkü Meclisin en önemli görevlerinden biri
olduğuna göre, biz, muhalefet, bütün milletvekilleri hem
yurttaşlardan duyduklarımız hem Sayıştay
raporlarından edindiğimiz bilgiler ışığında
hem de ülkemizde yaşanan çeşitli olaylardan edindiğimiz bilgilere
dayanarak iktidara yani yürütmeye bu bütçeyi kullanmadaki
yanlışlıkları ifade edeceğiz, sorular
soracağız, cevabını alacağız; mümkünse, sizin
baskınızdan korkmayan basın, medya kuruluşları
vasıtasıyla yurttaşlarımızın dinlemelerini
sağlayacağız. Yani demek ki biz soracağız, iktidar da
cevap verecek. Ama bugüne kadar Mecliste görev yaptığımız
bütçe görüşmelerinde, daha önceki yasalar çıktığındaki
konuşmalarımızda sorulan soruların hepsine iktidar yerine
AKP milletvekilleri cevap verince, bu Meclis sormak yerine örtmeyi, cevap
vermek yerine savunmayı temel aldığı müddetçe bu görevimizi
yerine getiremediğimizi ifade etmek istiyorum. Onun için bu soruların
cevaplarını yurttaşlarımız duysun diye konuşmama
devam etmek istiyorum çünkü AKPli milletvekili arkadaşların acaba
bize de bu denetlemede bir görev düşüyor mu diye dinlemek zahmetine
katlanmadıklarını hep beraber bugüne kadar gördük.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı
bütçesiyle ilgili Sayıştay raporlarını incelediğimizde
Sayıştay raporlarındaki üç tane arızaya yani Savunma
Sanayii Müsteşarlığının harcaması gereken
bütçeyle ilişkili üç tane arızaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bunlardan birincisi, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Savunma
Sanayii Destekleme Fonunun bütçesinin yüzde 2si kadar bir bölümünü kullanmakla
yükümlü kılınmış yani bu hak ona verilmiş fakat
-yurttaşlarımızın anlayacağı dilde söyleyeyim-
Bu yüzde 2 bütçenin yatırımlara ne kadar
harcandığını şu defterde tutmak zorundasın.
demiş. O defterde tutulursa bu hesap, Sayıştay bu bütçenin
yatırımda doğru kullanıldığını, hangi
yıllarda kullanıldığını, kime verildiğini
çok açık bir şekilde görme hakkına, görme olanağına
sahip. Ama bu burada tutulmamış, gizlenmek için, hiç de
bakılmaması gereken başka defterlerde tutulmuş. Bu
arızayı tespit etmiş ve bunun bir daha böyle
yapılmaması gerektiğini iletmiş Sayıştay,
raporlarında.
İkinci arıza da şu:
Savunma Sanayii Müsteşarlığına ayrılan bütçe toplam
Savunma Sanayii Destekleme Fonunun yüzde 2sine tekabül eden 43 milyon
civarında. Bu 43 milyonun bir kısmı yatırımlara
harcanıyor, 33 milyon, 34 milyon civarındaki bir kısmı da
personele yani Savunma Sanayii Müsteşarlığında
çalışan personel için kullanılıyor. Fakat öyle bir
şeyle karşı karşıya kalınmış ki Savunma
Sanayii Müsteşarlığı, kendi ihtiyacı olan personeli
başka bir şirket üzerinden, Savunma Teknolojileri ve Mühendislik
Anonim Şirketi üzerinden 139 personele 60,5 milyon para harcayarak
karşılamış. Yani bir tarafta Savunma Sanayii
Müsteşarlığının 654 personelinden bu hizmet 30
milyonla alınırken, 654e bu para ödenirken 139 personele 60,5 milyon
gibi bir para harcanmış. Sayıştay raporlarında bu
arızaya da dikkat edilmiş.
Tabii, böyle bir arıza üçüncü bir
arızayı doğurmuş. Bütçe yetmiyor tabii, senin Savunma
Sanayii Destekleme Fonundan yüzde 2sini aldığın bütçe bu
personel ve hizmet alımlarını karşılamaya yetmiyor. Bu
sefer, harcaması gereken paradan daha büyük bir miktarı, üç
katını harcıyor; bu da Sayıştay raporlarında
ifade edilen üçüncü arıza.
Değerli arkadaşlarım,
Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren, Millî Savunma
Bakanlığını ilgilendiren her konuda, her yasa
tasarısı gündeme geldiğinde eşitsizlikleri,
adaletsizlikleri gidermek için önemli çabalar gösterdik ve bu konuda hem
Bakanlığımız hem de Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev
yapan arkadaşlarımız bilir ki Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bu
eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin giderilmesinde
uzlaşıcı bir tavır takındı. Ama çok önemli
konularda, asla, hiçbir eşitsizliği giderecek bir yaklaşım
göremedik. Bunların en önemlilerinden biri, hepimizin bildiği resen
emekliler konusuydu. Bunu her konuda ısrarla dile getirmeye devam
edeceğiz. Umarım, bu Meclis, süremiz sona ermeden de ocak
ayından itibaren önümüze gelecek yasa tasarılarında şûra
kararları dışında mahkeme yolu açık olarak ordudan
atılan, uzaklaştırılan yurttaşlarımızın
da özlük haklarını kendilerine iade eder; itibarlarını iade
ederiz. Şimdi, bunda şöyle bir kaçamak yola kaçılıyor: 100
Türk lirası bir para ödenerek, bu arkadaşlara tazminat ödemesi kabul
edilerek güya hakları verilmiş sanılıyor. Bunların
istediğinin sadece para olmadığını, asıl
isteklerinin haksız yere atılmaktan muaf tutulmaları
gerektiğini, itibarlarının iade edilmesi gerektiğini
bilmelerini rica ediyorum. Umarım bu sorunu da çözeriz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Üçüncü konuşmacı Erdoğan Toprak,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Toprak. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
öncelikle bütçemizin hayırlara vesile olmasını diler, hepinizi
saygıyla selamlarım.
Bu kürsüye çıkarken gönül isterdi ki Spor
Bakanlığının işlettiği, yönettiği Gençlik
Sporun başarılarını anlatmak isterdim. Yani buraya
çıkarken o geçmişten devraldıkları 12 Dev Adamın
efsanesinin devam etmesini isterdim, Filenin Sultanlarının
başarısını övmek isterdim, dünya 3üncüsü Türk Millî
Takımının övülmesinin devamını isterdim, dünyadaki
aldığımız madalya sayılarının
başarısını anlatmak isterdim. Ama, değerli
arkadaşlarım, öyle bir Spor Bakanlığı yönettiniz ki
12 Dev Adam aldınız, 12 Dev Adamı cüce hâline getirdiniz.
Filenin Sultanlarını aldınız, Filenin Sultanları
ortalıkta yok. Dünya 3üncüsü Türk Futbol Takımı
aldınız, şu anda elemeleri geçemiyor. Dünyadaki başarı
sayımız, madalya sayımız yükseklerdeydi 2004te 11e,
2008de 8e, 2012de de 5e düşürdünüz yani Türk sporuyla ilgili, burada,
başarıyla ilgili size teşekkür edeceğimiz hiçbir nokta bize
bırakmadınız. Onun için bu konuşmamı biraz size yol
göstererek, biraz da yaptığınız hataları anlatarak
devam etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şunu söyleyeyim: Bunun sebebi nedir biliyor musunuz? Spora siyaseti
bulaştırdınız, yetenekli insanların sporun yönetimine
gelmesi gerekirken federasyon seçimlerini Başbakanlık koridorlarında
yürüttünüz. Öyle olunca sporda da başarısızlık
kaçınılmaz oldu.
Şimdi, değerli
arkadaşlarıma şunu sormak isterim: Federasyonların
yapısı şu anda başarı için mümkün mü? Değil.
Bugün, UEFAya eskiden bir takım direkt, diğeri de az bir ön elemeyle
giderdi ama şu anda gelinen noktaya baktığınızda
eğer Yunanistan 1 puan daha alsaydı Türk Millî Takımı,
Türkiyedeki federasyonlar direkt bir tane kulübü
yarıştıramayacaktı. Neden? Çünkü federasyonları öyle
bir noktaya getirdiniz ki kendi isteğiniz doğrultusunda hiçbir
federasyona yaşam hakkı vermediniz. Eskiden televizyonların
başında insanlar zevkle maçları izlerlerdi. Şu anda izliyor
mu? Hayır. Neden? Çünkü şu anda futbolda hızla bir
düşüş var. Tribünlere bakın bomboş. Niye tribünler boş
arkadaşlar? Çünkü PASSOLİG çıkardınız. PASSOLİG
nedir? Az gelişmiş ülkelerin çıkardığı bir
uygulama. Dünyada nerede var PASSOLİG? Arjantinde var, buna benzer yok.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Arjantinin futbolda durumu ne?
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Peki,
biz niye seyirci ile futbolcu arasına getirip bunu koyduk? Niye seyirci
ile futbolcu arasına getirip PASSOLİG diye meret bir şey koyduk?
Dünyada da hiçbir uygulaması yok. Size gelinceye kadar bu ülkeyi
yönetenler, federasyonlar tribünlerde tel örgüleri kaldırdılar ama
bugün siz getirip tel örgüleri tekrar koydunuz. Ne oldu? Gençleri spordan
soğuttunuz. Peki, spordan soğuyan gençler ne oldu? Değerli
AKPli milletvekili arkadaşlarım, bonzai arttı, gençliğin
uyuşturucuya gidişi arttı, yüzde 300 doping arttı. Türk
sporunun geldiği nokta, dopingli, uluslararası alanda şaibeli
olan bir Türk sporcusu yarattınız. 648 tane doping numunesi
alındı, 90 tane numune pozitif çıktı. Şimdi bu mudur
Türk sporunun başarısı? Türk sporunda başarıdan
eğer bahsedeceksek Türk sporunda dopingi ortadan kaldırmamız
lazım ama federasyonların
başarısızlığını, federasyonların bu
kötü yönetimini örtmek için madalyalarda teşvik uygulaması
getirdiniz. O neyi getirdi değerli arkadaşlarım? Dopingli
sporcuları getirdi. Peki, dopingsiz sporcular ne oldu? 648 tane numuneden
90 tanesi pozitif çıktı yani siz hormonlu bir sporcu yetiştirme
niyetindesiniz, bu da Türkiyenin ayıbıdır. Dünyada
baktığınızda Türkiyenin bu noktada şaibesi var.
İşte, Türkiyenin olimpiyatları alamamasının
altındaki en büyük neden de budur. Peki, bunları bırakıp
başarı için mücadele ettiniz mi? Hayır.
Bir taraftar kulübünü darbe
yapıyor diye yargının önüne attınız.
Yargının önüne atılan o taraftar kulübü yani Çarşı,
değerli arkadaşlarım, köylerde kütüphane
yapıldığında Çarşı orada, Vandaki depremdeki
vatandaşların yanında Çarşı var. Çarşı
duyarlılıkları yüksek, bu toplumun en sağduyusudur ama siz
bu Çarşıyı tutup darbeyle suçladınız. Darbenin galiba
siz nasıl olduğunu bilmiyorsunuz. Darbe tankla yapılır,
darbe topla yapılır, darbe silahla yapılır ama siz
Çarşının elindeki şu kaşkolü bir darbe aracı
olarak gördünüz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kafayla
sizin bu ülkeyi yönetmeniz mümkün değil.
Peki, sporda şiddet var mı?
Var. Değerli arkadaşlarım, siz devlet eliyle tribünleri ikiye
böldünüz. Taraftarları, aynı renge gönül veren taraftarları
ikiye böldünüz. Alternatif taraftar grupları yarattınız. Bunu
Beşiktaşta da yaptınız. Yapay taraftar kulüpleriyle sporu
bir adım ileri götüremezsiniz. Bugün, Beşiktaşta 1453 diye
yapay bir taraftar kulübü yarattınız. Amaç neydi?
Çarşıyı bölmek.
Peki arkadaşlar, spor dostluk,
barış, kardeşlik değil mi? Devletin görevi de
barış içerisinde bu toplumdaki vatandaşların maç seyretmesi
değil mi? Devlete yakışır mı taraftar kulübünü ikiye
bölüp, yapay taraftar kulübü şefleri yaratıp kulüpleri bölmek?
Devletin görevi bu mudur?
Gençliğe geldiğinizde,
gençlik de aynı noktada. Şimdi gençlik politikasını
konuşacağım ama olmayan bir şeyi nasıl
konuşayım. Siz gençlikle ilgili baktığınızda,
gençliği sadece kız ve erkek öğrencilerin
kompartımanlarının ayrılması olarak mı
düşünüyorsunuz? Ben böyle düşünmüyorum. Ben gençliğe
baktığımda, yarınlarımızın geleceği
olan gençliği düşünüyorum. Kadınıyla, erkeği ve
kızıyla yan yana kardeşçe büyüyen ve birbirini tanıyan,
birbirini anlayan bir gençlik olarak düşünüyorum. Ama, siz gençliğin
bonzaiden kurtulması için mücadele etmiyorsunuz. Bonzai eğer bu
ülkede yüzde 300 artmışsa dört yıl içerisinde, dönüp Gençlik ve
Spor Bakanlığı kendisine bakmalı. Eğer bir taraftar
kulübü yargının karşısına belli güçler tarafından
çıkarılıyor ve buna Gençlik ve Spor Bakanlığı
karşı çıkmıyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) -
Gençlik ve Spor Bakanlığının bence bu konuda
başarılı olduğu hiçbir nokta yok. Gönül isterdi ki burada
farklı şeyler söyleyeyim ama Türk sporunun gerçeği bu
arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dördüncü
konuşmacı Osman Kaptan, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaptan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; üniversite çağına gelmiş
çocuklarımızın annelerinin ve babalarının korkulu
rüyaları, çocuğumuz üniversiteyi kazanabilecek mi, kazanamayacak
mı? Kazanması hâlinde nerede yatıp nerede kalkacağı ve
ne yiyip ne içeceği önemli ve ciddi bir sorun olarak ortada
durmaktadır.
Sayın arkadaşlar, son on
yılda her ile bir üniversite açılmış, üniversite
sayısı 2,5 kat artmış, öğrenci sayısı da 2,5
kat artmıştır. Yurt sayısı ve yatak kapasitesi ise
ancak yarım kat artmıştır, 1 kat bile
artmamıştır.
Ekim 2014 tarihi itibarıyla Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı 81 il ve 149 ilçede 391
adet yurt, bu yurtlarda da 356 bin yatak kapasitesi mevcuttur. Devletin
açtığı yurtlar yetersiz kalmaktadır. Her yıl yurt
ihtiyacının yarısı bile karşılanamıyor,
ancak üçte 1i, dörtte 1i karşılanabiliyor. Örneğin, 2014
yılında yurtlara 488 bin öğrenci müracaat etmiş, bunlardan
417 bini geçerli olarak kabul edilmiş, bunlardan da ancak 106 bini
kayıt yaptırabilmiştir. Gençlik ve Spor Bakanı ise Plan ve
Bütçe Komisyonunda Geçerli
başvuruların yaklaşık yüzde 40ı
karşılanmıştır. diyor.
Sayın Bakan, yurtlara müracaat
edenlerin yüzde 40ı değil ancak yüzde 22si kayıt
yaptırabilmiştir. Kelime oyununa gerek yok. Burada önemli olan, size
göre geçerli olan başvurular değil, yurtlara ihtiyacı olan
öğrencilerin başvurularıdır. Geçmişte bu alandaki
boşluğu doldurmak için cemaat,
tarikat ne varsa devreye girdiğini
hepimiz gördük, biliyoruz.
Sayın
arkadaşlarım, 17-25 Aralık 2013 öncesi Cemaatle beraber yürüdük
biz yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. diyordunuz,
şimdi cemaatle yollarınız ayrıldı. AKPli belediyeler
önceden göz yumdukları ruhsatsız cemaat yurtlarını
şimdi bir bir kapatmaya başladı.
Sayın milletvekilleri, yurt
ihtiyaçlarının karşılanması için 10 Eylül 2014te
kabul edilen torba kanunla belediyelere orta ve yükseköğrenim öğrenci
yurdu açma görevi verilmiştir. Zaten, bazı belediyeler, ihtiyacı
önceden duyarak, görerek bu alanda hizmet veriyorlardı. Örneğin,
Beşiktaşta iki dönem belediye başkanlığı yapan
İsmail Ünal, kız ve erkek öğrenci yurtları açarak bu alana
öncülük etmiştir. Aynı şekilde Çankaya eski Belediye
Başkanı Muzaffer Eryılmaz da kız ve erkek öğrenci
yurtları açmıştır. Her iki sayın başkanın bu
konudaki çalışmaları takdire şayandır.
Sayın arkadaşlar, biz,
burada, bu Mecliste 10 Eylül 2014te kanun çıkarıyoruz belediyeler
yurt açsın diye. Bu kanun daha Mecliste görüşülürken Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Menderes Türel, kendinden
önceki CHPli Büyükşehir Belediye Başkanı döneminde açılan
öğrenci yurdunu Cumhurbaşkanının oğlunun vakfına,
TÜRGEVe protokolle veriyor.
İşte belgesi
Niye Kredi ve Yurtlar Kurumuna devredilmiyor da,
kiralanmıyor da TÜRGEVe veriliyor? Koskoca Antalya Büyükşehir
Belediyesi bu işi yapamıyor da mı TÜRGEVe veriyor? Kanunla
belediyelere yurt açma görevini bunun için mi verdik?
Sayın
arkadaşlar, üniversiteyi bitiren yaklaşık 800 bin kişi,
devletten aldığı öğrenci kredisini ödeyemedikleri için
icralık duruma düşmüşlerdir. Son çıkarılan torba kanun
da sorunu tam olarak çözememiştir. Devlet saraylarda şatafatla temsil
edilirken çocuklarımız simit saraylarında sabah akşam yaşamlarını
simitle sürdürürken niye öğrenci yurdu açmıyoruz da saray
yapıyoruz, onu anlamış değiliz. Saray yaptırmak yerine
öğrenci yurdu yaptırarak, geleceğimiz olan
çocuklarımıza yatırım yapmak daha itibarlı değil
midir? Sayın arkadaşlar, her şeyi yapan TOKİ hastane,
postane, okul, döner kavşak yaparken niye ihtiyaç olan öğrenci
yurtlarını hemen yapıp da bitirmiyor? Sayın
arkadaşlar, YURTKUR için kiralanan binalar, bunların
donatımı, lokanta ve kantin işletmeleri ve beslenme
yardımları neden ihalesiz olarak iktidar yandaşlarına
verilmektedir? Yurtlara yerleştirmede her yıl kamuoyuna
açıklanan yedek listeler bu yıl niye
açıklanmamıştır? Yurtlara yerleştirmede genel müdür
kontenjanı geçen sene kaldırılırken bu sene yönetmelikle
bakana kontenjan ayrılmasının mantığı nedir?
Açıkça siyasi kayırmayı bakan eliyle yapmak değil midir bu?
Sayın arkadaşlarım, 12 Kasım 2014 tarihi itibarıyla
binlerce öğrenci yurt sırası beklerken YURTKURun 47.605
yatağı neden boş tuttuğu açıklanmalıdır. AKP
Gençlik Kollarının yurtlara öğrenci yerleştirdiği
iddiaları Mısırdaki sağır sultanı bile
rahatsız ederken bizim iktidar Kredi ve Yurtlar Kurumunu
Sayıştay denetiminden kaçırmaktan rahatsız
olmamaktadır. Bu kanun taslağında diyor ki: Sayıştaya
gerekli bilgi ve defterler sunulmadı. demiyor,
denetime
sunulamamıştır. diyor.
Sayın arkadaşlar, artık
ben şunu anladım ki, bizim iktidarın gerçekleri görecek yüzleri
yok, gözleri yok, duyacak kulakları da yok, söyleyecek dilleri de yok,
mübarekler üç maymunu oynuyorlar. Vatandaştan korkmuyorsunuz bari
Allahtan korkun diyorum.
Sözlerime son verirken de Gençlik ve
Spor Bakanına bir soru sormak istiyorum: Sayın Bakan, Samsunda
şehrin tam orta yerinde bir stadyum var;
Bakanlığınızda, bunu kaldırıp Tekkeköye 33 bin
kişilik stadyum yaptırıyorsunuz Samsunda. Niye aynı
büyüklükte bir stadyumu turizm ve tarımın başkenti olan
Antalyada şehrin tam ortasında, trafiği felç edecek bir
şekilde şehrin tam merkezine yaptırıyorsunuz? Bunda sizin
ve sizden önceki bakanın Samsunlu olmasının bir rolü mü var,
yoksa rantın Antalyada yüksek olmasının mı rolü var?
Hepinize saygılar sunarım,
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Beşinci konuşmacı Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Kuşoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı
bütçeleri üzerinde grubum adına konuşmak üzere söz aldım.
Değerli arkadaşlar, Maliye
Bakanlığı bütçesi üzerinde her sene benzeri
konuşmaları yapıyoruz diğer bakanlıklarda olduğu
gibi ama Maliye Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak çok
esaslı eleştiriler yapıyoruz. Hakikaten temel eleştiriler
ama her sene bunlar düzeleceğine artıyor.
Maliye Bakanlığı devleti
temsil eden bakanlıktır. Devlet deyince ilk akla gelmesi gereken
bakanlık, Maliye Bakanlığıdır. Devlet ciddiyetini,
devlet ağırlığını göstermesi gereken
bakanlıktır Maliye Bakanlığı. Ama maalesef Maliye
Bakanlığı, sizler de fark ediyorsunuzdur, her sene bu
ağırlığını, bu ciddiyetini kaybediyor. Bunun çok
çeşitli sebepleri var. Sadece kendi kadrolarını, kendi
yetiştirdiği değerli elemanları harcadığı
için değil özellikle son yıllarda; sadece kurullarını,
devlete adam yetiştiren, denetimin ciddiyetini gösteren
kurullarını kaybettiği için değil, bunun
dışında da sebepler var.
Maliye Bakanlığı gibi
bir kuruluş, kurum, kendi çıkardığı kanunlara, kendi
mevzuatına aykırı hareket ediyor maalesef. Maliye
Bakanlığı böyle bir ortamda
Mesela dün Sayın Başbakan bir
açıklama yaptı bu dönüşüm programlarıyla ilgili olarak. Dün
diyor ki: Tasarruflarımızı artırmamız gerekiyor,
tasarruf artıracağız. Bunu yapması gereken kuruluş
öncelikle Maliye Bakanlığıdır tabii ki ve Sayın
Başbakan Tasarruf, tasarruf dedikten sonra somut olarak ne getirdi
biliyor musunuz? Plaket tasarrufunu getirdi. Bundan sonra plaketler
verilmesin; çok yer kaplıyor, çok da masraf oluyor. dedi; getire getire
bunu
Ya, buna şimdi sayın milletvekillerimiz de gülüyorlar. Böyle
komik bir şey olabilir mi? Tasarruf gerçekten çok önemli. Türkiyede
tasarrufların artması lazım, devlette de tasarrufların
artması lazım ama plaket tasarrufu diye bir tasarruf bir
Başbakanın ağzından çıkar mı? 180 kalem tasarruf
konusu çıkarırsınız, bir tanesi, anlıyorum, plaket
olabilir ama en başta ya da tekil olarak sayılması gereken
tasarruf konusu plaket tasarrufu mudur Allah aşkına? Maliye
Bakanlığı tabii bu konulara fırsat veriyor maalesef ama
bunlar çok önemli konulardır.
Bu taşıt araçlarıyla
ilgili olarak, her sene bu eleştiriyi yapıyoruz. Mesela, bu sene de 8.900
taşıt aracı ilave olarak alınıyordu, Komisyonda buna
100 küsur daha ilave ettik; 9 bin küsur taşıt aracı
alınacak sadece bu sene. Ya, Fransada, İngilterede, baktım
özellikle, Japonyada -onların nüfusları bizden daha fazla, daha
gelişmiş ülkeler ve kendileri otomobil motorundan itibaren üreten
ülkeler- 9 bin, 10 bin taşıt aracı var devlette, kamuda en
fazla. Biz bir yılda 9 bin taşıt aracı alıyoruz. Bizde
şu anda 95 bin. Maliye Bakanlığı tümünü bilmiyor, kiralama
suretiyle alınanları da tam olarak bilmiyor; 100 binin üzerinde.
Böyle bir şey olabilir mi? Bunlarda tasarruf yapamıyorsunuz, devleti
yönetemiyorsunuz, devletin ne olduğunu bilmiyorsunuz, devletin
kurumlarının kadrolarının farkında değilsiniz, devlet
yönetme iddiasında bulunacaksınız, tasarruf iddiasında
bulunacaksınız; olmaz. Öncelikle Maliye
Bakanlığını yöneteceksiniz, ne olduğunu bileceksiniz,
envanterinizi bileceksiniz, devleti bileceksiniz ondan sonra devleti yönetme
iddiası taşıyacaksınız.
Taşıt aracı
demişken bir şey daha söyleyeyim: Papa buraya geldi. Papanın
neden geldiğini pek bilmiyoruz, onlar ayrı bir konu ama nasıl
bir iz bıraktı sonuç olarak, akıllarda ne kaldı?
Müslümanların aklında ne kaldı? Papa çok mütevazı Fiat
arabalara biniyor ama bizim Diyanet İşleri Başkanımız
milyonluk arabaya biniyor, bu kaldı akıllarda, kalan bu oldu. (CHP
sıralarından alkışlar) Tasarruf, tasarruf, ondan sonra da
plaket tasarrufu
Değerli arkadaşlarım,
Maliye Bakanlığının bu kadar ağırlık
kaybetmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi, demin söylediğim
cümlelere ilave olarak söyleyeyim; bütçe gibi çok önemli, çok ciddi, bütçe
hakkı gibi konuyu samimiyetsiz hâle getirmesidir. Bakın, bütçe
yapıyorsunuz. Mesela 2015 bütçesi 472,9 milyar lira oldu bu sene. Bu
bütçenin normalde 500 milyar olması gerekiyor, 500. Ne yapıyor Maliye
Bakanlığı? Bütçeyi küçük tutuyor, harcamaları az
gösteriyor, belli, özellikle millî eğitim bütçesine, personel ödeneklerine
ödenek koyuyor, daha sonra o ödenekleri çekiyor, başka alanlara dağıtıyor,
devlet tarafından personele ücret verilmemesi söz konusu olamaz, tekrar
ödenek yaratıyor. Normalde ek bütçe yapması gerekirken ek bütçeyi
yapmıyor her sene. Daha sonra tamamlayıcı ödenekle Bütçe
Kanununa, Kesin Hesap Kanununa maddeler koyuyoruz. Mesela bu sene de 2015in
Bütçe Kanununun 6ncı maddesine bakın, Anayasaya
aykırıdır arkadaşlar, Anayasaya aykırı. Her sene
Anayasaya aykırı iş yapıyoruz.
Şimdi, bizde deniyor ki
Efendim,
evvelsi gün Güngör Uras yazmış: Türkiye dünyada sayılı
küçük bütçe açığı olan ülkelerden biridir. Evvelsi gün yine
Merkez Bankası bize brifing verdi Plan ve Bütçe Komisyonuna, diyor ki
tablolardan bir tanesi: Bütçe açığı en düşük ülkelerden
biriyiz. Bunu mali disiplin için örnek gösteriyor. Öyle değil; Maliye
Bakanlığı bütçe açığını saklıyor, ek
bütçe yapması gerekirken yapmıyor; yedek ödenek, ödenek üstü harcama,
tamamlayıcı ödeneklerle, hileli bir şekilde, bakın,
maalesef hileli bir şekilde bütçe açığını küçük
gösteriyor her sene. Bütçeyi küçük yapıyor, yapması gereken bütçeden
çok daha küçük bir bütçe yapılıyor. Yıl sonunda ek bütçe
yapılması gerekirken yapmıyor ve Maliye Bakanlığı
her sene şurada millet iradesinin, bu Meclisten millet iradesinin
hırsızlığını yapmış oluyor. Kendisi bu
yetkiyi kullanıyor, maalesef, bakın, böyle ağır cümleler
kullanıyorum. Bu yetkiyi Maliye Bakanlığı kullanıyor.
Böyle bir şey olamaz arkadaşlar. Bunu yapan Maliye
Bakanlığının, ağırlığı ve
ciddiyeti olmaz, onun için bu durumdayız maalesef.
Şimdi, hızlı bir
şekilde de bir diğer konuya geçeyim.
Dün yine Başbakanın açıkladığı bu
yapısal dönüşüm programları içerisinde, 2nci taksitti bu;
biliyorsunuz, bir 9 program açıkladı ki bunlar Onuncu Beş
Yıllık Kalkınma Planında Dönüşüm Programı diye
25 başlık altında zaten var. Onuncu Beş Yıllık
Kalkınma Planının ilk yılı 2014tü zaten, ilk
yılı geçti, hiçbir şey yapılmadı. Bunları yeniden
gündeme getiriyoruz biz. Doğru
dürüst bunlara ödenek bile konmadı geçen sene, bunlarla ilgili hiçbir
şey yapılmadı. Bu sene taksit taksit gündeme getiriyoruz.
Şimdi, dün açıklananlardan
bir tanesi de kayıt dışı ekonominin küçültülmesi,
azaltılması. Kayıt dışı ekonomi
Bakın, her
sene Plan ve Bütçe Komisyonunda da, Genel Kurulda da bunu söylüyorum. Bunu
yapabilmek için, kayıt dışı ekonomiyi küçültebilmek için
öncelikle yapmamız gereken, kamu kurumlarının, özellikle iş
yerleriyle ilgili olan kamu kurumlarının, Sosyal Güvenlik Kurumunun,
Maliye Bakanlığının, Çalışma Genel
Müdürlüğünün, ticaret odalarının ve sanayi odalarının,
bunların ortak bir veri havuzu yapmalarıdır. Bakın, Maliye
Bakanlığının 2000 yılından beri
aşağı yukarı mükellef sayısı
değişmemiş, çok az artmış ve artışlara
bakın, mükellef sayılarında 8-10 ille sınırlı,
büyük ille sınırlı, onun dışında artış
yok. Anadoluda mükellef sayısı azalıyor; mükellef
sayısı, iş yeri sayısı Maliye Bakanlığı
kayıtlarına göre azalıyor. Yani Anadolu gittikçe
fakirleşiyor, sıkıntı içerisinde, fakruzaruret içerisinde.
Sadece belli illerde bir artış söz konusu. Şimdi, bunu parantez
içerisinde söyledikten sonra belirteyim.
Siz Maliye Bakanlığı
olarak SGKyla, Çalışma Genel Müdürlüğüyle, iş yerleriyle
ilgili, kuruluşlarla ortak bir veri havuzu oluşturmadan, veri
tabanı oluşturmadan bu kayıt
dışılığı çözemezsiniz ki. Yani bu bir aldatmacadan
ibaret. Bir şey yapıyorsak doğru dürüst yapmamız gerekir,
bir anlamı olması gerekir.
Sayın Bakanım, yine, siz bütçeyi sunuş
konuşmanızda Genel Kurulda vakit yetmediği gerekçesiyle
yolsuzluk bölümünü atladınız. İyi ki atladınız.
Yolsuzluklar konusunda, maalesef, sınıfta kaldık. O günkü
açıklamanızda 64üncü sırada olduğumuzu belirtiyorsunuz ama
geçen yıl kaçıncı sırada olduğumuzu belirtmiyorsunuz.
Geçen yıla göre maalesef çok çok geriledik. Ama, onun haricinde bir
şey daha belirteyim: OECDnin bir raporu var; bu, basında yer almadı,
ben Komisyonda da belirttim. Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubunun
raporuna göre -yurt dışından Türkiyeye gelen firmalara verilen
rüşvetleri inceliyor bu çalışma grubu- diyor ki: Bununla
ilgili, on bir yılda hiçbir ilerleme olmadığı gibi,
yaptığımız araştırmaya göre Türkiyenin kendi
içindeki rüşvetle mücadelesi de gittikçe geriliyor. Bu çok enteresan.
Yani, normalde yurt dışındaki firmaların Türkiyede
verdiği rüşvetler inceleniyor, diyor ki: Türkiye bunu yapamaz çünkü
kendi içerisinde rüşvet, maalesef, korkunç boyutlarda. Böyle bir
eleştirisi var.
Çok teşekkür ediyorum.
Bütçemizin hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Altıncı
konuşmacı Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu
İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve Kamu Gözetimi Muhasebe Denetimi
Standartları Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlk, kamu ihaleleriyle
başlayalım. Yaklaşık 500 milyar lira, iktidar döneminde 500
milyar lira harcayan Kamu İhale Kurumuyla başlayalım. 2002
yılında yapılan, daha önceki dönemde yapılan yolsuzlukların
ağır faturası ödendiği için kamu ihale sistemi yenilendi ve
yolsuzlukları zorlaştıran, etkin, ekonomik bir sistem getiren
yeni bir kamu ihale sistemi kuruldu. Bu kamu ihale sisteminin özelliği,
temel özelliği neydi? Yolsuzlukları zorlaştırıyordu.
Kaderi ne oldu? On iki yıl boyunca, bizim sayabildiğimiz, 162 kere
çeşitli kanunlar ve kararnamelerle bu kanuna tecavüz edildi. Tecavüz
edildi. diyorum çünkü yapılan değişikliklerin bir çoğu ya
yapılan yolsuzlukları aklamak için ya da yeni yapılacak
yolsuzlukları kolaylaştırmak için yapılan
değişikliklerdi. Bunun için en kolay yol Kamu İhale Kanununun
kapsamından kurtulmaktı. Bunun için de istisna maddesine çok sık
müdahale edildi. Çünkü istisna maddesine gelinseydi ne oluyordu, bütün kamu
ihale mevzuatı o ihaleler için iptal ediliyordu. 5 madde vardı, (e)
başlığına kadar 5 madde vardı iktidar geldiğinde.
Peki ne oldu? Şu an (u) maddesine gidildi; alfabe bitiyor Sayın
Maliye Bakanı, (u) maddesine kadar istisna koydunuz. Koyduğunuz bir
istisna, mesela, fakir ailelere kömür dağıtımıyla ilgili.
Fakir ailelere kömür dağıtımında yapılan utanç verici
yolsuzlukları defalarca bu kürsüde açıkladım.
Bir başka mesele, yasaklılar
listesi. Ne demek yasaklılar listesi? Eğer, bir şahıs ve o
şahsın ortak olduğu şirket rüşvet verirse, yolsuzluk
yapılırsa ve bununla ilgili dava açılırsa, davanın
açıldığı tarihten itibaren yasaklanması gerekiyor.
Yine, burada yasaya müdahale ettiniz ve rüşvet verenlerin ve yolsuzluk
yaptığı iddia edilenlerin kamu ihalelerine katılmasını
kolaylaştırdınız. Bunu veren milletvekili için de hüzün
verici bir durumdur bu, bu teklif hüzün verici bir durumdur. Ne oldu bunun
sonunda?
Sayın Başkan, Sayın
Bakan, Türkiye Cumhuriyetinin en yüksek bedelli ihalesi ne? Üçüncü
havalimanı ihalesi değil mi? Üçüncü havalimanı ihalesinde
televizyonların önünde kim pey sürüyordu? Nihat Özdemir. Peki, Nihat
Özdemir o peyi sürdüğü sırada, Ankarada, Mavi Akım
dosyasında yolsuzlukla yargılanıyor muydu?
Yargılanıyordu. Yargılananların, kanuna göre
yasaklılar listesinde olması gerekirken ve ihaleye
katılması yasak olması gerekirken, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
en yüksek bedelli ihalesine nasıl katıldı Sayın Bakan? Bu
hüzün verici bir tablo değil mi? İdare ve mahkemenin bu kararı
vermemesi ve bu şüphe altındaki birinin yasanın açık
hükmüne göre üçüncü havalimanı ihalesine katılması, ihaleye
fesat karıştırma hükmü taşımaktadır. Bu, bizler
adına hüzün vericidir.
Kamu İhale Kurulundaki
aksaklıklar bununla kalmıyor. Kamu İhale Kurulunun bütün
yetkileri elinden alındı ama hangi yetkileri? Yolsuzlukları
açığa çıkarıcı veya engelleyici yetkileri. Bugün,
Türkiyede bir kamu ihalesinde yolsuzluk yapıldığını
ispatlamak, devlete bu konuda para kazandırmanın bedeli 5 bin lira. 5
bin lira vermeden şikâyet edemiyorsunuz ve şikâyetinizde haklı çıksanız
bile 5 bin lirayı geri alamıyorsunuz. Bu, Türkiyedeki
çürümüşlüğün simgesidir. Kamu ihale sistemi öyle bir hâle getirildi
ki değerli arkadaşlar, bugün itibarıyla eşit rekabetçi bir
sistem yok. Sadece iktidar yandaşlarına kamu kaynaklarının,
yetim hakkının haksız aktarılmasını
sağlayacak bir sistem kuruldu. Bu tablo bu Meclis adına hüzün verici
bir tablodur.
Sorun bununla bitmiyor, bir diğer
meselemiz özelleştirme. Neoliberal vahşi kapitalistler bize
özelleştirmeyi nasıl anlattılar? Dediler ki: Fiyatlar
düşecek, istihdam artacak, hizmet kalitesi artacak. Bakın büyük
özelleştirmelere, hangisi gerçekleşti? Vahşi kapitalistler,
hatta, din soslu vahşi kapitalistler, söylediklerinizin hangisi haklı
çıktı? TELEKOMa bakın, insanlar evlerindeki sabit hatları
kapatıyor. Elektrik şirketlerine bakın, doğal gaz
şirketlerine bakın. Peki, bizim tip özelleştirmelerde, bizim
gibi sömürge hâline getirilmek istenen ülkelerde özelleştirme ne anlama
geliyor? Varlıkların değerlerinin altında satılarak
iktidar yandaşlarının zengin hâline getirilmesi,
zenginleştirilmesi demek anlamına geliyor.
Şimdi, bir malı satarken ne
yapmanız gerekiyor? Değerini tespit etmeniz gerekiyor. Kamuya ait bir
malı satarken de kanunla değerlemeyi yapmanız gerekiyor.
Şimdi Sayın Maliye Bakanına soruyorum: Kanuna göre, bize ait,
halka ait bütün malları sattıktan sonra değerleme
raporlarını açıklamanız gerekiyor. TELEKOMun
değerleme raporu nerede? Nerede, Sayın Bakan? TEKELde
sattıklarınız
Bu ülkede 50 milyar dolara sattık.
dediğiniz, değeri minimum 150 milyar dolar olan yetimin
hakkının değerleme raporlarını niye
açıklamıyorsunuz? Çünkü, açıklarsanız
iktidarınızın hangi yolsuzluklar içerisinde olduğu
anlaşılacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
TEKELi kaça sattınız? TEKELi 292 milyon dolara sattınız.
Alan adam dokuz ay sonra TEKELin yüzde 100ünü kaça sattı? 1 milyar
dolara sattı. Eğer bu yetimin hakkı, bu mazlum halkın
hakkı 1 milyar dolara satılacaksa siz hangi cesaretle bunu 292 milyon
liralara sattınız. Yazık günah değil mi? Hiç mi
vicdanınız sızlamıyor bu tablo karşısında?
Yazık günah değil mi? Maden işçisine gittiğimizde Bu
bütçede para yok. diyoruz, memura gittiğimizde Para yok. diyoruz,
ezilen halklara gittiğimizde Bu bütçede para yok. diyoruz, bir
şirkette ettiğimiz zarar 700 milyon dolar. Bu kürsüye gelip cevap
verdiğinizde, ben, bu özelleştirmenin değerleme raporuyla cevap
vermenizi istiyorum.
TELEKOMu sattınız. Bir
şirketin, kapitalist sistemde bir şirketin satış
değeri on veya on dört yıllık brüt kârına eşittir.
TELEKOM kaça satıldı? 11,5 milyar dolara. Yazık günah değil
mi? 4 milyar lira brüt kârı vardı bu şirketin.
Peki, TELEKOMu aslında
satmadık, Danıştay kararına göre TELEKOMu kiraladık.
Peki, Sayın Maliye Bakanı, kiralanmış bir gayrimenkulü
nasıl satıyorlar? TELEKOM yöneticileri yirmi beş yıl sonra
halka devredilecek TELEKOM şirketinin gayrimenkullerini gazete ilanı
vererek nasıl satıyorlar? Siz ve Ali Babacan uyuyor musunuz? Niye
buna müdahale etmiyorsunuz? Yazık günah değil mi? Halkın
kiralanmış bir malının satılması yazık günah
değil mi Sayın Bakan? TELEKOMu sattınız, kurumlar vergisi
yüzde 30; beş ay sonra kurumlar vergisi indi yüzde 20ye. 4 milyar lira
brüt kârı var, yirmi yıllığına sattınız, her
yıl 400 trilyon Haririnin cebine
para koyuyoruz. Yazık değil mi? Vergiyi indirecekseniz TELEKOM
özelleştirmesinden önce indirsenize Sayın Bakan.
Sayın Bakan, bu kürsüden size
soruyorum: Yandaş iş adamlarının, milletin anasına
küfreden Mehmet Cengizin ne kadar vergisini sildiniz tarhiyat
uzlaşmasında? Ne kadar sildiniz? Yandaş iş adamlarının
yüzde 95 vergisi silinirken, bakkalın, kasabın, manavın,
geçinemeyen esnafın ne kadar vergisini sildiniz? Bunların yüzde 90
vergisini siliyorsunuz ama mazlum insanlara geldiğinizde yüzde
40ını siliyorsunuz. İşte bu, vergi eliyle sömürü düzeninin
yaratılmasıdır.
Sayın Bakan, bütün bunlar sizin
Bakanlığınızın üstünden oluyor. Ben size
hırsız demeyi yüreğime yedirmem ama ne yazık ki bu ülkede
kurulan vahşi kapitalist hırsızlık düzeninin erketesi olmak
üzerindesiniz. Bu yüzden, sizlere tek kuruş bile emanet
edilmeyeceğini düşünüyorum. Bu bütçeye son kuruşuna kadar
karşıyız. Fakiri daha fakir, yandaş zengini daha zengin
eden bu bütçenin haram olduğunu düşünüyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gök, söz
talebiniz var.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Maraş
olaylarının 36ncı yıl dönümünde Kahramanmaraşta
yapılacak anma toplantılarının Kahramanmaraş
Valiliği tarafından yasaklanmasını ve 17-25 Aralık
operasyonlarının yıl dönümünde CHP il başkanlıklarına
asılan pankartların polis tarafından
kaldırılmasını kınadığına ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Bugün 36ncı yıl dönümünü
anmak için, Maraş katliamını anmak için Maraşta bulunan
tüm dostlarımızı selamlıyorum.
Otuz altı yıl önce
Maraşta karanlık eller bir katliam yaptı ve Alevi
yurttaşlarımıza yönelik bir katliam gerçekleştirdiler.
Bugüne kadar pek çok faili daha hâlâ yakalanamamış olan Maraş
katliamındaki bu olayları anmak için bugün Maraşta
yapılacak olan toplantıların tümünün Maraş Valiliğince
yasaklanmasını şiddetle kınıyoruz. Tam tersine,
devletin bu konuda öncülük etmesi ve eğer Alevi
yurttaşlarımızı şu anki iktidar yurttaş
sayıyorsa böyle bir anmayı bütün herkesin katılacağı
büyük organizasyonlara çevirmesi gerekirdi. Bu anlayışı
şiddetle kınadığımızı belirtiyor, Maraş
katliamında ölenleri saygıyla bir kez daha anıyorum.
Ayrıca, 17-25 Aralık
yolsuzluk operasyonlarında il başkanlıklarımıza
asılan pankartları polisin bütün gücüyle kaldırmasını
da şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum.
Aynı şekilde, Genel Başkanımıza yönelik Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının birkaç ay önce
astığı billboardları kaldırmayan zihniyetin bu
tavrını da tüm kamuoyumuzun bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
14.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
14.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ(Bolu) , Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Dokuzuncu tur bütçe görüşmelerine
devam edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz sırası
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğluna aittir.
Buyurun Sayın Zenderlioğlu.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Sayın Başkan, söz talebim vardı ama.
BAŞKAN Bekletmeyeyim, ondan
sonra vereyim.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Peki.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Zenderlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısıyla ilgili Millî Savunma Bakanlığı bütçesi
hakkında Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Ancak sözlerime başlamadan önce
Maraş katliamıyla ilgili, yapılan bu katliamı nefretle
kınıyorum. Bu katliamı yapanlardan hesap sorulmasını
talep ediyorum.
Değerli milletvekilleri, devlet
bütçeleri çok önemli siyasi, ekonomik ve yönetsel belgelerdir. Aynı
zamanda hükûmetlerin emek, demokrasi, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki
duruşlarının en önemli göstergeleridir.
Bütçeyi değerlendirirken,
doğal ve toplumdaki olay ve olguların derindeki ihtiyaçların bir
sonucu olarak ortaya çıktığı, bunların
altyapıdaki zorunlulukların ya da ertelenemez ihtiyaçların dışavurumları
olduğu bir gerçektir.
Bütçe ödeneklerinin kurum bazında
fonksiyonel dağılımına bakıldığında,
2015 yılı bütçesinin yüksek derecede güvenlik algısıyla
hazırlanmış bir militarist bütçe ve son yıllarda
ağırlığı giderek artan bir muhafazakârlaşma ve
otoriterleşme bütçesi olduğu gün gibi açıktır.
Dünyanın en fazla silahlanan
devletleri arasında olan Türkiye, her geçen yıl savaşa olan
bütçesini artırmakta ve savaş bütçesine harcanan paralar emin olun ki
barışa harcanmış olsaydı daha olumlu sonuçlar
alınabilirdi.
Göstermelik denetim ve raporların
olduğu, görüşülen, konuşulan ama denetlenmeyen, ne
yaptığı bilinmeyen, tek başına bütçedeki toplam
ödeneklerin yaklaşık yüzde 5ini kullanacak olan Millî Savunma
Bakanlığının bütçesinin yüzde 57si personel, yüzde 35i
tüketime yönelik mal ve hizmet alımları oluşturuyor.
Merkezi bütçenin dışında
örtülü ödenekten, kamu kurum ve kuruluşlarından, vakıf ve dernek
adı altında Millî Savunma Bakanlığına milyarlarca
kaynak aktarılmaktadır.
AKP Hükûmetinin
hazırladığı bütçe halkı soymaya,
yoksullaştırmaya, işsiz bırakmaya, Türkiyenin
geleceğini karartmaya ve güzel yarınlara ipotek koyma bütçesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği gibi AK PARTİ Hükûmeti 2015 yılı
bütçesini antidemokratik bir bütçe hazırlamıştır. Halktan
topladığı ağır vergileri, kendi otoritesini
pekiştirmek ve sömürü alanını genişlettirmek ve aslan
payını da yine TSK ve Millî Savunma Bakanlığına
ayırdığı gün gibi ortadadır. Emekçilerin
kazanımlarına, halkların birikimlerine ve yaşam
alanlarına göz dikildiği net bir biçimde görülmektedir. Başka bir
ifadeyle, yağma, talan bütçesidir, aynı zamanda savaş
bütçesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Orta Doğuda adı konulmamış bir
üçüncü dünya savaşı yaşanmaktadır. Çünkü vahşi
kapitalist modernite nasıl birinci ve ikinci dünya paylaşım savaşlarında
halkları birbirine boğazlatmışsa, maalesef, bugün aynı
işi Orta Doğu coğrafyasında yapmaktadır. Orta
Doğuyu yeniden dizayn etmek isteyenlerin senaryoları sahnededir.
Birinci dünya paylaşım savaşında çıkarlarına
uygun toprakları elde edemeyince, isteklerini, ikinci dünya
paylaşım savaşında milyonlarca insanın ölümüne neden
olmuştur ve bir o kadar da engelli bir yaşama mahkûm edilmiştir
ve bu sonuçtan sonra amaçlarına uygun bir biçimde yeni haritalar çizmişlerdir.
Bununla da yetinmemişlerdir. Doğayı
yaralamışlardır, ekolojik dengeyi yerle bir etmiştir.
Orta Doğu coğrafyası
jeostratejik ve jeopolitik, jeoekonomik açısından dikkat çekici bir
alandır. Bu alan yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları
nedeniyle tarih boyunca savaşlara, istilalara, işgallere, yağma,
talan, katliamlara, sürgün ve göçlere neden olmuştur. Bu duyguyu
anlayabilmek için kadim Mezopotamya topraklarında Kürt halkının
büyük acılar dolu bir tarih yaşadığını
göreceksiniz ve hâlen DAİŞ denilen bir belayla karşı
karşıyadır. Bu acıların en canlı
tanığı kuşkusuz Rojavadır, en bariz örneği
Kobanidir. Bu kesintisiz zulüm ve baskıya, inkâra, imhaya, yok
sayılmaya karşı bu mazlum halk gücü oranında her zaman
direnmesini bilmiştir.
Yaşadığımız bu
coğrafyada, yaşanan savaşların, sömürülen halkların,
işkencelerin, gözyaşıyla büyüyen çocukların artık bu
kirli politikalara ve oyunlara gelmeyeceği herkesçe bilinmelidir.
İnsanca, özgürce eşit
yaşamanın ilkelerinden biri de, sosyal devlet
anlayışı, sosyal hukuk ve adalet anlayışı
olmalıdır. Halktan alınan vergiler rantçıların cebine
aktarılmamalıdır. Her alan denetlemeye açık
olmalıdır. Kimse kendini yasaların üstünde görmemelidir.
Demokratik haklar ve özgürlükler için mücadele eden insanlara ve halklara,
TOMA, biber gazı, cop,
gözaltı, tutuklamalar olmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyada sınırların kaldırılması
tartışmaları sürerken yaşadığımız bu
coğrafyada hâlen yüzyıl önceki düşünceyle karşı
karşıyayız. Son zamanlarda Rojavada yaşananlar ortadayken,
maalesef, AKP Hükûmeti, DAİŞ gibi vahşi bir örgüte
karşı oportünist bir politika geliştirmektedir. Bu
politikaları, hem askerî
açıdan hem siyasi bazda
yanlış olarak değerlendiriyoruz ve söylüyoruz. Kürt
halkının yüzyıllar önce emperyal devletler tarafından
paylaşılan ve 4 parçaya bölünen bu halkın umut ediyorum ki
21inci yüzyılda bu paylaşma ve bu parçalanmaya son vereceği
umudunu hâlen canlı tutuyorum ve diyorum ki o günler yakındır.
Bu tarihsel, sosyolojik ve siyasal
gerçeği kabul etmeyen AK PARTİ Hükûmeti ve iktidarı
DAİŞ çetesi aracılığıyla Kürtlerin Rojavadaki
kazanımlarına göz dikmiş bulunmaktadır.
El Nursa, El Kaide, Ahura Şam ve
diğer gruplara gönderilen yardımların, başta Kürt
halkına ve diğer halklara gözyaşı, bomba ve kurşun
olarak döndüğünü ifade etmekte yarar buluyorum.
Bu kapsamda, bugüne kadar, tüm dünya
kamuoyunun da tartıştığı üzere, Türkiyenin neden
koalisyon güçlerine yeterli desteği sunmadığı
ortadadır. IŞİD zihniyetini Kürt özgürlük hareketiyle bir tutmaya
çalışmak, bu anlayışı yanlış buluyoruz.
Böylesi tarihsel sürecin yaşandığı bugünlerde
DAİŞi özgürlük mücadelesi verenlerle aynı kefeye koymak tarihî
bir yanılgıdır, günahtır ve büyük bir vebaldir.
Aslında Suriyede yaşanan iç
savaştan dolayı Türkiyenin çetelere birçok alanda yardımda
bulunması, sınır kapılarını bu gruplara
açması, çetelerin sınırdan giriş ve
çıkışlarına izin vermesi, onlarla saatlerce toplantı
yapması kabul edilir bir durum değildir.
AK PARTİ Hükûmeti, Türkiye
topraklarına havan topu düşmelerinden, Suriyedeki çetelere el
altından yardım etmekten, çetelerin sınırın
sıfır noktasında geliştirdikleri bu geçişlerden; bir
sanatçı, aktivist Kader Ortakayanın sanatçılarla
barış zincirini oluştururken kafasından vurularak
öldürülmesinden rahatsızlık duymadı. Bu Hükûmet bununla ilgili
bir açıklamada da bulunmadı, hatta suspus oldu ama atılan küçük
bir taşta karşı tarafa karşı topyekûn bir koro hâlinde
tepki göstermesini bilmiştir.
Türkiye'nin Suriye
sınırında Kürt coğrafyasını bölen
sınırlar bir korkunun yansımasından başka bir şey
değildir. Kürtleri ayırmak amacıyla sınırda tel
örgüleri çekmekle kalmamış, devasa büyüklükte bir tampon bölge
oluşturarak mayınlı bir bölge oluşturmuştur. Bugün
1.300 kilometre kara mayınlarıyla döşenmiş
bulunmaktadır. Bu döşenen mayınların hiçbirini
sökmemektedir. Ancak, bu savaş dolayısıyla göç eden halk bu
mayın tarlalarında ne yazık ki canlarını
yitirmektedirler.
Bunun en somut göstergeleri,
hâlihazırda bölgedeki aktif şekilde devam eden askerî faaliyetlerin
yapımı süren kalekolları, karakolları, güvenlik
barajları, devam eden koruculuk sistemi, mayınlı araziler, yeni
silah ve füze alımları ve dolayısıyla hâlen Millî Savunma
Bakanlığına ayrılan devasa bütçe ortadadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün çözüm süreci içerisinde çatışmalar durmuş
olabilir fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok yakın bir geçmişte
nasıl bir savaş yürüttüğü, uluslararası savaş
kurallarına uyup uymadığını şüphe ile
karşılıyoruz. Zira Kazan Vadisinde 1999 yılında
Silopide kimyasal silah kullanarak 20 ARGKlinin hayatını
kaybettiği iddiaları hâlen açığa
çıkmamıştır.
Bunları araştırmak için
hakikatleri araştırma komisyonlarının kurulması
şarttır. Biz her yıl sağa sola saçılmış
mühimmatlar nedeniyle yaşamını yitiren Kürt çocuklarının
ölüm haberlerini artık almak istemiyoruz. Ama şu çok açık ki ne
Türk Silahlı Kuvvetleri ne Millî Savunma Bakanı bu sorunların
hiçbirinin çözümü adına bir adım dahi atmış değildir.
Hâlen de bununla ilgili bir açıklama yapmaları da söz konusu
değildir.
Bunun gibi sorunların çözümü
adına Millî Savunma Bakanlığı herhangi bir çözüm
girişiminde bulunmaması nedeniyle güven verici bir kurum olmaktan
oldukça uzaktır. Millî Savunma Bakanlığı suç üreten ve hak
ihlal eden bir kuruma dönüşmüştür. Bakanlık üzerindeki tüm bu
ithamlarla ilgili öz eleştiri vermesi gerekir. Bakanlık içinde
yapılanlarla ilgili olarak kamuoyunu aydınlatması gerekir.
Millî Savunma Bakanlığı
hakkındaki iddialarla yüzleştiği zaman, tüm gerçekleri kamuoyuna
açıkladığı zaman, bu kurumun bütçesi elbette
görüşülebilir ve tartışılabilir. Aksi hâlde, bu kuruma
aktarılacak para, bu ülkeye kan ve gözyaşı olacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir
diğer yapısal sorunu hepinizin bildiği gibi zorunlu askerliktir.
Zorunlu askerlik, devletin vatandaşa eziyetine dönmektedir. Zorunlu
askerlik, gençler ve aileleri için çok büyük bir azaba dönüşmüştür ve
bu zorunluluk kaldırılmalıdır. Türkiyede insanların
askere gitmek istemedikleri açıkça ortadadır.
2014 yılı itibarıyla
yaklaşık 600-700 bin bakaya ve yoklama kaçağının
bulunması, 2 milyon kişinin askerliği tecil ettirmesi, bu ülkede
insanların askerliğe sıcak bakmadıklarının ve
askerlik yapmak istemediklerinin açık ve net bir göstergesidir. Sık
sık tekrarlanan bu bedelli askerlik yasasının
çıkarılması bunun açık ve net bir göstergesidir. Sık
sık tekrarlanan bu bedelli askerlik yasasının
çıkarılması bunun bir göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; devletin sürekli cezalandırma hafızası,
vatandaşlarını sadece asker olarak görmesi, askerlik yapmak istemeyen
vatandaşlara vermiş olduğu cezalar, 296 liradan başlayarak
22.286 TLye kadar çıkan kaçak tarifesi bir işkenceye
dönüşmüştür. Zorunlu askerliğin kaldırılması
hepimiz için elzemdir. Bunun için atılması gereken en önemli
adım vicdani ret hakkının anayasal güvenceye
kavuşturulmasıdır. Hiç kimse iradesi dışında,
zorla, baskıyla hizmet yapmaya mecbur bırakılamaz. Bu, demokrasi
normlarına tamamen aykırı bir durumdur ancak Türkiye Avrupa
Konseyi üyesi olmasına rağmen vicdani reddi reddeden nadir ülkelerden
biridir. Vicdani reddini açıklayanların ise herkesin gözleri önünde
ne kadar aşağılandıklarını,
ötekileştirildiklerini hepiniz biliyorsunuz.
Zorunlu askerlik görevi
yapılırken karşılaşılan en büyük sorunlardan biri
de askerdeyken şüpheli şekilde hayatını kaybeden
vatandaşlardır. Şu an Türkiyede askerlik yapan hiçbir
yurttaşın kendi can güvenliğinden emin olduğu söylenemez
çünkü bu konuda askerlik görevi için askere alınan yurttaşlar
askerlik şubelerinde yapılan muayeneler sonucunda Ruh
sağlığı elverişlidir. raporu almaktadır ama ne
yazık ki Millî Savunma Bakanı yaptığı açıklamada
intiharın bir hastalık olduğu yönünde raporlar vermektedir,
yapılan açıklamalar oldukça gerçek dışıdır ve bu
konuda ciddiyetten uzaktır.
Ancak, son on iki yılda 1.036
askerin şüpheli bir şekilde intihar ettiği
açıklanmıştır. 2014 Kasım ayından itibaren 27
şüpheli asker ölüm vakası bulunmaktadır. Askerlerin
sırtlarından vurularak öldürüldüğü olaylar ailelere intihar diye
aktarılmaktadır. Gerçekten askerlerin intihar ettiğini farz
edersek Bakanlığın bu intiharların nedeniyle ilgili
herhangi bir çalışması var mıdır, merak ediyoruz ve
soruyoruz. Gerçekten intihar etmiş olsalar bile bunun nedeni, niçini, bir
kere aileye bu konuda bilgi verilmesi gerekir ama maalesef bu konuda herhangi
bir bilgi verilmiyor. Bakanlık, kesin bir şekilde, bu askerî ölüm
nedenlerini tüm çıplaklığıyla kamuoyuyla
paylaşmalıdır.
Genelkurmay
Başkanlığı ve Millî Savunma
Bakanlığının bu konuya oldukça duyarsız
davrandığı, halkın verdiği vergiler sonucu Millî Savunma
Bakanlığına verilen milyarlarca liradan, yapılan bu
harcamalardan halkı öldürme, katletme gibi sonuçlar çıkmaktadır.
Bunun en bariz örneği, 34 yurttaşın savaş uçaklarıyla
katledildiği Roboski katliamıdır. Ardından geçen bunca
zamana rağmen hâlen failleri açıklanmamıştır. Ancak,
Roboski katliamını unutmadık ve unutmayacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı bütçesi
görüşülürken, elbette ki ana tartışma konularından bir
tanesi de Ergenekon davalarıdır. 1990-2000ler arasında
Kürdistan coğrafyasında siyasi hak talep edenlerin -güçlere
karşı- insanların zor kullanılarak katledildikleri iddia
edilmektedir. Bu zor ve baskı aygıtlarının devreye girmesi,
beraberinde insanların yerinden edilmesini, insan hak ihlallerini, binlerce
insanın yaşamını yitirmesini toplumumuzun önüne
koymuştur. Söz konusu dönemde 6 milyon insan göç ettirilmiştir, 17
bin insan faili meçhule gitmiştir, 60 bin insan yaşamını
yitirmiştir, 4 bin köy boşaltılmıştır. Ergenekon
davalarında yargılanan birçok askerin söz konusu dönemde Kürdistanda
görev aldığı bilinmesine rağmen, deyim yerindeyse,
Ergenekon davaları Fıratın doğusunu geçmemiştir. Bu
da göstermektedir ki, sistem kendi içinde bir iktidar kavgasını
vermektedir ve bu iktidar kavgasının sonucu olarak, Ergenekon
davalarının hâlen ne durumda olduğunu kimse bilmemektedir ve
şeffaf da değildir, Ne için, neden? soruları hâlen
askıdadır. Ergenekon davalarının sonucu, hâliyle bir
yüzleşmeden çok, iktidar grubunun düellosunu yansıtan bir arena
olarak vücut bulmuştur.
Bir diğer konu ise, Türkiye'nin
Türk Silahlı Kuvvetlerinin tekrar bir siyasi aktör olarak meydana
çıkmasıdır. AK PARTİ döneminde her ne kadar siyasi alanda
müdahale yaklaşımlarından vazgeçildiği söyleniyorsa da Türk
Silahlı Kuvvetleri, Kobanideki savaş durumundan kaynaklı her
gün açıklama yaparak bizatihi kendilerini Millî Savunma
Bakanlığı ve yargı yerine koymuşlardır.
Genelkurmayın Millî Savunma
Bakanlığına bağlanmasını talep ediyorum ben.
Özellikle, geçen süreçte de söylemiştim, Genelkurmay Başkanlığının
Millî Savunma Bakanlığına bağlanması gerekir,
demokrasiyle idare edilen ülkelerde durum bundan ibarettir fakat Türkiyede
bunun tersidir. Başka ülkelerde kimse Genelkurmayın adını
bilmez, Genelkurmay Başkanı siyaset yapmaz, herkes kendi görevini
yapar ama ne hikmetse Türkiyede bunun tersi olduğu hepinizce malumdur. Bu
kapsamda, demokratik hukuk devletinin tesis edilmesi için yapısal çözümler
bulunmak zorundadır. Bulunmaz ise Türkiyede darbe mekaniğinin
sürekli devrede olma kuşkusu olacaktır, bu inkâr edilemez ve
kaçınılmazdır. Bu nedenle, tekrar ediyorum, eğer biz
demokrasiden, insan haklarından, hukuktan, insanlıktan, adaletten söz
ediyorsak Genelkurmay Başkanlığının mutlaka ve mutlaka
Savunma Bakanlığına bağlanması gerektiğini ifade
ediyoruz.
Hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Buldan,
buyurun, söz talebiniz vardı.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, HDP Grubu olarak,
Ezidilerin Cejna Ezi Bayramını kutladıklarına;
Kahramanmaraş Valiliğinin, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümünde yapılacak anma
toplantılarının yasaklanmasıyla ilgili tutumundan
vazgeçmesini ve 19/12/2000 tarihindeki Hayata Dönüş Operasyonunun
sorumlularının yargı önüne çıkarılmasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün
Ezidilerin Cejna Ezi Bayramı. İnsanlık tarihinde
bayramların önemi, barışın tesisi, yardım ve
dayanışmayı güçlendirmesi anlamına geliyor. Mezopotamya
halklar ve inançlar mozaiğidir. Dolayısıyla, halklar ve inançlar
bin yıllardır bu coğrafyada birlikte yaşamanın
kurallarını ahlaki geleneklerine göre oluşturdular, Ezidiler de
bunlardan biridir. Bu vesileyle Halkların Demokratik Partisi olarak Ezidi
halkımızın Cejna Ezi Bayramını kutluyorum.
Ayrıca, otuz
altı yıl önce bugün Maraşta başlayan
saldırılarda 105 Alevi katledildi, binden fazlası
yaralandı, yüzlerce ev ve iş yeri tahrip edildi. Halklar ve inançlar
bahçesi olan Maraşta Alevi, solcu, demokrat insanlar kıyıma
uğradı. Bu katliamı Halkların Demokratik Partisi olarak
kınadığımızı -ayrıca, Meclis bünyesinde
kurulacak hakikat ve adalet komisyonu, başta Maraş katliamı ve
tarihimizdeki tüm insan hakları ihlallerini ve insanlık
suçlarını aydınlatmak için önemli bir adım olacaktır-
ve Maraşta yapılacak olan mitingin valilik tarafından
yasaklanmasını da kınadığımızı,
Maraşın kapısını anmaya kapatmanın katliam
kapısını açmak anlamına geldiğini ifade etmek
istiyoruz ve valiliğin bu tutumundan bir an önce vazgeçmesini de talep
ediyoruz.
Ayrıca, 19 Aralık 2000
yılında Türkiyenin yakın tarihinin en kanlı cezaevi
operasyonu yapıldı bu ülkede. Dolayısıyla, F tipi cezaevine
geçişi sağlamak üzere aynı anda 20 cezaevinde gerçekleştirilen
Hayata Dönüş Operasyonu adı altında saldırılarda
28i tutsak, 32 kişi katledildi.
Halkların Demokratik Partisi
olarak 19 Aralık katliamının hesabının
sorulmasını, bu karanlık tertibin açığa
çıkarılmasını ve siyasi, askerî sorumlularının da
bağımsız yargı önüne çıkarılmasını
talep ettiğimizi ifade etmek istiyor, teşekkür ediyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578,
3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN İkinci
konuşmacı Özdal Üçer, Van Milletvekili.
Buyurun Sayın Üçer. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Üçerden sonra
vereyim Sayın Satır.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; grubumuz adına Spor
Genel Müdürlüğü ve Yüksek Öğrenim Kredi Yurtlar Kurumu bütçesi
üzerine konuşma yapmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçelerin en temel özellikleri
gelir-gider dengelerinin gözetilerek yapılmasıdır. Bütçenin
geliri nedir? Halktan toplanan vergidir ve o vergilerin kurumsal
işletmesinden elde edilen gelirlerdir. Yani gelir kaynağı
tümüyle halk olan bir bütçenin giderlerinin de tümüyle halka dönük olması
gerekiyor. Halka dönük yapılmamış giderlerin hiçbiri,
aslında bir ülkenin bütçesi sayılmaz. Hani klasik bir vergi
yalanı vardır, reklamları yapılır, der ki işte
Verginizi ödeyin. Hatta işte alışveriş fişi mi,
elektrik fişi mi reklamları yapılıyordu kamu spotları
hâlinde. İşte, fiş alın, vergi ödeyin, vergilerinizi düzenli
ödeyin ki ödediğiniz vergiler size yol, su, elektrik, eğitim,
sağlık hizmeti olarak geri dönsün.
Şimdi, yol
özelleştirilmiş, iletişim, telefon özelleştirilmiş,
sağlık özelleştirilmiş, eğitim
özelleştirilmiş, kamunun hizmetine dair birçok alan birilerinin özel
ve ailevi ya da yandaş çıkarlarına nısaf edecek
şekilde kurgulanmış ve hâlâ milletten vergi toplanmaya devam
edilmektedir. Mademki özelleştirilme bu kadar yaygın, mademki bütün
kamu giderleri birilerinin çıkarına dönük tesis ediliyor,
vatandaştan neden vergi toplanıyor? Aslında bunun artık
sorgulanması lazım. Bir vergi reformuna da ihtiyaç vardır.
Eğer kamu reformunu siz özelleştirmeye dönük yapıyorsanız
vergiyi de ona göre düzenlemek zorundasınız. Her şeyin vergisi
alınıyor, verginin bile vergisi alınıyor, hani vergi
matrahına vergi eklenerek vergi alınıyor. Bu, bir araba
aldığınızda böyledir, telefonla konuştuğunuzda
böyledir, ciklet aldığınızda böyledir, lokantada yemek yediğinizde
böyledir, ayakkabı aldığınızda böyledir, hatta
kayınpederinize ev alsanız da bu böyledir.
Şimdi ben burada kayınpeder
vurgusunu geçmiş dönemdeki bakanların yolsuzluklarıyla ilgili
bir ironi olarak dile getirdim. Kamu hizmetinde, kamu bütçesinde en önemli
noktalardan bir tanesi de yolsuzluktur. Yolsuzluğun önlenmediği, özel
çıkar harcamalarının denetlenmediği hiçbir kurum bütçesi
halk faydasına değildir. Bütçe var, yapılıyorsa bir, halka
göre; iki, hakka göre olmalıdır. Halka ve hakka göre
yapılmıyorsa bütçeler varsın olmasın. O zaman bu
hesaplamayı niye yapıyorsunuz? İstatistikler, işte
efendim, şu kadar kamu gücü vardı, işte daha önceden şu
kadar milyardı da şu an şu kadar milyar oldu. Siz
istatistiklerin abartılı rakamlarından ziyade halkın cebine
ne giriyor, ona bakarsınız.
Gayrisafi millî hasıla hikâyesi
var. İşte, gelir düzeyi yükselmiş. Türkiyede kişi
başına düşen gelir 10 bin doları geçti. Yalan, hikâye
6 tane gemisi olan
Başbakanın oğluyla konteynerde yaşayan depremzedenin
oğlunun parasını denkleştirip 2ye bölüyorsunuz,
İşte, bu kadar onun parası, bu kadar onun parası. diye
düşünülüyor. Bu rakamların hepsi hikâyedir. Bu rakamların hepsi
neoliberal kapitalizmin, vahşi kapitalizmin yalan düzmecesinin ifadesidir.
Eğer bu ülkede çocuklar ayakkabısızlıktan çıplak
ayaklarla geziyorsa, eğer bu ülkede çocuğu madenci olan insanlar
ayakkabısız oluyorsa, birilerinin ayakkabı kutusu dolar ve
eurolarla doluyorsa bu, resmen düzmecedir ve halka ihanettir. Bunların
tartışılması lazım.
Eğer bu ülkede insanlar
yoksulluktan dolayı kaçakçılık yapmak zorunda
Kaçakçılık da ne, dört tarafı Kürdistan olan yerde tel örgüsünü
geçti diye, elinde bir bidon mazot var diye çocuklar katlediliyor ve bu
katliamda çocuklar terörist ilan ediliyorsa Roboskideki gibi; Vanda,
Çaldıranda, Özalpta, Sarayda herhangi bir sınır
noktasında geçen Kürt çocukları elinde bir bidon mazot var diye
katlediliyor ve onlar okullara gidemiyor, onlar eğitimden
faydalanamıyor, sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor ve bir
bidon mazot için terörist ilan edilip katlediliyorsa bu bütçenin
insafından, vicdanından bahsetmek mümkün değildir.
Genelde soruluyor:
Vicdanınız sızlıyor mu? Ben biliyorum ki bu düzmeceyi
yapanların vicdanı sızlamaz. Kendi çocuklarına saltanat
kuranlar başkalarının çocuklarının sefaletine üzülmez.
Kendilerine binbir odalı saraylar yapanlar, başkalarının
göçük altında can vermesine, boğulmasına üzülmez.
Onun için, bütçeler
hazırlanırken rakamlar üzerinden değil, ilkeler üzerinden
gidilmelidir. Eşit gelir dağılımı nasıl
sağlanır, kamu harcamasındaki adalet nasıl tesis edilir,
bunlar yapılır ama bunlar olmayınca öğrenciler aç mı,
susuz mu; üniversiteler kaliteli eğitim yapıyor mu, yapmıyor mu;
Kredi Yurtlar Kurumu bütün öğrencilere yurt verebiliyor mu, vermiyor mu;
bunların tartışmasını yapmak yerine Efendim, Kredi
Yurtlar Kurumuna, Spor Genel Müdürlüğüne şu kadar para verdik,
şu kadar stat oldu. E, bakıyorsun, onun ihalesinden Bakanın ya
da bir kamu görevlisinin, müsteşarın veyahut da
Cumhurbaşkanının veyahut da Başbakanın veyahut da
herhangi bir kamu yetkilisinin yakını trilyonlarca lira para
vurmuş; o spor tribünlerinde de insanlar bir bilet için karaborsa
kuyruklarına girmiş. Böylesi bir spor tesisini bin defa da
yapsanız bu ülkede hiçbir spor olimpiyat şampiyonu olamaz, olabiliyor
mu? Doping sorunu
Sporcuların sportif faaliyetlerinin gelişimine
yönelik bir harcama olmadığı için insanlar farklı çözüm
noktalarına gidiyorlar.
Futbol müsabakalarında, basketbol
müsabakalarında, en küçük, ikili masa tenisi müsabakalarında bile
aşırı şoven, milliyetçi, ırkçı söylemlerle spor
oluyor. Yani, millî spor olur mu? Spor, spordur. Dünyada bütün insanlar
koşabilir, yürüyebilir, tenis oynayabilir, yüzebilir. Ve herkes için
sporun erdemi nedir? Sporun, insanın beden ve ruh
sağlığını yerine getirebilmesi için faydasından
bahsedilir.
Çok büyük yüzme havuzu ihalesi
yapıyorsunuz, yüzme havuzu yapıyorsunuz ama o yüzme havuzunda yüzen
çocuklar enfeksiyon kapıyor, Vandaki yüzme havuzunda olduğu gibi,
birçok yüzme havuzunda olduğu gibi. Peki, bunun halka olan faydası ne
oldu? Yüzme havuzu yaptınız, kim faydalandı? O yüzme havuzunu
yapan tesisatçı, ihaleden faydalandı, müdürün kaynı, ihale
yolsuzluğundan şey yaptı ama o yüzme havuzunu kim için
yapmıştınız? Çocuklar ve gençler için
yapmıştınız. Çocuklar o yüzme havuzunda yüzdü ve enfeksiyon
kaptı ama enfeksiyon kapmaması için de, sağlığı
korumak için de bir sürü sağlık materyali satın
alınmış gibi gösteriliyor, hijyen maddelerine milyonlarca lira
para harcanıyor. Kim kazanıyor? O ticareti kâğıt üzerinde
yapan insanlar kazanıyor. Peki, çocuklar ve gençler için Gençlik ve Spor
Bakanlığının bu konudaki tedbiri ne? Hiçbir şey.
Futbol müsabakaları, basketbol müsabakaları veyahut da sadece
müsabaka olarak sporun algılanması ayrı ve sorun değil mi?
Okullarda beden eğitim derslerine verilen önem ya da Gençlik ve Spor
Bakanlığının, Millî Eğitim okullarında daha iyi
beden eğitimi dersi yapılabilmesi için, spor dersi yapılabilmesi
için katkısı nedir? Yok.
Sporla ilgili geçmiş dönem
bakanının yaptıklarını ve Başbakanından
görmüş olduğu muameleyi burada dile getirmeye gerek yok. Genç bir
Bakanımız var şimdi, umuyorum ki kendinden önceki
yanlış uygulamaları tekerrür etmez; yeni, güzel icraatlara imza
atar ve bu doğrultuda başarılarını biz de destekleriz.
Bu konuda hiçbir koşul gütmeksizin, herhangi bir bakanlığın,
herhangi bir kurumun kendi çalışmalarında
başarılı olabilmesi için gönülden her türlü desteği sunmaya
hazırız ve kendisine başarılar diliyoruz. Umuyoruz ki,
Türkiyenin yüz yıllık birikmiş sorunlarını gayretli,
azimli bir şekilde, duyarlı bir şekilde, vicdanlı bir
şekilde çözmeye çalışır ve bu konuda
başarılı olur. Çünkü, artık, bu, sadece bir şahıs
meselesi değil; bu, Türkiyenin sorunudur, kronikleşmiş,
toplumsal bir sorundur, toplumsal zihniyet sorunudur. Bu konuda kim olursa
olsun aynı sistemin çarkına girdiği zaman kendini koruyamazsa
aynı çark onu da eritip gider, umuyorum ki Sayın Bakanımız
bu konuda görev süresi boyunca dirayetli olur ve başarılı olur;
biz de bu konuda kendisinin güzel icraatlarını beklemekteyiz.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunda
Arkadaşlar, öyle bir ballandıra ballandıra anlatılıyor
ki sanki bütün üniversite öğrencilerine işte çok güzel barınma
koşulları sağlanmış, neredeyse bütün öğrenciler
beş yıldızlı otellerde konaklıyormuş gibi bir
edayla anlatılıyor, aslında bu böyle değil. E, bu zihniyet
daha önceden ne yapıyordu? Hatırlarsanız, dönemin
İçişleri Bakanı, Vanda depremzede çadırlarını
ziyaret ederken depremzedelere Kızılayın vermiş olduğu
o yanan çadırlar, insanların çocuklarının yanarak
yaşamını yitirdiği çadırlar için Canım, saray
gibi çadırlarınız var. diyordu. Şimdi, öğrencilere de
Saray gibi yurtlarınız var. diyorsunuz ama bu ülkede 20
öğrenciden sadece 1 tanesi Kredi ve Yurtlar Kurumundan faydalanabiliyor,
diğer 19u ne yapıyor? Kredi ve Yurtlar Kurumunda kim için bu hizmet
yapılıyor? Üniversiteyi kazanmış öğrenciler için.
Kredi ve Yurtlar Kurumunun müdürleri ve kayınları,
kayınpederleri, onlar da köşeyi dönüyorlar ama Kredi ve Yurtlar
Kurumundaki sorunlar -benim
söylememe gerek yok, Sayıştayın raporuna bakın-
yaptıkları ihale yolsuzluklarının hepsi ortada.
HASAN AKGÖL (Hatay) Hak edene
çıkıyor mu kredi?
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Kredilerdeki
usulsüzlükler, öğrencilere verilen kredilerdeki usulsüzlükler, daha sonra
o kredilerin borç olarak öğrencilere yansıtılması,
üniversiteyi bitirdikten sonra, işsiz olan üniversite mezunlarından
binlerce liralık faizli kredi borçlarının tahsili
Şimdi, şöyle düşünün:
Müflis Halk Bankasını iflasa götüren iş adamlarının,
altın tüccarlarının vergi borcu silinebiliyor ve bunların
vergi borcu diye ya da kredi borcu diye ifade edilen rakamlar Türkiyedeki
üniversite öğrencilerinin tamamının kullanmış
olduğu kredi borçlarından daha fazla ama öğrencilerin
kredilerinin borcu silinemiyor. Niye? Çünkü bu sistem neoliberal kapitalist bir
sistemdir. Bu sistem halktan alır, halkın başında efendilik
sökmeye çalışan, kendine saraylar yapan insanların
çocuklarına tahsis eder.
Bir bütçenin adaletli olması için,
toplumsal yansımalarının olması için -demiştik-
halkı ve hakkı esas alması gerekiyor. Kredi ve Yurtlar Kurumunun
halkı kimdir? Üniversite öğrencileridir. Üniversite öğrencileri
her ilden, her ilçeden, her köyden geliyorsa her siyasetten de gelir.
Üniversite öğrencileri siyaset yapmayacak da kim yapacak? Bir basın
açıklaması yapan üniversite öğrencisinin, ne olduğu
belirsiz özel güvenlik görevlisi ağzını tutup açıyor ya da
parmağını gözlerine sokuyor ya da kameraların önünde darp
ediyor, linç ediyor, o da yetmiyormuş gibi, üniversite
dışına çıktığı zaman polis tarafından
coplanıyor, vuruluyor, öldürülüyor. Ama özel güvenlik firmasının
orada, Kredi Yurtlar Kurumundan ya da üniversiteden aldığı
ihaleler milyon milyon milyon dolarları geçiyor, çok büyük bir rant
dönüyor ama üniversite öğrencileri orada kıt kanaat, 6 lira 70
kuruşa, 2 lira 20 kuruşu sabah kahvaltısı için, 4 lira 50
kuruşu da öğlen yemeği için Kredi Yurtlar Kurumunun vermiş
olduğu paraya bakıp onunla karnını doyuracak.
Kredi Yurtlar Kurumuna ve Sayın
Bakana ya da Sayın Başbakana ya da sayın milletvekillerine
söylüyorum: Akşam yemeği de yok, 6 lira 70 kuruşa buyurun bizler
karnımızı doyurmaya çalışalım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) O
kadar şükrediyor ki onlar, sen niye böyle konuşuyorsun?
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Onların
şükredip etmediğini sana değil, onlara sormam lazım.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Soruyoruz zaten.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Onlar zaten oyları veriyor.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Tamam,
onların oyları nasıl olsa sana geliyor diye bu kadar rahat ve
pişkinsen o zaman öğrenciler oy verirken
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, müdahale eder misiniz?
Pişkin diyemezsiniz.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) -
sizin bu
söylediklerinizi göz önünde bulunduracaklar.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) - Sen git
bir yurtta bir yemek ye, gör.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Ben yurtta yemek
yemişim, siz yemiş misiniz?
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Evet,
ben yedim, güzel oluyor.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Afiyet olsun.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Arkadaşlar, arkadaşlar, lütfen, sayın hatibin değerli
konuşmasını dinleyelim.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Evet, teşekkürler.
Sayın Başkanım, sağ
olun, teşekkürler.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Saygılı bir şekilde ama
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Ben, sizlerin
kürsüye karşı bu nezaketsizliğine Sayın Başkanın
nezaketinden dolayı teşekkür ediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Siz de kullandığınız sözünüzü geri
alıyorsunuz değil mi sayın vekilim?
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Efendim?
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sözünüzü geri alıyorsunuz herhâlde?
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Hangi sözümü?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Pişkin dediniz, olmadı.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Biraz evvel kullandığınız pişkin
kelimesini.
BAŞKAN Sayın Satır,
lütfen
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Sayın Başkan, itirazınız varsa daha sonra cevap verirsiniz,
hatibin sözünü kesmeyin lütfen.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Ben
konuşurken benim konuşmamı bu şekilde
değerlendirmesine ben yanıt olarak verdim. Ben, bu konuda
konuşmama devam etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakan, Sayın Başkan; şimdi, biz samimiyetle meselelere
yaklaşmak zorundayız. Eğer çocuklarımızın ve
gençlerimizin geleceğini tesis edeceksek mutlak suretle bir düzenleme
yapmak zorundayız.
Hükûmetler gelip geçicidir, siyaset de
gelip geçicidir. Bugün milletvekili olabiliriz, yarın
olmayacağız, yarın kimin ne olacağını kimse
bilemeyebilir ama bulunduğumuz anı doğru yaşamak hepimiz
için temel bir erdem olmalıdır. Şu an için,
çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğini tesis etme
noktasında, eğer biz onlara sağlıklı bir yaşam
sağlanabilmesi için, huzurlu bir yaşam sağlanabilmesi için,
onurlu bir yaşam sağlanabilmesi için onlara gelecek tesis etmek
gayretindeysek bu özelleştirme politikalarından vazgeçmeliyiz.
Üniversite yurtlarındaki kantin sahiplerini zengin etmektense, özel
güvenlik firmalarını zengin etmektense, Kredi ve Yurtlar Kurumu
müdürlerini, yöneticilerini zengin etmektense o öğrencilerin
geleceğine müdahale edecek bir bütçeyi düzenlemek
sorumluluğundayız. Sporda da bu böyledir, öğrencilikte de
böyledir, sağlıkta da böyledir, eğitimde de böyledir, sosyal
güvenlikte de böyledir, tarımda da böyledir, her alanda böyledir.
Bu kadar, üniversite öğrencisinden
bahsettik, her kente üniversite kuruldu; üniversitelerin birçoğu, eski
ortaokulların kalitesinde bile değil. Tabii, siz bu kadar çok
şey yapmışsınız, bu, başarıya neden yansımıyor?
Çünkü bu tür aksaklıklardan dolayı. Neden bir olimpiyat
şampiyonu yok? Neden futbolun haricinde kayda değer bir spor
başarısı yok? Bunların hepsi aslında bu tür sorunlarla
ilgili. Eğer siz halkın ihtiyaçlarına göre değil, siyasi
iktidarın yandaşlarının ihtiyaçlarına göre bütçe
düzenlerseniz, bu ülkede ne spor gelişir ne de eğitim gelişir ve
gençler, çocuklar diğer ülkedeki sömürü sisteminin bir materyaline
dönüşür. Eğer biz özgürlükten ve özgür bir gelecekten bahsediyorsak,
demokratik birliktelikten bahsediyorsak Anayasasıyla, Vergi Kanunuyla,
bütçesiyle, her şeyiyle demokratik bir sistemi demokratik bir zihniyetle
birlikte kurgulayabilmeliyiz ama bu konuda samimiyet olması gerekiyor.
Bu duygu ve düşüncelerle,
geçmişteki Maraş katliamını ve günümüzdeki
katliamların tümünü kınayarak, ülkemizdeki Alevi
yurttaşlarımızın geçmiş yaralarının
sarılması adına yaşamış oldukları bütün
sorunların açığa çıkarılması ve faillerinin
yargı önünde toplum vicdanına hesap vermesi temennisiyle, 19
Aralıkta güya hayata dönüş operasyonu diye insanların
hayatını kahreden, insanların hayatını zindana
dönüştüren, insanları katleden ve onurlu siyasal
duruşlarıyla sistemin faşizmine karşı boyun eğmeyen
özgürlük tutsaklarına yapılan katliamı kınıyorum.
Bugün itibarıyla, Türkiyede,
Kürdistanda, Orta Doğuda IŞİD zulmüne, faşizmine
karşı özgürlük duruşunda olan Kobani halkının direngen
duruşunu selamlıyorum.
Ülkemizde her şeyden önce
insanlık onuruna ihtiyaç vardır, ülkemizde her şeyden önce
barışa ihtiyaç vardır, barış için de her şeyden
önce samimiyete ihtiyaç vardır.
Bugün üniversite öğrencilerinden
bahsettik, gençlerden, çocuklardan bahsettik. Cezaevlerinde gençlerin
gördüğü işkencelerin son bulması umuduyla, çocukların polis
kurşunuyla katledilmemesi, bir daha bu durumun yaşanmaması umuduyla sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Umuyorum ki özgürlük kazanır. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Satır,
buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Maraş
olaylarının 36ncı yıl dönümüne ve bu konudaki anma
toplantılarıyla ilgili Kahramanmaraş Valiliğinin
açıklamasına ilişkin açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 1978 yılında Maraş ilimizde yaşanan
olaylar, toplumumuzun tüm kesimleri tarafından kınanmaktadır.
Maraş halkı, bildiğiniz gibi, bu olayları
kınamış ve kardeşlik hukukunun, sevgi, saygı ve
hoşgörünün var olduğu bir ilimizdir. Önümüzdeki günlerde birkaç grup
tarafından yapılması düşünülen faaliyet, gösteri, açık
hava toplantısı mülki idare tarafından, aşağıda
okuyacağım gerekçeyle engellenmiştir. Kamuoyunu ve milletvekili
arkadaşlarımızı bu konuda bilgilendirmek için söz
aldım.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Birkaç grup dediğiniz bir halktır ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Valiliğin açıklamasında Aradan geçen süreçte
ilimizde tüm kesimler tarafından oluşan huzur ve barış
sürecini zedeleyecek her tür hareketlerden kaçınmak hepimizin görevi ve
sorumluluğudur. denilmektedir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Böyle
bir açıklamayı grup başkan vekili yapmaz ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Bu yıl yapılmak istenen toplantı ve
yürüyüşü tertip edenlerin de iyi niyetini aşıp kontrolden
çıkarak suça evrilebileceği, bu tür olayların ilimizde bir daha
yaşanmaması ve hiç kimsenin arzu etmeyeceği durumların
meydana gelmemesi için söz konusu toplantıya müsaade edilmemiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkan, insanların
yasını tutması yasaklanır mı ya, böyle bir rezalet
olur mu ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Valiliğin verdiği bu açıklamayı
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Valiliği yasaklayalım, valiliği yasaklayalım.
Yasını tutmayacak mı insanlar?
BAŞKAN Valiliğin
açıklamasını açıklıyor herhâlde. Devam edin siz.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.
Valiliğin
açıklamasını milletvekili arkadaşlarımızla
paylaşmak istedim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Valiliğin açıklamasını, bürokratın
açıklamasını siz mi okuyorsunuz ya?
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sabahtan beri Genel Kuruldayız, gündemden haberimiz
olmayabilir. Bu konuda diğer milletvekili arkadaşların
açıklamalarına karşılık bu açıklamayı yaptım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Valiliğin açıklaması böyle yapılmaz ya! Bir siyasetçi,
bürokratın açıklamasını mı yapar?
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Ben ve grubum, Maraş olaylarında vefat edenlerin
ailelerine tekrar başsağlığı diliyoruz. Olayları
kınadığımızı ve bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek
için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Sayın Başkan
HALİL AKSOY (Ağrı) Bu
gerekçe geçerli bir gerekçe değil. İnsanlar demokratik tepkilerini
gösterecekler, o engelleniyor. Olmaz ki böyle!
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
4.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, ben de bir süre önce yaptığım konuşmada
Maraş katliamını lanetlemiş ve
kınamıştım ve Maraş Valisinin de almış
olduğu bu kararların kabul edilemez olduğunu belirtmiştim.
Bu konuda muhatap Hükûmettir. AKP Grubunun Sayın Grup Başkan
Vekilinin bu açıklaması, Hükûmetin yapması gereken bir
açıklamadır. Kaldı ki bugün Hükûmetin ve herkesin yapması
gereken, yakın tarihimizin en trajik ve en karanlık olaylarından
bir tanesinde, böyle bir anmada bütün yurttaşlarımızı,
Alevisi, Sünnisi, her ne olursa olsun, herkesi buluşturmak ve bu büyük
acının üzüntüsünü paylaşmaya ortak etmektir ama orada bilinçli
ve planlı bir şekilde Alevi yurttaşlarımıza
yönelmiş olan bu saldırıyı, katliamı kınamak için
yapılan basın açıklamaları, miting, her ne olursa olsun,
bütün toplantıların iptal edilmesinin arkasında yatan, farklı
bir gerekçedir. Bu gerekçe, yurttaşlarımızı ortak bir
tasada ve kıvançta birleştiren bir gerekçe değildir; tam
tersine, ayrıştırıcı bir gerekçedir. Onun
açıklamasını yapmak da AKP Grubunun Sayın Grup Başkan
Vekiline düşmez. Onu yapacaksa yüreklice Hükûmet kalkar, vali adına
onlar yaparlar.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, neye cevap verip veremeyeceğime
BAŞKAN Hükûmet üyeleri burada
efendim, not almıştır, cevap vereceklerdir zannediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Müsaade ederseniz Sayın Başkan
Neye cevap
veremeyeceğime ben karar veririm.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bunlar
Hükûmetle partiyi karıştırıyorlar. Hükûmet ayrı
şey ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Bu konuda arkadaşımızı biraz daha saygıya
davet ediyorum. Ben açıklamamı yaptım. Olayları tamamen
kınadığımızı, kamu düzenini sağlamak
durumunda olan mülki idarenin verdiği kararı da açıkladım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Meclis
grubuyla Hükûmeti karıştırıyorlar. Bir daha kitabı
verin, okusun.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ederim.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Sayın Başkan
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Önder.
5.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümüne ve Kahramanmaraş Valiliğinin
yapılacak anma toplantılarının yasaklanmasıyla ilgili
kararını kınadığına ilişkin
açıklaması
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan, Maraşta yaşanan, bir
Alevi ve Kürt katliamıydı. Herkesin, buradaki bütün vekillerin bunda
asgari bir bilgi sahibi olduğunu varsayarak sonuçlarından biri
hakkında bilgilendirmek istiyorum, o da şu: Bu kent, 12 Eylül
faşizmi ile dönemin sıkıyönetimi kol kola girerek
tanıksızlaştırıldı. Büyük bir pogrom
yaşandı orada, yani katliam mağduru olan insanlar, Mersin,
İstanbul, Belçika, Londra başta olmak üzere, o kentteki Alevi nüfus
oranı yüzde 30ken istatistik bir orana gelemeyecek duruma düşürüldü.
Sayın Grup Başkan Vekilinin
oradaki mağdurların iyi niyetini aşacak, suistimal edecek
şekilde bir gerekçeye sığınması ya da valiliğin
bu gerekçesini matah bir şeymiş gibi grupla
paylaşmasını esefle ve şiddetle reddediyoruz.
Hadise şu: Orada soldan sağa,
sağdan sola sayın, 25-30 bin Aleviden geriye kalmış
300-500 Alevi. Siz onları
Bu katliamı yapanlar, onları muhacir
etmişler, tehcir etmişler oradan. Dönemin sıkıyönetim
komutanının soruşturmayı bizzat Bu katliamı yapanlar
Alevilerdir. tezine evirmesiyle o soruşturma baştan
aşağı yeniden kuruldu.
Tacim Dededen bahsetmek istiyorum
size. Hafızasında 5 bin Alevi-Bektaşi
deyişi vardı. 80 yaşın üzerindeydi, Maraş
katliamının faili olarak soğuk su işkencesine tabi tutulup
zatürreden hayatını kaybetti.
Şimdi, gelecek
Katliamlarla
yüzleşmek buradan kınamak ve üzüntü bildirmekle olmaz, yasaklamakla
hiç olmaz. Eğer yeni bir kardeşlik hukuku kurulacaksa, bunun bütün
dünyada keşfedilen en etkili yolu, hatırlamak, yüzleşmek ve
faillerinin cezasız kalmasının önüne geçmektir. Onun için,
Sayın Grup Başkan Vekilinin, eğer söyleyecekse, bu kamu
güvenliği yasası gelirken sürekli burada sakız ettikleri
Efendim, yasal olarak izin alınan mitinglere biz bir şey demiyoruz
Oraya gidenlerin içinde, 11 yaşındayken anası, babası,
kardeşleri katledilen kadınlar var, Elif Tabak bunlardan birisi. Otuz
dört yıl o Maraşa gelemedi, bugün geldi ve siz böyle bir mâni
çıkarıyorsunuz. Niye? İyi niyet suistimal edilirmiş.
İyi niyet suistimal edilecekse Maraşa bugün faşist zihniyetin
astığı pankartları bir zahmet nefis meselesi edin, insan
onuru meselesi edin de valinizi siz uyarın, valinizin gerekçesinin bu
kadar arkasına sığınacağınıza.
Tekrar
kınadığımızı belirtiyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Önder.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan, zabıtlara geçmesi açısından
söylüyorum: Dün olduğu gibi bugün de Maraşta -Alevi de, Sünni de,
Kürt de- her türlü insan barış içinde, kardeşlik hukuku içinde
yaşamaktadır. (HDP sıralarından gürültüler)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Neresi barış, kardeşlik bunun?
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Canım, cevap vermek zorunda mısınız?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Neresi barış, kardeşlik bunun, var da biz mi göremiyoruz!
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Valiliğin kararının arkasında duruyorsunuz ya!
Valiliğin kararının arkasında durmak, kardeşlik
anlamına gelmez, kusura bakmayın.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul)
Böyle kardeşlik olmaz olsun!
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Bunu söylemek istedim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan, 60ıncı maddeye göre, çok önemli bir konu,
benim de kısa bir söz talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, söyleyin
zabıtlara geçmesi açısından. Sayın Grup Başkan
Vekiliniz konuştu zaten, böyle bir usulümüz yok.
Buyurun.
6.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Maraş olaylarının
36ncı yıl dönümünde Kahramanmaraş Valiliğinin
yapılacak anma toplantılarını yasaklayarak
Kahramanmaraş halkına hakaret ettiğine ilişkin
açıklaması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkanım, Çorum, Sivas, Maraş, Başbağlar,
bu ülkenin acılarıdır. Bu acıları yaşayarak biz
bir daha bu acıları yapmamamız, yaşamamamız
gerektiğini öğrenmek zorundayız. Devlet eliyle bunları
yasaklarsanız, insanların acılarını anmasını
yasaklarsanız yeni acılara sebebiyet verebilirsiniz. Bu, Hükûmetin
haddine değil. İnsanlar orada acı yaşamış.
Yasaklayarak aynı zamanda Maraş halkına da hakaret ediyorlar
çünkü Maraş halkını riskli gösteriyorlar. Maraş halkı
da bu acıları içselleştirdi. Bunu yasaklamak Hükûmetin haddine
değil. Bu acıları anacağız ki bir daha bu acılar
yaşanmasın.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Maraş
olaylarının 36ncı yıl dönümünde Kahramanmaraş
Valiliğinin yapılacak anma toplantılarının
yasaklanmasıyla ilgili kararına ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok teşekkür
ediyorum.
Bir Kahramanmaraş Milletvekili
olarak açıklama yapma gereği duydum. En son, çözüm süreciyle ilgili
akil insanlar heyeti raporunda da, Rifat Hisarcıklıoğlu Beyin
Başkanlığını yaptığı heyetin raporunda
da önemli bir bölüm vardır. O bölüm şudur, hatta Rifat Bey de bunu
açık bir şekilde ifade etmiştir: Kahramanmaraş derin bir
acı yaşamıştır. Burada sebepleri her ne olursa olsun,
Alevi-Sünni, sağ-sol mücadelesi yaşanmış, sonuçları
son derece acı olmuş bir olaydan bahsediyoruz ve bugün
geldiğimiz noktada Maraş, artık kendi içerisinde, heyetin
ifadesiyle, bu sorununu çözmüş ve bir model oluşturmuş.
Pazarcıkta, Elbistanda, Kahramanmaraş merkezde artık
kardeşçe yaşayan ve sorunları olmayan ama her yıl aynı
gün dışarıdan gelen ve içeride de bunun
karşılığı olan -Alevi ya da Sünni demiyorum- ama bir
şekilde tarafların Kahramanmaraş üzerinden içeride yaşanma
ihtimali olan bir çatışmayı dikkate alarak sadece bu yıl
değil, geçmiş yıllarda da ilgili vali, ilgili mülki amir bu
riskleri görmüş ve taraflarla konuşarak bir uzlaşma
oluşturmaya çalışmıştır. Bunun amacı bir
yasaklama değil, tam tersine, içerideki riskleri görüp
dışarıdan gelen kişilerin de benzer, yeni bir riske meydan
vermemesi ve iyileşmeye yüz tutmuş bir enfeksiyonun da yeniden bir
kanamaya sebebiyet vermemesi için böyle bir karar
alınmıştır. Yoksa, diğer zamanlarda, Sayın
Önderin söylediği gibi insanların Kahramanmaraşa gelmemesi,
ziyaret etmemesi, orada akrabalarıyla buluşmaması -böyle bir
durum- söz konusu değildir. Bu bilgiyi yüce Meclisle paylaşmak
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
8.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan, ismim de geçti, bir
açıklama yapmak zorundayım izin verirseniz. Buradaki en vahim,
Sayın Mahir Ünala asla yakıştıramadığım en
vahim yaklaşım şudur, bunu gözden geçirmesini diliyorum:
Dışarıdan gelenler. Dışarıdan gelenler
dediğiniz, katliamla oralardan muhacir edilmiş olup Avrupada lamekân
gezen, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde ve bugün olduğunda gelip
oradaki kaybettiği, devletin resmî rakamlarına göre 111
kişi, gerçek rakam 400ün üzerinde ve bunun yüzde 70i 11 yaşın
altında çocuk. Gelip onları anmak nereden dışarıdan
gelenler oluyor? Onların bu acısına iştirak etmek
isteyenler nereden
dışarıdan gelmek oluyor? Taziyeye gitmek, bunu yâd etmek nereden
böyle bir provokasyon tehlikesine işaret ediyor?
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Bir şeyi daha Sayın Başkanım...
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Dışarıdan provokasyonu kastetmedim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Bu tarihimizin en önemli şeyi.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Dışarıdan ve içeriden muhtemel riskleri
ifade ettim.
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Ünal.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Sayın Ünal, siz bana şunun cevabını
verin
Dışarıdan ve içeriden diyorsunuz. Maraş merkezde
Maraş Sanayi ve Ticaret Odası bir muharrem iftarı verdi.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Evet.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Kaç tane Alevi var Maraş merkezde? Bana bunun
cevabını verin.
BAŞKAN Sayın
Önder, son cümlenizi söyleyin lütfen. Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) 500ün üzerinde değil. Daha
dışarısı, içerisi mi kalmış? Zaten herkesi bu
katliam dışarı itmiş. Onun için, Böyle üstünü örtelim,
aman
Bir de Uyum
sağlandı, bu meseleyi hallettik. Yok böyle bir şey,
ayıptır, böyle bir şey yok.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Bu yara kanamaya devam ediyor, yolu yasaklamak değil.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gök.
9.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, bütün dünyada o ülkeler -hangi ülke olursa olsun- büyük
acılarını, herkesi bir ortak noktada buluşturarak anma
toplantıları gerçekleştirir ve tüm ülkenin bir büyük
acısı olarak paylaşırlar ve o acıyı çekenlere de
en azından onların yanlarında olduklarını bildirirler.
Ben önceki yıl Başbağlar
katliamının yaşandığı köyde de bulundum. Devletin
almış olduğu olağanüstü tedbirleri gördüm ki o anma
toplantısı rahatça gerçekleşsin diye. Doğru bir
tavırdır. Yine, devletin görevi, böylesine önemli bir katliamın
yıl dönümünde, Maraşta
Nerede olursa olsun, sadece Maraşta
yaşayanlar bu acıyı hissetmiyor, Türkiyenin dört bir
yanında oturan herkesin acısı. Eğer Maraşta bir
katliam olmuşsa onun yüreği orada atar. Eğer biz ulus olarak
beraber olacaksak zaten her acıda hepimizin aynı şekilde
yüreği atmalıdır. Devletin görevi orada anma
toplantısını gerçekleştirmektir. O anma
toplantısına yönelik saldırıları önlemek için devlet
tedbir alabilir. Ama şimdi Sayın Grup Başkan Vekili diyor
ki: Taraflarla bir anlaşma yapıldı. Kimdir bunun tarafı?
Kimlerle yapılmıştır? Benim pek çok arkadaşım,
orada, şu anda, anmada bulunmak istiyor ama gerçekleştiremiyorlar.
Bir katliamı lanetlemek, bir daha olmaması için Sünnisi, Alevisi, her
neyse, Kürtü, Türkü herkesin bir arada ortakça bir şekilde bu
katliamı en yüksek sesten lanetlemesi ve devletin de bu lanetlemeyi
gerçekleştirirken onları koruyucu tedbirler alması gerekir.
Böyle yasaklayıcı bir tedbirle bu acı daha da çok
kaşınır ve ortada kalmaya devam eder.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Gök.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, tarafların anlaşması diye bir
şeyden bahsetmedim. Fakat bu yaranın sarılması için
Kahramanmaraşta yaşayan Alevisi, Sünnisi bütün tarafların bu
zaman zarfı içerisinde artık bir ortak yaşam kültürü geliştirdiklerini
ifade ettim.
BAŞKAN Sayın Ünal, konu
anlaşılmıştır.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Ve bunun da akil adamlar heyeti tarafından tespit edildiğini ifade
ettim. Bugün yaşananların da tamamen mülki idarenin bir tasarrufu
olduğunu, bu tasarrufun da sebebinin
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Mülki idare İçişleri Bakanlığına bağlı
değil mi Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Ünal, ifade
edildi bunlar.
Teşekkür ederiz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Eğer müsaade ederseniz, burada bu meseleyi grup başkan vekillerinin
tartışması değil, İçişleri
Bakanlığımızdan bu konuda bilgilendirme isteriz ve
BAŞKAN Efendim,
tartışmadılar, grup başkan vekilleri sadece dileklerini
belirttiler, kınadıklarını belirttiler.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Müsaade edin.
mülki idare bu konuda hangi riskleri
görerek böyle bir güvenlik tedbiri aldığını bize ifade
eder.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Bunu burada söz konusu etmenin ve bütçe görüşmelerini bunun üzerinden
sabote etmenin bir anlamı yok ki.
BAŞKAN Sayın Ünal,
teşekkür ediyorum.
Bütçe görüşmeleri bunun üzerinden
konuşulmuyor efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Bir cümle rica
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Kahramanmaraşta,
Çorumda, Başbağlarda
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sivasta
BAŞKAN -
12 Eylül 1980den önce
Türkiyede sağ-sol çatışması adı altında
katliamlar yapılmıştır. Daha sonra Türk-Kürt
çatışmasına dönüştürülmek istenmiştir, bunlar
kınanıyor. Hadise bundan ibarettir. Konu da
anlaşılmıştır.
Teşekkür ediyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) -
Valiliğin yasaklamasını da kınıyoruz.
BAŞKAN Biz de
kınıyoruz.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Sayın Başkan, valilik
yasaklama kararı almış, biz bunu da kınıyoruz.
BAŞKAN Evet, kınadık
efendim, kınadınız, onu söylüyoruz.
Teşekkür ediyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır)
Ama, Grup Başkan Vekili aynı şeyi söylemiyor.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577,
3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz isteyen üçüncü konuşmacı Demir Çelik,
Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK
(Muş) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Bugün 36ncı yılını
andığımız Maraş katliamını ve orada
yaşamını kaybeden 105 civarındaki Alevi, Kürt
vatandaşlarını saygıyla, rahmetle
andığımı ifade etmek istiyorum. Keza, yine, F Tipi
Cezaevinde 28i siyasi tutuklu olmak üzere toplamda 32
vatandaşımızın yaşamını yitirdiğinin de
14üncü yıl dönümü. Bir kez daha, katliama bulaşanları
kınadığımı, nefretle andığımı;
yaşamını yitirenlere de Allahtan rahmet dileklerimi ifade etmek
istiyorum.
Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; doksan yıl inkâr ve imayla geçen bir
ülkenin tarihî yüzleşmesi, olması gerekendir. Yüzleşmek yerine
didişmek, gerilim ve gerginliklere yol açmak sorunumuzu çözmeye
yetmemiştir, yetmeyecektir de. Yüzleşme adına, acıları
hafifletmek adına gidenlerin işini kolaylaştırıp,
buluşmaya fırsat vermek devletin yapması gereken görevdir. Mülki
amirin bu konudaki tasarrufu kabul edilemezdir, biz reddediyoruz, şiddetle
reddediyoruz. Olması gereken, halkların, inançların, kültürlerin
buluşmasıdır, özgür yaşam alanlarında birlikte
olmasıdır. Tam da bu noktada dün Rusya Devlet Başkanı
Sayın Putin üç saat yirmi dakikalık bir konuşmasında
geleceğimize ilişkin bir kısım ipuçlarını bizlere
verdi. Bizim bunu tartışmamız, hele hele Millî Savunma
Bakanlığı bütçesini tartıştığımız
bugünde dile getirmemiz önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; küresel emperyalizm bir yanıyla Amerika Birleşik
Devletlerinin başını çektiği Transatlantik Ticaret ve
Yatırım Ortaklığı öbür yanıyla da Rusya ve Çinin
başını çektiği Kırgızistan, Tacikistan,
Kazakistan ve Özbekistandan oluşan Şanghay, küresel stratejik
çıkarlarını korumak, emperyal hegomonik
yayılmacılığını sürdürebilmek için, resmî, ilan
edilmemiş bir üçüncü savaşı bizlere
dayatmışlardır. Tunusta, Libyada, Mısırda,
Bahreynde, Yemende devam eden, bugün itibarıyla da Irak, Suriye ve
Rojavaya hapsedilen tam da budur. Yani egemenlerimiz, küresel emperyal güçler
bir üçüncü dünya savaşıyla dünyamızı paylaşmak
istiyorlar. Toprağımızı, suyumuzu, enerji
kaynaklarımızı, yetinmeden, eğitimimizi,
sağlığımızı paylaşmanın
savaşını stratejik çıkarlarına uygun olacak tarzda
vekâlet savaşçılarına devretmiş bulunmaktadırlar.
Bugün, gerek transatlantik gerekse
Şanghay bileşenleri 5 temel alanımızı gasbetmek, el
koymak adına bu savaşı körüklüyorlardır:
1) Hukuk devletini rafa
kaldıracaklar.
2) Özelleştirmeyle toprağımızı,
suyumuzu, eğitimimizi ve sağlığımızı
özelleştirecek, masrafını ve giderini de kamuya
yükleyeceklerdir.
3) Tarım, hayvancılık ve
gıda artık uluslararası küresel tekellerin hizmetine
sunulacağından yaşamımız risk altında olacak,
ürettiğinizin bir kıymetiharbiyesi olmayacaktır.
4) Hak ve özgürlükler
sınırlandırılmış olacak, yasaklar, kanun
devletinin hükümranlığıyla toplum zapturapt altına
alınmak istenecektir.
5) Yönetimin istikrarı adı
altında antidemokratik uygulamalarla farklı kimliklerin,
inançların, düşüncelerin kendisini özgürce, öz gücüne dayanarak
yönetilme fırsatını engelleyeceklerdir. Şanghay ve
transatlantik anlaşması, görünen o ki Rojavada
başlatageldiği bu çatışmalı hâlini, üçüncü savaş
hâlini dünyanın dört bir tarafına yayacak. Sayın
Cumhurbaşkanımızın Avrupa Birliğinden vazgeçiyor
görünüyor olması, Şanghayla ve Rusyayla dirsek temasına
geçiyor olmasının da manası, okumaları budur. Artık,
özgürlüğümüzden, barışımızdan
konuşamayacağız, savaşın toplumsal ve siyasal
yıkımlarla birlikte ekolojik yıkımla bizi karşı
karşıya bırakacağı bir gelecekten bahsetmek mümkündür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün yaşanan barbarlık ve uygarlığın
savaşıdır. Bu, on binlerce yıldır
coğrafyamızda enine boyuna yaşanmıştır. Milattan
önce 8000li yıllarda Aşağı Mezopotamyada Hassuna
kültürünün, milattan önce 6000li yıllarda Tell Halafta, Yukarı
Mezopotamyada, Göbeklitepede yaşanan da vahşet ile
barbarlığın savaşıydı; bugün de yaşanan,
barbarlıkla uygarlığın, kapitalist moderniteyle demokratik
modernitenin savaşıdır.
Milattan önce 8000li yıllarda
henüz erkek egemenlikçi zihniyet yoktu. Anaerkil toplum vardı, anaerkil
toplumda kadın, ortaklaşmacı, paylaşmacı ve
barışçıl anlayışı ve zihniyetiyle toplumu karşıtlaştıran,
ötekileştiren değil, bütüncül politikalarıyla kucaklayan,
kapsayan bir noktadan soruna yaklaşmıştı. Savaşlar
yoktu, kıtlık, açlık, yokluk ve yoksulluk
yaşanmıyordu. Zenginlik vardı, üretim vardı, paylaşma
ve ortaklaşma vardı. O zihniyet erkek egemenlikçi sistemle
hiyerarşiye ve tahakküme tabi tutulduğundan bu yana kapitalist
modernite 6 bin yıldır insanlığımızı
-öldüresiye- geleceğimizi çalıyor, gasbediyor.
Bugün Rojavada, bugün Suriye ve
Irakta yaşanan da bundan öte değildir. Kapitalist modernite ya da
bir bütün olarak kapitalizm, stratejik çıkarlarını korumak,
jeoekonomik, jeostratejik ve jeopolitik çıkarları adına halklara
savaşlarını havale etmiş bulunmaktadır. Özgür Suriye
Ordusu, El Kaide, El Nusra ve DAİŞin vekâlet olarak
aldıkları savaş Şanghayla transatlantiğin
savaşıdır. Onların yürütmek üzere vekâleten sürdürdükleri
savaş, NATO ile Şanghayın savaşıdır ama olan
halklara, olan yoksullara, emekçilere, ezilenlere olmaktadır.
İşte, bu
barbarlığın olduğu ortamda Kobanide bir tarihî
direnişe de biz tanıklık ediyoruz. Bir kez daha kadın
tarihe müdahale ediyor, kadın barışçıl, demokratik ve de
kapsayan, kucaklayan, sevgi dolu özellikleriyle toplumun biten, tükenen ve
tüketilmek istenen niteliklerini açığa çıkarıyor.
Kapitalist modernitenin barbarlığına, vahşi, kirli; kirli
olduğu kadar da kaide ve kural tanımaz savaşına
karşın özgürleşmenin direnişidir Kobanide yürüyen. Bu
tarihî direnişi yürütenler, haksız bir noktada, sahiplenilmeme
kadersizliğiyle karşı karşıya
kalmışlardır Türkiye tarafından ama dünyanın 5
kıtasında milyonların, milyarların sevgisiyle bu tarihî
direniş selamlanmıştır çünkü Rojavada, Kobanide
barbarlığa karşı demokratik uygarlığın,
kapitalist moderniteye karşı demokratik modernitenin
itirazıdır yükselen, kavgasıdır yürütülen.
Bu kavga, öyle umut ediyorum ki on binlerce
yıldır insanlığın yokluğundan ve
yoksunluğundan acı çektiği adaletini, eksikliğinden
muzdarip olduğu özgürlüğünü ve yokluğuyla savaş ve
kıyımlarla karşı karşıya kaldığı
barışını sağlayacaktır. Söz konusu olan adalet,
eşitlik ve özgürlük arayışıdır ki bu arayış
Kobanide YPGliler tarafından, onun kadın gerillaları
tarafından dünyanın gündemine taşınmış,
kapitalist modernitenin suyumuzu, toprağımızı,
sağlığımızı ve geleceğimizi ama yetinmeyip
özgürlüklerimizi de gasbeden hegemonik gücüne karşı insani
değerlerin ayağa kalktığı bir tarih sahnesinden
bahsediyoruz. Bugün bu manada Kobanide, Rojavada demokrasiyle faşizmin,
insanlıkla vahşetin, kapitalist moderniteyle demokratik modernitenin
mücadelesidir. Bu mücadelede yerini almak yani demokrasiden yana,
uygarlıktan yana ve de barıştan yana yerini almak insanım
diyen, insani değer sahibi olan herkesin görevidir. Türkiye halkları
76 milyon olarak doksan altı gündür düşmeyen ve düşürülemeyen
Kobaninin yanında olduğumuzu beyan ettiğimizde, birlikte
saldırıya ve savaşa karşı göğsümüzü siper
ettiğimizde kazanan biz olacağız.
Bu manada, 2015e ramak kala, sayılı günler
kala bu özgür ve birlikte yaşam irademizin Kobanide
alacağımız feyzle 2015te barışımızı
da, özgürlüğümüzü de sağlayacağına olan inancımla
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - AK PARTİ Grubu
adına birinci konuşmacı Şirin Ünal.
Buyurun Sayın Ünal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2015 Mali Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısında Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerinde
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Huzurlarımıza getirilen 22
milyar 764 milyon 255 bin Türk liralık Millî Savunma
Bakanlığımızın 2015 yılı bütçesi, millî
güvenlik politikamız çerçevesinde üstlendiğimiz görevleri yüksek bir
etkinlikle yerine getirme, savunma gücümüzü çağın gereklerine göre
artırma hedefleri doğrultusunda hazırlanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Hükûmetimiz 2023 vizyonu doğrultusunda millî savunmada hedefimiz savunma
sanayisi gelişmiş dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer almaktır.
Bundan on iki yıl önce Türkiyenin neredeyse tamamen dışa
bağımlı, uluslararası silah şirketlerinin tekelinde
olan bir savunma sanayisi bulunmaktaydı. Bugün ise savunma sanayisinde
binden fazla şirketinin, KOBİlerinin, araştırma
kuruluşlarının ve üniversitelerinin katılımıyla
millî bir yapıya dönüşmüş olan yeni bir Türkiye var.
Dünyanın en büyük 100 savunma sanayisi firması arasında 2 Türk
şirketimiz bulunmaktadır. Savunma sanayimiz 2013 yılında
yıllık 5 milyar doları aşan üretim gücüne ve 1,5 milyar
doların üzerinde ihracat kapasitesine ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, 2004
yılı Mayıs ayında toplanan Savunma Sanayii İcra
Komitesi yabancı müteahhitler eliyle yürütülmesi planlanan 4 projenin
ihalesini askıya almış ve kendi imkânlarımızla
yürütmeye karar vermiştir. Bu 4 projede bugün önemli mesafeler
katetmiş bulunmaktayız. Birincisi, ana muharebe tankı projesi
ALTAY tankımız ortaya çıkmış, ALTAY Projesinde seri
üretim aşamasına oldukça yaklaşılmıştır.
İkinci
projemiz taarruz helikopterleri projesi olup millî taarruz helikopterimiz ATAK
üretime geçmiş, 6 ATAK helikopterimiz tamamlanmış ve Kara
Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterine
verilmiştir.
Üçüncü konu,
insansız hava araçları alanında ANKA Projesinin seri üretim
çalışmaları devam etmektedir. İlk taktik insansız hava
aracı sistemi de Kara Kuvvetleri Komutanlığına çok
yakın bir zaman içerisinde teslim edilecektir. ANKAnın haricinde
Karayel ve Bayraktarla birlikte insansız hava araçlarında geniş
bir yelpazede çalışmalarımız devam etmektedir.
Dördüncü konu, korvet projesi yani
millî gemimiz. MİLGEM savaş gemileri olarak ortaya
çıkmış, donanmamız envanterine birinci gemi girmiş,
müteakip iki geminin sözleşmeleri de imzalanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
şayet geçmişin yöntemleriyle bu projeler hayata geçirilseydi
milyarlarca dolar yabancı şirketlere akmış, Türk
Silahlı Kuvvetleri dışa bağımlı sistemlerle
baş başa kalmış, ülke sanayisine tortu bile
kalmamış olacaktı. Öte yandan, Deniz Kuvvetleri ve Sahil
Güvenlik Komutanlıklarımıza 100e yakın askerî gemi ve
karakol botu Türk gemi inşa sektörünün tersanelerinde üretilerek teslim
edilmiştir.
Havacılıkta altmış
senelik bir aradan sonra kendi tasarımımız olan eğitim
uçağı HÜRKUŞ test uçuşunu başarıyla
tamamlamış ve seri üretim için anlaşmalar imzalanmıştır.
Millî savaş uçağımızın ilk kavramsal
tasarımları tamamlanmıştır. Askerî ve sivil
ihtiyaçlara cevap verecek Özgün Helikopter Geliştirme Projesi
başlamış, ortak üretimle helikopterler üretilip ihraç da
edilebilecektir.
Millî sanayimizin
katkılarıyla geliştirilen deniz karakol uçakları hizmete
alınmış ve denizlerimizdeki gözümüz, kulağımız
olmuştur.
Barış Kartalı Projesi
kapsamında birinci havadan ihbar ve kontrol uçağımız 21
Şubat 2014 tarihinde Konyada 3üncü Ana Jet Üs
Komutanlığında düzenlenen bir törenle Hava Kuvvetleri
Komutanlığı envanterine girmiştir. Diğer 3
uçağın da en kısa zamanda hava kuvvetlerimize
katılmasını bekliyoruz.
Stratejik hava ulaştırma
yeteneği kazandığımız 10 uçaklık A400M nakliye
uçaklarımızdan ilki de 12 Mayıs 2014te 12nci Hava
Ulaştırma Ana Üs Komutanlığında düzenlenen bir törenle
Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine
katılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bugüne
kadar askerlerimizi mayından koruyan 508 adet Kirpi aracı Türk
Silahlı Kuvvetlerine teslim edilmiştir, bu sayı bir iki ay
içerisinde 614e çıkacaktır.
Yeni nesil roket ve füze
teknolojilerine büyük yatırımlar yapılmaktadır. Seyir
füzeleri, tanksavar füzeleri ve güdümlü roketler kendi teknolojimizle
üretilebilir hâle gelmiştir.
On iki yılda her alanda
olduğu gibi, savunma sanayimizde ve askerî güç anlamında da
Türkiyeyi farklı bir düzeye taşıdık çok şükür. AK
PARTİ olarak önceliğimiz sadece ve sadece insandır, toplumdur,
millettir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
son verirken 2015 yılı bütçemizin ülkemiz ve milletimiz için
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci
konuşmacı Suat Önal, Osmaniye Milletvekili.
Buyurun Sayın Önal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, Savunma Sanayii
Müsteşarlığı bütçesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesilesiyle sizleri ve televizyonları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir milletin ayakta sağlam kalabilmesi,
bağımsızlığını sürdürebilmesi ve
uluslararası alanda söz sahibi olabilmesi için her alanda olduğu gibi
askerî alanda ve dolayısıyla savunma sanayisinde de güçlü olması
gerekmektedir. AK PARTİnin iktidara geldiği 2002 yılında
yüzde 80 oranında dışa bağımlı ve
uluslararası silah tacirlerinin tekelinde olan savunma sanayimiz, Türk savunma
sanayisine ilişkin politikamızın yeniden
kurgulandığı Hükûmetimiz döneminde alınan rasyonel kararlar
ve atılan akılcı adımlar ile stratejik bir dönüşüm
yaşamış ve bunun neticesinde de dışa
bağımlılık oranı her gün azalarak yüzde 40ların
altına kadar düşmüştür. Bugün övünçle şunu söyleyebiliriz
ki savunma sanayimizin ihtiyaçlarının en az yüzde 60ı kendi
üretimimizle iç piyasadan karşılanmaktadır. Böylece
geçmişte ekonomimiz için ağır bir yük olan ithalata dayalı
savunma harcamalarımız azalmış, millî savunma sanayimiz
için büyük bir katma değere dönüşmüştür.
Değerli milletvekilleri, yine
övünçle söyleyebiliriz ki bugün binden fazla, savunma sanayisinde faaliyet
gösteren şirketlerimizin, KOBİlerimizin, araştırma
kuruluşlarımızın ve üniversitelerimizin ortak çalışması
ve oluşturdukları beyin fırtınası neticesinde kritik
teknolojiye sahip savunma sistemlerini üretir hâle geldik. Benden bir önceki
çok değerli milletvekilimizin de özellikle vurguladığı gibi
bugün dünyanın en büyük 100 savunma sanayisi firması arasına
giren iki şirketimiz var. Bunlardan ASELSAN 67nci sırada ve TAI
80inci sırada yer almaktadır; bununla da Türk milleti olarak iftihar
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, savunma
sanayimiz yıllık 1 milyar dolar seviyesinde ürün ve teknoloji
geliştirme harcamasıyla ülkemizde en büyük AR-GE ve teknoloji
yatırımı yapan sektör hâline gelmiştir. Savunma sanayisinde
geçen yıl itibarıyla 5 milyar doları aşan üretim gücüne ve
1,5 milyar doları bulan ihracat kapasitesine ulaştık. 2023
hedeflerinden birisi de ülkemizin, dünyada savunma sanayisi alanında en
gelişmiş 10 ülke arasına girmesi ve
yaşadığımız bu zorlu coğrafyada güvenliğimiz
için gerekli savunma sanayisi ihtiyaçlarımızın millî savunma
sanayimiz tarafından karşılanmasıdır.
Değerli milletvekilleri, Savunma
Sanayisi Müsteşarlığımızca kara, deniz ve
havacılık alanında yürütülen çok önemli savunma projelerimiz söz
konusudur. ALTAY ana muharebe tankı, MİLGEM savaş gemisi, sahil
güvenlik arama kurtarma gemisi, ANKA mini insansız hava aracı,
HÜRKUŞ Türk tasarımı eğitim uçağı, ATAK
helikopteri, GÖKTÜRK uydusu sadece bunlardan
bir kısmıdır.
Değerli
milletvekilleri, silahlı kuvvetlerimiz için, yeni nesil üstün teknolojik
özelliklere sahip modern piyade
tüfeği, uzun menzilli obüs, alçak ve orta irtifa hava savunma füzeleri,
lazer güdümlü cirit füzesi üretimlerine de başlanmıştır.
Yine, ayrıca özgün bir savaş uçağı geliştirilmesi için
proje başlatılmıştır.
Başka bir sevindirici husus, özgün
olarak geliştirilen savaş sistemlerimizin bütün
yazılımlarının artık Türkiyede
geliştirilmesidir. Ortaya konulan millî irade, yapılan özverili
çalışmalar ve oluşturulan sinerjiyle Türk savunma sanayisi her
gün gelişmeye ve güçlenmeye devam ederek göğsümüzü
kabartmaktadır.
Bu vesileyle bir kez daha aziz
milletimizin emanetinin emin ellerde olduğunu ifade ederek 2015
yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Üçüncü
konuşması Osman Aşkın Bak, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığımızın 2015
yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Gençlik ve Spor
Bakanlığımızca gençliğe ve spora yönelik yatırımlar
yapılmakta ve ülkemizin gelecek kuşaklarına her alanda en iyi
olanaklar sağlanmaktadır. Sahip olduğumuz en önemli güçlerden
birisi en büyük hazinemiz gençlerimizdir. Bedenen ve ruhen sağlıklı
bireyler olmalarını sağlamak amacıyla da sporun geniş
kitlelerce yapılması, sporun tabana yayılması için
çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eski bir
sporcu olması ve gençliğimize verdiği önem
malumlarınızdır. Kendisinin destekleriyle spordaki
yükselişimiz ve tesisleşmemiz artarak devam etmektedir. Gençlerimiz
bugünün enerjisi, yarınlarımızın ise teminatıdır.
Ülkemiz bu hazineye diğer ülkelere kıyasla daha fazla sahiptir.
62nci Hükûmet
Programımızda Sayın Başbakanımız Ahmet
Davutoğlunun belirttiği üzere, sporu sadece boş zamanları
değerlendirme aracı olarak değil, aynı zamanda
sosyalleşmenin ve sağlıklı bir toplum olmanın da
önemli bir aracı olarak görüyoruz. Spor yapma kültürünü benimsemiş,
seyirci olmanın ötesine geçerek sporu gündelik hayatının bir
parçası hâline getirebilmiş nesillerin yetişmesini hedefliyoruz.
Her alanda olduğu gibi spor
alanında da her geçen gün dünyadaki etkinliğimizi
artırıyoruz. Bu çerçevede uluslararası şampiyonalara ve
üniversite oyunlarına başarılı şekilde ev
sahipliği yapmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; benim de başkanlığını
yaptığım Türk sporunda doping sorununun
araştırılması için kurulan komisyonumuz raporunu
tamamlamış ve Meclis Başkanlığına teslim
etmiştir. Komisyon çalışmalarına katkı ve bilgi sunan
tüm komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarıma ve komisyon
uzmanlarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu süreçte
komisyon çalışmalarına destek veren Gençlik ve Spor
Bakanımız Sayın Akif Çağatay Kılıça da
teşekkür ederim. Temennimiz ve beklentimiz acilen dopingle mücadele
yasasının çıkarılması ve raporda belirtilen öneriler
doğrultusunda dopingle mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülmesidir.
"Dopinge karşı
sıfır tolerans" prensibi taviz vermeksizin
Bakanlığımızca uygulanmaktadır. Bu kapsamda ortaya
konulan çalışmalar neticesinde
2013 yılında yapılan 1.579 kontrol sonucu dopingle
mücadele kural ihlali sayısı 176 iken, 2014 yılında
yapılan 2.238 kontrolde bu rakam hızla azalarak 58'e düşmüştür;
bunların 27 tanesi vücut geliştirme, 31 tanesi olimpik branşlar.
2013te olimpik branşlardaki sayı 133 iken yani yüzde 9,4 iken,
2014te yapılan etkin mücadeleyle bu sayı 31e inmiş yani yüzde
olarak yüzde 1,5a inmiştir. Dünya ortalaması ise yüzde 1,1dir.
Bakanımızın ve benim de
konuşmacı olarak katıldığımız Dünya
Anti-Doping Ajansı (WADA)'nın Bilim ve Araştırmalar
Sempozyumu 28-29 Ekim 2014 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenmiştir.
Bu sempozyumda WADA Başkanı Craig Reedie dopinge karşı
sıfır tolerans politikamıza ilişkin olarak Türkiye'nin
yaptığı bu mücadelenin diğer ülkelere de örnek olması
gerektiğini, dopingle mücadelede Türkiye'nin çok iyi yolda olduğunu
belirtmiştir.
Gençliğimizi tehdit eden her türlü
tehlikeye karşı spora başvurabileceğimizi
düşünmekteyim ve uzun yıllarını spor yöneticiliğine
adamış bir sporsever olarak bu alanda
Bakanlığımızın çok verimli çalışmalara imza
atacağını ifade etmek
isterim.
Son yıllarda uyuşturucuyla
mücadele konusunda Hükûmetimizin attığı adımlar hepimizin
malumudur. 25-26 Kasım 2014
tarihlerinde Başbakanımızın katılımıyla
düzenlenen 1.Ulusal Uyuşturucu ile Mücadele Şûrası
yapıldı. Şûrada Gençlik ve Spor başlığı
altında ayrı bir çalışma grubu oluşturuldu. Bunun
nedeni artık en küçük öğrenci yaş gruplarına kadar sirayet
edebilen bir tehlike olarak uyuşturucu madde
bağımlılığına karşı spor
aracılığıyla etkin bir mücadele verilebileceğinin
öngörülmesidir. Bu konuda benim de düşüncem, spor
aracılığı ile özlediğimiz amatör ruhun ve mahalle
dayanışmasının güçlendirilebileceği yönündedir.
Eskiden mahallelerimizde sporcu abilerin öncülük ettiği amatör spor
kulüpleri vardı, bu kulüplerin sadece sporu yaygınlaştırmak
için değil, mahallenin gençliğini ve çocuklarını
uyuşturucu gibi tehlikelere karşı korumak için de faydalı
olduğuna hepimiz şahit olduk.
Amatör spor kulüplerimizde
başkanlık ve yöneticilik yapan kardeşlerimize buradan selam ve
saygılarımı iletiyorum. Onlar gençlik ve spor için amatörce
mücadele eden yürekli ve kahraman insanlardır. Amatör spor kulüplerine
verilen desteğin arttırılmasında büyük fayda görüyorum.
Bir konuda da şunu ifade etmek
istiyorum: Muhalefet Başarı yok. dedi. 2010 yılında dünya
2ncisi olan basketbol takımımız 12 Dev Adam, dünya
şampiyonu olan Taha Akgül, benim federasyon
başkanlığım döneminde dünya şampiyonu olan Güreş
Millî Takımımız, dünya 2ncisi olan Güreş Millî
Takımımız, tekvandocularımız, karatecilerimiz, dünya
şampiyonlarımız, bunlara haksızlık
yapılmaması lazım. Onlar da bu ülkeyi en iyi şekilde temsil
etmeye çalışıyorlar.
2015 yılı bütçemizin
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dördüncü
konuşmacı Osman Çakır, Düzce Milletvekili.
Buyurun Sayın Çakır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN ÇAKIR
(Düzce) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Spor Genel Müdürlüğü ve Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçeleri üzerine söz almış
bulunuyorum. Öncelikle aziz milletimizi ve Meclisimizin değerli üyelerini
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarih boyunca varlığını devam ettirmek ve
geleceğini garanti altına almak millet olarak kalmanın
vazgeçilmez şartı olduğundan, milletimiz de kendi tasavvuruna
uygun ideal ve özlemlerini gerçekleştirecek, kendini aydınlık
iklimlere taşıyacak nesiller yetiştirmenin gayreti içinde
olmuş. Bunun için daima maddi ve manevi imkânlarını seferber
etmiştir.
Edebiyat tarihimizde Şair Nabinin
Hayriyesi, Sünbülzade Vehbinin Lütfiyesi, Tevfik Fikretin Haluku, Ziya
Gökalpin Senihasıyla yeni nesillere söylemek istediklerini söylemişler,
Mehmet Akif de Asım adı üzerinden bunları söylemiştir.
Necip Fazıl ise Sakarya, saf çocuğu masum Anadolunun. ifadesiyle
gençliğimizin saf ve masum olduğunu ifade eder. İçindeki cevheri
büsbütün yitirmemiş gençlik yeniden dirilmektir.
Biz, yanmış ve
haşlanmış ellerimiz, nokta nokta iğnelenmiş
parmaklarımız, içine kan oturmuş tırnaklarımızla
bir şekillendirme işinde çalışıyoruz.
Şekillendirmeye çalıştığımız bütün bir
gençliktir. İsmi Anadolu gençliğidir.
Nitekim saf Anadolu çocuğu imgesi
Sakarya Türküsü şiirinde karşımıza çıkar.
Anadolunun saf çocuğu gitti artık. Saf çocuk uyandı. Masum
Anadolu genci gitti, dik duran Anadolu geldi. Hikmete özenen, teknikle bezenen
Anadolu gençliği Artık yeter dedi. Kendi silahını,
tankını, helikopterini, makinasını, motorunu, elektronik
cihazını nasıl yapabilirim diyerek geçmişte
yetişmiş bir gençlik var artık. Bu gençlik, on iki
yıldır ayakta durarak, milletine ve Rabbine yaslanarak mücadelesini
veriyor. Her türlü saldırıya, bozmaya, çürütmeye, provoke etmeye,
nesli bitirmeye, silmeye yönelik her ne yapıldıysa bunların
tamamından sıyrılarak; dik duran bir nesil on iki
yıldır bu ülkenin gençliğini yeniden ayağa kaldırmak,
yeniden diriltmek için çaba sarf ediyor.
170in üzerinde üniversite açtık,
2023te 250 üniversiteyi hedefliyoruz.
Tevfik Fikretin Halukundan beri yüz yılı
aşkındır dışarıya göç eden beyinleri, paralel,
dikey yollarla ülkemizden çıkarılan bütün genç beyinleri ülkemize
geri getirmek için mücadele ediyoruz. Bütün çocuklarımızın
yükseköğrenim görmesini hedefliyoruz. Bu gençlerin aynı zamanda
barınma, eğitim sürecinde hem yaşam ihtiyaçlarını
gidermek hem de eğitimlerine katkı sağlamak için her türlü
yardımı ve desteği sağlıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 16 Ağustos
1961 tarihinde kurulmuştur.
Kurumun görevleri; yükseköğrenim
öğrencilerine barınma hizmeti vermek, öğrencilerine burs,
öğrenim kredisi ve beslenme yardımı yaparak nakdi destekte
bulunmak, kurum yurtlarında barınan öğrencilerin sosyal,
kültürel, sportif ve benzeri ihtiyaçlarını
karşılamaktır.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar
Kurumu toplam 7.418 personelle hizmet vermektedir. Kurum bütçesi 2002
yılında 444 milyon Türk Lirası iken 2014 yılında 12
kat artışla 5 milyar 862 milyon 584 bin Türk Lirasına
ulaşmıştır. Kurumsal büyümeye paralel olarak 2015
yılı bütçesi, 2014 yılı bütçesine göre yüzde 20,30luk
artışla 7 milyar 52 milyon 675 bin Türk Lirası olarak
tasarılaşmıştır.
Burs ve kredi hizmetleri, kurum devlet
adına burs ve kredi verme konusunda tek yetkili
kılınmıştır. Böylece mükerrerlik önlenerek daha fazla
sayıda öğrenciye, daha fazla miktarda yardım yapılması
imkânı sağlanmıştır.
2002 yılında 451.550
öğrenciye kredi verilmekte iken 2014 yılında 881.427
öğrenciye öğrenim kredisi ve 363.908 öğrenciye de burs olmak
üzere toplam 1 milyon 245 bin 325 öğrenciye burs verilmektedir. 2002
yılında 45 lira iken verilen kredi, bugün 300 lira, yüksek lisans yapanlara 600 lira, doktora
yapanlara 900 lira olarak kararlaştırılmıştır.
Kurum, yükseköğrenime devam eden
öğrencilerin çağın gereklerine uygun, modern ortamlarda, huzur
ve güven içerisinde yurtlarda barındırılmasının
yanı sıra uygun fiyatla, sağlıklı ve dengeli beslenmeleri,
sosyal, kültürel ve sportif yönden gelişmeleri için gerekli olan her türlü
hizmeti yerine getirmektedir. Burada bir şeyi de tashih etmek istiyorum;
sabah kahvaltısında 2 lira 20 kuruş değil 2 lira 30
kuruş, akşamları da 4 lira 50 kuruş değil 5 lira
ödenek olarak çocuklara verilmektedir.
1961 yılında 3 il 18 yurt
varken bugün bu sayı, gerçekten, 2014 yılında, 81 il, 149
ilçede, 391 yurtta 355.890 öğrencinin barınmasını
sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OSMAN ÇAKIR (Devamla) Bu 2015
yılının bütçesinin hayırlar getirmesini diliyorum ve
yapılan bütün çalışmalardan dolayı Bakanımıza ve
personele teşekkür ediyorum ve hayırlı olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Beşinci
konuşmacı Vedat Demiröz, Bitlis Milletvekili.
Buyurun Sayın Demiröz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Maliye Bakanlığının 2015 yılı bütçesiyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
2015 yılı bütçemiz ülkemizin
siyasal ve ekonomik tercihlerini içerecek şekilde
hazırlanmıştır ancak hiçbir şekilde seçim bütçesi
değildir. Mali disiplini bozmadan üreterek büyümeyi ve istihdamı
artırıcı, bununla birlikte cari açığı ve
enflasyonu azaltıcı tedbirleri içermektedir. Hatta biraz fazla temkinli
davranılmış ve sıkı bir duruş
sergilenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
vergilenmede esas prensip az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi
alınmasıdır. Bugün, bütçe gelirlerimizin yüzde 85i vergilerden
oluşmaktadır. Evet, vergiler arasında dolaylı vergilerin
oranı dolaysız vergilere göre daha yüksektir. Bu konuda neler
yapılabilir? Alınabilecek tedbirler nelerdir? Maliye
Bakanlığının bununla ilgili çalışmaları
devam etmektedir.
Bu bölümde Plan ve Bütçe Komisyonunda
uzun süre istişare ettiğimiz birkaç konuya değinmek istiyorum.
Kurumlar vergisi artan oranlı sistem şekline dönüştürülebilir.
Şu anda yüzde 20 uygulanan kurumlar vergisine bir müterakkiyet uygulanarak
yüzde 25lik bir dilim daha getirilebilir. Kurum kazançlarının bir
kısmının dağıtılması zorunlu hâle
getirilebilir veya tevkifat uygulanabilir. Gayrimenkul yatırım
ortaklıklarına kâr dağıtımı esnasında vergi
tevkifatı yapılmalıdır. Zaten kurumlar vergisi yok, bari
vergi tevkifatı yapılsın. Gayrimenkulde imar
artışının vergilendirmesi uygulaması hakkaniyetli bir
şekilde düzenlenmelidir. Gelir vergisi dilimlerinden yüzde 35lik dilim
kaldırılmalıdır. Diğer dilimlerdeki kademe
tutarları artırılmalıdır. Ses ve film sanatçıları
gibi yüzde 17lik tevkifatla yetinilen serbest meslek erbabından gelir
vergisi beyanı kapsamına alınmalıdır.
İZZET ÇETİN (Ankara) Ne
yaptığının farkında mısın sen?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) -
Doktorlar reçeteleriyle, avukatlar noter vekâletnameleriyle, müşavirler
düzenledikleri sözleşme ve beyannamelerle otokontrol altına
alınmalıdır. Gayrimenkul ve taşıt satış
bedellerinin tamamı bankacılık sistemi içine
alınmalıdır. Yeni gelir vergisi yasası tasarısı
şu anda alt komisyonda, görüşmelerine devam ediyoruz, kat
karşılığı veya hasılat paylaşımı
modelleriyle gayrimenkul satışlarının vergilendirilmesi
hususunda kıstasları belirleniyor. Bunu da bir an önce
çıkarıp inşallah uygulamaya koyacağız.
İnternet ve kredi kartıyla
satışların denetlenmesi ve kayıt içine alınması
gereklidir. Faiz gelirlerinin enflasyondan arındırıldıktan
sonra aşan kısmı vergilendirilmelidir. Vergi Usul Kanunu
günümüzün şartlarına göre yeniden yazılmalı ve
değerleme, inceleme, cezai müeyyideler, uzlaşma gibi konular gözden
geçirilmelidir. Damga Vergisi Kanunu süratle ele alınmalı ve nüsha,
suret karmaşasına son verilmelidir. Damga vergisi tavanı
yükseltilmelidir. Devlet ihalelerinde sözleşme üzerinden yüzde 1,
sözleşme onay kararından yüzde 0.5 ve ödemelerden de yüzde 1 gibi
damga vergisi alınmasına son verilmelidir. Toplam yüzde 2,5luk ihale
tutarı üzerinden alınan bu miktar hakkaniyetli değildir.
Özelgelerin verilme süresi
kısaltılmalı, içeriği ise net ve anlaşılır
olmalıdır. Vergi Denetim Kurulu kurum içi eğitime önem
vermelidir. Raporların doğru ve yeterli olması hususunda rapor okuma
kurullarının yetki ve sorumlulukları yeniden ele
alınmalıdır.
İnşaat sektörünün, özellikle
KDV iadesi konusunda sorunları giderilmelidir. Denizcilik sektöründe
uygulanan ÖTVsiz yakıt verilmesi, ikinci sicil, yabancı ülke
bayrağı, işletme hakkı ve kiralama konuları yeniden düzenlenmelidir.
Vergi mükellefiyeti sayısının artırılması ve
verginin tabana yaygınlaştırılması
çalışmaları hızlandırılmalıdır.
Sayın Bakanım, Maliye Bakanlığı
devletin özüdür diyoruz. Devletin ağırlığını
Maliye temsil eder ve buna katılıyoruz. Maliyenin elinde vergiler ve
harçlar ile kamu harcamalarının kontrolü gibi iki önemli enstrüman
mevcuttur. Maliye Bakanlığı sektörlerle ayrı ayrı
toplantılar yapmalı ve sorunlarını dinlemeli, yerine göre
elindeki araçlarla müdahale etmelidir. Ekonomideki istikrar sadece para
politikasıyla değil, maliye politikalarıyla da etkin hâle
getirilmelidir.
Bu düşüncülerle 2015
yılı bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Altıncı konuşmacı
Zeki Aygün, Kocaeli Milletvekili.
Sayın Aygün, süreniz altı
dakikadır.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
yılı Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Gelir İdaresi
Başkanlığı, kuruluşundan bugüne mükellef odaklı,
kaliteli hizmet; vergi ödemenin sadece bir yükümlülük değil, vatandaş
olma bilincini vererek kendisinden hizmet alan herkesin memnun olmasını
vizyon ve misyon olarak benimsemiştir.
Değerli milletvekilleri,
güvenirlilik, Gelir İdaresi Başkanlığının temel
ilke ve değerlerinin arasında önemli bir yere sahiptir. Ülkenin
ekonomisinde önemli yeri olan bu kuruluş ve bütün devlet
kuruluşları siyasi iradenin yönetiminde çalışır.
Dolayısıyla, Gelir İdaresinin Meclise hesap vermesi, esas
itibarıyla siyasetin hesap vermesidir. Bu itibarla, halkın güvenini
alan siyasi irade; istikrarı sağlar, ülke ekonomisini güçlendirir,
halktan aldığı güven ve hizmeti kurumları aracılığıyla
yapar. Yapmış olduğu hizmetler halk tarafından takdir
edildiği sürece her dört yılda bir kendisine hizmet eden siyasetçiye
yetkisini verir. Yok, aksi olursa, kendisine yeterli hizmeti veremeyen
siyasetçiyi dinlenmeye alır, bazen de siyasi sahneden tamamen siler, yalnız
tabelası kalır.
Milletin güvenini alan siyaset
kurumunun halka nasıl hizmet ettiğini ve bu güvenin
karşılığında nasıl bir ekonomik sonuç elde
edildiğini görelim. Ülkemizin demokrasiye geçişi 1950 ve 2002
yılları arasını incelersek, genel itibarıyla
koalisyonlar ülkenin ekonomik olarak kayıp yılları
olmuştur. Tek başına iktidarların idaresindeki Türkiye hep
yol almış ve kalkınma sağlamıştır. Ülkemizin
kalkınmasından rahatsız olan mahfiller siyasetin önünü kesmeye
çalışmıştır. Milletimiz, bu süreç içerisinde ülkemiz
üzerinde plan yapanların, siyasetin duruşuna, kurumların
davranışlarına ve ekonominin nasıl IMFye teslim
edildiğinin canlı şahidi olduğu için 1950 seçimlerinde
söylediği sözü 2002 seçimlerinde de tekrarladı: Yeter artık,
söz de karar da milletindir! diyerek demokrasiye sahip
çıkmıştır. Muhtar dahi olamaz. diyen
anlayışları elinin tersiyle iterek, dünya siyaset tarihinde ilk
olan, kuruluşunun birinci yılında AK PARTİyi tek
başına iktidara getirmiştir.
Kalp gözü açık, ferasetli
vatandaş, bu kararını verirken aşağıdaki ekonomik
tabloyu oluşturanlara karşı güvenini yitirdiği içindir.
2002 makroekonomik tabloya bir göz
atarsak: Gayrisafi millî hasıla 230 milyar dolar, kişi başı
gelir 3.492 dolar, dış ticaret 36 milyar dolar, IMFye borç 23,5
milyar dolar, faiz yüzde 70, gayrisafi millî hasılanın borç
oranı yüzde 74, devlet borçlanma bono faizi yüzde 63. Bu tabloyu
oluşturan siyasi iradeleri dinlenmeye çeken ve güvenini AK PARTİye
devreden halkımızın, 2013 itibarıyla önüne koyduğumuz
makroekonomik değerlere de bir göz atalım: Gayrisafi millî
hasıla 822 milyar dolar, kişi başı gelir 10.807 dolar,
dış ticaret 158 milyar dolar, IMFye borç sıfır -son
taksiti 14 Mayıs 2013te ödenmiştir- gayrisafi millî hasılanın
borç oranı yüzde 36,2 -ki bu Avrupa Birliği kriterlerine göre yüzde
50nin üzerindekiler tehlikeli sınıfa giriyor- faiz yüzde 7,6, tek
haneli rakam, devlet borçlanma faizi yüzde 4,5.
Rakamları
karşılaştırdığımızda, ekonomiyi 3,5 kat
büyütmüşüz, faizi tek haneli rakama indirmişiz. Eğer ülkemiz
2002de yüzde 63 faizle borçlanmaya 2013e kadar devam etseydi 642 milyar dolar
para faiz lobisinin cebine gidecekti. Faizi yüzde 4,5a indirdiğimizden bu
para hazinemizde kalmıştır.
Bu para, güvenini bize emanet eden bu necip millete duble yollar,
hızlı trenler, havaalanları, MARMARAY, sağlık ve
eğitim alanında saymakla bitiremeyeceğimiz hizmetler olarak geri
dönmüştür. Bu parayla, bir ülkenin
bağımsızlığını reel olarak belirleyen
savunma sanayisinde çok büyük adımlar atılmıştır.
Millî gemimiz, ALTAY tankımızı, füzemizi, uydumuzu uçak
sanayisinde yüzde 70 yerli imalatı gerçekleştirdik.
Dünyada 26ncı ekonomiden
16ncı ekonomik büyüklüğe geçen, bölgesinde küresel güç olan
Türkiyenin bu büyümesinden rahatsız olan küresel faiz lobisi ve yerli
ortaklarıyla birleşerek demokratik yoldan deviremedikleri AK
PARTİ Hükûmetini antidemokratik yöntemlerle devirmek için planlar
yapmışlardır. Bu planlar: Gezi, paralel ihanet, Kobani algı
operasyonlarıdır. Bu planlar üzerinde saatlerce konuşabiliriz.
Tabii, bu planların temel hedefi ülkemiz ekonomisini çökertip, 2002 öncesi
siyasi ve ekonomik şartları oluşturup bu milletin refaha
kavuşmasını önlemektir. Bu necip millet, bu oyunları çok
iyi gördüğü için AK PARTİyi üç genel, üç yerel seçimde birinci parti
yaparak, iki referandum ve en son Cumhurbaşkanlığı
seçiminde millete karşı çatı kuranların başına
çatıyı geçirip Osmanlı tokadı atarak son sözünü
söylemiştir. AK PARTİye fitne, fesat ve kasetlerle saldıranlar
milletimizle gönül birlikteliğimizi görmezlikten geliyor. Biz
haftanın dört günü sahada milletimize bu gerçekleri anlatıyor,
onların sorunlarını dinliyor ve çözüm üretmeye samimiyetle
çalışıyoruz.
Gelir İdaresinin
Ekonomide 2023,
2053, 2071 hedeflerimizin hesabını vereceğimiz nice bütçe
toplantılarında görüşmek dileğiyle yüce Meclisi ve bizleri
ekranları başında dinleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir gerçeği de burada dile
getirmek istiyorum bu kürsüden. Aklı dışarıda,
maşaları içeride olan paralel yapının ihanet
politikalarını, ihanet planlarını, 17 ve 25
Aralığı AK PARTİyi yıpratmak üzere kullanan
arkadaşlara şunu söylüyorum: Bu daha yargı önünde
bitirilmediği hâlde, bitirilmiş ve yargıda şu anda hesap
verip TMSFde hesap veren ve 2014 yerel seçiminde can simidi olarak
sarıldığınız Mustafa Sarıgülün 3,5 milyon dolar
parayı Bank Ekspreste Korkmaz Yiğitle, banka sahibiyle nasıl
çaldığını burada konuşan arkadaşlar, o dürüst
arkadaşlar bunu buradan gelip anlatsınlar, anlatmazlarsa ben
anlatacağım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök,
sataşma nedeniyle söz veriyorum.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün 656 ve 656ya
1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce burada konuşan
sayın hatip sapla samanı birbirine karıştırdı.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Sana öyle
geliyor.
LEVENT GÖK (Devamla) Mustafa
Sarıgül partimizde Belediye Başkanlığı
yapmıştır ve Cumhuriyet Halk Partisi şu anda iktidarda
değildir. Elinizde ne belge varsa, ne bilgi varsa paylaşın.
Eğer, böyle bir konuda yargıya intikal etmiş de
yargının verdiği bir karar varsa biz onun da gereğini her
zaman yaparız. Ama, siz 17-25 Aralık gibi Türkiye Cumhuriyeti
tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonunu bir başka olayı onun önüne
geçirmek suretiyle kapatacağınızı zannediyorsanız
yanılıyorsunuz.
4 bakan niçin istifa etmiştir?
sorusuna sayın hatip ve AKP Grubu cevap verirse biz ancak ikna oluruz.
Neden istifa etmiştir? Niçin istifa ettirilmiştir? Şu anda
kimler hakkında soruşturma komisyonu kurulmuştur ve toplumun
bütün kamu vicdanını yaralayan bu olayda elbette Meclis de bir
gereğini yapacaktır. Kimse yolsuzlukların arkasında durmasın,
şurada beraber olalım: Herkes Bir yerde yolsuzluk varsa ben onun
arkasında olurum. deme hakkına sahip değildir, tam tersine
karşısında olacaktır, hesabını soracaktır.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Biz de kendi
payımıza düşen her konuda hesabını sorma
kararlılığı içerisindeyiz. Hiçbir şeyi gizlemeden, gereğini
yaparak, mutlaka yaparak hesap sorma kararlılığı
içerisindeyiz. Sizlerin de öyle olması gerekir, sizlerin de en baştan
öyle olması gerekir. Yolsuzlukları örtmek kimsenin haddine
değildir, tam tersine onunla mücadele etmek hepimizin görevidir diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, söz almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aygün.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli)
Söylemiş olduğu mahkeme kararı şu anda 30 Mart
seçimlerinden önce hem idari mahkemeye hem de bölge mahkemesine
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) Savcılığa suç duyurusunda bulunun, işleme
alın, niye yapmıyorsunuz?
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli)
giderek
yapmıştır ve sonucu aleyhine karar vermiştir. Dosyası
da buradadır, isteyene veririm.
LEVENT GÖK (Ankara) Gereğini
yapma elinizde, iktidar sizde. Siz iktidarsınız, yapın
gereğini!
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578,
3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Yedinci
konuşmacı Ekrem Çelebi, Ağrı Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu İhale Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerine
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz olduğu üzere, AK
PARTİ iktidarları döneminde kamu yönetiminde vatandaşa hizmet
sunumunda etkinlik ve verimliliğin, şeffaflığın ve
hesap verilebilirliğin sağlanması amacıyla kamu yönetiminde
köklü reformlar gerçekleştirilmiştir. Kamu hizmetinin merkezine
vatandaşın efendisi olma yerine vatandaşın hizmetkârı
olma anlayışı yerleştirilmiştir. Bu çerçevede Bilgi
Edinme Kanunu çıkarılmış, 5018 sayılı Kanun ile
kamu mali yönetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlik ön plana
çıkarılmıştır. Kamu kurumlarına stratejik plan ve
faaliyet raporu hazırlama ve bunları kamuoyuyla paylaşma
zorunluluğu getirilmiştir.
6085
sayılı yeni Sayıştay Kanunu ile Sayıştay
denetiminin etkinliği artırılmış, Meclisin kamu
kaynaklarının denetlenmesindeki rolü
güçlendirilmiştir.
Ülkemizde kamu ihale
sisteminin sağlıklı işlemesini temin etmek üzere 2002
yılında kurulan Kamu İhale Kurumunun, kamu alımlarında
saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenirlilik, kamuoyu denetimi ve
ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında
karşılanması ilkeleri çerçevesinde önemli görev ve yetkileri
bulunmaktadır.
Kamu İhale Kurumunun
başlıca görev ve yetkileri nelerdir, bunları da sizinle
paylaşmak istiyorum: İhale sürecinde idarelerce gerçekleştirilen
işlemlere ilişkin başvuruları inceleyerek karara
bağlamak; kamu ihale mevzuatı ve bunlara ilişkin ikincil
mevzuatı hazırlamak, geliştirmek ve uygulamayı
yönlendirmek; ihale ilanlarıyla ilgili esas ve usulleri belirlemek ve Kamu
İhale Bültenini yayımlamaktır.
Yine, yıllık 100
milyar liralık olan bir alım piyasası ve bu piyasada rol oynayan
25 bini aşkın idare, 300 bini aşkın isteklilerden
oluşan bir alanda ihale süreçlerini yönetmenin zorluğu ortadadır.
Buna rağmen kurum görevlerini başarıyla yerine getirmektedir.
Kurum tarafından
yerine getirilen faaliyetlerin önemini anlayabilmek için öncelikle kurumun
faaliyet gösterdiği alana ilişkin rakamsal verilere bakmak gerekiyor.
Bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu alanda, 45.871i mal alımı,
25.277si yapım işleri olmak üzere 2013 yılında toplamda
116.929 adet ihale gerçekleştirilmiştir. 2013 yılında
gerçekleşen kamu alımlarının büyüklüğü ise 105,5
milyar Türk lirasıdır. Söz konusu dönemde gerçekleştirilen
ihalelerin adet ve parasal büyüklüğü ortadadır.
2013 yılında
kuruma ulaşan 5.093 adet şikâyetin incelemesi yapılmış
olup ve bu incelemeler neticesinde alınan kurul kararlarına
karşı idari yargıda sadece 773 adet dava açılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, şu bilgiyi önemle sizlere arz etmek istiyorum: Toplamda
116.929 adet ihale yapılıyor, bu ihalelere ilişkin 5.093
şikâyet gerçekleşiyor ve bunların da sadece 773 adeti
idari yargıya başvuruyor. Dolayısıyla geri kalan kurum
tarafından çözümleniyor.
2013 yılı için kanun
kapsamındaki ihalelerde ortaya çıkan uyuşmazlıkların
yaklaşık yüzde 85inin yargı yoluna başvurulmadan Kamu
İhale Kurumu tarafından çözümlendiği demin de arz ettim,
yukarıda da anlatmıştım- anlaşılmaktadır.
Bahsettiğim bu veriler kurumun
şikâyet incelemelerinde geldiği noktayı ve hizmet alanların
kurum kararlarından duyduğu memnuniyeti göstermesi
açısından çok önemlidir.
2014 yılına gelindiğinde
ise ilk altı aylık veriler çerçevesinde toplamda 56,3 milyar TL
alım gerçekleştirilmiştir. İlk on aylık dönemde ise bu
ihalelerle ilgili olarak 3.231 itiraz başvurusu
yapılmıştır. Şikâyet başvurularına
ilişkin verilen kararların içeriğinde görülen bu iyileşmenin
yanı sıra başvuruların çözüme ulaştırılma
sürecinde de gelişmeler kaydedilmiştir.
2013 yılı verilerine göre,
kuruma yapılan itirazen şikâyet başvurularına ilişkin
olarak ihale işlem dosyasının kuruma ulaşmasından
karar verilene kadar ortalama geçen süre yirmi günün altına
düşmüştür.
Yine, kurumun İnternet
sayfası incelendiğinde, hizmet standartları tablosuyla hangi
hizmetin ne kadar sürede tamamlanacağına ilişkin olarak
kamuoyuna bir taahhütte bulunduğu görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Bu
uygulamanın, AK PARTİ iktidarlarının vatandaşa hizmet
anlayışının bir yansıması olarak takdir edilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle 2015
yılı bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını
temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sekizinci
konuşmacı Abdulkerim Gök, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi 2015
yılı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
özelleştirmenin, aslında ana boyutlarıyla ilgili
baktığımızda, Plan Bütçe Komisyonunda saatlerce son derece
verimli, etkin tartışmaların olduğunu ve oradan da
faydalandığımızı ifade ederek sözlerimi sürdürmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
özelleştirme
Tabii ki eleştiriler yapılmaktadır, ancak
özelleştirmeyi tek başına ele aldığımızda,
aslında özelleştirmenin etkin kullanılıp kullanılmadığını,
verimli ve yerinde kullanılıp
kullanılmadığını, Acaba gerekli mi, değil mi?
sorularının karşılığını veya
cevabını vermekte fayda var. Aynı zamanda, değişen
dünyadaki açık sınırların, ekonominin sınır
tanımaz bir boyutta seyrettiği bir ortamda beraber
değerlendirmekte fayda var. Bu kısa beş dakikalık süre
içerisinde, aslında özelleştirme artı ve eksileriyle bu
konuşmaya sığdırılmayacak boyutta
tartışılmalıdır diye düşünüyorum. Tabii ki,
dünyadaki paradigmal değişiklik, devletçilik anlayışı,
iktisat ekolleri ve iktisadi manadaki bütün yaklaşımlar burada son
derece önem arz etmektedir. Dönüp baktığımızda, ülkemiz
açısından, özellikle 1980li yıllardan itibaren
özelleştirmenin ülkemiz ekonomisini yakından ilgilendirdiğini
görmekteyiz. Peki, ne görüyoruz? AK PARTİ iktidarları öncesinde
özelleştirmenin dolar bazındaki gerçekleşmiş olan
rakamı yaklaşık 8 milyar dolar gibi bir rakam. Ancak, AK
PARTİ iktidarlarıyla beraber 61 milyar dolar gibi bir rakamı
bulmaktadır. Peki, bunlar yerinde kullanıldı mı?
Değerli arkadaşlar, bugün,
makroekonomik performansta sergilemiş olduğumuz bu gelişmeler,
aslında özelleştirme gelirlerinden elde ettiğimiz bu gelirlerin
etkin, verimli ve yerinde kullanıldığının ana
belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır yani biz
özelleştirme gelirlerini faize ödemedik. Müsaadelerinizle, Plan Bütçede
kendisine hepimizin ağabey dediğimiz, o dönem, 1999
yılında Bakan olan Sayın Sümer Oralın o ifadesini
hatırlatmak isterim. Bugün kendileriyle de paylaştım,
hatıra olarak da kendileri fotokopisini aldılar. Gazetelerin
manşetleri değerli milletvekilleri: Türk, övün, çalış,
faiz öde. Şimdi, o günden bugüne biz faiz ödemiyoruz. Biz
özelleştirme gelirleriyle faizlerin ödemesini yapmıyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Yapmayın! 50 milyar TLyi kim ödüyor her sene? Haftada 1 milyar TL
ödüyorsunuz. Bütçede 50 milyar TLyi niye koydunuz o zaman?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Tabii,
burada birçok güzel tartışmanın, son derece seviyeli
tartışmaların tamamına yer vermekle beraber elbette ki
özelleştirmeyi savunanlar olmuştur. Hatta devlet paradigması
içerisinde ideolojik manada dahi bunları değerlendirenler
olmuştur. Yani devletçilik politikasının gerekliliği mi
veya bizim bildiğimiz devletin asli fonksiyonu eğitim,
sağlık ve savunma alanındaki o temel fonksiyonlara dönüşünü
sağlamak mıdır?
Özelleştirmeyi salt bir gelir
olarak düşünmüyoruz, aynı zamanda rekabet koşulları
içerisinde özel sektörle mücadele edecek olan firmaların ortama hitap
edecek bir şekli almasını istiyoruz. Yani, bizim özelleştirme
bağlamında ortaya koymuş olduğumuz paradigmal
değişikliği aslında küreselleşen dünyanın
boyutlarıyla değerlendirmekte fayda vardır. Siz diyebilirsiniz
Özelleştirme gerekli miydi değil miydi? Ama biz biliyoruz ki
devletin sırtında yıllarca kambur duran, o günün
koşullarında belki o parasal karşılığı
olmayan ama bugün son derecek önemli rakamlarla ekonomimiz içerisinde yer
almış olan özelleştirme gelirlerimizi etkin ve yerinde
kullandığımızı söyleyebiliriz.
Ben, ülkemizin aslında küresel
dünyanın getirileriyle beraber önümüzdeki 2023 vizyonu çerçevesi
içerisinde özelleştirme ve diğer gelirlerimizi etkin kullanmanın
gerekliliğine inanarak sözlerime son verirken, 2015 yılı
bütçesinin ülkemize, milletimize refah, huzur, mutluluk, barış, sevgi
getirmesini diliyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SÜMER ORAL (Manisa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet Sayın Oral, söz
talebiniz var. Ne için söz istiyorsunuz?
Buyurun.
SÜMER ORAL (Manisa) Biraz evvel 1999
yılındaki bir açıklamadan bahsettiler benimle ilgili.
BAŞKAN Sataşma söz konusu
mu? Ne söyledi?
SÜMER ORAL (Manisa) Evet, evet,
sataşmadan
BAŞKAN Ne dedi efendim? Ne için?
SÜMER ORAL (Manisa) O zaman faizle
ilgili söylediğim rakamı değişik bir şekilde ifade
etti efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oral.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Bir de
Bugün faiz ödemiyoruz. dedi, onu da bir Sayın Bakanım
Ne kadar
ödemişler, onu da söylerseniz kayıtlara geçsin.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) 50 milyar, 50 milyar; her yıl 50 milyar!
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Manisa
Milletvekili Sümer Oralın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim
Gökün 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SÜMER ORAL (Manisa) Sayın
Başkan, Sayın Gökün söylediği, verdiği bilgi, benim
beyanatım Haziran 1999. 28 Mayıs 99da göreve gelen 57nci Hükûmetin
Maliye Bakanıyım. Bakanlık görevine başlayalı daha
otuz gün dolmamış, bir açıklama yapıyorum ve o
açıklamayı da 99 yılında bütçe geçici bir bütçe şeklinde
oldu, onu takdim ederken burada söylüyorum.
E, o günkü tablo o. 99 sonu ve 2000
yılı rakamlarını ve şartlarını göz önüne
alın. Sizin gibi, 2002nin 18 Kasımında görevi alırkenki
rakamları almadı o Hükûmet. O Hükûmet görevi aldığında
enflasyon yüzde 69du, size devrettiğinde 29 oldu ve ertesi sene 18e
indi. O 18e iniş bir yıllık ekonomik
politikalarınızın sonucu değil, o 2002deki enflasyondaki
iniş hızının 2003e intikalidir. 2003ten bugüne kadar 18
enflasyonu daha tek haneliye tam indirmiş sayılmazsınız.
O gün, gayet tabii, onları ödemek
için işte IMFle birlikte, onun da bilgisi dâhilinde bir program
uyguladık. O program uygulandı, bankalar sistemi
sağlıklı bir hâle getirildi, kamu bankalarının bütün
açıkları karşılandı ve onların sonunda faiz bir miktar
fazla oldu. Ve 2002 yılındaki faizi ikiye ayırmak lazım.
Bunun bir kısmı bütçenin finansmanı için alınan borcun
faizidir, bir kısmı kamu bankaları ve özel bankaların
finansman yapısını sağlamlaştırmak için
yapılan ödemelerin faizleridir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SÜMER ORAL (Devamla) Yoksa 99un
faizi öyle
Doğru, e, bugün gene dünyanın faizini ödüyoruz. O
bakımdan, böyle rakamları söylerken tarihlerini de söylemek
lazım ve bizim de hükûmeti yeni aldığımızı
söyleyin. O günün şartları. O bakımdan, yani geçmişle
ilgili şeyiniz hiç uymadı. Hele, bunu size, Sayın Gök, hiç de
yakıştıramadım.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Oral.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Evet, dokuzuncu
konuşmacı, Feramuz Üstün, Gümüşhane Milletvekili.
Sayın Üstün, süreniz dört
dakikadır efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FERAMUZ ÜSTÜN
(Gümüşhane) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Maliye Bakanlığı Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yıl dönümü olması vesilesiyle
Maraş olaylarında ve buna benzer, Sivas, Çorum ve Başbağlar
olaylarında hayatını kaybeden bütün
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum ve bir daha bu
olayları Allah bu ülkeye yaşatmasın temennisinde bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
küreselleşme ile gelişen sermaye piyasaları bilgi
kullanıcılarının değişen bilgi ihtiyaçları,
yabancı yatırımcıların artması, uluslararası
boyutta ortaya çıkan ve ekonomiyi olumsuz etkileyen skandallar, denetimi
vazgeçilmez bir zorunluluk hâline getirmiştir.
Özellikle 2000li yıllarda Amerika
Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği bölgesinde yaşanan büyük
çaplı finansal skandallar ve etkileri hâlâ devam etmektedir ve bunlarla
ilgili yaşanan bu olumsuzlukların üzerine, güveni oluşturacak
denetimin sağlanması için bazı tedbirler alınmıştır.
Bu tedbirler Avrupa Birliğinde alındığı gibi ülkemizde
de, Türkiyede de denetim standartlarını ve muhasebe
standartlarını oluşturmak için gerekli düzenleme
yapılmıştır. Dolayısıyla, düzenlemeyle 2011
yılında kurulan kurumun yaklaşık 9.500 civarında,
yetkilendirdiği, görevlendirdiği uzman vardır ama bunların
büyük bir çoğunluğu büyük şehirlerimizdedir.
Bugün, özellikle muhalefetteki
arkadaşlarımızı dinlerken Bülent Kuşoğlu
Üstadımız, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili, Anadolunun ticaret
anlamında geriye gittiğini, birçok şehrimizin ticaret olarak
zayıfladığını söylüyor ki hepimiz buna katılmak
zorundayız. Belki seksen yıllık, doksan yıllık
planlamamızın hataları neticesiyle. Kamunun zorunlu
yatırımları ülkenin yüzde 20sine, Marmara Bölgesine, bir
bölgeye biriktirilmiş, bir bölgeye yığılmış. Vergi
gelirlerinin yüzde 90a yakını beş on tane ilden elde ediliyor.
Diğer birçok kalkınmada öncelikli illerimizi
topladığımız zaman toplanan verginin maliyetini dahi
karşılamıyor. Her seçim öncesi Anadoludan akın edip
gecekondu yaparak bir şekilde büyük şehirlere yerleşen
insanlarımızda özellikle 2005 Büyükşehir Yasasından sonra
azalma görüyoruz.
Sürekli dile getiriyorum ben bir
yerlerde, kamuya ait zorunlu hizmetlerin Anadoluya aktarılması
gerektiğine inanıyorum. Bunu defaatle, Plan Bütçe Komisyonunda olsun,
diğer ortamlarda, ne varsa, askerî birlikler de dâhil, acemi birlikleri de
dâhil, Anadolunun muhtelif illerine bunların aktarılarak aktif
olarak kullanmadığımız yüzde 70e yakın vatan
toprağının, Anadolu toprağının daha aktif hâle
getirilmesini
Artık ulaşımda hızlı bir döneme
giriyoruz zaten. Hızlı trenlerle Türkiyenin dört bir
tarafını birbirine bağladığınız bir dönemde
daha fazla
Belki ekonomiyi düşünenler, yatırımcılarımız
direkt gidip fabrika kuramazlar ama insan
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Daha iki gün öncesi sen konuşmadın mı ya?
FERAMUZ ÜSTÜN (Devamla) İki gün
öncesi ben konuşmuştum, Bayburt Milletvekilimizin yerine
konuşmuştum çünkü o hastaydı, onun için onun yerine
konuşmuştum. Tekrar bu sefer kendi yerime konuşuyorum.
Dolayısıyla, ben hepimizin
ortak memleketi, ortak vatanı olan bu ülkenin dört bir tarafının
şen ve mamur olmasını istiyorum. Bunun için
yapılabilecekleri
Eleştirilerde bulunalım, birbirimizi
eleştirelim ama ülkedeki gelişmeleri, ülkedeki yaşanan
güzellikleri de göz ardı etmeyelim diyorum.
2015 yılı bütçemizin
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum,
sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Onuncu
konuşmacı Metin Külünk, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Külünk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
2015 yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı görüşmelerinde gelir bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, devletin
bütçesi ekonominin doğrudan bir parçası gibi gözükür ama özünde bütçe
politik bir kavramdır çünkü kaynakların tahsisi ve nereye
yönlendirileceğini politik olarak belirleyen en temel adımdır.
Buradan hareketle, devlet bütçeleri halk dostu olmalıdır yani
gereksiz bürokrasiye, gereksiz askerî harcamalara, gereksiz güvenliğe
değil; insana, eğitime, sağlığa ve sosyal güvenliğe
daha çok kaynağın aktarılmasının merkezi
olmalıdır. Sürekli bürokrasisini tahkim ederek, merkezî
yapısını güçlendirerek büyüyen bir devlet bütçe fazlası
verse dahi bu bir başarı değildir, ayrıca bu sürdürülebilir
bir durum da değildir. Bütçe aynı zamanda gelir
dağılımını düzenleyen çok önemli bir araçtır.
Son küresel kriz servet ve gelir
dağılımındaki bozukluğu gözler önüne sermiştir.
Küresel anlamda dünyada güney ve doğu ülkelerinde kişi başı
gelir 100 ila 300 dolar seviyesindeyken kuzey ve batı ülkelerinde
diğer yarının 10 ila 20 katına ulaşmaktadır.
Doğu ve batı ülkeleri arasındaki bu eşitsizlik ve
adaletsizlik gerçeğinin değişmeyeceği fikrinin bizler,
coğrafyamız tarafından kabul edilmesi hiç şüphesiz
artık bir bilimsel gerçek değil, saplantılı bir ideoloji
olarak önümüzde durmaktadır.
Bu kabul edilmez durumu nasıl
değiştireceğiz? Asıl cevap vermemiz gereken soru bu.
Unutmayın, muhalefetiyle iktidarıyla bu coğrafyadaki her bir
bireyin Afrikadaki ya da Güneydoğu Asyadaki ya da Orta Doğudaki
ya da kendi ülkemizdeki- birlikte asıl cevap vermemiz gereken soru bu. Bu
soru bugün yalnız bir ekonomi sorusu değildir, cevabı da
yalnız ekonomi sınırları içerisinde verilemez.
İşte bu yüzden bütçe yine bir anlam kazanmaktadır. Kabul
edilemez olan bu gerçeği değiştirmek için bütçe bir araçtır
çünkü bugün, ulusal sınırları içindeki gelir ve servet
eşitsizliğini giderebilen doğu ülkeleri yeni bir
kalkınmanın, kalkınma modelinin ilk adımlarını
atacaklardır. Peki, bunu nasıl başaracağız?
Bakın, çok ama çok eskiye gidelim
ve size oradan bir bütçe modeli önereyim. Kapitalizm öncesi dönemlerde
tarım toplumlarında ekonominin krizleri ile doğa arasında
güçlü bir ilişki vardır. Büyük kuraklıklar kıtlık ve
kriz dönemleri anlamına gelirdi ancak kıtlığın hemen
arkasından göreli bir bolluk dönemi başlardı. Burada ideal
ekonomi modelinin adı Hazreti Yusuf modelidir. Model çok basit, bolluk
döneminde -yedi yıl olduğu söylenir- biriktirilen erzak
kıtlık, kuraklık döneminde halka dağıtılır.
Yalnız, bu efsanede iki önemli, derin ayrıntı var: Bolluk
döneminde, kriz olmayan dönemde planlamak ve burada gereksiz açık
vermemek; birinci ders budur. Ama ikinci ders daha önemlidir; bolluk
dönemindeki tasarrufları kıtlık döneminde sahiplerine yani halka
dağıtmaktır. Kapitalizmin ayakta kalmasını sağlayan
anlayış ve devletler Hazreti Yusuf modelinin yalnız birinci
dersini neoliberalizmin çaresiz bir kuralı olarak erken 80lerden itibaren
uyguladılar ama kriz olmayan dönemlerde ise halktan
aldıklarını bugünkü gibi kriz dönemlerinde yeniden halka
vermediler. Bugün, ABDnin arka sokaklarında, Doğu Avrupada,
Afrikadaki açlığın sebebi budur. Tam aksini yaptılar;
silahlanma yoluyla devleti, devletleri bir savaş makinesine
dönüştürdüler, merkezî yapıyı güçlendirdiler. Sonuçta, zengin ve
militarist devletler, bu devletlerin açtığı yolda durmadan
büyüyen tekelci sermaye sınıfı oluştu. Bu sınıf
dünyanın kanını emmeye devam ediyor. Bu kanını emmeye
karşı, yükselen bolluk dönemlerinde toplayıp kriz dönemlerinde
halkıyla kucaklaşacak bir bütçe anlayışıyla hepinizi
kalbî olarak selamlıyor, saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına, lehinde söz
isteyen Mehmet Ali Okur, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Okur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ OKUR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Mali Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmelerinin 9uncu turunda
şahsım adına, lehte konuşmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2015
yılı bütçesi, istikrarın, refahın ve ekonomik direncin artırılmasına
yönelik olarak hazırlanmış ve sosyal devletin gereklerinin
yerine getirilmesini amaçlayan bir bütçedir. AK PARTİ
iktidarlarının başta mali disiplin olmak üzere ekonominin birçok
ünitesinde göstermiş olduğu başarının arkasında
kararlı, istikrarlı, aynı zamanda milletimizin bizlere olan
güveni ve desteği vardır.
Değerli arkadaşlar, on iki
senelik AK PARTİ iktidarları döneminde tesis edilen güven, inşa
edilen istikrar, büyük azim ve gayretlerle elde edilen demokratik itibar
ülkemizin tüm meselelerini cesaretle çözme iradesini gösteren bir siyasetin
eseridir. Ülkemizde bugün bir demokratik düzen kökleşmeye
başlamışsa, ekonomimiz dünyanın en istikrarlı büyüyen
ekonomileri arasında yer aldıysa, global kriz
karşısında şaşırtıcı bir mukavemet
sergilediyse, gelecek vizyonumuz sağlam adımlarla
netleşmişse bu başarının ana dinamiği hiç
şüphesiz millet adına milletle beraber ortaya konan ak siyasettir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizler bugüne kadar okullar, üniversiteler, barajlar,
hastaneler inşa ettik; yollar, köprüler, demir yolları inşa
ediyoruz, konutlar inşa ediyoruz. İşte bunların hepsini
insanımızın, çocuklarımızın geleceği için,
refahı için yapıyoruz. En önemli icraatın da gönüllerin
inşası olduğunun farkındayız.
Değerli arkadaşlarım,
siyasetin özünde insan vardır. İnsanın devlet için değil,
devletin insan için var olduğu anlayışı
benimsenmiştir. Bu anlayışa uygun olarak İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. felsefesinden hareket eden partimiz,
bütün politikalarının merkezine bireyi koymaktadır.
Hiçbir zaman kendimizi belli kesimlere
beğendirmenin, birilerine kabul ettirmenin mücadelesi ve gayreti
içerisinde olmadık. Millet bizi beğensin, millet takdir etsin, o bize
yeter dedik. Siyaset milletle yapılır, millet için yapılır
dedik ve o ilkeden hiçbir zaman sapmadık.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
ekonomisi on iki yılda çok sağlam bir zemine kavuştu. Bu
sağlam zemin üzerinde kararlılıkla da ilerlemekte. Ekonomimiz,
geçmişte olduğu gibi en küçük rüzgârdan etkilenmiyor, en küçük
küresel dalgalanmayla dengeler altüst olmuyor. Türkiye ekonomisi artık
içeriden ya da dışarıdan yapılan sabotajlar
karşısında savrulup gitmiyor. Eski Türkiyenin aktörleri
şunu bir defa daha kabul etsinler: Bu ülkede artık kazananlar
elitler, seçkinler, belli sermaye çevreleri değil, Türkiyede bundan sonra
kazanan 76 milyon Türk milleti olacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her ilimize üniversiteler açtık, havaalanları
yaptık, yapmaya devam edeceğiz. IMFnin borcunu ödedik, IMFye borç
verir hâle geldik. Marmarayı yaptık, iki kıtayı denizin
altından buluşturduk. Türkiyeyi hızlı trenle
tanıştırdık, birçok ilimizi hızlı trenle
buluşturmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım,
uzaya uydu gönderir hâle geldik. Daha geçtiğimiz hafta TÜBİTAK Gebze
Kampüsünde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan huzurlarında TÜRKSAT 6A Yerli Haberleşme Uydusu
Projesinin imza törenini gerçekleştirdik.
2002 yılında 63 milyon TL
olan spor yatırımları 15 kat artırılarak 2013
yılı itibarıyla 967 milyon TLye yükseldi. 2002
yılında 494 milyon TL olan Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçesi yüzde
1.000 artırılarak 5 milyar 860 milyon liraya yükseldi.
Evet, devam
ediyorum. On iki yıl önce yüzde 80 oranında dışa
bağımlı olan savunma sanayimiz, kritik teknolojiye sahip savunma
sistemlerinin yerli sanayimiz tarafından tasarlanması ve üretilmesi
sayesinde, bugün binden fazla şirketimizin, KOBİlerimizin,
araştırma kuruluşlarımızın ve üniversitelerimizin
katılımını sağlayan Türkiye'nin bu alanda bütün üretim
gücünü seferber eden bir yapıya ulaşmıştır.
Evet, değerli arkadaşlar,
daha birçok hizmetler var. Zaman bununla alakalı yeterli değil.
Savunma sanayimiz çalışıyor, Kredi Yurtlarımız, Spor
Bakanlığımız tüm çalışmalarını
gösteriyor.
Sözlerime son verirken 2015 mali
yılı bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen başta
Maliye Bakanımıza, bakanlarımıza
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ OKUR (Devamla) -
Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanımız ve üyelerine, tüm
arkadaşlarımıza, bürokratlara saygılarımı
sunuyorum. Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni
eder, hepinize saygılar sunarım.
Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.51
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Dokuzuncu tur bütçe görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Hükûmet adına ilk
konuşmacı Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz.
Süreniz on beş dakika Sayın
Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünya, artan istikrarsızlık
ve güvensizlik ortamı içerisinde bir geçiş döneminde
bulunmaktadır. Bu geçiş sürecinin neden olduğu
çalkantıların etkisiyle ortaya çıkan risk ve tehditleri bertaraf
etmek, dış politikamızın önündeki başlıca
sınamayı oluşturmaktadır. Dönüşüm sürecinde ülkemiz
bölgesel ve tarihî sorumluluklarının bilincinde, insana ve
barışa odaklı politikalarını sürdürmektedir.
Balkanlar, Kafkaslar ve özellikle Arap Baharı sonrasında Orta
Doğu ile Sahra Sahel bölgesinde baş gösteren çatışmalar
terörizm, siber saldırılar, yasa dışı göç, kitle imha
silahlarının etkisiyle klasik savaş tehdidinin ötesine geçerek
çok taraflı, asimetrik ve karmaşık bir hâl
almıştır. Bu süreçte bölgemizde güçlü olmak, barış ve
istikrar adası olmak, her zamankinden daha önemli ve daha zordur.
Birçok ülkeyle kara ve deniz
sınırları olan ülkemizin çevresinde ateşten bir çember
bulunmaktadır. Bu çember içinde Avrasya güvenlik mimarisini derinden
etkileyecek stratejik önemde gelişmeler yaşanmaktadır. Bu kapsamda,
Ukraynada yaşanan gelişmeler, ülkemizin ve bölgedeki diğer
ülkelerin derin güvenlik kaygısına sebep olmaktadır. Güney
Kafkasyada, Abhazyada ve Güney Osetyayla Yukarı Karabağ
ihtilaflarının henüz çözümlenememiş olması, bölgede barış
ve istikrar ortamının oluşmasına engel teşkil etmektedir.
Suriye ve Irak başta olmak üzere, Orta Doğudaki gelişmelerin
ortaya koyduğu tehditler de ülkemizin her türlü risk ve tehditlere
karşı hazırlıklı olmasını gerektirmektedir.
Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Suriye, Libya ve Yemendeki
sürçlerin nasıl sonuçlanacağını bugünden öngörebilmek de
mümkün görünmemektedir. Bölgemiz yeniden şekillenmektedir. Bu kapsamda,
ülke savunmasının ana unsuru olan ve önemi daha da artan Türk
Silahlı Kuvvetlerinin etkinliği artan, daha nitelikli ve beka
kabiliyeti yüksek, modüler, esnek ve her türlü ortamda kesintisiz görev
yapabilecek caydırıcı bir kuvvet yapısına sahip
olması ve bunu idame ettirmesi her zamankinden daha önemli hâle
gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sürekli değişen, karmaşıklığı
ve belirsizliği giderek artan güvenlik ortamında ülkemiz ulusal
güvenliğimiz açısından NATOnun askerî ve siyasi
etkinliğinin muhafazasına büyük önem vermektedir. Avrupa ve çevresinde
yeniden şekillenmekte olan güvenlik ortamında, özellikle NATO üyesi
ülkelerin askerî yeteneklerini geliştirmeleri ve buna yönelik olarak
kapasitelerini artırmaları gerektiğini yaşanan olaylar
apaçık göstermiştir. Nitekim, geçtiğimiz eylül ayında
Gallerde icra edilen NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesinde alınan
karar ile üye ülkeler on yıl içerisinde gayrisafi yurt içi
hasılalarının yüzde 2sini savunma harcamalarına, savunma
harcamalarının ise en az yüzde 20sini ana silah sistemlerinin
tedarikine ayırmayı kabul etmişlerdir, taahhüt etmişlerdir.
Bu çerçevede, diğer üye ülkelerle birlikte ülkemiz, savunma
harcamalarını gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 2sine
çıkaracağını taahhüt etmiştir. Ayrıca, ülkemizin
2013 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,74ünü
savunma harcamalarına ayırdığını ve bu konuda
NATO ülkeleri arasında 7nci sırada olduğunu da belirtmek
isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hedefimiz, oluşan yeni şartlar ile uyumlu
şekilde ülkemizin küresel ve bölgesel tüm meselelere katkıda
bulunabilecek bir aktör olarak temayüz etmesini sağlamaktır. Ülkemiz,
gerek tek başına bir güç olarak ve gerekse üyesi olduğu
uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla geniş bir
yelpazede barışçı, ilkeli ve etkin bir güvenlik politikası
izlemektedir. Bu doğrultuda, bir yandan kolektif savunma ve kriz yönetimi
operasyonlarına katkıda bulunurken diğer taraftan, kitle imha
silahlarının yayılmasının önlenmesi,
silahsızlanmanın teşvik edilmesi gibi girişimlerde de yer
almaktayız.
Silahlı Kuvvetlerimiz,
Birleşmiş Milletler çatısı altında Lübnanda; NATO
kapsamında Afganistanda, Kosovada ve Akdenizde; Avrupa Birliği
şemsiyesi altında Bosna Hersekte yürütülen barışı
destekleme görevlerine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Avrupa
Birliğinin Orta Afrika Cumhuriyeti ve Malide yürüttüğü harekât ve
misyonlarına Türkiye Büyük Millet Meclisinden alınan yetki
çerçevesinde katkı sağlama çalışmalarına da
başlanılmıştır. Ayrıca, Aden Körfezi ve Somali
açıklarında yoğunlaşan deniz haydutluğu faaliyetlerine
karşı yürütülen deniz operasyonlarına da Birleşmiş
Milletler ve NATO çatısı altında katkı verilmektedir. Söz
konusu katkıların yanı sıra, Balkanlarda barış ve
istikrarın sağlanması maksadıyla Güneydoğu Avrupa
Savunma Bakanları Süreci ve Güneydoğu Avrupa Barış
Tugayı kapsamında icra edilen faaliyetlere, ayrıca Karadenizde
deniz güvenliğini temin amacıyla Karadeniz Deniz
İşbirliği Görev Grubu ve Karadeniz Uyuma Harekâtı
çerçevesinde ülkemize düşen görevleri yerine getirmeye de devam
etmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bölgesel ve küresel önceliklerin yanı sıra askerî
anlamda ikili ilişkilerin geliştirilmesine de büyük önem vermekteyiz.
Bugüne kadar 68 ülkeyle askerî alanda eğitim, teknik ve bilimsel iş
birliği anlaşması, 60 ülkeyle savunma sanayi iş birliği
anlaşması, 53 ülkeyle de askerî eğitim iş birliği anlaşması
imzalamış durumdayız. Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve
Afrikada tarihî dostluk ve kardeşlik bağlarımız bulunan
birçok ülkeyle 1992 yılından itibaren askerî yardım
faaliyetlerimizi de sürdürmekteyiz. Bu kapsamda, 2013 yılında 15
ülkeyle askerî, mali iş birliği anlaşması ve nakdî
yardım protokolü imzalamış durumdayız. Hâlen, 2014
yılı için, 16 ülkeyle söz konusu anlaşmaların akdedilmesi
faaliyetlerine devam edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; askere alma faaliyetleri de Bakanlığımın
bir diğer faaliyet alanıdır. Bilindiği üzere, bu
yılın başından itibaren vatan görevi kapsamında yerine
getirilen on beş aylık askerlik süresi on iki aya indirilmiştir.
Vatandaşlarımıza e-devlet üzerinden askerlik şubelerine
gitmeden randevu alabilme, askerlik durum belgesi alabilme ve sevklerine
ilişkin işlemlerini yapabilme imkânı
sağlanmıştır. Ayrıca, askere gidecek
vatandaşlarımız yol ve yemek bedellerini de PTT
şubelerinden alabilmektedir. Silahlı Kuvvetlerimizin teknolojik
kapasitesinin güçlendirilmesiyle toplumdaki talepleri de göz önüne alarak
bedelli askerlik yasası çıkartıldı. İlgili kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde başvuran ve 1
Ocak 1988 tarihi dâhil olmak üzere bu tarihten önce doğan yükümlüler ile
yaş şartı aranmaksızın Askerliğe elverişli
değildir. sağlık raporu alanlar için bedelli askerlik
seçeneği yükümlülere sunulmuştur. Başvuranlar, 18 bin Türk
lirasını ödemeleri şartıyla askerlik hizmetini yerine
getirmiş sayılacaklardır. Bugün saat 16.45 itibarıyla bu
seçeneğe başvuranların sayısı 20.678 kişi
olmuştur. Bedelli askerlik uygulamasından yararlanmak isteyen yoklama
kaçağı ve bakayalar hakkında idari ve adli soruşturma ve
kovuşturma yapılmayacak, başlatılmış olanlar sona
erdirilecek ve bu suçlara ilişkin kesinleşmiş idari para
cezaları da tahsil edilmeyecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde savunma sanayisi
faaliyetlerimiz hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum. Türk savunma
sanayisi, son dönemde büyük bir atılım göstermiştir. Kritik
teknolojiye sahip savunma sistemlerinin yerli sanayimiz tarafından
tasarlanması ve üretilmesi sayesinde, bugün, binden fazla
şirketimizin, KOBİlerimizin, araştırma
kurumlarımızın ve üniversitelerimizin katılımıyla
Türkiye'nin bu alanda bütün üretim gücü seferber edilmiş ve bir savunma
sanayisi oluşturulmuştur.
Savunma sanayisi sektörünün en önemli
göstergesi olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının yurt
içinden karşılanma oranı yüzde 50yi
aşmıştır. On yıl önce yüzde 80 civarında
dış teknolojiye bağımlı olan savunma sanayimiz,
yürütülen yüksek teknolojiyi haiz ulusal, çok uluslu ve ortak girişim
savunma sanayisi projeleri sayesinde, bugün, yüksek yetenekli ulusal ana
yükleyiciler, çok sayıda alt sistem üreticisi, KOBİ, ileri teknoloji
niş alanlarda çalışan AR-GE firmaları, araştırma
enstitüleri ve üniversitelerden oluşan geniş bir endüstri alanı
oluşturmuştur.
Bugün, savunma sanayimiz 5 milyar dolar
ciroya ve 1,5 milyar dolara yakın ihracat rakamlarına
ulaşmış ve 1 milyar dolarlık da AR-GE harcamasıyla
ülkemizin en yüksek AR-GE yatırımı yapılan sektörü
olmuştur.
Savunma sanayisi şu bakımdan
önemlidir: Bugün Türkiye'nin ihracatı 150 milyar doların biraz
önünde. Dolayısıyla, ihracatımızın kilogram maliyeti
yaklaşık 1,5 dolar civarında ama eğer ATAK helikopterini
ihraç ederseniz kilogram maliyeti 5 bin dolar ama GÖKTÜRK-2 uydusu gibi bir
uyduyu Türkiyede üretir, ihraç ederseniz kilogram ihracat bedeli 200 bin dolar
olacak. 1,5 dolar, 5 bin dolar, 200 bin dolar. Bu bakımdan, savunma
sanayisi yüksek teknoloji ürünleriyle ülkemizin 2023 yılında
hedeflediği ihracat hedefini yakalamasında büyük katkıda
bulunacak sektörlerden biri olarak görülmektedir.
Savunma programlarımızda
kaydettiğimiz başarılarla beraber, savunma ihtiyaçları
doğrultusunda gerçekleştirilen alımlarla da Silahlı
Kuvvetlerimizin kabiliyetleri artmıştır. 2013-2023 vizyonumuz
çerçevesinde, ülkemizin dünya savunma sanayi alanında en
gelişmiş 10 ülke arasına girmesi için
çalışmaktayız. Yaşadığımız bu zorlu
coğrafyada Silahlı Kuvvetlerimizin modernizasyonunda gerekli her
ihtiyacını ülkemizin üretimiyle karşılamak temel
gayemizdir. Bunu ülke bağımsızlığının
olmazsa olmaz şartı olarak görüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bağlamda, Savunma Sanayii
Müsteşarlığımızda hâlen yürütülmekte olan savunma
projelerine ilişkin bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum:
Altay ana muharebe millî tankımızın kritik tasarım süreci
bu yıl mayıs ayında tamamlanmış ve doğrulama
testlerine tabi tutularak 2 nihai prototipin üretimlerine
başlanmıştır. Daha önce üretimi gerçekleştirilen 2
adet ön prototip üzerinde hareket ve atış kabiliyetlerine yönelik
denemeler ise sürdürülmektedir. Altay tankımızın seri üretiminin
2017 yılından itibaren başlaması ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığımızın envanterine girmesi beklenmektedir.
Askerlerimizin mayın tehdidine
karşı korunmasını sağlayan Kirpi Projesi
kapsamında 614 araçtan 508 adedinin kabulü gerçekleştirilmiştir.
Askerî bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üst desteği
gerektirmeksiniz kriz bölgesine intikal ettirebilecek havuzlu çıkarma
gemisinin tedarike yönelik LPD Projesi kapsamında sözleşme
görüşmelerine devam edilmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında
başlatılan, ancak daha sonra akamete uğrayan havacılık
çalışmalarımızın ardından ilk Türk tasarım
eğitim uçağı HÜRKUŞ 29 Ağustos 2013 tarihinde ilk
uçuşunu gerçekleştirmiştir. 15 adetlik seri üretim için Savunma
Sanayii İcra Komitesi kararı alınmış ve proje
kapsamında üretilen prototip uçağın uçuş testleri 10 Eylül
2014 tarihinde başlamıştır.
ATAK Projesi kapsamında 6 adet
helikopterin teslimatı gerçekleştirilmiştir. Helikopterimizi
asimetrik savaş alanında, dünyadaki operasyonel anlamda en iyi çözüm
ve şimdiden ihracat potansiyeli yüksek bir proje olarak
değerlendiriyoruz. Bu proje kapsamında 59 adet helikopter Türkiyede
üretilecektir.
Yine, özgün bir savaş
uçağı geliştirme yolunda da projelerimiz devam etmektedir. F-35
uçaklarının Müşterek Taarruz Uçağı Programı
kapsamında geliştirme ve test faaliyetleri devam etmektedir. Millî
mühimmatlarımızın da entegre edileceği F-35 savaş
uçağının bilgi füzyonu, görünmezlik ve ileri algılayıcı
teknolojileri gibi gelişmişlik yetenekleriyle beraber 2020li
yıllarda Türk Hava Kuvvetlerinin önemli bir muharip unsuru olması
öngörülmektedir. Hâlihazırda ilk 2 uçağın siparişi
verilmiş durumdadır. Geçtiğimiz günlerde program kapsamında
alınan kararla, ülkemiz, müşterek taarruz uçağının
Avrupa bölgesi motor ağır bakım ve onarım merkezi olarak
seçilmiştir. Bu kararla Türkiyenin tecrübesi ve uzmanlığı,
maliyet etkinliği ve uluslararası arenada bölgesel liderliği
tescil edilmiştir. Bu sayede, Türkiyenin Müşterek Taarruz
Uçağı Projesi kapsamındaki en önemli hedeflerinden biri olan
F-35 motorunun üretim ve bakım kabiliyetleri kazanılmış
olacaktır. Ayrıca, aynı kararla, Türkiye 2018 yılından
itibaren, en az üç yıl tek başına hizmet vermek üzere Norveç ve
Hollandanın önünde program tesisi olarak F-35 depo seviyesi bakım
hizmeti için 1inci sırada seçilmiştir.
Yine, gerek tasarım ve üretim
gerekse hareket ve lojistik anlamda ülkemize önemli kabiliyet kazandıracak
A400M stratejik ulaştırma nakliye uçağının da ilki
teslim alınmıştır, 3 adet AWACS diye bildiğimiz
Barış Kartalı uçağımız yer destek merkeziyle
birlikte teslim alınmıştır, 2015 yılında
alınacak son uçakla birlikte teslimatlar tamamlanacak ve böylelikle Hava
Kuvvetlerimizin önemli bir güç çarpanı olacaktır.
Modern piyade tüfeğimizin
üretimine başladık.
Alçak irtifa hava savunma sistemi
füzeleri başarıyla sonuçlandı.
Orta irtifa füze atışı
başarıyla gerçekleştirildi ve GÖKTÜRK-2 füzesinden sonra yer
gözlem uydu teknolojilerinin geliştirilmesiyle de İMECE Projesini de
başlatmış bulunmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2015 yılı bütçemizin ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Hükûmet adına ikinci
konuşmacı Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığı
ve bağlı kuruluşlarının 2015 yılı bütçesini
sunmak üzere huzurunuzda bulunuyorum.
Bilindiği üzere, ülkemiz son on
iki yılda, 2023 vizyonu doğrultusunda ortaya konulan hedeflere
ulaşmak için büyük bir ilerleme göstermiştir. Ekonomik olarak
dünyanın en büyük ülkeleri arasında sayılmamızın
yanı sıra, bölgemizdeki lider rolümüz de tüm dünya tarafından
takdir edilmektedir. Bu hedeflere ilerlerken, 2013 yılında tamamlanan
Marmaray Projesi, dünyanın önemli projelerinden olan ve
İstanbulda yapımı devam
eden üçüncü Boğaz köprüsü ile havalimanı projeleri önemli kilometre
taşlarından bazılarıdır.
Bu yükselişin devam edebilmesi
için sahip olduğumuz en büyük hazine, bugünün dinamosu yarının
ise güvencesi gençlerimizdir. Ülkemiz bu hazineye diğer ülkelere
kıyasla fazlasıyla sahiptir. Bu itibarla, bir taraftan gençlerimizin
aile içinde, yaşadıkları çevrede, okullarda ve sosyal hayatta
düşünen, sorgulayan, etkin ve bilinçli
bireyler olmaları için çalışmalar yürütülmekte,
diğer taraftan bedenen ve ruhen sağlıklı bir toplum
yetiştirilmesinin temel unsurlarından biri olan sporun geniş
kitlelerce yapılması teşvik edilmektedir. Bununla birlikte,
yükseköğrenim gençliğinin öğrenimleri süresince
yaşamlarını daha iyi şartlarda sürdürebilmelerini teminen,
barınma, beslenme, burs ve kredi imkânları önceki dönemlerle
kıyaslanmayacak biçimde artırılmıştır.
Bu hizmetleri yürütürken
ihtiyacımız olan yatırımlar da ihmal edilmemiştir.
Gençlerimize hizmet veren spor tesisleri, yurtlar, gençlik merkezleri ve
gençlik kampları gibi yeni tesis yapımlarına ayrı bir önem
verilmekte, mevcutların ise günümüz şartlarına uygun hâle
getirilebilmesi için gerekli modernizasyon çalışmaları devam
etmektedir.
Diğer taraftan, gençlik ve spor
alanında ortak bir anlayış, vizyon, politika ve hedef birliğine
ulaşmak açısından, bu alandaki tüm kamu kurum ve
kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve ilgili tüm paydaşlarla
iş birliğine gidilmekte ve bu paydaşların program, proje ve faaliyetlerinde onlara
destek olunmaktadır.
Gençlerin bilgi toplumunun gerekleriyle
donanmış, ülke kalkınmasında aktif, yaşam becerileri
güçlü, öz güven sahibi, insani ve millî değerleri haiz, girişimci ve
katılımcı olmalarının sağlanması ve gençlere
sunulan hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi temel amacımızdır.
Bu kapsamda, gençlerin sosyal hayatta ve karar alma mekanizmalarında daha
aktif rol almaları sağlanacak, hareketlilik programları
özellikle dezavantajlı gençlerin katılımını
artıracak biçimde genişletilip çeşitlendirilecektir. Gençlerin
şiddete ve zararlı alışkanlıklara yönelmelerini
önlemek üzere spor, kültür, sanat gibi alanlarda gelişimlerini
destekleyici programların uygulanmasına devam edilecektir. Özellikle
bu dönem içerisindeki proje desteklerinde uyuşturucu madde mücadelesine
ayrı bir önem verilmiştir.
Spor alanında ise
sağlıklı ve hareketli bir yaşam gereği olarak toplumda
spor yapma kültürünün yerleştirilmesi, spor hizmetlerinin kalitesi ve
çeşitliliği artırılarak sporun geniş kitlelere
yaygınlaştırılması ve başarılı
sporcular yetiştirilmesi temel amaç olarak belirlenmiştir.
Gençlikle ilgili hizmetlerimizde ve
istekleri doğrultusunda sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif
faaliyetlerin gerçekleştirildiği gençlik merkezlerimize 2002
yılında üye olan genç sayısı 11.600 iken bu sayı 2014
Aralık ayı itibarıyla 759.097 kişiye
ulaşmıştır. Bu, sadece bizim gençlik merkezlerimizin,
Bakanlığımıza bağlı gençlik merkezlerimizdeki üye
sayımızdır.
2002 yılında 74 olan gençlik
merkezi sayımız bugün itibarıyla 182ye
çıkarılmıştır. 2016da gençlik merkezi
sayımızın 344e çıkarılması hedeflenmektedir.
Gençlik merkezlerimizde Kuran-ı Kerim, Osmanlıca, hüsnühat, tezhip, ebru, kitap okuma, tiyatro,
etkili konuşma ve hitabet, fotoğrafçılık, sinema, ağaç
oymacılığı, ahşap yazı, ahşap boyama,
kumaş boyama, vitray, filografi, kaligrafi, halk oyunları, bilgisayar
işletmenliği ile edebiyat, fizik, tarih, resim, müzik gibi alanlarda
eğitim ve kültür faaliyetleri ile kurslar düzenlenmektedir. Bununla
birlikte, değerler eğitimi, beden dili, etkili iletişim, zaman
yönetimi, işaret dili, kariyer planlama, hızlı okuma, proje
döngüsü, liderlik, problem çözme gibi, müzakere teknikleri, kriz yönetimi ve
gelişimle ilgili birçok kişisel gelişim kursları da
verilmektedir.
Gençli kampları Gençlik ve Spor
Bakanlığının önemli faaliyet alanlarından birisidir. 2014
yılında 6sı deniz, 12si doğa olmak üzere toplam 18
gençlik kampımızdan yaklaşık 72.780 gencimiz
faydalanmıştır. Önümüzdeki sene içerisinde 50 binden daha fazla
gencimizin gençlik kamplarımızdan
yararlandırılmasını hedefliyoruz. Bu kapsamda, yeni kamp
alanlarımızın oluşturulması ve bunların
hızlı bir şekilde hayata geçirilmesiyle ilgili
çalışmalarımız çok hızlı bir şekilde devam
ediyor.
Bugün itibarıyla ülkemizin tüm
bölgelerinde gençlik kamplarımız var. Buradaki temel
amacımız, Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden
güneyine ortak bir şuurla birlikte yaşama kültürünü gençlerimize
aşılayabilmektir.
Kamplarımıza, genel
itibarıyla, eğitim hayatlarında başarılı fakat
ekonomik açıdan da bazı sıkıntıları olan
gençlerimizi kabul ediyoruz. Genç kardeşlerimizin kamplara
katılım süreçlerini, İnternet
üzerinden yapılan başvuru üzerinden
yaptığımız değerlendirmeyle belirliyoruz.
Engelli gençlerimizin de
kamplarımıza katıldığını büyük bir gururla
söylemek istiyorum. Bu seneki Gençlik Kampları Kapanış Programımızda
yaptığımız toplantıda engelli bir kardeşimiz çok
güzel bir hayat felsefesini dile getirmişti, bundan dolayı da
gerçekten çok mutlu olduk.
Tabii, gençlik proje ve faaliyetlerimiz
de aynı şekilde devam etmektedir. Bu kapsamda, 2014 yılında
Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü ve törenine ülke
genelinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yaklaşık 30
bin, Çanakkale Zaferi Anma Programına 20 bin, Malazgirt Zaferinin
943üncü yıl dönümü törenine 25 bin, Kocatepeden
Dumlupınar-Zafertepeye, Bağımsızlığa Giden
Yolda programına da 25 bin gencimiz katılım
sağlamıştır. Bunun yanı sıra, 2,4 milyon
gencimize ülke içinde ve ülke dışında bulunan tarihî ve kültürel
mekânları görme imkânı sunulmuştur.
Tabii, gençlerimizle ilgili
yaptığımız çalışmalarda, bu sene özellikle
1incisini düzenlediğimiz Uyuşturucu ile Mücadele
Şûrasında alınan kararlar doğrultusunda da önümüzdeki
yıl içerisinde çok ciddi çalışmalar olacak.
Bu noktada, yeri gelmişken, Necdet
Ünüvar Beye de çalışmalarından dolayı teşekkür etmek
istiyorum.
Biliyorsunuz, 28-29 Kasım
tarihlerinde Ankarada gerçekleştirilen programa
Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da katılarak
açılışını yapmıştır ve burada
alınan kararlarla doğru orantılı olarak tüm öğrenci
yurtlarımızda ve gençlik merkezlerinde bağımlılıkla
mücadele eğitimi verilmektedir ve verilmeye devam edilecektir. 2014
yılında da uyuşturucuyla mücadele ve sivil toplum
kuruluşlarının 122 projesini Bakanlık olarak
desteklemiş durumdayız, önümüzdeki sene de bunlara devam
edeceğiz. Bununla beraber, Yeşilayla da çok ciddi
çalışmalarımız devam etmektedir hem bilinçlendirme
anlamında hem mücadele anlamında ama aynı zamanda gençlerimizin
ailelerinin eğitimi noktasında da ayrı bir proje uygulayacağız.
Tabii, bütün bu çalışmalarla
beraber, spor alanına geldiğimizde yatırım amacıyla
tahsis edilen ödeneklerle 65 adet yüzme havuzu, 304 adet futbol sahası,
203 adet gençlik merkezi, 238 adet spor salonu, 28 adet atletizm pisti,
TOKİ ve belediyelerle protokol kapsamında yürütülen 29 adet stadyum
ve 102 diğer spor tesisi olmak üzere toplam 969 proje yürütülmektedir. Bu
projelerden 410unun yapımı tamamlanmıştır, 360
tanesinin yapımı devam etmekte ve 199 tesis ise ihale ve proje
aşamasındadır. Sadece 2014 yılı içerisinde 154 spor
tesisinin yapımı tamamlanmıştır. Ayrıca, bu
yıl içerisinde 129 yeni spor tesisinin yapımı da
yatırım programına alınmıştır. Tüm bu
tesisleşme hamlesinin yanı sıra 360 spor tesisinin
yapımı da süratle devam etmekte olup 2015 yılında
tamamlanarak ülkemiz spor ve gençliğine hizmete sunulacaktır.
Tabii, antrenör sayımızda da
çok ciddi bir artış olmuştur ancak antrenör
sayımızdaki artışın yeterli
olmadığını ben de biliyorum ve bu konudaki gelişmeleri
daha da artırmak için çalışmalarımız devam etmektedir.
Bu kapsamda, 2002 yılında 18.674 olan antrenör sayımız
şu anda, 2014 yılında 176.305e ulaşmıştır.
Türkiye olimpiyat hazırlık
merkezleri de 18 ilde, 17 branşta faal olarak
çalışmalarını sürdürmekte ve bu projeden toplam 712 sporcu
faydalanmaktadır.
Spor kulüplerine
yaptığımız desteklere gelince 2002 yılında
ülkemizde faaliyet gösteren 6.035 olan spor kulübü sayısı verilen
destekler sayesinde hızla artmış ve 13.154e yükselmiştir.
2002-2013 yılları arasında 7.745 spor kulübüne 93 milyon 794 bin
807 lira nakdî yardım yapılmış olup 2014 yılında
ise 676 spor kulübüne toplam 19 milyon 605 bin lira nakdî yardım
yapılmıştır.
Dopingle mücadelemize gelince, tabii,
dopinge karşı sıfır tolerans prensibimizi taviz vermeksizin
uygulamaktayız. Bu noktada şunu açıklıkla dile getirmek
isterim ki burada daha önce zikredilen konular içerisinde dopingle
mücadelemizin ayrı bir yeri vardır. Çünkü Dopingle Mücadele
Ajansının -yani dünyada WADA olarak bilinen- üye ülkelerinden talep
etmiş olduğu destek anlamındaki özel desteğin ödenmesi
konusunda Türkiye Cumhuriyeti devleti ilk ülke olmuştur. Yani normal aidat
olarak ödememiz gereken 578.488 liranın yanı sıra, 550 bin
liralık WADAya özel bağışımız olan ve üye
ülkelerin arasındaki taleplerde 1inciyiz. Bunu da özellikle dile getirmek
istiyorum. Çünkü daha önce de söylendiği gibi bu kürsüden,
Uluslararası Doping Ajansının Başkanı Türkiye'de
yaptığı konuşmada Türkiye'nin doğru yolda
olduğunu ve Türkiye'nin mücadelesinin diğer ülkeler tarafından
da örnek alınması gerektiğini açıkça dile getirmiştir.
Sportif başarılarda 2014
yılında sporcularımız katıldıkları
uluslararası müsabakalarda başarılar göstererek 739 altın,
694 gümüş, 909 bronz madalya olmak üzere toplam 2.342 madalya
kazanmıştır.
Tabii, sürem
azaldığı için, ben şu anda Kredi ve Yurtlar Kurumuyla
ilgili olan çalışmalarımıza değinmek istiyorum. Tabii,
değerli milletvekillerimizin burada bizlere olumlu anlamda
yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.
Aynı zamanda, Çankaya Belediyesinin ve Beşiktaş Belediyesinin de
yapımını tamamlamış olduğu ve
öğrencilerimize hizmet anlamında sunduğu yurtlardan dolayı
kendilerine teşekkür ediyorum. Ancak, şunu da dile getirmem gerekiyor
ki tabii ki toplam sayıya baktığımız zaman Çankaya
Belediyesinin hayata geçirmiş olduğu 2 yurttan -benim elimdeki
bilgiye göre- bir yurdu 100 kişilik, diğer yurdu 304 kişiliktir.
Beşiktaş Belediyesinin hayata geçirmiş olduğu yurtta da
toplam kapasite 200 kişidir. Kredi ve Yurtlar Kurumunun bu yıl sonuna
kadar yani 2014 yılının sonuna kadar ulaşacağı
kapasite 390 binin üzerindedir. Bu 390 bin öğrenci
kapasitesine ulaşmamız için, bu yıl içerisinde
yaptığımız yatırımlarla beraber sadece bu
yılda 100 bini aşkın yatak kapasitesini Kredi ve Yurtlar
Kurumuna kazandırmış olacağız. Bu
çalışmalarımız devam ederken burada bazı rakamlar dile
getirildi. Evet, başvuru yapan öğrenci sayımız toplamda
bütün Türkiye genelinde 488 bindir. Bunda geçerli olan diye dile
getirdiğimiz bu, herhangi bir şekilde rakamı farklı bir
noktaya çekmek açısından söylenmiyor- geçerli başvurudan
kastımız, yaptığınız başvurunun sistem
açısından doğru olması ve başvurduğunuz yerde
yurdumuzun olması, yerleşebilmeniz, sizin eğitim
alanınızla alakalı doğrudan orantılı olması
yani şartların yerine getirilmesiyle alakalıdır. Bu rakam
417 bin. Bu yıl sonuna kadar kapasitemiz dâhilindeki öğrencilerimizle
beraber yerleştirme oranımız başvurularda yüzde 45e
ulaşmış olacak. Tabii ki çalışmalarımıza
hızla devam edip çok daha fazlasını yapmak için elimizden geleni
yapıyoruz ama bu yıl sonu itibarıyla şu anda
devralacağımız kapasite 47 bin değildir, 29.495tir ekstra
olarak girecek olan devreye. Yani 360 bin küsurun üzerine gelecek kapasiteyle
yıl sonunda 390 bini aşmış olacağız.
Tabii, bu
çalışmalar çerçevesinde bu sene hayata geçirilen, özellikle bizim de
önem verdiğimiz önemli bir unsur var, o da şudur: Bütün başvuru
yapan öğrencilerimizin Kredi ve Yurtlar Kurumuna başvuru
formlarında beyan ettikleri bilgiler 11 kurumumuz tarafından
koordineli bir şekilde kontrol edilerek kendilerinin beyan ettiği
bilgi doğrulanmıştır ve başvurudaki sıralama sistemi
buna göre yapılmıştır. Şu anda hâlen
devraldığımız yurtlarda, kapasiteye soktuğumuz
yurtlarda yerleştirme devam etmektedir ve listemiz de sürekli olarak
güncellenmektedir ve açıktır.
Tabii, ben, süremizin de
azlığını göz önünde bulundurarak bugüne kadar bizim
kurumumuz ile bağlı kuruluşlarımızın bütçesinin
müzakeresinde bize destek veren muhalefet milletvekillerine ve iktidar milletvekillerimize,
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm milletvekillerimize teşekkür
ediyorum.
Gençliğimizle ilgili
yapacağımız çalışmalar hepimiz için önemli
çalışmalardır. Burada hepimiz el ele vererek birlikte ve
beraberce, geleceğimiz olan ve geleceğimizi teminat altına
alacak olan gençlerimize ülkemizin en büyük fırsatlarını sunmakla
görevliyiz. Bizim amacımız, bu çalışmaları en iyi
şekilde koordine ederek, bize vermiş olduğunuz bütçe
imkânlarını da en iyi şekilde kullanarak milletimizin
geleceğine, devletimizin geleceğine hizmet edecek olan gençlerimizi
yetiştirmektir.
Tekrar hepinize
saygılarımı sunuyorum ve teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hükûmet adına üçüncü
konuşmacı Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek.
Buyurun Sayın Şimşek.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ben klasik bir konuşma
yapmayacağım, bugün bütün gün boyunca gündeme getirilen bazı
hususlara ve sorulara cevap vereceğim. Bunun daha faydalı olduğu
kanısındayım.
Şimdi, iddialardan bir tanesi
TEKELin Alkollü İçkiler Anonim Şirketinin çok ucuza
satıldığı iddiası.
KAMER GENÇ (Tunceli) O artık
tarihe karıştı, kaç sene oldu!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, bu satış Şubat
2004 tarihinde yapılmış, 292 milyon dolara
satılmış. O dönemde şirketin EBITDAsı yani vergi,
faiz ve amortisman öncesi geliri -ki bütün uluslararası değerleme
modellerinin esasıdır bu- satış fiyatının
EBITDAsına oranı nedir? Bu çok önemlidir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Depolardaki
alkol miktarı o fiyatın 4 misli be!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Ben on yedi yıl uluslararası finans
merkezlerinde çalıştım, on yedi yıl.
KAMER GENÇ (Tunceli) Biz de
çalıştık. Ben biliyorum.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Sayın Genç, bir dinleme nezaketinde
bulunun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam, nezaket
ama yanlış konuşuyorsun!
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) - O zaman
depolardaki alkol miktarı o 292 milyonun 3 katı ya! İnsaf, bir
doğru söyleyin ya!
BAŞKAN - Sayın Genç, oturur
musunuz yerinize. Lütfen
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Değerli arkadaşlar, 2004
yılında TEKELin alkollü içkiler birimi 292 milyon dolara
satılmış, o dönemde EBITDAsı yani vergi, faiz, amortisman
öncesi geliri 22,9 milyon dolar, 23 milyon dolar. Şimdi, kaç katına
satılmış? 12,7 katına. Kim satmış? Devlet
satmış. Burada duralım. 2006 yılında bunu satın
alan özel firma var. 900 milyon dolara satmış ama EBITDAsı da
112 milyon dolara çıkmış. Fiyatının EBITDAya
oranı 8 kat, yani devlet 12,7 katına satarken özel sektör 8
katına satmış.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Altın mı koymuş, nasıl çıkmış oraya
Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bekleyin.
Sonra ne olmuş? 2011
yılında bu 900 milyon dolara özel sektör, özel sektöre sattı
mı? Şimdi, tekrar, özel sektör bir yabancı firmaya 2,1 milyar
dolara satıyor. EBITDAsı ne kadar yani ortaya çıkan değer
ne kadar? 212 milyon dolar. Kaç katı? 9,9 katı. Devlet satarken 12,7
katına satıyor, özel sektör önce bunu 8 katına, sonra da 9,9
katına satıyor.
Şimdi, TELEKOMla ilgili iddialara
gelelim. Değerli arkadaşlar, TELEKOMun altyapısı 2036
yılına kadar işletmesi- devredildi, altyapısı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
2026.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Pardon, 2026. Şimdi on bir yıl var.
On bir yıl sonra altyapının tamamı devlete dönecek. Yani
bir anlamda şirketin ismi hariç, unvanı hariç, altyapının
tamamı devlete dönecek. Bugüne kadar TELEKOMdan satış
fiyatı dâhil, 2005-2014 döneminde 39,6 milyar dolar biz gelir elde
etmişiz. Hâlâ devletin yüzde 31,68lik payı var. Şu anda
hazinenin TELEKOMda yaklaşık yüzde 32lik bir payı var.
TELEKOMun 12 yönetim kurulu üyesi var, bunun 5i devlet. Üçte 1inden az payımız
var, neredeyse yarısına kadar temsil hakkımız var.
Ayrıca -önemli kararların tamamı- veto hakkımız var.
Şimdi gelelim bu emlak
satışına, gayrimenkul satışına. Bugüne kadar,
yani biz TELEKOMu özel sektöre devrettiğimizden bugüne kadar, TÜRK
TELEKOM 287 milyon liralık gayrimenkul satmış. Ne kadar? 287
milyon. Peki, ne kadar gayrimenkul almış? 1 milyar 337 milyon
liralık gayrimenkul almış. Yani, TELEKOM
sattığının -gördüğünüz gibi burada- 4 katını
satın almış. TELEKOMun gayrimenkullerinde bir azalma yoktur.
TELEKOMun gayrimenkul satışı Danıştaya
götürülmüş, mahkemeye götürülmüş. Mahkeme demiş ki: Burada
hukuka aykırı bir durum yoktur. Şirket bu
satışları yapabilir. Şimdi, burada ne var sorun, ben merak
ediyorum.
Gelelim üçüncü iddiaya: Biz
özelleştirme uygulamalarına ilişkin değer tespit
raporlarını niye açıklamıyoruz. veya
Açıklayın. 4046 sayılı Kanunda -özelleştirme
uygulamaları- bu 18inci madde diyor ki: Değer tespit
sonuçları, kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir
sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra
kamuoyuna duyurulur. Böyle bir hüküm var. Şimdi, bu çerçevede, değer
tespit sonuçları kuruluşun özelleştirme işlemi
tamamlanmadan kuruluşun devir sözleşmesinde yer alan
yatırım, istihdam, çalışanlara ilişkin hususlar,
vadeli satışlarda ise taksit ödemelerinin tamamlanması ve
benzeri birtakım yükümlülükler tamamlana kadar açıklanmıyor.
Doğrusu bu çerçevede işlemi tamamen bitmiş şirket varsa ben
buradan Özelleştirme İdaresi Başkanına söylüyorum, bütün
değer tespit raporlarını açıklasınlar. Zaten kanuna
göre değer tespit komisyonunun belirlediği değerin altında
bir şirket satamazsınız. Bu kadar açık ve net.
Dolayısıyla satış da onaylandığına göre,
devir de yapıldığına göre bunun açıklanmaması
için hiçbir sebep yok.
Gelelim uzlaşma müessesesine
ilişkin eleştirilere. Değerli arkadaşlar, 1963ten beri
fiilen Türk vergi hukukunda uzlaşma müessesesi vardır ve
uygulanıyor. Bütün hükûmetler döneminde Gelir İdaresi -şimdi
yenidir Gelir İdaresi, eskiden Maliye Bakanlığı- bünyesinde
taşrada ve merkezde uzlaşma komisyonları kurulur, her gün
yüzlerce uzlaşma komisyonu belki yüzlerce kesinleşmemiş inceleme
raporuna ilişkin kararlar verir. Mesela, geçen sene biz 71 bin tane
mükellefi incelemişiz, 71 bin dosya demek. Bunların önemli bir
kısmı tarhiyat öncesi veya sonrası uzlaşmaya gelebilir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunlardan bir tanesini alıp
vergi mahremiyeti keşke bu ülkede olmasa ve açık ve net olarak ben
çıkıp bunları anlatabilsem.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Aleniyeti de var Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Lütfen
Şimdi, vergi mahremiyeti
Bu 71
bin muhtemel dosyadan bir kısmı uzlaşmaya gelmiş, tamamen
taşra ve merkezde komisyon ve bürokrasi eliyle bu işler
yürütülmüş. Kimin ne kadar
Şimdi, neye göre indirim var? Bir kere,
kesinleşmiş vergide asla ne indirim olabilir ne de uzlaşma
olabilir, kesinleşmiş.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zaten o safhada
kesinleşme yok, itiraz safhasında ya. Nasıl konuşuyorsun
ya!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bunların tamamı henüz kesinleşmemiş.
Şimdi, kanun diyor ki: Hangi durumlarda uzlaşma yapılabilir?
Vergi hatası varsa. Maliye Bakanlığındaki raporların
bir kısmı hatalı çıkıyor arkadaşlar. Bakın,
Bakan olarak söylüyorum, önüme birçok konu zaman zaman getiriliyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya
hep Mehmet Cengizin raporu mu hatalı Sayın Bakan ya? Hep
Elektromedin mi raporları hatalı?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) İki: Kanunun yorumlanması.
Şimdi, zaman zaman, kanunda gri alanlar var ve bu gri alanlara
ilişkin farklı yorumlar var. Hatta şöyle söyleyeyim size,
kanunda da sayılmış, mevzuatta sayılmış:
Şimdi, bir dava gidiyor ve mahkeme idare aleyhine karar veriyor fakat yine
de aynı şirket olmadığı için aynı konuda tekrar
inceleme raporu yazılabiliyor. Uzlaşmada bunu dikkate alıyorlar.
Almazsanız aynı şekilde mahkemeye gidebiliyor ve aynı
çerçevede belki sıfırlanabiliyor. Hiçbir şekilde, bakın,
kesinleşmiş bir vergi alacağının ne indirilmesi ne
sıfırlanması mümkün değildir. Uzlaşma müessesesi
1963ten beri vardır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu, zaten
kesinleşmişse uzlaşma olmaz ya, bu milleti cahil mi
zannediyorsun?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, davet ediyorum: Elinde
uzlaşmayla ilgili, Gelir İdaresinin bir usulsüzlük
yaptığına dair bir bilgi varsa
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Yahu, Sayıştaya niye inceletmediniz?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Buyurun davet ediyorum, Türkiyede mahkemeler
var, Türkiyede yargı var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Bakan, Sayıştaya niye inceletmedin o zaman?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Evet, yargıya güvenmezsiniz, Gelir
İdaresine güvenmezsiniz, değerli arkadaşlar, buyurun davet
ediyorum, lütfen, sakınmayın, gidin cumhuriyet
başsavcılıklarına verin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) 17
Aralıkta gördük cumhuriyet başsavcılıklarını.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır,
Citibankın 5 milyar dolarını niye affettin?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Gelelim, Kamu İhale Kurumuyla ilgili eleştirilere.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen mahkeme misin? Mahkemeler niye
var o zaman Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, Kamu İhale Yasası 2002 yılında çıktı,
2003ün başında da yürürlüğe girdi. Size bir şey söyleyeyim
mi? Daha yürürlüğe girmeden kanun değiştirildi. Niye? Çünkü 2001
krizinden sonra on beş günde on beş yasa çıkartılması
gündemdeydi ve çıkartıldı, önemli reformlar yapıldı.
Allah razı olsun, kim o reformları yaptıysa takdir de ediyorum
yani o konuda şeyim yok, o dönemde çok güzel şeyler de
yapıldı. Kamu İhale Kanunu da bu önemli yasalardan bir tanesidir
ama Kamu İhale Kanunu
Mesela, sektörlere ilişkin bir kanun yoktur,
KİTler, örnek olarak. Şimdi, bakın, Avrupa Birliğinde de
kamu ihale kanunu var, biz oradan kısmen almışız.
Bakın, Avrupa Birliğinde savunma, güvenlik, istihbarat, KİTler
gibi bütün şeyler istisnadır. Biz, Avrupa Birliğinin
istisnalarını alalım, 2002deki kanunun ilk hâlini alalım.
Kanunun ilk hâlini alırsanız yani 1/1/2003te yürürlüğe giren
kanunu alırsanız, o günün istisna maddelerini alırsanız
2013 yılında istisnaların yüzde 85i 1/1/2003te yürürlüğe
giren kanun kapsamındadır, bakın, yüzde 85i.
Dolayısıyla, kanun şu kadar değiştirilmiş
Şimdi, kanun değişikliğinin maalesef iki temel sebebi
vardır. Bunlardan bir tanesi, sektörlere ilişkin kanun sonradan
çıkartılmadı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Niye
çıkartmadınız?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Niye çıkartmadık?
Talimatı verdim, çalışıyorlar, çıkartacağız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, on
üç yıl oldu, rica ederim ya!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, bakın, KİT
yani sektörlere ilişkin yasa çıksa bu istisnaların çoğuna
gerek kalmayacak. İki, bizde Avrupa Birliğinde olduğu gibi
eşik değerler var fakat biz eşik değerlerin altını
da o dönemde aynı sıkı kurallara tabi tutmuşuz. Avrupa
Birliği mevzuatı çerçevesinde bunun da gözden geçirilmesi lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, bilgi vereyim
size. Şimdi, 2013 yılı sonu itibarıyla 89 milyar 237 milyon
530 bin liralık tamamen Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale
yapılmış. Bu, yüzde 85e denk geliyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Dışında ne kadar?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) - Bekleyin.
Şimdi, doğrudan temin, yine
bu Kanun çerçevesinde doğrudan temin
-bu da Kanun çerçevesinde- 6 milyar 433 milyon 774 bin lira.
İstisna kapsamında yapılan sadece 24 ihale var, bunun da
değeri 9 milyar 213 milyon 471 bin, yüzde 9. Şimdi, bakın, yüzde
9luk kısmı istisna kapsamında, bunun da yüzde 85i 2003ün
başında var olan istisnalar ve ben tekrar ifade ediyorum, bu
istisnaların yüzde 89,35i KİTlerden kaynaklanıyor.
Dünyanın hiçbir yerinde KİTler bu bahsettiğimiz anlamda bir
Kamu İhale Yasasına tabi değil. Şimdi, Türkiye
Petrollerini düşünün, Türkiye Petrolleri BPyle yarışacak.
Nasıl yarışsın en ufak bir alımı dahi bütün bu
süreçlere tabi tutarsanız? Dolayısıyla Kamu İhale
Kanununda da bakın, güvenlik, savunma, istihbarat ve KİTi
çıkartın burada doğru düzgün bir istisna yoktur ve var olan
istisnaların tamamını kaldıracağım. Bu kanunu
yeniden yazacağım, sıfır istisnayla getireceğim,
sektörler kanunu çıkartacağım ve getireceğim ben size,
eşik değerlerini de getireceğim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın Özdemirle
ilgili iddialar..
KAMER GENÇ (Tunceli) İstanbul
Belediyesinin bütün ihalelerini
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bu
grup yapmaz!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Ya, lütfen dinleyin, bakın ben sizi
saygıyla dinledim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Saygıyla dinledik Sayın Bakan, saygısızlık mı
ettik? Rica ederim! Ama yani doğruyu söylemiyorsunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) - Dinleyin lütfen, dinleyin. Bakın,
sorularınıza cevap veriyorum. Gelip burada size bir nutuk
çekebilirdim, konuşma yapabilirdim, bak onu tercih etmedim. Ben geldim,
size saygımdan dolayı teker teker sorularınızı cevaplandırıyorum.
Lütfen yani!
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar,
Sayın Özdemir... Doğrudur, 2008 yılında biz onu yasak
listesine almışız. Kim almış? KİK
almış, Kamu İhale Kurumu almış, gereğini
yapmışız ama kanun diyor ki: Eğer sahip olduğu bir
şirkette yüzde 50den az bir hissesi varsa o şirketin ihalelere
girmesinde beis yoktur. diyor. Bunu ben söylemiyorum, bunu kanun söylüyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Bakan, Nihat Özdemirin kendisi girdi ya, şirketi değil
kendisi yasaklı, nasıl girdi?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bekleyin, Sayın Nihat Özdemir 2013
yılında beraat etmiş, dolayısıyla bunu da ifade
ediyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
İlk derece mahkemesi, Yargıtayda değil, onu da Kamu İhale
Kurumu Başkanınıza sorun.
BAŞKAN Sayın Erdoğdu,
lütfen, cevap veriyor Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Bazı arkadaşlarımız
geldiler dediler ki: Efendim, tamamlayıcı ödenek Anayasaya
aykırı. Ya arkadaşlar, böyle bir şey yok. Bakın,
Anayasanın kesin hesapla ilgili 164üncü maddesi var.
Sayıştayla ilgili 6085 sayılı Kanun var, diyor ki.. Ödenek
üstü harcama için tamamlayıcı ödenek verilmemesi konusunda en ufak
bir düzenleme yok, Anayasaya aykırılık iddia edilemez. Tam
aksine, Sayıştay 2013 yılı kesin hesabını Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunarken şunu diyor: Tamamlayıcı ödenek
verilip verilmemesi hususu Yüce Meclisin takdirindedir. Şimdi, yüce
Meclis, çoğunluk Meclis iradesini yansıtmıyor mu, bütçe
hakkını yansıtmıyor mu?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bütçeye ne gerek
var o zaman?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
konuyu ben Plan ve Bütçede çok detaylı bir şekilde
açıkladım. Diyorlar ki: Maliye Bakanlığı hesap
bilmiyor. Bakın, sadece şunu söyleyeyim: 2013 yılında 203
kuruma ait 24 milyon yevmiye kaydını yapmışız. Bu
kayıtların sadece taşınır işlemleri 1 milyonun
üzerindedir. Toplamda 23 milyon çeşit taşınırın
takibini biz yapıyoruz, takibini. 1,6 trilyon
taşınırın bizde kaydı var. Maliye her türlü kaydı
tutuyor ve Maliye çalışıyor. Hazineye ait 3 milyon
taşınmazın değerlemesini bu ay sonu itibarıyla
tamamlamış oluyoruz.
Değerli arkadaşlar,
görüldüğü gibi, gerek taşınır gerek taşınmaza
ilişkin bütün envanter, bütün kayıtlar yapılıyor. Bizim her
şeyimiz Sayıştay denetimine tabidir. 1 kuruş Sayıştay
denetimi dışında değildir. Efendim, böyle, sanki bütçe
dışı işlemler yapıyormuşuz gibi...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Eyvah eyvah! Vergi uzlaşmalarını inceledi mi Sayıştay?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Ve bütün bu kayıtlar
Sayıştaydadır.
Bir iddia daha, Mükellef
sayısı azaldı. diyorlar. Defalarca açıkladım,
Komisyonda, geçen sene burada açıkladım. Şimdi, bizim resen
terkin ettiğimiz mükellefler var. O resen terkin ettiğimiz
mükellefleri dikkate alırsak -almamız lazım, siliyoruz çünkü o
kayıtlardan- bakın, 2005ten bu yana gelir vergisi mükellefi
sayısı 407.316 artmış, 407.316. Bakın, kurumlar
vergisi mükellef sayısı 396.085 kişi artmış, mükellef
artmış. Değerli arkadaşlar, resen terkleri dikkate
almamız lazım. Gelir tahminlerimizin gerçekçi olmadığı
iddialarında bulunuldu. Her sene üç aşağı beş yukarı
bu iddia gündeme gelir. Her sene bizim bütçe performansımız
beklenenden daha iyi olmuştur, 2009 yılı hariç. 2009
yılı tabii, öngörülemez bir yıldı, küresel krizli
yıldı.
Şimdi, gayrisafi yurt içi
hasılanın nominal büyüme oranı gelecek sene yüzde 10,2. Bizim
gelirdeki artış oranımız yüzde 10,8. Şimdi biraz
üzerinde. Niye biliyor musunuz? Çünkü BOTAŞın yükümlülüklerini
yerine getireceğini varsaymışız. Bu, makul bir
varsayımdır. BOTAŞın mali durumu hem yapılan fiyat
artışıyla hem de tabii ki bu son gelişmeler çerçevesinde
muhtemelen iyileşecektir, yükümlülüklerini yerine getirecektir, detaylara
girmeyeceğim.
Şimdi, MASAKla ilgili
Ya, MASAK
ne iş yapar? Bu soruşturmalarda, bahsi geçen soruşturmalar
kapsamında ne iş yaptı? Bakın, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcısının 25/02/2014 tarihli talebi üzerine biz
çalışmayı yapmışız ve çalışmayı
nisan ayının ortasında ilgili başsavcılığa
bildirmişiz. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu son
soruşturma komisyonu kapsamında bizden bir uzman istemiş, hemen
tahsis etmişiz; o konuda ne gerekiyorsa, üzerimize ne düştüyse bugüne
kadar yaptık.
Gelelim taşıt meselesine.
Değerli arkadaşlar, Kamu idarelerinde kiralık ve demirbaş
olarak ne kadar taşıt var? değil, biz kalem
sayısını bile bilecek noktadayız. Evet -defalarca verdim,
tekrar veriyorum- merkezî yönetimde 96.501 taşınmazı
edinmişler, kiralık da 15.010, toplamda 111.511. Mahallî idarelerde,
belediyelerde ve il özel idarelerinde 69.311 kendi mülkleri olmak üzere,
13.886sı da kiralık olmak üzere toplamda 83.197 taşıt var.
KİTlerde 4.105i kendi mülkleri, 4.036 da kiralık olmak üzere
toplamda 8.141 taşıt var. Kamunun toplamında -yani KİTler,
belediyeler, il özel idareleri ve merkezî hükûmet dâhil olmak üzere- 202.849
taşıt var.
Şimdi, bu
taşıtların bakın, 36.269 adedi Emniyette. Şimdi, Emniyette
taşıt olmasın mı? Emniyet Genel Müdürlüğü... Bu, yüzde
38e denk geliyor yani her 100
taşıtın 38i Emniyette. 11.950si Millî Savunma
Bakanlığında; bu da yüzde 12,4üne denk geliyor. 7.249u
Jandarma Genel Komutanlığında. 5.375 adedi Sağlık
Bakanlığında, büyük bir kısmı ambulans. Ambulans
almayalım, Fransada ambulans yok
Fransada
eğer sadece 10 bin eğer taşıt varsa o zaman ambulansı dikkate
almamıştır, Savunma Bakanlığının
taşıtlarını. Yani, mümkün değil Almanyada, Fransada
Şimdi, devam ediyorum, Gıda,
Tarım, Hayvancılık Bakanlığında 4.372. Millî
Eğitim Bakanlığında 3.533. Böyle gidiyor liste.
Peki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Sayın Başkan, iki dakika alabilir
miyim çünkü soruları cevaplandırıyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Verin,
verin Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yani,
paranın patronu olarak alıyorsunuz bunu Sayın Bakan,
başkasına vermiyoruz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Alim Bey çok naziksiniz, çok teşekkür
ediyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu taşıt konusunda ben de rahatsızım ve o
nedenle de Bakanlar Kurulu kararı çıkarttırdık ve dedik ki:
Bundan sonra taşıt kiralamalarında hiçbir şekilde
yıllık kira bedeli taşıtın değerinin yüzde 2sini
geçemeyecek. Biz bu sınırlamaları getirdik ve şu anda bir
sürü kurum Yapamayız, edemeyiz. diyor, yapacaksınız çünkü hem
taşıt kiralamalarında olsun hem diğer konularda olsun
gereken hassasiyeti göstereceğiz.
Şimdi diyorlar ki: 2015
yılında şu kadar taşıt alınacak. Değerli
arkadaşlar, bu kadar büyük taşıt stoku var, bunlar zaten yirmi
yılda bir, on yılda bir yenilenmesi lazım. Oranlayın, çok
basit bir şey, on beş yılda bir bile yenileseniz bu satın
alınacak taşıtlar ancak ihtiyacı, yenileme
ihtiyacını görür.
Arkadaşlar, binek araçların
yüzde 41i Emniyette, yüzde 9,8i Jandarma Genel Komutanlığında,
yüzde 9,4ü Savunma Bakanlığında. Toplayın bunları.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Yüzde 60.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Devamla) Millî Eğitim Bakanlığında
yüzde 7,8. Diğer kamu idarelerinde vesaire...
Ben çok çok teşekkür ediyorum.
İki gün beraberiz bütün sorularınıza memnuniyetle, güzel bir
şekilde cevap vereceğim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, Sayın Maliye Bakanı konuşmasında grubumuz
adına konuşan Sayın Aykut Erdoğduya ithafen cevaplar
verirken kendisinin yanlış bilgiler verdiğini ve çarpıttığını
ifade etti. Bu konuda Aykut Beyin
açıklama yapma hakkı vardır. Sataşmadan dolayı söz
talep ediyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Erdoğdu.
İki dakika süre veriyorum
sataşma nedeniyle. (CHP sıralarından alkışlar)
Siz doğru bilgiler verin.
Buyurun.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
İki dakikada ne kadarını düzeltebilirsem o kadarını
düzelteceğim.
Bir: TEKELin EBITDAsından yani
İngilizce bir kelimeden bahsediyor. Öyle bahsetmeyecek, gelecek, TEKELin,
TELEKOMun değerleme raporlarını ortaya koyacak. Bakalım bu
yetimin hakkının EBITDAsı niye o kadar düşükmüş
oradan anlayacağız. EBITDAyla falan, İngilizce kelimelerle
kandırmaya gerek yok.
İkinci mesele: TELEKOMun
altyapısı. TELEKOMun altyapısı geri dönecek...
Gayrimenkuller bu altyapının içerisinde değil mi? Nasıl
satılmasına izin veriyorsunuz? 280 milyonluk satmışlar da 1
küsur milyarlık almışlar. Nerede listesi? Beş
yıldır soruyoruz, Ali Babacan da sen de listeyi veremiyorsunuz.
Yatırım yapacak, öyle aldı zaten, elbette almak zorunda.
Diğer mesele: Mahkeme kararı.
Atilla Kart dava açtı, Hazine savundu mu mahkemede Danıştay bu
kararı veriyor diye? Yönetim kurulunun 5 tane üyesi var, 5i de Haririnin
adamı gibi davranmadı mı her bir meselede?
Diğer meseleye geliyoruz:
Özelleştirme Kanununda değerleme raporlarını, neymiş
özelleştirme bitmeden açıklayamıyorlarmış! Kim
değiştirdi kanunu? Siz değiştirdiniz 2005
yılında. Özelleştirmenin hemen sonrasında değerleme
raporu açıklanacakken kanunu değiştirip sonra
değiştirdiğiniz kanunun arkasına saklanıyorsunuz. O
yok. Özelleştirmenin değerleme raporlarını söz verdiniz, o
değerleme raporları da bu Meclise gelecek, bütün halk bilecek neyi
neye sattığınızı.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
TELEKOMun yönetim kurulu üyelerini say!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Geldiniz
TEKELdeki 292 milyon dolar satışa. Satılmadan önce
ağzına kadar mal varlığı dolduruldu.
Sayıştay raporunda yok mu? Hepsi var. Nasıl oluyor da devlette
bu kadar zarar ediyor da geçer geçmez 5 katına özel sektörde
çıkıyor? Bunların hiçbiri doğru bilgiler değil.
Başka neyi
açıklıyorsunuz? Uzlaşma meselesi. 1963ten beri var, elbette var
ama hangi dönemde gelmiş de yandaş iş adamlarının
vergisinin yüzde 90ı çok güçlü raporlara rağmen silinmiş? Zaten
vergi kesinleşmiş olsa ödemek zorunda. Bunun adı tarhiyat öncesi
uzlaşma. Bir tek Türkerlerde mi var bu iş, bir tek Türkerlerin mi
raporu güçsüz, Mehmet Cengizin, milletin anasına küfredenin mi raporu
güçsüz? Elektromed Şirketininki... Bunların hepsi AKPnin destekçisi
şirkettir. Vergi mahremiyeti var. diyorsun, muhalif iş
adamlarında niye vergi mahremiyeti yok? çarşaf çarşaf hepsini
manşet ediyorsun vergi mahremiyeti yok da, bunlarda nasıl
Verginin
bir de aleniyeti var. Ben de vergi mükellefiyim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Benim
vergimden ne kadar sildiğini bileceksin. Daha Sayıştay meselesi
var. Vergi uzlaşmasında diyorsun ki: Sayıştay denetledi.
Vergi uzlaşmasını Sayıştaya denetlettin mi?
Denetlettin mi? Denetletmedin de bu yüzden Sayışta Kanunu
değişmedi mi? Onlarca konuda eksik bilgi veriyorsunuz.
Yazıktır, günahtır; sizin de milletvekilleriniz var burada.
Bunlar doğru değil Mehmet Bey, size
yakıştıramadım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen kimsin
de yakıştıramıyorsun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya
ne demek Sen kimsin? Böyle bir üslup mu var ya! Ben ne kadar nazik
konuşuyorum ya, aşkolsun ya! Sen kimsin!
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan, ben bir
değerlendirme yaptım; sorulara cevap verdim. Dolayısıyla
söz hakkı verecekseniz o çerçevede benim de şimdi kalkıp cevap
vermem gerekecek. Çünkü ben hiç kimsenin ismini zikretmedim, teker teker,
oturdum, rakamları ortaya koydum. Yani bir yanlış iddiayı
yüz kez dile getirdiğiniz zaman doğru olmaz. Biz çıktık,
bütün bilgileri verdik. Dolayısıyla bu çerçevede benim de
itirazım var.
BAŞKAN Sayın Bakan,
Sayın Kuşoğlunun da talebini
dinleyeyim; sonra sataşma olduğunu iddia ediyorsanız size
de söz vereceğim.
Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, Sayın Bakan, konuşması
sırasında benim konuşmama atıfta bulunarak -isim vermeden
ama- benim eleştirilerimle ilgili bazı açıklamalarda bulundu,
onları düzeltmek istiyorum müsaadenizle.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu, düzeltme diye bir usulümüz yok. Sataşma
diyorsanız, buyurun. İki dakika söz veriyorum. Sonra, Sayın
Bakan sataşma nedeniyle anlaşılan söz isteyecek.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu, açıklık getirme gibi bir usulümüz yok İç
Tüzüke bakarsanız.
Buyurun.
4.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 656 ve 656ya 1inci Ek sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Peki, teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım,
ben konuşmam sırasında bu tamamlayıcı ödenek veya
diğer konularla ilgili olarak şunu söyledim: Bir
mevzuatımız var; bu özellikle
de iktidarınız tarafından yapılan bir mevzuat. 5018
sayılı Kanun çıktı, buna göre bu, çağdaş bir kanun-
buna uygun olarak buradan bütçelerin geçmesi lazım, denetimlerin
yapılması lazım ama -bakın biraz sonra maddelere
geçeceğiz- biz 5018 sayılı Kanunla
yaptığımız çerçeveyi, düzeni Bütçe Kanunuyla ve Kesinhesap
Kanunuyla değiştiriyoruz. Yani burada yüce Meclisin yetkisinde olan
ödenek verme işini tutuyoruz, Maliye Bakanlığına
devrediyoruz ve bunun farkında bile değiliz tabii. Burada Meclis bunu
yaparken, Anayasaya aykırı bir iş yaptığının
farkında olamıyor haklı olarak. Herkes bu konuyu bilmiyor. Maliye
Bakanlığı getiriyor bunu -5018i yani- yüce Meclise verilen
yetkiyi değiştiren hükümler var. Bakın bugün, 5inci madde,
6ncı madde ve Kesinhesap Kanununun 3üncü maddesine bakın, aynen bu
şekildedir. Kendi yaptığımız kanunu
değiştirmemiz doğru mudur? Anayasaya çok net bir şekilde
aykırıdır. Bu üç kanuna bakın, bunu göreceksiniz. Ben
sadece, Sayın Bakanım, tamamlayıcı ödenek için demedim;
hepsi birlikte bu şekilde aykırıdır.
Mükellef sayısının
azalmasına gelince, Anadoluda da azalıyor. Sayın Feramuz Bey de
söyledi, gerçekten azalıyor ve bakın, 2002de 567 bin olan mükellef
sayısı, kurumlar vergisi mükellef sayısı, 674 bin
olmuş ama bu sadece sınırlı bazı illerde olan
artış ve çok az. Gelir vergisi için de aynı şeyi
söyleyebilirim. 1 milyon 768 bin olan mükellef sayısı 1 milyon 806
bin on iki sene sonra. Bunda bir artış var mı?
Artışın dağılımı da o kadar adaletsiz ki,
Anadoluda artış yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla)
Taşıt meselesine gelince, siz de onda hak verdiniz. Yani Fransada,
İngilterede 10 bin taşıt; bizim sadece bu sene bütçeye
koyduğumuz taşıt sayısı 9 bin küsur. Bir anormallik
var, bunları eleştireceğiz tabii, sizler de, biz de eleştireceğiz.
Bunların alınganlık konusu yapılmaması lazım diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ederim.
Sayın Bakan, şimdi, iki
konuşmacıyla ilgili sataşma iddianız varsa söyleyin.
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Vergi
sırrı diye saklıyor her şeyi. Vergi sırrı
değil bu, ne olduğunu bilmiyorsun, oku da gel.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578,
3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
A) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
şahsı adına, aleyhte söz isteyen Alim Işık, Kütahya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı
bütçesinin dokuzuncu turunda yer alan kurum bütçelerinin aleyhinde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle, sizleri ve bizleri
izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamda sadece bu grupta yer
alan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçeleri üzerindeki görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü vakit dar olduğu için ancak bu iki
kurum hakkında söz alabileceğiz.
Bu bütçede de maalesef, son on iki
yılda olduğu gibi AKP hükûmetlerinden önceki cumhuriyet hükûmetleri
dönemlerinde yapılmış ancak değişik sebeplerle
şimdiye kadar satılamamış ve ne yazık ki kâr eden kamu
kuruluşlarının satışı var ve bu
satışlardan beklenen yaklaşık 12 milyar TLlik
özelleştirme geliri vardır.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun
kararlarını uygulamak ve işlemleri yürütmek üzere
Başbakanlığa bağlı olarak 1994 yılında
kurulan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı birçok
kuruluşun özelleştirilmesine yönelik iş ve işlemleri
yürütmüş ve yürütmeye devam etmektedir. Kuruluşundan bugüne kadar
yapılan özelleştirmelerden elde edilen toplam 62 milyar doların
yani yaklaşık 150 milyar TLyi bulan özelleştirme gelirlerinin
yaklaşık 54 milyar doları yani yaklaşık 130 milyar
TLsi son on iki yılda gerçekleştirilmiştir. Yani AKP
hükûmetleri dönemi her yıl ortalama 11 milyar TLlik özelleştirme
geliri elde etmiştir. AKPye göre eski Türkiyenin eski cumhuriyet
hükûmetleri bunları yapmış, son on iki yılın son bir
yılındaki yeni Türkiyenin yeni AKPsi bu sattıklarını
yok saymıştır.
Değerli milletvekilleri, buraya
çıkınca eskiyi eleştirirken vicdanınızın da biraz
sızlaması lazım.150 milyar TLnin 130 milyar TLsi sizden önceki
hükûmetler döneminde yapılanların satışından elde
edilmiştir. İnsaf demek lazım. Onun için konuşurken
hakikaten dikkat etmekte yarar var diyorum.
AKP hükûmetleri yaptıkları bu
özelleştirmelerde bir yanda neredeyse hurda fiyatına gerçekleştirilen
satışlarla yandaşlarını zengin ederken, diğer
yandan yolsuzluk ve usulsüzlüklerle boşaltılan devlet hazinesine
kaynak aktarmışlar, en önemlisi de kendilerinden önceki cumhuriyet
hükûmetleri döneminde yapılan tesisleri satarak âdeta geçmişin izlerini
silmeyi ve cumhuriyet hükûmetleriyle hesaplaşmayı
hedeflemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, 2015
yılı genel seçimleri öncesinde AKP kendilerinden önce
yapılmış ne varsa tamamının kökünü kazımayı
hedeflemiştir. Bundan sonraki bir yıllık dönemde de kalan ne
varsa satmayı kafaya koymuş ve Sayın Maliye Bakanı da zaten
bunların tamamını açıklamıştır. Kalan
elektrik üretim santralleri, şeker fabrikaları, otoyollar, köprüler,
bazı limanlar, borik asit ve sülfürik asit tesisleri, Halk Sigorta, Halk
Emeklilik, Erzurum Kış Olimpiyatları da buna dâhildir.
Ayrıca yüzlerce taşınmaz satışlar listesinde yer
almaktadır.
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Erzurum
Kış Olimpiyatlarını belediyeye verdik.
ALİM IŞIK (Devamla) Bakana
söylerseniz iyi olur onu.
Değerli milletvekilleri, dün
gerçekleştirilen özelleştirmede maalesef Kütahyada kalan son kamu
kuruluşu -Eti Borik Asit Tesisleri hariç- Tunçbilek Termik Santrali,
Bursadaki Orhaneli Termik Santrali toplamda 521 milyon dolara gitmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu iki santralin kurulu gücü 575 megavat.
Ayrıca kömür sahaları, taşınmazlar bunun içinde. İnsaf
demek lazım. Gerçekten dün Sayın Başbakan açıklama
yaptı, Tasarruf tedbirleri aldık. dedi. Kütahyada tüm tesisleri
sattık, şimdi Kütahyanın çini tabağına yani plaketlere
ambargo geliyor. Allah aşkına, Diyanet İşleri
Başkanına aldığınız 1 milyon TLlik araç, kaçak
saraydaki diğer konular ne, unutuldu mu?
Son olarak da Kredi ve Yurtlar Kurumu
bütçesiyle ilgili öncelikle Sayın Bakana bir teşekkür etmek
istiyorum. Kendisinden önceki bakan döneminde toplam 450 civarında
milletvekilinin, bir yılda 5 bine yakın torpilli öğrenci
yerleştirilmesiyle ilgili uygulamayı kaldırdı, yüzde 5lik
genel müdür kontenjanını kaldırarak bu sıkıntıya
bir çözüm buldunuz ama bu yetmedi.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) Hepsini kendileri kullanıyor şimdi.
ALİM IŞIK (Devamla) Ancak
şu anda yine insanlar aramak zorunda kalıyor, müracaat edenlerin
sadece üçte 1i bile etmeyen 120 bin civarındaki, son rakamlarla 147 bin
civarındaki yerleşen öğrenci sayısı yetmiyor
değerli milletvekilleri.
Şunu söylememiz lazım:
Eğer siz hemen yurt yapamıyorsanız, yurt kiralama ya da
öğrenci evlerinde ve özel yurtlarda kalan öğrencilere bir
barınma desteği adı altında bunu çözebilirsiniz. Şu
anda özel sektörde özel yurt işletmecileri perişan durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) Bunun
için böyle bir düzenlemeye mutlaka ihtiyaç duyuyoruz. Ayrıca,
öğrencilere verilen Evlerden gelmeniz hâlinde istediğiniz otellerde
barındıracağız. sözü maalesef siyasi polemikten başka
bir şeye yaramamıştır. Bunu da hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ediyor, bütçenin
hayırlı olmasını diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, dokuzuncu turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Yılmaza soruyorum,
birinci sorum: Muharip gazilerin talepleri konusunda
Bakanlığınızın bir çalışması var
mı? İşe yerleştirme ve diğer iyileştirmelerle
ilgili olarak?
İkincisi: Sözleşmeli subay ve
astsubaylara verilen sözler ne durumdadır? Bunların devlet
memurluğu kadrolarına atanmasıyla ilgili bir
çalışmanız var mıdır?
Üçüncüsü: Türk Hava Kuvvetlerine yerli
yapım HÜRKUŞ uçak durur iken Güney Kore malı 15 adet daha KT-1T
tipi uçak alınması yönündeki karar ne aşamadadır, bunu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son sorum: İki hafta önce
Şanlıurfada PKK ve PYD tarafından şehit edilen 3
askerimizden birisi olan Kütahyalı Ramazan Yelin şehitlik belgesi ne
zaman gelecektir? Bu iddialar henüz daha cevaplanmamıştır.
Sayın Maliye Bakanına da bir
sorum var: Daha önce defalarca söz verildiği gibi üniversitelerde görev
yapan genel sekreter yardımcılarının ve hukuk
müşavirlerinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM IŞIK (Kütahya) -
özlük
haklarının düzenlenmesiyle
ilgili kararınız nedir?
BAŞKAN Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Birinci sorum Millî Savunma
Bakanına: Şehit er ve erbaşların ölümüyle ilgili ilanlar gazetelerin en alt köşelerinde
yer almaktadır. Sayın Bakan bu konuda daha hassas olunamaz mı?
İkinci sorum Sayın Maliye
Bakanına: Kendisiyle görüşmüştüm ancak kayıtlara geçmesi
anlamında, tarım alanlarının satışıyla
ilgili yayınlanacak tebliğ için bir tarih verin, Plan ve Bütçede
verdiğiniz tarihi aştık. Bunu belirtmek istiyorum.
Spor Bakanımıza da şunu
sormak istiyorum: Her yerde devlet bir stadyum yapıyor, Bursada ise
Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Acaba 2015 yılı bütçesinden
bir ödenek verecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Spor Bakanı olan kişiye
soruyorum. Şimdi, bir genelge yayınlamışsın, Dopingde
sıfır tolerans ama dopingleri gizleyin. diyorsun. Genelgenin tarih,
numarası var bende, 22/10/2014. Böyle bir şey olur mu? Diyorsun ki
genelgede: Dopingleri gizleyin.
İkincisi: Efendim, sizin
zamanınızda Türkiye spor alanında küme düştü. Bunun sebebi
ise millî kaynakları Türk sporunun geliştirilmesine tahsis
edeceğinize ceplerinize tahsis ediyorsunuz ve spordaki
yatırımları Konya ile Samsuna yapıyorsunuz. Sen
Samsunlusun, Genel Müdür Konyalı, hep oraya gidiyor. Bir başka
memleket yok mu?
Maliye Bakanına soruyorum: Maliye
Bakanı, Citibankın 5 milyar dolarını uzlaştırma
komisyonunda niye kaldırdın? Mehmet Cengizin Türkerlerin, birçok
kurumların vergi incelemeleriyle bulunan milyarlık vergilerini niye
uzlaşmada kaldırıyorsun?
Bu memlekette mahkemeler niye var?
BAŞKAN Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Birinci sorum Sayın Maliye Bakanına: Sayın Bakan, çalışan emeklilerden yüzde
15 sosyal güvenlik destek primi kesilmekte. Normalde çalışan kişiler
emekli olmadan sosyal güvenlik destek primini ödüyorlar ve hak ediyorlar.
İkinci kez çalışmaya başladıklarında hak
edilmiş olan bu yapıyı hangi gerekçeyle, hangi maddeyle
kestiğinizi bir türlü anlamış değilim. Soru da sordum, soru
önergeme henüz yanıt gelmedi.
İkinci sorum Sayın Millî Savunma Bakanına: Son dönemde,
özellikle, güneydoğuda, sınır boylarında ve doğu
bölgesinde olan askerlerde trafik kazaları, araba devrilmeleri, intihar
tartışmaları, şaibeli vurulmalar neticesinde askerlerimiz
şehit olmakta. Sizce bununla ilgili bir kaygı var mı? Gerçekten,
batıda hiç olmazken doğuda bu kadar intihar teşebbüsünün
olması, Silahlı Kuvvetlerin kendi içinden gelen bir olumsuz yapı
işliyor mu diye
Yanıtlarsanız sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Maliye Bakanı, iktidarınız
döneminde Kamu İhale Kanununda 174 değişiklik yapılıp
64 konu ihale kapsamı dışına çıkartıldı.
2014 yılında yapılan
ihalelerin ne kadarı Kamu İhale Kanunu kapsamında, ne
kadarı Kamu İhale Kanunu kapsamı dışındadır?
Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan ve yapılmayan
ihalelerin rakamsal büyüklüğü nedir?
Sayın Gençlik ve Spor Bakanı:
Bugün itibarıyla 196 üniversitemiz oldu. Öğrencilerimizin yurt talebi
çığ gibi artıyor. Yeteri kadar yurt yapmayarak gençlerimizi önce
şimdi paralel dediğiniz o zaman ki ortaklarınıza mecbur
bıraktınız. Şimdi de gençlerimizi TÜRGEVin yurtlarına
yönlendiriyorsunuz. Gençlerimizin yurt problemini çözecek ciddi bir projeniz
var mı? İnşaatı devam eden kaç öğrenci yurdunuz var?
Bunların kapasitesi nedir? Bugün itibarıyla yurtlarda kalan
öğrenci sayısı nedir? 2013 yılı Aralık ayı
itibarıyla yurtlarda kalan öğrenci sayısı neydi? 2013
yılında yurtlara müracaat edenlerin yüzde kaçı yurtlara yerleştirildi?
2014 yılının yüzde kaç
BAŞKAN Sayın Keskin
ADNAN KESKİN (Denizli) Sorum
Millî Savunma Bakanına: Genelkurmay Başkanı ordudaki paralel
yapı iddialarıyla ilgili soruya MİT ve Emniyetten bilgi
istedik, gelmedi. İmzasız bir ihbarla işlem
başlatamayız. diye yanıt vermiştir. Aradan uzun zaman
geçti; MİTten, Emniyetten istenilen bilgiler geldi mi? Geldiyse, ne gibi
işlem yapıldı? Yanıt gelmemişse, yanıt vermeyen
görevlilerle ilgili bir işlem yapıldı mı?
Uzun menzilli füze savunma sisteminin
yapımıyla ilgili karar verilmiş midir? Verildiyse hangi ülke
tercih edildi? Savunma Sanayii Müsteşarlığı kendi
personeliyle yapması gereken asli ve sürekli işleri bir ticari
şirkete yaptırmaktadır. Savunma Sanayii
Müsteşarlığının bütçesinden daha fazla para ödenmesine
neden olan bu uygulama önümüzdeki günlerde de devam edecek midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorularım Sayın Maliye
Bakanına: Dün, Sayın Başbakanın yaptığı
açıklamada, kamu gelirlerini artırmak için ilave vergilerden
bahsedildi. Bugün, Maliye Bakanlığı olarak sermaye
piyasasına konacak vergiyi yalanladınız, Doğru
değil. dediniz ama lüks tüketimle ilgili bir vergileme ortaya
çıkacağı anlaşılıyor. Hangi alanlarda, ne kadarlık
bir vergi öngörüyorsunuz? Detay verebilirseniz memnun olurum.
Bir de yine Sayın
Başbakanın dünkü açıklamalarında Plaket -tasarrufla ilgili olarak-
kullanılmayacak. Bu plaket işi sembolik de değildir. dedi.
Gerçekten buradan bir tasarruf bekliyor musunuz ve ne kadar bir tasarruf söz
konusu olacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sorum Sayın Maliye Bakanına:
Bilindiği üzere, 2012 Haziranında bir Başbakanlık
genelgesiyle devlete ait gayrimenkullerin, taşınmazların
satışı, kirası, devri ve irtifak hakkı tesisi gibi
işlemler Başbakanın iznine tabi
kılınmıştır. Bu genelge neticesinde acaba Maliye
Bakanlığından kaç talep Başbakanlıkta beklemektedir?
Kaç talebe izin verilmiştir? Bu genelgenin gerekçesi nedir? Eski
Başbakan, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı acaba bu
genelgenin sevk ve idaresiyle hâlâ ilgileniyor mu? Bize sanki ilgileniyor gibi
geliyor. İdareyi bırakmayacağım, Bakanlar Kuruluna da
Başkanlık yapacağım. dediğine göre ve bu tür akçeli
işlemlere de önem verdiğine göre bu genelgenin idaresini hâlâ
şimdiki Başbakan mı yapıyor, Cumhurbaşkanı
mı yapıyor?
BAŞKAN Sayın
Karaahmetoğlu
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU
(Giresun) Sorum Gençlik ve Spor Bakanına.
Haziran 2011 seçimlerinde
Giresunda vaadiniz Çotanak Arena
isimli stat. Sizden önce, dönemin bakanına 2011, 2012, 2013
yıllarında sordum, nihayet 2013te umut verici bir şeyler
söylemişti, tutanak elimde. Bakanlığımız ile
TOKİ arasında görüşmeler başladı, Giresuna
hayırlı olsun. dedi ama ortada bir şey yok. Şimdi size
soruyorum: 2015 yılı yatırım programında Giresunda
Çotanak Arena isimli stadın yapımı söz konusu mudur?
Ayrıca, Giresunun ilçeleri
Pirazizde 500, Bulancakta 550, Espiyede 600, Görele ilçesinde 700 üniversite
öğrencisi var. Kredi Yurtlar Kurumunun yurdu yok, kiralanan yurt da yok. Özellikle
Görele ilçesinde önümüzdeki yıl eğitim öğretime güzel sanatlar
fakültesinin 500 öğrencisi de ilave edildiğinde 1.200
sayısını bulacak ki çok ciddi bir sorun var. Bu konuda
çalışmalarınız var mı?
BAŞKAN Son soru.
Sayın Kaptan
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Birinci sorum Gençlik ve Spor
Bakanına: Sayın Bakan, gündüz ki konuşmamda sormuştum ama
cevap verilmedi. Samsunda şehrin merkezindeki stadyumu alıp
şehir dışına, Tekkeköye, Çarşamba yoluna yapıyorsunuz
33 bin kişilik. Antalyada ise tam tersi, şehrin merkezine ve bütün
trafiği felç edecek bir şekilde -yine, inşaatı devam eden-
33 bin kişilik stadyum yapıyorsunuz. Buradaki gerekçe nedir?
Antalya'da rantın yüksek olmasından mı Antalya'da şehrin
merkezine yapıyorsunuz?
İkinci sorum Millî Savunma
Bakanına: Sayın Bakan, bu paralel yapının Silivride pek
çok askeri mağdur ettiği ortada. Bu askerlerin mağduriyetini
önlemek açısından ne yapıyorsunuz? Yani, bunlar görevlerine
tekrar döndü mü, dönecek mi?
BAŞKAN Sayın bakanlar,
buyurun.
Dakikaları siz belirleyin.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok hızlı bir şekilde
bende hazır cevabı olan hususlara değineceğim, bir konu
kalırsa da daha sonra cevaplandırırız.
Şimdi, tarım arazilerinin
satışına ilişkin bir soru geldi. Orada kıymet
tespitlerinin nasıl yapılacağına ilişkin esas ve
usulleri iki hafta önce benim onayıma getirdiler, onayladım.
Şimdi, arkadaşlara sordum, tabii uzun bir süredir 2/B bizi hakikaten
çok meşgul eden bir konu. Çünkü, 2/B dediğiniz zaman 500-600 bin
dosyadan bahsediyoruz. Ortalama, Maliyenin aslında işlemleri
yıllık 10-12 bin civarında. Şimdi, dolayısıyla,
bu iş yükünün hafiflemesiyle birlikte, bir de bu değerlemelerin
yapılmasıyla birlikte ben inanıyorum ki yılın ilk
çeyreğinden yani sonundan itibaren muhtemelen Maliye hazır olur
bunların devrine, satış işlemlerinin tamamlanmasına.
Tekrar sordum, bu esas ve usuller çıktıktan sonra ilave bir
tebliğe gerek yokmuş. Kıymet takdiri yapılır
yapılmaz tarım arazilerinin satışlarına
başlanacak ve böylece de önemli bir sorunu çözmüş olacağız.
Şimdi, üniversitelerdeki genel
sekreter ve hukuk müşavirlerinin özlük haklarına ilişkin benim
bildiğim kadarıyla şu an itibarıyla bir
çalışmamız yok.
Özel şirketlere ilişkin
birtakım soruları -tekrar söylüyorum- vergi mahremiyeti nedeniyle
cevaplandıramayacağım.
Emekli olduktan sonra kendi adına
iş kuranlardan yapılan yüzde 15lik sosyal güvenlik destek primi
kesintisinin mantığı nedir? diye soruldu. Şimdi,
şöyle bir şey, tabii ki kendi adına bağımsız
çalışanlar, iş yeri açanlar bu Sosyal Güvenlik Kanunu
kapsamında biliyorsunuz, sosyal güvenlik prim kesintilerine tabidir.
Şimdi, biz emeklilerden kesmezsek bir anlamda bir haksız rekabet hususu
var, bu bir, yani bir haksız rekabet.
İkincisi, siz de biliyorsunuz ki,
ülkemizde ortalama emeklilik yaşı yaklaşık 44 yani
hakikaten dünyada en genç emeklilik bizde, hâlâ öyle ama stok da öyle ve bundan
dolayıdır yıllık Sosyal Güvenlik Kurumuna Maliye Bakanlığından
değişik adlar altında, açık finansmanı ve diğer
destekler anlamında, mesela 2015 yılında yaklaşık 81
milyar lira aktaracağız yani Türkiye'deki bütün yatırımlara
ayırdığımız para yaklaşık 48-50 milyar
lira ben merkezî bütçeden
bahsediyorum- ama merkezî bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumuna bizim
değişik adlar altında yapacağımız aktarımlar
bunun neredeyse 2 katı. Takdir edersiniz ki bu düzenlemenin o anlamda da
bir mantığı vardır. Dolayısıyla bu aşamada
bununla ilgili herhangi bir düzenleme yapmayı düşünmüyoruz.
Şimdi, lüks tüketimin vergilendirilmesine
ilişkin tabii ki takdir edersiniz, şu anda bir program
açıkladık, amacımız israfı engellemek.
Uluslararası yükümlülüklerimiz var, o yükümlülüklere uyacağız
yani Dünya Ticaret Örgütüne karşı, Avrupa Birliğine
karşı ama bu çerçevede yapabileceklerimizi de yapacağız. Bu
aşamada benim detaylara girmem doğru olmaz çünkü vergi koymak yüce
Meclisin takdirinde olan bir konudur ama biz bu çalışmaları
tamamladıktan sonra tabii ki yüce Meclise getireceğiz.
Hızlı bir şekilde,
KİK kanunuyla ilgili bir rakam, 2014 rakamları soruldu bana. Ben 2013
rakamlarını az önce verdim, 2014 rakamları eğer Kasım
ayı itibarıyla varsa onu da memnuniyetle paylaşırım
ama şu anda önümde yok.
Millî Emlakle ilgili genelge veya hazine mülklerinin
değerlendirilmesine ilişkin genelge, Sayın
Başbakanımızın takdirinde olan bir husustur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya böyle bir takdir olabilir mi?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Şu an itibarıyla kamudan kamuya gibi birtakım verilen
istisnalar ve izinler haricinde bütün işlemleri Başbakanlığa
göndermeye devam ediyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Cumhurbaşkanlığındaki o gölge kabine bu işe karar
verecek mi Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Değerli arkadaşlar, bildiğim kadarıyla, en azından
bana gelen soruların çoğuna cevap vermeye çalıştım.
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zaten cevap vermiyorsunuz ki
sorulara. Mahremiyete sığınıyorsunuz. Böyle bir mahremiyet
alanı yok. Siz hırsızları koruyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan, devam edin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(Samsun) Öncelikle Giresun Milletvekilimizin sorduğu soruya cevap vermek
istiyorum. 2013 yılında Giresun stadıyla ilgili olan protokol
TOKİyle imzalanmıştır ve şu anda da proje
çalışmaları devam etmekte. Proje çalışmaları
nihayete erince de ona göre hareket edilecek.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Yurtlar?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(Samsun) Bursa Büyükşehir Belediyesinin şu anda kendi
imkânlarıyla imal ettiği statla alakalı olarak bizim bir
desteğimiz oldu Bursa Büyükşehir Belediyesine. Biraz evvel de
Bursadan gelen Bursaspor heyetiyle beraberdik.
Açılışının da haziran ayı civarında
olacağı noktasında bir çalışma var. Bazı
destekler konusunda talepleri oldu. Biz de kendi bütçemize bakarak oradaki
desteğimizi verebilmek noktasında elimizden geleni
yapacağız. Onu burada söylemek istiyorum.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) İzmire verecek
misiniz Sayın Bakan?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(Samsun) İzmire de vereceğiz, İzmire de. İnşallah
İzmir kararını verince biz de İzmire destek
vereceğiz.
ALİM IŞIK (Kütahya) İzmir
kararını çoktan verdi.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(Samsun) Kredi ve Yurtlar Kurumunun şu andaki inşaatlarıyla
alakalı Mehmet Erdoğan Beyin sorduğu soruya burada
hızlı cevap verip detaylarını yazılı göndermek
için müsaade isteyeceğim sizden. Çünkü şu anda 2015 yılında
80; 2016 yılında 33; 2017 yılında 10 yurt olmak üzere
toplam 163 yurt TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından yapılıyor. Biz talep ediyoruz,
inşaatını TOKİ ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yapıyor. Ayrıca kiralama usulüyle olan
alımlarımız, kiralamalarımız da devam ediyor.
Sayın Kamer Gençin sorusuna gelince: Ben tabii
Sayın Kamer Genç diyorum sen demiyorum. Doping genelgesi
KAMER GENÇ (Tunceli) Vallahi ben sana sen diyorum.
Sen nasıl dersen de!
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Sayın Genç, sizin
neyi uygun görüp görmediğiniz bu açıdan beni ilgilendirmiyor. Ben
üslubuma size sen demeyi yakıştırmıyorum, ondan
dolayı size siz diyorum. Söylediğiniz genelgedeki detay şudur:
Biliyorsunuz, doping numunesinde 2 numune vardır. Bir asıl numune
vardır, bir yedek numune vardır. Asıl numunede bir düzensizlik
tespit edilmesi durumunda ikinci numunenin açılmasıyla ilgili bir
başvuru yapılır. Ancak ikinci numune kesinleşmeden itiraz
olmasından dolayı kesinlik kazanmamış olan bir durumla
karşı karşıya oluyoruz. Bundan dolayı da ikinci
numunenin açılıp da kesin karar yani sonuç ortaya çıkmadan
herhangi bir şekilde kamuoyuyla bir paylaşım
yapılmamasını dile getiren bir konudur.
Diğer sorulara da, Millî Savunma
Bakanımıza vakit vermek açısından, yazılı olarak
cevap vereceğimi belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önce Sayın Kaptanın sorusuna
cevap veriyorum: İşte, davalarla mağdur edilenlerin
mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bir çalışma var
mı? Bu davaların sanıkları hakkında karar
Yargıtay tarafından onaylanarak kesinleşmiş, akabinde
Anayasa Mahkemesince hak ihlali kararı verilmiştir. İstanbul
Ağır Ceza Mahkemesince bu karar üzerine yargılamanın
yenilenmesine karar verilmiştir. Yeniden yargılama devam etmektedir.
Yargı safhası sonuçlanmamıştır.
Yine, bildiğiniz gibi, Anayasa
Mahkemesi tarafından 18 Haziran bu konuyla ilgili- 2014 tarihinde 236
personel hakkında hak ihlali nedeniyle yeniden yargılama kararı
verilmiştir. Söz konusu personelden Kara Kuvvetleri
Komutanlığından 37, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığından 1 subay, Hava Kuvvetleri
Komutanlığından 4 subay, Jandarma Genel
Komutanlığından 13 subay ve Sahil Güvenlik Komutanlığından
1 subay olmak üzere toplam 56 subay hâlihazırda muvazzaf statüsündedir.
Hakkında yeniden yargılama kararı verilen muvazzaf astsubay
bulunmamaktadır.
Çeşitli kovuşturmalar
kapsamında hakkında tahliye kararı verilen muvazzaf personelin
görev yerleri, kadro ve görev ihtiyaçlarına uygun olarak belirlenmiş
ve yürürlükteki mevzuata uygun olarak atamaları
yapılmıştır.
Yine, Sayın Işık, bu
KT-1Tlerin alınmasıyla ilgili soru sordu. Hava Kuvvetleri
Komutanlığının yeni nesil temel eğitim uçağı
ihtiyacını yurt içinden özgün bir uçakla karşılamak
maksadıyla, 26 Eylül 2013 tarihinde, Savunma Sanayii İcra Komitesi
karar almıştır. Savunma Sanayii İcra Komitesi karar
kapsamında, TUSAŞla imzalanan sözleşmeye göre, ilk
HÜRKUŞun 2018 yılında envantere alınması
öngörülmektedir.
Türk Hava
Kuvvetlerine pilot yetiştirilmesinde ve 2015 yılında
açılması planlanan çok uluslu uçuş okulunda KT-1T ve
HÜRKUŞ eğitim uçaklarının kullanılması
planlanmıştır. Ancak, HÜRKUŞ uçağının
geliştirilmesi tamamlanıncaya kadar KT-1T uçaklarına ihtiyaç
olduğu değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmeler neticesinde
2012 yılında 40 adet
Daha önce Hava Kuvvetleri
Komutanlığımıza -Ağustos 2007 tarihinde- 40 adet
kesin, 15 adet de opsiyon alımı için Koreyle anlaşma
yapılmış ve 2012 yılında 40 tanesi teslim
edilmiştir. Hava Kuvvetleri Komutanlığınca oluşan ihtiyaca
göre
Yani ya 2018e kadar bekle
Test edilmemiş, henüz daha uygulamaya
geçmemiş.
ALİM IŞIK
(Kütahya) 20 tanesinin, alınan 40ın 20sinin etkin
çalışmadığı da
Ambarda bekletildiği için
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Ben, Hava Kuvvetleri
Komutanlığımızın bütün personeline güvenirim, onlardan
gelen taleplere de güvenirim. Dolayısıyla İhtiyacımız
vardır. dediler. Biz de o 2007 yılındaki 40 adet kesin, 15 adet
opsiyon alımın opsiyon şartını kullanarak yerine
getirdik.
Yine Şehit
yakınları ve gazilerin haklarıyla ilgili bir çalışma
Bakanlığınızda var mı? diye
Biliyorsunuz, şehit
ve gazilerin hakları ile onlara yönelik yardım, hizmet ve
muafiyetlere ilişkin ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesine
yönelik çalışmaları koordine etmek, belirlenen politika ve
stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek
görevi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına verilmiştir.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Ama siz de ilişkilisiniz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
İSMET YILMAZ (Sivas) Yine Savunma Sanayii
Müsteşarlığında kendi personeli varken
dışarıdan danışmanlık hizmeti alınıyor.
Niçin alınıyor? diye
Savunma Sanayii
Müsteşarlığı ile STM firması arasında mühendislik
ve danışmanlık hizmetleri sözleşmesi
imzalanmıştır. Mühendislik ve danışmanlık
hizmetleri sözleşmesi çerçevesinde hizmet alınan mühendislik ve
uzmanlık alanları özel nitelikli olduğundan, söz konusu
personeli kamu personeline sağlanan özlük haklarıyla istihdam etmek
mümkün değildir. Ayrıca, STMnin yüzde 30 gibi bir oranı da
kamuya aittir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
ADNAN KESKİN
(Denizli) Genelkurmay Başkanı asıl
Asıl soru var orada
Sayın Başkan, bir dakika verin.
BAŞKAN Süreyi
uzattım zaten.
ADNAN KESKİN
(Denizli) Bir dakika verin Sayın Başkan, asıl soru
BAŞKAN Uzattım
süreyi efendim.
Sayın Gök, bir söz
talebiniz var, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
ADNAN KESKİN (Denizli)
Sayın Başkan, herkesin merak ettiği bir soru sordum, cevap
vermedi Sayın Bakan. Komisyonda da o soruya cevap vermedi.
BAŞKAN Sayın Keskin,
Sayın Gök konuşuyor.
Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben Gençlik ve Spor Bakanı
Sayın Kılıça bir konuyu iletmek istiyorum, soru gibi de
algılayabilir, kendi değerlendirmesine bırakacağım.
Bunu da bir Ankara Milletvekili sıfatımla iletiyorum. Kurtuluş
Savaşından önce İstanbulda kurulup pek çok oyuncusunu ve kurucusunu
Kurtuluş Savaşında kaybeden Altınörs İdmanyurdu, daha
sonra, 1923ten sonra, cumhuriyetle birlikte Atatürkün talimatlarıyla
Ankaragücü olarak Ankarada kurulmuş çok güzide bir spor kulübümüzdür. Bu
spor kulübümüz, marka değeri yüksek bir spor kulübü olarak bugüne
değin faaliyetlerini sürdürmüş ise de özellikle Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek ve oğulları
tarafından kulüp yönetimi ele geçirildikten sonra süratle
borçlandırılmış ve şu anda batma noktasına
gelmiştir. Böylesine güzide bir kulübümüzün ve İstiklal
Savaşımızla özdeş bir kulübümüzün kurtulması ve
sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Elbette, Sayın Bakan bütün
kulüplere eşit mesafededir ama az önce de Bursaspora, diğer kulüplere
olan katkısını ifade etti. Ben de bundan cesaret alarak Ankaragücünün
kurtulması yönünde Gençlik ve Spor Bakanlığının bir
çalışması olacak mıdır, sorunlarını
gidermekte Ankaragücüne sahip çıkılacak mıdır diye sormak
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, cevap verecek
misiniz?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Müsaade ederseniz ben kendisine özel cevap
vereyim.
BAŞKAN Peki, teşekkür
ederim.
Şimdi sırasıyla
dokuzuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve
bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Millî Savunma Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
09) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 230.683.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 22.520.205.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 9.300.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 4.067.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 22.764.255.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 27.847.364.236,39
Bütçe Gideri 19.872.501.304,04
İptal Edilen Ödenek 7.870.385.654,60
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 7.940.810.280,11
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2015 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.28) SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
1) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
02 Savunma
Hizmetleri 49.643.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 49.643.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 106.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 5.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 49.532.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 49.643.000
Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Savunma Sanayii
Müsteşarlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 49.358.500,00
Bütçe Gideri 46.054.776,99
İptal Edilen Ödenek 3.303.723,01
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 41.016.000,00
Tahsilat 43.498.103,60
Ret
ve İadeler 194,38
Net
Tahsilat 43.497.909,22
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Savunma
Sanayii Müsteşarlığı 2013 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2015 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
29) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 7.077.912.100
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.500.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 123.367.900
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 7.202.780.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 5.596.362.951,00
Bütçe Gideri 5.590.340.050,18
İptal Edilen Ödenek 6.022.900,82
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.14) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 32.295.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 46.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 580.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 2.253.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme,
Kültür ve Din Hizmetleri 985.160.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.020.334.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 2.190.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 970.334.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 47.810.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.020.334.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Spor Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.587.635.750,00
Bütçe Gideri 1.563.009.017,92
İptal Edilen Ödenek 24.626.732,08
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 864.877.000,00
Tahsilat 1.572.212.746,92
Ret
ve İadeler 10.406,43
Net
Tahsilat 1.572.202.340,49
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.13) YÜKSEK
ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 61.520.800
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 589.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 61.976.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 6.928.589.200
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 7.052.675.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 377.101.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 6.077.675.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 178.600.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 419.299.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 7.052.675.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 5.746.566.495,00
Bütçe Gideri 5.464.192.502,56
İptal Edilen Ödenek 282.373.992,44
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 5.328.558.000,00
Tahsilat 5.862.184.135,94
Ret
ve İadeler 18.384.889,13
Net
Tahsilat 5.843.799.246,81
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 78.917.339.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 112.355.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.774.951.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 2.550.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 46.446.818.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 127.254.013.500
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı
2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı
2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Maliye Bakanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 98.036.277.777,69
Bütçe Gideri 96.916.062.442,37
İptal Edilen Ödenek 1.120.215.335,32
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12.76) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 2.443.472.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.420.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.444.892.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.180.508.015,00
Bütçe Gideri 2.095.645.960,11
İptal Edilen Ödenek 84.862.054,89
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.06) KAMU İHALE
KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 18.170.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 111.830.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 130.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 72.302.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 47.698.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 10.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 130.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2015
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Kamu İhale Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 118.500.000,00
Bütçe Gideri 111.263.378,70
İptal Edilen Ödenek 7.236.621,30
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 105.000.000,00
Net
Tahsilat 114.347.947,90
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.35)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel
Kamu Hizmetleri 11.655.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 613.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 12.319.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 24.587.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 370.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 24.216.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 24.587.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 29.261.300,00
Bütçe Gideri 22.103.877,45
İptal Edilen Ödenek 7.157.422,55
BAŞKAN (A) cetvelini
kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 23.613.000,00
Tahsilat 32.865.971,12
Ret
ve İadeler 6.707,69
Net
Tahsilat 32.859.263,43
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.10) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 453.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 33.107.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 33.560.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 13.200.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 20.360.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 33.560.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 31.921.000,00
Bütçe Gideri 13.624.016,12
İptal Edilen Ödenek 18.296.983,88
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe
Geliri Tahmini 31.921.000,00
Tahsilat 8.317.779,18
Ret
ve İadeler 2.509,97
Net
Tahsilat 8.315.269,21
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2013
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Böylece, dokuzuncu turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve
kesin hesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmalarını temenni ederim.
Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki görüşmelerin
tamamlanmasıyla birlikte, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarılarının 1inci maddeleri kapsamına giren
bakanlık ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin
hesapları ile gelir ve finansman ile ilgili 2nci maddenin
görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır.
Şimdi, program uyarınca, sırasıyla 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının maddelerini
görüşüp oylama yapacağız.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının gider bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar
okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım.
2015 YILI
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI
BİRİNCİ
BÖLÜM
Gider, Gelir,
Finansman ve Denge
Gider
MADDE 1 - (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli
cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerine 464.163.399.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere
53.069.588.000 Türk Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara
3.212.692.000 Türk Lirası,
ödenek
verilmiştir.
BAŞKAN
1inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Gelir bütçesine ilişkin
2nci maddeyi tekrar okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
442.586.345.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 7.789.211.000 Türk Lirası öz gelir, 45.894.085.000 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 53.683.296.000 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 3.192.332.000 Türk Lirası öz gelir, 20.360.000
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.212.692.000 Türk
Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı
55.964.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, 2nci maddeye bağlı
cetvelin bölümlerini okutup ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
B CETVELİ
KODLAR AÇIKLAMA 2015 YILI BÜTÇE
GELİRİ
01 Vergi Gelirleri 427.048.060.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 9.545.927.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.933.484.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 31.571.202.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 10.440.818.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan Tahsilat 804.170.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM
BÜTÇE GELİRİ 481.343.661.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Ret ve İadeler 38.757.316.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
NET
BÜTÇE GELİRİ 442.586.345.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen ekli
cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 18.55
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
19.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
2015
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) 1 inci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2
nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini
gelirler toplamı arasındaki fark, net borçlanma ile
karşılanır.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Akçay.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısının
3üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii bu 3üncü madde Denge
başlığını taşıyor. Gerçi Hükûmetin
şakulü yolsuzluklarla kaymış durumda ama bütçede denge aramak
abesle iştigaldir fakat yine de bu bütçede dengeyle ilgili bazı hususları
dile getirmekte fayda var.
Değerli milletvekilleri, bütçenin
esası mali disiplindir. Mali disiplinin esası da harcama
disiplinidir. Sağlıklı bir mali yapı ancak
harcamaların şeffaf, denetlenebilir ve hesap verebilir olmasına
ve savurganlığa son verilmesine bağlıdır. Oysa
Hükûmet, kendisinde hesapsızca harcama yapma yetkisi görmektedir;
savurganlık yapmakta ve hesap vermekten de kaçınmaktadır. Bütçe,
israf noktasına varan harcamaların finansmanında
kullanılmaktadır. Bu konuda pek çok örnek verilebilir ancak üzerinde
özellikle son haftalarda durulan ve Atatürk Orman Çiftliğine
yaptırılan kaçak saray için yapılan harcamanın 1 milyar 300
milyon lira olduğu ifade edilmişti Hükûmet yetkilileri
tarafından, fakat son gelişmeler, ortaya çıkan rakamlar belirsizliğini korumakla
birlikte, bu rakamın 1 milyar 370 milyon liranın çok çok üstünde
olduğu kanaatini uyandırmaktadır ve bu rakam kamuoyunu ikna
etmemektedir. Öyle ki kaçak sarayın altın varaklı
bardaklarından ithal ağaçlarına kadar, neredeyse her bir unsuru
büyük bir israfı işaret etmektedir. Siz 16.500 ağacı
keseceksiniz, diğer taraftan da 280 tır ağaç ithal edeceksiniz.
Sarayın maliyetine ilişkin TOKİye yapılan başvurular,
ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar vereceği gerekçesiyle
reddedilmiştir. Ee, bizim de hâliyle sormamız gerekiyor: Sayın
Bakan, TOKİnin ülke ekonomisine zarar vereceği gerekçesiyle
açıklamadığı maliyet nedir? TOKİnin
hesapladığı ancak açıklamadığı maliyet ile
sizin açıkladığınız maliyet arasındaki
farkın sebebi nedir? Bu harcamalar nerelerden yapılmaktadır?
Cumhurbaşkanlığı
Sarayı konusunda değinmek istediğim bir husus da şu
sıklıkla dile getirilen prestij ve itibar meselesidir. Adalet
Kalkınma Partisinden herkes itibar kelimesinin arkasına takılmış
gidiyor. Sayın Bülent Arınç da Komisyonda bu saray inşaatıyla
ilgili Pembe İncili Kaftan hikâyesini örnek göstermişti ve mukayese
etmişti. Sayın Arınç demişti ki konuşmasında: 1
katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Az bir para değil, rakam
yüksek. Bu yükseklik neden kaynaklanıyor, tartışılabilir.
E biz de diyoruz Tartışalım. ama Hükûmet bu konuda
açıklama yapmıyor. Ve devam ediyor:
Cumhurbaşkanlığı makamları, sarayları prestijli
yerlerdir. Bazılarında da bir azamet göstermesi, bir debdebe göstermesi
de gerekebilir. Arınç söylüyor bunu. Bizim Osmanlı geleneğinde
de böyledir. Pembe İncili Kaftan bir güç gösterisidir. dedi Sayın
Arınç.
Değerli arkadaşlar, Pembe
İncili Kaftan hikâyesini okumayanlar lütfen okusun fakat Arınç
yeniden, bir daha okusun. Pembe İncili Kaftan hikâyesinde, hikâyenin
kahramanı Muhsin Çelebi Pembe İncili Kaftanı kendi servetinden
yaptırarak elçi olarak gitti. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar) Yani, arada çok önemli bir fark var. İşte, Adalet
Kalkınma Partisi zihniyetiyle anlaşamadığımız
nokta burada. Siz devletlüler, Sayın Cumhurbaşkanı ve
Başbakan devlet imkânlarıyla şahsi ve kişisel bir debdebe
peşindedir. Muhsin Çelebi bunu kendi servetinden
yaptırmıştır, bunu dikkatlerinize çekiyorum. Yani, bir
tarafta devletin azameti, prestiji ve itibarı için servetini feda eden
Muhsin Çelebi, diğer tarafta kendi kişisel hırsı ve güç
gösterisi için devletin ve milletin kaynaklarını israf eden
devletlüler. Bir tarafta devleti ve milleti için evlatlarını feda
eden devlet adamları, diğer tarafta evlatları için devleti ve
hukuku bozan devletlüler. Bu ibretlik Ömer Seyfettin hikâyesini tekraren
Hükûmetin okumasını diliyorum.
Dün, Sayın Başbakan
Yapısal Dönüşüm Planını açıkladı ve
tasarrufların artırılmasından bahsetti; israfa dönük
hediyelerin kamuda söz konusu olmayacağını söyledi. Yani, plaket
verilirse israf ve hediye olarak kabul ediliyor, hediye vermek
Ee, peki Kol
saatleri almak
Hediye diye ifade ettiler. Onlar hediye değil mi,
çikolata kutularında alınan paralar? Bunlara devam edilecek mi?
Sayın Başbakan, bu konulara niye girmiyorsunuz? Başbakanın
gündeminde plaketler var ama nedense diğer israflar yok. Nasıl bir
tasarruftur ki 15-20 liralık plaketlere israf diye izin vermez ama
milyarlarca liralık saraylara, milyonlarca liralık araçlara,
taşıtlara, kiralamalara sesini çıkartamaz.
Öte yandan, Sayın
Başbakanın bu tür hususlarla kendisini yormasına gerek yok, bu
masrafları zaten yandaş sermayeniz karşılıyor.
Eğer Sayın Davutoğlunun başında bulunduğu
Hükûmetin icraatlarıyla ilgili bilgisi olsaydı, kesinlikle
bunları söylemezdi. Geçen yıl 19 Aralıkta, Orman ve Su
İşleri Bakanı Sayın Eroğluna buradan soru yönelttim,
dedim ki: Pek çok açılışın debdebeli ilanlarını,
reklamlarını veriyorsunuz, açılış törenleri yapıyorsunuz
tantanalı bir şekilde. Bunların masrafını nasıl
karşılıyorsunuz? Bütçeden ne kadar harcama yapılıyor?
Sayın Eroğlu gururla ve övünerek dedi ki: Biz masraf
yapmıyoruz. Bunu müteahhitler üstleniyor. Kim o müteahhitler? Milletin
anasına küfreden müteahhitlere yaptırıyorsunuz. Davutoğlunun
bundan da haberi olmadığı anlaşılıyor.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Havuz
müteahhidi!
ERKAN AKÇAY (Devamla) Gelelim
taşıt israfına. Burada, Sayın Maliye Bakanı biraz
evvelki konuşmasında da bu eleştirilere cevap vermeye
çalıştı, daha çok taşıt sayısı üzerinde durdu.
İşte, bütçedeki (T) cetvelinde, 2015 yılında
alımı yapılacak olan 5 bin küsur araç öngörülüyor. Şimdi,
yozlaşma o kadar yürümüş ki artık, Hükûmet de bu teşhisi
koyacak durumdan gittikçe uzaklaşmış. Burada taşıt
israfı deyince sadece taşıt alımı, gerekli gereksiz
taşıt alımı tartışılmıyor,
taşıt kiralamaları çok eleştiriliyor ve
tartışılıyor. Bir de bu taşıtlar nasıl
kullanılıyor yani kamu hizmeti için mi? Bir de özel gayretleri, özel
faaliyetleri, özel işleri için bu kamu taşıtlarının
yaygın bir şekilde kullanıldığını biliyoruz.
Bunların yakıtları var, diğer masrafları var.
Eğer Hükûmet, Maliye Bakanlığı Ben hesabı kitabı
biliyorum. diyorsa bu kürsüden, 2014 yılı itibarıyla kaç
taşıt kiralaması yapılmıştır ve bütçeden
harcaması nedir, bunun cevabını verin yarına kadar,
yarından sonraya kadar, biz de bunun cevabını alalım. Kaç
taşıt kiralanmıştır, bunun gideri nedir?
Hükûmet, bütçe disiplinini yok sayan
bir tutum içerisindedir; bir tarafta israf ve saltanat, diğer tarafta
vatandaşlara ağır vergi yükleri. Adalet Kalkınma Partisinin
hazırladığı bütçenin tek cümlelik özeti budur.
Hepinize saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Hurşit Güneş Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Güneş. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HURŞİT
GÜNEŞ (Kocaeli) Değerli arkadaşlar, konumuz, dersimiz 2015
yılının bütçe dengesi. Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, denge
hakkaniyeti yani adaleti sağlar, bütçe de böyledir. Eğer bütçede
denge varsa o bütçe adildir denebilir. Görünen odur ki 2014 yılı
bütçesi geçen yıla göre bozulmuştur. Geçen yıla göre bütçe
açığı yüzde 32 büyümüştür. Geçen yıl bütçe
açığı millî gelirin yüzde 1,2 kadarıydı, bu sene yüzde
2ye yaklaştı, önümüzdeki yıl daha da büyüyecek çünkü bütçe
açığı kamu harcamalarının artışından
dolayı bir miktar bozulacak, bir miktar da vergi gelirlerinin ana
kaynağını oluşturan tüketim ve ithalatta önemli
düşüşler var dolayısıyla açık önümüzdeki yıl da
büyüyecek.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede
vergiler çok dengesizdir. Vergilerin üçte 2si yoksul, zengin dinlemeden
herkesten alınmaktadır ve böylelikle adaletsizlik büyümektedir.
Harcamalar da adaletsizdir. Harcamalar da şöylesine adaletsizdir:
Bakın, 2014 yılından örnek vereyim. 2014 yılında faize
50 milyar TL ödenmiştir, bu yıl da o kadar ödenecek üç
aşağı beş yukarı, biraz daha fazla. Yani, bu bütçe
yoksullardan alıyor, faiz kazanan zengine dağıtıyor.
Dengesiz ve adaletsiz bir bütçe yapımız var. Diyorlar ki: Evet,
doğru ama sosyal yardım yapıyoruz. Yapıyorlar, doğru.
Neden? Çünkü, muhtaç sayısı artıyor. Ülkemizde, sosyal
yardıma muhtaç olan insanlar, bu yardımlardan yararlananlar
artıyor ve bu yardımlar da
yaraya merhem olacak düzeyde değil.
Tekrarlayayım, veriler vereyim:
Bakınız, 240 milyar lira dolaylı vergileri topluyorsunuz, 50
milyar lira faize veriyorsunuz, 15 milyar TL de sosyal yardım
yapıyorsunuz; devede kulak.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu iktidarın bir de kötü huyu var; rakamları
çarpıtıyorlar ve alenen yalan söylüyorlar: Bakınız,
2002de toplumun yüzde 30u yoksuldu. Şimdi, bu yoksul oranı yüzde
2ye düştü. diyorlar, tamam. Yüzde 30dan yüzde 2ye... Külliyen yalan,
gelir dağılımının düzeldiği falan yok,
anlatacağım şimdi.
Değerli arkadaşlar, AKP
iktidara geldiğinde, işsiz sayısı, umutsuzlar dâhil, hani
iş aramayıp da İş bulsam çalışacağım.
diyenler 3,4 milyondu. Şimdi, o sayı geldi 5,6 milyona. İşsizlik
yüzde 14ten yüzde 19a çıkmış. Her 3 gençten 1i işsiz. Ya
bir ülkede işsizlik arttığı zaman yoksulluk düşer mi?
El insaf! Bunu nereye anlatacaksınız? Şimdi, çok açık bir
biçimde görülüyor ki rakamlarla yalan söyleniyor.
Gelin, işsizleri bir tarafa
bırakalım. Ülkemizde asgari ücretle yani 891 lirayla yahut da günde
30 lirayla geçinen insan sayısı 5 milyon. On yılda da yüzde 77
artmış yani bu iktidar döneminde. Bunu bir tarafa
bırakalım. Sadece asgari ücretle geçinen insan sayısı bu
ülkede 2,2 milyon. Yani, 2,2 milyon kişi yoksul çünkü bir tek 30 lirayla
geçiniyor bir aile günde, bir de 5,6 milyon işsiz var; toplayın 8
milyon aile eder. 8 milyon aile bu toplumda yüzde 32 eder. Yani, her 3 insandan 1i yoksulluk çekmektedir
Türkiyede.
Bunu bir kenara bırakalım.
Gelin, başka bir taraftan gidelim. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının verilerinden kaç kişi sosyal
yardımdan yararlanıyor ona bakalım, belki o doğru, benim
rakamımdan değil, o rakamdan gidelim. Şimdi, bakınız,
rakamlar çok ama Bakanlığın alenen söylediği bir
rakamı söyleyeceğim. Diyor ki Bakanlık: 3,1 milyon hane
yardım alıyor; 3,1 milyon hane. E, bu ne eder? Bu da toplumun yüzde
12si eder. Demek ki bu yüzde 2 dümdüz bir palavradır değerli
arkadaşlar. Kimse alınmasın; yalan riya, olmuş deniz derya!
Şimdi, arkadaşlar, sadece
yoksulluk artmadı, zenginler de daha zengin oldu. Bakınız, 2002
yılında Türkiyede millî servetin yüzde 67sini en zengin yüzde 10
paylaşıyordu; o en zengin yüzde 10 şimdi yüzde 78ine sahip.
Türkiyenin en zengin yüzde 10u şimdi ülkenin yüzde 78ine sahip oldu.
Yani, zenginler daha zengin oldu, yoksullar daha yoksul oldu.
Değerli arkadaşlar, size bir
gerçeği hatırlatmak istiyorum: Cumhuriyet tarihi boyunca hiç saray
yapılmamıştır. Saraylar sadece Osmanlı Döneminde
yapılmıştır; Dolmabahçe Sarayı, Yıldız,
Beylerbeyi, Çırağan
Fakat, bunların hiçbiri kaçak saray kadar
debdebeli bir saray olmadı, padişahlar bile daha mütevazı bir
hayata sahipti, Batının kralları ve diktatörleri de öyledir.
Bakınız, örnek
vereceğim, 1703 yılında inşa edilen İngiliz Kraliyet
Ailesinin yaptırdığı meşhur Buckingham Sarayının
kaç odası var biliyor musun? 775. Fransız İmparatoru,
şaşaa düşkünü XVI. Louisin yaptırdığı
Versay Sarayının oda sayısı ise 700 ve kaçak sarayın
da dörtte 1i kadar.
Bu kaçak saray kime benziyor biliyor
musunuz? Çavuşeskunun bir sarayı vardı, hani devrik diktatör, o
1.100 oda yaptırmıştı. Onun başına ne geldi,
biliyorsunuz ama bizimkine 1.150 de yetmedi, şimdi daha da büyüttürüyor.
Şimdi, Esad da bir mekânda
yaşıyor. Şimdi, bir haber duyduk, Esada bu kaçak sarayın
resmini yollamışlar; görmüş, çıldırmış, üç
gece uyuyamamış, uykusu kaçmış. Ben, bir diktatör olarak
böyle bir saraya sahip değilsem, çıldırırım.
demiş. Şimdi yaptıracakmış, iç savaş biter bitmez
daha büyük bir saray yaptıracakmış ve içine
yerleşecekmiş.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) O
zaten çıldırmış!
HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) -
Şimdi, bir de Zimbabvenin biliyorsunuz yirmi yedi yıllık bir
diktatörü var, Robert Mugabe. Robert Mugabe Cumhurbaşkanının
devir teslim törenine niye gelmedi merak
ediyorduk, öğrendik; çok merak ettik, öğrendik. Meğerse o da bir
saray yaptırmış; onun sarayı 10 milyon dolara mal
olmuş, 25 odası varmış. O da çok kıskanmış,
demiş ki: Ya, ben gelirsem o itibar altında ezilirim. O da onun
için gelememiş.
Değerli arkadaşlar,
soruluyor: Bu kaçak saray kaça mal oldu, hangi kalemden
karşılandı? diye. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bu saray Zarrafın altınlarıyla yapılmadı,
bu saray halkın vergileriyle, Recep amcanın yırtık lastik
giymesiyle sağlandı.
Bakınız, adalet teraziyle
gösterilir, tıpkı bu kürsüde görüldüğü gibi, terazinin de
dengede olması gerekir. Oysa, bu iktidarın değil terazisi,
dengesi, kıblesi bile şaşmıştır, kıblesi.
Bakınız, bu terazinin bir kefesine asgari ücreti koyuyorum, sosyal
yardımları, emekli maaşını koyuyorum, hadi gelin, bir
de işsizlik sigortasını koyayım. Şimdi
dengesizliği bir görün, faizi koyuyorum, bir de kaçak sarayı
koyuyorum.
AHMET ARSLAN (Kars) 2002den
öncekileri koyun.
HURŞİT GÜNEŞ (Devamla)
- Yetmez, bir de Rıza
Zarrafın altınlarını koyayım çil çil -önüne
yattığınız- çil çil. Denge kaldı mı?
İşte, bu ülkenin dengesi bu, bütçenin de dengesi bu. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Şimdi, değerli
arkadaşlar, kürsüde duran bu terazinin aslı Enbiyâ Suresinin 47nci
Ayetinde var, anlatılıyor, tasvir ediliyor. O da önünüze gelecek,
sabırlı olun, o da önünüze gelecek. O hiç şaşmayacak; orada
da bir denge var, ahirette de denge aranacak.
Bakınız değerli
arkadaşlar, bir insanın başına gelebilecek en kötü şey
hata yapmak değildir. Her insan hata yapar ama en kötü şey, hatadan
utanç duygusunu kaybetmektir, o çok kötüdür. Bir millet yoksulken saray
yaptırıp İtibar elde ediyoruz. derseniz, işte bu ar ve
denge sorunu ortaya çıkar. Ülkenin tepesinde de ar kalmayınca tabii ki
bu terazinin ayarı tutmaz, kantarın topuzu da kaçar.
Hepinize saygılar sunuyorum.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane)
Sen de kaç, sen de kaç!
HURŞİT GÜNEŞ (Devamla)
Ben kaçmam, benim namusum yerinde.
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz isteyen Hüsamettin Zenderlioğlu, Bitlis
Milletvekili.
Buyurun Sayın Zenderlioğlu.
HDP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe
Tasarısının 3üncü maddesi hakkında Halkların
Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Aslında, bu bütçe, fakirin
fukaranın, yoksulun, dar gelirlinin, çiftçinin, emekçinin, işçinin
ekmeğini küçülten bir bütçedir. Bu açıdan
değerlendirdiğimizde, Bitlis ilimize ayrılan pay devede
kulaktır. İllerin sosyoekonomik gelişmişlik
sıralamasında 2003 yılında 77nci sırada bulunan
Bitlis ili, AK PARTİ Hükûmeti döneminde ise 78inci sıraya
düşmüştür.
İşsizliğin yüzde 20nin
üzerinde olması, sanayileşmenin olmaması, teşvik
yatırımlarının yok denecek kadar az olması, AK
PARTİnin uyguladığı politikalar Bitliste yaşayan
insanları her geçen gün daha da yoksullaştırmakta ve iktidara
bağımlı hâle getirmektedir. En küçük bir taşeron
işçisi alımına, kamu kurumlarına İŞKUR üzerinden
alınan kişilere dahi müdahale edilmektedir. Kendinden
olmayanları dışlayan, düşmanlık eden bir tutum
içerisindedir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, Bitlis de
sağlık yönünden, eğitim yönünden çok geri kalmış bir
ilimizdir.
Sağlıkta aynı dram
yaşanmaktadır. Daha önce de söyleniyordu -Sayın Sağlık
Bakanı keşke burada olmuş olsaydı, beni dinlemiş
olsaydı, belki bir düzenlemeyi sağlardı Bitlis için ama umut
ediyorum ki şu anda beni duyuyor- Bitliste hastaneler temizlik
açısından, hijyen açısından iç açıcı bir alan
değildir. Bu hastanelere kim bakıyor, ne ediyor? Gönderilen
doktorlarla kâğıt üzerinde muntazam tayinler
yapılmıştır ama fiiliyatta baktığımızda
doktor yok. Yine, Bitlisten Muşa, Vana, Diyarbakıra, Batmana
sevkler yapılıyor ve insanlarımız yolda
yaşamını yitiriyor. Oysaki bu çağda, gerçekten
iletişimin, teknolojinin geliştiği böylesi bir dönemde bunlar iç
açıcı değildir ama ifade etmek zorundayız.
Bunun yanı sıra,
eğitimde de aynı şeyleri söylemek mümkündür. Bitlis genelinde
eğitimde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Taşımalı
eğitim ve yatılı ilköğretim bölge okullarının
sorunlarındaki bürokratik duyarsızlık ve ilin
koşullarına uygun politikalar uygulanmayışı,
öğrencilerin eğitim hayatlarını da sekteye
uğratmaktadır. Binlerce öğretmen açığı
bulunmasına rağmen, merkez okulları dâhil birçok okulda ücretli
öğretmen çalışmaktadır ve birçok öğretmenin tayinleri
çıkarılmaktadır. Bunlardan birisi de EĞİTİM-SEN
şube başkanı olan Savaş Ülkü Kastamonuya sürülmüştür.
Oysa ki Bitlisin bu öğretmenlere ihtiyacı vardır. Yani, politik
nedenlerden dolayı bu insanları göndermenizin bir anlamı yok
çünkü zaten yüzde 50 oy alıyorsunuz, bir de burada, öğretmenlere
Politika yapıyorsunuz, katkı sunuyorsunuz." demek hiçbir anlam
ifade etmez bu açıdan. Bununla yetinilmiyor, PTT özelleştirildiği
hâlde PTT müdürlüğünü yapan bir kardeşimiz,
vatandaşımız başka bir yere sürülüyor. Niye? Bu
geçmişte yapılıyordu, herkes bunu olgun veyahut da doğal
olarak karşılıyordu ama böylesi bir dönemde bunu
karşılamak mümkün değildir. Bu durumda eğitimin kalitesinin
ne duruma düştüğünü artık siz de tahmin edin.
Kürtçe eğitimin önünü
açtık. diyen Sayın Millî Eğitim Bakanımızın
Bitliste hiçbir okulda -seçmeli ders olarak- Kürtçe eğitim
verilmemektedir. Nedeni ise hâlen bu Kürtçe dil eğitimini bitiren
öğretmenlerimizin atamalarının yapılmamasıdır. Bu
öğretmenlerin atamalarını engellemenin kimseye bir fayda
sağlamadığını herkes biliyor. Kürtçe dersinin
olmaması
Bu Kürtçe dersindeki öğrencilerin sanki başvuru
olmamış gibi, orada burada bunun propagandasını yapmaktadır.
Bu açıdan, Kürtçe eğitim veren öğretmenlerin en kısa
zamanda atamalarının yapılmasını talep ediyorum.
Öte yandan, okullarda
çalıştırılan personelin yeterlik belgeleri ve iş
güvencesi bulunmamaktadır.
Eğitim
sisteminin yarattığı bu mağduriyetlerden biri de
şudur: Bitlis ilinde 18 yatılı bölge okulu olmasına
rağmen, okula gitmeyen kişi sayısı şu anda 3 binin
üzerindedir. Türkiye'nin hiçbir yerinde görülmeyen olaylardan bir tanesi Bitlis
ilinde yaşanmıştır. Çevresinde birçok okul
bulunmasına, öğrencilerin barınma sorunu
olmasına rağmen, Bitlis Öğretmenevi Ensar Vakfına yani
yandaşlara peşkeş çekilerek devredilmiştir. Biz bunu hem
ahlaki olarak hem yasal olarak uygun bulmuyoruz. Niçin vilayete veyahut da ile
veyahut da belediyeye devretmiyorsunuz da böyle bir vakfa devrediyorsunuz?
Oysaki dışarıdan gelen insanlarımız şu anda
dışarıda, yurt yok Bitliste.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bitliste uyuşturucu kullanımı son
yıllarda gözle görülür bir şekilde artmıştır.
Alınan tedbirler ve önlemler yetersiz kalmaktadır. Toplumun ahlak ve
aile kültürüne büyük ölçüde zarar vermekte ve gençlerimizin, şehrimizin ve
ülkemizin geleceğini karartmaktadır. Bitlis merkezinde 700
insanın bali ve benzeri madde bağımlısı oldukları
tespit edilmiştir. Buna karşın herhangi bir çalışma
yapılmamıştır.
Bitlis ilinde birçok ihale
el altından davetiye yoluyla yandaşlara peşkeş
çekilmektedir. Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Bitlis ilinde de bu
yandaşlar olmadan kimseye iş yaptırılmamaktadır.
Elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleşmesinin ardından
Bitlis ilinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bir ay
faturasını ödeyemeyen vatandaşın haber dahi verilmeden elektriği kesilmekte,
bu vatandaşlardan açma kapama ücreti alınmakta ve mağdur
edilmektedirler. Enerji şirketleri alacaklarını tahsil etmek
için daha demokratik, daha insani yöntemler kullanmalı,
yurttaşlarımız mağdur edilmemelidir ama görünen bunun tam
tersidir.
Biliyorsunuz ki Bitlis
kış aylarında yoğun kar yağışı alan
illerden biridir. Mutki ve Hizan ilçelerimizde kar yağışı
nedeniyle kapanan yolların geç açılmasından ötürü özellikle
sağlık alanında birçok olumsuzluklar yaşanmakta,
vatandaşlarımız hastanelere gidememekte ve birçoğu da yolda
maalesef yaşamını yitirmektedir.
Köy yolları aylarca kapalı
kalmaktadır. Oysa, kapanan ilçe ve köy yollarının
hızlı bir şekilde açılıp insanların mağdur
edilmemesi için belirli yerlerde yol açma ekiplerinin hazır
bulundurulması gerekmektedir. Çünkü geçmişte, yol kenarlarında
bu tür barınakların olduğunu biliyoruz. Ama, maalesef, bu dönemde
bunun tam aksi olmaktadır.
Dünyanın en güzel gölü Van Gölü
olması
Van Gölünün çevresinde 1 milyona yakın insan
yaşamaktadır ve maalesef Van Gölünün çevresi kirlilikten geçilmiyor
ve buna yönelik herhangi çalışma da yapılmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki yıldır süren çatışmasızlık
sürecini geride bırakmaktayız. Toplumun birçok kesimi bu süreci
olumlu karşılamakta ve destek olmakta iken son zamanlarda Türkiye'nin
her yerinde başlayan tutuklama ve gözaltı furyaları toplumu
endişelendirmekte ve rahatsız etmektedir.
Son olarak Bitlisin Hizan ve Tatvan
ilçelerinde yaşanan tutuklamaların nedeni olarak 6-7 Ekim
olayları gösterilerek insanların toplantı ve yürüyüş
hakları bahane edilmekte ve en demokratik haklarını kullanmaları
engellenmektedir. Ancak Hizandaki parti binamız güvenlik güçleri
tarafından basılıp tahrip edilmesine karşın herhangi
bir soruşturma dahi yapılmamıştır ve buna rağmen,
Hizan ilçemizde 15 insanımız, üyemiz tutuklanmıştır.
Tatvanın çevre yolu ihalesi
yapıldı. denildi. Bu yolun ihalesinin yapıldığı
söylendiği hâlde bu yol için herhangi bir çalışma
görülmemektedir. Hatta şunu da ifade etmekte fayda var: Yere bir kazma
dahi vurulmamıştır.
Başka bir hikâye, başka bir
öykü size anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz Bitlis Belediyesi daha önce AK
PARTİnin elindeydi. Kapanan TEKEL Tütün Fabrikası, akabinde kendi
işletme binalarını -2 binasını- Bitlis Belediyesine
hibe etmiştir. Yani, tapu kadastroya gidilip Bitlis Belediyesine bunun
tapusu yapılmıştır. Ne hikmetse AK PARTİ Hükûmeti ve
AK PARTİ Belediyesi kaybettikten sonra, bu 2 bina, aradan iki gün
geçmemesine rağmen, emrivaki bir biçimde, Diyarbakırdan,
özelleştirme kurumundan 2 yetkili gönderilerek -oradaki tapu kadastro
müdürüne zorla bu mülk- özelleştirme kurumu adına çevrilmiştir.
Böyle bir şey olur mu? Ben soruyorum: Acaba bu dünyada böyle bir
trafiğe tanık oldunuz mu? Peki, oradaki vatandaş dün size oy
verdi de bugün size oy vermediği zaman siz oradaki
taşınmazları böyle, bir yere mi götüreceksiniz, ellerinden mi
alacaksınız? Sayın Maliye Bakanımız da buradadır,
bu özelleştirme kurumunun derhâl bu mülkü tekrar sahibine devretmesi
gerekir. Bu mülkü zorla, cebirle alarak Bitlis halkını
cezalandırmak mı istiyorsunuz, Bitlis halkına gözdağı
mı vermek istiyorsunuz? Halkın malı olan bu
taşınmazı özelleştirmek ne kadar hukuka saygılı
olduğunuzun bir göstergesi değil midir?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; zamanım da bitmiştir, bu vesileyle hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar
BAŞKAN Evet, şahsı
adına söz isteyen Ali Turan, Sivas Milletvekili.
Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ TURAN (Sivas) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde
şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetlerinin 13üncü
bütçesi olan 2015 yılı bütçesi, önceki bütçeler gibi
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışını ölçü alan; sosyal adaleti, ekonomik büyümeyi,
ülkemizin kalkınmasını, milletimizin
sağlığını ve refahını esas alan, hiçbir
zaman da popülist politika uygulamayan, ülkemizi hükûmetlerimizin ilan
ettiği 2023, 2053, 2071 hedeflerine taşıyacak gerçekçi bir
bütçedir.
2002 yılında AK PARTİ
Hükûmetinin ilk yaptığı bütçede Türkiye'nin ne hâlde olduğu
hepimizin hafızalarında. 2002 yılında Türkiye'nin millî
geliri sadece 230 milyar dolar, bugüne geldiğimizde on iki yıl
sonunda 830 milyar dolar. Bir önceki on iki yılla kıyaslayacak
olursak eğer, 1990 yılında Türkiye'nin millî geliri 200 milyar
dolar, on iki yılın sonuna gelindiğinde 2002 yılında
sadece 230 milyar dolar, artış yüzde 11. AK PARTİ
iktidarları dönemindeki millî gelirin artışı yüzde 400.
Kıyaslanması mümkün bile değil.
Ülkemizde istikrar
sağlandığı için özel sektör ve kamu sektöründeki
yatırımlar olanca hızıyla devam etti, hepsinden önemlisi de
Türkiyeye dışarıdan doğrudan yatırımlar geldi.
Tabii, doğrudan yatırımları bizden önceki on iki yılla
kıyaslamak mümkün olmadığı gibi, bizden önceki
altmış yılla da kıyaslamamız mümkün değil çünkü
AK PARTİ iktidarından önceki altmış yılda Türkiyeye
gelen doğrudan yatırım sadece 14,5 milyar, AK PARTİ
iktidarları döneminde gelen doğrudan yatırım 145 milyar
dolar. Bunun kıyası bile mümkün değil, aradaki fark yüzde 1.000.
Türkiyede ihracatımızın
toplamı 36 milyar dolardı -hocam biraz önce konuştu- bugüne
geldiğimizde 160 milyar doları yakalamak üzereyiz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kaç
fabrika kaldı elinde? Sıfır.
ALİ TURAN (Devamla) - Faizler
hepinizin bildiği gibi yüzde 60lardaydı, enflasyon yüzde
60lardaydı; bugüne geldiğimizde tek haneli rakamlara geldi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
İhracatın ithalatı karşılama oranını da
söylerseniz alkışlayacağım Sayın Hocam, söz veriyorum
alkışlayacağım.
ALİ TURAN (Devamla) - Tabii, 2002
yılında Türkiyede toplanan her 100 liralık verginin 86
lirası bizim borçlarımızın faizine gidiyordu, bugüne
geldiğimizde toplanan her 100 liralık verginin sadece 16 lirası
borçlarımızın faizine gitmekte.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Vatandaş
da 100 liranın 55 lirasını borçlara yatırıyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Özel
sektörün ne kadar borcu olduğunu biliyor musunuz?
ALİ TURAN (Devamla) - Kamu borç
yükü oranımız yüzde 74lerden yüzde 35lere indi, yılda 10
milyar zarar eden kamu bankaları yılda 7,5 milyar kâr etmeye
başladı.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Banka
mı kaldı ya, hepsini sattınız.
ALİ TURAN (Devamla) - Merkez
Bankamızdaki 27 milyar dolarlık rezervimiz bugün 140 milyar dolar
oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Yanlış bilgi vermişler, 46 milyar dolara düştü.
ALİ TURAN (Devamla) -
Paramızdan 6 sıfır attık, paramız pul olmuştu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Şimdi altın oldu, altın(!)
ALİ TURAN (Devamla) - Hatta birçok
yorumcu dedi ki: Eğer bu başarılırsa biz Taksime
gideriz. Ama Taksime gidemediler maalesef. Gene de Taksim Meydanı
boş, gitmek isterlerse gitsinler. Paramızın gerçek değerini
kazandırdık.
LEVENT GÖK (Ankara) Taksim
yasaklandı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ama bak, 1
dolar 1 liraydı sıfır attığınızda,
şimdi kaç para, onu da söyleyin.
ALİ TURAN (Devamla) - Diğer
taraftan, bir IMF vardı ve Türkiyede IMFle yatılıp IMFle
kalkılıyordu, Cottarellinin Türkiyedeki yüz ifadelerine insanlar
dikkat ediyordu. Allaha hamdolsun, 27 milyar dolar borç ödendiği gibi,
bugün IMFe 5 milyar dolar da borç verir hâle geldik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru,
IMFe borcumuz yok, diğeri ne kadar?
ALİM IŞIK (Kütahya) Bakan
23 milyar dolar diyor, 4 milyar dolar nereden çıktı?
ALİ TURAN (Devamla) Türk
halkı Cotarellinin ismini cismini, rengini unuttu, IMFi unuttu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İslam
Kalkınma Bankasından daha yüksek faizle borç alıyorsun.
ALİ TURAN (Devamla) Diğer
taraftan, ekonomimiz dünyadaki 16ncı büyük ekonomi oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarihte en kötü
sizin zamanınızda oldu, 17nci; 15 bile olmuş.
ALİ TURAN (Devamla) G20
Başkanlığı ülkemize verildi.
Bakın, hepsinden önemlisi de
dünyanın en çok yardım alan ülkesiydik, bugün dünyanın en çok
yardım eden ülkesi olduk Allaha hamdolsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Vallahi
kandırmışlar seni.
ALİ TURAN (Devamla)
İşsizlik Türkiyede sorun olduğu gibi dünyada da sorun ama bunu
önlemek için Türkiyede 90 tane büyük organize sanayi yaptık, 700 bin
istihdam sağladık orada.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onun için mi
yüzde 11-12; genç işsizde yüzde 19, üniversitelide yüzde 30?
ALİ TURAN (Devamla) Türkiyede
gidilecek yol yoktu, gidilen yollar da uzun ince yollardı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam, geldik
işte, bunu söyle baştan!
ALİ TURAN (Devamla) Şimdi, hamdolsun,
17.500 kilometre yol yaptık; uzun, geniş, duble yollarda gidiyoruz
Allahın izniyle.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam,
doğru, Bütün parayı yola harcadık. de işte, tamam, bitti,
gerisi hikâye.
ALİM IŞIK (Kütahya) Siz
nereden geliyordunuz Ankaraya, havadan mı geliyordunuz Ankaraya, neyle
geliyordunuz, helikopterle mi?
ALİ TURAN (Devamla) On iki
yılda sadece Sivasa 10,5 katrilyon para yatırıldı.
Zamanım bitti, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tam doğru
yere geldi, zaman bitti!
ALİ TURAN (Sivas) Yok, çok var,
merak etme.
BAŞKAN Evet, soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, deminki
sorularımdan anladığım kadarıyla Başbakanın
dünkü açıklamalarının aksine kamu gelirlerinde bir
artış veya bir vergi söz konusu değil. Bunu doğru mu anladık
acaba? Yani yeni bir vergi, lüks harcamalarla ilgili olarak da ya da lüks
tüketimle ilgili olarak da yeni bir vergi söz konusu olmayacak.
Dolayısıyla, yeni bir vergi -dünkü açıklamaların aksine-
söz konusu değil.
Teşekkür ederim bunu
aydınlatabilirseniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz, buyurun.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum:
Tarım Bakanına sordum, 2013 Yılı Sayıştay Denetim
Raporu Bulgu 7de şöyle bir durum söz konusu: İki kurum bilgileri
arasında 9.906 kişide çakışma olduğu ancak Ziraat
Bankası kayıtlarında görünüp kurum listesinde yer almayan 29.670
ölen kişiye, kurum listesinde yer alıp da Ziraat Bankası
verilerinde bulunmayan 19.670 ölen çiftçiye, toplam 49.340 çiftçiye
tarımsal destek verilmiş ve karşılığında
sorguda herhangi bir cevap verilmemiş. Ne zaman alınacak, nasıl
alınacak, nasıl tahsil edilecek? En az 3 defa sordum Sayın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanına, bir yanıt
alamadım. Bu konuda sizden bir açıklama, bilgi, yol gösterici
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, IMFye son on iki yılda toplam kaç
para ödeme yapıldı? Bunun ne kadarı AKP hükûmetleri döneminde
alınan kredi karşılığı olarak ödendi? IMFye borç
verdi mi Türkiye, verdiyse ne kadar verdi?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Türkiye IMFye mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) Türkiye tabii.
İki: Hane halkı gelirlerinin ne kadarı
2002 ve 2014 yıllarında borç ödemelerine
ayrılmıştır? Bu aradaki değişimi nasıl
yorumluyorsunuz?
Üçüncü sorum: Kaçak saray için 1 milyar 377 milyon TL
harcandığını siz söylediniz ancak büyükşehir
belediyesinin verdiği yapı kullanım belgesinde 800 TL metrekare
birim fiyat üzerinden bu bedelin 78 milyon TL olduğu yazmaktadır.
Aradaki 20 kat fark kimlere, nasıl ödenmiştir? İki belge
arasındaki farklılığı nasıl
açıklayabilirsiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, 2/Byle birçok
problem çözüldü ama 2/Bdeki sıkıntılar devam ediyor,
aslında yeni bir düzenlemeye de ihtiyaç var. Yalnız, siz bir
demecinizde hazine arazilerinin de satılabileceğini
söylemiştiniz, tarım amaçlı kullanılan araziler, daha önce
de bahsetmiştim size. Yalnız, büyükşehirlerde bir problem
çıktı, 30 tane büyükşehir olunca
Buradaki 1/5.000lik ve 1/1.000lik
planlar yapılmadığı için, vatandaşlar, çiftçiler
yıllarca kullandıkları hazine arazilerini ecrimisillerini
ödedikleri hâlde satın alamıyorlar. Bunlarla ilgili bir
değişiklik yapmayı planlıyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bir dönem
milletvekili seçildiğiniz Gaziantepte stadyum yıkılıyor.
Buna karşılık TOKİ, Beylerbeyi köyü yakınında
yaklaşık 30 bin seyirci kapasiteli yeni bir stadyum yapıyor.
Mevcut stadyum 18 bin seyirci kapasiteli, erişimi çok kolay, şehrin
merkezinde. Büyük takımların maçlarında bile stadyumun
yarısından fazlası boş kalıyor. Yeni stadyum çok uzak,
erişimi zor; yeni stadyumda seyirci sayısı muhtemelen çok daha
az olacaktır. Eski stadyumun yerine AVM ve rezidans yapılması
düşünüldüğü yaygın bir söylentidir. Aslında buna dair bir
imar değişikliği yapılmış ancak gelen tepkiler
üzerine de askı süresi dolmadan askıdan indirilmiştir. Stadyum
yıkılacaksa buranın yeşil alan veya kent meydanı
yapılması Gazianteplilerin arzusudur. Bu konuyu nasıl
değerlendiriyorsunuz, bu konudaki görüşünüz nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, F-16
uçaklarının tedariki ve modernizasyonu için dış kredi 4
milyar 700 milyon, millî bütçe 2 milyar 960 bin; genel maksat helikopterleri
3,5 milyar dolar, F-35ler 16 milyar ABD doları. Bunların ne
kadarı hangi bankadan kredi, millî bütçeden çıkan para ne
kadardır, bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yedek ödenek ve
yatırımları hızlandırma ödeneğinden ak saraya
kaynak ayırdınız mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, gelirlerin kalitesini
artırma ve harcamaları rasyonelleştirme, bir de kayıt
dışılıkla mücadele diye, değişim, dönüşüm
yani bu kapsamlı reform programı içinde Maliyenin tabii ki üç temel
alanı var. Şimdi, gelirin kalitesini artırmaktan
kastımız şu: Biz vergiyi tabana yayarak, birtakım
istisnaları ve imtiyazları kaldırarak vergilendirilmemiş
bazı alanları -mesela şehir rantları gibi- vergilendirerek
tabii ki bu reformun uygulanmasıyla birlikte kamu gelirlerini
artıracağız. Basit bir örnek vereyim, belki siz de biraz
aşinasınızdır çünkü Plan ve Bütçe Komisyonunda sunuş
yapmıştım: Mesela, şu anda gayrimenkulleri beş
yıl elinizde tuttuğunuz zaman ne kadar kâr ederseniz edin bir
vergilemeye tabi değildir ama mesela bizim getirdiğimiz gelir vergisi
tasarısı Meclis tarafından kabul edilirse belli oranlarda, tabii
ki enflasyon düşülecek vesaire ama yani sonuçta reel kazanç üzerinden
belli oranlarda bir vergiye tabi tutacağız. İlk defa bu gelecek
ama buna ilaveten, dediğim gibi, şu anda özellikle ilave bir
çalışma söz konusu. Bu, belediyelerin yarattığı
rantlar üzerinde vergilendirme, mesela emsal artışı vesaire gibi
konular ama bunlar detaylandırılacak tabii ki takdir ederseniz.
Bir de lüks tüketime yönelik belki ilave
vergiler gündeme gelecek.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Mesela
Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Değerli arkadaşlar, şöyle:
Zaten, biliyorsunuz, son yıllarda örneğin motor hacmi büyük olan
taşıtlara biz getirdik. Şimdi bunun benzeri diğer alanlarda
da birtakım çalışmalar yapılacak. Yakın dönemde,
biliyorsunuz, değerli taşlar üzerinde daha önce ÖTV vardı ve çok
sınırlı bir gelir elde ediliyordu ama şimdi KDVyi
getirdik. Dolayısıyla bu türden düzenlemeler diye bakmak lazım,
o çerçevede görmek gerekiyor.
Sayın Demiröz, şöyle:
Tarım Bakanlığına ilişkin çok detaylı bir soru
sordunuz. Döndüm arkadaşlara, tabii hiçbirimizin fikri yok. Tarım
Bakanımız da cevap vermiyor şu an. Biz bilgi alabilirsek
kendilerinden size cevap vereceğim.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ben
size isterseniz şeyini verebilirim.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Hayır, hayır, anlıyorum da
birtakım istatistikler verdiniz ve Ödemeler yapılmış,
nasıl geri alınacak? dediniz, onu arkadaşlar araştıracaklar.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) 83
ila 100 yaşındaki çiftçilere verilmiş Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Hayır, hayır, anlıyorum,
tamam da takdir edersiniz ki şu anda Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına ilişkin çok spesifik bir
soru; önümde şu anda bilgi yok, arkadaşlar bu arada Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından edinebilirse
hayhay, sizinle memnuniyetle paylaşırım.
Şimdi,
IMFyle ilgili rakamlar soruldu. Arkadaşlar, Hazineden muhtemelen bulup
getirecekler, ben bir sonraki soru-cevap kısmında
cevaplandırırım ama sadece şunu söyleyeyim: Geçen sene
mayıs itibarıyla bizim IMFye herhangi bir borcumuz
kalmamıştır. Bildiğim kadarıyla, 2003 başı
itibarıyla IMFye borç stokumuz yaklaşık 23,5 milyar dolar
civarıydı. Onu da ödedik, diğer kısımları da
ALİM
IŞIK (Kütahya) Arkadaş 27 dedi de
Son dört yılda para mı
aldınız?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Dolayısıyla, rakamlar gelirse
memnuniyetle sizinle paylaşacağım.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Borç verdik mi efendim, biz 5 milyar lira borç verdik mi
şu anda?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) IMFye henüz biz borç vermedik.
ALİM
IŞIK (Kütahya) O zaman o arkadaşlar doğru bilgileri sizden
alsın.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Şöyle: O toplantılarda, o G20
toplantılarında ben de vardım. IMFnin bu yönde genel anlamda
bir talebi oldu; biz de kendilerine olumlu
yaklaşacağımızı, bunun için 5 milyar dolar
ayıracağımızı da söyledik ama henüz bizden o borcu
almadılar ama verebiliriz.
Bu arada geldi,
şöyle söyleyeyim, bu Hazine Müsteşarlığının kamu
borç yönetimi raporu sayfa 11, hemen müsaadenizle rakamları
paylaşayım sizinle. Şimdi IMFden kullanım yani Türkiyenin
aldığı borçları söylüyorum: 2003 yılında 1 milyar
770 milyon dolar, 2004 yılında kullanım 1 milyar 233, 2005
yılında 2 milyar 380, 2006 yılında 3 milyar dolar
yaklaşık olarak söylüyorum, 2007 yılında 1 milyar 184, 2008
yılında 3 milyar 463. Şimdi toplam kullanım bu dönemde 12
milyar 783 milyon dolar fakat net kullanım bu dönemde yaptığımız
geri ödemeler ve bu kullanımlar da dâhil olmak üzere eksi 29 milyar dolar;
dolayısıyla, AK PARTİ hükûmetleri döneminde faiz hariç net
kullanım eksi 24 milyar dolar. Dolayısıyla, bizim net olarak
faiz hariç ödediğimiz bu dönemde, bu kullanımları da
çıkartırsanız 24 milyar dolar.
Şimdi, 2003 yılında,
dönem sonu
ALİM IŞIK (Kütahya) Tam
13ünü AKP kullanmış; gerisi, 11i de eskiden kalma.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Şimdi, bakın
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hayır
hayır, öyle değil. Net kullanım. diyor.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Müsaade
edin, bir saniye müsaade, edin açıklıyorum: Bakın, IMF borç
stoku dönem sonu 2003 rakamını söylüyorum -başı değil
sonu bu- 2003 sonu, 24 milyar 92 milyon
dolar. Burada 2002 rakamlarını koymamışlar, tablo 2003e
gidiyor. Yani, 2003ün sonunda, Türkiye'nin IMFye toplam borç stoku dönem
sonunda 24,1 milyar dolar. En son 2012de 864 milyon dolar borcumuz
varmış, 2013 itibarıyla biz bunu sıfırladık.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen toparlarsanız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Benim soruma
cevap verir misiniz?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman)
Arkadaşlar, bir dahaki şeyde cevaplandırmaya
çalışayım.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Arkadaşlara duyurulur.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Ben
teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin Hükümler
Bağlı
cetveller
MADDE 4- (1) Bu Kanuna bağlı cetveller aşağıda
gösterilmiştir:
a) 1 inci madde ile verilen
ödeneklerin dağılımı (A).
b)
Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından ilgili
mevzuata göre tahsiline devam olunacak gelirler (B).
c) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel
hükümler (C).
ç)
Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar
(E).
d)
5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve (III) sayılı cetvellerde
yer alan idare ve kurumların nakit imkânları ile bu imkânlardan
harcanması öngörülen tutarlar (F).
e) 10/2/1954 tarihli ve 6245
sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek
gündelik ve tazminat tutarları (H).
f) Çeşitli kanun ve
kanun hükmünde kararnamelere göre bütçe kanununda gösterilmesi gereken parasal
ve diğer sınırlar (İ).
g) Ek ders, konferans ve
fazla çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin
tutarları (K).
ğ) 11/8/1982 tarihli ve
2698 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Okul
Pansiyonları Kanununun 3 üncü maddesi gereğince Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından yönetilen okul pansiyonlarının
öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri (M).
h) 7/6/1939 tarihli ve 3634
sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca milli müdafaa
mükellefiyeti yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri
(O).
ı) 3634 sayılı
Kanun uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu
taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira
bedelleri (P).
i)
5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı
cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl içinde edinebilecekleri
taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette
kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237
sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde
satın alacakları taşıtların azami satın alma
bedelleri (T).
j) Kanunlar ve kararnamelerle
bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V).
BAŞKAN - Madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bütçe tasarısının 4'üncü maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Maliye Bakanı bütçe sunuş
konuşmasında, iktidarları döneminde en düşük memur
maaşıyla satın alınabilen ürün miktarlarının
önemli ölçüde arttığını, net asgari ücretin satın alma
gücünde önemli bir iyileşme olduğunu söylemiştir. AKP Hükûmeti,
kafasını 2002'ye gömdüğünden dolayı, kendi dönemleri
içindeki gelişmeleri görmüyor, memurun, asgari ücretlinin ve emeklinin ne
durumda olduğunu bilmiyor.
Maliye Bakanının bu yıl
ve geçen yılki konuşma kitapçıklarında yer verdiği
tablolara baktım. Bakın, bir memurun satın alabildiği ürün
miktarları son bir yıl içinde ne olmuş? Tabloda örnek verilen 21
temel ürünün 16'sında önemli miktarda azalma görünmektedir. Mesela, en
düşük aylık alan bir memurun satın alabildiği ekmek 650
kilodan 603 kiloya, makarna 798 kilodan 712 kiloya, dana eti 73 kilodan 67
kiloya, süt 765 litreden 728 litreye inmiş. Asgari ücretlinin
alabildiği ekmek 277 kilodan 265 kiloya, çay 57 kilodan 50 kiloya, kuru
fasulye 112 kilodan 106 kiloya, mercimek 323 kilodan 173 kiloya inmiş.
Sayın Bakan, hani nerede
artış, nerede iyileşme? Bu yıl memuru, emekliyi, asgari
ücretliyi perişan ettiğinizi kendi rakamlarınızla itiraf
etmişsiniz.
Sayın Bakanın önceki yıl
bütçe konuşmasına da baktım. Durum yine vahim; 21 üründen
15inde epeyce azalma olmuş. Bir memurun iki yıl öncesine göre bugün
satın alabildiği ekmek 83 kilo, pirinç 108 kilo, dana eti 5 kilo, süt
23 litre azalmış. Asgari ücretlinin satın alabildiği ekmek
24 kilo, pirinç 40 kilo, kuru fasulye 36 kilo, çay 4 kilo azalmış. Bu
rakamlar, memurun, emeklinin, asgari ücretlinin satın alma gücünün
nasıl eridiğini açıkça göstermiyor mu? Memurun
makarnasını, asgari ücretlinin kuru fasulyesini kim azalttı? Maliye Bakanı 2002
takıntısını bıraksın da söylesin, son iki
yılda memurun 83 kilo, asgari ücretlinin 24 kilo ekmeğini kim
aldı, kim yürüttü?
Ayrıca, borçlar hiç hesaba
katılmamıştır. Merkez Bankası verilerine göre aileler
2002 yılında her 100 liralık gelirinin sadece 5
lirasını borca ayırırken bu rakam 2013 yılı
itibarıyla 55 lirayı aşmıştır. Asgari ücretli,
memur ve emeklilerin aldığı aylıkların yarıdan
fazlasının borç ödemeye gittiği ortadadır. AKP'nin on iki
yıllık icraatı ülkemizde orta sınıfı
bitirmiştir, orta direk göçmüştür. 11 milyona varan emekli, dul ve
yetim, 5 milyon asgari ücretli, 3 milyon kamu çalışanı
açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkûm edilmiştir. Hükûmet
artık insafa gelmelidir, çalışanlara ve emeklilere zulüm yapmayı
bırakmalıdır. Orta direk yeniden
canlandırılmalıdır. Asgari ücret insanlık onuruna
yaraşır düzeye çıkarılmalı, kamu
çalışanları ile emekli, dul ve yetimlerin aylıkları
iyileştirilmeli ve kayıplarının telafisi için kendilerine
iyileştirme zammı ödenmelidir.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Başbakan dün Ekonomide Dönüşüm Programının
ikinci paketini açıklamıştır. Günü kurtarmak için
açıklanan bu paketler aslında on iki yılın heba
edildiğinin de itirafı niteliğindedir. Üretimde verimliliğin
artırılması, ithalata olan
bağımlılığın azaltılması, yurt içi
tasarrufların artırılması ve israfın
azaltılması gibi adlarla açıklanan bu programların hiçbir
inandırıcılığı yoktur. Zira üretimdeki
verimsizlik, ithalata olan bağımlılık kimin eseridir?
Tasarrufların cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine inmesi kimin
politikalarının ürünüdür? AKP döneminde tasarrufların seviyesi
dibe vurmuştur. Yurt içi tasarrufların millî gelire oranı
2002'de yüzde 18,6 iken 2013'te yüzde 13,4'e kadar inmiştir. Özel kesimde
bu oran yüzde 23,4'ten 9,9'a kadar düşmüştür. Hanehalkı
tasarrufu ise sadece yüzde 7 düzeyindedir.
TÜİK
araştırmalarına göre, yarısı maddi yoksunluk içinde
kıvranan milletin yüzde 40'ı akan çatısını onaramaz,
yüzde 76'sı yıpranmış mobilyalarını yenileyemez
durumda iken milletin parasıyla 1 katrilyon 370 trilyon liraya 1.150 odalı
kaçak saray yaptıran, 420 trilyon liraya yeni makam uçağı alan,
trilyonluk makam arabalarıyla şaşaa, gösteriş ve
şatafat içinde yüzen bir zihniyetin millete genel tasarruf
çağrısı yapması tutarsızlık ve yüzsüzlük
değilse nedir?
Buraya gelen Sayın Başbakan,
bakanlar ve AKP sözcüleri dolar cinsinden verdikleri rakamlarla, ülkemizde
yoksulluğun azaltıldığını, millî gelirin 3 misli
artırıldığını anlatmış ama esasen
martaval okumuştur. Birilerinin para cüzdanları, çelik kasaları,
ayakkabı kutuları, bir türlü sıfırlanamayan yüzlerce
milyonluk dolarlarla, avrolarla dolu villaları olabilir ama milletin kahir
ekseriyeti gırtlağına kadar borçlu olup meteliğe
kurşun atmaktadır.
Aile Bakanlığı'nın
2013 yılında açıkladığı 10.578 hanede
yapılan Türkiye'de Aile Yapısı Araştırması,
ailelerin içler acısı hâlini de ortaya koymuştur. Ülkemizde 2011
itibarıyla hanelerin yüzde 72sinin ayda 1.200 lira ve altında
gelirle hayatta kalmaya çalıştığı, 2.500 liranın
üzerinde geliri olanların sadece yüzde 6,6 olduğu gözler önüne serilmiştir.
AKP iktidarı kendi araştırmasıyla kendi yalanını
ortaya koymuştur.
Bugün geliri asgari ücretin üçte 1inin
altında olduğu için sağlık primleri devlet tarafından
ödenen kişi sayısı 9 milyon 200 bini
aşmıştır. İşsizlik kronik hâle gelmiştir.
Resmî işsizlik oranı yüzde 10,5'e çıkmış olup iş
aramayan işsizlerle birlikte gerçek işsizlik oranı yüzde 17,5'i,
işsiz sayısı da 5,5 milyonu aşmıştır. Ak
torpili, VIP torpili olmayan gençlerimiz iş bulamadığından
bunalıma girmektedir.
Değerli milletvekilleri Varsayalım
ki bu beylerin rüyaları gerçek olur da bu zadegân iktidarda kalırsa
kredi borcu yüzünden icra gelmeyen hiçbir evin kalmadığını
duyacağız, her 2 kişiden 1inin işsiz olduğuna
şahit olacağız, kahvehanelerde yaşlılara yer
kalmadığını çünkü üniversiteli işsizlerle dolu
olduğunu göreceğiz, her 1 genç için 10 polis gözetiminde üniversite
sınavlarının yapıldığına şahit
olacağız, zenginlerin evleri önünde dilenen yoksullara polisin biber
gazı sıktığını okuyacağız, AVM'lerin
önünde bakkalların, kasapların, manavların, terzilerin
dilencilik yaptıklarını göreceğiz, boşanma
oranlarının evlenme oranlarının üstüne geçtiğini
duyacağız, köylerde üç beş yaşlıdan başka
kimsenin kalmadığını göreceğiz, elimizde kalan
fabrikalarımızın isminin de gâvurca olduğuna şahit olacağız,
Başbakanın Uganda Cumhurbaşkanına "
."(x)
dediğini duyacağız, Büyük Ortadoğu Projesi sayesinde
komşu ülkelerimizin sayısının 2 katına
çıktığını göreceğiz, Başbakanın
çocukluk arkadaşı, mahalleden arkadaşı, askerlik
arkadaşı, belediyeden arkadaşı ve şoförlerinden
başka hiç kimsenin milletvekili olamadığını
göreceğiz. Bu devran böyle gitmez. Değerli arkadaşlarım,
bu sözler bana ait değil; bu sözler, AKP zihniyetine "Harun gibi
geldiler, Karun gibi oldular." diyen Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un 2011 yılındaki bir
konuşmasından alınmıştır. Yaşanan
gelişmeler Sayın Kurtulmuş'un öngörülerini maalesef
doğrulamaktadır.
Evet, bu devran artık böyle
gitmez, AKP'nin sonu gelmiştir, kaçınılmaz son
yakındır, bu da milletimizin ve memleketimizin hayrınadır.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Gökhan Günaydın, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Günaydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN GÜNAYDIN
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, görüşülmekte olan 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 4üncü maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
görüşmeleri izliyoruz. Bir bütçe kanununun görüşmelerini yapmaktan ve
bu ciddiyetten çok uzak, boş iktidar sıraları içerisinde
gerçekleri söylemeye ve bunu milletimizle paylaşmaya
çalışıyoruz. Elbette buraya çıkan iktidar partisi
milletvekillerini de bakanlarını da dikkatle dinlemeye
çalışıyorum. Yüzlerine bakıyorum, acaba gerçekten inanarak
mı söylüyorlar. Çünkü söylenilen yalanlara inanarak tekrar eden
milletvekillerinin varlığını biliyorum ama birisi eğer
gerçekleri profesyonelce saptırmaya çalışıyorsa herhâlde
ona ilişkin muhatabiyetimiz bir miktar farklı olacaktır.
Şimdi, Sayın Bakan
çıktı burada özelleştirmelere ilişkin savunma yaptı.
Bakın, sevgili arkadaşlarım, hangi siyasal partiye ait
olursanız olun, ben size bazı rakamlar vereceğim, Bunları
kendi işletmenizde yapar mıydınız? diye bir düşüneceksiniz;
Devletin malına yaptıklarını kendi işletmenize yapar
mıydınız? diye düşüneceksiniz.
TEKELin fabrikalarını
sattılar, 17 fabrikayı, 292 milyon dolara.
Satıldığı zaman arkadaşlar, 100 milyon dolar ham madde
stoku vardı, 30 milyon dolar ürün stoku vardı. İstediğiniz
yalanı burada söyleyebilirsiniz ancak ortaya çıkan şudur ki: Siz
âdeta üste para vererek peşkeş çektiniz bunları. Sadece bir
buçuk yıl sonra 900 milyon dolara satıldı bu fabrikalar. Ben
şimdi soruyorum: Kendi 17 fabrikanızı böyle satar
mıydınız? Satarsanız da çıkıp savunur muydunuz?
Eğer bunu savunursanız bunun ayıbı yok mudur? Bütün
bunların herhâlde bir hesabının verilmesi lazım. Bir buçuk
yıl sonra 900 milyon dolara satıldı. Siz onları nasıl
işlettiniz, nasıl peşkeş çektiniz ki bir süre sonra
iktisadi değerleri 900 milyon dolara, bir süre sonra 2,1 milyar dolarlara
çıkmış. İşte bunlar Türkiye'de devletin nasıl
soyulduğunun, milletin mallının yandaşlara nasıl
peşkeş çekildiğinin açık örneklerini
oluşturmaktadır. Arkadaşlar, bu 292 milyon dolar
iktidarınızın on iki yıllık döneminde yılda
ödediğiniz faiz parası hesaplanırsa Türkiye'nin iki günlük faiz
parasıdır. TEKELin 17 fabrikasını iki günlük faiz
parasına sattınız ve hâlâ burada savunma yapıyorsunuz.
Söyleyecek söz gerçekten bulamıyorum.
Sigara fabrikalarını 1 milyar
720 milyon dolara sattınız, 6 sigara fabrikası vardı
memleketin. Artık İstanbulda, Adanada, Bitliste, Malatyada,
Tokatta üretim yok. Artık bu memleketin tütün sanayisi tamamen
yabancıların eline geçmiş. Kendimize ait bir tek sigara
markası kalmamış. 200 bin ton tütün üretiyorken memleket şu
anda 50 bin ton tütün üretemiyor. 330 bin üretici, hane tütün üretemez hâle
gelmiş, çiftçi iflas ediyor ve siz bunu bir özelleştirme başarısı
olarak anlatıyorsunuz.
TELEKOMu özelleştirdiniz.
Çayın taşıyla çayın kuşunu vurdurdunuz. Yani
peşkeş çektiğiniz adam TELEKOMun geliriyle TELEKOMun
özelleştirme, satın alma
borcunu ödedi ve çıkıp hâlâ burada TELEKOMu savunuyorsunuz.
Şimdi, şeker fabrikalarını satmaya kalkıyorsunuz. Aynısı
şeker fabrikalarının, şeker üreticilerinin başına
gelecek. Umarım, önümüzdeki sene bunu buraya gelip de bir AKPnin Maliye
Bakanı savunamayacak. Umarım, önümüzdeki sene biz, bu memlekette bu özelleştirmelerle
nasıl milletinin malının peşkeş çekildiğini
anlatabilecek güce sahip olacağız. Çünkü, doğru hiçbir zaman
değişmez.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Biz
de muhalefet yaparız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Oradan laf
atmayı bırakın da sözlerime dikkat edin. Milletin nasıl
soyulduğunu anlatıyorum. Azıcık vicdan varsa,
azıcık akıl varsa sözlerime dikkat edin. Bir an için AKPli
milletvekili olduğunuzu unutun. Eğer bunlardan, bu peşkeşten
siz de pay almıyorsanız Ayıptır! deyin,
Ayıptır! Sizden beklediğimiz budur.
Sevgili arkadaşlarım, 2015
yılında 94 milyar liralık ÖTV toplamayı
planlıyorsunuz. Diyor ki Sayın
Bakan: Vergiyi tabana yayacağız, vergi adaleti sağlayacağız.
Ya, sizin vergi gelirlerinizin yalnızca yüzde 22si özel tüketim vergisi.
Üstelik de bu özel tüketim vergisinin, 94 milyar liralık özel tüketim
vergisinin 48 milyar liralık bölümü akaryakıta ve doğal gaza,
petrol ürünlerine ait.
Bakın, ben size bir rakam
vereceğim: Ekim ayında 4 lira 44 kuruşken mazot, mazotun
rafineri çıkış fiyatı 1 lira 70 kuruştu. Duyuyor
musunuz AKPli milletvekili arkadaşlarım? 1 lira 70 kuruştu
mazotun rafineri çıkış fiyatı. Bunun üzerine
dağıtıcı payı koyuyorsunuz, bayi payı
koyuyorsunuz, sonra bunun üzerine maktu ÖTV koyuyorsunuz, sonra bütün
bunları toplayıp bir de üstüne KDV alıyorsunuz yüzde 18 ve
vatandaşa 4 lira 44 kuruştan ekim ayı itibarıyla mazot
satıyorsunuz. Bu mazotu 8 silindirli cipe binen adam da aynı paradan
satın alıyor veya traktörüyle tarlasını işlemeye
çalışan çiftçi de aynı paradan satın alıyor. Sonra siz
bana vergi adaletinden bahsediyorsunuz. Ama, birileri, belki de içinizden biri
eğer lüks yatlara binip de Yunan adalarına gezmeye giderse onlardan
ÖTV alınmıyor. Bu mudur sizin vergi adaleti diye bize
bahsettiğiniz? Bir asgari ücretli bu memlekette 890 lira para alıyor.
Eğer Yalan! diyen, Hayır. diyen varsa her an ispatlamaya
hazırım. Bunun 250 lirası elektriğe ve doğal gaza
gidiyor ve bunun içinde KDV de var, ÖTV de var. Bu mudur sizin vergi adaleti
dediğiniz? Asgari ücretten vergi alırsınız ama değerli
taşlardan vergi almazsınız. Jet yakıtlarından vergi
almazsınız ama buralara çıkıp vergi adaleti sağlayacağız
diye konuşmaktan da geri durmazsınız.
Cumhurbaşkanlığı
bütçesini 397 milyon lira olarak getirmişsiniz. 2014 yılında, bu
yılın Cumhurbaşkanlığı bütçesini ne kadar
öngörmüştünüz? Ben size söyleyeyim, Maliye Bakanı gene sizdiniz, 214
milyon lira olarak öngörmüştünüz. Ben, şimdi soruyorum: Geçen sene bu
zamanlar, 2015 yılının Cumhurbaşkanlığı
bütçesini 214 milyon lira olarak öngörüp de bu seneki bütçeye 397 milyon lira
yazan Maliye Bakanlığına ben nasıl güvenirim? Bu kadar
hesap bilmezlik, bu kadar öngörüsüzlük varsa ben buna nasıl güvenirim?
Bakın, Ahmet Necdet Sezer; 13
milyon lirayla başlamış 2000de, 2007de 33 milyon lirayla
bitirmiş. Abdullah Gül; 2008de 55 milyon lirayla başlamış,
2014te 199 milyon lirayla bitirmiş. Recep Tayyip Erdoğan; 2015te
397 milyon lirayla başlıyor, üç yıllık öngörünüz 1 milyar
295 milyon liralık Cumhurbaşkanlığı bütçesi. Bu
memleket bu kadar bütçe dağıtabilecek,
Cumhurbaşkanlığına bu kadar bütçe dağıtabilecek
bir memleket midir? Ben size soruyorum: Bu israfın önüne kim geçecek?
Birilerinin bunun hesabını vermesi gerekir mi yoksa gerekmez mi?
Söyleyecek çok söz var. Şu an
itibarıyla 202 bin araç var. Sayın Maliye Bakanı diyor ki:
Emniyet Genel Müdürlüğü araç kullanmasın mı? Jandarma Genel
Komutanlığı araç kullanmasın mı? Ben size soruyorum:
15 bin kiralık aracı Emniyet Genel Müdürlüğü mü kullanıyor,
Jandarma Genel Komutanlığı mı kullanıyor? 2013te
taşıt kiralamaya 230 milyon lira para ödemişsiniz. Hangi
firmalara, hangi yandaşlara peşkeş çekiyorsunuz bu
araçları? Bunları biz sormayacağız da kim soracak? Bu makam
aracı saltanatına, bu makam aracı şoförü saltanatına
kim son verecek? Diyor ki Diyanet İşleri Başkanı: Ben,
2006 yılında 350 SEL bir Mercedes alınmış, ona
biniyordum, bu yıprandı artık, eskidi, onun için bu yıl son
model bir S 500 Mercedes aldım. Bu da 900 bin lira, 1 milyon lira falan
değil, 322 bin liradır. Arkadaşlar, ÖTVsi, KDVsi hariç 322
bin lira, eğer açıp bakarsanız bu araba 1 milyon liradır.
Ben şimdi soruyorum: Hristiyanların dini lideri Papa son derece
sıradan bir arabaya binerken dinî hizmeti yapabiliyor da bizim Diyanet
İşleri Başkanımız vatandaşın bindiği
bir arabaya binerse dinî hizmeti yapamıyor mu, illa Mercedese mi binmesi
lazım? Bu, bir tevazu açıklaması değildir; bu, milletin,
devletin soyulması açıklamasıdır. Twetterden gelenleri
söylüyorum, herkes diyor ki: Haram olsun!, Haram olsun!, Haram olsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Kahramanmaraş katliamı nedeniyle, Hayata Dönüş
Operasyonu nedeniyle yaşamını yitiren
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Yüzleşmemiz
gerekir diyoruz çünkü 12 Eylül darbesine bizi bunlar getirdi.
İran, Urmiyede 29 Kürt siyasi
tutsağı idam için tutuyor ve otuz dördüncü gündür açlık
grevinde. Bu idamlardan İranın elini çekmesini diliyoruz ve
uyarıyoruz.
Yine, bugün, bir iki iyi haber de
geldi. Şengalde IŞİD (DAİŞ) çeteleri temizlendi ve
Ezidi halkı buruk da olsa bugün Cejna Ezî dediğimiz en büyük
bayramlarını kutluyorlar. Onların bayramını
kutluyoruz.
İyi haber, bu kadar kötü haberin
içinde, Pınar Selek on altı yıl süren davada bugün beraat etti.
Yani, böyle bir yargılamadan geçiyoruz.
Vahim haber, son dakika, İstanbul
1. Sulh Ceza Mahkemesi Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı
çıkardı kırmızı bültenle, şimdi
çağıracaklar.
Şimdi, hakikaten,
fotoğrafları yan yana koyduğumuz zaman Türkiye'nin vahim geleceği
açısından bu nokta çok çok önemli çünkü Hükûmet ile cemaatin tam
tamına on iki yıl beraber yoldaşlığının, yol
arkadaşlığının geldiği noktada, gelinen noktada
Fethullah Gülen silahlı suç örgütü lideri olarak suçlanıyor; tehdit,
cebir, iftira, bunlar sayılıyor yakalama kararında.
Doğrusu, buradan Hocaya çağrıda bulunuyoruz: En iyisi,
Pensilvanyadan Türkiye'ye geliniz ve etkin pişmanlıktan
yararlanınız, itirafçı olunuz, ortaklarınızla neler
yaşadınız anlatınız da Türkiye bir gerçekleri görsün.
(CHP sıralarından alkışlar) En güzel, en büyük hayır,
iyilik, dua 77 milyona budur. Gerçekleri anlatın.
Tabii, ben buradan
Kürt siyasetçileri
-10 bini- nasıl tutukladınız, onlardan özür dileyin;
Ergenekonda, Balyozda ne yaptınız, başka insanların
ocağını nasıl söndürdünüz, içeride özel yetkili mahkemelerde
nasıl hayatlarına kıydınız; bunun hesabı da
ayrıdır.
Tabii, Türkiye Avrupa Birliğiyle
limoni. Avrupa Birliği de kim arkadaşlar ya?
Cumhurbaşkanı diyor, Hükûmet diyor. Şimdi, Hoca
kırmızı bültenle istendi, ya Amerika vermezse ne olacak?
Alın size nur topu gibi yeni bir sorun. Stratejik müttefiklerimizle
aramız çatır çatır olacak. Yani, AByle bozuştuk,
Avrupayla. İthalatımızın, ihracatımızın
yüzde 57si Avrupayla idi, yüzde 40lara düşmüş ve Amerikayla
Bir
de bu ara bozulursa ne olur? Bir düşünün ekonomiyi, bütçeyi, bütçenin
hâlini.
Şimdi, buradan bunu söylerken ben
milletin kredi borçlarına girmeden önce yani Sayın Bakan bir söz
vermişti bana, darphanede Hasankeyfin resmini paralara basacaktı,
yani hatıra para da olabilir yani biliyorsunuz, Ilısu
Barajının su tuttuğunu, yüzde 80
tamamlandığını kendisi de Batman Milletvekilidir-
Hasankeyf sular altında kalacak. En son bir baktım darphaneye 4
Kasım 2014te Matrakçı Nasuh Efendinin hatıra
parasını basmışsınız Sayın Bakan.
Hasankeyfi ihmal etmezsiniz diye umarım ve burada bütün milletvekili
arkadaşlar olarak Hasankeyf basılı, hatıra değil,
gerçek paranın artık tedavüle çıkmasını nasılsa
sular altında kalacak- isteriz.
Şimdi, vatandaşın hâline
gireceğim ama milletin kredi borçlarıyla ilgili rakamlara
baktığımız zaman hakikaten dehşet verici
arkadaşlar. 2014 Mart tarihi itibarıyla banka kredi kartı
sayısı 79 milyon 209
331 milyar lira takipte, hacizde
insanların ocağı sönüyor; bütün geçimsizliklerin,
kavgaların, intiharların, boşanmaların, evlatların
okuyamamalarının, hayatların sönmesinin nedenlerinden biri bu.
Böyle bir kritik durumda tabii ki Sayın Başbakanımız yeni
bir eylem planı açıklamış: Tasarruf. Şimdi, bu
Tasarruf Genelgesi, 2007/3, Sayın Erdoğanın
Başbakanlığı döneminde ilk
açıklanmıştı. Bu bir alışkanlık hâline
geldi, şimdi de işte neydi? Plaket, tören, resmî tören,
ağırlama
E, kardeşim, bir bakan olarak gidiyorsunuz bir
şehre, şehrin bütün amirleri, memurları, hizmetlisine kadar
sıraya giriyor, 5 kilometre kuyruk oluşuyor karşılamak için
yani
ALİM IŞIK (Kütahya) Hasip
Bey olan bizim Kütahya çinisine oldu. Kütahya çini tabakları
satılıyordu, o da gitti şimdi.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Hem o hem de Büyük Millet Meclisi de Kütahyanın
çinilerinden tabak hediye ediyordu. Alim Işıkın memleketinin
ekonomisine biraz katkı
Gitti artık, o da gitti.
Şimdi, 18 Aralık
2014. Bu olayı izleyince iki şey aklıma geldi. Milyoner
filmini izlediniz mi Sayın Bakan, bilmiyorum ama Hindistan Mumbaide
geçmişti yoksul bir mahallede. 8 Oscar kazanmıştı.
Nasıl hayal kuruyorlar
Şimdi, vatandaş
hayal kuracak. Yılbaşı geldi, 50 milyon lira piyango ikramiyesi
dağıtılacak. Ama, Nevşehir Müftüsü bugün açıklama
yapmış: Zinhar haramdır, almayınız. diye. Şimdi
nasıl olacak?
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Oradaki özelleştirmeden, Nevşehir Müftüsünün parasını
oradan verecekler şimdi. Maaşını onun
özelleştirilmesinden alacak.
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Oradaki vergiden Diyanet İşleri Başkanına 1
milyon liraya Mercedes alıyorsunuz. Şimdi ne olacak? Ben bunu
çözemedim. Bu konuda
Aslında bir şey
söyleyeyim mi Sayın Bakan: Sizin iktidarınız döneminde, on iki
yılda milyarder olanların filmi çekilse biz Oscarı
patlatırız. Yani On iki
yılda nasıl milyarder olunur? diye bir film çekilse
-Sırrı Süreyya boşuna burada oturuyor- inanın, Oscarı
patlatırdı.
Şimdi,
silahların eşitliğini sizler kaldırdınız. Bizde
düello geleneği yok biliyorsunuz, kuzeylilerde vardır. En son
1820de, İngiltere Başbakanını birisi düelloya
çağırmıştı. Başbakanla
karşılıklı hâle gelmişlerdi fakat silah
ateşlememişti. O zaman Başbakan şeref kuralları
gereği silahı çekmişti. Bizim gelenekte şeye baktım,
Çetin Altan bir yazı yazmış, diyor ki: Bizde pusu kurma
geleneği var. Nasıl pusuya düşürdüm. derler ya. Bu
cemaat-Hükûmet olayında da pusuya düşürme olayı geçen 17
Aralık, şimdi de 14 Aralık. Bilmiyorum; kim, ne, nasıl
şey edecek, bilemiyoruz.
Bir Fuatavnidir
çıktı. Yine bir iki tweet atmış, Hükûmetinizi sallamak gibi
bir duruma geçiyor. Yani, bu, ekonomimizi de etkilemesin diye merak ediyorum.
Fakat şu son güvenlik
paketiyle -yargı paketinde- makul şüphe yasasını da
çıkardınız ya, makul şüpheden makul katiller çıkacak.
Bu yolsuzluk dosyaları var, soruşturma, Yüce Divan.
Bir Silici filmi vardı, biliyor
musunuz, FBIın çevirdiği bir film? Burada kişinin hayatı,
kimliği, tipi, her şeyi değiştiriliyor, yepyeni bir
kişi yapılıyor. Yani, herhâlde artık Türkiyede siyasiler
için -bu Silici filminden örnek alınarak- bu tür durumlarda artık
başka türlü korunma imkânı kalmayacak. O tür bir durum sağlama
durumu.
Sayın Bakan, yani bu çözüm süreci
niye bu bütçede yok? Hep sordum. Ya, 1,2 trilyon, otuz yıllık
çatışmanın sonucu, bedel. Bunun hiç mi katkısı yok?
Yani, gerçekten bu niye yansımadı, hiçbir bakan burada
anlatmıyor. İki senedir çatışma yok, silah
harcamalarının durması gerekmiyor mu? Gerekiyor. Ya, Obama ile
Castro bile görüştü, barıştı arkadaşlar. Elbette ki
bunu çözmek zorundayız ama şunu görüyoruz ki: Bütçede çözüm süreci
yok, parti içi hukuk da yok.
IMFye borç ödedik. diyorsunuz, 100
milyar dış tarafta kefalet yaptık, garantörlük yaptık.
50 bin korumayı kimin için
alacaksanız, muhalefet için mi, kendiniz için mi? Yani, bu kadar tasarruf
içinde 50 bin korumaya tekrar niye ihtiyaç var, zaten Türkiyede 2 milyon
silahlı güvenlik, asker, polis, jandarma vesaire var?
Şimdi, gerçekten anlatmak
istediğim bir iki şey daha vardı, bu darbe Anayasasıyla
ilgili, seçim barajıyla ilgili, bu hazine yardımıyla ilgili,
yüzde 10 barajıyla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bizim
hakkımızı yiyenler iflah olmaz, açık söyleyeyim.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına söz isteyen
İsmail Güneş, Uşak Milletvekili.
Buyurun Sayın Güneş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 4üncü maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi
ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidara
geldiğimiz günden beri ekonomik istikrar ve mali disiplin en önemli
konularımızdan biri olmuştur. 2008 yılında dünyada
kriz yaşanmasına rağmen, diğer taraftan Suriye, Irak ve son
olarak da Ukrayna gibi komşu ülkelerdeki istikrasızlığa
rağmen 2003-2013 yılları arasında Türkiye, her yıl
ortalama 4,9 büyüyerek cumhuriyet tarihinin rekorunu
kırmıştır.
Diğer taraftan da mali disipline
çok büyük önem verdik ve denk bütçe yapma konusunda hedeflerimize hemen hemen
ulaşmış durumdayız.
Nereden nereye geldiğimize bir
baktığımızda, geçmiş dönemdeki bütçelere şöyle
bir baktığımızda 2000 yılı bütçesi
oluşturulurken şöyle denmektedir: Bütçe toplamı 46,7 katrilyon
lira, bunun 21,1 katrilyon lirası faize -yani yüzde 45i faize- ödenmekte,
9,9 katrilyon lirası memurun maaşına -yani bütçe içindeki
yüzdesi yüzde 20- ve diğer taraftan da tahmin edilen bütçe
açığı yüzde 11 -yani yüzde 23- ve bunun gerçekleşmesi de 13
katrilyon olmuştur.
Tabii ki bu 2015 yılı bütçesi
diğer bütçelerle
karşılaştırıldığında oldukça önemli
mesafeler katedilmiştir. 2015 yılı bütçesi 472,9 milyar TL olup,
bu bütçeden faize ayrılması planlanan miktar 54 milyar lira olup
bütçe içindeki payı da yüzde 11,4tür. Hem bütçe içinden faize
ayrılan payların yüzde 45lerden yüzde 11lere inmesiyle hem de
gayrisafi millî hasılamızın 3 kattan fazla artmasıyla
yatırım bütçesine ayırdığımız ve
bakanlıklara ayırdığımız bütçe oldukça
artmıştır.
2015 yılı bütçesinde en
yüksek pay, 2002ye göre 7 kat artışla ve bütçe içindeki payı
yüzde 18 olmak kaydıyla 87,5 milyar TLyle Millî Eğitim
Bakanlığına ayrılmıştır. On iki yıl
boyunca yaklaşık 234 bin derslik yapılmış, diğer
taraftan 458 bin kadrolu öğretmen alınmış, 76 olan
üniversite sayımız 176ya çıkmış. Uşak ilinde de
2006 yılında Uşak Üniversitesi kurulmuş ve Uşak
Üniversitesi bugün 11 fakültesi ve 22 bin öğrencisiyle hızla
büyümektedir. Diğer taraftan, Millî Eğitim
Bakanlığımız tarafından Uşak iline 167 milyon
TLlik yatırım yapılarak 957 derslik
yapılmıştır.
Diğer taraftan, Sağlık
Bakanlığı ikinci en büyük bütçelerimizdendir ve bütçe içindeki
payı yüzde 17 olup... Uşak ilinde de bu dönem boyunca önemli miktarda
yatırımlar yapılmış, 400 yataklı Uşak Devlet
Hastanesi bitirilmiş, diğer taraftan 60 yataklı Eşme ve
Banaz devlet hastanelerinin inşaatı devam etmekte ve yeni
Sağlık Müdürlüğü binamız ihale
aşamasındadır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şeyi merak
ettim: Yatak sayısı arttı mı, azaldı mı?
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) -
Ulaştırma Bakanlığımız tarafından da bu on
iki yıllık süre zarfında 23.500 kilometrelik duble yol
yapılmış, 1.500 kilometrelik hızlı tren yolu
yapılmış, 9 bin kilometrelik demir yolu da yenilenmiş. Uşak
iline de 460 milyon TLlik yatırım yapılarak bu yolların
büyük bir kısmı yenilenmiş ve hâlâ daha çalışmalar
devam etmektedir.
Diğer taraftan, tarım çok
önemli. Tarıma 2000 yılında bütçe içinden
ayırdığınız pay aşağı yukarı binde
7, bu dönemde bizim ayırdığımız pay yüzde 2,1 ve
bugünün parasıyla 10 milyar TL para ayırmışız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Ya, şu
ezberleri bırakın artık, hepinize aynı teksti mi
dağıtıyorlar? Bunlar ezber kardeşim ya!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Senin ne
işin var tarımla ya, ne anlarsın!
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) -
Dolayısıyla, diğer taraftan, tabii, hükûmetlerimiz döneminde
TOKİ çok hareketlenmiş ve ülke çapında 500 binden fazla konut
yapılmış. Uşak ilinde de 582 milyon TLlik
yatırımla 2.500 tane konut yapılmış.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bak, 2002ye
kadar 614 bin konut yapılmış on senede, TOKİ daha
fazlasını yapmamış yani bunu bil. Sen aslında eskiden
KİTdeydin, bunları takip ediyordun.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) -
Diğer taraftan, KÖYDESleri hayata geçirerek bir sürü köyde yol,
kanalizasyon, altyapı çalışmaları yapılmış,
Uşak iline de 64,5 milyon TL ayrılmıştır.
Diğer taraftan, Uşak iline
Orman ve Su İşleri Bakanlığımız 268 milyon TLlik
yatırım yapmıştır. Uşakımız on iki
yıl boyunca 3,5 milyar TLlik yatırım alarak tarihinde
görmediği yatırımları bizim hükûmetlerimiz döneminde
görmüştür.
Diğer taraftan, yoksullukla
mücadele anlamında da önemli mesafeler katedilmiş, daha önceki
yıllarda yoksulluk sınırı olan günlük 4,3 doların
altındaki nüfus sayısı toplam nüfusun yüzde 30unu teşkil
ederken bugün yüzde 2,1lere düşmüştür. Dolayısıyla da
bütçede ve ekonomide önemli mesafeler katedilmiştir.
Ben bu vesileyle 2015 yılı
bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
O zaman sizin yapacak işiniz kalmamış artık, siz bırakın
gidin. Sizin yapacak bir şeyiniz kalmamış, her şeyi
yapmışsınız.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Biraz daha yapmamız lazım.
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Binnaz Toprak, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Toprak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul)
Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım; ben önce,
dünkü konuşmamda, TÜBİTAKla ilgili konuşurken şöyle bir
konuya değindim, dedim ki: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Sayın Fikri Işık ve Yardımcısı Sayın Davut
Kavranoğlu Gebzedeki AKP İlçe Başkanını
TÜBİTAKa İdari Müdür olarak atadı. Bugün Sayın Davut
Kavranoğlu beni aradı, bu şahsı
tanımadığını ve bu bilginin yanlış
olduğunu söyledi. Düzeltiyorum ve kendisinden özür diliyorum.
Şimdi, konuşmam bütçe kanunun
(E) cetvelinin 44üncü sırasındaki Türk kültür
varlığını koruma, tanıtma ve yaymaya ilişkin
giderler ile dış ülkelerde siyasi tanıtmaya ilişkin
giderler maddesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının
Fazıl Say hakkındaki uygulamasıyla ilgili. Aslında
Fazıl Sayın kimliğini biliyorsanız bu cetvelin 44üncü
sırasında yazan tanıma tıpatıp uyduğunu da
bilirsiniz. Yani Türk kültür varlığını koruyan,
tanıtan, yayan ve aynı zamanda da dış ülkelerde ülkemizi
tanıtan bir sanatçımız. Türkiye'nin yetiştirdiği ender
dehalardan biri Fazıl Say ve sadece piyanist olarak değil, aynı
zamanda, kompozitör olarak dünya çapında üne kavuşmuş bir
sanatçımız. Pek çok ulusal ve uluslararası ödül sahibi ve
ülkemizin -demin de söylediğim gibi- uluslararası arenada defakto
kültür elçisi.
Fazıl Sayı piyano çalarken
hiç dinlediniz mi bilmiyorum, bir kez olsun dinlemenizi öneririm, CDden
değil, aslında, konser ortamında. Âdeta bir sihirbaz gibi sizi
oturduğunuz koltuktan kaldırıp piyanosunun içine çeker, büyülenirsiniz.
Gitmeyenler, dinlememiş olanlar lütfen gitsin. Ancak Fazıl
Sayın dehası piyano sihirbazlığıyla ilgili
değil. Dehası, besteleriyle hem bu toprakların kültürünü hem de
uluslararası kültür ögelerini ustalıkla harmanlamış
olması. Siyasi fikirlerinden dolayı onu bu ülkenin değerlerine
düşmanmış gibi tanıtanlar öz geçmişini bir
incelesinler. Nasrettin Hoca, Âşık Veysel, Sait Faik, Metin
Altıok anısına bestelediği eserler; Nazım Hikmet
Oratoryosu, Mezopotamya ve İstanbul Senfonileri, Ömer Hayyam Klarnet
Konçertosu, Hezarfen Konçertosu, Haremde 1001 Gece adlı keman
konçertosu... Bu toprakların ve komşu ülkelerin folkloru, kültürü ve
masallarından esinlenmiştir bu eserler. Darbuka kullanır, ney
kullanır. Bu enstrümanları kullanarak gerek klasik Osmanlı
müziğini gerekse Anadolu kültür geleneğini klasik Batı
müziğine eklemlemiştir. İstanbul ve Mezopotamya Senfonileriyle
bu coğrafyayı eserlerine yansıtmıştır. Birinci
Dünya Savaşı, Sivas katliamı, Gezi gibi tarihimizin sancılı
olaylarının müzikle fotoğrafını çekmiştir.
Şimdi, onu snop bulanlara şunu da
hatırlatmak istiyorum: Fazıl Say sadece büyük şehirlerin konser
salonlarında klasik Batı müziği hayranlarına konserler
vermiyor, bu ülkenin her tarafına gidiyor. Hatta, piyanosunu köylere kadar
taşıttırıp köy meydanlarında konserler verdi. Söylemek
istediğim şu: O, bu toprakların çocuğu, bu topraklardan
besleniyor ve doğduğu ve yaşadığı bu ülkenin
kültürel kodlarını evrensel arenalara taşımakta. Şimdi
bu çapta bir sanatçımızı onurlandırmak gerekirken tam tersi
yapılmakta, yalnızlaştırılmaya
çalışılmaktadır Fazıl Say.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bunlar piyanoya gâvur
icadı diyorlar ama cep telefon kullanıyorlar.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - 2015
yılının sadece ilk beş ayında 10 farklı ülkede 37
konser verecek ve maalesef, biz Türkiyede Fazıl Sayı dinlemekten
mahrumuz. Eserleri, Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasının 2015 programına konmuş olduğu hâlde
programdan çıkartıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın
Ömer Çelik bu kararın gerekçelerini açıklamak zorunda. Fazıl
Sayın bu ülkede 10 binlerce seveni var, hakkındaki bu karara
ilişkin imza kampanyası da başlatıldı. AKP
iktidarı kendi dünya görüşünü benimsemeyen herkese karşı bu
tür bir düşmanlık sergileyemez.
Osmanlıya öykünenlere tavsiyem de şu: Bir
anlamaya çalışın, sadece mezar taşlarıyla değil.
Abdülhamitin sarayındaki operayla
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) -
ünlü
tiyatro sanatçısı Sarah Bernhardtın sarayda verdiği
temsillerle, Abdülhamitin piyano çalmasıyla, tüm şehzade ve sultanlarına
öğrettiği piyanoyla, saraydaki klasik müzik eserleriyle ve
konserlerle.
Son olarak Türk musiki
sanatçısı Hacı Arif Beyin Abdülhamite söylediği bir sözü
tekrarlamak istiyorum. Fazıl Sayı sansürlemeye yeltenenlere bunu
söyleyeceğim, demiş ki Hacı Arif Bey: Sanatta iradeihümayun
geçmez. Yani sanatta sultanın emirleri geçmez.
Beni dinlediğiniz için çok
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, şimdi
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, öğretmen ve
öğretim üyelerinin ek ders ücretlerine zam yapılması
düşünülmekte midir? Çok ciddi anlamda geri kalan bir kalemdir bu.
İkincisi, Diyanet İşleri
Başkanına alınan zırhlı Mercedes araç hangi
kaynaklardan alınmıştır ve kaç paraya
alınmıştır?
Üçüncü soru: Çiftçilerimizin
kullandığı mazot, gübre, yem ve benzeri gibi tarımsal
girdilerden ÖTV ve KDV indirimi yapılması düşünülmekte midir? Bu
konuda çiftçilerimize söyleyecek bir sözünüz var mı?
Son olarak da sözde çözüm sürecine
ilişkin anlaşmaların kamuoyundan saklanması konusunda
Hükûmetinizle terör örgütü arasında bir anlaşmaya
varıldığı yönünde medyaya çıkan haberler doğru
mudur, sizin bu konuda ne kadar bilginiz var? Açıklarsanız sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu
Cumhurbaşkanlığı sarayıyla ilgili olarak Komisyonda
açılan akreditifleri, yurt dışından getirilen malzeme ve
eşyanın tutarını bilmediğinizi söylemiştiniz. Bu,
bütçenin ya da sistemin bir zaafı mıdır yoksa gerçekten bilmiyor
muyuz? Bununla ilgili bir açıklama yapabilir misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, deminki sorumu
inşallah yanıtlarsınız. Gerçekten yeni stadyuma
maçların taşınması en çok Gaziantepspora zarar verecektir.
Devam ediyorum Gazianteple ilgili
bölüme. Gaziantepte resmî makamlar bile okul yapmaya hazır pek çok
hayırseverin bulunduğunu ancak okul yapılacak arsa olmaması
nedeniyle bu hayırseverlerin okul yapamadığını ifade
ediyorlar. Durum bu iken, Gaziantepte okul için yeterli arsa üretemeyen
belediyelerin TÜRGEVe arsa tahsis etmek için sıraya girmelerini
nasıl karşılıyorsunuz? Demin de ifade ettim, bir dönem Gaziantep
Milletvekili olarak burada bulunmanız nedeniyle bunu da soruyorum.
Bir başka soru Sayın Bakan:
İktidara geldiğiniz 2002 yılı sonunda Merkez Bankası
döviz rezervinin kısa vadeli borçları karşılama oranı
ne idi, şimdi bu oran nasıldır?
BAŞKAN Sayın Akar...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Bakan, IMFden alınan kredi miktarları üzerinden açıklama
yapıyorsunuz. Şimdi, sormak istediğim soru, bir: Türkiye, IMFye
ortak mıdır? İki: IMFden alınan kredinin faizi diğer
finans kuruluşlarından alınan kredilerin faizlerinden fazla
mıdır ya da eksik midir? Şu anda kamunun özel sektör hariç
dış borcu ne kadardır, kaç dolardır? Yine, 2015
yılında kaç dolar dış borç almayı planlıyorsunuz?
Bir de bir önceki maddede sormuş
olduğum sorunun cevabını alamamıştım, 2/B ve hazine
arazilerinin satışı konusunda, onu da cevaplarsanız
sevinirim.
BAŞKAN Sayın Gök...
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan,
iletilen bir soruyu sizinle paylaşmak istiyorum: Özelleştirme
mağduru YEDAŞ Elektrik işçilerinin üç buçuk yıldır
ihbar tazminatları niçin ödenmiyor, bu konuda bilgi verirseniz sevinirim.
Ayrıca, konuşmanızda
özelleştirmeyle ilgili değer tespit sonuçlarının ne zaman
yayınlanacağı konusunda bir bilgi verdiniz. Ben Ankara
Milletvekili olarak BAŞKENTGAZ özelleştirmesini çok yakından takip
ettim. Özelleştirme olduktan sonra Özelleştirme İdaresine
başvuruda bulunarak değer tespitlerini istedim ama bana verdikleri
yazıda, elimde bulunan yazıda henüz hisse devri
tamamlanmadığından dolayı yazıma cevap vermediler
ancak 31 Mayıs 2013 tarihinde bildiğiniz gibi, BAŞKENTGAZla
ilgili hisse satış sözleşmesi imzalandı. Bu nedenle,
Özelleştirme İdaresinin gerekçesi de ortadan
kalktığına göre BAŞKENTGAZın ihaleye konu tüm
varlıkları için tespit edilen değer tespit rakamını
açıklar mısınız lütfen.
BAŞKAN Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce
sorduğum soruyu yineliyorum. Yedek ödenek ve yatırımları
hızlandırma ödeneğinden ak saraya para, kaynak
aktardınız mı? Meblağ ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkürler Sayın Başkan.
Tabii, bir önceki soru-cevap
seansından kalan bir iki şey var, onları hemen hızlı
bir şekilde cevaplandırayım.
2/B Kanununun
yayınlandığı 26 Nisan 2012 tarihli belediye mücavir alan
sınırları dışında hazineye ait arazileri satmada
bir sıkıntı yok, bu konuda bir değişiklik yapmaya
gerek yok. Az önce söylenmişti işte, bu çiftçilerimizin kullandığı
hazineye ait arazilerin büyükşehirlerde satılmasında 1/5000liklerin
veya 1/1000lik planların yapılmamasından dolayı
sıkıntı olduğu söylenmişti, böyle bir
sıkıntı yok. Çünkü, biz kanunu çıkarırken 2012 Nisan
ayındaki mücavir alanı baz alacağımızı ifade
etmiştik.
Şimdi, yine, sorulan sorulardan
bir tanesi taşıt kiralamayla ilgiliydi. Daha önce de söyledim, 2014
yılında kiralanan taşıt sayısı 15.010.
Taşıt kiralamaları için 2014 yılında toplam 253 milyon
lira harcama yapılmıştır. Bu, bütçenin on binde 5ine denk
gelmektedir.
F35lerle ilgili bir soru vardı.
Ortaklığa katılım toplam bedeli 929 milyon dolar,
şimdiye kadar ödenen 354 milyon dolar, başka da bir ödeme
yapılmadı. Ama, 100 uçağın temini için toplam bedel 16
milyar dolar.
Şimdi, az
önce sorulan sorulara geleyim ben. Ek ders ücretine ilişkin şu an
itibarıyla tamamlanmış herhangi bir çalışmamız
yok ama 2014 yılında, biliyorsunuz, genel olarak bütün
memurlarımıza brüt 175 lira bir zam yapmıştık
seyyanen, öğretmenlerimize ayrıca 150 liralık seyyanen ilave
-biliyorsunuz- bir artış vermiştik. Akademisyenlerimize de son
dönemde çok ciddi artışlar sağladık, 726 lira ile 835 lira
arasında bir artış söz konusu.
Diyanet taşıt aldıysa
bütçe kaynaklarından mutlaka almıştır.
Mazot, gübrede ÖTV, KDV gibi bir
indirim şu an itibarıyla üzerinde
çalıştığımız bir husus değildir.
Çözüm süreci Türkiyeyi gerçekten
güçlendirecek bir süreçtir.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman
niye kamuoyundan saklama kararı aldınız?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Keşke zamanımız olsa biraz
daha geniş bir şekilde konuşabilsek ama diğer arkadaşların
soruları olduğu için müsaade ederseniz öbür konuya geçeyim.
Şimdi, herhangi bir bina
yapılması veya herhangi bir projede
O projede, efendim işte,
kullanılan ürünlerin menşei vesaire bu konular Sayıştay
denetimine tabidir. Kesin hesapta da o rakamlar ortaya konulabilir ama Maliye
Bakanlığına saniye saniye hangi menşe, hangi, ne kullanılıyor
bilgisinin gelmesinin de zaten bir mantığı yok, gelse de
yönetilmesi anlamında yani onun takibi noktasında da çok fayda sağlayacağını
sanmıyorum.
Gazianteple ilgili sorulara gelince:
Tabii, takdir edersiniz ki birçok ilimizde mevcut statların yerine yeni
stat yapılması protokolleri yapıldı. Bu protokoller
yapılırken kamu bütçesinden bir
kaynak ayrılmadı. Bu daha çok TOKİye mevcut yerin
devredilmesi, bunun karşılığında TOKİnin
yapması
Şimdi,
Gaziantepte alternatif bir yer bir
şekilde sunulabilirse ona ilişkin değerlendirme farklı
olabilir ama şu an itibarıyla ben şunu söyleyemem çünkü sadece
Gaziantep olsaydı oturup hani, bir bakalım diyecektik; şimdi 20
küsur ilimizde, yanlış hatırlamıyorsam 25 ilimizde, bu
yönde yani mevcut statların yerine
başka statların ve çok daha pahalı bir şekilde yapılması
gündemde. O, yerel bir konu olmakla birlikte TOKİ boyutu var. Biz
TOKİye de kaynak aktarmıyoruz biliyorsunuz. Dolayısıyla,
TOKİ o zaman yeni stadı nasıl yapacak, bunu nasıl finanse
edecek? Bunun tabii ki tartışılması, konuşulması
gerekiyor.
Okul noktasında, ben de orada
milletvekiliyken gerçekten çok büyük çaba gösterdik. Belli mahallelerde o yer
sıkıntısı olduğunun farkındayım ama onun
çözümüne yönelik olarak da son dönemlerde özellikle hem hazine imkânlarını
devreye koyduk hem il özel idarenin işte biliyorsunuz artık
kalmadı ama eskiden varken- bütün imkânlarını nakde
dönüştürüp bu yönde çok ciddi okul çalışmaları
yapıldı ama ilave bir tabii ki çaba gerekiyorsa biz okul
noktasında hassasız. Gerçekten, yanlış
hatırlamıyorsam, 234 bin, 235 bin derslik yapmışız
2002den bu yana. Daha fazla ihtiyacımız var. O nedenle de birçok
ilimizde, biliyorsunuz, şimdi kampüsler hâlinde birtakım çabalar var.
O noktada da tabii ki üzerimize düşeni yaparız.
2002 sonuna ilişkin bir istatistik
sordunuz. Şu anda önümde yok ama bir sonraki seansta gelirse memnuniyetle
cevaplandırırım.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Sayın Bakan, o basit bir şey, siz bilirsiniz yani.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Hayır, hayır, şöyle: Tam
rakamı vereyim ben size. Tabii ki bir bilgim var ama sonra Cevap
doğru değil. dersiniz. Gereksiz yere bir tartışma
yaşamayalım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye,
diğer ülkeler gibi tabii ki IMFnin ortağı. IMF kaynakları
ucuz mu, pahalı mı piyasaya
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, bir iki dakika süre verelim Sayın Bakana, sorduğumuz
sorularla ilgili.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum.
Diğer yani piyasa kredi faizleri
diğer imkânlara göre ucuz mu, değil mi? O aslında size tahsis
edilen kotanın kaç katı borçlandığınız
Çünkü siz
borçlandıkça faizi artan bir mekanizma söz konusu. Dolayısıyla
eğer kastınız 2002-2003se bakmak lazım ama o dönemde
Türkiyenin piyasalara erişimi yoktu. Ben o dönemde Londradaydım ve
Türkiye piyasalardan borçlanamadığı için IMF devreye girdi.
Bir de şunu
unutmayalım: IMFnin sadece borç maliyetine bakmamamız lazım.
IMFnin borçları çok ağır şartlarla gelir. Şimdi, o
ağır şartların birçok boyutu vardır; ekonomik boyutu
vardır, siyasi boyutu vardır. Dolayısıyla Türkiyenin IMF
borçlarını tamamen ödemiş olması, AK PARTİ hükûmetleri
döneminde bu faslı kapatmış olması önemli bir
kazanımdır, her açıdan önemli bir kazanımdır,
aslında Türkiyenin bir sınıf atlamasıdır diye bakmak
lazım.
Şimdi, dış borca
ilişkin rakamı sordunuz. Kamu sektörünün dış borcu 2002
yılında 64,5 milyar dolar, Merkez Bankasını da eklerseniz
22 milyar dolar yani toplamda 2002 yılında Merkez Bankası kamu
sektörü anlamında burada arkadaşların verdiği rakama göre
86,5 milyar dolar. Bu rakam 2014 ikinci çeyrek itibarıyla merkezî hükûmet
için -yani kamu anlamında- 119,5 milyar dolara çıkmış,
Merkez Bankasının ise 22 milyardan 4,3e düşmüş,
toplamına bakarsanız 123,8 milyar dolara çıkmış.
Aslında dikkat ederseniz Türkiyenin kamunun dış borcunda fazla
bir artış yok, hatta kamunun rezervleri çok hızlı
arttığı için, Türkiye, dünyadan alacaklı hâle
gelmiştir. Türkiyenin net dış borcu en son baktığımda,
millî gelire oran olarak eksi yüzde 4,8 civarındaydı yani Türkiye bir
anlamda net dış varlığı, kamu anlamında
söylüyorum
Ha, özel sektörün borcu artmıştır ama özel sektörün
de varlıkları artmıştır. Bir rakam vereyim ben size:
Özel sektörün reel yatırımları reel olarak 2002yi 100
alırsanız 2013te -yanlış hatırlamıyorsam- 254e
çıkmıştı. Dolayısıyla özel sektörün
yatırımlarında çok ciddi, reel olarak da bir artış
olmuştur.
Şimdi
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
toparlayalım isterseniz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Özel
sektör borç rakamlarını verebilir misiniz Sayın Bakan.
BAŞKAN Bir sonraki maddede.
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, 5inci maddeye geçerken bir talebimiz olacaktı.
BAŞKAN Birleşime beş
dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 21.20
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
21.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
2015 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci maddeyi okutuyorum
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, Bütçe Kanunu Tasarısının 5, 6 ve Kesinhesap
Kanununun 3üncü maddesiyle ilgili grubumuzun bir Anayasaya
aykırılık iddiası bulunmaktadır. Bu konuda bir usul
tartışması açmak istiyoruz. Bu konuyu sizlerden de talep
ediyoruz. Şöyle ki Anayasamızın 163üncü maddesi merkezî
yönetim bütçesiyle verilen ödeneklerin ve miktarlarının Bütçe
Kanunuyla belirleneceğini amirdir. Ancak Bütçe Kanununun 5, 6 ve kesin
hesabın 3üncü maddesiyle bu anlayıştan ayrılarak Maliye
Bakanlığına ilgili diğer bakanlıkların
bütçelerine aktarma ve bütçede öngörülmeyen harcamalarla ilgili harcama yetkisi
verilmiştir. Bu, Anayasaya aykırıdır; bu bakımdan bir
usul tartışması açmak istiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Gök, öncelikle Komisyon ve
Hükûmet bir açıklama yapsın isterseniz ama ayrıca da bizim
Başkanlığın Anayasaya aykırılık nedeniyle
maddeyi görüştürmeme yetkisi bulunmamakta. Yani usul
tartışmasını açmamızdaki maksat nedir? Usul tartışması
açarız, açtığımızı kabul edelim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Başkanlığın Anayasaya aykırılık nedeniyle
maddeyi görüştürmeme yetkisi yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Biz bu konudaki
tartışmaların en azından kayıt altına
alınmasını
BAŞKAN Sayın Gök, buyurun
söz veriyorum.
Lehte, aleyhte?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Lehte.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Aleyhte.
RECAİ BERBER (Manisa) Lehte.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Lehte.
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Aleyhte.
BAŞKAN Lehte Sayın
Bostancı, buyurun.
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 5 ve 6ncı maddeleri ile
2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesinin -Anayasaya
aykırılık iddiasıyla- görüşülmesinin İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hususunda Başkanın
tutumu hakkında
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bütçe daha önceki
bütçelerde olduğu gibi o çerçevede, usulüne uygun bir şekilde
hazırlanmıştır. Anayasa madde 163 bütçede yapılacak
artışlara ilişkin bu husustaki yetkiyi Bakanlar Kuruluna
vermemektedir. Böyle bir artış öngörüsü yoktur; sadece Komisyondan da
geçtiği şekliyle bütçedeki rakamlar çerçevesinde Maliye
Bakanlığına verilen bir yetki vardır ki bu, 163le herhangi
bir çelişki oluşturmamaktadır. Dolayısıyla Anayasaya
aykırılık söz konusu değildir, bu iddia geçerli
değildir. Başkanlığınızın takdiri Anayasaya
aykırılık iddiasını reddetme doğrultusunda
olduğunda geçmiş yıllardaki uygulamalar esasında
tutarlı ve aynı çizgide bir uygulama yapılmış
olacaktır.
Bu vesileyle, bu konunun çok fazla
detaylandırılmasını gerektiren bir durum olduğu
kanaatinde değilim fakat biraz önce sanata ilişkin
yapılmış olan tartışma hususuna iki cümle eklemek
istiyorum. Sanat hakikaten çok önemlidir. Sanatın tarihçesini
anlatmayacağım. Avrupada aristokrasi ve burjuvazi sanatı
desteklemişlerdir. Bizde de Osmanlı sarayı desteklemiştir
çünkü bizde burjuvazi, aristokrasi yok. Cumhuriyet kurulduktan sonra da merkezî
Hükûmet desteklemiştir. Ancak bizde sanatın şöyle bir rolü
olmuştur ki bu da halkta ciddi bir alerji doğurmuştur: Milleti
bir bakıma adam etmek isteyen merkezî elitler sanatı da bir politik
araç olarak kullanmak istemişlerdir,
halkı terbiye etmenin bir aracı olarak görüp sanatı
politikleştirmişlerdir. Bu da halkta tarihsel seyri içerisinde bir
alerji doğurmuştur. Esasen günümüzde de bazı çevrelerde,
bazı kesimlerde hâlen bu geleneğin izlerini görmekteyiz.
Tartışma bu çerçevede yürüyor yoksa ne Batıdaki
sanatçılarla Bachla, Beethovenla, Mozartla, Çaykovskiyle, Chopinle ne
Perulu sanatçı, halk sanatçısı Yma Sumacla ne Pakistanlı
sanatçılarla, dünya halklarının sanatçılarıyla
kimsenin bir derdi olmaz. Sanata da her zaman çok
saygılıyızdır. Sanatın politikanın bir aracı
olarak kullanılması, bir terbiye ve tedip unsuru olarak
kullanılması yanlıştır. Esasen böyle
kullanıldığında da insanların gösterdiği o sivil
tepkiyi anlamak gerekir. Meseleyi bu çerçevede değerlendirmek daha
doğru olur kanaatindeyim.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aleyhte söz isteyen Bülent
Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, çok basit bir şekilde
anlatmaya çalışacağım, çok teknik bir konu. Şöyle:
Anayasanın 161 ve 163üncü maddeleri bu konuyu düzenlemiş,
kısaca demiş ki: Bütçenin hazırlanması, sunulması,
denetlenmesi kanunla olur. Bütçede öngörülmeyen herhangi bir ödenek
dışı harcama da yapılamaz. Buna istinaden de 5018
sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu çıkmış, bu
zaten sizin döneminizde çıktı, iktidarınızın döneminde
çıktı. Burada Anayasaya göre bir çerçeve belirlenmiş.
Nasıl yapılacağı, bütçenin nasıl sunulacağı,
nasıl denetleneceği ve nasıl izleneceği çok açık bir
şekilde bu kanunda var. Biz her sene bütçe kanununa bir madde ilave
ediyoruz. Biraz önce bahsettiği gibi Levent Beyin 5inci madde,
6ncı madde ve Kesin Hesap Kanununun 3üncü maddesiyle kısaca bu
5018deki Kanunu deliyoruz her sene. Maliye Bakanlığına -tabii
ki olağanüstü durumlar olabilir- 5018 sayılı Kanun zaten yetki
veriyor. Olağanüstü durumlarda Maliye Bakanının, Maliye
Bakanlığının şu şu şu yetkileri vardır.
diyor. Ödenek üstü harcama yapabilir. diyor. Yedek ödenek kullanabilir.
diyor. Bunları söylüyor ama belli sınırlar dâhilindedir diyor
bu. Biz her sene Bütçe Kanunuyla bu sınırları
aşıyoruz. Anayasaya göre çıkarılmış bir kanunu
deliyoruz, Anayasaya aykırı işlem yapıyoruz her sene.
Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı da burada, bunun için
hukukçu olmaya da gerek yok. Çok açık bir şekilde Anayasaya
aykırı işlem yapıyoruz. Şimdi, bu konuyu Anayasa
Mahkemesine götürmemize de gerek yok. Burada, sizlerin bunu dikkate
alması, buna göre bizim işlem yapmamız lazım. Yoksa Anayasa
Mahkemesine götürdüğümüzde bu açık bir şekilde bir işlem,
iptal edildiğinde büyük sorun olacak, büyük sıkıntı olacak.
Bu konuda başlangıçta sizi uyarmak istedik, 5inci madde görüşmeleri
başlarken, daha sonra sorun olmasın istedik, konu budur.
Sayın Naci
Hocamın biraz önce söylediği konuyla ilgili olarak da şunu
söyleyeyim. Sanat evrenseldir, sanatımızın bütün dünyaya
şamil olmasını isteriz, sanatçımızın bütün dünya
tarafından kabul edilmesini isteriz. Sanat evrensel olmalıdır.
Bizim evrensel bir sanatçımız
Bununla ilgili olarak Binnaz Hoca da
konuşması sırasında bazı hususları belirtti. Bunu
siyasi bir tarafa çekmeye gerek yok, siyasi bir konu değildir; sanatla
ilgili bir konudur. Önünün açılmasını, sansürün
kaldırılmasını, sıkıntıların bu konuda
ortadan yok edilmesini arzu ettik, sadece bunu belirttik, Hocam da bunu
belirtti. Konu bunlardan ibarettir.
Çok teşekkür ediyorum efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Recai Berber, Manisa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabii, gecenin
bu saatinde bütçe görüşmelerinde yorgun düşmüş bir vaziyette
usul tartışmasında Komisyonumuzda uzun uzun
tartıştığımız bir konunun tekrar gündeme
getirilmesi, hakikaten, dedikleri gibi herhâlde sadece kayıtlara geçsin
diye. Ama, Komisyon tutanaklarına bakarsanız orada çok uzun bir
şekilde kayıtlara geçmişti.
Ben de çok kısa bir şekilde,
özellikle, Bülent Bey teknik anlattı, ben de onu söyleyeyim. Esasen,
Anayasamızın 163üncü maddesi Parlamentonun bütçe hakkıyla
ilgili bir husus. Yani, biz Parlamento
olarak bütçe kanunu yaparken harcama limitini belirliyoruz. Bütçe şu
rakama bağlanmıştır: 473 milyar yaklaşık. Bunun
üstünde harcama yetkisi ne Maliye Bakanlığına bu kanunla
verilebilir ne de Bakanlar Kuruluna verilebilir. Zaten böyle bir yetki yok.
Bunun tartışması yok.
Burada özellikle -geçmiş
yıllardan beri uygulanan- 5018i delmeye yönelik. filan deniliyor. 5018
sayılı Kanun da bir kanun, Bütçe Kanunu da bir kanun, yine Parlamento
tarafından Maliye Bakanlığına yetki veren bir kanun, bir
madde. Dolayısıyla, burada bir kanunun ötekine üstünlüğü filan
söz konusu değil.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Bütçe Kanununun 5018e aykırı olmaması lazım
Başkanım.
RECAİ BERBER (Devamla)
Aykırı da değil.
Şöyle -zaten sizin bu
eleştirileriniz sayesinde diyeyim- burada düzeltelim. Maliye
Bakanlığının ödenek aktarımları için ek
ödenekleri almak suretiyle diğer kurumlara aktardığı
ödenekleri ödenek aşımı şeklinde
yorumladığınız için bu yıl doğrudan doğruya
5inci maddede ve 6ncı maddede özellikle Maliye Bakanlığı
şu yetkiyi alıyor: Ben Maliye Bakanlığına bu
ödenekleri almayayım, dolayısıyla ek ödeneklerde bir
artışa yol açmayayım
Siz dediniz: 37 milyar geçen sene ödenek
fazlası harcama yapmış Maliye Bakanlığı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayıştay dedim.
RECAİ BERBER (Devamla)
Sayıştay da bunu işte, böyle eleştiriyor, 5018den bakarak
eleştiriyor. Hâlbuki geçen sene çıkardığımız bir
de kanuna baksa, Bütçe Kanununa baksa bu eleştiriyi yapmasına gerek
kalmayacak. Tabii, sizin bu eleştiriniz doğrultusunda,
Sayıştayın eleştirisi doğrultusunda bu yıl
doğrudan doğruya Maliye Bakanlığı şu yetkiyi
alıyor: Bu ödenekleri ben ödenek fazlası olarak ilgili kurumlara
kendi uhdeme almadan aktaracağım. diyor. Yetki bundan ibaret.
Dolayısıyla, ne ödenek aşımı söz konusu ne de Maliye
Bakanlığına ya da Bakanlar Kuruluna, Anayasaya aykırı
olarak, bütçede gideri fazlalaştıracak şekilde, gideri
artıracak şekilde bir yetki vermesi söz konusu değil. Bunun da
böyle basit ve net bir şekilde anlaşılmasında yarar var.
Ama katkılarınızdan dolayı yine teşekkür ediyoruz.
Sayıştayın görüşleri doğrultusunda zaten bu Bütçe
Kanununda gerekli düzenleme yapıldı.
Ben, Başkanlık
Divanının da, Başkanlığın da takdir yetkisini
herhâlde bu şekilde kullanacağını düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanının, bu tartışmaların iş
olsun anlamında buraya taşınması konusuna
değinmesinin normal olmadığını söylüyorum; burada iş
olsun diye hiçbir şeyin konuşulmadığını siz de
bizden daha iyi biliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tabii ki
Bütçe Kanununun 5inci maddesi personel giderlerini karşılamada,
yedek ödenek aktarmada, yatırımları hızlandırma
ödeneğini yine değiştirmede, doğal afet giderlerini karşılama
ödeneği konularında aktarma yapma yetkisini Maliye Bakanına
vermeyi öngörüyor. Ancak, çok iyi biliyorsunuz ki Sayıştay
raporlarında en çok bahsedilen konulardan birisi, kamu kurum ve
kuruluşlarında maalesef ödenek üstü harcamaların
yapıldığı kayıtlara geçmiş ve bu ödenek üstü
harcamaların 5018 sayılı Kanunu ruhen ve uygulama
aşamasında deldiğini ifade etmektedir. Ne yazık ki
Sayıştay yöneticileri de buraya gelecek olan bu detay raporlarda bu
konuları keserek aktarmışlardır çünkü elde kesin raporlar
var. Onun için, bu konunun yeniden tartışılıp
değerlendirilmesi ve Anayasanın, benden önceki değerli
konuşmacıların da ifade ettiği gibi, 161inci maddesindeki
Bütçenin hazırlanması ve uygulanmasına yönelik hükümlere, yine
163teki Bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarıyla
ilgili hükümlere uygun olması lazım. Burada bakanların
Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu
kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.
Yine bakanlara bu konuda yetki verilemez hükmü amirdir. Bu kapsamda konunun
değerlendirilerek söz konusu itirazın yerinde olduğunu ve
Başkanlığın tutumunu buna göre düzenlemesi gerektiğini
ben de ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
bilindiği üzere, İç Tüzükün 38inci maddesine göre, komisyonlar,
kendilerine havale edilen tasarı veya tekliflerin ilk önce
Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Komisyon
Anayasaya aykırı gördüğü tasarı ve teklifi maddelerine
geçmeden reddetmek zorundadır. Plan ve Bütçe Komisyonu Bütçe
Tasarısını Anayasaya aykırı görmeyerek raporunu
Başkanlığımıza intikal ettirmiş ve tasarı
hâlen görüşülmektedir. Genel Kurulda Anayasaya aykırılık
iddialarının dile getirilmesi mümkün olup Genel Kurul Anayasaya
aykırılık iddialarını ciddi görerek maddeyi
reddedebilir.
Yine İç Tüzükün 84üncü maddesine
göre teklifin belli bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi
sırasında Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle
reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden önce oylanır. Bu çerçevede,
Başkanlığımızın Anayasaya aykırılık
nedeniyle maddeyi görüşmeme yetkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple
maddenin görüşülmesi konusundaki tutumum devam etmektedir.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer
Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi okutuyorum:
Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler
MADDE 5- - (1) Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin
yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde, ilgili
mevzuatının gerektirdiği giderler için "Personel Giderleri"
ve "Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri" ile
ilgili mevcut veya yeni açılacak tertiplere, Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde yer
alan ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek Ödenek:
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer
alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05)
ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu
hâllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma
yapmaya,
(3)
Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer
alan ödenekten, 2015 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyularak, 2015
Yılı Yatırım Programının uygulama durumuna göre
gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların
hızlandırılması veya yılı içinde gelişen
şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa
yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin
artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine
ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,
(4) Doğal Afet
Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 tertibinde yer
alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler açısından
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmek
kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin her türlü doğal afet giderlerini karşılamak
amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine aktarmaya, Maliye
Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Umut Oran, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Oran. (CHP
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Ve Sosyalist
Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı.
CHP GRUBU ADINA UMUT ORAN
(İstanbul) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bütçenin dışında
bir anlam daha var. Tam beş yıl önce haysiyet cellatları Yarbay
Ali Tatarı aramızdan aldı. Öğlen acılı ailesiyle
mezarı başındaydık.
Sayın milletvekilleri, geciken
adalet adalet değildir. Tersini savunan varsa, cesareti de varsa gitsin
Satı Ananın gözlerinin içine baksın.
Biz bugün mezar başındayken
bir şey daha oldu. Hükûmet faşizmi kanunsuz emirlerle ana muhalefet
partisinin yani bizim Cumhuriyet Halk Partimizin İstanbul İl
Binasına baskın düzenledi. Sadece İstanbul değil, mahkeme
kararı olmadan dün Aydında, bugün Sakarya, Kocaeli, Denizli,
Ispartada il binalarımızda kanunsuz emirlerle arama hakları
olmadan arama yaptılar. Bu ülkede hukuk kalmamıştır, adalet
de kalmamıştır. Ulu Önder Atatürkün dediği gibi: Adalet
gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet hâlinde varlığı
kabul olunamaz. Siz isteseniz de istemeseniz de biz bu ülkede üstünlerin
hukukunu yıkacağız ve hukukun üstünlüğünü egemen
kılacağız.
EŞREF TAŞ (Bingöl) Biz
zaten onu yapıyoruz, tam onu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz de istiyoruz
onu.
UMUT ORAN (Devamla)
Sayın milletvekilleri, bu bütçe -konuşuluyor bir haftadır-
halkın, emekçinin, emeklinin, işçinin, çiftçinin,
çalışanın bütçesi değildir. Memura 3+3 zam yapan, asgari
ücreti böbürlenerek 30 lira artıran AKP Hükûmetinin bütçesi ancak bu kadar
olur. Sizin bu hazırladığınız 13üncü bütçe daha önce
hazırladığınız 12nciler gibi halkın değil,
rantın, talanın, yandaşa dağıtılan
milyarların bütçesidir. Sayın Hükûmet, sayın milletvekilleri; bu
bütçenin Türkiye'ye hiçbir faydası yoktur, Türkiye'yi bir santim bile
ileri taşımaz. Hükûmetin içinde yer almakla övündüğü G20
ülkeleri ile aramızda baktığınız zaman uçurumlar var. Biz
G20de daha evvel 16ncıydık, 17nci olduk evvelki sene, bu sene
19uncuyuz, neredeyse küme düşeceğiz yani G20 listesinden
aşağıya doğru kayıyoruz.
Bakın, kişi
başı gelirde 65inci sıradayız. Gelir adaletsizliğinde
dünyada 2nci, Avrupada 1inciyiz. Dünyada demokrasi endeksinde 89uncuyuz.
Kadın-erkek eşitliğinde 120nci, basın özgürlüğünde
134üncü, İnternet özgürlüğünde 65 ülke içerisinde 43üncüyüz. Hâlâ
5,5 milyon işsizimiz, yoksulluk sınırı altında
yaşayan 29 milyon vatandaşımız var. İş
kazalarında Avrupa 1incisi, dünya 3üncüsüyüz.
Sonuç olarak ekonomik
alanda ne yaparsanız yapın, insan haklarında, demokraside,
özgürlüklerde Türkiye G20ye giremezse tam anlamıyla ilerleme
sağlanamaz. Bu karanlık tablodan kurtulmanın bir tek yolu var:
Kadına, çocuğa, eğitime yatırım yapmak. Ama,
baktığınız zaman, maalesef Kadın- erkek eşit
değildir. diyen, Kadın en az 3 çocuk doğurmalı. diyen,
Kadın evde otursun, çocuk baksın. diyen anlayışla
çalışma hayatında kadınlarımızı da
sıfırladınız.
2014 yılında
kadın işsiz sayısında yüzde 30 artış var. Bu
oran, üniversiteli kadın işsiz oranında
baktığınız zaman yüzde 70 artışa tekabül ediyor.
Umudunu yitiren, iş aramayanlarla beraber aslında kadınlarda
gerçek işsizlik yüzde 26larda.
Bu arada, işsizlik dediğimiz zaman
aklımıza çalışanlar geliyor. Bu maddeyle personel giderleri
için de yedek ödenek ayrılıyor. Bu, AKP Hükûmeti için normal. Maliye Bakanı da
haklı. Torpille, adam kayırmakla o kadar çok personel
alınıyor ki kimin, nereden, hangi işe girdiği belli
değil ve bu torpilli personele ne ödenek ayırmak gerektiğiyle
ilgili şu anda hiçbir şey belli değil tabii. Ne zaman, nereden,
ne talimat gelecek belli değil. Demokrasinin bütün
kurallarının işlediği, fırsat eşitliğinin
yaşandığı bir ülkede böyle bir şey kabul edilemez.
Ayrıca, bu maddede
yatırımları hızlandırma ödeneği bütçeye de
konuluyor. Açıkçası insan ilk başta seviniyor, Ne güzel,
yatırımlar tamamlanacak, vatandaşın yüzü gülecek. diyoruz.
Ama, baktığınız zaman kazın ayağı öyle
değil.
EŞREF TAŞ (Bingöl)
Vatandaşın yüzü gülmese oyunu bize vermez.
UMUT ORAN (Devamla)
Yatırım deyince sizin aklınıza kaçak saraylar,
boğaza nazır Vahdettin köşkleri, uçan saraylar geliyor.
Tasarruf deyince de sizin aklınıza plaket masraflarını
kısmak geliyor. Burada iyi niyet yok, burada samimiyet yok.
Vatandaşın derdine derman olacak yatırımlar ortada yok.
Buradaki ayrılacak paraların kaçak saraya ve 12nci
Cumhurbaşkanının sonu gelmeyen isteklerine, bitmeyen
masraflarına, dolayısıyla örtülü ödeneğe
aktarılacağını hepimiz biliyoruz.
Ben, ayrıca -Maliye Bakanı
burada değil- bir çağrıda bulunmak istiyorum. 12nci
Cumhurbaşkanı her ağzını açtığında
ekonomi tepe taklak gidiyor. Yatırımcı önünü görsün diye bence
Sayın Maliye Bakanı RTE endeksi yayınlasın, aksi takdirde
ekonominin hâline baktığınız zaman harap. Bakın,
dövizdeki 1 kuruşluk artış dış borcumuzu 4 milyar lira
artırıyor. Sadece 18 Kasım-18 Aralık tarihlerine
bakın, dış borcumuza 58 milyar liralık ek fatura geldi.
Sayın Erdoğan konuşuyor, döviz artıyor.
Bu arada şunu da ifade etmek
isterim: Hükûmet son günlerini yaşıyor, benden uyarması. 12nci
Cumhurbaşkanı ocak ayından itibaren Bakanlar Kurulunu
toplayacak, kendi kabinesini kurmaya başladı bile. Buradan AKP
bakanlarını uyarıyorum, paralel, paralel dediniz ama tam da
içinizden yepyeni bir paralel hükûmet çıkıyor, haberiniz olsun
Sayın Bakan.
HAMZA DAĞ (İzmir) Kendin
bile inanmıyorsun ha!
EŞREF TAŞ (Bingöl)
Anayasaya bak, Anayasaya!
UMUT ORAN (Devamla) Sayın
milletvekilleri, bırakın Anayasaya bakmayı da bütün bunlar
neden oluyor biliyor musunuz? Yolsuzluktan oluyor. Yolsuzluk habis bir ur gibi
Hükûmeti içten çürütüyor. Merak etmeyin yolsuzluğun panzehri var.
Bakın yolsuzluğun panzehri, siyasi etik ve siyasi ahlak. Hükûmetin
işine gelmiyor ama sizin parti programınızda -buradaki
milletvekilleri de biliyorlardır- yolsuzlukla mücadele edeceğinize
dair sizler söz vermişsiniz. İşte size samimiyet testi, 17
Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının yıl
dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, Siyasi Etik ve Ahlak Yasa
Teklifini verdik 17 Aralıkta. Hadi hep beraber çıkartalım bunu.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tam 3 dönemdir, on dört yıldır bu
yasayı çıkarmak için çabalıyoruz. Buradan Sayın
Davutoğluna sesleniyorum, eğer yolsuzlukla mücadele konusunda
samimiysen, temiz siyaset, dürüst yönetim, açık toplum istiyorsan gel bu
yasayı 17-25 Aralık yolsuzlukla mücadele haftasında hep beraber
çıkartalım ve siyasete güveni yeniden inşa edelim. Kanun burada.
Bakın ne dedim biraz evvel, üç dönem geçmiş; 22, 23, 24.
RECEP ÖZEL (Isparta) O kanun teklifi,
kanun değil o.
UMUT ORAN (Devamla) Tam on dört
yıl geçmiş. Her seferinde dedik ki: Gelin beraber bu siyasi etik
yasasını, siyasi ahlak yasasını, siyasette dürüstlüğü
hep beraber çıkartalım. Hadi buyurun çıkartalım, ne
duruyorsunuz? İşte kanun, işte Meclis, işte muhalefet,
hodri meydan. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul)
Çıkartırsak Anayasa Mahkemesine gidebilirsiniz, o ihtimal var.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli
Milletvekili.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Ayhan.
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın konuşmacı, grubumuza dönük olarak AKP Hükûmeti
faşizmi şeklinde bir ifade kullanmıştır. Faşizm
sözlerinin toplam bağlamında...
LEVENT GÖK (Ankara) AKP demedi
canım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Hükûmet kimin Hükûmeti? AKP Hükûmeti. Kendi ifadesi de oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Devletin
hükûmeti ya, nereden çıkarıyorsun?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) AKP
Hükûmeti değil, Türkiye Hükûmeti.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Kendi ifadesi de oldu. Faşizm, gündelik dilde akademik bir
tartışma unsuru olarak değil, hakaret ve suçlama unsuru olarak
kullanılmaktadır. Bu çerçevede söz hakkı talep ediyorum.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Yasama
yürütmeyi mi savunacak şimdi?
BAŞKAN Tutanaklara geçti zaten
Sayın Bostancı.
Saat 22.00, lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
bakanlar cevap verirler ona efendim, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Ayhan,
buyurun.
UMUT ORAN (İstanbul) Bir söz
alabilir miyim, affedersiniz?
BAŞKAN Lütfen Sayın Oran.
FATİH ŞAHİN (Ankara)
Ya, bir şey demedi, söz vermedi, siz niye istiyorsunuz?
UMUT ORAN (İstanbul) Sözümün
arkasındayım, AKP faşizmini tekrarlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oran...
UMUT ORAN (İstanbul) Çünkü
İstanbul İl Binamız AKP İstanbul İl
Başkanlığı tarafından basıldı.
BAŞKAN Sayın Oran,
lütfen...
RECEP ÖZEL (Isparta) Mahkeme
kararı var ama onda. Mahkeme kararı yok. dedin, mahkeme kararı
var onda.
BAŞKAN Sayın Ayhan
konuşsun, söz vereceğim.
Buyurun Sayın Ayhan.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tasarının Gerektiğinde kullanılabilecek
ödenekler başlığı altındaki 5inci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede personel giderlerini
karşılama, yedek ödenek, yatırımları
hızlandırma ödeneği, doğal afet giderlerini
karşılama ödeneği var. Sonuncusunu yani doğal afet
giderlerini karşılama ödeneğini dışarıda
bırakırsak diğerlerinin burada yer alması, bütçe kanununda
yer alması hususu uygulamada bir pratiklik getirme açısından bir
fayda sağlayabilmekle beraber, ancak bunun 5018 sayılı Kanunun
ruhuna aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum. Neden? Çünkü, yatırımları
hızlandıracaksanız, eğer ilave ödeneğe
ihtiyacınız varsa, demek ki yerini bilmiyorsunuz, nereye
koyacağınızı bilmiyorsunuz; birincisi bu. İkincisi,
önceliklerinizi bilmiyorsunuz. Sonra, biraz önce Sayın Bakana iki defa,
iki maddede de sordum Buradan ak saraya ödenek verildi mi? diye, cevap
alamadım. Belki Zaman yetmedi. diyebilir ikisinde de ama... Özellikle
sormak istediğim husus şuydu: Ben 1980den beri bütçeyle
uğraşan bir insanım. Bu yatırımları
hızlandırma, yedek ödenek vesaire, her zaman bütçelerde olagelen
şeyler -5018 sayılı Kanun sonradan çıktı- ama bu olay
çok hassasiyeti olan hususlarda... Biraz önce Sayın eski Maliye
Bakanımızla da görüştüm yani barajların tamamlanmasına
çok az bir şey, ödenek yetmemiş, hemen devreye alacaksınız,
enerji projeleri vesaire, çok ihtiyaç hasıl olan hususlarda
kullanılmak üzere bu maddeler kullanılırdı eskiden. Yüksek
Planlama Kurulundan, Planlamadan da ne vardı? Buna onay verilirdi,
konuşulurdu.
Şimdi, tabii, buraya
baktığınız zaman, ben olayın ciddiye alınıp
alınmaması hususuna biraz üzüldüm. Burada ben yanlış
anlamadıysam -ki benden önce bizim sözcümüz, arkadaşımız
konuşurken ifade etti- iş olsun kabilinden burada birtakım,
usulle ilgili görüşmelerin yapıldığı hususunun
zikredilmesi veya buna yönelik bir şeylerin ifade edilmesi hiç hoş
olmadı.
Bir diğeri, Sayıştayla
ilgili husus. Zaten Sayıştayla ilgili hususta benim şahsen çok
üzüntü duyduğum, tapelerden ortaya çıkan, Sayıştay
mensuplarının, uzmanlarının, yöneticilerinin neresinin
nasıl kırık olduğuna varan sözler hakikaten son derece
nedir? Üzüntü vericidir. Sayıştay, haddizatında, bu ülkenin
hakikaten kurumsal yapısı fevkalade güçlü bir organizasyonu idi.
Ancak, son yıllardaki değişiklikler ve uygulama biçimi bunu ne
yaptı? Sıkıntıya soktu.
Diğer hususlara gelince: Zaten
personel giderleriyle ilgili hususları yandaş sendikalarla,
verdiğiniz bir ücretle bağlıyorsunuz, bunda hiçbir
sıkıntınız olmuyor. O zaman, böyle bir personel giderine
neden ihtiyacınız var? Kendiniz de sıkıntı
duyuyorsunuz Bunu karşılayamam. diye. Bu daha önce vardı, yok
değildi. Bu açıdan da ben Hükûmeti çok büyük bir tenkide maruz
bırakmayacağım.
Yalnız, şöyle bir husus var:
Hükûmetin ekonomi kadrosunda bir arıza var. 2017 yılı millî
gelirini 970 milyar dolar olarak Sayın Başbakana
açıklattılar; bakanlar arkasına, yanına dizildiler, bunu
söylediler. Fakat daha önce hedeflere baktığınız zaman,
orada da 2018 yılı için millî geliri 1,3 trilyon diye ifade
ettirdiler. Şimdi, bu aradaki çok büyük farkı, hem de G20ye
giderken, G20nin liderliğini alacakken
Dünyanın neresine giderseniz
gidin, eğer Bu hataydı, biz bunu yanlış söyledik, revize
edeceğimiz bir rakamdı. diye tevil yoluna değil, gerçekten
ifade etmiyorsanız yurt dışında hafife alırlar, adama
deli derler. Ben, şahsen böyle
bir şeyi Sayın Başbakana, Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanına yakıştırmam. Neticede Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanı. Olayı bu türlü değerlendirdiğinizde
gerçekten ekonomi yönetiminde çok büyük arıza olduğunu ifade
edebilirim.
Sayın Bakan, belki alanınız veya
değil ama şunu ifade etmek
istiyorum, Maliye Bakanı olsa soracaktım: Gerçekten, bu faiz
meselesinde Hükûmetin, içindeki problemi, Hükûmetin, ekonominin farklı
kanadındaki insanların faizler konusundaki düşüncelerini
netleştirmesi lazım. Farklı düşünebilirler ama biri, Merkez
Bankası Başkanını sokakta odunla dövmedik hâle
bırakacak, bir başkası da farklı şey söyleyecek.
Bunun, Türkiye'nin yurt dışında güvenilirliğine ekonomik
anlamda bakılması açısından çok büyük
sıkıntılar ortaya koyacağını söyledim.
Ben burada geçen, Ekonomi Bakanına söyledim. Sizden
iki önceki bakan da Merkez Bankasıyla aynı şekilde didişti,
söyledi, faiz diye diye gittiler dedim. Bana oradan laf atıldı, dedi
ki: Faiz lobisi götürdü. Hâlbuki önceki bakanı -ben dedim, siz
biliyorsunuz, ben tekrar etmek istiyorum- faiz lobisi götürmedi ama ne
lobisinin götürdüğünü sizlerin takdirine bırakıyorum. Gecenin bu
saatinde farklı farklı konuşmanın bir anlamı yok.
Benim sizden hassaten ricam Sayın Bakan, bu konuda
Hükûmetin ciddiyeti ele alması lazım. Bakın, ne kadar
hassasiyetle rakamlar nereden nereye çıkıyor? Şimdi,
akşamın bu vaktinde rakamlara boğmak istemiyorum ama
baktığınız zaman, sizin 2015 yılı makroekonomik
hedeflerinizin şimdiden kadük olduğunu çok net ve açık bir
şekilde söyleyebilirim.
Hangi hedefler? diyeceksiniz? Enflasyon, işsizlik
Başka ne söyleyeceğiz? Faizde ne diyorsunuz bilemem, onu siz
arkadaşlara aktarın ama bunun dışında da
baktığınız zaman, gerçekten büyüme zaten hangi aşamada
görüyoruz, büyümenin ne hâle geldiğini görüyoruz. Büyümenin bu duruma
düşmesi işsizliği ne yapar? Yukarı doğru çeker, bunu
zaten herkes bilir. Ben mart ayında söyledim düşük büyümeyle çift
haneli işsizlik gelecek diye. Yani biz burada konuşurken ileriki
aşamalarda bizim söylediklerimizin de kamuoyu tarafından ve ekonomi
çevreleri tarafından test edildiğini, edileceğini biliyoruz.
Dolayısıyla bu hâle geleceğini biliyorduk ve onun için bugün
tekrar geri dönüp baktım ne dedik, ne diyeceğiz diye.
Söylediklerimize inanmadınız ama söylediklerimiz oldu. Bugün
enflasyonla ilgili geldiğiniz nokta, işsizlikle ilgili
geldiğiniz nokta, faizlerle ilgili geldiğiniz nokta, büyümeyle ilgili
geldiğiniz nokta
Diğer ekonomik verilerle baktığınız
zaman
Biraz vergiyle ilgili, harcamalarla ilgili konuşacaktım ama
sizin alanınızın biraz dışında, ben Sayın
Maliye Bakanı geldiğinde onları söylerim ama bir şeyi
sordum: Bu yatırımları hızlandırma ile yedek ödenekten
eğer bu kaçak saraya, ak saraya, şaşaaya kaynak aktardıysan
vicdanen rahat mısın, Ermenekteki çocuğu madende vefat eden
amcanın o ayakkabısını gördükten sonra? Bunu sormak
istemiştim. Yoksa bizim işi ekonomik anlamda, ekonomik boyutuyla
herkesten daha iyi sayın bakanlarla tartışacağımızı,
onlara neler söyleyebileceğimizi gerek sizin grup gerek bürokrasi gerek
kamuoyu bilir ama üzüldüğüm nokta, gerçekten bu paraların milletin
parası olduğu. Milletin durumu gerçekten bildiğiniz gibi
değil, sıkıntılı. O kaçak saraya harcadığınız
para Ermenekte, Somada özel odalar yapılarak insanların
hayatlarının tasarruf edilmesine, korunmasına neden olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Bunu
ifade etmek istiyorum.
Ben önümüzdeki maddelerde de
konuşacağım, o zaman da diğer hususlara
değineceğiz inşallah.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
İyi akşamlar diliyorum
herkese, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bostancı, sataşma
nedeniyle iki dakika söz verdim. Gerekçesini biraz önce izah etmiştiniz
zaten.
Buyurun.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Umut Oranın 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
değerli konuşmacı Sayın Umut Oran bugün bir
mezarlıktan geldiğini söyledi ve duygulu bir ses tonuyla
mazlumiyetten ve mağduriyetten bahsetti. İnsanların mağdur
olup olmadığına ilişkin tartışma bir tarafa,
eğer bir mağduriyet hissi varsa bunun her yerde olduğu gibi
Meclis kürsüsünden de ifade edilmesini sonuna kadar destekleriz. Bu ülkede
insanların kendilerini mağdur hissettiklerinde bunu dile getirmeleri
bir haktır, bunu destekleriz, buna sonuna kadar hak veriyorum ama
peşinden AKP faşizmi, AKP Hükûmeti faşizmi gibi, ne akademik
ne de siyasi olarak bir yere oturmayan bir sözün sarf edilmesini de üzüntüyle
karşılarım. Çünkü, faşizme ilişkin
tartışmayı bir kenara bırakıyorum, İtalyan
faşizmi, Alman faşizmi, nasyonal sosyalizm vesaire ama 9 seçimdir
seçim kazanan bir siyasi parti, bir iktidar bu seçimleri kazanıyor ve buna
karşı suçlama faşizm olarak dile getiriliyorsa buradaki varsayım
şudur: Türk halkı baskıya boyun eğer ve gider, korkusuyla
oy verir. Oysaki Türk halkı hiçbir şekilde hiçbir zorbalığa
baş eğmez. İstiklal Marşında da söylendiği gibi,
CHPli arkadaşlar da çok iyi bilirler, Hangi çılgın bana zincir
vuracakmış? Şaşarım! diyen bir millettir.
Dolayısıyla, burada korku ve baskı değil, kalbini
verdiği ve kendisini temsil ettiğine inandığı bir
siyasi heyetin, bir liderin arkasında da sonuna kadar durur, CHPli
arkadaşların görmesi gereken budur.
İnsanların kalbini
kazanacaksınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yoksa kendi kaybetme gerekçelerinizi başkalarına
yönelik suçlamalarla telafi ettiğinizde, telafi etmeye
çalıştığınızda netice elde edemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ayrıca,
bir hususu da bahsedeyim. Bu parti binalarındaki aramalar mahkeme
kararlarıyla oluyor, hukuksuzlukla değil, mahkeme kararıyla
oluyor. Yasa dışı faaliyetlere ilişkin hukuk çerçevesinde
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Bostancı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Arama da
değil, yasa dışı pankartlar iniyor.
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oran.
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın
Bostancı, suçlama dedi. O konuda açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN Ne suçlaması? Söylemedi
öyle bir şey.
UMUT ORAN (İstanbul) Hayır,
benim suçlama yaptığımı söyledi.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Ne
yaptı, iltifat mı etti?
BAŞKAN Hayır, hangi
sözlerle size sataştı, bir izah edin Sayın Oran. Sonuna kadar
dinledim, herhangi bir sataşma söz konusu değil.
UMUT ORAN (İstanbul)
Sataşma demiyorum, sadece benim söylediklerimi farklı bir
şekilde suçlama olarak niteledi.
BAŞKAN Hayır efendim. Ne
söyledi de farklı oldu Sayın Oran? Konuşmayı sonuna kadar
dinledim ben. Size söz verecek herhangi
UMUT ORAN (İstanbul) Benim
faşizm
BAŞKAN Şimdi,
karşılıklı konuşma usulümüz yok Sayın Oran, bunu
biliyorsunuz.
UMUT ORAN (İstanbul)
Açıklama getireyim ama.
BAŞKAN - Ama, o şekilde
istiyorsunuz. Sataşma var mı? Yok. Onu siz de söylüyorsunuz
sataşmanın olmadığını.
UMUT ORAN (İstanbul) Ama, orada
haksız bir itham var. Yani, suçlama diye söylenen haksız bir itham
var.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Oran,
teşekkür ediyorum efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, bir dakika yerinden bir açıklamada bulunsun sayın hatip,
tartışmayı sonlandıralım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Yapsın efendim.
BAŞKAN Sayın Oranın
gönlü olacak diye yapacaksak, buyurun Sayın Oran, bir dakika söz
vereceğim size.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
UMUT ORAN (İstanbul) Ben, tabii
ki sandığa, milletin iradesine saygılıyım. Sonuç
itibarıyla, iktidar partisinin bugüne kadarki seçim sonuçlarına
herhangi bir suçlama getirmedim.
Sayın
Bostancıya şunu söylemek isterim: Siz de bir siyasi partide siyaset
yapıyorsunuz. İl binalarınız basılıyor; kanunsuz,
hukuksuz aramalar yapılıyor; sizin il, ilçe örgütündeki, oradaki
örgüt üyeleriniz tartaklanıyor. Bu, faşizm değil de ne?
RECEP ÖZEL (Isparta) Mahkeme
kararı var ya.
UMUT ORAN (Devamla) Mahkeme
kararı yok. (AK PARTİ sıralarından Var, var. sesleri)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen...
UMUT ORAN (Devamla) Hayır, yok.
İstanbulda var, bir tek İstanbulda var. Mahkeme kararı yok.
Bakın, biraz evvel de söyledim,
İstanbulda birçok ilçemizde, Aydın, Isparta, Kocaeli, Sakaryada
mahkeme kararı yok, arama kararı hiç yok.
Yani siz de, ben de, inanıyorum ki
buradaki milletvekili arkadaşlar da, bu konuda, kendi partilerine empati
yaptıkları zaman, kendi partilerini de düşündükleri zaman bunu
hoş karşılamayacaklar. Benim suçlamam budur. Bunun adı
faşizmdir. Yani, bir siyasi partiye kanunsuz emirle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Hayır, şunu
söyleyeceğim: Eğer Sayın Oranın dediği gibi
BAŞKAN Sayın Bostancı, tam on bir saatten
bu tarafa buradayız.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
CHPye, bırakın, herhangi bir partiye hukuksuz şekilde
girildiyse bunu sonuna kadar protesto ederim. Sayın Oran göstersin, ben de
buradan kınayacağım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978)
(S.Sayısı 656 ve 656ya 1inci Ek) (Devam)
2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578,
3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına madde üzerinde söz isteyen Halil Aksoy, Ağrı
Milletvekili. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDEM (Aydın) Sayın
Başkan, Aydın Valisiyle görüştüm, mahkeme kararıyla
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekili, oturun.
LEVENT GÖK (Ankara) Kaç tane mahkeme
kararı var?
MEHMET ERDEM (Aydın)
Yanlış söylüyor Sayın Oran. Mahkeme kararıyla Aydın
Valisi
LEVENT GÖK (Ankara) Bizim
değişik pankartlarımız var, hepsini indiriyorlar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aksoy.
HDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015
Yılı Bütçe Yasa Tasarısının 5inci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bundan on dört yıl önce yani 19
Aralık 2000 tarihinde Türkiye cezaevlerinde unutulmayacak bir katliam
yaşandı. Bugün en çok hak ihlallerinin yaşandığı
ve o dönemi savunanların bugün şikâyet ettiği F tipi
cezaevlerine karşı ölüm orucuna giren yüzlerce tutsağa,
ağır silahlar, greyderler, gazlar ve inşaat malzemeleriyle,
çatılar kırılarak, pencereler parçalanarak içeriye girildi ve insanlar
katledildi.
Medyaya
yansıtılan, sözüm ona Hayata Dönüş Operasyonu, aslında
"Tufan" ismi verdikleri operasyonlar neticesinde 28 insan katledildi.
Hatırlanacağı üzere, 20 cezaevine eş zamanlı, 10 binin
üzerinde güvenlik güçleriyle müdahale edildi. Bayrampaşa Cezaevinde
yaşananlar aynı bir film sahnesi gibiydi. Orada yanarak can
verenlerin ve yaralıların görüntüsü hâlâ hafızalarda canlı
olarak duruyor.
Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk, 28 insanın yaşamını yitirdiği, 237 insanın
ağır yaralandığı ve cezaevinin neredeyse enkaza
dönüştüğü katliamı başarılı bulduğunu
açıklıyor ve o zaman aynen şöyle söylüyordu:
"İnsanların göz göre göre ölüme sevk edilmesine devletin seyirci
kalması düşünülemez. Bu nedenle 20 cezaevinde bir müdahale
kaçınılmaz hâle gelmiştir. Müdahalenin amacı,
insanların hayatını kurtarmaktır. Nasıl kurtarmaksa
Operasyon şu ana kadar tam bir başarı ile yürütülmüştür.
Herhangi bir zayiat yoktur." Ölümler var, 28-29 kişi, 237 insan
yaralı ama zayiat yok.
Peki, ne olmuştu da bu devlet on
binlerce güvenlik görevlisi ile yurttaşların kaldığı
cezaevlerini savaş alanına çeviriyordu? En doğal hakları
olan protesto hakkını kullanarak açlık grevine girmişlerdi,
bedenlerini ölüme yatırmışlardı. F tipi cezaevi
koşullarının ağır olduğunu söylüyorlardı;
haklıydılar, gerçekten de F tipi cezaevleri insan haklarına
aykırı bir mekândır. Ne ilginçtir ki o gün F tipi cezaevlerini
savunanlar, daha sonra F tipi cezaevine girdikten sonra bu cezaevlerinin çok
kötü cezaevleri olduğunu söylüyor ve şikâyet ediyorlardı.
Demokrasi, insan hakları, hukuk
bir gün herkese gerekecek. Dün yaptırdığınız
cezaevleri, yarın size mekân olabilir. Tarihte bütün diktatörler ve
diktatöryal yönetimler halka hesap vermişlerdir. Bu uygulamanın sahipleri
de hesap vereceklerdir.
Cezaevleri bu
dönemde toplama kampları hâline geldi sayın milletvekilleri. Her
türlü insan hak ve gereksinimlerinin gasbedildiği yerler olan bu
cezaevlerinde artık insanlar çok zor koşullar altında
yaşıyorlar. Cezaevlerinde insan hakları ihlallerinin en çok
yaşandığı dönem bu dönemdir. Bu iktidar döneminde cezaevi
mevcudu 2 katına çıktı, ilk defa tutuklu sayısı
hükümlü sayısını aştı. Binlerce çocuk, taş
attılar diye ve benzer gerekçelerle bu dönemde, Pozantıda,
Antalyada, Mardinde, Sincanda taciz edildiler, tecavüze uğradılar
ve her türlü fiziki saldırıyı gördüler.
Yine, hiçbir dönemde cezaevlerinde
nakil ve sevkler bu dönemdeki gibi sürgüne dönüştürülmemişti. Bir
gecede yüzlerce tutsak ülkenin bir ucundan öbür ucuna sürüldü ve bu
yapılırken hiçbir makul gerekçe gösterilmediği gibi aynı
şekilde aileleri de cezalandırıldı.
Değerli milletvekilleri,
cezaevlerinde bugün yaşanan en önemli ve en acil sorun elbette ki hasta
tutsakların ve hükümlülerin durumudur. Bakınız, defalarca bu
kürsüden ve başka platformlarda dile getirdik. Şu an durumu
ağır olan hasta tutuklu ve hükümlülerin durumu hiçbir şekilde
siyasete malzeme edilmemelidir, pazarlık konusu da
yapılmamalıdır. Şu an Türkiye genelinde, son verilere göre
166'sı ağır olmak üzere 600 civarında hasta tutuklu bulunmaktadır.
Bunların birçoğu cezaevinde tek başına
yaşamını idame ettirme imkânlarına da sahip değil. Ne
yazık ki Adli Tıp Kurumu tamamen siyasi saiklerle vermiş
olduğu kararlarla tahliye taleplerini de reddediyor. Adli Tıp
Kurumunun "Tahliye edilmelidir." şeklindeki nadir
kararlarını ise cumhuriyet savcıları Tahliyesi
sakıncalıdır. gerekçesiyle -bu kararları- boşa
çıkarıyorlar. Adli Tıp Kurumunun bu muazzam yetkileri esas
itibarıyla sınırlandırılmalı ve bu tekel mutlaka
kırılmalıdır. Adalet Bakanlığınca belirlenen
tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenen
raporların Adli Tıp Kurumunun onayına sunulması ile ilgili
düzenleme de mutlaka kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
cezaevlerinden bahsederken dikkatlerinizi ağır insan hakları ihlallerinin
yaşandığı başka bir cezaevine, İrana çekmek
istiyorum. Urmiye Cezaevine
Urmiye, diğer adıyla Rizaiye,
İran'da yer alan bir Kürt kentidir. Evet, bu cezaevinde 29 Kürt tutsak,
tam otuz gündür açlık grevindeler. İran rejiminin totaliter ve baskıcı
uygulamalarına karşı bu arkadaşlar bedenlerini ölüme
yatırmışlar. İçlerinde bazılarının durumu
gittikçe ağırlaşıyor. İran devleti dünyada ölüm
cezasını en çok uygulayan ülkelerden biri hâline gelmiştir.
Rejim, ölüm cezası uygularken özellikle kendi siyasetine muhalif olan ve
hakları için mücadele eden kişilere yönelik de ölüm
cezasını bir intikam ve cezalandırma aracı olarak
kullanmaktadır.
Türkiye yanı başında
cereyan eden bu insanlık dışı uygulamalara sessiz kalamaz.
Kardeşim dediğimiz Kürtler orada düşüncelerinden ötürü idam
ediliyor. Kaldı ki
bunların içerisinde sadece Kürtler yok, Beluciler ve Azeriler de var.
Ancak, Hükûmetin en ufak bir tepki vermiyor olması, bir sessizlik
içerisinde olması, aynı zamanda duygusal kopuşlara da neden
olabilir.
Mısır'a, Suriye'ye,
Filistin'e duyarsız kalmayan Hükûmetin neden İran'da Kürtlerin
katledilmesine sessiz kaldığını da anlamak mümkün
değildir. Ne yaman çelişkidir, görülüyor. Aynı idam
cezalarını İsrail Filistinlilere uygulamış
olsaydı, burada kıyamet kopardı. "Kahrolsun
İsrail!" sloganları atarak bu kürsüye bazı milletvekilleri
Filistin atkılarıyla çıkıp gösteri yapacaklardı.
Şimdi, bakın, burada bir
resim var. Değerli milletvekilleri, bu resim İran Molla rejiminin
idam ettiği bir özgürlük sevdalısının idam
anıdır. Bu tabloya iyi dikkat edin. Birkaç saniye sonra bu insan,
boynundaki ip makaraya bağlı olarak çekilecek ve öldürülecektir. Ama
o insan ölüme giderken özgürlüğü ve yaşamı gülerek, el
sallayarak selamlıyor. Buyurun.
Şimdi, ben de şu an, Urmiye
Cezaevinde bedenlerini ölüme yatırarak zulme baş eğmeyen ve otuz
gündür açlık grevi direnişini sürdüren bu 29 devrimciyi buradan
selamlamak istiyorum. Haklı ve onurlu mücadelelerini de destekliyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye tarihinde Zilan gibi, Dersim gibi, Maraş gibi,
Çorum gibi, Sivas gibi, Roboski gibi, Paris gibi katliamlar
yaşanmış, biliniyor.
19-26 Aralık tarihleri
arasında Maraş'ta da bir katliam yaşandı; 100'den fazla da
insan katledildi. Ne yazık ki Maraş katliamı, toplumsal tarihin
aydınlatılmamış olaylarından biridir. Katliamın
üzerinden otuz altı yıl geçmiş olmasına rağmen
olaylardan herhangi bir şekilde yargılananlar ciddi bir cezayla
karşılaşmamış ve bunların birçoğu da
aklanmıştır. 12 Eylül yargılamaları âdeta onları
aklar bir duruma gelmiştir. Saldırılar sonucunda, resmî verilere
göre, 105 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 210 ev, 70 iş yeri
tahrip edildi. Kıyım, göçe zorlama ve insanların yerlerini
yurtlarını terk ettirilmesi sonucunda bugün yaşanan durum ise,
bu insanların asgari demokratik görevleri açısından ve
haklarını korumak açısından ortaya koymak istedikleri bir
miting de yasaklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALİL AKSOY (Devamla) - O mitingi yasaklayan anlayış ile o
dönemde insanları katleden anlayış arasında esas
itibarıyla bir fark yok. Bu nedenle ilgili vali derhâl görevden
alınmalıdır.
Elbette ki Türkiyede yaşanan
başka, çok önemli olaylar da var. Roboski aydınlanmamış,
Paris aydınlanmamış, birçok olay takipsiz kalmış. 17
yaşında bir çocuk geçenlerde katledildi. Arkasından dün, Kadir
Çakmak katledildi.
Yine, Doğubayazıtta
Roboskidekiler gibi sınır ticareti yapmak için diğer tarafa
geçip bu tarafa gelen bir şahıs ensesinden vurularak katledildi.
Bunlara karşı duyarlı olmamak mümkün değil.
BAŞKAN Sayın Aksoy,
teşekkür ediyorum.
HALİL AKSOY (Devamla) Bu nedenle
bu duyarlılığın Meclisimizde olması ve ilgililerin de
bunun üzerine gitmesi gerekmektedir.
Bu duygularla hepinizi
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen İsmet Su, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Su. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMET SU (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 5inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda öncelikle seçim bölgem
olan Bursa iliyle ilgili bazı bilgileri aktarmak istiyorum.
Bursa her bir köşesi birbirinden
güzel olan, ülkemizin gerçekten nadide şehirlerinden birisidir. Tarihiyle,
kültürüyle, bugünkü konumu itibarıyla Bursa gerçekten üreten bir
şehirdir. Bursa üretimiyle millî gelire katkıda bulunan, her geçen
gün artan üretim gücüyle ülkemize artı değerler katan bir il olarak
kendisine düşen vazifeleri layıkıyla yerine getirmektedir. Ülkemizin
gelecekteki hedeflere ulaşmasında Bursanın katkısı
önemlidir. Bursamızın plakası 16dır. Ben 16 rakamı
üzerinden bazılarının yaptığı gibi
anlaşılmaz hesaplar yapmadan Bursayı anlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Bursa
2002-2013 yılları arasında dış ticaret hacmini 4 kata
yakın artırırken, üretimi Bursada olup şirket merkezi
Bursa dışında olan ihracatçılar hariç, ihracatını
3 kattan fazla artırdı. Bursa vergi gelirlerini de 4 kattan fazla
artırdı.
Peki, bu dönemde Bursaya bizler neler
yaptık? Bursaya 1,2 milyar TLlik eğitim yatırımı
yaptık. Okul öncesi eğitim yüzde 10dan yüzde 60lara
çıkarıldı. Geçmişi unutmamak için bir kez daha
hatırlatmak isterim ki ders kitapları da ücretsiz
dağıtıldı.
Bütçeden sağlığa
yaklaşık 600 milyon TL pay ayrıldı.
Milletimizin geleceği olan
gençlerin spor yapma imkânları artırıldı. Spor tesisleri ve
spor kulübü sayıları 2 kat artırıldı.
Haberleşme ve ulaşım
yatırımlarında Bursa zirve noktalarına ulaştı.
Bölünmüş yol uzunluğu 200 kilometreden 432 kilometreye
çıkarıldı. Ayrıca yollar daha güvenli hâle getirildi.
Yapımı hızla devam eden İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu
tamamlandığında Bursa bir cazibe merkezi olacak ve
ulaşımın adı burada değişecektir. Kara
yollarındaki örnek çalışmalarla yetinmeyen AK PARTİ iktidarımızın
demir yollarında yaptığı önemli bir hamle de Bursa-Bilecik
Yüksek Hızlı Demir Yolu Hattıdır ki hat
tamamlandığında Bursadan Ankaraya ulaşım sadece iki
saat on beş dakikada olacaktır.
Aile ve sosyal politikalar
alanında 1 milyar TLye yaklaşan yardım ve
yatırımlarla ihtiyacı olan tüm hemşehrilerimizle bağ
kurarak sorunlarının çözümüne katkıda bulunduk. Muhalefete
verdiğimiz bir rahatsızlık olarak da sosyal yardım
miktarlarında 20 kattan fazla artış sağladık.
Değerli milletvekilleri,
dağıyla ovasıyla, adı gibi yeşil olan
Bursamızın verimli topraklarının baraj ve göletlerle
sulanmasını sağladık. Meyve ve sebze üretiminde
iddialı olan Bursamız, kurulan bal ormanları sayesinde bal
üretiminde de söz sahibi olacaktır. Kestane şekeri üretimiyle
adını duyuran Bursada, 2013 yılında 100 bin kestane
fidanı dikildi. Başkalarının sözde ağaç sevgisine
karşılık, 2002-2013 yılları arasında 42 milyon
fidan dikerek orman zenginliğine katkıda bulunduk. Türkiye'nin
kalkınmasında önemli bir paya sahip olan Bursa ilimizde, sanayinin
gelişmesine ve önündeki engellerin kaldırılmasına önem
verilirken sosyal güvenlik alanında da insanı merkeze alan
yatırımlar yapıldı.
Velhasıl, 2002den bu yana
Bursaya yapılan yatırımların toplamı güzel bir
tevafuk sonucu 16 milyar TLye ulaştı. Demek ki 16 rakamı sadece
Bursanın plakası değilmiş. Milletvekili seçimlerinde
2002de 16da 12; 2007de 16da 10; 2011de 18de 11 yaptık, inşallah
2015te 18de en az 16 olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayal bile
göremezsiniz!
İSMET SU (Devamla) Sayılar
üzerinden konuşacaksak bu şekilde konuşmalıyız
değerli milletvekilleri. 3 Kasım 2002de milletin emaneti ehline
teslim etmesinden bu tarafa on iki yıl geçti.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) TOKİ
binalarından bahsetsene, Bursayı ne hâle getirdi.
İSMET SU (Devamla) On iki
yılı aşan bu zaman içerisinde milletin verdiği yetki ve
aralıksız sürdürdüğü destekler sayesinde, ülkemize ve
milletimize hizmetler yapma fırsatını elde ettik. Bu nedenle
Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Muhaliflerimizin siyasi bir
yapılanma içerisinde olmasını demokrasilerin vazgeçilmez unsuru
olarak normal karşılıyoruz fakat bunun dışında,
modern çağının Alamut Kalelerinde saklanan ve Hasan
Sabbahın izinden giderek millî ve manevi değerlerimizi
sulandırmaya çalışanlar ve onların bu gerçek yüzleri ortaya
çıktıktan sonra da hâlâ onlarla birlikte hareket etmeye niyetlenenler
vardır ki asıl bunlar dikkat çekicidir.
Bugüne kadar kendilerini gizlemeye
çalışarak yaptıklarını, artık, milletimiz gördü,
hepimiz gördük. Ülkemizin ve milletimizin ilerlemesine hiçbir şekilde
engel olunamayacaktır diyor ve 2015 yılı bütçemizin milletimize
ve ülkemize hayırlı olmasını temenni eder, Genel Kurula
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Demir Çelik, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik.
DEMİR ÇELİK (Muş) Çok
teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; ben de sizleri şahsım ve partim
adına saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 2015
bütçesinin 5inci maddesi üzerine şahsım adına söz aldım
ama ben, daha çok demokrasi ve demokrasiden ne anlaşılması
gerektiğine dair düşüncelerimi paylaşacağım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarih boyunca hiçbir düşünce, zamanı
geldiğinde, hiçbir egemenlikçi güç tarafından engellenememiştir,
engellenemez de. Tarih sürekli değişecekse değişimin
dönüşüme yönelik olan ivmesini hiçbir güç, hiçbir erk, hiçbir zalim,
padişah da olsa, kral da olsa, imparator da olsa engelleyemez. Zamanı
gelmiş düşüncenin kendi mecrasında demokratik ve meşru
zeminde yürümesine yardımcı olmak insan olmanın da tarihsel,
sosyal varlık olmanın da gereğidir. Ama ne yazık ki kör
gözüm parmağına misali inat ve mevcudun tekrarından öte bir
anlam ifade etmeyen yaklaşımlarımız bize zaman
kaybettiriyor, emek kaybettiriyor. İsrafın kendisi günahtır.
diyor olmamıza rağmen, emeğin de kaynağın da
zamanın da kaybedilmesine göz yumuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyede, otuz iki yıldır 5 askerî diktatörün var
ettiği Anayasayla yönetilmeyi kendimize hak gördük, görüyoruz. Bu Anayasadan beslenen, bu Anayasanın
ruhuyla şekillenen kanunlarla, yasalarla bu toplumu, toplumun
dinamiklerini yönetmeye çalışıyoruz. 5 faşist generalin
hazırladığı Anayasadan kaynaklı kendilerini,
yaşlı ve hasta olmalarına bakmaksınız
yargılıyoruz -bu yargılamanın da zaman
aşımına uğrayacağı muhakkaktır- ama gelin
görün ki zihniyetiyle, Anayasasıyla, kanunlarıyla
hesaplaşmıyoruz. Bu bir paradokstur, bu bir ironidir, bu bir
çelişkidir. Ya gerçekten biz darbelerle yönetilmekten haz duyuyoruz,
hesaplaşmak istemiyoruz ya da gerçekten bu konudaki düşüncelerimizle
çelişiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; otuz iki yıldır dünya şampiyonluğunu
elimizde tutuyor olabiliriz; yüzde 10 seçim barajlarıyla biz, 208 devlet
arasında 1inciliğe oynamış olabiliriz. Ama, bu bizi ileri
demokrasiye, bu bizi demokratik hukuk devletine götürmez, götürmeye de yeter
bir kıstas değil.
Seçimle, Siyasi Partiler
Yasasıyla, genel başkanlarımızın iki
dudağıyla seçilen kişiler olmaktan kaynaklı, görevimizi ifa
ettiğimizi düşünüyor olabiliriz ama demokratik ve bu manada
katılımcı olmadığımızdan hareketle sorunları,
sıkıntıları yaşıyoruz.
Hazine yardımı:
Düşününüz bu Mecliste 550 milletvekilinin 35ini teşkil eden
Halkların Demokratik Partisi hazineden yardım almıyor. 3 siyasi
parti, Anayasanın ve ilgili yasaların verdiği haktan hareketle
hazineden yardım alabilmenin haklarına sahipken, adil ve eşitlikçi
bir seçime girdiğimiz iddiasında kimse bulunamaz. Hazineden
kuruş para almayan, örgütleri ve siyasal faaliyetleri engellenen bir
Halkların Demokratik Partisiyle, katrilyonları götüren siyasi
partilerin eşit koşullarda mücadele ettiği söylenemez. O
nedenle, gerçekten, bu ülkede biz kalıcı işler yapmak istiyorsak
hukuka uygun, demokratik anlayışın, zihniyetin egemenliğine
inanan bir noktadan soruna yaklaşmamız lazım. Yüzde 10 seçim
barajı ayıbından kurtulamadığınız, farklı
düşüncelerin, kimliklerin kendini temsil edebilme hakkının ve
yolunun açılmadığı bir ülke demokratik olamaz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; o nedenle, bir düşünce nasıl ki zamanı
geldiğinde zalimler tarafından engellenemezse, düşünceden
korkarak, düşünceden sinerek ve farklı düşüncelerin sinerjisinden
ürkerek kendinizi demirden kafese de hapsetseniz, kendinizi kaledeki
surların arkasına da hapsetseniz, gizleseniz de kurtuluş yok. Ya
değişeceğiz ya değişeceğiz. Değişmeyen
tek şey, değişimin kendisidir. Değişime direnmek
tarihi tersine döndürmektir. Bu da ilericilik sayılamaz, olsa olsa
statükonun devamından beslenmektir, bunun da kimseye bir faydası
olmadığını ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP ve
CHP sıralarından akışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum.
Soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2014 yılı
bütçesinden personel giderlerinin karşılanması, yedek ödenek,
yatırımları hızlandırma ve doğal afet
giderlerinin karşılanması kalemleri adı altında Maliye
Bakanı olarak tarafınızdan nerelere toplam ne kadar ödenek
aktarılmıştır? Bununla ilgili bir açıklama yapabilir
misiniz çünkü madde bununla ilgili.
İkincisi, sorumu
tekrarlıyorum: Kaçak sarayla ilgili olarak Ankara Büyükşehir
Belediyesi Başbakanlık Hizmet Binaları adı altında
yapılan mevcut 97 bin metrekarelik kapalı alan için metrekare birim
fiyatı 800 lira olmak üzere 78 küsur milyon TLlik maliyet göstermektedir
ama siz 1,37 milyar TLlik bir rakam açıkladınız. Aradaki 20
kata varan fark nereden kaynaklanmaktadır? Hangi rakamlar doğrudur?
Üçüncü soru olarak da: Tarım
Bakanı ile sizin aranızdaki bu kadro uyuşmazlığı
konusu çözülebildi mi? Ziraat, gıda, su ürünleri,
balıkçılık teknolojisi mühendisliği ve veteriner hekimler
için hanginiz doğru söylüyor?
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biraz evvel AKP
Bursa milletvekili Bursa için tabii yatırımları anlattı; ne
güzel. Keşke AKP Kocaeli milletvekilleri de bunu dinleseydi de Biz niçin
buradayız? diye kendilerini bir sorgulasaydılar diye düşünüyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, 2015
yılında merkezî yatırım bütçesinden Kocaeli iline
ayrılan yatırımın tutarı nedir? Ayrılan bu
tutarla 81 il içerisinde Kocaelinin sıralaması nedir?
Yine, Kocaeli ilinde 2014
yılında tahakkuk eden vergi ne kadardır son ay itibarıyla,
belki aralık ayı gelmemiştir? Tahsil etme oranı nedir?
Kocaelililerin ödemiş olduğu
verginin yüzde kaçı kamu yatırımı olarak kendilerine,
Kocaeli iline dönmektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben yine sorumu
yineliyorum. Yedek ödenek ve yatırımları hızlandırma
ödeneğinden 2014 yılında ak saraya ödenek tahsis ettiniz mi
Sayın Bakan?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, büyük kamu
projelerine, gerçekten, ithal edilen ürünlerle ilgili bütçede herhangi bir
takibat yapamıyor musunuz? Demin bunu belirttiniz de onu merak ettim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ederiz arkadaşlar.
Bir önceki seansta sorulan bir soru
vardı rezervlerle ilgili olarak, ben de demiştim Önüme gelirse
vereceğim. diye. Toplam rezervlerin -yani döviz, altın dâhil- toplam
dış borç stokuna oranı 2002de yüzde 21,7, 2013 sonu yüzde 33,7,
2014 ikinci çeyrek itibarıyla yüzde 33,2; kısa vadeli borçlara
oranı ise 2002 yılında yüzde 170,9, 2013te yüzde 101,3, 2014
ikinci çeyreğinde yüzde 102,2. Dolayısıyla, toplam rezervlerin
toplam dış borca oranında bir iyileşme var ama kısa
vadeli borçlara oranında bir kötüleşme söz konusu. Bu şunu ifade
ediyor: Özellikle, ticaretin finansmanı açısından
bankalarımız kısa vadeli bir borçlanma sürecine girdikleri bu
rakamlardan -aslında detaylarına ben biraz vâkıf olduğum
için- çıkıyor ortaya ama reel sektörün borcunun çok büyük bir
kısmı orta, uzun vadeli. Bizim bir miktar rezerv biriktirmemizde
tabii ki fayda var ama şunun da altını çizeyim: Dalgalı kur
sisteminde rezerv tek başına yeterli olmuyor. Buyurun, işte en
güzel örnek kuzeyimizdeki ülke; yaklaşık yarım trilyon dolar
kısa süre öncesine kadar bir rezervi vardı fakat orada dalgalı
kur sistemi olmadığı için yeni geçiş yapıldı-
gördüğünüz gibi epey bir piyasada çalkantı yaşandı. Yani,
tek başına yüksek rezerv varlığı sorunu çözmüyor, önemli
olan makropolitikaların genel anlamda sağlıklı bir
yapıya kavuşmuş olması, temellerin sağlam olması.
Yine, daha önce, önüme gelirse cevap
vereceğim dediğim bir soru var, o da şu, bir
arkadaşımız dedi ki: Mülkiyeti TTA Gayrimenkul AŞye
ait -eski Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz
ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi- iken 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 2nci maddesinin (i)
bendine isnaden Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla zamanında
Tatvanda belediye hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelsiz verilmiş.
Fakat, bu bedelsiz olarak verilen -yani tabii ki kamu hizmeti için
kullanılmak üzere belediyeye verilen- arsa üzerinde, gayrimenkul üzerinde,
maalesef, herhâlde belediyenin bir şekilde okeyiyle bir
alışveriş merkezi yapılmış ve ondan dolayı
da biz Maliye olarak amacına aykırı kullanılması
nedeniyle, 5/2/2014 tarihli ÖYK kararıyla geri almışız.
Dolayısıyla, geri almada burada çok açık ve net. Şu anda,
şunu da söyleyeyim: Tatvan Belediyesini de 2014 yılında AK
PARTİ kazanmış. Ona rağmen, biz göz
yummamışız ve burayı geriye almak üzere bir ÖYK kararı
çıkartmışız. Sadece bilginize.
Şimdi, gelelim az önceki sorulara.
2014 bütçesinde
şöyle çünkü arkadaşlar rakamları içerdiği için önüme
koydular: Şimdi, burada personel giderleri ödeneği 725, yedek ödenek
1 milyar 199, doğal afetler 95, yatırımları
hızlandırma 1 milyar 58.
Şimdi, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin bir hesabını sordunuz, hiçbir bilgim
yok. Onu belediyeye yöneltirseniz belki size yardımcı olurlar.
Tarım Bakanıyla
kadro noktasında
Değerli arkadaşlar, rakamları vermedi
arkadaşlar ama ben çok iyi biliyorum ki son yıllarda, hiçbir dönemde
olmadığı kadar, TARGEL kapsamında herhâlde 10 bini buldu
bizim verdiğimiz eleman sayısı. Takdir edersiniz ki birçok
bakanlığın ilave eleman noktasında talepleri var. Ama,
yakın dönemde, şöyle son birkaç yıla
baktığınız zaman 100-130 bin arasında eleman
vermişiz kamuya ama önümüzdeki yıllarda artık bunu
azaltacağız. Bundan sonra o kadar yüksek miktarda kamuya personel
vermeyeceğiz çünkü birincisi, personel ihtiyacı iddia edildiği
gibi -bir norm şeye göre gitmemiz lazım- çok yüksek değil;
ikincisi de tabii ki personel giderlerinin şu anda bütçe içerisindeki
payı yüzde 30a dayanmış durumda. Biz belediyeler için kural
getirmişiz. Belediyelere diyoruz ki: Personel gideriniz yüzde 30u
aşamaz. Merkezî Hükûmette yüzde 30u aşma noktasına
gelmiş.
Kocaeliyle ilgili
spesifik rakamlar sordunuz, şu anda önümde yok ama gelirse memnuniyetle
sizinle paylaşırız. Kocaelinde ben sadece şunu söyleyeyim:
TÜPRAŞın varlığı nedeniyle ve TÜPRAŞ bütün
Türkiyede sattığı akaryakıtın vergisini peşin
ödediği için, orada vergi gelirlerinin yüksek olması kadar doğal
bir şey yok. Ama, tüketim Batman
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Diğer fabrikalar da İstanbulda ödüyor Sayın Bakan. Pirellisi,
Goodyearı, Brisası İstanbulda ödüyor, onu örnek vermeyin.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) Şöyle, şunu da söyleyeyim: Yani Gaziantepte de siz benzin
tüketseniz, Sivasta da benzin tüketseniz TÜPRAŞ üzerinden o vergiler
ödeniyor. Dolayısıyla, vergilerin
yüksek
Ama, şunu da bilelim arkadaşlar: Türkiyenin dört bir
tarafının farklı ihtiyaçları var, farklı
imkânları var. Yani, biz Kocaeline de tabii ki en güçlü desteği
vereceğiz, altyapısını her türlü
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Rakam kaç
Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Rakamlar gelecek, geldiğinde
paylaşacağım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam, peki.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Ama, şu anda aniden, bir ille ilgili
spesifik soru soruyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ama, o
mantık, deminki mantık yanlış bir mantık.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Batman) Sayın Ayhanın sorusuna gelince,
şimdi, kamuda bir bina yapılıyorsa o yatırım
niteliğindedir. Dolayısıyla, ya ilgili
bakanlığın, idarenin bütçesine para konulmuştur -ki 2014
yılında muhtemelen vardır, detaylarını bilmiyorum- ya
da para yoksa yatırımları hızlandırma ödeneğinden
aktarma var olabiliyor ama bu konuda bir bilgim yok.
Kamu projelerinde ithal edilen
ürünleri takip etmiyor musunuz? Değerli arkadaşlar, kamu
projelerinde ne türden girdilerin kullanılacağının
detayını, hesabını, kayıtlarını ilgili
idareler tabii ki tutar ve gerekirse Sayıştay tarafından en ince
detayına kadar incelenir. Ama, bir Maliye Bakanı olarak benim o
detayları bilmemin ne bütçe yönetimi açısından ne de kamu
yönetimi açısından çok fazla bir anlamı olmadığı
için ben
O veriler de var mı, yok mu Bütçe Genel Müdürümüze sorarız.
Ama, şunu açık ve net olarak söyleyeyim: Kesin hesapta,
Sayıştay denetimi sürecinde, bahsedilen, burada sorduğunuz her
konuyla ilgili gerekli çalışmalar yapılıyor. Bir çerçevede
zaten ilgili idareler de buraya geliyor, o idarelerin tamamına bu
soruları yöneltebilirdiniz, muhtemelen yöneltmişsinizdir.
Ben, aşağı yukarı
bütün sorulara cevap verdim.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Evet, bu geniş
cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
5nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
programımız gereğince bugünkü görüşmeler
tamamlanmıştır.
Programa göre 2015 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının oylanmamış
maddelerini görüşerek oylamalarını yapmak için 20 Aralık
2014 Cumartesi günü saat 11.00de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 22.49