TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
41inci Birleşim
13 Ocak 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz'ün, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, Bilecik ilinde meydana gelen doğal afetin neden
olduğu mağduriyetlere ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölümünün 3üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Pendik-Haydarpaşa hızlı
tren projesinin durması nedeniyle yaşanan sıkıntılara
ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğündeki fişleme
iddialarına ilişkin açıklaması
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölümünün 3üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, Bursada yoğun kar yağışı
nedeniyle yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin
yarattığı mağduriyetlere ve UEDAŞ ile Uluğ Enerji
Dağıtım AŞde çalışan 16 personelin iş
akitlerinin feshine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın
ölümünün 3üncü yıl dönümüne, tarımsal destekleme alacağı
olan çiftçilerle ilgili kararnamenin yol açtığı
hukuksuzluğa ve Trabzonun Dernekpazarı ilçesinin
Çalışanlar Mahallesine elektrik bağlanmadığına
ilişkin açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Selçuk
Özdağ'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölümünün 3üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir'in, Paristeki bir mizah dergisine gerçekleştirilen
saldırıya ve Hükûmeti bir an önce kapsamlı bir nefret
suçları yasası çıkarmaya, Avrupa Temel Haklar Ajansına
üyelik başvurusu yapmaya ve Ayrımcılıkla Mücadele ve
Eşitlik Kurulunu hayata geçirmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
8.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunu Bakanlığındaki usulsüz işe alımlar
konusunda açıklama yapmaya davet ettiğine ve Adanada Suriyeli
mültecilerin fazlalığı nedeniyle yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
9.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın, Adananın bazı ilçelerinde yaşanan elektrik
kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
10.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek'in, Samsunda yoğun kar
yağışı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
11.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz'ın, Uşakta engelli vatandaşların
yaşadığı sorunlara ve kara yollarının
bakımsızlığına ilişkin açıklaması
12.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın
ölümünün 3üncü yıl dönümüne ve Mardin ile Şanlıurfada
yaşanan elektrik kesintilerinin yarattığı
mağduriyetlere ilişkin açıklaması
13.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, AK PARTİ Grubu olarak, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaşın 3üncü ve Fazıl Küçükün 31inci ölüm yıl
dönümlerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Genel Görüşme
Önergeleri
1.- MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, büyük şehirlerde artan
şiddet ve asayiş olaylarının sebep ve sonuçları
konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/18)
2.- MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, ülkemizde yabancı gerçek ve
tüzel kişilere yapılan taşınmaz satışları
konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/19)
3.- MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 4+4+4 eğitim sisteminin ortaya
çıkardığı sorunlar konularında genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/20)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu ve 21 milletvekilinin; Soma maden sahasında
redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan
firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve
usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/42)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat
etmelerine ilişkin duyurusu
D) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının,Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin
Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Claude Bartolonenin vaki davetine
icabet etmek üzere Fransaya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1681)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki bir heyetin 25-27 Ocak 2015
tarihleri arasında Pragda düzenlenecek olan uluslararası konferansa
katılmak üzere Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunmalarına
ilişkin tezkeresi (3/1682)
E) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, (2/1601) esas numaralı Kimyasal Gösteri
Kontrol Ajanlarının Kamu Kurumları Tarafından
İthalatının ve Kullanımının Yasaklanmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/226)
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 675, 672, 676, 565, 387
ve 335 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 14
Ocak 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine; 675 ve 672 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
B) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/124, 226, 320, 321,
336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134,
1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147 ve
1148) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye
seçimi
2.- (10/34, 55, 679, 801,
904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102,
1103, 1104, 1105, 1106 ve 1107) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Türkiye Cumhuriyeti ve
Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/740) (S. Sayısı: 425)
5.- Perakende Ticaretin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulunun; Perakende Ticaret, Alışveriş
Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susamın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal
Dinçerin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa
Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56
Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve
Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına
Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım
Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974, 2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527,
2/2528) (S. Sayısı: 675)
6.- Milli Mayın Faaliyet
Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/996) (S. Sayısı: 672)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu'nun, Giresun'da esnaf ve sanatkâr olarak
çalışan işyeri sayısına, yeni açılan ve kapanan
işyerlerine ve SGK prim borçlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/54537) (Ek Cevap)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer'in, Tekirdağ'da orman arazisi içinde bulunup
izni iptal edilen bir patlayıcı madde deposunun tahliyesine
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/54589)
3.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz'ün, Soma'da Dereköy Torbalama Tesislerinde çalışan
taşeron işçilerin çalışma şartlarına dair
iddiaların incelenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/54595)
4.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Karaman'ın Ermenek
ilçesindeki bir kömür ocağında meydana gelen maden kazası ile
ilgili iddialara ve maden kazalarının engellenmesi için
yapılması gereken çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/54601)
5.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Karaman Ermenek'te meydana
gelen maden kazasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/54765)
6.-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, madenlerin denetlenmesine,
Karaman'ın Ermenek ilçesindeki maden sahasının
ruhsatlandırılmasına, sahaya dair şikayetlere ve
yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/54768)
7.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Başkent Gaz tarafından ön ödemeli doğal gaz
sayaçlarının değiştirilmeye zorlanmasına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/54770)
8.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, Karaman'ın Ermenek ilçesinde maden kazasının meydana
geldiği ocağın planına ve terk edilmiş maden
ocaklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/54772)
9.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, son bir yılda geçici istihdam
sağlanan vatandaşların sayısına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/55859)
10.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/55878)
11.- Mersin Milletvekili Ali
Öz'ün, Mersin Limanı'ndan ülkeye kaçak et sokulduğu iddiasına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin
cevabı (7/55915) Ek Cevap
12.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Orman Genel Müdürlüğünün personel
politikası ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/56065)
13.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2012-2014
yıllarında Suriye'ye yapılan enerji içeceği
satışına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Nurettin Caniklinin cevabı (7/56103)
14.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, IŞİD'in Türkiye
üzerinden kaçak petrol ticareti yaptığı iddialarına
ilişkin sorusu ve sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin
cevabı (7/56104)
15.-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İşsizlik
Sigortası Fonu'nda biriken meblağ ile ilgili yapılan
açıklamalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/56183)
16.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, 10 Kasım'dan önce
yabancı temsilciliklere bayrakların yarıya indirilmesini isteyen
notanın gönderilmemesine ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/56192)
17.-
İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın,
Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce zamanaşımına uğrayan
borç için mükelleflere ödeme emri gönderildiğine dair iddialara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin
cevabı (7/56217)
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2004-2014
yılları arasında Bakanlıkta görev yapan genel müdür ve
genel müdür yardımcılarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/56219)
19.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, soru
önergelerinin cevaplandırılmasına yönelik çalışmalara
ve söz konusu çalışmalar ile görevli personele ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/56256)
20.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, soru
önergelerinin cevaplandırılmasına yönelik çalışmalara
ve söz konusu çalışmalar ile görevli personele ilişkin sorusu ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/56273)
21.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına,
Bakanlığı
döneminde aldığı hediyelere,
İlişkin
soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/56274) (7/57494)
22.-
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın, Milli Parklar Genel
Müdürlüğü tarafından Dilek Yarımadası Milli
Parkı'ndaki yabani zeytinlerin toplanması için ihale yapılacağı
iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/56280)
23.-
İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, Bakanlık merkez ve
taşra teşkilatı tarafından yapılan araç kiralama
ihalelerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/56618)
24.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 2010/2 sayılı
Başbakanlık Genelgesi gereği engelli aile ferdi bulunan
çalışanlara sağlanan kolaylıklara ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/56619)
25.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Adıyaman'da inşa
edilecek Koçali Barajına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/56620)
26.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, gümrük kapılarında
ve sınırlarda yapılan kaçakçılık operasyonlarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin
cevabı (7/56731)
27.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, gümrük kapılarında
ve sınırlarda yapılan uyuşturucu operasyonlarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin
cevabı (7/56732)
28.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, Bakanlık
avukatlarına yönelik olarak rotasyon uygulamasına gidileceği
iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/56834)
29.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, dokunulmazlık fezlekelerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/56851)
30.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, Kobane'den kaçarak Türkiye'ye
sığınanların yaşam koşullarına ve bu
kişilere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuşun cevabı
(7/56912)
31.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
İstanbul'daki bağlı kurum ve kuruluş binalarının
depreme dayanıklılığına ve alınan önlemlere
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/56979)
32.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluşlarınca satın alınan kültür, eğlence ve spor
hizmetlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Caniklinin cevabı (7/57020)
33.-
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, Aydın'ın Söke ve
Kuşadası ilçe sınırları içindeki bir bölgede bulunan
zeytinlerin toplanıp satılmasına dair ihaleye ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/57104)
34.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, orman işçilerinin sosyal
güvenliğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/57105)
35.-
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş'ın, Çanakkale'nin Biga
ilçesindeki tarım arazilerinin sulaması için önem taşıyan
kanallardaki suyun niteliğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/57106)
36.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, Antalya'da 1744 sayılı
Kanun'a göre orman kapsamı dışına çıkarılan ve 2B
olarak yeniden işlem gören arazilere,
Antalya'da
bir köyün su sorununa ve bir mahallede orman niteliğini kaybeden
alanların 2B kapsamında değerlendirilmesine
İlişkin
soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/57115), (7/58115)
37.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, ODTÜ Ormanı ve Eymir Gölü'ndeki
ağaç kesimi ve yapılaşma tartışmalarına
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/57116)
38.-
Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Cumhurbaşkanlığı Sarayı
için ithal edilen ağaçlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/57270)
39.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, AFAD tarafından
kurulan çadır kentte kalan Kobaneli çocukların Kürtçe anadilde
eğitim almalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuşun cevabı
(7/57290)
40.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Başbakan
Yardımcılığı döneminde aldığı
hediyelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan
Kurtulmuşun cevabı (7/57320)
41.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, bakanlığı
döneminde aldığı hediyelere ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/57377)
42.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın, Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu'nda yapılan bazı değişikliklerin
ortaya çıkardığı sorunlara,
- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu'nun, Giresun, Ordu ve Trabzon'daki
fındık üretimine,
Tarım arazileri ve
bitkisel üretime,
Sıfır faizli
hayvancılık kredisi kullanımına,
Tarım sigortası
yaptıramayan fındık üreticilerine,
- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, destek başvurusunda bulunan çiftçilerden
alınan ücretlere,
- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, bakanlığı döneminde
aldığı hediyelere,
- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'ün, Ardahan ili özelinde hayvancılık
yatırımları için verilen desteklere,
Kars, Iğdır ve
Ağrı illeri özelinde hayvancılık yatırımları
için verilen desteklere,
Erzurum, Gümüşhane ve
Bayburt illeri özelinde hayvancılık yatırımları için
verilen desteklere,
Van, Adıyaman ve Siirt
illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen
desteklere,
Mardin, Elâzığ ve
Diyarbakır illeri özelinde hayvancılık
yatırımları için verilen desteklere,
Batman, Bitlis ve Bingöl
illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen
desteklere,
Şırnak ve Hakkâri
illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen
desteklere,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Ürün Doğrulama ve Takip Sisteminin ihalesi ile ilgili,
- Muş Milletvekili Demir
Çelik'in, çiftçi cezalarına yönelik affın tekrar başvuruya
açılmasına,
- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, Diyarbakır'da yapılan arazi
toplulaştırma işlemlerine,
- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, Diyanet İşleri Başkanlığından
Bakanlığa nakil yoluyla geçen personele,
- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'ün, Türkiye'de ulusal parkların ve doğal parkların
sayısına,
Köy-Mer
ve TAR-GEL projeleri kapsamında 4/B statüsü ile işe
alınanların kadroya geçirilmesine,
İlişkin
soruları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/57399), (7/57400), (7/57401), (7/57402),
(7/57403), (7/57404), (7/57405), (7/57406), (7/57407), (7/57408), (7/57409),
(7/57410), (7/57411), (7/57412), (7/57413), (7/57414), (7/57415), (7/57416),
(7/57417), (7/57418)
43.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in, Diyanet İşleri
Başkanlığından Bakanlığa nakil yoluyla geçen
personele ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/57495)
44.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun cevabı (7/57645)
45.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı
Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili
tasarruflar için alınan izinlere ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/57646)
46.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, Diyarbakır Hevsel Bahçeleri'nin tarımsal
niteliği korunacak alan statüsünden çıkarıldığına
dair iddialara,
- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın, tarım alanlarındaki azalmaya,
- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan'ın, Çanakkale ve ilçelerinde yapılan madencilik
faaliyetlerinin, termik santrallerin ve sanayileşmenin tarımsal
alanlara zarar verip vermediğine,
- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, 2012/15 sayılı Başbakanlık
Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili tasarruflar için
alınan izinlere,
- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'ün, Ardahan ili özelinde hayvancılık
yatırımları için verilen desteklere,
- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
araştırma ve geliştirme hizmetlerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan telekomünikasyon ekipmanı ve malzemelerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan kurulum hizmetlerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine,
2002-2014
yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluşlarca satın alınan yazılım paketi ve bilgi
sistemlerine,
İlişkin
soruları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/57660), (7/57661), (7/57662), (7/57663),
(7/57664), (7/57665), (7/57666), (7/57667), (7/57668), (7/57669)
47.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı
Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili
tasarruflar için alınan izinlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/57670)
48.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, bankaların faiz
dışı gelirlerle kazanç sağlamasına ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/57675)
49.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/57754)
50.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, orman köylülerinin 6831
sayılı Kanun'dan kaynaklanan mağduriyetlerinin giderilmesine
yönelik düzenleme yapılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/57793)
51.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın Göle ilçesindeki orman
işletmesinin yeniden açılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/57796)
52.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları
arasında TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın
alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun
cevabı (7/57850)
53.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, TBMM ile bağlı
kurum ve kuruluş personeline yönelik fişleme iddialarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/57853)
54.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan matbaa ve yayıncılık hizmetlerine
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun cevabı (7/57988)
55.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık ve
bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlarca
gerçekleştirilen medya, tanıtım ve reklam harcamalarına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun cevabı (7/57995)
13
Ocak 2015 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.04
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Açılışta yapılan ilk
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır, -222 kişi çıktı- görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Adana ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın
Seyfettin Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Adana'nın sorunlarıyla ilgili söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, özellikle Adana
ilimizde son iki aydır sık sık kesilen elektriklerden bahsetmek
istiyorum. Adana tamamen karanlığa gömülmüş vaziyettedir. Yine,
günde 8-10 defa elektriklerin kesildiği bir süreci yaşamaktadır
Adana ilimiz. Vatandaş 186ya ulaşıp derdini anlatmaya
çalışırken 186da muhatap bulamamaktadır. Milletvekili
olarak bir aydır EDAŞ yetkililerine ulaşmakta
sıkıntı çekiyorum. Buradan Hükûmeti uyarıyorum:
Özeleştirme adı altında devletin, kamunun mallarını
birilerine peşkeş çektiğiniz ortamda Adanalıyı
karanlığa boğmak gibi bir lükse sahip değilsiniz. Bir an
önce Adana'da yaşanan bu elektrik kesintileriyle ilgili çözümü bulmak ilk
önce Hükûmetin görevidir, Hükûmeti bu noktada göreve davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, Adana,
1950lerde sanayileşmenin ilk başladığı yıllardan
itibaren Türkiye'nin ilk sanayileşen kentlerinden biriydi.
Tarımın başkenti, sanayinin başkenti, ticaretin
başkenti olan Adana Türkiyede ilk 3-4 kentten biriyken ne yazık ki,
iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin on üç yıllık
döneminde her geçen gün geriye gitmektedir. On üç yıl içerisinde,
iktidarınız döneminde Adanada 39 fabrika kapanmış, 40 bine
yakın kişi işini kaybetmiştir. İşsizlikte 81 il
içerisinde işsizliğin en yoğun olduğu kent Adanadır.
Adana eğitimde 58inci sırada, sağlıkta 56ncı
sırada, yaşanabilir kentler sıralamasında 50nci
sıradadır. Yine, kamu yatırımlarını alma
noktasında, nüfusa oranladığınızda, kamu
yatırımı almada 81 il içerisinde 81inci sıradadır.
Kredi kartı borcuna baktığımızda
şunu görüyoruz ki, kredi kartı borcunu ve çektiği krediyi
ödeyemeyenlerin sayısı Adanada 514 bin rakamına
ulaşmıştır. Yani Adanadaki her 4 vatandaşımızdan
1i bankalara borçludur.
Yine, tarım can çekişmektedir, tarlalar
ekilemez hâle gelmiştir. Pamuk çiftçisi perişan hâldedir,
mısır ekenler aynı durumdadır; narenciye dalında 30-35
kuruşa gidiyor. Bu yetmezmiş gibi bir de don vurdu. Şu anda, Adanadaki
çiftçilerimizin tarlaları Ziraat Bankasına veya özel bankalara
ipotekli hâle gelmiştir. Bunların bir an önce çözülmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın,
Sayın Başbakan 2011 yılı seçiminden önce Adananın
ünlü İstasyon Meydanında ne diyor biliyor musunuz? Adanalı
Karacaoğlan bu toprakları ne kadar seviyorsa inanın, biz de bu
toprakları o kadar seviyoruz. Yine, Adana medeniyet şehridir, Adana
ticaret şehridir, sanayi şehridir; Adana Çukurovanın fedakâr
çiftçisinin şehridir. diyor. Evet, bunu diyen kim? Dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi, buradan
Adanalılar adına sesleniyorum: Sayın Başbakan, bu
nasıl bir Adana sevgisidir? Evet, sizden önce, sizin
iktidarınızdan önce Adana sanayi şehriydi, Adana medeniyet şehriydi,
Adana tarım şehriydi ama on üç yıllık iktidarınızda
Adanaya husumetçe bakışınız, Adanaya yatırım
yapmamanız noktasında Adana bugün işsizlikle, yoklukla,
sıkıntılarla boğuşuyor. Bunları görmeyecek bir
şekilde
Ve diyordu ki 2011 yılında İstasyon
Meydanında: Biz başkalarına benzemeyiz. Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak bizim farkımız budur. Biz ne söz verdiysek onu
yaparız. 2011de İstasyon Meydanında 11 tane söz veren
Başbakana aradan geçen dört yıla rağmen ben buradan soruyorum:
Hangi yatırımı gerçekleştirdiniz? Evet, sizin
başkalarından farkınız bu, verdiğiniz sözün
arkasında durmamak, verdiğiniz sözü tutmamak.
Bunlar yetmiyormuş gibi, 2012 yılında
çıkardığınız teşvik yasasıyla beraber
Adanayı ikinci bölgeye alarak Adanaya yatırım noktasında
darbe vurdunuz, Adanaya gelen yatırımların önünü kestiniz.
Adanada şu anda herkes iş peşinde, aş peşinde. Sizin
çocuklarınız, eşleriniz, yakınlarınız VIP torpil
şeklinde kamuda, özel yerlerde yer alırken Adana işsizlikle
boğuşuyor. Ceyhana Başbakan, Cumhurbaşkanı geldi,
dedi ki
2007 yılında törenler yaptılar şaşaayla.
Aradan geçti sekiz yıl, hâlâ kamulaştırmayı bile
halledemediniz.
Ben buradan sesleniyorum: Bu Adana
düşmanlığı nedir? Adanaya bu şekilde olumsuz
bakmanızın ana nedeni nedir?
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
Gündem dışı ikinci söz, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü hakkında söz isteyen Malatya
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öze aittir.
Buyurunuz Sayın Öz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz'ün, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü
münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, insanlık tarihinin en eski
zamanlarından itibaren bilgi ve haber alma insanlar için büyük bir heyecan
ve tabii bir hak olmuştur.
Değerli milletvekilleri, gazetecilik, günümüz
toplumlarında anayasanın öngördüğü yasama, yürütme ve yargı
erkleri yanında demokrasinin gelişimine önemli bir katkı
sağlamaktadır. Bu çerçevede, basın özgürlüğünün
korunması ve geliştirilmesi demokratik toplum düzeninin en önemli
gereklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır çünkü
demokratik toplumlarda özgür basın yerelde ve genelde, eğer varsa
yapılan yanlışları azaltacak ve yol gösterici
olacaktır. Fakat, tüm bunların yanında en az basın
özgürlüğünün korunması kadar önemli olan başka bir husus daha
vardır. O da söz konusu özgürlüğün istismar edilmemesi, doğru
haber verme, tarafsızlık, özel hayata saygı, toplumun ve
bireylerin hakkını gözetme gibi evrensel ilkeler de mevcuttur. Ben bu
noktada, evrensel ilkeler açısından sınıfta kalan
tanınmış medya patronu Rupert Murdochu Pariste yaşanan
terör saldırılarından tüm Müslümanları sorumlu tutan
Twitter mesajı nedeniyle telin ediyorum, kınıyorum. Buradan
terörün dini ve rengi olmadığını hatırlatıyor,
son günlerde Sultanahmet, Yemen, kuzey Nijerya ve Pariste gerçekleşen
farklı terör saldırılarını şiddetle kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, şüphesiz
tarafsız, ilkeli, özgür ve basın ahlak kurallarıyla
donanmış, sorumluluklarının bilincinde bir
gazeteciliğin toplumsal kalkınma ve gelişmenin sağlanmasında
önemli bir yeri bulunmaktadır. Fakat, gazeteciliğin demokrasimizin
vazgeçilmez bir unsuru olduğunu hatırlatırken demokrasinin de
toplumsal huzur ve refahı güvence altına almak için bir denge zemini
olduğunu unutmamak ve bu sorumluluk bilinci içinde faaliyette bulunmak
gerekmektedir. Hiç şüphesiz, kamu yararını, özel hayata
saygıyı, hukukun temel ilkelerini üstün tutan bir anlayış,
samimiyet içinde yapılan gazetecilik halkımızın
gazetecilerimize güvenini sürekli kılacağı gibi,
basınımızın da itibarını daha da
artıracaktır.
Değerli milletvekilleri, Siyaset yerelde
başlar. diyen sözün yanına Gazetecilik de yerelde başlar.
sözünü eklemek istiyorum. Çünkü, gazetecilik dendiğinde yerel
basının önemi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Haber verme
işlevinin yanı sıra yerel basın kuruluşları yöre
halkının eğitimine ve bilgilenmesine, çevresinde olup
bitenlerden haberdar olmasına katkıda bulunma yönünde, yerelde
demokrasinin yerleşmesine ve halkın kendi bölge meseleleriyle ilgili
bilgi sahibi olmasına, hemhâl olma noktasında önemli bir katkı
sağlamaktadır.
Dolayısıyla, başta seçim bölgem Malatyada
olmak üzere kısıtlı imkânlarına rağmen yerel
basının gazetecilik anlamında Türkiyede ortaya koyduğu
mücadele her türlü takdire şayandır. Her meslek dalında
olduğu gibi bugün şüphesiz gazetecilerin de büyük sorunları
vardır. Emeklerinin karşılığını tam olarak
alamayan gazeteciler, meslek içinde meslektaşlarıyla büyük ekonomik
uçurumlar yaşamaktadırlar.
Bugüne kadar gerek Hükûmet olarak gerekse Parlamento,
Meclis olarak biz basın çalışanlarının özgür,
sağlıklı bir ortamda görev yapabilmeleri için her türlü
imkânı sağladık ama bu çabaların artarak devam
edeceğini de buradan belirtmek istiyorum. Bunlar yeterli mi? Elbette
değil ama ben buradan, önümüzdeki süreçte de gerek yerel gerekse ulusal
düzeyde gerekse de Parlamentomuzda görev yapan gazeteci kardeşlerimizin
eksikliklerinin giderilmesi noktasında her türlü çabayı ortaya
koyacağımızı da belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyanın farklı
bölgelerinde çatışmalarda, savaşlarda can güvenliklerini de
riske atarak haber peşinde koşan fedakâr gazetecileri saygı ve
takdirle anıyorum. Mekân, zaman ve mesai mefhumu olmadan, özveriyle ve
aşkla yapılan dünyadaki en zor mesleklerden olan gazetecilik
aynı zamanda oldukça da onurlu bir meslek olarak bilinmektedir. Bu
vesileyle, çalışan gazetecilerin şahsında mesleği
uğruna hayatını kaybeden bütün gazetecileri rahmetle
anıyorum.
Sözlerime son verirken yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Tüm gazeteci kardeşlerimizin en kötü günleri böyle
olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Gündem dışı üçüncü söz Bilecikte meydana
gelen doğal afetin neden olduğu mağduriyetle ilgili söz isteyen
Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akara aittir.
Buyurunuz Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, Bilecik ilinde meydana gelen doğal afetin neden
olduğu mağduriyetlere ilişkin gündem dışı
konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; evet, yurdumuzun her bölgesinde bugünlerde yoğun
yağış nedeniyle zaman zaman sıkıntılar
yaşamaktayız. Bu sıkıntıların en büyüğü de
kar nedeniyle kara yollarında yaşanan sıkıntılar ve
bölgelerdeki elektrik sıkıntılarıdır.
Yalnız, hemen yılbaşından önce
yağan kar nedeniyle Bilecik ilimizde çok sıkıntılı bir
sürece girilmiştir. Yoğun kar yağışı nedeniyle
geçimini çiftçilikle sağlayan ve sera üretimi yapan çiftçilerimizin büyük
çapta zarara uğradıklarını gördük.
Ben hemen yılbaşından bir gün sonra
Söğüt ve İnhisar ilçelerine ve köylerine bir seyahat yaptım, bir
gezi yaptım. Bu gezimin nedeni de, burada zarar gören seraları
incelemek ve yerinde tespit yapabilmek içindi. Evet, o gün ben Genel
Başkanımızın talimatı üzerine Bilecike, Söğüt
ilçesine gittim ve gittiğimde gerçekten şok bir manzarayla
karşılaştım çünkü ben biliyorum ki Bilecik ilçesi ekonomik
olarak yavaş yavaş sanayiyle ilişkilenmiş bir yapıyla
çalışmalarına devam ediyor, sanayi yavaş yavaş
oluşmaya başlıyor diye biliyordum ama gittiğimde gördüm ki
gerçekten Marmaranın Antalyası olmuş orası, 6 bin
dekarlık bir sera üretimine geçilmiş. İnhisar ve Söğüt
ilçelerinin -yaklaşık- tümünde insanların köylerde
seracılıkla geçindiğini gördüm. Maalesef yoğun kar
yağışı nedeniyle seralar çökmüş, yaklaşık
yüzde 70i, yüzde 80i çökmüş ve büyük bir zarar oluşmuş.
Şunu da söyleyeyim, Bilecik milletvekili arkadaşlarım -bizim
milletvekilimiz yok ama- benden sonra bölgeye gittiler, hatta benim
söylediklerimin bir kısmını da paylaştılar
vatandaşla. Ama şu da bir gerçek, vatandaş orada üretim
yapamıyor, tek geçim kaynağı seracılık ve
yılın bütün aylarında bu seracılık faaliyetlerini
-kışın, yazın ve baharda- sürdürüyor.
Şimdi, orada yapılması gereken şeyler
var. Birincisi, öncelikle hasar tespitinin yapılmasıydı.
Teşekkür ediyorum Sayın Valiye, hafta sonuna kadar hasar tespitini
bitirmiş. Başlangıç itibarıyla burada 4 bin dekarlık
bir alan hasar gördü diye düşünüyorduk köylülerin, çiftçilerin bize
ilettiğine göre, 3.262 dekarlık bir alanda hasar var, serada hasar
var; 767 çiftçi, 23 köyde etkilenmiş bu hasardan.
Bakın, arkadaşlar, bu çok önemli bir rakam, 1
dekarlık seranın maliyeti 15 ila 20 bin TL arasında
değişiyor. İçindeki ürünün tümü telef olmuş, ürünün tümü
gitmiş. İçindeki ürünle beraber zararı 1 dekarda 30 bin TLyi
buluyor. Bu nedenle, çok hızlı yapılması gereken
şeyler var. Bunlardan bir tanesi, o seralar tekrar
kullanılamadığı ve tamir edilemediği için
seraların hızla sökülmesi gerekiyor. Bunun için kaynak da belli.
Geçen gün bütçeyi burada görüştük. Maliye Bakanlığının
yedek bütçesi var, böyle doğal afetlerde, sel felaketlerinde,
umulmadık işlerle
karşılaşıldığında kullanılan bir para
var. Yine, Başbakanlığın örtülü ödeneği var. Evet,
Suriyeli için kullanıyoruz, kullanmalıyız belki; IŞİD
militanları için kullanıyoruz, onlar için kullanmamalıyız
ama benim halkım için de bu örtülü ödeneği kullanmalıyız
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 767 çiftçiye en az
-dekar başına demeyeceğim, sadece çiftçi başına- 2 bin
TL hızlı, söküm parasının verilmesi gerektiğini ifade
ediyorum.
Hızlandırıyorum çünkü zamanım çok
dar. Bir de bu çiftçilerimizin tarım kredi kooperatiflerine, bankalara ve
diğer finans şirketlerine borçları var. Çok hızlı bir
şekilde bu borçları ertelenmeli. Yeni seraların
yapılabilmesi için, o kadar mütevaziler ki, Seralarımızın
tümünü istemiyoruz, en az yarısını yapacak kadar bir imkân
sağlansa biz devletimize paramızı öderiz. diyorlar. Bu kadar da
mütevaziler.
Bir başka özelliği bu köylerin: Kendi
köylerinde istihdam sağladığı gibi,
dışarıdan da istihdam alıyorlar çünkü çalışkan
köylülerin o faaliyetleri, beden gücü bu üretimi yapmak için yetmiyor,
dışarıdan istihdam sağlıyorlar. Böylece güzel bir
işi yapıyorlar. Bizim de devlet olarak onları desteklememiz
gerekiyor. İşte, devlet bugünlerde var. Eğer bugün devlet
kendini orada gösterirse o insanlarımızın mağduriyetini
halletmiş oluruz diye düşünüyorum.
Evet, 3.262 dekarlık seranın yarısı
yapılabilir. Bunun da yapılabilmesi için nisan ayı yani ekim
dönemine yetiştirilmesi gerekiyor. Şunu da diyorlar: Eğer
devlet elimizden tutar nisan ayına, ekim dönemine, mart ayına biz
bunları yetiştirebilirsek, seralarımızı devletin
katkısıyla yapabilirsek biz bu paramızı, borcumuzu da
aslanlar gibi öderiz. Talep ettikleri bedava para da değil, hibe de değil.
İki yıl geri ödemeksizin yedi yıllık bir kredi talepleri
var. Açık ve net ifade ediyorlar, Bu borcumuzu da öderiz. diyorlar.
Şimdi, yapmamız gereken şu
arkadaşlar, Maliye Bakanıyla, Tarım Bakanıyla yapmamız
gereken şu: Maliye Bakanı Yedek bütçeden ben söktürüyorum
seraları. diyecek, valiye talimatı verecek. Tarım
Bakanımız da Ben bu krediyi temin ediyorum. diyecek ve bu işi
hep birlikte halledeceğiz diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Kalkınma Bakanı orada,
Kalkınma Bakanı.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
60ıncı maddeye göre pek kısa söz
taleplerini yerine getireceğim.
Sayın Yeniçeri
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölümünün 3üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Vefatının
3üncü yıl dönümünde hayatını özgürlük, Türklük ve
Kıbrıs Türk halkına adayan Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türk
halkının büyük lideri Rauf Denktaşa yüce Allahtan rahmet
diliyorum. Denktaş, Atatürkün izinden gitmiş, ömrünü
Kıbrıs Türk halkına, Türk milletine adamış,
kantonlarda dağınık bir şekilde yaşayan
Kıbrıs Türk halkından, önce bir toplum sonra bir
devlet yaratmıştır. Denktaş, Kıbrısta Türk milletinin
istiklal ve istikbal bayrağı olmuştur. Örnek kişiliği,
cesareti, azmi, kararlığıyla Türk tarihinde eşsiz bir yeri
olan Denktaşı, Rumlardan ve Türk düşmanlarından daha çok
AKP Hükûmeti uğraştırmıştır. Şurası
unutulmasın ki kahramanlarını kahredenler kahrolmayı hak
ederler.
Ruhu şad olsun.
BAŞKAN Sayın Öğüt
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Pendik-Haydarpaşa hızlı
tren projesinin durması nedeniyle yaşanan sıkıntılara
ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğündeki fişleme
iddialarına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Pendik-Haydarpaşa arası
hızlı tren projesi, müteahhidin kaçtığı söylenerek
durmuş durumda. Orası tamamen göletler hâline gelmiş durumda.
Oradaki inşaatlar alt ve üst geçitleri yıktı. Tren yolundan
karşıya geçen birçok vatandaşımız,
karşılıklı mahalleler bölündüğü için geçememekte, okul
yollarında çocuklarımız sefil olmaktalar. Bakanlığın
bir açıklama yapıp buraya bir an önce çözüm bulması
gerekmektedir.
Aynı zamanda, TCDDde fişleme
yapıldığı haberlerinin ardından Devlet Hava
Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünde de tüm üst düzey
bürokratların fişlendiğine yönelik haberler basına
yansımıştır. Fişlemelerin Bakanlıkta, kurumsal
düzeyde ve merkezî bir kararla yapıldığı iddiaları yer
almıştır. Basına yansıyan belgelerde bürokrat
hakkında gitmeli, kalmalı, bizim insanımız, ülkücü,
sosyal demokrat, Gezi destekçisi, tehlikeli, KAMU-SEN destekçisi,
alkollü gibi ifadeler kullanıldığı görülmektedir. Devlet
Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve
müdürlüklerinde çalışan personele ilişkin söz konusu belgeler
kim tarafından hazırlanmıştır? Bu talimatı kim
vermiştir? Bu ülke insanlarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğru,
buyurun.
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölümünün 3üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türk dünyasının, rahmetli Başbuğ
Alparslan Türkeşle beraber liderlerinden olan Kıbrıs eski
Cumhurbaşkanı ve yiğit lideri Rauf Denktaşı ölümünün
3üncü yılında minnet ve şükranla anıyorum, ruhu şad
olsun diyorum.
Onun bir sözünü de iletmek isterim. Rauf
Denktaş diyor ki: Başta Kıbrıs Türkü ve Balkan
Türklerinin Türk varlığının vazgeçilmezliğini
Anadoludakilerden daha fazla önemsemelerinin sebebi, devletsiz, bayraksız
ve ezansız kalışın acısını yaşamış
olmalarıdır. Bu sözüyle vatana, bayrağa, güzel Türkçemize neden
sahip çıkılmasını gerektiğini anlatıyor.
Ruhu şad olsun diyorum.
BAŞKAN Sayın Demiröz
.
4.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, Bursada yoğun kar yağışı
nedeniyle yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin
yarattığı mağduriyetlere ve UEDAŞ ile Uluğ Enerji
Dağıtım AŞde çalışan 16 personelin iş
akitlerinin feshine ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Son haftalarda yaşanan yoğun kar
yağışı nedeniyle Bursa İnegöl, Yenişehir, Keles
ilçelerimiz ve civar köylerinde uzun süreli elektrik kesintileri
yaşanmıştır, ilimiz tarihinde görülmemiş bir
şekilde sürekli arızalar ve müdahale bakımından da uzun
süren bir mağduriyet yaratmıştır. Bu kadar yoğun ve
uzun süreli elektrik arıza ve kesintileri nedeniyle
vatandaşlarımız UEDAŞ ve alt sorumlu şirketi Uluğ
Enerji Dağıtımını sorumlu görmektedir. Bahse konu
şirketlerde çalışan 16 personelin DİSKe bağlı
ENERJİ-SEN Sendikası altında örgütlenmek istedikleri için iş
akitlerinin feshedildiği doğru mudur? Bursa İnegöl ilçemiz ve
köylerinin elektrik arıza ve kesintilerinin bu kadar uzun sürmesinde
bölgenin altyapısına hâkim olan tecrübeli bu işçilerin
işten çıkarılmalarının sebebi var mıdır?
İşveren ve işçi arasındaki bu tutum ve
davranışların vatandaşa yarattığı
mağduriyeti kim karşılayacaktır?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurunuz.
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın
ölümünün 3üncü yıl dönümüne, tarımsal destekleme alacağı
olan çiftçilerle ilgili kararnamenin yol açtığı
hukuksuzluğa ve Trabzonun Dernekpazarı ilçesinin
Çalışanlar Mahallesine elektrik bağlanmadığına
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıbrıs Türklerinin
bağımsızlık mücadelesinin büyük önderi, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı,
değerli insan, mücadele adamı Sayın Rauf Denktaşı
ölüm yıl dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak saygıyla, şükranla
anıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
vesileyle 2 vatandaşımızın bana intikal ettirdiği ama
bireysel değil, toplumsal olarak gördüğüm sorunu Sayın Bakan da
buradayken Hükûmetin dikkatine sunuyorum. Mardin Kızıltepeden
Kahraman Timur isimli bir vatandaşımız beni aradı, konu
şu: Sayın Ahmet Davutoğlu Başbakan olduğu gün, 30
Ağustos 2014 tarihinde, hukuksuz bir kararnameye imza attı.
Tarımsal destekleme sisteminden alacağı olan çiftçilerin bu
alacaklarına karşılık olarak kendilerine ödenmesi gereken
paralar bunların elektrik şirketlerine olan borçlarına mahsup
edilecek, kararname bu şekilde. Çiftçi eğer elektrik borcunu 15 Eylül
2014 tarihine kadar ödemezse onun tarımsal desteklemeden olan
alacağı devlet tarafından doğrudan elektrik şirketine
ödenecektir. Bu karar hukuksuzdur, bu kararı Danıştay iptal
ettiği hâlde hâlen bu çiftçilerimizin alacakları ödenmiyor,
elektrikleri kesilmektedir. Bu hukuksuzluğa Hükûmetin göz yummaması
gerekir. Ben Hükûmeti göreve davet ediyorum.
İkinci konu, Trabzonun Dernekpazarı ilçesinin
Çalışanlar Mahallesinin elektrik problemi. Bu mahallenin
elektrikleri muhtarın bütün çabalarına rağmen hâlen
bağlanabilmiş değildir. Çalışanlar Mahallesi çok büyük
ölçüde karanlıktadır. Buradan ben Sayın Bakanın dikkatine
bu konuyu çözüm için sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdağ...
6.- Manisa Milletvekili
Selçuk Özdağ'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölümünün 3üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın 3üncü
ölüm yıl dönümü. Kıbrıs mücadelesinin tarihi, bir anlamda
Denktaşın hayatı demektir. Dönem dönem milletler bayrak
insanlar çıkarır, onlar hep önde yürür, her türlü iftiraya, saldırıya
önce onlar mukavemet ederler, onlar bir ülkeyi, bir davayı, bir milleti
temsil ederler; Denktaş hep önde yürüyen böyle bir liderdi. Rauf
Denktaş, çetin bir siyasi müzakereci olarak uzlaşmaz, inatçı bir
tavır sergiliyor gibi görünmekle birlikte masa başında kaybeden
Türklerin bu geleneğinin bozulmasında önemli bir rol
oynamıştır. Denktaş yenilgilerinden zafer
çıkartmış bir şahsiyettir. O, Türklük ile Rumluk
arasında sınırların kaybolmasına müsaade etmeyen bir
adamdı. O, Türkün devlet kurma iradesinin 20'nci yüzyıldaki son
temsilcisidir. O, Kıbrıs Türlüğünün, Türkiye de onun lideriydi.
Şimdi, dava arkadaşı Doktor Fazıl Küçük ve mücahitlerle
beraber olan, ömrünü Kıbrıs davasına adamış
vatansever, siyaset ve devlet adamı merhum Rauf Denktaşı 3üncü
ölüm yıl dönümünde anıyor, ruhu şad, mekânı cennet
olmasını yüce Yaradandan niyaz ediyor; Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin bir gün mutlaka dünya tarafından
tanınacağına inanıyor, dün olduğu gibi bugün de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erdemir...
7.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir'in, Paristeki bir mizah dergisine gerçekleştirilen
saldırıya ve Hükûmeti bir an önce kapsamlı bir nefret
suçları yasası çıkarmaya, Avrupa Temel Haklar Ajansına
üyelik başvurusu yapmaya ve Ayrımcılıkla Mücadele ve
Eşitlik Kurulunu hayata geçirmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Paristeki menfur saldırılar nefret iklimiyle
ve şiddet kültürüyle topyekûn mücadelenin önemini bir kez daha gözler
önüne sermiştir. Türkiye'nin iktidarıyla muhalefetiyle Paristeki
yürüyüşe katılması, basın özgürlüğüne ve bir arada yaşam
kültürüne sahip çıkması dünyaya doğru bir mesaj vermiştir.
Eğer Paristeki duruşumuzda samimiysek vakit kaybetmeden ülkemizde
geleceğin Kuaşi kardeşlerini üretecek nefret iklimiyle de kararlılıkla
mücadele etmeliyiz. Tatvandaki belediye billboardına, sosyal medyaya ve
Akit gazetesinin sayfalarına yansıyan nefret söylemleri Türkiye'nin
nefretin pençesinde olduğunun somut kanıtlarıdır. Hükûmeti
bir an önce kapsamlı bir nefret suçları yasası çıkarmaya,
Avrupa Temel Haklar Ajansına üyelik başvurusu yapmaya ve
Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulunu hayata
geçirmeye davet ediyorum. Türkiyede nefrete ve ayrımcılığa
geçit vermeyelim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
8.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunu Bakanlığındaki usulsüz işe alımlar
konusunda açıklama yapmaya davet ettiğine ve Adanada Suriyeli
mültecilerin fazlalığı nedeniyle yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Burada, Meclis kürsüsünde, özellikle, Orman ve Su
İşleri Bakanlığında bakan yakınları ve
milletvekili yakınları usulsüz bir şekilde kadrolara
atandığında Sayın Veysel Eroğlu Yok böyle bir
şey. demişti ama bugün gelinen nokta itibarıyla VIP torpil
listesi açıklandığında, Orman Bakanlığında
bakan yakını ve birçok milletvekili yakınının işe
usulsüz bir şekilde alındığı ortaya
çıkmaktadır. Biz bu Meclis kürsüsünde milletimizin
haklarını ve yapılan hukuksuzlukları dile getirmeye devam
edeceğiz, Veysel Eroğlunu da bu noktada açıklamaya davet
ediyorum.
Yine, Adanamızda resmî rakamlara göre 80 bin,
gayriresmî rakamlara göre 100 binin üzerinde Suriyeli mülteci
yaşamaktadır. Bunlar zor kış şartları
altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar.
Aynı zamanda, Adanada işsizliğin yoğun olduğu bir
noktada, günlük 15-20 liraya, normal, Adanalı gençlerin işten
çıkarılarak bunların
çalıştırıldığı bir süreç yaşanmaktadır.
Adana zaten işsizlikle mücadele ediyor, Türkiyede işsizliğin en
yoğun olduğu kent. Bu da Adana ilimizde birtakım sosyal
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Halaman
9.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın, Adananın bazı ilçelerinde yaşanan elektrik
kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım,
teşekkür ederim.
Şimdi, burada Enerji Bakanı, Tarım
Bakanı da yok ama siz vesile olursanız memnun oluruz.
Şimdi, bizim Adananın 15 tane ilçesi var yani
bir tarafı Tufanbeyli, bir tarafı Karataş, Yumurtalık,
neyse ama son zamanlarda sürekli okullarda, hastanelerde, sanayide, evlerde
elektrik kesintisi çok yoğunlaştı, dolayısıyla,
müthiş bir mağduriyet var. Son zamanlarda da bu dondan dolayı
narenciye bahçeleri de çok sıkıntılı. Tarım
Bakanının, Enerji Bakanının ilgisini çekmesi adına
söylemiş oldum.
Ben teşekkür ederim, siz de vesile olursanız
size de teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Halaman.
Sayın Şimşek
10.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek'in, Samsunda yoğun kar
yağışı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İlimiz Samsunda geçen hafta yağan normal bir
kar yağışı sonucu birçok köy yolu ulaşıma
kapanmış ve elektrikleri kesilmiştir. Yolların
açılmasında büyükşehir belediyesi ve alt belediyeler, elektrik
kesintileri konusunda dağıtım şirketi YEDAŞ çok
yetersiz kalmıştır. Tesisat çok eski, direkler çürümüş
vaziyettedir, dolayısıyla en ufak bir yağışta
arızalanmaktadır. On beş gündür elektriği olmayan, yolları
kapalı köylerimiz vardır. Yolların kapalı olması
nedeniyle Bafranın Meşelitürkmenler Mahallesine ambulans
gidememiş, anneye telefonla tarif edilerek doğum
yaptırılmıştır. Bizi arayan birçok
vatandaşımız bu durumdan şikâyetçidir. Yeni bir
yağışa karşı büyükşehir belediyesi ve YEDAŞ
acilen tedbir almalıdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Dilek Yılmaz
11.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz'ın, Uşakta engelli vatandaşların
yaşadığı sorunlara ve kara yollarının
bakımsızlığına ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün Uşaktan engelli
arkadaşlarımız bizi aradılar, her tarafın kar
olması nedeniyle yürümekte zorlandıkları ve engellerinin önüne
bir de doğal engeller konulduğundan bahsettiler ve kamuda
öğrenciler için olan bu tatil sürecinin özel sektörde ve kamuda bütün
engelliler için olması gerektiğini, kendilerinin ikinci kez yine
düşüp bazı yerlerini sakatlamak gibi bir durumlarının söz
konusu olabileceğini belirttiler. Bunu buradan iletiyorum. Özel sektörde
ve kamuda engellilerin kar tatili ya da doğa engeli tatilini düzenlemek
gerektiğini düşünüyorum.
Diğer yönüyle de: Akşam saat birde
Uşaktan bindim, saat dokuzda buradaydım. Yollar çok
bakımsızdı, hiçbir şekilde tuzlama dahi yoktu, büyük
tehlikeler atlatarak geldik ki pek çok insan aynı şekilde geldi. Kara
yollarındaki bakım yetersizlikleri ve hiçbir şekilde önlem
alınmaması gerçekten bütün yurttaşlarımızı
mağdur ediyor. Bunu da iktidarın duyacağını umuyorum
daha fazla kazaların olmaması açısından.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Vural
.
12.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın
ölümünün 3üncü yıl dönümüne ve Mardin ile Şanlıurfada yaşanan
elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Evet, bugün gerçekten, Türk devlet ve siyaset adamı,
Toros Kurdu, Kıbrıs mücahidi ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın 3üncü
ölüm yıl dönümü. Kendisini rahmet ve minnetle anıyoruz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, mekânı cennet olsun.
Sayın Başkan, bir de bir konuyu ifade etmek
istiyorum burada sayın bakanlar varsa. Efendim, Mardinin Dargeçit
ilçesinde köylerden vatandaşlar Milliyetçi Hareket Partisini
arıyorlar, beni de aradılar. Özellikle, kaç aydan beri
elektriklerinin olmadığını, maalesef, bu elektriklerden
dolayı büyük bir zarar gördüklerini, sıkıntı içerisinde
olduklarını ifade ediyorlar. Bakan gözler olabilir ama gören gözlere
ve kulaklara buradan Mardinin Dargeçit ilçesindeki köylerin durumunu
aktarmayı istiyorum.
Ayrıca, tabii, Şanlıurfada da
ilçelerinde, köylerinde de bu sıkıntılar var. Bu konuda ivedi
tedbirler alınması konusunda da Hükûmeti
uyardığımı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bostancı
13.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, AK PARTİ Grubu olarak, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaşın 3üncü ve Fazıl Küçükün 31inci ölüm yıl
dönümlerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, çok teşekkürler.
AK PARTİ Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşa biz de Allahtan
rahmet diliyoruz vefatının 3üncü yılı
dolayısıyla.
Rahmetli, 1967 yılında bir kayıkla
Kıbrısa geçmiş, orada Rumların eline esir
düşmüş, sonra Türkiyenin girişimleriyle kurtularak
Kıbrıstaki mücadele hayatına başlamıştı.
Çok uzun bir tarih. Oradaki Türk toplumunun hakları için mücadele eden
insanların önderi, lideri olarak önemli görevler yerine getirdi.
Aynı zamanda, aynı davanın liderlerinden
Doktor Fazıl Küçükü de burada tekrar rahmetle anmak isterim çünkü onun
ölüm tarihi de 15 Ocak 1984tür; ölümünün 31inci yıl dönümüdür.
Bu tür toplumsal ve ulusal davaların çeşitli
liderleri oluyor, onlar bayraklarını birbirlerine intikal
ettiriyorlar. Fazıl Küçükü, Rauf Denktaşı rahmetle anarken bu
davaya hayatlarını vermiş diğer şehitleri, emeğini
alın terine akıtmış diğer insanları da burada
hayırla yâd etmek istiyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Üç genel görüşme önergesi vardır, ayrı
ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Genel Görüşme
Önergeleri
1.- MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, büyük şehirlerde artan
şiddet ve asayiş olaylarının sebep ve sonuçları
konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/18)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyük şehirlerde artan şiddet ve asayiş
olaylarının sebep ve sonuçlarının her yönüyle
değerlendirilmesi için Anayasa'nın 98 ve İç Tüzükün 101, 102 ve
103'ncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme
açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir Grup Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
Büyük şehirlerde asayiş ve şiddet
olayları yıllar itibarıyla hızla artmaktadır.
2001-2003 döneminde büyük şehirlerde işlenen
suç sayılarına bakıldığında İstanbul'da
82.529, Ankara'da 30.887, İzmir'de 22.482, Bursa'da 16.787, Antalya'da
14.667, Mersinde 11.551 ve Gaziantep ilinde 10.532 olduğu görülmektedir.
2003 yılı itibarıyla
bakıldığı zaman İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa,
Adana, Konya, Gaziantep, Antalya, Mersin illerinde işlenen suçların
toplamı, Türkiye genelinde işlenen 322.189 suçun 203.409'unu yani
yüzde 63,1ini teşkil etmektedir.
Yine, 2003 yılında 100 bin kişiye
düşen suç oranı Türkiye ortalaması 674 iken, Antalyada 1.372,
Mersinde 1.072, İstanbulda 832, Ankarada 816, İzmirde 764tür.
2010 yılı istatistik rakamları
incelendiğinde ise, büyük şehirlerdeki işlenen asayiş
suçları ve oranlarının İstanbul ilinde 2003
yılında 82.529 olan asayiş suç sayısının
174.122'ye, Antalyada 14.667den 27.866'ya, Ankara'da 30.887den 100.876ya,
İzmirde 22.482den 86.668'e, Mersinde 11.551den 36.181'e, Gaziantepte
10.532den 35.941'e yükseldiği görülmektedir. 2003-2010 yılları
yaşanan büyük şehirlerin nüfuslarındaki artışın
bir hayli artan oranda olduğu görülmüştür.
Geçtiğimiz on yıllık AKP iktidarları
tarafından uygulanan sosyal, siyasal ve ekonomi politikaları büyük
şehirlerdeki şiddet olaylarının hızla artmasına
neden olduğu görülmektedir.
AKP iktidarlarınca uygulanan ve üretime dayanmayan büyüme
politikaları sonucunda sağlıklı bir büyüme
sağlanamamış, sermayenin tabana yayılmaması nedeniyle
de oluşan gelir dağılımındaki adaletsizlik hem
işsizliği hem de büyük şehirlere olan göçü
artırmıştır. Artan bu kontrolsüz göç, işsizlik,
şiddet, hırsızlık, öldürme, yaralama, madde
kullanımı, kadına yönelik şiddet, intihar
olaylarını tetiklemiştir.
Asayiş ve şiddet olaylarındaki
artışlar iktidarların yıpranma sürecinin de göstergesidir.
Mevcut iktidar toplumsal sorunlar karşısında gerçekçi çözümler
üretememektedir. Sorunları çözülemeyen insanlarımızın bir
kısmı ise maalesef suça yönelmektedir.
Toplumda bireyi doğrudan etkileyen, şahsa ve
mala karşı işlenen suçların toplumda güvenlik endişesi
oluşturmayacak düzeye çekilmesi bir zorunluluktur. Suçun önlenmesi için
yapılacak yatırımlar, suçlunun yakalanması için harcanacak
çabadan daha yararlı ve daha ucuz olacaktır.
Asayiş olaylarının büyük şehirlerde
artmasının önemli nedenlerinden birisi de özellikle mala yönelik
işlenen suçlara verilen cezaların caydırıcı olmaktan
çıkması olarak değerlendirilebilir.
Hırsızlık yapan insanın
tutuklanmaması veya yeterince ceza almaması bu şahsı
yüzlerce defa suç işlemeye yönlendirmektedir. Hırsızlık
malını satın alma veya satma cezalandırılmadığı
zaman da hırsızlık suçu teşvik edilmiş
olmaktadır.
Asayiş olaylarının
azaltılmasında polisin imkân ve kabiliyetlerinin
artırılması, polise direnme ve zarar vermenin de daha
ağır cezalandırılması düşünülmelidir.
Bu nedenle, terörün, hızlı ve çarpık
sanayileşmenin, kentleşmenin getirdiği işsizlik
oranlarının, turizm faaliyetlerinin, polis sayısının,
karakol sayısının, boşanma oranlarının,
eğitim düzeyinin, madde bağımlılığı gibi
faktörlerin suç oranları üzerindeki etkisinin tespit edilmesi, ayrıca
il düzeyinde suç yeri, suça etki eden faktörlerin mekânsal ilişkileri
millet meselelerinin çözüm yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda tüm siyasi parti gruplarının katkı ve
katılımlarıyla mutlaka değerlendirilmelidir.
Büyük şehirlerde şiddet ve asayiş
sorunlarının en önemli nedenlerinden birisinin de AKP
iktidarlarının terör karşısındaki iradesiz ve
teslimiyetçi tutumu olduğu, toplumun yıkım politikası
olarak adlandırdığı açılım
politikalarının ve Hükûmetin taviz politikasının da
olduğu unutulmamalıdır.
2.- MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, ülkemizde yabancı gerçek ve
tüzel kişilere yapılan taşınmaz satışları
konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/19)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel
kişilere yapılan taşınmaz satışları"
Anayasa'nın 98 ve İç Tüzükün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasını Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Şandır Oktay Vural
Mersin İzmir
Grup Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
Ülkemizde yabancıların taşınmaz
edinmesini sağlayan ilk düzenleme, 22/12/1934 tarihli ve 2644
sayılı Tapu Kanunu'yla gerçekleştirilmiş ve bu Kanunla
yabancıların en fazla 30 hektara kadar araziye sahip olabilmelerinin
önü açılmıştır. 1984 ve 1986 yıllarında
çıkarılan ve taşınmaz edinmede
karşılıklılık ilkesini kaldıran Kanunlar Anayasa
Mahkemesinin ilgili kararlarıyla, Anayasa'ya aykırılık ve
karşılıklılık ilkesinin uluslararası hukuku
zedelediği gerekçeleriyle iptal edilmiştir.
Bundan sonra uzun süre bu konuyla ilgili bir
değişiklik yapılmamış, ancak Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarının 2002 yılı seçimlerinin
arkasından tek başına Türkiye'yi yönetmeye başlamasıyla
hemen yine benzer düzenlemeler kamuoyunun gündemine tekrar getirilmiş ve
2003 yılında 4875 ve 4916 sayılı kanunlarla yabancı
yatırımcılara ait gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye'de
taşınmaz edinmesi serbest bırakılmış, 442
sayılı Köy Kanununun 87'nci maddesiyle, Tapu Kanunu'nun en fazla 30
hektar sınırının yer aldığı 36'ncı
maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Bu düzenlemeler de
öncekilere benzer gerekçelerle Anayasa Mahkemesi tarafından 2005
yılında iptal edilerek bu tehlikenin önü
kapatılmıştır. AKP hükûmetleri tarafından 2005
yılından sonra benzer girişimlerde bulunulmuş ancak Anayasa
Mahkemesi bir türlü aşılamamıştır.
3 Temmuz 2008 tarihli ve 5782 sayılı Kanunla,
yabancı uyruklu gerçek kişilerin merkez ilçe ve ilçeler bazında
uygulama imar planı ve mevzi imar planı sınırları
içerisinde kalan toplam alanların yüz ölçümünün yüzde 10'una kadar
kısmında taşınmaz edinebilmeleri ve tüzel
kişiliğe sahip şirketlerin taşınmaz mülkiyeti edinebilmelerine
imkân tanınmıştır. 2008 yılındaki bu düzenlemenin
ardından, özellikle turizm bölgeleri başta olmak üzere ülkemizin
kıyı kesimlerinde çok ciddi taşınmaz
satışları yapılmış ve yapılan bu
satışlar sonunda ülkemizin önemli bir bölümü yabancı gerçek ve
tüzel kişilerin mülkiyetine geçirilmiştir. AKP hükûmetleri döneminde
yapılan taşınmaz satışlarının
yaklaşık yüzde 80'i bu düzenlemeden sonra gerçekleşirken, geriye
kalan yüzde 20'si ise daha önceki yıllara aittir.
AKP hükûmetleri tarafından yürütülen kötü ekonomi
yönetimleri nedeniyle her geçen yıl büyüyen cari açığın
kapatılması amacıyla vatan topraklarının
yabancılara satışına getirilen
kısıtlamaların kaldırılmasına yönelik
düzenlemelere devam edilerek muhalefet partilerinin ciddi itirazlarına rağmen
en son 3/5/2012 tarihli ve 6302 sayılı Kanun
çıkartılmıştır. Bu Kanunla; Tapu Kanununun bazı
maddeleri değiştirilerek, karşılıklılık
ilkesi ile mesken ya da işyeri amacıyla mülk edinebilme
sınırları kaldırılarak yabancı gerçek
kişilerin Bakanlar Kurulu kararıyla 60 hektara kadar, yabancı
şirketlerin ise sınırsız taşınmaz edinebilmelerine
imkân tanınmıştır.
Yapılan bu düzenlemenin ardından yabancı
gerçek veya tüzel kişilerin ülkemizde ne miktarlarda taşınmaz
satın aldıkları ve bu satışlardan ne miktarlarda gelir
elde edildiği henüz bilinmemektedir. Bu rakamların yüce Meclisle ve kamuoyuyla
paylaşılarak AKP hükûmetlerinin ülkeyi ne hâle getirdiği ortaya
çıkarılmalıdır.
Yapılan bu düzenlemelerin ülkemizi hangi
tehlikelerin içine soktuğu ve Meclis gündemine getirilen ve sözde yeni
büyükşehirlerin kurulmasını öngören tasarıda yer alan hükümlerle
birlikte değerlendirildiğinde yeni tehlikelerin neler
olabileceği bilinmek zorundadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, "Ülkemizde
yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılan taşınmaz
satışları" hakkında "Genel Görüşme"
açılması MHP Grubunca gerekli görülmektedir.
3.- MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 4+4+4 eğitim sisteminin
ortaya çıkardığı sorunlar konularında genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
4+4+4 eğitim sisteminin, ortaya
çıkardığı sorunları tartışmak, geçen sürenin
incelenmesi ve alınması gereken tedbir ve önlemler için ekli
gerekçeler doğrultusunda Anayasa'nın 98 ve İç Tüzükün 101, 102
ve 103'ncü maddeleri uyarınca bir Genel Görüşme
açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Grup Başkan
Vekili Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
Bir ülkenin gelişmişliği ile insan
yetiştirme düzeni arasında yakın bir ilişki vardır.
Eğitim uzun vadeli bir iş olup kurumsallaşma, süreklilik ve
tutarlılık gerektirir. On yıllık AKP iktidarında görev
alan 3 bakan döneminde de Reform yapıyoruz. adı altında
eğitim sistemi defalarca altüst edilmiştir.
AKP iktidarı eğitim sistemini
koy-kaldır, dene-yanıl, yap-boz sistemine çevirmiştir. Son
olarak devreye giren 4+4+4 sistemi de aynı zihniyeti sürdürmenin sonucu
olarak devreye girmiştir.
4+4+4 sisteminin ortaya çıkaracağı
sorunlar ve çözüm imkânları üzerinde durulmamıştır. Âdeta
Kervan yolda düzülür. mantığıyla hareket edilmiştir.
Yeterli hazırlığı ve
altyapısı olmayan, eğitimle ilgili sendikaların
görüşlerini dikkate almayan, sistemin ortaya çıkaracağı
sorunlar hesaplanmadan 4+4+4 eğitim sistemi yürürlüğe konmuştur.
Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde
bu yapısal dönüşüm programını öngörmüş, insan
kaynaklarını da buna uymaya zorlamıştır. İnsan
odaklı olmayan bu mekanik sistem eğitimde;
- Öğretmenler,
- Yöneticiler ve yardımcı personel,
- Veliler,
- Fiziki yapı,
yönünden telafisi imkânsız olumsuzluklara ve
sorunlara neden olmuştur.
4+4+4 sisteminin öğretmenler yönünden ortaya
çıkardığı sorunlar
1) Sistem en büyük zararı sınıf
öğretmenlerine vermiştir. Sınıf öğretmenlerince
okutulan beş yıllık 1inci kademe (İlkokul) eğitiminin
dört yıla inmesiyle mevcut öğretmenlerin yüzde 20'si norm kadrosu
fazlası durumuna düşmüştür. Bakanlık 29.103 sınıf
öğretmenin norm kadro fazlası olduğunu
açıklamıştır.
Millî Eğitim Bakanlığı, norm kadro
fazlası durumuna düşürdüğü öğretmen sorunlarını
çözmek için mezuniyet alanına, varsa yan alana, bunlar yoksa zihinsel
engelliler sınıf öğretmenliği alanına ya da
teknoloji-tasarım alanına kaydırmıştır.
Böylece, yan alanı sınıf öğretmeni
olanlardan bu alana 18 bin öğretmen, yan alanı olmayan öğretmenlerden
5 bini de teknoloji-tasarım öğretmenliğine
atanmıştır. 20 bin öğretmen branş
değiştirmiştir. Toplam 42 bin öğretmen alan
değiştirmiştir.
2) Millî Eğitim Bakanlığının
2010-2014 Stratejik Planında okul öncesi eğitimde okullaşma
oranının yüzde 33'ten yüzde 70'in üzerine çıkarılması
hedef olarak alınmıştı. Okul öncesi eğitimin 2013
yılında bütün illerde zorunlu hâle getirilmesi amacıyla pilot
illerde zorunlu tutulması uygulaması başlatılmıştı.
Yeni sistemle bu uygulamadan vazgeçilmiş, böylece okul öncesi
öğretmenler istihdam yönünden mağdur konuma düşürülmüştür.
3) 4+4+4
eğitim sisteminin mağdur ettiği kesimlerden birisi de branş
öğretmenleridir. Branş öğretmenlerinin görev
yaptıkları ilköğretim okullarının ortaokula
dönüşmesiyle birlikte kurumlardaki norm düşmesi nedeniyle
bulundukları kurumlardan ortaokullara atanmışlardır. Bu,
branş öğretmenlerinin mağduriyetlerine ve yerleşik
düzenlerinin bozulmasına neden olmuştur.
4) Norm kadro
yönetmeliğine göre, ilköğretim kurumlarında -öğrenci
sayısı 250 ve üstü için- her birine bir rehber öğretmen normu
veriliyordu. Yeni sistemle okulların dönüşmesiyle birlikte aynı
binada eğitim verecek olan -ilkokul ve ortaokullarda- rehber
öğretmenlerin kadroları ortaokullara aktarılmıştır.
Okula rehber öğretmen normu verilirken daha önce
8inci sınıf için 250 sayısı ölçü olarak
alınırken, yeni sistemle sadece 5-8inci sınıflar yani
ortaokul kısmında öğrenci sayısının 250
olması gerekiyor.
Okulda 250'den fazla öğrenci olmasına
karşın rehber öğretmen normu verilirken yalnızca ilkokul ya
da ortaokul öğrenci sayısı ölçü olarak alınıyor. Bu
durumda rehber öğretmen norm fazlası ortaya çıkmaktadır.
Sistemin Yöneticiler ve yardımcı personel
yönünden ortaya çıkardığı sorunlar:
1) İlköğretim
okullarından bir kısmı ya ilkokul ya da ortaokula
dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm sırasında öğrenci
sayısında meydana gelen azalma ile birlikte hem müdür hem de müdür
yardımcılığı normlarından düşüş
yaşanmıştır.
2) Yeni sistem nedeniyle okulların ilk ve ortaokul
olarak yeniden yapılanmasıyla öğrencilerin pek çoğu
ikametgâh adresinden uzak yerlerde okullarla ilişkilendirilmiş ve
ulaşım zorlukları yaşamak zorunda
kalmışlardır.
Fiziki yapı yetersizliği yönünden ortaya
çıkan sorunlar:
1) 4+4+4 sisteminin uygulamaya sokulmasıyla birlikte
birçok okulda fiziki yetersizlikler sebebiyle ikili öğretime geçilmek
zorunda kalınmıştır.
2) Yeni sistemle
okula başlama yaşı 60-66 ay aralığına
çekilmiştir. Okula kayıt yaptıran öğrenci sayısı
artarken fiziki kapasite aynı oranda
artırılamamıştır. Bu durum kalabalık sınıfların
oluşmasına neden olmuştur.
4+4+4 eğitim sisteminin ortaya
çıkardığı devasa sorunlar karşısında genel
görüşme açılması sorunların çözümüne büyük katkı
sağlayacaktır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve genel
görüşme açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner
Yıldız hakkında verilmiş bir gensoru önergesi vardır.
Şimdi okutacağım gensoru önergesi 500
kelimeden fazla olduğu için önergenin özeti okunacaktır, ancak
önergenin tam metni tutanak dergisine eklenecektir.
B)
Gensoru Önergeleri
1.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 21 milletvekilinin; Soma maden
sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle
çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara
işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı
iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/42) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız hakkında Anayasa'nın 98 ve 99'uncu maddeleri ve TBMM
İçtüzüğünün 106'ıncı maddeleri uyarınca gensoru
açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
Bülent Kuşoğlu Turgut Dibek Ömer Süha Aldan
Ankara Kırklareli Muğla
Doğan Şafak Haluk Eyidoğan Engin Özkoç
Niğde İstanbul Sakarya
Ali İhsan Köktürk Gürkut Acar Ali Rıza Öztürk
Zonguldak Antalya Mersin
Ayşe Nedret Akova İhsan Kalkavan Musa Çam
Balıkesir Samsun İzmir
Haydar Akar Mehmet
Hilal Kaplan Ensar
Öğüt
Kocaeli Kocaeli Ardahan
Sinan Aygün Malik
Ecder Özdemir Melda
Onur
Ankara Sivas İstanbul
Kadir Gökmen Öğüt Dilek Akagün Yılmaz Muharrem Işık
İstanbul Uşak Erzincan
Nurettin Demir
Muğla
Özet:
Soma'da 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 kişinin
ölümüyle sonuçlanan facia, ilgili kurumlar olan Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı yetkililerinin hata, ihmal, usulsüzlük ve
yolsuzluklarını da birçok sorunlu konu yanı sıra gündeme
getirmiştir.
Facianın gerçekleştiği Soma Maden
sahasında TKİ Genel Müdürlüğünün sözleşme
yaptığı 2 firma vardır. Bunlar rödovans ve hizmet alım
sözleşmeleri ile çalışan İmbat A.Ş ve Soma
A.Ş'dir.
İmbat A.Ş. ve Soma A.Ş. ile
başlangıçta yapılan sözleşmeler mevzuata uygun, sorun
taşımayan sözleşmeler olmuş fakat 2013'e gelindiğinde
her 2 firmaya da eski işlerden daha büyük işler ihalesiz ve Yönetim
Kurulu kararı olmaksızın verilmiştir. Kasıtlı
görünen bu işlemlerle her 2 firmaya peşkeş çekilen tutar yani yapılan
yolsuzluk tutarı minimum 4 milyar liradır.
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel
Müdürlüğünce gerçekleştirilen bu hukuksuz ve sonuçta kamuyu zarara
sokan, belli kişileri kollayan işlemlerde sorumlu; ilgili bürokratlar
olduğu kadar, ilgili bakan olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız'dır. Hatta konu aylar önce kendi bilgisine
sunulduğunda özellikle firmaları ve ilgili bürokratları
kollayan, yapılan işlemleri sahiplenen tavrıyla, işlemlerin
kendi onayı dâhilinde yapıldığını ihsas ederek
birinci derece sorumlu durumda olduğunu göstermiştir.
TKİ Genel Müdürlüğünün ihalesiz ve Yönetim
Kurulu kararı olmaksızın verdiği işlerin değeri
makul ve asgari bir hesaplamaya göre Soma AŞ'de on yıllık süre
uzatımı karşılığı 1,6 milyar TL, İmbat
AŞ'de ise on üç yıllık süre uzatımı
karşılığı 2,5 milyar TL olarak dikkate
alındığında 4 milyar TL'yi aşmaktadır. Bu kadar
büyük meblağlı işlerin kamuda mevzuata uygun olmadan
verilmesinin ne anlama geldiğini ve nasıl sonuçlar
yarattığını ve yaratacağını deneyimli bir
Bakan olarak çok iyi bilmesi gerekir iken, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız'ın böyle bir durum ortaya
çıktığında ve uyarıldığında dahi tam
tersine TKİ Genel Müdürlüğü yetkililerinin ve firmaların hamisi
rolünü üstlenmesi açıkça görevin kötüye kullanımıdır.
Bakan Yıldız, bu kadar büyük bir hukuksuzluk ve
yolsuzluk olayının başmüsebbibidir. Medyanın
taranmasından da anlaşılacağı üzere bu 2 firmaya
yönelik özel söylemleri, sempatisi ve kollaması vardır, bakan
yetkisini bu konuda olumlu olarak kullanmamış, istismar
etmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında Anayasa'nın 98 ve 99'uncu maddeleri ve TBMM
İçtüzüğünün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru
açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmenin günü daha sonra
Danışma Kurulu önerisiyle belirlenecektir.
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyurusu
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak
isteyen, siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 19 Ocak 2015
Pazartesi günü saat 18.00e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
D)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığındaki bir heyetin Fransa Ulusal Meclisi
Başkanı Claude Bartolonenin vaki davetine icabet etmek üzere
Fransaya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1681)
07/01/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil
Çiçek Başkanlığındaki heyetin; Fransa Ulusal Meclisi
Başkanı Claude Bartolone'nin vaki davetine icabet etmek üzere
Fransa'ya resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki bir heyetin 25-27 Ocak 2015
tarihleri arasında Pragda düzenlenecek olan uluslararası konferansa
katılmak üzere Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunmalarına
ilişkin tezkeresi (3/1682)
09/01/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın
Cemil Çiçek ve beraberindeki heyetin, 25-27 Ocak 2015 tarihleri arasında
Prag'da düzenlenecek olan uluslararası konferansa katılmak üzere Çek
Cumhuriyetine ziyarette bulunmaları hususu Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanun'un 9uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi Danışma Kurulunun bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
675, 672, 676, 565, 387 ve 335 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 5, 6, 7,
8, 9 ve 10 uncu sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 14 Ocak 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine; 675 ve 672 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarih: 13/01/2015
Danışma Kurulunun 13/01/2015 Salı günü,
bugün, yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Naci Bostancı
Engin Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Başkan Vekili Başkan Vekili
Yusuf
Halaçoğlu İdris Baluken
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Halkların
Demokratik Partisi Grubu
Başkan Vekili Başkan Vekili
Öneriler:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 675, 672, 676, 565, 387 ve 335 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın sırasıyla 5, 6, 7,
8, 9 ve 10 uncu sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 14 Ocak 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesi, 675 ve 672 sıra
sayılı kanun tasarılarının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
675 Sıra Sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/974) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 13üncü maddeler |
13 |
2. BÖLÜM |
14 ila 27nci maddeler (Geçici 1 inci madde dâhil) |
15 |
TOPLAM MADDE
SAYISI |
28 |
672 Sıra Sayılı Milli Mayın Faaliyet
Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/996) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila
29uncu maddeler |
29 |
2. BÖLÜM |
30 ila 58inci maddeler
(Çerçeve 34üncü maddeyle ihdas olunan 70/A ve 70/B maddeler dâhil) |
30 |
3. BÖLÜM |
59 ila 87nci maddeler (Çerçeve 80inci maddeyle ihdas olunan Ek Madde
2 ve Ek Madde 3 dâhil) |
30 |
4. BÖLÜM |
88 ila 114üncü maddeler (Çerçeve 88 inci maddeyle ihdas olunan Ek
Madde 2 ve Ek Madde 3 ile Çerçeve 100üncü maddeye ihdas olunan Ek Madde 3 ve
Ek Madde 4 ve Geçici 1 inci madde dâhil) |
30 |
TOPLAM MADDE
SAYISI |
119 |
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
E)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, (2/1601) esas numaralı
Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarının Kamu Kurumları
Tarafından İthalatının ve Kullanımının
Yasaklanmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/226)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/1601) esas numaralı kanun teklifim,
Başkanlığınızca komisyona havale edildiği
tarihten itibaren kırk beş gün geçtiği halde ilgili komisyonca
görüşülüp sonuçlandırılmamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
37'nci maddesi uyarınca kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması için gereğini arz ve talep ederim.
Umut
Oran
İstanbul
BAŞKAN Teklif sahibi İstanbul Milletvekili
Sayın Umut Oran, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ben de rahmetli Rauf Denktaşı saygıyla
anıyorum.
Bugün, bir demokrasi ayıbını gündeme taşımak
istiyorum. Metin Lokumcu, 2011de önceki Başbakanın Hopa mitingi
sırasında protestolarda yaşamını yitirdi; ölüm nedeni
biber gazı. Çayan Birben, Yalova; yine polisin sıktığı
biber gazıyla yaşamını yitirdi; ölüm nedeni biber
gazı. Mehmet İstif, Gezi eylemlerinde Mersinde polisin 40 metreden
ağzına direkt olarak sıkmış olduğu biber
gazıyla dil kökü kanseri oldu, yaşamını yitirdi; ölüm
nedeni biber gazı.
Sayın milletvekilleri, 2006-2014, tam 8 genç biber
gazından öldü, 146 genç yaralandı. Türk Tabipleri Birliğine
göre, sadece Gezi Parkı eylemleri sırasında 60ı
ağır, tam 8 bin kişi yaralandı, tam 104 kişi kafa
travması geçirdi, 11 kişi gözünü kaybetti, 8 kişi biber
gazı nedeniyle -biber gazı nedeniyle, bir daha altını
çizerek söylüyorum- yaşamını yitirdi. Gezi Parkı
eylemlerinde tam 150 bin biber gazı kullanıldı. O kadar büyük
bir rakam ki bu baktığınız zaman, emniyet yetkilileri o
sene stokları bitirip örtülü ödenekten yeniden alım yapmak zorunda
kaldılar. Biber gazının birçok olumsuzlukları var. Bunlar
bildiklerimiz, işte gözlerde yanma yapıyor, yaşarma
yapıyor, geçici körlük yapıyor, ciltte birtakım arazları
oluyor, öksürük, nefes darlığı. Birçok biber gazının
olumsuz etkileri var ve kişi yaklaşık otuz dakika, kırk
dakika etkisiz hâle geliyor.
Farklı bir boyuttan da
baktığımız zaman, 2002 ile 2012 yılları
arasında, yani on yıllık sürede ithalatla 600 ton biber
gazı Türkiyeye getirilmiş; 21,5 milyon dolar para ödenmiş,
aşağı yukarı on yılda. Buraya dikkatinizi çekmek
istiyorum. Sadece bu sene 2015le ilgili yapılan ihale -ithalat yeri Kore-
bedeli 25 milyon dolar. Yani neredeyse son on iki yılda
alınanın, hemen hemen ondan fazla miktarda 2015te
planlanmış ve ihaleye çıkmış.
Gezi Parkı eylemlerinde -biraz evvel
söylemiştim- 150 bin biber gazı kullanılırken bu yıl 1
milyon 900 bin adet kullanılması planlanıyor. Şimdi, böyle
bir on yılla mukayese ettiğiniz zaman, yani planlanan şey daha
fazla şiddet daha fazla insanların canının yanması.
Geçen hafta sonu Türk Tabipleri Birliği bir
çalışma yaptı. 150 sayfalık bir raporları var. Ben de
raporu okudum. Ve raporun sonunda, sonuç bildirgesinde, biber gazının
yasaklanmasını talep ediyorlar ve teklif ediyorlar. Çünkü bütün ölüm
ve yaralanmalara baktığınız zaman sonuçlar vahim. Yani
biraz evvel söylediğim bildiğimiz birtakım olumsuzluklar var ama
aynı zamanda da ölüme yol açtığı, kalp durması, kalp
krizine yol açtığı, kansere yol açtığına kadar
giden sonuçlar var. Dünya artık bunu yasaklıyor.
Bakın, Fransada bir eylemci hayatını
kaybetti. Kasım ayından itibaren Fransada biber gazı
yasaklandı. Yargıtay kararları var, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararları var, Anayasamızın 56ncı
maddesi var, birçok konu var.
Ben, değerli milletvekillerinin, bizim demokrasi
ölçümüzün bir ülkedeki TOMA ve biber gazı kapsülleriyle ters
orantılı olmalıdır diye düşündüğünü tahmin
ediyorum.
Sizlerin de aranızda doktor var, eczacı var,
Mecliste yapmış olduğunuz yeminler var, Hipokrat yemini var.
Dolayısıyla, ben, bu teklif verileli bir buçuk yıl geçmiş
olmasına rağmen -tabii ki ateş düştüğü yeri
yaktı, ölen öldü, olan oldu ama- bu demokrasi ayıbına Türkiye
Büyük Millet Meclisinin artık son vermesi gerektiğini
saygılarınıza sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. İstanbul Milletvekili Umut Oran
arkadaşımızın verdiği yasa teklifi üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Aslında, önemli değerlendirmeleri bu Mecliste
paylaştı. Dinliyoruz tabii fakat bunların hepsini es geçiyoruz.
Bu gaza en çok muhatap kalmış bir insan olarak bu kürsüden ifade
ediyorum ve daha önce
Gaza gelmiş de değilim yani Sayın
Başkan, gaza gelmiş değilim, merak etmeyin.
Bir ülke düşünün, yani emniyet müdürü resmî
sitesinde kimyasal sarf maddesi ihalesi çıkartıyor ve diyor ki:
Benim şu kadar gaza ihtiyacım var. Gaza gelmişler onlar da ve
bugün aslında yaşanan, biraz önce rakamları verilen Gezi
eylemlerinde, diğer eylemlerde, ölümcül olayların birçoğunda
verilen bu gazın etkisinin ne kadar öldürücü olduğu ortaya
çıkmıştır. Bunlar bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
Ayrıca, yaralıların ne kadar
yoğunlaştığı bu dönemde bir kez daha bilimsel olarak
ortaya çıkmış ve sayıları biraz önce ifade
edildiği için yeniden sizleri sayılara boğmayacağım
ama burada özellikle biz bu konuda soru sorduk emniyet müdürlüğünün bu
sarf maddesiyle ilgili düzenlemesine. TOMAlardaki suya insan
yaşamını tehdit ettiği tescillenmiş corrosive
adlı bir madde konulmuş ve bu dönemde bu maddeye maruz
kalanların vücudunda ciddi hasarlar olduğunu defalarca ifade ettik ve
bununla ilgili yanıtlar istedik. Bunun cevapları bize gelmiş
değil.
Şimdi, daha önemlisi değerli
arkadaşlarım, Gezi eylemleri esnasında Avrupada yasak, ölümcül
etkisi olan bizmut kapsülleri atılan FN-303 silahının
kullanıldığı emniyet tarafından da kabul edildi. Yani
Bunlar aslında öldürücü silah malzemesi. diye emniyet de kabul ediyor.
Şimdi, bu çok yaygınlaştı.
Bakın, en temel haklarını kullanmak isteyen örgütler temel
taleplerini meydana çıkıp bunları söylediklerinde hemen
baskı olarak işleme giren uygulama onları gazla, tazyikli suyla
oradan bir an önce yok etmek. Bunu geçen hafta yaşadım. Yani 3-4
önemli eylem yapılmaya çalışıldı, Türkiye'nin en
önemli mimar mühendisler odası kendileriyle ilgili bir yasa teklifine bir
tepkiyi basın açıklaması olarak yapmak istediler daha geçen
hafta, gaza boğuldu Kızılay Meydanı. Yalnız onlara
sıkılmıyor bu gaz; bu gaz Türkiye halkına
sıkılıyor, bu gaz bütün vatandaşları ve
yurttaşları etkiliyor.
Dolayısıyla, arkadaşlar, bunu savunmak
insani değil. Yani insan ölümüne neden olacak, insan ölümüne kadar
vardıracak bir gazı savunmak insani değil, ahlaki değildir
değerli arkadaşlarım. İkinci olay: Yine, bu gazdan
yaralanma nedeniyle sakat kalmalarına neden olan bu gazı hâlen
savunmak, hâlen ihaleleri çoğaltmak, tonlarca gaz yığmak
doğru değil.
Bunun bir tek nedeni var; demokratik tepkilerini
koyanları susturmaya yönelik bir proje bu, bu projenin özü bu.
Aslında devletin yapması gereken, demokratik tepkilerini koyan
yurttaşlarımızın bir saldırıya uğramaması
gerekiyor, o saldırının önlenmesi gerekirken,
vatandaşları koruması gerekirken, tam tersi, devlet eliyle onlar
gazlanıyor, coplanıyor, dayaktan geçiriliyor.
Dolayısıyla, bu sorunun çözümü konusunda
verilmiş olan bir yasa teklifidir. Bu yasa teklifini herkesin bir kez daha
dikkate almasını diliyorum. Hani bir söz var, bu konuda defalarca
ifade edilmiştir, bu sloganlara da çevrilmiştir, Sık
bakalım, sık bakalım! diyen sloganlara karşı biz de
Sıkma bakalım artık. diyoruz veyahut da Sıkma
bakalımı hayata geçirecek önlemleri alalım. diyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.28
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İstanbul Milletvekili Sayın Umut Oranın
2/1601 esas numaralı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınması önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir. Karar yeter
sayısı vardır.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda boşalan ve Halkların Demokratik Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için Van Milletvekili Sayın Kemal Aktaş
aday gösterilmiştir, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
B) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/124, 226, 320, 321,
336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134,
1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147 ve
1148) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye
seçimi
BAŞKAN Kadına yönelik şiddetin
sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırması
komisyonuna üye seçimi yapılacaktır. Komisyon üyelikleri için siyasi
parti gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup
oylarınıza sunacağım.
Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri
Aday Listesi
(10/124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1127,
1128, 1126, 1137, 1136, 1135, 1133, 1132, 1130, 1129, 1131, 1134, 1138, 1139,
1140, 1141, 1142, 1144, 1143, 1145, 1147, 1146 ve 1148)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK PARTİ (10)
Mehmet Kerim Yıldız Ağrı
Nurcan Dalbudak Denizli
Sermin Balık Elâzığ
Derya Bakbak Gaziantep
Alev Dedegil İstanbul
İsmet Uçma İstanbul
Sevde Bayazıt Kaçar Kahramanmaraş
Vural Kavuncu Kütahya
Murat Göktürk Nevşehir
Gülşen Orhan Van
CHP (4)
Sedef Küçük İstanbul
Binnaz Toprak İstanbul
Hülya Güven İzmir
Candan Yüceer Tekirdağ
MHP (2)
Ahmet Duran Bulut Balıkesir
Ruhsar Demirel Eskişehir
HDP (1)
Nursel Aydoğan Diyarbakır
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin 13 Ocak 2015 Salı günü (bugün) saat 18.00de Ana Bina 1inci Kat
427 Numaralı Meclis Araştırması ve Soruşturması
Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun
toplantı gün ve saati ayrıca plazma ekrandan ilan edilmiştir.
2.- (10/34, 55, 679, 801,
904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102,
1103, 1104, 1105, 1106 ve 1107) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN Mevsimlik tarım işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması
komisyonuna üye seçimi yapılacaktır. Komisyon üyelikleri için siyasi
parti gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup
oylarınıza sunacağım.
Mevsimlik Tarım İşçilerinin
Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
(10/34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095,
1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106 ve 1107)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK
PARTİ (10)
Mehmet Erdoğan Adıyaman
Gökcen Özdoğan Enç Antalya
Ali Gültekin Kılınç Aydın
Önder Matlı Bursa
Mehmet S. Hamzaoğulları Diyarbakır
Ali Aşlık İzmir
Mustafa Baloğlu Konya
Ahmet Tevfik Uzun Mersin
Mahmut Kaçar Şanlıurfa
Mustafa Bilici Van
CHP
(4)
Gökhan Günaydın Ankara
Ramazan Kerim Özkan Burdur
İlhan Demiröz Bursa
Süleyman Çelebi İstanbul
MHP
(2)
Muharrem Varlı Adana
Mustafa Kalaycı Konya
HDP
(1)
Abdullah Levent Tüzel İstanbul
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin 13 Ocak 2015 Salı günü (bugün) saat 18.00de Ana Bina 2nci Kat
507 Numaralı Komisyon Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun
toplantı gün ve saati ayrıca plazma ekrandan ilan edilmiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri
ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz Kurumları
Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı
Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Türkiye Cumhuriyeti ve
Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sıraya alınan, Perakende Ticaretin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun; Perakende Ticaret, Alışveriş
Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam'ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar'ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal
Dinçer'in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa
Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56
Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve
Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına
Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım
Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.-
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun; Perakende Ticaret,
Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve
Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın; Perakende Ticaret ile Esnaf
ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve
Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan
Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş
Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş
ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş
Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin;
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974,
2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527, 2/2528) (S. Sayısı: 675) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Burada.
Komisyon
Raporu 675 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir.
Bu
nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek
ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurunuz.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, bugün bizi bu yasa
tasarısının görüşülmesinde izleyen saygıdeğer
vatandaşlarımıza ve esnaf teşkilatına buradan
saygılarımı sunmak istiyorum.
Perakende piyasasının düzenlenmesiyle ilgili
kanun teklifinin çıkması konusunda uzun yıllardır mücadele
eden bir milletvekili olarak buradan bu noktaya gelinip bir yasal düzenlemenin
yapılması ve bu Mecliste görüşülmesini çok önemsiyorum. Çünkü,
bu düzenleme iki açıdan önemlidir: Perakende piyasası sadece mal
satanları değil, ülkenin tümüyle üretim yapan her kesimini çok
yakından ilgilendiren önemli bir yasadır. Bu anlamıyla perakende
piyasası ciro, hacim olarak ülkede ekonomik büyüklükte çok önemli rakamları
ihtiva etmektedir. Burada yapılacak düzenleme bu piyasanın doğru
işlemesine, bu piyasadaki oyuncuların adil rekabet içerisinde
olmasına, hukuki ve yasal zeminin oluşmasına
Böylece de
piyasada hem tüketici için hem üretici için hem hizmet sektöründe olan,
ticaretini yapan kesimler için bir yasal düzenlemenin olması çok
önemlidir. Burada temel bakış açısı
Bu yasanın buraya
gelmesinde çok teklif veren arkadaşlarımız var, bir de Hükûmetin
teklifi var; bunları Komisyonda konuştuk. Gelinen nokta
itibarıyla şunu söylemek benim burada boynumun borcu: Çerçeve olarak
bu kanunun buraya gelmesi iyidir, ihtiyaçtır, yapılması gerekir,
bunu uzun zamandır özlüyorduk. Böyle bir çerçeve yasanın buraya
gelmesi iyidir. Ama bu çerçevenin içinin doğru doldurulması,
haksız rekabetin ortadan kaldırılarak yıllardır yok
etmeye, edilmeye çalışılan esnafın, küçük
işletmelerin, bakkalın, manavın, kasabın, terzinin,
hepsinin sorunlarına çözüm bulacak, büyük sermayenin küçüğü
ezdiği bir ortamın ortadan kaldırılıp haksız
rekabetin haklı ve adil bir ortamda yapılmasına imkân
sağlayan bir noktaya gelmesi gerekir. Ancak, Hükûmetin
tasarısında bu böyle değildir. Hükûmetin uzlaşma
tasarısı diye sunduğu bu tasarı, Herkesin teklifi ve
düşüncesini aldık ancak bu kadar uzlaştırabildik.
dediği bu tasarı şunu getirmektedir: Mevcut piyasa
oyuncularından güçlü olanların durumunu devam ettirdiği,
zayıfların yeni haklar elde etmesi konusunu göz ardı ettiği
bir yasa tasarısıdır.
Peki, bu tasarı nasıl olmalıdır? Bu
tasarı Anayasaya uygun olmalıdır. Anayasanın 173üncü
maddesi ne diyor? Devlet, esnaf ve sanatkârı korur ve kollar. Bu ne
demektir? Devlet yasal düzenlemeler yaparken de, bu yasal düzenlemelerin
uygulama yönetmeliğini çıkartırken de, temel mantığı,
küçüklerin, esnaf ve sanatkârın, KOBİlerin korunması ve
onların kollanmasına yönelik pozitif ayrımcılık yapan
bir yasal düzenleme yapmalıdır. Bu, Anayasanın 173üncü
maddesinin emridir ve bu bakış açısı olmalıdır. Benim
teklifim ve Cumhuriyet Halk Partisinin Komisyondaki çalışması
buna yönelik bir çalışmadır. Bu çalışmanın
temelinde, haksız rekabetin ortadan kaldırılıp ezilen, yok
edilmeye çalışılan küçük işletmelerin korunmasına
yönelik düzenlemelerin bu yasada yer almasına yönelik gayret içerisinde
olmaya çalıştık.
Değerli arkadaşlarım, bu yasada bir de
şöyle bir politika ve algı yapılarak bu kanunun özünden
saptırıldığı bir gerçektir. AVM yasası diyerek
bunu AVMler üzerinde bazı düzenlemeler yapma olarak gösteriyorlar. Evet,
bu yasa AVMleri de kapsar ama bu yasanın kapsamı daha geniştir,
AVMlerin dışında perakende sektöründe olan herkesi kapsar.
Burada bir konunun da altını çizeyim: Perakende
piyasası demek ne demektir, bunu bir açalım. Bir ülkede satılan
tüm ürünlerin satılabilmek için rafa, vitrine, tezgâha
çıktığı alan perakende piyasasıdır ve
dünyanın geldiği nokta itibarıyla artık üretmekten daha
önemli olan şey bir ürünün pazara çıkabilmesi, rafa girebilmesi,
vitrinde olabilmesi ve o ürünün müşteriyle buluşturulabilmesidir.
Bugün Türkiye'de öyle bir risk ve tehlike vardır ki, pazar giderek
sınırlı sayıdaki satıcının, mağaza
sahibinin eline geçmekte, piyasada rafa çıkacak ürünü tayin eden grup bu
sınırlı sayıdaki grup olmaktadır.
Burada perakende piyasasının içerisinde kimler
vardır? Bir, AVMlerdeki bir kısım satıcılar
vardır. İki, yerel zincir dediğimiz perakende marketçiler
vardır. Üç, discount mağazacılık dediğimiz o
mağazalar vardır. Dört, geleneksel diye tanımlanan
esnafımız, sanatkârımız, bakkalımız vardır.
Beş, bununla birlikte, sokaklarda iş yeri açmış küçük
işletmeler, esnaflar, sanatkârlar vardır. Bütün bunları
perakende piyasasının içerisinde düşünün.
Peki, bu piyasanın içerisindeki bu oyuncular hangi
oranda piyasada egemendir? Giderek bu piyasada egemen olan oyuncular AVM ve
indirim mağazası dediğimiz discount mağazalar, yok olan
çizgi ise bakkal, kasap, manav dediğimiz geleneksel piyasadaki
esnafımız ve yerel zincir dediğimiz bizim, bakkallıktan
başlayıp 5, 10, 20 mağaza açmış yerel perakende satan
mağazalarımız. Denge giderek her geçen gün parayla AVMcilik
kuran ve zincir mağaza açanların lehine geçmektedir. Bu konuda
rakamların geldiği noktaya baktığımızda ciddi bir
şekilde, 5 tane mağaza grubu piyasadaki açılan büyük süpermarket
zincirinin egemenidir. ŞOK, BİM, UCZ, A101 ve benzeri mağazalar,
toplam mağaza sayısının yüzde 67sine
ulaşmıştır. Bu anlamıyla bunlar büyük oranda pazara
sanayicinin hangi malı sokacağını da belirler bir
şekilde tayin eder bir noktaya gelmişlerdir.
Değerli arkadaşlarım, bu işin sanayi
boyutuyla şunu söylemek istiyorum: Az önce dedim, bir ürün rafa
çıkmıyorsa onu üretmek önemli değildir. Bugün birçok sanayicimiz
bu büyük mağazaların satın alma gruplarına tavizler vererek
veyahut da büyük oranda bedeller ödeyerek bu mağazaların ya
vitrinlerine girmekte ya da bu mağazalar kendi markalı ürünlerini üreterek
bu sanayicileri fason üretim yapmaya ya zorlamakta ya da sanayici kimliklerini
bitirmektedir. Size bir örnek vereyim: Bir zincir mağazası olan büyük
bir alışveriş zinciriyle eğer iyi ilişkileriniz varsa
bir ayda büyük bir sanayici olabilirsiniz. Çünkü 5 bin tane mağazası
olan bir zincir Git bana meyve suyu yap. dediği zaman hemen bir depo,
makineleri getirirsiniz, üç günde bu üretime geçer, orada sanayici
olabilirsiniz. Aynı şekilde, var olan bir sanayiciyi de haksız
rekabetle yok edebilirsiniz. Yani, bu işin boyutu sadece bakkalların
yok olması değildir, bu işin boyutu sadece yerel zincirlerin yok
olması değildir. Bu işin boyutunda, giderek, sanayicinin
ürettiği ürünü rafa sokabilmesi için satabileceği pazar,
satabileceği alan bulmakta çekeceği zorluk vardır. Bunu
anlamakta zorluk çeken bazı piyasa oyuncuları olduğunun
altını çizmek istiyorum, bunu anlamamakta ısrar eden bazı
oyuncular olduğunu görüyorum. Değerli arkadaşlar, bu nedenle bu
yasanın bir boyutuyla da sanayiciyle çok yakından ilişkisi olduğunun
altını çizmek istiyorum.
Peki, bu yasa ne yapmalıdır? Bu yasa perakende
piyasasını düzenlemelidir. Düzenlerken haksız rekabeti,
büyüklerin küçükleri ezmesi konusundaki haksız rekabeti ortadan
kaldırmalıdır. Bunu neyle yapabilir? Bu yasaya koyacağımız
bazı düzenlemelerle yapabilir.
Bir: Bu kentte iş yeri açma bir kurul
tarafından yapılmalıdır. Birinci yolu bu
olmalıdır. Yani, yeni bir AVM açılacaksa, yeni bir zincir
oluşturulacaksa, zincir mağazaların sokak aralarına girip
bakkalı yok etme noktasında olmaması için, yeni mağaza
açılmasına, ticaret olarak o kentin potansiyelini
değerlendirecek meslek odaları, belediyeler, vilayet ve tüketici
kuruluşlarının ortak karar verdiği bir yapı kurulmalıdır.
Bu yapı yeni mağaza açılmasına karar veren, kentin dinamiklerini
gözeten, o bölgede açılıp açılmamasına, bu anlamıyla
kentin hem ticari bilgi sistemiyle hem coğrafi sistemiyle hem de
sosyolojik gerekçeleriyle yeni mağaza açılmasına karar veren
kurul olmalıdır. Bunda ticaret odası, esnaf odası, borsa,
yerel yönetimler, tüketici dernekleri ve Bakanlık olduğu için de
objektif karar verebilme noktasındadır. Bugün nasıl
olmaktadır? Bugün, parası ve gücü olan, istediği yere AVM
açabilmektedir. Bir örnek vereyim, çok yakın zamanda Hürriyet gazetesinde
çıktı, Bursa Mudanyada tarihî sit alanının üzerine AVM
açma izni aldılar, en sonunda mahkemeden döndü. Bakın, samimi
söylüyorum, güçleri, paraları o kadar etken ve karar aldırma
sürecinde o kadar güçlüler ki bunu yapabildiler. İşte, burada: Antik
kent üstü AVMye izin yok. Değerli arkadaşlar, demek ki bu gücün
karşısında bir dengeleyici kurul olmalıdır,
açış ruhsatları bu şekilde verilmelidir.
İkincisi, indirim mağazaları
dediğim, az önce isimlerini saydığım mağazalar çok
ciddi bir şekilde her sokağa mağaza açabilmektedirler. Bunlar,
kârlılık üzerine değil, pazarda pazarı ele geçirme üzerine
bir çalışma yapmaktadırlar. Kaç metrekare yer
açtığı önemli, para kazanıp kazanmaması önemli
değil. Olmadık sokaklarda öyle kiralarla mağazalar
açıyorlar ki sonuçta bu açtıkları mağazalarla elde
ettikleri metrekare ve pazardaki paylarıyla gidiyorlar, uluslararası
fonlarla pazarlığını yapıp bu işin
finansmanını sağlıyorlar ve
mağazacılığa giriyorlar. Kâr, ele geçen pazar. O
pazarı ele geçirip o pazarda hâkim olduktan sonra kârlılığı
sağlamak kolay, fiyatı tayin etmek kolay, fiyat üzerinde oynamak
kolay, yeter ki pazar elinizde olsun. Bunu, hem sanayiciden malı
alırken üzerine yüklediğiniz bedellerle yapıyorsunuz hem
fiyatların üzerine koyduğunuz rakamlarla, kârlılıkla
sağlıyorsunuz. Bu anlamıyla, fonlarla iş birliği
içerisinde ciddi bir noktaya gelmiş durumdadır. Bazen bu iş öyle
bir noktaya geliyor ki hiçbir şekilde paraya bakmadan mağazalara
girmesi, mağazaları satın alma noktasında olabiliyor.
İkincisi: İş yerlerinin en azından
bir gün kapalı olması dünyadaki çağdaş perakendecilik
anlayışı içerisinde çok yaygın bir
anlayıştır. Bunu, AVMde olmayan iş yerleri, genelde
belediyeler yapıyorlar. Birçok iş yerimiz kapanıyor pazar
günleri ama pazar günleri AVMler halkımızın ilgi alanı
hâline getirildi. Türkiye AVM kültürüyle yatıp kalkıyor ve bu AVM
kültürü giderek tümüyle sosyal hayatımızın belirleyen yönü
oluyor.
Değerli arkadaşlar, dünyanın birçok
ülkesini inceledim. Bu ülkelerin birçoğunda bir gün kapatma, dinî günler
ve resmî tatillerin arifesinde ve o gün kapatma dünyanın birçok
gelişmiş ülkesindeki önemli bir noktadır. Bu, maalesef, bizim
ülkemizde, hiç aralıksız, sekiz saat uyuma dışında,
büyüklerin küçükleri alabildiğine rahatsız ettiği bir
ortamdır.
Bunun ötesinde,
gelelim diğer konuya. Biz, ucuz satıyoruz. Biz, piyasayı daha
ucuz fiyatla regüle ediyoruz. diyen büyük mağazacılık
aslında hiç ucuz satmıyor. Büyük mağazacılık şunu
yapıyor: Benim pazarda egemenliğim var, şu kadar mağaza
sayım var, şu kadar metrekarem var; bana bu ürünü şu fiyattan
vereceksiniz. diye sanayiciye dayatıyor. Örneğin, 1 lira olan bir
ürün büyük mağazacılığa 75 kuruşa verilirken, bizim
küçük işletmelere 1 liraya veriliyor. Onlar 75 kuruşa
aldıklarını 110 kuruşa sattıklarında yüzde 50 kâr
ediyorlar. Bizim bakkalımız 1 liraya aldığını 1
lira 10 kuruşa sattığı zaman yüzde 10 kâr etmiş
oluyor. Arada bu kadar büyük fiyat farkının olmasının
nedeni, satın alma güçleri, istediği yerde mağaza açma; bu
eriştikleri güçle hem sanayiciden istediği tavizi alma hem
bakkalı yok etme. Bu nedenle, bu kanunun diğer maddelerinde tek tek
bunları anlatacağım ama şunun altını çizerek
söylemek istiyorum ki Anayasanın emrettiği kural gereği bu
kanunun özünde esnafı, sanatkârı, bakkalı, manavı,
kasabı ve küçük işletmelerimizi koruyan bir mantığı
Hükûmet maalesef bu işin içine yerleştirmedi. Göstermelik
AVMden
size yüzde 5 yer vereceğim, yok olan sanatları binde 1le, binde
2yle koruyacağım. demek bu işin özünden uzaklaşmış
bir anlayıştır.
Bu
işin özü şudur: Burada iş yeri açmanın
kurallarını koyacaksınız, bir gün AVMlerin
kapatılmasını sağlayacaksınız. Bunun
yanında, satın almada -küçüklerin büyüklerle rekabeti konusunda-
onları yasal düzenlemelerle, ticaret hukukundaki düzenlemelerle
destekleyeceksiniz ve piyasada küçüklerin gelişmesi için onlara pozitif
ayrımcılık vereceksiniz. Yani esnaf iş yeri
açtığında beş yıl vergi alınmadan işini
devam ettirebilecek ve ayaklarının üzerinde durabilecek noktada
olmalı; yanında çalıştırdığı
işçilerin sigortasının devlet tarafından karşılanabildiği
ortamı sağlamalı ve AVMlerle rekabetinde, piyasada küçük
işletmelere artı destekler verebilecek otopark desteğini
vermelisiniz. Bütün bunlar gösteriyor ki bu kanunda bunlar yok. Aynı şekilde,
ucuzluk, indirim mağazalarının sayısının yeterli
bir noktaya gelip geçtiğini bilerek bunları sınırlamak
zorundayız. Bu yasanın gerçek
işlevini görebilmesi ancak böyle olur.
Geneline katılmakla birlikte, içeriğinin
boş olduğunu söylüyor, bu konudaki görüş ve önerilerimizi bundan
sonraki maddelerde söyleyeceğimizi sizlerle paylaşıyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı üzerine grubumuz adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gördüğüm kadarıyla, AKP Grubu, Hükûmet Sözcüsü
Sayın Bülent Arınçın tavsiyesine son derece uymuş, erken
tatile ayrılmış. Geçen hafta, biliyorsunuz, bir açıklama
yaptı, herkese kendisine biraz zaman ayırması tavsiyesinde
bulundu, Ben kendime zaman ayıracağım. Herkese de bu tavsiyede
bulunuyorum. Biraz da dinlenin. dedi. Son derece önemli, Hükûmetin
ısrarla öneminin altını çizdiği bir tasarıyı biz
burada konuşuyoruz ama AK PARTİli milletvekillerini zaman zaman
yoklama isteyerek zorla Meclis Genel Kuruluna getirmek durumunda kalıyoruz.
Ama, o çabamız da boşa gidiyor, beş dakika sonra
bakıyorsunuz yine turuncu derili koltuklara konuşmak durumunda
kalıyoruz.
Şimdi, esasında siz Sayın Bülent
Arınçı yanlış anladınız. O, size Tatile gidin.
dedi ama kendisi gitmeyecek. Konuşmalarında bunu ifade etti yani o
satır arasında bir şey vardı esasında. Bu
tasarıyla birlikte bizim Hükûmete bir önerimiz olacak, bütün esnafa bir
Bülent Arınç pazarlamacı profilini önermesini arzu edeceğiz. Çok
iyi bir dili var, çok iyi anlatıyor, çok iyi pazarlıyor. Zaten
perakendeciler açısından da, küçük esnaf açısından da böyle
bir sorun var. Bundan sonraki yaşamında, tatil yaşamında
bunu yapabilir diye düşünüyoruz. Vatandaşa son derece yararlı
bir hizmette bulunmuş olur eğer bunu yaparsa, bu görevi üstlenirse.
Başka türlü zaten Tatile gidiyorum. deyip peşindeki bütün
taşları komşunun camına atan başka bir insan
bulamazsınız. Tatile ayrılan insan çantasını toplar,
gider; Sayın Bülent Arınç peşindeki bütün taşları
atmakla meşgul, taşlarını atıyor, komşunun
camlarını taşlıyor. Gerek yok. Biz de kendisine tavsiyede
bulunuyoruz, yoruldunuz, evet, kırk yıl siyaset yaptınız.
Takip ettik, 1995ten bugüne kadar da 5 dönemdir de milletvekilisiniz. Yükünüzü
aldınız, yoruldunuz yorulacağınız kadar, evet, tatil
tavsiye ediyoruz, tatile çıkması gerekiyor. Giderayak pazarlama
maharetini kullanarak Ben buradayım. demesinin bir anlamı yok.
Açıkça söylüyoruz, HDPnin kapıları kendisine kapalı,
HDPde kendisine iş yok. Gelir mi, gelmez mi kendi bileceği iş;
başka yere gider mi, gitmez mi onun bileceği iş ama açıkça
ifade ediyoruz, biz bu pazarlama yöntemini biliyoruz ve yok diyoruz,
kapımız kapalı kendisine, bunun kendisi açısından da
bilinmesini arzu ediyoruz.
Konuya geçeceğim, bu tasarıyı biz
önemsiyoruz, üzerine değerlendirmeler yapacağım ama bir hususu
daha dikkatinize çekmek istiyorum. Bakın, şu anda, Ağrı,
Bingöl, Muş, Kars, Ardahan, Van, Hakkâri, Şırnak, Mardin,
Karadenizin bazı köyleri, şehirleri... Köylerin hatta ilçelerin,
illerin birbirleriyle irtibatı yok, irtibat yok. Kar
yağışı nedeniyle insanların birbirleriyle
irtibatı kesildi. Bu hafta içerisinde, daha Boluda kızak üzerinden
büyük bir gayretle vatandaşın hastalarını hastaneye
taşıdığı görüntülerini izledik. Geçen sene
bebeğinin cansız bedenini heybesinde taşıyan baba
görüntüsünü burada izledik. Aynı görüntüleri inşallah bir daha
izlemeyiz ama o tehlike var, insanlar hastalarını kızaklar
üzerinden hastanelere ulaştırıyorlar.
Şimdi, şunu demeyin: Ya, çok kar
yağdı. Bu sene felaket soğuklar var. Doğa olayları
karşısında insan zaman zaman çaresiz kalabilir. Hiçbiriniz
çıkıp burada sakın bunu söylemeyin. Asla böyle bir durum söz
konusu değildir. Evet, kar yağıyor, her sene kar
yağıyor. Bu sene bu facianın olmasının bir sebebi var,
sebebi şu: Geçen sene siz burada bir yasa çıkardınız, neydi
o yasa? Otoyolların özelleştirilmesi. Otoyolların bakım ve
onarımlarının özelleştirilmesi yasasını siz geçen
sene burada torba yasayla birlikte çıkardınız. O torba yasayla
birlikte, yolların temizlenmesini, bakım ve onarımını
siz özele havale ettiniz. Özelin zaten kar yağmayınca yol
temizliği sorunu yok, parasını alıyor ama kar
yağdığı zaman da gidip yol temizlemiyor. Siz farkında
mısınız? Bu ihaleleri alan, yol temizliği ihalesini alan
firmaların farklı gerekçeler uydurarak yolları
temizlemediğini biliyor musunuz?
Hakkâriden size örnekler vereyim, daha geçen hafta
içerisinde karşılaştık biz böyle bir olayla.
Karayollarının araç gereci araç parkında duruyor, işçisi
araç parkında araçlarının yanında duruyor ama görev
kendisinin olmadığı için gidip yol temizliği
yapamıyor, gidip yol temizliği yapsa görevsizlik yapmış
olacak. Hiçbir Karayolları şefi kendi personelini, kendi
aracını göndermiyor çünkü görev kendisinden alınmış.
Kim yapacak? Müteahhit yapacak, müteahhit de yapmıyor. O nedenle de yollar
kapalıdır. Bu yıl bu kadar büyük oranda yolların
kapalı oluşuna ilişkin haberlerin yayınlanıyor
olmasının sebebi budur. Burada, Meclis kürsüsünden, bu konuda tedbir
almanızı arzu ettiğimiz için bu hususu gündeme getiriyorum.
Aynı şekilde, elektrik kesintileri; Türkiye'nin
her tarafında, özellikle kırsal alanda elektrik kesintileri had
safhada. Yine bir tek sebebi var, özelleştirme. Bakım ve
onarımı, tahsilatı özele devrettiğiniz için, adamlar da
gidip iş yaparlarsa zarar edecekler, para harcamak durumunda kalacaklar;
yapmıyorlar, vatandaş karanlıkta. Pek çok yerde böyle bir durum
söz konusudur. Hükûmetin acilen bu sorunlara el atması gerekir, çözüm
üretmesi gerekir. Bu yasaları burada yaparken itiraz ettik, öngördük, bu
aksaklıkların çıkabileceğini öngördük, önünüze getirdik,
ifade ettik ancak oralı olmadınız; bari
çıkardığınız yasaları takip edin, ihaleyi
verdiğiniz müteahhidi takip edin, işini yapıyor mu,
yapmıyor mu bakın. İşte, köyler karanlıkta, yollar
kapalı, ne yapacaksınız? Size kazmanızı,
küreğinizi alın gidin, karı atın demiyoruz, takip edin bu
işi, devletin kendi mekanizmalarını işletin diyoruz.
Bu yasanın tam on beş yıllık bir
serüveni var. Benden önceki hatip değindi, 57nci Hükûmet döneminde
gündeme gelmiş, 58, 59, 60, 61inci hükûmetler zamanında
görüşülmemiş, şimdi 62nci Hükûmet döneminde Parlamento Genel
Kurulunda biz bu konuyu tartışıyoruz. Hatta, geçmiş dönem
AK PARTİ hükûmetlerinin bazı temsilcileri, örneğin Ali
Coşkun, bu yasayı geçiremedikleri için, yapamadıkları için
özür bile dilemiş, daha başka bakanların da bu konuyla ilgili
değerlendirmeleri var.
Getirdiniz, on beş yıl sonra Genel Kurula
inebildi, raftan indi bu tasarı, Genel Kurula geldi. Peki, içeriğinde
ne var? Tamamıyla bir göz boyama var. Önemli hususların tamamı
Bakanlar Kurulunun yayımlayacağı yönetmeliğe, daha
doğrusu, Bakanlığın hazırlayacağı ikincil
yasa uygulamasına bırakılmış, yönetmeliğe
bırakılmış. Şimdi, biz AVM yasasını
tartışırken, perakende yasasını
tartışırken bütün uygar dünyada olduğu gibi AVMleri
şehir dışına taşıyabilecek miyiz? Yok, bu yasaya
göre taşıyamıyorsunuz. Yönetmelikte böyle bir şart
koşacak mısınız? İmkânınız yok. Süre
kısıtlamasıyla, çalışma süresiyle ilgili bir belirleme
yapacak mısınız? Yasada yok. Oysaki AVMlerdeki
çalışma koşulları, çalışma süreleri fecaat.
İşin daha da kötüsü, AVMleri toplum açısından yeni bir
yaşam kültürüne dönüştürdünüz. İnsanları açık
cezaevine koyuyorsunuz AVM uygulamalarıyla. Öyle gitti o dönem,
anahtarınızı teslim edeceğiniz, evinizi teslim
edeceğiniz, Çocuklarımıza göz kulak ol. diyeceğiniz bakkal
devri bitti, bitirdiniz, öyle bir kültür yok. AVM uygulamalarıyla bu
kültür yok edildi, insanlar AVMlere hapsedildi. Bu tasarının bu
kadar tartışılıyor olmasının, beklentiye
dönüştürülüyor olmasının bir sebebi vardı, denildi ki: Biz
hem perakende ticaretteki rekabette adaleti sağlayacağız hem
toplumsal dokumuzu bir nebze korumuş olacağız. Bunun için
tartışıldı.
Diyarbakır Hevsel Bahçelerindeki domatesler AVMler
bünyesindeki marketlere giremiyor çünkü AVMler merkezî alım sistemiyle
alım yapıyorlar. Oradaki üzüm, Çüngüşdeki üzüm AVM marketine
gitmiyor, sokaktaki tezgâhın üzerinde ancak satılıyor;
AVMlerdeki merkezî alım sistemi nedeniyle böyledir. Bir tedbir getiriyor
musunuz? Çüngüşdeki üzüm üreticisi ürettiği üzümü götürüp AVMye
verebilecek mi, markete verebilecek mi? Yok, veremeyecek. Bu yasayla da
veremeyecek, öncesinde zaten veremiyordu. Peki, üreticiyi nasıl
korumuş olacaksınız? Bu yasada bir konsey kuruluyor,
Perakendeciler Konseyi kuruluyor. Konseyin kimden, kimlerden
oluşacağı belirsiz, hiçbir belirleme yok, Bakan kimleri
lütfederse konsey onlardan oluşacak. Bakın -Hükûmet hatta Hükûmet de
değil- Bakan, Bakanlık kimleri lütfederse o konseyde onlar yer
alacak. Bakın, öneriyoruz, başlangıç itibarıyla belki yirmi
yıl sonrası için ihtiyaç olmayabilir ama bugün açısından
böyle bir konsey oluşturduğunuz zaman bir kere çerçeveyi
netleştirmeniz lazım, net bir çerçeve koymanız gerekir. Bu
konseyde kimlerin yer alacağını isim isim saymayabilirsiniz ama
kimlerin olacağını bir çerçeveyle belirlemeniz lazım.
Bakın, mimar ve mühendislerin bu konseyde
olması gerekir, şehir plancılarının bu konseyde
olması gerekir. Biz öneriyoruz, izah da edeyim. Mimarın, mühendisin
perakendecilerle ilgili bir konseyde ne işi olur? Bakın,
kentlerimizdeki inşaatlaşma tamamıyla ticaret erbabı
açısından tuzaktır. Her mahallede yapılan binanın
altında dükkânlar açılıyor. Her binanın altında,
istisnasız her sokakta yapılan her binanın altında birinci
katlar ya da zemin katlar mutlaka dükkândır. Bir dükkân
yapılınca birisi de gidiyor Ya, buraya dükkân
yapılmışsa burada bir şeyler de satılır. diyor.
Bakın, tuzağın dik âlâsı, her vatandaş bu tuzağa
düşüyor ve zarar ediyor. Dolayısıyla, bakın, böyle bir
mekanizma kuracağınız zaman şehir
plancılarının, mimarların, mühendislerin de mutlaka
şehirlerin mimari dokularının ticaret erbabının da
ihtiyaçlarına cevaz verebilecek şekilde
oluşturulmasını sağlayacak bir mekanizmayı birlikte
örgütlemeleri için ihtiyaçtır diyoruz ama bir çerçeve
koymamışsınız. Biz burada öneririz, öneririz, burada
önerdiğimizle kalır. Komisyon çalışmaları
sırasında da ne kadar tartışılmış, ne kadar
konuşulmuş bilmiyoruz.
Bir nokta daha, önemli bir nokta daha: MERSİS
sistemi kurulmuş. Ben bir esnaf olsam bilgilerimin böyle bir
ağın içerisinde olmasını arzu etmem çünkü güvenli
değil, kişisel verileri koruyacak bir mekanizma yok, yasal bir
düzenleme yok, bu Meclis bunu düşünmemiş bugüne kadar.
İnsanların kişisel verilerini, ticari verilerini,
sırlarını muhafaza edecek bir yasal düzenleme yok. Böyle bir
sistemin içerisine vatandaş bilgilerini, dokümanlarını gönül
rahatlığıyla nasıl koyabilir, soruyorum size. Siz de esnaf
olsanız böyle bir rahatınız olmaz, uykularınız kaçar,
Benim bilgilerim, ticari sırlarım, dokümanlarım böyle bir
sisteme, ağın içerisine girdi ama güvenli midir? diye
düşünürsünüz. Açıkça ifade edeyim, mevcut koşullarda güvenli
değildir çünkü kişisel verileri muhafaza edecek, koruyacak bir yasal
düzenleme yapılmış değil. Yıllardır burada tartışılıyor,
defalarca burada gündeme gelmiştir ancak bu konuda bir ilerleme söz konusu
değil.
Çalışma saatlerinin,
koşullarının düzenlenmesi tamamıyla bürokrasinin
inisiyatifine terk edilmiş, valinin inisiyatifine terk edilmiş. Bu
yasayla valilere eyalet yetkileri tanınıyor, valilere eyalet valisi
yetkileri tanınıyor. Bakın, öyle bir düşünceniz varsa
getirin, biz yok demeyiz; vallahi tartışırız, destek de
veririz. Getirin tartışalım, hiç itiraz etmeyiz;
tartışırız, İyi bir şey yapalım. deriz
size. Ama, bakın, kentin seçilmişlerini
dıştalamışsınız, yerel yönetimleri
dıştalamışsınız, hiçbir yerde, mekanizmanın
içerisinde yoklar; sadece büyükşehir belediyeleriyle ilgili bir düzenleme
var ama orada da çalışma sürelerinin ve koşullarının
belirlenmesi tamamıyla valinin inisiyatifine
bırakılmış. Bu olmaz. Böyle bir yasal düzenleme kadük olur,
yanlış olur. Ha, gelin, Perakendeciler Konseyiyle birlikte
çalışacak, eş güdüm içerisinde çalışacak,
kararları oradan alacak bir vali düzenlemesine gidilebilir. Ona da biz
ancak şu koşulda evet deriz: İçinde yerel yönetimler olacak ve
vali de o halk tarafından seçilmiş ise yaparız. Vali seçimle
iş başına geliyor ise biz o düzenlemeye evet deriz.
Bırakın, insanlar kendi işlerini kendileri yapsın. Niye
böyle bir düzenleme getiriyorsunuz, bu şekilde düzenleme yapıyorsunuz
anlamış değiliz.
Bakın, bir sakıncasını daha ifade
edeyim: İstanbulda başka, Ankarada başka, İzmirde
başka, Diyarbakırda başka saat uygulamaları olacak. Çünkü,
Ankara 10.00-22.00; sabah 10.00, akşam 22.00 saatleri arasında
çalışma koşullarını düzenliyorum. diyecek; Kayseri
09.00-21.00 diyecek; Konyaya gideceksiniz, biraz daha fazla
çalışmak isteyecekler, 10.00-23.00 diyecek; Diyarbakıra
gideceksiniz 10.00-00.00 diyecek. Böyle bir keyfiyet olur mu ya?
Dünyanın neresinde böyledir? Bakın, sizler de gidiyorsunuz, Avrupa
ülkelerinde böyle değil, saat sekiz deyince alışveriş
merkezlerinin kapısına kilit vurulur, her yerde böyledir. Yani her
kentin kendisine ait, özgü düzenlemesi yok. Ha, bölgesel koşullar
aynı zamanda çalışma koşullarına da etki ediyor
derseniz, doğrudur, etki eder. O zaman, bölgesel yapılanmaya geçmeniz
gerekir. Bölgesel yapılanmaya geçiyor iseniz -demin ifade ettim- bu, bu
idari yapı içerisinde olacak bir düzenleme değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bu idari yapı
içerisinde yapacağınız bir şey değildir. Öyle bir
idari yapı getirin birlikte tartışalım. O zaman, bu, buraya
koyduğunuz bazı belirlemeler de anlamlı olur diye
düşünüyorum.
Maddeler üzerinde diğer hususları dile getirmek
üzere şimdilik nokta koyuyorum.
Teşekkür ediyorum, kolay gelsin. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Zozani.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlamak
istiyorum.
Öncelikle, yıllardır böyle bir düzenlemeyi
bekleyen küçük esnaf ve sanatkârlarımızın beklentilerini çok
fazla karşılamasa da bu kanun tasarısını, türlü
badirelerden sonra yüce Meclisin gündemine getiren Sayın Bakana
teşekkür etmek istiyorum bir kez daha. Kendisine ekim ayında yine bu
kürsüden böyle bir tasarıyı yüce Meclisin gündemine acilen getirmesi
gerektiğini hatırlatmış ve kendisinden önceki 3 sayın
bakanın, Sayın Zafer Çağlayan, Sayın Nihat Ergün ve
Sayın Hayati Yazıcının söz vermesine rağmen bu
tasarıyı bugüne kadar yüce Meclisin gündemine getiremediğini
hatırlatarak böyle bir çalışmayı önemsediğimizi ifade
etmiştim. Dolayısıyla bu teşekkürümü tekrarlıyorum.
Her ne kadar beklentileri karşılamasa da
yıllardır böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyan sektörün belirli
kurallar içerisinde yeniden değerlendirmeye tabi tutularak böyle bir
düzenlemenin çıkartılmış olması bu sektör
açısından önemlidir diyoruz. O nedenle elimizden gelen
katkıyı yapmaya çalıştık ve bu Genel Kurul
aşamasında da yapmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, tasarının
adı çok büyük, uzun. Ona bakmayın yani bu tasarı her ne kadar
çok sayıda teklifle birleştirilmiş ve Genel Kurulun gündemine
getirilmiş gibi görülse de maalesef burada adı geçen tekliflerin
hiçbirisinden bir madde dahi alınıp tasarının herhangi
maddesine veya bölümüne ekleme yapılmamıştır, sadece teklif
veren değerli milletvekillerinin isimleri burada zikredilmektedir. Onun
dışında, o değerli milletvekillerinin çok önemli
görüşleri ve gerçekten küçük esnaf ve sanatkârı koruma altına
alacak olan teklifleri maalesef bu tasarı içerisinde yer
almamaktadır.
Dahası, kanun tasarısı Bakanlık
tarafından Meclis gündemine sunulduktan sonra, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna ait değerli 2 milletvekili ve arkadaşları
tarafından sunulmuş iki ayrı teklifte yer alan bazı
düzenlemeler de yine bu kanun tasarısı içerisine
alınmamıştır, alınamamıştır. Muhalefet
partilerine mensup değerli milletvekillerinin görüşleri bir tarafa,
iktidar partisinin, örneğin AVMlerin haftanın bir gününde ve
diğer günlerde belirli saatlerde kapalı tutulmasına ait
görüşü görüşmelerden bir gün önce gazetelerde boy boy manşet
konusu olmuş, hatta AVMlere kara pazar manşetiyle AVMler
kapatılıyor diye reklam konusu edilmiş, sayın milletvekili
ve arkadaşları, kendi tekliflerinde yer alan bu haftanın bir
gününde AVMlerin kapalı tutulmasına dair görüşlerini komisyonda
savunamamışlardır, geri çekmek zorunda
kalmışlardır. Yani bir başka değişle, bu konu bir
taraftan AVMlerin talepleri doğrultusunda bakanlık tarafından
tasarı hâline getirilmiş, diğer taraftan AKPli milletvekilleri
tarafından küçük esnaf ve sanatkârların da dilekleri, istekleri
doğrultusunda alelacele bir teklife dönüştürülmüş, aynı
anda görüşülmesi sağlanarak tabiri caizse kamuoyu
oyalanmış, avutulmuş, her iki taraf da gönüllenmiştir. Ama
sonuçta şirketlerin, AVMlerin ve zincirlerin dediklerinin
dışında herhangi bir düzenleme bu tasarı içine
dercedilememiş, kanun teklifini veren değerli iktidar partisi
milletvekilleri tekliflerinin arkasında duramamışlardır.
Diğer taraftan, Sayın Bakan ve ilgili sivil toplum
kuruluşlarının değerli temsilcileri, bu tasarının
asgari müşterekte bir uzlaşmayla
hazırlandığını, dolayısıyla çok fazla
kurcalanmadan, fazla uzatılmadan bir an önce komisyondan geçirilmesi
yönündeki teklifini komisyon üyeleriyle paylaşmış; bizler de
yıllardır komisyon gündemine gelemeyen bu tasarının mevcut
teklifler ve sektör temsilcilerinin de önerileri doğrultusunda bir alt
komisyon tarafından hızlıca ele alınıp daha düzenli
bir hâle getirildikten sonra hızla yasalaşması konusunda
önerimizi sunduk. Bu önerilerimiz kabul gördü, komisyonda bir alt komisyon
kurulması yönünde önerge hazırlandı ancak önerge işleme
konulmadan ne olduysa o arada bir şeyler oldu, iktidar partisi ve
muhalefet partilerinin değerli milletvekillerinin imzalarıyla hazırlanmış
olan önerge çekildi ve alt komisyon kurulması gündeme gelmeden, sabaha
kadar, bitimine kadar çalışma yönünde karar alınarak tam
aralıksız on sekiz saat süren Komisyon çalışmaları
sonunda, çok fazla bir şeyi değiştiremeden, hangi konuda
uzlaşıldıysa
Taraflara soruyoruz: Nerede
uzlaşıldı? Uzlaşma yok. Esnaf ve sanatkâr temsilcilerine,
küçük esnafa, orta ölçekli işletme sahiplerine ve temsilcilerine
soruyoruz: Sizi memnun eden bir madde var mı burada? Yok. AVM
temsilcileri ve büyük mağaza temsilcileri konuşuyor, onları da
mutlu eden fazla bir düzenleme yok. Ama ne olduysa, bu şekliyle,
uzlaşma adı altında söz konusu tasarı getirildi,
görüşüldü ve bugün yüce Meclisin gündemine geldi, Genel Kurul gündemine.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıdan beklenen
Bugüne kadar hayatını esnaflıkla sürdüren, çoluğuna
çocuğuna, yaptığı ticaretle helal lokma götürme
peşinde koşan küçük esnaf ve sanatkârın korunarak büyük
alışveriş merkezleri, mağaza zincirleri ve AVMlerin etkisi
altında nasıl hayatlarını devam ettirebilirler? sorusuna
bir çözüm aramaktı. Ama ne yazık ki yapılan düzenlemeler bundan
uzak. Ancak sektörün Hiç olmazsa bir kanunumuz var. diyebileceği bir
noktaya gelmiş durumda. Onun için hiç olmazsa sektörün, perakende ticaret
sektörünün bir kanunla düzenlenmiş olması açısından
anlamlı, önemli. Bu yönüyle tasarıyı desteklediğimizi bir
kez daha ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarı tekliflerle
birleştirilmedi. Dolayısıyla, birçok milletvekilinin bu konuda
yoğun emek sarf ederek hazırlamış olduğu ve gerçekten
son derece önemli düzenlemeleri içeren görüşleri tasarı
kapsamına alınmadı. Küçük esnaf ve sanatkârlar korunmadı,
korunması da mümkün değil. Bu tasarı, şu anda neredeyse en
küçük ilçelere kadar yayılmış olan zincir marketlerin ya da
alışveriş merkezlerinin artık bu düzenlemeler
kapsamında mevcut durumunu yasalaştırmaktan öteye geçemeyen bir
tasarıdır. Bir başka deyişle, şehirlerde şehir
merkezinin, yerleşim merkezlerinin ortalarında, mahalle
aralarında dahi açılmış olan alışveriş
merkezleri, örneğin, bir kapalı ya da açık otopark
zorunluluğu getiremediğimiz için bundan sonra da o mahallede
hayatını sürdürmesine devam edecek ve dolayısıyla o
mahalledeki bakkalı, kasabı, şarküteriyi bitirecek konumunu
muhafaza altına almış ve
yasalaştırmıştır.
Önerilerimiz bu konuda dikkate alınmadı. En
azından mevcut AVMlerin şehir merkezinde ya da şehir merkezi
dışında kurulmuş olmaları nedeniyle
varlıklarını devam ettirebilmeleri için kalabalık
şehir merkezlerinde hiç olmazsa alışverişe gelen
insanların, vatandaşların rahat edebilecekleri şekilde
birer otopark düzenlemesi zorunluluğu koyalım denmesine rağmen
dikkate alınmadı çünkü böyle bir düzenlemeyi bu kanun kapsamına
koymuş olsaydık inanıyorum ki bugün birçok şehirde, ilçede kurulmuş
olan AVMler yeni bir otopark alanı oluşturmak zorunda kalacaklar
veya bu alanı bulamıyorlarsa o satış yerlerini şehrin
dışına taşımak zorunda kalacaklardı.
Dolayısıyla Hükûmete gelen bu baskı altında Hükûmet böyle
bir düzenlemeyi yerine getiremedi. Bunu mutlaka burada yeniden
değerlendirip sağlamak zorundayız. Hepinizin bulunduğu
şehirde adı AVM ama vatandaşın çile çektiği bir merkez
hâline gelmiş birçok alışveriş merkezini rahatlatmanın
yolu böyle bir düzenlemeden geçmektedir. Bunu sağlayamadık.
Diğer taraftan, dedik ki: Tabii ki bu belirli bir
gün de, örneğin haftanın bir günü, istedikleri bir günde olsun.
İlla pazar günü olacak diye bir şart yok. Çünkü AVMlerde ve zincir
market şubelerinde çalışan
vatandaşlarımızın, o çalışan personelin talebi
başta olmak üzere, küçük esnaf ve sanatkârların talepleri de hiç
olmazsa haftada bir gün bu AVMlerin kapalı tutulması yönündeydi. Bu
konuda tekliflerin hemen hemen tamamında düzenleme yer alıyordu.
İktidar partisi milletvekillerinin bir grubunun da
hazırlamış olduğu teklifte de bu madde vardı ama ne
olduysa bir gecede iktidar partisi milletvekilleri dâhil olmak üzere Hükûmet,
bu tasarıdaki ve teklifteki bu kapsamdaki düzenlemeleri görmezden geldi ve
alışveriş merkezlerinin, perakende işletmelerin
çalışma saatlerini mevcut durumdan geriye götüren yeni bir düzenleme
getirdi. Bu yeni düzenleme Bu merkezlerin çalışma saatlerine illerin
valileri karar verecek. şeklinde geldi. Valiler, bugün küçük esnaf ve
sanatkârın ensesinde boza pişirirken, şimdi artık tüm
işletmelerin ensesinde boza pişirmeye devam edecekler. Hayırlı
olsun Hükûmete ve teklif sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekillerine.
Değerli milletvekilleri, bu, kabul edilebilir
değildir. Bu, yetki devri anlamına gelir. Anayasanın ve ilgili
kanunların ilgili maddelerine aykırıdır. Derhâl bunun,
yetkili idare tarafından çalışma saatlerinin düzenleneceği
şekle değiştirilmesi gerekir. Bugün birçok ilde valilerin esnaf
ve sanatkârlar üzerinde kurmuş olduğu baskıları,
defterdarlık elemanları aracılığıyla onlara
yaptıkları siyasi ve ticari baskıları birçok milletvekili
çok yakından biliyor. Bu mevcut baskılara rağmen bir de
çalışma saatlerini düzenleme yetkisini valilere
bırakırsanız, inanıyorum ki özellikle iktidar partisi
milletvekillerinin bulunduğu illerdeki küçük esnaf ve sanatkârlar bir gün,
ama ne zaman milletvekilliği biter, dokunulmazlıklarının
sona erdiği gün yakanızdan yapışarak bunun
hesabını sorarlar. Bu düzenlemeyi derhâl değiştirmemiz ve
sektörün taleplerine uygun hâle getirmemiz gerekir. Valiler bir ilçede ya da
bir ildeki alışveriş merkezlerinin hangi saatte açılıp
hangi saatte kapanacağına karar veremezler, verememelidirler. Oradaki
esnaf odaları ne işe yarar? Oradaki belediyeler, ilgili bakanlık
temsilcisi birimler kanundan aldığı yetkiyi nasıl
kullanacaklar? Siz onların yetkisini alıyorsunuz. Valiler, AKPnin
il başkanlarıdır, bizim emrimizde, istediğimiz esnafı
yola getirmek için çok önemli bir argümandır, bu yetkiyi de ona verelim.
anlayışı bu sektöre darbedir. Bunu lütfen yeniden gözden geçirelim,
bu düzenlemeleri burada vereceğimiz önergeler doğrultusunda yeniden
ele alalım ve doğru yapalım diyoruz.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan,
bazı Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de Komisyon
görüşmeleri sırasında dile getirdikleri gibi, AVMler Türkiye'de
vahşi kapitalizmin dayattığı ve ülkemizin küçük esnaf ve
sanatkârlarının yok olmasına yönelik alışveriş
merkezleridir, bunların bir düzenleme altına alınması
gerektiği önerisine aynen katılıyoruz. Artık bundan sonra
bitme noktasına gelmiş olan küçük esnaf ve sanatkârın hiç olmazsa
ayakta kalabilmesine imkân tanıyacak bazı düzenlemeleri buraya ilave
etmemiz gerekiyor.
Tabii ki, tasarı hem esnaf ve sanatkâr
odalarının ilgili federasyon temsilcileri tarafından hem de
Hükûmet temsilcileri tarafından Kervan yolda düzülür.
anlayışıyla, Hele bunu bir çıkaralım, daha sonra da
düzeltiriz. görüşüyle bu noktaya getirildi ama bunları
değiştirme imkânımız varken geliniz, hiç olmazsa Genel
Kurul aşamasında verilecek önergelerle bu eksiklikleri giderelim
çünkü bir daha bu yüce Meclislin gündemine aynı şekilde, aynı
konuya ait bir tasarının ya da teklifin gelip Genel Kurul gündeminde
görüşülme şansı çok fazla olmayabilir. Onun için bu
görüşmeler sırasında önerilerimizin dikkate alınmasını
özellikle istirham ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, özellikle AVMlerde küçük
esnaf ve sanatkârlara belli bir alanın ayrılması ya da o yörede
yetişen yerel ürünlerin raflarda yer almasına yönelik düzenlemeler
tamamen sembolik düzenlemelerdir. Çünkü bu alanlarda ve alışveriş
merkezlerindeki yüksek kira ve ortak kullanım bedelleriyle şu anda
kendi mahallesinde ayakta duramayan bir küçük esnaf ve sanatkârın gelip
yer tutması, ürünlerini orada pazarlaması ve satması mümkün
değildir. Bu sadece küçük esnaf ve sanatkâra fazla itirazları
olmasın diye sembolik bir düzenlemeden ibarettir, bunun uygulamada hiçbir
geçer yanı olmayacaktır. Zaten, şu anda alışveriş
merkezlerinde marka ürünleri satan işletme sahiplerinin altından
kalkamadığı yükleri küçük esnaf ve sanatkârın
karşılaması mümkün değildir. Dolayısıyla,
tasarıda yer alan buna yönelik düzenlemelerin biraz daha esnetilmesi ve
kira bedellerinin daha da düşük hâle indirilmesi zorunluluğu
vardır.
Diğer bir konu, tasarıda kurulması
öngörülen perakendeciler konseyine ait düzenlemelerin maalesef içi boş
kalmıştır. Dolayısıyla, bunun çalışma usul
ve esaslarının bir yönetmelikle düzenlenecek olması yine yasama
yetkisinin devri anlamına gelmekte ve Anayasaya aykırılık
teşkil etmektedir. O nedenle, o düzenlemelerin de burada çerçevesinin
kanunla belirlenme zorunluluğu vardır. Bunu da yine vereceğimiz
önergelerle düzeltme yönündeki çalışmalarımıza destek
olmanızı talep ediyoruz.
Aynı şekilde yeni açılacak perakende
işletmelerinin açılış ve faaliyete geçişinde esas
alınacak ölçütlerin kanunda açıkça belirlenmesi gerekirken bu
düzenlemenin de Bakanlar Kuruluna devredilmiş olması kabul edilebilir
bir düzenleme değildir. Bu düzenleme de yetki devri anlamını
taşımaktadır ve Anayasaya aykırılık teşkil
etmektedir. Onun için, burada bu kriterler ortaya konmalı, en azından
nüfus, oradaki yerleşim yerinin büyüklüğü, gelişme trendi,
mevcut alışveriş merkezlerinin sayısı ve
yoğunluğu gibi kriterler dikkate alınarak yeni açılacak
herhangi bir alışveriş merkezinin nerede, hangi şartlarla
açılabileceğinin kanun kapsamında çerçeve olarak yer alması
gerekmektedir. Bunu Bakanlar Kuruluna devretmekle bu işi
geçiştiremeyiz.
Özetle, söz konusu tasarı Anayasamızın
173üncü maddesinde yer alan Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve
destekleyici tedbirleri alır. amir hükmünün gereğini yerine getirmemektedir.
Tam tersine, bugüne kadar gelişigüzel yayılmış olan
alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir
mağazaların mevcut konumlarını yasal bir çerçeveye oturtma
amacını taşımaktadır. Dolayısıyla, bugün
borcunu ödeme zorluğu çeken ve icra dairelerinde icralık dosya
sayısı neredeyse son on yılda 3 katını bulmuş
olan küçük ve orta ölçekli esnaf ve sanatkâr bu tasarı uygulamaya geçerse
daha da zor duruma düşecek ve bu tasarıdan beklentisini bulamayacaktır.
Ben her şeye rağmen tasarının
ülkemize ve sektöre hayırlı olmasını temenni ediyor,
emeği geçenlere teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Şahıslar adına İstanbul Milletvekili
Sayın Celal Dinçer.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 675 sıra
sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde şahıslar adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, komisyonlardaki
uyarılarımıza rağmen Hükûmet gene bildiğini okuyarak,
çoğunluğuna dayanarak içi boş bir kanun
tasarısını Meclis Genel Kuruluna sunmuştur. Bütün
ikazlarımıza rağmen bir çerçeve çizmekten öteye geçmemektedir bu
tasarı.
Bilindiği üzere, ülkemizde 2000li yıllara
gelindiğinde, hızlı bir gelişim seyri izleyen perakende
sektörünün içinde alışveriş merkezleri, büyük mağaza ve
zincir mağaza sayılarının artışıyla
yaşanan dönüşüm süreci bir yandan ülke ekonomisine katkı
sağlarken bir yandan da birtakım ekonomik, sosyal ve çevresel
sorunları beraberinde getirmiştir. İşletmelerin
açılışında standardı bulunmayan karmaşık
işlemler ile ödeme süreleri, markalaşma, haksız ticari
uygulamalarda karşılaşılan sıkıntılar bu
sorunların başında gelmektedir. Ayrıca, yaşanan
gelişmeler perakende sektöründe faaliyet gösteren ve bu sektörde
geleneksel kesim olarak nitelendirdiğimiz esnaf ve sanatkâr
işletmeleriyle küçük ölçekli ticari işletmeler için pazar
kaybıyla piyasada tutunma sorunlarını beraberinde
getirmiştir. Küçük esnafımız iş yerini kapatmak ve
işçi olmak, taşeronun yanında çalışmak durumunda
kalmıştır, binlerce esnafımız.
Serbest piyasa ve rekabet ilkelerinden vazgeçmeden
tüketici tercihleri de gözetilerek yaşanan bu sorunların giderilmesi
ve perakende işletmelerinin dengeli bir şekilde büyüme ve
gelişmesinin temin edilmesi bizim hazırladığımız
temel kanun tekliflerinde vardı. Ancak, bunların hiçbirisi dikkate
alınmadı. Ülkemiz ekonomisi için önem arz eden bu sektörde yeterli ve
güvenilir veri temininde güçlükler yaşanmaktaydı. Bu durum sektöre
yönelik sağlıklı politika üretilmesini de
zorlaştırıyordu. Sektöre yönelik sağlıklı,
güvenilir ve güncel verilerin oluşturulmasına imkân
sağlanması gerekli görüldüğünden teklifimiz bu hususlara da yer
veriyordu.
Perakende sektörünü düzenleyen diğer birçok ülke
esas olarak iki yaklaşımı göz önüne almıştır
değerli arkadaşlar: Bunlardan biri sektörün bütün yönlerini temel bir
kanunla düzenlemek. Diğeri ise farklı farklı konuları
farklı kanunlarla düzenlemek. Ülkemiz bu ikinci yönü seçmiştir,
farklı kanunlarla farklı yönleri düzenlemektedir. Ancak, bu
düzenlemeler sektörün sorunlarının çözümünde bir ilerleme
sağlayamamıştır. Biz teklifimizde hem organize hem de
geleneksel kesime yönelik düzenlemelere yer vermiştik, bu düzenlemelerin
bir çoğu şu anda görüştüğümüz tasarının içinde
yer almamıştır. Kanun teklifimizdeki en önemli yenilik de
işletmelerin açılış ve faaliyete geçiş süreçlerine
ilişkin olarak getirdiğimiz tekliflerdi. Burada da -Hükûmet
tasarısında daha önce olmasına rağmen- il düzeyinde
hazırlanacak stratejik planlara göre bir sistem üzerinde ve tek bir
mercide ruhsatların verilmesi, iş yerlerinin açılmasıyla
ilgili bir düzenleme teklifi vardı, bu kabul görmedi.
Değerli arkadaşlar, bugün, Türkiyede büyük
iş yerleri AVMler dediğimiz alışveriş merkezleri
gelişigüzel kurulmakta ve her yerde hemen hemen mantar biter gibi bu
tesisler kurulmaktadır. Oysa bizim teklifimizde, AVMlerin
kurulacağı yerlerin, ilde hazırlanacak stratejik planlara göre
olması gerektiği şeklindeydi. Bu konuda Hükûmet tarafından
hazırlanan veya diğer milletvekili arkadaşlarımız
tarafından verilen 3 tane kanun teklifi Meclis Genel Kuruluna gelmeden
kadük olmuş ve bizim perakende sektörünü düzenleyen bu kanunlar bir türlü
çıkarılamamıştı. O yüzden bu kanuna eski tabirle
ehvenişer diyoruz yani kötünün biraz iyisi diyelim. Gene de bir çerçeve
çizdiği için emeği geçen komisyondaki bütün arkadaşlara,
Bakanlık yetkililerine teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Avrupanın birçok
ülkesini hepiniz görmüşsünüzdür. Orada, bizim AVM dediğimiz
alışveriş merkezleri şehrin 30-40 kilometre
dışında yapılmaktadır -Bunun gerekçesi de- kendi küçük
esnaflarının korunması amaçlanmıştır. Oysa bizde
bütün AVMler şehrin en görkemli merkezlerine yapılmakta; bu, bizim
küçük esnafımızı bitirdiği gibi o bölgelerdeki
yaşamı da insanlara dar etmektedir. Alışveriş
merkezinin olduğu bölgelerde trafik tam bir keşmekeş içinde ve
büyük sorun oluşturmaktadır.
Avrupa'da O kadar güzel yerler var, niçin buralara AVM
yapmadınız da şehrin dışında taşlık,
uygunsuz yerlere yaptınız? diye sorduğumuzda Biz küçük
esnafımızı, biz sanatkârımızı korumak
zorundayız. Bu yüzden de şehrin en az 30-40 kilometre
dışına yapıyoruz. diye cevap almaktayız. Bugüne kadar
kuramadık, bundan sonraki kurulacak olan AVMlerde mutlaka bir stratejik
plan yapılmalı, bu plana göre bu tesisler kurulmalıdır.
Ben yaşadığım bir örneği
Komisyonda da dile getirdim, burada da sizlerin huzurunda dile getirmek
istiyorum.
Maltepede bir açık pazar yeri vardı,
Ankaranın Maltepe bölgesinde. Bu pazar yerine AVM yapıldı.
Yüzlerce esnaf oradan çıkmak zorunda kaldı, yeni AVMde dükkânlar da
fahiş fiyatlarla kiralandı. Ancak, işte, bu dediğimiz
stratejik plan yapılmadığı için kısa bir süre sonra
buradaki mağazalar birer birer kapandı, o AVM de iş yapamaz hâle
geldi ve şu anda atıl durumda.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Bakanımız yanımızda, Sayın Bakanımız
Komisyondaki toplantıda dedi ki: AVMlerin açılış ve kapanış
saatlerini biz düzenlemeyelim, pazar günleri tatil etmeyelim çünkü AVMler
aynı zamanda alışverişin yanında artık
halkın bir eğlence yeri oldu.
Sayın Bakanım,
vatandaşlarımızı AVMlere mahkûm edecek politikaları
niye izledik şimdiye kadar? Niçin halkın rahatlıkla
dış sahada spor yapabileceği, gezip eğlenebileceği
yerleri yapmadık, biz AVMlere muhtaç ettik?
İnsanlarımızı AVMlerin içine kapatıyoruz. Ben
sorarım size
Yarın, depremde toplanacak bir boşluk dahi
bırakmadınız, her here AVM yapıyorsunuz. Ne kadar kupon
arazi varsa bunları birilerine peşkeş çekip AVM yapmayı
teşvik ediyorsunuz. Yazık ediyorsunuz bu esnafımıza,
yazık ediyorsunuz geleneksel kültürümüzü yaşatan
sanatkârlarımıza.
Değerli arkadaşlar, bir ülkenin sanayisini
düşünenler rekabetin ortaya çıkmasını sağlayacak
düzenlemelere elbette yer vermelidir. Küçük esnafını öldüren
ülkelerin hiçbir tanesi iflah olmamıştır. Küçük
esnafımıza hep birlikte sahip çıkacağız. Küçük esnaf
bir devletin temelini oluşturur. Esnaf ahlakını da, esnafın
düzenli şekilde rekabet edeceği durumu da geliştirmek
zorundayız. Ancak çıkardığımız bu yasayla bu
rekabeti geliştirecek düzenlemeleri maalesef kuramayacağız.
Atadan kalma geleneklerimizi bugün modern teknolojiyle
nasıl yaparız, bunun çarelerini düşünmek zorundayız.
Sayın Bakanım, artık AVMler sadece eğlence yeri
olmadı, yavaş yavaş küçük esnafımızın da gidip
ekmek parası kazandığı yerler hâline gelmeye
başladı. Bu tasarıda geleneksel sanatlara ve kültürümüze de yer
verilmiş olması, en azından kontenjanlarının
ayrılmış olması bu düzenlemenin içindeki olumlu maddelerden
bir tanesi. Fakat esnafımız zorunlu olarak canlanmak zorunda çünkü
ekonomik krizden dolayı artık insanlar eskilerini tamir eder hâle
geldiler. Yeni yeni almaktansa eskiyi tamir edip giymeye başladılar.
Son söz olarak sevgili milletvekili kardeşlerim,
arkadaşlarım, eğer Komisyonda bizlerin de teklif ettiği,
bizim tekliflerimizle bu tasarın içi doldurulmuş olsaydı hem
ülkemize hem esnafımıza hem de halkımıza daha güzel, daha
mükemmel bir yasa çıkarabilirdik, gene de geç kalmış
değiliz, inşallah verilecek önergelerle bu yasanın içi
doldurularak Türk halkının, Türk esnafının beklediği
bu kanunu çıkarabiliriz diyorum.
Destekleriniz için, katkı için herkese teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dinçer.
Şimdi, Hükûmet adına Gümrük ve Ticaret
Bakanı Sayın Nurettin Canikli, buyurunuz.
Süreniz yirmi dakika, buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) On dakika değil mi ya?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten önemli bir kanun tasarısının
görüşmelerine başladık. Arkadaşlarımız da ifade
ettiler, uzun yıllardan beri teşebbüs edilmesine rağmen bir
türlü yasalaşamayan, şu veya bu nedenle yasalaşamayan ama
mutlaka regüle edilmesi gereken, kurallara bağlanması gereken bir
konu. Bu nedenle, bugüne kadar gelmiş olması, bugüne kadar bu konunun
yasalaşmamış olması bir eksikliktir ama sonuç
itibarıyla belki çok ayrıntılı, neden gelmediği gibi
tartışmalara çok fazla girmeye gerek yok. Bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun gündemindedir. İnşallah yasalaşacak ve
hizmet etmeye devam edecektir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yine
arkadaşlarımız bahsetti. Komisyon çalışmalarında
çok uzun tartışmalar yaşandı, kesintisiz on sekiz buçuk
saatlik bir çalışma maratonu sonucunda Komisyon görüşmeleri
gerçekleştirildi, tamamlandı. Esasında bir ara alt komisyona
gönderilmesi noktasında bir eğilim belirdi fakat daha sonra yine
Komisyondaki arkadaşlarımızla birlikte
yaptığımız görüşmelerde bu Komisyon alt komisyon gibi
çalışsın ve hiç ara vermeden, duman çıkana kadar, beyaz
duman çıkana kadar bu çalışmaları tamamlayalım diye
bir kanaat ortaya çıktı ve bu kanaatin neticesinde biz alt komisyona
göndermedik. Yoksa alt komisyona gönderilmemesi noktasında herhangi bir ön
yargımız söz konusu değildi. Zaten Komisyonda da alt komisyon gibi
çalıştık.
Biraz önce ifade etmeye çalıştım, ben
gerçekten bütün Komisyondaki arkadaşlarıma çok teşekkür
ediyorum. Konu bütün boyutlarıyla, enine boyuna, âdeta moleküllerine
ayrılarak tartışıldı, istişare edildi. Muhalefete
mensup arkadaşlarımızın Bizim hiçbir kanaatimiz,
görüşümüz dikkate alınmadı. şeklinde bir
açıklamaları oldu. Yani esasında belki tüm talepler yerine
getirilemedi ama ciddi anlamda katkı sağladılar. Hatta,
bakın, bu sizin talebiniz üzerinedir, Genel Kurulda böyle söylersiniz diye
bir konuyu -şu anda hatırlayamadım ama-
hatırlatmıştım. Belki arkadaşlarımız
hatırlarlar. Yani gerçekten muhalefetiyle iktidarıyla bütün
arkadaşlarımızın değerli katkılarıyla, enine
boyuna tartışılarak bu noktaya getirildi.
Komisyon görüşmelerinde de ifade ettim, şu hâli
ideal değil. Yani bunu biliyoruz. Esnaf ve sanatkâr açısından
bakıldığında ideal düzenlemelerden ibaret olduğunu
söyleyemiyoruz. Yani bu kesin. Neden? Çünkü şu an itibarıyla bir
yapı var, alışveriş merkezlerinin, perakende ticaretin
oluşturduğu bir yapı var, kökleşmiş, yerleşmiş
bir yapı var.
VAHAP SEÇER (Mersin) İşte, onun için, niçin
geciktiğini tartışmak lazım. İşte bunların
cevabını siz verdiniz, Tartışmayalım. diyorsunuz
ama.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tabii, şimdi, bu yapıyı yerinden
oynatmadan, bu yapıyı âdeta sarsmadan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bu yapının temelleri
çürük ama.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
âdeta hallaç pamuğu gibi atmadan ideal
düzenlemeyi yapamayız. Bunu hepiniz biliyorsunuz.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Bizim
iktidarımızda
VAHAP SEÇER (Mersin) Keşke daha önce
yapsaydınız.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla, yani, dediğim gibi,
tartışabiliriz. Geçmişte şu oldu bu oldu, şunlar
yaşandı, bunlar geldi bunlar gitti, bunları
tartışabiliriz. Ama bu tartışmalar, söylemeye
çalıştığım bu gerçeği hiçbir zaman
değiştirmez. Dolayısıyla onları yok sayarak, yani
şu andaki yapıyı yok sayarak bir kural koymaya
çalışmak çok gerçekçi değil, zaten sonuç da almak mümkün
değil. Ha, elbette yaklaşımımız her zaman, esnaf ve
sanatkâra olabilecek en lehe düzenlemeleri en geniş kapsamıyla
yapabilmektir.
Bu tasarı, inanın, bu hassasiyetle ve bu
yaklaşımla hazırlandı. Zaten, bakın, bu
tasarıdaki tüm düzenlemeler -altını çizerek söylüyorum- bütün
düzenlemeler, bütün kurallar, getirilen tüm düzenlemeler esnaf ve
sanatkârımızın lehinedir. Bugünkü duruma
baktığınızda, şu anda uygulanan sisteme
baktığınızda, onunla
karşılaştırdığınızda, getirilen
düzenlemelerin tamamı, bilaistisna hepsi esnaf ve
sanatkârımızın lehinedir. Bir başka ifadeyle, sermaye
olarak güçlü, esnaf ve sanatkârımız karşısında zaman
zaman eleştiri konusu olacak şekilde faaliyette bulunan
alışveriş merkezleri, perakende zincir
mağazalarının lehine hiçbir düzenleme yoktur mevcuda göre. Bu da
çok önemlidir. Evet, aynen söylüyorum. Bütün düzenlemeler, getirilen bu tasarıdaki
tüm kurallar esnaf ve sanatkârın lehinedir, bir tane de
alışveriş merkezlerinin, büyük sermayenin bu anlamda lehine bir
düzenleme söz konusu değildir. Yani tekrar söylüyorum: Yeterli midir, tüm
taleplerini karşılıyor mu esnaf ve
sanatkârımızın? Değil, hayır, onu söylüyorum yani ama
mevcut şartlar içerisinde olabilecek olan en uygun düzenlemeler manzumesi
olduğunu söylememiz sanıyorum yanlış olmaz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, getirilen
düzenlemelere tabii, on dakika hatırlatması var, ona
uyacağım, biraz önce ifade edildi- geçmeden önce birkaç konuyu
açıklığa kavuşturmak istiyorum, görüşlerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, çalışma saatlerinin
valilere verilmesi meselesi.
Şimdi, bakın, bir arkadaşımız
-sanıyorum Sayın Zozani, tam hatırlamıyorum- bahsetti,
gerçekten burada bu uygulama hayata geçirilirken her il, her ilçe farklı,
birbirinden kopuk şekilde uygulanmamalı. Yani sonuç itibarıyla
en tepeden koordine edecek bir gözün bunları görebilmesi, bakabilmesi
gerekiyor. Eğer bu yetki şu anda olduğu gibi belediyelerimiz
tarafından uygulanacaksa, işte o dediğimiz sakınca ortaya
çıkar. Çünkü bu sistemde doğal olarak bütün belediyelerin bu
kararlarını yani çalışma saatleriyle ilgili
kararlarını gözden geçirebilecek, onlara bütün olarak bakabilecek,
fotoğrafın tamamını ortaya koyabilecek bir yapılanma
söz konusu değil; doğal olarak söz konusu değil, eleştirmek
için söylemiyorum. Dolayısıyla
Ama valiler bu imkâna sahip.
Nasıl sahip? Hükûmetin temsilcisi olarak sahip. Dolayısıyla, hem
özelin spesifik durumunu dikkate alarak bu kararlarını verebilirler
hem de bütün Türkiyedeki çalışma saatleri uygulamasını da
dikkate alarak bu özelliği nedeniyle bir standardize etme
imkânını sunabilirler. Bu avantajı vardır valinin. Yoksa,
başka hiçbir niyeti, amacı söz konusu değil. Esas kargaşa,
bu yetki mahallî idarelerde, belediyelerde olduğu zaman ortaya
çıkabilir. Bunun altının çizilmesi gerekiyor.
Yine, alışveriş merkezlerinin
açılmasına ilişkin kriterlerin belirlenmesi yetkisi de Bakanlar
Kuruluna veriliyor. Yine, bazı arkadaşlarımız
tarafından ifade edildi, dile getirildi: Bunlar neden kanunla
düzenlenmedi? Bunlar esasa müteallik düzenlemeler. Doğru, esasa müteallik
düzenlemeler ama bu kuralların kanunla konulmuş olması daha
sonra bir değişiklik ihtiyacı ortaya
çıktığında bunların değiştirilmesini
zorlaştırır. Gelişen sosyal, ticari hayat, globalleşen
dünya yani şehirleşme yeni kriterler ortaya çıkarabilir ya da
mevcut kriterlerin gözden geçirilmesi zaruretini, ihtiyacını gündeme
getirebilir. Bütün bu durumlarda sistemin, yapının esnek olması
gerekir. Yani kuralı kanunla koydunuz, tekrar kanunla değiştirme
ihtiyacı olduğunda onun, tabii, değiştirilmesi kolay
değil yani yeni bir kanun çıkarmak kolay değil.
Dolayısıyla
Ha, çok da kolay olmaması gerekiyor. Yani mesela
bir bakanlığa ya da ikincil mevzuata verilmesi de birtakım
sakıncalar içerebilir. Bakanlar Kuruluna verilmesiyle bu anlamda hem
değişiklik ihtiyacı hasıl olduğunda bunu hayata
geçirme noktasında gerekli esnekliğe sahip olur ama aynı zamanda,
sonuç itibarıyla bir Bakanlar Kurulu kararıdır, çok kolay
alınacak bir karar değildir. Her ikisini, böyle, dengede tutabilecek
bir düzenleme gibi değerlendirilebilir. Yoksa sistem belli bir süreden
sonra tıkanma noktasına girebilir.
Şimdi, biraz önce ifade ettim, sektör Türkiyede ve
dünyada sürekli büyüyor, bunun mutlaka regüle edilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, bu çerçevede önemi bir hayli fazla. Tabii, zamanım
yok, getirilen birkaç önemli düzenlemeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yani
hep esnaf ve sanatkârın lehine olduğunu söylediğim
düzenlemelerden bir tanesi; bir defa, şu hâliyle, şu uygulama
biçimiyle esnaf ve sanatkârımız alışveriş merkezlerine
giremiyorlar, orada tutunamıyorlar. Şimdi, bazı
arkadaşlarımız diyorlar ki: Yani siz bu imkânı
sağlasanız ne olacak, kanun sağlasa ne olacak? Zaten orada
kiralar pahalı. Yani sorun o değil ya da olayın tam
yansıma biçimi bu değil. Onlar girmek istiyorlar
alışveriş merkezlerine, yer kiralamak istiyorlar ama özellikle
bazı alışveriş merkezleri -tırnak içerisinde
söylüyorum- kendi prestijleri açısından esnaf ve
sanatkârımıza yer vermek istemiyorlar.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Prestiji mi
sarsıyormuş esnaf sanatkâr?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Neyse, yani durum bu ama. Elbette kabul etmiyoruz,
eleştiriyoruz. Zaten, diyelim ki getirisi olmayan bir
alışveriş merkezinde esnafımız zorla yüzde 5i
kullanmak durumunda değil. Yani o karşılaştırmayı
kendisi yapacak, orada geleceğe yönelik olarak yani bir gelir beklentisi
söz konusuysa o imkânı kullanacak. Dolayısıyla, esnaf ve
sanatkârımızın -yüzde 5 gibi, ciddi bir alandır-
alışveriş merkezlerinde bu şekilde önlerinin
açılması gerçekten önemli bir düzenlemedir.
Alışveriş merkezleri para kazanıyor
Türkiyede, büyük bölümü para kazanıyor -kiralar belli zaten- kiralar
belirleniyor, ondan sonra seçiliyor insanlar, yani alacaklılar ya da
kiracılar seçiliyor ama bunların içerisinde maalesef -rakamlar da
bunu gösteriyor- esnaf ve sanatkârımız yok. Dolayısıyla
esnaf ve sanatkârımıza bu kapının açılması çok
önemli bir imkândır çünkü alışverişler burada
yapılıyor, ticaret burada yapılıyor büyük oranda. O yüzden
bu imkândan faydalandırmak gerekiyor.
Yine, getirilen en önemli düzenlemelerden bir tanesi,
bakın, esnaf ve sanatkârımızın, küçük üreticinin
karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan
bir tanesi kendini tanıtamama, markalaşamama. Küçük üretici üretiyor
ama başkası adına üretiyor, sermaye sahibi adına üretiyor.
O üretiminin ortaya çıkardığı olumlu bütün sonuçları o
sermaye sahibi kullanıyor. Diyelim, bugün bir alışveriş
merkezi, bir market, küçük esnafa, üreticiye bazı malları ürettiriyor
ama satış noktasında, rafta, satışta sadece kendi ismi
var, üreticinin ismi yok. Hâlbuki arkada o kaliteli ürünü üreten bir esnaf var,
bir üretici var ama şu anda bunun ismini göremiyorsunuz.
Bitiriyorum Engin Bey, bitiriyorum, evet.
Bunu göremiyorsunuz. Bu anlamda, bundan sonra üreticinin
de orada, uygun puntolarla yazılı ismi, bilgileri yer alacak.
Düşünebiliyor musunuz, bakın, üreticiye, küçük üreticiye, esnaf ve
sanatkâra bu şekilde binlerce, on binlerce, milyonlarca insana ulaşma
imkânı sağlanacak ve esas, tabii, reklamı yapılacak olan
burada
Alışveriş merkezinin reklamı yapılıyor
zaten, esas o malın üzerinde, paketin üzerinde onun bilgileri, onun ismi
var. Ama şimdi yeni olarak, ilave olarak, onu üreten ama hiç
ortalıkta gözükmeyen, adı sanı duyulmayan, bilinmeyen ve kendini
tanıtma imkânı olmayan küçük esnaf ve sanatkâra bu imkân
sağlanıyor. Düşünebiliyor musunuz, zincir bir mağazadan
satın aldığı zaman tüketici, o ürünü üretmiş olan
üreticinin ismini görebilecek. Böyle bir imkânı üretici başka hiçbir
yerde bulamaz. Yani alışveriş merkezlerinin bu, çok insana
ulaşma potansiyelini, kapasitesini üreticinin lehine düzenliyoruz.
Sözü bitirmem gerekiyor. İlerleyen maddelerde, inşallah,
gerekirse açıklamalar yaparız. Evet, Engin Beye sözümüz vardı,
dolayısıyla kısa kesmem gerekiyor.
Ben tasarının hayırlı
olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bolu Milletvekili Sayın Ali Ercoşkun,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
değerli milletimizi saygıyla selamlıyorum.
2000li yıllardan itibaren ülkemizde oldukça büyük
bir ivmeye sahip olan perakende ticaret, 2002 yılında 58 milyar
liralık bir büyüklüğe sahipken 2012 sonunda TÜİK verilerine göre
yaklaşık 393 milyar TLlik bir büyüklüğe kavuşmuş
durumda; bu, ülke ekonomisinin yüzde 14üne tekabül ediyor. Diğer
taraftan, gene, 2012 sonu itibarıyla 743 bin iş yeri de ülke
genelinin yüzde 28ine hitap ediyor. 1,9 milyon vatandaşımız
perakende sektöründe çalışmakta, bu da çalışan nüfusun
yüzde 15ine tekabül eden bir rakama sahip.
Dolayısıyla, perakende sektör performansı,
ülke ekonomisine katkıda bulunurken, diğer taraftan ekonomik, sosyal
ve çevresel manada da bazı sorunlara yol açtığını
söyleyebiliriz. Bugüne kadar hukuki bir tanımı olmayan bu sektörün
yönlendirici, destekleyici, diğer taraftan düzenleyici bazı kanuni
düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu da söyleyebiliriz. Perakendeciliğe
dair bazı kavramlar; alışveriş merkezi, büyük mağaza,
zincir mağaza, özel markalı ürün, franchise gibi kavramlar bu
kanunla birlikte ilk defa tanımlanıyor. Dolayısıyla, sektör
de hukuki manada bir niteliğe kavuşmuş bulunuyor.
Değerli arkadaşlar, PERBİS denilen
Perakende Bilgi Sistemi sayesinde ise perakende işletmelerin kuruluşu
ve buna bağlı olan tüm işlemler tek bir kapıdan
gerçekleşerek bürokratik manada bir hafifliğe dolayısıyla
vesile olmuş olacak.
Sayın Bakanımız birçok manada çeşitli
değerlendirmelerde bulundu. Evet, uzun zamandan beri ülke gündeminde olan
böyle bir kanun tasarısı, aslında değerli
Bakanımız Sayın Hayati Yazıcı döneminde sektörün tüm
katmanlarının, tüm bileşenlerinin katılımıyla
Bakanlık tarafından düzenlenen birçok çalıştayla birlikte
ortaya çıkan bir tasarı aslında. İktidarıyla
muhalefetiyle bütün partilerin de çerçeve manasında
uzlaştığı ama diğer taraftan içerik olarak tabii ki
farklı bakışlara sahip olduğumuz süreçler sebebiyle
farklılık arz eden bir yapıyı hep birlikte görebiliyoruz.
Ben Bolu Milletvekiliyim. Bolu Milletvekili olarak benim
bakış açım: Boludaki küçük esnaf ve sanatkârlar anlamında
ne ifade ediyor bu kanun? Boludaki küçük esnaf ve sanatkârlar
açısından bakarsak eğer, Boluda yapılacak olan
alışveriş merkezlerinde, metrekarenin yüzde 5ine hitap edecek
esnaf ve sanatkârların bulunma zorunluluğu bizim için önemli.
Diğer taraftan, Boluda ortaya konan el
sanatları veya geleneksel ürünler manasında da bu ürünlerin
alışveriş merkezlerinde bulunabilmesi önemli. Yani Bolulu ev
hanımlarının veya BEHDER diye bizim bölgede gururla bahsettiğimiz
kuruluşun ürettiği kızılcık tarhanası veya
ıspanaklı erişte veya çam kozalağı reçeli, bu yasa
sayesinde işte bu zincir mağazalarda yerini bulabilecek artık.
Dolayısıyla, bunların, yöresel ürünlerin bu mağazalarda
bulunabilmesi, esnaf ve sanatkârlarımızın gene
alışveriş merkezleri içerisinde yer alabilmesi bizim için
oldukça önemliydi. Bu kanunla beraber bu da gerçekleşecek.
Diğer taraftan, esnaf ve sanatkârların pazar
günleri çalışmasıyla alakalı bir sıkıntı
vardı yani pazar çalışabilmesi için bir ruhsat almaları
gerekiyordu ve bunun için de bir harç yatırmaları gerekiyordu. Bu
kanunla beraber artık, pazar günleri yani tatil günleri çalışma
ruhsatı almasına gerek kalmıyor esnafımızın. Dolayısıyla,
biz sokağa çıktığımızda, berber Kutaya
gittiğimizde Artık ben harç vermek zorunda değilim. diye büyük
bir ihtimalle bu kanunla birlikte takdirlerini kazanmış
olacağız.
Diğer taraftan -gene önemli bir düzenleme-
odalarımızın ustalık belgesi olmadan kayıt yapabilmesi
mümkün olacak bu kanunla birlikte. Yani odaların yerelde
sıkıntı yaşadığı önemli bir mesele de bu
kanunla birlikte çözülmüş olacak.
Tabii, kanunla birlikte birçok düzenleme söz konusu ama
uzun dönemden beri emek verilen, katkı verilen, Bakanlık
tarafından olsun, sektörün katmanları tarafından katkı
verilen böyle bir kanunda, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu,
TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, birçok kurumun katkısıyla ortaya
çıkan bu kanuna emek veren tüm katılımcılara ben ayrı
ayrı teşekkür ediyorum.
Perakende Ticaret Kanununun ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Esnaf odaları birlik başkanları
yıllardır bu kanunun Mecliste görüşülmesini ve
kanunlaşmasını bekliyorlardı. Anadoluda her mahallede
AVMlerin bir şubesi bulunuyor. Şube açılışında
belirli bir nüfus baremi konulması gerekiyordu ama bunda tam olarak
anlaşılmıyor. Bununla ilgili bir açıklama yapar
mısınız?
İkincisi, AVMlerin 400 metrekare olan otopark
zorunluluğu vardı ancak birçok yerde bunlar 399 metrekare
gösterilerek hiç kimse tarafından uygulanmıyor. Bu yönlü olarak da
bunlara düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Diğer bir konu da, şu anda AVMlerin
Anadolunun neredeyse her mahallesinde bir şubesi var. Bu AVM şubelerinin
en azından bir bölümünün kapatılmasını düşünüyor
musunuz?
Diğer bir sorum da, esnafın rahatlaması
için dinî ve millî günlerde veyahut da haftanın belirli bir günü AVMlerin
kapatılması düşünülür mü?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çirkin
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu AVMlerde belli bir oranda
dükkânın esnafa tahsis edileceği yolunda bir düzenleme oluyor.
Şimdi, bu belirli sayıdaki dükkân esnafımıza bedava mı
verilecek? Bedava verilmeyecekse bu esnafın zaten gözü görmüyor mu o
dükkânı? Yani, alacak durumu varsa niye alamayacak? Yani, bu konuda bir
açıklık getirilirse bunda fayda görüyorum.
Ayrıca, şu an bir AVM sorunu da ortaya
çıktı. Uzun yıllardan beri AVMler pıtrak gibi bitti.
Esnafın durumu son derece kötü. Ama bu AVMlerin
çalışanları da var. Bu kanunlar çıkarılırken AVM
çalışanlarının da hakları gözetilecek mi?
Saygılarımla arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hâlen ülkemizde ne kadar AVM, büyük
mağaza veya hipermarket adıyla iş yeri bulunmaktadır?
Hâlen bunlar içerisinde satılan yerli marka ürün oranı veya iş
yeri payı ne kadardır? Bu düzenlemeyle burada bir gelişme sağlayabileceğimize
inanıyor muyuz? Bugün KOBİlerin söz konusu AVM'lerden etkilenme
derecesi Bakanlığınızca nasıl görülmektedir? Yani bu
düzenlemeyle KOBİler biraz daha iyiye gidebilecek mi yani KOBİlere
olumlu bir etkisi olacak mı?
İkincisi de, perakende işletmelerin
çalışma saatlerinin valilerin kontrolüne ya da iznine
bırakılmasına neyi gerekçe gösteriyorsunuz yani hangi
gerekçelerle valilere bırakıyoruz? Bu, uygulamada ciddi sorunlara yol
açmayacak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Susam
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Bakan,
konuşmanızda dediniz ki: Bu AVM'lere esnaf girecek. Evet, teorik
olarak koydunuz ancak bir AVM açıldığı zaman AVMde hangi
markaların olacağına karar veren, bu mağazaların
pazarlamasını yapan şirketler var.
Ben size şimdi soruyorum: Türkiye'nin kaç tane
AVMsi var? Bu AVMlerde açılmış iş yerlerinin ortak
özelliklerine, buralarda marka olarak hangilerinin bulunduğuna bir
bakın, baktığınız zaman göreceksiniz ki bu satın
almayı, pazarlamayı yapan şirket belirli markalar
dışındaki markaları sokmuyor. Esnaf nasıl girecek?
Sizin zorlamanızla da yaratacaklar bir esnaf, o esnafı oraya
sokacaklar. Yirmi gün içerisinde girdi; girmediyse zaten onu AVMnin
istediği kişiye verme şartını koydunuz. Bunu hayata
geçirmeyi nasıl bir uygulamayla yapacaksınız? Bunu şurada
net bir şekilde anlatmanızı istiyorum. Esnaf nasıl girecek?
Ücreti ödeyebilecek mi? Aynı zamanda, ücret ödemenin yanında hangi
kriterlerle o mağazaları pazarlayan şirketten geçerli not alacak
da orada dükkân açacak?
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, yine aynı
konu, ben de burada esnaflara, o binde 5lik, binde 3lük alanların, AVM
sahiplerince ve sermayedarınca kullandırılacağını
çok düşünmüyorum. Zaten burada da esnaf ve sanatkârlar derken bir
tanım ve bir meslek odasına bağlılık
şartını da koymamışsınız. Bence, AVM
sahipleri, kendi esnaf ve sanatkârlarını bu maddenin usulsüz
kullanımı şeklinde oluşturacaklardır. Ayrıca,
yirmi günlük süre içerisinde de ben gerçek anlamda bir esnaf ve sanatkârın
gidip orada bunu kiralayacağını düşünmüyorum. Yine, orada
bir başka boyutu da işin, kiraların denetlemesini
koymamışsınız olayın. Yani, oradaki rayiç bedelin dörtte 1i diyorsunuz ama rayiç bedel
neye göre belirlenecek ve AVM sahiplerinin, sermayedarların inisiyatifine
mi bırakılacak bunlar, belirtilmemiş. Yani, sizin dediğiniz
gibi, yıllarca raflarda beklemiş, Komisyonda beklemiş kanun,
aslında Meclisi de işgal eden bir duruma gelmiş, boşa zaman
harcanan bir kanun şekline dönüşmüş, çok da açık
değil, net değil. Esnafların ve yöresel ürünlerin ben bu
raflarda yer alacağını bu kanun maddeleriyle düşünmüyorum,
onu da ifade etmek istedim.
BAŞKAN Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan,
AVMlerin bu ülkede mutlaka bir sınırlandırılması
gerekmektedir. Uzun yıllardır toplumun beklediği bu
sınırlamanın gerçekleşmediği bu kanunla görülmektedir.
Bakkal denilen, Türk kültürünün temel yapısı olan, toplumda
uzlaşmayı, geçimi, borçlanmayı ve çevreye muhtaç olmamayı,
kısa süreli borçlanmayı sağlayan o güzel müessese uzun
zamandır eriyerek yok olmaktadır. Bunlara tedbir almak adına,
AVMlerin kurulması izni için mutlaka bir kıstasın getirilmesi
gerekmektedir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Susam
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Bakanım, son dönemde Osmanlıya özenen önemli çalışmalar
yapılıyor ama Osmanlının ahilik ruhuna ilişkin hiçbir
şey yapmıyorsunuz. Bakınız, Osmanlının ahilik
ruhunda arastalar, çarşılar, tarihî çarşılarımız
vardı. Kemeraltımız var bizim, Mısır
Çarşımız var, Bursa Kapalı Çarşı var, Antalya
Kaleiçi var. Bunlarla ilgili hiçbir destek ve düzenleme yapılmayıp,
buralardaki vakıflardan doğan sorunları çözmeyip, sadece
AVMlerin bugünkü yasal statüsünü korumaya yönelik bu kanunda küçük
işletmelerin, bu çarşıların yaşaması için ne düşünüyorsunuz,
bu çarşıları nasıl yaşatacaksınız?
Kemeraltı nasıl yaşayacak? Bunu sizden öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurunuz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Öncelikle Şefik Beyin sorusundan başlamak
istiyorum. Yani, Esnafa alışveriş merkezleri bedava mı
verilecek, oralarda esnaf herhangi bir ödeme yapacak mı? Zaten şu
anda da girer sisteme, neden böyle bir düzenleme yapılması
gereği ortaya çıktı? gibi bir sorusu oldu. Aslında, biraz
önce konuşmamda da ifade etmeye çalıştım.
Esnafımız şu anda giremiyor yani alışveriş
merkezlerine giremiyor, bunu hepimiz biliyoruz. Alışveriş
merkezine esnaf olarak, esnaf özüyle, esnaf kimliğiyle
Alışveriş merkezlerinin önemli bir bölümü bunları reddediyorlar.
Kendi politikaları, başka nedenler, onları belki çok fazla
detaylandırmaya gerek yok ama özellikle alışveriş
merkezlerinin her biri kendi açılarından, pazarlama tekniği
açısından, ticari mantıkları çerçevesinde uygun gördükleri
bir algının, muhtemelen -yani en azından bize gelen duyumlar ya
da bilgiler o şekilde- o algının bozulmaması
noktasında gerekçeyle böyle adım attıklarını
söylüyorlar, ifade ediyorlar. Tabii, bu çok yanlış bir şey yani
böyle bir şeyin kabullenilmesi mümkün değil. Sonuç itibarıyla,
sizlerin de ifade ettiğiniz gibi, esnaf ve sanatkârımız,
bakkalımız gerçekten yaşatılması gereken kurumlar.
Sadece ticari açıdan değil, sosyal açıdan da bizim mahalle
kültürümüzün en önemli direklerinden bir tanesi. İşte yine ifade
edildi, bire bir o ilişki, bakkallarımızın ve diğer
küçük esnafımızın vatandaşla, o mahallede oturan herkesle
özel ilişkisi, bire bir ilişkisi son derece önemli. Bu tür
değerlerin kaybedilmemesi gerekiyor, korunması gerekiyor.
Şu anda giremedikleri için esnafımız,
böyle bir adım atıldı, böyle bir düzenleme yapılması
ihtiyacı ortaya çıktı. Ve inanın girmek istiyor
esnafımız çünkü -biraz önce de yine ifade edildi-
alışveriş merkezleri bu anlamda ticaretin ve diğer
aktivitelerin cazibe merkezi olmuş durumda. Yani, bunu da bir eleştiri
ya da övgü anlamında söylemiyorum, bir tespit olarak sadece ifade
ediyorum. Sonuç itibarıyla, geldiğimiz noktada böyle bir yapı
söz konusu. Yani, alışveriş merkezleri gerçekten insanların
önemli zamanlarını harcadığı bir mekân hâline gelmiş.
Tekrar söylüyorum, yani desteklemek anlamında ya da eleştirmek anlamında
bir görüş beyan etmeden bunu söylüyorum, bir vakıa olarak
paylaşıyoruz.
Dolayısıyla, böyle, alışverişin,
ticaretin ve benzeri aktivitelerin yoğun olarak
yaşandığı ve gelirin, potansiyelin de yüksek olduğu
alışveriş merkezlerine esnafımız girmek istiyor. Hatta
zaman zaman bu tür taleplerin bize geldiğini ben hatırlıyorum
milletvekili olarak, yani şu alışveriş merkezine acaba
şey yapsanız da girsek şeklinde. Belki başka
arkadaşlarımıza gelmiş midir bilemiyorum şey olarak.
Dolayısıyla, o nedenle biz bu kapıyı
açıyoruz, bu yasayla esnafımıza
Yüzde 5 de ciddi bir alan. Yani
o, kaybolmaya yüz tutmuş, korunması gereken sanatlarda dörtte 1 rayiç
uygulanacak ama buradaki rayiç, normal piyasa fiyatı neyse, herkes hangi
kirayı, hangi bedeli tatbik ediyorsa esnaf ve sanatkâra da o rakam
üzerinden bir kiraya verme söz konusu olacak.
Dolayısıyla, bunun bence önemsenmesi gerekiyor,
yani bu düzenlemeyi küçümsememek lazım. Uygulamada birtakım
sıkıntılar olabilir, yani yine dirençler olabilir belki
Sayın Susamın altını çizmeye
çalıştığı, ona katılıyorum ama buna
ilişkin biliyorsunuz müeyyideler var, cezalar var, tatbik edilmediği
takdirde onlar uygulanacaktır.
Ayrıca, süreyle ilgili de, ilan edilmesi gerekiyor
vesaire. Yani esnaf ve sanatkâr odaları bunların haklarını
koruyacaktır, talep oradan gelecektir. Dolayısıyla, tamamen
korunmasız gibi de düşünmemek lazım esnaf ve
sanatkârımızı alışveriş merkezleri
karşısında, bu hükmün, kuralın uygulanması
anlamında. Hem Bakanlık olarak yani kamu olarak gerekli
cezaların uygulanması noktasında imkânımız, gücümüz
var hem de ayrıca -biliyorsunuz, cezalar da Komisyonda
ağırlaştırıldı- ciddi
ağırlaştırmalar söz konusu oldu. Dolayısıyla,
uygulanmasını elbette takip edeceğiz, o bizim görevimiz ama
inşallah, esnaf ve sanatkârımızın lehine olmak üzere bu
kuralı sonuna kadar uygulatacağız.
Sayın Işık, tabii, zor bir soru sordu Ne
kadar alışveriş merkezi, süpermarket ve yerli ürün
Evet,
şu an itibarıyla o bilgi bende yok ama en kısa zamanda takdim
edeceğim.
Çalışma saatleriyle ilgili Sayın
Işıkın bir sorusu oldu. Yine, konuşmamda ifade etmeye
çalıştım, çalışma saatlerini valilerin belirleyecek
olmasını en optimal düzenleme olarak değerlendiriyorum yani bunu
belediyelere verdiğiniz zaman, yerel faktörler çok öne çıkar, çok
farklı şehirlerde çalışma saatleriyle ilgili birbirinden
kopuk, aralarında hiç ilişki olmayan saatler, uygulamalar meydana
gelebilir. Bütün bunları eğer merkeze alırsanız yani
tamamen sadece merkezî hükûmet tarafından bu yetkinin
kullanılması gibi bir seçenek söz konusu olursa o zaman da tam aksi
bir durum söz konusu olur, yerel faktörler dikkate alınmamış
olur, oradaki ihtiyaçlar, özellikler, hususiyetler gündeme gelmemiş olur,
o da eksikliktir yani ikisinin ortasında en uygunu vali; vali, hem
yereldir hem merkezdir. Bu anlamda, valinin böyle bir kararın verilmesinde
en uygun merci, makam olduğunu açıkçası düşünüyoruz.
Dolayısıyla, valiler tarafından çalışma saatlerinin
belirlenmesi kuralı yerinde bir kuraldır.
Yine Sayın Susamın Esnafımız bu
ücreti ödeyebilecek mi? yani alışveriş merkezlerinde
Ha, buna
geçmeden, burada, yine, biraz önce tam olarak gündeme gelmedi.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Metrekaresi 40
euroya kiralıyorlar Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Evet ama şunu söyleyebiliriz. Bakın,
rakamı bilmiyorum ama o rakamdan o kirayı ödemeye hazır çok
insan var, çok insan var, evet yani talep arzdan fazla, özellikle bazı
alışveriş merkezlerinde talep çok oluyor, bununla günlük hayatta
hepimiz karşılaşıyoruz. Ha, zaten bazı alışveriş
merkezleri de önemini kaybediyor şu veya bu nedenle yine yani diyelim,
yanında başka bir alışveriş merkezi
yapılıyor ya da başka nedenlerle. O zaman, zaten
bırakır gider, o zaman zaten talep olmuyor. Yani,
esnafımıza bu konuda Mutlaka yüzde 5i esnaf tarafından
doldurulacaktır. gibi zorunlu bir kural yok; o bir imkân, hak esnaf
açısından, kullanılırsa. Yani, gelir getiren bir
alışveriş merkezi olursa kullanır, eğer gelir
getirmediğini düşündüğü bir alışveriş merkezi
yoksa, değilse o zaman elbette kullanmaz. Dolayısıyla, bu
anlamda herhangi bir sıkıntı ortaya çıkmaz.
Ayrıca, alışveriş merkezlerinin, bu
alanların binde 3ü oranında alanı, rayicin dörtte 1i
fiyatına olmak üzere, tükenmeye yüz tutmuş ve geleneksel
sanatları icra edenlere de ayırmaları gerekiyor. Bu da önemli
bir kural. Tabii, destekler olur yani vergi uygulamalarında ya da
başka şekillerde destekler vardır ama bu şekildeki destek,
bana göre en somut destektir. Yani, bunların korunması gerektiğini
hep söylüyoruz çünkü para kazanacak, oraya ciddi anlamda bir avantajla girecek,
piyasa fiyatının dörtte 1i, rayicin dörtte 1i fiyatla kiralama
imkânı olacağı için daha baştan avantajlı bir konumda
sanatkâr burayı ticari imkâna çevirecek ve yaşama imkânı,
ihtimali daha da artacak bu sanatkârın. Dolayısıyla, bu kural da
son derece önemli bir kural.
Yine, Sayın Susam, yani yerli marka yok, sadece
yabancı markalar satılıyor ya da onun
dışındakilere izin verilmiyor gibi bir kural
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Hayır,
bakın, Erzurumdaki AVMde kaç tane marka varsa aynı markalar
İstanbulda da aynı; yeni markanın girme şansı yok
çünkü pazarlayan şirket o markaları pazarlıyor.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yani, hepsinde yerli markaların da
yabancı markaların da olduğunu, oranını bilemiyorum,
belki o konuda çalışma da var mıdır bilemiyorum ama
hepsinin olduğunu biliyoruz. Yani, beyaz eşya için de geçerli,
başka, tekstil için geçerli, hepsinde yerli markalar da var, yabancı
markalar da var.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Yeni markaları
koruma kanununa aykırı bir iş, biliyorsunuz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Evet.
Sayın Akarın Bu rayiç rakam nedir, neye göre
belirlenir? sorusu: Aslında, biraz önce ifade etmeye
çalıştım. Yani, başkasına kaça kiraya veriyorsa, hangi
fiyatı uyguluyorsa aynı rakamdır. Piyasada oluşan rayiç,
uyguladığı rakamlar belli, kaçırmaları mümkün
değil. Yani, onu gizlemeleri, o yolla esnaftan kaçırmaları
diyelim, çok gerçekçi değil. AVMcilerin de -yani sizin ifadenizle
söylüyorum- kendi esnafını ya da kendi sanatkârını oraya
koyma şansı yok yani kurallar bunu engelliyor, kesinlikle öyle bir
şey söz konusu olmayacak. Yani, hem cezalar hem de esnaf ve
sanatkârımızın organları, kurulları,
kuruluşları bunları elbette takip edecek. Dolayısıyla,
o noktada herhangi bir sıkıntı olmayacak diye düşünüyorum.
Sayın Bulut bakkalların eridiğini ve
onların sayılarının azaldığını, sürekli
olarak onların güç kaybettiğini ve bundan dolayı da
-alışveriş nedeniyle- alışveriş
merkezlerinin sayılarının arttığını ifade
etti ve alışveriş merkezlerinin
sınırlandırılması konusundaki kanaatimizi,
düşüncemizi sordu.
Önce şunu söyleyeyim: Bakın, belki çok
bilinenin aksine, esnaf ve sanatkârımızın yok olduğu falan
kesinlikle söz konusu değil. Bugün, 1 milyon 600 bine yakın
esnafımız faaliyetini devam ettiriyor. Azalma yok, bu ciddi bir
sayı. Evet, şimdi düşen sayılar, azalan sayılar
Aslında faaliyette olmayan ama açık görülen, fiktif olanların
düşürülmesi nedeniyle bu sayı azalmış gözüküyor. Yoksa,
esasında, belki son on-on beş yılda tam
Yani, o konuda kesin
bir bilimsel çalışma yok, onu da söyleyeyim ama
esnafımızın sayısında da bir azalma söz konusu
değil. Yani, esnafımız bütün bunlara rağmen ayakta
kalabiliyor. Burada tabii desteklerin, hükûmetlerin verdiği desteklerin de
önemli olduğunu söylememiz gerekiyor çünkü uzun yıllardan beri
biliyorsunuz
Yani, esnafımızı ayakta tutacak, o güçlü sermaye
karşısında koruyacak olan en önemli araçlardan bir tanesi,
esnafımıza ucuz, kolay ulaşabileceği makul finansal imkânların
sunulmasıdır. Bu da eskiden beri, biliyorsunuz, esnafımıza
Halk Bankası üzerinden verilen krediler yoluyla sübvanse edilmektedir ve
aşağı yukarı yarısı devlet tarafından
karşılanmaktadır. Her yıl, bütçeye bu amaçla 600 milyon
lira ödenek konuyor. Çok uzun yıllardan beri devam eden bir
uygulamadır bu. Zaman zaman tıkanmalar olmuştur vesaire ama
şu an itibarıyla, kefalet mekanizması çok etkili bir
şekilde işliyor, esnafımız ucuz kredi kullanabiliyor,
piyasadaki maliyetin neredeyse yarı fiyatına, hatta onun da
altında bir finansman maliyetiyle bunu kullanabiliyor, en büyük destek
budur. Çünkü, sonuç itibarıyla, ticari bir faaliyet söz konusuysa bunun
aracı da finansmandır, kredi imkânlarıdır. Bu kanallar
açık tutulabilirse, bu açıdan desteklenebilirse esnafımız,
büyük sermaye karşısında gücünü koruyabilir, direnebilir ve
faaliyetini devam ettirebilir, o anlamda başa baş, dişe diş
bir mücadele ediyor. Elbette, düzenlemelerle bunu tahkim etmemiz gerekiyor ki işte
burada, bu kanunda da hâkim olan düşüncelerden bir tanesi de budur.
Yine, Sayın Susam Ahilikle ilgili bir şey
yapılmadığı ya da yeteri kadar üzerinde
durulmadığı şeklinde bir kanaat belirtti ve bu konuda
düşüncemizi sordu. Esasında, hem Ahilikle ilgili, son yıllarda
-yani eskiden de mutlaka yapılıyordu ama- onların
yaşatılması, onların taşıdığı o
ruhların, o cevherin gelecek kuşaklara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN İki dakika verebilirim tamamlamanız
için.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lütfen.
BAŞKAN Buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sadece bir lonca sistemi, ticari bir organizasyon
değil Ahilik mekanizması; onun ötesinde, hem bir yaşam biçimi,
bir ahlak, etik kurallar bütünü, aslında sosyal, hatta eğitim
anlamında dahi gerçekten damga vurmuş yani bir yönüyle, son derece
önemli, belirleyici bir kurallar bütünü ve yüzyıllar boyunca da bu topluma
yön göstermiş, destek vermiş bir teşkilat veya bir organizasyon,
bir felsefe aynı zamanda. Bunun yaşatılması
noktasında, siz de biliyorsunuz, her anlamda ciddi çalışmalar
yapılıyor yani özünün, bu kuralların daha çok insana
kılavuz olması noktasında çalışmalar
yapılıyor, o yüzden organizasyonlar yapılıyor, destekler
veriliyor, bütün illerde hemen hemen bu çalışmalar
yapılıyor. Zaten, şu yaptığımız
çalışma da esas itibarıyla, Ahiliğin bugünkü temsilcileri
olan esnaf ve sanatkâra destektir. Yani, bugün görüşmelerine başladığımız
bu tasarıyla getirilen düzenlemelerde de esas itibarıyla,
Ahiliğin bugünkü yansıması olan, bugünkü devamı olan esnaf
ve sanatkârlarımıza destek olmak ve onların faaliyetlerini daha kolay
idame ettirme, güçlü bir şekilde sürdürmelerine imkân sağlamak
amacıyla bunları yapmaya çalışıyoruz.
Şimdi, AVMyle ilgili Sayın
Işıkın sorduğu soruyla alakalı bilgiler geldi. Bugün
itibarıyla, Türkiyedeki alışveriş merkezleri
sayısı 334. 2015 sonu itibarıyla da bunların, inşaatları
devam edenlerle, muhtemelen 409a ulaşması bekleniyor. 144
farklı firmaya ait bunlar. Yani, bu sayıdan, belki, tekelleşme
olmadığı, yeteri kadar rekabet olduğu gibi bir sonucu da
çıkarmamız mümkün.
Eğer kaçırdığım sorular olursa
onları da yazılı olarak kendilerine takdim edeceğim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 13üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Erdal Aksünger.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu, on yılın üzerinde bekleyen bir kanun
tasarısı olduğu için, şu anda buraya gelmesi bile bir
başarı. İçeriğini tartışmak çok önemli bence, çok
şey tartışılabilir ama en son
takıldığım noktalardan bir tanesi şu: AVMlerin
içerisinde esnafa yer vermek çok romantik bir söylem bence yani bu çok
anlamlı bir şey değil. Bence, hani, gerçekleri saptırmayla
alakalı, bu gerçekten yerine oturmaz yani. Adamlar çözümünü bulmuşlar
şu anda, ben zaten birkaç kişiden duyduğum kadarıyla, bu
işi o arkadaşlar çözümlemişler kendince, onu duyunca da zaten ne
yapacaklarını biliyorlar. Böyle çözülmez bu iş zaten, böyle
olmaması lazım, el yordamıyla bulunmuş bir hikâyeye
dönüyor, gerçekten romantik yani. Adama söyleseniz de orada ne yapacak ki adam,
ne yapacak mesela? Baharatçı gidip orada bir tane dükkân üçte 1
fiyatına verildi diye, içerideki dev bir marketle bununla ilgili rekabet
mi edecek? Mümkün değil. Bunlar çok romantik söylemler gerçekten bence.
Temelde buradaki hikâye şu: Esnaf gerçekten korunuyor mu korunmuyor mu,
ona bakmak lazım çünkü vergi teşvikine ve bunların
kolaylığına ihtiyacı var. Bizler, tüccar olarak ticaret
odalarının yönetim kurullarında yer aldık ama hep iç içedir
İzmirde, Kemeraltı ile tüccar, esnaf ile tüccar iç içedir. Yani,
burada da birbirinden bağımsız düşünemezsiniz zaten, tüccar
ile esnaf birbirinden ayrı düşünülemez. Bu mümkün değildir bence
zaten. Ama, şimdi Türkiye garip bir şey yaşadı. Şimdi
esnaf deyince
Geçmiş dönemde, hatırlıyorum, on-on beş
sene önce bakkal diye bir adam vardı, bu bakkalın da kendine göre
bir kredilendirme derecesi vardı aslında. Kime veresiye
vereceğini biliyordu, hangi binada kim oturuyor, ne kadar maaş alıyor,
ne kadarını fazla, ne kadarını eksik veririm, ne kadar
fazla verirsem alamam, onları biliyordu. Bu da bir kredilendirme. Bugün
bankaların yaptığının yani Standard&Poorsun da
yaptığının aynısını bakkal da yapıyordu
zaten. Ama, garip bir durum oldu 2000 yılından itibaren. Dünyada
parasını satmak isteyenler gelişmekte olan ülkelere yönelmeye
başlayınca iş değişti; sokaktaki vatandaşı
biz nasıl kredilendiririz diye bakıyorlardı. Ya, öyle bir durum
oldu ki
Bakkal 2 katından fazla vermez yani maaşının 2
katından fazlasını vermeyeceğini bilir, hesabını
yapar ama sokaktaki vatandaşa dünyadan gelen büyük sıcak parayı
bankalar öyle bir pompaladılar ki gelirinin 5 katı, 10 katı adamın elinde kredi kartı
vardı zaten. Bir de garip bir kültür oldu; bakkaldan direkt hipermarkete,
AVMye gitti adam. Ya, bunun bir geçiş dönemi yaşanmadı ki,
yaşanamadı ki zaten. Şu anda, Türkiye'de elinde kredi kartı
bulunan insanların yüzde 60ının ciddi bir borç
batağında olduğunu herkes biliyor. Ama, bunu da şöyle
önleyemezsiniz: Mesela, belli sektörlerde kredi kartıyla ilgili taksitleri
kısıtlayarak bunu önleyemezsiniz, bu çok mantıklı bir
şey de değil. Piyasaya böyle müdahale edilemez. Bu doğru bir
şey değil yani müdahale edilemez. Hiçbir zaman ben liberal bir
ekonomiyi savunmadım zaten, liberalizmi de savunmadım hiçbir zaman, o
yüzden sosyal demokrasiyi savundum. Neresinde müdahale edilmesi
gerektiğine mutlaka topluma bakarak karar verilmesi gerektiğini
söyledik. Biz, bırakın yapsınlar, bırakın etsinler, o
yolunu yordamını bulur demiyoruz zaten, böyle bir şey de olmaz.
Neden olmazı şuradan söyleyeyim, süreç şuraya gidiyor çünkü:
Bakın, sanayide üretim daha önce mekanik bir hâldeydi, sonra
elektroniğe dönüştü, şimdi dijitale dönüşüyor. Yani,
sanayide bir üretimin çok fazla bir değeri kalmıyor, markaların
önemi kalıyor dünyada, doğru ama önemli olan tarım ve hizmet
sektörü ön plana çıkıyor. Şimdi, eğer sanayide üretim
dijitalleşiyorsa, insan kaynağını içerisinden
çıkarıyorsa demek ki gelecek istihdam sorunu yaşatacaktır,
öyle görünüyor çünkü dünyanın her yeri böyle gidiyor şu anda. O
yüzden, bırakın yapsınlar derseniz, bırakın
etsinler derseniz, göreceksiniz ki dünyadaki istihdam sorunu her yerde
çığ gibi büyüyecek, bizim ülkemizde de büyür. Bu böyle çözülemeyecek
yani göreceğiz bunların hepsini. Tarım topraklarını
terk ederseniz, doğuya gitmezseniz, oradaki eğer tarımı,
ekmeyi biçmeyi bilen o kültürü çocuklarına devrettirmeyi
sağlayamazsanız işimizin çok zor olduğunu, tüm dünyadaki
aklıselim adamların söylediği gibi biz de burada söylemek
zorundayız.
Şimdi, marketlere baktığımda, ben
büyük sorunlardan bir tanesinin co-brandler olduğunu görüyorum yani
şu: Kendi özel markalarını çıkarttıklarında, bu
özel markalarla tüm üreticiyi boğuyorlar. Gidin, isterseniz bunu sorun,
bakın gerçeği budur. Yani, bu aşağıdaki üretici, esnaf
ürettiğini taşeron gibi hipermarketlere onların markaları
altında vermek zorundadır ve aslında, normalde iki ayda, üç ayda
bunu paraya çevirecek olan o üretici, o esnaf marketlerin
kapılarında, hipermarketlerin kapılarında altı ay
sonraya, bir dahaki altı aya çek almak üzere bekliyor, altı ay orada
sürüm sürüm sürünen adamlar var yani. Ha, bunu görmezseniz, zaten artık
üretimin de tıkandığını göremezsiniz buradan
baktığınızda. İşe aslında buradan bakmak
lazım gerçekten. Türkiye üretimden düşüyor mu? Düşüyor. Neden
düşüyor? Cari açığı durmadan büyüyor, büyürken de şu
var içeride: Katma değerli üretim ne var diye bakmak lazım. Ya, bugün
ihracatımızın yüzde 70i ithalata bağımlı
olmuş, sorun buradan kaynaklanıyor zaten
baktığınız zaman. Bu fon transferleri dünyada durdu
artık. Bundan sonra, aslında, çığ gibi bu borcu nasıl
ödeyeceğiz diye üretimde bulunmak gerekir yani oraya
ağırlık vermek gerekir. Oraya ağırlık verilmezse
bu iş tıkanacak, belli.
Şimdi, şunu ben duydum burada çok: Türkiye
Avrupada tarım ihracatında ilk 3te, ilk 2de; bakanlar
çıkıyor, böyle anlatıyor. İyi söylüyorsun, hoş
söylüyorsun da şimdi, biz geçenlerde soruşturma komisyonunda gördük,
neden o zaman Dubaiden buğday getiriyorsunuz, transit ticaret yapıyorsunuz?
Ya, bu acayip bir paradoks yani. Gerçi orası hayali ihracat da buna Var.
diyorlar ama hani, buna da Okay. diyorsunuz ama yani, buğday getirme
işine. Bakın, şunu söylemeye çalışıyorum:
Türkiyenin ihracatının yüzde 70i, eğer ithalat rejiminde
uygulanacak içeride, dâhilde işlemeler olmasın, bir düşürün
aşağı, bakalım cari açık ne kadar oluyor, ne kadar
oluyor görelim yani. Bunun içinde gıda da var çünkü, hepsinin içerisinde.
O yüzden, sıkıntımız pazarları genişletememek,
üretime ağırlık vermemek, esnafa takviyeyi ancak vergi
teşviki ve vergi teşvikindeki bürokrasiyi azaltarak göstermeniz
lazım. Bugün, gidin, bir KOBİye anlatın ya da bir esnafa
anlatın, deyin ki bir esnafa Ben size teşvik vereceğim. Ya,
adam zaten hayatında teşvikin ne olduğunu bilmiyor şu anda
doğru dürüst. Kredi kooperatiflerinden belki bazı küçük küçük
kaynaklar alıyor ama geleceğe yönelik değil, kendini kurtarmaya
yönelik alıyor şu anda yani gününü kurtarmaya
çalışıyor. Aslında önümüzdeki üç yılın, beş
yılın, on yılın planını yapmıyor adam
artık yani. Adam, ben acaba bir dahaki seneyi görür müyümün planı
için kredi bulmaya çalışıyor kendine göre. Öyle yani, evindeki
eşinin bileziklerini satıyor şu anda, varsa dededen, babadan,
atadan kalma tarlasını satıyor şu anda. Eninde sonunda
çocuklarının bu işi yapmasını istemiyor ama
burası tehlikeli. Neden tehlikeli? Bakın, Türkiyedeki
istihdamın neredeyse yüzde 70-80ine yakın kısmı esnaf ve
KOBİlerde yatıyor şu anda, orada duruyor. Burayı
baltaladığınız zaman, oraya çözüm üretemezsiniz.
Türkiyede, devlet kendini Tüm üretimden çekiyorum. derken doğudan
çekerse komple elini, Bırakın yapsınlar. derse bugünkü hâle
döner. Bugün doğudaki üretim neymiş, bana bir anlatsın birisi.
Yani, ne üretiliyor da nereye ihracat olarak gönderiliyor, ne kadar
gönderiliyor? O yüzden, sıkıntıyı büyük fotoğraftan
görmezsek, büyük fotoğrafa bakamazsak Efendim, AVMlerin içerisinde
esnafa yer vereceğiz, işte onlara dörtte 1 teşvik
uygulayacağız, şunu yapacağız. diyerek bunlar yapılamaz.
Zaten inisiyatif AVMnin kendisinde ama şu var: Öyle bir durum var ki bu
yurt dışından gelen fonlar Türkiyede dünya kadar AVM kendine
uydurdu, çok ciddi paralar kazanıyorlardı, altı senede, beş
senede paranın dönüşümünü yapıyorlardı. Bundan sonra o iş
tıkandı. Tıkandı bundan sonra çünkü tüketimden görüyoruz ciddi
tıkanmış vaziyette. Bundan sonra açılacak her AVMnin bu
ülkenin başına ciddi bela olma ihtimali vardır, para
yatıranın da başına bela olma ihtimali vardır. Fon
bakıyor Artık, dokuz seneye çıktı, on seneye
çıktı geri dönüş. Ben buradan çıkayım kardeşim.
Başka bir keklik ülke bulmaya çalışayım kendime. diyor.
Yani, buradan bakıyor konuya baktığınız zaman. O
yüzden, büyük fotoğrafı görmediğimiz sürece, bu işin çok
anlamlı bir şekilde bir yere gideceğini düşünmeyen bir
insanım ben.
Ama şu var: Şimdi, Türkiye,
baktığımız zaman, esnaf potansiyeli üzerinden
konuşuyor bunu, ben oradan sadece işe endekslemek istemiyorum. Yani,
AVM sahibi olanlar veya buna para yatıranlar ve bunu borsaya kote edenler,
hepsi tehlikeli bir durumda duruyor şu anda. Buraya giriş-çıkışlar
gerçekten bence hiçbir kurala dayalı değildi bugüne kadar ve
inanılmaz yıkıcı bir çıkış
yaşandı.
Gümrüklerle ilgilisiniz, size söyleyeyim. Bugün, tüm
Türkiyede satılan malların çoğu, yurt dışından
gelen malların çoğu gerçekten de üzerine yazılan değerler
üzerinden mi satılıyor? Çok doğru bir şekilde denetim
yapıldığına inanmıyorum ben. Bunların hepsini çok
yaşamış bir insan olarak söylüyorum. Ciddi inanmıyorum
bunların hepsine. Bu, ciddi de bir rekabet sorunu yaşatıyor.
Haksız rekabet yaşatıyor bunların hepsi. Hatta bunlarla
ilgili sektörel hazırladığımız raporlar vardı
geçmiş dönemde, hiç kale alınmadı bunlar. Ama, bu denetimlerin
bir an önce ayağa kaldırılmasını isteriz. Türkiye'nin
gerçek üretimini burası destekleyecek. O yüzden, bu, size bir tavsiyemiz
olsun bir yerinden. Eğer istenirse de raporları da veririz.
Ben de, inşallah, bu başlangıç olur, daha
düzgün bir yapıya gider diye düşünerek hepinizi saygıyla
selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri; görüştüğümüz 675 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum, öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Esnaf ve sanatkârla ilgili birkaç tespit yaparak
görüştüğümüz tasarıyla ilgili eleştirilerimizi
sıralayacağım.
Bugün, uzun yıllardan bu yana esnaf ve
sanatkârımızın beklediği ancak bu beklentilerin de tam
olarak karşılanmadığı ve oldukça yetersiz ve lobi
baskılarına maruz kalmış bir tasarıyı
görüşüyoruz. Bu lobi baskılarının özellikle altını
çizmek istiyorum çünkü biraz sonra söyleyeceğim bazı
eleştirilerin arkasında, maalesef, Bakanlığın ve
Hükûmetin bu lobi baskılarına direnemediği
anlaşılıyor.
Gerek Milliyetçi Hareket Partisinin tespitleri gerekse
esnaf ve sanatkâr odalarının açıklamaları bizlere
gösteriyor ki uzun zamandır piyasada artan bir durgunluk var ve nakit
sıkıntısı içerisinde piyasa geçiyor ve bunu, nereye
giderseniz gidin, hangi iş koluyla görüşürseniz görüşün, bu
nakit sıkıntısını sizlere herkes anlatmakta.
On iki yıldır sürdürülen bir ekonomi
politikası var. Bu politikanın temel dayanağı Sıcak
parayla içeride havuz oluştur, parayı soğut, tekrar
dışarı transfer et. politikası olarak kısaca
anlatılabilecek bir ekonomi politikası. Bu politikaların
sonucundaysa yaklaşık 2002 yılından bugüne kadar, neredeyse
yarı yarıya esnaf ve sanatkâr sayısında bir azalma
olmuş ve 1,5 milyon civarında bir esnaf sayısına
ulaşmışız. Bu sayının tam olarak ne olduğunu
tabii ki Sayın Bakanın bilmesi gerekir çünkü her şeyden önce,
biz, 57nci Hükûmet döneminde ve 2000 yılında, o zaman adı
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olan ve bugün mülga olan
bakanlıkta Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü kurmuştuk. Bu
genel müdürlüğün en önemli görevlerinden bir tanesi de bunlarla ilgili
sicillerin tutulması ve gerekli istatistiklerin, verilerin
hazırlanmasıdır. Ama, öte yandan, sektörü temsil eden Türkiye
Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun da birtakım verilerine
baktığımız zaman, 2005 ile 2014 arasında 1 milyon 220
bin esnafın kayıt sildirdiğini görüyoruz ki bunların
arasında daha çok bakkal, bayi, lokantacı, pazarcı esnafı
olan insanlar var. Para bulamadığından veyahut maddi
sıkıntı içerisinde olduğundan kaydını
sildiremeyen de gene binlerce esnaf var. Yani, bahsedildiği gibi bir
asude bahar ülkesi yaşamıyor esnaf. Bunu da iyi tespit etmek
lazım.
Bir başka gösterge, protestolu senet
sayısı. Bakın, 2014ün ilk on bir ayında elimizdeki
rakamlar var, daha şimdiden 918 bine ulaşmış senet
sayısı ve bunların 7,4 milyar liralık bir tutarı var. Onunla
hemen bağlantılı, karşılıksız çek
sayısında da çok ciddi bir artış görüyoruz. Gene, aynı
dönem, 2014, 11inci ay itibarıyla 586.398 çek yazılmış ki
bu çok önemli, yani piyasanın dönmesi anlamında çeklerin
yazılması hadisesinin bu konuyu bilenler için ne kadar önem arz ettiği
ortada.
Döviz kurlarındaki aşırı
oynaklık ki bu sizin para politikanız, Hükûmeti doğrudan
ilgilendiren bir konu -her ne kadar Merkez Bankasının ensesinde boza
pişirseniz de kurlarla ilgili herhangi bir uygulama yapamıyorsunuz,
neticede öbür ayağı faizler politikası çünkü- bu da bir maliyet
artışı getiriyor ve esnaf bundan da ciddi muzdarip.
Değerli arkadaşlar, Türkiye genelinde bütün
bunlar icra dosyaları sayısında da bir
kabarıklığa yol açıyor. 2003 yılında 9 milyon
civarında bir icra dosyası vardı ama bu, AKP hükûmetleri
döneminde, baktığımız zaman, sayı geçen sene
itibarıyla 21 milyon 838 bine ulaşmış. Adalet
Bakanlığı yeni verileri verirse çok rahatlıkla bunun
arttığını da görebiliriz.
Şimdi, demek ki esnaf ve sanatkâr bankaların
eline bırakılmış, onların vicdanına terk
edilmiş durumda. Borcundan dolayı da bir sürü esnafın
malına el konuluyor. Geçtiğimiz yıl 685 iş yeri icradan
satıldı değerli arkadaşlar ve bu rakam, bu yılın
ilk yarısında yüzde 32 bir artışla 906ya yükseldi. Durum,
kısacası, bankaların gayrimenkul zengini olduğu bir
ortamı işaret ediyor bize.
Değerli arkadaşlar, bir başka gösterge de
şu: 91 bin esnaf, gene esnafın bir kuruluşu olan kredi kefalet
kooperatiflerinden 461 milyon lirası anapara ve 400 milyon lirası da
gecikme faizi borç takmış durumda. Geçenlerde, Hükûmet bunu
yapılandırdığını iddia etti. Niye iddia etti
diyorum? Çünkü, faizle yapılandırdı aynı şekilde bu
borçları yani bir şekilde borca bir faiz yürüterek güya
yapılandırılmış oldu. 131 bin kişi Halk
Bankasına vadesinde bu borçları ödeyemiyor.
Değerli arkadaşlarım, gelelim bu
tasarıyla ilgili meseleye. Şimdi, kentlerin içerisinde ve nüfusu çok
yoğun merkezlerde AVMlerin açılması esnafla ilgili sorunlara
yol açıyor. Ama bu yetmez, mahalle aralarında ve sokak içlerinde indirim
mağazaları dediğimiz konu asıl tehlike arz etmekte ki
arkadaşlarımız komisyonda bu konuların üzerinde ciddi
durmuşlar ama maalesef, dinlenmemiş.
Değerli arkadaşlar, yine, biraz önce söyledim,
57nci Hükûmet döneminde Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü
kurulması hadisesini. Şimdi, gelelim bu tasarıyla ilgili tarihî
meseleye. Bu tasarının ilk adımı olarak gene 57nci Hükûmet
döneminde ve gene mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
tarafından hipermarket, büyük mağazalar ve alışveriş
merkezleriyle ilgili bir tasarı hazırlandı ve o tasarı, o
dönemde seçimlerin erkene alınması münasebetiyle, maalesef, Meclise
gelemediği için bir nevi kadük kalmış oldu.
Değerli arkadaşlar, bu noktadan devamla,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23üncü Döneminde, 25 Mart 2008de ben de bir
kanun teklifi verdim. Gene o dönemde görüşülmedi ne komisyonda ne Genel
Kurulda, ilgili İç Tüzük gereği. Bunun üzerine, bu teklifimizi
24üncü Dönemde yani bu yasama döneminde de 5 Temmuz 2011 tarihinde yineleyerek
tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisine verdim. Bu görüştüğümüz 675
sıra sayılı Tasarının -ve teklifin-
görüşmesinin içerisinde benim de teklifim var ancak öyle enteresan ki
-biraz önce de bu kürsüde dile getirildi- bizim tekliflerimizden ne tek bir
kavram ne tek bir satır ne de tek bir cümle alınmış. Ama,
bunun içerisine, çorba yapılmış, daha doğrusu torba
yapılmış, o torbanın içerisine benim ve diğer
milletvekili arkadaşlarımızın bireysel olarak verdikleri
teklifler yerleştirilmiş.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, günü
kurtarmaya yönelik bu tip tasarıları görüşeceğimize
hipermarket lobisinin etkisinden kurtulup, sıyrılıp biraz esnaf
ve sanatkâr penceresinden meseleye bakabilseydik, görüşeceğimiz
meseleler daha farklı olacaktı. Nasıl olacaktı? Bir kere,
bu tasarıda şunlar olmalıydı: İşin bir
tarafında esnaf ve sanatkârlar, diğer tarafında üretici ve
tedarikçiler ve bir başka sacayağı da bu AVMde
çalışanlar. Bununla ilgili, bu tasarıda tek bir satır
göremiyoruz değerli arkadaşlar. Özellikle çalışanlar
açısından baktığınız zaman tatil meselesinin
neden gündeme getirilmediğini bir türlü anlamış değilim
çünkü iktidar partisi milletvekillerinin verdiği teklifin içerisinde de
var. Yani, Komisyonda görüşülürken bile bu saygıdeğer
milletvekilleri kendi tekliflerini savunmak gereğini duymamışlar.
Değerli arkadaşlarım, bizim meselenin
mücadelesini şöyle vermemiz gerekir diye düşünüyorum: Bir kere
-Sayın Bakan da ifade etti ama- bu rayiç bedel üzerinden toplam
satış alanının yüzde 5i kadar bir yer ayrılması
hem alan olarak küçük -bir kere bir ortalama metrekare çıkarması
gerekirdi diye düşünüyorum Sayın Bakanın ve
Bakanlığın- hem de kira olarak çok yüksek bir meblağa
geliyor. Burada şu söyleniyor: Bunu verecek çok esnaf var. Onlar gerçek
esnaf değil Sayın Bakan, onlar başka kişiler, AVMnin
sağdan soldan bulduğu ve kendisine kiracı olarak almak
istediği kişiler. Bu anlamda gerçek esnaf ve sanatkâr olarak
onları göremeyiz.
Diğer söylediğiniz, geleneksel, kültürel ve
sanatsal değerlerde binde 3 gibi bir komik rakamla siz bu sanatları
nasıl koruyacaksınız, açıkçası ben de çok merak
ediyorum.
Bu tasarının lobilere direnerek küçük
esnafın gerçek durumuna sahip çıkması beklenirdi ancak böyle bir
şeyin olmadığını görüyoruz. İnancımız
ve görüşümüz şu: Ekonominin can damarı olan bu esnaf ve sanatkâr
kesiminin sıkıntılarını gideremezsek, onları
tekrar ayağa kaldırıp canlandıramazsak ekonomimizi
büyütemeyiz ve bir lokomotif hâlinde ileri bir hedefe götürme
şansımız olamaz. Ülkenin kalkınma ve refahının da
ancak bu sosyal ve ekonomik kesimlerin omuzlarında yükseleceği
inancıyla tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim Binici, buyurunuz.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
675 sıra sayılı Tasarı üzerinde Halkların Demokratik
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere 57nci
Hükûmet döneminden beri AVMlerle ilgili yasal bir düzenleme
yapılması sürekli gündemde olmuştur. Anayasanın 173üncü
maddesinde yer alan Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu, destekleyici
tedbirleri alır. hükmüne ve her hükûmetin de yasayı çıkarma
sözüne rağmen, perakende yasası nihayet Meclis gündemine
alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, her geçen gün mantar gibi
çoğalmakta olan AVMler ve market zincirleri, bulundukları yerlerde
alışveriş yapmaları yetmezmiş gibi yurdumuzun her
yerinde marketler zinciri adı altında ara sokaklara bile
girebilmişlerdir. Her yere açılmasına izin verilen bu tür büyük
marketler zinciri ağı, şehirlerimizin, beldelerimizin,
mahallelerimizin güzide küçük esnaflarını günbegün yutmakta ve
bitişlerine sebep olmaktadır; bakkalı, manavı, kasabı,
fırıncısı, lokantacısı,
ayakkabıcısı her geçen gün birer birer yok olmaktadır.
Serbest piyasa diyerek baş tacı edilen bu
sistemle, çok uluslu perakende şirketlerinin çarpık ve haksız
kazanç sağlaması bir yana, milyonlarca tüketicinin alın terleri
büyük zincir şirketleri vasıtasıyla yurt dışına
çıkmaktadır. Sokak aralarına kadar dağılmış
bulunan yabancı ortaklı mağaza şirketleriyle baş
edemeyen esnafımız, deyim yerindeyse akşama kadar sinek
avlamaktadır. Özellikle son yıllarda giderek artan bir eğilimle
hemen herkesin AVM ve büyük mağaza zincirlerinden alışveriş
yapması küçük esnafın çöküşüne sebebiyet vermektedir. Gelinen bu
noktada, birçok esnafımız kepenk kapatmakla birlikte, işsiz
kalan ve kalacak olanların vergi borçları, sigorta ve BAĞ-KUR borçları,
kredi kartı borçları, kredi borçları
esnaflarımızı kara kara düşündürmektedir.
Değerli milletvekilleri, orman arazilerini dahi
büyük AVMlere peşkeş çekenlerin küçük esnafı koruma gibi bir
derdinin olmadığı açıkça ortadadır. Mahalle
bakkalı devri artık kapandı. diyen bir anlayışın
iktidar olduğu dönemde, AVM sarmalının
ulaştığı boyutların anlaşılması
açısından bir raporu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir
gayrimenkul firmasının hazırlamış olduğu Türkiye
AVM Potansiyeli Analizi Raporuna göre 2013ün tamamında 326 AVM toplam
9,25 milyon metrekare kiralanabilir alanla faaliyet gösterirken bu
yılın ilk dokuz ayında AVM sayısı 342ye,
kiralanabilir alansa 9,96 milyon metrekareye yükselmiştir. 2014
yılının tamamı için sektör tahminiyse 390 AVM ve 11,24
milyon metrekare kiralanabilir alana ulaşılması yönündeydi. AVM
sayısı ve metrekare hedefinin beklentinin altında
kalmasında proje iptalleri ve ertelemelerinin etkili olduğu
belirtilen raporda, 2014 yılı içerisinde açılacağı
deklare edilen 64 AVM projesi bulunuyordu. Ancak, dokuzuncu ayın sonunda
bu sayının 16 tanesi uygulamaya geçmiş görünüyor. Bunun
sebeplerinin firmaların açılışları ertelemesi,
yatırım fonksiyonunun değişmesi veya direkt projeden
vazgeçmesi olarak sıralanabileceği belirtiliyor. Ayrıca, rapora
göre önümüzdeki dönem beklentileriyle ilgili olarak da, 2016 yılı
sonuna kadar ise Türkiyede yaklaşık 13,5 milyon metrekare AVM
kiralanabilir alanı bekleniyor ancak her zaman deklare edilenden daha az
AVM açılışıyla karşılaşmaktayız. Bu
bağlamda 13,5 milyon metrekare tavan seviye olarak kabul edilmelidir.
ifadeleri yer alıyor. Raporda yer alan tahminlere göre, 2015
yılında 432 AVM ve 12,84 milyon metrekare kiralanabilir alan, 2016da
ise 449 AVM ve 13,58 milyon metrekare kiralanabilir alana ulaşılması
öngörülmektedir.
Türkiyede eylül sonu itibarıyla faaliyet gösteren
toplam 342 AVMden 112si İstanbulda bulunurken İstanbul Türkiyenin
en fazla AVM ve kiralanabilir alanına sahip şehri konumunda. Buna
göre, Türkiye genelinde mevcut 9,96 milyon metrekarelik kiralanabilir
alanın 4,31 milyon metrekaresi İstanbulda bulunuyor. Bu
yılın ilk dokuz ayında açılan 16 AVMnin 7 tanesi de yine
İstanbulda bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, iktidarları boyunca
Türkiyeyi iyice AVM cennetine çeviren bu anlayışın
hazırladığı bu yasanın sorunlara çözüm
olmayacağını düşünerek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahıslar adına Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şahsım adına söz aldım, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, bu 675 sıra sayılı
Tasarı, AVMlerle ilgili düzenlemeleri ağırlıkla bünyesinde
taşıyan bir tasarı fakat esnafımızın
beklentilerinin çok çok uzağında bir tasarı. İnanın,
biraz evvel bu beş dakikalık konuşmayı hazırlamak o
kadar zor oldu ki. İki üç saatte bunu anlatmak gerekir ve
yıllardır dilimizde tüy bitti.
Şimdi, 26-27 Kasım tarihinde bir esnaf
şûrası toplandı. Biz de muhalefet olarak yıllardır
Hükûmeti esnaf şûrasını toplamaya davet ettik. Gönüllü-gönülsüz,
iyi-kötü bir esnaf şûrası yaptılar. Davet sahibinin de Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı olduğunu öğrendiğimiz bu esnaf şûrasından
milletvekilleri olarak bizim haberimiz olmadı; bilmiyorum bu davetleri
nasıl gönderdi. Fakat bazı siyasi şahsiyetlerin, Sayın
Erdoğanın ve AKP iktidarının bir şovuna
dönüştürüldü. Gören de sanacak ki esnaf ihya ediliyor.
On iki yıldır sadece övündüğünüz bir tek
şey var ey iktidar! Esnafı ne kadar çok borçlandırdığınızla
övünüyorsunuz. 2014 Temmuzda Sayın Hayati Yazıcı diyor ki:
Esnaf 2002 yılında 154 milyon lira kredi bulabilirken,
borçlanmışken bizim zamanımızda bu 76 kat arttı.
Toplam 11 milyar 600 milyon lira artık borç verebiliyoruz, kredi
alabiliyor esnaf. Toplamda da 36 milyarlık kredi verdik. Şu
Hükûmetin övündüğü şeye bakın. Esnafı ne kadar çok
borçlandırdığıyla övünen bir iktidarla karşı
karşıyayız.
Peki, on iki yıldır, kardeşim, siz esnaf
için başka ne yaptınız? Bir kalem bir şey söyleyin.
Bakınız, 2010 yılında dönemin
Başbakanı Erdoğan bir AVM açılışında aynen
şunları söyledi, ezberimizde kaldı: Artık bakkallık
bitti. dedi. Bir kalemde 100 küsur bin bakkalı çizdi, attı, ondan
sonra AVM'leri övdü ve on iki yıllık dönemleri boyunca hiçbir AVM
açılışını bakanlar, başbakanlar
kaçırmadılar. AVMler AKP iktidarında âdeta kutsandı,
devamlı övüldü ve bunun mefhumu muhalifinden de esnaf küçük görüldü ve
gereği de yapılmadı.
Bu tasarı büyük beklentiler yarattı ancak
-vaatleri vardı, verdiği sözleri vardı iktidarın- gelinen
noktada, bu beklentiler içerisinde esnaf dokuz doğururken bu tasarı
da âdeta fare doğurdu.
Şimdi ben, evvelki, eski Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Nihat Ergünün bir sözünü hatırlıyorum bu
AVM'lerin şehir dışına taşınmasıyla ilgili:
Kardeşim, AVM'lerin altında tekerlek mi var da bunları
şehir dışına taşıyalım? diyor.
Bunların şehir dışına taşınıp
taşınmamasından ziyade Hükûmetin hangi zihniyetle
baktığını göstermesi bakımından çok ilginç bu
cümleler. Başbakan Bakkallık bitti. diyor, AVM'leri övüyor, dalga
geçer gibi Bakan da Tekerlek mi var altında şehir
dışına taşıyacağız? diyor.
Şimdi, ben Hükûmete, Sayın Bakana soruyorum:
Esnaf şûrasında alınan kararlardan bu tasarıya hangileri
yansımıştır, madde madde cevabını verin; bir.
İki: 2010 yılında yine Esnaf
Değişim, Dönüşüm, Destek Projeniz vardı iddialı
sözlerle. Aradan dört yıl geçti ve bunun yüzde 90ını, 95ini
hâlâ yerine getirebilmiş değilsiniz, sadece bir beklenti yönetimi oluşturuyorsunuz.
Esnafı oyalamakla, sürekli ileri vadeye vaatler vermekle meşgulsünüz.
Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanı, hem bu 3D
(Dönüşüm, Değişim, Destek) Projesinde dört yıl sonra
Hükûmetin geldiği noktayı buradan açıklamalı hem de esnaf
şûrasında alınan kararlardan bu tasarıya yansıyanlar
nelerdir; bunlar açıklanmalıdır.
Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Perakende
Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine
şahıslar adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hepimizin
iktidarıyla muhalefetiyle hemfikir olduğumuz bir konu var, o da bu
kanunun çıkarılması. Çünkü, yıllardır, özellikle son
yirmi yıldır alışveriş merkezlerinin, tabii, zincir
marketlerinin dünyanın her tarafında hızla
arttığını ve perakende piyasasıyla yarışarak
âdeta piyasaya hâkim olmaya çalıştığını ve birçok
yerde de olduğunu görüyoruz. Ancak, bugüne kadar perakende ticaretin
düzenlenmesiyle ilgili yasada da çok ciddi bir boşluk vardı. Yani,
mevcut Türk Ticaret Kanunu, iş hukukları, borçlar hukuku gibi
maddelere dayandırılarak günü kurtarmaya çalışılan bu
perakende ticaretin kendi kanunu ilk defa bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altına geldi. Tabii ki eksisi, artısı tüm
kanunlarda konuşulduğu gibi bu madde üzerinde de
konuşulacaktır, bu da doğaldır ancak bu kanunu
çıkarmamız lazım. Çünkü, alışveriş merkezlerinin
yaptıklarını ya da şehir dışında
olmasını hepimiz arzu ederken diğer yanda rafların bile
esnafın aleyhine işleyişini, tedarikçinin aleyhine
işleyişini hepimiz kabul ediyoruz. Orada bir malını
sergileyebilmek için ya da bir markete malını satabilmek için birçok
firma istenilen tüm şartları kabul etmek zorunda kalıyor ve
serbest piyasa ekonomisini de burada kullanıyorlar. Tabii, neye göre
kullanıyorlar? Kendi lehlerine göre kullanıyorlar.
Öbür tarafta, bir bakıyorsunuz
alışveriş merkezlerindeki firmalar outlet mağazaları
adı altında yıl boyu bu işi yaparken ürünlerinin
yarısından fazlası outlet değil. Buna da
sınırlama getirildi. Ne yapıldı? Denildi ki: Madem outlet
mağazalarıdır, o zaman sattığı malın yüzde
70ini en azından ne yapacak? İndirimli maldan sergileyecek. Yine,
indirimli satış yapan mağazaların bu süreleriyle ilgili
düzenlemeler getirildi ve bu sürelerin üç ayı geçmemesiyle ilgili
çalışmalar yapıldı.
Şimdi, burada, başında da bahsettiğim
gibi, biz iktidarıyla muhalefetiyle bu yasanın bir an önce
çıkarılmasından yanayız çünkü ilk defa perakende ticaretle
ilgili bir yasa düzenleniyor, bu da Büyük Millet Meclisinde
çıkarılacak.
Şimdi, esnaf sayısına gelince, bugün
ekonomi içerisindeki yıllık perakendeci esnafın cirosu 400
milyarı aşmış durumda ve 1 milyon 600 bin esnafın
olduğu bir düzende, sistemdeyiz. Tabii, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkındaki Kanun Tasarısı, perakende ticaret sektörünün
bütününde yaşanan sorunları dikkate alan, organize perakende ticaret
sektörünü, alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir
mağazaların yanı sıra franchise ve bayi
işletmelerini de kapsayacak şekilde değerlendirildi. Şimdi,
AVMlerde daha fazla sayıda esnaf ve sanatkârın yer
almasını sağlayacak kurallar üzerinde
çalışıldı. Yine, bunlarla beraber, kaybolmaya yüz
tutmuş mesleklerin yaşatılmasına yönelik tedbirler
alınmaya çalışıldı. Yerli üreticiyi desteklemek
amacıyla yöresel ürünlerin perakende işletmelerde
satışına yönelik düzenlemelere yer verildi.
Şimdi, biraz da tabii, bu alışveriş
merkezlerinin çoğalmasında arz-talep meselesi de var ve
alışveriş merkezlerinin tercih edilmesi var. Benim memleketim
Gaziantepte, tam şehrin merkezinde Bedesten diye bir yer var -tam
merkezde, yıllardır var- halk teveccüh etmedi, şimdi orayı
yıkıyoruz ve park alanı yapıyoruz. Ama bunun yanında,
şehirde yerli firmaların sayısının da hızla
arttığını görüyoruz, birleşerek bir araya gelen
esnafların marketler kurduğunu da görüyoruz. Tabii, bunlar,
yaşamın kendi şartları içerisinde, ticaretin kendi kuralları
içerisinde ilerleyen olaylar. Bunları da göz önüne alarak, her türlü
tedbirleri de önümüzdeki süreç içinde
Parlamento dinamik bir
yapıdır, bundan sonraki gelişmeleri de dikkate alacaktır
diye düşünüyorum.
Bu kanun tasarısının ekonomimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
675 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Işık? Yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki önerge vardır,
sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 1. Maddesinin 1. Fıkrasında geçen
"sürdürülebilir rekabet şartlarına göre
yapılması," ibaresinden sonra gelmek üzere tüketicinin
korunması, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu D. Ali Torlak Alim Işık
Kayseri İstanbul Kütahya
Mesut Dedeoğlu Kemalettin Yılmaz Sümer Oral
Kahramanmaraş Afyonkarahisar Manisa
Erkan Akçay Adnan
Şefik Çirkin
Manisa Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 1. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
"sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması"
ibaresinden sonra "küçük işletmelerle esnaf ve sanatkar
işletmelerinin pozitif anlayışla değerlendirilmesi"
ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Sinan Aydın Aygün Aykan Erdemir
İzmir Ankara Bursa
İlhan Demiröz Mahmut Tanal Haluk Eyidoğan
Bursa İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak Sayın Altay?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Ben
konuşacağım.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Pardon Sayın Başkan, Sayın
Işıkın önergesi zannettim.
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Tamam, sehven, katılmıyoruz.
oldu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yani önerge değil de
isim mi önemli?
BAŞKAN - Sayın Susam, buyurunuz.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Ben
konuşmamayım, söylediği gibi geçsin. Söyledi.
BAŞKAN Ama geri aldı. Şimdi beni zora sokmayın.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Düzeltme her zaman mümkündür.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Sayın
Bakanım, niye katılmadınız?
Ne diyoruz bakın, katılmadığı
şeyi okuyorum Sayın Bakanımın, 1inci madde, Sayın
Bakanın hazırladığı madde: Bu Kanunun amacı;
perakende işletmelerin açılış ve faaliyetine geçiş
işlemlerinin kolaylaştırılması, perakende ticaretin
serbest piyasa ortamında etkin ve sürdürülebilir rekabet
şartlarına göre yapılması, perakende işletmelerin
dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmesinin sağlanması ve
perakende işletmelerin faaliyetleri ile bunların birbirleri, üretici
ve tedarikçilerle ilişkilerinin düzenlenmesi. Biz ne katıyoruz buna?
Küçük işletmelerle esnaf ve sanatkâr işletmelerinin pozitif
anlayışla değerlendirilmesi
Amacına bunu koymanı
istiyoruz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Söyleyeyim mi Sayın Susam, eğer
şey yaparsanız?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Tabii.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılıyoruz, yalnız Sayın
Işıkın önergesini kabul ettiğimiz zaman bunu mecbur
reddetmemiz gerekiyor. İki aynı önerge olmaz bir maddede, ondan
kaynaklanıyor Sayın Susam; yoksa katılıyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) İkisine da
katılırsınız
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Sayın
Bakanım, konuşmalarda, birinci bölümün maddelerine geçilene kadar
yapılan konuşmalarda, genelde, esnaf ve sanatkârı
düşündüğünüzü söyleyen sözler söylediniz. Muhakkak ki bunu
düşünüyorsunuzdur ama kanunun metnine baktığımda durum öyle
değil. Siz dediniz ki: Esnaf sayısı azalmıyor. Ben
rakamlarla konuşayım size. Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü
var. Bana 2002de iktidara geldiğinizdeki bakkal sayısını
söylesin, bir de bugünkü bakkal sayısını söylesin; o günkü
Türkiyedeki nüfus sayısını söylesin, bugünkü Türkiyedeki nüfus
sayısını söylesin. Bakkal sayısı azalmış
mı azalmamış mı, bana rakamlarını söyleyin. Ama
ben size bir rakam söyleyeyim. Bakınız, 2013ün Şubatı ile
2014ün Şubatı arasında ucuzluk mağazası
dediğimiz 5 tane mağaza, BİM, A101, UCZ, ŞOK, Ekomini tam
3.600 tane yeni şube açmış, 3.600 tane.
Değerli arkadaşlar, bunlar girdiği sokakta
bakkal bırakıyor mu? Kalan bakkallar sigara, varsa İddaa, varsa
Spor Toto, onlar dışında hiçbir şey yapar noktada
değiller. Bir de, satabiliyorsa ekmek, onu da sattırmıyorlar
şimdi. Ciroları düştü, yaşama şansları
düştü, o düşen cirolar karşısında o dükkânda
durmalarının anlamı kalmadı, dükkânı terk ettiler. Ben
sizlere soruyorum, hepiniz milletvekili arkadaşım olarak
sokakları geziyorsunuz, o sokaklarda boşalan esnaf
dükkânlarını görmüyor musunuz? Eskiden hava parasıyla
alınan dükkânlarda şimdi Kiralıktır diye onlarca
levhayı görmüyor musunuz? Sokaklarda hâkim olan tek şey var, parayla
kurulmuş, arkasında finans olan, pazarı ele geçirmeye
çalışan mağazalar.
Bakın, az önce anlattım, 2nci maddede de
anlatacağım. Sanayici artık market alıyor. Bu
saydığım marketlerin yapısına
baktığınızda, üretim yapan sanayiciler
Bakın, ikinci bir şey söyleyeyim: Yeni bir
büyük mağazacılık zincirini Türkiye'nin en büyük holdinglerinden
biri satın aldı, borsadaki değerinin 3 katına aldı hem
de, borsadaki değerlendirmesinin 3 katına aldı, borsada diyelim
10 liraysa 30 liraya aldı. Niye aldı biliyor musunuz? Malını
markete sokabilmek, pazara sokabilmek için o mağaza zincirlerine
ihtiyacı vardı da onun için aldı, asıl temel amacı o.
Kendisi zincir mağazalar kurdu ufak ufak, onlar yetmedi, çünkü giderek
mağazalara girebilme koşulu artık çok zorlaşıyor. Ürün
üretiyorsan pazara kim hâkimse ona gidip boyun eğeceksin. Bunlarla birlikte
esnaf da her geçen gün eriyor. Sayıları bana söyleyin, ben bu
işin içindeyim, biliyorum; bakkal sayısı sizin döneminizde
hızla taban yaptı, taban, bunu bilmenizi istiyorum. Onun için, bu
kanunun ruhu esnaf ve sanatkârı koruyan anlayışta
olmalıdır, amaç maddesine bunu koymalısınız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 1. Maddesinin 1. Fıkrasında geçen
"sürdürülebilir rekabet şartlarına göre
yapılması," ibaresinden sonra gelmek üzere tüketicinin
korunması, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılıyoruz.
Sayın Başkanım, izin verirseniz bu esnaf
ve sanatkâr sayısıyla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Şimdi, esnaf ve sanatkâr sayısıyla ilgili
çok farklı birtakım rakamlar söz konusuydu ve bunların önemli
bir kısmının da, ciddi bir bölümünün de gerçek
olmadığı, reel olmadığı, fiktif olduğu, esasında Gelir
İdaresi kayıtlarından silinmesine rağmen esnaf olarak
gözüktüğü şeklinde bilgiler vardı. Bunun üzerine,
Bakanlığımız tarafından ESBİS yani esnaf ve
sanatkâr veri tabanı ile Gelir İdaresi kayıtlarının
karşılaştırılması sonucunda bu şekilde
fiilen olmadığı tespit edilen yaklaşık 417.879
esnafın kaydı silinmiştir; 417.879.
Baktığınız zaman bu rakam kayıtlarda gözüküyordu ama
esasında gerçek değildi, reel değildi. Düştü. denilen
sayı bu esas itibarıyla. Yoksa, bir düşme söz konusu değil.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile tüketicinin de korunması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Madde 2de iki önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 2. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
"yetkili idare" ibaresinden sonra "kamu kurumu niteliğinde
meslek odaları" ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Sinan Aydın Aygün Aykan Erdemir
İzmir Ankara Bursa
İlhan Demiröz Haluk Eyidoğan Mahmut Tanal
Bursa İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 2. Maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 2- (1) Bu Kanun; perakende işletmelerin
açılış, faaliyet ve denetimlerine ilişkin usul ve esaslar ile
bu Kanunun uygulanmasında Bakanlık, yetkili idare, ilgili sivil
toplum kuruluşları ile meslek odaları ve diğer kamu kurum
ve kuruluşlarının görev, yetki ve sorumluluklarını
kapsar.
(2) Hizmet sektöründe faaliyet gösteren
işletmelerden açılış ve/veya faaliyete geçiş süreci
ile faaliyetleri özel kanunlarla düzenlenenler bu Kanun kapsamı
dışındadır."
Alim Işık D. Ali
Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
S. Nevzat Korkmaz Kemalettin Yılmaz Sümer Oral
Isparta Afyonkarahisar Manisa
Mesut Dedeoğlu Reşat Doğru Erkan Akçay
Kahramanmaraş Tokat Manisa
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Isparta Milletvekili Sayın Nevzat
Korkmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize iyi akşamlar diliyorum, saygılarımı sunuyorum.
On üçüncü yılına giren AKP Hükûmeti, devleti
bile değiştirmeye kalktı. Neden bu işgüzarlık
dediğimizde Efendim, millet iradesi arkamızda. diye cevap verdi.
Milletin adamı diye kendilerine unvanlar verenler, milletin
nafakasını yakından ilgilendiren küçük esnaf ve sanatkârın
problemleriyle on üç yıldır ilgilenmediler, görmemezlikten geldiler.
Tabii, bu arada küçük esnafın büyük AVMlerle, hipermarketlerle
güreşi sonuçlandı, mahalle bakkalı, ayakkabıcısı,
kasabı, terzisi yani küçük esnaf tuş oldu. Bunlar olurken devletim,
hükûmetim dediği AKP Hükûmeti ve başbakanlar ne yaptılar?
Seyrettiler. Milliyetçi Hareket Partisinin sosyal barışın,
huzurun temini açısından da son derece önemli olan uyarılarına
rağmen AKP seyretmenin de ötesine geçti, AVMlere açıkça yardım
ve yataklık yaptı. Şehrin en merkezî, en işlek yerlerinde
arsa verdiler, hatta kamu arazilerini peşkeş çektiler, imar değişiklikleri
yaptılar; kısaca, AVMlerin istediği her şeyi yerine
getirdiler. Yani, bu güreşte millî sporcumuzu yabancı devlerle ya da
hafif sıklet boksörünü ağır sıklet boksörüyle
karşılaştırarak sonucu önceden belli, efendim,
maçların oynanmasının önünü açtılar. Bir söz vardır,
Basra harap olduktan sonra Basranın kurtarılamayacağı gibi
ve küçük esnafın da bu durumda katili açıkçası AKP oldu.
Bu düzenleme ta 57nci Hükûmet zamanında
öngörülmüş, hazırlanıp Meclise getirilmiş, Komisyondan da
geçmiş idi ama 57nci Hükûmetin aslanın kediye boğdurulması
misali dış müdahalelerle yıkılması sonucunda Genel
Kurulda yasalaşma imkânı bulamadı. 57nci Hükûmetin projelerinin
çoğunu sahiplenen AKP, her nedense bu alandaki projesini tam on üç
yıldır görmezlikten geldi, tozlu raflarda bırakmayı uygun
gördü. Milliyetçi Hareket Partisi olarak elbette bu tasarıyı
destekliyoruz ama biliniz ki eksiklikleri olduğunu, yetersizlikleri
olduğunu ve gecikmiş olduğunu da gayet iyi biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, dünyayı yeniden
keşfetmeye gerek yok. Dünyada şehir merkezlerinde AVMlere izin verilmediği
gibi, şehrin belli bir mesafe uzağına götürülmesi artık
tartışılmıyor bile. Bu AVMlerin mahallelerde şube
açmasına izin verilmesi artık görülen şeylerden değil.
Yerel sakinlerin elindeki cornershopların yani bizim mahalle
bakkalı dediğimiz bakkalların yaşatılmasına
fırsat veriliyor. Bazı ülkelerde de -Fransa gibi- bu AVMlere
kuruluş şartı olarak hissesinin bir bölümünü yöredeki esnafa
verme ve orada çalışacak personeli de kapatılan esnafların
çocuklarından alarak onları istihdam etme gibi birtakım modeller
geliştiriliyor ve böylece küçük esnaf korunmaya
çalışılıyor.
Alelacele getirilen bir taslak. Benden önceki
konuşmacı arkadaşlar da bunu, efendim, belirtti. El elden
üstündür. Keşke bunlar istişare edilseydi değerli
arkadaşlar.
Peki, bu bir ilerleme getirebilecek mi? Evet, yani
nispeten de olsa küçük bir ilerleme getirecek, zaten bunun için destek
vereceğimizi söylüyoruz ama değerli arkadaşlar, yeni bir
yapı kurulurken daha detaylı düşünmek, dünyadaki anlayışlara
bir göz atmak ve Ahilik gibi, lonca sistemi gibi aslında tarihsel kurum ve
kuruluşlarımızı da dikkate alarak çok daha iyisini hep
birlikte gerçekleştirebiliriz diye düşünüyorum.
Şunu peşin peşin belirtelim: Milliyetçi
Hareket Partisi olarak iktidara geldiğimizde küçük esnafa yönelik bu
vaadimizi, öncelikli olarak bu kanunu önümüze alarak mutlaka
gerçekleştireceğiz, bunun da burada bilinmesini istiyoruz.
Şayet AKP derse ki Bunu bir an önce, efendim,
gerçekleştirelim. Ortak bir çalışma grubu oluşturalım,
Meclis grubuna getirelim., buna da hazırız, yeter ki küçük
esnafımız daha iyi şartlarda hayatını idame
ettirebilir bir hâle gelsin. Bu konuda da Milliyetçi Hareket Partisi olarak
destek vermeye hazırız. Top şu anda, efendim, Hükûmette, bunun
vebali de yine Hükûmette.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 2. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
"yetkili idare" ibaresinden sonra "kamu kurumu niteliğinde
meslek odaları" ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Susam, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2nci maddeye ilave edilmesini
istediğimiz şey kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları.
Şimdi, perakende satış bilgi sistemini
kuruyorsunuz, bunun parasını Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinden alıyorsunuz, ondan sonra da Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin ve TESKin bu 2nci maddede, kapsam maddesi içerisinde yer
almasına karşı çıkıyorsunuz. Ne diyoruz biz? Kapsam maddesinde
Kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların görev ve yetkilerini
kapsar. diyorsunuz. Kamu kuruluşu dediğiniz, sizin
anladığınız kamu kuruluşu, sadece Hükûmetinize
bağlı kuruluşlar. TOBB ve TESK, kamu kurumu niteliğindeki
meslek odalarıdır. Eğer onlar olursa bu işler iyi olur
Sayın Bakanım.
Size bir örnek anlatayım, az önce örnek verdim.
Bursa Mudanyada Uludağ Üniversitesi kazı yapıyor. Kazı
yaptığında
Üçüncü derecede sit alanı ilan ediliyor liman
bölgesi. İmara açılıyor bölge, oradan bir şirket yer
alıyor, üçüncü derecede sit alanı olan yere AVM izni alıyor
arkadaşlar, sit alanında. Bir kısım orada kalıyor, bir
kısmını taşıttırıyor
dışarıya. Oraya AVM yapma ruhsatı alıyor.
Bakınız, ruhsat alıyor, ondan sonra da yerel meslek odaları
ve sivil toplum, bölge idare mahkemesine dava açıyor. Bölge idare
mahkemesi Üçüncü derecede sit alanı üzerine inşaat yapılamaz.
diyerek kararı durduruyor, ondan sonra da bu karara imza atanları
görevi kötüye kullanmaktan mahkemeye sevk ediyor. Yani bir zincirin, bir AVMnin
gücüne bakınız, sit alanının üzerine inşaat yapma
ruhsatı alıyor, mevcut sit parçalarını, tarihî
parçaları da başka yere taşıtıp orada AVM açabilme
kararını sit kurulundan çıkartabiliyor Sayın Bakanım.
İşte, kamu kurumu dediğiniz kurumlar bunlar. Burada esnaf
teşkilatı olsa, TOBB olsa, TESK olsa bu karar çıkabilir mi
oradan? Bu kurullar olsa bu izinler alınırken daha doğru
kararlar verilmez mi? Bu güçlerin karşısında o bölgenin
esnafının, odalarının temsilcileri Hey, ne
yapıyorsunuz, bölgedeki üçüncü derecede sit alanına nasıl AVM
açıyorsunuz, açtırılır mı? demezler mi o zaman?
Mahkeme kanalı olmasa, hukuk olmasa bunu elde edemeyecekler.
Şimdi, bu kadar gücü olan bu kuruluşlar
karşısında
Size anlatmaya çalışıyorum,
arkadaşlarımız anlatmaya çalışıyor, muhalefet
anlatmaya çalışıyor; ya güçleri, paraları var, lobileri
var, medyaları var, televizyon kanalları var, her şeyi
anlatabiliyorlar, garip esnaf, sanatkârımın hiçbir gücü yok. Siz,
bana orada Esnaf Bilgi Sistemine geçtikten sonraki rakamları veriyorsunuz.
Ben o rakamların ne olduğunu çok iyi biliyorum. O rakamlar
bakkallarla ilgili değil; o, genel esnaf içerisinde faaliyet göstermeyip
esnaf kayıtları odalarda olanlarla ilgili olan bilgi. Arkadaş,
ben, fiilen esnaflık yapan, tekel ruhsatı almış,
belediyeden ruhsat almış, çalışan insanlardan kaç kişi
eksildi diyorum. Bunlar eksiliyor, bunlar yok oluyor. Bunların derdi
karşısında bunların temsilcileri, esnaf odaları,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, her ne kadar onlar da bu işle pek
ilgilenmiyorlarsa da, AVMciler onlarda daha etkinse de, gene de belki bir gün
daha ilgilenenler gelir diye söylüyorum ama kamu kurumu niteliğindeki
meslek odaları gelsinler, bu işin içerisinde olsunlar ki o zaman bu
yasanın uygulanması mümkün olur.
Şimdi, siz bu yasada bütün uygulama yetkilerini
Bakanlığa aldınız, merkezî bir yapıya koydunuz.
Birazcık demokratikleştirin, meslek odaları bu işin içine
girsin, onlar bu konuda görüş belirtsin. Hani demokratikleşme, hani
yeni Türkiye, hani demokratik Türkiye? Her alanda tek adam, Hükûmet; devlete
alıyorsunuz işi. Nerede sivil toplum örgütü, nerede meslek
odaları, nerede sivil toplumun söylediği tüketici dernekleri? Yok
bunlar. Bunları bu yasanın içerisine dercetmediğiniz sürece bu
yasa gerçekten esnaf ve sanatkârı koruyan ve kollayan bir yasa olamaz.
Bunun için önergeyi verdik. Önergemize destek bekliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 3te iki adet önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 3. Maddesinin 1. Fıkrasının m)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"m) Zincir mağaza: Benzer çeşitlilikteki
tüketim mallarının hangi ad altında olursa olsun kısmen
veya tamamen perakende satışının
yapıldığı, aynı gerçek veya tüzel kişi sahipliğinde
bir merkeze bağlı olarak faaliyet gösteren; içlerinden en az biri
büyük mağaza niteliğini taşıyan en az beş şubeye
sahip işletmeyi veya her biri dört yüz metrekarenin altında
satış alanına sahip en az on şubesi bulunan
işletmeyi,"
Alim Işık D. Ali
Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul
Kayseri
Mesut Dedeoğlu Kemalettin Yılmaz Sümer Oral
Kahramanmaraş Afyonkarahisar Manisa
Erkan Akçay
Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin 1.
Fıkrasının (j) bendinden sonra aşağıda bulunan
(k) bendinin eklenmesini, diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"k)
Norm işyeri sayısı: İl genelinde, her bir mahallenin nüfusu
ve ihtiyacına göre her faaliyet konusu ya da kolundan kaç adet perakende
işletme açılabileceğini belirten sayıyı,"
Mehmet Ali Susam Sinan Aydın Aygün İlhan Demiröz
İzmir Ankara Bursa
Mahmut
Tanal Haluk
Eyidoğan Kemal
Değirmendereli
İstanbul İstanbul Edirne
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Susam, siz mi konuşacaksınız?
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) Kemal Değirmendereli Bey konuşacak.
Önergeyi imzaladı.
BAŞKAN
Sayın Değirmendereli, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, ağırlıklı olarak AVMlerin
çalışma şartlarını düzenleyen bu yasa
tasarısında esnafa ilişkin göz boyayıcı küçük
iyileştirmeler yapılmış ancak bir büyük marketler
zincirinin önü eskiden olduğundan daha da fazla açılmış
durumda. Bir büyük market yaklaşık olarak 70 esnafın
sattığı ürün çeşitliliğine sahip oluyor. Odun ve
kömüre varıncaya kadar satış yapıyorlar. Şimdi burada
olumlu görünen bir madde var. AVMler aldıkları ürünü otuz gün
içerisinde ödemek durumundalar ancak Komisyonda da
tartıştık bu konuda bir yaptırım getirilmesine
ilişkin olarak. Bu konuda, maalesef, bir yaptırım getirilmedi.
Yani bundan sonra da eski tas eski hamam olacağından kuşkumuz
olmasın. Yine, üreticiler, AVMlerin işte dört aylık, beş
aylık, altı aylık çeklerine mahkûm olacaklar bu
yaptırımları getirmediğimiz sürece. Ve diğer arkadaşlarımız
da söyledi, benden önce konuşan arkadaşlar da, bu marketler mahalle
aralarına kadar girmiş durumda.
Bir de çok önemli olan bir konu: Marketler, büyük
marketler yerel ürünleri almıyorlar. Yani söz gelimi -Edirne milletvekili
olarak söylüyorum- Edirnede üretilen Karaağaçın biberini,
fasulyesini almıyor, ta Antalyadan domates geliyor. Yerel üretilen
domatesler bu marketlerde satılmıyor veya Edirnenin eti
satılmıyor, başka bölgelerden geliyor. Yani yerel pazarı
zenginleştirmiyor. Bu konuda önemli bir yaptırımı bu yasa,
maalesef, getirmedi arkadaşlar.
Bir diğer ısrarlı talebimiz: AVMlerin
ilde kurulacak bir koordinasyon kurulu tarafından
Esas itibarıyla
yerel inisiyatif tarafından yerlerinin belirlenmesi konusunda
ısrarcı olmuştuk. Bu da değerlendirilmedi. Yine eskiden
olduğu gibi belediyelerin izinleri doğrultusunda merkezî olarak
TESKe ve TOBBa sorularak bu yer tespiti yapılıyor.
Şimdi, tabii, bu büyük ölçekli yapı,
esnafımızın hızla erimesine sebep oluyor. Yine, TESK
verilerine göre 2000li yıllarda 4 milyon olan esnaf sayısı
bugün 1,5 milyon civarına düşmüş durumda.
Benim ilim Edirnede de son rakamları aldım
Esnaf Sanatkârlar Odamızdan. Yani 1980li yıllarda 40 bin olan esnaf
sayısı 14.500e düşmüş arkadaşlar. Yani üçte 2
azalmış durumda.
Biraz önce Sayın Bakan sorulara yanıt verirken
Esnafa en kıymetli destek ucuz ve kolay finansman sağlamak.
diyordu. E doğru ama burada da buna rağmen, yine esnaf ayakta
kalamıyor ve her gün, her gün dükkânlar kapanmakta.
Burada Sayın Bakanım, dikkatinize de sunmak
istiyorum. Siz de her ne kadar Esnafa ucuz finansman
kolaylığı. deseniz de çok önemli ve yüz binlerce esnafı
ilgilendiren bir konu. Bu sicil affı yani beş sene, on sene önce
protesto olmuş bir senedinden dolayı herhangi bir bankadan kredi alma
şansı olmuyor, hatta esnaf kefalet kooperatiflerinden bile kredi alma
şansı olmuyor. Bu konu çok önemli bir konu. Bence en kısa
zamanda bu konunun aşılmasıyla ilgili bir iradeyi ortaya
koymanız esnaf ve sanatkârlarımıza yapılacak en önemli
hizmetlerden biri olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 3. Maddesinin 1. Fıkrasının m)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"m) Zincir mağaza: Benzer çeşitlilikteki tüketim
mallarının hangi ad altında olursa olsun kısmen veya
tamamen perakende satışının yapıldığı,
aynı gerçek veya tüzel kişi sahipliğinde bir merkeze
bağlı olarak faaliyet gösteren; içlerinden en az biri büyük
mağaza niteliğini taşıyan en az beş şubeye sahip
işletmeyi veya her biri dört yüz metrekarenin altında satış
alanına sahip en az on şubesi bulunan işletmeyi,"
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Takdire
bırakıyoruz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkanım, bakkal
sayısıyla ilgili bir soru geldi.
BAŞKAN Ama önce bir katılıp
katılmadığınızı söyleyin.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
2010 yılında ESBİSin etkin olarak
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kesin kayıtlar, kesin
rakamlar: 2010, 153.816; 2011, 155 bin; 2012, 160 bin; 2013, 163 bin; 2014, 166
bin. Dolayısıyla, bakkal sayımız artmaya devam ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile, zincir mağaza
kapsamına giren büyük mağaza kapsamının genişletilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Muhteremler, Hükûmetin
katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesinde madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 4te iki adet önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 4. Maddesinin (3). Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(3) PERBİS'in kurulum ve işletim
giderleri ile PERBİS'e bilgi ve belge aktarımına ilişkin
giderler, Bakanlığın talebi üzerine Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin bütçesinden karşılanır. PERBİS'in
işletim giderleri ile diğer giderleri için anılan Birliğin
bütçesine her yıl ödenek konulur. Bu ödeneğin miktarı,
yıllık bütçenin yüzde birini geçemez. Birliğin bütçesinden
karşılanacak meblağın yeterli olmaması hâlinde söz
konusu giderler, Bakanlık bütçesine konulan ödenekten
karşılanır."
Alim Işık Mesut
Dedeoğlu D.
Ali Torlak Kütahya Kahramanmaraş İstanbul
Yusuf Halaçoğlu Kemalettin Yılmaz Sümer Oral
Kayseri Afyonkarahisar Manisa
Erkan Akçay Adnan
Şefik Çirkin
Manisa Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın
4. Maddesinin 2. Fıkrasından sonra aşağıda bulunan 3.
Fıkranın eklenmesini, diğer fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonun verilen ve verilmeyen izinleri,
verilmeyen izinlerin gerekçelerini ve izin verme sürelerini izlemek üzere
PERBİS sistemine erişimine izin verilir."
Mehmet Ali Susam Sinan Aydın Aygün Süleyman Çelebi
İzmir Ankara İstanbul
İlhan Demiröz Mahmut Tanal
Bursa İstanbul
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Yalnız, PERBİSle ilgili ikincil mevzuatta
bunların girişine izin vereceğiz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üyelerinin izin alıp
alamadığını, alamadıysa neden alamadığı
ve iznini hangi sürede aldığını izlemek amacıyla
PERBİS'e bağlanması amaçlanmıştır. TOBB ve TESK'e
verilecek izin diğer bilgilere erişimi engelleyecek biçim de
kısıtlanarak ticari sırların ifşasına engel
olunacağı gibi, kamu kurumu niteliğindeki bu iki kuruma izin
sürecini dolaylı olarak inceleme sorumluluğu da
tanıyacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 4. Maddesinin (3). Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(3) PERBİS'in kurulum ve işletim
giderleri ile PERBİS'e bilgi ve belge aktarımına ilişkin
giderler, Bakanlığın talebi üzerine Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin bütçesinden karşılanır. PERBİS'in
işletim giderleri ile diğer giderleri için anılan Birliğin
bütçesine her yıl ödenek konulur. Bu ödeneğin miktarı,
yıllık bütçenin yüzde birini geçemez. Birliğin bütçesinden
karşılanacak meblağın yeterli olmaması hâlinde söz
konusu giderler, Bakanlık bütçesine konulan ödenekten
karşılanır."
Adnan Şefik Çirkin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hatay Milletvekili Sayın Şefik
Çirkin, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, esnafımız için içinde iyi
şeylerin de bulunduğu bir yasayı hep birlikte burada
çıkarıyoruz, biz de destekliyoruz; önemli bulduğumuz eksiklikler
olmasına rağmen, netice itibarıyla çıkması gereken bir
yasa olduğuna inanıyoruz.
Şimdi, Sayın Bakanım biraz evvel bakkal
sayımızın arttığından bahsetti. Tabii
bakkalın durumu ayrı, bir facia. Yani yılların, on
yılların, yüz yılların bakkal amcası bugün son derece
sıkıntılı bir şekilde mesleğini icra etmeye
çalışıyor. Niçin? Ara yerlerde açılan marketler sadece
bakkalı değil, kasap dâhil en az 15-20 kalem meslek
erbabını perişan ediyor. Aklıma şey geldi, 2007 genel
seçimlerinde, bugünün Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip
Erdoğan, moda tabirle dönemin Başbakanı olarak Hatayda
mitinge geldiğinde, o zaman birden bire bir şehir efsanesi
dolaştı. Ne oldu? Mitingi bitirip şehirden çıkarken bir
bakkalımız Efendim, buyurun, bir çayımızı için. dedi
ve Sayın Başbakan da -dönemin Başbakanı- büyük bir
alicenaplık göstererek o bakkalımızın çayını
içti. Buraya kadar güzel ama ondan sonra da bakkalımızın
anası ağladı, Türkiyedeki tüm bakkalların anası
ağladı. Bunlar önemli sorunlar.
Şimdi, AVM diyoruz, AVMlerin şehir
dışında olmasından bahsediyoruz. 2009 yılından
sonra Antakyanın göbeğine AVM açıldı -Antakya yüz binlerce
nüfusa sahip bir ilçe- göbeğine, ortasına. Trafik artık
yürümüyor orada. Yani normal vatandaş
Aynı zamanda da bizim
meşhur Uzun Çarşımızın bulunduğu bölge, dibi.
Şimdi, bunun bir mantığı var mı? Yani nasıl
açılabiliyor şehrin göbeğine? Tabii, kanun bir şekilde
arkadan dolanılıyor, şu yapılıyor, bu
yapılıyor; oradaki esnafa alışverişe gelmeye
çalışan vatandaş trafikten yol bulamıyor. Yani saatlerce
Antakya trafiği felç. Hiçbir yetkili hiçbir önlem alamıyor. Arabalar
yolda yürümüyor, Antakyalının arabaları. Antakyalı da,
Suriyeli mültecilerin kalabalığından o da kaldırımda
yürüyemiyor. Yani böyle bir durum, böyle bir facia var. Esnafımız
alışveriş yapamıyor, mal satamıyor, siftah
yapamıyor, ondan sonra da biz dönüp Efendim, AVMler haftada bir gün
kapatacak, şu olacak, bu olacak. diyoruz, iyileştirme
çalışmaları yapıyoruz güya esnafımız için.
Neymiş efendim? Şimdi, AVMde yüzde 3-5 kontenjan sağlanacak.
Kime? Esnafa. Esnafın gözü görmüyor mu AVMden dükkân kiralamayı,
yani o bilmiyor mu? Bu bedava verilmediğine göre hangi parayla
kiralayacak? O da ayrı bir şey. Bunlar çok önemli konular. Yani
Antakya olarak, Antakyanın göbeğindeki bu AVMden biz muzdaribiz.
Antakya benim de oturduğum bir yer ve
sıkıntılıyız. Ben tekrar ediyorum, belki tekrara
giriyor ama belki biraz dikkat çeker ümidiyle yapıyorum bunu, araba
yürümüyor, böyle bir sıkıntımız var, esnafımız
kendi arabasını koyacak yer bulamıyor. Şimdi, bu nasıl
oluyor ve ne olacak? Yani bunun bir tedbiri olmayacak mı? Millet
devletinden bunu bekliyor, millet devletinden, Hükûmetinden bunu bekliyor ve
artarak devam ediyor. Yüzyılların Uzun Çarşısını
-tarihî eserdir- başka bir yere kaldıramayacağımıza
göre, bu esnafımızın dertlerinin çözülmesi için bu AVM konusuna
da bir çare bulmamız lazım. Ama iki çift lafım da
esnafımıza var: Yani kendisi şikâyet ediyor, gelip bize durumunu
anlatıyor, götürüp oyu AKPye veriyor. Yani bunun da izaha muhtaç bir
durum olması söz konusu, eğer devam ederse daha çok
sıkıntı çeker diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 5te üç adet önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 5. Maddesinin (5). Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(5) Başvurusu uygun bulunmayanlara, sonuç en
geç 30 gün içerisinde gerekçeli olarak tebliğ edilir."
Alim Işık D. Ali
Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Mesut Dedeoğlu Kemalettin Yılmaz Sümer Oral
Kahramanmaraş Afyonkarahisar Manisa
Erkan
Akçay
Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 5'inci
maddesinde yer alan "Alışveriş merkezi projesi için
yapı ruhsatı verilirken, üst meslek kuruluşlarının
görüşü alınır. " İbaresine "Bu görüşlerin
bağlayıcı niteliği ilgili mekanizmalar kurularak
oluşturulur. Meslek Odaları ile ekoloji, kadın ve gençlik ile
ilgili STK'ların olumlu görüş bildirmesi halinde ancak AVM
ruhsatı verilebilir" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye
Birtane Nursel
Aydoğan
Iğdır Kars Diyarbakır
İbrahim
Binici Erol
Dora
Şanlıurfa Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 5. Maddenin (2). Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, aşağıda
bulunan (3) ve (8) fıkralarının eklenmesini, diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(2) Yetkili idare, meslek kuruluşunun
görüşleri doğrultusunda, il genelinde, faaliyet konusu ve
kollarına göre perakende işletmelerin birbirlerine, meskenlere,
nüfusa ve ihtiyaca dikkat ederek her bir mahalle için her iş kolunda norm
işyeri sayısı belirler.
(3) Yetkili idare, norm işyeri sayısı
dolana kadar, başvuru yapan perakende işletmelerin mevzuatta
öngörülen diğer şartları uygunluğunu inceleyerek izin
verir. Norm işyeri sayısı dolduktan sonra yapılan
başvuruları reddederek norm sayıda eksiği bulunan en
yakın bölgeye yönlendirir.
(8) İl, ilçe ve beldelerin sosyal ve ekonomik olarak
gelişimini tamamlamış olduğu şehir merkezlerinde
alışveriş merkezi ve büyük mağaza açılamaz. Kanun
yürürlüğe girdiğinde açılmış bulunanlar kanunun
diğer maddelerindeki koşulları beş yıl içinde
oluşturduğu takdirde faaliyetlerini sürdürebilir."
Mehmet Ali Susam Sinan
Aygün Turhan Tayan
İzmir Ankara Bursa
İlhan Demiröz Mahmut
Tanal Süleyman Çelebi
Bursa İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Susam, buyurunuz.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bu kanunla PERBİS diye
bir sistem kurduk. İzinlerin alınacağı, bir iş yeri
açılmadan önce bütün belgelerin verileceği, onay alındıktan
sonra diğer işlemler için belediyelere ve ilgili kurumlara
gönderilecek bir sistem kurduk. Bu sistem doğru ama bu sistemden önce
bizim önerimiz, bu sistemin daha iyi işletilebilmesi için önemli bir olay.
Bakınız, biz ne öneriyoruz burada, size bir örnek vererek oradan
yürüyeyim: İzmirde bir çalışma yaptık, İzmir
Kalkınma Ajansının desteğini de alarak İzmir Ticari
Coğrafi Bilgi Sistemini çıkardık. Hangi sokakta, hangi meslek
dalından kaç tane esnaf var, giriyorsunuz, bakıyorsunuz, hepsi var,
biliniyor. Esnaf teşkilatı yeni gelen insana diyor ki, bir kanuni
zorunluluğu yok ama: Bu sokakta eğer sen bakkal, berber,
ayakkabıcı, başka şey açacaksan şu kadar sayıda var,
buna göre aç, bilgin olsun. Orada haksız bir rekabet veya potansiyelin
üzerinde iş yeri varsa açma, şu tarafta eksiklik var, git o tarafta
aç, daha iyi olur. Biz burada diyoruz ki: İş yerleri
açılışında bir norm oluşturabilmek için kentlerin bir
bilgi sistemi çıkartılsın. Bu bilgi sistemine göre ticari
potansiyel nedir, hangi iş dalında ne kadar ihtiyaç vardır, o
ihtiyaca göre PERBİS yönlendirmede bu anlayış çerçevesinde
esnafa katkı sağlasın. Bu aynı zamanda, bakın, AVMler
için bile geçerli. Bazı AVMler tabii ki piyasa araştırması
yapıp yerlerini ona göre açıyorlar ama öyle noktalar oluyor ki kentin
potansiyelini görmeden yapılan birçok yerler var veya birinin yanına
biri, biri, biri açılıyor, en son açılan diğer önce
açılmış olanları iş yapamaz hâle getiriyor.
Şimdi, mesela, İzmir Balçovada çok iyi iş yapan yerlerimiz var.
Üçkuyular dediğimiz Fahrettin Altay Meydanına İstinye Park
geliyor, geniş bir alana İstinye Park kurulacak, aralarındaki
mesafe 500 metre. 500 metre mesafedeki o yerler, AVMler şimdi onun
karşısında iş yapamaz hâle gelecek; trafiğin
geleceği karmaşa ayrı bir olay. Ama, değerli
arkadaşlar, eğer siz kentin potansiyelini
çıkarırsanız, ticari bilgi sistemini oluşturursanız, o
kentte yeni bir iş yeri açma konusunda ihtiyaç var mı, yok mu
Çünkü,
bu harcanan paralar sonuç itibarıyla bu ülkedeki kaynaklar. Bir
bakanlık bu konuda perakende ticareti düzenliyorsa, perakende ticaretin
yöneleceği alanları, ihtiyaç alanlarını doğru tespit
edip, yönelen insanları, girişimcileri de doğru bilgilendirip
yatırımını ona göre yaptırmak noktasında
doğru bilgiler vermek zorunda. Bizim önerdiğimiz sistematik bu. Bu
sistematik doğru bir sistematik. Bu, dünyada da böyle oluyor.
Bakın, Avrupada birçok ülkede tam tersine yasak
var, diyor ki: Orada açamazsın. Yasak olmayan ülkelerde ne var biliyor
musunuz? Esnaf teşviklerinden yararlanamama var. İlla açmak
istiyorsan o sokakta, açmanı engellemiyor ama diyor ki: Sen esnaf
teşviklerinden yararlanamazsın. Örneğin vergi muafiyetlerinde,
senin vergi muafiyeti alma hakkın yok. Ben seni uyardım. Bu
uyarıma rağmen sen iş yerini açıyorsun. Onun için
çağdaş dünyadaki uygulama benzeri bu uygulamanın bu önergeyle bu
sistemin içerisine katılmasına davet ediyoruz. Bu anlamıyla
önerimiz odur.
Siz bana açıklamalarınız içerisinde cevap
veriyorsunuz. Ben de size cevap vereyim bakkallarla ilgili olarak. Ben
olayı anlattım. Bakkal sayısında göreceli olarak
artış olabilir. Ona, açılan şeyi de dâhil edersiniz. Ama
nüfusla orantılayacaksınız, ticari potansiyelle
orantılayacaksınız, kentleşmeyle
orantılayacaksınız. Onunla
orantılamadığınız zaman, bir
İki, ciroyla yapacaksınız. Bakkal
cirolarının şu anda ne durumda olduğuna
bakacaksınız. Bunları görmeden bunların doğru bir
değerlendirmesini yapmak mümkün değildir. Bu çok açık bir
gerçekliktir ki her geçen gün hem ciroları hem sayıları
azalmaktadır.
Bilgilerinize sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı
kanun tasarısının 5'inci maddesinde yer alan
"Alışveriş merkezi projesi için yapı ruhsatı
verilirken, üst meslek kuruluşlarının görüşü alınır.
" İbaresine "Bu görüşlerin bağlayıcı
niteliği ilgili mekanizmalar kurularak oluşturulur. Meslek
Odaları ile ekoloji, kadın ve gençlik ile ilgili STK'ların
olumlu görüş bildirmesi halinde ancak AVM ruhsatı verilebilir"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe
Günümüz Türkiye'sindeki AVM'lerin çoğu hükümetin
rant politikaları doğrultusunda ruhsat alma aşamasında
herhangi bir denetime tabii tutulmamıştır. AKP dönemi Türkiye
kapitalizminin sembolü haline gelen AVM'ler, bugün kentlerin en büyük
problemidir. Başta büyük kentler olmak üzere bugün birçok kent sorununun
ana nedeni AVM'lerdir. Bu nedenle, yapılması planlanan AVM'ler için
proje ruhsatının verilip verilmemesi kararı, meslek
odaları, kadın, gençlik ve ekoloji örgütlerine verilecek yetkiler
doğrultusunda bu örgütlerin bağlayıcı onayı ya da
reddi olmadan alınmamalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı
"Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı"nın 5. Maddesinin (5). Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(5) Başvurusu uygun bulunmayanlara, sonuç en
geç 30 gün içerisinde gerekçeli olarak tebliğ edilir."
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçe lütfen.
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile uygulamada yaşanabilecek
sorunların engellenmesi için belirli bir süre
sınırının getirilmesi ve o yerdeki kuruluşların
görüşlerinin de alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Hükûmetin katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.24
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.26
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
675 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sıraya alınan, Milli Mayın
Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Milli Mayın Faaliyet
Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/996) (S. Sayısı: 672)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 14 Ocak 2015
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
20.27