TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
44üncü
Birleşim
20
Ocak 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili
Kemalettin Yılmaz'ın, Afyonkarahisar ilinde yarım kalan
bazı kamu yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz'ün, 20 Ocak 1990 Bakü katliamının 25inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Erzurum Milletvekili
Adnan Yılmaz'ın, 20 Ocak 1990 Bakü katliamının 25inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Mevlüt
Dudu ve 23 milletvekilinin, taş ocağı, kireç ocağı,
maden ve kömür ocaklarının durumlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1173)
2.- Ankara Milletvekili
Levent Gök ve 24 milletvekilinin, Ankaranın su kaynaklarının
ıslah edilmesi için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1174)
3.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık ve 29 milletvekilinin, ÖSYMde yaşanan sınav
skandallarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1175)
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen
siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak
müracaat etmelerine ilişkin duyuru
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, 26/1/2015 tarihinde
İspanyanın Barselona şehrinde düzenlenecek Akdeniz İçin
Birlik Parlamenter Asamblesi Ekonomik ve Mali Konular, Sosyal İşler
ve Eğitim Komitesi toplantısına ve Komite toplantısı
kapsamında gerçekleştirilecek Akdeniz İçin Birlik
Sekretaryasıyla görüşmelere Komite üyelerine ilaveten AİBPA
Türkiye delegasyonunun diğer üyelerinin de katılmalarına
ilişkin tezkeresi (3/1686)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Özbekistan Cumhuriyeti Ali
Meclisi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolar arası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin tezkeresi (3/1687)
D) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcanın, (2/248) esas numaralı 2090 Sayılı Tabii
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/229)
E) Çeşitli
İşler
- Gösteri ve Protestolar
1.- 681 sıra
sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu'nun (9/8)
görüşmeleri sırasında İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes'in "Hırsızlık yapan kızım Fatıma da
olsa mutlaka cezalandırırdım. Hz Muhammed"
yazılı pankart açması
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 648 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 7nci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonunun 14/1/2015 tarihinde
dağıtılan 681 sıra sayılı Raporunun gündemin
Meclis Soruşturması Raporları kısmına
alınmasına ve rapor üzerindeki görüşmelerin Genel Kurulun 20
Ocak 2015 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve
görüşmelerin tamamlanmasına kadar Genel Kurulun çalışmalarına
devam etmesine; Genel Kurulun 21 Ocak 2015 Çarşamba günkü birleşiminde
sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, 20 Ocak 1990 Bakü katliamının 25inci
yıl dönümüne ve MHP Grubu olarak, Karabağın yeniden
Azerbaycana bağlanmasını, bağımsız Azerbaycanın
sonsuza kadar yaşamasını dilediklerine ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının (9/8) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun sunumunu eksik
yaptığına ve gizli oylamanın sağlıklı bir
şekilde yapılması için Başkanlık Divanının
gerekli önlemleri almasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, annesinin vefatı
nedeniyle Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan Genel Kurulda
bulunamadığından (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun oylamasının ertelenmesi
gerektiğini düşündüklerine ve gizli oylamanın sağlıklı
bir şekilde yapılması için Başkanlık
Divanının gerekli önlemleri almasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
4.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonuna üye seçimi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Mardin Milletvekili
Muammer Güler'in, (9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonuna verdiği yazılı ve sözlü savunmasına ilave
edecek başka bir husus bulunmadığına ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış'ın, (9/8) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonunun kararına saygı
duyduğuna ilişkin açıklaması
7.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, (9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu üzerinde farklı ceza hükmüne dayanan önergelerin
oylamalarının ayrı yapılması ve Mersin Milletvekili
Mehmet Zafer Çağlayanın Türk Ceza Kanununun 257nci maddesine göre
Yüce Divana sevkiyle ilgili önergelerin düzeltilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
8.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
9.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Bakanların vekâleten oy kullanmalarıyla ilgili
itirazları sonuçlandırılmadan oylama sonucunun
açıklanmasının doğru olmadığına ve (9/8)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun kabul
edilmiş sayılması için önergelerin oylamasında ret
oylarının en az 276 olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Bakanların vekâleten oy
kullanmalarıyla ilgili itirazları sonuçlandırılmadan oylama
sonucunun açıklanmasının doğru olmadığına ve
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun
kabul edilmiş sayılması için önergelerin oylamasında ret
oylarının en az 276 olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Bakanların vekâleten oy kullanmalarıyla ilgili
itirazları sonuçlandırılmadan oylama sonucunun
açıklanmasının doğru olmadığına ve (9/8)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun kabul
edilmiş sayılması için önergelerin oylamasında ret
oylarının en az 276 olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.- Isparta Milletvekili
Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın İrana
Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp Yapılmadığının
Araştırılması İçin Talimat Verdiği, Bu
Şahsın Usulsüzlükleri Hakkında Basında Çıkacak
Haberlerin Engellenmesi İçin Girişimde Bulunduğu ve Bu
Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255, 252 ve 285inci Maddelerine
Uyduğu İddiasıyla İçişleri Eski Bakanı Muammer
Güler; Bazı Maddi Menfaatler Karşılığında Bir
Şahsın Turizm Belgeli Bir Otel Kiralama Girişimi ile
Yakınlarına Vize Alınması İşleri İçin
Aracılık Ettiği, Bu Şahısla İlgili Bir
Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde İlgili Kurum ve
Kuruluşlarda Araştırma Yapılmasını
Sağladığı, Bu Şahsın Faaliyetiyle İlgili
Basında Haber Yapılmasının Önlenmesi İçin
Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa Birliği Eski
Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün Yönetici ve
Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri Tespit Edilemeyen
Bazı Menfaatler Karşılığında Kişiye Özel
İmtiyazlı İmar Planlarını Onaylattıkları,
İmar Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı
Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca
Geçmelerini Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir
Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun
Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği, Ayrıca
Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü'nün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
üzerinde Komisyon adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Konya
Milletvekili Faruk Balın (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Mersin
Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayanın annesinin vefatı nedeniyle
Genel Kurula katılamayacağına ve kendisine başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Komisyon
raporunun oylanmayıp verilen önergelerin oyladığını,
kullanılan oy pusulaları ile imzalar arasında örtüşme
olduğuna ve mükerrer oy olmadığına ilişkin
konuşması
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- (9/8) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporuyla ilgili verilen önergelerin
oylamalarının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Suriyeli mülteciler ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Numan Kurtulmuşun cevabı (7/54689)
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Van depremi sonrasında bölgenin
çeşitli sorunlarına ve yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Numan Kurtulmuşun cevabı (7/54704)
3.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, son on yıl içerisinde Türkiye'ye
gelen yabancı öğrencilere ve verilen desteklere ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuşun cevabı
(7/54998)
4.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan'ın, son on yıl içerisinde Türkiye'ye gelen Irak
Türkmenlerine ve Irak Türkmeni öğrencilere yönelik desteklere ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuşun
cevabı (7/54999)
5.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, Zonguldak'ta ruhsatsız olarak
işletilen bir maden ocağında meydana gelen kazaya ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/55339)
6.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak'ın, Bakanlık lojmanlarına ve
bazı lojmanlarda hak sahibi olmayanların ikamet ettiği
iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/55344)
7.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, ülkemizdeki kömür rezervinin kalitesine ve linyit üretimine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/55346)
8.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, kömür rezervlerinin kapasitesine ve kömür üretimine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/55347)
9.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, Soma'daki maden faciasına dair bilirkişi raporunda kusurlu
bulunan müfettişler ve bürokratlar hakkında soruşturma izni
verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/55653)
10.- Manisa Milletvekili Sakine
Öz'ün, Soma'daki maden kazasından önce ve sonra kapatılan madenlere
ve kapatma gerekçelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/55654)
11.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan'ın, Ermenek'te maden kazasının
meydana geldiği saha ile ilgili jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütlere
ve bunların işletme sahibi ile paylaşılıp
paylaşılmadığına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/55655)
12.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Maden İşleri Genel Müdürlüğünde
denetimle görevlendirilenlere, denetim harcırahlarına ve atamalara
dair çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/55656)
13.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bitlis'te kaçak elektrik
kullanımına ve elektrik hizmetine erişimde yaşanan
sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/55657)
14.- Van Milletvekili Özdal
Üçer'in, Van'ın Çaldıran ilçesindeki bir spor işletmesinin
yaşadığı elektrik sıkıntısına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/55658)
15.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak'ın, İstanbul'da Bakanlığa
bağlı denetim elemanlarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/56349)
16.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, LGBT bireylerin işgücüne
katılımının desteklenmesi çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/56356)
17.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 2010/2 sayılı Başbakanlık
Genelgesi gereği engelli aile ferdi bulunan çalışanlara
sağlanan kolaylıklara ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/56371)
18.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak'ın, İstanbul'da transit
taşımacılık rejimine aykırı olarak yapılan
kaçakçılığa ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Nurettin Caniklinin cevabı (7/56390)
19.- Van Milletvekili Nazmi
Gür'ün, Van iline yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/56558)
20.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Vahdettin Köşkü'nün tadilatı için SGK bütçesinden
kaynak kullanıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/56693)
21.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter'in, Çanakkale Kara Savaşlarının
99uncu yıl dönümü törenine ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı
(7/56704)
22.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, Bakanlığın yatırım
programında yer alan projelere ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/56780)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'daki
bağlı kurum ve kuruluş binalarının depreme
dayanıklılığına ve alınan önlemlere ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuşun
cevabı (7/56925)
24.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında bağlı
kurum ve kuruluşlarınca satın alınan matbaa ve
yayıncılık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuşun cevabı (7/56926)
25.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, işsizlik fonunda biriken paradan işsiz
vatandaşların yeterince yararlandırılmadığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin cevabı (7/56955)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'daki
bağlı kurum ve kuruluş binalarının depreme
dayanıklılığına ve alınan önlemlere ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı
(7/57018)
27.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi
kapsamında taşınmazlarla ilgili tasarruflar için alınan
izinlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/57148)
28.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, bağlı kurum ve kuruluşlardan müteahhitlerin
güncel alacaklarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuşun cevabı (7/57161)
29.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, madencilik sektöründe sigortasız
çalışan işçi sayısına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/57177)
30.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden
kazasının soruşturulmasına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/57357)
31.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın, 2003-2014 yıllarında Antalya, Burdur ve
Isparta'ya yapılan kamu yatırımlarının tutarına
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/57452)
32.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/57610)
33.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak'ın, İstanbul'daki Suriyeli
sığınmacıların işyerlerine ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/57671)
34.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Çin'den gelen ve zehirli madde içeren
ayakkabıların piyasaya sürülmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/57672)
35.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
yazılım paketi ve bilgi sistemlerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan kurulum hizmetlerine,
İlişkin
soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı
(7/57679), (7/57680)
36.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Diyarbakır ili ve ilçelerinde turizm,
imalat ve enerji alanında yapılan kamu yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
(7/57726)
37.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün'ün, Tunceli Üniversitesinde yapılan bir çalıştaya
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/57727)
38.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata'nın, Ezidi mültecilere yapılan yardımlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan
Kurtulmuşun cevabı (7/57882)
39.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bağlı kurum ve
kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara,
- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, 2003-2014 yılları arasında
bağlı kurum ve kuruluşların istisnai kadrolarına
yapılan atamalara,
2003-2014 yılları
arasında bağlı kurum ve kuruluşların kadrolarına
yapılan açıktan atamalara,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Numan
Kurtulmuşun cevabı (7/57921), (7/57922), (7/57923)
40.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/57998)
41.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, ithal madenci maskelerine ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/58004)
42.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Tayland ve Malezya'da hapiste bulunan
Doğu Türkistanlı Uygur Türklerinin Türkiye'ye getirilmesine ve
yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Numan Kurtulmuşun cevabı (7/58197)
43.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, bağlı kurum ve kuruluş personeline
yönelik fişleme iddialarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuşun cevabı (7/58198)
44.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz'ün, Dereköy Torbalama Tesisinde işçilerin
yaşadığı sorunlara ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/58223)
45.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlık bünyesindeki istisnai kadro
mevcuduna ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/58257)
46.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluş personeline yönelik fişleme iddialarına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı
(7/58289)
47.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluş personeline yönelik fişleme iddialarına ilişkin
sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
(7/58313)
48.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlık bünyesindeki istisnai kadro
mevcuduna ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/58314)
49.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2012-2014 yılları arasında TBMM ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca yürütülen destek ve hibe
programlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/58598)
50.- Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın, bazı milletvekillerinin Hükûmet ve
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde çeşitli görevler
aldıkları iddiasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/58599)
51.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, bir sivil toplum platformunun
gazetelerde yayımladığı ilana ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı
(7/58606)
20
Ocak 2015 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Bütün milletvekili arkadaşlarıma iyi
çalışmalar diliyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Afyonkarahisar ilinde
yarım kalan bazı kamu yatırımları hakkında söz
isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaza aittir.
Sayın milletvekilleri, sessizlik rica edebilir miyim
lütfen. Sayın milletvekilleri
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın,
Afyonkarahisar ilinde yarım kalan bazı kamu
yatırımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Seçim bölgem olan Afyonkarahisar AKPnin on üç
yıllık devriiktidarında hâlâ yaşanılabilir iller
arasında 58inci sırada, hâlâ 1.300 civarında derslik
açığı vardır. 8.500 norm öğretmen kadrosunun 2.200ü
kadarı da hâlâ boştur. İlk icraatlarınızın
başında Kocatepe Tarımsal Araştırma Enstitüsünü
kapatmak oldu, personeli dağıtıldı, damızlık
mandalar sağa sola gönderildi. Gelen talep ve ihtiyaç üzerine Afyon
kaymağı ve sucuğunun önemli bir öznesi olan
mandacılığın araştırılması için tesis
AKÜye devredildi, şu andaki durumu ise tam bir yürekler
acısıdır, yazıktır, günahtır.
Devlet Malzeme Ofisi Bölge Müdürlüğünü
kapattınız, personelini dağıttınız. Lojmanlar,
idari binalar, iklimlendirilmiş depolar harabeye dönmüş vaziyette,
sarhoşların, berduşların mekânı olmuş
vaziyettedir. Bu hâli çok hoşunuza gidiyor herhâlde ki defalarca dile
getirildiği hâlde bakan çeken yok, tam bir mezbelelik hâlde,
yazıktır, günahtır.
Meteoroloji 5. Bölge Müdürlüğüne ait 5 katlı
bina yeni sayılır; idari bina ve lojmanlarıyla, güneş
enerjili, doğal gazlı, şehrin en kıymetli yerlerinden
birinde ancak Meteoroloji 5. Bölge Müdürlüğü bu binasını tamamen
boşalttı ve prefabrik barakalarda hizmet vermeye
çalışıyorlar. Bu bina riskliyse güçlendirme işi ne oldu?
Burada güçlendirme mi yapacaksınız veya yıkıp yeniden mi
yapacaksınız? Yoksa Meteoroloji Bölge Müdürlüğü bir başka
ile mi gidecek veya kapatılacak mı? Bu mevcut hâliyle gerçekten
yürekler acısı yazıktır, günahtır.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, bir
dakikanızı alabilir miyim, sürenize ekleyeceğim.
Sayın milletvekilleri, sohbetinize
dışarıda devam edebilirsiniz. Şu anda görüşmelere
başladık, sayın konuşmacıyı duyamıyorum,
duyamıyorlar. Lütfen, bu konuya hassasiyet göstermenizi rica ediyorum.
Buyurun Sayın Yılmaz.
KEMALETTİN YILMAZ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Diğer taraftan, yıllardır inşaatı
bir türlü bitirilemeyen İçişleri Bakanlığına ait
Termal Polis Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi pek çok eksikliklerine
rağmen geçici kabulü yapıldı ancak altı yedi aydır
açılışı bekliyor. 4 Ocak günü tesise gittim, keşke
gitmez olaydım. Gördüğüm manzara inanın tam bir kepazelik, ne
bekçi var ne bir nöbetçi, kapılar açık, rüzgâr bir yerden geliyor
uğuldayıp duruyor, korku filmleri gibi âdeta, her yer, her yerde.
Devletin malına, kamunun malına böyle mi sahip çıkılır?
Böyle bir yapının geçici kabulünü nasıl yaparlar, hayret
ediyorum, yazıktır, günahtır.
Çay ilçemizdeki SEKA fabrikamızı
kapattınız, fiilen çalışanı, ham madde temin edeni,
taşıyanıyla birlikte yaklaşık 1.500 aile işsiz
güçsüz kaldı. Bir havuz müteahhidine peşkeş çekildi, üretim
dışı kaldı, hurdaları satış
fiyatının iki katı parayla hurdacılara satıldı.
Şimdi ise mahcup, mahzun orada bomboş arazi durmakta ne üretim var ne
istihdam var ne de bir katma değer. Çay ilçemiz âdeta cezalandırıldı.
Suyu çekilmiş değirmene döndü, yazıktır, günahtır.
Bu sene yine partikül oranı, kükürtdioksit,
karbonmonoksit oranlarıyla kirli hava rekorları kıran Afyon,
yerel yöneticilerinin basiretsizliği ve iş bilmezliği yüzünden
kara kışa teslim olmuştur. Ana arterlerin
dışındaki vatandaşlar kardan kurtulmak için Afyon tabiriyle
kaba yelin yani lodosun esmesini beklemektedirler. Bu kadar eza cefayı
Afyonlular hak etmiyor, yazıktır, günahtır.
Devriiktidarınızda
Afyonkarahisarlı hemşehrilerimizi hep oyaladınız,
kandırdınız; olur olmaz müjdelerle âdeta müjde enflasyonu yaşattınız.
Müjdenin hiçbir kıymeti kalmadı. Afralı tafralı,
şatafatlı temel atma törenlerinde müteahhitlerle iş bitimi
pazarlıklarını yaptınız. Seviyeli ve sorumlu siyaset
anlayışımızın gereği, bunları kamu
adına, Afyonkarahisarlılar adına takip etmek boynumuzun
borcudur.
Buradan, bu milletin
kürsüsünden soruyorum: Binbir debdebeyle temeli atılan spor kompleksi
temel atma törenine bakanlardan Sayın Eroğlu ve Sayın Suat
Kılıç da katılmış idi. Müteahhitle yapılan
sözleşmede 19 Mayıs 2013 tarihinde tamamlanacak ve hizmete girecekti.
Ne oldu? Bugün 20 Ocak 2015. Ne zaman bitecek bu spor kompleksi. Soyunma
odaları ve tuvaletlerin projede unutulduğu ve sonradan inşa
edildiği gerçeği bile bu işi ne kadar ciddiye aldığınızın
göstergesidir; yazıktır, günahtır.
2011 yılı
Aralık ayında, yine, devrin Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul
Günay ve Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğlunun da katıldığı Türkiyenin en
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMALETTİN YILMAZ
(Devamla) İlave edecektiniz efendim.
BAŞKAN Evet,
artı on beş saniye kadar bir süre ekliyorum size.
Buyurun.
KEMALETTİN YILMAZ
(Devamla)
estetik müzesinin afra tafra ve büyük bir şatafatla
atılan -müzenin- temel atma töreninde Sayın Günal 29 Ekim 2013
tarihinde açılacağını açıklarken, Sayın Veysel
Eroğlu inşaatın yine âdet olduğu üzere pazarlıklar
sonucu 19 Aralık 2012 tarihinde bitirileceğini söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMALETTİN YILMAZ
(Devamla) Bugün ise 20 Ocak, hâlâ bir şey yok.
Değerli milletvekilleri,
bu kürsüden sesleniyorum -vaktimi çok aldınız- israf haramdır,
kul hakkı haramdır, hırsızlık günahtır ve suçtur
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KEMALETTİN YILMAZ
(Devamla)
beytülmala el sürmek günahtır.
Bu duygu ve
düşünceler içerisinde hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Gündem dışı
ikinci söz, 20 Ocak Bakü katliamı konusunda söz isteyen İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüze aittir.
Buyurunuz Sayın Özgündüz.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, 20 Ocak 1990 Bakü
katliamının 25inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 20 Ocak, 20 Yanvar
Bakü katliamının 25inci yıl dönümü, başka bir ifadeyle
Kara Ocak. Ne oldu 20 Ocakta? Değerli milletvekilleri, o zamanki SSCBye
bağlı Kızıl Ordu, bağımsızlık isteyen
ve bu amaçla Azadlık Meydanında toplanan Azerbaycan
halkının üzerine tanklarıyla, zırhlı araçlarıyla
girdi ve 100ün üzerinde şehit verildi, yine bine yakın yaralı
ve kayıp yaşandı.
O şehitler sayesindedir ki bugün Azerbaycan,
bağımsız Azerbaycan yoluna devam etmektedir. Ben, bu vesileyle
Bakü şehitlerini saygıyla, minnetle anıyorum. Azerbaycana
gidenleriniz görmüştür, Şehitler Hiyabanında o şehitler
karanfiller içinde yatmaktadır. Ruhları şad olsun diyorum.
Yine, hemen yanı başında bizim Türk
şehitliği var. Biliyorsunuz, Nuri Paşa komutasındaki
birlikler, Bakünün işgalden kurtarılması için, Birinci Dünya
Savaşı yıllarında Baküye giderek orada şehit olan
Türk askerleri de yine Şehitler Hiyabanında Azerbaycanlı
kardeşleriyle birlikte yan yana, koyun koyuna yatmaktadırlar.
Yine, bildiğiniz gibi, Çanakkale
Savaşında Baküden, Genceden, Hocalıdan gelen
Azerbaycanlı kardeşlerimiz, Çanakkale Savaşında Türkiye
Cumhuriyetine destek vermek, daha doğrusu o zamanki Osmanlıyla birlikte
düşmana karşı bir savaş vermişlerdir. Onlar da bugün
Çanakkaledeki şehitlikte bizim askerlerimizle birlikte yan yana
yatmaktadırlar. Onları da saygıyla, minnetle anıyorum.
Azerbaycan bugün o şehitlerin sayesinde
Kafkasyanın parlayan yıldızı olarak yoluna devam
etmektedir ve ülkemizde çok ciddi enerji, ulaşım projelerinin
altına imza atmaktadır. Bugün Türkiyenin Orta Asyaya açılan
kapısıdır Azerbaycan ve Kafkasya.
Efendim, aynı zamanda, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru
Hattı ve yine Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu projeleri iki ülkeyi, bir millet
iki devlet olan bu iki toplumu birbirine bağlayan önemli ekonomik
projelerdir.
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler
başka hiçbir devlet arasında görülmeyen düzeyde ilişkilerdir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürkün dediği gibi,
Azerbaycanın sevinci elbette ki Türk milletinin, bizim sevincimizdir,
yine Azerbaycanın kederi de bizim kederimizdir. Bugün Azerbaycanın
keder günüdür, dolayısıyla biz de Azerbaycanlı
kardeşlerimizle birlikte bu kederi yaşıyoruz. Aslında,
keder dedik ancak Azerbaycanda 20 Ocakta şehitlerin
yaktığı bu özgürlük meşalesi bütün Sovyet cumhuriyetlerine
yayılarak, diğer ulusların da, Türk cumhuriyetlerle birlikte
diğer Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde bulunan ülkelerin de
bağımsızlığının öncüsü olmuştur. Bu
nedenle şehitlere üzülmüyoruz, Allah onların ruhlarını
şad etsin ki müstakil, bağımsız, azat Azerbaycanı
kurdular. Nasıl ki biz Kurtuluş Savaşımızda
şehit olanları saygıyla, minnetle anıyorsak, Azerbaycan
için de canını verenleri burada saygı ve minnetle anıyoruz.
Umarım, inşallah, en yakın zamanda
Azerbaycanın işgal atında bulunan yüzde 20 toprağı
Karabağ, can Karabağ, kara bahtım Karabağ azat olur;
orası da müstakil, bağımsız Azerbaycanın
toprağı olarak azat bir şekilde olur ve biz 20 Ocağı
Karabağda yâd ederiz diyorum, Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP, AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özgündüz.
Gündem dışı üçüncü söz, Azerbaycan
halkına karşı yapılmış Kanlı Ocak
Faciası diye anılan olayların yıl dönümü nedeniyle söz
isteyen Erzurum Milletvekili Adnan Yılmaza aittir.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Erzurum Milletvekili Adnan Yılmaz'ın, 20 Ocak 1990 Bakü
katliamının 25inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, bizleri televizyonları başında
izleyen sevgili vatandaşlarım; bugün, 20 Ocak 1990 tarihinde Baküde
yaşanan katliamdan bahsetmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 20 Ocak Türk dünyası için
çok önemli bir tarihtir. 20 Ocak 1990 Bakü katliamının
yapıldığı bir tarihtir. 20 Ocak acıdır,
gözyaşıdır, hüzündür. Türkiye ve Azerbaycanın içinde
bulunduğu coğrafya âdeta bir hüzün ve acı
coğrafyasıdır. Bu acı gerçekle neredeyse her gün
karşılaşıyoruz. Bakın, Suriye'de insanlık
dışı vahşet görüntülerinin, coğrafyamızdaki
acının ve gözyaşının maalesef devam ettiğini
görüyoruz.
Benzeri dehşetler 1990 yılı
başında Bakü, Karabağ, Hocalı gibi Azerbaycan
topraklarında Azeri kardeşlerimize yönelik olarak işlendi. 20
Ocak 1990 tarihinde kendileri kadar soğuk tankları, tüfekleri,
toplarıyla Baküye giren Sovyet ordusu özellikle tüm halkın uykuda
olduğu soğuk bir geceyi seçmiş ve halkın en zayıf
anından faydalanmışlardır. Azerbaycan halkının
içindeki bağımsızlık ateşinin
sıcaklığı soğuk tankları ve soğuk geceyi
asla hissettirmemiştir ve ellerine aldıkları baltalarla ve
sopalarla işgale karşı direnmişlerdir. Baküye bu
vahşetle saldırırken ateş edenlerin
hesaplamadığı gibi aslında bu saldırılar Baküde,
Azerbaycanda bağımsızlık ateşini tetiklemiştir.
Kıymetli arkadaşlar, 20 Ocak 1990da Bakü, 26
Şubat 1992de Hocalı katliamları
Kısa bir zamanda
Azerbaycan bağımsızlığına kavuşmuştur.
Cenab-ı Allaha şükürler olsun ki Azerbaycan bugün Kafkaslarda
yükselen bir yıldızdır. Hiçbir bağımsızlık
bedelsiz olmaz, hiçbir gayret de karşılıksız kalmaz.
Nitekim, değerli arkadaşlar, bu çabalar neticesinde bugün Azerbaycan
gerçekten bölgesinin en büyük ülkelerinden biri olarak
karşımızdadır. Türk ve İslam dünyasının pek
çok hüzün ve acıyı 20nci asırdan 21inci asra
taşıdığı
Taşıdı. diyorum, zira
zulmü, katliamı yapanlar belli oldu. Hatta, gazete ve televizyon
röportajlarında yazdıkları kitaplarda itiraf ettikleri hâlde
hâlâ yargı önüne çıkamadılar. Bırakın
cezalandırmayı, bir kısımlarını da
ödüllendirdiler. 1990 Ocak ayında Sovyet tankları Baküye girdi.
Aynı yıl, Gorbaçov Nobel Barış Ödülünü aldı. Ama,
adaletin er ya da geç gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bize
düşen, acıları unutmamak ve unutturmamaktır. O şehit
kardeşlerimizi hayırla ve rahmetle anıyoruz.
Değerli üyeler, 20nci asır 21inci asra sadece
hüzün taşımamaktadır, aynı zamanda bir de hasret
taşımaktadır. Karabağ yirmi yıldır özgürlük
hasretiyle yanıp tutuşmaktadır. İnşallah bu hasreti
dindirmek için gayret edeceğiz. Bize düşen, birlik ve beraberliktir,
bunlarla mücadele etmektir. Biz el ele verirsek inşallah hem Türkiye hem
de Azerbaycan daha güçlü olacaktır. Böylece Gazi Mustafa Kemalin
Azerbaycanın hüznü hüznümüz, sevinci sevincimizdir. vecizesi ve Haydar
Aliyevin Tek millet iki devlet. sözünü hayata geçirmiş
olacağız. Tek millet iki devletin tek yürek olması için
kalplerimizin de aynı şekilde çarpması gerekmektedir. Merhum
Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiştir:
"Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez."
Bu vesileyle Azerbaycanda, Karabağda,
Hocalıda ve 20 Ocak katliamında hayatını kaybeden
Azerbaycanlı kardeşlerimize Cenab-ı Hakktan rahmet diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge bulunmakta; önergeleri ayrı ayrı
okutacağım.
Üçüncü sırada okutacağım Meclis araştırma
önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için önerge özeti okutulacaktır.
Ancak önergenin tam metni Tutanak Dergisinde yer alacaktır.
Buyurun:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 23 milletvekilinin, taş
ocağı, kireç ocağı, maden ve kömür ocaklarının
durumlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1173)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Maden Yasası'nın yürürlüğe girdiği
2004 yılından sonra taş ocaklarına gelişigüzel ruhsat
verildi. TÜBİTAK raporuna göre taş ocağı
işletmelerinin, içme suyu kaynaklarına en az 5 kilometre
uzaklıkta olması gerektiği belirtilmesine rağmen, bu konuya
hiç dikkat edilmedi.
Oysa Anayasanın 56ncı maddesi Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yasama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve
çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
ibaresiyle çevre sağlığının önemini ortaya
koymuştur.
Ayrıca Tarih, kültür ve tabiat
varlıklarının korunması başlıklı 63üncü
maddesi "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve
değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve
teşvik edici tedbirleri alır." biçiminde düzenlenmiştir.
Tabii servetlerin ve kaynakların aranması ve
işletilmesini düzenleyen 168inci maddesi "Tabiî servetler ve
kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların
aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu
hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere
devredebilir." biçimindedir.
Ormanların korunması ve geliştirilmesini
düzenleyen 169uncu maddesi "Devlet, ormanların korunması ve
sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve
tedbirleri alır. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz.
Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme
müsaade edilemez. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak
amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına
alınamaz." hükmüne sahiptir.
Aslında bu maddelere
bakıldığında hâlen yaşadığımız ve
her geçen gün artarak devam eden "çevre katliamı" diye
niteleyebileceğimiz taş ocağı, kireç ocağı, maden
ve kömür ocaklarının insanlara, hayvanlara, doğaya, çevreye,
yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına, havaya ve daha
sayamadığımız bir çok şeye verilen zararın hemen
durdurulması ve gereğinin yapılması gerekmektedir.
Uygulamada olan mevzuatla ocak sahiplerinin lehine
yapılan değişikliklerle, ocağın
açılacağı noktada hiçbir araştırma yapılmadan,
çevreye ve bölgedeki dokuya vereceği zararlar dikkate alınmadan
ruhsatlar veriliyor.
Söz konusu ocaklara ait ruhsatların
değişik kurumlar tarafından veriliyor olması da büyük bir
sorundur. Bu konunun yarattığı ve devam eden kaosla ilgili
çalışmalar yapılmalıdır.
Arama izinleri T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından hâlihazır haritalar ve ellerinde bulunan bilgilere göre
ocağın açılacağı yer görülmek ve incelenmeksizin
verilmektedir.
Sonrasında belediye alanı içinde yer alan
ocaklar için işletme ruhsatları ilgili belediyeler tarafından
verilmekte, belediye sınırları dışında yer alan
ocaklar için işletme ruhsatları il özel idareleri tarafından
verilmektedir.
Birçok taş ocağı İçişleri
Bakanlığından alınan izinle dinamit kullanmaktadır.
Taş ocaklarında malzemenin çıkarılması
sırasında patlayıcılardan kaynaklanan gürültü
kirliliği ve sarsıntılar insan
sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca tozlar
da bitki örtüsü ve suları etkilemektedir.
Yüksek hızlı tren (YHT) inşaatında
kullanılmak üzere yıllar önce zararları nedeniyle kapatılan
taş ocaklarına ve bunlara, ek birçok taş ocağına
ihtiyaç hesaplaması yapılmadan izin verilmiştir.
Bütün bunlardan hareketle, geleceğimizden emanet
aldığımız ormanlarımızın ve yaşam
kaynaklarımızın katledilişine neden olan taş
ocağı, kireç ocağı, maden ve kömür ocaklarının
durumlarının, bu konuyla ilgili mevzuatın ve 2004
yılından sonra ülkemizde bu konuyla ilgili gelinen durumun ortaya
konularak, nelerin yapılıp yapılmadığıyla ilgili
olarak gerekli araştırmaların yapılması,
alınabilecek tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve
uygulanması konularında, yüce Meclisimizin ve
halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla Anayasa'nın
98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Mevlüt Dudu (Hatay)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
5) Engin Altay (Sinop)
6) Mahmut Tanal (İstanbul)
7) Ramis Topal (Amasya)
8) Muharrem Işık (Erzincan)
9) Bülent Tezcan (Aydın)
10) Ali Haydar Öner (Isparta)
11) Haydar Akar (Kocaeli)
12) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Celal Dinçer (İstanbul)
15) Selahattin Karaahmetoğlu
(Giresun)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
18) Yıldıray Sapan (Antalya)
19) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
20) Gürkut Acar (Antalya)
21) Hasan Ören (Manisa)
22) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
23) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
24) İhsan Özkes (İstanbul)
2.- Ankara
Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekilinin, Ankaranın su
kaynaklarının ıslah edilmesi için yapılması
gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1174)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Avrupada birçok şehir su atıklarının
kenarlarına kurulmuştur.
Kurak ve susuz bir bozkır kenti olarak bilinen
Ankara, aslında su kaynakları açısından zengin bir kenttir.
Başkentin tam ortasından geçen birçok dere ve çay, sessizce ve
gizlice akıp gitmektedir çünkü hepsinin üzeri kapalıdır.
Kavaklıdere, Hoşdere, Dikmen Deresi,
Bentderesi, İncesu Deresi, Bülbülderesi, Bademlik Deresi,
Kıbrısköyü Deresi, Hacı Kadın Deresi, İncesu Deresi,
Çubuk Çayı, Hatip Çayı, Bayındır Deresi, Kutlugün, Kepir,
İğdeli, Macun, Ergazi, Söğütlü, İmrahor, Çayyolu,
Cevizlidere, Kirazlıdere korunmayı, yer altından
kurtarılmayı, ıslah edilmeyi bekliyor.
Kırsal tabanlı göçlerle
yaşadığı hızlı nüfus artışı,
gecekondulaşmayla ifade edilebilecek çarpık kentleşme,
plansız gelişme, imar rantları, yanlış yer seçim kararları
neticesinde suyu besleyen alanlar kirletilmiştir. Kentin
atıkları derelere verilince bu akarsular tümden imha edilerek son
altmış yılda, şehir, yüzyıllardır kendisine hayat
veren su kaynaklarını, toprağını, bağ ve
bahçelerini, temiz havasını, sayısız flora ve fauna
çeşitliliğini kaybetmiş; kirlenen, kötü koku yayan derelerin
üstü örtülmeye, gizlenmeye çalışılmıştır.
Bugün üzerinde bulvarların, metroların
bulunduğu Ankara dereleri, aslında hâlen işlevlerini
görmektedir. Ancak derelerin doğal akışının önlenmesi,
su yataklarının kapatılması çok daha büyük sorunlar
doğuracaktır.
Uzmanlar, dere yataklarında kurulan yerleşim
yerlerinin sel, heyelan ve depremler için çok riskli olduğuna sürekli
olarak dikkat çekmektedirler.
Bundan birkaç ay önce metro göçüğünde bir
yurttaşımızın talihsiz ölümü Ankara derelerinin
ıslahı sorununa sorumlulukla ve bilinçle yaklaşılmasını
bir kez daha ortaya koymaktadır.
Ekosistemi bozulan Ankara'nın bugün temel
gereksinimi aslında sudur. Ankara'nın aradığı su
uzakta değil, kendi içinde, kendi altındadır. Ankara derelerine
kavuştuğunda, suyunu yeryüzüne çıkardığında
doğal dengesine kavuşacaktır. Onca paralar dökülerek yapay
göller, fıskiyeler yapılacağına, kıvrıla
kıvrıla Ankara'nın içinden akan, çevresi yemyeşil, insana
ferahlık ve çevreye serinlik veren, içinde ördeklerin yüzdüğü,
çevresinde balık tutmaya çalışan Ankaralıların
olduğu bir kent yapılabilir.
Dereler ıslah edilmeden, Ankaralılar derelerine
kavuşturulmadan apar topar başlatılan kentsel dönüşüm
yıkımları bir kez daha durup yeniden düşünmeyi gerektiren
Ankara için hayati önemde bir konudur.
Ankara'nın sahip olduğu bu kadar zengin
doğal su kaynaklarından yararlanılması, hem
doğanın hem de Ankaralıların hakkıdır.
Ankaranın yok olmaya yüz tutmuş
akarsularını, derelerini doğal hâliyle ortaya çıkartıp
ıslah etmek, doğal dengeyi kurmak ve Ankaralıları sahip
oldukları zengin su kaynaklarıyla yeniden buluşturmak için
alınacak önlemlerin saptanması ve bilimsel
çalışmaların yürütülmesi zorunludur.
Bu nedenlerle Anayasa'nın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz. 23/10/2012
1) Levent Gök (Ankara)
2) Namık Havutça (Balıkesir)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
5) Muharrem Işık (Erzincan)
6) Ramis Topal (Amasya)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
9) Haydar Akar (Kocaeli)
10) Bülent Tezcan (Aydın)
11) Celal Dinçer (İstanbul)
12) Ali Haydar Öner (Isparta)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
15) Umut Oran (İstanbul)
16) Engin Altay (Sinop)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
19) Yıldıray Sapan (Antalya)
20) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
21) Gürkut Acar (Antalya)
22) Hasan Ören (Manisa)
23) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
24) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
25) İhsan Özkes (İstanbul)
3.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 29 milletvekilinin,
ÖSYMde yaşanan sınav skandallarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1175) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Araştırılması gereken 2010 KPSS
sınavındaki skandala neden olan kişiler kimlerdir? Eski
Başkan ve yöneticiler kurban edilirken, şimdiki Başkan neden
onca suistimallere rağmen görevinde kalmaya devam etmektedir? Neden
devletin zirvesi daha önceki Başkan için sarf ettikleri sözleri yeni
Başkan için de sarf etmemektedirler? Buradaki asıl hedefin ÖSYM'yi
tam olarak, tüm kadrolarıyla ele geçirmek ve kendi kafalarına göre
dizayn etmek olduğu görülmelidir.
ÖSYM'de yaşanan bu sınav skandalları ve
personel değişiminin araştırılması ve tüm
gerçeklerin kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Çünkü önceki
Başkan ve ekibi suçlu olsaydı, sonraki Başkan zamanında bu
tür skandallar olmazdı. Burada 2010 KPSS sınavındaki
skandalların neden ve nasıl olduğu çok ciddi olarak
araştırılırsa asıl hedefin farklı olduğu
görülecektir.
Son yıllarda ÖSYM'nin yaptığı birçok
sınavlarda şaibeler oluşmuştur. Bu sınavlara
hazırlanan yüz binlerce insanın katlanmış oldukları
maddi ve manevi sıkıntıların boşa gitmemesi ve
oluşan mağduriyetlerin giderilmesi için söz konusu
sınavların hızlı ve çok detaylı bir şekilde
araştırılması için Anayasanın 98inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Muharrem Işık (Erzincan)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) İhsan Özkes (İstanbul)
4) Ali Serindağ (Gaziantep)
5) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
6) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
7) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
8) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
9) Mahmut Tanal (İstanbul)
10) Veli Ağbaba (Malatya)
11) İdris Yıldız (Ordu)
12) Namık Havutça (Balıkesir)
13) Bülent Tezcan (Aydın)
14) Ramis Topal (Amasya)
15) Umut Oran (İstanbul)
16) Haydar Akar (Kocaeli)
17) Ali Haydar Öner (Isparta)
18) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
19) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
20) Engin Altay (Sinop)
21) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
23) Yıldıray Sapan (Antalya)
24) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
25) Gürkut Acar (Antalya)
26) Hasan Ören (Manisa)
27) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
28) Birgül Ayman Güler (İzmir)
29) Ali Özgündüz (İstanbul)
30) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
Gerekçe özeti:
ÖSYM'de yapılan sınavlarda çeşitli
usulsüzlükler olduğundan ve bundan dolayı da 2010 yılındaki
KPSS sınavındaki usulsüzlükten dolayı o zamanki başkan
Sayın Ünal Yarımağan suçlanarak istifa etmesi
sağlanmıştır. Atanan Başkan Ali Demir döneminde ise
usulsüzlükler ve skandallar artarak devam etmiştir. Ancak öyle ilginç
şeyler yaşanıyor ki soruların sızdırılması
toplumda sanki normalmiş gibi kanıksanmaya başladı. Önceki
başkan istifa etmeye zorlanırken yerine atanmış olan
Başkanı korumak için devletin zirvesi kefil olduğunu dile
getirmişti.
2010 yılındaki KPSS sınavında 350
kişiye soruların verildiği ve bunların sorulan tüm
soruları yaptıkları görülmüştür. Bunun sorumlusu olarak da
Sayın Başkan Ünal Yarımağan gösterilmiş ve her
şerefli insan gibi o da istifasını vermiştir. Daha sonra
yapılan sınavlarda defalarca aynı şekilde usulsüzlükler
oldu ancak hiçbir zaman yetkililer tarafından istifası istenmeyen
Başkan Ali Demir, toplumla alay edercesine Şifre var ama kopya yok.
diyerek dalga geçmiştir.
2010 yılında Ünal Yarımağan
zamanında KPSS'de 360'ı aşkın aday eğitim bilimleri
testinde 120'de 120 doğru yaptı. Açık öğretim
sınavında bir astsubayın üzerinde tüm soruların
cevaplarının çıkması üzerine Sayın Ünal
Yarımağan istifa etti. 2010 Tıpta Uzmanlık
sınavında 4 sorunun yanlış olduğu ileri sürüldü. Dava
Danıştaya kadar uzarken ÖSYM bir buçuk yıl sonra soruların
yanlış olduğunu kabul etti. YGS'de şifre skandalı
patlak verdi. Ali Demir, önce reddetti, sonra Şifre var, kopya yok.
dedi. Bazı adayların puanları yanlış hesaplandı.
Diyarbakır'da YGS'ye giren 4 öğrencinin cevap anahtarları
kayboldu. 2011 ALES sınavında İzmir'deki bir okulda sorular
eksik çıktı. 2011
yurtdışı yüksek öğrenim diploma denkliği için seviye
tespit sınavında tıp doktorluğu ikinci aşama
kitapçığındaki 100 sorudan 75 tanesi önceki yılın
sorularıyla aynı çıktı. 2011 KPSS'de ikinci oturum devam
ederken sabah sorulan sorular internete düştü. 2012 LYS
puanlarının yanlış hesaplandığı iddia
edildi.
Ayrıca diğer kurumların
yaptıkları birçok sınavda, örneğin; Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının açtığı
sınavlarda, polis alımlarında, astsubay sınavlarında
birçok usulsüzlüklerin olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak
yukarıda da belirtildiği gibi bunlarla ilgili yetkililer
hakkında hiçbir işlem yapılmazken tam tersine normalmiş
gibi, yetkililerin zırh içine alındıkları görülmüştür.
2010 yılında yapılan KPSS
sınavındaki usulsüzlüklerde tek sorumlu o zamanki Başkan olan
Prof. Dr. Ünal Yarımağan ve ekibi gösterildi. Başkanın
istifasından sonra ekibini de yok etmeye uğraştılar ve bunu
da başardılar.
KPSS 2010 sınavındaki soruları kimlerin
sızdırdığı, nereden geldiği ve kime
verildiği asla açığa çıkarılmadı. ÖSYM, AKP
iktidarı öncesinde sadece Türkiye'de değil dünyada da en güvenilir
sınav merkezi olarak tanınıyordu. Burada, daha ileri gidersek
2010 yılından önceki yönetim kadrosundaki kişilerin de
çocuklarının nereleri kazandıkları görülebilir. Öyle ki bu
yöneticilerin çocuklarının çoğunun ikinci öğretimi veya
yüksek puan gerektirmeyen yerleri kazandıkları görülecektir. Yani
2010'dan önceki dönemde hatta 2006'dan önceki dönemlerdeki sınavlar ile
2010'dan sonraki sınavların neden
karşılaştırılması gerektiği de ortaya
çıkmış olur.
2010 KPSS sınavından sonra görev yapan
personelin, yönetim kurulu üyelerinin, daire başkanlarının hemen
hemen hepsi değiştirilmiştir. Bu değişiklikler
yapılırken özellikle iktidarın 17.2.2011/6114 sayılı
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda yapmış olduğu
düzenlemelerle, hiçbir eski personele yasal yollara başvurma hakkı
verilmemiş, bu hak ellerinden alınmıştır.
Özellikle, yeni kadrolar oluşturulurken ciddi bir
şekilde ayrım yapılmış; insanların,
yeteneklerine, bilgilerine, becerilerine göre değil mezheplerine göre
yerleştirmeler yapıldığı izlenimi ortaya
çıkmıştır. Tüm kurumlarda bunun
yapıldığı, açıkça ve cesurca
uygulanıldığı kanıksanmış bir gerçektir. Her
ne kadar yapılmıyor denilse de pratikte bu maalesef gerçek olan bir
olaydır.
Burada araştırılması 2010 KPSS
sınavındaki skandala neden olan kişilerin
bulunmasıdır. Sınavlardaki skandallar sonrası eski
başkan ve arkadaşları kurban edilirken, şimdiki başkan
neden onca skandallara rağmen görevinde kalmaya devam etmektedir? Neden
hiçbir yetkili daha önceki başkan için sarf ettikleri sözleri yeni
başkan içinde sarf etmemektedirler?
ÖSYM'de yaşanan bu skandalları ve personel
değişiminin araştırılması ve tüm gerçeklerin
kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Özellikle, soruları veren
kadroların hâlen kurum içinde olduğu bilinmekte ve görevlerine devam
ettikleri düşünülmektedir. Burada 2010 KPSS sınavındaki
skandalların neden ve nasıl olduğu çok ciddi olarak
araştırılmalıdır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler, gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi
parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday
olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin
yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını
İnceleme komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 26 Ocak 2015
Pazartesi günü saat 18.00e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
26/1/2015 tarihinde İspanyanın Barselona şehrinde düzenlenecek
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Ekonomik ve Mali Konular, Sosyal
İşler ve Eğitim Komitesi toplantısına ve Komite
toplantısı kapsamında gerçekleştirilecek Akdeniz İçin
Birlik Sekretaryasıyla görüşmelere Komite üyelerine ilaveten
AİBPA Türkiye delegasyonunun diğer üyelerinin de
katılmalarına ilişkin tezkeresi (3/1686)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Ekonomik
ve Mali Konular, Sosyal İşler ve Eğitim Komitesi
toplantısı 26 Ocak 2015 tarihinde İspanya'nın Barselona
şehrinde düzenlenecektir. Komite üyelerine ilaveten, AİBPA Türkiye
delegasyonunun diğer üyelerinin Komite toplantısı kapsamında
gerçekleştirilecek Akdeniz İçin Birlik sekretaryasıyla
görüşmelere ve Komite toplantısına katılmaları hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Özbekistan Cumhuriyeti Ali Meclisi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
arasında parlamentolar arası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin tezkeresi (3/1687)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 4üncü maddesi uyarınca, Özbekistan Cumhuriyeti Âli Meclisi ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolar arası dostluk
grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
648 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 7nci sırasına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; (9/8)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 14/1/2015
tarihinde dağıtılan 681 sıra sayılı Raporunun
gündemin Meclis Soruşturması Raporları kısmına
alınmasına ve rapor üzerindeki görüşmelerin Genel Kurulun 20
Ocak 2015 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve
görüşmelerin tamamlanmasına kadar Genel Kurulun
çalışmalarına devam etmesine; Genel Kurulun 21 Ocak 2015
Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine
ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 19/1/2015 Pazartesi günü
yaptığı toplantıda aşağıda önerilerin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa
Elitaş Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Oktay Vural İdris
Baluken
Milliyetçi Hareket
Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 648
sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 7nci sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül etmesi,
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonunun 14/1/2015 tarihinde dağıtılan 681 sıra
sayılı Raporunun, gündemin Meclis Soruşturması
Raporları kısmına alınması ve rapor üzerindeki
görüşmelerin Genel Kurulun 20/1/2015 Salı günkü birleşiminde
yapılması ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar Genel
Kurulun çalışmalarına devam etmesi,
Genel Kurulun 21/1/2015 Çarşamba günkü
birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, (2/248) esas
numaralı 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere
Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/229)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/248) esas numaralı Kanun Teklifimin İç
Tüzükün 37nci maddesine göre kırkbeş gün içerisinde ilgili
komisyonda görüşülmemesinden dolayı doğrudan gündeme
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Bülent Tezcan
Aydın
BAŞKAN Teklif sahibi olarak Sayın Bülent
Tezcana söz vereceğim, Aydın Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her
yıl, özellikle doğal afetler nedeniyle çiftçilerimiz çok ciddi, büyük
zararlarla karşı karşıya kalmakta; bunu hepimiz biliyoruz.
Daha bu yıl sonunda Aydında, özellikle aşırı
yağışlardan kaynaklı, Söke, Germencik, İncirliova,
Koçarlı gibi Menderes Ovasındaki birçok çiftçimiz ciddi ve önemli
ölçüde zarar gördü. Bu, sadece Aydına mahsus değil. Bakın, son
dönemdeki aşırı yağış, kar veya don gibi
doğal afetler nedeniyle Muğlada, Antalyada, Edirnede, Manisada,
Sakaryada ve birçok bölgemizde çiftçiler ciddi ve önemli ölçüde zararla
karşı karşıya kalıyorlar.
Şimdi, bizim bir
yasamız var, 2090 sayılı Yasa. Bu yasa diyor ki: Çiftçiler
doğal afet nedeniyle zarar görürlerse mal varlıklarının
yüzde 40ını kaybetmeleri hâlinde bunlara yardım
yapılır, bu, tazmin edilir. Değerli arkadaşlar, bu kanun
çiftçilerin mağduriyetini önlemeye yetmiyor. Bu nedenle 2090
sayılı Yasada değişiklik teklifi yapıyoruz. Neyi
değiştirmek istiyoruz? Bakın, bir kere çok temel bir problem
var. Çiftçinin sel nedeniyle, aşırı yağış
nedeniyle mahsulünün tamamını sel almış, gitmiş. Ama
kanun diyor ki: Mahsulünün tamamını sel alsa dahi, çiftçinin evine
bakarım, traktörüne bakarım, gayrimenkulünün miktarına
bakarım. Toplam mal varlığını hesap ederim. Bunun
yüzde 40ı olmuş ise ancak tazminat öderim.
Değerli
arkadaşlar, zaten tarımda yaşanan sıkıntı
nedeniyle yaptığı masrafın
karşılığını alamayan çiftçi, bir de mahsulünün bu
şekliyle zarar görmesi hâlinde hiçbir zaman tazminat alamamakla
karşı karşıya. Onun için diyoruz ki mahsulünün yüzde
40ı zarara uğramışsa bunlara da afet kapsamında tazminat
ödensin ve aşırı yağışlardan kaynaklanan bu
zararları tazminat kapsamına alalım.
Yıllardır Türk
çiftçisi afetlerle ilgili bu sıkıntısını ifade ediyor,
dört gözle Devlet görevlileri gelsin, zararımızı hesap etsin,
belki yaramıza merhem olur. diye bekliyor ama ne yazık ki bu konuda
yaraya merhem olacak bir adım atılmıyor. Onun için bu kanun
teklifini 37nci maddeye göre indirdik.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepiniz
bulunduğu bölgede size oy verip Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderen
çiftçi kardeşlerimize karşı sorumlusunuz, hepimiz sorumluyuz. O
yüzden, gelin, bu kanunu birlikte görüşelim ve tazminatla ilgili
yıllardan bu yana devam eden bu problemi çözelim.
Bakın, biraz sonra burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Meclis soruşturması komisyonu raporunu
görüşeceğiz. Değerli arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki 60
liralık bir cep telefonu çalan çocuğu mahkeme önüne çıkarıp
yargılıyoruz. 60 liralık cep telefonu çalan çocuğun
yargılandığı bir Türkiyede 60 milyon lira rüşvet
aldığı iddia edilen birisinin şu veya bu sebeple
yargılanmaması düşünülemez. Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün
ciddi bir sınavla karşı karşıyadır. Burada biz
şu sorunun cevabını vereceğiz: Suç işleme imtiyazı
tanıyacak mıyız, tanımayacak mıyız? Eğer suç
işlediği iddia edilen kişiler muktedir kişilerse Meclis
kararıyla bunları muteber kişiler hâline getireceğiz mi,
getirmeyeceğiz mi? Bugün yapacağımız oylamada eğer
Yüce Divan yolunu açmazsak, Türkiyede muktedirlerin suç işleme
imtiyazı olduğunu tescil etmiş oluruz, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu kararıyla bir suç oligarşisinin
varlığını tescil etmiş olur. O yüzden, Millet Meclisi
olarak suç oligarşisine teslim olacak mıyız, olmayacak
mıyız; yapacağımız oylama budur.
Bakın, bir siyasi etik yasası gündemde şu
anda. Eğer bugün Yüce Divan yolunu kapatırsak burada siyasi etik
yasasını görüşme ehliyetini de kaybetmiş oluruz.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tezcan.
Tüzüke göre bir milletvekilimizin daha konuşması
gerekiyor. Bu konuda Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt
konuşacak.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Aydın Milletvekilimiz Sayın Bülent
Tezcanın çiftçilerle ilgili vermiş olduğu kanun teklifi üzerine
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Bülent Bey zaten
anlattı, çiftçiler çok mağdur. Ancak, şunu söyleyeyim:
Türkiye'nin yüzde 27si köylü. Bu köylüye AKP Hükûmeti nedense hep zulmediyor
ve çektiriyor. Şimdi söyleyeceğim, neden: Çünkü şu anda köyden
şehre korkunç bir göç var. Köylü mağdur. Gayrimenkullerini bankalar
teminat kabul etmiyor, bankalar kredi vermiyor. Bankalar kredi vermediği
gibi, alan adam da şu anda, alan vatandaş da şu anda
perişan. Niye biliyor musunuz? Bunu dikkatinize sunuyorum, Faizsiz
erteleme yapıyoruz. diyorlar, bakın, Faizsiz erteleme
yapıyoruz. diyorlar, yüksek faizle erteleme yapılıyor. Bu
yüksek faizle ertelemeyi niye yapıyorsunuz, hani siz faize
karşıydınız? Köylüyü faizle ezmeye hakkınız
yoktur. Lütfen faizleri kaldırın, faizsiz olarak erteleyin.
2014teki doludan dolayı afet kapsamına giren
tarlalarda yüzde 65 zarar oldu. Bugün beni Ardahandan aradılar. Yüzde 65
zararı devletin ödemesi lazım, ödemedi. Tarım sigortası
yaptırın. diyorlar. Arkadaşlar, tarım sigortasında 40
dekara 3,5 milyar para istiyorlar. Köylü bunu ödeyemiyor. Yahu, şimdi,
Anadoluda olsun, Türkiyenin neresinde olursa olsun köylüyü perişan ettiniz.
Yani, afet kapsamına bile on yıldır bunu almıyorsunuz.
Böyle bir şey olabilir mi?
Değerli arkadaşlar, bakın, şu anda
yem bitkilerinin ödenmesi lazım. Biliyorsunuz, Türkiyenin her
tarafında kar kış var. Özellikle Doğu Anadoluda çok
şiddetli soğuklar, çok şiddetli don var ve bu nedenle insanlar
hayvanlarını besleyemiyorlar. Yem bitkileri parasını
alsalar yem alacak, saman alacak, hayvanını besleyecek. Şu anda
saman fiyatları -ben buraya samanı getirdiğim zaman
kızıyorsunuz- çıkmaya başladı. Niye? Vatandaş
alamıyor, alamadığı zaman da hayvanı orada aç
kalıyor. Saman fiyatları arttı. Saman fiyatları
arttığı için de şimdi millet alamıyor. Burada sizden
istirham ediyorum, yem bitkileri parası bir an evvel ödenirse insanlar
hayvanlarına otunu, samanını alır yedirir ve bahara
çıkartır. Aksi takdirde, hakikaten çiftçilerimiz çok zor durumda
arkadaşlar.
Bizim arıcılık var biliyorsunuz.
Arıcılık Başkanıyla da görüştüm.
Arıcılıkla ilgili teşvikler ve para ödenmesi lazımken
il birliklerine, ödenmiyor. Tarım Bakanlığı nedense bu
kanunu da bir türlü Meclise getirmedi. Getirdiği zaman, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz destek vereceğiz, bir an evvel
arıcıların kanunu da çıksın değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, burada, bir milletvekili,
daha önce, biliyorsunuz, Sayın Babuşcu, cumhuriyeti yok sayar
şekilde bir açıklama yaptı ama ne yazık ki ne Başbakan
ne bir bakan ne de grup başkan vekilleri, hiç kimse bu Sayın
Babuşçuya bir şey söylemedi, söylemediği gibi de destek verir
şekilde bir anlayış içerisine girdiler. Ben şunu
söylüyorum: Zekâ kontrolünü edemeyen Babuşcu şunu bilsin ki
cumhuriyetle uğraşmasın, cumhuriyetle uğraşanlara,
kimseye biz pabuç bırakmayız. Biz gideriz gençler gelir nöbete,
rüzgâr estirmeyiz cumhuriyete. Bunu bilmenizi istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu anlamda, cumhuriyete kimse dil uzatmasın,
cumhuriyetin efendisi olan köylülere sahip çıkalım.
Bugün, Hanaktan, Damaldan, Posoftan,
Çıldırdan, Ardahandan beni arıyorlar, Karstan arıyorlar,
Aydından arıyorlar, İzmirden, her yerden arıyorlar.
Çiftçi perişan, narenciye üreten perişan, domates üreten
perişan, herkes perişan. Türkiyeyi tamamen dışarıya
bağladınız, tamamen dışarıya bağlandı.
Düşünebiliyor musunuz, Arjantinden et geliyor arkadaşlar.
Hayvancılık dibe vurdu. AKP Hükûmeti, 100 milyar dolara yakın,
on iki yılda tarıma ödeme yapmış, 100 milyar dolara
yakın.
Arkadaşlar, bu paranın yarısını
bizim çiftçimize versek, inanın, samimi söylüyorum, bizim çiftçimiz daha
çok kazanacaktır ve hiçbir şeyi de dışarıdan ithal
etmeyeceğiz.
Herkes biliyor ki AKP Hükûmeti köylünün
düşmanıdır ama bu seçimde köylü AKPye ders verecek, Cumhuriyet
Halk Partisini iktidara getirecek diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Lütfen, bize güvenin. Biz, konuşma devam ederken, 2
kâtip üyeye saydırdık, sayılar eşitti.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hocam size güvenmiyor.
BAŞKAN Sizi dinlemiyorum.
Sayılar eşitti ama şöyle bir karara
vardık, El kaldırmaya göre oy vereceğiz. dedik, maalesef,
böyle bir sonuç çıktı.
Sayın Halaçoğlu,
sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, 20 Ocak 1990 Bakü katliamının
25inci yıl dönümüne ve MHP Grubu olarak, Karabağın yeniden Azerbaycana
bağlanmasını, bağımsız Azerbaycanın sonsuza
kadar yaşamasını dilediklerine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ermenilerin artan toprak
taleplerine karşı Azerbaycan halkı, tepki göstermiş ve buna
karşılık Sovyet ordusu, tankları eşliğinde,
sözde, Ermenileri korumak adına 19-20 Ocak 1990da Baküye girmiştir.
Kendilerine karşı duran kadın ve erkeklerden 143 kişi,
Sovyet tankları altında ezilmiştir. Bu hunharca yapılan
katliam, Azerbaycanda kara ocak veya kara cumartesi olarak
adlandırılmaktadır. Bu katliam, aslında Azerbaycanın
bağımsızlığının yolunu
açmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına kardeş Azerbaycan Türklerine kara ocak
dolayısıyla başsağlığı diliyor,
şehitlerimize rahmet niyaz ediyoruz.
Böyle olayların bir
daha yaşanmaması, Karabağın yeniden Azerbaycana
bağlanması, bağımsız Azerbaycanın sonsuza kadar
yaşamasını grubumuz adına yüce Allahtan diliyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin Meclis
soruşturması raporları kısmına geçiyoruz.
Bu kısma alınan, Isparta Milletvekili Süreyya
Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin, Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın İrana
Altın İhracata İşlerinde İmtiyaz Sağladığı,
Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak İstendiği İddia Edilen
1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve İdari Soruşturmaları
Engelleyerek Altının Dubaiye Çıkışını
Sağlamaya Çalıştığı ve Bu Eylemlerin
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk
Ceza Kanununun 204 Ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Eski Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Göz Altına Alınan Bazı
Şüphelilerin Ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma
Yapılmasını Sağladığı, Bu Şahsın
Faaliyetiyle İlgili Basında Haber Yapılmasının
Önlenmesi İçin Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza
Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün
Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri
Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler Karşılığında
Kişiye Özel İmtiyazlı İmar Planlarını
Onaylattıkları, İmar Planlarına Aykırı Olarak
Yapılan Bazı Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve
Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini Sağladıkları ve Bu
Eylemlerin Bir Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu
Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği,
Ayrıca Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İçtüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu üzerinde görüşmelere
başlıyoruz.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma
Yapılmasını Sağladığı, Bu Şahsın
Faaliyetiyle İlgili Basında Haber Yapılmasının
Önlenmesi İçin Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza
Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün
Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri
Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler Karşılığında
Kişiye Özel İmtiyazlı İmar Planlarını Onaylattıkları,
İmar Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı
Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca
Geçmelerini Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir
Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun
Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği, Ayrıca
Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (X)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika Akif Bey.
Meclis Soruşturması Komisyonunun 681 sıra
sayılı Raporu 14 Ocak 2015 tarihinde sayın üyelere
dağıtılmış ve ilgili bakanlara gönderilmiştir.
Buyurun Sayın Çebi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun sunumunu eksik
yaptığına ve gizli oylamanın sağlıklı bir
şekilde yapılması için Başkanlık Divanının
gerekli önlemleri almasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 eski sayın bakanla
ilgili Meclis Soruşturması Komisyonunun düzenlemiş olduğu
rapor uyarınca ve milletvekillerinin vermiş olduğu Yüce Divana
sevk önergeleri uyarınca görüşmelere başlıyoruz. Ancak,
Sayın Başkan, iki konuyu dikkatinize sunmak istiyorum.
Birincisi: Siz gündemi özetleyen bir bildirimde
bulundunuz. Meclis soruşturması komisyonu kurulmasına esas
teşkil eden Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin
imzalamış olduğu önerge ile sizin açıklamanızı
karşılaştırdım. Siz 3 eski sayın bakanla ilgili
olarak iddiaları ortaya koyarken bir şahıstan sağlanan
menfaat iddiasını ileri sürdünüz. Bu şahsın kim
olduğu Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin Meclis
soruşturması komisyonu açılması yönündeki önergelerinde
mevcut, yazılı; Rıza Sarraf. Acaba bu ismi Genel Kurulun bilgisine
neden sunmadınız, merak ettim. Sunumunuz eksiktir, İç Tüzüke
aykırıdır. Eğer, iddia, falan kişiden -isim
belirtilerek- bir menfaat sağlandığı yönünde ise
Başkanlık makamına düşen görev, bu iddiayı
açıklıkla Genel Kurulun bilgisine sunmaktır. Burada sizin Genel
Kurula yapmış olduğunuz sunumun Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporunun eksik olarak yansıtılması gibi bir sonucu
olduğu açıktır. O nedenle, ben, sunumunuzu
tekrarlamanızı, iddiayı açık seçik bir şekilde Genel
Kurulun bilgisine sunmanızı talep ediyorum.
İkinci söyleyeceğim konu şudur: Bugün
görüşmeleri yapacağız, önergeler okunacak, 6 milletvekili
görüşlerini ifade edecek, eski sayın bakanlar dilerlerse savunma
haklarını kullanacaklar, sonuçta oylamaya geçeceğiz. Oylama,
hepinizin bildiği gibi, İç Tüzüke göre gizli olarak
yapılacaktır.
Ben İç Tüzükün gizli oylamayla ilgili maddesini
okuyup bilginize sunmak istiyorum. Madde 148, başlık Gizli oylama
usulü, madde şöyle diyor: Milletvekillerine, beyaz, yeşil ve
kırmızı renkte üç yuvarlak birden verilir. Bunlardan oy olarak
kullanılacak yuvarlak, bunun için gösterilen kutuya atılır. Diğer
iki yuvarlak ayrıca belirtilen yere bırakılır. Bugüne
kadarki uygulamada söz konusu yuvarlaklar yani oy olarak tercih edilen
yuvarlağın zarfa konulup kutuya atılmasından sonra kalan 2
yuvarlak oy kabininde bırakılmaktadır. Oylamanın
gizliliğine riayet ve oylamanın selameti açısından ben
İç Tüzükün bu hükmünün Sayın Başkan tarafından Genel
Kurulun bilgisine bir kez daha sunulmasını ve kullanılmayan 2
yuvarlağın kabinlerde bırakılması konusunda
Başkanlık Divanının gerekli önlemi almasını talep
ediyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çebi.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Ben sunumumu dediğiniz,
belirttiğiniz gibi yaptım. Yalnız, konuya ilişkin önergede
de aynı şekilde, isim belirtilmiyor. Bu önergeye uygun olarak Meclis
soruşturması açılması konusunda gündeme geçtim. Bunu
bilgilerinize sunuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, önerge
Yanlış mı okuyorum? Şu Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun, bakın
BAŞKAN Bastırılıp
dağıtılan önergede, bakın, önergenin kapağında
Sayın Çebi. İsterseniz buradan okuyayım, aynı şeyi
okumuş olacağım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
ÜNAL KACIR (İstanbul) Aynı şeyi tekrar
okumanın manası var mı?
BAŞKAN Bastırılarak
dağıtılan önergenin ön kapağındaki gibi okudum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, şu an önümde olan, 681 sıra sayılı
BAŞKAN İç kapağında olacak
herhâlde.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Komisyon Raporunun hemen 1inci, 2nci, 3üncü, 4üncü, 5inci
sayfalarında bu içeriğin ne olduğu çok açık bir
şekilde yazılı. Meclis soruşturması önergesini -(9/8)
sayılı Önerge- Sayın Süreyya Sadi Bilgiçin imzasından
başlayarak yeterli sayıda veya gerekli sayıda Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekilinin imzasının olduğu önergeyi
okudum ben şu an. Bu içerikte adı geçen kişinin, kendisinden
menfaat sağlandığı iddia edilen kişinin ismi açık
bir şekilde yazılıdır efendim.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Çebi, burada yok;
şu raporun iç kapağına bakarsanız burada da yok. Biz özet
olarak böyle okuduk.
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, ben hangi sayfada olduğunu ifade ettim Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, ben bu özeti okudum Sayın
Çebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Soyadım Hamzaçebi Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Soyadımın da Hamzaçebi olduğunu ifade edeyim size.
BAŞKAN Özür dilerim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, raporu konuşuyoruz biz, önergeyi konuşmuyoruz ki.
BAŞKAN Tamam.
Sayın Vural, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Raporun
başlığını konuşuyoruz biz.
BAŞKAN Sayın Elitaş, lütfen
Sayın Vural, buyurun.
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, annesinin
vefatı nedeniyle Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan Genel Kurulda
bulunamadığından (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun oylamasının ertelenmesi
gerektiğini düşündüklerine ve gizli oylamanın
sağlıklı bir şekilde yapılması için
Başkanlık Divanının gerekli önlemleri almasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, çok önemli, tarihî ve
vicdanı bir oylamanın ve görüşmenin arifesindeyiz. 5 Mayıs
2014 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin verdiği
Meclis soruşturması önergesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından 453 oyla kabul edilmiştir. Umarım, o gün bu
soruşturma önergesine kabul oyu veren oylar doğrultusunda, aynı
şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi hareket edecektir.
Bugün görüşmeyle ilgili karar aldık ama bir
hususu ifade etmek istiyorum. Öncelikle, bugün Meclis soruşturması
önergesine konu olan ve Yüce Divan oylamasında bulunulacak eski Ekonomi
Bakanı Sayın Zafer Çağlayanın annesi vefat etmiştir,
Allahtan rahmet diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu oylamanın
bugün yapılmaması hususundaki görüşümüzü Adalet ve Kalkınma
Partisine bildirdik ama kendileri herhangi bir mahzur
olmadığını ifade ettiler. Dolayısıyla, böyle bir
günde bu oylamanın yapılması konusunda bir araya gelmiş
bulunmaktayız.
Bunun
dışında, bu oylama çok önemli. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Sayın Yusuf Halaçoğluyla birlikte
verdiğimiz bir başvurumuz var. Bu başvuru doğrultusunda, bu
oylamanın gizli bir şekilde yapılması, özellikle kabinlere
girişte sadece oy kullanacak kimselerin çağrılması,
oylamadan sonra bu pulların terk edilmesi ve İç Tüzüke göre
bırakılması gereken yere atılarak daha sonra bu
oyların da sayılması gerektiğine ilişkin bir
müracaatımız oldu. Meclis Başkanlığımız, bu
konuda, zatıalinizin oturumu yöneteceğini ve bu konudaki
müracaatımızdan haberdar edildiğinizi ifade etti.
Dolayısıyla, görüşmelerden sonra oylama sırasında
bunlarla ilgili tedbirleri almak suretiyle herhangi bir
yığılmaya ve milletvekillerinin iradesi hakkında
farklı bir düşünceye sahip olacak bir uygulamaya izin verilmemesi
hususuna özellikle zatıalinizin önem vermesini istirham ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim
Sayın Vural.
Evet, gizli oylamayla yapılacak
oylamalar. O aşamaya gelindiği zaman, sizin de belirttiğiniz
gibi gerekli itiraz ve ihtarlarda bulunacağız ve oylamanın
sağlıklı bir şekilde yapılması için elimizden
gelen her türlü şeyi yapacağız.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp Yapılmadığının
Araştırılması İçin Talimat Verdiği, Bu
Şahsın Usulsüzlükleri Hakkında Basında Çıkacak
Haberlerin Engellenmesi İçin Girişimde Bulunduğu ve Bu
Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255, 252 ve 285inci Maddelerine
Uyduğu İddiasıyla İçişleri Eski Bakanı Muammer
Güler; Bazı Maddi Menfaatler Karşılığında Bir
Şahsın Turizm Belgeli Bir Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına
Vize Alınması İşleri İçin Aracılık
Ettiği, Bu Şahısla İlgili Bir Soruşturma Olup
Olmadığı Yönünde İlgili Kurum ve Kuruluşlarda
Araştırma Yapılmasını Sağladığı,
Bu Şahsın Faaliyetiyle İlgili Basında Haber
Yapılmasının Önlenmesi İçin Girişimlerde Bulunduğu
ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu
İddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen
Bağış ile Bir Suç Örgütünün Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine
Sağlanan ve Miktar ve Değeri Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler
Karşılığında Kişiye Özel İmtiyazlı
İmar Planlarını Onaylattıkları, İmar
Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı Projelerin
Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini
Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir Kısmının
Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda
Gerçekleştirildiği, Ayrıca Bakanlıktan İş Alan
Bazı Şirketlerin Yemek İşlerinin
Yakınlarının Ortağı Olduğu Şirketlere Verilmesi
İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve
257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Çevre ve Şehircilik
Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Anayasanın
100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis
Soruşturması Açılmasına İlişkin Önergesi ve
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN - Rapor üzerindeki
görüşmelerde Komisyona, şahısları adına 6
milletvekiline ve haklarında soruşturma açılması istenen
eski bakanlara söz verilecektir.
Konuşma süreleri Komisyon için
yirmi dakika, şahısları adına söz alan milletvekilleri için
onar dakikadır. Son söz, hakkında soruşturma açılması
istenen eski bakanlara ait olup süresi sınırsızdır.
Rapor üzerinde söz alan sayın
milletvekillerinin isimlerini okuyorum
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, Komisyon Başkanı
yok mu? BAŞKAN Bunu bilemem.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yani bu kadar
önemli bir Komisyonun Başkanının burada bulunmaması çok
manidar, rapora güvenmiyor demek ki.
BAŞKAN - Komisyon adına,
Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç konuşacak Komisyon
Başkan Vekili olarak.
Şahısları adına,
Konya Milletvekili Sayın Mustafa Akış, Muğla Milletvekili
Sayın Ömer Süha Aldan, Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal, Batman
Milletvekili Sayın Bengi Yıldız, İstanbul Milletvekili
Sayın Ali Özgündüz, Denizli Milletvekili Sayın Bilal Uçar
konuşacaktır.
Şimdi, ilk söz, Komisyon adına
Komisyon Başkan Vekili olarak Bartın Milletvekili Sayın
Yılmaz Tunça aittir.
Süreniz yirmi
dakikadır.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(9/8) ESAS NUMARALI
MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 681 sıra sayılı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu hakkında Komisyon adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
E)
Çeşitli İşler
-
Gösteri ve Protestolar
1.-
681 sıra sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu
Raporu'nun (9/8) görüşmeleri sırasında İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes'in "Hırsızlık yapan
kızım Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım. Hz
Muhammed" yazılı pankart açması
(İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes "Hırsızlık yapan kızım
Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım. Hz Muhammed"
yazılı pankartı kaldırdı)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76
Milletvekilinin; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın İrana
Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma
Yapılmasını Sağladığı, Bu Şahsın
Faaliyetiyle İlgili Basında Haber Yapılmasının
Önlenmesi İçin Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza
Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün
Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri
Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler Karşılığında
Kişiye Özel İmtiyazlı İmar Planlarını
Onaylattıkları, İmar Planlarına Aykırı Olarak
Yapılan Bazı Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve
Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini Sağladıkları ve Bu
Eylemlerin Bir Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu
Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği,
Ayrıca Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
(9/8) ESAS NUMARALI
MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Devamla) 77 AK PARTİli milletvekilinin vermiş
olduğu soruşma önergesinin kabul edilmesiyle kurulan Meclis
Soruşturma Komisyonumuz, Anayasanın 100üncü, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 107nci ve 113üncü maddeleri gereğince ek
süreyi de kullanarak çalışmalarını tamamlamış ve
raporunu Meclis Başkanlığına sunmuştur.
Değerli
milletvekilleri, Komisyonun çalışmalarıyla ilgili olarak
bazı hususlar Komisyon çalışmaları süresi içerisinde kamuoyuna
yanlış aktarılmaya çalışıldı, bunlarla
ilgili birkaç hususta açıklama yapmak istiyorum.
Bunlardan bir tanesi dizi
pusulası meselesi; kamuoyunda çok tartışıldı. Bu,
aslında hukuki bir konuydu. Yerel mahkemelerden bir üst mahkemeye
dosyalar, aramızda savcılık, hâkimlik yapan milletvekillerimiz
var, dizi pusulasına bağlanmadan gönderildiğinde o dosyanın
iade edildiğini çok iyi bilirler çünkü o dosyanın içerisindeki
belgelerin gönderilen makam tarafından neler olduğunun bilinmesi
lazım. Bu, niye önemlidir? İçerisindeki bir belgenin eksikliği
durumu yapılacak soruşturma açısından önemlidir. O nedenle
gereksiz bir tartışma yapıldı. Yüce Divana sevk durumunda
da -yine Meclisin yapacağı iş- dizi pusulasına
bağlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilir diyor Meclis
İçtüzüğümüz; 112 son fıkra açık.
Yine,
soruşturmanın gizliliğinin ihlaline yönelik birtakım
tavırlar gördük. İç Tüzük madde 110 Komisyon
çalışmaları gizlidir. Sadece komisyon üyesi milletvekilleri
katılabilir, diğer milletvekilleri komisyon çalışmalarına
katılamaz. diyor. Anayasa madde 100 son fıkra, İç Tüzük madde
113 Siyasi parti gruplarında Meclis soruşturmasıyla ilgili
görüşme yapılamaz. diyor. Ama, maalesef, muhalefet partisi Meclis
gruplarında sürekli Meclis soruşturması konusunu gündeme
alındı, bu konuda ifadeler kullanıldı. Tabii, Komisyon
çalışmalarıyla ilgili gizliliğin ihlal edildiği bu
noktada kamuoyuna yanlış bilgiler de aktarıldı, tutanaklar
farklı şekilde aktarıldı, hatta bizim kendi
konuşmalarımız, Meclis Soruşturma Komisyonunda yaptığımız
konuşmaların tutanakları İnternete aktarıldı,
burada bile konuştuğumuz cümlenin farklı bir paragrafın
altında yerleştirildiğine bizzat biz kendimiz şahit olduk.
Adli Tıp Raporu geldi. Adli Tıp Raporunun
montaja ilişkin rapor olduğu kamuoyuna sunulmaya
çalışıldı. Hâlbuki Adli Tıp Raporu tapeler ile CD
arasındaki cümlelerin uyup uymadığıyla ilgiliydi, yoksa o
CDdeki ses kaydının montaj olup olmadığına
ilişkin bir Adli Tıp Raporu yoktu. Buna ilişkin bazı
incelemeler TÜBİTAK tarafından yapıldı ve o dinlemelerle
ilgili TÜBİTAKın montaja ilişkin raporları da var ama
bizim Komisyonumuzu ilgilendiren bir durum burada söz konusu değil.
Değerli milletvekilleri, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının yürüttüğü
soruşturmadaki soruşturma önergesinde bahsedilen olaylarla ilgili
belgeleri ihbar olarak nitelendirdik. Yani burada fezleke olarak hep gündeme
geldi. Bu bir fezleke değildir, fezlekenin nasıl olduğunu
Anayasamız, İç Tüzükümüz belirlemiştir. Burada bizim
yaptığımız iş Anayasa 100deki bakanların
yargılanmasıyla ilgili bir yargısal faaliyet, Meclis
soruşturması konusu, milletvekillerinin
dokunulmazlığının kaldırılmasına
ilişkin fezlekeyle bunu birbirine karıştırmamak gerekir. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının belgelerini biz ihbar
olarak kabul ettik, delil araştırmasını da Komisyon olarak
kendimiz yaptık.
İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 2012de
başlattığı soruşturmayla ilgili olarak da normal bir
soruşturmada olmayacak derecede çok sayıda hukuka
aykırılığı tespit ettik. Bu tespitlerin büyük bölümü
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
takipsizlik kararında da mevcut. İstanbul'daki
soruşturmanın başlangıcına
baktığımızda 31 Ocak 2008 tarihli MASAK Raporuna
dayanılıyor. Hocam bir dinlerseniz, konuyu siz de öğrenmiş
olacaksınız.
Bu raporda Kara para aklama suçuna ilişkin somut
veri yok. denildiği hâlde aradan...
BAŞKAN Sayın konuşmacı, bir dakika.
Sayın Özkes, bir pankart açtınız,
basın mensupları da gördü, fotoğrafını da çekti.
Bakın, çok ciddi bir konu konuşuyoruz, sizin de hassas
davranmanızı rica ediyorum. Lütfen o pankartı
kaldırmanızı rica ediyorum, lütfen...
Buyurun Sayın Yılmaz.
(9/8) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Devamla)
İstanbuldaki soruşturmanın başlangıcına
baktığımızda, 31 Ocak 2008 tarihli MASAK Raporuna
dayanıldığı belirtiliyor. Bu MASAK raporuna bir
bakıyoruz, MASAK raporunda Kara para aklamaya ilişkin somut bir veri
yok. diyor. Yani, böyle dediği hâlde dört yıl sonraki bir
soruşturmaya dayanak yapılan bir rapordan bahsediyoruz. Yine, 2012 tarihli
MASAK Raporunda da kara para aklama suçuna ilişkin somut veri
olmadığı sonucuna varıldığı hâlde her iki
rapor da soruşturmaya esas alınıyor.
Soruşturma bu iki rapor ve üç ihbarla
başlıyor; 2009, 2010 ve en son 18 Temmuz 2012deki isimsiz ihbarlar.
Ancak, 18 Temmuzdan 13 Eylüle kadar savcılık hiçbir çalışma
yapmadan doğrudan iletişimin tespitine geçiyor. Yani, burada Ceza
Muhakemesi Kanunumuzun 135inci maddesine göre son çare kuralı
dediğimiz kuvvetli şüphe sebebinin varlığı hâlinde
başka suretle delil elde etme imkânının olmadığı
hâllerde iletişimin denetlenmesine geçileceğine dair hüküm ihlal
edilerek soruşturma doğrudan iletişimin denetlenmesiyle
başlıyor. Bu, bir kere Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 135inci
maddesine aykırı bir başlangıç.
İhbarlardan birinde uyuşturucu ticareti ve
PKKdan bahsedildiği hâlde, Terörle Mücadele Kanununun 10uncu maddesi
gereğince görevli savcılar durumdan haberdar edilmiyor.
İhbarlarla ilgili dikkat çeken önemli husus, şüphelilerle ilgili
olarak kullandıkları telefon numaralarına kadar her türlü
detayın bildirilmesidir. Bu durum, kolluk tarafından istihbari
dinlemeden elde edilen bilgilerin ve hukuka aykırı yollarla elde
edilen delillerin isimsiz ihbarlar yoluyla adli soruşturmada
kullanıldığını gösteriyor; oysa mevzuatımız
istihbari dinlemenin delil olarak kullanılmayacağını
açıkça yasaklıyor.
Soruşturma devam ederken 1 Ağustos 2013 tarihli
bir isimsiz ihbar daha var. Bu ihbarın içeriğinden ziyade dikkat
çekici husus, ihbarın yapıldığı IP adresinden 12
ayrı ihbar yapılmış olması yani burada çok sayıda
ihbar yollanan bir IP adresi hakkında savcılık Ya, bu IP adresi
kime aittir? diye hiçbir araştırma zahmetine dahi katlanmıyor.
İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17 Eylül
2012 tarihli iletişiminin tespit kararı var. Bu karara atıf
yapılarak alınan sonraki dinleme ve izleme kararlarında da
hukuka aykırılıklar birbirini izleyerek devam ediyor.
3 Ekim 2012 tarihli teknik takip kararı var.
Şüphelilerden birisi yurt dışından iki valizle gelecek,
içerisinde altın var, havaalanında iki kişiyle görüşecek,
işte, altın kaçakçılığı yapılacak.
şeklindeki bir ihbar üzerine teknik takip yapılıyor. Bu teknik
takipte de bu ihbarın asılsız olduğu çıkıyor
ortaya, uçaktan inen şahsın elinde valiz falan yok, eşiyle
birlikte görüşüp başka kişilerle de görüşmeden
ayrılıyor. Burada bu ihbar asılsız
çıktığı hâlde bu teknik takip mahkeme tarafından
onaylanıp dört hafta daha bunun üzerine teknik takip kararı
veriliyor.
13 Kasım 2012de alınan bir dinleme kararı
var. Kanunen yasak olmasına rağmen eşler arasındaki
görüşmeler dinleniyor ve bunlar imha edilmeden dosyaya konuluyor. İki
yıllık zaman diliminde tanıklıktan çekinme hakkı olan,
kaydedilmesi yasak görüşmeler de kayda alınıyor, dinlenmesi
yasak görüşmelerdeki görüşülen kişiler hakkında da dinleme
kararları alınarak hukuka aykırılıklar birbirini
izliyor. Hakkında dinleme kararı alınanlardan sadece 32
kişi şüpheli ancak 100den fazla kişi dinleniyor ve 300den
fazla telefon hakkında dinleme kararı veriliyor.
Yine, 9 Temmuz 2013 İstanbul 34. Sulh Ceza
Hâkimliğinin iletişimin denetlenmesine dair bir kararı var.
Karar 9 Temmuzda ama telefon dinlemesi kararı 4 Temmuzdan itibaren geçerli
olarak alınıyor. Bu şekilde, mahkeme kararı olmadan
dinlemeler dosyaya delil olarak konuluyor.
Yine, 10 Mayıs 2013 tarihli 26. Sulh Ceza
Mahkemesinin bir kararı var. Bu karar da 10 Mayısta veriliyor, süresi
10 Haziranda dolmasına rağmen -örgüt kapsamındaki suçlarda bir
aylık uzatma vardır- bir aylık uzatma 10 Haziranda
dolmasına rağmen 14 Hazirana kadar teknik takip yapılıyor.
Yani bu şekilde, süreyi aşan, geçmiş tarihe yönelik dinleme
kararları, izleme kararları var.
19 Nisan 2013te İstanbul 38. Sulh Ceza Mahkemesi
e-posta adresine şifre girilmek suretiyle inceleme kararı veriyor.
Bu, bizim hukukumuzda, hiçbir evrensel hukukta olmayan bir şey. Postada el
koyma CMK 129a göre yapılır ama burada e-posta şifresi
kırılarak polisler tarafından o e-postalara giriliyor. Yani
normalde, aslında, postalar hâkim tarafından açılır, burada
polis kendisi şifreyi kırarak gerekli incelemeyi yapıyor ve burada
Anayasanın 20 ve 22nci maddelerindeki hükümleri de ihlal ediyor. Tabii,
tüm bu hukuka aykırılıkların yanı sıra, dosyada,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
takipsizlik kararında da buna benzer birçok hukuka
aykırılık var. Bunları takipsizlik kararında
ayrıntılarıyla görebiliriz.
Anayasanın 38inci maddesi açık, Kanuna
aykırı olarak elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz.
diyor Anayasamız. Yine, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 217nci maddesinin
(2)nci fıkrası açık, Kanuna aykırı delillerle,
hukuka aykırı delillerle suçluluk ispat edilemez. diyor. Yine buna
benzer, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 206 ve 289uncu maddeleri var. Hukuka
aykırı delillerle suçluluğun ispat edilemeyeceğine
ilişkin en son Yüce Divan kararı da, hemen yakın, 2012de
verilen Anayasa Mahkemesi kararı da hukuka aykırı delillerle
mahkûmiyet kararı verilemeyeceğini ortaya koymuş durumda.
Komisyonumuz kendisine ulaştırılan
soruşturma evrakını bir ihbar mahiyetinde kabul etti
demiştim. Usule uygun delil araştırmasını Komisyon
kendisi yaptı ve Bakanlara soruşturma önergesinde isnat edilen
hususlarla ilgili maddi gerçeği sonuna kadar araştırdı ve
şu sonuca vardı: Şimdi, tek tek Bakanlara isnat edilen suçlar ve
bu suçlamalarla ilgili Yüce Divana sevk etmeme kararımızın
gerekçelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birincisi: Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili
Mehmet Zafer Çağlayan hakkında soruşturma önergesinde iki iddia
vardı. Birincisi, İrana altın ihracatı yapılması
işlerinde imtiyaz sağladığı iddiası. İrana
altın ihracatıyla ilgili olarak Halk Bankası üzerinden
yapılan işlemlerde kolaylık sağlandığı ve
yine bankacılık işlemlerinde uygulanan yasal komisyon
oranlarında indirim yapıldığı hususuna ilişkin
iddiaların doğru olmadığı bilirkişi
raporları ve Halkbank Teftiş Kurulu raporuyla tespit edilmiştir.
Kaldı ki tüm bu iddialarla ilgili olarak aynı gerekçelerle
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da takipsizlik
kararı vermiş, bu takipsizlik kararı İstanbul 6. Sulh Ceza
Hâkimliğinin kararıyla kesinleşmiştir. Bilirkişi
raporları, Halk Bankası Teftiş Kurulu Raporu ve
savcılığın kesinleşmiş takipsizlik kararı
hep birlikte değerlendirildiğinde bu iddiayla ilgili olarak
Sayın Çağlayanı İrana altın ihracatında imtiyaz
sağladığına ilişkin Yüce Divana sevk edecek bir delil
bulunamamıştır.
Sayın Çağlayanla ilgili ikinci iddia; Ganadan
kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla
ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek altının
Dubaiye çıkışını sağlamaya
çalıştığı iddiası. Geçen hafta da Gümrük eski
Bakanımızla ilgili aynı soruşturma önergesi tekrar verildi.
Ganadan gelip Dubaiye giden, İstanbulda yakıt ikmali yapan 1,5 ton
altın yüklü uçakla ilgili yapılan ihbarın ardından
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 2012de
soruşturma başlatıyor. Burada resmî belgede sahtecilik,
kaçakçılık ve rüşvet suçlarından yapılan
soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
veriliyor. Aynı fiille ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı da bu konuyu soruşturuyor, tabii
madde 270 gereğince tekrar kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar veriliyor. Bu nedenle Zafer Çağlayanın Ganadan gelip
İstanbulda yakıt ikmali yapan ve Dubaiye giden altın yüklü
uçakla ilgili olarak adli ve idari soruşturmaları engellediğine
ve altının Dubaiye çıkışını sağlamaya
çalıştığına ilişkin Komisyonumuzca hiçbir delil
elde edilememiştir, bunu muhalefete mensup arkadaşlarımız da
gördü. Bu olayla ilgili Bakırköy Cumhuriyet
Savcılığının yapmış olduğu
araştırmadaki bilirkişi raporlarıyla da bu olay
açıklığa kavuşmuştu, soruşturma önergesinde
belirtilen suçlamaların gerçekleşmediğine ilişkin kararımız
bu şekilde, Yüce Divana sevke dair bir delil elde edilemediğinden.
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili
Muammer Güler hakkında ise 3 iddia var. Soruşturma önergesinde
bahsedilen şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini
kullanma imtiyazı verdiği ve adı geçen şahıs için
koruma polisi görevlendirdiği iddiası. Bu şahısla birlikte
gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve
yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk
vatandaşlığına geçirilmesini sağladığı,
bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma
yapılıp yapılmadığının
araştırılması için talimat verdiği, bu
şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkan
haberlerin engellenmesi için girişimde bulunduğu iddiası. Tüm bu
fiillerle ilgili olarak Muammer Gülerin oğlu Barış Güler
hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
soruşturma yapılmış, soruşturmada delillerin hukuka
aykırı olarak toplandığı kanaatine
varılmış, suç işlemek için örgüt kurmak, rüşvet almak
ve vermek suçlarından kovuşturma yapılmasına yer
olmadığına karar verilmiştir. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararı itiraz üzerine İstanbul 6. Sulh
Ceza Hâkimliğinin kararıyla kesinleşmiştir. İddia
edilen eylemler doğrudan İçişleri
Bakanlığının görevleri arasında kabul edilecek
hususlar olmayıp Türk Ceza Kanununun 204üncü maddesinde tanımlanan
resmî belgede sahtecilik, 255inci maddesindeki nüfuz ticareti, 252nci
maddesindeki rüşvet ve 285inci maddesindeki gizliliğin ihlali
suçlarının yukarıda izah edildiği üzere, unsurları
itibarıyla oluşmasına vücut vermeyeceği gibi hukuka uygun
olarak elde edilen deliller muvacehesinde
kanıtlanamamıştır. Bu nedenlerle, İçişleri eski
Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Gülerin iddia edilen fiilleri
işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil elde
edilemediğinden Yüce Divana sevk edilmemesine karar verilmiştir.
Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış hakkında da 3 adet iddia
vardır. Bahsedilen şahsın, turizm belgeli bir otel kiralama
girişimi ile yakınlarına vize alınması işleri
için aracılık ettiği iddiası var ancak hep beraber
araştırdık muhalefete mensup arkadaşlarımızla, ne
bir otel kiralama girişimi var ne de bir vize başvurusu var. Bu
şahısla ilgili bir soruşturma olup olmadığı
yönünde ilgili kurum ve kuruluşlarda araştırma
yapılmasını sağladığı iddiası var ancak
buna ilişkin hiçbir delil yok. Bu şahsın faaliyetiyle ilgili
olarak basında haber yapılmasının önlenmesi için
girişimlerde bulunduğu iddiası var; buna dair de hiçbir
görüşme kaydı ve delil yok. İddia edilen fiillerin
gerçekleştiğine dair hiçbir somut delil elde edilemediğinden ve
bu fiillerin hiçbirinin Avrupa Birliği Bakanlığının
görev alanıyla ilgili olmaması nedeniyle görevinin ifasıyla
ilgili bir iş yapması veya yapmamasından söz
edilemeyeceğinden ortada suç yoktur sonucuna varılmış,
ayrıca zaten bu iddialarla ilgili olarak da İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar verilmiş ve bu karar
kesinleşmiştir. Bu nedenlerle Avrupa Birliği eski Bakanı,
İstanbul Milletvekili Egemen Bağışın iddia edilen
fiilleri işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil
elde edilemediğinden, Yüce Divana sevk edilmemesine karar
verilmiştir.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon
Milletvekili Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında ise 2 iddia var:
Birinci iddia, kişiye özel imtiyazlı imar planlarını
onaylatmak. İkincisi, imar planlarına aykırı olarak
yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yummak ve denetimlerden
sorumsuzca geçmelerini sağlamak.
Kamuoyunda 25 Aralık operasyonu olarak bilinen
Sayın Bayraktarın oğlunun şüphelileri arasında
bulunduğu dosyada bahsedilen konular soruşturulmuş, yapılan
soruşturma sonucunda suç işlendiğine dair hiçbir delil elde
edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30
Nisan 2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
da kesinleşmiştir. Komisyonumuz tarafından yapılan
soruşturma sonucunda da soruşturma önergesinde yazılı
fiillerin işlendiğine dair hiçbir delil elde edilemediğinden,
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktarın Yüce
Divana sevk edilmemesi yönünde kanaat oluşmuştur.
Değerli milletvekilleri, Komisyonumuz hukuk
çerçevesinde karar vermiştir. Komisyon üyeleri kararlarını
verirken belgelere, bilirkişi raporlarına,
savcılıkların kesinleşmiş takipsizlik kararlarına
dayanmıştır. Hiç kimse Komisyondan hukuka aykırı
delilleri baz alarak karar vermesini bekleyemez. Ceza Muhakemesi Kanunu
135inci madde gereğince, görüldüğü anda imha edilmesi gereken
bakanların oğluyla yaptığı konuşmalar, eşler
arasındaki konuşmalar, geçmişe yönelik dinleme kararları,
ileri tarihli dinleme kararları, aynı IP numarasından defalarca
atılan isimsiz ihbarlar, dinleme ve izleme kararlarının
ardından asılsız çıkan ihbarlara rağmen uzatma
kararları, tüm şüpheliler belirlendiği hâlde davanın
açılması için aylarca uygun gün beklenmesi, birbiriyle ilgisi olmayan
dosyalarla ilgili aynı gün operasyonlar yapılması, CMK
gereğince gizli yürütülmesi gereken soruşturmaların, arama ve el
koymaların âdeta canlı yayınlarla kamuoyuna
aktarılması; bunların kimse bize ceza hukukunun amacı olan
maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için
yapıldığını söyleyemez. Bir soruşturmada bu kadar
hukuka aykırı delil bir araya geliyorsa, Anayasa, ceza hukukunun
evrensel kuralları çiğneniyorsa burada bir yargısal faaliyet
değil, bir siyasi girişim vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
(9/8) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Devamla) Hukuk
kullanılmaktadır. Hukuk kullanılarak bir darbe girişimi söz
konusudur.
Bu duygu ve düşüncelerle Komisyonun raporunu
takdirlerinize sunuyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Efendim, muhalefet
partilerine mensup bir Komisyon üyesi olarak, sayın konuşmacı,
Komisyonun Başkan Vekili, iki yerde tarafımıza açık bir
sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Ne demiştir?
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Birinci konu şudur,
sözlerine ilk başlarken demiştir ki: Muhalefet partisinin
milletvekilleri herhangi bir konuda grup kararı alınamamasına
rağmen, bu konuda telkinde bulunulamamasına rağmen kendi
aralarında bu toplantıları yapmışlar, grup
toplantılarında Genel Başkanları da dâhil olmak üzere bu
açık hükmü ihlal etmişlerdir.
İkinci olarak da şunu söylemiştir: Biz
muhalefet şerhimizde Bakanlardan Egemen Bağışla ilgili
olarak bulgularımızı ortaya koymuş olmamıza
rağmen, kendisi, Egemen Bağışla ilgili hiçbir delil
bulunamamıştır, muhalefet partisinin Komisyon üyeleri de bu
delilleri bulamamışlardır. demiştir. Bu da açık bir
sataşmadır.
Zira, bizim raporumuzda bu bulgular yer almış
olmasına rağmen bizim raporla Komisyondaki işlemlerimiz
arasında çelişki olduğunu dile getirmiştir. Bu noktada hem
sataşmaya hem de çelişkiye bir cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, bu bir sataşma değil,
bir açıklama ama konunun önemine binaen iki dakikalık size söz
vereyim. Yalnız Komisyon adına size söz vereceğim, başka
Komisyon üyesi arkadaşlarınıza söz vermeyeceğim.
Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü'nün, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun (9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu üzerinde Komisyon adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii az önce, konuşmacı, muhalefet partisinin
Komisyondaki milletvekillerinin tümünü ilzam eder tarzda bir açıklamada
bulundu. Ben sadece kendi adıma olan kısmına cevap verebilirim,
diğerlerinin de cevap hakkı olduğu kanaatindeyim.
Tabii şunu söylemek lazım: Biz burada
Türkiye'nin gündemini meşgul eden ciddi bir Komisyon
çalışması ortaya koyduk ama bugün Komisyon
Başkanımızın burada olmaması bizim de dikkatimizden
kaçmadı. Komisyon Başkanımız neden burada değildir
onun da açıklanmaya ihtiyacı var.
Şimdi, efendim, biz hiçbir konuda İç Tüzükün
ya da Anayasanın açık hükümlerini ihlal eder bir çalışma
içerisine girmedik. Ne kendi Genel Başkanımızdan ne de siyasi
partimizin yönetici kadrolarından herhangi bir talimatla bu noktada
çalışma yapmadık. Bu Komisyonda görev alan muhalefet partisinin
milletvekilleri olarak hukukun gerekleri ve kendi vicdanımızla bir
karar aldık ve bunu da muhalefet şerhimizde ortaya koyduk. Ancak
şunu söylemekte açıklık hissediyorum, bunun da
anlaşılması lazım: Komisyonda 22 Aralıkta karar
almamız gerekirken bu kararın alınmaması ve Komisyonun 5
Ocağa ertelenmesi noktasında neler olmuştur, ne toplantılar
yapılmıştır, hangi konuda çalışmalar ortaya
konulmuştur, bunların açıklanması daha önemlidir diye
düşünüyorum.
Devamında Egemen Bağışla
alakalı olarak Sayın Komisyonun Başkan Vekili dedi ki: Elbette
Egemen Bağışla ilgili bir delil bulunamadı ve buna da
Komisyon üyeleri şahittir. Hayır, biz, CMKnın 170inci
maddesinde yeterli şüpheyi taşıyan 4 bakanla da ilgili
tespitlerimizi ortaya koyduk, delillerimizi ortaya koyduk, bunu da muhalefet
şerhimize yazdık. 4 bakanla ilgili, biz bir mahkeme organı
değiliz, yargılamayı yaparken sadece iddianame düzenlenip
düzenlenmeyeceği kriterlerini arıyoruz yoksa mahkemenin
arayacağı şeklinde bir incelemeyi zaten yapmadık ve 4
bakanla ilgili de buna Egemen Bağış da dâhil- yeterli
şüphe olduğuna dair bulgularımızı da raporumuza
yazdık.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köprülü.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan,
biraz önce Komisyon Başkan Yardımcısı konuşurken
şöyle bir ifade kullandı: Komisyonumuz, delilleri takdir
etmiştir.
BAŞKAN Efendim?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Komisyonumuz delilleri
takdir etmiştir. şeklinde bir ifade kullandı.
BAŞKAN Evet
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz de takdir edersiniz,
yılların hukukçususunuz, Meclis Soruşturma Komisyonu bir
yargı organı değil, siyasi bir organdır. Siyasi bir
organın delilleri takdir etme yetkisi yoktur.
BAŞKAN Siz ne için söz aldınız
şimdi Sayın Tanal, açıklama mı, sataşma mı, ne
için?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tutanaklara geçmesi
açısından, yanlış bilgi verdi, doğru bilgiyi aktarma
açısından söylüyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak İstendiği
İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve İdari
Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma
Yapılmasını Sağladığı, Bu Şahsın
Faaliyetiyle İlgili Basında Haber Yapılmasının
Önlenmesi İçin Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza
Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün
Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri
Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler Karşılığında
Kişiye Özel İmtiyazlı İmar Planlarını
Onaylattıkları, İmar Planlarına Aykırı Olarak
Yapılan Bazı Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve
Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini Sağladıkları ve Bu
Eylemlerin Bir Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu
Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği,
Ayrıca Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, şahısları
adına konuşacak olan milletvekillerini sırasıyla kürsüye
davet edeceğim.
İlk olarak, Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Akış konuşacak.
Buyurun Sayın Akış.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MUSTAFA AKIŞ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin en önemli ve tarihî süreçlerinin
yaşandığı böyle bir zaman diliminde çok önemli bir gündemi
görüşen ve tarihe de not düşecek olan Genel Kurlumuzun vereceği
kararın ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyorum.
Hepinizin bildiği gibi, Meclis Soruşturma
Komisyonu İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 2012ye 120653 ve 2012ye 125043
no.lu soruşturma dosyaları merkezinde olmak üzere 4 Sayın Bakan
hakkındaki iddiaları Anayasa ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğündeki düzenlemelere göre soruşturmuş ve neticede
Yüce Divana göndermeme yönünde karar vermiştir. Önümüzdeki meselede
doğru karar verebilmek için öncelikle İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 2012ye 120653 no.lu yani 17
Aralık soruşturması sırasında izlenen delil toplama
yöntemine mercek tutmak gerekmektedir. 2007 yılında yapılan bir
uyuşturucu operasyonu sırasında elde edilen telefon
görüşmelerinden hareketle birtakım şüphelerden ve 2008
yılında ise isimsiz bir ihbar mektubu
alındığından bahsedilmekte ve bunlar
soruşturmanın dayanağı olarak zikredilmektedir. Ancak ne
yazık ki 2008 tarihinde gelişen bu hadiseler üzerine 2012
yılına kadar yani dört yıl boyunca herhangi bir yasal işlem
yapılmamıştır. Soruşturma başlangıcında
isimsiz e-mail ve faks ihbarlarında şüphelilerle ilgili olarak
telefon numaralarına kadar her türlü detay bildirilmiştir. 1
Ağustos 2013 tarihli ihbarın yapıldığı IP
adresinden daha önce başka konularda 12 kez daha ihbar yollandığı
bir vakıadır. İsimsiz ihbarların kim tarafından
yapıldığı dahi araştırılmaksızın
soyut ihbarlar, içeriği doğru deliller olarak kabul edilmiştir.
Diğer taraftan ise isimsiz ihbarlar kısmen kullanılmış
kısmen ise göz ardı edilmiştir. İsimsiz ihbarlarda
altın ihracı meselesinin ucunda uyuşturucu baronları ve PKK
olduğu ileri sürülmesine rağmen bu husus hiç dikkate
alınmamış, soyut olan iddialar arasında keyfî bir biçimde
ayrıma gidilmiştir. Bir diğer dikkat çekici husus ise
kolluğun soruşturmaya başlamak için savcıya haber vermesi
gerekirken bunu yapmayıp tespit edilemeyen bir süreden sonra durumu
Başsavcılığa bildirmesidir. Nitekim, 18 Temmuz 2012 tarihli
isimsiz ihbardan soruşturmanın başlangıç tarihi olan 13
Eylül 2012 tarihine kadar neden beklendiği ve o arada ne yapıldığı
belirsizdir.
Dosyadaki bir diğer
çarpıklık ise, CMKya göre son araç niteliğindeki koruma
tedbirlerinin baştan uygulanarak ve sürekli uzatılarak keyfî biçimde
sonsuz ve süresiz iletişimin tespiti ve teknik takibi
uygulamasıdır.
Ayrıca, daha da
ilginci, soruşturma dosyasında İstanbul 34. Sulh Ceza Mahkemesi
tarafından, 9 Temmuz 2013 tarihli kararda, beş gün öncesinden, 4
Temmuz 2013 tarihinden itibaren iletişimin tespiti kararı verilerek
geçmiş tarihli denetleme kararı dahi verilebilmiştir. İki
yıllık zaman dilimi içerisinde tanıklıktan çekinme hakkı
olduğu için kaydedilmesi yasak olan kişilerle iletişimler de
dâhil her türlü görüşme kaydedilmiş, ardından da bu
kişilerin de şüpheli olduğu gerekçesiyle haklarında dinleme
kararı alınmıştır. Dinleme kararı
alınanlardan sadece 32 tanesi şüpheli olarak zikredilmiş, ancak,
buna karşın, 100den fazla kişi hakkında 300den fazla
numara için dinleme kararı alınmıştır.
Ceza
yargılamasında, maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla, hukuk
kurallarına aykırı, sınırsız yöntemler izlenemez.
Hukuka aykırı delil kavramı sadece hukuka aykırı elde
edilen ilk delili değil, bu delil vasıtasıyla elde edilen
diğer delilleri de kapsar. Delillerin toplanmasında izlenen hukuka
aykırı yöntem İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 2012/125043 no.lu
soruşturmasında, yani 25 Aralık soruşturmasında da
aynen tekrarlanmıştır. Yine isimsiz soyut ihbarlar, yine bu
ihbarlara dayanarak alınan hukuksuz iletişimin tespiti kararları
anılan soruşturmada da cereyan etmiştir.
Ayrıca, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının her iki
soruşturması hakkında da kovuşturmaya yer
olmadığı kararları verilmiş ve bu kararlar
kesinleşmiştir. Kesinleşen kovuşturmaya yer
olmadığı kararları incelendiğinde, maddi hukuk
bakımından bu kararların temas ettiği hususlar ile
Soruşturma Komisyonumuzun incelediği hususlar aynı
konulardır. O hâlde, kesinleşen bu kararların hukuken etkisi
düşünülerek karar verilmelidir. Belki usuli açıdan bu kararlar
bağlayıcı olarak adlandırılmayabilir ancak
kararların içeriğindeki maddi hukuka ilişkin tespitler
bağlayıcıdır ve dikkatle irdelenmelidir.
Değerli milletvekilleri, Soruşturma
Komisyonunun ve bugünkü Genel Kurul gündeminin konusu kamuoyunun da ilgiyle
takip ettiği 17 Aralık ve 25 Aralık süreçleridir. Peki, nedir
17-25 Aralık? 17-25 Aralık, soruşturmayı başlatanlar
ve onun propagandacılarının iddia ettiği gibi masum bir
yolsuzluk soruşturması ve bir şeffaflaşma gayreti midir,
yoksa siyaseti dizayn etme, algı yaratma, psikolojik bir harekât ve
devamında millî iradeye ve onun seçtiği Hükûmetine bir darbe
teşebbüsü müdür? Türkiyede on iki yıldır ortaya konan cesaret
neticesi, küresel akıl tarafından daha önce 27 Mayısta, 12
Martta, 12 Eylülde ve 28 Şubatta kusursuz işletilen sistem artık
çalıştırılamaz hâldedir. 17-25 Aralık da
tıpkı 27 Nisan Muhtırası, kapatma davası, Cumhurbaşkanlığı
seçimi, 7 Şubat MİT kalkışması, Gezi gericiliği
gibi aynı şekilde çalıştırılamamış ve
milletin kendi iradesine sahip çıkması neticesi akim kalmış
bir darbe teşebbüsüdür.
(İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes "Hırsızlık yapan
kızım Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım. Hz
Muhammed" yazılı pankartı kaldırdı)
MUSTAFA AKIŞ (Devamla) Paralel örgüt, hiç
kimsenin, muhalefetin dahi şek ve şüphesi yoktur ki 17-25
Aralığın mimarıdır. 17-25 Aralıkta
gerçekleşen operasyonun arka planını inkâr etmek için ya
siyaseten kör ya da bu operasyonun bizzat uygulayıcısı olmak
gerekir. Karşımızda masum bir polisiye operasyon yoktur.
Karşımızda başka bir savaş için, hem de taşeron
sıfatıyla yürüttükleri bir savaş için, günlerce, aylarca,
yıllarca mühimmat biriktiren bir yapı vardır. 17-25 Aralık
yolsuzluk iddialarının siyasete karşı kullanılan
silahta susturucu vazifesinden başka bir anlamı yoktur.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede vesayetin
sözcüsü ve aklı hiç değişmemektedir. Nasıl ki 27 Mayıs
itibarsızlaştırma ve yolsuzluk algısı üzerinden ve
Kaçarken yakalandı. algısı üzerinden
çalıştırılmışsa 17-25 Aralık da aynı
şekilde itibarsızlaştırma ve kaçtı, kaçacak
algısı üzerinden yönetilmeye
çalışılmıştır. Paralel örgütün kurşun
askerlerine dönüşenlerin ısrarla yargı koridorlarına
hapsetmek istediği ve meseleye sadece bu zaviyeden bakmamızı
salık verdikleri şekliyle 17-25 Aralığa bakmamız
mümkün değildir. 17-25 Aralıkta yargının omzundan
meşru siyasete ateş edilmiştir. 17-25 Aralık, hukuki bir
sonuç alma gayreti değil, siyasi bir sonuç alma gayretidir. 17-25
Aralık, 7 Şubat MİT kalkışmasından ve oradan
Cumhurbaşkanımıza yürünerek, ona doğru yürünmesinden asla
bağımsız değerlendirilemez. 17-25 Aralık, Türkiyeyi
dünyaya teröre destek veren ülke olarak tanıtmak için sadece yardım
değil, ülkenin egemenlik haklarını da üzerinde taşıyan
MİT tırlarının durdurulmasından asla ayrı
değildir. 17-25 Aralık, Dışişlerindeki özel
toplantının dinlenmesinden ve servis edilmesinden ayrı
değildir. 17-25 Aralık, Başbakanın çalışma
ofisine böcek konulmasından ayrı değildir. 17-25 Aralık,
hemen akabinde sosyal medya üzerinden piyasaya sürülen montaj ses
kayıtlarından ayrı değildir. 17-25 Aralık, bir
savcı müsveddesinin kasıla kasıla Bu devletin sahibi biziz.
edasıyla emniyeti basmasından ve emniyet güçlerine hukuksuz fezleke
dayatmasından ayrı değildir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri) 17-25 Aralık, savcının
adliye önünde basın bildirisi dağıtacak kadar
marjinalleşmesinden, taraf olmasından ve onun kin ve öfkesinden
ayrı değildir. 17-25 Aralık, HSYKnın kamuoyuna
açıkladığı, siyaseti hedef alan bildirisinden de ayrı
değildir. 17-25 Aralık, ortaya çıkan binlerce dinleme
dosyalarından ayrı, müstakil bir soruşturma değildir.
İşte 17-25
Aralığı bu süreçlerle birlikte değerlendirmemiz
gerekmektedir. Bu süreçlerle, bu yaşananlarla 17-25 Aralığı
ayrı tutmak siyasete ve millî iradeye karşı yapılan tüm bu
müdahaleleri himaye etmek ve meşrulaştırmak anlamına
gelecektir.
Bununla birlikte,
Soruşturma Komisyonu çalışmaları çarşaf çarşaf
medyaya servis edilerek suç işlenmiştir. Medya üzerinden yine
toplantı tutanakları cımbızlanarak bir algı
oluşturulmaya ve Komisyon baskı altına alınmaya çalışılmıştır.
Bu algı çabasının biraz önce açıkladığım
gibi 17-25 Aralık günlerinde yapılmak istenenden hiçbir farkı
yoktur. O zaman yapılan siyasi mühendislikle Komisyon tutanakları
sızdırılarak yapılan siyasi mühendislik arasında
hiçbir fark yoktur. Her iki zaman diliminde de yapılanlar, kamuoyu
nezdinde peşinen mahkûm etme gayretidir.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; siyasetçinin verdiği
kararlar hayattan, ülke gündeminden uzak kararlar olursa bu kararlar toplum
zemininde anlamlı kararlar hâline dönüşemezler. Biraz önce
anlattığım hususlar apaçık bir gerçeklik olarak karşımızda
durmaktadır. Bu gerçekliklere gözümüzü kapatarak karar vermek mümkün
değildir. Millet iradesini hedef alanların
yaptıklarını ve bunun yanında sayılan birçok hukuka
aykırılığı meşrulaştırmamız ve ima
etmemiz doğru değildir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İkinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Özgündüz.
Buyurun Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, evet, nihayet o gün geldi.
Son söz milletin. diyorsunuz ya, milletin temsilcileri bugün bir karar
verecek. Yaklaşık bir yıldır ülkemizin gündemini işgal
eden bu 4 bakanınızla, şüpheli bakanlarla ilgili hazırlanan
bu rapor bugün oylanacak. Bu raporu tabii ne kadar okudunuz, yine bu raporun
dayanakları olan belgeleri -Mecliste, Meclis Başkanı
biliyorsunuz incelemeye açtı- incelediniz mi bilmiyorum ancak ben bu raporu
okudum, notlarımı aldım, özellikle iktidar partisine mensup
arkadaşların niçin Yüce Divana sevk edilmemesi gerektiği
yönündeki kanaatlerini öğrenmeye çalıştım. Aslında,
ifadelere baktığımda, Soruşturma Komisyonu
çalışırken, sizin, AKPnin bir kısım Komisyon
üyelerinin sordukları sorulardan gerçeğe ulaşma niyeti ve
gayreti olduğunu düşünerek umutlanmıştım ancak ne
yazık ki öyle olmadı. 2 arkadaşınız konuştu. 2
arkadaşınız konuşmasında, temel olarak İstanbul
Başsavcılığının verdiği takipsizlik
kararına atıfta bulunarak Efendim, savcılık bu
soruşturmaya başlarken telefon dinlemeleriyle başladı.
Telefon dinlemeleri de en son çare olarak oraya gidilmesi gerekirken
baştan gidildi. Bu nedenle de biz telefon dinlemelerini delil kabul
etmedik. İkinci argüman: Bakanlarla çocukları arasındaki
görüşmeler CMK 135e göre tanıklıktan çekinme hakkı
olanların görüşmeleridir, bu da delil olamaz. dediler. Son
konuşmacınız da bir başka argüman daha kullandı.
İşte, bu paralel yapı, yine her zaman olduğu gibi darbe
marbe
Dikkatinizi çekiyorum, özellikle vicdanlarınıza sesleniyorum:
Dikkat edin, vakıayı inkâr eden yok arkadaşlar yani saati inkâr
eden yok. Zaten Bakan da inkâr etmiyor. Ben bu saati aldım. E, Mal
bildiriminde olaydan sonra bulundum, Rızaya da parasını ödedim.
Nasıl ödedin? Bir otelin bu belgesiyle -bu Komisyon raporunda, burada
var, bunun içinde- bununla ödedim. diyor. Efendim, Saat bedeli 240 bin euro
Zafer Çağlayandan teslim aldım. Meşhur iş adamı
Rıza Sarraf.
Arkadaşlar, bakın, bizim
arkadaşlarımız en azından bu belgenin incelenmesini
istediler. Bu yazı ne zaman yazıldı? Yazı yaşı,
grafolojik inceleme. İki: Bu el yazısı kimin el
yazısı? Bu istendi. Bu bile yapılmadı. Bu alınmış
mı, vakıa var mı? Var, bunu sunuyor. Amiyane tabirle, argo
tabirle, affınıza sığınırım, yerseniz.
Komisyon yemiş ama siz yiyecek misiniz, bilmiyorum.
Yine bakanın kardeşine Bank Asyadan -paralel
yapı diyorsunuz ya, sizi devirmek istediler- 2 milyon 465 bin lira havale
var mı? Var. İnkâr eden var mı? Yok. Bakanınız kabul
ediyor mu? Evet. Bu nereden çıktı arkadaş, bu 2 milyon 465 bin
liranın kaynağı nedir? diyoruz. Efendim, işte,
düğünde takılan takıları bozdurduk, buna
karşılık kardeşimin hesabına gitti, oradan da benim
hesabıma geçti. Sabit mi? Sabit. Bakın, bunu demek istiyorum. Yani
delil sadece telefon tapeleri değil ki arkadaşlar. Nerede
bozdurmuşsun? Efendim, Simay Altın, belge 31/10/2012. Kaan
Çağlayanın düğününde mi takıldı bu takılar?
Eğer onu öğrenmek istiyorsanız oğlunun düğünü
12/04/2013, arkadaşlar. Efendim, 2 milyon 465 bin lira. Peki, ne diyor bu
belge? 24 ayar 25 kilogram altın. Arkadaşlar, Allah aşkına,
takı 24 ayar mıdır? 24 ayar altın saf altındır,
külçedir. Siz kimi kandırıyorsunuz? Siz milletle dalga mı
geçiyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Yani, Ziya
Paşanın dediği gibi, Siz herkesi kör, âlemi sersem mi
sanırsınız? Milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz
Komisyon?
Efendim, darbe marbe
Arkadaşlar, başlangıcı 2007 mi bu olayın? 2007
tarihinde İstanbul Başsavcılığının 2007/1258
sayılı soruşturma dosyasıyla Edirne Emniyet Müdürlüğü
Kaçakçılık Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün
yaptığı teknik takip, dinlemeler sırasında Emniyet
Müdürü kimdi Edirnede? Hanefi Avcı. Hanefi Avcı paralelci mi, sizi
mi devirmek istedi? Hanefi Avcı kitap yazdı diye içeri tıkılmadı
mı? Arkadaşlar, 2008 MASAK raporu
MASAK kime bağlı? Maliye
Bakanı Mehmet Şimşeke bağlı değil mi? Mehmet
Şimşek sizin bakanınız, paralelci mi, Hükûmetine darbe mi
yapmak istedi? Çünkü, diyor ki: Kaynağı belli olmayan bu
paraların mutlaka araştırılması, polisiye teknik
takiple ortaya çıkarılması gerekir.
2010, arkadaşlar,
Rusyaya giden, İstanbuldan Moskovaya giden bir uçakta 3ü Azerbaycan,
1i İran yurttaşı 4 kişinin bavul ve sırt
çantalarında 14,5 milyon dolar, 4 milyon euro ele geçiriyor Rus
makamları ve konuyla ilgili soruşturma başlatıyor. Rus
makamları INTERPOL aracılığıyla bizim polisi
uyarıyor, emniyeti uyarıyor. Rusya polisi paralelci mi, Putin
paralelci mi, sizi mi devirmek istiyor?
Arkadaşlar, 2011e
geliyoruz, 6/6/2011, seçimlerden altı gün önce. O zaman kuvvetle muhtemel
bağımsız İçişleri Bakanı var, seçim Hükûmetinin
İçişleri Bakanı. Kim? Osman Güneş. Şu anda yine bakan
yardımcısı mı, müsteşar mı bilmiyorum?
LEVENT GÖK (Ankara) Müsteşar.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Müsteşar.
Paralelci mi arkadaşlar, sizi devirmek mi istiyor
Osman Güneş? Onun döneminde, Emniyet Genel Müdürlüğü, dikkat edin
İstanbul Emniyet Müdürlüğü değil, Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanının
6/6/2011 tarihli raporu var. Efendim, burada diyor ki: Bu konunun mutlaka
araştırılması lazım.
Dolayısıyla, bütün bunlar toplanıyor;
MASAK raporu, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazılan ihbarlar,
Emniyet Genel Müdürlüğünün raporu, Rusya makamlarından gelen
ihbarlar, bütün bunlar toplanıyor, İstanbul
başsavcılığına polis tarafından, Mali Suçlar
Şube Müdürlüğü tarafından bildiriliyor. Bunun üzerine,
İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi, bakın, 13/9da
savcılığa intikal ediyor, 17/9da -orada da yanıltıyor
arkadaşlarınız sizi- teknik takip ve dinleme kararı
alınıyor. Yani, teknik takip ve dinleme kararı için yeterli
deliller var, yeterli emare var, bunun üzerine mahkeme karar veriyor.
İki: Komisyon, mahkemenin kararını
tartışamaz arkadaşlar. Bu Komisyon bir ön soruşturma
yapıyor, bu Komisyon mahkeme değil. Komisyon raporuna
baktığınız zaman, okuduysanız, diyor ki: Suçun
unsurları oluşmadığından dolayı
Değerli
arkadaşlar, Suçun unsurları oluşmadı. diyemez.
Değerli arkadaşlar, geçmişte, Özal
döneminde İsmail Özdağlar vakası vardır. İsmail Özdağların
bir rüşvet olayı Özala intikal ediyor, Allah rahmet eylesin, ruhu
şad olsun. Özal, Adnan Kahveciyi görevlendiriyor bu işle ilgili
olarak, Allah ona da rahmet etsin. Adnan Kahveci ses kaydını
alıyor, Özala getiriyor. Siz Özalın devamı olmakla övünüyorsunuz
ya, siyasi mirasçısı olmakla, Özal ne diyor biliyor musunuz
arkadaşlar: Teyp bandı bana gelmişti, dinledim. Üzerinde bir
hafta düşündüm. Hadiseyi 4 kişi biliyordu: Uğur
Mengenecioğlu -yani parayı veren- İsmail Özdağlar, Adnan
Kahveci ve ben. Hadiseyi ortaya çıkarıp çıkarmamayı çok
düşündüm, sonunda hukuk ve namus mantığı galip geldi. Bana
ve partime ne gelecekse gelsin, bunu ortaya çıkaracağım. dedim.
Siz Özalın siyasi mirasçısı mısınız?
İşte Özalın tavrı bu, sizden de bunu bekliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, süre tabii yetmiyor, çok
şey anlatmak lazım. Son olarak Peygamber Efendimizin bir sözüyle
bitirmek istiyorum. Soruyorlar: Ya Resulullah, kıyamet günü kim
pişmanlık duyacak? Diyor ki: Ahiretlerini dünyaları için feda
edenlerdir, bunlar pişman olacak. Daha fazla pişmanlık duyacak
var mı Ya Resulullah? Evet, vardır. Ahiretlerini
başkalarının dünyası için feda edenler olacaktır.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sizden rica ediyorum, Allahtan korkun. Kıyamet
gününe inanıyorsanız, hesap gününe inanıyorsanız
ahiretinizi başkalarının dünyası için feda etmeyin diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özgündüz.
Üçüncü konuşmacımız Sayın Faruk Bal,
Konya Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün vicdan muhasebesi mi, vicdan kelepçesi mi
sorularına cevap verebileceğimiz tarihî bir konuyu
görüşeceğiz. Eski Bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen
Bağış ve Erdoğan Bayraktarın 17-25 Aralıkta
ortaya çıkmış olan yolsuzluk ve cumhuriyet tarihinde
görülmemiş boyutta
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz, uğultu var.
BAŞKAN Sayın Bal, bir dakika.
Sayın milletvekilleri, konuşmacıyı
dinlemek istiyorum, sayın milletvekilleri dinlemek istiyor. Lütfen bu
talebimize hassasiyetle karşılık verir misiniz! Lütfen
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, süremi
başa alın lütfen.
BAŞKAN Sürenize ekleyeceğim.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) Evet, cumhuriyet tarihinde görülmemiş
boyutta, asrın yolsuzluğu olarak ifade edilen, İrandan gelen
bir çocuğun 4 bakanı emri altına alması, tahakküm
altına almasıyla ilgili, büyük yolsuzluk operasyonuyla ilgili
Komisyon raporunu görüşeceğiz. Biraz önce Komisyon adına
Komisyon Başkan Vekilini dikkatle dinledik. Ben sizlerle bu Komisyonun
başlangıcı nasıl olmuştur ve nasıl
çalışmıştır, arkasından da raporu irdeleyen
düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, 5 Mayısta
Komisyon kuruldu AKP'nin bu önergesi üzerine. İddia, bu 4 sayın
bakanın yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama gibi akla ziyan olan
suçlarından dolayı. Tam altmış dört gün AKP bu Komisyonu
çalıştırmadı, üye vermedi. 9 Temmuz tarihine
geldiğimizde Komisyona üye veren AKP'nin üyeleri arasından kura
çekilecekti ama iki gün önce şu kulislerde Bu Komisyonun
Başkanı Hakkı Köylü olacaktır. diye basın
mensupları konuştu, ben duydum, herkes duydu. Hakikaten, Sayın
Başkan kurayı çekerken şaşırdı, ilk isim
Hakkı Köylünün ismi çıktı, hatta Bunu mu çekeceğim?
diyerek bir de tereddütlü ifadede bulundu. Hakkı Köylüye sordular: Siz
seçildiniz., Üç aşağı beş yukarı biliyordum. dedi.
Demek ki işe şaibeyle başlanıldı.
Şaibe devam etti. Tam elli dört gün
Dosyalar
İstanbul Savcılığına gönderildi. Niçin? Dizi
pusulası yaptırmak üzere. Değerli arkadaşlarım, bu
Komisyon Bakanlar Kurulunun tüm yetkilerini haizdir. Dizi pusulasının
profesörünü bulur, dizi pusulası yaptırır ama amaç o değil.
Amaç delilleri bulmuş olan savcılar, polisler
uzaklaştırıldı, yerine biat etmiş, emre amade
savcılar getirildi bu dosyaların yeniden dizayn edilmesi için. Evet,
basından elde ettiğimiz bilgiye göre 33 dosya dizi pusulası için
gitti, 11 klasör geldi. Geriye kalan dosyaların içerisinde ne vardı,
niçin İstanbulda kaldı? Bu ikinci şüphe. Değerli arkadaşlarım,
şüpheler devam ederek gidiyor.
Bu Komisyon ön toplantı yaptı. Bu
toplantılarda Komisyon Başkanı şüpheli bakanlara ücretsiz
avukatlık yaptı. Bu Komisyon Başkanı bu toplantılarda
kendisine İfade vereceğim. diyen şahitleri, şikâyetçileri
davet etmedi, dinlemedi. Zülfüyâre dokunmayacak şahitler geldi,
onların ifadeleri alındı, güya deliller böylece
toplanmış oldu. Delil melil toplanmadı çünkü biraz önce ifade
ettiğiniz raporu açıklayan arkadaşımızın
beyanına göre Delil yok. diyor. Ben şimdi size gösteriyorum, 701
sayfalık Milliyetçi Hareket Partisi üyesinin vermiş olduğu
listenin 635inci sayfasında alınmış rüşvetlerin
listesi var Excel dökümünde. Delil yok. deniliyor. Peki, bakanın
çocuğunun yatak odasında 7 tane kasanın bulunduğu
televizyon görüntülerinden ortaya çıkmadı mı? Görmediniz mi siz?
Delil değil mi bu? Sayın o zamanın Başbakanı
Oğlum, bu paraları sıfırla, ne var sende? dediğinde,
Benim bir şeyim yok, senin paraların var, kasalarda duruyor.
dediği olay delil değil mi? Rüşvet saat delil değil mi?
Rüşvet piyano delil değil mi? Erdoğan Bayraktarın Ben ne
yaptıysam Başbakanın talimatı üzerine yaptım, önce o
ifade etsin, önce o istifa etsin. demesi delil değil mi? Bavullarla,
sırt çantalarıyla, taksi bagajlarında taşınan
rüşvet paraları, eurolar, dolarlar delil değil mi?
Bakanların, çocuklarıyla yapmış olduğu konuşmalar
delil değil mi? Bunlara Delil yok. diyorlar. Evet, bunlar birer
delildir, vicdanı olanlara delildir. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar) Evet, bunlar Yüce Divana sevk meselesidir, sevk etmek
isteyen iman ehli olan insanlar için birer delildir.
Değerli arkadaşlarım, Komisyon
Başkanının yaptığı ikinci iş. Zaten gizlilik
içinde, resmen bir şey bilmemeniz lazım ama Komisyon üyelerine haber
vermeden yayın yasağı konuldu. Millet bir şeyi görmeyecek,
duymayacak. E, millet görmeyecek de yukarıda Cenab-ı Zülcelâl de mi
görmeyecek, o da mı bilmeyecek. Elbette ki her şeyi gören odur,
elbette ki her şeyi bilen odur.
Değerli arkadaşlarım, bu Komisyonun
çalışması öyle zamanlandı ki delilleri elde etmiş olan
polisler jimnastik yaptırılıp Türkiye'nin dört bir tarafına
sürüldü. Delilleri elde etmiş olan savcılar jimnastik
yaptırılıp Türkiye'nin dört bir tarafına sürüldü, ellerinden
dosyalar alındı, onların yerine, biat edecek; onların
yerine, talimatı yerine getirecek insanlar getirildi.
Mızrağı çuvala sığdırmaya
çalıştılar. Kanunla delilleri yok ettiler, suç olan
işlemleri, suç olan fiileri kanunla, torba kanunlarla, İnternet
kanunlarıyla suç olmaktan çıkardınız. Suç olmaktan
çıkmış olmasına rağmen bunlar, milletin
vicdanında suç olarak kalmayacak mı? Elbette ki milletin
vicdanında bunlar birer suçtur ve suç olarak kalmaya devam edecektir.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunları
toparladığımız zaman ortaya çıkmış olan
milyon dolarlar, milyon eurolar, ayakkabı kutularından
fışkıran, sırt çantalarından fışkıran,
taksi bagajlarından fışkıran, bavullardan
fışkıran ve televizyon ekranlarından hepimizin gördüğü
konuşmaları, tapeleri hepimizin gördüğü hadiseler ortaya bir
şey koyuyor. Ortaya koyduğu şey, üç ayrı alanda
değerlendirdiğimiz zaman dinen bunlar haramdır, günahtır;
ahlaken bunlar ayıptır, kanunen bunlar suçtur. Bunun üçünden de
kurtulmanın yolu vardır. Dinen gereğini yapacaksın, tövbe
edeceksin, istiğfar edeceksin, bir daha yapmamak üzere nedametini
Cenab-ı Zülcelâle beyan edeceksin. Ahlaken yapman gereken arlı bir
davranış vardır. Madem ki sana millet bir mührü emanet
etmiş, arlı bir şekilde bu mührü teslim edeceksin, yani istifa
edeceksin. Kanunen bunun çaresi vardır. Kanunen bunun çaresi de gidip
bağımsız ve tarafsız bir yargı organında
yargılanacaksın. Bu sayın bakanlarla ilgi yargılanacak yer
belli, Yüce Divan. Biz güvenmiyoruz. Bunun 17 üyesinin 12sini sizin
Hükûmetiniz atadı. Siz kendi atadığınız sayın
Anayasa Mahkemesi üyelerine güvenmeyeceksiniz de bu millet binlerce, yüz
binlerce davalardan aldığı mahkûmiyetlerde kime güvenecek? Kime
güvenecek? Dolayısıyla, böyle bir güvensizlik duygusu Yüce Divana
gitmemek için bir neden teşkil etmemelidir, etmeyecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu çerçeve
içerisinde, sizin vicdanınıza hitap etmek istiyorum. Elbette ki
Cenab-ı Allah insanları diğer mahlukatlardan farklı
yaratmıştır, akıl, fikir, vicdan vermiştir eğri
ile doğruyu ayırabilsin diye.
Onun içindir ki Cenab-ı Zülcelâl Nisa Suresinin
58inci ayetinde buyuruyor: Allah size adaletle hükmetmenizi emreder. Allah
size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi
işitmekte, her şeyi görmekte. Bütün bunları da millet gördü,
elbette Cenab-ı Zülcelâl görmüştür.
Yine, Maide Suresinin 8inci ayetinde: Ey iman edenler!
Allah için hakkı ayakta tutun. Adaletle şahitlik eden kimselerden
olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsiz davranmaya
itmesin. Adaletli olun. Bu, takvaya daha uygundur. Allahtan korkun,
şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Yine, Nisa Suresinin 135inci ayetinde: Ey iman
edenler! Kendinizin veya anne-babanızın veya
akrabalarınızın aleyhine de olsa adaletten asla
ayrılmayın. Allah için şahitlik edenlerden olun. Öyleyse siz
hislerinize uyup adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri
durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden
haberdardır.
Değerli arkadaşlarım, en son:
Haksızlık karşısında susan dilsiz
şeytandır.
Ben, Adalet ve Kalkınma Partisinin Komisyondaki 9
tane üyesinin vicdanına vurulan kelepçenin burada çözüleceğini, AKP
Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın
vicdanlarının sesini dinleyeceğini düşünüyor, öyle
umuyorum. Bu hoş kubbede hoş bir seda bırakacaklarına
inanmak istiyorum. Hepimiz gelip geçiciyiz. Her canlı ölümü
tadacaktır. Bu koltuklarda oturan milletvekillerinin de hepsi, hepimiz bir
gün bu koltukları terk edeceğiz. Yeter ki gök kubbede hoş bir
seda bırakalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı'nın, Konya Milletvekili Faruk Balın (9/8) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Bir açıklama yapmam gerekiyor: Meclis
soruşturması için kurulan komisyonun üye seçimlerini tesadüfen benim
başkanlığını yaptığım bir Genel Kurulda
gerçekleştirdik. Burada bütün milletvekili arkadaşlarımız,
grup başkan vekilleri ve kâtip üyeler bulunmaktaydı. Genel Kurulun
huzurunda bu oluşturmayı gerçekleştirdik. Dolayısıyla
bizim Divan olarak bu konuda sayın konuşmacının
belirttiği eleştirileri haklı görmüyorum.
Bunu belirtmek istedim. Teşekkür ederim.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
şimdi efendim
BAŞKAN Sayın Faruk Bal
Sayın Bala
vereceğim söz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Faruk Bal
BAŞKAN Ona vereceğim söz.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, ben bir
şey söyleyeyim, ondan sonra Sayın Faruk Bal.
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bununla ilgili
komisyon toplantısı yapıldığı zaman kura çekme
sırasında zatıaliniz vardınız. Zatıaliniz bunu
çektiği zaman orada doğrudan doğruya -bununla ilgili videosu da
var- Bu mu? Bu mu? diye ifadeniz var. Dolayısıyla
BAŞKAN Ne demek Bu mu? Bu mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Evet. İsterseniz
BAŞKAN Tamam, ben tartışma açmak
istemiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
tartışmayı açalım.
BAŞKAN Peki, siz öyle değerlendirin.
OKTAY VURAL (İzmir) Açalım
BAŞKAN - Tamam, peki.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani burada Bu mu, bu mu?
diye sorduğunuz kimdi? Bu mu, bu mu? derken kimi
okuyacağınız konusunda, bir tereddüde düştüğünüz
konusunda bir kanaat edinmediğimizi sanabilir misiniz?
BAŞKAN Siz o kanaati edinmişsiniz. Ben
buradaki kâtip üyelerle birlikte o seçimi gereği gibi
yaptığımı düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim, o görüntüleri
inceleyelim.
BAŞKAN - Dördüncü konuşmacı Batman
Milletvekili Sayın Bengi Yıldız.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, benimle
ilgili
BAŞKAN Söz verdim, çağırdım
konuşmacıyı.
Bengi Yıldız
FARUK BAL (Konya) - Efendim, benim konuşmamı
zatıaliniz değerlendirdiniz. Sataşma nedeniyle söz istiyorum ve
sizin
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Ben size sataşmadım; sadece size,
söylediğinize Biz de böyle bir şey yaptık. dedim.
FARUK BAL (Konya) Efendim, niçin korkuyorsunuz? Sayın
Başkan, ben sizin görüntünüzü ortaya koyacağım.
BAŞKAN - Tamam, Sayın Bengi Yıldız
konuşsun, size söz vereceğim sonra.
Buyurun.
BENGİ YILDIZ (Batman) Ben bu
tartışmanın içerisinde konuşmam Sayın Başkan.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkanım,
lütfen
BAŞKAN Hayır, size söz vermedim. Bengi
Yıldızın ismini okudum, şimdi ona söz vereceğim,
sonra sizin talebinizi değerlendireceğim. Lütfen
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, hayır
efendim, bana söz vereceksiniz.
BAŞKAN Sayın Bal
FARUK BAL (Konya) Hayır efendim, beni
değerlendireceksiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, görüntüsü var. Bu
mu, bu mu? diye
Kimi seçtiniz orada? Nereden
çıktığını biliyoruz.
BAŞKAN Sayın Bal
FARUK BAL (Konya) Siz benim şahsımla ilgili
bir beyanda bulundunuz. Gerçek dışı bir beyanda bulundunuz. Ben
sizin konuşmanızı millete göstereceğim.
BAŞKAN Sayın Bal, lütfen
FARUK BAL (Konya) Efendim, lütfeni filan yok bunun.
BAŞKAN - Bengi Yıldızı
çağırdım, size söz vereceğim diyorum. Lütfen
FARUK BAL (Konya) Efendim, şimdi vereceksiniz.
Konu soğumasın ya. Zamanı şimdi.
BAŞKAN Sayın Bal, vereceğim size söz,
müsaade edin
FARUK BAL (Konya) Efendim, soğumadan, millet
televizyon ekranından izliyor bizi
BAŞKAN Allah Allah!
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bengi Yıldız, buyurun.
Konuşmayacak mısınız? (HDP sıralarından
gürültüler)
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan
AHMET AYDIN (Adıyaman) Konuşmayacak mı
Bengi Bey? Hayır, konuşmayacaksa geçelim o zaman.
FARUK BAL (Konya) Hayır, Sayın
Başkanım
BAŞKAN E, sizi çağırdım
konuşmaya. Sizi çağırdım, diğer konuşmacıya
geçeceğim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim, Bengi Bey
konuşmak istemiyor Sayın Başkanım.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan
FARUK BAL (Konya) Hayır Sayın Başkan,
benim talebimi değerlendirmeden bir başkasına söz veremezsiniz.
Siz bana sataştınız, ben sataşma nedeniyle söz istiyorum.
BAŞKAN Bakın, size ne zaman söz
vereceğimi ben takdir edeceğim Sayın Bal, lütfen
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, siz bana
sataştınız, konu dağılmadan sataşmaya cevap
vereceğim.
BAŞKAN Ben size sataşmadım, sadece biz
kendi payımıza düşenleri söyledik.
FARUK BAL (Konya) Sataştınız.
BAŞKAN Şu anda size söz vermiyorum;
Sayın Bengi Yıldız konuşacak, size sonra söz
vereceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) Peki, peki, tamam.
FARUK BAL (Konya) Tutumunuz hakkında görüşme
açılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN On dakika ara
Kapanma Saati: 17.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 44üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu üzerinde görüşmelere devam ediyoruz.
Komisyon? Burada.
Şimdi şahsı adına söz
sırası Batman Milletvekili Bengi Yıldızdaydı.
Yalnız, Sayın Faruk Bal ile içerde uzun bir
görüşme yaptık, teknik açıklaması da yapıldı
kendisine ama kendisine söz verdim.
Buyurun, iki dakika. (MHP sıralarından
alkışlar)
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Konya
Milletvekili Faruk Bal'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının (9/8) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya) Şimdi bir video izletiyorum
değerli arkadaşlar.
BAŞKAN Süreniz geçiyor yalnız, buyurun.
FARUK BAL (Konya) Evet, biraz önce
yaptığım konuşmada, Komisyonun kuruluşunda ciddi bir
durum olduğunu ortaya koymuştum. Sayın Başkanın
içeride verdiği beyanı dikkate alarak kendisinin bu işte iyi
niyetli olduğunu düşünüyorum ancak Sayın Hakkı Köylünün bu
Komisyonun Başkanı olacağını seçim gününden iki gün
önce bütün basın mensupları konuşmuş. Ben duydum, herkes
duydu. İlk kura çekiminde ilk isim olarak kendisinin isminin
çıkması zihnimizde soru işareti bıraktı.
Yaptığımız incelemede Komisyonun seçimi için AKPnin göstermiş
olduğu adayların oylaması yapılırken kendisinin
çektiği oy pusulasında tereddütle bir soru yöneltiyor bürokrat
arkadaşa. Elindeki pusulayı okurken Bu mu, bu mu? diyor ve onun da
Şu. demesi üzerine Sayın Hakkı Köylünün ismini okuyor. Bu iki
gün önce isminin ortaya çıkması ve daha sonra da basın
mensupları sorduğunda Sayın Köylünün Ben üç
aşağı beş yukarı durumu biliyordum. şeklinde
beyanda bulunması bir kumpasın varlığını ortaya
koymaktadır. Ben konuşmamda bu kumpasa işaret ettim ve
dolayısıyla doğruyu, gerçeği yüce Meclisle ve bizi
televizyonlarının başında izleyen Türk milletinin
değerli mensuplarına ifade ettim.
Saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Hakkımda söylediğiniz sözlerden dolayı
size ayrıca teşekkür ediyorum.
Videoda Bu mu, bu mu? cümlesiyle ilgili olarak teknik
açıklamayı Sayın Vurala ve Sayın Bala Kanunlar
Kararlardaki çalışanlar söylediler. Bu konuda benimle ilgili olarak
bir sorun olmadığını tekrar altını çizerek
söylemek isterim.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma Yapılmasını
Sağladığı, Bu Şahsın Faaliyetiyle İlgili
Basında Haber Yapılmasının Önlenmesi İçin
Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa Birliği Eski
Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün Yönetici ve
Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri Tespit Edilemeyen
Bazı Menfaatler Karşılığında Kişiye Özel
İmtiyazlı İmar Planlarını Onaylattıkları,
İmar Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı
Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca
Geçmelerini Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir
Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun
Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği, Ayrıca
Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, konuşma sırası
Sayın Bengi Yıldızda, Batman Milletvekili.
Nihayet kürsüye sizi alabildik Sayın
Yıldız.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarıyla
sözlerimi özellikle seçerek söylüyorum- karşı
karşıyayız. Muhalefet partilerinden herhangi birisi -CHP, MHP
veya HDP- geçmişte hükûmet olup bakanlarından herhangi birisi
eğer bu iddiaların yüzde 1iyle itham edilseydi herhâlde 40 tane
komisyon kurulur, 40 sefer Yüce Divana sevk edilirdi. Ben buna gerçekten
yürekten inanıyorum. Bugün burada hiçbir şekilde siyasi
eğilimimin etkisinde kalmadan objektif ve tarafsız bir şekilde
düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Eğer bu iddiaların üzerine yatarsak
Batman
Belediyesini kazandığımızda bir levha vardı, bizden
önceki iktidar Rüşvet alan da veren de melundur. diye
yazdırmıştı. Sonra, arkadaşlarla toplantı
yaptığımızda dedim ki: Nasıl bir dönemdi? Dediler ki:
Sayın Danışmanım, vallahi tıpkı geçmiş
dönemlerdeki gibi rüşvet alan da veren de çok memnundu. Hiçbir
değişiklik olmadı.
Şimdi, rüşveti sadece bu dönemde
tartışmıyoruz. Bütün iktidarlar döneminde rüşvet
iddiaları ortaya konulmuştur,
araştırılmıştır, soruşturulmuştur,
insanlar Yüce Divana gidip hesabını vermiştir. Osmanlıda,
adına Kanuni Sultan Süleyman dediğimiz o büyük padişah döneminde
bile Fuzuli şöyle diyor: Selam verdim, rüşvet değildir diye
almadılar. Demek ki rüşvet sistemsel ve kalıcı bir
olaydır, şahıslarla alakalı, bireysel bir olay
değildir. Bunun üzerine gitmemiz gerekiyor ama eğer Bizim
dönemimizde rüşvet veren de alan da memnundur. dersek ve bunun üzerine
yatarsak tarihe karşı gerçekten büyük bir sorumluluk altına
gireriz. Bunu ben şahsen düşünüyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kurulan
soruşturma komisyonu yargısal faaliyet gösteren bir komisyondu. Yani
CHP, MHP, HDP, AKP adına orada bulunmuyorlardı,
bağımsız ve tarafsız olmaları gerekiyordu, ellerini
vicdanlarının üzerine koyarak ve o dosyalara bakarak karar vermeleri
gerekiyordu. Ne yazık ki, üzülerek söylüyorum, iyi ki Sayın Köylü de
şu anda burada bulunuyor, çünkü yönelteceğim eleştirilerin
temelinde kendisi var. Nereden emir, talimat aldı ben bilmem, komisyonumun
başkanıydı. Birinci gündeki icraat budur. Ben tahmin ediyorum ki
Adalet ve Kalkınma Partisi soruşturma komisyonunu kurarken: Şu
anda yoğun olarak üstümüze geliniyor, şunu zamana yayalım, üç
beş ay kazanalım. Zaten eğer bu şekilde üzerimize
gelirlerse iktidardan oluruz, eğer olmazsak da bu işi aklarız.
diye düşündü diye düşünüyorum, şu anda anlatacağım
bütün gelişmelerden dolayı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir komisyon
düşünebiliyor musunuz ki bağımsız ve tarafsız ve
aslında hiçbir partiye mensup değiller, olmamaları gerekir.
Birinci gündeki oturumumuz şu: En yaşlı ve bana göre en genç üye
sıfatıyla Sayın Rıza Türmen
Başkanımızdı, onun başkanlığında
toplandık. Şunu söyledik, benim söylediğim şuydu: Şu
anda hiç kimse hakkında bir hüküm vermiş değilim, tarafsız
düşünmek istiyorum, bu soruşturma komisyonu bir aklama komisyonu
olmasın. Bu soruşturma komisyonu, kamuoyunda şu anda oluşan
bilgi kirliliğini bertaraf etsin. Ne suçludur ne suçsuzdur iddiasında
olmayalım ama şu anda kamuoyu bölünmüş; kimisi suçludur diyor,
diğerleri suçsuzdur diyor. Bizim görevimiz gerçekleri ortaya
çıkarmaktır. Nasıl başlayabiliriz bununla? Eğer
komisyon başkanını seçerken, başkan vekilini seçerken,
kâtibi seçerken, sözcüyü seçerken -tırnak içerisinde diyorum, oradakiler
muhalefet sıfatıyla değiller ama- muhalefetten bir tanesini bile
oraya koyarsak bu komisyonunun güvenilirliği açısından gerçekten
objektif bir değerlendirme olur ama olan ne oldu değerli
arkadaşlar? Başkan, başkan yardımcısı, sözcü,
kâtip tek bir partiden seçildi. Bu, zaten, bu işin
gidişatının nereye doğru olacağını çok
açık bir şekilde gösteriyordu.
Sayın Başkan toplantıyı kapattı;
ne zaman toplanacağız, yol haritamız nedir bilmiyoruz. Meclis
Başkanına müracaat ettik Sayın Rıza Türmen ve Erdal Beyle,
dedik ki: Sayın Başkanım, Hâkimler ve Savcılar Kurulu diye
bir kurul var; hâkimler, savcılar yanlış yaparsa oraya gidiyor.
Bizim, bu Komisyonunun müracaat edeceği bir makam yok mu? Sayın
Başkan Başkan oldu, gitti. Hiç bir şey yapamıyoruz,
toplanamıyoruz, nereye gideceğiz, ne yapacağız bilmiyoruz.
Bir dilekçe verin bana. dedi. Bir dilekçe verdik. Birkaç gün sonra
basından öğrendiğimize göre Komisyon yargısal bir faaliyet
gösterdiği için ben işine karışamıyorum. O zaman
Sayın Köylü ne yaptı? Tek tek sıralayayım Sayın Köylü
ne yaptı: İç Tüzükün 26ncı maddesine göre biz müracaat
etmiştik. Meclise gelen dosyaların bir nüshasını avukatlara
verdi; biz savcılık görevini ifa ediyoruz, bize verilmiyor. Yani,
biz, onu orada -bir tür üçüncü şahıslar konumunda- savcılık
makamında değil... Sadece Sayın Hakkı Köylü ve
arkadaşları o konumda ama biz muhalefet partisi olduğumuz için
her an dışarıya bu bilgileri sızdıracağız.
Onun için de Gelip burada incelesinler. diye tutanakları, belgeleri bize
vermedi ama avukatlara verdi.
Bir başka ne yaptı değerli
arkadaşlar? Şahitlerin -yüzde 99unu siz tanıyorsunuz- hepsi
şüphelilerin akrabaları ve soruşturulan şahıslardan
oluşturuldu yani bu ne demektir? Geldiklerinde Biz tanıklıktan
çekiliyoruz. diyecekler ve ifade vermeyecekler. Zaten onlar demeden Sayın
Hakkı Köylü onlara hatırlattı. Bu şekilde gelen seçilen
tanıkların yani muhalefete sorulmadan yani bir toplantı
yapılmadan... Sayın Hakkı Köylü kendi evinde arkadaşlarla
buluştu mu bilemiyorum, ona o iftirada bulunmak istemiyorum ama en
azından, tek başına tanıkları seçip
çağırmış, onların ifadesini almış -pratikte
de olan- hepsinin yakınının tanıklıktan çekildiği
bir pratikle karşı karşıyayız.
Bir alt komisyon oluşturduk değerli
arkadaşlar, 3 kişiden; 2 AKPli arkadaş, 1 CHPli arkadaş.
İstanbula gidecekler, takipsizlikle sonuçlanan dosyaları
inceleyecekler, eğer orada bilmediğimiz üçüncü şahıslar
çıkarsa onların ifadesini alacak. Biz diyoruz ki özellikle:
Sayın Alt Komisyon, bakın, biz Rıza Sarrafı, Abdullah
Happaniyi, benzeri şahısları bütün Komisyon olarak dinlemek
istiyoruz. Sakın ola ki İstanbulda bunları dinlemiyorsunuz.
Tamam. diyorlar. İstanbula gidiyor bu alt komisyon, bu
bahsettiğimiz bütün başrol oyuncularının tamamını
orada dinliyor. Hukukçu arkadaşlarımız bilir, buna delillerle
doğrudan doğruya temas denilir yani Komisyon onları dinleyecek,
onları görecek, davranışlarını izleyecek, ona göre bir
kanaate ulaşacak. Bütün bu bahsettiğimiz şahısların
hepsi İstanbulda alt komisyon tarafından dinlendi,
dolayısıyla da Ankaraya çağırılmadı.
Dolayısıyla, biz onlarla bir temas içerisinde olamadık.
Aylardır ifadesini beklediğimiz sayın
bakanlara gelince
Komisyon Başkanımız özellikle Erdoğan
Bayraktarın yurt dışına gideceği günü seçiyor, saat
dörtte uçacak, saat iki buçuğa toplantı koyuyor. Saat ona koy, on
bire koy, on ikiye koy. Niye iki buçukta toplantı yapıp dörtte uçacak
bir
Sayın Bakana hepimizin soruları var geniş bir şekilde,
başka bir güne al. Bunların hiçbirisini Komisyonda konuşmuyor,
tartışmıyor, kararlaştırmıyoruz.
Bizim Komisyondan çekilmemize sebep olan en son olay,
bardağı taşıran son olay, yine Komisyon üyelerinin
hiçbirisiyle, AKPli üyelerle de toplantı yapmadan mahkemeden yayın
yasağı getirtildi değerli arkadaşlar. Bu, gerçekten,
artık bizim orada kalamayacağımızı, işlevsiz
olduğumuzu bize gösterdi.
Şimdi, belirli belgelerin, ifadesine başvurulan
bazı şahısların ifadelerinin ertesi gün basında yer almasını
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BENGİ YILDIZ
(Devamla) -
ben Komisyonda da söyledim, istifa dilekçemde de söyledim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) Her yerde söyledim ki bu yaklaşım doğru
değildir, bu, soruşturmanın gizliliğini ihlaldir. Ama
soruşturmanın gizliliğini ihlal varsa
BAŞKAN Sayın
Yıldız, teşekkür ederim.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) -
Komisyon toplansın, bir karar alsın. Ona göre de
hepimizin ortak bir şeyi olsun. Ama tek taraflı bir tasarrufla
Sayın Başkan o kararı da alınca biz Komisyondaki
işlevimizin bittiğini, dolayısıyla bunu da kamuoyuyla
paylaşmamız gerektiğini belirttik.
Bu düşüncelerimi,
duygularımı sizinle paylaşıyorum ve
saygılarımı, selamlarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Beşinci
konuşmacı Muğla Milletvekili Sayın Ömer Süha Aldan.
Buyurun Sayın Aldan.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER SÜHA ALDAN
(Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Faruk Balın açıklamasından sonra gerçekten kuşkuya
düşmedim değil. Bu Komisyonda olmayı çok istiyordum, partimin
yetkilileri de çok istiyordu, tam 4 kuradan çıkamadım. Yani,
basiretsizlik var diyordum ama umarım başka bir şey yoktur bu işin
içinde.
Bugün, bazı
arkadaşlar söylediler Meclis tarihî bir an yaşıyor. diye.
Meclis tarihî bir an falan yaşamıyor. Çok sıradan bir gün.
Sebebi: Yolsuzluğu kanıksadık. Yolsuzluk yol oldu artık bu
ülkede, son derece sıradan. Acaba iktidar partisinin milletvekilleri
umursamadıkları için mi bu sıralar boş, gelmiyorlar yoksa
buradan bazı sözcükleri duymak mı istemiyorlar? (CHP
sıralarından alkışlar)
Aslında çok önemli
şeyler olmuş. En basitinden şöyle söylemek lazım: İran
kökenli, sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş, 30lu
yaşlarda, bir sanatçıyla evlenerek ünlenmiş bir kişi yani
bu operasyon yapılmasa bir sene sonra neredeyse Bakanlar Kuruluna
başkanlık yapacak, öyle bir tablo oluşmuş. Hediyeler
almış yürümüş. Efendim, bu ayakkabı kutusunun içinde 500
bin dolar yoktu, elbisenin içinde para yoktu. Peki, elbise bedava
mıdır? Vakkodan bir elbise kaç liradır acaba?
Bir polis memuru trafikte 15-20 lira para aldı
-çorba parası- diye, rüşvetten yargılanırken bu ülkede,
bunları görmezden geliyoruz; piyanolar, geziler, paralar pullar, kasalar
Ama ne yazık ki bu 17-25 Aralık soruşturmasını yürüten
savcı da görmüyor, Komisyon da görmüyor, görmek istemiyorlar.
Açık söyleyeyim burada: Bu soruşturmaya tabi
tutulan eski bakanların bir kısmını da tanıyorum.
Gerçekten bir hukuk adamı olarak söylüyorum, bir siyaset adamı olarak
söylemiyorum: Bu işin içinde büyük bir hırsızlık var; var!
Bunu örtmek, kapatmak artık mümkün değildir.
İşin teknik boyutuna girince Efendim,
işte bu soruşturma sırasında yasak delil elde edildi. Madem
başlangıçta delil yasaksa sonraki deliller de yasaktır.
anlayışı doğru bir yaklaşım olamaz. Yani ortada
olan her şey belli ve teknik takip yapıldıktan sonra asıl
yapılması gereken işin mali boyutunu araştırmak iken
tamamıyla bunun üzeri, ne yazık ki örtülmüştür.
Değerli arkadaşlarım, altın ticareti
yapılmış, koskoca Türkiye Cumhuriyeti maskara hâline
dönüştürülmüş. Bu 1,5 ton altın meselesi var Ganadan.
Soruşturma dosyasında var açıkça. Tabii, görülmek istenmeyince
görülmez. Aslında bu altın Ganadan gelmemiş. ULS
Havayolları ile Sorinet Group arasında anlaşma şu
şekilde: Bu altın 4 ton olacak, Sabiha Gökçenden Libyaya
götürülecek, Libyadan Ganaya, Ganadan Sabiha Gökçene, Sabiha Gökçenden
Tahrana. Aslında bu altın, Türkiye Cumhuriyetinin sınırları
içinden giden bir altın. Ama bunu görmek istemezseniz görmezsiniz.
Yolsuzluğun dik âlâsı burada, kaçakçılık burada. Ama
bunların hiçbiri görülmek istenilmemiş.
Bazı arkadaşlarım buraya
çıktığımda bana dediler ki Ya, biraz vicdanlara hitap et.
Hiç vicdanlara hitap etmeyeceğim çünkü bir yıldan bu yana vicdan
üzerine zaten bir baskı altında Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu. Bundan bir yıl önce, şu anda Komisyonda görevli bir Adalet ve
Kalkınma Partili arkadaşım bana aynen şunu söylemişti:
Ağabey, vallaha bizim de içimize sinmiyor ama ne yazık ki patron
gidiyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Açıklayın
o ismi, açıklayın o ismi.
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) Sorun bu, sorun bu. Ve
Patron gidiyor. demişti.
MEHMET METİNER (Adıyaman) O namerdi
açıklayın o kimse.
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) Aslında bu
bakanların hiçbirinin önemi yok.
MEHMET METİNER (Adıyaman) O namerdi
açıklayın, ismi açıklayın.
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) Bu bakanlar gerçekten
itibarsızlaştı. Muhalefet bir yıldan bu yana bir kum
torbası gibi onlara vuruyor, evet, doğru. Basında aleyhlerinde
yazılan pek çok yazı var. Bu insanların özel yaşamları
bir anda kayboldu gitti, siyasi yaşamları bitti bu bakanların,
bundan sonra yalnızlaşacaklar. Şimdi yanında olan insanlar
bir dönem sonra yanlarından uzaklaşıp gidecekler ve
kahırlı bir hayat onları bekliyor, aileleriyle üzüntülü bir
yaşam onları bekliyor. Bu bakanlar kimsenin umurunda değil
aslında. Aslında bu bakanlar yargılanmış olsalar,
gerçekten Yüce Divana çıkmış olsalar belki kendilerine yeni bir
dünya, yeni bir yaşam yaratmaları anlamında önemli bir
şansları olacak. Ben isterim ki bu eski bakanlar gelip burada savunma
yapsınlar bir kere, onları dinlemek istiyor millet; bir.
İkincisi, Yüce Divanda yargılanmayı kendileri istesinler. Sadece
biri için onların yargılanmasının ve aklanmasının
önüne geçiliyor. Aslında Anayasa Mahkemesine güvenmiyoruz. sözcükleri
tamamıyla yalandır. Bugünkü Anayasa Mahkemesinin 8 üyesini Sayın
Abdullah Gül, 1 üyesini Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçmiştir. 17
oya göre, 17 üyeye göre çoğunluk zaten Adalet ve Kalkınma Partisinin
tercih ettiği insanlardadır ve böyle bir yargılamanın
yapılmasında yarar vardır.
Değerli milletvekilleri, bu Meclise her seçim
sırasında ortalama olarak yüzde 70 oranındaki kişi geri
gelemiyor. Bu önemli bir andır. Burada önemli bir tercihte
bulunacaksınız. Pek çoğumuz bir daha gelemeyeceğiz bu
kürsülere, buralarda konuşamayacağız. Ben akıllara
seslenmek istiyorum. Bakın, partinizi seviyorsanız, kendinizi
seviyorsanız, ülkenizi seviyorsanız şöyle bir şey
düşünün: Vaktizamanında Tansu Çillerle Mesut Yılmaz
birbirlerini akladılar. Şu anda partileri ortada yok.
Akılcı davranın lütfen, akılcı bir karar verin ve bu
kararı verirken şu kapalı yere girip açıktan
pusulaları göstermeyin, koskoca adamlarız. Bunu bütün Meclise
belirterek söylemek istiyorum, o kapalı yere gidip vicdanımız
neyi elverirse o pusulayı oraya koyup gelip buraya atalım ve biz
bunları izleyeceğiz. Vakti zamanı gelince bu işlerin
muhasebesi yeniden yapılacak. İşte o zaman Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarihî bir gününü yaşayacaktır, şimdi değil.
Şimdi sıradan bir gün. Şimdi yolsuzluğun
kanıksandığı, çoğunluğun egemen olduğu bir
anı yaşıyoruz. Bu anlamda muhalefet çaresizdir ve ben iktidar
partisi milletvekillerinin, işte, vicdanları elverecek, gidecekler,
başka türde bir irade de göstereceklerine hiçbir zaman inanmıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi bir ahde vefa örneği gösterecektir burada.
Bence önemli olan, bu ahde vefa olarak mı kalacaktır, yoksa bu
vesayet anlayışı artık ilelebet devam mı edecektir?
Değerli milletvekilleri, son sözlerim yüce
milletime. Çocukken, işte, 8-9 yaşlarında sapanla kuş
avladığımız dönemde leyleklere taş
attığımızda büyüklerimiz bizi döverlerdi Bunlar mübarek
hayvan. derlerdi, anlayamazdık. Leylekler Mekkeyi, Medineyi
görmüş hayvanlardır. Kâbenin üstünden geçerler, onun için, bizim
için mübarek. derlerdi. Sonuçta yıllar geçti, belgeseller televizyonlarda
gösterildi, anladık ki leylek kuru iklimlerin leyleği değil,
öyle hiç Kâbenin üstünden falan geçmiyor ve şunu da anladık ki
leylek öyle mübarek hayvan vasfını hak edecek bir şekilde
yiyecek de yemiyor; yılan yiyor, çıyan yiyor, kurbağa yiyor.
Ey yüce milletim! Leylek, hacı leylek değil;
leylek, çıyan yiyor, kurbağa yiyor.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aldan.
Altıncı ve son konuşmacı, Denizli
Milletvekili Sayın Bilal Uçar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BİLAL UÇAR (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 681 sıra sayılı Ekonomi eski
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri eski Bakanı
Muammer Güler, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış
ile Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar
hakkında kurulan Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu üzerinde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Komisyonumuz, Anayasanın 100üncü, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 109 ila 112nci maddeleri ile diğer
hükümleri ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri çerçevesinde görev
yapmıştır. Kamuoyunda 17 Aralık operasyonu olarak
bilinen, 4 eski bakanın da isminin geçtiği İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma
Bürosunca yürütülen 2012/120653 numaralı soruşturma, ilgili bakanlar
dışındaki şüpheliler yönünden kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararla sonuçlanmış ve itiraz üzerine
İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesince ele alınan söz konusu karar hukuka
uygun bulunarak, vaki itirazların reddiyle 15 Aralık 2014 tarih ve
2014/3162 sayılı kararla kesinleşmiştir. Bu takipsizlik
kararı da Komisyonumuzun çalışmalarına ışık
tutmuştur.
Komisyonumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 107nci maddesine göre ve soruşturma önergesinde
belirtilen iddialarla ilgili olarak, Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan hakkında soruşturma önergesinde belirtildiği
üzere, Rıza Sarraftan sağlanan miktar ve değeri tespit
edilemeyen bazı maddi menfaatler karşılığında bu
şahsın İrana altın ticareti yapması işlerine
imtiyaz sağladığı, Ganadan kaçak yollarla yurda sokulmak
istenen altınlara aracılık ettiği, 1,5 ton
altınıyla ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek
altının Dubaiye çıkışını sağlamaya
çalıştığı konusunda sahtecilik, kaçakçılık
ve rüşvet suçlarından dolayı soruşturma yapılmıştır.
Bu konuda deliller toplanmış, Ekonomi eski Bakanı Zafer
Çağlayan Komisyon huzurunda savunmasını yapmıştır.
İlgili eski bakan savunmasında özet olarak, cumhuriyet
savcılığı ve kolluk tarafından yapılan
soruşturmaların Anayasaya, kanunlara ve Meclis İçtüzügüne
aykırı yürütüldüğünden bahisle geçersiz olduğunu ileri
sürdükten sonra, altın ihracatıyla ilgili usulsüz olarak
yapmış olduğu hiçbir işlem olmadığı gibi,
imtiyaz sağladığı iddiasının da tamamen gerçek
dışı olduğunu, keza Ganadan yurda kaçak sokulmak
istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili olarak da adli veya
idari soruşturmaları engelleme konusunda hiçbir hareketinin
olmadığını ifade etmiştir. Ayrıca, sahtecilikten
bahsedilmekteyse de sahte olarak düzenlediği bir belge
olmadığını belirtmiştir. Ortada bir
kaçakçılık suçunun olmadığının cumhuriyet
savcılığı tarafından tespit edildiğini, bu durumda
kendisinin bu suça iştirak ettiği iddiasının da hiçbir
mesnedinin olmadığını söylemiştir. Hediye olarak
verildiği iddia edilen saat ve piyanonun parasını da
ödediğini ifade etmiştir.
Komisyonumuzca
yapılan soruşturmada, Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından yukarıda yer verilen
olaylarla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda fiilin
kaçakçılık suçunu oluşturmadığı gerekçesiyle
takipsizlik kararı verilip itiraza müteakip kararın kesinleştiği,
dolayısıyla ortada bir kaçakçılık suçunun bulunmadığı;
diğer hususlarla ilgili de, irtibatlı şahıslar
hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
soruşturma yapılıp kolluk ve soruşturmaya
başlangıçta karar veren cumhuriyet savcılarının
yürüttüğü soruşturmada toplanan delillerin hukuka aykırı
toplanması nedeniyle geçersiz sayılarak diğer hususların da
suç oluşturmadığından bahisle, kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar verildiği ve bu kararın da
itiraza müteakip kesinleştiğini ifade etmiştir.
İçişleri eski
Bakanı Muammer Güler hakkında, yine, Rıza Sarraftan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın
araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı
verdiği ve adı geçen için koruma polisi görevlendirdiği, bu
şahıs ile göz altına alınan bazı şüphelilerin ve
yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk
vatandaşlığına geçirilmesini sağladığı,
bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma
yapılıp yapılmadığının
araştırılması için talimat verdiği, bu
şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak
haberlerin engellenmesi için girişimde bulunduğu ve bu fiillerinden
dolayı resmî belgede sahtecilik, nüfuz ticareti, rüşvet ve
soruşturmanın gizliliğini ihlal suçlarından Komisyonumuz
soruşturma yapmıştır.
İlgili bakan
soruşturma önergesindeki fiillerle ilgili olarak savunmasında özetle,
trafikte emniyet şeridini kullandırma ve koruma tahsis etme
yetkisinin illerde valilere ait olduğunu ve koruma tahsis
kararının verilmesinde kendisinin bir katkısının
olmadığını, keza plaka tahsisinde hukuka aykırı
bir durum olmadığını, istisnai vatandaşlığa
yapılan müracaatın kendi bakanlığı döneminden önce
başlatıldığını ve sürecin de mevzuata uygun bir
şekilde yürütülerek Bakanlar Kurulu kararıyla verildiğini,
Rıza Sarraf hakkında adli veya istihbari bir soruşturma
yapılıp yapılmadığının
araştırılması iddiasıyla ilgili olarak da, ilgili
kişinin bazı sivil kişiler tarafından takip edildiğini
bildirmesi üzerine konunun güvenlik açısından
araştırılmasını istediğini, yapılan adli
soruşturmadan haberi olmadığını beyan etmiştir.
Soruşturma
önergesinde bahsedilen basında çıkan haberleri engellemeye
çalıştığı iddiası üzerine de, ilgili
şahsın aleyhinde haksız bir yayın
yapılacağını kendisine bildirmesi dolayısıyla
tanıdığı bazı medya gruplarının genel
yayın yönetmelerini haberdar ettiğini, bunun dışında
herhangi bir haberin engellenmesi veya baskı yapılmasının
kesinlikle söz konusu olmadığını beyan etmiştir.
Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış hakkında Rıza Sarraftan
sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi
menfaatler karşılığında bu şahsın turizm
belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize
alınması işleri için aracılık ettiği, bu
şahısla ilgili bir soruşturma olup olmadığı
yönünde ilgili kurum ve kuruluşlarda araştırma
yapılmasını sağladığı, bu şahsın
faaliyetiyle ilgili olarak basında haber yapılmasının
önlenmesi için girişimlerde bulunduğu ileri sürülerek bu
hususların Komisyonumuzca soruşturulması istenmiştir.
İlgili bakan
savunmasında özet olarak, Rıza Sarrafın otel açma
teşebbüsünde bulunduğunu, bunun için de kendisinin de
tanıdığı bir şahıstan bina satın
aldığı yolunda bir bilgi paylaşımında
bulunduğunu, kendisinin de Hayırlı olsun. demek
dışında hiçbir ilgisinin ve dahlinin
olmadığını, bildiği kadarıyla bu projenin
gerçekleşmediğini, kaldı ki otel açmak için gerekli izinlerin
Kültür ve Turizm Bakanlığının yetkisinde olduğunu, bu
iddiaların asılsız olduğunu, bu şahısla ilgili
soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurumlarda
araştırma yaptığı yönündeki iddiaların da tamamen
gerçek dışı olduğunu, bu şahsın faaliyetiyle
ilgili basında haber çıkmasının önlenmesi yönünde
basın kuruluşları üzerinde bir girişiminin
olmadığını beyan etmiştir. Bu savunmaların
dışında, dinlenen tanıkların da bahse konu olaylardan
dolayı veya başka bir şekilde bir menfaat temin ettiğine
dair bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmıştır.
Bu olaylarla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı, Rıza Sarraf ve diğerleri
hakkında rüşvet suçundan yapmış olduğu soruşturma
neticesinde, haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin
eylemlerinin rüşvet verme suçunu oluşturmadığı, esasen
bu konuyla ilgili teknik takip ve dinleme kayıtlarının usulsüz,
kanuna aykırı elde edildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı
vermiş ve bu karar yapılan itirazların reddedilmesi neticesinde
kesinleşmiştir.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan
Bayraktar hakkında, bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine
sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler
karşılığında kişiye özel imtiyazlı imar
planları onaylattıklarını, imar planlarına
aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz
yumdukları ve denetimlerden sorumsuzca geçmelerini
sağladıkları ve bu eylemlerin bir kısmının Çevre
ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktarın görevde
olduğu sırada ve onun bilgisi doğrultusunda
gerçekleştirildiği, ayrıca bu Bakanlıktan iş alan
bazı şirketlerin yemek işlerinin yakınlarının
ortağı olduğu şirketlere verilmesi için aracılık
ettiği şeklindeki soruşturma önergesinin konusunu oluşturan
iddialar da yine Komisyonumuzca soruşturulmuş ve yapılan
incelemede ve ilgili bakanın savunmalarında da belirtilen şekilde,
bahsedilen konulardan dolayı tarafları olan kişiler
hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme, rüşvet almak
ve vermek, imar kirliliğine neden olmak, suç işlemek için örgüt
kurmak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve görevi
kötüye kullanmak suçlarından dolayı yapılan soruşturma
sonucunda suç işlendiğine dair hiçbir delil elde edilemediği
gerekçesiyle takipsizlik kararı verilerek verilen kararın
kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ayrıca, Komisyonumuz
tarafından yapılan soruşturma sonucunda da soruşturma
önergesinde yazılı fiillerin işlendiğine dair hiçbir delil
elde edilememiştir. Tüm dosya münderecatı ile gerekçesi raporda
detaylı şekilde belirtildiği üzere, Yüce Divana sevk konusunda
yeterli şüpheye ulaşılmadığından Ekonomi eski
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri eski Bakanı
Muammer Güler, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış
ile Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktarın
Yüce Divana sevk edilmemesine Komisyonumuzun 5 Ocak 2015 tarihli
toplantısında oy çokluğuyla karar verilmiştir. Komisyonumuz
çalışmalarını büyük bir özveriyle
tamamlamıştır. Takdir Genel Kurulundur.
Sözlerime son verirken
yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi söz
sırası Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan,
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış, Çevre ve Şehircilik eski
Bakanı Erdoğan Bayraktar
Konuşacaklar mı
acaba? Sırayla ben çağırayım.
Sayın Mehmet Zafer
Çağlayan?
Bir notu var, ben onu
ileteyim. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Olmaz efendim, öyle bir şey olur mu? Notunu
okuyamazsınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
İç Tüzükte öyle bir şey yok.
BAŞKAN Ne
diyeceğim ben şimdi acaba?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Olur mu öyle bir şey ya!
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı'nın, Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayanın annesinin vefatı nedeniyle Genel Kurula
katılamayacağına ve kendisine başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
Çağlayan annesinin vefatı nedeniyle Genel Kurula
katılamayacaktır. Bunu bilginize sunuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Biz de
merhumeye Allahtan rahmet diliyoruz, ailesine de
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bunu sözlerimin başında söylemiştim.
BAŞKAN Biliyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) -
Vefat münasebetiyle bu oylamanın daha sonra yapılmasına
ilişkin müracaatımız olmuştu ama kabul edilmedi.
Dolayısıyla, bu konuda bunu kabul etmeyenlerin
BAŞKAN Taziye
dileklerimizi bildirdik yerinde.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bu iradeyi koyanların bunu kabul etmeyenler olduğunu ifade etmek
istiyorum.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler Karşılığında
Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir Otel Kiralama Girişimi ile
Yakınlarına Vize Alınması İşleri İçin
Aracılık Ettiği, Bu Şahısla İlgili Bir
Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde İlgili Kurum ve
Kuruluşlarda Araştırma Yapılmasını
Sağladığı, Bu Şahsın Faaliyetiyle İlgili
Basında Haber Yapılmasının Önlenmesi İçin Girişimlerde
Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine
Uyduğu İddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen
Bağış ile Bir Suç Örgütünün Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine
Sağlanan ve Miktar ve Değeri Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler
Karşılığında Kişiye Özel İmtiyazlı
İmar Planlarını Onaylattıkları, İmar
Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı Projelerin
Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini
Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir Kısmının
Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda
Gerçekleştirildiği, Ayrıca Bakanlıktan İş Alan
Bazı Şirketlerin Yemek İşlerinin
Yakınlarının Ortağı Olduğu Şirketlere
Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun
255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN Sayın
Muammer Güler, buyurun.
MUAMMER GÜLER (Mardin)
Sayın Başkan
BAŞKAN Talebiniz
nedir?
MUAMMER GÜLER
(İstanbul) Sayın Başkan, yerimden
OKTAY VURAL (İzmir)
Yerinden olmaz, kürsüden
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika arkadaşlar
Nedir talebiniz? Mikrofon açık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kürsüye gelecek.
MUAMMER GÜLER (Mardin) Sayın Başkanım,
kısa bir açıklama yapacağım efendim.
BAŞKAN 60a göre mi?
MUAMMER GÜLER (Mardin) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Mardin
Milletvekili Muammer Güler'in, (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonuna verdiği yazılı ve sözlü
savunmasına ilave edecek başka bir husus bulunmadığına
ilişkin açıklaması
MUAMMER GÜLER (Mardin) Sayın Başkanım,
Soruşturma Komisyonuna verdiğim sözlü ve yazılı savunmama
ilave edecek başkaca bir husus bulunmamaktadır. Karar ve takdir yüce
heyetinizindir.
Arz ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Egemen Bağış, talebiniz nedir?
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) 60a göre söz
istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kürsüye gel, kürsüye!
6.-
İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın, (9/8) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun kararına
saygı duyduğuna ilişkin açıklaması
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, hakkımızdaki iftiralarla ilgili olarak gerek
cumhuriyet başsavcılığı gerek Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Soruşturma Komisyonu gerekli kararları vermiştir;
Komisyon kararına saygı duyuyorum.
Takdir yüce Meclisindir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Erdoğan Bayraktar, sizin talebiniz nedir?
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Peki.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Böyle bir tiyatro
olamaz!
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma Yapılmasını
Sağladığı, Bu Şahsın Faaliyetiyle İlgili
Basında Haber Yapılmasının Önlenmesi İçin
Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa Birliği Eski
Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün Yönetici ve
Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri Tespit Edilemeyen
Bazı Menfaatler Karşılığında Kişiye Özel
İmtiyazlı İmar Planlarını Onaylattıkları, İmar
Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı Projelerin
Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini
Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir Kısmının
Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda
Gerçekleştirildiği, Ayrıca Bakanlıktan İş Alan
Bazı Şirketlerin Yemek İşlerinin
Yakınlarının Ortağı Olduğu Şirketlere
Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun
255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Meclis
Soruşturması Komisyonunun Raporu üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi on beş dakika ara veriyorum, önergeler
üzerinde bir çalışma yapacağız.
Kapanma Saati: 18.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
19.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 44üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.04
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 44üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu üzerinde görüşmeler tamamlanmıştı.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, Komisyon raporu, ilgili eski
bakanları Yüce Divana sevk etmeme yönündedir. Ancak İç Tüzükün
112nci maddesinin beşinci fıkrası Komisyonun Yüce Divana sevk
etmeme yönündeki raporlarının reddi, ancak, Yüce Divana sevke dair
verilen ve sevk kararının hangi ceza hükmüne
dayanacağını gösteren bir önergenin kabulüyle mümkün olur.
hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca, Ekonomi eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan hakkında 53 önerge, İçişleri eski
Bakanı Muammer Güler hakkında 52 önerge, Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış hakkında 53 önerge, Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında 53 adet
Yüce Divana sevke dair önerge bulunmaktadır.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın 100üncü
maddesinin
gerek görüldüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar
verilir. hükmü ile ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan suçların
şahsiliği ilkesi gereği her bakan için önergelerin oylanma
işlemleri ayrı ayrı yapılacaktır.
İlk oylama, Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan hakkında verilen 53 önergeye ilişkindir.
Şimdi bu önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar neticesinde, yapılan oylamada Ekonomi eski Bakanı
Zafer Çağlayan'ın Yüce Divana sevk edilmesine gerek
olmadığına oy çokluğu ile karar vermiştir.
Yaptığımız tahkikat neticesindeki
bulgular nedeniyle Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporuna
karşıyız. Komisyon raporunun reddini ve eski Bakanın kabul
edilen Meclis Soruşturması önergesine konu fiillerinden dolayı,
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu 204 ve 252 nci maddeleri uyarınca Yüce
Divana sevk edilmesini talep ediyoruz.
Levent
Gök Engin
Altay Mehmet
Akif Hamzaçebi
Ankara Sinop
İstanbul
Gerekçe:
681 Sıra Sayılı Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler,
Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun, İstanbul Milletvekili
Osman Korutürk, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, İzmir Milletvekili
Rıza Türmen ve Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü tarafından
verilen Karşı Oy bölümünde yer alan gerekçelerle Yüce Divana sevk
edilmesi talep edilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar sonucunda, yapılan oylamada Ekonomi Eski Bakanı
Zafer Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevkine gerek olmadığı
yönündeki kararını oy çokluğu ile vermiştir.
Yaptığımız inceleme sonucunda
edindiğimiz somut bulgular nedeniyle Komisyon'un, Ekonomi Eski Bakanı
Zafer Çağlayan'ı, Yüce Divan'a sevk etmeme yönündeki rapor ve
kararına karşıyız. Komisyon raporunun reddi ile eski bakan
hakkında kabul edilen Meclis Soruşturma önergesine konu fiillerinden
dolayı 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 204 üncü, 252 nci
maddeleri ile Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu gereğince Yüce
Divan'a sevk edilmesini talep ediyoruz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken
Iğdır Bingöl
Gerekçe:
681
sıra sayılı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan,
İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Eski
Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve Şehircilik Eski
Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunda yer alan ve eski bakan Zafer
Çağlayan'ın; hakkında iddia edilen suçlamalara konu eylemleri
gerçekleştirdiği yönündeki hususlar uyarınca Yüce Divan'a sevk
edilmesi talep edilmektedir. Nitekim, Komisyon Raporu'nda yer alan Adli
Tıp Raporunun telefon görüşmelerini gerçek olarak gösteren raporu ile
MASAK'ın bilirkişilerinin "mal beyanlarının uyumsuzluğu"
yani makul olmayan mal artış raporunda yer alan somut bulgular da
Zafer Çağlayan'ın Yüce Divan'a sevkini zorunlu kılmaktadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım, birer milletvekili tarafından imzalanmış
bulunan 47 ayrı önergenin metinleri aynı olduğundan ilk önergeyi
okuttuktan sonra diğer önergelerin sahiplerinin isimlerini
okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve Yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan
hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan
müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında
kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk skandalları, fezlekeleri
milletvekillerinin incelemesinin engellenmesi, Meclis soruşturması
komisyonu aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü
sonucu yaşanan hadiseler, komisyon oylamasının
yapılacağı gün başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, hukukun üstünlüğü" değil,
üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz yerini
almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayan'ın, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet,
sahte evrak tanzimi ve rüşvet suçlarını işlediği
anlaşılmaktadır.
Şöyle ki rapor, muhalefet şerhleri ve dosya
münderecatı incelendiğinde;
Kendi yönetiminde Halk Bank Genel Müdürü Süleyman
Aslan, Özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Mustafa Behçet ve oğlu Salih Kaan
Çağlayan'dan oluşan grubun çeşitli imtiyazlar sağlamak
suretiyle Rıza Sarraftan menfaat temin ettiği, bunun teknik takip,
mail tetkiki ve dijital delillerle tespit altına
alındığı, yapılan teknik takipte Sarrafın
kendisine firmalarının Halk Bankasındaki hesabına gelen
İran paralarının belli bir oran üzerinden rüşvet olarak
gönderdiği ve bu miktarların Happani tarafından
listelendiği ve bir yüz yüze buluşma esnasında Sarraf
tarafından listenin kendisine gösterildiği ve bu bilginin mahkeme
kararıyla 17.4.2013 tarihinde Sarrafa ait kişisel e-postada
yapılan incelemede görüldüğü,
Rıza Sarrafa
ait şirketlerin Halk Bankası hesabına giren paralarının
altına dönüştürüldüğü, bu altınların Dubai'ye ve
İran'a gönderildiği, Rıza Sarrafın, şirket
hesabına gelen paraların (döviz veya Türk lirası) % 0.4 ve %
0.5'inin kendisine ödendiği,
Gana'dan kaçak
yollarla ülkeye sokulmak istenen 1.5 ton altın ile ilgili idari ve adli
soruşturmaların engellendiği ve altınların Dubai'ye
gidişi ve girişinin sağlandığı,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600
euro, 6 milyon 766 bin 750 dolar ve 3 milyon 460 bin TL verildiği,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine 300 bin İsviçre Frangı değerinde (700
bin TL) saat verildiği, savunma belgeleri içerisinde sunulan söz konusu
saate ait ödeme belgesinin banka sistemi dışında nizami olmayan
basit bir şekilde düzenlendiği,
Kaynağı
izah edilemeyen 106 bin 400 TL değerindeki piyanosunu mal bildiriminde
usulünce göstermediği,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve Türk Lirası) hareketlerin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıkların bulunduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu ve bu
konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıkların bulunduğu,
Kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan'ın, Türk Ceza
Kanunu'nun "Resmi Belgede Sahtecilik" başlıklı 204,
Rüşvet başlıklı 252, Nüfuz Ticareti
başlıklı 255, Görevi Kötüye Kullanmak başlıklı
257. Maddeleri uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve
bağımsız ve tarafsız bir yargılamada adaletin
tecellisi için Yüce Divan'a sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Devlet Bahçeli
Osmaniye
Diğer önergelerin imza sahipleri:
Adnan
Şefik Çirkin Ahmet
Duran Bulut Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Hatay
Balıkesir
İzmir
Ali
Halaman Ali
Öz Ali
Uzunırmak
Adana
Mersin
Aydın
Alim
Işık Atila
Kaya Bahattin
Şeker
Kütahya
İstanbul
Bilecik
Bülent
Belen Celal
Adan Cemalettin
Şimşek
Tekirdağ
İstanbul
Samsun
D.
Ali Torlak Edip
Semih Yalçın Emin
Çınar
İstanbul
Gaziantep
Kastamonu
Emin
Haluk Ayhan Engin
Alan Erkan
Akçay
Denizli
İstanbul
Manisa
Faruk
Bal Hasan
Hüseyin Türkoğlu İsmet
Büyükataman
Konya
Osmaniye
Bursa
Kemalettin
Yılmaz Koray
Aydın Mehmet
Erdoğan
Afyonkarahisar
Trabzon
Muğla
Mehmet
Şandır Meral
Akşener Mesut
Dedeoğlu
Mersin
İstanbul
Kahramanmaraş
Muharrem
Varlı Murat
Başesgioğlu Mustafa
Erdem
Adana
İstanbul
Ankara
Münir
Kutluata Necati
Özensoy Oktay
Öztürk
Sakarya
Bursa
Erzurum
Oktay
Vural Özcan
Yeniçeri Reşat
Doğru
İzmir
Ankara
Tokat
Ruhsar
Demirel Sadir
Durmaz Sinan
Oğan
Eskişehir
Yozgat
Iğdır
Sümer
Oral Tunca
Toskay Yıldırım
Tuğrul Türkeş
Manisa
Antalya
Ankara
Yusuf
Halaçoğlu Yusuf
Ziya İrbeç Zühal
Topcu
Kayseri
Antalya
Ankara
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
BAŞKAN Şimdi, kalan diğer dört önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve Yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık 2013'te
başlayan süreçte Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan
hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan
müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında
kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk skandalları, fezlekeleri milletvekillerinin
incelemesinin engellenmesi, Meclis soruşturması komisyonu
aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü sonucu
yaşanan hadiseler, komisyon oylamasının
yapılacağı gün başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, hukukun üstünlüğü değil,
üstünlerin hukukunun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
Komisyonmatik süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk devleti
ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir
algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayan'ın, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet,
sahte evrak tanzimi ve rüşvet suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet
şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
Kendi yönetiminde Halk Bank Genel Müdürü Süleyman
Aslan, Özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Mustafa Behçet ve oğlu Salih Kaan
Çağlayan'dan oluşan grubun çeşitli imtiyazlar sağlamak
suretiyle Rıza Sarraftan menfaat temin ettiği bunun teknik takip,
mail tetkiki ve dijital delillerle tespit altına
alındığı, yapılan teknik takipte Sarrafın
kendisine firmalarının Halk Bankasındaki hesabına gelen
İran paralarının belli bir oran üzerinden rüşvet olarak
gönderdiği ve bu miktarların Happani tarafından
listelendiği ve bir yüz yüze buluşma esnasında Sarraf
tarafından listenin kendisine gösterildiği ve bu bilginin mahkeme
kararıyla 17.4.2013 tarihinde Sarraf a ait kişisel e-postada
yapılan incelemede görüldüğü,
Rıza
Sarrafa ait şirketlerin Halk Bankası hesabına giren
paralarının altına dönüştürüldüğü, bu
altınların Dubai'ye ve İran'a gönderildiği, Rıza
Sarrafın, şirket hesabına gelen paraların (döviz veya Türk
lirası) % 0.4 ve % 0.5'inin kendisine ödendiği,
Gana'dan kaçak
yollarla ülkeye sokulmak istenen 1.5 ton altın ile ilgili idari ve adli
soruşturmaların engellendiği ve altınların Dubai'ye
gidişi ve girişinin sağlandığı,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600
euro, 6 milyon 766 bin 750 dolar ve 3 milyon 460 bin TL verildiği,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine 300 bin İsviçre Frangı değerinde (700
bin TL) saat verildiği, savunma belgeleri içerisinde sunulan söz konusu
saate ait ödeme belgesinin banka sistemi dışında nizami olmayan
basit bir şekilde düzenlendiği,
Kaynağı
izah edilemeyen 106 bin 400 TL değerindeki piyanosunu mal bildiriminde
usulünce göstermediği,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve Türk Lirası) hareketlerin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıkların bulunduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu ve bu
konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıkların bulunduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan'ın, Türk Ceza
Kanunu'nun "Görevi Kötüye Kullanmak" başlıklı 257.
Maddesi uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve
bağımsız ve tarafsız bir yargılamada adaletin
tecellisi için Yüce Divan'a sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Mehmet
Günal
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Rüşvet ve Yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan
hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan
müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında
kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk skandalları, fezlekelerin
milletvekillerinin incelemesinin engellenmesi, Meclis soruşturması
komisyonu aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü
sonucu yaşanan hadiseler, komisyon oylamasının
yapılacağı gün başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, "hukukun üstünlüğü" değil,
"üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayan'ın, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet,
sahte evrak tanzimi ve rüşvet suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet
şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
Kendi yönetiminde Halk Bank Genel Müdürü Süleyman
Aslan, Özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Mustafa Behçet ve oğlu Salih Kaan
Çağlayan'dan oluşan grubun çeşitli imtiyazlar sağlamak
suretiyle Rıza Sarraftan menfaat temin ettiği, bunun teknik takip,
mail tetkiki ve dijital delillerle tespit altına
alındığı, yapılan teknik takipte Sarrafın
kendisine firmalarının Halk Bankasındaki hesabına gelen
İran paralarının belli bir oran üzerinden rüşvet olarak
gönderdiği ve bu miktarların Happani tarafından
listelendiği ve bir yüz yüze buluşma esnasında Sarraf
tarafından listenin kendisine gösterildiği ve bu bilginin mahkeme
kararıyla 17.4.2013 tarihinde Sarraf a ait kişisel e-postada
yapılan incelemede görüldüğü.
Rıza Sarrafa ait şirketlerin Halk
Bankası hesabına giren paralarının altına
dönüştürüldüğü, bu altınların Dubai'ye ve İran'a
gönderildiği, Rıza Sarrafın, şirket hesabına gelen
paraların (döviz veya Türk lirası) % 0.4 ve % 0.5'inin kendisine
ödendiği,
Gana'dan kaçak
yollarla ülkeye sokulmak istenen 1.5 ton altın ile ilgili idari ve adli
soruşturmaların engellendiği ve altınların Dubai'ye
gidişi ve girişinin sağlandığı,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600
euro, 6 milyon 766 bin 750 dolar ve 3 milyon 460 bin TL verildiği,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine 300 bin İsviçre Frangı değerinde (700
bin TL) saat verildiği, savunma belgeleri içerisinde sunulan söz konusu
saate ait ödeme belgesinin banka sistemi dışında nizami olmayan
basit bir şekilde düzenlendiği,
Kaynağı
izah edilemeyen 106 bin 400 TL değerindeki piyanosunu mal bildiriminde
usulünce göstermediği,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve Türk Lirası) hareketlerin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıkların bulunduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu ve bu
konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıkların bulunduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan'ın, Türk Ceza
Kanunu'nun "Rüşvet" başlıklı 252. Maddesi
uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve
tarafsız bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki
gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan hakkındaki
iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan müdahaleler,
fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında kamuoyunun gözleri
önünde sergilenen hukuk skandalları, fezlekeleri milletvekillerinin
incelemesinin engellenmesi, Meclis soruşturması komisyonu
aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan
hadiseler, komisyon oylamasının yapılacağı gün
başkan ve üyeler üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak
2014 tarihinde komisyon oylaması sırasında yayınlanan
ilanlarla üyelerin iradesinin baskı altına alınması,
"hukukun üstünlüğü" değil, "üstünlerin hukuku"nun
uygulandığı ve bu suretle kamu vicdanının derinden
yaralandığı unutulmaz kara bir leke olarak not edilmiş,
rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayan'ın, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet,
sahte evrak tanzimi ve rüşvet suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet
şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
Kendi yönetiminde Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan,
Özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Mustafa Behçet ve oğlu Salih Kaan
Çağlayan'dan oluşan grubun çeşitli imtiyazlar sağlamak
suretiyle Rıza Sarraftan menfaat temin ettiği, bunun teknik takip,
mail tetkiki ve dijital delillerle tespit altına alındığı,
yapılan teknik takipte Sarrafın kendisine firmalarının
Halk Bankasındaki hesabına gelen İran paralarının
belli bir oran üzerinden rüşvet olarak gönderdiği ve bu
miktarların Happani tarafından listelendiği ve bir yüz yüze
buluşma esnasında Sarraf tarafından listenin kendisine
gösterildiği ve bu bilginin mahkeme kararıyla 17.4.2013 tarihinde
Sarrafa ait kişisel e-postada yapılan incelemede görüldüğü,
Rıza Sarrafa ait şirketlerin Halk Bankası
hesabına giren paralarının altına dönüştürüldüğü,
bu altınların Dubai'ye ve İran'a gönderildiği, Rıza
Sarrafın, şirket hesabına gelen paraların (döviz veya Türk
Lirası) %0,4 ve %0,5'inin kendisine ödendiği,
Gana'dan kaçak
yollarla ülkeye sokulmak istenen 1.5 ton altın ile ilgili idari ve adli
soruşturmaların engellendiği ve altınların Dubai'ye
gidişi ve girişinin sağlandığı,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600
euro, 6 milyon 766 bin 750 dolar ve 3 milyon 460 bin TL verildiği,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine 300 bin İsviçre Frangı değerinde (700
bin TL) saat verildiği, savunma belgeleri içerisinde sunulan söz konusu
saate ait ödeme belgesinin banka sistemi dışında nizami olmayan
basit bir şekilde düzenlendiği,
Kaynağı
izah edilemeyen 106 bin 400 TL değerindeki piyanosunu mal bildiriminde
usulünce göstermediği,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve Türk lirası) hareketlerin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıkların bulunduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu ve bu
konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıkların bulunduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan'ın, Türk Ceza
Kanunu'nun Resmî Belgede Sahtecilik başlıklı 204. Maddesi
uyarınca hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve
tarafsız bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki
gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Mustafa
Kalaycı
Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Rüşvet ve Yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan
hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan
müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında
kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk skandalları, fezlekeleri
milletvekillerini incelemesinin engellenmesi, Meclis soruşturması
komisyonu aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü
sonucu yaşanan hadiseler, komisyon oylamasının
yapılacağı gün başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, "hukukun üstünlüğü" değil,
"üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
Ekonomi eski Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Çağlayan'ın, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet,
sahte evrak tanzimi ve rüşvet suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet
şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
Kendi yönetiminde Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan,
Özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Mustafa Behçet ve oğlu Salih Kaan
Çağlayan'dan oluşan grubun çeşitli imtiyazlar sağlamak
suretiyle Rıza Sarraftan menfaat temin ettiği bunun teknik takip,
mail tetkiki ve digital delillerle tespit altına
alındığı, yapılan teknik takipte Sarrafın
kendisine firmalarının Halk Bankasındaki hesabına gelen
İran paralarının belli bir oran üzerinden rüşvet olarak
gönderdiği ve bu miktarların Happani tarafından
listelendiği ve bir yüz yüze buluşma esnasında Sarraf
tarafından listenin kendisine gösterildiği ve bu bilginin mahkeme
kararıyla 17.4.2013 tarihinde Sarrafa ait kişisel e-postada
yapılan incelemede görüldüğü,
Rıza Sarrafa ait şirketlerin Halk Bankası
hesabına giren paralarının altına dönüştürüldüğü,
bu altınların Dubai'ye ve İran'a gönderildiği, Rıza
Sarrafın, şirket hesabına gelen paraların (döviz veya Türk
lirası) % 0.4 ve % 0.5'inin kendisine ödendiği,
Gana'dan kaçak yollarla ülkeye sokulmak istenen 1.5 ton
altın ile ilgili idari ve adli soruşturmaların engellendiği
ve altınların Dubai'ye gidişi ve girişinin
sağlandığı,
Rıza Sarraf tarafından kendisine
değişik tarihlerde 32 milyon 53 bin 600 euro, 6 milyon 766 bin 750
dolar ve 3 milyon 460 bin TL verildiği,
Rıza Sarraf
tarafından kendisine 300 bin İsviçre Frangı değerinde (700
bin TL) saat verildiği, savunma belgeleri içerisinde sunulan söz konusu
saate ait ödeme belgesinin banka sistemi dışında nizami olmayan
basit bir şekilde düzenlendiği,
Kaynağı izah edilemeyen 106 bin 400 TL
değerindeki piyanosunu mal bildiriminde usulünce göstermediği,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda
(döviz ve Türk Lirası) hareketlerin olduğu ve bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıkların bulunduğu,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarında yetersizlik ve tutarsızlıkların bulunduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Ekonomi eski
Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan'ın, Türk Ceza
Kanunu'nun "Nüfuz Ticareti" başlıklı 255. Maddesi
uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve
tarafsız bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki
gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Seyfettin
Yılmaz
Adana
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Ekonomi eski
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında verilen bu önergelerin
mahiyeti aynı olduğu için birlikte işleme alıp
oylarınıza sunacağım.
Sayın Vural, söz talebinde bulunmuşsunuz.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın, (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu üzerinde farklı ceza hükmüne
dayanan önergelerin oylamalarının ayrı yapılması ve
Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayanın Türk Ceza Kanununun
257nci maddesine göre Yüce Divana sevkiyle ilgili önergelerin düzeltilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, milletvekillerimizin
kendi iradeleri doğrultusunda verdiği önergelerin bir
kısmında çeşitli maddeler zikredilmiş,
bazılarında da tek madde zikredilmiş. Bu çerçevede, biz Meclis
Genel Kurulu iradesinin doğrudan doğruya, gerektiğinde bu
bakanlarla ilgili suçlamaların tamamıyla ilgili, bir Yüce Divana
göndermeyle ilgili karar verebileceği gibi, bunlarla ilgili maddeleri
ayırmak suretiyle de Yüce Divana gönderilebileceğini, bu konuda
takdir yetkisinin Meclis Genel Kurulunda olması gerektiğini
düşünüyoruz. Dolayısıyla, eğer madde itibarıyla
farklı önergeler varsa bu maddeler istikametinde oylamanın da
ayrı yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Ayrıca, bu önergelerde, milletvekillerinin
verdiği önergelerde, 257nci maddeye istinaden Zafer Çağlayanla
ilgili önergelerde yer alan hususun çıkartılmasını çünkü
bununla ilgili Meclis Soruşturması Komisyonu önergesinde 257yle
ilgili herhangi bir madde zikredilmediği için, bu önergelerde yer alan
257nci maddeyle ilgili, Yüce Divana sevkle ilgili hususun da tahsis edilmesini
istirham ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 255 var bir de, bir
madde daha var.
OKTAY VURAL (İzmir) 257yle ilgili bu düzeltmenin
yapılarak oylamanın temin edilmesi hususunu arz ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 255 var Oktay Bey.
OKTAY VURAL (İzmir) Aynı mahiyettedir, bizce
bir farkı yoktur ama Yüce Divana göndermeyle ilgili tadat edilen
maddelerin dışında 257nci maddenin yer alması yerine,
257nci maddeyle ilgili hususun çıkartılarak oylanması hususunu
arz ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
8.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
Soruşturma Komisyonunun raporuna konu olan soruşturma komisyonu
kurulmasıyla ilgili önerge Sayın Zafer Çağlayan hakkında
Türk Ceza Kanununun 204 ve 252nci maddelerini içermektedir. Sayın Oktay
Vuralın biraz önce söylediği gibi 257nci madde Soruşturma
Komisyonu Raporuna kaynak olan soruşturma komisyonu kurulması
önergesiyle ilgili kısmı içermediğinden, biraz önce kendisi de
ifade etti, çekilmesi gerekir.
Aynı şekilde, 255inci maddeyi de, atfen
söylediği önergenin de buradan çekilmesi gerekir.
Başkanlığın takdirine sunuyorum.
BAŞKAN Söz mü istediniz Sayın Vural?
255inci maddeyle ilgili bir son görüşünüzü alabilir
miyim bu açıklamadan sonra?
Buyurun.
9.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
Komisyon Üyesi Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun muhalefet şerhinde de zikredilen maddeler, bunlarla
ilgili maddeler var ama oylamayla ilgili iradenin Meclis soruşturmasına
esas teşkil eden maddeler itibarıyla yapılması
gerektiğine ilişkin düzeltmenin 255inci maddeyle ilgili de
yapılmasını istirham ediyorum.
BAŞKAN Tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) 255 ve 257yle ilgili
ibarelerin çıkartılmasını arzu ediyorum.
BAŞKAN 255 ile 257
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Vural, 255 ile
257nci maddelere ilişkin önergelerin bir tanesinde Sayın Seyfettin
Yılmazın, diğerinde Sayın Mehmet Günalın imzası
var.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, evet.
BAŞKAN Yani, eğer kendileri geri
çekmiyorlarsa benim böyle bir inisiyatifim yok düzeltme şeklinde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Başkanlık Divanı olarak işleme
koyamazsınız.
BAŞKAN Sayın Elitaş, lütfen, müsaade
eder misiniz?
Geri alıyorlar mı önergelerini?
OKTAY VURAL (İzmir) Geri alıyorlar Sayın
Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, geri almaları değil
İşleme
alamazsınız zaten Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, Sayın Elitaş, çözmeye
çalışıyoruz. Tamam, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya, bu, çekme
değil, çekme olmaz. İşleme alamazsınız zaten siz bunu.
BAŞKAN Bahse konu olan iki önerge sahipleri
tarafından geri çekilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, sahipleri tarafından geri çekilmesi bir teamül
oluşturur. Siz işleme alamazsınız bunu.
OKTAY VURAL (İzmir) Alınabilir efendim, bir
problem yok.
BAŞKAN Tamam, Sayın Elitaş, tamam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, tutanaklara geçmesi lazım.
BAŞKAN Bundan sonrakinde eğer öyle bir
şey varsa işleme almayız, tamam. Lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) İşleminiz
doğrudur Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Geri çekmek
değil, işleme alınmaması gerekir. Siz yeni bir teamül oluşturuyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) İşleme
alındı artık efendim.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına Trafikte
Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz Konusu
Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma
Yapılmasını Sağladığı, Bu Şahsın
Faaliyetiyle İlgili Basında Haber Yapılmasının
Önlenmesi İçin Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza
Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün
Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri
Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler Karşılığında
Kişiye Özel İmtiyazlı İmar Planlarını
Onaylattıkları, İmar Planlarına Aykırı Olarak
Yapılan Bazı Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve
Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini Sağladıkları ve Bu
Eylemlerin Bir Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu
Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği,
Ayrıca Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 100üncü maddesinin üçüncü fıkrasında Yüce Divana
sevk kararı ancak üye tamsayısının salt
çoğunluğunun gizli oyuyla alınır. hükmü, İç Tüzükün
112nci maddesinin altıncı fıkrasında da Yüce Divana sevk
kararı ancak üye tamsayısının salt çoğunluğu ile
alınır. hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, oylamayı gizli
oylama şeklinde yapacağız ve önergenin kabul edilmesi için 276
kabul oyu arayacağız. Toplantı yeter sayısı olmak
kaydıyla, gizli oylamada kabul oyu 276nın altında olduğu
takdirde ilgilinin Yüce Divana sevki kabul edilmemiş olacaktır.
Şimdi, gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağı hakkında bilgi vermek istiyorum.
Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye Adanadan başlayarak
İstanbula kadar, İstanbul dâhil, Hükûmet sırasındaki kâtip
üye ise İzmirden başlayarak Zonguldaka kadar, Zonguldak dâhil olmak
üzere, adı okunan milletvekiline 1i beyaz, 1i yeşil, 1i de
kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve
bu pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterine işleyecektir.
Sayın milletvekilleri, açıklama yapıyorum,
lütfen
Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün
sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde
oylarını kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak bakanlar da yerine oy
kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde
oylarını kullanacaklardır.
Bilindiği üzere, bu pullardan beyaz olanı
kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise
çekimser oyu ifade etmektedir.
Bir dakika arkadaşlar, biraz önce söylediğim
şeyler var, lütfen, onlara dikkat edelim.
Oyunu kullanacak sayın üye kâtip üyeden üç yuvarlak
pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine
işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki
pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare, oy verme yerinden
çıkacak olan üye oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık
Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada
adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın milletvekillerinin oy kabinlerinin önünde bir
yoğunluk oluşturmamalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, biraz önceki
açıklamamda, ili okunan milletvekilinin kâtip üyelerin yanına
gelmesini rica etmiştim ama görüyorum ki Adanadan başlayacak
olmamıza rağmen, başka illerden arkadaşlar da kuyruğa
girdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri ) Sayın
Başkan, gelenek neyse o şekilde uygulama yapın, bugüne kadar hep
böyle oldu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Gizli oylamanın
sağlıklı bir şekilde yapılmasını arzu
ediyoruz hepimiz, onun için bazı hususlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Lütfen, seçim çevresi okunmayan milletvekili oy kullanma
sırasına girmesin.
Lütfen, kabin içinde milletvekili varken kabinin önünde
beklenilmesin.
Lütfen, oy pulu zarfın içine kabin içinde ve perde
çekilmek suretiyle konulsun. Kullanılmayan oy pullarının kabin
içerisindeki ıskarta kutusuna atılmasını, kabin içinde veya
dışında gizliliği ihlal edecek herhangi bir eylemde
bulunulmamasını hepinizden rica ediyorum.
Şimdi, sağda ve
solda kâtip üyeler görev alıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan da görevli mi orada!
BAŞKAN Kâtip
üyelerden tek tek rica ettim, 4 kişi sağımda ve solumda bulunan
kabinlerden çıktıktan sonra, buralar boşaldıktan sonra
diğer üyelere oy kullandıracak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan görevli mi orada!
BAŞKAN Sayın Tanju
Bey, lütfen, yerinize geçer misiniz. Siz Adana milletvekili değilsiniz,
lütfen!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Hiç kimseyi
dinlemiyorum.
Şimdi, gizli oylamaya
Adana ilinden başlıyoruz...
Buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Sayın Başkan, herkes yerine oturmazsa ara verin.
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu,
biraz önce Türkçe konuşarak buradan durumu anlattım
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Türkçe anlamıyorlar demek ki! Bir de İngilizce hitap edin
efendim.
BAŞKAN ...ama
sayın milletvekilleri sıraya girdi. Buradan, kürsüden inip
onları oradan çekecek hâlim yok. Lütfen, herkes milletvekiline bu ricada
bulunsun.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ara verin o zaman.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Başlatmayın efendim.
BAŞKAN -
Milletvekillerinin isimlerinin okunmasını tekrar ediyorum,
yalnız salonda o kadar çok uğultu var ki duyulmuyor.
Şimdi, herkes
sükûnetine lütfen sahip olsun. Bu işlemi yapacağız.
Buyurun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, bakın, kabulle ilgili siz
açık, net izah etmediniz. Buradaki kabul Yüce Divana gönderilmesi
açısından mıdır yoksa kırmızı gönderilmemesi
açısından mıdır? Sizden istirhamım bu açıklamayı
net yapar mısınız.
BAŞKAN Ettim,
dinleseydiniz.
Evet, Adana ilinden başlıyorum
ve lütfen, sessizliğimizi koruyalım.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, vekâletleri okuyorum: Başbakan Ahmet
Davutoğlunun yerine Başbakan Yardımcısı Yalçın
Akdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
yerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun yerine Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun yerine Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin yerine
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker,
Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkırın yerine Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelikin yerine
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın yerine Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmaz vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Oy kupalarını lütfen kaldıralım.
(Oyların ayrımına başlandı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, sizin vekâleten oy
verenlerle ilgili yaptığınız açıklamada Kültür ve
Turizm Bakanı Ömer Çelikin yerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Caniklinin oy kullanacağı
Ama burada Ömer Çelik yerine Veysel
Eroğlunun oy kullandığı görülüyor.
BAŞKAN Veysel Bey mi kullandı yerine?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Bu oylama kadük.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir dakika...
Şimdi, bizim elimizdeki kâğıtta Kültür ve
Turizm Bakanı adına
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Sayılmaz,
sayılmaz
BAŞKAN Pardon, açıklıyorum.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin
Caniklinin oy kullanacağı söylendi.
Sayın Canikli burada mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Yok.
BAŞKAN Yok.
YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş)
Buradaydı, buradaydı
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Veysel Eroğlu oy
kullanmış.
BAŞKAN Şimdi ona bakıyorum.
Şimdi, Canikli mükerrer oy kullandı mı
kullanmadı mı kendisine soru soracağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, efendim, burada
Divanın hazırladığı oy pusulasında Veysel
Eroğlunun oy kullandığı yazıyor.
BAŞKAN E, tamam, şimdi ben de Gümrük ve
Ticaret Bakanına soracağım mükerrer oy oldu mu olmadı
mı diye. Zaten mükerrer olsa sonuç öyle çıkar.
OKTAY VURAL (İzmir) Mükerrerlikle değil,
vekâletle ilgili problem var.
BAŞKAN Yani, Sayın Ömer Çelikin yerine
Sayın Nurettin Caniklinin vekâletle oy kullanıp
kullanmadığını soracağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Önemli değil ki kime
vekâlet vermişse o kullanır.
BAŞKAN Onun kullanması gerekiyor, evet.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman,
kullanmamış. Veysel Eroğlu nasıl
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, oylama sonuçlansın, arkadaşlar gelsin
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, böyle bir şey
olur mu?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle şey olur mu
canım? Biz yaptık oldu. olur mu? Yanlış varsa
düzeltilmesi lazım. Nasıl olsa bitti. olur mu?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, hayır, oylama sonuçlanmadan açıklanması lazım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yeni baştan oylama
yapacağız anlaşılan, yanlışlık var.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bakıyoruz Sayın Vural.
Söyler misiniz Sayın Nurettin Canikli, siz kaç oy
kullandınız?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bir tane oy kullandım. Kendime
kullandım.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman Sayın
Başkan, vekâlet olmadığı için Ömer Çelikin oyunun iptal
edilmesi lazım.
BAŞKAN Ne oy kullandığını
bilmiyoruz ama, bakalım şimdi, bir vekâlete bakalım, müsaade
edin. Bir bakalım, lütfen
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Oylama bir
sonuçlansın arkadaşlar, bakarız sonra.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Ekonomi eski
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında verilen Yüce Divana sevke
ilişkin önergelerin gizli oylama sonucunu veriyorum:
Kullanılan oy sayısı : 517
Kabul : 242
Ret : 264
Çekimser : 7
Boş : 1
Geçersiz : 3
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muharrem
Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul
Bu sonuca göre önerge kabul edilmemiştir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) İstifa, istifa... Hükûmet
istifa etsin.
BAŞKAN Böylece Soruşturma Komisyonunun raporu
kabul edilmiş, yani Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın Yüce Divana sevk edilmemesine karar verilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.32
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
21.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 44üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın, Bakanların vekâleten oy
kullanmalarıyla ilgili itirazları sonuçlandırılmadan oylama
sonucunun açıklanmasının doğru olmadığına ve
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun
kabul edilmiş sayılması için önergelerin oylamasında ret
oylarının en az 276 olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
öncelikli olarak, siz, Parlamentoya, vekâleten oy kullanacaklarla ilgili bir
bildirimde bulundunuz. Bu bildirimle birlikte, şuradaki hazırun
cetvelindeki bu vekâletlerle oy kullanacaklar ancak oy kullanabilir. Bu
durumda, sizin, herhâlde, makamınızda Kültür ve Turizm Bakanı
Ömer Çelikin yerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin oy
kullanacağına ilişkin bir vekâletin olması gerekiyordu. Var
mı, yok mu?
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Var. Bu durumda, varsa bu
oylamayla ilgili bunun dışında bir oy kullanılması
kesinlikle doğru değildir, Veysel Eroğlunun
kullandığı oy doğru değildir. Bu bakımdan,
bununla ilgili, oylamayla ilgili bir netice hasıl olmadan
kararınızı bildirmeniz de doğru olmamıştır.
İkinci husus da: Açıklamanızda 264
milletvekilinin, Yüce Divana sevk edilmesiyle ilgili şeye ret
verdiğini ifade ettiniz. Bu irade, Komisyon raporunun -276yı
bulamadığı için- aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından reddedildiğini ortaya koyar. Dolayısıyla,
reddedilmiş bir Komisyon iradesi vardır Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda, bunu bu şekilde ifade etmek istiyorum. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu, Komisyon raporunun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki
iradesine destek olmamıştır; bu, açık bir şekilde bu
Komisyon raporunun Türkiye Büyük Millet Meclisini tatmin etmediğini,
rüşvet ve yolsuzluk konusundaki iradesinin açık olduğunu gayet
net bir şekilde ortaya koyuyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
11.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Bakanların vekâleten
oy kullanmalarıyla ilgili itirazları sonuçlandırılmadan
oylama sonucunun açıklanmasının doğru
olmadığına ve (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun kabul edilmiş
sayılması için önergelerin oylamasında ret oylarının
en az 276 olması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki konuyu Sayın Başkanın ve Genel
Kurulun dikkatine sunmak istiyorum, birincisi: Vekâleten oy kullanma konusuna
ilişkin olarak bir itiraz ortaya konuldu, bu itiraz
sonuçlandırılmadan siz oylamanın sonucunu açıkladınız,
bu doğru olmadı Sayın Başkan. Vekâleten oy verilen
Sayın Bakan, vekâlet veren kişi adına oy kullanmış
değil, onun yerine bir başka Sayın Bakan oy
kullanmıştır. Bu oyun normal olarak geçerli
sayılmaması gerekir, sizin bu konuda bir açıklamanız
olmadı.
İkinci olarak söyleyeceğim konu şudur:
Yüce Divana sevk oylamalarında Yüce Divana sevk önergesinin kabul
edilebilmesi için 276 oyun olması gerekir. Yapılan oylama sonucunda
her ne kadar sevk yönünde 276 oy çıkmamış ise de raporun
reddedilmesi yönünde Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam
sayısının salt çoğunluğu olan 276 oyun da
çıkmadığı görülmektedir. Bu, şunu göstermektedir:
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup olan bir kısım
milletvekili arkadaşlarımızın Yüce Divana sevk yönünde oy
kullandığı ya da bu oylamanın içine sinmemesi gerekçesiyle
oylamaya katılmadığı, bunlar ortaya çıkmaktadır.
Yani Meclis Soruşturma Komisyonu raporu Genel Kurul tarafından kabul
edilmemiştir, irade bu yöndedir, bunu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum
efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
12.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, öncelikle tabii yanlış bir ifade
kullanıldı. Burada oylanan Soruşturma Komisyonu raporu
değil, dolayısıyla Soruşturma Komisyonu raporu oylanmamıştır,
oylanan buna karşı verilen önergedir, önerge oylanmıştır
ve Genel Kurul tarafından da reddedilen bir önergedir, birincisi bu.
İkincisi: Genel vekâletnameye dayalı olarak bir
bakan en fazla bir bakan için vekâlet kullanır, bunda da herhangi bir
mahzur yoktur. Bir Bakan adına bir Bakan arkadaşımız
vekâlet kullanmıştır, bir problem yoktur. Burada da oylanan,
dediğim gibi, Soruşturma Komisyonu raporu değil -bunu
düzeltiyorum- oylanan önergedir, önerge de reddedilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bir müsaade ederseniz ben de bir açıklama
yapayım.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
bir şey söyleyeceğim
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi, yalnız
daha önceden hangi bakanın hangi bakan adına oy kullanacağı
açıklanmıştır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Genel vekâletname var.
EMRE KÖPRÜLÜ
(Tekirdağ) Genel değil, genel değil.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Hayır... Ben
aldım, oradan aldım.
İkincisi: Sayın Başkanım, merak
ediyorum, 264ün içerisinde bu oy çıkmış mıdır,
çıkmamış mıdır?
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı'nın, Komisyon raporunun oylanmayıp verilen
önergelerin oyladığını, kullanılan oy pusulaları
ile imzalar arasında örtüşme olduğuna ve mükerrer oy
olmadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Şimdi, sayın milletvekilleri,
bizim burada oyladığımız konu Komisyonun raporu değil.
Ben biraz önceki oylamaya başlarken Sayın Zafer Çağlayan
hakkında verilen önergeyi oylamaya sundum.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Hayır,
tutanaklara bakın siz, öyle demediniz.
BAŞKAN Ben ne söylediğimi biliyorum.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Bakın
tutanaklara.
BAŞKAN Önergeyi oylamaya sundum, Komisyonun
raporunu değil, bu bir.
OKTAY VURAL (İzmir) Rapora aykırı
önerge...
BAŞKAN İkincisi: Kâtip üyeler oyları
saydılar. İmzalar ile oy pusulaları adet olarak birbirleriyle
örtüşüyor, bunu da beyan ettiler.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Mükerrer oy...
BAŞKAN Mükerrer oy olsa ortaya zaten
çıkardı, biraz önce söylediğim bu örtüşme
sağlanamazdı.
Bakanların kendisinden başka ancak bir
diğer bakan yerine oy kullanacağı hepimizin malumudur ve bu
açıklamam da, her yasama yılının başında genel
vekâletname de bu yöndedir.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan,
ahzukabz yetkisi yok vekâletnamelerde.
BAŞKAN Biz vekâletnameleri yazılı olarak
Divana şu açıdan almaktayız: Bir bakanın bir bakandan
başka, iki bakana, üç bakana oy kullanıp
kullanmadığını ölçmek için bu şeyleri alıyoruz,
ayrıca vekâletnameleri alıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
gizli oylamada vekâlet olmaz.
BAŞKAN Şimdi, bu oy pusulalarıyla
imzalar arasında örtüşme vardır, mükerrer oy yoktur, kâtip
üyelerin beyanına göre ben de bu durumu açıkladım.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Vekâletin
dışında oy kullanılması doğru değil, böyle
bir şey olabilir mi?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural,
düşüncelerinizi söylediniz, hepimiz duyduk, tekrar etmeyin lütfen.
Sayın Baluken buyurun. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Evet, lütfen sayın milletvekilleri, Sayın
Balukeni dinliyoruz.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken'in, Bakanların vekâleten oy
kullanmalarıyla ilgili itirazları sonuçlandırılmadan oylama
sonucunun açıklanmasının doğru olmadığına ve
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun
kabul edilmiş sayılması için önergelerin oylamasında ret
oylarının en az 276 olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Biraz önce yapılmış olan gizli oylamada,
burada olmayan bir sayın bakan yerine yetkisi olmamasına rağmen
vekâleten bir başka bakan tarafından oy kullanılmış
olmasını biz kabul edilemez buluyoruz. Zaten, mevcut Soruşturma
Komisyonunun hem çalışma şekli hem ortaya koymuş
olduğu yöntem hem de Genel Kurulda bu konunun ele alınış
şekli kamuoyu tarafından vicdanları rahatlatmayacak bir
şekilde cereyan etti. Şimdi burada oylamayla ilgili de usule uygun
olmayan ve aslında, İç Tüzükü de bir anlamda ihlal anlamına gelen
bir durum söz konusu. Dolayısıyla, burada sizin yapmış
olduğunuz açıklamayı da biz yetersiz görüyoruz. Bu Sayın
Bakanın kullanmış olduğu oy iptal edildikten sonra
sonuçların değerlendirilmesi ve ona göre Genel Kurula bir
açıklama yapılması gerekirdi. Bu konuda Halkların
Demokratik Partisi olarak biz, hem tutumunuzu eleştiriyoruz hem de
Sayın Bakanın da milletin iradesini temsil eden Genel Kuruldan da
özür dilemesi gerektiğinin özellikle altını çiziyoruz.
Ayrıca, bir husus daha var: Burada muhalefet oylarıyla
belki salt çoğunluk elde edilmemiş olabilir ancak sayın
bakanların Yüce Divana gitmemesi yönünde gerekli olan 276 oy da ortaya
çıkmamıştır. Dolayısıyla, hem kamu
vicdanında hem toplum vicdanında hem de Genel Kuruldaki oylamada
bizce Komisyonun raporu geçerliliğini yitirmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu konuda
yeterli açıklamayı ben yaptım, söz alan grup başkan
vekilleri de görüşlerini bildirdiler. Hepsine ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
Sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
Sayın Ömer Çelikin Sayın Nurettin Canikliye verdiği vekâlet
sizde var mı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Genel vekâlet
BAŞKAN Bu konuyu tartıştık, ben
gerekli açıklamayı yaptım, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Tartıştık
değil, var mı yok mu? Var mı yok mu efendim, var mı yok mu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Tartışmadık.
BAŞKAN Ne olduğunu da söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) Var mı Sayın
Başkan, var mı?
BAŞKAN Her defasında bunu tekrar
etmeyeceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) Var mıdır, yok
mudur?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan,
vekâletnamelerde ahzukabz yetkisi yok. Para çekme yetkisi olması
lazım.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Bazı Maddi
Menfaatler Karşılığında Bir Şahsın
İrana Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı
Şüphelilerin ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak
İstisnai Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde İlgili
Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma Yapılmasını
Sağladığı, Bu Şahsın Faaliyetiyle İlgili
Basında Haber Yapılmasının Önlenmesi İçin
Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 255 ve
252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa Birliği Eski
Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün Yönetici ve
Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri Tespit Edilemeyen
Bazı Menfaatler Karşılığında Kişiye Özel
İmtiyazlı İmar Planlarını Onaylattıkları,
İmar Planlarına Aykırı Olarak Yapılan Bazı
Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve Denetimlerden Sorunsuzca
Geçmelerini Sağladıkları ve Bu Eylemlerin Bir
Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu Sırada ve Onun
Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği, Ayrıca
Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 2nci oylama
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler hakkında verilen 53
önergeye ilişkindir.
Şimdi, bu önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar neticesinde, yapılan oylamada İçişleri eski
Bakanı Muammer Gülerin Yüce Divana sevk edilmesine gerek
olmadığına oy çokluğu ile karar vermiştir.
Yaptığımız tahkikat neticesindeki
bulgular nedeniyle Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporuna karşıyız.
Komisyon raporunun reddini ve eski Bakanın kabul edilen Meclis
Soruşturması önergesine konu fiillerinden dolayı 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 204, 252, 255 ve 285inci maddeleri
uyarınca Yüce Divana sevk edilmesini talep ediyoruz.
Levent
Gök Engin Altay Mehmet Akif Hamzaçebi
Ankara Sinop İstanbul
Gerekçe:
681 sıra sayılı Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler,
Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun, İstanbul Milletvekili
Osman Korutürk, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, İzmir Milletvekili
Rıza Türmen ve Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü tarafından
verilen Karşı Oy bölümünde yer alan gerekçelerle Yüce Divana sevk
edilmesi talep edilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar sonucunda, yapılan oylamada İçişleri eski
Bakanı Muammer Gülerin Yüce Divana sevkine gerek olmadığı
yönünde kararını oy çokluğu ile vermiştir.
Yaptığımız inceleme sonucunda
edindiğimiz somut bulgular nedeniyle Komisyonun İçişleri Eski
Bakanı Muammer Güleri Yüce Divana sevk etmeme yönündeki rapor ve
kararına karşıyız. Komisyon raporunun reddi ile eski bakan
hakkında kabul edilen Meclis Soruşturma önergesine konu fiillerinden
dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 204üncü, 252nci,
255inci ve 285inci maddeleri uyarınca Yüce Divan'a sevk edilmesini talep
ediyoruz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken
Iğdır
Bingöl
Gerekçe:
681 sıra sayılı Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler,
Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunda yer alan ve eski bakan
Muammer Gülerin; hakkında iddia edilen suçlamalara konu eylemleri
gerçekleştirdiği yönündeki hususlar uyarınca Yüce Divan'a sevk
edilmesi talep edilmektedir. Nitekim, Komisyon Raporu'nda yer alan Adli
Tıp Raporunun telefon görüşmelerini gerçek olarak gösteren raporu ile
MASAKın bilirkişilerinin "mal beyanlarının
uyumsuzluğu" yani makul olmayan mal artış raporunda yer
alan somut bulgular da Muammer Gülerin Yüce Divan'a sevkini zorunlu
kılmaktadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım, birer milletvekili tarafından imzalanmış
bulunan kırk sekiz ayrı önergenin metinleri aynı
olduğundan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Ya, bir cümlemi bitireyim, lütfen, rica
edeyim sizden.
ilk önergeyi okuttuktan sonra diğer önerge
sahiplerinin isimlerini okutacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Mikrofonu açıyorum.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, sanıyorum, bu 47 milletvekilinin imzası olan, Sayın
Bahçelinin imzasıyla olan önergeyi herhâlde okutacaksınız.
BAŞKAN Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önce
olduğu gibi, Sayın Muammer Güler hakkında verilen komisyon
soruşturma önergesinde 204, 255, 285 ve 252nci maddeler mevcut ama bu
önergeye baktığımızda 255, 252, 285, 234 ve ilaveten
257nci maddeyi içeren önerge hâline gelmiştir. O anlamda
baktığımızda, bu yeni bir soruşturma
açılması önergesi kapsamındadır, işleme
alınmaması gerekir.
Arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Elitaş, bu düzeltmeleri
yaptık. Önerge sayılarını da bu düzeltmeleri yaptıktan
sonra geri çektik. Okuduğum rakamlar düzeltme yaptıktan sonra
okuduğum doğru olan rakamlardır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bizdeki mevcut hâli
farklı.
BAŞKAN Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte İçişleri eski Bakanı Mardin
Milletvekili Muammer Güler hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa,
yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve
iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk
skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi,
Meclis soruşturması komisyonu aşamasında sayısal
çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler, komisyon
oylamasının yapılacağı gün başkan ve üyeler
üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon
oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin
baskı altına alınması, "hukukun üstünlüğü"
değil, "üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu
suretle kamu vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz
kara bir leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde
unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"'Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili
Muammer Güler'in, Rıza Sarrafa ve diğerlerine gayrihukuki imtiyazlar
sağladığı ve bunun karşılığında gayrimeşru
menfaatler elde ettiği anlaşılmaktadır.
Şöyle ki rapor, muhalefet şerhleri ve dosya
münderecatı incelendiğinde;
Rıza Sarraf tarafından referans olunan
kişilere Türk vatandaşlığına geçirilmesi konusunda
ayrıcalıklı muamele yaptırdığı; Türk vatandaşlığına
geçişlerde kişi başına 1 milyon dolar telaffuz edilmekle
birlikte "tapeler"de şahıs tarafından 1 buçuk milyon
dolar ifade edildiği, yine görüşmelerde kendisi tarafından
oğluna Sarrafın kardeşinin Türk vatandaşı olduğu
bilgisinin iletildiği ve daha sonraki görüşmede ise oğluna
Sarrafın kardeşinin yanında iki kişinin daha
vatandaşlık işinin bitirileceğini söylediği,
Rıza
Sarrafın trafikte sıkıntılar yaşadığı
ve kısa sürede belli yere ulaşması gerektiği talebi üzerine
aracına emniyet şeridini kullanma konusunda imtiyaz
sağladığı ve ayrıca, adı geçen şahsa
Başbakanla görüşme yaptıktan sonra koruma polisi
görevlendirdiği,
Rıza Sarrafın Çin'deki ticari
ilişkileriyle ilgili "Kunlun Bankası"na referans mektubu
yazdığı, bu bilginin Sarrafa iletilmesi üzerine
"Sarrafın yakında Kabinenin yarısı bize kefil olacak
dediği" ve bütün bunlara karşılık olarak; 25/04/2013
tarihinde 300 bin dolar, 6/05/2013 tarihinde 30 bin dolar, 24/05/2013 tarihinde
400 bin dolar, 5/06/2013 tarihinde 30 bin dolar, 2/07/2013 tarihinde 35 bin
dolar, 19/07/2013 tarihinde 200 bin dolar, 6/08/2013 tarihinde 35 bin dolar,
16/08/2013 tarihinde 200 bin dolar, 6/09/2013 tarihinde 25 bin dolar tahsil
edildiği,
Rıza Sarrafla ilgili yazılı ve görsel
basında yer alacak muhtemel olumsuz haberlerin çıkmaması
konusunda çalışma yaptığı,
Kendisinin önderliğinde, oğlu Barış
Güler, Hikmet Tuner, Barış Kıranta ve Özgür Özdemir'in bir araya
gelerek Rıza Sarrafa sağlanacak imtiyazlar
karşılığında 1,5 milyon dolar alınması
kararlaştırıldığı, bu paraların bir
kısmının Sarrafın iş ortaklarından Happani
tarafından oğlunun elemanına verildiği,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve Türk Lirası) hareketlerin
tespit edildiği ve bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarının yetersiz ve tutarsız olduğu,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarının yetersiz ve tutarsız olduğu,
Kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle,
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Gülerin 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Nüfuz Ticareti"
başlıklı 255., "Rüşvet" başlıklı
252., "Resmî Belgede Sahtecilik" başlıklı 204.,
"Gizliliğin İhlali" başlıklı 285. maddeleri
uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve
tarafsız bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki
gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Devlet Bahçeli
Osmaniye
Diğer önergelerin imza sahipleri:
Adnan
Şefik Çirkin Ahmet
Duran Bulut Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Hatay Balıkesir
İzmir
Ali Halaman Ali Öz Ali
Uzunırmak
Adana Mersin
Aydın
Alim Işık Atila
Kaya Bahattin
Şeker
Kütahya İstanbul
Bilecik
Bülent Belen Celal Adan Cemalettin
Şimşek
Tekirdağ İstanbul
Samsun
D. Ali Torlak Edip Semih
Yalçın Emin
Çınar
İstanbul Gaziantep
Kastamonu
Emin Haluk Ayhan Engin Alan Erkan Akçay
Denizli İstanbul
Manisa
Faruk Bal Hasan Hüseyin
Türkoğlu İsmet
Büyükataman
Konya Osmaniye
Bursa
Kemalettin Yılmaz Koray Aydın Mehmet
Erdoğan
Afyonkarahisar Trabzon Muğla
Mehmet Şandır Meral
Akşener Mesut
Dedeoğlu
Mersin İstanbul
Kahramanmaraş
Muharrem Varlı Murat
Başesgioğlu Mustafa
Erdem
Adana İstanbul
Ankara
Münir Kutluata Necati Özensoy Oktay Öztürk
Sakarya Bursa
Erzurum
Oktay Vural Özcan Yeniçeri Reşat
Doğru
İzmir Ankara
Tokat
Ruhsar Demirel Sadir Durmaz Sinan
Oğan
Eskişehir Yozgat
Iğdır
Sümer Oral Tunca Toskay Yıldırım
Tuğrul Türkeş
Manisa Antalya
Ankara
Yusuf Halaçoğlu Yusuf Ziya
İrbeç Zühal
Topcu
Kayseri Antalya
Ankara
Mehmet Günal Lütfü Türkkan
Antalya Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet
ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık 2013'te başlayan süreçte
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler
hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan
müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında
kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk skandalları, milletvekillerinin
fezlekeleri incelemesinin engellenmesi, Meclis soruşturması komisyonu
aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü sonucu
yaşanan hadiseler, komisyon oylamasının
yapılacağı gün başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, "hukukun üstünlüğü" değil,
"üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört
bakanla ilgili yaşanmış olan "Komisyonmatik" süreci,
TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk devleti ilkesinde ciddi tahribata
yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir algıya zemin
oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini yakından
ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir sınav
vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin, bu irade
doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk devleti ilkesine
bağlılık ve milletin vicdanının tecellisi
fırsatını sağlayacaktır.
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili
Muammer Güler'in, Rıza Sarrafa ve diğerlerine gayrihukuki imtiyazlar
sağladığı ve bunun karşılığında
gayrimeşru menfaatler elde ettiği suçlarıyla ilgili rapor,
muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
Rıza Sarraf
tarafından referans olunan kişilere Türk
vatandaşlığına geçirilmesi konusunda
ayrıcalıklı muamele yaptırdığı; Türk
vatandaşlığına geçişlerde kişi başına 1
milyon dolar telaffuz edilmekle birlikte "tapeler"de şahıs
tarafından 1,5 milyon dolar ifade edildiği, yine görüşmelerde
kendisi tarafından oğluna Sarrafın kardeşinin Türk
vatandaşı olduğu bilgisinin iletildiği ve daha sonraki
görüşmede ise oğluna Sarrafın kardeşinin yanında iki
kişinin daha vatandaşlık işinin bitirileceğini
söylediği,
Rıza Sarrafın trafikte
sıkıntılar yaşadığı ve kısa sürede
belli yere ulaşması gerektiği talebi üzerine aracına
emniyet şeridini kullanma konusunda imtiyaz sağladığı
ve ayrıca adı geçen şahsa Başbakanla görüşme
yaptıktan sonra koruma polisi görevlendirdiği,
Rıza Sarrafın Çin'deki ticari
ilişkileriyle ilgili "Kunlun Bankası"na referans mektubu
yazdığı, bu bilginin Sarrafa iletilmesi üzerine Sarrafın
yakında Kabinenin yarısı bize kefil olacak. dediği ve
bütün bunlara karşılık olarak; 25/04/2013 tarihinde 300 bin
dolar, 6/05/2013 tarihinde 30 bin dolar, 24/05/2013 tarihinde 400 bin dolar,
5/06/2013 tarihinde 30 bin dolar, 2/07/2013 tarihinde 35 bin dolar, 19/07/2013
tarihinde 200 bin dolar, 6/08/ 2013 tarihinde 35 bin dolar, 16/08/2013
tarihinde 200 bin dolar, 6/09/2013 tarihinde 25 bin dolar tahsil edildiği,
Rıza Sarrafla
ilgili yazılı ve görsel basında yer alacak muhtemel olumsuz
haberlerin çıkmaması konusunda çalışma
yaptığı,
Kendisinin önderliğinde oğlu Barış
Güler, Hikmet Tuner, Barış Kıranta ve Özgür Özdemir'in bir araya
gelerek Rıza Sarrafa sağlanacak imtiyazlar
karşılığında 1,5 milyon dolar alınması
kararlaştırıldığı, bu paraların bir
kısmının Sarrafın iş ortaklarından Happani
tarafından oğlunun elemanına verildiği,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki
yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve
Türk Lirası) hareketlerin tespit edildiği ve bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarının yetersiz ve tutarsız
olduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarının yetersiz ve tutarsız
olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle,
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Gülerin 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Rüşvet"
başlıklı 252nci maddesi uyarınca, hakikatin ortaya
çıkması ve bağımsız ve tarafsız bir
yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Seyfettin
Yılmaz
Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte İçişleri eski Bakanı Mardin
Milletvekili Muammer Güler hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa,
yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve
iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk
skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi,
Meclis soruşturması komisyonu aşamasında sayısal
çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler, komisyon
oylamasının yapılacağı gün başkan ve üyeler
üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon
oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin
baskı altına alınması, "hukukun üstünlüğü"
değil, "üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu
suretle kamu vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz
kara bir leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde
unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"'Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin
bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk devleti
ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının tecellisi
fırsatını sağlayacaktır.
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili
Muammer Güler'in, Rıza Sarrafa ve diğerlerine gayrihukuki imtiyazlar
sağladığı ve bunun karşılığında
gayrimeşru menfaatler elde ettiği suçlarıyla ilgili rapor,
muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
Rıza Sarraf tarafından referans olunan
kişilere Türk vatandaşlığına geçirilmesi konusunda
ayrıcalıklı muamele yaptırdığı; Türk
vatandaşlığına geçişlerde kişi başına 1
milyon dolar telaffuz edilmekle birlikte "tapeler"de şahıs
tarafından 1,5 milyon dolar ifade edildiği, yine görüşmelerde
kendisi tarafından oğluna Sarrafın kardeşinin Türk
vatandaşı olduğu bilgisinin iletildiği ve daha sonraki
görüşmede ise oğluna Sarrafın kardeşinin yanında iki
kişinin daha vatandaşlık işinin bitirileceğini
söylediği,
Rıza Sarrafın trafikte
sıkıntılar yaşadığı ve kısa sürede
belli yere ulaşması gerektiği talebi üzerine aracına
emniyet şeridini kullanma konusunda imtiyaz sağladığı
ve ayrıca adı geçen şahsa Başbakanla görüşme
yaptıktan sonra koruma polisi görevlendirdiği,
Rıza Sarrafın Çin'deki ticari
ilişkileriyle ilgili "Kunlun Bankası"na referans mektubu
yazdığı, bu bilginin Sarrafa iletilmesi üzerine
"Sarrafın yakında Kabinenin yarısı bize kefil olacak
dediği" ve bütün bunlara karşılık olarak; 25/04/2013
tarihinde 300 bin dolar, 6/05/2013 tarihinde 30 bin dolar, 24/05/2013 tarihinde
400 bin dolar, 5/06/2013 tarihinde 30 bin dolar, 2/07/2013 tarihinde 35 bin
dolar, 19/07/2013 tarihinde 200 bin dolar, 6/08/ 2013 tarihinde 35 bin dolar, 16/08/2013
tarihinde 200 bin dolar, 6/09/2013 tarihinde 25 bin dolar tahsil edildiği,
Rıza Sarrafla ilgili yazılı ve görsel
basında yer alacak muhtemel olumsuz haberlerin çıkmaması
konusunda çalışma yaptığı,
Kendisinin önderliğinde oğlu Barış
Güler, Hikmet Tuner, Barış Kıranta ve Özgür Özdemir'in bir araya
gelerek Rıza Sarrafa sağlanacak imtiyazlar
karşılığında 1,5 milyon dolar alınması
kararlaştırıldığı, bu paraların bir
kısmının Sarrafın iş ortaklarından Happani
tarafından oğlunun elemanına verildiği,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda
(döviz ve Türk Lirası) hareketlerin tespit edildiği ve bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarının yetersiz ve tutarsız
olduğu,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarının yetersiz ve tutarsız olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle,
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Gülerin, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Nüfuz ticareti"
başlıklı 255inci maddesi uyarınca, hakikatin ortaya
çıkması ve bağımsız ve tarafsız bir
yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep
ederim.
Mustafa Kalaycı
Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte İçişleri eski Bakanı Mardin
Milletvekili Muammer Güler hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa,
yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve
iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk
skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi,
Meclis soruşturması komisyonu aşamasında sayısal
çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler, komisyon
oylamasının yapılacağı gün başkan ve üyeler
üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde Komisyon
oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin
baskı altına alınması, "hukukun üstünlüğü"
değil, "üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu
suretle kamu vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz
kara bir leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde
unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili
Muammer Güler'in, Rıza Sarrafa ve diğerlerine gayrihukuki imtiyazlar
sağladığı ve bunun karşılığında
gayrimeşru menfaatler elde ettiği suçlarıyla ilgili rapor,
muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde Rıza
Sarraf tarafından referans olunan kişilere Türk
vatandaşlığına geçirilmesi konusunda
ayrıcalıklı muamele yaptırdığı, Türk
vatandaşlığına geçişlerde kişi başına 1
milyon dolar telaffuz edilmekle birlikte "tapeler"de şahıs
tarafından 1 buçuk milyon dolar ifade edildiği, yine
görüşmelerde kendisi tarafından oğluna Sarrafın
kardeşinin Türk vatandaşı olduğu bilgisinin iletildiği
ve daha sonraki görüşmede ise oğluna Sarrafın kardeşinin
yanında iki kişinin daha vatandaşlık işinin
bitirileceğini söylediği,
Rıza Sarrafın
trafikte sıkıntılar yaşadığı ve kısa
sürede belli yere ulaşması gerektiği talebi üzerine aracına
emniyet şeridini kullanma konusunda imtiyaz sağladığı
ve ayrıca adı geçen şahsa Başbakanla görüşme
yaptıktan sonra koruma polisi görevlendirdiği,
Rıza Sarrafın Çin'deki ticari
ilişkileriyle ilgili "Kunlun Bankası"na referans mektubu
yazdığı, bu bilginin Sarrafa iletilmesi üzerine Sarrafın
yakında Kabinenin yarısı bize kefil olacak. dediği ve
bütün bunlara karşılık olarak; 25/04/2013 tarihinde 300 bin dolar,
6/05/2013 tarihinde 30 bin dolar, 24/05/2013 tarihinde 400 bin dolar, 5/06/2013
tarihinde 30 bin dolar, 2/07/2013 tarihinde 35 bin dolar, 19/07/2013 tarihinde
200 bin dolar, 6/08/2013 tarihinde 35 bin dolar, 16/08/2013 tarihinde 200 bin
dolar, 6/09/2013 tarihinde 25 bin dolar tahsil edildiği,
Rıza Sarrafla
ilgili yazılı ve görsel basında yer alacak muhtemel olumsuz
haberlerin çıkmaması konusunda çalışma
yaptığı,
Kendisinin
önderliğinde oğlu Barış Güler, Hikmet Tuner,
Barış Kıranta ve Özgür Özdemir'in bir araya gelerek Rıza
Sarrafa sağlanacak imtiyazlar karşılığında 1,5
milyon dolar alınması
kararlaştırıldığı, bu paraların bir
kısmının Sarrafın iş ortaklarından Happani
tarafından oğlunun elemanına verildiği,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz ve Türk lirası) hareketlerin
tespit edildiği ve bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarının yetersiz ve tutarsız olduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarının yetersiz ve tutarsız
olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler'in 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Resmî Belgede Sahtecilik"
başlıklı 204üncü maddesi uyarınca, hakikatin ortaya
çıkması ve bağımsız ve tarafsız bir
yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divan'a sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İçişleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında
verilen önergeler aynı mahiyette olduğu için birlikte işleme
alıp oylarınıza sunacağım.
Anayasanın 100üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında Yüce Divana sevk kararı ancak üye
tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla
alınır. hükmü, İç Tüzükün 112nci maddesinin altıncı
fıkrasında da Yüce Divana sevk kararı ancak üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile alınır.
hükmü yer almaktadır. Bu nedenle oylamayı gizli oylama şeklinde
yapacağız ve önergenin kabul edilmesi için 276 kabul oyu
arayacağız. Toplantı yeter sayısı olmak kaydıyla,
gizli oylamada kabul oyu 276nın altında olduğu takdirde Yüce
Divana sevk kabul edilmemiş olacaktır.
Gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağı hakkında bilgi vermek istiyorum.
Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye, Adanadan başlayarak
İstanbula kadar, İstanbul dâhil, Hükûmet sırasındaki kâtip
üye ise İzmirden başlayarak Zonguldaka kadar, Zonguldak dâhil olmak
üzere, adı okunan milletvekiline 1i beyaz, 1i yeşil, 1i de
kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verilecek ve
bu pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleme
yapılacaktır.
Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün sağında
ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını
kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak bakanlar da yerine oy
kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde
oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı
kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise
çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye kâtip üyeden 3 yuvarlak
pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine
işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer 2
pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Oy verme yerinden çıkacak
olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Sayın milletvekilleri, oylamada adı okunmayan
milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın milletvekillerinin oy kabinlerinin önünde bir
yoğunluk oluşturmamalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, vekâleten oy kullanacak
sayın bakanların vekâletnameleri bende. Yalnız, bir kontrol
yapıyorlar, sonra okuyacağım.
Bir önceki oylama gibi aynı düzen içinde
oylamayı başlatıyorum.
Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, vekâleten oy
kullanacak olan bakanlar, lütfen, ben listeyi okumadan vekâlet adına oy
kullanmasınlar.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, vekâleten oy kullanacakların listesini
okuyorum: Başbakan Ahmet Davutoğlunun yerine Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın yerine Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun yerine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işık, Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin yerine Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Avrupa
Birliği Bakanı Volkan Bozkırın yerine Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelikin yerine Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın yerine Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
yerine Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç vekâleten
oy kullanacaktır.
Vekâleten
oy kullanan sayın bakanlar, lütfen, hazırun cetvelinde bunu kimin
adına kullandıklarına dair bir işarette bulunsunlar.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Taner Yıldız geldi, Sayın İsmet Yılmaz yerine oy
kullanmıyor.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Sayın Özel lütfen
İçeride lütfen Sayın Özel.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bu gizli oylamada
böyle oy mu kullanılır Sayın Başkan, bu işin bir
ciddiyeti var ya!
BAŞKAN İhtar ettim işte.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Müdahale ettiniz de
gereğini yapmadı.
BAŞKAN Ondan önce de çok oldu Sayın
Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz biliyoruz Recep
Beyin aklayacağını da bu kadar rahat olmasın yani.
BAŞKAN - Oylama işlemi bitmiştir.
Oy kupalarını lütfen kaldıralım.
(Oyların ayrımına başlandı)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Haydar Bey, sizi
şöyle alalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Divanda olmayan arkadaşları oradan gönderir misiniz.
BAŞKAN Müdahale etmiyorlar Sayın Elitaş,
sadece izliyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müdahale etmek önemli değil, Divan kâtip üyeleri ve idare
amirlerinden başka kimse olmaz orada.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Elitaş, gergin
gibiyiz bugün. Bir sıkıntı var herhâlde.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler hakkında verilen Yüce
Divana sevke ilişkin önergelerin gizli oylama sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan oy sayısı : 513
Kabul : 241
Ret : 258
Çekimser : 6
Boş : 4
Geçersiz : 4
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muharrem
Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul
Bu sonuca göre önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Rapor reddedildi. Komisyon
Başkanı ve üyeleri istifa etmeli. Komisyon raporu da kabul
edilmemiştir efendim.
BAŞKAN Böylece Soruşturma Komisyonunun raporu
kabul edilmiş yani İçişleri eski Bakanı Muammer Gülerin
Yüce Divana sevk edilmemesine karar verilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, son açıklamanıza bir
itirazım var. Şimdi, hem Sayın Zafer Çağlayanla ilgili
oylama sonucunda ifade ettiniz hem de Sayın Muammer Gülerle ilgili oylama
sonucunda ifade ettiniz, oylamaya ilişkin sonuçları verdikten sonra
dediniz ki: Soruşturma Komisyonu raporu kabul edilmiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)-
Yok, sehven söyledi onu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben şimdi izah edeceğim onu,
Sayın Ahmet Aydının da açıklaması oldu orada.
Şimdi, İç
Tüzükümüzün 112nci maddesi: Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki
raporlarının reddi, ancak, Yüce Divana sevk yönünde verilen bir
önergenin kabulüyle mümkün olur.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Doğru. Önerge reddedildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yüce Divana sevk yönünde verilen önergeler
kabul edilmemiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Edilmediği için Komisyon raporu kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, Komisyon raporu kabul edilmiş
değildir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Öyle diyor orada, az önce okudunuz onu, okudunuz, onu okudunuz siz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Önerge reddedildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ancak bu önergeler kabul edilmiş
olsaydı, Komisyonun raporu reddedilmiş olacaktı. Komisyonun
raporunun
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İşte, kabul edilmiş demektir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Komisyon raporu oylanmıyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siyaseten bu sonuç Komisyonun raporunun kabul
edildiği yönündedir çünkü 276 oy yoktur, reddetme yönünde 276 oy yoktur.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
- Önerge oylanıyor Sayın Hamzaçebi, önerge.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Dolayısıyla, sizin yapmış
olduğunuz Komisyon raporu kabul edilmiştir. açıklaması
İç Tüzükün 112nci maddesine aykırıdır, açıkça bir
İç Tüzük ihlalidir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bir yönlendirmedir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu ifadenizi düzeltmenizi talep ediyorum
efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Düzeltebilir, mahzuru yok.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir dakika
Bir söyleyeceğimi söyleyeyim.
Sayın Hamzaçebi, ben,
oylamanın rakamsal sonucunu söyledikten sonra Bu sonuca göre önerge kabul
edilmemiştir. dedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tamam, onda tereddüt yok.
BAŞKAN Sonra, onun
açıklamasını yaptım. Önemli olan burada önergenin kabul
edilip edilmemesi, önerge oyluyoruz çünkü.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tamam.
OKTAY VURAL (İzmir)
Raporun kabulüyle ilgili bir irade nasıl beyan edersiniz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, bir cümle
daha söyleyeyim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 2002 yılındaki aynı durumun Türkiye Büyük Millet
Meclisi tutanağının son paragrafını okuyorum:
Bayındırlık ve İskan Bakanı Sayın Koray
Aydın hakkındaki oylamanın sonuçları: Kabul 177, ret 209,
çekimser 11, geçersiz 1, boş 1 oy kullanılmıştır. (MHP
sıralarından alkışlar)
Böylece, Anayasanın 100üncü maddesine ve İç
Tüzüke göre oylamada kabul oyu sayısı Meclis salt
çoğunluğunu bulmadığı için, yani 276 kabul oyu
çıkmadığı için önergeler reddedilmiş, Soruşturma
Komisyonu raporu kabul edilmiştir. İlgilinin Yüce Divana gitmesi kabul
edilmemiştir efendim. Meclis Başkan Vekili bunu söylüyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim...
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, açıklama
yanlıştır. O zamanki açıklama da, o ne olursa olsun,
yanlış yanlıştır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Meclis
tutanaklarından... Bütün tutanaklar o şekilde.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, biz,
Soruşturma Komisyonu raporunun kabulüyle ilgili bir oylama
yapmıyoruz. Kaldı ki eğer Komisyon raporunu kabulle ilgili bir
irade beyanı olsaydı 276 oyun burada çıkması
lazımdı. Dolayısıyla 276 oyun çıkmaması bu
raporun aslında Meclis tarafından reddedildiğini ortaya koyar;
açık olan budur, bu kadar açık.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bir örnek daha okuyorum.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bir örnek daha okuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Kime söz vereceğim şimdi, bir
dakika.
Sayın Vural, söz verdim.
Sayın Hamzaçebi, daha önce elini
kaldırmıştı.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, size bir örnek vereceğim: Diyelim ki 4 eski
sayın bakanla ilgili herhangi bir Yüce Divana sevk önergesi
verilmemiş olsaydı, biz bu raporu yine burada görüşecektik,
sadece görüşmüş olacaktık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğru.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Raporun
kabul edilmesi veya reddedilmesi yönünde bir oylama yapmayacaktınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğru.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet.
Öyle olduğu hâlde buradan Komisyon raporu kabul edilmiştir.
sonucunu nasıl çıkarırsınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bir örnek daha okuyayım mı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) İç
Tüzükün maddesi Komisyon raporunun kabul edildiğine yönelik bir
düzenlemeyi içermemektedir, böyle bir şey yok. Komisyon raporunun hangi
hâlde reddedilmiş sayılacağına ilişkin bir düzenleme
vardır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bir örnek daha okumama izin verir misiniz?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siyaseten
eğer yorumlamak gerekirse Yüce Divana sevk önergeleri 276 oyla
reddedilmediği için Komisyon raporu kabul edilmiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Komisyon raporu
oylanmıyor, önergeler oylandı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Yapılması gereken budur.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bir örnek daha okumak istiyorum. Başkan sonuç
açıklıyor: Değerli milletvekilleri, eski Başbakan Ahmet
Mesut Yılmazla ilgili olarak verilen önergenin açık
oylamasının sonucunda oylamaya 333 sayın üye
katılmış, 109 kabul, 219 ret, 5 çekimser oy
kullanılmıştır. Bu sonuca göre önerge kabul
edilmemiştir. Böylece,
Soruşturma Komisyonunun raporu kabul edilmiş yani eski Başbakan
Ahmet Mesut Yılmazın Yüce Divana sevkine mahal
olmadığına karar verilmiştir. 112nci madde zaten açık
ve net.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yeteri kadar
dinledim, bütün taleplerinizi dinledim.
Şunu ifade etmek istiyorum: Bu benim önümde okunan
metin birkaç kişinin birlikte oturup Hadi gel, şöyle yazalım.
dediği bir metin değil; geçmişteki örneklerden hareket edilerek
yazılmış bir metin. Biz bunları kendi zihin
dünyamızdan uydurmadık.
CELAL ADAN (İstanbul) Helal olsun, helal olsun oy
verenlere, helal!
BAŞKAN Nitekim, Sayın Elitaşın
okuduğu paragraf ile benim okuduğum paragraf aynı. Zaten, teamül
böyle olduğu için buralara böyle şeyler yazılıyor.
Lütfen...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzük 112 açık zaten.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, eski uygulamalar da yanlış efendim, eski
uygulamalar da İç Tüzüke aykırı.
BAŞKAN Eski uygulamalar ne ise cümle bire bir
buraya yazılıyor, biz yeni bir şey yaratmıyoruz. Siz ki
Sayın Hamzaçebi, teamüllere çok önem veren bir kişisiniz Meclisin
yönetilmesinde. Burada da aynı konuyu yaptık, aynı şeyi
yaptık.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Eğer, burada 276yla
ilgili, bir irade beyanıyla bu önergeler kabul edilmemiştir
dolayısıyla rapor kabul edilmiştir. manası
çıkıyorsa, o zaman, aslında 276 oy bulamadığı
için bu rapor reddedilmiştir. anlamı da çıkar.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Canım, biz
burada Sayın Oktay Vuralın yorumlarına göre mi karar
vereceğiz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Dolayısıyla,
Sayın Mustafa Elitaş, aynı zamanda, reddedildiğini, raporun
reddedildiğini itiraf etmiştir.
BAŞKAN Tamam arkadaşlar, mesele
anlaşılmıştır. Ben oylama sonucunu bildirdim. Çok
teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, kendi ağzıyla
bildirdi. Bu rapor reddedilmiştir.
BAŞKAN - Oylama sonucunu bildirdim, bunu
değiştirebilmem mümkün değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Komisyon raporu
kabul edilmiştir.
BAŞKAN - Önerge reddedilmiştir, Komisyon raporu
kabul edilmiştir, Komisyon raporunun doğrultusunda bir sonuç
çıkmıştır. Kelimelerle oynamayalım burada, lütfen.
Hepimiz biliyoruz ilgili İç Tüzükü.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, eğer tutumunuzu
değiştirmezseniz usul tartışması açacağım
efendim.
BAŞKAN Nasıl bir usul
tartışması olabilir bu Sayın Akif Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, gayet açık: Sizin uygulamanız İç Tüzükün 112nci
maddesine açıkça aykırıdır. Bugüne kadarki
uygulamaların böyle yapılmış olması uygulamanın
doğru olduğunu göstermez, eski uygulamaların da yanlış
olduğunu gösterir.
BAŞKAN Biraz önceki oylamayı da aynı
şekilde yaptık Sayın Akif Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, o oylamanız da... Yani, daha doğrusu, o
oylamanızın sonucunda kullanmış olduğunuz Rapor kabul
edilmiştir. cümlesi yanlıştır Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, burada bir usul
tartışması açmamın yeri yok aslında çünkü biraz önce
söylediğim gibi, bu elimizdeki metinler teamüllere göre
yazılmış ve Sayın Elitaş da bunu okudu. Bu bir ifade
yani denilmek isteniyor ki: Bu oylama sonucundaki sonuç, Komisyonun raporu
doğrultusundadır. Yani o kelimenin yerine bu kelimeyi kullanınca
anlam değişmiyor ki Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, hayır, fazlasıyla değişiyor.
BAŞKAN Çünkü ben Önerge kabul edilmemiştir.
dedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, orada bırakacaksınız. Yüce Divana
BAŞKAN Tamam, peki, bunu çözemiyoruz.
Usul tartışması açıyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Lehte
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehte...
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aleyhte
BAŞKAN Bir dakika
Her parti adına birer
kişiye söz vereceğim.
Siz lehte isteyeceksiniz herhâlde?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Evet.
BAŞKAN Siz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte.
BAŞKAN Siz?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
aleyhte efendim.
BAŞKAN Sayın Elitaş lehte.
Evet, tutumumun doğrultusunda, lehte olmak üzere
Sayın İdris Baluken konuşacak.
Buyurun.
Süreniz üç dakika.
X.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- (9/8) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporuyla ilgili verilen
önergelerin oylamalarının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, söz almak için, hem
Cumhuriyet Halk Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisinden aleyhte
şeklinde söz alındığı için ben lehte söz aldım,
tutumunuzun aleyhinde olduğumu ifade etmek istiyorum.
Demin Sayın Grup Başkan Vekilinin
belirttiği husus doğrudur. Burada ortaya çıkan bu oy tablosuyla
Soruşturma Komisyonunun raporu kabul edilmiştir. gibi bir sonuç
çıkamaz çünkü salt çoğunluk için gerekli olan 276 sayısına
ulaşılmamıştır. Kaldı ki
oyladığımız şey siyasi parti gruplarının
vermiş olduğu önergelerdir. Siz Kelime oyunlarına
takılmayalım. diyorsunuz ama biz, bizim irademizle böyle bir cümle
kullanıp kullanmamanızın son derece önemli olduğunu
düşünüyoruz. Dolayısıyla, siz Başkanlık Divanı
olarak oylamış olduğunuz önergenin kabul ya da
reddedildiğini ancak Genel Kurula ifade edebilirsiniz. Burada ortaya
çıkan tablo açıktır ki toplum vicdanına, halkın
vicdanına, kamu vicdanına açıklanmayan bir tablonun Genel
Kurulda da net olarak açıklanamaması şeklinde tezahür
etmiştir. Dolayısıyla, AK PARTİ Grubu içerisinde de
Soruşturma Komisyonunun raporunu içine sindiremeyen, bu nedenle bu raporun
aleyhine oy kullanan vekil arkadaşların da iradesini yok
saymış olursunuz. Biz bu tutumun doğru olmadığını
düşünüyoruz.
Başından beri özellikle uyarıyoruz, bu
Komisyonunun bütün çalışma süreci boyunca kamuoyunda yoğun
tartışmalar olmuştur, halkın vicdanı
rahatlamamıştır. Burada özellikle, soruşturulan Sayın
Bakanların gelip bu kürsüden Ben aklanmak için Yüce Divana gitmek
istiyorum. çağrısının ne kadar önemli olduğunu
defalarca ifade ettik. Bakın, bu söylemimizin ne kadar haklı
olduğu ortaya çıkıyor. Şu anda, AK PARTİ Grubu
içerisinde de ortaya çıkan bu tabloyu içine sindiremeyen büyük bir grup
milletvekilinin durumu ortada. Dolayısıyla, hâlâ bekleriz ki
Sayın Bakanların gelip bu tablodan sonra -yani salt
çoğunluğu elde edemedikten sonra- burada kendi istekleriyle Biz
aklanmak üzere -böyle kelime oyunlarıyla değil- Yüce Divana gitmek
istiyoruz, Yüce Divanda elimizdeki belgelere güveniyoruz, o belgelerle de
göğsümüzü gere gere aklanacağız. şeklinde bir irade
beyanında bulunmaları gerekiyor. Biz muhalefet partisi olarak diyoruz
ki: Böyle bir durum yoktur, göğüslerini gere gere Yüce Divanda aklanma
durumları söz konusu değildir. Toplum vicdanı da, kamu
vicdanı da, Genel Kuruldaki mevcut sayısal tablo da bunu gösteriyor
diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Dolasıyla,
tutumunuzun da aleyhinde olduğumu ifade ediyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Tutumumun aleyhinde Sayın Yusuf Halaçoğlu
konuşacak.
Buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, bu önergeye, bu ikinci önergeye, 258
milletvekili hayır dedi. Yani sizin parti grubunuzun milletvekili
sayısı 312, neden 258 kişi hayır dedi de diğerleri
yok bunun içerisinde yani 276yı neden bulamadınız? Çünkü, onlar
da vicdanen bunun hayırla sonuçlanmasının kendilerini aklamayacağını
çok iyi biliyorlar ve vicdanları rahat değil.
Şimdi, her şeyden önce, yani ne derseniz deyin
ama 264ten 258e düştünüz yani bunu da bir kenara
bırakamazsınız. Nasıl önergenin kabulü için 276 gerekiyorsa
ve aynı şekilde, bu Komisyon raporunun kabulü için 276 gerekiyorsa
aynı şekilde, Komisyonun raporunun onaylanması için de 276
gerekir. Niçin? Şimdi şöyle düşünün: 258 evet
çıksaydı 241 de hayır çıksaydı, ne diyecektiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Rapor gene de kabul
edilmiştir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Yine rapor reddedildi.
diyecektiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Rapor kabul edilmiş
oluyordu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Hayır, böyle
diyecektiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır,
hayır
AHMET AYDIN (Adıyaman) Eski köye yeni adet getiriyorsunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla,
öyle bir durum söz konusu değil.
Diğer taraftan, bakın, siz vekâleten oy
kullandırıyorsunuz, Gizli oylama diyorsunuz; gizli oylamada
vekâleten oy kullanmanın adı nerede yazıyor? Herhangi bir yerde
yazmıyor. Onu da başkasına kullandırıyorsunuz yani
şurada vekâleti duruyor işte, Sayın Bakanın vekâleti
burada. Kime demiş? Nurettin Canikli kullansın. demiş, ona
vekâlet vermiş. Niye o kullanmadı? Hangi sebeple
kullandırmadınız? Dolayısıyla, vekâletin o zaman
anlamı nedir, neden bunları veriyorsunuz?
Diğer taraftan, 4 bakanın bu vesileyle aklanması
mümkün olmadığı gibi, aynı şekilde, 4+9+245
milletvekili bu yolsuzluktan suçlu duruma düşüyor, vebalini
sırtına alıyor bunların. Yarın bunun vebalini
göreceksiniz, kamuoyunda aklanamamışsınızdır. Siz
kendinizi aklayamadığınız gibi kamuoyunda da aklanamadınız.
Dolayısıyla, ne yaparsanız yapın bu konuda en doğru
yol, mademki kendinizden eminsiniz, herkese diyorsunuz ki Böyle bir delil
yoktur. o zaman korkmadan Yüce Divana gönderin, o insanları da, o 4 bakanı
da vebalden kurtarın. Kamuoyuna çıktıkları zaman
şaibeli olmaktan onlar da çıksın, onlar da kurtulsunlar. Siz
onlar adına aslında onları mahkûm ediyorsunuz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Niye 2001de yapmadınız?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Tutumumun lehinde
Sayın Mustafa Elitaş konuşacak.
Buyurun, süreniz üç
dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İç
Tüzükün 63üncü maddesinde bu usul tartışmasına yer
olmadığına işaret etmek istiyorum çünkü İç Tüzükün
63üncü maddesi açık ve net: Görüşmeye yer olup olmaması.
Şu anda gündemimiz belli, Danışma Kuruluyla bu işi
yaptık. Başkanı gündeme davet -Başkan zaten gündemde- veya
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet.
Başkan, önümdeki örneklerde de 1999 yılından bu tarafa
yapılmış soruşturma komisyonu raporlarının
sonuçlarıyla ilgili paralel bir açıklama yapmış, orada da
bir problem yok. Bir konuyu öne alma veya geriye bırakma. O da
olmadığına göre, İç Tüzükün 63üncü maddesine göre usul
tartışması açılması tamamen yanlış.
Bakın, Sayın
Halaçoğlu az önce dedi ki: Milletvekilleri gizli oylamada
şunları yapacak, bunları yapacak. 2001 yılında bu
Anayasa değiştirilmiş. 2001 yılından önce yapılan
bütün soruşturma komisyonu önergeleri açık oylamayla
yapılmış, 2001 yılında gizli oylamaya geçilmiş.
İlk gizli oylamanın sonunda:
Başkan
Arkadaşlar, ikaz etmemize rağmen, gerek olmadan, rica ediyorum, oylar
gizli kullanılsın yani gizliliğe riayet edelim. Eğer
birilerine bir şey göstermek istiyorsanız bu, milletvekili seviyesine
uymayan bir davranıştır. Herkes vicdanına göre gitsin,
içeride oyunu kullansın.
Süleyman Turan Çirkin (Hatay) Sana ne, sana ne?
Yani, değerli milletvekilleri, bu Türkiye Büyük
Millet Meclisi gizli oylamayı, o Parlamentoda, 57nci Hükûmet döneminde,
21inci Dönem Parlamentosunda almasına rağmen, kendi oylarıyla
çıkarmalarına rağmen Anayasadaki gizli oylamayı ilk defa
ihlal eden durum ortaya çıkmıştır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kötü bir durum
işte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın,
değerli milletvekilleri, size sonuçları okuyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Siz de ihlal ediyorsunuz
o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Mesela, biraz önce
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi ifade ettiler, dediler ki: Değerli
milletvekilleri, İç Tüzükün 112nci maddesinin beşinci
fıkrası komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki
raporlarının reddi ancak Yüce Divana sevke dair verilen ve sevk
kararının hangi ceza hükmüne dayanacağını gösteren bir
önergenin kabulüyle mümkün olur hükmünü taşımaktadır. Bu hükme
göre, Başkanlığımıza Yüce Divana sevke dair bir önerge
verilmemiştir. Bu itibarla Komisyon raporu benimsenmiştir efendim.
Bütün örnekler bu şekilde. Yani, şimdi bütün örnekler bu
şekildeyken şu anda kalkıp da İç Tüzükün geçmişteki
uygulamaları yanlış, bütün uygulamalar, icraatlar
yanlış. diye ortaya çıkıp yeni bir İç Tüzük ihdas
etmek herhâlde anlamlı değildir diye düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aleyhte Mehmet Akif Hamzaçebi konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İç Tüzükün Soruşturmanın
sonuçlandırılması başlıklı 112nci maddesinin
ilgili fıkrası şöyle diyor: Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme
yönündeki raporlarının reddi ancak Yüce Divana sevk yönünde verilen
bir önergenin kabulüyle mümkün olur. Yüce Divana sevk yönünde verilen
önergeler 2 eski Sayın Bakanla ilgili olarak yapılan oylamada kabul
edilmedi. Dolayısıyla, Yüce Divana sevk edilmeme yönünde Genel Kurul
bir irade ortaya koydu bunda kuşku yok. Sorun; bu oylamanın sonucunu
Sayın Başkan ilan ederken Önerge kabul edilmemiştir. dedikten
sonra, o hâlde Meclis Soruşturma Komisyonu Raporu kabul edilmiştir.
cümlesindedir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Öyle demişti, buradan o
çıkar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Hayır,
buradan o çıkmaz. Sadece, Yüce Divana sevk önergesi kabul
edilmemiştir. Eğer illa Genel Kurul iradesini yorumlayacak isek,
Genel Kurul iradesi Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun reddi
yönündedir çünkü ret yönünde çıkan oylar, İç Tüzükte
yazılı olmamakla birlikte, salt çoğunluk olan 276yı
bulmuş değildi.
Size bir örnek vermek istiyorum: Varsayalım ki Yüce
Divana sevk yönünde bir önerge yok, biz Meclis Soruşturması Komisyonu
Raporunu yine burada görüşeceğiz -İç Tüzük emridir bu- ama
Meclis Soruşturma Komisyonu Raporu oylamaya sunulmayacak çünkü Yüce Divana
sevk yönünde bir talep yok; sadece görüşülecek ve kalacak.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yani, kabul edilmiş
olacak.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Böyle bir durumda
oylamaya sunulmayan bir rapor kabul edilmiştir veya
reddedilmiştir gibi bir sonuca yönelik olarak bir işleme tabi
tutulmayan rapor bizim şimdi bu akşam
yaşadığımız örnekte Meclis Soruşturma Komisyonu
Raporu kabul edilmiştir. gibi bir sonuca bağlanamaz; bu, İç
Tüzüke aykırıdır.
Sayın Başkan, eğer bu tutumunda ısrar
eder, bu tutumunu değiştirmez ise eylemli İç Tüzük ihlali
yapmış olur. İç Tüzük açık.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan
kabul edilmiştir değil de reddedilmemiştir diyebilirsiniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın,
hayır, Yüce Divana sevk yönünde verilen önergeler reddedilmiştir.
Sayın Başkanın ilan etmesi gereken sonuç budur. Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun Genel Kurul tarafından kabul
edildiğine ilişkin bir irade yoktur.
Sayın Başkan her oylama öncesinde önergeleri
okuyor, içeriğini okuyor ve ondan sonra oylamaya geçiyor. Oylanan rapor
değil arkadaşlar. Tutum yanlış. Bugüne kadarki
uygulamaların böyle olması Başkanlığın tutumunun
doğru olduğu anlamına gelmez.
Ben, Sayın Başkanın tutumunu
değiştirmesi gerektiğini tekrar ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
112nci maddenin beşinci fıkrasına göre,
Komisyon raporunun herhangi bir şekilde Yüce Divana sevk veya sevk
edilmemesi bir önergenin kabulüyle veya reddiyle gerçekleşiyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sevk
edilmemesi... demiyor.
BAŞKAN - Lütfen
Bakın ne diyor 112/5: Komisyonun Yüce Divana sevk
etmeme yönündeki raporu
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan,
etmeme yönünde
BAŞKAN - Neyle bitiriyor? Önergenin kabulüyle. Yani,
bir komisyonun raporunun burada, Genel Kurulda kabulü veya reddi bir önergenin
kabulü veya reddiyle gerçekleşebiliyor. Biz, önergeyi burada kabul
etmiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabulü yok efendim, reddi
var, kabulü yok.
BAŞKAN - Dolayısıyla da buradaki ifadeye
uygun olarak rapor yönünde karar vermiş oluyoruz.
Bakın, burada
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Bir dakika
112/5te, komisyonun raporunun kabul veya kabul
edilmemesi bir önergenin kabulü veya reddiyle ilgilidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, kabul
edilip
BAŞKAN - Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın, öyle bir şey
yok, reddi var.
BAŞKAN Ben tutumumda bir değişiklik
yapmayacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
yanlış okuyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kabulüne dair bir
şey yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Çok doğru okudum.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabulü ya da kabul
edilmemesi diye bir madde yok. Okuyun bakalım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır,
hayır
BAŞKAN Bakın, ben ne dedim? Bir komisyon
raporunun
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyalım
BAŞKAN Bunu buradan okumadım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan
BAŞKAN Bakın, Sayın Vural, bir komisyon
raporunun reddi veya kabulü
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Hayır,
hayır
OKTAY VURAL (İzmir) Kabulü yok efendim!
BAŞKAN
veya
OKTAY VURAL (İzmir) Kabulü diye bir şey
yok!
BAŞKAN Kardeşim, iki işlem
OKTAY VURAL (İzmir) - İç Tüzükü okuyun!
BAŞKAN Arkadaşım, iki tane işlem de
önergenin kabulü veya reddiyle gerçekleşiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan,
İç Tüzükü okur musunuz?
BAŞKAN Okuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyun!
BAŞKAN - Özet olarak da bunu söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Okuyun!
BAŞKAN - Tutumumda da değişiklik
yapmıyorum. Allah Allah!
OKTAY VURAL (İzmir) Sizdeki metin farklı
mı? Diyor ki: Raporlarının reddi
BAŞKAN Şimdi, Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Raporlarının
reddi
diyor.
BAŞKAN - Sayın Vural, müsaade eder misiniz
OKTAY VURAL (İzmir) Kabulüyle ilgili bir oylama
yok.
BAŞKAN Biz burada neyi görüşüyoruz?
Komisyonun raporunu.
OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır efendim
BAŞKAN Bir dakika
OKTAY VURAL (İzmir) - Sevk etmemek
Önergeyi
görüşüyoruz.
BAŞKAN Bir dakika
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyon raporu
oylanmıyor.
BAŞKAN Ya, bir dakika
Bizim yaptığımız önergenin
oylanması veya reddedilmesi, Komisyonun raporunun yönünde veya aksinde bir
sonuç çıkaracak. Bunu nasıl açıklayabilirim başka ben?
Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bakın, siz İç Tüzük maddesini okumuyorsunuz
BAŞKAN Lütfen
Ben İç Tüzükü çok güzel okudum.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yanlış okuyorsunuz.
BAŞKAN Çok doğru okuyorum. Siz öyle
nitelendirebilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Neyi okuyorsunuz?
Okumasını bilmiyorsunuz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Çocuk
oyuncağı mı?
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Devam ediyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Reddi yazıyor.
BAŞKAN Bakın, ben, reddi veya kabulü diyorum,
duymuyorsunuz galiba!
OKTAY VURAL (İzmir) Raporun kabulü diye bir
şey yok, reddiyle ilgili bir oylama var.
BAŞKAN Bakın, ben size satır satır
okumuyorum. Diyorum ki: Bu Tüzükten hareket ederek
OKTAY VURAL (İzmir) satır satır okuyun,
harf harf okuyun, kelime kelime okuyun.
BAŞKAN Lütfen, tamam, teşekkür ederim.
Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) İç Tüzük maddesini bile
okuyamıyorsunuz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
(Devam)
1.- Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76
Milletvekilinin; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın İrana
Altın İhracatı İşlerinde İmtiyaz
Sağladığı, Ganadan Kaçak Yollarla Yurda Sokulmak
İstendiği İddia Edilen 1,5 Ton Altınla İlgili Adli ve
İdari Soruşturmaları Engelleyerek Altının Dubaiye
Çıkışını Sağlamaya
Çalıştığı ve Bu Eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununa Muhalefet Oluşturduğu, Türk Ceza Kanununun 204 ve 252nci
Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Araçlarına
Trafikte Emniyet Şeridini Kullanma İmtiyazı Verdiği ve Söz
Konusu Şahıs İçin Koruma Polisi Görevlendirdiği, Bu
Şahısla Birlikte Gözaltına Alınan Bazı Şüphelilerin
ve Yakınlarının Yasaya Aykırı Olarak İstisnai
Yoldan Türk Vatandaşlığına Geçirilmesini
Sağladığı, Bu Şahısla İlgili Adli veya
İstihbari Çalışma Yapılıp
Yapılmadığının Araştırılması
İçin Talimat Verdiği, Bu Şahsın Usulsüzlükleri
Hakkında Basında Çıkacak Haberlerin Engellenmesi İçin
Girişimde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza Kanununun 204, 255,
252 ve 285inci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla İçişleri
Eski Bakanı Muammer Güler; Bazı Maddi Menfaatler
Karşılığında Bir Şahsın Turizm Belgeli Bir
Otel Kiralama Girişimi ile Yakınlarına Vize Alınması
İşleri İçin Aracılık Ettiği, Bu Şahısla
İlgili Bir Soruşturma Olup Olmadığı Yönünde
İlgili Kurum ve Kuruluşlarda Araştırma
Yapılmasını Sağladığı, Bu Şahsın
Faaliyetiyle İlgili Basında Haber Yapılmasının Önlenmesi
İçin Girişimlerde Bulunduğu ve Bu Eylemlerin Türk Ceza
Kanununun 255 ve 252nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Bir Suç Örgütünün
Yönetici ve Üyelerinin Kendilerine Sağlanan ve Miktar ve Değeri
Tespit Edilemeyen Bazı Menfaatler Karşılığında
Kişiye Özel İmtiyazlı İmar Planlarını
Onaylattıkları, İmar Planlarına Aykırı Olarak
Yapılan Bazı Projelerin Usulsüzlüklerine Göz Yumdukları ve
Denetimlerden Sorunsuzca Geçmelerini Sağladıkları ve Bu
Eylemlerin Bir Kısmının Kendisinin Görevde Olduğu
Sırada ve Onun Bilgisi Doğrultusunda Gerçekleştirildiği,
Ayrıca Bakanlıktan İş Alan Bazı Şirketlerin Yemek
İşlerinin Yakınlarının Ortağı Olduğu
Şirketlere Verilmesi İçin Tavassut Ettiği ve Bu Eylemlerin Türk
Ceza Kanununun 255 ve 257nci Maddelerine Uyduğu İddiasıyla
Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında
Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107 ve 108inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu
(9/8) (S.Sayısı: 681) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, üçüncü oylama,
Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış hakkında
verilen elli üç önergeye ilişkindir. Şimdi bu önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar neticesinde, yapılan oylamada Avrupa Birliği
eski Bakanı Egemen Bağış'ın Yüce Divana sevk
edilmesine gerek olmadığına oy çokluğu ile karar
vermiştir.
Yaptığımız tahkikat neticesindeki
bulgular nedeniyle Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporuna
karşıyız. Komisyon raporunun reddini ve eski Bakanın kabul
edilen Meclis Soruşturması önergesine konu fiillerinden dolayı,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 252 ve 255 inci maddeleri
uyarınca Yüce Divana sevk edilmesini talep ediyoruz.
Levent Gök Engin
Altay Mehmet Akif Hamzaçebi
Ankara Sinop İstanbul
Gerekçe:
681 Sıra Sayılı Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler,
Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunun, İstanbul Milletvekili
Osman Korutürk, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, İzmir Milletvekili
Rıza Türmen ve Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü tarafından
verilen Karşı Oy bölümünde yer alan gerekçelerle Yüce Divana sevk
edilmesi talep edilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar sonucunda, yapılan oylamada Avrupa Birliği Eski
Bakanı Egemen Bağışın Yüce Divan'a sevkine gerek
olmadığı yönündeki kararını oy çokluğu ile
vermiştir.
Yaptığımız inceleme sonucunda edindiğimiz
somut bulgular nedeniyle Komisyon'un, Avrupa Birliği Eski Bakanı
Egemen Bağışı, Yüce Divan'a sevk etmeme yönündeki rapor ve
kararına karşıyız. Komisyon raporunun reddi ile eski bakan
hakkında kabul edilen Meclis Soruşturma önergesine konu fiillerinden
dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 252nci ve 255inci
maddeleri gereğince Yüce Divana sevk edilmesini talep ediyoruz.
Pervin Buldan İdris
Baluken
Iğdır
Bingöl
Gerekçe:
681
sıra sayılı Ekonomi eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan,
İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği eski
Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve Şehircilik eski
Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunda yer alan ve eski Bakan Egemen
Bağış'ın; hakkında iddia edilen suçlamalara konu
eylemleri gerçekleştirdiği yönündeki hususlar uyarınca Yüce
Divana sevk edilmesi talep edilmektedir. Nitekim, Komisyon Raporu'nda yer alan
Adli Tıp Raporunun telefon görüşmelerini gerçek olarak gösteren
raporu ile MASAK'ın bilirkişilerinin "mal beyanlarının
uyumsuzluğu" yani makul olmayan mal artış raporunda yer
alan somut bulgular da Egemen Bağış'ın Yüce Divana sevkini
zorunlu kılmaktadır.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım birer
milletvekili tarafından imzalanmış bulunan 49 ayrı
önergenin metinleri aynı olduğundan ilk önergeyi okuttuktan sonra
diğer önergelerin sahiplerinin isimlerini okutacağım; yalnız,
on beş dakika aradan sonra.
Kapanma
Saati: 23.54
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
00.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 44üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen
Bağış hakkındaki iki adet Yüce Divana sevk önergesi
okunmuştu. Şimdi kalan diğer üç önergeyi okutacağım.
Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım birer milletvekili tarafından imzalanmış
bulunan kırk dokuz ayrı önergenin metinleri aynı olduğundan
ilk önergeyi okuttuktan sonra diğer önergelerin sahiplerinin isimlerini
okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Avrupa Birliği eski Bakanı
İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkındaki
iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan müdahaleler,
fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında kamuoyunun gözleri
önünde sergilenen hukuk skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri
incelemesinin engellenmesi, Meclis Soruşturması Komisyonu
aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü sonucu
yaşanan hadiseler, Komisyon oylamasının
yapılacağı gün Başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde Komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, "hukukun üstünlüğü" değil,
"üstünlerin hukukunun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan "Komisyonmatik"
süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk devleti ilkesinde ciddi
tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir algıya zemin
oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini yakından ilgilendiren
bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir sınav vereceklerdir. Meclis
soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin, bu irade doğrultusunda
yargı yolunu açması, hukuk devleti ilkesine bağlılık
ve milletin vicdanının tecellisi fırsatını
sağlayacaktır.
Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış'ın, yaptığı
bazı uygunsuz işler karşılığında Rıza
Sarraftan kendisine maddi menfaat ve kazançlar sağladığı
anlaşılmaktadır.
Şöyle ki rapor, muhalefet şerhleri ve dosya
münderecatı incelendiğinde;
1) Yapılan
teknik takiplerde Rıza Sarrafın, Abdullah Happani'ye üç ayrı
tarihte olmak üzere ayakkabı kutusuna, elbise ve gömlek kutusuna ve
çikolata kutularına koyarak 500'er bin dolar
hazırlattığı ve bunun gideceği yeri bildirdiği ve
sonra kendisinin "şey için de çok teşekkür ediyorum. Beni mahcup
ettiniz" ifadesine karşılık Sarraf tarafından
"olur mu ne demek olur mu sayın bakanım" şeklinde
cevap verdiği, bu cümleden olarak rüşvet trafiğinin bariz delil
olarak netleştiği,
2) Rıza Sarraf ile yapılan telefon
görüşmelerinde ilerdeki işlere mahsuben kendisine üç defa 500 bin
dolar ödeme yapıldığı,
3) Rıza
Sarrafın yakınlarına vize alınması konusunda
aracılık yaptığı ve turizm belgesine sahip bir otelin
kiralama işleminde aracılık ettiği,
4) Rıza Sarrafla
ilgili kurum ve kuruluşlarda bir soruşturma yapılıp
yapılmadığı konusunda araştırma
yaptırdığı,
5) Rıza Sarrafla ilgili yazılı ve görsel
basında çıkacak olumsuz haberleri engellediği,
6) Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda
(döviz, Türk Lirası) hareketlerinin olduğu ve bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıklar bulunduğu,
7) Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarında yetersizlik ve tutarsızlıklar olduğu,
Kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Avrupa
Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen
Bağış'ın sağladığı menfaatler ve
yaptığı kanunsuz işlerden dolayı, Türk Ceza Kanunu'nun
"Nüfuz ticareti" başlıklı 255, "Rüşvet"
başlıklı 252. maddeleri uyarınca, hakikatin ortaya
çıkması ve bağımsız ve tarafsız bir
yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederiz.
Devlet Bahçeli
Osmaniye
Aynı
mahiyetteki diğer önergelerin imza sahipleri:
Adnan Şefik Çirkin Ahmet Duran Bulut Ahmet Kenan Tanrıkulu
Hatay Balıkesir
İzmir
Ali Halaman Ali Öz Ali
Uzunırmak
Adana Mersin
Aydın
Alim Işık Atila
Kaya Bahattin
Şeker
Kütahya İstanbul
Bilecik
Bülent Belen Celal Adan Cemalettin
Şimşek
Tekirdağ İstanbul
Samsun
D. Ali Torlak Edip Semih
Yalçın Emin
Çınar
İstanbul Gaziantep
Kastamonu
Emin Haluk Ayhan Engin Alan Erkan Akçay
Denizli İstanbul
Manisa
Faruk Bal Hasan Hüseyin
Türkoğlu İsmet
Büyükataman
Konya Osmaniye
Bursa
Kemalettin Yılmaz Koray Aydın Mehmet
Erdoğan
Afyonkarahisar Trabzon Muğla
Mehmet Şandır Meral
Akşener Mesut
Dedeoğlu
Mersin İstanbul
Kahramanmaraş
Muharrem Varlı Murat
Başesgioğlu Mustafa
Erdem
Adana İstanbul
Ankara
Münir Kutluata Necati Özensoy Oktay Öztürk
Sakarya Bursa
Erzurum
Oktay Vural Özcan Yeniçeri Reşat
Doğru
İzmir Ankara
Tokat
Ruhsar Demirel Sadir Durmaz Sinan
Oğan
Eskişehir Yozgat
Iğdır
Sümer Oral Tunca Toskay Yıldırım
Tuğrul Türkeş
Manisa Antalya
Ankara
Yusuf Halaçoğlu Yusuf Ziya
İrbeç Zühal
Topcu
Kayseri Antalya
Ankara
Mustafa Kalaycı Seyfettin
Yılmaz Mehmet
Günal
Konya Adana Antalya
BAŞKAN
Şimdi kalan diğer iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla
ilgili 17-25 Aralık 2013'te başlayan süreçte Avrupa Birliği eski
Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış
hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan
müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında
kamuoyunun gözleri önünde hukuk skandalları, milletvekillerinin
fezlekeleri incelemesinin engellenmesi, Meclis Soruşturması Komisyonu
aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü sonucu
yaşanan hadiseler, Komisyon oylamasının
yapılacağı gün Başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde Komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, "hukukun üstünlüğü" değil,
"üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili
yaşanmış olan "Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin
kurumsal itibarında ve hukuk devleti ilkesinde ciddi tahribata yol
açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir algıya zemin
oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini yakından ilgilendiren
bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir sınav vereceklerdir. Meclis
soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin, bu irade doğrultusunda
yargı yolunu açması, hukuk devleti ilkesine bağlılık
ve milletin vicdanının tecellisi fırsatını
sağlayacaktır.
Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış'ın, yaptığı
bazı uygunsuz işler karşılığında Rıza
Sarraftan kendisine maddi menfaat ve kazançlar sağladığı
suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı
incelendiğinde;
1) Yapılan teknik
takiplerde Rıza Sarrafın, Abdullah Happani'ye üç ayrı tarihte
olmak üzere ayakkabı kutusuna, elbise ve gömlek kutusuna ve çikolata
kutularına koyarak 500'er bin dolar hazırlattığı ve bunun
gideceği yeri bildirdiği ve sonra kendisinin "şey için de
çok teşekkür ediyorum. Beni mahcup ettiniz" ifadesine
karşılık Sarraf tarafından "olur mu ne demek olur mu
sayın bakanım" şeklinde cevap verdiği, bu cümleden
olarak rüşvet trafiğinin bariz delil olarak netleştiği,
2) Rıza Sarraf ile yapılan telefon
görüşmelerinde ilerdeki işlere mahsuben kendisine üç defa 500 bin
dolar ödeme yapıldığı,
3) Rıza Sarrafın yakınlarına vize
alınması konusunda aracılık yaptığı ve
turizm belgesine sahip bir otelin kiralama işleminde aracılık
ettiği,
4) Rıza
Sarrafla ilgili kurum ve kuruluşlarda bir soruşturma
yapılıp yapılmadığı konusunda araştırma
yaptırdığı,
5) Rıza
Sarrafla ilgili yazılı ve görsel basında çıkacak olumsuz
haberleri engellediği,
6) Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının banka
hesaplarında büyük miktarda (döviz, Türk Lirası) hareketlerinin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıklar bulunduğu,
7) Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarında yetersizlik ve tutarsızlıklar olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Avrupa
Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen
Bağış'ın sağladığı menfaatler ve
yaptığı kanunsuz işlerden dolayı, Türk Ceza Kanunu'nun
"Rüşvet" başlıklı 252. maddesi uyarınca,
hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve tarafsız
bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Lütfü Türkkan
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Avrupa Birliği eski Bakanı
İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkındaki
iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan müdahaleler,
fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında kamuoyunun gözleri
önünde hukuk skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin
engellenmesi, Meclis Soruşturması Komisyonu aşamasında
sayısal çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler,
Komisyon oylamasının yapılacağı gün Başkan ve
üyeler üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde
Komisyon oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin
iradesinin baskı altına alınması, "hukukun
üstünlüğü" değil, "üstünlerin hukuku"nun
uygulandığı ve bu suretle kamu vicdanının derinden
yaralandığı unutulmaz kara bir leke olarak not edilmiş,
rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının tecellisi
fırsatını sağlayacaktır.
Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış'ın, yaptığı
bazı uygunsuz işler karşılığında Rıza
Sarraftan kendisine maddi menfaat ve kazançlar sağladığı suçlarıyla
ilgili rapor, muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı
incelendiğinde;
1) Yapılan
teknik takiplerde Rıza Sarrafın, Abdullah Happani'ye üç ayrı
tarihte olmak üzere ayakkabı kutusuna, elbise ve gömlek kutusuna ve
çikolata kutularına koyarak 500'er bin dolar
hazırlattığı ve bunun gideceği yeri bildirdiği ve
sonra kendisinin "şey için de çok teşekkür ediyorum. Beni mahcup
ettiniz" ifadesine karşılık Sarraf tarafından
"olur mu ne demek olur mu sayın bakanım" şeklinde
cevap verdiği, bu cümleden olarak rüşvet trafiğinin bariz delil
olarak netleştiği,
2) Rıza Sarraf ile yapılan telefon
görüşmelerinde ilerdeki işlere mahsuben kendisine üç defa 500 bin
dolar ödeme yapıldığı,
3) Rıza
Sarrafın yakınlarına vize alınması konusunda
aracılık yaptığı ve turizm belgesine sahip bir otelin
kiralama işleminde aracılık ettiği,
4) Rıza Sarrafla ilgili kurum ve kuruluşlarda
bir soruşturma yapılıp yapılmadığı konusunda
araştırma yaptırdığı,
5) Rıza Sarrafla ilgili yazılı ve görsel
basında çıkacak olumsuz haberleri engellediği,
6) Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz, Türk Lirası)hareketlerinin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıklar bulunduğu,
7) Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarında yetersizlik ve tutarsızlıklar olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Avrupa
Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen
Bağış'ın sağladığı menfaatler ve
yaptığı kanunsuz işlerden dolayı, Türk Ceza Kanunu'nun
"Nüfuz ticareti" başlıklı 255. maddesi uyarınca,
hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve tarafsız
bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Avrupa
Birliği eski Bakanı Egemen Bağış hakkında verilen
önergelerin mahiyeti aynı olduğu için birlikte işleme alıp
oylarınıza sunacağım.
Anayasanın 100üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında Yüce Divana sevk kararı ancak üye
tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla
alınır. hükmü, İç Tüzükün 112nci maddesinin altıncı
fıkrasında da Yüce Divana sevk kararı ancak üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile alınır.
hükmü yer almaktadır. Bu nedenle, oylamayı gizli oylama şeklinde
yapacağız ve önergenin kabul edilmesi için 276 kabul oyu
arayacağız. Toplantı yeter sayısı olmak kaydıyla
gizli oylamada kabul oyu 276nın altında olduğu takdirde Yüce
Divana sevk kabul edilmemiş olacaktır.
Gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağı hakkında bilgi vermek istiyorum:
Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden Komisyon sırasındaki kâtip üye, Adanadan başlayarak
İstanbula kadar, İstanbul dâhil, Hükûmet sırasındaki kâtip
üye ise İzmirden başlayarak Zonguldaka kadar, Zonguldak dâhil,
adı okunan milletvekiline 1i beyaz, 1i yeşil, 1i de
kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve
bu pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterine işleyecektir.
Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün
sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde
oylarını kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar
da yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde
oylarını kullanacaklardır. Bilindiği üzere, bu pullardan
beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil
olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye kâtip üyeden üç yuvarlak
pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine
işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki
pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare, oy verme yerinden
çıkacak olan üye oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık
Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada
adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın milletvekillerinin oy kabinlerinin önünde bir
yoğunluk oluşturmamalarını rica ediyorum.
Oylamaya başlamadan önce vekâleten oy kullanan
Sayın Bakanların listesini okuyorum: Başbakan Ahmet
Davutoğlunun yerine Başbakan Yardımcısı Yalçın
Akdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
yerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun yerine Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin yerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Avrupa Birliği Bakanı Volkan
Bozkırın yerine Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm
Bakanı Ömer Çelikin yerine Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Canikli, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun yerine
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç vekâleten oy
kullanacaktır.
Hazırun cetveline Sayın Bakanların hangi
Bakanın yerine oy kullandığını işaretlemesini
rica ediyorum.
Şimdi oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Oy kupalarını kaldıralım lütfen.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış hakkında verilen
Yüce Divana sevke ilişkin önergelerin gizli oylamasının sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy sayısı 517
Kabul 245
Ret 255
Çekimser 7
Boş 6
Geçersiz 4
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muharrem Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul
Bu sonuca göre önerge kabul edilmemiştir.
Böylece Soruşturma Komisyonunun raporu kabul
edilmiş yani Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen
Bağışın Yüce Divana sevk edilmemesine karar
verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kullanılan oyların
zarfları şu anda yerlerde olduğundan, onların
toparlanması için on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.22
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, 4üncü oylama Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında verilen
53 önergeye ilişkindir.
Şimdi bu önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar neticesinde, yapılan oylamada Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın Yüce Divana
sevk edilmesine gerek olmadığına oy çokluğu ile karar
vermiştir.
Yaptığımız tahkikat neticesindeki
bulgular nedeniyle Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporuna
karşıyız. Komisyon raporunun reddini ve eski Bakanın kabul
edilen Meclis Soruşturması önergesine konu fiillerinden dolayı,
5237 sayılı TCK'nın 255, 257nci maddeleri uyarınca Yüce
Divana sevk edilmesini talep ediyoruz.
Levent
Gök Engin
Altay Mehmet
Akif Hamzaçebi
Ankara Sinop
İstanbul
Gerekçe:
681 Sıra Sayılı Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler,
Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporunun, İstanbul Milletvekili Osman
Korutürk, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, İzmir Milletvekili
Rıza Türmen ve Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü tarafından
verilen Karşı Oy bölümünde yer alan gerekçelerle Yüce Divana sevk
edilmesi talep edilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
9/8 esas numaralı Ekonomi Eski Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler, Avrupa
Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu yaptığı
çalışmalar sonucunda, yapılan oylamada Çevre ve Şehircilik
Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın Yüce Divana sevkine gerek
olmadığı yönündeki kararını oy çokluğuyla
vermiştir.
Yaptığımız inceleme sonucunda
edindiğimiz somut bulgular nedeniyle Komisyonun, Çevre ve Şehircilik
Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı, Yüce Divan'a sevk etmeme
yönündeki rapor ve kararına karşıyız. Komisyon raporunun
reddi ile eski bakan hakkında kabul edilen Meclis Soruşturma önergesine
konu fiillerinden dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257nci
maddesi gereğince Yüce Divana sevk edilmesini talep ediyoruz.
Pervin Buldan İdris
Baluken
Iğdır Bingöl
Gerekçe:
681 sıra sayılı Ekonomi Eski Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı Muammer Güler,
Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ve Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar Hakkında Kurulan
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporunda yer alan ve eski Bakan
Erdoğan Bayraktar'ın hakkında iddia edilen suçlamalara konu
eylemleri gerçekleştirdiği yönündeki hususlar uyarınca Yüce
Divana sevk edilmesi talep edilmektedir. Nitekim, Komisyon Raporu'nda yer alan
Adli Tıp Raporunun telefon görüşmelerini gerçek olarak gösteren
raporu ile MASAK'ın bilirkişilerinin mal beyanlarının
uyumsuzluğu yani makul olmayan mal artış raporunda yer alan
somut bulgular da Erdoğan Bayraktar'ın Yüce Divana sevkini zorunlu
kılmaktadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi,
okutacağım birer milletvekili tarafından imzalanmış
bulunan 49 ayrı önergenin metinleri aynı olduğundan ilk önergeyi
okuttuktan sonra diğer önergelerin sahiplerinin isimlerini
okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Çevre ve Şehircilik eski bakanı
Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa,
yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve
iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk
skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi,
Meclis soruşturması komisyonu aşamasında sayısal
çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler, Komisyon
oylamasının yapılacağı gün başkan ve üyeler
üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon
oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin
baskı altına alınması, hukukun üstünlüğü değil,
üstünlerin hukukunun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
Komisyonmatik süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk devleti
ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir
algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden
TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk
devleti ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının
tecellisi fırsatını sağlayacaktır.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon
Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın kendi ifadesiyle dönemin
Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın bilgisi tahtında, imar
planlarına uygun olarak yapılmayan projelere onay verdiği ve
özel imtiyazlı imar planları çıkardığı
anlaşılmaktadır.
Şöyle ki rapor, muhalefet şerhleri ve dosya
münderecatı incelendiğinde;
Yolsuzlukların
ortaya çıkması üzerine dönemin Başbakanı Tayyip
Erdoğan tarafından istifaların istenmesi üzerine Televizyonlara
yaptığı açıklamada, "Ben ne yaptımsa,
Başbakanın bilgisiyle yaptım, istifa edeceksem önce
Başbakanın da istifası gerekir" şeklindeki
beyanıyla iddiaları kabul ve ikrar ettiği,
İstanbul Zorlu Center Projesinde resmi belgelerde
sahtecilik yapıldığı, kaçak yapılara izin/onay
verildiği,
Özyazıcı
İnşaata ait İstanbul Ataköy sahilinde bulunan projeye imar
planına uyulmadan izin/onay verildiği,
İstanbul
Sarıyer'de İller Bankası'na ait birinci derecede sit
alanında olan arazinin gerçek dışı raporlarla imara
açıldığı,
Ağaoğlu
İstanbul Bakırköy 46 projesi için yasal olmayan bir şekilde imar
izni/onay verildiği,
İstanbul
Maslak Acıbadem Hastanesi'nin ek hizmet binası için Boğaziçi
Kanunu'na aykırı imar izni/onayı verildiği,
Taşyapı
İnşaat Firması'nın Bulgar Ortodoks Kilisesi Vakfına
ait arazi için yasal olmayan özel proje hazırlandığı,
ayrıca sağlık tesisi yapılması için imar izni verilen
firmaya daha sonra otel yapımı için yasal olmayan imar
izni/onayı verildiği,
İstanbul Beykoz'da bulunan Arif Yüksel'e ait imarda
yeşil alan olarak gözüken yer, kanuni olmayan bir şekilde imara
açılması,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda
(döviz, Türk Lirası) hareketlerinin olduğu ve bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıklar bulunduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarında tutarsızlıklar
olduğu,
Kanaatine varılmıştır.
Yukarıda
açıklanan sebeplerle Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon
Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın imar planlarına
aykırı yapılan bütün bu usulsüzlüklere göz yumduğu ve
denetimden sorunsuz bir şekilde geçmelerini sağlamak suretiyle
menfaat temin ettiğinden Türk Ceza Kanunu'nun "Nüfuz ticareti"
başlıklı 255, "Görevi kötüye kullanma"
başlıklı 257. Maddeleri uyarınca, hakikatin ortaya
çıkması ve bağımsız ve tarafsız bir
yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divan'a sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep
ederiz.
Devlet
Bahçeli
Osmaniye
Adnan Şefik Çirkin Ahmet Duran Bulut Ahmet Kenan Tanrıkulu
Hatay Balıkesir İzmir
Ali Halaman Ali Öz Ali
Uzunırmak
Adana Mersin
Aydın
Alim Işık Atila
Kaya Bahattin
Şeker
Kütahya İstanbul
Bilecik
Bülent Belen Celal Adan Cemalettin
Şimşek
Tekirdağ İstanbul
Samsun
D. Ali Torlak Edip Semih
Yalçın Emin
Çınar
İstanbul Gaziantep
Kastamonu
Emin Haluk Ayhan Engin Alan Erkan Akçay
Denizli İstanbul
Manisa
Faruk Bal Hasan Hüseyin
Türkoğlu İsmet
Büyükataman
Konya Osmaniye
Bursa
Kemalettin Yılmaz Koray Aydın Mehmet
Erdoğan
Afyonkarahisar Trabzon Muğla
Mehmet Şandır Meral
Akşener Mesut
Dedeoğlu
Mersin İstanbul
Kahramanmaraş
Muharrem Varlı Murat
Başesgioğlu Mustafa
Erdem
Adana İstanbul
Ankara
Münir Kutluata Necati Özensoy Oktay Öztürk
Sakarya Bursa
Erzurum
Oktay Vural Özcan Yeniçeri Reşat
Doğru
İzmir Ankara
Tokat
Ruhsar Demirel Sadir Durmaz Sinan
Oğan
Eskişehir Yozgat
Iğdır
Sümer Oral Tunca Toskay Yıldırım
Tuğrul Türkeş
Manisa Antalya
Ankara
Yusuf Halaçoğlu Yusuf Ziya
İrbeç Zühal
Topcu
Kayseri Antalya
Ankara
Lütfü Türkkan Mehmet Günal S. Nevzat Korkmaz
Kocaeli Antalya Isparta
BAŞKAN Şimdi, diğer iki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Çevre ve Şehircilik eski bakanı
Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa,
yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve
iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk
skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi,
Meclis soruşturması komisyonu aşamasında sayısal çoğunluğun
tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler, komisyon oylamasının
yapılacağı gün başkan ve üyeler üzerinde kurulan
baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon oylaması
sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı
altına alınması, "hukukun üstünlüğü" değil,
"üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu suretle kamu
vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir
leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz
yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan "Komisyonmatik" süreci,
TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk devleti ilkesinde ciddi tahribata
yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir algıya zemin
oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini yakından
ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir sınav
vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin, bu irade
doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk devleti ilkesine
bağlılık ve milletin vicdanının tecellisi fırsatını
sağlayacaktır.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon
Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın kendi ifadesiyle dönemin
Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın bilgisi tahtında, imar
planlarına uygun olarak yapılmayan projelere onay verdiği ve
özel imtiyazlı imar planları çıkardığı
suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı
incelendiğinde;
Yolsuzlukların ortaya çıkması üzerine
dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından
istifaların istenmesi üzerine Televizyonlara yaptığı
açıklamada, "Ben ne yaptımsa, Başbakanın bilgisiyle
yaptım, istifa edeceksem önce Başbakanın da istifası
gerekir" şeklindeki beyanıyla iddiaları kabul ve ikrar
ettiği,
İstanbul Zorlu
Center Projesinde resmi belgelerde sahtecilik yapıldığı,
kaçak yapılara izin/onay verildiği,
Özyazıcı İnşaata ait İstanbul
Ataköy sahilinde bulunan projeye imar planına uyulmadan izin/onay
verildiği,
İstanbul
Sarıyer'de İller Bankası'na ait birinci derecede sit
alanında olan arazinin gerçek dışı raporlarla imara
açıldığı,
Ağaoğlu
İstanbul Bakırköy 46 projesi için yasal olmayan bir şekilde imar
izni/onay verildiği,
İstanbul
Maslak Acıbadem Hastanesi'nin ek hizmet binası için Boğaziçi
Kanunu'na aykırı imar izni/onayı verildiği,
Taşyapı
İnşaat Firması'nın Bulgar Ortodoks Kilisesi Vakfına
ait arazi için yasal olmayan özel proje hazırlandığı,
ayrıca sağlık tesisi yapılması için imar izni verilen
firmaya daha sonra otel yapımı için yasal olmayan imar
izni/onayı verildiği,
İstanbul
Beykoz'da bulunan Arif Yüksel'e ait imarda yeşil alan olarak gözüken yer,
kanuni olmayan bir şekilde imara açılması,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
banka hesaplarında büyük miktarda (döviz, Türk Lirası) hareketlerinin
olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında
yetersizlik ve tutarsızlıklar bulunduğu,
Bakanlık
görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının
menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarında tutarsızlıklar
olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Erdoğan
Bayraktar'ın imar planlarına aykırı yapılan bütün bu
usulsüzlüklere göz yumduğu ve denetimden sorunsuz bir şekilde
geçmelerini sağlamak suretiyle menfaat temin ettiğinden Türk Ceza
Kanunu'nun "Görevi kötüye kullanma" başlıklı 257.
Maddesi uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve
bağımsız ve tarafsız bir yargılamada adaletin
tecellisi için Yüce Divan'a sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Seyfettin Yılmaz
Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık
2013'te başlayan süreçte Çevre ve Şehircilik eski bakanı
Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa,
yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve
iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk
skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi,
Meclis soruşturması komisyonu aşamasında sayısal
çoğunluğun tahakkümü sonucu yaşanan hadiseler, komisyon
oylamasının yapılacağı gün başkan ve üyeler
üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde komisyon
oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin
baskı altına alınması, "hukukun üstünlüğü"
değil, "üstünlerin hukuku"nun uygulandığı ve bu
suretle kamu vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz
kara bir leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde
unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan
"Komisyonmatik" süreci, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk
devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim
bir algıya zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini
yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir
sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin,
bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk devleti
ilkesine bağlılık ve milletin vicdanının tecellisi
fırsatını sağlayacaktır.
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon
Milletvekili Erdoğan Bayraktar'ın kendi ifadesiyle dönemin
Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın bilgisi tahtında, imar
planlarına uygun olarak yapılmayan projelere onay verdiği ve
özel imtiyazlı imar planları çıkardığı
suçlarıyla ilgili rapor, muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı
incelendiğinde;
Yolsuzlukların ortaya çıkması üzerine dönemin
Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından istifaların
istenmesi üzerine Televizyonlara yaptığı açıklamada,
"Ben ne yaptımsa, Başbakanın bilgisiyle yaptım, istifa
edeceksem önce Başbakanın da istifası gerekir"
şeklindeki beyanıyla iddiaları kabul ve ikrar ettiği,
İstanbul Zorlu Center Projesinde resmi belgelerde
sahtecilik yapıldığı, kaçak yapılara izin/onay
verildiği,
Özyazıcı İnşaata ait İstanbul
Ataköy sahilinde bulunan projeye imar planına uyulmadan izin/onay
verildiği,
İstanbul Sarıyer'de İller Bankası'na
ait birinci derecede sit alanında olan arazinin gerçek dışı
raporlarla imara açıldığı,
Ağaoğlu İstanbul Bakırköy 46 projesi
için yasal olmayan bir şekilde imar izni/onay verildiği,
İstanbul Maslak Acıbadem Hastanesi'nin ek
hizmet binası için Boğaziçi Kanunu'na aykırı imar
izni/onayı verildiği,
Taşyapı İnşaat Firması'nın
Bulgar Ortodoks Kilisesi Vakfına ait arazi için yasal olmayan özel proje
hazırlandığı, ayrıca sağlık tesisi
yapılması için imar izni verilen firmaya daha sonra otel
yapımı için yasal olmayan imar izni/onayı verildiği,
İstanbul Beykoz'da bulunan Arif Yüksel'e ait imarda
yeşil alan olarak gözüken yer, kanuni olmayan bir şekilde imara
açılması,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda
(döviz, Türk Lirası) hareketlerinin olduğu ve bu konudaki
yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve
tutarsızlıklar bulunduğu,
Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci
derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük
artışlar olduğu bu konudaki yazılı ve sözlü
savunmalarında tutarsızlıklar olduğu,
Hususları tespit edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Erdoğan
Bayraktar'ın imar planlarına aykırı yapılan bütün bu
usulsüzlüklere göz yumduğu ve denetimden sorunsuz bir şekilde
geçmelerini sağlamak suretiyle menfaat temin ettiğinden Türk Ceza
Kanunu'nun "Nüfuz ticareti" başlıklı 255. Maddesi
uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve
tarafsız bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divan'a sevki
gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederim.
Mustafa
Kalaycı
Konya
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında verilen
önergelerin mahiyeti aynı olduğu için birlikte işleme alıp
oylarınıza sunacağım.
Anayasanın 100üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında Yüce Divana sevk ancak üye tamsayısının
salt çoğunluğunun gizli oyuyla alınır. hükmü, İç
Tüzükün 112nci maddesinin altıncı fıkrasında da Yüce
Divana sevk kararı ancak üye tamsayısının salt çoğunluğu
ile alınır. hükmü yer almaktadır. Bu nedenle oylamayı
gizli oylama şeklinde yapacağız ve önergenin kabul edilmesi için
276 kabul oyu arayacağız. Toplantı yeter sayısı olmak
kaydıyla gizli oylamada kabul oyu 276nın altında olduğu
takdirde Yüce Divana sevki kabul edilmemiş olacaktır.
Gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağı hakkında bilgi vermek istiyorum:
Komisyon sırasındaki kâtip üye Adanadan
başlayarak İstanbula kadar, İstanbul dâhil, Hükûmet
sırasındaki kâtip üye ise İzmirden başlayarak Zonguldaka
kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekillerine 1i beyaz, 1i
yeşil, 1i de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile
mühürlü zarf verecek ve pul ile zarf verilen milletvekilini ad defterinde
işaretleyecektir.
Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün sağında
ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını
kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da yerine oy
kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde
oylarını kullanacaktır. Bildiğiniz gibi, bu pullardan beyaz
olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil
olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyeden üç yuvarlak
pul ile mühürlü zarfı aldıktan sonra ve de adını ad
defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy
olarak kullanacağı pulu burada zarfın içine koyacak, diğer
iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.
Sayın milletvekilleri, lütfen, kâtip üyelerin önünü
biraz boşaltabilir misiniz, her iki taraftan da. Lütfen, lütfen biraz
geriye gidin, başlatmam oylamayı, başlatamam, lütfen; lütfen,
biraz geriye, lütfen. Sayın Çetinkaya, lütfen. Sayın milletvekilleri,
bakın, kâtip üyelerden şikâyet alıyorum, itiraz var,
oylamayı başlatmayacağım, lütfen orayı
boşaltır mısınız, her iki tarafı da.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İdare amirlerini göreve
davet edin Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gerçekten
yapmayacağım. Ben burada ne söylüyorum acaba, sorabilir miyim
sayın milletvekillerine.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) On dakika ara verin
Sayın Başkan, on dakika ara verin.
BAŞKAN Bilahare, oy verme yerinden çıkacak
olan üye oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada adı
okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın milletvekillerinin oy kabinlerinin önünde bir
yoğunluk oluşturmamalarını rica ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bence ara verin Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, vekâleten oy kullanacak
Sayın Bakanlar hakkında bilgi vermek istiyorum: Sayın
milletvekilleri, Başbakan Ahmet Davutoğlunun yerine Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın yerine Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç, Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun yerine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri
Işık, Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin yerine Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Avrupa
Birliği Bakanı Volkan Bozkırın yerine Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelikin yerine Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun yerine Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç vekâleten oy kullanacaktır.
Katip üyeler, başlayabilir miyiz, iyi midir durum?
Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var
mıdır?
Oylama işlemi bitmiştir.
Oy kupaları kaldırılsın.
(Oyların ayrımına başlandı)
BAŞKAN Oy pusulasından 50 TL çıktı
arkadaşlar, hazineye irat
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında verilen
Yüce Divana sevke ilişkin önergelerin gizli oylaması sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy sayısı 515
Kabul 219
Ret 288
Çekimser 3
Boş 3
Geçersiz 2
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muhammet Bilal Macit Muharrem
Işık
İstanbul Erzincan
Bu sonuca göre önerge kabul edilmemiştir. Böylece
Soruşturma Komisyonunun raporu kabul edilmiş yani Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktarın Yüce Divana
sevk edilmemesine karar verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 21 Ocak 2015
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.43