TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
47nci Birleşim
27 Ocak 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın,
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, 24 Ocak Uğur Mumcu ve Gaffar Okkanın, 31 Ocak
Muammer Aksoyun ölüm yıl dönümlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Diyarbakır Milletvekili
Cuma İçten'in, dünyada artan İslam düşmanlığına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Uğur Mumcu, Gaffar Okkan ve
Muammer Aksoya Allahtan rahmet dilediğine ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından tüm faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılmasını temenni ettiğine ilişkin
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Nazım Hikmetin 117nci doğum, Uğur Mumcunun
22nci ölüm yıl dönümlerine ve Avrupa Konseyi Eşitlik ve
Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonuna seçilen Ankara Milletvekili
Ayşe Gülsün Bilgehana başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Kocaeli Milletvekili
Azize Sibel Gönülün, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/230)
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, (2/495) esas numaralı Ödeme Gücü
Olmayan Vatandaşların Elektrik, Su, Doğalgaz ve Diğer
Yakıt Giderlerinin Devlet Tarafından Karşılanması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/231)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 23 milletvekilinin, Basın İlan
Kurumunun sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1179)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 23 milletvekilinin, yetiştirme
yurtlarındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1180)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer ve 24 milletvekilinin, sel felaketlerinde can ve mal
kaybının yaşanmaması için yapılması gereken
çalışmaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1181)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen
siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak
müracaat etmelerine ilişkin duyuru
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 653 sıra
sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 5inci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 27
Ocak 2015 Salı günkü birleşiminde gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 28 Ocak 2015
Çarşamba günkü Birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine; 653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Türkiye Cumhuriyeti ve
Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)
5.- Veteriner Hizmetleri,
Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/983) (S.
Sayısı: 653)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Ankara Milletvekili Levent Gökün 653
sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan'ın, İstanbul'daki projelere ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/57185)
2.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan'ın, Kocaeli'nin Kartepe ilçesine bağlı bir
mahallenin bazı bölgelerinde doğalgaz olmamasına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/57186)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Öz'ün, elektrik şirketlerine ödenen kayıp-kaçak bedeline ve
tüketicilere geri ödeme yapılıp yapılmayacağına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57187)
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Çoruh Aksa Elektrik Hizmetleri
A.Ş.'ye yönelik denetimlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57188)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Çankırı'da kaçak elektrik
kullanımına ve elektrik hizmetine erişimde yaşanan
sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57189)
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesi
ile ilgili yürütülen soruşturmaya ve olayla ilgili çeşitli iddialara
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/57264)
7.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, akademisyenlerin askerlik görevlerini
üniversitelerde yapmasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı (7/57267)
8.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, İzmir ilindeki tarihi Birgi mevkiinde
altın madeni işletilmesine izin verilmesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/57379)
9.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık'ın, spot piyasadan yapılan kömür
alımlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57380)
10.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay'ın, Soma'da işsiz kalan madencilerin istihdamına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57381)
11.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden
kazasının soruşturulmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/57382)
12.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, Rusya'nın doğalgaza
yaptığı indirimin doğalgaz fiyatlarına etkisine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57383)
13.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, bakanlığı döneminde
aldığı hediyelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57385)
14.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin'in, Sivas'ta bir kömür ocağını işleten
firmaya sözleşme hükümlerini ihlal etmesine rağmen ceza
uygulanmadığına dair iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/57386)
15.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin'in, Hamitabat Doğal Gaz Termik Santrali
özelleştirmesine ve santral stoklarında bulunan mazotun
akıbetine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/57387)
16.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek'in, Trakya'ya kurulması planlanan doğal gaz
merkezine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57388)
17.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, Diyanet İşleri Başkanlığından
Bakanlığa nakil yoluyla geçen personele ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/57389)
18.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane'nin, Türkiye'de yürütülen kaya gazı arama
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57390)
19.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, bakanlığı döneminde
aldığı hediyelere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/57419)
20.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Çankırı ili ve ilçelerinde turizm,
imalat ve enerji alanında yapılan kamu yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/57451)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, engellilere araç
alımında sağlanan vergi kolaylıklarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/57466)
22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
yapılan bir danışman ataması ile ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57649)
23.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Iğdır'ın hava
kirliliği sorununa ve kente doğal gaz getirilmesiyle ilgili
çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57653)
24.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Mersin'in Silifke ilçesinde bulunan Kıbrıs
Barış Harekâtı Şehitliği'ndeki tarihi silahların
taşınmasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı (7/57783)
25.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/58007)
26.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan kurulum
hizmetlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/58008)
27.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
telekomünikasyon ekipmanı ve malzemelerine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/58009)
28.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
yazılım paketi ve bilgi sistemlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/58010)
29.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan haber
ajansı ve medya takip hizmetlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/58011)
30.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
araştırma ve geliştirme hizmetlerine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/58012)
31.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, 2003-2014 yılları arasında
Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/58014)
32.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, 2003-2014 yılları arasında
Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların
kadrolarına yapılan açıktan atamalara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/58015)
33.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir'in, 5 Ağustos 2008 tarihinde Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru
Hattı'nda meydana gelen patlamaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/58016)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık istisnai kadrolarına
yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/58069)
35.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, 2003-2014 yılları arasında
Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/58072)
36.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlık bünyesindeki istisnai kadro
mevcuduna ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Caniklinin cevabı (7/58290)
37.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman'ın, 2002-2014 yılları arasında
Bursa'da Bakanlık tarafından yapılan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/58315)
38.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlığın akreditasyon
uyguladığı basın organlarına ilişkin sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/58764)
27 Ocak 2015 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, narenciye
üreticilerinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Adana Milletvekili Ali
Halamana aittir.
Buyurun Sayın Halaman. (MHP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın,
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ HALAMAN (Adana) Değerli
Başkanım, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına tarım ve narenciye üreticilerinin sorunlarını
gündeme taşımak için gündem dışı söz aldım.
Hepinizi, çiftçileri, narenciyecileri, tarımla uğraşanları
saygıyla selamlıyorum.
Bu konuyla ilgili söz verdiği için Başkan Beye
de teşekkür ederim.
Tabii, bu Genel Kurul salı günü başlıyor
genelde. Geçen salı Milliyetçi Hareket Partisi grup
toplantısında Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı
Doktor Devlet Bahçeli esnafın, sanatkârın içinde bulunduğu
sorunlu durumu detaylarıyla anlattı. Bu hafta da bugün salı
tarımın çok derin -hem matematiksel hem fiziksel hem de sosyal-
yönlerini anlattı. Bizim Sayın Genel Başkanımızın
bu tarımla ilgili anlattıklarının üstüne
söyleyeceğimiz bir lafımız yok ama daha önce gündem
dışı bir söz aldım, Türkiyede çözüm bekleyen özellikle
narenciyecilerin sorunlarını ve tarımın -siyasilerden
beklediğ-i sorunlarını anlatmak için bu kürsüdeyim.
Şimdi, narenciye dünyada Amerikada, Çinde,
Hindistanda, İspanyada, İtalyada, Brezilyada, bu bölgelerde
yetişiyor. Türkiye de narenciyede dünyanın yüzde 3ünü
karşılayacak dolayısıyla ilk 10 sıraya ekim noktasında
giren, saha noktasında giren bir ülke. Ülkemizde de genelde öncelikle
Adana bölgesinde yani Çukurovada, Çukurovanın hemen akabinde Hatay var;
Antalya bölgesi, İzmir bölgesi, Mersin, Tarsus, Erdemlide, Adananın
içerisinde de en çok Kozan, Sumbas, Yüreğir Ovasında var. Yani,
memleketimizin insanlarının narenciyeci olarak o bölgede en çok
ihtiyacı olan ve toprağın şekillenmesinde, biçimlenmesinde
Yani narenciye dediğimiz, hem sanayide hem de insanların gıda
noktasında kullandığı, üretim, rekolte olarak çok olan ama
en az üçte 2sini, yüzde 50sini dışarıya
satamadığın an dalında kalan bir meyvemiz. Bundan
dolayı ben buralarda narenciyenin dalında 25 kuruşa, 30
kuruşa müşteri bulamadığı,
satılmadığı, temel sorununun siyasetten
kaynaklandığını, bugün ülkemizden
kaynaklandığını düşünüyorum. Üretici birlikleri
geçmiş dönemde de bu sorunların çözümünü iktidarın ilgili
bakanlarına, özellikle ekonomiden sorumlu, dolayısıyla gümrükten
sorumlu, tarımdan sorumlu, maliyeden sorumlu bakanlarına
anlatmasına rağmen, geçenlerde Ekonomi Bakanı Adanaya gidiyor
Ben bu ticareti, dış ticareti iyi bilirim. diyor; bir tane
narenciye üretici birliğinden bir adamı dinlemiyor, yani
portakalı ne yaptınız, limonu ne yaptınız demiyor.
Dolayısıyla, iktidar milletvekillerinin
içerisinde de bizim Bayram olsun -o eczacı- Mersin milletvekili, Tarsuslu
-yine CHPden- bunlar da narenciye bölgelerinden gelen milletvekilleri
olmalarına rağmen, bunun DFİF kredilerine, ihracatına
Dolayısıyla bizim Tarsus milletvekilimiz hem yetiştirici hem
para etmediğini fark etmesine rağmen, bu kürsüden sürekli söylememize
rağmen, 9 tane komşuya, Iraka bile mal satmak için nakliyecinin
gitmediği bir dönemi yaşıyor.
Bunun için, iktidar partisi onun bunun ne olduğunu,
onun bunun dilinin ne olduğunu, Arap mı olduğunu, Kürt mü
olduğunu, ne bileyim Yezidi mi olduğunu, bir tane insanı kartel
hâle getirip başka insanların ekonomisinin yükseleceğini
düşünmeyi bıraksın da bu memleketteki tarımın,
narenciyenin niye satılmadığını, bu tarımla,
narenciyeyle ilgili ihracatın, gümrüğün neden
olmadığını, dolayısıyla Rusyaya niye mal
satamadığımızı, Ukraynaya niye
satılmadığını, Irakta problemler ne, güvenlik ne,
kamyon güvenliğinin niye oluşmadığını,
bunları düşünsün.
Ben, bundan dolayı sözümüz bitti- hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, 24 Ocak Uğur
Mumcu ve Gaffar Okkanın, 31 Ocak Muammer Aksoyun ölüm yıl dönümleri
nedeniyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk'ün, 24 Ocak Uğur Mumcu ve Gaffar Okkanın, 31 Ocak Muammer
Aksoyun ölüm yıl dönümlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ocak ayı, gerçekten, aslında
devrimciler için, yurtseverler için, aydınlar için hakikaten
aydınlatılması gereken karanlık bir ay.
Ocak ayında gerçekten insanların içi
kararıyor. Bundan tam yirmi iki yıl önce devrimci, yurtsever yazar
Uğur Mumcu katledildi. Bugün her 24 Ocakta Uğur Mumcuyu
anıyoruz. Aslında, bu Parlamentoda bulunan
arkadaşlarımızın tamamının Uğur Mumcunun
saygın bir gazeteci olduğu konusunda hiçbir kuşkuları yok.
Ama Uğur Mumcuyu anmak demek Uğur Mumcunun neden öldüğünü
sorgulamak demektir. Muammer Aksoyun, Kemal Türklerin, Vedat
Aydının, Gün Sazakın neden öldüğünü araştırmak,
sorgulamak ve bu olayların arkasındaki karanlıkları
aydınlatmak demektir. 31 Ocakta da Muammer Aksoy katledildi, 17 Ocakta
Hrant Dink katledildi. Hrant Dinkin neden öldürüldüğü konusundaki
örtülerin dün kaldırılmasına itiraz edenler bugün şu ya da
bu şekilde bu örtüleri kaldırmaya çalışıyorlar.
Aslında, Parlamento olarak yapmamız gereken,
gerçekten Türkiyede faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin
yakınlarının bizlere sorduğu sorulara yanıt vermektir.
Yani bugün o çocuklar babalarının, kadınlar
kocalarının neden öldürüldüğünü, analar ise
oğullarının neden öldürüldüğünü öğrenmek istiyorlar.
Ama biz Parlamento olarak bir türlü bunun yanıtlarını
veremiyoruz. 23üncü Dönem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerin aydınlatılması için tam
9 kez Meclis araştırması önergesi verdik. Ama her seferinde
önergemiz sudan gerekçelerle reddedildi, AKPli arkadaşlarımız
tarafından reddedildi. Ama öte yandan, o günün Başbakanı,
bugünün Cumhurbaşkanı faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin aydınlatılacağını söyledi.
Değerli milletvekilleri, bir taraftan faili
meçhullere ve darbelere karşı bir duruş gösteriyormuş gibi
yapmak, ama öbür taraftan bu olayların üzerindeki karanlıkların
sürmesine seyirci kalmak tarih önünde bizleri sorumluluktan
kurtarmayacaktır. Türkiye'nin bugün tam bir hukuk devleti olmaya
ihtiyacı var. Artık halkımız, muhalefet partisiyle, iktidar
partisiyle tüm partilerin bu faili meçhul bırakılan cinayetleri
aydınlatmasını istiyor. İktidarın ikide bir
muhalefeti, muhalefetin ise iktidarı suçlamasının halk
açısından bir yararı olmadığını halkımız
bizden daha iyi görüyor.
Bugün, gerçekten, Uğur Mumcunun düşüncelerinin
ölmediğini görüyoruz. Bundan yirmi iki yıl önce Uğur Mumcunun
yazdığı yazılar bugün bir bir gerçekleşiyor. Uğur
Mumcunun, gerçekten, iktidarlar karşısında diz çökmeyen, boyun
eğmeyen gazeteci tavrına bugün aslında daha çok
ihtiyacımız var. Uğur Mumcu hiçbir zaman siyasi iktidara ve
patronlara boyun eğmemiş, onlar önünde diz çökmemiş; halkın
yanında, gazeteciliğin nasıl olduğunu göstermiştir;
kalemini eğmemiştir, kendisi eğilmemiştir,
kırılmıştır. Bugün böyle gazetecilere daha çok
ihtiyacımız var.
Yunanistanda SYRIZA partisi kendi öz gücüne güvenerek
sol düşüncenin iktidar olabileceğini göstermiştir. Ben bugün bir
Yunan seçmeni olsaydım, hiç tereddütsüz ve kuşkusuz ki, oyum
Yunanistanda SYRIZAya ve Çiprasa ait olurdu. Çipras, bugün, gerçekten de
dinin siyasete alet edilmeden iktidar olunabileceğinin 21inci
yüzyılda somut örneğini vermiştir, 21inci yüzyılda laik
bir başbakanın nasıl olması gerektiğini Türkiyedeki
siyasetçilere işaret etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Ben Türkiyenin de o
günlere kavuşacağına inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakut'un, Uğur Mumcu, Gaffar Okkan ve Muammer Aksoya
Allahtan rahmet dilediğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından tüm faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılmasını temenni ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Biz de Uğur Mumcu, Gaffar Okkan ve
Muammer Aksoya Allahtan rahmet diliyoruz.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını da temenni
ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, dünyada artan
İslam düşmanlığı ile ilgili söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Cuma İçtene aittir.
Buyurun Sayın İçten. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Diyarbakır Milletvekili Cuma
İçten'in, dünyada artan İslam düşmanlığına
ilişkin gündem dışı konuşması
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Habeşistan Kralı
Necaşiden Hristiyanlığı, Mekkeli Yahudilerden
Museviliği öğrenemeyenler Hazreti İsasız Hristiyan ve
Hazreti Musasız Musevi olanlardır. İnsan olmayı beceremeyenler
ne İncili ne de Tevratı anlayamayanlar, 11 Eylül 2001de İkiz
Kulelere yapılan saldırıda ve 2015 Fransa cinayetlerinde rol
aldılar.
Kendini Hazreti İbrahimin milletinden görmeyen
kimler ise İslam düşmanlığından rant elde edenler,
İslam adına katliam yapanlar, Filistinde çocukları katledenler,
Resulullah Efendimize hakaret edenler de onlardır. Selahaddin Eyyubinin,
Fatih Sultan Mehmetin üç dinin bir arada yaşamasını
sağlayan anlayışa uzak olan, Resulullahın Kâbenin
anahtarını bir müşrike neden verdiğini göremeyen,
Efendimizin Mekkeden Medineye hicret ettiğinde canını bir
müşrike neden teslim ettiğini anlayamayanlar, Kadınlara,
çocuklara, yaşlılara, hastalara, ne olursa olsun asla el kaldırılmayacak.
emrini anlamayan kalpsizler, İslamın gönülleri fetheden bir din
olduğunu idrak edemeyen akıl yoksunları, Hazreti
İsayı da Hazreti Musayı da Hazreti Davutu da peygamber olarak
bağrımıza bastığımızı, yüreğimizde
hissettiğimizi anlamayanlar, Anam, babam sana feda olsun. dediğimiz
Resulullaha alçakça saldırma cüretinde bulundular. Bunlar bilsinler ki,
bu can bu bedende oldukça bunun hesabını soracak, benim gibi, bizler
gibi milyonlarca Müslüman vardır. İsmimiz ayrı da olsa
soyadımız İslamdır. Biz bu yola çıkarken Bize Allah
yeter. dedik.
Şimdi, birçok Avrupa ülkesi
saldırıları bahane göstererek İslam
düşmanlığını artıracak ve bunun sonucu olarak
Müslümanların yaşam alanlarını
kısıtlayacaklardır. Bu saldırılar Müslümanlara mal
edilerek İslam düşmanlığı beslenilecek ve birçok
Avrupa ülkesinde baş örtüsü yasaklanacak, camiler saldırıya
açık kalacak, Müslümanlara zulmedilecek ve bir bir Müslüman avına
çıkılacaktır. O hâlde bu iki saldırıyı
Müslümanların yapması mümkün mü?
Ey Müslümanları terörist göstermek isteyen asıl
teröristler, Avrupanın ortasında, Bosnada on binlerce
Müslümanı katledenler, birinci ve ikinci dünya savaşını
başlatanlar, Hiroşima ve Nagasakiye nükleer bomba atanlar, 150
milyon Kızılderiliyi ve 100 milyon Afrikalıyı katledenler,
Vietnamda 5 milyon, Filistinde 5 milyon, Suriyede, Irakta, Myanmarda,
Pakistanda, Afganistanda 20 milyon, Cezayirde 5 milyon Müslümanı
katledenler Müslümanlar mıydı! Ebu Gureyb Cezaevinde ve Guatemalada
insanlık dışı işkenceleri yapanlar kimlerdi?
Ey, 12 Fransız insana Fransız kalmayan insanlık,
neden son on yılda katledilen 12 milyon Müslümana, mazlum insana
Fransız kaldın ve hâlâ kalmaya devam ediyorsun? Biz 12 insan için
tepkimizi koyduk. Peki ya siz 12 milyon Müslüman için yarın yürüyecek
misiniz? İsrail öldürecek, bunun adı Yahudi ve Musevi terörü
olmayacak; Afrikanın tamamında Hristiyanlar katledecek, bunun
adı Hristiyan terörü olmayacak, Budistler Müslümanları diri diri
yakacak, bunun adı Budist terörü olmayacak ama kendi elinizle
kurduğunuz paravan, sözde İslami terör örgütleri öldürdüğünde
bunun adı İslami terör olacak. Hadi oradan!
Yahudilere Soykırım yapıyor. diyeceksin,
suç; Ermenilere soykırım yapılmadı. diyeceksin, suç; cami
açmak, örtünmek, namaz kılmak, sakal bırakmak, Müslümanca
yaşamak suç; Peygamberimize hakaret etmenin adı fikir
özgürlüğü, öyle mi! Hadi oradan! Ey Vatikanda el pençe durduğunuz
Papa gibi samimi olmayı beceremeyen içimizdeki Bizanslılar, ey
Bizanslılarla iş tutan tuzluklar, Efendimize hakareti fikir özgürlüğü
olarak gören Haşhaşiler, Pensilvanyada her lafa cevabı ve
bedduası olanlar, Efendimize saldırı olunca dillerini
yutuyorlar.
Allahın varlığı
karşısında secde edenlere selam olsun, Allahın laneti
Resulullaha dil uzatanların üzerine olsun diyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Gök, söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
Nazım Hikmetin 117nci doğum, Uğur Mumcunun 22nci ölüm
yıl dönümlerine ve Avrupa Konseyi Eşitlik ve Ayrımcılıkla
Mücadele Komisyonuna seçilen Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehana
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta içerisinde
Nazım Hikmetin 117nci doğum yılını hep beraber
andık, ayrıca usta gazeteci Uğur Mumcuyu da ölümünün 22nci
yıl dönümünde rahmetle ve saygıyla andık. Türkiyedeki
bağımsızlık, özgürlük, insan hakları mücadelesinin bu
yılmaz savunucularını ben de sevgiyle saygıyla bir kez daha
selamlıyorum.
Bu arada Ankara Milletvekilimiz Gülsün Bilgehanın
Avrupa Konseyinde Eşitlik ve Ayrımcılıkla Mücadele
Komisyonuna ikinci kez seçilmesinden dolayı memnuniyetimizi ifade etmek
istiyorum ve Meclisimizi de bu konuda bilgilendirerek Gülsün Hanıma
başarılar diliyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Komisyondan bir istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönülün,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden
istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/230)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 26.01.2015
Azize Sibel Gönül
Kocaeli
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 23 milletvekilinin, Basın İlan Kurumunun
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1179)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Resmi ilanlar ve kamu kurum ve kuruluşlarına
ait reklamların yayınlanmasına aracılık eden
Basın İlan Kurumu, işleyiş, denetleme ve kurumsal
yapısı ile sorunlu bir durumdadır. Kurumun sorunlu
yapısı yakın zamanda Sakarya'da yaşanan ve 2 personelinin
ölümüne neden olan olaylar sonrasında iyice su yüzüne
çıkmıştır.
Kamu tüzel kişiliğine sahip Basın
İlan Kurumuyla beraber, kamunun ilan ve reklamlarının
yayınlanması ile ortaya çıkan sorunların tespit edilmesi ve
sorunların giderilmesine yönelik önlemlerin alınması için
Anayasanın 94, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla teklif ederiz.
1) Aytuğ Atıcı Mersin
2) Celal Dinçer İstanbul
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu İstanbul
4) Osman Oktay Ekşi İstanbul
5) Muharrem Işık Erzincan
6) Ali Haydar Öner Isparta
7) Mehmet Hilal Kaplan Kocaeli
8) İhsan Özkes İstanbul
9) Haydar Akar Kocaeli
10) Ali Özgündüz İstanbul
11) Ali Sarıbaş Çanakkale
12) Ramazan Kerim Özkan Burdur
13) Ali Serindağ Gaziantep
14) Haluk Ahmet Gümüş Balıkesir
15) Namık Havutça Balıkesir
16) Rahmi Aşkın Türeli İzmir
17) Mevlüt Dudu Hatay
18) Hasan Ören Manisa
19) Hasan Akgöl Hatay
20) Ali Demirçalı Adana
21) Mehmet Ali Ediboğlu Hatay
22) Mustafa Serdar Soydan Çanakkale
23) Hurşit Güneş Kocaeli
24) Ahmet İhsan Kalkavan Samsun
Genel Gerekçe:
Kamu kurumlarının, duyurularını ve
reklamlarını kamuoyuna ulaştırması, kamuoyunun da bu
duyuru ve reklamlardan haberdar olması hem hak hem de yasal gerekliliktir.
Kamu kurumlarının, duyuru ve
reklamlarını basın yayın kurumları
aracılığıyla nasıl yapacağı her zaman tartışma
konusu olmuştur. Bu tartışmalar sıklıkla,
ilanların yayıncılara taraf tutacak şekilde
dağıtılmasından kaynaklanmaktadır. Bu
tartışmaları azaltmak ve ilanları hakkaniyetli bir
şekilde dağıtabilmek için basın kuruluşları ile
kamu kurumları arasında aracılık edecek Basın
İlan Kurumu, 1961 yılında 195 numaralı Kanunla kamu tüzel
kişiliği şeklinde kurulmuştur.
Basın yayın kuruluşları, ulusal
ölçekte ve yerel ölçekte kamunun verdiği ilanları ve reklamları
belirlenmiş ölçülere göre yayınlamaktadırlar. Basın İlan
Kurumu da yayın kuruluşlarından yüzde 15'e varan oranlarda
kesinti yaparak kendi gelirlerini oluşturmaktadır. Yerel
basının can damarı olan ilan gelirlerinden yapılan yüksek
orandaki kesintiler nerede ise bir haraç gibi algılanır
olmuştur. Son yıllarda artan reklam ve ilan hacimleri, Kurumun
dağıttığı ilanların sayısında da
artışa yol açmış ve yerel basının yayın
hayatını sürdürebilmesi için çok önemli bir duruma gelmiştir.
İlan ve reklamlardaki bu artış, Basın İlan Kurumunun
çok ciddi düzeyde gelir elde etmesini de beraberinde getirmiştir.
Ayrıca, verilen yüksek miktardaki para cezaları ve Kurumun
işleyiş şekli bir rant kavgasına zemin
hazırlamıştır. Kurumun elde ettiği gelirden lüks
harcamalar yaptığı da iddia edilmektedir. Bu durumda, Kurumun
giderlerinin de incelenmesi gerekmektedir.
Yüksek orandaki kesintilerin yanında, hak
edişlerin Basın İlan Kurumu tarafından basın
kuruluşlarına bir ay gecikmeli ödenmesi yerel basını mali
sıkıntılarla karşı karşıya
bırakmıştır.
Basın İlan Kurumunun olmadığı
illerde bu görevi valilik veya kaymakamlıklar yürütmekte ve ilan
bedellerinden herhangi bir kesinti yapılmamaktadır. Bununla birlikte,
gelir kaynaklarının yerel yöneticilerin elinde bulunması
basın özgürlüğünü tehlikeye atmaktadır. Yerel yöneticiler eliyle
dağıtılan ilan ve reklamlar basının iç sansür
nedenlerindendir. Kurumun bu yönüyle de yönetmeliğinin ve kuruluş
yasasının yeniden değerlendirilmesi gerekebilecektir.
Gelir kaynakları kısıtlı yerel
basın organları, adaletsiz dağıtılan ilan ve reklamlar
ve yapılan yüksek kesintiler nedeniyle, kalite rekabeti yerine reklam
kapma rekabeti yapmaya zorlanmaktadır. Ayrıca, birbirlerini Kuruma
ihbar ederek habercilik yerine muhbirlik yapmaya itilmektedirler. Bu durumlar,
basına yansıdığı kadarıyla Sakarya'da 2 kişinin
canına mal olmuştur.
Basına ilan ve reklam dağıtarak, özellikle
yerel basının yaşamını sürdürebilmesi ve
sorunlarının giderilebilmesi için önemli bir kurum iken âdeta kendisi
bir sorun hâline gelen Basın İlan Kurumunun sorunlarının
Meclis araştırma komisyonunca araştırılması ve
çözüm önerilerinin geliştirilmesi Kurumun itibarını tekrar
kazandıracak, yerel basın özgürlüğü ve halkın haber alma
özgürlüğüne katkı yapacaktır.
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek
ve 23 milletvekilinin, yetiştirme yurtlarındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1180)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde yetiştirme yurtlarında yaşanan
sıkıntılar sık sık ortaya çıkmaktadır. Daha
önce Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna (SHÇEK) bağlı olan
yetiştirme yurtları, 633 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararnameyle (KHK) SHÇEK kapatılmış ve yeni kurulan Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Çocuk Hizmetleri
Genel Müdürlüğüne devredilmiştir.
Basında sık sık haberlere konu olan
yetiştirme yurdu skandallarının sonuncusu Yaşar Doğu
Samsun Kız Yetiştirme Yurdunda ortaya çıkmıştır.
İki yıl önce de yangında 2 çocuğun öldüğü Yaşar
Doğu Samsun Kız Yetiştirme Yurdunda koruma altında olan
kız çocukları yeterli yatak kapasitesi olmadığı için
yerlerde yatırılmakta; engelli, madde kullanan ve özel bakım
gerektiren çocuklar diğer çocuklarla bir arada tutulmaktadır.
Uzmanlar, sağlıklı sosyal hayata uyum sağlayabilen,
eğitimine devam eden çocukların, özel bakım gerektiren çocuklar
ile birlikte tutulmalarının olumsuz sonuçlara neden olduğuna
dikkat çekmektedir.
Yalnızca Samsun Yetiştirme Yurdunda değil,
genel olarak birçok yurtta aynı sorun ve sıkıntılar
yaşanmaktadır. Yetiştirme yurtlarındaki fiziki
yetersizlikler yurtlarda kalan çocukların sağlıklı
gelişimlerini engellemektedir.
Devlet kimsesiz ya da bakıma muhtaç bu çocuklara
bakmak, korumak ve rehabilite etmekle sorumludur. Çocukların en temel
insan hakkı olan barınma hakkı bile bu yurtlarda
sağlanamamaktadır. Yurtlardaki fiziki yetersizlikler çocukların
ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir.
633 sayılı KHKyle yeni kurulan Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı ise göreve başladığı
günden bu yana yetiştirme yurtlarının imkânlarının
iyileştirilmesi konusunda bir çalışma içine girmemiştir.
Devlet Denetleme Kurulunun yetiştirme
yurtlarıyla ilgili raporuna göre, yetiştirme yurtlarındaki
hizmetlerde dağınıklık vardır. Rapora göre, suç
işlemiş küçük çocuklara yönelik özel kuruluşlar bulunmamaktadır.
Bu durum nedeniyle suç işlemiş çocuklar ile işlememiş
çocuklar bir arada kalmaktadır. Korunmaya muhtaç olup topluma
kazandırılan diğer çocuklar hırsızlık,
dolandırıcılık, yankesicilik ve hatta cinayet
işlemiş çocuklarla birlikte kalırken fevkalade tedirgin
olmaktadır.
Yetiştirme yurtlarından kaçan çocuk
sayısı çok yüksektir. Bu sayının düşmesi ve kaçan
çocukların bulunarak tekrar yurtlarda barınmalarının
sağlanması konusunda etkili çalışmalar
yapılmamaktadır.
Yetiştirme yurtlarındaki sorunların tespit
edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi amacıyla
Anayasamızın 98inci maddesi, İç Tüzükümüzün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun
tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Muharrem Işık (Erzincan)
4) Ali Haydar Öner (Isparta)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Ali Özgündüz (İstanbul)
7) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
8) İhsan Özkes (İstanbul)
9) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
10) Namık Havutça (Balıkesir)
11) Ali Serindağ (Gaziantep)
12) Hasan Ören (Manisa)
13) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
14) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
15) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
16) Engin Altay (Sinop)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
19) Yıldıray Sapan (Antalya)
20) Gürkut Acar (Antalya)
21) Haydar Akar (Kocaeli)
22) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
23) Mevlüt Dudu (Hatay)
24) Hasan Akgöl (Hatay)
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 24 milletvekilinin, sel felaketlerinde can ve mal kaybının
yaşanmaması için yapılması gereken
çalışmaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1181)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bilindiği gibi, doğal afetler içinde, depremden
sonra, meydana geldiği bölgeye en çok zarar veren, can ve mal kaybına
neden olan doğa olayı seldir. Trakya bölgemizde de bayram öncesinde
aşırı yağış nedeniyle büyük bir sel felaketi
yaşanmıştır. Yağmur sularının yanı
sıra, Trakya'daki derelerin taşması sonucu çok sayıda ev ve
iş yeri büyük zarar görmüş, yollar ve köprüler
yıkılmış, parçalanmıştır. O nedenle, bu tür
doğal afetlerin yaşanması neticesinde ortaya çıkacak can ve
mal kayıplarının en aza indirilmesi için kapsamlı
çalışmaların yapılması, sel haritalarının
çıkarılması, akarsu ve derelerin ıslah
çalışmalarına ağırlık verilmesi büyük önem
taşımaktadır. Özellikle Trakya bölgemizde hızla büyüyen
çarpık sanayileşme ve buna bağlı olarak bu bölgedeki
fabrikaların atıklarının dereleri tıkaması
sonucu, şiddetli bir yağış sonrasında taşmalar
meydana gelmekte ve büyük felaketlere neden olmaktadır.
Özellikle son dönemlerde rant amacıyla, insan
hayatını hiçe sayarak dere yataklarına yapılan konutlar, dere
yataklarının daraltılması, yol yapılaşması
ve dere yataklarının üzerlerinin kapatılması derelerin en
ufak bir yağışta taşmasına neden olmaktadır.
Bunun önüne geçmek için akarsu ve derelerin ıslah
çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Bu
çalışmaların yapılmasının başta sel
baskınlarının önüne geçmek, yağmur sularının dere
kesitine zarar vermesini önlemek, dere yatağının
kaynağından ağzına kadar temizlenmesini sağlamak, erozyonla
veya serbest hafriyatla gelen sürüntü malzemesinin dere yatağını
ve ağzını tıkamasını engellemek gibi
faydaları vardır. O nedenle daha fazla yıkımların ve
can kayıplarının olmaması için dere ıslahları
konusunda gerekli tedbirler alınmalıdır. Çünkü bu tür doğal
felaketler belirli periyotlarla tekrarlayacak ve tedbir alınan bölgede
yaşayanlar bu felaketleri daha az hasarla atlatacaklardır. Tedbir
alınmadığında ise yaşanacak olan
yıkımın etkileri ancak iş işten geçtikten sonra
görülebilecektir. Nitekim Trakya'da yaşanan sel felaketi nedeniyle
derelerin taşması sonucunda yükselen sel suları 4
yurttaşımızın hayatını kaybetmesine, ev, iş
yerlerinin ağır hasar görmesine neden olmuştur.
Daha fazla can ve mal kaybının
yaşanmaması için gerekli çalışmaların
yapılması, sorunların tespit edilerek gerekli çözüm
yollarının bulunması amacıyla Anayasanın 98inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1)Candan Yüceer (Tekirdağ)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Celal Dinçer (İstanbul)
5) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
6) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
7) Engin Altay (Sinop)
8) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
10) Yıldıray Sapan (Antalya)
11) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
12) Gürkut Acar (Antalya)
13) Hasan Ören (Manisa)
14) Muharrem Işık (Erzincan)
15) Ali Haydar Öner (Isparta)
16) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
17) Haydar Akar (Kocaeli)
18) Ali Özgündüz (İstanbul)
19) İhsan Özkes (İstanbul)
20) Namık Havutça (Balıkesir)
21) Ali Serindağ (Gaziantep)
22) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
23) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
24) Mevlüt Dudu (Hatay)
25) Hasan Akgöl (Hatay)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine
düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine
ilişkin duyuru
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine
de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak isteyen, siyasi
parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 2 Şubat 2015 Pazartesi günü
saat 18.00'e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini rica
ediyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 653 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 5inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 27 Ocak 2015 Salı günkü
birleşiminde gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 28 Ocak 2015 Çarşamba günkü Birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesine; 653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
27/1/2015
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 27/1/2015 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Ayşe Nur Bahçekapılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Vekili
Ahmet Aydın Levent
Gök
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu
Başkan Vekili Başkan
Vekili
Yusuf Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Halkların
Demokratik Partisi Grubu
Başkan Vekili Başkan
Vekili
Öneriler:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 653 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 5inci sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül etmesi,
Genel Kurulun;
27/1/2015 Salı günkü (Bugün) birleşiminde
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi,
28/1/2015 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesi,
653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
|
653 Sıra Sayılı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/983) |
||
|
Bölümler |
Bölüm
maddeleri |
Bölümdeki madde
sayısı |
|
1. Bölüm |
1
ila 5inci maddeler arası |
5 |
|
2. Bölüm |
6
ila 11inci
maddeler arası |
6 |
|
Toplam madde sayısı |
11 |
|
|
|
||
BAŞKAN Söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
2.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, (2/495) esas numaralı Ödeme Gücü Olmayan
Vatandaşların Elektrik, Su, Doğalgaz ve Diğer Yakıt
Giderlerinin Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/231)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
5/4/2012 tarihinde "Ödeme Gücü Olmayan
Vatandaşların Elektrik, Su, Doğalgaz ve Diğer Yakıt
Giderlerinin Devlet Tarafından Karşılanması" ile
ilgili vermiş olduğum kanun teklifim kırk beş gün içinde
komisyonda görüşülmediği için, İç Tüzükün 37nci maddesi gereğince
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz
ederim.15/1/2015
Hasip
Kaplan
Şırnak
BAŞKAN Teklif sahibi olarak söz isteyen Hasip
Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifini biz verdik. Esas
komisyon Plan ve Bütçe, tali komisyon Aile, Sağlık, Sosyal
İşler Komisyonu ama nedense bu tür, bizim muhalefetin kanun
teklifleri gündeme alınmıyor. Bu nedenle de süresi geçtiği için
gündeme alınmasını istedik. Bunu açıklayacağım
ama önce, tarihe bir destan olarak geçecek olan Kobani direnişi
sonrası IŞİDin, DAİŞin Kobaniden
atılışını ve zaferini buradan kutlamak istiyorum.
Yine, SYRİZA kardeş partinin Yunanistanda
iktidara gelişini buradan selamlıyorum ve halkımızın
seçeneksiz olmadığını, kardeş parti Halkların
Demokratik Partisinin de bu konuda aynı umudun adresi olarak Türkiyede
seçimlere hazırlandığını ifade etmek istiyorum.
Şimdi, kanun teklifimizin özü şu
arkadaşlar: Yoksulluk sınırı altında olan, gücü
olmayan, ekonomik durumu uygun olmayan ailelerin, kişilerin elektrik, su,
doğal gaz ve diğer yakıt giderlerinin bir kısmını
devletin karşılamasını sağlamak ve sömürü çarkı
içinde her gün eriyen bu ekonomik
Maaşlar, emekli maaşları,
asgari ücret yoksulluk sınırının altında. Bunlara
sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmek, yani sadaka
devletinden sosyal devlete geçmek için, Anayasanın 2, 5 ve 41inci
maddeleri uyarınca vatandaşlara tanınan haklar
doğrultusunda bu temel yaşamın sürdürülebilmesi için, bu
kış soğuklarında, karda ve buz gibi geçen eksi 10 derece
soğuklarda insanlarımızın ısınabilmesi için,
kömür tüccarlarından onların kurtarılmasını
sağlamak -biliyorsunuz, artık kömür torbaları bedava, hep
taş çıkıyor içinden- bunların sağlıklı bir
şekilde yapılmasını sağlamak.
İki maddelik bir teklif bu. Bu teklifte, bir,
illerde ve ilçelerde kurulacak komisyonu tarif ediyoruz, bu tespitleri yapacak
sağlıklı bir veri sonrası; 2nci fıkrada da sosyal
haklar kurulu kurulmasını -yani bu konuda bir sosyal haklar kurulu-
bu kurulun da hem yerel yönetimden hem yerel yönetimden hem merkezî yönetimden
hem sivil toplumdan hem ilgili kurumlardan oluşmasını
öneriyoruz. Yani bizim önerdiğimiz sistem, sosyal devlet olmanın
gereğidir.
Bunu niye söylüyorum? İnanın, bakın, demin
bana gelen bir kargo. Şu kargoyu açtığımda şöyle
ilginç bir mektupla karşılaştım arkadaşlar, mektup
şu, gelen mektup bu. Mektubun içine de baktım; 20 lira var, 8 tane 1
kuruş var, 4 tane de 1 lira var. Şimdi, bakın, dikkat edin,
emekli bir memur yazıyor, diyor ki: Sayın Kaplan, ben 68
yaşında bir delikanlıyım, emekli maaşı
alıyorum. Bana 2015 yılında yapılan zam yüzde 2,3; 24
lira 96 kuruş, hepsini gönderdim. diyor. Şimdi, iktidar bununla çok
övünüyor, ben ilk zammımı gönderdim, lütfen siz de aracı olun,
iktidar partisinin de 312 milletvekili var, her birine 8 kuruş
düşüyor, ilk zammımı dağıtmak istiyorum. diyor. Yani,
emekliyi bu kadar haksız yere koymayın diyor, bizimle dalga geçmeyin
diyor. Yani Lütfi delikanlı
Amca demeyeceğim çünkü Emekli
delikanlıyım. diyor.
Şimdi, gönderdiği paralara baktım -1
kuruşları da nereden bulduysa- ben 8 kuruşları size
nasıl dağıtayım arkadaşlar? Gelin, beni bu yükten
kurtarın.
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Sizde kalsın.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, sosyal devlet
olmanın bir özelliği vardır. 24 lira emekli maaşına
zam yaparsanız nasıl ısınır insanlar, nasıl
geçimini sağlar, nasıl yaşarlar? Yoksulluk sınırı
1.205 lira, 1.205 lira.
Şimdi, ben bu görevi yerine getirdim, her vekilin
bende 8 kuruşu var, gelip alabilir ama bu sosyal devleti hayata geçirmek
lazım arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Gerçekten çarpıcı
bir mektup ve kargoydu bu, dikkatinize sunuyorum.
Oylama için de, evet, bir konuşmacımız
daha var.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 47nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması
önergesi üzerinde şimdi, bir milletvekili adına söz isteyen Demir
Çelik, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP sıralarından
alkışlar)
DEMİR ÇELİK (Muş) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri şahsım adına saygı ve sevgiyle selamlayarak konu
üzerindeki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Ödeme güçlüğü çeken vatandaşların
elektrik, doğal gaz ve su fatura bedellerinin devlet tarafından
karşılanmasına dair kanun teklifini görüşüyor,
konuşuyoruz. Sosyal devlet, dili, dini, ırkı, inancı,
düşüncesi ne olursa olsun vatandaşının barınma,
beslenme ve de yaşamını idame ettirmeye yarayacak her türlü
koşulu, hizmeti yaratmak ve üretmekle mükellef olan devlettir. Bu,
devletin olmazsa olmazı, asli göreviyken kendisini sosyal devlet olma
üzerine kurgulayan Türkiye Cumhuriyeti devleti bu özelliklere yakın
mıdır uzak mıdır, incelenmeye değerdir. Türkiye
Cumhuriyeti devletinde, şu anda açlık sınırının
1.280 lira olmasına karşılık asgari ücretin 980 lira olduğu,
yoksulluk sınırının 4 bin TL civarında olmasına
karşın BAĞ-KUR emeklisi dâhil olmak üzere tüm emeklilerin hâlâ
800 liralar civarında emekli maaşı aldığı bir
ülke gerçeğinde, bu kanun anlamlı ve değerlidir. Her şeyden
önce sosyal devletin fonksiyonuna bağlı olarak, Hükûmetin hemen,
ertelenemez bir görev olarak asgari ücret uygulamasını sona
erdirmesi, tüm çalışanlar içerisinde aylık ücreti en az 4 bin
liranın üzerine çıkarması ama aynı zamanda emeklilerin
arasında da en düşük maaşın 2 bin liranın üzerinde
olması yapılması gerekendir. Mümkün müdür? Mümkündür. Eğer
savaşa, yağmaya, talana, sömürüye, yolsuzluğa,
hırsızlığa değil de eğitime,
sağlığa, insani koşullara ulaşabilmenin,
erişebilmenin sosyal duyarlılığını harekete
geçiren bir hukuk devleti olsaydık bunlar mümkündü, ancak hukuk devleti
normlarından her geçen gün giderek uzaklaşan, otoriterizmin iktidar
ve sermaye biriktirme aygıtına dönüştürüldüğü bir devlette
ise bu mümkün değil, Türkiye de bunu yaşıyor.
O nedenle, asgari ücretle geçinmeye mahkûm edilen 5
milyon arkadaşımızın tümünü taşeronlaşmanın
kurbanı olmaktan çıkarmak, onları da toplu sözleşme, grev
hakkına tabi olduğu çalışan konumuna kavuşturmak ve en
az 4 bin lira maaşla onore etmek yapılması gerekendir. Keza
ülkemizin onlarca yıllık değerini biriktiren emeklilerimiz, SSK,
BAĞ-KUR ya da Emekli Sandığının emeklisi olan birçok
vatandaşımız, kadınından erkeğine, onlarca
yılını ülke değerlerine harcamışken, bugün sosyal
aktiviteden alıkonulmuş, sağlığa erişimde problem
yaşayan, ulaşım olanaklarından yararlanamamaktan
kaynaklı sanatsal, bilimsel faaliyetlere kendisini katamayan, evinin dört
duvarında ya da kahvehane köşelerinde yaşamını
çürütmeye terk etmek durumuyla karşı karşıya
kalmıştır. Bu ayıptan sıyrılmak, bu
ayıbı ortadan kaldırmak keza hukuk devletinin işidir. O
nedenle de en düşük emekli maaşı açlık
sınırının üstünde bir rakam olan 2 binler civarıyla
taçlandırılmalıdır. Yetinmemeli hukuk devleti, sosyal
devlet; aynı zamanda insanın en temel hakkı olan barınma,
beslenme ve güvenlik içerisinde yaşamını sürdürebilme hakkı
da devlet tarafından yerine getirilmesi gereken bir konudur. Birçok
emeklimizin hâlâ başını sokacağı bir evi yoktur ve
açlık sınırının altında aldığı
maaşıyla kira ödemek durumuyla karşı
karşıyadır. Bu, 21inci yüzyılın ruhuna denk
düşmemiştir ama denk düşürme anlayışına sahip
olanların Kobanide, Rojavada yarattıkları vahşi ve kirli
savaşta yenilmesine benzer, Kobanide kazanan insanlık olmuşsa,
barış ve özgürlük olmuşsa bizim de
barışımızı ve özgürlüğümüzü egemene, egemenlikçi
zihniyete terk etmeden
Ezilenlerin, yoksulların, emekçilerin
barış içerisinde, bir arada özgürce yaşayacakları bir
ülkenin Halkların Demokratik Partisinin toplum tahayyülüyle
gerçekleşeceğini dile getiriyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri
ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik
Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S.
Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün
Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi
Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sıraya alınan, Veteriner Hizmetleri,
Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (1/983) (S. Sayısı: 653) (*)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 653 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
653 sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarısı,
hukuki bir statüsü bulunmayan ıslah amaçlı yetiştirici
birliklerinin kuruluşu ve tabi olacağı hükümleri düzenlemek
amacıyla hazırlanmıştır. Kanunun bu hâliyle
çıkarılması, zorunlu ancak geç kalınmış ve eksik
bir düzenlemedir. Yasa tasarısındaki eksikliklerine rağmen
üretici birlikleri bu kanunun bir an önce çıkarılmasını
istemektedir. Kanun tasarısının hazırlanmasında
üretici birliklerinin yasal statülerinin kanunda belirlenmediğine
ilişkin Anayasa Mahkemesinin aldığı karar etkili
olmuştur. Anayasa Mahkemesince 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı
bu Kanunun iptal edilmesiyle birlikte yeniden bir kanun hazırlanması
zorunluluğu doğmuştur. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
7/11/2013 tarihli ve 28814 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Şimdi, burada şunu ifade etmek istiyorum:
Bakın, bu kanun bugün görüşülmeye başlanıyor ve deniyor ki:
7/11/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde
yürürlüğe girer. Yani, Anayasa Mahkemesinin iptal tarihinin üzerinden bir
yılın geçtiği tarih 7/11/2014, şimdi biz 2015in Ocak
ayının sonundayız. Yani, bu kanunu hazırlayan Hükûmet ve
iktidar partisi grubuna şunu ifade etmek istiyorum: Bu bir
ciddiyetsizliktir; Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra
kanunların uygulanması için bir yıl geçmeden bu
hazırlığı Hükûmet veya Bakanlık yapamamış
mı ki bu kanunun üzerinden bu süre geçtikten sonra bunu getiriyorsunuz? Bu
bir ciddiyetsizlik.
Şunu da ifade etmek istiyorum bu kanunla ilgili:
Özellikle, başta hayvan sağlığı olmak üzere sektöre
hizmet veren veteriner hekimlerin sorunlarından birkaç cümleyle
bahsedeceğim. Son dönemlerde bazı meslek mensupları
maaşlarına özel zamlar yapılırken halkın
sağlığı için -bulaşıcı hayvan
hastalıklarıyla- çok zor şartlarda hizmet veren veteriner hekimlerin
hariç tutulması bir kere adalet kavramıyla
bağdaşmamaktadır. Her türlü zor çevre şartları
altında çalışan ve hastalıklarla mücadele ederken risk
altında olan veteriner hekimlerin 5510 sayılı Sosyal Güvenlik
Yasasıyla kazanılmış hakları olan fiilî hizmet
yıpranma payı ellerinden alınmış, bu bir
yanlış düzenleme olmuştur; en kısa zamanda bu
yanlışlık yeniden düzeltilmelidir. Özellikle, çok güç
şartlarda, ülkemizin en ücra köşesine kadar bu sektöre
sağlık hizmeti ve suni tohumlama hizmeti sunan 6 binden fazla serbest
veteriner hekimin hak kayıpları dikkate alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu konuya
değinmişken özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Biliyorsunuz,
iktidar partisinin milletvekillerinin cep telefonlarına ve mail
adreslerine de yüzlerce, binlerce mesaj gelmektedir. Bu mesajlarda ne
istenmektedir? Bu ülkede veterinerler, gıda mühendisleri, ziraat
mühendisleri, su ürünleri mühendisleri ve bu teknikerlerin kadro talepleri var.
Bu arkadaşlarımızın iddiası, Sayın Tarım
Bakanının bir televizyon konuşmasında veya bir
açıklamasında 6.500 kadroyu alıp bu mühendisleri ve
teknikerlerimizi alacağını ifade etmesine rağmen
almadığı ve bu arkadaşlarımızın bir beklenti
içerisine girdikleri yönündedir. Bu taleplerinin bir an önce
karşılanması gerekiyor.
Sayın Bakan ve Sayın Hükûmet, size
sesleniyorum: Dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
şu andaki Başbakan Davutoğlu, ilgili bakanlar ve Hükûmetin
yetkilileri mikrofonların karşısına geçtikleri zaman her
ile üniversite açmakla övünüyorlar. Şimdi, bir planlamayı doğru
yapmazsanız, doğru yürütmezseniz insanları
sıkıntıya sokarsınız. O fakültelere -örneğin
ziraat fakültesi, yüzlerce ziraat fakültesi açmışsınız- o
Anadolunun garip insanları ailelerinin kıt imkânlarıyla, okumak
gayesiyle gidiyorlar. Gittikten sonra, bu çocuklar, bu gençlerimiz görev
alabilecekleri bir alan arıyorlar. Siz şimdi, Hükûmet olarak bu
gençlerimizin önünü açacak bir alanı bulmadıktan sonra,
oluşturduğunuz yandaş medya marifetiyle televizyonlara
çıkıp veya miting meydanlarında Şu kadar fakülte
açtık, şu kadar üniversite açtık, bizim zamanımızda
şunlar oldu
Ya oldu da ne oldu? Oradan çıkan çocukların hepsi
bugün iş ve aş derdindeler. Size de geliyordur Sayın Bakan,
iktidar partisinin milletvekillerine de geliyor. Bu gençlerimize yazık
değil mi? Bunlar, yetişmiş genç dimağlar, genç
yaşlarında beklentilerini bulamayınca, isteklerini
gerçekleştiremeyince, edindikleri eğitimin hakkını vermek
amacıyla hizmet edebilecekleri alanı bulamayınca mutsuz insanlar
oluyorlar. Bunlar atanmayı bekliyor. Tabii, sizin şöyle bir
rahatlığınız var, Hükûmet mensuplarına ve iktidar
partisi mensuplarına söylüyorum: Sizin işiniz kolay;
çocuklarınızı, yakınlarınızı, yandaşlarınızı
VIP kadro adı altında özel kadrolardan kadrolara alıyorsunuz
yani bu noktada binlerce örnek var. Bununla yetinmiyorsunuz, devletin özel
kuruluşlarında 5-6 milyar maaş alacak yerlere geçirebiliyorsunuz
ama bu ülkede binlerce işsiz genç var aş derdinde, iş derdinde,
anası babası sağdan soldan borç almış, kredi
çekmiş, çocuğunu okutmanın derdine düşmüş, beş
yıldır, on yıldır çocuğu iş bulamıyor,
kız alamayacak hâle gelmiş yani bunu popülist bir söylem olarak
değerlendirmeyin. Gidin, o işsiz gençlerin bir derdiyle dertlenin.
Bunlara kim çözüm bulacak? Yani, böyle bir anlayış olabilir mi? Yani,
sizin derdiniz olmayabilir, yakınlarınızın derdi
olmayabilir, siz onları özel kadrolardan işe alabilirsiniz ama
milletin çocuğuna Ankaraya gel, karda kışta KPSSye gir
Yok
efendim Fırsat eşitliği, adalet
Sayın Başbakan geçen hafta rekabet
koşulları ve şeffaflık diye bir paket açıklıyor.
Bu nasıl pakettir Sayın Bakan, Sayın Başbakan? Garip
gurebanın, fakir fukaranın çocuğu rekabet edecek, onlar
koşturacaklar zor şartlar altında, karda kışta, o
atanamayan mühendisler, öğretmenler, mimarlar, gençler koşturacaklar,
rekabet edecekler, bu rekabetin sonucunda yine hedefe ulaşmakta
zorlanacaklar ama AKP yandaşları, bakan çocukları, milletvekili
çocukları hiçbir rekabete girmeden özel kadrolara atanacaktır. Bu
yazıktır, günahtır. Bu ülkeye yazıktır. Bu millete
yazıktır. Bunların iyi değerlendirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Ülkenin kaynaklarını doğru
kullandığınız zaman, bu ülkede herkese yetecek iş ve
aşın sağlanması gerekiyor.
Şeffaflıktan
bahsediyorsunuz; üç aydır, dört aydır kaçak sarayla ilgili Meclis
kürsüsünden soruyoruz, soru önergeleri veriyoruz, diyoruz ki: Bu israf
sarayına, haram sarayına ne kadar para harcanmıştır,
ne harcanmıştır, kaç trilyon, katrilyon para
harcanmıştır, hangi ödenekten verilmiştir, TOKİnin
kaynakları buraya aktarılmış mıdır? Bir rakam
yok. Biri diyor ki 2 katrilyon; biri çıkıyor, açıklama
yapıyor 4 katrilyon; biri çıkıyor, açıklama yapıyor:
8 katrilyon. Yani, Sayın Bakanı da, bizi de ilgilendirdiği
için söylüyorum. Tutuyorlar, bu saraya Almanyadan, bu ülkede yetişen
akçaağacından ıhlamuruna, akasyasına kadar, 200 tır
ağaç ithal ediyorlar ve bu paraları Almanyaya veriyorlar. Graniti
bilmem şeyden getiriyorlar, özel granitler, özel kadehler, şunlar bunlar
Değerli
Hükûmet ve değerli milletvekilleri; bakın, bu ülkede iş
bekleyen, aş bekleyen vatandaşlarımız var. Gelin, bu
kaynakları israf edene kadar, şatafata harcayana kadar, lükse
harcayana kadar o kaçak saraya harcanan paranın açık söylüyorum-
yüzde 1i, hatta binde 1i, bu atanamayan ziraat mühendislerini, gıda
mühendislerini, veterinerleri atasanız o rakamdan daha az bir
ödeneğimiz gider ve bu ülkenin tarımına katkısı olur,
bu ülkenin hayvancılığına katkısı olur. Bugün
tarım ve hayvancılık kan ağlıyor, çiftçimiz kan
ağlıyor, tarım her geçen gün geriye gidiyor. Yani, bunları
görmeyeceğiz mi, görmezlikten mi geleceğiz? Milletimiz bu
sıkıntıyı çekerken, milyonlarca çiftçi bu
sıkıntıyı çekerken, atama bekleyen insanlar varken bizler
tuzumuz kuru olarak günü gün edeceğiz, anca televizyonlarda, mikrofonlarda
nutuk atarak millete vaatlerde bulunacağız, nasihatlerde
bulunacağız(!)
Bugün, Türkiyede tarım arazileri son on yılda
3,5 milyon hektar azalmıştır. Yani, Sayın Tarım
Bakanımız mikrofona çıktığında, biraz sonra da
çıkacak, diyecek ki: 2002de şu kadar kredi veriliyordu, bizim
dönemimizde şu veriliyor -eline bir istatistik alacak- onlarda, 2002de
ithalat şuydu, ihracat şuydu. Rakamlar karın doyurmuyor
değerli arkadaşlar. Çiftçilerimizin bugün içerisinde bulunduğu
durum ortadadır. Çiftçilerimiz kan ağlıyor, çiftçilerimiz borç
batağı içerisindedir.
Bugün, Sayın Genel Başkanımız Meclis
grubunda Türkiyedeki çiftçilerin durumunu net bir şekilde ortaya
koymuştur. Bununla ilgili, geleceğimiz olan, ülkenin en önemli
kaynaklarından biri olan tarımın, çiftçilerimizin
sorunlarına el birliğiyle eğilmemiz gerekiyor.
Toprakta gelecek gören, toprağa var olmanın
ruhunu aşılayan çiftçidir, çiftçilerimizdir. Nasır tutmuş
elleriyle, güneş yanığı nurlu yüzleriyle, kimi gün hüzünlü
kimi gün umutlu bakışlarıyla milletine hizmet sunmaktan övünç
duyan yine çiftçilerimizdir.
Şu an köy kahvesinde kasvetli bir ruh hâliyle
çayını yudumlayan köylümüzdür, çiftçimizdir; meseleleri
ağırdır ve bu meseleleri MHP olarak biliyoruz.
Şu an evlerinde kara kara borçlarını
düşünen, bu yılki harmanı da borçlarına teslim etmenin
peşinen yürek yarasını duyan kardeşlerimizin
sıkıntısı fazladır ve MHP olarak bunu anlıyoruz.
Nerede yaşarsa yaşasın, nerede geçimini
temin ederse etsin, bütün çiftçilerimizin ortak ve benzer şikâyetlerini
MHP olarak görüyoruz, izliyoruz ve çözüm üretmeye çalışıyoruz.
Ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan
olacaktır fakat bugün hamur küçük, ekmek azdır.
Yaz sıcağında gölge kovan, bunun
yanında beyni kaynayan kardeşlerimizin, çiftçilerimizin,
köylülerimizin onca çalışma ve çabalarına rağmen
kazanları tamtakır, cepleri bomboştur.
Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter.
devamlı surette kulağımıza fısıldanan bir
atasözüdür. Ne var ki bu atasözünü de bugün, bu Hükûmet ve Bakanlık
boşa çıkarmıştır çünkü mera alanları bile imara
açılmıştır. Çiftçilerimizin rızkı
çalınmakta, helal kazancı aşırılmakta, elinde avucunda
ne varsa alınmaktadır. Bu, doğru ve hakkaniyetli değildir.
Biliyoruz ki, çiftçinin ambarı sabanının
ucundadır. Çiftçinin kalbi tarlasında atmaktadır fakat saban
işlese de ambar boş, pulluk sürse de, mibzer ekse de ambar
kupkurudur.
Çiftçilerimiz dertlidir, derin derin iç çekmekte, ah
etmektedir. Çiftçilerimiz üretse de borçlu çıkmakta, ekse de
karşılığını alamamaktadır. Çiftçimiz kredi
ekip borç ve faiz kaldırmaktadır. Yılın on iki ayı
çiftçimiz için zemheridir, yılın on iki ayı çiftçimiz için
zahmet ve kayıptır. Bildiğiniz gibi, çürük tahta hiçbir zaman
çivi tutmayacak, taşıma suyla değirmen dönmeyecektir. Bu yüzden,
yanlış, sakat, dağınık, tutarsız, özensiz ve
samimiyetsiz politikalarla çiftçilerimizin yüzü gülmeyecek,
perişanlıkları bitmeyecektir.
On üçüncü yılına giren AKP iktidarı,
çiftçimizi yalnızlığa terk etmiş, acımasızca
unutmuş, yoksulluğun ve sefaletin kilerine
kapatmıştır. Bugün, köylerde hüzün vardır. Huzursuzluk, geçim
darlığı, gelir yetersizliği, devasa sorunlar, borç yükü her
köyümüze, her köylümüze sinmiş ve sirayet etmiştir. Traktörler
boşa çalışmaktadır. Şunun şurasında ne
kalmıştır? Biçerdöverlerle biçilen, yine tefeciye, yine
aracıya, yine tarım kredi kooperatiflerine ve bankalara teslim
edilecektir. Bu tablo kör bir çıkmaz, vahim bir kısır döngüdür.
Besmeleyle saçılan tohumlardan geriye sadece sapı kalmaktadır.
Bağların, bahçelerin, bostanların neşesi kaçmış,
verimi düşmüştür. AKP çiftçiyi yüzüstü
bırakmıştır, AKP çiftçiye yüz çevirmiştir. Kaçak ve
karanlık saraya gelince trilyonları savuran, ayakkabı
kutularına milyon dolarları saklayan soygun şebekesi konu çiftçi
olunca Gözünüzü toprak doyursun. demektedir.
Şimdi, şu mukayeseleri sizlerle
paylaşıyor, çiftçilerimizin kavurucu hâl ve
ızdırabını hepimizin, herkesin takdirine sunuyorum.
Sayın Bakan tablolarla ve grafiklerle konuşuyor ya, işte
alın size bir tablo: 2002 yılında 3,3 kilogram buğdayla 1
litre mazot alınıyorken 2013 yılında 6,7 kilogram, 2014
yılında da 5,22 kilogram buğdayla 1 litre mazot ancak
alınabilmiştir. 2002 yılında 4,3 kilogram mısıra
1 litre mazot düşüyorken 2013 yılında 7,27 kilogram, 2014
yılında ise 7 kilogram mısıra 1 litre mazot
karşılık gelmiştir. 2002de 1,14 kilogramlık pamuk 1
litre mazot ederken 2013te 3,3 kilogram güç bela 1 litre mazota eşit
olmuştur. Bu karşılaştırmaları ister arpada
yapın ister pancarda yapın ister pirinçte yapın, nohutta
yapın, patateste yapın, soğanda yapın, ayçiçeğinde
yapın, tütünde yapın, sonuç aşağı yukarı
aynı çıkacaktır.
Buradan açık bir şekilde
çıkardığımız sonuç şudur: Çiftçimizin
kullandığı mazot faturası yıldan yıla
artmış, girdi maliyetleri kaygı verici noktalara
tırmanmıştır. Gelin görün ki çiftçinin reel kazancı
azalmış, fakirliği çoğalmış, neticede, emek ve
sermaye kediye yüklenmiştir.
Meseleye gübre açısından
baktığımızda durum iç açıcı değildir: 2002
yılında 600 gram buğday 1 kilogram gübreye tekabül ederken
şimdilerde 1,1 kilogram buğday 1 kilogram gübreye denk düşmüştür.
2002 yılında 700 gram mısırla 1 kilogram gübre
alınırken şimdi 1,5 kilogram mısırla 1 kilogram gübre
ancak alınabilmektedir. 2002 yılından 2014 yılına
kadar mazot fiyatları 4 kat, gübre fiyatları 9 kat, elektrik
kullanım bedelleri ise 3 kat artmıştır.
Elektrik kayıp kaçak hedeflerini tutturamayan
yandaş dağıtım şirketlerinin, faturasını
düzenli ödeyen vatandaşlarımıza, çiftçilerimize ilave kaçak
faturası çıkaracağı gelişmelerden
anlaşılmaktadır.
Yine, antrparantez şunu söyleyeyim: İşte,
yandaş dağıtım şirketlerine verdiğiniz bu
elektrik firmaları ve şirketleri, bu kış gününde başta
Adana olmak üzere Türkiyeyi karanlığa boğmuştur ve bu
süreç devam etmektedir.
Bu tablo resmen iflastır, girdi maliyetlerindeki
akıl almaz artışlara karşı, 2002ye kıyasla
buğdayın fiyatı 2,7; mısırın fiyatı 2,4; ayçiçeğinin
fiyatı 2,6; kuru fasulyenin fiyatı 2,5; pamuğun fiyatıysa
ancak 1,5 kat artış göstermiştir.
Şimdi, hesabını seven iktidar zihniyetine
bir kez de anladığı lisandan konuşmak gerekirse: 2002de
600 gram buğdayla 1 simit, 2015te ise 1,2 kilogram buğdayla 1 simit
alınabilir noktaya getirilmiştir. Rakamların söylediğiyle
AKPnin ileri sürdüğü söylemler tepeden tırnağa
farklıdır. AKPnin baktığı yerde çiftçi yoktur.
AKPnin dilinde çiftçinin esamesi okunmamaktadır, kaybeden çiftçidir,
zarar ve ziyan gören topyekûn milletimizdir. Çiftçilerimizin
-bırakınız 2002yi- 2007 yılına göre bankalardan
kullandığı kredi miktarı 2014te yüzde 296ya
fırlamış ve 39 katrilyon 600 trilyon liraya ulaşmıştır.
Ne yazık ki alınan borçların geri ödenmesi kolay
olmamış, yüzde 366lık artışla 1 katrilyon 366
trilyonluk borç miktarı çiftçimizi yakıp, yıkıp
geçmiştir.
Değerli milletvekilleri, artık ülkemiz, ihracat
şöyle dursun, birçok tarım ürününü ithal eder hâle gelmiştir.
Mahsulü tarlada kalmış, umutları afetlerle kaybolmuş
çiftçilerimize binbir zorluk çıkarılmakta, zarar ve ziyanları
karşılanmamaktadır. Toplam mal varlığının
yüzde 40ını bulmayan zararlarında yardım ve destek
alamayan çiftçilerimizin feryadına kulak vermek Hükûmetin her şeyden
önce vicdan borcudur. Toplumdaki istihdam payı düşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Davosta Sayın
Başbakana, Etiyopyada, Cibutide, Somalide okullara ulaşan
Cumhurbaşkanına Uzaklara gitmeyin, mağdurlar buradadır.
diyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz isteyen Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekilinde.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz aldım.
Kanuna geçmeden önce, Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımızı burada bulmuşken şu
Bakanlıktaki kadro işini şöyle geniş geniş bir
konuşmamız gerekiyor Sayın Bakanım. Sayın
Bakanımız aylardır devamlı topu taca atıyor bu konuda.
Tabii, bazı konularda eleştirmiyoruz, tebrik ediyoruz ancak bu konuda
topu taca atmaya gerek yok, bizim atacağımız her gol
Türkiyemizin lehine olacaktır.
Bugün, buradan Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığındaki istihdamı, kadro
işini, vereceğiniz sayıyı açık ve net olarak
gençlerimize açıklamanız gerekiyor. Türkiye genelinde bu kadar
üniversite açıldı, ziraat fakülteleri açıldı, iktisadi
ticari bilimler fakülteleri açıldı, veteriner fakülteleri
açıldı. Bunlar gerekliydi açıldı, öğrenci
yetiştirildi, bu öğrencilere velilerimiz saçlarını süpürge
yaptı, Türkiye kamuoyuna sundu ama bunlarla ilgili Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı bir kadro... Boş
kadrolarımız var Türkiye genelinde. Türkiye toprakları ziraat
mühendisi bekliyor, Türkiye hayvancılığı veteriner hekim
bekliyor, veteriner sağlık teknisyeni bekliyor. Tüketen
üreticilerimiz, tüketen vatandaşlarımız, tüketicilerimiz
gıda mühendisi istiyor, su ürünleri mühendisi istiyor, teknisyenler
istiyor. Bu kadar yetiştirilmiş elemanlarımız var,
bunları ne zaman atayacağız? Bu insanlar yetiştirildi, bu
aileler feryat ediyor. Aileler arıyor, size de geliyor, iktidar
milletvekillerine de geliyor, bize de geliyor. Her gün mesajlarımızda,
tweetlerimizde, Facebook sayfalarımızda bunlarla karşı
karşıyayız. Bunlar Meclis koridorlarında, bunlar sizin
odalarınızda, iktidar milletvekillerinde, komisyon
başkanının odasında. Bunların hepsine cevap vermeniz
gerekiyor. Maliye Bakanı ne dedi, bu kadroyu verecek mi, vermeyecek mi? Tarım
Bakanlığı ne dedi, kaç kişi istihdam edeceğiz? Bunu
net bir şekilde bu kanun görüşülürken burada açıklayalım,
insanlarımız da rahat bir nefes alsın.
Ayrıca, Sayın Bakana sormak istediğim bir
soru var. Bu fakülteleri ihtiyaçtan açtık, Burdurda da açtık
veteriner fakültesi. Çocuklar mezun oluyor, her mezun olan veteriner hekim, biz
veteriner hekim olduğumuz için, bizden iş talebinde bulunuyor; özel
sektör bu konuda cevaz vermiyor. Özel sektörle görüşmeniz oluyor. Madem
gıda denetimleri var, belediyelerimizde, diğer bakanlıklarda,
Millî Savunma Bakanlığında, Deniz Kuvvetlerimizde, Hava
Kuvvetlerimizde, Kara Kuvvetlerimizde veteriner hekimlerin istihdam
edileceği birçok alan var, gıda mühendislerimizin istihdam edileceği
birçok alan var, ziraat mühendislerimizin istihdam edileceği birçok alan
var. Bunların içinde zooteknistler var, park ve bahçeciler var, var da
var, saymakla bitmiyor. Hepsi bizden. Muhasebecilerimiz var. Bunların
istihdamı yönünde bugün, buradan net bir cevap bekliyoruz.
Kanuna gelince: Sayın Bakanım, sayın
milletvekilleri; güzel bir kanun çıksın diye sivil toplum
örgütleriyle, damızlık sığır yetiştiricileri
birlikleriyle, Köy-Koopumuzla, arıcılık birliklerimizle, koyun
ve keçi üretici birliklerimizle, manda yetiştiricileri birliklerimizle
görüşmeler yaptık. Onların talepleri doğrultusunda
bazı konuları sizlere ilettik; bazılarını kabul
ettiniz, bazılarını kabul etmediniz. Kabul ettiğiniz
değişikliklerle ilgili sizlere teşekkür ediyoruz. Bunlar,
vatandaşımızın lehinedir, ülkemizin lehinedir.
İlk olarak, tasarıda geçen Birliklerin
şube açma ve kapatılmasında il müdürlüklerinin iznini alma
durumu doğru değildir. dedik, siz de haklı buldunuz. Bu konuyu
Bakanlık uhdesine aldık, inşallah önergeyle o konuyu
değiştireceğiz.
İkinci olarak da: İl birlikleri seçimlerinin 5
bin, 7 bin, 9 bin üyeyle yapılması birçok zorluğa yol
açıyor; bunu, PANKOBİRLİKte görüyoruz, damızlık
sığır yetiştiricileri birliğinde görüyoruz,
Köy-Koopta görüyoruz, stadyumlarda kongre yapmaya çalışıyorlar.
Bu kongrelere hep beraber gittiğimiz zaman, o kongrelerdeki o
acıyı, o sıkıntıyı hep beraber
yaşıyoruz. İl birliklerinin seçimlerinde, merkez birliği
seçimlerinde olduğu gibi delege sistemine geçilmesi önerimiz var. En
düşük yerleşim birimi köy olarak kabul edilirse, her yerleşim
yerine 1 delege ve artı 25 üye için de 1 delege hesabıyla seçimler
yapılabilir. Bu durumun da kanuna yazılmasında fayda vardır
diyoruz. Geçmiş yıllarda, üye sayısı batı illerinde
bile çok azdı ama şimdi, her geçen gün, sanki nüfusa
endekslenmiş gibi, üye sayıları artmaya, Hakkâride de,
Edirnede de, Trabzonda da, Sivasta da devam ediyor.
Üçüncü olarak: Bakanlığa, il birlikleri veya
merkez birliğinin genel kurulunu kamu yararı diyerek toplantıya
çağırma yetkisi verilmiş. Bu durum ileride keyfiyet içerir,
birliklerin üretici sivil toplum örgütü olma vasfını kaybettirir,
vesayet oluşturur görüşümüz var. Sayın Cumhurbaşkanı,
önceki, Başbakanlık döneminde Biz bu ülkede vesayeti
kaldıracağız. demişti ama şimdi, ikinci bir vesayet
uygulanıyor, Tarım Bakanlığından bu yetkileri
alıyoruz. Sivil toplum örgütlerinin çalışmaları, sivil
toplum örgütlerinin özerkliği nerede kalıyor? Bu konunun
düzeltilmesini talep ediyoruz.
Dördüncü olarak: 10/B-11-bde yönetim kurulu yedek üye
sayısı unutulmuş, kanuna bir bakarsanız yedek üye
unutulmuş. Aynı miktarda, oluşacak asil yönetim kurulu üye
sayısı kadar yedek üyenin yazılmasını talep ediyoruz.
11-bde yönetim kuruluna ödenecek huzur hakkı
tavanı başkanları kapsamamalı veya tavan
artırılmalıdır. Başkanın bir özerkliği
olmalı, Mecliste de var bu, müdürlüklerde de var, değişik sivil
toplum örgütlerinde de var. Onlara ayrı bir ücretlendirme
yapılmalı. Yönetim kurulu üyelerine elbette asgari ücret düzeyinde
bir değerlendirme yapıyorsunuz, onu biz de kabul ediyoruz. Bu, asgari
ücret şeklinde kanuna yazılmalıdır.
10/B-11-cdeki aynı türde başka bir
birliğin yönetim kurulu üyesi olmamak şartı
kaldırılmalıdır. Çünkü, ben köy kooperatifinin
başkanıyım, Cumhuriyet Halk Partisindenim ama ben ildeki
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği veya
Köy-Koopta da yönetim kuruluna girmek istiyorum veya
FİSKOBİRLİK yönetimine girmek istiyorum, TARİŞin
yönetimine girmek istiyorum. Benim bu özgürlüğümü kanunla
kısıtlıyorsunuz. Bunun kısıtlanmaması
gerekmektedir. Bunlar uyarı, öneri. Sağlam bir kanun yapalım
diye çaba sarf ediyoruz.
Birlikler bazı hizmetleri yapar. yerine yapar
veya yaptırır denmesi hizmet alımının önünü açar.
Yapar diyoruz ama yapar veya yaptırır birliklerin önünü
açması
Veteriner hekim kullanacağız, ziraat mühendisi
kullanacağız, tekniker kullanacağız, teknisyen
kullanacağız, yeri gelecek jeoloji mühendisi, muhasebeci
kullanacağız yani kurumlarda değişik iş
kollarından insanlara bu hizmet ağında çalışma
sağlayacağız. Örneğin Suni tohumlama yapar. yerine yapar
veya yaptırır denmeli. Hatta, yeni bir madde eklenerek Üyelerine
hayvancılıkla ilgili hizmetleri verir veya verdirir. denmelidir.
Birlikler üyelerinin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin teknik ve mali
standartlarını belirleyerek onlar adına hizmet alımı
sözleşmesi yapabilmeli, örneğin danışmanlık
şirketlerinden danışmanlık hizmeti, serbest hekimlerden
suni tohumlama veya tırnak bakım hizmeti, boynuz kesme hizmeti
alabilmelidir. Bölgedeki bu konuda ihtisaslaşmış insanlardan bu
birlikler yararlanabilmelidir.
Ayrıca birliklerin en önemli finans kalemi olan
hizmet bedeli için alınabilir denmiş. Bu durumda -bunu kabul
etmediniz- alınmayabilir anlamı da çıkıyor. Yani, ben bir
hizmet yapıyorum, bunun karşılığı bu hizmet
bedeli alınabilir yerine alınır ibaresinin kullanılmasını
talep ettik ama bu görüşümüz tarafınızdan
Yine de biz önergeyle
sizlere sunacağız. Takdir yüce heyetindir.
Merkez birliği için delege belirleme yöntemi
bırakılmış; ileride sorun çıkabilir, sık sık
değişebilir. Onun için bu, kanunla netliğe
kavuşmalıdır diyoruz.
Bakanlığın denetleme yetkisini
müfettiş veya kontrolörler dışında personel
aracılığıyla yapılabileceği öngörülmüştü. Sağ
olun; o konuda personel kelimesini çıkarmışsınız;
Bu işte ehil olan müfettişler ve kontrolörler bu işi yapar.
ibaresi yine önergeyle değişecek, onu da bekliyoruz. Çünkü, işi
ehline vermek gerekir. Müfettişler bu konuda ehil ellerdir, onlar elbette
denetimlerini yapmalıdır.
Merkez birliğinin kendi denetim kurulları
aracılığıyla il birliklerini denetlemesi öngörülmüş. O
konuda da itirazlar var. Birlikler kendi kendine değil, serbest
denetçilerle denetlenmelidir teklifi var. Avrupa müktesebatında bu konu
serbest denetçiler tarafından -kamu denetçilerinden- yapılır.
ibaresi var, onu da buradan uyarıyorum; aksi hâlde, sivil irade Anayasa
Mahkemesine gidecek. Bu sorunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yine, birliklere kredi verenlerin birlikleri
denetleyebilme yetkisi verilmiş. Bir banka birliği yetki veriyor. A
bankası özel banka. Bu nasıl denetleyebilir birliği? Bu yetkiyi
veriyoruz. Kredi veren kuruluşların birlikleri denetlemesi
uygulanamaz ancak gecikmiş veya yapılmamış kredi geri
ödemelerinde ticaret hukuku geçerli olmalıdır. Almış bir
şirket, Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Birliği, Köy-Koop veyahut da Keçi Yetiştiricileri Birliği,
Arıcılık Birliği A bankasından finans
sağlamış; diyor ki: Onun denetimini o banka denetleyebilecek.
Bunlara açıklık getirmeniz gerekiyor. Bu denetim yanlış olur
ancak Bakanlık bu konuda denetçi olmalıdır.
Birliklerin Bakanlık izniyle kurulmasını
müteakip başkaca yeni bir izin olmadan çalışma yapabilecekleri
vurgulanmalıdır. Burada şu oluyor: Bakanlık izin veriyor,
gidiyoruz A yerine -3 bin nüfuslu, 2 bin nüfuslu- belediye başkanı
Benim kızımı alacaksın, gelinimi alacaksın,
komşumu alacaksın, şoförümü alacaksın. gibi ibarelerle
birliği zor duruma sokuyor, bu şekilde sorunlar yaşanıyor.
İllerde, ilçelerde, kasabalarda bu sorunların yaşanmaması
için bu yetkiyi Bakanlık uhdesine almalıdır. Bakanlık
izniyle kurulmasını müteakip başkaca yeni bir izin olmadan
çalışma izni vurgulanmalıdır. Bu, birliklere bir özerklik
tanır. Birlik gidiyor, bir yerde şube açıyor, şube açarken
Efendim, ben size izin vermem. diye belediye başkanları, kasaba
belediye başkanı veya ilçe belediye başkanı dayatma
yapıyor. Bunun önüne geçmek için Bakanlık uhdesine geçmesi gerekiyor.
Bu yetki, kardeşim, Bakanlıktadır. Bakanlık: Ben bu
ruhsatı veriyorum, belediyeler bu işe karışamaz.
Sayın Bakanım, bazı yurt
dışı ikili anlaşmalarımız oluyor. Bu
anlaşmalarda -biz tarım ve hayvancılık ülkesiyiz, cennet
bir vatanımız var, topraklarıyla, akarsularıyla,
yaylalarıyla cennet bir vatan; bu vatanda her şey üretiliyor,
eksiğimiz yok- bize diğer ülkeler dayatma yapıyor.
Karşılıklılık esası
Ama, lütfen, biz ülkemizde
yurt dışından cevizi, bademi, efendim, marulu, maydanozu,
domatesi, portakalı, elmayı görmek istemiyoruz, muzu görmek
istemiyoruz. Bu ülkenin kaynakları yeterlidir. Bu ikili anlaşmalar
bizi bağlamamalı ve tarım ürünlerinin hiçbir maddesi -bizim
eksiğimiz yok çünkü, her şeyimiz var- dışarıdan
alınmamalı.
Destekleriniz var, biliyoruz. Bu kürsünün dili olsa da
konuşsa. Ben burada Toprak ile koyun, gerisi oyun. dedim ama güldünüz
geçtiniz. Toprağa sahip çıkacaksınız, koyuna sahip
çıkacaksınız. Toprak derken Türkiye Cumhuriyetindeki bu
ovalarımıza, yaylalarımıza sahip çıkınız
dedik, meralarımıza sahip çıkınız dedik. Toprak Koruma
Kanununu çıkardık ama şu anda yine toprak korunmuyor. Birinci
sınıf tarım arazilerinde -kaçak saraydan başlıyor, her
yerde- yapılaşma. Bu yanlış.
Geçen de arkadaşlarımızla Umman
seyahatimiz oldu. Orada da saray yapılmış ama Umman -küçük bir
devlet- gitmiş, sarayı dağda bir yere, yamaçta bir yere
-dağda taşları oymuş- kullanılmayan tarım
arazisine yapmış. Ama biz geldik milyonlarca ağaç keserek
Türkiyenin ciğerine kaçak saray yaptık. Türkiyenin ciğerlerine
süpermarketler yapıyoruz, binalar yapıyoruz. Bunlar
yanlıştır. Toprak korunmalıdır, su
korunmalıdır. Yani bu konuda uyarı ve önerilerimizi dikkate
almadınız.
Şu anda çobana 8 bin lira destek veriyorsunuz. Çok
güzel, tebrik ederim. Çoban kepeneği giydiniz, kepenek giydiniz de
arkadaşlar kepenek giymekte marifet yok. Sayın
Cumhurbaşkanımız da referandumda giydi, Sayın
Bakanımız da giydi. Bu kepenek çobanın
sırdaşıdır, yoldaşıdır,
yorganıdır, yatağıdır. Kepenek giymekte marifet yok;
üretime, koyuna, keçiye sahip çıkın dedik ama sahip
çıkmadınız. Bugün çoban arıyorsunuz. 8 bin lira
vereceğim, bahşiş vereceğim, hiç
karşılıksız para vereceğim. diyoruz ama yağmur
geçti şemsiye tutuyoruz. Yağmur geçti, şemsiye tutsan artık
faydası yok, ıslandık. Bunun için yine bu
çalışmanızı devam ettirin, ancak
meralarımızı ıslah ediniz. Meralara ıslah parası
veriyoruz, 100 lira dönüm başına veriliyor. Kaç mera alıyor, kaç
mera ıslah ediliyor, kim ıslah ediyor bu meraları? Bunu bir
denetlemeniz gerekiyor. Bunlardan faydalanan kimler? Destekler var, 100 kalem
destek var. 100 kalem tarım alet ve makinelerine destek var. Var, var,
var, var; bunlarla, bu destekleri
Vatandaş bize şunu söylüyor:
Bizim ürünümüze sahip çıkılsın; bizim portakalımıza
sahip çıkılsın, elmamıza sahip çıkılsın,
haşhaşımıza sahip çıkılsın,
buğdayımıza sahip çıkılsın, etimize, sütümüze
sahip çıkılsın.
Şimdi, projeleriniz var; Doğu Anadolu Projesi
var, Güneydoğu Anadolu Projesi var, Konya Projesi var -Orta Anadolu-
Doğu Karadeniz Projesi var. Arkadaşlar, bu ülkenin sadece beş
bölgesi değil, daha buna ilave olarak Akdenizi var, Egesi var,
Marmarası var, Trakyası var. Buradaki üreticilerimiz feryat ediyor,
Doğu ve Güneydoğu Anadoluda inek başına 350 lira destek
veriyorsunuz, benim suçum ne? diyor, Buzağı parasına 150 lira
destek veriyorsunuz, benim suçum ne? diyor. Burdur üretmiyor mu, Isparta
üretmiyor mu, Antalya üretmiyor mu, Denizli üretmiyor mu, Uşak üretmiyor
mu, Balıkesir üretmiyor mu, Çanakkale üretmiyor mu, Trakya üretmiyor mu,
Edirne üretmiyor mu? Yani bu üreticilerin niçin elinden tutmuyoruz? Yani 350 lira
oraya veriyorsun ama bu taraftaki vatandaşımız da saman
yediriyor, bu taraftaki vatandaşımız da yem yediriyor.
Bakın, bu yıl kuraklığı
yaşadık -önümüzdeki süreçte, ben buradan uyarı, öneri
yapıyorum- kuraklık yaşanıyor. Fiğ destekleri, korunga
destekleri atıl kaldı, mısır silajı destekleri
atıl kaldı. Mazot desteği veriyorsunuz. Bir tarla en az 5 litre
mazotla dönüyor ama siz 1 litre mazot parası veriyorsunuz ve Ben mazot
desteği verdim. diyorsunuz. Bizim vatandaşlarımız mazotta
indirim istiyor; mazotta ÖTVnin alınmamasını, KDVnin
alınmamasını istiyor.
Sulamada elektrik kullanıyor. Tarımın en
büyük girdisi gübre, ilaç, elektrik. Tarımsal amaçlı sulamalarda,
gelin, KDVyi yüzde 18den 1e çekin diyoruz, yıllardır bunu
söylüyoruz, bir türlü bunu yapmadınız. Çoğu yerde, İç
Anadoluda, batıda, birçok yerde artık vatandaşlarımız
suyu sondajlarla çekiyor. Geçmişte, 18 metreden, 20 metreden su
çıkardı, şimdi kullanılan su kuraklıktan dolayı
kaçtı. 160 metreden, 150 metreden, 80 metreden sular
çıkarılıyor. Bunlar enerjiyle çıkıyor, enerji
parasının hakkından gelemiyor. Enerji
Bakanlığını da tarım adına uyarmanız
gerekiyor. Enerji Bakanlığı özelleştirme yaptı benim
bölgemde. Isparta, Antalya, Akdeniz Bölgesinde, Batı Akdenizde CLK
diye bir şirket var. Bu, iki aylık fatura gönderdi vatandaşlara;
bir ay almadı, on beş gün almadı, iki aylık fatura
gönderdi. Faturalar ödenmez şekilde
Yaşlılarımız feryat ediyor.
İnsanlar strese girdi. Bakın, geçenlerde bizim Genel Başkan
Yardımcımızın danışmanının
Bir stres olmuş
vatandaş, artık elinde silah, Dur dediğin yerde durmuyor,
Otur dediğin yerde oturmuyor. Kırmızı
ışıkta korna çalıyor, Ne var? dediğin zaman adam
dönüp adam öldürüyor. Bunlar stresten kaynaklanıyor, ekonomik
sıkıntılardan kaynaklanıyor. Ekonomik
sıkıntılar had safhada.
Köylü nüfusunu artıracağız. diye bir
eylem planı yaptınız. Kardeşim, köylü nüfusu
Artık
köylü doğduğu topraklarda doymak istiyor; onun için sizlerden enerji
indirimi istiyor, mazot indirimi istiyor, ürünlerine destek istiyor. Yani bu
destek sadece bir bölgeyle sınırlı olmamalı, buraya kaynak
daha fazla aktarılmalı. Yani gelişigüzel kaynaklar
aktarılıyor, bu kaynaklar yerli yerinde kullanılmadı.
Bu kanunla ilgili olarak, bakın, bu kanunu bize
Anayasa Mahkemesi gönderdi. On dört ay beklediniz ama bundan üretici
birlikleri, damızlık sığır yetiştiricileri
birlikleri, arı birlikleri, manda birlikleri, koyun keçi birlikleri
mağdur oldu. Destekleri veriyorsunuz, destekler yerine varmadı. Bu
desteklerden bu birlikler prim alıyordu, o primi alamadı. Bu sivil
toplum örgütleri muhasebeci çalıştırıyor, veteriner hekim
çalıştırıyor, ziraat mühendisi
çalıştırıyor; giderleri var, bunlardan yüzde 1 de olsa
katkı alıyordu. Bunları da korumanız gerekiyor. Ne diyoruz?
STKlar yaşatılmalıdır; STKlar Türkiye Cumhuriyetindeki
vatandaşların sesidir, sözüdür, onlara hizmet eder. Onun için bu
birliklerin korunması gerekiyor.
Yine, değerli arkadaşlarım, gübre ve
mazotta 3 kuruşluk destek artışı yapıyoruz, destek
artışı yaptık diyoruz fakat arkasından bir zam
geliyor. Yani vatandaşın sağ cebine koyduğumuzu sol
cebinden devlet olarak alıyoruz. Buna da bir dizayn vermeniz lazım.
Havza bazlı projeler yaptınız, güzel bir
çalışmadır ama işlerlik kazandırmadınız.
Havza bazlı, örneğin benim Burdurum nede marka? Havuçta marka. Nede
marka? Domateste marka. Nede marka? Anasonda marka, haşhaşta marka.
Bu ürünlere ilave destek vermeniz gerekiyor vatandaşın o üretimi
artırması için.
Sanayi Bakanlığını ilgilendiriyor
pancar ama eskiden şeker fabrikalarımız yedi ay, sekiz ay
kampanya yapardı; şu anda altmış günde, elli günde
kampanyaları bitiyor. Şeker pancarı deyip geçmeyiniz.
Şeker pancarı en az 250 sektöre iş veriyor; kamyoncuya iş
veriyor, kasacıya iş veriyor, bakkala iş veriyor, lastikçiye
iş veriyor, kaynakçıya iş veriyor, çapa yapan mevsimlik
işçilere iş veriyor; pancarın kuyruğu para,
hayvancılıkta kullanılır; küspesi, posası
hayvancılıkta kullanılıyor; şekeri var, melası
var, bir sanayi ürünü. Onu da cazip hâle getirmediniz, elli altmış
günlük kampanyalarla düt diyor, kampanya bitiyor. O yönde de şeker
pancarına sahip çıkmanız gerekiyor.
Yine, sulama projelerimiz var. Sulama projelerinde
vatandaşlarımıza bu ilave verilen sondajlarda Devlet Su
İşleri çok büyük zorluklar çıkarıyor. Vatandaş kendisi
sondajını açmak istiyor ama Devlet Su İşleri: Efendim,
proje müdürü gelecek, etüt edecek. Üç ayakla su çıkarılabilecek
yerde, basit bir iş günlerce prosedüre takılıyor. Vatandaş
su bekliyor, meyvesi yetişmiş, elması yetişmiş, armudu
yetişmiş, sebzesi dalında kuruyacak iki tane üç ayakla 8
metreden, 10 metreden su çıkarma olanağı var; buna biz engel
koyuyoruz. Bu konuda da Tarım ve Orman ve Köyişleri
Bakanlığının
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Tarımla ilgili ne
varsa hepsini anlattınız.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Anlatılmadan
olmuyor Sayın Başkanım. Bu tarımın sorunu çok,
vatandaş feryat ediyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Seni destekliyoruz
Ramazan Bey.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Teşekkür
ederim.
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Devam.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Vatandaşa bu
destek olursa
Yani Gevişsiz seviş yok. Vatandaş üretirse biz
burada oturabiliriz, vatandaş çalışırsa biz burada
çalışabiliriz. O vatandaşa, köylüye efendilik yok, köylüye
hizmet etmek var.
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi söz sırası Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Halil Aksoy Ağrı Milletvekili.
Buyurun Sayın Aksoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
653 sıra sayılı Yasa Tasarısının tümü üzerinde
grubum adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarıya ilişkin konuşmama geçmeden önce,
tarihî bir zafer yaşadığımız Kobani direnişi
hakkında bazı şeyler söylemek istiyorum.
Yüz otuz dört günlük kahramanlıklarla dolu bir
direnişin ardından Kobani, tüm faşistlere, barbarlara ve
bunların destekçilerine inat, bugün özgürleşmiştir. Kobaninin
kanton olarak ilanının 2nci yıl dönümünde
kurtarılması, Kürt halkı başta olmak üzere, tüm Orta
Doğu halkları için büyük bir umut ve sevinç kaynağı
olmuştur. Kobani direnişi ve zaferi, Rojavada özerkliğin kendi
öz savunmasını yapacak güçte olduğunu ve hiçbir güç tarafından
yıkılamayacağını da tüm dünyaya ilan etmiştir.
Kobani direnişinde yer alan ve büyük bir
kahramanlık destanı yazan, yaşamını yitiren
şehitlerimiz başta olmak üzere, tüm yoldaşlarımı büyük
bir minnet duygusuyla selamlamak istiyorum. Kobaniyi özgürleştiren
kahraman YPJ ve YPG gerillaları, sadece Kürt halkının
değil, tüm Orta Doğu ve dünya halklarının özgürlük ve
demokrasi savaşçıları olduğunu Kobanideki
direnişleriyle ortaya koymuşlardır.
Yine, YPG ve YPJ gerillalarıyla birlikte
savaşan güney Kürdistanlı peşmergelere, Türkiyeli, Arap ve
Avrupalı devrimcilere de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Kobani, umudun kaybedilmediği, inancın büyük
bir iradeye dönüştüğü bir yerde kıt olanaklarla büyük
başarıların kazanılabileceğini gösteren bir
insanlık direnişinin merkezi ve sembolü olmuştur. Kobani
direnişi, bu karakteriyle bundan sonra dünyanın neresinde olursa
olsun tüm direnişlerin, özgürlük ve demokrasi güçlerinin ilham
kaynağı olmaya devam edecektir. Kobani direnişi ve zaferi, tüm
ulusların tarih kitaplarında da yer alacaktır diye
düşünüyorum. Bu duygu ve düşüncelerle
(X)
Değerli milletvekilleri, Yunanistanda yapılan
seçimlerde büyük bir başarı kazanan SYRIZA Partisini de buradan
kutlamak istiyorum. Yunanistanda kazanan yine umut olmuştur.
SYRIZAnın başarısı artık emekçilerin,
yoksulların ve de devrimcilerin bu köhnemiş düzene mahkûm
olmadıklarını, değişimin ve yeniden kurmanın
mümkün olduğunu bir kez daha göstermiştir. Şimdi bu umudu
çoğaltmanın ve yaygınlaştırmanın da zamanıdır.
Avrupadan Türkiyeye, Latin Amerikadan Orta Doğuya, emekten ve soldan
yana olanların bu inancı büyütme ve gerçekleştirmeye dönük
mücadelesi ve sorumluluğu her zamankinden daha büyük olacaktır.
SYRIZA bunun ilhamını vermektedir. Bu bilinçle bazı
ağır sorumluluğu olan arkadaşlarımızı tekrar
kutluyor, bu zorlu ve onurlu yolda başarılar diliyorum.
Yine, dün, Değerli Gazeteci Uğur Mumcunun
katledilişinin yıl dönümüydü. Onun şahsında Vedat
Aydınları, Mehmet Sincarları, Ape Musaları, Muammer
Aksoyları, Bahriye Üçokları ve sayamadığımız tüm
faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirenleri ve
aydınları saygıyla anmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz hayvan gen kaynaklarının korunması,
ıslahı, geliştirilmesi,
yaygınlaştırılması ve pazarlanması
konularında faaliyet göstermek amacıyla gerçek veya tüzel kişi
yetiştiriciler tarafından ıslah amaçlı yetiştirici
birliklerinin kurulmasını düzenleyen tasarı birçok eksiklik
barındırmaktır.
Bilindiği üzere, bu düzenleme, daha önce 11/6/2010
günlü, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nda yer almış
ama içerdiği eksiklik ve yanlışlıklar nedeniyle Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.
Her ne kadar gerekçesinde Anayasa Mahkemesinin iptal
gerekçesine uygun şekilde düzenlemelerin yapıldığı
belirtilmekte ise de tasarı, bu hâliyle de birçok yönüyle eksik ve
yanlışlıklar barındırmaktadır.
Anayasa'nın 2nci maddesinde belirtilen hukuk
devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu
hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni
kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan,
bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri
bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir.
Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir.
Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin, hem kişiler hem de idare yönünden
herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık,
net, anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekir.
Ayrıca, kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesi de kaçınılmazdır. Belirlilik ilkesi,
bireylerin hukuksal güvenliğinin sağlanması bakımından
son derece önem arz etmektedir. Ancak, bakıyoruz, tasarıda birçok
hüküm ve ibare değiştirilerek yeniden düzenleme ihtiyacı
duyulmuştur.
Ayrıca, Komisyon bu tasarıyı ele
alırken konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgili sivil toplum
örgütleri ve diğer birliklerin görüşlerine de
başvurmamıştır. Belirttiğimiz hususlar
doğrultusunda, tasarının ilgili kurum ve kuruluşlarla da
görüşülerek yeniden ele alınması, eksik ve
yanlışlarının giderilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, insanların temel
gereksinmelerinin karşılanması amacıyla dünyada 40 hayvan
türünün yetiştiriciliği yapılmakta ve bu türler içerisindeki
4.500 ırk, gen kaynağı olarak kabul edilmektedir. Belirtilen
ırkların yüzde 30dan fazlası yetersiz yararlanma nedeniyle yok
olma riski taşımaktadır. Bu durumun dünya
tarımını yakın gelecekte olumsuz yönde etkileyeceği
tahmin edilmektedir. Bu nedenle, dünyada son yıllarda hayvan gen
kaynaklarının korunmasına yönelik çalışma ve çabalarda
önemli bir artış da gözlemlenmektedir.
Yeryüzündeki gen kayıplarının büyük bölümü
bitkiler, omurgasızlar, deniz ve tatlı su faunası, sürüngenler,
kuşlar ve diğer yaban hayvanlarında meydana gelmekteyse de,
çiftlik hayvanlarında meydana gelen gen kayıpları da küçümsenmeyecek
boyuttadır. Dünyada önemli evcil türler de dâhil 2.944 ırktan
2.126sının sayısal mevcudu bilinmekte, bunlardan 500e
yakını yok olma riski altında bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü ve Avrupa Zootekni Federasyonu, 1987 yılında Almanyada
ortaklaşa olarak Uluslararası Gen Kaynağı Veri
Bankasını oluşturmuştur. 1990 yılında ise FAO
tarafından genetik materyalin dondurularak saklanması amacıyla 3
ayrı yerde gen bankasının kurulması
sağlanmıştır. Bugün ise pek çok resmî, özel ve gönüllü
kuruluş hayvan gen kaynaklarının korunmasına yönelik olarak
çok sayıda ulusal, bölgesel ve uluslararası çalışmayı
yürütmektedir.
Dünyanın hemen her ülkesinde, özellikle
gelişmekte olan ülkelerde gelişme ve nüfus artışı
nedeniyle hayvansal ürünlere olan talep hızla artmaktadır. Artan
talebin karşılanması amacıyla hayvanların verimlerinin
artırılması çabası da gittikçe
yoğunlaşmaktadır. Bu çabalar, çoğunlukla ülke, bölge ve hatta
yörenin kendine özgü koşullarına uygun olmalarından dolayı
yetiştirilmekte olan yerli ırkların ıslahı, kültür
ırklarıyla melezlenmesi yoluyla verimliliklerinin
artırılmasına yönelik olmakta, hatta pek çok yerde de yerli
ırkların yerini yüksek verimli kültür ırkları
almaktadır. Belirtilen bu nedenlerle varyasyon hızla azalmaktadır.
Oysa yerli ırklar, yüz, hatta bin yıllardır
yetiştirildikleri çevrenin özel koşulları nedeniyle ortaya
çıkmış, verimleri düşük olmakla birlikte özgün niteliklere
sahip, dayanıklı, kanaatkâr, yetersiz çevre koşullarında
yaşamlarını sürdürebilen ve üreyebilen hayvanlardır. Bu
ırkların yok olması, sahip oldukları özgün niteliklerin de
yok olması anlamına gelmektedir. Gelecekte ortaya çıkabilecek
değişikliklerin bu özelliklerin hangisine gereksinme yaratacağını
şimdiden tahmin etmek de olanaksızdır. Ayrıca, modern
tarım olanağı bulunmayan, kültür ırkları
tarafından değerlendirilmesi olanaksız olan bölge ve yörelerin
ekonomiye katılımının sağlanmasındaki
tartışmasız üstünlükleri nedeniyle yerli ırkların yok
olmalarını mutlak suretle engellemek gerekir. Öte yandan, yerli
ırkların bugün bilinmeyen, araştırılmamış
veya saptanamamış olan olası üstün nitelikleri ancak
bunların varlıklarını sürdürebilmeleri hâlinde elde
tutulabilir ve gerektiğinde hizmete sunulabilir.
Değerli milletvekilleri, evcil hayvan gen kaynaklarının
korunmasına ilişkin görüşler son yıllarda önemli ölçüde
değişime uğramıştır. Başlangıçta, yok
olma tehdidi altında olan bir genotipin korumaya alınması için
yararlılık/masraf oranının pozitif olmasını
sağlayacak ayırıcı bir özelliğin olması gerektiği
üzerinde durulmuştur. Son yıllarda ve günümüzde yok olma tehlikesi
altındaki tüm genotiplerin veya olanakların elverdiği ölçüde çok
yönlü genotiplerin koruma altına alınmasının uygun
olduğu noktasında birleşilmektedir. Yok olma tehdidi
altındaki ırk sayısının fazla olması nedeniyle
varyasyonların korunması açısından bu
yaklaşımın yerinde olduğu düşüncesindeyiz.
Bu noktada bir uyarıyla dikkat çekmek istiyorum:
Genetik varyasyon, geniş sürüler hâlinde, ırk özelliklerine
ilişkin kayıtların tutulmadığı bir
yetiştiricilikten daha çok saf yetiştirme uygulanan koruma
sürülerinde etkin biçimde korunabilmektedir.
Daha önce belirttiğim gibi, bir ülkede koruma
altına alınacak gen kaynaklarının belirlenmesinde birinci
aşama genotiplerin ve bunların mevcutlarının saptanmasıdır.
Bundan sonraki aşamayı da doğal olarak mevcut genotiplerin tüm
özelliklerinin belirlenmesi oluşturmaktadır.
Türkiyede cumhuriyetin ilk yirmi otuz yılında
gerek devlet kurumları gerek yetiştiriciler, hemen tamamen yerli
sığır ırklarıyla çalışmaktaydılar.
Zaman içerisinde tarımsal üretimde modern tarıma uyum
sağlayabilmek için yerli sığır ırkları, kültür
ırkı ve diğer yerli ırk sığırlarla
yoğun ve düzensiz bir şekilde melezlenmiş ve bunun sonucu olarak
da pek çok sığır ırkı veya tipi yok olmuştur.
Sadece ulaşımı zor, kapalı ekonomiye sahip dağ
köylerinde rastlanan bazı yerli ırklar ise yok olma tehdidiyle
karşı karşıyadırlar.
Türkiyede yerli sığır genotiplerinin
korunması açısından temel yaklaşım, bütün yerli
ırkların yeterli sayıda uygun örneklerinin temin edilerek koruma
altına alınmasından geçmektedir.
Bakınız, bugüne kadar 14 yerli ırk veya
tip sığır türü yok olmuştur, 6sı ise yok olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yok olan türler: Halep
sığırı, Çukurova sığırı, Dörtyol
sığırı, Kırım sığırı,
Kıbrıs sığırı, Seferihisar
sığırı, Kafkasya sığırı, Malakan
sığırı, Diyarbakır sığırı,
Karacadağ sığırı, Urga sığırı,
kalmuk sığır, Eleşgirt sığırı,
Karaisalı sığırı.
Koyun için durum sığırdan biraz daha
farklıdır. Bu türün yetiştiriciliği çoğunlukla az
gelişmiş, nüfus yoğunluğu düşük, doğal ve
kültürel nedenlerle modern tarımın uygulanamadığı veya
yaygınlaşamadığı yörelerde yoğun olarak
yapılmaktadır. Dolayısıyla, üretimin kaba tarım
niteliği süregelmektedir. Bu üretim tarzının sonucu olarak verim
artışı kaygısının büyük ölçüde
bulunmayışı, koyunlarda son yıllara kadar yoğun bir
melezleme uygulamasını gündeme getirmemiştir. Fakat son
zamanlardaki gelişmeler önümüzdeki yıllarda melezlemenin çok daha
yaygınlaşacağına işaret etmektedir. Koyun türlerinde
de ciddi azalma tehlikesi bulunmaktadır. Özellikle Sakız
ırkı olmak üzere, tehdit veya tahdit altındaki ırklar için
gerekli çalışmalar hemen başlatılmalıdır. 2
ırk koyun türü bugüne kadar yok olmuştur: Ödemiş koyunu ve Çine
Çaparı. Yine, 14 tür koyun yok olma tehlikesi altındadır.
Keçilerde de aynı durum söz konusu olup 3 keçi türü
yok olma tehdidi altındadır.
Türkiyede manda sayısı ise hızla
azalmaktadır. Türkiye manda varlığı bazı yörelerde
yoğunlaşmıştır. Türkiye mandalarının belirli
ırk ya da tipler olarak sınıflandırılması da
mümkün olmamıştır. Ayrıca, manda
yetiştiriciliğinde sulak alanların varlığı önem
taşımaktadır. Bu nedenle manda yetiştirme
alanlarındaki göl, nehir veya sulak alanların korunması da önem
taşımaktadır. Bu nedenle manda yetiştirme alanındaki
göl, nehir veya sulak alanların korunması da önem taşımaktadır.
Tarımda makineleşmeye paralel olarak at
sayısında da bir azalma vardır fakat Türkiyede hâlen atın
ekonomik alanda iş gücü sağladığı yöreler de
mevcuttur. Türkiyede bulunan yerli atları belirli ırk ya da tiplere
ayırmak mümkün değildir. Buna rağmen, halk elinde, yerli kabul
edilebilecek küçük cüsseli, düzgün yapılı ve çok dayanıklı
atlara da rastlanmaktadır. Kıl keçi ve mandada olduğu gibi,
koruma amacıyla hareket edilirken özellikle tiplerin belirlenmesi,
ardından da bunların korunması önlemlerinin başlatılması
gerekmektedir.
Kümes hayvanlarında ise Gerze, Denizli ve
çıplak boyun dışında, tanımlanmış yerli
tavuk ve diğer kanatlı -kaz, ördek, hindi gibi- ırklardan söz
edilemez fakat ördek, kaz ve hindiler de uzun yıllardır bu ülkede
yetiştirilmiş olmaları nedeniyle kendileri için özel
sayılabilecek birtakım özellikler kazanmışlardır.
Öncelikle tanımlanmış ırk ve tipler koruma altına
alınıp onlar hakkında daha ayrıntılı bilgiler
toplanmalıdır. Bunun yanında, kaz, ördek ve hindi içerisindeki
yerli sayılabilecek tipler ve bunların özellikleri saptanarak
korumaya değer bulunanlar belirlenip koruma programına da
alınabilirler veya alınmalıdır.
Anadolu, dünyada geniş bir yayılma alanına
sahip bal arısının önemli gen merkezlerinden biridir.
Türkiyede, mevcut farklı ekolojik koşullar altında
yüzyıllardır süregelen doğal seleksiyonun sonucu olarak
çeşitli arı eko tipleri ortaya çıkmıştır. Bu
çeşitlilik, ülkede son yıllarda iyice artan gezginci
arıcılığın etkisiyle daha da artmış ve
artmaya devam etmektedir. Ne var ki gezginci arıcılık, saf
popülasyonların kaybolması tehlikesini de beraberinde
taşımaktadır. İşte bu nedenle, ırk veya tipleri
belirleyici çalışmalar sonucu farklı olduklarına karar
verilerek genotiplerin, arının biyolojisine uygun yöntemlerle
korunması zorunludur. Bu amaçla en uygun çözüm, izole bölgelerin
oluşturulması ve tanımlanmış genotiplerin buralarda
yetiştirilmesidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede hayvan gen kaynaklarının korunmasına ilişkin
görüşlerin tartışmaya alınmasından günümüze kadar
geçen sürede koruma açısından büyük bir ilerleme sağlandığını
ifade etmek oldukça güçtür. Bugünkü yapılanma içerisinde evcil hayvan gen
kaynaklarının korunması çalışmalarını
yeterli ve başarılı bir şekilde sürdürmenin son derece güç
ve hatta olanaksız olduğu da anlaşılmaktadır. Gen
kaynaklarının korunması, kurum, kuruluş, yönetici ve
çalışanların iyi niyet ve özverilerine bırakılamayacak
kadar önemli bir konudur. Bu anlamda, yetiştirici ve ıslah
birliklerinin kurulması son derece olumlu bir gelişmedir. Bu nedenle,
konunun önemi ilgili tüm çevrelerce kavranmalı, farklı kaynaklar
koruma çalışmaları bağlamında devreye girmelidir.
Başlangıçta belirtildiği gibi, gen
kaynaklarının korunması çalışmalarının ilk
adımını evcil hayvan gen kaynaklarının mevcut
durumlarının belirlenmesi oluşturmaktadır. Bu
bağlamda, tüm yerli genotipler ile melezlemeyle elde edilmiş olmakla
birlikte yetiştirildikleri koşullara uyum sağlamış
yeni genotiplerin sayısal mevcudu, mevcuttaki değişiklikler ve
değişimin hızı, yayılma alanı, beslenme ve
yetiştirme koşulları, çeşitli özelliklerinin genetik ve
fenotipik varyasyonları, verimleri, özel nitelikleri, yerli ve
yabancı genotiplerle melezleme eğilimi ve hızı, hayvan
hareketleri içerisindeki yeri, hayvan sağlığı
bakımından durumunun belirlenmesi, başka bir deyişle bu
genotiplerin envanterlerinin çıkarılması yaşamsal derecede
önemlidir. Belirtilen kapsamlı çalışmanın
gerçekleştirilebilmesi için önemli güçlüklerin aşılması
gerektiği de unutulmamalıdır. Bununla birlikte, envanter
çalışması sadece hayvan gen kaynaklarını koruma
amaçlı olmayıp hayvancılığın tüm alanlarında
yıllardır eksikliği duyulan çok çeşitli bilgilerin
derlenmesi ve bu bağlamda temel bir eksikliğin giderilmesini de
sağlayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, şahsı adına söz isteyen Osman
Kaptan, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaptan. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyede bulunan cam seraların yüzde
82,5u ve plastik seraların da yüzde 54ü Antalyada bulunmaktadır.
Portakalın da narın da yaklaşık yüzde 30u Antalyada
üretilmektedir. Antalya, turizmin, tarımın olduğu kadar
seracılığın da portakalın da narın da
başkentidir ancak son yıllarda doğal afetlerin de Antalya
başkenti olmuştur.
Sayın arkadaşlar, Antalyayı yine sel
aldı. Kumluca Mavikentteki su kanalları doldu taştı, su
denize akamadığı için seraları bastı. Biz, 15 Ocak
Perşembe günü, Sayın Deniz Baykalın
başkanlığında Cumhuriyet Halk Partisi Antalya milletvekilleri
olarak Kumluca, Finike, Demre ve Kaşta durumu yerinde inceledik.
Antalyaya Afyondan, Uşaktan, Denizliden gelen ortakçıların
yalvar yakar çaresizliklerini yerinde gördük, geçmiş olsun dileğinde
bulunduk.
Demrenin Çevreli köyü sular içindeydi. Ben takip ettim,
su ancak on bir gün sonra çekildi. Çevreli köyünde 1.800 dönüm sera var, 1.500
dönümü zarar görmüş. Çevrelide 300 metrelik bir tünel
yapılmış olsaydı bu sular denize tahliye edilecek,
seraları su basmayacaktı.
Kaşta, Kumlucanın Güzören köyünde ve
Finikenin Yalnız köyünde toprak kaymaları olmuştur, hâlâ da
bazı yerlerde devam etmektedir. Finikenin Yalnız köyü
Kapıçayı mevkisinde sele kapılan 1
vatandaşımızın cansız bedeni 4 kilometre uzakta
bulanabilmiştir. Sele kapılan vatandaşımıza Allahtan
rahmet, ailesine de başsağlığı diliyoruz.
Sayın arkadaşlar, 2001 yılında, Yavuz
Donat köşesinde Kumluca, ülkemizin sebze depolarından.
Açıkçası Kumluca, Türk lirası, dolar, mark basan bir matbaa ama
matbaayı sel vurdu. diye yazmıştır. Aradan sekiz yıl
geçti, 2009da matbaayı yine sel vurdu; aradan on dört yıl geçti,
2015te yine matbaayı sel vurdu.
Değerli arkadaşlar, TARSİMle ilgili bir
Meclis araştırması önergesi verdik. TARSİMin yeni
baştan düzenlenmesi gerekiyor. Türkiye genelinde, tarım
sigortası olan çiftçilerimizin oranı yüzde 10; Antalyadaysa yüzde
15. Antalyada bile, tarımın başkenti olan Antalyada bile
çiftçilerimizin yüzde 85inin tarım sigortası yoktur. Biz, bu Meclis
araştırması önergesinde TARSİMin sigorta yapma
koşullarının çiftçinin lehine değiştirilmesini,
seralarda kullanılan naylonların yeni olma koşulunun
kaldırılmasını, seraya ekilen tek ürünün değil, sezon
süresince ekilen tüm sebze ve meyvelerin serayla birlikte
sigortalanmasının sağlanmasını istedik. Yine, narenciyede
normal sigortalılık dönemi 31 Ocakta sona ermektedir. Hâlbuki, 1
Marta kadar, 15 Nisana kadar ürün hasadı devam etmektedir. O nedenle, bu
sigortalılık süresinin sezon sonuna kadar uzatılması
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, çiftçilerimizin zararlarının
karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.
Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçların
ertelenmesi zaruridir. Zaten on yıldır domates ve portakal
fiyatları yerinde sayıyor veya geriliyor. Çiftçimizin gübre, naylon,
ilaç alma takati bile kalmamıştır, fiyatlar 3-4 katına
çıkmıştır.
Sayın arkadaşlar, Antalya, devletten
aldığından fazlasını devlete veren bir ildir. Devlet
vergi toplamasını biliyor ama Antalyadaki doğal afetleri
önlemek için para harcamasını bilmiyor. Antalya, dünyada turizm
açısından en fazla ziyaret edilen 3üncü şehir, yani Paris ve
Londradan sonra Antalya geliyor. Hâlbuki, eskiden bizim önümüzde New York gibi
birtakım kentler vardı. Şimdi, Antalya gibi turizm açısından,
tarım açısından böylesine önemli bir ilimizi göz bebeğimiz
gibi korumamız gerektiği kanısındayım. Yani iktidar
partisi bu 4 bakana sahip çıkmak için gösterdiği gayretin yüzde 1ini
Antalyaya sahip çıkmak için gösterseydi Antalyanın nehir, dere, çay
yataklarının hepsi ıslah edilirdi; barajlar, göletler,
Mavikente dalgakıranlar, Çevreliye de 300 metrelik tünel
yapılırdı; dere ve çay yataklarına ev ve sera
yapılması önlenirdi; Mavikentteki su kanalları temizlenir,
denizle bağlantısı sağlanırdı.
Sayın arkadaşlar, Orman ve Su İşleri
Bakan Yardımcısıyla ve Antalya Devlet Su İşleri Bölge
Müdürüyle görüştük, Çevreliye -denize tahliye olacak olan- 300 metrelik
kanalın yapılacağı ve aynı zamanda Mavikentteki su
kanallarının da temizlenerek denize akıntısının
sağlanacağı sözünü aldık.
TARSİMin tüm çiftçilere sigorta yapması
sağlanmalıdır. GAP gibi, DAP gibi, KOP gibi bir AP, Antalya
projesi yapılmalıdır. Bu Antalya projesiyle daha çok başka
yerlerdeki sulama projeleri yerine Antalyayı sudan koruma ve
Antalyanın çevresine sahip çıkma, taş ocaklarından ve kum
ocaklarından, birtakım ağaçlarımızın,
doğanın tahrip olmasının önlenmesi gerekiyor. Yani
Antalyada her isteyen istediği gibi taş ocağı
açmamalı, başka yerlerdeki kanunlardan daha farklı bir kanun
uygulanmalıdır. Örneğin, şimdi, son zamanlarda emniyet ve
valilik bir önlem alarak Suriyeden gelen bazı kişileri şehrin
içine sokmamaktadır. Bu, niçin sokmuyor bunu? Dışarıdan
gelen turistlerimize karşı şehir güvenliğini sağlamak
için önlem alıyor. Öyleyse, bu türlü önlemleri
Çevreyi korumak açısından
da, efendim, bu seraları, tarımı, turizmi korumak
açısından da değişik projeler uygulanabileceği
kanısındayım.
Bir de, Antalyada sık sık elektrik kesintileri
olmaktadır, bu elektrik kesintilerinden de insanlarımız çok
mağdur olmaktadır.
Yine, Antalyada yeni ürün ve yeni pazar sorunu ileriki
yıllarda baş gösterebilir. Turizmin de tarımdaki ihracatın
da yüzde 30u Rusyayla yapılmaktadır. Rusyadaki bir kriz bizim
turizmimizi de tarımımızı da etkileyebilir. O nedenle,
ihracatımızda ve tarımdaki ürünlerimizde daha yeni
çeşitler, yeni pazarlar ve ihracatlar yapılarak çiftçimizin yüzü
güldürülmelidir.
Bütün hemşehrilerimize geçmiş olsun der, yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, Hükûmet adına Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Eker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısıyla yüce Meclisin huzurundayız.
Bu kanun tasarısının buraya gelmesinin
sebebi şu: Daha önceden, yani ta 1926 yılından itibaren
çıkan bazı kanunlar vardı, toplam 10 tane kanun. 1926, 1928,
1954, 1957, 1971, 1973, 1986 ve 2004te çıkan kanunlar vardı.
Tabii, Avrupa Birliğiyle uyum çerçevesinde, biz,
tarladan sofraya, gıda güvenliği kapsamında, bütün
hayvancılıkla ilgili, bitkisel ürünlerle ilgili ve gıdayla
ilgili ne kadar mevzuat varsa, hepsini bir tek mevzuat altında toplayan
bir düzenleme yaptık 2010 yılında. Bu 2010 yılında
çıkardığımız kanunla, aslında hayvan ıslahıyla
ilgili konuları da düzenledik. Daha önceden hayvan ıslahıyla
ilgili görev yapan birliklerin organizasyonu ve onlarla ilgili mevzuata, biz,
ta 1926da çıkan ilk kanun, daha sonra 2001 yılında çıkan
kanundaki metnin aynısını koyduk. Daha önce dikkat
çekmemiş, fakat 2010 yılındaki yaptığımız
düzenlemenin ikincil mevzuatını yani yönetmeliğini
Danıştay Anayasa Mahkemesine götürdü, Anayasa Mahkemesi de bu konuyla
ilgili maddeleri iptal etti. Dolayısıyla, biz de bu meseleyi bir
tasarıyla Meclisin huzuruna getirdik ki bundan sonraki hayvan ıslahıyla
ilgili konuları ayrı bir yasal düzenlemeyle ve genel kanunun ruhuna
uygun olarak düzenleyebilelim.
Buradaki husus şu değerli milletvekilleri:
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez
Birliği 160 bin üye ve 81 il birliğiyle, Türkiye Damızlık
Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği 262 bin üyeyle 80
vilayette, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği 55 bin
üyeyle 79 ilde, Türkiye Damızlık Manda Yetiştiricileri Merkez
Birliği de 6.500 üyeyle 23 ilde faal. Yani, toplamda 500 bine yakın
üreticinin teşkilatlanması sağlanacak ve hâlen faal olan 263
adet birliğin görev ve sorumlulukları bu şekilde bu
tasarıyla belirlenmiş olacaktır. Her bir birliğin
kullanımına açık ve uluslararası kabul ve
izlenebilirliği sağlayacak, hayvanların ebeveyn ve kendi
verimlerini içerecek, bunları kayıt altına alacak bir ıslah
kayıt sistemi oluşacak. Kayıt sistemlerindeki her bir hayvan
için pedigree düzenlenecek, her türlü hayvansal girdi tedarik edilecek ve
damızlık hayvan pazar hinterlandı bu şekilde genişleyecektir.
Sonuç olarak, bu tasarıyla, uzun süreçli bir
çalışma olan ıslah programlarıyla sürüden ayıklama
yani genetik ıslah, seleksiyon dediğimiz suni tohumlamayla
genetik kapasitenin artırılması sağlanmış
olacaktır, birim hayvandan daha çok verim sağlanacaktır.
Aslında 28 vilayetteydi soy kütüğü kayıt
durumu, şu anda 81 vilayette. Ön soy kütüğü de yine 81 vilayette.
Geçen zaman içerisinde yani 2002den bu yana soy kütüğüne ve ön soy
kütüğüne kayıtlı toplam işletme sayısı 238 binden
955 bine çıktı. Dişi sığır sayısı
Ön
soy kütüğü ve soy kütüğüne kayıtlı dişi
sığır sayısı da 943 binden 7 milyon 118 bine
çıktı. Tabii, bu kadar büyük bir popülasyonun kayıt altına
alınmış olması, ön soy kütüğü ve soy kütüğüne alınmış
olması, beraberinde Türkiyede hayvan varlığının her
bir bireyinden elde edilen ürünün artmasına yol açtı. Bu önemli bir
konu. Tabii, bununla beraber şunu sağladık: Demin bazı
sayın milletvekillerimiz dile getirdi, mesela yerli çeşitlerin
geliştirilmesi, ıslah edilmesi, bunların koruma altına
alınmasıyla ilgili, bunlarla ilgili de birçok çalışma
yaptık. Mesela, yerel çeşitler başta olmak üzere genetik
materyalin yani gen kaynağının, örneğin yerli karanın
veya işte Anadolunun muhtelif bölgelerindeki diğer
ırkların toplanması, muhafazası, kayıt altına
alınması ve bunların üretimlerinin devamının teminat
altına alınması, ekonomiyle, araştırma
kurumlarıyla bunların sonuçlarının
paylaşılması gibi birçok çalışma
başlatıldı.
Biz gen bankalarında ve yetiştirici elinde üç
ayrı şekilde muhafaza ediyoruz bu yerli gen
kaynaklarımızı hayvancılıkta. 6 tane enstitümüzde 13
tane ırk ve 3 tane hat koruma altına alındı. Bunların
tanımlama çalışmaları devam ediyor. İki:
Yetiştiricilerin elinde bunu yapıyoruz yani vatandaşa diyoruz ki
-yetiştiriciye- Biz kaydedelim bunları, sen bunları muhafaza
et, üret, çoğalt, sana bunun için para verelim. Ve bu şekilde
başlattığımız, 25 ilde 24 ırkın koruma
çalışmaları bu şekilde sürüyor.
Bir de gen bankaları oluşturduk. Biri Lalahan
Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsünde, diğeri
Gebzede TÜBİTAK MAM Biyoteknoloji Enstitüsünde olmak üzere 2 tane gen
bankası kuruldu hayvancılıkla ilgili. Burada 5 tane tür -yani
sığır, manda, at, koyun ve keçi- 30 tane ırkta
yaklaşık 90 bin örnek dondurularak muhafaza altına
alındı. Bu, yüzlerce sene muhafaza edilebilecek durumda. Ayrıca,
bugüne kadar 61 yerli evcil hayvan Tescil Komitesi tarafından tescil
edildi. Bu özellikle genetik kaynakları ile ulusal strateji ve eylem
planını biz hazırladık, 2015 yılında da bu hayvan
gen kaynaklarına ait ve bununla ilgili bir ulusal strateji eylem planını
hayata geçiriyoruz, onu özellikle paylaşmak istiyorum.
Su ürünleri kaynaklarının korunması ve
tesciliyle ilgili yaklaşık 700 balık türüyle önemli bir
biyolojik çeşitliliğe sahip olan Türkiye'de, biz, tescil
çalışmalarını, 2012 yılında, yapmak üzere yönetmeliklerini
oluşturduk. Burada iki tane ulusal komite oluşturuldu. İlk defa
4 tür tescil edildi. Bunlarla ilgili olarak da su ürünleri gen bankası ve
biyoteknoloji merkezinin Trabzonda yapımına başlandı.
Burada su ürünlerini muhafaza edeceğiz.
Bitki gen kaynakları da aynı şekilde.
Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Programında
Küçükbaş Hayvan Islah Programını biz 2005 yılında
başlattık. 2006-2010 yılları arasında 13 ilde 500
yetiştiricide 12 ırkta 80 bin baş koyun ve keçiyle yürüttük ve
bunlara tabii ödeme yapıyoruz. Proje 2014 yılı itibarıyla
60 ilde 6.500 yetiştiricinin elinde 28 ırkta ve yaklaşık 1
milyon baş hayvana teşmil edildi, koyun ve keçide sadece.
Yetiştiriciye de 52 milyon TL bu iş için ödeme yapıldı.
Projede ayrıca 24 üniversite ve 8 araştırma enstitüsünden 85
proje lideri ile 148 proje teknik elemanı görev yapıyor.
Anadolu
mandasıyla ilgili yine bir çalışma yapıyoruz. Bunu da 2011
yılında 8 ilde başlattık. 2014 yılında 16 ilde
3.618 yetiştiricide 25 bin baş mandayla bunu yürütüyoruz, 18 milyon
ödeme yaptık. Hayvan gen kaynaklarının korunması ve
ıslahı için 2014 yılında toplam 75 milyon TL destekleme
yapıldı, 2015 yılında da 76 milyon TL ödeme yapılacak.
Tabii, bunlarla, bizim hayvancılıkta aslında önemli gelişme
sağlandı, bunu da iki cümleyle sizinle paylaşmak istiyorum:
Sığır sayısını, sığır
varlığını 9 milyondan 14 milyona çıkardık. Koyun
sayısını 25 milyondan 32 milyona çıkardık. Keçi
sayısını 6 milyondan 10 milyona çıkardık.
Küsuratları söylemiyorum. Toplam küçükbaşta da yüzde 33lük bir
artış söz konusu. Ama, süt üretimimiz 8 milyon tondan 18 milyon tona,
tavuk eti üretimi yaklaşık 700 bin tondan 1 milyon 750 bin tona,
yumurta üretimi 11,5 milyardan 16,5 milyara, bal üretimi 74 bin tondan 94 bin
tona, su ürünleri yetiştiricilik üretimi de 61 bin tondan 233 bin tona
çıkarıldı.
Bu yasa
tasarısıyla birlikte, bu tasarı yüce Meclis tarafından
kabul edildiği taktirde, Türkiyede bu konuyla ilgili çalışan
yüz binlerce yetiştiricinin örgütlerini, ıslah örgütlerini daha
efektif bir şekilde oluşturmalarına, bunun daha
sağlıklı şartlarda oluşmasına katkı
sağlamış olacağız.
Ben bu
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Kadrolarla ilgili bir şey söyleyin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Kadrolarla ilgili söyleyeyim. Şimdi, bu sene, 2014
yılı içerisinde biz yaklaşık 500 kişi
almıştık. 2015 yılı için Maliye Bakanlığından
bizim talebimiz 2 bin kadro. Maliye Bakanlığından bunu aldığımız
takdirde de bunu hemen uygulamaya geçireceğiz,
meslektaşlarımızı
Tabii, gönül ister ki hepsini istihdam
edelim ama tabiatıyla herkesi Tarım Bakanlığında
istihdam etme imkânı yok ama iş alanları açmak suretiyle
İşte, bu birlikler de onun için önemli çünkü aslında bu
birlikler de, işletmeler de yine bu meslektaşlarımızı
istihdam etmekte. Onların sağlıklı bir yapıda büyümesi
meslektaşlarımızın istihdamını da kolaylaştıracaktır.
Ben hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Şimdi, şahsı adına söz isteyen Mehmet
Erdoğan Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine AK PARTİ Grubu
ve şahsım adına söz aldım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tasarı, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlı,
Gıda ve Yem Kanununda yer alan üretici birliklerine ilişkin
düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği için
hazırlandı. Tasarıyla Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri
dikkate alınarak ıslah amaçlı yetiştirici birliklerinin
kuruluşu ve tabi olacağı hükümler düzenlendi. 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun 10uncu maddesinde, gerçek veya tüzel
kişilerin hayvan gen kaynaklarının korunması,
ıslahı, geliştirilmesi,
yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik
özel hukuk hükümlerine tabi birlikler şeklinde organizasyonlar
kurabilmesi, bu organizasyonların Kooperatifler Kanununa göre kurulan
kooperatiflere sağlanan her türlü vergi ve harç muafiyetinden aynı
koşullarla yararlanması, Bakanlığın hayvan gen
kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi,
yaygınlaştırılması ve belgelendirme gibi konularda bu
organizasyonlarla iş birliği yapabilmesi ve bunların
faaliyetlerini kontrol etmesi öngörülmekte.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
çalışmalarda etkin olarak görev alacak olan
meslektaşlarımız, veteriner hekimler, özverili bir şekilde
çalışmalarına devam edecekler. Ben buradan bütün veteriner
hekimlerimize, tarım ve hayvancılığa, gıda güvenliğine,
halk sağlığına verdikleri başarılı ve
özverili katkılar, hizmetler için özellikle teşekkür ediyorum.
Malumdur ki beyaz, temizliğin, dürüstlüğün,
doğruluk ve erdemin sembolüdür; gönül zenginliğinin, hoşgörü ve
toleransın sembolüdür; hijyen ve temizliğin adıdır. Bu
nedenlerle onu taşımak gerçekten zordur. Beyazı onurlu bir
şekilde taşımak, gelecek nesillere ve yavrularımıza en
kutsal mirasımız olsa gerektir.
Meslektaşlarımızın kar-kış, yaz-sıcak,
gece-gündüz, peşin-veresiye ayrımı yapmaksızın
verdiği hizmetin bedelini ancak bu beyaz düşünceye sahip olanlar anlayabilir.
Sırtında beyaz önlüğü, gönlünde beyaz duyguların hâkim
olduğu meslektaşlarımızı ve bu mesleğin kutsal
beyazlığını candan selamlıyorum.
Meslektaşımız olan Sayın
Bakanımıza özellikle bir teşekkürü ifade etmek istiyorum.
Veteriner hekimlerin sıkıntıları, özlük
haklarının iyileştirilmesi noktasında gösterdiği
katkılarından dolayı şahsım ve
meslektaşlarım adına Sayın Bakanımız Mehdi Ekere
teşekkür ediyorum.
Ülkemiz, tarım noktasında sağlam bir
duruş, iradeli, kararlı politikalar uygulanarak dünyada 11inci
sıradan 7nci sıraya, Avrupa Birliğinde 4üncü sıradan
1inci sıraya, tarımsal millî gelirde 23,7 milyar dolardan
alınan... Çalışmalar, etkinlikler, yapılan destekler,
yoğun gayretlerle 62,7 milyar dolara yükseltilen tarımsal millî
gelirimizle, yapılan çalışmalarımızla gurur duyuyoruz,
iftihar ediyoruz ama bu yapılan çalışmaların
insanımız için yetmediğine, çiftçimizin,
insanımızın, veteriner hekimlerin, ziraat mühendislerinin daha
fazlasını hak ettiğine inanıyorum.
1989 yılında İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesinden mezun olduğumuzda o yıl 250 veteriner hekim
alınmıştı, AK PARTİ iktidarına varıncaya
kadar veteriner hekim alımı görülmedi ama AK PARTİ
iktidarında ve Sayın Bakanımızın destekleriyle
Bakanlıkta veteriner hekimlerin sayısı artırıldı.
Arzumuz, bunun daha da artırılmasıdır.
Teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.27
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 47nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakan, Güneydoğu ve Doğu
Anadoluda genellikle çiftçiye yönelik destek primi elektrik borcuna
bağlı ve benim bilebildiğim kadarıyla siz bu paraları
vatandaşın hesabına da aktarmamışsınız,
Bakanlığın hesabında bekliyor ancak elektrik borcu
olduğu için ödemeler yapılmıyor. Bakanlar Kurulu böyle bir karar
almış ancak bu Bakanlar Kurulu kararı bildiğimiz
kadarıyla hukuka, kanuna aykırı. Yani siz buranın ihalesini
yaparken, özelleştirilirken bu alacak ve borçları bu şarta
bağlamamışsınız; bağlamış
olsaydınız belki bu elektrik idaresi daha yüksek bedellerle
satılabilirdi. Bu, ihaleye fesat karıştırma suçunu
teşkil etmez mi acaba?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2015 yılı için
Bakanlığınızın ziraat mühendisi, su ürünleri
mühendisi, balıkçılık teknolojisi mühendisi, gıda
mühendisi, veteriner hekim, tekniker ve teknisyen istihdam programı nedir?
Bugüne kadar bu konuda Bakanlığınıza gelen talepler neden
dikkate alınmadı? Maliye Bakanlığı mı bu
işte gerçekten doğru söylüyor, yoksa sizin
Bakanlığınızın müracaatları Maliye
Bakanlığı tarafından kabul görmüyor mu? Bu konuyu bir
açıklarsanız memnun olacağım.
İkincisi de: 30-31 Aralık 2014 tarihlerinde
bilindiği gibi Kütahya ili Simav ilçesinde çok sayıda sera kar
yağışı nedeniyle zarar gördü. Seraları zarar gören
çiftçilerimizin zararlarının karşılanması,
borçlarının ertelenmesi ve düşük faizli kredi temini konusunda
Bakanlığınızın bir çalışması var
mı? Bu konuda açıklama yapabilirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Bakanımıza şöyle bir sorumuz
var: Belki direkt kendiyle ilgili olmayabilir ama Ekonomi Bakanı olsun,
Ticaret Bakanı, Gümrük Bakanı, Maliye Bakanı
Şimdi, bunun
gitmesi var, gelmesi var. Bu narenciyenin hâli ne olacak? Kilosu dalında
20 kuruş, ne alan var ne satan var, yükleyen kamyoncu da Iraka gidemiyor;
kamyoncu da gitmiyor zaten, oradan gelen kamyona iş verirlerse veriyorlar.
Bir narenciye ağacı en az on beş senede yetişir.
İhracatın yaş meyve sebzede yüzde 50sini teşkil ediyor.
Hassaten rica ediyorum, yani Sayın Bakanımız bu konuyla bir
ilgilensin, hâli ne olacak, ne yapacak?
Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bal
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakanın konuşurken çizdiği
fotoğrafla Türkiye'nin gerçeği arasında ciddi bir fark var. Bu
fark iki nedenle ortaya çıkmıştır. Birincisi: Türkiye,
Sayın Bakanın zamanında saman ithal eden bir ülke hâline
gelmiştir. İkincisi de: Tarım Bakanlığındaki bir
yemekte gıda zehirlenmesi olmuştur. Bu, tarımdaki üretim ve
verim düşüklüğünün işaretidir. 10 binlerce ziraat mühendisi,
gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi ve veteriner hekimler ve bunların
teknisyenleri atama için sıra bekliyor. Sayın Bakan bunları
atamamak suretiyle Türkiyedeki tarım ve hayvancılık
sektöründeki verim düşüklüğünün müsebbibi olduğunun
farkında mıdır?
İkincisi de: Sayın Bakanın verdiği
rakamlara göre Türkiyede her şey güllük gülistanlık. Bu büyük
şirketler için ve yandaşlar için geçerli olabilir. Örneğin,
Konyadaki tarım işletme müdürlüklerine ait tesisler kimlere
satılmıştır, kimlere kiralanmıştır, kaç
paraya kiralanmıştır? Bu konuda bilgi verirse memnun olurum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Dedeoğlu
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Türkiyede de,
Kahramanmaraşta da tarım ve hayvancılıkla
uğraşan vatandaşlarımızın şu anda
durumları hiç iyi değil. Sebebi de tarım ve
hayvancılıktaki girdilerin çok yüksek olması; artı, bu üretimi
yapan vatandaşlarımız ürünlerini de istediği fiyata
satamamasından dolayı çok büyük sıkıntı içerisindeler.
Bu çiftçilerimizin ve hayvancılıkla uğraşan
vatandaşlarımızın, bankalara, özellikle Ziraat
Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine borçları var. Şu
anda birçok telefon, mesaj ve bu konuyla ilgili bizimle görüşmek isteyen
ve buraya gelen, Ankaraya kadar gelen vatandaşlarımız var. Bu
sıkıntılarını, bu borçları
yapılandırmayı düşünüyor musunuz? Tarım ve
hayvancılığın daha iyi noktalara gitmesi konusunda
nasıl yardımcı olmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
Sayın Doğru yok.
Sayın Öz
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Bakanım biraz önce sizinle de
konuşmuştum bölgem Manisadaki ÇKS sisteminin düzgün
çalışmamasıyla ilgili, sizin bilgi vermenizi istiyorum. ÇKS
sistemi düzgün çalışmadığı için bir aydır ÇKSden
sonuç alamayan çiftçilerimiz olduğunu, sizinle konuştuktan bir dakika
sonra tekrar teyit olarak aldım. ÇKS sisteminin Tarım Bakanlığına
hangi yöntemle, bu programın hangi yöntemle
alındığını öğrenmek istiyorum ve bu sistemin
şu anda çalışıp çalışmadığıyla
ilgili kontrolünü nasıl yaptığınızı öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi -Sayın Tanal galiba dışarı
çıktı veya ileride- elektrik borçlarıyla ilgili husus: Zaten
uygulama aslında şu anda yargı kararıyla o mevzuat
yürütmesi durdurulduğu için onunla ilgili şu anda
vatandaşların -eğer hak etmişlerse- tarımsal destek
ödemeleri kendilerine yapılmakta.
Sayın Işık 2015 yılındaki
alımlarla, özellikle ziraat mühendisleri ve diğer teknik personel
alımlarıyla ilgili planı sordu. Biraz önce aslında kürsüde
de dile getirmiştim, biz, Maliye Bakanlığından bu yıl
için 2 bin kadro talebinde bulunduk. 2014 yılında yaklaşık
500 civarında bizim kadromuz vardı. Şimdi, tabii, o imkânlarla
alakalı; Kemalettin Bey, siz eski personel genel müdürüsünüz, onları
bilirsiniz. Dolayısıyla o kadrolar Maliye
Bakanlığının ve ilgili diğer birimlerin vereceği
kadro ölçüsündedir. Biz, o alımları gerçekleştireceğiz.
Sel felaketi, yoğun kar yağışı
vesaireyle ilgili, doğal afetlerle ilgili, malum, biz geçen sene, 2014
yılı içerisinde bütün bir yıl için 31 Aralığa kadar
geçerli olmak üzere bir borç yapılandırması, daha doğrusu
borç ertelemesi kararnamesi çıkarmıştık fakat ocak
ayında tabii meydana gelen ve birçok vilayette, gerek Egede gerek
Akdenizde gerek Eskişehir Sarıcakaya bölgesinde, Bursada, buralarla
ilgili biz bir tespit yaptık, ayrıntılı hasar tespiti
üzerinde çalışıyoruz. Oradaki sıkıntı şu
büyük ölçüde ki bizim tespitimiz, 17 bin dönüm kadar bir örtü altı,
aslında bunlar sera değil maalesef
Sera olsa zaten sigorta
kapsamına girer, bütün bu risklerin tamamı sigorta kapsamında.
Sigortanın da parasının yarısını biz ödüyoruz ama
vatandaşlarımız ya hazineye ait bir arazi işgal etmiş,
ecrimisil ödediği için sigorta yapmıyor veyahut sahip olduğu o
üretim yaptığı yer çok basit, iptidai, bir naylon germe
suretiyle yapıyor. Böyle olunca da, tabii, sigorta şirketleri bunu
sigortalamıyor ama sonuçta bunlar bizim vatandaşlarımız.
Yani biz, tabii öncelikle onların sigortanın gerektirdiği
vasıflara sahip yapılar kurmasını temin ediyoruz. Bu sene
bununla ilgili bir özel destekleme sistemi üzerinde çalışıyoruz.
Yani vatandaşlarımıza diyeceğiz ki: Bu kadar iptidai, hani
basit, naylon germe şekliyle yapmayın, gelin şunu doğru
dürüst bir sera yapın, biz de bunun bir kısmını destek
olarak ödeyelim, biz de destek verelim ve böylece daha sağlıklı,
daha mukavim, sigorta şirketinin sigorta edebileceği hâle getirelim
ki bunu bu şekilde yaptırabilelim. Bunun üzerinde
çalışıyoruz.
Tabii, borç ertelemesiyle ilgili olarak da yine bir
çalışmamız var ama bütün bu risklerin tamamı sigorta
kapsamında. Şimdi bizim aslında yapmak istediğimiz -ki siz
de, herkes, Meclisin bütün üyeleri bunu istiyor- herkes ister ki aslında
sigorta sistemini yüzde 100 hayata geçirelim ve bunun için de
parasının yüzde 50sini veriyoruz ama burada biraz kültürel
sebeplerle, biraz çaresizlikten, biraz bilgisizlikten
Yani o yapılar
gerçekte sigorta sistemine girmiyor. Onlarla ilgili olarak da biz ekonomiden
sorumlu hazine Bakanlığımızla ve ilgili Maliye
Bakanlığımızla da o konudaki
çalışmalarımız var yani bakanlık olarak biz,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak
bu ocak ayında geçen yirmi altı gün içerisindeki felaketlerle ilgili
ayrıntılı çalışma yapıyoruz, onu
paylaşayım.
Sayın Halamanın narenciyenin durumuyla ilgili
Ben onu da yine tabii
Kendisi de zaten söyledi çünkü gerek bunun
dışarıda pazarlanmasının
kolaylaştırılması gerek tabii bu bizim pazar ülke olarak
gördüğümüz Rusya Federasyonundaki malum ekonomik problemler, o bir miktar
etkiledi, biraz Orta Doğudaki gelişmeler vesaire etkiledi bu sene.
Toplamda baktığımızda, tabii, bu narenciye üretimi de,
üretim miktarı da bir miktar etkiliyor. Sonuçta, ilgili
arkadaşlarımızla ben konuyu görüştüm, narenciyecilerle de
görüştüm. İlgili bakanlarımızın da
Hani, onlar ne
yapabilir bu konuda? Özellikle Ekonomi Bakanlığı, dış
ticaret cihetiyle bunu yapıyoruz.
Şimdi, Sayın Bal bizimle ilgili iki tane husus
söyledi. Önce şunu söyleyeyim: Şimdi, tek başına bir ürünü
ithal etmek veya ihraç etmek gerçekten bir gösterge değildir ama size
şunu söyleyeyim: Mesela 2014 yılında Türkiye 13 bin ton saman
ihraç etti, bin ton da ithal etti. Yani, ithal ettiğinin 13 katı daha
fazla ihraç etti. Siz mesela bunu söylemezsiniz
FARUK BAL (Konya) Sayın Bakan, şimdi,
bakın
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, bakın, müsaade edin tamamlayayım, ne
olur. Ben sizi dinledim ama, müsaade edin. Siz bir şey söylediniz. Yani,
ikide birde bunu söylüyorsunuz. Şimdi, bakın, bu doğru
değil. Şundan dolayı: Bir kere, saman, üretilen bir şey
değil ki
Saman, sonuçta, saptan
Vatandaş anızları
biçiyor, Türkiyede 30 milyon ton civarında sap elde ediliyor; 30 milyon
ton. Yani Türkiyenin ihtiyacının 3 katı, 5 katı. Buradaki
mesele şu: Yani, bazı vatandaşlarımız iki sene önce
bir bölgede uyanıklık yapmış, almış bunu,
toplamış, bazı yerlerde de tedbirsizlik yapmışlar,
onlar da yeteri kadar almamışlar, onlar bunu yüksek fiyata satmaya
kalktılar. Biz, karaborsaya düşmesin ve vatandaşlar yüksek
fiyata maruz kalmasın diye o bölgede, Kars-Ardahan bölgesinde dedik ki:
Yani, mesela, Aydından veya işte, ne bileyim, Orta Anadoludan
oraya göndermenin maliyetiyle komşu bir ülkeden, örneğin
Gürcistandan oraya getirmenin hem süresi hem maliyeti çok daha
FARUK BAL (Konya) Bulgaristandan ithal ettiniz
Sayın Bakan, Bulgaristandan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yo.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Buğdayla ilgili
değil mi Sayın Bakan, lütfen
Buğday alanları
daralmış, ithal ediyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, dolayısıyla, her hâlükârda ihraç
edilen, ithal edilenden çok fazla. Önce bunu düzeltin. Bu bir ölçü değil.
Bunu yaparsanız o zaman derim ki ben de: Bu tamamen demagojik bir
şey. Ölçü değil. Türkiye de şu anda 1.600e yakın ürün
dünyaya ihraç ediyor ve bu son on yıl içerisinde bunların
sayısında ciddi bir artış oldu. Bu kadar değildi.
1.400 küsurlardan 1.500 küsurlara yani 1.600e yaklaştı.
Dolayısıyla dengesine baktığımız zaman da Türkiye
burada, öyle bir ihtiyacı da yok, öyle bir şey yok ama şu
değil: Burası serbest ticaret yapılan bir ülke yani burada
binlerce ürün ithal edilebilir, ihraç edilebilir. Bu, yokluktan, muhtaç
olmaktan veya ona mahkûm olmaktan dolayı değildir. Bütün
dünyanın gelişmiş ülkelerinde de bu durum bundan farklı
değil. Bütün gelişmiş ülkeler ithalat da yapar, ihracat da
yapar. Bu, bu manada ölçü olarak alınabilecek bir şey değil.
Sayın Balın söylediği bir diğer
husus
FARUK BAL (Konya) TİGEM var efendim. TİGEM
Konyada kime satıldı, kime kiralandı, kaça, yandaşlara
mı?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yok, TİGEM, yakında Konyada bir ihaleye falan
çıkmadı. Orada
FARUK BAL (Konya) İhalesiz mi verdiniz efendim?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yok, mahallî olarak -müsaade edin- bazen gelip orada ya
tohum üretmek için, sözleşmeli üretimle vesaireyle eğer oradaki
işletme
İşletmeden bir miktar arazi bir
yıllığına kiralanabiliyor. Dolayısıyla
onların ismini vesairesini, ne şekilde olduğunu istiyorsanız
da sizlere ben onları ulaştırırım.
FARUK BAL (Konya) İki cümle söylememe müsaade
edin. Bir: TİGEMin işletmesini devralan kişinin 200 tane kuyu
açtığı Konyada konuşuluyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, konuşuluyor
Onu inceleyelim, beraber
inceleyelim, beraber inceleyelim.
FARUK BAL (Konya) Kırk dokuz
yıllığına kiraya verildiği söyleniyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın vekilim, beraber inceleyelim, kim
yanlış yaptıysa hesabını soralım.
FARUK BAL (Konya) Üç: Bunun AKPnin bir eski vekili
olduğu da söyleniyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Efendim?
FARUK BAL (Konya) AKPli bir eski vekile verildiği
de söyleniyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi bana lütfeder o bilgileri verirseniz
FARUK BAL (Konya) Siz bana söyleyin, ben onları
Konyalılara anlatayım. Bunun için bana doğruyu söyleyin ki ben
de Konyalılara anlatayım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Ben de onları inceleyeyim. Bana o bilgileri verin,
kimse
FARUK BAL (Konya) Verdim işte.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Hayır ama öyle, o şekilde değil. Bana verin,
deyin ki: İşte, şu kişiye verilmiştir. Ben onu
inceletirim. Verilmiş mi, verilmemiş mi, nedir, ne değildir?
Size de bilgi sunayım.
FARUK BAL (Konya) Daha açık nasıl söyleyeyim?
Diyarbakırlı eski bir AKP milletvekili.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Eski bir AKP milletvekili olması eğer hukuk
içerisinde bir şey yapılmışsa mani teşkil etmez.
FARUK BAL (Konya) Değilse ayrı konu da,
niçin
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yani biz hukuk dışılıkla, kanun
dışılıkla mücadele edeceğiz, beraber, siz de, biz de.
FARUK BAL (Konya) Efendim, biraz önce İhaleye
çıkmadık. dediniz. İhaleye çıkmadan verilmek demek ne
demek?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Hayır, hayır, bir dakika
Bir dakika
Benim bir
tane kelimemi ağzımdan alıp da Siz şöyle söylediniz.
demeyin lütfen.
FARUK BAL (Konya) Siz söylediniz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Bir dakika
Siz dediniz ki TİGEM çiftliklerinin uzun
vadeli kiralanmasını
ben anladım. Biz Konyada 4 tane,
Polatlıdan Konyaya kadar giden, 4 tane orada, Polatlı, Altınova,
Gözlü ve Konuklar tarım işletmelerimiz var. Bu işletmeleri biz
ihaleye çıkmadık, anlatabildim mi? Yani, dolayısıyla,
bunların uzun vadeli olarak orada kiralanması söz konusu değil
zaten. Ne olabilir? Ben onu da tamamen faraziye olarak söylüyorum. Onu
inceleteceğim sizin söylemeniz üzerine.
FARUK BAL (Konya) Lütfedip de cevap verirseniz memnun
olurum.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şu, şöyle olabilir: Bazen diyelim ki Gözlüde,
Konuklarda, orada bazen gelip vatandaşlar, bölgedeki çiftçiler,
işte, 100 dönüm, 200 dönüm, 300 dönüm, neyse bir şeyi bir
yıllığına kiralayabiliyor. Böyle bir şey ise eğer
bahsettiğiniz, bilmiyorum, öyle bir şeyden bahsediyorsanız onu
inceleteceğim, size de bilgi veririm, hiç merak etmeyin.
FARUK BAL (Konya) Peki, teşekkür ederim.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yani orada bir şey yok. Bir şey daha söylediniz,
işte, Bakanlıkta gıda zehirlenmesi falan
dediniz, öyle bir
şey olmadı, doğru değil. Hayır, gülmeyin, doğru
değil. Ben size sadece bunu söylüyorum.
FARUK BAL (Konya) Bütün gazeteler yazdı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yok efendim, gazetelerin her söylediği doğru
değildir.
FARUK BAL (Konya) Sizin tekzip etmeniz lazım
Bakanlık olarak.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Siz gazetelere gönderilen tekzipleri okumuyorsunuz, tamam
mı, ama gazetelerde yayınlanan tekzibi veya gönderilen tekzibi
dikkate almıyorsunuz da gazetede birinin yazdığı şey
Bizim Bakanlığımız
Ha, olamaz
mı? Olabilir. Her yerde olabilir ama böyle bir şey yok.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Önder Matlı
zehirlendi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Böyle bir şey yok, doğru değildir.
Doğru değildir Sayın vekilim.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hayır, Önder
Matlı zehirlendi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Doğru değildir sayın vekilim. diyorum
size. Yani o bilginizin kaynağı neyse, emin olun o doğru
değil.
FARUK BAL (Konya) Sayın Bakan, bunu bütün
gazeteler yazdı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Doğru değil, hayır.
FARUK BAL (Konya) Bu mevzu bu Mecliste de
konuşuldu.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yok. Efendim, konuşulan her şey doğru
değildir. Yani yapmayın. Ben size Doğru değil. diyorum,
böyle bir şey yok. Olmadı da hiçbir zaman. Olabilirdi ama
olmadı; yok öyle bir şey. Olmayan bir şeyi, siz şimdi beni
bununla
Bakın, bu kadar vaktimizi bununla harcıyoruz. Ben size
sadece bunu söylüyorum. Yani bunun üzerinden, işte Sizin
Bakanlığınızda gıda zehirlenmesi oldu. yok Saman
ithalatı yapıldı. Ben bunu hani şöyle isterdim: Sizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın Bakan,
çünkü sürenizi başka şeye harcadınız.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Bakan, bizim
sorularımıza cevap vermediniz.
BAŞKAN - Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 5inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz isteyen Muharrem Varlı, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde söz aldım.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu yasa, uzun zamandan beri
çıkması gereken, beklenen bir yasaydı. Bu yasayla ilgili
grubumuz olarak muhalefetimiz yok; ancak bu, muhalefetimiz yok diye Tarım
Bakanlığının tarım politikaları ve
hayvancılık politikalarına da muhalefetimiz yok anlamına
gelmez. Tarım Bakanlığının tarım ve
hayvancılık politikalarıyla alakalı da birçok muhalefetimiz
var, onları da sizlerle ve televizyonları başında bizleri
izleyen değerli milletimizle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, bir dönem büyükbaş
hayvancılıkta yaşanan kriz neticesinde Ziraat Bankası
vasıtasıyla dişi düve alımını, dişi düve
beslemeyi ve dişi düveden yeni oluşumlar, yeni çiftlikler kurmayı
planladınız. Faiz oranlarında çok değişiklik
yapıldı. Birdenbire bu damızlık düvelerin fiyatları 7
bin liraya kadar yükseldi yani eski rakamla 7 milyar liraya kadar yükseldi.
Daha sonra bu faiz oranlarında yeniden bir değişiklik
yapılınca bu düvelerin fiyatı 2.500 liraya kadar yani eski
rakamla 2,5 milyara kadar geriledi. Dolayısıyla, danasıyla,
anasıyla, sütüyle her şeyiyle birlikte sattığınız
zaman, almış olduğunuz fiyatı zaten karşılamadı
bu düveler. Dolayısıyla vermiş olduğunuz sıfır
faizli kredinin de hiçbir anlamı olmadı. Dolayısıyla çiftçi
ve köylü sizin bu politikanızdan dolayı aşırı derecede
zarar gördü ve netice itibarıyla o güzelim dişi hayvanlar,
doğurgan hayvanlar etliğe, kesime gönderilmek zorunda kaldı.
Çünkü çiftçi Ziraat Bankasına borcunu ödeyemeyince ne yapmak zorunda?
Hayvanını kestirmek zorunda ki borcunu ödeyebilsin.
Dolayısıyla o güzelim hayvanlar, birinci derecede süt verebilen
damızlık hayvanların hepsi kesime gitmek zorunda kaldı. Bu,
yanlış bir politikaydı. Dolayısıyla bu politikayla hem
çiftçimizi hem de hayvancılık yapan insanlarımızı
mağdur ettiniz.
Yine, hayvancılık yapan üreticilerimizin genel
bir sıkıntısı var: Özellikle yem çok aşırı
pahalı. Bugün 1 torba yem 50 TL, yani kilosu 1 liraya geliyor. Süt ne
kadar? Dişi hayvanlar için söylüyorum bunu. Süt de 80 kuruş ila 110
kuruş arasında değişiyor. Yani soğuk süt
tankınız varsa, soğuk süt tankı
yaptırmışsanız 90 kuruşa, 1 liraya kadar sütünüzü
verebiliyorsunuz ama soğuk süt tankınız yoksa 80 kuruş
hatta 70 kuruşa kadar geriliyor süt. Soğuk süt tankını
yaptırmak için ne kadar paraya ihtiyaç var? 50-60 bin lira gibi bir rakama
ihtiyaç var. Dolayısıyla böyle 50 baş, 100 baş hayvan
besleyen çiftliklerin bu soğuk süt tankını yaptırmaları
da mümkün değil. Zaten, baktığımız zaman, yemiyle, çobanıyla,
işçiliğiyle, elektriği ve suyuyla hepsini bir
hesapladığımız zaman
Ben şöyle kabataslak bir hesap
yaptım: 1980 yılından beri bizzat
hayvancılığın içerisinde tarımla uğraşan bir
arkadaşınız olarak şöyle kabataslak bir hesap yaptım:
Şimdi, dişi hayvanlarda en verimli süt veren hayvanın
ortalaması en iyi 25 kilodur yani 30-40 kilo rakamlarından filan
bahsediliyor ama bunlar afaki rakamlar. Öyle 30 kilo, 40 kilo süt veren çok
inek yok. Ortalaması 25 kilogramdır iyi süt veren ineklerin.
Şimdi, ortalama 25 kilo süt veren bir ineğin
yem masrafını, çoban masrafını, elektriğini, suyunu,
işçiliğini koyduğunuz zaman onunla aylık 100 baş
üzerinden, 100 hayvan üzerinden hesabını yaptığınız
zaman ayda 600 bin lira gibi bir masrafınız oluyor ama bunun
karşılığında danasıyla, sütüyle birlikte bir
yılda -satmış olduğunuz yani- elinize geçen para 500 bin
lira gibi bir rakam. Yani, bir çiftçinin 100 başlık tesiste 100 bin
lira zararı var bir yılda. Hesaplar ortada, bunu isterseniz sizinle
de paylaşabilirim, hiç bu konuda sıkıntım yok ama siz
buraya kürsüye geldiğiniz zaman her şeyi tozpembe anlatıyorsunuz
sanki çiftçilerimiz, köylülerimiz hâlinden çok memnunlarmış gibi. E,
hâlinden çok memnunlarsa niye bu kadar çok şehrin varoşlarına
göç oluyor?
Yine, erkek hayvanla alakalı, erkek besi
hayvanıyla alakalı bir kabataslak hesap yaptım. Şimdi,
yine, 100 baş üzerinden değerlendirme yaptım. Yemi, çobanı,
işçiliği, elektriği, suyu ve hayvan alımıyla birlikte
hesap ettiğiniz zaman 100 baş hayvanın maliyeti 535 bin lira
gibi bir rakam.
Yine, iyi bakarsanız, iyi beslerseniz, eğer
zayiat vermezseniz
Çünkü bunların içerisinde en az birkaç tane de zayiat
veriyorsunuz, hayvanlar hastalığı çabuk alabiliyorlar, telef
oluyorlar. Dolayısıyla, birkaç tane zayiat verdiğiniz zaman bu
söylediğim rakamları bulmanız da mümkün değil. Eğer
iyi bakarsanız ortalama kesim yaptırdığınız zaman
bir erkek hayvandan alacağınız karkas et 280 kilo ila 300 kilo
arasındadır.
Şimdi, bu rakamlarla hesap ettiğiniz zaman,
bugünkü kesim fiyatlarıyla hesap ettiğimiz zaman 560 bin lira gibi
bir para elinize geçiyor yani bir yılda çiftçi 100 tane büyükbaş
hayvan beslerse ve zayiat vermezse, telef etmezse ancak eline 25 bin lira gibi
bir para geçiyor. Ne kadar komik bir rakam değil mi? Bir yıl o
hayvanlara bakacaksınız, yem vereceksiniz, gözünüz gibi
bakacaksınız, hastalandırmadan bakacaksınız, ancak 25
bin lira para kazanacaksınız 100 baş hayvandan.
Şimdi, arkadaşlar, böyle, bu şartlarla
hayvancılık yapmak, para kazanmak mümkün değil. Onun için
hayvancılık teşviklerini yaparken çiftçinin fikrini almak
lazım, o yörede hayvancılık yapan insanların fikrini almak
lazım. Eğer biz bu fikirleri almadan kafamızdan işler
yaparsak hep çiftçinin ve köylünün, hayvancılık yapan insanların
zararına iş yapmış oluruz. Netice itibarıyla da ortaya
çıkan tablo budur.
Şimdi, bakınız, çiftçi bir yıl o
hayvana gözü gibi bakıyor. Aşısını kendisi
yapıyor, yemini kendisi veriyor çobanla beraber, her şeyini
yapıyor, götürüyor, kestirecek; bakın, hiç emeği olmayan
insanlar o hayvanın kafasını alıyor, derisini alıyor,
bağırsağını alıyor, sakatatını
alıyor, çiftçi sadece karkas ete kalıyor, sadece karkas ete
kalıyor. İşte, onun için çiftçi bir şey kazanamıyor, üretici
aracıya çalışıyor, ara iş yapan insana çalıyor.
Bunu da önlemenin yollarına bakmak lazım. Eğer
hayvancılık yapan insanlarımıza para kazandırmak
istiyorsak bunları başarmamız lazım. Başaramazsak
eğer biz insanlarımıza, üreten insanlarımıza zarar vermiş
oluruz.
Yine, Sayın Bakan, bu pamuk üreticilerinin durumu ne
olacak? Bir önceki yıl 1,8 TLye sattığımız pamuk yani
eski rakamla 1 milyon 800 bin liraya sattığımız pamuk bu
sene 1,2 TLye yani 1 milyon 200 bin liraya düştü, onu da nazla tuzla
satıyoruz. Ya yani biraz insaflı olur insan. Pamuk hakikaten
endüstriyel bir bitki, pamuk istihdam sağlayan bir bitki. Pamuk bizim
ülkemizde geçmiş dönemlerde dünyaya en fazla ihraç ettiğimiz
ürünlerden bir tanesi ama şu anda ne yazık ki dünyanın en büyük
pamuk ithalatçılarından birisi hâline geldik. Çin, bir yıl önce
pamuk ithalatını yasakladığını ilan etti ve dünya
piyasaları birdenbire düştü. Siz niye bunun tedbirini
almadınız, niye fon koymadınız? Daha yeni fon koydunuz.
İş işten geçti. Pamuk çiftçinin elinden çıktı,
üreticinin elinden çıktı, aracının eline geçti. Gerçi
aracı da perişan şu anda da, aracı da balyayı
satamamakla şikâyetçi o da. Ya, şimdi, bu pamuğu çiftçinin
ekmesi lazım, bu pamuğu çiftçiye ektirmemiz lazım. Her yıl
mısır, her yıl buğday, her yıl soya fasulyesi olmaz.
Ben çiftçiyim, toprağın içerisinde büyüdüm, eğer tarladan verim
almak istiyorsanız bir yıl değiştirmeniz lazım. Pamuk
ekmeniz lazım ki o tarla bir yıl sonra mısır
ektiğinizde verim yapsın. Siz bunların hiç birini bilmiyorsunuz.
E, mısır. Mısır da, yarın bir gün pamuk ekilen
alanların hepsine mısır ekildiği zaman
Ülkenin
ihtiyacı belli 5-6 milyon ton, bilemediniz 7 milyon ton mısır
ihtiyacınız var. Her sene açıyorsunuz önünü 1-1,5 milyon ton da
mısır geliyor dışarıdan, etti mi 8-9 milyon ton?
Şimdi, nereye gidecek bu mısır? Ondan sonra mısır ayak
altına düşecek, mısır üreticileri perişan olacak.
Dolayısıyla pamuk üreticilerini desteklememiz lazım. Bu primi
bir an önce yatırmanız lazım Sayın Bakan. Bakın,
Rıza Zarrafın paraları bilmem kaç gün şeyde kaldı
diye ne kadar faizini ödediniz Rıza Zarrafa. Ya, çiftçi hak etmiyor mu
Rıza Zarraf kadar kardeşim ya, çiftçi hak etmiyor mu Rıza Zarraf
kadar? (MHP sıralarından alkışlar) Arttırın bu
primleri, çiftçi pamuk eksin, ve bu ektiği pamuktan da para kazansın,
ülke kazansın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 653
sıra sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında söz
aldım, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Şu anda bizi izlemekte olan bütün
yurttaşlarımızın da gördüğü gibi bir muhalefet partisi
olarak hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de diğer muhalefet partileri önemli
bir konuda, tarımı, hayvancılığı ve üreticileri
ilgilendiren bir konuda iktidarın getirmiş olduğu tasarıda
destek veriyor. Bunun bir anlamı var. Bunun değerlendirmesinin iyi
bir şekilde yapılması gerekiyor. İktidar sözcüleri her
çıktığında Bizim her yaptığımıza karşı
çıkıyorsunuz. diye bizleri suçluyorlar.
Bakın, değerli yurttaşlarım, çiftçilikle
uğraşan, hayvancılıkla uğraşan,
arıcılıkla, diğer bütün ürünlerle uğraşan
yurttaşlarımız; bir muhalefet partisi olarak, sizin
çıkarlarınıza, kanun ve Anayasa çerçevesinde uygun olan
yaklaşımlarda, biz tereddüt etmeden iktidara destek oluyoruz. Bunda
bir sıkıntı yok. Bu, siyasetin itibarının güçlenmesi,
siyasetçi kurumunun ve siyasetçiye olan güvenin de artması
açısından önemli.
Elbette, biz, toplumun bütün katmanlarının
çıkarlarını ilgilendiren konularda niçin iktidarın
karşısında olalım? Ama iktidar, muhalefetin
karşısında, ondan dolayı.
Söylediğimiz her türlü haklı eleştiriyi
göz ardı eden, Bunu yaparsanız Anayasa Mahkemesi iptal eder.
dediğimiz zaman sözümüzü dinlemeyen, haklı gerekçelerle ortaya
koyduğumuz bütün önerileri reddeden iktidar grubuna seslenmek istiyorum:
Bakın, muhalefet, kamuoyu duyarlılığını,
üreticilerin çıkarlarını ve toplumun bütününü ilgilendiren
yasalarda, haklılık oranında, tüm desteğini vermektedir.
Bunu bütün yurttaşlarımızın böyle bilmesini isterim.
Elbette üreticiyi güçlendirmek durumundayız.
Üreticileri, bu hâliyle dahi değil, daha da güçlendirmemiz gerekiyor.
Üreticiler Türkiyede ne kadar güçlü olursa, ne kadar güçlü bir sivil toplum
örgütü olarak karşımıza çıkarsa, onların da iktidarlar
karşısında söz söyleme olanakları artar. Taban
fiyatlarının belirlenmesinde, kimi ürün desenleriyle ilgili
fiyatların belirlenmesinde üretici birliklerinin güçlü olması
gerekiyor. Biz bunu arzu ediyoruz. Demokrasi böyle gelişir.
İktidarın yön verdiği uygulamalarla değil, onun
belirlediği politikalarla değil, onun belirlediği fiyatlarla
değil, tam tersine nasıl işçi-işveren ilişkisinde bir
sendika- işveren ilişkisi varsa tarımda da böyle olmalılar.
Tarımdaki üreticiler güçlenmelidir. Bugün, gerçekten üreticilerimiz,
tarımda, hayvancılıkla uğraşanlar toplumumuzun en
güçsüz sınıfını oluşturmaktadırlar.
Örgütlenmelerinden aldıkları güç demokraside aranan güçlerden
değildir değerli arkadaşlarım. Yeterli bir
baskıyı oluşturamıyorlar, fiyatlarını istedikleri
gibi alamıyorlar. Ürettikleri malı değerleriyle istedikleri gibi
satamıyorlar. Çok para harcıyorlar, az para kazanıyorlar ve bu
yüzden uygulanan politikalarla Türkiyede tarım bitmiştir,
hayvancılık bitmiştir. Bunu ayağa kaldırmamız
gerekiyor.
Ben Ankara milletvekiliyim. Sayın Bakan,
Ankaranın ilçelerini, köylerini dolaşıyorum; Haymana,
Polatlı, Koçhisar, Evren, Balâ. Bütün bunlara
baktığımız zaman -daha on yıl önce gezdiğimiz
zaman- daha fazla olan hayvan sayısının
azaldığını görüyoruz. Tarımda artık neredeyse
göçten dolayı, köylerini terk eden evlerden dolayı ekim
yapılamayan köyler vardır Sayın Bakan. Bunları ayağa
kaldırmak durumundayız. Tarım Türkiye'nin en önemli girdilerinden
bir tanesidir, gelirlerinden bir tanesidir. Bunu ayağa kaldırmak
hepimizin görevidir, bir millî görevdir. Bu millî görevde iktidar, muhalefet,
hepimiz, bakın, işte birleşiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bunu yaparken ülke
çıkarları açısından birleşiyoruz. Siyasetin
itibarının artması ve ülkedeki siyasetçiye duyulan güvenin
artması açısından bu desteği sizlere veriyoruz.
Umarız, bunun kıymetini bilirsiniz. Ama sanmayın ki bu
verdiğimiz destek başka alanlarla sınırlı
değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, değerli
milletvekilleri, sevgili yurttaşlarım; yolsuzluklar
karşısında duyarlıyız. Türkiyede yolsuzlukların
kökünün kazınması gerekiyor. Türkiyede yolsuzlukların üzerine
giden bir parlamento çok daha saygın bir parlamento olur. Bunu, maalesef,
geçen hafta gerçekleştiremedik. Ülkemizin en önemli yolsuzluk
operasyonlarının belgeleriyle, delilleriyle ortaya konduğu bir
dosyada Parlamento gereğini yapamadı. Parlamentonun
saygınlığını artırmak bununla da ilintilidir.
Böylesine yolsuzluk dosyalarının konuşulduğu bir
Parlamentoda bizler istiyoruz ki yolsuzluklar olmasın; kamu
kaynakları, milletin kaynakları üreticiye, tüketiciye,
halkımıza doğrudan yansısın. Bunun hesabını
soramadık ama bakın, iktidar partisindeki kafa
karışıklığı onları hangi noktaya getirdi.
Değerli milletvekilleri, sevgili
yurttaşlarım; 17-25 Aralık operasyonları
başladığı zaman 4 bakan istifa etti bu Türkiyede,
karşımda bulunan iktidar partisinin mensupları içinden. O
zamandan bu zamana değin bir algı operasyonu yürütülmeye ve bunların,
bu operasyonların bir darbeyle
İktidar partisine bir darbe
yapıldığı iddia edildi bugüne kadar ve hâlen de
Başbakan bu söylemlerini sürdürüyor. Eğer siz söylemlerinizi böyle
geliştirir ve bütün tezlerinizi bunun üzerine kurarsanız, bakın,
işin içinden çıkılmaz bir hâle gelirsiniz.
Geçtiğimiz hafta yaptığımız
oylamada Mecliste AKPnin bir kısım sayın milletvekilleri
farklı davrandı ve hepinizin bildiği gibi, yine, öyle davranan
milletvekilleri bazı milletvekillerinizin İhanettir.
şeklindeki suçlamalarına hedef oldular. Şimdi, ben bir muhalefet
partisi milletvekili olarak sizlere sormak durumundayım değerli
arkadaşlar ve bunun cevabını beklemek durumundayım; sizler
bunları darbecilikle eş anlamlı tutarsanız, içinizden aksi
yönde davranan milletvekilleriyle ilgili ne yapacaksınız? Yani
eğer bu operasyonlar bir darbe operasyonu ise o günkü oylamada farklı
davranan AKPli milletvekili arkadaşlarımız da darbecilere
yardım ve yataklık mı etmişlerdir? Bunu ortaya koymak
durumundasınız. Kimdir bu arkadaşlarınız? Nasıl
yan yana yürüyeceksiniz? Nasıl güven vereceksiniz? Biz sizlere nasıl
güven duyacağız? Hangi arkadaşımızın nasıl
oy verdiğini sizler saptayabildiniz mi? Ama bulmak durumundasınız.
Bakın, kalktı bir milletvekili Cemaatle iş birliği
yapıyor. diye suçladı Cumhuriyet Halk Partisini, kendi
milletvekilimiz; biz gereğini yaptık.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Ne yaptınız?
LEVENT GÖK (Devamla) Disipline sevk ettik, o
arkadaşımız da ilişiğini kesti. Şimdi sıra
sizde, sıra sizde; haydi buyurun bakalım. Darbeciler diyorsunuz,
Darbeye karşı mücadele ediyoruz. diyorsunuz ama tam 50 tane AKPli
milletvekili şu anda, sizin ifade ettiğiniz, darbeye yardım ve
yataklık ediyor. Eğer bunlar hakkında bir işlem yapmazsanız
o zaman AKP yönetimi de bu darbecilere ortak olur.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Bizde demokrasi var,
demokrasi! Parti içi demokrasi var!
LEVENT GÖK (Devamla) Böyle bir mantığı
kurduğunuz andan itibaren bu işin içinden
çıkamazsınız. Bakın, gelin, olaylar sizi alıyor,
nereden nereye getiriyor. Değerli milletvekilleri, ben yolsuzluğun
ülke kaynaklarını nasıl sömürdüğünü biliyorum. Hepiniz
buraya gelirken annelerinizin, babalarınızın dualarıyla
geldiniz, Oğlum git, kamu malına sahip çık, milletin
malına sahip çık. dediler diye geldiniz, hepiniz alnınızdan
öpülüp geldiniz. Ben pek çok milletvekili arkadaşımızın bu
yolsuzluklar karşısındaki üzüntülerini, onların,
gereğinin yapılmamış olmasından dolayı
üzüntülerini biliyorum. Bu konuda pek çok milletvekili
arkadaşımızın duygularını bizler biliyoruz ama Parlamentonun
saygınlığını ortaya çıkartmak, ona
itibarını kavuşturmak hepimizin elinde.
İşte, üreticilerimiz bugün sizleri de ziyaret
ettiler, bizleri de ziyaret ettiler, bu kanunları bekliyorlar. Türkiyenin
ortak sorunları var; tarımda var, hayvancılıkta var,
esnafımızın var, çiftçimizin var, dar gelirlilerin var,
üniversite öğrencilerinin var, atanamayan öğretmenlerin var.
Bunları, hepsinin sorunlarını çözmek bizim Türkiyede
itibarlı bir Meclise kavuşmamızla ve bu Meclisin içinden
çıkacak ortak yasalarla mümkün olacaktır değerli
arkadaşlarım.
Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi bütün
yurttaşlarımızı sevgiyle selamlarken ifade ediyorum ki
halkımızın çıkarına olan her yasada iktidarın
yanındayız ama iktidarın yaptığı her
yanlışın da karşısında olmaya devam
edeceğiz, hesap sormaya devam edeceğiz diyor, hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım,
Sayın Gök konuşmasında özellikle Yüce Divan oylamasıyla
ilgili AK PARTİ Grubunu, yönetimini
tahkir eden bir konuşma yaptı, sataşmadan söz istiyorum
efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sataşmadım, savundum
arkadaşlarımızın çoğunu.
BAŞKAN İki dakika söz veriyorum sataşma
nedeniyle.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın, Ankara Milletvekili Levent Gökün 653 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, çok Değerli
Başkanım; evet, Türkiye Büyük Millet Meclisi özellikle
haklarında birtakım iddialar bulunan bakanlarla ilgili bir
soruşturma komisyonu kurdu. Öncelikle ve evveliyatla ifade edeyim ki o
komisyonu kuran grup bu AK PARTİ Grubudur. Eğer haklarında
birtakım iddialar, ithamlar varsa bunlar soruşturulsun,
Anayasanın, İç Tüzükün gereği budur dedik ve bu manada bir
soruşturma komisyonu kurulmasını talep eden grup AK PARTİ
Grubu ve Soruşturma Komisyonu, süresi içerisinde değerlendirmesini
yaptı, hukuki kararını verdi. Bu arada, aynı zamanda
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da bir
takipsizlik kararı vermişti. İlgili Soruşturma Komisyonu da
bütün bu değerlendirmelerin ışığında, bu manada
Yüce Divana sevk etmeme yönünde bir karar verdi. Tabii ki son kararı Genel
Kurul verecekti.
Özellikle, birtakım kesimlerden sanki AK PARTİ
Grubu, AK PARTİ yönetimi gruba müdahale ediyor ya da telkinde, tavsiyede
bulunuyor. gibi birtakım haksız ithamlar da vardı. Biz, tamamen
milletvekillerinin saygınlığına güvenerek, özgür
iradelerine inanarak serbest bıraktık. Bugüne kadar birçok gizli
oylama bu Parlamentoda da yapıldı ve biz, milletvekilleri hür
iradesine göre karar versin diye her seferinde de o gizli oylamanın
saygınlığına zarar vermeyecek duruşta bulunduk ama
özellikle ana muhalefet partisine buradan sesleniyorum: Daha geçtiğimiz
2010 yılında burada 26 maddelik bir referandum oylaması
yapıldı. CHP Grubu kendi milletvekillerine güvenmedi, iradelerine
inanmadı, ipotek koydu, şu perdenin arkasına hiçbir
milletvekilini göndermedi ama bizim tüm milletvekillerimizin kararı ne
olursa olsun saygındır. Ve burada da Parlamento, bu Yüce Divan
oylaması neticesinde de 17 ve 25 Aralığın bir darbe
olduğuna bu Genel Kurul karar verdi. Şu ya da bu şekilde,
farklı birtakım saiklerle, farklı manada reyini belli etmiş
olanlar olabilir, eyvallah. Ama burada, özellikle AK PARTİ Grubunun 17
Aralıktan bugüne kadar bu konuyla ilgili tutumu, duruşu ortada ve
Parlamento da burada saygın bir karar vermiştir, bunun darbe
olduğunu tescil etmiştir.
Sizleri de saygıya davet ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (1/983) (S. Sayısı: 653) (Devam)
BAŞKAN - Evet, şimdi söz sırası,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Erol Dora, Mardin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının, hayvan gen kaynaklarının
korunması, ıslahı, genişletilmesi,
yaygınlaştırılması ve belgelendirme gibi konularda
faaliyetler yürüten organizasyonlarla iş birliği yapabilmesi ve
bunların faaliyetlerinin kontrol edilmesine ilişkin düzenlemeler
içeren bu tasarı Genel Kurula daha önce de gelmiş ancak Anayasa
Mahkemesi kanun içeriğinin birçok boşluk içerdiği ve bu
boşlukların idarece hazırlanacak yönetmeliklerle
doldurulması fikrini Anayasa'ya aykırı bularak iptal
etmişti.
Değerli milletvekilleri, gıda ve hayvan
türlerinin ıslahı, korunması ve geliştirilmesi gerek insan
türünün beslenme ihtiyaçlarının istikrarlı bir biçimde
sağlanabilmesi gerekse de ekolojik dengenin korunması
bakımından elbette son derece önemli hususlardır ancak AK
PARTİ Hükûmetinin iktidarda bulunduğu son on iki yılda
Türkiye'de gerek tarım gerekse hayvancılık faaliyetleri ve bu
alanda süregiden istihdam, tarım ve hayvancılık işleriyle
uğraşan gerek özel gerekse tüzel işletmelerin üretkenlik
durumları birlikte ele alındığında, tarım ve
hayvancılık alanı somut biçimde gerilemiştir. Örneğin,
1991de 51 milyon olan küçükbaş hayvan sayısı 2013te 38,5
milyona kadar gerilemiştir. 1990da ülke nüfusu 56,5 milyon iken bugün
yaklaşık 78 milyondur. Türkiye nüfusunun son yirmi iki yılda
yaklaşık yüzde 50 oranında artmasına karşın,
Türkiye'nin küçükbaş hayvan varlığı son yirmi iki
yılda 12,5 milyon azalmıştır.
Değerli milletvekilleri, kırsalda yaşayan
halkımız için 2014ün en önemli gelişmelerinden birisi
Büyükşehir Yasası kapsamında 16 bin köyün mahalleye
dönüştürülmesi durumudur. Bu değişimle ülkenin nüfus yapısı
da değişecek, kırsalda yaşayan nüfus yüzde 24ten yüzde 9a
inecektir. Kırsalda yani köyde yaşayanlar, mahalle olarak
bağlandıkları belediyeye su parası, emlak vergisi, verilen
hizmetler için katılım payı ödemektedirler. Büyükşehir
sınırlarına dâhil edilen bu köylerde her türlü imar izin ve
uygulamaları belediyeler tarafından yapılmaktadır.
Köy tüzel kişiliğine ait mera, yaylak ve
diğer tüm varlıklar belediyelere devredilmiş ve tarım
alanları, meralar, yaylalar imara açılmıştır.
Ürettiği tarımsal üretimden zaten para kazanamayan çiftçiler,
ellerindeki toprağı satacak ve üretimden büyük oranda çekilmek
durumunda kalacaklardır. Bu bağlamda, Büyükşehir Yasasında
çiftçileri koruyacak tedbirlerin alınması zorunludur.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede kırsala,
köye yönelik bir yok etme, dönüştürme projesi uygulanırken,
Birleşmiş Milletler, 2014 yılını Uluslararası
Aile Çiftçiliği Yılı ilan etti. Avrupa Birliğinde,
tarımsal desteklemede aile işletmeciliğine -deyim yerindeyse-
pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. Aile
işletmeciliğini ve genç çiftçileri destekleyerek kırsalda üretim
yapılmasını sağlıyor.
Değerli milletvekilleri, hayvancılık,
gelişmiş ülkeler başta olmak üzere diğer ülkelerde önemli
bir ekonomik kaynak, ülkelerin önemli bir gelir kaynağıdır.
Türkiyede tarımsal üretimde hayvancılığın payı
yüzde 30larda sınırlı kalırken, gelişmiş
ülkelere baktığımızda tarımsal üretimin içerisinde
hayvancılığın yüzde 50, yüzde 60 gibi önemli bir paya sahip
olduğunu görmekteyiz.
Türkiye hayvansal üretim için son derece uygun
koşullara elverişli olmasına karşın, hâlâ gerek birim
üretim gerekse üretim kalitesinde ciddi sorunlara sahiptir.
Hayvancılıkta, en büyük girdi olarak, yüzde 70 gibi önemli bir
oranın kaba yem olduğu bilinmektedir. Bu durum bilinmesine
rağmen, Türkiyede hâlâ toplam besi hayvanı sayısıyla
orantılı bir kaba yem üretimi söz konusu değildir.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede hayvansal
üretimi artırmanın yolu ya hayvan sayısını
artırmakla ya da mevcut hayvanlar ıslah edilerek daha yüksek ve
kaliteli ürün veren ırklar hâline getirilmekle mümkün olabilir. Birinci
yola ekonomik anlamda baktığımızda sürdürülebilirliği
yoktur. İkinci yol ise, orta vadeli baktığımızda,
Türkiyede oluşturulması gereken, en kısa sürede uygulamaya
sokulması gereken bir olgudur. Hayvancılık alanında
dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak
için yüksek ve kaliteli ürünler veren ırkların ıslah
çalışmalarının azami düzeyde desteklenmesi gerekir. Bir
ülkede hayvancılığın, çiftçiye 2-3 tane besi hayvanı
vererek geliştirilemeyeceği ortadadır.
Değerli milletvekilleri, hayvancılık
sektöründe sıfır faizli veya düşük faizli kredilerle büyük
yatırımlar yapılırken yem sorunu genel olarak göz ardı
edilmektedir. Sadece son üç yıllık döneme
bakıldığında, hayvancılığa yılda
ortalama 2 milyar liranın üzerinde destek sağlanırken bu dönemde
7 milyar lirayı aşkın kredilerle hayvancılık
işletmeleri kuruldu. Besi ve süt hayvancılığının
yanı sıra, küçükbaş hayvancılıkta kanatlı sektörü
ve yine son yıllarda hızla gelişen ve büyüyen su ürünlerinde de
temel sorunların başında yem konusu bulunmaktadır. Kaba yem
açığının yüzde 60lar seviyesinde olduğu tahmin
ediliyor.
2012de patlak veren saman krizi, kaba yem sorununu bir
kez daha gündemin ilk sıralarına getirdi. Türkiye, 2012
yılında ilk kez saman ithal etmek zorunda kaldı. Yem sorunu
çözülmeden hayvancılık sektörünün sorunlarının çözülmesi de
olanaksızdır çünkü hayvancılıkta girdi maliyetlerinin yüzde
70ini yem oluşturmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yem bitkilerine verilen
desteklerde son beş yıldır çok küçük oranlarda artış
sağlandı. Yem bitkileri üretiminde kullanılan mazot, gübre,
enerji ve diğer girdilerin fiyatı çok artınca maliyetler
yükselmektedir. Oysa, üreticinin sattığı yemin fiyatı
aynı oranda artmamaktadır. Bu nedenle, kendi işletmesi için
üretim yapanlar bir yana bırakılırsa, yem bitkileri ekip satmak
isteyenler, bunu sürdürmekte zorlanmaktadırlar. Bu nedenle de kaba yem
açığı kapatılamamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede çayır ve mera alanları hızla daraltılmakta ve
âdeta talan edilmektedir. Yapılan yasal düzenlemelerle mera alanları
amaç dışı kullanıma açılırken mevcut
meraların ıslahı çalışmaları da yetersiz
kalmaktadır.
Yıllardan beri, göreve gelen her Hükûmet,
meraları hayvancılığın kullanımına sunmak
yerine, mera alanlarının âdeta amaç dışı
kullanımı için gerekli her türlü yasal düzenlemeleri
yapmışlardır. Bu nedenle, hayvancılık için son derece
önemli olan meraların ıslahı yerine, meraların
satışı tercih edilir oldu.
Yem destekleriyle ilgili önemli bir handikap da destekten
yararlanmak için çiftçilerin en az 10 dekar ekim yapmalarının zorunlu
kılınmasıdır. Bu durum, küçük üreticilerin destek
almasını engellemektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet 2012de samanda
yaşanan krizi önlemek ve yem üretimini artırmak için ilk kez çok
yıllık yem bitkisi üretimini de indirimli faiz kredileri
kapsamına aldı ancak kaba yem sorununun çözülmesinin, sadece belli
oranda destek ve kredi vermekle mümkün olmayacağı görülmüştür.
Açığın kapatılması için yem
bitkileri tohumculuğunun kapsamlı biçimde ele alınarak
desteklenmesi, geliştirilmesi ve tohumdan başlayarak üretim,
verimlilik ve daha birçok konuyu kapsayan bütüncül bir politika
uygulanması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, yem sektöründe yaşanan
onca sorun varken işin içerisine bir de süt sanayicileriyle ilgili
sorunlar girmiştir. Birkaç yıldan beri, süt aldıkları
üreticiye yem satmaya çalışan süt sanayicileri, yem
piyasasını derinden etkileyecek bir uygulamaya geçtiler. Çiğ süt
aldıkları üreticiye Yemini benden almazsan sütünü almam. biçiminde
dayatmalar gerçekleştirmektedirler. Sütünü sanayiciye satan bir üretici,
ihtiyacı olan yemi sanayiciden satın almak zorunda
bırakılmaktadır. Bu uygulamayla, süt üreticisinin,
alacağı yemin kalite ve fiyatını seçme hakkı da
elinden alınmış olmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hayvancılık sektörü ve bu sektörün istikrarını belirleyen
birçok tali alanda sorunlar ciddi düzeyde devam etmektedir. Hükûmetin seçim
dönemlerine sıkıştırdığı popülist, geçici,
yüzeysel ve kısmi destek programları, gerek küçük çaplı gerekse
kooperatif biçimindeki işletmeleri iflasın eşiğine
getirmiştir. Hükûmetin hazırladığı bu kanun tasarısı
bu hâliyle, sorunların köklü çözümü konusunda oldukça yetersizdir. 80
milyona yaklaşan ülke nüfusuna besin sağlanması konusunda
istikrarsızlık kaygı verici boyutlardadır.
Alınacak tedbirlerde hayvan üreticilerinin
sorunlarını gerçekten giderecek kapsamlı reformlara ihtiyaç
olduğunu belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, şahsı adına söz isteyen
Kemalettin Yılmaz, Afyonkarahisar Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanunla ilgili olarak son söz
milletvekilinin düsturuyla söz almış bulunuyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum tekrar.
Tarım, gerçekten stratejik önemi haiz bir sektör ama
ne var ki Türkiyede hâlâ daha önemi kavranılmamış olan bir
kavram zira tarıma yeteri kadar önem verilmiyor. Hele, özellikle, çok
sevinmiştik, bir veteriner hekim arkadaşımızın
Tarım Bakanı olmasından gerçekten umutlanmıştık
ama gelinen noktada maalesef dağ, fare doğurdu. Zira, 1983
yılından beri Tarım Bakanlığında
çalışan ve yirmi beş yıl Tarım
Bakanlığında bilfiil görev yapmış olan bir insan olarak
geçmişe de şöyle baktığımda, 1980den sonra tek
veteriner hekim Tarım Bakanı var ama -1980den öncesini
hatırlamıyorum- beklenilenlere cevap vermemiştir Sayın
Tarım Bakanı. Buraya geldiğinde âdeta tozpembe bir dünya
çizmiştir.
Ancak, Sayın Bakanım, biraz evvel Sayın
Bala dediniz İsterseniz beraber gidelim. diye. Bir tebdilikıyafet
yapalım, buradan Polatlıya, Polatlıdan Emirdağa,
Bolvadine, Çaya, Konya Ovasına kadar inelim, çiftçi ne söylüyor,
üretici ne söylüyor, besici ne söylüyor, süt üreticisi ne söylüyor,
onların nezdinde Tarım Bakanı ve Mehdi Ekerin kredisi ne kadar
isterseniz bir ölçelim. Var mısınız buna Sayın
Bakanım? Gerçekten yürekler acısı bir durum.
Üreticiyi sevmeyebilirsiniz, üreticiye sayın
bakanlar gibi veya başbakanlar gibi Gözünü kara toprak doyursun."
diyebilirsiniz, Ananı da al, git. diyebilirsiniz ve Mademki para
kazanmıyorsunuz neden üretiyorsunuz? diyebilirsiniz, diyorsunuz zaten ve
bu konular, bu ifadeler Türk siyasi tarihine, Türk tarımına kara bir
leke olarak zamanınızda gelmiştir. Ama yine bu dönemde,
veteriner hekim bir Tarım Bakanının olduğu bir dönemde
canlı hayvan ithalatı, tabiri caizse, canlı kurban
ithalatı, saman ithalatı gerçekleşmiştir.
Gerçekten, Sayın Bakanım, gülüyorsunuz ama
esefle kınıyorum. Ve öyle bir şey söylüyorsunuz ki bir sürü
ziraat mühendisi Tarım Bakanlığında görev almak istiyor,
bir sürü veteriner hekim, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi,
Tarım Bakanlığında görev almak istiyor ama siz âdeta
olayı oyalıyorsunuz, insanlarımızı oyalıyorsunuz.
Maliye Bakanlığından kadro istedik, kadro verilirse bu atamalar
yapılacak. diyorsunuz. Biraz evvel ifade ettiğiniz rakamlar da
gerçekten çok gülünçtür, beklentiye cevap vermemektedir. Bunun yanında,
ziraat teknisyenleri, veteriner sağlık teknikerleriyle de bu
Bakanlığın hizmetleri yürütülmektedir. Buradan da, bu kürsüden
onların da hakkını iade etmek gerekir.
Sayın Bakanım, Tarım
Bakanlığında hizmetler aksamaktadır, bunun farkında
mısınız? Ya gelen haberler, gelen bilgiler size yanlış
geliyor veya ulaştırılmıyor. Lütfen bunlara bir dikkat
edin. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına
Ki
Bakan olarak yaptığınız tek icraat var,
Bakanlığın adını ve logosunu değiştirmek.
Milyarlarca lira masrafa sebep oldunuz ama hizmetlerde gerçekten çok ciddi
aksamalar var. Üretici perişan, çiftçi perişan, besici perişan,
girdi maliyetleri almış başını gidiyor ama sizler
buraya gelip tozpembe bir dünya, tozpembe bir Türkiye gösteriyorsunuz.
Çiftçimizi yok farz etmeyin, çiftçimiz sabrediyor.
İnanın ki sabrının da sonuna geldi, âdeta bıçak
kemiğe dayandı. Gelin, bu insanlarımızın problemlerini
hep beraber çözelim. Çözmezsek inanın ki onlar size gereken dersi
önümüzdeki süreçte mutlaka vereceklerdir. Zira ben onların
sağduyusuna da sabrına da hayranım değerli milletvekilleri.
Tarımın neresinden tutsak gerçekten dökülüyor.
Hayvancısından üreticisine, çiftçisinden besicisine kadar,
seracısından -biraz evvel gündeme geldi- narenciyecisine kadar
dökülüyor. Kayıtlar normal tutulmuyor. Biraz evvel Manisa milletvekili
arkadaşımız dile getirdi, çiftçi kayıt sistemlerinde çok
ciddi problemler var. Belgelerini veren insanlara hâlâ ödemeleri
yapılmadı.
Saymaya inanın ki zaman yetmez. Beş dakikada
bunları söyledim. Biz de muhalefet olarak iyi
yaptıklarınıza destek vermeye çalışıyoruz.
Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun
diyorum.
Sağ olun, var olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, şahsı adına söz isteyen,
İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Demiröz. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 653 sıra sayılı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla
ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış buluyorum.
Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yasa tasarısına geçmeden önce bugün bir iki
konuya değinmek istiyorum. Bunlardan birisi: Son günlerde Sayın
Başbakan Davutoğlu AKP il kongrelerinde çiftçilerimize bazı
mesajlar veriyor; daha önce Tekirdağ il kongresinde, daha sonra da
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanının memleketi
olan Diyarbakırda. Ne diyor Sayın Başbakan? Diyor ki:
Mercimek, nohut, kuru fasulye gibi ürünlere hibe desteğini yüzde 100
artırdık.
Değerli arkadaşlar, ilk bakışta
çiftçi olarak, köylü olarak hoş bir ifade olduğu, çiftçiye yüzde 100
destek verildiğini duyunca içimizden alkışlamak geliyor. Ancak,
geriye doğru bir baktığımız zaman, 2008
yılında 9 kuruş/kilogram olan hibe desteği, daha sonra 1
kuruş artırılarak 10 kuruş/kilograma
çıkarılmıştır. Hangi yıl? 2009. Sonraki yıllar
nedir değerli arkadaşlar? 2010, 2011, 2012, 2013, 2014. Kaç
kuruş destek? 10 kuruş. Bugün, beş yıl sonra, yüzde 100
hibe desteği artışı yapılacağı
müjdelenmiştir. Yine de bunu alkışlıyoruz ancak seçimlere
yaklaşırken Sayın Bakanın aklına çiftçilerin
geldiğinin de altını özellikle çizmek istiyorum.
Ve buradan bir şey daha söylemek istiyorum: Bu
destekleri açıklayan Sayın Başbakan, acaba Tarım Kanununun
21inci maddesi gereği çiftçilere destekten dolayı 2006
yılından itibaren 43 milyar TLnin üzerinde borçları
olduğunu biliyor mu veya Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımız Sayın Başbakana bu konuda
bilgi verdi mi?
Değerli arkadaşlar, tarımın gözden
çıkarıldığı, Bakanlığın çiftçileri ve
köylüleri dikkate almadığı bu ortamda, maalesef, tabiat
şartlarının da olumsuz olması çiftçilerimizi
sıkıntıya sokmuştur. Gürsuda, Kestelde,
Yenişehirde, İnegölde, Karacabeyde ve Mustafakemalpaşada bu
sıkıntıları yaşıyoruz. Drenaj kanallarının
çalışmadığı Gürsu ve Kestel Ovası için bu
Bakanlığımızın ne yaptığını, bu
konudaki görüşlerini öğrenmek istiyorum.
Başka bir konu da, bugün Gürsu ve Kestelde Suriye,
İran, Irak krizlerinden dolayı, ziraat odası
başkanının ifadesi ışığı altında,
ihracatın durduğu, sıfırlandığını
söylemek isterim. Bunu şunun için söylüyorum: Hâlâ ürününü, meyvesini
götürüp ücretini sormadan hale bırakan bu çiftçilerimiz bir ay sonra, iki
ay sonra ücretlerini alıyorlar.
Buradan Sayın Bakana Aydında yaşanan
Büyükşehir Belediye Başkanının örnek bir
davranışının Bursada olamaz mı konusunu sormak
istiyorum: Aydında çiftçinin elinde kalan, 25 kuruşa
satılamayan narenciye, Büyükşehir Belediyesi tarafından 30
kuruşa alınmış, tüm Aydınlılara
dağıtılmış. Bursada Millî Savunma
Bakanlığına bağlı askeriyeye, askerî okula, alaya;
Millî Eğitime bağlı okullarımıza acaba bu Gürsuda,
Kestelde, diğer bölgelerdeki meyvelerimiz dağıtılamaz
mı?
Buradan Millî Savunma Bakanına ve Millî Eğitim
Bakanına seslenmek istiyorum Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanının önünde çünkü Sayın Bakan, bu
konularla ilgilenmiyor, hiç olmazsa, Millî Savunma Bakanı ile Millî
Eğitim Bakanı bu konularla ilgilenerek bu
arkadaşlarımıza bir çare olamaz mı?
Karacabeyde, Kemalpaşada mısır
hasadı devam ediyor şu anda arkadaşlar, mısır
hasadı. Ve bu mısır hasadı devam ederken fiyatın 62
kuruşa kadar düştüğünü ifade etmek istiyorum. Ayrıca,
limanlarda, gemilerin mısır yüklü olduğunu da sormak istiyor,
Sayın Bakanın bu konudaki çabalarını da
huzurlarınızda öğrenmek istiyor, hepinize saygı ve sevgiler
sunuyorum, sağ olun, var olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 47nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın Özkan, buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Türkiye'nin geleneksel üretimleri vardır -Sayın
Bakanım gerçi dışarıda ama, Sayın Bakanımız
da yabancı değil- bizim bölgemizde fiğ ile yulaf beraber ekilir,
yani birbirine sarmal yapısı ve bundan silaj yapılır. Ancak
Tarım Bakanlığı desteklemelerinde fiğe ayrı,
yulafa ayrı destek veriliyor ve bilirkişi geldiği zaman yulaf
ile fiği bir tarlada gördüğünde destekten feragat etmesi isteniyor.
Bakanlığımız fiğ ve yulafın beraber
ekildiğini çok iyi biliyor, geleneksel üretimimizdir, bu konuda bir
düzenleme yapılıp fiğle beraber ekilen yulafa da destek
verilmesi yönünde bir uygulamaya geçilmesini öneriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu zirai kredileri, yani hayvancılık, besi
kredilerini kullanan çiftçilerimizin çok büyük sıkıntıları
vardır, özellikle orta Anadoluda ve güneydoğuda. Bunlar
aldıkları kredilerin çok yüksek faizlendirildiğini ve ödemekte
çok güçlük çektiklerini söylüyorlar, defaten ödemek istediklerini ama bir türlü
bu faizlerle baş edemediklerini, yüzde 40 faizin çok yüksek olduğunu
söylüyorlar.
Çankırının Orta ilçesinden bir çiftçimiz,
Cemil Beyin, 1998de 22 bin lira olan borcunu, anapara borç olarak 75 bin lira
göstermişler, şu anda faizlerle birlikte 175 bin lira istiyorlar,
Ödemem imkânsız. diyor. Benim konuştuğum hayvancılık
kredisi çekmiş diğer yüzlerce çiftçimiz de aynı
sıkıntıdan muzdarip, onlar da bu sıkıntının
bir an önce giderilmesini, yoksa hayvanlarını yok pahasına
satmak zorunda kalacaklarını söylüyorlar.
Bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, bundan bir ay
önce Bilecik Söğüt ve İnhisar ilçelerinin köylerinde, Çaltıda
ve diğer 23 köyde yaklaşık 667 tane çiftçimizin kar nedeniyle
seraları çöktü. Sizden randevu talep etmeme rağmen bir türlü
görüşmek nasip olmadı ama orada yaptığım tespitlerde
gerçekten çiftçilerimiz zor durumdalar ve bugüne kadar -bugün
aldığım telefonda da- herhangi bir desteğin ve
yardımın yapılmadığı söyleniyor.
İki tane şeyin yapılması gerekiyor
orada. Birincisi, öncelikle seraların sökümü için bir maddi yardım
yapılmalı çünkü bu köylerin tüm gelirleri bu. Müthiş bir
seracılık var. İkincisi ise nisan dönemi ekimine
yetiştirebilmek için yeni seraların kurulması gerekiyor orada
ama bu çiftçiler, kendi kabiliyetleriyle, yetenekleriyle ve maddi durumlarıyla
seraları kurma şansına sahip değiller.
Şunu da söylüyorlar: Biz devletten hibe
istemiyoruz. İki yıl ödemeksizin beş yıllık veya yedi
yıllık bir kredi verirlerse ve buna önder olurlarsa biz devletimize
bu parayı da öderiz. Siz bu konuda ne yaptınız?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tayan
TURHAN TAYAN (Bursa) Sayın Başkan, Sayın
Bakan; Bursa, bir müddettir kaçak at eti skandalıyla sarsılıyor.
Bir kaçakçı, çalıntı atları kesip pazarlıyor. Olay,
Bursa basınında geniş ölçüde yer almıştır. Ancak,
tüm gıda satıcısı firmalar, tüm lokanta, restoran ve
büfeler zan altındadır, esnaf zor durumda, vatandaş panik
hâlinde. Hangi firmaya satıldığı, kimin piyasaya
sürdüğünün Tarım Gıda İl Müdürlüğü tarafından
bilindiği hâlde hâlâ açıklanmamış olması kamuoyunda
üzüntüye sebebiyet vermektedir. Kamuoyunu aydınlatmayı düşünür
müsünüz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öz
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Bakanım, yeni
yılın ilk günlerinde Manisada yağan yoğun kardan
dolayı Manisanın ilçelerinden -birçoğunda olduğu gibi-
Saruhanlının 27 mahallesinde 918 çiftçi
26 bin dekarlık
zeytinlik alanda maydanoz ve marul seralarında hasarlar
oluşmuştur yani bölgemizde yüzde 90 civarında hasarlar
oluşmuştur. Yine, Kırkağaçta 10 mahallede, 10 üreticinin
hayvancılık yaptıkları alanlarda, binalarda hasarlar
oluşmuştur ve hayvanlar telef olmuştur. Bu hasarların sigorta
kapsamında olmayan durumları var. Özellikle zeytin
dallarının kırılması ya da diğer hayvanlarla
ilgili, sigorta kapsamı dışı. Bu mağduriyetlerin
giderilmesi için somut bir çalışmanız olmuş mudur ya da
buna benzer diğer doğal afetlerin arkasından mağduriyet
giderilmesiyle ilgili somut bir çalışmanız olmuş mudur?
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce sorumuza cevaben 2015
yılında toplam 2 bin kadro talebinde bulunduğunuzu söylediniz
Maliye Bakanlığından. Bu 2 bin kadro kesin midir, mesleklere
göre dağılımı ne kadardır yani ziraat mühendisi,
gıda mühendisi, veteriner hekim, teknisyen, tekniker, su ürünleri ve
balıkçılık teknolojisi mühendislerine göre
dağılımları nasıl olacak? 2 bin kadroyu gerçekten
Türkiye tarımı için yeterli buluyor musunuz? Bunu artırma
imkânı var mıdır? Bu konudaki görüşlerinizi
öğrenebilirsek memnun oluruz. Çünkü, şu anda kamuoyunda bu konuda
ciddi bir beklenti var.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Sayın Akar, buyurun tekrar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, sorum
yarım kaldı. Şimdi soruyu soruyorum: Bilecik için bir ön ödeme
yaptınız mı, yapmayı düşünüyor musunuz? O
seraların kurulması için çiftçiye kredi açmayı düşünüyor
musunuz?
Bir de mevcut tarım
kredi kooperatiflerinin bankalara olan borçlarını erteletmeyi
düşünüyor musunuz?
Yine, Bozüyük ilçesinde pazar yeri çökmesiyle
yaklaşık 300e yakın pazarcı esnafının bütün
tezgâhları altında kaldı. Bununla ilgili bir zarar tespiti
yaptırdınız mı? Bu pazarcıların
zararlarını tanzim edecek ya da onların tekrar mal
almasını sağlayacak bir çalışma içerisinde bulundunuz
mu?
Bu sorularımın cevaplarını almak
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Ramazan Kerim Özkan soruyu sordu. Peki, Grup
Başkan Vekiliniz burada.
Şimdi Fiğ ve yulafın birlikte ekilmesine
destek yok. dedi. Aslında fiğ ve yulaf, birlikte silajlık
olarak ekimi hâlinde yem bitkileri desteği kapsamındadır. Dekar
başına 35 lira destek veriyoruz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bir genelge
gönderseniz Bakanım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Efendim?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) İlçe
müdürlükleri ve il müdürlükleri zorluk çıkarıyor. Bir genelge
gönderin.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Mahsus zorluk
çıkarıyorlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Yani, mevzuatta biz zaten onu düşünmüştük. Dolayısıyla,
mevzuatta o konuda herhangi bir problem yok.
Şimdi, Sayın Öğütün kredilerle ilgili bir
sorusu oldu. Tabii, aslında çok yüksek miktarda tarımsal kredi
veriliyor. Mesela sadece sıfır faizli kredi 8,6 milyar ödendi
2010dan 2014e kadar ve 371 bin üretici bundan istifade etti Türkiyede.
Şeyi söylemiyorum, yani Ziraat Bankasının normalde kendisinin
2014te 17 milyar lira ödemesi var, tarım kredinin 6 milyar, toplamda 22,8
milyar da onların kullandırdığı kredi var.
Şimdi, bankadan ve tarım krediden bizim
aldığımız resmî bilgiler: Ziraat Bankasının
2014te kullandırdığı 16,8 milyar lira kredinin yüzde 98,7
oranındaki kısmı geri gelmiş, tarım kredinin de 6
milyarının yine yüzde 97,1i geri gelmiş durumda.
Şimdi, biz, tabii, olabildiğince bu
şartları iyileştirmek ve hayvancılıkta olduğu
gibi faizsiz kredi vermek suretiyle de yatırımları
artırıyoruz ki hayvancılıkta özellikle bu demin
söylediğim 8,6 milyar lira kredi gerçekten çok büyük yatırımlara
vesile oldu. Mesela Türkiyede içinde 50den fazla büyükbaş hayvan bulunan
işletme sayısını biz 4.300den devraldık, şu anda
31.450, yani 27 binin üzerinde yeni 50 baş üstü yani büyük-orta ölçekli
işletme kuruldu. Bizim Ziraat Bankasından da -geçtiğimiz hafta
bir sunumları oldu- onlardan da sürekli hem talebimiz hem telkinimiz, bu
konuda çiftçilere olabildiğince yardımcı olunması ve
kolaylık sağlanmasıdır.
Sayın Akarın Bilecikteki sel felaketiyle
ilgili olarak
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sel değil, kar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Ha, kar yani doğal afet.
Şimdi, aslında, biz, tabii, o bölgedeki hem
üreticilerle hem vatandaşlarla konuştuk. Demin Sayın
Işıkın sorduğu soruyla ben aslında cevap verdim.
Şeydeki yoğun kar yağışı
Tabii, bir
kısmı bunun 31 Aralıktan önce yani 2014 yılında
çıkardığımız mevzuattan istifade edebiliyor. 2015
yılındakilerin -ki diğer değerli milletvekillerimin
arasında da, mesela Sakine Hanımın da, Sayın Özün de
sorusunun içerisinde yer alıyor- hepsiyle ilgili olarak da biz
ayrıntılı bir çalışma yapıyoruz.
Ayrıntılı bir hasar tespiti, bir ön kaba hasar tespiti
yapıldı ama bunun bir uygulamaya dönüşebilmesi için kesin hasar
tespitlerinin yapılması lazım. Bununla ilgili olarak da
özellikle, tabii, iptidai şartlarda üretim yapanların bu üretimlerini
sürdürebilmeleri yönünde bir formül üzerinde şu anda duruyoruz. Yani,
Tarım Kanununa göre onlara herhangi bir yardımda bulunmamız
mümkün değil çünkü ÇKS kayıtları yok. ÇKS kayıtları
olmadığı için sigortaları yok. Dolayısıyla, hem
mevzuat içerisinde, hukuk içerisinde kalacağız hem de onların
sorunlarını bir şekilde çözeceğiz. Yani, tarım kredi
borçlarıyla ilgili olarak da, Ziraat Bankası borçlarıyla ilgili
olarak da bir çalışma yaptığımızı da burada
ifade etmek istiyorum.
Sayın Öz biraz önce bir soru sormuştu, cevap
verememiştim. Biraz önce hem Salihli İlçe Tarım Müdürüyle hem
Manisa İl Müdürüyle de arkadaşlarım görüştü, hiçbir sorun
yok ÇKSnin kaydında.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Olur mu
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Hiçbir sorun yok. Sadece geçtiğimiz günlerde, birkaç
günlüğüne, icmallerin alınmasında bir sorun olmuş iki üç
gün problem yaşanmış ve aşılmış.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Bir aydır
olmadığını söyleyenler var.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) İkincisi -bir husus daha söyleyeyim- Manisa ilinde
vadesi gelip de, herhangi bir destek alacağı olup da desteği
ödenmemiş bir tane üreticimiz yok, hepsinin destekleri ödenmiş
durumda.
ÇKS sisteminde herhangi bir problem yok, sistem
çalışıyor. Yazılımı nereden
aldığımızı sordunuz. İstanbul Teknik
Üniversitesiyle birlikte, onların aracılığıyla daha
doğrusu, onlarla iş birliği hâlinde özel sistemlerle, özel
firmalarla alındı.
Bunun dışında, Sayın Işık,
ziraat mühendisi ve veteriner hekimin mesleklere göre
dağılımını sordu. Tabii, biz 2 bin kişiyi şu
manada istiyoruz: Yani, bize tahsis edilecek miktara göre de bunları
mesleklere dağıtacağız çünkü şu anda bunu ezbere
söylememiz mümkün değil. Yani, olur ya 2 binden fazla alabilirsek ona göre
bir dağılım olacak, 2 binin altında olursa ona göre bir
alım meydana gelecek.
Şunu da söyleyeyim: Tabii, biz, aslında
2003-2014 arasında 23 bin ziraat mühendisi, gıda mühendisi,
balıkçılık, su ürünleri, veteriner hekim, teknisyen, tekniker ve
diğer personel aldık. Şunu da hatırlatayım, demin
Sayın Yılmaz kürsüde söyledi: Şimdi, bakın, en son
Tarım Bakanlığında toplu eleman alımı 1989 yılında
yapılmıştı. 1989 yılından 2003 yılına
kadar Tarım Bakanlığına hiç toplu eleman alımı
yapılmadı; biz aldık ve 23 bin kişi aldık. Şimdi,
tabii ki bütün herkesi bizim almamız mümkün değil yani öyle bir
şart da yok, öyle bir imkân da yok. Hiç kimse de böyle bir şey yapamaz.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Ama
hizmetleriniz hâlâ aksıyor Sayın Bakanım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Hayır, hizmetlerimiz aksamıyor.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Aksıyor
Sayın Bakanım. İsterseniz buyurun gidelim.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Hizmetlerimiz en iyi şekilde gidiyor.
Dolayısıyla orada herhangi bir problem yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Bayattan haber
verdiler. Sizi bekliyorlar Bayata.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Bağlı kuruluşları ele
aldığımızda 11 bin elemanda oraya alındı. Yani
TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi), TİGEM vesaire, bunlara da ayrıca 11
bin eleman alındı. Yani 23+11 bin, 34 bin eleman alındı ve
biz geldiğimizde Tarım Bakanlığındaki toplam
sayı, bütün branşlardaki Tarım Bakanlığının
eleman sayısı 42 bin. Yani onların hepsinden, neredeyse, biz, bu
süre zarfında eleman aldık.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Hepsi
yatıyorlar demek ki, hizmetten anladıkları o.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci maddede dört adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/983 esas numaralı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 5996 sayılı Kanuna 10
uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/A maddesinin ikinci
fıkrasının sekizinci cümlesinde geçen "Bakanlık il
müdürlüğünün" ibaresinin "Bakanlığın" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet Doğan Kubat Mahmut Tanal
Adıyaman İstanbul İstanbul
İlhan Demiröz Ramazan Kerim Özkan Recep Özel
Bursa Burdur
Isparta
Adnan Şefik Çirkin Seyfettin Yılmaz Ramazan Can
Hatay Adana
Kırıkkale
Bayram Özçelik
Burdur
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/A-1 maddesinde
yer alan "Hayvan gen kaynaklarının korunması"
ibaresinden sonra gelmek üzere, araştırılması, tespiti
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Alim Işık Adnan
Şefik Çirkin
Kayseri Kütahya Hatay
Ali Halaman Emin
Çınar Seyfettin
Yılmaz
Adana Kastamonu Adana
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının birinci maddesi ile 11/06/2010 tarihli ve 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun 10'uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi
düşünülen Madde 10/A'nın ikinci fıkrasında yer alan
"Bakanlık il müdürlüğünün izniyle şube veya irtibat bürosu
açabilir;" ibaresinin "Birlikler yönetim kurullarının
kararları ile şube veya irtibat bürosu açabilir;" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Gülser
Yıldırım
Iğdır Bingöl Mardin
Sırrı Süreyya Önder Nursel Aydoğan
İstanbul Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısı'nın 1. maddesinin madde 10/A-2 bendinde geçen
"Birlikler ihtiyaç duyulan yerlerde Bakanlık İl
Müdürlüğünün izniyle şube veya irtibat bürosu açabilir" ibaresi
kaldırılarak yerine "Birlikler ihtiyaç duyulan yerlerde
şube veya irtibat bürosu açabilir" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Doğan Şafak Mahmut Tanal
Burdur Niğde İstanbul
Osman Kaptan İlhan
Demiröz Sakine
Öz
Antalya Bursa Manisa
Alaattin
Yüksel
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İlhan
Demiröz, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Demiröz. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 653 sıra sayılı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Karacabey konusunda
konuşmuştum, Karacabeyle devam etmek istiyorum; çok telefon
aldım. Bursa Karacabeyde -işte, bugün Ocağın 27si-
mısır hasadı yapılıyor. Rutubetten dolayı da 62
kuruşa kadar düştüğünü ifade ettiler. Ayrıca, başka
bir şey daha ifade ediyorlar; Bandırma Limanında
mısır yüklü gemiler var. Orada mısır yüklü gemiler
olduğu zaman bizim Karacabeydeki çiftçilerimizin
mısırlarını kim alacak? Sayın Bakanın bu konuda
bilgi vermesini özellikle istirham ediyorum.
Bursadan açılmışken, Sayın Bursa
milletvekilimizin de sorduğu, Bursa basınında ve ana haber
bültenlerinde ifade edilen kaçak at etiyle ilgili şunu sormak istiyorum
Bu olumsuz örneği şundan dolayı paylaştım: Bursada
20.251 tarım işletmesi var. Biz bunu 139 teknik elemanla kontrol
ediyoruz. Hâlbuki Maliye Bakanlığı, Plan Bütçe Komisyonunda,
20.270 boş kadro olduğunu; daha sonra, 2015 yılında 74 bin
kadro verildiğini; bunun 34 bininin doktor olduğunu, geriye kalan 40
bininin ise bakanlıkların taleplerine göre
değerlendirileceğini ifade etti.
Şimdi, buradan niçin bunu söylediğimi ifade
etmek istiyorum: Sayın Bakan çıktı, 2 bin teknik eleman, kadro
alacağız
Seçim zamanıdır, hiç yoktan 2 bin teknik
elemanın alınmasını da kabul ediyoruz. Ancak, bunun bizim
sağlıklı gıdaya ulaşmamız için yeterli bir
sayı olmadığını altını çizerek, özellikle
söylemek istiyorum. Sayın Bakan, Bursada 20.251 işletme var.
Gıda Mühendisleri Odasının ifadesine göre, 80 kişilik bir
grup 2 bölüm hâlinde kontrol ediliyor, bir gıda tarım
işletmesine beş senede bir sıra geliyor. Bu şartlarda biz
nasıl bir besin aldığımızı, antibiyotikli olup
olmadığını, GDO ihtiva edip etmediğini
Hiçbir
şeyden bilgimizin olmadığını ifade etmek istiyorum.
Ve yasaya gelmek istiyorum. Sayın Bakan burada
çıktı, çok güzel tablolarla, yapılan bazı
çalışmaları anlattı her zaman olduğu gibi. Ama
şunu söylemek istiyorum: Bir yasa çıkıyor ve Danıştay,
Anayasa Mahkemesine giderek bir yıl önce iptal ediliyor. Arkadaşlar,
hangi tarihte? 7 Kasım 2013 tarihinde. Bir yıl da süre veriliyor.
Peki, soruyorum size: Bu bir yıl süre içerisinde ne yapıldı,
niçin bu konuyla ilgilenilmedi? Birlikler bu yıl içerisinde nasıl
çalışma yaptılar? Hukuksuz çalışma yaptılar.
Arkadaşlar, birlik başkanlarına sorduğum zaman, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bir
genelgesi olduğunu, 30 Kasımda mali kongrelerin yapılması
gerektiğini ifade ediyor. Yani birlikler dört yılda bir seçim
yapıyor, iki yılda bir mali kongre. Ortada yasa yok, ortada
yönetmelik yok ama bu arkadaşlar mali kongre yapıyor ve bu
arkadaşlar on dört aydır burada, olumsuz bir şekilde, yasaya
aykırı olarak işlem yapıyorlar. Yarın bunlarla ilgili
sıkıntının hangi boyutlarda olacağına kim cevap
verebilir?
Ayrıca, bir şey daha var, maddelerin ileriki
bölümlerinde göreceğiz. Değerli arkadaşlarımız, Genel
Kurulu, bizleri hiçe sayarak bu yasanın yürürlüğü 7/11/2014
yazıyor. Bugün 27 Ocak, biz şu anda görüşüyoruz. Belki kabul
etmedik. Böyle bir madde olur mu, böyle bir yürürlük maddesi konabilir mi?
Arkadaşlar, kendiniz hukuku hiçe sayabilirsiniz, hukukla hiç alakanız
olmayabilir ama hiç olmazsa burada oturan tüm milletvekillerine bu şekilde
haksızlık etme şansına ve imkânına sahip
değilsiniz. Lütfen
Bu tür konularda biraz daha ciddi olmanız, Genel
Kurulumuzu, milletvekillerimizi daha ciddiye almanız gerektiğini
ifade ediyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının birinci maddesi ile 11/06/2010 tarihli ve 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun 10'uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi
düşünülen Madde 10/A'nın ikinci fıkrasında yer alan
"Bakanlık il müdürlüğünün izniyle şube veya irtibat bürosu
açabilir;" ibaresinin "Birlikler yönetim kurullarının
kararları ile şube veya irtibat bürosu açabilir;" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
EROL DORA (Mardin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Seçimle kurulan ve tüzel bir kişiliğe sahip
olan birliklerin şube ve büro açmalarının il müdürlüğünün
iznine bağlanması birliklerin işleyişine müdahale
anlamı taşımaktadır. Birlikler ihtiyaç halinde kendi
organlarının alacağı kararlarla herhangi bir izne gerek
kalmaksızın şube ve büro açabilmelidirler. İşbu önerge
bu gerekçe ile verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/A-1
maddesinde yer alan "Hayvan gen kaynaklarının
korunması" ibaresinden sonra gelmek üzere,
araştırılması, tespiti ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile hayvan gen kaynaklarının
korunması, ıslahı, geliştirilmesi,
yaygınlaştırılması ve pazarlama konularında
faaliyet göstermek amacıyla gerçek ve tüzel kişiliği haiz ve özel hukuk hükümlerine tabi
ıslah amaçlı yetiştirici birliklerinin gen
kaynaklarının araştırılması ve tespiti konusunda
da çalışma yapabilmelerinin düzenlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/983 esas numaralı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 5996 sayılı Kanuna 10
uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/A maddesinin ikinci
fıkrasının sekizinci cümlesinde geçen "Bakanlık il
müdürlüğünün" ibaresinin "Bakanlığın"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Islah amaçlı yetiştirici birliklerinin
kuruluşlarını düzenleyen madde hükümlerine göre ihtiyaç duyulan
yerlerde Bakanlık il müdürlüğünün izniyle şube veya irtibat
bürosu açılabilmektedir. Birliklerin teşkilatlanma hakkındaki
planlama, izleme ve denetime ilişkin hususlardaki yetkinin tek elden
kullanılması ve uygulamada birlik sağlanması amacıyla
teklifimiz doğrultusunda değişiklik yapılması uygun
olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen iki önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 2. maddesi ile 5996 sayılı
Kanuna eklenen 10/B maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer
alan Olağan toplantının dört yılda bir yapılması
zorunludur. ibaresinin Olağan toplantının dört yılda bir,
mali toplantının iki yılda bir yapılması zorunludur.
şeklinde; (b) bendinde yer alan en fazla yedi ibaresinden sonra gelmek
üzere asıl ve aynı sayıda yedek ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Adnan Şefik Çirkin Alim Işık Kemalettin
Yılmaz
Hatay Kütahya
Afyonkarahisar
Lütfü Türkkan Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Kalaycı
Kocaeli İstanbul Konya
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Kanun Tasarısının Çerçeve 2. maddesiyle 5996 sayılı
Kanuna eklenen 10/B maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin 3 nolu
alt bendinde yer alan "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
karşı suçlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "nitelikli
cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı"
ibarelerinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet Doğan Kubat Levent Gök
Adıyaman İstanbul Ankara
Ramazan Kerim Özkan Erol Dora Adnan
Şefik Çirkin
Burdur Mardin Hatay
Seyfettin Yılmaz Recep Özel Ramazan Can
Adana Isparta Kırıkkale
Bayram Özçelik Gökcen
Özdoğan Enç
Burdur Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının ikinci maddesi ile 11/06/2010 tarihli ve 5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanunun 10'uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi düşünülen Madde
10/B'nin birinci fıkrasının a) bendinde yer alan "veya kamu
yararı ve hizmet gereklerini dikkate alarak" ibaresinin madde metninden
çıkartılması; birinci fıkranın b) bendinin ikinci
cümlesinden sonra gelmek üzere "Ayrıca yönetim kurulu tarafından
asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir" ibaresinin
eklenmesini; birinci fıkranın b) bendinde yer alan "iki
katını" ibaresinin "dört katını" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Gülser
Yıldırım
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Mülkiye
Birtane
Şırnak Kars
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
EROL DORA (Mardin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile öncelikle; Bakanlığın sadece
birliği temsil eden en yetkili organ olan genel kurulu maddede belirtilen
şekillerde toplanamadığı takdirde toplantıya
çağırması esas alınmıştır. Komisyondan geçen
tasarı maddesinde yer alan kamu yararı ve hizmet gereği toplantıya
çağırması Bakanlığa keyfî bir hak tanımanın
yanında bu konuda birliklerin yönetim kurulları ve genel
kurulların görev ve sorumluluklarına doğrudan müdahaleye de
imkân vermektedir. Ayrıca bu önergeyle maddede yer almayan ve eksik
bırakılan yedek yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin bir
hüküm eklenmiş ve yönetim kurulları üyelerinin tavan ücretlerinin
artırılarak aldıkları ücretin yoksulluk
sınırının altında olmaması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Kanun Tasarısının Çerçeve 2. maddesiyle 5996 sayılı
Kanuna eklenen 10/B maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin 3 nolu
alt bendinde yer alan '"Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine
karşı suçlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "nitelikli
cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı"
ibarelerinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Ahmet Aydın (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yönetim kurulu üyeliklerine seçilecekler için aranacak
şartlar arasında yer alan ve maddede sayılan belli suçlardan
mahkûm olmama halinin kapsamı genişletilmiştir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 2. maddesi ile 5996 sayılı
Kanuna eklenen 10/B maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer
alan Olağan toplantının dört yılda bir yapılması
zorunludur. ibaresinin Olağan toplantının dört yılda bir,
mali toplantının iki yılda bir yapılması zorunludur.
şeklinde; (b) bendinde yer alan en fazla yedi ibaresinden sonra gelmek
üzere asıl ve aynı sayıda yedek ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Adnan Şefik Çirkin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Öneri ile toplantı zamanları yeniden
düzenlenmekte ve yönetim kuruluna asıl üye sayısı kadar yedek
üye seçilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/C-1
maddesinde yer alan (m) bendinin "Faaliyet alanı ile ilgili olarak
üyelerinin ihtiyaçlarına yönelik iş ve işlemler ile ilgili
gerektiğinde danışmanlık ve projelendirme hizmetlerini
almak ve üyelerine bu hizmetleri vermek" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Alim Işık Adnan
Şefik Çirkin
Kayseri Kütahya Hatay
Emin Çınar Seyfettin Yılmaz Ali Halaman
Kastamonu Adana Adana
Kemalettin
Yılmaz
Afyonkarahisar
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının 3. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Haluk Eyidoğan Gökhan Günaydın
Burdur İstanbul Ankara
Selahattin Karaahmetoğlu Doğan Şafak
Giresun Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gökhan Günaydın, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Günaydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün
Adalet ve Kalkınma Partisi grup toplantısında Başbakan
Davutoğlu tarımla ilgili birtakım bilgiler verdi. Aynı
şekilde, şu anda görüşmelerde bulunan Tarım Bakanı da
bu bilgilere devam etti.
Ben şimdi sizlere bazı gerçeklerden söz etmek
istiyorum. Soya yağı primini dönüm başına 10 liradan 15
liraya çıkartacaklarmış. Sevgili arkadaşlar, lütfen iyi
dinleyin. On iki yıllık AKP iktidarında bütün soya üretimi 804
bin tondur, on iki yılda ithal edilen soya miktarı 12,5 milyon
tondur. Yani, ürettiğinizin 15 katını ithal etmişsiniz;
11,5 milyar lira dışarıya para vermişsiniz, yeni
aklınıza gelmiş dönüm başına 15 lira yapmak, bravo!
Mercimek, kuru fasulyede primi artıracaklarmış. 2002de bu
memleket 565 bin ton mercimek üretiyordu, bugün 417 bin ton mercimek üretiyor
yani iktidarınızda mercimek üretimi 150 bin ton gerilemiş. Kuru
fasulye üretimi 250 bin tondan 195 bin tona düşmüş.
Bakın, hepsini rakamlarla söylüyorum, TÜİK
rakamlarıdır. Gelip burada nutuk atmayacaksınız, bu rakamların
yanlış olduğunu söyleyeceksiniz, ben de kabul edeceğim.
Yani, memleketin en geleneksel ürünlerini dibe vurdurmuşsunuz, ithalat 81
bin tondan 317 bin tona çıkmış, ödediğiniz para 37 milyon
dolardan 278 milyon dolara çıkmış bakliyat ithalatında,
hâlâ Tarımda başarılıyız. diye konuşup
duruyorsunuz.
Mazot desteğini yüzde 5
artıracaklarmış. Sevgili dostlarım, söyleye söyleye
usandık. Üreticinin cebinden sadece mazot üzerinden
aldığınız dolaylı vergi 9 milyar lira, verdiğiniz
destek 500 milyon lira. Yani, diyorsunuz ki Biz bunu 550 milyon lira
yapacağız. Aldığınız verginin yirmide 1ini
ancak destek olarak veriyorsunuz ve bununla milleti kandırmaya
çalışıyorsunuz.
Korunga, fiğ desteğinden bahsediyorsunuz.
2014te 16 milyon ton yem üretti bu memleket, 6 milyon tonluk ham maddesi yurt
dışından ithal edildi, hâlâ konuşuyorsunuz.
Söylediğiniz başka bir şey daha var:
Efendim, Avrupada 1inciyiz, dünyada 7nciyiz. Neye göre? Gayrisafi millî
hasılaya göre. 50 kere söyledik, ayıptır. Gayrisafi millî hasıla
cari rakamlarla hesaplanmaz, sabit rakamlarla hesaplanır, cari rakamla
hesaplarsan kendini kandırırsın.
1 Mayıs 2004 yılında Avrupa Birliğine
giren 10 ülkeden yüz ölçümü olarak Türkiye daha büyüktür. Neyle
kıyaslıyorsunuz siz kendinizi? Litvanyayla mı, Letonyayla
mı? Bakın, ben kıyaslayacağınız ülkeleri size
söyleyeyim: Her zaman çok spekülasyonu yapılıyor, Hollanda, 2013
yılında 102 milyar euroluk ihracat yaptı. İthalatı var
mı? Elbette var. Tarım Bakanı her zaman söyler: İhracat
yapıyor ama ithalat da yapıyor. Doğru, yapıyor. Ne kadar
yapıyor? 66 milyar euro. Bu rakamlara da inanmazsınız, Lahey
Ticaret Ataşeliğinden geçen hafta aldığım
rakamlardır bunlar, lütfen kontrol edin.
Size bir rakam daha vereyim. Örneğin Fransa,. 60
milyar euro ihracatı var, 48 milyar euro ithalatı var; Fransa da
yılda 12 milyar euro tarımdan para kazanıyor. İspanya 61e
47; yılda 13 milyar euro tarımdan para kazanıyor.
Sizin hâliniz ne biliyor musunuz, gerçek hâliniz?
Bunların tamamı DTÖ sınıflandırmasına göredir,
başka bir şeye göre anlatmıyorum. Sizin hâliniz şudur: Siz
tarımsal ham maddede yılda 5 milyar dolar içeridesiniz. Tarım ve
gıdayı birlikte hesap ettiğinizde başa baş
geliyorsunuz.
Sizlerden rica ediyorum AKPli milletvekili
arkadaşlarım, Bakanlığın verdiği verilere
güvenerek Tarımda dünya birincisiyiz. falan diye konuşmayın,
Artıyız, ihracatçıyız. diye konuşmayın,
işte gerçek rakamlar burada.
Gerçek rakamlar şunu söylüyor arkadaşlar:
Türkiyede tarım, her yıl 1 milyon nüfusu artan bu memlekette
tarım çöküyor, bu memleketin üreticisi tarlalarını kaybediyor,
iflas ediyor. Bu memlekette 2 Trakya büyüklüğündeki alan terk edilirken
Tarım Bakanlığı diyor ki: Biz Sudandan 500 bin hektar
alan kiraladık, orada üretim yapacağız.
Ben bu kadar aymazlığın bu memlekete fazla
olduğunu düşünüyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/C-1
maddesinde yer alan (m) bendinin "Faaliyet alanı ile ilgili olarak
üyelerinin ihtiyaçlarına yönelik iş ve işlemler ile ilgili
gerektiğinde danışmanlık ve projelendirme hizmetlerini
almak ve üyelerine bu hizmetleri vermek" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz..
Seyfettin Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kemalettin
Yılmaz, Afyonkarahisar Milletvekili.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, çiftçi ve üretici
birlikleri için konuşuyoruz ama maalesef, hepimizin bildiği gibi,
mızrak çuvala sığmıyor, güneş balçıkla
sıvanmıyor, çiftçi, üretici perişan vaziyette. Çiftçi, üretici
olacak ki çiftçi birliklerinden, üretici birliklerinden bahsedilebilecek.
Sayın Bakanım, size bir teklifim var. Muhalefet
de Cumhuriyet Halk Partisi de Milliyetçi Hareket Partisi de bu atamalarla
ilgili olarak sizin yapacağınız iş ve icraatlara destek
veriyorlar. Bu Maliye Bakanı hangi partiden? Ben biliyorum ki Milliyetçi
Hareket Partisinden değil, Cumhuriyet Halk Partisinden de değil,
Adalet ve Kalkınma Partisinden. Sizin gücünüz yetmiyorsa biz de destek
verelim tüm muhalefet olarak, gelin bu 2 bin sayısını
ihtiyacınızı görecek sayıya çıkartalım, ne
dersiniz Sayın Bakanım? Ancak gülüyorsunuz, teşekkür ederim.
Diğer bir teklifim var: Atama bekleyen pek çok
ziraat mühendisi var, veteriner hekim var, teknikerler var, su ürünleri
mühendisleri, gıda mühendisleri var, peyzaj mimarları var; bir de
devletimizin sahip olduğu milyonlarca dekar boş, tarıma uygun
devlet yani hazine arazileri var. Gelin, müeyyidelerini koyalım hep
beraber, bu hazine arazilerini bu atama bekleyen ziraat mühendislerine,
veteriner hekimlere belirli bir prosedür karşılığında
tahsis edelim. Hem bu araziler imara açılma gibi bir tehlikeden
kurtulmuş olurlar hem de tarıma ciddi bir destek verirler, katma
değer sağlarlar hem istihdam artar hem de üretim artar. Bu teklifimi
de buradan, huzurlarınızda paylaşmak istiyorum.
Sayın Bakanım, Hizmetler aksamıyor.
diyorsunuz ama sadece birkaç örnek vereceğim veteriner hekim olmanız
münasebetiyle. Hizmetler aksamadığı için mi aşılama ve
küpeleme çalışmalarını özelleştirme gereği
hissediyorsunuz? Hizmetler aksamadığı için mi merdiven altı
üretime hâlâ engel olamadınız? Hizmetler aksamadığı
için mi gıda da yeterli denetimler yapamadığınızdan
dolayı gıda terörü Türkiyede ortalıkta kol geziyor? Hizmetler
aksamadığı için mi bu devirde, veteriner hekim bir Bakanın
olduğu Bakanlıkta hâlâ şaptan pazar yerleri
kapatılabiliyor, karantina altına alınabiliyor ve Sayın
Bakanım, size yanlış bilgi veriyorlarsa lütfen ikaz edin.
Türkiyede tüberkülozdan ve bruselladan insanlarımız inim inim inliyor.
Orada Ramazan Bey başını sallıyor. Bunu bilenler biliyor
ama insanlarımıza tüberkülozlu et yediriyorsunuz, tüberkülozlu süt
içiriyorsunuz ve brusellalı et yediriyorsunuz. Bunların neticesini
önümüzdeki günlerde hep beraber çekeceğiz Sayın Bakanım. Lütfen,
bu konulara dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Hep mi kötü? diyoruz ama iyi yapılan şeyler
de var. Seçim bölgem olan Afyonkarahisarda, Afyonun olmazsa olmazı
dediğimiz kaymağının ve sucuğunun ham maddesi
konumunda olan mandacılık konusunda güzel adımlar
atıldı, Anadolu mandasının ıslahı konusunda geç
kalınmış olan bir adım atıldı, kendilerine
buradan teşekkür ediyorum ancak hâlâ oyalanılıyor, hâlâ
destekler yeteri kadar değil. Tarım il müdürlüğünün
yapmış olduğu toplu hayvancılık, toplu besicilik,
toplu mandacılık konusunda bir çalışma var ama yer
bulunamıyor. Ben buradan size bir yer teklif ediyorum: Eskiden Kocatepe
Tarımsal Araştırma Enstitüsü olarak faaliyet gösteren, halk
arasında mandacılık araştırma enstitüsü olarak
bilinen ve siz iktidara geldiğinizde ilk kapattığınız
enstitülerden biri olan mandacılık araştırma enstitüsü bu
iş için biçilmiş kaftandır. Buradan ifade ediyorum, yer aramaya
gerek yok Sayın Bakanım. Şu anda üniversiteye tahsis
edilmiş vaziyette ama 17 mandayla orada âdeta kürek emziriyorlar ama
Afyondaki arkadaşlarımız bir laktasyon döneminde 3 tona
yakın manda tipini yakalamışlar Sayın Bakanım. Bu az
bir rakam değil. Bunun üzerinde durulması gerçekten çok önemli. Belki
farkında değildir Bakanlık yetkilileri ama Afyondaki Manda
Yetiştiricileri Birliğinin bu çalışmaları gerçekten
övgüye, gerçekten takdire şayan. Bunlara destek verilmesini sizlerden
özellikle istirham ediyorum.
Zaman darlığı nedeniyle, girilmesi gereken
pek çok konuya giremedik ama atama bekleyen
arkadaşlarımızın sorunlarına lütfen kulak verin.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler..
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının dördüncü maddesi ile 11/06/2010 tarihli ve
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Birlik Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanunun 10'uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi
düşünülen Madde 10/Ç'nin ikinci fıkrasının üçüncü
cümlesinin "Üyelere verilecek hizmetler
karşılığında Bakanlıkça Belirlenecek üst
sınırları geçmemek kaydıyla genel kurulca belirlenecek
hizmet bedeli alınır." şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Gülser
Yıldırım
Iğdır Bingöl Mardin
Selma Irmak İbrahim
Ayhan
Şırnak Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısı'nın 4. maddesinin alt madde 10/Ç-2 bendinde geçen
"Ayrıca üyelere verilecek hizmetler
karşılığında genel kurulca belirlenecek hizmet bedeli
alınabilir" ibaresi kaldırılarak yerine "Ayrıca
üyelere verilecek hizmetler karşılığında genel kurulca
belirlenecek hizmet bedeli alınır ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Alaattin Yüksel Ramazan Kerim Özkan Doğan Şafak
İzmir Burdur Niğde
Mahmut Tanal Sedef
Küçük İlhan
Demiröz
İstanbul İstanbul Bursa
Sakine Öz Osman
Kaptan
Manisa Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Doğan
Şafak, Niğde Milletvekili.
Buyurun Sayın Şafak. (CHP
sıralarından alkışlar)
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, ben de
burada gıda, tarım, hayvancılık alanında Türkiyede
uygulanan yanlış politikaların geneli üzerinde durmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hızla artan nüfus
karşısında tarımdaki düşük büyüme temposu, Türkiyenin
ihtiyacı olan tarım ve gıda üretiminden giderek
uzaklaşmasına işaret etmektedir.
Bazı örnekleri vermek istiyorum, biraz önce Gökhan
Günaydın arkadaşımız bazı noktalara değindi:
Buğday ekim alanları daralmıştır. 2000
yılında 21 milyon ton buğday üreten Türkiye, 2014 yılında
19 milyon ton buğday üretebilmiştir. Türkiye, 2002 yılında
93 milyon dönüm alanda buğday üretirken günümüzde 78 milyon dönümde
buğday üretmektedir. Türkiye, AKP döneminde 31 milyon ton buğday
ithal etmiştir, karşılığında 9,2 milyar dolar
ithalat parası ödemiştir. Türkiye, bu Hükûmet döneminde 10 milyon ton
mısır ithal etmiştir, karşılığında 2,5
milyar dolar ithalat parası ödemiştir. Bu Hükûmet döneminde
yağlı tohum ve türevlerine ithalatta 24,5 milyar dolar para
ödenmiştir. Bu Hükûmet döneminde 9,4 milyon ton pamuk üretilmiştir, 8
milyon ton pamuk ithal edilmiştir. Yine, bu Hükûmet döneminde 804 bin ton
soya üretilmiştir, 12,5 milyon ton soya ithal edilmiştir, ithalat
karşılığında 5,3 milyar dolar para ödenmiştir.
Değerli arkadaşlar, tütüncülük bitmek
noktasına gelmiştir. On iki yılda tütün üretimi 153 bin tondan
70 bin tona gerilemiştir. TEKELin özelleştirilmesi sonucu 6 sigara
fabrikasından 5i kapanmıştır. Tokat, Malatya, Bitlis,
Adana ve İstanbul fabrikalarında üretim yapılmamaktadır.
Çiftçi kaybediyor, işçi kaybediyor, ülke kaybediyor.
Şeker pancarı ekimi kotalarla daraltılmıştır.
Özelleştirme süreci, tütünde olduğu gibi şekeri de bitirecek
noktaya gelmiştir. Şeker fabrikalarında yıllardır
çalışan, geçici olarak çalışan işçilerimiz kadro
beklemektedirler. Baklagillerde ithalatçı olduk.
Değerli arkadaşlar, son on yılda 2 milyon
573 bin futbol sahasına denk gelen 27 milyon 825 bin 64 dekar tarım
arazisi imara, inşaata kurban gitmiştir.
Hayvancılık politikalarında da
yanlışlar besiciliği öldürmektedir, tüketiciyi proteinsiz
bırakmaktadır. 1980 yılında 16 milyon olan
sığır varlığı bugün 14,4 milyondur, otuz beş
yılda 2 koyunumuzun 1ini kaybettik. 1980de 19 milyon olan keçi
varlığımız bugün 9 milyon civarındadır. Mera
varlığımız elli yıl evvelki düzeyinin
yarısına inmiştir. Türkiye, son dört yılda 3,5 milyon
baş canlı hayvan ithal etmiştir. Sıfır faizli kredi
desteği yanlış uygulamalarla besici iflasına neden
olmaktadır. Kontrollü kredi süreci başlığında hayvan
fiyatları yükselmiş ve üretici hayvan satın alarak ahıra
bağlamıştır; hemen arkasından yoğun bir ithalat
süreci başlaması sonucunda hayvan fiyatları düşmüş ve
besici zarar etmeye başlamıştır.
Değerli arkadaşlar, pahalı mazot,
pahalı gübre, pahalı yem Türkiye tarım ve
hayvancılığını sıkıntıya
sokmaktadır. Tarımda mazot, gübre ve yem fiyatları çiftçi lehine
derhâl düşürülmelidir.
Sayın milletvekilleri, daralan tarım
politikası sonucunda üniversiteden mezun olan binlerce ziraat
mühendislerimiz, veteriner hekimlerimiz, gıda mühendislerimiz
arkadaşlarımızın söylediği gibi- atama ve iş
beklemektedir. Bugün, on binlerin üzerinde her dalda mühendisimiz boş
gezmektedir.
Son olarak, Niğde bölgesinde yaşanan don
olayında elma üreticilerinin bir bölümüne don zarar parası ödenip
aynı koşullardaki diğer üreticilere para ödenmemesi,
Dündarlı, Hacıbeyli, Sazlıca bölgesinde -meyvelerde- Niğde
Bahçeli ve diğer kasabalarda çiftçileri sıkıntıya
sokmuştur. Aynı konu, kuraklık yaşayan buğday
üreticilerine de -başta Ulukışla Kolsuz köyü olmak üzere-
aynı sorunları yaşatmıştır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının dördüncü maddesi ile 11/06/201 tarihli ve 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Birlik Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanunun 10'uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi
düşünülen Madde 10/Ç'nin ikinci fıkrasının üçüncü
cümlesinin "Üyelere verilecek hizmetler
karşılığında Bakanlıkça Belirlenecek üst
sınırları geçmemek kaydıyla genel kurulca belirlenecek
hizmet bedeli alınır." şeklinde değiştirilmesi
arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin ikinci fıkrasında yer alan
"Ayrıca üyelerden verilecek hizmet
karşılığında genel kurulca belirlenecek hizmet bedeli
alınabilir." cümlesi bir belirsizliği ifade etmektedir. Bu
önerge ile bu belirsizliğin giderilmesi ve hizmetlere de bir üst
sınır getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/D-1
maddesinin (3) nolu bendinde yer alan "Birlik, 24/4/1969 tarihli ve 1163
sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatiflere
sağlanan her türlü vergi ve harç muafiyetinden aynı şekilde
yararlanır" ibaresine ek olarak, "Birlik, yaptıkları
iş ve işlemlerden ötürü Kurumlar Vergisinden muaf tutulur"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Adnan Şefik Çirkin Alim Işık Emin
Çınar
Hatay Kütahya Kastamonu
Ali Halaman Mustafa Kalaycı Yusuf
Halaçoğlu
Adana Konya Kayseri
Seyfettin Yılmaz
Adana
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısı'nın 5. maddesinin alt madde 10/D-3 bendine ek
olarak "Birlikler yaptıkları iş ve işlemlerden
dolayı kurumlar vergisinden muaf tutulur" ibaresinin
eklenmesini arz ve talep ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Doğan Şafak İlhan Demiröz
Burdur Niğde Bursa
Namık Havutça Selahattin Karaahmetoğlu Mahmut Tanal
Balıkesir Giresun İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Karaahmetoğlu.
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kooperatifler ve
birlikler, üreticilerin alın terini, emeğini, emeğinin
değerini bir araya toplayan, koruyan demokratik kuruluşlardır ve
demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.
Kooperatiflerin ve
birliklerin önemini anlamak için dünya ekonomik düzenini iyi
değerlendirmemiz gerekiyor. 1990lı yılların
başlarında dünya iki ekonomik modelden tek ekonomik modele
düştü; kapitalist emperyalist sistem dünyada yalnız başına
kaldı ve yeni dünya düzeni dedikleri küreselleşmeyle yeni politikalarını
belirledi. Bu politikalar hayatın her alanını etkilediği
gibi tarım üzerine de etkileri oldu. Bu politikaların iki temel
öğesi var; birincisi değişim, ikincisi de özgürlük.
Değişim,
insanlar tarafından, ülkeler tarafından, işine gelenler tarafından
küresel güçlere teslim olmak olarak algılandı, diğeri de
özgürlükler.
Özgürlük kimin
için? Özgürlükler sermayenin önünü açmak, sınırları
kaldırmak, gümrükleri kaldırmak, sermayenin özgürce
dolaşabilmesinin önünü açmak anlamında ifade edildi ama bunun
karşısında emeğin örgütlenmesine müsaade edilmedi. Bu
anlamda, kooperatifçiliğin ve birliklerin önemi bugün bir kez daha ortaya
çıkıyor.
Kendi mesleğimle ilgili, yaşamımdan bir
örnek vermem gerekirse, 1980 yılında, Giresunda, 50 eczacı
meslektaşımla Karadeniz Eczacılar Kooperatifini kurduk. 50
eczacı ortak miktarda sermaye koyduk ve kooperatifimizi açtık. Gelen
ilaçları da eşit oranda 50 eczaneye dağıtarak bu
yaşama başladık. Sonuç itibarıyla, aracıyı
kaldırdık, süreç içinde kooperatif ekonomik bir güç olmaya
başladı ve ilaç sermayesinden de ilaçları eczacıların
menfaatleri doğrultusunda, daha verimli bir şekilde almaya
başladık. Bu, benim yaşamımla ilgili ve
kooperatifçiliğin önemini bir şeklide yaşayarak, tecrübemle size
anlattığım bir olaydır.
Yine Giresunda, Giresunlunun, fındık
üreticisinin yaşamını ilgilendiren bir birlik vardır,
FİSKOBİRLİK. 2006 yılında, ülkede 17 birlikten biri
olan FİSKOBİRLİKe hazineden kredi verilmedi, kalan 16
birliğe de 700 trilyon para verildi. Hâlbuki,
FİSKOBİRLİKin bu ülkeye kazandırdığı,
hazineye kazandırdığı paralardan
FİSKOBİRLİKe 100 trilyon kredi verilseydi, hatta
FİSKOBİRLİKin hazineden alacağı olan 53 trilyon
verilseydi, bugün FİSKOBİRLİK içinde bulunduğumuz
çıkmaz içine girmeyecekti. Bugün FİSKOBİRLİK
sıkıntıda ve öyle bir hâle geldi ki artık, üreticiler
sermaye borcu olarak bir katkı sağlamakla baş başa
kaldılar. Eğer bu katkıyı sağlamazlarsa mali genel
kurullar yapılamayacağı için kooperatif yönetimleri düşecek
ve o kooperatif de ne yazık ki kapanacak. Bugün, iktidarın
aldığı politikalarla, yaptığı politikalarla ne
yazık ki
Siyasi tercih onlarındır, ona karışma
hakkımız yoktur ama bütün uygulamaları, sermayenin menfaatine
olan uygulamaları ve tasarıları bu Meclisten geçiriyorlar ve
üreticileri de yalnız başına kalmaya, güçsüz kalmaya ve
sermayenin karşısında ezilmeye mahkûm ediyorlar.
Fındık üreticilerinin her sezon başı fındık
sermayedarının karşısında uyguladığı
politikalarla baskı altına alındığı;
İtalyada, İspanyada, Azerbaycanda, Gürcistanda fındık üretiminin,
rekoltenin yüksek olduğunu, Amerikan bademinin fındığa
alternatif olduğu gerçeğiyle yapılan politikalarla taban
fiyatlar sürekli düşük tutulmaya çalışılıyor ve
üreticinin elinden fındığı alınmaya
çalışılıyor. Hatta bu sene dondan dolayı
fındık rekoltesi düşük olduğu hâlde ticaret odaları,
borsalar tarafından da fındık rekolteleri yüksek gösterilerek
yine taban fiyatlar düşük gösterilmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) Ne
yazık ki sürem bitti, görüyorum karşıdan.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/D-1
maddesinin (3) nolu bendinde yer alan "Birlik, 24/4/1969 tarihli ve 1163
sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan kooperatiflere
sağlanan her türlü vergi ve harç muafiyetinden aynı şekilde
yararlanır" ibaresine ek olarak, "Birlik, yaptıkları
iş ve işlemlerden ötürü Kurumlar Vergisinden muaf tutulur"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Ülkemizde köylü ve çiftçi zor günler
yaşamaktadır. AKP iktidarı döneminde, girdi fiyatlarındaki
aşırı yükselmeler ve ithalata dayalı politikalar üretim
yapmayı güçleştirmiştir. Ürettiği ürünü değerinde
satamayan ve başta mazot ve gübre olmak üzere yüksek girdi maliyetleriyle
beli bükülen, bankalara olan kredi borçları katlanarak artan çiftçimiz
perişan durumdadır. İnsanca yaşamanın dahi çok
görüldüğü çiftçilerimizin ürünlerinden elde ettikleri gelir
borçlarını bile karşılayamaz bir durumdadır.
Çiftçilerimiz hasat dönemini gelir elde etmek için değil, mahkûm
oldukları borçlarını ödeyebilecekleri bir zaman olarak
görmektedir.
Tarım sektörünün yapısal sorunlarını
çözecek, tarımsal girdi yükünü azaltacak ve tarım sektörünü
ayağa kaldıracak tedbirlerin mutlaka alınması gerekmektedir
ancak tarım kesiminde problemler çığ gibi büyürken Hükûmet
duyarsızlığını inatla sürdürmektedir. Çiftçimiz AKP
iktidarının ilgi ve destek alanının
dışındadır. Çiftçinin durumu AKP Hükûmetinin umurunda bile
değildir.
Tarım Bakanı burada, hemen soralım:
Sayın Bakan, ülkemizin tahıl ambarı olan, tarımın
başkenti olarak bilinen Konya diye bir ilimiz var, bir de ovası
var. Acaba buralardan haberiniz var mı? Konyalı çiftçi ne durumda,
biliyor musunuz? Buraya en yakın ilçelerimize, Kuluya, Cihanbeyline
beraber gidelim, hatta vaktiniz varsa Yunaka, Akşehire, Beyşehire,
Seydişehire, Çumraya, Karapınara, Ereğliye, velhasıl
tüm Konya Ovasına gidelim, birlikte dolaşalım; çiftçimizin
karşı karşıya kaldığı içler acısı
durumu yerinde görün. Ama gelmezsiniz, gelemezsiniz çünkü çiftçinin yanına
gidecek ne yüzünüz kaldı ne de cesaretiniz var.
Tarım ve hayvancılıkta yaşanan en
temel sorunun yüksek girdi maliyetleri olduğu bir gerçektir. Çiftçiler
girdilerin pahalı olması nedeniyle yeterli girdi kullanamamakta, bu
da verimliliği olumsuz etkilemektedir. Ağır girdi maliyetlerinin
altında ezilen çiftçimizin üretimi sürdürebilecek gücü
kalmamıştır. Bugün, köyler boşalmış olup köylerde
üretici kalmamıştır.
Çiftçimiz dünyanın en pahalı mazotunu ve
gübresini kullanıyor. Sayın Bakan, lojistik firmalara, yatlara,
kotralara, gemiciklere ucuz mazot verirken üreten, katma değer yaratan
çiftçimize neden ucuz mazot vermiyorsunuz? Lüks arabaların, ciplerin aldığı
mazot ile çiftçinin kullandığı mazotun fiyatı aynı. Bu
haksızlık değil midir? Çiftçinin ve üreticinin temel girdilerini
ucuz alabilmesi mutlaka sağlanmalıdır. O nedenle, tarımsal
üretimde kullanılan mazot, gübre, yem ve diğer girdilerde vergiler
mutlaka kaldırılmalıdır.
AKP Hükûmeti, tüm vatandaşlarımızı
olduğu gibi çiftçiyi de elektrikle çarpmakta ve çırpmaktadır.
Elektrik faturalarının neredeyse yarısını kaçak
elektrik parası ile vergi ve fonlar oluşturmaktadır. Bununla da
yetinilmemektedir. Elektrik kayıp kaçak hedeflerini tutturamayan
yandaş dağıtım şirketlerinin, faturasını
düzenli ödeyen vatandaşlarımıza, çiftçilerimize ilave kaçak para
faturası çıkaracağı görülmektedir.
Başkalarının çaldığı kaçak elektrik parası
dürüst vatandaşımıza ödettirilmemelidir ve bugüne kadar ödenen
kaçak elektrik paraları da iade edilmelidir.
Tarım kesiminde çalışan milyonlarca
insanımız bankalar tarafından kıskaca
alınmıştır. Çiftçimizin borçları her yıl
katlanarak artmaktadır. Çiftçimiz borç batağındadır. Bankalara
olan zirai kredi borçları, BDDK verilerine göre, 2014 Eylül ayı
itibarıyla 42 milyar lirayı aşmıştır. Kredi
yenilemeleri ve yeniden yapılandırmalara rağmen, takibe
düşen kredi borçları 1 milyar 376 milyon liraya yükselmiştir.
İcraların hızla arttığı tarım kesiminde
problemler çığ gibi büyürken birçok çiftçi borcunu ödeyebilmek için
traktörünü, tarlasını satmak zorunda kalmakta, bunalıma
girmektedir.
Değerli milletvekilleri, çiftçinin afetler nedeniyle
uğradığı zararlar da telafi edilmemektedir. Kar, don ve sel
gibi nedenlerle birçok ilimizde çiftçilerimiz endişe verici zararlarla
karşılaşmışlardır. Tarım Sigortaları
Kanununa göre, belirlenen riskler için tarım sigortası
yaptırmayan üreticiler 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören
Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanundan yararlanamamaktadır.
Ülkemizde tarım sigortaları fazla gelişme gösterememiştir.
Tarım sigortasında, başta mülkiyet sorunu olmak üzere, birçok
sorunla karşılaşılmaktadır. Tarım sigortası
yaptıran çiftçimizin sayısı henüz çok azdır, uygulama çok
düşük seviyededir. Tarım sigortası yaptırmadı diye
çiftçilerimizin hasarı göz ardı edilmemelidir. Tabii afetler
nedeniyle çiftçi ve köylünün yaşadığı mağduriyeti hiç
olmazsa kısmen giderecek bir düzenleme yapılmalıdır.
Yardımların yapılabilmesi için aranan ürünlerin, canlı-cansız
üretim araçlarının ve tesislerin değer itibarıyla en az
yüzde 40 oranında zarar görmesi şartının mutlaka
hafifletilmesi gerekmektedir. Bu konuda gerekli yasal düzenleme mutlaka
yapılmalıdır. Esasen, çiftçimiz için kapsamlı bir destek
paketi acilen uygulamaya konulmalıdır.
Ben tasarının hayırlara vesile
olmasını diliyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece, birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.04
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 47nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 6 ila 11inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen Adnan Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili.
MHP GRUBU ADINA ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Hatay) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yine, çiftçiyi ilgilendiren bir sebeple geç
kaldım. Bunu da sizlerle paylaşıyorum.
Şimdi, burada, hep birlikte -bunu da bütün Türkiye
duysun- sabaha karşı saat üçte bütün siyasi partilerle çiftçinin
elektrik borçlarına dair bir kanun teklifi çıkarmıştık
ve güzel de bir af olmuştu değil mi? Şimdi, bu nasıl bir
iştir ki biz bu borcu şirkete ödüyoruz? Yani, bu, devlete olan
borcumuz, özel enerji şirketine değil. Götürüyoruz, dilekçemizi
veriyoruz -bizzat, ben- kendi elektrik borçlarımıza dair affa girmek
üzere. Kime? Bu enerji şirketine. Şirketteki görevli dilekçeyi
kaybediyor ve biz aftan yararlanamıyoruz. Şimdi, olacak iş mi?
Yani bu Bakanlık kendi alacağını niye şirkete
devreder? O şirketin elektrikçilik anlayışı, enerji
anlayışı, en azından devraldığından beri,
başta sayın iktidar partisi milletvekillerimizin de başına
bela.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Keşke Hasana deseydin
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla)
Efendim?
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) Hasana desen, halleder o.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Aynen.
Yani elektrik kesilir, bu enerji şirketi personel
bulundurmaz.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) Hasan oradan
ayrılınca çöktü zaten orası.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Evet,
evet.
Hasan Bey burada mı? Yok. Sayın Hasan Akgöl Bey
olsaydı, bu işleri hallederdi.
Böyle bir anlayış. Haber de şimdi
-şansımıza- geldi, o yüzden inşallah çok sıhhatli bir
konuşma yaparız. Neyse konumuza dönelim.
Tabii, bir tek de ben değilim. Yani bu kadar
aylaklık, bu kadar aymazlıkla koca bir şirketi devralan bir özel
şirketin elemanları artık başka kimlere ne
yapmıştır, Allah bilir.
Şimdi, efendim, ben Hataylıyım.
Dolayısıyla, Hatay tarımının ana motoru pamuk;
tarladan tezgâha yaklaşık 10 milyon kişinin geçimini
sağlıyor. 2000 yılında 130 bin kişi pamuk
ziraatıyla uğraşıyordu fakat bu rakamın şimdi 75
binlere düştüğünü görüyoruz. 2013 yılı itibarıyla 800
bin ton üretimimiz var. 2001 yılı itibarıyla, yanlış
hatırlamıyorsam, bu 1 milyon 400 bin tondu, şimdi ihtiyaç 1,5
milyon tonu geçmiş. Yani pamuk eken çiftçi sayısı niçin
düşer? Pamuk üretimi, tabii, bununla beraber neden düşer?
Ayrıca, arada sıkıntılar oluyor, kuraklık
Mesela,
eldeki bilgiye göre, Amik Ovasında 110 bin dekardan 63 bin dekara
düşüyor. Maliyetine bakıyoruz kütlü üretiminin yani pamuk üretiminin,
bölgesine göre 1.400-1.600 lira. Bunu kaça satıyoruz? 1.000 lira, 1.100
lira; yüksek randıman olursa. Şimdi, ne alıyoruz? Çok çok,
destekleme 500. Sayın Bakanım, bu desteklemenin bin lira olması
lazım. Pamuk desteklemesinin bin liradan aşağı
olmaması lazım, aşağısı vallahi kurtarmaz, billahi
kurtarmaz; yanmışız.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) Az
konuşursan verelim Şefik.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Hemen
inerim, söz veriyorsa Sayın Bakan, hemen kürsüyü bırakır
giderim.
Şimdi, genelde, bu, ziraatla ilgili meselelerde
tarım bakanlarına yüklenilir ama bu bir haksızlıktır
aslında. Yani burada, esas, parayı vermeyenler maliye
bakanlarıdır; tabii, maliye bakanlarıyla beraber hükûmetlerin
çiftçiye bakışıdır. Maliye bakanı herkese verir ama
nedense, bu, çiftçiye gelince cimrileşir. Esas, bu, tarımla ilgili
görüşmeleri Maliye Bakanının huzurunda yapmak lazım. Yani
ben şahsen Sayın Tarım Bakanının -bazı
konuları da bildiğimden, en azından bildiğim bazı
konularda kendisini tenzih ederim- çiftçiye karşı
Mesela
kuraklık. Kuralık afete girmiyordu bak, onu biz burada kürsüden
hatırlattık, Peki. dedi ve kuraklık afete girdi, yoksa
girmezdi ve dolayısıyla, biz de dâhil, birçok çiftçi kuraklıktan
rapor tutturdu ve en azından tarım kredi borçlarını ve
şeyi erteletti.
Şimdi, tarımda büyüme hızına
bakıyoruz; 2001 kriz dönemi, eksi 7,9 fakat içinde bulunduğumuz
Hükûmet bir senede bu tarımı toparlamış ve artı 8,8e
getirmiş. Bugün 2013 rakamı 3,5. Rakamlar bunu gösteriyor, söylüyor.
Tarımda istihdam alanı yüzde 36dan yüzde 23e inmiş.
Tabii, Hatay için de kötü bir haberim var: Kötü derken,
borçlarını ödeyemeyen çiftçi sıralamasında Hatay 1inci
olmuş, 2nci Artvin, 3üncü Elâzığ. Böyle bir rakam var
önümüzde.
Adananın işi bizden iyiymiş Muharrem Bey.
Şimdi, hâl buyken, çiftçiler konusunda ve bilhassa
pamuk konusunda bir reform lazım. Yani zeytinyağcı, zeytinci
bizden iyi mi? Yok, bu sene zeytin biraz para etti, sebebi: Zeytin yok. Süt
biraz para etti, sebebi: Süt yok, kuraklık var, yem kısa. Yani
azlıktan bu fiyat artışları.
Mesela Yayladağı: Bu da genelde zeytinle,
artık meyvecilikle, bir miktar da tütünle geçinen bir yer. Biz
Hatayın Yayladağı ilçemizin
sıkıntısını fark ettiğimizde, oranın
asıl değerlerinin gün yüzüne çıkmasının temelinin
Yayladağı yolu olduğunu bildiğimizden, 57nci Hükûmet
olarak, uzun yıllardır atılmayan Yayladağı yol
temelini attık; iktidarınız da, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı da bunu bitirdi, devamını getirdi. Ama biz bu yolun
temelini atarken Yayladağı Sınır Kapısını
da düşünmüştük. Yani bu sınır kapısı bir nevi
bizim Reyhanlı gibi çalışacaktı. Bugün bütün
sınır kapıları açık, efendim, IŞİDin, El
Kaidenin, El Nusranın, şunun bunun elinde olan bütün
sınır kapıları açık, fakat Yayladağı
Sınır Kapısı kapalı. Bunun
Yayladağılıya bir faydası yok, o sınır
kapısının açılmasının da Türkiyeye bir
zararı yok. Bunu rica ediyoruz, bu vesileyle onu da gündeme getiriyoruz.
Hassamız yine bir miktar zeytin ve üzümle geçinir,
durumu felaket. Hele Dörtyol; narenciye çökmüş, dalında
kalmış, mandalinaydı, portakaldı, bunlar perişan
olmuş. Sayın Bakanım, narenciyeci için de özel bir program
geliştirmek ve bu desteği direkt narenciyeciye vermek gerekiyor.
Böyle bir sıkıntı var orada.
Tabii, bütün bunlar için çiftçiye yönelik bir reform
paketi lazımdır. Özellikle çiftçinin meselesinin bu Mecliste, böyle,
birkaç saat oturulup tartışılması, bütün muhalefet
partilerinin de içinde olduğu, bir komisyon kurulması, bir reformla
çiftçinin kalkındırılması lazımdır. Ben her
fırsatta söylüyorum, çiftçinin durumu bu.
Biraz evvel Muharrem Bey hayvancının durumundan
bahsederken bütün masrafı yaptığı hâlde hayvanın
kafasını, kolunu, böbreğini, şeyini diğerlerinin
aldığını, hayvancıya karkas etin
kaldığını söylüyor. Fakat hayvancının oyu da
AKPye kalıyor, böyle de bir garabet var.
Hayvancı kardeşim, pamukçu kardeşim,
fıstıkçı kardeşim, fındıkçı kardeşim,
ayçiçekçi kardeşim, patatesçi kardeşim; hâlinden memnunsan bize
boşuna nefes tükettirme, devam et.
Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde ikinci konuşmacı Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Gökhan Günaydın, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Günaydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Sayın
Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; 24üncü Dönemin
sonuna geliyoruz. Türkiyede tarım sektörüyle ilgili hepimizin kabul
edebileceği, sadece gerçekleri konuşacağımız objektif
bir değerlendirmeye ihtiyaç var. Çünkü dünyanın bütün ülkelerinde
tarım stratejik bir sektör ve Türkiye olarak bu stratejik sektörün
gereğini yerine getirmek zorundayız. Biz bugün ana muhalefet
partisiyiz, iktidarda Adalet ve Kalkınma Partisi var, evet, Milliyetçi
Hareket Partisi, HDP muhalefet sıralarında oturuyorlar ama bizlerin
tarım konusunda bir ortak söyleme, ortak düşünceye dönme ihtiyacımız
vardır. Bizler, birbirimize hepimizin tekrar etmekten artık
usandığı sözleri söyleyerek bu dönemi tamamlayamayız. O
hâlde, artık nihayet birinin bir grup adına yaptığı
konuşmada, herkesin kabul edebileceği ve hepimize ufuk çizebilecek
bir söyleme bu Meclisi davet etmesi gerekiyor.
Sevgili arkadaşlarım, söylediklerimin
tamamını Türkiye İstatistik Kurumunun verilerinden lütfen
kontrol ediniz ve eğer ben bu kürsüde bir muhalefet milletvekili olarak
bir tek rakamı çarpıtıyorsam yerime oturur oturmaz beni ikaz
ediniz.
On iki yıllık AKP iktidarının bir
muhasebesini yapmak gerekiyor. Bakınız, bitkisel üretimde
yalnızca mısırda, yalnızca ayçiçeğinde ve
yalnızca çeltikte, bu 3 üründe artış vardır. Tebrik etmek
gerekir mi? Evet. Mısır için, çeltik için ve ayçiçeği için
üretim artışı sağlayan politikaları kim ortaya
koyduysa tebrik etmek gerekir, örneğin çeltikte o tohum
ıslahını yapan ziraat mühendisi arkadaşımızı
tebrik etmek gerekir.
Peki, bunları söylerken ben şimdi başka
gerçekleri de ifade etmek zorundayım. Yılda 4 milyon ton ortalama
buğday üreten bir ülkenin yurttaşı ve milletvekili olmak
sizlerin hoşuna gidiyor mu? Bana kimse bunu un ihracatıyla
açıklamaya kalkışmasın. Tekrar rakam veriyorum size: Bu
memleketin on iki yılda buğday ithalatı için ödediği para
9,2 milyar dolardır, un ihracatından kazandığı para
6,5 milyar dolardır. Dünyada hiçbir ülke ham madde ithal edip,
işlenmiş madde ihraç edip para kaybetmez. Bunu yalnızca Türkiye
yapıyor. O hâlde burada, buğday meselesinde ve un ihracatında
kimlerin numara çevirdiğini Türkiyenin anlaması ve birilerinin bunu
denetlemesi lazım. Bunu Tarım Bakanlığı yapmayacak da
kim yapacak?
Ben bir rakam daha vereyim: Türkiye pamuk üretiyor mu?
Evet, üretiyor. Türkiyenin, on iki yıllık döneminizde ürettiği
pamuk miktarı 9,5 milyon tondur, ithal ettiği pamuk miktarı 8
milyon tondur. Ben şimdi tekrar soruyorum: Bu Mecliste oturan
milletvekilleri olarak, ürettiği kadar pamuk ithal eden bir memleketin
siyasetçisi olmaktan memnun muyuz, bu konuda birilerini sorumlu tutmayacak
mıyız? Daha acısını söyleyeyim: Yılda
yalnızca pamuk ithalatına 4 katrilyon lira pamuk ithalat parası
ödeyen bir memleketin evladı olmak iyi bir şey midir? Egeden pamuk
çekilmiştir, Akdenizden, Çukurovadan pamuk çekilmiştir ve pamuk
yalnızca bir Güneydoğu Anadolu ürünü hâline gelmiştir.
Size bir soya üretiminden bahsedeyim. 804 bin tondur on
iki yılda üretilebilen bütün soya miktarı. İthal edilen miktar
nedir biliyor musunuz arkadaşlar? İnanmazsanız tekrar edeyim:
12,5 milyon tondur. Bir memleket, 804 bin ton üretiyor; 12,5 milyon ithal
ediyor ve Tarım Bakanı 11inci bütçesine imza atmakla övünüyor. Bütün
bunların bir muhasebesini yapmak zorunda değil miyiz? Bunun
hesabını yalnızca CHP milletvekilleri, muhalefet milletvekilleri
mi soracak? Burada bulunan AKP milletvekilleri, iktidar partisi
milletvekilleri, on iki yıldır yetki verdikleri
Bakanlığın bir soya üretimini 200 bin tona
çıkartamamasının hesabını sormamalı mı
arkadaşlar? Bütün bunları hep beraber değerlendirmemeli miyiz?
Başbakanınız bugün söylüyor:
Mercimeği, fasulyeyi primle destekleyeceğiz. diye. Bakın
bakalım, her iki üründe de iktidarınız döneminde 100er bin ton
geriledi mi gerilemedi mi üretim? Çok değil, on beş yıl evvel
Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi çerçevesinde her
tarafı nohutla, mercimekle bu memleket doldurmamış
mıydı? Hatta baklavayı mercimekli yapıyorlar diye dalga
geçiyorlardı. Yeşil mercimeği almıyor, sarı
mercimeği istiyor diye, biz, Hindistana, yeşil mercimeğin kabuğunu
kırıp sarı mercimek olarak satıyorduk. Şimdi
Hindistandan, Kanadadan, Habeşistandan yeşil mercimek, fasulye
ithal etmek birilerinin kanına dokunmuyor mu acaba? Bunun
hesabını biz sormayacağız da kim soracak sevgili
arkadaşlarım? (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili dostlarım, bir veteriner hekim olan
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı konuşmaya geldi
mi neredeyse beni de ikna edecek. Ben size rakam vereyim: 1980de bu memleketin
nüfusu 44 milyondu, bugün 77 milyon; her yıl 1 milyon nüfus
artırdık bu memlekette. 50 milyon koyunumuz vardı 1980de, bugün
29 milyon koyunumuz var; her 2 koyundan 1ini kaybettik. 19 milyon keçimiz
vardı, bugün 9 milyon keçimiz var; her 2 keçiden 1ini kaybettik. 16
milyon sığırımız vardı, 14 milyon
sığırımız var; sığırımız 2
milyon azaldı. 1 milyon mandamız vardı -arkadaşlar
teşekkür ediyorlar- 118 bin manda kaldı; her 10 mandadan 9unu
kaybetti bu memleket. Şimdi sorarsanız Tarım Bakanına, der
ki: İktidarımızın son döneminde canlı hayvan
varlığında artış oldu. Sanıyor ki biz
bakmayacağız rakamlara. Son dört yılda ne kadar canlı
hayvan ithal ettiniz? 3,5 milyon canlı hayvan ithal ettiniz; 2 milyon
koyun, 1,5 milyon sığır ithal ettiniz yani sizin Canlı
hayvan varlığı arttı. diye söylediğiniz şey
maalesef ithalat yaptığınız şeydir.
Unutmuyoruz, Fransadan size Legion dhonneur ödülü
verdiler yani siz Fransa nişanı taşıyorsunuz. Sebebi ne
biliyor musunuz? Siz Fransa tarımını desteklediğiniz için
Fransadan nişan aldınız. Ben de her zaman soruyorum: Gidin
Amasyada Suluovadan bir alın bakalım o nişanı ya da gidin
Trakyadan alın bakalım o nişanı; besici size nasıl
bir madalya vermeyi tercih edecek? Bütün bunları hep beraber konuşmak
zorundayız.
Sevgili arkadaşlarım, bakın,
hayvancılık, Türkiyede, ithalat yapılmazsa ayakta duramayacak
noktadadır. Üstelik de bir acı gerçeği daha söyleyeyim. Ben diyorum
ki: Bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yılda 7 kilogram
kırmızı et tüketiyor. Tarım Bakanı düzeltiyor beni,
diyor ki: 7 kilogram değil, 12 kilogramdır. Peki, bu sefer sizin
dediğiniz doğru olsun, 12 kilogram. Bir Avrupalı ortalama ne
kadar tüketiyor biliyor musunuz? 77 kilogram tüketiyor. Ortalama bir
Avrupalının
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) 13, 13.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) 13 diye düzeltiyor, işte
Tarım Bakanının ciddiyeti burada arkadaşlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Onun yüzde 70i, Avrupanınki domuz, domuz, onu
söylesene.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Düzeltiyorum, peki, sen 13.
diyorsun, ben de 13 diyeyim. Ortalama 77 kilogram bir Avrupalı
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Avrupalının yediğinin yüzde 70i domuz,
domuz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Sayın Bakan, ben
bitirince gelirsin buraya, konuşursun, böyle laf atarak bir yere
varılmaz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Hadi oradan, yalan yanlış bilgiler verme!
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Böyle laf atacağına
çalış, çalış, çalış da memleket bir yere gelsin.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bir Avrupalı ortalama 77 kilogram
kırmızı et tüketiyor, Türk insanı 13 kilogram tüketiyor;
Tarım Bakanı 13 kilogram. diyor. Bundan utanacağına diyor
ki: Ama orada domuz eti yiyorlar. Kardeşim, sen de koyun etiyle ikame
et, elini tutan mı var? Bu insanlara 10 liradan lop et ithalatı yaptırıyorsun
ama 25 liradan aşağıya kimse 1 kilogram kıymayı
yiyemiyor. Niye biliyor musunuz? Bu ithalatı kimlerin
yaptığını, hangi yandaşların cebinin
dolduğunu biliyoruz, Et ve Balık Kurumunun nasıl bir
ithalatçı kurum hâline getirildiğini biliyoruz.
Ben bu sözlerime niye başladım? Bir muhalefet
milletvekili olarak konuşmuyorum, üretimi artanları söyledim ama
Türkiyenin tarımının da raporunu size bütün gerçekliğiyle
ortaya koydum.
AKPli milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum:
Nasıl biz bunun hesabını sorduysak, siz de on bir
yıldır bu Bakanlıkta oturup da tarımı düzeltmek yerine
başka işlerle uğraşan ve gariban köylüyü desteksiz
bırakan bu Tarım Bakanının hesabını sorun. Eğer
hesabını sormazsanız Türkiye ithalatçı bir ülke olarak
maalesef beslenememeye devam edecek.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Türkkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 653 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında
şahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun veterinerlerle ilgili olunca onların uzun
zamandır çektikleri sıkıntıyı burada dile getirmemek
olmaz diye düşünüyorum. Onlar sıkıntı çekiyor da biz
çekmiyor muyuz? Biz de farklı çekiyoruz. Sosyal medyada her
açtığımızda veterinerlerin en az 50 tane talepleri var.
Size de aynısı oluyordur. Gerçekten sıkıntıda
olduklarını düşünüyorum. Veteriner hekimler kadro bekliyor,
atama bekliyor arkadaşlar. Onlar da birçok işsiz gencimiz gibi
mağdur. Veterinerler için uzun zamandır yeni istihdam alanları
yaratılmıyor.
Ben başından itibaren bir şey söylüyorum.
Her üniversite bitirene devletin iş bulma imkânı yok. Buna
öğretmen de dâhil, diğer meslek grupları da dâhil. Böyle bir
ülke de yok. Yunanistan, her vatandaşına devlette bir memur veya
işçi kadrosu açtı. Özel sektörde farklı istihdam sahaları
açamadığı için devlet olarak battı. Devletin yapması
gereken, istihdam sahası açacak özel sektörün önünü açmaktır. Yoksa,
sizin yaptığınız gibi, sözleşmeli kadro yapıp
ondan sonra 300 bin kişiye devlette görev verirseniz bu devleti tutmak çok
kolay olmaz. Yani, istisnai kadrolardan bahsetmiyorum. Ama veteriner hekimlerin
bu taleplerine de kulak vermenizi istiyorum.
Zira, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin
ve partililerin yakınları sınavsız olarak önemli görevlere
getiriliyorlar. VIP torpil iddiaları ayyuka çıktı ve sırf
Adalet ve Kalkınma Partililerin yakınları kazanamıyor diye
KPSSnin kaldırılmasına dair gizli hesaplar yapılıyor.
Madalyonun bu yüzü de var, buna da dikkatinizi çekiyorum.
Okudukları okulları başarıyla
bitiren, emek veren veterinerler, hakları olan kadroları istiyorlar.
Zira, su ürünleri, gıda mühendisleri ve veterinerler Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığından 20 bin atama bekliyorlar.
50 bin mühendis ise ilgili bakanlıklardan atama bekliyor. Ben bu mühendis
arkadaşlara buradan bir şey daha söylüyorum: Özel sektördeki
şanslarını da denemeye devam etsinler. Özel sektörün önünü açmak
da bu Hükûmetin görevi. Sayın Bakanım, özellikle kendi
sahanızdaki özel sektör kuruluşlarını teşvik etmeye
devam edin veya arttırın.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı bünyesinde 20 bin boş kadro var Sayın Bakan.
Atama yapılmaması doğru bir iş değil. Onlar bütçeye
yük olacak değil, güç olacak meslek grupları. Mesleklerini icra etmek
istiyorlar, enerji ve birikimlerini Türkiye'nin kalkınmasına destek
olarak kullanmak istiyorlar. Niye onların sesini duymuyorsunuz?
Sayın Bakan, sizden rica ediyorum, şu bölücü
terör örgütünün gece bekçiliğinden vazgeçin. Siz tarım konusunu çok
iyi biliyorsunuz, Türkiyede iyi bilen insanlardan birisiniz. Mesainizi bu
konuya harcayın. Zira, bu konuda Türkiyede yapılacak çok iş
var.
Bakın, on sene evvel Almanyada sadece 250 bin ton kanola
ekiliyordu. Geçen sene Almanyanın kanola ekimi ne kadardı biliyor
musunuz? 8 milyon ton. Yani Almanlar çiçek saksısına bile kanola
ekmeye başladılar. O kanola, hem ülkenin protein ihtiyacını
karşılıyor hem de yağıyla beraber hava
kirliliğini yok eden biyodizel adı altında yakıta destek
vererek ülkenin ithalatında da önemli katkı sağlıyor. Ben,
sizin bunu başaracağınızı zannediyorum, öyle
olduğunu düşünüyorum ama lütfen, mesainizi harcayın.
Bakın, altı sene evvel yine soya Ukraynada 250
bin tondu. Geçen sene ne kadardı biliyor musunuz? 3 milyon 400 bin ton.
Kanola da 2,5 milyon ton. Yani yedi sene içerisinde yaklaşık 500 bin
tondan 6 milyon tona geldiler. Bizim bunu yapmamız mümkün. Yeter ki bu
konuda inanın ve mesainizi lütfen bu işe verin, sizden rica ediyorum.
Bu bölücü terör örgütü mensuplarının ülkeyi bölme konusundaki
hareketlerine destek ve katkı vermeyin. Türkiye devleti, Türkiye milleti
sizden çok iş bekliyor. Sizin mesleki becerinize güveniyorum ama lütfen,
mesainizi bu konuya harcayın.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar
sunuyorum. Sağ olun, var olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
Tanju Özcan, Bolu Milletvekili.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmeleri başından bu yana izleyen milletvekillerinden bir
tanesiyim. Ben burada kısa kısa bir iki konuya değinmek
istiyorum.
Sayın Bakanım, bilmiyorum biliyor musunuz, ben
yaklaşık iki yıldır sizin resminizi taşıyorum
aracımın bagajında, 1e 1 ebadında bir resminiz var. Hani az önce Fransızca ismini Sayın
Günaydın söyledi, şu Fransa devletinden aldığınız
üstün hizmet madalyasıyla çektirmiş olduğunuz fotoğrafla
dolaşıyorum. Orada tuhaf bir kıyafet de giydirmişler size.
Tabii, ne yapıyorum bunu? Kendi seçim bölgemde 490 köyümüz var, ben bunun
476sına gittim, her köyde bu resmi çıkartıyorum.
Bakıyorlar, Mehdi Eker tuhaf bir kıyafetin içerisinde, boynunda da
kocaman bir madalya var. Bu madalya ne? diye sorduğumda aslında
köylüye sizin ekonomi politikalarınızı veya tarımla ilgili
politikalarınızı anlatmak çok daha kolay oluyor. Gerçekten
Sayın Bakan -değerli AKP milletvekilleri, size de söylüyorum bunu-
bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Tarım Bakanı Fransa
devletinden üstün hizmet madalyası alıyorsa, Fransa Bizim köylümüze,
çiftçimize, Allah razı olsun, çok büyük katkıda bulundunuz, önemli
bir hizmette bulundunuz. diye size bir madalya veriyorsa gerçekten bunda
alkışlanacak bir şey yok, utanılacak bir şey var
bence. Sayın Bakan, ben geçen hafta burada bu yolsuzluk oylamasında
adı yolsuzluğa karışan sayın bakanların Yüce
Divanda yargılanması için evet oyu kullandım ama öyle
görünüyor ki sadece bu madalyadan dolayı sizin Yüce Divanda vatana
ihanetten dolayı yargılanmanız gerekir, samimi söylüyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biraz fazla oldu Tanju.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?
Milyonlarca Türk köylüsü sıkıntı çekecek, ahırdaki
hayvanı para etmeyecek, sütü para etmeyecek, Sayın Bakan Fransadan
canlı hayvan ithal edecek, karşısında da madalya alacak ve
bunun sonucunda da hiçbir şey olmamış gibi
davranacağız.
Sayın Bakan, bakın, size bir teklifim var,
samimi bir teklif. Daha önce bu teklifi Orman Bakanımıza yapmıştım,
kabul etmemişti.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Ne demiştin?
TANJU ÖZCAN (Devamla) Bakın, siz diyorsunuz ki:
Türk köylüsü için ben şunu yaptım, bunu yaptım. Bakın,
benim seçim bölgemde sizin arzu ettiğiniz bir köye gidelim, köylüyle
konuşalım, siz bu yaptıklarınızı anlatın.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Devamını biliyoruz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Köylü size kahvede veya cami
odasında Allah razı olsun Sayın Bakan, sizin devriiktidarınızda
bizim yüzümüz güldü, uyguladığınız politikalar sayesinde
cebimiz para doldu, çoluğumuzu çocuğumuzu rahatça evlendirebildik,
bankalara borcumuz yok, Allah sizden razı olsun. derse yenim ediyorum ben
o gün milletvekilliğini bırakacağım. Var
mısınız buna, var mısınız buna, böyle bir
cesaretiniz var mı?
Sayın Bakan, bakın, ben halkın
arasından gelen bir milletvekiliyim. 490 köyün 476sına en az 1 kez
gitmişim bu milletvekilliği döneminde, en az 1 defa gitmişim.
Siz gerçek anlamda bir Anadolu köyüne en son, Tarım Bakanı olarak ne
zaman gittiniz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Diğerlerine niye gitmedin?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Kimin oyuyla gittin?
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ya, Sayın Bakan, Kabinede
hiç hoşlaşmadığım bazı bakanlar var ama sizin
kadar antipatik bir bakan da samimi olarak söylüyorum yok. Niye gülüyorsunuz?
Gerçekten, köylüye dünyanın en pahalı mazotunu veriyorsunuz, en
pahalı gübresini veriyorsunuz, tarım ilacını veriyorsunuz,
sonra da o bakan koltuğunda, ya, kusura bakmayın ama gülerek
oturuyorsunuz. Neye gülüyorsunuz? Türk köylüsünün gülünecek hâli mi var?
Ağlanacak hâli var.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Çok komiksin, ona gülüyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Konuşmalarına gülüyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sana gülüyor sana.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Benim neyime gülecek? Ben burada
gerçek sorunlardan bahsediyorum arkadaşlar. Benim kadar aranızda
şu dönemde kendi seçim bölgesinde köylere giden milletvekili olduğuna
inanmıyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yok ya!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Vah vah vah!
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ben köylüyle konuşuyorum,
yaşıyorum, onlarla birlikte oturup konuşuyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) En
çalışkan bakan!
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ya, peki, o zaman
arkadaşlar, siz hangi köye gidiyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hangi köye
gidiyorsun?
TANJU ÖZCAN (Devamla) Siz Kadıköye mi
gidiyorsunuz, nereye gidiyorsunuz? (CHP ve MHP sıralarından
gülüşmeler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sayayım
mı?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sizi hep Bağdat
Caddesinde görüyoruz!
TANJU ÖZCAN (Devamla) Gerçek bir Anadolu köyüne gidin
bakalım, orada size söyleyeceği şu köylünün: Arkadaşlar,
Sütüm para etmiyor. diyecek, Etim para etmiyor. diyecek, Damdaki hayvan
para etmiyor. diyecek, köylü şivesiyle söyleyeyim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Her
gün hayvanın içindeyim ben ya, her gün!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Cumhuriyet köyü,
Alibahadır, Paşamandıra
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
TANJU ÖZCAN (Devamla) Arkadaşlar, şunu
karıştırmayalım
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Daha köy ismi
sayarım sana, hangisini istiyorsun?
TANJU ÖZCAN (Devamla) Bakın, siz büyük
mandıra sahipleriyle çok sıkı ilişkiler içerisinde
olabilirsiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Olmadık.
TANJU ÖZCAN (Devamla) Ben ahırında iki
baş hayvanı olan insanın çektiği
sıkıntıyı anlatmaya çalışıyorum size. Böyle
bir eve en son ne zaman gittiniz?
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Dün gittik, dün.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Daha dün gittik,
dün.
TANJU ÖZCAN (Devamla) O köylünün elini gerçekten ne
zaman sıktınız? Size Allah razı olsun, çok memnunum
hayatımdan dedi mi gerçekten, dedi mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beykoz Bozhane
köyü, Öğümce köy, Göllü köyü, Paşamandıra, Değirmendere
TANJU ÖZCAN (Devamla) Arkadaşlar, Sayın
Bakan, ben sizin şunu yapmanızı bekliyorum: Türk köylüsünden
özür dileyerek bu görevi 7 Hazirandan önce bıraksanız çok daha iyi
olacak. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
6ncı madde üzerinde dört adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/983 esas numaralı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6 ncı maddesi ile 5996 sayılı Kanuna
10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/E maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde geçen veya denetim için
görevlendirilecek olan personel" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet Doğan Kubat Mahmut Tanal
Adıyaman İstanbul İstanbul
Ramazan Kerim Özkan İlhan Demiröz Recep Özel
Burdur Bursa Isparta
Bayram Özçelik Seyfettin
Yılmaz Ramazan
Can
Burdur Adana Kırıkkale
Adnan Şefik Çirkin
Hatay
TBMM Başkanlığına
653 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 6. Maddesinin 10/E Maddesinin 3.
fıkrasında geçen belirli bir süre ibaresinin en fazla üç ay süre
olarak, bir yıl ibaresinin de altı ay olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Adnan Şefik Çirkin Alim Işık Kemalettin
Yılmaz
Hatay Kütahya Afyonkarahisar
Yusuf Halaçoğlu Ali Halaman
Kayseri Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 Sayılı Kanun
Tasarısı'nın 6. maddesinin alt madde 10/E-2 bendinde geçen
" Ayrıca denetim sonuçları Bakanlığa bildirmek
şartıyla merkez birlikleri de kendi denetleme kuralları
aracılığıyla üye birliklerini denetleyebilir"
ibaresinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Doğan Şafak Mahmut Tanal
Burdur Niğde İstanbul
İlhan Demiröz Namık Havutça Bursa Balıkesir
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
kanun tasarısının altıncı maddesi ile 11/06/2010
tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Birlik
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunun 10'uncu maddesinden sonra
gelmek üzere eklenmesi düşünülen Madde 10/E'nin ikinci
fıkrasında yer alan "personel" ibaresinden önce gelmek
üzere "uzman" ibaresinin eklenmesini; üçüncü fıkrasında yer
alan "tespit edilmesi durumunda" ibaresinden önce gelmek üzere
"mahkeme kararıyla" ibaresinin eklenmesini ve dördüncü
fıkranın madde metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Gülser
Yıldırım
Iğdır Bingöl Mardin
Nazmi Gür Faysal
Sarıyıldız
Van Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge belli bir uzmanlık gerektiren denetim
görevinin uzman personel aracılığıyla yapılması
ve Bakanlığın birliklerin yönetim kurulu üyeleri ile üst
yöneticilerin görevden uzaklaştırma, görevden alma ve diğer
yetkilerinin mahkeme kararına bağlanması amaçlanmaktadır.
Böylelikle haklarında mahkeme kararı olmaksızın sadece
Bakanlığın kararıyla görevden el çektirilmesinin önüne
geçilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca bu önerge ile kredi veren kurum ve
kuruluşların bu işle görevli kamu kuruluşları varken
doğrudan birlikleri denetlemesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
LEVENT GÖK (Ankara) Önergemizi geri çekiyoruz.
BAŞKAN Bundan sonraki, Cumhuriyet Halk Partisi
önergesi geri çekilmiştir.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin önergesini
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
653 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 6. Maddesinin 10/E Maddesinin 3.
fıkrasında geçen belirli bir süre ibaresinin en fazla üç ay süre
olarak, bir yıl ibaresinin de altı ay olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Adnan Şefik Çirkin
(Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile uygulamada yaşanabilecek bazı sorunların
önlenmesi ve belirsizliğin giderilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/983 esas numaralı Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6 ncı maddesi ile 5996 sayılı Kanuna
10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/E maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde geçen veya denetim için
görevlendirilecek olan personel" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Islah amaçlı yetiştirici birliklerinin
denetimine ilişkin hususları içeren madde hükümleri ile müfettiş
ve kontrolör dışında denetim için görevlendirilecek diğer
personel ifadesi uygulamada yanlış uygulamalara neden olabilir. Bu
nedenle denetimin, yürürlükteki mevzuat hükümlerince denetim ile görevli ve
yetkili olan müfettiş veya kontrolörler aracılığı ile
yapılması uygun olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 7 inci maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere eklenen 10/F-1
maddesinin (1) nolu bendinde yer alan "birlik asıl üye sayısının,
yönetim ve denetim kurullarını oluşturacak sayının
altına düşmesi" ibaresinden sonra gelmek üzere,
"birliğin çalışma koşulu dışına
çıkması" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Adnan Şefik Çirkin Alim
Işık Yusuf
Halaçoğlu
Hatay Kütahya Kayseri
Seyfettin Yılmaz Emin
Çınar Ali Halaman
Adana
Kastamonu Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Islah amaçlı yetiştirici birliklerinin
dağılması ve tasfiyesinin genel kurul kararıyla,
iflasın açılmasıyla, birlik üye sayısının,
yönetim ve denetim kurullarını oluşturacak sayının
altına düşmesi hallerinde olabileceği bu madde ile
düzenlenirken, maddeye diğer birliklerde olduğu gibi
"çalışma koşulu dışına
çıkması" şartının eklenmesi eksik
bırakılmıştır. Diğer birliklerde olan bu
koşulun ıslah amaçlı yetiştirici birliklerine de uygulanması
gereklidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge
vardır, okutup birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 653 sıra sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi ile düzenlenen 5996
sayılı Kanuna eklenen Geçici 2 inci maddesinde yer alan "Birlikler
altı ay içinde, merkez birlikleri ise dokuz ay içinde" ibaresinin,
"Birlikler dokuz ay içinde, merkez birlikleri ise oniki ay içinde"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Alim Işık Adnan
Şefik Çirkin
Kayseri Kütahya Hatay
Emin Çınar Seyfettin Yılmaz Mehmet Doğan
Kubat
Kastamonu Adana İstanbul
Ali Halaman
Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Pervin Buldan İdris
Baluken Kemal
Aktaş
Iğdır Bingöl Van
Gülser Yıldırım Özdal Üçer
Mardin Van
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeleri ayrı ayrı okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kurulu
bulunan ıslah amaçlı hayvan yetiştirici birlikleri ile merkez
birliklerinin faaliyetlerine devam edeceği, ancak ana sözleşmelerinin
Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenen usul ve esaslara
uygun hale getirilmesi zorunlu tutulmuştur. Ancak tasarının
düzenlenmesi sırasında verilen birlikler için "altı
ay", merkez birlikler için ise "dokuz aylık" geçiş
süreci kısıtlı bir süredir. Birliklere geçiş süreci için
daha uzun bir süre ayrılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Diğer gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile mevcut birliklerin ana sözleşmelerini
Bakanlıkça çıkartılacak yönetmeliklere uygun hale getirmesi için
ön görülen sürenin uzatılması ve süre yetersizliğinden
kaynaklı yaşanabilecek olumsuzlukların engellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı yoktur.
Çalışma süremiz tamamlanmıştır.
Bu nedenle, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 28 Ocak 2015 Çarşamba günü saat
14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:20.57