TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
49uncu
Birleşim
29
Ocak 2015 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Konya Milletvekili Atilla
Kart'ın, Türkiyede rüşvet iddialarının
ulaştığı boyutlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Kars Milletvekili Ahmet
Arslan'ın, Kars iline yapılan yatırımlara ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlu'nun, Batı Trakya Türkleri'nin 29 Ocak Millî
Direniş Gününe ilişkin açıklaması
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot şekline
getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
3.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, (9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu
evraklarının bloknot şekline getirilerek tekrar kullanıma
sunulmasına ilişkin açıklaması
4.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmak'ın, (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot şekline
getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
5.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, tekraren (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot şekline
getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
6.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot şekline
getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
ev sahipliğinde Avrupa Parlamentosu ile Batı Balkan ülkeleri
milletvekillerinin katılımıyla 5-6 Şubat 2015 tarihlerinde
Ankarada Batı Balkanlar ve Türkiyede Enerji Güvenliği, Enerji
Verimliliği ve Bağlantıları başlıklı
parlamentolar arası seminer gerçekleştirilmesinin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 6/1/2015 tarihli 88
sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi
(3/1691)
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan ve 22 milletvekilinin, ceza infaz
memurlarının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1185)
2.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan ve 22 milletvekilinin, PKK tarafından
kaçırılan vatandaşların durumunun, bu olayların
nasıl vuku bulduğunun ve bu tür kaçırma olaylarını
engelleme yollarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1186)
3.- BDP Grubu adına Grup
Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 9/11/2011
tarihinde Vanda meydana gelen ikinci depremde Bayram Otelinin
yıkılmasıyla ilgili hukuki süreç ile idari ve adli
sorumluların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1187)
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Türkiye Cumhuriyeti ve
Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)
5.- Maden Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin; Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhanın; Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplanın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/1012, 2/423, 2/2309,
2/2481) (S. Sayısı: 683)
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığın
kullanmakta olduğu hizmet binası için ödenen aylık kira bedeline
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı (7/56073)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Ardahan'daki memur ve işçilerin maaşlarına
zam yapılması talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/57750)
3.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
yazılım paketi ve bilgi sistemlerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan kurulum hizmetlerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan telekomünikasyon ekipmanı ve malzemelerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca
satın alınan araştırma ve geliştirme hizmetlerine,
2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın
alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine
İlişkin
soruları ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/57999),
(7/58000), (7/58001), (7/58002), (7/58003)
4.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman'ın, 2002-2014 yılları arasında
Bursa'da Bakanlık tarafından yapılan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/58258)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Cumhurbaşkanlığı
Sarayı'nın maliyetine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/58329)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son bir yılda
Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
satın alınan otomobillerin sayısına ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/58490)
7.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Halkla İlişkiler Binası'na
yerleştirilen güvenlik kameralarına ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı
(7/58596)
8.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, TBMM Yerleşkesi içerisinde milletvekilleri araçları ile
resmî plakalı araçlara tahsis edilen bir otoparka ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı
(7/58602)
9.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani'nin, Kamu Denetçiliği Kurumuna cezaevleri ve kadın
sığınma evleri ile ilgili yapılan başvurulara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/58607)
10.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlığın akreditasyon
uyguladığı basın organlarına ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/58704)
11.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2003-2014 yılları
arasında açılan ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait olan tesisler ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
(7/59010)
12.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı 2015 Yılı Bütçesi'ne ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun
cevabı (7/59064)
13.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı 2014 Yılı Bütçesi'nden yapılan
harcamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/59067)
14.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli'nin, Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurulara ve
sonuçlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/59407)
29 Ocak 2015 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, basın ve ifade
özgürlüğü konusunda söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeriye
aittir.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından
alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, basın ve ifade özgürlüğüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından
açıklanan İnsani Gelişmişlik Sıralamasında 187
ülke arasında 69'uncu sıradadır. OECD'nin Daha İyi
Yaşam Endeksinde genel sıralamada Türkiye 36ncı sırada
olup en sondadır. Özgürlük Endeksinde Türkiye yarı özgür ülke
olarak geçmektedir. Sosyal Gelişmişlik Endeksinde 132 ülke
arasında maalesef 64'üncü sıradayız. Yolsuzluk ve suçun genel durumunu
ölçen Kırılgan Devlet Endeksinde Türkiye 178 ülke arasında
93'üncü sırada, "yüksek risk altında ülkeler" statüsündedir.
Ekonomik özgürlükler bakımından 178 ülke arasında 64'üncü
sıradayız.
Burası Türkiyedir; tweet attı diye
gözaltına alınan gazeteci, eleştirdi diye tutuklanan 16
yaşındaki çocuk, senaryo yazdı diye terörist ilan edilen
televizyoncu birer Türkiye gerçeğidir.
Basın ve ifade özgürlüğü, Türkiye'de Tayyip
Erdoğan'ı övme ve sevme özgürlüğüne dönmüştür.
Cumhurbaşkanının uçağına aldığı
gazetecilerin tamamı, kendisini alkışlamaktan elleri nasır
bağlamış gazetecilerdir.
Medyayı "Alo Fatih" hatlarıyla dizayn
eden, "Batsın sizin gazeteciliğiniz." diyen, Twitter
mivitir dinlemeyen, gazetecilere "Akbabalar, tasmanızı
çıkarttık." diye hakaret eden, Türkiye'nin medya
patronlarına Köşe yazarına hâkim olamıyorum
diyemezsiniz. diyen, kendisini medya patronlarının patronu gören bir
Cumhurbaşkanı var karşımızda. Türkiye'nin bir
gazetecisinin rahatsız edici sorular sorabilmesini ve başına
hiçbir şey gelmeden evine gidebilmesini basın özgürlüğü olarak
tanımlayan bir de Başbakanımız var. Yalnız bu veriler
bile, demokrasi ile basın ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'nin
bulunduğu yeri özetliyor.
Değerli milletvekilleri, AKP döneminde gazeteciler ya
onur ya konfor, ya erdem ya ekmek, ya örs ya çekiç türünden bir seçim yapmaya
zorlanmıştır. AKP döneminde basın
çalışanları iki sınıftır: İktidarın
yanındakiler tok esirler; gerçeklerin yanındakiler ise aç
özgürler sınıfını meydana getirmiştir. Türkiye'nin,
Twitter'da yazıları, YouTubeda görüntüleri yasaklayan,
İnternette ise kendi sesini ve marifetlerini sansürleyen bir
iktidarı var. Rüşvet ve yolsuzluğun adına
"darbe", çalmanın adına "alma" koyan bir iktidar
algısıyla da karşı karşıyayız. Türkiye'nin,
kendi davasının yargıcı olan bir Hükûmeti; mahkemeleri
bağımsız, hükümleri tarafsız olmayan bir düzeni var. Deniz
Feneri davasında yargılayanları yargılayan, rüşvet ve
yolsuzluk davasında sorgulayanları sorgulayan bir iktidar var. Kendi
yolsuzluklarını yine kendi aklayan bir iktidarımız var.
Kısaca,
Türkiye'de iktidar haddini aşmış, demokrasi
yozlaşmış, adalet kirlenmiştir. Hikmetinden sual olunmayan
bir Cumhurbaşkanıyla Türkiye demokrasisi ve ifade özgürlüğü
karşı karşıyadır. Türkiye'de özgürlükler, tek
kişinin devamında, tek partinin, sonuçta Cumhurbaşkanı ve
adamlarının iki dudağının arasındadır.
Keyfîlik lif lif, damar damar toplumu parçalamıştır. Unutmamak
gerekir ki bir yerde yasal sisteme müdahale ne kadar kolay yapılıyor,
ne kadar çok yasak koyuluyor, ne kadar çok gizlilik kararı
alınıyorsa, otokratik yöneticiler ne kadar etkinse orada basın
ve ifade özgürlüğü de o kadar çok baskı altındadır. Yine,
bir yerde basın ve ifade ne kadar özgür, şeffaf ve hesap verebilirlik
ne kadar etkin, yargı ne kadar çok bağımsızsa orada temiz
yönetim de o kadar etkindir.
Basın özgürlüğü, yönetimde şeffaflık,
bilgi edinme hakkı ve özgürlüğü, adil yargılama, etkin denetim
gibi ilkeler yolsuzluk olaylarında büyük ölçüde
sınırlandırıcı unsurlardır. Sorun iktidar
bakımından var olma ya da yok olma aşamasına
geldiğinde, temel dinî ve insani değerler etkisini yitirmekte,
katı ve keskin bir iktidar mücadelesinde din, dava, kan ya da can
kardeşliği araç mertebesinde muamele görmektedir.
Basın ve ifade özgürlüğü bütün özgürlüklerin
anasıdır. Basının özgür olmadığı yerde
baskı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
yapanların
kendisi de özgür değildir. Baskının ve zorbalığın
iyisi yoktur.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Türkiyede
rüşvet iddialarının ulaştığı boyutlar
hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Atilla Karta aittir.
Buyurun Sayın Kart. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.-
Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Türkiyede rüşvet
iddialarının ulaştığı boyutlara ilişkin
gündem dışı konuşması
ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; ülkemizde rüşvetin
ulaştığı boyutlar hakkında değerlendirme yapmak
amacıyla gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 17 ve 25 Aralık
sürecinden söz etmeyeceğim. O süreç, ayrı bir bahis, ayrı bir
zeminde tartışılıyor, tartışılmaya devam
edilecek. 8 Aralık tarihinden bu yana, aralarında İstanbul,
Ankara Büyükşehir Belediyelerinin de bulunduğu 8 kamu kurumunda
rüşvet dağıtılmasıyla ilgili bulguları, belgeleri
dile getiriyoruz.
Olay şu: Aralarında Daimler
firmasının bulunduğu 4 yabancı, uluslararası
firmanın Amerikada rüşvet dağıttığına dair
bir iddia Amerikada yargılama konusu oluyor. Ortaya çıkan bulgular,
deliller o kadar önemli ki, o kadar ciddi ki Daimler firması yani
rüşvet dağıttığı ifade edilen, suçlama getirilen
Daimler firması 180 milyon dolar ceza ödemeyi kabul ederek adli
soruşturma dosyasını kapatıyor. Amerikan yargılama
sistemi böyle bir uzlaşmaya müsait. Ne yapıyor Amerikadaki ilgili
merciler? O dosyada gene aynı firmaların, Daimler
firmasının 22 ülkede rüşvet dağıttığına
dair deliller, bulgular söz konusu olduğu için, uluslararası
sözleşmelerin gereği olarak aralarında Türkiyenin de
bulunduğu 22 ülkeye bu dosyayı gönderiyorlar yani o ülkelerin de
kendi mevzuatları açısından gerekli idari, adli işlemleri
yapması için.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
Türkiyeye 2010-2011 yıllarında ulaşan, Adalet
Bakanlığı kayıtlarına intikal eden bu dosyaya göre,
Türkiyede İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir
Belediyesi, İçişleri Bakanlığı, Kara Kuvveleri
Komutanlığı, Malatya ve Dilovası Belediye Başkanlıkları
ile İETT bünyesinde rüşvetlerin verildiği, kurumsal olarak
rüşvetlerin verildiği ifade ediliyor. Ayrıca, Ankara
Büyükşehir Belediyesinde de 1998 yılında, 250 otobüs
alımında, otobüs başına 3.315 Alman markı
rüşvetin Belediye Başkanına verildiği ifade ediliyor
değerli arkadaşlarım. Dikkatinize sunuyorum, diğer olaylarda
kurum suçlanırken Ankara Büyükşehir Belediyesiyle ilgili suçlamada
doğrudan Belediye Başkanına yönelik suçlama var, otobüs
başına alınan bedelden söz ediliyor, toplam bedelden söz
ediliyor.
Peki, değerli
arkadaşlarım, bu konuları 8 Aralıktan bu yana -biraz evvel
de ifade ettim- basın toplantılarıyla, soru önergeleriyle,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına
yaptığımız suç duyurusuyla dile getiriyoruz, Hükûmetten ses
seda yok, İçişleri Bakanlığından açıklama yok,
Adalet Bakanlığından açıklama yok, Başbakandan
açıklama yok. Kim konuşuyor? Sadece, adı geçen Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı konuşuyor. Ne yapıyor?
Şahsımız hakkında dava açıyor. Dava açabilirsin,
elbette dava açabilirsin, biz de o davaya karşı savunma
hakkımızı kullanırız. Ama bakın, o belgeler benim
yarattığım belgeler değil değerli
arkadaşlarım, Başbakanlığa, Adalet
Bakanlığına ulaşan resmî kayıtlardan söz ediyorum,
resmî belgelerden söz ediyorum. Amerika Birleşik Devletleri ve Alman mercilerinden
sâdır olan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığında bulunan
belgelerden söz ediyorum. Eğer sen Belediye Başkanı olarak
kendinden eminsen, kendine güveniyorsan, kendinden bir kuşkun yoksa ilgili
mercilere başvuracaksın, soruşturma yapılması talebinde
bulunacaksın ama bunu yapmıyorsun, olayı her zamanki gibi
demagojiye çeviriyorsun, hamasete çeviriyorsun ve bu arada Hükûmet
ağzını açmıyor, açmamaya devam ediyor. Buradaki
rüşvet, suç tarihlerinin 1998 ile 2006, 2007 yıllarına
uzandığını dolayısıyla zaman
aşımının da söz konusu olmadığını yine
yeri gelmişken ifade ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, toplumları, insanları bir süre
aldatabilirsiniz, herkesi bir kez aldatabilirsiniz ama herkesi her zaman
aldatamazsınız. Siyasi iktidar için bu dönem başlamıştır,
anlattığımız olay da budur. Bu belgeyi, bu delilleri
vicdanlarınıza sunuyorum, takdirlerinize sunuyorum. Umarım bu
belgeye karşı bir açıklama getirirsiniz değerli
arkadaşlarım.
Genel Kurulu sevgi
ve saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, Karsa yapılan yatırımlarla
ilgili söz isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslana aittir.
Buyurun Sayın
Arslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslan'ın, Kars iline yapılan
yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Saygıdeğer
Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri ve elbette ki bizi
ekranları başında izleyen değerli izleyiciler; Karsla
ilgili son dört yılda hiçbir yatırım yapılmadığı
ve Karsın problemlerine el atılmadığına yönelik geçen
gün bu kürsüde gündem dışı bir konuşma yapıldı.
Dolayısıyla, bir anlamda onlara cevap olması ve
Karslıların da konuyu tekrar hatırlamaları adına
peş peşe sıralayayım.
Yıllar sonra Karsta Karayolları Bölge Müdürlüğü
kuruldu ki uzunca bir süredir Türkiye'de böyle bir bölge müdürlüğü
kurulmamıştı. Bölge müdürlüğü kurulunca ne oldu?
Kars-Susuz-Ardahan, Kars-Selim-Karakurt, Kars merkez şehir girişi,
Sarıkamış şehir girişi, bütün bu yolların
sıcak asfaltı yapıldı. Kağızman-Kesikköprü yolu,
Kars-Kağızman yolu, Selim-Göle yolu, Arpaçay yolu, Akyaka kavşak
inşaatlarının ihaleleri yapıldı ve başlandı.
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi hızla devam
ediyor, bu sene bitecek. Lojistik merkezinin yeri belirlendi, uygulama projesi
hazırlanıyor. Kars-Iğdır-Dilucu demir yollarının
çalışması yapılıyor.
Karsta Harakani
Havalimanı açıldı, müthiş bir terminal, kullananlar
memnuniyetini dile getiriyor. Kars Havaalanının kapanmaması
için emergency karakterde bir pist yapılması bu sene
yatırım programına konuldu.
Ve yine güzel bir
müjde: Kars-Digor-Tuzluca bölünmüş yolunun ihalesini
yapacağız. demiştik, iki gün önce, 27 Ocakta ihalesi
yapıldı, 60 milyonluk -en düşük bedelle- 27 tane teklif geldi.
Kurum, inşallah, değerlendirerek ilkbaharda bunun yapımına
başlanacak.
DSİnin Kars Barajının iletim hattı
ve Sarıkamış Barajıyla ilgili ihalelerini
yaptığı işler devam ediyor. Bunların toplamı 165
milyon lira. Selim Barajı, Kars Barajının sulama sularıyla
ilgili toplulaştırma çalışmaları devam ediyor. Koçköy
Barajının ihalesi yapıldı, ihale süreci devam ediyor.
Digor ve Kağızman Barajlarının uygulama projeleri
hazırlanıyor, inşallah yakında ihaleye çıkacak.
Yine, Aras Vadisindeki köylerin derelerinin
taşkından korunması adına yeni, 19unda ihale
yapıldı, 18 köyün ihale bedeli 35 milyon lira. Birçok içme suyu
göleti yapıldı.
Yine, Köylere hizmet götürülmüyor. dendi, KÖYDES ve
özel idare kapsamında, Karsa son on bir yılda 150 milyon
yatırım gitti, bunun 70 milyonu son dört yılda.
Karsta hiç kanalizasyon yok. dendi. Arkadaşlar,
doğrudur, geçmişte hiç yoktu, 2007-2009 arası 8 adet olmak
üzere, son iki yılda 27 köyün daha kanalizasyonunu yaptık ve
Kanalizasyon Karsta hiç yok. diyen sayın milletvekilimizin köyü de
dâhil, şu an 5 köyün kanalizasyon çalışması devam ediyor,
malzemeleri köyün meydanındadır. Köy meydanında, gidilirse,
malzeme görülür.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Gözleri var görmez,
kulakları var duymaz.
AHMET ARSLAN (Devamla) Halefoğlunda su yok,
hiçbir çalışma yok." dendi. Halefoğluna
Elâzığdan sondaj makinası getirdik, sondaj makinası
çalışıyor. Beşyol köyünde su yok, nerede bu devlet, nerede
bu milletvekilleri? dediler. Milletvekilleri nerede, size söyleyeyim: Geçen
sene sondaj ihalesini yaptık, sondajı yaptık, bu sene de depo
onarımı ve hat çekimi dâhil ihalesini yaptık. Yüklenici şu
an çalışıyor ve orada ekskavatör var. Ama onları görmeden
Hiçbir şey yapılmıyor. deniyor.
Yine dendi ki: Karsta 1 devlet hastanesi
yapıldı ama 2 tanesi kapatıldı. Doğrudur arkadaşlar,
bir tanesi 5.700 metrekare, bir tanesi 32 bin metrekare olmak üzere 2 devlet
hastanemiz vardı eski. Bunlarda sadece 19 tane nitelikli yatak vardı.
Bunların yerine Harakani Devlet Hastanesi diye yeni bir hastane
açtık; alanı bunların toplamından daha büyük 38.750
metrekare ve 324 tane nitelikli yatak var yani WCli, banyolu, dolaplı,
televizyonlu odalar var. Mevcut devlet hastanesini de aynı kaliteye
geçirmek üzere onarıyoruz ve aynı kaliteye gelecek. Digorda,
Akyakada, Arpaçayda, Selimde 10 yataklı ilçe hastaneleri bitmek üzere.
Kağızmanda 100 yataklı yeni ek hastanenin yapılması
ihalesi yapıldı, 15 milyon 300 bin liradır bunun da bedeli.
Üniversite hastanesine hiç ödenek ayrılmıyor,
cihaz alınmıyor. dendi. Üç buçuk yıldır -hastanemiz
açılmış- bugüne kadar 45 milyona yakın cihaz ödeneği
gönderildi ve cihazlar alındı. Son üç yılda 23 bin tane ameliyat
yapıldı.
Arkadaşlar, değerli izleyiciler, en az bunun
kadar daha sayacağım yatırımlar var ama zaman bitti.
Karsımıza, ülkemize hayırlı uğurlu olsun diyorum,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aydın, söz talebiniz var.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, Batı Trakya Türkleri için önemli olan 29 Ocak
olayları ve Millî Direniş Günü münasebetiyle, kendisi de Batı
Trakya kökenli olan Bursa Milletvekilimiz Sayın Hakan
Çavuşoğluna bir dakikalık
BAŞKAN Buyurun Sayın Çavuşoğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu'nun, Batı Trakya Türkleri'nin
29 Ocak Millî Direniş Gününe ilişkin açıklaması
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün 29 Ocak. Bundan yaklaşık yirmi yedi
yıl önce, Batı Trakyadaki Müslüman Türk
azınlığına yönelik olarak Yunanistan, Türk azınlığının
etnik kimliğine ağır bir saldırı da bulunarak 1928 ve
1929 yılından itibaren faaliyet gösteren Gümülcine Türk Gençler
Birliği ile İskeçe Türk Birliğini, isminde Türk ibaresi
geçtiğinden bahisle mahkeme kararıyla kapatmıştır. Bu
ağır saldırıyı hazmedemeyen Batı Trakya Müslüman
Türk azınlığı topyekûn ayağa kalkmış ve bu
karara karşı tepkisini ortaya koymuştur.
Azınlığın millî kimliğini yok saymaya yönelik
kararlara karşı canı pahasına göstermiş olduğu bu
onurlu duruş, bugün azınlık tarafından Millî Direniş
Günü olarak adlandırılmaktadır.
Millî ve manevi değerlerine sımsıkı
sarılarak bu değerlerine yönelecek her türlü tehdit
karşısında, hukukun içinde kalarak, varlık mücadelesi veren
Batı Trakya Müslüman Türk azınlığını bugün, bu
vesileyle, buradan bir kez daha selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),Muhammet
Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ev sahipliğinde Avrupa Parlamentosu ile Batı
Balkan ülkeleri milletvekillerinin katılımıyla 5-6 Şubat
2015 tarihlerinde Ankarada Batı Balkanlar ve Türkiyede Enerji
Güvenliği, Enerji Verimliliği ve Bağlantıları
başlıklı parlamentolar arası seminer gerçekleştirilmesinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 6/1/2015
tarihli 88 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/1691)
28/1/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ev sahipliğinde
Avrupa Parlamentosu ile Batı Balkan ülkeleri milletvekillerinin
katılımıyla 5-6 Şubat 2015 tarihlerinde Ankarada
Batı Balkanlar ve Türkiyede Enerji Güvenliği, Enerji
Verimliliği ve Bağlantıları başlıklı
Parlamentolar Arası Seminer gerçekleştirilmesi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının 06/01/2015 tarihli ve 88 sayılı
Kararıyla uygun bulunmuştur.
Söz konusu Parlamentolar Arası Seminerin
gerçekleştirilmesi, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 22 milletvekilinin, ceza infaz
memurlarının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1185)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'deki ceza infaz memurlarının özlük
haklarından dolayı oluşan mağduriyetlerinin
araştırılması ve görevleri sırasında
karşılaştıkları problemleri araştırmak için
Anayasamızın 98inci ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması komisyonu
kurulması hususunda gereğini arz ederiz.
1) Sinan Oğan (Iğdır)
2) Enver Erdem (Elâzığ)
3) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
4) Emin Çınar (Kastamonu)
5) Necati Özensoy (Bursa)
6) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
7) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
8) Muharrem Varlı (Adana)
9) Zühal Topcu (Ankara)
10) Alim Işık (Kütahya)
11) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
12) Seyfettin Yılmaz (Adana)
13) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
14) Celal Adan (İstanbul)
15) Ali Halaman (Adana)
16) Cemalettin Şimşek (Samsun)
17) Ali Öz (Mersin)
18) Bülent Belen (Tekirdağ)
19) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
21) Mehmet Günal (Antalya)
22) Sadir Durmaz (Yozgat)
23) Mehmet Erdoğan (Muğla)
Gerekçe:
Ülkemizde ceza infaz ve koruma memuru olarak görev yapan
vatandaşlarımız, yeri geldiğinde resmî tatil
zamanlarında, yeri geldiğinde gece geç vakitlere kadar
mahkûmların muhafazasını sağlamak ve bunun yanında bu
kimselerin ıslahına yardımcı olabilmek için 14/7/1965 tarih
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak hizmet
vermektedirler.
Ceza infaz kurumlarında görev yapan personeller,
maddi gelirlerinin düşük olmasından sebebiyle
yaşadıkları sıkıntılardan şikâyetçi olmakta,
zamanlarının büyük kısmını cezaevlerinde
geçirdiklerinden dolayı psikolojik olarak etkilendiklerini belirtmekte ve
diğer yandan, bazı sorumsuz meslektaşları tarafından
yapılan eylemlerin tüm ceza infaz kurumu personellerine mal
edildiğini düşündüklerinden ötürü moral bakımından da
etkilendikleri gözlenmektedir. 2009 ve 2010 yıllarında
yaklaşık 10 ceza infaz kurum çalışanının intihar
etmesi vahametin durumunu gözler önüne sermiştir.
Söz konusu kamu personellerinin durumları kanunen
incelendiğinde ise yine bazı problemlerin olduğu
görülmüştür. Ülkemizdeki kolluk kuvvetlerine benzer şekilde emniyete
dair görevler üstlenen ceza infaz kurumu memurları emniyet ve güvenlik
hizmetleri sınıfında değil, idari hizmetler
kısmında sayılmıştır. Aynı zamanda, 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme
Kanunu çerçevesinde ceza infaz kurumu memurlarının durumuna bakıldığında,
sendika kurma haklarının olmadığı görülecektir. 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu fiilî hizmet süresi zammı uygulanacak olan meslek grupları
arasında ceza infaz ve koruma memurları yer almamaktadır.
Bunların yanında, ceza infaz kurumu
çalışanları ulaşımlarının
sağlanmasındaki problemlerin giderilmesini istemekte, lojman, okul
gibi sorunlarının çözülmesini istemektedir. Ceza infaz kurumu
memurlarının mağduriyetinin giderilmesinin en önemli
noktalarından birisi, kendilerine verilen ücretin ifa ettikleri
mesleğin riski dikkate alınarak güvenlik güçleri gibi kendileriyle
eş değer görev yapan kişilerin ücret düzeyine yükseltilmesi,
ayrıca emekli maaşlarına yansıyacak olan ek göstergelerinin
yükseltilmesi olacaktır.
Meclisimiz bünyesinde kurulacak olan bir
araştırma komisyonu sayesinde ceza infaz kurumlarında görev
yapan vatandaşlarımızın sosyal hakları üzerine
yapılacak çalışmalarla mağduriyetleri giderilmiş olacaktır.
Diğer yandan, ceza infaz kurumu memurlarının görevlerini daha
iyi yerine getirme konusunda çalışma alanlarında gelişme
sağlanabilecek, bu gelişme ise hem kendilerine hem de aile
yaşamlarına olumlu etkileri olacaktır. Komisyonun
çalışmalarının, ayrıca ülkemizde çeşitli
aralıklarla gündeme gelen cezaevlerinde yaşanan makûs olayların
da en alt seviyeye inmesine yardımcı olacağı
düşünülmektedir.
2.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 22 milletvekilinin, PKK
tarafından kaçırılan vatandaşların durumunun, bu
olayların nasıl vuku bulduğunun ve bu tür kaçırma
olaylarını engelleme yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1186)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Iğdır'da ve yurdumuzun çeşitli yerlerinde
terör örgütü PKK tarafından kaçırılan
vatandaşlarımızın durumunu, bu olayların nasıl
vuku bulduğunu ve bu tür kaçırma olaylarını engelleme
yollarını araştırmak için Anayasamızın 98inci
ve Meclis İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırma komisyonu kurulması hususunda gereğini arz
ederiz.
1) Sinan Oğan (Iğdır)
2) Emin Çınar (Kastamonu)
3) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
4) Mehmet Erdoğan (Muğla)
5) Necati Özensoy (Bursa)
6) Muharrem Varlı (Adana)
7) Alim Işık (Kütahya)
8) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
9) Zühal Topcu (Ankara)
10) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
11) Ali Öz (Mersin)
12) Ali Halaman (Adana)
13) Enver Erdem (Elâzığ)
14) Celal Adan (İstanbul)
15) Seyfettin Yılmaz (Adana)
16) Cemalettin Şimşek (Samsun)
17) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
18) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
19) Bülent Belen (Tekirdağ)
20) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
21) Mehmet Günal (Antalya)
22) Sadir Durmaz (Yozgat)
23) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
Gerekçe:
Bölücü terör örgütü PKK'nın eylemleri hızlanmakta
ve ülke genelinde halkımızda panik yaratmak için çeşitli
saldırılar yapmaktadır. 2012 yılında PKK
saldırılarının ve özellikle adam kaçırma
olaylarının arttığına şahit olunmuştur.
Dış güçlerin yardımı ve Arap baharı nedeniyle
istikrarsızlaşan bölgede, terör örgütü saldırılarına
hız vermiş ve son derece kanlı eylemlere imza
atmıştır. Son dönemde alınan şehit haberlerinin
milletimizde yarattığı üzüntüye, gelinen süreçte, bir de
kaçırılan vatandaşlarımız sebebiyle duyulan kuşku
eklenmiştir. Kısa süre önce, yüzde 60'ı Iğdır
sınırları içerisinde bulunan Ağrı Dağı'ndaki
Korhan Yaylası'nda PKK terör örgütü 10 kişiyi
kaçırmıştır. Bu bölgede maalesef adam kaçırma hadiseleri
devam etmektedir. Iğdır'ın Karakoyunlu ilçesine bağlı
Bulakbaşı köyünde 17 Ekim 2012 tarihinde 6 öğretmen
kaçırılmış, bir saat sonra serbest
bırakılmıştır.
Ülke genelinde yaygınlaşan PKK
saldırılarının, Ağrı Dağı ve
Iğdır'ın çevresinde yoğunlaşması dikkat çekici
gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bundan
kısa süre önce, Kağızman-Karakurt yolunda, aynı mevkide üst
üste 2 kez teröristlerce yol kesme eylemi bölgede güvenlik
zaaflarının oluştuğunu göstermiş ve yine
geçtiğimiz aylarda Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde
yaşanan terör saldırısı istihbarat zafiyetini gözler önüne
sermiştir. Saldırılar, Gaziantep'teki patlamayla da
görüldüğü üzere, sivil halkı direkt olarak hedef
almıştır. Ağrı Dağı'nın Korhan
Yaylası'nda yaşanan terör olayının, bölgeye giden yatırımları
engellemekten, bölgede güvensizlik atmosferi yaratmaya ve bölgenin istikrarsız
olduğu mesajını vermeye kadar uzanan çeşitli amaçları
vardır. Kuşkusuz, Ağrı Dağı'nın doğal
güzelliklerinin tanıtılarak bölgenin turizme açılması ve
bir cazibe hâline gelmesini bölücü odaklar istememektedir. Eğitimli bir
Türk gençliğini kendisine tehdit olarak gören PKK'nın faaliyetleri,
birçok sıkıntı ve imkânsızlık altında görevini
ifa etmekte olan öğretmenlerimize karşı hain girişimlerle
sonuçlanmaktadır.
Daha önceki dönemlerde de birçok kamu görevlimizin PKK
tarafından kaçırılması ve gelinen süreçte hâlâ olumlu bir
sonucun alınamaması, terör örgütü üzerinde yeterince baskı
kurulamadığını göstermektedir. Gereken uygulamalar
yapılmadığı takdirde, bu yol PKK tarafından daha
sık kullanılabilecek bir yöntem olarak karşımıza
çıkacak ve milletimizi tehdit etmeye devam edecektir.
Caydırıcı yolların bulunması, terör örgütü PKK ve ona
bağlı bölücü kesimlerin adam kaçırma eylemlerine
giriştiği bölgelerde inceleme yapılması ve gereken
önlemlerin alınması, bu tür talihsiz olayların tekrar edilmemesi
adına elzemdir.
TBMM bünyesinde kurulacak olan bir Meclis
araştırması komisyonu vasıtasıyla, bugüne kadar kaç
vatandaşımızın PKK tarafından
kaçırıldığının bir envanterinin
çıkarılması, vatandaşlarımızın
akıbetine ilişkin bilgi alınması için gerekli
çalışmaların yürütülmesi kayda değer bir adım
atılmasını sağlayacaktır. Ayrıca, millet
tarafından seçilen vekiller olarak terör örgütü tarafından
kaçırılan ailelerin mağduriyetiyle ilgilenmek ailelerin yalnız
bırakılmaması açısından yararlı bir durum
olacaktır.
3.-
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, 9/11/2011 tarihinde Vanda meydana gelen ikinci depremde Bayram
Otelinin yıkılmasıyla ilgili hukuki süreç ile idari ve adli
sorumluların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1187)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen deprem
sonrasında 9 Kasım 2011 tarihinde ikinci bir deprem meydana
gelmiştir. İlk deprem sonrasında yeterli kontroller
yapılmadan kullanıma açılan yapılar ikinci depremle beraber
yıkılmıştır. Bu yıkımın bir
örneğini de Bayram Oteli'nin yıkılmasıyla
yaşadık. Bayram Oteli'nde yaşamını yitirenlerle ilgili
olarak hukuki sürecin takip edilmesi, idari ve adli sorumluların
belirlenmesi ve daha sağlıklı bir soruşturma yürütülmesinin
önünün açılması için Anayasanın 98'inci, İç Tüzük'ün 104
ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
dilerim.
İdris
Baluken
BDP
Grubu Başkan Vekili
Gerekçe:
23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen deprem Van ilimizde
gerek yaşamını yitiren insanlar boyutu ile gerekse de maddi
hasar anlamında büyük tahribatlar yaratmıştır. Bu
tahribatların giderilmesi noktasında AKP gereğini
yapmamış, bunun üzerine 9 Kasım 2011 tarihinde meydana gelen
ikinci büyük depremde Japon doktor Atsushi Miyazaki, gazeteciler Cem Emir,
Selahattin Yılmaz ve Önal Erol'un da aralarında bulunduğu 25
yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 15
yurttaşımız yaralanmıştır. Öncelikle belirtmek
gerekir ki Bayram Oteli'nin yıkılmasına kadar gelen süreçte
yaşanan ihmaller, daha fazla sayıda yurttaşımızın
yaşamını yitirmesine sebep olabilirdi. Dolayısıyla,
Bayram Oteli'nin yıkılmasındaki ihmaller ve
aksaklıkların etkin bir denetime tabi tutulması, gelecek
tarihlerde ortaya çıkabilecek ihmallerden kaynaklı ölümlerin de önüne
geçmesi bakımından önemlidir.
Bu vahim olaydan sonra Bayram Oteli'nin
yıkılmasıyla ilgili 11 yurttaşımız suç
duyurusunda bulmuştur. Yaşamını kaybedenlerin
yakınlarına ait olan bu suç duyuruları; Başbakan
Yardımcısı, olayın yaşandığı tarihteki
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan Vekili, Müdahale Dairesi
Müdürlüğünün kendisine bağlı bulunduğu Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkan Yardımcısı, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı Müdahale Dairesi Müdürü, Van Valiliği ve
Valisi, Van ili Afet ve Acil Durum Müdürü, Bayram Oteli sahibi/sahipleri,
Bayram Oteli mesul müdürü hakkındadır.
Bayram Oteli'nin yıkılmasıyla ilgili
olarak hukuki değerlendirme, ilgili kanunlar gereği başta kamu
binaları ve kamusal kullanıma açık özel binalar gelmek üzere,
afet bölgelerindeki yapıların afet sonrası denetlenmesi, hasar
tespit çalışmalarının yapılması ve buna binaen
gerekli tedbirlerin alınması, mevzuatın açıkça kendilerini
bu hususta görevlendirdiği kamu yetkililerine ait bir görev olup yerine
getirilmemesi her hâlükârda ihmali harekete vücut verir şeklinde
özetlenebilir.
Bu hukuki özetlemeden hareketle, birinci büyük depremi
yaşamış olan Van ilimizde ilk depremden on beş gün gibi
kısa bir süre sonra diğer depreme yakalanma riski yüksek iken kamusal
kullanıma açık olan bir binanın yeterli kontroller
yapılmadan kullanıma açılması ve bu binanın ikinci
depremden sonra yıkılması başlı başına bir
sorumsuzluk ve suç unsurudur. Söz konusu sorumsuzluk ve suçun tüm
boyutlarıyla ortaya konulması hem bu olayda vicdanların
aydınlatılması, rahatlatılması hem de böyle
sorumsuzluk ve hukuksuzlukların önüne geçilmesi açısından
zaruridir. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu tarz
süreçlere müdahil olması elzemdir. Van'da 9 Ekim 2011 tarihinde
yaşanan depremde, kamu görevi gören gazetecilerin ve Japon uyruklu bir
doktorun yaşamını yitirmesi bu elzemliliği daha güçlü hâle
getirmektedir. 9 Ekim 2012'de çöken Bayram Oteliyle ilgili ihmali
bulunanların belirlenmesi, yaşamını yitiren gazetecilerin
ailelerinin bilgisine başvurulması ve soruşturmanın TBMM
bünyesinde kurulacak bir komisyonla güçlendirilmesi amacıyla bir Meclis
araştırması talep ediyoruz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı
Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında
Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane'nin; Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5.- Maden Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin; Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhanın; Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplanın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/1012, 2/423, 2/2309,
2/2481) (S. Sayısı: 683) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının dünkü birleşiminde birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesinde
bulunan yürürlükten kaldırılmıştır. ibaresinin,
madde metninden çıkarılmıştır. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Haydar Akar Sakine
Öz Doğan
Şafak
Kocaeli Manisa Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Haydar Akar,
Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bir Maden Kanunu görüşüyoruz. Bir kanun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna niye gelir? Problemlerin çözümü
için gelir yani yaşanmış problemlerin ve
yaşanılması muhtemel problemlerin çözümü için ve onlarla ilgili
tedbirler alınsın diye gelir. Ama AKP hükûmetleri döneminde Türkiye Büyük
Millet Meclisine hangi kanun gelirse gelsin bir çözüme
ulaşamamışız ve bu hükûmetler döneminde maden
politikamızda çökmüşüz; devlet, maden üretiminden elini çekmiş
ve yandaşlarına peşkeş çeker duruma gelmiş. Bütün
madenler eğer Enerji Bakanının yandaşıysan, eğer
Başbakanın yandaşıysan, geçmiş dönemin
Başbakanının yandaşıysan sizlere açık,
işletmeye açık hâle getiriliyor. Sadece madenlerde mi? Enerji
sektörünün tümünü, Enerji Bakanlığının tümünü böyle
nitelendirebiliriz. Niye böyle bir niteleme yapıyoruz? Çünkü, dört
yıl içinde yaşadıklarımızın tümü bunu gösteriyor.
Geçen gün de söyledim; termik santrallerde başarısızlar, kömür
işletmelerinde başarısızlar, elektrik
dağıtım şirketlerinde başarısızlar,
enerjiyle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyde
başarısızlar. Getirdikleri yöntemlerle de, kiralama, redevans
gibi usullerle de yandaşlarını korudukları gibi maden
sektörü de işin içinden çıkılmaz bir hâl almış.
Peki, maden sektöründeki redevans, hizmet
alımıyla neyi kastetmişler, niye bunları yapmaya
çalışmışlar ve ne sonuç almışlar, niye
yapmışlar? Kaliteyi artırmak, üretimi artırmak, maliyetleri
düşürmek, istihdamı artırmak için yapmışlar.
Madenlerde peki, bunlar olmuş mu? Madenlerde bu AKP döneminde iş
kazaları artmış. Maden üretiminde dünyada belli bir
sıralama içerisine giremezken iş kazalarında bir sıralama
içine girmişiz; önce Avrupada 1inciydik, şimdi dünyada 1inci hâle
geldik. Özellikle madenlerde, Karadonda, Kozluda, Afşin-Elbistanda,
Somada, Ermenekte büyük maden kazaları oluşmuş ve bu maden
kazaları sonucunda madencilerimiz hayatlarını yitirmiştir
ve yitirmeye devam ediyor. Sadece madenlerde 2014 yılında 325
vatandaşımız, madencimiz hayatını kaybetmiş.
Geriye doğru gittiğimizde, dünyanın en çok maden
kazalarında ölen vatandaşlarına sahip bir ülkesi hâline gelmişiz
AKP politikaları sayesinde. Peki, üretim artmış mı? Üretime
baktığınızda, 2000li yıllarda 5 milyon ton olan
taş kömürü üretimi 1,8 milyon tona düşmüş; ülkede dokuz
yıldır Amasrada üretim yapılamaz hâle gelmiş,
Bartında, Zonguldakta üretim yapılamaz hâle gelmiş. Sadece
taş kömüründe değil, aynı zamanda linyitte de aynı durum
söz konusu. Madenlerde, daha çok redevans usulüyle verilen madenlerde, hizmet
alımı yöntemiyle verilen madenlerde daha çok para kazanabilmek,
maliyetleri düşürebilmek için iş kazalarına karşı
almaları gereken tedbirleri almayan bir yönetim anlayışıyla
binlerce canımızı, yüzlerce canımızı ne
yapmışız? Maden kazalarında yitirmişiz. Ve işin
ilginç tarafı da şu: Madencilik işinden anlamayan ve hizmet
alımı yöntemi kullanıldığı için, özellikle galeri
yapma işinde inşaat firmaları madenlere sokulmuş ve
madencilik, maden kültürü ortadan kalkmış.
Bu da yetmemiş, madenlerdeki örgütlenme ortadan
kaldırılmış, madende çalışan işçilerimizi
asgari ücrete mahkûm etmişler ve çıkardıkları bir kanunla
iki asgari ücret tutarında ücret verilmesi
kanunlaştırılmış, bu kanunla da işçilerimizin bir
örgütlenmesi olmadığı için, iş güvenlikleri
olmadığı için işten atılmışlar ve
atılmaya devam ediyorlar. Ha, başka bir şey daha var iş
güvenliği konusunda: Eğer AKPye üye olmazsan, AKP mitinglerine baret
takıp gitmezsen yine iş akdin fesholuyor.
Bunlar, madenlerde AKP Hükûmetinin yaratmış
olduğu bir çırpıda saymış olduğumuz
dezavantajlar. Peki, AKP iktidarında, döneminde olumlu bir şey
söylemek mümkün mü? Bana göre mümkün bir şey değil. Arıyorum,
bulamıyorum, olumlu bir şey söylemiyorum.
Şimdi, yine bir yasa tasarısı geliyor;
2010daki komisyon raporlarındaki tespitler yok,
Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulunun
hazırlamış olduğu raporlardaki tespitler yok, Soma
Komisyonunun tespit etmiş olduğu olumsuzlukların çözümü
konusunda en ufak bir şey yok ve işin ilginç tarafı, bu
işin tarafı olan sivil toplum örgütleri, Maden Mühendisleri
Odasının vermiş olduğu hiçbir teklif, hiçbir öneri bunun
içinde yok. Bütün komisyon çalışmalarına katılmış
olmalarına rağmen, bu yasa tasarısı içerisinde bunu
göremiyoruz ve bu yasa tasarısı madencilerin, Türkiyedeki madenlerin
problemini çözmüyor, yeni yandaşlar yaratma, yandaşlara iş
imkânı sağlama olarak karşımıza geliyor.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 2. Maddesinin
1. Fıkrasında geçen "Yetkilendirilmiş tüzel
kişiler" tanımının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Yetkilendirilmiş tüzel kişiler: Genel
Müdürlükçe yetkilendirilen, bu Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe
verilmesi gereken rapor, proje ve her türlü teknik belgeyi hazırlamaya
yetkili, kendi adına veya şirket hisselerinin yarısından
fazlasının sahibinin mühendis olduğu ya da bünyesinde nitelik ve
nicelikleri yönetmelikle belirlenen mühendisler çalıştıran maden
arama ruhsat sahibi veya işletmesi olan mühendis veya tüzel kişiler.
"
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin Haluk Ayhan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Lütfü
Türkkan
Denizli Osmaniye Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2 nci maddesinin
değişik fıkralarında bulunan "Yetkilendirilmiş
Tüzel Kişiler" tanımının aşağıda
şekilde değiştirilmesini, "Ruhsat Bedeli"
tanımında bulunan "% 70" ibaresinin "% 60"
olarak, "% 30" ibaresinin ise "% 40" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Sakine Öz Doğan
Şafak Ali
İhsan Köktürk
Manisa Niğde Zonguldak
"Yetkili Tüzel Kişiler: Genel Müdürlükçe
yetkilendirilen, ilgili meslek odasına tescili yapılmış, bu
Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe verilmesi gereken rapor, proje ve
her türlü teknik belgeyi hazırlamaya yetkili, şirket hisselerinin
yarısından fazlasının sahibinin mühendis olduğu tüzel
kişiler ya da bünyesinde nitelik ve nicelikleri yönetmelikle belirlenen
mühendisler çalıştıran maden arama ruhsat sahibi veya
işletmesi olan tüzel kişiler"
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı maden kanunun 3'üncü
maddesinde değişiklik öngören 2'inci maddesinde geçen "Muhtemel
Rezerv", "Görünür Rezerv", "Ön Arama Faaliyet Raporu",
"Genel Arama Faaliyet Raporu", "Detay Arama Faaliyet
Raporu" tanımlarının aşağıdaki şekilde
değiştirilerek "Prospeksiyon" ve "Arama Faaliyet
Raporu", "Maden Kaynağı" tanımlarının
aşağıdaki şekilde tasarı metnine eklenmesini,
"Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler" tanımının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
"Ruhsat Bedeli" başlığını tanımlayan
ilgili fıkranın tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Hüsamettin Zenderlioğlu Erol Dora
Bitlis Mardin
"Muhtemel Rezerv: Genel veya bazı durumlarda
detay aramalar sonucunda ortaya konan bir maden kaynağının;
jeolojik, madencilik, metalürjik, ekonomik, pazarlama, hukuki, çevresel ve
sosyal etkenler altında güvenirliği görünür rezervlerde olduğu
gibi belirlenmemiş işletilebilir bölümü.
Görünür Rezerv: Detay aramalar sonucunda üç boyutlu
olarak ortaya konan bir maden kaynağının; jeolojik, madencilik,
metalürjik, ekonomik, pazarlama, hukuki, çevresel ve sosyal etkenler
altında ve günün şartlarında işletilebilir bölümü.
Ön Arama Faaliyet Raporu: Ön inceleme raporu ile maden
arama projesinde belirtilen sahada jeolojik prospeksiyon, büyük ölçekli
jeolojik harita yapımı, jeofizik ölçümler ve genel jeokimya
çalışmaları ile az sayıdaki yarma ve sondajlardan numune
alımı yapılarak gerçekleştirilen düşük güvenirlikte
tonaj ve tenör/kalite tahmini içeren çıkarsanmış kaynak raporu.
Genel Arama Faaliyet Raporu: Maden arama projesinde
belirtilen yöntem ve uygulamaları ile tonaj, yoğunluk, şekil,
fiziksel özellikler, tenör/kalite ve mineral içeriğinin kabul edilebilir
bir güvenilirlik düzeyinde tahmin edilmesine yönelik çalışmaları
içeren belirlenmiş kaynak raporu.
Detay Arama Faaliyet Raporu: Maden arama projesinde
belirtilen yöntem ve uygulamalar ile tonaj, yoğunluk, şekil, fiziksel
özellikler, tenör/kalite ve mineral içeriğinin yüksek bir güvenilirlik
düzeyinde belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmaları
içeren ölçülmüş kaynak raporu.
Arama Faaliyet Raporu: Arama ruhsat sahasında
yürütülen bölgesel jeoloji haritaların üretilmesinden başlayıp,
küçük ölçekli jeoloji ve maden jeoloji haritaları ile jeolojik
prospeksiyon, yarma, galeri, sondaj çalışmaları ile bu
çalışmalarda elde edilen numuneler üzerinde yapılan deney ve
analizleri ile modellemeleri kapsayan, ön arama, genel arama ve detay arama
aşamalarını içeren ve yıllık olarak idareye verilmesi
gereken raporu.
Prospeksiyon; Yeraltı ve yerüstü doğal
kaynakların, bir arama projesi kapsamında jeolojik, mineralojik,
jeokimyasal araştırmalar temelinde uzaktan algılama,
coğrafi bilgi sistemleri gibi yöntemlerle aranması işini.
Maden Kaynağı: Yerkabuğu içinde veya
üzerinde yeri, niteliği, niceliği, tenörü/ kalitesi,
devamlılığı ve diğer jeolojik özellikleri;
kanıtlarla ortaya konulmuş, tahmin edilmiş veya
yorumlanmış ancak ekonomikliği kanıtlanmamış
maden zenginleşmesini.
Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler: Genel
Müdürlükçe yetkilendirilen, istihdam ettiği ilgili mühendislerin meslek
odalarına tescili yapılmış, bu kanun kapsamında Genel
Müdürlüğe verilmesi gereken faaliyet raporları, projeler gibi her
türlü teknik belgeyi hazırlamaya yetkili, ortakların tamamı
mühendislerden oluşan tüzel kişileri."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde kim konuşacak?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Erol Dora
konuşacak efendim.
BAŞKAN Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerine, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Soma ve Ermenek işçi katliamlarından sonra,
Hükûmetin kamuoyu nezdinde oluşan tepkileri yumuşatmak
maksadıyla yaptığı madencilik alanına dönük kimi yasal
düzenlemelerin bir devamı niteliğinde olan bu tasarıda da
kapsamlı çözümler yerine lokal ve yüzeysel yaklaşımlar hâkimdir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, Soma ve Ermenek
gibi, yüzyılımızda dünyada örneği bulunmayan facialar
konusunda pervasız tutumlar geliştirerek işçi cinayetlerini Bu
işin fıtratında var. biçiminde yorumlayabilmiştir.
Özetlersek, devlet, yaşanan facia karşısında sorumlu bir
tutum geliştirmek yerine, topluma dönük bir algı operasyonu
çerçevesinde kriz yönetimi mekanizmalarını devreye sokmuş,
katliam boyutuna varan iş cinayetlerinin üzerini örtmeyi tercih
etmiştir.
İlgili bakanlar hakkında muhalefet partileri
olarak verdiğimiz gensoru önergelerinin AKP Meclis Grubunca reddedilmesi
de tarihe bir siyasi sorumsuzluk, siyasi etikten uzaklık vesikası
olarak geçmiştir.
Değerli milletvekilleri, iş cinayetleri,
inşaat, maden, tarım ve taşımacılık iş
kollarında, mevsimlik çalışmanın, sendikasız, örgütsüz
ve güvencesiz çalışma koşullarının hâkim olduğu
iş kollarında yoğunlaşmıştır.
Bunun yanında, meslek hastalıklarından her
yıl iş kazalarında ölenlerin 6 katından daha fazla ölüm
olduğu hâlde, bu konu gündeme neredeyse hiç yansıtılmıyor.
Meslek hastalıkları çağın gizlenen bir
salgınıdır.
Uluslararası Çalışma Örgütü ILOnun
tahminlerine göre, dünyada yılda 160 milyon çalışan, meslek
hastalığıyla ilgili risk altındadır. Benzer
örneği ülkemizden de verebiliriz. Yaklaşık 30 milyon aktif
çalışanı olan bir ülkeyiz. Yani, ILOnun tahminleriyle,
Türkiyede beklenen meslek hastalığı sayısı yılda
120 bin ile 360 bin arasındadır.
Değerli milletvekilleri, kamuoyuna yönelik algı
operasyonlarında profesyonelleşen AK PARTİ Hükûmeti, 10
Şubat 2011de Afşin-Elbistanda meydana gelen göçük üzerinden dört
yıl geçmesine rağmen hâlâ cenazelerini çıkarmadığı
9 madencimizin, Cuma Yıldırım, Tuğran Gökhan, Halil
Tatlı, Nail Yılmaz, Muhsin Koşan, Kemal Elmas, Adnan Demir,
Aydoğan Polat ve Mehmet İpekin hesabını vermiş
değildir. Yine, 24 Şubat 2012de Kozan Gökdere Köprü Barajı ve
Hidroelektrik Santralinin tünel kapağının patlaması sonucu
10 işçi kardeşimiz sulara kapılmıştı. Ancak,
aradan üç yıl geçmesine karşın devlet, EnerjiSA ve
ortaklığındaki şirket, Latif Değirmenci, Mehmet
Yılmaz, Veli Damaksız, Selahattin Aral ve Necmettin Karayiğit
adlı 5 işçimizin cenazelerini bulamadı ve aramalara son verildi.
Hükûmet, çalışan işçisine sahip çıkamadığı
gibi, iş cinayetine kurban giden işçinin de hesabını
verememektedir.
Değerli
milletvekilleri, yoksulluğun her geçen gün derinleştiği
ülkemizde, küçük yaşlarda çalışma hayatının
başladığı ve neredeyse ömür boyu sürdüğü
bilinmektedir. Bu bağlamda, emekçilerin çalıştıkları
mesleğe göre emeklilik haklarında pozitif
ayrımcılığa gidilmesi esas alınmalıdır.
Sadece sigortalı işçilerin değil,
kayıtlı-kayıtsız tüm işçilerin, çalışanların
ölümleri, iş yeri içinde veya dışında
çalışırken, işe gelip giderken, barınırken,
beslenirken yani iş süreçlerinin bütününde yaşanan iş
kazaları kayıt altına alınmalı ve bu konuda yeni
işçi ölümlerinin olmasını önleyecek kapsamlı yasal
düzenlemeler yapılmalıdır. Emeğin korunmasının
yolu işçiye insanca yaşayacak bir ücret sağlamaktan,
işçinin sağlıklı çalışma koşullarında
çalışmasını sağlamaktan geçmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu tekrar
selamlıyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 2 inci maddesin değişik
fıkralarında bulunan "Yetkilendirilmiş Tüzel
Kişiler" tanımının aşağıda şekilde
değiştirilmesini, "Ruhsat Bedeli" tanımında
bulunan "% 70" ibaresinin "% 60" olarak, "% 30"
ibaresinin ise "% 40" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam
(İzmir) ve arkadaşları
"Yetkili Tüzel Kişiler: Genel Müdürlükçe
yetkilendirilen, ilgili meslek odasına tescili yapılmış, bu
Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe verilmesi gereken rapor, proje ve
her türlü teknik belgeyi hazırlamaya yetkili, şirket hisselerinin
yarısından fazlasının sahibinin mühendis olduğu tüzel
kişiler ya da bünyesinde nitelik ve nicelikleri yönetmelikle belirlenen
mühendisler çalıştıran maden arama ruhsat sahibi veya
işletmesi olan tüzel kişiler"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Ali İhsan
Köktürk, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Köktürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 2nci maddesine
yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz kısa
süre içerisinde başta Soma ve Ermenek olmak üzere Zonguldakta,
Bartında, Adıyamanda, Adanada, Şırnakta, ülkemizin
değişik bölgelerinde bu tasarının
hazırlanmasını tetikleyen büyük maden faciaları
yaşanmıştır. Bu maden facialarında yüzlerce maden
emekçimiz yaşamını yitirmiş ve bu acıların bir
daha yaşanmaması dileği, tüm ulusumuzun ortak önceliği ve
haykırışı hâline dönüşmüştür.
Diğer taraftan, ülkemiz, maden çeşitliliği
açısından dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer
almasına karşın, madenlerden yararlanmakta oldukça geri
sıralarda kalmıştır. Yılda ortalama 60 milyon dolar
üzerinde bir ülke kaynağımız, maalesef, maden ürünleri
ithalatına ödenmekte ve bu neredeyse cari
açığımızın tamamına tekabül etmektedir. Yine, 1,3
milyar tonu taş kömürü olmak üzere yaklaşık 10 milyar ton kömür
rezervine sahip olan ülkemizde geçtiğimiz yıl sadece taş kömürü
ithalatına ödenen ülke kaynağımız 4 milyar dolar seviyesine
çıkmıştır. İşte, bu iki ana nedenle,
tasarının öncelikle yeni acıların
yaşanmasını önleyecek, iş güvenliğini artıracak,
madenlerde üretimi ve istihdamı yükseltecek, enerjide ve madenlerde
dışa bağımlılığımızı en aza
indirgeyecek tedbirler alması ve devletin taşın altına
elini değil gövdesini koyacağı düzenlemeler içermesi gerekirken,
maalesef, bu tasarı farklı, tersine anlayışlarla
hazırlanmıştır. Nitekim, Sayın Enerji
Bakanının Komisyondaki görüşmeler sırasında, zarar
eden maden işletmelerinin -başta Kömür İşletmeleri ve
Türkiye Taşkömürü olmak üzere- özelleştirileceğine ilişkin
söylemleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının, maalesef,
artık gizli olmaktan çıkan, açık hâle dönüşen
hesaplarını çok net bir şekilde ortaya koymuştur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Taşkömürü
Kurumunun yani, kısa adıyla TTKnın- zarar ettiğinden
bahisle Sayın Bakanın özelleştirileceğine yönelik
söylemleri, emeğin başkenti ve cumhuriyetin ilk ili olan Zonguldakta
büyük bir infiale neden olmuştur. Çünkü Türkiye Taşkömürü Kurumu,
ülkemizde koklaşabilir nitelikteki metalürjik kömür üreten yegâne
kuruluştur. Taş kömürü aynı zamanda ağır sanayinin
belkemiği olan demir-çelik fabrikalarının vazgeçilmez, ikamesi
mümkün olmayan ısı ve enerji kaynağıdır. Nitekim,
KARDEMİR ve ERDEMİR gibi ülkemizin en büyük sanayi
kuruluşları Türkiye Taşkömürü havzasında kurulmuş ve
TTK yıllarca bu ağır sanayi kuruluşlarını omuzlarında
taşımıştır. Bu da yetmemiş, bölgede kurulu olan
ÇATESi ayakta tutarak ÇATESin iletim hattıyla Sakarya, Kocaeli ve
İstanbuldaki ağır sanayinin önünü açmıştır.
Sadece bu ulusal görevleri yerine getirmekle kalmamış, büyük bir
istihdam kaynağı olarak Zonguldak, Karabük ve Bartının can
damarını oluşturmuştur TTK. Hâl böyleyken, Sayın
Bakan, Komisyonda, ülke için bu kadar ağır bedeller ödeyen kurumun
zarar ettiği gerekçesiyle özelleştirileceğini, daha doğrusu
yok edileceğini ve -az önce Kocaeli milletvekilimizin söylediği gibi-
iktidar yandaşlarına peşkeş çekileceğini, maalesef,
söyleyebilmiştir.
Değerli milletvekilleri, TTK niye zarar
etmiştir? TTK yıllarca ülkeye yaptığı
yatırımların, ülkede üstlendiği sorumlulukların
karşılığını yatırım olarak alamamıştır;
kuyular, galeriler, altyapı hazırlıkları zamanında
maalesef yapılamamış, yerine getirilememiştir; emekli
olanların yerine işçi alınmasına müsaade edilmemiştir;
Türkiye Taşkömürü Kurumunda norm kadro 14 bin olmasına
karşın, çalışan sayısının 9 binlere düşmesine
karşın maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
tarafından üretim işçisi alınmasına müsaade edilmeyerek
kurum üretim yapamaz noktaya getirilmiştir ve kurum, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı tarafından kasten zarar
ettirilmiştir.
Şimdi, ben burada Sayın Bakana sormak
istiyorum: Sayın Bakan, bir taraftan kuruma yatırım
yapmayacaksınız, diğer taraftan üretim işçisi
alınmasını engelleyerek kurumu üretim yapamaz noktaya
getireceksiniz, diğer taraftan da zararın arttığı
gerekçesiyle buna, özelleştirmeye, daha doğrusu Türkiye
Taşkömürü Kurumunu yok etmeye bir gerekçe olarak meşruiyet
kazandırmaya çalışacaksınız. Böyle bir
anlayış kabul edilebilir mi Sayın Bakan? Geçmişte buna
tevessül edenler olmuştur ancak Zonguldak halkı, maden
işçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, kadınıyla,
erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla TTKnın yok edilmesi
politikalarına karşı onurlu duruşunu tarihine altın
harflerle kazımıştır. Bugün de Zonguldak halkı Türkiye
Taşkömürü Kurumunun yok edilmesine asla müsaade etmeyecektir, 100 binlerle
Ankaraya yürüme azim ve kararlılığı içerisinde Türkiye
Taşkömürü Kurumuna sahip çıkacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2. Maddesinin 1.
Fıkrasında geçen Yetkilendirilmiş tüzel kişiler
tanımının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yetkilendirilmiş tüzel kişiler: Genel
Müdürlükçe yetkilendirilen, bu Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe
verilmesi gereken rapor, proje ve her türlü teknik belgeyi hazırlamaya
yetkili, kendi adına veya şirket hisselerinin yarısından
fazlasının sahibinin mühendis olduğu ya da bünyesinde nitelik ve
nicelikleri yönetmelikle belirlenen mühendisler çalıştıran maden
arama ruhsat sahibi veya işletmesi olan mühendis veya tüzel kişiler.
Lütfü Türkkan
(Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Lütfü Türkkan,
Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Türkkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi hakkında söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin geçmişi ne yazık ki acı, yürekleri
dağlayan, telafisi mümkün olmayan ölümlerin yaşandığı
maden kazalarıyla dolu. Son dönemde Somada, Ermenekte yaşanan
faciaların vefat eden işçilerimizin ailelerinde
yarattığı tahribat bir yana, yüreklerde, gönüllerde
bıraktığı acının da telafisi yok. Ben,
şimdi, bunları tekrar anlatıp özellikle maden işçilerimizin
acılı ailelerinin yarasını deşme niyetinde
değilim. Kazaların yaşandığı maden
ocaklarındaki hukuksuzlukların bedeli yitip giden canlar oldu, bunu
hepimiz biliyoruz. Somada bize kalan resim, madencilerin
çocuklarının yüzündeki hüzün ve bizzat Başbakan Müşaviri
tarafından yerlerde tekmelenen yakınını kaybetmiş olan
bir madencinin görüntüsü. Yıllar da geçse bu iki resim toplumun hafızasından
hiç silinmeyecek.
Değerli arkadaşlar, bu iktidar
başından beri ifade ettiğimiz despotik baskıyı her
alanda uygulamaya devam ediyor. Nerede bir muhalif görüyorsa
başını eziyor, nerede kendinden olmayan biri varsa onu yok
etmeye çalışıyor. Bunun en yakın örneklerinden birinden
bahsedeceğim sizlere. Kayseri yakınlarında Sayın
Bakanın da memleketi- bir altın madeni var; Himmetdede Altın
Madeni. Koza Altın İşletmelerine ait bu maden,
jeologlarımız tarafından keşfedilen, mühendislerimiz tarafından
projelendirilen ilk Türk altın madeni özelliğine sahip. Koza Altın,
2012 yılında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının ÇED olumlu raporunun ardından Kayserinin
Himmetdede bölgesine altın madeni çıkarmak için yatırım
yaptı. 2014 yılı başında yatırımı
tamamlayarak bütün gerekli yasal izin ve belgeleri alan şirket, haziran ayında
üretime geçmek amacıyla geçici faaliyet belgesi için başvurdu. Ancak
Bakanlık ne yaptı biliyor musunuz? Hiçbir gerekçe göstermeden bu
belgeyi Koza Grubuna vermedi. 110 milyon dolarlık yatırım
Bakanlığın izin vermemesi nedeniyle aylarca üretim yapmadan
bekletildi. Şimdi soruyorum sizlere: İşçi ölümlerinin
yaşandığı madenlere dahi izin verilirken işçi
sağlığı ve güvenliği açısından her
şeyin normal olduğu Koza madenlerine izin verilmemesi çifte standart
değil midir? Bunun adı, bal gibi, altın madeni çalışmasını
hukuksuz olarak engelleme girişimidir. Ne derseniz deyiniz, bu kindar bir
anlayıştır. Bunun bir tek sebebi var, nedir biliyor musunuz:
Medya sektöründe de var olan İpek Koza Grubunun iktidara teslim olmaması.
Daha doğrusu, geçmişte iktidarın değirmenine su
taşırken 17-25 Aralık sonrası bu işten vazgeçmesidir.
İktidar keyfî şekilde bu altın madeninin
çalışmasını engellemiştir. Masum, saf, yalnızca
ekmeğinin peşinde olan, buna rağmen,
yaptığınız hukuksuzluklar nedeniyle hayatını
kaybeden insanların öldüğü madenleri denetleyin. Bu kindar
yaklaşımınızla hem geçimini sağlamak için
çalışan işçiye hem ülkenin kalkınması için bir
şeyler yapmaya çalışan yatırımcıya ve esas
Türkiye ekonomisine zarar veriyorsunuz, farkında değilsiniz veya
farkındasınız, bilerek yapıyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
iktidarın çalışmasını engellediği Himmetdede
Altın Madeni bakın nasıl bir maden: 300 kişinin istihdam
edildiği, doktorunun, 8 sağlık görevlisinin yirmi dört saat
boyunca burada hizmet verdiği, ambulansın, itfaiyenin
yaşanabilecek olumsuzluklara karşı sürekli hazır hâlde
bekletildiği bir maden. Şirketlere ait arama kurtarma ekibinin tam
teşekkülle yardıma hazır olduğu, madende yaşanacak
felaket hâlinde giyilmesi gereken kimyasal sızıntıya
dayanıklı kıyafetlerin önceden tedbir olarak
alındığı bir altın madeni. Bunun için mi
cezalandırıyorsunuz burayı? İhmaller zinciri nedeniyle
faciaların yaşandığı diğer madenlerde kendi
hukuksuzluklarınızın üstünü kapatmak için mi
çalıştırmıyorsunuz? Yaptığınız iş
tamamen hınç alma duygusuyla yapılmış. Kendinize
düşman ilan ettiklerinize yaptığınız gibi, hak, hukuk,
adalet tanımadan yaptığınız bir uygulamadır.
Himmetdede Altın Madeninde çalışan işçilerin aileleri ve
çocukları var, bunu göz önünde bulundurun.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın çerçeve 3 üncü
maddesinin değişik birinci fıkrasında bulunan "ruhsat
bedelinin iki katı" ibaresinin "ruhsat taban bedeli",
"Devir Bakan onayı ile gerçekleşir. Bakan, bu yetkisini gerekli
hallerde devredebilir." ifadelerinin "Devir Genel Müdürlük
tarafından gerçekleştirilir." olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz
Niğde Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 3- 3213 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, dördüncü fıkrasının son cümlesi
madde metninden çıkarılmış ve maddeye bu fıkradan
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Maden ruhsatları ve buluculuk hakkı
devredilebilir. Devir yapılmadan önce arama ve işletme
ruhsatlarının devredildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki
katı tutarında devir bedeli alınır. Devir Bakanlık
onayı ile gerçekleşir."
"Devir ve intikal işlemlerine ilişkin usul
ve esaslar yönetmelikle belirlenir. "
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin Haluk Ayhan Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Denizli Osmaniye
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı maden kanununun 5'inci
maddesini düzenleyen 3'üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Nursel Aydoğan Erol
Dora Abdullah Levent
Tüzel
Diyarbakır Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın
Başkan
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Abdullah Levent Tüzel, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tüzel. (HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, ülkemizde madenler, maden işletmeciliği son yıllarda
yaşanan facialarla anılıyor ve bir maden yasası
değişikliği geldiğinde bekleriz ki bu facialar önlensin ve
bu konuda tedbirler alınsın ama gelen yasa değişikliği
bu yönde değil. Biz, özellikle, bütün bu belaların, kötülüklerin,
felaketlerin kaynağında, burada, devletin özel sermayeye peşkeş
çekme, kamu kaynaklarını yağmaya açmasındaki politik
tutumunu sorumlu olarak görüyoruz ve tabii ki başta Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı ve bu alanı yönetmekle
görevlendirdiği MİGEMin sorumlulukları bir kere daha dikkat
çekiyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, burada söz konusu olan, bu konuda en çok söz
söyleyecek olan bir kurum var, meslek odası var, Maden Mühendisleri
Odası. 16 bin üyeli oda bu Komisyon çalışmalarına
katılıyor yasa değişikliği görüşülürken,
önergeler veriyor yirmi değişik alanda ama hiçbirini Hükûmete
dinletmek mümkün olmuyor.
Ölümleri engelleyebilecek mi? diye
sorumuz
Elbette, engellemeyecek çünkü bu, kamu eliyle işletilmediği
sürece bu felaketlerin devam etmesi söz konusu. Neden? Çünkü redevans devam
ediyor. Neden? Çünkü işte, mevcut teminatla ruhsat bedeli oluyor ve konuştuğumuz
konu vesayet rejimi
Bütün gücü, bütün yetkileri elinde toplayan Bakanlık,
yine, aynı şekilde ruhsat devrini kendisine bağlayarak bu
alandaki siyasi birtakım şaibeli ve suistimal konusu olabilecek bir
alanı yeniden gündeme getirmiş oluyor. Tabii ki bu teknik
nezaretçilik kurumu ortadan kaldırılıp onun yerine getirilen yetkilendirilmiş
tüzelkişilikler meselesiyle de 1.440 mühendislik bürosunda
çalışan mühendisler ve orada 2.880 maden mühendisi işsiz kalacak
ve bunun karşılığında MİGEM böylesi bir kurumu
devreye sokmuş olacak. Çok açık bir şekilde, yer altı
kaynaklarımız bir kez daha borsaya kotalandırılarak onun
üzerinden uluslararası sermayeye peşkeş çekiliyor.
Bakın, madenciler ne istiyor, ortaya ne
çıkıyor: Geçtiğimiz hafta Somada, Kınıkta yine bu
büyük felaketi yaşamış, oradan sağ kurtulmuş
madencilerle bir araya geldik. Kınık maden işçileri kan
ağlıyor, 400 işsiz, diyorlar ki: Karşımızda tek
bir muhatap yok. Ne devlet ne şirket ne de sendika hiçbir şekilde
bizi dinlemiyor. Ama biz orada çalışırken bize her ay mektup
gelir, Herhangi bir konuda sorununuz varsa, hak talebiniz varsa TKİ
hepsini karşılayacaktır. diye böyle resmî yazılar
gelirdi. Şimdi 2.831 maden işçisinden Kınıkın
payına düşen işçiler bu şekilde dertleniyor ve tabii ki -o
zaman da dile getirdikleri- Bize devlet sahip çıkmalı, biz devlet
adına oralarda çalıştık, devlet işçisi olarak
haklarımız güvenceye alınmalı, bize yeni maden
ocakları, yeni özel işletmeler gösterilmemeli. Biz devlet
güvencesinde çalışmalıyız. diye ifade ediyorlar. Tabii,
madencilik alanında bir maden bakanlığının
kurulması, maden iş kanununun çıkartılması,
madenciliğin bu tarzda, bu değişikliklerle olduğu gibi
siyasi saiklerle, müdahalelerle bir vesayet altında düzenlenmesi, bundan
kurtarılması, yine, maden mühendislerinin önde gelen taleplerinden.
MİGEM bünyesinde güçlü ve etkili bir denetim biriminin kurulması
aynı şekilde dile getiriliyor.
Yani bakın, dünya ve tabii ülkemiz, Egenin öbür
yakasındaki kurulan sol koalisyon SYRİZAnın
kazandığı başarıyı, yarattığı
büyük dalgayı, heyecanı konuşuyor. İlk uygulamaları
ne? İşte, limanların özelleştirilmesini durduruyorlar,
enerjilerin, madenlerin özelleştirilmesini durduracaklarını
açıklıyorlar. İşte, Yunanistan halkının
beklentisi neyse, Türkiye halkının, Türkiye emekçilerinin ve maden
ocaklarında, toprağın altında olup binlercesi toprak
üzerinde işsiz kalan madencilerin beklentisi de bu, kamu kaynakları,
madenlerimiz, yer altı zenginliklerimiz yağmalanmasın, devlet
eliyle işlensin, Bakanlık burada sorumluluğunu bu şekilde
yerine getirsin. Biz de bu nedenle bu değişikliğin yürürlükten
kaldırılmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 3- 3213 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, dördüncü fıkrasının son cümlesi
madde metninden çıkarılmış ve maddeye bu fıkradan
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Maden ruhsatları ve buluculuk hakkı
devredilebilir. Devir yapılmadan önce arama ve işletme ruhsatlarının
devredildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir
bedeli alınır. Devir Bakanlık onayı ile
gerçekleşir."
"Devir ve intikal işlemlerine ilişkin usul
ve esaslar yönetmelikle belirlenir. "
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Konuşacak mısınız,
gerekçeyi mi okutayım?
ALİM IŞIK (Kütahya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile, maden ruhsatları ve
buluculuk hakkı devrinin Bakan onayı yerine Bakanlık onayı
ile gerçekleşmesi amaçlanmıştır. Bu durumda
Bakanlığın kurumsal olarak yapılan işlemlerden sorumlu
ve yetkili kılınması sağlanacaktır. Aksi taktirde,
2012/15 numaralı Başbakanlık Genelgesi nedeniyle şimdiye
kadar devir işlemlerini gerçekleştirememiş olan çok sayıda
madencinin ruhsat devri yine bir kişinin, yani Başbakan yerine
Bakanın onayına bırakılmış olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, daha
aykırı önerge kabul edildiği için diğer önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
4üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 7'inci
maddesini düzenleyen 4'üncü maddesinde geçen 'üçüncü fıkrasında yer
alan "harç ve teminat" ibaresi "ruhsat bedeli"
şeklinde değiştirilmiştir' ibaresinin tasarı metninden
çıkarılarak madde metninin buna göre düzenlenmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan Hasip Kaplan İdris Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Mülkiye
Birtane Erol Dora
Kars Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra
Sayılı "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 4. Maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Çevresel etki
değerlendirmesi ile ilgili karar, işyeri açma ve çalışma
ruhsatı, mülkiyet izni olmadan veya onüçüncü fıkraya aykırı
faaliyette bulunulduğunun tespiti halinde 30.000 TL tutarında idari
para cezası uygulanarak bu alandaki işletme faaliyetleri durdurulur.
Bu ihlallerin üç yıl içinde üç kez veya daha fazla
yapıldığının tespiti halinde ise ruhsat iptal
edilir."
Alim
Işık D. Ali
Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin
Haluk Ayhan Mehmet
Şandır Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Denizli Mersin Osmaniye
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra
Sayılı 3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 4 üncü maddesi ile
düzenlenen son fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Çevresel etki
değerlendirilmesi ile ilgili karar mülkiyet izni olmadan veya 13.
Fıkraya aykırı faaliyette bulunulduğunun tespiti halinde
ruhsat taban bedeli tutarında idari para cezası uygulanarak bu
alandaki faaliyet durdurulur. İdari para cezasının
uygulandığı tarihten itibaren bu ihlallerin 3 yıl içinde 3
kez yapıldığının tespiti halinde ise ruhsat iptal
edilir."
Mehmet
Ali Susam Namık Havutça Kemal Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan
Şafak Sakine Öz Levent Gök
Niğde Manisa Ankara
Muhammet
Rıza Yalçınkaya
Bartın
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Rıza Yalçınkaya, Bartın Milletvekili.
Buyurun Sayın Yalçınkaya.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Tasarının 4üncü maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Bugün görüşmelerini yaptığımız
bu kanun tasarısı komisyonda görüşülürken Sayın Bakan,
yaptığı konuşmada Türkiyenin yegâne taş kömürü
üreticisi olan Türkiye Taşkömürü Kurumuyla ilgili görüşlerini dile getirmiş,
AKP iktidarı süresince, on iki yıl boyunca kuruma 6 milyar TL
verildiğini, kurumun zarar ettiğini dile getirerek kurumun
hızlı bir şekilde özelleştirilmesi gerektiğini savunur
durumda olduğunu orada görmüş bulunuyoruz.
Türkiye Taşkömürü Kurumunun 5 müessese
müdürlüğünden oluştuğunu, buralarda verimliliği
artırmak amacıyla işletmelerin damar açısından
taşıdığı özelliklere ve kömürün kalori değerinin
azlığına bakılarak, bu işletmelerin kademe kademe
kapatılarak, her kapatılan işletmede çalışan
işçilerin diğer yerlere nakledilerek kendi kafanızca TTKyı
zarardan kurtarmak için kolay bir çözüm yolu buluyorsunuz.
Değerli milletvekilli arkadaşlarım,
Sayın Bakan, komisyondaki konuşmalarında yıllardır
ülke ekonomisini ve Türk sanayisini sırtlayan Türkiye Taşkömürü
Kurumunun kapatılmasından, ekmeğin fırıncıdan
alınmasından söz etmektedir. Bu yaklaşımı anlamak
mümkün değildir doğrusu. Ekmeği fırıncıdan
almanın daha doğru olduğunu biz de düşünüyoruz. Madencilik
gibi ihtisas gerektiren bir işte, bu işi ehil kişiler ve
kurumlar yapmalı. Bu ülkede, taş kömürü üretiminde de,
madenciliğinin ehli de, ustası da Türkiye Taşkömürü Kurumudur.
Bakın, geçen yıllarda, İşi ehline
verelim. diyerek bazı girişimlerde bulundunuz. Zonguldak Karadonda,
İşi bilen adam. diyerek galeri sürme işi taşeron firmaya
verildi, bu hata 34 cana mal oldu. Yine Kozluda aynısı
yaşandı, bu hata 18 cana mal oldu. Bartın Amasrada
redevanscı firma on yıldır kömür çıkartamadı ancak hazırlık
çalışmalarında 11 işçi yaşamını yitirdi.
İşin ehli diyerek inşaat firmalarına
maden işi verildi. Sizin ihtisas anlayışınız bu mu
Allah aşkına? Ekmek almak için seçtiğiniz
fırıncılar maalesef fırıncı değil, kasap
çıktı. Bunu görmeniz için daha kaç canın yitip gitmesi, kaç
ocağın sönmesi gerekiyor?
Türkiyede yaşanan maden kazalarında göze
çarpan bir gerçek var; bu da işi alan firmaların daha fazla kâr
uğruna gerekli tedbirleri almadığı, taşeron firmalar
aracılığıyla bu işi bilmeyen kişileri maden
ocaklarında çalıştırarak facialara kapı
araladığıdır.
Türkiyede taş kömürü üretiminin ustası, esas
ihtisas sahibi Türkiye Taşkömürü Kurumudur. Bu kurum yüz yıldır
kömür üretimi yapmaktadır. Geçen yıllarda TTKnın
işlettiği ocaklarda, tüm olumsuzluklara ve eksikliklere rağmen,
doğru dürüst hiçbir yatırım yapılmamasına rağmen
ölümlü kaza olmamıştır. Bütün ölümlü kazalar işin ehli
diyerek maden ocaklarını peşkeş çektiğiniz yandaş
firmaların işlettiği alanlarda yaşanmıştır.
Sayın Bakan, kanun tasarısının
görüşüldüğü komisyon toplantısında kademe kademe
TTKnın tasfiye edilerek ocakların özelleştirilmesini savunurken
Biz bütün kurumları özelleştireceğiz ama işçi
sağlığı ve iş güvenliğini artırarak.
ifadelerini kullanıyorsunuz. Ancak Somada, Ermenekte, Bartın
Amasrada yaşananları görünce bu ifadeler maalesef bize inandırıcı
gelmemekte, emekçilerimizin can güvenliği açısından
tedirginliğimiz daha da artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Taşkömürü
Kurumu ve bağlı müessese müdürlüklerinde yatırımlar daha da
artırılıp yeni teknolojiyle kömür çıkarmaya
başlandığı takdirde zarar hanesinde büyük bir azalma
olacağı aşikârdır.
Sayın Bakan, komisyonda Yaklaşık on iki
yıl boyunca, AKP hükûmetlerimiz döneminde biz orada 6 milyar
civarında zarar ettik. Tamam, oraya sosyal bir proje diye bakılabilir
ama ben ileriye böyle bir proje bırakmamak lazım geldiği
kanaatindeyim. diyor. Bu düşünceyi anlamak mümkün değil. Siz kömürü
sosyal yardım diyerek ücretsiz dağıtın, ancak o kömürü
çıkaran işçinin emeği, alın teri
karşılığında aldığı parayı zarar
olarak görün. Siz on iki yılda 6 milyar zarardan söz ediyorsunuz ama bir
taraftan da 2,5 milyar liraya saray yaptırıyorsunuz. O bölgede
çalışan 10 bin işçi aileleriyle beraber 40 bin kişinin
alın teriyle çalıştığı ve çoluğuna
çocuğuna baktığı bu iş alanlarını
kapatmaktan bahsediyorsunuz ve tasarruftan bahsediyorsunuz. Gerçekten sizi
anlamak mümkün değil. Şatafat ve debdebe için kaçak saray
yaptıracağınıza TTKya yatırım yapın,
işçi alın, üretimi arttırın Sayın Bakan.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 4. Maddesinin
son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Çevresel etki değerlendirmesi ile ilgili
karar, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, mülkiyet izni
olmadan veya onüçüncü fıkraya aykırı faaliyette
bulunulduğunun tespiti halinde 30.000 TL tutarında idari para
cezası uygulanarak bu alandaki işletme faaliyetleri durdurulur. Bu
ihlallerin üç yıl içinde üç kez veya daha fazla yapıldığının
tespiti halinde ise ruhsat iptal edilir."
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile, belirtilen faaliyetler
nedeniyle verilen para cezasının düşürülmesi ve üç yıl
içinde 3 kez olarak belirtilen tekrarlanma sayısına, alt
sınır olarak açıklık getirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 7'inci
maddesini düzenleyen 4'üncü maddesinde geçen 'üçüncü fıkrasında yer
alan "harç ve teminat" ibaresi "ruhsat bedeli"
şeklinde değiştirilmiştir' ibaresinin tasarı metninden
çıkarılarak madde metninin buna göre düzenlenmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz isteyen
İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken. (HDP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maden Kanunuyla ilgili bir yasayı burada
görüşürken gönül ister ki madencilik alanıyla ilgili bütün
sorunları detaylı bir şekilde ele almış ve çözüm
önerilerini yasalaştırmış bir taslakla halkın önüne
çıkalım. Ama maalesef, bugüne kadar, AKP Hükûmeti döneminde, her
alanda olduğu gibi madencilik alanında da asıl sorunların
tespitine ve çözümlerin yasalaşmasına yönelik düzenlemeler bugüne
kadar söz konusu olmadı. Bu yasa tasarısında da yine aynı
zihniyetin, aynı anlayışın devam ettirildiğini
görmekteyiz, bunu özellikle vurgulamak istiyoruz.
Çünkü madencilik alanında bütün sorunların ana
kaynağı, aslında redevans sistemi,
taşeronlaştırmaya dayanan, özelleştirmeye dayanan bir
anlayıştır. Bugüne kadar biz, burada, defalarca, bu
özelleştirme anlayışının, madencilerin ölümüne neden
olan bu redevans sisteminin, taşeronlaştırma anlayışının
kaldırılması gerektiğini ifade ettik.
Dayıbaşı sisteminin madenciler açısından nasıl
madenleri bir mezarlık hâline getirdiğini defalarca burada sizlerle
paylaştık. Ama maalesef, özellikle madencilik alanındaki
güvencesiz çalışma koşulları aynı şekilde devam
ediyor.
Gelişmiş ülkelerde ileri teknolojiyle
yaşam kurtaracak olan yaşam odalarının bile hâlâ ciddi bir
şekilde ele alınmamış olması, AKP Hükûmetinin
madencilik alanına hangi ciddiyetle yaklaştığını
ortaya koyması açısından son derece önemlidir. Bizce madencilik
alanında genel olarak bütün üretim ve hizmet süreçleri kamu eliyle
yapılmalıdır. Kamu eliyle yapmıyorsanız bile
madencilik alanında aşırı kâr hırsını, emek
sömürüsünü ve ekolojik talanı sınırlayacak birtakım
düzenlemeleri buraya mutlaka getirmeniz gerekiyordu ama siz, bir yıl
içerisinde 325 madencinin iş cinayetleriyle yaşamını
yitirmiş olmasını bile, deyim yerindeyse dert etmediniz. O
ölümlerden sonra, çıkıp Bu işin fıtratında var, bu
işin kaderidir. hatta bazı ölümlerden sonra Güzel öldüler.
diyebilecek kadar pervasız birtakım anlayışları ortaya
koydunuz. Dolayısıyla da bugün, madencilik alanındaki sorunlar
dağ gibi önümüzde durmaya devam ediyor.
Biz, emek karşıtı ve sermaye lehine olan
hiçbir yasal düzenlemenize burada destek vermeyeceğiz. Bugün, sadece
madencilik alanında değil, çalışma hayatının her
alanında emek karşıtı politikalarınıza
karşı işçilerin, emekçilerin yükselen itirazlarını
umarım görüyorsunuzdur. Bakın, metal alanında, bugün,
BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikasına bağlı metal
işçileri 10 kentte 22 fabrikada grev kararı aldılar. Biz, emek
karşıtı politikalara karşı birleşik metal
işçilerinin yükseltmiş olduğu bu sesi buradan kutluyoruz.
Halkların Demokratik Partisi olarak onların yanında
olduğumuzu, mücadelelerinin sonuç alıncaya kadar destekçisi
olduğumuzu buradan ifade etmek istiyoruz.
Bugün 22 fabrikada başlayan grev, 19 Şubat
itibarıyla 42 fabrikaya çıkacak ve 15 bine yakın işçi,
emekçi sizin emek karşıtı politikalarınıza
karşı taleplerini güçlü bir şekilde haykıracak. Eğer
gerek madencilik alanında gerekse çalışma hayatının
diğer bütün alanlarında, siz, işçiyi, emekçiyi
karşınıza almak istemiyorsanız, emekten yana bir
duyarlılık ortaya koymak istiyorsanız bu grevden çıkan
taleplere kulak kabartmalısınız düşüncesindeyiz. Bugüne
kadar, maalesef çok acımasız neoliberal politikaları
yasalaştırma, sermaye lehine düzenleme yapma dışında
herhangi bir şey yapmadınız. Umarım, bu yanlıştan
bir an önce vazgeçersiniz. Emek lehine, işçi
sağlığını ve iş güvenliğini önceleyen yasal
düzenlemelerle halkın karşısına çıkarsınız
diyoruz. O nedenle, biz, bu yasa tasarısı görüşüldüğü
sürece, Halkların Demokratik Partisi olarak itirazlarımızı
buradan halkımızla ve Genel Kurulla paylaşmaya devam
edeceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı 3213
Sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile düzenlenen 9
uncu maddenin ikinci fıkrasına ikinci cümlesinde bulunan "gölet,
liman, yol" ibarelerinden sonra gelmek üzere "ve benzeri"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz
Niğde Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 9'uncu
maddesini düzenleyen 5'inci maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen
teşviklerden faydalanacak Madencilik faaliyetlerinin sosyal ve kültürel
dokuya etkisi ve ekolojik tahribat düzeyi üzerinden yapılan analizler
sonucunda, bu teşviklerden faydalanma hakları geri çekilebilir. Bu
yönlü raporlar meslek odaları ve ilgili sivil toplum örgütlerince
gerçekleştirilir."
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Adil Zozani Erol
Dora
Hakkâri Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora,
Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin) Görüşülmekte olan 683 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3213 sayılı Maden
Kanunu üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
1980li
yıllarda Özal iktidarıyla başlayan ancak 1990lı
yıllarda yavaşlayan neoliberal dönüşümle ABD emperyalizminin
Orta Doğuyu yeniden şekillendirme projesiyle üst üste gelmesi AK
PARTİyi ülkenin ve bölgenin önemli bir aktörü hâline getirdi. Özellikle
kendi içerisinde güç ve çıkarlar koalisyonu olan AKP, büyük sağda
Özalın çizdiği kalkınmacılık rotasını takip
ederek ama onu katbekat aşan bir büyüklüğe
ulaşmıştır.
Büyük sağ,
kendi siyasal meşruiyetinin ve iktidar mücadelesindeki gücünün de aslen
maddi refah arzusuna hitap etmek olduğunun bilinciyle davranır. Muhafazakâr
liberal sentezin kökeni ve Türkiye liberalizminin en ciddi kökü buradadır.
2002
sonrasını anlamak için bu kök üzerinden AK PARTİnin ekonomi
politikalarıyla kalkınmacılık
anlayışını incelemek büyük bir önem kazanmaktadır.
Özellikle inşaat sektörü ve kentsel mekânların yeniden
dağıtımı üzerindeki yeni bir sermaye birikimi rejimi
oluşturulmuştur. Burada, sanayi sektörü birincil sektör olmaya devam
ederken sermayenin ikinci çevrimi, kentsel yapılı çevrenin
üretilmesini içeren sabit sermaye yatırımı olan fabrikalar,
altyapı sistemleri, okullar, hastaneler, konut alanları,
alışveriş merkezleri gibi kentsel yapılı çevrenin
farklı bileşenleri, sermaye birikiminin kârlılığı
için sürekli olarak yeniden ve yeniden üretildiler. Kentsel dönüşüm
sürecinde mekân yeniden üretilirken planlayıcı otorite olarak hükûmet
ve mekânı dönüştürecek olan sermaye sınıfının
ortak çıkarı olan rant kavramı, AK PARTİnin
kalkınmacı retoriğinin alametifarikasıdır.
Rantı esas
alan ve sermaye sınıfının çıkarlarını
önceleyen bu kalkınmacı anlayış, özel sermayenin kâr
etmesini engelleyecek bütün kolektif yapıları tasfiye ederek her
şeyi piyasanın emrine ve insafına terk eden bir pratiğin
yürütücüsü olmuştur. Bunun için neoliberalizmin var olan bütün
politikalarını asıl niyeti gizleyerek kullanma
ustalığına erişmenin son adı Soma katliamı
olmuştur.
13 Mayıs 2014 tarihinde Manisada Soma Kömür
İşletmelerine bağlı Eynez bölgesi maden ocağında
meydana gelen facia son yüz yılın en büyük iş cinayetlerinden
biri olarak kayıtlara geçmiştir.
Soma katliamının nedenleri arasında
havalandırma sistemlerindeki sorunlar, kaçış yolları
yetersizliği, kişisel koruyucu donanımların
yetersizliği gibi altyapı ve teknolojik sorunlar olmakla beraber, 301
maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma
katliamının birinci dereceden faili, rant hırsı için
işçilere kölece bir yaşamı reva gören neoliberal sistemdir. Bu
neoliberal sistemin ekonomik ve politik organizasyonunun icracısı ise
AK PARTİ hükûmetleri olmuştur.
AK PARTİ Hükûmeti, 301 madencinin
yaşamını yitirdiği bu katliam sonrası bile sermayeye
tavır koyamamış, siyasi sorumluluğunun gereği olan
ilgili bakanların istifasını isteyememiştir. Bu yönüyle
görüşülen Maden Yasası kapsamında madencileri değil,
çıkar çevrelerini önceliğine alan düzenleme söz konusudur.
Bu düzenleme üzerinde konuşurken Soma
katliamını ve AK PARTİnin bu katliamdaki sorumluluğunu
unutmamamız gerektiğini belirtiyor, bu duygularla tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 5 inci
maddesi ile düzenlenen 9 uncu maddenin ikinci fıkrasına ikinci
cümlesinde bulunan "gölet, liman, yol" ibarelerinden sonra gelmek
üzere "ve benzeri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sakine Öz (Manisa)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLİM VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Konuşacak mısınız,
gerekçeyi mi okutayım?
LEVENT GÖK (Ankara) Gerekçeyi izah edecek efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Doğan
Şafak, Niğde Milletvekili.
Buyurun Sayın Şafak. (CHP
sıralarından alkışlar)
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
maddeler üzerinde arkadaşlar yeterince konuşmaları
yapıyorlar. Ben, Enerji Bakanının burada olması nedeniyle
-aslında şu anda yok ama- tarımsal sulamada 160 bin abonenin
özel şirketlere ve devlete olan borçlarından bahsetmek istiyorum.
Sayın Bakan, tarımsal sulama yapan çiftçinin
yüzde 80i devlete ve MEDAŞa olan borçlarını ödemek istiyor. Bu
konuda yoğun bir talep gelmektedir, ancak şu anda devlete olan
borçları yapılandırmaktan kaçınmaktadırlar. Çünkü, bu
çiftçilerin MEDAŞa olan ve özel sektöre olan borçları vardır.
Bu konuda önce MEDAŞa olan borçlarının
yapılandırılması gerekmektedir. Nedeni, MEDAŞa olan
borçtan dolayı çiftçi elektrik alamamaktadır. Dolayısıyla,
elektrik alamayan çiftçi üretim yapmamaktadır. Neden devlete olan borcumu
kapatayım? mantığında davranmaktadır ya da
MEDAŞın icra kıskacında olan çiftçi devlete olan borcunu
üretim yapmadığı için ödeyememektedir. Örneğin,
Orhanlı kasabasında bir çiftçinin MEDAŞa üç yıllık
ana borcu 60 bin TLdir, ancak bugün faiziyle birlikte 155 bin Türk
lirasına ulaşmıştır. Bir başka çiftçi bana
faturasını gösterdiğinde, MEDAŞa olan dört
yıllık borcu 560 bin TL olmuştur. Nedir bu kardeşim, sen
baraj mı işletiyorsun? dediğimde, MEDAŞın önünde
biriken vatandaşların gülüşmelerine yol açmıştır.
Ülkenin başka bölgelerinde özel şirket borçları
yapılandırılmıştır, İç Anadolu Bölgesinde
de yapılandırılması gerekmektedir. Niğdenin
Orhanlı, Edikli ve Ağcaşar, Gölcük, Bağlama, Karatlı,
Konaklı belde ve köylerindeki vatandaşlar da bu ülkenin
vatandaşlarıdır, bunlar İtalyadan gelmediler, illa da
MEDAŞın önüne hendek mi kazmaları gerekiyor?
Değerli arkadaşlar, MEDAŞ şirketi
vatandaşlardan alacağını beş yıla yaymalı ve
taksitlendirmelidir ya da faizlerini sineye çekerek anaparasını
yapılandırmaları gerekmektedir. Tarımsal sulamada elektrik
faturalarının aylık değil, hasat sonu tahsil edilmesi
gerekmektedir. Zaten bu özel şirketler faturalarda kayıp kaçak,
açma-kapama ücretleri tahsil ederek vatandaştan alacağını
almıştır. TEDAŞtan kalma altyapı malzemelerinin ne
olduğu, nereye gittiği belirsizdir. Yerin 160, 180 metre
altından, enerji kullanarak tarımsal sulama yapan
vatandaşlarımız enerji maliyetleri ağır
olduğundan zaten geçim sıkıntısı yaşamaktadırlar.
Normal sulama yapan üreticilerle rekabet edememektedirler. Bu sorun AKP
döneminde başlamıştır. 2002 seçim propagandalarında
bölgede milletvekili adayları Ödemeyin kardeşim, enayi misiniz? Af
getireceğiz. şeklinde propaganda yaparak vatandaşı
yanlış yola yönlendirmişlerdir. Niğde ve Nevşehir
bölgesinde mevcut hâliyle vatandaşların huzurlu tarım yapma
çalışması mümkün değildir. Bu soruna derhâl bir çözüm
gerekmektedir.
Bir diğer sorun ise bazı köylerimizde içme
sularının elektrik borcundan dolayı sık sık
kesilmesidir. Sayın Bakan, bu konuda zaten su ve arazinin
olmadığı bu fakir köylere, hayati önem taşıyan içme
suyu kuyuları için elektriğin yüzde 50 indirimli verilmesi, destek
olunması en doğru yoldur. Bazen on beş gün suyu kesilen köyler
vardır.
Sayın milletvekilleri, elektrik kurumu, Devlet
Demiryolları, PTT, havaalanı, limanlar gibi stratejik öneme sahip
işletmelerin özelleştirilmesini hiç doğru bulmuyoruz. Tarihten
bir örnekle bunun ne kadar önemli olduğunun altını çizmek
istiyorum. Yunanlılar İzmiri işgal etmeden önce, İzmiri
savunamayacak durumda olan Türk askerleri bilahare savunma yapmak için
cephaneleri ve mühimmatları demir yoluyla iç bölgelere taşımak
isterler. Tam vagonlara mühimmatlar yüklendiğinde İzmir Devlet
Demiryolları işletmeleri Fransızların elinde olduğu
için o gün makinistler ve Devlet Demiryolları personeli grev ilan eder.
Dolayısıyla, yarınların geleceği ve ülke
güvenliğini dikkate aldığımızda, üretimi dikkate
aldığımızda, bu tür kurumların devletin ve toplumun
elinde olması en doğru yoldur.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Komisyonun bir redaksiyon talebi var.
Buyurun Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ ERCOŞKUN
(Bolu) Sayın Başkanım, madde üzerinde teknik bir düzeltme
talebimiz vardır. Anlatım bozukluğu olmaması için yol
ibaresinden sonra gibi ibaresinin metinden çıkarılmasını
arz ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
ikisi aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 6. Maddesinin
ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Daimi nezaretçinin gideri, maden işletmecilerinin
oluşturacağı "Daimi nezaretçi fonundan"
karşılanır. Fonun oluşturulmasına ilişkin usul ve
esaslar Bakanlıkça çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin Haluk Ayhan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Şandır
Denizli Osmaniye Mersin
BAŞKAN Sayın milletvekilleri; şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 6 ncı
maddesi ile eklenen son fıkranın aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz Muhammet Rıza
Yalçınkaya
Niğde Manisa Bartın
Levent Gök
Ankara
"Bu Kanun kapsamında tanımlanan
işlemleri yapmak üzere kurulan yetkilendirilmiş tüzel kişiler
veya maden arama ya da işletmecileri, Genel Müdürlükten yetki belgesi
almakla yükümlüdür. Yetkilendirilmiş tüzel kişiler ile maden arama ya
da işletmecilerine yetki belgesinin verilmesi, denetimi,
uyarılması, yetki belgelerinin askıya alınması ve
belgenin iptal edilmesi ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Halil Aksoy Erol
Dora
Ağrı Mardin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu maden sektörü
ve madencilikle ilgili düzenlemeler konusunda her zaman Hükûmete bir önerimiz
var. Gerçekten, eğer bu işleri sağlıklı yapmak
istiyorsanız -yani ülkemizin elbette ki yer altı zenginlikleri
değerlendirilecek ama- doğayı, tarihi, kültürü, insanı,
yaşamı, ekolojiyi korumak istiyorsanız ve başka
şirketlere, yabancı şirketlere bu ülkenin zenginliklerini
peşkeş çekilsin istemiyorsanız yapacağınız bir
tek şey var: Madencilik bakanlığı kurun Türkiyede.
Madencilik bakanlığı kurun ve madencilikle ilgili olan bütün
konuları burada toplayın.
Şimdi,
HESlerle ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığı ilgileniyor.
Bakıyorsunuz, bir tarafta Kültür ve Turizm Bakanlığını
ilgilendiren konular var bu alandaysa. Bakıyorsunuz, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ÇED raporları düzenliyor,
ayrı bir bakanlık. Bakıyorsunuz, bunun da ötesinde,
Kalkınma Bakanı diyor ki: Madenler benim alanıma giriyor.
Sonra Ekonomi Bakanı çıkıyor Ekonominin patronu benim. diyor.
Maliye Bakanı Durun hele, durun; hazine bende, paralar bende, devlet
payı bende olacak. diyor. Sonra Hazine
Müsteşarlığından sorumlu Başbakan
Yardımcısı çıkıyor Asıl patron benim. diyor.
Şimdi -söyleyin bana- madencilikle ilgili 12 ayrı bakanlık,
bilmem kaç tane genel müdürlük, yetmiyormuş gibi bu
dağınıklık en son 2012de bir genelge getirdiniz, Haziran
2012 genelgesiyle ruhsat izinlerini Başbakana bağladınız.
Arkadaşlar,
bütün bu dağınıkların içinde getirip Başbakana ruhsat
iznini bağladıktan sonra, kuracağınız tüzel
kişilerin, kurulların, şunun bunun ne faydası olabilir?
Anlatabilir misiniz şimdi, anlatılabilir mi bunlar şimdi?
Çantacılar dolaşıyor, ruhsatı almış, Türkiye
coğrafyasını alın, bir karışı
kalmamış arkadaşlar, bir karışı
kalmamış; hepsi ruhsatlandırılmış ve yakın
partililere dağıtılmış durumda. Herkes kendi ülkesinin
haritasını çıkarsın, bir karış boş yok
arkadaşlar, bir karış boş yok. Metal, maden, kömür, HES,
rüzgâr, aklınıza ne gelirse gelsin, nükleer santraller, şimdi
termik santraller. Peki, bu kadar dağınık bir ekonomi
örgütlenmesi olan bir Hükûmet gerçekten başarılı olabilir mi?
Başarılı olamaz arkadaşlar. Olamadığı
Somada ortaya çıkıyor, olamadığı Ermenekte ortaya
çıkıyor, olamadığı Afşinde hâlâ cenazeleri
çıkarılamayan maden işçilerinde görülüyor, Zonguldakta
görülüyor, Şırnakta görülüyor, Türkiyenin diğer yerlerinde
görülüyor. Peki, ne olacak o zaman? Yani madencilik bakanlığı
kurmuş olsanız
Gelişmiş bütün ülkelerde bu var. Kanadada
inceleme yaptık Meclis olarak, Madencilik Bakanlığı var.
Güney Afrikaya gidin, var; Çinde bile var, Kuzey Korede bile var
kardeşim, Kuzey Korede bile var. Ya, ne oluyor, niye burada yok? Bir, bu
Hükûmet ısrarla denizcilik bakanlığı kurmuyor; iki,
madencilik bakanlığı kurmuyor; üç, kadın
bakanlığı kurmuyor. Onun için her gün kadınlar öldürülüyor,
onun için denizlerimiz perişan; su ürünlerinden tut kirlenmeye kadar hepsi
perişan, hatta Kıbrıs açıklarına kadar doğal gaz,
petrol yatakları perişan; madene de geldik, madende acı, feryat,
figan; iş güvenliği yok, sağlık güvenliği yok; yok,
yok, yok. Kardeşim, niye doğru dürüst bir şey yapmak
istemezsiniz? Niye bu Meclis hep beraber, birlikte bir politika geliştiremiyor?
HDP olarak diyoruz ki: Gelin, madencilik bakanlığını
kuralım. Bu kadar. Her kafadan bir ses çıkarsa bu ülkede düzen olmaz
arkadaşlar. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen
Levent Gök, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Gök.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, Hükûmetin katıldığı, kabul ettiği
önergeler üzerinde konuşma olmaması lazım.
BAŞKAN Sayın Gök, Hükûmet katılıyor
ama
LEVENT GÖK (Ankara) Biliyorum efendim, biz biraz daha
açalım konuyu dedik.
BAŞKAN Ama usul değil.
LEVENT GÖK (Ankara) Biraz önce
BAŞKAN Biraz önceki farklı ama usul
değil, şöyle ki rica üzerine verdik bunu, biliyorsunuz yani.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, Sayın Bakan da Karşı değiliz. diyor,
açıklama yapsa iyi olur.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hükûmet
katıldıktan sonra biz de kabul edeceğiz hep beraber
LEVENT GÖK (Ankara) Tabii, tabii, teşekkür
ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yalnız Sayın
Başkan, bundan sonraki süreçte usule, İç Tüzüke davet ediyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 683 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesi üzerine
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Teşekkür ediyorum. Bu
önergemizi kabul eden Hükûmete ve Komisyona da ayrıca teşekkürlerimi
sunuyorum.
Görüştüğümüz bütün konuların aslında
esas çözüm yolu, Türkiye'deki yolsuzlukların sona ermesine bağlı
değerli arkadaşlarım. Yolsuzluklar, bizim bütün kamu maliyemizi,
milletin kaynaklarını kurutan konu.
Yolsuzlukların üzerine gidemeyen bir Parlamentonun,
Türkiye'de halkın çıkarlarına dokunacak başka
kanunları yapma şansı, muhalefetin desteği olsa da mümkün
değil değerli arkadaşlarım, çünkü bunu uygulayan
iktidarın kamu kaynaklarını, milletin kaynaklarını kontrol
etmesi, denetlemesi gerekiyor. Bu konuda iktidarın sınıfta
kaldığı, geçtiğimiz hafta yaptığımız
yolsuzluk oylamasındaki Yüce Divana sevke dair verilen oylamalardan belli
olmuştur.
Şimdi, biz dilimiz döndüğünce Türkiye'deki
yolsuzlukları anlatmaya çalışıyoruz; Genel
Başkanımız anlatıyor, bizler anlatıyoruz. İl
başkanlıklarımızda, ilçe
başkanlıklarımızda yolsuzluklara ilişkin pankartlar
açıldı; polis geldi, bastı, polisler
pankartlarımızı indirdi. Genel Başkanımız grup
toplantılarında tapeleri açıkladı, haklarında
fezleke düzenlendi, ama değerli arkadaşlarım, Türkiye ilginç bir
ülke.
Bakın, Meclis soruşturma komisyonu raporu
elimde, bir tuğladan daha da fazla kalın, tam 1.178 sayfa. Biz Bunu
halka nasıl mal edelim, nasıl anlatalım? diye düşünürken,
eksik olmasın, Meclis Başkanlığımız önemli bir
çalışma yaptı ve herkese okunabilir bloknotlar gönderdi. Bu
gördüğünüz bloknotlar -görüyorsunuz değerli arkadaşlarım-
40-50 sayfa. 1.178 sayfalık Soruşturma Komisyonu Raporunda
okuyamayan yurttaşlarımız ve arkadaşlarımızın
bilgisine sunuyorum. Ne var bu bloknotlarda? Şimdi açıyoruz
sayfanın bir tanesini, Rıza Sarraf diyor ki bloknotta
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bastırmış
olduğu bloknotu okuyorum değerli arkadaşlar yani kendi
iddialarımızı falan değil. Rıza Sarraf diyor ki bu
bloknota göre: Ağabey, yarın güzel bir çikolata kutusu yaptır,
çok pahalı olmasın. Bir tane de gümüş tepsi al, 500 bini
yerleştir içine. Sadık biliyor, İstinyede var ya E. Kimi
işaret ettiğini biliyorsunuz. Eye götür, ona ver. Nerede diyor?
Meclis Başkanlığının bastırdığı
bloknotta.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten okunması kolay, cebe koyması kolay.
Yani, bir yandan 1.178 sayfalık Meclis Soruşturması Komisyonu
Raporu; bunun taşınması da zor, okunması da zor ama Meclis
Başkanlığımız öyle güzel bir hizmet yapmış
ki, 50-60 sayfalık bloknotları aldığınız zaman,
cebinize koyduğunuz zaman otobüste, metroda, evinizde, hatta Meclis
çalışmalarını izlerken açıp okumanız mümkün.
Hangi telefondan kim konuşmuş, ne yapmış, o da mümkün.
Böyle bir çalışmayı yaptığı için ben Meclis
Başkanlığını kutluyorum, gerçekten kutluyorum, önemli
bir çalışmadır. Yolsuzlukların halka mal edilmesi ve
herkesin bilgilenmesi açısından yapılan bu
çalışmayı biz de halka mal etmek için epey bu bloknotlardan
edindik, halkımıza dağıtıyoruz, sizlere de
gönderebiliriz. Açtığınız zaman, bütün yolsuzluk belgeleri
burada teker teker yazılmış. Tabii, Meclis
Başkanlığımız eski ya da bastığı
Soruşturma Komisyonu Raporunun atıl olacağını
düşünmüş, Bunu nasıl daha verimli hâle getirelim? diye
düşününce böyle bir parlak fikir ortaya çıkmış. Bu fikri
veren, bunu basan, bunu uygulayan ve dağıtan tüm bürokratlara
ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Yani, bizim arzu ettiğimiz
zaten halkımızın öğrenmesi. Milletvekillerinin dahi
çoğu bu konuyu bilmiyor ama bunu öğrenmek mümkün. Ön yüzüne
notlarınızı alabilirsiniz, arka yüzünden de okuyabilirsiniz
Rıza Sarrafın açıklamalarını. Bana dolar
yolladın mı? Euro değildi, dolar. Rıza Sarraf diyor, devam
ediyor: Aman ha, yanlış yok. Abdullah Happani cevap veriyor: Dolar,
ağabey, gönderir miyim? Rıza Sarraf: Orada ağır geldi,
içim gitti biliyor musun? diye, pek çok konuşmaları bunun içinde.
Ben Meclis
Başkanlığımızı bu yaptığı güzel
çalışmadan ötürü kutluyor ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyette
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Öncellikle, CHP Grup Başkan Vekili
arkadaşımız bir konuyu Meclis kürsüsünde gündeme getirdi,
Meclisin bir çalışmasıyla ilgili. Bu konuyla ilgili hem
yolsuzluk algısı üzerine yeni birtakım algı
operasyonları yürütülmeye başlarken, iktidarımız âdeta
suçlanırken öbür taraftan da bu konuyla ilgili, AK PARTİ Grubu
adına ben de bir cevap vermek istiyorum. Söz istiyorum efendim.
LEVENT GÖK
(Ankara) Ben bir sataşmada bulunmadım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yerinizden, Sayın Aydın
Buyurun, açıyorum mikrofonu.
LEVENT GÖK
(Ankara) Ben Meclis Başkanına teşekkür ettim; bir sataşma
yok, bir şey yok.
BAŞKAN Ben
de yerinden veriyorum zaten Sayın Gök.
LEVENT GÖK
(Ankara) Teşekkür ettik.
BAŞKAN - Her
grup başkan vekiline, söz istedikleri zaman veriyorum.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, (9/8) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot
şekline getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle
şunu ifade edeyim ki: Meclis Başkanlığı
tarafından, ilgili bürokratlar tarafından bastırılan bu
kitapçıktan, bloknot adı altında ve çevre dostu görünümünde
bastırılan bu bloknottan dolayı, hakikaten, ciddi manada Meclis
Başkanının bir soruşturma başlatmasını
istiyoruz çünkü burada skandal bir durum söz konusu. Bu bir skandaldır.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Ahmet, paralel yapı, paralel, paralel!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bu bir skandaldır. Bunun arkasında her kim varsa
Ve hem İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından kapatılan bir soruşturma hem takipsizlik kararı
hem Meclis Soruşturma Komisyonu hem de Yüce Divan sıfatıyla
Genel Kurul anlamında eğer bir Yüce Divana sevk etmeme
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ahmet Bey, zorlama kendini, zorlama.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hukuki anlamda da ortadan
kaldırılan bir konu varken Meclis Başkanlığının
hiç yapmadığı, hiç alışık
olmadığımız bir uygulamasıyla, skandal bir
uygulamasıyla bizler de karşı karşıya kaldık.
Açıkçası bunu tamamen reddediyoruz. Bunun arkasında her kim
varsa, her ne amaçla, ne saikle ve böyle bir operasyonun bu manada, özellikle
de dışarıya da böyle servis edilmesi ki tapelerin zaten
ortadan kaldırıldığı, Soruşturma Komisyonu
evraklarının gizliliği, bunun âdeta fotokopi yapılarak,
muhalefet şerhi üzerinde bastırılarak
çoğaltılması ve bir bloknota dönüştürülmesi... Sorduğumuzda
Biz Meclisin eskiyen evraklarını, hükmünü yitiren
evraklarını bu şekilde yapıyoruz. gibi bir algı, bir
gerekçe de kabul edilemez bir gerekçedir çünkü bugüne kadar böyle bir bloknotla
karşılaşmadık. Arka tarafındaki tapelerin muhalefet
şerhi üzerinden bastırılarak yazılmasını ve bunun
bloknot olarak çoğaltılarak tüm Türkiyeye servis edilmesini,
bitmiş olan bir konuyu bir algı operasyonunun parçası olarak
yeniden ısıtarak halkın gündemine getirmeyi doğru
bulmuyoruz. Meclis Başkanlığının derhâl bu konuyu
soruşturarak ilgililer hakkında işlem yapılmasını
istirham ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım, ben
de bir açıklamada isterseniz şuradan bulunayım açarsanız,
daha iyi duyuluyor.
BAŞKAN Buyurun.
3.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot şekline
getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım, bu
Meclis gazi bir meclistir. Bu Meclis kurulurken Türkiyede büyük iddialarla
kurulmuştur, Türkiyeyi çağdaş uygarlık seviyesine
ulaştırmak, bu Meclisin ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarının başlıca hedefi olmuştur. Bu hedefe
ulaşmanın en ana yollarından bir tanesi de yolsuzluklara
karşı mücadeledir. Bu konuda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yolsuzluklar konusunda duyarlı olmasından daha ne beklenebilir ki
yani ne yapmış Meclis Başkanlığı? Meclis
Başkanlığı -o da herhâlde vicdanen rahatsız olmuş
ki- az sayıda insanın okuduğunu düşündüğü bir konuda
hem milletvekillerini hem de kamuoyunu bilgilendirmek hem de
yurttaşlarımıza bu konuda daha fazla bilgi vermek için bir
bloknot hazırlamış. Ben bundan dolayı tekrar kutluyorum.
Sayın Grup Başkan Vekilinin söylediklerine, bunun derhâl
toplatılması gereğine katılmıyorum. Biz zaten bunu
aldık, örneğini de çoğaltacağız,
yurttaşlarımıza ve arzu eden herkese de göndereceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Sayın Uzunırmak, sizin söz talebiniz var, ne
için söz istiyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Aydın.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Hem Milliyetçi Hareket
Partisi adına
BAŞKAN Sesinizi yükseltir misiniz Sayın
Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Hem Milliyetçi Hareket
BAŞKAN Açmadım efendim, yüksek sesle
konuşun, açmadım, niye söz istiyorsunuz, onu soruyorum öncelikle.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Bu konuda Milliyetçi
Hareket Partisinin bakış açısını ve Meclis Divan üyesi
olarak
BAŞKAN Grup başkan vekilinin olması
lazım efendim, benim uygulamam
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Divan üyesi olarak da
konuyla ilgili
BAŞKAN Hayır, Divan üyesi de olmaz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ben Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı üyesiyim.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, İç Tüzük
ortada yani uygulamalarımız ortada.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, yerinden
kısa bir söz isteyebilir efendim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
bir saniye
BAŞKAN Buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Bir: Ben Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı üyesiyim ve konuyla ilgili de
Sayın Grup Başkan Vekilinin anlattığı yönde
araştırma yapmış bir Divan üyesiyim. Bu konuyla ilgili
bilgilendirmek istiyorum, kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika söz veriyorum.
Buyurun.
4.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, (9/8) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot
şekline getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum.
Bir: Sayın Grup Başkan Vekilinin dediği
gibi hukuki deliller emir-komuta zinciri içerisinde yok edilemez, devlet
kayıtlarına girmiştir. 17-25 Aralık istismarı bu
ülkede her zaman gündeme getirilecektir.
İki: Konuyla ilgili olarak Meclis
Başkanlık Divanı olarak bir faaliyet
yapılmamıştır. Yapılan faaliyet tamamen Genel
Sekreterlik bünyesinde geçmişten bugüne gelen atıl kalmış
kâğıtların değerlendirilmesi, çevre dostu olarak
değerlendirilmesiyle ilgili yapılan bir uygulamadır ve bu
uygulamadan başka manalar çıkarmanın bir anlamı yoktur.
Eğer alışkanlık hâline geldiyse burayı da paralel
yapıyla suçlamaları gelecek günlerde muhtemeldir kanaatini
taşıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Aydın.
5.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, tekraren (9/8) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu evraklarının
bloknot şekline getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına
ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, ilgili konuyla ilgili hem
soruşturma komisyonu hem Meclis Genel Kurulu kararını
vermiştir. Dolayısıyla, Meclisin iradesi bu noktada
belirmiştir ve söz konusu olayın bir darbe olduğu yüce
Meclisimiz tarafından da tescil edilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) AKP iradesi o, Meclisin iradesi
değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) Ne oldu, darbe mi, ne
darbesi?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Dolayısıyla, Genel Kurul bu konuda karar
vermişken milletin iradesi, aynı zamanda Meclisin iradesi de bu noktada
sabitken bu olay özellikle bilerek ya da bilmeyerek her kim tarafından bu
hâle getirilmişse bunun bir algı operasyonu parçası
olduğunu düşünüyoruz, bunun çok ciddi manada soruşturulması
gerektiği kanaatindeyiz. Soruşturularak ilgililer hakkında mutlak
surette işlem yapılması lazım, aksi takdirde
Sayın
Başkanım, bugüne kadar ben sekiz yıldır milletvekiliyim,
buradayım, böyle bir bloknotla karşılaşmadım.
Eğer geçmişten beri yapılan, düzenlenen bir bloknotsa niye bizim
elimize geçmedi? Bu Komisyonun hemen akabinde, Komisyon evraklarından bir
bloknot oluşturulmasının çok yanlış, çok haksız,
çok mesnetsiz bir şey olduğunu, bunun dolayısıyla hangi
bürokrat tarafından, ne şekilde yapılmışsa da ortaya
çıkarılıp işlem yapılmasını AK PARTİ
Grubu olarak istirham ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkanım, biz de buradan
konuşacağız tabii ki.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, artık bütün gruplara söz
vermek mecbur oldu.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Gök.
6.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP Grup
Başkan Vekilinin 17 ve 25 Aralık operasyonlarından ve Mecliste
yapılan Yüce Divan oylamasından sonra, bunu bir darbe olarak
nitelendirmesi görüşü bir kere kendileriyle çelişen bir
görüştür. Başından beri önceki Başbakan, şimdiki
Cumhurbaşkanı, bunun Hükûmete karşı bir darbe olduğunu
ifade etti. Ama, sonuçta geçtiğimiz hafta yaptığımız
oylamada AKP Grubundan 50 milletvekili farklı yönde oy kullandı.
Bunun üzerine AKP Grubundan bir milletvekili çıktı, o oy kullanan
milletvekillerine, farklı davranan milletvekillerine İhanet
içerisindedir. dedi, AKPnin bir grup başkan vekili de Sen de haddini
bil. dedi.
Şimdi, ben
burada bütün yurttaşlarıma seslenmek istiyorum. AKP Grubu içerisinde
farklı davranan 50 milletvekili, eğer bunlar bir darbe ise, onlar
acaba darbeye yardım ve yataklık mı yaptılar? Eğer
öyleyse o 50 milletvekili hakkında bir işlem yapmayan AKP yönetiminin
böyle bir fikir dünyasında geliştirdiği operasyonları
sürdürmesi mümkün değildir. Tamamen reddediyoruz bunları.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Sayın Kaplan,
size de bir dakika söz veriyorum.
Buyurun.
7.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, (9/8) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonu evraklarının bloknot
şekline getirilerek tekrar kullanıma sunulmasına ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, HDP olarak biz buna
şaşırmadık çünkü daha Soruşturma Komisyonu yayın
yasağını koyup mahkemeden kararını
almıştı. Biz milletvekilleri olarak
ulaşamamıştık bu dinleme kayıtlarına ve
şeye. Ancak Meclis Başkanlığının çevre dostu
bloknot olarak içinde bu dinleme kayıtlarını -tapeleriyle-
kendi matbaasında bastırıp dağıtması tek
kelimeyle söylenecekse rezalettir, bunun ötesi de skandaldır. Çünkü
yayın yasağını koyan bir Komisyon var. Sonra Meclis
Başkanı diyor ki: Normaldir, böyle aleniyet kazanmış olan
şeyleri biz bastırıyoruz. Oysaki Komisyon, delilleri bile,
tapeleri bile yok etmek üzere karar almıştı. Suç delilleri
olan şeyler yok edilmez biliyorsunuz. Biz HDP olarak bunu... Meclis
Başkanlığının matbaasında yapıldı bu.
Eğer bunu normal bir gazete, basın, dernek, sendika, parti
yapsaydı şimdi polis basmıştı, hepsini içeri
almıştı, hâkimin önüne çıkarmıştı,
kıyamet kopmuştu.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Meclis Başkanlığından gelen not
inceleme başlatıldığı yönünde efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, bir de şöyle bir husus var.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Hemen mi
başlatıldı?
BAŞKAN Lütfen Sayın Aydın, lütfen ama
tamam, konu kapanmıştır efendim.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Hemen mi
başlatıldı, Sayın Grup Başkan Vekilinin şikâyeti,
ihbar üzerine mi başlatıldı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tutanaklara geçsin,
Sayın Başkanım, son bir şey özellikle...
BAŞKAN Sayın Aydın, bak, yeteri kadar
söz verdim, konu aydınlandı efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tamam Sayın
Başkan da, Meclis Başkanına da bir haksızlık
yapılmaması konusunda. Bakınız, Sayın Gök, Meclis
Başkanının bilgisi dâhilindedir. dedi ama Meclis
Başkanının bilgisi dâhilinde olduğunu ben düşünmüyorum
açıkçası bunun.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri...
Lütfen Sayın Aydın...
AHMET AYDIN (Adıyaman) İlgili bürokrat, her
kim ne yapmışsa da bunun soruşturulup bir şekilde ortaya
çıkması lazım.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, ben kimseyi
suçlamadım zaten, ben hiç kimseyi suçlamadım ama ben bir konuda
Sayın Aydını...
BAŞKAN Sayın Gök, doğru değil ama
yaptığınız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Böyle bir hassasiyetle bunu
bastırmak...
BAŞKAN Evet...
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili
Mülkiye Birtanenin; Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın; Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/1012, 2/423, 2/2309, 2/2481) (S. Sayısı: 683) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı "nın 6.
Maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Daimi nezaretçinin gideri, maden işletmecilerinin
oluşturacağı "Daimi nezaretçi fonundan"
karşılanır. Fonun oluşturulmasına ilişkin usul ve
esaslar Bakanlıkça çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet
Şandır Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten ülkemiz ve halkımız için önemli bir
konuda bir kanun çıkartıyoruz. Bu vesileyle birkaç konuyu Sayın
Bakanın, sayın bürokratların, sayın Meclisin dikkatine
sunmak istiyorum.
Öncelikle, madencilik vazgeçebileceğimiz bir sektör
değil. Ülkemizin tabii kaynaklarının değerlendirilerek
halkımızın yararına sunulması çok önemli ve çok
gerekli ancak madencilikte yaşanan son olaylar, özellikle Soma ve
Ermenekte yaşanan maden kazalarında çok sayıda insanımızın
hayatını kaybetmiş olması dikkatleri yeniden bu konu
üzerine çekmiştir ve bu konuda yapılması gereken bazı
düzenlemeler olması Hükûmetin de gündemine gelmiş ve böyle bir kanun
tasarısı diğer tekliflerle de birleştirilerek önümüze
gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, burada öncelikle bir hususu
Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum ama bu usulü de terk etmek
lazım. Bir kanun müzakere edilirken Komisyonun meşgul edilmesi
gerçekten hiç de şık olmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, 2010 tarihinde yapılan
düzenleme bugün yeniden gözden geçirilmektedir ancak muhalefet şerhlerinde
de ifade edildiği gibi, Komisyonda yapılan görüşmelerde maalesef
sektörün taraflarıyla iyi istişare edilmediği, muhalefet
partilerinin tekliflerinin dikkate alınmadığı ve bu konuda
burada da gördük ki işte, muhalefetin verdiği birkaç önerge kabul
edilince anlaşılıyor ki Komisyonda bu meselenin ciddiyetle
değerlendirilmediği ortaya çıkıyor. Ben önergelerin kabul
edilmesine teşekkür ediyorum ama bu konunun, bu kadar önemli bir konunun
Yani Sayın Bakan, iş kazalarında Türkiyeye yakışmaz
bir sonuçla karşı karşıyasınız. Bunun sorumlusu
olarak ben hiç kimseyi ilzam etmiyorum ama bir sonuç var. Dünyada 3üncü,
Avrupada 1inci olan ülkemizin madenciliğiyle ilgili yapılan
düzenlemede bu türlü eksiklikler yapılıyorsa yanlış
yapılıyor. Ayrıca, bu tür kanunlar bu kadar sık
değiştirilmemeli. 2010da yapılan kanun 2015in
Ocağında yeniden değiştiriliyor, bu arada da iki tane düzenleme
yapılıyor hem 2014te hem 2012deki Başbakanlık
Genelgesiyle. Dolayısıyla, alınması gereken tedbirler
yeterince alınamadığı için, maalesef, iş
kazalarında, madencilik konusunda ülkemiz yargılanır,
sorgulanır duruma geliyor. Bu sebeple söylüyorum yani bu kadar önemli bir
konuda çok ciddi bir çalışma yaparak sektörün sorunlarını
bütünüyle çözecek, iş güvenliğini sağlayacak, can
güvenliğini sağlayacak bir kanun çıkartılmasını
ben de talep ediyorum. Bu vesileyle bir iki hususu da dikkatinize sunmak
istiyorum.
Değerli Bakan...
Yani, bu müzakere usulü değil Sayın
Başkan!
BAŞKAN Sayın Şandır, anladım
da ne yapabilirim, söyleyin?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Ne yapabiliriz? Yani, buna
bir müdahale etmek lazım. Kime konuşuyorum?
BAŞKAN Hayır, siz birkaç defa gündeme
getirdiniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Yani, kime
konuşuyoruz biz?
BAŞKAN Yapabileceğim bir şey yok ki
benim.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, madencilik önemli ama tarım hepsinden de önemli. Maden
işletmelerinin, özellikle açık işletmelerin tarıma
verdiği zararı burada milletvekili olarak hepimiz bilmekteyiz.
Özellikle, Toros Dağlarında gördüğümüz taş ocakları
işletmeleri, mermer işletmeleri, çimento fabrikaları ve yeni bir
usul olarak geliştirilen, enerji temin usulü olarak geliştirilen
termik santraller Türk tarımına, meyveciliğine, sebzeciliğine
çok büyük zararlar vermekte. Madenciliği koruyalım, geliştirelim
ama tarımı öldürelim diye bir kabulümüz, böyle bir öngörümüz olamaz.
Özellikle, güneyde yaşanan, taş ocakları ve maden
ocaklarının zeytinciliğe ve sebzeciliğe verdiği
zararı Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum, ne tedbir var
onu da bilmek istiyorum.
Bir başka husus da, Sayın Bakanım,
şunu da arz etmem lazım: Bu, elektrik dağıtım
şebekelerinin özelleştirilmesinden sonra, şebekelerin
yenilenmemesinden veya başka sebeplerden kaynaklanan çok sayıda
elektrik kesintisi, uzun süreli elektrik kesintileri özellikle don mevsiminde
seralarda çok büyük tahribata sebep oldu. Buna bir çözüm üretmek gerekir.
Sanayide, yaşamda oluşturduğu tahribatın ötesinde
tarımda oluşturduğu tahribat gerçekten acilen tedbir
alınması gereken bir noktada, bunu sizin dikkatinize sunmak
istiyorum.
Bir diğer husus: Tarımda kullanılan sulama
elektrik borçlarının ödenmesi bugün çiftçinin kâbusu hâline geldi.
Buna da bir çözüm üretirse Hükümetiniz buna da Türk tarımı adına
teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen aynı mahiyetteki önergeler
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.15
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.35
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
683 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
7nci madde üzerinde üç adet önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
Kanun Tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
11'inci maddesinin ikinci fıkrasını düzenleyen 7'nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "20.000" ibaresinin "40.000"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Sırrı
Süreyya Önder Erol
Dora
Iğdır İstanbul Mardin
Hasip Kaplan İdris
Baluken Halil
Aksoy
Şırnak Bingöl
Ağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 7. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 7- 3213 sayılı Kanunun 11 inci
maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Ruhsat sahibi veya vekilinin mahallinde
yapılan tetkik ve incelemelere katılmaması veya ruhsat sahibince
herhangi bir nedenle tetkik ve incelemelerin engellenmesi halinde ruhsat taban
bedeli tutarında, bu fiilin tekrarı halinde ise iki katı
tutarında idari para cezası uygulanır.
Alim Işık Emin
Haluk Ayhan D. Ali
Torlak
Kütahya Denizli İstanbul
Yusuf Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu Özcan
Yeniçeri
Kayseri Osmaniye Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
3213 sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 7 nci
maddesinde bulunan "fıkra" ibaresi "fıkralar"
olarak değiştirilerek aşağıdaki fıkranın
madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Doğan
Şafak Namık
Havutça
İzmir Niğde Balıkesir
Sakine Öz Haluk
Eyidoğan Kemal
Değirmendereli
Manisa İstanbul Edirne
Beş iş günü öncesinden haber vermek
şartıyla ruhsat sahibi veya yetkilendirdiği kişinin muhalinde
tetkik ve incelemelerine katılmaması, ruhsat sahibince herhangi bir
nedenle tetkik ve incelemelerin engellenmesi halinde ruhsat taban bedeli
tutarında bu fiilin üç yıl içinde tekrarı halinde ise 2
katı tutarında idari para cezası uygulanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Haluk
Eyidoğan İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Eyidoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamımızın her
anında ve alanında, doğal ve insan kökenli ve çoğunlukla
öngörülebilen çeşitli tehlikelerle karşı
karşıyayız. Tehlike zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum
olarak tanımlanır. Risk ise zarar ve hasar tehlikesidir. Risk ne
zaman sıfırdır? Tehlikenin neden olacağı zarar yoksa
risk sıfırdır. Önce tehlikeler tahmin edilir, sonra bu
tehlikelerin doğuracağı riskler değerlendirilerek riskler
azaltılır. Böylece tehlikenin zararlarını en aza indirebiliriz.
Bu yaklaşıma biz risk yönetimi diyoruz.
Bu yeni kanun değişikliğinde risk
değerlendirmeyle ilgili, risk yönetimiyle ilgili herhangi bir ifade yok.
Yer altı madenciliği, doğası gereği planlama,
yatırım ve üretim aşamasından pazarlama aşamasına
kadar çok özel önlemler, donanım, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli
denetim gerektiren dünyanın en ağır iş kollarından
birisidir. Özellikle son on yılda kamunun faaliyet alanının
daraltılmasında yapılan yanlışlar madencilik sektörüne
de yansımış, yapılanma, kamu madencilik
kuruluşlarının kapatılması, üstünkörü
özelleştirilmesi, redevansla özel sektöre devredilmesi şeklinde
olmuştur.
Redevans yoluyla üretim uygulamasını ne
yazık ki deneyim ve uzmanlık bakımından yetersiz, gerekli
bilimsel ve teknolojik yatırımları yapmayan firmalar
yapmaktadır. Bu nedenle hem çok sayıda ölümlü iş kazalarına
hem de maden kaynaklarımızın vahşi üretim yöntemleriyle
heba edilmesine yol açılmıştır. AB süreci içerisinde
iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili olarak çıkan
kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ana hedefi, risk değerlendirmesini
yaşamın her alanına sokmak ve bu anlamda toplumun güvenlik
kültürünü artırmaktır.
Risk değerlendirmesi olmadan iş güvenliği
olmaz. Şu anda trafik ve iş kazalarından dolayı insan
kayıplarımızın sayısı, doğal afetlerden
dolayı kayıplarımızın sayısını maalesef
geçmiş bulunmaktadır. Tehlike ve riskleri belirlemek için,
örneğin, maden aramada, kömür aramada ve petrol aramada, bu doğal
kaynakların işletme aşamalarında yer üstü ve yer altı
jeolojik, jeofizik ve jeoteknik araştırmalar eş zamanlı
olarak mutlaka yapılmalıdır. Maden galerilerinde sismik,
elektrik özdirenç gibi jeofizik araştırmalar
uygulanmalıdır.
Yüksek teknoloji evlere girdi, arabalara girdi,
telefonlara girdi, her yer bilgisayar ve tablet ama teknoloji, madenlerimize
maalesef inemedi. Üretim ve korunma için teknoloji yatırımına
gelince durum vahim.
Bakınız, Eylül 2014 tarihli Soma bilirkişi
raporu ne diyor: Havalandırma
şekli ve yöntemi, yangın tehlikesi olan bir yer altı
ocağı için uygun değildir. Yangın riskine karşı
gerekli dayanıklı ve yanmaz malzeme yoktur ve ilgili altyapı
oluşturulmamıştır. Karbonmonoksit gaz maskelerinin kontrol
kayıtlarını denetlenmemiş ve yaptırım gücü
uygulanmamıştır. Gaz ölçüm defterinden elde edilen veriler ile
sensörlerden elde edilen veriler birbirini tutmamaktadır. Kayıtlar
rastgele tutulmuştur. Sensörlerin kontrolünü yapma zorunluluğu
bulunan ve elde edilen verileri değerlendirmekle görevli olanlar
görevlerini ihmal etmişlerdir. Üretim zorlaması
yapılmıştır. Denetimlerde işletme projesi, program ve
üretim farklılıklarını göz önüne alarak kapsamlı
denetleme yapılmamıştır. İşletmenin elektrik
sistemi madenin çalıştırılması için güvenilir
değildir. Gaz sensörlerinin akredite bir kurum veya kuruluş
tarafından kalibrasyonunun yapılmadığı
anlaşılmıştır. Kaza anında olay yerindeki
haberleşme cihazlarının çalışmadığı
ifadelerden anlaşılmıştır. Uygulanan üretim yöntem ve
tekniği, yanmaya elverişli bu kömür madeni için uygun değildir. Risk değerlendirmelerinin içinde
alınacak önlemlere dair bir bölüm mevcut değildir. Ocaklarda tahliye
amaçlı bir planlama söz konusu değildir. Biz de kalkmış
risk yönetimi ve risk değerlendirmesinden bahsediyoruz bu ülkede her
alanda.
Türkiyede hâlâ vahşi üretim sisteminin ve
kifayetsiz kâr hırsının acı sonuçlarını hep
birlikte yaşıyoruz. Umarım, bunlar son olur. Ölenler bir lokma
ekmeğin peşindeki emekçiler, işçiler ve yoksul halktır.
Aklı ve akılcılığı
yüceltmek yerine, bilgi toplumu olma yolunda ilerlemek yerine kısa vadeli
köşe dönmeci işler yapılırsa olacağı budur.
Nerede bilim ve teknoloji, nerede dünya madencilik standartları, nerede
risk yönetimi?
Türkiye'de inşaatta, sanayide ve madencilikte
vahşi üretim yöntemlerinden vazgeçmeliyiz, yüksek teknoloji kullanan
çağdaş üretim yöntemleri kullanmalıyız. Aksi takdirde
iş kazaları ve insan kayıpları sürecektir.
İş facialarında ihmallerden ölen
canlarımızı, emekçilerimizi saygıyla ve rahmetle
anıyor, bu acıların son olmasını,
tekrarlanmamasını diliyorum. Bu mesajların da ilgili yerlere ulaşacağını
inanıyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 7. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 7- 3213 sayılı Kanunun 11 inci
maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Ruhsat sahibi veya vekilinin mahallinde
yapılan tetkik ve incelemelere katılmaması veya ruhsat sahibince
herhangi bir nedenle tetkik ve incelemelerin engellenmesi halinde ruhsat taban
bedeli tutarında, bu fiilin tekrarı halinde ise iki katı
tutarında idari para cezası uygulanır.
Özcan Yeniçeri
(Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Özcan Yeniçeri,
Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, rezervlerini ve
potansiyellerini kullanmayan ülkeler, varlık içinde yokluk çekmek
kaderinden kurtulamazlar.
Yer altı kaynakları yani madenlerin
çıkarılması ve kullanılması çok pahalı, çok teknik
ve çok zor bir iştir. Bu madenleri yer altından çıkarırken
aynı zamanda madenlerin çevre etkisinin ortaya konması ve çevreyle
barışık, ekosisteme uygun bir biçimde olması için de ciddi
bir yatırım gerekmektedir.
Madenler milletindir, şirketler araçtır.
Milletin kaynaklarını siyasi mülahazalarla işletmemek ve
milletin emrine sunmaktan geri durmak, milletin refahına kastetmek
anlamını taşımaktadır. Solcudur,
sağcıdır, dincidir, paralelcidir şeklinde yaklaşarak
madenlerin işletilmesi için ve madenlerin çıkarılıp oradaki
insanların, milletin istihdamına katkı sağlayacak
şekilde yönetilmesini veya üretilmesini engellemek, doğrudan
doğruya siyasi mülahazalarla ülkenin ekonomisine, milletin refahına
kastetmek anlamına gelmektedir. Şimdi, bu sermayenin nasıl ki
yeşili, kırmızısı, turuncusu olmadığı
gibi aynı zamanda madencilerin de, madenciliğin de paralelcisi,
dikdörtgeni, yamuğu olmaz. Madenci madencidir. Herkes aklını
başına devşirmesi gerekir.
Koza Altın Şirketi, altın madenlerini
aramak ve işletmek üzere kurulmuş yüzde 100 Türk sermayeli bir
şirkettir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Türk şirketi
altın üretimini gerçekleştirmeye başlamış, Türkiye'nin
çeşitli bölgelerinde günümüz teknolojisinin de en ilerisini kullanarak
çevreyle uyumlu bir biçimde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Gümüşhanede de altın madeni
çıkartmaktadır bu şirket. Bölgeye yatırım
yapmış, iş sahası açmış, bölge ekonomisine de çok
ciddi bir biçimde katkı sağlamıştır. Türk mühendislerinin
emekleriyle kurulan ve günümüze kadar üretim faaliyetlerini devam ettiren
özellikle Gümüşhanedeki Mastra Altın Madeni, ülke ve Gümüşhane
ekonomisini ciddi bir biçimde katkılarıyla desteklemektedir. Bu
bakımdan günümüz ekonomisine 18,2 ton altın ilavesi yapmıştır.
38 bin nüfusu olan bir ilin ekonomisine yıllık ortalama 30 milyon
dolar katkının ne anlama geldiğini vicdan sahibi herkesin takdir
etmesi gerekir. Şirketin 600 kişiye iş vermesi de -her aile 4
kişiden meydana geldiğine göre- 2.400 insana ekmek verdiği
anlamına gelmektedir.
17 Aralık sonrasında bu şirketin
işlerini durdurmak ve bu şirketi zora sokmak için âdeta elden gelen
her gayret gösterilmiştir. Dolayısıyla, bu şirket, 600
kişinin işine son vermek durumunda ve konumunda kalmıştır.
Diğer taraftan, bu şirketin, aynı zamanda
bölgede madencilik faaliyeti yapan diğer şirketlerle mukayesesi
yapıldığında her anlamda o şirketlerden çok daha
düzenli, çok daha sağlıklı ve çok daha ekonomik olarak ileri
düzeyde çalıştığı gözlenmektedir. AKP döneminde
bürokraside kötü bürokrat, iyi bürokratı kovduğu gibi, âdeta
madencilikte de kötü işletmeler, iyi işletmeleri kovmaktadır.
Şimdi, madencilik, hırsların, nefretlerin
ve kinlerin aracı yapılamaz. Madencilik üzerinden siyasi
hesaplaşma da yapılamaz. Paralel paranoyası, Gümüşhanelinin
ekmeğinin elinden alınmasını sağlayamaz.
Şimdi, Sayın Bakan burada. Sayın Bakana
soruyorum: Bu Gümüşhanedeki madencilik işletmesinin -ki aynı
şirketin- başka yerdeki bütün işletmelerine izin verilmiş
ve çalışmaktadır. Fakat Gümüşhanedeki maden
işletmesini AKP tandanslı, havuzcu bir iş adamına vermek
için bu şirketin orada burnundan getirip, ruhsatlarını vermeyip
ve üretime son verdirip, sonra da bu şirketi devretme niyetiyle ciddi bir
biçimde şirketin hukuken ortaya koymuş olduğu her türlü olumlu
ve ruhsatın pozitif anlamda olmasına rağmen, bir türlü izin
verilmemektedir. Bu, büyük bir ayıptır, günahtır, vebaldir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bunun
kaldırılabilir bir tarafı yoktur.
Sayın Bakan buradayken yüksek sesle bir şey
ifade ederek sözümü bitireceğim. Bu şirket, şu anda ekonomik
yönden ya da madencilik yönünden hiçbir sıkıntısı olmayan
bir şirkettir. Hodri meydan. Gelin, her tarafımızı
inceleyin. Herhangi bir eksiğimiz varsa giderelim. diyorlar. Böyle bir
şey yok ama siyasi mülahazalarla bu şirketin faaliyeti engellenmeye
çalışılıyor. İnsanlar orada işsiz
kalmıştır. Bu insanların bir an evvel ruhsatının
verilerek buranın çalıştırılması gerekmektedir.
Üçüncü bir yol yoktur. Her geçen gün, fırsat verilmeden geçen her gün
ekonomimizden birtakım kaynakların heba edilmesi anlamına
gelmektedir.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
Kanun Tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
11'inci maddesinin ikinci fıkrasını düzenleyen 7'nci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen "20.000" ibaresinin
"40.000" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil Aksoy
(Ağrı) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Halil Aksoy, Ağrı
Milletvekili...
Buyurun Sayın Aksoy.
HALİL AKSOY (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ne yazık ki hükûmetlerin kâr
hırsı karşısında, ne doğanın ne de insan
yaşamının hiçbir anlamı kalmamış.
Bakınız, Türkiyede son on iki yılda iş cinayetlerinde
14.455 işçi yaşamını kaybetmiş. Bunun bir
kısmı alışveriş merkezlerinde, yol, köprü, HES
inşaatlarında ve tabii ki en çoğu da madenlerde
yaşandı. Sadece maden iş kolunda 2014 yılının
iş cinayeti ve yaralanma bilançosu da oldukça ağırdır. 2014
yılında 81 maden faciası yaşanmış; göçük, grizu
patlaması, yangın, su basması ve benzeri nedenlerle 371 maden
işçisi hayatını kaybetmiş, 84 maden işçisi de ağır
yaralanmıştır. Önlemler alınmadığı için ne
yazık ki 2015 yılında da bu rakamların artacağı
aşikârdır. Çünkü mevcut yasalarda işçilerin
sağlığını ve güvenliğini koruyan bir yasal
düzenleme yok, görüştüğümüz yasa tasarısında da yok.
Bakınız, Somada yaşanan ve 301 maden
işçisinin ölümüyle sonuçlanan katliam, dünyada yaşanan en büyük maden
faciası olarak dünya tarihine geçti. Türkiyedeki yasal mevzuatta
işçinin değil işin sağlığını,
işçinin güvenliğini değil işin güvenliğini
düşünen bir ideolojik yaklaşım söz konusudur. İşçiyi
ve onun sağlığını öncelemesi gereken yasaların
tamamen kâr hırsına odaklı, işverenin iş
sağlığını ve iş güvenliğini korumaya
odaklı olduğunu Soma katliamı bir kez daha ortaya
koymuştur. Soma katliamından işçi cinayetlerini durdurmak,
işçi sağlığı ve güvenliğini kesin olarak
sağlamak için ders çıkarılması gerekirken bunun için somut
hiçbir girişim de yapılmadı. Az önce ifade ettiğimiz gibi,
ne yazık ki önümüzdeki yasa tasarısı da bu anlamda hiçbir
girişimin yapılmayacağını da göstermektedir.
Yine, Somada yaşanan felaketten gerekli derslerin
çıkarılmadığı 28 Ekimde Karaman Ermenekte
yaşanan maden katliamında da bir kez daha görüldü. Çünkü AKPnin
kalkınma modeli, emek sömürüsü ve işçi katliamları üzerinde
şekillenmektedir. AKP Hükûmetinin övünç duyduğu, göklere erişen
yüksek kulelerin, kurulan her bir ışıltılı
alışveriş merkezinin, devasa büyüyen holdinglerin,
TOKİlerin, HESlerin altında işçi emeği, işçi
kanı ve işçi canı vardır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet 8 Haziran 2011
tarihli Devlet Denetleme Kurulunun işçi katliamlarının
nedenlerini ortaya koyan ve alınacak önlemleri sıralayan 600
sayfalık raporu hâlâ dikkate almamaktadır. Aynı zamanda,
Mecliste muhalefet partilerinin konuyla ilgili yasama faaliyetlerini de
işleme almamaktadır. Devlet Denetleme Kurulunun
hazırladığı rapora göre, iş cinayetlerine maruz kalan
işçilerin yüzde 86,3ünün, yine iş cinayetleri sonucu
hayatını kaybeden işçilerin yüzde 53,56sının kömür ve
linyit çıkarılması faaliyet kolunda çalışanlardan
meydana geldiği tespit edilmiştir. Madenlerdeki iş cinayetleri
ve Hükûmetin sorumluluğu bizzat devletin en üst düzeyindeki yetkili
makamları tarafından da açıkça itiraf edilmektedir. İş
cinayetlerinden birinci dereceden sorumlu olan patronlar ve siyasi sorumlular,
taksirle ölüme sebebiyet vermek yerine, kast ve insan öldürmekten
yargılanmadığı müddetçe bu ülkede işçiler cinayete
kurban gitmeye devam edeceklerdir.
Değerli milletvekilleri, Ermenek, Zonguldak ve
Şırnakta iş cinayetlerini gerçekleştiren zihniyet,
aynı şekilde doğaya da gaddarca yaklaşmaktadır,
doğada büyük tahribatlara ve doğal dengenin bozulmasına neden
olmaktadır; termik santraller bunun en somut örneğidir.
Unutulmamalıdır ki insan yaşamını ve
sağlığını önemsemeyen, doğayı katleden
hiçbir politikanın ve projenin yaşam şansı yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
3213 sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci
maddesinde bulunan "30.000 TL" ibaresinin "ruhsat taban bedeli
kadar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz
Niğde Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısının, 3213
sayılı Maden Kanunu'nun 12nci maddesini düzenleyen 8'inci maddesinde
geçen alan yedinci fıkrasında yer alan teminat irat kaydedilir
ibaresi "30.000 TL idari para cezası uygulanır"
şeklinde ve sekizinci fıkrasında yer alan "Harç"
ibaresi "Ruhsat bedeli şeklinde değiştirilmiştir"
ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
değiştirilmiştir ve teminat irat
kaydedilir cümlesinden sonra gelmek üzere 30.000 TL idari para cezası
uygulanır ibaresi eklenmiştir.
Pervin Buldan Ayla
Akat Ata İdris
Baluken
Iğdır Batman Bingöl
Hasip Kaplan Erol
Dora
Şırnak Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 8. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 8- 3213 sayılı Kanunun 12 nci
maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "on katı"
ibaresi "beş katı" şeklinde, beşinci
fıkrasında yer alan "üç katı" ibaresi "iki
katı" şeklinde, altıncı fıkrası
aşağıdaki şekilde, yedinci fıkrasında yer alan
"teminat irat kaydedilir " ibaresi "20.000 TL idari para
cezası uygulanır" şeklinde ve sekizinci fıkrasında
yer alan "Harç" ibaresi "Ruhsat bedeli" şeklinde
değiştirilmiştir.
"Hammadde üretim izni olmadan üretim
yapıldığının ve hammaddenin kamuya ait projelerde
kullanıldığının tespit edilmesi halinde faaliyetler
durdurulur. Bu alanda üretilen hammadde için faaliyeti gerçekleştirene
ocak başı satış bedeli kadar idari para cezası
uygulanır. Herhangi bir işleme tabi tutulmadan kullanılan
hammaddeler için ocak başı satış bedeli, tüvenan hammaddenin
ocak başı fiyatına göre hesaplanır. Hammadde üretim izin
alanından üretilen hammaddenin kamu kurum ve kuruluşlarınca
yapılan projeler dışında
kullanıldığının, ticarete konu edildiğinin veya
satışının yapıldığının tespit
edilmesi halinde, faaliyeti gerçekleştirene amaç dışı
kullanılan hammaddenin ocak başı satış bedelinin iki
katı tutarında idari para cezası verilir. Yapılan üretimin
projede belirtilen amaç dışında kullanımının
ikinci kez tespiti halinde hammaddenin ocak başı satış
bedelinin iki katı tutarında idari para cezası uygulanarak izin
iptal edilir."
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin Haluk Ayhan Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Denizli Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile, belirtilen fiillere
karşı uygulanan para cezalarının azaltılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
En aykırı önerge kabul edildiği için
diğer iki önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Maddeyi kabul
edilen önergeyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
13'üncü maddesini değiştirmeyi öngören 9'uncu maddesinin
altıncı fıkrasında geçen "büyükşehir belediyesi
dışındaki illerde" ibaresinin "büyükşehir
belediyeleri de dahil" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Erol Dora İbrahim
Binici
Mardin Şanlıurfa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu
maddesinde bulunan "% 70" ibaresinin "% 60", "%
30" ibaresinin ise "% 40" olarak değiştirilmesini,
"20.000 TL idari para cezası verilir ve" ibaresiyle sonraki
cümlesinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam Doğan
Şafak Sakine
Öz
İzmir Niğde Manisa
Atilla Kart Kemal
Değirmendereli Namık
Havutça
Konya Edirne Balıkesir
Ali Rıza Öztürk
Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 9. Maddesinin
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 13-
Yürürlükteki ruhsatlar için her yıl Ocak ayının sonuna kadar
ruhsat bedelinin tamamının yatırılması zorunludur.
İşletme ruhsat bedelinin %65'i genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere
ilgili muhasebe birimi hesabına, %35'i çevre ile uyum planı
çalışmalarını gerçekleştirmek üzere ruhsatı veren
idarenin muhasebe birimi hesabına aktarılmak üzere Bakanlığın
belirlediği bankada açılacak teminat hesabına
yatırılır. I. Grup (a) bendi madenlerin ruhsat bedelleri ise,
büyükşehir belediyesi dışındaki illerde il özel idaresi
hesabına yatırılır. Ruhsat bedelinin
yatırılmaması veya eksik yatırılması halinde
ruhsat taban bedeli tutarında idari para cezası verilir ve ruhsat
bedelinin üç ay içinde tamamlanması istenir. Bu süre içinde ruhsat
bedelinin yatırılmaması durumunda ruhsat iptal edilir. Verilen
sürede yatırılmayan ruhsat bedelinin %65'ine tekabül eden tutar 6183
sayılı Kanun hükümlerine göre, takip ve tahsil edilmek üzere ilgili
tahsil dairesine bildirilir. Kaynak tuzlarından ruhsat bedeli
alınmaz. Faaliyet sonrası sahanın çevre ile uyumlu hale
getirilmesini müteakip, çevre ile uyum bedeli iade edilir.
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Hasan Hüseyin Türkoğlu Emin
Haluk Ayhan Münir Kutluata
Osmaniye Denizli Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Münir Kutluata, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kutluata. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 683 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 9uncu maddesi vesilesiyle
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, maden
ağırlıklı olmakla birlikte yine bir torba yasa yine temel
kanun niteliğinde geçiriliyor. Dolayısıyla, hiçbir kanunumuz
maddeleriyle enine boyuna görüşülerek tekrar değişikliğe
ihtiyaç olmasın anlayışı ve hassasiyetiyle
değerlendirilmiyor. Bu da, bu genel gidişin bir parçası olarak
görülüyor.
Değerli milletvekilleri, daha önce
ifade etmiştik, Türkiyede sermaye üretime yönelemiyor, sermaye üretim
yapamıyor, bunu son dönem türeyen iş âleminde ismi geçen firmalardan,
kuruluşlardan biliyoruz; sermaye rant alanlarına yönelmiş
durumdadır. Madencilik alanı da bu sahada, bu alanda bir rant
alanı olarak görüldüğü için maden yasamızın bu hâliyle
gerekli önlemleri alamayacağı, gerekli düzenlemeyi
yapamayacağı da açıktır. Türkiyede artık serbest akan
bir dere göremezsiniz, Türkiyede ruhsatı alınmamış bir
maden bölgesi bulamazsınız. Bunlar göstermektedir ki, üretim yerine
doğal kaynakların yağmalanması gibi bir görüntü ortaya
çıkmıştır. Hâlbuki, bu kaynaklar milletin müşterek
mallarıdır.
Şimdi size bu gidişin nasıl
yürüdüğünü ve nasıl istifhamlara sebep olduğunu belirtmek
bakımından Sakaryadan bir örnek veriyorum, Sayın Bakan, sizden
gerçekten öğrenmek istiyorum. Sayın Bakan, size sorarak söylüyorum,
dikkatinizi rica ediyorum, ciddi bir konudur ve bir muamma hâlindedir:
Sakaryada 49 bin dönüm arazi bir şirkete mineralli su işletme
gerekçesiyle verilmiştir. Bu şirketin kendi ruhsatında alan 33
bin dönüm olarak görülüyor, Valilik bunu 49 bin dönüm olarak
yazışmalarında kullanıyor. Bu şirketin bu bölgede
mineralli su işletme ruhsatı almış olmasına
rağmen, bölgede yapılan tespitlerde ve tutanaklarda, resmî
mahiyetteki tutanakta 1 gözeyi kullanma hakkı olduğu hâlde 19 gözeyi,
soğuk suyu, dere yataklarını, su yataklarını, boru
hatlarını almakta olduğu ve el koyduğu görülmektedir. İşin
garip tarafı, bu 49 bin dönüm arazide bakır madeni aranacağına
dair söylentiler vardır çünkü böyle bir termal otel yapma gerekçeli bir
yatırım için bu alan tahsis edilemez. 49 bin dönüm alanda bakır
madeni aranacağı söylenmektedir. Nitekim, maden aramayı andıran
sondaj faaliyetleri yapıldığı bilinmektedir ama ne çevre
halkı ne basın ne Sakaryalı bu konuda hiçbir bilgi
alamamaktadır. Hatta, bu bölgede tutulan bu tutanakları
değerlendirmek suretiyle idari mahkemeye durdurma kararı almak üzere
başvurmak isteyen vatandaşlar, vilayetten bu resmî tutanağı
çok uzun süre elde edememişler ve davayı
açamamışlardır. Sakaryalının birkaç kahraman
vatandaşının vilayet kapısında yatma
teşebbüslerinin arkasından, kendilerine, bu süre dolmak üzereyken, kendilerinin
de imzası bulunan tutanak ancak verilmiştir. Dolayısıyla,
samimiyetle soruyorum: Sakaryada hiçbir kurumun
açıklamadığı, açıklayamadığı, ne
olduğunu bilemediği, ortaklarının kim olduğunu
söyleyemediği, termal otel yapılacaksa soğuk su kaynaklarının
tamamına nasıl el koyulduğu, maden aranıyorsa ne madeni
arandığı, bakır madeniyse maksat, çevre tahribatından
ötürü halktan gizlendiği mi, gizlenmediği mi, hiçbir yerden bu
devirde, bu iletişim çağında, bu medeni çağda, bu Dilekçe
Kanununun işlemekte olduğu ülkemizde kimse bir sonuca
ulaşamamıştır. Sizden ricam, gerçekten burada ne
olmaktadır ve uygulamalar ruhsat çerçevesinde mi yürütülmektedir, bu
konuda ilgilileri aydınlatırsanız çok memnun olacağız.
Çünkü Sakaryada ve Türkiye'nin birçok yerinde dağlar eşelenmekte,
dereler özel mülkiyete bağlanmakta ama insanlar bunları
yapanların kim olduğu konusunda bilgiye ulaşamamaktadırlar.
Özellikle, bu belirttiğim konuda Sayın Bakan sizin ilginizi bekliyor,
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu
maddesinde bulunan "% 70" ibaresinin "% 60", "%
30" ibaresinin ise "% 40" olarak değiştirilmesini,
"20.000 TL idari para cezası verilir ve" ibaresiyle sonraki
cümlesinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza
Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 9uncu maddede verdiğimiz önerge üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada, gerçekten, Türkiye'nin çok önemli bir sektörünü
ilgilendiren, madencilik sektörünü ilgilendiren bir kanun
tasarısını görüşüyoruz. Aslında dünyada madencilik
sektörü kadar zor bir sektör yok. İşveren açısından,
çalışan işçi açısından, mühendis açısından
gerçekten zor bir sektör. Yani, çalışmaya girerken helalleşen,
çalışma, vardiya bittikten sonra da Geçmiş olsun. denilen
herhâlde başka bir sektör yoktur.
Verdiğimiz
önergede bu madencilik harçlarından alınan ve genel bütçeye
aktarılması öngörülen yüzde 70lik payın yüzde 60a
düşürülmesini, buna rağmen de çevre uyum teminatının yüzde
30dan yüzde 40a çıkarılmasını öngördük. Sayın Bakan,
Hükûmet ve Komisyon bu önergeye katılmadılar ama neden
katılmadıklarını ben de anlamadım.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan, ben Sayın Bakanlığa bir
önerge vermiştim Maden İşleri Genel Müdürlüğünde
yapılan Maden Bilgi Yönetim Bilişim Sisteminin ihalesiyle ilgili. Bu
önergeye cevap verdiniz. Bu önergede benim sorularıma, uzaktan yakından,
ilgili hiçbir yanıt yok ya da yanıt olarak verdiğiniz bilgiler
doğru bilgiler değil. Ben bu konuşmamdan sonra bu önergeyi
değerlendirmeyle birlikte sizlere sunacağım.
Değerli
milletvekilleri, Maden Bilgi Yönetim Bilişim Sistemi, MİGEMde
birtakım eksikliklerine rağmen MİGEMin ruhsat işlerini
takip etmeyi öngören bir sistem. Burada bir süre önce bu sistem devre
dışı bırakılarak yeni bir sistem kurulmaya karar
veriliyor ve işi alan firmanın Başbakanlık
Müsteşarının oğlunun sahip olduğu firma olduğu
iddia ediliyor. İş süresi içinde bitirilemediğinden ve tam
olarak istenen verim alınmadığından MİGEMdeki
görevliler sistemi teslim almayı reddediyor. Siyasilerin ve üst düzey
amirlerin baskıları sonucu yeni sistemin kabulü ve firmaya ödeme
yapılması konusu yetkililerce kabul edilmek zorunda
kalınıyor. Firmaya 2 milyon TL ödeme yapılıyor. Eski sistem
olan Maden Bilgi Yönetim Bilişim Sistemi devre dışı
bırakılıyor. Ancak sistem bir bütün olarak çalıştırılamadığı
için bir süre sonra kilitleniyor ve devre dışı kalıyor,
MİGEM iki hafta boyunca hiçbir işlem yapamıyor. Bunun üzerine,
eski sistem olan Maden Bilgi Yönetim Bilişim Sistemi tekrar devreye
alınıyor. Ancak yeni sistemde işlenen bilgilerin büyük bir
kısmı silindiği ya da kaybolduğu iddia ediliyor Sayın
Bakan, bunlar Bakanlıkla ilgili iddialar.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ben burada soru
sormuşum ve sorularımın en önemli meselesi şu: Bir, bu yeni
sistemin çalışmadığı iki hafta içerisinde önceden
kaydı olmayan usulsüz ruhsat düzenleme işlemleri yapılmış
mıdır Sayın Bakan? Yapılmış ise bunlar kimlere
ait ve hangi ruhsatlardır? Bu önemli bir soru.
Yine, bu ihale kime verilmiştir? Ben,
Başbakanlık Müsteşarının oğlunun firmasına
verildiğini iddia ediyorum. Sayın Bakana da soruyorum: Bu iş
kime verilmiştir? Sayın Bakan cevap veriyor, diyor ki: Önergede
iddia edildiği gibi, Maden Bilgi Yönetim Bilişim Sisteminin devre
dışı bırakılması söz konusu değildir. Evet,
söz konusudur Sayın Bakan. Bu sistem devre dışı
bırakılmıştır. Nereden biliyoruz biliyor musunuz arkadaşlar?
Devam ediyorum, Sayın Bakanın yazısından, Sayın Bakan
diyor ki: Maden Bilgi Yönetim Bilişim Sistemi versiyonu planlı
olarak durdurulmuştur. Yukarıda ne diyor? Bu kesintisiz olarak
çalışmaktadır. diyor. Burada ne diyor arkadaşlar,
devamında? Planlı olarak durdurulmuştur. İhale sonucu
geliştirilen yazılımın denetleme sürecinde eski versiyonun
planlı olarak durdurulması faaliyetleri etkilememiştir. diyor.
Değerli milletvekilleri, bu ihalenin ne ihalesi
olduğu, Başbakanlık Müsteşarının oğluna
verilip verilmediği... İki hafta içinde bu sistem
çalışmamıştır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - ...bu sistemin
çalışmamasından dolayı kimlere ruhsat verildiği ya da
kimlerin mağdur olduğunu ben tekrar Sayın Bakana soruyorum.
Maden İşleri Genel Müdürlüğünden, oranın
teknokratlarından, çalışan personelinden edindiğim bilgi,
Sayın Bakanın verdiği bilgileri hiç doğrulamıyor. Bu
önergeme verilen cevaptaki bilgilerin tamamı yanlış bilgilerdir
Sayın Bakan. Bir milletvekilini hem de mesleği maden mühendisi olan
bir milletvekilini böyle yalan yanlış bilgilerle
kandırabileceğinizi sanıyorsanız ancak kendinizi
kandırırsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
13'üncü maddesini değiştirmeyi öngören 9'uncu maddesinin
altıncı fıkrasında geçen "büyükşehir belediyesi
dışındaki illerde" ibaresinin "büyükşehir
belediyeleri de dahil" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu maddeyle ilgili bir açıklama
isteyeceğiz sizden. Çünkü madencilik sektöründe maden sahibi kamudur,
devlettir, kamu olduğu için de kamunun işletmesi esastır ancak
iktidarınız döneminde bütün madenler, bor dâhil -yakında bor da
düşünülüyor- hepsi özelleştirildi, özel sektöre devredildi.
Şimdi, burada bir devlet payı var, Sayın Bakanın devlet
payının ne olduğunu bu kürsüde açıklamasını
istiyorum, ben bunu istiyorum çünkü kamuoyuna yanlış bilgiler
veriliyor.
30 tane büyükşehir belediyesi yapıldı,
devlet payı kömürde TKİye redevans olarak ödenir, biz böyle
biliyoruz, kanunlar öyle yazıyor. Redevans olarak ödeniyorsa o vergi il
özel idaresine verilirdi; il özel idaresi, valilik, il meclisi onu o ilin
hizmetine tahsis ederdi. Şimdi, bu büyükşehir belediye meclisleri
kurulunca il genel meclisleri kaldırıldı, onların yerine
büyükşehir belediye meclisleri geldi. Bu devlet payı, hakkı, bu
büyükşehirlerde, bu büyükşehir belediye meclislerine geçiyor mu,
geçmiyor mu? İl özel idaresinden sonra bu görevi onlar üstlendi; bu bir.
İkincisi: Mücavir alanda belediyelerin çıkan
madenden binde küsur
diye başlayan bir katkı payı alma
hakkı var mı, yok mu? Örneğin, Somada Soma Belediyesinin son on
senede katkı payları madencilik sektöründeki artışa
rağmen, niye geriledi? Çok ilginç, değil mi, madencilik sektörü
gelişiyor, Soma Belediyesine aktarılan paralar azalıyor. Bu da
enteresan bir konu.
Diğer bir konu, Sayın Bakan işletme ruhsat
bedelinin yüzde 70inin bütçeye kaydedileceğini, yüzde 30unun da çevreyle
uyum planı çerçevesinde harcanacağını söyledi. Sayın
Bakana, ruhsat harçları dâhil, başvuru dâhil, işletme dâhil
hepsini söylüyorum, ne kadar harç aldınız Enerji
Bakanlığı olarak, soruyorum? Bunun ne kadarını çevreye
harcadınız, bunun ne kadarı çevrede kullanıldı? Bunu
gelişmiş ülkeler, örneğin Kanada, Güney Afrika, Amerika böyle
yapmıyor. Birisi işletme ruhsatı alıp bir maden
ocağını işletmeye başlayacağı zaman teminat
yatırıyor. Orayı tahrip edip kazacak, binlerce ton moloz,
hafriyat çıkaracak; o yerin tekrar eski hâline gelmesi için bir teminat
yatırır. Madencilik sektörünün işi bittiği zaman o yer eski
hâline getirilmediği zaman, ağaçlandırma, yeşillendirme,
bitki örtüsü vesaire konulmadığı zaman işte o teminat onun
için harcanır. Bu teminat niye Türkiyede alınmıyor? Bizim
söylemek istediğimiz bu.
Yine Sayın Bakanın bir açıklamasında
Diyarbakır Büyükşehir Belediyemizle ilgili, devlet payının
Büyükşehir Belediyesine istenmesinin Devlet içinde devlet payı
olmaz. şeklindeki bir yanlış anlamaya yol açacak bir
cevabı olmuştur. Biz buradan sesleniyoruz: İl özel idaresi
yerine gelen büyükşehir belediyelerinin buradan devlet payı alma
hakkı var mı, yok mu? Yolları yapacaklar, KÖYDESin yerine,
BELDESin yerine, bilmem ne beldeleri kapandı, büyükşehirde hizmet
yapacaklar, bu paranın oraya gitmesi gerekmiyor mu? Gerekiyorsa açıklayın.
Gerekmiyorsa neden gerekmiyor, onun da açıklanmasını istiyoruz.
Maalesef bu vahşi sömürü ve kâr hırsı
nedeniyle madenler özelleştirilmiştir. Özelleştirme,
taşeronlaşmayı getirmiştir, taşeronlaşma, çevre
felaketiyle beraber iş kazalarını getirmiştir ve tahrip
olan doğanın yerine hiçbir teminat alınmadığı
için
Burada da sadece harçlardan diyor. Dikkat edin, bir paragrafın
altında ruhsat taban bedeli bin TL -bin lira arkadaşlar,
alınacak bin lira- bin lirayla nasıl çevre düzenlemesi yapılacaktır?
Bunun yüzde 30u da 300 lira eder, nasıl çevre düzenlemesi olur? Bunu
Sayın Bakanın burada açıklamasını bekliyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
683 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
10uncu madde üzerinde dört adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra
Sayılı 3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu
maddesinde bulunan 20.000 TL ibaresinin ruhsat taban bedeli kadar olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Atilla Kart Sakine
Öz Doğan
Şafak
Konya Manisa Niğde
Tufan Köse
Çorum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10 uncu
maddesinin çerçevesinde yer alan on yedinci fıkrasına ibaresinin
on yedinci fıkrasında yer alan kamu kurumunun ibaresi kamu
yatırımının şeklinde değiştirilmiş ve
aynı fıkraya olarak değiştirilmesini ve aynı madde
ile 3213 sayılı Kanunun on yedinci fıkrasına eklenen
cümlelerin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Osman
Kahveci
Kayseri İstanbul Karabük
Recep Özel Yılmaz
Tunç Nusret
Bayraktar
Isparta Bartın Rize
Gürsoy Erol
İstanbul
8/6/1994 tarihli ve 3996
sayılı Kanun kapsamında Yap-İşlet-Devret modeli ile
yapılan kamu yatırımları için, ihale sözleşmelerinde
hammadde temin sorumluluğunun görevli şirket yükümlülüğüne
bırakılması halinde hammadde üretim izni sözleşme konusu
işte kullanılmak ve proje süresiyle sınırlı olmak
üzere görevli şirkete de verilir. Bu durumda kullanılan hammaddenin
ocak başı satış fiyatı üzerinden ihaleyi alandan her
yıl Haziran ayı sonuna kadar Devlet hakkı ile aynı grupta
bulunan işletme ruhsatlarından alınan ruhsat bedelinin %30'u
oranında çevre ile uyum planı çalışmalarını temin
etmek üzere her yıl Ocak ayının sonuna kadar teminat
alınır. Devlet hakkı ve teminatın eksik
yatırılması veya hiç yatırılmaması halinde 20.000
TL idari para cezası verilir ve üç ay içinde tamamlanması istenir.
Aksi halde üretim faaliyeti durdurulur."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
14'üncü maddesini düzenleyen 10'uncu maddesinin beşinci
fıkrasında geçen "%4" ibaresinin %6 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
İbrahim Ayhan Erol
Dora Halil
Aksoy
Şanlıurfa Mardin Ağrı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 Sıra Sayılı "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 10. Maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 10-
3213 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve
beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, on yedinci fıkrasına
aşağıda yer alan cümleler ve bu fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Üretilen
madenin hammadde olarak kullanılması veya satılması
halinde, aynı pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan
olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak
başı satış fiyatıdır. Madenlerden alınan
Devlet hakkına esas olan emsal ocak başı satış
fiyatı, bölgelerde dikkate alınarak her madene ait ayrı
ayrı ve uygulandığı yıl için belirlenerek Genel
Müdürlükçe ilan edilir. Ocak başı satış bedeli, ilan edilen
emsal fiyattan daha düşük olamaz. Bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle
belirlenir. "
"Devlet
hakkı;
a) I. Grup (a)
bendi madenlerin valilik veya il özel idaresince belirlenen ve ilan edilen
boyutlandırılmış ve/veya yıkanmış piyasa
satış fiyatı üzerinden %3 oranında,
b) I. Grup (b)
bendi madenlerden %3 oranında,
c) II. Grup (a) ve
(c) bendi madenlerden %3 (Kaba inşaat, baraj, gölet, liman gibi
yapılarda kullanılan tüvenan hammadde dışında bu
maddedeki Devlet hakkı boyutlandırılmış fiyat
üzerinden alınır.) oranında,
ç) II. Grup (b) bendi madenlerde doğal
taşın özelliklerine ve bulunduğu bölgeye göre ocakta oluşan
piyasa satış fiyatı üzerinden %3 oranında,
d) III. Grup kaynak
tuzlarından %1 oranında, bu grubun diğer madenlerinden %3
oranında,
e) IV. Grup
madenlerden; altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko,
krom, alüminyum ve uranyum oksit madenlerinden ek-3 'te yer alan tabloda
belirtilen oranlarda, uranyum oksit dışındaki radyoaktif
mineraller ve diğer radyoaktif maddelerden %6 oranında,
diğerlerinden ise %2 oranında,
f) V. Grup madenlerden %3 oranında,
alınır.
Ruhsat sahibi tarafından beyan edilen ocak
başı satış fiyatı Bakanlık tarafından
denetlenir ve eksik beyanlar tamamlattırılır. İşletme
izni olan maden ruhsatlarından her yıl en az ruhsat taban bedeli
kadar Devlet hakkı alınır. Ancak, kaynak tuzlalarında
alınacak Devlet hakkında bu şart aranmaz. " "Ancak,
ihale sözleşmelerinde hammaddenin ihaleyi yapan kamu kurum ve
kuruluşunca karşılanmayacağı hükmünün bulunması
halinde kullanılan hammaddenin ocak başı satış
fiyatı üzerinden ihaleyi alandan her yıl Haziran ayı sonuna
kadar Devlet hakkı ile aynı grupta bulunan işletme
ruhsatlarından alınan ruhsat bedelinin %35'i oranında çevre ile
uyum planı çalışmalarını temin etmek üzere her
yıl Ocak ayının sonuna kadar teminat alınır. Devlet
hakkı ve teminatın eksik yatırılması veya hiç
yatırılmaması halinde ruhsat taban bedeli tutarında idari
para cezası verilir ve üç ay içinde tamamlanması istenir. Aksi halde
üretim faaliyeti durdurulur.
S. Nevzat Korkmaz Alim
Işık D.
Ali Torlak
Isparta Kütahya
İstanbul
Emin Haluk Ayhan Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Denizli Kayseri Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 683 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, 10uncu madde, tasarının devlet
hakkıyla ilgili önemli bir maddesi. Genel olarak da şu anda
değişik maden gruplarından alınmakta olan devlet
hakkının yaklaşık yüzde 50-60 oranında
artırılmasını öngören bazı oranlar kapsayan bir madde.
Şimdi, madencilik sektörünün içinde bulunduğu
ciddi sorunlara çözüm getirmeyen bu tasarıyla devlet hakkını
ilave olarak 2 katına yakın artıran yeni düzenlemenin sektörü
daha da ciddi sorunların içine atacağı şüphesizdir. O
nedenle, bu önergemizde tasarıyla getirilen artış
oranlarının biraz daha aşağı çekilerek, ortalama her
grupta yüzde 1 oranında aşağı çekerek önceki hâlinden 2
katına varan oranların 1,5 katına varan düzeyde tutulması
amaçlanmaktadır. Ayrıca, bu konuyla ilgili cezalarda genelinde
olduğu gibi yüksek miktarlar öngörülmektedir. 20 bin lira gibi öngörülen
bir cezanın ruhsat taban bedeli olarak yani bugünün şartlarıyla
10 bin TL gibi bir değerle değiştirilmesi önerimiz vardır.
Yine, çevreyle uyum planı katkısı olarak
yüzde 30 öngörülen değerin yüzde 35e çıkartılması ve
böylece sektör lehine bir düzenlemenin yapılmasının sektör için
daha uygun olacağını önermekteyiz. İnanıyorum ki Yüce
Kurul bu değerlendirmeleri dikkate alacaktır. Aksi takdirde yüksek
cezalar ve yüksek devlet hakkıyla madencilik sektörünün üretimi
artırılamaz, ihracatı artırılamaz, orada yaşanan
sorunlar çözülemez, maden işletmelerinde ölen canların önüne
geçilemez. Yani burada Maliye Bakanı gibi ya da defterdar gibi sürekli
parayı artırmaya yönelik bir önerinin gerçekten Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı tarafından getirilmiş
olmasını bir Komisyon üyesi olarak anlamakta güçlük çekmekteyim. Tamam,
maliyeden gelse amenna. Yani Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının
birinci görevi, bu sektörün içinde bulunduğu en önemli sorunlar nelerse
onları çözmek, devletin kasasını zengin etmek için devlet
hakkını artırmak değil. Bu uygulamayla yeni bir sorun alanı
oluşturulmaktadır. Örneğin, 4üncü grup madenlerden altın,
gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, krom, alüminyum ve uranyum
oksit gibi madenlerin devlet hakkı payı oransal olarak piyasa
değerlerine endekslenmiş. Nereye? Londra Borsası ortalama
değerlerine. Londra Borsası yükseldikçe devlet hakkının
oranı da yükseliyor, Londra Borsası düştükçe devlet
hakkının oranı da düşüyor.
Değerli milletvekilleri, burası Türkiye
Cumhuriyeti devleti. Başka ülkenin borsasındaki fiyatlara göre devlet
hakkının ayarlanması inanıyorum ki en kısa sürede bu
kanun tasarısının yeniden gündeme gelmesini
sağlayacaktır. Bunun yerine üretim miktarı ve belli bir fiyat
değerinin esas alınması daha doğru olacaktır. Bunu
Bakanlığa da ilettik Komisyon çalışması
sırasında ancak maalesef hiçbir değişiklik olmadan sadece
oranların artırılmasıyla yetinen bir düzenleme hâlinde
tutuldu. Bunun değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çok
üretenden, çok kazanandan daha fazla vergi alınması yerine, az
üretenle çok üretenin aynı oranda ama Londra Borsasına
bağlı olarak devlete daha fazla devlet hakkı ödemesini öngören
bu düzenleme sektörde yeni sorunların yaşanmasına yol açacak.
Dolayısıyla, önergemizdeki oranlar makul düzeyde tutulmuş ve
çevreyle uyum planı çerçevesinde yapılacak çalışmalara daha
fazla kaynak aktarılmasını öngören yani yüzde 30
oranının yüzde 35e çıkarılmasını öngören
düzenlemenin daha doğru olduğunu düşünüyor, önergemize
desteğinizi bekliyorum.
Tekrar saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
14'üncü maddesini düzenleyen 10'uncu maddesinin beşinci
fıkrasında geçen "%4" ibaresinin %6 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil Aksoy
(Ağrı) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Halil Aksoy,
Ağrı Milletvekili.
Buyurun Sayın Aksoy.
HALİL AKSOY (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; siyasal iktidarların aklı
bugüne kadar piyasada faaliyet gösteren bir müteşebbisin aklından
farklı olmadı. Her maddi ve manevi değeri bir pazar metası
olarak algılayan bu akıl, geldiğimiz noktada
yaşadığımız büyük felaketlerin de bire bir nedeni
konumundadır. Önce KİTler zarar ediyor diye, etkinlik ve verimlilik
gerekçesiyle haraç mezat belli sermaye gruplarına peşkeş
çekildi. Oysa bu ülkenin emekçilerinin alın teriyle kurulmuş bu kamu
işletmeleri -satış sırasında ortaya çıkan kamu
zararlarına- çok küçük bir birimiyle daha iyi çalışan, daha iyi
üreten, hakça üretimin ve bölüşümün mekânlarına
dönüştürülebilirdi. Yine aynı mantık kamu işletmelerinin
zarar ettiği gibi bir algıyı topluma zorla dayattı. Oysa bu
kamu işletmelerinin kâr etme zorunluluğunun
olmadığını aklına bile getirmedi çünkü bu akıl
kamu işletmelerini ticarethane, halkı da müşteri olarak görüyor.
Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmeleri de en hukuksuz
piyasalaştırmaları da bu dönemde yaşandı.
İşte bu akıl bugün Anayasada da bir hak
olarak tanımlanan madenlerimizi enerji ihtiyacı, verimlilik ve
benzeri gerekçelerle Anayasayı ihlal pahasına resmen
peşkeş çekmeye devam ediyor. Madenler halkındı ama sadece
ölünecek yer olarak halkındı. Kaynaklar bütün
insanlarımızındı ama sadece çevresini, yaşam
alanlarını, emeğini ortadan kaldırmak ve kölelik
koşullarında bir yaşama mahkûm etmek için.
Şimdi geldiğimiz noktada sadece toplumsal
kesimler arasında değil sermaye grupları arasında da bir
ayrımcılıkla bütün madenler yandaşlara peşkeş
çekiliyor. Hayatlarını kaybeden yüzlerce madencimizin ardından
ettikleri cümleler de bunun cabası. Hatırlayalım, dönemin
Başbakanı 2010da meydana gelen maden kazaları sonrası
"Kader, bu işin doğasında var." demişti.
Sonrasında gelen eleştirilere karşı da şöyle
söylüyordu: "Polislik veya askerlik mesleğini kabul edenler işin
doğası gereği şehadeti de baştan kabul etmiş
sayılırlar. Maden ocağında çalışan
kardeşlerim de binlerce metre yerin altında ekmeklerini
kazanıyorlar. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de maden
kazaları oluyor. Burası taşeron firmada değil de devletin
elinde olsaydı kaza olmazdı demek büyük hata olur. Bizim tek
düşüncemiz ve hedefimiz var, o da milletimizin huzuru ve güvenidir.
demişti.
Eski Çalışma Bakanı Sayın Ömer Dinçer
de benzer şeyler söylemişti, Türkiye Taşkömürlerine ait Karadon
Maden Ocağı'nda 17 Mayıs 2010'da meydana gelen grizu
faciasında yaşamını yitiren 30 maden işçisiyle ilgili
şu sözleri söylemişti: "O patlamadan kaynaklanan şok,
galeriye ve asansöre zarar vermiş. Yeraltındaki tahribat, kurtarma
çalışmalarını da olumsuz etkilemiş. Kurtarma ekipleri,
çok büyük risk alarak Karadon'da kurtarma çalışması yaptı.
İlk 19-20 cesedimizde bahsettiğiniz türden herhangi bir şey
yoktu, güzel öldüler -ne demekse o- o konuda acı çekmediklerini ve fizik
olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim. Güzel
ölmek de nedir, çok anlamak mümkün değil.
Yine, TEPAV'ın madenlerde yaşanan iş
kazaları üzerine değerlendirme raporunda da ortaya çıkıyor
ki Başbakan'ın da doğal ölüm gibi göstermeye
çalıştığı ve dünyanın gelişmiş
ülkelerinde de bu tür kazalar oluyor yaklaşımı tamamen akla ve
mantığa terstir.
Türkiyede kömür ihtiyacının büyük bir bölümünü
linyit kömürleri karşılıyor ama en büyük maden
kazalarının olduğu yer de orasıdır. Yine, en az
üretilen taş kömürü de dünyada en fazla ölümlerin
yaşandığı veyahut da katliamların yaşandığı
bir alandır. Bunun önüne geçebilmek için tedbirler almak gerekir, tedbirler
geciktikçe ölümler de artacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10 uncu
maddesinin çerçevesinde yer alan on yedinci fıkrasına ibaresinin
on yedinci fıkrasında yer alan kamu kurumunun ibaresi kamu
yatırımının şeklinde değiştirilmiş ve
aynı fıkraya olarak değiştirilmesini ve aynı madde
ile 3213 sayılı Kanunun on yedinci fıkrasına eklenen
cümlelerin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
8/6/1994 tarihli ve 3996
sayılı Kanun kapsamında Yap-İşlet-Devret modeli ile
yapılan kamu yatırımları için, ihale sözleşmelerinde
hammadde temin sorumluluğunun görevli şirket yükümlülüğüne
bırakılması halinde hammadde üretim izni sözleşme konusu
işte kullanılmak ve proje süresiyle sınırlı olmak
üzere görevli şirkete de verilir. Bu durumda kullanılan hammaddenin
ocak başı satış fiyatı üzerinden ihaleyi alandan her
yıl Haziran ayı sonuna kadar Devlet hakkı ile aynı grupta
bulunan işletme ruhsatlarından alınan ruhsat bedelinin %30'u
oranında çevre ile uyum planı çalışmalarını temin
etmek üzere her yıl Ocak ayının sonuna kadar teminat
alınır. Devlet hakkı ve teminatın eksik
yatırılması veya hiç yatırılmaması halinde 20.000
TL idari para cezası verilir ve üç ay içinde tamamlanması istenir.
Aksi halde üretim faaliyeti durdurulur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yap-İşlet-Devret (YİD) projeleri kamu
kaynağı kullanılmaksızın kamu adına yapılan
çok önemli yatırımlardır. Bu yatırımlara ilişkin
sözleşmelerin kimi zaman idare tarafı yatırımcı
kuruluşlar, kimi zaman da işletmeci kuruluşlar olabilmektedir.
Sözleşme tarafı idarelerin yatırımcı kuruluşlar
olması halinde, hammadde temin izinleri kamu kuruluşları
tarafından alınmaktadır. Ancak, sözleşme tarafı
idarelerin işletmeci kuruluşlar olması halinde, hammadde üretim
izni sorumluluğu görevli şirketlere bırakılmaktadır.
Söz konusu düzenleme ile hammadde temin yükümlülüğünün görevli şirkete
bırakıldığı durumlarda, malzeme tedarikinde
yaşanan sıkıntılar projelerin hayata geçmesine engel
teşkil ettiğinden, üretim izninin görevli şirkete verilmesi
amaçlanmıştır. Ayrıca tüm ihaleleri kapsayan mevcut
düzenlemenin kapsamı 3996 sayılı Kanun kapsamında yer alan
YİD projeleri ile sınırlandırılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen bu
değişiklik önergesinde 3213 sayılı Kanunun 14üncü
maddesinin 17nci fıkrasına eklenmesi öngörülen cümlelerde de
değişiklik yapıldığından,
aykırılık sıralamasında bir sonraki önerge olan ve
belirttiğim fıkrada bir ibare değişikliği içeren,
sıradaki son önergeyi işleme alma imkânı ortadan
kalkmıştır.
Bu durumda, maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 11 inci
maddesinde bulunan "iki ay" ibaresinin "üç ay" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan
Şafak Sakine
Öz Atilla
Kart
Niğde Manisa Konya
Tufan
Köse
Çorum
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının, 3213
sayılı Maden Kanunu'nun 16'ıncı maddesini düzenleyen
11'inci maddesinin birinci fıkrasında geçen büyükşehir
belediyesi dışındaki illerde" ibaresinin büyükşehir
belediyesi olan illerde" şeklinde; büyükşehir belediyesi olan
illerde valiliklerce, diğer illerde" ibaresinin büyükşehir
belediyesi olan illerde belediye ve valiliklerce, diğer illerde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Selma Irmak Erol
Dora
Şırnak Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ ERCOŞKUN (Bolu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakan,
yerel yönetimler ve büyükşehir söz konusu olunca, ben de söz isteyince hep
gülüyor. Biraz pay istedik diye büyükşehir belediyesine, buna Bölücüdür.
demediğiniz kaldı, Bunlar ayrı hak istiyor. demediğiniz kaldı.
İl özel idarelerine devlet payı veriliyordu, değil mi?
Veriliyor. İl özel idareleri büyükşehirlerde kalktı mı,
yerine büyükşehir belediye meclisleri geldi mi? Geldi. O payı oraya
vereceksiniz, değil mi? Başka yolu yok. Yani o görevi büyükşehir
belediye meclisleri aldı. Ondan sonra köylerin yollarından, içme
sularından, camisinden, okulundan, her şeyinden büyükşehir
belediyesi sorumlu.
Şimdi, burada temel sorun şu: Dünyada madenle
ilgili olarak bu tartışmalar yaşanırken devlet hakkı
Belediye de devlet, kamu kurumudur, seçimle gelmiştir. Farkı: Merkezî
yönetimlerde atama tayin olur, yerel seçimlerde de seçimle gelen yönetimlerdir,
üstelik meclisleri var.
Şimdi, AK PARTİ tutturmuş, İlla ben
başkanlık sistemini getireceğim. İyi, getirin
kardeşim, Amerikadaki gibi 50 tane eyalet olsun Türkiyede. Sizi tutan
yok. Bölge parlamentoları olsun, yine sizi tutan yok. Almanyada 17 eyalet
var, İtalyada var, İspanyada var, Belçikada var, İngilterede
var, gelişmiş ülkelerin hepsinde var. Onların devlet payı
denen bir hakları var. Yani maden bir yerde çıkıyorsa, o madenin
çıktığı yere mutlaka bir gelir bırakması
lazım. Siz o geliri adaletli olarak düzenlemediğiniz takdirde
dışarıdan gelen yabancı bir şirket senin içtiğin
suyu, ırmağı, nehri, ormanı talan edecek, harap edecek,
sonra madeni çıkaracak, parayı cebine indirecek, sana da
kirletilmiş bir çevre, sağlıksız bir yaşam ortamı
bırakacak, ondan sonra da Oh, böyle gitsin. diyeceksiniz.
İşte, böyle değil; onun için Erzurumda Tortumlu nine de
baş kaldırıyor, Bergamada İzmirli de kaldırıyor,
Çankırılı da kaldırıyor, Muğlada da
kaldırıyor, Antalyada da kaldırıyorlar.
Şimdi, hâlihazırda durum buyken sizin bir denge
kurmanız lazım, devlet olarak yönetenlerin bir denge kurması
lazım. Yani o madenin çıktığı yere zarar değil,
yarar getirmesi lazım. Bunun için çıkarılmıyor mu maden?
Bunun için çıkarılıyor. O madenin hem çevre düzenlemesini
teminatlandırması lazım hem de orada yaşayan halkın
yararlanmasına açılması lazım. Eğer siz bu hukuku
Kanada gibi, Afrika, Güney Afrika gibi, hatta Çinde olduğu gibi, bir çok
ülkede olduğu gibi uygulamadığınız takdirde
Türkiyenin her yerinde çıkar kavga; Cumhurbaşkanının
Rizesinde derelerde çıkıyor, Trabzonda çıkıyor, Munzurda
çıkıyor, Hasankeyfte çıkıyor, her yerde çıkıyor
bu kavga. O zaman bunun dengesini kuracaksınız ve devlet
payının adını koyarken devletin seçimle gelen yerel
yönetimlerinin de kamu yönetimleri olduğunu kabul edeceksiniz. Bu kamu
yönetimleri aynı zamanda iktisadi işletmeler kurabilir, kendileri
petrol de çıkarabilir, maden de çıkarabilir, düzenleme de yapabilir,
halkın hizmetine de sunabilir. İşte, burada açık olmak
lazım, devlet payı derken kamunun payı
Halkların Demokratik Partisi bu seçimlerde
barajı aşıp iktidar olduğu takdirde kamunun
malını, milletin malını, halkın malını
özelleştirip verdiğiniz yabancı şirketlerin hepsinin
elinden alacaktır, buradan size açık söyleyeyim, bu kadar basit.
Kamunun malı, halkın malı halkın olacaktır,
halkın yararına işletilecektir ve çıkarı da kârı
da ona verilecektir. Öyle yok, Turgutluda nikel madenine getir İngiliz
şirketini, orada bütün Gediz Ovasını zehirle, sadece
İngiliz şirketi kâr etsin, oradaki insanlar ölsün. Yok öyle şey.
Bundan sonra halk kendi haklarına sahip çıkacak diyoruz. Devlet payına
da, büyükşehir de devlettir, devletin kamu temsilcisidir, seçimle
gelmiştir, sahip çıkacaktır. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 11 inci
maddesinde bulunan "iki ay" ibaresinin "üç ay" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tufan Köse (Çorum)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergemizi kabul etmenizden dolayı da özellikle
teşekkür ediyorum.
O zaman konuyu biraz değiştireceğiz.
AKPli yıllar 2002de başladı, 2015e geldik, şöyle
bakıyorum sürekli kanun çıkartıyoruz, sürekli kanun
çıkartıyoruz. İş Kanununu değiştiriyoruz,
MİT Kanununu değiştiriyoruz, Sosyal Güvenlik Kanununu
değiştiriyoruz, torba kanunlar yapıyoruz, 50 maddeyle giriyor
komisyona 150 madde çıkıyor ama hiçbir kanun yok ki tepeden
tırnağa yoksul halkımızı mutlu etsin, yoksul
halkımızın çıkarına olsun.
Yine, bir maden kanunu getirdiniz bugün, maden kanununda
işverenlerden hesap soracağınız yere işvereni
ödüllendirmeye çalışıyorsunuz.
Yine, ne kadar ayıp, Soma Komisyonu kurduk burada
dört partinin oyuyla, Soma Komisyonu Raporunu maalesef bu kanunu çıkartan
Komisyon, bulamıyor, ele geçiremiyor, onu değerlendirmiyor. Ya siz
301 ölen işçinin ruhlarıyla alay mı ediyorsunuz? 301
işçinin aileleriyle alay mı ediyorsunuz?
Yine, sürekli bir algı operasyonu, sürekli bir
algı operasyonu. Madencilerin çalışma koşullarını
iyileştirdik diye söylüyorsunuz, bu kanunda öyle bir şey var mı?
2.831 işçi hâlâ kıdem tazminatının peşinde.
Çorum Dodurgada küçük bir maden ocağımız var,
117nin üzerinde işçi kapının önüne
bırakılmış. Önemli bir bölümü işsizlik parasıyla
geçinmeye çalışıyor, bir kısmı kıdem ve ihbar
tazminatlarının peşine düşmüş, bir kısmı da
çok daha az ücretlerle yer üstü madenciliğinde çalışmaya gayret
ediyor.
Yine, devletin bir denetim yetkisi var. Denetim yetkisini
devletin elinden almışsınız, özel sektöre vermişsiniz.
AKPli yıllar -on iki yıl olmuş- diliyorum 2015in
Haziranında son bulacak yıllar.
Bakın, değerli arkadaşlar,
çıkardığınız kanunlar Türkiye'de neler yapıyor:
Türkiye'de bunalımın, depresyonun en yoğun olduğu, ekonomik
krizin en yoğun olduğu yıllardan birisi 2008 yılı. Bu
yılda, 2008 yılında antidepresyon ilacı kullanımı
17 milyonken, 2013 yılında bu rakam 26 milyona çıkmış,
neredeyse üçte 1 oranında artmış. 2003te bu ülkede yaşayan
insanların yüzde 12,1i kendisini çok mutlu hissederken, 2013
yılında bu rakam yüzde 8e gerilemiş. Ne
yapmışsınız çıkardığınız
kanunlarla? Demek ki çok kanun çıkarmak bir işe yaramıyor. Ne
yapmışsınız? Toplumun ruh
sağlığını bozmuşsunuz, mutsuz insanlar ülkesine
döndürmüşsünüz ülkemizi. Mutsuz insanlar ülkesine dönen ülkemizde
boşanma oranlarımız nasıl, haberiniz var mı? Hani
Erken yaşta evlenip de bol bol çocuk yapın. diyen bir devlet
büyüğümüz vardı ya, hani Doğum kontrol ihanetiyle neslimizi
kurutuyorlar. diyen bir devlet büyüğümüz vardı ya, siz bol bol çocuk
yapıp da 2.800ü kapı dışarı edilsin, 300ü Somada
ölsün, Ermenekte ölsün diye mi, ucuz iş gücü olsun diye mi Bol bol çocuk
yapın. diyordu acaba bu devlet büyüğümüz? Şimdi, bol bol çocuk
yapan erken yaşta evlilik...
Bakın, değerli arkadaşlarım, her 5
evlilikten 1 tanesi boşanmayla sonuçlanıyormuş maneviyatçı
iktidarımızın döneminde, 2002 ile 2015in arasında ve bu
evliliklerden, boşanmayla sonuçlanan evliliklerden üçte 1i -erkekler ile
kadınlar arasındaki oran aynı- aldatma sebebiyle oluyormuş
biliyor musunuz? Boşanma nedenlerinden kadınlarda yüzde 31,
erkeklerde yüzde 34 civarında boşanma aldatma sebebiyle
oluyormuş.
Değerli arkadaşlarım, yine, son on
yılda 25 binden fazla insanımız maalesef intihar etmiş. Daha
da kötüsü var; bu intihar eden insanların dörtte 1i 15 ve 24 yaş
arasındaymış. Yani en çok mutlu oldukları, en çok umutlu
olması gereken yıllarda dörtte 1i intihar etmiş.
Yine, ülkemizde son on iki yılda kapkaç,
şantaj, yaralama, gasp, cinsel taciz gibi suçlar 2 katına
çıkmış.
Uyuşturucu kullanımı zirve
yapmış son on iki yılda. Bonzai, ilkokulların bahçelerinde,
ilkokulların bahçe duvarlarında satılır hâle gelmiş.
Şiddet
Şiddet hayatımızın her
alanını sarmış. Herkes artık kendi hakkını
kendi almaya çalışıyor. Özellikle kadına şiddet,
Sayın Grup Başkan Vekilim, kadına şiddet bu dönemde yüzde
1.400 oranında artmış. Toplum kutuplaşmış, toplum
gerilmiş, toplum mutsuz. Kanun çıkarmak yetmiyor. Toplum
mutsuzlaşmış. Karşı karşıya olduğumuz
durum tam anlamıyla iktidar eliyle yaratılmış bir büyük
toplumsal çöküntüdür. Mutsuz, işsiz, daha çok boşanan, iş
kazalarında ölen, cezaevine giren, gelecekten kaygılı bir
toplum. Bu tablo
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) -
2 bin yıllık tarihi
olan ülkemize yakışıyor mu? Yakışıyor mu, sizlere
soruyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Edilmiştir.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Önergeyi
kabul edecektik aslında.
BAŞKAN - 12nci madde üzerinde
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Önerge kabul edilmedi
mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
Önerge kabul edilmiştir. olacak.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, önergeyi kabul ediyoruz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, önerge kabul edilerek madde kabul
edilmiştir. Kabul ettik.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kabul edildi önerge.
Yanlışlık olmasın.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın vekil teamüllere aykırı olarak konuşma yaptı.
Sayın Başkan, biz de kabul ediyoruz.
BAŞKAN 12nci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) O, olmadı, onu
düzeltmek lazım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
kayıtlara
BAŞKAN Bir saniye
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
bakın, hakikaten arkadaşların uyarısı doğru,
Öneri kabul edilmemiştir. dediniz. Hâlbuki önerinin kabul edildiği
AKP Grubu tarafından ifade edildi.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Bakan da
kabul etti.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, Bakan Bey kabul
etti, hepsi kabul etti.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yani onu düzeltin,
kayıtlara doğru geçsin
LEVENT GÖK (Ankara) Dikkat noksanlığı
oldu.
BAŞKAN Sayın Gök, Genel Kurul kabul etmedi.
Hükûmet kabul etti, doğru, itirazım yok. Ben, önergeyi kabul edenler
ve kabul etmeyenler dedim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Kabul ettik. diyor
Sayın Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kabul ettik. diyor
herkes.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, o zaman oylama
sonucu öyle oldu değil mi?
BAŞKAN Evet, oylama sonucuna göre diyorum zaten.
12nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
17'inci maddesini düzenleyen 12'inci maddesinin beşinci paragrafında
geçen "ve diğer belgeler yetkilendirilmiş tüzel
kişiler" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya maden arama ya da
işletmecilerince, jeoloji mühendisi sorumluluğunda" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Faysal Sarıyıldız Erol Dora
Şırnak Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 12.
Maddesinde geçen "30.000 TL" ibarelerinin "20.000 TL"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin Haluk Ayhan Hasan
Hüseyin Türkoğlu S.
Nevzat Korkmaz
Denizli Osmaniye Isparta
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 12 nci
maddesi ile değişik 17 nci maddenin birinci ve ikinci
fıkralarında bulunan "30.000 TL" ibaresinin "ruhsat
taban bedeli kadar" olarak değiştirilmesini, ikinci
fıkrasında bulunan, "Bu süre içerisinde" ibaresinden sonra
"mücbir sebepler ve beklenmeyen haller dışında"
ibaresinin eklenmesini, dördüncü fıkrasında bulunan "arama
faaliyet raporları ve diğer belgeler" ibaresinden sonra
"maden arama ve işletmecilerince jeoloji mühendisi
sorumluluğunda ya da" ibaresi eklenmiş ve son
fıkrasının sonuna "Bu miktar tespit edilen rezervin %10 nu
geçemez." ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz Atilla
Kart
Niğde Manisa Konya
Celal Dinçer
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Celal Dinçer,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 683 sıra
sayılı, Maden Kanununda değişiklik yapan Kanun
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu tasarıdaki birçok
madde madenciliği olumsuz yönde etkileyecek hükümler içermektedir. Bu yasa
tasarısı ülke madenciliğinin sonunu getirecek ve
sorunlarını çözemeyecektir. Maden mühendisi ve işçi
istihdamını daraltacak, yatırımları durma
noktasına getirecektir. Kısaca, tasarı yasalaşırsa
ülke madenciliğinin de sonu olacaktır.
Tasarı âdeta ceza kanunu tasarısı
görünümündedir değerli arkadaşlar. Üzerinde konuştuğum
tasarının bu maddesiyle arama ruhsat döneminde idari para
cezaları düzenlenmektedir. Arama ruhsat dönemi bürokrasiye boğulmakta
ve bataklık hâline getirilmektedir. Her dönem belirli bir para
harcanması öngörülmektedir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, harcanan para
ile arama faaliyeti yasal olarak ilişkilendirilmemiştir. Zaten, bu
ilişkinin mantıksal bir açıklaması da yoktur. Devletin
harcanan para miktarına, fatura incelemesi yerine, arama faaliyeti sonunda
ekonomik bir maden rezervinin bulunup bulunmadığına bakması
gerekmektedir.
Maden Kanununda değişiklik yapan 5995
sayılı Kanunla getirilen düzenleme ülkemizdeki madenciliğin
sonunu getirmeye yönelik ilk adım olmuştu. İktidar şimdi
bir adım daha atıyor ve madencilik tamamen bitirilmeye
çalışılıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere, 2014 yılında ülkemizde madencilik sektörü iki
ciddi iş kazası yaşamış, 325'e yakın emekçi
yaşamını yitirmişti. İş kazalarının
sebebi araştırıldığında, en önemli sorunun
devletin denetleme görevini hakkıyla yapmamış olmasından
kaynaklandığı görülmektedir. Özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı madenlerin denetlenmesiyle ilgili asli görevini yerine
getirmemiş, yaşanan iş kazalarında sanki sorumlu
değilmiş gibi suçlu arama çabası içine girmiştir. Bunun en
önemli kanıtı, tasarıyla, denetleme işlerinin yetkili
bürolara verilmek istenmesidir. Bakanlığın kendi
sorumluluğunu masaya yatırıp sorunları çözmesi gerekirken,
madencilik sektöründen ve maden mühendislerinden intikam alırcasına
bu tasarıyı hazırlamış ve kamuoyunda
taslağın iş güvenliği, iş sağlığı
ile ilgili sorunları çözmeye yönelik hazırlandığı
olgusunu yaratmıştır ancak gerçekte durum hiç de böyle
değildir. Bu düzenlemeler aşağıdaki nedenlerle sorunludur:
Tasarıda, mevcut kanunda teminat iratları
üzerine kurulmuş parasal cezalar yerine idari para cezaları
öngörülmüştür. Cezaların parasal büyüklüğüne
bakıldığında kabul edilmesi mümkün değildir.
Kanun tasarısında yaklaşık 20 adet 20
bin TL ile 50 bin TL arasında değişen idari para cezaları
vardır.
Tasarıda her yıl arama ve işletme
dönemlerinde ruhsat bedeli adı altında hiçbir hukuksal zemine
dayanmayan bir bedel istenmektedir.
Ülkemizde herhangi bir ekonomik faaliyet sonucu elde
edilen gelirlerin vergilendirilmesi gerekliliği gerçektir ancak
tasarıyla devlet hakkı hesapları da tamamen idarenin keyfine
bırakılmaktadır.
Ruhsat süre uzatımları siyasi erkin
inisiyatifine bırakılmıştır. Bu süreçlerin
kurallarını koymak gerekmektedir. Tasarıda böyle bir düzenleme
yoktur.
Ruhsat devirlerinde yüksek bedel istenmesi doğru
değildir.
Redevans devam ettirilmektedir.
Cezalar dört sıfırlı hale getirilmektedir.
Teminat ruhsat bedeline dönüştürülmektedir.
Vesayet sürsün diye ruhsat devri bakanın yetkisine
bırakılmaktadır.
Devletten ihale alan yandaş şirketler bu
tasarıyla korunmaya çalışılmaktadır.
Soma ve Ermenek facialarında sorumluluğu
bilirkişi raporları ile tescillenmiş Maden İşleri
Genel Müdürlüğünün, bu sorumluluğu maden mühendislerinin üzerine atma
çabaları sonucu "teknik nezaretçilik" kaldırılmakta,
maden mühendisleri "daimi nezaretçi defteri" uygulamasıyla işveren
ile yetkilendirilmiş kişilere kurban edilmektedir.
Tasarı, hukuku askıya alan haziran genelgesini
ve vesayeti sürdürmekte, madencilik sektöründe sermaye
değişikliğini gerçekleştirecek düzenlemeye yer vermektedir.
Madencilik siyasi vesayetten kurtarılarak hukukun
evrensel ilkelerine uygun hâlde yürütülmelidir; madencilik
bakanlığı kurulmalıdır; maden iş kanunu
çıkarılmalıdır; MİGEMin taşra teşkilatı
kurularak yeterli ve yetkin kadrolara sahip olması
sağlanmalıdır! Her fırsatta sermayenin taleplerini
karşılayan siyasi iktidar, ülkemizin ve halkımızın
faydası için bilimin ve mühendislerin sesine kulak vermelidir.
Tekrar hepinize
saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 12.
Maddesinde geçen "30.000 TL" ibarelerinin "20.000 TL"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
S. Nevzat Korkmaz
(Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz,
Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, geçen hafta içerisinde, on binlerce taşeron
işçisinin sıkıntısını dillendirmek üzere kürsüden
bir konuşma yapmıştım. Konuşmanın konusu
şuydu, hatırlatma babından söylüyorum: 24üncü Dönemde
Meclisimizin çıkardığı bir torba yasanın içerisinde
yer alan bir düzenlemeyle Kamu İhale Kanununa ek 8inci madde
eklenmişti. Bu maddeyle, kamu kurumlarının taşeron
şirketler üzerinden aldıkları personelin idarenin asli
işlerinde istihdam edilmelerine son verilip temizlik işlerine gönderilmeleri
isteniyordu ancak kamu kurumlarının işlerini
kolaylaştırmak üzere, standartları belirlemek üzere bir
yönetmelik çıkarılması da yine kanun hükmü gereğiydi fakat
bu yönetmelik çıkarılamadı, süresi 11 Ocakta doldu değerli
arkadaşlar. Bu yönetmeliğin çıkmasını,
çıkarılmasını bekleyemeyen bazı kurumlar ya da
yanlış bir uygulama yaparım da zor duruma düşerim
kaygısıyla hareket eden kurum yöneticileri, ortada uygulama yönetmeliği
olmadığı hâlde kanunun o maddesini -niye ve hangi kriterlere
dayanıyorlarsa- uygulamaya koydular. Türkiyede on binlerce kişi
şu anda bu mağduriyeti yaşıyor, bizlere, hepinize, hepimize
sıkıntılarını ulaştırmaya
çalışıyorlar. Perşembe günü, Çalışma Bakanı
Sayın Faruk Çelik Beyefendiyi telefonla aradım. Teşekkür
ederim, geri döndü telefonumuza. Bu hassasiyeti
anlattığımızda, samimiyetle bu endişe ve
kaygılarımızın haklılığına
değinerek, 11 Ocağa kadar çıkarılması gereken
yönetmeliğin zamansızlık nedeniyle
çıkarılamadığını ifade etti. Bu konuyu
geçtiğimiz pazartesi günü Bakanlar Kurulunda dile getireceğini de
söyledi. Ben de kendisine şu anda tamamen ayakta olan bu camianın
yatıştırılıp ikna edilmesi ve taşeron
şirketlerin ve idarecilerin uyarılması amacıyla bu yönetmelik
çıkarılıncaya kadar idarelerin
talimatlandırılması gerektiğini söyledim, Sayın Çelik
de bu yazıyı ilgili idarelere göndereceğini ifade etti. Buraya
kadar güzel. Muhalefet görevini yaptı, Hükûmeti bilgilendirdi, Hükûmet de
gereğini yapacağını ifade etti. Çok güzel. Tekrar
teşekkür ediyorum kendisine. Ancak, değerli arkadaşlar, sonra
Hükûmet kanadında bir sessizlik oldu, bir atalet hâkim oldu.
Kıymetli
arkadaşlar, bakın, bu sorun eminim tüm illerde yaşanıyor,
yaşanmıyorsa da merak etmeyin, birkaç güne kadar mutlaka size kadar
gelecektir. Gelin, bu hususa, bu kürsüde 2nci kez dile getirdiğim bu
hususa destek olun, bir an önce yönetmeliğin çıkarılması
için Hükûmeti sizler de uyarın.
Arkadaşlar, bu hususta aslında kesin çözüm
şudur: Bürolarda çalışan bu arkadaşlar, senelerce aynı
işi yapıyorlar, uzmanlaşmış durumdalar. Bunların
bürolardan çekilmesi idarede ve ilgili kamu hizmetinde çok ciddi boşluklar
yaratacak. Buna mahal verilmeden taşeron işçilerine kadro verilmesi
ve taşeron şirketlerin zulmüne bu manada son verilmesi uygun çözüm olacaktır.
Seçimlere gidilirken bu şahısların âdeta istifaya
zorlanması, boşaltacakları yerlere de AKP
teşkilatlarınca adam alınacağı birtakım
çevrelerce ifade edilmektedir. Bu iddiaların takipçiyiz, sonuna kadar da
takip edeceğiz. Hükûmetin ataletini bu konuda aslında çok da hayra
alamet bulmuyoruz. Galiba bu ataletin kaynağı bu iddiaların da
doğru olduğunun göstergesi diyoruz. Gelin bizi yanlış
çıkarın, değerli arkadaşlar, taşeron işçilerinin
sıkıntılarını giderecek çözüm önerilerimizi lütfen
sizler de kabul edin. Bizler bugün nasıl eleştiriyorsak kürsüden,
yarın inşallah bu soruna çözüm üretmiş bir Hükûmet mensubu
olarak Sayın Bakana da buradan teşekkür edelim. Önemli olan, sorun
çözülsün. Şu anda çok ciddi biçimde sıkıntı içerisinde Meclisimizin,
Bakanlığımızın alacağı kararları bekliyor
bu arkadaşlarımız, evlerinde dirlik düzen kalmadı. Hepimiz
yarın seçim bölgesine gittiğimizde bu arkadaşlarımızla
yüz yüze kalacağız. O yüzden, yarın başımız dik,
alnımız açık gidebilmek için işte Milliyetçi Hareket
Partisi olarak sizlere bu öneriyi getiriyoruz. Bir an önce kadroya
geçirilmeleri konusunda... Getirin bir saatte bu Meclis çıkarır
inşallah, onu yapamıyorsanız da bir an önce yönetmeliği
çıkarın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
17'inci maddesini düzenleyen 12'inci maddesinin beşinci paragrafında
geçen "ve diğer belgeler yetkilendirilmiş tüzel
kişiler" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya maden arama ya da
işletmecilerince, jeoloji mühendisi sorumluluğunda" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erol Dora (Mardin)
ve arkadaşlar
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Dünyanın 17nci büyük ekonomisi olmakla övünen bir
ülkede maden felaketlerinin kaza ve fıtrat olarak
olağanlaştırılması Türkiyede süregelen işçi
kıyımını normalleştirmektedir. Bu felaketler iş
kazası olarak nitelendirilemez çünkü iş kazası olabilmesi için o
iş yerinde tüm teknolojik imkânların kullanılarak iş
sağlığı ve güvenliği hakkında önlemlerin eksiksiz
alınmış olması, ancak standartlara göre
alınmış önlemlere rağmen öngörülemeyen bir durumun kazaya
yol açmış olması gerekiyordu. Fakat, durum, maliyeti
düşürmek için işçilerin göz göre göre ölüme gönderilmesinden
ibarettir Türkiyede bu son zamanlarda vuku bulan maden kazalarında.
Örneğin, Soma katliamında, Soma havzasında yeni
çalışılan bölgelerde derinliğin artmasına
bağlı olarak metan içeriğinin artacağı, kömür damarının
grizulu ve yangına elverişli karakterde olması nedeniyle yeterli
araştırmalar yapılıp uygun çözümler geliştirilmeden
üretim yapılmasının bir faciaya yol açabileceği tespiti,
daha önceden Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporunda açık bir
şekilde yapılmıştır. Ülkemizdeki en önemli linyit
havzası olan Somada, yeni çalışma bölgelerinde, derinliğin
artmasına bağlı olarak kömürün yüksek miktarlarda metan
içeriğine sahip olduğu belirlenmiştir. Burada hata
yapılması asla kabul edilemez. Gerekli olan tüm
araştırmalar yapılmadan ve metan drenajı
gerçekleştirilmeden burada kesinlikle üretime
başlanmamalıdır. Kömür damarının kalın
olması ve havzada günümüze kadar metansız ortamlarda
çalışılması nedeniyle, tecrübe eksikliği nedeniyle
metan drenajı yapılmadan üretim yapılması yeni bir faciaya
sebep olabilir. şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yakın bir süre önce Sayın Enerji Bakanımız Genel Kurulda
yapmış olduğu konuşmada, Şırnak, Silopi ve
çevresinde yalnız termik santrallerin işletme ruhsatına sahip
olduğuna dair bir beyanda bulunmuşlardı. Ben burada Genel
Kurulun huzuruna spesifik bir durumu getirmek istiyorum. Şırnak
Silopiye bağlı Kösreli köyü, yerel ismiyle Hassane köyü... Ben o
köyde doğmuş olan bir insan olarak ve Cudi eteklerinde bulunan bir
köy olması hasebiyle de çok önemli olan bir köy olmasına rağmen,
1993 tarihinde devlet tarafından zorla boşaltıldı. Bütün
sakinleri şu anda -birkaç aile istisna olmak üzere- Avrupanın
değişik ülkelerine göç etmek zorunda kalmış
bulunmaktadırlar. Fakat son zamanlarda Sayın
Cumhurbaşkanımız, sayın ilgili bakanlarımız her
zaman, işte, Avrupaya göç etmiş bulunan
vatandaşlarımızın ülkelerine geri dönebilecekleri
noktasında defaatle beyanatlarda bulunmaktadırlar. Fakat ben ara
sıra Silopiye gittiğimde
Tabii, Sayın Hasip Kaplan da bu
konularda gerçekten büyük çabalar sarf etmektedir ve olayları da iyi
bilmektedir. Şu anda köyümüzün bütün tapulu gayrimenkullerinden yollar
geçirilerek her tarafı tahrip edilmiş bulunmaktadır. Sayın
Bakan diyor ki: Orada hiçbir firmanın, şirketin çalışma,
işletme ruhsatı yoktur. Fakat her taraftan kömür getirilip bütün
dere yatağı kurutulmuştur, Avrupada bulunan
insanlarımızın tapulu gayrimenkullerine tecavüzde bulunulmuştur.
Bunu kabul etmek mümkün değildir.
Hepimizin şunu düşünmesi lazım: Yani,
tabii ki kömür çıkarılacaktır ama önemli olan, ekolojik dengenin
de korunması gerektiğine inanıyoruz. O dağlar, o doğal
ortam hepimizindir; dolayısıyla bütün milletvekillerimizin bu anlamda
sorumluluk taşımaları gerektiğine inanıyoruz.
Buradan Sayın Bakanımıza da seslenmek
istiyorum. Bilahare kendileri belirtmişlerdi, Birlikte oraya gidelim.
Biz her zaman hazırız. Lütfen, bu konuda da bir teknik ekip
görevlendirilerek oradan eğer zatıalinize bir rapor arz ederlerse
veyahut da zamanınız olursa, bölgeye gidebilirseniz oradaki
tahribatı görebileceğinize inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
13üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
24'üncü maddesini düzenleyen 13'üncü maddesinin ikinci fıkrasında
geçen "yetkilendirilmiş tüzel kişilerce" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ya da maden arama ya da işletmeciler
tarafından" ibaresinin; "maden mühendisinin
sorumluluğunda" ibaresinden sonra gelmek üzere "içinde en az bir
jeoloji mühendisi de bulunduğu ekiple birlikte" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Kemal Aktaş Erol
Dora
Van Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 13.
Maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"7 nci maddeye göre gerekli izinlerin
alınmasından itibaren işletme izni verilir. Bu iznin
verildiği tarihten itibaren Devlet hakkı alınır. Ruhsat
sahibince, işletme ruhsatı yürürlük tarihinden itibaren üç yıl
içinde 7 nci maddeye göre alınması gerekli olan çevresel etki
değerlendirme kararı, mülkiyet izni, işyeri açma ve
çalışma ruhsatı ile Genel Müdürlüğün kayıtlarına
işlenmiş alanlar ile ilgili izinlerin, Genel Müdürlüğe
verilmesini müteakip işletme izni düzenlenir. Süresi içinde yükümlülükleri
yerine getirilmeyen ruhsatlar için her yıl ruhsat taban bedeli
tutarında idari para cezası verilir. İşletme ruhsat süresi
sonuna kadar bu fıkrada belirtilen izinlerden dolayı işletme
izninin alınamaması halinde ruhsat bir defaya mahsus olmak üzere üç
yıl süreyle uzatılabilir.
Beş yıllık sürede mücbir sebepler ve
beklenmeyen haller dışında üç yıldan fazla üretim yapmayan
ruhsat sahiplerine ruhsat taban bedeli tutarında idari para cezası
verilir. Bu üç yıllık süre içerisinde yapılan toplam üretimin
projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının %10'undan
az olması halinde de bu hüküm uygulanır. İdari para
cezasının uygulanmasından başlamak üzere bu fıkraya
aykırı fiilin tekrar tespit edilmesi halinde ise ruhsat iptal edilir.
Ancak işletme projesinde, işletme izninin yürürlük tarihinden
itibaren üç yıl içinde madene ulaşmak amacıyla galeri, kuyu ve
dekapaj yapılacağı beyan edilmiş ve ruhsat sahasındaki
faaliyetlerin bu beyanlara uygun olarak gerçekleştirildiği tespit
edilmiş ise idari para cezası uygulanmaz ve ruhsat iptali
yapılmaz. "
Alim Işık D.
Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya İstanbul Kayseri
Emin Haluk Ayhan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Özcan
Yeniçeri
Denizli Osmaniye Ankara
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü
Maddesinin değişik ikinci fıkrasında bulunan "20.000
TL" ibaresinin "ruhsat taban bedeli tutarında"
şeklinde değiştirilmesini, üçüncü fıkrasında bulunan
"diğer grup madenlerde ise" ibaresinden sonra "elli
yılı" ibaresi "altmış yılı" olarak
değiştirilmesini, değişik onbirinci fıkranın
ikinci cümlesinden sonra "Bu süre içinde ruhsat sahibi tarafından
ilgili idaresine başvurulmuş ancak ilgili idarelerce
sonuçlandırılmamış ise idari para cezası
uygulanmaz." ifadesinin eklenmesini, onbir ve onikinci
fıkralarında bulunan "50.000 TL" ibarelerinin "ruhsat
taban bedeli tutarında" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz Atilla
Kart
Niğde Manisa Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ ERCOŞKUN (Bolu) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Susam.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, bu verdiğimiz önergeyle
şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Bu ülkenin maden araması, maden
ruhsatlarının verilmesi ve verilen ruhsat üzerinde girişimcinin
haklarının daha kalıcı bir hâle getirilmesi Türkiyedeki
madenciliğin gelişmesi açısından önemlidir. Bu
anlamıyla biz bu kanunda hep şunu söyledik: Maden
ruhsatlarının verilmesi ve maden aramasının teşvik
edilmesi temel düstur olmalıdır ama bakınız, nedense
Türkiyede arama ruhsatı daha çok olması gerekirken işletme
ruhsatı arama ruhsatından daha fazla noktaya gelmiştir. Bu da
Türkiyede arama gibi zor bir işin teşvik edilmediğinin çok
temel özelliğidir.
Bunun çeşitli
nedenleri vardır. Bunlardan bir tanesi: 2012 yılındaki Türkiye
madencilik sektörünün Başbakanlık Genelgesiyle Başbakanın
iki dudağı arasına
sıkıştırılmasıdır. Bu kanunu
görüşüyoruz, hâlâ şuradan şu net cevabı alamadık:
Başbakanlık Genelgesi kalkacak mıdır kalkmayacak
mıdır? Bir yerde madencilikle ilgili Bakanlık ve ona
verdiğimiz yetkiler ama bütün bu yetkileri aşıp üzerine
çıkan Başbakanlık Genelgesi. Bu çelişki nasıl
giderilecektir? Bunun cevabını bu Genel Kuruldan bu kanun
görüşülürken madenci de beklemektedir, biz de bekliyoruz.
İkinci konu:
Bu kazalar neticesinde bir sürü firma anılan torba yasayla
sıkıntı içine düşmüş, bir kısmı kapatılmış
ve bir kısım işsiz ortaya çıkmıştır.
İşsiz maden işçilerinin ücretleri ödenmemektedir. Bu
insanların ücretlerini firmalar ödememektedir. Ne bu işçiler hukuki
olarak bunu alabilme gücüne sahiptirler ne de zaten acılarla baş
başa olan bu insanların dertlerine derman olan
Söz verdik, burada bu
kanuna bir madde koyalım. Bunlara devlet alacağını versin,
firmalardan tahsil etsin. Bu kadar basit, bunu yapalım. Bu noktada çok
büyük rakamlar değil bunlar yani 100-200 milyon lira gibi rakamlarla bütün
Türkiyedeki işçilerin bu acılardan sonra en azından ücretlerini
alabilerek rahatlamalarını sağlayabilecek bir durum. Bunu
yapalım.
Aynı
şekilde, bu kanunda şunu çözüyoruz: Devletten redevansla iş
almış firmaların torba kanunla üzerine gelen yüklerini devlet üstleniyor
ama piyasadaki, özel sektördeki arkadaşların üzerine gelen yüklerle
ilgili nasıl bir destek sağlayacak, devlet ne katkı koyacak?
Bunlar konusunda hiçbir adım atılmıyor.
Bir konu daha var,
bu şudur: Bu sektörde çok önemli olan maden mühendislerinin, jeoloji
mühendislerinin, jeofizikçilerin gerçekten, yetkilendirilmiş tüzel
kişilikle kendi başına diplomalarını
kullanmalarından daha çok, bir şirkette çalışan bir
mühendis durumuna gelmesi söz konusuydu. Bunu giderelim, bu doğru
değil, bu Anayasaya aykırı bir noktadır. Bu konuda, bu
kanun çıkacak ama bu madde Anayasa Mahkemesinden geri dönecektir, çok net
olarak söylüyorum. Bu nokta itibarıyla kanun görüşmelerinde de
şunu gördüm: Nedense Bakanlık, Türkiye Mühendisler ve Mimar
Odaları Birliğine şaşı bakıyor. Bu kuruluşun
bir meslek örgütü, akademik meslek örgütü olarak bu kanunlarda en çok söz
söylemesi gereken kurumlardan bir tanesi olduğunu hiç unutmayalım.
Bu, yıllara dayalı mühendislik biliminin bu sektördeki
mühendislerinin birikimlerinin özellikle bu yasalarda görüşünün
alınması gerekli, onlara değer verilmesi gerekli ama Türkiye
Mühendis ve Mimar Odalarının giderek yetkilerinin elinden
alındığı, giderek sözlerinin dinlenilmediği bir ortamı
bu yasa görüşmelerinde de gördük.
Buradan tüm kamuoyuna ve Meclisteki değerli
milletvekili arkadaşlarıma şunu söylüyorum: Demokrasinin
gelişmesi sivil toplum örgütlerinin ve kamu kurumu niteliğindeki
bilimsel meslek odalarının görüş ve düşüncelerinin yasal
düzenlemelere yansımasıyla olabilir; demokratik bir yasa, demokratik
düzenleme ancak böyle olabilir. Bunun için, yetkilendirilmiş tüzel
kişilik ve mühendislerin hakları korunmalıdır. Bunları
bu yasada çözmemiz gerekiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 13.
Maddesinin beşinci ve altıncı fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"7 nci maddeye göre gerekli izinlerin
alınmasından itibaren işletme izni verilir. Bu iznin
verildiği tarihten itibaren Devlet hakkı alınır. Ruhsat
sahibince, işletme ruhsatı yürürlük tarihinden itibaren üç yıl
içinde 7 nci maddeye göre alınması gerekli olan çevresel etki
değerlendirme kararı, mülkiyet izni, işyeri açma ve
çalışma ruhsatı ile Genel Müdürlüğün kayıtlarına
işlenmiş alanlar ile ilgili izinlerin, Genel Müdürlüğe
verilmesini müteakip işletme izni düzenlenir. Süresi içinde yükümlülükleri
yerine getirilmeyen ruhsatlar için her yıl ruhsat taban bedeli
tutarında idari para cezası verilir. İşletme ruhsat süresi
sonuna kadar bu fıkrada belirtilen izinlerden dolayı işletme
izninin alınamaması halinde ruhsat bir defaya mahsus olmak üzere üç
yıl süreyle uzatılabilir.
Beş yıllık sürede mücbir sebepler ve
beklenmeyen haller dışında üç yıldan fazla üretim yapmayan
ruhsat sahiplerine ruhsat taban bedeli tutarında idari para cezası
verilir. Bu üç yıllık süre içerisinde yapılan toplam üretimin
projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının %10'undan
az olması halinde de bu hüküm uygulanır. İdari para
cezasının uygulanmasından başlamak üzere bu fıkraya
aykırı fiilin tekrar tespit edilmesi halinde ise ruhsat iptal edilir.
Ancak işletme projesinde, işletme izninin yürürlük tarihinden
itibaren üç yıl içinde madene ulaşmak amacıyla galeri, kuyu ve
dekapaj yapılacağı beyan edilmiş ve ruhsat sahasındaki
faaliyetlerin bu beyanlara uygun olarak gerçekleştirildiği tespit
edilmiş ise idari para cezası uygulanmaz ve ruhsat iptali
yapılmaz."
Özcan Yeniçeri
(Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Özcan Yeniçeri,
Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz önceki konuşmada
eksik bıraktığım hususlar var, bunları özellikle
sizinle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, genellikle bu Maden Yasası
dediğimizde, maden, yatırım, ekonomi, insan, istihdam gibi
konuların konuşulması gerekiyor. Ancak, iş öyle bir hâle
geldi ki biz bugün Soma denince kömürü değil, Somadaki faciayı,
ölümü hatırlıyoruz; Ermenek denince Ermenekteki kömür madenlerini
ve o kömür ocaklarını değil, Recep amcanın 5 liralık
yırtık lastiklerini hatırlıyoruz; bugün de bir anlamda
Gümüşhane dediğimizde -biraz önce söylediğimiz gibi- bu Mastra
işletmesinin oradaki 600 tane işsiz kalan işçisini
hatırlıyoruz. Şimdi, şunu özellikle yüksek sesle ifade
etmek istiyorum: Filler tepişir, çimler ezilir. Yani, siz siyasal hesaplar
içerisinde birileriyle hesap görürken oradaki insanların ekmeğini,
aşını düşünmüyorsanız büyük yanlış
yapıyorsunuz ve insani olmayan bir yaklaşım içerisinde
oluyorsunuz demektir.
Bakın, çok
net bir şey var. Şimdi, Mastra işletmesi size 24/4/2014
tarihinde süresi dolmuş ruhsatla ilgili, daha önce yenilenmiş
patlayıcı maden satın alma ve kullanma izni için
başvurmuş. Fakat, bu başvuru kasıtlı olarak
yenilenmemiş hatta olumlu ve olumsuz bir cevap da verilmemiş.
Şimdi, bu
zaman zarfında Gümüşhanede faaliyet gösteren diğer maden
firmalarının ruhsatlarında sorun yok, onlar layıkı
veçhile yerine getiriyor. Fakat Kozanın ruhsatlarında sorun
çıkıyor ve bununla ilgili inat bir biçimde ruhsat bekletiliyor ve
verdirilmiyor. Maden işletme ruhsatı süresi 10/6/2010 tarihinde
dolmuş; üretilecek cevher var, kurulu tesis orta yerde, Maden
İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından ruhsat süresinin
uzatılma talebi bir buçuk yıldır bekliyor, daha ne kadar
bekleyecek? Reddedecekseniz reddedin. Eğer bu gerekli ve zorunluysa bunu
verin. Ne bekletip duruyorsunuz?
Şimdi,
beklenen bazı ruhsatlar var, onları da sizinle paylaşmak
istiyorum. Mesela, açık ve yer altı işletmeciliği yapmak
için orman izni istenmiş, 2012 Nisan ayında başvuru
yapılmış, olumlu ya da olumsuz bilgi verilmemiş,
bekleniyor. Arin ederim, narin ederim / Biraz da kalsın yarın
ederim. Bu mudur ekonomi? Bu mudur iş? Bu mudur bürokrasi?
Atık
barajı yapmak için orman izni istenmiş, 2012 Ekim ayında
başvuru yapılmış, 2014 Mart ayında reddedilmiş,
şirket mahkemeye başvurmuş, geçen hafta da idare mahkemesi lehte
karar vermiş. Sonuç bekleniyor.
ÇED revize
başvurusu, orman izni alınmadığı için yapılamayan
yeni atık barajını izni alan için yapmak
ÇED yenilenmesi
başvurusu da 2014 Nisan ayında yapılmış, bu da hâlâ
bekliyor.
Patlayıcı
madde satın alma ve kullanma izin belgesi; 2014 yılı Mart
ayında başvurusu yapılmış, olumlu ya da olumsuz bir
dönüş yapılmamış, idare mahkemesinde dava
açılmış, sonuç bekleniyor.
Maden işletme ruhsatının 2014 Haziran
ayında süresi bitiyor. 2012 yılında süre uzatımı
talebi yapılmış, MİGEMde hâlâ bekliyor. Nasıl bir
MİGEMdir, nasıl bir Enerji Bakanlığıdır,
nasıl bir bekletmedir, hangi mantıkla hareket etmektir,
anlaşılması mümkün değildir.
Diğer yandan, aynı şirketin, bu
şirketin diğer işletmeleri bazı beklenen izinleri
olmasına rağmen onlar da izin alarak faaliyetlerine başlamışlar.
Bugün itibarıyla bu şirketin faaliyette olmayan tek işletmesi
Gümüşhanedeki bu Mastra işletmesidir.
Diğer taraftan, Sayın Bakanım, bu
Burdurda özellikle ormanlara bir baktığınız zaman,
ormanların içerisinde ciddi bir biçimde kel olmuş ormanların her
tarafı. Karaman bölgesine doğru bir gidin. Ben orada öğretmenlik
yaptığım için gittiğimde gördüm, utandım. Çinlilere
vermişsiniz oranın işletmesini ve o işletme sonucunda
ağaçlandırılması gerekirken yapılan her şey
olduğu gibi duruyor. Bir oraya basmış, oraya yeşilin
arasında kocaman bir alan açmış, bir başka yerde kocaman
bir alan açmış ve inanılmaz kötü bir görüntü, çevre
tahribatı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
ve aynı
zamanda bir insani felaket söz konusu. Bunlara mutlaka el atmak gerekiyor.
Şirketin oradaki sorumluluklarını takip etmek gerekiyor. Maden
çıktıktan sonra da eski hâline döndürecek şekilde çevre
düzenlemelerini yapması gerekiyor. Bunu da hatırlatıyorum.
Özellikle bu Gümüşhanedeki maden işletmesinin cevabını da
sizden bekliyorum.
İnsanlara zulmetmeyin, hukuk çerçevesi içerisinde
BAŞKAN Evet, Sayın Yeniçeri
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
hak edenlere
hakkını verelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 24'üncü
maddesini düzenleyen 13'üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen
"yetkilendirilmiş tüzel kişilerce" ibaresinden sonra gelmek
üzere "ya da maden arama ya da işletmeciler tarafından"
ibaresinin; "maden mühendisinin sorumluluğunda" ibaresinden
sonra gelmek üzere "içinde en az bir jeoloji mühendisi de bulunduğu
ekiple birlikte" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLİM VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, arkadaşlar; hakikaten emek veriyoruz, önerge
hazırlıyoruz, burada okunuyor, inanın, kimse farkında da
olmadan eller iniyor, kalkıyor.
İş sağlığı ve
güvenliği işletme ruhsatı verdiğiniz andan itibaren, ciddi
olarak dünyada madenlerde bir standart var yani o standardı
korursanız iş güvenliğini ve denetimini
sağlarsınız. Biz de ne diyoruz? Maden mühendisi elbette olacak,
sorumluluğunda ama jeoloji mühendisinin de olması lazım. Niye
jeoloji mühendisinin olması lazım? Bunun birçok nedeni var
arkadaşlar. Şimdi, temel jeolojik verileri bilmezseniz Ermenekteki
gibi su basar. Yine, cevhere ilişkin rezerv, tenör, yayılım
bilgilerinin yanı sıra maden sahasındaki fay
kırıklıkları, çatlaklar, kayaçların bozulması,
birimlerin davranışı, dayanım parametreleri, sahanın
yer altı suyu, hidrojeolojisi, jeolojik unsurları, işletme
projesi, teknik yönlendirme can ve ekonomik kayıpları önleyecek
kavramlar, bunların hepsi de jeoloji mühendislerinin. Şimdi,
kapalı işletme ile açık işletmelerin arasındaki
yanlış tahkimat, yer altı suyu basması, içten yanma yine
karşımıza çıkan teknik bir sorun. Şimdi, Afşin,
Soma, Ermenek, Şırnak, Adana, Zonguldak maden kazalarının
hepsi bu jeolojik riskler öngörülemediği için olmuş. Şimdi, biz
de buradan diyoruz ki iş sağlığı ve güvenliği
açısından bu eksiği tamamlayın yani bizim önerimiz somut
olarak bu. Milyonlarca yıllık jeolojik süreçler sonucu oluşan
maden kaynaklarının işletilmesi esnasında jeolojik
parametreler izlenmeden doğru, sağlıklı bir sonuca
gidemezsiniz diyorsunuz. İnanın, dört sene jeoloji mühendisi
öğrencilerle aynı evde kaldım. Ne kadar fosil varsa
toplayıp getiriyorlardı, bu parametreleri her gün telaffuz ediyorlardı,
onlardan öğrendim. Tek hukukçu bendim aralarında ama gel gör ki bu
kadar maden işletmesinin içinde maalesef jeoloji mühendislerinin yeterince
istihdam edilmediği, görevlendirilmediği, yetkilendirilmediği,
denetimde görev verilmediği görülmektedir. Zaten büyük bir
özelleştirilmiş maden şirketinde biz Meclis
araştırması komisyonu olarak çalışırken
sormuştum, 1.300 işçi çalışıyordu, sendika yoktu.
Jeoloji mühendisi sordum, o da yoktu. Yani, bu vahim bir durumdur. Bunu
aslında Bakanlık çok iyi biliyor. Şu an benim hangi
özelleştirilmiş büyük maden şirketlerinden, holdinglerinden
bahsettiğimi de şu an tahmin edebilirler. Bu konuda
duyarlılık hepiniz için gerekli, herkes için gerekli, Türkiye için
gerekli.
Değerli arkadaşlar, şu an, şu
saatlerde dünya basınının gözü Urfanın Akçakale ilçesinde
bir rehine teslim olayına yönelmiş durumda. Japon Kenji Goto ile
Sacide el-Rışavi
Ki halifenin kardeşi olduğu söyleniyor.
Akçakale üzerinden bir teslim ve Ürdünlüler olayı var. Bütün dünya
basını burada. Ben şöyle arkadaşların bir hafıza
yoklaması yapmasını diliyorum. Musul Konsolosluğu teslimi
de Akçakalede olmuştu. Karşı yakada IŞİD var.
Akçakalenin öbür tarafında IŞİD var, bu tarafta Türkiye var.
Şimdi soruyorum: Bir manidarlık yok mu bu işin içinde? Neden Türkiyeden,
neden bu noktadan? Hükûmetin bu konularda gerçekten büyük bir yanlış
içinde olduğunu vurgulamak istiyorum. Elbette ki insanların
hayatının kurtulması için çaba harcayacağız ama
iş birliği düzeyine gelen bir görüntü son derece tehlikelidir ve
Türkiyeyi uluslararası arenada zor durumda bırakır. Bunu da
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 14 üncü
maddesinin değişik birinci fıkrasında bulunan "50.000
TL" ibaresinin, beşinci ve altıncı fıkralarında
bulunan "30.000 TL" ibaresinin "ruhsat taban bedeli
tutarında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz Atilla
Kart
Niğde Manisa Konya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 14.
Maddesinin 1., 4. ve 5. fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- 3213 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 29- İşletme faaliyeti, projesine ve
bu Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülür. İşletme projesine
aykırı faaliyette bulunulmasının tespit edilmesi halinde
projeye uygun faaliyette bulunulması için ruhsat sahibine altı aya
kadar süre verilir. Bu süre sonunda projeye uygun faaliyette bulunulmaması
halinde 30.000 TL idari para cezası verilerek üretim faaliyeti durdurulur.
Ancak, projeye aykırı faaliyetlerin işletme açısından
tehlikeli olduğunun tespit edilmesi halinde tehlikeli durum giderilinceye
kadar üretim faaliyetleri durdurulur.
Ruhsat sahibi, her yıl Nisan ayı sonuna kadar
bir önceki yıl içinde gerçekleştirdiği işletme faaliyeti
ile ilgili teknik belgeleri, işletme faaliyet raporunu ve işletme
sahasında arama yapmış ise arama ile ilgili bilgileri Genel
Müdürlüğe vermekle yükümlüdür. Yükümlülüğün yerine getirilmemesi
halinde ruhsat taban bedeli tutarında idari para cezası
uygulanır. Yükümlülük yerine getirilinceye kadar üretim faaliyeti
durdurulur.
1. Grup (a) bendi
madenler için ruhsat sahibi, her yıl Ocak ayı sonuna kadar bir önceki
yıl içinde gerçekleştirdiği işletme faaliyeti ile ilgili
işletme faaliyet raporunu, büyükşehir belediyesi olan illerde
valiliklere, diğer illerde il özel idaresine vermekle yükümlüdür. Bu
yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde ruhsat taban bedeli
tutarında idari para cezası uygulanır. Yükümlülük yerine getirilinceye
kadar üretim faaliyeti durdurulur.
D. Ali Torlak Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
İstanbul Kayseri Osmaniye
Özcan Yeniçeri Emin
Haluk Ayhan Alim
Işık
Ankara Denizli Kütahya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
29'uncu maddesini düzenleyen 14'üncü maddesinin üçüncü fıkrasında
geçen "Genel Müdürlüğe sunulması zorunludur." ibaresinin "Genel
Müdürlüğün onayına sunulması zorunludur." şeklinde
değiştirilmesini; dördüncü fıkrada geçen "Genel
Müdürlüğe" ibaresinden sonra gelmek üzere ", izlemesi üzere
ibaresinin eklenmesini; sekizinci fıkranın ise tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol Dora Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Mardin Şırnak Bingöl
Gülser Yıldırım Pervin Buldan
Mardin Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
EROL DORA (Mardin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşletme projelerinin ve
değişikliklerin, uygulamaya konulmadan önce sadece Genel
Müdürlüğe sunulması ve bu konuda Genel Müdürlüğe herhangi bir
sorumluluk yüklenmemesi, bu konuda oldukça büyük sorunlara yol açacaktır.
Siyasi ve bürokratik yapının ortaya çıkacak sorunların ve
sorumlulukların birinci dereceden muhatabı olduğu
düşünüldüğünde onay ve izleme süreçlerine de aktif olarak
katılmaları ve sorumluluk almaları elzemdir.
Değişiklik ile bu sorunların giderilmesi ve maden bölgelerinin
yaygınlaştırılmak suretiyle fosil yakıt başta
olmak üzere ekolojik yaşamı tahrip edecek uygulamaların
sınırlandırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı"nın 14. Maddesinin 1., 4. ve 5.
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- 3213 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 29- İşletme faaliyeti, projesine ve
bu Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülür. İşletme projesine
aykırı faaliyette bulunulmasının tespit edilmesi hâlinde
projeye uygun faaliyette bulunulması için ruhsat sahibine altı aya
kadar süre verilir. Bu süre sonunda projeye uygun faaliyette bulunulmaması
hâlinde 30.000 TL idari
para cezası verilerek üretim faaliyeti durdurulur. Ancak, projeye
aykırı faaliyetlerin işletme açısından tehlikeli
olduğunun tespit edilmesi hâlinde tehlikeli durum giderilinceye kadar
üretim faaliyetleri durdurulur.
Ruhsat sahibi, her yıl Nisan ayı sonuna kadar
bir önceki yıl içinde gerçekleştirdiği işletme faaliyeti
ile ilgili teknik belgeleri, işletme faaliyet raporunu ve işletme
sahasında arama yapmış ise arama ile ilgili bilgileri Genel
Müdürlüğe vermekle yükümlüdür. Yükümlülüğün yerine getirilmemesi
hâlinde ruhsat taban bedeli
tutarında idari para cezası uygulanır. Yükümlülük
yerine getirilinceye kadar üretim faaliyeti durdurulur.
I. Grup (a) bendi madenler için ruhsat sahibi, her
yıl Ocak ayı sonuna kadar bir önceki yıl içinde
gerçekleştirdiği işletme faaliyeti ile ilgili işletme
faaliyet raporunu, büyükşehir belediyesi olan illerde valiliklere,
diğer illerde il özel idaresine vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün
yerine getirilmemesi hâlinde ruhsat
taban bedeli tutarında idari para cezası
uygulanır. Yükümlülük yerine getirilinceye kadar üretim faaliyeti
durdurulur.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683
sıra sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu
vesileyle bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önerge işletme faaliyetlerini düzenleyen 14üncü
maddenin makul cezalara indirilmesini amaçlayan bir önergedir. Özetle,
tasarıda işletme faaliyetinde bulunan iş yeri, eğer projeye
aykırı bir faaliyette bulunduysa ceza 50 bin TL, bunun 30 bin TL gibi
makul bir düzeye çekilmesini amaçlamakta.
Yine, aynı şekilde, ruhsat sahibi,
işletmesiyle ilgili bir önceki yıla ait faaliyetlere ilişkin
raporunu nisan ayı sonuna kadar genel müdürlüğe sunmaz ise 30 bin TL
ceza öngörülüyor; bunun ruhsat taban bedeli olan 10 bin TL tutarına
çekilmesini öneriyoruz. Ayrıca, I. Grup (a) bendi madenler için, yine
ruhsat sahibi her yıl ocak ayı sonuna kadar bir önceki yıl
içerisindeki faaliyetleriyle ilgili raporu il özel idarelerine veya
büyükşehir belediyelerine vermez ise bu durumda yine 30 bin TL ceza
öngörülüyor; bu cezanın da ruhsat taban bedeli olan 10 bin TLye
indirilmesini amaçlamaktadır.
Şimdi, aralık ayı sonu itibarıyla
faaliyetini bitirmiş, bir ay içerisinde de raporunu herhangi bir nedenle
ilgili makama ulaştıramayan bir işletmeye -ki bu
işletmelerin çoğu küçük ve orta büyüklükte maden işletmeleridir-
30 bin TL ceza öngörerek zaten sıkıntıda olan bir
işletmenin faaliyetlerini daha da sıkıntıya sokmanın
bir anlamı yok. Bu cezaların yüksek olduğunu,
dolayısıyla sektörde yeni sorunlara yol açacağını
ifade etmekteyiz. Bunun için cezaların makul bir düzeye indirilmesi
yerinde olacaktır. Önergemiz bunu kapsamaktadır. Umarım bu
değerlendirmeyi siz değerli milletvekilleri yapacaktır.
Sayın Bakanım, bu vesileyle birkaç konuyu da
sizlere aktarmam gerektiğini, özellikle mağdur olan
vatandaşlarımız adına belirtmek istiyorum.
Birincisi: Somada
meydana gelen kaza sonucu işten çıkarılan ve hâlen işsiz
kalan birçok vatandaşımızın -ki bunların önemli bir
kısmı da benim ilim Kütahyadan gitmişler, orada
çalışmışlar, yeniden ilimize dönmüş
durumdadırlar- tazminatları ödenmemiştir; hem anası hem
babası hem kendisi hem eşi hem çocuğu âdeta yalvararak bu
mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmektedirler. Dün de, bugün de
birçok milletvekili arkadaşımız bu konuyu dile getirdi. Lütfen,
bu konuda varsa elinizde bir yetki işte burada kullanın, işte
burada Vatandaşın mağduriyetini çözmek benim Bakanlık
görevim. deyin, ağırlığınızı koyun.
Bir diğer
konu: Seyitömer Linyitleri İşletmesinin özelleştirilmesinden
sonra işten çıkarılan ve hâlen taşeron uygulamasıyla
işte çalışan işçilerin çok büyük bir bölümü hem günde en az
on saat çalıştırılmakta hem de ücretlerini
alamamaktadırlar. Bugün birkaç vatandaşımızın ilettiği
bu sorunu, çözümü için size aktarmakla görevli olduğumu bilerek bunu
söylüyorum. Buraya lütfen bir el atın. Bununla ilgili çok ciddi
tartışmaları beraber yaşadık ama şimdi
Kütahyanın merkezinde, Seyitömer Linyitleri İşletmesinde
Kütahyalı işçilerin birçoğu işsiz kaldı.
Güneydoğudan ve başka illerden getirilen işçilerle âdeta orada
bir sosyal savaş veriliyor. Bunun patlamaması için bu soruna sizin
mutlaka dâhil olmanız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Yakında
Garp Linyitleri İşletmesine alınacak olan 299 işçi için
iş başvuruları yapılmıştır. Maalesef,
bunların içerisinde sahte ikamet belgesiyle başka illerden gelip
başvurmuş ve kura sonucu, ne hikmetse, bunların hepsi mülakat
listesine çıkmış işçilerle ilgili şikâyetler
vardır. Bunu buradan duyuruyorum.
Bu memlekette
insanları birbirine sokacak, kaos oluşturacak uygulamalara hep
beraber Dur. demeliyiz. Hem memleketin malını
özelleştireceksiniz hem de o memleketin çocuklarını kapı
önüne koyduracaksınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM
IŞIK (Devamla) - Bu, vicdanlara sığmıyor. Bununla ilgili
tedbirlerin alınması konusunu yüce Meclisin huzurunda Sayın
Bakana iletiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 Sıra Sayılı 3213 Sayılı Maden Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 14 üncü maddesinin değişik birinci
fıkrasında bulunan "50.000 TL" ibaresinin, beşinci ve
altıncı fıkralarında bulunan "30.000 TL"
ibaresinin "ruhsat taban bedeli tutarında" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL FERALAN (Nevşehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kemal Değirmendereli, Edirne Milletvekili.
Buyurun Sayın Değirmendereli.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden
Kanunu Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu kanunu görüşürken
madencilik sektörünün boyutlarının görülmesi açısından bir
iki bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Madencilik sektöründe, 2014 yılı sonu
itibarıyla, 22 bini yer altında olmak üzere yaklaşık 70 bin
işçi çalışmaktadır. 70 bin işçi çok görülmeyebilir,
Milyonlarca işçinin olduğu, çalıştığı bir
durumda ne olacak 70 bin işçi
Yani, bu sektörde problem de olsa
başka yerlerde çalışıyor. denebilir ama şu çok önemli
değerli milletvekilleri: Bir maden işçisi, istihdamından
dolayı 12 kişiye iş imkânı sağlıyor, bunun
altını çizmek istiyorum. Bir maden işçisi, öbür taraftan, etkili
olduğu farklı sektörlerde 12 ayrı işçiye iş
imkânı sağlıyor. Yani, 70 bin ile bunu çarparsak bugün 800-900
bin çalışan insanı ilgilendiriyor madencilik sektörü.
İstihdam açısından da -daha önceki konuşmalarımda söz
ettiğim gibi- en önemli sektörlerimizin başında geliyor. Ama bu
yeni yasa bu sektörün önünü açıp istihdamı daha artırmanın,
millî gelir içerisindeki payını artırmanın ötesinde,
maalesef, sektörü küçültmeye yönelik sonuçlar doğuracaktır.
Daha önce arkadaşlarımız da söz etti, biz
de önergemizde söz ettik yani bu yasayla öyle katı uygulamalar getiriliyor
ki küçücük bir aksaklık affedilmiyor. İşte şu raporu
vermedin, 30 bin lira ceza. Şu teminatı, harcı, ruhsat bedelini
eksik yatırdınız, 50 bin lira ceza. Şurada Maden
İşleri Genel Müdürlüğünden gelen heyeti
karşılamadınız, 30 bin lira ceza. Cezalar, cezalar,
cezalar
Ama sektörün önünü açmaya yönelik adımlar maalesef yok.
Yani, ne olması gerekiyor değerli
arkadaşlar? Daha önceki konuşmamda da söz ettim, bu
sıkıntıların giderilmesi için madencilik sektöründe bir
kabuk değişikliğine gitmemiz gerektiğini ifade ediyorum. Bunun
için de öncelikle iş güvenliği anlamında yapılacak
önlemleri arttırmamız gerekiyor. İş güvenliğiyle
ilgili, ekipmanlarla ilgili ihtiyaçlarımızı en üst düzeyde temin
etmemiz bir önemli boyutu.
Burada yine söylüyorum: İş güvenliği
ekipmanlarının gümrüksüz olarak getirilmesi çok önemli. Yani, biz Çin
malları zayıf, yeterince güvenceli değil diyorsak dünyada en
kaliteli ürün hangisiyse bunu getirelim, kullanalım
ocaklarımızda ama lütfen, gümrüksüz getirelim, KDVsiz getirelim.
Şimdi, 2014 yılı içerisinde, bildiğim
kadarıyla, 370 milyon liraya yakın bir ruhsat bedeli, devlet
hakkı alınmış durumda. Yani, bu devlet hakkını
niye biz iş güvenliği önlemleriyle ilgili harcamıyoruz? Niye
daha güvenli üretim yapalım, daha verimli üretim yapalım diye
teknolojik yatırımlara harcamıyoruz? Yani, bu ülke geçen
yıl sadece Suriyeli mültecilere sağlık yardımı olarak
390 milyon lira harcamış; Sayın Bakana sorduğumda bu
yanıtı verdi. Hâlbuki sektörümüzü yenilemek, kabuk
değişikliğini sağlamak için de bu düzeydeki rakamları
pekâlâ yapabiliriz. Yani bundan sonraki maddelerde de önerimiz. Bu devlet
hakkı olarak ödenen miktarın yarısının veya belirli
bir bölümünün teknolojik yatırımlara yöneltilmesi, sektörün bu
sıkıntılarını aşma açısından çok önemli
bir adım oluşturacaktır.
Bu düşüncelerle, yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanununun
30uncu maddesinde değişiklik öngören 15inci maddesinin
altıncı fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip Kaplan İdris Baluken
Iğdır Şırnak
Bingöl
Nazmi Gür Erol Dora
Van Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 15 inci
maddesi ile değişik 30 uncu maddenin üçüncü ve beşinci
fıkralarının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir
Balıkesir
Edirne
Doğan
Şafak Sakine
Öz Atilla
Kart
Niğde
Manisa
Konya
Gürkut
Acar
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gürkut Acar,
Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Acar. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden Kanunuyla
ilgili Kanun Tasarısının 15inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi önergesi üzerine söz aldım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye bir
gariplikler ülkesi. Yani çok acayip, garip olaylar oluyor Türkiyede.
Dehşet verici olaylar var Türkiyede. Ve ölümler, yurttaşların
felaketleri üst üste geliyor ama hiçbir olayın siyasal sorumlusunu
bulamıyoruz. Olaylar var, dehşet verici olaylar var ama siyasal
sorumluluklar ortalıklarda yok.
Değerli arkadaşlarım, bu garipliklerden
bir tanesi de şu: Türkiye, elektrik kesintileri ve elektrik
faturaları nedeniyle ayakta. Geçen gün Antalyada yurttaşlarla
yürüyüş yaptık değerli arkadaşlarım. Elimizde
meşalelerle karanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisinin
karanlığını, yandaş şirketlerin
karanlığını protesto ettik ama sadece biz protesto ettik;
Enerji Bakanlığı, EPDK seyretti. Hiçbir sonuç
değişmedi. Türkiyede enerji arz güvenliği yok. Türkiyede
üreticiye, sanayiciye, yurttaşa ucuz enerji yok. Elektrik parası
ödenmediği için pompalar çalışmıyor; yurttaşın
suyu yok, tarlaların suyu yok. Peki, ne var? Elektrik faturalarında
yurttaşa kazık var, elektrik kesintileri var, yandaş
şirketlere kâr garantisi var değerli arkadaşlarım.
Başka ne var? Türkiyede madenlerde ölüm var, zulüm var, madenlerde
yandaşlara rant aktarımı var ama siz öyle bir Enerji
Bakanlığı düşünün ki bu tabloda o bakanlığın
hiçbir sorumluluğu yok. O görevinin başında tüm enerjisini bu
tabloyu izlemek için yurttaşları değil- şirketleri korumak
için kullanıyor. Sürekli yandaş şirketler için özel kanunlar
yapılıyor değerli arkadaşlarım.
Maden Yasası 2004 yılında
değişti. Sorarsanız, devrim yapıldı o zaman ama uyarıları
dinleyen yok. Sonra 2006-2014 arasında 5 defa daha değişiklik
yapıldı. Burada bir sorun yok mu? Bu kadar çok kanun neden
değişiyor? Çantacılara maden alanlarını kapatanlara
yeni olanaklar tanımak için yapılıyor. Adalet ve Kalkınma
Partisi bakanları hukuk tanımadığı için bu
değişiklikler yapılıyor. Bu nedenle de kanunlar dikiş
tutmuyor. Her defasında daha kötü düzenlemeler getiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, 15inci maddeye bir
bakın, çelişki var. Diyor ki bu maddede: Biz bir sahayı
toplarız hep beraber, işte terk edilmişse alan yeniden
ruhsatlandırırız ama bunun içinde eğer geçerli ruhsatlar
varsa, üst üste çakışırsa bu sefer ikisinin arasında ihale
yaparız. Kendi verdiğiniz ruhsatların geçerliliğini
kendiniz kabul etmezseniz nasıl size güvenecek dünya? Dünya size
nasıl güvenecek? Bu işlere giren şirketler nasıl güvenecek?
Bunun hukuk güvenliğiyle hiçbir ilgisi yoktur, bu maddenin tümüyle
çıkarılması lazımdır; bizden söylemesi.
Şimdi, çok daha ilginç bir şey geldi, dün
akşam Başbakan Ahmet Davutoğlu imzasıyla bir tasarı
daha geldi değerli arkadaşlarım. Elektrik Piyasası
Kanunuyla ilgili, akıllara ziyan bir tasarı geldi. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı kendi siyasi ömrünü uzatabilmek için her
şeyi satıyor; ormanları, barajları, akarsuları, her
şeyi. Dağıtım şirketlerini de sattı, bu kapsamda
12,7 milyar dolara satıldı bunlar. Sattı da ne oldu?
Özelleşince güya her şey güzelleşecekti ama öyle olmadı.
Yurttaşların faturaları kabarmaya başladı, elektrik
kesintileri başladı, yurttaş isyan etti, mahkemeye gitti, Böyle
fatura olmaz, bu şirketler beni soyuyor, adalet istiyorum. dedi, mahkemeler
Evet, burada vurgun var, burada soygun var. Böyle olmaz; bu, haksız,
hukuksuz tahsilattır; geri ödensin. dedi ama burası Adalet ve
Kalkınma Partisinin Türkiyesi, burada mahkeme kararları uygulanmaz.
Ne yapılır? Ayaklar altında paspas yapılır. Seydişehir
Alüminyum bunun bir örneğidir. Danıştay kararını
uygulamamak için 2 kez kanun çıkardınız, ikisi de iptal edildi.
Böyle hukuk devleti olur mu?
Bakın, 305 milyon dolara satılan
fabrikanın yanında bedava verilen barajdan satılan
elektriğin bedeli neredeyse 2 milyar TLdir, eski parayla 2 katrilyon lira.
Değerli arkadaşlar, söyleyecek çok şey var
ama zamanım bitti. Yazıktır, günahtır; bu ülkeye
kıymayın efendiler.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanununun
30uncu maddesinde değişiklik öngören 15inci maddesinin
altıncı fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile bugün madencilik ve
çalışma hayatında yaşadığımız sorunları
daha da arttıracak havza madenciliğinin ve maden alanında
yaşanması muhtemel tekelciliğin
sınırlandırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın çerçeve 16
ncı maddesi ile değişik 31 inci maddenin birinci
fıkrasının sonuna "Yönetmelik belirlenirken işletme
bütünlüğü için birbirine yakın ve mücavir sahalardan da daimi
nezaretçi saha adedine bakılmaksızın nezaret edebilir."
ifadesinin eklenmesini, ikinci fıkrasında bulunan "30.000
TL" ibaresinin "ruhsat taban bedeli tutarında"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Doğan
Şafak Namık
Havutça
İzmir Niğde Balıkesir
Sakine Öz Kemal
Değirmendereli Atilla
Kart
Manisa Edirne Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının, 3213
sayılı Maden Kanununun 31'inci maddesini düzenleyen 16'ncı
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 31 -
Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere maden ruhsat sahalarındaki
işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yapılır. Maden
ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden
mühendisi daimi olmak üzere, işletme tekniği, büyüklüğü ve
jeolojik yapısı göz önüne alınarak biri jeoloji mühendisi olmak
üzere diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesi zorunludur.
Daimi nezaretçi ile vardiyalı çalışan işletmelerde
işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her
vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek maden, jeoloji mühendisi veya
görevlendirilecek diğer mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları,
atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve
esasları Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan Erol
Dora
Iğdır Şırnak Mardin
Nursel Aydoğan İdris
Baluken
Diyarbakır Bingöl
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 Sıra Sayılı "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 16. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 16-
3213 sayılı Kanunun 31 inci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Daimi
nezaret ve teknik eleman:
MADDE 31- Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere maden
ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetleri, maden mühendisi
nezaretinde yapılır. Maden ruhsat sahalarındaki işletme
faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olmak üzere, işletme
tekniği, büyüklüğü ve jeolojik yapısı göz önüne
alınarak biri jeoloji mühendisi olmak üzere diğer meslek
disiplinlerinden de yeteri kadar mühendis istihdam edilmesi zorunludur. Daimi
nezaretçi ile vardiyalı çalışan işletmelerde
işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her
vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek maden mühendisi ve görevlendirilecek
diğer mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve
esasları, eğitimi, çalışma usul ve esasları
Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
Birinci fıkrada belirtilen istihdam
şartlarını sağlamadan maden işletme faaliyetinde
bulunulması hâlinde ruhsat taban bedeli tutarında idari para
cezası uygulanarak üç ay süre verilir. Bu süre içerisinde de eksikliklerin
giderilmemesi hâlinde maden işletme faaliyetleri durdurulur. İstihdam
şartlarının sağlanması hâlinde faaliyete izin
verilir."
Alim Işık Mehmet
Şandır Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya Mersin Kayseri
Lütfü Türkkan Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kocaeli Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu, gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan düzenlemeyle, maden işletmelerinde
maden mühendisinin yanında çalışacak diğer mühendislerden
birinin jeoloji mühendisi olması, belirtilen fiillere karşı
uygulanan para cezalarının azaltılması ve eksikliklerin giderilmesi
için ek süre tanınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı kanun
tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanununun 31'inci
maddesini düzenleyen 16'ncı maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 31 - Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere
maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetleri, maden mühendisi
nezaretinde yapılır. Maden ruhsat sahalarındaki işletme
faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olmak üzere, işletme
tekniği, büyüklüğü ve jeolojik yapısı göz önüne alınarak
biri jeoloji mühendisi olmak üzere diğer meslek disiplinlerinden mühendis
istihdam edilmesi zorunludur. Daimi nezaretçi ile vardiyalı
çalışan işletmelerde işletmenin büyüklüğü ve
niteliği esas alınarak her vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek
maden, jeoloji mühendisi veya görevlendirilecek diğer mühendislerin görev,
yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi,
çalışma usul ve esasları Bakanlıkça yürürlüğe konulan
yönetmelikle belirlenir.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizin jeolojik ve tektonik yapısının
bir sonucu olarak, maden sahalarımız ileri derecede
kıvrımlanmış, faylarla kırılıp,
parçalanmış, alterasyona uğramış, aşınmış,
taşınmış ve günümüzde gördüğümüz biçimleriyle
şekillenmişlerdir. Bu nedenle, madenlerin aranmasında
olduğu gibi işletilmesi sırasında da sahanın
jeoloji-jeoteknik özelliklerinin çok iyi tanınıp, takip edilmesi
önemli bir zorunluluk olduğu bilinmektedir. Verimli ve güvenli bir
işletmenin sürdürülmesi, ancak bu özelliklerin takibi ile mümkün
olacaktır. Bu nedenle, madencilik sektöründe jeoloji mühendisliği
hizmetleri, madenlerin aranması, araştırılması,
bulunması, işletilmesi ve çevre ile uyumlu bir şekilde terk
edilmesi süreçlerinde devamlılık arz eder.
Maden arama ve işletilmesi sırasında, her
aşamada maden yatağıyla ilgili yeni jeolojik veriler ortaya
çıkabilmekte, yüzey ve yeraltı maden jeoloji haritalarına
işlenen bu verilerin yorumlanmasıyla yeni hedef alanlar tespit
edilmekte, işletme projeleri yeni veriler
ışığında geliştirilebilmektedir. 1940'lardan beri
işletilen Murgul, Küre ve Divriği gibi maden sahalarında
işletmeye paralel olarak yürütülen jeolojik arama ve
araştırmalar sonucunda son yıllarda önemli yeni rezervler
bulunmuştur.
İşletme süresince maden jeolojisi
haritalarının hazırlanması, millî bir servet olan
madenlerin en iyi şekilde işletilmesini sağlayacak verileri
bünyesinde barındıran önemli bir doküman niteliğindedir.
Maden işletme projesinin uygulanması
esnasında karşılaşılacak fay, kırık ve
çatlaklar ile kayaçların bozuşmasının tespit edilmesi,
jeolojik birimlerin davranışları ve dayanım
parametrelerinin belirlenmesi, sahanın yeraltı suyu/hidrojeolojisi
gibi jeolojik ve jeoteknik unsurlar, üretimin yönlendirilmesinin yanı
sıra can ve ekonomik kayıplara yol açabilen kazaların ortaya
çıkmasına neden olacak önemli jeolojik risklerdir. Bu risk, açık
işletmelerde jeolojik birimlerin özellikleri dikkate almadan belirlenen
şev açıları ve yüksekliklerinin neden olduğu ciddi heyelanlar,
kaya düşmesi veya devrilmeleri şeklinde olarak ortaya çıkarken,
kapalı işletmelerde blok düşmesi, yıkılma, tavan
çökmesi, yanlış tahkimat, su basması olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç olarak, jeolojik yapı, kayaçların
özellikleri ve yeraltı suyu gibi jeolojik ve jeoteknik unsurları
dikkate alınmayan işletmelerde can kayıplarının
yanı sıra üretim ve diğer ekonomik kayıplar da söz konusu
olmaktadır. Nitekim son yaşanan Afşin Elbistan, Soma ve Ermenek
maden kazaları, bu jeolojik risklerin öngörülmemesi ve gerekli önlemlerin
alınmaması sonucunda meydana gelmiştir.
Yine, 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili
yönetmeliği dikkate alındığında, jeoloji mühendisleri
de maden iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı olarak görev
yapmaktadırlar.
Belirtilen nedenlerle, maden mühendisi işletme
yöntemlerini, jeoloji mühendisi ise jeolojik, jeoteknik, hidrojeolojik ve
yapısal jeoloji çalışmalarını yürütmesi hâlinde
verimli ve daha sağlıklı ve güvenli bir çalışma ve
işletme ortamı oluşacaktır.
Bu itibarla, maden işletmelerinde maden mühendisi
ile birlikte bir jeoloji mühendisinin beraber çalışmaları
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın çerçeve 16
ncı maddesi ile değişik 31 inci maddenin birinci
fıkrasının sonuna "Yönetmelik belirlenirken işletme
bütünlüğü için birbirine yakın ve mücavir sahalardan da daimi
nezaretçi saha adedine bakılmaksızın nezaret edebilir."
ifadesinin eklenmesini, ikinci fıkrasında bulunan "30.000
TL" ibaresinin "ruhsat taban bedeli tutarında"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz,
Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Maden Kanun Tasarısının
16ncı maddesi üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, 2014 yılı bizim
için kapkara geçti. Yüreklerimiz, bir avuç kömüre yüzlerce ömür
adamış madencilerin, yaşamları kararmış
kadın ve çocuklarımızın acısıyla yandı. Bu
acıyı bir nebze hafifletmek, yaraları sarmak için çare
sayılan Meclis ise Hükûmetin vurdumduymaz siyasetine yenik düşürülmek
istendi, düşürüldü. 13 Mayıstan sonra, madenciliğin ve işçi
güvenliğinin gerçek sorunlarına değil bakanları ve kurumları
aklamaya odaklanmış bir Meclis araştırma komisyonu faaliyetiyle
âdeta Somanın ve Ermenekin gerçekleri örtüldü, uyuşturulmak
istendi.
Soma Komisyon Raporuna karşı
yazdığımız 250 sayfalık muhalefet şerhinde de
açıkladığımız gibi, madencilikte temel ilkemiz,
verimli yerli enerji kaynaklarına, denetimli proje ve üretime odaklanmak,
kamunun madencilik birikimini ve etkinliğini yeniden gündeme getirmek,
madencinin ve mühendisin alın terini, ailelerinin emeğini gecikmeden
teslim eden bir anlayış geliştirmek olmalıdır. Firmaya
ceza kesmenin, sektörü para sopasıyla terbiye etmenin tek başına
bir anlamı yoktur. Gerekli yönetmelikleri, özenli denetimleri
yapmadığımız sürece, yetkilerini elinden almaya
kalktığımız TMMOBa bağlı odaların sizi
sürekli uyardığı madenlerde iş güvenliğinde acil
önlemleri almadan firmaları sadece cezayla uslandırmaya
çalıştığınız sürece yine sonuç elde
edemeyeceksiniz.
Çok açık bir gerçek var: Bizim, Soma Komisyonunda da
açıkça vurguladığımız gibi, MİGEMin gerçek
denetim yetkisini proje süreçlerinde kullanmaması, MTAnın havza
madenciliği birikiminin devre dışı
bırakılması, ruhsatlandırma ve jeolojik etüt süreçlerinin
fizibilite çalışmalarının yeterince yapılmaması,
hem Somada hem de Ermenekte facianın göz göre göre gelmesine neden
olmuştur.
Maden üretim sahasında devletin elindeki üretim haritasının
şirketin haritasından farklı olması, sondaj verilerinin
jeolojik etütlerinin düzenli yapılmaması Ermenekteki su
baskınında açıkça etkili olmuş, Soma Komisyonunda da
Ermenek hakkında soru sorduğumuz MİGEM yetkilisi, firmanın
üretim yaptığı gerçek sahayı ve sondaj değerlerini
bile açıkça gösterememiştir.
Çalışma Bakanlığı,
denetimlerinde, açıkça iki yıldır düzenli sondajların
yapılmadığını belirtmesine karşın gerek
MİGEMin gerekse firmanın acil adımlar atmaması, hem
Ermenekte hem de Somada acının boyutlarını
derinleştirmiştir.
Hükûmet, 13 Mayıstan bu yana geçen sekiz ayda, maden
sektöründe ve iş güvenliğinde kalıcı adımlar
atılmasına dair onlarca çözüm paketine, mühendis odalarının
raporlarına, Soma Komisyonunun çözüm listelerine kulaklarını
tıkamıştır. Binlerce madencimiz gelecek endişesiyle,
birikmiş alacaklarıyla boğuşurken, Bakanlık güvenceli
madencilik yerine madenleri kapatma yoluna gitmiş, göstermelik nedenlerle
sektörü büsbütün tedirgin etmiştir. 11 Ocak 2014te Soma faciasına
kadar kapatılan maden sayısı 208 idi, 13 Mayıstan 31
Aralığa kadar sayı aniden 661e çıktı. 13 Mayıs
Soma faciasından bugüne kadar faaliyeti durdurulan bu 661 ruhsat
sahasından 6sı kamuya, 655i özel ve gerçek hukuk tüzel
kişilerine ait. Bakanlık, Ermenek faciasından sonra ise 188
maden sahasında üretimi durdurdu.
Siz, AKP sıraları, Soma ile başlayan,
oradan Ermeneke uzanan facialar zincirinde rant çarkları içine o kadar
hapsoldunuz ki bir yandan bakanları aklarken, MİGEM ve TKİyi
paklarken, Hükûmete madencilikle ilgili öneri getirmeye kalkan Komisyonun
AKPli üyelerine sırtını dönen ilk kişi Başbakan
Davutoğlu oldu. Ne acı ki Soma Komisyonunun çözüm önerileri listesini
dinlemeyen Hükûmet, Soma Komisyonu raporunu açıklamadan önce iş
sağlığı, güvenliği ve madencilik alanında yeni
yanlışlara imza atacak paketi açıklamış, Meclisten
çıkan kendi sesine dahi kulak tıkamış, bir kez daha Meclis
iradesini, bizlerin iradesini yok saymıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAKİNE ÖZ (Devamla) Sayın milletvekilleri,
MİGEM bu tasarıyla denetim yetkilerini büyük bir oranda özel sektöre
devrederken, yetkilenmiş tüzel kişi adı altında devletin
madenlerdeki anayasal denetim görevini şirketlere terk ediyor, siz de
bunlara izin veriyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 Sıra Sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 17. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Ruhsat
sahibi sahasında gerekli emniyet tedbirlerini almak ve sahanın son
durumunu gösterir imalât haritası ve jeoloji mühendisi veya biri jeoloji
mühendisi olmak üzere diğer mühendislerle birlikte hazırlanan maden
jeoloji haritasını Genel Müdürlüğe vermek suretiyle terk
talebinde bulunabilir."
Hasan Hüseyin Türkoğlu Alim Işık Lütfü Türkkan
Osmaniye Kütahya Kocaeli
Mehmet Şandır Yusuf Halaçoğlu
Mersin Kayseri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanununun
32'inci maddesini düzenleyen 17inci maddesinin birinci fıkrasında
geçen "imalat haritası ve" ibaresinden sonra gelmek üzere
jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan" ibaresinin eklenmesini;
üçüncü fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
"Bu süreci Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı izler ve denetler."
Pervin Buldan Mülkiye
Birtane Hasip
Kaplan
Iğdır Kars Şırnak
Erol Dora İdris
Baluken
Mardin Bingöl
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci
maddesiyle düzenlenen 32 nci maddenin birinci fıkrasında bulunan
"imalat haritası ve" ibaresinden sonra "jeoloji mühendisi
tarafından hazırlanan" ibaresinin eklenmesini, üçüncü
fıkrasının sonuna, "Ruhsat sahibinin bu alanda
yaptığı faaliyetlerin bedeli, çevre ile uyum planı çalışmalarını
gerçekleştirmek üzere ruhsatı veren idarenin muhasebe birini
hesabına yatırılan teminattan karşılanır."
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Doğan
Şafak Mehmet
Hilal Kaplan
İzmir Niğde Kocaeli
Sakine Öz Namık
Havutça Atilla
Kart
Manisa Balıkesir Konya
Kemal Değirmendereli
Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL FERALAN
(Nevşehir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Hilal
Kaplan, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, bugüne kadar maden
iş kolunda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor
ve bugün Türkiye genelinde emeklerinin
karşılığını alamadıkları nedeniyle
greve giden metal işçilerinin mücadelelerini destekliyor,
başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, maden kazaları ve kaza
sonucu ölümler, özelleştirmenin başladığı 2000li
yıllardan bu yana hızla bir artış göstermiştir.
Özellikle son dönemlerde Somada, Ermenekte, Zonguldakta ve birçok ilimizde
meydana gelen maden kazalarında birçok yurttaşımız
yaşamını yitirdi. Hepimizin yüreği burkuldu.
Yüreğimizin bir kısmı, maden ocaklarında, yerin
altında kaldı. Bir daha bu acı tablonun yaşanmaması
için alınması gereken tedbirleri konuşmamız gerekirken
maalesef ne yazık ki hiçbir konudan ders çıkarmış
değiliz.
Bu iş kazalarının ve ölümlerin
artış nedeni, Sayın Bakanım, özelleştirmedir.
Adına da özelleştirme diyemiyoruz. Özelleştirmede bazı
ortamların, devletin, kamunun yararına düzenlenerek verilmesi
gerekirken, bunun adı özelleştirme olduğu hâlde, hiçbir
şekilde çalışanın, kamunun ve devletin yararı
gözetilmeksizin birilerine âdeta peşkeş çekilmek, birilerine rant
sağlamak uğruna yapılmış olan bir durum.
Düşünebiliyor musunuz değerli milletvekilleri,
devlet madendeki kömürü kendisi çıkarmıyor, birilerine Gel
çıkar. Senin çıkardığın kömürün hepsini de ben
alırım. Senden istediğim, sadece bunun maliyetini
düşürmen. diyor.
Sayın Bakanım, sayın Hükûmet yetkilileri;
bu, özelleştirme mi?
Değerli milletvekilleri, devletten bu işi
devletin istediği doğrultuda alan ya da kiralayan ucuza
çıkaracak kişi ne yapar? Tek amacı kârdır. Daha fazla kâr
için devletten aldığı işi alt taşerona verir, iş
güvenliği tedbirlerini göz ardı etmeye başlar, çalışma
koşullarını ve saatlerini ağırlaştırır.
Dolayısıyla, neye davetiye çıkarır? İş
kazalarına davetiye çıkarır. Aslında bunlara iş
kazası demek de biraz ayıp oluyor. Bunlara aslında iş
cinayetleri demek daha doğru çünkü bilinçli ve sistemli bir şekilde
resmen davet ediyoruz.
Şimdi, tam bu noktada bir kanun teklifi verdim.
Verdiğim kanun teklifi şuydu: Devlet kömür üretimini kendisi
yapsın, hiçbir koşulda redevans sözleşmesi yapmasın.
dedim. Bunun neresi sakıncalı? Hani Devlet büyük. hani Devlet, her
istediği kurumda istediğini yapma yetkisine sahip,
çalışanlarının haklarını tam sonuna kadar
verecek. diyordunuz. O zaman neden kömürü, özellikle enerji gibi önemli bir
maddeden elde ettiğimiz bir ürünü özelleştirmeye veriyorsunuz?
Bakın Sayın Bakanım, bizden 5-6 kat daha fazla üretim yapan
ülkelerde ne yazık ki bizim iş kolumuzda yapılan ölümler söz
konusu değil. Acaba bunların fıtratında iş kazaları
yok mu? Yani, bunu fıtrata bağlamak mı
Bir empati yapmanızı
istiyorum değerli milletvekilleri, yerin altında, 500 metre
altında çalışan maden işçisi işin zorluğunu,
tehlikesini bilerek madene girer. Sorumlu bir devlet de
vatandaşının çalışma ortamını, iş
güvenliğini, can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu
bilir. Sayın Bakanım, kusura bakmayın, hiç kimse kusura
bakmasın, devlet ve ilgili Bakanlığınız bu konuda
suçludur. İyi niyetiniz ile yumuşak
davranışlarınız bu olayı örtbas etmeye yetmez. Benim
sizin iyi niyetinizden hiç kuşkum yok, ancak madende yitirdiğimiz
canlar, geride kalan eş ve öksüz çocuklar hepimizin birer
ayıbıdır. Eğer bu fıtrat değilse neden biz ILO
sözleşmelerinden 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve
Sağlık Sözleşmesini imzalamıyoruz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İmzaladık.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) İmzaladık
sonradan, daha yeni oldu bu süreç.
Zimbabve, Zambiya, Arnavutluk, Ermenistan, Çek
Cumhuriyeti gibi artık ekonomik ve sosyal gelişim olarak bizim çok
gerimizde olan ülkeler imzalamışken biz neden bunu Soma ve Ermenek
cinayetlerinin olmasından sonra düşünüyoruz? Bakın, değerli
milletvekilleri, bu kazalarda, bu iş cinayetlerinde devletin hiç
sorumluluğu yok mu, tamamen maden işletmecisine mi sorumluluk
bırakılıyor? Denetim yok, iş güvenliği tedbirlerinin
alınması yok, ruhsatlandırma süreci dilediği şekilde
veriliyor, çalışma koşulları ve saatleri madencinin
insafına bırakılmış, sosyal olanaklar
tanınmıyor. Peki, bunları sağlamakla yükümlü olan organ
kim? Devlet. Devlet nasıl bu şeyde hiçbir suçu olmadan böyle
zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkıyor,
ayıklanıyor? Bence, onun için, bu yaşanan olaylardan ders
çıkarmak noktasında herkesin sorumluluğu mutlaka var ama en
başta devletin çok ciddi bir sorumluluğu olduğuna
inanıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanununun
32'inci maddesini düzenleyen 17inci maddesinin birinci fıkrasında
geçen "imalat haritası ve" ibaresinden sonra gelmek üzere
jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan" ibaresinin eklenmesini;
üçüncü fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
"Bu süreci Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı izler ve denetler."
İdris Baluken (Bingöl) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL FERALAN
(Nevşehir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maden jeoloji haritalarını hazırlayacak
tek meslek disiplini olan jeoloji mühendisi ibaresi bu maddeye eklenmeli ve
yıllardır maden kanunu uygulama yönetmeliği içinde bir sorun
alanı olarak görülen, hatta bu konuda idari davalara konu olan
işlemin ortadan kaldırılarak maden jeoloji
haritalarının hangi meslek disiplini tarafından
hazırlanacağı hususuna açıklık getirilmektedir.
Ayrıca ruhsat sahibinin alacağı
tedbirlerin ilgili bakanlıkça izlenip denetlenmesi, hem siyasal sorumluluk
hem de işleyiş açısından elzemdir.
Değişiklik ile bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 17.
Maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Ruhsat
sahibi sahasında gerekli emniyet tedbirlerini almak ve sahanın son
durumunu gösterir imalât haritası ve jeoloji mühendisi veya biri jeoloji
mühendisi olmak üzere diğer mühendislerle birlikte hazırlanan maden
jeoloji haritasını Genel Müdürlüğe vermek suretiyle terk
talebinde bulunabilir."
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile, maden jeoloji
haritalarının hazırlanmasında bir jeoloji mühendisinin
görevli tutularak bu alanda uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
36'ıncı maddesini düzenleyen 18'inci maddesinde geçen ruhsat taban
bedeli ibaresinin "ruhsat taban bedelinin iki katı"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır Şırnak Bingöl
Sırrı Süreyya Önder Erol Dora
İstanbul Mardin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve 18 inci maddesinde bulunan
"ruhsat taban bedeli" ibaresinin "ruhsat taban bedelinin
yarısı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam Doğan
Şafak Sakine
Öz
İzmir Niğde Manisa
Haluk Eyidoğan Muhammet
Rıza Yalçınkaya Kemal
Değirmendereli
İstanbul Bartın Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL
FERALAN (Nevşehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Kemal
Değirmendereli, Edirne Milletvekili.
Buyurun Sayın Değirmendereli. (CHP
sıralarından alkışlar)
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sayılı Maden
Kanununun 18inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış buluyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, konuşuyoruz iki günden beri. Son söyleyeceğimi ben
baştan söylemek istiyorum. Bu kanun, bu hâliyle, madencilik sektörünün
önünü açmaktan, sektörü geliştirmenin ötesinde, güçlendirmenin ötesinde,
sorunlarını çözmenin ötesinde, madencilik faaliyetlerini desteklemenin
ötesinde, sektörü küçültecek bir yasa niteliğini
taşımaktadır. Nasıl daha önce çıkarılan yasalar
küçük çiftçiyi bitirdiyse, nasıl daha önce çıkarılan yasalar
küçük esnafı bitirdiyse bu çıkacak olan yasa da küçük madenciyi
bitirecektir. Benim ilim Edirnede yer altı maden işletmelerinde 2
bini aşkın insan çalışmaktadır. Bilmiyorum yani 2 bin
istihdam çok önemli bir istihdam olarak görülmeyebilir ama biraz önce
söylediğim gibi, bir maden işçisi 12 ayrı sektörde işçiye iş
imkânı sağlıyor. Yani ben bir çalışma yaptım,
sadece Edirnedeki madencilik sektörünün Edirne ekonomisine katkısı 3
tane ilçenin tarım topraklarının katkısından fazla.
Yani bu yasa çıktığında benim 3 tane ilçemi su
basmış olacak ve bir daha ben bu ilçelerden, bu ilçelerin
topraklarından bir gram dahi ürün alamamış olacağım.
Bu, yaklaşık olarak 150-200 bin ailenin geçimine eş değer
bir kayıp olacak. Bu anlamda, başından beri,
arkadaşlarım da ben de sektörün içinde olan birisi olarak bu sektörü
desteklemeliyiz, burada iyi maddeler olmakla beraber esas olan -yani sektöre
ceza, ceza, ceza ama- konu, sektöre sıçrama yaptıracak olan
teşvikleri göremiyoruz, bunu besleyecek maddeleri göremiyoruz. Yani buna
gerçekten gönülden üzüldüğümü paylaşmak istiyorum burada.
Bir diğer önemli konu da, yine söz edildi, ben de
bir maden mühendisi olarak bu kanunla getirilen yetkilendirilmiş tüzel
kişilerin yaratacağı sakıncaları Komisyon
görüşmelerinde de paylaşmıştım, yani bu
yetkilendirilmiş tüzel kişiler kavramı yeterince açık
değil. Evet, yönetmelikle belirlenecek, yani Sayın Bakanın ve
ilgililerin söz verdiği gibi, ümit ediyorum, bu yönetmelik belirlenirken
odaların da görüşleri alınarak burada maden mühendislerinin,
jeoloji mühendislerinin ellerinden alınmış olan kendi nam ve
hesaplarına çalışma imkânını giderecek birtakım önlemlerin
alınması çok önemli olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bir diğer önemli konu,
gerçekten aceleye getirildi bu yasa. Oysa, biz, bu yasayı hazırlarken
Soma Raporundan faydalanmalıydık. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
2010 yılında çalışmış olduğu Meclis
Araştırması Komisyonu raporu tuğla gibi bir rapor,
gerçekten aylarca üzerinde çalışılmış, sektörün bütün
bileşenleriyle görüşülmüş ve madencilik sektörüne bir vizyon
çizer nitelikte bir rapordu, bundan da faydalanılmamış. Bu
anlamda, sektörün de, tarafların da yeterince sindiremeden
hazırladığı bir kanun olarak geliyor.
Bu eksikleri önergelerimizle giderirsek sektöre
faydalı işler yapacağımıza inanıyor, yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
36'ncı maddesini düzenleyen 18'inci maddesinde geçen "ruhsat taban
bedeli" ibaresinin "ruhsat taban bedelinin iki katı"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erol Dora (Mardin)
ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ERDAL FERALAN (Nevşehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
EROL DORA (Mardin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle yaptırımın daha da
etkin kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece, birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
683 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm
çerçeve 23üncü maddeye bağlı ek 10 ile ek 11inci maddeler ve
çerçeve 24üncü maddeye bağlı geçici 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28,
29 ve 30uncu maddeler dâhil olmak üzere, 19 ila 30uncu maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarı bazı yetkileri düzenliyor ama her nedense
sorumlulukları düzenlemiyor. Daha evvel defalarca ifade ettik, bu Adalet
ve Kalkınma Partisi iktidarı artık âdeta bir yetki
fetişisti hâline geldi. Bunu özellikle, bilerek ifade ediyorum. Yetki,
yetki, yetki, yetkiye doymuyor ama sorumluluğu görünce bir tazı gibi
kaçıyor. Sorumluluktan kaçmayın. Yetki varsa sorumluluk da
vardır. Bu tasarı iktidarın bir sorumluluktan kaçma
düzenlemesidir aynı zamanda.
Bir de plansız programsız
Hükûmet
dediğin, Bakanlık dediğin bir plan, program içerisinde çalışır;
planlama yapar, örgütleme yapar, onun dışında, kadrolama yapar,
denetleme yapar yani yönetim fonksiyonlarını yerine getirir ama
başta planı yok.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonuna teklif hâlinde bir
madde getirildi. Diğer kanunlarda da öyle, diğer konularla da ilgili
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda şu anda, şu dakikada bir
sağlık bilimleri üniversitesi kurulması görüşülüyor.
Ayrı bir üniversite kuruluşu, Millî Eğitim Komisyonunda, Maden
Kanununa ilişkin düzenlemeler var. Şimdi, ben merak ediyorum,
iş güvenliğiyle ilgili Çalışma Komisyonunda çeşitli
düzenlemeler... Yani, plan yok, program yok, hesap yok, kitap yok, durum bu.
Peki, Somada 1 Aralıkta 2.831 maden işçisi
telefon mesajlarıyla işten atıldı. Şu elimde
gördüğünüz not maden işçilerinin elinden çıkma, bizzat
onların kaleme aldığı ve bana verdikleri talep. Bir an
evvel tazminatlarının ödenmesini istiyor işçilerimiz. Peki, ona
ilişkin düzenlemeyi ne zaman yapacak bu Hükûmet? En kısa zamanda iş
yerlerinin -yani madenlerinin- güvenli bir şekilde
açılmasını ve çalışmaya başlamak istiyorlar.
Kredi ve kredi kartı borçları var; bunların bir süre ertelenmesi
gerekir. Ermenekteki işçiler gibi kendilerinin de kamuda istihdam
edilmelerini bekliyorlar. Kazadan, 13 Mayıstaki faciadan zarar gören
ailelerin mensupları müracaatlarını yaptı, daha
istihdamları yapılmadı. Bu işten atılan işçilerin
durumları ne olacak?
Sayın Hükûmet, unutmayın ki İŞKUR
kapsamında, toplum yararına uygulamalar çerçevesinde dokuz
aylığına da olsa Şanlıurfada 10 bin kişiyi
işe aldığınızı, istihdam ettiğinizi de
biliyoruz ve takip ediyoruz, ona göre. İşçilerimizin istihdamına
ilişkin düzenlemeleri de yapmanız gerekir.
Ramazan ayında yer altında maden işçisiyle
iftar açmadınız mı Sayın Bakan? Bu maden
ocaklarını öve öve bitiremediniz. Maden faciaları oldu,
işçiler işten atıldı; işçilerin yanında
değilsiniz, göremiyoruz sizi. Ne yapmak istiyor Hükûmetiniz? Bunları
açıkça anlatmanız lazım.
Soma Yırcada termik santral yapılması
için birtakım ihaleler, kamulaştırmalar yaptınız ve
firmayla halkı karşı karşıya getirdi Hükûmetiniz, siz
getirdiniz. Buna ne hakkınız var?
İhalesiz, hukuksuz, yönetim kurulu kararı
olmaksızın süre uzatımları, vesaireler; bunları daha
önce de gündeme getirdik, önümüzdeki günlerde de tekrar gündeme
getireceğiz.
Facialar oluyor, hayatlar kayboluyor, ocaklar sönüyor,
ondan sonra taziye ziyareti, Ya bir mektup yazsaydınız, keşke
şu madenlerin durumunu bize anlatsaydınız. diyorsunuz. Yani,
Türkiyenin şahsi ve keyfî bir yönetim altına girdiğini bu
davranışlarıyla iktidar sahibi kişiler, başta
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Hükûmet mensupları ortaya
koyuyorlar. 804 işçi iki aylık maaşlarını
alamadığı için Uyar Madenciliği 2012 yılında şikâyet
etmiş. Ne yaptınız? Hiçbir şey
yapmamışsınız. Daha nasıl mektup yazacak vatandaş
ve işçiler size? 2013 25 Aralıkta Çalışma
Bakanlığına 121 işçi şikâyette bulunmuş,
şikâyetleri sümen altı, hiçbir çözüm üretmemişsiniz, işte
mektubu yazmış işçi size. Sadece 2009-2013 yılları
arasında Darkale Maden Ocağında 1.120 maden kazası meydana
geliyor, aldığınız bir tedbir yok.
Şimdi, çok önemli bir husus daha: Bu plansız
programsız ve hesapsız kitapsız böyle yasama faaliyeti ve icraat
yapmanın en büyük örneklerinden birisi de bu kanun
tasarısıdır değerli arkadaşlar. Soma Komisyonu
çalışmasını titiz bir şekilde yaptı,
noksanlıklarıyla beraber ama çok ciddi bir rapor koydu ortaya.
İktidar mensubu komisyon üyesi milletvekilleri, muhalefet olarak ciddi bir
katkı vermeye de çalıştık bütün noksanlıklarına
rağmen. O noksanlık da özünde sadece Hükûmeti bu kazadan, kazadaki
sorumluluğundan sıyırma gayreti vardı, onları da dile
getiririz. Fakat diğer hususlarda Enerji Bakanlığı bu kanun
düzenlemelerini niye dikkate almaz? Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu araştırma
komisyonunun raporlarını siz niye dikkate almıyorsunuz iktidar
olarak? Bu, tamamen kınanması gereken bir durumdur.
Raporda, madencilik sektöründeki temel sorunlar,
denetimden maden işletmeciliğine, redevans ve hizmet alımı
uygulamasından taşeron uygulamalarına, iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili altyapı
sorunlarından madencilik sektöründe bütüncül, bilimsel ve teknik
yaklaşımdan kaynaklanan sorunlar ayrıntılı olarak dile
getirildi. Bu raporların sonuçlarının incelenmesi ve önerilerin
değerlendirilmesi gerekirken, bu tasarı hazırlanırken ve
Komisyondaki nihai biçimi verilirken bu çalışmaların ve
yapılan değişiklik önerilerinin tamamına yakını
göz ardı edilmiştir.
Yaşanan her büyük maden kazasından sonra
mevzuat değişikliği yapılıyor ancak gerçek sorunlara
bir türlü dokunulmuyor.
Bu tasarı, başta kömür olmak üzere kamunun
elindeki işletmeleri redevans yöntemiyle işletmek için kanuni
altyapıyı hazırlıyor. Cezalar ve diğer mali konularla
ilgili yandaş şirketlerin beklentilerini karşılamak için
birtakım düzenlemeler var. Yetkilendirilmiş tüzelkişi adı
altında bir yapı oluşturularak maden kazalarının
ardından Hükûmete karşı oluşan tepkiyi azaltmak ve
başka yöne kanalize etmek ve sorumluluktan sıyrılmak gayreti
vardır.
Teknik nezaretçilik yerine MİGEMden yetki belgesi
almış, yetkilendirilmiş tüzelkişiler adıyla bir
teşekkülün kurulmasını doğru bulmuyoruz. Madenler devletin,
kamunun malıdır. Anayasanın 168inci maddesinde bu açıkça
belirtilmiştir.
Devletin denetim hakkını da
özelleştiriyorsunuz. Peki, devlet ne yapacak kardeşim, denetimi de
yapmazsanız ne yapacak yani? Bu çok kötü bir
pervasızlıktır.
Şimdi, Meclis Araştırma Komisyonu
raporunda kamuya ait maden işletmelerinde taşeronluk sistemi
kaldırılmalıdır. Bu tasarıyla kamuda redevans
konusunda bir düzenleme yapılmıyor, yapılması gerekirdi.
Yine, araştırma komisyonu Madencilik
sektörünün devlet hakkı, özel idare payı, harçlar, teminatlar gibi
yükümlülükleri azaltılmalı. diyor, bu tasarı aksine
artırıyor. Önerilerin aksine işletme ruhsat harcı 1,5 kat
ile 15 kat arasında artıyor, devlet payı yüzde 50 artırılıyor.
Soma maden kazası araştırma komisyonu raporunda getirilen
önerilerin aksi düzenlemeler yapılıyor.
Bu düşüncelerle eleştirilerimizin mutlaka
dikkate alınmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde ikinci konuşmacı Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Osman Aydın, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN AYDIN (Aydın) Sayın
Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; 683 sıra
sayılı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerine grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Madencilik sektörü hakikaten ekonomimiz
açısından büyük önem taşıyan bir sektördür. 2013
rakamlarını göz önüne aldığımızda 107 milyar
dolar gibi bir ithalat rakamının madencilik tanımı
altındaki değişik emtialardan meydana geldiği açıkça
görülmekte. Bunun 60 milyar dolara yakın kısmının petrol ve
Petrol Kanunuyla yönetildiği düşünülürse, Maden Kanununu
ilgilendiren yani bu tasarıyı ilgilendiren ekonomik büyüklüğün
ithalat rakamlarında 50 milyar dolar gibi bir rakama
karşılık geldiği açıkça görülmektedir.
Yani bu rakamlar 2014 yılında bundan çok
farklı değildi. Bu seviyelerde dış ticaret
açığı verdiğimiz, ithal ettiğimiz maden ürünleri 50
milyar dolar seviyesinde dış ticaretimizde; ekonomimizin en önemli
sorunu olan dış ticaret açığında 50 milyar dolar gibi
bir rakamı oluşturmakta. Bundan dolayı, bu öneminden dolayı
madencilik sektörü, hakikaten, felsefe olarak, düşünce olarak geri
kalmış yöre teşvikleri gibi en büyük teşvik verilen
sektörler içinde yer almakta. Sektör olarak, gelişmiş bölgelerde dahi
bu faaliyeti sürdürseniz geri kalmış yöre teşviklerinden felsefe
olarak yararlanıyorsunuz, yararlanmanız gerekiyor. Çünkü madencilik,
hakikaten, bir başka yönüyle de kırsal kesimde istihdam sağlayan
en önemli sektördür fakat günümüzde, maalesef, Hükûmetimizin icraatlarında
bu anlayışı, bu felsefeyi hiç göremiyoruz.
Örneğin, arkadaşlar, Haziran 2012de
Başbakanlık tarafından bir genelge yayınlandı. Bu
genelge aynen şu şekildeydi: Tüm kamu varlıklarının,
gayrimenkullerinin kiralanması Başbakanlığın iznine
bağlandı iki satırlık bir genelgeyle. Bu iki
satırlık genelgenin neticesinde en büyük darbeyi madencilik sektörü
yedi maalesef arkadaşlar. Madencilik sektörünün yediği bu darbeyi
rakamlarla ifade edecek olursak; 2012 Haziran ayından itibaren madencinin
iş yeri açmak için, ocak açmak için yapmış olduğu; orman
arazilerinde, hazine arazilerindeki izinlerini alamaması nedeniyle
binlerce dosya izin almak için Başbakanlıkta
yığıldı arkadaşlar ve bu binlerce dosya izin
alamadığından dolayı, bu birikintinin neticesinde izin
alamamaktan dolayı, bu genelgenin uygulanması neticesinde 2013
yılında madencilik sektörü, arkadaşlar, eksi 4,8 küçüldü ama
2013 yılında ülke ekonomimiz 4,1 büyümüştü arkadaşlar. Bu
genelgenin neticesinde ocak açılamaması, üretim
yapılamaması neticesinde madencilik sektörü eksi 4,8 küçülmüştür
arkadaşlar. Bu ne demek, eksi 4,8 ne demek? Arkadaşlar, 2002
felaketi, 2002de yaşadığımız ekonomik krizin
büyüklüğü eksi yüzde 5,1 idi. Yani bu genelge neticesinde, ocak
açamamaktan, üretim yapamamaktan dolayı madencilik sektörünün
uğradığı büyük felaketi açık ve net bir şekilde
ortaya koymakta.
Netice ne oldu? 2014ün başında
Başbakanımız bir talimat verdi, bu dosyaların tamamı
ilgili kurumlara, ilgili dairelere iletildi ve kanunlar çerçevesinde bu izinler
verildikten sonra, 2014 yılında ilk üç çeyrekte yüzde 8
civarında büyüme gerçekleşti madencilik sektöründe. 2014
yılındaki büyüme rakamı daha henüz açıklanmadı ama
3ün altında olacağı görülüyor arkadaşlar. Bunu göz önüne
aldığımız takdirde, genelgenin sektöre vermiş olduğu,
madencilik sektörüne vermiş olduğu zarar apaçık, aleni olarak
ortada görülmektedir. Bu genelgenin süratle uygulamadan
kaldırılması lazım arkadaşlar, madencinin en büyük
sorunlarından bir tanesi bu genelgedir ve bu genelgenin süratle devreden
kaldırılması lazım.
İkinci bir konu, yeni gündeme geldi, Orman
Yasası çerçevesi içinde kiralama bedelleriyle ilgili yeni yapılan
yönetmelik çerçevesinde akla hayale gelmeyen bir bedel artışıyla
karşılaştı madencilik sektörü. Arkadaşlar, madencilik
sektörü kamu arazilerinden iki amaçla yararlanmakta. Bir tanesi, ocak üretimi,
madeni üretmek için kiraladığı alanlar; bir tanesi de tesisler
için kiraladığı alanlar, tesis kurmak için
kiraladığı alanlar. Çünkü tesisler, hakikaten, şehrin bir
kenarında tozuyla dumanıyla şehre rahatsızlık
yarattığı için bunların özellikle orman arazilerine, dağlara
çıkmakta olduğunu görüyoruz. Fakat ne hikmetse bu son yönetmelik
değişikliğiyle yüzde 600lere varan fiyat
artışları gerçekleştirildi. Bu fiyat
artışlarıyla, madencilik faaliyetinin bu fiyatlarla
yapılması, kiralanması, bu kira bedellerinin ödenmesi mümkün
değildir arkadaşlar.
Örnek vereceğim: 100 dönümlük bir orman arazisinde
ağaçlandırma bedeli bir defaya mahsus alınıyor, eskiden 100
bin liraydı, şu anda 111 bin lira. Buna karşı herhangi bir
itirazı yok madencilik sektörünün. Fakat yıllık ödenen kira
bedeli var arkadaşlar, 100 dönüm arazi için 47 bin TL. Bunu genelgeden
önce 47 bin TL ödeyen madenci, şu anda bu yeni genelgeyle 217 bin lira
kira bedeli ödüyor arkadaşlar. İkinci bir hesaplamayı, fabrika
yeri için, tesis yeri için kiralanan 100 dönümlük yer için
yaptığımızda arazi tahsis bedeli dediğimiz her
yıl alınan bedel 94 bin TL 622 bin TLye
çıkarılmış arkadaşlar. Bu bedel, Gediz Ovasında,
Menderes Ovasında dönüm başına mülkiyet değerinin
karşılığıdır arkadaşlar. Bu bedellerin
ödenmesi mümkün değildir, bu bedellerin tahsil edilmesi de mümkün
değildir, bu bedellerle madencilik faaliyetinin sürdürülmesi de mümkün
değildir.
Torba kanunda yarattığımız iki tane
farklılığı yer altı kömür işletmelerimiz
karşılayamadı. Bu yarattığımız iki
farklılık şuydu: Yevmiyeleri 2 katına çıkardık,
asgari ücretin 2 katına çıkardık yer altında
çalışan işçilerimiz için ve mesai süresini sekiz saatten
altı saate indirdik. Buna karşı değiliz arkadaşlar,
buna karşı değiliz ama bunun işletmelere getirdiği yük
neticesinde işletmelerimiz kapandı, yer altı kömür
işletmelerimiz kapandı. Bunun telafi edilmesi lazım, süratle
çözüm üretilmesi lazım. Çözüm üretilmesi için yüzde 18lik KDVyi yer
altından çıkartılan kömürlerden devletin almaması
lazım. SGK primlerini ve vergilerini devletin ödemesi lazım. Bu
farkın getirdiği kıdem tazminatını devletin üstlenmesi
gerekiyor ki bu kömür işletmelerinin kapanması neticesinde sokakta
kalan binlerce işsiz vatandaşımız tekrar işine geri
dönebilsin ve binlerce ton kömür üretimimiz tekrar gerçekleştirilebilsin.
Sektörün ayakta kalması için hakikaten geri kalmış yöre
teşviklerinden yararlandırılması gerekiyor. Geri
kalmış yöre teşviklerinden yararlanacak felsefenin sektörü
yöneten kesimde hâkim olması gerekiyor. Bu kanunda gösterilen 50 bin lira,
30 bin lira, her maddede koyduğumuz ağır para cezaları
sektörün omzuna büyük yükler getirecektir. Onun için bu cezaların makul
seviyeye indirilmesi sektörün ayakta kalması için, sektörün hareketli
olması için zorunludur, muhakkak bunun makul seviyeye indirilmesi
gereklidir.
Bu temennilerle kanunun hayırlı
olmasını diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde üçüncü konuşmacı Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sıra sayılı Maden
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerine Halkların
Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Genel
kurulu saygıyla selamlıyorum.
İnsan yaşamının temel
ihtiyaçları ile doğal kaynakların sürdürülebilirliği
arasında bir denge kurabilmek, ekonomik faaliyetlerin toplumsal ve
çevresel boyutlarıyla uyumlu bir bütünsel planlama çerçevesinde mümkün
kılınabilir. Ekonomik bir alan olan madencilik faaliyetinin
sürdürülebilirliği de benzer biçimde jeolojik, hukuki, çevresel ve sosyal
etkenler dikkate alınarak hazırlanan kapsamlı ve nitelikli
planlamalarla sağlıklı yürütülebilir. Bu bağlamda,
madenlerin çıkartılması, işçi sağlığı
ve iş güvenliği önlemlerinin yeterli biçimde alınması ve
çevreye bir zarar verilmemesi koşuluyla gerçekleştirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede madencilik
faaliyetlerinin niteliği, Soma ve Ermenek facialarıyla hiçbir
şüpheye yer bırakmayacak nitelikte, bir kez daha ortaya
çıkmıştır. Yaşanan her büyük maden faciasından,
işçi cinayetlerinden sonra hükûmetlerce mevzuat değişikliği
yapılmakta, ancak gerçek sorunlara odaklanılmadığı
için gerçekçi ve uzun vadeli bir düzenleme gerçekleştirilememektedir. Bu
tasarı da basına ve kamuoyuna önemli değişiklikler
öngörüyormuş biçiminde yansıtılmış, ancak madencilik
faaliyetlerini ve maden işçilerinin can güvenliklerini sağlamaya
dönük, nitelikli birçok düzenlemeden yoksun
bırakılmıştır. Oysa, son maden faciaları ve maden
işçisi cinayetleri sonrasında farklı kurumlar tarafından
önemli çalışmalar yapılmış, raporlar
hazırlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Soma maden faciasıyla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Soma
Araştırma Komisyonu Raporu tamamlanmış, hem işçi
sağlığı ve iş güvenliği noktasında hem de
madencilik faaliyetleri noktasında önemli tespitler
yapılmıştır. Ayrıca, Kamu Denetçiliği Kurumunun
aynı konudaki raporu sonuçlanmıştır. Yine, Maden
Mühendisleri Odasının hazırladığı raporların
sonuçlarının incelenmesi ve önerilerin değerlendirilmesi
gerekirken, görmekteyiz ki raporlarda yapılan önerilerin büyük
çoğunluğu dikkate bile alınmamıştır.
Değerli milletvekilleri, somut istatistikler
üzerinden bakıldığında bile sadece maden faaliyetlerinde
değil birçok iş kolunda işçi güvenliği sorunu kaygı
verici boyutlardadır. Hükûmet yetkililerinin gerek Meclis kürsüsünden
gerekse basın karşısında işçi ölümlerini
doğallaştırmaya çalışan, işçi ölümlerini müdahale
edilemez ölüm olayları gibi göstermeye çalışan beyanatları
ibret vericidir. Gerçeği konuşmak gerekir ve bu gerçeğe
ilişkin tedbirler almak gerekmektedir.
Bakınız, Türkiye, 100 bin çalışan
başına ölümlü iş kazalarında Avrupa 1incisidir; dünyada
ise 3üncü sıradadır. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO
verilerine göre El Salvador ve Cezayirin ardından işçi ölümlerinde
3üncü sırada olan Türkiye'de her yıl ölen işçi sayısı
bin kişinin üzerindedir.
ILO verilerine göre ölümle sonuçlanan iş kazası
oranları Türkiye'de yüz binde 20 iken, bu oran Norveç, İsveç,
İsviçre ve Danimarka gibi ülkelerde yüz binde 2 oranının
altındadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
verilerine göre, Türkiye'de her gün 172 iş kazası meydana gelmektedir.
Bu kazalar her gün ortalama 4 işçinin hayatına mal olurken, 6
işçi ise sürekli iş göremez hâle geliyor.
Değerli milletvekilleri, tarihimizin en büyük
madenci iş cinayeti, Somada, daha önce kamu tarafından
işletilen ve redevans sözleşmesiyle Soma Holding adlı firmaya
devredilen bir ocakta yaşandı. Kazanın
ayrıntıları ortaya çıktıkça, redevans
sözleşmesinde yer alan asgari üretim miktarı kavramının,
üretimi gerçekleştiren şirkete daha çok ve daha ucuza üretim
baskısı yaptığı, şirketlerin de bu baskı karşısında
iş güvenliği konusunda yeterli tedbiri almadığı,
eğitimsiz personeli yetersiz ekipmanla yer altına indirdiği,
yemek ya da vardiya değişimi için bile dışarı çıkılmasına
izin verilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca, denetim
faaliyetlerinin yetersiz kaldığı, kamu adına denetime
gelenlerin sadece evrak üzerinden kısıtlı bir denetim
yaptığı, firmanın kendi öz nezaretçilerinin ise denetim
raporlarını uygun bir biçimde hazırlamadığı
ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ermenekte yaşanan faciadaysa geniş bir kömür madeni havzasında
planlamanın havza bazında yapılmaması, havza genelinde yer
altı haritasının çıkartılmamasından
kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Kömür
çıkartmak için açılan galerinin, daha önceden açılmış
ve artık işletilmeyen, suyla dolmuş eski galeriye çok
yaklaşması sonucu yaşandığı, eski galeriden yeni
galeriye basınçla dolan suların madenci işçilerimizin
yaşamına mal olduğu tespiti yapılmış
bulunmaktadır. Buna karşın, kamuoyu, madenci işçiler ve
ilgili sivil toplum kurumları redevans çalışmasının
kamudan kaldırılmasını beklerken, tasarıda kamu
konusunda bir düzenleme yapılmamış, göstermelik bir düzenlemeyle
sanki kaza özel sektör redevans işletmesinde yaşanmış gibi
sadece özel sektörün redevans sözleşmesiyle ocak çalıştırılması
yasaklanmıştır. Diğer yandan, kamunun redevans
işletmelerini daha fazla çalışma, daha fazla ürün, daha ucuz
üretim cenderesine sokan mevzuat ve uygulamalara ilişkin bir düzenlemeye
de tasarıda yer verilmemiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yine bu tasarıyla teknik nezaretçilik yerine yetkilendirilmiş tüzel
kişiler adıyla bir kurum teşekkül edilmiştir. Bu
düzenlemeyle devlet denetleme yetkisini özelleştirmektedir. Denetleme
sorumluluğu devlete Anayasa tarafından verilmiştir ve devredilemez.
Nitekim, Anayasa Mahkemesi geçmişte de denetim yetkisini devreden
düzenlemeleri bu gerekçeyle iptal etmiştir. Denetleme konusunda
yetkilendirilmiş tüzel kişiler uygulaması, yaşanan 2 büyük
maden faciasından sonra Bakanlığın sorumluluktan kaçmak için
denetimi bir başkasına ihale etmesinden başka bir anlam ifade
etmemektedir. Bu düzenlemeyle, bundan sonra yaşanacak iş
kazalarında olaylardan şirket sahibinin ya da ortaklarının
sorumluluğu bulunmayacaktır. Yetkilendirilmiş tüzel kişiler
devletin denetim hakkının özelleştirilmesidir. Böyle bir
özelleştirme mantığı doğru değildir, kanun
tasarısından çıkartılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, madencilik alanında
yaşanan olumsuzlukların üzerini örtmek, bir grup insanı
kayırmak, sorun yokmuş gibi davranmak, işçiyi düşünmeyen,
patronların ihmali ve güvenlik için gerekli harcamaları yapmaktan
kaçınmaları sonucu yaşamını yitiren işçileri
unutturmaya çalışmak ibretlik bir durumdur. Madenler kamunun
malıdır. Bu nedenle, devlet mutlaka madencilik faaliyetinin içinde
olmalıdır ancak bu durum bazı yatırımcıları
kayıracak, bazılarını batıracak bir anlayış
içinde olmadan, yatırımcının iktidara
yakınlığına göre muamele yapılacak bir
anlayıştan uzak olmak zorundadır.
Sonuç olarak,
tasarı madenciliğin sorunlarına çözüm üretecek düzenlemeleri
gerçekleştirmekten uzaktır. Madenlerin planlı bir şekilde
mühendislik bilim ve tekniği uygulanarak üretilmesini, işçi
sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını
öngören bir metin değildir. Kaynaklarımızı kollayacak, çevreyi
koruyacak ve iş kazalarını önleyecek ciddi önermelerden
uzaktır. Bu bağlamda, uluslararası, bilimsel, teknik ve
esaslarda bir madenciliği ve işçi güvenliğini öngören, çevresel
ve sosyal boyutlarda bir gelişmeyi sağlayacak kapsamlı
düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi, bölüm
üzerinde şahsı adına söz isteyen Alim Işık, Kütahya
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 683
sıra sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümünde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, sektörle ilgili söylenecekler aslında
söylendi. Özellikle bu bölümde maddeler görüşülürken iki önemli konu Genel
Kurulun huzuruna gelecek. Birincisi, kamu kurum ve kuruluşları ile
iştiraklerinin yani devletin elindeki sahaların yer altı kömür
işletmelerindeki maden ruhsatları sahipleri, ruhsat
sahalarının bir kısmında veya tamamında, üçüncü
kişilerle üretim faaliyetlerine yönelik redevans sözleşmeleri
yapabilecekler. Bir başka deyişle, devlet artık kamu
sahalarından, kömür işletmeciliğinden elini çekecek, özel
sektöre Buyur. diyecek. Yani, taşeronlaşmanın resmen
kanunlaştığı bir bölümü göreceğiz bu bölümde. Bu,
Anayasaya aykırı. Kamu kurum ve kuruluşları ile
iştirakçilerini bu konunun dışında tutacaksınız,
özel sektöre diyeceksiniz ki: Üçüncü kişilerle redevans
anlaşması yapamazsınız. Devlet? Devlet serbest;
istediği gibi istediği kişiye bu sahaları açabilir,
köleliğe kanuni zemin hazırlar ama bir vatan evladı
hayatını kaybettiği zaman da devlet yok. E ne yapalım?
İşte, özel sektör bunun sorumluluğunu taşıyacak,
cezasını çeksin. diyeceksiniz. Çok yanlış. Buna müsaade
etmememiz lazım.
İkinci önemli konu: Redevansla devlete ait yani
TKİ ve Türkiye Taşkömürüne ait sahalarda işletmecilik
yapanların bugüne kadar, özellikle Somada meydana gelen vahim kazadan
sonra hayatını kaybedenlerin mağduriyetine çözüm bulunması
amacıyla eylül ayında çıkarılan torba yasayla, artan maden
maliyetlerinin devlet tarafından karşılanması
sağlanacak, aynı şartlarda bu ülkede yer altından kömür
çıkaran özel sektör işletmelerinin de tek tek kapanmasını
devlet görmeyecek. Bugüne kadar -sektörden gelen bilgi- 150ye yakın
işletme bu sıkıntıdan dolayı kapandı ve 10 binden
fazla işçi de işsiz kaldı değerli milletvekilleri. Bunu
görmezden geleceksiniz ama kamuyla iş yapanlara -sadece tek özelliği
bu ihaleleri birilerinin hatırına aldıkları için- Senin
zararını biz karşılayacağız. diyeceksiniz. Bu
olmaz, buna da müsaade edemeyiz.
Olacaksa her iki taraf için bu yükü devletin üstlenmesi
olacak, olmayacaksa Kusura bakma kardeşim, başkası, özel sektör
nasıl bu yükü çekiyorsa, sen de bugüne kadar bu zararı sineye
çekeceksin. diyeceğiz. Aksi takdirde bu Meclisin burada
bulunmasının bir anlamı yok. O nedenle, bu bölümde bu iki önemli
konuyu mutlaka çözmemiz lazım. Bir şekilde, torba yasanın
sektöre olan etkileriyle ortaya çıkan sorunları bu yüce Meclis çözmek
zorunda.
İş Yasasıyla ilgili konular bizi
ilgilendirmiyor. diyemeyiz. Bu yüce Meclisin değerli milletvekilleri,
paralel olarak, burada bu yasa görüşmeleri devam ederken, komisyonlarda da
torba yasa içerisinde, çalışma şartlarının
iyileştirilmesi ve iş güvenliğiyle ilgili düzenlemeler
getiriliyor. Burada çalışma saatlerinden tutunuz, ek maliyetlere yol
açan sosyal güvenlik katkı primlerinin devlet tarafından üstlenilmesi
konusunu ama özel sektör ama kamuyla iş yapanlar olmak üzere mutlaka bu
Meclis çözmek zorunda. Bunu çözemezsek -samimiyetimle söylüyorum- burada bugüne
kadar yoğun bir şekilde mesai harcayarak bir tarafından
düzenlemeye çalıştığımız bu tasarıdaki
düzenlemeler hiçbir soruna çözüm getirmeyecektir.
Özet olarak söylüyorum, birileriyle hesaplaşma
adına kafanıza koyduğunuz belki onlarca, yüzlerce küçük ya da
orta ölçekli maden işletmesine sektörden el çektirebilirsiniz ama
Türkiyenin sorununu çözemezsiniz. Onun için, bu bölümdeki önergelerimizin
özellikle dikkatle incelenip yüce Meclis tarafından desteklenmesi
talebiyle sözlerime son veriyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına söz isteyen Mehmet Ali Susam,
İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Kanunuyla ilgili
şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maden Kanunuyla ilgili konuşurken,
konuştuğumuz rakam olarak da bir şey söyleyeyim,
yaklaşık Türkiyenin ticari hacmi içerisinde 117 milyar dolar
dış cari açığını ilgilendiren bir konuyu
konuşuyoruz. Bunun 50 milyar civarı petrol ve türevleriyle ilgili, 60
küsur milyar lirası da diğer madenlerle ilgili ithalat. Böyle bir piyasanın
yasal düzenlemesini konuşurken bir bakış açımızı
sizlerle paylaşmak istiyorum. Sekiz senedir bu Komisyonda
çalışıyorum ve bu Komisyonda çalışırken
Cumhuriyet Halk Partisi olarak söylediğimiz bir söz var: Madencilik
Türkiye için önemli bir konudur. Enerji Türkiyenin ve dünyanın bundan
sonraki geleceğinde çok önemli bir konudur. Bu konuda devlet hem
Anayasanın kendisine yüklemiş olduğu görevleri yani kamunun
malı olan madenlerimizin tasarrufunu ve denetimini yapma noktasında
yetkisini kullanmalıdır hem de madenciliğin gelişmesi
konusunda hem devlet yatırımcı olmalıdır hem
yatırımcıların önünü açan bir politika içerisinde
olmalıdır. Bu yatırımcıların önünü açarken verdiği,
ruhsatlandırdığı madenlerle ilgili olarak devletin temel
bakış açısı denetleyen, madenlerin uç ürün olarak katma
değeri yüksek ürün hâline gelmesini teşvik eden, bu üretim
aşamalarında devletin bunca yıllık birikimini hem devlet
kurumlarıyla hem özel sektörle paylaşan, o paylaşım içerisinde
onların vizyonunu ve üretim teknolojisini yüksek düzeye çıkaran bir
anlayışı koymalıdır. Bu anlamıyla devlet
madencilik ve enerji sektöründen çekilmek değil, düzenleyici ve
yatırımcı olarak bu sektörün içerisinde bulunmak
zorundadır. Bu kadar rakamı da saydıktan sonra vazgeçemezsiniz.
Bakın arkadaşlar, bunları söylemiş
olmamıza rağmen ve Enerjide çeşitlenmeyi yapın yani
yenilenebilir ve yerli kaynaklara yüzde 33ü yapın, bu anlamıyla
teşvikleri verin, devletin bu alandaki teşviklerini boşa
gitmiş yatırım olarak görmeyin. uyarılarını
yapmamıza rağmen, devletin ve Bakanlığın sekiz
yıldır gördüğüm politikası şudur: Ben mümkünse bu
işten elimi ayağımı çekeyim, özel sektöre vereyim, verirken
de kendime yakın bir yapıyı oluşturayım. Bu,
Başbakanlık Genelgesinde kendini göstermiştir, redevans
olaylarında göstermiştir, başka işlerde de
göstermiştir ve en büyük tehlike de şu olmuştur: Enerji
konusunda dışa bağımlılığımız,
gerçekten, bir ülkeye, alabildiğine yüksek noktaya gitmiştir.
İşte, Rusyada bir kriz var, bu kriz sonucunda doğal gazla
ilgili ne pazarlık yapabiliyoruz ne de fiyatları düşürebiliyoruz
dünya petrolünde düşüş olmasına rağmen ama
bağımlılığımız yüksek. Yetmedi, şimdi
bir tane kanun geliyor, Nükleer Kanunuyla nükleeri de Ruslara verdik.
Nükleerde onlara bağlıyız, enerjimizde doğal gaz çevrim
santralleriyle onlara bağlıyız, petrolde onlara
bağlıyız. Çok önemli bir şekilde dışa
bağımlılık ve bu dışa
bağımlılıkta tek ülkede yoğunlaşan bir enerji
politikası. Doğru mu? Kesinlikle yanlış. Bu anlamıyla
biz, devlet olarak bir ulusal enerji politikası ve bu ulusal enerji
politikası içerisinde devletin etkin görevini yapmak zorundaydık.
Bunları hep anlattık, yapılmadı. Şimdi, sanki bunlar
yokmuş gibi yeni bir kanun taslağı, hem nükleerle ilgili hem de
enerji piyasasıyla ilgili, geldi. Ne iş yapıyorlar orada da?
Özelleştirilen dağıtım şirketlerinin daha iyi kâr
edebilmesi için çıkan sorunlarda önlerini temizleyecek yasal düzenlemeler
yapıyorlar. Mahkeme kararıyla alınmaması gereken kayıp
kaçak bedelinin yasal düzenlemeyle alınmasının önünü
açıyorlar. Bütün bunlar yanlıştır.
Sayın Bakan, ulusal bir enerji politikasına
geçmeniz zorunludur ve görevimizdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Atıcı, buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Akkuyuda yapılacak olan nükleer
santralle ilgili verilen ÇED raporunda imzaların sahte olduğu iddia
edildi, basında çok ciddi yer aldı. Bu konu netlik kazandı
mı, imzaların kriminal incelemesi yapıldı mı, bu
konuda bir soruşturma başlatıldı mı, herhangi bir
kimse hakkında bir cezai işlem yapıldı mı? Bu konuya
açıklık getirirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan, buyurun.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Kocaeli ili Gebze bölgesinde ve Hereke civarında taş
ocakları sayısal olarak son derece yüksek. Bu taş ocakları
aynı zamanda yerleşim alanlarının içinde kalmış
bir noktaya gelmekte özellikle Gebze bölgesinde. Geçmiş dönemde Kocaeli
Valiliğinin aldığı bir karar çerçevesinde Gebze ve
Herekedekiler başta olmak üzere bölgedeki taş ocaklarının
bir OSBsi yapılmak üzere Kuzey Anadolu Otoyolunun kuzeyine çıkarılacak.
Yalnız bahsedilen köylerde iz düşümü var, birazdan belki bir
konuşma fırsatı bulduğumda ifade ederim; orman köylerinin
içerisinde tüm taş ocaklarının, yaklaşık 500 dönüm
civarında bir taş ocağının yerleştirileceği
Bununla ilgili bir bilginiz var mı, doğru mudur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Atıcı, buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Mersinde başta Tarsus ilçemiz olmak üzere, Akdeniz, Toroslar,
Yenişehir, Mezitli, Erdemli, Silifke, Bozyazı, Aydıncık,
Anamur, Mut, Gülnar ve Çamlıyaylada çok ciddi elektrik kesintileri
yaşanıyor. Bazen günlerce sürüyor, bazı ilçelerimizde de on iki
saatlik kesintiye bizzat şahit oldum. Şimdi, bu konuda
Bakanlığınızın çalışması var
mıdır? Altyapı çalışmalarıyla ilgili bir ilerleme
var mıdır? Yoksa, tamamen, sektör özel sektöre terk edilip millet de
kaderine mi terk edilmiştir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
daha önce de sormuştum ben, Antalyada yaklaşık 3.500 adet
taş ocağına maden arama ruhsatı verildi ve Antalyanın
bütün dağları delik deşik edildi, bütün
yurttaşlarımız bundan rahatsız, ormanlar gitti. Ne kadar
daha vereceksiniz Sayın Bakanım, yani bunun bir hududu var mı?
Antalyanın, dünyanın göz bebeği böylesine bir yerin
dağlarının, sularının tehlike altına
alınması daha ne kadar devam edecek? Bu ruhsat ne kadar; 3.500, 3.700
mi olacak, 4 bin mi olacak, 7 bin mi olacak? Bunu soruyorum.
Bir de, Döşemealtı ilçesinde oturuyorum ben,
Döşemealtı ilçesinde en ufak bir fırtına, en ufak bir
yağmur yağışında elektrikler kesiliyor.
Yurttaşlar bıktılar usandılar bundan. Ben de aynen bunu
çekmekteyim, hatta bir jeneratör almayı düşünüyorum artık. Bizi
niye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kütahya
Şeker Fabrikası özelleştirildi ve Torunlar Gıda aldı
burayı. Torunlar Gıda alırken, özelleştirme listesinde
olmamasına rağmen, tapuda bir hileyle 112 dönümlük araziyi kendi
bünyelerine geçirdiler ve yargıda bu süreç hâlâ devam ediyor. Niye
söyledim bunu, sizinle ne ilgisi var?
Burada önemli olan Torunlar Gıda. Torunlar Gıda
aynı zamanda Başkent Doğalgazı aldı. Torunlar
Gıdayı da bugünkü Cumhurbaşkanının imam hatipten
arkadaşı olarak tanıyoruz.
Yalnız, EGOnun 200 milyonluk binasını da
yine tapuda hile yöntemiyle kendi bünyelerine geçirmişler ve yine, bu
arada itirazlar yapılmış, bu tapu tekrar iptal edilmiş ve
sonuçta tekrar EGOya iade edilmiş.
Torunlar Gıda, Başkent Doğalgaz, yani
sizin de içinde olduğunuz bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Susam
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum.
Sayın Bakan, 10uncu madde görüşülürken bugün
bir şeyi kabul ettik. Kamu dışında yap-işlet-devret
modeliyle iş yapan kesimlerin devlet payı ödememesi noktasında
bir kanun metni tasarı görüşülürken geçti.
İzmirin bir sorunu var, bunu Komisyonda da
sormuştum, biraz önce müsteşar yardımcısına da tekrar
hatırlattım, buradan sizin aracılığınızla
kamuoyuna duyurmak istiyorum. Kemalpaşanın Akalan köyünde bir ocak
açılması, orada İzmir-İstanbul yoluyla ilgili kara yolu
için tahsis edilmiş, lojistik yol için tahsis edilmiş alan yerine,
bir ocak açılması söz konusu. Mahkeme yürütmeyi durdurdu, ama şu
an sizin görüşünüz de isteniyor. Bu konudaki bilgiyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Kocaeli, sanayi bölgesinin
yoğun olduğu illerimizden bir tanesi. Özellikle Gebze
Dilovasında 9 tane OSBmiz var. Son dönemde elektrik kesintileri
nedeniyle, OSBlerin elektriklerinin sık sık kesilmesi nedeniyle orta
ölçekli KOBİlerin ya da üretim yapan fabrikaların hem ekonomik
açıdan bir zarara uğradıkları hem de makinelerinin
yıpranmasıyla ilgili yaşadıkları bir
sıkıntı var. Bakanlığınız ya da ilgili kurum
tarafından KOBİlerin ve orta ölçekli bu iş yerlerinin bu konuda
oluşan zararını giderme noktasında bir tedbir veya önlem
almanız mümkün mü?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Halaçoğlu, buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ben kısa bir soru
soracağım Sayın Bakanım. Aslında -sadece
kayıtlara girsin diye- bu soruyu size şahsi de sorabilirim.
Dünyada 3 ülkeden biriyiz toryum madeni olarak. Enerjide
bugün çok önemli bir fonksiyonu olan maden. Bu konuda
Bakanlığınızın bir çalışması var
mı? Bunu merak ettim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu Alakır Çayı bizim
Antalyanın en önemli çayıdır. Alakırın üstüne 6 tane
HES yapıyorsunuz ve o 6 HES de birbirine suyu sadece borularla gönderiyor.
Orada hiç hayat kalmayacak Sayın Bakan. Bununla ilgili gelişme nedir,
son durum nedir, onu öğrenmek istiyorum, bilgilenmek istiyorum.
Bir de Hisarçandırda sedir ağaçları
kesiliyor hızla. Köylülerimiz yürüyüşler yaptılar. Bununla
ilgili bilgi verirseniz memnun olacağım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, nükleer fizik uzmanlarının
basına düşen açıklamalarına ve raporlarına göre,
eğer şayet kurulursa, Akkuyudaki nükleer santralde kullanılacak
radyoizotopların nükleer silah yapımında da kullanılan
radyoizotoplar olduğu yönünde açıklamalar var. Bu doğru mudur?
Gerçekten Hükûmetinizin böyle bir niyeti var mıdır? Bunları
açıklarsanız sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar, buyurun tekrar; son soru.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, 21 adet
elektrik dağıtım şirketini özelleştirdiniz ve bu
özelleştirmeler yapılırken hem Sayıştay
raporlarında hem de bizim sürekli ikazlarımıza rağmen bu
kurumun, özelleştirilen kurumların banka hesaplarının
doğru tespit edilmediği, hatta az gösterildiğine dair, yine
sayaçların uzun süreli okunmadığına ve bu göstergelere ait
tespitler yapmıştık. Sürekli burada gündemde tutmamıza
rağmen bunların olmadığını iddia etmiştiniz.
Yalnız, son Sayıştay raporlarında bu kurumların,
özelleştirilen şirketlerin tespit edildiği görüldü ve mahkeme
süreci başladı bir kısmında. Çünkü, bir kısmı
parayı ödemiyor. Bununla ilgili yetkililer hakkında bir
soruşturma başlattınız mı? Bu ihmal nereden
kaynaklandı? Bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bana
kalan altı dakika içerisinde daha önce 31 milletvekilimizin, şu anda
da yaklaşık 11 milletvekilimizin sorularını cevaplamaya
gayret edeceğim. Bütün bunlarla alakalı, süremin uzatılması
hâlinde şimdi, yoksa kanunun sonundaki konuşmada bunlara
değinmeye gayret edeceğim.
Antalyadaki 3.500 taş ocağıyla
alakalı söylendi. Şu anda II-A grubu taş ocağı olarak
117 adet ruhsat verilmiş olup bunun 66 adedine işletme izni
düzenlenmiştir. Bu ruhsatların 39 adedi için de işletme projesi
verilmiş olup değerlendirme aşamasındadır. Tarihî
yapılar içerisinde ruhsat verilmemektedir. Daha önceden ruhsat verilen
alanların sit alanı hâline gelmesi durumunda da faaliyetler
sonlandırılmaktadır. Şimdi, burada, belki yetkiyi daha da
vurgulamak açısından, kimlerde yetki var? Özellikle Kocaeli, Muğla
ve Antalyayla başlayan, daha sonra diğer bütün illerimize de
uyguladığımız bir yetki devri var arkadaşlar.
Sayın valiler eğer silüeti bozduğu gerekçesiyle veya herhangi
bir farklı gerekçeyle orada o taş ocağının
kurulmasına müsaade etmiyorlarsa bu onların yetkisindedir. Biz
Antalyada bütün bu taş ocaklarının ihtiyaca istinaden talep
edildiğine inanarak bunları veriyoruz ama nihayetinde, şu anda
yasaklanan ve sınırlandırılan çok fazla il var, talep
edilmesi hâlinde açtığımız il var. Bunlar imal edip de
stoklanacak işlemler değil, imal edildiğinde kullanılacak
olan işlemler.
Çevre, şehirleşme, turizm, sit alanları
dikkate alınarak da taş ocakları faaliyetlerinin
yapılamayacağını biz de belirttik ve valiliklerin talebi
üzerine de yasak alanlar oluşturuyoruz.
Rehabilitasyonu yapılmış pek çok ruhsat
alanı bulunmakta. İki tanesinin örneğini de aslında dijital
ortamda adreslerinize gönderebiliriz, bunların eski hâlleri ve yeni
hâlleriyle alakalı.
Soru kısımlarını çok
okumayacağım; yalnızca bilgilendirmeleri okumak
açısından, süremi daha iyi kullanmak açısından söylüyorum:
Ocak ayı sonu itibarıyla 7.202 adet arama ruhsatı, 13.424 adet
işletme ruhsatı, 20.626 adet toplam ruhsat sayısı;
işletme izni olanlar 9.080 adet, 8.418 adet de 2013te faaliyette olanlar
açısından baktığımızda ham madde üretim izinleri
de 5.827 adettir. Ve dolayısıyla 2.406 adet arama ve 866 adet de
işletme ruhsatı 2014 yılında iptal olmuştur.
Başbakanlık Genelgesiyle alakalı, giden
ruhsat sayısının 6.118 adet; olumlu görüşle girenler 2.212
adet, olumsuz görüşle girenler 2.682 adet ve bekleyenlerin de 1.224 adet
olduğunu, ocak sonu itibarıyla, söyleyebilirim.
Özellikle yer altı kömür işletmelerinde
redevans sözleşmeleri sona erdiriliyor. Bunların özel sektör-kamu
ayrımı yapılmaksızın sonlandırılması
istendi muhalefet tarafından. Biz bununla alakalı yalnızca
kamunun redevans işletmelerinin kalması lazım geldiğini,
özelden özele bir redevans işletmesinin de doğru olmayacağı
gerekçesiyle de iptalinin bu kanun taslağında yer almasını
istedik. Bunun gerekçesi, aslında, can ve mal emniyeti açısından
önlemlerin artırılmasına ve ruhsat sahibinin de
sorumluluğunun artırılmasına dönük bir işlem olarak da
bu görülebilir.
Kamunun üretim sektöründen çekilecek olmasını,
kademeli olarak çekilecek olmasını ilk defa burada söylemiyorum,
değişik vesilelerle söylüyorum. Ama önemli olan iş
güvenliği ve iş sağlıyla alakalı tedbirlerin de
artırılarak bunun yapılıyor olması.
Aynı zamanda, Çalışma
Bakanlığımız tarafından da yürürlükte olan kanunun
yönetmelikleri ve örgütlenmesi bu manada mevcut. Aynı kapsamda
aslında Bakanlığımızca da yapılacak benzer bir
düzenleme görev ve yetki anlamında da çakışmaya neden
olacağından bu tür bir düzenlemeye de ihtiyaç hissedildi, iş
sağlığı ve güvenliğiyle alakalı konular.
Ayrıca, her sahaya en az bir maden mühendisi, daimî
nezaretçi zorunluluğu
Hani Maden mühendislerinin görevlerine son mu
veriliyor? dendi. Tam tersi, bu kanun özellikle Komisyonda görüşülürken
acaba maden mühendisleri bunlar için yetecek mi, yeterli mühendisimiz var
mı diye bir tartışma açılmıştı? Tabii ki
daimî nezaretçi zorunluluğu getirilerek aslında iş
sağlığı ve güvenliğiyle alakalı daha fazla bir
mal emniyeti ve can emniyeti de hedefliyoruz.
Yer altı kömür işletmelerinde özellikle
yetkinliği olmayan gerçek ve tüzel kişilerin işletmecilik
yapmasının önüne geçilmesini istemek hepimizin en doğal, en
tabii hakkıdır değerli arkadaşlar. Özellikle bu konuda
şikâyetleri dikkate aldığımız için de bununla
alakalı işlemler yapıyoruz. Maden sahalarında can ve mal
emniyetinin arttırılabilmesi açısından da havza
madenciliği çokça talep edilmişti. Bununla alakalı da
işlemler yapıyoruz. Yetkilendirilmiş tüzel kişilikler
oluşturuluyor, bunların mahiyeti yine kanun tasarısında hep
beraber işlendi.
Çevre işlendi mi? dendi. Aslında Maden
Kanununa ilave edilen yeni hükümlerle beraber ruhsat bedelinin yüzde 30una
tekabül eden kısmı çevreyle uyum çalışmalarında
kullanılmak üzere teminat hesabında tutulacak. Bu da önemli bir
gelişmedir. Ocaklarını çevreyle uyumlu hâle getirmeyen ruhsat
sahiplerinin yükümlülüklerini de devam ettirecek bir maddeden burada bahsettik
ve 7nci maddede yine aynı şekilde bu, çevreye olan etkilerden ve
bunlarla alakalı alınacak tedbirlerden bahsetmiştik.
Tabii, burada ilave edilen yeni hükümlerle beraber
kısmi çevre uyumla alakalı birçok konu da
tartışılmıştı. Talep edilen bilgilerin, özellikle
madencilerin listesinin 16 Ocak 2015 tarihinde ilgili milletvekilimizin e-posta
adresine gönderildiğini bir kez daha söylemem lazım. Bununla
alakalı eğer başka milletvekili
arkadaşlarımızın talepleri varsa, lütfen kanunun buradaki
görüşmelerinin sonuna kadar bizlere mail adreslerini verirlerse, bütün
arkadaşlarımıza da bunları gönderebiliriz.
Bu arada, bakanlarımızdan
damatlarının ve oğullarının alıp
almadığını soranlar oldu. Damatların ve
oğullarının listesi şu anda bende yok. Yalnızca kendi
damat ve oğlumla alakalı almadıklarını söyleyebilirim.
Eğer o listeyi verirseniz, yine, onların arasından da
araştırma yapabiliriz.
Kalsit, dolomit, kalker, granitle alakalı, bunlar
nedir, hangi fıkraya konulduğu soruldu. Bunlarla alakalı,
kayaçlar ve radyoaktif madenlerle aynı grupta yer almamaktadır. Bunu
özellikle söylemiş olduk. Kalsit, dolomit, kalker, granit, andezit, bazalt
gibi kayaçlar 2 (a) ve 2 (c) grubunda vasıflandırıldı,
uranyum ve toryum gibi radyoaktif madenler ise 4 (c) grubunda
bulunmaktadır.
Tabii, bu bakanlık mı, bakan mı, o
yetkilinin aslında bir önergeyle beraber düzeltilmesini istedi muhalefet
partisinden arkadaşlarımız. Bizim için çok fazla fark
etmediği için de biz bunu kabul ettik. Ve aslında bakanlıktaki
yetkinin, o bakanlığı yöneten bakanın yetkisinden
ayrıştırılamayacağını bu vesileyle bir kez
daha söylemiş olayım.
Madenlerle alakalı teknolojik gelişmeler tabii
ki yapılıyor. Kısa kısa geçiyorum.
Kamuda yapılan ihalelerle beraber yeni durumda
oluşan farklar karşılanacak. Torba yasa yükümlüklerinde
oluşan kömür üretimlerinde işçinin hakkını düzenleyen, daha
sonra da işverenin hakkını düzenleyen maddeyle alakalı
konuşulmuştu. Tabii ki, bunun, yalnızca kamuyla alakalı,
ilintili olanlar için geçerli olacağını söylemem lazım.
Özel sektör ancak serbest piyasa koşullarında
değerlendirilebilecektir.
Burada mühendis odalarının görüşleri
kabul edildi mi, edilmedi mi? diye soruldu. Hep beraber Komisyonda
çalıştığımızı, ondan daha önce de beraber
toplantı yaptığımızı bütün herkes bilir ve
aynı şekilde yönetmeliklerin çalışmasında da yine
sivil toplum örgütleri ve maden mühendisleri odası ve diğer ilgili
mühendis odalarıyla beraber toplanılacağını da ben
Komisyonda zabıtlara geçmesi açısından da bahsetmiştim.
Arama ruhsat bedellerinde, bu bedeller üzerinde
tartışıldı. Taban ruhsat bedeli bin TL, işletme
ruhsatlarında 10 bin TL olarak belirlendi. Harç ve teminat
kaldırıldığından bu bedelden yüksek olmadığını,
bu işe girecek arkadaşların bu bedelleri göz önüne alması
lazım geldiğini bir kez daha burada belirtmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen toparlar
mısınız...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
İşletmeciliği belli bir sermayesi olanların istenen güvenli
faaliyetlerini de yapabilmesi açısından ruhsat bedelleri ruhsat
alanlarına bağlı olarak da kademeli olarak aktarıldı.
Değerli
arkadaşlar, geriye kalan yaklaşık 21
arkadaşımızın cevaplarını da bana süre
verildiği her an cevaplayabilirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, lütfen süre verelim Sayın Bakana.
BAŞKAN -
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
19uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 863 Sıra Sayılı 3213 Sayılı Maden Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 19 uncu maddesi ile düzenlenen 37 inci maddenin
değişik birinci fıkrasından önce aşağıda
bulunan fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık Havutça Atilla Kart
İzmir Balıkesir Konya
Sakine Öz Kemal Değirmendereli Doğan Şafak
Manisa Edirne Niğde
Mehmet
Hilal Kaplan
Kocaeli
"Arama ruhsat
dönemlerinde ve işletme ruhsatı alındıktan sonra
işletme izni alıncaya kadar olan dönemde mücbir sebep veya
beklenmeyen haller dolayısıyla ruhsat sahibinin yükümlülüklerini
yerine getirememesi durumunda, yükümlülüklerin yerine getirilebilmesine
ilişkin süre talebi Genel Müdürlükçe kabul edilebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 683 sıra sayılı kanun tasarısının, 3213
sayılı Maden Kanunu'nun 37'inci maddesini düzenleyen 19'uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol Dora İdris Baluken İbrahim Ayhan
Mardin Bingöl Şanlıurfa
Gülser Yıldırım Kemal Aktaş
Mardin Van
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Mücbir sebep yaklaşımı oldukça muğlak
olup tek amacı kâr elde etmek olan sermayenin istismarına
açıktır. Ekonomik durgunluk, konjonktürel ve sektörel gerilemelerde
bu madde ile üretimi durdurmak ve ruhsat iznini sürdürmek mümkün
olacaktır. Bu iznin Genel Müdürlüğün inisiyatifine terk edilmesi ise
yandaş sermayeye tanınacak ayrıcalıkları
kaçınılmaz kılacağı AKP'nin yaklaşık 13
yıllık iktidarıyla sabittir.
Değişiklik
ile bu muhtemel sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 863 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 19 uncu maddesi
ile düzenlenen 37 inci maddenin değişik birinci fıkrasından
önce aşağıda bulunan fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli) ve arkadaşları
Arama ruhsat dönemlerinde ve işletme ruhsatı
alındıktan sonra işletme izni alıncaya kadar olan dönemde
mücbir sebep veya beklenmeyen haller dolayısıyla ruhsat sahibinin
yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda, yükümlülüklerin yerine
getirilebilmesine ilişkin süre talebi Genel Müdürlükçe kabul
edilebilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ ERCOŞKUN (Bolu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Maden Kanunu
Türkiyedeki önemli kanunlardan bir tanesi. Önemi birçok alanı
ilgilendirdiğinden dolayı. Örneğin yer altı
zenginliklerinden yararlanmak gibi; yer altı su havzalarını
denetlemek, korumak, değerlendirmek gibi; enerji kaynaklarına ham
madde üretmek gibi. Tarım ve su havzalarını içerdiği için
Tarım ve Ormancılık Bakanlığı açısından
da önemli. Birçok bakanlığı ilgilendiriyor olmasına
rağmen, bu kanun tasarısı hazırlanırken ne Çevre
Bakanlığından ne Tarım, Orman Bakanlığından
herhangi bir önergeyle
Bazı maddelerin pas geçildiğini özellikle
iletmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Maden Kanununun önemli öğelerinden bir tanesi de çevre
sorunlarıyla karşımıza sık sık çıkan
taş ocaklarıdır. Maden Kanununda 2004 yılında
yapılan değişiklikle taş ocağı ruhsatlarının
Çevre Kanunu kapsamından çıkarılarak valilikler ve il özel
idareleri tarafından verilmesi gerçekleştirilmiştir.
Olumsuzluğu şu: Orman alanları, meralar, maki ve yeşil
alanların birçoğu taş ocakları çerçevesinde, taş
ocakları değerlendirilmesinde âdeta bir mantar yuvası hâline
dönüştürülmüştür.
Sayın Bakanım, Hükûmetiniz döneminde, son on
bir yıl içerisinde 85 bin taş ocağı ruhsatı verildi.
Herhangi bir taş ocağında taş çıkarılmak için
patlatılan dinamitlerin yaklaşık 4,2-3,6 civarında bir deprem
şiddeti yaratması nedeniyle hem sarsıntı hem yer altı
sularının kaybolmasına neden olduğunun bilincindeyim.
Anayasamızın 43üncü maddesine göre Devlet tarih ve kültür
varlıklarının değerlerini korumayı sağlar. Yine,
45inci maddesinde, tarım arazileriyle çayır ve meraların amaç
dışı kullanılmasını, tahribini önlemek, bitkisel
ve hayvansal üretimi sağlamakla ilgili bir görevi vardır.
Şimdi size soruyorum Sayın Bakanım:
Taş ocağıyla ilgili, özellikle demin de soru olarak sordum,
sıkıntılı olanlardan bir tane ilimiz de Kocaeli ilimiz.
Kocaeli ilimiz TEM, E5 ve son yapılacak olan, üçüncü köprünün devamı
olan Kuzey Anadolu Otoyolunun ham maddesini, alt yapısını
oluşturmak için bölge nedense taş ocaklarından çok zengin bir
olay.
Değerli milletvekilleri, şu resmi size
göstermek istiyorum. Her gün İstanbula geçerken Gebzenin
gişelerinin hemen yanında bulunan bir taş ocağı,
birkaç tane taş ocağının bulunduğu bir yer.
Şimdi, bu taş ocağı yaklaşık yirmi beş
yıldan beri Kocaelinde. Kocaelinin özellikle Hereke bölgesinde, Gebze
bölgesinde taş ocaklarının konutlarla iç içe olması
nedeniyle bizim de vatandaş olarak, sivil toplum örgütleri olarak dönem
dönem rahatsızlığımızı, çevre kirliliğini,
tozun, gürültünün meydana getirdiği, dinamitlerin patlaması sonucu -resimde
de görüldüğü üzere- TOKİnin konutlarının bulunduğu
yerden şikâyet dilekçelerimiz sık olarak Bakanlığa
gittiğinde valilik, buradan, taş ocaklarının toplu bir yere
gitmesine karar verdi. Valilikten, Bilgi Edinme Yasasından gidecek olan
taş ocakları yerinin mevkisini sordum. Gidecek mevkinin yerini
herhangi bir şekilde vermedi Sayın Bakanım.
Koordinatlarını verdi. Koordinatlarını aldım, bir
haritacıda iz düşümünü gösterdim. Bu gösterdiğim iz düşümde
yaklaşık 500 dönüm arazi üzerinde parselizasyonu yapılmış
bulunan Gebze ve Herekedeki taş ocaklarının yeri, Kuzey Anadolu
Otoyolunun kuzeyinde olmak kaydıyla. Yani bugünkü deyimiyle
Dilovasının OSBlerinin kuzeyinde olmak kaydıyla 5 tane
köyümüzü içine alan bir alan, hepsi orman alanı. Şimdi, zaten sanayi
bölgesinin o bölgeye gelmesi nedeniyle Balçık, Pelitli, Denizli,
Tavşanlı, Mollafenari gibi köyler sanayinin içinde kaldı. Hatta
Dilovasının köylerini sayarsanız, Köseler, Çerkeşli,
Tepecik de sanayi köylerinin içinde kaldı. Şimdi, bu taş
ocaklarıyla, bahsettiğiniz ya da valiliğin verdiği bilgi
-ki Bakanlık nezdinde verilmiş, MTAnın
araştırmaları doğrultusunda- eğer bu doğruysa
bizim geri kalan 8 köyün 5i de sanayi veya taş ocaklarının
altında kalır. Orman alanları yok oluyor, yeşil alan yok
oluyor, köyler âdeta köy olmaktan çıkmış konumda.
Sayın Bakanım, sizden özellikle bu konuda, bir
bilgi edinmeden ya da bilginiz dâhilinde taş ocaklarının
ruhsatlandırılmasıyla ilgili bu bölgenin OSB olurken taş
OSBsi olacaksa köylülerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla)
fikirlerinin
alınıp alınmadığı, ÇED değerlendirmesinin
alınıp alınmaması konusunda sizden bir istirhamım,
takip edilmesini istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 20 inci
maddesinde bulunan "Bakanlığa" ibaresinin "Genel
Müdürlüğe" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam Haluk
Eyidoğan Gürkut
Acar
İzmir İstanbul Antalya
Doğan Şafak Sakine
Öz Muhammet Rıza
Yalçınkaya
Niğde Manisa Bartın
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
46'ıncı maddesinde düzenleme öngören 20'nci maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bu hatlar için ortaya çıkacak maliyetler kamuya
herhangi bir yük olarak yansıtılamaz."
Nursel Aydoğdu Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Diyarbakır Şırnak Bingöl
Faysal Sarıyıldız Erol Dora
Şırnak Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile ruhsat sahiplerinin bu
maliyetleri yüklenmesinin açık ifade edilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 20 inci
maddesinde bulunan "Bakanlığa" ibaresinin "Genel
Müdürlüğe" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Gürkut Acar
(Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gürkut Acar,
Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Acar. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 683 sıra
sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 20nci
maddesindeki önergemiz üzerinde söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisi
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz önceki
konuşmamda Danıştay kararını uygulamamak için enerji
özelleştirmelerinde özellikle bile bile kanunlar
çıkartıldığını, Anayasaya aykırı
kanunların bilerek çıkartıldığını ileri
sürmüştüm.
Değerli arkadaşlarım, bunlardan bir
tanesi, 305 milyon dolara özelleştirilmiş olan Seydişehir
Alüminyum Fabrikasının karşılığında bedava
verilen Oymapınar Barajıyla ilgilidir ve bu barajdan bugüne kadar
haksız olarak, iptal kararına rağmen, satılan enerji
miktarı 2 milyar Türk lirasıdır. Bu dehşet verici bir
rakamdır. Bunun geri verilmemesi için kanun çıkartıldı ve
bu kanunun özeti şu: Özelleştirmenin iptaline dair
Danıştayın verdiği kararın uygulanıp uygulanmayacağına
Bakanlar Kurulu karar verir.
Değerli arkadaşlarım, bakınız,
bu 6300 sayılı Kanunun Anayasaya
aykırılığını bile bile
çıkartmıştır Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı. Sadece bu değil, bu kanun Anayasaya aykırılıktan
dolayı iptal edildi. Bu sefer, tekrar, bu Mehmet Cengiz ve
firmasından bu paraların geri alınması mümkün olmasın
diye özel bir kanun daha çıkartıldı. Bu kanun da 6552 sayılı
Kanun: Özelleştirilen kamu kuruluşunun ilgilisine tesliminden itibaren
beş yıl geçen Danıştay iptal kararları uygulanmaz.
Değerli arkadaşlarım, bakınız,
bunlar yasama yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Adalet ve
Kalkınma Partili arkadaşlarımı buradan uyarmak istiyorum:
Dünyanın bütün hukuk sistemlerinde en temel kurallardan bir tanesi,
hakkın kötüye kullanılmasının yasa tarafından
korunamayacağı kuralıdır. Herkes haklarını
kullanırken, yükümlülüklerini yerine getirirken iyi niyet kurallarına
uymakla mükelleftir. Anayasaya aykırılığını bile
bile kanunların çıkartılması, Anayasanın 138inci
maddesinin ihlalidir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi kararlarını
işlemez hâle getirmektir.
Değerli arkadaşlarım, Mehmet Cengiz
firması daha burayı kırk yıl işletecek ve
yaklaşık 10 milyar TL yani 10 katrilyon lira daha para alacak. Bu,
halkın cebine girmesi gereken parayı onlar alacaklar. Değerli
arkadaşlarım, bu, yasama yetkisinin kötüye
kullanılmasıdır. Buradan ben uyarıyorum, bu mahkeme
kararları uygulanmasın diye yasama organı kanun yapmaz, yapamaz
değerli arkadaşlarım. Bunun hukukla falan hiçbir ilgisi yok.
Değerli arkadaşlarım bakınız,
şimdi, biraz önce Böyle olağanüstü işler oluyor, nedir bunlar?
diye söylemiştik. Sayın Başbakanın imzasıyla Meclise
gelen ve önümüzdeki günlerde, çok yakında görüşülecek o kanun
tasarısında ne deniyor, bakınız: Mahkemeler, tüketici
hakem heyetleri elektrik faturalarındaki haksız, fahiş
bedellerle ilgili iade kararı verirse dağıtım
şirketleri bu bedelleri tarifelere yansıtır. Sayın Bakanım,
buna ne diyorsunuz? Bunu siz getiriyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi!
Yani şirketler, mahkeme kararıyla yurttaşa ödediklerini yine
elektrik faturaları yoluyla geriye toplayacaklar. Ne kadar dâhiyane
değil mi arkadaşlar, ne kadar dâhiyane. Yani mahkemeye gidecek
yurttaş, davayı kazanacak, parasını geri alacak ama
aldığı parayı, bir de avukatlık ücretini de, elektrik
faturasıyla yeniden aynı şirkete ödeyecek. Yani bunun
mantıkla, akılla, hukukla ne ilgisi var değerli
arkadaşlarım? Nasıl böyle bir şey buraya geliyor, bu yüce
Meclise geliyor akıl alacak bir şey değil. Bu, insanların
aklıyla alay etmektir arkadaşlar. Yani, mahkeme kararlarını
iğdiş etmek için yapılan bu işlemler bir gün size
elektrik-yol-su olarak geri döner. Geri döner, bunun hesabını
verirsiniz. Dünya sonsuza kadar bir iktidarın elinde
kalmamıştır değerli arkadaşlarım. Adalet ve
Kalkınma Partisi de bir gün gidecektir ama bu hesaplar mahkemeikübraya
kalmayacaktır. Yazıktır, bu özelleştirmede bu halkın
hakkını yiyorsunuz. Bu, çocuklarımızın yurtlarının,
burslarının parasını buralara harcıyorsunuz, bu
şirketlere gidiyor.
Değerli arkadaşlarım, bakınız,
burada yasama meclisinin kendisi yasama hakkını eğer kötüye
kullanıyorsa o ülkede tuz kokmuş demektir. Biz buradan
uyarıyoruz, lütfen bunları düzeltin. Bu Anayasa'ya
aykırılıkları devam ettirmeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci
maddesi ile düzenlenen fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Doğan
Şafak Sakine
Öz
İzmir Niğde Manisa
Haluk Eyidoğan Muhammet
Rıza Yalçınkaya Haydar
Akar
İstanbul Bartın Kocaeli
Ereğli Kömür Havzasında kamu tarafından
yürütülecek faaliyetler, bu Kanunun hak düşürücü ve özel idare payı
ve köylere hizmet götürme birliği payları hariç malî hükümlerine tabi
değildir, ruhsat bedeli ve Devlet hakkından muaftır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Akar konuşacak
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergede imzanız yok Sayın Akar.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Önergeyi oku da neymiş
önerge ona göre imza at. Neyi imzaladığını gördün mü?
BAŞKAN Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben neyi imzaladığımı gördüm
Sayın Grup Başkan Vekili ama bakanlar, Bakanlar Kurulu neyi
imzaladıklarını bilmiyorlar. Niçin söyledim bu lafı? Çünkü,
iki gündür KİT Komisyonunda çok anormal iki olayla
karşılaştık. Bir tanesi, Başkent Doğalgaz
olayı; diğeri de Kütahya Şeker Fabrikası olayı. Önce
Kütahya Şeker Fabrikası özelleştiriliyor. Kütahya Şeker
Fabrikası özelleştirilirken Şeker Kurumuna ait olan 112 dönüm
arazi tapudaki bir memurun hilesiyle bu özelleştirme kapsamında
Kütahya Şeker Fabrikasını satın alan Torunlara
geçiriliyor, Torunlar Gıda alıyor. Torunlar Gıdayı
biliyorsunuz, Başbakanın imam-hatipten, başı secdeye varan
ama muhafazakârın kâr kısmını daha fazla düşünen bir
şirket, böyle bir şirket.
Şimdi, çok ilginç geldi, bunu konuştuk, üç dört
yıldır da konuşuyoruz ama ertesi gün Başkent Doğalgaz
geldi, Başkent Doğalgazda da Torunlar çıktı
karşımıza. Torunlar -biliyorsunuz- 1,5 milyar dolarlık bir
Başkent Doğalgazı daha sonra 1,162 milyar dolara satın
aldı, satın aldıktan sonra Ankara Büyükşehir oldu, 2 milyon
metreküplük daha bir doğal gazı dağıtım hakkına
sahip oldu yani şartlar değişti. Ama, çok ilginç bir şeyle
karşılaştık, EGOya ait, Ankaranın merkezinde 200
milyon TL değerindeki bir binayı da Torunlar Gıda yine bir allem
kallemle, tapudaki yaptığı bir icraatla hesabına
geçirmiş, kayıtlarına geçirmiş. Ya, bu ne müthiş bir
adammış, ne zeki bir adammış! Sayın Bakanlar Kurulu
üyeleri, Sayın Hükûmet, neye imza attığınızı,
hangi özelleştirmelere imza attığınızı bilmiyorsunuz
galiba.
LEVENT GÖK (Ankara) Melih Gökçeki bile mat etmiş
yani!
HAYDAR AKAR (Devamla) Şimdi, Melih Gökçek isyan
etmiş, İ. Melih var ya, tweet Melih, buna isyan etmiş, mahkemeye
vermiş, kararı iptal ettirmiş, almış ama
Kütahyayı kurtaramadık arkadaşlar Torunlardan. Bakalım,
başka neler var bunun altında, çok merak ediyorum.
Şimdi, bir
başka olayı da anlatıyorum. 21 tane elektrik
dağıtım şirketini özelleştirdiniz,
özelleştirdikten sonra paraları cebe koydunuz, o
dağıtım şirketleri sadece tahsildarlık
yapıyorlar. Geçenki konuşmamda nasıl tahsildarlık
yaptığını, nasıl kalitesiz hizmet
sunduklarını, nasıl insanları soğukta
bıraktıklarını anlattım. Şimdi, başka bir
hikâye var burada. Bu şirketler özelleşirken, dağıtım
şirketleri özelleşirken meğer kasalarındaki paralar eksik
gösterilmiş, banka hesapları. Örneğin Meram Elektrik.
İddia, bankadaki hesaplarında, yoldaki paralar dâhil, 14 milyon
olduğu hâlde TEDAŞ Genel Müdürlüğü 4 milyon 435 TL olarak
göstermiş bunu ve on iki gün sonra bankadaki para -hani o 4 milyon
dedikleri para- 30 milyona ulaşmış. Sadece bir örnek veriyorum
ben size burada. Bu örneği, bu elektrik dağıtım
şirketlerinde bu yolsuzluğun yapıldığını,
sayaçların özelleştirilmeden önce okunmadığını,
banka hesaplarındaki rakamların yanlış olduğunu biz
defalarca burada söyledik. Defalarca geldi Sayın Bakan bu kürsüye: Bizde
böyle bir şey olmaz. Allaha inancımız var bizim, böyle hatalar
olmaz. Her şeyi dinle ilişkilendirerek, ahlakla ilişkilendirerek
devletin soyulmasına izin verdi. Evet, evet, konuşmalarında
böyle dedi.
Burada her
konuşmasında da bizi tehdit etti: Sizin
arkadaşlarınızın listesi var. Sizin
arkadaşlarınızın enerji konusunda ki taleplerini de burada
anlatabilirim. dedi. Bir söyledi, iki söyledi, üçüncüde bağırdık
oradan: Gel kürsüye, hangi arkadaşımızın talebi varsa
anlat. dedik. Meğer bizi fişlemiş bu Sayın Bakan, bizim
arkadaşlarımızı fişlemiş. Geldi, bir
arkadaşımızın taleplerinin listesini verdi. Bir de şey
yaptı, mütevazılık içinde, sadece grup başkanlarına
verdi. O arkadaşımız da geldi Bu talebim var bütün tüccarlar
gibi, bütün bu işi yapan insanlar gibi ama bir tane ruhsat
vermemişsiniz. dedi. Ama AKPden gelen talepleri söyleyeceğim.
demesine rağmen, Yollayacağım. demesine rağmen bu
talepleri hiçbir milletvekiline yollamadı.
Sayın Bakan,
sizden AKP milletvekillerinden de ruhsat için talep edenleri bize
yollamanızı talep ediyoruz. Bu talebi, siz, burada oturduğunuz
yerde insanlara söz verdiniz. Bizim arkadaşımızın talebini
liste hâlinde, fişlenmiş bir şekilde getirdiniz ama AKPlileri
istediğimizde ne dediniz bize? Henüz hazır değil. E, bizimki
hazır, onunki hazır değil. Nasıl bir mantıktır?
Anlamak güç böyle bir mantığı.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, gerçekten Türkiye soyuluyor ve sizin Hükûmetiniz
kanalıyla soyuluyor. Soyguncuları biliyoruz aslında, siz de
biliyorsunuz. Siz de bildiğiniz için 60 tane arkadaşınız
ellerini vicdanlarına koydular ve buna onay vermediler, bunu iyi
biliyorsunuz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bu olmadı ama, bu olmadı.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sen de şu elini vicdanına koy konuş Haydar.
HAYDAR AKAR
(Devamla) - Sizin de bu yolda olmadığınızı biliyorum
ben. Onun için şu Hükûmeti denetleyin diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde üç adet aynı mahiyette önerge
vardır, okutup birlikte işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 22 nci
maddesinde bulunan "hariç" ifadesinin "dahil" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Sakine
Öz Muhammet Rıza
Yalçınkaya
İzmir Manisa Bartın
Osman Aydın Kemal
Değirmendereli Haluk
Eyidoğan
Aydın Edirne İstanbul
Doğan
Şafak
Niğde
Aynı mahiyetteki ikinci önergenin imza sahipleri:
İdris Baluken Erol
Dora Mülkiye Birtane
Bingöl Mardin Kars
Nazmi Gür Halil
Aksoy
Van Ağrı
Aynı mahiyetteki üçüncü önergenin imza sahipleri:
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf
Halaçoğlu Lütfü
Türkkan
Osmaniye Kayseri Kocaeli
Alim Işık Mehmet
Şandır
Kütahya Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLİM VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyalım
sırasıyla.
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile maden kazalarının
önemli bir bölümünün meydana kamu kurum ve kuruluşları ile
iştiraklerinin sahibi olduğu rödövans sözleşmesi yapılan
işletmelerin de diğer işletmeler gibi üçüncü kişilerle
rödövans sözleşmesi yapmasının önlenmesi
amaçlanmıştır. Yapılan bu düzenleme ile
Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırılık da
giderilmiş olacaktır.
BAŞKAN İkinci gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maden kazalarının önemli bir bölümünün kamu
kurum, kuruluş ve iştiraklerinin sahibi olduğu ancak rödövans
sözleşmesi yapılan işletmelerde meydana geldiği göz önüne
alındığında bu kuruluşlar da aynı uygulamaya tabi
olmalıdır. Değişiklik ile bu sorunların giderilmesi
amaçlanmıştır
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
söz isteyen Kemal Değirmendereli, Edirne Milletvekili.
Buyurun Sayın Değirmendereli. (CHP
sıralarından alkışlar)
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 683 sayılı Maden
Kanununun 22nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu maddede sadece kamu
kurum ve kuruluşları ve iştiraklerine redevansla işletme
izni verilmesi imkânı getiriliyor. Biraz ilerideki maddelerden birinde de
yine bu 11 Eylül tarihli torba yasanın yer altı madenciliği
üzerindeki sıkıntılarını, mağduriyetlerini
gidermeye yönelik olarak sadece yine kamu kurum ve kuruluşlarındaki
işletmelerin bu torba yasadan doğan zararlarını tazmin
etmek veyahut bunları gidermek üzere fiyat farkı ödeme imkânı
getiriliyor -biraz önce diğer arkadaşlar da söz etti- ancak aynı
durumda olan özel sektöre bu imkân sağlanamıyor. Biraz önce sorular
kısmında Sayın Bakan yanıt verirken özel sektörün torba
yasadaki mağduriyetinin serbest piyasa koşullarında
çözüleceğinden söz etti. Şimdi, Sayın Bakanım, burada
açık yüreklilikle de ifade etmemiz gerekiyor ki özel sektörün bu yasadan
doğan mağduriyetlerini gidermeyeceğiz anlamı çıkıyor
maalesef, yanlış anlamıyorsam. Niye böyle? Çünkü, bu konuda atılmış
bir adım, aynı paralel giden birkaç komisyonda atılmış
bir adım, herhangi bir önerge, herhangi bir irade de göremiyoruz maalesef.
Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın
Bakanım; siz çok daha iyi biliyorsunuz bu rakamları, benim Sayın
Ekonomi Bakanına sorduğum soruda ne kadar kömür ithalatı
yapmışız 2014 yılında? 2014 Eylül ayı
itibarıyla 2,3 yani aralık ayı sonu itibarıyla 4 milyar
dolar civarında bir kömür ithalatına ödeme yapmışız.
Değerli arkadaşlar, 2014te kömür ithalatına
yaptığımız ödeme 4,6 milyar dolar. 2013 yılındaki
bütün maden ihracatımızdaki rakam 3 milyar 879 milyon TL. Yani, biri
2014, biri 2013 rakamları ama 2014 ile 2013 arasındaki kömür ithalat
rakamlarında da çok büyük bir fark olmadığını
biliyorum. Yani, biz bütün mermer ihraç ediyoruz, krom ihraç ediyoruz; neler
neler ihraç ediyor isek toplamı 3 milyar 890 milyon, ithal ettiğimiz
kömürü karşılamıyor değerli arkadaşlar. Burada
Sayın Bakanın da hep iradeyle söylediği Yerli kömür işletmelerini
destekleyeceğiz. Bu, doğru ama nasıl destekleyeceğiz?
Bunun yanıtını, bunun fiilî yansımasını,
iradesini maalesef göremiyoruz. Yani, bir daha eğer fırsat
bulursanız, buradaki değerlendirme konuşmasında, gerçekten,
özel sektörün bu mağduriyetinin nasıl giderileceği yönünde
açıklayıcı bilgiler vermenizi bekliyor sektör Sayın
Bakanım.
Diğer bir konu, arkadaşlar, çevreyle ilgili
konular. Çevreyle ilgili de hep çevreyle uyumdan söz ediyoruz ancak burada
önemli olan konulardan bir tanesi de özellikle çevreyle uyumlu yakma
teknolojilerine vermemiz gereken destekler önemli.
Telefonla aradılar Sayın Bakanım,
Elektrik borcumdan dolayı desteklemem kesilmiş. diyor. Desteklemeyi
almak için gidiyor çiftçi vatandaşımız, bir bakıyor ki
elektrik borcundan dolayı desteklemesi kesilmiş, elektrik
dağıtım şirketi parasına el koymuş. Bu özel
şirkettir, benim parama nasıl el koyuyor? diyor. Yarın Arçelik
bayisi de Hükûmetle anlaşırsa, yine benim desteklememe el mi koyacak
acaba? Biraz önce Sayın Tarım Bakanı buradaydı,
gitmiş. Yani, sanıyorum bunun esas muhatabı Tarım Bakanı
ama bu tip mağduriyetleri gidermek de sorumluluğumuz.
Bu düşüncelerle yüce Meclise saygılar sunuyor
herhâlde son konuşmacıyım- iyi geceler diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde 23e bağlı Ek 10uncu madde üzerindeki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın değişik
23 üncü maddesinde bulunan "Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının" ibaresinden sonra gelmek üzere
"meslek odalarının ve ilgili sivil toplum
kuruluşlarının" ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Namık
Havutça Kemal
Değirmendereli
İzmir Balıkesir Edirne
Doğan Şafak Sakine
Öz Atilla
Kart
Niğde Manisa Konya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanuna Ek Madde
eklemeyi öngören 23'üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "Bu
kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler," ibaresinden sonra
gelmek üzere "ilgili kamu kurumlarının ve meslek
odalarının olumlu görüşleri alınarak" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol
Dora Nursel
Aydoğan
Bingöl Mardin Diyarbakır
Selma Irmak İbrahim
Ayhan
Şırnak Şanlıurfa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
"Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı"nın 23. Maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikler, ilgili kamu kurumu ve kuruluşları ile meslek
odalarının olumlu görüşleri alınarak Bakanlık
tarafından hazırlanır ve yürürlüğe konulur."
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf
Halaçoğlu Alim
Işık
Osmaniye Kayseri Kütahya
Lütfü Türkkan Mehmet
Şandır
Kocaeli Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile bu kanun kapsamında
hazırlanacak yönetmeliklerin ilgili kurum, kuruluş ve meslek
odalarının görüşleri doğrultusunda Bakanlıkça
hazırlanması ve yürürlüğe konması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 sıra sayılı
kanun tasarısının, 3213 sayılı Maden Kanuna Ek Madde
eklemeyi öngören 23'üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "Bu
kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler," ibaresinden sonra
gelmek üzere "ilgili kamu kurumlarının ve meslek
odalarının olumlu görüşleri alınarak" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
(Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun uygulanması amacıyla
çıkarılacak yönetmeliklerin konuyla doğrudan ilgili
tarafların görüşlerinin alınarak çıkarılması,
uygulamada yaşanabilecek sorunların başlangıçta
giderilmesini sağlayacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 683 Sıra Sayılı
3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın değişik
23 üncü maddesinde bulunan "Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının" ibaresinden sonra gelmek üzere
"meslek odalarının ve ilgili sivil toplum
kuruluşlarının" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Ali Susam
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yönetmeliklerin hazırlanmasında sivil toplum
kuruluşlarının olumlu görüşlerinin alınması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 23e bağlı ek madde 11i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.33
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
683 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri Deniz
Unsurlarının, Korsanlık, Deniz Haydutluğu ve Silahlı
Soygun Eylemleriyle Mücadele Amacıyla Yürütülen Uluslararası Çabalara
Destek Vermek Üzere, Gereği, Kapsamı, Zamanı ve Süresi Hükûmetçe
Belirlenecek Şekilde, Aden Körfezi, Somali Kara Suları ve
Açıkları, Arap Denizi ve Mücavir Bölgelerde Görevlendirilmesi ve
Bununla İlgili Gerekli Düzenlemelerin Hükûmet Tarafından Belirlenecek
Esaslara Göre Yapılması İçin Türkiye Büyük Millet Meclisince
Hükûmete Verilen ve 5 Kez Uzatılan İzin Süresinin, 10/02/2015
Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ile alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 3 Şubat 2015 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.35