TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci
Birleşim
5
Şubat 2015 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri Milletvekili
İsmail Tamer'in, 4 Şubat Dünya Kanser Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mardin Milletvekili Erol
Dora'nın, cemevlerine yapılan ayrımcılık ile elektrik
faturalarını ödemeyen cemevlerine haciz uygulanmasına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu'nun, Trabzon ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdurda köy yollarının
bakımı için bütçeden kaynak aktarılması ve Karaçal
Barajı altında bulunun köylerin tarla toplulaştırması
programına alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, eğitimde on iki yıldır
süregelen kaosa ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan'ın, üniversite öğrencilerinden
katlamalı harç alınmaması için Hükûmeti düzenleme yapmaya
çağırdığına ilişkin açıklaması
4.- Ardahan Milletvekili
Orhan Atalay'ın, Ankara Milletvekili Levent Gökün 4 Şubat 2015
Çarşamba günkü 51inci Birleşimde yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Mersinin Erdemli ilçesindeki narenciye
paketleme fabrikasında çıkan yangına ve Mersin Büyükşehir
Belediyesinde işçi kıyımının devam ettiğine
ilişkin açıklaması
6.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir'in, MPS Tip 4-A hastalığı konusunda
Sağlık Bakanlığının daha yoğun
çalışma yapmasını talep ettiğine ve Mor Çatı
Kadın Sığınağı Vakfının
İstanbuldaki kamu hastanelerinde kürtajla ilgili yaptığı
araştırmaya ilişkin açıklaması
7.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık'ın, Hükûmetin üst düzey bürokratlardan evleri
dolaşarak seçim propagandası yapmalarını istemesine
ilişkin açıklaması
8.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek'in, Türkiyenin geleceği adına
kaygılı olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Muğla Milletvekili
Tolga Çandar'ın, Muğlanın Türkevleri ile Çökertme yörelerinde
çıkan yangında köylülerin uğradıkları zararların
tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Trabzon Milletvekili
Aydın Bıyıklıoğlu'nun, Trabzon Milletvekili Mehmet
Volkan Canalioğlunun yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, laiklik ilkesinin Anayasaya girişinin 78inci yıl
dönümüne, Cumhuriyet Halk Partililer olarak Atatürke ve Meclise yapılan
her türlü saldırının karşısında olduklarına
ilişkin açıklaması
12.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu'nun, Trabzon Milletvekili Aydın
Bıyıklıoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Mersinin Erdemli ilçesindeki narenciye paketleme
fabrikasında çıkan yangına ilişkin açıklaması
14.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Meriç, Tunca ve Arda Nehirlerindeki
taşkınlar konusunda Hükûmetin önlem alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır'ın, Mersinin Erdemli ilçesindeki narenciye
paketleme fabrikasında çıkan yangına ilişkin
açıklaması
16.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
18.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün ve 27 milletvekilinin, emniyet teşkilatının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1194)
2.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 27 milletvekilinin, çiftçilerin ve
ailelerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1195)
3.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven ve 41 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1196)
VI.- GENSORU
A) Ön Görüşmeler
1.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden sahasında
redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan
firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve
usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/43)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Malatya Milletvekili M. Mücahit Fındıklının
(11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Malatya Milletvekili M. Mücahit
Fındıklının (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun, Malatya Milletvekili M. Mücahit
Fındıklının (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız'ın, Sinop Milletvekili Engin Altay,
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlunun sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında şahsına
sataşmaları nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları arasında yolsuzluk nedeniyle
soruşturma veya dava açılan üst düzey bürokratlar ile görevden
alınan personele ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Nurettin Caniklinin cevabı (7/58736)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Türkiye İş Kurumu personeline yapılan ek
ödemelere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/58915)
5 Şubat 2015 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 52nci Birleşimini açıyorum.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Dünya Kanser Günü
hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili İsmail Tamere aittir.
Buyurunuz Sayın Tamer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer'in, 4 Şubat Dünya Kanser Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4 Şubat Kanser Günü nedeniyle
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanser dünya genelinde giderek artan bir sağlık
problemidir ve toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yüke, bireylerde de maddi
ve manevi kayıplara yol açmaktadır. Bunun yanı sıra
kanserin önemli bir kısmının önlenebilir olmasına ve bu
konuya verilen önemin de giderek artmasına yol açmıştır.
Dünya Kanser Günü her yıl 4 Şubat kanserle
ilgili bir farkındalık oluşturmak adına düzenlenmektedir ve
yapılmaktadır. Kansere bağlı erken ölümlerin
engellenmesiyle beraber kanser tanısı alanlarda yaşam
oranlarının ve yaşam kalitesinin arttırılması en
önemli etken olarak belirtilmiştir. Kanser kontrol planları hasta
yakınlarının duygusal, zihinsel ve bedensel iyiliğine etki
eden tüm faktörlere yönelik psikolojik destek sağlayacak bir şekilde
hazırlanmaktadır. Unutulmamalıdır ki gerçek kayıtçılık
ve tarama gerekirse gerek tedavide ve palyatif bakım olsun birden fazla
alt başlığı bulunan bu başlıklar arasında
çok önemli bir koordinasyon, planlama ve bütünlüğü getirerek kanser ile
mücadele şüphesiz ki etkin bir ulusal kontrol programının bulunması
en önemli hadiselerin başında gelmektedir. Bu amaç doğrultusunda
dünya genelinde bilimsel ve sağlıklı politikalardaki konuyla
ilgili gelişmeler takip edilerek ve daha önce
uyguladığımız 1inci fazdan edindiğimiz tecrübelerle
özellikle 2013 ve 2018 yılları arasında
uygulayacağımız 2nci faz Ulusal Kanser Programının
uygulamaya geçtiğini ifade etmek istiyorum.
Sağlıklı
yaşamayı seçmek imkânsız değildir. Sağlıklı
bir beslenme biçiminin seçilmesi, fiziksel aktivitenin
arttırılması ve alkol kullanımının
azaltılmasıyla önlenebileceği konusunda da önemli etkenler
mevcuttur. Sigara da -etkilenilen- bu rakam 150ye ulaşmaktadır.
Ayrıca, ultraviyole ve radyasyondan
korunmayla cilt kanserlerinin önlenmesi mümkündür. Meslek ve çevresel maruz
kalmalara, ülkemizde bu konuya oldukça fazla önem verilmektedir ki özellikle
tütün ve obeziteyle mücadele eylem planlarımızda çok başarılı
sonuçlarla hızla devam etmektedir.
Bu programa ek olarak -kanser özellikle-
Türkiye radon haritasının çıkarılması, elektromanyetik
alanların, sağlık etkinliklerimizin izlenmesi gibi çok yeni
programları da başlatmış bulunuyoruz.
Kanserde erken tanı imkânsız
değildir. Türkiye son yıllarda, özellikle kanserle ilgili önemli
erken tanı metotlarını ortaya koymuştur. Meme
kanserlerinde, kolorektal kanserlerde ve yine servisk kanserlerinde önemli
gelişmeler sağlamıştır. Kanserde erken tanı
programlarını, toplumun sağlık çalışanları
ve politika oluşturucuların bilgisiyle artırmayı
hedefledik. Bu hedefimize de ulaşmış durumdayız.
Kanser erken teşhis, tarama ve
eğitim merkezlerimizin yani kısaca KETEM dediğimiz merkezlerin
son yıllarda sayısını artırdık. Başlangıçta
126 olan bu sayıyı, bugün 40 daha yeni KETEM merkezi açarak
artırmış bulunmaktayız. Yine, 10 mobil üniteyi de
ayrıca hizmete sunmuş oluyoruz.
Meme, servisk ve kolorektal kanser
taramaları bu merkezlerde ücretsiz olarak yapılmakta, yapılan
kanser tarama sayısı hem Türkiye genelinde hem de birinci basamak
düzeyinde inanın rekorlara imza atmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Sadece birinci basamakta 2012
yılında yapılan 146 bin meme kanseri taraması 2014
yılında 335 bine yükselmiştir. Neredeyse 2 katı
artırmışız bu konuyu.
Yine, rahim ağzı
taramalarını 214 binden 510 bine yükseltmişiz. Yine, kolorektal kanserlerde de 59 binden 774 bine kadar
bir kanser taraması gelişmiştir ki bu çok önemlidir. Bir de
Türkiye'nin her bölgesinde, her sağlık ocağında ve
aynı zamanda da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tamer.
İSMAİL TAMER (Devamla) Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
cemevlerine elektrik faturası nedeniyle haciz uygulanması
hakkında söz isteyen Mardin Milletvekili Erol Doraya aittir.
Buyurunuz Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
2.- Mardin
Milletvekili Erol Dora'nın, cemevlerine yapılan
ayrımcılık ile elektrik faturalarını ödemeyen
cemevlerine haciz uygulanmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri olan
cemevlerine yapılan ayrımcılıklar konusunda söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Uluslararası birçok bağlayıcı
sözleşme, insan hakları hukuku kapsamında herkesin düşünce,
din veya inanç özgürlüğü hakkını güvence altına alır.
Türkiye de bu belgelerin altına imza koyan devletlerden birisidir.
Düşünce, din veya inanç özgürlüğü
hakkının tüm yurttaşlar için etkili bir biçimde korunması
için uygun bir ortamın oluşturulması ve bu ortamın
korunması bir hukuk devletinin en asli görevlerinden birisidir. Bu
bağlamda, bir devletin farklı inançlara mensup
yurttaşlarına karşı sergilediği yaklaşımlar,
hukukun üstünlüğü ilkesinin ne kadar işletildiğinin de önemli
bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, evrensel hukuk belgelerince
güvence altına alınan en önemli haklardan birisi, ibadet etme
özgürlüğü ve ibadet yeri kurma ve yaşatma hakkıdır. Buna rağmen
Alevi yurttaşlarımızın inanç hürriyeti kapsamında en
çok mağdur edildikleri konulardan birisi de ibadet yeri kurma ve
yaşatma hakkının engellenmesidir.
Türkiye'de Alevi yurttaşlarımızın
cemevlerinin ibadet yeri statüsü kazanmasına yönelik yaptıkları
başvurular devlet makamlarınca sürekli reddedilmiştir. Söz
konusu başvurulara olumsuz yanıtlar verilmesinin gerekçesi ise hukuki
değil siyasidir.
Değerli milletvekilleri, şunu açık ve
seçik olarak kavramalı ve tekrar tekrar belirtmeliyiz ki: İbadet yeri
statüsünün belirlenmesine ilişkin kararları siyasetçiler veremezler.
Devleti yöneten hükûmetlere ve siyasetçilere düşen asli görev,
yurttaşların inanç özgürlüklerini korumak ve bunu yasalarla güvence
altına almaktır.
İbadet yeri statüsünün tanınmasına
ilişkin kararlarda devlet, herhangi bir dinî görüşü esas almamak da
dâhil olmak üzere, tarafsızlık yükümlülüğüne riayet etmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bildiğimiz gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, cemevlerinin
cami, kilise ve sinagoglarda olduğu gibi elektrik faturasından muaf
tutulma talebinin Türkiye mahkemeleri tarafından olumsuz
karşılanması üzerine yapılan başvuruyu Aralık
2014'te karara bağladı. AİHM, cemevlerinin de ibadethane
olduğuna, bu nedenle ayrımcılık
yapılamayacağına karar verdi. AİHM kararı, Türkiye'de
Alevilere din temelinde ayrımcılık
yapıldığının bir kez ifşa edilmiş
olması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu
kararla bir kez daha tescillenmiştir ki Türkiye, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin ayrımcılığı
yasaklayan 14'üncü maddesini ve ayrıca, düşünce, inanç ve din
özgürlüğünü garanti altına alan 9'uncu maddesini ihlal etmiştir.
Değerli milletvekilleri; takip ettiğimiz üzere,
AİHM'in bu kararından sonra Alevi vakıf ve dernekleri,
cemevlerine çıkarılan elektrik faturalarını ödememe yönünde
karar almış bulunmaktadırlar. Buna karşın, elektrik
dağıtım şirketlerinin elektrik faturasını
ödemeyen cemevlerine yönelik elektrik kesme ve akabinde icra işlemlerine
kalkışma biçiminde girişimlerde bulunduklarına yönelik
basına haberler yansımış bulunmaktadır. AİHM'in
söz konusu kararlarına ilişkin Hükûmetçe hiçbir düzenleme
yapılmadığı gibi, Hükûmet yetkilileri AİHM'in
kararı bizi bağlamaz." biçiminde sorumsuz ve hukuk
dışı açıklamalar yapmış bulunmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, AİHM kararı
doğrultusunda Demokratik Bölgeler Partisine bağlı belediyeler
başta olmak üzere, diğer bazı belediyeler, yerel yönetimler
bazında cemevlerini ibadethane olarak kabul eden Meclis kararları
almışlardır. Bu karar doğrultusunda belediyelerce ibadethanelere
sunulan hizmetlerden cemevleri de faydalanabilmektedir. Buradan bu
duyarlılığı gösteren ve ayrımcılıkla
mücadele eden tüm belediyelerin ilgili kararlarını kutluyorum.
Hükûmetin de cemevlerine uygulanan antidemokratik politikalardan vazgeçerek,
AİHMin kararını da dikkate alarak acil adımlar atması
gerekmektedir. Cemevlerine de diğer ibadethanelere sağlanan
imkânların bir an önce sağlanması hukuki ve ahlaki bir
zorunluluktur. Laik bir devletin ve devleti temsil eden Hükûmetin bir
ibadethaneye ayrımcılık politikaları uygulaması, bu
yolla Alevi yurttaşlarımızı rencide etmeye devam etmesi
kabul edilemez.
Bu kapsamda, Alevi yurttaşlarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesi için Hükûmet, öncelikle, AİHM'in, inanç
özgürlüğü hakkının ihlali kapsamında Türkiye'yi kusurlu
bulduğu konularda ciddi adımlar atmalı ve gerekli yasal
düzenleme ve idari uygulamaları acilen hayata geçirmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel kurulu tekrar
saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Gündem dışı üçüncü söz, Trabzon ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğluna aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Trabzonda sorun
kaldı mı ya?
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Canalioğlu.
3.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun, Trabzon ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Sayın
Bakanım, sayın vekilim...
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisi ve sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada dört yıla yakın bir süredir
Trabzonun sorunlarını konuşuyoruz. Her ne kadar sayın
milletvekilimiz oturduğu yerden Trabzonumuzun sorunu kaldı
mı? diye söyledi. Ben vereceğim notlarla sonucu kendisinin takdirine
bırakacağım.
Öncelikle bazı kısa notlar vermek istiyorum
Trabzonla ilgili: Trabzonumuzun yüz ölçümü 4.685 kilometrekare, nüfusu 758.237. 2023te beklenen nüfus 758.130.
Aldığı göç 2013 yılı itibarıyla 25.115,
verdiği göç 29.988; net göç eksi 4,878, net göç hızı eksi 6,41.
Bu rakamlara bakıldığında, Trabzon göç veren il olma
özelliğini hâlen sürdürüyor, göç veren iller arasında 24üncü.
Trabzon istihdam açısından 38inci sırada, nüfusun yüzde
46,6sı istihdam ediliyor ancak. Ücretli çalışanlarda Trabzonun
plakası yani 61inci sırada, ücretli çalışanların
günlük kazançları 47 lira 98 kuruş. İş yeri
sayısı 15.879. İşsizlik oranı yüzde 7,4; il
sıralamasında 35inci sırada. Elektrik tüketiminde iller
arasında 63üncü sırada, kişi başına tüketilen
elektrik 293 kilovat. Trabzona 2014 yılında 84.077 yabancı
turist gelmiş. Otomobil sayısında iller arasında 50nci
sırada, bin kişiye 92 otomobil düşüyor. Kişi başına
ödenen brüt vergide iller arasında 19uncu, kişi başı
ortalama 2.088 TL vergi ödüyor. Kişi başı yıllık
harcama tutarı 71,80 TL ile Türkiye 11incisi. Ücretlinin nüfusa
oranı yüzde 14,85; il sıralamasında 23üncü. Hava
kirliliğinde yüzde, 84, iller arasında 18inci sırada. Kişi
başı teşvik sağlanan yatırım tutarında
46ncı sırada.
Değerli arkadaşlarım, bunları ben
söylemiyorum, bir gazetenin yapmış olduğu anket
sonuçlarında vermiş olduğu rakamlar. Bu anket sonucu çok uzun
sürüyor, zaman kısa olduğu için ben ana hatlarıyla vermiş
oldum.
Trabzon üretimde maalesef yok ve bir bölgede üretim
olmazsa değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, nüfus da artmaz, göç
olur ve zenginlik de olmaz. AKP Hükûmeti ve AKP Trabzon milletvekilleri
Trabzona şu kadar yatırım yaptık, bu kadar
yatırım yaptık. diye her fırsatta, seçmenlerin olduğu
alanda söylüyorlar, burada bir tek konuşmalarını dinlemedim.
Şimdi burada beni dinliyorlar, varsa bir eksiğimiz gelir burada
açıklarlar. Ama Trabzon ilinde 6360 sayılı Büyükşehir
Yasasından sonra, 30 Mart 2014 seçimlerinde AKPli Belediye
Başkanı kazandı ve yapılan anket
çalışmasında 16 büyükşehir belediye başkanı
arasında 1inci sırada Kayseri, 16ncı sırada Trabzon
Büyükşehir Belediye Başkanı değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir örnek vereceğim. Ocak ayı
içerisinde kar yağdı, hâlen kardan kapalı 688 tane köy yolu var.
Muhtarlara değer verilmiyor, muhtarlar geliyorlar belediyeye, izah
ediyorlar, anlatıyorlar, verilmiyor.
Sürem daralıyor ve çabuk geçiyorum. Seçim
zamanı verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmemiştir,
Getirilmiş. diyorlarsa gelsinler burada açıklasınlar. Ben
şimdi söylüyorum, verilen sözlerden, hani güney çevre yolu? Hani Çömlekçi,
Hızırbey, Tabakhane, Esentepe, Gülbahar Hatun Mahallesi,
Kaymaklı Mahallemizin kentsel dönüşümleri? Vatandaşlar
mağdur, Evini al. almıyor, Ver. vermiyor; Yapacağım,
tamir edeceğim. diyor, Yok, yapamazsın, kentsel dönüşümde. Bu
da bir muamma. Hani Sürmene Çamburnu tersanesi? Hani hafif raylı sistem?
Hani Boztepe teleferik projesi? Hani şehir hastanesi? Hani lojistik
merkez? Hani yatırım adası? Hani ikinci havalimanı pisti?
Hani ağız ve diş sağlığı hastanesi? Hani
Çakırgöl kayak merkezi? Hani işsizliğin çözülmesi? Hani
esnafımızın icralık olmasının
kurtarılması? Ki, 2014 yılı içerisinde 2.745 iş yeri
açıldı, buna karşılık 4.268 iş yeri kapandı.
Hani fındıkta don olayından zarar görenlerin
zararlarının karşılanması? Hani çaydaki yüzde 8 katma
değerin 1e indirilmesi? Bunların hiçbiri
gerçekleştirilmemiştir ve AKP milletvekillerinin Trabzonda
söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştır, Trabzon milletvekilleri
için söylüyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla, sevgilerimle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Canalioğlu.
Gündeme geçmeden önce sisteme giren sayın
milletvekillerine birer dakika söz vereceğim.
İlk söz Sayın Özkana ait.
Buyurunuz.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdurda köy yollarının
bakımı için bütçeden kaynak aktarılması ve Karaçal
Barajı altında bulunun köylerin tarla toplulaştırması
programına alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Burdur ili tarım ve hayvancılıkta,
ticarette, ulaşımda, taşımada, doğal taşta,
mermerde ve turizmde örnek bir ildir. Büyük katma değer yaratmasına
rağmen, 186 köyün köy yolları, arazi yolları bakım ve onarım
istemektedir ancak özel idare bütçesi yeterli olmadığı için
hizmetlerde aksama olmaktadır. Acilen genel bütçeden Burdura kaynak
aktarılması gerekmektedir. Hükûmetin ve Maliye Bakanının bu
konuya önem vermesini Burdur halkı adına talep ediyorum.
Yine ayrıca, Burdur Karaçal Barajı altında
bulunan Karaçal, Düger, Hacılar, Yarıköy, Yazıköy,
Aşağımüslümler, Akyaka, Yassıgüme köyleri tarla
toplulaştırması programına alınmasına
rağmen, bir türlü toplulaştırma
başlamamıştır; sabırsızlıkla köylülerimiz bu
toplulaştırmanın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından bir an önce yapılmasını
talep etmektedirler.
Hükûmetten rica ediyor, söz verdiğiniz için size de
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
Sayın Öğüt
2.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, eğitimde on iki
yıldır süregelen kaosa ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Eğitimde on iki yıldır süregelen kaos
devam etmekte. Çalınan sorular, usulsüz sınavlar, yeterli
öğretim kadroları olmadığı halde pıtrak gibi
açılan resmî ve özel üniversiteler, vakıf üniversiteleri eğitim
düzeyini düşürmekte. 1970lerin parayla satılan diplomaları
hatıra gelmektedir. YÖK, tıp ve hukukta taban puan
sınırını getirdi, öğretmenlik de dâhil diğer
branşlarda taban puan aranmaması kalitesizliği getirecektir.
Bunlar eğitimde özelleştirmelerin sonucudur. Yeterlilik
sınavları mutlaka uygulanmalıdır. Güya Hükûmet
harçları kaldırmıştı, katlamalı harçlar
inanılmaz boyutlara varmıştır, ikinci öğrenim dâhil
harçlar mutlaka ve derhâl kaldırılmalıdır. Mesleki teknik
ortaöğretim kurumlarından mezun olan öğrencilerin ön lisans
programlarına başvuru süresini kaçıranlara ek süre verilmesi
talep edilmektedir. Binlerce öğrenci bu müjdeli haberi beklemektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Eyidoğan
3.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan'ın, üniversite
öğrencilerinden katlamalı harç alınmaması için Hükûmeti
düzenleme yapmaya çağırdığına ilişkin
açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Başkan.
Üniversite yüksekokul öğrencilerinin katlamalı
harç konusuna itirazı var. Katlamalı harç alınması AKP
tarafından 6569 sayılı Kanunun 29uncu maddesi ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 46ncı maddesinde
yapılan değişiklikle düzenlenmiştir. Katlamalı harç,
dört yıllık bölümde ilk dört yıl içerisinde bir dersi üç veya
daha fazla alma durumunda veya yüksekokullarda ikinci yıldan sonra, dört
yıllık fakültelerde dördüncü yıldan sonra her alınan dersten
alınan ek ders ücretine denir. Normal öğretim süresi içinde bir ders
üçüncü kez alınıyorsa kredi başına katkı payı ve
öğrenim ücreti yüzde 50 fazlası, dördüncü kez alınıyorsa
yüzde yüz fazlası, beş veya daha fazla alıyorsa yüzde 300
fazlası. Okul uzadıysa, bir ders birinci kez
alındığında kredi başına katkı payı ve
öğrenim ücretinin yüzde 100 fazlası, ikinci kez
alındığında yüzde 200 fazlası, üçüncü kez
alındığında yüzde 300 fazlası, dört veya daha fazla
alındığında yüzde 400 fazlası alınır.
İkinci öğretim öğrencilerinin durumu ise daha vahimdir. Hükûmeti
bu konuda duyarlı olmaya, öğrencilerimizden bu yüksek harçların
alınmaması için yeni bir düzenleme yapmaya
çağırıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Eyidoğan.
Sayın Atalay
4.- Ardahan
Milletvekili Orhan Atalay'ın, Ankara Milletvekili Levent Gökün 4
Şubat 2015 Çarşamba günkü 51inci Birleşimde
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ORHAN ATALAY (Ardahan) Teşekkür ederim
Başkanım.
Dün benim de içinde bulunduğum bir grup milletvekili
arkadaş Anayasanın ve Meclis İçtüzüğünün kendilerine
vermiş olduğu düşünce ve ifade hürriyeti hakkını
kullanarak hiçbir şahıs ismi kullanmaksızın, kimseye de
hakaret etmeksizin kendi düşüncelerini ifade edince CHP Grup Başkan
Vekili bu hak kullanımını terbiyesizlik olarak nitelemiş.
İstiklal Harbinin büyük komutanlarından Rauf
Orbayın Mahkeme değil eşkıya yatağı,
memleketteki vicdan buhranının temel nedeni. olarak
tanımladığı İstiklal Mahkemelerinin kararlarına
yaptığımız bu eleştiriler şayet bir terbiyesizlik
ise o terbiyesizliği bin kere işleyeceğiz, değil ise o kem
sıfatı ve sözü Sayın Göke misliyle iade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Atalay.
Sayın Atıcı...
5.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Mersinin Erdemli ilçesindeki
narenciye paketleme fabrikasında çıkan yangına ve Mersin
Büyükşehir Belediyesinde işçi kıyımının devam
ettiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Mersinin Erdemli ilçesinin
Arpaçbahşiş beldesinde narenciye paketleme fabrikasında bir
yangın çıkmış, bu yangında 3
yurttaşımız ölmüş, 6sı da
yaralanmıştır. Ülkemizde bazıları kaçak sarayda rahat
rahat uyurken, bazıları da, özellikle garibanlar da koyun koyuna
yatmakta ve birlikte ölmeye devam etmektedir. Ölenlere Allahtan rahmet,
yaralılara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
Mersin Büyükşehirde işçi kıyımı devam etmektedir.
İşçi kıyımı devam ettiği gibi memurlara da
ağır mobbing yani bezdirme uygulanmaktadır. Bunun en yakın
örneği, zabıtaların tamamının bıyıkları
zorla kestirilmiştir. Bıyık kesme, faşistlerin,
zamanında uyguladıkları bir işkence yöntemidir.
Büyükşehir Belediyesinin böyle bir uygulamayı
başlatmasını kınıyorum ve derhâl yetkililerin olaya el
koymasını ve bu zalimce uygulamanın kaldırılması
gerektiğini hatırlatmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Sayın Demir...
6.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in, MPS Tip 4-A hastalığı konusunda
Sağlık Bakanlığının daha yoğun
çalışma yapmasını talep ettiğine ve Mor Çatı
Kadın Sığınağı Vakfının
İstanbuldaki kamu hastanelerinde kürtajla ilgili yaptığı
araştırmaya ilişkin açıklaması
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ender görülen genetik hastalıklardan birisi olan Mukopolisakkaridoz,
kısaca MPS Tip 4-A, 200 binde 1 görülüyor. Türkiyede 250 çocuk bu
hastalıkla mücadele ediyor. Hastalığın tedavisi için
gerekli olan Vimizim adlı ilaç yurt dışından
getirilmektedir. MPS hastaları, ilaçlarının SGK yurt
dışı için ödenecek ilaçlar listesine alınabilmesi için uzun
zamandır mücadele ediyor. Hükûmet ve Sağlık
Bakanlığının bu konuda daha yoğun, daha sıkı
çalışma yapmasını talep ediyorum.
Mor Çatı Kadın
Sığınağı Vakfı, İstanbuldaki 37 kamu
hastanesine telefonla Kürtaj yapıyor musunuz? diye sorarak bir
araştırma yapmıştır. Birçok hastanenin
yapmadığını ve bir kurul tarafından ancak bazı
özel durumlarda yapıldığını söylüyor ama kamuoyunda ve
dünyada Türkiyede kürtajın on haftaya kadar serbest olduğu biliniyor
ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükûmetinin
ısrarlı bir şekilde yürüttüğü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın Işık
7.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın, Hükûmetin üst
düzey bürokratlardan evleri dolaşarak seçim propagandası
yapmalarını istemesine ilişkin açıklaması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, hiç
şaşırmayacağınız bir şey söyleyeceğim:
Hükûmet tüm üst düzey bürokratlara, müdürlere, yöneticilere talimat vererek
Bölgelerinizde eşinizle birlikte akşamları ev ziyareti yaparak
çay içip resmen seçim propagandası yapın ve AKPye oy isteyin.
diyorlarmış. Bir de Gittiğiniz yerlerde not alın, geri
dönüş yapın. diyorlarmış. Tabii, Cumhurbaşkanı
Anayasayı rafa kaldırdı, yetmedi, bir de siyaset yapmaları
yasak olan memurlara da Anayasayı hiçe sayarak siyaset yaptırmak
yakışıyor herhâlde. Cumhuriyet savcısı varsa göreve
çağırıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Işık.
Sayın Şimşek
8.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Türkiyenin
geleceği adına kaygılı olduğuna ilişkin
açıklaması
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Türkiye nereye gidiyor? Bir sabah
kalkıyoruz, başta emniyet teşkilatı olmak üzere kamu
görevlilerine bir operasyon yapılmış. Bir gün bakıyoruz,
birkaç savcının yürüttükleri bir soruşturmayla ilgili
dosyaları ellerinden alınmış, daha sonra, görev yerleri
değiştirilmiş, haklarında soruşturmalar
açılmış. Önceki akşam da hiçbir sorunu görünmeyen bir
bankaya kamu gücü kullanılarak eşkıya mantığıyla
el konulmuştur. Bir Cumhurbaşkanı var, evlere şenlik; her
gün bir siyasi parti genel başkanının ötesinde propaganda
yapıyor. O banka zaten battı, daha bu operasyonların
arkası gelecek. İnlerine girdik, gireceğiz. diye kamu
görevlilerini ve toplumun bir kesimini hedef gösteriyor.
Ülkenin bir bölümü terör örgütüne teslim edilmiş.
Biz gerçekten, ülkemizin geleceği adına kaygılıyız.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.
Sayın Çandar
9.- Muğla
Milletvekili Tolga Çandar'ın, Muğlanın Türkevleri ile Çökertme
yörelerinde çıkan yangında köylülerin uğradıkları
zararların tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
TOLGA ÇANDAR (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Geçen yıl, ülkemizin cennet köşelerinden,
Muğlamızın da cennet köşesi Gökovada, Türkevleri,
Çökertme yöresinde çok büyük bir yangın felaketi yaşandı. Bu
yangın felaketinde büyük bir alan ne yazık ki kül oldu. Bu
alanların üçte 2si zeytinlik alanlardı yani bu zeytinlik alanın
büyük bir bölümü de köylülere aitti. Yangın
uçaklarının yetersiz kalması nedeniyle, aynı zamanda
itfaiye erlerinin, itfaiye görevlilerinin kıyafetlerinin yangına
uygun olmayışı nedeniyle çok ciddi bir kayba uğrayan Türkevleri,
Çökertme köylülerinin zararı tazmin edilmelidir. Defalarca girişimde
bulunmamıza rağmen bu konuda herhangi bir çalışma
yapılmamıştır.
Bu
konuyu hatırlatır, saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çandar.
Sayın
Bıyıklıoğlu
10.- Trabzon
Milletvekili Aydın Bıyıklıoğlu'nun, Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYDIN
BIYIKLIOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Trabzon vekilimiz bazı bilgiler verdi, o bilgilerin
doğru olan biçimlerini ifade etmek istiyorum.
Trabzonda
kentsel dönüşümle alakalı verdiği bilgiler eksik; sebebi
şudur: Trabzonda Çömlekçi, Tabakhane, Zağnos Vadisinde ve
diğer yerlerde kentsel dönüşüm devam etmekte. Anlaşma
yapılmış olan vatandaşların paraları
ödenmiş, anlaşmaya yanaşmayanların da mahkeme
kanalıyla belirlenecek olan ücretleri ödeniyor ve bu devam ediyor. Bunun
haricinde Trabzondaki erişim noktasında büyük projelerden Kanuni
Bulvarı, Erdoğdu, Ahi Evren, Karşıyaka-Uğurlu,
Akyazı Projesi ve çift tünel geçişi; bunların hepsi şu anda
devam etmekte olan projelerdir, hiçbirinde aksama söz konusu değildir.
Büyük
şehir hastanesinden bahsetti. Büyük şehir hastanesi şu anda
planlamamızdadır fakat 500-600 dönümlük bir yere ihtiyaç göstermekte.
Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor ve bu da yine
Trabzona
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bıyıklıoğlu.
Sayın
Gök, buyurunuz.
11.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, laiklik ilkesinin Anayasaya girişinin 78inci
yıl dönümüne, Cumhuriyet Halk Partililer olarak Atatürke ve Meclise
yapılan her türlü saldırının karşısında
olduklarına ilişkin açıklaması
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bugün laiklik ilkesinin
Anayasamıza girişinin yıl dönümü. 5 Şubat 1937
yılında laiklik ilkesi Anayasamıza girmiştir. Bugün de
laiklik ilkesine ne kadar ihtiyacımız olduğu ve bunun ne kadar
önemli olduğu, Atatürke saldıranların, onu önemsiz ve
değersiz kılmaya çalışanların bütün haksız
saldırıları karşısında her zaman haklı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Laiklik İlkesi, Türkiyeyi muasır medeniyet seviyesine
çıkartmak açısından Orta Doğu coğrafyasında çok
önemli bir unsur olarak öne çıkmış ve bütün dünyanın da
gıptayla izlediği bir yönetim tarzı olarak da Anayasamızda
yer almıştır, ilke olarak da yer almıştır.
Elbette laik cumhuriyeti bizler, Cumhuriyet Halk
Partililer sonsuza kadar yaşatacağımıza ant içen fertler
olarak Atatürke yapılan her türlü saldırının da
karşısında olduğumuzu, Atatürkün kurduğu bu Meclise,
Atatürke hakaret edenlere de, onlara da izin vermeyeceğimizi bir kez daha
belirtiyor, Atatürkü ve cumhuriyetimizi kuranları bir kez daha
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Sayın Canalioğlu
12.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun, Trabzon Milletvekili Aydın
Bıyıklıoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Biraz önce Trabzon milletvekili
arkadaşımız, bana cevaben bir iki şey söyledi. Ben
konuşmamda 15 madde saymıştım Hani bunlar nerede? diye
ama bunlar arasında yalnızca Çömlekçi ve Tabakhanede kentsel dönüşümün
devam ettiği söyleniyor. Ama buradaki şeyin tamamen bitmiş
durumda olmadığını ifade etmek istiyorum.
Ayrıca şehir hastaneleriyle ilgili de şu
anda çalışmalar ne zaman olacak, ne zaman bitecek noktasında bir
gelişme yoktur.
Diğer konularda söylediğimiz her söz doğrudur
ve bunlarla ilgili hiçbir şey yapılmamıştır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Canalioğlu.
Sayın Öztürk
13.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, Mersinin Erdemli ilçesindeki narenciye
paketleme fabrikasında çıkan yangına ilişkin
açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkanım, Erdemlide bir limon fabrikasında meydana gelen
yangında 3 yurttaşımız yanarak can vermiştir.
Bunlardan 2 tanesi Silifkelidir -birisi Sömek köyünden, birisi de Örenköydendir-
diğer yurttaşımız da doğudan bir
yurttaşımızdır. Bu olay bile tarımda bile işçi
sağlığı ve iş güvenliği konusunda
alınması gereken önlemlerin alınmadığını,
asıl o sektörde, tarım sektöründe insanların çaresizliğe ve
perişanlığa terk edildiğinin somut göstergesidir.
İlgililerden bu konuya eğilmelerini istiyorum.
Ölenlere rahmet diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
Sayın Kaplan
14.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Meriç, Tunca ve Arda
Nehirlerindeki taşkınlar konusunda Hükûmetin önlem alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
On iki senedir AKP iktidarı döneminde Meriç, Tunca,
Arda nehirleri taşıyor, Edirne hep sular altında kalıyor ve
her gün bu görüntüleri izliyoruz.
Sayın Bakan Eroğlu, Tunca, Arda, Meriçi
birleştirip bir kanalla Çömlekköye aktaracaklarını
söylemişti ve bunu önümüzdeki sene bitireceğiz diye söz verdi,
megabir Trakya kanalı projesi gibi sundu. Umarız ki sözünde durur ve
bir dahaki sene bu sel baskınlarıyla insanlarımızın
mağdur olması önlenmiş olur. Göz göre göre Bulgaristan ve
Yunanistan tarafındaki barajların sularının
bırakılmasıyla bu felaketler meydana geliyor ve bunlar
göründüğü hâlde Hükûmetin önlem almadığı gözüküyor.
İnşallah sözünde durur ve Trakyalıların meşhur bir
sözüyle de cevap vermek gereğini bize bıraktırmaz diye
düşünüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Sayın Şandır
15.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın, Mersinin Erdemli ilçesindeki
narenciye paketleme fabrikasında çıkan yangına ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; maalesef, bu gece Mersinin Erdemli ilçesinde bir narenciye
paketleme fabrikasında çıkan, yatakhanede çıkan yangın
sonucu Murat Bulut, Mücahit Ünal ve Umut Gönül isimli çalışanlarımız,
işçilerimiz, kardeşlerimiz Hakkın rahmetine yürümüştür,
hayatlarını kaybetmişlerdir, 6 işçimiz de dumandan
yaralanmıştır, hastaneye kaldırılmışlardır.
Ölenlere yüce Allahtan rahmet diliyorum, aile yakınlarına ve tüm
Erdemli halkına başsağlığı diliyorum. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak Erdemlililerin acısını
paylaşıyoruz. Bir daha böyle acıların
yaşanmamasını da yüce Allahtan diliyorum.
Söz verdiğiniz için size de teşekkür ederim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün ve 27 milletvekilinin, emniyet
teşkilatının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1194)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemiz için çok önemli ve zor sorumluluklar
yüklenmiş olan emniyet teşkilatının çok ciddi ve acilen
çözüm bekleyen, kronikleşmiş sorunları vardır. Polis demek
asayişin, emniyetin ve düzenin güvencesi demektir, huzur ortamı ancak
işini severek yapan, verimli çalışan moral düzeyi ve aidiyeti
yüksek bir polis teşkilatıyla sağlanabilir.
Türk emniyet görevlilerinin yüzde 92,31i -210.897
kişi- hiçbir kariyer olanağı olmayan mutsuz rütbesizlerden,
yüzde 3,96'sı -9.055 kişi- komiserlerden oluşan orta
sınıf rütbeliden, yüzde 3,73'ü -8.513 kişi- ise emniyet
amir-müdürlerinin oluşturduğu mutlu azınlıktan
oluşmaktadır.
Birçok meslek grubunun sorunları gerek grevler gerek
sendikalar ve gerekse basın-yayın aracılığıyla
gündeme getirilmekte olup devlet yöneticilerinin kendileriyle ilgilenmesi
sağlanmaktadır, lakin tüm bu kesimlerden daha çok birikmiş
sorunu olan polis memurları hep bir sabır ve beklenti içinde
sorunlarını dile getirebilecekleri bir sendikaları
olmadığı için mağdur ve mahzun kalmaktadırlar.
Polis Koleji, Polis Akademisi, polis okulları ve
polis eğitim merkezleri diye yapılanmış ve hiçbir ülkede
olmayan, maliyeti çok yüksek bir eğitim sistemi sonucunda
karmaşık ve düzensiz bir yapının ortaya çıkması,
daha liyakat ve kabiliyete bakılmaksızın keskin bir amir-memur
ayrımı yapılarak Polis Akademisi mezunlarının
oluşturduğu amir sınıfını ihtiva eden ve her
konuda kayırılan imtiyazlı bir kesimi ortaya
çıkarmıştır. Belirsiz, düzensiz ve uzun çalışma
saatleri ve özlük haklarındaki adaletsizlik, eşit işe eşit
ücret verilmemesi en büyük sıkıntılarındandır.
Makamında oturarak üstlerinden rütbe bekleyen,
emeklilik için gün sayarak dert ve sıkıntıları görmezden
gelen bir kısım müdürler yerine, Türk emniyetinin iskeletini
oluşturan, bütün iş yükünü üstlenen, fedakârca çalışan, yeri
geldiğinde insanların dertleriyle dertlenen, gerektiğinde
suçlularla silahlı çatışmaya girip şehit düşen,
toplumun her kesimiyle bire bir muhatap olan ve teşkilatın yüzde
90,4lük kısmını oluşturan polis memurları birinci
derecede dikkate alınmalıdır.
Emniyet teşkilatında komiser rütbesinden tutun
da en tepedeki rütbeliye kadar neredeyse herkesin altında bir makam
aracı vardır ve bu araçlar evrak üzerinde hizmet aracı olarak
gözükmektedir. Her bir makamda, birer gün arayla çalışmak üzere, 2
tane de polis memuru şoför olarak çalışmaktadır ve sadece
İstanbul ilinde görev yapan 34 bin polisten 6 bine yakını
şoför olarak çalıştırılıyor ise bu rakam
gerçekten de ürkütücü boyutlara ulaşmış denilebilir ve bu
düpedüz kamu kaynaklarını israftır.
EGM mevcut yapısı ve yönetim şekliyle
günün ihtiyaçlarına ve personelinin beklentilerine cevap verememektedir.
EGM personelinin yüzde 5-7'lik seçkinler kısmı hariç çoğu
bıkkınlık ve boş vermişlik içindedir.
Milletimizin hizmetinde olan Emniyet teşkilatı
kapsamlı reform ve düzenlemelerin yapılarak; polisin, zor
şartlar altında çok çalışan, yüksek riskli işler
yapan, psikolojisi bozulmuş kişiler görüntüsünden
kurtarılması ve hak ettiği özgüvenli, halka güven ve sükûnet
telkin eden kanun adamı vasfının kendisine kazandırılarak
milletimizin huzur ve asayişinin temini açısından azami önem
taşımaktadır. Özellikle çalışma şartları,
özlük hakları ve yaşadıkları mobbingle ilgili
sorunların tespiti ve çözümlenmesi için Anayasamızın 98inci
maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun
tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Orhan Düzgün (Tokat)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Muharrem Işık (Erzincan)
4) Hülya Güven (İzmir)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Ali Haydar Öner (Isparta)
7) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
8) Haydar Akar (Kocaeli)
9) Ali Özgündüz (İstanbul)
10) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
11) İhsan Özkes (İstanbul)
12) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
13) Namık Havutça (Balıkesir)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Haluk Ahmet
Gümüş (Balıkesir)
16) Rahmi
Aşkın Türeli (İzmir)
17) Mevlüt Dudu (Hatay)
18) Hasan Ören (Manisa)
19) Hasan Akgöl (Hatay)
20) Ali Demirçalı (Adana)
21) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
22) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
23) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
24) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
25) Veli Ağbaba (Malatya)
26) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
27) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
28) Osman Aydın (Aydın)
2.- Kayseri Milletvekili Mehmet
Şevki Kulkuloğlu ve 27 milletvekilinin, çiftçilerin ve ailelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1195)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde yapılmakta olan tahıl ziraatı,
kış aylarının mevsim normallerinin üzerinde sert ve
soğuk geçmesi ve akabinde bahar aylarında yağması beklenen
yağmurların geç yağması sebebiyle, 2012 yılında
yapılan tahıl hasadında beklenen rekoltelerden, bölgelere göre
değişmekle birlikte yüzde 70-80 civarında ürünlerde
kayıplar yaşanmıştır.
Yaşanan bu kayıplar çiftçi ailelerini maddi ve
manevi olarak zor durumda bırakmaktadır. Çiftçilerimiz çoğu
bölgelerde tarlaya ektikleri tohum miktarı kadar dahi hasat elde
edememiştir. Ülkemizde yükselen tarım girdi maliyetleri yüzünden
üreticiler zor durumdadır ve borçlarını ödeyememektedir. Bu
yıl yaşanan don ve kuraklık tahıl hasadının yüzde
70-80 oranında düşmesiyle tahıldan beklediği
hasılatı alamayan üreticiler ekonomik ve sosyal bir kriz
batağına düşmektedir.
Artık tahıl ziraatı çiftçi için
sürdürülebilir ve katma değer sağlayan bir uğraş olmaktan
çıkmaktadır. Tahıl ziraatıyla geçimini sağlayan çiftçi
ailelerinin sorunlarını ve çözüm yollarının tespiti için
Anayasanın 98inci ve TBMM'nin 104 ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
Gerekçe:
Dünya genelinde yaşanan aşırı
soğuk havalar, devamında ise yaşanan kuraklık nedeniyle
birçok tarım ürününde beklenen rekolteler olağanüstü bir şekilde
düşüş göstermiştir. Ülkemizde de beklenen tahıl
hasatının yüzde 70-80 oranında düşmüş olması
gerek mazot gerek tarım kredi kooperatiflerine ve gerekse çiftçinin
diğer kredi borçlarını ödenemez duruma getirmiştir.
Ayrıca, tahıl ziraatı yapmakta olan
çiftçilerimiz daha önce iki yıl ödemesiz yedi yıl vadeli ve faizsiz
olarak almış oldukları gebe düvelerin ilk iki yılı
dolmuş ve bu yıl ödemeye başlayacaklardır.
6.000 ila 8.000 TL arasında alınan gebe düveler
3.000 ila 3.500 TLden alıcı bulamamaktadır. Faizsiz olarak
alınan gebe düvelerin fiyatlarının da yarı yarıya
düşmesi neticesinde beslediği hayvanlarının yüzde 50
değer kaybına uğraması çiftçinin zararını bir kat
daha artırmıştır. Borçlanarak aldığı
hayvanları ancak mevcut borçlarının yarısı etmektedir.
Ayrıca, aldıkları bu hayvanlarını beslemek için de
ayrıca masraf etmiş ve emek sarf etmişlerdir.
Tahıldaki rekolte düşüklüğü aynı
zamanda saman verimini de, dönümde 40 balyalardan 2-3 balyaya kadar
düşürmüştür. 1 ton saman fiyatı 60-70 TLden 700-750 TLye
yükseltmiştir.
Görüldüğü üzere don ve kuraklık sadece
tahıl ziraatını değil hayvancılığı da
olumsuz etkilemiş ve çiftçinin hayata tutunabilmesinin sebeplerini ortadan
kaldırmıştır. Bu yaşanan olumsuz tablo köyden kente
göç olgusunu tetiklemektedir.
Önümüzdeki yıllarda tarım ve
hayvancılığın devam edebilmesi ve üretimin sürdürülebilir
olabilmesi için tahıl ziraatıyla hayatını idame ettiren
çiftçi ve çiftçi ailelerinin sorunlarının çözümü önem arz etmektedir.
1) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3)Metin Lütfi Baydar (Aydın)
4) Muharrem Işık
(Erzincan)
5) Gürkut Acar (Antalya)
6) Celal Dinçer (İstanbul)
7) Yıldıray
Sapan (Antalya)
8) Hasan Ören (Manisa)
9) Ali Haydar Öner (Isparta)
10) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
11) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) İhsan Özkes (İstanbul)
14) Namık Havutça (Balıkesir)
15) Ali Serindağ (Gaziantep)
16) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
17) Rahmi Aşkın
Türeli (İzmir)
18) Mevlüt Dudu (Hatay)
19) Hasan Akgöl (Hatay)
20) Ali Demirçalı (Adana)
21) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
22) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
23) Hurşit Güneş (Kocaeli)
24) Ahmet İhsan
Kalkavan (Samsun)
25) Veli Ağbaba (Malatya)
26) Hülya Güven (İzmir)
27) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
28) Osman Aydın (Aydın)
3.-
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 41 milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1196Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Engellilerin özellikle sağlık sorunlarıyla
ilgili talep ve şikâyette bulundukları görülmektedir. Bu nedenle de
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca engellilerin
sağlıkla ilgili taleplerini karşılamak ve sağlık
sorunlarına çözüm bulmak amacıyla çeşitli kongre ve
çalıştaylara katıldığı, seminerler
düzenlediği ve raporlar hazırladığı, konuya çözüm
aradığı bilinmektedir.
Bu seminer ve toplantılara örnekler verilecek
olursa; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özür ve
Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 7 Aralık
2011 tarihinde Hacettepe Üniversitesinde düzenlenen "Sağlık
Uygulama Tebliği (SUT)-Ortopedik Özürlülerin Yaşadığı
Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı" Maliye
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,
üniversiteler, üretici ve dağıtıcı firmalar ve özürlü sivil
toplum örgütlerinden katılımcılarla
gerçekleştirilmiştir. Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından ilgili tüm konularda sorunların
çözümlenmesine odaklanan toplantılar serisinin sürdürülmesinin
hedeflendiği ve sorunlara çözüm üretilmesi için müdürlüğün
girişimlerde bulunmaya devam edeceği belirtilmiştir.
15-16 Ekim 2012 tarihleri arasında Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından Afyon'un Sandıklı ilçesinde insan
hakları ve engellilik konusunda kamu kurum ve kuruluşlarına
yönelik seminer düzenlenmiştir. Seminerin ülkemizde engellilere yönelik
oluşturulacak tüm politika ve uygulamalarda 28 Ekim 2009 tarihinden bu
yana ülkemizi bağlayan "Birleşmiş Milletler Engelli
Hakları Sözleşmesi"nin esas alınmasının
teşvik edilmesi için düzenlendiği Müdürlük tarafından ifade
edilmiştir.
26-29 Eylül 2012 tarihleri arasında Antalya'nın
Manavgat ilçesinde Türkiye Ortez-Protez Bilim Derneği ve Ulusal ISPO
tarafından düzenlenen ve çeşitli dernek ve üniversitelerle Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından da desteklenen
"8. Ulusal Ortez-Protez Kongresi"nde ortopedik engellilerin
sağlık sorunlarına ilişkin engellilerin SUT ile ilgili
sorunlarına çözüm önerileri getirilmiştir.
Ülkemizde engellilerden sorumlu birim 7/7/2005-8/6/2011
tarihleri arasında Başbakanlık, 8/6/2011 tarihinden bu yana da
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde yer
almıştır. Hükûmet "Birleşmiş Milletler Engelli
Hakları Sözleşmesini 30 Mart 2007 tarihinde ilk imzalayan ülkelerden
biri olması ile öğünmektedir.
Sözleşme'nin "Sağlık"
başlıklı 25inci maddesinde:
"Taraf devletler engellilerin engelliliğe
dayalı ayrımcılığa uğramaksızın
ulaşılabilir en yüksek sağlık standardından yararlanma
hakkını tanır. Taraf devletler engellilerin sağlıkla
ilgili olarak rehabilitasyon da dâhil olmak üzere, cinsiyete duyarlı
sağlık hizmetlerine erişimini mümkün kılmak için uygun tüm
tedbirleri alır." denilmiştir.
Sözleşmenin 26ncı maddesinde de özetle; taraf
devletlerin engellilerin azami
bağımsızlığını, tam fiziksel, zihinsel,
sosyal ve mesleki becerilerini elde etmelerini ve yaşamın her
alanına tam katılımlarını sağlamak için akran
desteği dâhil uygun tedbirleri etkin bir şekilde alacakları, bu
bakımdan taraf devletlerin özellikle sağlık alanında
kapsamlı rehabilitasyon ve rehabilitasyon hizmetlerini sunacakları,
mevcut hizmetleri güçlendirecekleri ve genişleteceklerine
hükmedilmiştir.
Bu bakımdan, engellilerimizin sağlık ve
gereksinimleri olan tıbbi cihaz, araç ve gereçlerle ilgili
sorunlarının yapılan toplantılara ve önerilere,
çıkarılan raporlara rağmen çözümlenmediği görülmektedir.
Engellilerin öncelikle sağlık, tıbbi
cihaz, araç, gereçler ve sağlık hizmetlerine erişimleriyle
ilgili sorunlarının detaylı olarak
araştırılması, 28 Ekim 2009 tarihinden bu yana ülkemizi
bağlayan "Birleşmiş Milletler Engelli Hakları
Sözleşmesi"nin hükümlerine ve hatta Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bu konudaki çalışmalarına
rağmen neden çözümlenmediğinin ve çözümlerinin
araştırılması konusunda Anayasamızın 98inci
maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
bir araştırma komisyonu kurulmasını saygılarımızla
arz ederiz. 7.11.2012
1) Hülya Güven (İzmir)
2) Alaattin Yüksel (İzmir)
3) İlhan Cihaner (Denizli)
4) Oğuz Oyan (İzmir)
5) Kemal Ekinci (Bursa)
6) Haydar Akar (Kocaeli)
7) Melda Onur (İstanbul)
8) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
9) Osman Taney Korutürk (İstanbul)
10) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
11) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
12) Engin Altay (Sinop)
13) Mevlüt Dudu (Hatay)
14) Turgut Dibek (Kırklareli)
15) Sakine Öz (Manisa)
16) Turhan Tayan (Bursa)
17) Mustafa Moroğlu (İzmir)
18) Turgay Develi (Adana)
19) Gürkut Acar (Antalya)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Ali Özgündüz (İstanbul)
23) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
24) İdris Yıldız (Ordu)
25) Arif Bulut (Antalya)
26) Emre Köprülü (Tekirdağ)
27) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
28) Hasan Ören (Manisa)
29) Yıldıray Sapan (Antalya)
30) Ümit Özgümüş (Adana)
31) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
32) Ali Serindağ (Gaziantep)
33) Birgül Ayman Güler (İzmir)
34) Kamer Genç (Tunceli)
35) Aytuğ Atıcı (Mersin)
36) Candan Yüceer (Tekirdağ)
37) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
38) Namık Havutça (Balıkesir)
39) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
40) Uğur Bayraktutan (Artvin)
41) Aylin Nazlıaka (Ankara)
42) Hüseyin Aygün (Tunceli)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler, gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Özel Gündemde
Yer Alacak İşler kısmına geçiyoruz.
Bu kısımda yer alan, Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve
hizmet alım sözleşmeleri ile çalışan firmaları kolladığı,
bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini
sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru
açılmasına ilişkin (11/43) esas numaralı Gensoru
Önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelere başlıyoruz.
VI.- GENSORU
A) Ön
Görüşmeler
1.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden
sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle
çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara
işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı
iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/43)
BAŞKAN Hükûmet? Yerinde.
Önerge daha önce bastırılıp
dağıtıldığı ve Genel Kurulun 3/2/2015 tarihli
50nci Birleşiminde okunduğu için tekrar okutmuyorum.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın 99uncu
maddesine göre bu görüşmede önerge sahiplerinden bir üyeye, siyasi parti
grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına
Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.
Konuşma süreleri, önerge sahibi için on dakika,
gruplar ve Hükûmet için yirmişer dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum: Önerge sahibi olarak Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu, Hükûmet adına da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız konuşacaktır.
İlk söz olarak, önerge sahibi Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürkü çağırıyorum.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önerge sahibi olarak söz aldım, gensoru
önergesi sahibi olarak söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Somada 301 kişinin
ölümüyle sonuçlanan bir cinayet oldu, arkasından Konya Ermenekte cinayet
oldu, o arada yine madenlerde meydana gelen iş cinayetlerinde 50yi
aşkın yurttaşımız hayatını kaybetti, yine,
değişik yerlerde madenlerde, iş sağlığı ve
iş güvenliği konusunda gerekli önlemler
alınmadığı için pek çok işçimiz sakat kaldı ya da
yaralandı. Bunların hepsini bir kenara koyuyoruz bugün, bu meydana
gelen kazalar aslında Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığında yolsuzlukları da gündeme getirmeye
başladı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Türkiyede yolsuzluk denilince akla gelen ilk bakanlık olmaya
başladı.
Gensorumuzun konusu çok basit. Somada 2 tane şirket
var. Soma Linyitleri Türkiye Kömür İşletmelerine ait, ruhsat sahibi
Türkiye Kömür İşletmeleri. Burada 2 tane şirket redevans ve
hizmet alımı yoluyla üretim yapıyor; bunlardan birisi İmbat
AŞ, diğeri de Soma AŞdir. Bugün ben o kazalardaki Enerji
Bakanlığının sorumluluklarını bir kenara
bırakıyorum, sadece yolsuzluklarla ilgili kısmı açık
ve net olarak söyleyeceğiz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, burada soru çok
basit. TKİ Genel Müdürlüğü başlangıçta iki firmaya
işler veriyor. Bu işleri ya redevans usulü veriyor ya da hizmet alımı.
İki sözleşme; biri redevans alımı, birisi hizmet
alımı sözleşmesi. Redevansla verdiği işin TKİ
redevans yönetmeliğine uygun olması lazım, hizmet
alımı suretiyle verdiği işin de İhale Yasasına
uygun olması lazım.
Şimdi, İmbat AŞ 4/10/2004 tarihinde işletme
ruhsatı 1918, 4623 ve 4009 sayılı sahalarla ilgili 31/12/2015
tarihine kadar redevans sözleşmesi imzalamış. Dikkatinizi
çekiyorum, 4/10da imzalıyor, süresi 31/12/2015. 12/4/2006 tarihinde
Yönetim Kurulu kararıyla bir uyarlama yapıyor. Yine, 2007 yılında
Yönetim Kurulu kararıyla ek iş veriliyor 5 milyon 589 bin ton kömürün
üretimi için. Buraya kadar herhangi bir sorun yok. Burada Yönetim Kurulu
kararına göre sözleşmelerin usulüne uygun olarak uzatılma
işlemi var. Ancak, 8/10/2013 tarihinde, henüz sözleşmenin süresi
dolmadan, 4/10/2004 tarihinde imzalanan sözleşmenin 31/12/2015 tarihine
kadar süresi varken, Yönetim Kurulu kararı olmaksızın, ek
protokolle sözleşme süresi 1/10/2028 tarihine kadar
uzatılmıştır. Önceki ek iş için Yönetim Kurulu
kararı alınırken ve o kararlarda süre uzatımı söz
konusu değilken, bu defa daha kapsamlı ve daha büyük bir iş için
ve asıl işten daha büyük bir işin verilmesi söz konusuyken
Yönetim Kurulu kararı alınmasına bile gerek duyulmamış
olması ilginçtir. Bu usulsüz işlemle on üç yıllık bir süre
uzatımı söz konusu, 39 milyon ton ilave kömür
söz konusu.
Yine
benzer olay Soma AŞ açısından da geçerli. Soma AŞ
açısından 8/9/2005 tarihinde imzalanan 18 milyon ton kömür üretimiyle
ilgili olarak ilk ilave 5 milyon 982 bin ton olarak, 30/6/2011 tarihinde
mevzuata uygun olarak yapılıyor. Hatta, damga vergisi falan da
kesiliyor, ödeniyor, bir sorun yok. Soma AŞye ikinci ilave 1/3/2012
tarihinde yine Yönetim Kurulu kararıyla 2 milyon 136 bin ton ek iş
verilmek suretiyle yapılıyor. Ancak, Geventepe mevkisinde bulunan
işe verilen ek iş, Merkez Yeraltı Ocağı denilen yerde,
Mumya mevkisindedir. Asıl iş Geventepede, ilavesi çok farklı
bir yer olan Merkez, Mumyada olup ruhsat numarası 2535tir.
Değerli
milletvekilleri, burada da yine dördüncü ilave yapılıyor. 2013
tarihli ek protokolle yapılan 8/9/2005 tarihli sözleşmenin süresinin
Yönetim Kurulu kararı olmaksızın 31/12/2026 tarihine kadar
Yani
on yıllık bir süre uzatımı söz konusu, 30 milyon ton ilave
bir kömürden bahsediyoruz. Şimdi, bu ikisi de hem TKİnin redevans
yönetmeliğine hem de 4734 sayılı İhale Kanununa
açıkça aykırıdır.
Sayın
Bakan açıklamasını yaparken Yönetim Kurulunun bu yetkisinin,
31/7/2007 tarih ve 18/379 sayılı Kararla Genel Müdüre
devredildiğini söylemektedir. Ancak, o devir yetkisinin kapsamı
incelendiğinde, bu söylediğimiz olayı
kapsamadığını aslında Sayın Bakan da bilmektedir,
bürokratları da bilmektedir değerli milletvekilleri.
Aslında,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının
Somada meydana
gelen bu yolsuzluğu çok abartmak, Sayın Bakana göre ya da o
anlayışa göre, bence yanlış. Bu ülkede o kadar yolsuzluk
oluyor ki, AKPnin oylarıyla, işte, 17 ve 25 Aralıkta meydana gelen yolsuzluklar kapatılmaya
çalışılıyor ve 4 bakan bu Mecliste AKP oylarıyla
aklanabiliyor. Böyle bir olay söz konusuyken Sayın Bakanın bu
olayı tabii ki önemsememesi mümkündür. Zaten Sayın Bakan gazeteye
verdiği bir demeçte aynen şunu söylüyor değerli
arkadaşlarım: Bir yolsuzluğun ve usulsüzlüğün üzerine
gitmek bizim temel görevimiz. Ancak, bir ihalede yanlışlık
yapıldı, usulsüzlük yapıldı diye kenara çekilmek yok, O
zaman sen komple kenara çekil. demek mümkün değil, böyle bir şey
yok.
Değerli
arkadaşlarım, bu kapsamda Sayın Bakana bu yolsuzluklarla ilgili
somut sorular soruyorum:
Bir: Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığındaki yöneticilerin dernek ve vakıflara para
aktardığı bilgisi vardır. Son on yılda TPAO, kongre
adı altında şirketlere ne kadar para aktarmıştır?
En son, Rusya Federasyonunda düzenlenen Dünya Enerji Kongresine 2 milyon
dolar, 60ıncı yıl TPAOnun kuruluş yılı
etkinliğinde 3 milyon dolar para harcanmış mıdır? Son
beş yılda TPAO kongrelerine ne kadar para
aktarılmıştır?
Yine, TPAO, on yıl Karadeniz ve Akdenizde data
topladıktan, 10'a yakın kuru kuyu açtıktan sonra herhangi bir başarı
gösterememişken 250 milyon dolara sismik gemi Barbaros Hayrettin
Paşayı almış fakat işletememiştir. Buna
rağmen, dünyanın hiçbir büyük petrol şirketi böyle bir
tasarrufta bulunmaz iken TPAOnun üst yönetimi o zamanın
Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğanı yanlış bilgilerle yönlendirerek millî
şirket TPAOyu zarara uğratmış mıdır? Bununla
birlikte TPAOnun 60ıncı yıl etkinliklerinde TPAO yönetiminin,
Sayın Cumhurbaşkanına yanlış, temelsiz bilgilerle,
denizlerde ekonomik bir keşif olmadan 3 milyar dolar platform
yaptırmasının amacı nedir? Karadenizde
sınırlı bir rezervuara sahip olduğu bilinen Akçakoca
sahasının sanki rezervi bilinmiyormuş gibi geliştirilmesi
amacıyla yapılacak bu harcamaların miktarı nedir?
Petrolün varil fiyatının 100 dolar olduğu dönemlerde Azerbaycan'da
faaliyet gösteren yabancı şirketlerden biri olan Total'den üretim
sahası için TPAO yönetimi 500 milyon dolar bankalardan kredi çekerek saha
almış mıdır? Petrolün fiyatının önümüzdeki aylarda
daha da düşeceği dikkate alındığında,
doların da giderek yükselme trendine girdiği düşünüldüğünde
TPAOya yüklenen bu zararı kim karşılayacaktır?
Azerbaycanda
üretim sahası alınırken, on beş yıl önce binbir
vaatlerle Kazakistandan alınan üretim sahalarından neden
vazgeçilmiştir?
TPAO, 300 milyon dolar harcanarak yatırım
yapılan Libyadan neden çekilmiştir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) TPAO arama bütçesini 15
kat arttırırken üretimi yerinde sayıyor. Bu kâr-zarar
ilişkisi neden hesaplanmamıştır? Acaba TPAOnun
özelleştirilmesinin önü mü açılıyor?
TPAOyla ilgili, Sayın Bakan, elimde yolsuzluk
iddiaları çok fazla. Bunları ben size de verebilirim, bunlar
kanıtlanmış iddialar. Bugün TPAOda gerçekten 71 civarında
şirket kurulmuş, bunların yönetim kurulu üyeleri var. Bu yönetim
kurulu üyelerinden kimler maaş alıyor? Neden alıyor hiçbir
faaliyet yürütmeden? Bunları açıklamanızı istiyorum. Ben
size verebilirim.
Değerli milletvekilleri, önergemizin kabulünü
istiyorum. Aslında bu Enerji Bakanı bu Meclisi çok yordu
arkadaşlar; AKP Grubunu da yordu, bizleri de yordu.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) - Yani yapılacak bir tek şey vardır, aslında
istifa etmesi daha doğru bir yoldur. Hiç olmazsa biz yorulmamış
oluruz.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici.
Buyurunuz Sayın
Binici. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP Grubunun Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkında gensoru
açılmasına ilişkin verdiği önerge üzerine Halkların
Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, malumlarınız olduğu üzere, geride
bıraktığımız yılın aralık
ayının 9unda Sayın Taner Yıldız hakkında
grubumuzun da verdiği gensoru önergesini görüşmüştük. Soma ve
Ermenekte yaşanan madenci cinayetlerine sebep olarak özelleştirme
adı altında peşkeş çekilmiş maden ocaklarını
ve gerçek denetimden uzak tutulan bu ocakların, teknolojik donatılar
yerine fıtratına teslim edildiklerini gerekçe göstermiştik. Tüm
bu uygulamalar neticesinde Somada yaşanan toplu cinayetlerin bir
numaralı sorumlusu olarak da Sayın Enerji Bakanını
işaret etmiştik. Ancak, ne yazık ki, her zaman olduğu gibi
yine AKP sıralarından kalkan eller sonucunda önergemiz
reddedilmiş ve işleme alınmamıştı.
Aynı Bakan hakkında aradan iki ay bile geçmeden
verilmiş olan bu önergenin gerekçesiyse madenci cinayetlerini işleyen
firmaların korunup kollanması ile verilen işlerin ihalesiz ve
usulsüz yapılmasıdır.
Önergeye konu edilen usulsüzlüklere geçmeden önce, bu
türden uygulamaların aslında son iki yılda nasıl
rutinleştiğine, hatta AKP iktidarının devamını
sağlama adına kirli bir mekanizmanın nasıl hayata
geçirildiğine bakmanın daha faydalı olacağını
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, AKPnin iktidara gelmesinin
hemen ardından akıl hocaları tarafından iki önemli
tavsiyede bulunulmuştu. Eğer AKP iktidarı ömrünü uzatacaksa iki
şeyi mutlaka kısa zamanda hayata geçirmelidir. uyarısıyla
yapılan bu tavsiyelerden birincisi, AKPye koşulsuz destek veren,
kamuoyunu yönlendiren ve algı operasyonu yaratacak güçte bir medyası
olmalıydı. İkinci ve en önemli tavsiye ise AKPye mali
sıkıntı yaşatmayacak, havuz medyasını besleyecek,
parti giderlerini karşılayacak, devlet eliyle yeni bir burjuvazinin
ortaya çıkartılmasıydı.
Akıl hocaları tarafından hararetle
önerilen bu tavsiyeleri gecikmesizin hayata geçirmeye koyulan AKP Hükûmeti,
daha öncesinde iktidar olduğu yerel yönetimlerde, özellikle de
İstanbulda edindiği rant ve talan tecrübesini de sonuna kadar kullanmaktan
çekinmedi.
Değerli milletvekilleri, 2007 genel seçimlerindeki
propaganda dönemini şöyle bir hatırlayın. O
şaşaalı TOKİ açılışlarını, anahtar
dağıtma törenlerini, özelde Başbakanlığın,
genelde ise devletin tüm imkânlarının AKP seçim mitingleri için
nasıl fütursuzca seferber edildiğini hatırlayın. O dönemde
sahnelenen anahtar teslim mizansenleri ve inceden inceye hesaplanmış
bir plan neticesinde, TOKİ eliyle üretilen siyasal rantın ilk
meyveleri 2007 seçimlerinde toplandı.
Kuşkusuz, AKP cenahı için TOKİ sadece
siyasal rant üreten bir mekanizmadan ibaret olamazdı, olmadı da.
Altın yumurtlayan tavuk misali kullanılan TOKİnin AKPye
yarattığı siyasal rantın yanında bir de ekonomik
rantı vardı ki bu rantın bugün ulaştığı
büyüklüğü net olarak ifade edebilmek sanıyorum ancak mahşerde
mümkün olacaktır.
Bugünlerde hemen herkesin bozulduğundan şikâyet
ettiği İstanbul siluetinin müteahhitlerinin
varlıklarını büyük bir oranda TOKİ ve Türkiye Kömür
İşletmeleri Kurumundan devşirdiklerine borçlu
olduklarını da ayrıca hatırlatmakta fayda görüyorum.
Değerli milletvekilleri, akıl hocaları
tarafından, AKPye mali sıkıntı yaşatmayacak, havuz
medyasını da besleyecek, parti giderlerini karşılayacak,
devlet eliyle yeni bir burjuvazinin ortaya çıkarılmasının
tavsiye edildiğini az önce ifade etmiştim. AKP iktidarının
ekonomik ve siyasal rant uğruna kullandığı iki büyük
kurumdan biri TOKİ, diğeri de Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumu yani TKİdir. Bu iki kurum, AKP siyasetine finansman sağlamak,
iktidarlarını yine ve yeniden üretmenin yanı sıra,
yandaş firmalar ile gizli ortaklarına sermaye birikimi sağlamak
için dibine kadar kullanılmışlardır.
Değerli arkadaşlar, peki, gizli ortakları
bir yana bırakacak olursak, yandaş müteahhitlere yapılan bu
kıyakların bir karşılığı veya bir bedeli
olmayacak mıydı? Tabii vardı. Yeri ve zamanı
geldiğinde ödeyecekleri bedeli ya bir havuza ya da bir vakfa ya da adresi
verilmiş bir yatak odasına göndermeleri gerekiyordu. Yapılan bu
tahsilatların bir kısmı şahsi kullanıma ayrılırken
önemli bir kısmı da AKP siyasetinin finansmanında
kullanılmak üzere istifleniyordu. Hâl böyle olunca akan sular duruyor, ne
ilke kalıyor ne ahlak ne de hukuk, her şey hızla irtifa
kaybediyor, balık baştan kokuyordu.
Değerli milletvekilleri, kendi yandaş
sermayesini oluşturma uğruna yağmaya ve talana dayalı
düzenin temelleri AKP iktidarının daha ilk yıllarında
atılmıştı. O yıllar da henüz Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı olmayan Kayseri Milletvekili Sayın Taner
Yıldızın redevans sistemini hararetle savunduğu 26
Mayıs 2004 tarihli Genel Kuruldaki konuşmasını aynen
aktarıyorum: Madenciliğimiz, içinde bulunduğu zor şartlar
nedeniyle, beklenen gelişmeyi gösterememiştir. Bürokratik
işlemler çok fazla, mevzuat çok fazla; bunları en aza indiriyoruz.
Tabii, maden mevzuatından kaynaklanan olumsuzlukların, özellikle
ruhsat iptallerini öngören kısımlarının, özel sektörün
girişimcilik ruhunu etkilediğini görmüş bulunuyoruz ve ruhsat
iptallerini zor şartlara bağlıyoruz. diye aktarıyordu. O
dönemde sarf ettiği bu sözlerden de anlaşılacağı üzere,
Sayın Taner Yıldız, özel sektörün girişimcilik ruhu üzerine
özenle titremekte ve hassasiyet göstermektedir. Ancak, ne yazık ki
Sayın Bakan aynı hassasiyeti iş güvenliği ve işçi
sağlığı konusunda duymuyor olacak ki sadece 2014
yılında 335 madenci iş cinayetlerine kurban verilmiştir.
Bildiğiniz üzere, 13 Mayıs 2014 tarihinde Somada bağıra
bağıra geliyorum diyen maden faciasında 301 emekçi bilerek ölüme
gönderilmişti. Yaşanan bunca iş cinayetinden gerekli dersler
çıkarılamamış olacak ki o tarihten günümüze kadar 34
madenciyi daha bu ölüm dehlizlerine kurban ettiniz.
Her şeyi, her doğruyu biz biliriz
edasından bir türlü vazgeçmeyip konunun uzmanlarıyla bu cinayetlerin
nedenlerini istişare etme gereğini bile duymuyorsunuz. Eğer
lütfedip uzmanları ve bilim adamlarını dinlerseniz devlet
kurumlarını baypas ederek madenleri yabancı sermayeye ve özel
sektöre devreden yasanın getirdiği redevans sisteminin madenlerdeki
cinayetlerin başsorumlusu olduğunu sizler de anlayacaksınız.
Değerli milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkında gensoru
açılmasına ilişkin verilen önergede kollandığı
ifade edilen firmalardan birinin Somadaki madenci cinayetinin müsebbibi olan
Soma AŞnin olması inanın beni de çok
şaşırtmadı. Sayın Bakanın 301 madenciye mezar
olan o maden ocağını katliamdan dokuz ay önce ziyaret edip
methiyeler düzdüğünü daha dünmüş gibi hatırlıyoruz. Ölüm
madeninde madenci babası diyerek karşılanan Sayın
Bakanın söylediklerini sizlere aynen aktarıyorum: Bunları
yaparken iş sağlığı ve işçi güvenliğiyle
alakalı önceliklerimiz birinci planda yer almaktadır. Hepimizi
derinden üzen kazalar, bunlardan uzaklaşmamız lazım. Biz
güvenlikle alakalı sistemlere para harcadıkça işçi kardeşlerimizin
veriminin arttığını gördük. Onların kaygılardan uzak
olmasını sağlamamız gerekiyor. Bugün Somadayız ve
burada kömürle ilgili daha mekanize çalışıldığı,
daha otomasyonlu çalışıldığı bir ortama
gelmiş bulunuyoruz. Türkiye'deki madenciliğin hızla bu
şekilde yer almasını inşallah sağlamış
olacağız. demişti Sayın Bakan.
Evet, verilmiş
sadakamız varmış ki Sayın Bakanın son cümlesindeki
niyeti veya çabası henüz gerçekleşmemiş diyorum çünkü Sayın
Bakanın "Türkiye'deki madenciliğin hızla bu şekilde yer
almasını inşallah sağlamış
olacağız" temennisi eğer gerçekleşecek olursa,
maazallah, tek bir madenci bile sağ kalmayacak demektir.
Bu arada, unutmadan
şunu da söyleyeyim: Sayın Bakan ziyareti sırasında, maden
ocağına asılmış olan Tayyip Erdoğan posterini
görüp Sayın Erdoğan'a da övgüler düzmeyi ihmal etmemişti.
Değerli milletvekilleri, gensoru önergesine konu
edilen usulsüzlüğün özeti şu şekildedir: Katliamın
gerçekleştiği Soma maden sahasında TKİ Genel
Müdürlüğünün sözleşme yaptığı iki firma vardır.
Bunlar redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan
İmbat AŞ ve Soma AŞdir.
İmbat AŞyle 04/10/2004 tarihinde yapılan
ilk sözleşmeyle 31/12/2015 tarihine kadar yetki verilmiştir. 2006
yılında Yönetim Kurulu kararıyla uyarlama ve 2007
yılında ise ek iş verilmesi yine Yönetim Kurulu kararıyla
yapılmıştır. Ancak, ne hikmetse, 8/10/2013 tarihinde, henüz
süre bitmeden ve Yönetim Kurulu kararı olmaksızın ek bir
protokol yapılıyor ve sözleşme süresi 1/10/2028 tarihine kadar
on üç yıl daha uzatılıyor.
Diğer bir firma olan Soma AŞyle 8/9/2005
tarihinde ilk sözleşme mevzuata uygun olarak ve 31/12/2016 tarihine kadar
yapılıyor. Ara tarihlerde, farklı mevkilerde ek işler
rezerv azlığı gerekçe edilerek Yönetim Kurulu kararlarıyla
veriliyor. Velhasıl, uzatmadan, 8/10/2013 tarihinde Yönetim Kurulu
kararı olmaksızın ek bir protokol yapılarak sözleşme
süresi 31/12/2026 tarihine kadar uzatılıyor.
Henüz süreleri bitmemiş bir tarihte ve her iki
firmayla yapılan sözleşme uzatımları başlı
başına bir muamma olmakla birlikte, yönetim kurulu kararı
olmaksızın yapılan bu sözleşmeler Rödövans Uygulama
Yönergesine alenen aykırılık teşkil etmektedir. Rödövans
Uygulama Yönergesinin 13üncü maddesini aynen okuyorum: Müstakil ruhsata
sahip olmayıp, rödövans veya rüçhan hakkı kullanımlı
rödövans karşılığı, yeraltı işletmesi olarak
çalışan sahalarda, rezervin doğal yayılımı
dikkate alınarak müstakilen ihalesi teknik olarak mümkün görülmeyen ve
TKİce ekonomik bulunmayan alanlar, ilave asgari üretim talep edilmeden
mücavirdeki işletmecilere ek iş olarak verilebilir.
Müstakil ruhsata sahip olmayıp, rödövans veya rüçhan
hakkı kullanımlı rödövans karşılığı,
yer altı işletmesi olarak çalışılan sahalarda,
işletmecinin fiilî çalışma temposu ve yatırımları
dikkate alınarak, sözleşme konusu alandaki rezervin sözleşme
süresince yeterli gelmeyeceği yönünde işletmecinin talebi ve bu
talebin TKİ'ce teyit edilmesi halinde, işletme sahasının
mücavirinde bulunan ve müstakilen ihale edilebilecek alanların bir
kısmı da ilave asgari üretim taahhüdü ve ana sözleşmede
öngörülen rödövans fiyatı veya TKİ payı
karşılığında, yer altı işletmeciliğiyle
üretim yapılması koşuluyla işletmeciye ek iş olarak
verilebilir.
Her iki durumda da şartlar sözleşmeye ek
protokol ile düzenlenir ve protokol hükümleri TKİ Yönetim Kurulu
onayından sonra gerekli işlemlerin tamamlanmasını müteakip
yürürlüğe girer. Ek işler ana sözleşmenin süresini
değiştirmez." deniliyor.
Son fıkra hükümleri dikkatle incelediğinde her
durumda Yönetim Kurulu onayının şart olduğu açık bir
şekilde anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yapılan
işlem mevzuata aykırıdır ve usulsüzdür. Kasıtlı
görünen bu işlemler neticesinde her iki firmaya 4 milyar lira açıkça
peşkeş çekilmiş ve yolsuzluk yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayıştay
raporlarına rağmen, özellikle Soma AŞ'nin Bakan tarafından
neden bu kadar korunup kollandığını anlamakta gerçekten
zorlanıyoruz.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
Sayıştay raporları Soma AŞ hakkında neler
söylemiş: Ege Linyitleri İşletme Müdürlüğünün 2013 dönemini
inceleyen Sayıştay denetçilerinin raporunda Soma AŞ'ye de bir
bölüm ayrılmış. Rapora göre, redevans sistemiyle
çıkardığı tüm kömürü kamuya satan Soma AŞ'nin,
düşük kalorili kömür sattığı vurgusu
yapılmış. Sözleşmeye göre kilosu 1.800 kilokalori
altında kalan kömürün reddedilmesi ve alınmaması gerekiyor.
Ayrıca, Soma AŞ'nin
çıkardığı kömürden 1 milyon 549 bin 311 tonu yıkamaya
verilmiş, 780.520 tonu kayıp kömür olarak atılmış ve
geriye kalan kısımdan sadece 768.791 ton temiz kömür elde
edilebilmiştir. deniliyor. Yani ocaklardan çıktığı
hâliyle satın alınan kömürün yaklaşık yarısı
hiçbir işe yaramadığı için atılmıştır.
Firma, düşük kalorili kömür üretmiş olması nedeniyle sadece 3,8
milyon TL eksik ödeme almış. Bir başka deyişle, Soma
AŞ'ye 149,3 milyon TL yerine 145,5 milyon TL hak ediş
ödenmiştir. Ancak Ege Linyitleri İşletme Müdürlüğünün hem
operasyon kayıpları hem de satılabilir kömür
miktarlarının azlığı nedeniyle
uğradığı kayıplar çok daha fazladır.
Bu raporda açıkça kamuyu zarara
uğrattığı, kömür yerine taş ve toprak
sattığı ifade edilen bu şirkete hâlen sahip çıkan,
koruyup kollayan zihniyeti buradan kınıyorum.
Bu kadar badireden ve aradan daha iki ay bile geçmeden
hakkında tekrar gensoru açılmasına ilişkin önerge verilen
Sayın Bakan için derhâl istifa etmek yapacağı en
hayırlı iş olacaktır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Binici.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkında verilen gensoru
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben sözlerime
başlarken buradan, öncelikle Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanını tebrik ederek başlamak istiyorum, gerçekten bunca olay,
bunca iddia karşısında kaya gibi sağlam durduğu için.
Ama, taş olsa çatlardı deyim yerindeyse bugüne kadar ve
başkası da olsa muhtemelen harakiri bile yapardı ama Sayın
Bakanın bunca olay ve iddialar karşısında kılı
kıpırdamamaktadır.
Geçtiğimiz aylarda Sayın Bakanın
istifası istendi; istifası istenince Başbakana
soracağını, danışacağını ifade etti.
Ben buradan soruyorum: Acaba, Başbakana istifasını sundu mu,
sunmadı mı? Çünkü, istifa izin alınacak, onay alınacak bir
işlem değildir, tek taraflı bir irade beyanıdır.
Acaba, bu iradeyi gösterdi mi? Kaldı ki özellikle Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının görev alanı içerisinde o kadar
büyük, vahim olaylar yaşanıyor ki farz edelim Sayın Bakanın
hiçbir sorumluluğu yok veya hatası yok kabul edelim, gerçekten bu
kadar sessiz kalınıp dayanıklılık da yani ayrı
bir yetenek gerektiren bir husustur. Bazı olaylar var ki tek
başına dahi bir bakanın istifasını gerektirir.
Şimdi, elektrik kesintileri artmaya
başladı. Elektrik kesintileri neden artıyor değerli
arkadaşlar? Çünkü, elektrik şirketleri, firmaları
özelleştirildi ve özelleştirilen şirketler de artık yatırım
yapmıyor ve pek çok yer de elektrik mağduriyeti yaşıyor
köylü, çiftçi başta olmak üzere. Ve devleti elektrik şirketlerinin
tahsildarı hâline getirdiniz. Masum vatandaşları elektrik
kayıp kaçağını öder duruma getirdiniz.
Maden ruhsatları: İşte, Maden Kanunu görüşülürken
de gündeme geldi. 1.224 ruhsat başvurusu Başbakanlık genelgesi
nedeniyle dönemin Başbakanının, herhâlde şimdiki
Cumhurbaşkanının onayını bekliyor. Bu kanunla da
Bakana yetki verdiler. Aslında, herhâlde Başbakanı baypas etmek
istiyorlar. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanıyla
istişare ederek yapmaz Sayın Bakan bunları ama bizim
endişemiz odur ki bu öyle olacak.
Şimdi, gensoru konusu fevkalade önemli
iddiaları içeriyor. Sayın Bakanın burada teknik olarak,
teferruatla bu bilgileri vermesi gerekirdi. İddialar vahimdir ve
inandırıcıdır.
Şimdi, taraflara baktığımızda,
Enerji Bakanlığı ve Türkiye Kömür İşletmeleri ve
Somadaki İmbat ve Soma Kömür İşletmeleri Anonim Şirketleri
konunun tarafları ve bu bahsettiğim bazı maden işletmeleri
ile -aslında pek çok maden işletmesi var da- Hükûmet arasındaki
ilişkiler maden ocaklarının işletilmesinde birtakım
yolsuzluk ve usulsüzlük olaylarını gündeme
taşımıştır ve bir kısmını da ortaya
çıkarmıştır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve
Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından Somadaki İmbat ve
Soma AŞ açıkça kayırılmıştır. Bu
şirketlerin üretim rakamlarında, bilançolarında da bu
kayırmayı görmek mümkün. Nitekim, Soma Kömür İşletmeleri
2005 yılında 12,7 milyon liralık hasılat elde ederken 2013
yılında 310 milyon liralık çok dikkat çekici, abartılı
bir rakam ortaya çıkıyor, 2014 yılının ilk altı
ayında 182 milyon liralık hasılat elde ediyor. İmbat
AŞ ise 2005 yılında 53 milyon lira hasılat elde ederken
2013 yılında 342 milyon liralık bir hasılata
ulaşıyor ve 2014 yılının ilk altı ayında 254
milyon liralık hasılat elde ediyor. Bu rakamlar, Türkiye Kömür
İşletmelerinin bize göre usulsüz, mevzuata uygun olmayan süre
uzatımı ve ek iş vermesi neticesinde ve tabii, aynı zamanda
alım garantisi de var, bunun sonucunda ortaya
çıktığını düşünüyoruz. Her iki şirkette de
yıllar itibarıyla olağanüstü artan fahiş kazançlar söz
konusudur.
Değerli arkadaşlar, bunu verimlilikle, rasyonel
çalışmayla, teknik ve teknoloji yatırımlarıyla izah
edemezsiniz. Hele hele kazanın yaşandığı Eynez Maden
Ocağı için zaten böyle bir durum söz konusu değil. Maden
ocaklarının işletme sözleşmesindeki usulsüzlükler,
sözleşme süresinin uzatılmasında ve ek işler verilmesinde
görülüyor. Tabii, elbette ek işlerin verilmesi
Yani, bütün işlemleri
usulsüzdür demiyoruz, bazı işlemleri usulsüzdür diyoruz, mevzuata
uygun yapılanlar da var.
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü,
İmbat ve Soma Kömür İşletmeleriyle sözleşme imzalıyor.
Türkiye Kömür İşletmeleri daha sonra, sözleşme süreleri
dolmadan, mevzuata aykırı olarak, Yönetim Kurulu kararı da
olmadan sözleşme süresini on üç yıl, on yıl gibi sürelerle
uzatıyor. Bu işlerin toplamı da 4 milyar liralık bir
kapsamda oluşuyor, eski parayla 4 katrilyon, dolara vurursak 2 milyar doları
da geçen bir rakam söz konusu. Tespitlere göre de bu 4 defa tespit ediliyor.
TKİ ile İmbat AŞ Somada 1918, 4623, 4900 ruhsat no.lu maden
sahaları için 4 Ekim 2004 tarihinden 31 Aralık 2015 tarihine kadar
geçerli olan redevans sözleşmesi imzalıyor. 12 Nisan 2006 tarihli ve
16/154 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla uyarlama
yapılıyor ve ikinci olarak 26 Eylül 2007 tarihinde 25/466
sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 milyon 589 bin ton ek iş
veriliyor. Bu sözleşmelerde sözleşme süresi uzatılmamış,
sadece ek iş verilmiştir. Ancak, 8 Ekim 2013 tarihinde Yönetim Kurulu
kararı alınmaksızın usulsüz bir ek protokolle sözleşme
süresi 1 Ekim 2028 yılına kadar uzatılmıştır.
Önceki ek iş için Yönetim Kurulu kararı alınırken ve o
kararlarda süre uzatımı söz konusu değilken, süre
uzatımı ve asıl işten daha büyük bir işin verilmesinde
Yönetim Kurulu kararının alınmaması oldukça dikkat çekici
bir durumdur. On üç yıllık yapılan bu süre uzatımında
en az 39 milyon ton ilave kömür üretimi hesaplanmaktadır.
Soma AŞyla 1841-2406 ruhsat no.lu sahalarla
-Geventepe oluyor burası- ilgili olarak 8 Eylül 2005 tarihinde imzalanan
18 milyon tonluk kömür üretimiyle ilgili olarak 30 Haziran 2011 tarihinde,
mevzuata uygun olarak 5 milyon 982 bin tonluk ilave ek iş sözleşmesi
yapılmış ve damga vergisi de kesilmiş. Mevzuata uygun mu? Uygun.
İkinci olarak, 1 Mart 2012de 9/80 sayılı
Yönetim Kurulu Kararıyla 2 milyon 136 bin tonluk ek iş
verilmiştir. Burada usulsüzlük vardır. Ek iş başka bir
maden sahasını kapsamaktadır. Başlangıçta Geventepe
mevkisinde bulunan işe verilen ek iş, Merkez Yeraltı
Ocağı denilen yer de Mumya mevkisindedir. Asıl iş
Geventepede, ilave iş ise çok farklı bir yer olan Merkez Mumyada
olup ruhsat numarası 2535tir. İlave iş sözleşmesi için
ortaya konulan gerekçe ise Sözleşmede taahhüt edilen toplam üretim
miktarını karşılayacak rezerv miktarının
bulunmamasıdır.
Aynı sözleşmeye üçüncü ilave 8 Kasım 2012
tarihinde 35/429 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla
yapılıyor ve 8 Eylül 2005 tarihli, Işıklar sahasında
bulunan rezervin -ruhsat no 944- 31/12/2016 tarihine kadar Soma Kömür AŞ
firmasına işlettirilmesine
denilmektedir. Işıklar
sahası ayrı bir saha olup yaklaşık 35 milyon ton rezerve
sahiptir.
Soma Kömür İşletmeleriyle yapılan
sözleşmelerin seyrine baktığımızda da Geventepe
mevkisiyle başlayan işletme sahasının önce Mumya mevkisine,
ardından Işıklar mevkisine genişletildiği
anlaşılmaktadır. Bu konular mevzuata aykırıdır.
Dördüncü olarak, 8/10/2013 tarihli ek protokolle 8 Eylül
2005 tarihli sözleşmenin süresi, Yönetim Kurulu Kararı olmadan 31
Aralık 2026 tarihine kadar uzatılmıştır. On
yıllık bu süre uzatımıyla Soma Kömür AŞye 30 milyon
ton ilave kömür üretimi hakkı tanınmaktadır.
Şimdi, Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununun 24üncü maddesine
baktığımızda, yapılacak ek iş
artışları için en fazla yüzde 20 oranında artış
olabileceği öngörülüyor. Oysa, TKİ ile firma arasında imzalanan
sözleşme buna aykırı.
Yine, TKİnin
Rödövans Uygulama Yönergesinin 13üncü maddesinde, işletmecinin talebinin
TKİ tarafından uygun görülmesi hâlinde, işletme
sahasının mücavirinde bulunan alanların işletmeciye ana
sözleşme şartlarında ek iş olarak verilebileceği ve bu
kapsamda düzenlenecek ek protokol hükümlerinin TKİ Yönetim Kurulu
onayından sonra yürürlüğe gireceği hükme bağlanmaktadır.
Aynı madde hükmünde, ek işlerin ana sözleşme süresini
değiştiremeyeceği de ifade edilmektedir. Yani, bu
sözleşmeler, süre uzatma işlemleri mevzuatımıza
aykırı görülmektedir.
Süre uzatılmasına ilişkin yetkinin 31
Temmuz 2007 tarihli ve 18/379 sayılı Kararla Genel Müdüre
devredildiği iddia edilmektedir. Bu, açık ve net bir durum
değildir, konu fludur ve hangi konularda yetki devri
yapıldığı da belirtilmemiş, hazırlanan
birtakım takrire atıfta bulunulmakla yetinilmiş. 2007
yılında yapıldığı söylenen bu yetki devrinin
diğer hangi işler için kullanıldığı da tabii,
tarafımızca bilinmemektedir. Bu mevzuata aykırı
işlemler sonucunda, ihale zorunluluğundan da kaçınmak
maksadıyla, bu şirketlere haksız kazanç
sağlandığı kanaati söz konusudur.
Değerli arkadaşlar, bu, çok önemli ve vahim bir
örnektir. Yalnız, tabii tek bir örnek değil. Adalet Kalkınma
Partisi Hükûmetinin bazı maden şirketleriyle çok özel, informel,
gayrihukuki birtakım çıkar ilişkileri söz konusudur. Bunu,
çeşitli defalar yine bu kürsüden, çeşitli platformlarda defaatle dile
getirdik. Yani, o kadar çok emare var ki artık, ayan beyan hâle geldi
fakat Hükûmetin ve Enerji Bakanlığının
pervasızlığını ben hayretler içerisinde
karşılıyorum, hayretler içerisinde kalmamak mümkün değil.
Şimdi, maden işçileri AKPnin mitinglerine
Somada zorla götürülüyor, zorla, bütün emareler öyle; kumanyası
veriliyor, servis araçları, benzini, yevmiyesi verilmek suretiyle
götürülüyor.
Şirket, çalışan maden işçilerini
AKPye yönlendiriyor. AKP kazanmazsa işsiz kalırsınız.
diye gerek şirket yöneticileri gerekse bir AKP Manisa milletvekili
tarafından seçim öncesi yapılan mitingde işçiler açıkça
tehdit edilmiştir.
Bu şirketin üst düzey yöneticilerinin birtakım
aile yakınlarının belediye Meclisi üyesi olması,
geçmiş dönemlerde parti yönetimlerinde yer alması, ayrıca
madende işe girmek isteyenlerin açık açık cep telefonu
mesajlarıyla AKP ilçe teşkilatlarına müracaatının
yapılması duyuruları basına da yansıyan yani
kamuoyunun da malumu olan hususlardır. Soma Kömür İşletmelerindeki
maden ocaklarına alınan işçilerin büyük çoğunluğu da AKPye
üye yapılmıştır. Bu, iradi değil, gayriiradidir. Bize
oy vermezseniz maden ocağını kapatırlar, siz de işsiz
kalırsınız. diye tehdit edilmişlerdir. Ancak, Somalı
maden işçileri işsizdir. 1 Aralıkta 2.831 maden işçisi
işten atıldı, ocaklar kapatıldı, Enerji
Bakanlığından ne bir ses ne bir nefes.
Bu bir çürük yönetim anlayışından
kaynaklanmaktadır değerli arkadaşlar. Bu yönetim
anlayışı çürük bir yönetim anlayışıdır.
Yani, Bakanlığın denetim hizmetlerini yapan daire başkanı
Bakan onayıyla 2 Mayısta TKİnin Yönetim Kuruluna getiriliyor
yani denetlemek durumunda olduğu bir kuruma yönetici olarak atanıyor.
Hem denetleyici hem yöneticiyse orada işlerin allak bullak olması,
ilişkilerin kirlenmesi ve düzenin bozulup çürümesi kaçınılmazdır.
Adalet Kalkınma Partisinin bunca yıllık iktidarı döneminde,
maalesef, anlayamadığı şeylerden birisi de budur.
Başka örnekleri de vardır.
Hiç madencilikle alakası olmayan AKPnin
milletvekilleri, il başkanları, yöneticileri, akrabaları,
eş ve dostları yurt dışına geziye gönderiliyor, geziye
götürülüyor madencilikle ilgili bilgi, görgü artırmak maksadıyla.
Ramazan ayında yer altında maden
işçileriyle iftar açarak siyasi şov yapan Sayın Enerji
Bakanı ne hikmetse Somada madencilerimiz hayatını kaybederken
sorumluluğu başkasının üzerine atmaya çalışıyor.
İftar şovda işçilerle berabersin, 2.831 işçi işten
atılınca yanlarında değilsin. Ne olacak bu işçilerin
hâli? Nerede istihdam edeceksiniz? Bülent Arınç, iki ay oldu Aç
açıkta bırakacak değiliz. demişti. Ne yaptınız,
ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Somalı vatandaşlarımız,
esnafımız, madenciler, bir an evvel gerekli güvenlik tedbirlerinin de
alınarak madenlerin işletmeye açılmasını bekliyorlar,
bu kadar açık ve net talepleri.
Geçmişte de bu Uyar Madencilikle ilgili vaktimiz de
kalmadığı için maalesef ifade edemiyorum- 804 işçi iki
aylığını alamamış, tazminatlarını
alamamış. Yine bu 1 Aralıkta işten atılan
işçilerin tazminatlarının ne olacağı konusunda Hükûmet
ne yapıyor, belli değil. Bu tazminatlar nasıl ödenecek
Sayın Bakan, ne yapıyorsunuz bu konuda? Yani, hiç mi
sorumluluğunuz yok. Hep siz yetki kullanmak için mi görev
yaparsınız? Hiç sorumluluğunuz yok mudur sizin? Yetkiyi
kullanacaksınız ancak soruna gelince yok. Kaza olunca da Bu
işin fıtratında var. Vallahi, sizin
iktidarınızın fıtratında da bu anlattıklarım
var. Bu da düzgün bir fıtrat değil.
Somada fıtrat deyince tabii, vatandaşlar
Başbakana tepki gösterdi, ondan sonra markette kurtuldu. O market de o
paralel dediğiniz cemaatin marketiydi. Ve Soma'nın bu tepkisinden
sonra Adalet Kalkınma Partisi âdeta Somayı sildi. Devlet hastanesi
inşaatı durdu, organize sanayi bölgesi durdu, çevreyolu
çalışmaları askıda, fakülte Millî Eğitim
Bakanlığı engeline takıldı, termik santrali de
özelleştirdiniz, firma ile vatandaşı da karşı karşıya
getirerek vatandaşa dayak da attırdınız, ellerine kelepçe
de taktırdınız. Ondan sonra
OKTAY VURAL (İzmir) Tekmelemişlerdi zaten.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Evet, vatandaşı da
tekmelediniz.
Söylenecek çok şey var.
Toplanan yardımların ne olduğu bile
meçhul. 25 Ağustosta Galatasaray-Fenerbahçe maçı yapıldı,
ondan sonra ne bileyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Atletico Madrid maçı var,
Chelsea-Beşiktaş-Fenerbahçe
Bunlardan toplanan bağış
ve yardımların ne olduğu da belli değil.
Diğer görüşlerimizi de ilk fırsatta ifade
etmek üzere, bu gensoru lehine oy kullanacağımızı ifade
eder, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı.
Buyurunuz Sayın Fındıklı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu gensoru önergesi üzerinde AK PARTİ
Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, gensorunun kendisiyle alakalı,
içeriğiyle alakalı, gensorunun manasıyla alakalı şahsi
görüşlerimi paylaşmak isterim.
Gensoru, bir partinin siyasi stratejisini, enerji
stratejisini eleştiren, diğer partilerin kendi stratejilerini ortaya
koyan bir konu değil; gensoru, tamamen, yönetimde olan bakanlarla ilgili,
onların yaptığı uygulamalarla, şahsiyetleriyle,
onurlarıyla ve yaptığı işlemlerle ilgili bir iddia
içermektedir. Dolayısıyla, bir gensoru üzerinde konuşma yaparken
gensorunun başta başlığına ve sonunda da
içeriğine ciddi anlamda bakmak gerekir.
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu bu
gensoru önergesi
Ben şunu çok arzu ederdim: Cumhuriyet Halk Partisi
içerisinde hem madencilikten anlayan hem iş dünyasından gelen çok
değerli insanlar vardı; keşke bu önergeyi verenler önce bu
arkadaşlarımıza bu iddiaları bir inceletseydi, onlardan
yeterli bilgiyi alsaydı bu gensoruyla ilgili bu iddiaları ve bu
çelişkileri bugün yaşamamış ve mahcup duruma
düşmemiş olacaklardı.
Şimdi
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ne mahcubiyeti ya?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Onu izah
edeceğim.
İddia şu, başlığı şu:
bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini
sağladığı
, Başlıkta bu yazıyor ve Bu
işi de Taner Yıldız yaptı. diyor. Şimdi içini
okuyacağım. Bu iki firmayla başlangıçta yapılan
sözleşmeler mevzuata uygun, sorun taşımayan sözleşmeler
olmuştur, usulüne uygun olmuştur.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Söyledim onu,
anlattım.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Geleceğim.
İki: Ek işler verdiği hususu. TKİ
Genel Müdürlüğünü, bu ek işlerle ilgili 30/6/2011 tarihinde mevzuata
uygun olarak ek işler verildiğini de burada iddia ediyor ve yine
işin başından beri bu işin redevans işi olduğunu
ve Kamu İhale Kurumuna da bağlı olmadığını burada
zikrediyor, süre uzatımında da dönüyor, Kamu İhale Kurumuna
niye tabii değildir? diyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Redevans yönergesine niye
uygun değildir?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Geleceğim,
13üncü madde, ona da geleceğim.
Şimdi, başlığını
okuyorsunuz, ciddi bir iddia var; içeriğini okuyorsunuz içinde kendisiyle
çelişen birçok olay var ve insanların kafası
karışıyor. Dolayısıyla, ben yerinizde olsaydım bu
önergeyi kendi içinizde madencilikten iyi anlayan çok değerli insanlarla
oturup hazırlar ve ortaya getirirdim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) En iyisi
hazırlandı, sen merak etme.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Sakin ol, sakin ol,
bir dinle.
Konu tamamen siyaseten baş edemeyen, mücadele
edemeyen, siyaseten bir varlık gösteremeyen bir muhalefetin
çırpınışlarıyla alakalı bir konudur.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) 301 insan öldü ya
hangi varlıktan bahsediyorsun? 301 insan öldü orada ya hangi siyasetten
bahsediyorsun?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) 301 insan
ölmüş, yok kabul ediyorsun.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Ben iddianı
söylüyorum. Gensoruyu getirip, onun içerisine başka şeyler koyup
Petrol Ofisiyle alakalı bahsetmek demek Bu gensorunun içeriğine
inanmıyorum, ben başka konulara giriyorum. demektir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) İhalesiz
nasıl verdiniz onu, siz onu söyleyin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Benimkilere cevap verin,
iddialara.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Devamla) Şimdi, bakın, arkadaşlar mevzu ne
olmuş: 1985 yılında müfettişler bir inceleme
yapmışlar Soma sahasıyla alakalı.
Verdikleri rapor şu, diyorlar ki: Soma sahasında devletin
sahaları var. Devletin sahaları içerisinde firmaların da
sahası var. Dolayısıyla, kaliteli bir işletme yapabilmek
için bu firmaların ocaklarını da devletin içerisine katın.
Bunun üzerine TKİ bu iki firmayla konuşuyor ve bu iki firmayla oturup
anlaşıyor. Kömür sahalarını TKİnin sahasına
katıyorlar, karşılığında da redevans ve ikili
sözleşmeyle alakalı bir sözleşme imzalıyorlar ve
adamların tesisleri de dâhil bunun içerisine katıyorlar. Peki, bu
konu inceleniyor mu? Evet, inceleniyor, ihalesiz yapıldı diye. 2004
ve 2005 yıllarında bu anlaşmalar imzalanıyor, redevans özel
hukuk hükümlerine göre karma akit, rüçhan alımlı redevans
sözleşmeleri imzalanıyor. Firmaların
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya,
nasıl 4734 sayılı Kanun varken böyle bir hukuk olur Hocam?
Yapmayın ya!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Ya,
sakin olursun, gelir konuşursun. Oradan laf atma. Niye laf atıyorsun?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Niye?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Bir
laf atma, otur da dinle, sizi dinledik yani.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Dinliyoruz, yanlış şeyler söylüyorsun. Bu kadar insanı
yanlış bilgilendiriyorsun.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Her
seferinde aynısını yapıyorsun.
BAŞKAN Lütfen
karşılıklı konuşmayınız.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Hangi komisyona gidersen, hangi yere gidersen edep hudutlarını
aşarak her türlü şeyi yapıyorsun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Benim edebimi sen belirleyemezsin, haddini bil! Burası Meclis.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Taner
Yıldızla ilgili kişisel bir meselen olabilir ama burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi.
BAŞKAN Lütfen
karşılıklı konuşmayınız.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. O kişisel kinini burada
genelleştiremezsin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne
alakası var?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Evet. Aynı şeyleri komisyonda da gelip yaptı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Yaparım tabii, halkın hakkını savunuyorum.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Yapamazsın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Madenci mafyasının hakkını savunmuyorum.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Şimdi, ihalesiz, redevanssız sözleşmesi
yapıldığı söyleniyor. Enerji
Bakanlığının Teftiş Kurulu bunu inceliyor ve
Teftiş Kurulu diyor ki: Burada herhangi bir usulsüzlük yok. TKİnin
kârına, menfaatinedir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne zaman
diyor?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Devlet Denetleme Kurulu inceliyor, o da aynı kanaate varıyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne zaman
dediğini söylesene.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) O
da yetmiyor, Ankara Cumhuriyet Savcılığına müracaat
ediliyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 2009da
o.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Ankara Cumhuriyet Savcılığı da diyor ki: Burada
TKİnin menfaati var, devletin menfaati var, herhangi bir usulsüzlük yok.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Ne zaman diyor sayın konuşmacı, tarihini söyle,
tarihini!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Geleceğim, geleceğim, oraya da geleceğim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Tarihini söyle canım, Şu tarihte. de.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) Oraya da geleceğim, 2013ten sonrasına da geleceğim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Kardeşim Şu tarihte. desene.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Bir sabırlı ol, bir sabırlı ol.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Ya, niye söylemiyorsun tarihini?
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Şimdi, Kamu İhale Kurumuna müracaat ediliyor. Kamu
İhale Kurumu da diyor ki: Burada bir ihale söz konusu değil, burada
karşılıklı, ikili bir anlaşma var. Dolayısıyla,
bu Kamu İhale Kurumunun dışında bir iştir, özel hükümlere
tabidir ve karşılıklı anlaşmaya tabidir. 2006
yılında da Ankara Cumhuriyet Savcılığı, bunun,
redevans ihalesinin yani bu yapılan sözleşmenin hukuka uygun
olduğunu, devletin menfaatine olduğunu söylüyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Ben de öyle söyledim 2006da.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Yok öyle bir şey!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - 25/7/2014te Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin
metnine göre de redevans sözleşmelerinin Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı olmadığı söyleniyor. Şimdi,
yapılan ihalelerde, sözleşmelerde bütün kurum ve kuruluşlar
gerek müfettişler gerek hâkimler, savcılar, Anayasa Mahkemesi, hepsi
diyor ki: Bu işte bir problem yok. Problem ne? Şu
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) 8/10/2013ü söyle!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Bir dinle. Geliyorum, geliyorum, bir sabırlı ol.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Ya, geveleyip durma! Niye söylemiyorsun? Gezeleyip duruyorsun.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) Bir sabırlı ol, bir sabırlı ol. Sen gezdin
gezdin
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) 8/10/2013ü söyle!
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Sen bir sus, sen bir sus, dinle, rahatsız olma.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) 8/10/2013ten bahset.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Şimdi, 2013e geliyor, 2013te iddia şu: Diyorlar ki:
Genel müdür süre uzatımı verdi. Efendim, Yönetim Kurulunun genel
müdüre verdiği böyle bir yetki yok.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Evet, yetkinin kapsamında yok.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Devamla) - Bu yetkiyle nasıl süre uzatımı yapabilir?
Şimdi, Teftiş Kurulu Başkanının, başmüfettişin,
bunların önerisiyle Yönetim Kuruluna sunulmasını tensip
ettikleri, işlerin yoğunluğu ve işlerin daha
hızlı yürümesi adına genel müdüre kanun gereğince
çerçeveleri belirlenmiş yetkilerin verilmesiyle alakalı bir rapor
sunuyor ve bu rapor Yönetim Kuruluna giriyor, Yönetim Kurulunda genel müdür
hangi yetkileri kullanacak tek tek tadat ediliyor ve Yönetim Kurulundan da bu
çıkıyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Say bakalım, say.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Bu Yönetim
Kurulunda, 3üncü sayfasında, sözleşmelerin süresinin onayı,
süresinin uzatılma onayı genel müdürün yetkisine veriliyor bu Yönetim
Kurulunda.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Nasıl veriyor? Onay Yönetim Kurulunda.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) -
Dolayısıyla, sizin Genel müdür, Yönetim Kurulu kararı olmadan
süre uzatımını veriyor. diye iddia etmeniz
asılsızdır ve yanlıştır ve Yönetim Kurulunun
verdiği yetkiyi genel müdür kullanmıştır.
İki, burada bir konu daha var: Bu süre
uzatımıyla beraber yeni sahalar ve yeni rezerv alanları verildi.
30 milyon ton, oradan da 4 milyar dolar gibi bir hesaba gelir. El insaf,
merhamet! Burada böyle bir şey yok, 30 milyon tonu nereden
çıkardınız, nereden uydurdunuz? Bunların hepsi uydurma
şeyler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya,
Sayıştay yaptı, nereden uyduracağız?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) -
Dolayısıyla, yapılan iş yalnızca süre
uzatımıyla alakalı bir iştir. İşin gerçeği
de şudur: Süre uzatımıyla alakalı, firma, yapacağı
yeni yatırımlarda kredi imkânlarını kullanabilmesi,
uluslararası kredi firmalarından kredi alabilmesi için süreleriyle
alakalı bir uzatım istemektedir. Bu süre uzatımında yeni
rezerv alanları yoktur, bu süre uzatımında usulsüz yeni tahsis
edilen yerler yoktur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Var, var, olmaz mı?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
bu süre
uzatımında yeni sahaların verilmesi yoktur. Bunların hepsi
çok açık ve nettir.
Ben şunu tekrar ediyorum: Ümit ederdim ki Cumhuriyet
Halk Partisi, kendi içerisindeki maden mühendisleri ve bu işi bilen
arkadaşlarla oturup...
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Beyefendi ben maden
mühendisiyim, sen nesin, senin mesleğin ne, senin mesleğin ne?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - ...bunu
çalışsalardı...
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben maden mühendisiyim,
senin mesleğin ne? Ben hem hukukçuyum hem maden mühendisiyim. Sen
okuduğunu bile anlamıyorsun.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - ...burada
olmazdı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen gel 2013ten bahset.
2013te Yönetim Kurulu kararı var mı, yok mu, onu söyle.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - En ufak bir fikri yok.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Ben şimdi
şunu isterdim: Efendim, Taner Yıldızla ilgili...
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Senin mesleğin ne? Sen madencilikten ne anlarsın?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Bağırmadan
be. Ne bağırıyorsun?
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz, lütfen sakince
dinleyiniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne anlarsın
madencilikten sen?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Bağırma,
edepli ol!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sabahtan beri hakaret
ediyorsun be!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Bağırma,
edepli ol! Kürsüye böyle müdahale edemezsin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Senin mesleğin ne?
BAŞKAN Lütfen devam ediniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben madenciyim. Sabahtan
beri hakaret ediyor ya.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Şimdi, Taner
Yıldızla alakalı bir önerge verdiler, iki verdiler, üç
verdiler, dört verdiler, beş verdiler, altı verdiler.
Yani daha düne kadar Malikinin yanında yer
almadınız mı ekonomi politikaları, enerji politikalarıyla
ilgili? Irakı bölüyorsunuz, bilmem şurayı bölüyorsunuz. diye,
dünya kadar bu kürsüden konuşmalar yaptınız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne alakası var
ya?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Ne oldu? Sonuç ne
oldu? Enerji stratejilerinde Türkiye bir adım daha öne gitti. Maliki
yerinde mi? Yok. Taner Yıldız yerinde.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Yarın sen de
yerinde olmayacaksın.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Maliki yerinde mi?
Yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) O günün
suçladığınız Başbakanı bugün Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı oldu.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Yüz lazım, yüz!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Yani, Cumhuriyet
Halk Partisinin ne enerji stratejisi ne ekonomi stratejisi ne de halkla ilgili
sosyal stratejileri var.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Yüz lazım! 301
insan öldü. Yerinde kalmak için yüz lazım.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Bütün türküleri,
bütün söylemleri Tayyip Erdoğan üstüne, AK PARTİnin
politikaları üzerine.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) 301 madenci hayatta
mı? Yok.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Kendi
politikanız var mı? Yok.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ya, iddialara cevap ver,
iddialara! 2013e cevap ver sen!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) HESe
karşı çıkarım, nükleere karşı çıkarım,
doğal gaza karşı çıkarım, rüzgâra karşı
çıkarım...
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Var mı
diyeceğin, çıkarım. Hırsızlığa
karşı çıkarım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Biz yolsuzluğa
da karşıyız.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Geriye ne
kaldı? Geriye bir güneş ile tezek kaldı. Türkiye'nin enerji politikası
böyle yürütülmez.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hırsızlık
yapacaksınız, biz seyredeceğiz.
Hırsızlığı sen seyredebilirsin ama ben seyretmem.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Türkiyede
muhalefetin ciddi anlamda oturup Türkiye'nin geleceğiyle ilgili, Türkiye'nin
stratejileriyle ilgili, enerji stratejileriyle ilgili...
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen ne bilirsin
Türkiye'nin geleceğini be!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Buradan
çıkarmanız lazımdı. Taner Yıldıza taş
atarak, Taner Yıldıza saldırarak prim
yapacağınızı düşünüyorsanız, ne burada ne AK
PARTİ Grubunda ne de halk nezdinde bir parça faydanız olmayacak.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Tabii canım, siz 4
bakanı da yolsuzluktan akladınız.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Şunu gönül
rahatlığıyla söyleyebilirim: Taner Yıldız Türkiye'nin
en başarılı Enerji Bakanlarından biridir. Türkiye'nin
enerji politikalarıyla ilgili, strateji olarak arkasında güçlü bir
Hükûmetle birlikte, Türkiyeyi Orta Doğuda bir enerji oyuncusu
yapmıştır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ya, Taner
Yıldız kendisini savunacak kardeşim, sen fikirlerini söyle.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Rusyayla olan
ilişkilerde, doğal gaz boru hatlarıyla, petrol boru
hatlarıyla ilgili yaptığınız tenkitlerin hepsi burada,
sizle, yerle bir olmuştur ama Taner Yıldızın ve
Türkiye'nin geleceği her zaman açık olmuştur.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hangi işi
aldın, hangi işi? Seni bakan yardımcısı yaparlar.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Şunu
kesinlikle, samimiyetle söylüyorum: Eğer Türkiyede bir devlet aklı
varsa Taner Yıldızın tecrübelerinden, yaptığı
çalışmalardan ve birikiminden Enerji Bakanlığı ve
hükûmetlerin Taner Yıldızın bundan sonraki hayatından da
istifade etmesi gerekmektedir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bu kadar
yağcılık... Ayıp ama yakışmıyor sana, Bakan
yağcılığı yapma burada. Bakan kendisini savunacak
zaten ya.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Buraya
çıkıp ulu orta taş atmakla Taner Yıldıza bir şey
olmaz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hâlâ yalakalık
yap.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Kayserinin bir
evladı Everest Tepesi gibi, Erciyes tepesi gibidir; istediğiniz kadar
taş atın, Taner Yıldız dünyada enerji politikalarında
sözü dinlenen, onunla tartışılan, ağzına bakılan,
ağzından çıkan lafa bakılan bir Bakandır, en
başarılı bakanlarımızdan biridir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yolsuzluk dedin mi
aklıma hep Enerji Bakanı geliyor.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Dolayısıyla, burada uyduruk birtakım şeylerle, içinde ciddi
anlamda çelişkiler yaşayan
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Cevap ver ya! 2013e
cevap versene, 2013e.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
ve olayları
çarpıtarak bir Bakanı suçlamak hem de kişisel anlamda suçlamak
Bakın, bütün bu eleştirilerinizi enerji
politikalarımızla ilgili yapsaydınız saygıyla
karşılar ve tartışırdım ama gensoru
dediğiniz şey ciddi bir iştir, insanın
kişiliğiyle, onuruyla muhatap olduğunuz bir konudur.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yahu, 301 madenci
ölmüş, bunu anlatamıyor muyuz sana?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) Siz eğer
uyduruk şeylerle bir insanın kişiliğini, onurunu,
haysiyetini tartışmaya açarsanız, unutmayın, siz de
kişiliğinizi, onurunuzu ve haysiyetinizi tartışmaya
açmış olursunuz. Bu konuyu ciddiye almanız lazım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hadi
tartışalım, alnımız ak, yüzümüz pak; bizim
fıtratımızda hırsızlık yok, yolsuzluk da yok.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla)
Dolayısıyla, bu duygu ve düşüncelerle, yalnızca
yıpratmaya yönelik, gündem saptırmaya yönelik ve
başarılı politikaları gölgelemeye çalışmaya
yönelik yaptığınız bütün bu gensoru
çalışmalarının hem halk nezdinde geriye döneceğini hem
de grubumuz olarak aleyhinde olduğumuzu bildirir, hepinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Daha dört dakika
var, dört dakika var daha, anlat biraz daha.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Fındıklı.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın hatip
konuşmasında enerji politikalarıyla ilgili olarak partimizi
politikasızlıkla suçladı. Açık bir sataşmadır,
söz talep ediyorum efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sizin talebiniz nedir?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Efendim, baştan
aşağı benimle ilgiliydi konuşmaları zaten,
biliyorsunuz. Uyduruk şeyler söyledi. dedi, işte Maden mühendisi
hazırlasaydı, madencilere sorsaydı. dedi, önerge sahibi
Zaten
benim mesleğim madencilik, ondan bile haberi yok o beyefendinin. Ben de
onun için söz istiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, sizin nedir Sayın Erdoğdu?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkanım, kürsüden açık olarak kendisi edep dışı
konuştuğum, Komisyonda da bunu yaptığım gibi hem
hakaret hem sataşma içerikli konuşma yapmıştır. Ben de
söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam.
Önce Sayın Altaya söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sinop
Milletvekili Engin Altay'ın, Malatya Milletvekili M. Mücahit
Fındıklının (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın hatibe önce şunu bir göstermek isterim ve
okumasını da tavsiye ederim, ayrıca bunu Sayın Bakanın
da okumasını tavsiye ederim. Ben hem Sayın Bakana ve hem AKP
adına konuşan hatibe bir soru soracağım: Sizden önce
enerjide ne kadar dışa bağımlıydık, şimdi ne
kadar dışa bağımlıyız? Enerji
Bakanlığı Kuruluş ve Teşkilat Kanununu okudunuz mu?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Bizden önce Türkiyede doğal gaz var mıydı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Enerji
Bakanlığının Kuruluş ve Teşkilat Kanununda
Enerji Bakanlığının görevleri sayılıp enerji için
de bazı kriterler ortaya atılmıştır: Millî olacak
der, ucuz olacak der, dışa az bağımlı olacak der.
El insaf sayın hatip! Bu kürsüyü boş buldunuz
diye şu milletin gözünün içine baka baka, enerjiyle ilgili burada pembe
bir tablo çizerek on iki yılda yanlış enerji
politikalarıyla ve şüpheli, şaibeli, hırsızlık
kokan, yolsuzluk kokan enerji politikalarıyla Türkiyeyi nereye
getirdiğinizi bu millete yutturabileceğinizi mi zannediyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
İlaveten, Maliki yok. dedi. Benim bildiğim
kadarıyla Maliki şimdi Irak Cumhurbaşkanı
Yardımcısı; bir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Aynen öyle. Haberi
yok, haberi.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Eğer, bölgeyle ve
enerjiyle ilgili doğru politikanız olsaydı Sayın
Bakanın Erbile giden uçağı Kayseriye iner miydi? Allah
aşkına! Allahtan korkmuyorsunuz, şu milletten, şu
kameralardan utanın! (CHP sıralarından alkışlar)
Bu kürsü yalan söyleme, milleti ve Genel Kurulu
yanlış bilgilendirme kürsüsü değildir.
Taner Yıldızla ilgili biraz sonra Bülent
Kuşoğlu madde madde, kelime kelime, rakam rakam devleti ne kadar
zarara uğrattığını, ne kadar usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığını belgeleriyle ortaya koyacak. Buraya gelip
hamaset yaparak yolsuzluğu aklayamazsınız tıpkı 17 ve
25 Aralık asrın rüşvet yolsuzluğunu kamuoyunda, kamu
vicdanında aklayamadığınız gibi. Bunun altında
ezim ezim ezileceksiniz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, Malatya Milletvekili M. Mücahit
Fındıklının (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan
arkadaşımız o kadar bilgisiz ki önergeyi hazırlayan
İçinizde
çok iyi maden mühendisleri var. diyor.
Evet, sayın hatip, ben maden mühendisiyim,
İstanbul Teknik Üniversitesi mezunuyum. Senin mesleğin ne acaba,
senin madencilikle ilgin nereden geliyor? Ben on iki sene de maden
mühendisliği yaptım ve camiamda da iyi bir mühendis olarak bilinirim,
aynı zamanda hukukçuyum.
BAŞKAN Lütfen Genel Kurula hitaben konuşunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sözleşmeleri
yorumlayabilecek kadar hukuk bilgim vardır. Adalet ve Kalkınma
Partisinin milletvekilleri de benim ne kadar hukuk bilgim olduğunu
bilirler. Sen cahilliğini başkasına saldırarak mı
örtmek istiyorsun?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Cahil sensin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Benim soruma yanıt
vereceksin, buraya geleceksin benim soruma yanıt vereceksin. Bakın
ben ne diyorum, bir daha gel yanıt ver?
Değerli arkadaşlarım
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Cahil sensin!
Sayın Başkan, müdahale edin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sus, terbiyesizlik
yapma! Terbiyesizlik yapma!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Terbiyesiz sensin!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, hatibi
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen Sayın Öztürk, Genel Kurula
hitap edin ve lütfen sözlerinize dikkat edin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) 8/10/2013 tarihinde
henüz süresi bitmeden, 4/10/2004 tarihinde imzalanan sözleşme 31/12/2015
tarihine kadar süresi varken Yönetim Kurulu kararı olmadan 1/10/2028
tarihine kadar uzatılmış mıdır? Soru bu, soru bu. 2013ten
öncesi yok, onu zaten ben anlattım burada.
İkinci soru: Yine, Soma AŞyle ilgili,
8/10/2013 tarihli ek protokolle, imzalanan ek protokolle 8/9/2005 tarihli
sözleşmenin süresi yönetim kurulu kararı olmaksızın
31/12/2026 tarihine kadar uzatılmış mıdır, burada
Yönetim Kurulu kararı var mıdır? Sizin bahsettiğiniz
savcılık, mahkeme 2009a ait. Orada sordum, tarih ver dedim,
vermiyorsun. Eğer sen iddialarında samimiysen
O soru çok basit,
2013le ilgili. 2009dan bahsediyorsun, ben yerimden söylüyorum; tarih ver
diyorum, tarih veremiyorsun.
Bizim fıtratımızda yolsuzluk yoktur,
hırsızlık yoktur, yolsuzlukları örtmek de yoktur, yolsuzluk
yaparken seyretmek de yoktur; o sizin fıtratınızda varsa o senin
bileceğin iş! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sarıgül,
Sarıgül
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hadi oradan!
Seninle her zaman yüzleşiriz.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Otur yerine!
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz, yerinize geçiniz,
lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Senin karşında
kirlilik yoktur!
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Önce mesleğini
söyle, öğrenmek istiyorum!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İSKİ de yok, Şişli de yok, Amerikan mafyası da yok.
BAŞKAN Lütfen, sakin olunuz.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Bir şey mi söylemiştiniz?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sayın
Başkan, burada konuşurken terbiye sınırlarını
aşan bütün ifadelerini kendisine iade ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen ona layıksın,
layık!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sen daha
layıksın!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Senin mesleğin ne,
mesleğin ne senin?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Edebinin seviyesini
tartışırım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen layıksın
ona, sen daha fazlasına layıksın!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Senin edebinin
seviyesini tartışırım!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Seviyesiz sensin, kirli
adam sensin! Karanlık adamsın!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Ben,
sözleşmenin Yönetim Kurulu kararıyla
uzatılmadığını söyledim çünkü genel müdüre verilen
yetkiden bahsettim. Hem sürenin uzatılmasından bahsettim ve
uzatıldığını söyledim hem de bunun genel müdürün
yetkisinde olduğunu söyledim ve Yönetim Kurulu kararını okudum.
Dolayısıyla, lafı çarpıtıp laf
yarıştırmak ve ergen gibi davranmak, ergen gibi düşünmek
koca başlı adama yakışmaz. Kendisine aynen iade ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne, ne, ne; ne, ne? Senin
mesleğin ne, mesleğin?
BAŞKAN Lütfen, lütfen sayın milletvekilleri.
Bir konuyu tartışıyoruz, bir konuyu müzakere ediyoruz, bir
gensoru görüşmesindeyiz. Lütfen, lütfen, sözlerinize çok dikkat ediniz,
konuyu özünden çarpıtıp kişiselleştirmeyiniz; lütfen,
konuyu konusunun içinde ve özüyle tartışınız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yahu,
seviyesi müsait olmayanlarla muhatap olmamak lazım.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Yahu, sus sen de
be, otur be!
BAŞKAN Lütfen, lütfen sakin olunuz.
Buyurunuz Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun, Malatya Milletvekili M.
Mücahit Fındıklının (11/43) esas numaralı Gensoru
Önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, benim amacım, burada bu seviyesizliğe cevap vermek
değil ama bu milletvekillerini ve halkımızı doğru
bilgilendirmek.
Bakın, konuşmacı buraya gelip diyor ki:
Biz bir sözleşme yaptık, bunun adı redevans sözleşmesi.
Ve bu redevans sözleşmesinde iki işlem yapıyorlar: Bir, kömür
alıyorlar; iki, maden kiralıyorlar.
Şimdi, devlet kurumu olan Türkiye Kömür
İşletmeleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi mi?
Tabi. Her kurum gibi ihale yaparak kömür alması gereken kurum, hangi
cesaretle, hiçbir ihale yapmadan redevans diye -aslında bir karma
sözleşmedir- uyduruk bir şeyle bu kömürü fahiş fiyatlarla
alıyor. Buna cevap vermiyorlar, buna cevap veremiyorlar.
İkincisi: Yeni sahalar veriliyor. İhale yok,
bir şey yok. Hangi cesaretle verebilirsiniz ya? Ve bir sözleşmenin en
asli unsuru süre uzatımını genel müdür tek imzayla yapıyor
ve bir raporun arkasındaki çizelgeden bahsediyor. 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameden yani KİTlerle ilgili kanun hükmünde
kararnameden konuşmaya vakit yok.
Ama, sonuçta ne oluyor biliyor musunuz? O 301 madenci
öldü ya, o 301 madenci kazayla ölmedi; işte, bu sözleşmelerin
koyduğu o dayıbaşı düzeniyle, o hadi hadi düzeniyle
katledildi, öldürüldü, onların gözetiminde öldürüldü. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı görevini yapmadığı için, işte bu
firmalardan fahiş fiyatlarla 1,5 milyon ton kapasiteli madenden 3,5 milyon
ton kömür üreterek, her ton kömürde de devleti soydukları için öldürüldü.
Ve, o işçilerin kanı gidildi, Maslaktaki o 52 katlı
rezidansın binasının çimentosunda kullanıldı;
işte, bu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının önünde
kullanıldı. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, gelmişler bize, ellerinde
Savcıdan
bahsediyorsunuz, diyorsunuz ki: Kamu İhale Kurumunun yazısı
var. Çıkıp diyor musunuz o Kamu İhale Kurumunun
yazısı sadece harçlarla ilgiliydi? Anlattığına göre
şöyle söylüyorsun, Kamu İhale Kurumu bununla izin vermiş gibi
O,
şu kadar bir yazıdır, ben devletten geldim, o yazıyı
gördüm. Bana da o genel müdür gönderdi, Bu, uygunluk yazısı. dedi.
Zor bela yazıyı buldum, güç bela yazıyı buldum ki vergiyle
alakalı bir durum. Ve bunlar Kamu İhale Kurumuna gitmişler,
bundan onay almaya çalışmışlar, o Kamu İhale Kurumu
bunlara onay vermedi. Yıllar yılı her kurum Kamu İhale
Kurumuna bilgi vererek ihale yapmak zorundayken bunlar Kamu İhale
Kurumundan saklayarak ihalesiz, fahiş fiyatlarla milyarlarca dolar kömür
aldı. Sonuç ne oldu? O kömürle, o doğal gaz
yolsuzluklarının üstüne elektrik fiyatları 2 katına
çıktı. Millet inim inim inliyor ya.
Geliyorsunuz burada
Yazık değil mi kendi
milletvekilini yanlış bilgilendiriyorsun ve bu eksik ve
yanlış bilgilerinle gelip bir de üstüne hakaret ediyorsun. Hakaret
etmiyorum çünkü mevcut durumunuz zaten çok ağır, benim bir şey
söylememe gerek yok.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğdu.
VI.- GENSORU
(Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden
sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle
çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara
işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı
iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/43)
(Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru hakkında CHP
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi bu vesilesiyle
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gensoru metnini
okudunuz mu? Genellikle gensoru metinleri okunmaz, bu sefer de biraz ani olarak
gündeme geldi, okumamışsınızdır gündemin
yoğunluğu nedeniyle, komisyon çalışmaları nedeniyle.
Ben size çok kısaca anlatayım: Bu, 301
kişinin öldüğü facia alanı olan Soma maden sahasında
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunun, TKİ Genel Müdürlüğünün
çalıştığı iki firma var; bunlar: İmbat AŞ ve
Soma AŞ. Bu firmalarla başlangıçta, 2004 ve 2005
yıllarında yapılan sözleşmeler gayet makul, mevzuata uygun
sözleşmeler iken, daha sonraki yıllarda bunlarla ilgili ek işler
de yine mevzuata uygun verilmişken 2013 tarihine geliniyor, bakın,
8/10/2013 tarihinde her iki firmayla da süre uzatımı
yapılıyor. Bu ikisi de, her iki firmayla yapılan bu süre
uzatımı anlaşmaları da, hem kamu ihale mevzuatına hem
de TKİnin kendi redevans yönergesine aykırı. Mevzuata
aykırı işlem yapılmış ve bu işlemlerle, bu
süre uzatımıyla, ek iş verilmesiyle iki firmaya toplam 4 milyar
liranın üzerinde, bakın 4 milyar liranın üzerinde, en az 2
milyar doların üzerinde -ki bunu farklı bir şekilde de
hesaplayabilirim, biraz sonra ayrıntılı olarak
göstereceğim- bir ayrıcalık tanınmış, avantaj
tanınmış; konu bu, çok basit, karmaşık bir tarafı
yok. Bununla ilgili olarak detaylarına gireceğim.
Değerli arkadaşlarım, ben buraya bir
gensoruyla, bir yolsuzluk mevzusuyla gelmekten de mutlu değilim,
bakın onu açıkça söyleyeyim. Bir Türkiye Cumhuriyeti
Bakanını burada gelip de suçlamak güzel bir hadise değil bir
milletvekili için; ben de bundan mutluluk duymuyorum. Bu konuya da mal
bulmuş Mağribî gibi saldırmadım.
Bakın, bu konu aylar önce geldi. Geçen yıl konu
gündeme geldiğinde ben Sayın Bakanla yan yana oturdum kendisine
anlattım, konuyu anlattım, açıkladım. Dedim ki: Sayın
Bakan, böyle böyle bir durum var, bunu söylüyorlar, bununla ilgili bir
şeyler yapın. Yani yazıya girmeyecek konuları da, resmî
yazışmalarda olmaması gereken konuları da kendisine
söyledim, Tamam. dedi. Daha sonra yazılı soru önergeleri verdim.
Daha sonra konu torba kanun sırasında -bir madde vardı- tekrar
gündeme geldi, sonra bütçe görüşmeleri sırasında tekrar gündeme
geldi. Kendisiyle tekrar tekrar bunları konuştum ama hiçbirisinde
cevap veremedi.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, ben,
Sayın Bakana, bakın, 9 sayfalık bir mektup yazdım, 9
sayfalık. Bu mektupta konuyu da anlattım ayrıca, 9 sayfalık
bu mektubu yazdım. Bütçe görüşmeleri sırasında dedim ki:
Sayın Bakan, niçin cevap vermediniz mektuba? Bu mektubu ben
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına da gönderdim, kendisi
teşekkür etti. Konuşmamı anlatmam. Sayıştay
Başkanına da gönderdim, bu mektubu Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkan ve üyelerine de gönderdim, KİT Komisyonu Başkan ve
üyelerine de gönderdim. Çok önemli iddialar var. Sayın Bakandan çıt
çıkmadı. Bütçe Komisyonunda dedi ki: Bana göndermedin. Tarih
numarası ile hangi gün teslim alındıysa onları da verdim
kendisine. Yani böyle durup dururken ortaya çıkıp da Ah,
yakaladık bir bakanı, onu mahvedelim. diye çıkmadım
ortaya. Yani yapılması gereken ne varsa bütün hepsini fazlasıyla
yaptım çok büyük bir titizlikle. Ondan sonra bu noktaya kadar geldi, ondan
sonra cevap alınamadığı için şimdiye kadar gensoru
vermek zorunda kaldık. Yani tutup da konuya balıklama
atlamış değiliz, çok detaylı olarak incelemiş, ondan
sonra konuyu gündeme getirmiş durumdayız.
Bir konuya değineceğim. Dün bir gazetede
Değerli İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu Gensoru müessesesi
işlemiyor, milletvekilleri kendi partilerinden olan bakanların
aleyhine oy kullanmıyorlar, bir denetim olmuyor yani. Evet, şeklen
gensoru müessesesi var ama bu müessese işlemiyor. demiş.
ENGİN ALTAY (Sinop) O da hain demek ki! Al,
içinizden bir hain daha çıktı!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bu dün bir gazetede
yer aldı. İnşallah böyle olmaz, bu sefer çok açık, net
iddialar karşısında sizler de konuya dikkat edersiniz. Benim
titizlikle getirdiğim bu iddialar karşısında bu Meclis, bu
yüce Meclis gerekeni inşallah yapar. Çünkü değerli
arkadaşlarım, yolsuzluk bireyler tarafından yapılıyor,
usulsüzlük, yanlışlıklar kişiler tarafından, bireyler
tarafından yapılıyor ama topluma mal oluyor, toplum kültürü
oluyor. Bireylerle ilgili o yanlışı, yolsuzluğu yapanlarla
ilgili gereken yapılmazsa toplum kültürü oluşuyor maalesef ve buna
müsaade etmek yolsuzluk yapmaktan daha büyük bir günahtır, vebaldir,
sorumluluktur. Bu yüce Meclisin buna izin vermeyeceğini, müsaade
etmeyeceğini umuyorum. Bunu iyi niyetle söylüyorum. Bu toplumun ruhunun
yolsuzluklarla yoğunlaşmaması gerekir. Onun için bu yüce
Meclisin bu konuda özellikle gerekeni yapmış olmasını
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, mademki bir arada
yaşıyoruz hangi fikirden olursak olalım, kurallar koymak, bu
kuralları uygulamak zorundayız hep birlikte, bu kuralları
uygulamak zorundayız. Kurallara bağlı olmak zorundayız ve
adaleti gerçekleştirmek zorundayız. Bunlar işin hukuki boyutu,
resmî boyutu, demokratik boyutu ama diğer boyutu da var, vicdani boyutu da
var. Yarın cuma namazında çoğunluğumuz hutbede hocanın
Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardımı emreder. ayetini
duyacaksınız. Adaleti birlikte gerçekleştirmemiz gerekir.
Adaleti istememiz lazım değerli arkadaşlarım. Adalet neyse
onun tecellisi için vicdanen gereğini yerine getirmemiz lazım hep
birlikte.
Değerli milletvekilleri, tekrar gensorunun konusuna
dönüyorum. Biraz önce özetledim, şimdi ayrıntılı olarak
vereyim.
Şimdi, biliyorsunuz 13 Mayıs 2014te 301
kişinin öldüğü maden sahasında -önemli bir kömür madeni
sahasıdır- burada biraz önce söylediğim gibi TKİ
çalışır. TKİnin sözleşme yaptığı iki
firma var. Bunlardan bir tanesi İmbat AŞyle redevans
sözleşmesi. Biraz önce sayın hatip dedi ki: Bir sözleşme var.
Öyle değil, iki sözleşme var, iki tip sözleşme var: Bir redevans
sözleşmesi, bir hizmet alım sözleşmesi. Redevans sözleşmesi
TKİnin kendi yönergesine tabi ağırlıklı olarak,
hizmet alım sözleşmesi ise 4735 sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa
tabi. Dolayısıyla, böyle, birbirinden ayrılması gereken,
farklı konular. Önce, müsaadenizle, redevansçı İmbat AŞyle
yapılan sözleşmeden bahsedeyim.
Bakın, 4/10/2004 tarihinde İmbat AŞyle
bir sözleşme yapılmış. İR-1918, İR-4623,
İR-4009, bunlar ruhsat numaraları; bu sahalarla ilgili olarak 2004te
sözleşme yapılmış. 31/12/2015 tarihine kadar redevans
sözleşmesi geçerli olmuş. 12/4/2006da uyarlama yapılmış
16/154 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla. Bakın, Yönetim Kurulu
kararı var. Gelinmiş 26/9/2007ye, burada da bir ek iş
verilmiş, burada da 5 milyon 589 bin ton ek iş verilmiş ama
bunun için de 25/466 sayılı Yönetim Kurulu Kararı var, yine
Yönetim Kurulu kararı alınmış. Bunlarla ilgili herhangi bir
iddiada bulunmuyorum, bunlar normal, mevzuata uygun yapılan işlemler.
Ancak, 8/10/2013 tarihine geliniyor, 8/10/2013 tarihinde,
2004te yapılan sözleşme 1/10/2028 tarihine kadar
uzatılıyor, bakın, 2028 tarihine kadar uzatılıyor bu
sefer. Daha önce Yönetim Kurulu kararıyla yapılan işler
5
milyon ek iş verilmiş, mesela onda Yönetim Kurulu kararı var;
uyarlama yapılıyor, Yönetim Kurulu kararı var. Bu sefer 2028e
kadar uzatılıyor, Yönetim Kurulu kararı yok, ihale de yok ama
verilen işi -bakın, on üç yıl- normalde 2015te bitecek işi
2028e kadar uzatıyor, on üç yıl. İmbat AŞnin her sene,
şu anda, en az 5 milyon, 6 milyon, 7 milyon tona kadar kömür
çıkarımları söz konusu, hepsinin detayı var bende. Buna
göre, 3 milyon tondan hesaplıyorum, yıllık 3 milyon ton kömür
çıkaracağını hesaplıyorum. Bakın, 5, 6, 7
değil, 3 milyon ton, en düşüğünden hesaplıyorum. 3 milyon
tondan on üç yıl 39 milyon ton kömür yapar. 39 milyon ton kömür veriliyor
ihalesiz, Yönetim Kurulu kararı olmaksızın bakın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Rezalet!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) TKİnin
şimdiye kadar İmbat AŞden aldığı kömürlerin
-2014ü saymıyorum- 2013e kadar ortalama fiyatı da ton
başına 61,75. 61 lira 75 kuruş, 39 milyon ton; 2,5 milyar lira
yapıyor, 2,5 milyar lira. Bunu 65 milyon ton olarak da hesaplamak mümkün,
o zaman da çok daha fazla -5 milyar lira- bir meblağa
ulaşıyoruz.
Şimdi, bu yapılan işlemler -biraz önce
söyledim- TKİnin kendi redevans yönetmeliği var, burada, bu
yönetmeliğin 13üncü maddesi var, bu maddeye aykırı. Bu madde
kapsamında olan ek işler muhakkak, bakın, muhakkak çok net
olarak Yönetim Kurulunun onayından geçmek zorunda. Burada aynen böyle
yazıyor, biraz önce HDPli milletvekili arkadaşım maddeyi de
okudu, buna uygun olmak zorunda, uygun değil.
Ayrıca, süre uzatımıyla ilgili böyle bir
yetkisi yoktur. Diyor ki: Süreyi değiştirmek Yönetim Kurulunun
yetkisinde dahi değildir. Bakın, biraz önce Mücahit Bey dedi ki:
Süre değiştirilmiş. Ne oldu? Süreyi değiştirmek
yetkisinde dahi değil, hadi ek iş verebiliyor Yönetim Kurulu ama süreyi
değiştiremiyor. Bu kadar anormal işler yapılıyor yani
bu kadar açık, nasıl ifade edeyim. Sözleşme süresinin on üç
yıl artırılarak en az 39 milyon ton kömür ve 2,5 milyar lira
avantaj sağlandığı firmaya çok açıktır.
Sayın Bakan da buna seyirci kalmıştır, benim defalarca bunu
anlatmama rağmen çok açık, net olarak. Biraz sonra ne
söylediğini, ne savunma yaptığını da
söyleyeceğim, nasıl geçersiz olduğunu da...
Şimdi, geleyim, diğer firmaya. Bu alandaki
diğer firma Soma AŞ. Soma AŞyle de biraz önce söylediğim
gibi redevans değil, hizmet alım sözleşmesi
yapılmış 8/9/2005 tarihinde. İR-1841-2406 ruhsat no.lu
saha, 18 milyon tonluk bir sözleşme bu, Geventepe için
yapılmış. Daha sonra ilk ilave 30/6/2011de ilave iş olarak
yapılmış. Bu mevzuata uygun, Yönetim Kurulu Kararı da var
çünkü süre uzatımı söz konusu değil.
İkinci ilave iş olarak 1/3/2012de
yapılmış. Yönetim Kurulu Kararı var, 2 milyon 136 bin ton.
Bakın, çok net ama ikinci ilave Merkez Mumya mevkisine
aktarılmış. Geventepe verilmiş, daha başka bir yer,
Merkez Mumyaya aktarılıyor. Bu da mevzuata aykırı. Ruhsat
numarası İR-2535, bunun da.
Üçüncü ilave 8/11/2012de yapılmış,
Yönetim Kurulu Kararı var, 35/429. Yönetim Kurulu Kararında diyor
ki: Işıklar sahasında bulunan rezervin (İR-944) 31/12/2016
tarihine kadar Soma Anonim Şirketi Firmasına işlettirilmesine
Burası da tamamen ayrı bir yer. Burada 35 milyon ton rezerv var,
kömür rezervi var ve bu rezervin 6 milyon tonu bu firmaya veriliyor; 35
milyonun 6 milyon tonu. Yani Geventepede üretime başlayan firma burada,
Sincan gibi bir yerde devam ediyor. Önce Mumya mevkisine, daha sonra da
Işıklara geçiyor.
Dördüncü ilave bakın, iki firmaya da 8/10/2013
tarihinde süre uzatımı yapılıyor, aynı tarihte
TKİ tarafından. Diyor ki: 8/9/2005 tarihli sözleşme süresi
31/12/2026ya kadar
Normalde 2016da bitmesi gereken iş süresi 2026ya
kadar uzatılıyor. Yani on yıl uzatılıyor ama Yönetim
Kurulu Kararı yok, ihale yok yine. 30 milyon ton kömür üretimi söz konusu
on yıl için, aynı 3 milyondan hesaplıyorum. Kamu ihale
mevzuatına göre, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24üncü
maddesine göre yüzde 20 en fazla artırım söz konusu olabilir, yüzde
20. Bakın, bu onu katbekat aşıyor, asıl işi de
aşıyor, böyle bir iş veriliyor. Soma AŞye verilen
kömürlerin ortalama fiyatı 58,39 lira ton başına,
çarpıyorum on yılla, en az 1 milyar 750 milyon lira da buradan bir
avantajı söz konusu. İki firmanın en az 4 milyar lira, 4
milyarın çok üzerinde, 2 milyar doların çok üzerinde. Bunlar, en
azdan, asgariden hesapladığım rakamlar. İmbat AŞ için
2,5, Soma AŞ için 1,750, toplam 4 milyarı aşan, 2 milyar
doları aşan büyük rakamlar. Bunlar her yerde büyük para, dediğim
gibi, değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu durum dikkate alınmayacak bir durum
değil, Sayın Bakanın da dikkate alması lazımdı.
Burhan Kuzu Hocayı mahcup edip burada bu Meclisin gerekeni
yapacağını düşünüyorum tekrar.
Şimdi, Sayın Bakan bunlarla ilgili olarak ne
dedi? Sayın Bakan farklı, aldatıcı, yanlış
bilgiler verdi, biraz önce Mücahit Bey de -kendisinin yapacağı bir
şey yok- verilen bu bilgileri tekrarladı. 31/07/2007 tarihinde
600000/580 no.lu bir Yönetim Kurulu Kararı var. 2007 yılında
alınan bu Yönetim Kurulu kararına istinaden yapıldı.
deniyor. Böyle bir Yönetim Kurulu geçerli değil, takriri vardır
yönetim kurullarının. O takrirle sınır bellidir, o da
kanuna uygun olur. Bu, yönergeye de uygun değil, İhale Kanununa da
uygun değil bir kere. (CHP sıralarından alkışlar)
Böyle bir yekti verilemez, böyle bir yetkinin Yönetim Kurulundan genel müdüre
aktarılması söz konusu olamaz bir kere.
Aktarılmamıştır, 2007deki kısıtlıdır. Sayın
Bakan içeriğini açıklasın bakalım, takrirde neler
verilmiş, hangi yetkiler verilmiş genel müdüre. Böyle bir yetki yok
bir kere. Ondan sonra diyor ki bu konularla ilgili olarak Sayın Bakan:
Ben bunu incelettim müfettişlere. Kendi müfettişlerine inceletiyor
istediği gibi ama bu konuyu değil. Bu konu 2013te olmuş,
geçmiş yıllardakini inceletmiş, bu yılı
inceletmemiş bir kere.
İki: Mahkeme kararı var. diyor. Mahkeme
kararı da geçmiş yıllardakiyle ilgili var, onu bilmiyorum,
2013teki bu olayla ilgili olarak mahkeme kararı da yok. Ben suç
duyurusunda bulundum, bir mahkeme kararı olacaksa bundan sonra olacak, suç
duyurusunda da ayrıca bulundum. Eğer ciddiysen, erkeksen, kabadayıysan,
suç duyurusunda bulunursun! demişti Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın
Bakan bana, neden böyle bir şeye gerek duydu bilmiyorum, hâlbuki o tarihte
de bulunmuştum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Savcıları
ayarladı ya orada, onun için.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Konu
bağımsız yargıya da intikal etmiştir ama yüce Meclisin
burada gerekeni yapacağına inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine size
sesleniyorum değerli milletvekilleri, Shakespearee ithaf edilen bir söz
var, bakın, bunu burada tekrarlamak istiyorum: Sevmekten korkanlar, kaybetmekten
korkanlardır; düşünmekten korkanlar, sorumluluk almaktan
korkanlardır; konuşmaktan korkanlar, eleştirilmekten
korkanlardır
Gevezelik değil, konuşmaktan korkanlardan
bahsediyor.
yaşlılıktan korkanlar, gençliğin ve
yaşamın kıymetini bilmeyenlerdir, yaşamaktan
korkanlardır; unutulmaktan korkanlar, dünyada kalıcı eser
bırakmayanlardır; ölmekten korkanlar, ölüme hazır
olmadıkları için korkmaktadırlar. Sayın Bakan da
Bakanlığı bırakmaktan korkuyor çünkü hesap vermekten
korkuyor. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Şimdiye
kadar da veremedi bu hesabı. Biraz önce söylediğim şekilde,
defalarca kendisiyle muhatap olduğum hâlde, Plan ve Bütçe Komisyonunda
yazışmalarla defalarca kendisine sorduğum hâlde, konuya cevap
veremedi. Şimdiye kadar istifa etmesi gerekirdi, hesap vermekten
korktuğu için istifa edemedi.
Değerli arkadaşlarım, başka konular
da var, onları da ilave olarak söylemek istiyordum ama yirmi
dakikalık sürem yeterli olmadı.
Biraz önce söylediğim gibi, burada bulunmaktan çok
mutluluk duymadım, bir yolsuzluk konusuyla ilgili olarak bir cumhuriyet
Bakanını suçlamaktan mutlu olmadım ama gerçek maalesef böyle.
Ben sizlerin vicdanına sesleniyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bu konuyla ilgili
olarak gerekeni lütfen yapınız.
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kuşoğlu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız
Buyurunuz Sayın Yıldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, Bakanlık
olarak, Meclis denetim mekanizmasının çalışmasına en
üst seviyede dikkat ve özen gösteren kuruluşlardan bir tanesiyiz ve
yaptığımız bütün işleri bütün
şeffaflığıyla beraber, hamdolsun, savunabilecek
durumdayız.
Şu ana kadar Bakanlığımızla
alakalı, göreve başladığımızdan buyana
yaklaşık 2.500 tane soruya cevap verildi. Soru önergelerinin
cevaplandırılmasında sadece sizlerin bilgilendirilmesiyle
alakalı değil, öneri ve katkılarla beraber bunlar
değerlendirildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnternet sitesinde de
bunlar yayınlandı. Yaklaşık 7 bin sayfa civarında da
bu bilgiler hep beraber yayınlanmış oldu.
Tabii ki gensoru müessesesi, yüce Meclisimizin
milletvekillerine sunmuş olduğu bir sorgulama ve denetleme
mekanizmasıdır ve doğru kullanılmalıdır. Bundan
öncekilerde de olduğu gibi, bugün burada her konuştuğum cümlenin
grup başkan vekillerine evrakları dağıtılmak
kaydıyla inşallah bu sözlerimi tamamlayacağım.
Değerli arkadaşlar, şu ana kadar yorumu,
tavsiyesi, önerisi, eleştirisi, hakareti, ithamı, suçlaması olan
bir kısım konuşmalar yapıldı. 17 tane hakaret, 57 tane
suçlama, 36 tane eleştiri ve bir kısım cümleler edildi.
Bunların hakaret olanlarını iade ediyorum, diğer bütün
cümlelerle alakalı konuşmama inşallah devam ediyorum. Ama hiçbir
zaman için görülmemiştir ki bir milletvekili bir bakanın televizyon
konuşmasından alıntı yaparak bunun gizemli bir
durummuş gibi aktarılması Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda ilk defa olmuştur arkadaşlar. Libyadan niçin
çekildiğimiz sorulmuştur. Güvenlik gerekçesiyle çekilmişizdir.
Bunun herhangi bir gizemi, herhangi bir saklısı, gizlisi yoktur.
Bizim Totalden aldığımız hissenin televizyonlarda
lansmanıyla beraber yaptığımız programda acaba bunlar
yapılmış mıdır diye ilk defa soruluyor
arkadaşlar. O yüzden burada her konuya açıklığıyla
beraber cevap vereceğim.
Şimdi, gensoru müessesi ciddi bir müessese ve
gensoruya muhatap olan bakanlar da bunu bütün yönleriyle beraber
değerlendirmek durumundadırlar. Ama CHP Grubunun bütün
milletvekillerini kapsamadığını şuradan belirtmek
isterim: Bu gensoru ilk defa 9 Ocak 2015te verildi. 16 CHPli milletvekili
arkadaşımız imzasını geri çekti ve gensoru düştü.
Ondan sonra o milletvekillerinin 3ünün haricinde 13 tane milletvekili yeniden
oraya imza koymadılar, ikinci gensoruya imza koymadılar. Sebebini
biraz sonra anlatacağım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Gensoruyu saklamaya
kalktığın için oldu o.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla)
Şimdi, tabii ki bu CHPnin iç sorunu
arkadaşlar. Bununla alakalı herhangi bir
Bu iddiaları ciddi
bulmadıkları için imzalarını çekmiş olabilirler,
başka bir gerekçeyle çekmiş olabilirler, bu CHPnin kendi içindeki
konu. İtham şu, bakın, bu cümleyi lütfen dikkatli dinleyin
arkadaşlar: İki firmaya verilen iş hukuka uygundur ancak
iş süreleri Yönetim Kurulu kararı olmaksızın
uzatılmıştır. Dolayısıyla, mevzuata
aykırı işlem yapılmıştır. Hayır,
iş sürelerinin uzatımı mevzuata aykırı değildir.
Şu anda 4 tane grup başkan vekilimize bunlarla alakalı
evrakları sunuyorum. Evrakta şunu söylüyor, biraz önce
defalardır soruldu ama bir kere cevap vermekte yeterlilik görüyorum.
Yönetim Kurulu genel müdürüne diyor ki: Benim şu yetkilerimi falan,
falan, falan yetkileri kullanabilirsin. Onları tadat etmiş;
sınırsız da bir yetki vermiyor ama. Diyor ki: Bunların
içerisinde iş programı değişikliği onayı, iş
programı ve giderlerinin gider grubu iç ödeneklere aktarmaları,
sözleşmenin süre uzatımı onayı...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya, on beş
yıl veremez Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Sözleşmenin süre uzatım onayını veriyor,
Yönetim Kurulu genel müdüre bu yetkiyi veriyor arkadaşlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Allahtan kork, on beş sene,
on sene süre uzatımı mı olur?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Şimdi, evrakını da arkadaşlar veriyorlar.
(Gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Vermiyor, vermiyor! Doğru
söylemiyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Burada, değerli arkadaşlar, gensorunun cevabı
bu noktada bitmiştir, bu gensorunun cevabı burada
tamamlanmıştır. Bundan sonraki anlatacaklarımı da,
lütfen, dikkatlerinize sunuyorum.
Yetki devriyle alakalı ayrıntıları
irdeleyecek olursak, Türk kamu hukukunda yetki devri hususu 3046
sayılı Kanunun 38inci maddesinde hükme bağlanmış ve
Bakan, müsteşar ve her kademedeki bakanlık ve kuruluş
yöneticileri, gerektiğinde sınırlarını
yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden
bir kısmını astlarına devredebilir. Ancak yetki devri yetki
devreden amirin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. demiş.
Yetkiler devredilebilir, sorumluluklar devredilmez.
Bu düzenlemeye paralel bir hüküm de 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 9uncu maddesinde, Yönetim kurulları
sınırlarını açıkça belirlemek şartıyla
yetkilerinden bir kısmını genel müdüre devredebilirler. Ancak;
yetki devri yönetim kurulunun sorumluluğunu kaldırmaz. der.
Şimdi, TKİ Yönetim Kurulu yetki devrini
31/7/2007 tarihinde ilgili sayı, rakamlarıyla beraber devrediyor ve
bunu da aynı şekilde açıklıyor, sözleşme sürelerinin
uzatılmasında genel müdüre yetki devredilebileceğini
kayıtlıyor. Ve bunun da bütün maddeleri burada, Yönetim Kurulu
kararıyla beraber yine grup başkan vekillerine arzım olacak.
Dolayısıyla, Yönetim Kurulunun yetkilerinden bir
kısmını genel müdüre devretmesinde, genel müdürün de bu yetkiyi
kullanmasında bu karara göre herhangi bir mahzur yok.
Gensoruda imzası bulunan Sayın
Kuşoğlunun bu konuya ilişkin tarafıma verdiği
(7/46984) ve (7/46986) numaralı yazılı soru önergelerini
geçtiğimiz yılın yedinci ayında cevapladım. Ufak bir
mevzuat araştırmasıyla dahi anlaşılabilecek,
anlaşılması son derece kolay olabilecek bir konunun niçin
gensoru gündemine geldiğini bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim.
Bu, bir yazısında kendisinin bunaldığını ama bu
bunalmada aynı cephede olduğu insanlar tarafından
vurulduğunu, düşman kurşunuyla değil, kendi kurşunuyla
beraber vurulduğunu söylemesi bu gerekçelerden bir tanesi olabilir, belki
de olmayabilir. Benim bu konunun içerisine girecek hâlim yok. Belki
CHPliliğini göstermek istiyor olabilir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yazının
tamamını oku.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Ben bununla alakalı yorum yapamam ama teknik
açıdan baktığımızda siyasi yorumlamaları kendine
ait olmak kaydıyla bunun, bu konunun teknik detaylarına girmek
isterim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sen ihalesiz
nasıl kömür aldın, onu anlat.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Çünkü, değerli arkadaşlar, bu gensorunun
yalnızca CHPnin içerisinde değil, CHP milletvekillerinin içerisinde
de ayrı görüşlere sahip olunduğunu biraz sonra size
evraklarıyla beraber sunacağım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen kendininkine bak, 50
milletvekili oy vermedi, sen onu söyle.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Eylül 2014te Bakanlığımıza bir dilekçe
veriliyor. Kasım 2014te de cumhuriyet
başsavcılığına suç duyurusunda bulunuluyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, konuşmacıya söyler misiniz gensoruyla ilgili
konuşsun, çok önemli bir konu var, CHP dedikodusu yapıyor. Biraz
ciddi olun ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Bu iddialar Kasım 2014 tarihinde bütçe görüşmeleri
sırasında Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme geliyor. Orada üç
şeyden bahsediliyor değerli arkadaşlar, aynı
şahıs tarafından yalnız: TKİ Genel Müdürlüğünce 2
firmaya ihalesiz ve mevzuata aykırı şekilde iş
verilmiştir. Bu işlerin süreleri Yönetim Kurulu kararı olmadan
uzatılmıştır ve bu işlemler sonucunda kamu zarar
etmiştir, üç tane itham var. Biz bunların hepsini Komisyonda
anlattık ve gücümüzü şeffaflığımızdan
aldığımızı, Allaha şükür veremeyeceğimiz
bir hesabın olmadığını belirttik.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hangi hesabı verdin bugüne
kadar?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Bu iddiaların doğru olmadığını
ispat eden belgeleri şu anda grup başkan vekillerimize gönderiyorum.
Bu belgeler 1 adet Bakanlık Teftiş Kurulu kararı; 1 adet
Başbakanlık Teftiş Kurulu kararı; bu
yetmez, 2 adet Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
kararı; bu da yetmez, 1 adet mahkeme kararı, 1 adet Kamu İhale
Kurumu görüşü, 1 adet de akademik nitelikli hukuk görüşünü içeren
rapor. Değerli arkadaşlar, grup başkan vekillerimize bu 8 adet,
başlıklı dosyayı taraflarına şu anda arz
ediyorum.
Ancak,
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan bu 3 ithamın 2sinden
vazgeçilmiştir aynı şahıs tarafından. Niçin? Konunun
bir kısmı, önemli bir kısmı
anlaşıldığı için.
HASAN
ÖREN (Manisa) - Sayın Bakan, insanları zan altında
bırakmayın, Aynı şahıs dediğiniz kim?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Demek ki konu
yeterince anlaşılmış ve 2 firmaya ihalesiz ve mevzuata
aykırı şekilde iş verildiği ve bu işlemler
sonucunda kamunun zarar ettiği iddialarından vazgeçilmiştir.
Gensoru,
defalarca vurgulanmış olmasına rağmen
Gerçi CHPnin
tamamının böyle düşünmediğini, bir kısım arkadaşların
da böyle düşündüğünü biraz önce söylemiştim. Niçin?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
CHPnin tamamı senin yolsuzluklara batık bir bakan olduğunu
düşünüyor.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - 2009 tarihinde
cumhuriyet savcılığına bulundukları suç duyurusunda bu
iki sözleşmenin mevzuata aykırı, ihalesiz bir şekilde
imzalandığı ve kamuyu zarara uğrattığı iddia
edilmiş. Bu konu cumhuriyet savcılığınca işleme
konulmamış ve kamu adına kovuşturmaya yer
olmadığına karar verilmiştir. Savcılığın
bu kararına karşı bazı CHP milletvekilleri mahkemeye itiraz
etmişler ve mahkeme de bu itirazları reddetmiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Kanunu değiştirdin mi? Kanunu değiştirdin mi burada? Af
kanunu çıkardın mı?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla)
Dolayısıyla, gensoru verilmesinin tek gerekçesi olan ve bundan önceki
CHPnin verdiği gensorulardan bir tanesinin tekrar iade edilmesine sebep
olan ve burada tekrar suç bastırmaya yönelik cümlelerin itibar
görmediği bir ortamda bulunuyoruz arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
İtibarsız olan sensin! 301 madencinin katilisin! Kimi işaret
ediyorsun?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Belki bir ay daha
geçseydi bu sunduğumuz bilgiler yeterince okunmuş olurdu ve bu ikinci önergenin de altına
imza atacak milletvekili bulamayabilirlerdi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; başında da
söylemiştim, şimdi bazı detaylara giriyoruz. Sayın
Kuşoğlu tarafından verilen gensoru önergesine konu maden
sahasının TKİye devri karşılığında
redevans sözleşmesi imzalanması ve kömür alımının
ihalesiz yapılmasının kamu
ihale mevzuatına aykırı olduğu ve kamuyu zarara
uğrattığı hususları Yüksek Denetleme Kurulunun
TKİ denetim raporlarında dile getirilmiştir. Yüksek Denetleme
Kurulu bunun incelenmesini istiyor. YDK bu konunun öncelikle
Bakanlığımız Teftiş Kurulu
Başkanlığınca soruşturulmasını talep ediyor.
Bu talep üzerine konu Bakanlığımız ve Teftiş Kurulunca
soruşturulmuş ve özetle, bu iddiaların gerçeği
yansıtmadığı, bu sahanın konumunun
sağladığı avantajlar nedeniyle, söz konusu işin
adı geçen firmaya verilmesinin teknik ve işletmecilik yönünde bir
gereklilik olduğu ve bunun da kurum menfaatine olduğu belirtiliyor.
Ek 3te bunu da grup başkan vekillerine sunuyorum.
Başkanlığımız Teftiş
Kurulunun kararından sonra konunun Başbakanlıkça
soruşturulması isteniyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığınca yapılan inceleme sonunda, bu
iddiaların gerçeği yansıtmadığı ve yapılan
işlemlerin ceza tazmin edilmesini ve disiplin cezası verilmesini
gerektirmediği kararı veriliyor ancak konunun bir kez de Ankara
Cumhuriyet Savcılığınca değerlendirilmesi talep
ediliyor. Ek 4te de bunun evraklarını kendilerine sunuyorum, o da
şu arkadaşlar. Konu Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca inceleniyor ve inceleme sonucunda
22/5/2006 tarih ve 2006/37977 soruşturma no.lu kararla beraber de TKİ
Yönetim Kurulu üyelerinin olayda herhangi bir suçunun oluşmaması
nedeniyle haklarında kamu davasının açılmasına gerek
olmadığı ve işleme konulmamasına karar verildiği
sunuluyor.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Öyle demiyor işte! Kamu yararı vardır.
diyor, kamu yararının arkasına saklıyor savcı
kapatıyor! Öyle demiyor işte, o tarafını da söyle!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bunu da, Ek 5i de aynı şekilde grup başkan vekillerine, 4
partinin grup başkan vekillerine birazdan tevdi ediyoruz.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Oradaki o yazının tarihini de ver, Kamu İhale
Kurumunun yazısını!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Aynı konu, bir
grup CHP milletvekilinin, 2009 yılında TKİnin fakir ailelere
dağıtılan kömürün mevzuata aykırı bir şekilde
satın alındığı, usulsüzlük yapıldığı
ve kamunun zarara uğratıldığı iddialarıyla
beraber Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuluyor
ve yeniden dile getiriliyor. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı 6 Aralık 2012de karara
bağlıyor. Bir an için karma akdin kapsamına girdiğini
düşünsek bile, bakın, değerli arkadaşlar, Kamu İhale
Kurumunun kapsamına girdiğini düşünsek bile -çünkü konu öyle
değil- kendisinden rüçhan alım yapılan müteahhit, bu sefer de
yukarıdaki belirtilen tek satış ölçütlerine göre doğrudan
teminci durumunda bulunmaktadır ve sırf bu nedenle de kendisinin doğrudan
temin yöntemiyle alım yapılmasında ihale mevzuatına
aykırılık bulunmamaktadır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün
bunların çerçevesinde son cümleyi de şöyle tamamlıyor: Sonuç
olarak, burada TKİnin normal şartlarda piyasa koşullarında
kendi denetimindeki üretim şartlarında üretim
yaptırdığı üreticilerden kendisi için oluşturduğu
avantajlı fiyatın hazineyi de yararlandırması söz konusu
olmaktadır. ifadelerine yer veriliyor. Bununla alakalı kamu
davası açılmasına gerek olmadığına ve işleme
konulmamasına karar verildiğine; bu başlık altında
incelenen işlemlerin daha önceki tarihlerde de soruşturmalara konu
edildiğine; idari ve adli süreçler sonunda işlemlerin,
uygulamaların, mevzuata uygun olduğunun belirlendiğine...
Sonuçta Takipsizlik kararı verildiği, kararın
kesinleştiği tespit olunmuştur. diyor. Bunu da, mahkeme
kararları ve savcılıkla alakalı kararları Ek 6yla
beraber grup başkan vekillerine dağıtıyoruz
arkadaşlar.
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının yukarıda da verilen,
adı geçen 6 Aralık 2012 tarih ve ilgili sayılı
kovuşturmaya yer olmadığına dair karara, şikâyetçi
milletvekili tarafından tekrar mahkemeye itiraz ediliyor ve...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) O milletvekili
benim. Kanunu değiştirdin mi, değiştirmedin mi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - ...ağır ceza mahkemesi itirazın reddine karar
veriyor. Bunu da itirazın reddine karar vermesini de diğer bir ekle
beraber grup başkan vekillerine veriyoruz. Böylece bu iddialara
ilişkin adli ve idari bütün soruşturma süreçleri tamamlanıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, konu şu:
CHPnin kurumsal olarak verdiği bu yapı gensoruda ne yazık ki
zemin bulamıyor. Buna baştan bir karar vermeleri lazım. CHP
oturacak, kendi içinde bununla alakalı bir karar alacak ve bunu kamuoyuyla
paylaşacak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin
bildiği üzere, TKİ Genel Müdürlüğü 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname kapsamında kurulmuş ve bu KHK çerçevesinde
faaliyet gösteren, her türlü faaliyet ve işlemlerinde -değerli
arkadaşlar, burası önemli- Genel Müdürlük Teftiş Kurulu
Başkanlığına, Bakanlık Denetim Hizmetleri
Başkanlığına, Hazine Kontrolörleri Kurulu
Başkanlığına, Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığına, Cumhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Başkanlığına, Kamu İhale Kurumu
Başkanlığına, Sayıştay
Başkanlığına, adli yargı yerlerine ve idari yargı
yerlerine olmak üzere toplam 9 adet adli ve idari organın denetimine
tabidir.
TKİ Genel Müdürlüğünün 2013 yılına
ait denetim raporunda, Sayıştay Rapor Değerlendirme Kurulunun
13/10/2014 tarih ve 2014/54 sayılı oturumunda -burası da çok
önemli arkadaşlar- üstelik Sayın Kuşoğlunun
Sayıştay Başkanlığına verdiği 19/9/2014
tarihli şikâyet dilekçesinden sonra... Bir milletvekili şikâyet
ediyor, Sayıştay Rapor Değerlendirme Kurulu bunu rapora
bağlıyor o şikâyet dilekçesinden sonra. Bu raporda, TKİ
Genel Müdürlüğünün 2013 yılındaki bütün karar ve
işlemlerini inceleyen ve toplumda 2013 yılı işlemlerine
ilişkin 5, genele ilişkin olarak da 10 adet olmak üzere 15 tane öneri
ve tavsiyede bulunuyor. Sayıştayın TKİ 2013 yılı
denetim raporunda, gensoru önergesine konu edilen sözleşmelerin süre
uzatımlarına ilişkin bir inceleme veya soruşturma
istenmemiş -Sayıştay raporunda da- ve herhangi bir öneri veya
tavsiyede de yer verilmemiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, siz kurumlara
yazı yazdınız mı Sayıştayın teftiş
taleplerini yerine getirmeyin. diye?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Bunun anlamı, TKİnin bu işlemlerini
Sayıştayın hukuki ve usule uygun gördüğü ve konuya
Sayın Kuşoğlu gibi bakmadığıdır.
Değerli arkadaşlar, bununla alakalı ek raporu da Ek 10 olarak
grup başkan vekillerine iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, gensoru her iki tarafı
keskin bir bıçaktır, karşıdakine dokunmazsa gelip size
dokunur. O yüzden, bu işin dünyası var, ahireti var; iftiralardan
sizi sakınmaya davet ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Yıldız. (Gürültüler)
Sayın milletvekilleri, hepinizden bir ricam olacak,
bir arı kovanına döndürdünüz, öyle bir uğultu var ki Bakanı
bile doğru düzgün duymakta zorlandım. Lütfen, biraz sessiz
olursanız talepleri daha iyi dinleyeceğim ve daha iyi
duyacağım, siz de daha iyi aydınlanacaksınız.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Bakan kendisiyle
ilgili daha önce verdiğimiz gensoruyu çekme gerekçemizi Genel Kurula
yanlış aksettirdi.
İlaveten, bu gensoru mahiyetiyle ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunda bir bütünlük olmadığıyla itham etti,
grubumuzla ilgili bir yanlış bilgilendirmede ve sataşmada bulundu,
açıklamada bulunmak istiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Erdoğdu, siz ne
istiyorsunuz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, daha önce verdiğimiz gensorunun konuşmacısı
bendim, o milletvekili, itibarsız gensoru diyerek şahsıma
sataşmamış, hakaret etmiştir ve mütemadiyen de bu hakareti
yapıyor, kürsüden cevap vermek istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu, sizin
talebiniz
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Bakan
konuşması sırasında benim
(Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sessiz olur musunuz, çok rica
edeceğim sayın milletvekilleri. Yani daha ne söylememi beklersiniz ki
sessiz olmak için, duyamıyorum.
Buyurunuz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Bakan
konuşması sırasında benim çok
bunaldığımı ve CHPliliğimi göstermek adına bu
tür bir gensoru verdiğimi söyledi, onunla ilgili olarak konuşmak
istiyorum.
BAŞKAN Siz ne söylemiştiniz Sayın Bakan?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkanım, itibar konusu kişinin
şahsıyla alakalı değildir, o çok açık bir şekilde
ifadelendirilmiştir.
Sayın Altayın bahsettiği konu ise
şöyledir: Böyle olduğu tamamen
BAŞKAN Şimdi, onların
konuşmalarından sonra siz isterseniz cevap verin.
Buyurunuz Sayın Altay.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Altay
açıklama hakkını kullanıyor herhâlde.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Efendim, düzeltme
talep etmişti Sayın Altay.
BAŞKAN Şimdi, sayın grup başkan
vekilleri, çok rica edeceğim, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz de sizden rica
ediyoruz İç Tüzükü uygulayın. diye.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Altay.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru
Önergesi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Grubumuzun görüş
birliğiyle ilgili Genel Kurula yanlış bilgi verdi. dedim.
Sayın Elitaş, Başkanlık
makamıyla konuşulurken, kürsüyle konuşulurken benim
bildiğim, ayağa kalkılır. Tecrübeli bir milletvekilisiniz,
bunu da size hatırlatırım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanın
ifadesi doğrudur. Daha önce Sayın Kuşoğlunun kaleme
aldığı gensoruyu biz 9 Ocak tarihinde verdik ancak malum, 4
bakanla ilgili (9/8) esas numaralı Soruşturma Komisyonu Raporunun
görüşüleceği güne bu gensoruyu monte edeceğinizden de
adımız kadar emindik. Parlamentoda birbirinden çok ayrı iki
işi bir arada oldubittiye getirip aradan çıkarma zihniyetinde olan
AKP Grubunun bu niyetine dayalı olarak biz bir kısım
arkadaşlarımızdan bu gensorudan -Başkanlığa da
verilip sıra sayısı aldığı için-
imzalarını geri çekmelerini talep ettik ve
arkadaşlarımız bu sebeple sadece imzalarını geri
çektiler, size güvendikleri, sizin yaptığınız işlerde
usulsüzlük ve suistimal olmadığına inandıkları için
değil.
Sayın Bakan diyor ki: Efendim, çektiler ama sonra 3
kişi imza atmadı. Birinci gensoruda imzası olan 3 CHPli
milletvekili ikinci gensoru metnine imza koymadı yani gensoru metnine,
mahiyetine itibar etmedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Olmayan şeyi
açıklamak ne kadar zor oluyor. Hiç inanmadan söylüyorsun bunları,
inanmadan.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Bakan, bizde
sahte imza atma ve attırma âdeti yok, o sizin partinize ait. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu sebepten, burada olmayan
arkadaşlarımızın yerine, Ankara dışında olan
arkadaşlarımızın yerine ne biz grup başkan vekilleri
ne bir parti yöneticimiz imza atamazdık. Bu bakımdan, bunun da altını
çizmek isterim.
Gene, Bu gensorunun mahiyetine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunda inanmayanlar, doğru bulmayanlar, kabul etmeyenler var. ifadesini
söyledi Sayın Bakan. Orada da şunu söylemek isterim: Buradaki
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup bütün üyelerin Türkiyenin enerji
politikalarının ve diğer bazı politikalarının dip
doruk yolsuzluk koktuğuna dair inançları tamdır. Bizi
bırakın, CHP Grubunu bırakın, Türkiyede yaşayan 77
milyon vatandaşımızın tümünün -size oy verenler dâhil- bu
Hükûmetin yolsuzluk batağına bulaştığına dair
inançları da tamdır.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Buyurunuz Sayın Erdoğdu.
5.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın (11/43) esas numaralı
Gensoru Önergesi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, bu gensoruda mütemadiyen şahsıma hakaretler ediliyor ama
ben yine bu Meclisi ve bu milleti bilgilendirmek üzere kürsüye
çıktım.
Bir şeyi doğru söylüyor, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu Somayla alakalı büyük bir yolsuzluk tespit etti.
Konu Başbakanlık Teftiş Kuruluna gitti; ben o zaman Hazinenin
Teftiş Kurulundayım, konunun içindeyim, ne baskıların
olduğunu biliyorum. Başbakanlık Teftiş Kurulu bir aklama
raporu yazdı ama çekindiği için de sonucuna şöyle bir ibare
koydu: Bir de savcılık baksın. Gitti; Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının bahsettiği takipsizlik
kararı elimde. Bakın, şu yazıyı getirip buraya
koyacaksın. 13/5/2003 tarih ve 3830 sayılı Yasada 4734
sayılı KİK kapsamı dışında
değerlendirildiği. Ne anlıyorsunuz? Bu yazı diyor ki
sanıyorsunuz Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında
değildir. değil mi? Savcılık kararından okuyorum, bu
yazıyı buraya getirsin, bakalım yazının
içeriğinde ne yazıyor, bir.
İkinci mesele: Savcı karar veriyor -bakın,
bu hepimiz için çok hüzün verici bir şey arkadaşlar-
savcının kararına bakın: Esasen ticari bir kuruluş
olan TKİ yöneticilerinin kendi üretim maliyetlerinin onda 1 maliyetiyle
kömür üretimi yaptığı anlaşıldığından
suçlanamayacağı sonucuna varılmıştır. Bu bir
hukuki değerlendirme değil, bu yargının var ya yüz
kızartıcı durumu, Onda 1 maliyetle değerlendirilmiş.
diyor yani TKİ 100 liraya mal ederken bunlar 10 liraya mal etmiş.
Şu kazada görmedik mi 140 liraya mal etmiş. Şu savcı var ya
şu savcı, şu savcının verdiği karar yüzünden, bu
Enerji Bakanının verdiği kararlar yüzünden o 301 can gitti, o
301 can bundan gitti.
Şimdi, benim raporuma geliyor. Ben bir rapor
yazdım. Ben o dedikoduları yapacak olsam Mehmet Şimşekle
odasında ne konuştuğumu, senin o danışmanken Hilmi
Gülerle ilgili neler olduğunu, hepsini anlatırım ama ben böyle
bir adam değilim, yine belgeyle konuşacağım sana.
Ben raporu yazdım. Bana ne zulümler edildi Hazine
Müsteşarlığında, aranızda bilenler var ne zulümler
edildiğini bana. Raporu götürdüm, cumhuriyet
başsavcılığına verdim, bu Ali Babacan göndermedi,
kendim götürdüm. Benim üzerimdeki görevleri aldılar -Hazine
Müsteşarlığında çalışırken- ama rapor
üzerinde yapacak hiçbir işlemleri yoktu. Sizin grup, tuttunuz, af kanunu
çıkardınız mı kömür yolsuzluğuyla? 4734
sayılı Kanuna (R) maddesini ekleyerek Fakir ailelere kömür
dağıtımı İhale Kanunu kapsamı
dışındadır. dediniz mi, demediniz mi? Peki, bunu diyerek
bunu ihale kanunu dışına çıkararak akladınız
mı, aklamadınız mı? Şimdi, buradan
bağırıyorsunuz. Kusura bakmayın, bu suçun
ortağısınız.
Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Size oy veren insanlara
üzülüyorum, ona yüreğim yanıyor.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hadi oradan, hadi oradan!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Niye aklıyorsunuz
peki, fakirin parasını, yetimin hakkını, 301 madencinin
cinayetini? Yazıklar olsun! Gerçekten içim kan ağlıyor ya, bu
kadar haksızlık olmaz! (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Kuyruk acısı var.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğdu.
Buyurunuz Sayın Kuşoğlu.
6.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın (11/43) esas numaralı
Gensoru Önergesi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Bakanın konuşması sırasında şahsıma
yaptığı sataşma üzerine söz aldım ama ona cevap
vermeyeceğim konuyu saptırmamak için, benim CHPliliğimden kimse
şüphe edemez zaten. (CHP sıralarından alkışlar) Ama
konuyu saptırmamak gerekir.
Bakın, Sayın Bakana bir iddiada bulundum ve
bunu aylarca incelediğimi, kendisine yazılı olarak
bildirdiğimi, kendisine anlattığımı, Plan ve Bütçe
Komisyonunda defalarca anlattığımı da çok detaylı
olarak söyledim.
Sayın Bakan, konuşmamda da belirttiğim
gibi, diyor ki: 2007 yılında bir Yönetim Kurulu kararı var, ona
istinaden bu yetki devri yapılmıştır. Bakın, 2007
yılından sonra yapılan ek işlerle ilgili daima Yönetim
Kurulu kararı alınmış, bir.
İkincisi: Yeniden süre uzatımıyla ilgili
Yönetim Kurulunun yetkisi dahi yok. Yönetim Kurulu yetki devredemez zaten,
yetkisi yok süre uzatımıyla ilgili. Süre uzatımı ihaleyi
gerektiriyor. On sene ve on üç sene süre uzatılmış, Yönetim
Kurulunun bu konuda yetkisi yok. Yönerge çok açık, Süre uzatımı
devredilemez. diyor; çok açık, yönerge çok açık. Lütfen bunu görün,
anlayın, böyle boşu boşuna gelmedik buraya. Bakın, burada
da diyor ki: Devri yapılabilenlerin genel müdüre yetki verilmesine
Sadece yetki devredilebilenler devredilir diyor; çok açık bunlar.
Sayın Bakan iyi bir hatip, iyi bir siyasetçi,
konusuna da vâkıf; karıştırdı konuyu, kafaları da
karıştırdı. Bir çok kişi konuyu
çalışmamıştır ama doğru değil. Daha önce
yapılan mahkeme kararları 2013le ilgili değil. Benim iddiam
2013le ilgili, 2013te olan bir hadise; 2006dan bahsediyor, 2009dan
bahsediyor. Teftiş kurulu kararları da, raporları da, daha
önceki mahkeme kararları da 2013ten öncekilere ait, 2013le hiçbir ilgisi
yok. 2013le ilgili olarak iddia ettiği bir bu var. Bu da o konuyla ilgili
değil, arkasındaki eklere bakın, sadece demirbaşlarla
ilgili sözleşmeler. Yani, kömür çıkarımıyla ilgili sözleşmenin
süre uzatımı değil bu, farklı, çok basit konulardaki süre
uzatımı ki süre uzatımı yetkisi yoktur yönergeye göre
zaten. Bunları Sayın Bakanın söylememesi lazımdı.
Sayın Bakanın şimdiye kadar, gerçekten, biraz önce
söylediğim gibi, istifa etmiş olması lazımdı.
Bir de diyor ki: Sayın Kuşoğlu bütçe
konuşmasında yaptığı 3 iddiasının 2sinden
vazgeçmiştir. Kamunun zarar ettiği çok açık, ondan vazgeçmedim;
mevzuata aykırı yapılan işler çok açık, vazgeçmedim;
hepsini bir araya getirdim, daha derli toplu bir şekilde size sundum; konu
bu kadardır. Biraz devlette çalışmış olan,
sözleşmeleri bilen, ihale mevzuatını bilen, yönergeleri bilen
bunu çok net olarak görür.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın Yıldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
7.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın,
Sinop Milletvekili Engin Altay, İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu
ile Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları sırasında
şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; huzurunuzu çok fazla işgal etmeden 3 temel
noktanın tekrar bir açıklıkla ifade edilmesine gayret
edeceğim. Öncelikle, konuşmamda dikkat ederek
Bu, CHPnin tabii ki
iç meselesidir, bu meseleye girmek bizim haddimiz değildir. Ama, ama
dedim
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) O zaman kendi
işine bak canım. O zaman kendi işine bak.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, biraz
önce dahi, sehven, Sayın Altay 3 tane milletvekilimiz dedi.
ENGİN ALTAY (Sinop) Siz dediniz 3 tane
milletvekili imzasını atmadı. diye.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Değil. Bakın, iki önergede imzası olanlar 5
kişi.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Allahım biz ne
diyoruz, adam ne diyor!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Yahu, size ne, size
ne?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Sadece birinci önergede imzası olanlar 16 kişi,
sadece ikinci önergede imzası olanlar 15 kişi.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ne var, ne var
Sayın Bakan? Yani, orada imzasını atmayanlar sizin temiz
olduğunuz anlamına mı geliyor?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Şimdi söylüyorum: 13 kişi imzasını
çekti.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Niye
çektiğini anlattı size.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)
Düzenbazlığınızdan çekti.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Çok tesadüftür ki, 16 kişi imzasını
koymadı. Bakın, şuradaki 16 kişi imzasını
koymadı ve bununla alakalı yalnızca bir bilgi düzeltiyorum,
herhangi bir şey söylemiyorum. Bunu ben yalnızca düzeltme
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne anlatıyorsun sen ne?
Hırsızlığı anlat ya!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Çocuksu bir
şey, çok çocuksu çok.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Arkadaşlar, bu bilgiden niçin sinirlenirsiniz, bu
sinirlenilecek bir bilgi değil ki.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ya,
sinirlenmiyoruz, sinirlenmiyoruz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bu bilgi çok
açık bilgi, tutanaklarda var, her tarafta var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne alakası var?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Niye? Ya, bu,
endişe edilecek bir bilgi değil. Ya, rahat olun diyorum, endişe
edilecek bir bilgi değil. Bunu ben, kavaslarla arkadaşımıza
iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, Yönetim Kurulu,
devrettiği bu imza yetkisini genel müdüre verdi. Sayın Altaya
aktarıyorum ben bunu. Bu imza yetkisini, değerli arkadaşlar, 143
kere, 143 kere kullanmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, sizin
talimatınız olmadan dağıtılamaz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Gerek yok Sayın Bakan.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Kendisine ver,
kendisine.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İade ediyoruz onu, iade.
BAŞKAN Şimdi, lütfen, kuralları ihlal
etmeyiniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Bakın, 143 kere, 143 kere kullanılan yetkiyle
alakalı herhangi bir hukuksuzluk yok, bununla alakalı hukuksuzluk
var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) On beş yıl
uzar mı, vicdanen söyle. On beş yıl ihalesiz uzar mı vicdanen
söyle, ne olur ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, ben
dedim ki: Niçin Plan Bütçedeki ifadenizi gensoruya
yansıtmadınız? Mademki eminsiniz, niye
yansıtmıyorsunuz? Sebebi: Değerli arkadaşlar, zarar
ettiğini iddia ettiği kurum, TKİ, 1 milyar 70 milyon 361 bin 600
TL kâr etmiştir de ondan dolayı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bilgiyi kendilerine
aktardığım için.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hazineden ne kadar
para aktardın peki o zaman? Hazineyi soyup kâr ettin fakir aileler
üzerinden, kimi kandırıyorsun?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) Aynı şartlarda uzatılan miktar
açısından bunların her türlü detaylarını
aktardım.
Değerli arkadaşlar, benim bir önerim var, son
bir önerim var
Telaş etmeyin arkadaşlar.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Kimsenin telaşı
yok Sayın Bakan, telaşlı olan sizsiniz!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Telaş eden
sensin!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Devamla) - Son bir önerim var: Yaklaşık on tane evrakta ben
size, bütün grup başkan vekillerimize bilgi notu arz ettim. Lütfen
onları milletvekillerine çoğaltıp gönderin, gerçekleri daha
fazla anlarlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Yıldız.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, en
azından bir düzeltme yapmamız gerekiyor.
BAŞKAN Düzeltiniz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Bakan önceki
gensorularla ilgili imzası bulunan milletvekillerini
kırmızı, siyah boyayarak bize göstermek suretiyle neyi
amaçlamaktadır bilmiyorum ama kürsüde bizatihi kendisi 3 milletvekilinin
imzasının olmadığını söyledi. Ancak Sayın
Bakan Bakanlığın rahat koltuklarında herhâlde Meclis
İçTüzüğünü de unutmuş. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçTüzüğüne göre, 20 milletvekilinin imzasıyla her bakan
hakkında gensoru verilebilir. Altını çizerek söylüyorum: Biz,
Ankarada bulunmayan milletvekillerinin yerine sahte imza atmayız, sahte
oy kullandırmayız. Onun için bu isimler değişiktir.
Sayın Bakana bir bunu söylemek istiyorum.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Allah Allah!
ENGİN ALTAY (Sinop) Bir de kendisine Cumhuriyet
Halk Partisinin Enerji Politikaları kitabını postayla
göndereceğim. Bu kitabı okursa umarım ulusal enerji
politikamızda birçok şey daha iyi olacaktır.
Saygılar sunuyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) - Engin Bey, şimdi gönderin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, konu
anlaşıldı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu, siz ne
istiyordunuz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın
Başkan, Sayın Bakan konuşması sırasında Plan ve
Bütçe Komisyonunda kurumun, TKİnin zarar ettiğini iddia
ettiğimi
(Gürültüler)
BAŞKAN Hiç duyamıyorum
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) -
ama burada o
iddiadan vazgeçtiğimi söylüyor. Öyle bir şey söz konusu değil;
düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN Tamam, tutanaklara geçti efendim.
Siz de bunu düzelttiniz, daha önce de söylediniz böyle
bir şey olmadığını.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Böyle bir iddiam
yoktur; düzeltmek isterim.
BAŞKAN - Onun için gayet net
anlaşıldı efendim.
Teşekkür ediyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Düzeltemez miyim kürsüde
Sayın Başkan?
BAŞKAN Onu düzelttiniz ama, daha önce de
düzeltmiştiniz, gene tekrar yineliyorsunuz, tutanaklara da geçti.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Ama tekrar etti
BAŞKAN Onu da şimdi düzeltmiş oldunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Vural, siz ne talep ediyorsunuz?
17.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru Önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Sayın Bakan
Birtakım belgeleri grup başkan vekilliklerine gönderiyorum. diye
ifadede bulundu. Bu belgelerle ilgili inceleme yaptık ama bu belgeler
Somada yapılan usulsüzlüğü ortadan kaldıran belgeler
değildir. Dolayısıyla Somada ve kimi ihalelerde yapılan
usulsüzlüklerle ilgili iddialarımız maalesef bu belgeler
ışığında açıkçası hilafı hakikat
olduğuna ilişkin bir belge olmadığını ifade etmek
istiyorum. Biz irademizi bu çerçevede kullanacağız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum efendim.
Sizin talebiniz nedir, en son sizi de dinleyeyim.
18.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın (11/43) esas numaralı Gensoru
Önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yok, talebim
değil, açıklama.
Sayın Bakan bana 5-6 tane ek göndermiş fakat
Somada Meclisin en son bir araştırma komisyonu gitti, orada inceleme
yaptı. O incelemede bizim de üyemiz vardı. Muhalefet şerhimiz de
200-300 sayfa ve oradaki yolsuzlukları buraya gönderilen naylon belgelerin
hiçbirisi aklamaz, Somadaki, birincisi bu.
Benim ikinci talebim şu: Bize gönderilen bu 5-6 tane
eki üyelerimize de dağıtalım istedi Sayın Bakan. Lütfen
Sayın Bakan enerjiden para kazanılıyor, kazananlar var, lütfen
siz dağıtın 550 milletvekiline. Bizim görevimiz mi bu?
Postacılık yapmıyoruz yani kusura bakmayın.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
VI.- GENSORU
(Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 20 milletvekilinin; Soma maden
sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle
çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara
işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı
iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/43)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız hakkındaki gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmeler
tamamlanmıştır böylece.
Şimdi, gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım:
Gensoru önergesinin gündeme alınmasını kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul
edilmemiştir.
Şimdi, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 10 Şubat 2015 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
17.27