TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
53üncü Birleşim
10 Şubat 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, Müzeyyen
Senarın vefatı nedeniyle ailesine ve sanat camiasına
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın, Iğdır ilindeki
hava kirliliğine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Selçuk Özdağ'ın, Kırşehir eski Milletvekili
Osman Bölükbaşının 13üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Ankara ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, MHP Grubu olarak, 13üncü ölüm yıl
dönümünde Kırşehir eski Milletvekili Osman Bölükbaşına
Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubu olarak Müzeyyen
Senara ve 13üncü ölüm yıl dönümünde Kırşehir eski Milletvekili
Osman Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
açıklaması
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Müzeyyen Senara ve 13üncü
ölüm yıl dönümünde Kırşehir eski Milletvekili Osman
Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
açıklaması
4.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, yükseköğrenim
kurumlarındaki akademisyenlerin yandaşlığa,
kayırmacılığa değil liyakate ve bilime öncelik
verilmesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
5.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir'in, Müzeyyen Senara Allahtan rahmet
dilediğine ve herkesi Ankarada açılan Dinamo Mesken sergisine davet
ettiğine ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Haydarpaşa Numune
ile Siyami Ersek Hastanelerinin İSPARKa ait inşaat nedeniyle tehlike
altında olduğuna ve Üsküdar Belediyesinin, emekli olmuş ve hâlen
çalışan işçilerine fazla mesai ödemelerini SGKya
bildirmediği iddialarının araştırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
7.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın, Erdek Körfezinde
zeytin ağacı katliamına izin verilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan'ın, jeoloji ve jeofizik
mühendislerinin işsizlik sorununa ilişkin açıklaması
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru'nun, Tokatın bazı ilçe ve
köylerindeki kara yollarının durumuna ilişkin
açıklaması
10.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Sağlık
Bakanlığının, aile hekimlerinden hastaların
iletişim bilgilerini isteyerek suç işlediğine ilişkin
açıklaması
11.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı'nın, Kırşehir eski Milletvekili
Osman Bölükbaşının 13üncü ölüm yıl dönümüne ve
Çukurovalı pamuk çiftçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, güneydoğuda PKK ve KCKnın
halkı baskı altında tuttuğuna ve yetkilileri, devlete ve
millete sahip çıkmaya çağırdığına ilişkin
açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, son günlerde yapılan
algı operasyonlarıyla emniyet mensuplarının pasifize
edildiğine ilişkin açıklaması
14.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Soma AŞ
bünyesinde çalışırken iş akitleri feshedilen ve şehit
olan madencilerin kıdem tazminatlarının ödenmesiyle ilgili
kanunun çıkarılması için AK PARTİ Grubuna çağrıda
bulunduklarına ilişkin açıklaması
15.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Çorum Milletvekili Tufan
Kösenin (2/362) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınma önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Iğdır Milletvekili
Sinan Oğanın 663 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın 663 sıra sayılı Kanun Tasarısının
1inci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
19.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- BDP
Grubu adına, Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, İmralı Kapalı Cezaevinin statüsü, mevcut
koşullarının yarattığı hukuka
aykırılıklar ile yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1197)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, cezaevlerinde
açlık grevi yapan tutukluların taleplerinin, sağlık
durumlarının ve ailelerinin sosyal ve psikolojik
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1198)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, tüzel kişilikleri
köye dönüştürülen belde belediyelerinin mevcut durumlarının ve
yaşanacak sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1199)
B) Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyurusu
C) Gensoru
Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu ve 25 milletvekilinin, millî eğitimle ilgili
sorunlara çözüm bulamadığı ve sorunların daha kötüye
gitmesine sebep olduğu iddiasıyla Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcı hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/44)
D)
Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir
heyetin, Polonya Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanı
Wlodzimierz Cimoszewiczin vaki davetine icabetle Romanya-Türkiye-Polonya
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü
Toplantısına katılımına ilişkin tezkeres (3/1695)
E) Önergeler
1.-
Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, (2/362) esas numaralı 2872
Sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/234)
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- AK
PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; bastırılarak
dağıtılan (11/44) esas numaralı Gensoru Önergesinin 12
Şubat 2015 Perşembe günkü gündemin Özel Gündemde Yer alacak
İşler kısmına alınmasına ve Anayasanın
99uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin bu birleşimde
yapılmasına; 685 sıra sayılı Kanun Tasarısının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza
İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Askeri
Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
5.- Kültürel
İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S.
Sayısı: 54)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç Krallığı Hükümeti
Arasında Çevre Teknolojileri Alanında Ticaret, Yatırım ve
İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/806) (S. Sayısı: 565)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Eğitim
Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/984) (S.
Sayısı: 663)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/768) (S.
Sayısı: 466)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/913) (S. Sayısı: 626)
10.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Bükreşteki Yunus
Emre Türk Kültür Merkezi ve İstanbuldaki Dimitrie Cantemir Romen Kültür
Enstitüsünün İşleyişi ve Faaliyetlerine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/932) (S.
Sayısı: 638)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç Krallığı Hükümeti
Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/702) (S. Sayısı: 387)
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/655) (S.
Sayısı: 418)
13.- Nükleer
Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesinde
Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/757) (S. Sayısı: 455)
14.- Türkiye
Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Gürcistan
Enerji Bakanlığı Arasında Türkiye-Gürcistan Elektrik
Enterkonneksiyonlarının Geliştirilmesi Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/365) (S.
Sayısı: 19)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Yunanistan
Cumhuriyeti Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği
Bakanlığı Arasında Enerji Alanında
İşbirliği Hakkında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/474) (S. Sayısı: 62)
16.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma
Örgütü (UNIDO) Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/382) (S. Sayısı: 109)
17.- 30
Eylül 1957 Tarihli Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası
Taşımacılığına İlişkin Avrupa
Anlaşmasının (ADR) Madde 1 (a), Madde 14 (1) ve Madde 14 (3)
(b)'sini Tadil Eden Protokole Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/438) (S. Sayısı: 140)
18.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/591) (S. Sayısı:
227)
19.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında
Sağlık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/421) (S. Sayısı: 160)
20.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında
Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Üyelerinin Aile Bireylerinin Kazanç Getirici
Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/600) (S.
Sayısı: 268)
21.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 340)
22.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Başta
Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/668) (S. Sayısı: 358)
23.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyetinin Demiryolu Bağlantısı
Olan Limanları Arasındaki Uluslararası Demiryolu-Feribot
Hattının Organizasyonu ile İlgili Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/674) (S. Sayısı: 411)
24.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakli Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/838) (S. Sayısı: 543)
25.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/847) (S. Sayısı: 545)
26.-
Vişegraddaki Sokullu Mehmet Paşa Köprüsünün Yapısal
Unsurlarının Durumunun Tespit Edilmesi, Restorasyon Projesinin
Hazırlanması ve Projenin Uygulanması Konusundaki
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporlarının
(1/333) (S. Sayısı: 104)
27.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Türkmenistandan
Türkiye Cumhuriyetine Doğalgaz Sevk Edilmesi Konusunda
İşbirliğine Dair Çerçeve Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı: 569)
28.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ormancılık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/834) (S. Sayısı: 573)
29.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Tarım
Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik Alanda İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/855) (S.
Sayısı: 602)
30.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hava Ulaştırma Anlaşmasına Değişiklik
Getirilmesine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/904) (S. Sayısı: 625)
31.-
Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına
Beşinci Ek Protokol ve Protokole İlişkin Teknik Hataların
Düzenlenmesi Tutanağının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/647) (S. Sayısı: 383)
32.- D-8 Üye
Devletleri Arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasının Ekini
Teşkil Eden Taviz Listelerinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/954) (S. Sayısı: 646)
33.- Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık
Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık
İşbirliği Anlaşması 2010/2011'in
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/392) (S. Sayısı:
162)
34.- Gümrük
İşbirliği Konseyinin Gümrük İşbirliği Konseyini
Kuran Sözleşmede Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Tavsiye Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 272)
35.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında
Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç
Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/341)
(S. Sayısı: 281)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
XI.-
OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 565) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç
Krallığı Hükümeti Arasında Çevre Teknolojileri
Alanında Ticaret, Yatırım ve İşbirliğinin
Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
2.- (S.
Sayısı: 663) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti
Arasında Eğitim Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı'nın oylaması
3.- (S.
Sayısı: 466) Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
4.- (S.
Sayısı: 626) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Uluslararası Kombine Yük
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın
oylaması
5.- (S.
Sayısı: 638) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti
Arasında Bükreşteki Yunus Emre Türk Kültür Merkezi ve
İstanbuldaki Dimitrie Cantemir Romen Kültür Enstitüsünün
İşleyişi ve Faaliyetlerine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
6.- (S.
Sayısı: 387) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç
Krallığı Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim,
Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın
oylaması
7.- (S.
Sayısı: 418) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı'nın oylaması
8.- (S.
Sayısı: 455) Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması
Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
9.- (S.
Sayısı: 19) Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ve Gürcistan Enerji Bakanlığı Arasında
Türkiye-Gürcistan Elektrik Enterkonneksiyonlarının
Geliştirilmesi Hakkında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
10.- (S.
Sayısı: 62) Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Çevre, Enerji ve İklim
Değişikliği Bakanlığı Arasında Enerji
Alanında İşbirliği Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
11.- (S.
Sayısı: 109) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler
Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
12.- (S.
Sayısı: 140) 30 Eylül 1957 Tarihli Tehlikeli Malların Karayolu
ile Uluslararası Taşımacılığına
İlişkin Avrupa Anlaşmasının (ADR) Madde 1 (a), Madde
14 (1) ve Madde 14 (3) (b)'sini Tadil Eden Protokole
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
13.- (S.
Sayısı: 227) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
14.- (S.
Sayısı: 160) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek
Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
15.- (S.
Sayısı: 268) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti
Bakanlar Kurulu Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Üyelerinin Aile
Bireylerinin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmalarına
Olanak Sağlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
16.- (S.
Sayısı: 340) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
17.- (S.
Sayısı: 358) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti
Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır
Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
18.- (S.
Sayısı: 411) Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyetinin
Demiryolu Bağlantısı Olan Limanları Arasındaki
Uluslararası Demiryolu-Feribot Hattının Organizasyonu ile
İlgili Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
19.- (S.
Sayısı: 543) Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Arasında Hükümlülerin Nakli Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
20.- (S.
Sayısı: 545) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
21.- (S.
Sayısı: 569) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti
Arasında Türkmenistandan Türkiye Cumhuriyetine Doğalgaz Sevk Edilmesi
Konusunda İşbirliğine Dair Çerçeve Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın
oylaması
22.- (S.
Sayısı: 573) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması
23.- (S.
Sayısı: 625) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasına Değişiklik Getirilmesine İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
24.- (S.
Sayısı: 383) Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü
Anlaşmasına Beşinci Ek Protokol ve Protokole İlişkin
Teknik Hataların Düzenlenmesi Tutanağının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
25.- (S.
Sayısı: 646) D-8 Üye Devletleri Arasında Tercihli Ticaret
Anlaşmasının Ekini Teşkil Eden Taviz Listelerinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın oylaması
26.- (S.
Sayısı: 272) Gümrük İşbirliği Konseyinin Gümrük
İşbirliği Konseyini Kuran Sözleşmede Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Tavsiye Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı'nın oylaması
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, Türkiye'deki akrabalarına gitmek için
sınırı geçmeye çalışan üç Suriyelinin askerler
tarafından dövüldüğü iddiasına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/56054)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, 56. Bakım Merkez
Komutanlığı'nın lağvedileceğine veya başka
bir bölgeye nakledileceğine dair iddialara ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/56056)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı
Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili
tasarruflar için alınan izinlere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/57575)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Öz'ün, Ermenek'teki maden kazasında hayatını
kaybedenlerin sivil şehit sayılmasına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/57648)
5.-
Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın, Çanakkale'de bulunan
termik santrallere ve termik santrallerin illere göre
dağılımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57650)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı
Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili
tasarruflar için alınan izinlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57651)
7.-
İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, Türkiye Elektrik İletim
A.Ş. Genel Müdürlüğü personelinin yurt dışı
görevlendirilmelerindeki suistimal iddialarına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/57652)
8.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, UAEA'nın Akkuyu'da
yapılması planlanan nükleer santral hakkında bir rapor
hazırladığına dair iddialara ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/57654)
9.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan'ın,
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesindeki elektrik kesintilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/57655)
10.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında TBMM
ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
araştırma ve geliştirme hizmetlerine ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı
(7/57848)
11.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, enerji dağıtım şirketlerinin
elektrik ücreti dışında vatandaşlardan alabileceği
hizmet bedellerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/58013)
12.-
Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın, Kürtçe
yılbaşı kartı basım talebinin karşılanmadığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/58605)
13.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları
arasında yolsuzluk nedeniyle soruşturma veya dava açılan üst
düzey bürokratlar ile görevden alınan personele ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/58706)
14.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlığın
akreditasyon uyguladığı basın organlarına ilişkin
sorusu ve MillÎ Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/58797)
15.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir'in, İnsan Hakları Kurulu'nda boş
bulunan iki üyeliğe atama yapılmamasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/58876)
16.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2003-2014
yılları arasında açılan ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara ait olan tesisler ile ilgili
çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/58948)
17.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda
millete ve devlete karşı suçlar nedeniyle hakkında işlem
yapılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/58989)
18.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Teknisyen unvanlı kadrolara yapılan
atamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/59408)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2015
yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/59474)
20.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, bazı iktidar partisi
milletvekili danışmanları ile ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun
cevabı (7/59535)
10
Şubat 2015 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, Müzeyyen Senarın
vefatı nedeniyle ailesine ve sanat camiasına
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türk sanat
müziğinin sembol ismi Müzeyyen Senar bugün son yolculuğuna hüzünle,
saygıyla uğurlandı. Atatürkün huzurunda sanatını icra
etme bahtiyarlığını yaşayan, cumhuriyetin
divası sıfatı kendisine pek yakışan, güfte ve
besteleri hisli ve coşkulu sesiyle yaşatan kıymetli
sanatçımıza Allahtan rahmet dileriz. Türk müziğinin
çınarı Sayın Senarın ailesine, sanat camiasına,
sevenlerine başsağlığı dileklerimizi Meclisimiz
adına iletiyorum. (Alkışlar)
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Milletvekillerimizi davet etmeden evvel, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, Genel Kuruldaki uğultuyu
hafifletirsek çok memnun olacağım.
Gündem dışı ilk söz, Iğdırdaki
hava kirliliği hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili
Sayın Sinan Oğana aittir.
Buyurunuz Sayın Oğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan'ın, Iğdır ilindeki hava kirliliğine
ilişkin gündem dışı konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, 6 Şubat 2002 tarihinde aramızdan
ayrılan, Türk siyasetinin ve Türk milliyetçiliğinin duayen ismi Osman
Bölükbaşını rahmet ve minnetle anıyorum. Rahmetli
Bölükbaşı son derece öngörü sahibi bir insandı. Şu sözü
bugünlere âdeta ışık tutuyor, Sayın Bölükbaşı o
zamanlar demişti ki: Hayatım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim,
en kârlısının din ticareti olduğunu gördüm. Herhâlde
bugünler için söylenmiş bir söz diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, sık sık
diyorsunuz ki yahu bizim rekorlarımızı,
başarılarımızı takdir etmiyorsunuz. Meclisin son
dönemine girdiğimiz şu günlerde sizin bir konudaki
başarınızın burada altını çizmemiz gerekiyor.
Hakkı size bugün teslim edeceğiz, AKP iktidarını bugün
tebrik edeceğiz. Hiçbir iktidarın yapamadığını AKP
iktidarı Iğdırda yapmıştır.
Iğdırı hiçbir iktidar şimdiye kadar dünyanın 1.600
şehri arasında ilk 16ya sokmayı
başaramamıştı. Ne İstanbul ne İzmir ne sanayi
şehri Kocaeli ne Ankara hepsi hikâye. Iğdırı bunların
hepsinin önüne geçirdiniz ve dünyadaki 1.600 şehir içerisinde 16ncı
şehir yaptınız. Türkiye'de de Iğdırı geçen yok.
Bunlar sizin sayenizde. Şimdi kürsüye çıkıp: Ey ABD, ey Avrupa
Birliği, Iğdır sizin hepinizi geçti. diye burada
kükreyebilirsiniz. Bu eyleri burada ne kadar söylerseniz hakkınız
var.
Tabii, Iğdıra önemli bir rekor getirdiniz ama
bu her zaman olduğu gibi iyi bir rekor değil, kötü bir rekor. Her
zaman getirdiğiniz kötü rekorların birisini daha getirdiniz.
Dünyanın en kirli 16ncı şehri Iğdır. Dünya
Sağlık Örgütünün rakamlarına göre Türkiye'de Iğdırdan
daha kirli bir şehir yok. Iğdır, dünyanın en kirli
16ncı şehri ve bu daha önce hiçbir iktidar döneminde
yapılmamıştı. Buna ne diyeceğiz? Bu işin
kaderinde mi var diyeceğiz? Iğdırın yanı
başından doğal gaz boruları geçerken Iğdıra
doğal gazı getirmemenin burada izahını yapabilecek olan var
mı acaba? Iğdır, Türkiyenin üç ülkeyle sınırı
olan tek şehridir, dünyanın da bu anlamda sayılı
şehirlerinden birisi. Yanı başımız doğal gaz
cenneti, bütün doğal gaz boru hatları Iğdırın
yanından gelip geçiyor ama Iğdıra doğal gaz bir türlü
gelemiyor. Siz Asya ile Avrupayı birbirine bağlıyoruz. diye
Iğdırda propaganda yapıyorsunuz ama yanı
başımızdan geçen doğal gazı Iğdıra
bağlamıyorsunuz.
Daha önce burada defalarca bu konuyu gündeme getirdim. Iğdırlı
kardeşlerimiz beni seçip bu Meclise gönderdikten sonra doğal gazla
ilgili, çevre kirliliğiyle ilgili, Metsamor Nükleer Santraliyle ilgili ve
Iğdırda artan kanser vakalarıyla ilgili onlarca konuşma
yaptık, soru önergeleri verdik, kanun teklifleri verdik ama hiçbiri kâr
etmedi, hiçbirini dikkatte almadınız, hepsini göz ardı ettiniz.
En son, burada 2012de bir ifadede bulunmuştum, demiştim ki:
Iğdırı Hitlerin gaz odasına çevirdiniz. O ifadenin
üzerinden iki seneden fazla zaman geçti, üç sene geçti neredeyse,
Iğdır Hitler'in gaz odası olmaya devam ediyor.
Iğdırla ilgili tek bir adım şimdiye kadar maalesef ki
atmadınız ve göreceksiniz ki ne ekiyorsanız onu biçeceksiniz.
Bakın, Dünya Sağlık Örgütünün rakamlarıdır, burada
16ncıyız, bu anlamda Iğdırı siz bir rekora
kavuşturdunuz, Iğdırda sizi 2011de olduğu gibi yine bir
rekora kavuşturacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oğan.
HAMZA DAĞ (İzmir) Önce belediyeyi kazan da
SİNAN OĞAN (Iğdır) Bölücülere oy
vermeseydiniz de belediyeyi kazansaydınız.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Kırşehir eski Milletvekili Osman Bölükbaşının 6
Şubat ölüm yıl dönümü nedeniyle söz isteyen Manisa Milletvekili
Sayın Selçuk Özdağa aittir.
Buyurun Sayın Özdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Manisa Milletvekili
Selçuk Özdağ'ın, Kırşehir eski Milletvekili Osman
Bölükbaşının 13üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk siyasetinin en renkli simalarından olan
ve 6 Şubat 2002 tarihinde kaybettiğimiz Osman
Bölükbaşının 13üncü vefat yıl dönümü sebebiyle
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
1913 yılında Kırşehir ili Mucur
ilçesi Hasanlar köyünde doğan Osman Bölükbaşı, bir süre
öğretmenlik yaptıktan sonra -babası istemese de- 1946da
Demokrat Partiye katılarak atıldığı siyasi hayatı
boyunca 1950, 1954, 1957 seçimlerinde Kırşehir, 1961, 1965 ve 1969
seçimlerinde de Ankara milletvekili seçilmiştir. 1973 yılında
ise milletvekilliğinden ve Millet Partisinden ayrılarak siyaseti
bırakmıştır.
Kırşehirin toprak ve nüfuz sahibi bir ailesine
mensup olan, toprağa, millî ve manevi değerlere bağlı,
muhafazakâr bir ortamda büyüyen Osman Bölükbaşı, doğal olarak
siyaset hayatı boyunca bu kesimlerin sesi olmuştur. Bu durumu,
kendisi: Ben, Anadolunun boz toprağının
uşağıyım. Benim sarayım çalı dibidir. Siyasette
davam hayattan nasibini almamış, benzi sarı ve boynu büküklerin
davasıdır. sözleriyle özetlemiştir.
1946da katıldığı Demokrat Partiden
bir yıl sonra istifa edip, Mareşal Fevzi Çakmak ve 7
arkadaşıyla birlikte Millet Partisini kuran Osman
Bölükbaşı, 1950 seçimlerinde partisinin tek milletvekili olarak
Meclise girmiştir. 1953 yılında Millet Partisi mahkeme kararıyla
kapatılınca Cumhuriyetçi Millet Partisini kurmuş. 1954
seçimlerinde Kırşehirden 5 milletvekilliğini de kazanınca
Kırşehir ili, ilçe hâline getirilmiştir. 1957 yılında
ise Kırşehir yeniden il yapılmış. Bu kanunun
görüşmelerinde Meclis Genel Kurulundaki konuşmaları sebebiyle
dokunulmazlığı kaldırılmış ve bir müddet
sonra tutuklanmıştır. Tutukluyken yapılan seçimlerde
yeniden Kırşehir milletvekili seçilmiş ve radyodan canlı
yayınlanan yemin töreninde ismi anons edilince koğuşunda
ayağa kalkarak milletvekili yeminini yapmıştır.
Kırşehirin yeniden il olması görüşmelerinde kendisini
tebrik eden milletvekillerine Allah fukarayı sevindirmek için önce
eşeğini kaybettirir sonra da semersiz buldururmuş. diyerek
nüktedanlığını konuşturmuştur çünkü
Kırşehirin iki ilçesi Nevşehire
bağlanmıştı.
Osman Bölükbaşı Türk siyaseti içinde
bulunduğu uzun yıllar boyunca hükûmetlere en sert muhalefeti yapan
politikacıların başında gelmiştir.
Bölükbaşının en önemli özelliği güçlü hafızası
ve konuşma yeteneğiydi. Doğru bildiklerini cesurca ifade etmesi,
zekâsı, enerjisi, nüktedanlığı,
hazırcevaplığı, hitabet kabiliyeti gibi özellikleri onu ön
plana çıkaran diğer faktörlerdir. Uzun saatler süren
konuşmalarında siyasi rakiplerinin yıllar öncesinden
yaptıkları bir konuşmayı aynen naklederek
çelişkilerini ortaya koyması bunun örneğidir.
Bölükbaşı, konuşmalarında kullandığı
nükteler ve yetişmiş olduğu Orta Anadoluya has ifadelerle
konuşma sanatındaki üstünlüğünü sürekli ortaya koyan güçlü bir
meydan hatibiydi. Düzce meydanındaki bir mitingde sekiz buçuk saat
konuşan Osman Bölükbaşı bu alanda da bir rekorun sahibidir.
Siyasetçi kimliğinin yanı sıra, çok fazla olmamakla beraber
şiirleri de olan Osman Bölükbaşı, Türk müziğine düşkünlüğüyle
de bilinirdi. Siyasete veda ederken yazdığı Bir Ömrün Hikâyesi
isimli şiiri Yusuf Nalkesen tarafından bestelenmiştir. Fazilet
yoluna çektim çok çile./İkbale kul olup düşmedim dile./Bulmadım
vefayı dostlarda bile./Seraba harcanmış ömre yanarım.
Sayın milletvekilleri, Osman Bölükbaşı
Bunlar için vefasızlık, nankörlük ve ihanet âdeta bir dindir. Ben,
böylelerinden, kendilerine şöhret ve makam
kazandırdıklarımdan, dost ve dava adamı diye
bağrıma bastıklarımdan çok çektim. Gördüğüm vefasızlık,
nankörlük ve ihanetler gönlümde sızısı bir türlü dinmeyen
yaralar açmıştır. Bu acı kaderi dile getirmek için,
bağrım Karacaahmet Mezarlığına döndü; hasmın
güllesi tesir etmez, dostun fiskesi yıkar beni, sözlerini daima
tekrarlamışımdır. ifadeleriyle siyaset sahnesinden
çekilmiştir.
Vefatına kadar geçen süre içerisinde kendisini
ziyaret edenlere siyasi tecrübelerini aktarmış, politikayla
ilgilenmemiştir. Bu çerçevede, kendisini evinde ziyaret eden son siyasetçi
de o zaman parti kurma çalışmaları yapan Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.
Türkiyede çok partili hayatın gelişmesi ve bu
süreçte muhalefet olgusunun yerleşmesi bakımından çok önemli
hizmetleri olan, 6 Şubat 2002de aramızdan ayrılan Osman
Bölükbaşıyı rahmetle anıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün Sultan II. Abdülhamid
Hanın vefat yıldönümünün 97nci yılı. II. Abdülhamid Han,
kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında
taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan
ve dağılmak üzere olan, hasta adam gözüyle bakılan, içi
dışı düşman dolu bir imparatorluğu otuz üç yıl
zekasıyla ayakta tutan bir büyük dehadır. Tahtta oturduğu otuz
üç yıl süresince bir imparatorluğun çöküşünü engellemek için
içeride ve dışarıda düşmanlarla
uğraşmasının yanı sıra, eğitim, kültür,
teknoloji ve hayatın her alanına dönük birçok yeniliğin ülkemize
gelmesine vesile olan, bir anlamda, Osmanlının gerçek anlamda son
evrensel hükümdarı olan Sultan II. Abdülhamidin dehasına bu millet
ve devlet çok şey borçludur. Hicaz Demir Yolundan Darülacezeye, Ziraat
Bankasından Yıldız Çini Fabrikasına, sayısız
okuldan cami ve sağlık kuruluşlarına kadar binlerce eser ve
yeniliğe imza atmıştır. Türkiyeyi Ermenistan olarak görmek
isteyen Albert Vandal isimli Fransız yazarın iftirası ve içimizdeki
bazı gafillerin de söylediği gibi asla bir kızıl sultan
olmayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla)
vatanı, milleti ve
devleti için ömrü büyük bir mücadele içerisinde geçen kudretli bir padişah
olan Abdülhamidi vefat yıl dönümünde rahmetle anıyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özdağ.
Gündem dışı üçüncü söz, Ankaranın
sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Aylin
Nazlıakaya aittir.
Buyurunuz Sayın Nazlıaka. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yeşil-siyah hangi takımın renkleri?
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) Onu bilemiyorum ama
Ankaragücülüyüm.
BAŞKAN Ankaragücülü
Peki, buyurun.
3.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, Ankara ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir kez daha Ankaranın sorunlarına
yönelik olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Tabii Ankaranın sorunları bitmeyince, bizde de
süre yeterli olmuyor ama mümkün olduğunca beş dakika içerisinde
özetlemeye çalışacağım sorunları.
Değerli milletvekilleri; hiç şüphesiz, bir
kent, bir başkent, bir ülkenin sadece karar mekanizmalarının
olduğu, yönetim merkezlerinin olduğu bir yer değildir; aynı
zamanda bir ülkenin aynasıdır, vitrinidir. Yani siz bir ülkenin
kalkınmışlık düzeyini algılamak istiyorsanız önce
gider o ülkenin başkentine bakarsınız. İşte dünya
çapında, aslında bağımsızlığın sembolü,
umudun adı olarak bilinen Ankara, gün geçtikçe bu özelliklerini maalesef
bir bir yitirmektedir. Tabii bu özelliklerini yitirtecek bir zihniyet
tarafından yönetildiğini söylememe gerek yok herhâlde.
Şimdi sizlere sorsam bir kenti yaşanabilir
kılanlar nelerdir diye, bana temelde beş şey söylersiniz.
Bunlardan bir tanesi solunabilir bir hava; bir diğeri içilebilir
sağlıklı bir su; bir üçüncüsü sporun, kültürün, sanatın
yeşerebildiği birtakım yerler, tesisler, mekânlar; bir
diğeri hiç şüphesiz ucuz ve erişilebilir bir ulaşım;
bir diğeri de kentlilerin duygu ve fikirlerini alışveriş
içerisinde tutabileceği bir takım meydanların, yeşil alanların,
parkların, kent merkezlerinin olması.
Şimdi birincisinden başlayalım: Solunabilinir bir hava
dedik. Size somut bir örnek vereyim: Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının 2014 yılına yönelik olarak
yapmış olduğu resmî ölçümlemelere göre Ankarada hava kirliliği
sınırı tam 389 kez aşılmıştır. Tekrar
ediyorum: 389 kez aşılmıştır.
Bir diğeri ulaşım demiştik. Sorarım size:
Dünyanın neresinde bir başkentte toplu
taşımacılık saat 23.00te biter? Ankarada toplu
taşımacılığın zaman süresi sınırlı
olduğu gibi aynı zamanda hizmet kalitesi de çok kötü durumda.
İsterseniz bunu anlamak için sizlerle bir gün -benim
yaptığım gibi- gelin Ankarada beraber bir otobüs gezintisi
yapalım. Örneğin Mamaka gidelim. Mamakta Nato Caddesine gidelim.
Mamakta Şahintepe Mahallesine gidelim. Kırk beş dakika otobüs
bekleyelim, sonra da o vatandaşlarla birlikte tıklım
tıklım binilen o otobüslere binelim ve böylece hem otobüslerin ne
kadar eski olduğunu, hizmet kalitesinin ne kadar düşük olduğunu
ve aynı zamanda durak aralıklarının da ne kadar açık
olduğunu hep birlikte görelim, deneyimleyelim.
Bu durum aslında metro için de geçerli. Ayrıca
ulaşım yetersiz olduğu gibi çok da pahalı Ankarada. Yani
bir tam bilet 2 lira.
İHSAN ŞENER (Ordu) Su ne kadar, su?
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Anlamanız için şöyle bir örnek
vereyim: Yani Batıkentte yaşayan ama Çankayada çalışan
bir vatandaşımız günlük 7 TL bir masraf yapıyor sadece
ulaşım için.
İHSAN ŞENER (Ordu) Suyun litresi ne kadar?
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Gene bir ailenin aylık
ulaşım gideri 350 lira civarında oluyor.
Suyla ilgili sorunu her fırsatta dile getirdim ve dile getirmeye de
devam edeceğim ama bugün farklı bir boyutuyla da tekrar ele
alacağım.
Bazı arkadaşlar dört yılı
tamamladığında Ne yapılmıştı? diye
sorulduğunda Öyle oturduğum yerden Aylin Nazlıakaya laf
attım. diyecekler herhâlde. Dört yılı böyle geçirdiniz
maalesef. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN ŞENER (Ordu) Kaçak su kullananlar varmış
ama
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Ankaranın su problemine de gene
değinmeye devam edeceğim.
Ankarada su kalitesinin kötü olduğu yeterli değilmiş
gibi bir de suya durmadan zam yapılıyor. Bakın, ASKİnin
web sayfasına girecek olursanız Aralık 2013 ile Aralık 2014
arasındaki su fiyatlarında yüzde 33lük bir artış
olduğunu görürsünüz.
İHSAN ŞENER (Ordu) Kaçak su kullananlar yüzünden.
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Bu da yetmiyor, civar ilçelerimizde
yüzde 100ün üzerinde artış var.
Bakın, elimde bir civar ilçemizin
çıkarmış olduğu, orada çıkan bir yerel gazete var.
Burada da gene su fiyatlarına yapılan artış ve aynı
zamanda su kalitesindeki sıkıntılar dile getiriliyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Caddeleri otopark
yapıyorlar, caddeleri satıyorlar.
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Elimde bir fatura var. Bu
fatura 50 TLlik su almış olan bir vatandaşımıza ait.
Bunun 23 TLsi kesintiye uğramış, sadece ve sadece 27
liralık su kullanabiliyor.
İHSAN ŞENER (Ordu) Kaçak su kullananlardan
böyle pahalı, kaçak su
AYLİN NAZLIAKA (Devamla) Özetle demek istiyorum
ki, Ankaralılar maalesef yanlış zihniyetler tarafından
yönetildiği için iyi hizmet alamamakta.
Geçenlerde Melih Gökçek bir açıklama
yapmış ve siyaseti bırakacağını söylemiş.
Sanıyorum bugüne kadar yaptığı en faydalı siyasi
faaliyet siyaseti bırakmak olacaktır diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Nazlıaka.
60ıncı maddeye göre pek kısa söz
taleplerini yerine getireceğim.
Sayın Halaçoğlu, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, MHP Grubu olarak, 13üncü ölüm yıl dönümünde
Kırşehir eski Milletvekili Osman Bölükbaşına Allahtan
rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
1913te Mucurda doğan, 6 Şubat 2002 tarihinde
hayata veda eden değerli siyasetçi ve aynı zamanda 1969da
Milliyetçi Hareket Partisi ismini alan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin
de kurucuları arasında yer alan Osman Bölükbaşı, renkli
kişiliği, hazırcevaplığı ve muhalefet anlayışıyla
Türkiye siyasetinde iz bırakmış bir siyaset adamımızdır.
Halk arasında Anadolu fırtınası lakabıyla
tanınan, ayrıca nazar boncuğu, TRT Osman gibi unvanlara da
sahip olan Değerli Siyasetçi Osman Bölükbaşıya Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Allahtan rahmet diliyoruz, makamı cennet
olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hamzaçebi
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubu olarak Müzeyyen Senara ve
13üncü ölüm yıl dönümünde Kırşehir eski Milletvekili Osman
Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Müzeyyen Senar evvelsi gün vefat etti, bugün
kılınan cenaze namazını müteakip İstanbulda
defnedildi. Müzeyyen Senar ismi cumhuriyet ile Atatürkle özdeşleşmiş;
ismini her andığımızda sanatı yanında
cumhuriyeti, onun değerlerini, demokrasiyi andığımız
çok değerli bir isimdi. Müzeyyen Senara Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak Allahtan rahmet; ailesine, yakınlarına ve milletimize
sabır ve başsağlığı diliyorum.
Geçen hafta 6 Şubat tarihi Türk siyasetinin önemli
isimlerinden Sayın Osman Bölükbaşının ölüm yıl
dönümüydü. Bu vesileyle Türk siyasetinin önemli hatibi, önemli ismi Osman
Bölükbaşıyı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak saygıyla
anıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bostancı
3.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Müzeyyen Senara ve 13üncü ölüm yıl
dönümünde Kırşehir eski Milletvekili Osman Bölükbaşına
Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Siyasetin geçmişe ilişkin bir
hafızasının olması gerekir, geleceğe ilişkin
rüyaları olduğu gibi. Geçmişe ilişkin hafızasında
da iz bırakan insanlar yapıp ettikleriyle aynı zamanda örnek
oluştururlar. Rahmetli Osman Bölükbaşı bunlardan birisiydi, Türk
siyasi hayatına kendi karakterini vurmuş bir insandı; keskin
zekâsı, hazırcevaplığı, güçlü natıkasıyla
meydanları dolduran birisiydi. Onun herhâlde unutulmaz sözlerinden birisi
Yeteri kadar darı vermeyen ekin tarlası gibi sapınız çok,
samanınız çok ama taneniz az. şeklinde, yine, meydanlardan
kendisini dinleyenlere yönelttiği ironik eleştiri olmuştur.
Kendisini rahmetle anıyoruz.
Müzeyyen Senar Türkiyede sesiyle, tarzıyla,
tavrıyla, hanımefendiliğiyle hem sanatçılara örnek
olmuş birisiydi hem de aynı zamanda, Yahya Kemalin ifadesiyle, bizim
gök kubbemizi kalbimize ve ruhumuza göre çınlatan çok önemli seslerden
birisiydi. Kendisi vefat etti ama şarkıları bizim kolektif
varlığımızda ortak bir şekilde söylenmeye devam
edilecektir. Rahmet diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi on arkadaşımıza
60ıncı maddeye göre söz vereceğim.
Sayın Özkan
4.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan'ın, yükseköğrenim kurumlarındaki
akademisyenlerin yandaşlığa, kayırmacılığa
değil liyakate ve bilime öncelik verilmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Ülkemiz genelinde üniversitelerde eğitim ve
öğretim gören akademisyenlerin sesine Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
kulak vermemiz isteniyor. Şöyle ki: Yükseköğrenim kurumlarında
akademisyenler, yandaş kayırmacılığından
dolayı, ülkenin geleceğine yön verecek olmaları gerekirken 50/d
uygulamasından dolayı kendi geleceklerinden endişe
etmektedirler. Yükseköğrenim kurumlarında yandaşlığa,
kayırmacılığa değil liyakate ve bilime öncelik
verilmesi talebi vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Yükseköğretim Kurulu 50/d sorununu çözmek için göreve davet edilmektedir.
Ben Yükseköğretim Kurulunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisini
duyarlılığa davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Erdemir
5.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir'in, Müzeyyen Senara Allahtan rahmet dilediğine ve herkesi
Ankarada açılan Dinamo Mesken sergisine davet ettiğine ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bursanın Pınarbaşı Mahallesinden
çıkan müstesna sanatçı Sayın Müzeyyen Senar Hanımefendiyi
kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhumeye Allahtan rahmet diliyor,
sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Yine, Bursamızın Mesken Mahallesinden
çıkan yetenekler topluluğu Dinamo Mesken futbol
takımını da burada anmak isterim. 12 Eylül sonrası
adından dolayı kapatılan ilk ve tek kulübümüz bugün
Ertuğrulgazi Meskenspor adıyla 2008 yılında yeniden açılmış
ve faaliyet göstermektedir.
Ankarada SALT Ulus Galerisinde 27 Ocakta açılan ve
14 Marta kadar sürecek olan Dinamo Mesken sergisi sanatçı Ege Berenselin
yüreğinden bir tarihe tanıklık etmektedir. Başka bir
tribün, başka bir futbol, başka bir ülkenin mümkün olduğuna
inanan herkesi Dinamo Mesken ile tanışmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öğüt
6.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Haydarpaşa Numune ile Siyami Ersek
Hastanelerinin İSPARKa ait inşaat nedeniyle tehlike altında
olduğuna ve Üsküdar Belediyesinin, emekli olmuş ve hâlen çalışan
işçilerine fazla mesai ödemelerini SGKya bildirmediği
iddialarının araştırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Anadolu Yakasının en merkezî yerinde bulunan
Haydarpaşa Numune Hastanesi hemen yan taraftaki inşaat nedeniyle
büyük tehlike altında. Dahiliye ve fizik tedavi merkezlerinin 100
yatağının boşaltılması, acil servisin ambulans
kabul etmemesi haklı bir tedirginliğe yol açıyor. İSPARKa
ait olduğu dile getirilen inşaatın hastanede hasara neden
olduğu göz önünde bulundurulduğunda, neden önlem alınmadan
çalışmalar başlamıştır?
Ayrıca, Numunenin hemen yan tarafında bulunan
Siyami Ersek Hastanesinin ana binasında kayma olduğu doğru
mudur?
Ayrıca, Üsküdar Belediyesinin belediyede
çalışıp emekli olmuş ve hâlen çalışan
işçilere fazla mesai ödediği, ancak bu ödemeleri SGKya
bildirmediği için bu şekilde hem çalışanları hem de
kamuyu zarara uğrattığı bilgisi tarafıma
ulaştı. Çok ciddi mağduriyetler yaşanıyor. SGK
denetmenlerince yapılan incelemede, Üsküdar Belediyesine
yaklaşık 27 milyon lira ceza kesildiği, ancak belediyenin
ödememek için her türlü bahaneyi ürettiği dile getiriliyor. Bu skandal
niteliğindeki konuyu araştırmayı düşünmekteler mi?
Hükûmete sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Havutça
7.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça'nın, Erdek Körfezinde zeytin
ağacı katliamına izin verilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Erdek Körfezi Dayanışma Platformu 8 Şubat
2015 Pazar günü 1/100.000lik çevre düzeni planı kapsamında
Bandırma-Biga hattı arasında 48 bin dönümlük, sanayi bölgesi
ilan edilen bölgede inceleme yaptı; bu bölge içerisinde kalan
Şirinçavuş köyü sınırları içerisinde, Erdek
Körfezinin hemen bitişiğindeki bir alanda zeytin ağacı
katliamının yaşandığını fotoğraflarla
tespit etti. Zeytin ağaçları köklerine yakın budanarak ve
yerlerinden başlıca sökülerek katlediliyor ve yaklaşık 5
bin ağaçtan söz ediliyor. Sanayi bölgesinde
yaptığımız keşif üzerinde gerçek bir zeytin
katliamına tanık olduk. Söz konusu kesimi budama olarak
değerlendirmek kesinlikle mümkün değildir. diyor ziraat
mühendisleri. Kesim kabaklama şeklinde yapılıyor ve Manisa
Yırcadan sonra ikinci zeytin katliamı Bandırmada,
Balıkesirde yaşanıyor. diyorlar, Bu zeytinlerin başka
bir alana taşınsa bile ürün vermeleri mümkün değil. deniyor.
Ben buradan Bakana sesleniyorum: 1/100.000lik planlar
kesinleşinceye kadar, o bölgede itirazlar sonuçlanıncaya kadar hiçbir
şekilde zeytin katliamına izin verilmemesi ve Tarım
Bakanlığı yetkililerinin harekete geçmesini bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan
8.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan'ın, jeoloji ve jeofizik mühendislerinin
işsizlik sorununa ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Üniversitelerimizden yılda ortalama 2 bin jeoloji
veya 600 jeofizik mühendisi mezun olmaktadır. Jeoloji ve jeofizik
mühendislerinde işsizlik yüzde 35 civarındadır. Kamuya
alınan jeoloji ve jeofizik mühendisleri sayısı çok
sınırlı, hatta yok denecek kadar azdır. 1999 depremlerinden
sonra açılan 2 bin civarında serbest mühendislik ve müşavirlik
bürosu 2015 yılına gelindiğinde çoğunluğu kapanmakla
yüz yüze kalmıştır.
Kamuda çalışan yer bilimcilerin özlük
hakları yoksulluk sınırına dayanmıştır.
Teknik kurumlara uzman yardımcılığı ve uzman kadro
açılarak mühendislik tamamen bitirilme noktasına getirilmiştir.
Ocak 2015 itibarıyla otuz yıllık mühendislerin maaşları
en fazla 3.500 TL iken beş yıllık uzman maaşları 5.500
TL, üç yıllık uzman yardımcılarının
maaşları 3.800 TL, Sayıştay, Danıştay, Hazine
Müsteşarlığı gibi beş on yıllık iktisat ve
işletme mezunlarının maaşları en az 6 bin TLye kadar
yükseltildi.
Hizmet satın alımı, koordinasyon,
kariyer uzmanlıkları başlıklarıyla izlenen personel
politikaları mühendislik kavramını yok eder. Mühendisliklerin
değersizleştirildiği bir ülkede üretim, kalkınma ve
gelişmeden bahsedilemez.
BAŞKAN Sayın Doğru
9.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, Tokatın bazı ilçe ve köylerindeki kara yollarının
durumuna ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tokat ilinde kışın
yağışların yoğun geçmesinden dolayı köy
yolları aşırı derecede bozulmuştur. Özellikle Erbaa,
Niksar, Almus, Artova, Turhal ve Zile ilçelerindeki köylü
vatandaşlarımız yollardaki kasislerden, çukurlardan dolayı
arabalarıyla geçememekte, şehir merkezine gelmekte zorlanmakta, çok
büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. Halk, yolların çabucak
yapılmasını beklemektedir. Tokat ili göç veren illerin
başında geldiğine göre köylü vatandaşların böyle basit
ve haklı isteklerinin de vakit geçirilmeden yapılması
gerekmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetkililere sesleniyor
ve uyarıyorum: Gereğinin bir an önce yapılması ve köy
yollarındaki o mağduriyetlerin giderilmesi gerekir diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Atıcı
10.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Sağlık
Bakanlığının, aile hekimlerinden hastaların
iletişim bilgilerini isteyerek suç işlediğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, seçimlere dört ay kala
Sağlık Bakanlığı yetkilileri aile hekimlerini arayarak
5 hastanın bütün iletişim bilgilerini isterse ve anket
yapacağını söylerse aklınıza ne gelir? Bu soruyu
sorduğum 10 kişinin tamamı Seçim propagandası
yapacaklardır. dedi, Belki de doktorun hizmet kalitesini ölçeceklerdir.
dedim, güldüler, O zaman neden doktordan isim istesinler? dediler.
Değerli arkadaşlar, hastaların doktorlara emanet ettiği
mahrem bilgilerden Hükûmet elini derhâl çekmelidir, denetim yapmak istiyorsa
çok çeşitli yöntemler vardır.
Buradan iki duyuru yapmak istiyorum. Birincisi hekimlere:
Hastalarınızın iletişim bilgilerini mahkeme
dışında kim isterse istesin vermeyiniz, suçtur. İkinci
duyurum halka: Sağlık Bakanlığından sizi arayan olursa
ve seçimle ilgili sorular sorarlarsa derhâl bizi arayınız ve bu
seviyesizliğe ortak olmayınız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Varlı
11.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlı'nın, Kırşehir eski Milletvekili Osman
Bölükbaşının 13üncü ölüm yıl dönümüne ve Çukurovalı
pamuk çiftçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ben de rahmetli Osman Bölükbaşını
rahmetle ve şükranla yâd ediyorum, umut ediyorum ki bütün siyasetçiler
Osman Bölükbaşının kişiliğini ve onun siyasi
hayatını örnek alırlar.
Aracılığınızla -hazır
Maliye Bakanı da burada, Genel Kuruldayken- Hükûmete bir uyarıda
bulunmak istiyorum: Çukurovalı çiftçiler pamuk ekmek istiyorlar ama
pamuğun destekleme fiyatını da az buluyorlar. Çünkü pamuğun
kilosu para etmiyor, kilosu para etmediği için desteklemenin
artırılması lazım ki çiftçi yeterince para kazanabilsin,
uygun miktarda para kazanabilsin. Eğer Sayın Maliye Bakanı,
Tarım Bakanlığının teklifini kabul ederse, Fazla yük
getiriyor. mazeretiyle reddetmezse Çukurovalı çiftçiler pamuk ekmek
istiyorlar, ısrarla bunu bize söylüyorlar. Çünkü, topraklar artık
fazlaca mısır ekmeyi kaldırmıyor. Türkiyenin mısır
ihtiyacının da çok fazlasında bir mısır üretimi
gerçekleşecek. Dolayısıyla, pamuk ekmek lazım, pamuk
ekimini de teşvik etmek lazım. Sayın Maliye Bakanının
kulağını dolduralım buradan da haberi olsun.
İnşallah çiftçilerimizi mağdur etmezler bu konuda.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Yeniçeri
12.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, güneydoğuda PKK ve KCKnın halkı baskı
altında tuttuğuna ve yetkilileri, devlete ve millete sahip
çıkmaya çağırdığına ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Güneydoğuda inanılmaz olaylar meydana geliyor.
PKK, KCK, bölgede halkı baskı altında tutuyor. KCK, bölgede
yargı görevi yapar, vergi toplar, yol keser durumdadır. Bölgede,
silahlı eşkıyalar uzun namlulu silahlarla sokaklarda geziyor, mütedeyyin
insanlar bölgeden batıya göçüyor ve kaçıyor. Barzani, Öcalanla
mektuplaşıyor, Ahmet Türk kendi kaderini tayin hakkından
bahsediyor, devlet ve millet tehdit altında tutuluyor, Hükûmet de bütün
bunları seyrediyor. Cumhurbaşkanı
tarafsızlığını yitirmiş, resmen siyaset
yapıyor, Anayasayı çiğniyor, Başbakan çözüm ve seçim
süreci zarar görmesin diye PKKya müdahale etmiyor. Durum hem vahim hem de
acildir. Bütün yetkilileri devlete ve millete sahip çıkmaya, görevlerini
yapmaya çağırıyorum. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
13.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, son günlerde yapılan algı
operasyonlarıyla emniyet mensuplarının pasifize edildiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli bakanlar da buradayken Uğur Mumcu,
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalının
katillerinin, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararıyla Tevhid Selam
Kudüs Ordusu örgütü üyesi olması nedeniyle
Bu örgütün temel bir
amacı var: Türkiyede mevcut olan Anayasal düzeni yıkarak yerine
İran-İslam devriminin modelini alan bir devlet kurmak. Bu İran
gizli servisinin de soruşturmasını yapan emniyet
mensuplarına son günlerde bir algı operasyonu yapılıyor.
Siyasi iktidardan benim ricam şu: Lütfen, bu hukuka aykırı
davranışlarınızdan, algı operasyonundan vazgeçiniz.
Aksi takdirde, emniyet mensupları pasifize edilmekte, görevini yapan
insanlar görev yapamaz duruma düşmekte, terör örgütleri bundan medet
ummakta, terör örgütlerine moral vermiş durumdasınız. Devletler
hukukla yaşar, hukuk dışına
çıktığınız andan itibaren devlet kaos olur. Gerçi,
bakanlar da dinlemiyor, umurlarında da değil. Bakanları da halka
şikâyet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum.
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu adına,
Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
İmralı Kapalı Cezaevinin statüsü, mevcut
koşullarının yarattığı hukuka
aykırılıklar ile yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1197)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İmralı Kapalı Cezaevinin statüsü, mevcut
koşullarının yarattığı hukuka
aykırılıklar ile yaşanan sorunların saptanması ve
çözümü için Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını dilerim.
Pervin
Buldan
Iğdır
BDP
Grubu Başkan Vekili
Gerekçe:
Avrupa Birliği uyum yasalarıyla birlikte AKP
Hükûmetinin demokratikleşme hamlesi hukuk alanında
başlamış ve çeşitli yasaları modern hukuka uygun hâle
getirme niyeti sadece söylemde kalmıştır. Bu anlamda ceza yasalarında
bazı değişiklikler yapılmıştır. Pratik ile
söylem düzeyinde, AKP Hükûmeti bu süreçte yaptığı yasalarla bile
çelişir infaz sistemleri uygulamaya başlamıştır. Bunun
en önemli örneği Sayın Öcalan'a uygulanan infaz sistemidir.
Sayın Öcalan, Türkiye'ye teslim edildiği 1999 Şubat ayından
bu yana İmralı Cezaevinde tutulmaktadır.
İmralı Cezaevi, siyasi iradenin kararları
doğrultusunda 15 Şubat 1999 tarihinde yarı açık cezaevi
statüsüne son verilerek önce uluslararası bir komployla Türkiye'ye teslim
edilen Sayın Abdullah Öcalan için gözaltı merkezine
dönüştürülmüş, ardından yasal statüsü belirlenmeden hem bir
tutukevi hem de yargılamanın yapıldığı bir mekân
olarak kullanılmıştır. Devlet, tabii mahkeme ilkesini
ihlal etmenin yanında, kişiye özel infaz sistemiyle başta
Anayasa olmak üzere, Ceza İnfaz Yasası ve AİHSni ihlal
etmiştir.
Sayın Öcalan'ın, Türkiye'ye teslim
edildiği tarihten itibaren zaman zaman başta avukatlarıyla olmak
üzere yakınlarıyla görüşmesine koster bozukluğu ve hava
muhalefeti gibi inandırıcılıktan uzak nedenler bahane
gösterilerek engel olunmuştur. Ceza Usul Yasası'nın 149 ve
153üncü maddeleri, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun'un 59uncu maddesi, sanıkla müdafinin vekâletname
aranmaksızın her zaman uygun bir ortamda görüştürülmesini hüküm
altına almıştır. Sayın Öcalan'ın
avukatlarıyla on üç aydır görüştürülmemesi bu yasa maddelerini
açıkça ihlal etmektir. İç hukukun çiğnenmesi yanında
AİHS'nin 6ncı maddesine aykırı bu tutum uluslararası
hukukun da çiğnenmesine neden olmaktadır. Sayın Öcalana avukat
yasağıyla uygulanan yoğunlaştırılmış
tecrit, bir insan hakları ihlali olması açısından da bir
işkencedir. Nitekim tecritle uygulanan yalnızlaştırmanın
yanında, iç yönetmelikle sağlandığı iddia edilen
sistem, bir kişi özelinde siyasal süreçleri doğrudan gözeten devletin
ilgili birimlerinin müdahalesiyle cezalandırma, cezanın doğrudan
bireyin kişiliğini hedef alan, bireyselleştirme
mantığını da aşan daha karmaşık bir seyir
izlemektedir. Bu hâliyle İmralı Cezaevi "yüksek güvenlikli"
cezaevleri içinde doğrudan bireyin konumu ve izolasyonu,
yalnızlaştırılması sistemini bireyden yola
çıkarak izleyen, bir birey özelinde uygulamalar çerçevesinde kurulmuş
olması ile özgün bir işleyiş ve mantığa sahiptir.
2.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, cezaevlerinde açlık grevi
yapan tutukluların taleplerinin, sağlık durumlarının
ve ailelerinin sosyal ve psikolojik sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1198)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Cezaevlerinde 12/9/2012 tarihinde başlayan ve üç
siyasi talebi içeren süresiz dönüşümsüz açlık grevi, bugün
itibarıyla onlarca cezaevini kapsamış, açlık grevinde
bulunan tutsak sayısı 707yi aşmış ve grev 58inci
gününe girmiştir. 5 Kasım 2012 tarihinde ise 10 bin siyasi tutuklu
daha açlık grevine girmiştir. Bu amaçla açlık grevi
yapanların taleplerinin, sağlık durumlarının ve
ailelerinin sosyal ve psikolojik sorunlarının belirlenmesiyle ilgili
olarak Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzükün 104'üncü ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1) Altan Tan (Diyarbakır)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) İdris Baluken (Bingöl)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik
(Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe
12/9/2012 tarihinde başlayan ve üç siyasi talebi
içeren açlık grevleri her geçen gün tutuklular aleyhinde ilerlemektedir.
Onlarca cezaevinde bugün itibariyle 707 kişi açlık grevlerinde
bulunmaktadır. Kürt siyasi tutuklular, süresiz dönüşümsüz açlık
grevinin 57nci gününde bulunmakta ve 5 Kasım 2012 tarihi itibarıyla
da 10 bin siyasi tutuklu açlık grevlerine başlamıştır.
Türk Tabipleri Birliği ve İnsan Hakları Örgütünün
açıklamalarında, açlık grevcilerinin kritik
sınırı aştıkları, ölümlerin an meselesi
olduğu gibi, pek çok tutuklunun da beyin ve hayati organlarında
kalıcı sakatlanmalara yol açmasının kaçınılmaz
olduğu kaydedilmektedir.
Tutsakların talepleri şunlardır: Ana dilde
eğitimin önündeki engellerin kaldırılması, ana dilde
savunma hakkının serbest bırakılması ile anayasal
çerçeveye alınarak tanınması ve PKK lideri Abdullah
Öcalan'ın dört yüz seksen gündür avukatlarıyla
görüştürülmemesinin önünün açılması, doğrudan uygulanan
tecridin kaldırılması, sağlık
koşullarının düzeltilerek müzakere sürecinin
başlatılmasıdır.
Türkiye'de, 12 Eylül askerî faşist darbesinden sonra
cezaevlerinde siyasi tutuklular tarafından açlık grevleri
yapılmıştır. İşkence ve yaşanan katliamlarla
hafızalardan silinmeyen Diyarbakır Askerî Cezaevinde 1981 ve 1984
yılları arasında açlık grevlerinde 34 kişi
hayatını kaybetmiş, onlarca kişi sakat
kalmıştır. 1996 yılında yaklaşık 43
cezaevinde toplam 2.174 tutuklu açlık grevi, 355 tutuklu da ölüm orucuna
katılmış ve 12 kişi hayatını kaybetmiş,
onlarcası ise açlığa bağlı sağlık problemleriyle
karşılaşmıştır. 1996 ve 2000'li yıllarda
açlık grevleri nedeniyle pek çok mahkûm, özellikle Wernicke Korsakoff
sendromuna yakalanmıştır. Wernicke Korsakoff sendromu,
açlık nedeniyle meydana gelen B1 vitamini eksikliği, hafıza
kaybı gibi beden işlevlerinde düzensizlik durumudur. Cezaevlerinde
ölüm orucuna yatan mahkûmlarda sık görülen bir hastalıktır.
Bugüne kadar yapılan açlık grevlerinde 110 kişi
hayatını kaybetmiş, binlercesi sakat kalmıştır.
Açlık grevine giren eylemcilerin talepleri zaten
yasalarda olan meşru taleplerdir. Anayasamızın "Hak arama
hürriyeti" başlıklı 36ncı maddesi "Herkes,
meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri
önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir." der. Bu kapsamda, savunma yapmak
anayasal bir haktır. Yine aynı şekilde Türk Ceza Kanunu'nun
3üncü maddesi "Ceza Kanununun uygulamasında kişiler
arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya
diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal
köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden
ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık
tanınamaz." hükmünü taşır. Böylelikle Anayasa güvencesi
altında olan savunma hakkı Ceza Kanunuyla da teminat altına
alınır. Ve nihayet, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tercüman
bulundurulacak hâller" başlıklı 202nci maddesi
"Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde
Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman
aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya
ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir." diyerek savunmanın
gerçek anlamda tecellisi için alınması gereken önlemleri ve ana
çerçeveyi çizmektedir.
Bugüne kadar cezaevlerinde açlık grevi yapan
tutukluların talepleri, kendileri ve ailelerinin
yaşadıkları psikososyal, ekonomik sorunların
araştırılmasının devam eden açlık grevlerinin
sona erdirilmesi bakımından önemli olduğu kanaatiyle Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
3.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve 23 milletvekilinin, tüzel kişilikleri köye
dönüştürülen belde belediyelerinin mevcut durumlarının ve
yaşanacak sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1199)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Nüfusu 2 binin altında olduğu gerekçesiyle
tüzel kişilikleri köye dönüştürülen belde belediyelerinin mevcut
durumlarının ve yaşanacak sorunların
araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini saygılarımızla arz ederiz. 09/11/2012
1) Alım Işık (Kütahya)
2) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
3) Bülent Belen (Tekirdağ)
4) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
5) Mehmet Şandır (Mersin)
6) Sümer Oral (Manisa)
7) Seyfettin Yılmaz (Adana)
8) Ali Öz (Mersin)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
11) Ali Uzunırmak (Aydın)
12) Münir Kutluata (Sakarya)
13) Mustafa Kalaycı (Konya)
14) Erkan Akçay (Manisa)
15) Mehmet Günal (Antalya)
16) Reşat Doğru (Tokat)
17) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
18) Mustafa Erdem (Ankara)
19) Celal Adan (İstanbul)
20) Koray Aydın (Trabzon)
21) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
22) Cemalettin Şimşek (Samsun)
23) Mehmet Erdoğan (Muğla)
24) Özcan Yeniçeri (Ankara)
Gerekçe:
Bilindiği gibi TBMM gündeminde olan Büyükşehir
Belediyesi Kanun Tasarısıyla büyükşehir statüsü kazanacak 29
ilde toplam 1.032 belde belediyesi kapatılarak mahalle statüsüne
dönüştürülürken, diğer illerde nüfusu 31/12/2011 tarihi
itibarıyla TÜİK kayıtlarına göre 2 binin altına
düşen toplam 559 belde belediyesinin tüzel kişilikleri köye
dönüştürülmektedir. Türkiye'de toplam belediye sayısının
yarısından fazlasına denk düşen 1.591 beldenin kapatılmasının
öngörüldüğü anılan tasarı o yörelerde yaşayan milyonlarca
inşanı endişeye sevk etmiştir.
Nüfusları 2 binin altında olduğu
gerekçesiyle 6/3/2008 tarihli ve 5747 sayılı Kanunla kapatılan
863 belde belediyesine yenileri eklenerek 2012 yılı sonunda belde
belediyelerinin yarısından fazlası kapatılmış
olacaktır. Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu ve yerel mahkemelerin
verdiği kararlarla son kez 2009 mahallî idareler seçimine giren bu 863
belde belediyesine eklenen yeni belde belediyelerinin de sadece nüfus kriteri
dikkate alınarak kapatılması bu beldelerimizde yaşayan
insanlarımıza yapılmış büyük bir
haksızlıktır.
Yıllarca belediye hizmetlerinden yararlanan
vatandaşlarımızın, AKP'nin aldığı bu
yanlış, demokrasiye ve Anayasamıza aykırı kararla bu
hizmetlerden yoksun bırakılması sonucunda anılan
beldelerimizden başka yerlere olan göç hızlanacak ve yeni birçok
sosyal sorunun yaşanmasına neden olunacaktır.
Anayasa Mahkemesinin 6/12/2008 tarihli Resmî Gazete
yayımlanarak yürürlüğe giren 2008/34 esas ve 2008/153 karar
sayılı kararıyla turizm öncelikli ve tarihî bölgelerde bulunan
belde belediyelerinin nüfus kriteri dikkate alınarak tüzel
kişiliklerinin sona erdirilemeyeceğine hükmedilmiştir. Bu karar
hâlen yürürlükte olmasına karşın AKP'nin Hükûmet
tasarısı olarak TBMM gündemine getirdiği yeni büyükşehirler
kurulmasının yanında, içinde tarihî ve turistik bölgeler de
bulunan çok sayıda belde belediyesinin de kapatılmasını
öngören tasarıyla kapatılan beldeler içinde Anayasa Mahkemesi
kararıyla tüzel kişilikleri korunan belde belediyeleri de yer
almaktadır. Bu durumdaki beldelerin nüfus kriterine
bakılmaksızın tüzel kişiliklerinin korunması
gerekmektedir.
Ayrıca, çevresindeki bazı köy veya beldelerle
birleşerek nüfusunu 2 binin üzerine çıkarmak üzere resmî süreci
başlatmış oldukları hâlde Meclis gündemine getirilen tasarıdaki
bazı kısıtlamalar nedeniyle bu süreci
tamamlayamadıkları için kapatılmak durumunda kalan beldelerin de
tüzel kişiliklerinin korunması sağlanmalıdır.
Sadece nüfus kriteri dikkate alınarak kapatılan
belde belediyelerinin birçoğu borçsuz olup önemli yatırımların
yapıldığı, bazı iş yerlerinin
çalışmakta olduğu, önemli miktarda taşınır ve
taşınmazın bulunduğu belediyelerdir.
Kapatılan belde belediyelerinde istihdam edilen çok
sayıda kamu çalışanının akıbetleri belirsizdir.
Köy tüzel kişiliğine dönüştürülen bu belediyelerin tüm
taşınır ve taşınmazları ile
çalışanlarının il özel idarelerine devredilmesi
ardından yaşanacak sorunların ve mağduriyetlerin
boyutları kestirilememektedir.
AKP'nin sahip olduğu sayısal
çoğunluğa dayanarak çıkarttığı yasalarla ülkemizde
yıllardır uygulanagelen yerel yönetim anlayışının
tamamen değiştirilmesi, birçok hukuki, siyasi, sosyal ve ekonomik
sorunu da beraberinde getirecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, nüfusu 2 binin
altında olduğu gerekçesiyle tüzel kişilikleri köye dönüştürülen
belde belediyelerinin mevcut durumlarının ve yaşanacak
sorunların araştırılarak alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
gerekli görülmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyurusu
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını
İnceleme komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 16 Şubat
2015 Pazartesi günü saat 18.00e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, sisteme girmişsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, kısa bir söz
talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Soma AŞ bünyesinde
çalışırken iş akitleri feshedilen ve şehit olan
madencilerin kıdem tazminatlarının ödenmesiyle ilgili kanunun
çıkarılması için AK PARTİ Grubuna çağrıda
bulunduklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, Soma AŞ bünyesinde çeşitli maden
ocaklarında çalışan, TKİnin redevans ya da hizmet
alımı yaptığı sahalarda çalışan -maalesef 1
Aralıkta iş akdi feshedilen 2.831 işçimizle birlikte 301
şehidimizin haklarıyla ilgili- oradaki madenci kardeşlerimiz
grubumuzu ziyaret ettiler, Manisa Milletvekilimiz Sayın Erkan Akçay Beyle
kabul ettik. Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve milletten istedikleri şu:
İş akitleri feshedilen ve bu şehit olan madencilerimizin
kıdem tazminatlarının verilmesini ve istihdamla ilgili verilen
sözlerin yerine getirilmesini istiyorlar. Bu durumda AKP Grubunu da ziyaret
etmişler. Bu çerçevede biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu iş
akitleri feshedilen ve şehit olan işçilerimizin kıdem
tazminatlarının verilmesini içerecek 1 maddelik bir kanun
değişikliğini hemen geçirmeye, herhangi bir kanun içerisine de
bunu önerge hâlinde sunmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum ve
bu açık çağrımızı Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun da dikkate almasını istirham ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bir gensoru önergesi vardır, önerge daha önce
bastırılıp 7 Şubat 2015 tarihinde
dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Gensoru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcu ve 25 milletvekilinin, millî eğitimle ilgili sorunlara çözüm
bulamadığı ve sorunların daha kötüye gitmesine sebep
olduğu iddiasıyla Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/44)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
24/01/2013 tarihinde Millî Eğitim Bakanı olarak
atanan Nabi Avcı, Millî Eğitim Bakanlığında
oluşan sorunları gidermesi için getirildi. Ancak var olan
sorunları çözmeyi bırakın, sorunların üzerine sorun katıldı.
Dershanelerin kapatılması, FATİH Projesi, meslek liselerinin
daha da kötüye gitmesi, okullara zorunlu kursların açılması,
yurt dışında akademisyen olmaları için gönderilen
öğrencilerin olumsuz duruma düşürülmesi, öğretmenlerin özlük
hakları, üniversitedeki öğrencilerin harç ve okullardan
atılması sorunları, 4+4+4 eğitim sistemindeki
olumsuzluklar, devlet eliyle kurslar açılması, okul yöneticileri ve
şube müdürü atamalarında yaşanan sorunlar, akademisyenlere
maaş artırımı yerine tazminat verilmesi, TEOG yüzünden
oluşan kaos ortamı, ÖSYM sınavlarındaki
haksızlıklar, 2010 KPSS problemi, YÖK Yasasının
yapılmaması ve bunun gibi birçok problem kar topu etkisiyle büyümeye
devam etmiştir. Ülkemizin gelecek nesillerini yetiştirmekten sorumlu
olan Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında ekte verilen
gerekçelerle Anayasanın 98'inci ve 99'uncu, İç Tüzükün 106'ncı
maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.
03/02/2015
Zühal Topcu Sümer
Oral Sadir
Durmaz
Ankara Manisa Yozgat
Mehmet Erdoğan Ahmet
Kenan Tanrıkulu Bahattin
Şeker
Muğla İzmir Bilecik
Emin Haluk Ayhan Atila
Kaya Ali
Halaman
Denizli İstanbul Adana
Mesut Dedeoğlu Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Konya Manisa
Reşat Doğru Ahmet
Duran Bulut Faruk
Bal
Tokat Balıkesir Konya
Bülent Belen Mustafa
Erdem Kemalettin
Yılmaz
Tekirdağ Ankara Afyonkarahisar
D. Ali Torlak Mehmet
Şandır Ali
Öz
İstanbul Mersin Mersin
Emin Çınar Özcan
Yeniçeri Münir
Kutluata
Kastamonu Ankara Sakarya
Alim Işık Seyfettin
Yılmaz
Kütahya Adana
Gerekçe:
24/01/2013 tarihinde Millî Eğitim Bakanı olarak
atanan Nabi Avcı, daha önceden Millî Eğitim Komisyonu
Başkanlığı yapmıştı. Bu nedenle konulara
daha hâkim olacağı düşünülmüştü. Kendinden önceki MEB
Bakanı Ömer Dinçer, Bakanlık yaptığı 7 Temmuz 2011-25
Ocak 2013 tarihleri arasında eğitimde büyük tahribatlar
yapmıştır. Bunlardan bazıları aşağıda
verilmiştir:
4+4+4 eğitim sistemine pilot uygulama
yapılmadan hazırlıksız başlandı.
Altmış,
altmış altı ve yetmiş iki aylık çocuklar arasında
eğitimle ilgili problemler yaşandı.
Serbest
kıyafet konusunda yapılan çalışmalar hem okul yönetimlerine
hem öğretmenlere hem de velilere problemler oluşturdu.
Okullar birden fazla eğitim yapmak zorunda
bırakılmıştır.
Öğretmenlere
ve yöneticilere sahip çıkılmayıp, atanmayan öğretmenler
güvercinlere benzetildi.
Parçalanmış
öğretmen aileleri birleştirmiş gibi gözüküp, alan
değiştirme dayatılması sonucunda birleşen aileler
alanlarından mutsuz olmaktan dolayı intiharın eşiğine
kadar geldiler.
FATİH Projesi tamamlanamadı.
Liseye, üniversiteye ve kamuya giriş gibi
sınavlarda kopya çekme, soru çalınması ve soru
kâğıtlarının kaybolması gibi birçok problem ortaya
çıktı.
On yıllık AK PARTİ kadroları yok
sayıp uzman olmayan kadrolarla yola devam etmeye çalıştı.
Akademisyenler unutuldu.
25 Ocak 2013 tarihinden bugüne kadar
bakanlığı devam eden Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr.
Nabi Avcı'nın daha makul olacağı düşünülmüştü.
Yeni Bakanla ilgili en büyük beklenti, gelişen sorunlar nedeniyle
oluşan tansiyonu düşürmesiydi. Daha iyi çalışma ekibi
kurulup, sorunların çözülmesi beklenirken, sorunlar kar topu
yumağı şeklinde büyümeye devam etti ve ediyor.
Sayın Bakan, ilk geldiğinde, çalışma
ekibinin nasıl olacağı merak ediliyordu. Bakan
yardımcısı, müsteşar, müsteşar
yardımcıları ve diğer üst düzey bürokratlar... Ancak zamanla
Sayın Bakanın yerine Müsteşarı daha yetkili hâle gelip,
Bakanın yerine konuşmalar yapmaya başladı.
Sayın Bakanın döneminde çıkan sorunlar
saymakla bitmez;
Dershaneler kapatıldı. Dershane
öğretmenlerinin KPSS puanı olmadan yazılı ve/veya sözlü
sınavla atanacağı belirtildi. Dershanelerde çalışan
güvenlik görevlisi, temizlik görevlisi, sekreter ve muhasebecinin geleceği
düşünülmedi. Bu durumda aileleri ile etkilenen 100 bin kişi
bulunmaktadır.
FATİH Projesinin bitiş tarihi 2014 olarak
belirtilmiş olmasına rağmen, proje tamamlanamamış ve
projenin akıbetinin ne olduğu konusunda resmî hiçbir açıklama
yapılmamaktadır.
Dershanelerin kapatılması yüzünden, devlet
eliyle kurslar açıldı. Fakat sürecin
başarısızlıkla sonuçlanacağı öğrenci
talebinin azlığından ortaya çıkmaktadır.
Bu kurslarda görev yapan öğretmenlere tatmin edici
bir ücret verilmemektedir.
Yeni atanan öğretmen adaylarına sözlü ve/veya
yazılı sınav getirildi. Bu sınavı veya
sınavları geçemeyen öğretmenleri bulundukları yerden
farklı bir yere atayacaklar. İkinci haklarında da geçemezlerse,
memurluktan men edecekler.
Liseye kayıt yapmayıp, açık lisede okumaya
devam eden öğrencilerin takibi yapılamamaktadır.
Okul müdürü, müdür yardımcısı ve şube
müdürü atamalarında bir kaos oluşturuldu ve yandaş sendikadan
olmayan yöneticiler atanmayıp yerine yandaş sendikadan kişiler
getirildi.
TEOG sınavında yaşanılan sorunlar
yüzünden ailelerin ve öğrencilerin psikolojisi bozuldu.
Kürtçe okullar açıldı. Sayın Bakan bundan
bihaber. 23 Ocak 2015 tarihinde de ilk defa Kürtçe karne
dağıtıldı.
Meslek liselerindeki büyüme
ve gelişme problemleri hâlâ çözülemedi.
Öğretmenler, özlük haklarının verilmemesi,
atandıkları yerde üç yıl kalmaları, eş durumu
tayininin yapılmaması gibi birçok durumla karşı
karşıyadır.
Akademisyenlere verilen tazminat ödemesi günü kurtarma
adına yapılan bir çalışma olarak kaldı. Verilen
tazminat ödemesi emekliliğe yansımayacağı için büyük bir
sorun teşkil etmektedir. Ayrıca, dil puanı yüzünden birçok
akademisyen sorun yaşamaktadır. Eş durumu tayini olmayan tek
kamu personeli kadrosudur.
YÖK yasası hâlâ yapılamadığı
için düzenlemeye geçilemedi.
ÖSYM'de her gün yeni bir sınav skandalı gündeme
gelmektedir.
Ülkemizin gelecek nesillerini yetiştirmekten sorumlu
olan Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında ekte verilen
gerekçeler ile Anayasanın 98'inci ve 99'uncu, İç Tüzükün
106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve
talep ederiz.
BAŞKAN Gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü
de kapsayan siyasi parti grubu önerisi biraz sonra işleme
alınacaktır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 53üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan (11/44)
esas numaralı Gensoru Önergesinin 12 Şubat 2015 Perşembe günkü
gündemin Özel Gündemde Yer alacak İşler kısmına
alınmasına ve Anayasanın 99uncu maddesi gereğince gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin bu
birleşimde yapılmasına; 685 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/2/2015 Salı günü (bugün)
toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet Naci Bostancı
Amasya
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 685, 54, 565, 663, 466, 626, 638, 387, 418, 455, 19, 62, 109, 140, 227,
160, 268, 340, 358, 411, 543, 545, 104, 569, 573, 602, 625, 383, 646, 162, 272,
281, 296, 316, 422, 353, 501, 552, 401, 526, 308, 346, 582, 604, 494, 145, 599,
10, 58, 146, 375, 20, 290, 252, 182, 402, 386, 354, 433, 344, 305, 115, 4, 45,
43, 46, 60, 71, 95, 96, 144, 148, 151, 154, 203, 225, 373, 374, 389, 412, 430,
470, 510, 511, 516, 519, 525, 539, 541, 542, 544, 549, 553, 557, 558, 566, 567,
568, 570, 575, 581, 583, 597, 600, 603, 607, 608, 621, 622, 627, 633, 634, 635,
636, 647, 658, 678, 51, 126, 318, 331, 351, 496, 500, 503, 504, 66, 485, 551,
606, 630, 547, 447, 120, 121, 403, 56, 497, 288, 175, 116, 406, 449, 419, 166,
256, 400, 352, 307, 282, 75, 123, 142, 143, 52, 53, 65, 79, 86, 147, 165, 234,
236, 263, 264, 265, 273, 294, 295, 319, 320, 321, 326, 330, 372, 407, 431, 438,
442, 446, 448, 457, 465, 468, 469, 486, 487, 498, 499, 502, 508, 509, 512, 513,
514, 515, 518, 527, 528, 529, 530, 535, 537, 540, 550, 556, 548, 555, 572, 574,
576, 577, 579, 580, 584, 587, 588, 589, 594, 595, 596, 598, 618, 619, 620, 624,
631, 637, 661, 662, 666, 667, 668, 669, 670, 677 ve 679 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın
sırasıyla 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19,
20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39,
40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59,
60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79,
80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99,
100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115,
116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131,
132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147,
148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163,
164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179,
180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195,
196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211,
212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227,
228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239 ve 240
ıncı sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Bastırılarak dağıtılan (11/44)
esas numaralı Gensoru Önergesinin, 12 Şubat 2015 Perşembe günkü
gündemin Özel Gündemde Yer alacak İşler kısmına
alınması ve Anayasanın 99uncu maddesi gereğince gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin bu
birleşimde yapılması,
Çalışma saatlerinin 10, 11, 12 ve 17 Şubat
2015 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde saat
24.00'e kadar çalışmalarına devam etmesi;
685 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması
Önerilmiştir.
685 Sıra Sayılı Askeri Hakimler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1008) |
||
Bölümler |
Bölüm
Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1.
Bölüm |
1 ila 25 inci maddeler
arası |
25 |
2. Bölüm |
26 ila 51 inci maddeler
arası |
26 |
Toplam Madde
Sayısı |
51 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisinin lehinde ilk söz İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Doğan Kubata aittir.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
partimizin grup önerisi lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, grup önerimizde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun çalışma saatleri ile gündemdeki
bir kısım işlerin sıralarının
değiştirilmesine ilişkin bir teklif yer almaktadır. Buna
göre, 685 sıra sayılı Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının -ki bu kanun tasarısı, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı üzerine hazırlanmış bir
tasarıdır ve 17 Marta kadar da Anayasa Mahkemesinin verdiği süre
dolmakta olduğundan, görüşülmesinde aciliyet söz konusu
olduğundan- gündemin 4üncü sırasına alınması
önerilmekte; akabinde de ülkemizin ikili ilişkileri açısından
oldukça önem taşıyan ve üzerinde büyük bir uzlaşma olan
uluslararası sözleşmenin gündeme alınarak bunların
hızla kanunlaştırılması önerilmektedir.
Öte yandan, Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Nabi Avcı hakkında verilmiş olan gensoru önergesinin
12 Şubat 2015 Perşembe günkü gündemin Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmına alınarak, Anayasanın 99uncu
maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağına
dair görüşmelerin yine o gün yapılması önerilmektedir. Genel
Kurulun salı, çarşamba ve perşembe ve önümüzdeki hafta salı
günü saat 24.00e kadar çalışması önerilmektedir.
Önerimize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma
Partisinin getirdiği bu teklifler şimdi her şeyden önce sürekli
olarak ertelenen bir yasayla bağlantılı olarak gündeme geliyor.
Biz, tabii ki askerî hâkimlerle ilgili yasanın getirilmesine şikâyet
etmiyoruz, bir iki düzenleme yapılmak kaydıyla, bununla ilgili
genelde olumlu bir tavır içerisinde olduğumuzu özellikle belirtmek
istiyorum. Uluslararası sözleşmeler için ise bu, tabii olarak
olması gereken, onayladığımız, şerh
koymadığımız maddeler olmak kaydıyla, yine tasvip
ettiğimiz bir husus.
Ancak, kaç kere söylememize rağmen Adalet ve
Kalkınma Partisi her seferinde çalışma saatleri üzerinde
oynamakta olduğu için bunu kabul edemiyoruz. Yani, normalde saat 20.00ye
kadar, 21.00e kadar bir çalışma düzeni öngörülmüş olmasına
rağmen daha önce, ısrarla 24.00ü ön plana çıkarıyorlar.
Şimdi bugün saat sekizden sonra çalışmayacaksak ne olacak? Ben
çalışılmasını isteyeceğim bundan sonra eğer
saat sekizde kapatmaya kalkışırsanız.
Şimdi,
diğer taraftan, az önce söylediğim gibi, bu polis yetki ve salahiyetleri
adı altında güvenlik yasası aslında, genel anlamı
itibarıyla
Bugün Başbakanın sözüne inanacak
olursak
Eğer bunlar Avrupadaki diğer demokratik ülkelerdeki
yasalara uyum göstermiyorsa bunu tekrar gözden geçirmeye hazırız.
dedi.
Onun için ben şöyle bir teklifte
bulunacağım: Bakın, bunun 5inci maddesi kişi
özgürlüğünü ortadan kaldırmakta, 6ncı maddesi adil
yargılanmayı ortadan kaldırmakta, 10uncu maddesi ifade
özgürlüğünü ortadan kaldırmakta, 11inci maddesi toplantı ve
gösteri yürüyüşünün özgürlüğünü ortadan kaldırmakta, ayrıca
Anayasaya aykırı pek çok husus ifade edilmekte. Yani siz son
sınıfa kadar gelmişsiniz Polis Akademisinde veya Adalet
Akademisinde. Diyorsunuz ki: Sizin okullarınızı kapattık,
işte şu okullara gideceksiniz. Efendim, ben o okullara gitmek
istemiyorum ki. O okulda okumak istedim, oraya kadar getirdim. Siz
kafanızı paralel yapılanmayla bozduğunuz için,
Buradakileri düzene sokacağız. diye bütün insanların hak ve
hukukunu ayaklar altına alıyorsunuz. Buna ne söyleyeceksiniz? Hani,
böyle insan hakları olabilir mi? Avrupada buna uygun başka bir
düzenleme var mı? Yok.
Yani, diğer taraftan, Avrupada
hiçbir zaman olmayan
Efendim, polisin gözaltına alma süresi on iki saat,
bunun hukuki dayanak üzerine oturtulmasıyla kırk sekiz saat
gözaltına alınacak, hukuk dışı. Hukuk devletiyseniz o
zaman hukuka başvurarak bu gözaltı sürelerini alabilirsiniz. Ama siz
Ben yaptım, oldu. veya Polis bunu yapar, bunun salahiyetini
artıralım. Yani, polis devleti olmaya burada kendinizi hazırlamışsınız,
polis devleti olacaksınız yani toplum üzerinde bir baskı unsuru
oluşturacaksınız. Zaten insanların konuşmaya bile
korkar hâle geldikleri bir ortamda, tamamen içine kapanmış, pasif
hâle gelen bir toplumla karşı karşıya kalacağız.
Yine
buna benzer olmak üzere, dediğim gibi, kafanızı paralel
yapılanmayla bozmuşsunuz. Peki, on bir senedir paralel
yapılanmayla beraberdiniz. Hadi bunun diyelim ki
Sizi devirmeye
çalıştığını söylüyorsunuz. Aslında bir
şey söyleyeyim mi size: Şu paralel yapılanma dediğiniz
kişiler çıkıp da sizinle hangi türden bir anlaşma
yaptıklarını açıklasalar ne kadar güzel olur. Herkes görür
ne için anlaştınız, hangi konularda anlaştınız,
nasıl iş birliği yaptınız. Çünkü kendi ağzınızla söylüyorsunuz,
diyorsunuz ki: Ne istediniz de vermedik? Mademki istedikleri her şeyi
verdiniz, siz bilerek verdiniz. Dediniz ki, yine diyorsunuz ki: Okulları
siz mi açtınız? Biz açtık. E, şimdi de diyorsunuz ki:
Açtığınız o okulları biz kapatacağız.
Şimdi, hangi sebeple diyorsunuz? Yani, 17 Aralıkta aklınıza
bunlar gelmiyordu, 17 Aralık sonrasında bunlar aklınıza
geliyor, 25 Aralık sonrasında aklınıza geliyor çünkü
yolsuzlukla suçlandınız. Birtakım tapeler ortaya
çıktı, Bunlar montajdır. dediniz ama hiçbir zaman telefon
konuşmalarını inkâr edemediniz. Hatta, şimdiki
Cumhurbaşkanı Başbakanken aynen şunu söyledi: Benim
kriptolu telefonlarımı bile dinlemişler. Demek ki kriptolu
telefonlar dinlendiyse oradaki konuşmalar da doğrudur.
Öte yandan, yine dünyanın hangi ülkesinde
vardır ki siz Jandarmayı -millî bir kuvvettir Jandarma, öteki normal
ordumuz NATO gücüdür ama Jandarma millî kuvvettir- askeriyeyi, siyasete
sokuyorsunuz? Dolayısıyla, bu kabul edilmez bir durumdur ve bunun
sonuçları size, ülkeye çok acıya mal olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu gibi
konuları tekrar görüşmek için bu söz konusu yasayı Komisyona
geri havale edin, Komisyonda konular tekrar görüşülsün. Birinci, ikinci,
üçüncü bölümlerin hiçbir tanesi ne Anayasaya uymaktadır ne de demokrasiye
uymaktadır. Dördüncü bölümü getiriyorsanız getirin, tekrar
görüşelim. Efendim, şimdi şöyle söyleyeyim: Molotofkokteyli
atanlar silah hükmünde... Zaten dört yıldan başlayan hapis
cezası var. Allah aşkına, Yüzü poşulu, kapalı diyorsunuz,
bugüne kadar siz yüzü poşulu, kapalı veya buna benzer durumda
olanlara hangi tedbiri aldınız? Terörden söz ediyorsunuz, Terör
yasasına destek vermiyorsunuz. diyorsunuz bize. Şimdi, elinde
Kalaşnikof silahlarla yürüyen insanlara sesinizi çıkarmayan siz, bu
kanunları kim için çıkarıyorsunuz? Zaten şu anki kanunlar
bunları alaşağı edecek konumda. Ama, bunu yapıp
yapmamanız önemli. Siz, burada bütün meseleyi sisteme
bağlamışsınız. İşte, polis akademilerini
veya buna benzer diğer birtakım kurumları Paralelden
temizleyeceğiz. diye insan haklarını çiğneyen, polis
devleti ortaya çıkarmaya çalışan bir nitelik
kazandırıyorsunuz.
Jandarmayı, özellikle sözde İçişleri
Bakanlığının atamaları... Çünkü şu an bile
Jandarma vilayetlerde valinin kontrolündedir. Vali istediği takdirde
Jandarmayı kullanabilir ve şehir dışında zaten
Jandarma görev yapmaktadır ama herhâlde Adanadaki MİT olayından
sonra siz Jandarmayı cezalandırmak istiyorsunuz.
Sahil Güvenlikle ne alakanız var? Sahil
Güvenliğin bütün atamalarını siz yapmaya
kalkışıyorsunuz. Bunu hangi demokrasiye
sığdırıyorsunuz? Yani her şeyi laçka ettiniz, ayaklar
altına aldınız, şimdi bir Jandarma kalmıştı
onu da aynı şekilde siyasallaştıracaksınız,
siyasi hâle sokup ondan sonra diyeceksiniz ki: Ülkenin ele alınır
herhangi bir gücü kalmamıştır.
Bırakın arkadaşlar, eğri
oturalım doğru konuşalım, yapmak istediğiniz nedir?
Buraya çıkın, öyle iki lafla şunları şöyle yaptık
böyle yaptık değil, adam gibi ne yapmak istediğinizi
açıklayın. Siz hem terör örgütüyle masaya oturacaksınız,
mutabakatlar imzalayacaksınız, haraç alanlara ses
çıkarmayacaksınız, karne dağıtanlara ses
çıkarmayacaksınız, mahkeme kurup insanları kendi
mahkemesinde, özel mahkemesinde yargılayanlara ses
çıkarmayacaksınız, sonra da bana diyeceksiniz ki Güvenlik
yasası çıkarıyoruz. Şimdiye kadar elinizi kolunuzu
bağlayan mı vardı? Şimdiki yasalarla hangi tedbiri
aldınız da şimdi bunları almaya
kalkışıyorsunuz, bunu çıkarmaya
çalışıyorsunuz? Dolayısıyla, yaptığınız
hiçbir zaman sisteme uymamaktadır.
Diğer taraftan, verdiğiniz bir kararı
sürekli olarak değiştirerek bugün söylediğinizle yarın
söylediğiniz birbirini tutmayan bir nitelik kazanmıştır.
Lütfen bir şeye Evet. dediğinizde, Bugün şunu
yapacağız. dediğinizde onu yapın, başka yönlere
çekmeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin lehinde
Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de Halkların Demokratik Partisi adına hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, usulen lehinde söz almış olabiliriz ama
bu grup önerisine katılmamız mümkün değil. Daha doğrusu,
sadece bu grup önerisiyle ilgili değil, Adalet ve Kalkınma Partisinin
Meclis gündemini işletmesiyle ilgili bugüne kadar izlediği yöntemi ve
metodolojiyi defalarca bu kürsüden eleştirdik. Maalesef, aynı
duyarsız tavrın devam ettiğini bugün burada tekrar ifade etmek
istiyorum.
İki haftadır Türkiye toplumunun büyük bir
kısmının, sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla, meslek
örgütleriyle, yüzde 50nin üzerinde oyu temsil eden siyasi partileriyle
karşı durduğu iç güvenlik paketini Meclise getirmenin
yollarını arıyorsunuz. İki haftadır iç güvenlik
paketinin ülkeyi hangi felaketlere sürükleyeceğinin uyarılarını
yapmamıza rağmen, toplumdan bu yönlü kaygılar çeşitli platformlarda
çok yüksek sesle dile getirilmesine rağmen, bu seslere bir kulak
kabartıp ülkenin demokratik geleceğini ilgilendiren bu yasa paketiyle
ilgili rahatlatıcı, kalıcı birtakım kararlar alma
yerine, bu şekilde kaçak dövüşen ve bu yönüyle de Meclis gündemini
ete süte dokunmayan birtakım önerilerle meşgul etmeye devam
ediyorsunuz.
Öncelikle, AK PARTİden olan milletvekili
arkadaşlarımızın, aslında ülkede hemen hemen her
yerden yükselen bu itirazlarla ilgili, kendi yetkili parti organlarına,
Hükûmete, Başbakana gerekli uyarıları yapması
gerektiği kanaatindeyiz. 3 siyasi parti birbiriyle, muhalefet partileri
birbirleriyle pek çok konuda bir araya gelememesine rağmen, konu iç
güvenlik paketi olunca neredeyse aynı cümlelerle ortak duruş ortaya
koyan bir yaklaşım sergiliyorsa buradan sizin
alacağınız bazı mesajların olması gerekiyor.
Türkiye halkının gündeminde birtakım provokasyonlar üzerine
inşa edilmiş, hukuk devletini ortadan kaldıracak, polis
devletini hayata geçirecek yasal düzenlemeler yok. Türkiye halkının
gündeminde özgürlüklerin genişlemesiyle ilgili, daha fazla
demokratikleşmeyle ilgili, ülkenin toplumsal barışıyla
ilgili Hükûmetten beklentiler söz konusu. Siz bu beklentileri
karşılamak yerine, bu beklentilerle ilgili yasal
çalışmalarla Meclis Genel Kurulunu işletmek yerine getirmiş
olduğunuz grup önerileriyle maalesef kaygıları artırmak
dışında başka hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Ülkenin devasa sorunları var. En önemli konu
başlığı, demokrasi sorunları. Bu ülkenin demokrasi
sorunuyla ilgili ayıpların tamamı on üç yıllık AK
PARTİ iktidarı döneminde yerli yerinde duruyor. Siyasi Partiler
Kanunu, Seçim Kanunu, düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü önündeki
engeller, antidemokratik seçim barajları, basın özgürlüğüyle
ilgili hak ihlalleri, sokak ortasında neredeyse her gün işlenen
yargısız infazlarla ilgili, bu ülkenin temel demokrasi meseleleriyle
ilgili bütün sorun alanları önümüzde duruyor. Bunlarla ilgili bütün
toplumsal kesimlerin Hükûmetten acil birtakım demokratikleşme paketlerini
yasalaştırma beklentisi var. Bunlarla ilgili bugüne kadar -deyim
yerindeyse- kılınızı kıpırdatmadınız.
Birkaç ay sonra seçime gireceğiz, seçimle ilgili, Kenan Evrenin
getirdiği yüzde 10 barajını hâlâ bu ülkenin vatandaşlarının
iradesi önüne set olarak çekmeye devam ediyorsunuz. Yüzde 10 barajı gibi
bir ayıbı bugüne kadar kaldırmadığınız gibi
2015 genel seçimlerinde de kaldırmamanın bir maharet olduğu
duygusuyla hareket ediyorsunuz. Sizin partinizde de şu anda bu çalışmaları
yürüten hukukçu arkadaşlar var. Bu seçim barajını kaldırmak
bu Meclisin sadece bir saatini alır. 2015 seçimlerine yetiştirilecek
şekilde bu barajla ilgili ayıbı ortadan kaldırmak bir tek
geçici Anayasa maddesine bakar ama siz bu seçim barajını
bırakın kaldırmayı, kendi gündeminize almayı, Meclisin
gündemine almayı bile düşünmüyorsunuz.
Hazine paylarıyla ilgili defalarca bu kürsüden dile
getirdik. Yarın öbür gün Mecliste olan 4 siyasi parti seçime girecek.
Bakın, sadece 2015 yılı için AK PARTİnin hazineden
aldığı pay 300 milyon civarında, AK PARTİye verilen
ve verilmesi planlanan miktar eski parayla 300 trilyon. Cumhuriyet Halk
Partisine verilmesi planlanan miktar 180 milyon, eski parayla 180 trilyon.
Aynı şekilde, Milliyetçi Hareket Partisine verilen pay 80 trilyon, 80
milyon civarında. Burada, Mecliste grubu olan Halkların Demokratik
Partisi, sizin antidemokratik yasalarınız ve antidemokratik
zihniyetiniz nedeniyle, bugüne kadar olduğu gibi, 2015 yılında
da hazineden tek bir kuruş bile katkı payı almayacak. Bu tabloyu
hanginiz içinize sindiriyorsunuz? Bu tablonun ne siyaseten ne ahlaken ne dinen
ne vicdanen ne de hukuken koyulabileceği hiçbir yer yok. Meclisin
gündeminin bunlar olması gerekiyor, bu haksızlıkların
ortadan kaldırılmasıyla ilgili hangi yasal çalışmaların
yapılabileceği olması gerekiyor.
Bakın, biz iki yıla yakın bir süredir bir
çözüm süreci yürütmeye çalışıyoruz. Bu konuda bugüne kadar
gelinmiş olan aşamada artık bütün toplumun beklentisi bir an
önce bir kalıcı barışın sağlanması,
silahların devreden çıkarak demokratik siyasetin hak ve özgürlük alanı
olarak bütün toplumsal kesimlerin önüne konması. E, siz şimdi,
demokratik siyasetin önündeki engelleri aynı yerde
bırakırsanız, demokratik siyasetin önüne barajlar çekmeye devam
ederseniz o zaman sizin çözüm süreciyle ilgili samimiyetinize biz ne diyeceğiz?
Çözüm sürecinin ruhu, özgürlükleri daha fazla kısıtlayan, polise
gözaltına alma yetkisi veren, polise vur emri, yetkisi veren,
vurduktan sonra cezasızlığı öngören düzenlemeler midir,
böyle bir şey olabilir mi? Çözüm süreci, tam tersine ülkedeki özgürlükleri
genişleten, demokratik alanı, halkın demokratik alandaki dinamik
süreçlerini rahatlatan ve dolayısıyla da bütün toplumu toplumsal
barış çalışmasına katan bir ruhla yürütülüyordu ama
bugün siz çözüm sürecinin ruhuna aykırı bir şekilde,
yargının da yetkilerini valiye, kaymakama veren, polis devletinin
yolunu açan iç güvenlik yasalarını, güvenlik paketlerini bu ülkenin
gündemine getiriyorsunuz. Bu anlayışlarla ne toplumsal
barışı sağlayabiliriz ne de ülkemizin demokratik
geleceğine katkıda bulunabiliriz. Bizim görüşümüz, bu Meclisin
kaybedeceği tek bir dakikanın, tek bir saniyenin bile
olmamasıdır. Bu ülkenin, ülkemizdeki halkın devasa
sorunları karşısında hepimizin elini taşın
altına koyarak, tarihî sorumluluk içerisinde ülkeyi demokrasiye götürecek
yasal düzenlemelerle ilgili mesai harcamasıdır. Eğer tavır
bu olursa, Halkların Demokratik Partisi olarak biz günlerce, haftalarca,
aylarca bu Meclise kapanıp her türlü katkıyı sunmaya
hazırız ama tavır, iç güvenlik paketleri gibi, polis devletine
götürecek uygulamalar gibi antidemokratik birtakım uygulamalarsa da o
zaman biz Halkların Demokratik Partisi olarak en sert muhalefeti ortaya
koymayı burada tekrar halkımıza bir taahhüt olarak, bir söz
olarak yineliyoruz. İç güvenlik paketi görüşülürken de Anayasadan ve
İç Tüzükten gelen bütün haklarımızı
kullanacağımızı, aynı zamanda halkımızla
birlikte meydanlarda, alanlarda da demokrasi ayıbına götürecek olan
bu düzenlemeye karşı mücadele içerisinde
olacağımızı buradan ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde son söz, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebinin.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün program
değişmeseydi, Hükûmetin iç güvenlik adını verdiği
yasa teklifini görüşecektik.
İç güvenlik yasa teklifi geçen hafta Genel Kurul
gündemine gelecekti, bu haftaya ertelendi, bu haftadan da önümüzdeki haftaya
ertelendi. Sayın Başbakanın bugünkü açıklamalarına
bakılırsa, önümüzdeki hafta bu teklifi yasalaştırma yönünde
bir kararlılık olduğu anlaşılıyor. Sayın
Başbakan bir öneride bulunuyor: Muhalefet partilerinin eğer bu yasa
teklifine ilişkin önerileri varsa getirsinler, değerlendirelim,
görüşelim. Evet, ben buradan Sayın Başbakana hemen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun iç güvenlik yasa teklifiyle ilgili önerisini
yapıyorum: Sayın Başbakan, bu yasayı Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminden çekin, bir daha bunu getirmeyin. Bunun adı iç
güvenlik, gerçekte iç barışa, iç güvenliğe hizmet eden
değil, iç güvenliğin, iç barışın altına tahrip
kalıbı yerleştiren, onu ortadan kaldıran, onu patlatacak
olan bir yasadır. Hiçbir demokratik ülkede, hiçbir gelişmiş ülkede
olmayacak düzenlemeler bu yasa teklifinin içerisine iç güvenlik adı
altında yerleştirilmiştir. Molotofkokteyli deniliyor, sapan
deniliyor, taş deniliyor, etrafı yakan yıkan insanlardan söz
ediliyor ve devletin güvenlik güçlerinin, molotofla etrafı yakıp
yıkanlara karşı güçlü olması gerektiği, teröre
karşı devletin güçlü olması gerektiği gibi bir
savunmanın arkasına saklanılıyor. Bu tamamen
yanıltıcı. Özgürlükleri baskı altına almak suretiyle
güvenliğini sağlamış olan hiçbir ülke yoktur. Bu, işin
birinci yanı.
İkinci yanı, sanki molotofkokteylini
kullanmanın, onu atarak etrafı yakmanın yıkmanın, kamu
malına zarar vermenin şu anda yasalarımızda hiçbir
cezası yokmuş gibi. Hayır, molotofkokteyli atarak bir
tarafı yakıyorsanız, yıkıyorsanız, kamu malına
zarar veriyorsanız bunun cezası dört yıldan on yedi buçuk
yıla kadar çıkıyor. Böyle bir şey yok. Taşla, sopayla
kamu malına zarar veriyorsanız, birisini öldürüyorsanız,
yaralıyorsanız bunlar aynen silah gibi ceza görür.
Kimse kimseyi yanıltmasın, bu yasanın tek
bir amacı var, Gezi benzeri bir protesto hareketi bir daha Türkiyede
olmasın. Bunu da kamu gücünü kullanarak, kamunun tekelinde olan
şiddeti kullanmak suretiyle önleyelim. Bir daha meydanlarda, Taksim
Meydanında, bir başka meydanda kalabalıklar toplanmasın,
toplanırsa bunu kamu gücünü kullanmak suretiyle dağıtalım.
Bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne bir gencimiz cebinde bir sapanla
katılırsa, diyelim ki bir sapanı cebine koydu, oraya katıldı.
Sapan kullanmayı, sapanla taş atmayı, bilye atmayı masum
gösteren bir değerlendirmenin içerisine girmek istemiyorum ama oraya bir
sapanla katılmak ile sokakta ruhsatsız bir silahla dolaşmak
arasında ceza yönünde sapanın aleyhine bir düzenleme yaparsanız
bunun dengeli bir yasa olduğundan hiçbir şekilde söz edemezsiniz.
İktidarlar, iktidarda kalma süresi uzadıkça
otoriterleşirler. Bu, siyaset biliminin çok temel bir kuralıdır.
İktidar süresi uzadıkça güç kullanma eğilimi artar, güç kullanma
eğilimi arttıkça iktidar otoriterleşir ama iktidarlar
otoriterleştikçe karşısındaki kitlenin tepkisi artmaya
başlar. Bunu Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent
Arınç çok güzel bir şekilde ifade etti. Eskiden sokağa
çıktığımızda bize oy veren kitlenin sevgisi
yanında bize oy vermemekle birlikte, bize muhalif olmakla birlikte o
kitlelerin bize en azından bir saygısı vardı ama şimdi
bize oy vermeyen kitlelerin saygısı değil nefreti var. Bu nefret
böyle oldukça, bu nefret arttıkça ülke yönetilemez hâle gelir. On iki
yıllık AKP iktidarının on üçüncü yılında
Sayın Bülent Arınçın yapmış olduğu teşhis
budur. İktidar otoriterleşmiştir, iktidar nefret söylemini,
kutuplaştırma söylemini kullanıyor ve bu nefret,
kutuplaştırma söylemi tepkiyi tetikliyor. İşte Gezide meydana
gelen tepkinin, protestonun temel nedeni budur; iktidarın baskıcı,
otoriter bir dil kullanmasıdır.
Ünlü bir Alman Hukukçusu vardır Carl Schmitt, kamu
hukukçusu, siyaset bilimcisi, Nazi dönemi hukukçusudur, Siyasi İlahiyat
isimli bir kitabı vardır, şöyle bir değerlendirme yapar:
Siyaset biliminin, devlet teorisinin temel kavramları
dünyevileştirilmiş ilahiyat kavramlarıdır. Eskiden her
şeye kadir Tanrı vardı, şimdi her şeye kadir kanun
koyucu vardır. Yani yasama organındaki çoğunluk gücünün
otoriter bir anlayışla kullanılmasını bir mecazla
ifade ediyor, onu ilahiyat kavramlarıyla özdeşleştiriyor. Bugün
Türkiyede siyasi ilahiyat kavramlarıyla bile izah edilemeyecek
ilahiyatın sınırlarında dolaşarak, oradan otoriter bir
iktidar dili devşirip bunu günlük hayata uygulamaya çalışan bir
iktidar var.
İnsanlık tarihi, insan hak ve özgürlüklerinin
de tarihidir değerli arkadaşlar. 1789 tarihli Fransız İnsan
ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin 16ncı maddesi insan
hakları ve özgürlükler konusunda çok temel bir kuralı ifade eder. Kuvvetler
ayrılığının bulunmadığı, hakların
güvence altında olmadığı toplumlarda anayasa yoktur.
Şeklen bir anayasanız olabilir, bu anayasanızda kuvvetler
ayrılığı kuralı yer almış olabilir ama
yaptığınız düzenlemelerle kuvvetler
ayrılığını yok ediyorsanız, insan hak ve
özgürlüklerine devletin müdahale etme yetkisini, gücünü
artırıyorsanız, böyle bir yetkiyi, daha doğrusu, devlete
veriyorsanız, o toplumda anayasa yoktur. Eğer iç güvenlik yasası
haftaya yasalaşmış olur ise, iktidar partisi bu tutumunu devam
ettirir ise, o teklifin yasalaşmasıyla birlikte Türkiyede Anayasa
rafa kaldırılmış olacaktır. Anayasal bir darbedir bu,
Anayasaya Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun yoluyla bir darbe
yapılmasıdır.
Değerli arkadaşlar, anayasaların temel
özelliği insan hak ve özgürlüklerini güvence altına
almasıdır. Anayasalar sadece devletin kuruluşunu gösteren
metinler değildir. Yasama, yürütme, yargı organları,
bunların arasındaki ilişkileri düzenleyen metinler
değildir. Başlangıçta öyleydi ama artık çağdaş
anayasa dediğimizde özgürlükleri devlete karşı koruyan, onları
devlete karşı güvence altına alan anayasa demektir. Çünkü
özgürlükleri koruması gereken devlet, aynı zamanda özgürlüklere
müdahale edebilecek en büyük güçtür. Dolayısıyla özgürlük, son
tahlilde, devletin sınırlandırmalarından, devletin
baskılarından özgürlüktür.
İç güvenlik yasası, hiçbir demokratik ülkede
olmadığı bir şekilde, kolluk kuvvetlerine, kolluk amirine,
emniyet amirine, polis amirine, jandarma alay komutanına yirmi dört
saatten kırk sekiz saate kadar göz altına alma yetkisi vermektedir.
Bir sıkıyönetim düzenlemesi bu yasanın içerisine
yerleştirilmiştir. Valilerin kararlarına karşı hareket
edilmesi otomatik olarak cezayı gerektiren, hapis cezasını
gerektiren bir fiildir. Bir toplantıya katılmak başlı
başına bir suça dönüşebilecek bir eylem hâlinde bu yasada
düzenlenmiştir.
Değerli milletvekilleri, hem Hükûmete hem Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna, iktidar partisine bu yasayı Türkiye
Büyük Millet Meclisinden geçirmemelerini tavsiye ediyorum. Bu yasada, bu
teklifte ısrar etmeyin. Bunu şeklen çıkarabilirsiniz ama
çıkarmış olsanız dahi özgürlük sonunda mutlaka
kazanacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Özgürlüğü hiçbir şekilde kısıtlayamayacaksınız, baskı
altına alamayacaksınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Elektronik cihazla yapıyorum. İki dakika zaman
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
öneri kabul edilmiştir.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Polonya
Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Wlodzimierz
Cimoszewiczin vaki davetine icabetle Romanya-Türkiye-Polonya Parlamentoları
Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısına
katılımına ilişkin tezkeres (3/1695)
03/02/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin Polonya Senatosu
Dışişleri Komisyonu Başkam Wlodzimierz Cimoszewicz'in vaki
davetine icabetle Romanya-Türkiye-Polonya Parlamentoları
Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısı'na
katılımı öngörülmektedir.
Anılan heyetin söz konusu toplantıya
katılımı, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
E) Önergeler
1.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcanın, (2/362) esas numaralı 2872 Sayılı Çevre
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/234)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/362 esas numaralı Kanun Teklifimin İç
Tüzükün 37nci maddesine göre 45 gün içerisinde ilgili komisyonda
görüşülmemesinden dolayı doğrudan gündeme
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Bülent
Tezcan
Aydın
BAŞKAN Teklif sahibi, Aydın Milletvekili
Sayın Bülent Tezcan.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Çevre Kanununda bir değişiklik önergesi verdik, 37nci maddeden
indirdiğimiz önerge bu. Nedir bu değişiklik önergesinin özeti?
Gerekçesi ayrıntılı olarak yazıyor ama
vatandaşlarımız da anlasın diye özetle, net olarak
şunu ifade edeyim: Bugün bizim Çevre Kanunumuzda, yürürlükteki Çevre
Kanununda şöyle bir hüküm var, diyor ki: Bir beldede su
yatırımları, kanalizasyon yatırımlarıyla ilgili
bütün giderleri vatandaş ödeyecek. Bunlar nasıl ödenecek,
vatandaştan nasıl tahsil edilecek? Su faturalarına bunları
ilave edeceksiniz, su faturalarıyla birlikte, atık su bedeli olarak
bunlar tahsil edilecek. diyor. Bir yerde baraj yaptıysanız, bir
yerde suyla ilgili bütün yatırımları yapmışsanız,
bir yerde kanalizasyonla ilgili ne kadar yatırım
yapmışsanız bunların tamamının bedelini
vatandaş ödeyecek kirleten öder ilkesi gereğince. diyor.
Değerli arkadaşlar, buna bağlı
yönetmelik 2012 yılının Ocak ayında yürürlüğe girdi ve
ocak ayından itibaren su faturaları birden astronomik şekilde
yükseldi. Şimdi, bu kanun sosyal devlet ilkesine açıkça
aykırı, bu kanun kamu hizmeti vatandaş için bir haktır
ilkesine açıkça aykırı. Devlet kanalizasyonunu, suyunu
getirmekle yükümlüdür. Bunun parasını su faturasına
yükleyemezsiniz. 10 milyon emeklinin açlık sınırının
altında yaşadığı bir ülkede su faturalarıyla bu
yatırımları vatandaşa yaptırmak vicdanla da
bağdaşmaz, adaletle de bağdaşmaz, hukukla da
bağdaşmaz.
Değerli milletvekilleri, bakın, bir yasa
değişikliği yaptık, 6360 sayılı Yasa. Bununla
birçok belediyeyi büyükşehir belediyesi hâline getirdik ve bu Yasa
çerçevesinde büyükşehir belediyelerine daha önce özel idarenin
mallarının devredilmesi gerekiyordu. Ama her ne hikmetse eğer o
büyükşehir belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partili ise, o
büyükşehir belediye başkanı muhalefet partisindense özel
idarenin malları büyükşehre değil İçişleri
Bakanlığına ya da Hazineye aktarıldı; AKPli ise,
iktidar partisindense özel idarenin bütün malları büyükşehir
belediyesine aktarıldı değerli arkadaşlar: Bu ülkede
hizmeti hak eden sadece AKPli belediye başkanını seçen beldeler
mi?
Aydın Büyükşehir Belediyesi. Seçimlerde millet
Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanına güven gösterdi ve seçti.
Bakın ne oldu? Bitişik iki şehir, yanı başında
Denizli. Denizlide özel idare mallarının yüzde 95i Denizli
Büyükşehir Belediyesine geçti, Aydın Büyükşehir Belediyesine ise
yüzde 1,3ü verildi. Arkadaşlar, bunu vicdanla açıklamak mümkün mü,
bunu adaletle açıklamak mümkün mü. Mezarlık yerleri büyükşehir
belediyesine ama Kuşadasında, Didimde oteller, özel idarenin
turistlik arazileri, tesisler, para eden yerler İçişleri
Bakanlığına. Bugün yaşanan tablo budur ve büyükşehir
belediyeleri iktidarın yanında değilse artık doğrudan
doğruya özel bir ambargoyla karşı karşıyadır.
Bakın, çok ilginç bir örnek vereceğim: 2009
model akaryakıt tankeri Aydın Defterdarlığına
veriliyor, 1976 model akaryakıt tankeri Büyükşehir Belediyesine
veriliyor, tablo bu. Böyle bir anlayışla Türkiye'de vatandaşa
hizmet etmek mümkün değil. Büyükşehir belediyesi mahkeme
kararıyla şimdi bunları almanın peşinde. Aydın
İdare Mahkemesinin kararına rağmen hâlâ Büyükşehir
Belediyesinin araçlarını vermemekte ısrar eden bir yapıyla
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, iç güvenlik paketi
gündemde. Bakın, bu iç güvenlik paketinin güvenlikle bir ilgisi yoktur, bu
paket doğrudan bir cinayet planıdır. Bu iç güvenlik paketi
yürürlükte olmadan önce Gezi direnişinde 12 evladımızın
kanı akıtıldı, öldürüldü. Şimdi bu iç güvenlik paketi
çıkarılarak 12 bin evladımızın kanı akıtılması
planlanıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir hataya düşmemeli
ama öncelikle Hükûmet bu hatadan, bu karanlık plandan derhâl vazgeçmek
zorundadır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tezcan.
Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de belediyelerden bahsedeceğim ama Çorumdaki bir
kısım belediye başkanından bahsedeceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, buraya
bazen AKPli hatipler çıkıyor, özellikle bizim Çorum milletvekilleri
de çıkıyor, İskilipli Atıf Hoca diyorlar, İskilipli
Atıf Hocanın adını kullanarak bizim dindar
yurttaşlarımızın duygularını kullanıyorlar.
Şimdi, İskilipli Atıf Hocaya ne
olmuş? İskilipli Atıf Hoca istiklal mahkemesi kararıyla
vatana ihanet suçundan yargılanmış ve idam cezasına mahkûm
olmuş. Sonuçta da Türkiye Büyük Millet Meclisinden verilen bir karar yok,
iadeyi muhakeme kararı da yok yani bu yaptıkları suçu ve suçluyu
övme suçudur. Tabii, İskilipli Atıf Hocanın adını
kullanırken gidiyorlar, örnek olsun, İskilipteki devlet hastanesine
İskilipli Atıf Hocanın adını veriyorlar. Veriyorlar
da ne oluyor? Bülent Arınç gidiyor, temel atıyor, o dönemdeki bakan
yardımcısı gidiyor temel atma töreninde konuşuyor ama bugün
hastane inşaatının temelinde sokak köpekleri kedileri, kediler
de tarla farelerini kovalıyor yani işin peşine düşmüyorlar.
İskilipli Atıf Hocanın ismini bir inşaata, bir hastane
inşaatına vermek yetmiyor demek ki, yetmiyor.
Değerli arkadaşlarım, yine bu
İskilipte neler oluyor? İskilipte AKP'nin bir kongresi
yapılıyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin. İlçe Kongresini
kazanan ekip kaymakamlığa ait bir sosyal tesiste, Seyirtepe Sosyal Tesislerinde
dansözlü eğlence düzenliyor. Kimler yok ki orada? Kazanan ekip orada, bir
kısım belediye meclisi orada, hatta iddia o ki belediye
başkanı da orada, dansöz oynatıyorlar. Yani, sosyal tesis
olmuş bir pavyon. Belediye meclis üyelerinin keyifleri yerinde,
bunları basından alıyorum. Basına göre dansözlerle
samimiyetleri gözden kaçmıyor. Kaçmıyor da ne oluyor?
Çıkıyor İskilip Belediye Başkanı Recep Çatma diyor ki,
bombayı patlatıyor: Görüntüler montaj, şantaja boyun
eğmeyeceğiz, ilçenin huzurunu kimseye bozdurmayacağız. Ya,
senin ilçenin sokaklarında çamurdan insanlar gezemiyor, ilçenin huzurunu
bozan sensin. İskilip köyden farksız, yüzlerce yıllık ilçe.
Önce sen sokaklarını temizle, çamurdan kurtar İskilipi.
Peki, değerli arkadaşlarım, gene bizim belediye
başkanlarımız ne yapmış? Yani, düştükleri duruma
üzülüyorum gerçekten. Osmancık Belediye Başkanımız var,
geçen dönem, ne yaptıysa tekrardan göstermemişler.
Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan
Osmancıklıdır. Hani evinde 17 Aralık operasyonunda bir para
yakalanmıştı ya 4,5 milyon dolar, hani Sayın Başbakan,
o dönemin Başbakanı demişti ya: Bu kumpas. Vaiz lobisi
yaptı, kumpas. Ne demişti? Osmancıktaki imam-hatip
inşaatı ve Üsküpteki üniversite için topladım. demişti
hatırlarsanız.
Basını takip ettim. Aslında
basını takip edince yalanları da bir bir ortaya
çıkıyor. Tabii, o dönemde hem bizim milletvekillerimiz hem de o
dönemin Osmancık Belediye Başkanı şıracının
şahidi bozacı hesabıyla şahitlik yapıyorlar: Evet
efendim, bir ramazan günüydü, Osmancıka geldi, iftar veriyordu -hemen
dinî duygularımızı kullanıyorlar- iftardan hemen önce biz
toplandık. diyorlar. Kimler toplanmışlar? İşte,
kaymakam toplanmış, AKP il başkanı toplanmış ve
Osmancıktaki imam-hatip lisesinden Halk Bankası Genel Müdürünün
biraz rahatsız olduğunu yani eski bir bina olduğunu, bunun
yapılması gerektiği filan konuşmuşlar aralarında.
Hayırseverlerden para toplayacağız. demişler. Bakın
şıracının şahidi bozacıya! Hep din duyguları
istismar ediliyor. Ne olmuş biliyor musunuz arkadaşlar?
Osmancıktaki imam-hatip lisesinin pansiyonu 2013 yılının
Temmuz ayında Çorum İl Özel İdaresi Plan Proje Yatırım
ve İnşaat Müdürlüğünce ihale edilmiş yani kamu kaynaklarından
yapılmış. Yani öyle paraların imam-hatip lisesi
inşaatı için toplandığı filan yalan olduğu ortaya
çıkmış ve bir belediye başkanı yalancı konumuna,
yalancı şahit konumuna, şıracının şahidi
bozacı konumuna düşürülmüş. Üzülüyorum; İskilip Belediye
Başkanına da üzülüyorum, Osmancık Belediye Başkanına
da üzülüyorum.
Değerli yurttaşlarım
Şimdi, bundan
sonra biraz yurttaşlarıma seslenmek istiyorum. Ortaya çıkan din
adına yapılan rezillikleri hep beraber görüyorsunuz. Türkiye bundan
önce de karanlık günler yaşadı, Türkiye işgalleri gördü,
Türkiye ihaneti gördü, yolsuzlukları gördü, yoksullukları gördü ama
Türkiye bütün işgal ve ihanetler içerisinde bile her zaman
halkının onurlu bağımsızlığı, hakça ve
insanca yaşam için canını seve seve vermeye hazır evlatlarını
da gördü. İşte o evlatlarının toplandığı
parti Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte Türkiye'nin kaderini
değiştirdi. Omuz verin bugün de Türkiye'nin kaderini
değiştirmeye hazırız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye, soracağım size.
Önergeyi oylarınıza sunayım da ondan sonra
mı, önceden bir şeyiniz var mı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sonra söz
alayım.
BAŞKAN Tamam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Bostancı, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Çorum Milletvekili Tufan Kösenin (2/362)
esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınma önergesi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Efendim, Tufan Bey
yapmış olduğu konuşmada yerel siyasete ve orada olup biten
işlere ilişkin bazı iddialarda bulundu. Muhatapları
bunları çeşitli mecralarda cevaplandırır. Konum bu değil.
Ancak, İskilipli Atıf Hocaya ilişkin yapmış
olduğu değerlendirmede, bu konuya ilişkin tartışmada
Atıf Hocayı bugün beraat ettiren anlayışı suç ve
suçluyu koruma gayreti gösteren bir akletme biçimi olarak suçladı. Bu
kesinlikle kabul edilemez. Şu manada: İstiklal mahkemeleri
tarafından bu karar verilmiş ve Atıf Hoca bu çerçevede
asılmıştır. Frenk Mukallitliği isimli eseri
dolayısıyla, bir kitap yüzünden asılmıştır. Her
şeyden önce bunun altını çizeyim.
İkincisi: 1921 ile 1927 yılları arasında faaliyet
gösteren istiklal mahkemelerinin bu yargılamaları nasıl yaptığı,
kararlarını nasıl aldığı az çok konuya ilgi
gösteren herkes tarafından bilinir. Üstelik bu insanlar hukukçu bile
değillerdir, dönemin olağanüstü havası içerisinde, tamamen kendi
kanaatleri istikametinde, delile filan bakmaksızın, çok facialar
şeklinde anlatılabilecek birçok karara imza
atmışlardır.
Tarihte istiklal mahkemelerinin kararları bir yaradır.
Bunlardan birisi de Atıf Hocanın kararıdır.
Biz, tarihe karşı da adaletli olalım. Bugün
konuşurken siyasete ilişkin spekülasyon yapabiliriz ama tarihe
karşı adil olalım. Bu, bizim bugün ve gelecekte de adil
oluşumuzun bir karinesi olur.
Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini ve diğer
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik
Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sıraya alınan, Askeri
Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Askeri Hakimler Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer
alan, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve
Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Kültürel İfadelerin
Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S.
Sayısı: 54)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 6ncı sırasında yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç Krallığı
Hükümeti Arasında Çevre Teknolojileri Alanında Ticaret,
Yatırım ve İşbirliğinin Geliştirilmesine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İsveç Krallığı Hükümeti Arasında Çevre
Teknolojileri Alanında Ticaret, Yatırım ve
İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/806) (S. Sayısı: 565) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 565 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Sayın Demir Çelik.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri Halkların Demokratik Partisi adına saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ile İsveç
Krallığının teknoloji, çevre, bilim, eğitim,
sağlık, kültür, sanat ve benzeri konular üzerindeki iş
birliğine dair kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Evet, ülkenin ülkeyle, bölgenin bölgeyle,
kıtaların kıtalarla, devletlerin devletlerle ilişkileri
günümüz küreselleşmesinin açığa çıkardığı
dinamiklerinin ortaklaştırılması açısından
olmazsa olmazdır; insani ilişkilerin doğal demokratik noktada
sürmesi de arzulanandır. Ancak görünen ve yaşanan, doğal ve
demokratik ilişki yerine egemenlikçi, iktidarcı zihniyetlerin
sürdürülebilirliğine hizmet ettiğinden, bu ilişkiler iktidar
biriktiren, sermaye biriktiren, buna karşın da açlığı,
yoksulluğu, yoksunlukları da üreten bir ilişkiye
dönüştüğünden kaynaklı da rahatsızlık duyduğumuzu
ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
nedenle, devletin devletle ilişkileri yerine halkların halklarla,
halklar demokrasisi çerçevesinde yan yana gelmesi, ilişki içerisinde
olması olması gerekendir. Hele hele söz konusu olan İskandinav
bölgesi ülkelerinden İsveçse bu ilişkiyi önemseyen bir noktadan da
yaklaştığımızda alacağımız, bu manada
da etkileneceğimiz önemli temel gelişmeleri de paylaşmak
istiyorum. Her şeyden önce iki yüz yıllık ulus devletin
asimilasyonist, inkârcı ve imhacı siyasetine karşın
demokratik katılımcı anlayışla halkların ve
farklılıkların barış içerisinde bir arada nasıl
yaşayabileceğine dair bize önemli ipuçlarını veren bir
ülkeden bahsediyoruz. Bu ülke, ekosistemin sürdürülebilirliğine hizmet
eden, çevre ve çevre teknolojisi duyarlılığına sahip bir
ülkedir. Bu ülke, insanlığın binlerce yıllık kadim
kültürel birikimlerine, dillerine, sanatına, edebiyatına, etnik ya da
cinsî kimliklerine de saygılı olan bir ülkedir. Ama Ülkemiz bu
vasıflara, bu niteliklere uygun düşebilecek bir partner midir? diye
de insan sorgulamak ve sormak ister. Her şeyden önce, AKP
iktidarının 13üncü yılında bulunduğu dönem süresi
içerisinde her zaman dile getirdiği ama yapmaktan imtina edinerek yeniden
umut vadeden noktada bulunuyor olması da
Bu paradoksun, bu ironinin bir
kez daha deşifre edilmesinde ben yarar görüyorum.
Yeni Türkiye söylemiyle insanlara vadettiğinden
anlaşılması gereken barış iken, özgürlük iken; adil ve
eşitlikçi bir toplum içerisinde dili, dini, ırkı, mezhebi,
inancı, cinsi ve düşüncesi ne olursa olsun herkesin eşit, özgür
vatandaş olma hakkından kazandığı anayasal haklara
tabi olduğu bir ülke özlemi olması gerekirken, AKPnin
anladığı, on üç yıllık iktidar birikiminin üzerinden
hegemonyadır; egemenlikçi, iktidarcı sistemdir; asimilasyondur,
inkârdır, çatışmadır, bu manada da iktidara ve sermayeye
giden yoldur ama emeğin, emekçinin, yoksulun ve ezilenin de
mağduriyetinin had safhada yaşanacağı bir ülkedir. Biz
işte bu özleme, bu söyleme itiraz ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
günümüz demokrasisinin diyaloğa açık, günümüz demokrasisinin siyasal,
sosyal, ekonomik, demokratik her türlü sorununu
tartıştığı, ortaklaştığı,
barış ve özgürlüğe giden yolda da beraberce aynı hedefe kilitlenmesi
gereken bir demokratik normaliteye karşın, ülkenin haklarıyla ve
vatandaşlarıyla çatışmalı olduğu bir gerçeği
hatırlatmak istiyorum. Bugün itibarıyla gündeme geleceği bir kez
daha vadedilmiş ama görünen o ki yeniden erteleme durumuyla
karşı karşıya kalınan iç güvenlik paketinden de
anlaşılması gereken budur. Yeni Türkiye olacaksa, bu yeniden
anlaşılması gerekenin demokrasi, barış ve özgürlük
olması gerekirken, yasakçı, kanuni devlet olmadan ileri gelen
hükümranlıkla yetinmeyen AKP ve iktidarı, yeni hak gaspları,
yeni ve kanuni düzenlemelerle özgürlüklerimize de,
barışımıza da göz dikmiş bulunmaktadır. Her
şeyden önce, toplumun kendi dinamikleriyle kendi kendisini
yönetebilmesinin olanak ve imkânları varken, bu olanak ve imkânların
topluma verilmesi gerekirken, toplumu bu olanaklardan yoksun bırakmak, ona
rağmen de onu yönetmek adına kanunun zapturaptı altında
tutarak, baskılayarak, asimilasyonist, inkârcı politikalarla
yönetmeye kalkışmak insani değil, vicdani değil, hele hele
demokrasiyle bağdaşmaz.
Demokrasi sadece iktidarın olduğu bir rejim
değildir. Öteki rejimlerde belki iktidar sadece tek başına
anlamlıdır ama demokrasiyi demokrasi yapan, iktidarın
alternatifi olan, iktidara rağmen de varlığını öz
gücüne dayanarak toplumsal, siyasal anlamda kendisini besleyen muhalefetin
varlığıdır. Bu nedenle, demokratik
katılımcılık, iktidarı eline geçirmişin
muhalefeti yok sayan, inkâr eden, baskılayan anlayışıyla
bağdaşmaz, çelişir. Muhalefeti haklarıyla bir kabul eden,
haklarıyla onu yasal ve anayasal güvenceye kavuşturan bir noktadan
yaklaşılan rejimler demokratik rejimlerdir. Bu manada, AKPnin on üç
yıllık iktidarında farklı düşünceye, farklı
siyasal söyleme ya da biat etmeyen, iradeye teslim olmayan kişiye
karşın orantısız güç kullanmaktan başlayıp kanuni
mağduriyetlerden, yasal soruşturmalardan hatta yeri geldiğinde
polisiye senaryolar ve operasyonlarla irade kırmaya varıncaya kadar
her türlü yol, yöntem denendi, deneniyor. Bu yol, yöntemlerin denenmesinde
ısrar ediyor olmasına rağmen on üç yıldır hâlâ
özgürlük, hâlâ çözüm, hâlâ barış gelmemişse iktidarda
bulunanın herkesten çok kendisine dönüp kendi kendisini sorgulaması,
öz eleştiriye tabi tutması gerekiyor ama öz eleştiri nerede?
Toplumun kadük kalmış yetersiz özgürlüklerine
bile göz dikmek neredeyse temel alışkanlık hâline
gelmiştir. Zaten otuz üç yıldır askerî faşist diktatörlüğünün
anayasası ve onun yol açtığı kanun devleti
hükümranlığıyla yeterince mağduriyet
yaşamamışız gibi yeni mağduriyetlere yol açan yeni
kanun düzenlemeleri, yasal düzenlemeler demokratik hukuk devletiyle
bağdaşmaz. Bu manada da AKPnin öncelikle 3 Ocak 2013te Kürt halk
önderi Sayın Abdullah Öcalanla başlattığı demokratik
çözüm sürecinde nitelikli adımlar atacağına, bu nitelikli
adımlara uygun düzeyde yeni yol arayışları, yeni
beklentileri ve talepleri karşılayacağına, durumu idare
eden, zamana yayan, bu manada da beklentileri de artık umutsuz bir vakaya
dönüştüren anlayıştan, zihniyetten kurtulması gerekiyor.
Biz, evet, barış içerisinde bir arada
yaşamak istiyoruz. Demokratik ortak vatanda Kürtünden Türküne,
Lazından Çerkezine, Alevisinden Sünnisine, İslamından
Hristiyanına, kadınından erkeğine, gencinden
yaşlısına herkesin kendi kimliği, siyasal düşüncesi,
inancı ve fikriyle eşit, özgür vatandaş olabildikleri demokratik
ortak vatanda yaşamak istiyoruz. Bu bir Kürt olarak Demir Çelikin
olduğu kadar bir Türk olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
da hakkıdır; bir Alevi olarak Demir Çelikin hakkı olduğu
gibi bir Sünni olarak Sayın Altan Tanın da hakkıdır. Bu
hak birine varken diğerine yok sayılıyorsa, bu hak birileri için
kutsal bir değerken diğerlerinin asimilasyonist ve egemenlikçi
zihniyete öykünmesinin, benzeştirilmesinin aracı durumuna geliyorsa,
bu rejimin adı demokrasi değildir. Bu manada, milyonlarca Kürtün ana
dilde eğitim alması, milyonlarca Kürtün kendi kültürünü özgürce
yaşaması, milyonlarca Alevinin kendi ibadethanesinde ibadetini,
inancını layıkıyla yerine getirmesi, İslamın,
Hristiyanın kendi inancını özgürce yerine getirmesi demokratik
hukuk devletidir.
İşte, ilişkiyi öngördüğümüz -bugün
kanuni çerçeveye kavuşturacağımız- İsveç
Krallığı, tam da söylediğimiz bu özgünlüklere ve
özelliklere sahip bir ülkedir. İsveç, 5 Türk evladının ya da 5
Kürt evladının babaları tarafından ana dilinde eğitim
talebi dile getirildiğinde, ana dilinde eğitim görme hakkına
kavuşturuldukları ülkedir. Biz, bırakın 5 kişiyi, 5
bin kişiyi, 5 milyon kişiyi, 20 milyon civarındaki Kürtü, onun
çocuklarını ana dilinden yoksun bırakarak, ana dili
eğitiminin önündeki engelleri çoğaltarak ama yüz yıldır her
türlü ısrarımıza ve inadımıza rağmen de
Türkleştiremediğimiz gerçeğimize rağmen bu
yanlışlıkta ısrar ediyoruz. Aynı
ısrarımızla, otuz üç yıldır faşist
Anayasanın yol açtığı antidemokratik kanunlarla, Kürtü,
Aleviyi, ötekiyi ve farklı düşüneni de siyaset
dışında, demokratik siyasetin dışında tutmaya
çalışıyoruz. Yüzde 10 seçim barajı gibi antidemokratik,
insani olmayan ve bu manada farklı düşünceleri, farklı
inançları, kimlikleri ve kültürleri dışarıda tutmak isteyen
anlayış, iktidara her kim geldiyse, dönem olmuştur partilerin
isimleri, partilerin koalisyon bileşenleri değişmiş
olmasına rağmen hiç kimse ama hiç kimse yüzde 10 seçim
barajını kaldırmayı düşünmemiştir. Çünkü, yüzde
10 seçim barajıyla farklılıkların, çeşitliliklerin,
farklı düşüncelerin önü engellenerek iktidarlarına yol
açmıştır. İktidarlarına yol açan bu
seçim barajının arkasına sığınarak da
istikrarlı yönetimlerin olmasının gerekçesini bizlere
pazarlamışlardır. Toplumsal ve siyasal istikrar isteniyorsa,
toplumsal ve siyasal istikrar arzulanıyorsa toplumun çoklu kimliği,
çoklu kültürüne dayalı, çokluğun ve çeşitliliğin fonksiyonu
olduğu gerçeğinden hareketle her kimliğin, her düşüncenin
ve her fikrin kendisini demokratik meşru zeminde ifade edecekleri
olanaklara kavuşmasını sağlamaktır. İstikrar
ancak ve bu şekliyle sağlanabilir. Bunu sağlayamadığı
içindir ki AKP, on iki yıldır, Kürt sorununun
barışçıl, demokratik çözümü konusunda kendisine verilen krediyi,
sağlanan olanakları ve imkânları heba etmiştir. Hiçbir
partiye on iki yıl boyunca sayısal çoğunluk adı
altında 300ün üzerinde bir milletvekili temsiliyeti olanağı
sağlanmamışken, bunu on iki yıldır her seçimde
başarısının arkasında kalıp övünmenin de
gerekçesi yapan AKP, Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümünü
de Alevilerin zorunlu din dersine katılması sorununu da cemevinin
ibadethane sayılıp sayılmamasından kaynaklı ucubeyi de
kaldırmış değildir.
Ben
bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ayıptır, günahtır, yazıktır. Bugün
insanlarımız açlık, yoksullukla cebelleşiyorken, bugün
insanlarımız işsizlik ve yoksulluğun cenderesi altında
eziliyorken, düşüncesinden ve fikrinden dolayı yok sayılmakla kalmayıp öldürülme riskiyle
karşı karşıya kalıyorsa, onları
yaşatmanın, onları barışa kavuşturmanın
yerine savaş ve savaş argümanları yöntemleriyle
kırılmalarına, toplumsal, siyasal, ekolojik yıkımlara
maruz kalmalarına göz yumuyorsak bunun demokratik siyasetle alakası
yok. Demokratik siyaset iktidara, devlete ve egemenlikçi sınıfa
yaranan ve yaranması gereken siyaset değildir. Demokratik siyaset
mazlumdan ve mağdurdan yana olunması gereken bir siyasettir.
Demokratik siyaset ezilenden, yoksuldan, emekten ve emeğiyle geçinenden
yana olmak durumundadır. Demokratik siyaset ötekileştirilenlerin,
asimilasyonist politikalara tabi tutulanların haklarının
yanında, onun savunucusu olmak demektir. Demokratik siyaseti biz harekete
geçirmediğimiz ve demokratik katılımcı
anlayışımızdan ötekilerine fırsat vermediğimiz
için, tekçi, katı merkeziyetçi devlet zihniyetinde ısrar
ettiğimiz için de Kürt sorununu çözemiyoruz, Alevi sorununu çözemiyoruz,
emek sorununu çözemiyoruz.
Bugün, Somada 301 kardeşini, 301 emekçi
yoldaşını kaybeden binlerce insan işini
aşını kaybettiğinden dolayı Meclis kapısına
dayanmıştı. Somayla ilgili bir şey yapmamışken
Ermenek, aynı zamanda tarım işçilerinin kazaları, iş
cinayetleri, katliamlarıyla karşı karşıya kalan
ülkenin bunlarla yüzleşmesi, bu manada tedbirlerini alması, bu
tedbirlerden hareketle insanın yaşatılması yönünde bir
duyarlılık göstermesi gerekirken hâlâ yerimizde sayıyoruz.
Yerimizde sayıyor olmakla kalmıyoruz, yeni kanunlar, yeni yasama
faaliyetleriyle de olanları da gasbetmeye, olanları da ortadan
kaldırmaya çalışıyoruz.
Bakın, hemen yanı başımızda
savaş var, küresel emperyal güçlerin vekâlet savaşları var.
Onların jeostratejik, jeopolitik, jeoekonomik çıkarları için
vekâlet savaşlarını yürüten taşeron örgütlerin toplumsal,
ekolojik, siyasal yıkım savaşları devam ediyor. Bu
yıkım savaşlarında, Kobanide insanlık
değerlerini sahiplenen YPG/YPJ güçlerinin yanında kalmak ayıp
değildi, vicdaniydi. Ondan bile kendimizi esirgemişken, savaşa
karşı barış ve barışın
bayraktarlığını yapanların yanında olmak
gerekirken biz ne yaptık? Göz yumduk, duymazlıktan, görmezlikten
geldik ama bir gün, göz yumduğumuz, görmezlikten, duymazlıktan
geldiğimiz savaşın da kapımızı çalacağı
gerçeğini hatırlatıyor olmamıza rağmen bu
ısrarda, bu yanlışın ısrarında bulunmaya da devam
ettik. Fakat, görünen o ki tarihin her döneminde olduğu gibi, hiçbir zalim
nasıl ki mazlumun haklarının üzerinde yaşamını
sonsuza kadar yürütememişse, günümüzün küresel emperyal güçleri,
egemenlikçi, iktidarcı sistemden beslenenler de mağdur ve mazlumun
haklarının gasbı üzerinde ömrübillah varlıklarını
sürdüremezler. Her zaman olduğu gibi bugün de, yarın da, gelecekte de
kazanan haklı olandır, kazanan mazlum olandır. Mazlum olan da
ötekisinin malında, canında, namusunda; haklı olan da ötekisinin
toprağında da, emeğinde de gözü olmayandır. Onlar da, bu
manada, küresel demokrasinin bileşenleri olarak, küresel emperyal
kuşatmaya, hegemonik güce karşı kendi demokratik
anlayışlarını, insani değerlerini sahiplenen
ortaklaşmacı bir anlayışla hareket ettiklerinde, güç ne
olursa olsun, kimin elinde olursa olsun, Allahın izniyle kazanmanın
her türlü hakkına sahip olduklarından dolayı kazanacaklardır.
Buna olan inancımla, bizim, İsveç Krallığıyla
başlatacağımız diplomasi sadece ve tek başına güç
biriktiren, iktidar biriktiren anlayıştan değil, İsveçin
vardığı ve ulaştığı demokrasiyi
içselleştiren, halkımıza ve halklarımıza da
kazandıran bir anlayışla bu kanuni çerçeveye
yaklaşmamız gerektiğini hatırlatıyor, saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Bolu Milletvekili Sayın
Tanju Özcan konuşacaktır.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, ben 24üncü Dönemin
başında, özellikle seçim bölgem Bolunun temel sorunlarını
Parlamentoya taşıyacağım sözünü vermiştim ve burada da
söylemiştim, Boluda sorun olan neyse Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsünden bütün Türkiye bu konuları duyacak. demiştim. En büyük
sorunun da işsizlik olduğunu söylemiştim.
Sayın milletvekilleri, şimdi, Bolu,
baktığınızda, Ankara ve İstanbul gibi 2 büyük
ilimizin, metropolümüzün tam ortasında yer alıyor ama böyle bir ilin
nüfusu artmıyor; hatta azaldığı dönemler de oldu. Son nüfus
sayımına göre de bin kadar bütün ilin nüfusu arttı. Burada bir
anormallik var. Bunun temel sebebi, bu nüfusun artmamasının temel
sebebi, Boludaki işsizlik. İşsizliğin temel sebebi de,
Bolunun herhangi bir ciddi konuda teşvik alamamasıyla alakalı.
Bakın, bize teşvik deyince sadece ucundan, azıcık
gösteriyorlar, Bakın bu, teşvik. diyorlar, Bununla yetinin.
diyorlar.
Bakın, sayın milletvekilleri, biz
Teşvik deyince 2004 yılında Düzcenin aldığı
sanayi teşviki gibi teşvik istiyoruz. O olmazsa bize sektörel bazda
teşvik verin. Mesela, beyaz et üretiminin merkezi konumundayız, adam
gibi bir teşvik verin bu konuda. dedik. Ucundan bize teşvik diye
bir şey göstermeyin. dedik, bunu istedik. Orman endüstrisi konusunda
bize teşvik verin. Geredemize deri sanayisi konusunda ciddi anlamda bir
teşvik verin. dedik ama bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Siz
bize bir teşvik verdiniz bu dönemden önce, hâlâ bu teşvik de geçerli.
Arkadaşlar, Bolu deniz kıyısında bir
yer mi? Bolunun denize kıyısı var mı il olarak? Ben bu
sorunun cevabını merak ediyorum.
Niye soruyorum biliyor musunuz Sayın Kubat? Boluda
liman ve gemi yapımı konusunda teşvik var. Liman hizmetleri ve
gemi yapımı konusunda Boluda teşvik var arkadaşlar. Ya,
söyler misiniz, dalga geçer gibi bu teşvikle ilgili düzenleme hâlâ
yürürlükte, böyle bir şey olabilir mi? Boluda gemi yapımı ve
liman hizmetleri konusunda yatırım yapmak isteyen bir iş
adamı Abant Gölüne tersane mi yapacak? Böyle bir anlayış
olabilir mi? Ben, bunu sürekli olarak tekrarlamaya da devam edeceğim.
Sayın milletvekilleri, Bolunun bir temel sorunu da
maalesef yoksulluğun hızlı bir şekilde artıyor
oluşu. Bize diyorlar ki iş teşvike gelince: Siz Türkiye'nin en
zengin şehirlerinden bir tanesisiniz kişi başına düşen
gelir itibarıyla. Ama baktığınızda, yoksul
sayımız hızlı bir şekilde artmış. Bunu
nereden mi çıkarıyorum? Bakın, Bolu Milletvekilimiz Sayın
Ali Ercoşkun, burada bir konuşma yaptı benim bir konuşmama
cevap verirken, dedi ki: Hamdolsun, Boluda, biz geldiğimizde 350 bin
lira yoksullara yardım yapılıyordu, şimdi, çok şükür,
yaptığımız yardım 10,5 milyon lirayı buldu. Yani
eski parayla 10,5 trilyonu bulmuş. Ben de dedim ki: Keşke Ali Bey
şunu söylemiş olsaydı: Bizim geldiğimizde Boluda 10 bin
işsiz vardı, hamdolsun, biz, bu işsiz sayısını
yaptığımız yatırımlarla 2 bine düşürdük.
Siz dalga geçer gibi buradan diyorsunuz ki: Boluda yoksulluk artmış,
Boluda yardıma ihtiyacı olan insan sayısı
artmış, biz de bakın, Boluda yardımı şu kadar
kat artırmışız. Böyle bir anlayış olabilir mi?
Sayın milletvekilleri, Bolu, aynı zamanda
kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımızın hâlen
yoğun olarak yaşadığı şehirlerden bir tanesi.
Bizim köylü nüfusumuz hâlen birçok ile göre fazla. Dolayısıyla, biz
Bolu köylüsünün -ki, Türkiye köylüsünün sorunlarından farklı
sorunları yok-sorunlarını sık sık gündeme getirdik.
Bolu orman örtüsü bakımından Türkiye'nin en zengin ili. dedik. Orman
Genel Müdürlüğü açısından bakarsanız da Türkiyedeki en
kârlı il yani Bolu'ya böyle bakıyor, diyor ki: Biz Bolu'dan kâr elde
ediyoruz. Peki, Orman Genel Müdürlüğü olarak sen Türkiye'nin en çok gelir
elde eden kamu kuruluşlarından bir tanesi olduğun hâlde ve bu
kârı elde ederken de hiç emek vermediğin hâlde Bolu'daki orman
köylüsüyle, Türkiye'deki orman köylüsüyle bu kârını niye
bölüşmüyorsun dedik, bir yasa teklifi verdik, Sayın Bakanım çok
önemlidir. Orman köylüsüne fiyat nasıl verilir biliyor musunuz? Oradaki
bölge şefi, işletme müdürü Şu bölgeden üretim yapacak köylü
için şu kadar lira fiyat veriyorum. der veya en düşük fiyatı
almaya çalışır, en düşük fiyatı veren orman
işletme müdürü veya orman bölge müdürü de yukarısı
tarafından ödüllendirilir. Bak, helal olsun, daha çok kazanmamıza
sebebiyet verdin. diye.
Şimdi, biz burada bir yasa teklifi verdik, dedik ki
Orman Genel Müdürlüğü çok kâr ediyorsa bu kârını
paylaşsın, vahidi fiyat belirlenirken artık işletme
müdürünün, bölge şefinin iki dudağı arasında olmasın.
Bir önceki yıl o bölgedeki orman bölge müdürlüğü ne kadar net
satış yapmış, ne kadar gelir elde etmiş, ne kadardan
satmış ürünü bunun yarısını orman köylüsüne vahidi
fiyat olarak teklif edelim, yüzde 20sini de peşin olarak, avans olarak
kendisine ödeyelim demiştik. Bu kadar makul bir teklifi bile kabul
etmediniz. Hatta gündeme alınması için İç Tüzük 37den
faydalanarak yeniden gündeme getirdik ama bizim orman köylüsünün sürekli olarak
arkasındayız diyen Bolu milletvekillerimizin bile ret oyuyla bu son
derece makul yasa teklifimiz bile reddedildi.
Sayın milletvekilleri, geçen hafta, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanımız da buradayken bir
konuşma yaptım, köylünün durumunu anlattım. Gerçekten, Türk
köylüsü çok zor durumda, dünyanın en pahalı akaryakıtını
kullanıyor yani mazotla çalışan son model lüks bir aracın
sahibiyle aynı fiyattan mazot alıyor traktörüne; dünyanın en
pahalı akaryakıtını kullandırıyorsunuz. Yine, dünyanın
en pahalı gübresini, dünyanın en pahalı tarım
ilacını bizim köylümüz kullanıyor. Bunun sonucunda da diyorsunuz
ki: Köylü hâlinden memnun. Burada şu soruyu sormuştum: Siz en son
hangi köye gittiniz, hangi Anadolu köyüne gittiniz? Bir
arkadaşımız Kadıköy diye cevap verdi.
Arkadaşlar, gerçekten samimi olarak köylünün gerçek
durumunu görmek istiyorsanız, ben sizi Kıbrıscıkın
Karaköyüne götüreyim, orada hayvancılıkla uğraşan,
rençperlik yapan köylünün hangi sıkıntılarla karşı
karşıya olduğunu yerinde görün. Gerçekten, bu insanların
artık karnını doyuramayacak noktaya geldiklerini göreceksiniz.
Bolu gibi bir şehirde artık insanlar tarlasını ekmiyor
girdi fiyatları yüzünden.
Ne yapılıyor biliyor musunuz? Seyyar manavlar
köyleri dolaşıyor. Bu, sizin iktidarınız
açısından utanç verici bir durum olmalı. Köylü ekmeğini
seyyar fırından alıyorsa, köylü marulunu, domatesini seyyar
manavdan alıyorsa, artık, burada, Biz köylü adına şunu
yaptık. deme hakkına bence sahip değilsiniz, bunu söylerken
ikinci kez düşünmelisiniz.
Sayın milletvekilleri, şunu her zaman savundum:
Bir il bütün milletvekillerini aynı partiye vermemeli, iktidar partisine
veriyorsa, bir milletvekilini de en azından muhalefet partisine vermeli.
Bunu hep savundum, iyi ki de savunmuşum, doğru bir şey
söylemişim.
Bakın, size bir rakam vereceğim. Bolu, 1977den
bu yana Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekili
çıkartamadığı bir şehirdi. Bolu, AKPnin ilk iki
döneminde de bütün milletvekillerini AKPye vermişti, tıpkı
Düzce gibi. Düzce 2011de de 3 milletvekilinin 3ünü AKPye verdi, Bolu bu
sefer değişiklik yaptı, Biz 1 milletvekilini muhalefet
partisine veriyoruz. dedi.
Peki, bunun sonucunda ne oldu biliyor musunuz?
Bakın, Bolu ve Düzce 1999a kadar tek ildi. O zaman Boluya gelen kamu
yatırımlarının önemli bir kısmı Düzceye giderdi,
çünkü milletvekillerimiz hep Düzceliydi, Boludan milletvekili olmazdı, il
başkanları Bolulu olurdu. 2011e kadar da, 2002 ve 2011 arasında
doğrudan kamu yatırımı anlamında, Düzce Boludan her
zamanki gibi hep fazla aldı.
Ama Sayın Bakanım, ben, sürekli burada soru
önergeleriyle, konuşmalarla Bolunun şu sorunu var, bu sorunu var.
diye diye, bir şeyi başarmışım. Allah razı olsun.
Biz, ilk kez, son üç yıldır Düzceden daha fazla kamu
yatırımı almışız Bolu olarak. Türkiye tarihinde
görülmemiş bir olay.
O yüzden, ben vatandaşlarıma çağrıda
bulunuyorum: Ne olur bir ilin bütün milletvekillerini aynı partiye
vermeyin. Bunlar birbirlerini sorgulamıyorlar, takip etmiyorlar; o ile ne
yapılıyor, ne ediliyor, bunlarla meşgul dahi olmuyorlar.
Evet, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE İSVEÇ KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE
TEKNOLOJİLERİ ALANINDA TİCARET, YATIRIM VE
İŞBİRLİĞİNİN
GELİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 11 Mart 2013 tarihinde Stokholmde
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç Krallığı
Hükümeti Arasında Çevre Teknolojileri Alanında Ticaret,
Yatırım ve İşbirliğinin Geliştirilmesine
İlişkin Mutabakat Zaptının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan, buyurunuz.
HDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu ülkelerle yapılan dostluk
anlaşmalarının, ilişkilerin ve bütün teferruatların
Meclise gelmesi ve detaylı olarak tartışılması
gönlümüzden geçen isteğimiz. Ancak, bu yetkiler alındıktan sonra
yapılan bütün bu ilişkilerin -ticari, siyasi, kültürel, ekonomik, ne
kadar ilişki varsa- ne perde arkalarını biliyoruz ne
bunların muhtevasını biliyoruz ne de bunların bize
sağladığı faydaları ve zararları biliyoruz. Öyle
bir noktaya geliniyor ki -işte en son Halkbank meselesinde olduğu
gibi veya yine, Irakta Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle yapılan petrol
anlaşmalarında olduğu gibi- bu kurulan dostluk anlaşmalarının,
ilişkilerinin verdiği yetkiyle yapılan anlaşmalar sonucu
ortaya çıkan neticeleri maalesef uluslararası basından takip
ediyoruz. İki örnek verdim. İşte, birisi, Halk Bankasıyla
ilgili olan yani İranla olan ve Hindistan üzerinden devam edilen çok
karmaşık bir ilişki. Öbürü, yine, Irak Kürdistan Bölgesel
Yönetimiyle yapılan petrol anlaşmalarıyla ilgili olan
teferruatlar. Meclise bunlarla ilgili hiçbir detay gelmiyor.
Dolayısıyla, şunu söylüyoruz: Bu kanunları burada bir genel
çerçeve içerisinde geçirmek kolay. Bu yetkileri aldınız, gittiniz: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edildi. Fakat arkasından neler
yapılıyor, hangi anlaşmalar yapılıyor; bunun ekonomik
boyutları ne, sosyal boyutları ne, ticari boyutları ne, kültürel
boyutları ne ve bunların ülkeye getirdiği ve götürdükleri ne, bu
konuyla ilgili bir bilgi sahibi değiliz.
Yine aynı şekilde, mesela eğitim
anlaşmaları oluyor. Bu eğitim anlaşmalarında bazen
binlerce öğrenci karşılıklı gidip geliyor. Hangi
çerçevede bunlar gidip geliyor, yine, bunları basından takip
ediyoruz.
Onun için, değerli arkadaşlar, bu maddelerin
böyle bir genel kapsam içerisinde değil, daha ayrıntılı,
daha tatmin edici, daha bilgilendirici, daha şeffaf bir çerçevede ve daha
detaylı olarak önümüze gelmesi talebimizdir. E, biz bunları yine
bildiğimiz gibi yaparız. derseniz, işte değerli
arkadaşlar, o bildiğiniz gibi yaptığınız
işler ülkenin de başına bir sürü iş açar, sizlerin de
başına bir sürü iş açar.
İşte, en son
yaşadığımız, 4 bakanın istifasıyla
sonuçlanan süreç. Hiçbir şey olmadı, hiçbir yanlış iş
yapılmadı. Hiçbir sorumluluğumuz yok. dediniz ve dosyayı
kapattınız. E, peki, hiçbir şey olmadıysa bu
arkadaşlardan 2 tanesi bu önümüzdeki seçimlerde artık aday
olmayacaklarını neden ilan etmek mecburiyetinde kaldılar? Çok
açık ve net bir soru. Madem bu kadar ak ve tertemiz idiyseler neden
hayatlarının baharında, siyasi hayatlarının
baharında, hele bir arkadaşımız daha birinci döneminde
neden bu işi bırakmak zorunda kaldı? Onun için, değerli
arkadaşlar, işte, bu işlerin sonrası var, yani,
yapılan bütün bu anlaşmaların, kurulan bütün bu
diyalogların sonrası var; eğer bunlar doğru düzgün bir
zemine oturtulamazsa, açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyunun
bilgisi dâhilinde cereyan etmezse, yapılan işler bilinmezse bundan
sonrasındaki en büyük zararı da ülkeyle beraber siz çekersiniz.
Bu çerçevede, değerli arkadaşlar, birkaç konuya
da değinmek istiyorum. Yine, aynı şekilde, daha önce Suriyeyle,
Irakla, Suudi Arabistanla ve Mısırla da benzer anlaşmalar
yapıldı. Bu anlaşmaların çerçevelerinde neler olduğu,
hangi askerî, hangi siyasi ilişkilerin kurulduğu, bunlar da yine bir
muamma olarak önümüzde duruyor ve maalesef biz bu konularla ilgili bilgileri de
yine, işte, Hatayda, Adanada bir tır baskınında
öğrenmek durumunda kaldık veya İngilterenin, Almanyanın,
Amerikanın dinleme kayıtlarından öğrenme durumunda
kaldık.
Sayın Cumhurbaşkanı dün uçakta diyor ki:
Yeni gelen kral olumlu işler yaptı. Ne yaptı? Bana küfreden
bir bakan vardı, görevden aldı. diyor. Çok taze bir bilgi, belki
arkadaşlarımızın büyük bir kısmı da okumadılar
daha bunu, bilmiyorum. E, peki, bir Suudili bakan niye sana küfretti, niye bu
kadar hakaretamiz sözler kullandı, hem de kamuoyunun önünde niye
kullandı, kullanabildi? Suudi Arabistanda sıradan bakanlar da yok,
bunların çoğu Kraliyet ailesinden. Üstelik de Sayın
Cumhurbaşkanı bütün dünyaya meydan okumasına rağmen, Orta
Doğudaki bütün Türkiye'nin hesaplarını bozan da Suudi Arabistan
olmasına rağmen tek cümle de Suudi Arabistan hakkında konuşamıyor.
Ve bir bakan, buna rağmen
İsmi de belli o bakanın. Sayın
Cumhurbaşkanı söylüyor, Yeni gelen kral onu görevden aldı, bize bir jest yaptı. diyor.
İşte, değerli arkadaşlar,
hesapsız kitapsız yediğiniz lokmalar bir gün gelir bir yerinizi
tırmalar. Bu, Mısır için de böyle, İsrail için de böyle,
Lübnan için de böyle, Suriye için de böyle. Suriyeyle de birçok
anlaşmalar oldu ve Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu 62 sefer
Suriyeye gittim. dedi, kendi ifadesi, 62 sefer. Peki, bu 62 sefer içerisinde
neler konuşuldu, neler yapıldı, niye işler bu noktaya kadar
geldi bu kadar anlaşmalar varken, bu kadar karşılıklı
toplantılar varken ve Türkiye Bakanlar Kurulunu Suriye Bakanlar Kuruluyla
beraber ortak Suriyede toplamışken neler oldu? Vallahi bunlar
devlet sırrı, gizli; bunların hepsi devletin arşivinde
kayıtlı. Söyleyin, anlatın bize. Vallahi söyleyemeyiz. Peki,
siz Yüce Meclis yazıyorsunuz işte her tarafa, her çıkan Yüce
Meclis diye başlıyor burada konuşmaya. Peki, bu kadar yüce
görüyorsanız bu Meclisi, eğer bu Meclise de söylemiyorsanız
bunları kime söyleyeceksiniz? Bizim kozmik odaya girme
şansımız da yok, böyle bir imkânımız da yok. Biz bu
yaptığınız işleri, bu kurduğunuz ilişkileri,
bu diyalogları, müzakereleri, ticaretleri, alışverişleri
nasıl öğreneceğiz veya bu Meclisin üzerinde hangi makam var ki
bu Meclisin bilgisinden bunları saklıyorsunuz?
İşte, değerli arkadaşlar, bu
örnekleri uzatmak mümkün. Yine, geçenlerde, biliyorsunuz, HSBC bankası
-HSBC diyorlar- bir açıklamada bulundu, bulunmak zorunda kaldı, 4
bine yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının -3 bin küsurlu
bir rakam- 4 milyar dolar parasının İsviçre bankalarında
gayrimeşru yollardan aklandığını söyledi. Yani
aklanma demeyelim de ona, işte, gizlendiği,
saklandığı, neyse
İki gün önceki haber.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Saklandı, saklandı.
ALTAN TAN (Devamla) Saklandı, evet, öyle.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aklanmadı.
ALTAN TAN (Devamla) Yok, hayır, aklanmadı,
saklandı. Ben de düzelttim zaten hemen.
Peki, biz bunları böyle hep bir yerlerden mi
duyacağız? Yani, Türkiye Cumhuriyetinin millî istihbaratı
eskiden bölücü kebapçıları takip ediyordu, bölücü kahvecileri takip
ediyordu -tırnak içinde- şimdi de paralelcileri takip ediyor, herkesi
takip ediyor. Peki, bu ülkenin -sadece bir bankada ve bankanın kendi açıklaması
bu- 4 milyar doları bir ülkeye gitmişse bu istihbarat örgütü ne
yapıyor? Yani, bugün böyle kızmadan bağırmadan -biraz da
hastayım- bu soruları sorayım dedim. Peki, 4 milyar dolar, tek
bir banka -bakın, bankanın ismi belli, adresi belli, yeri belli, ülke
belli, İsviçre, götürdüğü yer de İsviçre- rakam
açıklıyor, rakam, şu kadar Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı ve 4 milyar küsur dolar para, tek bir banka, tek bir ülke.
Bunlar giderken, gelirken bu millî istihbarat ne yapıyordu? Bu millî
istihbarat beni takip edeceğine bunları niye takip etmedi?
Değerli arkadaşlar, örnek çok, sorun çok.
Toparlarsak, bu anlaşmalar böyle bir genel çerçevede gitmesin, doğru
düzgün ayrıntılar gelsin, ne oluyor ne bitiyor hepimiz bilelim, ülke
de rahat etsin, siz de rahat edin.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ile İsveç Krallığı Hükûmeti Arasında Çevre
Teknolojileri Alanında Ticaret, Yatırım ve
İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Siyasi kariyerlerini ve
kazanımlarını sağlam iradenin gölgesine borçlu olmayan
milletvekillerini saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, bu mutabakat zaptında
İsveç Krallığı Hükûmetiyle bir ortak komite kuruyorsunuz ve
bazı alanlarda iş birliği yapıyorsunuz çevre konusunda,
ticaret konusunda ve yatırımlar konusunda.
Şimdi,
3üncü maddede Öncelikli olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, devleti olarak
enerji verimliği ve yenilenebilir enerji dâhil olmak üzere, enerji
kaynaklarının çeşitlendirilmesi üzerine iş birliği
yapacağım. diyorsunuz. Bir yandan enerji verimliliğini
söylüyorsunuz, bir yandan Yenilenebilir enerjileri geliştireceğim.
diyorsunuz; öbür taraftan, geliyorsunuz Mersinin göbeğine, bir nükleer
santral ve birçok termik santral kuruyorsunuz. Yani ya ne söylediğinizin
farkında değilsiniz ya söylediklerinizle yaptıklarınız
birbiriyle örtüşmüyor ya da hakikaten ne
yaptığınızı bilmiyorsunuz. Bir yandan, Yenilenebilir
enerji kaynaklarını kullanacağım. diyorsunuz; bir yandan,
getiriyorsunuz Mersine, Akkuyuya nükleer santral yapıyorsunuz ve
gidiyorsunuz, İsveç Krallığıyla da çevre konusunda bir
mutabakat yapıyorsunuz. İnsanın yüzü kızarır.
Ortak
bir komite kurdunuz. Ortak komiteden, İsveçten gelen
arkadaşlarımız Türkiyede bir inceleme yaptılar diyelim ki,
onun için gelecekler. Sizler de İsveçe gideceksiniz, Acaba bunlar çevre
konusunda ne yapmışlar? diye bir bakacaksınız. Komite
geldi, bir de ne görsün, Akkuyuda nükleer santral var. Ya, arkadaşlar,
siz bize Yenilenebilir enerjiyle ilgili bir iş birliği
yapalım. dediniz, getirmişsiniz, nükleer santral
yapmışsınız. diyecek. Peki, halkla konuşacak, diyecek
ki: Acaba halk istiyor mu bunu? Hayır kardeşim, biz burada nükleer
santral istemiyoruz. Çocuklarımızın kanser olmasını,
sakat doğmasını istemiyoruz. diyecek halk İsveçlilere ve
biz İsveçliler karşısında Türkiye Cumhuriyeti devleti
olarak mahcup olacağız. Ama siz merak etmeyin, bu yolda devam edin.
Cumhuriyet Halk Partisi ve parti ayrımı yapmaksızın
aydın olan bütün vatandaşlarımız, parti ayrımı
yapmaksızın yüreğinde yurt sevgisi olan
vatandaşlarımız otuz sekiz yıldır Mersine bir nükleer
santrali nasıl yaptırmadıysa bundan sonra da
yaptırmayacaktır. Bunun için de son sürat, bütün güçleriyle çalışmaya devam edeceklerdir.
Size Mersin halkının bir duyurusunu söylemek
istiyorum. Buradan bizi dinleyen, bizi izleyen bütün vatandaşlarıma
duyurmak istiyorum ki: 15 Şubat 2015te, çok yakın bir zamanda, saat
13.00te bütün Türkiyeden duyarlı vatandaşlarımızı,
aklı, yüreği yurt sevgisiyle dolu olan bütün
vatandaşlarımızı Mersine nükleer santrale karşı
durmaya davet ediyoruz. Sadece nükleer santral değil ki konumuz. Siz
diyorsunuz ki Yenilenebilir enerjiyle ilgili iş birliği
yapacağım. öbür taraftan getiriyorsunuz, termik santralleri
Mersinin yüreğine saplıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, Akdeniz ilçemiz
Mersinin merkez ilçesidir, deniz kenarındaki en temiz ilçelerinden bir
tanesidir. Ben oraya çalışma yapmaya gidip akşam eve
geldiğimde, kızım bana sarıldığında ne diyor
biliyor musunuz? Babacığım, kestane kokuyorsun. diyor. Ne
demek istiyorsun kızım? dediğimde -ben kokuyu alamıyorum
çünkü burnum artık o pislikle dolmuş- anlıyorum ki Akdeniz
ilçesinde ben çalışmaya gittiğimden, hava kirliğinden
dolayı bütün her tarafım duman kokuyor, küçücük kızım bunu
kestane olarak yorumluyor, zavallı, gariban. Ama, orada yaşayan,
Akdeniz ilçesinde yaşayan küçük çocuklar bunu ciğerlerine çekiyorlar.
Sağlıkçı olan milletvekilleri ve bizi izleyenler çok iyi
biliyorlar ki Akdeniz ilçesinde bu dumanı soluyan bütün çocuklar
astım hastası olacaktır ve ileride kanser hastası
olacaktır. Şimdi, siz, Akdenizin havasını bir yandan
kirletirken bir yandan gelip buralara termik santral yaparsanız bu
çocukların kanser olmasını
hızlandırırsınız ve hiçbir şekilde de bu
insanların hayır dualarını alamazsınız.
Bakın, sadece anlaşmaya bağlı olarak
konuşuyorum. 3üncü maddede diyorsunuz ki: Ey İsveç
Krallığı, gel, seninle elektrik piyasasının
geliştirilmesi konusunda da bir iş birliği yapalım. E,
vallahi de, billahi de bu iş birliğine çok ihtiyacınız var.
Bugün Mersinde elektrik kesintisi olmayan bir tek ilçemiz yoktur,
elektriği kesilmeyen, elektrikli ev aletleri bozulmayan bir tek mahallemiz
yoktur, bütün Mersin bu ızdırabı yaşamaktadır
sayenizde. Elektriğin dağıtımını siz
özelleştirdikten sonra hiçbir yatırım yapılmamış,
küçücük arızalar bile personel yetersizliği nedeniyle
giderilememektedir. Ama personeli öyle bir istihdam ettiniz ki kayıp ve
kaçak miktarlarını faturalara yansıtmak üzere son derece mahir
elemanları uygun yerlere yerleştirdiniz. Yani elektrikteki bütün
kayıp kaçakları namuslu, şerefli, kullandığı
elektriği hakkıyla ödeyen vatandaşların faturalarına
yansıtacak olan personelleri buldunuz ama elektrik kesildiği zaman bu
elektrikleri düzeltecek olan personelleri bir türlü bulamadınız.
Devam ediyorum, bir başka maddede, iş
birliği maddenizde diyorsunuz ki: Gel, ey İsveç
Krallığı, çevrenin korunması ve atık yönetimi
konusunda bir anlaşma yapalım, iş birliği yapalım.
Eh, buna da çok ihtiyacınız var. Bu kadar kirlilik içerisinde,
Mersinin Kazanlısına hiç utanmadan, hiç sıkılmadan
sülfürik asit fabrikası yaptınız. Orası bir tarım
bölgesidir. Orada çiftçiler, bütün Türkiyeyi besleyecek kadar biberi, domatesi,
salatalığı, yeşilliği üretirler. Sizin oraya
yapacağınız sülfürik asit fabrikasıyla sülfürik asit
yağmurları nedeniyle hem çocuklar ciğerlerinden
rahatsızlanacaklar hem de orada sizin sayenizde bir tek ürün
yetişmeyeceği gibi çiftçiler de aç kalacaklardır.
Çiftçiler zaten sizin sayenizde aç. Mersinde narenciye
hâlâ dalındadır. Don olaylarında, doğal afet
olaylarında hiçbir gün çiftçinin yanında olmadınız.
TARSİMe kayıtlı olan çiftçilerin yanında olur gibi
oldunuz, onların da işlerini yokuşa sürdünüz. Yok efendim, don
olayı olmuş ama bu, çiçeklenme evresinde olmuş, -muş,
-muş. Ya, ben ne anlarım? Ben çiftçiyim, ben TARSİMe
kaydımı yaptırmışım, sigortamı ödüyorum. Ben
don olayının nerede olacağını nereden bileceğim?
Bir doğal afet durumunda beni koru. diye sana para ödüyorum ya. Sen de
kalkmışsın benim tapulu arazimde don olayı oluyor,
doğal afet oluyor, sel oluyor, benim yanımda durmuyorsun. Mersin
çiftçisi, gerçekten sizin yüzünüzden artık tarım yapmaktan
vazgeçmiştir, ekim yapmaktan vazgeçmiştir.
Bir başka maddede diyorsunuz ki: Gel ey İsveç
Krallığı, sürdürülebilir kentsel dönüşüm konusunda da
iş birliği yapalım. Yani, vallahi güzel. Eğer
İsveçten bunları öğrenecekseniz vallahi de billahi de bu
anlaşmaya hepimiz imza atalım. Gene imza atacağız, iş
birliği yapın ama eğer İsveçlileri bozacaksınız,
Allah aşkına bu anlaşmayı yapmayın. Eğer burada
yaptıklarınızı, kentsel dönüşüm adı altında
TOKİ eliyle yaptığınız rantları İsveçe de
bulaştıracaksanız, bırakın Allah aşkına, hiç
olmazsa onlar kirlenmesinler.
Siz kentsel dönüşüm yapacağım diye
TOKİye işler yaptırırken Mersinde Arena adında bir
stadyum yaptınız ve servet harcadınız oraya ama şu
anda orada futbol maçı oynanamıyor çünkü saha elverişsiz. Spor
tesisleri yaptınız kentsel dönüşüm adı altında,
TOKİye yaptırdınız. Allah aşkına, yağmur
yağarken bir Mersine gelin, gelirken de kovalarınızı
getirin çünkü bütün tesislerin damları akıyor. Hepsi resimlendi,
hepsi basına yansıdı.
Bakın, bir başka maddede diyorsunuz ki:
Yatırım ve iş birliği alanında anlaşmalar
yapalım. İnşallah, anlarsınız; Mersin, Tarsus,
Kazanlı turizm yatırımını belki
hatırlarsınız, Bölgesel Havaalanını belki
hatırlarsınız, belki organize sanayi bölgesini, belki de otobana
bağlamayı hatırlarsınız.
Ne olur bu iş birliğini yapın ama
İsveçlileri dinleyin. Siz onlara bir şey öğretmeye
kalkmayın.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların Demokratik Partisi adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten bunlar teknik sözleşmeler yani bu
gecikmeden
2013te imzalanmış, gelmiş, bugün kaç? 2015. 2013te
Stockholmde imzalanmış, enerjiyle ilgili. Dışarıda
kar yağıyor, aslında bütün Türkiyede kar yağıyor.
Soğuk ve elektrik, enerji, kömür ve kömür ocaklarında ölüm ve kömür
ocaklarındaki işçilerin yaşadığı acılar ve
onların kölelik koşullarında dayatılan çalışma
şartları, 301 maden işçimizin hayatını yitirmesi,
arkasından 3 bine yakın, madende, kömür ocağında
çalışan işçinin işten çıkarılması
Yüce
Meclisin 24üncü Döneminin bir iki ayı kalmış
saygıdeğer milletvekilleri, şu Dikmen kapısında
Somadan gelen işçileri, bu karda, kışta, kıyamette gelen
işçileri gören oldu mu sizden? İhbar ve kıdem tazminatları
için gelmişlerdi. Hakikaten, bu karda, kışta Somadan ta buraya
kadar gelen
Bu kürsüde birkaç defa bunu anlattım, bu işçilerimizin
kıdem ve ihbar tazminatları -ölen 301 işçimizin de, işten
atılan 3 bin işçinin de- ödenmedi.
Maden Kanununu çıkardınız burada,
onları bu hâle sokan, TKİnin redevans
karşılığı ihale verdiği şirketlerin,
onların yararına yasa yaptınız burada. İşçinin
hakkını teslim etmek yerine işverenlerin, 301 kişinin
ölümünden sorumlu olanların
Cezaen sorumlu olanlar, siyaseten sorumlu
olanlar, hukuken sorumlu olanlar, ahlaken sorumlu olanlar bu sorumluluğun
hesabını vermedikleri gibi, kullandılar. Kapıya 3.301 işçiyi
temsilen gelen işçilerimizin grupları ziyaretleri de oldu. Bu Meclis
bu feryadı duymuyorsa bu Meclis ne işe yarar Allah aşkına
ya! Hani halkın, milletin vekilleriydiniz? Milletin vekilleri gidip
İsveç Krallığıyla enerji verimliliğiyle ilgili
sözleşme imzalıyor. Allah aşkına -birçoğunuz İsveçe
gitmiştir- o krallığa bu cumhuriyette yaşayan
kanunları getirin. Darbe Anayasası kurban olsun o
krallığın anayasasına. Hâlâ darbe Anayasasıyla otuz
beş senedir idare ediliyoruz. Orada vatandaşlık hakkı
nedir, temel hak ve özgürlük nedir; farklılıklar, inançlar,
kimlikler, insanlar ve çevre nasıl korunur, gidin İsveçte görün
çevrenin ne olduğunu. Orası krallık, burası da cumhuriyet.
Burada demokrasi var sözde, burada diktatörlük fiilen uygulanıyor.
Diktatörlük yasaları Meclise getirilecek güvenlik paketi adı
altında. Ya, başkanlık isteyeceğinize krallık isteyin
de İsveç Krallığı gibi isteyin arkadaşlar,
İsveçteki gibi insanlar hiç olmazsa mutlu olur, temiz bir çevrede
yaşar, gelir düzeyleri yüksek olur, vergileri adil olur, çevreyi
kirletmezler, enerji mafyası orada iş yapamaz.
Enerji verimliliğini İsveçte
yaptığınız zaman bakıyoruz şurada, belki
okumayanınız vardır- 2023 yılına kadar 59 milyar
euroluk bir iş yapılması düşünülüyor. Peki, enerji
verimliliği, çevre verimliliği. Siz, HES barajlarında yakıp
yıkılan doğanın, tahribatın, iklimin ve
hayatların üzerinden kâr eden şirketlerin vicdanına bu ülkenin
kaderini nasıl teslim edebilirsiniz? Yenilenebilir enerji konusunda Allah
aşkına, şu Meclise doğru dürüst bir yasa getirdiniz de biz
Hayır. dedik mi muhalefet olarak? Termal, rüzgâr yani farklı enerji
kaynakları. Yok, borumuz var deriz dünyada birinciyiz, yok bilmem ne deriz
dünyada bilmem kaçıncıyız. Ülkeyi nükleer santrallere, termik
santrallere, yine HESlere
Ki, bu HESler, bütün Türkiyeyi vuruyor, Kürtü de
vuruyor, Lazı da vuruyor, Egeliyi de vuruyor, Trakyalıyı da
vuruyor, Menderes Ovasını da vuruyor, Munzur Ovasını da
vuruyor, Hasankeyfi de vuruyor. Şimdi, bu kadar felakete imza atan bir
Hükûmet, Hasankeyfi sular altında bırakacak -tarihi, kültürü,
çevreyi, doğayı, insanı, hayatı, güzelim Hasankeyfi- sonra
gidip İsveç Krallığıyla güzel güzel sözleşme
imzalıyor, bakın, bize gülerler arkadaşlar.
Sonra bu seçim, başkanlık sistemiyle
geçecekmiş, başkanlıkla, bilmem ne. Ne
başkanlığı arkadaşlar? Başkanlık seçimi bu
memlekette yapıldı ya, geçen ağustosta
Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, bu seçimde bu
Meclisin üyeleri seçilecek.
Bir güvenlik paketi getirdiniz, millete zehir, zindan
edeceksiniz bu ülkeyi. Hiç kimse aracına binemeyecek, evinde rahat
uyuyamayacak, bir itirazını dile getiremeyecek. Bu
haksızlıklara, bu yolsuzluklara, bu çevre kirlenmesine, bu doğa
felaketlerine, bu enerji yolsuzluklarına, enerji mafyasının
çıkarlarına karşı sesini çıkarana; TOMAyı,
gazı, biberi, sopayı vereceksiniz, polise de yetkiyi verdiniz. Hani
polisten şikâyetçiydiniz, hani paralel bilmem ne yapıyordu, hani
polisin içinde çeteler vardı, hani derin örgütlenme vardı,
farklı odaklar vardı? Siz bu yasaları çıkarıp bu
yetkileri onlara teslim etmiyor musunuz? Siz farkında değilsiniz
galiba, Sayın Akşener muhalefet partisinden başkan vekili
olduğu için getirmediniz güvenlik paketini, haftaya getireceksiniz.
Sadık Yakut geliyor, sizden; Bahçekapılı geliyor, sizden; iki
haftada çıkarmaya çalışacaksınız; onu kafanızdan,
aklınızdan çıkarın, çıkaramazsınız. Bu seçim
öncesi bu paketi buradan çıkaramazsınız, bakın, açık
konuşayım size. Yazın buraya, yazın buraya; son deminiz,
istediğiniz kadar spor yapın gelin.
Bakın, demin Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığı, yönetimi ve Türkiyenin her tarafından 40
tane baro başkanı ve yönetimi geldi, grubumuzu ziyaret etti.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Kapıda ne dedi Barolar Birliği Başkanı?
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, kapıda...
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Kapıda açıkladıklarının hiçbiri bu kanunda var
mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) Şu an İstanbul
Adliyesinde...
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Kapıda açıkladıklarının bir tanesi var mı burada?
HASİP KAPLAN (Devamla) Ey eski Baro
Başkanım, Sevgili Şahin; şu an avukatlar Çağlayan
Adliyesinde, sabah 08.00e kadar adalet nöbeti tutuyorlar. Yarın,
avukatların başladığı adalet nöbetine tutuklu ve
hükümlü aileleri katılır, yarın farklı kesimler
katılır, yarın sendikalar katılır, yarın hekimler
katılır, yarın memurlar katılır, yarın Türkiye
katılır, yarın Türkiye ayağa kalkar. Yani, böyle 3 tane
muhalefet partisini küçük görüp siz Biz bildiğimizi yaparız, her
şeyi yaparız, geçiririz buradan diyeceksiniz. Unutun bunu, unutun.
Bırakın, önümüzdeki dönem gelen milletvekilleri -o sayıyı
bulursanız- çıkarsın ama siz Çıkaracağız.
derseniz birbirimizi sınarız, açık söylüyorum, birbirimizi
sınarız. Bu güvenlik paketini, bu fiilî sıkıyönetimi,
savaş hâlini, bu faşizmin yasalarını getirip temel hak ve
özgürlükleri kaldıracaksınız; gösteri, yürüyüş, basın
açıklamasını kaldıracaksınız, basın
özgürlüğünü kaldıracaksınız, Kimse sesini
çıkarmasın. diyeceksiniz, sesini çıkaranın kafasına
indireceksiniz tokmağı. Bu dünya böyle size yürür diye, sizin için
böyle gidecek diye düşünüyorsanız hayal kurmayın. Ben de size
söyleyeyim, fazla da öyle meraklı olmayın. Önümüzdeki hafta
görüşürüz, getireceksiniz paketi ama bu paket 77 milyonun
çıkarına aykırı olduğu için halkın vicdanı
ayağa kalkacak ve size Dur. demesini bilecektir. Yanlış
yapmadan siz çekin paketi, paketinizi cebinize koyun gidin; benim size önerim
bu, tavsiyem bu arkadaşlar. Bu paketle siz ancak oraya gidersiniz. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar
var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine, oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kanun tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 213
Kabul : 211
Ret : 2(x)
Kâtip Üye Fehmi
Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail
Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 7nci sırasında yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Eğitim
Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Eğitim Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/984) (S. Sayısı: 663) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 663 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Arkadaşlar, terk etmeyin, bir konuşma var,
ondan sonra yine elektronik oylama yapacağımız için rica edeyim
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Reşat
Doğru.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
663 sıra sayılı Türkmenistanla
Eğitim İşbirliği Anlaşmasının
uygulanmasıyla ilgili görüşmelerde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türk dünyasıyla ilgili bir anlaşma
olması münasebetiyle
Zaten uluslararası anlaşmaları biz
kabul ediyoruz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak. Ben, bu
sözleşmenin onaylanmasının hayırlı olmasını,
yeni ufuklar açmasını, ilişkilerimizin daha fazla
gelişmesini temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 20nci yüzyılın
sonunda Sovyetler Birliğinin dağılması dünyada birçok
dengeyi değiştirmiş ve birçok devlet de
bağımsızlığını kazanmıştır.
Sonuçta, iki kutuplu dünya ve bölünmüş Avrupa ortadan
kalkmıştır. 5 bağımsız Türk devleti
doğmuş, dünyaya Türkler tekrar yeni devletlerle merhaba
demişlerdi. Bu durum 21inci yüzyılda Türk dünyası ve Türk
İslam coğrafyasında, ülkemizde yeni alanlar açmış, yeni
ufukları da beraberinde getirmiştir. Ülkemizin yanında
Batılı bazı ülkeler, İslam dünyasında Türk
cumhuriyetleriyle ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler
kurmuşlardır. Türkiye, bağımsızlığını
kazanan Türk cumhuriyetleriyle iyi ilişkiler kuran, dünyaya tanıtan,
tanıyan bir ülke olmuştur. Doğrusu da budur çünkü yıllarca
Turan ülküsüyle bağımsızlığı beklenen kardeş
devletler bir anda bağımsızlıklarını kazanmıştır.
Türk devletlerinin bağımsızlıklarını
kazandıktan şu ana kadar geçen yirmi beş yıl çok uzun bir
süre değildir, ancak çok iyi de değerlendirilmesi gereken bir zaman
sürecidir. İşte burada hep beraber düşünmek mecburiyetindeyiz.
Türkiye ve Türk dünyası ilişkileri yeterli midir veya beklentilerin
çok altında mı kalmıştır? Bunu
değerlendirdiğimiz zaman ilişkilerin yeterli
olmadığını maalesef görüyoruz.
Bağımsızlık sonrası ilk on beş yılda çok
büyük işler başarılmıştır, üniversiteler
kurulmuş, yatırımlar yapılmış, Eximbank kredileri
verilmiş, TİKA gibi çok önemli bir kuruluş oluşturularak
Türk dünyasıyla ilişkiler geliştirilmeye
çalışılmış, Öğrenci Projesi adı
altında yine çok önemli projeler bu zaman süreci içerisinde uygulamaya
konulmuş ve ilişkiler belli bir mesafeye getirilmiştir. Yani bu
konuyla ilgili yoğun bir gayret sarf edilmiştir. Bu yapılanlar
aynı zamanda ülkemizin çok zor durumda olduğu, ekonomisinin
sıkıntılar içerisinde olduğu zaman süreci içerisinde
yapılmıştır. Ancak ikinci bir on yılda ise bazı
kurumların kurulmuş olduğunu görsek bile ilişkilerde çok
ciddi sorunlar olmaya başlamış olduğunu da görüyoruz. Son
on iki yılda AKP iktidarında ilişkiler neredeyse hep
kâğıt üzerinde kalmış, şatafatlı sözler,
karşılıklı demeçlerle sorunlar çözümlenmeye
çalışılmıştır. İlişkiler
gelişiyor. denilmiştir. Mevcut iktidar zamanında Türk
dünyası maalesef hep yok sayılmış, ikili ilişkiler
kaderine terk edilmiş, sorunlar maalesef çözülmemiş hatta bazı
Türk devletleriyle ikili ilişkiler kopma noktasına da gelmiştir.
Özellikle Özbekistan, Azerbaycan ve Türkmenistanla ilişkilerin zaman
zaman durma noktasına gelmiş olduğunu da bu zaman süreci
içerisinde görüyoruz. Halbuki yüce Türk milleti yıllardan beri Türk
devletlerinin bağımsızlığını
kazanmasını, İsmail Gaspıralının söylemiyle
Dilde, fikirde işte birlik. sağlanması hedefini istiyordu.
Ancak bunların gerçekleşmesi için önceden yapılan birçok
girişimin şimdilerde maalesef inkıtaya uğramış,
neredeyse unutulmuş olduğunu da görüyoruz. Halbuki Sovyet rejimi
esnasında dil ve alfabedeki değişikliklerde başlayan
kültürel tahribat tamir edilebilirdi. Bu yönlü çok ciddi çalışmalar
maalesef yine mevcut iktidar zamanında yapılmamıştır.
Ayrıca Kırım ve Ahıska Türklerinin problemleri hâlâ
durmaktadır. Türkiye, Türk devleti, Türk dünyasının sorunlarına
kayıtsız ve duyarsız kalamaz. Geçmişte Türk dünyası
Anadolu Türklerine yardım etmiş, o zamanki devletler de Türk
dünyasına yardımcı olmuşlardır. Örneğin 1920de
Buhara Emirliğinin aldığı bir kararla Anadoluda Millî
Mücadeleye büyük miktar külçe altın göndererek desteklenmiş
olduğunu görüyoruz. Yine, 1918de, Rus ve Ermeni işgali
altındaki Baküye İngilizlerin muhalefetine rağmen Osmanlı
Devleti Nuri Paşa komutasında 20 bin kişilik ordu
göndermiş, Ermeni isyanı bastırılmıştır.
Burada da 1.200 şehit verilmiş olduğunu da görüyoruz. Azerbaycan
Türkleri katliamdan kurtulmuştur. Fakat günümüze geldiğimiz zaman
Azerbaycanın yüzde 25 toprağının şu anda Ermeniler
tarafından işgal edilmiş olduğunu da yaşıyoruz.
Peki, bu aşamada Türkiye Cumhuriyeti ne yapıyor, Türkiye ne
yapıyor, hep beraber ortak bir ses çıkıyor mu? Bunu göremiyoruz.
Bakın, önümüzdeki günlerde 26 Şubat 1992
yılındaki Hocalı katliamının yıl dönümünü hep
beraber anacağız. Yani Hocalı katliamı
yapılmıştır. Türk dünyasında, Karabağda,
işte, Azerbaycanın topraklarındaki o kaçkın
insanların, o 1 milyon civarındaki vatanını ve milletini,
oradaki bölgesini terk ederek başka bölgelere giden insanların
sorunları maalesef durmaktadır ve sivil toplum kuruluşları,
STKlar olarak ne yapılmaktadır, bunları da hep beraber değerlendirmek
mecburiyetindeyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri, aynı durumu
Ahıska ve Kırım Türklerinde görüyoruz. Türkiye bu iki grubu da
maalesef ciddi manada desteklememiştir. Şu anda Kırımda
yeniden başka bir iktidar tarafından veya başka bir devlet tarafından
o bölgenin işgal edilmiş olduğunu görüyoruz. Yani Kırım
Türkleri kendi bölgelerine dönme aşamasındayken, Ukraynada belli bir
mesafe alınmışken Ukraynanın dışına
çıkılmış, Rusyanın işgaliyle karşı
karşıya kalınmıştır.
Aynı tabloyu Ahıska Türklerinde de görüyoruz.
Maalesef Ahıska Türkleri, değerli kardeşlerimiz, kendi
yurtlarına, öz vatanlarına, Ahılkelek bölgesine maalesef
dönememişlerdir. Bununla ilgili de AKP iktidarında maalesef hiçbir
işin yapılmamış olduğunu görüyoruz. Yani o bölgeye
dönüşle ilgili olarak Avrupa Konseyine verilen o kararların hiçbirisi
uygulanmamış, o bölgeye dönüşler maalesef desteklenmemiştir
ve şu an itibarıyla da Ahıska bölgesine, Ahılkelek
bölgesine, Mesket Türklerinin ana vatanlarına bir geriye dönüşün
olmamış olduğunu hep beraber görüyoruz.
Tabii, şu an itibarıyla Irakın AKP
iktidarınca ABDnin işgaline bırakılmış
olduğu bir tabloyu da hep beraber gördük. Şimdi de aynı tabloyu
IŞİD terörüyle ilgili görüyoruz. Buralarda da 1,5 milyon
civarında insan ölmüştür. Bunların içerisinde on binlerce, yüz
binlerce Türkmen vardır. Şu anda bile Kerkükte, Musulda,
Telaferde, Tuzhurmatuda Türklere çok büyük baskılar ve zulümler
yapılmaktadır; Türkler öldürülmekte, malları talan edilmekte,
göçe zorlanmaktadır. Hükûmet de Talabani ve Barzaniye sahip çıkmakta,
Türkmenlere ise maalesef yeterli oranda sahip çıkılmamaktadır.
Şu anda Türkmen kardeşlerimiz ülkemizin
çeşitli yerlerinde göçmen kamplarında bulunmaktadır ama o göçmen
kamplarında bile Türkmenlere yeterli destek verilmemiş olduğunu
görüyoruz.
Bakınız, şu anda, maalesef, Osmaniye
Cevdetiye Kampının oradaki insanlarımız, kampta kalmayan
kardeşlerimiz TÖMER kursuna gitmek istiyorlar ama TÖMER kurslarına
izin verilmediğini veyahut da çok az kardeşimizin bu kurslardan
faydalanmakta olduğunu görüyoruz yani Türk dünyasına
bakışın mevcut iktidar zamanında ne olduğunun bariz
göstergesi de burasıdır.
Hâlbuki Kerkük bir Türk şehridir. Peşmergelerin
buraya yerleştirilmesi, Türklerin topraklarının, tapu
dairelerinin yıkılarak evlerinin alınması ve demografik
yapının bozulması doğru değildir. Irak Türkünün
sahibi kim olacaktır? Peşmergelere ABD ve AB ülkeleri sahip
çıkarken Türkmenlere maalesef sahip çıkılmamakta veyahut da
kaderlerine terk edilmektedir. Hileli nüfus sayımları, hileli
seçimler, Kerkük gibi Türk şehirlerine peşmerge yerleştirme
faaliyetleri hız kazanarak, bilhassa IŞİD terörünün
artmasıyla beraber, devam etmektedir. Türkmen liderler öldürülmekte, halk
zorla göçe tabi tutulmaktadır.
Aynı durumu Suriyede görüyoruz. Suriyede de yine
IŞİD terörüyle beraber o tablonun değişmekte olduğunu
ve Türkmen kardeşlerimize nasıl bir zulüm
yapıldığını da hep beraber yaşıyoruz.
Suriyede de AKP Hükûmeti yanlış politikalar uygulamış, bir
batağa saplanmıştır. Ülkemizin tarafsız
kalacağı ve istikrarı koruyacağı yerde taraf
olunmuş ve şu an itibarıyla da binlerce insan ölmüştür.
Oradaki huzursuzluk, istikrarsızlık ülkemize de
sıçramaktadır, IŞİD terör örgütü,
saldırılarını artırmaktadır. Onlarca
insanımız ölmüş, yaralanmıştır ve
mağduriyet, almış başını gitmektedir.
Suriyede 3,5 milyona yakın Türk
yaşamaktadır. Bu insanların haklarının yeterli
şekilde korunması, sahip çıkılması da, herhâlde, önce
Türkiye Cumhuriyeti devletine yani bizlere düşmektedir.
Sonuçta, Türk dünyası her yerde ilgi beklemektedir.
Türk dünyasına yüzümüzü döndürmek mecburiyetindeyiz. Bugün Avrupa
Birliğine gösterilen ilgi, oralara gösterilse idi, herhâlde, son yirmi
beş yılda çok daha farklı bir durum meydana gelebilirdi.
Avrupa Birliğine girmeden gümrük birliğine
girilmiştir. Acaba gümrük birliği, ülkemizin lehine mi aleyhine mi
olmuştur? Araştırma yapmak gerekir. Gümrük birliği,
Osmanlı Devletinin Baltalimanı Anlaşmasına benzemektedir.
Avrupa Birliğine girme pahasına, Avrupa Birliğine tam üye
olmadan gümrük birliğine girilmiş, ülkemiz, milyarlarca dolar gümrük
vergisi kaybına uğramıştır. Avrupa Birliğine
gösterilen ilgi, Türk Birliği olarak neden Türk dünyasına
gösterilmemiş, bunu da anlamakta güçlük çekiyoruz.
Türk cumhuriyetlerinin pazarlarına Türkiyeli
müteşebbislerin hâkim olması ve yatırım yapması acaba
neden desteklenmiyor? Günümüzde ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi
ülkelerin ekonomisiyle beraber kültürünün de, yaşam tarzının da
o bölgelere girdiği unutulmamalıdır. Kültürel değerler,
ekonomi ve teknoloji beraber bütünleşmelidir. Türk dünyasındaki
dostluk ile ikili ilişkiler geliştirilmedir ki geçmiş tarihte
bunların yapılmış olduğunu görüyoruz.
Türkmenistana özellikle Sayın Genel
Başkanımız Doktor Devlet Bahçelinin ziyaretinde Sultan Sencer
Türbesi ve yine Ahmet Yesevi Türbesinin restorasyonuna karar verilmiş ve
bunların hepsi uygulanmıştır.
Ayrıca, Sultan Sencer Türbesinden sonra
Neden
Büyük Türk Hükümdarı Alparslanın mezarı maalesef
bulunmamıştır? Bununla ilgili de birtakım sözler
söylenmiş ama maalesef arkasının da gelmemiş olduğunu
görüyoruz. Bunun gibi Türk birliğiyle ilgili yapılabileceklerle
ilgili birçok iş olmasına rağmen maalesef bir kenara
bırakılmıştır.
Kısacası, Türkiye, misyonu gereği Türk
dünyasının en güçlü ülkesi olduğunu unutmadan faaliyet
göstermelidir. Güçlü ve lider bir ülke olmanın temelinden Türk
dünyası geçmektedir. Türkiye, AByle bütünleşmek için gösterdiği
çaba kadar Türk dünyasıyla ilgili de çaba göstermelidir çünkü sosyal,
kültürel ve eğitime dayalı güç birlikleri sıkı dostluklara
ve kardeşlik duygularına yol açmakta, güçlü bir Türk dünyası
meydana getirmekte ve dünya barışına da katkı
sağlamaktadır.
Tabii, burada, özellikle Doğu Türkistan
Türklüğünden de bahsetmek istiyorum ki şu anda maalesef Doğu
Türkistan Türklüğü kan ağlamaktadır ve orada yaşayan
kardeşlerimiz üzerinde Çinin zulmü her geçen gün artarak devam
etmektedir; suçsuz ve günahsız insanlar suçlanmakta, kurşuna
dizilmekte ve beraberinde idam edilmektedir. Yani Doğu Türkistan
Türklüğü, özellikle Türkiyeden ses beklemektedir, dünyadaki STK
kuruluşlarından ses beklemektedir, maalesef bunu da göremiyoruz.
Rabia Kadir Hanımefendi yani Doğu Türkistan
Türklerinin lideri, dünyanın her tarafına gidip her yerde yoğun
bir şekilde konferanslar verebilmekte, kendisini dinletmektedir ancak
enteresandır, Türkiye Cumhuriyeti devletine gelememekte ve Türkiye
Cumhuriyeti devleti de ona sahip çıkmamaktadır, bunu da kabul
edemiyoruz. Çünkü Doğu Türkistan, Türklerin öz vatanıdır, yüce
Türk milletinin temellerinin oluşturulmuş olduğu bir yerdir,
orada yapılan her türlü haksızlık ve yanlışlara ilk
başta Türkiye Cumhuriyeti devleti karşı
çıkmalıdır.
Bugün Türk dünyası, gözünü tamamen Türkiyeye
dikmiş durumdadır. Bütün beklentiler ülkemiz üzerindedir. Kerkük,
Kıbrıs, Doğu Türkistan, Kırım, Balkanlar, Orta Asyadaki
kardeşlerimiz de Türkiyeyi yakından takip etmekte, Acaba Türkiye ne
yapıyor -veyahut da- konularımıza sahip çıkıyor mu,
hâkim oluyor mu -veyahut da- dünyanın çeşitli mahfillerinde dile
getiriyor mu? diye takip etmektedirler.
Bakınız, bugün, Irakta, Suriyede bir Türkmen
kardeşimiz öldürülüyorsa, burnu kanıyorsa bunun sorumluluğunu
Türkiye olarak üzerimize almak mecburiyetindeyiz. Batılı güçler,
ABsi, ABDsi Türk karşıtı çeşitli unsurları çok yönlü
olarak desteklemekte ama enteresandır, Türk dünyası oldu mu yani
Türkler konu oldu mu bir kenara itilmekte ve Türk dünyası göz ardı
edilmektedir, bu da işte, maalesef mevcut iktidar zamanında
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkün Türkten başka
maalesef dostu yoktur. Bundan dolayı Türk dünyasına
arkamızı değil, yüzümüzü dönmek mecburiyetindeyiz. Dünyanın
en güzel coğrafyası Anadoludur. Anadoluda rahatça
yaşamanın ağır bedeli vardır. Anadolunun emniyetinin
Musuldan, Kerkük Tuzhurmatudan, Telaferden geçtiği hiçbir zaman ama
hiçbir zaman unutulmamalıdır. Türkiye, Kıbrısta olmaz ise,
Kıbrıs Türküne sahip çıkmaz ise Anadoluda nasıl güven
içerisinde oturacaktır? Dünya devleti olmak istiyorsak Türk
dünyasının her yerinde olmalıyız, dünyanın her
tarafında olmalıyız. Türk dünyası politikaları tekrar
tekrar gözden geçirilmelidir. AKP Hükûmetinin ve Dışişleri
Bakanlığının yanlış politikaları yüzünden
Türkmen davası kaybediliyorsa, bunun da sorumluluğu, ağır
bir şekilde önümüzdeki dönemlerde karşımıza, maalesef,
çıkacaktır.
Irak Türkleri de Suriye Türkleri de yanlış
politikalardan dolayı şu anda kaybedilmektedir. Fakat, aynı
tabloyu Türk dünyasının her tarafında görüyoruz; Batı
Trakyasında da görüyoruz, Orta Asyasında da görüyoruz,
Balkanlarında da görüyoruz, Kıbrısında da görüyoruz,
Ahıska bölgesinde de görüyoruz, Kırımında da görüyoruz.
Hâlbuki, Türk dünyası geleceğimizdir, geleceğimize sahip
çıkmak mecburiyetindeyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde
takdim ettiğimiz, kamuoyuna sunmuş olduğumuz bazı birkaç
öneriyi de sizlerle paylaşmak istiyorum, şöyle ki: Türk
dünyasıyla ilişkiler, mutlaka, belirli bir merkezden, Türk
dünyası bakanlığı şeklinde bir
bakanlığın kurulmasından geçmektedir. Şu anda birçok
bakanlığın bununla ilgili çeşitli çalışmalar
yapmakta olduğu görülüyor, karmakarışık bir durumla
karşı karşıyayız yani sonuçta, Türk dünyasıyla
ilgili bakanlık mutlaka kurulmalıdır.
Latin esaslı ortak Türk alfabesi kararının
Türk dili ve Türk dünyasının geleceği için hayati önem
taşıması dikkate alınarak bu yoldaki çalışmalar
ve uygulamalar tamamlanmalı ve sonuca bağlanmalıdır.
Türk cumhuriyetlerinin eğitim kurumlarında
ortak Türk edebiyatı ve tarihi okutulmalı, bunun için ortak
müfredatlar hazırlanmalıdır. Her düzeyde sözlükler ve gramer
kurallarını, lehçeler arasındaki benzerlik ve
farklılıkları gösteren kılavuz kitaplar
hazırlanmalıdır. Böylece, Türk lehçelerinin birer dil
değil, fonetik farklılıklar olarak lehçeler ve şiveler
olduğu anlaşılacaktır.
Dünya Türklerinin birbirini anlayacağı ortak
bir dilin geliştirilmesi konusunda çalışmalar
yoğunlaştırılmalıdır. Türk devlet ve
topluluklarında yayınlanan edebiyat ve fikir eserlerinin bütün Türk lehçeleri
arasında birbirine uyarlanması yapılmalıdır. Ortak
şiir ve sanat günleri düzenlenerek yazar ve şairlerin birbirlerini
tanımaları, birbirlerinin eserlerinden,
çalışmalarından haberdar olmaları
sağlanmalıdır.
Ortak sanat ve edebiyat dergileri mutlaka
çıkarılmalıdır. İstanbulda basılan bir derginin
Baküde, Astanada, Taşkentte satılması, okunması,
anlaşılması mutlaka sağlanmalıdır.
Bağımsız Türk devletleri başkentlerinde Türk kültürünü
yansıtacak Türkiye kütüphanesi kurulması ve Türkiyede sürekli
basın-yayından oluşan yayın destekleri o bölgelere mutlaka
sağlanmalıdır.
Yükseköğrenimde denklik problemlerinin düzeltilmesi
yönünde zaman kaybedilmeden mutlaka çalışmalar
yapılmalıdır.
Türk cumhuriyetleriyle ülkemizdeki üniversitelerin
uyumunu sağlamak amacıyla biz bir üst kurul kurulmasını da
tavsiye ediyoruz. Misafir öğretim üyesi uygulaması ve Türk
coğrafyasında öğrenci değişim projelerinin
hızlandırılması, artırılması gerekmektedir.
Ülkemizdeki devlet üniversitelerinin özellikle Balkanlarda kampüs kurması,
hatta sağlık alanında yatırım yapması uygun
olacaktır.
Kültür emperyalizminin en önemli kollarından birini
oluşturan yabancı dilde eğitim, bütün Türk dünyasını
etkisi altına almış durumdadır. Türkçemize yönelik en
önemli tehditlerden birini oluşturan bu sorun mutlaka ortadan
kaldırılmalıdır.
Ortak bir yazı dili kurulması konusunda çaba
sarf edilmelidir. Dünya Türkleri arasında Türk dünyası dil
birliği kurumunun kurulması gerekmektedir. Türk dünyası
coğrafyasında okullar teşvik edilmeli, müfredat birliği
sağlanması yönünde de çalışmalar
yapılmalıdır.
Büyük Öğrenci Projesinde öğrencilerin
ülkemizden memnun ayrılmaları ve çocuklarımıza tam bir
şekilde sahip çıkılmış olduğu bir durumu
oluşturmak mecburiyetindeyiz. Karşılıklı eğitim
ve iş birliği çalışmaları desteklenmeli ve kontrol
edilmelidir.
Her yıl Türk dünyasının muhtelif
yerlerinde sanatçılar ve yazarlar toplanıp Türk ortak hafızasından
hareketle senaryolar, oyunlar, diyaloglar üzerinde çalışmalar
yapmalı ve Türk dünyası yazar ve düşünürleri bu çerçevede
sık sık bir araya getirilmelidir.
Kapsamlı bir İnternet sitesi yoluyla bütün Türk
halklarının kültür öğelerinin tanıtılması, haberleştirilmesi
sağlanmalıdır. Bu konudaki projeler Türk dünyasının
her yerinde desteklenmelidir.
İnternet ortamında Türk dünyası arama
motoru mutlaka hayata geçirilmelidir. Ortak Türk dünyası televizyonu
kurulmalı ve kaliteli programlar yapılarak Türk dünyası
arasındaki ortak iletişim sağlanmalıdır. Türk
dünyası ortak haber ajansı kurulmasıyla ilgili
çalışmalar yapılmalı, bu konuda özel sektör mutlaka
desteklenmelidir.
Anne-baba arasında vatandaşlık
bağları olan ailelerin birleştirilmesi gerekmektedir. Batı
Trakyada ticari hayatta Türklere uygulanan sıkı denetimlerin ve
şartların yumuşatılması yönünde çalışmalar
mutlaka yapılmalıdır.
Kıbrısta gerçekçi çözüm, iki bölge, iki millet
ve iki devlet gibi ortaklık yapılandırılması
olmalıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye
Cumhuriyetinin onaylamadığı hiçbir şart kabul
edilmemelidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin dünyada ve
diğer Türk cumhuriyetlerinde tanınması yönünde faaliyetler
mutlaka artırılmalı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine
sahip çıkılmalıdır.
Kader ortaklığı ve kardeşlik
şuurunu tüm Türk dünyasına aşılamamız gerekmektedir.
Orta Asya, Kafkaslar ve Trakyadaki devlet ve muhtar cumhuriyetlerin ekonomik
olarak ayakta kalmasını sağlamak en önemli projelerimizden biri
olmalıdır.
Türk dünyasında savunma alanında iş
birliği projeleri geliştirilmeli, Türk dünyası ortak
fonları kurulmalıdır diyor, anlaşmanın ülkemize ve
Türk dünyasına hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Türk
Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Şahısları adına Iğdır
Milletvekili Sayın Sinan Oğan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında
Eğitim Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Buna geçmeden önce bir hususu yüce Meclisimizin dikkatine
getirmek istiyorum: Sabah Meclise gelirken, Meclisin etrafında
TOMAları görünce dedim: Allah Allah, ne oldu? Meclisin
etrafını yine niye TOMAlar sarmış? Geldikten sonra
öğrendik ki Somalı işçilerimiz gelmiş ve TOMAlar, Somalı
işçilerimizden Meclisi korumak için oraya gelmiş. Meclis adına
utandım. Somalı işçilerden TOMAlı koruma istemiyoruz
arkadaşlar. Eğer bir şey yapacaksanız, bir icraat
yapacaksanız o da Somalı işçilerimizin istemiş
oldukları, analarının ak sütü gibi helal kıdem
tazminatlarını vermenizdir, sizden çok şey istemiyorlar. 301
tanesini zaten gömdünüz; şimdi, 1 Aralık itibarıyla 2.831
tanesinin de işine son verdiniz. Adamları hem gömdünüz hem işsiz
bıraktınız. Bari, gelin, onların kıdem
tazminatlarını ödeyin. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu mu
öder, Hükûmetin başka bir kaynağından mı ödersiniz, nereden
öderseniz ödeyin ama Somalı işçilerimizin hakkını ödeyin.
Ayrıca, yüce Meclisimizin, Gazi Meclisimizin
Somalı işçilerden TOMAlı korunmasını da buradan
şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Türkiye ile Türkmenistan arasında eğitim
alanındaki iş birliği önemli. Özellikle de Sayın
Bakanımız biraz önce ifade ettiler, Türk dünyasıyla
ilişkilerdeki en önemli konulardan birisidir eğitim. Ancak, bunu
nasıl yapacağız? Orada eğitim kurumları açarak
yapacağız. Peki, eğitim kurumlarıyla ta 1980lerden
itibaren oralarda faaliyet gösteren, rahmetle andığımız
Turan Yazgan Hocamızın Türk Dünyası Araştırmaları
Vakfına şimdiye kadar niye sahip çıkmadınız? Orada
kıt kanaat imkânlarla eğitim vermeye çalışan
insanların önünü kesmenin ötesinde ne yaptınız? Bu
anlaşmadan sonra ne yapacaksınız? Mesela, Arap şeyhlerinin,
havuzcu iş adamlarının milyon dolarlarla beslediği
TÜRGEViniz gidip oralarda okul mu açacak? Sahiden, oralarda okul açsa ne güzel
olur. Ne yapıyor TÜRGEV o milyon dolarları? En son 200 milyon
doların da Arap şeyhlerinden geldiğini okuduk basından. Bu
paralarla TÜRGEV gitse oralarda bir hayır işi yapsa, eğitim
yatırımı yapsa ne güzel olur, ama siz ne yapıyorsunuz? Siz
mevcut okulları kapatıp orada var olan okulların da önünü kesiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, elimde Kamu Hastaneleri
Birliği Genel Sekreterliğinin bir yazısı var. Bu
yazıya göre, Suriyeden Türkiye'ye gelen bütün misafirlerin
sağlık masrafları devlet tarafından karşılanıyor.
Elbette kapımızı açtığımız insanlar burada
doktorsuzluktan ölsün diyecek hâlimiz yok, karşılansın elbette.
Yalnız, buradan sizin vicdanlarınıza sesleniyorum: Suriyeli
vatandaşlarımızın sağlık giderleri
karşılanırken Iraklı Türkmenlerin sağlık
giderleri niye karşılanmıyor? Bu çifte standardı biriniz
gelin burada yüce Meclise bir izah edin, deyin ki: Biz
ırkçıyız, biz faşistiz, biz kafatasçıyız, biz
Türkmenleri adamdan saymıyoruz. Veya şunu söyleyin: Onu da
karşılayacağız. Bunu dediğiniz takdirde biz de size
teşekkür edelim ama demediğiniz takdirde, biraz önce
saydığım bütün sıfatlar her birinizin vicdanınıza
yapışmış durumdadır.
Daha bugün bir Türkmen çocuğumuza kendi
imkânlarımızla doktor arkadaşlarımıza rica ettik,
bakıldı ama ricayla bir yere kadar yapılıyor, tam
donanımlı bir hastanede yatması lazım. Ufacık çocuk
hastalıktan kırılıp geçiyor. İçinizde doktor
olanlarınız da vardır, Hipokrat yemini etmiş
olanlarınız da vardır. Türkmenleri sağlık yardımından
niye mahrum ediyorsunuz, sağlık yardımını niye
Türkmene çok görüyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, bu, ne Türklüğe
sığar ne insanlığa sığar ne
Müslümanlığa sığar ne de komşuluğa
sığar. Bir ülkeden gelen bütün insanların bütün masrafları
karşılanıyor, hatta onlara belli bir ücret veriliyor, öteki
ülkeden gelen, özbeöz bizim kardeşimiz olan ama ondan önce insan olan
Türkmenler bu yardımdan muaf, bu yardım onlara gösterilmiyor.
Ankaranın göbeğinde bunlar evlerde yirmişer, otuzar kişi,
sadece sağdan soldan komşulardan gelen, Türk milletinin vermiş
olduğu halıların üzerinde yatıyor. Hiç vicdanınız
sızlamıyor mu? Niye Türkmenlere karşı sizin böylesine
duyarsız, böylesine vicdansız bir bakış açınız
var?
Burada defalarca gündeme getirdim Türkmenleri, defalarca
gündeme getirdim. Gelin, deyin ki vicdansız değiliz. Buradan laf
atıyorsunuz. Gelin, deyin ki Ben gittim, Ankarada bir Türkmenin
kapısını çaldım, ona bir paket götürdüm. Söyleyin, gelin
söyleyin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen götürdün mü?
SİNAN OĞAN (Devamla) Götürdüm.
RECEP ÖZEL (Isparta) Söyle!
SİNAN OĞAN (Devamla) Evet, götürdüm.
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz de götürdük.
SİNAN OĞAN (Devamla) Götürdüm ama bunu
söylemek
Ama bunu söylemek
RECEP ÖZEL (Isparta) Herkes götürdü.
Zamanımız uymuyor ki.
SİNAN OĞAN (Devamla) Gel, buradan
Ey Meclis,
Recep Beyle beraber yarın Türkmenleri ziyarete gideceğiz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) 98 kimliği
veriyorsunuz 99 yerine. Ötekilere 99, Türkmenlere 98.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ben seninle birlikte mi
gideceğim?
SİNAN OĞAN (Devamla) Gel, beraber
gideceğiz. Medya falan çağırmaya gerek yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ben
çağırmayacağım. Kendim gideceğim.
SİNAN OĞAN (Devamla) Bu tür yardım
faaliyetlerini medyanın gözü önünde değil, gizliden yapmak
lazım.
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz kendimiz gideriz.
SİNAN OĞAN (Devamla) Hasta çocukları
Recep Beyle beraber saat 12.00de
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz kendimiz gideriz, merak etme
sen.
SİNAN OĞAN (Devamla) Meclisin önünde Recep
Beyi saat 12.00de Türkmenlere gitmek üzere bekleyeceğim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Recep, bilmiyorsun,
konuşma. 99 veriyorsunuz Suriyelilere, Türkmenlere 98, kimlik
numarası. Onlar faydalanıyor, ötekiler faydalanmıyor. Bilmiyor
musun? Kaç tane çocuğu biz hastaneye götürdük.
SİNAN OĞAN (Devamla) Gelin, gidelim beraber, Türkmenlerin
sağlık yardımına nasıl ihtiyaç duyduğunu
gözünüzle görün. Biz de burada konuşmak zorunda kalmayalım. Çok mu
hoşumuza gidiyor gelip burada Türkmenlerin ne kadar sıkıntı
içerisinde olduğunu konuşmak, Recep Bey? Hayır, vicdanı
olan hiçbir insanın hoşuna gitmez. Vicdanı olan hiçbir insan, bu
insanlık ayıbına sessiz kalmaz. Fitrenizi de,
zekâtınızı da, yardımınızı da -buradan
çağrıda bulunuyorum- Türkmen kardeşlerimize verin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar alın.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ankarada, uzağa gitmeyin,
perperişan hâldeler. Bu soğukta çocuklar tir tir titriyor
arkadaşlar. Elinizi vicdanınıza koyun, bu çocuklar gözümüzün
önünde doktorsuzluktan, ilaçsızlıktan kırılıp
gitmesin.
Bir yazıya bakıyor. Kamu Hastaneleri Birliği bir
yazı çıkardı. Suriyeden gelen herkes bu yazıyla gidiyor,
tedavi oluyor. Bir yazı daha çıkarmak bu kadar zor olmasa gerek. Bir
yazı daha çıkarın. Türkmenleri de bu kapsama alın. Ben de
gelip buradan size teşekkür edeyim. Allah razı olsun diyeyim.
Son olarak, Recep Beyi de yarın on ikide Meclisin önünde
Türkmenlere gitmek üzere beklediğimi de buradan ifade ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın 663 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım,
teşekkürler.
Güney sınırımızın ötesinde bir insanlık
dramı yaşanıyor. Bu çerçevede, bizim de
akrabalarımızın, yakınlarımızın olduğu
bu coğrafyadan 2 milyona yakın insan Türkiyeye geldi. Az sayı
değil. Türkiye, bu 2 milyon insanı bağrına bastı.
Bunlara yatacak yer, yiyecek ekmek ve sağlık hizmetlerini sunuyor.
Ayrıca, sivil kesimler de bu yardımları yapıyorlar.
Herhâlde sivil kesimden hiç kimsenin Şu partililer yardım
yapıyor bunlar yapmıyor şeklinde bir anlayışı
davrandığını, parti asabiyesine yaslanarak yardım ettiğini
düşünemeyiz.
Buradaki insanlık dramına ilişkin
bakışımızda da şu partililer çok vicdanlı,
bunlar çok acıyorlar, çok da koşturuyorlar, filanları da
vicdansız, oturuyorlar, davul çalıyorlar şeklinde bir
yaklaşım doğru değil. Bu ülkede bu işler, siyasal
sınırlara göre değil, hepimizin ortak olduğu sosyokültürel
iklime göre şekillenir. MHPlisi de yardım eder, CHPlisi de
yardım eder, HDPlisi de, AK PARTİlisi de. Siyasal
sınırlar burada tayin edici olmaz. Ama çıkıp burada çok
ajitatif bir şekilde, sanki siyasal sınırlara göre insanlar bu
yardımları yapıyormuş gibi bir ambiyans yaratılmaya
çalışılırsa bu, yanlıştır, siyaseten de
zararlıdır, bu millete de hayır getirmez.
Şunu da belirteyim ayrıca: Sağlık
hizmetlerine ilişkin görülen problemleri çözmek amacıyla bir dizi
toplantılar yapıldı ve bu çerçevede Sinan Beye teşekkür
etmek için fırsat çıkacak. Burada bu kadar konuşmak yerine
araştırsaydı, bunu öğrenirdi ama, eminim, perşembe
günü gider, teşekkürünü yapar.
Saygılar sunuyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu
17.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, siz Suriyeden
gelen sığınmacılara kaç numaralı kimlik verdiniz?
Iraktan gelen Türkmenlere kaç numaralı kimlik verdiniz, biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz. 99 kimlik numarası verdiklerinize tüm sağlık
imkânlarını tanıyorsunuz, 98 numaralı kimlik verdiklerinize
tanımıyorsunuz. Bir defa, bunu göz önüne alın. Bugün Mamakta,
Yenişehirde bulunan Iraklı Türkmenler hangi durumdalar, biliyor
musunuz? Hamile kadınları, hasta olan kadınları,
birçoğunu biz götürdük hastaneye; ben, bizzat
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İyi
yapıyorsun
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Çocuklar dâhil olmak
üzere, neden onlara o imkânı vermiyorsunuz? Aradan ne kadar zaman
geçmiş. Niye birine veriyorsunuz, ötekine vermiyorsunuz? Komisyondan
bahsetmeyin Allah aşkına.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Perşembe gider,
teşekkür edersin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Perşembe günü
değil, niye bugün yapmadınız, niye dün yapmadınız? Bu
insanlar aç, sefil duruyor. O bebeklerin durumu
Hasta olmuşlar. Isınmaları
yok, hiçbir şeyleri yok. Ondan sonra konuşmayın
Diğerlerine sığınma
Ya, sokaklarda dileniyorlar. Gidin,
bütün marketlerin kapısında dileniyor insanlar.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi, ben sataşmadan dolayı
sizlere söz vereceğim ama Sayın Özgür Özele, televizyon kapanmadan
söz vereyim. Ondan sonra sizlerle konuşacağız, bu iş
uzayacak gibi.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Eğitim Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/984) (S. Sayısı: 663)
(Devam)
BAŞKAN Şahsı adına Manisa
Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Özellikle çok önemli bir konu, çok önemli bir gündem.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bir sosyal demokrat partinin ruhuna, var
oluş sebebine uygun olarak, dışarıdan gelen
sığınmacılara devletin şefkatli elini
açmasını, bu konuda elinden gelen her şeyi yapmasını
doğru buluyoruz, destekliyoruz. Suriyeli sığınmacılar
için kullanılan nefret dilini de, Suriyeli
sığınmacılar dışında Ezidiler için,
Türkmenler için örülen ve tarafgir davranan, ayrımcı davranan iktidar
hamlelerini de doğru bulmuyoruz.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Telaferdeki bu
IŞİD saldırılarından sonra mağdur olan
Türkmenler, Kürtler, Ezidiler üzerinde uzun soluklu bir çalışma
yaptık. Yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan
yardımcılığına Genel Başkanımız
tarafından verilen görevle, özellikle Kerküke 8 milletvekilimiz gitti,
çok sayıda belediye başkanımız gitti ve orada götürdüğümüz
yardımlarla, devletin eksik bıraktığını
tamamlamaya çalıştık, bundan sonra da konunun takipçisi olduk.
Şu anda, Cumhuriyet Halk Partisi, sadece Suriyeli
sığınmacılardan farklı bir kimlik başlangıç
numarası verdiğiniz için, yani onları fişlediğiniz
için, ayrımcılığa tabi tuttuğunuz için, 99la
başlayanlara verdiklerinizi 98le başlayan Ezidilere ve Türkmenlere
vermediğiniz için bu eksiği yerel yönetimleri marifetiyle ortadan
kaldırmaya çalışıyor. Çankaya Belediyemiz Ankarada ikamet
eden ama kimlik numarasındaki özel kod yüzünden doğal gaz
bağlatamayan, sağlık hizmetlerinden yararlanamayan, ilaç
alamayan Türkmenleri tek tek evlerinde ziyaret ediyor ve onların tüm
ihtiyaçlarını karşılıyor. Çankaya Belediyesi, bunu
sosyal belediyecilik anlayışı gereği ve partisinin ona
yüklediği bu önemli misyon gereği yerine getiriyor ama devletsek,
devlet, devletliğini bilecek; devlet, devlet
babalığını yapacak. Bunun da en önemli kriteri eşitlik
ilkesidir, eşit davranmalısınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir diğer konu: Kürsüde birkaç kez dile getirildi,
bugün Somadan madenciler buradaydı. 2.800 madenci tam da
kışın ortasında, soğukta, karda
yağışta
Bu alıntıyı şuradan yaptım:
Saat 16.00-17.00ydi, 1 Ağustosu takip eden ilk pazartesi, Hükûmet
adına Bakanlar Kurulu çıkışında Sayın Arınç
böyle dedi: Karda kışta, soğukta, yağmurda madencileri aç,
açıkta bırakacak değiliz. Bugün geldiler, dediler ki: Karda,
kışta, soğukta açız, açıktayız. Devlet bu sözü
tutmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
Gruplar arası mekik diplomasisi yaptılar.
Sayın Erkan Akçayla beraber 4 grup başkan vekilimize de gittik,
4üne de teşekkür ediyoruz, gruplara, partiler üstü bir yaklaşım
için gayret göstereceklerini söylediler. Ama burada yapılması gereken
iş şu: Sayın Elitaş diyor ki: İç güvenlik paketi var.
Ondan sonra, dört beş hafta sonra bu olur. Muhalefet iç güvenlik paketinde
bizi çok zorlamazsa bu işi çabuk yaparız. Bu, doğru bir
yaklaşım değil. Somalı madencinin yarasına merhem
olmayı bir başka şeye pazarlık konusu yapmayalım.
Yapmamız gereken iş, hep beraber, partiler üstü
bir yaklaşımla, bu arkadaşlara verilen iki devlet sözünü
tutmaktır. Bu sözlerden bir tanesi kıdem tazminatlarının
ödenmesi. Soma AŞ ödemiyor. Niye ödemiyor? Bu tazminatları rehin
tutuyor, diyor ki: Mal varlığım üzerindeki tedbir kararını
kaldırın, hemen ödeyeyim. Ödeyemeyeceğinden değil,
şantaj unsuru olarak kullanıyor. Devlet dediğiniz şöyle
davranır: Şantaja mantaja boyun eğmez. İki maddelik bir
kanun geçireceğiz, metin üzerinde mutabıkız. Devlet, redevans
ihaleleri gereği, yani zaten esas işveren TKİ, burada bir
sıkıntı görüyorsa, kıdem tazminatlarında, bu
kıdem tazminatlarını alt işverenin kusurundan dolayı
üst işveren olarak derhâl, nakden, bir seferde öder; döner, Soma
AŞden kamu alacağı olarak tahsil eder. Bunu böyle yazarsanız
2.831 arkadaş, bir kere, tazminatlarını alacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
İki: Uyar Madencilik, hep burada anlattım ya,
sizin Ermenekte tanıştığınız, bizim Somadan
beri tanıdık olduğumuz Uyar Madencilik
Bu Uyar
Madenciliğin 800 kişiyi mağdur ettiği bir durum var. Birçok
milletvekilinizin yakın ilişki içinde olduğu, bir
bakanınızla bir milletvekilinizin çocuklarının
hayatlarını birleştirdikleri o mutlu günde, geçen hafta burada
mal varlıklarını okuduğum 3 kişinin de ayrı ayrı
davetli olduğu, nikâh törenine katıldığı Uyar
Madencilik, o 800 kişiyi mağdur etmiş. Birisinin iki gözü
görmüyor, birisinin iki ayağı yok, bugün Sayın
Elitaşın odasındaydı koltuk değnekleriyle.
Yanlış ve ucuz dinamit kullanımından... 800ü de
çalışmış, paralarını alamamış. Bunu
geçirirseniz Uyar Madencilik sorununu da halledeceğiz, ayrıca, 301
tane, kaybettiğimiz madenci kardeşimizin ailelerinin de tazminat
alacaklarını ödemiş olacağız. Bu çok basit ve bütün
gruplar için de Biz bu dönem biterken iyi bir şey yaptık, gözümüz
arkada kalmadı, vicdanımız rahat. diyebileceğimiz, bütün
grup başkan vekillerine, çıkıp buradan bir Manisa milletvekili
olarak bütün gruplara teker teker teşekkür edebileceğimiz bir konu.
Devlete yük falan da gelmiyor. Paraların tahsil kabiliyeti var.
Birileri devletle oyun oynamaya çalışıyor,
bürokrasiyi âlet etmiş. Birtakım bakanlıklar da bir gün
söylediğini
Burada, soru-cevapta Ben buna karşı çıkmam
gruplar çözerse. diyor. Sayın Doğan Kubatın iyi niyetli
gayretlerine rağmen, kendisine bir hafta sonra götürüldüğünde Emsal
teşkil etmesin. diyor. TKİnin, Hazinenin ve ilgili sendikanın
hukukçularının ortaklaştığı basit bir metin var.
Emsal teşkil etmeyecek, devletin esas sorumluluğunu ortaya koyacak o
metni bir an önce buradan geçirmeliyiz.
400 işçi bugün Dikmen Kapısının
önünde saatlerce ıslandı. 3 bin tane arkadaşının gözü
kulağı burada. Telefonlarımız durmuyor. Bu konuda yüce
Meclisin görevini yapması lazım. Muhalefet partilerinin üçü de bugün
çok yapıcı, çok olumlu katkılar sağladılar.
İktidar partisi grubundan bu olumlu yaklaşımı bekliyoruz.
Peki, sözün biri tutuldu, ikinci söz? Hani kimse
işsiz kalmayacaktı, devletimiz güçlüydü, Hükûmetimiz vicdan
sahibiydi? Bülent Arınç bunları şiir okur gibi okuyor:
Devletimiz güçlüdür, Hükûmetimiz vicdan sahibidir, böyle yapmayız.
Tamam, şiiri okuyorsun da sonra gelip burada gereğini yapmazsan bu
iş olmaz.
Bir önerimiz var, önerimizin kanun teklifi şu anda
Meclisin ilgili komisyonunda bekliyor. Sayın Akif Hamzaçebi
başkanlığında, bütün sendikalar, bütün meslek örgütleri,
sosyal taraflarla beraber yaptık bunu. (CHP sıralarından
alkışlar) Yaptığımız teklif şudur: Uygulama
maden ocağı. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde böyle
yaklaşımlar var. ILO standartlarıyla tam uyumlu, ülkemizin
mevzuatının bütün gereklerini yerine getiren, bir madende hem
çalışılıp para kazanılabileceğini hem de güvenli
olabileceğini gösteren örnek bir maden ocağı. Kim bu maden
ocağını işletecek? Bu işi en iyi yapan, en iyi bilen
kurum Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ); otuz yıl
Somayı işletti, bir tane ölümlü kaza oldu. Zaten yazılan
Sayıştay raporlarında da mahkemeye verilen bilirkişi
raporunda da Soma raporunda da ortak nokta o, hepsi birden diyorlar ki:
TKİ bu işin uzmanı. Neden başkasına
yaptırıyor da kazaya sebebiyet veriyor? Sayıştay da
eleştiriyor Neden kendi bildiği işi yapmıyor da dışarıya
verip zarar ediyor? diye.
Bunun için yapacağınız şey şu:
TKİ kendisine bir tane ruhsat kesecek -kendi malımıza
ricacı olduk bu kürsüde- bu ruhsatla bir maden açacak, o maden Türkiyenin
örnek maden ocağı olacak. O maden ocağında, mezun olmadan
önce maden mühendisleri son stajlarını, uygulamalı
eğitimlerini tamamlayacaklar. O madende iki yıllık maden
teknikerleri pratik derslerine girecekler, sınavlarını
tamamlayacaklar, bitirme sınavını orada verecekler. Madende
çalışmak isteyen işçi önce oraya gidecek, orada yeterli
eğitimi alacak, ondan sonra gelecek, madende çalışacak.
Tahlisiye ekipleri, hepsini orada eğiteceğiz, hepsini orada; bir
facia olduğunda gerçek bir maden ocağında eğitilmiş
tahlisiye ekipleri uygun ekipman ve motivasyonla kaza yerine intikal edecekler.
Bunlar olurken o maden para da kazanacak, kömür de çıkaracak. Peki, esas
faaliyetini kim yapacak? 3 bin yeni çalışana ihtiyacımız
var. İşte, o madende 2.833 kardeşimiz oturacak ve
çalışacak. Ne diye çalışacaklar? Kendilerine verilen devlet
sözü tutulsun diye. Bir, istihdam konusundaki devlet sözü; iki
Ya,
dememiş miydi bizim Bakan iftar yemeğinden sonra orada Burası
Türkiyenin en güvenli, dünyanın sayılı güvenli
madenlerindendir. diye? İşte, Eynezde, tepesinde 301 maden
şehidinin isimleri ve resimleri olan uygulama maden ocağını
açarsanız o Bakanın şu an utanç vesilesi olan Bu maden
Türkiyenin en güvenli, dünyanın da sayılı güvenli
madenlerindendir. sözünü deriz, bu sözü de tutmuş oluruz.
Parlamentonun böylesi konularda ortaklaşabileceğini
ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oğan, buyurunuz.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim.
Sayın Bostancı, siz Türkmenlere devletin
imkânını sunun, ben burada gelir her gün size teşekkür ederim.
Türkmenlere edilen yardıma ve doğru işlere teşekkür etmekten
de gocunmayız.
Aynı şekilde, 17 aileyi biz kendi
imkânlarımızla aldık, Iğdıra götürdük. Huzurunuzda da
Iğdır halkına ben buradan teşekkür ediyorum. 130 kişi,
Iğdırda şimdi sıcak yuvasında. 17 aile,
kalabalık aileler. 7 aileyi de Sayın Bostancı, Amasyaya götürün,
bir teşekkürü de bunun için edeceğim, hiç gocunmayacağım
emin olun.
Değerli arkadaşlar, burada biraz önce
gösterdiğim belge, Kamu Hastaneleri Birliğinin bir genelgesi ve bu
genelgeye göre, Suriyeden gelen vatandaşlar burada tedavi olabiliyor,
Iraktan gelen Türkmenler tedavi olamıyor. Burada bir yanlış var
mıdır Sayın Bostancı? Var, bir yanlış var.
Ankaranın göbeğinde bugün, bir çocuğa, ufacık bir
çocuğa, Dışkapı Hastanesindeki hastane ismi de veriyorum-
arkadaşlarımızdan rica ettik, baktılar ama yer
olmadığı için Hacettepeye sevk ettiler, götürdük, 10 bin TL
masraf çıktı. Türkmen aile nasıl ödeyecek bunu? Suriyeli için
sorun yok, Türkmen için sorun var. Bunu söylerken bir ayrım
yapmıyoruz, A partisi destek oluyor, B partisi olmuyor. demiyoruz.
Maalesef ki iktidar sizsiniz ve iktidar siz olduğunuz için bunu çözmek de
sizin üzerinizdedir. Vatandaş olarak da yardım ediyorsanız, o
sizinle Allah arasında bir şey zaten. Bir elinizin ettiğini öbür
el görmemelidir, edilen yardımlar da burada ifade edilmemelidir. Siz
dediğiniz için Iğdır örneğini verdim.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Eğitim Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/984) (S. Sayısı: 663)
(Devam)
BAŞKAN - Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ
ARASINDA EĞİTİM ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Ağustos
2014 tarihinde Türkmenistanın Türkmenbaşı şehrinde
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında
Eğitim Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Şahıslar adına Malatya
Milletvekili Sayın Veli Ağbaba.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Türkmen meselesi konuşuluyor, o konuyla ilgili
ben birkaç düşüncemi, gözlemimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bu AKPnin
izlemiş olduğu politikalar neticesinde Orta Doğu tam bir kan
gölüne döndü. Orada yaşayan, Orta Doğuda yaşayan herkes bundan
etkilendi; Kürtler, Ezidiler, Türkmenler de etkilendi. Tabii, bu Kobani
nedeniyle Kürtlerin durumları daha çok göz önüne serildi, birçok heyet
gitti ve bize yakın olması nedeniyle de Türkiyenin gündemine çok
sıkça geldi.
Ben, ondan önce, maalesef Türkiyenin gündemine çok
gelmeyen, belki tartışılmayan, belki birçoğumuzun, bizim
de, ben de dâhil, Kerküke gidinceye kadar farkında
olmadığımız bir dramı, yaşanan dramı
sizlerle paylaşmak istiyorum. Genel Başkanımızın
talimatıyla, Telaferden kaçan Türkmenlerin durumunu incelemek üzere
Kerküke gittik. Bizim kadın milletvekillerimiz, burada bulunan Sayın
Sena Kaleli, Kadın Kolları Genel Başkanımız,
milletvekillerimizle birlikte Kerküke gittik. Öncelikle gözlemlerimi size
anlatmak istiyorum.
Erbil gelişmiş, petrolün bütün o
zenginliğini görmek mümkün. Gecenin üçünde, silahların
eşliğinde Kerküke girişimizi petrol kuyularından gelen
kokudan anladık. Tabii, Kerkük tam bir petrol kenti ama Kerküke petrolün
zenginliği sinmemiş, hatta Kerkük ile Erbili
karşılaştırdığımız zaman Kerkük tam bir
virane durumunda. Orada gece yatmadan sabah bir Türkmen okuluna gittik, Türkmen
okulundaki çocukların durumlarını gördük. Orada yaşayanların
hâlini görünce kendi çocuklarımızı düşündük ve maalesef,
içimiz burkuldu. Kerkükteki Türkmenlerin söylediği şey şu:
Türkiye hükûmetleri orada hapşırsa biz burada nezle oluyoruz.
diyorlar. Türkiye orada nasıl politika izlerse, olumlu izlerse olumlu
yönde etkileniyoruz, olumsuz izlerse olumsuz yönde etkileniyoruz. diyorlar. Ve
son dönemde, özellikle bu petrolden dolayı, Türkiyenin, orada
yaşayan Türkleri, Türkmenleri petrole sattığını ifade
ediyorlar Türkmenler. Diyorlar ki: AKP bizi petrole sattı, bizi unuttu.
Daha önce Saddam bizi asimile ediyordu, nüfusumuz 3 milyondu; şimdi
düştü 1,5 milyona, şimdi de başkaları asimile ediyor.
IŞİD saldırılarıyla birlikte
orada Kürtlerle bir yakınlaşma olmuş ama oradaki Türkmenlerin
durumu içler acısı. Maalesef 1,5 milyon Türkmen orada kan
ağlıyor. Ve Erbilde, Kerkükte devlete gelmenin yolu maalesef
Türkmen kimliğini gizlemek. Türkmen olduğunuzu söylediğiniz
sürece savcı olamıyorsunuz. En okumuş kesim Türkmenler
olduğu hâlde, maalesef, Türkmenler orada, o kimliklerini gizlemek zorunda
kalıyorlar.
Uzunca yıllar Saddamın izlemiş
olduğu politikalar neticesinde Kerkükteki Türkmenler asimile olmuş,
Kerkük tam bir Türkmen şehriyken önce
Araplaştırılmış, daha sonra da Kürtleştirilmeye
başlanmış, bunu açıkça söylüyorlar. Ve maalesef, Hükûmet
sadece burada petrolden gelen kaynakları, parayı düşündüğü
için oradaki Türkmenleri görmezden geliyor.
Telaferden kaçan Türkmenlerin çadırlarını
ziyaret ettik. Orada gittiğimiz okul -biraz önce anlattığım
okul- maalesef bir virane ama hâlâ Türkçe eğitimini devam ettiriyorlar.
Sizler burada nasıl Türkçe konuşuyorsanız onlar da bizim gibi
konuşuyorlar, sizin gibi konuşuyorlar Türkmen çocukları. Bir
çadıra gittik, çadırdaki -AKP milletvekillerinin de dikkatine
sunuyorum, belki bu konuda bir çalışma yapılabilir, belki
politika değiştirilebilir- Telaferden gelen çocukların,
kadınların birçoğu Türkçeyi bilmiyorlar. Niye bilmediklerini
sorduğumuz zaman, maalesef, orada, Telaferde ve farklı bölgelerde
asimile edilmişler, Türkçeyi unutmuşlar ve bu baskının
neticesinde, Türkmen kimliği artık ikinci plana itilmeye
başlanmış.
Telaferdeki insanların, IŞİD
saldırılarından, IŞİDin o zulmünden kaçanların
bir kısmı Şii kimliği nedeniyle Kerbela tarafına
gitmişler, bir kısmı da Kerküke gelmişler. Maalesef
oradaki Türkmenlerin söylediği şey şu: Kerbelaya giden
Türkmenlerin de -Şii kimliklerinden dolayı- nüfuslarının
azalacağını düşünüyorlar ve Türklerden yardım
bekliyorlar. Türklerden, Türkiyeden bekledikleri yardım, bir.
İkincisi: Türkmenlerin orada var
olduklarını kabul etmelerini, parayı görmeden Türkmenlerin
kimliğini kabul etmelerini istiyorlar.
Üçüncüsü: Orada bütün Sena Hanım burada,
şahit- çocukların tamamı yalın ayak ve hepsinin
ağzı gözü yarayla dolmuş biçimde. Bu konuda Türklerden, Türkiye
Hükûmetinden yardım istiyorlar.
Bu konuya Meclisin tamamının dikkatini çekmek
istiyorum. Hem Abidinpaşadaki hem Ankaradaki bütün Türkmenlere
Cumhuriyet Halk Partili belediyeler yardım ediyor hem de oraya
yardıma gittik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Sizlerden ricam,
özellikle Sağlık Bakanlığından ricam, Türkmenlere
derhâl ücretsiz sağlık hakkı tanınmalı diyorum.
Bu düşüncelerle saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ağbaba.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu
tartışılan konularla ilgili -Türkmen yardımı, Suriyeli
göçmenlere yardım- Sağlık Bakanlığından
edindiğim resmî bilgiyi paylaşacağım efendim.
BAŞKAN Tamam.
Şimdi, daha evvel Sayın Numan Kurtulmuşla
ben görüşmüştüm, Bakanlar Kurulundan bir karar
çıkarıldığı söylenmişti. Sonra bugün
aldığım bir bilgiye göre, Sağlık Bakanının
imzasının eksik olduğu söylenmişti. Şimdi o mu
tamamlanmış?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet.
BAŞKAN Ha, iyi. Yani düzgünce anlatılsın
diye söyledim, insanlar anlasın.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın 663 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkür
ediyorum.
Sağlık Bakanlığından
edinmiş olduğum bilgi şu: Başlangıçta Suriyeden
göçmenler geldiği için -ilk çıkarılan yasa- her türlü
yardım için Suriyeli göçmenler diye ifade ediliyor.
BAŞKAN Doğru.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ancak, bu göçmen
trafiği içerisinde Türkmen olsun, Arap olsun, kim gelirse gelsin bunlar
sağlıktan hizmet alıyorlar. Eğer yasada geçmiyor ise
BAŞKAN Ama Suriyeden gelenler alıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bana gelen resmî
bilgiyi söylüyorum, herkes alıyor.
BAŞKAN Orada bir sorun yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Türkmenler de
yardım alıyor.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Suriyeden gelenler
sadece.
BAŞKAN Tabii ki ama Iraktan gelenlerde
alınmıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Türkmenlerin
almış olduğu yardıma ilişkin olarak faturalar
kesiliyor, bu faturalar biriktiriliyor -Bakanlığın
söylediğini ifade ediyorum- ve bu faturaları bu kişiler
ödemiyorlar. Bunlar Bakanlar Kuruluna getirilecek ve bir şekilde
çözülecek. Bahsedilen konu bununla ilgili.
BAŞKAN Anladım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yoksa,
sağlık hizmeti almayan hiç kimse yok efendim.
Teşekkürler.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, ben hepinize söz vereceğim
de
Yalnız, benim de takip ettiğim bir konu, doğru
anlaşılması açısından söylüyorum çünkü Sayın
Numan Kurtulmuştan aldığım bilgiyi ben kamuoyuyla
paylaştım ve sıkı takip ettim, hemen bir Bakanlar Kurulu
kararı çıkartıldığını
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Çıkartıldı.
BAŞKAN - Ben de bunu kamuoyuyla paylaştım.
Şimdi, burası tamam. Yalnız, yanlış
anlaşılmasın, ben konuşmalardan bir yanlış
anlaşılma çıkabilir diye endişe ederek
paylaşıyorum. Suriyeden gelen bütün göçmenlere, etnisitesi falan söz
konusu değil, hepsine yardım ediliyor o çıkan kararla ilgili
olarak.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Doğru.
BAŞKAN - Ama Iraktan gelenlerin, böyle bir
yardım o kararnamede yazılmadığı için böyle bir
problemi var. Mesela, şimdi, hastaneler, Sayın Bostancı,
almıyor, 3 tane çocuğu ben karşıladım.
Dolayısıyla, bunu bildirdiğimiz için Sayın Numan
Kurtulmuşa, o bir Bakanlar Kurulu kararnamesi
çıkarıldığını söyledi. Şimdi, Sayın
Sağlık Bakanının imzasının eksik olduğu söylenmişti.
Benim anladığım sizden, teyit için söylüyorum, bu imzanın
tamamlandığı şeklinde mi?
Sonra grup başkan vekillerine vereceğim ben
söz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Şimdi,
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bir kere, Türkmen-Arap diye bir ayrım yok, Suriye ve
Irak esaslı, resmî formalitede bir ayrım var.
BAŞKAN Aynı şeyi söyledik.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet, sizi teyiden
söylüyorum. Dolayısıyla, Araplara yardım ediliyor, Türkmenlere
yardım edilmiyor. şeklinde bir uygulama söz konusu değil.
Iraktan gelen göçmenlere ilişkin olarak birtakım problemler
olduğu görülmüş, bunun üzerine sizin bahsettiğiniz o düzenleme
de yapılmış. Ancak, Sağlık
Bakanlığının bana ifadesi: Göçmen durumunda olup nereden
olursa olsun gelenlere biz yardım ve destek veriyoruz, buna ilişkin
faturaları da ayrıca bir kenara koyuyoruz, bunlar Bakanlar Kurulunda
gündeme gelecek. Ama sizin şahit olduğunuz ve yardım
ettiğiniz tarzda olaylar da muhakkak yaşandığı için o
formaliteyi de tamamlamışlar.
Arzım bundan ibaret.
BAŞKAN Yani, devlet hastaneleri almıyor,
aldığı takdirde parasını istiyor, onun düzenlenmesiydi
meselemiz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet,
haklısınız, bu tür problemler yaşandığı için
de o düzenleme yapılmış.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Anladım. Çok ciddi bir insan
sayısı takip ettiği için, ben doğru
anlaşılmasını sağlamak için kendim de müdahalede
bulundum.
Sayın Hamzaçebi, buyurunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben söz
hakkımı Sayın Ağbabaya veriyorum.
BAŞKAN Tamam.
Sayın Ağbaba, buyurunuz.
19.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba'nın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben teşekkür
ederim.
Tabii, bunu biz bir siyasi malzeme, bir siyasi
eleştiri anlamında kullanmıyoruz ancak biz gördüğümüz
gözlemleri de paylaşmak istiyoruz.
BAŞKAN Doğru.
VELİ AĞBABA (Malatya) Zaten Sayın
Başkan da Bakanlar Kurulu kararının çıkmak üzere
olduğunu söyleyerek, bir sorun olduğunu söyledi.
Şimdi, bu insanlar, özellikle Iraktan, Telaferden
gelen insanlar oradan çok zor şartlar altında gelmişler. Hatta
birçoğu yollarda ölmüş bu insanların. Çocukların bir
kısmının kimliği yok. Geçtiğimiz hafta biz Mecliste
basın toplantısı yaptık. Sara hastası bir çocuğun
ilacını alamadığını, tedavi
olamadığını biliyoruz. Bu anlamda, Sağlık
Bakanlığı derhâl, çok uzatmadan bunu yapabilir ki biz,
örneğin bizim Çankaya Belediyemiz gezici sağlık ekibiyle
birlikte hem Abidinpaşada hem Mamakta geziyor, onları tedavi etmeye
çalışıyor. Ayrıca Mithatpaşada kurmuş
olduğumuz bir sağlık merkeziyle de orada hiçbir ücret talep
etmeden bunları sağlamaya çalışıyoruz. Ancak, tabii,
Çankaya Belediyesinin imkânları belli. Çankaya Belediyesi tam
teşekküllü değil. Derhâl üniversite hastaneleri, devlet hastaneleri,
özellikle hasta çocukların tedavisi için gerekeni yapmalı ve Bakanlar
Kurulunun bu kararı mutlaka alması gerekiyor.
BAŞKAN İşte, aldıklarını
söylüyorlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) Orada biz gözlerimizle
gördük. Örneğin, doğal gaz bağlantısı
olmadığı için insanlar nemin içerisinde, bir evde 20 kişi,
30 kişi oturuyor. Hâlâ gıda yardımı alamıyorlar, hâlâ
bu konuda gereken destek verilmiş değil. Bu konuda Hükûmetin
Sayı da çok fazla değil, sayının 6 bin ile 9 bin
arasında olduğu söyleniyor. Derhâl çözülebilecek bir sorun. Bu konuda
herkesin duyarlı olması gerekiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
20.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, şimdi Bakan Bey de burada. Naci Bey Sağlık
Bakanıyla konuşmuş ama Sağlık Bakanıyla tekrar
bir konuşsun, bir teyit etsin. Tabii ki orada herhangi bir şekilde
Türkmen-Arap diye ayırt etmiyoruz ama 99la başlayan bir kimlik
verildi Suriyeden gelenlere. Onların hepsi faydalanma imkânı
buldular. Iraktan gelen Ezidilere sağlık hizmeti veriliyor ama
Iraktan gelen Türkmenlere verilmiyor. Yani, biz bizzat kendimiz
götürdüğümüz için hastanelere
Gazi Üniversitesi Hastanesine götürdüm ben.
Bebekler, kadınlar hasta, bunlara bakılma imkânı yok başka
türlü, herhangi bir hizmet de verilmiyor. Şimdi Bakan Bey
açıklasın, Yarından itibaren veriyoruz. desin, o zaman kabul
edeyim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) O bizimle
alakalı değil.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) İkincisi:
Bakın, gıda yardımı yapıyoruz Mamaktakilere,
Abidinpaşadakilere ve bunlarla ilgili birtakım teşkilatlar
kurulmuş vaziyette sivil toplum örgütleri olarak tarafımızdan
ama ben şunu söylüyorum: Eğer buna gerçekten hizmet ediyorlarsa
başımızın üstünde ama edilmiyor. Bakın, tekrar
ediyorum, 98le başlıyor onların kimlik numarası ve onlara
yardım edilmiyor. Yani kimlik numarası 99la başlayanlara
tanıdıkları hakkı 98le başlayanlara da aynen
tanısınlar; bu kadar basit bir şey söylüyorum. Yani
Yapıldı. demesinler. İşte, Bakan Bey de burada, bunun
kararını versinler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Bu konunun tartışılması gayet güzel
oldu, umarım anlaşılmıştır.
Teşekkür ediyorum.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, Sayın Bakan ifade etsin.
BAŞKAN Şimdi, benim Sayın Bakana talimat
verme yetkim yok Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Burada anlaşıldı,
teşekkür ediyorum- ifade etsin, yarın biz de Türkmenleri alıp
hastaneye gidelim. Madem sorun yok, yarın götürelim.
BAŞKAN - Gayet güzel kamuoyuyla
paylaşıldı.
Şimdi, bakın, ben bizzat Başbakan
Yardımcısı Sayın Kurtulmuştan aldığım
bilgiyi kamuoyuyla paylaşmış bir şahıs olarak
Şimdi, tabii ki Sayın Bostancının verdiği bu bilgiye
itibar edeceğiz, dolayısıyla takibi hep beraber yapılacak.
Şimdi ben Sayın Bakana talimat veremem.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Hükûmeti
Sayın Bakan temsil ediyor, Sayın Bostancı temsil etmiyor.
Sayın Bakan, niye konuşmuyorsunuz?
BAŞKAN - Evet, şimdi bitirdik, gayet güzel
oldu. Yani herkesin konuşması, kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi
bence çok güzel oldu, hepinize, bu konu hakkında konuşanlara tek tek
çok teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Eğitim Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/984) (S. Sayısı: 663)
(Devam)
BAŞKAN - 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 663 sıra sayılı Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul : 212 (X)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 53üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin 8inci sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Kosova Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/768) (S. Sayısı: 466) (X)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 466 sıra sayıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti arasındaki anlaşmanın
onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı hakkında
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Balkanlarda Türklerin yaşadığı
sorunlarla ilgili olarak o bölgenin de bir insanı sıfatıyla
defalarca konuştum, konuşmaya da devam edeceğim çünkü Balkanlara
gezinin dışında çok fazla bir şey
yapıldığı yok. TİKAnın oradaki
çalışmaları konusunda bir parantez açmak istiyorum: Gerçekten
olumlu çalışmaları var TİKAnın ama sadece bölgede
okul yapmak, cami yapmak yetmiyor. O bölge insanının kendine ait
sorunları var, onlarla ilgili henüz bugüne kadar çalışma yapılmadı,
sorunları devam ediyor, çözüme de kavuşmadı.
Balkanlardaki Türk azınlıklarının
ortak noktası, 20nci yüzyılın başından bu yana ciddi
siyasi baskılar altında yaşamaları, asimilasyona maruz
kalmaları ve göçe zorlanmalarıdır. Yani, 1912 Balkan Savaşından
sonra, gerçekten, bütün dünyada çok ciddi anlamda ses getiren bir asimilasyon,
bir katliam yaşandı o göç yollarında ama bugün, Türkiyede
bunlar hiç bahsedilmiyor. Özellikle, Balkanların
yaşadığı bu trajediyi 1915 yılının 100üncü
yıl dönümü nedeniyle Ermenilerin soykırım iddiasıyla
gündeme getirdikleri konu karşısında, Balkanlarda yapılan
soykırım konusunda şu ana kadar Türk devleti olarak herhangi bir
girişimde bulunmadık. Aslında, dünyanın yüzüne
karşı haykıracağımız Balkanlarda bir
soykırım söz konusu. Amerikalı tarihçi McCarthynin de
belirttiği gibi, 5,5 milyon Türk katledilmiş Balkanlardan buraya göç
ederken göç sırasında ve orada, savaş sonrası kalan Türk ve
Müslüman nüfus içinde.
Bölgedeki Türk topluluklarının
sabırlı ve kararlı tutumları, Balkanlarda bugün hâlâ 2
milyona yakın Türk Müslüman nüfusun varlığını mümkün
kıldı. 2 milyona yakın nüfusumuz var ve onlar orada hâlâ sancak
beyliğine devam ediyorlar, ısrarla devam ediyorlar, Türkiye'nin
engellemelerine rağmen devam ediyorlar. Türkiye'nin engellemelerine
rağmen diyorum zira Türkiye, onların yerinde durmasını
sağlayacak herhangi bir adım atmadı. Ne onlara orada, yerinde
istihdam sağlayacak işyerleri kurulması konusunda, fabrikalar
kurulması konusunda bir girişimde bulundu bugüne kadar ne de
girişimde bulunan iş adamlarına bir katkı, bir destek
sağladı. Bu insanların burada kalmalarını temin
etmezsek, biliniz ki Balkanlarda kısılan sesimiz Avrupada da
Türklerin sesinin kısılmasına sebep olacaktır. Bu
açıdan, Balkanlardaki Türk nüfusunun çok önemli olduğunu
düşünüyorum.
Bakın, yakın bir tarihte Türkiyede, özellikle
son on iki yılda, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında, çokça,
sıkça duyduğumuz bir cümle var; hadisenin bir boyutuyla
güneydoğu meselesine Ne olacak canım, iki üç ilin
sıkıntıda olması Türkiyeyi sıkıntıya
mı koyar? şeklinde birtakım tavsiye niteliğinde sözler
duyuyoruz. Bunu her seferinde söylüyorum, vatan toprağı
kaybetmiş bir ailenin çocuğu olarak söylüyorum, vatan
toprağı kaybetmek -Balkanlarda olduğu gibi- çanta kaybetmeye
benzemez. Balkanlarda bunu yaşadı Türkler. Yüz yıl evvel, fazla
değil yüz yıl evvel, kendi ana vatanlarında yaşayan
insanlar, şu anda o topraklara vize alarak gidiyorlar. Daha önce, yine
Damat Ferit gibiler, oralarda olan kıpırdanmalara sessiz kalıp
Orada bir şey olmaz, olursa da ne olur canım, iki üç şehirde
isyan çıkar, onları da gerekirse bastırırız.
şeklinde şu andaki gibi aymazlık içindeydiler ama konu öyle bir
hâle geldi ki, Müslüman ve Türklerin o toprakları tamamen terk etmesine,
5,5 milyon Türk ve Müslümanın da o topraklarda katliama,
soykırıma uğramasına sebep oldu. Güneydoğu örneği
bugün önemli bir örnek Balkanlarla kıyasladığınızda.
Balkanlarda yaşanan trajedinin güneydoğuda
yaşanmayacağını kimse iddia edemez. Bu kadar aymazlık
bizlere yakışmıyor. Bunu, lütfen, biraz daha dikkatli takip
edin. Siyaset bir yere kadar. Güneydoğudan oy almak vesaire, bunlar belki
sizi Mecliste çoğunluk hâline getirebilir ama yarın öbür gün
çocuklarınıza, torunlarınıza veremeyeceğiniz
ifadelerin de sahibi olursunuz. O yüzden, bu konuda bütün Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunu da itidalli düşünmeye davet ediyorum.
Kosova nüfusunun tamamı Müslüman, Arnavutlar ve
Türkler var, biraz da Sırp nüfus var. Burada, daha önce Türkçe resmî
üçüncü dil olarak her vilayette konuşulmasına rağmen,
geçtiğimiz yıl yapılan bir uygulamayla Prizrenin
dışında üçüncü dil olarak Türkçenin kullanılması
yasaklandı ve buna karşın da Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti -bizim her yerde itibarımız var, her yerde sesimiz
çıkan- Sayın Davutoğlu da sadece seyretti. Orada bulunan Türk
partisinin genel başkanı, şu anda iktidarda bakan olan
arkadaşımız da maalesef, bu konuda yeterli çabayı
göstermedi, arkasına sivil toplum kuruluşlarını alamadı
ve Türkçemizi Kosovada kaybettik, sizin döneminizde kaybettik yani En çok
etkin olduğumuz zaman dilimi. diye sunduğunuz bu dönemde Türkçemizi
Kosovada kaybettik. Bu bile Balkanlarda ne kadar yanlış bir politika
izlediğinizin göstergesi. Yani, bizim için Balkanlar, Türkiyede işsiz
kalan bakanların ziyaret ettiği bir yer hâline geliyor.
Sayın Mehmet Şimşek, siz gittiniz mi hiç
Balkanlara? Anlaşma yapmak için gitmişsinizdir. Ama, burada öyle
bakanlar var ki canları sıkılınca Balkanlara gidip on gün
kalıp geliyorlar, tatil yapıyorlar. Yani Balkanlara gidin, daha çok
kalın da orada bir şeyler yapın, gidip tatil ruhunuzu
dinlendirmeyin, gidin oradaki Türklerin sorunlarını buraya getirin,
burada çözüm bulun.
Orada, hakikaten, Balkanların bir ülkesinde bir
başbakan, benim de geçmişte, bidayette hukukum olan bir başbakan
Ya, Lütfü Bey, biz burada on gün bakan ağırladık, biliyor
musun? dedi. On gün
On gün bakan olur mu ya? Yani bir insan bir ülkeye on gün
niye gider, ne yapar? Bu bakanın burada hiç işi olmaz mı? Yani
orayı bir tatil yeri gibi kullanmaktan vazgeçin, oradaki Türklerin
sorunlarına lütfen, yerinde bakın. Ama burada bir daha
altını çizerek söylüyorum, TİKAnın bölgede
yaptığı çalışmalar için de teşekkür ediyorum. Bu
yeterli değil. Türkiyedeki gibi oradaki insanları da yardıma
muhtaç hâle getirip sadece yardım etmekle kurtarmayın,
kurtardığınızı zannetmeyin, orada, o bölgede
yapılacak başka işler de var.
Bakın, güneydoğu Avrupa aslında, Balkan
Savaşının çıktığı, savaş gerekçesi de
olduğu hasebiyle, Amerikanın Avrupanın ortasında çok
önemli bir üssü, bir askerî üssü. O Balkan Savaşı niye
çıktı? diye düşünenler, Kosova Savaşı niye
çıktı? diye düşünenler Kosovaya gitsinler, Gilan ile Prizren
arasındaki o Amerikan üssüne baksınlar. O Amerikan üssü, bizim iki de
bir hava yapıp Sizi buradan kovarız. dediğimiz İncirlik
Üssünden 17 defa daha büyük. Bir devlet Avrupanın ortasında böyle
bir üs bulabilir mi, parayla satın alabilir mi? Asla ve kata. Balkanlarda
Müslümanları öldürttüler, katlettiler ve ikinci gün oraya da üs kurdular.
Türkiye bu konuda sadece ve sadece seyretti maalesef, seyretmeye de devam
ediyor. Balkanlara türkü yakmak kolay, Balkanlara gezi yapmak kolay ama
Balkanların, Kosovanın, Makedonyanın, Bulgaristanın,
Batı Trakyanın sorunlarını burada konuşmak esas elzem
olan, bizim işimiz de o, bu olması gerekiyor, yoksa gezmeye tabii ki
gideriz, gitmek isteyen varsa biz de götürürüz. Ama, sadece Balkanlara Biz iyi
ağırlanıyoruz, bize orada iyi bakıyorlar. diye gidip
gidip, gezip gezip gelmeyin. Bunu milletvekili arkadaşlarıma
değil, özellikle bakanlara söylüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün Balkanlarda bir sorun da Batı Trakyada yaşanıyor.
Batı Trakyada, Yunanistanda yeni yapılan seçimlerden sonra -takip
eden arkadaşlarımız var mı bilmiyorum- bütün
kadrolaşmalar, dikkat ediyorum, oradaki Türk düşmanları üzerinde
devam ediyor. Örneğin, Yunanistan istihbarat teşkilatının
başına geçmişten beri Türk düşmanlığıyla
bilinen bir zat atandı. Zaten oradaki Türklerin durumu çok
sıkıntılı, zaten oradaki Türklerin kimlik problemi var,
kendi ibadetlerini yapmakla ilgili sıkıntıları var, müftü
seçme problemleri var, eğitim problemleri var, isim problemleri var, hâlâ
Türk Öğretmenler Birliği Türk ismini kullanamıyor, Türk
Gençlik Derneği Türk ismini kullanamıyor. Bunlar konusunda girişimlerinizin
biraz daha samimi, biraz daha ciddi olmasını bekliyorum.
EŞREF TAŞ (Bingöl) İster Türk olsun
ister Zaza olsun, ne olacak, çok mu önemli yani?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Çok önemli, benim için çok
önemli yani sizin için önemli olmayabilir ama benim için çok önemli. Ben Türk
olmakla övünen, Türk milliyetçiliği davasına ömrünü adamış
bir adamım, Türk olmak tabii ki benim için önemli.
EŞREF TAŞ (Bingöl) Benim söylemek
istediğim ırkçılık, ırkçılığa gerek
yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahıslar adına, Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 466 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasına ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkeler arası
ilişkilerde sermaye, teknoloji ve ticaret ilişkilerinin
geliştirilmesine ve her iki ülkenin iş birliği ve
dostluğunu artırmaya yönelik bu tür anlaşmaların her iki
ülkenin de refahına katkıda bulunacağını
düşünüyoruz. Anlaşmayla, kişilerin aynı gelir üzerinden iki
devlette de birden vergilendirilmesinin önlenmesi amaçlanıyor ve bu anlaşma
da bu amaca yönelik bir düzenlemedir ve destekliyoruz.
Şimdi, sayın milletvekilleri, bugün mutlaka bu
kürsüden dile getirmemiz gereken bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum,
tabii, başta Hükûmetin dikkatine sunuyorum: Biliyorsunuz, 13 Mayısta
Somada meydana gelen maden faciasında 301 maden işçimiz
hayatını kaybetmişti ve bunların kıdem
tazminatlarının ödenmesi söz konusuydu. Ancak, yaklaşık
dokuz aya varan bir süre geçmesine rağmen, bu işçilerimizin aileleri
bu işçilerle ilgili kıdem tazminatlarını maalesef
alamadılar, bu birincisi.
İkincisi: Soma Anonim Şirketi maden
ocaklarında çalışan ki bu ocakların başında da
kazanın yaşandığı Eynez Maden Ocağı gelir- 2.831
işçinin işine 1 Aralık tarihinde firmanın bir cep telefonu
mesajıyla son verildi yani işçiler işten atıldılar ve
kıdem tazminatları da yaklaşık bu iki buçuk aylık süre
içerisinde hâlen ödenmemiş durumdadır. Peki, bunu kim ödeyecek?
Elbette kıdem tazminatlarını ödemesi gereken, işçileri
çalıştıran firmadır ancak firma bunu ödemek istemesine rağmen,
firmanın mal varlığında blokaj olması, para ve mal varlığına
tedbir konulması nedeniyle gayriiradi bir şekilde firma bunları
ödeyememektedir çünkü bu tedbiri koyduran da 301 maden şehidinin ailesidir
kıdem tazminatlarını almak üzere. Burada, aradan geçen bunca
zaman içerisinde bu kıdem tazminatlarının ödenmesi konusu
sürüncemede kalmıştır.
Şimdi, öncelikle, verilen bazı sözleri
hatırlatmak istiyorum. Bu sözleri veren iktidar partisinin yöneticileri ve
Hükûmetin sayın bakanlarıdır, başbakanlarıdır.
Söz çok önemlidir, söz namustur değerli arkadaşlar. Hükûmet tarafından
verilen bu sözlerin tutulması gerekir. Kaza sonrası bazı
bakanların ve yetkililerin şöyle söylediklerini çok iyi
hatırlıyoruz: Efendim, kimse işsiz kalmayacak, hiç kimsenin
işine son verilmeyecek, hiçbir işçi işten atılmayacak.
Defaatle bu tekrarlandı Somada ve Ankarada. Ne oldu? 1 Aralıkta
2.831 işçi cep telefonu mesajıyla işten atıldı.
Mesajda bir de dediler ki Bundan sonraki hayatınızda mutluluklar ve
başarılar dileriz. Ee, bundan sonraki hayatında işten
atılan bir işçinin mutlu olması, huzuru bulması ve
geleceğine güvenle bakması mümkün mü? Elbette değil. Ee, ondan
sonra, tekrar bir söz daha verildi Başbakan Yardımcısı
Sayın Bülent Arınç tarafından. Efendim Kimse aç ve açıkta
bırakılmayacak. denildi. Ee, bu sözlerin de üzerinden yaklaşık
iki buçuk aylık bir süre geçti. Şu anda işçiler aç, işçiler
açıkta ve işsiz, gelecekleri belirsiz.
Dün akşam, gece saat onda Somadan yola
çıktılar, yaklaşık 700 kilometrelik bir yolu bu karda
kışta ve malum, kış şartlarında trafik
güvenliğini de dikkate alırsak zorlu bir yolculuktan sonra sabaha
karşı Ankaraya intikal ettiler. Çalışma
Bakanlığı önünde, Türkiye Kömür İşletmeleri bahçesinde
kendi sorunlarını ve taleplerini tekrar Hükûmet yetkililerine
hatırlattılar ve daha sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisine
geldiler. 400 kişilik kalabalık bir grup olduğundan dolayı
ve salı gününün grup toplantılarının yoğunluğu da
dikkate alınarak 20 işçi kendi aralarından seçildi, bazı
sendika görevlileri ve milletvekili arkadaşlarımızla, Cumhuriyet
Halk Partisinden Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel, Milliyetçi Hareket
Partisinden ben Erkan Akçay, Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim
Işık olmak üzere refakat ettik ve bütün partilerin grup başkan
vekilleri ziyaret edildi ve bu işçilerin tazminatlarının
ödenmesi konusunda gerekli görüşmeleri hep birlikte yaptık.
Geçtiğimiz günlerde görüştüğümüz bu Maden
Kanununda da aynı husus dile getirildi. Biz öyle hatırlıyoruz
ki Sayın Doğan Kubat Bey de konuyla yakinen ilgilendi. Bu 2.831
işçinin kıdem tazminatlarının ödenmesi için
yaklaşık bir fikir birliği oluşmasına rağmen,
Enerji Bakanlığının uzlaşmaz tutumu nedeniyle
maalesef, Maden Kanununa bu konulamadı. Mutlaka, verilen sözlerin yerine
getirilmesi bakımından da olsa bu tazminatların Türkiye Kömür
İşletmeleri tarafından işçilere ödenmesi ve hemen akabinde
de yine Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından firmalara, maden
şirketlerine rücu edilmesi şu an görünen en sağlıklı
yoldur. Firma diyor ki: Ben bunları, bu tazminatı ancak uzun vadede,
taksitler hâlinde ödeyebilirim. Peki, bunu ödemeyi devlete, Türkiye Kömür
İşletmelerine, Enerji Bakanlığına yapsın
firmalar. Aksi takdirde, işçiler hakikaten açlık derecesine
gelmişler, kimileri ev kiralarını ödeyemiyor. Bunlar tarımdan
kopan, tarım işçiliğinden kopan insanlar, başka bir güvenceleri
yok, yapacak işleri yok. İstihdam sorunları da apayrı bir
sorun. Şimdi, nerede istihdam edeceksiniz? Aylardır Hükûmetin
dikkatini bu kürsülerden de çektik. Madenlerin kapatılmaması gerekir.
Madenler güvenli hâle getirilerek işçiler çalışmaya devam etmek
istiyor. Ancak, ciddi manada iktidar partisi grubuna da hatırlatmak
istiyorum: Enerji Bakanlığı, Türkiye Kömür İşletmeleri
çok anlamsız ve bizi de endişeye sevk eder ve şüpheye de
düşürür bir şekilde ayak sürüyor değerli arkadaşlar. Bunun
lâmı cimi yok, açıkça çözümden uzak duran bir tutum içerisinde. Neden
ödenmek istenir?
Şimdi, termik santral yeni özelleştirildi.
1.500 çalışanın acaba kaçının işine oradan son
verilecek? Yine, verilen sözler tutulacak mı? Kimse aç, açıkta
bırakılmayacak. deniyor, daha sonra da oradan oraya işçiler
hallaç pamuğu gibi atılıyor.
100 küsur bin nüfuslu Somada 3 bin, 4 bin kişinin
bir anda işsiz kalması büyük bir sorundur değerli
arkadaşlar. Soma ciddi manada bir sosyal patlamanın
eşiğindedir. Bunu defaatle uyarıyoruz, sonra söylemediniz de
demeyin. Bizler yapıcı, çözüm üreten, ilkeli bir politikayla bu
konuların çözülmesini istiyoruz. Hükûmetin ve iktidar partisinin bu konuda
duyarlı olması için çalışıyoruz.
Banka borçlarının ertelenmesi lazım.
Bankalar, hacizler işçilerin kapısına dayanmış
durumda. Aylık 800, 850, 900 liralık İşsizlik Fonundan
alınan geçici paralarla bu medarımaişet motorunun dönmesi mümkün
değil. Gelecek karanlık ve endişeli bir bekleyiş söz
konusu. Bir an evvel verilen sözlerin tutulmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE KOSOVA CUMHURİYETİ ARASINDA GELİR
ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ
ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1-
(1) 10 Eylül 2012 tarihinde Piriştinede imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması ve eki Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemimizde bulunan sıradaki
kanun tasarıları da uluslararası anlaşmaların
onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin olup hepsi
açık oylamaya tabidir.
Söz konusu açık oylamaların elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için kaç dakika süre vereyim?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İki dakika.
BAŞKAN Evet, iki dakika süre veriyorum.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kanun tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı :191
Kabul :190
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 9uncu sırasında yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası
Kombine Yük Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/913) (S. Sayısı: 626) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 626 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA ULUSLARARASI KOMBİNE YÜK TAŞIMACILIĞI ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13 Kasım 2013 tarihinde Ankarada imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Şahsı adına Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Değerli
arkadaşlar, tabii, ben Malatyayla ilgili bir iki düşüncemi sizlerle
paylaşacağım. AKP milletvekilleri burada çoğunlukta,
Sayın Maliye Bakanı da burada, belki bir çözüm bulur Malatyanın
sorunlarına.
Şimdi, biliyorsunuz, 28, 29, 30 Martta bütün
Türkiye'de olduğu gibi Malatyada da bir felaket yaşandı, don
felaketi yaşandı, kayısılarımızın
tamamı donla yok oldu. Şimdi, birçok şeyi söyledik ama maalesef,
ne yardım yapılabildi ne afet kapsamına alınabildi, sadece
Ziraat Bankasına olan borçların bir kısmı ertelendi.
Şimdi, geçtiğimiz günlerde Malatyada bulunan sivil toplum
kuruluşları ile ticaret odası bir araya gelerek bir karar
aldılar. Geçtiğimiz hafta, Başbakan, İzmirde
yapmış olduğu konuşmada 60 bin ton kuru üzüm
alacağını söylemişti. Bizden 60 bin ton almasın ama
bizden de, Malatyadan da 10 bin ton kuru kayısı alır ise
Malatyada hem fiyat oturacak hem de önümüzdeki sezon için Malatyalı
çiftçiler biraz rahat nefes alacak.
Tabii, Sayın Maliye Bakanı daha iyi bilir ama
10 bin ton Türkiye bütçesine hiçbir şey değil. Bu konuda
desteklerinizi bekliyoruz. Umarım, bunu yaparak hem Malatyalılara
katkıda bulunursunuz hem de kayısıyı yiyecek insanlara
katkıda bulunursunuz. Çünkü, biliyorsunuz, kayısı zekâ
geliştiren, insanların fikrini açan bir ürün, bu anlamda tescilli bir
ürün, bunu da biliyorsunuz, hem de çocuklarımıza faydalı olur.
Geçtiğimiz dönemlerde ben teklif vermiştim, hem öğrencilere hem
de askerlere, Millî Savunma Bakanlığındaki askerlere
kayısının dağıtımıyla ilgili defalarca
gündeme getirmiştim ama maalesef,
dağıtılmamıştı. Şimdi, askerlere,
öğrencilere dağıtılabilir.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Türk Hava Yollarını
söyle. Türk Hava Yollarına kayısı veriyorlardı eskiden,
şimdi vermiyorlar.
VELİ AĞBABA (Devamla) Türk Hava Yolları
da maalesef, dağıtmıyor artık
kayısımızı. Bu konuda hepinizden destek bekliyoruz.
Malatyanın, o dünyanın en güzel kayısılarını,
sadece Türkiye'nin değil dünyanın en güzel kuru
kayısılarını bütün Türkiye'deki insanların yemeye
hakkı var. Bu konuda hepinizden destek bekliyoruz. Çünkü, eğer bu
dönemde 10 bin ton civarında bir kayısı alınabilirse
önümüzdeki yıl da Malatyalı çiftçiler rahat nefes alacak.
Değerli arkadaşlar, tabii, Malatya sadece
kayısısıyla ünlü değil, Malatya deyince akla
kayısı gelir, kayısı deyince akla Malatya gelir ama
Malatya, belki birçoğunuzun bildiği gibi, Türkiye'nin en önemli
tarım kentlerinden birisi. Ceviz deyince akla Malatya gelir; üzüm deyince
Arapgir gelir, Konak gelir; nar deyince Doğanyol gelir; elma, fasulye
deyince Doğanşehir gelir; maalesef, hayvancılık deyince
artık akla gelmiyoruz sayenizde. Ama bizim birçok tarım ürünümüz
Türkiye'de marka olmuştur. Örneğin, hepiniz bilirsiniz mutlaka
Yeşilyurtun dalbastı kirazı yine, maalesef, donda yok oldu.
Malatya önemli bir tarım kenti.
Bunları niye söylüyorum? Malatya önemli bir
tarım kenti olmasına rağmen, maalesef, sulama sorunları
hâlâ çözülebilmiş değil. Bir taraftan organize sanayinin pisliği
akıyor Malatyanın en güzel ovalarına Dilekine,
Topsöğütüne, Alişarına; bir taraftan da maalesef sulama
sularımız yetersiz. Üzülerek söylemek istiyorum, milletvekili
olduğum günden bu yana aynı şeyleri tekrar etmekten ben de
bıktım ama maalesef, sorunlarımız çözülmedi. Hâlâ bu yaz
kanalizasyon borusunu kırarak maalesef, çiftçiler sulama yapmaya
çalışıyordu ve maalesef, bu kirlenmeden dolayı artık
Malatyanın merkezinde bostan ekmiyorlar, artık Malatyanın
çiftçisi domatesi, salatalığı manavdan almaya başladı.
Bu anlamda Malatya tarım kenti olmasına rağmen, sulama suyu
problemi çözülebilmiş değil. Bununla ilgili çok ciddi bir rapor
hazırlıyoruz, bunu da Sayın Bakana ileteceğiz ama bu
sorunun mutlaka çözülmesi gerekiyor çünkü Malatya sadece kendi bölgesine
değil, bütün Türkiye'ye tarım anlamında hayat veren, destek olan
bir kentimiz. Bu sorunun çözülmesini bekliyoruz. İki barajımız
var: Recai Kutan ve Turgut Özal barajları yeni açıldı ama
maalesef, barajlara sulama kanalı yapmayı unutmuşlar. Sulama
kanalı hâlâ, maalesef, barajlarımızda yok. Yazıhanlı
baraja bakıyor, baraj Yazıhanlıya bakıyor; maalesef,
Yazıhan su anlamında pek barajdan faydalanamıyor. Bu sulama suyu
probleminin, hep beraber irade koyabilirsek çözüleceğini düşünüyorum.
Ben Malatyanın kayısısına hepinizin sahip
çıkacağından hiç kuşku duymuyorum. Sayın Maliye
Bakanını da burada yakalamışken bu konuda destek
olacaklarını bekliyoruz.
Bir diğer konu: Bunun dışında, belki
bütün Malatyalıları bir araya getiren, kaynaştıran bir
Malatyasporumuz var. Malatyaspor da maalesef geçtiğimiz yıldan beri
birçok haksızlığa uğruyor hem yöneticileri dövülüyor hem de
puanları, maalesef, yok ediliyor. Geçtiğimiz hafta bir hakem
faciası yaşandı. Bundan önceki haftalarda Malatyaspora
karşı bir önyargı varmış gibi bir tutum hissediyor
Malatyalılar, bunu da dikkatlerinize sunuyorum, hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Tasarı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 214
Kabul : 214(x)
Kâtip Üye
Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Gündemin 10uncu sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Bükreşteki Yunus Emre Türk
Kültür Merkezi ve İstanbuldaki Dimitrie Cantemir Romen Kültür Enstitüsünün
İşleyişi ve Faaliyetlerine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
10.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Bükreşteki Yunus Emre Türk
Kültür Merkezi ve İstanbuldaki Dimitrie Cantemir Romen Kültür Enstitüsünün
İşleyişi ve Faaliyetlerine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/932) (S.
Sayısı: 638) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 638 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ROMANYA
HÜKÜMETİ ARASINDA BÜKREŞTEKİ YUNUS EMRE TÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
VE İSTANBULDAKİ DIMITRIE CANTEMIR ROMEN KÜLTÜR ENSTİTÜSÜNÜN
İŞLEYİŞİ VE FAALİYETLERİNE
İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 19 Eylül 2013 tarihinde Ankara'da
imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında
Bükreş'teki Yunus Emre Türk Kültür Merkezi ve İstanbul'daki Dimitrie
Cantemir Romen Kültür Enstitüsü'nün İşleyişi ve Faaliyetlerine
İlişkin Anlaşma"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE
3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Tasarı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul : 212 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 11inci sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç Krallığı Hükümeti
Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
11.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İsveç Krallığı Hükümeti Arasında Askeri
Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/702) (S. Sayısı: 387) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 387 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 1i okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İSVEÇ KRALLIĞI
HÜKÜMETİ ARASINDA ASKERİ ALANDA EĞİTİM, TEKNİK VE
BİLİMSEL İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti adına 3 Şubat 2012 tarihinde Ankarada imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsveç Krallığı Hükümeti
Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kanun tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
206 |
|
Kabul |
: |
206 |
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 12nci sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
12.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve
Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/655)
(S. Sayısı: 418) (XX)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 418 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE SİNGAPUR CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK
VE TIP BİLİMLERİ ALANLARINDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 20 Mart 2012 tarihinde Singapurda
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kanun tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı :209
Kabul :209(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 13üncü sırasında yer alan, Nükleer
Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesinde
Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
13.- Nükleer Maddelerin
Fiziksel Korunması Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/757) (S. Sayısı: 455) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 455 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
NÜKLEER MADDELERİN FİZİKSEL KORUNMASI
SÖZLEŞMESİNDE DEĞİŞİKLİĞİN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 4-8 Temmuz 2005 tarihlerinde Viyanada düzenlenen
Diplomatik Konferansta kabul edilen Nükleer Maddelerin Fiziksel
Korunması Sözleşmesinde Değişiklikin beyanda bulunmak
suretiyle onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
202 |
|
|
Kabul |
: |
202 |
|
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
BAŞKAN Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 14üncü sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Gürcistan
Enerji Bakanlığı Arasında Türkiye-Gürcistan Elektrik
Enterkonneksiyonlarının Geliştirilmesi Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
14.- Türkiye Cumhuriyeti
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Gürcistan Enerji
Bakanlığı Arasında Türkiye-Gürcistan Elektrik
Enterkonneksiyonlarının Geliştirilmesi Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/365) (S.
Sayısı: 19)
(XX)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 19uncu sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
VE GÜRCİSTAN ENERJİ BAKANLIĞI ARASINDA
TÜRKİYE-GÜRCİSTAN ELEKTRİK ENTERKONNEKSİYONLARININ
GELİŞTİRİLMESİ HAKKINDA MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 29 Temmuz 2009
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ve Gürcistan Enerji Bakanlığı
Arasında Türkiye-Gürcistan Elektrik Enterkonneksiyonlarının
Geliştirilmesi Hakkında Mutabakat Zaptı nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kanun tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 203
Kabul : 203(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 15inci sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Yunanistan
Cumhuriyeti Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği
Bakanlığı Arasında Enerji Alanında
İşbirliği Hakkında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
15.- Türkiye Cumhuriyeti
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti
Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Arasında Enerji Alanında İşbirliği Hakkında
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/474) (S. Sayısı: 62) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 62 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI İLE
YUNANİSTAN CUMHURİYETİ ÇEVRE, ENERJİ VE İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI ARASINDA
ENERJİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ HAKKINDA MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) 14 Mayıs 2010 tarihinde Atinada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti
Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Arasında Enerji Alanında İşbirilği Hakkında
Mutabakat Zaptının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Tasarı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
207 |
|
|||
Kabul |
: |
207 |
||||
|
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
|
|||
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 16ncı sırasında yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Sınai
Kalkınma Örgütü (UNIDO) Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
16.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü
(UNIDO) Arasında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/382) (S. Sayısı: 109) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 109 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE BİRLEŞMİŞ
MİLLETLER SINAİ KALKINMA ÖRGÜTÜ (UNIDO) ARASINDA İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Haziran 2008 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler
Sınai Kalkınma Örgütü (UNIDO) Arasında İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 201
Kabul : 201 (x)
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
|
|
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Gündemin 17nci
sırasında yer alan, 30 Eylül 1957 Tarihli Tehlikeli Malların
Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına
İlişkin Avrupa Anlaşmasının (ADR) Madde 1 (a), Madde
14 (1) ve Madde 14 (3) (b)'sini Tadil Eden Protokole
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
17.- 30 Eylül 1957 Tarihli
Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası
Taşımacılığına İlişkin Avrupa
Anlaşmasının (ADR) Madde 1 (a), Madde 14 (1) ve Madde 14 (3)
(b)'sini Tadil Eden Protokole Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/438) (S. Sayısı: 140)
(XX)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 140
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
30 EYLÜL 1957 TARİHLİ
TEHLİKELİ MALLARIN KARAYOLU İLE ULUSLA,RARASI
TAŞIMACILIĞINA İLİŞKİN AVRUPA ANLAŞMASININ
(ADR) MADDE 1 (a), MADDE 14 (1) VE MADDE 14 (3) (b)SİNİ TADİL
EDEN PROTOKOLE KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 30 Eylül
1957 Tarihli Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası
Taşımacılığına İlişkin Avrupa
Anlaşmasının (ADR) Madde 1 (a), Madde 14 (1) ve Madde 14 (3)
(b)sini Tadil Eden Protokole katılmamız uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
206 |
|
Kabul |
: |
206 |
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
18inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla
Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
18.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla
Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/591)
(S. Sayısı: 227) (XX)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 227 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ hÜKÜMETİ İLE BULGARİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KARAYOLUYLA ULUSLARARASI YÜK VE
YOLCU TAŞIMACILIĞI ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 6
Ocak 2012 tarihinde Sofyada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası
Yük ve Yolcu Taşımacılığı
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
201 |
|
Kabul |
: |
201 |
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemin 19uncu sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
19.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160)
(x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 160 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve
Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
Madde 1-
(1) 11 Mayıs 2010 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Madde 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Madde 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 202
Kabul : 202 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
20nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Diplomatik Misyon ve
Konsolosluk Üyelerinin Aile Bireylerinin Kazanç Getirici Bir İşte
Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
20.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Diplomatik
Misyon ve Konsolosluk Üyelerinin Aile Bireylerinin Kazanç Getirici Bir
İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/600) (S.
Sayısı: 268) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 268 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE ARNAVUTLUK CUMHURİYETİ BAKANLAR KURULU
ARASINDA DİPLOMATİK MİSYON VE KONSOLOSLUK ÜYELERİNİN
AİLE BİREYLERİNİN KAZANÇ GETİRİCİ BİR
İŞTE ÇALIŞMALARINA OLANAK SAĞLAYAN ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 26 Ocak
2012 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk
Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk
Üyelerinin Aile Bireylerinin Kazanç Getirici Bir İşte
Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 203
Kabul : 203(X)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
21inci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
21.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 340)
(XX)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 340
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE KOSOVA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
YATIRIMLARIN KARŞILIKLI
TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 30
Mayıs 2012 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşma"nın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan Oy Sayısı: 203
Kabul
: 203(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
22nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar
Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
22.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü
Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/668) (S. Sayısı: 358)(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 358 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ
ARASINDA BAŞTA TERÖRİZM VE ÖRGÜTLÜ SUÇLAR OLMAK ÜZERE AĞIR
SUÇLARLA MÜCADELEDE İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 29
Şubat 2012 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Türkmenistan Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak
Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3
- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 204
Kabul : 204 (x)
Kâtip Üye Fehmi
Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail
Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
23üncü sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
ile Bulgaristan Cumhuriyetinin Demiryolu Bağlantısı Olan
Limanları Arasındaki Uluslararası Demiryolu-Feribot
Hattının Organizasyonu ile İlgili Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
23.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Bulgaristan Cumhuriyetinin Demiryolu Bağlantısı Olan
Limanları Arasındaki Uluslararası Demiryolu-Feribot
Hattının Organizasyonu ile İlgili Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/674) (S. Sayısı: 411) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 411 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE BULGARİSTAN CUMHURİYETİNİN
DEMİRYOLU BAĞLANTISI OLAN LİMANLARI ARASINDAKİ ULUSLARARASI
DEMİRYOLU-FERİBOT HATTININ ORGANİZASYONU İLE
İLGİLİ ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1-(1) 20 Mart 2012 tarihinde Ankara'da imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile
Bulgaristan Cumhuriyetinin Demiryolu Bağlantısı Olan
Limanları Arasındaki Uluslararası Demiryolu-Feribot
Hattının Organizasyonu ile İlgili Anlaşmanın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE
2-(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Tasarı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
196 |
|
Kabul |
: |
196 |
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Gündemin 24üncü sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakli
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
24.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakli
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/838) (S. Sayısı: 543) (XX)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 543 sıra sayısıyla
bastırıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA HÜKÜMLÜLERİN
NAKLİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 4
Temmuz 2013 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan
Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakli Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN- Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 201
Kabul : 201(X)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fehmi Küpçü İsmail Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
25inci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
25.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/847) (S. Sayısı: 545) (XX)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon
Raporu 545 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE HİNDİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜMRÜK KONULARINDA
İŞBİRLİĞİ VE KARŞILIKLI YARDIM
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
Madde 1- (1) 9 Nisan 2013
tarihinde Yeni Delhide imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında
İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
Madde 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
Madde 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 205
Kabul : 205 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
26ncı sırada yer alan, Vişegraddaki
Sokullu Mehmet Paşa Köprüsünün Yapısal Unsurlarının
Durumunun Tespit Edilmesi, Restorasyon Projesinin Hazırlanması ve
Projenin Uygulanması Konusundaki İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
26.- Vişegraddaki
Sokullu Mehmet Paşa Köprüsünün Yapısal Unsurlarının
Durumunun Tespit Edilmesi, Restorasyon Projesinin Hazırlanması ve
Projenin Uygulanması Konusundaki İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporlarının (1/333) (S.
Sayısı: 104)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
27nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Türkmenistandan Türkiye Cumhuriyetine
Doğalgaz Sevk Edilmesi Konusunda İşbirliğine Dair Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
27.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Türkmenistandan Türkiye
Cumhuriyetine Doğalgaz Sevk Edilmesi Konusunda İşbirliğine
Dair Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/878) (S. Sayısı: 569) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 569 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ
ARASINDA TÜRKMENİSTANDAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNE
DOĞALGAZ SEVK EDİLMESİ KONUSUNDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR ÇERÇEVE ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 30
Mayıs 2013 tarihinde Aşkabatta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Türkmenistandan Türkiye
Cumhuriyetine Doğalgaz Sevk Edilmesi Konusunda İşbirliğine
Dair Çerçeve Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
205 |
|
|
||
Kabul |
: |
205(X) |
|
|
||
|
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
||||
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
28nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
28.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ormancılık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/834) (S. Sayısı: 573) (XX)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 573 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KIRGIZ
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ORMANCILIK ALANINDA
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 10 Nisan 2013 tarihinde Bişkekte imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ormancılık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :207
Kabul :207(x)
Kâtip Üye Fehmi
Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail
Kaşdemir Çanakkale
|
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
29uncu sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti ile
Türkmenistan Hükümeti arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel
ve Ekonomik Alanda İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
29.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Tarım Alanında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik Alanda İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/855) (S. Sayısı:
602)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
30uncu sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasına Değişiklik Getirilmesine
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
30.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasına Değişiklik Getirilmesine
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/904) (S. Sayısı: 625) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 625 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
14 EKİM 1994 TARİHİNDE ANKARADA İMZALANAN
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KIRGIZ
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA
ANLAŞMASINA DEĞİŞİKLİK GETİRİLMESİNE
İLİŞKİN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 10 Nisan 2013 tarihinde
Bişkekte imzalanan 14 Ekim 1994 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hava Ulaştırma Anlaşmasına Değişiklik Getirilmesine
İlişkin Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :204
Kabul :204 (x)
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
|
|
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
31inci sırada yer alan Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına Beşinci Ek Protokol ve
Protokole İlişkin Teknik Hataların Düzenlenmesi
Tutanağının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
31.- Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına Beşinci Ek Protokol
ve Protokole İlişkin Teknik Hataların Düzenlenmesi
Tutanağının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/647)
(S. Sayısı: 383) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 383 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
GÜNEYDOĞU AVRUPA ÇOKULUSLU
BARIŞ GÜCÜ ANLAŞMASINA BEŞİNCİ EK PROTOKOL VE
PROTOKOLE İLİŞKİN TEKNİK HATALARIN DÜZENLENMESİ
TUTANAĞININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Güneydoğu Avrupa Çokuluslu
Barış Gücü Anlaşmasına Beşinci Ek Protokol ve
Protokole İlişkin Teknik Hataların Düzenlenmesi
Tutanağının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :202
Kabul :202(x)
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
32nci sırada yer alan D-8 Üye Devletleri
Arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasının Ekini Teşkil
Eden Taviz Listelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
32.- D-8 Üye Devletleri
Arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasının Ekini Teşkil
Eden Taviz Listelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/954)
(S. Sayısı: 646) (xx)
BAŞKAN Komisyon Raporu 646 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
D-8 ÜYE DEVLETLERİ ARASINDA
TERCİHLİ TİCARET ANLAŞMASININ EKİNİ
TEŞKİL EDEN TAVİZ LİSTELERİNİN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13
Mayıs 2006 tarihinde Endonezyada imzalanan ve 23/2/2011 tarihli ve 6157
sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan D-8 Üye Devletleri
Arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasının ekini teşkil
eden taviz listelerinin onaylanması uygun bulunmuştur.
(2) Söz
konusu Anlaşmanın ekini teşkil eden taviz listelerinde
yapılacak değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kanun tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan
oy sayısı :204
Kabul :204 (x)
Kâtip Üye Fehmi Küpçü Bolu |
Kâtip Üye İsmail Kaşdemir Çanakkale |
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
33üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü
Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık
İşbirliği Anlaşması 2010/2011'in Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
33.- Türkiye Cumhuriyeti
Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü
Avrupa Bölge Ofisi Arasında İki Yıllık
İşbirliği Anlaşması 2010/2011'in Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/392) (S. Sayısı:
162)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
34üncü sırada yer alan, Gümrük
İşbirliği Konseyinin Gümrük İşbirliği Konseyini
Kuran Sözleşmede Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Tavsiye Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
34.- Gümrük
İşbirliği Konseyinin Gümrük İşbirliği Konseyini
Kuran Sözleşmede Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Tavsiye Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 272) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 272 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
GÜMRÜK İŞBİRLİĞİ
KONSEYİNİN GÜMRÜK İŞBİRLİĞİ
KONSEYİNİ KURAN SÖZLEŞMEDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA İLİŞKİN TAVSİYE KARARININ ONAYLANMASININ
Uygun Bulunduğu HAKKINDA Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 30
Haziran 2007 tarihli Gümrük İşbirliği Konseyinin Gümrük
İşbirliği Konseyini Kuran Sözleşmede Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Tavsiye Kararının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Bugün Mecliste rekor kırdık 26 sözleşmeyi
geçirerek. Herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Kendi kendinizi alkışlayabilirsiniz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :203
Kabul :203 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fehmi Küpçü İsmail
Kaşdemir
Bolu Çanakkale
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
Şimdi, 35inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında
Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç
Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
35.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında Diplomatik ve
Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç Getirici Bir
İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/341)
(S. Sayısı: 281)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da Komisyonun
olmayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Şubat
2015 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Hayırlı geceler.
Kapanma Saati: 21.49
(x) 565 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx)
663 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 466 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 626 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 638 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 387 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 418 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 455 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 19 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 62 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 109 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx)140 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 227 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 160 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 268 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 340 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 358 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 441
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 543 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 545 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 569 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 573 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 625 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 383 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 646 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 272 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.