TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
58inci
Birleşim
19
Şubat 2015 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebinin, Ağrı ilinde yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Gaziantep Milletvekili Ali
Serindağın, Gaziantep ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Kahramanmaraş ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun Genel
Kurulun açılışında yoklama yapmaması ve
milletvekillerinin gündem dışı konuşma
sıralarını değiştirmesi nedeniyle tutumunun İç
Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edilmesi yönündeki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı
hakkında
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının Anayasaya
aykırılığı iddiasıyla Komisyona iade edilmesine
gerek olmadığı yönündeki tutumunun İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun (2/1579)
esas numaralı Kanun Teklifini geri çekme önergesinin
oylamasının tekrarındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
5.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, (2/1632) esas
numaralı Kanun Teklifini geri çekme önergesinin oylamasının
tekrarındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun usul görüşmesi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Isparta Milletvekili Recep
Özelin MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Isparta Milletvekili Recep
Özelin MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
7.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Isparta Milletvekili Recep
Özelin MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
11.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
13.-
Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının CHP grup önerisi üzerindeki
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
15.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
16.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
17.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun sarf ettiği
bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
19.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Konya Milletvekili Faruk Balın
usul görüşmesi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, 1915
olaylarının 100üncü yıl dönümüne ilişkin parlamenter
diplomasi faaliyetleri çerçevesinde İtalyaya resmî bir ziyaret
gerçekleştirmesi Genel Kurulun 15/1/2015 tarihli 43üncü Birleşiminde
kabul edilen heyeti oluşturmak üzere belirlenen isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1703)
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Konya Milletvekili Atilla Kart ve 21 milletvekilinin, Milli Piyango
İdaresi sorumluluğunda yapılan bahis oyunlarında
haksız kazanç sağlandığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1212)
2.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar ve 28 milletvekilinin, Tanık Koruma
Kanunu'nun uygulama sonuçlarının ve gizli tanık
uygulamasında karşılaşılan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1213)
3.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, cezaevlerinde süresiz,
dönüşümsüz açlık grevi eylemine devam eden siyasi tutsakların
sağlık durumlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1214)
C)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/422) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/239)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısında yer alan (2/2469) esas
numaralı Kanun Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi
(4/240)
3.-
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlunun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısında yer alan (2/1579) esas numaralı
Kanun Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/241)
4.-
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/1632) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/235)
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Başkanlık
Divanının, milletvekillerinin birbirlerine şiddet
uygulamamaları konusunda uyarma görevi olduğuna ilişkin
açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının, kar
yağışı nedeniyle kapanan yollarla ilgili
vatandaşın mağduriyetini gidermesini istirham ettiğine
ilşkin açıklaması
3.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Süleyman Şah Türbesinde
IŞİDin Türk askerlerini rehin aldığına dair
haberlerle ilgili Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
5.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Kırıkkale Milletvekili Oğuz
Kağan Köksalın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük
hükümlerine aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
7.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
8.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
9.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük
hükümlerine aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
10.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ile kendi kanun teklifinin
birleştirilmesini kabul etmediğine ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısı ile birleştirilen kanun teklifini geri çekmek
istediğine ilişkin açıklaması
13.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük
hükümlerine aykırı olmadığına ilişkin
açıklaması
14.-
Erzurum Milletvekili Oktay Öztürkün, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Adalet Komisyonunda da görüşülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
15.-
İzmir Milletvekili Ertuğrul Günayın, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa Komisyonu ile Adalet
Komisyonunda yeniden mütalaa edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukennin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.-
İçişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Ersoyun,
İçişleri Komisyonunun, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısıyla ilgili çalışmalarını İç Tüzük
hükümlerine uygun bir şekilde yürüttüğüne ilişkin açıklaması
18.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Süleyman Şah Türbesinde
IŞİDin Türk askerlerini rehin aldığına dair
haberlerle ilgili Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.-
İçişleri Bakanı Efkan Alanın, Bingöl Milletvekili
İdris Baluken ile Sinop Milletvekili Engin Altayın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
20.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, İçişleri Bakanı Efkan
Alanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İçişleri
Bakanı Efkan Alanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, İçişleri Bakanı Efkan
Alanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine Genel
Kurul salonunda yaşanan olaylardan sonra devam edilmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine Genel Kurul salonunda
yaşanan olaylardan sonra devam edilmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Genel Kurul salonunda
yaşanan olaylar nedeniyle İç Tüzükün 68inci maddesinin
uygulanması gerektiğine ilişkin açıklaması
27.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Genel Kurul salonunda yaşanan
olaylar nedeniyle İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
28.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Genel Kurul salonunda yaşanan
olaylar nedeniyle İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
29.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi, İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Genel Kurul salonundaki
kavganın çıkmasına AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin
neden olduğuna ve İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
31.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Genel Kurul salonunda can
güvenliği kalmadığı için çalışmalara son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, (2/1579) ve (2/1632) esas
numaralı Kanun Tekliflerini geri çekme önergelerinin oylanması
sırasındaki taleplerinin yerine getirilmediğine ilişkin
açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, açılması takdirinde olan
usul tartışmasını açması, takdirinde olmayan usul
tartışmasını açmaması ile Başkanlık Divanında
bulunan kâtip üyenin yuhalanmasına sessiz kalınmasına
ilişkin açıklaması
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun,
Başkanlık Divanı olarak, Genel Kurulda milletvekilleri
arasında fiilî kalkışmayı tasvip etmediklerine ve
kınadıklarına ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlamadan önce Anayasaya aykırılık iddialarının
görüşülmesinin İç Tüzüke uygun olmadığına, tali komisyonlarda
görüşülmemesinin esas komisyonun raporunu hazırlamasına engel
olmadığına ve tasarının görüşmelerine devam
edileceğine ilişkin konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, (2/1579)
ve (2/1632) esas numaralı Kanun Tekliflerini geri çekme önergelerinin
oylamasının tekrar edileceğine ilişkin konuşması
X.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken
tarafından, Türkiyede çocuk ölümlerinin tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 11/7/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-MHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Grup
Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından,
vatandaşların kamu hizmetine girme hakkının objektif
esaslara göre kullanılmasını temin amacıyla
oluşturulan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS)
dışında ve bu sınavın dolanılması suretiyle
kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmesinde subjektif tercih
ve kayırmalar ile KPSS sınav sonuçlarına göre
yerleştirmelerin kamuoyunda ve sınava giren vatandaşların
nezdinde oluşturduğu kuşkuların giderilmesi, kamu
görevlerinde işe alım ve yükselmede tercihlerin tespiti ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/12/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
19 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22 milletvekili
tarafından, Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015 Perşembe
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
XI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında
Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç
Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/341) (S.
Sayısı: 281)
2.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
3.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
4.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
5.-
Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
6.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684)
XII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 281) Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında
Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç
Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar
bünyesinde bulunan kiralık araçlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin cevabı (7/59275)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından satın alınan nakliye araçlarına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin cevabı
(7/59276)
3.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında ele geçirilen kaçak et
miktarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Canikli'nin cevabı (7/59277)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, MASAK'ın TBMM
Soruşturma Komisyonu için hazırladığı rapora
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/59415)
5.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, 2014'te TOBB bütçesinden Gümrük ve Ticaret
Bakanlığına aktarılan iç ticaret hizmetlerini
geliştirme payına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Canikli'nin cevabı (7/59691)
6.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, 2002-2015 yılları arasında Manisa'da iş
yerini kapatmak zorunda kalan esnaflara ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin cevabı (7/59692)
19
Şubat 2015 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, rica
ediyorum, bir oylama yaptırın yani toplantı sayısı
yok.
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
toplantı sayısı yok. Lütfen, açamazsınız.
BAŞKAN Sayın Gök, ilk uygulamamız
değil efendim.
Gündem dışı ilk söz
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, lütfen,
lütfen, rica ediyorum, toplantı sayısı yok.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Ama, toplantı sayısı
yok Sayın Başkan. Yani, göz göre göre
Sayın Başkanım,
toplantı sayısı yok, nasıl açıyorsunuz? Lütfen yani
şimdiye kadar
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Sayına bak, sırana bak, kaç
kişin var senin?
BAŞKAN Sayın Gök, İç Tüzükün 57nci
maddesini okuyorum: Başkan birleşimi açtıktan sonra tereddüde
düşerse yoklama yapar.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, sorun kâtip
üyelerinize.
BAŞKAN Gündem dışı ilk söz
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, lütfen
yani
BAŞKAN Sayın Gök, başka konularda
tartışalım. Lütfen ama
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır, rica ediyorum efendim,
bir yoklama yapılsın. Olur mu öyle şey? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Açtım efendim ben.
LEVENT GÖK (Ankara) Olur mu öyle bir şey? Yoklama
yapmak zorundasınız.
NAZMİ GÜR (Van) Sayın Başkan, göz
kararıyla karar veremezsiniz, yoklama yapmanız gerekiyor.
BAŞKAN Gaziantep ilinin sorunları
hakkında söz isteyen
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim, toplantı
sayısı yokken bu olmaz. Yaparsınız
BAŞKAN Sayın Gök, isteğiniz ne efendim,
talebiniz nedir, ne istiyorsunuz?
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, siz açarken
bakıyorsunuz salonda yeterli sayı yok. Lütfen, toplantı
sayısı arayınız.
BAŞKAN Teşekkür ederim, ben açtım
efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim, öyle
Açtım.la olmaz bu. Olur mu?
BAŞKAN Gaziantep ilinin sorunları
hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili
LEVENT GÖK (Ankara) Lütfen Sayın Başkan, yanlış
yapıyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, yanlışı mı
var?
BAŞKAN Sayın Gök, İç Tüzükü okudum.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, siz lütfen Tüzükü
uygulayınız, olmaz.
BAŞKAN Maksat iki dakika Meclisin açılmasını,
çalışmasını geciktirmekse
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır, hayır, efendim,
lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne alakası var?
BAŞKAN -
iki dakika veririz, yoklama yaparız.
Ama bu bizim yetkimizde efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toplantı yeter
sayısı yok, nasıl açıyorsun?
BAŞKAN Ben tereddüt görmedim. Herhangi bir
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, siz kâtip üyelerinizle
anlaşın, ona göre bakın, olur mu öyle şey?
BAŞKAN Devam edin efendim, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, hayır
BAŞKAN Gündem dışı ilk söz,
Gaziantep ilinin sorunları hakkında söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağa aittir.
Buyurun Sayın Serindağ.
LEVENT GÖK (Ankara) Kimseye söz vermeyin Sayın
Başkanım. Lütfen toplantı sayısı olsun.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen, başka
konularda söz istersiniz veririm efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Zamanı geçirmeyin lütfen,
vereceğiniz zamanı geçiriyorsunuz.
BAŞKAN Yetkiniz de değil efendim.
Buyurun, oturun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, hayır,
toplantı sayısını isteyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim, toplantı
sayısını istiyoruz.
BAŞKAN Evet, Sayın Serindağ,
geliyorsanız
Yoksa ikinci konuşmayı
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, daha
toplantı açılmadı ki. Toplantı sayısı var
mı, yok mu?
BAŞKAN Sayın Serindağ, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, daha
toplantıya başlamadınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Açamazsınız,
açamazsınız!
BAŞKAN Açtım efendim ben, açtım.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, açamazsınız efendim,
toplantı yeter sayısı yok. Nasıl olacak?(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Kâtip üyelerinizle
anlaşın, kâtip üyelerinize bir sorun lütfen.
BAŞKAN Sayın Serindağ, geliyor musunuz,
gelmiyor musunuz efendim?
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim, daha
toplantı başlamadı ki niye gelsin, toplantı
başlamadı ki nereye gelsin?
Sayın Başkan, lütfen, elektronik cihazla
yoklama yapalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Açamazsınız efendim,
açamazsınız!
BAŞKAN Sayın Gök, ben oturuyorum, siz de
orada bekleyin efendim.
Sayın Serindağ gelmiyorsa ikinci
konuşmacıya söz vereceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) Olur mu öyle şey?
BAŞKAN Sayın Serindağ, buyurun.
Efendim, başka konularda itiraz edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmaz!
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım, ben
çok basit, çok nazik bir öneride bulunuyorum. Toplantı sayısı
için lütfen elektronik cihazla yoklama yapınız.
BAŞKAN Sayın Gök, benim geçmişteki
uygulamalarıma bakın, tamamen bu şekilde yaptım efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
sizin geçmişteki uygulamalarınızın doğru olduğu
anlamına gelmez.
BAŞKAN Bugün başka sebeplerle arayın
efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Lütfen yoklama yapın!
BAŞKAN Sayın Serindağ, lütfen.
Sayın Serindağ
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne yapıyorsunuz Sayın
Başkan? Böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN Evet, gündem dışı ikinci
söz, Kahramanmaraş ilinin sorunları hakkında söz isteyen
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bir dakika, bir
dakika Sayın Başkan, ne oluyor size? Böyle şey olur mu?
BAŞKAN Sayın Serindağ, tekrar ediyorum,
buyurun, gelecekseniz söz vereceğim.
İZZET ÇETİN (Ankara) Böyle tehditle Meclis
yönetilir mi Başkan? Tehditle Meclis yönetiyorsun!
BAŞKAN Sesinizi yükseltmekle, el hareketinizle
-tüm Türkiye izliyor- hiçbir şey olmaz.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben toplantı
sayısını istiyorum, yoklama yaptırın.
İZZET ÇETİN (Ankara) Ama tehditle Meclis
yönetiyorsun!
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, usulü
uygulayın
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Çok komik
durumdasınız şu anda Levent Bey.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Âcizler, âcizler!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Çok âciz bir
durumdasınız Levent Bey, çok komik durumdasınız şu
anda.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Zavallılar!
BAŞKAN Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunu şimdiye kadar nasıl açmışsam tespit ettim ve Genel
Kurulu açtım efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neyle ettin? Nasıl ettin?
NAZMİ GÜR (Van) Siz keyfiyetle yönetemezsiniz,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Önünüzdeki İç Tüzükü
okumanızı istiyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sordunuz mu efendim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sormadı. diyor,
Sormadı. diyor.
LEVENT GÖK (Ankara) Sordunuz mu?
BAŞKAN Efendim, tartışacak hiçbir konu
yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz tereddüt hâlinde kâtip üyelere
sormak durumundasınız.
BAŞKAN Başkan birleşimi açtıktan
sonra tereddüde düşerse yoklama yapar.
LEVENT GÖK (Ankara) Arkadaşlar, ne var bunda?
Yoklama yapılsın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Niye çekiniyorsun?
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl var?
BAŞKAN - Tereddüde düşmedim, yoklama
yapmıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Serindağ, gelmiyorsunuz
madem, gündem dışı ikinci söz, Kahramanmaraş ilinin
sorunları
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu
yanlış bir uygulama. Siz tereddüde düştünüz.
BAŞKAN -
hakkında söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğluna aittir.
LEVENT GÖK (Ankara) Kâtip üyelerinize sorun,
toplantı yeter sayısı var mı?
BAŞKAN - Sayın Dedeoğlu, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
açılmamış şeyi başlatamazsınız.
BAŞKAN - Sayın Dedeoğlu, buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Açılmamış.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Nasıl
açılmamış?
LEVENT GÖK (Ankara) Ne var bunda iki dakika yoklama
yapsanız. Ne var bunda ya? İki dakika durun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
sükûnet yok.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Herkes ayakta,
otursunlar ondan sonra.
BAŞKAN - Otururlar efendim, otururlar.
Sayın Dedeoğlu
LEVENT GÖK (Ankara) Bu Meclis çalışmaya
başlayamaz.
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu
LEVENT GÖK (Ankara) Yok öyle bir şey!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu şartlarda olmaz ki!
BAŞKAN Ama benim değil, her sayın
milletvekili sorumluluğunu bilecek efendim.
Sayın Dedeoğlu, lütfen buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu
şekilde başlayamayız.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Nasıl
konuşma yapacak?
BAŞKAN Evet, gündem dışı üçüncü
söz
Sayın Dedeoğlu, gelmiyorsanız üçüncü
konuşmacıya vereceğim efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
şu anda Mecliste sükûnet yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, öyle bir
şey olamaz!
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu, bir
başkasının
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, yoklama
yapın!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, talebiniz nedir
sizin? Lütfen
Gündem dışı söz istediniz, veriyorum. (CHP, MHP
ve HDP sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, böyle bir
şey olamaz!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Böyle bir şey olur mu?
NAZMİ GÜR (Van) Sayın Başkan, talebimizi
alın, ondan sonra başlayın.
BAŞKAN - Sayın Dedeoğlu, kimseye söz
vermeyeceğim, kusura kalmasın kimse arkadaşlar.
Tartışacak bir konu yok. Genel Kurulu açtım, İç Tüzükün
57nci maddesini okudum. Nasıl, ne yapmam gerekiyor daha? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Üyelerinize sorun.
BAŞKAN Sayın Gök
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Üyelerinize sorun.
TEMEL COŞKUN (Yalova) Ayıp ya!
LEVENT GÖK (Ankara) Dün niye yaptık? Olur mu öyle
bir şey Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Gök, galiba sözlerim
anlaşılmadı.
LEVENT GÖK (Ankara) Şimdiye kadar
yapsaydınız biterdi bu iş. Lütfen yapın.
BAŞKAN Dinler misiniz efendim, dinler misiniz
Galiba sözlerim anlaşılmadı, tekrar
ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz de beni anlamadınız.
BAŞKAN Yok, ben gayet iyi anladım sizi,
dinliyorum efendim.
İç Tüzükün 57nci maddesini okuyorum: Başkan
birleşimi açtıktan sonra
LEVENT GÖK (Ankara) Evet.
BAŞKAN -
tereddüde düşerse yoklama yapar.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz tereddüdü- kâtip üyelerinize
danışmak durumundasınız.
BAŞKAN Evet efendim.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Danıştınız
mı, sordunuz mu?
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu, buyurun lütfen.
(CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
şimdiye kadar bunu yapardınız, biterdi bu iş.
BAŞKAN Sayın Serindağ, Sayın
Dedeoğlu
LEVENT GÖK (Ankara) Siz tereddüt ettiğinizde kâtip
üyelerinize danışmak zorundasınız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, müsaade ederseniz
BAŞKAN Lütfen efendim yani
tartışılacak bir konu yok ki ben şeyi açtım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hayır, niye
ısrar ediyorsunuz? Toplantı yeter sayısı var mı yok mu
yani? Bu kadar basit.
İZZET ÇETİN (Ankara) Tehdit ediyorsunuz,
böyle tehditle değil
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, anlaşılmıyor ki
hepiniz kalktınız, konuşuyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gürültüyü kesin ondan sonra
milletvekilini çağırın. (CHP, MHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Anlaşılmıyor, duymuyorum,
sussun yanınızdakiler.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman milletvekilini niye
çağırıyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Siz duymuyorsunuz,
nasıl konuşmacı konuşacak?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Mesut Bey,
niye CHPnin arkasındasınız?
BAŞKAN Sayın hatipler gelsin, sükûneti
sağlayacağım efendim ben.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, siz
beni duymuyorsanız
BAŞKAN Duymuyorum efendim,
duymadığımı söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) -
hatibi nasıl
duyacaksınız?
BAŞKAN - Tamam, hatip buyursun, sükûneti
sağlayacağız efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Önce gürültüyü kesin.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Grup başkan
vekilleri ayaktayken nasıl çağırıyorsunuz?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır,
hayır, toplantı yeter sayısı var mı, yok mu, bunu grup
başkan vekili sorabilir size.
BAŞKAN Efendim, bu, Meclisin
çalışmasını engellemedir.
LEVENT GÖK (Ankara) Neden efendim engelleyelim, siz
engelliyorsunuz.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Âciz bir
durumdasınız şu anda.
BAŞKAN Şimdiye kadar tüm Genel Kurul
açılışlarını bu şekilde yaptık ve itiraz
edilmedi. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bu sizin
değerlendirmenizdir.
LEVENT GÖK (Ankara) Ben yoklama istedim
arkadaşlar, dün yaptık bu yoklamayı, her gün
yapacağız, her zaman yapacağız.
BAŞKAN - Eğer yasaya itiraz edilecekse yasa
görüşülürken İç Tüzükten doğan haklarınızı
kullanırsınız, buna hiç kimsenin sözü yok efendim.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Çok âcizsiniz
şu anda, çok komiksiniz.
BAŞKAN - Ama açılmış Genel Kurulun
çalışmasını bu şekilde engelleyemezsiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, hayır, hayır,
onu siz kâtip üyelerinizle konuşun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Grup başkan
vekilleri ayaktayken siz kürsüye konuşmacı
çağıramazsınız.
LEVENT GÖK (Ankara) Engellemiyoruz, biz usule uygun
şekilde yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu,
gelmiyorsanız üçüncü konuşmacıya söz vereceğim efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstersen yedinci
konuşmacıya söz ver!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, böyle yönetemezsiniz Meclisi!
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ağrı ilinde yapılan yatırımlar hakkında söz
isteyen Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebiye aittir. (CHP ve HDP
sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Doğru değil sayın milletvekilleri, lütfen
ama, doğru değil.
Açayım efendim, ondan sonra
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, siz
toplantıyı açamazsınız!
BAŞKAN Söz vereceğim size Sayın Vural,
vereceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, siz
toplantıyı açamazsınız! (CHP ve HDP sıralarından
sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) - Usulü çiğniyorsunuz, usulü
çiğniyorsunuz!
BAŞKAN Sayın Gök, her zaman söz verdim,
vereceğim efendim, önce bir Meclisi açayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yanlış yapıyorsunuz,
yanlış yapıyorsunuz!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, İç Tüzüke uymak zorundasınız.
BAŞKAN Sayın Çelebi, buyurun. (CHP ve HDP
sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzükü
uygulamak zorundasınız.
BAŞKAN Hep ayağa kalkın isterseniz, hiç
önemli değil.
Yazık, devletin malı; yazık, milletin
malı; yazık yapıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Milletin
malını milletin kafasına vuruyorsunuz!
LEVENT GÖK (Ankara) Olur mu öyle şey Sayın
Başkan? Şimdiye kadar yapardınız bu işi.
BAŞKAN Doğru değil
yaptığınız, millet seyrediyor.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - İç Tüzüke uymak
zorundasınız Başkan.
BAŞKAN Kızmayacağım efendim ben
size.
Evet, seyrediyor millet, doğru değil
yaptığınız. Meclisin çalışmasını
engellemek istiyorsunuz, bu usul doğru değil.
LEVENT GÖK (Ankara) Olur mu öyle şey, siz
engelliyorsunuz, İç Tüzükü engelliyorsunuz. İç Tüzüke uymak
zorundasınız.
BAŞKAN - Sayın Çelebi, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, grup başkan vekilleri ayaktayken böyle
yapamazsınız. Böyle bir şey yok!
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
Ağrı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, lütfen
yoklama yapın, yoklama yapın burada. Tüzüğü çiğniyorsunuz,
yoklama yapın!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Sayın
Başkanım, ilk önce, CHPyi, MHPyi birbirlerinin yedekleri
olması hasebiyle, sizleri yüce millete havale ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından
sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Burada olur mu böyle şey?
Açılmadan toplantıya başlıyorsunuz, kürsüde hatibi
konuşturuyorsunuz. Olur mu böyle bir şey?
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Bu yüce millet sizin her
döneminizde sizi alaşağı etmiştir. Siz 2002-2015 tarihleri
arasında girdiğiniz her seçimde en sonuncu oldunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hadi oradan, hadi oradan!
LEVENT GÖK (Ankara) Toplantı açılmadan toplantı
yapamazsınız. Yazıklar olsun size!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Böyle bir şey
olmaz ya!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Allahın izniyle,
sizler yine 2015 genel seçimlerinde en alta geleceksiniz. Bu millet size bu
tokadı vuracaktır, bunu bilmiş olun. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar, CHP ve HDP
sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Duyamıyoruz,
duyamıyoruz Sayın Başkan, ara verin, duyamıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara)
Böyle bir tablo olur mu? Sayın Başkan, bu iş böyle olmaz!
Yanlış yapıyorsunuz, yanlış!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, geçen hafta sonu Amerika Birleşik
Devletlerinde meydana gelen olayda 3 Müslüman gencimizi şehit eden
saldırıyı kınıyorum. Burada şehit olanlara
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama yapın, yoklama.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Yani, çok âciz
bir muhalefet var, ülkem adına üzülüyorum ya, ülkem adına üzülüyorum
bu muhalefete.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Şimdi, özellikle AK
PARTİ hükûmetleri döneminde, 2002 ve 2015 tarihleri arasında meydana
getirdiğimiz yatırımlara ilişkin sizleri biraz
bilgilendirmek istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu iş
böyle olmaz. Toplantıyı geriyorsunuz, gerilim yaratıyorsunuz,
yanlış yapıyorsunuz. Toplantı sayısı yokken
toplantıyı açıyorsunuz. Yapın yoklamayı. Olur mu öyle
şey? Şu hâle bak!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Çok âcizsiniz,
âciz, çok âcizsiniz! Ülke adına üzülüyorum, demokrasi adına
üzülüyorum.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, biz AK PARTİ neferleri olarak, AK PARTİnin kurucusu
ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
işaret ettiği yolda yürümeye ve hizmet etmeye devam edeceğiz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu nedir?
Alt tarafı bir yoklama ya.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya, böyle Meclis mi
yönetilir? Ayıp ya, ayıp!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Yeni Türkiye yolunda, Genel
Başkanımız ve Başbakanımız Profesör Doktor
Sayın Ahmet Davutoğlunun önderliğinde aynı şevk ve
heyecanla çalışacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından
sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ayıp ya,
ayıp! Talimatla Meclis yönetiyorsunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu iş
böyle olmaz, yanlış yapıyorsunuz, İç Tüzükü çiğniyorsunuz.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) 2014 yılında
Başbakanımız bizim Ağrı ve Patnos ilçemiz kongremizi
ziyaret etmişlerdir. Ben burada da kendilerine şükranlarımı
arz ediyorum.
Hükûmetimizin, tüm Türkiyede olduğu gibi,
Ağrı ilimize getirmiş olduğu bazı yatırımlar
konusunda sizleri bilgilendirmek istiyorum. Son on üç yılında AK
PARTİ hükûmetleriyle Ağrıya eski parayla 7 katrilyonu
aşkın bir yatırım getirildi.
LEVENT GÖK (Ankara) Türkiyeyi geriyorsunuz,
Türkiyeyi. Niye korkuyorsunuz, niye korkuyorsunuz?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Demokrasi
adına yazık, yazık! Millet görüyor millet. Çok komiksiniz.
Söyleyecek sözünüz yok mu sizin, yok mu söyleyecek sözünüz?
LEVENT GÖK (Ankara) Usulü çiğniyorsunuz, usulü,
Anayasayı çiğniyorsunuz; çiğnettirmeyeceğiz size!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Bunların en
başında gelen doğal gazdır. Doğal gaz bizim gibi 7
tane küçük olan illeri
Biz bunlara çözüm getirdik ve 2014te Resmî Gazetede
yayınlanan şeyle bu yürürlüğe girdi.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, hukuku
çiğniyorsunuz, İç Tüzükü çiğniyorsunuz, Anayasayı
çiğniyorsunuz!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Kamulaştırma
İlk kez devlet eliyle Ağrıda bir Kağızman Caddemizin
kamulaştırılması yapıldı.
LEVENT GÖK (Ankara) Şu yaptığınıza
bakın!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Eğitim konusunda, on
üç yılda ilimiz ve ilçelerimize eski parayla 600 trilyonu aşkın
yatırım yaptık. Yine, 2011-2014 yılları arasında
1.394 yeni derslik, 126 tane okul yaptık; 33 tane okul, 1.900 kişilik
pansiyon ve 3 tane spor salonumuzun yapımı devam ediyor.
Ağrı merkezde
17/05/2007 tarihinde AK PARTİ hükûmetlerince Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi kuruldu. Bunların içerisinde 6 fakülte, 3 tane enstitü,
6 tane yüksekokul, 6 tane meslek yüksekokulu, 6 tane araştırma ve uygulama
merkezi
LEVENT GÖK (Ankara) Anayasayı
çiğniyorsunuz, İç Tüzükü çiğniyorsunuz; bu toplantı
başlamamıştır.
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) - Burada, hem Sayın İbrahim Çeçene hem de üniversitemizin
dekanı Profesör Doktor Sayın İrfan Aslan Beye
katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara)
Böyle keyfîlik olmaz, böyle keyfîliğe izin vermeyiz.
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) - Biz son üç yılda Ağrı merkeze 5 tane lise
yaptık; bunların 2 tanesi de hayırseverlerimize aittir. Ben
burada, rahmetli Hayrettin Atmaca ve iş adamı Şinasi Ünsala
teşekkürlerimi sunuyorum.
Ağrı merkez ana
arterlerde sadece 2011-2014 yılları arasında 60 kilometreye
yakın sıcak asfalt yapıldı.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, toplantı açılmadan toplantı
yapıyorsunuz. Bu nasıl anlayış?
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) - Şu anda inşaatı devam etmekte olan 400 yataklı
Ağrı devlet hastanemiz, inşallah, 2015 yılı içerisinde
bitecektir ve bunun yaklaşık maliyeti 69 trilyondur. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP ve HDP
sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Ağrı
havalimanı ve yeni terminal binasının yaklaşık
maliyeti 2015te 65 trilyondur.
Ağrı merkezde
kentsel dönüşüm hızla devam etmektedir.
Ağrı Kültür
Merkezimiz bitti.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz, yoklama!
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) - Eski devlet hastanemizin yerine Ağrı İl
Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlık Müdürlüğü, 30
ünitlik ağız ve diş kliniği, 112 Acil Komuta Merkezi, 6
hekimlik aile sağlık merkezi çalışmalarımız devam
ediyor, 2015 yılı yatırım programında.
Yine, 2015
yılının birinci ayında ilimiz ve ilçemize 9 adet ambulans
gönderildi.
Değerli
milletvekilleri, Ağrı halkının modern bir ortamda rahat
spor yapabilmesi için sadece 2014 yılı içerisinde eski parayla 15
trilyona yakın bir para gönderildi.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) - Yine, kamp eğitim merkezimiz 2015 yılı içerisinde
bitiyor, 5 trilyon.
Ağrı Polisevinin
yakınında sentetik çim sahaya 300 milyar lira para gönderdik.
Ağrıya yeni bir
adliye sarayı kuruyoruz. 33 dönümlük arsa tahsisi yapıldı ve
hâkim, savcılarımıza da bu sene içerisinde yaklaşık
olarak 96 adet lojman yaptırdık ve bunun maliyeti 13 trilyon 158 bin
600 TL oldu.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, karar
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Bu tek parti diktatörlüğü, muhalefeti dinlemiyor.
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) - Diyadin ilçemize 16 derslikli imam-hatip lisesi, yine Diyadin
ilçemize 1 adet yüksek okulun getirilmesi için 58 dönüm yer tahsisi
yapıldı.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına SHM yapımı için 8 bin metrekare yer arsa
tahsisi yapıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığına
Diyanet yerleşkesinin yapılması için 4 bin metrekare yer
yapıldı. (CHP ve HDP sıralarından sürekli sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri ve
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Bir saniye sayın milletvekilleri.
Sayın Balukenden başlayayım isterseniz
sırasıyla.
Buyurun Sayın Baluken.
LEVENT GÖK (Ankara) Mikrofonu açın lütfen efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İki gündür Genel
Kurulda yapılan görüşmelerde Meclis Başkan Vekili Genel Kurulda
İç Tüzüke uygun olarak Meclis yönetimi sergilemiyor. Bugün yapılan
değişiklikle beraber, muhalefet partilerinin beklentisi, sizin Genel
Kurulu bu İç Tüzüke göre yönetmeniz. Ancak anlaşılıyor ki
siz de İç Tüzük yerine AKP Grubunun talepleri doğrultusunda bu Genel Kurulu
yöneteceksiniz.
BAŞKAN - Çok net söyleyeyim, o sizin düşünceniz
efendim, sizin düşünceniz. Ben Genel Kurulu her zaman
açtığım gibi açtım, izah ettim zaten.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Durumu ifade ediyorum,
dinlerseniz cevap vereceksiniz.
BAŞKAN Vereceğim efendim, tabii cevap
vereceğim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Önce bir grup
başkan vekillerini dinleyin, İç Tüzükte o da var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Siyasi nezaket de bir
grup başkan vekilinin sözünü bitirmesini gerektirir. Şu anda Meclisi
açarken de bir siyasi partinin grup başkan vekili burada toplantı
yeter sayısı olmadığını düşünerek sizden
elektronik yoklama istemiştir.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - O mu karar verecek?
İşte Meclis burada, millet burada.
LEVENT GÖK (Ankara) Hep beraber karar vereceğiz,
hep beraber, biz talep ediyoruz, hep beraber karar vereceğiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sizin burada
yapmanız gereken şey yoklamayı yapmanızdır.
Yoklamayı yapmadan geçip 2 siyasi partinin gündem dışı
konuşmasını âdeta gasbedecek şekilde bir tutum ortaya
koydunuz.
BAŞKAN O kelimeyi alır
mısınız? Tekrar söz vereceğim çünkü, o kelime doğru
bir kelime değil, lütfen geri alın.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Tutumunuz
hakkında usul tartışması talep ediyorum. İç Tüzükün
63üncü maddesine göre Genel Kurulun işleyişine uygun
davranmadığınız için usul tartışması talep
ediyorum.
BAŞKAN Usul tartışması açacak
hiçbir şey yok Sayın Baluken.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) O sizin takdirinizde
değil.
BAŞKAN - Ben İç Tüzükün 57nci maddesini bir
daha okuyorum efendim: Başkan birleşimi açtıktan sonra
tereddüde düşerse yoklama yapar.
LEVENT GÖK (Ankara) Siz kime
danıştınız Sayın Başkan? Yanınızda
kâtip üyeler var, yani kâtip üyelerinize mi danıştınız?
BAŞKAN Ben şahsım adına söylüyorum,
tüm açılışları bu şekilde yaptım şimdiye
kadar itiraz olmadı, böyle bir şey olacağını
baştan bilseydim Genel Kurulu yoklamayla açardım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam o zaman.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bilseydiniz, o bizim
sorunumuz değil.
BAŞKAN Bu benim için herhangi bir şey
değil, bir kasıtla da yapılmış değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İç Tüzükün 13üncü
maddesinden dolayı geri alabilirsiniz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Talepte bulundu ama
Sayın Başkan, talepte bulundu.
BAŞKAN Açıldıktan sonra talepte
bulunuldu efendim, açıldıktan sonra bulunuldu. Lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan,
İç Tüzükün 13üncü maddesine göre geri alıp tekrar yoklama
yapabilirsiniz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Usul
tartışmasında ısrarcıyız Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, siz tek
başınıza orada oturmuyorsunuz, yanınızda
Başkanlık Divanı var.
BAŞKAN Evet
LEVENT GÖK (Ankara) Bütün istişarelerinizi
danışarak yapmak durumundasınız. Daha önceki oylamalarda da
siz de danışarak tereddüt hasıl olduğunda yoklama
yapıyorsunuz. Ben burada çok medenice, çok basit bir talepte bulundum yani
bunun bu kadar büyütülecek bir tarafı da yok; alt tarafı bir yoklama
istiyoruz. Dün yoklamayla açtık, ondan önceki gün yoklamayla açtık.
Bunda niye ısrar ediyorsunuz, niye ısrar ediyorsunuz?
BAŞKAN Açtık, sizin söylediğiniz anda da
toplantı yeter sayısı vardı efendim.
Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır Sayın
Başkanım, benim sözlerim daha bitmedi.
BAŞKAN Sayın Vural, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Oktay Bey konuşsun, ondan
sonra yine konuşacağım
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
şimdi, milletvekilimizi daha önce verilmiş bir söz hakkını
kullanmak üzere davet ettiniz ama siz beni duymadınız, Duymuyorum.
dediniz ve o sırada da milletvekilini kürsüye
çağırıyorsunuz. İstirham ediyorum, bu kadar gürültü varken,
siz beni duymuyorken sayın milletvekilinin milletvekillerine hitabetini
nasıl duyacaksınız? Dolayısıyla, yapmanız gereken
ilk iş bu gürültüyle ilgili bir çözüm bulmanız, bunu kesmenizdir.
Gayet tabii bir şekilde, 68e göre gürültü olduğu zaman bununla
ilgili size verilmiş bir görev vardır. Yani milletvekilini sıra
kapaklarına vurulduğu, gürültü olduğu bir durumda
konuşturmak hem milletvekillerine hem değerli milletvekiline de
saygısızlık olur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa)
Saygısızlığı yapanlara bak,
saygısızlığı yapanlara; gürültü çıkaran biz
miyiz?
OKTAY VURAL (İzmir) O bakımdan, yapmanız
gereken iş gürültüyü kesmek için İç Tüzükten kaynaklanan yetkinizi
kullanmak olmalıydı. İstirham ediyorum, milletin hukukunu
ayaklar altına alarak Meclis yönetilmez.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Sıra
kapaklarına vuranlar almıştır milletin hukukunu ayaklar
altına.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu, milletin hukukudur,
milletvekillerinin hukukudur. Orada bulunmanız bu konuda İç Tüzükü
ihlal etmeye ya da İç Tüzükü ihlal eden davranışlar
karşısında İç Tüzükün gereklerini yerine getirmemeyi
sağlamaz, size düşen görev İç Tüzük çerçevesinde görev
yapmaktır.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Lütfen hukukun
uygulanmasını engellemeyin, İç Tüzükün uygulanmasını
engellemeyin.
BAŞKAN Peki, Sayın Vural, şu denklemden
İç Tüzükün uygulanmasını veya Genel Kurulun
çalışmasını
OKTAY VURAL (İzmir) Engellemeyin, İç Tüzükün
uygulanmasını engellemeyin.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Vural.
engelleyen Başkanlık mı,
Başkanlık Divanı mı
İZZET ÇETİN (Ankara) Başkan.
BAŞKAN -
yoksa deminden bu tarafa sıra
kapaklarına vurarak, seslerini yükselterek
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bravo Başkan.
BAŞKAN
Genel Kurulun
çalışmasını engellemeye çalışan sayın
milletvekilleri mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, Sayın Vural, her zaman
olduğu gibi gelindi, açıldı, Toplantı yeter
sayısı vardır. denildi.
LEVENT GÖK (Ankara) Her zaman değil Sayın
Başkan.
BAŞKAN Ben çok net ifade ediyorum, eğer böyle
bir tabloyla karşılaşacağımızı bilsem,
yoklama yaparım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ben
BAŞKAN Bir saniye efendim.
Şunu yapmış olsam, şimdiye kadar hep
yoklamayla açıp bugün yoklama yapmadan açmış olsak, tamam,
itirazım yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, hangi Meclis
başkan vekilinin nasıl davrandığını
milletvekilinin öğrenmesi
Meclis başkan vekillerinin yönetmesi
lazım.
BAŞKAN Şimdi ikinci söz
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, ben daha
sözlerimi bitirmedim.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen ama
Buyurun Sayın Gök.
OKTAY VURAL (İzmir) Gürültüyle ilgili konu
hepimizi ilgilendiren bir konudur, bu konuda da tedbir alması gereken
sizsiniz. Yani bir yoklama konusunda bu talebi,
çağırırsınız, dersiniz ki Böyle, böyle oldu. bundan
sonraki şeyde hemen yaparsınız, biter, gider.
BAŞKAN Efendim, yarın çıkınca
yaparım, çok samimi bir şekilde ifade ediyorum, yarın yoklama
yaparım efendim.
Sayın Gök, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletvekillerini bu kadar
gerginliğe sokmanın, kavga ortamı oluşturmanın ne
anlamı var ya? Yazık ya! Milletvekillerini
BAŞKAN Hayır, bu konuşulacak,
tartışılacak bir mesele değil, niye bu şekilde, bu
hâle geldi, anlamış değilim gerçekten.
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Ayrıca, usul
tartışması istendi.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu Meclis
iki gündür AKP Grubunun ve iktidarın baskı aracı olarak
getirdiği bir yasa nedeniyle gergin. Burada her şeyin usulüne ve
İç Tüzük hükümlerine uygun olmasını temin etmek, başta size
düşen bir görevdir.
Dün ve önceki gün Meclisi yöneten Sayın Başkan
Vekilinin, AKP Grubunun baskıları nedeniyle Meclisi
çığırından çıkardığı bir gerçektir.
İç Tüzükten kaynaklanan birçok hakkımızı kullandırtmadılar
bize de. Üstelik, milletin kafasına inecek olan bu yasa çıkmadan, milletvekillerinin
kafasına tokmakla vurmaya yeltendiler. Böyle bir tabloda İç Tüzük
hükümlerine uyulmasını istiyoruz.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Kürsüyü işgal eden sizsiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Başta
tarafsızlığınızı korumanızı istiyoruz.
Ben, siz kürsüye gelip gongu çaldığınız anda hemen yoklama
talebimizde bulundum ve siz, daha benim sözüm bittiği ve duyduğunuz
hâlde Toplantı yeter sayısı vardır. dediniz ve şunu
söylüyorsunuz: Ne zaman yaptık ki şimdi yapalım?
Sayın Başkan, daha önceki zamanlarda
yapmamış olmanız bugün yapmamış olmanızı
gerektirmez.
BAŞKAN Doğru.
LEVENT GÖK (Ankara) Biz iki gündür
Dün ve önceki gün
elektronik cihazla yoklama yapılarak bu Meclis açıldı. Ben son
derece haklı, son derece meşru bir talep dile getirdim. Alt
tarafı iki dakika süre vereceksiniz, yoklama yapılacak. Bunu niçin
tartışıyorsunuz?
BAŞKAN Tamam, ben de İç Tüzükteki
hakkımı kullanıyorum. Tereddüt görürse yapar. diyor, Tereddüt
görmezse açar. diyor efendim, bunda
LEVENT GÖK (Ankara) Ama, Sayın Başkan, bu uygulamanızda
görüyorum ki siz de şu andan itibaren
tarafsızlığınızı yitirmiş
durumdasınız. Meclis Başkanınızdan
değiştirilmenizi talep edeceğiz. Bu konuda elimizden gelen her
türlü yetkiyi kullanacağız. Bu şekilde bu yasayı burada
görüştüremezsiniz, görüştürmeyeceğiz de.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Buna senmi karar
vereceksin?
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, Gaziantep ilinin sorunları
hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Ali Serindağa aittir.
Buyurun Sayın Serindağ. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Şimdi biz
vuralım mı Sayın Başkan?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Şimdi biz
vuralım mı Başkanım? (Gürültüler)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Hayır, hayır, hayır
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vur hadi!
VELİ AĞBABA (Malatya) Vurun, vurun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O biraz yürek ister, hadi, hadi!
VELİ AĞBABA (Malatya) Vurun, vurun!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Devletin
malına zarar vermeyin!
VELİ AĞBABA (Malatya) Devletin malı
çalınırken iyi! Vurun, vurun!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Özgür,
adamlık ister adamlık, adamlık ister adamlık! Adam
olmayı gerektirir bu.
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Aynaya bak
aynaya!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Sus,
konuşma! Otur yerine! Otur yerine!
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Gel oturt!
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Otur yerine!
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Gel oturt!
Yiyorsa gelin, siz oturtun! Gelin oturtun, gelin. Var mı o kadar
delikanlı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hem hazineyi
soyacaksın hem devlet malından bahsedeceksin!
2.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, Gaziantep ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri
(Gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye Sayın Serindağ.
Sayın milletvekilleri
Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sayın
Başkan, size yetkinin tanınmış olması o yetkinin keyfî
kullanılacağı anlamına gelmez. O nedenle, her makam
sahibinin kendisine verilen yetkileri adil kullanması bir borçtur.
Sayın milletvekilleri, Gaziantep, hem nüfus hem de
ekonomik potansiyel açısından ülkemizin önemli illerinden biridir.
Merkez nüfusu açısından ve ihracat sıralaması
açısından 6ncı sıradadır ancak son günlerde gittikçe
ihracat düşmektedir. 5 organize sanayi bölgesi var, 1.020 civarında
firma faaliyet gösteriyor ancak son günlerde 50-60 firmanın zora
düştüğü ve pek çok firmanın kapısına kilit
vurduğu bilinen bir gerçektir. Organize sanayi bölgesinde 17 bin
civarında işçi işini kaybetmiştir.
Gaziantep kamu yatırımlarından yeterli
derecede yararlanamamaktadır.
Hükûmetin izlediği dış politika da
ayrıca pek çok sorun yaratmıştır.
Gaziantep eğitimde başarı
bakımından son sıralarda yer almaktadır. 4 bin
civarında öğretmen açığı vardır. Okulların
pek çoğunda temizlik görevlisi ya hiç olmadığı için veya
eksik olduğu için okul temizliği öğrenciler tarafından
yapılmaktadır. Eğitim yılının birinci döneminin
son günlerinde pek çok okulda kalorifer yanmamıştır. Eğitim
yöneticiliklerine atamada ehliyet, liyakat ve deneyim göz önüne
alınmamış, bir sendikaya üye olanlar veya yandaş olanlar
eğitim yöneticiliklerine atanmışlardır. Böyle bir ortamda,
elbette eğitimde başarı beklemek mümkün değildir.
Yoğun trafiğe rağmen Gaziantep-Nizip,
Gaziantep-Nurdağı duble yolları
yapılmamıştır. Gaziantep-Araban bölünmüş yolu sathi
kaplamadır. Gaziantep-Oğuzeli ve Gaziantep-Karkamış
yollarında yama dışında hiçbir iyileştirme
yapılmamıştır.
Yurttaşlarımız elektrik kesintilerinden
şikâyet etmektedirler.
Nizip Deresinin kirlenmiş olmasından ötürü pek
çok çiftçi zarara uğramıştır.
Ankara ve İstanbulda metro yapımını
Ulaştırma Bakanlığı üstlenmiştir, Gaziantepte de
metro yapımını Ulaştırma Bakanlığı
üstlenmelidir.
Ayrıca, Gaziantepin bulunduğu ulaşım
koridoru, yolcu yoğunluğu en çok olan koridordur. O nedenle, Ankara
-Aksaray- Adana- Gaziantep ve hatta devamı için yüksek hızlı
tren projesi yapılmalı ve bu şekilde ulaşım
kolaylaştırılmalıdır.
Gaziantepte 300 bin civarında kayıtlı
Suriyeli bulunmaktadır. Kayıt altına alınmamış
pek çok Suriyelinin de bulunduğu göz önünde bulundurulursa 400 bin
civarında Suriyelinin Gaziantepte yaşadığı
anlaşılmaktadır. Bu durum, Gaziantepte pek çok sorunun meydana
gelmesine sebep olmaktadır. Ekonomik sorunlar, sağlık sorunları,
güvenlik sorunları, sosyal sorunlar ve konut sorunları gittikçe
artmıştır.
Tüm Türkiyede protesto edilen senetteki artış
oranı yüzde 10 iken Gaziantepte yüzde 66 civarındadır.
Sağlık kuruluşları yetersiz
kalmaktadır.
Ucuz iş gücü olmaları nedeniyle, Suriyeden
gelenler kentte işsizliği artırmaktadır.
Gaziantepte sivil toplum örgütü adı altında
pek çok yabancı kuruluş istihbarat faaliyeti yürütmektedir. En az
istihbarat elemanı bulunduran ülkenin Türkiye olduğu, Gaziantepte
halk arasında mizahi bir şekilde anlatılmaktadır. Pek çok
NGO sivil toplum örgütü adı altında istihbarat faaliyeti
yürütmektedir.
Gaziantep, âdeta, uluslararası bir şehir hâline
gelmiştir. Gaziantep ve çevresi Peşaverleşme tehlikesiyle
karşı karşıya bulunmaktadır.
Daha önce de değişik vesilelerle ifade
ettiğimiz gibi, Gaziantepte IŞİDe ve radikal örgütlere eleman
devşiren vakıf ve derneklerin bulunduğu herkes tarafından
bilinmektedir. Suriye muhaliflerinin merkezi Gaziantepte bulunmaktadır.
Gaziantep, IŞİD saflarında ve radikal terör örgütleri
saflarında çarpışmak üzere Suriyeye geçenlerin, Suriyeye
gidenlerin geçiş yolu hâline gelmiştir. Suriye muhalifleri
Gaziantepden yönetilmektedir. Suriyede sükûnetin sağlanamaması ve
savaş ortamının devam etmesi hâlinde bu sorunların artarak
devam edeceği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, Hükûmet, izlediği yanlış
politikayı bırakmalı ve Suriyede savaşın sona
erdirilmesi için çaba göstermelidir. Hükûmet bunu yapacağına,
işsizlik sorununa çare arayacağına, emekli sorunlarına çare
arayacağına, işçi sorunlarına çare arayacağına,
çiftçinin, tüm vatandaşlarımızın sorunlarına çare
arayacağına, tam tersine, halkı baskı altına almak,
sindirmek, korkutmak ve bu yolla baskı rejimi kurmak için bir tasarı
getiriyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, Kahramanmaraş
ilinin sorunları hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğluna aittir.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Kahramanmaraş ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri;
Kahramanmaraşımızın birçok problemi var. Tabii ki, bu
problemleri çözmek üzere çalışma yapılması gerekir. Şu
ana kadar, on iki yıldan beri Kahramanmaraşımızın bu
problemlerinin hiçbiri çözülmedi.
Bunlar: Otoyol bağlantılarımızın
yapılması
Şehrin 3 çıkışının da otoyol
bağlantıları şu ana kadar yapılmadı; merkez
ilçelerimizi merkeze bağlayan yollarımız yapılmadı.
Sağlıkta Türkiye ortalamalarının son
sırasında Kahramanmaraş.
Eğitimde Türkiye ortalamasının son
sırasında Kahramanmaraş.
Bir havaalanımız var, Türkiye'nin en köhne
havaalanlarından bir tanesi. Bir binası istenilen nitelikte değil.
Uçakların rahat inip kalkması için, bir petrol istasyonu var, onun
özelleştirilmesi veyahut da başka yere taşınması
lazım. Maalesef ki şu ana kadar o da yapılmadı.
Afşin-Elbistan Termik Santralimizin hem
özelleştirilmesi hem hava kirliliği konusu var ve oradaki
çalışan personelin ne olacağı belirsiz, o problemlerimiz
var.
Demir yolu ağımız maalesef cumhuriyetin
ilk yıllarından kalma ve bu Hükûmet hızlı tren sözü
vermişti, onunla ilgili de en ufak bir gelişme yok.
Germenicia, Kahramanmaraşın Kara Maraş
diye adlandırdığımız bölgesinde ama oranın
altından çıkacak olan tarihî güzellikler, tarihî değerler
maalesef ki daha yeryüzüne çıkamamış durumdadır.
Tarım ve hayvancılık Kahramanmaraşta
on iki yıldan beri geriye gitmiştir, tarlalar ekilemez hâldedir,
hayvancılık bitme noktasına gelmiştir.
Tek şükrettiğimiz bir konu vardır ki o da
Kahramanmaraşlı müteşebbislerimizin 1984 yılından bu
zamana kadar Kahramanmaraşa yapmış oldukları
yatırımlarla tekstil ve sanayi noktasında uç noktaya gelmeleri
ve şehir istihdamına, iş istihdamına katkı
sağlamalarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12
Şubat 1920, Kahramanmaraşımızın kurtuluşunun
yıl dönümü. Her yıl büyük törenlerle bu kurtuluşumuz
kutlanır. Kahramanmaraş halkımızın Fransızlara
karşı mücadelesi ve halkın zaferi. Dünyada da madalyalı tek
şehir Kahramanmaraştır. Doksan beş yıldan beri
kutlanan bu kurtuluş günümüz, bayramımız, bu coşkumuz ne
yazık ki bu sene istenilen nitelikte olmamıştır. Sebebi,
yerel yönetimlerin bu yıl istenilen ilgiyi göstermemesi ve
halkımızın çok büyük şikâyetleri...
Yine bu sene, doksan beş yıldan beri
yaşanmayan bir olay yaşandı. Her yıl okullar tatil olur ve
bu millî şuurumuz, bu kahramanlık destanımız, okul
çocuklarımızla, resmigeçit yapmak kaydıyla, hep beraber
kutlanırdı ama bu sene okullar maalesef tatil edilmedi,
çocuklarımız buraya katılamadılar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kahramanmaraş Kurtuluş Savaşında mücadele gösteren büyük
dedem Dedezade Mehmet Hilmi Efendi ve yine, dedem Dedezade Süleyman Efendinin
torunuyum. Buradan tüm şehitlerimize ve Kahramanmaraşlı
kahramanlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Bu madalyayı da
dönemin hükûmeti ailemize, dedemize teslim etmişler. Ancak, bu sene
görüyoruz ki -yürekler acısı- bu coşkuyu, bu güzellikleri
Kahramanmaraşa yaşattıramadılar, onlarla beraber
yaşayamadık. Bunun üzüntüsü içerisindeyiz Kahramanmaraş
halkı olarak.
12 Şubat kurtuluş mücadelemizi,
şehitlerimiz ve Kahramanmaraşımıza gereken önem
verilmeyerek itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı da yoktur,
haddi de değildir. Bu ülkenin teminatı bizleriz. Bayrağın,
ezanların, İstiklal Marşının,
Andımızın ve bir avuç kalan bu coğrafyanın sahibiyiz.
Kimlerle beraber? 77 milyon Türk milletiyle beraber. Buradan tüm Türkiyeye ve
Kahramanmaraşa sesleniyorum: Sakın ola ki üzülmeyin, 7 Haziranda
Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarıyla bu özlenen günler tekrar gündeme
gelecek, 12 Şubat Kurtuluş ve Kahramanlık Günümüzü hep beraber
tekrar kutlayacağız, bozulan her şeyi yeniden inşa
edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye, gündeme bir geçelim efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Gündeme geçmeden önceki
mevcut yaptığınız işlemle ilgili bir hususu dile
getireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN Hangi işlemle ilgili efendim?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Mevcutta
yaptığınız uygulamayla ilgili İç Tüzükün ihlaline
dikkatinizi çekmek için söz aldım Sayın Başkan.
BAŞKAN Anladım da efendim, bu konu grup
başkan vekiliniz tarafından da gündeme getirildi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Şimdi, Sayın
Başkan
Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Efendim,
milletvekilimiz söz talebinde bulundu.
BAŞKAN İç Tüzük ihlali söz konusu değil
efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Siz yemin ettiniz, öyle
mi geldiniz? Ayağa kalkan bütün muhalefet milletvekillerine gözümü
kapatacağım, kulağımı kapatacağım.
şeklinde yemin ettiniz de öyle mi geldiniz oraya? Böyle mi yöneteceksiniz?
BAŞKAN Yani, şimdi korkutacak
mısınız?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Şimdi, bakın,
sizin böyle yemininiz varsa kendimizi yormayalım.
BAŞKAN Hayır, bunları söylemekle neyi
maksat ediyorsunuz?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ben ayağa
kalkmışım, söz talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Neyi hedefliyorsunuz,
anlaşılmış değil yani.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Milletvekilimiz söz talep etmiştir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ben
ayağa kalkmışım, söz talebim var.
Yaptığınız yanlış bir işleme dikkat çekmek
istiyorum.
BAŞKAN Efendim, ben işlemi
yanlış yapmadım. Genel Kurulu her
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Yaptığınız işlemi
Dinlerseniz,
yaptığınızı öğreneceksiniz.
BAŞKAN Şimdiye kadar
yaptığım uygulamalar gibi Genel Kurulu açtım. Biraz önce
izah ettim, daha önce bir uyarı gelseydi, söylenmiş olsaydı
LEVENT GÖK (Ankara) Ben uyardım
Sayın Başkan, ben uyardım. Ben uyardım orada sizi.
BAŞKAN Sayın Gök, her
zamanki gibi
Bir saniye
LEVENT GÖK (Ankara) Sanki oradan
Duymadım. diyorsunuz.
BAŞKAN - Ben olayı, sanki grup
başkan vekilleri, her zaman yaptığınız gibi,
açıldıktan sonra söz istiyorsunuz düşüncesiyle
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır
efendim, olur mu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan, milletvekilimi dinlerseniz farklı bir konuda
itirazı olduğunu görürsünüz.
LEVENT GÖK (Ankara) Biz gündem
dışından sonra söz istemesini biliriz Sayın Başkan,
usulü biliyoruz. O söz gündem dışından sonra istenir.
BAŞKAN - Efendim, itiraz edilecek
başka konular var, değerlendireceğiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan, milletvekilimizi dinlerseniz farklı bir konuda
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, kurulu saat gibi dinlerseniz
BAŞKAN Efendim, ben gündem
dışıyla ilgili başka milletvekiline söz vermiyorum. Gündeme
geçtikten sonra yerinizden
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Gündemde söz isteme değil Sayın Başkan. Kurulu saat gibi
başlangıçtaki uygulamaya takıldınız, daha başka
tüzük ihlallerinizi gündeme getirmek için söz talebinde bulundum.
BAŞKAN Nedir efendim tüzük
ihlali?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Diyorum ki siz biraz önceki uygulamanızda, İç Tüzükün 59uncu
maddesine göre, gündem dışı söz sırası alan
milletvekillerinin rızası olmaksızın İç Tüzükün
61inci maddesine aykırı bir işlem gerçekleştirdiniz.
BAŞKAN Nedir o?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Tutumunuz hakkında usul tartışması
BAŞKAN Nedir o 61inci madde
aleyhine yaptığım uygulama, onu söyleyin efendim. Nedir?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
İç Tüzükün 61inci maddesinin son fıkrasını okuyun.
Eğer okumamışsanız şimdi size katkısı olur,
siz de bir defa daha okuyun çünkü burada çok oturursunuz bu görüşmeler
esnasında.
Deniyor ki: Bir milletvekili, söz
sırasını diğerine verebilir. Söz sırasını
bir başkasına veren milletvekili, bundan faydalanan milletvekilinin
sırasında konuşabilir. Ancak, tamamıyla milletvekilinin
rızasına bırakılmış bir husustur bu. Siz biraz
önceki işlemde, iki sayın milletvekilinin rızasını
almaksızın bir başka milletvekilinin, 3üncü sırada
konuşacak olan milletvekilinin söz sırasını
değiştirdiniz, 1inci sıraya getirdiniz. İç Tüzüke
aykırı işlem yaptınız. Eğer
okumadıysanız tekrar okuyun.
BAŞKAN Evet, ben söz
sırasını
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Tutumunuz yanlıştır, usul
tartışması talep ediyorum.
BAŞKAN Tamam
Sayın Zozani.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Gök.
Ben söz
sırasını değiştirmedim efendim, tutanakları
isteyeceğim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Değiştirdiniz.
BAŞKAN
Müsaade edin lütfen yani sizi biz dinledik burada, müsaade edin.
Ben gündem
dışı söz talebinde bulunan Sayın Serindağ ve
Sayın Dedeoğlunu tutanakları getirteceğim- defalarca
davet ettim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Gürültü varken gelemezler Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir
saniye efendim
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzük 68i uygulamadınız.
BAŞKAN E,
gürültüyü Başkanlık Divanı yapmadı ki efendim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, siz İç Tüzük 68i uygulamadınız.
BAŞKAN Evet,
Sayın Gök, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, arkadaşımızın
açıklamasına ilaveten, ayrıca İç Tüzükün 63üncü maddesine
göre sizinle çalışma usullerine uymaya davet konusunda bir
sıkıntı yaşadığımız belli. Bu konuda da
bir usul tartışması istiyoruz.
BAŞKAN Neyin
usul tartışması Sayın Gök? Konu kapandı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzüke uymuyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Konuyu izah ettik efendim.
LEVENT GÖK (Ankara)
Bakın, yoklama istiyoruz, yaptırmıyorsunuz; bir dakika söz
isteyen arkadaşlarımıza söz vermiyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Genel Kurulun işleyişine uymanız lazım.
BAŞKAN
Buyurun efendim, usul tartışması açıyorum.
Lehte, aleyhte
isteyin efendim.
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Lehte.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Aleyhte.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Aleyhte.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Lehte.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Lehte.
BAŞKAN Ya
anlaşırsınız ya da tutanakları isteyeceğim
efendim.
LEVENT GÖK (Ankara)
Aleyhte efendim.
BAŞKAN - Kim
önce söz istemişse ona göre efendim.
Ya gruplar olarak
kendi aranızda anlaşırsınız ya da tutanaklardaki
sıraya göre söz vereceğim efendim.
Teşekkür
ediyorum.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.39
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Usul tartışması açmıştık.
Şimdi, tutanaktan okuyorum:
Başkan -
Buyurun efendim, usul tartışması açıyorum.
Lehte, aleyhte söz
isteyen...
Recep Özel
(Isparta) - Lehte.
Adil Zozani
(Hakkâri) Aleyhte.
İdris Baluken
(Bingöl) Aleyhte.
Mehmet Doğan
Kubat (İstanbul) Lehte.
Veli Ağbaba
(Malatya) Lehte.
Levent Gök (Ankara)
Aleyhte.
Şimdi, tekrar
ediyorum, buna göre iki lehte, iki aleyhte... Lehtekiler, Recep Özel...
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Hayır, bir dakika, ben kaç kere söyledim
Sayın Başkan.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Yanlış tutanak tutulmuş Başkan;
inceletin, bence inceletin.
BAŞKAN
Efendim, ben yazmadım, tutanakları getirdim.
Cümlemi bir
bitireyim.
Lehte, Recep Özel,
Mehmet Doğan Kubat; aleyhte, Adil Zozani, İdris Baluken.
Ben tekrar ediyorum,
aranızda anlaşırsanız her siyasi parti grubuna birer
konuşma hakkı veririz.
Buyurun, anlaşın aranızda, getirin bana
listeyi.
LEVENT GÖK (İstanbul) Tutanakları görelim,
biz anlaşalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanağın bir
örneğini alabilir miyim.
BAŞKAN Burada efendim tutanaklar, burada.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim, HDP bir tanesini
MHPye versin, biz de CHPye verelim.
BAŞKAN Recep Özel lehte, Adil Zozani aleyhte,
İdris Baluken aleyhte, Mehmet Doğan Kubat lehte, Veli Ağbaba
lehte, Levent Gök aleyhte.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tamam, HDP, MHPye versin,
biz de şey yapalım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Biz de
veriyoruz bir tanesini. Tamam işte, herkese bir tane oldu.
LEVENT GÖK (İstanbul) Evet, tamamdır, sorun
yok, kapanmıştır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Adil Zozaninin yerine
Levent Beye veriyoruz, Levent Gök.
BAŞKAN Lehte söz isteyen ilk konuşmacı
Mehmet Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun Genel Kurulun
açılışında yoklama yapmaması ve milletvekillerinin
gündem dışı konuşma sıralarını
değiştirmesi nedeniyle tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde Başkanlığın tutumu
lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
İki konu dile getirildi. Birincisi, 57nci maddeye
göre, yapılan yoklamanın usule aykırı olduğunu
belirtti Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili.
Değerli arkadaşlar, 57nci madde ve Anayasanın 96ncı
maddesi birlikte değerlendirildiği zaman, toplantı yeter
sayısının Genel Kurulda olup olmadığına yönelik
yapılacak yoklama işlemine ilişkin yetkinin yine İç
Tüzükte usulüyle birlikte düzenlendiğini görüyoruz. Genel Kurulun
açılması sırasında, birleşimin başında bu
yoklamayı yapma yetkisi salt Başkana aittir yani bu aşamada
grupların herhangi bir yoklama talebinde bulunması söz konusu
değildir. Nitekim, Sayın Başkan da bunu defaatle okudu. 57nci
maddenin ikinci fıkrasına göre, görüşmeler sırasında
oylama konusu bir iş olursa ancak o takdirde yine gruplar değil, 20
milletvekili ancak ayağa kalkmak suretiyle bu noktada istemde bulunabilir.
Eğer böyle bir istem olsaydı ve Başkan bunu
karşılamamış olsaydı o zaman gerçekten usule
aykırı olurdu ama şu aşamada bir grup başkan vekilinin
birleşimin başında yoklama talep etme yetkisi İç Tüzükte
düzenlenmemiş. Eğer İç Tüzüke uyalım, Başkan da
uysun, hepimiz uyalım diyorsak o zaman hepimizin buna uyması
lazım. Dolayısıyla, bu konu çok açık.
İkinci konu, Sayın Zozani gündem
dışı konuşmalardaki söz sırasının
değiştirilmesinin tüzüğün 59 ve 61inci maddelerine
aykırı olduğunu iddia etti. Kanaatimce bu da doğru
değil. İç Tüzükün 59uncu maddesinde gündem dışı
konuşmalar
Ki bu maddenin gerekçesine de bakıldığı
zaman
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Zorlama yorum yapma
Doğan Bey! Sen bir avukatsın, zorlama yorum yapma!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
bunun Meclise
duyurulmasında çok zaruret hâli olan hâllerde Başkanın
takdiriyle kullanılabilen bir yetki olduğunu
Bu mecburi değil,
ihtiyari bir yetkidir ve Başkan bu sıralamayı, söz
haklarını tamamen
Ama 61inci maddede Söz, kayıt ve istem
sırasına göre verilir. diyor yani Başkanın orada
sırayı değiştirme yetkisi yok ama gündem
dışılarda 15 kişi başvurur, bunlardan 3üne, 1ine,
2sine konunun önemine göre, aciliyetine göre söz verme yetkisi salt
Başkana aittir. Dolayısıyla, çağrı üzerine gelmemesi
üzerine bir sonraki milletvekilinin kürsüye davet edilmesi -daha önce de
arkadaşlarımız kulislerde olduğu için konuşma
sıralarını diğerleri kullandı- bu gayet doğal,
Meclisin teamüllerine de uygun, İç Tüzüke de uygun bir uygulamadır,
Başkanımızın tutumu bu noktada yerindedir.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tutumum aleyhinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl
Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken. (HDP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki gündür âdeta burada bir tiyatro şeklinde
Genel Kurul yönetiliyor. Eğer Sayın Başkan, siz de böyle devam edecekseniz
biz çok fazla kalabalık yapmayalım burada, siz AK PARTİ Grubuyla
istediğiniz şekilde burada Genel Kurul gündemini işletin. Burada
hepimizi bağlayan bir İç Tüzük var. Eksik, yetersiz,
yanlışlarla dolu olabilir ama Genel Kurulu bunun
dışında yönetemezsiniz. Siz henüz, Meclis Genel Kurulunu açarken
bile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin Genel Kurulda
toplantı yeter sayısı yoktur. talebini bile dikkate almadan
davrandınız. Sonrasında da İç Tüzükün 61inci maddesini
net olarak ihlal ettiniz, söz sırasını, gündem belirlendikten
sonra Başkanlık Divanının gündemi değiştirme
yetkisi olmamasına rağmen kendi isteminize göre
değiştirdiniz. Eğer böyle yapacaksanız, o zaman, sadece
şahsi duygularınızla, iktidar partisi grubunun
talimatlarıyla Meclisi yönetiyor pozisyonuna düşersiniz, bunu bizim
kabul etmemiz mümkün değildir. O nedenle, sizi bir an önce İç Tüzüke
göre Genel Kurulu yönetmeye davet ediyorum.
Tabii, iki gündür burada son derece vahim olaylar
yaşanıyor. Bu vahim olayların tek müsebbibi -açık ifade
ediyorum- bu Meclisi yöneten Meclis Başkan Vekilinin
tarafsızlığını yitirmesi ve AKP Grubu adına
burada bulunan bir başkan vekilinin kadın milletvekillerine yönelik
şiddet uygulamaya çalışmasıdır. İşin en
vahim tarafı da Başbakanın dün yaptığı
açıklamalarda bu kadın şiddetini meşrulaştıran
bir üslup kullanmasıdır. Başbakan, âdeta toplumun yüzde 50siyle
bütün köprüleri atmıştır. CHPnin, MHPnin, HDPnin bir araya
gelmesini Biz doğru yoldayız. şeklinde değerlendirerek
sadece AKP kitlesinin Başbakanı olduğunu ortaya koymuş,
yüzde 50nin talebini hiçbir zaman dikkate almayacağını net
olarak deklare etmiştir. Kadın şiddetine yönelik,
Kadınlığını kullanarak birtakım şeyler
yapmak istemişler. cümlesini kullanarak ne kadar cinsiyetçi bir noktada durduğunu
ortaya koymuştur. Burada hiçbir milletvekili ne
kadınlığını kullanarak ne erkekliğini kullanarak
milletvekilliği yapmıyor, bütün kadın vekillerimiz kadın
kimliğinden dolayı değil, milletvekili oldukları için
burada her türlü hakkını kullanma özgürlüğüne sahiptir.
Başbakanın yapmış olduğu açıklamalar milliyetçi
olduğu kadar cinsiyetçi açıklamalardır, son derece vahimdir.
Umarım bu açıklamalarıyla ilgili kendi öz eleştirisini yapar,
değerlendirmesini yapar ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
bütün Meclisten,
bütün siyasi partilerden ve bütün kadınlardan özür diler diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lehte söz isteyen Yusuf Halaçoğlu,
Kayseri Milletvekili.
Buyurun Sayın Halaçoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi çok önemli,
kritik bir yasayı görüşüyoruz. Dolayısıyla, Meclisi idare
eden kişilerin, Meclis başkan vekillerinin çok dikkatli ve her
zamanki davranışlarından daha farklı bir davranış
içerisinde daha titiz bir yönetim sergilemeleri gerekmektedir. Yani dün
yaptıklarıyla bugünkü yaptıklarının aynı olup
olmamasına bakmaksızın, tüzükün tüm kurallarını
uygulamak zorunlulukları vardır. Zira, iki gün önce meydana gelen
olaylar aslında Meclisin hangi gerilim altında olduğunu,
çalıştığını da ortaya koymaktadır.
Şimdi, her şeyden önce şunu göz önüne
alalım: Bir Başbakan çıkıp Şu partiler bir araya
geliyor. İşte, Milliyetçi Hareket Partisi ile HDP ve CHP aynı
yerde, aynı koltukta bir arada bulunuyorlar. diyor. Siz masaya
oturuyorsunuz kardeşim, kucak kucağasınız. Peki, buna ne
diyeceksiniz? Siz kucak kucağa müzakere ediyorsunuz, elebaşılarıyla,
bebek katiliyle kucak kucağa oturmuyor musunuz; anlaşmalar
yapıyorsunuz, mutabakat sağlıyorsunuz. E, o zaman ne olacak?
Yani illaki bir yasada meydana getirilecek birtakım baskı
unsurlarını ortadan kaldırma konusunda, hangi parti olursa
olsun, iş birliği yapması gerekirken siz Birtakım
partileri şundan dolayı bir araya getiriyor. derseniz
Ama siz kucak
kucağasınız, ona ne diyeceğiz? Ha, bunlara gelince ses yok
tabii.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Siz
nasılsınız?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Şimdi,
bırakın onları bunları. Siz bugüne kadar neler yapmadınız?
Yok silahlar bırakılacaktı, gidecekti. Oturmadınız
mı masaya? Şimdi, 10 maddelik mutabakatınız var,
onları ne yapacaksınız? Onları da bir yana
bıraktım, adam silahıyla, Kalaşnikofuyla askerî düzen
içerisine giriyor, sesiniz çıkmıyor. Bırakın Allah aşkına
be, siz ne diyorsunuz? Yok poşuyla yüzünü örtmek
Siz teröre
karşı çıkmıyorsunuz. Efendim, bilye atıyorlar,
molotof atıyorlar. diyorsunuz. Peki, kardeşim, şu an molotofun
cezası yok mu Ceza Kanununda? Var, dört yıldan başlıyor.
Niye vermiyorsunuz, niye önlemiyorsunuz? Terör yasası yok mu, niye
önlemiyorsunuz? Mesele terör yasası değil, siz tıpkı
Anayasa referandumunda olduğu gibi birtakım maddelerin arkasına
arzu ettiğiniz birtakım konuları gizleyip ondan sonra
çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bakın, böyle bir durumda
yarın meydana gelecek olaylardan sorumlu olacaksınız.
Dolayısıyla, Meclis başkan vekilleri tüzüke tam olarak uysunlar,
şu veya bu şekilde siyasi söylemlerin arkasına kimse
sığınmasın, kimse de kimsenin tesirinde kalmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu iç güvenlik paketi diye
adlandırdığınız paketin Türkiyedeki demokrasiyi,
insan haklarını, hukukun üstünlüğünü nasıl yok
edeceğini anlatmaya çalışan muhalefet partilerine niçin
sabırlı davranmıyorsunuz, niçin izin vermiyorsunuz? Böyle bir
anlayış olabilir mi Sayın Başkan? Toplum gergin, Meclis
gergin. Milletin sırtına tokmak vuracaksınız, ondan önce
milletvekiline tokmak vurduruyorsunuz ve buna seyirci kalıyorsunuz. 5
milletvekilinin yaralandığı bir Mecliste en basit bir tüzüksel
hakkımızı dahi kullandırmıyorsunuz. Buna hakkınız
yok! Daha bu yasa çıkmadan neler yapıyorsunuz. Bu yasa
çıktıktan sonra Türkiyeyi polis devleti hâline getirmenize izin
vermeyeceğiz, izin vermeyeceğiz değerli arkadaşlarım.
(CHP sıralarından alkışlar) Bizler burada olduğumuz
müddetçe, tüm halkımız bilmelidir ki bu yasa buradan geçmeyecektir,
sizler ne yaparsanız yapın geçmeyecektir.
Sayın Başkan,
demokrasi sayısal çoğunluk değildir, demokrasi
azınlığın haklarının korunduğu rejimdir,
bunu dahi bilmiyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Allah Allah!
LEVENT GÖK (Devamla)
Sayın Başkan, iki gündür bu Meclisi gerdiniz, bugün gerdiniz.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Kim geriyor, kim, kim geriyor?
LEVENT GÖK (Devamla) Son
derece haklı ve meşru bir talepte bulundum, yoklama istedim. Alt
tarafı iki ya da üç dakikayı alacak bir işlemi
gerçekleştirmediniz, neden?
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Yetki gasbı var orada, yetki gasbı. Yetkiyi
niye gasbediyorsunuz?
LEVENT GÖK (Devamla)
Çünkü AKPden sizlere baskı var, tehdit var, biz bunu biliyoruz. O
yoklamayı yapmak durumundaydınız, İç Tüzükü uygulamak
durumundaydınız.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Başkanın yetkisini gasbediyorsunuz.
LEVENT GÖK (Devamla) Ana
muhalefet partisinin Grup Başkan Vekili olarak yoklama istiyorum,
yapmıyorsunuz, gürültü varken konuşmacı çağırıyorsunuz.
Sayın Başkan, 68e göre, gürültü olduğu zaman siz bir kere
Meclisin düzenini sağlamak durumundasınız, bunu niye
yapmıyorsunuz? Çünkü gürültü patırtı arasında, 4+4+4te
olduğu gibi bu yasayı çıkartmak istiyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Yapmayın gürültü o zaman.
LEVENT GÖK (Devamla) Yok
öyle yağma, biz sesimizi yükselteceğiz, hakkımızı
yedirmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan,
siz daha bugün Meclis koltuğuna oturur oturmaz
saygınlığınızı ve
tarafsızlığınızı yitirdiniz. Niçin söz
vermiyorsunuz arkadaşlarımıza, niçin konuşmasından
rahatsız oluyorsunuz herkesin?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Anayasa var, İç Tüzük var; İç Tüzükü oku.
LEVENT GÖK (Devamla)
Diyorsunuz ki: Ben daha önce yoklama yapmadan açtım. Daha önce yoklama
yapmadan açtım. demek bugün o hakkı size verir mi? Kaldı ki ben
daha siz makamınıza oturur oturmaz size söyledim. Siz diyorsunuz ki:
Ben onu dikkate almadım. Nasıl almazsınız?
Alacaksınız, aldıracağız. Usulü çiğniyorsunuz,
tarafsızlığınızı yitirdiniz, siz de bu saatten
sonra artık Meclisi yönetemezsiniz. Bu Meclis bu şekilde yönetilemez.
Herkes İç Tüzüke, kanunlara, Anayasaya uyacak, başta başkan
vekilleri uyacak.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Siz de uyacaksınız ama.
LEVENT GÖK (Devamla) Biz
uyuyoruz, biz; biz uyuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Tarihe geçtiniz, tarihe.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Kimsenin Meclisi kilitlemesine müsaade etmeyeceğiz,
Meclis çalışacak.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Baluken, konuşmalar bitti ya.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Demin, Milliyetçi Hareket Partisi adına
konuşmasını yapan sayın hatip, HDPyi AKPyle kucak
kucağalar. şeklinde suçlayarak grubumuza bir sataşmada
bulunmuştur. Söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Baluken, sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun usul görüşmesi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çözüm sürecinin ne olduğunu, neyi amaçladığını, iki
yıldır da bu topluma ne kazandırdığını biz
defalarca bu kürsüden ifade ettik. Çözüm süreciyle ilgili öyle,
bahsettiğiniz şekilde AKPyle bir kucak kucağa olma durumu asla
söz konusu olmadı. Bir taraftan müzakere, bir taraftan da AKPye karşı
en etkili mücadeleyi Parlamentoda da, alanda da, sokaklarda da HDP yerine
getirdi. Eğer AKP çözüm süreci konusunda samimi olsaydı, biz bugün iç
güvenlik paketini değil, ülkeyi terörize edecek, sokaklarda kan
akıtacak bir yasayı değil, burada Terörle Mücadele Kanununun
kaldırılmasını tartışacaktık; Türk Ceza
Kanununun antidemokratik maddelerinin ayıklanmasını
tartışacaktık; basın özgürlüğü, düşünce ve ifade,
örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri tartışacaktık.
AKPnin böyle bir derdi yok. AKP, çözüm sürecinin sadece rantını
kullanmaya çalışıyor. Şu anda AKPyi ayakta tutan tek
şey toplumdaki barış umudu, çözüm sürecinin
yarattığı barış umudu.
Bakın, Başbakan dün yaptığı
konuşmada da çözüm sürecinin tamamına seçim hesapları üzerinden
yaklaştığını ortaya koyuyor. Güya çözüm süreci biterse
HDP yüzde 10nun altına düşecekmiş. Seçim hesabıyla bir
barış davasına yaklaşılır mı? HDP yüzde
10nun altına düşer, üstüne çıkar, o ayrı bir konu; ama
çözüm süreci biterse AKPnin nasıl baş aşağı
düşeceğini bütün toplum biliyor.
Biz MHPye sormak istiyoruz: Siz bu ülkede kan
akmasını mı istiyorsunuz? Çözüm süreci bu ülkedeki kanı
önlüyor. Eğer MHP bu ülkede gençlerin ölmesini istiyorsa, kan
akmasını istiyorsa çözüm süreci
karşıtlığını devam ettirsin; ama biz, AKPye
rağmen çözüm sürecini ısrarla devam ettirmeye kararlıyız,
barış görüşmelerini sürdürmeye kararlıyız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın hatip doğrudan
doğruya MHPye Kan akmasını mı istiyorsunuz? diye
sataştı zaten.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Size soru sordu.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Halaçoğlu, size de iki dakika söz veriyorum
sataşma nedeniyle.
2.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Değerli milletvekilleri, tabii ki, Milliyetçi
Hareket Partisi hiçbir zaman kan akmasını istemiyor ama kan
akmasını isteyenler kimler, bunları açık ve net olarak biz
biliyoruz.
Eline
silah alıp hâlâ şehirlerde özerklik ilan edenler, vergi koyanlar,
vergi adı altında haraç alanlar, ortalığı yakıp
yıkanlar, dükkânlarda insanların malına mülküne saldıranlar
kimlerdir, her şeyden önce buna bir baksınlar. Devletin en önemli
simgesi olan ve herkesin, vatandaşların da simgesi olan
bayrağı ayaklar altına alıp yakanlar kimlerdir, bunlara
herkes baksın.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sen iç güvenliğe niye karşı çıkıyorsun?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Kimdir? Bunlara baktığınız zaman
aslında mesele ortaya çıkar.
Burada
bizim söylediğimiz zannediyorum yanlış anlaşıldı.
Biz diyoruz ki: AKP kiminle beraber iş birliği yapıyor? Bize,
HDPyle iş birliği yaptığımızı söyleyenler
Aslında AKPnin kendisi daha çok yapıyor ve kimse, AKP Hükûmeti,
güneydoğuda PKKnın, onun uzantılarının
yaptıklarına hiçbir zaman ses çıkarmıyor. Neden ses
çıkarmıyor? Çünkü seçim geliyor. Kandil değil midir AKPye
şantaj yapan, Kandil değil midir PKKyla birlikte AKPye baskı
yapan? 10 maddeyi imzalayan, mutabakat sağlayan herhâlde ben değilim;
AKPdir. Kim kimin kucağında siz kendiniz karar verin. Kim kimi
istiyorsa onun kucağına otursun, ben anlamam onu.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Olmaz böyle bir şey. Böyle bir şey olur mu?
Adaba davet edin Sayın Başkan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Ama iç güvenlik yasasında deniliyor ki: PKKya
karşı, teröre karşı tedbir alıyoruz. Hangi tedbiri
alıyorsunuz teröre karşı siz? Terör şu an bütün Türkiyeyi
kasıp kavuruyor, siz oturuyorsunuz yerinize, tedbir alıyorsunuz! Niye
molotof atanlardan hiç kimse içeride değil? Niye dükkânları yakanlar
içeride değil?
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Şimdi olacak Hocam.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Bırakın Allah aşkına, sizin terörle
alakanız yok. Bununla milleti baskı altına almaya
çalışıyorsunuz, başka hiçbir şey yapmıyorsunuz.
(MHP sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN
Lütfen
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Lütfeni var mı?
BAŞKAN
Efendim, sataşma nedeniyle
konuşuldu.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sataşmayla ilgili
Hayır, alakası yok.
BAŞKAN Bir saniye
Tutumum nedeniyle de usul tartışması
açtım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sataşmayla ilgili
bir şey söylemiyoruz. Konuyla ilgili
BAŞKAN - E, söz hakkınız yok ki Sayın
Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bakın, tutumunuzu
açıklamadan önce
BAŞKAN Evet
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) -
konuyla ilgili bir
hususu gündeminize taşımak için ayaktayım.
BAŞKAN Anladım da Sayın Zozani,
bakın, İç Tüzükten bahsediyorsunuz, İç Tüzükün
uygulanmasından bahsediyorsunuz...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet, İç
Tüzükten
BAŞKAN - O zaman ben bu konuyu bitireceğim
efendim. Lütfen yerinize oturun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bu konuyla ilgilidir
Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, bu konuyla ilgili iki lehte, iki
aleyhte söz var İç Tüzükte.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ben kürsüden söz
istemedim. Bu konuyla ilgili olarak
BAŞKAN Biraz önce İç Tüzükün okunmasını,
maddelerin okunmasını hatırlatmıştınız ya
efendim
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
İç Tüzükü hiç okumadığınız
anlaşılıyor, arkanızdaki danışmalardan destek
alın. Ayakta bir milletvekili duruyor iken
BAŞKAN İşlem bittikten sonra efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
ne söyleyeceğini
dinlemek gibi bir mecburiyetiniz var.
BAŞKAN Böyle bir usulümüz yok, mecburiyet de yok
efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Konuyla ilgili bir
şey gündeme taşıyor isem -siz bilmiyorsanız
danışmanlarınızdan yararlanın- siz benim sözümü
kesemezsiniz, dinlemek durumundasınız.
BAŞKAN Biz şu anda sizin yüksek
bilgilerinizden faydalanıyoruz efendim. Teşekkür ederiz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet.
BAŞKAN Meclis de faydalanıyor, tüm Türkiye
faydalanıyor.
Buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) O zaman ifade edeyim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Zozani, konu
tartışıldı; iki lehte, iki aleyhte söz verdim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen oturur musunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya, oylamaya tesir
edecek bir şey söyleyecek.
BAŞKAN Usul değil efendim. İç Tüzükten
bahsediyorsunuz, bilmemezlikten
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Tutumunuza etki edecek
bir şey söyleyeceğim.
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Dğvam)
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun Genel Kurulun
açılışında yoklama yapmaması ve milletvekillerinin
gündem dışı konuşma sıralarını
değiştirmesi nedeniyle tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Lütfen ama
Ben açıklamamı
yapayım, ondan sonra
Lütfen
Sayın milletvekilleri, tutumumda bir
değişiklik olmamıştır.
Gündem dışı konuşmalar
tamamlanmıştır.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Bildiğiniz üzere, gündem
dışı konuşmalardan sonra yerinden söz talep eden sayın
milletvekillerinin taleplerini
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN -
daha önceki uygulamalarımızda
olduğu gibi yerine getiremeyeceğim. (CHP sıralarından
gürültüler)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Ne demek
Olur mu ya,
bir dakikalık söz talebimiz var.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Ancak söz talep eden
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN -
grup başkan vekillerine söz
vereceğim.
Teşekkür ederim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
siz neye göre yönetiyorsunuz? Ben niye ayaktayım?
BAŞKAN - Sayın Zozani, sesinizi biraz daha
yükseltebilirsiniz!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bir dinleyin
BAŞKAN - Burada hiçbir sayın milletvekilini,
Başkanlık Divanını korkutamazsınız.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bir dinleyin. Niye
dinlemiyorsunuz?
BAŞKAN - Bu, Genel Kurulun
çalışmasını engellemektir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Hayır, sizi
İç Tüzüke davettir.
BAŞKAN Ben, İç Tüzük hükümlerine göre
davranıyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz haklı olduğumu göreceksiniz.
BAŞKAN Sayın Zozani, açıklamamı
yaptım, lütfen oturun efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Zabıtlara geçmesi
için söylüyorum. Siz, şu anda İç Tüzük 49uncu maddeye göre
aykırı işlem yapıyorsunuz. İç Tüzük 49uncu madde ne
diyor? Genel Kurulun çalışma esaslarını düzenliyor. Burada
açıkça ifade ediliyor Sayın Başkan: Gündemdeki işlerin
görüşme sırası Başkanlıkça alınış
tarihlerine göre tespit edilir. Başkanlıkça lüzum görülen hâllerde,
8inci bentteki işlerin görüşme sırası Danışma
Kurulunca Genel Kurula teklif olunabilir. Hükûmet, esas komisyonlar ve kanun
teklifi sahiplerinin bu konu ile ilgili istemleri de Danışma
Kurulunda görüşülür. Danışma Kurulunun bu konudaki görüşü
Genel Kurulun onayına sunulur. Siz gündemdeki sıralamayı
değiştirdiniz. Gündemdeki sıralamayı
değiştirdiğiniz, hatalı işlem
yaptığınız için
BAŞKAN Değiştirmedik ki gündemdeki
sıralamayı.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Genel Kurul gündemle
ilgili yanlış bir uygulama yaptığınız için
BAŞKAN Gündeme geçmedik efendim Sayın Zozani,
bilmediğiniz bir şey var, gündeme geçmedik henüz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Gündem
dışı konuşmalardayız, gündeme geçmedik ki.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Zaten Genel Kurul
gündemine geçmeden önce, siz, gündemle ilişkili olarak açıklanan
BAŞKAN - Gündem hangisi, gündem dışı
hangisi?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bize gelen
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Evet. Gündeme geçmedik efendim henüz.
Sayın Gök, buyurun efendim, söz talebiniz var.
Sayın Gök, lütfen
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) Sayın
Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şu anda Genel
Kurul fiilen kapalıdır Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Gök, buyurun efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Genel Kurulu kapatmak zorundasınız.
İşlem yapamazsınız.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, gürültüyü
bir önleyin. Sayın Başkan gürültüyü önleyin, duyamıyoruz ki.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İşlem
yapamazsınız. Okuyun, okuyun o zaman.
BAŞKAN - Sayın Gök, buyurun, söz talebiniz var.
LEVENT GÖK (Ankara) - Gürültüyü önleyin.
Konuşacağım ama gürültü var.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hatalı işlem
yaptınız Genel Kurul fiilen kapalı.
BAŞKAN - Sayın Gök, mikrofon açık efendim,
buyurun.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ya,
oturur musunuz, Başkan söz verdi.
BAŞKAN - Konuşmuyorsanız gündeme
geçiyorum.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım
(Gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, gürültüyü
önleyin, konuşacağım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Genel Kurulun şu
anda kapanması gerekir.
LEVENT GÖK (Ankara) - Böyle bir şey olabilir mi!
(Grup başkan vekillerinin kürsü önünde
toplanmaları)
BAŞKAN - Kullanılan kelimeler kişinin aile
terbiyesini, devlet terbiyesini ve siyasi terbiyesini gösterir, çok net
söylüyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) O zaman, mikrofonu bize
de çevir, biz de söyleyelim. Sizden öğrenecek değiliz bunları,
sizden öğrenecek değiliz bunları! (AK PARTİ
sıralarından Herkes yerine geçsin. sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Tezkereyi okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, 1915 olaylarının
100üncü yıl dönümüne ilişkin parlamenter diplomasi faaliyetleri
çerçevesinde İtalyaya resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi Genel
Kurulun 15/1/2015 tarihli 43üncü Birleşiminde kabul edilen heyeti
oluşturmak üzere belirlenen isimlere ilişkin tezkeresi (3/1703)
18 Şubat 2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
1915 olaylarının 100üncü yıldönümüne
ilişkin parlamenter diplomasi faaliyetleri çerçevesinde,
milletvekillerinden oluşan bir heyetin İtalya'ya resmî bir ziyaret
gerçekleştirmesi Genel Kurulun 15 Ocak 2015 tarihli ve 43üncü
Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere
belirlenen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet Berat Çonkar (İstanbul)
Osman Taney Korutürk (İstanbul)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Sayın grup başkan vekilleri buyursunlar
efendim.
Kapanma Saati: 15.21
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kart ve 21 milletvekilinin, Milli Piyango İdaresi
sorumluluğunda yapılan bahis oyunlarında haksız kazanç
sağlandığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1212)
9 Kasım 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Milli Piyango İdaresi sorumluluğunda
yapılan bahis oyunlarına yasa dışı yollarla müdahale
edildiği, büyük ikramiye kazanan bazı talihlilerin ikramiyelerine
hileli yollarla kurum yetkilileri ve banka müdürleri iş birliğiyle el
konulduğu yönündeki iddiaların araştırılması, bu
yöndeki belirsizliklerin giderilmesi, yukarıda anlatımı
yapılan yollarla haksız kazanç sağlayan fail ve
sorumluların ortaya çıkarılması ve nihayet
alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla; Anayasanın
98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Atilla Kart (Konya)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
7) Gürkut Acar (Antalya)
8) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Recep Gürkan (Edirne)
11) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
12) Mehmet Şeker (Gaziantep)
13) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Hülya Güven (İzmir)
16) Veli Ağbaba (Malatya)
17) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
18) Sena Kaleli (Bursa)
19) Ali Demirçalı (Adana)
20) Osman Kaptan (Antalya)
21) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
22) Yıldıray Sapan (Antalya)
Gerekçe :
Millî Piyango İdaresi
sorumluluğundaki şans oyunlarında haksız kazanç
ilişkileri bulunduğuna dair ciddi bulgular ve iddialar söz konusudur.
Milyonlarca yoksul insanın umutlarını
bağladığı Milli Piyango çekilişlerinde teknik
müdahalelerin yapıldığı, büyük ikramiye kazanan
talihlilerin paralarının ödenmesi aşamasında da hileli
yollarla ikramiyeye el konulduğu yönünde bulgular tarafımıza
intikal etmiştir. Somut bilgilere dayalı soru önergeleri ve
basın toplantıları yoluyla iddialar dile getirilmiş; ancak
kurum yetkilileri somut nitelikteki bu iddialara açıklama getirmek yerine,
karartma ve hamaset yapmak yoluna başvurmuşlardır.
Tarafımıza ulaşan ve basına
yansıyan bilgilere göre; son 42 haftada 29 büyük ikramiyenin Çankaya,
Pendik, Muratpaşa ilçelerine çıktığı; büyük
ikramiyelerin tamamına yakınının Millî Piyango
İdaresinin merkez ve taşra teşkilatının bulunduğu
illere çıktığı; aritmetik olarak açıklanması
mümkün olmayan tesadüflerin yaşandığı görülmektedir.
Millî Piyango İdaresi, uygulamalarıyla
belirsizlik ve kuşkuları tırmandırmaktadır. Büyük
ikramiye kazanan kuponları sitesinde yayınlamamaktadır. Kimin
kazandığının açıklanmamasının bir
anlamı olabilir. Ancak, kuponların hangi tarihte ve hangi saatte
oynandığının bilinmesi ve bayi kodunun belli olması
hâlinde, kuponların yayınlanmasında büyük yarar vardır.
Böylece, muhtemel spekülasyonların önü kesilmiş olacak ve kamuoyu
denetiminin yolu açılmış olacaktır. Ancak, kurum bu basit
ve sıradan bir uygulamayı bile yapmaktan kaçınmaktadır.
22nci Yasama Döneminde AKP Amasya Milletvekili,
KİT Komisyon Üyesi Hamza Albayrak'ın dile getirdiği
soruların ve iddiaların hepsi askıdadır,
belirsizliğini korumaktadır.
Tarafımıza ulaşan yeni belgelere göre ise;
9 Kasım 1999 tarihli Sayısal Loto çekilişindeki
516.275.055.000,00 TL tutarındaki ikramiye ile; 13/11/1999 tarihli
Sayısal Lotoya isabet eden 2.879.742.605.000,00 TL tutarındaki
ikramiyeler gerçek talihliler yerine kurum personeli ve banka
ilişkileriyle üçüncü kişilere intikal ettirilmiştir.
Dönemin basın organlarında ilgili banka
müdürünün en büyük ikramiyeyi vekâleten aldığı ifade
edilmiş ise de aslında ikramiyenin banka müdürü tarafından
"talihli" sıfatıyla alındığı resmî
belgelerle sabittir. Her iki olaydaki talihliler farklı kişiler ise
de imzalar birbirine benzemekte ve aynı karakteristiği
taşımaktadır. Öte yandan 13/11/1999 tarihli çekilişe
ilişkin kayıtlarda gerçek talihlinin isminin silindiği
fotoshoplama yoluyla banka müdürünün isminin yazıldığı
bulguları ortaya çıkmaktadır. Ödemenin fiilen
yapıldığı her iki banka Ziraat Bankası Yenişehir
Şubesidir. 13/11/1999 tarihli çekilişle ilgili provizyon Necatibey
Şubesinden yapılmıştır. Millî Piyango İdaresinin
resmî yazısına göre Necdet Şener Ziraat Bankası
Yenişehir Şube Müdürüdür.
Görüldüğü gibi, kötü yönetim boyutlarını
aşan ve suç ilişkileri boyutuna varan çıkar örgütlenmesi
bulguları söz konusudur. Hükûmet ise her nedense bu konuların üstüne
gitmediği gibi, bahis oyunlarını kurumsallaştıran bir
anlayışla bu oyunları âdeta bir sektör hâline getirmiş,
bahis ve kumar üzerinden bütçe açıklarını kısmen de olsa
telafi etmeyi amaçlamış görünmektedir.
Milyonlarca yoksul ve çaresiz insanın umutları
ve hayalleri üzerinden dolandırıcılık yapan fail ve
sorumluların ortaya çıkarılması ve alınması
gereken önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
2.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar ve 28 milletvekilinin, Tanık Koruma Kanunu'nun
uygulama sonuçlarının ve gizli tanık uygulamasında
karşılaşılan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1213)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tanık Koruma Kanunu'nun uygulama
sonuçlarının incelenmesi, gizli tanık uygulamasında
karşılaşılan sorunların belirlenmesi, sistemin
eksikliklerinin giderilmesi ve sağlıklı bir yapılanma
oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğü'nün
104 ve 105'inci maddeleri kapsamında Meclis araştırması
açılması konusunda gereğini arz ederiz.
1) Gürkut Acar (Antalya)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Ali Serindağ (Gaziantep)
4) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Osman Aydın (Aydın)
8) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
9) Namık Havutça (Balıkesir)
10) Hasan Ören (Manisa)
11) Kamer Genç (Tunceli)
12) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
15) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
16) Recep Gürkan (Edirne)
17) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
18) Mehmet Şeker (Gaziantep)
19) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
20) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
21) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
22) Sena Kaleli (Bursa)
23) İhsan Özkes (İstanbul)
24) Ali Demirçalı
(Adana)
25) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
26) Osman Kaptan (Antalya)
27) Metin Lütfi Baydar
(Aydın)
28) Yıldıray
Sapan (Antalya)
Gerekçe:
Ceza Muhakemesi
Kanunu'nda 2004 yılında yapılan değişikliğin
ardından tanıkların korkularının giderilmesi ve
güvenliklerinin sağlanması amacıyla koruma tedbirleri
uygulanabileceği yargılama sistemine girmiş, 5726
sayılı Tanık Koruma Kanunuyla da koruma tedbirleri
belirlenmiştir.
Tanık Koruma
Kanunuyla ilgili yaklaşık beş yıldır uygulama
yapılmaktadır. Bir soru önergeme verilen yanıtta, 2012
yılı başına kadar 38 kişi hakkında
"tanık", 117 kişi hakkında da "tanık
yakını" sıfatıyla koruma tedbiri
uygulandığı, bu kişilerden 43'ü hakkında "kimlik
ve ilgili bilgi ve belgelerin değiştirilmesi", 39 kişi
hakkında ise "yurt içinde başka bir yerleşim biriminde
yaşamasının sağlanması" tedbirinin
uygulandığı bildirilmiştir.
Yargılamayı
etkileme olasılığı yüksek olan tanıkların
güvenilir ve gerçekten doğruyu söyleyecek kişiler olması
gereklidir. Bunun için de mahkemelerde "Bildiğimi dosdoğru
söylediğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim."
şeklinde yemin ettirilmektedir. Güvenilirlik doğaldır ki,
Tanık Koruma Kanunu kapsamına alınacak gizli tanıklar için
de geçerli olmalıdır.
Son dönemde gizli
tanık uygulamasının en yaygın şekilde kullanıldığı
yerler İstanbul Silivri'deki davalar olduğu görülmektedir. Gizli
tanıklar, sanıklara ciddi suçlamalar yöneltmektedir. Ancak, pek çok
gizli tanığın bir duruşmada verdiği ifadeyi, bir
başka duruşmada değiştirdiği, bir çok gizli
tanığın aynı dosyalarda sanık olduğu kamuoyuna
yansımaktadır.
Ayrıca, gizli
tanıkların pek çoğunun kimlikleri de ortaya
çıkmış durumdadır. Bu kişilerin pek çoğunun
kendisinin suç makinesi konumunda olduğu, gasp, cinayet, tecavüz gibi
birçok suç nedeniyle hüküm giydikleri ortaya çıkmıştır.
Ayrıca, bölücü terör örgütünde yöneticilik yapmış, çok
sayıda vatandaşımızın ve güvenlik görevlisinin
şehit olduğu saldırılara katılmış, bu suçlar
nedeniyle kesin hüküm giymiş kişilerin bile gizli tanık
yapıldığı, bu kişilerin terörle mücadelede görev
almış kamu görevlilerine ağır suçlamalar yönelttiği
görülmektedir.
Gizli tanık
uygulamasının sanıkların savunma hakkını olumsuz
etkilediği, sanıkların kimin hangi amaçla söylediğini
bilmediği iddiaları ve suçlamaları çürütmeye, bunların
doğru olmadığını kanıtlamaya
çalıştıkları durumlar yaşanmaktadır. Aslında
yargılamada, sanıkların suçluluğunun, somut delillerle ve
güvenilir tanıkların kanıta dayalı ifadeleriyle ortaya konulması
gereklidir. Gizli tanık uygulaması bunun tersi durumlar ortaya
çıkarmaktadır.
Adil yargılama, savunma hakkının da
güvencede olduğu yargılamadır. Gizli tanık
uygulamasında ortaya çıkan örnekler, bu konuda tereddütler
oluşturmaktadır. Bu kapsamda Tanık Koruma Kanunu'nun uygulama
sonuçlarının değerlendirilmesi, etkin bir sistemin kurulabilmesi
için gizli tanık uygulamasının olumlu, olumsuz sonuçları ve
adil yargılamaya etkilerinin incelenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
3.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, cezaevlerinde süresiz,
dönüşümsüz açlık grevi eylemine devam eden siyasi tutsakların
sağlık durumlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1214)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Cezaevlerinde süresiz, dönüşümsüz açlık grevi
eylemine devam eden siyasi tutsakların, sağlık
durumlarının kontrol altında tutulması için
"bağımsız bir tabip heyetinin" kurulması ve
eylemcilerin sağlık sorunlarıyla ilgili alınacak bütün
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç
Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) İdris Baluken (Bingöl)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Siyasi tutsaklar 12 Eylülden beri süresiz,
dönüşümsüz açlık grevi eylemi yapmaktadırlar. Şu an
altmış dördüncü gününü dolduran eylemciler bulunuyor. Eylemcilerin,
sağlık durumları ciddi oranda bozulmuş, tedavisi mümkün
olmayan hasarlar oluşmuştur. Bugünlerde cezaevinden cenaze
çıkması an meselesidir.
Açlık grevi eylemlerini takip etmek amacıyla
kurulan Cezaevi İzleme Komisyonunun raporuna göre, 12 Eylülden bu yana
63'ü siyasi, 1i adli olmak üzere 64 kişi açlık grevindedir. Elli
dördüncü gününde olan eylemci sayısı ise 75'tir. 221 eylemci
kırk bir, 315 eylemci ise otuz bir gündür açlık grevindedir. On
dokuzuncu gününde olan eylemci sayısı 16 ve 8 eylemci ise on beş
gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevi yapıyor. Taleplerin
müzakereye açılmaması ve Hükûmetin tahrik eden açıklamaları
sonrasında ise tüm cezaevlerinde 10 bini aşkın siyasi tutsak, on
gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlatmış
bulunuyor.
Cezaevi İzleme Komisyonu açıklamasında,
dünya ortalamasında açlık grevi sonucu ölümlerin altmış
yedi, altmış beş, altmış dört gün civarına
gelindiğinde başladığını, bu referansların
ölümle sonuçlanmış referanslar olduğunu dile getirmiştir.
Bilimsel yayınlarda bu şekilde belirtildiği
vurgulandığı açıklamada, her an ölümlerin olabileceği
bir döneme girildiği belirtilmiştir. Eylemcilerin çok ciddi kilo
kaybı yaşadığı, bu kilo kayıplarının
özellikle 8-10 kiloyla başlayıp bazı eylemcilerde 5-6 kiloyla
devam ettiği öne sürülmüştür. Eylemcilerin sağlık
durumlarının kusma, bulantı, baş dönmesi, sıvı
alımında azalma, baş ve mide ağrıları, kas-eklem
ağrıları, görme keskinliğinde azalma, uykusuzluk, çift
görme, yürümede zorlanma, ses ve kokuya karşı hassasiyet, diz ve ayak
eklemlerindeki ağrıya bağlı olarak yürüme zorluğu
çekme şeklinde bozulduğu bildirilmiştir. Açıklamada,
şu an birçok cezaevinde eylemcilerin, avukat görüşüne dahi
çıkamadıkları da belirtilmiştir. Durumu ciddi oranda
ağırlaşan eylemcilerin olduğu vurgulanan açıklamada,
sindirim sisteminde ve idrarda kanamaların başladığına
dikkat çekilmiştir. Önümüzdeki günlerde bu mevcut semptomların daha
da artacağı söylenerek, var olan semptomların hepsinin
avukatların ve doktorların gözlemlerinden ibaret olduğu, hiçbir
tutsağın, şu an muayeneyi kabul etmediği ileri
sürülmüştür.
Cezaevi İzleme Komisyonu, eylemcilerin, ziyarete
giden avukatlara, bir bağımsız tabip heyetinin gelmesi hâlinde,
muayene olmayı kabul edeceklerini aktardıkları da
belirtilmiştir. Aynı zamanda bu talebin 15 Ekim tarihinden itibaren
Adalet Bakanlığına iletildiği ancak henüz cevap bulmadığı
dile getirilmiştir.
Eylemcilerin bu durumda sürekli kontrol altında
tutularak muayene olmaları için olanak sağlanması gerekiyor. Bu
sebepten dolayı, cezaevinde nasıl bir ortamda oldukları tespit
edilmeli, bu tespitlere göre önlemler alınması gerekiyor. Durumun
ciddiyetine göre hareket edilerek, Mecliste bir komisyon
oluşturulması ve eylemcilerin muayene olmayı kabul etmeleri için
gereken önlemlerin alınması gerekiyor.
BAŞKAN Önergeler gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Tanal ve Sayın Kaplanın İç
Tüzükün 60ıncı maddesi gereğince söz talepleri vardır.
Sayın Tanal? Yok.
Sayın Kaplan, ne için söz istiyorsunuz?
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Başkanlık
Divanının, milletvekillerinin birbirlerine şiddet
uygulamamaları konusunda uyarma görevi olduğuna ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Madde 60a göre
Başkanlık Divanına bir duyarlılık çağrım
olacak.
Dün burada, Mecliste hoş olmayan şeyler
yaşandı. Sayın Sebahat Tuncele darp yapıldı,
Ertuğrul Kürkcü ve diğer milletvekillerine. Burada darp olayında
5 milletvekili yaralandıktan sonra bir milletvekili televizyona
çıkıp Sebahat Tunceli darbettiğini, Ertuğrul Kürkcüye üç
dört yumruk salladığını, Aykut Beye, diğer
milletvekillerine tokmak fırlattığını rahat rahat
anlatıyor. Bu, İç Tüzük 160ta saldırı suçu demek. 4üncü
maddede Başkanlık Divanının buna duyarlılık
gösterip bir milletvekilinin Bunu vurdum, bunu vurdum, keyfime göre yaptım.
demesinin bu Meclise gölge düşürdüğünü ve
kararttığını
Başkanlığınızdan
şunu bekliyoruz: Uyarma göreviniz var Başkanlık Divanı
olarak. Bunun tasvip edilmediği açıklamasının
Başkanlık Divanınca yapılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun,
Başkanlık Divanı olarak, Genel Kurulda milletvekilleri
arasında fiilî kalkışmayı tasvip etmediklerine ve
kınadıklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Evet, Sayın Kaplanın da
bahsettiği gibi Genel Kurulda sayın milletvekillerimizin birbirlerine
karşı daha nezaketli, daha zarafetli, daha saygılı
olmalarını ve fiilî kalkışmaların da
Başkanlık Divanı tarafından tasvip edilmediğini söylüyoruz,
kınıyoruz. Sayın milletvekillerini bundan sonraki Genel Kurul
çalışmalarında sükûnete davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun, İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
X.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken
tarafından, Türkiyede çocuk ölümlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 11/7/2014 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
19/02/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 19/02/2015 Perşembe günü
(Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
11 Temmuz 2014 tarihinde, Bingöl Milletvekili Grup
Başkan Vekili İdris Baluken tarafından verilen 493 sıra
no.lu "Türkiye'de çocuk ölümlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması" amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 19/02/2015 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Faysal Sarıyıldız, Şırnak
Milletvekili.
Buyurun Sayın Sarıyıldız. (HDP
sıralarından alkışlar)
(HDP Grubu milletvekillerinin ellerindeki resimleri Genel
Kurula göstermesi)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) AKP'nin
katlettiği çocukların resimleri. Bu yasa geçince daha fazla çocuk
katledeceksiniz. Hepinizi vicdana davet ediyoruz. Bu çocukların gözüne
bakarak bu yasayla ilgili kanaatlerinizi belirtmeniz lazım.
FAYSAL SARIYILDIZ (Şırnak) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; arkadaşlarımla elimizde
tuttuğumuz, AKP iktidarı döneminde katledilen
çocuklarımızın resimleri... Tüm Türkiye görsün bunları. (AK
PARTİ sıralarından Biz de getirelim mi resimleri? sesleri)
Getirin.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Keşke Erenin resmini
de koysaydın oraya. Eren Şahinin resmini de göndereyim sana.
FAYSAL SARIYILDIZ (Devamla) Partimizin çocuk
ölümlerinin araştırılması amacıyla sunduğu
araştırma önergesiyle ilgili görüşlerimi açıklamak üzere
söz almış bulunmaktayım.
Değerli yalnızlığınızla
itibarsızlaştırdığınız bu ülkenin ibretlik
ileri demokrasi hikâyeleriyle dolu olmasına şaşırmıyor
olmanıza biz de şaşırmıyoruz artık. Çocuk da
olsa, kadın da olsa gereken yapılacaktır. fetvasının hedef
göstericiliğinde çocuklara yönelen namluların hesabını
tutamaz olduk. Kadim bir halkın evlatlarını daha çocuk
yaştayken katletmek ve sonrasında onlara terörist yaftası
yapıştırmak bir fıtrat meselesidir. O çok övündüğünüz
millî olmanın asıl kodlarını da sizin bu
fıtratınız oluşturmaktadır. 12 yaşındaki
Uğur Kaymazı Yılanın başını küçükken
ezeceksin. mottosuyla katleden tetikçileri, yüzlerini gizledikleri maskelerin
ardından da olsa tanıyoruz. Onlara pervasızca çocuk öldürme
yetkisini veren sizlersiniz. Sizin ileri demokrasinizin cezasızlık
hâlinin keyfini süreceklerini biliyor tetikçiler ve hatta kelle
avcılığı yapmanın ödüle tabi olduğunu da.
Türkiye'de kolluk güçleriyle işlenen infazlara
sürekli olarak bir kılıfın bulunması ve inkârı
tarihsel olarak kullanılagelmiş yöntemlerden birisidir.
Cezasızlık zırhıyla korunan kamu görevlilerinin,
yurttaşları keyfî olarak öldürmeleri aynı zamanda hukukun ve
adaletin infazıdır. Son zamanların hukuk, adalet ve yaşam
hakkının hiçe sayıldığı yerlerden biri olan
Cizrede yaşananlar durumu tek başına anlatmaya yetiyor.
1990lardan günümüze kadar devlet şiddeti nedeniyle yurttaşların
yaşam hakkının sürekli tehlike altında olduğu Cizrede
son zamanlarda devletin direkt ve dolaylı müdahalesi sonucu 4'ü çocuk
olmak üzere toplam 6 kişi yaşamını yitirirken onlarca
kişi de ağır yaralanmıştır.
Cizrede AKP
Hükûmetinin sunduğu yasal dayanaklardan güç devşiren kolluk
güçlerinin asayişi sağlama adı altında cinayetler
işlemesi ve sindirme politikası yurttaşların can
güvenliğini ortadan kaldırmaktadır. Bunun en son örneği
yine 12 yaşında bir çocuğun hedef gözetilerek katledilmesiydi.
14 Ocak 2015 tarihinde Şırnakın Cizre ilçesine bağlı
Yafes Mahallesinde polisin zırhlı araçtan açtığı
ateş sonucu 12 yaşındaki Nihat Kazanhan başına isabet
eden fişekle hayatını kaybetti. Kazanhanın ölümünün hemen
ardından Şırnak Emniyet Müdürlüğü yaptığı
açıklamada burayı iyi dinlemenizi rica ediyorum- ilçede herhangi bir
toplumsal olay yaşanmadığı ve polisin de hiçbir
şekilde müdahalede bulunmadığını belirtirken
Başbakan Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala da
aynı eksende bir açıklama yaparak polisin olay mahallinde silah ya da
biber gazı kullanmadığını ileri sürdü. Yapılan bu
açıklamaların ardından Diyarbakır Kriminal Polis
Laboratuvarı tarafından hazırlanan raporda Nihat Kazanhanı
vuran kurşunun av tüfeği mermisine ait olduğu, ayrıca, 6-8
Ekim olaylarında av bayilerinin yağmalandığı
kayıtlarımızda mevcut olduğundan bu iş yerlerinde
yağmalanan fişeklerin kullanılmış olduğu kuvvetle
muhtemeldir. iddiası ortaya atıldı. Ancak, 28 Ocak günü bir
televizyon kanalında yayınlanan görüntülerde Nihat Kazanhanın
polis tarafından öldürüldüğü anı anına görüntülendi.
Yayınlanan görüntülerin polisin kullandığı zırhlı
araçtan görüntülendiği de açıkça görülmekteydi. Bir
kez daha görüldü ki Türkiyede kolluk güçlerini koruyan ve kollayan siyasal
iktidarıyla cezasızlık zırhı çocuk
infazlarının yegâne müsebbibidir.
Örnekler bir tek Cizre hattıyla
sınırlı değil. Ülkenin bütün sathı kolluk güçlerinin
öldürme tehdidiyle karşı karşıyadır. Öldürme yetkisi
de dâhil olmak üzere, her türlü yetkiye sahip olan polisin güvenlik
yasasıyla daha da güçlendirilmek istenmesi kime ve neye hizmet edecektir?
Zaten her türlü yetkiye sahip polisi daha da yetkilendirmekle çocuk öldürme
yaşını ana sınıfı seviyesine mi indirmek
istiyorsunuz? Zaten büyüyüp terörist olacaklardı, şimdiden imha
etmekte bir sakınca yok. anlayışını mı tahkim
etmeye ve kendiniz dışında kalan herkesi potansiyel suçlu gören
garabet bir hukuk anlayışını mı tesis etmeye
çalışıyorsunuz?
Taş atan çocuklara yirmi yıl
hapis veren ve cezayı ertelemeyen Türk adaleti, Ali İsmail
Korkmaz'ı linç edenlere ödül gibi ceza verdi. Ali İsmail
Korkmaz'ı öldüren ve en çok cezayı alan 2 polis dört buçuk yıl sonra
serbest kalacaklardır.
Kürt illerinde son yirmi bir yılda
polis ya da askerin açtığı ateş sonucu en az 376 Kürt
çocuğu öldürüldü. En fazla çocuğun öldürüldüğü yıllar ise
1992 ile 2006 yılları arası oldu. Polis veya asker
kurşunuyla öldürülen çocukların yanı sıra birçok Kürt
çocuğu, ya polis veya asker tarafından vurularak yaralandı ya da
yapılan operasyonlar sonucu tutuklanarak yaşlarından büyük
cezalara çarptırıldılar.
Kasım 2010da Bir Göz De Sen Ol
İnisiyatifi verilerine göre, Türkiye'de güvenlik kuvvetleri 1989'dan 2010a
kadar 355 çocuğun canına kastettiğini tespit etmiş durumda.
2009 Kasım ayından 2010 Ekim ayına kadar güvenlik kuvvetlerinin
öldürdüğü çocuk sayısının 13 olduğu da bir başka
tespit.
Kasım 2010da yayınlanan
Mayın ve Misket Bombaları İzleme Raporuna giren
Mayınsız Türkiye Girişimi verilerine göre ise Türkiye'de sadece
2009'da, mayın ya da savaştan kalma patlayıcılar nedeniyle
23 çocuğun öldüğü iddia ediliyor.
AKPnin
iktidara geldiği yıl olan 2002 yılından sonra çocuklara
ilişkin devlet eliyle ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerinde
ciddi bir artış söz konusudur.AKP
Hükûmeti döneminde çocukların yaşamını yitirdiği en
önemli tarih ise 28 Mart 2006 tarihi oldu. Muş'un Şenyayla bölgesinde
yaşamını yitiren 14 HPG'liden 4'ünün cenazesi Diyarbakır'a getirilerek
defnedilmesinin hemen ardından ortaya çıkan ve bölge illerine
yayılan olaylarda güvenlik güçlerinin açtığı ateş
sonucu 14 kişi yaşamını yitirmişti.
Yaşamını yitirenlerden 6'sı ise çocuktu. Olayların
yaşandığı dönemde Başbakan Erdoğan'ın
"Güvenlik güçlerimiz, çocuk da olsa, kadın da olsa, kim olursa olsun
terörün maşası hâline gelmişse gereken müdahaleyi
yapacaktır. Bunun böyle bilinmesini istiyorum." açıklaması
hâlâ hafızalardadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çocuğa yönelik
öldürme politikalarının ve şiddet uygulayan devletin güvenlik
aygıtlarının bir an evvel bağımsız denetime
açılması önem arz etmektedir. Türkiyede bir çocuk
kırımı yaşanıyor. Devlet şiddeti, aile
şiddeti, çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlendirilmesi ve
beslenme düzensizlikleriyle şiddet sarmalı içerisinde
yaşamaktadır.
Dünyada çocuklara bayram armağan eden tek ülke olmakla övünen bir
ülkede çocukların yaşam haklarının bu denli ihlal edilmesi,
katledilen çocukların faillerinin ortaya çıkarılmaması ve
sorumlular hakkında etkin bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle
çocukların ölümü 2015 yılında da devam etti. 1988
yılından günümüze kadar devam eden süreçte Ece Ayhanın Bu kara
mermerin altında/Bir teneffüs daha yaşasaydı/Tabiattan tahtaya
kalkacak bir çocuk gömülüdür/Devlet dersinde öldürülmüştür. dizelerini
bize her daim hatırlatan çocukların yaşam hakkına kasteden
bu utanç verici ayıbı, çıkaracağınız hiçbir yasa,
hiçbir bayrak örtemeyecektir.
Bu arada, siz CHP Grubu, bu çocuk ölümlerinin önüne geçmek için şu
ana kadar ne yaptınız diye soruyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
NAZMİ GÜR (Van) Çocuklarımızın ölümüne izin
vermeyeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir sataşma söz
konusu CHP Grubuna. Ben de sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Ne diye sataştı Sayın Gök, ne söyledi
Sayın Sarıyıldız?
LEVENT GÖK (Ankara) Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
çocuk ölümleriyle ilgili ne yaptı? diye bir cümle sarf etti.
BAŞKAN Sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
Buyurun.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldızın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önemli bir konuyu tartışıyoruz. Gerçekten, her
türlü ideolojik yaklaşımın ötesinde, göz bebeğimiz gibi
bakmak zorunda olduğumuz çocuklarımız, hepimizin çocukları.
Çocuk olunca siyaset ayrımı yok, çocuk olunca ideolojik
farklılıklar yok; çocuk olunca herkes kendi çocuğu nasıl
hayata hazırlanacaksa ona göre, hayatta hangi güçlükle
karşılaşacaksa ona göre ve sağlık, eğitim,
kültürel olanaklardan nasıl faydalanacaksa ve kendisi bunu nasıl
istiyorsa bütün çocuklarımıza da aynı şekilde bakmak ve
davranmak durumundayız.
Bugün Halkların Demokratik Partisinin vermiş
olduğu önerge önemli, biz bu önergeyi destekleyeceğiz.
Çocuklarımız için ne yapsak azdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
biz, çocuğu gelecek nesillerimizin bekçisi ve çağdaş
uygarlık seviyesinde Türkiyeyi dünyanın en ileri ülkeleri düzeyine
çıkaracak yetkinlikte donatmayı amaçlıyoruz. Cumhuriyet Halk
Partisinin programında, söylemlerinde, ideolojisinde ve Mecliste vermiş
olduğu soru önergeleri, kanunlar, genel görüşme önergeleri gibi pek
çok konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu çocuk konusunda dikkat
çektiğimiz uygulamalarımız bulunmaktadır. Bu konuda
Cumhuriyet Halk Partisi insan hakları doğrultusunda, Avrupada ve
bütün dünyada yapılmış çocuklara yönelik sözleşmeler
uyarınca, çocuklarımızla ilgili ne haklar getirilmek isteniyorsa
tümünün altına imza atmıştır, bunların hepsini de
kanun teklifleri olarak Meclise sevk etmiştir. Bu konuda bir
eksiğimiz yoktur. Ama çocuğa bakış açısını
değiştirmemiz gerektiği de ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan, sözlerimi
tamamlıyorum. Yarım dakika verin, selamlayayım isterseniz.
Yarım dakika verin, yeter bana.
BAŞKAN Sayın Gök, bu, yol olacak,
biliyorsunuz yani, iki dakika
LEVENT GÖK (Devamla) Selamlamak için, sadece selamlamak
için.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Biz
selamını duyuyoruz Sayın Başkan, duyduk
selamınızı.
BAŞKAN Buyurun, selamlayın.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan, ben
teşekkür ederim.
Selamlamak için söz aldım, ben de sözlerimi fazla
uzatmayayım. Çocuk konusunda ne yapsak azdır diyoruz ve Cumhuriyet
Halk Partisi bu konuda elinden gelen her türlü gayreti göstermiştir diyor,
hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken
tarafından, Türkiyede çocuk ölümlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 11/7/2014 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi(Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Türkan Dağoğlu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Dağoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geleceğimizin teminatı
çocuklarımızın yaşam haklarını korumak, evrensel
hukukun tarafımıza getirdiği bir yükümlülük olmakla beraber
vicdani bir sorumluluktur.
Çocuğun yaşam hakkı konusu gerek parti
programımızda gerek Hükûmet politikalarımızdaki öncelikli
maddelerden biri olup üzerinde ciddi aşamalar kaydedilmiş ve bu
uğurda birçok çalışmalar yapılmış bir
alandır. Yaşam hakkı, çocukların hak sahibi ve onurlu birer
birey olarak, barış içerisinde, iyi ve mutlu bir yaşam sürmesi
için gerekli olan, sağlık, sosyal hizmetler ve sosyal yardım,
eğitim ve adalet alanlarının bütüncül bir biçimde ve çocuk
merkezli olarak yapılandırılmasını gerektirir.
Yaşam hakkı, diğer temel hakların düzenlenmesinin ön
koşuludur.
Bu düşünce ışığında
Hükûmetimiz birçok uluslararası anlaşmaya taraf olmuş ve gerekli
birçok kanun düzenlemesi parti grubumuzca Meclisimize sunulmuştur.
Muhalefet milletvekilleri de buna ortak olmuş ve
imzalamışlardır. Çocuk haklarının korunmasına
dair uluslararası mevzuatın bir parçası olan Çocuk
Haklarına İlişkin Sözleşmesi çocukların müdahil
oldukları silahlı çatışmalara ilişkin ihtiyari
protokolü Türkiye tarafından 2003 yılında onaylanmış,
ayrıca çocuk mahkemeleri kanunu Ocak 2004te nüfusu 100 bini aşan tüm
illerde çocuk mahkemelerinin kurulmasını sağlayacak şekilde
değiştirilmiştir. Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Kanununun yürürlüğe girmesiyle çocuk hakları
anayasal düzeyde genişletilmiştir. Komisyondaki taş attırılan
çocuklar
Ben buna taş atan çocuklar demiyorum çünkü çocuklar masum, çocuklar
günahsız, çocuklar bir melek. Dolayısıyla o çocuk polise,
TOMAya, polis arabasına, insana taş atmasını bilmez. Ancak
bu toplu çocuklara taş attırılabilir.
İşte böylece taş attırılan bu
çocuklar karşısında, kanunumuzda ve bunun mağduru olan
çocuklar olarak bilinen, ancak hukuki ifadeyle kanunla ihtilafa düşen
çocukların özellikle Kürt sorunu bağlamında
karşılaştıkları olaylardan dolayı mağdur
olmalarını önlemek amacıyla 22 Temmuz 2010 tarihinde Terörle
Mücadele Kanununda değişiklik yapılmış ve bu kategoriye
giren çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmalarının önü
açılmıştır.
Çocukların cinsel sömürüsü olayına gelince, bu
sadece Türkiyenin değil bütün dünyanın sorunudur. Bütün dünyada bu,
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, UNICEF ve bununla
beraber Dünya Sağlık Örgütü tarafından bilinmektedir ki bugün
her 5 çocuktan 1i cinsel istismara uğramaktadır. Ancak ne
yazıktır ki, çok acıdır da aynı zamanda, bu, cinsel
istismara uğrayan çocuklarda bu istismarı yapan kişilerin yüzde
85i ailenin en yakınındaki kişilerdir. Bunların
sosyoekonomik düzeyleri hiç önemli değildir. Gerek sosyal açıdan
gerek ekonomik açıdan, her yönüyle, her bölümde, herkes cinsel istismar
konusunda çocuklara yaklaşmaktadır. Bunların
yaklaşmalarının en önemli nedeni de iyi niyettir, iyi niyetle
yaklaşmaktadırlar ve çocuklar bu şekilde istismarın en
acısı ve en üzüntülü olanı cinsel istismara maruz
kalmaktadırlar.
2012 yılında aile içi şiddetle mücadeleyi
güçlendirecek olan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Meclisten geçerek
yasalaşmıştır. Haziran 2011de Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı kurulmuş, kadınlar, çocuklar, engelliler ve
yoksullara yönelik sosyal politikaların geliştirilmesi
amaçlanmıştır. Aile içi şiddetle mücadelenin sürdürülmesinde
önemli bir yasal düzenleme olarak 6251 sayılı Kadınlara Yönelik
Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye
İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 24 Kasım 2011 tarihinde
imzalanmıştır.
Değerli milletvekilleri, istediğimiz kadar
kanunlarımızı koyalım. Ancak şurada bir gerçek
vardır ki zihniyet değişimi kanunların hepsinin önündedir.
Zihniyet değişimi gerçekleşmedikçe, ne kadar kanun koyarsak
koyalım, biz bunları tekrar görmeye devam edeceğiz. Bunlar,
dediğim gibi, sadece Türkiyede değil bütün dünyada görülen
sorunlardır. Çocuk hakları konusu da kamuoyunda mevcut gündemi
meşgul eden birçok konu gibi, politize edilmeye ve siyasi getiri
amacı olarak görülmeye son derece müsait bir alandır, oysa ki çocuk
konusu siyaset üstü ve partiler üstü bir sorundur. Siyasiler, üzerlerindeki
görev ve sorumlulukların bilincinde hareket etmeli, konuyu suistimal eden
ve toplumsal gerginlikleri körükleyici tavırlardan ve söylemlerden
şiddetle kaçınmalıdırlar.
Bu bağlamda, yakın zamanda vahşi ve soysuz
bir cinayete kurban verdiğimiz Özgecan kızımızın anne
ve babasının olgun ve vakur davranışları önemli bir
ders niteliğindedir. Bu onurlu duruş ve söylemlerinden dolayı
ben bu ailedeki anne ve babaya Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünden
bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bizler bir cümleyi
duyardık: Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.
Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne dedi? Yeter ki
analar ağlamasın, bir tane tabut gelmesin. Biz bu çözüm sürecini
yapalım ve çözüm sürecini yapabilmek için ben baldıran zehri içerim.
dedi.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Bu yasayla
nasıl çözüm süreci olacak ya?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Bizim, siyasiler
olarak, olayı gerginleştirmemiz değil, bu olayların
üzerinde sağduyulu ve aklıselim bir vaziyette gitmemiz gerekir
değerli milletvekilleri.
NAZMİ GÜR (Van) Bunları kim öldürdü?
Bunların anası yok mu sayın milletvekili?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; aksine, bizler birleştirici,
yapıcı ve sorunun temeline inen bir anlayışla bu çatı
altında her ne yapılması gerekiyorsa el birliğiyle
bunları yapmaya gayret etmeliyiz. Unutmayalım acıları
dağlamak kolay, yaraları sarmak ise zor olanıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi lehinde
söz isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; çocuklara yönelik yaşam hakkı
ihlallerinin araştırılması ve önlem alınması için
HDP Grubu tarafından verilen araştırma önergesi üzerine söz
aldım.Yaşam hakkı ellerinden alınan, katledilen tüm
çocuklarımızı saygıyla anıyorum, sebep olanları
da kınıyorum.
Sayın milletvekilleri, her biriniz duygusal
konuşmalara başladığında ağzınızdan
illa da kadınlar, çocuklar ve gençler dökülür, Şunu yaptık,
bunu ettik. sözleri sıralanır. Gelin görün ki durum hiç de öyle
söylendiği gibi değildir. İşler, kadın, çocuk ve
gençleri hayatta tutmaya, ölümlerine mani olmaya, temel haklarını
sağlamaya ve önlerine toplum ve devlet tarafından çıkarılan
engelleri kaldırmaya dayandığında birçoğunuzun
hayatından çok edebiyatı, kürsü hatipliği lafta kalır.
Kimlik ve mezhepler üzerinden damgaladığımız ailelerimizin
biricik evlatları gibi devlet kurşunuyla ölen Berkin Elvan gibi,
vahşice öldürülen Ali İsmail gibi, Uluderede katledilen, ölüme gönderilen,
soğuktan donup açlıktan ölen çocuklarımızın
Toplumu
kutuplaştırmayı bile çocuklar üzerinden yürüten, o süslü
sözlerinizle çürütmeye yüz tutan, söz söyleyebilecek bir söz bulamayan
sözlerinizi duymak isterim.
Çocuklar üzerinden yürüttüğünüz güvenlik siyasetiniz
ve Gezi direnişinde milyonlarca gencimizin karşısında
Öldürme emrini ben verdim. diyen, hesap vermekten kaçan devlet
politikanızla geleceğimizi bugünden çürütmüşsünüzdür. Oysa,
çocukların ve gençlerin gözlerinden dökülen sert gerçekler, parlak
sözlerinizi birden eritir, siyasetinizi hükümsüz duruma getirir. Kuru
konuşmalarınızın ardından, nice çocuğumun
yaşamı, binlerce kadının emeği ve geleceği
çözülmeyi bekleyen yüzlerce sorunla baş başa kalır.
İş lafa gelince mangalda kül bırakmayan
sizler için geleceğinizdir gençler, cennetinizdir kadınlar, göz
bebeğinizdir çocuklar ama bu sözlerin hiçbiri gerçek değildir,
sahtedir. Gerçek olsa kadın ölümü, taciz ve tecavüzün oranı bu derece
artmaz, bu kadar çocuk işçisi olmaz, çocuklar ölmez. Gelin görün ki,
ağzınızdan düşürmediğiniz kadın ve genç çocuklar,
iş gerçeğe dökülünce, konu kadınların, gençlerin ve
çocukların yarını değil de bugünü olunca, dertler
dağları aşıp önünüze serildikçe, susmasını
istediğiniz kadınlar ve gençler haklı
çığlıklarını dillendirdikçe birden sessizliğe
bürünürsünüz.
Siz, çocuklara çığlık atmayı
öğreteceğinize çığlık atmayacak ortamı
yaratmalısınız. Kendiniz bile bu sözlerinize
inanmıyorsunuz. Kadınlar, kendileri ve çocukları için, şiddete
karşı huzuru ve özgürlüğü, sömürüye karşı güvenceli ve
görünür emeği, istihdam, sosyal adalet ve
ayrımcılığı bitirmiş bir Türkiye özlemi için ne
yaparız diye korkusuzca konuşmaya başlayınca
birçoğunuz rahatsız olursunuz. Hele hele gençler haklarını
arayınca, hatta bayramlarda koltuğunuzu devrettiğiniz çocuklar
bile istemediğiniz sözleri söyleyince birden telaşa girer, panik
butonlarınızı aramaya başlarsınız. Kadın
sustukça ve ancak siz istediğiniz kadar konuştukça, istediğiniz
kadar namuslu durup, buyurduğunuz kadar çocuk doğurdukça makbul olur.
Sanmayın çocuk düşmanıyız, sanmayın
kadınların doğurmasına karşıyız.
Kadınlar doğuracak ama sizin istediğiniz gibi susmayacak,
susturulamayacaktır.
Daha iyi bir Türkiye için yaşamaya kararlı,
konuşmaya ve sorunlarını özgürce paylaşmaya kararlı
çocuklar, gençler ve kadınlar karşısında âciz kalan diliniz
tutulur, iç güvenlik paketine sarılır ve savcının
yetkilerini valiye devretmeye, gözaltı sürelerini uzatmaya
kalkarsınız. Sapana silahtan daha fazla ceza verecek bu yasa
başlamadan Avrupa Birliği Bakanınız bu tasarıdan güç
alır, çocuğa, kadına şiddete karşı, hukuka
değil, silaha sarılacağını baştan vadeder. Kanun
görüşmeleri için konulmuş Meclis tokmağı demokrasiye darbe
için milletvekillerine vurulur, kadın vekillere şiddet
uygulanır.
Sayın milletvekilleri, biz kadınlar, çok
değil, daha iki gün önce ülkemizi simsiyah bir yasa boğan
Özgecanın yakılarak katledilmesi karşısında ortak bir
tavır sergilerken, İstanbulda Kübra Kartın parçalanmış
bedenine kahrolurken, ocak ayında İzmitte eli kesilerek öldürülen
Manisalı Nuran Dutlu, kar topu oynarken kar topu uğruna öldürülen
gazeteci Nuh Köklünün ölmesine Meclis sıralarında utanarak
tanıklık ettik. Utandık mı acaba? Utanmış
olsaydık bugün burada bunları söylemezdik. Özgecanın
katillerini yaratan, zemininin üzerine şuursuzca basa basa yürümeye devam
eden, şiddeti kınadığı gün dahi şiddetine ara
vermeyen bu Meclis sıraları, özellikle biz kadınların
gözünde bir utanç tablosuna imza atmış, samimiyetini bir kez daha
yitirmiştir. Kadın ve erkeği bir türlü eşit görmeyen
Cumhurbaşkanınızdan tutun da kadınlar için önlem, destek ve
koruma çözümü değil, kabadayı gibi el kırmaya kalkan
Başbakana, erkek şiddetini hiçbir önlem almadan idamla
geçiştirmeye kalkan, ölümlerin üzerine ölüm hıncıyla gidince
adalet sağlayacağını zanneden Adalet Komisyonu
Başkanına, çocuk ve kadın katliamı
karşısında şuurunu kaybedip silaha sarılan Avrupa
Birliği Bakanına, kendi yarattığı adalet düzenine dahi
güvenmeyen Sağlık Bakanına yetki verip kadınların
sağlığı ve doğumu hakkında ahkâm kestiren bu
Hükûmete, biz kadınlar, gençler ve çocuklarımızın
söyleyecek çok sözü var.
İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. diyenler, çocuk ve kadın ölümleri, gençlerin
kurşunlara hedef olması karşısında günü kurtaracak
sözler söylemekten öteye geçemez. Şiddeti önleyecek yollardan ziyade,
şiddet sonrası ne yapılacağını, hadım
mı idam mı yasasını çalışanların bu
şiddet yasasıyla ilgili söyleyebilecek hiçbir sözleri yoktur.
Butonla, bileklikle Meclisin vicdanını oyalayan, tıpkı
Başbakan gibi, eski Bakan Sayın Fatma Şahinin
konuşmasındaki gibi, kurumunu açıkça vesayetle yöneten Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı gibi geleceğimizi tam bir çaresizliğe
sürüklemektesiniz. Sürüklemenize asla izin vermeyeceğiz.
Ey AKP sıraları,
sizlere sesleniyorum. Sizin döneminizde nefes almakta zorlandı güzel
ülkem. Çocuğun, kadının ve gençlerin gelecek umudunu
kararttınız. Kadınların sadece birbirlerine değil, her
ortamda sözünün olması, emeğinin değer kazanması adına
attığımız her adıma sessiz kalan, soru önergelerimizi
odasında bekletip göndermeyen Aile Bakanının
Çığlık atın. çağrısı, kadınların
haklı isyanı karşısında hükmünü yitirmiştir.
Yasa için
kullanacağınız tokmağı demokrasiye darbe için vuran bu
kültürle hepimizin, hepinizin yüzleşmesi gereklidir. Kadını yok
sayma, çocuk haklarını yok sayma kültürünün sınır
tanımadan devam etmesi karşısında Meclisten sokaklara,
evlerden işyerlerine kadar uzanan şiddetin, çocuk, gençler ve
kadınlara yönelen ayrımcılığın yok
sayılmasının nasıl ağır sonuçlara yol
açtığını göreceksiniz.
Biz buna izin
vermeyeceğiz. Bizim önceliğimiz çocuklarımız, yaşam ve
eğitim hakları başta olmak üzere, ihtiyaçlarının
karşılanması ve kişiliklerinin özgürce gelişmesine
katkı sağlayacak koşulların oluşturulması ve
güvence altına alınmasıdır.
AKP döneminde çocuklarımızın yaşam
hakkının gerek şiddetle gerekse sosyal hakların etkisiz
biçimde sağlanmaması nedeniyle yeni kuşaklarımız
uçurumun eşiğindedir. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak özellikle
kız çocuklarımızın bedenleri üzerinden yürütülen siyaset
anlayışını, erken yaşta toplumsal cinsiyet ve
çarpıtılmış, tek tip hâle getirilmiş inanç temelli
kimliklerin çocuklarımıza dayatılmasını reddediyoruz.
Biz, AKPnin toplumda yaratmaya çalıştığı en büyük
felaket olan küçük yaştan başlayacak bir kutuplaşmanın ve
gerilimin çocuklarımıza da uzanmasına asla izin
vermeyeceğiz.
Biz, tüm çocuklarımızın,
kadınların ve gençlerin, ayrımsız biçimde eşit
yurttaşlığa dayalı haklarını sonuna dek
kullanması için, sizin devlete ve topluma düşürdüğünüz gölgeyi
ortadan kaldıracağız.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAKİNE ÖZ (Devamla) -
çocuklarımızın
güvencesiyiz, kadınlarımızın güvencesiyiz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.43
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 58inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi aleyhinde
son konuşmacı Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin.
Buyurun Sayın Bilgin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi Grup Başkanlığı tarafından verilen grup
önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında şunu hatırlatmak
istiyorum ki bizler Kim masum bir cana kıyarsa tüm
insanlığı öldürmüş gibidir. emrine matuf olan bir milletin
mensupları olarak her türlü haksız ölümü, ister çocuk olsun ister
kadın olsun, kabul etmeyen bir milletin evlatlarıyız. Bu noktada
da masum çocukların katli her ne sebeple olursa olsun kabul edilemez. Bu
noktada muhalefet partilerinden çocuk ölümleri noktasında iyi niyetle
yapılan her türlü öneriyi Hükûmetimiz ve ilgili
bakanlıklarımız dikkate almakta ve gerekli tedbirleri
almaktadır. Biz bu noktada muhalefetin iyi niyetli önerilerine
teşekkür ediyoruz.
Çok değerli milletvekilleri, çocuk ölümlerinden
bahsederken, tabii, belli bir ideolojiden bakmak doğru değildir.
Çocuklar masumdur, çocuklar hepimizindir. Çocuk ve kadına yönelik
şiddetin her türlüsünü kabul etmiyoruz, her türlüsüne karşı
olduğumuzu her noktada beyan ediyoruz. Özellikle resimleri gösterilen
çocukları anarken haksız yere öldürülen her çocuğu
andığımız gibi, arkadaşlarımız, özellikle
6-7 Ekim olayları sırasında hunharca katledilen Yasin Börü ve
arkadaşlarını da anmadan geçmenin doğru
olmadığı inancındayız. Yasin Börü ki 16
yaşında, arkadaşları yine Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak,
Riyad Güneş, 26 yaşında ve hamile çocuğuyla babası
öldürülen çocuğun da bir hakkı olduğunu, onlara da
zulmedildiğini anmamız lazım. Yine, bu çocuk ölümlerini anarken
canlı bombadan çocuklarını kurtarmak için Bingölde canlı
bombaya kalkan olan anneyi anmamız lazım. Yine, Siirtte üniversiteye
giderken katledilen 3 tane genç kızımızı da anmamız
lazım. Çocuklar öldürülürken çocuklara, kadına yönelik şiddette
her türlü ideolojiyi bir tarafa bırakıp olaya tarafsız gözle
bakmamız lazım. Bu noktada Hükûmetimizin kurulduğu günden bugüne
kadar her alanda olduğu gibi, insanımızı yaşatma yönünde,
çocuk hakları, kadın hakları yönünde de önemli, devrim
niteliğinde kararlar alınmıştır. İnşallah,
muhalefetin iyi niyetli önerilerini de dikkate alarak bu noktadaki
çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Hepinizin bildiği üzere, toplumda, huzur isteyen
toplumumuzun beklentisi olan iç güvenlik yasasını çıkarma noktasında
Meclisimiz çalışmalarına devam etmektedir. Salı gününden
itibaren, kanuna geçme noktasında, inşallah bugün bu kanuna
geçeceğiz ve toplumun beklentisi olan bu kanunu
çıkaracağız. Bu noktada, Meclisin gündemi bellidir. Biz
belirlenen gündem doğrultusunda Meclisin çalışmasının
doğru olacağına inanıyor, grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım.
III.
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın
Serter, Sayın Sarı, Sayın Susam, Sayın Toprak, Sayın
Özgündüz, Sayın Toptaş, Sayın Ediboğlu, Sayın Güven,
Sayın Öz, Sayın Tanal, Sayın Düzgün, Sayın Özcan,
Sayın Bilgehan, Sayın Demiröz, Sayın Ekinci, Sayın Özkoç,
Sayın Bayraktutan ve Sayın Erdoğdu.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken
tarafından, Türkiyede çocuk ölümlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 11/7/2014 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015 Perşembe
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi(Devam)
BAŞKAN -
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Tanal, bir söz
talebiniz vardı.
İç Tüzükün
60ıncı maddesi gereğince söz veriyorum.
Sayın Tanal, buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının, kar
yağışı nedeniyle kapanan yollarla ilgili
vatandaşın mağduriyetini gidermesini istirham ettiğine
ilşkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Başkan,
şu anda, tabii, Türkiyenin her tarafında şiddetli bir kar
yağışı var. Sayın Ulaştırma Bakanı da
burada. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Tuzla, Pendik, Çekmeköy, Sancaktepe,
Sultanbeyli, Üsküdar, Beykoz ilçelerimizdeki yollar kar
yağışı nedeniyle kapalı ve kar temizleme
çalışmaları yapılmamakta. Bu konuda Sayın
Ulaştırma Bakanının derhâl irtibata geçip
vatandaşımızın bu mağduriyetinin giderilmesi hususunda
kendisinden istirhamda bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum,
saygılar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.-MHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Grup
Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından,
vatandaşların kamu hizmetine girme hakkının objektif
esaslara göre kullanılmasını temin amacıyla
oluşturulan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) dışında
ve bu sınavın dolanılması suretiyle kamu kurum ve
kuruluşlarına yerleştirilmesinde subjektif tercih ve
kayırmalar ile KPSS sınav sonuçlarına göre yerleştirmelerin
kamuoyunda ve sınava giren vatandaşların nezdinde
oluşturduğu kuşkuların giderilmesi, kamu görevlerinde
işe alım ve yükselmede tercihlerin tespiti ve alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/12/2014 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN - Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
19/02/2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 19/02/2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
09 Aralık 2014 tarih ve 2663 Sayı ile TBMM
Başkanlığına vermiş olduğumuz MHP Grup
Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile MHP Grup
Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun "Vatandaşlarımızın
kamu hizmetine girme hakkının objektif esaslara göre
kullanılmasını temin amacıyla oluşturulan Kamu
Personeli Seçme Sınavı (KPSS) dışında ve bu sınavın
dolanılması suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarına
yerleştirilmesinde sübjektif tercih ve kayırmalar ile KPSS sınav
sonuçlarına göre yerleştirmelerin kamuoyunda ve sınava giren
vatandaşlarımızın nezdinde oluşturduğu
kuşkuların giderilmesi, kamu görevlerinde işe alım ve
yükselmede tercihlerin tespiti ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla" verdiğimiz Meclis
Araştırması açılması önergemizin 19/02/2015
Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi
lehinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş
olduğu araştırma önergesi lehinde söz aldım. Bu vesileyle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz, biraz önce Sayın Divan Kâtibinin de
okuduğu gibi, son günlerde kamuoyunun gündemini yeniden işgal eden,
özellikle de yaşanan usulsüzlüklerle birçok ailenin, birçok gencimizin
geleceğinin karartılmasına yol açan KPSS sınav sonuçlarına
göre yapılan personel alımlarında yaşanan sorunlar,
bunların tespiti ve alınması gereken önlemlere yöneliktir. Bu
konunun yüce Meclis tarafından da önemsendiğini bilmekteyiz. Onun
için, bugün, bu konuyu, tekrar, Meclisin gündemine alınması talebiyle
getirdik.
Bilindiği gibi, son on iki yıllık yönetim
döneminde her geçen gün artarak devam eden işsizlik sorunu bugünün de en
önemli sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Özellikle üniversite
mezunu gençlerin işsizlik oranında her geçen gün ortaya çıkan
yükseklik, artış bugün üniversiteyi bitirmiş her 4 gencimizden
1isinin işsiz olduğunu ortaya koymaktadır. Devletin resmî
rakamları her ne kadar bunu gösterse de, iş aramaktan vazgeçmiş,
bir işe girmiş, onu beğenmemiş, ayrılmış
olan insanları da buna kattığımız zaman, üniversite
mezunu her 3 gencimizin 1isinin iş peşinde olduğunu hepimiz
bilmekteyiz.
Peki, işe sahip olmanın yolu ne? Bunun en
önemli yolu, herkesin eşitçe, adaletli bir şekilde
yarıştığı Kamu Personeli Seçme Sınavına
girip oradan yüksek puan alıp kendine uygun bir devlet kadrosuna
yerleşmek. Ama ne yazık ki, son dönemde özellikle, milyonlarca
gencimiz iş kapısı ararken, işe girmek için kuyrukta
beklerken, maddi manevi her türlü fedakârlıkta bulunurken
Özellikle,
binlerce iktisadi idari bilimler fakültesi mezunları, yine binlerce fen
edebiyat fakültesi mezunları, mühendislik fakülteleri mezunları,
öğretmenler, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, gıda
mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, balıkçılık teknolojisi
mühendisleri, yine bu alanda eğitim görmüş çok sayıda teknisyen
ve teknikerin yanında burada isimlerini sayamayacağımız
birçok branşı bitirmiş üniversite mezunları son dönemde bir
torpil bulamadıkları için, yüksek puanlara rağmen Hükûmetin
personel alım politikasındaki yanlışlıklar nedeniyle
kontenjan ayrılmadığı için işe giremeyip işe
girmeyi beklerken VIP (very important personel) denen Hükûmet adına çok
önemli olduğu öngörülen ama tek özelliği KPSSye girmediği hâlde
iktidar partisinin bakanının, milletvekilinin, il yöneticisinin,
iş adamının, bürokratının yakını olduğu
için sınavlar göz ardı edilip KPSS sonuç belgesi olmadan işe
yerleştirenlerin(x)
kamuoyuyla paylaşılmasından sonra tabii ki, bu huzursuzluk, bu
rahatsızlık had safhaya ulaşmış ve KPSS sonuç belgesi
olduğu hâlde işe giremeyen gençlerimiz bu konudan
rahatsızlıklarını dile getirmeye
başlamışlardır. Hükûmetin özellikle kendi
bürokratlarının, kendi bakanlarının, Sayın
Başbakanın ve ona yakın halkanın evlatlarını
sınav tanımadan özel kadrolara bir gün bile çalıştırmadan
kâğıt üzerinde atayıp oradan başka bir kadroya
aktarması, buna benzer uygulamalarla dolgun ücretlerle çalışan
gençleri işe yerleştirmesi sonucunda birçok genç Acaba, bizim
hakkımız ne zaman savunulacak? diye bu yüce Meclisin
alacağı kararı dört gözle beklemektedir.
İsimleri saymayacağım, kamuoyuyla
paylaşıldı, hangi torpilli evlat hangi yere geçmiş,
özellikle nerelerden nasıl transfer olmuş, bugün hangi paraları
alır hâle gelmişler onları bir tarafa bırakıyorum ama
daha da önemlisi, Hükûmetin yaptığı bir yanlışa daha
işaret etmek istiyorum: Daha önce KPSSye girmiş olan gençlerin
devlet kadrolarına alımıyla ilgili personel alım takvimi
haziran dönemi ve aralık dönemi olarak uygulanagelmiştir ama şimdi, haziran seçimleri
öncesinde bu haziran döneminde alınacak olan personelin takvimi
değiştirilmiş ve nisan ayına çekilmiştir.
Değerli milletvekilleri, yüz binlerce üniversite
genci son sınıf öğrencisi temmuz ayında yapılan
KPSSye girdi, bu mayıs ayında mezun olacak, haziran ayındaki
atamalara başvuru hakkına sahip iken, şimdi, siz, bunu nisan
ayına çekmekle üniversite son sınıf öğrencilerinin
hakkını gasbediyorsunuz. Önce bu yanlıştan bir dönelim.
Devlet Personel Başkanlığının
açıklamış olduğu bu personel alımıyla ilgili
takvimde derhâl düzenlemeye gidilmesi lazımdır. ÖSYM
Başkanlığınca tercihlerin alınması, KPSS birinci
yerleştirmelerde 16-24 Nisan 2015 tarihine çekilmiştir. Bunun, eskiden
olduğu gibi, önceki yıllarda olduğu gibi haziran ayına kaydırılarak,
bu gençlerin hiç olmazsa başvuru hakkını gasbetmemek gerekiyor,
birinci işaret etmek istediğim konu budur.
İkincisi, son dönemde, özellikle ocak ayı
içerisinde, 19 Ocak 2015 tarihinde bazı medya organlarında da
yayınlanan çok önemli bir konuyu, KPSSyle ilgili olduğu için
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının özel
talimatıyla, Cumhurbaşkanın birkaç danışmanı ve
mevcut Başbakanın genel başkan yardımcılarından
oluşan bir dar grup, üstün yetenekli yöneticimiz bir rapor
hazırlıyor. Bu raporda diyor ki: Şu anda KPSSyle ilgili
yapılan uygulamalar AKPli gençleri memnun etmiyor. Yapılan
sınavlarda on ikide 1 oranında yerleştirme söz konusu, bu on
ikide 1 oranlık yerleştirmeye de bizim partililerin çocukları
giremiyor. Dolayısıyla, bunların girmesini sağlamak için
kademeli olarak KPSSnin kaldırılması gerektiğini, rapor
olarak Sayın Beyefendiye arz diye, çok gizli
başlığıyla gönderiyorlar.
Burada üç amaç belirtiliyor: Bunlardan birisi, devlet
bürokrasisinin paralel yapıyla irtibatlı veya irtibat şüphesi
taşıyan tüm kadrolardan temizlenmesi gerektiği konusu. Yani
kadroları temizleyelim, partili gençlerle, partimizle yüzde 100 uyumlu
personel istihdamını sağlayalım. Buna olan engel ne? Buna
olan engel KPSS, kaldıralım. Peki, başka? Bu da yetmiyor Parti
il ve ilçe teşkilatlarımızla ilgili kadroların, oralardan
gelen önerilerin, talep ve arzuların başında mülakatların
da kaldırılması, dolayısıyla mülakatlarda yer alan
üyelerin seçimine de dikkat edilmesi gerektiği, Başbakana güvenilmemesi
gerektiği, bazı bakanların paralel yapıya nötr
davrandığı, dolayısıyla bunların önüne geçmek
için KPSSnin kademeli olarak kaldırılması, AKPli gençlerin
şoförlük ya da hademelik gibi alt düzey kadroları tercih
etmediği, A sınıfı kadro olarak tanımlanan
üniversite mezunlarının tercih edeceği kadrolara lise ve ön
lisans mezunlarının da girebilmesinin sağlanması
gerektiği
ifade edilmektedir.
Başka bir konu vardır ki devlet memuru
alımlarında bir başka açmaz mülakatlardır. Mülakat
heyetlerinin oluşturulmasında gereken dikkatin gösterilmediği,
bazı CHP ve MHPli adayların, hatta paralel adayların,
tanıdıkları vasıtasıyla heyetleri manipüle ettikleri
ve memur olarak alındıkları tarafımıza ulaşan
raporlarda yer almaktadır. Bunun engellenmesi gerektiği
ifade
edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu dediğiniz gençlerin
hepsi Türkiye Cumhuriyeti devletinin birinci sınıf
vatandaşı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) AKPli
olmadığı için bunların devlet kadrolarına alınmaması
gibi bir konunun raporda yer alması dahi Adalet ve Kalkınma
Partisinin bu ülkenin gençlerine nasıl baktığını
göstermektedir. Onun için, bu konu, araştırılması ve
mutlaka gerekli önlemlerin alınması için önemli bir konudur. Bu
amaçla konuyu gündeme getirdik.
Desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Recep Özel, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Özel. (Isparta)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş
olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım.
Evet, defaatle gündeme gelmiş olan ve basında
da kamuoyunda da çok sık bir şekilde gerek Cumhuriyet Halk Partisi
gerek MHP gerekse paralel tarafından dile getirilen bu VIP atamalar, Kamu
Personeli Sınavını kazananların atanamamasıyla ilgili
problemler, sorunların araştırılması; burada bir
yolsuzluk, usulsüzlük varsa bunların araştırılmasını
isteyen bir önerge var önümüzde.
Tabii, KPSS sınavına giren her gencimizin,
Türkiyede üniversiteyi bitiren her genç evladımızın işe
girmesi, mesleğiyle ilgili bir iş bulması hepimizin ortak
dileği. Ah keşke ekonomimiz çok büyük bir şekilde olsa da her
üniversite mezununa iş bulma imkânımız olabilse. İşte,
herkesin bu ülkede işe, aşa sahip olabilmesi için öncelikle ülkemizin
bir huzur ortamında bulunması, ekonomimizin büyümesi gerekmektedir.
Onun için, biraz sonra gündeme getirilecek olan güvenlik paketi bundan
dolayı, işsiz gençlerimize iş bulabilmek, ülkemizin
istikrarı için de büyük önem arz etmektedir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Vallahi, büyük
bir zekâ örneği. Siz irtibat kurdunuz ya ekonomiyle arasında, büyük
bir zekâ örneği!
RECEP ÖZEL (Devamla) Gündeme getirmiş
olduğunuz bu istisnai kadrolar, sanki bizim dönemimizde ilk defa
uygulanıyor, ilk defa AK PARTİ döneminde uygulanmış gibi
bir algıyı oluşturmakla da meşgulsünüz. Şimdi, biraz
sonra rakamları vereceğim. Bizim dönemimizde kaç tane istisnai
kadroya atama yapılmış, sizin dönemlerde istisnai kadroda kaç
tane atama yapılmış, hepsini tek tek burada vereceğiz. Daha
yeni, muhalefete dair birtakım belediyelerin; MHPnin, CHPnin belediye
başkanlarının kendi istisnai kadrolarını nasıl
doldurduklarını da burada biraz sonra sizlerle
paylaşacağız.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) İyi o
zaman, güzel, işte araştıralım.
RECEP ÖZEL (Devamla) Evet, şimdi, bu istisnai
kadronun buradan bir atama yapıldığı zaman yasal
dayanağı olmayan, sanki uzaydan gelmiş bir uygulama gibi
anlatılması da gerçekten hiç şık değil.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Yasal
hırsızlık diye bir şey var.
RECEP ÖZEL (Devamla) İstisnai kadroda atama, 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu 59uncu maddesine göre bazı
kuruluşların, bakanlıkların üst düzey
çalışanlarının, seçimle gelmiş olanların,
belediye başkanlarının kendi çalışma
arkadaşlarını üst düzey bürokraside görevlendirmek için, kendi
ekiplerini görevlendirmek için bir yoldur. Bu yolun gerçekten objektif,
hakkaniyetli bir şekilde kullanılması hepimizin ortak
dileğidir.
ALİM IŞIK (Kütahya) 400 bin civarında
personelin sınavsız
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Yanlış söylüyorsunuz, bakın, yanlış. Onu söylemen
yanlış Recep Bey.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Buranın bir istasyon gibi
kullanılmasına, bugün özel kalemden alınıp üç beş gün
sonra başka yere nakledilmesine hepimizin karşı
çıkması lazımdır, biz de karşı
çıkıyoruz.
Bu, sadece bizim dönemde
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Recep Bey,
yanlış ama, yanlış söylüyorsunuz, istisnai kadrolar öyle
değildi.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Ben biraz sonra rakamları
vereceğim size.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Hayır,
ama, istisnai kadro kullanımı öyle değil, yanlış.
RECEP ÖZEL (Devamla) - O zaman, verdiğim zaman da
Evet, siz haklıymışsınız. Bizim dönemde bu atamalar çok
fazla yapılmış. diyeceğinizi ümit ediyoruz.
Şimdi, bu tür yerlere atama yapanlar kim? Siyaset
kurumu. Bir yere bir bakan atanıyor; kendi çalışma ekibini
kurması için dışarıdan birtakım kişiler getirmesi
gerekebilir, buna karşı çıkılmaması lazım, el birliğiyle
hepimizin destek vermesi lazım. Ama bunun, bu istisnai uygulamanın
bir gelenek hâline de gelmemesi, bazı kişileri kayırma hâline de
gelmemesi gerekir, bunun da altını çiziyoruz. O konuda hiç kimseye de
adaletsizlik yapılmamalı.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Devletin memuruna
güvenmiyor, dışarıdan niye getiriyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi, 1993 ile 2002
tarihleri arasında -yani AK PARTİ döneminden önce- dokuz yıl
çeşitli partiler iktidardaydı. Bunlar döneminde istisnai kadrolara
toplam 1.130 atama yapılmıştır, yılda ortalama 120
atama yapılmıştır.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Refah Partisi var orada,
Refah Partisi.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Kültür Bakanlığı
gibi bazı bakanlıklarda üç günde bir özel kalem müdürü
atandığı aylar olmuştur.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Onu siz
yapmışsınızdır.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu dönemde istisnai kadrolara
sadece bakan onayıyla atanabilmekteydi.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) O zaman KPSS var
mıydı Recep Bey, KPSS?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi, gelelim 2002-2014
yılları arasındaki AK PARTİ hükûmetleri dönemine. Bu on iki
yıllık süreçte istisnai kadrolara toplam 787 atama
yapılmıştır, yılda ortalama 65 atama
yapılmıştır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Araştıralım, bu rakam doğru mu, değil mi.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Sizinki -tekrar ediyorum- 1.130
atama, bizim dönemde 787 atama; siz yılda 120 atama
yapmışsınız, biz yılda ortalama 65 atama
yapmışız. 610 istisnai kadroda atama
yapılmamıştır. Ayrıca, bakanlıkların bu
kadrolara atama yapabilmeleri için eskiden sadece bir bakanın imzası
yeterken bizim dönemde Devlet Personel Başkanlığının
bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığından izin alma şartı getirilmiş,
Başbakanlıktan izin alma şartı getirilmiştir. Sizin
döneminizde sadece bir bakanın tek imzasıyla atanabilirken bizim
dönemde Başbakandan izin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından izin almak durumuna getirmişizdir.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sınavsız
atananlar var, sınavsız! 400 bin kişinin hesabını ver!
ALİ ÖZ (Mersin) Sınavsız atananlar var,
KPSSye girmeden atananlar var.
RECEP ÖZEL (Devamla) İlk defa, AK PARTİ
hükûmetleri döneminde istisnai atamalara kısıtlamalar
getirilmiş, ihtiyaç fazlası istisnai kadrolar da iptal
edilmiştir, atanmamıştır. Vermiş olduğum bu
rakamları her yerden kontrol edebilirsiniz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) İstisnai
kadrodan başka kadro yok mu?
RECEP ÖZEL (Devamla) Bu vermiş olduğum
rakamlar, Devlet Personel Başkanlığının vermiş
olduğu resmî rakamlardır.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Sınavsız
atananlar kaç kişi, sınavsız atananlar?
RECEP ÖZEL (Devamla) İnşallah, bu
rakamları teyit ettiğiniz zaman Biz AK PARTİye gerçekten
haksızlık etmişiz, adaletsizlik etmişiz. demenizi de
siyaset kurumunun üzerinize düşürdüğü bir vecibe olarak da
algılamanızı isterim.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Ya, bu kadar pişkin
olunur mu ya!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Müthiş
pişkinsin Recep Bey!
RECEP ÖZEL (Devamla) Şimdi, burada gelip bizim VIP
atamalardan bahseden MHPnin daha yeni, geçen haftaki, 28 Ocak tarihli
şeyi, bakın, sizin belediye başkanı -isim de
vermeyeceğim- benim kendi seçim bölgemle ilgisi olmayan bir parti
yöneticisinin oğlunu oraya atıyor. Kendisinin benim seçim bölgemle
bir alakası yok, sizin yöneticilerinizden birinin oğlunu bizim oraya
atıyorlar. Şimdi, CHPyi anlayabiliyoruz, onlar bir İnternet
sitesi kurdular Usulsüz atama ihbar hattı diye. O ihbar hattına
gelip bazıları ihbarda bulunabiliyorlar. Bunun arkasına MHPnin
takılıp gitmesini anlayabilmiş değiliz.
Bakın, bu grup önerisinin üzerinde biz daha çok
şeyler konuşabiliriz. İki gün önce de burada bir grup önerisini
konuştuk, on bir saat süren bir grup önerisini Meclis gündemine
getirdiniz. Şimdi, kanun çıkarmak, denetim faaliyeti yapmak asıl
gündemimizdir. Bir Meclis, inanabiliyor musunuz, o gün ne konuşacağı,
hangi konuda konuşacağı üzerinde on bir saat tartışma
yapıyor. Bir iş yerinde işçi, mesai saatinin tamamını
o gün işe yapacağı hazırlıkla geçirse ertesi gün
işveren onu kapı önüne koyar. Bizi böyle ne
yapacağımız konusunda, gündemimizi meşgul etme
noktasında, asıl işimizi yapmama noktasında
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Siz patron musunuz bu Mecliste!
Patronu musunuz siz bu Meclisin?
RECEP ÖZEL (Devamla) Ümit ediyorum ki 7 Haziranda bu
millet sizleri kapı önüne koyacaktır. Onun için
aklınızı başınıza alın.
Bu güvenlik yasasını bugün
konuşacağız inşallah. Her türlü eleştiriyi gelip
burada yapabilirsiniz
MEHMET GÜNAL (Antalya) Denetim faaliyeti, denetim,
denetim.
RECEP ÖZEL (Devamla)
İç Tüzükten kaynaklı
haklarınızı her türlü kullanabilirsiniz ama böyle birtakım
fiziki, fiilî şeylere lütfen girmeyin.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Senden izin mi
alınacak?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Huzur ortamında, güzellik
ortamında bir öneriniz, teklifiniz varsa şuraya gelip Ya, şu
teklifin, şu tasarının şu maddesi şu
özgürlüğümüzü kısıtlıyor. Bunu şu şekilde
düzeltelim. deyin, biz de düzeltelim ama kuru gürültüyle, hiç bunlara
girmeden, sırf birtakım şeyleri dile getirmek, bu yasayı
engellemek, uğraşmak, bugün de bunun gündeme getirilmesini istemek
uzatmaya matuftur.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Senin aklın
ermez Recep!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Biz gündemimize sahibiz; Türkiye
Büyük Millet Meclisi, AK PARTİ Grubu gündemine sahip.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Bu Meclis de sizin
esiriniz!
RECEP ÖZEL (Devamla) - İnşallah, bu yasayı
çok kısa bir süre içerisinde geçireceğiz. Milletimizin huzuru için,
ülkemizin refahı için bu yasayı milletimize armağan
edeceğiz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Sırasıyla söz vereyim isterseniz.
Önce Sayın Vurala sorayım veya
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, sayın hatip
muhalefet partilerini paralelle ilgili suçladı, Paralelle birlikte
hareket ediyorlar. Dolayısıyla, bu konuda kimin paralelin emrinde
olduğunu, kimin paralelle hareket ettiğini ifade etmek üzere
sataşmadan dolayı söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Seyfettin
Yılmaz konuşacak.
BAŞKAN Sayın Seyfettin Yılmaz, Adana
Milletvekili.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hatip gerçekten ne dediğini bilmiyor yani
hafızayı bir kontrol etmek lazım. Milliyetçi Hareket Partisinin
bu noktadaki duruşu da birdir, söylemi de birdir; dün ne söylüyorsa bugün
de onu söylemiştir. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, 2004
yılında bu dediğiniz olaylarla ilgili ne söylemişse
2014-2015te de aynı şeyi söylemiştir. Ama siz ne
yaptınız Recep Bey, çık bunları açıkla. Bu ülkenin
Başbakanı, şu andaki Cumhurbaşkanı, Bülent Arınç
Pensilvanyaya gittiğinde aynen şu ifadeyi kullanıyor: Hoca
Efendiye sor bakalım, bizden bir emri var mı, bir talebi var
mıdır? diyen bu ülkenin Başbakanı.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Geç onları.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Siz onu geçeceksiniz.
Bakanlarınızın ve sizin sözcülerinizin
-açın, hepiniz girin İnternet sitelerine- bütün milletvekillerinin
bugün paralel dediklerine hangi övgüleri düzdükleri, o yurt
dışı okullarla ilgili gidip de hangi açıklamaları
yaptıkları ortadadır.
Bir şeyi daha söyleyeceğim:
Devlet yönetmek çocuk oyuncağı değildir. Bu ülkede bu devleti on
iki yıldır siz yönetiyorsunuz Recep Bey. Eğer bir paralel devlet
varsa onun sorumlusu sizsiniz. Bir gün tarih yazacak bunları.
Bakın, siz var ya 28 Şubattan
daha beter hâldesiniz. 28 Şubatta, zamanında kim kendisine muhalefet
yapıyorsa hepsini irticacı kabul ediyordu. Bugün de bütün
bunları yapanlar sizsiniz ama işinize gelmediği yerde herkese
paralelci diyorsunuz. Siz köydeki Mehmet ağa mısınız
Recep ağa? Ispartanın köyündeki Ahmet ağa mısın?
Devleti on üç yıldır yönetemiyorsun. Devleti on üç yıldır
paralel yapıya teslim etmişsen buraya çıkıp konuşmaya
bile hakkın da yoktur, haddin de yoktur. Eğer bu ülkede bir çete
varsa, o çetenin başı -çok açık söylüyorum- bugün bu ülkenin
Başbakanıdır(x) ve
Hükûmet olarak da sizsiniz, yargılanacaksınız.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Başbakana çetebaşı diyemezsin.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Ben
derim, gelirsin, cevap verirsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) -
Başbakana çetebaşı diyemezsin.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Evet,
bu ülkeyi yönetemiyorsanız burada söz söyleyemezsiniz.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Hadi oradan! Hadi oradan!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen
hadi oradan! Sen hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Yılmaz
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Haddini bil!
BAŞKAN Sayın milletvekili,
lütfen
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen
haddini bil!
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Haddini bil!
BAŞKAN Sayın milletvekili,
lütfen
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen de
bil haddini!
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
Haddini sen bileceksin!
İSRAFİL KIŞLA (Artvin)
Haddini bil!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen de
bil haddini!
BAŞKAN Sayın Yılmaz,
lütfen
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen
haddini bilmiyorsun. Çık burada cevap ver ifadelerime, çık!
BAŞKAN Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
Yargılanacak. Siz haddinizi biliyorsunuz da ne oluyor?
BAŞKAN - Sayın Yılmaz
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Sandığa gömüleceksin, sandığa!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
Sandığa kimin gömüleceği ortaya çıkacak.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Görürüz.
BAŞKAN Sayın Yılmaz,
dinler misiniz. Sayın Yılmaz
RECEP ÖZEL (Isparta) - 2002de
gömüldünüz, ne oldu?
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) - Yenilen deve güreşe doymaz, kaç kere yenildiniz.(
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) O
deveyi göreceğiz.
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Seçim geliyor gene, seçim.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
İfadene dikkat et!
ALİ AYDINLIOĞLU
(Balıkesir) Yalan mı söylüyorum? Dikkat et ifadene.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Sen
dikkat et ifadene!
BAŞKAN Bir saniye
Sayın
Altay söz istemişti.
Buyurun Sayın Altay
OKTAY VURAL (İzmir) Sizi gidi
paralele yatanlar, rüşvet ve yolsuzluk çetesi ve onay verenler
Vicdanlara
sığdı mı kolunda 700 milyar liralık saati takanı
aklamak? Kuranla, Bakara Suresiyle alay edeni aklamak vicdana
sığdı mı? Sığdı mı
vicdanınıza?
BAŞKAN Sayın Vural,
Sayın Altay konuşuyor.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Esasen aynı gerekçeyle söz istedim. AKP adına konuşan
hatip, Gerek CHP gerek MHP gerekse paralel diye cümleye başlayarak her
iki muhalefet partisini de itham ve izhar etmiştir.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
Sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
5.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Keşke dün
Genel Kurula sunulan, paralel yapı diye adlandırılan
organizasyonla ilgili Meclis araştırma önergesini kabul etseydiniz de
bugün şuraya gelip yüzlü yüzlü, muhalefet partilerine, sizce suç örgütü
addedilen ama bizce de sizlere on bir yıllık kutsal yol ve dava
arkadaşlığı yapan örgütle ilgili böyle abuk sabuk laflar bu
kürsüden edilmeseydi. (CHP sıralarından alkışlar)
Devlete torpilli
VIP listesiyle kimlerin girdiği belli. Burada bir iki hata
yapılmış, bunu ben de biliyorum. Gerçekten 500 kişilik bir
listede 5 ya da 10 kişi burada haksız yere bu listeye eklenmiş.
Ama, sizin devlete adam yerleştirme konusundaki anlayışınız
ve yaklaşımınızla ilgili 3 örnek biraz sonra
vereceğim. Ama, hep şunu söylüyorsunuz: Şimdi şikâyet
ettiğiniz paraleli Devlete sızdı. diye itham ediyorsunuz ve
onları şimdi devletten ayıklamaya
kalkışıyorsunuz, Soru çaldılar, bilmem şunu
yaptılar. diyorsunuz. Ayıp, günah! Bu devlete kim sızdı?
dediğiniz bütün o camiaya mensup insanları siz teker teker
yerleştirdiniz. Ne zamanki 17 Aralıkta yollarınız
ayrıldı, ne oldu?
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Sonra size sızdılar!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Muhterem, Haşhaşi oldu; gönül dostu, darbeci oldu. Ama,
sizin devletle ilgili, bürokrasiyle ilgili anlayışınız
şu: Hayvanat bahçesi görevlisini TÜBİTAKa müdür
yaparsınız, yetkili yaparsınız; ölü
yıkayıcısını il kültür müdür yardımcısı
yaparsınız, mezarlık memurunu da şehir orkestrası
müdürü yaparsınız. Böyle bir anlayışla devlet için, gelecek
için iyi bir şey beklemek zaten mümkün değildir.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Hatip, bizi göstermek
suretiyle elindeki evrakla, istisnai kadrodan bir ilde bir atama
yapıldığını, basına da düşen bir konuda bir
atama yapıldığını ifade ederek gerçeğe
aykırı beyanda bulunmuştur. Bununla ilgili gerekli düzeltmeyi
yapmak üzere, bu sataşmayı düzeltmek üzere Isparta Milletvekilimiz
Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz Beye...
BAŞKAN Şimdi, düzeltme olmaz Sayın
Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Düzeltme dediğim,
sataşmayla ilgili söz talebimiz var.
BAŞKAN - Anladım da Sayın Vural, biraz
önce söz istediniz, sataşma nedeniyle söz verdim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
paralelle ilgili iddia ayrı, bizim bir istisnai kadroyu oralı olmayan
bir kimseyi getirerek kullanıp, atama yapıldığına
ilişkin bir iddia ayrıdır takdir edersiniz ki. Yani hedefi göstermiştir.
Dolayısıyla bu konuda istirham ediyorum. Yapmasaydı talebimiz
olmayacaktı.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Vural, her
farklı cümle için, her farklı sataşma için...
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN - Şimdiye kadar uygulaması oldu mu
bu işin efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Oldu çünkü
Sayın
Başkan, bir konuşmada bir milletvekiline, bir partiye ya da bir
hükûmete sataşma olduğu zaman toptan mı vereceksiniz? Olmaz.
Dolayısıyla, amacına uygun bir şekilde,
sataşmadır, sataşmadan dolayı söz vereceksiniz. Bundan
sonra bunlarla ilgili dikkat etmek lazım Sayın Başkan.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Meclis kürsüsünde
Başbakan için çete başı diyen ifadesini geri alsın. Böyle
bir saygısızlık olmaz.
ALİ ÖZ (Mersin) - Adıyamana
aldırdığın akrabalarının hesabını ver,
boş ver sen.
BAŞKAN Sataşma nedeniyle buyurun Sayın
Korkmaz.
6.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Isparta milletvekili
arkadaşımız geldi, burada âdeta yaylım ateşiyle iftira
ve hakaretlerde bulundu, aslı astarı olmayan şeyler. Ben
beklerdim ki buraya, ikinci dönemi, bir defa Isparta meselesini getirsin.
Isparta milletvekili olduğu hâlde nelerle meşgul oluyor diye merak
ediyordum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen sataşmaya cevap ver.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Evet, ona cevap veriyorum.
Bakın, bahsettiğiniz arkadaşımız şu anda bir
milletvekilimizin danışmanı, Almanca biliyor ve siyaset
konusunda da deneyimli. Her yöneticinin kendi özel kalem müdürünü seçme gibi
bir hakkı var. Şunu söylüyorum...
RECEP ÖZEL (Isparta) Tamam, biz de onu söylüyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Biraz
evvel aynı şeyi söyledi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Ama işte
yanlış şurada: Atama falan olmamıştır. Bu konu
Sayın Genel Başkanımıza iletildiği anda Sayın
Genel Başkanımız bu hadise Ispartadaki
tabanımızı, arkadaşlarımızı, Isparta
kamuoyunu incitebilir endişesiyle ve Milliyetçi Hareket Partisinin de
boş yere bu tür tartışmalara malzeme olmaması için devreye
girmiş ve bu iş sonlandırılmıştır.
Bakın, bizim Genel Başkanımız böyledir; bizim Genel Başkanımız
bir yanlış yapıldığı zaman hemen devreye girer
çözer. Peki, Türkiye'nin her tarafında yüzlerce haksız, adaletsiz,
hukuksuz uygulamalar yapıldı.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Binlerce,
binlerce.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Senin Genel
Başkanın nerede Recep Bey? Senin Genel Başkanın nerede?
Bakın, Ispartayla ilgili başka bir şey
söyleyeyim. Ben buraya defalarca geldim, üniversitedeki 280 taşeron
işçinin problemini dile getirdim. Hiç ağzını açtın
mı? Açmadın. Isparta Özel İdaresinin bütçesi 50 trilyon. En son,
kaçak saraydan 40 tane özel idare bütçesi çıkıyor dedim. Hiç cevap
verdin mi? Senin Ispartayla ilgin falan yok Recep Bey, hiç ilgin yok. Yalan
yanlış bilgileri de buraya taşıma.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi, sana paralelden aday
geliyor, sen onunla uğraş!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Benim Genel
Başkanımın gösterdiği duyarlılığı senin
Genel Başkanının yapmasını bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Paralelden Tuncay geliyor, sen
onunla uğraş!
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Biraz önce AKP adına
konuşan hatip şahsımı kastederek Cumhuriyet Halk Partisinin
VIP torpil listesinin kuyruğuna takılarak konuyu buraya
taşıdığımı ifade etmiştir.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık, size de
iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle. (MHP sıralarından
alkışlar)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın hatip, bilmeden, bazı konuları
çalışmadan buraya gelirseniz mahcup olursunuz.
Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkan
Yardımcısı Haluk Koç Beyin medyayla
paylaştığı bilgileri ben isim de zikretmeden sadece
referans gösterdim ama bunlarla ilgili bir tane yetkili Hayır. demedi.
Birkaç tane yanlışı paylaştınız ama binlerce, 100
binleri bulduğu iddia edilen, 400 bin civarında, KPSSye girmeden, Vakıfbank,
Halkbank, Ziraat Bankası, diğer iştirakleri, onlar
aracılığıyla sözleşmeli alınıp kadroya
geçirilen personel iddiasına bir cevap yok.
Değerli milletvekili, bakınız, Sayın
Cumhurbaşkanının özel ekiple, Başbakanın ve Kabine
üyelerinin bilgisi dahi olmadan hazırlattığı bir raporda
aynen geçen ifadeleri sizlerle paylaşıyorum, bunları siz
biliyorsunuz: Davutoğlunun atamalar konusundaki
çalışmalarının söylem bazında kaldığı
belirtilerek Davutoğlunun kadrolara AKPlilerin atanması konusunda
gerekli hassasiyeti göstermediği kaydedildi. Bakanların da
eleştirildiği raporda birçok bakanın paralel yapıyla
mücadelede nötr kalmayı tercih ettiği kaydedilmiştir.
Bunların hepsi şu anda bakan.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek bakanları da
paralelin kuyruğu.
ALİM IŞIK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bunu söyleyenler Sayın Cumhurbaşkanının
danışmanı ve şu anda Başbakanın genel başkan
yardımcılarından oluşan bir dar grup. Buna cevap lazım.
İkincisi de: Medyayı KPSSnin
güvenilirliği olmadığı konusunda sürekli algı operasyonlarıyla
haberler yaptırmaya, eylem planında bunlara ağırlık
vermeye yönelik öneriler sunuluyor ve deniyor ki: Paralel yapının
soruları çaldığı, tüm devlet kadrolarını ele geçirdiği,
sadece cemaatten kişilerin sınavı kazandığı
haberleştirilmeli ve bu haberler ısrarla sürdürülmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla)
dolayısıyla,
KPSSye yönelik bir algı operasyonu başlatılmalı. Bunlara
cevabınızı bekliyoruz. Sayın Başbakanı yok sayan
bir anlayışa lütfen siz sahip(x)
çıkın, siz cevap verin. Yani sizin
Cumhurbaşkanınızın şu anda, üç beş kişiye
hazırlattığı bu raporla ilgili görüşünü lütfen
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hocam, o raporu verir misin?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Cumhurbaşkanından alırsın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hocam, verir misin o raporu?
ALİM IŞIK (Kütahya) Niye vereyim? Sen de bul,
çalış; çalış da vereyim, fotokopisini vereyim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ver ağabey raporu, ver
raporu ya! Veremezsin işte, böyle bir rapor yok.
ALİM IŞIK (Kütahya) Veririm, raporun
aslı Cumhurbaşkanında, Başbakanda yok.
BAŞKAN Sayın Işık, lütfen
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hoca, boş
çıktı boş.
OKTAY VURAL (İzmir) Paralelci seni! Paralelin bu
tarafısınız siz de.
BAŞKAN Sayın Bostancı buyurun, sizin de
söz talebiniz var.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Biraz önce burada konuşma yapan bir arkadaş çete
başı Başbakan şeklinde bir ifade
kullanmıştır. O konuda sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bostancı, sataşma nedeniyle iki dakika da size söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
8.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmazın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Arkadaşlar,
saygılar.
Biz burada birbirimize
nezaketle davranıyoruz. Bu kişisel ilişkilerden kaynaklanan bir
nezaket değil. Meclisin nezaketini ve o çok sık söylediğimiz
mehabetini tayin eden unsur burada herkesin arkasındaki millet iradesi.
Dolayısıyla, birbirimize saygının arkasındaki
asıl neden millete gösterdiğimiz saygıdır.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Arkadaşlarımız hastanede Naci Hoca, ondan
mı!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Milletten yüzde 50 oy alarak iktidara gelmiş bir siyasi
hareketin meşru bir şekilde görevlendirilmiş olan
Başbakanına bir ima dolayısıyla dahi olsa çete
başı şeklinde bir ifade kullanmak milletin yarısına
hakaret etmektir, bu milleti çete olarak tanımlamaktır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu cemaat meselesine
gelince: Arkadaşlar, her şeyi siyasal propagandanın aracı
yapan bir akılla davranmak hakikatleri görmekten bizi alıkoyar,
hepimizi.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Hoca bir aynaya baksana sen.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Hakikatle yüzleşmek demek, siyasal angajmanın ötesinde
sosyal bilimlerin diğer alanlarını da yardıma
çağırarak muhakeme etmektir. Bu cemaat dediğimiz hadise
geçmişte bir suç örgütü değildi. Dünya tarihinde de vardır,
belli bir büyüklüğe eriştiklerinde onun üzerinden bir suç örgütüne
dönüşen insanlar, unsurlar olabilir. Esasen devletin görevi de
insanların kendi yaptıkları hukuk içerisindeki görevlerine
ilişkin tavır almak değildir, nerede suç ve suçlu görür ise onun
üzerine gitmektir. Bu olaylar 7 Şubat MİT hadisesiyle birlikte ve
17-25 Aralık olayları, Dışişleri
Bakanlığı dinlemesi, MİT tırları üzerinden bir
kampanya şeklinde bu suç örgütünü deşifre etmiştir, ondan sonra
suçlu olmuşlardır.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat)
Hırsızlar yakalanınca mı bu yapı ortaya
çıktı?
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) İki durumu birbirinden ayırmak gerekir.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, zannederim bu çete
başıyla ilgili ifade doğrudan doğruya sayın
milletvekilinin yaptığı bir atıf değil. Bununla ilgili
yanlış bir atıf atfettiler.
BAŞKAN Tavzih etme anlamında, düzeltme
anlamında.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla yani
bunun kendi atfı olmadığını ve bu atfın kimin
tarafından yapıldığını ifade etsinler efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yılmaz.
9.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bakın, birinci olarak şunu söylüyorum.
Şimdi, ortada bir grubu alarak bir çete diyor. Çete diyen kim?
Başbakan. Kime diyor? Fethullah Gülen ekibine çete diyor. Bu Meclis
kürsüsünde de var, şeyde de var. Şimdi, biz de buradan diyoruz ki,
çete dediğin bir gruba karşılık aynı zamanda
aynı Başbakan şu ifadeyi kullanıyor: Ne istediler de
vermedik. Yine, Başbakan olarak diyor ki: Sayın Fethullah Gülenin
bir emri varsa o emrini yerine getirelim. diyor. Devletin kadrolarına
biz yerleştirdik, en önemli yerlere biz getirdik, emniyete, yargıya
bunları biz getirdik. diyor. Şimdi bu dediklerine çete diyor?
Eğer bu bir çeteyse -bu dedikleri- bu çetenin oluşmasını
sağlayan kişi kimdir? Bir bu.
İkincisi: Bakın, Sayın Başbakanla
ilgili Mecliste cürüm işlemek maksadıyla suç oluşturmaktan
dolayı dosya var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Cumhurbaşkanı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Dönemin Başbakanı.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Yani eski
Başbakan. Cürüm işlemek maksadıyla suç örgütü oluşturmak
dosyası var. Bu neye giriyor?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) İddia o,
iddia.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Üçüncüsü Sayın
Cumhurbaşkanı, Başbakan, yaptığı açıklamada
diyor ki: 17-25 Aralıkta bir numara bendim. Bir numara ne demek? Ha,
çete yani Bir numara bendim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Siz böyle mi
anlıyorsunuz?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Şimdi, evet
Sayın Metiner, sen nasıl anlarsan anla, biz şunu anlıyoruz:
17-25 Aralıkta bu devleti soyan bir çete vardır. Hükûmet adıyla
4 tane bakanınız bu işin içerisindeydi. Bu işin içerisinde
Başbakan vardı, Başbakanın yakınları vardı.
Bunlardan kendi atadığınız hâkimlerle kurtulduğunuzu
düşünmeyin. Bu milletin hakkını kim soyarsa soysun 17-25
Aralık bir çetedir. Bu çeteye de kim başkanlık yaparsa o çetenin
başı olarak tarihe geçecektir.
Saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Siz Pensilvanyadaki çete reisine sahip çıkın.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) Mahkemede görüşürüz.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.-MHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Grup
Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından,
vatandaşların kamu hizmetine girme hakkının objektif
esaslara göre kullanılmasını temin amacıyla
oluşturulan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS)
dışında ve bu sınavın dolanılması suretiyle
kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmesinde subjektif tercih
ve kayırmalar ile KPSS sınav sonuçlarına göre
yerleştirmelerin kamuoyunda ve sınava giren vatandaşların
nezdinde oluşturduğu kuşkuların giderilmesi, kamu
görevlerinde işe alım ve yükselmede tercihlerin tespiti ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/12/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
19 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Rıza
Öztürk, Mersin Milletvekili.
Sayın Öztürk,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin lehinde söz aldım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle altını çizmek istediğim
husus, Parlamento halkın sorunlarını çözmekten çok
uzaklaşmıştır. İyi, hoş, kendi
sorunlarını çözemeyen bir Parlamentonun halkın
sorunlarını çözmesi zaten beklenemez. Parlamento, siyaset üretim
merkezi olmaktan çıkmış, kendisi ülkede yaşanan
sorunların bir parçası hâline gelmişti, en azından toplum
bizi böyle algılamaktadır.
Gelelim Adalet ve
Kalkınma Partisinin bu cemaatle ilgili kaygılarına,
alınmalarına. Doğrudur, arkadaşlarımızın bu
konuda çok alınganlık göstermeleri beraber yürüdüğü yol
arkadaşlarından kazık yemiş olmalarından kaynaklanan
bir durumdur.
Şimdi, bir kere,
insan yanlış yaptığı zaman çıkıp özür
dilemeli yani bunu gerektirir. Siz eğer bu ülkede Fethullah Gülen
cemaatinin örgütlenmesinin yol ve yöntemlerini bulmuşsanız, size
dayanarak bu örgütlenme olmuşsa devlet içerisinde, öncelikle
çıkıp Türk halkından özür dilemelisiniz, öncelikle
çıkıp Meclis kürsüsünde bizlerden özür dilemelisiniz.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bu kürsüde tutanaklar yalan söylemez, tutanaklar tarihe
şahitlik yapar. Burada bizim söylediğimiz sözler vardır.
Devletteki F tipi örgütlenmeyle ilgili açık seçik söylediğimiz
beyanlarımız var ama oradan biz bu sözleri söylediğimizde bizi
darbeci olarak suçladınız. Ve ben hiç unutmuyorum, bu kürsüde 2011
yılında benim yaptığım bir konuşma üzerine AKP
Grup Başkan Vekili o dönem, bugünün Adalet Bakanı Sayın Bekir
Bozdağ, Fethullah Gülenin hizmet adamı olduğunu, bunun bu tarz
suçlanamayacağını söyledi. Biz, AKPli
arkadaşlarımızla yurt dışı gezilerine çok gittik.
Ben burada hiçbir zaman isim vermem ama AKPli
arkadaşlarımızın Fethullah Gülenin okullarını
ziyaret ettiğini ben biliyorum, hepimiz biliyoruz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Biz
yanlış yaptık, siz yapmayınız. Biz görmedik, siz
görünüz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Tamam bak, şimdi
bir şey söylüyorum, izin ver.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bak dinle,
tavsiyeyi dinle tavsiyeyi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Şimdi,
arkadaşlar, ama ben o seyahatlerde hiçbir zaman o okulları ziyaret
etmedim, etmediğim için de suçlandım.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Şimdi de
çıkıp eleştirin. Şimdi de F tipi deyin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi, siz önce
beraber yolladığınız(x)
beraber girdiğiniz, beraber ortaklaşa devleti yönetmeye
çalıştığınız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eteklerini öptünüz, eteklerini.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
adamları korurken
bir kere özür dileyeceksiniz. Şu üsluptan kurtulacaksınız
arkadaşlar. Siz, dün Ergenekon ve Balyoz davasında, Oda TVde
yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları biz bu kürsüden
dile getirirken o zaman bizi darbeci diye suçluyordunuz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Doğrudur,
yanlış yapmışız. Yanlış
yapmışız, siz yapmayın diyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi neden
Ergenekon ve Balyoz davasından bu kürsüde bahsetmiyorsunuz? Neden
bahsetmiyorsunuz? O zaman bize ağza alınmayacak laflar söylüyordunuz.
Şimdi, bu Fethullah Gülen cemaati 17-25
Aralıkta mı çete hâline geldi? Yani daha önce çete değil miydi?
Şimdi de siz bırakın Fethullah Gülen cemaatini, başka
cemaatlerle el ele, kol kola yürümüyor musunuz? Yarın onların da
devlet içerisinde belki paralel devlet değil ama üçgen devlet, dörtgen
devlet yaratmayacaklarının garantisi mi var? Siyasetin din eksenli
yapılması, siyasetin cemaat eksenli yapılması kim yaparsa
yapsın yanlıştır arkadaşlar. Burası Türkiye Büyük
Millet Meclisidir.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Bugün niye
karşı çıkmıyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Ben karşı
çıkıyorum, biz karşı çıkıyoruz. Sen beni
tanımıyorsun bile.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Neden F tipi
demiyorsun? Söyle, F tipi de. Çete de.
BAŞKAN Sayın Metiner, lütfen
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bak, bırak bu
işleri. Sen beni tanımıyorsun bile. Sen beni
tanımıyorsun bile, sen işine bak.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ya, bırak
o Cahiliye Devrinde hâlâ!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sen Fethullah Gülenle
hizmet yapmanın, beraber yol yürümenin ezikliği içindesin
şimdi, utanç içindesin. (CHP sıralarından alkışlar)
Sen onun için bana laf atıyorsun. Bak benim, anlım ak yüzüm pak,
hiçbir cemaatle işim olmaz, hiçbir cemaatle. Benim yasa
dışı kuruluşlarla işim olmaz. Önce özür dileyeceksin.
Çıkacaksın bu kürsüde benden özür dileyeceksin sen.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Fuat Avni kim?
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli arkadaşlarım, şimdi sizin
geçmişiniz geleceğinizin aynasıdır. Siz geçmişte
yaparsınız, çıkar özür dilersiniz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi gelelim başka bir konuya. O konu da şu:
Yoksulluğun, üretimin olmadığı, yoksulluğun, sefaletin
olduğu yerde açlık da olur, işsizlik de olur. Açlık ve
işsizlik varsa kayırmacılık olur, rüşvet olur,
ötekileştirme olur, yolsuzluk olur; bunlar sistemin
sonuçlarıdır. Aslında içinde
yaşadığımız sistem, hangi siyasal parti iktidarda
olursa olsun bu kapitalist sistem üretimsizlik eksenine odaklı olduğu
için sürekli yoksulluk ve sefalet üretmektedir, işsizlik üretmektedir.
Bugün Türkiyede her 3 gencimizden 1i işsiz. Türkiyede resmî olarak
işsizlik oranı yüzde 11, gayriresmî rakamlar yüzde 20. 1980de
Türkiye'nin nüfusu 35-40 milyondu, sendikalı işçi sayısı
3,5-4 milyondu. Bugün Türkiye'nin nüfusu 76 milyon, sendikalı işçi
sayısı 750-800 bin. Hepimizi arıyorlar, işsizlikten dert
yanıyorlar.
Değerli
milletvekilleri, bu sınavlarda yapılan yolsuzlukları önlemek
için 1974 yılında -hepimiz hatırlıyoruz ki- ÜSYM kuruldu.
Sonra da bu memurların ya da işe gireceklerin, işçilerin KPSS sınavı
düzenlendi, başka sınavlar düzenlendi.
KPSSde Büyük Şaibe. 2014 KPSS-Tarihin
Pusulası adlı kitaptan alıntı çıktı. Bu çok özel
bilgiye sahip olanlar da sınavdan önce kitabı
kapıştı. KPSS yolsuzluğunun şifreleri çözüldü. Terfi
üstüne terfi, yolsuzluk yapan
YÖKten KPSS itirafı. Yani sistemin
çökmesini görüyoruz. 2 milyon gencin girdiği devlet sınavından
pis kokular geldi. Polislik sınavında cemaat skandalı. Hani siz ve yandaşınız bir gazete sürekli
koruyordu ama cemaati söylemiyordu. Allahtan ki içinizden Şamil Tayyar,
Sayın Şamil Tayyar çıkıyor bir twit atıyor: Emniyet
cemaate bağlandı. şeklinde attığı twitte
Doğru, cemaati bitirme kararı 2004te alındı, sonra
emniyet cemaate bağlandı, dershane ve okul sayısı patladı.
AK PARTİye kapatma davası açıldı. Fitneye destek verenleri
görünce sorunun fitneciyle sınırlı olmadığı
anlaşılıyor. Diyor.Yani aslında cemaatin soruları
bizzat Hükûmetin bilgisi dâhilinde sızdırılıyordu.
Tayyarın da itiraf ettiği gibi, yapılan anlaşmada polis
teşkilatının cemaate bağlandığı açıkça
anlaşılıyordu. İktidarda biz yoktuk.
Yine, değerli milletvekilleri, Sayın Özel
söyledi, rakamlar verdi. Elbette ki istisna, adı üstünde istisna yani
kural değil ama siz, sevgili arkadaşlarım, döneminizde
istisnaları kural hâline getirdiniz, kuralları istisna
yaptınız. Elbette ki o görevin niteliğine uygun bir eleman
yoksa, adı üstünde istisna bir kadroysa o kadroya herhangi bir atama
yapabilir. Bunda hiçbir itirazım yok benim. Ama, bakın, siz 2003
yılında, iktidara geldiğinizde, memur sayısı 2 milyon
155 bin, 2014 yılında 2 milyon 670 bin. Bu arada emekli olan memur
sayısı yaklaşık 500 bin. Ve bu sayılar şu anlama
geliyor Sayın Recep Özel: Emekli olanları hesaba katınca AKPnin
on iki yıllık iktidarı döneminde yaklaşık 1 milyon
memur alımı yapılmış. KPSSyle işe girenler 610
bin, açıktan atamayla işe girenler 390 bin. Tamam mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) Öyle bir rakam yok ya, öyle bir
rakam yok!
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Doğru
konuşun ya! Bırak Allah aşkına!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sana göre yok. Sen
çalış, çalış. Sen bilirsin, sen bilirsin, benim
çalıştığımı bilirsin sen. Sen bırak, benim
çalıştığımı Recep bilir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu elimdeki
liste KPSS sınavına girmeden atananların listesi. Ben bunu söylemeyeceğim,
arkadaşları üzmemek için bunu söylemeyeceğim.
Sevgili milletvekili arkadaşlarım, artık
Parlamentonun sorun olmasını önleyelim. Bakın, dönem bitiyor,
Parlamento halkın sorunlarını çözmüyor. Şimdi, geçen gün
Tabii, bu güvenlik paketiyle ilgili söyleyeceğim çok laf var. Yani bir
yandan molotof yasası deniliyor bir yandan da
Ama siz ne
yaptığınızı bile bilmiyorsunuz. Daha 2010
yılında Adalet Komisyonundan ve bu Meclisten hangi yasayı
geçirdiğinizi bile bilmiyorsunuz. Siz ezbere konuşuyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hiç de değil.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Siz, bugünkü yasada
molotofkokteylinin suç olduğunu bile bilmiyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Biz biliyoruz suç olduğunu,
daha açık hâle getiriyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Siz bugün getirmeye
çalıştığınız düzenlemeleri 2010 yılında
-Recep Özel- indirdiğinizin farkında değilsiniz. Hem de bizi,
siz, o tarihteki Adalet Bakanı
RECEP ÖZEL (Isparta) - Biliyoruz, daha açık hâle
getiriyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bak bak, Hakkı
Köylünün bu kürsüye çıkıp da 2911 sayılı Yasa
faşist, despot yasadır. Buradaki cezalar ağırdır, bu
cezaların indirilmesi gerekir. dediğini de bilmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, siz, Adalet Bakanı Sadullah Erginin Güvenlik mi yoksa
özgürlük mü? Biz özgürlükten yanayız. dediğini bilmiyorsunuz. Nerede
biliyor musunuz? Taş atan çocuklar yasasında.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Can.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle şunu söylüyorum: Eğer bir kimsenin
ehliyetine, liyakatine, yeteneklerine ihtiyacımız varsa muhalefet
partisinin seçilmişlerinin de, Anayasada tanzim edilen, kanunlarda tanzim
edilen organların da, bizlerin de ehliyetine, liyakatine ihtiyacı
varsa bu kişiyi istisnai kadrodan yararlandırmasında herhangi
bir beis yoktur. Demin Nevzat Beyin söylediği de ehliyet, liyakat
şartına uyuyorsa o da devam etsin görevine. Ancak hiçbir ehliyet ve
liyakatine ihtiyaç yokken sadece istihdam bulsun, sadece iş
kapısı bulsun diye istisnai kadroya atama yapılıyorsa bu
doğru değil.
ALİ ÖZ (Mersin) - Olur mu ya! Ayıp ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) Bu, belki istisnai kadrodan
kaynaklanan kanun 59uncu maddeye uygun olabilir ama siyasi etiğe uygun
bir şey değildir, siyasi etiğe uygun düşmez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burada AK PARTİ hükûmetleri dönemindeki atamalarla ilgili bilgiler verildi
istisnai kadrolardan. Ben, Devlet Personel Başkanlığından
alınmış resmî evrak üzerinden size bilgiler vermek istiyorum.
1993-2002 yılları arasında yani AK PARTİ hükûmetleri
iş başına gelmeden önce istisnai kadrolara toplam 1.130 atama
yapılmış. Yılda ortalama 120 atama yapılmış.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) KPSSden bahset,
KPSSden.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Kültür Bakanlığı
ve bazı bakanlıklara üç günde bir özel kalem müdürü
atanmış. Bu dönemlerde bakanlıkların istisnai
kadrolarına bakan onayıyla atama yapılmış.
Geliyoruz bizim döneme: Bizim dönemde ise istisnai
kadrolara toplam on iki yılda 787 atama yapılmış.
Yılda ortalama 65 atama yapılmış, 610 istisnai kadroya da
atama yapılmamıştır.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Onları Recep
söyledi.
RAMAZAN CAN (Devamla) Devlet Personel
Başkanlığının bağlı bulunduğu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ve
Başbakanlık iznine tabi kılınmış bizim
atamalarımız. Ama bizden önceki dönemdeki atamalar ise sadece
bakanlık onayına tabi tutulmuştur.
Buradan şuraya gelmek istiyorum ben: Bunca insan
çalışarak, KPSS sınavına girerek memur olmaya
çalışırken -özellikle söylüyorum- eğer ehliyet, liyakat
şartı yokken bu kadrolara atama yapılmışsa bu
doğru değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O notu hazırlayan bürokrat var
ya Recep ile seni dolandırmış, ikinize de aynı notu
hazırlamış.
RAMAZAN CAN (Devamla) Ehliyet, liyakat
şartına uygun bir şekilde atama yapıldıysa bu
doğrudur. Bu kanun 1929 yılında çıkmış, 1965
yılında güncellenmiş ve netice itibarıyla çıkan bütün
kanunlar istisnai kadroları genişletmiş. Bütün bunlara rağmen,
eğer hizmetine gereksinim yoksa bu şekilde atamaları doğru
bulmuyoruz biz. Elimizde imkân olduğu hâlde bu atamaları da
kullanmadığımızı tekrar ediyor, grup önerisini Genel
Kurulun takdirlerine sunuyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, sayın
hatip konuşmasında 93 ile 2002 yılları arasındaki
hükûmetlerde bakanlıklarda üç günde bir istisnai memuriyetlere atama
yapıldığını ifade etti. Bahsettiği dönemde
-57nci Hükûmet döneminde- ben de bakandım. Sataşmadan dolayı
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bal.
İki dakika süre veriyorum.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; at izi it izine karışmış vaziyettedir.
Buraya çıkan her hatip bir genelleme yaparak bu genellemenin gereği
olarak da hak etmediği lafların birtakım kişilere ve
partilere yansıtılmasını yanlış buluyorum.
Ramazan Bey bu yanlışı yapmıştır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Yansıtmadım
ben.
FARUK BAL (Devamla) İfade ettiği dönemde,
1999-2002 yılında Milliyetçi Hareket Partisi 57nci Hükûmetin
koalisyon ortağıdır. Şimdi çıksın, buradan
açıklasın:
Milliyetçi Hareket Partisinin temsil edildiği
bakanlıklarda ne kadar istisnai kadrolara atama
yapılmıştır?
Üç günde bir istisnai kadroya atama yapan bakanlık
hangisiyse onu da açıklasın.
Bizi, AKP gibi devlet malını deniz yerine
koyup, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında delilleri ortaya
çıkmış, böyle bir delili ortaya çıkaranlarla mücadelesinde
devlet kadrolarını da partileştirmek suretiyle hareket eden
AKPye benzetmesin. O kadar devleti partileştiriyorsunuz ki artık
Başbakanınızı bile Beştepede muaheze ederek
AKPliler işe alınmıyor. diye Hükûmet hakkında Anayasaya
aykırı rapor tutturuyorsunuz Beştepede. (MHP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Nerede o rapor? Öyle rapor yok ya!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim,
konuşmacı arkadaşımız bizzat ismimi zikrederek böyle
bir atama yapılmış gibi kürsüde konuşma
yapmıştır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, biz destekledik.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu direkt
şahsımı ilgilendirmektedir. Söz istiyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ama onunki de
atansın dedim, destekledik.
BAŞKAN Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Can, şimdi
söylediğin lafın karşılığını
alacaksın.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sana destek verdik.
(AK PARTİ sıralarından Desteğini geri al. sesleri)
11.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Değerli
arkadaşlar, burada, tabii, geldik, izah ettik ama anlamak istemeyen hâlâ
anlamamaya devam ediyor.
Şimdi değerli arkadaşlar, bir
yanlış anlamaya mahal verebilecek ve henüz yazı safhasında
bir işlem Sayın Genel Başkanımız tarafından
durdurulmuştur. Türkiye çapında yüzlerce, binlerce hukuksuz,
adaletsiz atamalar yapılır iken hem AKP hem AKPnin Genel
Başkanı susmuştur; hâlâ daha suskun kalmaya devam etmektedir.
Bu, açıkçası, suçluların suçüstü yakalanmış hâlidir.
Önce kendi gözünüzdeki kazığa dikkat edeceksiniz ki
başkasının gözündeki kıymığa laf etmeyeceksiniz.
Bakın, en küçük bir yanlış anlamaya
sebebiyet verebilecek bir işlem bizzat Genel Başkanımız
tarafından düzeltilir iken 17-25 Aralık yolsuzluklar meselesinde
bütün AKP vicdanı ve AKPnin Genel Başkanı, Başbakanı,
eski Başbakanı, hepsi suskun kalmıştır. Hele hele bu
durumda kimseye söyleyecek lafınız yok. O yüzden, benim sizlere
tavsiyem, başınızı öne eğin, suçluların
psikolojisiyle bizlerle göz göze gelmeye çalışmayın.
Milliyetçi Hareket Partisi tertemiz uygulamalarıyla
orada durmaktadır bakın arkadaşlar. Siz kendi
uygulamalarınıza bakacaksınız, kendi hukuksuzluğunuza,
adaletsizliğinize bakacaksınız. Binlerce kişinin
-sınavla geçmiş binlerce kişinin- ahını
aldınız. Bu ah ne bugün bu dünyada sizi bırakır ne de
yarın öbür dünyada, ruzimahşerde sizi bırakır. O yüzden
susun, arif sansınlar, kıymetli arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ııı.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Vural, Sayın Torlak, Sayın Adan,
Sayın Korkmaz, Sayın Uzunırmak, Sayın Öz, Sayın Ogan,
Sayın Bal, Sayın Çirkin, Sayın Işık, Sayın
Türkoğlu, Sayın Belen, Sayın Günal, Sayın Akçay, Sayın
Alan, Sayın Yeniçeri, Sayın Dedeoğlu, Sayın Bulut,
Sayın Durmaz, Sayın Varlı.
Evet, üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.-MHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Grup
Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından,
vatandaşların kamu hizmetine girme hakkının objektif
esaslara göre kullanılmasını temin amacıyla
oluşturulan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS)
dışında ve bu sınavın dolanılması suretiyle
kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmesinde subjektif tercih
ve kayırmalar ile KPSS sınav sonuçlarına göre
yerleştirmelerin kamuoyunda ve sınava giren vatandaşların
nezdinde oluşturduğu kuşkuların giderilmesi, kamu
görevlerinde işe alım ve yükselmede tercihlerin tespiti ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/12/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
19 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN.- Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.06
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP
Grubunun, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22 milletvekili
tarafından, Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
19/02/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 19/02/2015 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Levent
Gök
Ankara
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22
Milletvekilinin, "Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi" amacıyla 03/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1020 sıra no.lu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
19/02/2015 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
lehinde söz isteyen Muharrem Işık, Erzincan Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; grubumuz adına
vermiş olduğumuz öneri üzerine söz almış
bulunmaktayım. Öncelikle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önerimiz özellikle bu son
zamanlarda yaşanan olaylar ve esnafın vatandaşa
saldırmasıyla ilgili. Bazı insanların kendini güvenlik
güçleri yerine koyup eylem yapan, gösteri yapan, basın hakkını
kullanan kişilere saldırmasıyla ilgili görüşlerimi
açıklayacağım. Tabii, bu seviyeye nasıl gelindi, önce
bundan bahsetmek istiyorum.
AKP özellikle on iki yıl sonunda kuvvetler
ayrılığını tamamen ortadan kaldırdı,
bağımsız ve tarafsız yargıyı yok etti, devletin
hukuk devleti niteliğini de ortadan kaldırmış oldu. Türkiye
artık hepimizin de kabul etmesi gereken- saraydan gelen emirnamelerle
yönetilen bir hâle gelmiş oldu. Özellikle -demokrasi- üç şeyle
mücadele edeceğiz. diye iktidara gelenlerin çıkardığı
yasalarla bu konuda -ne kadar- ciddi olmadıkları da ortaya
çıkmış oldu. Yolsuzluk hiçbir dönem bu kadar ayyuka
çıkmadı, hiçbir dönem bu kadar görülmedi ve ne yazık ki devletin
başında, bürokraside yer alan kişilerin hepsine
bulaşmış olduğunu gördük.
4 bakanla ilgili, bakan oğullarıyla ilgili
olarak çıkan tapeler
Özellikle yandaş ve ranttaş olan iş
adamlarına verilen ihalelerin ne kadar taraflı olduğunu ve
altında ne kadar rantın yattığını görmüş
olduk. Özellikle, dönemin Başbakanının TOKİ
Başkanına Kupon arsaları benden izinsiz kimseye vermeyeceksin.
diye attığı fırça hâlen kulaklarımızda ve yine o
zaman ki tapelerin sayesinde bidenin ne olduğunu öğrendik; ben
bilmiyordum, bidenin de ne olduğunu öğrenmiş olduk. 17-25
Aralık yolsuzluklarının üzerinin örtülmesinde yasalarla ne kadar
oynandığı, hukukla ne kadar oynandığı ve o
zamanki savcıların -her ne kadar paralel deseler de cemaatten deseler
de- kendilerinin getirdiği savcılarının nasıl
sürüldüğünü gördük.
Türkiyede yolsuzluk ve sosyoekonomik durumun hiç bu
kadar bozulmadığını artık herkes kabul ediyor.
İşsizlik yüzde 11 denilse de yüzde 17lerde olduğu, genç
işsizliğin yüzde 25lere ulaştığı, doların
fırladığı, faiz lobisine on iki yılda 600 milyar dolar
para ödendiği, 29 milyon insanın yoksulluk
sınırının altında yaşadığı TÜİK
rakamlarıyla ortada.
Özgürlükler yok edildi, sesini çıkaran zorla
baskı altına alındı, şiddetle susturuldu,
tutuklandı, içeri atıldı. Demokrasi Endeksinde 167 ülke
arasında 132nci sıradayız. Ekonomik katılım ve
fırsat eşitliği kategorisinde 142 ülke arasında 125inci
sıradayız. Barış Endeksinde 162 ülke arasında 120nci
sıradayız. Dünya basın özgürlüğü sıralamasında
180 ülke arasında 151inci sıradayız. AİHMde en fazla
cezaya çaptırılan ülkeyiz, hak ihlalleri konusunda en fazla tazminat
ödeyen ülkeyiz ve ne yazık ki bir de üstelik AİHMin verdiği hiçbir
kararı uygulamayarak Anayasanın 90ıncı maddesine göre de
suç işlemeye devam ediyoruz.
İşte, ekonomik, sosyal, kültürel olarak, AKP
başından beri, özellikle son beş yıldır ve özellikle
de 17-25 Aralık tapelerinin ortaya çıkmasından sonra ülkeyi ne
yazık ki yüzde 50-yüzde 50 bölerek, esnafa Siz jandarmasınız,
siz polissiniz. diyerek, en sonunda da muhtarları çağırarak
muhtarlara Siz muhbirlik yapın. diye teklifte bulunarak bu ülkede
otoriter, totaliter bir rejim getirmek için her yol denenmekte.
Taksimdeki palalı, Eskişehirde katil polise
yardım eden fırıncı, kar topu cama geldi diye gazeteciyi
öldüren cani, hak arayanlara saldıranlar, Özgecanı yakarak öldüren
cani, onlarcası, on iki yılda bu ülke üzerine yapılan algı
yönetiminin, baskının ve ne yazık ki her gün medyada bir yere
çıkarak söylenen lafların sonucudur.
Özgecan öldürüldüğü zaman
Cumhurbaşkanının çıkıp İşsiz
değilmiş, ne ilgisi var işle? deyip yalnızca
kapatacağını düşünmesi çok yanlış. Bu tamamen
toplumun yönlendirilmesi, toplumun kendini bir yerlerde polis, jandarma
hissetmesiyle olan bir şeydir.
Şimdi, bir şeyler söyleyeceğim. Almanyada
özellikle Hitler döneminde bakın neler yapılmış: Hiçbir
Alman üşümemeli. Führer size 11,5 milyon metreküp kömür verdi, siz de
oyunuzu verin." diye propaganda yapılmış. Hitler, güçlü bir
Almanya için popülasyonun artması gerektiğini söylemiş. Hitler
için kadınlar bir metadır ve yalnızca üreme aracıdır.
diye propaganda yapılmış. Nazi Almanyasında ucube,
kahrolsun sanat denilerek sanat eserleri kaldırılmış.
Nazi Almanyasında yerli otomobil propagandası
yapılmış. Nazi Almanyasında Hitler yolları olarak
geçen çift taraflı, geniş otobanların afişlerde sürekli
reklamı yapılmış. Halk kitleleri içinde kin yaratmak için
durmadan propaganda yapılmış. Eğitim resmen berbat bir hâle
getirilmiş. Medya yandaş bir hâle getirilip sürekli propagandalar
yapılmış. Ve en sonunda Hitler için Sen Almanyasın! diye
propagandalar yapılarak oradaki yönetim gelmiş.
Şimdi, esnafı, muhtarı, komşuyu,
gençliği birbirine düşman eden, hedef gösteren zihniyet sayesinde bu
ülkede her gün gerginlik yaşıyoruz.
İktidarla kötü ve kara propaganda yapmak için
yandaş olan medya patronları ve yandaş gazeteciler sürekli bunu
sürdürmeye devam ediyorlar, sürekli aynı şekilde devam etmeyi
sürdürüyorlar.
Şimdi, baskılar yalnızca bu şekilde
mi oluyor? İşe alımlarda yapılan ayrımcılık,
adam kayırmaları; iş yapmak isteyen iş adamlarına
yapılan ayrımcılık ve baskılar; köyüne su, elektrik,
yol, kanalizasyon yapılması gereken köy muhtarlarına
yapılan ayrımcılık ve baskılar; sosyal
yardımlaşmada hakkı olan ve alması doğal olan sosyal
yardımın kesilmesiyle ilgili baskılar; kendi
atadıkları yandaş yöneticiler aracılığıyla
yanlarında çalışan memur ve işçilere yapılan
baskılar; yandaş iş adamlarına verdikleri işlerde çalışan
kişilere patronlar aracılığıyla yapılan
baskılar... Geçen burada bir dakikalık söz isteyip söylemiştim,
şu anda yüksek derecedeki memurlara, müdürlere talimat verilerek herkesin
ev gezip, eşiyle birlikte ziyaret edip yapılan
çalışmaları anlatması ve AKPnin propagandasının
yapılması söylenmiş. Hiçbir zaman için bir şeye uyan bir
şey değil bu.
Bu ülkede on iki yılda herkesin
borçlandırıldığını, ömürlerinin on beş,
yirmi yılının ipotek altına
alındığını, esnafın perişan olduğunu,
köylünün perişan olduğunu, memurun perişan olduğunu gayet
iyi biliyorsunuz.
Erzincanda da aynı şekilde; Erzincan iyice
daraldı, Erzincana yatırım olmadığını
biliyoruz. Baskılar en üst seviyede. Kaybettiği için
cezalandırılan belediyeler, oy çıkmadı diye tehdit edilen
köylüler, işe almak için partiye üye olmaya zorlananlar, esnafı
maliyeyle korkutmalar, ekonomik sorunlar içinde boşalan bir Erzincan ve
boşanmada birinci sıraya gelmiş bir Erzincan ne yazık ki.
22 bin civarında icrada dosya var. TOKİye yazılanlar özellikle
taksitlerini ödeyemediği için icraya gidiyorlar. Esnaf siftah etmeden
kepenk kapatıyor. Zaten bir süre sonra da Erzincanda esnaf kapatıp
gidiyor başka bir şey yapmak için.
Biz ne
yapacağız? Erzincanda sulama suyu sıkıntısı had
safhada, işsizlik had safhada, icra daireleri dosyalarla
taşmış -biraz önce söyledim- boşanmada Türkiyede bir
numara -biraz önce söyledim- hayvancılık bitiyor, tarım bitiyor,
leblebicilik bitiyor, bakırcılık bitiyor, peynircilik geriledi.
Saman ithal ediliyor Erzincan gibi yerde. Erzincanın fasulyesi, nohudu
bitmek üzere. Trilyonlar harcanarak yapılan Ergan Dağı
işletmesi işletilemiyor, işletmeyi alan ikinci kişi de
şu anda sırf yardım edilmediği için iflas etmek üzere. En
değerli arsalar ranta açılıyor. Kızılay Mahallesi,
Merkez Çarşısı, Hocabey Mahallesi ranta kurban edilmek üzere. En
değerli tarım alanları ranta açılıyor. Televizyonlarda
kamu spotu olarak yayınlıyorsunuz Sulu tarlalar kesinlikle arazi
yapılmayacak. diye ama Erzincanda yapılanlar göz önünde. Muhalif
olanlar Erzincanda susturuluyor. İşe girmede tek şart: Biat
edeceksin, AKPli olacaksın, biraz önce söylemiştim. Şeker
fabrikası tekrar kapatılmak isteniyor, seçimler bekleniyor ama size
nasip olmayacak inşallah İlçelerde ilçe
başkanları gerçekten kral olmuş. İl parsellenmiş, kim,
nerede ne yapacak, hangi işi yapacak bu şekilde düzenlenmiş.
İş yapmak isteyenler de sürekli engellenirler kendi yandaşı
değilse.
Bütün bunlara
baktığımız zaman, on iki yılda yatırım
dendiği zaman 5 katrilyon yatırım sürekli söyleniyor, yatırımları
daha önce burada söylemiştim, yalnızca E-80 yoluna giden
yatırım, Et Balık Kurumu, bir de rahmetli Recep
Yazıcıoğlunun zamanında başlayan Ergan Dağı
Projesi, o da ne yazık ki işletilemiyor. SSK hastanesi şu anda
bırakıldı, boşaltıldı, orada kendi hâline
bırakılmış, şu anda değil ama ileride
yıkılacak. Devlet hastanesi tek binaya bırakıldı, acil
kapatıldı, hasta eve gitti. Çayırlıda yıllarca bozuk
su içildi, şu anda Çayırlıda özellikle geçen yıl Munzur su
satışları tepe yapmıştı. İliç, altın
madeninden dolayı siyanüre kurban ediliyor ama ne yazık ki iş
alanı var diye kimse ses çıkarmıyor, membran
yırtılıyor, kimse sesini çıkaramıyor. İlçelerde
bir tane iş alanı yok. Kemah HESe kurban ediliyor. 12 köy
boşaltılacak ama köylülerin ne yapacağını kimse
bilmiyor. İliçte de aynı şeyler yaşandı. Üniversite
Yalnızbağ yerleşkesine yapıldı, Erzincana uzak,
Erzincana hiçbir faydası olmuyor ne yazık ki ve bilinçli olarak
Erzincan boşaltılmak isteniyor.
Buradan Erzincan halkına şunu
söylemek istiyorum: 7 Haziranda iktidara geldiğimiz zaman Erzincanı
gerçekten doğunun parlayan şehri yapacağız; can
Erzincanı sözde değil, özde sevenler orayı iktidar yapacak ve
Cumhuriyet Halk Partisiyle Erzincandaki tüm sorunlar çözülüp Erzincanda
işsizlik ve şu anki gerginlikler de yok olmuş olacak.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Naci Bostancı, Amasya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; CHPnin önergesi
Gezi olaylarına ilişkin, Gezi olaylarında eli sopalı
zorbaların, kendilerini devletin yerine koyarak gencecik masum çocuklara
karşı birtakım eylemlerde bulundukları ve bunların
araştırılması talebine yönelik bir önerge.
Bu Gezi
olayının ne olduğunu geçmişte de çok
tartıştık. Nereden çıktı, nasıl gelişti,
kasıt neydi? Öncelikle bunu yerli
yerine koymak bakımından AK PARTİ iktidarını genel
olarak görmek lazım. AK PARTİ 2002 yılında iktidara geldi.
İktidara geldikten sonra yaklaşımı, programı,
arkasındaki toplumsal desteğin siyasal iradesi istikametinde
Türkiyede çok temel bir değişiklik yaptı. O temel
değişiklik de devletin milletinden, milletin devletine geçişti.
Esasen demokrasi diyoruz, özgürlükler diyoruz, halkın iradesine vurgu
yapıyoruz. Bu sürecin de doğal sonucu devletin milleti değildir,
milletin devletidir.
İktidar ilişkilerinin dönüşmesi kolay değildir.
Türkiyede de iktidarın yerleşik baronları vardır. Bunlar,
bu tür iktidar ilişkilerinin dönüştüğü zamanlarda son derece
rahatsız olurlar, yerlerini, imkânlarını kaybetmek istemezler ve
sürekli çeşitli girişimlerle iktidar ilişkilerinde daha aktif bir
şekilde rol almak, daha etkin yerlerde bulunmak için çaba gösterirler.
İnsanoğlunun tarih boyunca en acımasız olduğu
alan, iktidar ilişkileri alanıdır ve bütün rejimlere bakın,
bütün rejimlerde kuralsızlıktan kurallı olmaya doğru,
iktidar ilişkilerinin daha medeni ve nezaket içerisinde sürmesine yönelik çeşitli
kurallar getirme istikametinde yaşandığını görürüz,
krallıkta olsun, imparatorluklarda olsun ve bugünkü demokratik ülkelerde
olsun. Ancak bu acımasızlık, o medeni ilişkilerin
yerleştiği, kuralların oturduğu ülkelerde dahi
fırsatını ve imkânını bulduğunda, o
acımasızlıkla birlikte iktidar ilişkilerine nüfuz etme ve
buradan birtakım neticeler devşirme istikametinde kimi çevreleri
harekete geçirtir.
Türkiyede de demokrasi var. Türkiyede seçimler var. İnsanlar bu
seçimler marifetiyle iktidarları tayin ediyorlar. AK PARTİ, 2002de
bu şekilde iktidara geldi ve halkın iradesi, desteğiyle on üç
yıllık iktidarını sürdürüyor; önce bunu yerli yerine
koyalım.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Seçimle geldi de seçimle
gidecek.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ancak bu süre içerisinde,
biliyorsunuz, darbe girişimleri oldu, Cumhurbaşkanlığı
seçimlerine ilişkin 2007de yaşanan tartışmaları
hatırlayın, daha sonra 2008deki mahkemeyi hatırlayın.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ne olmuş? Onlar da
laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmasaydı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - İşte bu zincirin bir
halkası olarak, biz, Gezi olaylarıyla birlikte başlayan, içeride
ve dışarıda eski yerlerini kaybetmiş iktidar elitlerinin,
çevrelerinin de desteğiyle, Türkiyedeki milletin devletinin
kurulmasına, demokrasinin ve özgürlüklerin yerleşmesine itiraz eden
çevrelerin girişimi olarak görüyoruz.
Şunu belirteyim: Bir kere protesto gösterileri,
bütün bunlar haktır ama her şeyin kurallı bir şekilde
yaşanması gerekir. Gezi olaylarının bu kurallara uygun
yaşanmış bir protesto gösterisi olduğunu herhâlde kimse
iddia edemez.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Tencere, tava
çalanlar bunların dışında mıydı Hocam?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Çünkü o kitlesel
gösterilerde yağma olmuştur, talan olmuştur, yakıp
yıkma olmuştur ve ölümler olmuştur. Bu ülkede kim
hayatını kaybederse kaybetsin, hangi siyasal safta, hangi inançta
olursa olsun, onların acısını ifade etmek, o
acıyı paylaşmak bu ülkede herkesin görevidir, bizim de
görevimizdir ve bu çerçevede, Gezide de hayatını kaybetmiş olan
insanlar için ailelerine, bu millete başsağlığı
diliyoruz, geçmişte de diledik.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Tam tersine,
meydanda yuhalattı Sayın Başbakan, meydanda aileyi
yuhalattı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Duymasın Cumhurbaşkanı!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ancak Gezi
olayları sadece masum bir protesto gösterisi, demokratik hakların
kullanıldığı bir olay, iktidara karşı muhalefetin
medeni bir biçimde ortaya konduğu bir olay olarak karşımıza
çıkmamıştır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Siz gençleri
öldürdünüz, siz. Gençleri öldürmek mi medeni?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Aksine, yakıp
yıkma ve milletin meşru bir şekilde seçmiş olduğu
iktidara karşı bir oldubitti yaratma, bir devrim krizi doğurma
iddiasını da taşımıştır. Bu çerçevede, çok
çeşitli yasa dışı örgütlerin de Gezi olaylarına
nasıl ilgi gösterdiğini biliyoruz. Mahkemede kayıtları
vardır tutuklanan kişilerin hangi örgütlerle bağlantılı
olduğuna dair. Bütün o veriler devletin arşivlerinde mevcuttur.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Paranoyadan
çıkın Hocam, bu paranoyadan çıkın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mesele şu:
Bakın, Thomas Hobbes diye bir İngiliz düşünür vardır,
bilir arkadaşlar. (CHP ve MHP sıralarından Ooo
sesleri) Onun
en önemli motto olan sözlerinden birisi Homo homini lupus.tur, insan
insanın kurdu. İnsan doğal hâlde birbirinin kurdu olduğu
için devleti kurarak kurallı bir iktidar mücadelesine geçmiştir. der
Thomas Hobbes. Hem demokrasinin hem de diktatörlüğün kaynağı
olarak görülür. Daha sonra kimileri demokrasi kimileri diktatörlük istikametine
gitti.
Böylesine, devlet ve kurallar marifetiyle iktidar
ilişkileri düzene sokulmaya çalışılırken yeniden
-tabiri caizse- bir doğa durumunu hatırlatır şekilde
sokaklardan iktidar çıkarmaya çalışmak, o
kuralsızlığın içine girmek, sokaktan medet ummak;
sandıklarda yapılamayanı, milletin iradesiyle
sağlanamayanı sokaktan temin etmeye çalışmak hiçbir
şekilde kabul edilemez. Bunu şunun için diyorum: Gezi olaylarına
yasa dışı örgütler ilgi gösterdi. Onlar zaten her zaman 19uncu
yüzyıl devrim romantizmi çerçevesinde, biraz da Bakuninin ahfadından
gelen kişiler olarak bu tür rüyalar görebilirler. Hatta bu rüyaları
paylaşanlar dediler ki: Arap Baharından sonra Türk baharı
geliyor, sokaklardan gelecek. Ama demokratik ülkelerde bahar sandıkla
gelir, Türk baharı da 2002de zaten AK PARTİnin iktidara gelmesiyle
yaşanmıştı, ikinci bir bahar olmadı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sonbahar!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Yapma Hocam,
yapma! Dört mevsim var Hocam, senin de baharın bitecek! Olur mu öyle
şey!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Arap
Baharına siz bel bağladınız.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Sokaktan bahar
çıkmaz. Ayrıca, sokaktan bahar diktatörlüklerde çıkabilir,
Mısırda çıkabilir, Suriyede çıkabilir; demokrasinin
olduğu ülkelerde çıkmaz.
Benim itirazım: Mecliste bulunan, meşru bir
biçimde halktan bu yetkiyi almış ve iktidar ilişkilerini
kurallı bir şekilde sürdürmek amacıyla buradaki müzakerelere
katılan kimi arkadaşların Gezi olaylarına ilgi göstermesi,
kimilerinin o olayları yapanların başında bulunması,
onları desteklemesi ve sokak hareketlerinin bir bakıma
kışkırtıcısı diyebileceğim bir pozisyonda
rol alması; bu kabul edilemez. Çünkü insanoğlunun tarihî, sokaktan
meclise doğru aktı, meclisten sokağa doğru akmadı.
Meclise gelmiş bir insanın burada iktidar mücadelesi vermesi
gerekirken; bu mücadele için dilini, aklını, dehasını
kullanması gerekirken sokaktaki -tabiri caizse- Vandallıktan,
şiddetten, yakıp yıkmaktan ve sokaktaki dilden medet umması
kabul edilemez. Sokaktaki dil nedir, biliyor musunuz? O Gezi olayları
sırasında duvarlara yazılan yazıları
hatırlayın. Hepimiz okuduk o yazıları, o
yazıların ne olduğunu biliyoruz. O yazıların hepsi
küfürdü. Sokağın dili küfürdür. Küfür üzerinden siyasal müzakere
olabilir mi?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hocam, genelleme
yapmayın. Sokağın dili küfürdür. nasıl diyorsunuz Hocam?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
İnsanların birbirine küfür ettiği, küfürle iktidar
ilişkilerinde kendisine yol aradığı bir yapıyı,
bir anlayışı
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ya,
sokağı bu kadar alçaltmayın lütfen. Sokağın dili küfür
olur mu?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
bu şekilde,
var olan sokağı, iktidar ilişkilerinin tayin edicisi olarak
görmek mümkün mü?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hâlâ sokak
diyor. Nasıl genelleme yapıyorsunuz siz? Profesörsünüz ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mecliste bulunan
bir insanın sokağa ilgi göstermesi esasen kendi meşruiyetini
reddetmesi anlamına gelir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Allah Allah!
LEVENT GÖK (Ankara) Halkın içindeyiz biz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sokak
dediğin halk Hocam, sokak dediğin halk.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Kendisinin halktan
almış olduğu, itiraz ettiği iktidarın da halktan
almış olduğu ve bu yüzden ortak oldukları o meşruiyeti
reddetmesi demektir, genetik olarak kendisini de var eden meşruiyeti
reddetmesi demektir.
Değerli arkadaşlar, Gezi olayları elbette
hedefine ulaşamadı. Demokrasinin olduğu ülkelerde sokaktan
kalkışma yaparak netice almak mümkün değildir çünkü demokrasi
zaten halkın önüne sandığı koyar; kim neye
kızıyor, öfkeleniyor, bu ülkenin geleceğine ilişkin ne
düşünüyorsa siyasi partilere o çerçevede ilgi gösterir.
Muhalefet bizi eleştiriyor, eleştirebilir. Biz
de ne yaptığımızı anlatıyoruz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Gösteri
yapmayacak, yürüyüş yapmayacak, toplantı yapmayacak, sadece
sandık koyacaksın, sana oy verecek.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Sonuçta kararı
millet veriyor.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Yapma Hocam ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Malik Bey, siz
oradan söyleyeceksiniz, biz buradan söyleyeceğiz, kararı millet
verecek. Millet de on üç yıldır bu kararı veriyor.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ama
sokağı bu kadar alçaltmayın yani sokak, sokak derken
MEHMET GÜNAL (Antalya) Millete doğruyu söyle,
doğruyu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) On üç
yıldır veriyor, zannediyorum bu şekilde konuşursak on üç
yıl daha bu milletin vereceği kararın ne olacağı belli
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nereden biliyorsun millet karar
verecekse madem? Sen onların adına mı karar veriyorsun?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) CHP Genel
Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu şöyle
demişti İzmirde esnafı dolaşırken Gezi olayları
sırasında: Herkes sokağa çıkmalı ve hakkını
aramalı. Ben çok şaşırdım. Herkes sokağa
çıksa kim, nasıl hak arayacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Herkes derken
sadece olayları destekleyenler değil herhâlde, başkaları da
çıkacak demektir ki uygun olmazdı. Bunu da bir dipnot olarak
belirteyim.
Saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, sayın
hatip konuşurken az önce, Genel Başkanımızın ismini
vermek suretiyle de, yaptığı bir konuşmada halkın
sokağa çıkması konusunda bir cümle söylediğini ifade etti.
Ben de Grup Başkan Vekili sıfatımla Genel
Başkanımıza yönelik bu eleştiriyi cevaplandırmak
istiyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir sataşma yok
ya.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sataşmadan
istemiyor zaten.
BAŞKAN Sataşma değil, bir eleştiri
niteliğinde ama iki dakika söz veriyorum.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gezi olayları, Türkiyede çevre hakkının
korunması, çevre bilincinin gelişmesi ve Türkiyedeki demokrasi ve
insan hakları özlemini içinde bulunduran milyonların bir öfkesidir.
Az önce konuşan sayın hatip sokağa
çıkmaktan ve bundan rahatsız olduğunu ifade etti.
Sayın hatip, yurttaşlarımız,
milyonlarca insanlar, sanki evlerinde mi yaşıyor? Herkes sokaklarda,
yollarda, caddelerde yaşıyor. Cumhuriyet Halk Partililerin sokakta
seçmenleriyle buluşmasından, insanlarıyla
buluşmasından daha doğal ne olabilir?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Tabii ki
doğal, tabii ki doğal.
LEVENT GÖK (Devamla) Elbette, yan bir yandan siz
toplantı ve gösteri yürüyüşü haktır diyeceksiniz, Anayasaya
koyacaksınız, bunu yapmak isteyenlerin karşısına
TOMAları getireceksiniz, biber gazı atacaksınız, su
sıkacaksınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bak, bundan sonra daha güzel
yapacaksınız o toplantıları.
LEVENT GÖK (Devamla) Böyle bir demokrasi
anlayışı olmaz. Elbette, sizin demokrasi
anlayışınızla, sizin gördüğünüz TOMAlarla bizim
gördüğümüz TOMAlar arasında fark var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Daha güvenli
yapacaksınız toplantıları.
LEVENT GÖK (Devamla) Siz TOMAların
arkasındasınız, biz TOMAların önündeyiz değerli
arkadaşlarım. Biz biber gazının ne olduğunu biliyoruz,
TOMAların sıktığı suların nelere yol
açtığını biliyoruz. Biz halkımızı polis
şiddetinden korumakla görevliyiz, onlar yaralandığı zaman
hastaneye götürmek durumundayız. Bunu yapan devlet, eğer bu
arkadaşlarımıza bir şiddet uyguluyorsa elbette bunları
önlemek, muhalefet olarak bizim görevimizdir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Polis önleyecek onu ya.
LEVENT GÖK (Devamla) İnsanlarımızı
koruyacağız, bundan sonra da koruyacağız, sokağın
sesine de her zaman sahip çıkacağız.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Demagoji yapma.
LEVENT GÖK (Devamla) Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) AKP Grubu adına
konuşan sayın hatip sokağı kullanan milletvekilleri demek
suretiyle bizim de grubumuza sataşmada bulunmuştur. Ortamı
terörize ettiğimizi ima etmiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ne alaka, hiç
telaffuz bile etmedim.
BAŞKAN Sayın Baluken, söz vereyim de
partinizi ve isminizi zikretmedi ki.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, hepimiz
Gezi direnişine katıldık yani orada bulunan milletvekilleri
olarak şey yaptık.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İdris Bey, hiç
alakası yok.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi konuda sataşma
vardı da söz verdiniz efendim? Biz de bilelim.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Bostancı burada filozoflardan, edebiyatçılardan
alıntılar yaparak güzellemelerle süslediği
konuşmalarını keşke akademide ders veren bir hoca olarak,
görevine devam etmiş olarak yapsaydı, iyi olurdu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Burada devam
ediyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz talebe değiliz Hoca,
burada milletvekilleri talebe değil.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Ama burada bu
kürsüde, bu kadar kana bulanmış toplumsal olaylarla ilgili gelip bu
konuşmaları yapınca son derece itici oluyor. Özellikle, Gezi
direnişinden bahsederken 8 gencin polis kurşunlarıyla -ve sizin
Başbakanınızın Polis destan yazdı. demek suretiyle
sahiplenmesiyle- nasıl katledildiği ile sizin burada güzellediğiniz
cümleler büyük bir çelişki, büyük bir tezat oluşturuyor. Aynı
şekilde, 6-7 Ekim olaylarında da polis, korucu, asker, sokağa
saldığınız paramiliter güçlerin
yağdırdığı kurşunlarla yaşamını
yitiren çocukların durumu ile burada güzelleme
yaptığınız cümleler birbiriyle çelişiyor.
O nedenle, size önerimiz, bir akademisyen olarak
bunları üniversite kürsüsünde kullanabilirsiniz ama eli kana
bulaşmış bir partinin, Roboskinin faili olan bir partinin
sözcüsü olarak bu Meclis kürsüsünden filozofların arkasına
sığınarak bu şekilde ifade etmeyin. Gerçekten itici
oluyorsunuz, gerçekten inandırıcı olmuyorsunuz, hele hele bu
tarz çocuk ölümlerinin, gençlerin ölümlerinin önünü açacak bir otoriter yasa
tasarısının görüşmelerine geçmek üzereyken bu cümleler size
hiç yakışmıyor, şahsınızı tenzih ederek
akademik kimliğe yakışmıyor diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
lütfen, bir konuyu sadece ifade etmek istiyorum. Milletvekilimiz Sayın
Seyfettin Yılmaz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bir çete
başı ifadesini kullanınca sataşmadan dolayı söz
istedi. Şimdi, HDP Grup Başkan Vekili Elleri kana
bulaşmış bir partinin sözcüsü. dedi ama sataşma olarak
üzerlerine alınmadılar. Doğrusu, milletin takdirine sunuyorum.
Gerçekten kabul ediyorlar demek ki bunu.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Grup
Başkan Vekili konuşurken burada Geziye katılanları
kışkırtmakla suçladı, ben de Gezi eylemlerine
katıldım
BAŞKAN Lütfen Sayın Işık,
teşekkür ediyorum. Yok böyle bir usulümüz, lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan hayır
ama, o şekilde bir ifade kullandı.
BAŞKAN Lütfen ama Sayın Gök, söz istediniz
konuştunuz yani grup adına, lütfen.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22 milletvekili
tarafından, Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN.-.Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi
lehinde söz isteyen Ayla Akat Ata, Batman Milletvekili.
Buyurun Sayın Ata. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi lehine söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2015 dünyası, merkezî
yönetimlerin yerel yönetimler lehine güç ve yetki devrinde bulunduğu bir
dünya ve aynı şekilde insan hakları mücadelesi ve çevre
mücadelesinin sınırları aştığı bir dünya. O
nedenledir ki evet, Gezi eylemleri bir çevre mücadelesi, çevre
hakkının korunması eksenli gelişmiş ve
büyümüştür. Türkiyenin dört bir yanından bu eylemlere destek
yağmıştır. Ama CHP Grubunun bu önergesinde eylemler
sırasında kolluk, zaten var olan yetkilerini çok geniş bir
şekilde kullanmıştır ama eylemler sırasında eline
pala alıp, silah alıp eylemcilere saldıran güçler vardı ve
bunlar yargılanmadılar, haklarında soruşturma
başlamadı, dava açılmadı. Bunlar kimdiler, ellerine kim
vermişti o silahları, palaları? diye soruyor CHP Grubu ve bir
araştırma önergesiyle Gelin bunlar kimdi diye
araştıralım. diyorlar. Biz de esasında HDP Grubu olarak
6-7-8 Ekim olaylarının hemen sonrasında, devletin bilinçli
olarak sokağa sürdüğü paramiliter güçlerin, Batmanda,
Diyarbakırda Hizbullahın Kurtalanda bizzat Belediye
Başkanı ve adamlarının, Siirtte korucuların
almış olduğu tek merkezli bir emir vardı herhâlde.
Sokağa çıktıklarında kimin adına hareket ettiklerinin,
o silahları neden kullandıklarının, insanları neden
katlettiklerinin araştırılmasını istedik. Bu salonda
AKPnin oylarıyla bu önergelerimiz reddedildi. Peki, bundan sonra bu süreç
araştırılmalı mı? Evet, mutlaka
araştırılmalı, mutlaka hesap sorulmalı, mutlaka bu
güçlerin, yetkiyi, gücü kimden aldıkları açığa
çıkmalı. CHP Grubunu bu konuda eleştiriyorum çünkü bu güçlerin
açığa çıkması noktasında kendi önergelerini
destekleyen bir açıklamada bulunmadılar. Kaldı ki, AKP Grubu da
aleyhte konuşurken bu güçlere dair bir söz söylemedi, Gezi eylemcilerinin
neden sokağa çıktıklarıyla, neden sokakta mücadele
ettikleriyle, hak aradıklarıyla ilgili bugüne kadar Hükûmetten
duyduğumuz, işitmeye alışkın olduğumuz cümleleri
bir kez daha ortaya koydular.
Değerli milletvekilleri, sokağa çıkan bu
güçler mutlaka araştırılmalı çünkü biraz evvel de söyledim;
bazen Hükûmetten beslenen güçlerdir, bizzat Hükûmetin yereldeki belediye
başkanı ve adamlarıdır Kurtalanda olduğu gibi, bazen
de geçmişte karanlık bir ölüm makinesi gibi
çalışmış olan Hizbullahın tekrar cilalanıp
sokağa sürüldüğü gerçeğidir aynı zamanda, bazen de
yıllardır bir alt hukuk güvenlik birimi olarak
kullanılmış koruculardır. Bunların hiçbirinin
olmadığı yerde, tabii ki yıllardır linç kültüründen beslenen,
kendisinden farklı olana tahammül edemeyen, ötekini her zaman için
baskıyla, zorla susturmaya çalışan güçlerdir. Bunların kimi
zaman elinde pala vardır, kimi zaman değnek vardır, kimi zaman
pompalı tüfek vardır. İşte bugün bu Meclis çatısı
altında güvenlik paketi konuşulurken tam da bunları
değerlendirmek durumundayız. Bu güçlerin beslendiği odaklar
kimdir? Hangi amaçla sokağa çıkmışlardır, hangi amaçla
sivil halkın üzerine ateş açmışlardır? Kimler
onları korumuştur? Neden bugün hâlâ Diyarbakırda, Batmanda,
Kurtalanda, Siirtte bir tek insan yargı önüne
çıkartılmamıştır? Ölen insanlarımızın
ardından sadece Geçmiş olsun, başları sağ olsun.
diyen Hükûmet gerçeği var ama sadece belli bir çevre için
söylenmiştir. Sokağa çıkan insanlar kriminalize edildiği
gibi kutuplaştırılmıştır da aynı zamanda;
bir, Hükûmetin amaçlarını gerçekleştirmek için sokağa
çıkanlar polisin âciz kaldığı yerde, bir de hak hukuk
mücadelesi için sokağa çıkanlar.
Hak hukuk mücadelesini sokağa
taşırmayın. dedi AKPli hatip defalarca. Şunu çok iyi
belli edelim ama kurduğu bir cümle vardı ki gerçekten, tam da AKPnin
arayışını ve anlayışını ortaya koyuyor:
Meclise gelmiş bir siyasi parti olarak iktidar mücadelesi verin. diyor.
Tabii ki iktidara gelmek için mücadele edebiliriz, bir
anlayışımız, bir programız var, bir tüzüğümüz
var, bunu hayata geçirmek isteyebiliriz ama bizim asıl amacımız
iktidar değil, işte bunu anlamıyorsunuz. Kurmak istediğimiz
iktidar, halkın iktidarıdır, halkın talepleri
doğrultusunda, halkın istediği ölçüler içerisinde hak ve
özgürlüklerin teminat altına alındığı bir düzendir.
İşte bu nedenledir birbirini anlamama, olaylara farklı yerlerden
bakma, farklı yerlerden milletin devletini örgütleme. Milletin devleti
nasıl örgütleniyor? Eğer sayın hatibin söylediği gibiyse,
bu güvenlik paketiyle milletin devleti örgütlenecekse vay hâlimize.
Değerli milletvekilleri, 2005 yılında
Mersindeki bayrak provokasyonunu hatırlıyorsunuz değil mi? O
provokasyonun daha sonra kimler tarafından, hangi güçler tarafından
gerçekleştirildiği açığa çıkmıştı ve bu
provokasyon 2006 yılında TMKda, 2007 yılında da PVSKda,
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununda, değişikliklere neden
olmuştu, temel hak ve özgürlükler daha ciddi bir şekilde
sınırlandırılmıştı. Aradan geçen yedi
yıl içerisinde ne oldu biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Yedi
yılda 179 kişi, 179 sivil, bunların arasında çocuklar var,
polis tarafından durdurulmadan vuruldular, katledildiler, yedi yılda
179 kişi. Ve biz yeni bir operasyonla karşı
karşıyayız, 6-7-8 Ekim olayları gerekçe gösterilerek
güvenlik paketi adı altında darbe yasaları getirilmeye
çalışılıyor. Bir de Türkiye toplumu koyun, biz ne dersek o
çerçevede inanır, o çerçevede düşünür; biz çobanız, onlar sürü.
anlayışı, AKPde bir türlü değişmedi. İşte,
biz bu anlayışı değiştirmek için Parlamentoya geldik,
bunun da altını çizmek istiyoruz.
Kaldı ki bugün bile
Sayın Başbakan Bunlar molotofa karşı
çıkmıyorlar, molotof atmak suç olmasın mı? diye soruyor
konuşmasında. Yüzlerini kapatıyorlar, yüzlerini kapatmamaları
gerekir. diyor konuşmasında, belediye başkanlarına
üstelik. Eğer AKPli belediye başkanları bugün
yasalarımızda, Türk Ceza Kanununda molotof bulundurmanın,
atmanın, taşımanın suç olduğunu ve çok ağır
cezalarla cezalandırıldığını bilmiyorlarsa,
eğer yüzünü kapatmanın suç olduğunu, hem de ağır gaz
altındayken, gaz bombaları altında nefes alamıyorken
doğal bir refleks olarak yüzünü kapatmanın suç olduğunu
bilmiyorlarsa ve bugün Sayın Başbakan onlara seslenirken
İşte, biz bu yasayı onun için çıkarıyoruz. diyorsa
temel eksiklik buradadır, temel yanlışlık buradadır.
Siz nasıl inandırdınız insanları?
Eminim, bugün AKP
sıralarında oturan milletvekillerinin birçoğu da henüz
yasalarımızda bunların en ağır cezalarla
cezalandırıldığını bilmiyorlar. Amaç nedir? Amaç,
bu yasayı Türkiye toplumu tarafından kabul edilebilir
kılmaktır. Bu maddelerin eklenmesinin nedeni odur. Bu maddeleri
ekleyerek Bakın, biz bununla mücadele ediyoruz. diyorlar. Ama şunu
bilin ki Türkiye toplumunun artık bu yalanlara karnı tok. Sizin
halkı böyle yanlış ve doğru olmayan bilgilerle
bilgilendirmenize biz karşı çıkacağız, sesimizi
kısamayacaksınız.
Çok açık ve net ifade ediyoruz. Bu yasayla
getirilen, vatandaşı muhalefet edemez duruma getirmektir. Biraz
evvel, yine, konuşmacı, konuşmasında krallık ile
demokratik yönetimi aynı cümle içerisinde kurdu. Çünkü demokratik
yönetimden anladıkları budur, muhalefet edemez bir toplum. Buradan
söyleyelim, muhalefetin olduğu, işler olduğu, güçlü olduğu yönetimlere
biz demokrasi diyoruz. Muhalefetin olmadığı toplumların
adı diktatörlüktür, bu kadar açık ve nettir. Ve siz diktatörlük
yasaları getirmek istiyorsunuz. Ve siz muhalefetin bu kadar
canhıraş çalışmasına rağmen, bu kadar önünüze
öneri sunmasına, çalışmanın esaslarını
sunmasına, demokratik bir toplumun inşası için demokratik
siyaset kanallarının açık tutulması gerektiğine dair
sizlere uyarılarda bulunmasına rağmen, toplumun, muhalefetin
sesinin kısılmaması gerektiği noktasında size yol
gösterici olmasına rağmen, siz başta Parlamentodaki milletvekillerinin
sesini kısmaya çalışıyorsunuz, siz başta burada
milletvekillerine şiddet uyguluyorsunuz. İşte, bu
politikaların artık topluma gidip geri dönme zamanı
gelmiştir.
Sizin amacınız, milletin devletini inşa
etmek değildir. Artık halka yalan söylemeyin. Sizin
amacınız, aklınızda olan, bugüne kadar hayata geçirmeye
çalıştığınız diktatörlük rejimlerinin
ayaklarını oluşturmaktır, yargının yetkisini
gasbetmektir. Yürütme olarak yasama organı içerisinde çoğunluk
olduğunuz için Yasamanın gücü bizde, yargının yetkisini de
biz elimizde bulundurmak istiyoruz. diyorsunuz. Bugüne kadar 170 küsur insan
yaşamını yitirdi, bir tek insan yargılanmadı,
cezasızlık vardı, bugüne kadar yasal değildi, bugünden
sonra bunu yasal kılıyoruz. Ey Türkiye toplumu, artık vatandaşı,
sivil insanı vuranlar yargı önüne çıkmayacaklar, cezasız
kalacaklar. diyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, söz talebimiz vardı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın milletvekilim
önergemle ilgili konuşmamın içeriğine uygun
olmadığını ve o konuları dile getirmediğimi
BAŞKAN Ne olmadığını
Sayın Işık?
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Önergenin içeriğiyle
ilgili konuşma yapmadığımı, önergeyi
açıklamadığımı söyledi. Sataşmadan söz almak
istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden söz veriyorum Sayın
Işık.
Buyurun.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Hayır, hayır
BAŞKAN Hayır, lütfen ama.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, niye oradan
değil?
BAŞKAN Bir açıklama yapmak istiyorsunuz,
yerinizden söz vereceğim Sayın Işık. (CHP
sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Sataşma
BAŞKAN Sayın Işık, sataşma var
mı?
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Var.
BAŞKAN Ne dedi de sataştı size peki?
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Önergeyle ilgili
konuşmadı, önergenin içeriğinde Gezi olayı, direkt
Vandalların
BAŞKAN İlla konuşmak istiyorsanız
buyurun Sayın Işık.
LEVENT GÖK (Ankara) Önerge sahibi, Sayın
Başkan.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Biz de
duyduk, şahidiz.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerindeki yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; sayın milletvekilimiz burada önergeyle
ilgili konuşmadığımı söyledi. Oysaki eğer
önergemin ve konuşmamın tüm içeriğine bakılırsa,
meydana gelen olayların hepsinin altında ekonomik sorunların
olduğunu, özgürlüklerin kısıtlanması olduğunu ve
ülkedeki özellikle muhalif olan kesime baskı yapılması sonucunda
ve birileri tarafından, birilerinin yönlendirmesiyle birlikte bu eli
palalı kişilerin ya da kar topu attı diye insanları
bıçaklayanların ortaya çıktığını göstermiş
olduğu için önergemiz, tabii ki tamamen ekonomik çerçevede
baktığınız zaman, diğer sosyal projeler hakkında
söylenenlere baktığınız zaman önergenin içeriğini
doğru gösterir.
Ayrıca Sayın Grup Başkan Vekilinin
söyledikleriyle ilgili olarak da şunu söyleyeyim: Gezi olaylarında,
tabii ki başlangıcına baktığınız zaman, o
olayların nasıl geliştiğini
Ve şu anki Sayın
Cumhurbaşkanı o zaman, yurt dışından geldiği
zaman eğer o gençlere sakinleştirici bir şey söyleyip
İllaki Tarlabaşını ve Taksimi yok etmeyeceğim.
deseydi o olaylar o zaman bitmiş olurdu ama
kutuplaştırıcı söylemlerinden dolayı o seviyeye geldi.
Gezideki eğer ki olayları
araştırdığımız zaman, Gezide duran insanların,
orada eylem yapan insanların hiçbirinin de polise saldırmak niyetinde
olmadığını, tamamen çevreyi korumak için
yaptıkları görülecektir. Daha sonra, şu anda özellikle paralel
diye suçladığınız kişilerin, polislerin böyle eylemler
yaptığı, orada yakılan araçların onlar tarafından
yakıldığı şimdi söylenmeye
kalkışılıyor ama o zaman kullanılan, araca atılan
molotofkokteyllerinde polisin eli olduğunu, MİTin
karıştırdığını, en son da yine aracın
içinde, otobüsün içinde yanan kızımızın da
MİT tarafından
yapıldığı ortaya çıktı ama bunun
yargılanmasının da yine sizin iktidarınız tarafından
engellendiğini de biliyoruz.
Gezi, sonuçta özgürlüktü. Biz de Gezi'de olduk, hatta
polis şiddetini gördük ama hiçbir zaman için de bu Vandallık olarak
nitelendirilemez.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Süleyman Şah Türbesinde
IŞİDin Türk askerlerini rehin aldığına dair
haberlerle ilgili Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İç Tüzük 60a
göre, çok önemli bir konuyla ilgili söz almış bulunmaktayım.
Şimdi, basındaki bazı haberlerle ilgili
durumu Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. Bugünkü haberlerde, Süleyman Şah
Türbesinde IŞİDin Türk askerlerinin tamamını rehin
aldığına dair haberler var. Biliyorsunuz, daha önceden de Musul
Konsolosluğuna baskın yapıldığı zaman, oradaki
ülke toprakları işgal edildiği zaman, ülkenin bayrağı
indirildiği zaman, konsolosluk görevlileri rehin
alındığı zaman da bu bilgiler Genel Kuruldan
saklanmıştı. Hatta muhalefet partileri olarak bütün
ısrarlarımıza rağmen Dışişleri Bakanı,
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ya da Hükûmetin
sayın bakanları gelip Genel Kurulu bilgilendirmemişlerdi.
Şimdi, ben dikkat ettim, deminden beri
görüşmeleri takip eden bir Sayın Bakan var ama sohbet etmekle
meşgul. Muhalefetin yaptığı hiçbir konuşmayı da
dinlemiyor. Biz muhalefet partileri olarak merak ediyoruz, Süleyman Şah
Türbesindeki durum nedir? Basında yazılan haberler doğru mudur?
Gerçekten, oradaki askerlerin tamamı rehin alınmış
mıdır? Hükûmetin bu konuda çıkıp bütün Genel Kurulu
bilgilendirmesi ve öyle bir durum varsa da gerekli olan tedbirler konusunda
hepimize bir bilgi sunması gerekiyor çünkü bu haberler doğruysa ülke
bir savaşla karşı karşıya demektir. Bu konuda Genel
Kurulun bir bilgi sahibi olmamasını büyük bir ciddiyetsizlik olarak
değerlendiriyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Hükûmet temsilcisi burada. Zannediyorum, dinledikten
sonra Genel Kurulu bilgilendirecektir.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22 milletvekili
tarafından, Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Oğuz Kağan Köksal, Kırıkkale
Milletvekili.
Buyurun Sayın Köksal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale)
Sayın Başkanım
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Cargilli anlatır daha
güzel, bence Cargilli anlatsın.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Sonra gel, ben
sana anlatırım onu.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ne demek o ya?
Sayın Başkan, temiz bir dille konuşmaya
davet edin, ne biçim konuşuyor!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlatın tarım
arazilerini nasıl Cargille verdiğinizi.
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlat buraya nasıl
geldiğini.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Sayın
Başkanım, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bana anlatacakmış!
Sonra anlat sen, halka anlat, halka.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kadar paralel polisi kim terfi
ettirdi ya, bu paralel polisleri kim terfi ettirdi ya?
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Değerli
milletvekillerimiz, tabii, AK PARTİ Hükûmeti iktidara geldikten sonra
yaptığı çalışmalarla
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Cargilli anlat, Cargilli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne istedilerse verdiniz mi?
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla)
özellikle
güvenlik konusunda bir konsept değişikliği
yapmıştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nasıl
ödüllendirildiğini anlat ondan sonra.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Bu konsept
değişikliği, özellikle özgürlük ve güvenlik konseptidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bu ülke size kaldıysa vah
hâline!
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) Yani, özgürlük
için mutlaka güvenlik şarttır ama işin aslı özgürlüktür.
İşte, bu noktadan olarak kanunlarımızda, Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanunumuzda ve diğer kanunlarda bir sürü
değişiklikler yapmak suretiyle, insanlarımızın daha
özgür, daha rahat, daha demokratik yaşaması için gerekli tedbirleri
almıştır. Esasen, AK PARTİ Hükûmetinin felsefesine
baktığımızda da diyoruz ki: Bizim birinci hedefimiz insan.
Ve İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. diyoruz. O
bakımdan, özellikle insanlarımızın can ve mal
güvenliği bizim için en önemli husus olmuştur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu söylüyoruz, öldürmeyin
çocukları diyoruz. (x)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hiç vicdan azabı çekiyor
musun? Gece rüyana giriyor mu? Tatlandırıcılarla ülkeyi zehirlediniz.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Bu noktada,
özellikle, elimizden gelen gayretleri göstermek suretiyle gerek bizim partimiz
gerekse güvenlik güçlerimiz milletin hâkimi değil, milletin hadimi olma
felsefesi üzerinden yola çıktı ve bu şekilde de gayret ediyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Geç, geç!
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Tabii ki
güvenlik dediğimiz zaman, elbette ki kamu düzeni de önemlidir. Kamu
düzenini bozan, insan hayatına ve insanın
sağlığına tehlike arz eden, mal ve can güvenliği açısından
toplumu etkileyen, derinden zedeleyen olaylarda da elbette ki Hükûmetimiz veya
güvenlik güçlerimiz kendilerine düşen görevi en iyi şekilde yapmaya
çalışmaktadırlar. Bu görevi yaparken, hepinizin bildiği
gibi, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun içerisindeki maddelerde en hafiften
başlayarak, hatta en hafifi de demeyeceğim, belki ikazdan
başlayarak görevini sürdürmektedir.
Tabii ki bu noktadan baktığımızda,
özellikle Gezi olaylarına baktığımızda
Ki esasen
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi 2013 yılına dayanan bir
önergedir. Belki bugün olsaydı o önergeyi de vermeyebilirdi çünkü
meselenin pek çoğu ortaya çıktı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, gündeme
alınmasını talep ediyoruz, bugün olsa niye vermeyelim önergeyi?
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Şöyle
baktığınız zaman, 326 iş yeri tahrip olmuş, 46
kamu binası yıkılmış, polis araçları, özel
araçlar, toplam 300 civarında hasar var. Yani, ülkede yaklaşık
210 milyarlık bir hasar meydana gelmiş. Bu hasar elbette ki sizin,
bizim cebimizden çıkmaktadır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Cebin batsın! 8
insan yaşamını yitirdi ya, 8 genci öldürdünüz!
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - İsteriz ki
bu hasar olmasın, bu parayı ülkemizin gelişmesi, ülkemizin
kalkınması adına harcayalım ama maalesef, Gezi Parkı
olayları, başlangıçta belki de bazılarının
söylediği gibi sadece yeşili korumak veya bu noktada yapılan bir
olay olmaktan çıkmış ve alınan bilgilerde de, hepinizin
bildiği gibi, bütün, ne kadar illegal örgüt ve fraksiyonlar varsa bu
işin içinde olduğu da apaçık ortaya
çıkmıştır ve esasen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, sizin devletiniz,
yarattığınız devlet! O Taksimde nasıl molotof
attığını görüyorduk.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Bizim
yarattığımız devlet şu anda herkesin güvenliğini
en iyi şekilde sağlayan devlettir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Nasıl atıyordu, böyle atıyordu değil mi?
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Herkes başını yastığa
koyduğunda yarınını huzur içerisinde geçirsin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bütün, hani, o penguenleri gösteren yandaş medyanızda naklen
yayın yapıyordu ya, bir onu anlatsana. Anlat, yandaş
medyanızı anlat, penguenleri gösteren yandaş medyanızı
anlat.
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) İşte, zaten sizin karşı çıkmaya
çalıştığınız kanunla da biz daha çok güvenlik,
daha çok huzur sağlamak için gayret içerisindeyiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Nasıl naklen yayına geçtiler bir anda, bir anlatır
mısın.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Valim, madem güvenlik var, niye bu yasayı
getiriyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Siz bu işin senaryosunu iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, elbette ki muhalefet
siyaset yapacaktır, söyleyecektir ama
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Siyaset değil, gerçeği söylüyoruz, gerçeği.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
siyaseti ya, cinayet, cinayet!
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Gerçeği söylüyoruz, her tarafınız böyle, her
tarafınız!
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla)
yani ben dört sene bu koltukta oturdum ve hiçbir
konuşmacının sözünü kesmedim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Yazık, yazık!
BAŞKAN Sayın
Akar
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Hiçbir konuşmacının sözünü kesmedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Nefesini kestin gençlerin sen, nefesini kestin!
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Onun için, dinleyin
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sen niye keseceksin benim sözümü?
BAŞKAN Sayın
Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne
keseceksin, neyle keseceksin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sözünü kesmedin, nefesini kestin gençlerin.
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Ha, dinlemeyebilirsiniz, önemli değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Her türlü senaryonun içerisindesiniz be!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Senin dönemini biliyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Benim sözümü kesecekmiş! Neyle keseceksin benim sözümü? Ben çocukları
mı öldürttüm? Cargille ben mi izin verdim?
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, emniyet
teşkilatı vatandaşımızın huzur ve güveni için
gece gündüz demeden çalışmaktadır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her
derin devlette sen varsın, her derin devlette varsın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bu
hesabı vereceksiniz!
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Ben inanıyorum ki, Gezi Parkı olaylarında da
emniyet kendine düşeni yapmıştır. Çünkü, emniyet
teşkilatı güçlüdür, yanına kimseyi alma ihtiyacı hissetmez.
Ve o söylenen kişilerle ilgili de soruşturmalar yapılmış,
yakalanmış ve adli makamlara teslim edilmiştir, gereği yapılmıştır.
Bu bakımdan, CHPnin
bu önergesinin aleyhinde olduğumu bildirir, hepinize saygılar
sunarım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Serapı yakanlara kim talimat verdi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
tarafa gitme, daha dur, beş dakika var.
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sözümü kesme. diyordun, konuşsana beş dakika, konuş beş
dakika.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Sana ne ya!
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Evet, bana anlatacaktın ya, dön buraya, dön, Cargilli kürsüden anlat.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Yahu, sana ne ya, bir şey demedi ki.
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gök.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Kırıkkale Milletvekili Oğuz
Kağan Köksalın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, sayın hatip konuşurken bu verilen önergenin
2013 tarihli olduğunu ve olayların üzerinden zaman geçtiğini
ifade etti. O önergenin 2013 tarihinde verilmesi bugünkü anlamını
yitirdiği anlamına gelmez. Tam tersine, Türkiyede, daha beş gün
önce Ayaşta bir basit trafik polisi denetimi sırasında bir
kameraman arkadaşa kelepçe vuruldu ve bu arkadaş arabada kalp krizi
geçirdi, ölümüne neden olundu.
Bu olaylar giderek artıyor. Bu önergelerle biz
iktidara diyoruz ki: Polisinize sahip olun, emniyetinize sahip olun.
İnsanları gereksiz yere öldürüyorsunuz. Daha hâlâ siz öldürmeyi
savunursanız, yani bu konuda bizim söyleyecek fazla lafımız
olmaz ama halkımız size 7 Haziranda öyle bir tokat atar ki herkes
dersini alır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22 milletvekili
tarafından, Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Cümlemizi dahi
tamamlattırmayacaksınız Sayın Gök.
Yoklama talebi var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayşe Nur Hanımdan
alıştık da.
LEVENT GÖK (Ankara) Ondan sonra, söyledik de
duymadık oluyor.
BAŞKAN Lütfen ama yani, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ondan sonra İnek
kuyruğunu sallayana kadardı. diyorsunuz, zıt diye geçiveriyor.
Ayşe Nur Hanımdan alıştık biz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Haydi Başkan, başla
artık. Gelecek arkadaşlar, buradalar zaten.
BAŞKAN Gecikme benden değil efendim, madem
istiyorsunuz, Sayın Işıktan kaynaklanıyor.
Sayın Gök, Sayın Ören, Sayın Özel,
Sayın Serindağ, Sayın Akar, Sayın Toprak, Sayın
Kaleli, Sayın Çelebi, Sayın Öz, Sayın Balbay, Sayın Susam,
Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Moroğlu, Sayın Tayan,
Sayın Atıcı, Sayın Aygün, Sayın Ekinci, Sayın
Öğüt, Sayın Çetin ve Sayın Yalçınkaya.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 22 milletvekili
tarafından, Gezi Parkı protestolarında vatandaşlara
saldıran grubun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 19 Şubat 2015
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Gündemin Oylaması Yapılacak İşler
kısmında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Belçika
Krallığı Arasında Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli
Yakınlarının Kazanç Getirici Bir İşte
Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylamasını yapacağız.
XI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında
Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç
Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/341) (S.
Sayısı: 281) (x)
BAŞKAN - Daha önce
açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması
kabul edilmişti.
Şimdi, oylama için iki dakika süre vereceğim.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
açık oylamada yeterli çoğunluk mu bulunamamıştı, ondan
mı yeniliyorsunuz? Açık oylama daha önce yeterli çoğunluk
olamadığı için mi arada kalmıştı, yoksa Komisyon
mu çekilmişti?
BAŞKAN Evet, tüm görüşmeler bitiyor,
açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasına
da karar veriliyor ve toplantı yeter sayısı
bulunamadığından
OKTAY VURAL (İzmir) Yeter sayı yani
BAŞKAN - Evet.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Krallığı Arasında
Diplomatik ve Konsüler Personelin Belirli Yakınlarının Kazanç
Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
197 |
|
|
Kabul |
: |
197 |
|
|
|
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal Macit Muharrem
Işık
İstanbul Erzincan
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.17
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 20.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, oturumu
açıyorsunuz, ama bakın, yine aynı tabloyla başlıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 14
kişiyle oturum mu açıyorsunuz?
BAŞKAN 1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN İsterseniz yoklama yapabiliriz.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, evet
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen ama
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
4.- Ceza
İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan Askeri Hakimler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Askeri
Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S.
Sayısı: 685)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Polis
Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail
Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 684 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Yerinizden, buyurun Sayın Hamzaçebi.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük
hükümlerine aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın
Başkanın görüşülmek üzere Genel Kurula sunmuş olduğu
bu tasarının öncelikle asli komisyon olarak İçişleri
Komisyonunda görüşülmüş olması, çok yakından ilgilendirdiği
komisyonlar olan Adalet ve Anayasa Komisyonlarında tali komisyon olarak dahi
görüşülmemiş olmasını ben Anayasaya aykırı
olarak değerlendiriyorum. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu denince bu
mutlaka İçişleri Komisyonunda asli komisyon olarak görüşülür
diye bir şey yok. Evet, polis, emniyet teşkilatı
İçişleri Bakanlığının bir birimidir. Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu polisin yetki ve görevlerini düzenlemektedir. Ancak, burada
polise verilen yetkiler, emniyet teşkilatına verilen yetkiler bir
güvenlik yetkisinin ötesinde, adli yargının görev alanına giren
yetkilerdir. Tutuklama, gözaltına alma yetkisi, dinleme sürelerinin
uzatılmasına ilişkin düzenlemeler, yine dinlemeye ilişkin
konularda Ankarada belli bir mahkemenin yetkili mahkeme olarak tayin
edilmiş olması, bütün bunlar göz önüne alındığında,
gerçekte tasarının asli komisyon olarak İçişleri
Komisyonunda değil, Adalet Komisyonunda görüşülmesi gerektiği
ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, Meclis
Başkanlığının bu tasarının asli komisyonu
olarak İçişleri Komisyonunu belirlemiş olması İç
Tüzüke aykırıdır. İç Tüzükün komisyonların yetkilerini
düzenleyen maddesinin gerekçelerine bakıldığında, bu
tasarının asli komisyon olarak Adalet Komisyonunda görüşülmesi
gerektiği ortaya çıkar.
Varsayalım ki asli komisyon İçişleri
Komisyonudur, Meclis Başkanlığı öyle takdir etmiştir
Anayasaya aykırı olduğu hâlde. Adalet ve Anayasa
Komisyonlarını çok yakından ilgilendiren düzenlemeleri içeren bu
tasarının tali komisyonlarda görüşülmeden, sadece
İçişleri Komisyonunda görüşülüp o komisyonların
görüşleri alınmaksızın Genel Kurula getirilmiş
olması Anayasaya aykırıdır Sayın Başkan. Bu
nedenle, bu tasarının görüşülmesi mümkün değildir efendim.
Bu konudaki usulünüz İç Tüzüke aykırıdır.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Baluken, buyurun, sizi de dinleyelim efendim.
7.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, Genel Kurulun gündemine getirilen bu yasa
tasarısının pek çok maddesi Anayasaya
aykırılıklar teşkil ediyor. Komisyon gündeminde bu yönlü
hassas bir çalışmanın yapılmadığı ve Meclis
Genel Kuruluna getirilirken de bu Anayasaya uygunluk kriterlerinin sağlanmadığı
açıkça ortadadır.
Burada, düzenlemede yer alan 1inci madde
Anayasanın özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20nci maddesine
net olarak aykırıdır.
Yine, 2nci madde Anayasanın kişi hürriyeti ve
güvenliğini düzenleyen 19uncu ve yine özel hayatın gizliliğini
düzenleyen 20nci maddesine aykırıdır.
4üncü madde Anayasanın yaşam
hakkını düzenleyen 17nci maddesine aykırıdır ve
polise orantısız güç kullanma yetkisi vermektedir. Aynı zamanda,
güvenlik güçlerinin ateşli silah kullanmasına yönelik olarak
Birleşmiş Milletlerin Kanun Adamlarının Zor ve Silah Kullanmalarına
Dair Temel İlkeler doğrultusunda sınırlama getiren
düzenlemelerine tamamen aykırı bir düzenlemedir.
Madde 5 haberleşme hürriyetine
aykırıdır. Yine, hâkim kararı olmadan polise dinleme ve
kayıt altına alma yetkisi veren düzenleme, yargının yetkisine
müdahale niteliğinde olup Anayasanın yargı yetkisi ve kanuni
hâkim ilkesini düzenleyen hükümlerine aykırıdır.
Madde 7 ve 8, toplantı ve gösteri hürriyetine dair
getirilen kısıtlama Anayasanın 34üncü maddesine ve bununla
ilgili, Türkiyeyi bağlayan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına aykırıdır.
Yine, madde 13 ve 15te mülki amirler ile kolluğa
verilen gözaltı yetkisi Anayasanın 7, 8 ve 9uncu maddelerine
aykırılık teşkil ediyor çünkü yürütmenin yargının
görevine müdahale niteliğindeki bu düzenlemesi kuvvetler
ayrılığı ilkesini de tamamen ortadan kaldırıyor.
Dolayısıyla, bahsettiğim bu nedenlerden
dolayı bu yasa teklifi Genel Kurulda görüşülemez. Bununla ilgili,
Komisyona iade ve Anayasaya uygunluk açısından tekrar bir
değerlendirmeye ihtiyaç vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.
Sayın Vural, buyurun.
8.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin mümkün olmadığına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Gerçekten kamuoyunda bütün sivil vatandaşların
haklarını, mükellefiyetlerini zedeleyecek ama gerçekten devletin
hukuksuz bir şekilde vatandaş üzerinde baskı kurmasını
sağlayacak böyle bir yasa konusunda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
görüşmelerin hem İç Tüzük hem Anayasa çerçevesinde sürdürülmesi
gerektiğini düşünüyoruz. Bu konudaki itirazların bu çerçevede
ele alınması gerekiyor.
Şimdi, her şeyden önce böylesine önemli bir
konunun tek bir komisyonda ele alınması yani İçişleri
Komisyonu gibi bir komisyonda ele alınması ama Adalet ve Anayasa
Komisyonlarında ele alınmamış olması büyük bir
eksikliktir. Bu eksikliği gidermek için komisyon
başkanlarının bu konuyu gündeme almayacaklarına
ilişkin iradesi, bir komisyon iradesi değildir, komisyon
başkanının iradesidir. Oysa bu konuda komisyonun da
görüşünü almaları gerekirdi. Demokrasinin gereği de budur,
demokratik hukuk devletinin gereği de budur.
O bakımdan, İç Tüzük çerçevesinde dikkate
alındığında, hem esas komisyonun tespiti hem tali
komisyonların çalıştırılmaması
Bütün tali
komisyonların aynı anda Bunu görüşmeyeceğiz. diyerek
milletvekillerimizin bu tali komisyonlarda Anayasa ve İç Tüzük
çerçevesinde milletin verdiği egemenliği kullanması
engellenmiştir. Biz milletvekillerimizi Adalet Komisyonuna gönderiyoruz,
Anayasa Komisyonuna gönderiyoruz bu konuda gelecek yasa tasarıları
konusunda partimizin tutumunu açıklasın diye. Bu irade doğrudan
doğruya milletvekillerinin egemenlik yetkisini, milletin egemenliğini
engelleme amacı taşıyor. Böylesine bir konuda, gerçekten önemli
bir konuda bu görüşün, ortak aklın oluşturulmaması ve bunun
da sadece bir polis devleti anlayışı içerisinde adaleti,
Anayasayı dikkate almadan getirilmesi aslında bu kanunun hangi
amaçlara hizmet ettiğini gayet açık ve net bir şekilde ortaya
koyuyor. O bakımdan bu komisyon raporu usulüne göre
hazırlanmamıştır. Usulüne göre hazırlanmamış
bir raporun görüşülmesi söz konusu değildir.
Elbette, bu usulle ilgili zatıalinizin
yapacağı bir değerlendirmeden sonra bu tasarıyla ilgili
ayrıca Anayasa yönüyle de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bir
itirazımız olacak. Bu konuyla ilgili öncelikli olarak, bu konuyu
gündeme getiren Cumhuriyet Halk Partisinin görüşü doğrultusunda
yapılacak işlem konusunda öncelikli olarak bir
tavrınızın ortaya konulmasını, bu konuyla ilgili
tavır netleştikten sonra da diğer konularla ilgili
görüşlerimizi değerli milletvekillerimizle ve milletimizle
paylaşma imkânı bulacağız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
önerge sahibi olarak benim buradan önergemin
BAŞKAN Sayın Tanal, önerge verildiği
zaman konuşacaksınız, söz vereceğiz. Bakın, sayın
grup başkan vekilleri söz istediler, lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Söz verilecekse, peki.
BAŞKAN Sırası geldiğinde önerge
sahibi olarak söz verilecek size.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Önerge değil Sayın Başkan, benim kanun
teklifim var, adımı da okuyorsunuz siz. Netice itibarıyla bu
kanun teklifiyle ilgili ne komisyonda, hiçbir yerde
tartışılmadı, burada da yer almış değil,
sadece ve sadece burada bize dağıtılmış olan sıra
sayısının içerisine yazılmış o kadar. Yani,
bunun, benim kanun teklifimin tekrar, yeniden komisyona gönderilerek
komisyonlarda bunun görüşülmesi lazım. Benim kanun teklifim
nedir? Kadın erkek fırsat eşitliği açısından
İlk önce diğer komisyonlara da gönderilmesi lazım. Mevcut olan,
şu anda erkeklerin taşıdığı kimlik mavi kimlik,
kadınların taşıdığı pembe kimlik. Buradaki,
Nüfus Kanunundaki bu ayrımcılığın ortadan
kaldırılmasına yönelik teklifim. Ama, bakıyoruz, Komisyon
burada benim teklifimi ne kabul etmiş ne reddetmiş, askıda
bırakılmış olan bir işlem.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani,
sizden benim istirhamım, bu olay
Şimdi,
baktığımız zaman, mevcut olan uluslararası
sözleşmelere, uluslararası sözleşmelerden bahsederken Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesine, İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesine, mevcut olan Anayasamıza
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen
Yani usulümüzde böyle bir işlem var mı?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Mevcut olan Anayasaya ve İç
Tüzükün 84üncü maddesine göre baktığımız zaman,
Başkanlık olarak -resen göz önüne alıp- hem uluslararası
sözleşmeye hem Anayasaya aykırı olan bir teklifi geri
çevirmenizi istirham ediyorum sizden.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, sisteme girmiştim.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
tasarının görüşmesine başladık. Soru sormak için
sisteme girdiğinizi düşünüyorum ben.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Ne sorusu Sayın Başkan?
BAŞKAN Şimdi, sayın
grup başkan vekilleri söz istediler, konuştular. Gerçekten, İç
Tüzükün neresinde böyle bir usul varsa bana söyleyin, ben de size söz vereyim.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Bize söz vermeden bizi paylıyorsunuz Sayın Başkan, ne
konuşacağımızı bilmeden bize fırça çekiyorsunuz.
BAŞKAN Hayır, size
fırça falan çeken yok, karşılıklı konuşuyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Milletvekilini susturuyorsunuz. Kusura bakmayın, milletvekilleri burada
yasama faaliyeti yapıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaplan,
bakın, burada çok yüksek sesle konuşan sizsiniz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
İç Tüzükün 60ıncı maddesi açık Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz bir şey
söylediniz, ona cevap veriyorum. Burada tutanakları getirip
Fırça
çekilmiş mi, çekilmemiş mi bu da ortadadır.
Ben size şunu söyledim, tekrar
ediyorum: Sayın Kaplan, tüm yasaların görüşülmesinde
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, milletvekillerinin söz talep hakkı yok mu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
İç Tüzükün hangi maddesine göre söz istiyorsunuz diyorsunuz da
İç
Tüzükün 60ıncı maddesine göre, pek kısa bir sözü olduğunu
belirten bir milletvekilline Başkan olarak söz verebilirsiniz.
BAŞKAN Ama üç grup başkan vekili
olarak sizlere söz verdim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Hayır. Grup başkan vekiline söz verildi diye milletvekiline söz
verilmeyecek mi?
BAŞKAN Bir saniye, bir dinleyin
de
Onun cevabını vereceğim ben.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, öyle bir sınırlama yok ki.
BAŞKAN Usul nedir? Yasa
görüşülürken önce geneli üzerinde
grup adına söz isteyen sayın milletvekillerine söz verilir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sisteme girildi, soru sormak isteyen sayın milletvekilleri
sorularını sorarlar, şahsı adına konuşmak
isteyenler konuşurlar. Hükûmet konuşacaksa konuşacak, komisyon
konuşacaksa konuşacak.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Onlar zaten yapılacak.
BAŞKAN - Yani,
ilk defa bu yasayla gündeme gelmiş bir usul değil ki.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) İlk defa da bir milletvekiline söz vermiş
olmayacaksınız ki. Zaten milletvekili ayağa kalkıp söz
talebinde bulunduğu zaman
BAŞKAN -
Sayın Kaplan, bir dakika söz veriyorum.
Buyurun.
9.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük
hükümlerine aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Niye bir dakikayla sınırlıyorsun Sayın
Başkan?
BAŞKAN Her
zaman öyle yapıyoruz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ben milletvekili olarak milletin
iradesini temsilen burada konuşuyorum. Türkiyede rejimi
değiştirecek bir torba paket geliyor bu Genel Kurula ve ben 9
Şubatta 132 tane önerge veren bir milletvekiliyim, siz bana bir dakika
deyip beni dinlemeden susturmaya çalışıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, burada yirmi dakika grup adına
konuşacaksınız efendim, talebiniz var yirmi dakika.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayrıdır, o grup adına ayrıdır,
grup adına ayrıdır, milletvekili olarak benim konuşma
hakkım ayrıdır.
İç Tüzükün
birçok maddesi ihlal edilmiş, Adalet Komisyonundaki tekliflerimiz
birleştirilmemiş, Anayasa Komisyonunda ise -çok işi
varmış Sayın Burhan Kuzunun Anayasa Komisyonunda- bu torba
tasarı geldiğinden beri bir gün gündemli bir toplantı
olmamış, Anayasa Uzlaşma Komisyonu toplantıları
bitmiş, Anayasa Komisyonunda bir tek toplantı yokken en önemli
komisyonlardan geçmemiş ve buraya gelmiş. Hem İç Tüzükün
şekil şartlarına hem komisyon çalışmalarına hem
de Anayasanın 90ıncı maddesi başta olmak üzere,
arkadaşlarımızın açıkladığı birçok
maddeye aykırı bir torba kanun durumu söz konusudur. Bu torba kanunun
bu şekilde görüşülmesi hukuken mümkün değildir, İç Tüzük
açısından mümkün değildir, Anayasa olarak mümkün değildir.
Elbette ki grupların konuşma hakkı var, grupların
yanında her bir milletvekilinin de konuşma hakkı var. Lütfen,
Başkanlık Divanı olarak -AKP rozetini
çıkarttınız- tarafsız olmanızı istiyoruz. Sizler
bir hukukçusunuz, bizi susturmaya kalkmayın, birbirimizi yormayalım
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Vallahi, Sayın Kaplan, bu tarzla siz kendinizi yorarsınız, onu
söyleyeyim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Burada Türkiye'nin kaderini, sistemini, rejimini,
geleceğini tartışıyor bu Meclis. Bu Meclis bugün bunu
özgürce tartışamayacaksa, sesi kısılacaksa, susturulacaksa;
kan bulaşmış kürsünüzdeki tokmağınızda, kürsüdeki
tokmakta, bu tempo içinde sürdürülecekse sağlıksız bir yasama
yaparsınız, Türkiyeye kötülük edersiniz, 77 milyona kötülük
edersiniz . (AK PARTİ sıralarından Yeter, yeter sesleri)
Sayın Başkan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Neye teşekkür
ediyorsunuz?
BAŞKAN Böyle bir usulümüz yok Sayın Kaplan.
Lütfen yani...
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan...
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bizim ne günahımız var
Sayın Başkan?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Söz verirken
açtınız mikrofonu, benimkini açmadınız. Niye
milletvekilleri arasında farklı uygulama yapıyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Sayın Kaplana söz verdiniz, ben de istiyorum. Ben milletvekili değil
miyim?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizin tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN O zaman her partiden de bir sayın
milletvekiline söz vereceğim, başka türlü olması mümkün
değil.
Sayın Bal, buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzükte böyle
bir şey yok, nasıl böyle bir uygulama yapıyorsunuz? Keyfinize
göre uygulama yapamazsınız. (Teklif sahiplerine söz vereceksiniz
Sayın Başkan. sesi)
BAŞKAN Vermem efendim, İç Tüzükte yok.
Sayın Bal, buyurun, sistem açıldı.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, önce grup başkan
vekiline söz verin, sonra da...
BAŞKAN Sayın Bal, sistem açıldı,
buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bak, gördüğünüz gibi
bize söz vermiyor.
BAŞKAN Sayın Kaplana verdiğim süre
kadar da size vereceğim.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) Evet, Sayın Kaplana
verdiğiniz süre kadar, İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
Her partiden bir sayın milletvekiline söz
vereceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
benim mikrofonumu açmadınız siz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, ben
de sabahtan beri söz istiyorum ama bana söz vermiyorsunuz.
10.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine
aykırı olduğuna ve bu nedenle görüşülmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben Anayasa Komisyon üyesiyim. Anayasa Komisyon üyesi olarak
bu tasarının Anayasa Komisyonuna havale edildiğinden haberdar
değilim. Elbette ki Komisyon Başkanı bir takdirde bulunabilir
ancak bu Komisyon Başkanının takdiridir, Komisyonun iradesi
değildir. Burhan Kuzunun lafının üstüne laf konur ve bizim
Anayasaya aykırılık konusunda söyleyeceklerimiz var.
Türkiye'nin iç güvenliğiyle ilgili olduğu ifade ediliyor. Evet,
doğru, Türkiye'nin bir iç güvenlik sorunu vardır ve çok ciddidir.
Millî hâkimiyeti terör örgütüyle paylaşmış bir Hükûmet olarak,
Türkiye'nin bir bölgesinde terör örgütü mahkeme kuruyor, asker topluyor, vergi
topluyor, asayiş kontrol ediyor, vali atıyor, bayrak indiriyor, okul
açıyor ve bunun yaratmış olduğu iç güvenlik tehdidine
karşı Hükûmetin sıkıyönetim ilan etme, olağanüstü hâl
ilan etme ve bunların dışında devletin iç ve dış
güvenlik güçlerini sevk ederek bunları susturma, durdurma ve millî
hâkimiyeti ve kamu düzenini tesis etme hakkı ve yetkisi varken, burada
bilyelerle uğraşan bir kanun tasarısıyla karşı
karşıyayız.
OKTAY VURAL (İzmir) Yapmayan heyet var burada.
FARUK BAL (Konya) Millî hâkimiyeti korumak, ülkenin
devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunmak her cumhuriyet
hükûmetinin görevidir. Buna AKP hükûmetleri de görevlidir, buna Bakanlar
Kurulunda oturan Sayın Bakan ve etrafındaki bürokratları da
görevlidir.
Türkiye bu hâle getirilmiş bir ülkeyken bu hâlde
sosyal tepkisini ortaya koyarak toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde
bulunacak, ifadesini kullanacak, fikir hürriyetini kullanacak insanları
sürgün anlamına gelebilecek şekilde uzaklaştırma, kendisini
koruma adı altında tutuklama veya gözaltına alma gibi, temel hak
ve hürriyetleri sınırlandıran ve olağanüstü hâl şartlarından
daha ağır şartlara tabi kılan bir tasarıyla
karşı karşıyayız.
Diğer taraftan, insanlık tarihi evrensel
değerleri geliştirmiştir. Bu bizim iç hukukumuza ve
uluslararası hukuka da yansımıştır. Buna göre,
yargılamayı ancak yargıçlar ve mahkemeler yapar. Valileri,
yargılama sonucunu doğuracak şekilde....
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) - Bitti, bitti, Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
biraz önce siz bana söz verdiniz...
FARUK BAL (Konya) ...soruşturmanın içine
sokmak AKPnin bir polis devleti yaratması sonucunu doğuracaktır. Buna külliyen Anayasaya
aykırı olması nedeniyle karşı olacağız.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir saniye... Sayın Hamzaçebi,
Sayın Tanrıkulu mu konuşacak sizin adınıza?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet,
Sayın Tanrıkulu konuşacak.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir anlaşma yapmadık,
ben de istiyorum.
11.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ile kendi kanun teklifinin
birleştirilmesini kabul etmediğine ilişkin açıklaması (x)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sayın Başkan,
biraz önce, Komisyondan gelen teklifte benim de adım geçti. Birden fazla
verdiğim kanun teklifi var; birleştirilmiş, görüşülmüş
ve bugün burada görüşülecek. Şimdi, öncelikle şunu ifade edeyim:
Benim için bir zulüm ve zül. O zül ne? Hükûmetin getirdiği bir
tasarıyla benim tekliflerimin görüşülmesi benim açımdan bir zül.
Bunları yarın öbür gün okuyacaklar, ne olduğunu bilmeyecekler ve
diyecekler ki: Sezgin Tanrıkulu, Cumhuriyet Halk Partisi bu Hükûmetin
getirdiği bu otoriter yasaya ortak olmuş. Dolayısıyla, ben
bir yasa tasarısı hazırlarken, partimiz bir yasa
tasarısı hazırlarken öncelikle insan haklarına,
özgürlüklere ve yurttaşın haklarına özen gösteririz, en
azından böyle yaparız. Ama Hükûmetten gelen bu tasarı ile bizim
tekliflerin birleştirilmesini ben kabul etmiyorum, partimiz kabul etmiyor.
Dolayısıyla, ilk önce şu metinden bizim isimlerimizi
çıkarın. Bu Meclisin tarihinde, ben Sezgin Tanrıkulu olarak,
CHPnin Genel Başkan Yardımcısı olarak ve milletvekili
olarak böyle anılmak istemiyorum; öncelikle bu. Çünkü bizim görüşümüz
alınmadı ve böyle bir otoriter yasaya, böyle bir faşist yasaya
ben ismen ortak olmak istemiyorum.
Şimdi, ben burada sorarım bütün
milletvekillerine, hatta Sayın İçişleri Bakanımıza
sorarım, kendisiyle bir hukukumuz da var: Şimdi hangi yetki sizin
sokaktaki şiddeti engellemeye engel, hangi yetki? Bana söyler misiniz,
hangi yasada hangi yetki engel?
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki bugüne kadar izin
vermişler.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Dolayısıyla, neden bu ihtiyaç var? Bize bir izahat verin ya. Beraber
de çalışmışız; ben Diyarbakır Barosu
Başkanlığı yapmışım, Sayın
İçişleri Bakanı Diyarbakır Valiliği yapmış,
aynı dönemde çalışmışız. Elimizdeki şu
yetkiler eksiktir, dolayısıyla, bu yetkiler bize lazımdır.
desin ben de ikna olayım, evet diyeyim kendisine. 2006 yılında
-keşke bunları başka ortamlarda konuşabilsek- o zaman da
yetkiler vardı, o zamandan bu zamana ne değişti?
Bakın, 6-7-8 Ekim olaylarının nasıl
olacağını aynen İstanbulda Güngörende,
Bağcılarda Serapın başına gelenler gibi bir
yıl, iki yıl sonra öğreneceğiz; bayrak asma olayında
olduğu gibi öğreneceğiz, kimlerin nasıl provoke
ettiğini öğreneceğiz.
Bakın, bu yasa
Bir olayın sonucu kime
yarıyorsa bu yasa da ona yarıyor. O olay da kime yarıyor?
Hükûmete yarıyor. Niye? Çünkü bu yasayı getirmenin gerekçesi oldu.
Dolayısıyla, o olayın müsebbibi de -açık söylüyorum- bu
Hükûmettir ve karanlık güçlerdir. O karanlık güçlerin ve bu Hükûmetin
başlattığı olaylardan -açık söylüyorum, bunu inanarak söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) -
tutanaklara geçsin diye söylüyorum- böyle bir otoriter yasa
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tanrıkulu, konu anlaşılmıştır.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Hayır, bir saniye
çıkarma sonucuna varamazsınız,
varamazsınız. Anayasaya aykırı
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, ama lütfen
Sayın milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye
Lafımı kesemezsiniz.
BAŞKAN Zaten konuşuyorsunuz Sayın Tanrıkulu,
lafınızı kesen yok ki.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Bakın, bir iki dakika daha konuşacağım.
Bakın, ben şunu söyleyeceğim Sayın
Başkan: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiyeden 3üncü
başvuru yapan avukatım, binlerce kez Türkiyeyi Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde mahkûm ettirmiş bir avukatım. Neden?
İfade özgürlüğünden, yaşam hakkından, toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkından mahkûm ettirmişim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İşte eski
Türkiyede vardı o.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bununla
bir kez daha mahkûm olacak Türkiye. Buna hakkınız var mı?
BAŞKAN Evet, Sayın Tanrıkulu, bütün
bunlar görüşülecek, konuşulacak.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen ama
Başlangıçta konuştunuz, Komisyon Başkanına söz
vereceğim. (CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Benim talebimi dinler
misiniz Sayın Başkan? Sayın Başkan, talebi dinler misiniz?
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, bu doğru
değil ki ama konuştuk.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, Sayın
Başkan, ortamı germeyin, sizden istirham ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, her siyasi partiden
bir sayın milletvekiline söz vereceğimizi söyledik, kabul ettiniz,
buna göre birer sayın milletvekiline söz verdim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir talebim var, o talebi
bir dinler misiniz?
BAŞKAN Ama doğru değil ki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen, rica ediyorum
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teklif sahibidir
Sayın Başkan.
12.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısı ile birleştirilen kanun teklifini geri çekmek
istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
ben sizden rica ediyorum...
Bugüne kadar
İç Tüzüke ve Parlamento hukukuna saygı göstererek sizlerden izin
talebinde bulundum ve bulunmaya da çalışıyorum. Sizden
istirhamım, karşılıklı polemiğe de girmek
istemiyorum. Şimdi, bu mevcut olan, bize dağıtılan
sıra sayısı 684te benim adımı okudunuz. Benim kanun
teklifim var mı? Var. Sayfa kaçta? 27de. Bu, bugüne kadar Komisyonda
görüşülmedi, görüşülmediği için ve mevcut olan kadın erkek
arasındaki nüfus kimliği yani biri pembe, biri mavi, bu
eşitsizlik devam edeceği için ben bu kanun
teklifimi geri çekiyorum ve geri çektiğim için, lütfen sizden
istirhamım, bu talebimi Genel Kurula
Daha doğrusu geri çektiğim
için oylamaya tabi değildir, resen olan bir işlemdir. Bunu geri
çektirttikten sonra bu hâliyle yine sıra sayısını Komisyona
göndererek bunun yeniden tanzim edilerek bize
dağıtılmasını istirham ediyorum. Aksi takdirde
yapılacak olan bir çalışma kanuni bir sakatlık olur,
Parlamentodaki çalışmalarda bir sakatlık olur. Bu
sakatlığa
İstirham ediyorum, Parlamentonun boş, fuzuli
işlerle uğraşmaması lazım. Çünkü bu, Parlamento
hukukunun emredici olan hükümlerindendir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum.
Sayın Tanal, sizin talebiniz bir
defa Genel Kurulun kararına bağlı. Genel Kurulun
kararını alırız efendim.
Şimdi Sayın Komisyon
Başkanı, buyurun
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Sayın
Başkan, konuşmaya başlayarak mı söz isteyeceğiz?
Adalet Komisyonu üyesi olarak
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan, önemli bir konuyu açıklayacak arkadaşımız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, biraz da bu gruba baksanıza Allah aşkına ya!
BAŞKAN Şimdi, sayın
milletvekilleri, Komisyon üyelerine burada henüz esası üzerindeki
görüşmelere başlamadan
CELAL ADAN (İstanbul) Çok önemli
bir konuyu açıklayacak.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Yani herkes
konuşmaya başlayınca söz hakkı mı alır?
BAŞKAN
herkese söz
vereceğimize dair bir uygulamayı gösterin de gerçekten yapalım
yani.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 60a göre çok
kısa bir söz istedim Sayın Başkan, önemli.
BAŞKAN Lütfen ama sayın
milletvekilleri
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkan, AK PARTİ Grubunu da görseniz ya.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın
Başkan, grup başkan vekiline verecek misiniz?
BAŞKAN Hayır, grup
başkan vekili olarak veririz efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tamam.
CELAL ADAN (İstanbul)
Başkan, önemli bir konuyu açıklayacaktık.
BAŞKAN Sayın Aydın,
buyurun.
CELAL ADAN (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan, önemli bir konuyu söyleyecektik.
13.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa ve İç Tüzük
hükümlerine aykırı olmadığına ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle şunu ifade edeyim ki bu
paket bir özgürlüklerin korunması paketidir. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; HPD sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar(!)] Bunun altını özellikle çizmek
istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Ayıp, ayıp! Ayıp Ahmet, ayıp! Bak, Adıyamana
giremeyeceksin!
NAZMİ GÜR (Van) Faşist yasa,
faşist!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Ayıp, ayıp! Sana helal olsun. Alkışlar, helal olsun sana!
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sokakların kan gölüne dönüştüğü, şiddetin olduğu bir
ortamda, dükkânların yakılıp yıkıldığı
bir ortamda hiç kimse özgür değildir. Dolayısıyla vatandaşın
can ve mal emniyeti için bu kanun gerekiyor. (HDP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Şu yaptığınız
da hiç yakışır değil. Bakın, grup başkan vekili
konuşuyor Pervin Hanım
(HDP sıralarından gürültüler) Bir
grup başkan vekili konuşuyor, yaptığınız hiç
şık değil.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Başkası konuşunca hemen
AHMET AYDIN (Adıyaman)
İşte demokratik siyaseti görüyoruz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Diyarbakırlı milletvekillerini yanına çağır, birlikte
alkışlayın! Yuh sana!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Demokratik siyaseti görüyoruz, meşru siyaseti görüyoruz.
Böyle olmamalı. Bakın, arkadaşlar, biraz dinlemeye tahammüllü
olun, lütfen. Biraz da dinlemeye tahammül
Bakın, kaç gündür sizleri
dinliyoruz. Her hakaretinize, her yaptığınıza mümkün
mertebe cevap bile vermeden saygı
içerisinde dinlemeye çalışıyoruz. Lütfen arkadaşlar
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Dinleyeceksiniz tabii
NAZMİ GÜR (Van) Bu açık bir faşizm yasasıdır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teknik olarak birtakım hususlar ifade
edeceğim çünkü çok haksız, çok mesnetsiz ifadeler
kullanıldı.
Bakın, arkadaşlar, Meclisin çalışma usulleri
bellidir. Anayasamız ve İç Tüzük ortadadır. İç Tüzükün
23üncü maddesinde komisyonlara havalenin nasıl yapılacağı
bellidir ve Başkanlığın takdirindedir. Başkanlık
bu manada İçişleri Komisyonunu asli komisyon olarak görmüştür.
Kaldı ki tali komisyon olarak da Adalet, Anayasa ve AB Uyum
Komisyonlarına gönderilmiş, Adalet ve Anayasa Komisyonları
görüş bildirmeyeceğini ifade ettiğinden esas komisyonun raporunu
etkileyemeyecek düzeyde bir karar vermiştir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Anayasa Komisyonunda
görüşülmedi. Başkan kendi başına yazı yazdı.
Yapamaz bunu. Anayasa Komisyonunda görüşme yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çünkü İç Tüzükün 23üncü maddesinin
son fıkrası Tali komisyonlarca süresi içinde görüş bildirilmemesi;
esas komisyonun raporunu hazırlamasına engel değildir. diyor;
bu, bir.
İkincisi: CHP muhalefet şerhinde asli komisyon olarak Anayasa
Komisyonu olması. diyordu ama şu anda görüyorum ki asli komisyon
olarak Adalet Komisyonu diyorsunuz. Bir defa yazdığınız
muhalefet şerhiyle çelişiyorsunuz; bu, ikincisi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sen beni
dinlememişsin Ahmet. Dinlememişsin, anlamamışsın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Değerli arkadaşlar, üçüncüsü:
Anayasaya uygunluğun incelenmesi her komisyon tarafından
bağımsız olarak yapılır. Dolayısıyla
komisyonların altlık üstlük ilişkisi yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Uzmanlık var, uzmanlık
AHMET AYDIN (Adıyaman) Anayasa Komisyonu da, İçişleri
Komisyonu da, AB Uyum Komisyonu da her hâlükârda Anayasaya
aykırılık incelemesini yapar, yapmak da durumundadır.
İçişleri Komisyonun da esas komisyon olarak incelenmiş,
Anayasaya aykırılık iddiaları dile getirilmiş ve
bunlar reddedilmiş.
İç Tüzükün 38inci maddesi buna cevaz veriyor. Komisyonlar, kendilerine
havale edilen tasarı veya tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve
ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle
yükümlüdürler. Her komisyon bunu yapmakla yükümlüdür. İçişleri
Komisyonu da bunu yapmıştır, gereğini de
yapmıştır. AB Komisyonunda da tali komisyon olarak
görüşülmüş ve yine gereği yapılmıştır.
Aynı şekilde
(Mikrofon otomatik cihazla kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkanım,
bitiriyorum.
Son olarak
BAŞKAN Bir saniye
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Diğerlerini açmadınız
bunu niye açıyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Paketin adı neydi?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Özgürlüklerin korunması paketidir.
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Genel Kurul
görüşmeleri sırasında bir konunun Anayasaya
aykırılık iddiası nasıl incelenir, İç Tüzükümüz
yine hükme bağlamış. İç Tüzükün 84üncü maddesi Bir kanun
tasarı veya teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi
sırasında tasarı veya teklifin belli bir maddesinin Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer
önergelerden önce oylanır. Yani gündeme geçtikten sonra, maddelere
geçtikten sonra hangi maddelerin Anayasaya aykırı olduğunu
iddia ediyorlarsa Anayasaya aykırılık önergeleri verilebilir ve
bu önergeler burada karara bağlanır.
Dolayısıyla, şu anda Anayasaya
aykırılık iddiaları tamamen yersiz iddialar. Zaten Meclis
Başkanlık Divanının da bunu dikkate alarak onu geri çekmek
gibi bir yetkisi, yükümlülüğü de yoktur. Olay bundan ibarettir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun.
14.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürkün, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Adalet Komisyonunda da görüşülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Sayın Başkan,
böylesine önemli bir tasarı -Adalet Komisyonu üyesiyiz- Komisyona geliyor
ama bizim haberimiz yok. Böylesine kazanılmış birçok hakkın
geriye döndürüldüğü bir tasarı ama biz tartışmaktan bile
yoksunuz. Elbette ki merak ediyoruz, neyin eksikliğini hissettiniz de bu
tasarıyı getirdiniz? Diyarbakırda garnizondaki bayrak
aşağı indiği vakit bunu karşılayacak bir kanun
yoktu da mı bunu getiriyorsunuz? Sokaklar anarşistler
tarafından, teröristler tarafından işgal edildiği vakit
bunu engelleyecek bir kanun olmadığı için mi getiriyorsunuz
bunu? Bunları yüzlerce saymamız mümkün. Hatta ve hatta özgürlükten
bahsediyorsun, daha buraya bir kılıç mesafesi kadar, onu aşacak
kadar yaklaşacak özgürlüğün bile yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) Nasıl yok ya?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Hangi özgürlükten bahsediyorsun?
Büyüttüğünüz, beslediğiniz, elinize tutuşturduğu yol
haritasını şimdi burada kanuni teminat altına almaya
çalışıyorsunuz, ondan sonra da özgürlükten bahsediyorsunuz. Biz,
bu devletin topraklarının tehlike içerisinde olduğunu
düşünüyoruz, bu milletin birliğinin, dirliğinin tehlike
içerisinde olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla, bunu
tehlikeye sokacak bir tasarıyı da, Adalet Komisyonunda da olsa
tartışmak hakkımızdır.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) İşte destek
bekliyoruz, destek. Gelin, destek verin o zaman.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Bizim hürriyetimiz yok mu, bizim
özgürlüğümüz yok mu bunu elimizden alıyorsunuz? Sadece ve sadece
parmaklarınızın gücüne güvenerek vicdanlarınızı
hapsetmiş vaziyettesiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Katkı
sağlayın o zaman, katkı; engellemeyin.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Ondan sonra da özgürlükten
bahsedeceksiniz. Geçeceksin kardeşim!
Anarşistler, teröristler
Elbette ki biz terörizme
karşıyız, teröristlere de karşıyız, sonuna kadar
da karşıyız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Tamam işte, destek
verin; tamam, çok güzel.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Biz de, biz de.
RECEP ÖZEL (Isparta) Destek verin o zaman.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Bu milletin bölünmesine
atılacak adımlara da karşıyız ama burada bunları
engelleyecek kanunlar olmadığı için mi bunu getiriyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, onlar da aynı şeyi
söylüyor, siz de ya!
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Bunun adı altında bir
sürü hürriyeti de yok ediyorsunuz. Kendinize yönelebilecek olan tehlikeleri
ortadan kaldırmaya kalkışıyorsunuz ve biz bu kanunu
tartışamıyoruz. Böyle bir saçmalık olur mu? Böyle bir düzen
olur mu?
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Öztürk.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben bu tasarının komisyonlara havalesiyle
ilgili bir değerlendirme yaptım. Sayın Ahmet Aydın benim
değerlendirmemi çok farklı bir şekilde aldı,
söylemediğim şeyleri ben söylemişim gibi bir değerlendirme yaptı,
komisyonlara havale nedeniyle. O nedenle, bana sataşmada bulunmuştur,
69uncu maddeye göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi, iki dakika
söz veriyorum sataşma nedeniyle. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Tutanaklara
bakalım efendim, tutanaklarda açık ve net var.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu tasarı
asli komisyon olarak İçişleri Komisyonuna havale edilmiştir. Bir
kere, tasarının asli komisyonu olarak İçişleri Komisyonunun
belirlenmesi İç Tüzüke aykırıdır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Neresine aykırı?
İç Tüzükün neresine aykırı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Yani bir
iş polisle ilgiliyse bunun görüşülme yeri İçişleri
Komisyonudur diye bir şey yok. Eğer polise, kolluk kuvvetlerine,
Emniyet teşkilatına, valiye siz adli görev veriyor iseniz bunun yeri
Adalet Komisyonudur; ben bunu söyledim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ama muhalefet şerhinde
de Anayasa Komisyonu diyorsunuz, ben de aynısını söyledim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Adalet
Komisyonu asli komisyon olmalıdır burada.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben de öyle söyledim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Siz Adalet
Komisyonunu tali komisyon yaptınız ve Adalet Komisyonunda da tali
komisyon olarak bunu görüştürmediniz. Benim söylediğim budur.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Hangi komisyon;
Adalet mi, Anayasa mı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Dün burada
söylediğim bir cümle vardı, onu tekrar edeceğim. Fransız
Devriminin çok ünlü bir lafı vardı: Biz tiranlığa
karşı özgürlüğün despotluğunu kurduk. Siz şimdi özgürlüğe
karşı tiranlığın despotluğunu kuruyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ahmet Davutoğlu despotluk rolüne soyunmuş
durumda. Biz despot kelimesiyle Sayın Davutoğlunu yan yana
getirmeyi istemezdik ama üç haftadır Bu tasarı mutlaka
yasalaşacak. diyerek molotofkokteylinin, bonzainin arkasına
saklanarak antidemokratik, özgürlükleri boğacak bir yasayı buradan
geçirmek istiyor. Bu yasa buradan geçerse bundan sonra Sayın
Davutoğlunun adı despot Davutoğlu olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim Grup
Başkanımıza sataşmıştır, Sayın Grup
Başkanımızla ilgili despot ifadesini
kullanmıştır.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın, sataşma
nedeniyle iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
15.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, eğer bu ülkede
faşizmden, despotizmden bahsedilecekse siz tutun, geçmişinize
bakın. Bu ülke, bu millet faşizmi, despotizmi CHPnin tek parti
zihniyetinden öğrendi; bu, bir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bizim geçmişimizde senin
deden var, deden!
AHMET AYDIN (Devamla) İkincisi: Bu, bu paketle
ilgili CHPnin muhalefet şerhi. Bakın, siz bu muhalefet şerhini
okumamışsınız. Burada Esas komisyon Adalet Komisyonu
olmalı. diyorsunuz ama sizin muhalefet şerhinizde, okuyorum
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Bizzat kendiniz yazmışsınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Tasarı, Anayasaya ve
hukukun temel ilkelerine aykırı hükümler içermektedir. Bu gerekçeyle
Anayasa Komisyonuna gönderilmesi gerektiğine ilişkin önerimiz bütün
uyarılarımıza rağmen kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tamam.
LEVENT GÖK (Ankara) Tamam.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne var bunda?
AHMET AYDIN (Devamla) Muhalefet şerhinde Anayasa
Komisyonu diyorsunuz, burada Adalet Komisyonu diyorsunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) O ayrı bir iş.
AHMET AYDIN (Devamla) Ben az önce bunu söyledim ve bu
söylediğim de tamamen doğru bir şeydi. Kendi muhalefet
şerhinizi okuyun önce; bu, ikincisi. (CHP sıralarından
gürültüler)
Üçüncüsü: Şu paketi açın, bir okuyun, madde
madde okuyun. Bu pakette genelgeçer ifadelerle yok Polis devleti oluyoruz,
despotizm oluyoruz. Bunların tamamı külliyen yalandır,
yanlıştır.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Nereden biliyorsun
sen?
AHMET AYDIN (Devamla) Bu paketin hangi maddesi nereye
aykırıdır? Gözaltı diyorsunuz
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Nasıl geldi
faşizm?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Yahu,
ayıp! Peki, yok mu şimdi ya? Ya, doğru konuş, doğru
konuş.
AHMET AYDIN (Devamla)
Avrupadaki en düşük
gözaltı süresini getiriyoruz, arama diyorsunuz
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ya,
Ahmet, doğru konuş Allahını seversen. Ayıp ya,
doğru konuş! Hangi yetki yok?
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
aramayı belli kurallara bağlayan bir şey. Eğer bu paket
çıkmış olsaydı
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Hangi
yetki yok, söyler misin?
AHMET AYDIN (Devamla)
bu paket olsaydı belki
Bingölde o şehit polisler olmayacaktı, belki Kobanide 50ye
yakın insanımızı kaybetmemiş olacaktık
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya, Kobanide senin
polisin öldürdü, Kobanide senin polisin, korucun öldürdü, utan!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Şu
anda hangi yetki yok, söyler misin?
AHMET AYDIN (Devamla)
belki Gezide bu kadar
sıkıntı olmayacaktı, el insaf be!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ya,
doğru konuş, doğru!
AHMET AYDIN (Devamla) Bir ülkede, sokakların kan
gölüne döndüğü bir ülkede, cadde, sokakların molotoflarla
yakıldığı
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Şu
anda AKPde hangi yetki yok, söyler misin?
AHMET AYDIN (Devamla)
esnafın mal kaybına
uğradığı, vatandaşın can kaybına
uğradığı bir ülkede hiç kimse ama hiç kimse özgür
değildir. Dolayısıyla, herkesin özgürlüğü için
İDRİS BALUKEN (Bingöl) IŞİDle
arkadaşlık yapıp, sonra gelip Kobani diyorsun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Hangi
özgürlük ya, hangi özgürlük!
AHMET AYDIN (Devamla)
devletin asli görevi olan,
vatandaşının can ve mal emniyeti için
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Niye on
iki yıl önce getirmediniz bunu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) IŞİD gibi
kaçacak delik arayacaksın sen de.
AHMET AYDIN (Devamla)
tam da bunun için, tam da senin
hakkının korunması için bu paket şarttır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, Sayın Aydın konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisini despotizmle, faşizmle
suçlamıştır. Bu tamamen gerçeğe aykırıdır.
69uncu maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
İki dakika sataşma nedeniyle söz veriyorum.
16.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim toplumsal
hayatımızın, bireysel hayatımızın her
alanını düzenlemeye meraklı bir Başbakan vardı. O
Başbakanlık koltuğundan ayrıldı, saraya gitti. Kim ne
kadar çocuk yapacak, kim kafede otururken nasıl davranacak, Başbakan
geçerken nasıl davranacak, kimin hakkında hangi yasa
dışı komplolar kurulacak
RECEP ÖZEL (Isparta) Onu siz yapıyorsunuz
şimdi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
kime belden
aşağı vurulacak, devletin istihbarat örgütünde hangi yasa
dışı oluşumlar kurulacak
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Fuat
Avniye sor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu yasa
dışı oluşumlar hâlen devam ediyor. İkisi stratejik
analiz biriminden, ikisi istihbarata karşı koyma biriminden yasa
dışı senaryolar üretilecek, bir bakan kanalıyla saraya
gidilecek, servis edilecek, algı operasyonu yapılacak; faşizm
budur işte, faşizm budur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Siz bir diktatör yaratmak istiyorsunuz, bir diktatörün
isteklerini burada yasaya dönüştürmek istiyorsunuz. Ama unutmayın,
bunun altında sizler kalacaksınız. Yarın özgürlük
adına sizleri yine bizler savunacağız.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Aman
savunmayın!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Özgürlük için
sizleri bizler savunacağız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Biz sizin özgürlüğünüz
için bu paketi oyluyoruz, sizin özgürlüğünüz için.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu yasa
dışı operasyonlara, bu yasa dışı oluşumlara
izin verenler, alet olanlar bilsinler ki bunun hesabını
vereceklerdir, bunu da sizlerin bilgisine sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Bağımsızlar adına
Sayın Günay, buyurun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir saniye.
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, partiler
adına verdim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, ben
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Günaya söz verdim
efendim.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
15.-
İzmir Milletvekili Ertuğrul Günayın, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasa Komisyonu ile Adalet
Komisyonunda yeniden mütalaa edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
İktidar ve muhalefet gruplarından
arkadaşlarımızı ben de dikkatle dinliyorum, çok önemli bir
yasa tasarısı üzerinde konuşuyoruz.
Arkadaşlarımızın dikkatine sunmak isterim, son derece
uzmanlık gerektiren bir alanda tartışıyoruz. Ceza
yasamızın yapılmasında büyük emeği olan çok
saygın hukukçulardan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı Sayın Profesör Adem Sözüer birkaç günden bu yana ısrarla
bu yasanın birçok maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu
yazılı olarak kamuoyuyla paylaşıyor, bu noktayı biz de
gözden kaçırmamalıyız.
132 maddelik bir tasarı üzerinde konuşuyoruz ki
Hükûmetten 40 madde civarında gelmişti, 132 madde çerçevesinde
şekillendirildi. Burada Hükûmetin iddia ettiği gibi uyuşturucu
konusu ya da molotof benzeri ateşli silahlar konusu kimsenin esastan
itiraz ettiği konular değildir. Bunlar, 132 madde içinde 10 maddeyi
tutuyor ya da tutmuyor. Dışarıdaki maddelerle ilgili, hukuk
devleti, kuvvetler ayrılığı, kanuni hâkim ilkeleri
çerçevesinde gerçekten çok ciddi
Bütün grupların
bakışlarına saygı duyarak söylüyorum ve seçim
eşiğinde buradan çıkardığımız yasanın
Anayasa Mahkemesinden dönmemesi ve milleti gereksiz yere, çok önemli olaylarla
dolu olan gündemimizi önemsiz yere meşgul etmemesi dikkatiyle bir
tecrübeli arkadaşınız olarak söylüyorum: Bunun Anayasa
Komisyonunda yeniden mütalaa edilmesi, Adalet Komisyonunda yeniden mütalaa
edilmesi, bu itirazların değerlendirildikten sonra tekrar Genel
Kurula gelmesi aklın, yasaya saygının, hukuka saygının
ve Anayasaya saygının gereğidir.
Teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen Sayın Serindağ
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Dinlemek
zorundasınız, talebimizi almak zorundasınız.
BAŞKAN Hayır, neyi dinlemek zorundayım
efendim? Böyle bir usulümüz var mı? Grup başkan vekillerine verdim,
ikişer milletvekiline, sayın milletvekillerine verdim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
İçişleri Komisyonu üyemiz arkadaşımız.
BAŞKAN - Ama Komisyondaki tüm sayın
milletvekillerini burada ben dinlemek zorunda değilim ki. Grup adına
istersiniz, şahıs adına istersiniz, vereceğiz zaten
görüşülecek, önergelerde konuşacaksınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Komisyon üyelerimize sataşmada bulunmuştur
efendim.
BAŞKAN Efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ahmet
Aydın, Komisyon üyelerimize sataşmada bulunmuştur efendim.
Komisyon raporundan bölüm okudu.
BAŞKAN Siz cevap vermediniz mi Sayın
Hamzaçebi? Sataşma nedeniyle söz istemediniz mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İçişleri Komisyon üyelerine sataşmada bulundu.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi böyle bir usulümüz var
mı ama bakın siz sataşma nedeniyle söz istediniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bakın ben şimdi şu cümleden dolayı
sataşmadan söz isteme talebinde bulundum: Cumhuriyet Halk Partisini
faşizmle, despotizmle suçladı.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Partiye
sataştı, partiye.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Tamam,
cevap verdiniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
bundan dolayı söz istedim. İçişleri Komisyonu raporuyla ilgili
herhangi bir değerlendirme yapmadım. Sayın Ahmet
Aydının yapmış olduğu açıklama tamamen gerçek
dışı bir açıklamadır. İçişleri Komisyonu
BAŞKAN Sayın Serindağ, buyurun, son söz,
sataşma nedeniyle
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Olmaz Sayın
Başkan, hayır benim ne diyeceğimi bilmiyorsunuz ki! Yani benim
talebim var, bunu alacaksınız.
BAŞKAN Efendim, son söz, Komisyona vereceğim
sonra da ben görüşümü bildireceğim, istediğinizi yapabilirsiniz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Hayır, öyle bir
şey yok.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Öyle bir şey
olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Serindağ.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
17.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Ahmet
Aydın, gerçeklere tamamen ters, gerçeklerle uyuşmayan sözler sarf
etti burada. Bizim hazırladığımız muhalefet
şerhinde her şey açık. Muhalefet şerhinde bizim
görüşümüz açıkça belirlenmiş, biz orada diyoruz ki: Bu
tasarı Anayasaya aykırıdır. O nedenle Anayasa Komisyonunda
görüşülmelidir. Biz gene öyle diyoruz. Çünkü Bu tasarı,
Anayasanın 2nci maddesine, 6, 7 ve 8inci maddelerinde tanımlanan
kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargı yetkisine
ilişkin 9uncu maddesine, yaşama hakkını düzenleyen 17nci
maddesine, kişi hürriyeti ve güvenliğini düzenleyen 19uncu
maddesine, özel hayatın gizliliği ve konut
dokunulmazlığını düzenleyen 20nci maddesine, toplantı
ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkını güvence altına alan
34üncü maddesine, kanuni hâkim güvencesini düzenleyen 37nci maddesine,
çalışma hakkı ve ödevini düzenleyen 49uncu maddesine,
olağanüstü hâl ilanı yetkisini düzenleyen 119, 120, 121inci
maddelerine, mahkemelerin bağımsızlığı ilkesini
düzenleyen 138inci maddesine aykırı. dedik.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Anayasa Mahkemesine
gidersin olur biter ya!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) O nedenle bu
tasarının mutlaka Anayasa Komisyonunda görüşülmesi
gerektiğini biz Komisyonda ifade ettik ve bu görüşümüz maalesef
Komisyon safhasında nazarıitibara alınmadı.
Şimdi, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının mutlaka görevini yerine getirmesi lazım.
Anayasa'da öngörülmüş olmasına rağmen İç Tüzükte
öngörülmüş olmasına rağmen tali komisyonlar görevlerini
yapmamakta, tali komisyonların gündeminde hiçbir tasarı veya teklif
bulunmamasına rağmen, üyelerin bilgisi dışında tali
komisyonların görüş bildirmeyeceği ifade edilmektedir. Komisyon
başkanlarının böyle bir yetkisi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) O nedenle Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanının mutlaka bu duruma el koyması
lazımdır. Bu nedenle Sayın Çiçeki de göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan... Sayın Başkan...
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir
konuyu
Sayın Ahmet Aydın konuşmasında dedi ki: Bu yasa
çıksaydı Kobanideki olaylar olmayacaktı.
Sayın Başkan, bu gerçekten çok vahim bir
açıklama. Yani, Kobanide meydana gelen olaylarda adam öldürmek serbest
midir, kamu binalarını yakmak serbest midir, ağaç yakmak serbest
midir, polis öldürmek serbest midir? Yani, Kobanideki olayları
meşruiyet sınırı içerisine alan ve meşru gösteren bir
açıklama gerçekten tüyler ürpertici. Sanki olan biten hukuka uygunmuş
gibi. Bu zihniyet Kobanideki olayları meşru gösteriyor, hukuka
aykırılık görmüyor. Böyle bir zihniyet olabilir mi Sayın
Başkan?
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın...
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir saniye, beni anlamak zorundasınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen...
Grup...
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, beni dinlemek zorundasınız.
BAŞKAN Hayır efendim.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Ne söyleyeceğimi
bilmiyorsunuz ki.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yerlerinize
oturunuz, söz vermeyeceğim. Sayın Balukene söz vereceğim, sonra
Sayın Komisyon Başkanını dinleyeceğim ve...
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Niye? Bizim
başımız kel mi Sayın Başkan? Niye vermiyorsunuz?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, dinlemek zorundasınız.
BAŞKAN Vallahi ne yaparsanız yapın.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Ya, okul açıyor,
okul kapatıyor; Millî Eğitim Komisyonuna gelmiyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Keyfî yönetemezsiniz
Sayın Başkan.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Okul
kapatıyor...
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Talebimi almadan
yönetemezsiniz.
BAŞKAN Anlatılacak efendim, görüşülecek,
yasa görüşülürken konuşulacak her şey.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu yasa olsaydı
Kobanide 50 insanımız ölmezdi. şeklinde Sayın Ahmet
Aydının bir açıklaması oldu. Bu açıklama tamamen
Genel Kurulu yanıltmaya yönelik bir açıklamadır. Özellikle
partimize mensup 36 arkadaşımızın yaşamını
yitirdiği bu hadiselerle ilgili, Genel Kurulu yanıltan bu
yaklaşımla ilgili ben Genel Kurulu doğru bilgilendirme
adına söz istiyorum. 36 partili arkadaşımız
yaşamını yitirmiştir, bu şekilde yanlış
bilgilendirme hakkı yoktur.
BAŞKAN Neye göre vereceğim şimdi Sayın
Baluken?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Genel Kurulu
yanlış bilgilendirme...
BAŞKAN Efendim, söz sırası
geldiğinde anlatırsınız da
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ölen partili
arkadaşlarımızla ilgili yanlış bir algı
oluşturma durumu oluştu.
BAŞKAN Anladım da Sayın Baluken, size
söz verdim, orada anlatabilirdiniz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu
sataşmadır aynı zamanda Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Bu başka bir
şey Sayın Başkan, başka bir sataşma.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) 36
arkadaşımız
BAŞKAN Buyurun, iki dakika daha söz vereyim
efendim, izah edin orada.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kürsüden lütfen
BAŞKAN Hayır, lütfen efendim, usul
değil, yerinizden, Grup Başkan Vekilisiniz, iki dakika söz veriyorum,
izah edin orada.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan,
bize kaç dakika?
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukennin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 6-7-8 Ekim Kobani olaylarının nasıl
çıktığını herkes biliyor. Kobani düştü,
düşecek. deyip, elini ovuşturup IŞİDin Kobanide zafer
kazanmasını bekleyenler, IŞİD ile Kobanide direnen güçleri
aynı kefeye koyanlar, orada direnen güçlere terörist diyenler bu
halkın sabrını taşırmışlardır.
Kobanide, özellikle o direnişin en kanlı bir şekilde
sergilendiği bir dönemde, âdeta IŞİDin Kobaniyi
düşürmesini bekleyip üstüne çiftetelli oynamaya hazırlanan bu ülkenin
Cumhurbaşkanı Kobani olaylarının baş müsebbibidir. Biz
başından beri Kobani olaylarının gelişmemesi için
elimizden gelen bütün gayreti, diplomatik görüşmeleri yaptık.
Hükûmetin IŞİDe olan desteğini kesmesini, Hükûmetin Kobanide
direnen güçlere terörist damgasıyla tanımlama yapmamasını
ve Kobanideki direnişle destek içerisinde olmak isteyen halka polis
eliyle terör uygulamamasını defalarca biz ilettik. Buna rağmen
bu uygulamalardan vazgeçmeyen Hükûmet, halkın demokratik gösteri
hakkının üstüne Vartodan, Kurtalandan, Vandan başlayarak
polis, korucu, asker ve paramiliter birtakım kontrgerilla çeteleriyle
ateş açmak suretiyle yaşanan can kayıplarına neden
olmuşlardır. İşin çığırından
çıktığı nokta burasıdır. Polis kurşunuyla
gençler toprağa düştüğü andan itibaren karanlık
birtakım merkezler de devreye girmiş
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) -
ve Kobani olaylarında 50ye yakın insan
yaşamını yitirmiştir. Dolayısıyla, buraya gelip
Bu yasa olsaydı Kobanide can kaybı olmazdı. gibi bir
algıyı kesinlikle Genel Kurulu yanıltmak amacıyla burada
söylenmiş bir söz olarak değerlendiriyoruz. Bu sözleri
kullandığı için de Sayın Ahmet Aydını, bölgeyi
çok iyi bilen milletvekilini de şiddetle kınıyoruz.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Sayın Komisyon
Başkanım, buyurun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özgündüz, lütfen ama.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, bakın, ayaktayım.
BAŞKAN Sayın
Özgündüz, usulümüz değil.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Talebimi alın.
BAŞKAN
Vermeyeceğim efendim.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, öyle bir yetkiniz yok.
BAŞKAN Sayın
Başkan, buyurun siz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, İç Tüzüke göre
17.-
İçişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Ersoyun,
İçişleri Komisyonunun, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısıyla ilgili çalışmalarını İç Tüzük
hükümlerine uygun bir şekilde yürüttüğüne ilişkin
açıklaması
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ne söyleyeceğimi bilmiyorsunuz ki Sayın
Başkan. Böyle yönetemezsiniz. Yani, İç Tüzükü ihlal ediyorsunuz ama.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarı komisyonlarımıza
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz.
Ben ayaktayım, ne diyeceğimi bilmiyorsunuz ki.
BAŞKAN Efendim,
Anayasaya aykırılığını söylediniz. Sayın
Komisyon Başkanının görüşünü alacağız.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ne Anayasası? Anayasa mı tanıdınız?
Anayasa falan kalmadı. Yanlış yapıyorsunuz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
her üyesini burada görüştürmek zorunda değilim ben, dinlemek zorunda
değiliz efendim. Yok, usulde yok.
Buyurun, siz devam edin
efendim.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkan,
tasarı komisyonlara 24/11/2014 tarihinde havale edilmiş ve 3/12/2014
tarihinde de İçişleri Komisyonumuzda görüşülmeye
başlanmıştır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Anayasa Komisyonuna gelmedi. Her şeyi ihlal ettiniz.
Anayasa tanımıyorsunuz, İç Tüzük tanımıyorsunuz.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Tali komisyonlardan Adalet
Komisyonu 25/11, Millî Savunma Komisyonu 27/11 tarihli yazılarıyla
tasarıyı görüşmeyeceklerini Komisyonumuza bildirmişlerdir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Bizim haberimiz yok, Anayasa Komisyonu üyesiyim, haberim yok.
Sahtecilik yapıyorsunuz.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Diğer tali
komisyonların tasarıyı gündemlerine aldıklarına dair
herhangi bir yazı ve bildirim 3/12/2014 tarihine kadar Komisyonumuza ulaşmamıştır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yahu Anayasa Komisyonuna gelmedi, haberimiz yok.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Hâliyle, İç Tüzükün
belirlediği on günlük sürenin onuncu gününde de tali komisyonlardan
Komisyonumuza herhangi bir yazı gelmemiştir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ya, sizin Komisyon Başkanınız
Anayasa
Komisyonu üyelerine haber verilmedi.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Komisyonumuz da bu tarihte
elindeki tasarıyı görüşmeye başlamıştır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Her şeyiniz sahtekârca.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Görüşmeye başladığımızda
tasarının Anayasaya aykırı olduğuna dair itirazlar da
yapılmıştır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Onu
değerlendirecek olan Anayasa Komisyonudur, siz değilsiniz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Hem Komisyonumuzun ilk toplantısında hem alt
komisyonda hem alt komisyon raporunun görüşülmeye başlanmasında
Komisyonumuza Anayasaya aykırılık iddiaları yapılmış,
önergeler verilmiş, bu önergeler Komisyonumuzda tartışılmış
ve Anayasaya aykırılık iddiaları da kabul
edilmemiştir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Siz takdir
edemezsiniz onu, Anayasa Komisyonu takdir eder; bunu bile bilmiyorsunuz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop) Yine aynı şekilde, İç Tüzükün 35inci
maddesine göre Komisyonlar, kendilerine havale edilen kanun tasarı ve
tekliflerini aynen veya değiştirerek kabul ya da reddedebilirler;
birbirleriyle ilgili gördüklerini birleştirebilir. hükmü kapsamında,
Komisyonumuz söz konusu teklifler ile tasarıyı birleştirmiş
ve Komisyon görüşmelerinde tasarının esas alınması
oylanarak kabul edilmiştir.
Yapılan görüşmeler neticesinde ise bir alt
komisyon kurulması kararlaştırılmıştır. Alt
komisyon çalışmalarında tasarı metninin, tekrar üst
komisyon çalışmalarında da alt komisyon metninin esas
alınması kabul edilerek
kararlaştırılmıştır.
Böylece, gerek alt komisyon çalışmaları
safhasında
Alt komisyon çalışmaları 9 Aralıkta
başlamış 18 Aralık tarihinde tamamlanmış; üst
komisyon esas komisyon- çalışmalarımız 8 Ocak tarihinde
başlamış 22 Ocak tarihinde tamamlanmıştır. Bu
süre içinde, bugün Genel Kurulda iddia edilen hususların tamamı dile
getirilmiş ve Komisyonumuz tarafından değerlendirilmiş,
verilen önergeler de bu çerçevede Komisyonumuzda değerlendirilerek
reddedilmiştir
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) AKPli üyeler verdi,
Komisyon vermedi.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET ERSOY (Sinop)
ve Komisyon çalışmalarını, 22 Ocak
2015 tarihinde, bugüne kadar yürütülen meri mevzuat, usul ve teamüllere,
İç Tüzük hükümlerine uygun olarak tamamlayarak raporunu
Başkanlık makamına sunmuştur.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlamadan önce Anayasaya aykırılık iddialarının
görüşülmesinin İç Tüzüke uygun olmadığına, tali
komisyonlarda görüşülmemesinin esas komisyonun raporunu
hazırlamasına engel olmadığına ve tasarının
görüşmelerine devam edileceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Anayasaya aykırı olduğu belirtilerek
maddelerine geçilmeden reddine ilişkin bir önerge
Başkanlığımıza intikal etmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Ayrıca tasarının Anayasaya
aykırılık iddialarına ilişkin çok sayıda
görüş ortaya konmuştur.
Başkanlığımızın bu konudaki
görüşünü kısaca açıklamak istiyorum: İç Tüzükün söz konusu
84üncü maddesi, bir kanun teklifinin Genel Kuruldaki görüşmeleri
sırasında belli bir maddesinin Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle verilecek önergeleri düzenlemektedir. Henüz
tasarının maddelerine geçilmesine karar verilmemiştir. Bu
aşamada tasarının tümünün Anayasaya
aykırılığına dair bir önergenin işleme
alınması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, tasarının
maddeleri görüşülürken her madde üzerinde Anayasaya
aykırılık önergesi verilmesi mümkün olacaktır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Hayır,
yanlış Sayın Başkan.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye efendim, bitireyim.
Sayın Hamzaçebi, lütfen yani iddialarda bulundunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Yanlış
maddeye dayanarak değerlendirme yapıyorsunuz.
BAŞKAN Efendim, yanlış, doğru, ben
görüşlerimi bildireceğim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) 85inci maddeye
dayanarak değerlendirme yapmak zorundasınız.
BAŞKAN Söz konusu tasarı
Başkanlıkça esas olarak havale edildiği İçişleri
Komisyonunda, söz konusu tasarı esas alınarak ve 8 kanun teklifiyle
birleştirilerek görüşülmüş, rapora bağlanmış.
Rapor, Başkanlığa 27/1/2015 tarihinde sunulmuştur.
Bildiğiniz üzere, İç Tüzükün 38inci maddesine göre komisyonlar,
kendilerine havale edilen tasarı ve tekliflerin ilk önce Anayasanın
metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik
etmekle yükümlüdürler. Komisyon, Anayasaya aykırılık
gördüğü tasarıyı maddelerine geçmeden reddetmek zorundadır.
İçişleri Komisyonu, tasarıyı Anayasaya aykırı görmeyerek
raporunu Başkanlığımıza intikal ettirmiş ve
tasarı gündemimizdeki yerini almıştır. Genel Kurulda
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler sırasında
diğer hususlarla birlikte Anayasaya aykırılık
iddialarının da dile getirilmesi mümkündür. Genel Kurulun bu
görüşmelerden sonra tasarının maddelerine geçilmesini reddetme
yetkisi bulunmamaktadır. Yine, biraz önce belirttiğim üzere, İç
Tüzükün 84üncü maddesine göre, tasarının belli bir maddesinin Genel
Kurulda görüşülmesi sırasında Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden
önce oylanır. Görüldüğü gibi, bir tasarının Anayasaya
aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerek Genel Kurulda
reddedilmesine olanak tanıyan çok sayıda kural bulunmaktadır. Bu
nedenlerle tasarının görüşmelerine başlamadan önce
Anayasaya aykırılık iddialarını görüşmenin
İç Tüzüke uygun olmadığını düşünmekteyim.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Yanlış
düşünüyorsunuz.
BAŞKAN Kaldı ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca Komisyon Raporu 684 sıra
sayısı verilerek, bastırılarak
dağıtılmış ve rapor Genel Kurulun gündemine
girmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin dünkü
birleşimde kabul edilmesiyle de söz konusu tasarı gündemin 5inci
sırasında yerini almıştır.
Başkanlığımızın da gündeme girmiş bir
tasarı ve teklifi işleme almama, gündemden çıkarma ve komisyona
iade etme yetkisi bulunmamaktadır. Burada ifade edilen görüşler
komisyonca ve milletvekillerince değerlendirilecektir. Komisyona geri çekme
esas komisyon ve Hükûmetin teklifini değiştirme veya reddetme yetkisi
de yüce Meclisin takdirindedir. Bu nedenlerle tasarının
görüşmelerine devam edilmesinde İç Tüzüke aykırı bir durum
bulunmamaktadır. Ayrıca, söz konusu tasarı, Meclis
Başkanlığı tarafından, İç Tüzük hükümleri
çerçevesinde komisyonlara havale edilmiştir. Bu havale çerçevesinde,
komisyonlar görüşmesini yapmış, esas komisyonun
hazırladığı rapor Genel Kurul gündemine girmiştir. Bu
süreçte İç Tüzükün 73üncü maddesi gereğince de herhangi bir
milletvekili tarafından Başkanlığın havale işlemi
yapıldığı tarihten sonraki oturumunda bir itiraz da
olmamıştır. Dolayısıyla, havale süreci
kesinleşmiştir. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı, Başkanlıkça esas olarak
İçişleri Komisyonuna havale edilirken tali olarak da diğer
komisyonların yanında Anayasa ve Adalet Komisyonuna da havale
edilmiştir. Bu komisyonların tasarıyı görüşmediği
görülmektedir. Bildiğiniz üzere, İç Tüzükün 23üncü maddesine göre,
tali komisyonlarca süresi içerisinde görüş bildirilmemesi, esas komisyonun
raporunu hazırlamasına engel değildir. Bu nedenlerle bu konuda
da Başkanlığımızca yapılacak herhangi bir
işlem bulunamamaktadır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, Anayasa Komisyonunun haberi bile yok, bu konuda nasıl
görüş bildireceğiz? Bu görüşünüz yanlış.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
uygulamayı, burada dile getirilen itirazları İç Tüzükün 84üncü
maddesine dayandırarak cevaplayamazsınız. Buradaki uygulamaya
İç Tüzükün 85inci maddesinin ikinci fıkrasına
dayandırarak cevap vermeniz gerekir. Okuyorum, İç Tüzük 85inci madde
ikinci fıkra: Kanun tasarı veya teklifinin Türkiye Büyük Millet
Meclisince kabulünü gerektirecek oylamanın yapılmasından önce,
metinde yazılış veya sıra bakımından bozukluk
olduğu veya maddî hatalar ileri sürülürse ve esas komisyona veya Hükümet
bu görüşe katılırsa, metin, esas komisyona geri verilir. Bu
şekilde düzeltme yapıldıktan sonra görüşme gündeme
alınır. Sizin 84üncü maddeye dayanarak verdiğiniz cevap İç
Tüzüke uygun bir cevap değil.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, burada iki konu var: Birincisi, sizin uzun uzun
anlattığınız Anayasaya aykırılık
iddiası, bu bir.
Benim tartışmamdaki temel amaç, esas komisyonun
teşkilindeki, esas komisyonun belirlenmesindeki İç Tüzüke
aykırılıktır. Hatırlayacaksınız, esas
komisyon olarak Adalet Komisyonunun belirlenmesi gerektiğini söyledim ben,
Anayasa Komisyonu da demedim. Adalet Komisyonu eğer esas komisyon olarak
belirlenmeyip de onun yerine İçişleri Komisyonu belirlenmiş ise
bu, doğrudan doğruya İç Tüzükün komisyonların isimlerini,
görev ve yetkilerini ve komisyonlardaki işlerin görüşülme usulünü
düzenleyen maddelerine aykırıdır. Dolayısıyla,
Anayasaya aykırılık iddiasını ayrı, İç
Tüzüke aykırılık iddiasını -komisyon belirlemesi
yönünden- ayrı değerlendirmeniz gerekir. Ben, şimdi, esas
komisyon olarak İçişleri Komisyonunun belirlenmiş
olmasını İç Tüzüke aykırı buluyorum. Eğer bunun
doğru olduğunu söylüyorsanız -ki öyle söylediniz biraz önce,
Bir aykırılık yoktur. dediniz, açıklamanızın
ikinci bölümünde buna değindiniz- ben usul tartışması
açacağım çünkü tutumunuz doğru değil, İç Tüzüke
aykırı.
BAŞKAN Evet, lehte,
aleyhte söz isteyenler?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte
MEHMET DOĞAN KUBAT
(İstanbul) Lehte
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Aleyhte
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Lehte
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
MEHMET AKİF HAMZEÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Aleyhte
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Aleyhte
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Aleyhte
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Aleyhte
BAŞKAN
Tutanakları mı isteyeyim, anlaşacak mısınız?
Kendi aranızda anlaşın, her parti grubundan 1 kişiye
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Ara verin, tutanak gelsin.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, 4 siyasi parti grubu
paylaşalım bunu.
LEVENT GÖK (Ankara)
Efendim, her grup paylaşsın birer tane, ne olacak yani?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Efendim, her gruptan 1 kişiye verin, her gruptan 1
kişi konuşsun.
BAŞKAN İlk
söz, lehte söz isteyen Ahmet Aydına aittir.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine devam edilmesi yönündeki
tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; bizim buradaki bütün Meclis
çalışmalarımızı belirleyecek olanlar gerek
Anayasamız gerek İç Tüzükümüzün amir hükümleri ve gerekse de bugüne
kadarki Meclis teamülleridir. Dolayısıyla, farklı olaylar ya da
farklı konular karşısında farklı uygulamalar mümkün
değildir. Anayasa ortada, İç Tüzükün amir hükümleri ortada, Meclisin
bugüne kadarki teamülleri ortada.
Öncelikle, havaleyi kim
yapar, komisyonlara havaleyi kim yapar ve bu kimin yetkisindedir? İç
Tüzükümüz bunu çok açık bir şekilde, net bir şekilde
yazmıştır, 23üncü madde bunu belirtmiştir. Bunun
tamamı Meclis Başkanlığı tarafından
yapılır. diyor. Gelen tasarı ya da teklifin hangi komisyona
havale edileceği tamamen Başkanlık tarafından
yapılır ve Başkanlık tarafından değerlendirmenin
neticesinde de bugüne kadar tasarı ve teklifler ilgili komisyonlara havale
edilmiştir. Hem asli komisyon olarak yapılıyor hem de tali
komisyon olarak aynı şekilde yapılıyor. Yine, bir konunun
tali komisyona gönderilip gönderilmemesi asli komisyonu bağlamıyor.
Tali komisyona gönderse dahi, tali komisyonun süresi içinde rapor vermemesi
asli komisyonun raporunu etkilemiyor. Dolayısıyla, İç Tüzük
madde 23e göre doğru bir değerlendirme yapılmış,
kendi yetkisi dâhilinde, konunun özellikle iç işlerini etkilemesi,
yetkilendirmesi hasebiyle gelen tasarıyı, teklifi İçişleri
Komisyonuna havale etmiştir.
Şimdi, Anayasaya aykırılık
iddialarına gelince, değerli arkadaşlar, İç Tüzükümüz
bütün komisyonlara bu noktada yetki vermiş.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, şu anda
Anayasaya aykırılıkla ilgili bir usul tartışması
açmadınız değil mi?
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) - Anayasayla ilgili usul
tartışması açmadınız, sadece havalelerle ilgili
açtınız; onu diyorum.
AHMET AYDIN (Devamla) - Dolayısıyla, Anayasa
Komisyonu diğer komisyonların hiyerarşik olarak üstünde olan bir
komisyon değildir, her bir komisyon, önüne gelen tasarı veya teklifte
bir konunun Anayasaya aykırılık iddiası var ise bunu
yapmakta, değerlendirmekte, kabul etmekte ya da reddetmekte ehildir,
yetkilidir. İçişleri Komisyonu da zaten önüne gelen tasarı ve
teklifte, değerli arkadaşlar, bunu değerlendirmiş ve bu
manada da bütün bu Anayasaya aykırılık iddialarını
değerlendirmek suretiyle de reddederek gündemden düşürmüştür.
İç Tüzükümüzün 38inci maddesi bu konuda çok
açıktır, şu komisyon, bu komisyon demiyor Komisyonlar,
kendilerine havale edilen tasarı veya tekliflerin ilk önce Anayasanın
metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik
etmekle yükümlüdürler.
Bir komisyon, bir tasarı veya teklifin Anayasaya
aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek
maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder. diyor; ikincisi de bu.
Dediğim gibi, bütün komisyonlar buna yetkilidir.
İçişleri Komisyonu bütün bu aykırılık
iddialarını görüşüp değerlendirip reddetmiştir.
Yeniden, burada, Genel Kurul gündeminde, hele ki maddeye geçmeden, kanuna
geçmeden, kanunun maddelerine geçmeden zaten bunun değerlendirilmesi mümkün
değildir.
Yine, bir başka husus
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) -
raporda yazan muhalefet
şerhine baktığımızda, gerçekten Anayasa Komisyonu
diyor, şimdi yine Adalet Komisyonunda ısrar ediyorlar.
Dolayısıyla, eskiden böyleydi, şimdi böyle oldu.
LEVENT GÖK (Ankara) O ayrı bir iş Ahmet Bey,
ayrı bir iş o. O farklı bir konu.
AHMET AYDIN (Devamla) Yani Komisyon üyeleri öyle
savundu, parti grup sözcüleri böyle savunuyor. demek doğru bir şey
değildir. Dolayısıyla, Meclis Başkanlık
Divanının usulü yerindedir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslıda bir demokrasi
tartışması yapıyoruz. Demokrasiyi liberalizm
kavramıyla birlikte anarız, demokrasinin kökeninde liberalizm
vardır ve liberalizm, yasaların ne olması gerektiğine
ilişkin bir doktrinin adıdır. demokrasi ise yasaların ne
olması gerektiğinin nasıl karar verileceğine ilişkin
bir sistemin adıdır, mesele budur. Liberal demokrasi sizin herhâlde
savunduğunuz, savunmak zorunda olduğunuz budur.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bak, Naci
Hocayı çağırırım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Yasaların ne olması gerektiğinin nasıl karar
verileceği liberal demokrasi olarak özetlenir.
Şimdi, konu bu: Hangi komisyonlarda
tartışılmalı, hangi komisyonlarda? Bunun asli komisyonu
Adalet Komisyonudur.
Şimdi, Ahmet Aydın bir şeyler söylüyor, ya
Ahmet Aydının komisyon tecrübesi yok
AHMET AYDIN (Adıyaman) Var, var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Var mı?
Varsa o zaman komisyonları yakından takip etmemiş.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben komisyonlarda
çalıştım ama
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi,
diyor ki: Siz Cumhuriyet Halk Partisinin karşı oyunu, muhalefet
şerhini okumamışsınız. Sayın Ahmet Aydın,
bakın, İçişleri Komisyonundaki arkadaşlarımız
diyor ki: Bunda Anayasa'ya aykırılıklar var, bunu Anayasa Komisyonu
değerlendirsin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tamam işte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Yani demiyor
ki, asli komisyon Anayasa Komisyonudur.
Bir tasarı Plan ve Bütçe Komisyonuna gittiğinde
de orada Anayasa'ya aykırılıklar görülür ise Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeleri bunun öncelikle Anayasa Komisyonunda görüşülmesi
gerektiğini söylerler. Yoksa, bu mali, ekonomik hükümler içeren
tasarının asli komisyonu olarak Anayasa Komisyonu belirlensin
demezler.
Bir şey söylediniz, Bütün komisyonlar
eşittir. Dediniz. Doğru, her komisyonda Anayasa'ya
aykırılık iddiası ileri sürülebilir. Bu iddiaları
değerlendirecek olan, hele böylesi önemli bir tasarıda
değerlendirecek olan Anayasa Komisyonunun kendisidir ama konumuz bu
değil aslında, usul tartışması açma nedenimiz bu
değil.
Hangi komisyon asli komisyon olmalı? Asli komisyon
Adalet Komisyonudur. Çünkü polise, valiye, kolluk amirine adli görev
veriyorsunuz; soruşturmalarda suçun, suçlunun
aydınlatılması, tespit edilmesi görevini doğrudan doğruya
valiye veriyorsunuz, bu adli bir görevdir. Valiye adli görev verirseniz
Valinin İçişleri Bakanlığı kadrosunda devletin bir
memuru olması -aslında devletin valisidir, İçişleri
Bakanlığının valisi değil- onun personeli olması
bu tasarının İçişleri Komisyonunda görüşülmesi gerektiği
gibi bir sonucu çıkarmaz.
Sayın Başkanın tutumu
yanlıştır. Tasarının Genel Kuruldan geri çekilip
Adalet Komisyonunda görüşüldükten sonra tekrar Genel Kurula getirilmesi
gerekir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, lehte söz isteyen Faruk Bal, Konya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Yanlış
anlaşılmasın, ayı kullanmadınız efendim,
aleyhinde.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ulemaya sorsaydınız bu kadar gerilmezdik. Ulemaya
sor terminolojisi bugün Beştepede oturan zatımuhteremin sözüdür.
Eğer size yol göstermiş olan 9 profesör ve hukuk fakültesinde
akademisyen olarak görev yapmış olan onlarca insanın fikrini
almış olsaydınız bu kadar garip, bu kadar hukuka,
hakkaniyete, adalete aykırı bir kanunu Meclisin huzuruna
getirmezdiniz, getirirken de yanlış yol izlemezdiniz. Güvenlikçi mi,
özgürlükçü mü? diye bir tartışma vardır, siz her zaman özgürlükçüyüz
diyen değil misiniz? Naci Bey, daha iki saat önce Milletin emrinde bir
devlet yarattık. diyen siz değil misiniz? Sizsiniz değil mi?
Siz iseniz, o takdirde güvenlikçi değil özgürlükçü bir bakış
açısıyla komisyonları buna göre tanzim etmeniz gerekirdi.
Elbette ki, Adalet Komisyonu daha özgürlükçü bir bakış
açısına sahiptir; hakkı, hukuku, tutuklanmayı,
gözaltına almayı, temel hak ve hürriyetlerin savunulmasını
gözetir ama İçişleri Komisyonu da polisin vazife ve salahiyetini
artırmayı gözetir. Ben de Anayasa Komisyonu üyesiyim, Anayasamızda
yok mu gözaltı süresi? Anayasamızda yok mu valinin yetkisi?
Savcının yetkisi yok mu, yargının
bağımsızlığı yok mu? Bütün bunları ihlal
eden bir tasarıyla, daha işin başında AKPnin
güvenliğini korumak, AKPnin iktidarını daim kılmak
amacıyla inşa edilmekte olan polis devletinin
adımlarını atacak bir tasarıyla karşı
karşıyayız. Bu tasarıya İçişleri Komisyonunda
güvenlikçi bir anlayışla bakılmıştır, temel hak ve
hürriyetler dikkate alınmamıştır. Hele hele Özgürlükleri
koruma paketi gibi kargaları güldürecek bir bilgi notuyla
milletvekillerini aldatmaya, kandırmaya yönelen bir
anlayışın ürünüdür. Eğer siz özgürlükleri korumak
istiyorsanız bu kanundan bir an önce vazgeçmeniz gerekir. Eğer
güvenlikçi bir politikayla uğraşacaksanız, güneydoğudaki,
devletin millî hâkimiyet yetkilerini kullanan PKKyla uğraşın.
Orada işi hallettiniz mi? Hâlâ devlet kuruyor adam, hâlâ mahkeme kuruyor,
asker alıyor, vergi alıyor, vali atıyor, bununla niye
uğraşmıyorsunuz? Tabii ki sizin getirdiğiniz yasa PKKyla
mücadele değil, PKKya karşı sosyal bir direniş olursa
onları susturma yasası.
Değerli arkadaşlar, bu düşüncelerle
Sayın Başkanın tavrının doğru
olmadığını yüce heyete ifade etmiş oluyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen İdris Baluken, Bingöl
Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, bu tasarının Anayasaya aykırılıkla ilgili pek
çok hususunu bir itiraz olarak dile getirdik, biraz sonra değerlendirmek
üzere o konuyla ilgili görüşlerimizi saklı tutuyoruz, ama burada,
Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Grup Başkan Vekilinin yapmış
olduğu itiraz son derece yerindedir, çünkü burada direkt olarak yargı
sistemini etkileyen, Türkiye'deki kuvvetler ayrılığını
tamamen altüst edecek olan bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız. Siz, mülki amirlere ve kolluk güçlerine
gözaltına alma yetkisi verirseniz, orada yargının yetkisini
yürütmeye devretmiş olursunuz. Vali ya da kaymakamın talimatıyla
eğer insanlar gözaltına alınabilecekse, orada gözaltı
yetkisini tamamen yargıdan alıp hükûmetin emrine vermiş
oluyorsunuz. Kimdir vali, kimdir kaymakam? Ankaradan hükûmetin
atadığı yetkililerdir. Dolayısıyla, burada kuvvetler
ayrılığını tamamen ortadan kaldıran bir düzenleme
vardır. Bu düzenlemenin öncelikle esas komisyon olarak Adalet Komisyonunda
tartışılması itirazı son derece yerindedir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, burada esas
sorun, polise daha fazla vur yetkisi veren, gözaltı yetkisi veren, cezasızlık
öngören yasaların olup olmaması değildir. Burada esas sorun,
İçişleri Bakanının, Başbakanın,
Cumhurbaşkanının kendi işini ciddiyetle
yapmasıdır.
Ben bütün olayları geçiyorum. Sayın
İçişleri Bakanı burada. Bingölde ne oldu? Bingölde Emniyet
Müdürüne yönelik saldırılardan sonra siz çıkıp Biz o
saldırıyı yapanları cezalandırdık. demediniz mi?
Sonrasında ne oldu? Ortaya çıktı ki yargısız infaza
tabi tuttuğunuz 4 kişinin olayla hiçbir alakası yok.
Açıkladınız mı bunu? Ortada kanun mu yoktu? Cizrede
aynı durum olmadı mı? 12 yaşındaki Nihat Kazanhan
polis kurşunuyla katledildiğinde yine siz, aynı olayın
akabinde, birkaç saat sonra çıkıp Oradaki silah polisin, emniyetin
envanterinde yoktur. açıklamasını yaptınız. Ne oldu?
Birkaç gün sonra çıkıp bütün söylediklerinizi tekzip edecek
açıklamalar yaptınız. O olayı polis
yapmıştır. dediniz, polis tutuklanmak zorunda kaldı.
Dolayısıyla, yasa eksikliğiyle ilgili bir durum söz konusu
değil. Sokak ortasında yargısız infaz yapan polisler var,
bununla ilgili işini doğru dürüst yapmayan, halka yalan söyleyen,
bunun için de halktan özür dilemeyen bir Hükûmet ve onun sorumlu bakanları
var; bununla yüzleşmek gerekiyor. O nedenle, biz, Cumhuriyet Halk
Partisinin sunmuş olduğu bu itirazın haklı olduğunu
düşünüyoruz.
Sayın Başkan, bu öneriyi değerlendirmeden
bu yasa tasarısının görüşmesine geçemezsiniz diyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Biraz önceki açıkladığım nedenlerden
dolayı havale süreci kesinleşmiştir, fikrimde herhangi bir
değişiklik söz konusu değildir.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
Anayasaya aykırılıkla ilgili
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, Anayasaya aykırılıkla ilgili söz istiyoruz.
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Demin, Genel Kurul
başladığında da biz bu konuyla ilgili görüşlerimizi
ifade etmiştik. Madde 1in Anayasanın 20nci maddesine, madde 2nin
Anayasanın 19 ve 20nci maddesine, madde 4ün Anayasanın 17nci maddesine,
madde 5in Anayasanın haberleşme hürriyeti hakkına, madde 7 ve
8in Anayasanın 34üncü maddesine, madde 13 ve 15in de Anayasanın
7, 8 ve 9uncu maddelerine aykırılık teşkil ettiğini
BAŞKAN Anayasaya aykırılık
iddiası, evet efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu konuda hem
Komisyonun hem sizin yapmış olduğunuz açıklamaları biz
tatmin edici bulmuyoruz, doğru bulmuyoruz. Bu, Anayasaya
aykırılıktan dolayı bu yasa teklifi görüşülemez. Tutumunuz
hakkında usul tartışması açıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte.
BAŞKAN Sayın Vural
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, bu
konuyla ilgili usul tartışması yapılmadı mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Anayasayla ilgili komisyonda
Anayasaya aykırılık önergesinin reddedilmiş olması,
bugün bizim burada Anayasaya aykırılık iddiasını
sürmemizi gerçekten gereksiz kılmaz. Çünkü, Komisyon, Genel Kurulun
üzerinde değildir. Dolayısıyla, onların yapmış
olduğu işlemi biz burada sorguluyoruz. Bu açıdan
bakıldığında, bu tasarı, özü itibarıyla
demokratik hukuk devleti esaslarına aykırı bir şekilde
hükümler içerdiğinden dolayı teklif dahi edilemez.
Dolayısıyla, kanunla demokratik hukuk devleti esaslarına
aykırılıkla ilgili Anayasanın amir hükümlerini
işlevsiz hâle dönüştürdüğü için Teklif dahi edilemez. hükmü
çerçevesinde meseleye bakılması gerektiğini ifade ediyoruz.
Dolayısıyla, tümüyle ilgili itirazımızın şu
andaki sebebi budur. Hukuk devletinden uzaklaşan, polis devleti
anlayışını getirerek valilerin iradesini hukukun yerine
koyan, despot bir yönetim anlayışını savunan bir
bakanın getirdiği yasa tasarısıdır. Bu bakımdan,
PKKyı muhatap alan, PKKya kamu düzenini terk edenlerin Bugün
vatandaşı korumak amacıyla bunu getiriyoruz. iddiası bir
safsatadır. Bu yasa Sık ulan, sık! diyenleri
meşrulaştıran bir yasadır. Bu yönüyle, demokratik hukuk
devleti esaslarına uyulması gerektiğine ilişkin,
Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemez hükümlerine
aykırı olduğundan ve işlevsiz hâle dönüştüreceğinden
dolayı tümüyle ilgili itirazımız bu yönüyle ilgidir, bu
çerçevede ele alınması gereklidir.
BAŞKAN Anayasaya aykırılıkla
ilgili usul tartışması açıyorum.
Evet
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Lehte
BAŞKAN Lehte
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aleyhte
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Süleyman Şah Türbesinde
IŞİDin Türk askerlerini rehin aldığına dair haberlerle
ilgili Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bir
dakika, bu çok önemli.
Şimdi, bu usul tartışması
açılır, bunda bir beis yok da bundan daha önemli bir işimiz var.
Müsaade ederseniz
Sayın Başkan, yemek arası vermeden önceki
oturumda Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili ortaya ciddi
bir iddia attı. Dedi ki: An itibarıyla ecdat yadigârı Süleyman
Şah düşmüştür
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hâlâ cevap yok.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Dışişleri
Bakanlığı açıklama yaptı, siz bilmiyorsunuz herhâlde.
ENGİN ALTAY (Sinop)
ve kimi kaynaklara göre 1
askerimiz, kimi kaynaklara göre oradaki bütün askerlerimiz IŞİD terör
örgütünün elinde rehinedir. Burada oturan Sayın Bakan âdeta Balukenin
açıklamasını görmezden, duymazdan geldi.
Sayın Başkan, şimdi, akredite bütün haber
kanallarının elektronik sitelerinde ve sosyal medyada Süleyman
Şah Türbesinin IŞİDin eline geçtiği ve kimi kaynaklara
göre 1, kimi kaynaklara göre bütün askerlerin rehine olduğuna dair
haberlere tüm dünya vâkıf oldu. Herkes şimdi bu konuyu merak ediyor.
Arkanızdaki duvarda Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. yazıyor. Bu konuda, bu Parlamentoda, bu
bilgi kirliliği içerisinde bir kanun tasarısı görüşülmesi
Parlamentonun saygınlığına da, varlığına da
hakarettir.
Önerim, gerekirse bir kapalı oturumda Hükûmetin
Genel Kurulu derhâl bilgilendirmesidir. Böyle bir olayda, böyle bir -söylenti
ya da gerçek, bunu biz bilmiyoruz, bunu Hükûmet biliyorsa biliyor- konuda
Parlamento bilgilendirilmeden bu Parlamentoda başka bir işlem yapmak,
bu Parlamentonun varlığına, bu Parlamentoyu kuranlara, ecdat
yadigârı Süleyman Şahın manevi hatırasına sadece ve
sadece saygısızlıktır. Hükûmetten bu konuda, ister
kapalı bir oturumda ister açık bir oturumda, yüce Türk milleti
adına, 77 milyon Türkiye halkları adına derhâl cevap bekliyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
Dışişleri Bakanlığı bunu yalanladı.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerçekten önemli bir konu.
Vatan toprağı, askerimiz saldırıya uğramış
iddiaları karşısında Hükûmetin değerli
milletvekillerine bilgi vermesi ve kamuoyunu aydınlatması gerekiyor. Böylesine
bir konuda
BAŞKAN Evet, Hükûmetin iki sayın bakanı
burada, bilgilendireceklerdir, öyle zannediyorum.
Şimdi, Anayasaya aykırılık
iddiası
(CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Bu konu önemli efendim, her
şeyden önemli. Sayın Başkan, bırakalım bunu.
ENGİN ALTAY (Sinop) Bir şey söylesinler,
biraz sonra cevap vereceğiz, öyle şey olur mu?
BAŞKAN Ama ben sayın bakanları bilgi
verin diye zorlayamam ki efendim, dinlediler, sayın bakanlar açıklama
yapacak. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (Sinop) Hayır, hayır,
Sayın Başkan
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Anayasaya
aykırılıkla alakalı bir şey yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben usul
tartışmasıyla ilgili irademi geri çekiyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) En azından bilgi verip
vermeyeceklerini söylemeleri lazım.
BAŞKAN Ama sayın başkanlar
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Askerler rehin mi
değil mi?
BAŞKAN Sayın Başkanlar, ben cevap
vermesinler demedim ki.
ENGİN ALTAY (Sinop) En azından bilgi verip
vermeyeceklerini söylesinler.
BAŞKAN Vereceklerdir diyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani eğer bu
askerler rehinse ve bu Hükûmet onları kurtarmaktan acizse farklı
seçenekleri değerlendirelim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Haberi yok ki Bakanın.
BAŞKAN Bu konuda Parlamentoyu bilgilendirecek ben
değilim ki. Sayın bakanlar buradalar, benim dinlediklerimi sayın
bakanlar da dinlediler.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ortada çok önemli
iddialar var.
BAŞKAN Müsaade edin, söz verelim, ne diyecekler,
sayın bakanlara soralım.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, en
azından bilgi verip vermeyeceklerini beyan etsinler.
BAŞKAN Onu söylüyorum. Ama böyle bir usulümüz yok,
lütfen
(CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Sizin bu konularda ne kadar
hassas olduğunuzu biliyorum. Böylesine önemli bir konuda, lütfen müsaade
edin, beş dakika ara verin, bu konuda açıklama yapılması
hususunda gerekli zemini hazırlayın.
BAŞKAN Sayın Başkan, ben Sayın
Bakana söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bakan, buyurun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın
Başkan, Sayın Bakan söz istiyor.
BAŞKAN Sayın bakanlara ne zaman
bilgilendireceklerini ben söyleyemem ki.
Buyurun Sayın Bakan.
19.-
İçişleri Bakanı Efkan Alanın, Bingöl Milletvekili
İdris Baluken ile Sinop Milletvekili Engin Altayın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bakınız, son
derece önemli bir mevzuyu gazete dedikodularından alarak Böyledir. demek
son derece yanlıştır. (CHP, MHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Doğrusunu
söyleyin o zaman!
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
Dışişleri Bakanlığı bu konuda resmî açıklama
yapmıştır. Lütfen -sitelerden okuyorsunuz- açın, oradan
okuyun, böyle bir şey yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Siz bir
açıklama yapın, siz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, böyle tutumu kabul edemeyiz.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Baluken, benim
anladığım
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Müsaade eder misiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) Meclisi tehdit mi ediyor? Üsluba
bakın ya! Sen kim oluyorsun! Açın, okuyun.
BAŞKAN Hayır, Yoktur. diyor,
Dışişleri Bakanının ifadesine göre
olmadığını söylüyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Bilgi verin diyoruz Hükûmet
adına.
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Bilgi verdi işte.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
OKTAY VURAL (İzmir) Açın, okuyun. ne demek
ya? Senin maraban mıyız biz? Senin polisin miyiz biz?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Burada Genel Kurul
iradesini hiçe sayan bir
OKTAY VURAL (İzmir) Haram paracının
önüne yatıyorsunuz, milletvekillerini azarlıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Vural, bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur mu
Sayın Başkan ya? Okuyun, açın, okuyun. Der ki: Bu konuda
Hükûmetimiz şu şu açıklamayı yapmıştır.
Böyle bir şey yoktur. Kendini ne zannediyor yani, Hitler mi zannediyor?
Hitlerin Himmleri misin sen, Himmleri misin sen? Okuyorsun zaten, okuyorsun,
okuyorsun onu.
BAŞKAN Evet, Sayın Baluken buyurun.
20.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, İçişleri Bakanı Efkan
Alanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, Sayın Bakanın bu tavrını şiddetle
kınıyoruz. Genel Kurul iradesine böyle bir yaklaşım kabul
edilemez. Biz burada edinmiş olduğumuz haberlerle ilgili üç siyasi
partinin grup başkan vekilleri olarak Genel Kurulun bilgilendirilmesi
gerektiğini ifade ediyoruz. Buradaki bütün milletvekilleri halkın
iradesini temsil ediyor ve halkın temsilcileri olarak, Türkiye'yi
savaşın eşiğine getiren böylesi vahim iddialarla ilgili
açık bir bilgilendirme istiyorlar. Dışişleri Bakanı
açıklama yaptı. Gazeteden okuyun. diyen bir anlayış Genel
Kurulun iradesine saygısız yaklaşan bir
anlayıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Hükûmet,
gereken açıklamayla ilgili bilgileri varsa bize gazete sayfalarıyla
değil, burada gelip ciddiyetle bir açıklamayla cevap verir; aksi
takdirde halkın iradesini hiçe sayan bir anlayış söz konusudur.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Baluken.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
21.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İçişleri
Bakanı Efkan Alanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Bakan, Dışişleri
Bakanlığının bu konuda açıklama
yaptığını söyledi, bunun doğru
olmadığını söyledi. Doğru olmamış
olmasından biz elbette mutlu oluruz. Ancak, sorun şudur: On bir
aydır terhisleri geldiği hâlde değiştirilemeyen asker var
mıdır orada? Yani terhisi geldiği hâlde Türkiyeye gelemiyor ise
bu askerler, demek ki ortada bir problem vardır. Yani, rehin alma
olayı bu şekilde midir acaba? Gelemiyor ise bir rehin alma olayı
vardır.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Anayasaya aykırılık kalmadı,
Süleyman Şah verelim. Böyle bir şey olur mu ya?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Bakan bu konuda da bilgi
verirse memnun oluruz.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Altay.
22.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, İçişleri Bakanı Efkan
Alanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, burası il idare kurulu değil,
ben de nüfus müdürü değilim. İçişlerini Bakanının
benim gündeme getirdiğim konuyla ilgili cevabı gayriciddidir,
lakayıt bir cevaptır, bir.
Dışişleri
Bakanı
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
(CHP ve MHP sıralarından Aynen öyle!
sesleri)
ENGİN ALTAY (Sinop) - Dışişleri
Bakanlığının
OKTAY VURAL (İzmir) Aynen öyle!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar)-
Aynen öyle! Aynen öyle!
BAŞKAN Kalbinizi
yorarsınız, başka bir şey olmaz yani kendinize zarar
verirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Aynen öyle!
ENGİN ALTAY (Sinop)
Dışişleri Bakanlığı, kamuoyu refleksleri
bakımından, devlet politikası bakımından
OKTAY VURAL (İzmir) Bakanın
avukatı mısınız?
BAŞKAN Hakaret edemez, kimse
hakaret edemez.
OKTAY VURAL (İzmir) Cevap versin.
BAŞKAN Cevap verip
vermeyeceğini Sayın Bakan bilir, ben vermesi gerektiğini
söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) Verirsiniz
söz, o cevabını verir.
BAŞKAN Sayın Bakanın ne
şekilde cevap vereceğini de ben söyleyemem kimseye.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama
Burayı açın, bakın, okuyun. diyerek azarlayamaz.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
ama
Yanlış yapıyorsunuz, yanlış görünüyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Sinop)
Dışişleri, kamuoyu sükûneti bakımından, diğer
ulusal gerekçeler, güvenlik gerekçeleri bakımından böyle bir
açıklama yapmış olabilir.
Şimdi, İçişleri
Bakanı diyor ki: Böyle bir şey yok, bu dedikodu. Biz dedikoduyla bu
Parlamentonun gündemini meşgul etmeyiz, o başkalarına ait
işlerdir. Ben de burada söylüyorum: Süleyman Şah Türbesinde Türkiye
Cumhuriyetinin hâkimiyeti fiilen bugün itibarıyla yoktur. (AK PARTİ
sıralarından Yalan sesleri) Ben de böyle söylüyorum. Ya
Dışişleri yalan söylüyor
Yarın göreceğiz.
ORHAN ATALAY (Ardahan) Yalan! Yalan!
ENGİN ALTAY (Sinop) Yarın, bana yalan diyenler, hepiniz,
utanacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Bal, usulümüz yok ama Sayın Bal, Grup Başkan Vekili
konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Sayın Bakan, burada
Dışişleri Bakanlığının bir açıklama
yaptığını söyledi.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şu anda web sitesine bakıyorum, burada
Dışişleri Bakanlığının bu konuda
yaptığı bir açıklama görmüyorum.
FARUK BAL (Konya)
Efendim, çok önemli bir durum.
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen ama, böyle bir usulümüz yok. Grup başkan vekilleri
konuşuyor. Efendim, usulle ilgili zaten söz hakkınız var, orada
ifade edersiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, Sayın Bakan dedi ki: Dışişleri
Bakanlığı açıklama yaptı. Ben web sitesine giriyorum,
web sitesine konmamış.
BAŞKAN
Sayın Vural, benim Sayın Başkanın açıklamasıyla
ilgili ne yapmamı istiyorsunuz?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Niye koruyorsun o zaman?
BAŞKAN Hükûmetin
2 sayın üyesi burada, cevap verecekler dedim, Sayın Bakan söz
aldı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, ben ona söylüyorum, ben size
söylemiyorum. Muhatabım siz değilsiniz ki, ben oraya söylüyorum.
BAŞKAN Evet,
şimdi, Anayasaya aykırılıkla ilgili usul
tartışması açıyorum
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen ama
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN - Lehte
söz isteyen?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, bir şey
söyleyeceğim.
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, konu kapandı efendim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Bakan Bakın. dedi, baktım.
BAŞKAN
Efendim, burada hangi sitede, hangi haberin olduğunu tartışacak
değiliz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Burada, baktığım yerde sadece bir
askerin tutsak edilmediği söyleniyor. Geri kalan iddialar nerede?
BAŞKAN -
Lütfen ama Sayın Halaçoğlu
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru bilgi vermedi efendim Bakan.
BAŞKAN - Evet,
lehte söz isteyen Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili
OKTAY VURAL
(İzmir) Meclisi yanılttı.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Kubat... (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) - Nerede açıklama, gösterin?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Burada, burada, açıklama burada ya!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, en başta sizin müdahale etmeniz lazım. Yani,
gazete sayfasından milletvekillerini bilgilendirmesine en başta sizin
karşı çıkmanız lazım.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sadece bir askerin esir edilmediğini söylüyor.
Onun dışındaki iddialar doğru değil.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Dışişleri Bakanı gelir,
Dışişleri buradan Genel Kurulu bilgilendirir.
Başkanlık Divanı olarak bunun hukukunu siz
koruyacaksınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Nerede Bakanlığın sayfasında? Gazete
haberine bakıyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, buraya gelip açıklama yapacak.
BAŞKAN Bir
saniye
Buyurun Sayın
Kubat.
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasaya
aykırılığı iddiasıyla Komisyona iade edilmesine
gerek olmadığı yönündeki tutumunun İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekili arkadaşlar; görüşülmekte olan tasarının
Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tümünün
komisyona iadesiyle ilgili Başkanlığın tutumu lehinde
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Aynı
konu geçen hafta da gündeme gelmişti.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, bir tasarının veya teklifin Anayasaya
aykırılığının ne şekilde inceleneceği,
İç Tüzükte, gerek komisyon aşamasında gerekse Genel Kurul
aşamasında olmak üzere düzenlenmiştir. Buna göre İç
Tüzükün 38inci maddesinde, bir komisyon kendisine havale edilmiş olan
tasarı veya teklifin öncelikle Anayasanın hem lafzına hem ruhuna
açık veya kapalı biçimde aykırı olup olmadığı
yönlerinden denetleyip, ondan sonra işin müzakeresine geçip raporunu
yazıyor. Biraz önce Komisyon da açıklama yaptı, buna benzer
iddialar o aşamada dile getirilmiş. Zaten işin esasına
geçmesi de bunun zımnen Anayasaya uygun olduğu anlamına da
gelmektedir.
Öte yandan, Genel Kurul aşamasında bu iddialar
dile getirilebilir mi? Elbette getirilebilir, şu, şu hükümler
Anayasaya aykırı denilebilir. Buna ilişkin olarak da İç
Tüzükün 87 ve 88inci maddeleri bu ileri sürmenin ne şekilde
yapılacağını düzenlemiş. 87nci maddenin birinci
fıkrasında Kanunda veya İç Tüzükte aksine bir hüküm yoksa
tasarı veya teklifin bir maddesinin tümünün veya belli maddelerinin
komisyona iadesi önerge yoluyla istenebilir. diyor. 88inci maddeye bakıyoruz:
Esas komisyon veya Hükûmet, tasarı veya teklifin tümünün ya da bir veya
birkaç maddesinin iadesini isteyebilir. 87 ve 88 birlikte
değerlendirildiği zaman, aksine hüküm yoksa 88
uygulanacağına göre, 88inci madde gereğince bir tasarının
Anayasaya aykırılığı iddiasıyla komisyona
tümünün iadesi noktasındaki yetki sadece Hükûmet ve komisyona aittir ancak
tümünün görüşmelerinden sonra, maddelere geçildikten sonra Anayasaya
aykırılık önergeleri elbette verilebilir. Bu önergelerin de ne
şekilde görüşüleceği 84üncü maddede çok açık
düzenlenmiştir, diğer önergelerden öne alınmak suretiyle bunlar
görüşülüp, oylanıyor ve bunun her kanun görüşmelerinde de
sayısız uygulamasını yapıyoruz. Bu sebeple Sayın
Başkanın tutumu yerindedir.
Havaleyle ilgili de çok kısa bir şey söylemek
isterim. Havale konusu... Evet, Başkanım dedi, 20'nci maddede ihtisas
komisyonları tanımlanmış ama kanunda belirlenenler
dışında görev alanları tanımlanmamış.
Dolayısıyla Başkan, Bakanlığın görev
alanında kalan kanunları resen gözeterek... Ki tasarıdaki 8
teklif, tasarıdaki 6-7 kanun doğrudan İçişleri
Bakanlığının görev ve yetki alanında olduğundan
dolayı 23 ve 73e göre yapılan havale de isabetlidir ve asli komisyon
bu konuda İçişleri Komisyonudur. Dolayısıyla
Başkanın tutumu yerindedir.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kaçak sarayda oturmak üzere yola çıkan
Cumhurbaşkanının, yürütmeyi durdurma kararı olan bir
inşaatta, Ben bu mahkeme kararını dinlemiyorum, ben gidip orada
oturacağım. dediği bir yerde, sizlerden Anayasaya uymanızı
zaten beklemiyoruz. Ama değerli milletvekilleri, Sayın Başkan;
bu tasarının tümü ayrı ayrı Anayasamızın birçok
maddesine aykırı; sadece Anayasaya aykırı değil,
kendi içinde dahi maddeler birbirine aykırı değerli arkadaşlarım.
AKPnin sayın milletvekilleri, beni lütfen dikkatle
dinleyiniz. 4üncü maddesinde polise araçları durdurma yetkisini
veriyorsunuz, burada cumhuriyet savcısının haberi yok ama
aynı madde içerisinde -dikkatle dinleyin lütfen- polis eğer bir
kimseden kimlik sorarsa cumhuriyet savcısına haber vermek durumunda;
oysa kimlik sorma Kabahatler Kanununa tabi bir suç. Daha hafif olan bir suçtan
dolayı cumhuriyet savcısına bilgi vereceksiniz, daha
ağır olan bir aramadan, yakalamadan dolayı savcıya haber
vermeyeceksiniz. Madde kendi içinde dahi tutarsız.
Anayasaya aykırılık mı istiyorsunuz,
hangisini anlatalım size değerli arkadaşlarım? Bu yasa, bir
kere, Anayasamızın tüm maddelerinde olduğu gibi, Türkiye'nin
uluslararası anlaşmalarla bağlı olduğu bütün
sözleşmelere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına
ve Anayasanın 2nci maddesine yazılan hukuk devleti ilkesine
aykırıdır. Anayasanın 6ncı, 7nci, 8inci maddesinde
yazılan kuvvetler ayrılığı ilkesine
aykırıdır. Siz vali ile polise verdiğiniz yetkiyle artık
valiyi ve polisi yargı görevi veren bir kurum hâline getiriyorsunuz.
Anayasanın 9uncu maddesinde vücut bulan yargı yetkisine
aykırıdır, 17nci maddesinde vücut bulan yaşama
hakkına aykırıdır. Kişi hürriyeti ve güvenliği
ilkesine aykırıdır, özel hayatın gizliliği ilkesine
aykırıdır. 34üncü maddesinde düzenlenen toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ilkesine aykırıdır.
Yine, 49uncu maddesinde düzenlenen çalışma hakkı ilkesine
aykırıdır. 119, 120, 121inci maddelerinde düzenlenen
olağanüstü hâl ilan etme yetkisine aykırıdır. 138inci
maddesinde düzenlenen mahkemelerin bağımsızlığı
ilkesine aykırıdır. Yani tüm yaptığınız, her
biri ayrı ayrı
Anayasamızı siz burada iğfal ederek
kaldırıyorsunuz değerli arkadaşlarım. Böyle bir tabloyu
bu ülke taşıyamaz, bu yaptıklarınızın tümü
Anayasaya aykırıdır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Anayasa Mahkemesine
git, Anayasa Mahkemesine.
LEVENT GÖK (Devamla) Bunları bin kere söylüyoruz,
anlamıyorsunuz, anlamıyorsunuz, anlamıyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Anayasa Mahkemesine git.
LEVENT GÖK (Devamla) Ama bunların burada
görüşülmesine izin veren Başkanlık Divanını
kınıyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Görevini yapıyor o.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan, bu yasa
derhâl Anayasa Komisyonuna, Adalet Komisyonuna, İnsan Hakları
Komisyonuna ve diğer tali komisyonlara geri gönderilmelidir, oralarda
görüşülmelidir.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Anayasa Mahkemesine
git, burası Anayasa Mahkemesi değil.
LEVENT GÖK (Devamla) Bu Anayasaya
aykırılıklar orada giderilmelidir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Öyle bir keyfiyet var
mı?
MEHMET METİNER (Adıyaman) Burası Millet
Meclisi, Anayasa Mahkemesi değil.
LEVENT GÖK (Ankara) Hepsi aykırı, hepsi!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sizin Anayasaya
aykırı. dediğiniz birçok kanun şu anda yürürlükte ve
çalışıyor.
BAŞKAN Şimdi, lehte söz isteyen Faruk Bal,
Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkanım,
konuşabilmek için, usul gereği lehte söz aldım ama sizin
davranışınızın lehinde konuşamam.
Özellikle, birkaç cümleyle Anayasaya
aykırılıktan bahsedip ondan sonra başka mevzudan
bahsedeceğim. Devletin temel görevi, temel hak ve hürriyetleri
korumaktır, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmektir;
Anayasa 5inci madde. Yargı yetkisinin savcıdan alınıp
valiye verilmesi Anayasanın 9uncu maddesine aykırıdır.
Kanun önünde eşitlik 10uncu maddede düzenlenmiştir, bu tasarı
10uncu maddeye aykırıdır. Anayasanın
bağlayıcılığı hükmü 11inci maddede
düzenlenmiştir, bu tasarı ona aykırıdır. Kişi
hürriyeti ve güvenliği 19uncu maddede düzenlenmiştir, bu tasarı
ona aykırıdır. Özel hayatın gizliliği ve
güvenliğiyle ilgili 20nci maddesine aykırıdır. Haberleşme
hürriyeti 22nci maddede düzenlenmiştir, ona aykırıdır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerini düzenleyen 34üncü maddesine, suç
ve cezalara ilişkin 38inci maddesine, yargının
bağımsızlığını düzenleyen 138inci maddesine
ve diğerlerine ve özüne ve sözüne aykırıdır. Bunlar sizin
için bir anlam ifade etmiyor.
Gelelim meselenin esasına.
Bugün, vatan toprağı olarak kabul edilen Süleyman Şah
Türbesinin IŞİD tarafından işgal edilip oradaki
askerlerimizin esir alındığına dair bir bilgi bu Meclise
gelmiştir. Süleyman Şah Türbesi Hattı müdafaa yoktur,
sathı müdafaa vardır. düşüncesiyle verilmiş Kurtuluş
Savaşı sonunda Lozan ile kabul edilmiş olan Türk vatanı
toprağıdır. Bu topraktaki hâkimiyetimiz eğer IŞİD
terör örgütü tarafından bir şekilde elde edilmiş ise o takdirde
gazi Meclise Hükûmetin bilgi vermesi en doğru, en tabii görevdir. Vatan
toprağı sadece muhalefetin vatanı değil, sizin de
vatanınız. Bu vatan kimin? şeklindeki şiire göre, sizin
de toprağın altında yatanlarınız vardır.
Dolayısıyla, mademki Orta Doğuda yaprak kıpırdasa
haberimiz olur, bizden habersiz yaprak kımıldamaz. diyen bir
Başbakan zamanında bu ülke bu hâle getirilmiş ise o
Başbakanın 4 bakanı var burada, bu konuda bize bilgi vermesi
lazım. Bunu veremiyor ise yüksek güvenlik toplantısında 4 füze
atar, savaş sebebi yaratırız. şeklindeki naranın da
bir hesabının olması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) Bu hesabı biz muhalefet olarak
soruyoruz ama asıl sizin bu hesabı sormanız lazım.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Ya, yok
deniliyor, daha ne desinler?
FARUK BAL (Devamla) Asıl sizin de bu hesabı
sormanız lazım.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlarım, bunun
MEHMET METİNER (Adıyaman) Olmayan bir
şey hakkında nasıl bilgi versinler?
FARUK BAL (Devamla) Kes sesini Metiner! Seninle
aynı konuşmayı da bilirim ben. Kes sesini, beni dinle!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Biraz
saygılı olun, karşınızdaki vekil. Kes sesini!
diyemezsiniz birine.
FARUK BAL (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, laf atmakla bu geçiştirilemez.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Sabahtan beri her
türlü hakaret
FARUK BAL (Devamla) Bu, çok önemli bir değerdir.
Bu değeri bu Meclis takdir etmelidir. Bu Meclisin içinden
çıkmış olan Hükûmet de bu Meclise hesap vermelidir, bilgi
vermelidir.
BAŞKAN Evet, Sayın Bal, teşekkür
ediyorum.
FARUK BAL (Devamla)
Dolayısıyla ülkenin geleceğini değil, AKPnin
geleceğini tasarlayarak ortaya çıkan bu tasarının
Anayasaya aykırı olduğunu en az benim kadar, Sayın
Başkan, siz de biliyorsunuz. Tasarının Anayasaya
aykırı olmayacağına dair görüşünüzü peşinen
biliyorum -ki açıklayacaksınız- ama o, yanlış bir
görüştür. Bunu da bilgilerinize sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aleyhte söz isteyen İdris Baluken,
Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Anayasaya aykırı bir yasa
teklifiyle karşı karşıya olduğumuzu tekrar ifade
edeyim. Özel hayatın gizliliğini, Anayasanın haberleşme
hürriyetini düzenleyen maddelerine, toplantı ve gösteri hürriyetine dair
düzenlemelere, yine demin de ifade ettiğim gibi kuvvetler
ayrılığını düzenleyen maddelere tamamen
aykırılık teşkil eden bir durumla karşı
karşıyayız. Dolayısıyla bu kadar açık bir
şekilde Anayasaya aykırı olan bu yasa teklifinin bu Genel
Kurulda görüşülmemesi gerekiyor. İlgili komisyonlara tekrar müracaat
edip orada oluşturulacak yeni çalışma gruplarıyla, alt
komisyonlarla bu bahsedilen durumlarda bir çalışmanın
yapılması ve Anayasaya uygunluk sağlandıktan sonra buraya
getirilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, Sayın
Başkan, burada sizin tutumunuz yanlıştır. Genel Kurulda bu
yasa teklifinin Komisyona, Anayasaya uygunluk açısından gönderilmesi
için tutum belirlemeniz gerekir.
Ben demin,
burada sorunun yasalar olmadığını, bu Hükûmetin
aslında hükûmet gibi davranmadığını, bütün ölümlerin,
sokak ortası infazların, işkencelerin asıl sebebinin de bu
olduğunu ifade etmiştim. Bakın, Bingölle ilgili soru sordum,
ses yok. Bingölde emniyet müdürünüze, emniyet yetkililerinize yönelik saldırıyı
kim yaptı? Bu ülkenin İçişleri Bakanı, Meclis
tutanaklarına geçecek şekilde
şöyle gayriciddi açıklamalar yapıyor kriminal incelemeler
çelişkili çıkınca: Olabilir ki eylemi yapan 4 kişi, Bingöl
merkezde bir yere gidip daha önceden sakladıkları silahları
alıp eylem yaptıkları silahları saklayıp ondan sonra
Genç Köprüsüne doğru hareket etmiştir. E, siz ne iş
yapıyorsunuz? Bu kadar istihbaratınız var, bu kadar emniyet
teşkilatında, bilmem ordu teşkilatında bu işleri takip
edenler var. Böyle gayriciddi bir açıklama olur mu? Yani 4 örgüt mensubu,
eline aldığı silahları şehir merkezine getirip
saklayacak, yedekleyecek, diğer 4 silahla gidip eylem yapacak, eylemden
sonra tekrar gelip yedek silahları alacak, asıl silahları
gömecek, ondan sonra siz de yargısız infaz yapacaksınız.
Buna çocuklar bile inanmaz. Ciddi olun.
Özellikle bu dönemde, siz, neler yapılması gerektiğini
herkesten daha iyi biliyorsunuz. Sivil toplumun alanını
genişleten, yerel yönetimlerin alanını genişleten
demokratikleşme paketlerini bu Meclise getirmekle yükümlüsünüz, aksi
takdirde bu ülkeyi uçuruma sürüklersiniz ama o uçurumdan da en başta sizin
Hükûmetiniz aşağı düşer. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Daha önce gerekçesini açıklamıştım. Tutumumda
herhangi bir değişiklik söz konusu değil.
ENGİN ALTAY (Sinop) Başkanım
BAŞKAN Bir saniye
Lütfen
Sayın Vural
ENGİN ALTAY (Sinop) Israr etsek oya başvursanız diyoruz
tutumunuzla ilgili.
BAŞKAN Efendim?
ENGİN ALTAY (Sinop) Israr ediyor olsak siz de oya başvuruyor
olsanız tutumunuzla ilgili.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bu yeni bir usul efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Var İçtüzükte Başkanım. Oya
başvurulur gerektiğinde.
BAŞKAN Önergenin işleme alınmasıyla ilgili bir
şey söylediniz biraz önce. Ben zaten bu konuya cevap verdim efendim
açıklamamda. İçtüzükün söz konusu 84üncü maddesi. 84üncü madde
burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Anayasanın ilk dört maddesini
işlevsiz hâle getirmesinden dolayı teklif dahi edilemez. Anayasaya
aykırılık yönü bu. Anlatabildim mi?
BAŞKAN Bir kanun tasarı veya teklifinin Genel Kuruldaki
görüşmeleri sırasında tasarı veya teklifin belli bir
maddesinin
OKTAY VURAL (İzmir) Evet ama teklif dahi edilemez. Yani
değiştiren bir hüküm olduğu için biz teklif
edilemeyeceğinden dolayı bunu ifade ediyoruz. O bakımdan, bu
tartışmadan önce aslında bu önergeyi görüşseydik başka
bir tartışmaya mahal olmazdı. O bakımdan söylüyorum, yani
diyorum ki: Bu, hukuk devleti esaslarını değiştiriyor.
BAŞKAN İşleme alma imkânımız
yok efendim. Daha önce gerekçesini de açıkladım Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Peki, Sayın Başkan,
Komisyonda tümü görüşülürken Anayasaya aykırılıkla ilgili
iddiaları görüştünüz, değil mi? Oylama yaptınız,
değil mi?
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Peki, orada nasıl oluyor?
RECEP ÖZEL (Isparta) Orada oluyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani orada nasıl oluyor?
BAŞKAN Efendim, 38inci maddeye bakalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki tümü
BAŞKAN Orada özel hüküm var Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Komisyonun sahip
olduğu yetkiye Genel Kurulun sahip olmadığı
iddiasını ileri sürmek doğru değil.
BAŞKAN 38inci maddeyi okuyorum efendim:
Komisyonlar, kendilerine havale edilen tasarı veya tekliflerin ilk önce
Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını
tetkik etmekle yükümlüdürler.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de diyoruz ki, Komisyonun
sahip olduğu yetkiye Genel Kurul da sahiptir.
BAŞKAN Değil efendim. Oradaki düzenleme
Komisyon özel bir madde
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyon, Genel Kurulun üzerinde
olabilir mi?
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Altay, oylama mı isteyeceksiniz efendim
bu konuyla ilgili?
ENGİN ALTAY (Sinop) - Vazgeçtim efendim.
BAŞKAN Benim bu konudaki görüşümde herhangi
bir değişiklik söz konusu değildir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye efendim, şu işlemi
bitireyim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
bir şey söylüyorum.
BAŞKAN Efendim, şu işlemi bitireyim,
başladım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, işlemle
ilgili
BAŞKAN Efendim, Sayın Zazani, böyle bir
usulümüz yok. Grup Başkan Vekiliniz orada, söz istediği zaman
veriliyor. Lütfen oturun.
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısında yer alan
(2/422) esas numaralı Kanun Teklifini geri çektiğine dair bir
tezkeresi gelmiştir.
Bilindiği üzere, gündeme alınmış
tekliflerin geri alınması Genel Kurulun kararına
bağlıdır.
Şimdi, tezkereyi okutup oylarınıza
sunacağım.
Tezkereyi okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/422) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/239)
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayısında
yer alan sayfa 27deki kanun teklifimi geri çekiyorum.
Talebim doğrultusunda işlem
yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mahmut
Tanal
İstanbul
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
bunun gerekçesini anlatmak istiyorum çünkü bakın
BAŞKAN Lütfen, öyle bir usul yok efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu ikna etmek açısından
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Gerekçeyi anlatmak
zorunda, Genel Kurulu ikna etmek için anlatmak zorunda.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök,
Sayın Altay, Sayın Tanrıkulu, Sayın Serindağ,
Sayın Çıray, Sayın Ören, Sayın Kaplan, Sayın Özdemir,
Sayın Çelebi, Sayın Balbay, Sayın Susam, Sayın Dinçer,
Sayın Yalçınkaya, Sayın Özel, Sayın Demiröz, Sayın
Toptaş, Sayın Düzgün, Sayın Öz, Sayın Küçük.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/422) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/239) (Devam)
BAŞKAN Sayın Tanalın tezkeresini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yine, İç Tüzükün
75inci maddesine göre
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
lütfen, ayaktayım bir saattir, bekliyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Söz istedi.
Tezkereden sonra söz vereceğim. dediniz.
BAŞKAN Ama efendim
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sizi, bakın, ciddi
bir sorundan kurtaracağım. Bakın, ciddi diyorum. Öyle bir
şey ifade edeceğim ki sizin başınızı
ağrımaktan kurtaracağım. Dinlerseniz
BAŞKAN Şimdi, efendim, tezkereler geldi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sizin
yararınıza bir şey söyleyeceğim, dinlerseniz.
BAŞKAN Benim yararıma değil, bu, benim
meselem değil efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bir saniye, sizi
rahatlatacak bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Zazani, böyle bir usulümüz
yok.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sonuçta hepimizin
çalışma şartlarıyla ilgili
BAŞKAN Her sayın milletvekilinin buraya
çıkıp olaya müdahale etmesi söz konusu değil efendim.
Lütfen oturun. İşlemi tamamlayacağım,
vereceğiz oturduğunuz yerden.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
ben
BAŞKAN Evet, yine İç Tüzükün 75inci
maddesine göre verilmiş bir geri alma talebini içeren bir tezkere daha
gelmiştir.
Şimdi tezkereyi okutup oylarınıza
sunacağım, okutuyorum:
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısında yer alan (2/2469) esas numaralı
Kanun Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/240)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
kanun tasarısı ile birleştirilen 2559 sayılı Polis
Vazife ve Salâhiyet Kanununda değişiklik yapılmasına
ilişkin kanun teklifimi tasarıdan ayrılarak görüşülmesi
amacıyla geri çekiyorum.
Gereğini arz ederim.
Mustafa
Sezgin Tanrıkulu
İstanbul
BAŞKAN Evet,
oylarınıza sunacağım
III.-YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, siz İç Tüzüke
aykırı bir işlem yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Dinleyeceğim efendim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzüke aykırı bir işlem
yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök, Sayın Altay, Sayın
Tanrıkulu, Sayın Serindağ, Sayın Çıray, Sayın
Kaplan, Sayın Ören, Sayın Özdemir, Sayın Susam, Sayın
Küçük, Sayın Toptaş, Sayın Yalçınkaya, Sayın Toprak,
Sayın Özel, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Acar, Sayın
Özkan, Sayın Tanal ve Sayın Eyidoğan.
İki dakika
süre veriyorum efendim.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Evet,
sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler (Devam)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/2469) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/240) (Devam)
BAŞKAN Sayın
Tanrıkulunun tezkeresini oylarınıza sunuyorum
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Hayır, oylamaya sunmadan
AHMET SEZGİN
TANRIKULU (İstanbul) Bir saniye Sayın Başkan, bir saniye
BAŞKAN Bir
saniye
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Oylamaya sunamaz,
oylamaya sunamaz ya.
Sezgin Bey, oylamaya sunamaz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Kabul edenler
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye.
BAŞKAN Oylama sırasında, Sayın
Tanrıkulu, lütfen, böyle bir usul yok.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Hayır öyle bir
şey yok, böyle bir işlem yapamazsınız.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir
efendim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir dakika ama, oylamayın, bir saniye efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zazani
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Ayağa kalkmışım, sazan değil, sazan sizsiniz,
sataşma var.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Hayır,
yanlış bir işlem yapıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, anladım da,
her zaman ayağa kalkamazsınız efendim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Olur mu
be, olur mu!
BAŞKAN Önergeyi okudum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sazan
sizsiniz, sözünüzü geri alın.
BAŞKAN Sözümü ben geri almıyorum efendim,
alamıyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sazan
sizsiniz, sazan.
BAŞKAN Efendim?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sazan
sizsiniz.
BAŞKAN Lütfen ya, yazık, kendinize
yazık.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye, Sayın Başkan, bir saniye
BAŞKAN Gerçekten yazık, gerçekten yazık
yani. Ben Sayın Zazani diye
Burada söz istiyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Beni
dinleyeceksiniz, beni dinleyeceksiniz.
BAŞKAN Lütfen ama
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir dakika dinleyin.
BAŞKAN Yazık, yazık, doğru
değil yaptığınız yani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ona Saddam, bana
Barzani diyorsunuz
BAŞKAN Evet, Sayın Zozani, buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Çorba etti Başkan.
BAŞKAN Sayın Zozani, buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
Sezgin Bey önce itiraz etti, itirazı var.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, rica ediyorum bir defa dinleyin.
BAŞKAN Bir müsaade edin, Sayın Zozani
deminden bu tarafa
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Hayır, bir saniye. Benim teklifim oylandı.
BAŞKAN Zorla mı alacaksınız
Sayın Tanrıkulu?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Hayır, bir saniye, Sayın Başkan, bir saniye.
BAŞKAN Oturun, vereceğim diyorum size.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Tamam,
bir saniye ama.
Oylandı. Oylamadan önce
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye efendim.
Sayın Sezgin Tanrıkulu, Sayın Zozaniden
önce söz istedi. Siz şimdi
BAŞKAN Ama Sayın Hamzaçebi, siz de
görüyorsunuz. Önergeyi okuduk, oylama yapıyoruz, oylama
sırasında söz isteniyor; bu, doğru mu peki?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, ben oylamadan önce istedim, yanlış
yaptınız, oylamadan önce söz istedim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
karıştırdınız her şeyi, çok yoruldunuz.
BAŞKAN Doğruyu söyleyin o zaman.
Sayın Tanrıkulu, buyurun, dinliyorum sizi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ben
oylamadan önce söz istedim, usul yanlışı yaptınız.
Bakın, ben bu Mecliste en fazla yasa teklifi veren
milletvekillerinden bir tanesiyim.
BAŞKAN Güzel.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bütün bu
mevzuatın, sizin anlamadığınız mevzuatın insan
haklarına uygun hâle getirilmesi için çalıştım. Burada CHP
adına bir tarih yazdım, Mecliste.
Şimdi, benim, insan haklarına uygun, demokrasiye
uygun bir yasa teklifimi Adalet ve Kalkınma Partisinin, Hükûmetin otoriter
bir yasasına zemin hazırlıyorsunuz. Ben de bunu istemiyorum. Ben
bunu söyleyeyim, sonra onu yapın. O yüzden geri çekiyorum. Niye bunu
söylememe müsaade etmiyorsunuz?
BAŞKAN - Önergeniz okundu efendim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Var
mı gerekçede bu? İlk önce dinleyeceksiniz!
BAŞKAN - Efendim, usul bu, uygulama bu. Ne
yapalım yani?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Bakın, ilk önce dinleyeceksiniz, sonra bana vereceksiniz!
BAŞKAN - Sayın Zozani, buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Gerekçesi var
önergenin. Önerge olarak işleme alıyorsanız önergenin gerekçesi
olur, gerekçesini izah etmesi lazım. Açın, bakın Sayın
Başkan
BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan,
biraz önce Sayın Sezgin Tanrıkulu ayağa kalktı, söz istedi.
Sanıyorum, sizin bir cümlenizi Sezgin Tanrıkulu o
tartışmalar içerisinde duymadı. Söylediğiniz cümle
şuydu: Yazık size, yazık! Siz bir milletvekilini azarlama,
küçümseme olanağına mı sahipsiniz? Hangi hakla bunu
söylüyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, Zazan dediniz.
dedi bana, onun için söyledim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu,
doğrudan doğruya Sayın Tanrıkulunun
BAŞKAN Burada sayın milletvekili, Sayın
Başkan Vekiline söyleyecek efendim, karşılığı
olmayacak, öyle mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, ben sataşmadan söz istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, siz
BAŞKAN Benim Zazan dediğimi söyledi
kendisine, onun için söyledim, doğru.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) O zaman
tutanakları getirin, bakacağız.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, ne için
söylendiğini, Sayın Tanrıkulunun ne söylediğini siz
duymamışsınız veya söylemiyorsunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
Sayın Tanrıkulunun cümlesini bilmiyorum ama
BAŞKAN Benim kendisine zazan dediğimi
söyledi, onun için söyledim ben. Lütfen ama tutanakları isteyin,
bakın. Sayın Tanrıkulu bana kendisine zazan dediğimi
söyleyerek hitap ettiği için söyledim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Evet!
BAŞKAN - Değil dedim, yazık o zaman dedim,
söyledim ben, inkâr etmiyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Tutanakları getirin, bakacağız. Tamam mı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki,
Sayın Başkan, sizin bir milletvekiline Yazık size, yazık!
deme hakkınız var mıdır? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Efendim, o şekilde söylerse var,
lütfen ama. Kendisine söylemediğim bir şeyi söylüyor, tabii ki
söylerim, söylemediğim bir şeyi söylüyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Hayır, yok! Sayın Başkan, yok, öyle bir şey
söyleyemezsiniz! Siz kimsiniz!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, tutanakları talep ediyorum.
BAŞKAN Tabii, tutanakları isteyin,
Sayın Zazani dedim ben.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bunu söyleyemezsiniz, bana söyleyemezsiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN - Konuştunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Konuşmadım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, velev ki ben yanlış anladım. Siz bunu
söyleyemezsiniz!
BAŞKAN - Ne demek yani yanlış
anladınız?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) O zaman
bana Yazık sana. diyemezsiniz.
BAŞKAN - Evet, dedim ben bunu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Diyemezsiniz işte!
BAŞKAN - Dedim arkadaş, dedim Sayın
Tanrıkulu. Sizin sözünüzden dolayı dedim ben bunu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) O zaman
özür dileyeceksiniz!
BAŞKAN - Özür dileyecek bir şey söz konusu
değil efendim. Hayır dilemiyorum efendim, hayır, hayır,
lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Size
yazıklar olsun, bin kere yazıklar olsun! Senin tarihin kadar benim
demokrasi tarihim var.
BAŞKAN Benim size söylemediğim bir sözden
dolayı bana
Lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sana
yazıklar olsun, bin kere yazıklar olsun!
BAŞKAN Buyurun Sayın Zozani, zaten soy
isminiz bak, tartışma konusu oldu.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
öncelikle çok yorulduğunuzun farkındayız. İsimleri de
artık karıştırmaya başladınız.
BAŞKAN Teşekkür ederim düşündüğünüz
için.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) İsimleri, soy
isimleri telaffuz etmekte zorlanıyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Daha çok
yorulacaksınız.
BAŞKAN Ben değilim efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Size tavsiyemiz biraz
dinlenmeniz, bu bir.
BAŞKAN Önce siz kendiniz dinlenip gelin o zaman
Sayın Zozani. Siz bütün bunları söyleyeceksiniz, cevap
vermeyeceğiz, öyle mi?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
tabii, ben çok sakinim, siz çok yoruldunuz yani
BAŞKAN Lütfen ama.
Ben çok sakinim efendim, ben gayet sakinim, konunuza
girin. Doktorluk yapmaya da kalkışmayın burada kimseye. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
psikolojinizi anlayabiliyorum bunun için doktor olmaya gerek yok.
BAŞKAN Kendi psikolojinize bakın önce.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
müsaade edin derdimi anlatıyorum.
Esas meseleye geleyim, Sayın Başkan, Komisyon
Başkanı da demin yaptığı açıklamada İç Tüzük
35e göre işlem yaptığını ifade etmiştir.
İçişleri Komisyonumuzun İç Tüzük 35e göre, Hükûmetin
göndermiş olduğu 43 maddelik tasarıyla milletvekillerinin daha
önce Meclis Başkanlığına verdiği kanun tekliflerini
birleştirerek görüştürme yetkisi yoktur, bu bir.
İkincisi, İçişleri Komisyonumuzun 684
sıra sayısıyla Meclis Genel Kurulu gündemine, Meclis
Başkanlık Divanı aracılığıyla
gönderdiği rapor yetersiz, eksik rapordur. Şu nedenle: Hükûmetin
göndermiş olduğu 43 maddelik tasarının madde gerekçeleri
burada yer almaktadır. Ancak, bizim burada görüşmeye
başlayacağımız tasarı, komisyon
çalışmaları aşamasında, alt komisyon ve üst komisyon
çalışmalarında 132 maddeye çıkmıştır ancak
burada 132 maddenin madde gerekçeleri yer almamaktadır.
Dolayısıyla, İç Tüzükün 85inci maddesine göre, eksik
işlem yapmıştır. Sizin, bu işlemi, bu eksikliği
gidermek için İç Tüzükün 85inci maddesine göre işlem yapmanız
gerekmektedir.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Zazani.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan... Sayın Başkan...
BAŞKAN Şimdi önergeyi okutuyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Yeni bir önerge gelmiştir.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye ya...
BAŞKAN İç Tüzükün 75inci maddesine göre...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bir
saniye... Bir saniye... Ayağa kalkmışım, bu Meclisin
üyesiyim? Elimde İç Tüzük var, beni göreceksiniz ilk önce! Beni
göreceksiniz ilk önce!
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Böyle
gevrek gevrek de gülmeyin! Gülmeyin böyle! (AK PARTİ
sıralarından Aa! sesleri) Bir saniye...
BAŞKAN Şimdi, sizin gibi...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir saniye... Söz istedim, bir saniye...
Ayaktayım. İç Tüzükün 69uncu maddesine göre, biraz önce
şahsıma sataştınız, laf söylediniz, söz istiyorum.
BAŞKAN Siz, benim şahsıma
sataştınız, onun için söyledim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Hayır, o zaman siz de cevap verin, ben de cevap vereyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, siz de
söz alın.
BAŞKAN Hayır, sataşmadan dolayı söz
veriyorum, buyurun.
Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama, söylediğiniz sözü de söyleyin
hatırlayabilecekseniz.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun sarf ettiği
bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, söylerim.
BAŞKAN Hatırlayacaksanız söyleyin önce,
söyleyin.
Buyurun...
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Buraya kadar gelip
haksız hakaretini yapacaksın, sana söz söylenmeyecek, öyle mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bir saniye...
BAŞKAN Buyurun, dönün önünüze.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sen hakaret etme
hakkına sahipsin, başkası sana bir şey demeyecek, öyle mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bir saniye...
Bir saniye...
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Buraya kadar gelip
her türlü hakareti yapıyorsun, sana söz söylenmeyecek, öyle mi? (CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bir saniye...
Bir saniye... Bu, ne oluyor şimdi?
BAŞKAN Buyurun siz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bu, ne oluyor
şimdi? Bu, ne oluyor?
(AK PARTİ ve CHP sıralarından bir grup
milletvekilinin kürsü önünde toplanmaları, gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.27
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Vereceğim Sayın Hamzaçebi, siz
istemeseniz de vereceğim zaten.
Sayın grup başkan vekillerine söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine Genel
Kurul salonunda yaşanan olaylardan sonra devam edilmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bu oturuma bu şekilde devam etmenin yasama
faaliyeti açısından doğru olmayacağını,
sakıncalı olacağını ifade etmek istiyorum. Biraz önce,
kürsüde İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu varken
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili kürsünün
arkasında durmak suretiyle kendisine laf atarak onu oradan tahrik
etmiştir. (AK PARTİ sıralarından Hayda! sesleri)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir saniye
lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) O
yetmemiş, kendi grubunu tahrik etmiştir aslında, kendi grubunu
kürsüdeki Sayın Sezgin Tanrıkulunun üzerine yönlendirmek için tahrik
etmiştir.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Tam tersi, tam
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir
grup başkan vekilinin görevi grubunu sakinleştirmektir, grubunu
tahrik etmek değil. Ben bu Grup Başkan Vekili
arkadaşımızı buradan kınıyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın Sezgin
Tanrıkulu yürümüştür üstüne önce.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Önce yürüyen Sezgin
Tanrıkuludur.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sizin
de önlem almanızı istiyorum. Bu şekilde tahrik edilen grubun
kürsüdeki arkadaşlara yürüyerek şiddet uygulayan bir şekilde bir
yöntem kullanması suretiyle bir yasama faaliyeti mümkün değil
efendim. O nedenle, bu yasama faaliyetini, bugünkü görüşmeleri burada
sonlandıralım Sayın Başkan, devam etmeyelim, edemeyiz
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ünal, buyurun.
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Benim
konuşmacıyı tahrik eder ya da grubumu tahrik eder bir ifadem
olmamıştır. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Nasıl olmadı? Tutanaklar burada.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen bir
dinleyin.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Her birimiz burada
adalet duygusu olan ve vicdanı olan insanlarız. (CHP
sıralarından gürültüler) Burada sayın milletvekilinin, sizin Sayın
Adil Zozaniye hitap ederken, dil sürçmesiyle Sayın Tanrıkuluna
Zozani diye hitap etmenizin üzerinden size yapılan bir hakaret oldu.
(CHP sıralarından gürültüler)
HASAN ÖREN (Manisa) Size ne?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan kendini
savunamıyor mu?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Siz de bu
düzeltmeyi kabul ettiniz ve bunun üzerine, buradaki her milletvekili yüce
Divanın, oradaki Meclis Divanının mehabetine saygılı
olmak ve bunu korumak durumundadır.
Benim bir tahrik niyetim olmadı, sadece iki cümle
sarf ettim: Sayın milletvekili, kendinizle ilgili söylenen her şeye
tepki koyarken Meclis Divanına hakareti kendinize hak görüyorsunuz. dedim
ve üzerime yürüdü. (CHP sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Yok öyle bir şey.
HASAN ÖREN (Manisa) Kim yürüdü ya?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bu Mecliste hiçbir
milletvekili bir grup başkan vekilinin üzerine yürümez. Buradaki bütün
grup başkan vekilleri bunu bilir. Bir grup başkan vekilinin üzerine
yürünmez.
Kaldı ki burada her şekilde birbirine milletvekilleri
sataşıyor. Benim orada sarf ettiğim sözün bir kavga gerekçesi
olmasını gerektiren hiçbir içeriği yoktur, milletvekili de bunu
biliyor ama merdivenleri çıkarak benim üzerime yürümesi, her şeyden
önce, asıl ağır tahrik budur.
HASAN ÖREN (Manisa) Ne işiniz var orada?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Baluken, buyurun.
25.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine Genel Kurul salonunda
yaşanan olaylardan sonra devam edilmesinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
olayın başlangıç sebebi ne olursa olsun, biraz önce bu Genel
Kurulda yaşanan vahim hadiselerde yine milletvekilleri hayatı tehdit
edecek şekilde, yaralanacak durumda çeşitli darbelere maruz
kalmışlardır. Bir milletvekilinin kaşı
açılmıştır, bir milletvekili yüksekten düşme
şeklinde yaşamı tehdit edebilecek bir travmaya maruz
kalmıştır.
Ben hâlâ -hekim kökenli bir milletvekili olarak- bu
arkadaşımızın hayati fonksiyonlarıyla ilgili bir
endişe taşımaktayım. Dolayısıyla, bu oturumun
devam etme koşulu ortadan kalkmıştır. Burada, üç gündür tam
anlamıyla Genel Kurulda bir terör havası estiriliyor, bunu kabul
etmemiz mümkün değildir. (AK PARTİ sıralarından Siz
estiriyorsunuz. sesleri) Eğer bu oturumu bu şekilde devam
ettirirseniz, bizim kaygımız, daha vahim olayların
yaşanacağına dairdir. Aklıselim bir şekilde,
soğukkanlı bir şekilde olayları değerlendirip daha
vahim olayların olmaması için gerekli takdiri Başkanlık
Divanının yapması gerektiği kanaatindeyiz.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sen ne yapıyorsun orada Külünk?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Yaşanan
olaylardan dolayı da burada bir özrün ve bir disiplin sürecinin
yürütülmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.
Sayın Hamzaçebi, buyurun tekrar.
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Genel Kurul salonunda yaşanan
olaylar nedeniyle İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Mahir Ünalın
açıklamalarını ben üzüntüyle dinledim. Ben Sayın Mahir
Ünaldan yapmış olduğu hareket nedeniyle en azından Genel
Kuruldan özür dilemesini beklerdim.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sen ne yapıyorsun orada?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Sana mı
soracağım burada oturmak için? Sana mı soracağım
burada oturmak için? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekili, lütfen
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Senden mi izin
alacağım? Senden mi izin alacağım?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bağır, bağır!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen sayın milletvekili
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Senden mi izin
alacağım? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekili
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen bakan mısın?
Sen bakan mısın? Sen meydan mı okuyorsun?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bağır, bağır!
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Hadi gel
kaldırsana! Hadi gel kaldır!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ne olacak?
Gel lan, gel, çık gel!
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Hadi gel kaldır,
hadi gel kaldır! (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Adam mısın sen be!
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Hadi oradan,
işinize bakın!
BAŞKAN Sayın Külünk
Sayın Hamzaçebi, buyurun lütfen. (Gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen bakan mısın?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sarrafın gümrükçüsü seni!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kimsin sen?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sarrafın gümrükçüsü, kim
olacak, parayı götüren o.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Her yerde meydan okuyorsun,
kimsin sen?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sarrafın gümrükçüsü!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kimsin sen? Sen kimsin?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Her seferinde tahrik ediyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Döveceksen gel!
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, buyurun, grubunuzu
susturun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tahrik ediyor,
kaldırın onu!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ara verin Sayın
Başkan, ara verin bu oturuma, ayıptır ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kimsin sen? Bakan
mısın? Sen kimsin?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Hükûmet sıralarında oturan bir milletvekili
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu tahrik etmektedir. Lütfen önlemini alın
efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, bu ne ya? Her kavgada var bu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bakan mısın sen?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, 68 açıktır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Pişmiş kelle gibi
sırıtıyor oradan ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İnsanları tahrik
ediyorsun!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Saldırın hadi,
saldırın, gelin, saldırın, gelin linç edin bizi, hadi!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Yani,
yakışıyor mu sana, yakışıyor mu?
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Ayıp ya, ayıp!
Koskoca adamsın be, ayıp ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, 68 açık, gürültüyü durduramıyorsunuz,
kapatacaksınız; İç Tüzük açıktır.
BAŞKAN Ama bu usul değil ki, lütfen
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Kapatacaksınız efendim, tutamıyorsunuz, kapatmak
zorundasınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Terbiyesiz herifler!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Hükûmet sıralarında
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.10
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 23.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi bir
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, gördüğüm kadarıyla hiçbir şey olmamış gibi
görüşmelere devam edeceksiniz. Oysa ara vermeden önce gürültü ve kavga
olması nedeniyle, İç Tüzükün 68inci maddesine göre, oturuma ara
verdiniz; tekrar açtığınızda gürültünün ve kavganın,
gerilimin devam ettiğini gördünüz. Bu durumda İç Tüzükün 68inci
maddesi Meclisin kapatılacağını söyler. Böyle olduğu
hâlde, siz yeniden oturumu açtınız, yeniden Görüşmelere devam
edeceğiz. diyorsunuz. Hiçbir şey olmamış gibi, hiç sorun
yaşanmamış gibi ve İç Tüzükün 68inci maddesindeki
kuralı da bir kenara bırakarak görüşmelere devam edemeyiz.
Şu an sizin göreviniz, 68nci maddeye göre, bugün için Meclisin
çalışmalarına son vermektir; aksi takdirde, İç Tüzükü
çiğnemiş olacaksınız.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Ya da sizin iç tüzüğünüzü bize de verin
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN Biz ara
vermemizde İç Tüzükün 68inden bahsederek ara vermiş değiliz.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Bahsetseydiniz o zaman, bahsetseydiniz!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın
OKTAY VURAL (İzmir)
Sizin göreviniz ne efendim, göreviniz?
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Niye ara verdiniz?
BAŞKAN
Çağırmanızla olmaz ki bu iş yani yahu.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Siz ne diyorsunuz gerçekten?
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Niye ara verdin o zaman, niye ara verdin?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, ara verirken
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Hamzaçebi, bu usul mu olacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, hayır, bir saniye
NAZMİ GÜR (Van)
Tekrar gürültü mü yapalım kapatmanız için?
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Meyve yemek için mi ara verdiniz, ne için verdiniz?
BAŞKAN Bunun için
ara mı verilecek şimdi?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Dalga mı geçiyorsunuz Başkan?
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan
NAZMİ GÜR (Van) Kan
akıtılmasını mı istiyorsunuz Sayın Başkan,
kavga mı edelim tekrar?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kavga mı istiyorsunuz Başkan?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir şey söylediniz, tamamlayacağım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 68 açık, dalga mı geçiyorsunuz?
NAZMİ GÜR (Van) 3-5
kişinin daha mı yuvarlanmasını istiyorsunuz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) 68inci maddeye göre ara veriyorum. demek
zorunda da değilsiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Bu Mecliste güvenlik yok, can güvenliği yok.!
BAŞKAN O zaman
Meclis çalışmayacak demektir Sayın Kaplan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu ara, 68inci maddeye göre ara vermek
demektir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tiyatro oyunu oynamıyorsun da ne yapıyorsun
Başkan?
BAŞKAN Sayın
Kaplan, Meclis çalışmayacak demektir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başkan, burada ölen birisi olursa katil olursun,
katil olursun!
BAŞKAN Zarar
veriyorsunuz kendinize.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Böyle yönetilmez, insanları öldürüyorsunuz.
DURDU MEHMET KASTAL
(Osmaniye) Ne bağırıyorsun lan!
BAŞKAN Hayır,
insanları öldürmüyoruz efendim, insanlar kendi kendine yapıyor
doğrusunu söylemek
SAKİNE ÖZ (Manisa)
Ne yapıyorsunuz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Önümüze gelene saldıracağız Başkan,
Meclisin de
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, biz içeride toplantı yaptık, davet ettik sizi, birincide
gelmediniz efendim; ikincide davet ettik, konuştuk içeride.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kapandı 2 defa, kapandı bitti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir saniye
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Uzlaşılmadı ki.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şunu açar mısınız efendim?
BAŞKAN
Açıktı zaten.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, kapalı şu anda.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Sayın Başkan, uzlaşmaya açık bir durum
değil, sizin İç Tüzükü uygulamanız lazım.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi, öyle bir
şey söylediniz ki Birincide gelmediniz, ikincisinde geldiniz. diye,
sanki bu sizin yaptığınız açıklama üzerinde içeride
mutabık kaldık gibi bir izlenim veriyorsunuz.
BAŞKAN Hayır,
mutabık da kalmadık efendim, değil, konuştuk yani.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, öyle bir mutabakat yok.
İçerideki toplantıda da size, 68inci maddeye göre, Meclisi kapatmak
zorunda olduğunuzu söyledim.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi bir şey söylediniz: Ben ara
verirken İç Tüzükün 68inci maddesine göre ara veriyorum demedim.
BAŞKAN Evet demedim
efendim, ayağa da kalkmadım yani, doğru, oradaki şartlar
yerine gelmedi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir)
Bilerek yapıyorsunuz o zaman kavga varken.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim Ayağa kalkmadım.
diyorsanız, Özellikle ayağa kalkmadım ki İç Tüzükün
68inci maddesini uygulamayayım. gibi bir niyetle söylüyorsunuz bunu.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben, bugüne kadar 68inci maddeye göre
yapılan uygulamalarda Meclis başkan vekillerinin ara verirken
68inci maddeye göre ara verdim. dediğini hatırlamıyorum,
istisnaen diyenler olabilir.
BAŞKAN Efendim, ayağa
kalkıp ihtar etmesi lazım, yapmadım, onu demek istiyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İstisnaen diyenler olabilir ama genel
uygulama, tanık olduğum uygulama 68inci maddeye göre ara
veriyorum. değil, Oturuma ara veriyorum. şeklindedir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sürünerek mi geçtiniz o kapıdan, ayağa
kalktınız tabii, sürünerek mi çıktınız o kapıdan
Başkan?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, ayağa kalkmak, kalkmamak bunlar ayrıntıdır.
Mesele şuradadır
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sürünerek mi
çıktınız oradan, ayakta çıktınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - 68inci
madde, Genel Kurulda sağlıklı bir çalışma ortamı
yok ise, bu ortam kaybolmuş ise, yeniden tesis edilemeyeceği
anlaşılıyor ise oturumun sonlandırılacağını
söylüyor. Ayağa kalkmak, kalkmamak ayrıntıdır. Siz, 68inci
maddeye göre kapatmak zorundasınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Vural.
ENGİN ALTAY (Sinop) Oktay Bey, bunu
açmışlar. Başkanlık Divanı da yönetme
muktediratını kaybetmiş görünüyor. Sizin mikrofon yerine
benimkini açmışlar.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Özür dilerim Sayın Vural.
Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Sinop) Burayı açmışlar
Başkanım. Orası ile burası arasında çok fark var.
BAŞKAN Açan Başkanlık Divanı
değil efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Divandaki görevlileri
değiştirin, onlar bile yorulmuş. Saat on iki oldu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
27.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Genel Kurul salonunda yaşanan olaylar
nedeniyle İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
İç Tüzükte yer alan bu hükümler uygulanmak üzere verilen görevlerdir.
Dolayısıyla, burada, eğer bir gürültü ve kavga varsa ne
yapmanız gerektiğini açık olarak gösteriyor. Yani, bu, İç
Tüzükün size verdiği bir görevdir, bu görevi yerine getirmeniz
gerekiyordu. Bu görevi yerine getirmemeniz doğru
olmamıştır.
Bir husus daha var Sayın Başkan. Şimdi, bu
kadar saldırı oldu, sataşma, hakaret ya da bilmem ne. İç
Tüzükün disiplin hükümleri var. Bunlar niye var? Uygulanması için var.
Eğer biz hukukla düzeni temin edemeyeceksek, hukukun maddelerine uyarak
düzeni temin edemeyeceksek o zaman zorba devlet oluruz. Olmaz böyle bir
şey. Bunu uygulayacağız. Bu kavgayla ilgili, şeylerle
ilgili sizin hassasiyetinizi anlayabilirim ama ara vermenizin sebebi
kavgadır. Buna müsebbip olan da tek taraflı değil, bir tahrik
ortamı oldu. Bunun müsebbibi kimse
Diyor ki: Disiplin cezalarının nevileri
1.Uyarma;
2. Kınama;
3. Meclisten çıkartma.
Sükûneti ve
çalışma düzenini bozmak uyarma cezasını gerektiriyor;
saldırıda bulunmak kınama cezasını gerektiriyor.
Eğer bunlar uygulanmayacaksa, hukuk uygulanmayacaksa biz bugün hukuku niye
yapıyoruz? Eğer devlet uymayacaksa, vatandaş uymayacaksa, siz
uymayacaksanız bu hukuk niye var? Bunun gereğini yerine getirin
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Baluken, buyurun.
28.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Genel Kurul salonunda yaşanan olaylar
nedeniyle İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, İç Tüzükün 68inci maddesi
çok açık ve nettir: Başkan, görüşmeler sırasında
gürültü veya kavga çıkar ve bu nedenle düzeni kuramazsa oturuma belli bir
prosedür tarif ederek ara verir diye tanımlamıştır. Burada,
o prosedürü yerine getirip getirmemek tamamen sizin sorumluluğunuzda olan
bir durumdur. Eğer o prosedürü yerine getirmeden içeriye gitmişseniz
İç Tüzükü ihlal etmişsiniz demektir.
Şimdi, burada, açıktır ki iki defa gürültü
ve kavgadan dolayı Genel Kurula ara verilmiştir; birkaç milletvekili,
yaşamsal fonksiyonları tehdit edecek şekilde, ciddi bir
şekilde yaralanmışlardır. Dolayısıyla, bu
görüşmeleri, bu oturumu devam ettirmenin, sürdürmenin koşulları
yoktur. Sizi İç Tüzüke uymaya davet ediyoruz, İç Tüzükün 68inci
maddesine göre hareket etmeye davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aydın, buyurun.
29.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi, İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Sayın Başkanım, arkadaşlar tabii ki
Meclis İçtüzüğünün 68inci maddesine dayanarak bu oturumun kapatılması
gerektiği yolunda aslında bence çok haksız ve mesnetsiz bir
iddiada bulundular. (Gürültüler)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Utan be!
OKTAY VURAL (İzmir) İç Tüzükü
uygulayın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) 68inci madde çok
açık.
Bir dakika, dinleyin arkadaşlar.
68inci maddeyi okurken maddenin bir
kısmını okuyup bir kısmını okumamakla bir defa
doğru bir iş yapmadığımızı ifade etmek
istiyorum. 68inci maddeyi bir kez daha okumak istiyorum
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Tamamını oku,
tamamını.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Senin okuma yazman
var, oku bakayım hepsini.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Başkan,
görüşmeler sırasında gürültü veya kavga çıkar ve bu nedenle
çalışma düzenini kuramazsa kürsüde ayağa kalkarak
toplantıya ara vereceğini ihtar etmek suretiyle
OKTAY VURAL (İzmir) Bu bir görev zaten.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Talimat var!
AHMET AYDIN (Adıyaman)
böyle bir ihtarı
yapmak suretiyle gerekli gayreti gösterir. diyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) Niye göstermemiş?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ayağa kalkacak ve bu
nedenden dolayı mutlaka bir ihtar yapmak, sözlü bir ihtar yapmak suretiyle
diyor. Dolayısıyla, bakın arkadaşlar, İç Tüzük 68 çok
sıkı şekil şartlarına bağlı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ayağa kalktığı zaman bir
ayağı yere değmiyorsa ayağa kalkmış
sayılacak mı?
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet, görev veriyor.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Evet, kavga çıktı mı? Çıktı. Niye görevini
yerine getirmedi o zaman?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Bu şekil şartlarının gerçekleşmesi
lazım ve bu ihtara rağmen kurulamıyorsa kapatır.
İkincide de eğer düzen kurulamıyorsa tamamen oturumu
kapatır. Yine, ihtar yok, ayağa kalkarak böyle bir ihtar yok, ikinci
defa açtığında da normal sükûnetle açılıyor, daha
sonrasında bir gürültü çıkıyor ancak yine ihtar olmadan, yine
ikaz olmadan, ayağa kalkarak bu ikazı yapmadan ara veriliyor.
Şimdi, eğer
muhalefetin dediği doğru ise bugüne kadar her iki ara vermede Meclisi
kapatmış olmamız lazımdı, her iki ara vermede Meclisi
kapatmış olmamız lazımdı.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Ne alakası var Ahmet Bey? Kavga var ya, iki kavga var.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kavga iki taraflı olur.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Değerli arkadaşlar, Meclisin verimli ve etkin
çalışması lazım. Ben sizin engelleme
çalışmalarınızı anlıyorum
ABDULLAH LEVENT TÜZEL
(İstanbul) Can güvenliği yok, can güvenliği; ne engellemesi!
Saldırıyorsunuz önünüze gelene be! Böyle bir Meclis
görülmemiştir ya!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) -
elinizden geldikçe de İç Tüzükteki
haklarınızı kullanmanıza da saygı duyarız ama
lütfen Anayasayı ve İç Tüzükü de doğru uygulayalım,
doğru konuşalım, doğru bir şekilde burada bu Meclisin
çalışması adına da hepimiz elimizden gelen gayreti
gösterelim diyorum.
Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, bu size verilmiş bir görevdir, görevi yerine
getirmek sizin göreviniz.
BAŞKAN Sayın
Vural, bu Meclisin çalışması gerekir ama. (CHP, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Bu
gürültüler karşısında hemen Meclisi mi kapatacağız
Sayın Vural? Ama böyle bir anlayış doğru değil
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kavga iki tarafın birbirine girişmesidir.
BAŞKAN Efendim
şu anda kavga söz konusu değil zaten, sadece milletvekillerinin
OKTAY VURAL (İzmir)
Kavga ortamına bulaşılmasın, kavga çıkmasın. Buna
gerek yok ki, kavga çıkmasın. Kavga taraflar arasındaki
BAŞKAN Bu
doğru değil ama efendim.
OKTAY VURAL (İzmir)
Doğru değilse o zaman gereğini yapacaksınız. O zaman
kavganın tarafları
AHMET AYDIN
(Adıyaman) O zaman Meclis hiç çalışmasın, hiç kavga
olmaz. Böyle bir anlayış var mı Sayın Başkan? Üç
gündür şu kanuna geçemedik, el insaf be!
OKTAY VURAL (İzmir)
Meclisin çalışmasını engelliyor demektir. O zaman AKP de
kavganın tarafı olduğuna göre onlar da Meclisi engelliyorlar,
odur.
ORHAN ATALAY (Ardahan)
Kimin engellediğini cümlealem biliyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, söz istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir)
Meclisi engelliyor. Kavganın tarafı olur efendim, kavganın
tarafı olmaz mı? Kendi kendilerine mi kavga ediyorlar?
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Baluken.
OKTAY VURAL (İzmir)
Meclisi engelleyenler kavganın tarafı olanlar, kalkıp muhalefete
niye diyorsunuz?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İç Tüzükteki
tanımlar son derece nettir. Siz Meclis Genel Kuruluna ara verirken
herhâlde arka odada meyve, çerez yemek için ara vermediniz; burada ciddi bir
kavga oldu, o kavgalar sonucunda yaralanmalar oldu, siz de o kavga üzerine ara
verdiniz. Geri gelip tekrar oturumu açtığınızda, yine,
aynı gerginlikle aynı kavga ortamı olduğu için ara
verdiniz.
Dolayısıyla, bu konuda, hem İç Tüzüke hem
de İç Tüzükün bugüne kadar buradaki uygulama şekline uymak
zorundasınız. En son ortaya çıkan kavgalarla ilgili Genel
Kuruldaki teamülleri uygulamayı gözünüzün önüne getirirseniz, bu konuda
yanlış yaptığınızı görürsünüz. Burada
kesinlikle oturumu kapatmanız gerekiyor.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Ne teşekkürü
Başkan? Ne teşekkür ediyorsunuz? Teşekkürlük bir şey yok.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
30.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Genel Kurul salonundaki
kavganın çıkmasına AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin
neden olduğuna ve İç Tüzükün 68inci maddesinin uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bir cümle söylediniz, doğru bir cümle, Meclisin
çalışması gerekir.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Elbette
Meclis çalışmalı. Muhalefet İç Tüzükün kendisine
vermiş olduğu hakları kullanır, iktidar yine İç
Tüzükün kendisine vermiş olduğu hakları kullanmak suretiyle bir
an önce tasarıyı yasalaştırmak isteyebilir; bunlar işin
doğasında olan hususlar.
Yalnız, konuşmanızdan şöyle bir
izlenim çıkıyor, sanki bu kavgayı muhalefet
başlatmış gibi bir izlenim çıkıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Aynen öyle!
BAŞKAN Hayır, öyle söylemedim efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, cümleleriniz böyle değil ama algılama bu şekilde.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Fotoğraflar
yalan söylemez, fotoğraflara bak!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
Meclis çalışmalı, Meclisin çalışması engelleniyor
ise kavgayı da muhalefet çıkardı gibi bir izlenim doğacak
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Aynen öyle!
İSMAİL AYDIN (Bursa) İnternetteki
fotoğraflara bak!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir
kere bunu tespit edelim:
Mecliste kavganın çıkmasına neden olan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilinin, kürsüdeki hatip
olan Sayın Sezgin Tanrıkuluna kürsünün hemen arkasında durmak
suretiyle laf atmasıdır; bu, tahriki
başlatmıştır. O ana kadar bugünkü oturumlar, bugünkü
görüşmeler bence gayet yolunda gitti. Elbette gerilimler,
tartışmalar olabilir, gayet doğal ama problem olan bir şey
yoktu. Siz de bu ana kadar, benim olduğum oturumlar süresince
oturumları iyi yönettiniz ancak burada İç Tüzükü çiğnemeye
kalkıyorsunuz Sayın Başkan. Tutumunuz 68inci maddeye aykırıdır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili hem Genel Kurulu,
grubunu tahrik edecek hem hiçbir şey olmamış gibi oturacaklar
hem de siz oturuma devam edeceksiniz. Bunu kabul etmiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum efendim.
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
31.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Genel Kurul salonunda can
güvenliği kalmadığı için çalışmalara son
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, saat onu yirmi geçe yani 22.20de burada bir kavga oldu. Güvenlik
paketini görüşürken Meclisteki milletvekillerinin, milletin vekillerinin
güvenliği yok. Burada AK PARTİ 3-4 saldırı grubu
oluşturmuş her seferinde muhalefet milletvekillerine
saldırıyorlar, burada saldırdılar. Bu merdivenlerden 30
basamak düştü ve ara verdiniz. Kalktınız, kalkarak ara verdiniz,
sürünerek o kapıdan çıkmadınız çünkü mecburen
kalkıyorsunuz, o kapıdan çıkıyorsunuz. İç Tüzük 68
diyor ki Sayın Başkan: Kavga, gürültü devam ederse en fazla bir saat
ara verilir, eğer tekrar devam ederse kapatılır. Bakın,
saat şu an 24.00e on dakika var. Yani, tam iki saat oldu
Ara geçeli bir
saatten fazla bir zaman geçti. Bu güvenliği sağlanmayan Mecliste, can
güvenliği olmayan Mecliste milletin iradesini milletin vekili nasıl
kullanır?
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Bağırmadan
konuş!
İSMAİL AYDIN (Bursa) Ne
bağırıyorsun?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, siz AK PARTİli olduğunuz için, kendi döneminizde bunu,
Başkanlık Divanını böyle bir ortamda, güvenlik
ortamında, hiçbir önlem almadan, disiplini çalıştırmadan
BAŞKAN Nasıl bir önlem almamız gerekir
Sayın Kaplan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Disiplin
cezası olmaz mı? Saldırmak burada serbest mi?
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Ören, buyurun
HASİP KAPLAN (Şırnak) Adam öldürmek
serbest mi, insanlara saldırmak serbest mi? O zaman gelin, herkes
birbirine sıksın, ha! Meclis bunun için mi var? Sayın
Başkan, kötüye kullanıyorsunuz o görevi.
BAŞKAN Kötüye kullanmıyorum efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kötüye
kullanıyorsunuz!
BAŞKAN Lütfen Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu kavgaların
sebebi AK PARTİli başkan vekilleridir; dün Ayşe Nurdu, bugün
Sadık Yakuttur. Bu kavgaların nedeni
Saldırganları
koruyan sizsiniz, cezayı işletmeyen sizsiniz.
BAŞKAN Efendim, muhalefet hakkı
Görevinizi
yapacaksınız ama
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Yeter
artık ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Ören.
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, iki
lafınızın birinde Bu Meclis çalışmayacak mı?
diyorsunuz.
BAŞKAN Siz o kadar lafı söyleyeceksiniz de
ben sormayacak mıyım yani? Soruyorum tabii ki.
HASAN ÖREN (Manisa) Dört yıldan bu yana AKP
Grubunun, iktidarın bugüne kadar Türkiyeyle ilgili
çıkaramadığı bir kanun var mı?
Çıkaramadığı kanun yoksa bu kadar gergin olan bir Mecliste,
birbirlerine yumrukların atıldığı bir Mecliste niçin
ısrar ediyorsunuz bu oturumu devam ettirmeye?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana)
Arkadaşını aşağı iterken utanmadın mı?
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Ören.
HASAN ÖREN (Manisa) Kahraman mı olmak
istiyorsunuz? İnsanlar birbirlerini darp edip öldürsünler mi, bunu mu
istiyorsunuz? Yoksa talimat mı aldınız bir yerden? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Arkadaşından özür dile Hasan Ören!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Niye ittin
arkadaşını?
OSMAN ÇAKIR (Düzce) Sana yakışıyor mu,
60 yaşında adama uçan tekme atmaya?
BAŞKAN Sayın Ören, lütfen
HASAN ÖREN (Manisa) Olur mu böyle bir şey?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, dört yıldan beri bu Meclisteyiz. Bu Mecliste her bir
arkadaşımızla ilgili her birimizin bir kanaati var.
Dolayısıyla, her birimiz birbirimizi nezaketimizle, her birimiz
birbirimizi kanaatiyle tanıyor. Bakınız, ben bu meselenin
Sayın Grup Başkan Vekili tarafından az önce şahsıma
dönük bir kınama ifadesinde bulunuldu. Bir şey söylemedim ve
kavganın gerekçesi olarak tekrardan şahsımı gösterdi. Ben
hiçbir şekilde şahsa kürsüde konuşma yaparken sataşmada
bulunmadım. Eğer her sataşma bir kavga gerekçesi olsaydı bu
Mecliste kavga tükenmezdi. Eğer arkadaşlarım orada araya
girmeselerdi milletvekili bana fiilî müdahalede bulunacaktı. Çünkü,
merdivenleri çıkıp üzerime yürüdü. Buna rağmen hareketsiz
kalarak fiilî bir müdahaleyi engelledim.
Kaldı ki deminden beri tartışılan
68e göre ara verme esnasında Meclis Başkan Vekilinin ayağa
kalkarak bir uyarıda bulunmasının asıl maksadı
Mecliste her seferinde bir tartışma olup iki seferin sonucunda da
Meclisin kapanmasını engellemek amacıyla İç Tüzükü yapan
kural koyucu bunu oraya koymuş. Bunu bu şekilde okuyamayız.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hile yapıyorsa
ne yapacağız?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yoksa her
tartışmadan sonra ara verildiğinde ikinci aradan sonra Meclis
kapanmak zorunda kalır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Evet, öyle olacak,
çalışma düzeni yoksa öyle olacak.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bundan
dolayı, bu yetki Meclis Başkanlık Divanına
bırakılmış. Bunu bu şekilde okumak son derece
yanlış.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın
Zozani ama yeteri kadar aydınlandık, konuşuldu efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bir şey
söyleyeceğim Sayın Başkan. Yani, her söz
alışımızda siz niye bu kadar
BAŞKAN Ama her söylediğinizde de
Zaten konu
bittikten sonra çıkıyorsunuz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ne konusu bitti
canım, bitti mi konu?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bir saniye
BAŞKAN Buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Mecliste İç Tüzük
uygulamaları aynı zamanda teamüllerden ibarettir. İç Tüzükün
68inci maddesinin hangi hâllerde uygulandığına dair Meclisin
teamülleri vardır. En son teamül ne şekilde
gerçekleşmiştir, sizi onu incelemeye davet ediyoruz. Şu anda
oturuma ara verip, inceleyip, bu incelemenin sonucuna göre karar vermenizi
öneriyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - İç Tüzükün 75inci maddesine göre
verilmiş
33.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) -
Sayın Başkan, bir saniye
Bakın, Sayın Başkan, tutanaklara
doğru yansıması lazım. Ben hukukçuyum, bu Meclisin
üyesiyim; siz de Başkansınız. Biraz önce siz bana İç
Tüzükün 66ncı maddesi uyarınca söz verdiniz.
BAŞKAN Evet.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ben
kürsüye geldim. Normalde kürsüde ben olduğum zaman grup başkan
vekillerinin veya herhangi birisinin sizin bulunduğunuz yerden herhangi
bir hatibe veya konuşan bana söz söylememesi lazım, kural bu
değil mi efendim?
BAŞKAN Evet.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Hangi kural
uygulandı şimdiye kadar?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bu
değil mi efendim kural? Ben kürsüde konuşuyorum
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bir saniye
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Efendim,
susturur musunuz.
Bakın, ben
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yani, merdivenleri
çıkıp benim üstüme yürümen mi gerekiyor?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bir
saniye efendim, bir saniye.
Bakın, ben tutanakları okuyorum,
tutanakları okuyorum, tutanaklar burada, tutanaklar burada efendim:
Başkan Hayır, sataşmadan dolayı
söz veriyorum, buyurun.
Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama, söylediğiniz sözü de söyleyin
hatırlayabilecekseniz.
Siz bana laf atıyorsunuz, eyvallah.
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
Sayın Başkan, söylerim. diyorum kürsüden.
Başkan Hatırlayacaksanız söyleyin önce,
söyleyin. diye yine bana laf atmaya devam ediyorsunuz.
Mahir Ünal (Kahramanmaraş) Yerinde değil,
bakın yani ayakta, benim arkamda ve sizin yanınızda. Bakın,
ne söylüyor:
sen yani, ben kürsüdeyken- hakaret etme hakkına sahipsin,
başkası sana bir söz söylemeyecek, öyle mi? diye sizin önünüzden
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Tehdit, tehdit!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) -
Bakın, bir saniye, bakın efendim, okuyorum
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bir saniye, okuyorum. Ben ne söylüyorum,
bakın, yine böyle:
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (Devamla) - Bir saniye...
Bir saniye... diyorum. Kime söylüyorum? Sayın Grup Başkan Vekiline
söylüyorum, yerinde oturan değil, sizin önünüzde olana söylüyorum.
Bakın
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Niye
saldırıyorsun, niye saldırıyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Bakın: Mahir Ünal (Kahramanmaraş) Buraya kadar gelip haksız
hakareti yapacaksın, sana söz söylenmeyecek, öyle mi? Ben yerimdeyim,
kendisi sizin önünüzde. Ben de size söylüyorum ki: Bu ne oluyor şimdi?
Niye yerine göndermiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Üzerime yürüdün
sen orada.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Bakın, tutanakları okuyorum: Mustafa Sezgin Tanrıkulu
(İstanbul)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bir
saniye, bir saniye, Sayın Başkan, tutanak okuyorum burada sizin
tutumunuzla ilgili: Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul) Bir
saniye
Bir saniye
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gereğini
yapın Sayın Başkan, gereğini yapın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, bağlayacağım bir saniye.
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul) Bu, ne
oluyor şimdi? Bu, ne oluyor?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, orada oturamazsın öyle, Başkanlık kürsüsünde öyle
oturamazsın, tehdit ediyor, gereğini yap.
BAŞKAN Meclis karar veriyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Tutanağı okuyorum, tutanağı, tutanaklar yalan söylemez
herhâlde: Mustafa Sezgin Tanrıkulu (Devamla) - Bir saniye... Bir
saniye... Bu, ne oluyor şimdi?
Başkan - Buyurun siz.
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (Devamla) - Bu, ne oluyor
şimdi? Bu, ne oluyor?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Üzerine yürüdün,
üzerine!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ben
söylüyorum, bakın, söyleyen benim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Üzerime yürüyerek
söylüyorsun bunları. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Bakın, kürsüde konuşan benim. Olay bu, olay bu. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, sayın milletvekilleri
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, oturumu kapatmayacaksanız sizi İç Tüzüke davet
edeceğiz, usul tartışması açacağız.
BAŞKAN Önergeler var efendim iki tane, onları
oylayacağım. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, usul
tartışması açacağız, böyle şey olur mu ya, usul
tartışması açacağız.
HASAN ÖREN (Manisa) Hâlâ önerge diyorsunuz, ne önergesi
ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
yanlış yapıyorsunuz, yanlış!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul
tartışması istiyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) İç Tüzükün hükümlerini
uygulayın.
BAŞKAN İç Tüzükün 75inci maddesine göre
verilmiş geri alma talebini içeren bir tezkere daha gelmiştir.
Şimdi tezkereyi okutup oylarınıza sunacağım.
Lütfen okuyun
(CHP sıralarından ayağa
kalkmalar, sıra kapaklarına vurmalar, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Ne tezkeresi ya!
HASAN ÖREN (Manisa) Ne tezkeresi ya, ne tezkeresi!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, tutumunuz üzerine söz istiyorum, usul
tartışması açılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, işte bu
engellemektir; bu, Meclisi çalıştırmamaktır.
Lütfen okuyun
(Kâtip Üye Erzincan Milletvekili Muharrem Işık
tarafından önergenin okunmasına başlandı)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Okuma Muharrem!
(Bir grup CHP ve HDP milletvekilinin kürsü önünde
toplanması)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, 68inci madde fiilen uygulanmıştır, kapatmak
zorundasınız.
BAŞKAN Doğru değil efendim
yaptığınız, doğru değil
yaptığınız. (CHP sıralarından ayağa kalkmalar,
sıra kapaklarına vurmalar, MHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
Sayın Yalçınkaya, Kâtip Üyeye niye öyle
diyorsunuz siz oradan?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan, 68inci maddeye göre kapatmak zorundasınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul
tartışması istiyoruz Sayın Başkan, niye beni
dinlemiyorsunuz?
BAŞKAN Neyin usul tartışmasını
açıyorsunuz? Görüştük Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, üslubunuz usule aykırı.
BAŞKAN Niye usule aykırı olsun efendim?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, işleme başlandı, Kâtip Üye niye okumuyor?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul
tartışması açıyoruz efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İç Tüzüke uygun
olarak usul tartışması açıyoruz. Usul
tartışmasını öne almak zorundasınız. Lütfen yani
böyle olur mu?
OKTAY VURAL (İzmir) İç Tüzük hükümlerini
uygulayın.
BAŞKAN Neyin usul tartışmasını
açıyorsunuz Sayın Hamzaçebi? Bir saatten bu tarafa konuşuyoruz,
her şeyi söylediniz burada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) 68inci
maddeye aykırı.
BAŞKAN Niye aykırı olsun?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bakın, Meclisin
çalışma
BAŞKAN Tüm muhalefet ayağa kalkıp
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, sizin takdir hakkınız yoktur, ben usul
tartışması açınca sizin takdir hakkınız yoktur.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bakın, sizi
Meclisin çalışma usullerine uymaya davet ediyoruz, diğer
işlerden öne almak zorundasınız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Niye, Meclis
Başkanlık Divanına, Kâtip Üyeye talimat mı veriyorsunuz?
Niye konuşturmuyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
disiplin hükümlerini uygulayın.
BAŞKAN Ama sizin grubunuz ayağa kalkıp
gürültü yapacak, Usul tartışması açıyorum. diyeceksiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ama disiplin hükümlerini
uygulayın.
BAŞKAN Böyle bir uygulama var mı efendim,
böyle bir usul var mı? Nerede görülmüş? Meclis çalışmaz
efendim. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, usul tartışması açıyorum.
BAŞKAN - Hayır, Meclis çalışmaz
Sayın Hamzaçebi. Usul tartışması diye grubunuz
kalkıyor ayağa, gürültü yapıyor, sıralara vuruyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, ben usul tartışması açıyorum dedim, siz beni
dinlemediniz.
BAŞKAN Hayır, efendim, ben dedikten sonra
başlattınız, lütfen
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) Önce
söyledi Başkanım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Duymamış
olabilirsiniz.
BAŞKAN Bu Meclis çalışacak efendim, bu
Meclis çalışacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Meclis
zorbalıkla çalışmaz!
BAŞKAN Usul tartışmasını
yaptık, yaptık efendim usul tartışmasını.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, usul tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN Hayır, açmıyorum efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, bu
şekilde devam edemeyiz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sizin 68le ilgili
uygulamanız nedir? Bizde tereddüt var, bunu
tartışmalıyız.
BAŞKAN Hiçbir tereddüt yok efendim, hiçbir
tereddüt yok.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bir işlemi başlattınız, Kâtip Üye neden
okumuyor?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, buna hakkınız yok.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, buna hakkınız yok, bu böyle olmaz.
BAŞKAN Lütfen, okuyun, oylayacağım
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, usul tartışmasını diğer işlerden öne
almak zorundasınız.
BAŞKAN Efendim, kaç defa usul
tartışması açtık?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) 10 defa, 20 defa, 100
defa, açacaksın.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Daha yeni
başlattılar.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Çok dinleyeceksiniz Sayın
Başkan, daha yeni başladı, daha yolda olanlar var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, canım
yeni bir durum var.
LEVENT GÖK (Ankara) Uygulama yapmak
zorundasınız.
BAŞKAN O zaman grubunuza bağlı
milletvekilleri gürültü yapsınlar, ayağa kalksınlar, usul
tartışması açın! Meclis nasıl çalışacak,
Meclis nasıl çalışacak onu söyleyin? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, grubumuzun
vekillerinin bir şey yaptığı yok.
BAŞKAN Evet, iki partinin grubuna ait
milletvekilleri ayağa kalktı, gürültü yapıyorlar efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Usul
tartışmasını öne almamız lazım.
BAŞKAN Hayır, efendim oyluyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Yapamazsın böyle
bir şey.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) O zaman ara
vereceksin Sayın Başkan, gürültü varsa çalışma ortamı
yoktur, ara vereceksin!
BAŞKAN - Buyurun, konuşun
AHMET AYDIN (Adıyaman) Grup başkan vekili
grubunu durduracak, susturacak.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen okuyun Sayın Üye.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır,
hayır; buna bunu yapamazsınız.
BAŞKAN Sayın Işık
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, buna hakkınız yok.
BAŞKAN Yaparım efendim, niye yapmayayım,
hakkım yok, niye hakkım olmasın?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, diğer işlerden öne almak zorundasınız.
LEVENT GÖK (Ankara) Usul esastan önce gelir.
BAŞKAN Sayın Işık, lütfen okur
musun?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen yerinize oturun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Yanlış işlem yapıyorsunuz.
BAŞKAN Yanlış işlem yapmıyorum
efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul
tartışmasını açmak zorundasınız.
BAŞKAN Siz yanlış yapıyorsunuz
efendim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bu hangi usule uygun? Arkadaşlar deminden beri usulden,
nezaketten bahsediyorlar bu hangi usule uygun?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ara verin, arkada
konuşalım.
BAŞKAN Niye ara vereceğim, ara vermiyorum
efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Konuşuyorum ben, hayır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, keyfinize
göre yönetemezsiniz ya!
BAŞKAN Lütfen, oturun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buna
hakkınız yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Yerinize oturur musunuz Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
geçiyorum, lütfen usul tartışmasını açın.
BAŞKAN Hayır, efendim oylayacağım
ben, niye usul tartışması açayım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bize söz verin, usul
tartışmamızı da açın.
BAŞKAN Lütfen, yerinize oturur musunuz lütfen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şu anda grup
başkan vekilleri Meclis Başkanlık Divanını işgal
etmeye kalkışıyorlar.
HASAN ÖREN (Manisa) Sen de işgal ediyordun
orayı. Orada dururken sen de işgal etmiştin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
usul tartışması açıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Oturun yerinize lütfen.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İç Tüzükü esas
alıyorsanız bunu yapmak zorundasınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
disiplin hükümlerini uygulayın efendim. Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, başlattığınız bir işlem
var.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, bir olay oldu, şu ya da bu, bunları gördünüz. Bunlarla
ilgili İç Tüzük hükümleri, amir hükümler var. İç Tüzük hükümlerini
uygulayın. diyoruz, Meclisi tatil edin. demiyoruz, İç Tüzükü
uygulayın.
BAŞKAN Ama, Sayın Vural,
şimdiki hadise
İç Tüzük tartışması veya usul
tartışmasının istenmesinin gerekçesi ne?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçesi
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Tutumunuz
BAŞKAN İki partinin
milletvekilleri ayağa kalktılar, gürültü yapıyorlar,
sıralara vuruyorlar.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Hayır, hayır, öyle değil.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Hayır, hayır.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır,
hayır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, İç Tüzük hükümlerini uygulayın.
BAŞKAN - Lütfen okur musun
Sayın Işık. Lütfen Sayın Işık
(HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan)
- Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Işık,
lütfen
Sayın Işık, okur musunuz lütfen.
KÂTİP ÜYE MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Okumayacaksa ben alayım onu
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen Sayın
Işık
KÂTİP ÜYE MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Okumayacaksa ben alayım.
BAŞKAN Sayın Işık,
lütfen okuyun.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Azarlıyor ya!
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Sayın Başkanım, iki grubun başkan vekillerini
de
BAŞKAN Ama, lütfen
Sayın
Işık, lütfen
Sayın Işık, okur musun lütfen. (HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK
(Erzincan) - Başkanım, iyi de grup başkan vekilleri de bir
şey talep ediyorlar. Daha önceden ben duydum, bir şey istediler.
BAŞKAN Sayın Işık,
okuyun lütfen
KÂTİP ÜYE MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Bana verin, ben alayım.
BAŞKAN Hayır efendim.
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Daha önceden söz istediler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Işık,
okur musun lütfen.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Kâtibi azarlıyor ya!
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Ama bizim hiçbir söylediğimiz olmuyor ki.
BAŞKAN Sizin değil. Okur
musun lütfen.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Okumuyor ya!
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Onlar daha önceden ikisi de kalktılar, istediler.
BAŞKAN Takdir hakkınız
yok, okumak zorundasınız. (HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın
Başkan, bu şekilde evrak okutmayın. Muharrem Beye
karışmayalım da Başkanım, bu şekilde evrak
okutmayın. Ara verin, kâtip değiştirin.
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Tamam, ara verin, değiştirin Başkanım.
BAŞKAN Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.02
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma
Saati: 00.14
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, Divanın hepsi bir partiden olamaz!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) - İç Tüzüke
aykırı!
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Tarafsız olamaz!
BAŞKAN - Sayın Yalçınkaya, buyurun lütfen.
(Kâtip Üye Muhammet Rıza Yalçınkayanın
Başkanlık Divanındaki yerini almak üzere Başkanlık
Divanına gitmesi)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sağ tarafa, sağ tarafa.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sağ tarafa otur.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural
TANJU ÖZCAN (Bolu) Bırak onu Bayram Bey, sen onu
geç!
HASAN ÖREN (Manisa) - Niçin oraya oturuyor? Neden
oturuyorsunuz, hangi gerekçeyle? Gerekçesi ne Başkan?
KÂTİP ÜYE MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Buraya geçeceğim, Muharrem Beyin yerine geçeceğim.
KÂTİP ÜYE MUHAMMET BİLAL MACİT
(İstanbul) Bugün burada oturan kişi bendim Rıza Bey.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, Muharrem Bey oradan kalktı!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, fiilî
durumlara izin vermeyin lütfen!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) O, kürsü
işgaliyle eş değer bir şey!
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan,
Başkanlık Divanı fiilî durumlara izin vermesin!
TANJU ÖZCAN (Bolu) Zorbalık bu, zorbalık!
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Başkanım,
siz okutun!
BAŞKAN - Sayın Vural, bir şey
söyleyecektiniz, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Divanın teşekkülüyle
ilgili bu görevlendirmeleri kim yapıyor Sayın Başkanım?
BAŞKAN Başkan yapar efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Meclis
Başkanının bu konudaki yaptığı görevlendirmeyi
lütfen paylaşır mısınız bizimle? Yazılı
görevlendirmeyi verir misiniz?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yazılı
olarak, hemen... Öyle korsan atama yapamazsınız.
BAŞKAN Yazılı görevlendirmeler, sadece
isimler bellidir efendim, nöbet isimleri, evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, efendim, isimler
kimlerdir? Görevlendirmeyi...
BAŞKAN - Kaldı ki efendim, bakın, onu izah
edeyim Sayın Vural. 16ncı maddeyi okuyorum Kâtip üyelerin görevleri
Kâtip üyelerin görevleri şunlardır:
Tutanakların tutulmasını denetlemek...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tarafsızlık lazım, korsanlık
değil!
BAŞKAN ...Tutanak
özetlerini yazmak;
Genel Kurulda evrak
okumak;
Yoklama yapmak;
Oyları saymak...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Oyları sayarken hile, huda yapıyorsunuz.
BAŞKAN
...Seçimlerin düzen ve dürüstlük içinde geçmesini denetlemek;
Söz
sırasını kaydetmek.
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet.
BAŞKAN Burada,
İlla sağ taraftaki kâtip üye okuyacak. diye bir kayıt yok
efendim.
HASAN ÖREN (Manisa) - Niye
gelip oturuyor o da?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan...
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ben bu
görevlendirmeyle ilgili Meclis Başkanının...
BAŞKAN - Okuyorum
efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Kanunlar
ve Kararlar Başkanlığı Genel Kurul Başkanlık
Divanı Nöbet Çizelgesi:
Tarih 3, 4, 5 Şubat
2015, Başkan, Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu; kâtip üyeler,
Dilek Yüksel, Mine Lök Beyaz.
Tarih 10, 11, 12
Şubat 2015, Başkan, Başkan Vekili Meral Akşener; kâtip
üyeler, Fehmi Küpçü, İsmail Kaşdemir.
Tarih 17, 18, 19
Şubat 2015, Başkan, Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı; kâtip üyeler, Muhammet Bilal Macit, Muharrem
Işık.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, şu an ayın 20si,
ayın 20si Başkan.
BAŞKAN - Tarih 24,
25, 26 Şubat 2015, Başkan, Başkan Vekili Sadık Yakut; kâtip
üyeler Bayram Özçelik, Muhammet Rıza Yalçınkaya.
OKTAY VURAL (İzmir)
Ayın 24ü değil bugün efendim, ayın 24ü değil, ayın
24ünü okudunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayın 20si Başkan. Geçti, geçti.
BAŞKAN - Ben gelecek
haftayı okudum, bu haftayı da okudum biraz önce.
OKTAY VURAL (İzmir)
Hayır, 19u...
BAŞKAN Hayır,
neye itiraz ediyorsunuz anlaşılır gibi değil ki.
Ben 24ünden önce 17, 18,
19 Şubat, Başkan, Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılı; kâtip üyeler, Muhammet Bilal Macit, Muharrem
Işık. diye okudum, bir aylık çizelgeyi okudum size.
OKTAY VURAL (İzmir)
20 Şubat nerede efendim? 17, 18, 19a kadar. (MHP sıralarından
Siz niye oradasınız Sayın Başkan? sesi)
BAŞKAN
Değişebilirler aralarında başkan vekilleri ve kâtip üyeler.
OKTAY VURAL (İzmir)
Ayşe Nur Bahçekapılı Hanım yok, mazereti olabilir.
BAŞKAN Evet,
değişiyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) - Muharrem Bey neden yok? Siz
görevden alamazsınız ki!
BAŞKAN Evet, 55inci madde: Başkan oturumu
açar ve gerekirse kapatır. Oturumun devamınca Başkanlık
makamı ve kâtip üyelikler boş kalamaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam, kalmaz, kalmaz!
Doğru, kalmaz! Boş kaldı, işgal ediyorsunuz.
BAŞKAN Boş kalmıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
orada böylesine önemli bir tasarıda muhalefetin temsil edilmemesi
doğru değil.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, söz verir misiniz...
OKTAY VURAL (İzmir) Bunu Kanunlar Kararlar niye
getiriyor ki?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Başkan,
işgal ediyorsun, kürsüyü işgal ediyorsun! Korsan yönetiyorsun!
İşgal ediyorsun! Görevlendirme yok! Allah Allah! Hukuk bu kadar da
Mecliste çiğnenmez!
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
(Devam)
3.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlunun, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/1579) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/241)
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri, İç
Tüzükün 75inci maddesine göre verilmiş geri alma talebini içeren
tezkereyi okutuyorum... (CHP, MHP ve HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
TBMM Başkanlığına
Konu: Kanun teklifimin geri çekilmesi...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Tutumunuz
hakkında usul tartışması açıyorum.
(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal
Macit tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
...Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
kanun teklifi ile birleştirilen 2/1579 sayılı kanun teklifimi
geri çekiyorum...
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başkan, yanlış yapıyorsun, yapamazsın
bunu! Korsan yönetilmez. Bugün ayın 20si.
(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal
Macit tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
...Talebim doğrultusunda işlem
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Osman
Faruk Loğoğlu
Adana
HASİP KAPLAN (Şırnak) Başkan,
burada birisi ölürse katili sensin! (CHP, MHP ve HDP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Loğoğlunun
tezkeresini oylarınıza sunuyorum...
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyorum. Karar yeter sayısı...
BAŞKAN - ...Kabul edenler...
HASİP KAPLAN (Şırnak) Başkan, karar
yeter sayısı istedi.
BAŞKAN - ... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar;
CHP, MHP ve HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
Diğer tezkereyi okutuyorum...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Vereceğim efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ayıp ediyorsun!
BAŞKAN Hayır, ayıp etmiyorum efendim,
ben...
Diğer tezkereyi okutuyorum... (CHP, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar, kürsü
önünde toplanmalar)
4.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısında yer alan (2/1632) esas numaralı Kanun Teklifini
geri çektiğine ilişkin önergesi (4/235)
19/02/2015
TBMM Başkanlığına
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısında PVSKda değişiklik yapılması
talebinde bulunanlar arasında adım sayılmıştır.
Bu kanun tasarısından teklifimin ayrılarak ayrıca
değerlendirilmesini istiyorum.
Bu baskıcı yasayla ilişkim yoktur.
Ertuğrul
Kürkcü
Mersin
BAŞKAN Sayın Ertuğrul Kürkcünün
tezkeresini oylarınıza sunuyorum... (Gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan...
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN ...Kabul edenler...
FARUK BAL (Konya) Yoklama, yoklama!
BAŞKAN - ...Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar;
CHP, MHP ve HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
Tasarının...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Yoklama talebini yerine getiririm, ne var?
(Gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ne yapıyorsun orada öyle!
Her seferinde aynı şeyi yapıyorsun! Kaldır kafanı!
Kafanı kaldır! Ne yapıyorsun burada, on dakikadır ayakta
duruyor adam! (Gürültüler) Deve kuşu musun sen? Kafanı kaldır,
kafanı!
BAŞKAN O zaman gürültüyü yapan kim? Gürültü
yapılmasın efendim. Gürültü yapılacak, ondan sonra
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Buraya bakmak
zorundasınız, bizi görmezden mi geleceksiniz?
BAŞKAN - Hayır, efendim, gürültü yapmayacak
arkadaşlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
Parlamentoda adam gibi kanun geçer, böyle olmaz. Parlamentonun kuralları
var, siz böyle oldubittiye getiremezsiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Başkan,
hukukun ırzına geçtin!
MEHMET GÜNAL (Antalya) İki saattir burada ayakta
duruyor grup başkan vekili!
BAŞKAN Evet, yoklama talebini yerine
getireceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz burada böyle
yapamazsınız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Söz
hakkımızı verin, olsun bitsin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
gürültüyü yapan başka, talebi yapan başka, benim burada kabahatim ne?
BAŞKAN Ne kabahati?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gürültü yapan
başkası, ben sana bir şey anlatıyorum.
BAŞKAN Söylüyorum ben, gürültü yapmasınlar o
zaman, Meclis çalışacak, onu söylüyorum.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Ne diyor adam,
dinledin mi?
BAŞKAN Yoklama talebiniz varsa yerine getirilir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Dürüstlük ilkelerine göre
hareket edeceksiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İç Tüzük bu
kadar çiğnenmez, Anayasa bu kadar çiğnenmez, hukuk bu kadar
çiğnenmez
BAŞKAN Evet, Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Bir dakika, böyle
oldubittilerle bizim hakkımızı yok sayamazsın. Biz
edebimizle talebimizi iletiyoruz.
BAŞKAN Vallahi, yüksek sesle konuşmak bir
şey değil yani.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Kürsü işgali bu, kürsü!
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanaklara bakın,
tutanaklara, tutanaklara bakarak işlem yapın Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Çalışma düzeni
kalmamış zaten, böyle şey mi olur ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Meclisi de memlekete çevirdin,
her yerde derebeyi oldunuz.
BAŞKAN Vallahi, yüksek sesle konuşmak bir
şey değil yani.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kafanı kaldır,
kafanı; bak, buraya bak.
BAŞKAN Oturun yerinize, çağırmayın,
sesleri anlayalım, yerine getirelim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kafanı kaldır da
oturalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Dürüstlüğe göre
hareket edeceksiniz.
BAŞKAN Sayın Tanal, oturur musun.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Adam gibi idare
edeceksiniz burayı!
BAŞKAN Bu kelimeleri düzgün kullanın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Namuslu ve dürüst hareket
edeceksiniz, olamaz böyle.
BAŞKAN Sayın Tanal, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, burada
çıkabilecek olayların sorumlusu ve başaktörü siz
olacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Tehdit mi ediyorsunuz?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya, ne biçim diyalog
kuruyorsunuz! Söz taleplerimiz var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben size diyorum ki:
Burada olabilecek olayların başaktörü siz olacaksınız.
BAŞKAN Yerinize geçin lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Lütfen, dürüst hareket
edeceksiniz siz.
BAŞKAN Yoklama yapıyorum Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir
dakika
SİNAN OĞAN (Iğdır) Dinle, dinle,
talebi ne biliyor musun?
BAŞKAN Otursun herkes yerine, sussunlar,
dinleyelim yani.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kafanı kaldır
yönetirken, buraya bak önce.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Utanıyor. Utanacak ne
yaptın?
NAZMİ GÜR (Van) Şu anda korsan yönetim
yapıyorsunuz, korsan kurallara göre Meclisi yönetiyorsunuz, İç
Tüzüke uymaya davet ediyoruz sizi, korsanlık yapmayın.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Söz talebimiz var.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Kürsü işgali bu, kürsü!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Şu andaki
işgal durumudur, işgaldir, işgal; işgalcisiniz şu
anda.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
3 tane AKPli ne?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Bundan önceki
yaptığınız işlemlerle ilgili benim İç Tüzük
çerçevesinde talebim oldu. Tutanakları almak suretiyle benim talebim doğrultusunda
işlem yapmanızı istirham ediyorum.
BAŞKAN Talebiniz nedir efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Talebim tutanakta
yazılıdır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oku bakalım, tutanaklarda
yazıyor. Kafanı kaldır.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanaklarda
yazılıdır.
BAŞKAN Tutanakları isteyelim efendim, tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) Önceki işleminizle
ilgilidir, yerine getirmediniz, usule aykırı bir işlem
yaptınız.
BAŞKAN Talebiniz nedir, tekrarlayın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tutanaklarda var.
LEVENT GÖK (Ankara) Tutanakları getirin.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, tutanaklara
bakın diyorum.
BAŞKAN Tamam, tutanakları isteriz, nedir
talebiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) Siz benim talebimi
dinlemediniz.
BAŞKAN Dinlemedim değil efendim,
duymadım, gürültüden duymadım. Sayın milletvekillerinin
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kafanı
kaldırmadın, hep aynısını yapıyorsun sen.
Talimatlısın sen, talimatlısın!
BAŞKAN Ben hep aynısını
yapmıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hep böyle kafayı deve
kuşu gibi gömüyorsun.
BAŞKAN Sayın Günal, kendinizi yormayın,
ben hep aynısını yapmıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen hep aynısın,
boşuna uğraşma.
BAŞKAN - Hayır efendim, hayır.
Sayın Vural, talebinizi tekrarlayın efendim,
dinleyelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
MEHMET GÜNAL (Antalya) Talimatlısın sen,
talimatla oturuyorsun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Talimatla oturuyorsun,
talimatla.
BAŞKAN Siz ne kadar talimat alıyorsanız
ben de o kadar alıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Meclis Başkan Vekili
talimat almaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Kimden talimat alıyorsun?
BAŞKAN - Milletvekilinin talimat almasını
kabul ediyorsanız, siz ne kadar alıyorsanız ben de o kadar
alıyorum, madem öyle
MEHMET GÜNAL (Antalya) Mahir Ünaldan mı
aldın talimatı? Gelince Mahir mi söyledi sana?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Milletten talimat
alıyoruz, milletin hukukunu savunacağız, milleti faşizme
ezdirmeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Vural, sistem açık,
talebinizi söyleyin.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, (2/1579) ve (2/1632) esas numaralı Kanun
Tekliflerini geri çekme önergelerinin oylanması sırasındaki
taleplerinin yerine getirilmediğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bakın, ben burada oturarak İç Tüzükten kaynaklanan hakkımızı,
hukukumuzu korumak istiyorum. Bu konuda talebimiz açık ve net olarak
iletilmiştir. Yapmanız gereken husus, bununla ilgili
yaptığınız 2 işlemle ilgili benim talebimi almak
suretiyle bunu nasıl yerine getireceğiniz hususunu
değerlendirmektir. Benim bu talebimle ilgili işlem
yapıldıktan sonra, bitmiş bir işlemle ilgili talebimi
yenilemek yerine yaptığınız işlem sırasında
talebimin ne olduğunu tutanaktan öğrenmektir. Duymadıysanız
lütfen okuyunuz.
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim,
talebiniz nedir diye soruyorum size.
OKTAY VURAL (İzmir) İsteyin efendim, isteyin.
BAŞKAN - Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.24
ONUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 00.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin
Onuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, (2/1579) ve
(2/1632) esas numaralı Kanun Tekliflerini geri çekme önergelerinin
oylamasının tekrar edileceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Osman Faruk Loğoğlunun tezkeresinin
oylaması sırasında Sayın Oktay Vural ve Sayın Hasip
Kaplanın karar yeter sayısı talep ettikleri, tutanakların
incelenmesinden anlaşılmıştır.
Öncelikle bu tezkereyle ilgili oylama
işleminin İç Tüzükün 13üncü maddesine göre yeniden
yapılması konusunda işlem yaptıktan sonra Sayın
Ertuğrul Kürkcünün tezkeresinin oylamasında da yoklama talebi
istenmiş olduğu anlaşıldığından bu tezkere
için de aynı şekilde işlem yapılacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
efendim.
BAŞKAN Şimdi Sayın
Loğoğlunun tezkeresinin İç Tüzükün 13üncü maddesine göre
yeniden oylaması hususunu oylarınıza sunacağım
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
hayır
Bir dakika efendim.
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu konuda siz
resen oylamaya, eğer bir usulsüzlük olduğu ortaya
çıkmışsa önce bir usul tartışması
açacaksınız, ondan sonra gerekirse oya başvurarak düzeltme
yapar. Dolayısıyla önce bir bu usulünüzle ilgili usul
tartışması yapma âmilim vardır, dolayısıyla
BAŞKAN Şimdi Sayın
Vural, 13üncü maddenin ikinci fıkrasını okuyayım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Okuyalım.
BAŞKAN Genel Kuruldaki
oylamalarda ve seçimlerde önemli bir yanlışlık olduğu iddia
edilirse, Başkan usul görüşmesi açabilir
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
ve
gerekirse
BAŞKAN
ve gerekirse oya
başvurarak düzeltme yapar.
OKTAY VURAL (İzmir)
Dolayısıyla oya
BAŞKAN Burada takdirî bir
şey söz konusu
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır,
hayır.
BAŞKAN Bir saniye, dinleyin
efendim, bitireyim cümlemi.
Ben usul tartışması
açıyorum.
Buyurun, lehte ve aleyhte söz isteyen
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte.
ENGİN ALTAY (Sinop) Aleyhte.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Lehte.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Aleyhte.
BAŞKAN Açacağım yani
Açacağım ya
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Ama buradaki açma
zorunluluğu yok. Onu anlatıyorum yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Açabilir de
gerekirse, yani gereğini usul tartışmasından sonra tayin
edersiniz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
Gerekirse oya başvurur dediğine göre gerekir, ikisi de aynı
şey.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan, burada veya yok, ve bağlacıyla birlikte
ikisi birlikte gerçekleştirirsiniz. Ve bağlacı var çünkü
burada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, açılması takdirinde olan
usul tartışmasını açması, takdirinde olmayan usul
tartışmasını açmaması ile Başkanlık Divanında
bulunan kâtip üyenin yuhalanmasına sessiz kalınmasına
ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, siz, Sayın
Oktay Vuralın önce bir usul tartışması açmak
zorundasınız. yönündeki talebine karşılık, 13üncü
maddeyi okuyarak Başkanın usul tartışması açıp
açmama konusunda bir takdir hakkı olduğunu söylediniz; doğru.
13üncü madde diyor ki: Açabilir. Yani açmayabilir de. Ancak siz bu takdir
hakkınızı usul tartışması açma yönünde
kullandınız; güzel bir şey.
Ben, bu oturuma ara vermeden önce, size, 63üncü madde çerçevesinde bir
usul tartışması talebinde bulundum. Meclisi, İçtüzükün
68inci maddesine göre kapatmak zorunda olduğunuz hâlde
kapatmadınız. Bu nedenle, tutumunuz hakkında 63üncü maddeye
göre bir usul tartışması açmak istedim. 63üncü maddeye göre
açılan, talep edilen usul tartışmasında Başkanın
takdir hakkı yoktur, açmak zorundadır. Benim talebimi yerine
getirmediniz, açmak zorunda olduğunuz hâlde bunu yerine getirmediniz,
anlamsız bir otorite kavgasına giriştiniz. Şimdi takdir
hakkı olan yerde, bir demokrasi gösterisi olarak, usul
tartışması açıyorsunuz.
Bunu açın tabii ki. Ancak ben, 68inci maddeye göre Meclisi
kapatmanız zorunlu olduğu hâlde kapatmadığınız
için, 63üncü maddeye göre usul tartışması açıyorum
Sayın Başkan. Bu usul tartışmasının
tamamlanmasından sonra benim bu talebimin yerine getirilmesini talep
ediyorum. Bu söyleyeceğim birinci konu.
İkinci konu, Sayın Muharrem Işık Divanda otururken,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu sıralarından Sayın
Işıka yönelik olarak -aslında Divana yönelik olarak tabii ki,
Işık çünkü Divanın mensubudur- Yuh! seslerini duyduk.
Bakın, Divana yönelik bir hakaret yapılmıştır.
Siz bu hakaret konusunda hiçbir işlem yapmadınız, hiçbir
açıklama yapmadınız. Yani Başkanlık Divanı,
Divana yapılan bu hakareti benimsemiş mi oluyor Sayın
Başkan?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Efendim, o sözler, Meclis kapandıktan sonra, ara
verildikten sonra söylenen sözler. Biz buradayken söylenen sözler değil.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Öyle de olsa fark eder mi?
BAŞKAN Kaldı ki bugün her sayın milletvekilinin
şahsıma ve Başkanlık Divanına, daha doğrusu
şahsıma yaptığı hiçbir söze de cevap vermedim burada.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Şahsınıza hakaret yok ki.
BAŞKAN Evet, Sayın Vural, kimler söz
istemişti?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, söz talebimiz var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Usul
tartışması talebimi bekliyorum efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim, önce diğer konuyla
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya, bu HDPye özel bir
tavrınız mı var?
BAŞKAN Hayır, niye özel bir
tavrımız olsun?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani 2 grup
başkan vekili söz istiyor, söz veriyorsunuz, burada iki saattir birkaç
cümle söyleyeceğiz
BAŞKAN Sayın Baluken, saat 14.00ten bu
tarafa kim söz istemişse istisnasız verdim. Lütfen ama
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Eşit sürede
girdik.
BAŞKAN Hayır, istediniz veriyorum.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, ben de
istedim, vermediniz.
BAŞKAN - Ve bunlar da doğru değil, bu
verilen sözler de, sadece Meclis çalışsın diye yapıyorum.
Çok net ifade ediyorum. İç Tüzükün neresinde varsa gösterin bunları.
Buyurun Sayın Baluken.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ya gözünüz
görmüyor ya kulağınız duymuyor ya kasten yapıyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kimin doğru
yaptığı, kimin yanlış yaptığı biraz
önce incelediğiniz tutanaklardaki tavrınızdan da ortaya
çıkıyor.
BAŞKAN Grubunuzun gürültüsünden
Diğer
Cumhuriyet Halk Partisinin ve sizin grubunuzun gürültüsünden kaynaklandı
efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İsterseniz
bitirin, öyle konuşalım.
BAŞKAN Tabii, siz konuşun.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kesmeyecekseniz
konuşalım.
BAŞKAN Efendim, gerekirse keserim ben.
Buyurun.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Allah, Allah!
Kesemezsin!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kesemezsiniz! Öyle
şey mi olur?
BAŞKAN Gerekirse keserim efendim.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Öyle şey mi olur?
BAŞKAN Evet, olur.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Dinleyeceksiniz
BAŞKAN Başkanın yetkisi var efendim.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Grup Başkan
Vekili konuşuyor.
BAŞKAN Buyurun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hatibin sözünü
kesmek ne demek? Tehdit mi ediyorsun?
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen oturun yani bu
boş sözlerle
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ne demek bu?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Gerekirse keserim. ne
demek ya?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Deminden beri
BAŞKAN Sayın Baluken, söz istediniz verdim
yani daha ne diyorsunuz, ne istiyorsunuz yani? Söz istediniz, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Vermediğiniz için
tartışma çıktı.
BAŞKAN Hayır, vermedim değil efendim.
Gördüm, verdim.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Hayrınıza mı veriyorsunuz?
NAZMİ GÜR (Van) Ne biçim yönetiyorsunuz? Allah,
Allah! Sanki hayrına veriyormuş gibi.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Çok nazikmiş
gibi davranıyorsunuz.
BAŞKAN En az sizin kadar efendim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Gerçekten öyle
BAŞKAN En az sizin kadar
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu oturumda kimin
doğru, kimin yanlış yaptığı demin
incelediğiniz tutanaklarda ortaya çıktı. Biz oturum boyunca
karar yeter sayılarını, yoklama taleplerini dikkate
almadığınızı, usul tartışmalarıyla
ilgili istemlerimize cevap vermediğinizi defalarca söyledik. Kürsüye
gelerek de bunu anlayacağınız bir ses tonuyla da size ifade
etmemize rağmen dikkate almadınız. Şimdi tutanakları
inceledikten sonra yanlış yaptığınızı fark
ettiniz. Eğer o tutanakları dikkatli bir şekilde
incelemişseniz, orada bizim de İç Tüzük 68e göre, 2 defa sizin kavga
ve gürültüden dolayı oturuma ara verdikten sonra geri dönüp tekrar oturum
açmamanız gerektiğini belirten cümlelerimiz, sözlerimiz
olmuştur. Siz İç Tüzükün 68inci maddesine
uymadığınız için biz yerimizden söz alarak, 63e göre usul
tartışması açmak istediğimizi defalarca ifade ettik. Bunu
ifade etmemize rağmen, İç Tüzük 63te Usul
tartışmasıyla ilgili talepler bütün diğer işlerden
önce ele alınır. denmesine rağmen siz bunu dikkate
almadınız. Dolayısıyla, deminki usul
tartışmasıyla ilgili talebimiz geçerlidir. 68den dolayı
oturumu kapatmamakla yanlış yaptınız. 63ten dolayı
usul tartışması talebimizi tekrar takdir etmenizi istiyoruz.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Önce oylamayla ilgili usul
tartışmasını yapacağım ve lehte söz isteyen Oktay
Vural, İzmir Milletvekili.
Buyurun
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kimlere söz
veriyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehte mi, aleyhte mi?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhteydi, aleyhte.
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte efendim.
BAŞKAN Buraya lehte yazılmış
Sayın Vural.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Siz kime söz
veriyorsunuz, önce onu açıklayın.
BAŞKAN O zaman, Sayın Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili, lehte isteyen... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kimler var?
Hayır, kimler var?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kimler var Sayın
Başkan?
BAŞKAN Bir saniye Sayın Kubat, bir saniye
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Lehte, aleyhte kimler
var; siz açıklamadınız. Lehte, aleyhte kimlere söz veriyorsunuz?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kimler var, hangi
milletvekilleri?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Açıklamadınız.
BAŞKAN Açıklayalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Lehte ben.
BAŞKAN Burada yazılan: Lehte Oktay Vural,
İzmir Milletvekili; aleyhte Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır canım
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) 2 kişiye mi
veriyorsunuz?
BAŞKAN E, tamam, kimler istemişse
aranızda anlaşın, getirin.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır,
stenograflar burada.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) 2 kişiye
veriyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Zozani, nedir bu şeyiniz?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ya, 2 kişiye
veriyorsunuz, 4 kişiye söz hakkı vermeniz lazım.
BAŞKAN Çok çaba göstermenize gerek yok.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, o zaman, tutanaklara bakın.
BAŞKAN Dört siyasi partiye tüm usul
tartışmalarında Anlaşın, birer tane söz
hakkınız var. dedim ben, veriyorum da. Ama buraya yazılanı
söylüyorum ben size. Kim konuşacaksa yazdırın.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sizin usul
tartışmasına geçmeden önce kimlere söz vereceğinizi
açıklamanız lazım.
BAŞKAN Kim konuşacaksa yazdırın
efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aleyhte.
OKTAY VURAL (İzmir) Lehte.
ENGİN ALTAY (Sinop) Lehte.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul ) Aleyhte.
BAŞKAN Evet, lehte söz isteyenler: Oktay Vural,
İzmir Milletvekili; Engin Altay, Sinop Milletvekili. Aleyhte söz
isteyenler: Doğan Kubat, İstanbul; İdris Baluken, Bingöl
Milletvekili.
Sayın Vural, buyurun, lehte söz istediniz. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun (2/1579) esas
numaralı Kanun Teklifini geri çekme önergesinin oylamasının
tekrarındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kanunla
ilgili hangi maddelerine karşı olduğumuzu ve neden
karşı olduğumuzu, hangi maddeleri desteklediğimizi ve
yetersiz olanları gayet açık ve net bir şekilde ortaya koyuyoruz
ve İç Tüzük çerçevesinde taleplerimizi yineliyoruz.
Bizim bir tek gücümüz var: Hukuk, milletin hukuku. Yani
milletin hukukundan başka gücümüz yok bizim. Milletin hukuku çerçevesinde,
kanuna uygun bir şekilde İç Tüzük hükümlerinin
uygulanmasını istiyoruz. Bu İç Tüzük hükümlerini
uygulamamız bir kanunu engellemek değil, ben hakkımı
kullanıyorum. Bir grubun, milletin verdiği yetkiyle hakkını
kullanmasını eğer bir engelleme olarak görürseniz, o zaman
hukukun uygulanmasını engelleme olarak görerek hukuku
dışlayan, hukuk dışı bir devleti savunursunuz.
Bu bakımdan, bunlarla ilgili
tartışmaları yaparken sürekli olarak Bir an önce oylamaları
yapalım. filan demek yerine şöyle bir etrafınıza bakmak
suretiyle bu konudaki taleplerimizi dikkate alsaydınız belki bugün bu
usul tartışmasına girmemiş olacaktık. Çünkü ben karar
yeter sayısı istedim, karar yeter sayısı istendiği
sırada buradaydım, ayağa da kalkmıştım ama siz
gürültüden olabilir, bundan olabilir, bunu, açıkçası,
yapmadınız. Ama defalarca bununla ilgili talebimizi ilettik, hatta
sayın milletvekillerimiz geldi, sizin yanınızda söylediler.
Dolayısıyla böyle fiilî durumlarla hukuku yok
saymak doğru değil. Yani milletin hukuku ayaklar altına
alınan bir Parlamento kendi bindiği dalı kesmiş demektir.
Onun için, İç Tüzüke aykırıysa bizim talebimiz amenna saddakna
ama İç Tüzük çerçevesinde bir talebimiz olmuşsa onun yerine
getirilmesini sağlamak sizin göreviniz.
Dolayısıyla, bu çerçevede
bakıldığında, önemli bir yanlışlık
yapılmıştır. Zaten böyle bir iddiayı ileri süren
benim. Başkan usul tartışması açabilir ve gerekirse oya
başvurarak düzeltme yapar. demesi
Usul tartışması
yaptıktan sonra gerekli olduğunu düşünüyorsanız
oylamayı yapıp düzeltirsiniz. Dolayısıyla, bu usul
tartışmasının amacı ve hedefi tamamen sizin oya
başvurmanızı sağlamak için bir gereği
oluşturmaktır. Bu gereği oluşturmak için de usul
tartışması açmanız doğrudur.
Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
İç Tüzükten kaynaklanan yetkilerimizi kullanmaya kararlı
olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Sizden arzum ve isteğim odur ki
bizim hukukumuzu yok saymayın, milletin hukukunu yok saymayın. Hukuk
devleti ekseninde Parlamentoyu yönetin. Bu bakımdan, bu konuda bizim
gösterdiğimiz özeni Başkanlık Divanının da
göstermesini istirham ediyorum. Bu konuda düzeltmeye başvurma iradenizi de
desteklediğimi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Şimdi, aleyhte söz isteyen Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Başkanım, aslında oylamayı tekrarlama
noktasında 13e göre iradenizi ortaya koydunuz. 13üncü maddenin (2)nci
fıkrasında şekil şartı, Bir usul görüşmesi
açabilir. diye ihtiyari bir hüküm var ama Oktay Bey bunun mecburi
olduğunu, bundan sonra bu oylama işleminin yenilenmesi
noktasında işlem yapılacağını iddia etti.
OKTAY VURAL (İzmir) Oylamaya başvuracaksa
yapması lazım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Aslında
şöyle, 13üncü maddenin (2)nci fıkrasını okuyorum: Genel
Kuruldaki oylamalarda ve seçimlerde önemli bir yanlışlık
olduğu iddia edilirse Başkan usul görüşmesi açabilir ve
gerekirse oya başvurarak düzeltme yapabilir. Az önceki gürültüler
sebebiyle -tutanakları biz de inceledik- Sayın Loğoğlu ve
Sayın Kürkcünün tezkerelerinin oylanması sırasında karar
yeter sayısı ve yoklama taleplerini -gerçekten zabıtlarda var
ama- Başkanlık bunu duymadığından dolayı bir
hatalı işlem yapmış. 13e göre de düzeltme iradesini koydu.
Nitekim, burada usul görüşmesi yapılmadan,
doğrudan oylamanın tekrarlanmasını oya sunup ondan sonra da
aslında bu oylamanın yoklamayı da gözeterek yenilenmesi daha
uygundu. Nitekim 24/11/2010 tarihli 23üncü Dönem 20nci Birleşiminde o
zaman da Genel Kurulun yaptığı uygulama var. Yapılan
oylamada yanlışlık olduğu Divan tarafından tespit
edilirse Başkan usul görüşmesine gerek görmeden oylamayı
tekrarlayabilir. Sayın Başkanımız da bu
yanlışlıktan dolayı usul görüşmesine gerek olmadan bu
oylamayı tekrarlama iradesini ortaya koyduğundan aslında bu usul
tartışmasının açılması gereksizdi.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama Divan tarafından
görülmedi bu, benim iddiam.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ben bu anlamda
karşıyım, yoksa Sayın Başkanımın
yaptığı işlem doğru 13e göre, bunu da birazdan
yapacağız.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Divan
tarafından görülmedi bu.
BAŞKAN Şimdi lehte söz isteyen Engin Altay,
Sinop Milletvekili.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri.
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ve Anayasanın size belli noktalarda verdiği
takdir hakkı vardır ama size bıraktığı bir
keyfiyet yoktur. Dolayısıyla, sizin, bütün başkan vekillerinin
ve Sayın Meclis Başkanının da tabii
Grup Başkan
Vekilimiz bu akşam kendisini birkaç defa aradı, buradaki elektrikli
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin geçmişine ve şanına,
şerefine yakışmayan manzaralardan dolayı Sayın Meclis
Başkanımıza şikâyetimizi de bildirdi. Ben isterdim ki
Sayın Cemil Çiçek bir parça duruma el koysun.
Salı günkü oturumda 5 milletvekilinin darp
neticesinde yaralanması o oturumu yöneten sayın Meclis
Başkanının keyfiyetten(x)
kaynaklı, keyfî tutumuyla ilgilidir, duygusallığıyla
ilgilidir ve siz bugün başından beri benim de yalnız son bir
saati hariç- takdir ettiğim bir yönetim sergilediniz. Ancak şunu
görüyorum: Muhalefete, muhalefetin İç Tüzükten kaynaklı
haklarını kullanmasına yönelik toleransınızı
belli bir süre gösteriyorsunuz ama daha sonra, mensubu olduğunuz siyasi
partinin yöneticilerinin basıncıyla siz de keyfî yönetime
başvuruyorsunuz. Biraz önce yaptığınız da budur. Bu
usule sebep olan da, bu usul tartışmalarına sebep olan da sizin
oldubittiyle işlem tesis etme çabanızdır. Buna
hakkınız yok. Sizi çok iyi anlıyorum ama her şeye
rağmen buna hakkınız yok.
İktidar partisinin milletvekillerinin, sayın
milletvekillerinin, Hükûmetin bu kanunun bir an önce geçmesi için acelesi
olabilir, bunu anlayışla karşılarım ama Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekilinin acelesi olamaz. Bu Parlamentoda en çok oy
alan partinin bütün sandalyelere sahip olmamasının bir sebebi
vardır. Şöyle bakılabilir: En çok oyu Adalet ve Kalkınma
Partisi aldı, o vakit bütün sandalyeler Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleriyle dolsun, devlet idare edilsin. Hayır. Hükûmetin bütün
sandalyeleri Adalet ve Kalkınma Partisinin üyeleriyle dolar ama burada
iktidar-muhalefet bir denge meselesi var, demokrasi böyle olur. Muhalefetin çok
doğal olarak bu İç Tüzükten, Anayasadan kaynaklı
haklarını kullanmasını da burası yadırgayabilir
ama sizin tahammül etmek gibi bir zorunluluğunuz var. Etmediniz demiyorum
ama en son, üç partinin sayın grup başkan vekili ayaktayken burada
işlem tesis etmeye çalışmanız, kâtibinize fırça
atmanız bir nevi- ya da yüksek sesle, okumasını emretmeniz
doğru değil. Kâtibin tansiyonu yükselmiş de olabilir, oturuma
ara vermeniz gerekir.
Size de sitemim var: O yuhaladığınız
Muharrem Işık değildi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanıydı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Meclis
Başkanını yuhalayan sendin.
ENGİN ALTAY (Sinop) Çok ayıp, hiç
yakışmadı.
BAŞKAN Evet, şimdi aleyhte söz isteyen
İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün aslında Sayın Başkan belli bir saate
kadar, birkaç eksiklik, yetersizlik dışında Meclisi iyi idare
etti ama belli bir saatten sonra, maalesef iki gündür yaşamış
olduğumuz sorunları bugün tekrar yaşamaya başladık.
Şimdi, buradaki sorun şu değerli
arkadaşlar: Demin de arkadaşlar söylediler, iktidar partisi bu yasa
teklifini bir an önce getirmek istiyor; muhalefet milletvekilleri, muhalefet
partileri de bunu İç Tüzükten doğan haklarıyla engellemek
istiyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Eyvallah.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Burada bundan daha
doğal bir şey olamaz ancak Başkanlık Divanı böylesi
bir realitede bir siyasi partiden, bir siyasi parti grubundan yana tavır
ortaya koyarsa orada sorunlar başlıyor. Siz, belli bir saate kadar
getirmiş olduğunuz tarafsızlığı belli bir saatten
sonra yitirdiniz.
Bakın, burada -İç Tüzük 68den kaynaklı-
biz oturumu açamayacağınızı söyledik, siz
açtınız. Bununla ilgili bir usul tartışması
açtık, bu usul tartışmasını bu kaygıdan
dolayı dikkate almadınız. Cumhuriyet Halk Partisinin aynı
yöndeki talebini aynı kaygılarla yine dikkate almadınız.
Oturum boyunca Her şeyi doğru yapıyorum, böyle takdir ettim.
şeklinde sunmuş olduğunuz bir yanlıştan tutanakları
inceledikten sonra döndünüz. Yani, bir ara öyle bir hâl aldı ki, Başkanlık
Divanında 3 AKPli oturuyor. Siz, bizim söz talebimize rağmen oradan
durmadan oturumu devam ettiriyorsunuz, AKP grubu da sizin bu
tavrınızı alkışlıyor. Bir kere, böyle bir tabloyu
sizin kabul etmemeniz lazım. Siz hakkaniyetli olsanız, tarafsız
davransanız, en azından buradaki sıralar dışında
bir başka sıradan alkış alabilirsiniz.
Dolayısıyla, burada özellikle
tarafsızlığınızla ilgili ciddi bir kuşku uyanmıştır.
Bir de bu üç gündür... Özellikle sizden de rica ediyorum:
Birincisi, siyasi partileri temsil eden grup başkan vekilleri söz
istediği zaman söz verin; ikincisi de, bu milletvekillerini çocuk gibi
azarlama alışkanlığını bir kenara
bırakın. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Burada hiç kimse çocuk değil. Her bir milletvekili, on binlerce, yüz binlerce
insanın oyuyla bu Parlamentoda milletin iradesini temsil etmek için burada
bulunuyor. Dolayısıyla, sizin onları çocuk yerine koymanız
aynı zamanda milleti de çocuk yerine koymanız anlamına gelir ki
bu da geri dönülemez bir hata olarak Meclis tarihine geçer.
Dolayısıyla, bu tutumlarınızdan vazgeçmenizi talep
ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
(Devam)
3.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlunun, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısında yer alan (2/1579) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi (4/241) (Devam)
BAŞKAN Şimdi Osman Faruk
Loğoğlunun geri alma tezkeresinin oylanmasının
tekrarlanmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım
Karar yeter sayısı veya yoklama istiyor musunuz
Sayın Vural?
ENGİN ALTAY (Sinop) Bunda karar, bir dahakinde
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Ya, otur bir
dakika yerine.
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biraz
önce oylama yaptınız. Yaptığınız bu oylama
düzeltme oylamasıydı ve düzeltme oylaması gereğince bu
düzeltmenin yapılmasına ilişkin Genel Kurul karar aldı. Bu
karar doğrultusunda işlemi yapın.
BAŞKAN Şimdi onu söylüyorum, Sayın
Loğoğlunun tezkeresinin yeniden oylanmasını
tekrarlıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır Sayın
Başkan, hayır.
BAŞKAN Ya, neyi yapacağız?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
yeniden
Bakın, Sayın Başkan, diyor ki: Gerekirse oya
başvurarak düzeltme yapar. Düzeltme yaptığınız nedir?
Yanlış işlem. Yanlış işlemle ilgili oya başvurdunuz,
Kabul edenler
dediniz, grup kabul etti, yanlış işlemi bu
şekilde düzelttiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Vay, vay, vay!
BAŞKAN Hayır, hayır, hayır
OKTAY VURAL (İzmir) Yani, karar yeter
sayısını arayacaksınız.
BAŞKAN Loğoğlunun geri alma
tezkeresinin oylamasının tekrarlanmasını
oylarınıza sunuyorum. dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, onun
oylamasının tekrarlanması oylamanın tekrarlanması
anlamındadır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hayır canım.
BAŞKAN Hayır, hayır efendim, hayır.
Oylamanın yeniden yapılmasını oya sundum ben.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bakın
BAŞKAN Tabii. Efendim, tutanaklar burada, tekrar
okuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, o
değil. Bakın, İç Tüzük diyor ki: Gerekirse oya başvurarak
düzeltme yapar.
BAŞKAN Tamam, yapıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, oya
başvurarak yaptığınız düzeltme oylamanın
düzeltmesi mi, yoksa düzeltme yapmak için mi oyladınız?
BAŞKAN Efendim, birincisi, yeniden oylama yapmak
için oya sundum, ikincisi -onu söyledim zaten, size onun için soruyorum-
Şimdi Sayın Loğoğlunun tezkeresinin yeniden
oylanmasını tekrarlıyorum
ve sordum size, Karar yeter
sayısı ve yoklama istiyor musunuz? dedim.
OKTAY VURAL (İzmir)
Zaten efendim, karar yeter sayısı talebimi yerine getirmek için Genel
Kurula oylattığınıza göre onun gereğini yerine
getireceksiniz.
BAŞKAN Tamam, peki.
OKTAY VURAL (İzmir)
Benim tekrar beyan etmeme gerek yok yani onu diyorum.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Loğoğlunun tezkeresini oylamaya sunuyorum ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Karar yeter
sayısı vardır.
Mersin Milletvekili
Sayın Ertuğrul Kürkcünün İç Tüzükün 75inci
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, benim usul
tartışması talebim vardı.
BAŞKAN Efendim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışması talebinde bulundum efendim.
BAŞKAN Okuyorum
efendim, sıra gelmedi.
OKTAY VURAL (İzmir)
Efendim, hayır. Bizim bir öneri
Bir oylama daha var, onunla ilgili
BAŞKAN Müsaade
ederseniz geleceğim oraya, devam ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) Bir oylama daha var.
OKTAY VURAL (İzmir)
Yoklama talebiyle ilgili ikinci oylamayı yapacaksınız.
BAŞKAN İkinci
efendim o, ona geçiyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Pardon, ikinci oylama, tamam, orada
yapın. Bir oylama daha var, pardon.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Oylamadan sonra yapalım.
BAŞKAN Tamam,
deminden bu tarafa dinledim de yani biraz da siz sabredin, onu okuyoruz.
Mersin Milletvekili
Sayın Ertuğrul Kürkcünün İç Tüzükün 75nci maddesine göre
teklifini geri alma talebini içeren tezkerenin oylamasında
yanlışlık yapıldığı iddia edilmektedir.
İç Tüzükün 13üncü
maddesine göre usul tartışması açıyorum.
Buyurun.
Lehte ve aleyhte söz
isteyenler
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, lehte.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aleyhte.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Hasip Kaplan, aleyhte.
LEVENT GÖK (Ankara)
Aleyhte.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Aleyhte.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, işlemi bitirdik, oylamayı
yapmamız gerekiyor. O işlemi az önce usul
tartışmasında bitirdik. İkisi birinin içindeydi Sayın
Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Oylamalar ayrı ayrı.
OKTAY VURAL (İzmir)
Ayrı ayrı, doğrudur Sayın Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Önergeler de ayrı, ikisi farklı.
BAŞKAN Sayın
Gök, lehte mi istiyorsunuz?
LEVENT GÖK (Ankara)
Aleyhte efendim.
BAŞKAN Aleyhte.
Sayın Vural lehte
istedi, Sayın Gök aleyhte, Sayın Aydın
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Aleyhte.
BAŞKAN Lehte söz
isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Bal.
(MHP sıralarından alkışlar)
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
5.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, (2/1632) esas
numaralı Kanun Teklifini geri çekme önergesinin oylamasının
tekrarındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
saat sabahın bir buçuğu ve biz hâlâ, saat ikiden beri bu kanunun
görüşülmesine ilişkin müzakereleri sürdürürken zatıalinizin
Meclisi yönetirken yapmış olduğu vahim hatalardan bir tanesinden
dönülmesine ilişkin olarak düşüncelerimi paylaşmak üzere
huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarımız,
görüştüğümüz kanun ciddi bir kanundur. Ciddiyetine mütenasip bir muhalefeti
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapıyoruz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) HDPyle beraber.
FARUK BAL (Devamla) Kim dedi onu?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ben dedim, ben.
FARUK BAL (Devamla) Kim dedi onu? Kim dedi onu?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ben dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) PKKyla görüşen sensin
be! PKKyla görüşen sizsiniz be!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) PKKyla beraber masaya
oturmuyor musunuz?
FARUK BAL (Devamla) BDPyle eğer beraber isen
Osloda berabersin, müzakere masasında berabersin.
OKTAY VURAL (İzmir) İş
pişiriyorsunuz, PKKyla iş pişiriyorsunuz.
FARUK BAL (Devamla) BDPnin güç aldığı
PKK orada mahkeme kuruyor, asker alıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) PKKyla iç güvenliği
görüşen sizinsiniz. Münafık! (x)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sözünü geri al.
OKTAY VURAL (İzmir) Almıyorum. Hadi,
almıyorum. Böyle bir şey olur mu ya?
FARUK BAL (Devamla) Sayın Başkan, sizin
Başkanlığınızda, yönetiminizde olan bu Genel Kurulda
biz milletvekili olarak nasıl konuşacağız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, konuşan o taraf, bizde bir şey yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
Genel Kurula hitap etsin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bal, sürenizi de
uzatacağım. Buyurun lütfen.
FARUK BAL (Devamla) Lütfen, sataşan kişi
hakkında işlem yapın efendim.
BAŞKAN Lütfen efendim, buyurun.
FARUK BAL (Devamla) Süremi yeniden başlatın.
BAŞKAN Uzatacağım, bir dakika süre
vereceğim.
FARUK BAL (Devamla) Efendim, ben görüyorum süremi.
BAŞKAN Bir dakika vereceğim Sayın Bal.
OKTAY VURAL (İzmir) Paralelle iş tutarlar,
başkasını suçlarlar; PKKyla iş tutarlar,
başkasını suçlarlar ya.
FARUK BAL (Devamla) Değerli arkadaşlar, size,
aklıselime uygun bir konuşma yapmaya niyetlenmiştim ancak
amacınız Meclisi germek, amacınız toplumu germek,
amacınız bu gerginlikten oy devşirmektir. Milliyetçi Hareket
Partisini BDP, PKK gibi lafların arasına
sıkıştıracak kadar akıldan, mantıktan, izandan,
vicdandan yoksun insanlar var. (MHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu insanlar, 23 Nisan çocuğu gibi, müsamere
sahnesindeymiş gibi Çıkacak, çıkacak, çıkacak
diye size
talimat veriyor, siz de milletin vekili olduğunuzu unutuyorsunuz, PKKyla
mücadele yerine PKKyla mücadelenin sonucunda ortaya çıkacak toplumsal
muhalefeti bastırmak için polis devleti inşa etmeye
çalışıyorsunuz, budur gerçek. (MHP sıralarından
alkışlar) Bunu gün gelecek anlayacaksınız, zaman çok
geçmiş olacaktır. O zaman da hakkınızda hem hükmüilahi hem
hükmümillet verilecektir. (x)(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani, grubumuza
açık bir sataşma vardır. Hem AKP Grubundan söz atan milletvekili
hem de kürsüde konuşan sayın hatip vebalı bir canavardan
bahsediyormuş gibi HDPden bahsediyor. Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken, iki dakika söz
veriyorum sataşma nedeniyle.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
19.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Konya Milletvekili Faruk Balın usul
görüşmesi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir kere, bu kullanmış olduğunuz üslup
demokratik bir üslup değil. Türkiyedeki yasalara uygun olarak, legal
alanda faaliyet yürüten, milyonlarca oy almış, Mecliste grubu bulunan
bir siyasi partiyle ilgili
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) MHP de öyle, niye
rahatsız oldunuz?
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
Başbakanın
da aynı cümlelerle kullanmış olduğu bütün cümleler
demokratik kültüre uymuyor. Sizin bir kere, AKP olarak bu konuda söz
söylememeniz lazım. Siz, yüzde 10luk bir seçim barajıyla bize ait
olan pek çok koltuğu şu anda gasbetmiş durumdasınız.
Yüzde 10luk seçim barajını birkaç ay sonra
yapacağımız seçimde de aynı şekilde önümüze engel
olarak getiriyorsunuz.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sandıklara
demokratik gidin, silahı bırakın da öyle gidin.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dünya siyaset
tarihinde örneği olmayacak şekilde, sizin kapatmış
olduğunuz Meclis kapılarından biz çeşitli yöntemler
bularak, deyim yerindeyse bacadan gelip bu Meclis çatısı altında
çözüm arıyoruz. Buna saygılı olmanız gerekiyor. Buna saygı
duyacağınıza HDPye yönelik hakaretvari bir dil
kullanıyorsunuz. Bunu gerçekten demokratik kültürle
bağdaştırmamız mümkün değil. Özellikle çözüm
sürecinin, barış sürecinin gündemiyle ilgili konuşulduğu
zaman da -dün de bir arkadaşımız bahsetti- bu tarz cümleleri kullanmadan
önce Başbakanınıza, Cumhurbaşkanınıza, bizimle
görüşme yürüten bakanlarınıza önce bir bu söylemlerinizi kabul
ettirin, sonra gelin burada konuşun.
CELAL ADAN (İstanbul) Helal olsun, helal!
Terbiyesiz adam, bir de konuşuyor!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Biz, Türkiyenin yüz
yıllık bir meselesini çözmek için
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Kiminle görüşüyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Kiminle görüşüyorsunuz?
Bir de konuşuyorsun oradan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Saygısızca
konuşuyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
2 metrelik kefeni
koltuğumuzun altına almış, bütün hayatımızı
ortaya koymuş, bütün riskleri üstlenmiş bir siyasi partiyiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efkan Ala konuşuyor,
görüşüyor.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Niye
görüşüyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Görüştünüz mü Sayın
Bakan? HDPyle görüşen siz değil misiniz?
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Dolayısıyla, burada HDPden bahsederken hepinizi asgari saygıya
davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakan, HDPyle
görüşen siz değil misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
5.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, (2/1632) esas
numaralı Kanun Teklifini geri çekme önergesinin oylamasının
tekrarındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, aleyhte söz isteyen, Levent
Gök, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Görüştünüz değil mi?
Görüştünüz, görüşüyorsunuz. İç güvenlik yasasını da
görüştünüz.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA
Görüşüyorum, ne diyorsunuz? Evet görüşüyorum, bir şey mi
diyorsunuz?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Bunu o
Hakana da söyle! Hakana da söyle.
OKTAY VURAL (İzmir) Al işte, kimin kiminle
iş tuttuğunu gör de konuş. Hadi bakalım!
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
CELAL ADAN (İstanbul) Kalk Bakanına
saldır.
OKTAY VURAL (İzmir) Utanmadan oradan fitne
yapıyorsun. Sen MHP düşmanı bir adamsın zaten.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun, sürenizi yeniden başlattım.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; genel gerekçesinde, suç işlenmesinin
önlenmesi, vatandaşların kendilerini güvende hissetmelerinin
sağlanması ve kamu otoritesinin tesis edilmesi gerekçesiyle
Meclisimize getirilen bu tasarının, Türkiyedeki 77 milyon
insanımızın temel hak ve hürriyetlerini tehdit ettiği
ortadadır. Böyle bir gerekçeyi sanki
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Haysiyetsizsin sen,
şerefsizsin sen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından haysiyetsiz,
şerefsiz diyen bir milletvekili var. Lütfen, Sayın Başkan,
Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından haysiyetsiz, şerefsiz
diyen milletvekili var. Hiçbir milletvekili, milletvekiline hakaret edemez. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Devamla) Efendim, sözüm niçin kesiliyor
Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan, sözümüz
kesiliyor.
BAŞKAN Süre vereceğim efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Grup
Başkan Vekilim, bakın, sizin sıralardan buraya şerefsiz,
haysiyetsiz diyorlar.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen buyurun siz. Süre
vereceğim efendim, bir dakika ekleyeceğim, buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan, bu ortamda
nasıl konuşayım? Sussun herkes bir parça.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Onlar size
yakışmıyor.
BAŞKAN Lütfen devam edin Sayın Gök, bir
dakika süre vereceğim.
LEVENT GÖK (Devamla) Edeyim ama zaten dinleyen yok ki,
bir susturun lütfen.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu gördüğünüz tablo
YUSUF BAŞER (Yozgat) Orası, orası, o
tarafa!
LEVENT GÖK (Devamla) Bir şey anlatmaya
çalışıyorum değerli arkadaşlar.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili temel bir yasayı
görüşeceğiz, önemli maddeler var. Saat olmuş bir buçuk,
yaklaşık on iki saattir süren tartışmalardan sonra
yorumlama, bunları değerlendirme, sabır ve bu konuyu
algılama olanaklarının artık ortadan
kalktığı bir dönemde bu yasayı tartışıyoruz.
Sayın Başkan, bir kere bu
yaptığımız, Anayasaya aykırı arkadaşlar.
Anayasaya göre angarya yasak değil midir? Yani böyle bir tablo saatlerce
sürdürülebilir mi? Yani böyle bir olay dünyanın başka hangi
parlamentosunda var değerli arkadaşlarım?
Getirmişsiniz tasarıyı, suç
işlenmesinin önlenmesi, kamu otoritesinin sağlanması. Sanki
bunu, daha geçen hafta seçimden çıkmış, yeni hükûmet olmuş
bir parti söylüyor. Değerli arkadaşlar, siz on iki -on üç yıldır
iktidardasınız. Eğer bu otorite kalmadıysa sizin sayenizde
kalmadı, şimdi bunu itiraf ediyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yani aynen şöyle diyor gerekçede:
Vatandaşın kendini güvende hissedeceği ortamın
sağlanması. Yahu böyle bir sözü siz iktidardayken nasıl
söyleyebilirsiniz? Yeni bir seçim olur, bir iktidar gelir, bakar tabloya,
Türkiyenin durumu kötü, arkadaşlar ben bu yasaları getiriyorum.
der.
BAŞKAN Sayın Gök, sürenizi
artırıyorum, buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan, böyle bir
gerekçeye dayanılarak bu yasanın gelmesi zaten bu iktidarın
aczini gösteriyor. Şimdi, bu acz içerisinde biz ne yapalım da
elimizden kaybettiğimiz otoriteyi tesis edelim, insanların bugüne
kadar kazanmış oldukları hakları, hürriyetleri ellerinden
alalım, yolsuzlukları nasıl önleyelim, Türkiyedeki
işsizlikleri, kötü idare alışkanlıklarını, bütün
olumsuzlukları nasıl gölgeleyelim diye muhalefeti tehditle,
baskıyla susturmak için bu yasayı şimdi burada, muhalefetin hiç
olmazsa İç Tüzükten kaynaklanan haklarının
kullanılmasını engellemeye çalışarak da gasbetmek kimseye
yakışmaz, bundan yarar da çıkmaz. Biz bunları
anlatacağız değerli arkadaşlarım. Sizlere anlatma
çabasındayız. Dilimiz döndüğünce, ayakta
kaldığımız müddetçe sizlere bunları
anlatacağız. Lütfen muhalefetin sesine kulak verin. Bu yasayı
derhâl geri çekin Sayın Bakan. Bu yasa bir atom bombasıdır,
hepinizin elinde patlayacaktır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi, lehte söz
isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, az önceki usul tartışması aynı gerekçeyle
yapıldı. Aslında, tabii ki, Başkanlık Divanı
başta da iradesini ortaya koydu, böyle bir usul tartışması
olmadan da bu oylamayı tekrar edeceğini söyledi. Buna da bizim
diyeceğimiz bir şey yok, bir itirazımız yok.
Yalnız, değerli
arkadaşlar, hep İç Tüzükteki hakkımızı
kullanalım. diyorlar. Evet, ona saygımız var, İç
Tüzükteki hakkınızı kullanacaksınız ama değerli
arkadaşlar, İç Tüzükteki hakkımızı kullanırken
de lütfen ama lütfen bu Meclisin âdeta anayasası konumundaki İç
Tüzükün amir hükümlerine uyalım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Siz de uyun, siz de.
CELAL DİNÇER (İstanbul) Başta
Başkan uysun, grup başkanlarınız uysun.
AHMET AYDIN (Devamla) Burada hepimiz milleti temsil
ediyoruz. Milletin vakarına, onuruna, haysiyetine yakışır
tarzda söylemlerimize, eylemlerimize dikkat edelim. Millet bizi izliyor ve
millet bizi izlerken de bizlere not veriyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Millet nereden izliyor? Televizyonu
kapattınız, hangi millet izliyor bizi?
AHMET AYDIN (Devamla) Aslında, her birimiz
buradaki konuşmalarımızla samimiyet testinden geçiyoruz.
HASAN ÖREN (Manisa) Saat 19.00dan sonra televizyon
kapalı.
AHMET AYDIN (Devamla) Her birimiz samimiyet testinden
geçiyoruz.
HASAN ÖREN (Manisa) Ayakta yalan söylüyorsun ya,
Millet bizi izliyor.
AHMET AYDIN (Devamla) Acele ediyorsunuz. diyorsunuz,
Allah aşkına sorarım size: Üç gündür, üç tam gündür
çalışmamıza rağmen henüz şu kanun metninin geneli
üzerindeki görüşmelere başlamamışken nasıl acele
ettiğimizi söyleyebilirsiniz?
HASAN ÖREN (Manisa) Başlayamayacaksınız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ne yapalım yani,
Anayasaya uygunsuz getirirsen öyle olur.
AHMET AYDIN (Devamla) Engin bir hoşgörüyle bu grup
duruyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hoşgörü
göstermeyin, daha ne yapacaksınız?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Anayasaya uygunsuz
kanun getirmişsin.
AHMET AYDIN (Devamla) İktidar grubu bugüne kadar
bütün söylemlerinize, bütün eylemlerinize rağmen sıcak, samimi ve
mümkün mertebe yerinden saygıyla sizi dinliyor, katılmasa da
dinliyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Niye kapattınız
televizyonu Ahmet Bey? 19.00dan sonra televizyonu niye kapattınız?
Hangi millet bizi izliyor?
AHMET AYDIN (Devamla) Bak konuşuyorum,
dinlemiyorsun işte beni.
HASAN ÖREN (Manisa) Milletten kaçırıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) Millet bizi izliyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Millet bizi izlemiyor,
kapattınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Millet bizi izliyor ki, 9
seçimdir sizi sandığa gömüyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Alo Fatihe
kapattırdınız, Alo Fatihe kapattırdınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Millet bizi izlemese sizi
sandığa gömmez.
HASAN ÖREN (Manisa) Millet bizi izlemiyor,
kapattınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Lütfen arkadaşlar
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
uyarın ya.
AHMET AYDIN (Devamla) Millet bizi izliyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Bir ayağını
kaldırıyorsun konuşurken.
AHMET AYDIN (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlarım On iki senedir neredeydiniz? diyorsunuz On iki buçuk
senedir neredeydiniz? diyorsunuz.
Bakın, bu yasaya kimler karşı
çıkabilir? Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimli olanlar
karşı çıkabilir, sade vatandaş bu yasayı ister. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar; CHP, MHP
sıralarından gürültüler, HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Vatandaş, özgür ortamda dolaşmak istiyor.
Vatandaş, can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak
istiyor, kafasına bir demir bilye gelmeden, çocuğuyla özgürce parkta
dolaşmak istiyor, dükkânını özgürce açmak istiyor, belediye
otobüsüne özgürce binmek istiyor. ( CHP, MHP ve HDP sıralarından
gürültüler) Vatandaş bunu istiyor bizden. Özgür bir ortamda,
vatandaş, devletin, can ve mal emniyetini sağladığı
bir ortamda olmak istiyor. Dolayısıyla, tam da sizlerin de özgürce
dolaşabilmesi, özgürce yaşayabilmesi -ama suçlular hariç- masum
vatandaşların korunması adına bu yasaya ihtiyaç var
değerli arkadaşlar. Bu yasayı, mutlak surette özgürlüğün
korunması anlamında burada geçirmemiz lazım. (CHP, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
Dolayısıyla, bu noktada da değerli
kardeşlerim, hepimizin kendimize dikkat etmemiz lazım, kendimizi
chek etmemiz lazım. Sanmayın ki bu millet uyanmamış. Bu
millet aydınlanmıştır. Bu millet akı da görüyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hırsızlar
ne olacak, hırsızlar!
AHMET AYDIN (Devamla) -
bu millet karayı da
görüyor, hepsini görüyor, puanını veriyor. İşte budur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Cevdet Erdöl, Cevdet Erdöl
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hırsız
var!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sataşmadan söz
istiyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Ne yapıyorsun? Dikiz
aynası mı tutuyorsun yüzümüze? Ne kaydı alıyorsun? Sen
Başbakanın kayıtlarını açıkla. Onları
açıkla. Yakışıyor mu sana! Dinleme izleme ekibi mi kurdun?
Cumhurbaşkanlığındaki ekibin elemanı mısın
sen? Şuna bak ya! Profesör Doktor Cevdet Erdöl!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) İlk ben istedim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Doğru, ilk siz ayağa
kalktınız Sayın Zozani, itirazım yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sataşmadan söz istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sataşmadan söz
istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Her milletvekiline söz
hakkı doğar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, ben de
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Anlaşılmıyor ki biraz önceki
gibi.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, sayın
hatip, konuşmasında Bu yasaya karşı çıkanlar suç
işlemeye eğilimli olanlardır. dedi.
CELAL DİNÇER (İstanbul) Sayın
Başkan, ben de
LEVENT GÖK (Ankara) Her birimize söz vereceksiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karşı çıkan
herkes suça eğilimli. dedi, herkese söz hakkı doğdu.
OKTAY VURAL (İzmir) Liste yapılsın
Sayın Başkan.
BAŞKAN Şöyle yapılsın efendim.
Tüm sayın milletvekillerini liste yapsınlar.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) İlk ben söz
istedim.
Başkan İlk sözü siz istediniz biliyorum
efendim.
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN Tamam, liste yapılsın, söz
vereceğim. Liste yapılsın. Ne yapayım?
(Sataşma nedeniyle söz isteyen CHP, MHP ve HDP
milletvekillerinin kürsü önünde toplanması)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sataşmadan dolayı söz
istiyorum Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Ankara) Herkes sıraya girsin
sataşmadan dolayı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Konuşmasını
bilen adam çıkacak kürsüye. Konuşmasını bilmeden
çıktığı zaman Meclisi kilitlersin. Grup başkan vekili
olarak oraya çıktığın zaman ne
konuşacağını bileceksin. Bak Meclis kilitlendi, al,
hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sana ne!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu
dinleme izleme ekibini bir uyarır mısınız? Bunlar
istihbarat devletinin elemanları, muhaberat elemanları, milletvekili
değil, muhaberatçı. Hakan Fidanın fidanları bunlar.
BAŞKAN Evet, sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
Sayın Zozani, buyurun
(CHP, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Hayır Sayın
Başkan, olmaz öyle.
BAŞKAN Yazılıyor efendim bir taraftan.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Böyle bir uygulama yok.
BAŞKAN - Peki, tamam, yazılsın efendim.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) İnsicamı
bozulur, olur mu?
BAŞKAN Yazılsın tamam,
yazılsın.
Evet, sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.43
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 01.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir. (CHP, MHP ve HDP sıralarından
Çalışın, çalışın! sesleri)
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 20 Şubat 2015 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.49
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/02/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/2/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 348inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/02/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 351. sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/02/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 77nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama, 20/02/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 335inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Bu açıklamaya ilişkin açıklama 20/2/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 338inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/02/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 74üncü sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama, 20/2/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 86ncı sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/2/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 100üncü sayfasında yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 20/02/2015 tarihli 59uncu Birleşim Tutanağının 82inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.