TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
64üncü
Birleşim
25
Şubat 2015 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Malatyada
2 savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan
pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Trabzonun
kurtuluş yıl dönümüne ilişkin konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Niğde
Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine
ilişkin konuşması
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, İç Tüzükün 13üncü maddesi uyarınca
verilen dilekçeleri Genel Sekreterliğe havale ettiğine ve Meclisin
gündemini değiştirme yetkisinin olmadığına
ilişkin konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Muş Milletvekili Demir Çelikin, Türkiyedeki sağlık
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, İstanbul ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlunun, Trabzonun kurtuluş
yıl dönümüne ve Trabzona yapılan yatırımlara ilişkin
gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
2.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
3.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Malatyada 2 savaş uçağının düşmesi sonucu şehit
olan pilotlara ve Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden
babasına Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Halkların Demokratik
Partisi olarak, Malatyada 2 savaş uçağının düşmesi
sonucu şehit olan pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
5.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, İç Tüzükün 13üncü
maddesi uyarınca daha önce yanlış yapıldığı
iddia edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
6.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İç Tüzükün 13üncü
maddesi uyarınca daha önce yanlış yapıldığı
iddia edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilebileceğine ve AK PARTİ Grubunun, gazi Meclisin üyelerine
yakışır bir duruş sergilediğine ilişkin
açıklaması
9.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İç Tüzükün 13üncü
maddesi uyarınca daha önce yanlış yapıldığı
iddia edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmeleri sırasında Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının taraflı davrandığına
ilişkin açıklaması
12.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmeleri sırasında AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaşın Meclis Başkan Vekili
gibi davranarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına
talimat vermesini yadırgadığına ilişkin
açıklaması
13.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılıya yapılan
saldırının şahsına değil makama
yapıldığına ve bu fiili yapan milletvekili hangi gruba
mensup olursa olsun işlem yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
15.-
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
16.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Meclis Başkanına vekâlet eden Başkan
Vekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanını
toplayabileceğine ilişkin açıklaması
18.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın MHP Genel Başkanıyla ilgili
yaptığı açıklamayı kınadığına
ilişkin açıklaması
19.-
Malatya Milletvekili Ömer Faruk Özün, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
20.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve devlet yöneticilerinin görevinin insanları
ayrıştırmak değil kaynaştırmak olduğuna
ilişkin açıklaması
21.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
22.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmazın, Malatyada 2
savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan
pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
23.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
24.-
Isparta Milletvekili Ali Haydar Önerin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
25.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Malatyada 2
savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan
pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ve Başbakanın
toprak kaybını kahramanlık olarak lanse etmesinin devlet
adamlığına yakışmadığına ilişkin
açıklaması
26.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
27.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Antalya Kültür ve Eğitim Vakfının AKEV
Antalya üniversitesi kurma çalışmalarına ilişkin
açıklaması
28.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Süleyman Şah Türbesi operasyonunda şehit olan askere Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
29.-
Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
30.-
Bolu Milletvekili Tanju Özcanın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekilinin
Ayşe Nur Bahçekapılının üslubunun bir Meclis Başkan
Vekiline yakışmadığına ilşkin
açıklaması
31.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlar ile
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Trabzonun kurtuluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotların
cenaze töreninin olduğu sırada Cumhurbaşkanının
başka bir törende konuşma yapmasının doğru
olmadığına ilişkin açıklaması
34.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Yozgat Milletvekili
Ertuğrul Soysalın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Sinop Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-
Van Milletvekili Özdal Üçerin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, İçişleri
Bakanlığı Basın Müşavirliğinin İzmir
Milletvekili Oktay Vuralla ilgili yaptığı bir açıklamaya
ilişkin açıklaması
40.-
İçişleri Bakanı Efkan Alanın, Konya Milletvekili Faruk
Balın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, ekonomiden sorumlu
Başbakan Yardımcısı ile Merkez Bankası
Başkanının istifa edeceğine dair söylentilerle ilgili
Hükûmetin açıklama yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
42.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın, Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VII.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
2.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
3.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
4.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
5.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
BDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, açlık grevi yapan hasta tutsakların hastanelerde yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1227)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ve 22 milletvekilinin,
kadının toplum içindeki yerinin güçlendirilmesi ve kadına
yönelik her türlü eşitsiz yaklaşımın ve insan hakları
ihlalinin önlenmesi için gerekli politikaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1228)
3.-
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan ve 21 milletvekilinin, yaş
meyve ve sebze üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1229)
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları
tarafından, Suriye'de devam eden iç savaştan dolayı ülkemize
sığınan Suriyeli göçmenler ve Osmaniyede bulunan Cevdetiye
Türkmen kampında yaşayan soydaşlarımızın
sıkıntılarının ve çözüm yollarının
derinlemesine incelenmesi, eksikliklerinin giderilmesi, destekleme
yollarının araştırılması, idari ve kurumsal yasal
düzenlemelerin yapılması amacıyla 20/1/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından,
Halkların Demokratik Partisine yönelik çeşitli il ve ilçelerde
meydana gelen saldırıların görüşülerek her yönüyle
değerlendirilmesi amacıyla 24/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve
arkadaşları tarafından, toplumsal olaylarda polisin
orantısız ve aşırı güç kullanmasının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 17/6/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
25 Şubat 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önderin yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkunun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İzmir Milletvekili
Mustafa Moroğlunun CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlunun, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
10.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
11.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
23üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisi
Eş Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
12.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Hatay Milletvekili
Refik Eryılmazın 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 26ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
13.-
Hatay Milletvekili Refik Eryılmazın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
XI.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
İçişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
3.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.-
Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684)
6.-
Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve
Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54)
XIII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 21inci maddesinin oylaması
2.-
(S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 22nci maddesinin oylaması
3.-
(S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 23üncü maddesinin oylaması
4.-
(S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 24üncü maddesinin oylaması
XIV.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Millî Saraylar bünyesindeki kafeteryaların
işletmeleri ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/59066)
2.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün, kamu ihalelerinin yerel gazetelerde
ilan edilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/59078)
3.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz'ün, Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesine yapılan
taşınmaz devrine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/59236)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Giresun'un Alucra ilçesinde yaşanan elektrik kesintilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/59238)
5.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar
bünyesinde bulunan kiralık araçlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/59239)
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından satın alınan nakliye araçlarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/59240)
7.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile Bakanlıkla ilgili kurum
ve kuruluşlar tarafından kullanılan hizmet binaları ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/59244)
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Kamu İhale Kurumunun 2015 yılı
bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/59726)
9.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık'ın, Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneğine verilen vergi cezalarının akıbetine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/60010)
25 Şubat 2015 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşimini açıyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Toplantı yeter sayısı yok Sayın
Başkan.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Malatyada
2 savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan
pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Malatya 7nci Ana Jet Üssünden uçuş
eğitimi için kalkan 2 adet keşif uçağının Malatya
Akçadağ Ekinciler mevkisinde düşmesi sonucu, Binbaşı Salih
Sezer, Üsteğmen Osman Onur Özkaya, Üsteğmen Yasin Atalay,
Üsteğmen Zeynel Özgür Özbahçeci şehit olmuştur. Merhum
şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Sayın
milletvekilleri...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündem dışında üç sayın
milletvekili konuştuktan sonra, bu konuyla ilgili taziyelerini bildirmek
için grup başkan vekillerine ve artı 12 sayın milletvekiline söz
vereceğim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gündem dışına geçmeden önce bir talebim
var, yazılı olarak Divana sundum.
BAŞKAN
58le ilgili mi?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 58 artı 13.
BAŞKAN 13
burada niye...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 13 orada arkadaşlar.
BAŞKAN Bir
konuşalım, şimdi şu...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır, gündeme geçmeden, onu gerektiren...
BAŞKAN
Gündeme geçmeyeceğim daha, şu gündem dışıları bir
konuşalım, sayın grup başkan vekillerine söz vereyim,
gündeme geçmeden, önce, bu konuyla ilgili arkadaşlarım bir
çalışma yapsınlar, 13le ilgili olarak, vereceğim size söz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tamam Başkanım.
BAŞKAN
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türkiyede sağlık sorunları
hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Demir Çelike aittir.
Buyurun Sayın
Çelik. (HDP sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Muş
Milletvekili Demir Çelikin, Türkiyedeki sağlık sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
DEMİR ÇELİK
(Muş) Teşekkürler Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Ben de öncelikle,
Malatyadaki kazadan kaynaklı hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilerken kederli ailelerine ve Türkiye halklarına başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yönetenlerin yönetemediği,
yönetilenlerinse mevcut yönetim ilişkilerinden ve yönetişim
ahlakından rahatsız oldukları bir ekonomik ve siyasal krizden
bahsedebileceğimiz bir Türkiye'nin, henüz bu krizi
aşamadığı gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Sağlık gibi temel bir problemi bile hâl
yoluna koyamamış, liberalizmin, serbest piyasa ekonomisinin
hükümranlığıyla sağlığı metaya ve mala
dönüştüren, alınıp satılan mal anlayışıyla
yaklaşan Türkiyede, son on üç yıldır özelleştirme
furyasıyla sağlık ve kamu hizmetleri sektörü iflasın
eşiğindeyken özelleştirilmenin cenderesine
alınmış, mal ve metaya dönüştürülmüş sağlık
hizmetlerinden kaynaklı özel şirketler de önüne geçilmez bir
pervasızlıkla büyümekte, hegemonik güçlerle toplumu esaret
altına almaktadır.
Sosyal devlet,
kendi vatandaşının sosyal ve siyasal iyi olma hâline hizmet
etmek durumundadır. Bundan yoksun olmakla kalmamış, âdeta
hastanın parası varsa iyileşebilme olanaklarına
kavuşturulduğu, parası olmayanınsa erişimden yoksun
kaldığı, mağdur kaldığı, tedavi olanak ve
imkânlarından azade bir konumda bırakıldığı
Türkiye gerçeği. Bugün, birçok insan sosyal güvenlikten yoksundur,
açlık sınırının altında bir maaşı
almaya mahkûm kılınmıştır. Buna rağmen, tedavi
amaçlı hastaneye ulaşması, tedavi görmesi de paraya
bağlanmıştır.
Yetinmiyoruz,
sosyal güvenlik sahibi birçok insan sınıflara
ayrıştırılmış, 1inci sınıf, 2nci
sınıf, 3üncü sınıf sosyal güvenlik hak
ayrıştırmasına tabi tutulan toplum bu manada hangi kamu
hastanesinin, hangi özel şirketin ihtiyacı karşılayıp
karşılamadığını ya da cevap olup
olamayacağını bilememenin açmazlarını,
çaresizliklerini yaşıyor. O hastanenin kapısından öteki
hastanenin kapasına gelgitlerle zaman kaybediyor, hastasını
kaybediyor, yaşamını yitiriyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bunlar yetmezmiş gibi,
ceberut otoriter anlayışımızın gereği olarak
sağlık çalışanlarına, emekçilere ya
sendikasızlığı dayatıyoruz,
taşeronlaştırmayı esas alan bir siyasal ilişki
içerisindeyiz ya da yandaşına bağlı sendikada,
yandaşına bağlı sivil toplum örgütünde üye olma
hakkını verip onu kollayan, koruyan bir noktadan soruna
yaklaşarak mevcut sorunu aşmaya çalışıyoruz. Bu her
şeyden önce adil değil, hukuk devleti normlarına uygunluk arz
eden bir durum değildir. Bu da bizim en büyük
ayıplarımızdan biridir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son on gündür enine boyuna
tartıştığımız iç güvenlik paketinde Sayın
Başbakan dâhil olmak üzere Hükûmetin birçok yetkilisi, aslında 132
maddesinin sadece 2 maddesini öne çıkararak diğer maddeleri gizleyip
sanki bizlerin bonzai karşıtı bir konumda, onun
yasağının karşıtı olan bir konumda
olduğumuzu ifadeye çalışan söylemlerde bulunuyorlar.
Hatırlatmak isterim ki bugün Kürdistanda, Kürt illerinin birçoğunda
madde bağımlısı çocuk yaşı 12ye
indirilmiştir. Birçok okulda, birçok sokakta, meydanda bonzai, eroin,
esrar başta olmak üzere birçok madde serbestçe pazarlanıyor,
satılıyor. Yeri geldiğinde polisin organize ettiği, yeri
geldiğinde devlet kurum ve kuruluşlarının göz yumduğu
bu ilişki otuz yıldır Kürdistanda derinliğine
yaşanıyor. Kürt illerinde neredeyse her 3 çocuğumuzdan 1i madde
bağımlısı kılınmıştır. Nedeni,
sebebi, politikleşmesinin önüne geçmektir; nedeni, sebebi, sosyal
yaşamdan çocuklarımızı, eğitimden
çocuklarımızı alıp duyarsız, ilgisiz ve bu manada da
psikolojik ve ruhsal noktada onu yetmez, yetersiz kılmaya dönüktür. Biz bu
manada Hükûmeti ciddiyete davet ediyor, sağlığın
alınıp satılamayacağı noktasında tutarlı
politikaları harekete geçirmesini bekliyoruz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı ikinci söz, İstanbul ilinin sorunları
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüte
aittir.
Buyurun Sayın
Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, İstanbul ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Saygıdeğer Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbulun sorunlarıyla ilgili söz almış
bulunmaktayım.
Öncelikle,
Malatyada şehit olan ve biri de danışmanımın
yeğeni olan pilotlarımıza rahmet, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, yirmi yıllık AKP Belediyesinde İstanbulun ne
hâle geldiğini son kar yağışlarında görmüş
bulunmaktayız. Milyarlar harcayıp yapılan ama bugün iflas eden
metrobüs, çalışmayan, çatısı akan metro,
temizlenemediği için kapanan yollar, çileden çıkaran trafik, grev
olmadığı hâlde Sancaktepede bir türlü toplanamayan çöpler,
müteahhidi kaçtığı için mezarlığa dönen
Haydarpaşa-Pendik hızlı tren hattı, bunların hepsi
AKPnin yirmi yılda yaratmış olduğu eserler. AKPnin en
büyük eseri ne? derseniz, bugün ülkeyi getirdiği antidemokratik kaos
ortamı. İktidar vekillerimiz için demokrasinin
tanımını yaparak başlayalım, zira, bildiklerini çok
zannetmiyorum ya da unuttuklarını düşünüyorum.
Demokrasi, tüm
vatandaşların organizasyon veya devlet politikasını
şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir
yani on üç yıldır bizim ülkede olmayan, sistematik şekilde
çökertilen yönetim biçimi. On üç yıl önce görev başına
geldiğinizde demokrasi, yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla mücadele ve
komşularla sıfır sorun vaadinde bulunan AKP, bugün
çoğunlukçu anlayışla otoriter bir rejim inşa etme
çabalarını zirveye taşımıştır. Bugün gelinen
noktada Türkiye, fermanlarla ve fetvalarla yönetilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti
kurulduğunda tüm zulüm görmüş uluslara örnek, 20nci
yüzyılın bütün bağımsızlık savaşlarına
ilham veren, Orta Doğunun karanlığından
uzaklaşmış, Batıya dönen bir ülke olmayı
başarmışken bugün bırakın örnek olmayı, tüm dünya
ak sarayda oturan başta olmak üzere bu ülkenin yöneticilerine en
ağır eleştirileri yöneltmektedir. Dünyanın en saygın
yayın organları hemen her gün ülke yönetimindeki zafiyetlere vurgu
yapmaktadır. Bir ülke düşünün ki en tepesindeki isim zalim diye
anılsın. On üç yılda ülkeyi hallaç pamuğuna çevirmekten,
adım adım germekten, havuduyla götürmekten, insanları
kutuplaştırmaktan, fişlemekten, sizden olmayanı ezmekten
başka ne yaptınız? Bu kutuplaştırmaların neticesinde
İzmirde Fırat Çakıroğlunun ölümünden, ölümleri siyasi
veya mezhepsel kimlikler üzerinden yorumlama gafletini gösterme cesaretini
bulanlar da sorumludur. Bugün Türkiyede kadın cinayetleri 2003ten bu
yana yaklaşık yüzde 1.500 artmışsa, Özgecan katledildiyse
ve aynı gün başka kentlerde 4 kadın öldürülüyorsa, cinsel
suçlardan cezaevine giren hükümlü sayısı ve tutuklu sayısı
2009da 7 bin sayısını bulmuşken bugün yüzde 40ın
üzerinde artış göstermişse bunun tek sorumlusu iktidardır.
Cezalarda iyi hâl indirimini kaldıralım. diyoruz,
kaldırmıyorsunuz, Bu cezaları yükseltelim. diyoruz,
yükseltmiyorsunuz. Ben, zaten kadın-erkek eşitliğine
inanmıyorum., Hamile kadının sokakta dolaşması
terbiyesizliktir., Dekolte giyen kadın tecavüzü hak eder., 6
yaşındaki çocuklarla evlenebilirsiniz. diyenleri yüceltiyorsunuz,
onları bu Meclisin çatısı altında panelist yapma cesaretine
sahipsiniz. Şimdi de kalkmış eşitlikten, demokrasiden,
kadın haklarından bahsediyorsunuz.
Bu ülkenin
ilerici, üreten dernek, oda ve kurumlarına baskınlar düzenleyen,
TMMOB, DİSK ve KESK, Türk Tabipleri Birliği yöneticilerini 1
Mayısa çağrı yaptı. diye yargılayan, tüm muhalif
sesleri cezaevlerine koymaya çalışan sizlersiniz. Daha dün, AKP
oylarının düşüşe geçtiğini söyleyen anket
şirketine mali polisleri vergi incelemesine yollayan sizlersiniz. İç
güvenlik saçmalığını geçirmek uğruna vekillerini
toplayıp faşist yasaya sonuna dek karşı çıkan ve
çıkacak olan biz muhalefet vekillerine saldırı emrini kimler
veriyor? Korkunuz 1 Mayısta, 1 Haziranda meydanlara çıkacak olan,
demokratik hakkını kullanacak olan halkımızı
engellemek, onlara saldırı emrini şimdiden buradan vermektedir.
Onların meydanlara çıkmasını engellemek için korku iklimi
yaratmaya çalışıyorsunuz. Deyin ki Biz cumhuriyetin bütün
nimetlerinden yararlanıyoruz, cumhuriyet bizim için araç. Hani bir
büyüğünüz diyordu ya: Demokrasi amaç değil, araçtır. diye
ancak unutmayın, bu koltuklarda oturma sebebiniz cumhuriyetin ta
kendisidir. Bu halkı camideki içki, başörtülü bacımız,
Sümeyyeye suikast yalanlarıyla daha uzun
kandıramayacaksınız. Bugün, Hıyanet-i Vataniye Kanununa
Din politikaya alet edilemeyecek ve bu suç vatan hıyaneti
sayılacak. maddesinin eklenmesinin yıl dönümüdür, tekrar
hatırlatmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz, Trabzonun kurtuluş yıl dönümü
nedeniyle söz isteyen Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Trabzon
Milletvekili Safiye Seymenoğlunun, Trabzonun kurtuluş yıl
dönümüne ve Trabzona yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Malatyada
elim bir kaza sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet, kederli
ailelerine başsağlığı diliyorum. Milletimizin
başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, Trabzonun
düşman işgalinden kurtuluşunun 97nci yıl dönümü. Kurtuluş günlerimizi
kutladığımız bu günlerde bize bu vatanı emanet eden
ecdadımızı bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla
anıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürkün Tam
bağımsızlık ancak mali bağımsızlık ile
mümkündür. Ekonomisi zayıf bir ulus yoksulluktan ve düşkünlükten
kurtulamaz. Güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa
ulaşamaz. ifadeleriyle yola çıkan, bu bilinçle hareket eden
Hükûmetimiz, iktidara gelir gelmez, ülkenin ekonomisini düzeltmek için Acil
Eylem Planını hayata geçirmiş, ülke ekonomisinin planlı ve
sıkı para politikalarıyla yönetilmesi
yatırımların artmasına sebep olmuş ve tüm illerimizde
olduğu gibi Trabzonumuz da bu yatırımlardan üst düzeyde
faydalanmıştır.
Değerli milletvekilleri, süremiz
elverdiğince şehrimize yapılan yatırımlardan
bahsetmek, sizlerle bu yatırımlardan bazılarını
paylaşmak istiyorum: Trabzonumuz eğitim alanında
iyileştirmelerle çok önemli mesafeler katetmiştir. 2002
yılı sonu itibariyle derslik sayısı 5.635 iken on üç
yıllık iktidarımız boyunca 2.160 derslik
tamamlanmış, toplam derslik sayımız 7.795e
ulaşmıştır. Eğitimde Trabzona 440 milyon TLlik
yatırım yapılmıştır.
Sağlıkta 400 yataklı
Kanuni Eğitim Araştırma Hastanemiz, 250 yataklı Akçaabat
Haçkalı Baba Devlet Hastanemiz, Maçkada fizik tedavi ve rehabilitasyon
hastanemiz, yine, Of Gürpınar ilçe hastanemiz gibi yeni hastanelerimizin
yanı sıra Araklı, Sürmene, Vakfıkebir, Of hastanelerine,
ağız ve diş sağlığı merkezlerine
yapılan ek binalarla kapasiteleri arttırılmış,
hastanelerimiz ayrıca yenilenmiştir.
Trabzonda 112 acil istasyon
sayısı 6dan 22ye, 112 acil ambulans sayısı 8den 46ya
çıkarılmıştır ve hastalarımız artık
hava ambulansıyla hizmet alabilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bir spor kenti olan Trabzonumuz, spor
yatırımlarından da en üst düzeyde pay alan şehirlerimizden
olmuştur. Dünyada deniz doldurularak yapılan nadide statlardan biri
de Trabzonda yapılmaktadır. 41.461 seyirci kapasiteli stadın
2015 yılının sonuna yetiştirilmesi için yapımı
hızlı bir şekilde devam etmektedir. Trabzon 2011
yılında Avrupa Gençlik Olimpiyatlarına ev sahipliği
yapmış ve bu kapsamda şehrimiz önemli spor tesislerine sahip
olmuştur. Hayri Gür Spor Salonu, Beşirli tenis kortları,
jimnastik salonumuz, yine üstü açılır kapanır atlama kuleli
yüzme havuzumuz gibi yeni tesisler yapılmış, pek çok spor
salonlarımız da yenilenmiştir. Gençlik merkezleri, atletizm
salonu gibi Trabzona yakışır tesislere kavuştuk.
Üniversitede okuyan gençlerimizin güvenliği ve konforu için yurt
sayımız 2.500 kişilik yurttan 300 kişilik yurda kadar on
iki yılda 288 yurt binası hizmete girmiştir.
AK PARTİnin
Kentsel Dönüşüm Projesi Trabzon için bir milat olmuş ve Trabzon
kentsel dönüşümü iyi değerlendirerek şehrin çehresi
değişmiştir. Pelitli Kentsel Dönüşüm ve Çömlekçi Kentsel
Dönüşüm Projelerimiz de, kamulaştırma ve yıkım
çalışmaları da son sürat devam etmektedir.
Yine TOKİ
aracılığıyla şehrimizin konut açığı
kapatılmış, fakir fukara ev sahibi olmuştur. TOKİ, AK
PARTİyle gerçek varlık sebebini bulmuş,
vatandaşlarımız TOKİyi AK PARTİyle
tanımıştır.
Değerli
milletvekilleri, ulaşımdan tarıma her alanda, diğer
bakanlıklarla, Trabzonumuzun ve tüm Türkiyenin çehresi
değişmiştir. İnşallah gelişme ve büyüme AK
PARTİyle devam edecektir.
Hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben
de teşekkür ederim.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Trabzonun kurtuluş
yıl dönümüne ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir Trabzonlu olarak Trabzonun kurtuluş
yıldönümü nedeniyle bütün Trabzon halkını ve hemşehrilerimi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Niğde
Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Selvinin
babasının vefat ettiğini öğrendik. Merhuma Allahtan rahmet
diliyoruz, milletvekilimize ve ailesine sabır ve metanet diliyoruz.
Şimdi, önce
grup başkan vekillerine söz vereceğim, sırasıyla.
Sayın
Elitaş, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle,
Malatyada kaza sonucu hayatını kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Ailelerine sabır
temenni ediyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve milletimize
başsağlığı temenni ediyorum.
Biraz önce sizin
de ifade ettiğiniz gibi Niğde Milletvekili kardeşimiz Ömer
Selvinin babası dün Rahmetirahmana kavuştu. Bugün cenazesi ikindi
namazını müteakip kalkacak. Ömer Selviye ve tüm ailesine
başsağlığı dileklerimizi ifade ediyorum.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Vural
2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, tabii,
dün akşam da açıkçası hem bir beklentimiz vardı ama
maalesef 4 pilotumuz da şehit olmuş, Cenab-ı Haktan rahmet
diliyorum. Ancak, bu vesileyle de bu F4ler, on iki F4 uçağı
düşmüş bugüne kadar. Doğrusu bugüne kadar bu uçakların
düşüş sebepleri, neden düştüğü ve bu olayla ilgili
kapsamlı bir araştırmanın yapılmadığı
kanaatindeyim. Bunun sorumluluğu nedir? Toplumda vuku bulan
şüphelerin giderilmesi gerekmektedir. Şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
şerefli mensuplarına, Mehmetçiklerine gerçekten başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz.
Ayrıca, AKP
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Selvinin babalarının vefat
ettiğini öğrenmiş bulunmaktayım. Merhuma Allahtan rahmet,
Sayın Ömer Selviye ve ailesine başsağlığı,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu milletvekillerine de
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Altay
3.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Malatyada 2
savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan
pilotlara ve Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak eğitim uçuşu esnasında meydana gelen
elim kazada yaşamlarını yitiren 4 pilot subayımıza
Allahtan rahmet diliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerine bugüne kadar
verdikleri hizmetler için, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, minnet ve
şükran duygularımızı sunuyoruz. Ancak, bu
pilotlarımızın uçtuğu F4 uçaklarıyla ilgili hem dünya
kamuoyunda hem Türkiye kamuoyunda çok olumsuz algılar var. Bize gelen
bilgiler, hemen hemen hiçbir ülkede artık F4 uçağının
kullanılmadığı yönünde. Hâl böyleyse bu bir kaza
olduğu kadar bir cinayettir âdeta. Bu konuda Hükûmetten izahat bekliyoruz.
Öte yandan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Selvinin
muhterem babasını kaybettiğini az önce biz de öğrendik. Biz
de merhuma Allahtan rahmet diliyoruz, Sayın milletvekilimize ve iktidar
partisi grubuna başsağlığı diliyoruz.
İlaveten,
Sayın Başkanım, bu gibi kazalarda -önemli bir kaza, milletimizin
yüreği burkuldu- ben Genel Kurulun 4 şehit pilotumuz için bir
dakikalık bir saygı duruşunda bulunmasını beklerdim,
sizin böyle bir çağrınız olacağını ummuş
idim. Takdir sizindir.
Arz ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Buldan
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Halkların Demokratik
Partisi olarak, Malatyada 2 savaş uçağının düşmesi
sonucu şehit olan pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, biz de Halkların Demokratik Partisi olarak
Malatyada F4
uçakları, iki uçak, havalandıktan sonra bir kaza geçirmiş ve
düşmüştür. Burada 4 görevli pilot yaşamını yitirmiştir.
Biz de HDP olarak, yaşamını yitiren 4 görevli pilota Allahtan
rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi, gündeme geçmeden önce, Sayın Hasip
Kaplanın 58inci madde gereğince bir talebi var, 13üncü madde
uyarınca söylemlerini düzeltmek üzere söz istiyor.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) 12 tane milletvekiline de söz verecektiniz.
BAŞKAN
Vereyim, ondan sonra söz vereceğim. Gündeme geçmeden önce bu işlemi
yapacağımız için, Sayın Hasip Kaplan da uzun zamandır
bekliyor.
Şimdi sisteme
giren milletvekillerine de söz vereceğim.
Buyurun Sayın
Kaplan, 58inci maddeye göre, iki dakika.
VII.- GEÇEN
TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması (x)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, dünkü, önceki günkü
birleşimde Sayın Sadık Yakut vardı. Bizim İç Tüzük
13üncü madde uyarınca Meclis Başkanlığına
verdiğimiz, buradaki Başkanlık Divanına da verdik,
ayrıca üç parti olarak da Meclis Başkanlığına bizzat
verdiğimiz yazılarımız var. 21, 22 Şubattaki grup söz
hakkı, soru-cevap, birinci bölüm üzerinde söz hakkı ve önergelerin
oylanmasıyla ilgili usul hatası yapılmıştır, oy
hatası yapılmıştır, oylama
yapılmamıştır, karar yeter sayısı ve yoklama
istenmemiştir.
Dünkü
tartışmada Sayın Yakuta, Başkan Vekiline durumu izah ettik
ve tutanaklarda geçen, dünkü oturum tutanaklarında sözlerim şu: Bu
konuda bir an önce karar vermeniz gerekiyor. şeklinde. Sayın
Sadık Yakut Ben durumu beş dakika içinde Başkanlık
Divanına bildiriyorum. deyip bir ara verdi; tekrar geldiğinde
Başkanlık Divanının bunu görüşeceğini söyledi
ancak aradan dört gün geçmesine rağmen bu konuda Başkanlık
Divanı hâlâ toplanmamış ve Başkanlık Divanı bir
karar vermemiş. Bu konuda bugün de makamınıza dilekçe verdim, o
gün oturumu yöneten sizler ve o günkü iki kâtibin de bu görüşme
esnasında Başkanlık Divanında yer almaması gerekiyor; İç
Tüzük 13 takdiri değil, kesin hüküm içeriyor.
Tutanaktaki
sözlerimi şu şekilde tamamlamak istiyorum: Üç partinin ve benim
yaptığım İç Tüzük 13 başvurusu konusunda -bugün
ayın 25i- hâlâ karar verilmemiş, bu çok acil konuda derhâl karar
verilmesi gerekiyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Başkanlık,
bu konudaki itirazları gündeme almıştır, süreç
başlamıştır. Sizin dediğinize de
katılıyorum, 68inci maddeyle ilgili olarak şahsımın
yönettiği bir Genel Kurula itirazlarınız olduğu için
Sayın Başkan bu konuda bir karar takdir ederse elbette ki o oturuma katılmayacağımı
ben de biliyorum.
Teşekkür
ederim.
Sayın
milletvekillerine söz vereceğim şimdi.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serindağ.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
5.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağın, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Şimdi, o günkü durumdan etkilenenlerden
biriyim çünkü Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yasanın tümü
üzerinde ben söz alacaktım, dolayısıyla o hakkımı
kullanamadım.
Şimdi, dünden
bu yana siz diyorsunuz ki: Süreç başlamıştır, devam
edecektir. Bu nasıl bir süreçtir ki -zaten İç Tüzük açık- ta o
günden bu yana bu süreç sonuçlanmıyor. Şunu diyebilirsiniz: Biz
İç Tüzükü uygulamıyoruz. Zaten uygulamıyorsunuz ama bizi çocuk
yerine koyup Efendim, süreç başlamıştır. gibi bizim zekâmızla
alay etme hakkını kendinizde görmemeniz lazım. O nedenle bu konu
vuzuha kavuşana kadar -olumlu ya da olumsuz- sizin Genel Kurulu
yönetmemeniz ve bu tasarının görüşülmesinin geriye
bırakılması ve bu konu vuzuha kavuştuktan sonra
kaldığı yerden veya baştan devam etmesi lazım. Yoksa
Efendim, süreç başladı, işlemler yapılacak. Bu atla deve
değil ki; Başkanlık Divanı toplanacak, kararını
verecek Sayın Başkan. Bu konuda sizi lütfen kesin karar vermeye davet
ediyorum, şu veya bu şekilde değil.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Serindağ, ilgili dilekçeler süreci başladı. Bu süreçle ilgili
nedenleri ve yorumları konusunda söylediklerinize katılmam mümkün
değil. Yalnız Cemil Başkan yarın gelecek ve kendisi bu
konuda karar verecek. Buna da neyi gerekçe gördüm? Çünkü itiraz ettiğiniz
birleşimi ben yönetiyordum. Ben şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vekâlet ettiğim için ve
uygulamalarıma itiraz ettiğiniz için İç Tüzükün 13üncü
maddesine göre ve Sayın Hasip Kaplanın söylediği gibi Meclis
Başkan Vekili olduğum için bu yetkiyi kendimde görmüyorum. Cemil
Başkan yarın gelecek ve bu konudaki nihai kararını kendisi
bildirecek.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Ama yönetme hakkını da kendinizde
görmemeniz lazım o zaman Sayın Başkan.
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Serindağ, bu kanun bugün bitmiyor. Bu kanunu daha
önümüzdeki hafta da görüşeceğiz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Biterse ne olacak?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Bitime kadar görüşülecek. diyorsunuz, bitime kadar
diyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Bitiyor
gibi bir durum söz konusu olsa, o zaman sözünüzde haklısınız.
Ama şu anda daha bu kanun işliyor ve Sayın Cemil Çiçek de
yarın gelecek.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) O zaman niye bitime kadar diyorsunuz efendim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bundan önce bir torba yasa
sırasında da İç Tüzüke aykırı bir şekilde
hareket edilmiş ve Sayın Meclis Başkanı İç Tüzüke
aykırı hareket edildiği için bir torba yasa ve raporunu
komisyona iade etmişti.
Bakın, yine,
elimde 687 sıra sayılı bir şey var. Sayın Cemil Çiçek
buna diyor ki:
hükmü açıklanan nedenlerle rapor ve metin yeniden
değerlendirilmek üzere dosyasıyla birlikte ekte gönderilmiştir.
Sonra komisyon başkanı yazıyı yazıyor, diyor ki:
Komisyonumuz bu raporun Genel Kurula sunulmasına
Ondan sonra Meclis
Başkanı diyor ki: Benim yapacak bir şeyim yok. Şimdi,
böyle bir oyuna Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesinin getirilmesi doğru
değil. Benim önergem, eğer buradaki bir talebim İç Tüzüke uygun
değilse işleme almıyorsunuz. İç Tüzüke uygun olmayan bir
adım atılmışsa İç Tüzüke aykırı olan bu
raporun görüşülmesi kabul edilemez.
Bakın, burada
Sayın Cemil Çiçek diyorsunuz. Peki, toplandınız, bunlarla
ilgili, bu raporla ilgili Komisyon Başkanı bunu geri çeksin. dedi.
Komisyon Başkanı da yazdı, dedi ki: Geri çekilmesine gerek
yoktur.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Ne biçim Başkansa.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sonra Meclis Başkanı Vallahi İç Tüzüke göre
yapacak bir şey yok
Böyle bir tezgâha, böyle bir kumpasa kesinlikle
irademizin getirilmesini kabul edemeyiz. Onun için yapılması gereken şey, bu
konuda irade açık ve net olsun. Son oylamaya kadar bekleyip ondan sonra
böyle, usulünden verilmiş bir cevapla bu gasba izin verilmesini kabul
etmemiz mümkün değil. Örneği burada: Meclis iradesi, Meclis
Başkanı İç Tüzüke aykırı bir şekilde
teşekkül etmiş bir rapor var, iade et. diyor, komisyon
başkanı Meclis Başkanının iradesinin üstünde, tekrar
Efendim, yüce Genel Kurula sunun. diyor. Yüce Genel Kurul hukuka
aykırılıkları onaylayan bir yer değildir, yüce Genel
Kurul hukuka uygunluğu sağlaması gereken bir yerdir.
O bakımdan,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, burada açıkça ifade ediyorum: Böyle
geçiştiren ifadelerle Meclis Başkanının durumu idare etmesi
kesinlikle kabul edilemez. Bu konuda kesin bir tavır oluşturmaya,
bununla ilgili, İç Tüzüke aykırı yapılmış
işlem ve eylemlerle ilgili teşekkül etmiş raporlar ve eğer
İç Tüzüke açık olarak icra edilmiş uygulamalar varsa bu uygulamalar
düzenlenmeden raporların görüşülmemesi esas olmalıdır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken
7.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, bu konuyla ilgili
yakınmalarımızı biz de birkaç gündür dile getiriyoruz. 21
Şubat 2015 tarihindeki oturumun İç Tüzüke uygun olmayan bir
şekilde yönetildiğini ve orada kabul edilmiş görünen bazı
maddelerin aslında İç Tüzük ihlali olduğu için şu anda
kabul edilir durumda olmadığını ifade ediyoruz.
Şimdi, mevcut
durum şu oluyor: Sizin uygun yönetiminiz ortada olmadığı
için 1inci, 2nci ve 3üncü maddelerle ilgili durum netleşmiş
değil. Yani, dolayısıyla, yasa tasarısının ilk üç
maddesini biz uygun görüşülmedi olarak biliyoruz ama ilk üç maddesiyle
ilgili durum netleşmeden de şu anda 20nci maddeye kadar geldik.
Şimdi, yasa tasarıları görüşülürken birbiriyle ilgili olan
maddelerle ilgili bir yanlışlık yapılmışsa o
sonuç diğer maddelerle ilgili görüşmeleri de etkileyebilir. Nitekim,
bu yasa tasarısı içinde de ilk üç maddeyle ilgili hususlar diğer
yirmi madde içerisindeki pek çok maddeyle de direkt ilişkilidir.
Dolayısıyla, ilk üç maddeyle ilgili durum diğer maddelerle
ilgili görüşmeleri de doğrudan etkiliyor. Grup başkan vekilleri
olarak arka odada Meclis Başkan Vekili Sayın Sadık
Yakutun katıldığı toplantıda bize şu söylendi:
Bu konuda, Başkan, hemen yarın sabah Başkanlık
Divanını toplayacak, bununla ilgili durumu netleştirecek, Genel
Kurulda da biz bunu açıklayacağız. denildi.
Şimdi
birkaç gündür biz İç Tüzükün 13üncü maddesinin işletilmesiyle
ilgili talebimizi yineliyoruz. Bize verilen cevap: Bu konuyla ilgili
çalışmalar başlatılmıştır, bu konuyla ilgili
süreç işliyor. Biz bunu, siyasi parti gruplarının iradesine
karşı, parti adına ortaya konan itirazlara karşı
ciddiyetsiz bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Meclis
Başkanlığı, Meclis Genel Kurulunda bu kadar gerilimli
oturumların yaşandığı; bu kadar ağır
kavgaların, darpların olduğu; milletvekillerinin
kaburgalarının kırıldığı,
omurgalarının zedelendiği, hastane müşahede odalarında
tutulduğu bir ortamda beş gün boyunca Kanadadadır. demek
suretiyle âdeta buradaki ortamdan kendini izole etmiş olmasını
da anlaşılmaz olarak değerlendiriyoruz. Meclis
Başkanının yapması gereken şey -yani olabilir, orada
bir planlama dâhilinde eğer bazı çalışmalara, programlara
katılıyorsa- ortaya çıkan bu durumdan sonra acil olarak ülkeye
dönmesiydi, bu durumları netliğe kavuşturmasıydı.
Bunlar yapılmadı. Beş gün boyunca biz hâlâ oyalanmaya devam
ediyoruz.
Ama
en azından sizden şunu talep ediyoruz Sayın Başkan: Meclis
Başkanı ne zaman gelecek? Bu Başkanlık Divanını
ne zaman toplayacak? Uygunsuz olarak şu anda görüşülen bu yasa
tasarısıyla ilgili net kararları ne zaman bize bildirecek? Yani
bunların bir an önce açığa kavuşması gerekiyor. Bu
çağda, teknolojinin, iletişim kurallarının bu kadar
ilerlediği bir çağda, sizin bugüne kadar Meclis Başkanıyla
bu durumları netleştirmiş olmanız gerekiyordu.
Ayrıca,
Sayın Serindağın ilettiği hususa da tamamen
katılıyoruz. Yani o oturumu yöneten ve dolayısıyla siyasi
parti gruplarının itirazını alan Meclis Başkan Vekili
olarak da sizin bu durum netleşinceye kadar da oturumu yönetmeme
şeklinde bütün siyasi partilerin bu iradesine
saygınızı gösteren bir tavır içerisinde olmanızı
bekliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın
Elitaş.
8.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia edilerek
itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı kararını vermeden 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edilebileceğine ve AK
PARTİ Grubunun, gazi Meclisin üyelerine yakışır bir
duruş sergilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Birkaç gündür bu tartışmaları
yapıyoruz. İç Tüzükün 13üncü maddesi açık ve net. Eğer
birleşim devam ederken herhangi bir yanlışlık tespit
edilirse, Başkan, o konuda yanlışlık itirazında
bulunan kişinin görüşüne katılıyorsa derhâl düzeltme yapar.
Başkanla iddia eden arasında görüş
farklılığı varsa, usul tartışması açıp
Genel Kurulun oyuna sunar. Ama daha sonra devam eden cümle Yanlışlık
birleşimden sonra anlaşılırsa
Önce Meclis
Başkanının yanlışlık olduğuna ikna
olması gerekir, inanması gerekir. Böyle bir durum Meclis
Başkanlığına gönderildiği takdirde Başkan,
Divanı toplayarak takip edilecek yolu kararlaştırır. Ki, bu
konuyla ilgili muhalefet partisi milletvekili
arkadaşlarımızın iddiaları şu: Karar yeter
sayısı istedik duymadınız. Yoklama talebinde bulunduk
duymadınız. şeklindeki ifadeleri.
OKTAY VURAL
(İzmir) Uygulanmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Uygulanmadı ifadeleri.
Bakın,
buradaki gözüken, şudur söyledikleri: Kanun maddesinin evet
şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konudaki iradesinin var
olmasına rağmen, karar yeter sayısında istenilen
çoğunluk olup olmadığıyla ilgili bir tereddüt hasıl
olduğunu ifade etmekteler ve yine, istedikleri yoklama taleplerinin
olmaması. Kanunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca, ki
istenilen doğrultuda, Hükûmet ile Komisyonun istediği doğrultuda
oylanmasına rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisinde o anda 184
milletvekilinin bulunup bulunmadığının tespiti hakkındadır.
Yani oylamanın şekli, oylama yanlış olmuştur, yani
Türkiye Büyük Millet Meclisi ret vermesine rağmen, Başkanlık,
Genel Kurul evet demiştir şeklinde bir iddia yok. Sadece
toplantı yeter sayısı ve karar yeter sayısının olup
olmadığıyla ilgili bir iddia var. Başkanlık
makamının bakıp oylama sırasında Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu o anda kanunu kabul etmiştir veya reddetmiştir
-oylama ne yöndeyse- Genel Kurul kararını vermiştir ama
muhalefet partilerinin iddiaları karar yeter sayısının var
olup olmadığı veya toplantı yeter sayısının
var olup olmadığı konusundadır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Dolayısıyla İç Tüzükün var olup
olmadığı
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Ki burada bir maddeyle ilgili sayın
milletvekillerinin iddia ettiği konu da tamamen geçersizdir çünkü bu
konuda görüşmeler devam eder. Bitse bile, kanunun tamamı oylansa bile
yine ön tıkanmamıştır. Anayasamızda, İç
Tüzükümüzde bir kanunla ilgili itiraz yolları her zaman açıktır
ve açıklanmıştır, o yollar hiçbir zaman
tıkanmamıştır.
İkincisi:
Sayın Oktay Vuralın söylediği 35inci maddeyle ilgili Meclis
Başkanının yapacağı bir konu
kalmamıştır çünkü Meclis Başkanının 14üncü
maddeye göre görevleri tanımlanmıştır. Yine, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 35inci maddesine göre komisyon gündemine
hâkimdir. Komisyon kendi kurulundaki yaptığı görüşmelerde o
ifadede bulunmuş ve tekliflere madde ihdasını
görüşmüştür. Meclis Başkanlığı bu gerekçelerini
yazmış ama komisyon kararında ısrar ederek
yaptığı işlemin doğru olduğunu ifade
etmiştir.
Nitekim, bununla
ilgili çok çeşitli örnekler mevcuttur. Geçmişte, sadece AK PARTİ
iktidarları döneminde değil, 1973 yılından bu tarafa
uygulanan İç Tüzük çerçevesinde yapılan değerlendirmelere
bakıldığında bu işlemlerin
yapıldığı ortadadır. Eğer böyle bir iddia varsa
yine yol açıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu görüşmelerine
devam eder. Anayasa Mahkemesine gitme yolu açıktır. Bildiğiniz
gibi, Anayasa Mahkemesine gidebilmek için ana muhalefet partisi veya 110
milletvekili bir araya gelerek bu işlemleri gerçekleştirebilir. Ana
muhalefet partisi tek başına da gidebilir, siyasi partiler ittifak
ederek 110 milletvekili bulup Anayasa Mahkemesine de gidebilirler. Yapılan
işlemde, durdurma taleplerinde herhangi bir doğruluk yoktur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Anlaşıldı zaten, kumpası deşifre etti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - O anlamda şunu ifade ediyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi hiçbir zaman bir milletvekilinin Ben bunu doğru
bulmuyorum, şöyle yapıyorum. şeklindeki istekleri
doğrultusunda ara veremez, çalışmalarını durduramaz.
Bir haftaya
yakın bir süredir, gerçekten hiç hoşumuza gitmeyen, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin mehabetine; bu Gazi Meclisin onuruna, vakarına
yakışır duruşlar olmadı. Meclis Başkanlık
Divanı şiddete maruz kaldı, hatta Meclis Başkanlık Kürsüsü
milletvekilleri tarafından işgal edilmeye
çalışıldı
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bunu en son söyleyecek kişi sensin Elitaş ya!
Sen kürsüde kadınlara davranışını bir kere göz önüne
getir sonra konuş ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
ve bir siyasi partinin grup başkan vekili
burada konuşurken diğer partinin grup başkan vekili
tarafından yumruklu ve tekmeli saldırıya maruz kaldı.
Açıkçası, bunlara hiç kimse bir şey söylemeden Bize
saldırı yapıldı. diye ifade ediyorlar.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, konumuz 13üncü madde, başka
konular değil!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) AK PARTİ Grubu hiç kimseye
saldırmamıştır. AK PARTİ Grubu burada şiddet
uygulamamıştır. AK PARTİ Grubu edep ve adap içerisinde,
Gazi Meclisin üyelerine yakışır bir şekilde duruş
sergilemiş
DEMİR
ÇELİK (Muş) Bunu hakaret sayıyoruz Başkan, biz edepsiz
miyiz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
ve bu yasayı görüşmek üzere hâlâ
vakarlı ve edepli bir şekilde devam etmektedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Altay
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, 13le ilgili şikâyet sahibi
benim.
BAŞKAN
Sayın Altay
9.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, İç Tüzükün 13üncü maddesi
uyarınca daha önce yanlış yapıldığı iddia
edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Geriden doğru başlayayım. Sayın
Elitaşın verdiği brifing -ya da sunum mu diyelim- oldukça
uzundu, teşekkür ediyoruz.
AK PARTİ
Grubu kimseye saldırmadıysa hastaneye giden milletvekillerini cinler
mi çarptı, bilmiyorum. Bunları tasvip etmiyoruz. Bu Parlamentonun
gerilmesinin bir tek sebebi vardır, o da yönetimle ilgilidir. Eğer bu
Parlamentoda herkes İç Tüzükçe kendilerine verilen takdir ile
keyfîliği karıştırmasa -hem yönetim hem grup başkan
vekilleri hem milletvekilleri- bu Parlamentoyu Türkiyeye ve dünyaya rezil eden
olaylar yaşanmazdı.
Öte yandan,
diğer grup başkan vekillerinin iddia ettiği mesele bizce de
doğru bir mesele. Bu konuda bu Parlamentoyu aslında çok da yorduk.
Bize göre, Cumhuriyet Halk Partisine göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21
Şubat tarihinden sonraki bütün görüşmeleri hükümsüzdür. Hukuk bir
yorum meselesidir. Hukuk, bir yerde yazılan bir şeyin
Öyle de
yorumlanabilir, böyle de yorumlanabilir; herkes kendi bulunduğu pencereden
yorumlar ama bazı şeyler çok sabittir. Parlamentomuzda 4 siyasi parti
grubu var, bağımsız milletvekilleri var ayrıca. 4 siyasi
parti grubundan 3ü bir yanlışlık, bir usulsüzlük olduğunu
iddia ediyor. Nerede? Oylamalarda.
Şimdi, bu
konuda Tüzük -Sayın Elitaş da Tüzükü yorumladı, ben de
yorumlayayım- diyor ki: Bu birleşim içindeyse Genel Kurul
Başkanlık Divanı karar verir. Birleşim esnasında o
arbede içinde bu konu gündeme gelmediği için, birleşimden sonra
geldiği için gene İç Tüzükümüz diyor ki: Meclis Başkanı
-Cemil Çiçek demiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı
diyor- Divanı toplar... Burada daha önemli bir şey var:
takip
edilecek yolu kararlaştırır. Bunu şöyle yorumlamak
lazım: Yani bu başvurular üç siyasi parti tarafından da Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığından talep edildiğine
göre ve devlette devamlılık, idarede devamlılık esas
olduğuna göre ve bu Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüyle
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının mazereti olması ya
da yurt dışına gitmesi hâlinde aynı yetkileri haiz bir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı görevinin başında
olduğuna göre bu Divan neden toplanmadı? Bir. Sizin gerekçeniz:
Muhatap benim, bunu doğru bulmadım. diyorsunuz. Siz tek
başınıza toplanın. demiyor ki kanun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanı, yanlış bilmiyorsam 17-18
kişi, 17-18 kişinin alacağı bir karar.
Ama bu İç
Tüzükçe bize burada daha önemli bir uyarı var: Yolu
kararlaştırma meselesi, bu yanlışlık ortaya
çıktıktan ya da iddia edildikten sonra yolu kararlaştırma
meselesi Genel Kurul Başkanlık Divanına ait bir mesele
değil. Yani siz çalışmaya devam
Yolu siz tayin edemezsiniz. Biz
onun için cumartesi gecesi ısrarla Divanı hemen toplayın, takip
edilecek yolu kararlaştırsın Divan. dedik usulünce, İç
Tüzükün hükmünce ama bundan imtina ettiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmediniz,
Divanı toplamadınız.
Şimdi
kararlaştırılmış bir yol yok.
Kararlaştırılmış bir yol yokken burada bu kanunu
görüşmeye devam edemeyiz. Domino etkisi, bir şey yanlış
başladıysa
Hep söylüyorlar, bir düğmeyi yanlış
iliklersen yanlış gidiyor. Bu yanlışa daha ne kadar seyirci
kalınacak bilmiyorum ama İç Tüzük size bu yetkiyi vermiş. Siz
şimdi diyorsunuz ki: Ben bu yetkiyi kullanmam. O zaman istifa edin. Yani
İç Tüzükün size emrettiği işlemi yapmıyorsanız sizi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilliğinden istifa etmeye davet
ediyorum.
Teşekkür
ederim, arz ederim.
BAŞKAN Ben
bu işi yapmam. demedim. Düzeltmek babından söylüyorum, size cevap
değildir, tutanaklara geçmesi açısından tekrar ediyorum: Ben bu
talebi yapmam, yerine getirmem. diye bir beyanda bulunmadım. Genel Sekreterliğe
havale ettim. Süreci başlattılar. dedim.
Buyurun Sayın
Kaplan.
Sırayla
gidiyorum.
10.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İç Tüzükün 13üncü
maddesi uyarınca daha önce yanlış yapıldığı
iddia edilerek itiraz edilen oylamayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı kararını vermeden 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, biz İç Tüzük 13üncü maddeye
istinaden o gün sizlerin görev yaptığınız oturumda
grupların söz hakkını, soru-cevap hakkını, birinci
bölüm üzerindeki görüşmelerin ve önergelerimizle ilgili istediğimiz
karar yeter sayısı ve yoklamanın
uygulanmadığını şikâyet ediyoruz Başkanlık
Divanına. İç Tüzük 13üncü madde bu konuda çok açık; Diyor ki
(2)nci fıkrada: Yanlışlık birleşimden sonra
anlaşılmışsa
Biz de birleşimden sonra anladık,
tutanakları aldık ve başvurduk. Şimdi, bu başvuru
Başkanlık Divanında. Çünkü hem
Başkanlığınıza
yaptığımız dilekçe var hem Başkanlık
Divanına elden getirdiğimiz var hem CHPnin hem MHPnin var yani üç
grubun var, ayrıca benim de var.
Şimdi, bu
açık olan bir konuda dün Sayın Sadık Yakut da Ben de
ayrıca ara verip beş dakika, Başkanlık Divanına
bildireceğim. dedi. Tutanaklarda var. Tutanaklarda da çok net olarak
diyor ki Sayın Sadık Yakut Sayın Cemil Çiçekin önündedir
dosya. Gelince görüşeceğiz. Dünkü ifadesi Başkan Vekilinin.
Şimdi, burada
usulen bir sıkıntı yok Sayın Başkanım.
Açmamışsınız.
Tabii, Elitaş gibi olmadığımız için, açıp da
sesimizi...
Şimdi,
Sayın Elitaş çok açık bir İç Tüzük hükmünü
karmaşıklaştırmak ve hiç ilgisi olmayan konulara girerek,
bu Mecliste herkesi kör, sağır, duymaz; kamera yok, tutanak yok,
stenograf yok, fotoğraflar yok, hiçbir şey yokmuş gibi
göstererek, bir de ayrıca grubumuza sanki saldırılar
kendilerinden kaynaklanmıyormuş gibi çok haksız bir
anlatıma girdiler. Sanki burada yuvarlanan milletvekilini, Ertuğrul
Kürkcüyü, Sayın Sebahat Tuncel ile Pervin Buldanı, yine buradaki
diğer arkadaşları, Aykut Erdoğduyu, Musa Çamı, bütün
bu arkadaşları AK PARTİ Grubu milletvekilleri darp etmemiş
gibi ki bu bizim İç Tüzük tartışmasının
dışında bir konu ve konuşulmuştur- sanki onların
hiçbirini yapmamış gibi bugün Başbakana da yanlış
bilgi verip kendi grubunda edep diyor. Edep doğruyu söylemeyi
gerektirir, edep yapılanlara İç Tüzükü uygulamayı gerektirir;
edep, eğer bu Meclisin saygınlığına gölge
düşürüyorsa kadınları dövmek, kadın milletvekillerini
dövmeye kalkışmak, sonra milletvekillerini toplantıda dövmek,
önünüzdeki merdivenlerden düşürmeye kalkmak
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Dövmek diye bir şey yok canım. Ne dövmesi? Dövmek
o kadar kolay mı?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır, dövmeye kalkmak, şiddet uygulamak
anlamında söylüyorum.
Bunları
eğer iktidar partisi yapıyorsa, bunu da demokratik bir şekilde
İç Tüzük hakkını kullanan muhalefete mal ediyorsa bu asla kabul
edilemez bir davranıştır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu, hem yönetiminizde hem Sayın Sadık Yakutun
yönetiminde her iki başkan vekili olarak gözlerinizin önünde cereyan
etmesine rağmen, taleplerimiz olmasına rağmen İç Tüzüke
göre disiplin hükümleri uygulanmamıştır.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, bakın, söz isteyen başka milletvekilleri var ve
taziyelerini bildirecekler şehitlerle ilgili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şimdi, bu 13üncü madde
Tamam Sayın
Başkan.
Sayın
Elitaş 13üncü maddeyle ilgili bizim şikâyet, talep konusunda
BAŞKAN - Ben
de sürenizi kısmıyorum ama iki dakikaya
sığdırabilirseniz memnun olurum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bitiriyorum, bağlıyorum zaten.
Şimdi,
Sayın Başkan, bugün ayın 25i. İç Tüzük 13
Başkanlık Divanı karar verir. diyor. Burada usulsüzlüğü
yapan hem siz hem Sayın Yakut, ikinizin de Başkanlık
Divanında görev alamayacağı şeklinde Başkanlık
Divanının toplanıp bir karar vermesini bekliyoruz. Bunun zamana
yayılacak lüksü yok, bir an önce bu kararın verilip bu ilk on
maddenin görüşülmesi sırasındaki bu sakatlığın
Meclis iradesinin sakatlığı burada alınan kararlar butlan,
yapılan oylamalar butlan ve alındığını
söylediğiniz kararların hepsi keenlemyekündür. Çünkü muhalefeti
susturan bir durum söz konusudur. Bunu gidermeden bu torba kanun üzerinde
görüşmeyi sürdürmeniz mümkün değildir. Bir an önce
Başkanlık Divanından karar bekliyoruz. Eğer kararı
almazsanız belki de Başkanlık Divanın orada karar
çıkana kadar da oturmaya devam ederim. Ne yapayım? Ne hakkım
varsa kullanacağım sesimi çıkarmak için.
Teşekkür
ediyorum.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, İç Tüzükün 13üncü maddesi uyarınca
verilen dilekçeleri Genel Sekreterliğe havale ettiğine ve Meclisin
gündemini değiştirme yetkisinin olmadığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, grup başkan vekillerinin ve Sayın
Kaplanın söylediği içerikli talepleri ben Genel Sekreterliğe
havale ettim, imzamla birlikte. Konuşan sayın milletvekilleri, sanki
bunları önemsememişiz gibi bir davranış içinde
olduğumuzu söylüyorlar. Evet, İç Tüzük 13ü okuduk, dün usul
tartışması da çıktı burada: Yanlışlık
birleşimden sonra anlaşılırsa Meclis Başkanı,
Divanı toplayarak takip edilecek yolu kararlaştırır.
diyor. Bunun bir süreci var yani dilekçe verilir verilmez Meclis
Başkanının veya vekâleten bir Başkan vekilinin,
yazışmalarını yapmadan toplantıya
çağırması, o saat içinde çağırması fiziken de
mümkün değil. Çünkü şehir dışında, yurt
dışında olan insanlar da var. Bunun takdirini, ne zaman
toplanacağını
Kararın nasıl gelişeceği
konusunda, Meclis Başkanı cuma günü geliyor, kendisi takdir edecek.
Ben Genel Sekreterliğe kendi imzamla bu konuyu havale ettim.
Bunu da
belirttikten sonra tekrar, Sayın Vural söz istemişler.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
11.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmeleri sırasında Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının taraflı davrandığına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Başkanlık Divanına bir
önerge sunduğumuz zaman gerekçesi olmayan bir önerge işleme
alınır mı? Alınmaz. Dolayısıyla, İç Tüzükün
amir hükümlerine göre, eğer İç Tüzükte Yapılmaz, edilmez.
deniyorsa ve Bunlar yapılır, yapılır. diyorsa bunlarla
ilgili irade yok demektir. Bu bakımdan, ben şu anda uyarımı
yapıyorum: Meclis Başkanlık Divanı ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi iradesi, açıkçası, bununla ilgili bu uygulamaları
meşrulaştıracak, oldubittilere getirecek bir adım
atmasın. Bunlarla ilgili usule aykırı bir işlem varsa
Efendim, İç Tüzük 35e göre yapacağı bir şey yok... Var.
Burada Bu önerge usule aykırıdır, ben işleme
almıyorum. dediğiniz andan itibaren, Usulüne uygun bir rapor
yoktur, işleme almıyorum. dedikten sonra işleme alınmaz;
bu kadar açık ve seçik. Başkanlığın bu konuda yetkisi
vardır. Başkanlığı acz içerisinde göstermek ve
Komisyon Başkanını Meclis Başkanlık iradesinin üstünde
görmek, bu oldubittilerine Genel Kurul iradesini mahkûm ettirmek, bürokratik
oligarşinin oldubittilerine millî iradeyi ve söz hakkımızı
kurban ettirmek kabul edilemez.
Sayın
Başkanım, bir de, bu yasanın görüşmeleri
sırasında siz taraflı davrandınız. Siz, Meclis Başkan
Vekili olarak, Meclisi, İç Tüzük çerçevesinde yönetmeniz gereken Meclisi,
maalesef hiddet ve şirket merkezi hâline dönüştürdünüz. Orada,
haksız bir şekilde -bugünkü gazetelerde var- elinizi gösterip böyle
-milletvekillerini tahrik edip birbirine kırdıracak-
olmamış bir şeyi gösterdiniz. Dolayısıyla, sizin bu
tutumunuzla, bu yaklaşımınızla, bu kanunla ilgili
görüşmeleri İç Tüzük'ün gerektirdiği ölçüler içerisinde
yürütmeye olan inancımız da yoktur, böyle bir iradeniz de
olmadığını düşünüyorum. Bu vesileyle de bunu ifade
etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisinin oradaki duruşunun farklı bir şekilde
algılanmasına yol açacak bir hareketle bir algı operasyonu
yapmak, orada oturan Meclis başkan vekilinin açıkçası
makamın mehabetini zedelediğini de bu vesileyle ifade etmek
istiyorum.
Sizi orada tutan
Rıza Yalçınkayaydı, saldırırken yakaladı.
BAŞKAN
Sayın Balukene söz vereceğim.
Süre iki
dakikadır.
Elbette Meclisi
yöneten Meclis başkan vekilinin dikkat etmesi gereken hususlar vardır
ama Meclis başkan vekili ve kâtip üye işlem yaparken kimsenin de
sınırı aşan davranışlarda bulunmaması
gerektiğini hatırlatmak isterim sayın milletvekillerine. Ben
hiçbir zaman, hiçbir şekilde, yönetirken hiç yalan söylemedim. Bugün
gazetelere yansıyan konu gerçektir, doğrudur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Külliyen yalandır, külliyen yalandır.
BAŞKAN
Gerçektir, doğrudur ve bu harekette bulunan kişinin ismini
şimdiye kadar söylemedim
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz sol elinizi gösteriyorsunuz, siz orada sol elinizi
gösteriyordunuz, Rıza Bey sizi tuttu, siz saldırıyordunuz
milletvekillerimize.
BAŞKAN
çünkü o kişiyle ilgili olarak biz helalleştik.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizim milletvekillerimize yönelik su bardağını
boşaltıp tabak atmak isteyenler orada.
BAŞKAN Onun
ismi bende saklıdır, helalleştik
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz saldırdınız.
BAŞKAN
üçüncü bir kişiye de bu konuda konuşmak düşmez. (MHP
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya, yeter artık ya! Yeter artık ya!
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Milletvekillerini tahrik etmek için gösterdiniz, böyle bir
şey olmamıştır.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Oktay Bey, yeter artık ya!
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) İşte orada Rıza Yalçınkaya var.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Konuyu kapatın artık. diyor, Kapattım. diyor,
siz açıyorsunuz ya.
BAŞKAN
Sayın Baluken
OKTAY VURAL
(İzmir) Of elim, of
Numaraya bakın.
12.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmeleri sırasında AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaşın Meclis Başkan Vekili
gibi davranarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına
talimat vermesini yadırgadığına ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, aslında burada
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya, Kapattım. diyor, siz açıyorsunuz.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Nasıl kapatıyor ama Ben haklıyım.
diyor.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Kapattım. diyor.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Ben haklıyım. diyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şuna bak ya, saldıran sizsiniz, saldırganlığınızı
önleyen kâtip üye.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya, Kapattım. diyor Başkan, siz hâlâ daha
açıyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, konuşamıyorum.
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, gürültüden toparlayamıyorum cümleleri.
OKTAY VURAL
(İzmir) Of elim, of
Bir de gösteriyor böyle ya!
BAŞKAN
Yani, yapacak bir şeyim yok, ben size söz verdim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, bir susarlarsa başlayacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir zalimlik yapılır mı ya?
BAŞKAN
Sayın milletvekillerinin size saygılı olması gerekir, söz
hakkınıza.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir tane arkadaşım dokunmadı.
BAŞKAN
Buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Provokatör
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, konuşmak çok önemli değil, derdimizi
anlatmak istiyoruz ama bu gürültüde
BAŞKAN Ben
sizi dinliyorum, sayın milletvekillerinin de bu duruma saygılı
davranması gerektiğini düşünüyorum, ben dinliyorum sizi.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Siz Meclise saygılı davranın.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şimdi, Sayın Başkan, demin AKP Grubu
adına konuşan grup başkan vekili
Aslında, bir
haftadır yani 18inde sanırım başlamıştı
görüşmeler, fiilî olarak burada Meclis başkan vekilliği
yaptığı için, aynı zamanda kendini İç Tüzük
hükümlerinin yerine koyduğu için sorun yaşanıyor. Bir
haftadır yaşadığımız durum bu. Şimdi,
aynı şeyi yaptı, geldi, burada kişisel kanaatini belirtti,
cevapları da dinlemeden, âdeta Genel Kurula, Başkanlık
Divanına talimat vermiş pozisyonuyla diğer muhalefet partilerini
de dinlemeden, cevapları dinlemeden gitti.
Şimdi, 21 Şubatta sizin gözden
kaçırdığınız şu var: Birleşim devam ederken,
oturumlar devam ederken biz bu durumu fark etmemiş değiliz; bu durumu
fark etmişiz, 3 muhalefet partisi de defalarca tutumunuzla ilgili usul
tartışması istemiş. Siz, muhalefetin usul
tartışması taleplerinin hiçbir tanesine cevap
vermemişsiniz. Dolayısıyla, bir gün sonra bu
yanlışlıklar tutanaktan tekrar gündeme getirilmiş. Yani,
burada birleşimden sonra fark edilen bir durum da yok aslında.
Birleşim sırasında da fark edilen yanlışlar var, size
iletilen talepler var, usul talepleri var; siz bunları da görmezden
geldiğiniz için İç Tüzük 13ün diğer fıkrasına göre
bir işlem talep edilmiş.
Burada, özellikle, sizin şunu yapmanızı
beklerdik: Yani, bu 3 siyasi parti bu kadar tereddüt içerisindeyse, Yasa
tasarısı bu koşullarda görüşülemiyor. diyorlarsa
Biz
Genel Kurul kapansın demiyoruz ya da çalışmasın demiyoruz,
AKPli Grup Başkan Vekili böyle bir algı yaratıyor. Genel Kurul
çok önemli başka yasa tasarılarını görüşebilir. Meclis
Başkanı gelir Başkanlık Divanını toplar, bu
durumla ilgili itirazları netleştirir, tekrar bu yasa
tasarısına geçilir. Şu anda da bunu yapabilirsiniz. Şu anda
da Meclisin gündeminde bekleyen önemli yasa tasarılarını bu
Genel Kurula getirebilirsiniz. Biz grup olarak çıkıp her yasa
tasarısı hakkındaki görüşlerimizi Genel Kurulla
paylaşmaya hazırız. Dolayısıyla, yani burada
yanlışta ısrar ediyorsunuz, onu demeye çalışıyorum.
Sizden ricam, 4 siyasi partiden gelen talepleri aynı
kefeye koyarak değerlendirmeniz. AKP Grup Başkan Vekilinin, hele hele
bir haftadır fiilî Meclis Başkan Vekilliği yapan bir grup
başkan vekilinin söylemiyle hareket etmenizi doğrusu biz
yadırgıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
RECEP ÖZEL (Isparta) Herkes sırayla kalkarsa bu
işin sonu mu olur?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz önce
açıklamalarımı yaptım, tekrar etmeme gerek yok.
Birleşim öncesinde, yanlışlık olduğu gerekçesini ve
içeriğini taşıyan dilekçeler Genel Sekreterliğe havale
edilmiştir.
Sayın
Başkanın Divanı toplayıp toplamaması takdiri
kendisindedir. Elbette ki toplayacağına da inanırım.
Bunun ötesinde,
sisteme giren milletvekili arkadaşlar var taziyelerini bildirmek için,
onlara cevap vereceğim, söz vereceğim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN - Ben
Meclisi yöneten Başkan Vekili olarak İç Tüzükü çok iyi
bildiğinizi biliyorum, öyle de iddia ediyorsunuz. Bu konuyla ilgili olarak
Meclisin çalışmalarına ara vermek veya gündemdeki olan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ara verin demiyoruz işte. Siz de öyle demeyin.
BAŞKAN
Arkadaşlar, ben sizin sözünüzü sonuna kadar dinliyorum, siz de beni lütfen
dinleyin.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ama yanlış.
BAŞKAN -
Bitmedi benim cümlem daha.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, talebimizi doğru iletin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu tasarıyla ilgili görüşmelere ara verelim diyoruz.
BAŞKAN -
Meclisin çalışmalarına ara verilmesi veya gündemde
Danışma Kurulu kararıyla görüşülen ve görüşülmesi
gerekli olan bir kanundan başka bir kanuna geçmek gibi bir yetkim
yok. Eğer böyle bir yetki İç
Tüzükte varsa bunu değerlendirmeye alırım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Var efendim, var.
BAŞKAN - Ben
Meclis Başkan Vekili olarak, burada, Danışma Kurulunun
aldığı kararları, görüşülmekte olan kanunu
görüşmekle mükellefim, görevlerimin yanında bu da ayrıca bir
görevim. İsteğime ve keyfime göre böyle bir değişiklik
yapma durumu söz konusu değil. Zorunlu hâllerde de yine yeni bir
Danışma Kurulu olmadan veya da grup başkan vekilleri
anlaşmadan, ben kendi kendime Meclisin gündemini değiştiremem.
Bunu da bilginize sunuyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Burada bir haftadır Tüzükün her maddesi didikleniyor, herkes kendi
yorumunu yapıyor, hukuki tartışmalar oluyor ama bunu yapan
arkadaşların bu söylediklerimi de bildiğine inanıyorum ve
çok özür dilerim, 4 şehidimiz için, taziye için sisteme giren sayın
milletvekillerine söz veriyorum.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, ana muhalefet partisi Grup Başkan Vekili
olarak sistemdeyim. İkinci tur söz verdiniz. Beni görmezden niye
geliyorsunuz?
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Bir vekilimiz ayakta, söz talebi var Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Beni niye görmezden geliyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, siz şu anda 10uncu
sıradasınız.
ENGİN ALTAY
(Sinop) İlla Hasip Kaplana mı rica edeceğiz söz almak için?
Sayın Başkan, söz talebim var.
BAŞKAN
Sayın Altay, şu anda söz sırasında 10uncu
sıradasınız.
ENGİN ALTAY
(Sinop) O anlamda girmedim ben, deminki konuyla ilgili girdim.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sisteme gireceğim, sistemde kim varsa ona söz vereceğim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Deminki tartışma için girdim Sayın Başkan, biraz
önceki tartışma için girdim ben.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan, Divan Üyesi bir hatip şu anda
ENGİN ALTAY
(Sinop) Balukene 2 defa verdiniz, Sayın Vurala 2 defa verdiniz.
BAŞKAN
Peki, size de 2 defa vereceğim, sonra vermeyeceğim kimseye.
Ondan önce,
Sayın Önder, buyurun.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Divan üyesi arkadaşımız bir
bilgilendirme yapacak.
BAŞKAN Ya,
bir müsaade edin de idare edeyim.
Sayın Önder,
buyurun.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Bence mikrofondan konuşsun.
BAŞKAN Siz,
Sayın Elitaşın Meclisi idare ettiğini söylüyorsunuz ama
şu anda benim karşımda yaklaşık 10 kişi var
Meclisi idare etmeye yönelen.
Buyurun Sayın
Önder.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) İdareye itiraz ediyor o 10 kişi, o 10 kişi
idareye itiraz ediyor.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Onları diyor, onları, kendilerini söylüyor Başkan.
BAŞKAN
Sayın Önder, sizi dinliyorum.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkanım, biraz önce, daha önce
kürsü önünde meydana gelen bir durumla ilgili olarak bir kavram
kullandınız, Helalleştik. dediniz. Ben de Başkanlık
Divanı üyesiyim, iyi kötü İç Tüzükten de haberdarım. Ben tekrar
bir baktım, helalleşme güzel bir kavram, rıza alma güzel bir
kavram, keşke burada bu işleyişte bunlar baz alınsaydı
ama ne yazık ki İç Tüzükte helalleşme diye bir sorun çözme
mekanizması yok. Şimdi, dolayısıyla, bir an için sizin bunu
takdir ettiğinizi kabul edersek, eğer helalleşmeyi baz
alacaksanız burada helalleşilecek çok durum yaşandı. O
zaman bunun tarafı olan, mesela saldırıya uğrayan,
yaralanan arkadaşlarımızla ilgili de isterseniz bir İç
Tüzük tartışması açalım, bir helalleşme gündemi
oluşturalım, eğer durum buysa, helalleşme diye bir
mekanizma İç Tüzükümüze girdiyse bunu bir uçtan başlatalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz hukukileşmeden yanayız.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Ben Elitaşla helalleşmek istemiyorum.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Herkes sizin kadar gani gönüllü olmayabilir, içimizde
hakkını helal etmeyecek arkadaşlar olabilir, edecek
arkadaşlar olabilir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Önder.
Sayın Altay,
buyurun.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Bir de Sayın Başkan
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Daha bitmedi Sayın Başkan.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Bu Başkanlık Divanı üyesiyim, bize
herhangi bir anons yapılmadı, bir tebligat yapılmadı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hiç anons yapılmamış,
çalışmaları başlatıyorsunuz ama.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Nedir bu işin aslı?
Size
yapıldı mı Sayın Başkanlık?
Bak,
yanınızdaki Divan üyesine de yapılmamış.
BAŞKAN Ben
Sekreterliğe havale ettim.
Teşekkür
ederim.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Efendim, Sekreterliğe
Ama burada
OKTAY VURAL
(İzmir) Zaten Başkan sensin, sen yapacaksın.
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi, her kelimeyi
burada
İç Tüzük, Türkiye Büyük Millet Meclisinin idaresine yönelik bir
belgedir. Ben söz konusu milletvekilimizle -adını da vermiyorum,
söylemeyeceğim de- Meclisin dışında görüştük,
helalleştik, lütfen.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Efendim, o zaman sorunları böyle çözeriz.
BAŞKAN
Benim bireysel davranışlarımı bundan sonra hep size
sorayım, olur mu?
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Hayır efendim, siz bunu...
BAŞKAN Hep
bundan sonra böyle yapayım. Hangi küpeyi takacağımı,
saçımı nasıl tarayacağımı da size söylerim,
İç Tüzüke göre bana bilgi verirsiniz Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkanım, siz bunu Genel Kurulu
bilgilendirme bağlamında
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Önder, esprili bir konuşma
yaptınız.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Hayır, esprili bir konuşma yapmadım.
BAŞKAN
İç Tüzükte helalleşmek diye bir şey söz konusu değil.
Helalleşmek insani bir davranıştır, 2 kişi
arasında olur, çok insani bir davranıştır bu. Biz de bunu
gerçekleştirdik söz konusu olan milletvekiliyle.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Ben bunu olumladığımı söyledim.
BAŞKAN Ben
kendi hakkımı ona helal ediyorum, onun da bana helal ettiğini
biliyorum. Bitti.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkanım, ya, kim kime helal eder,
bunu sormak lazım.
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz saldırganlığınız konusunda bir
helalleşme yapmadık ama.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Özür dilerim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Buyurun.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkanım, siz bunu şaka
olarak anladıysanız çok komik.
BAŞKAN
Sayın Altay, konuşuyor musunuz?
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Eğer komik gibi geliyorsa şaka bile
değil. Ben burada
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, konuşurum ben de
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Siz sayın milletvekilini oturtun yerine.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Özür dilerim Sayın Başkan Vekilim, özür
dilerim, benim daha konuşmam bitmedi.
BAŞKAN
Benim öyle bir yetkim yok, onun sadece sizin söz hakkınıza saygı
duyması gerekiyor, benim öyle bir yetkim yok.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Evet, buyurun.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkanım, ben burada şaka
yapmadım. Sizin helalleşmeyi de olumlu bir kavram olarak
gördüğümü beyan ettim ama siz bunu Genel Kurula bir usul olarak
getirdiniz, benim şikâyetim buna. Üstelik şikâyet de etmiyorum,
hazır bir içtihat hâline gelmişken bir başlayalım, kimin ne
şekvası varsa helalleşecek miyiz, helalleşmeyecek miyiz?
Eğer böyleyse böyle olması lazım. Böyle değilse bu
helalleşme
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu konuda bir genel görüşme açılsın.
İDRİS
BALUKEN (İzmir) Tasarıyı çekin, helalleşelim.
BAŞKAN
Sayın Önder, lütfen. Ben çok insani bir durumdan bahsettim, bunu böyle
başka anlamlarda kullanmayın lütfen.
OKTAY VURAL
(İzmir) Genel görüşme açalım, özel gündem, helalleşme
gündemli.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Usul buysa böyle yapalım. Bilmiyorum, sayın
grup başkan vekilleri ne düşünür.
Teşekkür
ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tamam, helalleşme günü, milletvekillerimiz gelsin
BAŞKAN
Sayın Altay
13.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ayşe Nur Bahçekapılıya yapılan
saldırının şahsına değil makama
yapıldığına ve bu fiili yapan milletvekili hangi gruba
mensup olursa olsun işlem yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanına bir fiziki saldırıda
bulunulması, gerek oturumu yöneten başkan vekiline ya da
yanınızdaki kâtip üyelere yani Başkanlık Divanı
üyelerine yönelik olarak bir fiziki saldırıda bulunulmuş ise bu,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılıya
yapılmış bir fiziki saldırı olarak kabul edilemez. Bu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına
yapılmış bir fiziki saldırıdır. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin hem manevi şahsiyetine hakarettir hem de Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tüm üyelerine yapılmış demektir. Eğer size,
Divanın önüne gelip
Divanın önüne gelinebilir. Bazen Başkandan
izin istenerek, Divana yaklaşabilir miyim? diyerek de gelinebilir, bazen
de gasbedilen haklarla ilgili Başkanla bire bir tartışmak için,
Meclisteki uğultu ve gürültüden dolayı ses Başkana gitmiyorsa
milletvekilleri Divanın önüne tek tek ya da topluca gidebilir, bu
ayrı şey. Ama sizin bugün gazetelerde de çıkan, o günkü Kolumu
kırdılar, bileğimi parçaladılar. şeklindeki
görüntünüz Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı açısından da
çok kötü oldu. Ancak, burada sorun şu: Bu saldırı sizin
şahsınıza değildir, makamadır, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bizatihi kendisinedir. Size saldıranla siz kişisel olarak
helalleşebilirsiniz. Ben, bu size saldıran, kolunuza vuran,
kıran, büken her neyse, her kimse onunla ilgili işlem
yapılmasını talep ediyorum. Çünkü, o saldırı sizin
şahsınıza değil, makamadır. Dolayısıyla,
bunu saklayamazsınız. Kimse -isterse Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
mensup olsun- hangi gruba mensupsa bununla ilgili işlem
yapmanızı talep ediyorum. Yapmayacaksanız, Ben
helalleştim, yeter. diyorsanız usul tartışması açmak
istiyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bütün milletvekillerini Sayın Altayın
söylediği gibi bu kürsüye saygılı davranmaya davet ediyorum,
özellikle sizi Sayın Altay.
On beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.16
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
şehitlerimiz için sisteme giren sayın milletvekillerine birer dakika
söz vereceğim.
Sayın Öz? Yok.
Sayın Yeniçeri? Yok.
Sayın Yılmaz
14.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmazın, Malatyada 2 savaş uçağının
düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Malatyada 2
uçağımızın düşmesi sonucunda şehit olan 4
pilotumuza Allahtan rahmet diliyorum. Ailesinin ve Türk milletinin
başı sağ olsun. Cenab-ı Allah bizi bu tür kazalardan
muhafaza eylesin diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Belen
15.- Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belenin, Malatyada 2 savaş uçağının düşmesi sonucu
şehit olan pilotlara ve Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden
babasına Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT BELEN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün akşam elim bir uçak
kazasıyla şehit olan 4 pilotumuza Allahtan rahmet, kederli ailesine
ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Bu uçakların, ABDnin 1996 yılında
envanterinden çıkarttığı bu uçakların Türk
Silahlı Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri envanterimizden de bir an evvel
çıkarılmasını talep ediyorum.
Ayrıca,
Adalet ve Kalkınma Partisi Niğde Milletvekili Sayın Ömer
Selvinin babasının vefatından dolayı vekilimize
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Susam
16.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susamın, Malatyada 2 savaş uçağının
düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkanım, ben de Malatyada 2
uçağımızın çarpışması sonucu şehit
düşen 4 pilotumuza Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Bunlardan birisi
de İzmirli Hava Pilot Yüzbaşı Osman Onur Özkaya. Sayın
pilotumuzun babası da Türk Silahlı Kuvvetlerinde uçak bakım
ustası olarak görev yapan bir askerimiz, bir
çalışanımız. Bu anlamıyla, konuşmasında
söylediği bir söze dikkat çekmek istiyorum: Uçakların
bakımında herhangi bir hatanın olduğunu düşünmüyorum.
Biz bu işi yapıyoruz, kendi oğlum da burada uçuyor, bu uçaklar
hiçbir şekilde bakım hatasından düşmez. Buradan hareketle,
bu yıl sonunda uçuştan kaldırılacağı söylenen bu
tip uçaklarla hâlâ uçulmasının
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süreniz doldu ama devam edin.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) -
Türkiye Cumhuriyeti tarafından ve Türk ordusu
tarafından izahının yapılması gerektiğini
düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
17.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Meclis Başkanına vekâlet eden Başkan
Vekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanını
toplayabileceğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, öncelikle, şehit olan 4 pilotumuza Allahtan rahmet
diliyorum, ulusumuza sabırlar diliyorum.
Şimdi, bu,
karar yeter sayısıyla ilgili, bakın, benim elimde Şeref
İbanın Parlamento Hukuku kitabı var. Burada, okuduğumuz
zaman sayfa 147de diyor ki: Divanı, gruplar istediği zaman,
eğer başkan yoksa onun yerine vekâleten bakan başkan vekili
toplar. Bu bizim bugün 4üncü günümüz ve bunlar teorik olarak parlamento
hukuku
Bakın, net söylüyorum burada: Bu yetki olduğu hâlde bu
yetkilerinizi, bu görevlerinizi kullanmıyorsunuz.
Şimdi, netice
itibarıyla, yani işlemin sonucunu etkileyen bir husus, karar yeter
sayısı istendi, yeteri kadar, karar yeter sayısı
olmasaydı o 10 tane madde geçmeyecekti ama ne yaptınız? Bunu
görmezlikten geldiniz. Anayasanın sizin tarafsız olmanız
gerektiğiyle ilgili hükümlerini ihlal ettiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bu açıdan, benim sizden istirhamım, yok hükmünde
olan bu maddeleri
BAŞKAN
Sayın Tanal, bunu daha önce konuştuk, Genel Sekreterliğe bugün
itibarıyla havale ettim dilekçeleri. Lütfen beni mahkûm edici
konuşmayın.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Üstadım, Sayın Başkan, bakın, ben size
teorik olarak, bakın kitaptan bahsediyorum, Parlamento Hukuku, sayfa 147.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak
18.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın MHP Genel Başkanıyla ilgili
yaptığı açıklamayı kınadığına
ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye çok
acı günler yaşıyor, sıralı olarak, önce Özgecanla
başladı acılarımız, sonra Fırat kardeşimizle
devam etti, Suriyede Süleyman Şah Türbesi, arkasından Malatyadaki
uçak kazamız. Bu kadar acıya rağmen Türkiyeyi yönetenler
yalancılıkta, iftiracılıkta ve münafıklıkta zirve
yapıyorlar. Hiçbir meseleyi doğru tartışmıyorlar. Son
tartışmalar
Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan
seslenmek istiyorum: Tarafsızlığı üzerine burada
şerefi üzerine yemin etti, ya şerefini koruyacak ya da bugünkü tavrını
sürdürmeye devam edecektir. Genelkurmay Başkanının
arkasında, Sayın Genel Başkanımızla ilgili
yaptığı açıklamayı esefle kınıyorum ve telin
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, 8 Şubat 2013 günü, bugünkü Sayın
Cumhurbaşkanı Başbakanken BDPyle Anayasa
değişikliğine giden bir anlaşmayla
anlaştığını itiraf ediyor. Bugün Sayın Davutoğlu
açıklama yapıyor MHP HDPyle ittifak yapıyor. diyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hiç ahlak yok mu, hiç utanma yok mu, hiç hafıza yok mu, hiç
adamlık yok mu?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Öz
19.- Malatya Milletvekili
Ömer Faruk Özün, Malatyada 2 savaş uçağının düşmesi
sonucu şehit olan pilotlara ve Niğde Milletvekili Ömer Selvinin
vefat eden babasına Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Sayın Başkanım, dün Malatya 7nci Ana Jet Üssünden
eğitim amaçlı kalkan 2 Fantom uçağımız ne yazık
ki çarpışma sonucu düştü ve 4 askerimiz şehit oldu. 4
askerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine
başsağlığı diliyorum.
Yine, Niğde
Milletvekilimiz Ömer Selvinin babasına rahmet diliyor ve kendisine de
başsağlığı diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Serindağ
20.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve devlet yöneticilerinin görevinin insanları
ayrıştırmak değil kaynaştırmak olduğuna
ilişkin açıklaması
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, ben de Malatyada görevlerinin ifası sırasında
şehit olan pilotlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Sayın
Başkan, söz almışken bir iki hususu da dikkatinize sunmak
istiyorum. Devlet yöneticilerinin, ülkeyi yönetenlerin görevi insanları
ayrıştırmak değil, tam tersine onları
kaynaştırmaktır, ama bugün Sayın Başbakanı
dinlerken, bir Başbakanın nasıl ayrımcılık
yapabileceğini veya yapabildiğini, nasıl insanları
kamplaştırdığını dehşetle gördüm.
Bakın,
konuşmasından bir cümleyi aktarmak istiyorum
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Türkoğlu
21.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim.
Dün Malatyada bir
uçak kazasında hayatını kaybeden 4 subayımıza,
pilotumuza Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum, kederli ailelerine ve yüce
Türk milletine başsağlığı diliyorum.
Umuyorum ki
bugünlerde başımızda dolanan, üzerimizde dolanan kara bulutlar
bir an evvel dağılır ve Türk milleti esenlik ve huzur dolu
günlere kavuşur diye dua ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Ben
de size teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.
Sayın
Yılmaz
22.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmazın, Malatyada 2
savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan
pilotlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Malatyada
keşif uçuşu için kalkan 2 askerî uçağımızın
düşmesi sonucu şehit olan 4 pilotumuza Cenab-ı Allahtan rahmet,
kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yüce Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Son 2 sayın
milletvekiline söz vereceğim.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Sayın Başkanım, niye bize söz vermiyorsunuz, ilk kez söz
istedik?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 12 milletvekiline ve artı grup başkan
vekillerine söz vereceğim. dedim, bu belirttiğim
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Efendim, 12 niye Sayın Başkan, bir
başsağlığı dileyeceğiz?
BAŞKAN
düşünceme uygun davranıyorum.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Sayın Başkan, niye vermiyorsunuz?
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) 13 olsa ne olur, 14 olsa ne olur?
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Ne olur? Yani, bir taziyede
bulunacağız, başsağlığında
bulunacağız.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Milletvekiline İç Tüzük hak vermiyor mu? Böyle bir şey olur mu
Sayın Başkan? Ayıp ama artık yani!
23.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, Malatyada meydana gelen uçak
kazasında şehit olan 4 askerimize Allahtan rahmet diliyorum, büyük
Türk milletine ve ailelerine başsağlığı diliyorum,
sabırlar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Son
konuşmacı Sayın Öner, buyurun.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Sayın Başkan, niye son, niye son?
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Birer dakika taziye dileyeceğiz Sayın Başkan.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Ne mahzuru var, sizi rahatsız eden bir şey mi var burada? Böyle bir
şey olur mu?
24.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Önerin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de
şehitlerimize rahmet, ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve
ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Sayın
Başkan, Amerikada 96da emekli edilen bu uçaklar pilotların
atış eğitiminde kullanılıyor. İsrail de 2004te
bu uçakları emekli etmişti ancak biz onlara modernizasyon
yaptırıyoruz. Modernize edildiği iddia edilen 17
uçağın 15inde yakıt sızıntısı belirlendi.
Bizim ASELSANımız var, TAImiz var, uluslararası piyasada
F-16lar, MIG-29lar, Mirage-2000ler, Saabın JAS-39 Gripenleri varken
biz niye envanterden çıkarılması gereken F-4leri hâlâ
kullanıyoruz? Pilotların şehit olmasında bu ihmalin
ağır vebali vardır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Atıcı
25.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Başbakanın toprak kaybını
kahramanlık olarak lanse etmesinin devlet adamlığına
yakışmadığına ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Malatyada meydana
gelen feci kazada şehit olan 4 pilotumuza Allahtan rahmet diliyorum.
Başta aileleri olmak üzere milletimizin başı sağ olsun.
Şehitlerimizin yakınlarına sabırlar diliyorum.
Şehitlerimizin
uğruna can verdiği vatan topraklarının IŞİD gibi
bir terör örgütüne terk edilmesi eminim şehitlerimizi incitmiştir.
Bundan daha elim ve vahim olmak üzere, Başbakanın toprak kaybını
kahramanlık olarak lanse etmesi ve buradan siyasi rant elde etmeye
çalışması devlet adamlığına
yakışmamıştır.
Ben, başta
Başbakan olmak üzere bütün devlet adamlarını devlet
adamlığına yakışır şekilde davranmaya ve
konuşmaya davet ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Son milletvekili Sayın Demirel.
Buyurun.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Niye son Sayın Başkan? Biz de bir taziyede bulunalım, müsaade
edin.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Ya, birer dakika konuşsak ne olacak? İki üç
kişi kaldı Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) İnsani bir şey ya!
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Allah, Allah, yani rahatsız eden ne? Taziyede bulunacağız.
Yanlış mı?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Demirel.
26.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
RUHSAR
DEMİREL (Eskişehir) Efendim, şu saatlerde
Eskişehirde toprağa vermekte
olduğumuz Hava Pilot Kurmay Binbaşı Sayın Salih Sezerle
birlikte şehadete eren, tüm Malatya 7. Ana Jet Üs
Komutanlığından havalanan helikopterlerle beraber şehadete
eren pilotlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Sayın Başkan, niçin vermiyorsunuz? Bir taziyede bulunmak istiyoruz.
Yani, rahatsız eden bir şey olmamalı.
BAŞKAN - Ya,
bir müsaade eder misiniz.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Neye müsaade edeceğim?
BAŞKAN Bir
müsaade eder misiniz.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Taziyede bulunmak istiyoruz sadece, başka bir şey değil.
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, gündemi açtığım zaman,
birleşimi açtığım zaman 12, artı grup başkan
vekillerine söz vereceğim demiştim. Şu anda geri kalan 5
milletvekili var. İsimlerini okuyorum: Sayın Acar, Sayın
Çınar, Sayın Toptaş, Sayın Özcan, Sayın Yeniçeri. Bu
arkadaşlarıma da söz vereceğim. Sayın Yeniçeriyle bitiyor
yalnız.
Buyurun Sayın
Acar.
27.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acarın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Antalya Kültür ve Eğitim Vakfının AKEV
Antalya üniversitesi kurma çalışmalarına ilişkin
açıklaması
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Malatyada iki
uçağımızın düşmesinden dolayı şehit olan 4
subay pilotumuza rahmet diliyoruz, ailelerine
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Değerli
Başkan, ulusumuz yas içindedir. Bu uçaklarla ilgili ciddi bir
soruşturma yapmamız gerekmektedir. Bu uçakların uçuş
şifreleri, yazılımlarını araştıran
ASELSANda birtakım mühendislerimizin 40 yaşında, 30
yaşında intihar ettiği söylenmiştir. Bunların
bağlantısı var mıdır? Bunların da
araştırılmasını diliyorum. İki uçağın
havada çarpışması kadar acemice bir şey olamaz. O kadar
usta pilotların çarpıştığını düşünmek
bize gerçekten çok uzak bir ihtimal olarak geliyor.
Bir de Antalya
Kültür ve Eğitim Vakfı, AKEV Antalya üniversitesini kurabilmek için
yaklaşık yedi yıldır uğraşıyor. Eğitim
öğretim için binalar yapıldı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Bitiriyorum Sayın Başkan, izin verirseniz.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın, süreniz bitti.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim.
Sosyal amaçlı
binalar yapıldı. Bugün Tamam. dense 3 bin öğrenciye
eğitim verebilecek aşamaya gelindi. Ancak, uzun süre YÖKü ikna etmek
mümkün olmadı. Bu arada, neredeyse 50 tane vakıf üniversitesi kuruldu
ama her şeyi tamam olan Antalya üniversitesi bir türlü kurulamadı.
Sonunda YÖK ikna edildi ama bu sefer de Hükûmetin kanun
tasarısını Büyük Millet Meclisine
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Acar.
Gündem
dışı söz alıp bu düşüncelerinizi kamuoyuna
açıklayabilirsiniz ama maalesef süremiz sınırlı.
Sayın
Toptaş
28.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaşın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara ve
Süleyman Şah Türbesi operasyonunda şehit olan askere Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Malatyada
şehit olan 4 pilotumuza Allahtan rahmet, yakınlarına, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ve Türk milletine başsağlığı
diliyorum.
Ayrıca,
Süleyman Şah Türbesinin boşaltılmasını, Süleyman
Şahın ve 2 askerinin naaşının naklini ve buradan
kaçışı bir zafer olarak ilan eden ve kamuoyuna takdim edenleri
de kınıyorum. O kahramanca kaçış projesinde şehit olan
askerimize de Allahtan rahmet diliyor, yakınlarına, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ve Türk milletine başsağlığı
diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Çınar
29.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınarın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de, Malatyada
eğitim uçuşu esnasında meydana gelen kaza neticesinde
hayatını kaybeden ve şehit olan 4 pilotumuza Allahtan rahmet,
yakınlarına, kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı
diliyorum.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim.
Sayın Özcan
30.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcanın, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlara Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekilinin
Ayşe Nur Bahçekapılının üslubunun bir Meclis Başkan
Vekiline yakışmadığına ilşkin
açıklaması
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Efendim, elim bir olay sonucu hayatını kaybeden 4
subayımıza ben de Allahtan rahmet diliyorum. Olay inşallah bir
an önce aydınlanır diyorum.
Bir de, Sayın
Başkan, şunu da söylemek istiyorum, çok üzülerek söylüyorum bunu:
Maalesef üslup konusunda Sayın Cumhurbaşkanı bile elinize su
dökemez(x) hâle geldi son zamanlarda. Türk
milletinin temsilcisi olan milletvekillerine sen diye hitap eden ilk
Başkan Vekili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
olarak herhâlde tarihe geçtiniz. Ben üslubunuzu bir Meclis Başkan Vekiline
yakışır hâle dönüştürmenizi temenni ediyorum, bunu talep
ediyorum sizden.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Yeniçeri
31.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Malatyada 2 savaş
uçağının düşmesi sonucu şehit olan pilotlar ile
Niğde Milletvekili Ömer Selvinin vefat eden babasına Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ve Trabzonun kurtuluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Malatyada
meydana gelen 2 uçak kazasında hayatını kaybeden kahraman 4
pilotumuza Allahtan rahmet diliyorum; kederli ailesine, Türk Silahlı
Kuvvetlerine ve büyük milletimize de başsağlığı
diliyorum.
Bu vesileyle, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde bulunan uçak ve diğer
silahların gözden geçirilmesinin zorunluluk olduğunu da burada
hatırlatıyorum. Fonksiyonlarını kaybetmiş
mühimmatın elden çıkarılması şarttır. 2 uçağın
çarpışması organizasyon ve koordinasyon konusunda ne kadar
cehalet içerisinde bulunulduğunu da gösteriyor.
Bu arada,
Trabzonumuzun kurtuluş yıl dönümünü de kutluyor, yiğit Trabzon
halkını kutluyorum.
Niğde
Milletvekilimiz Ömer Selviye başsağlığı, merhuma da
rahmet diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Hocam. Bir Trabzonlu olarak ben de payıma düşeni
aldım, ayrıca teşekkür ederim.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Bırakın düşman bayram etsin sizden
kurtuldu diye.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, biraz önceki oturumu kapatırken
-tutanaklardan okuyorum, kayıtlara geçsin diye bu sözü aldım-
Sayın milletvekilleri, bütün milletvekillerini, Sayın Altayın
söylediği gibi, bu kürsüye saygılı davranmaya davet ediyorum,
özellikle sizi, sizi Sayın Altay. dediniz. Şimdi, sizi dinleyen
vatandaşlarımız -gerçi millet her şeyi görüp biliyor ama-
şöyle bir algıya kapılır, benim kürsüye saygısız
davrandığım gibi bir algıya kapılır.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Estağfurullah.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Siz Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne
saygılı olsanız ben de sizin usulsüz tutumlarınıza
karşı daha saygılı olurum. Kayıtlara geçsin diye
söylüyorum.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Altay, bizde öyle bir duygu oluştu
açıkçası.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Bugün sinirlerim
gayet güzel, hiç sinirlenmeyeceğim, onu da beyan edeyim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Akşam olsun da görürüz bakalım.
BAŞKAN
Mehmet Bey, buraya gelirseniz buna kimse dayanmaz zaten.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yok, gelmem artık çünkü siz haksız şeyde
bulunuyorsunuz, hem vurup hem de ondan sonra
BAŞKAN
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu
adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin,
açlık grevi yapan hasta tutsakların hastanelerde
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1227)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
12 Eylül 2012
tarihinde başlayan ve 68inci gününde sona erdirilen açlık grevleri
sonucunda birçok tutsak ciddi sağlık sorunlarıyla
karşı karşıya kalmıştır. Bu kapsamda,
açlık grevlerini sona erdiren tutsakların cezaevlerinden
alınarak hastanelerde gördükleri tedaviye kadar geçen sürecin incelenmesi,
tutsakların kalıcı hastalıklara yakalanmasının
önüne geçilmesi, doğru teşhis ve tedavi yöntemlerinin ve hasta tutsakların
hastanelerde yaşadıkları sorunlarının belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
BDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
12 Eylül 2012
tarihinde başlatılan açlık grevleri Türkiyenin temel
sorunları olan Kürt meselesi ve demokratikleşme süreçlerinde
çözümsüzlüğün önüne geçme amaçlı taleplerle
gündemleşmiştir.
Açlık
grevleri kapsamında, kademeli olarak eylemci sayısının 10
bine yükselmesi de dünya siyaset tarihinde bir ilk olarak vücut bulmuştur.
Gerek açlık grevi eylemcilerinin ve destekçilerinin direnişi gerekse
de kamuoyunun duyarlılığı açlık grevlerini görünür
kılarken tutsakların muhatap olarak kabul ettiği Sayın
Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine 18/11/2012 tarihinde
yani altmış sekizinci gününde açlık grevleri son bulmuştur.
Altmış
sekizinci gün olması itibarıyla, özellikle 12 Eylül tarihinde
açlık grevine başlayan tutsakların sağlık
sorunları ciddi boyutlara ulaşmıştır. 18/11/2012
tarihinde gelen haberler, birçok cezaevinde gerek tutsakların hastanelere
sevki gerekse de doğru teşhis ve tedavi süreçlerinde sorunlar
yaşandığı yönündedir.
Bu noktadan
hareketle, açlık grevlerinin ulaştığı gün
sayısının ciddi sağlık problemlerine yol açmaması
için tutsakların bir an önce hastanelere sevki ve hastanelerde de eksik ve
ayrımcılık içeren herhangi bir müdahaleye maruz kalmadan
tedavilerinin yapılması yaşamlarını sağlıklı
bir şekilde sürdürebilmeleri açısından önem arz etmektedir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin acil bir eylem planıyla bu sürece müdahale etmesi ve
tutsakların hâlâ tutuldukları cezaevleri ya da tedavi gördükleri
hastaneleri denetlemesi gerekmektedir. Bu gerekliliğin yanı
sıra, açlık grevi eylemcilerinin müdahalesiyle ilgili meslek
kuruluşlarının deklare ettiği açıklamaları TBMM
kapsamında kurumsallaştırmak için bir Meclis
araştırması açılmasını talep ediyoruz.
2.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova ve 22 milletvekilinin, kadının
toplum içindeki yerinin güçlendirilmesi ve kadına yönelik her türlü
eşitsiz yaklaşımın ve insan hakları ihlalinin
önlenmesi için gerekli politikaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1228)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Eğitim,
ekonomiye katılım, işe alınma, terfi ve ücretlerde
uygulanan eşitsizlikler, aile içinde yaşanan şiddet
olayları gelir ve eğitim düzeyi fark etmeksizin farklı
toplumlarda yaşayan birçok kadının ortak sorunudur. Toplumsal
dayanışma ve birliğin korunmasında yapı
taşının kadın olduğu bilinci içerisinde,
kadının toplum içindeki yerinin güçlendirilmesi ve kadına
yönelik her türlü eşitsiz yaklaşımın ve insan hakları
ihlalinin önlenmesi için gerekli politikaların
araştırılması ve incelenmesi ve toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanması amacıyla Anayasa'nın
98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereği Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
10.11.2012
Saygılarımızla.
1) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
2) Celal Dinçer (İstanbul)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
5) İhsan Özkes (İstanbul)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) Levent Gök (Ankara)
8) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
9) Ali Demirçalı (Adana)
10) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
11) Hasan Ören (Manisa)
12) Osman Kaptan (Antalya)
13) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
14) Yıldıray Sapan (Antalya)
15) Sedef Küçük (İstanbul)
16) Faik Tunay (İstanbul)
17) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
18) Ramis Topal (Amasya)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Gürkut Acar (Antalya)
22) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
23) İlhan Demiröz (Bursa)
Gerekçe:
Eğitim, ekonomiye
katılım, işe alınma, terfi ve ücretlerde uygulanan
eşitsizlikler, aile içinde yaşanan şiddet olayları, gelir
ve eğitim düzeyi fark etmeksizin farklı toplumlarda yaşayan
birçok kadının ortak sorunudur.
135 ülke içinde cinsiyet
eşitliği açısından küresel bir değerlendirme de yapan,
her yıl yayımlanan Dünya Ekonomi Forumu'nun 2012 yılı
Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre Türkiye geçen yıla göre iki
basamak gerileyerek 135 ülke arasında 124üncü sırayı
almıştır. Kadınların ekonomiye katılım
fırsatı açısından 135 ülke arasında Türkiye 129uncu
olarak Fas ve İran'ın arasında yer alırken eğitime
erişimde 108inci sırada, siyasi yetkilendirme, güçlendirmede 98inci
sırada, sağlık alanında 62nci sırada yer
almıştır. Kadının toplum içerisindeki güçsüz konumunu
gösteren bu göstergeler, ülkemizde kadının güçlenmesi
açısından alınması gereken çok mesafe olduğunu göstermektedir.
Kadın erkek fırsat
eşitliği sorunu sadece devletin bir sorunu değildir. Her
bireyin, her kurumun aynı amaç doğrultusunda çalışması
gerekmektedir. Sorun artık bir kişiyi değil, toplumun bütününü,
toplumsal sağlığı etkilemektedir. Toplumsal cinsiyet
eşitliği açısından her ne kadar gerekli yasal düzenlemeler
yapılsa da toplum bilinci değiştirilmeden kadının
toplum içindeki konumunun değiştirilmesi ve pozitif
ayrımcılığın önünün açılması mümkün
olmayacaktır.
Toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanması için sadece yasal düzenlemeler
yapılması yeterli değildir. Yasal düzenlemelerin getirdiği
hak ve sorumlulukların bilinmesi ve bu konuda toplum bilincinin
yaratılması için toplumsal yapıyı oluşturan bütün
kurumların iş birliğiyle çalışması gerekmektedir.
Okul içi eğitimden, medyanın bilinçlendirmesine, dini kurumların
yönlendirmesine kadar her kurumun iş birliğiyle ortak bir akıl
yaratılması gerekmektedir. Sadece devletin değil, her bireyin,
her kurumun aynı amaç doğrultusunda çalışması
gerekmektedir. Sorun artık bir kişiyi değil, toplumun bütününü,
toplumsal sağlığı etkilemektedir.
Toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanması, toplumsal dayanışma ve
birliğin korunmasında yapı taşının kadın
olduğu bilinci içerisinde, kadının toplum içindeki yerinin
güçlendirilmesi ve kadına yönelik her türlü eşitsiz
yaklaşımın ve insan hakları ihlalinin önlenmesi için
gerekli politikaların araştırılması ve incelenmesi
amacıyla bir Meclis araştırmasına ihtiyaç
duyulmaktadır.
3.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan ve 21 milletvekilinin, yaş meyve ve sebze
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1228)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Ülkemizdeki yaş meyve ve sebze üreticilerinin içinde
bulunduğu sıkıntıların nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve 105'inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1)
Yıldıray Sapan (Antalya)
2)
Namık Havutça (Balıkesir)
3)
Aykan Erdemir (Bursa)
4)
İdris Yıldız (Ordu)
5)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
7)
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
8)
İlhan Demiröz (Bursa)
9)
Sinan Aydın Aygün (Ankara)
10)
Birgül Ayman Güler (İzmir)
11)
Erdal Aksünger (İzmir)
12)
Ali Özgündüz (İstanbul)
13)
Bülent Kuşoğlu (Ankara)
14)
Mustafa Moroğlu (İzmir)
15)
Ramis Topal (Amasya)
16)
Doğan Şafak (Niğde)
17)
Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
18)
Haydar Akar (Kocaeli)
19)
Veli Ağbaba (Malatya)
20)
Gürkut Acar (Antalya)
21)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
22)
İhsan Özkes (İstanbul)
Gerekçe:
Ülkemizde,
40 milyon tonun üzerinde yaş meyve sebze üreticisi olan meyve ve sebze
sektörü, tüm yan sektörlerinin birleşimi ile birlikte ülkemize yüzde 100
katma değer sağlamaktadır. Meyve ve sebze işleme sanayi,
istihdama, ülkenin ağaçlanmasına, sağlıklı beslenmeye
ve net döviz girdisine büyük katkıda bulunmaktadır.
Ülkemiz,
dünya yaş meyve sebze üretiminde Çin, Brezilya, Hindistan, ABD,
İtalya, İspanya, Filipinler, Meksika, İran ve Fransa'dan sonra
gelmektedir. Maalesef ürettiğimiz yaş meyve sebze ve narenciyenin çok
az bir bölümünü ihraç edebilmekteyiz. Narenciyede yüzde 29 olan üretimin ihracata
oranı, yaş sebzede yüzde 3, yaş meyvede ise yüzde 2'ye kadar
düşmektedir. Yaş sebze ve meyve deposu olan Antalya ve ilçeleri,
Türkiye sebze üretiminin yaklaşık yüzde 15'ini, ihracatın da
yaklaşık yüzde 30'unu karşılarken, meyve üretimimizin
yaklaşık yüzde 10'unu ve ihracatımızın da yine
yaklaşık yüzde 10'unu karşılamaktadır.
Üretimini
ihracata kanalize edebilmesi hâlinde ülkemizin yaş meyve sebzede çok büyük
bir potansiyele sahip olduğu açıktır. Üreticilerimizin yurt
dışındaki rekabet gücünün düşük olması, var olan bu
potansiyelin verimli olarak kullanılamamasına yol açmaktadır.
Türkiye yaş meyvede en fazla kiraz, vişne, limon, mandalina, üzüm,
greyfurt, portakal ihraç ederken yaş sebzede ise en fazla domates ve soğan
ihracatı yapmaktadır.
Türkiye,
yıllık 3,5 milyon ton yaş meyve ve sebze ihraç etmektedir. Bu
ihracatın yüzde 44'ü Rusya'ya, yüzde 29'u da Avrupa Birliği
ülkelerine yapılmaktadır. Bu pazarlarda yaşanabilecek daralmada,
en çok üretici ve ihracatçı, dolayısıyla ekonominin tüm
kesimleri etkilenecektir. Hatta bazı stratejik ürünlerde ihracat olmazsa
üretim durma noktasına bile gelebilecektir. Böyle bir durumda, ürünleri
üreten üretici ve aileleriyle birlikte milyonlarca insanın hayatı çok
ciddi şekilde etkilenebilir. Bu sıkıntıların
yaşanmaması için AB ülkeleri ve Rusya ile ihracat ilişkilerimizi
iyi tutmalı, onların talep ve isteklerine göre yaş sebze ve
meyve üretimimizi şekillendirmeliyiz.
Yaş meyve ve sebzenin çabuk
bozulabilir, hassas ürünler olması, ihracatında bazı
zorlukları da beraberinde getirmektedir. Ürünlerin altyapı
eksikliklerinin mevcut olması yeterli seviyede ihracat
yapılmasını engellemektedir. Bu eksiklikleri etkin bir
tarım politikasının olmayışı, hasat sonrası
sorunlar, üretici ve ihracatçının örgütlenememesi, bilgi
eksikliği, finansman sıkıntısı ve nakliye
sorunları olarak sıralamak mümkündür. Bunun yanında, ülkemizde
yaş meyve ve sebze sektörünün kendisini tanıtma ve anlatma sorunu
yaşanmaktadır. Sektörün sorunlarını dile getirecek, lobi
yapacak bir oluşum eksikliği bulunmaktadır. Ayrıca,
işçilik, her geçen gün daha büyük bir sorun hâline gelmekte, sektörde
çalışacak kalifiye eleman bulunamamaktadır. Sektörün yoğun
olarak faaliyet gösterdiği Antalya'da yaşayanlar serada veya tarlada
değil, otelde çalışmayı tercih etmektedirler.
Ülkemizdeki yaş sebze ve meyve
üretimi, ihracattaki talebe göre planlanmalıdır. Üreticimizin bu
bilince sahip olması sağlanmalıdır. Oysa, Türkiye'de
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve
ilgili kurumlar sektörden kopmuş durumdadır. Bakanlık, Ankara'da
masa başından sektörü anlamaya çalışmaktadır.
Kontrolsüz üretilen ürünler nasıl olsa iç piyasada tüketiliyor diye
ihracat her zaman ikinci planda kalmaktadır. Böyle olunca da 40 milyon
tonluk yaş meyve sebze üretimimizin ancak yüzde 3'ü ihraç edilebilmektedir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle
yaş sebze ve meyve üreticilerinin içinde bulunduğu
sıkıntıların nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılması ve alınacak tedbirlerin Yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması
açılması yerinde olacaktır.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
grupların anlaşması üzerine Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisi ile Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin
yerlerini değiştiriyoruz.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları tarafından, Suriye'de devam
eden iç savaştan dolayı ülkemize sığınan Suriyeli
göçmenler ve Osmaniyede bulunan Cevdetiye Türkmen kampında yaşayan
soydaşlarımızın sıkıntılarının ve
çözüm yollarının derinlemesine incelenmesi, eksikliklerinin
giderilmesi, destekleme yollarının araştırılması,
idari ve kurumsal yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla
20/1/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Tarih:
25/02/2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 25 Şubat
2015 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
20 Ocak 2015 tarih, 2015/3868 sayı
ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşlarınca, Suriye'de devam
eden iç savaştan dolayı ülkemize sığınan Suriyeli
göçmenler ve Osmaniye ilimizde bulunan Cevdetiye Türkmen kampında
yaşayan soydaşlarımızın
sıkıntılarının ve çözüm yollarının
derinlemesine incelenmesi, eksikliklerinin giderilmesi, destekleme
yollarının araştırılması, idari ve kurumsal yasal
düzenlemelerin yapılması amacıyla verilen Meclis
araştırma önergesinin 25 Şubat 2015 Çarşamba günü (bugün)
Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı
Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz Meclis araştırma önergesiyle ilgili Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce şunu ifade etmek istiyorum: Geçen hafta Adanada bir
gazetenin sahibi ve kendisi de gazeteci olan Koza Yardımcı
Hanımefendi Nevşehirde gittiği otelde sabahın beşinde
göz altına alınıyor. Koza Yardımcı bir gün önce Adana
Adliyesine gidiyor, milletvekilliği adaylığına müracaat
etmek üzere sabıka kaydı alıyor. Orada kendisine herhangi bir
işlem yapılmamasına karşılık, ta yedi ay önce
Vali Coşu Twitter üzerinden eleştirdiği için bir bayan
Nevşehirde gittiği otelde, sabahın beşinde göz altına
alınıyor. Yani bu, Türkiye'nin hukuk olarak insan hakları
açısından hangi noktaya geldiğinin bir göstergesidir. Bunu
öncelikle belirtmek istiyorum.
İkinci husus:
Bugün Sayın Başbakan grup toplantısında, Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçelinin Necdet Özelin, Genelkurmay
Başkanının tırnağına kurban olması gibi bir
ifadede bulunmuştur. Bu talihsiz bir ifadedir. Burada, Süleyman Şah
Türbesinin, vatan toprağının, ata yadigârının oradan
alınarak kaçırılan bir operasyonu yürüten Genelkurmay
Başkanının tırnağına kurban olunmaz. Eğer
tırnağına kurban olunacaksa şunu ifade ediyorum: 1973
yılında Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu alanın
yapılan baraj neticesinde sular altında kalması sonucunda Suriye
ekibi Türk heyetine diyor ki: Burası sular altında kalacak, buradaki
türbeyi alın, Türkiyeye götürün. Türk heyetinin verdiği cevap
şudur, bu heyetin başında bulunan Albay Necabettin Ergenekon
aynen şu ifadede bulunuyor: Burası Türk toprağıdır.
Edirne, Kars, Ardahan, Adana neyse burası da aynıdır,
burası bizim toprağımızdır. Onun üzerine, Biz size
bir başka yer gösterelim, oraya bu türbeyi kaldırın.
dendiği zaman da aynen şu ifadelerde bulunuyor: Burası Türk
toprağıdır. Burası sular altında kalacaksa biz
burayı, bu türbeyi Suriyede istediğimiz yere koyarız ve
inşa ederiz. Eğer bunun gereğini yapmazsanız bunu Ardahanın,
Karsın, İstanbulun işgaliyle aynı konuma sokarız ve
gereğini yaparız. ifadesinde bulunmuştur. Bunun üzerine
toplanan Suriye Hükûmeti ve heyeti, Türk heyetinin, dönemin Türk Hükûmetinin bu
tutarlı tavrı ve bu heyetin başındaki Albay Necabettin
Ergenekonun bu kararlı duruşu karşısında Türk
heyetine istediği noktada ve istediği yerde bu türbenin
taşınması noktasında görüş belirtmiş ve izin
vermiştir. İşte bir tarafta vatan toprağını
IŞİD terörüne karşı bile koruyamayan, bir başka terör
örgütünden destek alarak o türbeyi bir gecede PYDnin önderliğinde ve
rehberliğinde oradan kaçıran bir Hükûmet ve Genelkurmay
Başkanlığı, diğer tarafta da Türk milletinin, Türk
devletinin itibarını koruyan bir anlayış. Şimdi burada
eğer tırnağına kurban olunacaksa Sayın Başbakan,
bu dönemde Türk milletinin haysiyetini, onurunu kıran bu Hükûmete ve bu
Hükûmetin Genelkurmay Başkanı Özele değil, işte o
anlayışı ortaya koyan hükûmete ve o heyetin başındaki Albay Necabettin
Ergenekonun tırnağına kurban olması gereken Sayın
Davutoğludur, bunu açıkça ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Suriyeden ülkemize yaklaşık 1,5 milyona yakın
sığınmacı gelmiştir. Bu süre içerisinde bu şunu
gösteriyor ki dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, yine dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın Orta Doğuda yaşanan süreci görememesi, o
coğrafyada planlanan oyunu görememesi veya bu oyunun
uygulanmasının bir parçası olarak Orta Doğunun yeniden
şekillenmesi, Iraktaki Türkmenlerin, Suriyedeki Türkmenlerin
yerlerinden, yurtlarından edilerek o bölgelerin başka
yapıların ve güçlerin eline geçmesi oyununu göremeyecek şekilde
şunu ifade etmişlerdi: İki hafta sonra Emevi Camisinde cuma
namazı kılacağız. diyen, söylemlerde bulunan bu Hükûmete
şunu söylüyorum: Siz, iki hafta sonra Şamda Emevi Camisinde cuma
namazı kılamadınız ama ne yazık ki bugün Türkiyeyi
getirdiğiniz nokta şudur: Suriyeden kaçan
sığınmacıların Türkiyede cami önünde dilencilik
yaptıkları bir süreci yaşattınız. Bugün Emevi
Camisinde cuma namazı kılacağız. dediğiniz noktadan
Suriyedeki mültecilerin Türkiyede cami önünde dilencilik
yaptığı bir ortam sizin yanlış
politikalarınızın eseridir.
Bakın,
değerli milletvekilleri, yine Suriyeden gelenler 1,5 milyona yakın,
Adanada da resmî rakamlara göre 120 bin, gayriresmî rakamlara göre 180 bin
civarında. Burada bu sığınmacılara kucak açmak,
onları kucaklamak bizim geleneğimizde, örfümüzde var, bundan
dolayı teşekkür ederiz. Ama gelinen nokta şudur: Şu anda
bir kaos ortamı vardır, Suriyeden gelen Adanadaki mülteciler için
söylüyorum. Bakın, suç çetelerinin eline geçmiştir, kızları
fuhuş bataklığının içerisinde suç örgütlerinin eline
düşmüştür. Orada iş barışı bozacak birçok
gelişme vardır. Bundan dolayı Adana neredeyse sosyal patlamaya
hazır bir kent hâline gelmiştir.
Buradan, Suriyeden gelen Türkmenlerle ilgili meseleye
geçmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan yaklaşık
birkaç ay önce Osmaniye Cevdetiyedeki Türkmen kampını ziyaret ettim.
Burada yaklaşık 9.500e yakın Türkmen yaşamaktadır, bu
kamplarda. Osmaniye ilinde kamp dışında da 18 bine yakın
Türkmen yaşamaktadır. Bu Türkmenler, Halepte, Şamda, Suriyede
bin yıldır, Osmanlının emanetleri olarak, bizim aynı
soydan, aynı boydan, aynı kandan geldiğimiz Türkmen
kardeşlerimizdir. Bunlara sahip çıkmak Türk devletinin borcudur.
Bunları bu kampa almaktan dolayı teşekkür ediyoruz ama
kampı gezdiğimde şunu gördüm: Kamp gerçekten içler
acısı. O kamplarda yaşayan 9.500 Suriyelinin(*)
hayattan bezmiş bir vaziyette, geleceğe endişeyle bakan bir
durumla karşı karşıya olduklarını görüyoruz.
Bakın, 15 metrekarelik çadırları 8 kişi, 10 kişi, 12
kişi -aynı çadırı- paylaşmak zorunda kalıyorlar.
Tamamı çadırlarla kaplı olan bu yerde yazın sıcaktan
-Osmaniyenin sıcağını hepiniz bilirsiniz- kışınsa
soğuktan ciddi manada sıkıntı yaşıyorlar.
Gittiğimdeki manzara tüylerimi ürpertmiştir. Lağımlar
ortada akıyor, duş alabilecekleri, banyo yapabilecekleri
banyoları mevcut değil, suları sık sık kesiliyor.
Yetmiş iki saat elektriğin verilmediği, neredeyse Belene
Kampını andıracak şekilde birtakım uygulamaların
olduğunu görüyoruz. Zaten, Suriyede uygulanan politika neticesinde
eğitimsiz bırakılan Türkmen çocukları Türkiyede buna
benzer sıkıntıları yaşıyor. Burada, Libya
müfredatına göre sayıldığı için, üniversiteye
girişlerde çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Bu
çocuklar eğitimlerini alamıyorlar. Bunlar Türkmen çocukları,
bizim akrabalarımız; aynı kandan, aynı boydan geliyoruz.
Edirnedeki, Karstaki, Adanadaki, Trabzondaki Türkmenler neyse onlar da
aynıdır. Buradan Hükûmete sesleniyorum: Dört yıldır
buradalar; bu çocuklara sahip çıkmamız gerekiyor. Bu
çocuklarımızı Türkçe müfredata göre eğitime alarak, bu
çocuklarımızın baba gördükleri, her zaman için gurur
duydukları Türk devleti tarafından sahipsiz
bırakılmadıklarını göstermemiz lazım.
Sağlık hizmeti alma noktalarında orada çok ciddi sıkıntıları
var. Orada saatlerce kaldım, toplantı yaptım. Türk devletine her
zaman sahip çıkıyorlar ama kendilerini ötekileştirilmiş,
ihtiyaçlarının giderilmediğini, sıkıntılarla
baş başa gördükçe ciddi sıkıntıyla karşı
karşıya kalıyorlar.
Bu
araştırma önergemize destek vererek, başta Cevdetiye olmak
üzere, Türkmen kamplarında yaşayan bu
soydaşlarımızın, kardeşlerimizin,
akrabalarımızın sıkıntılarını el
birliğiyle beraber çözmemiz lazım. Bin yıldır bu devletin
bir mensubu olan, çeşitli vesilelerle Suriyeye, Iraka giden Türkmen
kardeşlerimize sahip çıkmak Türk milletinin, Türk devletinin ana
görevidir. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın hatibin konuşmasıyla ilgili Genel
Kurulu bilgilendirmek istiyorum orada geçen bir isim hakkında, Necabettin
Ergenekon hakkında; bir yanlış bilgi var.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden bir dakika.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, Hükûmet nerede, hiçbir bakan yok? Önemli
konular konuşuluyor.
BAŞKAN
Sayın Akçay, lütfen
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Lütfeni var mı Sayın Başkan? Hükûmetin
bulunması gerekmiyor mu?
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Hükûmet başka işlerle
uğraşıyor.
BAŞKAN
Sayın Akçay, lütfen
Buyurun Sayın
Önder.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
32.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmazın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Bu sayın hatip bir askerden, kişiden
bahsetti, Necabettin Ergenekondan, onun dirayetinden bahsetti. Ben bu
şahsın filmini yaptım. Beynelmilelde bahsedilen albay, bu
albaydır. Sayın hatibe de önerim: O günleri gören MHPli bir il, ilçe
yöneticisini aradığında, bu insanın ne kadar gaddar, ne
kadar işkenceci, ne kadar zalim olduğunu -hiç başka bir partiye
gerek yok- kendi partili arkadaşlarından öğrenebilir. Böyle bir
dirayetten falan bahsetmek mümkün değil. Adıyamanda
aldığı ah bunun yedi ceddine yeter. Genel Kurulu bu anlamda
bilgilendirmek istedim. O kadar ayyuka çıkmıştı ki
faşist cuntanın görevden almak zorunda kaldığı tek
işkenceci sıkıyönetim komutanıydı.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yılmaz, buyurun.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Bununla ilgili sataşmadan dolayı söz istiyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ne
dedi? Sizin şahsınıza
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Ne diyecek yani? Bizim söylediklerimizle ilgili
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sataştım.
BAŞKAN
Sayın milletvekili, sizin şahsınıza yönelik bir
sataşmada bulunmadı. Siz bir konuda bilgi verdiniz
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Cevap verdi Sayın Başkan.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Cevap verdi. Yani bizi yalan söylemekle suçladı, daha ne
diyecek Sayın Başkan yani, rica ediyorum.
BAŞKAN
Yalan söyledi. demedi, Bilgi vermek istiyorum. dedi.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Demedi, ama illa ki
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yanlış bilgilendirdiği için.
BAŞKAN
Buyurun peki.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkan, gereksiz yere söz verdiniz zaten.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz konuşuyor, ben Sayın Yılmazı
dinleyebiliyorum, diğer milletvekilleri niye ayağa kalkıyor, onu
anlamadım.
Buyurun Sayın
Yılmaz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Gereksiz yere söz verdiniz.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz da sağ olsun, yani haklı olarak, dileğini
ve talebini dile getirebiliyor.
Lütfen, buyurun,
sataşmadan iki dakika.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın, İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önderin yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mesele
burada şahıslar değil, insanların verilen talimatları
yerine getirmesidir. 1973 yılındaki hükûmetin kararlı tutumu ve
o heyetin içerisinde olan bir askerin oradaki takındığı
tavır hükûmetten kaynaklanır. Eğer bugünkü Hükûmet, Necdet
Özele veya askere Orada her ne pahasına olursa olsun o Süleyman Şah
Türbesi üç beş teröriste bırakılmaz, gereğini yapın.
deseydi, ben inanıyorum ki bugün, neyle suçlarsanız suçlayın, o
asker gereğini yapardı. Orada da o hükûmete, o heyete şu talimat
verilmiştir: Orada vatan
toprağını koruyacaksınız. Geri adım atmak
yoktur. O heyetin başında da bu şahıs vardır. Bu
şahsın diğer konuları beni ilgilendirmiyor. Ben oradaki
kararlı iradeden bahsediyorum.
Bugün Sayın
Başbakan diyor ya Genelkurmay Başkanının
tırnağına
İşte o tırnağa kurban olma
noktasında bu iradenin tırnağına kurban olunur. Söylemek
istediğimiz o. Vatan toprağını, üç tane, kim
tarafından beslendiği, kim tarafından sahaya sürüldüğü
belli olmayan eli kanlı terör örgütü IŞİDe teslim ederek, vatan
toprağı, ata yadigârı Süleyman Şah Türbesini oradan
alıp kaçarak PYDnin kontrolünde, Türkiyeden 150 metre uzaklıktaki
Eşmesine getirerek kahramanlık destanı yapan iradeye bunu ifade
etmek istiyorum. İşte o dönemin Başbakan
Yardımcısı da Alparslan Türkeşti. Burada bir kararlı
irade vardı. Bugün burada üzerinde durduğumuz konu odur. Konuyu
başka yerlere çevirmenin bir mantığı yoktur. Burada da
eğer Hükûmet kararlı dursaydı, her ne pahasına olursa olsun
orada o koruma yapılmış olsaydı, o görevlendirilen, o giden
heyet, 527 kişilik personelin komutanı da o talimatı yerine
getirirdi ama orada Süleyman Şah Türbesini alın, kaçın,
Türkiyeye getirin. dediğiniz zaman, bu iradenin, kimin kurban
olması gereken irade olduğunu da yüce heyetin takdirine
bırakıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan, sayın hatip Genel Kurulu
yine eksik bilgilendirdi. Bir konuda açıklama yapmak istiyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkanım, böyle bir usul var mı?
BAŞKAN
Sayın Önder
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Meclisin danışmanı mıdır sayın vekil?
Ne zaman ifade edecekse sayın vekil o zaman ifade eder. Böyle şey
olmaz Sayın Başkan. Söz alır, gündem dışı söz
alır
BAŞKAN
Sayın Önder, şimdi bir konu konuşuldu. Sayın Yılmaz
bir konuşma yaptı, siz bir açıklama yaptınız onun
yerine ve
ERKAN AKÇAY
(Manisa)
şimdi bu grup önerisi üzerine söz alır, konuşur.
Böyle şey olmaz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Zaten birazdan konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akçay, siz idare edin buradan, buyurun.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Bizim söz hakkımız yok, o yüzden, özür
dilerim.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Herkesin görüşünü alıyorsunuz da Sayın Başkan
BAŞKAN Ee,
bir müsaade edin ama.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Yani söz hakkımız olsaydı
ERKAN AKÇAY
(Manisa)
benim görüşümü niye almıyorsunuz?
BAŞKAN Ama
müsaade edin. Ben sizinle ilgili bir şey yapmıyorum. Şu anda
Sayın Yılmazın ve Sayın Önderin
konuşmasının değerlendirmesini yapıyoruz hep beraber.
Lütfen
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Bütün bir kentin ahını almış
BAŞKAN
Sayın Önder, bir dakika
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Önder, bir dakika
Sayın
Yılmazın konuşmasını herkes dinledi.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Siz
de açıklamanızı yaptınız. Yönetmenliğini
yaptığınız filmdeki albayın kim olduğunu da
söylediniz.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Filmle alakası yok, filmle alakası yok, insan
canı söz konusu. Yani bir referans olsun diye onu söyledim.
BAŞKAN
Şimdiki talebiniz nedir?
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Şimdiki talebim şu
Yani yanlış
olan bilgi şu: Bir şahıs sorunlu. Üstelik MHPli, MSPli, solcu,
Adalet Partili
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Ne alakası var ya? Bu konuyla alakası yok.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul)
hiçbir ayrım yapmadan herkese zulmetmiş
fakat hatibin şimdiki yaptığı konuşmada bu askerin
dirayetine bağlanıyor veya dönemin hükûmetine
O hadisenin aslı
da öyle değil, keşke Sayın Halaçoğlu burada olsa,
söyleseydi.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Geldiği zaman sorarsınız.
SIRRI SÜREYYA
ÖNDER (İstanbul) Dönemin Suriye Hükûmeti çağrı yapıyor
Ya gelin, biz burada baraj yapacağız, bu meseleye başka bir
yere nakil şeklinde çözüm bulalım. şeklinde.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Önder.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kendi grubu adına söz alsaydı araştırma
önergesi üzerine.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Gök,
sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
33.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Malatyada 2 savaş uçağının
düşmesi sonucu şehit olan pilotların cenaze töreninin
olduğu sırada Cumhurbaşkanının başka bir törende
konuşma yapmasının doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, bugün, dün 2 uçağımızın,
askerî uçağımızın düşmesi sonucu 4 askerimizin
şehit olmasının büyük üzüntüsünü yaşıyoruz. Bugün de
öğlen saatlerinde şehitlerimizle ilgili bir cenaze töreni düzenlendi
ama Sayın Başkanım, aynı saatlerde Cumhurbaşkanının
bir yerde yaptığı konuşma cenaze töreniyle
çakıştı ve tüm havuz medyası ekranın
yarısında Cumhurbaşkanının görüntüsünü,
yarısında da cenaze törenini vermek suretiyle bir cenaze törenine
olan saygının ve askerlerimize duyduğumuz üzüntünün
azalmasına neden oldular.
Sayın
Cumhurbaşkanı ülkede birliğin ve dirliğin sembolüdür.
Böylesine üzüntülü bir günde, böylesine herkesin birbirini arayıp
teselliyi bulacağı bir günde, yani o konuşma o saate mi denk
getirilir? Yani bir Cumhurbaşkanı bunu içinde, ruhunda hissetmiyorsa
ne zaman hissedecektir? O 4 şehidimiz Türkiyenin şehididir. Yani
buna en başta, en öncülük yapması gereken Cumhurbaşkanı,
kalkıyor aynı saatte bir konuşma yapıyor ve bu
konuşmayla da aynı saatlere çakışan cenaze töreni maalesef
medyamız tarafından ekranlarda yarı oranda gösteriliyor.
Cumhurbaşkanının
bunu yapmaya hakkı yoktur, her yerde konuşacak diye bir şey
yoktur ama böylesine üzüntülü bir konuda, cenaze töreninin
yapıldığı bir konuda Cumhurbaşkanı herhâlde
herkesten önce susmalı ve o şehitlerin karşısında
saygı duruşunda bulunmalıdır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Altay
da sisteme girmiş ama sanıyorum Genel Kurulun dışına
çıkmışlar.
IX.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları
tarafından, Suriye'de devam eden iç savaştan dolayı ülkemize
sığınan Suriyeli göçmenler ve Osmaniyede bulunan Cevdetiye
Türkmen kampında yaşayan soydaşlarımızın
sıkıntılarının ve çözüm yollarının
derinlemesine incelenmesi, eksikliklerinin giderilmesi, destekleme
yollarının araştırılması, idari ve kurumsal yasal
düzenlemelerin yapılması amacıyla 20/1/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisinin aleyhinde ilk konuşmacı
Yozgat Milletvekili Sayın Ertuğrul Soysal.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
SOYSAL (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Suriyedeki iç savaştan dolayı ülkemize göç eden Suriyeli
mültecilerle ilgili MHP Grubunun vermiş olduğu öneri hakkında
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, hepinizin bildiği üzere, 2011 yılından itibaren
Suriyedeki iç savaştan dolayı takriben, toplam olarak söylüyorum, 1
milyon 700 binin üzerinde Suriyeli kardeşlerimiz Türkiyeye geldiler.
Bunların içerisinde 251 bin kişi bizim kurduğumuz kamplarda
ikamet etmektedirler. Yine, bunlarla beraber, bu kardeşlerimizle ilgili
harcadığımız meblağ yaklaşık 5,5
milyarı bulmuştur. Tabii, bunların içerisinde,
kamplarımızda birçok konu da çözülmüştür. Bunların
başında eğitim sorunları, sağlık sorunları,
barınma sorunları ve diğer sosyal sorunlar gelmektedir.
Sağlık sorunlarıyla ilgili geçmişte değişik
arkadaşlar burada, kürsüde birçok şeyler söylediler. Ben bugün
itibarıyla söylüyorum, Türkmen kardeşlerimiz de dâhil herkes,
kamplarda kalan herkes ücretsiz olarak sağlıktan
faydalanmaktadırlar. Bugüne kadar yaklaşık 3 milyon 700 bin
kişi sağlıktan faydalanma adına poliklinik hizmeti almıştır.
Yine, 277 bin kardeşimiz yatarak tedavi görmüştür, 45 bin doğum
gerçekleşmiştir bütün kamplarımızda, tabii, bununla
beraber, 213.500 kardeşimizin de ameliyatları gerçekleştirilmiştir.
Yine, eğitim noktasında, yaklaşık 70 bin kişi ilkokul,
ortaokul ve liselerde eğitim almaktadır şu an itibarıyla.
Tabii, bununla beraber, çeşitli branşlarda 1.210 kurs
açılmış, yaklaşık 40 bin kişi de bu kurslara
iştirak etmiş ve sertifikalarını
almışlardır.
Şimdi,
değerli konuşmacı biraz önce Türkmen kardeşlerimizle ilgili
sorunlar olduğundan bahsetti, Osmaniye ili Cevdetiye beldesindeki
kampımızda ve birçok basında çıkan sözlerden bahsetti.
Basında çıkan bütün haberler kesinlikle yalandır değerli
kardeşlerim. Bugün itibarıyla Cevdetiye Kampında 9.210
kişi kalmakta, bunların 4.633ü bayan, 4.577si de erkektir. Toplamda
ülkemizde misafir ettiğimiz Türkmen sayısı 18 bin
civarındadır. Tabii, son aldığım bilgileri ben sizlere
aktarıyorum: Cevdetiye Kampında şu anda hiçbir sorunumuz
yoktur, elhamdülillah.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Bir gitsenize oraya, bir gitsenize!
ERTUĞRUL
SOYSAL (Devamla) En son -yağışlardan dolayı- ara yollarla
ilgili sıkıntıların valiliğimiz tarafından
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Bir gidin de görün bakalım!
ERTUĞRUL
SOYSAL (Devamla)
özel idare tarafından yaklaşık 15 bin ton
mıcırla ve diğer türlü malzemeyle yolların çok güzel hâle
geldiğini de buradan ifade etmek istiyorum.
Yine, aynı
şekilde, eğitim sorunları olsun, sağlık sorunları
olsun ve birçok diğer konular kesinlikle sonuna kadar çözülmüştür.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Hafta sonu beraber gitmeye davet ediyorum sizi, hafta sonu.
Bir beraber gidelim, bir gidelim beraber!
ERTUĞRUL
SOYSAL (Devamla) Biz giden arkadaşlarımızdan biliyoruz,
onlardan dinlediğimiz kadarıyla da herhangi bir sorun
olmadığını da ben buradan ifade etmek istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Görmediğin, bilmediğin yeri söylüyorsun ya!
ERTUĞRUL
SOYSAL (Devamla) Şimdi, değerli kardeşlerim, Suriye,
biliyorsunuz, bin yılın ötesine şöyle
baktığımız zaman kültürel ve birçok tarihî
bağlarımız olan bir ülke. Buradan gelen kardeşlerimize ben
aslında mülteci bile demek istemiyorum, onların hepsi bizim
kardeşimiz, onlar bizim misafirimiz. Biz, bu noktada, ta
başından beri, 2011 yılından beri devlet olarak, Hükûmet
olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz
inşallah. Dolayısıyla, bugün ufak tefek sorunlar olabilir, bize
ulaşan, Hükûmetimize ulaşan her türlü sorun dikkate alınıyor
ve zamanı geçmeden de gereği yapılıyor.
Bir zamanlar
MHP
Grubundan birçok kardeşimi ben buradan dinledim, bizim Genel Kurul
tarafında, Türkmenlerle ilgili şeyler yapılmıyor, onlara
ilgi gösterilmiyor, sağlıktan faydalanılmıyor. diye birçok
şeylerden bahsettiler. Bugün itibarıyla söylüyorum, hiçbir ayrım
yapmadan; din, mezhep, ırk, vesaire, hiçbir ayrım yapmadan Suriyeden
gelen bütün kardeşlerimize biz eşit davranıyoruz ve
Hükûmetimizin bütün imkânlarını eşit seferber ediyoruz. Mesela,
Suruçta açtığımız güzel bir kampımız var, belki
gidenleriniz görmüştür. Bugün o kampımızın, dünyada
açılan kamplar içerisinde 3üncü olduğunu, Avrupadaki ülkelerin
yapmış olduğu, açmış olduğu kampların
içerisinde 1inci olduğunu ben buradan iftiharla sizlere söylüyorum.
Dolayısıyla,
değerli kardeşlerim, basında çıkan haberlere fazla önem
vermeyin; biz yaptığımızı biliyoruz, biz
yapacaklarımızı da her zaman söylüyoruz. Bu konuda biz
rahatız, sizler de rahat olun; onlar bizim kardeşimizdir,
misafirlerimizdir.
Biz her zaman
üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz, yapmaya da devam
edeceğiz diyor, MHP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtiyor;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
S NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye
Söz
istemiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
S NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Kürsüdeki konuşmacı Genel Kurulu bilgilendirirken, kendi
cümlesiyle, arkadaşlarından duyduklarını aktardı.
Keşke o kampı gören, o kamptaki sorunları tespit eden biri
çıksaydı kürsüye. Adalet ve Kalkınma Partisinde böyle bir
milletvekili yok mu merak ettim. Kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN
Tamam, teşekkür ederim.
Sayın
Atıcı, sizin talebiniz nedir?
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
34.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Yozgat Milletvekili
Ertuğrul Soysalın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYKUT ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, sayın konuşmacı Türkmenlerle
ilgili bir sağlık sorunu yaşanmadığını dile
getirdi. Bu doğru bir bilgi değildir. AKP milletvekilleri de bunu çok
iyi bilirler, komisyonda da konuştuk. Türkmenlerle ilgili sorunlar hâlâ
devam etmektedir ve bizim, Türkmenlere ayrımcılık yapmamız
gerekiyor.
Ayrıca Dil,
din ayrımı yapmadan bütün Suriyelilere hizmet veriyoruz. demek çok
abes bir şey çünkü hepsi Arapça konuşuyor, hepsi Müslüman, zaten bir
ayrım yok ancak milyonlarca insanı buraya çağırıp
ondan sonra bunlara sağlık hizmeti verememek
Sadece kamplarda
değil, bunun yüz binlercesi şehir içerisinde. Hiçbirisinin kızamık
aşısı yok, bu nedenle 7 bin tane kızamık
çıktı. Hiçbiri bulaşıcı hastalık kontrolünden
geçmiyor. O yüzden, insanları buraya çağırıp sersefil
bırakmanın da doğru olmadığını
düşünüyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
IX.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun,
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve arkadaşları
tarafından, Suriye'de devam eden iç savaştan dolayı ülkemize
sığınan Suriyeli göçmenler ve Osmaniyede bulunan Cevdetiye
Türkmen kampında yaşayan soydaşlarımızın
sıkıntılarının ve çözüm yollarının
derinlemesine incelenmesi, eksikliklerinin giderilmesi, destekleme
yollarının araştırılması, idari ve kurumsal yasal
düzenlemelerin yapılması amacıyla 20/1/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde ikinci konuşmacı
Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup
önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, izninizle o konuya geçmeden bir iki hususu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve halkımızın dikkatine sunmak istiyorum.
Devlet
adamlarının görevi ülkede birliği ve bütünlüğü
sağlamak, savunmak ve bunun için gerekli tedbirleri almaktır. Ancak,
son yıllarda AKP Hükûmeti öyle bir politika izliyor ki özellikle Hükûmet
eliyle insanlar ayrıştırılıyor, insanlar kamplara
bölünüyor, insanlar kutuplaştırılıyor.
Bakınız,
ibretiâlem için burada söylüyorum. Sayın Davutoğlunun bugün grupta
yaptığı bir konuşmadan bir iki alıntı yapmak
istiyorum. Bir defa, Sayın Davutoğlu ve Sayın Cumhurbaşkanı
muhalefet partilerini birbirlerine karşı kışkırtmak
istiyor ve bu yolla insanlar arasına nifak sokuyor, şöyle diyor:
MHPnin şimdi HDP'yle yan yana olduğunu seçmene
anlatacağız. Devam ediyor: HDP Kürt partisi, CHP Türk Baası.
Böyle bir ayrımcılık, böyle bir bölücülük olabilir mi? Bu
Sayın Başbakan Türkiye için büyük bir tehlikedir, bu Sayın
Başbakan bu sözleri söyledikten sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin
Başbakanı olamaz artık ve gene yalanlarına devam ediyor,
diyor ki: 24 Kasımda -iç güvenlik paketini kastederek söylüyor- tüm bu
unsurları, muhtevi yasa tasarısını Bakanlar Kurulunda
konuştuktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk ettik, yine hiçbir
ses yok, eleştiri yok. İnsaf, insaf!
Siz, kapalı
kapılar ardında bu tasarıyı hazırlarken tüm çabamıza
rağmen bununla ilgili en ufak bir bilgi vermediniz. Bu tasarı Türkiye
Büyük Millet Meclisine geldikten sonra İçişleri Komisyonunda 3
Aralık tarihi itibarıyla görüşülmeye başlandı, biz
orada tüm önerilerimizi sunduk. Alt komisyon kuruldu, alt komisyonda tüm
önerilerimizi dile getirdik, itirazlarımızı söyledik diğer
muhalefet partileriyle beraber, tekrar esas Komisyona gelince gene tüm
önerilerimizi söyledik ama bu kadar da insanın gözünün içine baka baka
yalan bilgi vermek olmaz ki.
Sadece bununla da
yetinmiyor. Sayın Arınç da şöyle diyor: Bu tasarı
komisyonlardan üç günde geçti. ve bunu halkın gözünün içine baka baka
söylüyor, sıkılmadan söylüyor. Üç günde geçti, kimse de bir şey
demedi. diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Devlet adamları bu kadar yalan
söyleyebilir mi?
Gene,
Davutoğlu bugünkü grup toplantısında, insanları, tabii,
toplamış, orada nümayiş şeklinde tezahürat yapıyorlar,
salonda tekbir sesleri ve ondan sonra da Davutoğlunun ona
karşılık sözleri şu: İnşallah bu tekbir sesleri
al bayrakla beraber Suriye topraklarında yükselecektir. Biz Suriyeyi
işgal mi edeceğiz değerli arkadaşlarım, biz Suriyeye
mi saldıracağız? Suriyeyle ne problemimiz var?
Davutoğlunun hayalperest, ütopik düşüncelerinin Türkiye
Cumhuriyetinin dış politikası hâline getirilmesine hepimizin
karşı çıkması lazım. Böyle bir Başbakan bu ülkeyi
yönetemez.
Değerli
arkadaşlarım, devam ediyor gene, Süleyman Şah Türbesinden
çekilmeyi kastediyor. Şunu herkes bir defa aklına koymalı
değerli arkadaşlarım, siz hepiniz Süleyman Şah Türbesi ve
çevresi Türkiye toprağıdır, vatan toprağıdır.
diyor muydunuz, demiyor muydunuz? Demiyorduk. diyorsanız ona göre
konuşalım ama hepiniz Burası vatan toprağıdır.
diyordunuz. Peki, vatan toprağı idi ise sizin bırakıp
gelmiş olmanız nasıl bir zafer havası içerisinde kamuoyuna
sunuluyor? Nasıl oluyor bu? Bu, değerli arkadaşlarım, bir
geri çekilmedir, terk etmedir. Siz ne yaparsanız yapın bunu
değiştiremezsiniz. Gerçi sizin huyunuz bu. Tıpkı göz göre
göre yurttaşlarımızı rehin düşürdükten sonra Musul
Konsolosluğunu IŞİDe bırakıp
vatandaşlarımızın canını zar zor kurtarmayı
bir başarı olarak sunmanız gibi. Siz onu da öyle
yaptınız. Daha sonra ne yaptınız? Süleyman Şah
Türbesinde IŞİDin yapmak istediği yıkıp dökme
işini kendi elinizle yapmayı başarı hikâyesi gibi sunmaya
kalkıştınız. Hiç kimse şunu söyleyemez:(*) Türk Silahlı Kuvvetleri
Türkiye'ye ve Türkiye topraklarına yapılacak olan her
tür saldırıyı, her tür tehdidi defedecek güç, kudret ve kuvvete
sahiptir. Bunun aksini hiç kimse söyleyemez. Bizim Silahlı Kuvvetlerimizi
bu duruma düşürmenize kimse sıcak bakamaz. Hakkınız yoktur
buna.
Sayın
Cumhurbaşkanı da halkı yanlış bilgilendirmeye devam
ediyor. Ne diyor? Dün yaptığı bir toplantıda -her gün
birilerini topluyor ya- diyor ki: Efendim, müjde, müjde! Biz, muhtarlara
evlenme akdi yapma yetkisi veriyoruz. İnsaf! Zaten köy
muhtarlarının evlenme akdi yapma yetkisi vardı. Siz bunu
onların elinden aldınız. Onların elinden
aldığınız bir yetkiyi şimdi devrediyorsunuz ve bunu da
başarı ve müjde olarak sunuyorsunuz. Bu, bir
Cumhurbaşkanına yakışıyor mu? Böyle devlet
adamlığı olur mu değerli arkadaşlarım?
Gene
bu iç güvenlik paketini getirirken sanki kamu düzenini sağlamak için
getiriyorsunuz. Getirdiğiniz bu tedbirler kamu düzenini sağlamaz, tam
tersine kamu düzenini bozar. Kamu düzenini bozucu tedbirler getiriyorsunuz ve
diyorsunuz ki: Efendim, muhalefet önerilerini getirsin,
değerlendireceğiz. Burada AKP sıralarında oturanlara
sesleniyorum: Muhalefetin hangi önerisini dikkate aldınız? Biz size önergeler
yoluyla görüşümüzü iletmedik mi? Şu, şu, şu, şu
konular sakıncalıdır demedik mi? Siz bunları dikkate
aldınız mı? O zaman niye yalan söyleme gereği duyuyorsunuz?
Şunu söyleyebilirsiniz: Muhalefet bunu söylüyor ama biz bunu savunuyoruz,
bunu bu şekilde çıkaracağız. Bunu diyebilirsiniz ama
yurttaşı aldatarak, muhalefet hiçbir öneride bulunmuyor, önerilerini
getirmiyor diyemezsiniz. Dediğiniz takdirde, değerli
arkadaşlarım, üzülerek ifade ediyorum, yalan söyleme durumuyla
karşı karşıya kalmış olursunuz.
Bakın,
bu tasarı ne getiriyor? Bu tasarıda, hâkim kararı olmadan herhangi bir
noktada polis sizi durdurabilir, üstünüzü, eşyanızı,
aracınızı arayabilir. Bu siz de olabilirsiniz.
Başka ne
getiriyor? Hâkim kararı olmadan kişilerin kırk sekiz saate kadar
gözaltına alınma imkânını getiriyor. Polise bu yetkiyi
tanıyor. Siz bu kırk sekiz saat içerisinde hiçbir şey
yapamayacaksınız.
Başka ne
getiriyor? Cumhuriyet savcısı ceza soruşturmasını
başlatma tekeline sahip. Sizin getirdiğiniz bu öneriyle bazı
durumlarda cumhuriyet savcısını ne yapıyorsunuz? Devre
dışı bırakıyorsunuz. Cumhuriyet
savcısının yetkilerini valiye, valinin yetkilerini de
kolluğa bırakıyorsunuz. Böyle bir sistem getiriyorsunuz.
Başka ne
yapıyorsunuz? Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını
tümüyle kullanılamaz hâle getiriyorsunuz. Oysa bu, Anayasada teminat
altına alınmıştır. Anayasanın bu hükmünü
zedeliyorsunuz.
Başka ne var?
Polisin zor kullanma yetkisini genişletiyorsunuz. Bu yolla
baskıcı, despot, otoriter, faşist bir yönetim getirmek istiyorsunuz.
Türkiyede bunu yapmanız, insanların baskı altına
alınması, sindirilmesi, korkutulması demektir. Ama siz bunu
yapamayacaksınız. Sizin korkunuz insanların bir araya
gelmesidir. Siz insanların meydanlarda toplanmasından korkuyorsunuz.
Şunu
unutmayın: Hiçbir demokratik rejim meydanlarda
yıkılmamıştır ama diktatörlerin, faşistlerin,
otoriter rejimlerin meydanlarda yıkılması yakın tarihimizde
çok görülmüştür. Bunu unutmayın diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisinin aleyhinde son konuşmacı, Kırıkkale
Milletvekili Sayın Ramazan Can.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi üzerinde Değerli Yozgat Milletvekilimiz Doktor
Ertuğrul Soysal Bey geniş, gerekçeli açıklamalarda bulundu.
Aynen iştirak ediyorum Ertuğrul Soysalın beyanlarına.
Diğer taraftan Başbakanlıktan aldığımız,
AFAD Acil Durum Yönetim Başkanının vermiş olduğu
bilgileri de paylaşmak istiyorum:
Geçici
barınma merkezlerinde toplam 251.890; geçici barınma merkezlerinde
bulunan Suriyeli sayısı 241.232, Iraklı sayısı 10.658.
Hatay ilinde
Altınözü 1 ve 2 çadır kenti, Yayladağı 1 ve 2 çadır
kenti ve Apaydın konteynerinde toplam 14.992 kişi yaşamakta.
Diğer
taraftan, Gaziantep ilinde İslahiye 1, 2, Karkamış çadır
kenti, Nizip 1, 2, toplam 44.914 Iraklı ve Suriyeli yaşamakta.
Diğer
taraftan, Şanlıurfa ilinde toplam 88.443, Şanlıurfa
Ceylanpınar, Akçakale, Harran ve Suruç ilçeleriyle birlikte Kilis,
Öncüpınar ve Elbeyli konteynerlerinde 37.288 kişi.
Diğer
taraftan, Mardin ilinde ise Midyat, Nusaybin ve Derik çadır kentlerinde
11.147 kişi.
Yine,
Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Adana ve Malatyada da Suriyeli
vatandaşlarımız, sırasıyla 17.315, 9.210, 9.822 ve
10.934 kişi.
Malatya
Beydağında 7.825 kişi yaşamakta. Toplamda 251.890
kişi.
Bunlara
Hükûmetimizce eğitim hizmeti, barınma hizmeti ve sağlık
hizmeti verilmekte. Eğitim hizmetiyle ilgili de bazı bilgileri
paylaşmak istiyorum: Toplam 963 derslikte okul öncesi 7 bin, ilkokul,
ortaokul ve lise toplam 70 bin öğrenciye ders verilirken, 363 Türk, 2.621
de Arap öğretmen vasıtasıyla toplam 2.984 eğitim
elemanı çalışmakta. Diğer taraftan da yetişkinlere
ayrıca kurs hizmeti verilmektedir.
Yine, geçici
barınma merkezleri verilerinde, poliklinik ve hastaneye sevk
anlamında 213.817 toplam veriyle de sağlık hizmeti
verilmektedir.
Netice
itibarıyla, uluslararası standartlarda yapılan harcamalar -bunun
içerisinde STKlar da dâhil olmak üzere -toplam 5 milyar 200 milyon Amerikan
dolarına ulaşmıştır. Helalühoş olsun diyorum.
Grup önerisi
aleyhinde ya da lehinde yorum yapmaktan ziyade, bu bir insanlık görevidir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti geçmişte akrabalık bağı olan,
din, ırk ve kültür bağı olan bu insanlara kucak
açmıştır; bu bir görevdir, bir haktır, hakkın teslimidir
diye düşünüyorum.
Zamanlama
itibarıyla, iç güvenlik paketine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. Bu nedenle grup önerisini Genel Kurulun takdirlerine
sunuyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.56
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Karar yeter sayısı yok.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yok... Yok...
BAŞKAN
Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık olduğundan elektronik
cihazla oylama yapacağız.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı bulunamamıştır.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl
Milletvekili İdris Baluken tarafından, Halkların Demokratik
Partisine yönelik çeşitli il ve ilçelerde meydana gelen
saldırıların görüşülerek her yönüyle değerlendirilmesi
amacıyla 24/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
25/02/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 25/02/2015 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
24 Şubat 2015
tarihinde, Iğdır Milletvekili Grup Başkan Vekili Pervin Buldan
ve Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris Baluken
tarafından verilen (1657 sıra no.lu) Halkların Demokratik
Partisine yönelik çeşitli il ve ilçelerde meydana gelen
saldırıların görüşülerek her yönüyle
değerlendirilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 25/02/2015 Çarşamba günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım.
Konuşmacıyı ona göre kürsüye çağıracağım.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı, Muş
Milletvekili Sayın Demir Çelik.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
DEMİR
ÇELİK (Muş) Çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; araştırma önergemiz
üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta Ege Üniversitesinde bir
öğrencinin ölümü, onlarca öğrencinin yaralanmasıyla
başlayıp Erzurum, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin
başta olmak üzere birçok ilde, başta da üniversiteler olmak üzere
sokağa yansıyan gerilim ve gerginlikler, beraberinde Halkların
Demokratik Partisini, Halkların Demokratik Partisinin il, ilçe örgütlerini
saldırıya maruz bırakmıştır. Yer yer ilçe ve il
binalarımızın yakılıp
yıkıldığı, kadrolarımızın,
yöneticilerimizin tartaklandığı, yaralandığı;
tacizi, saldırıyı, ölüme varıncaya dek her türlü
saldırıyı kendinde hak gören bir kısım saldırılar
olmuştu.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, bu sayın milletvekilleri
Sayın Bakanı göremiyorlar herhâlde. Bu olmaz ki, Bakanlıkta
görüşsünler.
DEMİR
ÇELİK (Devamla) - Buna dair, öncelikle İçişleri
Bakanımızın devreye girmemesini, sokakta paramiliter güçlerin
her türlü hukuk dışı saldırılarını hoş
gören bir yaklaşım içerisinde olmasını kınıyorum.
BAŞKAN
Sayın Çelik, bir dakika. Sürenize ekleyeceğim.
Sayın
milletvekilleri, konuşmacıyı duyamıyorum. Ben
duyamadığım gibi sayın milletvekilleri de duyamıyor.
Lütfen, rica ediyorum, sohbetinize dışarıda devam edebilirsiniz.
Sürenize
ekleyeceğim.
Buyurun Sayın
Çelik.
DEMİR
ÇELİK (Devamla) Teşekkür ettim Sayın Başkanım.
Öncelikle, tabii
bunu iyi analiz edip bilince çıkarmak, buradan da bir kısım
siyasal ve toplumsal çıkarsamalarda bulunmak herkesten çok Meclisin
görevidir. Meclisin, her zaman olduğu gibi, önceliklerini, bir
kısım pragmatist ve fırsatçı davranışlara hizmet
edecek yasalara, kanunlara veriyor olması kabul edilmezdir.
Söz konusu olan,
yüz yıldır ülkemizin ve ülke yöneticilerinin çözümsüzlükteki
ısrarının ortaya çıkardığı bir siyasal,
toplumsal travmadır. Bu ülkenin mayasında, ülkenin ve ülkeyi
oluşturan toplumun imtiyazsız, sınıfsız, homojen
olduğu tespiti varken ve hâlâ bu tespitin arkasında duran yüksek ve
büyük bir siyasal irade söz konusuyken bu olayların ardının
arkasının gelmeyeceği bilinmeli, önüne geçilemeyeceği
gerçeğinin her gün ama her gün bizi ölümlerle, saldırılarla
karşı karşıya bırakacağı
unutulmamalıdır.
O nedenle, ulus
üniter devletin herkesi ama her kesimi kendinden mütevellit bir
yapıymış ya da bir unsurmuş gibi görme algısı,
aşılması gereken, 21inci yüzyılın, demokrasinin
parametresidir. Bu parametreden hareketle çözümsüzlükte ısrardan
kaynaklı bugüne ertelenmiş Kürt sorununu, Alevi sorununu,
düşüncenin ve fikrin serbestliğiyle birlikte kendi kendisini
örgütleme hakkının önündeki engelleri
kaldıramadığımızda, demokratik, eşitlikçi,
özgürlükçü bir anayasayla herkesin kendisini yönetimde, Mecliste ve bütçenin
hazırlanması ile harcanmasında görebileceği demokratik
mekanizmaları harekete geçiremediğimizde çözemeyeceğiz. Bu sorun
nasıl ki ülkenin yüz yıllık kanayan bir sorunuysa aynı
şekliyle otuz üç yıldır faşist diktatörlüğün
Anayasası ile üniversitelere
giydirilmek istenen siyasal vesayete tabi kılınan YÖKün
üniversitelerdeki hegemonik yapısını
kıramadığımızda da, üniversiteler bilimsel,
parasız ve de nitelikli eğitimi yapacak özgür, özerk konuma
kavuşturulmadığında da bu sorunlar devam edecektir.
Üniversite
öğrencileri üniversitenin olmazsa olmazıdır. Konseyleri,
örgütleri ve yapılarıyla üniversitenin faaliyetlerinden ve de
yönetimine katılım mekanizmalarından yoksun
bırakıldıklarından hareketle öğrenciler de muhalif
olan kesimler, öğrenciler de ötekileştirilenler gibi sokağa
muhtaç kalmıştır. Sokakta eylemleriyle fikirlerini dile
getirmenin, konseyden mahrumiyetin ötesinde geçemedikleri için
stantlarıyla bir kısım haklarını kullanmaya
kalkışıyor olması, sözlerini idareye, YÖKe ya da siyasal
iradeye yansıtmaya çabalıyor olması, maalesef, üniversite
idareleri tarafından hoşgörüyle karşılanacağına
siyasal vesayetle atanan memurlar olduğundan kaynaklı da hükûmetlerin
ve iktidarların hassasiyetiyle üniversiteye, üniversite eğitimlerine
yaklaşmaktadırlar.
Biz sokakta
sesimizi duyuramayacaksak, biz fabrikada, tarlada, yönetilenler ve ezilenler
olarak sokakta sesimizi duyuramayacaksak, biz üniversitelerde sesimizi
duyuramayacaksak bu manada bu, ülkenin demokratik
olmadığının temel işaretidir. Böyle olmasına
rağmen daha hâlâ var olan, kadük kalan bir kısım hakları
almaya çalışan ve buna dönük bir kısım yasal tedbirlere
başvuran Hükûmet, öncelikle, görünen o ki barıştan korkuyor,
özgürlükten korkuyor.
Çözmemiz gereken
şey, güvenlik politikalarıyla toplumu zapturapt altına alan,
onun özgürlüklerini ve barışını erteleyen, öteleyen bir
noktada değil, aksine güvenlik politikalarından vazgeçmek, özgürlük
ve barış eksenli yeni bir çehreyi, yeni bir zihniyeti harekete
geçirmektir.
Toplum birilerinin
anladığı gibi tek değildir, tek ve türdeş
değildir. Toplum çoklu kimliklidir, çoklu kültürlüdür. Çoklu kimliklerin,
çoklu kültürlerin farklı düşünüyor olması, farklı talep
sahibi olması anlaşılırdır. Bu, işin biyolojik ve
fizyolojik gereksinimlerinin de ötesinde binlerce yıllık
insanlığın birikimlerinin, miraslarının bugüne
yansımasıdır.
Bir Kürtün neye
inanıp inanmayacağı, nasıl yaşayıp yaşamayacağı,
neyi giyip giymeyeceğine bir Türk gözüyle baktığımızda
yanılırız. Bir Türkün nasıl yaşayıp
yaşamayacağına, neyi giyip giymeyeceğine bir Kürt olarak
baktığımızda nasıl ki yanlış olacaksa
Türkün gözünde de Kürtü kendiyle benzeştirmesi yanlıştır.
Keza, bir Alevinin neye, nasıl inanacağına, nasıl ibadet
edeceğine onun kendi karar vermesi gerekirken Sünni Hanefi mezhebine
mensup iktidarların, yapıların, anlayışların,
partilerin Alevileri kendine göre şekillendiriyor olmasının
ortaya çıkardığı bir kaostur, bir krizdir yaşanan. Bu
krizi siyaseten çözmek herkesten çok Meclisin görevidir. Biz Meclisteki siyasi
partiler bunu çözemediğimiz için sokaklar ölümün kol gezdiği alanlar
olmaya devam ediyor. O nedenle, birilerini hedef tahtasına koyarak topluma
öcü ve düşman olarak sunmanın hiç ama hiç kimseye bir faydası
yok. Kaldı ki HDP, demokratik ortak vatanda demokratik hukuk devletini
savunan, bu manada da toplumdan esirgenen yüz yıllık temel talebi
savunan tek partidir. Bu talep barıştır, özgürlüktür,
haktır, adalettir, hukuktur. Hak, adalet, hukuk bizden
esirgendiğinden ve bunu vermeye yanaşmayan iktidar
çoğunluğu söz konusu olduğu için de sokaklara, sokaktaki
meşru talep sahiplerine bir öcünün sunulmasıyla, iç-dış
düşman bahsinden hareketle de korkunun, kaygının, kuşkunun
topluma enjekte edilmesiyle toplum yönetilmek isteniyor. Toplum, Türk-Kürt
karşıtlığı, toplum Alevi-Sünni
karşıtlığı, toplum sağcı-solcu
karşıtlığıyla nasıl ki kırk yıldır
kendi gerçeğini bulup gerçeğiyle buluşamadıysa, bu
farklılıkları iktidara yarayacak çatışma alanları
olarak gören ve yaklaşan zihniyetler sayesinde binlerimizi, on binlerimizi
kaybettik, kaybediyoruz. Ölümün çare olduğundan medet umanlara, ölmekten
başka çıkar yol görmeyenlere hatırlatmak isterim ki, başka
bir seçenek, başka bir yol vardır; o da, insanın
doğası gereği yaşamdan kazandığı
haklarına, başta yaşam hakkı olmak üzere haklarına
saygılı olmaktır. Dilini, kültürünü, kimliğini, inancını
yadsımak, inkâr etmek değil, onu yaşatan, ona öz gücüne
dayanarak yaşama fırsatını veren siyasetler demokraside
demokrasiyle buluşan siyasetlerdir. Bunu dile getirenler, diyalog ve
müzakerenin hükümranlığıyla toplumun demokratik
katılımcı mekanizmalarını harekete geçiren devletler,
ülkeler kazanır. O nedenle, Karadenizin
fındığını; Egenin üzümünü, incirini;
Çukurovanın pamuğunu; İç Anadolunun, Güneydoğu
Anadolunun steplerinde, bozkırlarındaki buğdayını,
arpasını dert edinen ama bununla birlikte toplumdan esirgenen
barışını, özgürlüğünü dert edinen parti olan
Halkların Demokratik Partisi görünen o ki yüzde 10 seçim
barajını aşmanın ötesinde nitelikli bir sayısal
çoğunlukla Meclise gelebilme şansını
yakalamıştır, korku bundandır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yüzde 15, yüzde 15
Demir Bey.
DEMİR ÇELİK (Devamla) - Korku bundandır
ki, barış bu kürsüde güçlüce dile getirilmesin isteniyor. Bu kürsüden
özgürlüklerin ardında duran yüksek ve güçlü bir irade olsun istemiyorlar.
Çünkü onlar biliyorlar ki, 2007, 2011de bizi yüzde 10 seçim barajlarıyla
disipline edip bağımsız adaylarla seçime katılmamızı
sağlayanlar kendilerine mutlak sayısal çoğunluğu
sağladılar, bunun bir daha mümkün olabileceğini
düşünüyorlar, aldanıyorlar.
Biz, yüzde 10 seçim barajlarını yıka
yıka geliyoruz diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk konuşmacı Bolu
Milletvekili Sayın Ali Ercoşkun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi grup önerisi aleyhine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Grup önerisinde,
HDP'ye yönelik sistematik saldırıların olduğu ve bunun
sorumlusunun da AK PARTİ Hükûmetinin olduğu ifadesine
katılmamız mümkün değildir. Ancak, bu
saldırıların kimler tarafından
yapıldığı, sorumlularının bulunup adliyeye
teslimi tabii ki Hükûmetimizin görev alanıdır. İçişleri
Bakanlığımız bu konuda gereken önlemleri
almıştır, almaya da devam ediyor. Polislerle ilgili
saldırganlarla iş birliği içerisinde olduğu iddiası da
vahamet arz eden beyanlardır. Kabul etmemekle birlikte üzerine gidilmesi
gereken iddialar olduğunu söyleyebiliriz.
AK PARTİ
hükûmetleri olarak bizler toplumda düzeni, barışı, huzuru tesis
etmek için gayret ediyoruz. Her türlü hukuki olmayan eylemleri,
saldırıları, etnik milliyetçilik tepkilerini, mezhepsel
ayrılık söylemlerini, ırkçı tutumları
kınıyoruz. Hükûmet olarak, partimiz olarak gereken önlemleri
alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. Karanlık
saldırıların nedenlerini, arkasındaki odakları ortaya
çıkartmak görevimizdir. Provokasyon varsa bunu da ortaya çıkartmak
gene bizim görevimizdir. Karanlık dehlizlerde çözüm sürecine darbe
vurmaya, barış ve huzurumuzu, kardeşlik iklimini bozmaya gayret
edenler amaçlarına ulaşamayacaklardır ve hiç kimsenin
şüphesi olmasın ki, normalleşme süreci devam edecektir. Ancak
buna rağmen, bazı karanlık güçler vesayet günlerine,
asimilasyon, ret, inkâr günlerine, baskı, işkence günlerine
Türkiyeyi döndürmek istiyor olabilirler; statükoyu savunan, geçmişi
özleyen, karanlığa alışmış,
aydınlığı istemeyen, etnik zenginliğimizi
kaşıyanlara karşı statükoyu yıkmaya, geleceğe
umutla bakmaya, aydınlık günlere birlikte yol almaya, kardeşlik
iklimini genişletmeye gayret etmeye devam edeceğiz.
Nefret söylemleriyle,
sloganlarıyla ayrıştırmak doğru değildir. Sevgiyi
yüceltmek, barışı, huzuru tesis etmek zordur ama ırkçı
söylemlerle nefreti yaymak, toplumun huzurunu bozmak çok kolaydır ama biz
zor olana talibiz çünkü hepimiz insanız, hepimiz kardeşiz. Bugün
içinde bulunduğumuz koşullarda bu tür ırkçı ve nefret
içeren söylemlerden etkilenen kitleler ne yazık ki, yaklaşık iki
yıldır süren silahların susmasından, barış
ortamından huzursuz olabilirler, o nedenle kaos ortamını
oluşturmak isteyebilirler. Bizler ırkçı söylemler yerine
barış ve kardeşlik söylemlerini kullanmalıyız.
Herkesten çok, Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde bunu
gerçekleştirmeliyiz. Diğer taraftan, devletin her türlü hukuk
kuralları çerçevesinde özellikle bölgede iradesini, dirayetini ortaya koyması
da bir bakıma gereklidir. Bu manada alınan tedbirler bundan sonra da
devam edecektir diyorum.
Ben HDPnin grup
önerisini Genel Kurulun takdirlerine arz ediyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde ikinci konuşmacı, Mersin
Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öneri,
Halkların Demokratik Partisi ilçe binalarına yönelik
saldırıların araştırılmasına ilişkin.
Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan
arkadaşımız, bu saldırılardan Adalet ve Kalkınma
Partisinin sorumlu tutulmasının doğru
olmadığını ifade ettiler.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin içerisinde yaşanan bir olaydan iktidar
partisi sorumlu olmayacak da bizim Torosların tepesinde, davarın
arkasında, keçinin arkasında koşturan çoban mı sorumlu olacak?
Türkiye'de iktidar kim? Türkiye'de iktidar Adalet ve Kalkınma Partisi.
Dolayısıyla, Türkiye'de yaşanan tüm olumsuz olaylardan iktidar
partisi sorumludur. Nasıl ki siz burada, Başbakan ya da
Cumhurbaşkanı gittikleri yerlerde, yapılan olumlu işleri
kendilerinin yaptıklarını övünerek söylüyorlar ise, Türkiye'de
yaşanan kötü olaylardan, acı olaylardan da sizin sorumlu olmanız
kadar doğal bir şey yoktur.
Değerli
milletvekilleri, siyasi partiler, demokratik hukuk devletinin temel
unsurlarıdır, olmazsa olmazıdır. Siyasi partilere yönelik
herhangi bir saldırı, bunların sadece binalarına
değil, kişilerine, yöneticilerine, ruhlarına ve siyasi partileri
aşağılamaya yönelik hâl ve hareketler, aslında demokratik
hukuk düzenine yönelik saldırılardır. Siyasi partilere
saldırılar, söylediğim gibi sadece mensuplarına
ilişkin de olmayabilir; o partileri ötekileştirmeye yönelik, toplumu
kutuplaştırmaya yönelik, partilerin savundukları ve mensubu
oldukları kitleleri aşağılamaya yönelik hâl ve hareketler
de o saldırıların kapsamındadır.
Anayasanın
104üncü maddesi uyarınca, devletin başı olan ve bu sıfatla
Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil etmesi gereken
Sayın Cumhurbaşkanı, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere
Adalet ve Kalkınma Partisi dışındaki diğer tüm
partilere en ağır şekilde saldırmaktadır,
ağzına gelen her türlü lafı söylemektedir, bunlardan geri
kalmamaktadır.
Sayın Recep
Tayyip Erdoğan bir karar vermelidir, ya Anayasanın 104üncü
maddesindeki gibi devletin başı mıdır ya da Hükûmetin
başı mıdır, Adalet ve Kalkınma Partisinin
başı mıdır, bunlara karar vermesi lazım. Aslında,
Sayın Cumhurbaşkanının, demokratik hayatın olmazsa
olmazı diğer siyasi partilere devletin başı olma sıfatına
yakışmayacak tarzda saldırması, kendisine yönelik tepkilerin
de artmasına neden olmaktadır. Eğer Cumhurbaşkanı,
Anayasa 104üncü maddede söylenildiği gibi Türkiye Cumhuriyetini ve Türk
milletinin birliğini temsil etmiyorsa, edemiyor ise o zaman kendisi,
milletin tamamının Cumhurbaşkanı
olmadığını
Kendisine Cumhurbaşkanı gibi muamele
edilmediği zaman bunu da içine sindirmek zorundadır. Çıkıp
da Bu memleketin Cumhurbaşkanına bu laflar söylenilir mi? mi deme
hakkına sahip değildir.
İbretle
izliyorum, Sayın Cumhurbaşkanı her tarafta bir toplantı
yapıyor, hemen adamlarını gönderiyor, bir şey icat ediyor,
bir toplantı yapıyor, Adalet ve Kalkınma Partisi genel
başkanı, başbakan gibi hem Hükûmetin işine
karışıyor hem de diğer partilere saldırıyor ve
her kurumla, kuruluşla kavga etmeye başlıyor. Şimdi Merkez
Bankasıyla kavgaya tutuştu, piyasalar hop oturup hop kalkıyor,
dolar çıkıyor borsa düşüyor, borsa çıkıyor dolar
fırlıyor ve Cumhurbaşkanı sürekli speküle ediyor. Acaba,
Cumhurbaşkanı bu davranışıyla birilerinin para
piyasaları üzerinden amansız vurgun vurduğunu biliyor mu ya da
vurdurtturmak için mi bu lafları söylüyor? Acaba,
Cumhurbaşkanının borsada parası mı var ya da
dolarları mı var? Bilerek mi yapıyor? Böyle bir şey olmaz
arkadaşlar. Bu, bir değil, iki değil. Cumhurbaşkanı
konuşuyor, piyasalar düşüyor ve dolar fırlıyor. Ondan sonra
bir hafta susuyorlar, dolar tekrar eski hâline geliyor; ondan sonra tekrar
Merkez Bankasına saldırıyor. Bunları kabullenmek mümkün
değildir. Devletin başıysa devletin başı gibi
davranacak. Hükûmetin başı olacaksa geçecek, Hükûmetin başı
olacak. Nerenin başı olacaksa önce bir karar versin. Böyle bir
şey olmaz.
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle, iç güvenlik paketi
Hepimiz biliyoruz ki bu iç
güvenlik paketi için Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından ileri
sürülen gerekçelerin hiçbirisi yerinde olmadığı gibi, makul ve
meşru nedenler değildir yani kabul edilebilir nedenler değildir.
Amaç, burada, yargıyı polislerin, savcı ve hâkimlerin yerine
oturtmaktır, yargıyı teslim almaktır yani
savcının ve hâkimin yerine polisi, polis şeflerini
oturtmaktır. Temel amaç, burada, bu pakette budur, başka hiçbir
şeyi yoktur. Bu paketin, güvenlik paketinin amacı toplumsal
güvenliği sağlamak değildir.
Toplumsal
güvenliğin en büyük tehdidi bugün Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarıdır. Çünkü, 2002de bu ülkede terör neredeyse sıfır
noktasına gelmişti, minimum düzeydeydi. Sokaklarda huzur vardı,
toplumda huzur vardı ama Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından
sonra Türkiye yönetilemez hâle geldi, Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendi
sokaklarına sahip çıkamaz hâle geldi; kendi hukukunu, kendi
kanunlarını işletemez hâle geldi. Mecliste kanun üzerine kanun
çıkarıldı ama bunların hiçbirisi işlemedi. Türkiyede
toplumu kutuplaştıran, toplumu birbiriyle ötekileştiren ve
toplumu bölen, bölücü bir üslup kullanan başta Sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisinin
yöneticileri hiç mi hiç dikkatli davranmadılar. Terörü önlemek ve etkin
müdahale etmek adına getirilen bu yasayı bugün Adalet ve
Kalkınma Partisinin hukukçu milletvekilleri de sıradan vatandaşlar
da çok iyi bilmektedirler ki bu yasa bu amaçla gelmemektedir. Bir an için,
terör amaçlı eylemlere ilişkin değişikliklerin gerçekten
terörü önlemek için getirildiğini varsaysak bile bu teröre ilişkin
değişiklikleri 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda
yapmadınız da neden herkesi kapsayacak şekilde, bütün
insanların hak ve hukukunu engelleyecek şekilde emir, yasak ve
tedbirleri ısrarla genel hükümler olarak düzenliyorsunuz? Buradan
şu anlaşılmasın: Ben bu tip düzenlemelerin Terörle Mücadele
Kanununun içerisinde olduğunu falan savunmuyorum ama burada bile sizin
amacınızın aslında terör amaçlı eylemleri önlemek
olmadığı çok açıktır. Önerilen hükümler, bireylerin
hak ve yükümlülüklerine sınırlama getirmekte midir, getirmemekte
midir, bunu düşünmeniz lazım.
Uygulamaya
baktığımızda, bugüne kadar kamu kudretini elinde
kullananlar ne zaman bu kamu kudretini keyfî olarak
kullanmamışlardır ve kamu kudretini istedikleri gibi
kullanmışlardır? Bunlar uygulamada işledikleri suçlardan
dolayı soruşturulamamaktadır dahi, denetim dahi
edilememektedirler, denetlenememektedirler.
Şimdi, Vali,
lüzumu hâlinde, kolluk amir ve memurlarına, suçun
aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için acele
tedbirlerin alınması hususunu doğrudan verebilir. Örnek bir
madde, getirdiğiniz düzenleme. Allah aşkına, bu düzenlemenin,
demokratik hukuk devletiyle, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle
ne alakası var?
Bakın,
Anayasada yazılmış, Anayasa, kuvvetler
ayrılığı ilkesini güvence altına almış.
Suçun aydınlatılması ve faillerin bulunması valiliğin
görevi değildir. Vali, yürütme bölümünde yer alan idari bir amirdir.
Faillerin bulunması, suçun aydınlatılması suçun
soruşturulması demektir. Suçun soruşturulması ise
CMKnın 160, 161inci maddeleri gereğince savcılara
tanınmış bir haktır, aynı zamanda savcılara
verilmiş bir görevdir. Siz bu düzenlemeyle, CMKnın 160, 161inci
maddelerine aykırı bir şekilde, cumhuriyet savcılarına
tanınan hakkı gasbetmektesiniz ve onların görevlerini
yapmasına engel olmaktasınız değerli milletvekilleri. O
nedenle, Anayasamızın 6ncı maddesi: Hiçbir kimse veya organ
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. Ve
yargı yetkisini kullanmak, yargılama sürecinin unsurlarından bir
tanesi olan soruşturmayı kullanmak, yargı yetkisi içerisindeki
savcının görevidir. Bu madde geçti ama inanıyorum ki Anayasa
Mahkemesi bu ve bunun gibi pek çok maddeyi iptal edecektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Yine, polise doğrudan silah kullanma yetkisi verilmesi
başka bir garabettir. Bu da insan hak ve özgürlüğüne, insan
yaşamına saldırıdır. Biraz dikkat etmek
gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde son konuşmacı Antalya
Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım.
Şiddetin
-kimden, nasıl gelirse gelsin- her türlüsüne karşı
olduğumuzu öncelikle belirtmek istiyorum. Sayın Milletvekilimiz Ali Ercoşkunun ifade ettiği
gibi -daha detaylı bilgiyi kendisi de verdi- gündemin yoğun
olması nedeniyle HDP grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu yinelemek
istiyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, AK PARTİ Grubu adına
konuşan Sayın Ali Ercoşkun, bu saldırılarla ilgili AK
PARTİ Hükûmetinin sorumlu tutulmasını ve bu olaylara polisin
dâhlini kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti,
Genel Kurulu yanılttı. Sadece birkaç örnekle ben bunları düzeltmek
istiyorum.
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) En ufacık bir sataşma yok Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Baluken, bu, sizin şahsınıza veya grubunuza yönelik
bir şey değil. Bu konuda sataşmadan dolayı
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Verdiğimiz bilgilerin doğru
olmadığını ifade etti, önergedeki bilgilerin doğru
olmadığını söyledi.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) E, sataşma değil mi, biz yalan mı
söylüyoruz?
BAŞKAN
Sayın Baluken, Sayın Ercoşkun sizin grubunuzla ilgili bir
sataşmada bulunmadı ama Sayın Ali Ercoşkunun söylemlerini
grubunuza bir sataşma olarak görüyorsanız buyurun iki dakika size söz
veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkunun HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Sayın Ali Ercoşkun
burada Genel Kurulun takdirlerine sundu, bıraktı. Umarız ki bunu
olumlu oy olarak AK PARTİ Grubu değerlendirir. Çünkü, bir siyasi
partiye eğer eş zamanlı olarak 11-12 ilde bu şekilde linç
edecek saldırılar başlamışsa orada demokratik siyaset
hakkı tamamen ortadan kaldırılmış demektir. Yeterli
tedbir alınmamışsa o saldırıların devamı gelecek
ve can güvenliği ve siyaset yapma hakkı tehlikeye girmiş
demektir. Dolayısıyla, Meclisin bu durumda bir araştırma
yapması kadar sağlıklı bir sonuç olamaz
Şimdi,
ben bakın sadece Bingölden size örnek vereyim. Sizin paralel yapı
olarak tanımladığınız yapıya mensup bir emniyet
müdürü Bingölde çalıştığı sırada partimize bir
hafta içerisinde 3 defa saldırı yapıldı ve bu
saldırıların görüntülerini biz İçişleri Bakanlığına
verdik. Panzer, partinin teşkilatına yaklaşıyor, orada
panzer bekletiliyor. Göstericilerden, koruculardan birkaç kişi polis
tarafından panzerin üstüne çıkarılıyor, partinin
tabelası indiriliyor, daha sonra partiye yönelik fiziki
saldırılar başlıyor. Bir hafta içerisinde 3 kez bu olay tekrarlanıyor.
Tek bir kişi ne görevden alındı ne gözaltına
alındı ne de tutuklandı.
Daha
sonra Bingölde emniyet müdürü değişti, Sayın Atalay Ürker
emniyet müdürü oldu. Diyaloğa açık, halkla diyaloğu iyi olan
birisiydi. Biz de kendisinin o yaklaşımını hep takdir ettik
ama ne olduysa, devlet içerisindeki karanlık bir hesaplaşmayla
kendisine yönelik suikast girişimi oldu. Şimdi kendisinin yerine
gelen emniyet müdürü de aynı karanlık tezgâhları sergilemeye
devam ediyor.
Geçen
haftalar içerisinde Bingölde parti binamıza yönelik silahlı
saldırı yapıldı. Parti binamız polis tarafından
basılarak bütün birimleri tek tek arandı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bununla ilgili yine tek bir işlem yapılmadı.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Yani, şunu demek istiyorum: Emniyet müdürlerinin,
polislerin burada gerek taşıdıkları niyet gerekse
kullanmış oldukları inisiyatifler de direkt, bire bir bu
olaylarda sorumludur. Bunu ortaya çıkarmak da Hükûmetin
sorumluluğudur. Bizim ifade ettiğimiz olay bu. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
IX.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl
Milletvekili İdris Baluken tarafından, Halkların Demokratik
Partisine yönelik çeşitli il ve ilçelerde meydana gelen
saldırıların görüşülerek her yönüyle değerlendirilmesi
amacıyla 24/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
İşlemleri yerine getirelim.
Sayın Altay, Sayın
Ayaydın, Sayın Dinçer, Sayın Akgöl, Sayın Tanal, Sayın
Demirçalı, Sayın Şeker, Sayın Ediboğlu, Sayın
Loğoğlu, Sayın Küçük, Sayın Ören, Sayın Moroğlu,
Sayın Erdoğdu, Sayın Türmen, Sayın Yüksel, Sayın
Tayan, Sayın Serindağ, Sayın Güven, Sayın Haberal,
Sayın Ekşi, Sayın Çetin.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yeniden
elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için dört
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl Milletvekili
İdris Baluken tarafından, Halkların Demokratik Partisine yönelik
çeşitli il ve ilçelerde meydana gelen saldırıların
görüşülerek her yönüyle değerlendirilmesi amacıyla 24/2/2015
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat
2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve arkadaşları
tarafından, toplumsal olaylarda polisin orantısız ve
aşırı güç kullanmasının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/6/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
25 Şubat 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
25/02/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 25/02/2015 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin Altay
Sinop
CHP Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu ve arkadaşları tarafından,
toplumsal olaylarda polisin orantısız ve aşırı güç
kullanmasının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/06/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1396 sıra
no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak 25/02/2015 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı
İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Moroğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bize hediye mi
getiriyorsunuz Sayın Moroğlu?
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Evet.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
(Hatibin kürsüye
kırmızı bir kutu koyması)
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri
BAŞKAN
Sayın Moroğlu, bir dakika
Sayın Moroğlu, sürenizi yeniden
başlatacağım.
Sayın
milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum, sessiz olabilir misiniz acaba.
Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın
Moroğlu.
Sürenizi yeniden
başlattım.
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlarken, konuşmama, Malatyada şehit
düşen 4 pilot arkadaşımızı Millî Savunma Komisyonumuz
adına şükranla ve saygıyla anarak, kendilerine rahmet dileyip
yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize
başsağlığı dileklerimi ileterek başlamak
istiyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak bugüne kadar sayısız araştırma
önergemizi Meclis gündemimize taşıdık. Amacımız,
yurttaşlarımızın her alanda yaşadığı
sorunları yerinde, onlarla birlikte araştırıp onlarla
birlikte çözüm önerilerini Meclisimize taşımak ve Meclisimizin
aldığı kararlarla da yürütmenin bu sorunlara çözümünü
sağlamaktı. Ama bugüne kadar, dört yıllık süreçte
yaşadığımız gerçekler gösteriyor ki AKP Grubuna mensup
milletvekili arkadaşlarımız, bu önergelerin içeriğine
bakmadan, bu önergelerin konuşmalarını dinlemeden, gruptan
aldıkları talimatlarla bu önergelerimizi reddetti. Ne zamana kadar?
Mızrak çuvala sığmadığı, çalınan minareye
kılıf bulunamadığı öyle sorunlar gündeme geldi ki
artık bu konularda verdiğimiz önergeleri reddetme utancının
gizlenemediği dönemde AKP Grubu aynı konuda araştırma
önergelerini getirerek bu konuda güya çözüm bulma amacını ortaya
koymak istedi. Amaç neydi? Gerçekleri gizlemek, bu araştırmaların
sonuçlarına bakıldığında gerçekleri gizlemek,
suçluları aklamak(x) ve
mağdurları suçlamak. Bugüne kadar Meclise 3.192 araştırma
önergesi sunulmuş, bunlardan 1.092si Genel Kurula sevk edilmiş ve
sadece 10u hakkında Bu sorunlarla ilgili araştırma
yapalım ve bir komisyon kuralım. diye karar verilmiş.
Demin anlatmaya
çalıştığım, öyle dönemlerde araştırma
önergeleri verilmiş ki aslında bir ibretlik. Ne zaman verilmiş?
Örneğin, biz Kadın cinayetleri yüzde 1.400 artmış. Bu
artışın nedenlerini beraberce araştıralım ve
çözüm bulalım. demişiz, reddedilmiş. Sonra ne zaman ardı
arkasına hunharca kadın cinayetleri işlenmiş, artık
gizlenemez hâle gelmiş, kadın cinayetleriyle ilgili
araştırma önergesi verilmiş ve komisyon kurulmuş.
Ardından,
Doktorlara ve sağlık çalışanlarına
saldırılar artıyor sizin izlediğiniz sağlık
politikalarından ötürü. dedik. Burada büyük resimlerle, hastaların
doktorları sopalarla kovaladıkları resimleri de önünüze koyarak
Bununla ilgili bir araştırma önergesi verelim ve araştırma
komisyonu kuralım. dedik, reddettiniz. Ne zaman? Antepte Ersin Arslan
diye bir genç arkadaşımızın göğsüne bıçak
saplanıncaya kadar.
Dopingle ilgili
bir araştırma yapılsın. Bak, bu futbolda öyle acayip
şeyler oluyor ki artık spordan başka şeylere dönüyor
iş, gelin, bu dopingi araştıralım. dedik, kabul etmediniz.
Sonra ne zaman getirdiniz? Çok övündüğümüz Kırkpınar
şampiyonunda ve olimpiyat şampiyonunda dopinge rastlanıncaya
kadar. (CHP sıralarından alkışlar) Maden ocaklarında
işçiler zor şartlarda çalışıyor, bu iş
güvenliği meselesini bir ele alalım, bunu
araştıralım. dedik, Yok. dediniz. Ne zamana kadar? Somada
cinayet işleninceye kadar. Kurdunuz da ne oldu? Suçluları
akladınız, gerçekleri gizlediniz, mağdurları
suçladınız.
Şimdi,
başka bir gerçekle yüz yüzeyiz değerli arkadaşlarım. Bir
araştırma önergesini siz getiriyorsunuz, siz kabul ediyorsunuz, hadi
bizimkileri reddediyorsunuz. Bununla ilgili bir komisyon kuruyorsanız,
ondan sonra bir sene sonra, iki sene sonra ne bekleriz? Kadın
cinayetlerinin azalmasını bekleriz. Azaldı mı? Bir tedbir
aldınız mı? Peki, niye veriyorsunuz bu önergeleri, bu
komisyonları niye kuruyorsunuz? Maden cinayetleri sonrasında
araştırma önergesi verdiniz, komisyon kurdunuz, cinayetler
azaldı mı? Azalmadı. Bunları ne için yaptığınızı
kısaca anlatmaya çalıştım. Artık mızrak çuvala
sığmıyor, çalınan minareye kılıf
bulunamıyor. Ama ikiyüzlü olmadığınız ve samimi
olduğunuz tek bir alan var, o da polis şiddeti ve güvenlik
kuvvetlerinin uyguladığı şiddet. Bu konuda -ne kadar
artarsa artsın- bir araştırma önergesi getirelim, bunu araştıralım
ve bunun tedbirlerini alalım. demediniz. Hâlâ demediniz, hâlâ da
demiyorsunuz, bugün de diyeceğinizi zannetmiyorum. Nedenine gelince;
Hükûmette ve AKP Grubunda, artan polis şiddetinin, güvenlik güçleri
şiddetinin ülkemizin çürümesine ve gerilemesine hizmet edeceği ve ne
büyük zararları olacağının hesabını tutan yok. Bu
hesabı tutan milletvekilleri, akıl ve vicdan sahibi insanlar sizi
uyarıyor, uyarmaya da devam edeceğiz; ısrarla, kalben uyarmaya
devam edeceğiz. Sizi yıpratmak, sizin suçlarınızı ortaya
çıkarmak için değil, bu meseleyi çözmek için ısrar etmeye devam
edeceğiz çünkü korkumuz odur ki, bu şiddet, giderek toplumda
çatışmaları körükleyecek, çürümeyi ve gerileyişi
derinleştirecek ve korkarım ki ülkemizi bir çatışma
ortamına döndürecek. Endişemiz bundandır ve bundan ötürü de
uyarmaya devam ediyoruz. Ama, bu polis şiddetiyle öyle
karşılaşıyoruz ki değerli arkadaşlarım,
hakikaten Bu kadar da olmaz! Yok artık! dedirtecek yöntemlerle karşı
karşıya kalıyoruz.
Bakın, size bir örnek vereceğim. Arkadaşlarda
poşu var mı bilmiyorum, birazdan buraya tarihi geçmiş bir gaz el
bombası atacağım ve bu gaz el bombasının sizi ne kadar
etkileyeceğini ölçmenizi istiyorum. Bomba burada. Pimine basmayacağım
çünkü biri daha önce basmış. 15 Mayıs 2014te bu gaz el bombasının
pimine basıldı ve milletvekillerinin, DİSK Genel
Başkanının da arasında bulunduğu topluluğa
atıldı. Peki, bu gaz el bombasının üstünde ne yazıyor?
Dikkat, son kullanma tarihinden sonra kullanmak tehlikelidir! Son kullanma
tarihi kaç? 3 Mart 2014. Kullanma tarihi 15 Mayıs 2014.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz de eylemi ondan önce
yapsaydınız!
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) Efendim?
RECEP ÖZEL (Isparta) Eylemi ondan önce
yapsaydınız! [CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar(!)]
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ayıp ya,
ayıp, ayıp! Çok ayıp!
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) Evet, Recep Özelden
ancak bu beklenir, seni alkışlıyorum! Polislere diyor ki:
Keşke o tarihten önce atsalardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır,(x)
Keşke o tarihten önce yapsaydınız. dedi.
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) Ha, evet, biz onu
ayarlayamadık!
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayın lütfen.
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) Şimdi, Recep Özel
kardeşim, bu mesele gülünmeyecek kadar ve tiye alınmayacak kadar
önemli bir mesele. Ben bu Mecliste yaptığım her konuşmada
sizi sorumluluğa davet eden, beraberce çözüm arayacağımız
noktalara dikkat çekmeye çalıştım. Onun dışında
bir amacım yok, asla da olmadı.
Benzer olayı nerede yaşadık? Gezi
direnişinde Gezi direnişçilerinin üstüne su sıkan
TOMAların su depolarına Jenix adlı gaz
sıvılarının zerk edildiği dönemde yaşadık,
bu da bir gerçek. Peki, güvenlik kuvvetlerinin uyguladığı
şiddet artmasına rağmen, sonuçlarının her geçen gün
daha da ağırlaşmasına rağmen ve iktidarın halka
uyguladığı politikalar bugün görüşmekte
olacağımız, daha da görüşeceğimiz ve asla kabul
etmeyeceğimiz iç güvenlik yasasında da görüldüğü gibi
artmasına rağmen niye bu konuda bir şey getirmiyorsunuz? Çünkü
şöyle düşünüyor AKP iktidarı: Ancak bu şiddetle ve bu
şiddet politikalarını, uygulamalarını ayakta tutacak
yasalarla ayakta durabilirim. diyor. O nedenle, hak aramalarının en
ufağına müsaade etmemeliyim. Hak arayan yurttaşların
sokaklarda, meydanlarda toplanmasına izin vermemeliyim. Onları ilk
önce salonlara tıkmalıyım, sonra salonlarda da ses
çıkarmalarına izin vermemeliyim, onları da bakana hakaret etti,
Başbakana hakaret etti, Cumhurbaşkanına hakaret etti diyerek
tutuklamalıyım. Son, İzmirdeki Onur Kılıç
örneğinde görüldüğü gibi. Çağdaş demokrasilerde
cumhurbaşkanına, bakana, iktidara, yürütmeye yapılan en
ağır eleştiriler, hiciv yollarıyla yapılan
eleştiriler sizde hakaret sayılmakta.
Zamanım
bitiyor, Eyvah, çıkar! diyorsunuz.
Tablo çok derin
değerli arkadaşlarım. Sizin iktidarınızdan Gezi
direnişine kadar 423 kişi hayatını kaybetmiş. Gezi
direnişinde olanları defalarca dile getirdiğimiz için bunu
burada çok anlatamayacağım. Ama, bütün yurttaşlarıma
söyleyeceğim en önemli şeylerden birisi de artık bu şiddetin
milletvekillerine de burada uygulanmaya başladığı ve
artık, bundan sonra yapılan bu işlerin suç olmaktan
çıkacağı. AKP iktidarı bugüne kadar tehlikeliydi
değerli arkadaşlarım, bugünden sonra çok daha tehlikeli olacak,
iç güvenlik yasası çıktıktan sonra. Ama, 7 Haziranda
tıpkı bu bombada olduğu gibi son kullanma tarihi bitiyor, bu
tarihten sonra kullanmaya başlamanız da ölüm demektir, zulüm
demektir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Efendim, değerli konuşmacı
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Ben kimseye sataşmadım konuşmamda.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya)
Artan polis şiddeti, Toplumsal çürümenin
müsebbibi, Şiddet politikalarıyla ayakta duran iktidar, En ufak
itiraza ve muhalefete karşı şiddetle tepki veren iktidar
vesaire gibi sataşmalarda bulundu.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlunun CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; muhalefet elbette
konuşacak, elbette her tür sözü de söyleyebilir. Bizim ölçümüz belli,
hakaret edilmemesi gerekir; o konuda çok dikkatliyiz. Hakarete karşı
da hak arama yolları açık, bu yollara da müracaat edeceğiz,
öncelikle bunu belirteyim.
Benim anlamadığım bir
husus var, o da şu: Biz Bu iç güvenlik yasasını
konuşalım, müzakere edelim. diyoruz,
yaklaşımımız müzakere edilmesi hep beraber, doğru mu
yanlış mı, faydalı mı faydasız mı? Meclis
bunun içindir. Ama şöyle bir ilginç durumla karşı
karşıyayız: İç güvenlik yasasına bir türlü gelemiyoruz
ama başka tür vesilelerle arkadaşlar, iç güvenlik üzerine
konuşuyorlar. Ben derim ki, yasanın yerinde konuşmak daha uygun
olur, işin ruhuna da daha münasip bir şekilde denk düşer yerinde
konuşmak.
Bir başkası: Değerli
arkadaşlar, polisin yanlış uygulamaları olabilir. Bu polis,
devletin polisi. AK PARTİ iktidarı, cumhuriyet tarihi boyunca iktidar
olmuş bir siyasi heyeti temsil etmiyor. Polis geçmişte de vardı,
gelecekte de olacak. Kurumlarla fiilleri birbirinden ayırt edici bir yaklaşım
önemlidir; öncelikle bunu belirteyim. Devlet şiddetinden, devlet
teröründen, polis şiddetinden bahsediliyor. Belki daha dikkatli bir dil,
hepimizi kucaklayan o çatıya ilişkin, hepimizin sorumlu olarak nerede
duracağına yönelik bir durumu da sağlar; bu, iktidarın
olduğu kadar muhalefetin de görevidir. AK PARTİnin şiddet
politikalarıyla ayakta durduğu tezini muhalefet elbette söyleyebilir
ama herkes bilir ki, muhalefetin içindeki kıymetli
arkadaşlarımız da mahrem dünyalarında takdir ederler ki, AK
PARTİyi iktidarda tutan seçimlerde teşekkül eden milletin
rızasıdır; başka hiçbir şey değildir.
Dolayısıyla, AK PARTİ iktidarına yönelik eleştirilere
amenna ama meşruiyet kaynağı ve onu ayakta tutan temel dinamiklere
ilişkin de hakkı teslim etmek
aklın gereğidir. Muhalefetten de, eleştirilere bir
şey demiyoruz ama, bu hakkı teslim etmesini bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Moroğlu, buyurun.
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Hakaret etmediğim hâlde Bana hakaret etti.
diye bir sataşmada bulundu.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Hayır, öyle demedim.
BAŞKAN - Bir
dakika
Ben
anlamıyorum, aranızda konuşuyorsunuz.
Şu tarafa
gelin lütfen.
Buyurun.
Hayır,
dinlemedim gerekçenizi
Pardon
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Şimdi, ben konuşmamda hiç hakaret
etmememe rağmen Hakaret etti. ifadelerinde bulundu Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Etti demedim, hayır, hayır, etti demedim.
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Ben sataşmadan sataştı diye söz
veriyorsanız, ben sataşmadığımı anlatmak
durumundayım.
BAŞKAN
Açıklama yapacaksınız yani.
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Evet.
BAŞKAN O
zaman bir dakika yerinizden, açıklamaysa...
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Lütfen efendim, iki dakika
BAŞKAN
Şimdi, bakın, Açıklama yapacağım. diyorsunuz.
Eğer sataşmadan söz istiyorsanız yerinizden vereceğim ama
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Ama
sayın konuşmacının, Sayın Bostancının
aslında söylediği şeyler hepimizi ilgilendiren, iktidarı da
muhalefeti de ilgilendiren
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Hayır canım
HASAN ÖREN
(Manisa) Ben öyle anlamadım.
BAŞKAN Ben
karar vereceğim, benim anlamama bağlı yalnız Sayın
Ören.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Ama senin anladığın, bizim
anladığımız olmaz ki.
HASAN ÖREN
(Manisa) Sadece sizin anlamınız yeterli değil.
BAŞKAN - Bu
anlamda bir konuşma yaptı, şahsınızla ilgili hiçbir
sataşmada bulunmadı. Hepimizi sağduyuya çağıran, iktidarı
da muhalefeti de sağduyuya çağıran bir konuşma yaptı.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hayır, hayır, iktidarı çağırmadı,
muhalefeti çağırdı.
BAŞKAN Ama
siz tabii ki talebinizde haklı olabilirsiniz.
Buyurun.
İki dakika
size söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
4.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlunun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Naci Bey sanırım benim sataşmamdan çok eleştirilerime cevap
vermek için o hakkı kullandı. Ben de aynı hakkı kullanarak
o eleştirilere ve eksik bıraktığım yerleri anlatmaya
çalışacağım.
Bir defa, ben,
hiçbir zaman bir hakaret dili kullanmamaya özen gösteririm, bir. İkincisi,
Şiddet politikalarıyla ayakta durmaya çalışan bir yöntem
izliyorsunuz.u benim eleştirmek en doğal hakkım. Örneği de
şöyle: Demin mesela Gezi direnişine kadar olan polis şiddeti ve
güvenlik güçlerinin açtığı ateşler sonucu ölenleri
söyledim. Sadece Gezi direnişinde 10 hayatımızı
kaybetmişiz, 12 kişi gözünü kaybetmiş, 8 bin civarında
yurttaşımız yaralanmış ve bu uygulamalarla ilgili
polise, güvenlik güçlerine açılan soruşturmaların akıbeti
belli ama 1.391 yurttaşımız hakkında soruşturma
açılmış ve kaç kişi de hâlâ yargılanmaya devam ediyor
ve Dünya İnsan Hakları İzleme Örgütü Gezi direnişleriyle ilgili
bir rapor yayınlamış ve bunu Türkiyeye de iletmiş. O Gezi
direnişlerinde, haziran ve temmuz aylarında meydana gelen olaylarda
polisin kullandığı orantısız güç ve
saldırıdan ötürü, onlara göre 11 kişinin hayatını
kaybettiği ifade edilmiş ve bundan ötürü güvenlik güçlerinin ve
polisin mutlaka ve mutlaka soruşturulması ve yargılanması
gerektiği ifade edilmiş. O
ülkelerde üniformayla işlenen suçlar
ağırlaştırmayı gerektirirken bizim ülkemizde
üniformayla işlenen suçlar hafifletici sebep sayılıyor. Bunu ben
yapmıyorum. Bununla ilgili bir yasal düzenleme yapmak yerine bu
düzenlemeyi daha da ağırlaştırıcı yöntemleri,
politikaları ve yasaları getiriyorsunuz. Bunu eleştirmemizin
neresi hakaret? İşte, son görülen Ali İsmail Korkmaz
davasında polisin aldığı ceza, ortadayken suç, belgeliyken.
Lütfen, bunları
Eğer beraberce nerede duracağımızı
görüşeceksek duracağımız yer belli; hukukta
duracağız, vicdanda duracağız, akılda
duracağız.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk
Partisi
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun, talebiniz nedir?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Açarsanız, Genel Kurul da duysun Başkanım.
BAŞKAN Ben
sizin sesinizi duyuyorum.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Başkanım, bunu açmakla ilgili saatinizin saatinizi
tutmadığıyla ilgili bir kanaat hepimizde hasıl.
BAŞKAN
Evet, öyle bir şey oldu, evet.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Açmayacak mısınız?
BAŞKAN
Uğraşıyor arkadaşlar, açsınlar. Açın
ENGİN ALTAY
(Sinop) Uğraşılıyorsa, o zaman açılsın öyle
konuşayım. Genel Kurulun da duyması gerekiyor.
BAŞKAN
Peki, tamam.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
35.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, iktidar partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bostancı
herhâlde kastını aştı. Şöyle bir ifade kullandı
kürsüden, bunun mutlaka düzeltilmesi lazım: Polis şiddet
kullanabilir. dedi, Yanlış yapabilir. dedi. Bunu kabul etmemiz
mümkün değil. Bunun tutanaklardan çıkarılması lazım. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde iktidar partisinin Grup Başkan Vekilinin Polisin
yanlış uygulamaları olabilir. cümlesi Türkiyede zaten var olan
polis şiddetinin yoğunlaşmasına yol açar. Bunun derhâl, bir
kere tutanaklardan çıkarılmasını öneriyoruz, talep ediyoruz
ya da düzeltmesini talep ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Niye? Ben buradan konuştum, sen de oradan konuş.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Tamam, olur, olur, doğru, haklısınız.
BAŞKAN
Sayın Altay, gelseniz de şurada hep beraber bir yönetsek.
Buyurun Sayın
Bostancı. Talebinizi alayım. Talebiniz?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Düzeltmemi istedikleri
BAŞKAN -
Düzeltme talebiniz mi var?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Evet, düzeltme talebine cevap.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) Yok, olmayan
Yönlendiriyorsunuz Sayın Başkan. Talebi yok,
yönlendiriyorsunuz! Talep var, vermiyorsunuz.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Sanığa kopya veren hâkim gibisiniz!
BAŞKAN -
Buyurun.
36.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Sinop Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Engin Beye çok teşekkür ediyorum. İkazı
üzerine meseleyi vuzuha kavuşturmak üzere böylelikle söz almış
oluyorum.
Max Weberin
devlet tanımı: Birliğin bütünlüğünü ve devamını
sağlama yolunda meşru şiddet kullanma tekeline sahip en üst
organizasyondur. Devletin en temel vasfı meşru şiddet
kullanmaktır.
Şimdi,
şiddet derken hem haklı şiddet hem de haksız
şiddet diye literatürde de vardır; şiddete bütünüyle olumsuz
bir anlam atfetmek yanlıştır. Devlet bir insanı hapse
götürürken şiddet kullanır. Şiddet derken Kafasını,
gözünü yarar. anlamamak gerekir. Kastettiğim
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ona zor kullanma denir, devlet yetkisinde, şiddet denmez.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Buna güç kullanma denir, şiddet kullanma denmez.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Hayır, Weberin tanımı, Weberin. Lütfen,
lütfen
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Tam da faşist devleti tanımlıyor, tam
faşist devlet sistemi bu.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Weberin tanımı. Kavramları keyfimize göre
yorumlamayalım.
BAŞKAN Ben
dinliyorum Sayın Bostancı.
Lütfen
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Benim buradaki kastım, hukuk dışı,
gayrimeşru, insanlara eziyet, cefa çektirmeye dönük bir uygulama
değildir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Cebir, o başka bir şey. Şiddet, gözünü
çıkarmak.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Devletin hukuk kurallarını uygulamak üzere,
gereğini yapmak üzere başvurduğu meşru bir yöntem olarak
ifade ettim. İlla da kavramları arkadaşların dediği
gibi anlamak durumunda değiliz ama onların kastettiği
şekildeki bir anlamı kesinlikle reddederim yani açıklamamı
istedikleri anlamı. Elbette polisin kural dışı yöntemler
kullanma hakkı olamaz. Bunları soruşturmak da devlete aittir.
Devletin tek vasfı şiddet kullanmak değildir, kural
dışı şiddete karşı da hukuki yollarla mücadele
etmektir. Herkes bunun için başvurabilir, devlet de gereğini yapar.
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Faşist devlet dediğimiz işte bu
anlayıştır, tam da bu.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Teoriye karşı şiddet kullandınız
Sayın Bostancı.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, çok kısa
BAŞKAN
Sayın Altay
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, Sayın Bostancının şunu
da bilmesi lazım
BAŞKAN
Sayın Altay, grubunuzun üyesi arkadaşlarınıza söylerseniz
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ama yani
Sayın
Bostancı benim eleştirime Max Weberle cevap verdi ve benim
eleştirimi yersiz ya da mesnetsiz ya da temelsiz olmakla itham etti, öyle
bir algı yarattı. Max Weber şiddeti mazur gören
anlayışın devlette cep diktatör yarattığını
da söyler.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Mazur gören
ENGİN ALTAY (Sinop) Evet, sen mazur gördün
işte.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ben mazur görmedim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Aa, gördün ya!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Ben ana dili Türkçe olmayan Türkçe
öğretmeni birisi olarak(x) bu
konuyla ilgili, sayın hatibin konuşmasının ülkede bütün
yaşamı ilgilendirecek kavramlarla ilgili bir karmaşaya yol
açtığını ifade etmek isterim. Yani, literatürde
şiddet, gücün orantısı ya da gücün düzeyini de ...
BAŞKAN Talebiniz nedir Sayın Üçer?
ÖZDAL ÜÇER (Van) Talebim, bu konuyla ilgili
açıklama yapmak istiyorum Türkçe öğretmeni olarak.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, ben de bir konuda açıklama yapmak istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Devlet, irade demektir. Devlet,
iradesini gösteremediği için AKP iktidarında şiddete
yönelmektedir. Bunu da söyleyen Erkan Akçaydır, Max Weber değil!
BAŞKAN Buyurun.
37.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZDAL ÜÇER (Van) AKP Grup Başkan Vekili
şiddetle ilgili gerçekliği olmayan beyanatlarda bulundu ve devlet
şiddet kullanabilir, güç kullanabiliri eğer izin verme babından
kullanıyorsa zaten tümüyle yanlıştır ama devletin güç
kullanabilme durumunu da ifade ediyorsa o da ayrı bir şeydir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Meşru şiddet
ÖZDAL ÜÇER (Van) Ben ana dili Türkçe olmayan bir Türkçe
öğretmeni olarak sayın hatibin bu kadar milliyetçilik
yaptığı, Türklük üzerine bu kadar hamasi söylemlerde
bulunduğu bir şeyde bütün insanların yaşamını
ilgilendiren temel bir hakkı çarpıtacak kavram karmaşasına
yol açtığı için gerçekten esefle kınıyorum. Ülkede dil
konuşmaktan dolayı bu kadar insan öldürülecek, polisler, Türkçe
bilmiyor diye bu kadar insanı vuracak ama dil üzerinde bir karmaşaya
neden olabilecek bir açıklamayı Grup Başkan Vekili yapacak; bu
ayıptır!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, ben de bir milletvekili olarak söz istedim bu konuda, önemli bir
konu.
BAŞKAN Gerekçeniz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Gerekçem, Sayın
Naci Bostancı devletin temeliyle alakalı bütün Parlamentoda
yanlış bir fikir oluşturacak bir açıklama yaptı.
BAŞKAN Bakın, Sayın Bostancı kendi
düşüncelerini söylemedi, Weberden bir alıntı yaptı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu da yanlış yaptı.
BAŞKAN O alıntının
yorumlamasını söyledi; ona bağlantılı olarak da polis
şiddetine başvurdu, polisin hiçbir meşru şiddetinin kabul
edilemeyeceğini, şiddetinin meşruluğunun
tartışılmayacağını ve polisin göstermiş olduğu
şiddetin kabul edilemeyeceğini söyledi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Aa, anlamamış!
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, Özdal Beye neye göre söz verdiniz?
Yani milletvekilleri arasında birinci sınıf, ikinci
sınıf ayrım mı var? Hayır, ben memnun oldum söz
almasından.
BAŞKAN Hiç
ayrım yok.
Milletvekili
olarak son söz Aykut Erdoğduya ait. Başka hiç kimseye söz
vermeyeceğim grup başkan vekilleri haricinde.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Rica ederim
Yani, ayrıca söz vermeniz de doğru bir
şeydi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Erdoğduyu dinleyelim, sonra size vereceğim.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, süreniz bir dakika.
38.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, öncelikle, bu söz talebim gereksiz
bir tartışmaya girmek için değildir. Sayın Bostancı
devletin temeliyle alakalı çok önemli bir tespitte bulundu. Bakın,
devletin temeliyle ilgili iki tane görüş vardır; bir, otoriterle
birliği sağlamak, ikincisi de ortak yaşama iradesidir.
Şimdi,
Sayın Bostancının bu sözleri yani devletin şiddet temelli
olduğu, şiddetin devletin temeli olduğu ve hak olduğu
yaklaşımı yarın öbür gün sokaklarda çok yanlış
bir anlayışa gidebilir. Oysa devlet bir ortak yaşama iradesidir.
Devlet şefkat devletidir, hizmet anlayışlı bir devlettir,
hizmetkâr devlettir. Eğer biz, bu özgürlük anlayışını
Parlamentoda hepimiz dile getirirsek sokaklarda şiddet olmaz, polisler
adam vurmaz, Maliye zorla vergi almaz, vergi gönüllüğü, birlikte
yaşama da şiddet olmadan olur. Sayın Bostancı Hobbesun
fikirlerini çok iyi bilir. İngilterede, güvenlik tehdidi altında
yaşadığı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Sayın Başkanım
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan
BAŞKAN Size
söz verdim.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Bu kadar nezaketsizlik olur! Yakışmıyorsunuz o
Meclise! Ben bunu size söylemek istemiyorum...
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, demin AK PARTİ Grubu adına
konuşan Sayın Naci Bostancı muhalefet partileriyle bir
istişare ve müzakere zemini aradıklarını ama muhalefet
partilerinin buna gelmediğini kürsüden ifade etti, dolayısıyla
partimize bu yönlü bir sataşmada bulundu.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sataşma varsa 3 partiye de vardır. Biz de talep ediyoruz
aynı gerekçeyle.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebiye söz vereceğim sonra.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bana da verin Başkanım. Suç, suç
Söylenenler suç
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bostancı size hekim olarak bir önerim var: Bu kadar filozoflardan
alıntılarla burada konuşuyorsunuz, bir de Hipokratı bir
inceleyin. Hipokrat bize tıp biliminin
en değerli sözünü armağan etmiştir, Önce zarar verme!
demiştir. Buraya getirdiğiniz yasayla, maalesef, milletvekilleri
birbirine zarar vermeye başladılar. Buraya getirdiğiniz yasayla,
Meclisin çalışma koşulları milletvekillerinin
sağlığına zarar vermeye başladı. Buraya
getirdiğiniz yasayla, kutuplaşan toplum kesimleri birbirine zarar
verecek bir gerilimi giderek biriktiriyorlar. Sizin bu tabloyu görmeniz
lazım. Biz istişare ediyoruz, müzakere zemini arıyoruz.
demeniz doğru değil. Grup başkan vekilleri burada,
çıkıp söylesinler; istişareden kaçan kim, müzakereden kaçan kim?
Ayaküstü bu tarz önemli yasa tasarılarında herhangi bir müzakerenin
yapılması mümkün değil.
Size doğru
yöntemi, doğru metodolojiyi söylüyoruz. Gelin, bu yasa
tasarısını bu kadar tartışmanın içerisinden
çekelim, Komisyonda her siyasi partiden temsilciler bir araya gelsinler, bunu
derli toplu bir şekilde ele alıp bir uzlaşma zemini
arasınlar diyoruz. Hem size söyledik hem Hükûmet yetkililerine hem
diğer grup başkan vekillerine defalarca söyledik. Hâl böyleyken gelip
buradan, kürsüden yanıltıcı bilgi vermek sizin akademisyen
kimliğinize yakışmaz.
Bakın, iki üç
ay sonra bir seçim olacak, belki de pek çok milletvekili bir daha buraya, bu
sıralara gelmeyecek ama ayrılırken bile milletvekillerini
kanlı bıçaklı, birbirine düşman gibi bakan bir
algıyı getiren yasa tasarısını
meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz. Size teessüf
ediyorum. (HDP ve CHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, talebinizi alabilir miyim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sataşma nedeniyle çıkıyorum
efendim.
BAŞKAN
Peki.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Aynı gerekçe...
ENGİN ALTAY
(Sinop) Aynı gerekçe...
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Aynı gerekçe...
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Aynı gerekçe...
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) - Aynı gerekçe,
herkese aynı sataşma oldu.
BAŞKAN Bir
susun ya!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Allah, Allah! Üsluba bak ya!
BAŞKAN -
Buyurun.
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz polis devleti yasa
tasarısıyla ilgili olarak, güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duyduğu
her türlü düzenlemeyi yapmaya hazır olduğumuzu bu kürsüden defalarca
ifade ettik. Ancak, bu tasarıda olduğu gibi, polise gözaltı
yetkisi veren, arama yetkisi veren düzenlemelerin herhangi bir şekilde
hukuk devletine, Anayasaya uygun olmadığını, bunların
tasarıdan çıkarılması gerektiğini de ifade ettik.
Sayın Başbakan, ilgililer,
yetkililer diyor ki: Molotof
Molotofla ilgili her türlü düzenlemeyi getirin
yapalım. Uzlaşmaya asıl hazır olan biziz. İki gün ara
verelim, oturalım, bir uzlaşma zemini arayalım, nerede, hangi
maddede nasıl uzlaşırız bunu konuşalım, bunu
reddediyorsunuz. Bu, işin birinci kısmı.
İkinci kısmı: Biraz önce
yapılmış olan bir tartışma. Sayın Bostancı Max Weberden bir
alıntıyla bir değerlendirme yaptı. Ben de Max Webere girmek
istiyorum. Bürokrasiyi analiz ettiği kitabında -bürokrasiyi en iyi
analiz eden sosyolog Max Weberdir- otorite tiplerini analiz eder, karizmatik
otorite, geleneksel otorite, yasal otorite diye tanımlar yapar ve
devletin güç kullanma tekeline sahip tek meşru gücün de devlet
olduğunu söyler. Şiddet değil, şiddet ayrı bir
şey; güç kullanma tekeli devlettedir. Şiddet kullanma tekeli
devlettedir. derseniz, işte, sokaklarda şiddet yaratan bir güvenlik
politikası ortaya çıkar. Asla, şiddeti reddediyorum, şiddet
kullanma tekeli devlette değildir. Devlet, vatandaşın huzuru
için güç kullanma yetkisine sahiptir. Ayrıca, meşruiyet sadece
Parlamento çoğunluğuna bağlı bir kavram değildir.
Doğru ve adil işler yaparsanız Parlamento çoğunluğunuz
meşruiyetin bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
şartı olur, yapmıyorsanız Parlamento çoğunluğu
sizin meşru olmanızı sağlamaya yetmez.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Dolayısıyla da güvenlik
güçlerinin kullandığı güç bu durumda meşru olmaz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.42
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
18.47
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim,
şimdi, AKP Grup Başkan Vekilinin sözlerini sataşma olarak
değerlendirdiniz ve her 2 gruba da söz verdiniz.
BAŞKAN
Evet.
S.NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Milliyetçi Hareket Partisinin de bu konuda açıklaması
olacak, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Tutanakları getirteceğim çünkü
FARUK BAL (Konya)
Efendim, aynı gerekçeyle istiyoruz. Aynı gerekçeyle istiyoruz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Başkanım, ben de istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Tutanağa gerek yok ki! Diğer 2 gruba söz verdiniz, bizi
atladınız.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, bakın, 69/2 var, size yerinizden söz verebilirim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, hayır, bir saniye
BAŞKAN O
zaman tutanakları getirteceğim. 69/2yi uygulamak zorundayım.
Teşekkür
ederim.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, bir de
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, yanlış yönetiyorsunuz!
BAŞKAN -
69/2
69/2 gayet açık. Lütfen
Buyurun.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, sizin tavrınız da gayet açık. Naci
Beyin konuşmasından sonra, sataşma var diye HDPye söz
verdiniz, CHPye söz verdiniz, sıra MHPye gelince oturumu
kapattınız.
BAŞKAN Siz
söz istemediniz yalnız.
FARUK BAL (Konya)
Şimdi de Tutanakları getirteyim. diyorsunuz.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, istedik.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, lütfen, söz hakkımızı gasbetmeyin.(x) Aynı şartlar altında
muhalefet partisi olarak biz eşit muamele görmek istiyoruz.
BAŞKAN Bu
gasbetme kelimesini çok sık kullanıyorsunuz. Ben burada sadece
İç Tüzükü uyguluyorum, o da 69/2 diyor. Tutanakları
getirteceğim. Söz hakkınız bakidir.
FARUK BAL (Konya)
Hayır efendim
ERKAN AKÇAY
(Manisa) CHP için, HDP için tutanak getirerek mi söz verdiniz?
BAŞKAN Söz
hakkınız bakidir, tutanakları getirteceğim.
FARUK BAL (Konya)
HDP için niye tutanak istemediniz? CHP için niye tutanak istemediniz?
Şimdi sıra MHPye gelince mi tutanak istiyorsunuz? Lütfen, germeyin!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Başkanım, çok büyük bir adaletsizlik bu! Efendim,
bakın, aynı şartlar altında
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, germeyin!
(Başkanlık
kürsüsü önünde toplanan MHP Grubu milletvekillerinin ve Başkanın
karşılıklı konuşmaları)
BAŞKAN
Bakın Sayın Korkmaz, Engin Altay konuştu, Akif Hamzaçebi
konuştu, Baluken konuştu, Özdal Üçer konuştu, Aykut Erdoğdu
konuştu, sizde hiçbir kıpırtı yoktu.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Olur mu öyle bir şey efendim.
BAŞKAN
Yoktu, ama
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Ne demek, öyle şey olur mu!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hayır efendim.
BAŞKAN
Şimdi, bakın, sizde bir söz talebi yoktu. Var mıydı?
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Söz taleplerimize dönüp bakmadınız, cevap vermediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkanım yanlış yapıyorsunuz.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Söz taleplerimiz vardı.
BAŞKAN
Peki, tamam veriyorum iki dakika. Gelin, tamam. 69/2yi de çiğniyoruz ama.
Kim
konuşacak, siz mi?
FARUK BAL (Konya)
Efendim?
BAŞKAN Siz
mi konuşacaksınız?
FARUK BAL (Konya)
Hayır, Erkan Bey konuşacak.
Sayın Başkanım, arkasından da ben
58e göre düzeltme istiyorum.
BAŞKAN Onun
yerini, zamanını ben tayin edeceğim.
Buyurun Sayın
Akçay.
7.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, lütfen, bu Meclisi adaletli ve doğru,
İç Tüzüke uygun olarak yönetmeye davet ediyorum sizi. Çok
yanlış ve tahrikkâr yönetiyorsunuz. Daha biraz evvel Sırrı
Süreyya Öndere, hiç gerekmediği hâlde, istemi üzerine iki defa söz
verdiniz, söz istememize rağmen bize vermediniz. Biraz evvel yine
bazı milletvekillerine ve gruplara söz verdiniz, Milliyetçi Hareket
Partisine söz vermemek için gayret gösteriyorsunuz.
Şimdi, AKP
Grup Başkan Vekili Sayın Bostancı devleti şiddet
uygulamakla, şiddetle tanımladı.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Meşru şiddet
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Bu sürçülisan olabilir, düzeltme yapar, geçer,
anlaşılır, burada düzeltmeler yapılıyor ama ısrar
ettiği için söylüyorum: Devlet irade demektir, devlet kuvvet demektir.
Eğer devlette irade yok ise şiddet eğilimi başlar,
şiddet bambaşka bir şeydir, şimdiki AKP iktidarında
olduğu gibi. Hukuksuz güç zulüm, güçsüz hukuk âcizlik yaratır ve
-yani, AKP'nin içinde bulunduğu durum- zaaf varsa şiddete gider.
İç güvenlik paketinin getirilme gerekçesi de AKPdeki bu zafiyet
nedeniyledir. Milliyetçi Hareket Partisinin duruşu bu iç güvenlik
paketiyle ilgili olarak son derece nettir. Grup başkan vekillerimiz ve
parti sözcülerimiz, bu konuda uzlaşma üzerine, komisyonlara tekrar
çekilmesi konusunu da gündeme getirmiştir. Milliyetçi Hareket Partisinin
çağrıları ortadadır: Özgürlükleri ortadan kaldıran
düzenlemeleri değiştirelim, ondan sonra hukuku esas alan düzenlemeleri
getirelim diyoruz. Yani, Sayın Bostancının bu söyledikleri
aslında Milliyetçi Hareket Partisinin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla)
haklılığını ve doğruluğunu
göstermektedir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
FARUK BAL (Konya)
58e göre söz istemiştim Sayın Başkan. 58e göre
BAŞKAN
Vereceğim Sayın Bal, vereceğim.
FARUK BAL (Konya)
Evet, bekliyorum efendim.
BAŞKAN Ama,
dilekçenizin buraya verildiği zaman vermek durumum söz konusu değil.
Vereceğim size söz 58den dolayı. Lütfen
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, şimdi verin. Efendim, Meclisin gergin
ortamı gitsin, şimdi verin bitsin.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir
itirazımı dile getireceğim.
BAŞKAN
Buyur.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Yani, bu son iki haftaki uygulamalarla, iktidar
partisinin Meclis Başkan Vekilleri artık, Genel Kurulu idare
edemeyecek bir pozisyona gelmiştir. Biraz önce bariz bir örneğini
yaşadık. Artık, İç Tüzükün amir hükümlerini yerine
getiremeyecek bir noktaya geldi Başkanlık Divanı.
İç Tüzük madde
69un ikinci fıkrasına aykırı işlem
yaptınız, tutumunuz hakkında usul tartışması
talep ediyorum.
BAŞKAN
İç Tüzük 69/2yi bir okur musunuz bana sesli olarak.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzük madde 69un ikinci fıkrası
şunu diyor Sayın Başkan: Açıklama ve cevaplar için
Başkan, aynı oturum içinde olmak üzere söz verme zamanını
takdir eder.
BAŞKAN
Evet, devam edin.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Biraz önce, oturum kapandı, oturum
kapandığı için bu oturum içerisindeki açıklama ve
açıklamalara cevap hakkı da böylelikle İç Tüzükün bu hükmüne
göre bitmiş oldu. Siz uygulayamadınız.
Uygulayamadığınız için de tutumunuzla ilgili olarak usul
tartışması talep ediyorum.
BAŞKAN
Şu anda usul tartışması açılacak herhangi bir tutumum
yok.
Sayın Faruk
Bala, 58le ilgili beyanınızı söylemek için iki dakika süre
veriyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Ama, mevcut Sayın Başkan, mevcut şu an
bence.
BAŞKAN Usul
tartışmasını gerektirecek bir şey yok.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Var, var.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Bal da konuşsun, devam edeceğim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Faruk Bal.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Başkan, Sayın Baldan sonra ben konuşma talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN -
Sayın Faruk Bal, 58le ilgili, beyan düzelteceğim." dediniz,
size söz veriyorum.
İki dakika,
buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) İnanamadı!
BAŞKAN
Söylüyorum ama dinlemiyorsunuz.
VII.- GEÇEN
TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
2.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, 24/2/2015 tarihli 63üncü Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri, dün, ikinci bölüm üzerine yaptığım
konuşmada AKP Grubuna hitaben Siz türbeye kadar gittiniz, korumaya
ihtiyaç duydunuz. Terörist grupların koruması altında...(x) şeklinde ifadem olmuştur.
Bunu düzeltiyorum. Elbette ki siz gitmediniz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
unsurları gitmiştir ancak sizin siyasi iradeniz altında
gitmiştir, sorumluluğunuz bu nedenle vardır.
Bu
vesileyle, ortaya çıkan durumu sizlerle bir kez daha paylaşmak
istiyorum. Bu operasyonu dünya âlemin takdir ettiğini ancak Milliyetçi
Hareket Partisinin dünya âlemin takdir etmiş olduğu operasyona
karşı olumsuz bir tavır izlediğini iddia etmektesiniz.
Dünya âlemle ilgili bütün basını, çıkmış olan
gazetelerin, televizyonların yayınlarını izledim,
inceledim. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İran, Çin, Rusya,
Kazakistan, Kırgızistan, Almanya, Fransa, İngiltere,
bunların bütün ana haber kaynaklarını izledim, dinledim,
araştırdım. Sonuç: Sadece, Türk Silahlı Kuvvetlerinin -bir
tercüme yanlışı olarak- arkadaşlarını yani 38
tane askeri kurtardığı ve türbeyi naklettiği söyleniyor,
operasyonun başarısıyla ilgili tek bir kelime yoktur.
Operasyonun başarısı ise bu fotoğrafta ortaya
çıkmaktadır; naklettiğiniz yer: Birleşmiş Milletlerin,
Avrupa Birliğinin ve Türkiyedeki her kurum ve kuruluşun terörist
olarak ilan ettiği, PKKyla eş değerde gördüğü PYDnin
hükümranlık hakkını elde etmiş olduğu ifade edilen bir
yere Süleyman Şahın türbesini taşıyorsunuz. İşte
buradaki resimler bunu ortaya koyuyor. Bir tarafta ay yıldızlı
al bayrak, hemen onun önünde PKKnın eli kanlı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
FARUK
BAL (Devamla)
mahkûm olan katilinin, başının
fotoğrafı. Naklettiğiniz yer burasıdır ve siz bu
şekilde Süleyman Şahı Suriyede daha sonra oluşacak olan
bir yapının içerisinde, oraya ne zaman kurtarılacağı
belli olmayacak bir şekilde teslim ediyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Bal, teşekkür ederim.
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, 58e göre bir söz talebiniz var, yerine getirecek
misiniz?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Evet.
BAŞKAN
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
3.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünkü
oturumda geçen bazı cümlelerimle ilgili düzeltme amacıyla söz
aldım.
Dünkü
oturumda, özellikle İç Tüzük 13üncü maddeye göre
başlatmış olduğumuz bir tartışmanın
devamıyla ilgili Meclis Başkan Vekilinden bir açıklama talep
etmiştik. Dün oturumu yöneten Sayın Meclis Başkan Vekili de bir
açıklama yapmıştı. Biz bu açıklamayı doğru
bulmadığımızı ve Meclis Başkan Vekillerinin dört
gündür açık bir şekilde görevlerini yerine getirmediğini ifade
etmiştik. O diyalog sırasında ben, Meclis Başkan Vekiline
Açıklamanızı da biz yeterli bulmadık doğrusu.
demişim. Tabii, Yeterli bulmadık. deyince, sanki doğru
yapılmış işler var da açıklama yetersiz
kalmış gibi bir algı doğuyor. Bunun tutanaklarda
Açıklamanızı tamamen yanlış buluyoruz. Bu
şekildeki yönetim anlayışınızı da tamamen
yanlı buluyoruz. şeklinde düzeltilmesi amacıyla söz aldım.
(x)
Bu tavır,
tabii, devam ediyor yani bugün de bu konuyu açtık. Meclis Başkan
Vekili Süreç devam ediyor. demek suretiyle âdeta bizlerle dalga geçiyor. Dün
de öyleydi, bugün de böyle. Yani biz usulsüz yapılmış olan bir
işin Meclis Başkanı ve Divan tarafından bir an önce ele
alınmasını, doğru, net olan tavır, tutum neyse onunla ilgili
Genel Kurulun bilgilendirilmesini talep ediyoruz. Bu kadar doğal, basit
olan bir talebimiz bile, maalesef Süreç başlamıştır. ya
da Çalışmalar devam ediyor. şeklinde izahatlarla
geçiştiriliyor.
Şunu da ifade
edeyim: Partimiz adına Başkanlık Divanında bulunan
arkadaşımıza bu konuyla ilgili bugüne kadar tek bir telefon dahi
edilmemiştir. Bu da bu olayın geçiştirilmeye
çalışıldığını ortaya koyuyor. Ama biz,
Meclis Başkanı buraya geldiği andan itibaren, Cemil Çiçek
Meclise geldiği andan itibaren, Halkların Demokratik Partisi
adına gidip bu konuyu takip edeceğiz, sonuç alıp Genel Kurula da
getirip hepinizin bilgisine sunacağız.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Saat
şu anda 19.00. Saat 20.00ye kadar, bir saat birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.59
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
IX.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve arkadaşları
tarafından, toplumsal olaylarda polisin orantısız ve
aşırı güç kullanmasının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 17/6/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde Sayın Ertuğrul
Kürkcü konuşacak.
Buyurun efendim.
(HDP sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; her ne kadar
seyrek bir katılım varsa da tarihe karşı
konuşmayı tercih ediyoruz bu durumda.
Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisinin lehindeyiz. Bu önerinin Meclisin gündemine gelmesini,
yerleşmesini ve gereğinin yapılmasını elbette
istiyoruz. Çünkü bugün karşı karşıya
kaldığımız, maruz kaldığımız iç
güvenlik yasa paketi ile bu araştırma önergesinin konusu
arasında tam bir mütekabiliyet var. Özetle, bu yasa, bu Gezi döneminde ve
Gezi sonrasında Türkiye toplumunun karşı karşıya
kaldığı, polis şiddetinin nasıl
meşrulaştırılacağıyla ilgili bir düzenleme
sunuyor Türkiye Cumhuriyetini bugün yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetine.
Hatırlayalım
Gezide neler olduğunu. Hükûmetin açıklaması, dönemin
Başbakanı Tayyip Erdoğanın açıklaması
şuydu: Bu, aslında, Hükûmeti düşürmek için girişilmiş
olan bir komploydu. Bu komploda Türkiye'nin bütün muhalefeti yer alıyordu
ve bunların hepsi dışarıdan ayarlanmıştı. O
nedenle, bunları ezmek caizdi. Ancak Gezinin üzerinden iki yıl geçti
neredeyse, şu anki tablo şöyledir: Bu dönemde bu mücadele
sırasında gözaltına alınan, tutuklanan, yaralanan,
öldürülen insanların hiçbirisinin bir uluslararası komplonun parçası
olduğuna dair bir tek mahkeme kararı yoktur. Bütün duruşmalar,
bütün yargılamalar beraatle sonuçlanmaktadır. Üstelik bu
yargılamaları yapan yargıçlar, Hükûmetin çokça
yakındığı gibi, paralel yapının elemanları,
unsurları, onların takipçileri değil; doğrudan doğruya
Hükûmet tarafından tayin edilmiş, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu tarafından Geziden sonra göreve getirilmiş
yargıçlardır.
Sonuç olarak o
yargıçlar da ellerindeki dosyaya bakarak bir karar vermek zorunda
olduklarından elde bir uluslararası komployu doğrulayacak, bir
Hükûmet darbesini doğrulayacak, Hükûmet darbesine yol açacak bir
şiddet düzenlemesini doğrulayacak, burada yer almış
örgütlerin varlığını kanıtlayacak bir tek
kanıtın karşılarında olmadığını
gördükçe, başta meslek odalarından başlayarak, pek çok
yurttaşımız hakkında açılan davalarda beraat
kararlarını peş peşe vermektedirler.
İşin
ilginç tarafı, bir tek darbe davası açılmıştır; o
da Beşiktaş futbol takımının destek gücü, taraftar
derneği, taraftar hareketi Çarşı grubuna karşı
açılmıştır. Eğer Türkiyede bir darbenin yapılması
işi hakikaten Çarşıya bırakılmışsa ya bu
darbeciler ahmaktır ya da bu iddianın akılla bir ilgisi yoktur.
Tabii ki ikincisi doğrudur. Bir taraftar grubunu kendine muhalif, kendine
güçlü bir muhalif, Gezide baş gösteren onur ayaklanmasına bir
katılımcı hâline getiren Hükûmet kendini düşüneceği
yerde, olmayacak delillerle bu insanları suçlamayı tercih
etmiştir.
O nedenle,
şimdi geri dönüp baktığımızda Bu polis şiddetini
mazur gösterecek ne vardır? sorusuna bakalım. 11 insanın
Gezide gözü çıkmıştır. 11 insan şu an, Geziden sonra
görmüyor; bunların hepsi polis şiddeti sonunda gerçekleşti. 7
insan hayatını kaybetti, hepsi Alevi çocukları olan 7 genç
hayatlarını kaybettiler. Binden fazla ağır yaralı
oldu, bunların 11i ağır kafa travması geçirdi ve Türkiyenin
dört bir tarafında ama başlıca Ankara ve İstanbulda olmak
üzere binlerce insan biber gazıyla, tazyikli suyla, kalaslarla, sopalarla
her türlü şiddete maruz bırakıldılar.
Çok yakın
tanığıyım bunların. Diyeceksiniz ki: Sen zaten
onları seviyorsun. Doğru, ben onları seviyorum ama ben
aynı zamanda Taksime yakın bir mahallede oturuyorum, bu mahallenin
bütün Gezi dönemi boyunca Türkiyenin başka yerlerinden getirilmiş,
ne İstanbulu ne Taksimi ne Taksim civarındaki semtleri bilen polis
güçleri tarafından nasıl gaza boğulduğunu günlerce kendi
gözümle gördüm. Kendim bu gazdan boğulma raddesine gelmiş
insanları evimde misafir ettim, onların yaralarının
iyileşmesine yardımcı oldum ve bu polis güçlerinin
tıpkı bu yasada öngörüldüğü gibi, Artık atış serbest.
dendikten sonra neler yapabileceklerini gördüm, evlerin içerisine nasıl
gaz bombalarıyla gaz attıklarını, nasıl sokakları
geçilmez hâle getirdiklerini ve nasıl önleyici gözaltı denilen
şeyin yapıldığını gördüm. Milletvekili olarak
birden çok müdahale etmek zorunda kaldım. Şuradan şuraya giden
kadınların, gençlerin, yurttaşların önlerinin kesilerek
Oradan gidemezsin. dendiğini, Niçin gidemez? diye sorduğumda ben
vekil olduğum için bana bir cevap verilemedi, onların yolu
açıldı ama ben oradan ayrıldıktan sonra insanların
yolunun hâlâ kesilmeye devam edildiğini biliyorum.
O nedenle, bence
Gezi ve sonrasındaki polis şiddeti bütün bu yasa dışı
şiddet, yasa dışı -yani Sayın Bostancının
versiyonunu kabul etsek bile- meşruluğunu kaybetmiş şiddet
tarafından bütün Türkiyenin nasıl baskı altına
alındığının araştırılması
elzemdir. Ama daha önemlisi, bence, bu uygulamayla, bu polis şiddetiyle,
bu yıkıcı şiddetle bugün çıkarılmak istenilen
yasa arasındaki paralellikleri, ortaklığı görmek önemlidir.
O yasa dışı olan şiddet şimdi bir yasal zemine
kavuşturulmak isteniyor. Eğer emniyet teşkilatının
Geziden çıkardığı sonuç buysa, eğer
İçişleri Bakanlığının Geziden
çıkardığı değerlendirme buysa vay hâlimize. Demek ki
açık şiddetin meşrulaştırılması yoluyla ancak
toplumla diyalog kurabileceği kanaatindedir Türkiyeyi yönetenler. Böyle
bir diyalog yani yol kesme diyaloğu: Sen oradan geçemezsin. Seni
istediğim zaman tutuklarım. Senin hakkındaki şüphemin makul
olduğuna inanıyorum.
Mesela makul
şüphe ne olabilir? Şu belki de kuvvetli şüpheydi: Elinizde tüfek
boyutunda bir kılıfla gezerken olağanüstü durumda polis
diyebilir ki: Hakikaten, bunun içinde bir tüfek olabilir. Ama şimdi
artık bunu demek zorunda değil. Benim elimde bir evrak çantası
varsa ve benim tipimi beğenmiyorsa evrak çantasının içinde
dinamit olduğunu düşünerek, bunu makul görerek benim yolumu
kesebilir. Gezide insanlar bu muamelelere sonsuz kere maruz kaldılar.
Ortaya hiçbir şey çıkmadı. Ortada devletin, Hükûmetin
iddiasını kanıtlayacak hiçbir belirti yoktu. Şimdi Hükûmet
bu yasayı sevk ederek sonraki Geziler için önceden önlem alma yolunu
seçti. Bu yasayla Gezi arasında böyle bir illiyet vardır.
Ama sevgili
arkadaşlar, sizi Gezilerden kurtaracak olan şey isyanın
sebeplerini ortadan kaldırmaktır, isyancıları ortadan
kaldırmak değil. İsyanın sebepleri yerli yerinde
durduğu sürece hangi Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun hangi maddesini
değiştirirseniz değiştirin, sonuçta bundan kaçamazsınız.
Eğer öyle olmuş olsaydı güçlü diktatörlükler tarih boyunca
hiçbir zaman yıkılmazlardı, hükümdarlıklar sonsuza kadar
devam ederdi, hiçbir güçlü görünen Hükûmet gücünü kaybetmezdi. Ama bu böyledir,
her şeyin bir doğuşu, yükselişi ve çöküşü var, buna
engel olamazsınız. O yüzden, ben derim ki: Yol yakınken Gezinin
talepleriyle yüzleşmeyi, muhtemel Gezileri boğmaya tercih edin.
Türkiyeyi dönüşümü yolunda serbest bırakırsanız belki de
Türkiyeye yapabileceğiniz en büyük iyiliği yapmış
olacaksınız. Çünkü aslında Türkiyenin doğal gidişi
içerisinde söz konusu olmayan bir dönüşümün Türkiyeyi şöyle ya da
böyle bir parlamenter rejimden kaba bir padişahlığa
dönüştürmek yolunda atacağınız her adım, inanın
bana, yüzlerce Geziyi garanti ediyor. Bununla başa çıkıp
çıkamayacağınızı tarih test edecektir.
CHP önerisinin kabulünü
diliyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin lehinde, Isparta Milletvekili Sayın Nevzat
Korkmaz.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygılarımı sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum.
Sözlerimin
başında belirtmeliyim ki Milliyetçi Hareket Partisi sivil,
çoğulcu ve demokratik toplum düzeni yanındadır. Yasaların
vatandaşlarımıza tanıdığı hak ve
hürriyetlerin sonuna kadar kullanılması taraftarıdır. Bu
kabullerin dışında, kanun dışı hareket eden, buna
yeltenen kim varsa da mutlaka hukuk önünde hesap vermelidir diyoruz.
Polisimiz can ve
mal güvenliğinin bekçisi. Efendim, yaşam hakkının, can ve
mal güvenliğinin kalmadığı bir yerde ne diğer hak ve
hürriyetlerden ne de demokratik hukuk devletinden bahsedilebilir. Polis bu
vazifesini elbette yasaların kendisine tanıdığı sınırlar
dâhilinde ve demokratik hukuk devletinin ruhuna uygun bir şekilde
kullanmak durumundadır. Bir söz var, belki de hepiniz biliyorsunuz:
Haklı olmak, yetkili olmak yetmez, hakkını da meşru
yollardan aramak, yetkiyi de yine kanun çerçevesi içerisinde kullanmak
lazımdır.
13 Haziran 2013te
başlayıp bir süre devam eden Gezi olaylarında 10 kişi
hayatını kaybediyor, 7.832 kişi yaralanıyor. Ağır
yaralı vatandaşlarımız içerisinde bu olaylardan sonra yine
hayatını kaybedenler var, bu rakamlara dâhil değil.
Yaralılar içerisinde gözlerini kaybetmiş, kör olmuş gençler var.
Sıkılan gazlardan dolayı, o gaz mağduriyetinden dolayı
sıkıntı çekmiş insanlar var. Görüntülere
baktığımız zaman sanki demokrasiden nasibini
almamış, üçüncü sınıf ülkelerde yaşanan manzaralarla
karşı karşıya geliyoruz.
Polis görevini
yapacak, bunda bir tartışma yok, tamam ama müdahaleleri kontrollü
olacak, karşısındaki kimselerin hak arama amacıyla
sokaklara çıkmış, bu milletin evlatları olduğunu
unutmayacak. Taksimde, Somada ve daha birçok yerde zaman zaman kontrolsüz güç
kullanılmıştır. Polisimizin bazı eylemleri tedbir
alma, olan olayları yatıştırmanın ötesine
geçmiştir. Otelin, hastanenin içine kadar gaz bombaları
atılmış, tazyikli su sıkılmıştır.
Uyarılarla geçiştirilebilecek ya da birazcık sabırla
savuşturulabilecek hadiseler, Hükûmetin,
ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı
beyanları, polisi kışkırtıcı demeçleriyle
şirazeden çıkmış, toplum altüst olmuştur. Polisin
tutum ve davranışları, hasmane tutum takınarak da anlaşılamaz.
Bu da bir başka yanlıştır.
Polis bu ülkenin
düşmanı değildir, polis, Türk milletinin evlatlarıdır,
bu toplumun içinden çıkmıştır. Dedim ya, empati yapmak ve
niye, niçin sorularının üzerinde durmak lazımdır. Burada,
siyasal iktidarın kışkırtıcılık yaptığı
kesindir. Polis yöneticilerinin siyasal baskılarla yine, yanlış
tavır ve talimatlar verdiği ortadadır. Yine, polisin içinde
bulunduğu meslekî şartlar ve özlük haklarından kaynaklanan ciddi
sıkıntıları vardır. Yine olay anında ortaya
çıkan baskılar, stres ortamı mevcuttur. Daha birçok sebep
sayabiliriz. Bu görüntülerin yaşanmaması için bu hususların
tamamının birlikte ele alınması, birlikte analiz edilmesi
lazımdır.
Kolluk güçlerinin
hareket tarzı, siyasal iktidarın meselelere bakışıyla
doğru orantılıdır. Yönetenlerin hukuka
uymadığı, hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına
aldığı bir toplumda, kurum ve kuruluşların hukuka
riayet etmediğini eleştirmek, olsa olsa bir garabettir.
Gezi
olaylarında topluma itidal tavsiye etmek yerine bizimkiler-onlar diye
ayrıştıran, Evdeki yüzde 50yi zor tutuyorum. diyen, Soma
olaylarında korumasının vatandaşı tekmelemesine göz
yuman, kontrolsüz güç kullanımını âdeta teşvik eden
başbakanlar ve Hükûmet erkânının olduğu bir ülkede, kanunun
zor kullanma yetkisini verdiği kolluk gücü de en üst yöneticilerine
bakarak hiza alacaktır.
Günlerdir iç
güvenlik yasası için burada uğraş veriyoruz. Hukuk
dışılığı yasalaştıran,
yasalaştırırken kolluk güçlerine de hukuku darağacına
çektiğini, haklı olanın değil, ayrıcalıklı
olanın, güçlü olanın yanında olduğu mesajını da
AKP böylece vermektedir.
Gezi
olaylarında, Somada önce polisi kanun dışılığa
azmettirmiş, suç işleyenlerin sırtını
sıvazlamış, Aslansın, kaplansın. demiş, kendi
seçmenlerini sokağa, meydanlara çağırmış, Onu
yedirmem, bunu yedirmem. demiş ve arkasından da 17-25 Aralık
yolsuzluk meselelerinde ayağına basıldığı zaman,
bu sokağa sürmüş olduğu mensupları da orta yerde yüzüstü
bırakabilmiştir.
Kıymetli
arkadaşlar, yani polisin asıl sorunu siyasal iktidarın ta
kendisidir. Siyasal iktidar ve onun türevi Cumhurbaşkanı, maalesef
toplumun tümünü kucaklamamaktadır. Sırası gelmişken,
Sayın Cumhurbaşkanının, 8,5 milyon oy almış
Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanına,
Cumhurbaşkanlığını unutup âdeta AKP Genel Başkanı
gibi davranarak cevap vermesi ne devlet teamüllerine uygundur ne de
hakikatlere. Cumhurbaşkanı, davranışlarıyla
Anayasa'yı ihlale devam ediyor, milletin Cumhurbaşkanı olmak
yerine, AKPlilerin Cumhurbaşkanı olmak sevdası ağır
basıyor. Ne gam ne keder, herkes layık olduğu muameleyi görür
ancak Genelkurmay Başkanının tırnağını daha
değerli gören Sayın Erdoğana şu hadiseyi hatırlatmak
istiyorum: Kendisinin atadığı Genelkurmay
Başkanını, Sayın Başbuğu hapislere gönderirken
Genelkurmay Başkanına sahip çıkmamıştır. O zaman,
açık açık soruyoruz: Sayın İlker Başbuğun
tırnağı mı yoktu, yoksa Cumhurbaşkanı
Erdoğanın vicdanı mı? Sayın Genelkurmay
Başkanı, sakın Erdoğanın sözlerinin samimiyetine
kanma, dostum, kardeşim dediği kim varsa onları ilk durakta
ortada bırakmıştır. Yani Paşam, Erdoğanın
maşallah dediği iflah olmuyor, onu söylemek istiyorum. Ayrıca,
Sayın Erdoğan, sen de, Genelkurmay Başkanı da, diğer
tüm kurumlar da Meclisin, millî iradenin denetimi altındadır, hiç
kimse millî iradenin üstünde değildir.
Polisin içinde
bulunduğu şartları, ekonomik, sosyal ve çalışma
ortamı şartlarını iyi analiz etmeliyiz dedim. Kamu
Denetçiliği Kurumu şikâyet üzerine 30 Aralık 2014te bir rapor
hazırlamış, tavsiye niteliğinde bu rapor. Bu raporu
okuduğunuz zaman polisin içinde bulunduğu sosyoekonomik şartları,
özlük haklarındaki noksanlıkları tespit edebiliyorsunuz. Bu
rapora göre, 26 ilde 50 saatin üzerinde mesai yapıyor polisimiz, 81 ilin
ortalamasına baktığınız zaman 47,6 saat yani 48 saat.
Bu ne anlama geliyor? Diğer memurlardan kıymetli arkadaşlar,
neredeyse haftada bir gün yani yedi günün altı günü polis
çalışıyor. Karşılığında ne izin
veriliyor ne fazla mesai ücreti veriliyor, şaka gibi âdeta rakamlara
baktığınız zaman, sabit fazla mesai ücretleri veriliyor.
30un üzerinde ek görevlendirmeler var. Sınav tedbirleri
dışında -ki o zaman polis görevlendiriliyor o
sınavların kontrollü bir biçimde yapılabilmesi için- bir ek
ücret de ödenmiyor. Getir götür işleri bile polise verilmiş. Herkese,
neredeyse tüm memurlara verilen 3600 ek gösterge çok görülüyor. Aynı
görevi yapan jandarma personelinin 3600 ek göstergesi var ama polis için yok.
Borç sarmalına düşmemiş bir polis ailesi kalmamış,
kafası sürekli borç faizi ödemeleriyle meşgul. Bu yüzden intiharlar
artmış. 2009-2013 arasında intihar vakası değerli
arkadaşlar, 157. Sizin de telefonlarınıza geliyordur polis kuruluşlarından
Bugün şurada polis memuru intihar etti, bugün burada intihar etti. diye.
Ruh sağlığı tedavisi görenler, yine, bu zaman dilimi
içerisinde 2.323. Polis teşkilatının bu sorunları çözülmeden
teşkilatın huzura kavuşturulması mümkün gözükmüyor.
İktidarın senelerce polise verdiği sözleri yerine getirmemesi de
ayrı bir gerginlik konusu.
AKP Grubuna diyorum ki: Gelin, Meclis olarak bu
sorunlarını çözelim. Polise hepimizin ihtiyacı var. Polise bu
manada hizmet, hukuk devletine, adalet müessesine hizmet anlamına
gelecektir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki: Polisimizin
yanındayız, polisimizin özlük hakları lehine getireceğiniz
her teklife de destek olmaya hazırız.
Bu taahhütlerle hepinize en derin sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)(x)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde,
Kırıkkale Milletvekili Sayın Oğuz Kağan Köksal
konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Malatyada elim bir uçak
kazası sonucunda hayatını kaybeden, şehit olan 4 pilotumuza
Allahtan rahmet diliyorum ve milletimize Cenab-ı Allahın böylesine
başka acılar göstermemesi temennisiyle sözlerime başlamak
istiyorum.
Değerli milletvekillerimiz, bugün Cumhuriyet Halk
Partisinin verdiği grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum ve
özellikle önerinin muhteviyatına geçmeden önce, toplantı ve gösteri
yürüyüşleri hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.
Anayasamızın 34üncü maddesi toplantı ve
gösteri yürüyüşlerini bir hak olarak garanti altına
almıştır. Yani, toplantı ve gösteri yürüyüşünü
anayasal bir hak olarak
O maddenin sonunda da Bu hakkı kanunla
düzenlenir. demek suretiyle, ne şekilde
kullanılacağını anlatmıştır.
Bu noktadan
baktığımızda, toplantı, gösteri yürüyüşleri
eğer o kanunda yazılan şartlar çerçevesinde yerine getirilen bir
toplantı, gösteri yürüyüşü ise orada güvenlik güçlerine üç tane asli
görev düşmektedir. Bu asli görevlere baktığımızda
birincisi, genel bir toplumsal olayda veya buna benzer toplantı ve gösteri
yürüyüşlerinde, bölgede yaşayan insanların mal ve can
güvenliğini garanti altına almak.
İkincisi:
Toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılanların can
güvenliğini kontrol altına almak. Yani Anayasada
sayılmış, kendisine hak olarak verilmiş bir konunun yerine
getirilmesi için tedbir almak.
Üçüncüsü, belki
zaman zaman tartışılan, bu tür tartışmalara meydan veren
başka bir husus: O toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin içerisine
herhangi bir provokatörün karışarak olayların kanunsuz eylem
hâline dönüşmesini önlemektir.
İşte,
polis veya güvenlik güçleri bu toplantı, gösteri yürüyüşlerinde bu üç
noktadan hareket etmek suretiyle görevlerini ifa ederler ve bu görevlerini ifa
ederken de ellerinde 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet
Kanunundan ve gene, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunundan aldıkları yetkileri kullanırlar.
Tabii, polisimiz
bu yetkileri kullanırken bütün gayesi, olaylardan kimse rahatsız
olmasın, kimse mağdur olmasın ve olay çıkmadan mesele
halledilsin. Tabii, bu olay meselesine baktığımızda, kamu
düzeni ve kamu güvenliği de en önde gelen noktalarından birisi
olacaktır ve polis bu noktada gerekli tedbirleri almak durumundadır.
Ayrıca,
baktığımızda, gerek AK PARTİ olarak bizim hedefimiz,
diyoruz ki biz: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. O
bakımdan, insan unsuruna ve insan noktasında güvenlik konseptinde de
çok önemli bir yer veriyoruz ve diyoruz ki: Güvenlik özgürlük için
vardır, insan için vardır. O hâlde, yapılacak en güzel şey
de kimseyi rahatsız etmeden bu işi çözmek. Bununla ilgili, polis
teşkilatı kendi içerisinde yeni yeni çalışmalar
yürütmektedir. Gene, polislerin eğitiminden tutunuz ki şu anda
polisin yüzde 95i yüksekokul mezunu hâline getirildi. Diğer taraftan,
polislerin bu tür görüşmelerde bu tür ikazlara uyacak her ilde bir
görüşmeci yapması, gene, polis teşkilatımızın
kasklarına numara verilmek suretiyle ola ki bir yanlış yapan
olursa tespit etmek adına çeşitli çalışmalar da bir
taraftan sürdürülmektedir. Bunun altında yatan gaye, tekrar
söylediğim gibi, bizim felsefemiz millete hizmet felsefesidir ve diyoruz
ki biz AK PARTİ olarak milletin hâkimi değil, hadimiyiz. Üstümüze
düşen her türlü görevi yerine getireceğimizi ben burada bir kere daha
ifade ederken Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş bu önergeyi
yüce Meclisimizin takdirlerine sunuyor, hepinize tekrar saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, yoklama
BAŞKAN
Yoklama talebi var.
Sayın Altay,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök, Sayın Serindağ, Sayın
Öztürk, Sayın Serter, Sayın Öner, Sayın Özcan, Sayın Tunay,
Sayın Acar, Sayın Özkes, Sayın Dinçer, Sayın Moroğlu,
Sayın Kaplan, Sayın Türmen, Sayın Balbay, Sayın Çam,
Sayın Yüksel, Sayın Güven, Sayın Çıray.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.31
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.46
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylanmasından önce yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden
elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu ve arkadaşları tarafından,
toplumsal olaylarda polisin orantısız ve aşırı güç kullanmasının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 17/6/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 25 Şubat 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
XI.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İçişleri Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN İçişleri Komisyonunda boş
bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi grubuna düşen 1 üyelik için Isparta Milletvekili Ali Haydar
Öner aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza
İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Ceza
İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Askeri
Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Polis
Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife
ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının
geçen birleşimde ikinci bölümü üzerindeki konuşmalar
tamamlanmış ve soru cevap işleminde
kalınmıştı.
Sisteme giren ve soru sormak isteyen sayın
milletvekilleri yeniden sisteme girsinler lütfen. Sayın Işık,
Sayın Belen, Sayın Acar, Sayın Türkoğlu, Sayın
Erdoğan bu sıraya göre söz vereceğim- Sayın Korkmaz,
Sayın Vural, Sayın Çınar, Sayın Şimşek,
Sayın Tanal, Sayın Öğüt, Sayın Çam, Sayın Öner, Sayın
Akçay, Sayın Bulut ve Sayın Şandır.
Sayın Işık? Yok.
Buyurun Sayın Belen.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tasarıyla, polis kolejleri ile polis akademileri
kapatılmaktadır. Sözde cemaat, paralel yapı ve terör
örgütü dediğiniz ve bu okulları işgal ettiğini iddia
ettiğiniz bu cemaat bir suç örgütüyse bu örgüte mensup olduğunu
düşündüğünüz öğrencilerle ilgili, mevcut yasalar ve disiplin
hükümleri ve yönetmelikleri kullanarak okulla ilişkilerini kesebilirsiniz.
Bu yoldan konuyu çözmek varken sanal bir düşman yaratıp bu okulları
kapatmak, arka planda başka düşünceler olduğunun göstergesidir.
Ayrıca ak polis olmayanları resen emekli edeceksiniz. Bunu hangi
vicdana sığdıracaksınız? Böyle bir uygulama insan
haklarına aykırı değil mi? Emeklilikle ilgili SGKdaki
şartları yerine gelmemiş bir kamu görevlisini nasıl emekli edeceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR
(Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Antalya Kültür ve Eğitim Vakfı, AKEV Antalya üniversitesini
kurabilmek için yaklaşık yedi yıldır
uğraşıyor. Eğitim öğretim için binalar
yapıldı, sosyal amaçlı binalar yapıldı. Bugün tamam
dense 3 bin öğrenciye eğitim verebilecek aşamaya gelindi ancak
uzun süre YÖKü ikna etmek mümkün olmadı. Bu arada, neredeyse elli tane
vakıf üniversitesi kuruldu ama her şeyi tamam olan Antalya
üniversitesi bir türlü kurulamadı. Sonunda YÖK ikna edildi ama bu sefer de
Hükûmetin kanun tasarısını Büyük Millet Meclisine getirmesi
bekleniyor. AKEVin Antalya üniversitesini öngören tasarı ne zaman Türkiye
Büyük Millet Meclisine gelecektir? Artık bu süreç
tamamlanmalıdır. Antalya üniversitesi bürokrasiye kurban
gitmemelidir. Yedi yıllık emek boşa gitmemelidir Sayın
Bakan. Antalyaya haksızlık yapmayınız. Lütfen, ne zaman
getireceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hâlihazırda
toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılıp da
molotofkokteyli, havai fişek ya da sapan gibi unsurlarla
başkalarını yaralayan, özellikle emniyet güçlerine
saldıranlar cezalandırılıyor mu? Bunların cezası
var mı, yok mu? Birinci sorum bu.
İkinci sorum:
Özellikle bu polis koleji ve güvenlik bilimleri fakültesinin
kapatılmasının sebebi olarak gösterilen legal görünümlü illegal
yapılardan, cemaatlerden bahsediliyor. Yani orada bir suç örgütü
olduğundan bahsediliyor. Toptancı bir anlayışla bu okullar
kapatılıyor. Halbuki biraz evvel Sayın Belenin söylediği
gibi, bu okullardaki disiplin dışı davrananların cezalandırılması
gerekirken, eğer bu okullarda suçlular varsa, İmralıdaki bebek
katili Abdullah Öcalan Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun, orayı da
mı kapatmak lazım? Dolayısıyla, bunun başka bir çözümü
olmalı. Onun ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bugüne kadar terörle mücadele eden bir hükûmete rastlamadık. Yani AKP
iktidarı hep terörle pazarlık masasında oldu. Ben buradan sormak
istiyorum: Terörle mücadele etmenize engel olan herhangi bir mevzuat var
mıdır? Varsa hangi mevzuat bugüne kadar sizin terörle mücadelenizi
engellemiştir? Onu öncelikle değiştirelim.
İkincisi:
Polis Disiplin Tüzüğü ve mevcut 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu emniyet teşkilatı içerisindeki herhangi bir illegal
yapıyı temizlemeye yeterli değil midir? Yeterli değilse
Polis Disiplin Tüzüğü ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda niye bir değişiklik yapmayı düşünmüyorsunuz,
böyle toptancı bir şekilde herkesi okuldan
uzaklaştırıyorsunuz ve bir sürü emniyet müdürünü subjektif gerekçelerle
kuracağınız bir komisyonun bundan sonra zapturaptı
altına alıp tamamen emniyetin siyasallaşmasına sebep
oluyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Sayın Başkan, polis teşkilatı
mensuplarının almış oldukları görev
tazminatlarının hemen hemen hiçbiri emekli maaşına
yansımadığından maaşları neredeyse yüzde 50nin
altına düşmektedir. Emeklilik sonrası oluşan büyük
maaş farkının düzeltilmesi için kadro derecesi 1inci derece
olan polis memurlarının çalışırken 2.200 olan ek
göstergesinin emekli olduğunda, yasal düzenleme yapılarak, 3.600
olarak düzenlenmesi bir mağduriyeti önleyecektir. Kolluk gücü olan
jandarma 3.600 ek göstergeden faydalanırken polis teşkilatı
bundan faydalanamamaktadır. Biz Jandarma teşkilatı niye
alıyor? demiyoruz, keşke imkân olsa, daha çok imkânlar verilse ama
polis teşkilatına yapılan bu haksızlığın da
bir an önce giderilmesini istiyoruz. Acaba
Bakanlığımızın bu konuda bir çalışması
var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Serapı
molotofla yakan KCKli MİT görevlisine KCKya girme talimatını
kim vermiştir, bu görevi kim vermiştir? Bu görev verenlerin
sorgulanmasını engelleme girişimi kimin tarafından önerilmiştir?
KCKnın kuruluşunda bu tür görevliler yer almış
mıdır? PYD terör örgütü müdür? Vatan toprağını terk
etmek vatana ihanet suçu mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çınar
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Kastamonu Çatalzeytin Konaklı köyü Ginolu Mahallesindeki tarihi Ginolu
Kalesinde bulunan bayrak direği çeşitli sebeplerden dolayı
sökülmüş ve bayrağımız indirilmiştir.
Bayrak direği
aydınlatma direği olarak kullanılmak üzere Kastamonu Üniversitesi
Çatalzeytin yerleşkesine verilmiştir ancak sökülen bayrak
direğinin yerine yenisi yapılmamıştır ve
şanlı bayrağımız dalgalanamamaktadır. Bunun
sebebi nedir? Bayrağımıza karşı rahatsızlık
mı söz konusudur? Ginolu Kalesine yeniden şanlı
bayrağımız dikilecek midir?
Bir diğer
sorum: PKK terör örgütünün doğu ve güneydoğu illerinde faaliyet
gösteren iş adamlarımızdan vergi adı altında haraç
topladığı, iş adamlarımızın konuyu resmî
makamlara taşıdığı ancak kaymakam ve valilerin
Yapacağımız bir şey yok. ifadeleri doğru mudur? PKK
vergi adı altında iş adamlarımızdan haraç toplamakta
mıdır? Bu konuda resmî makamlara karşı herhangi bir
müracaat söz konusu mudur?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Şimşek
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
684 sıra sayılı torba tasarının bazı maddeleriyle
gözaltı ve üst baş arama gibi yargıya ait bazı yetkiler
mülki idare ve kolluğa devredilerek ülkemiz hukuk devletinden
uzaklaştırılmaktadır. Hâlbuki ülkemizin bir bölgesinde
güvenlik güçleri karargâha çekilerek, orada mevcut yasalar bile
uygulanmamaktadır. Hepimizin bildiği gibi, o bölgede terör örgütü PKK
kendi yasalarını uygulamaktadır. Öyleyse bu kanunun amacı
nedir? Masum vatandaşlarımız üzerinde bir korku ve baskı
aracı olarak kullanılacağı ve bu da yargı kararı
olmaksızın idareye bağlı olarak yerine getirilecek olan bu
tasarıdaki antidemokratik maddeleri geri çekmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Süleyman Şah Türbesi taşınmadan önce yani sizin deyiminizle
operasyon yapılmadan önce Salih Müslim Türkiyeye geldi mi?
Geldiğini biz biliyoruz. O operasyon öncesi devlet kademesinde kimlerle
görüştü, devlet kademesi dışında kimlerle görüştü?
Hükûmetiniz, kimlerle görüşme yaptı bu ve aranızda bir ikili
anlaşma yapılıp girişte ve çıkışta Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ne kadar envanterle Kobaniye girdiği, ne
kadarla çıktığı ve aynı zamanda Süleyman Şah
Türbesinin Kobanide PYDnin belirlediği yere, türbenin oraya
konulacağıyla ilgili ikili bir anlaşmanız var mı, yok
mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt
Yok.
Sayın Çam
MUSA ÇAM
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
daha önce Plan ve Bütçe Komisyonunda da söylemiştim. Valilerin
göstergeleri iyi bir noktada ama kaymakamların göstergeleri oldukça
düşük, emeklilikte bir mağduriyet yaşıyorlar. Aynı
şekilde polisler de aktif çalışırken maaşları iyi
ama emekli olduktan sonra çok büyük mağduriyet çekiyorlar. Bu 3.600
göstergeyle ilgili bir çalışma var mıdır, bunu
öğrenmek istedim.
Bir de
muhtarlarımız; Türkiye'de 52 bin muhtar var. 2013 yılında
muhtarlara bir ücret artışı gerçekleştirildi Mecliste tüm
partilerin katkılarıyla ama muhtarların önemli bölümü sosyal
güvenlik primlerini kendi ceplerinden ödüyorlar. Muhtarın maaşı
bugün 870 lira ama 415-420 lira sosyal güvenlik primlerini kendi ceplerinden
ödemektedirler. Muhtarların sosyal güvenlik primlerinin İçişleri
Bakanlığının bütçesinden karşılanmasını
nasıl karşılıyorsunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; öncelikle saygılar sunuyorum ve hayırlı
akşamlar diliyorum.
Tabii,
saygıdeğer milletvekillerimizin sorularının bir
kısmını şimdi burada cevaplandıracağım, bir
kısmını da yazılı olarak
cevaplandıracağız, onu baştan arz edeyim.
Öncelikle polis
kolejleriyle ilgili bir soru soruldu. Daha önce 5 polis kolejinden 4ü
kapatılmıştı. En son iki yıl önce 1i daha
kapatıldı. Çok uzun yıllar öncesine gidiyor polis kolejleriyle
ilgili temel sorun. 1990lı yıllarda daha sonra 2000li yıllarda
kapatmalar oldu. 5 polis kolejinden 4ünün kapatılması önceki
yıllarda gerçekleşti. Bu son polis kolejine de iki yıldır
öğrenci alınmıyor. Son 2 sınıfında öğrenci
var.
Nedeni? Yeni bir
sisteme geçiliyor. Yani elbette mevcut problemler de var. 2010
yılından itibaren yapılmış olan sınavlarla ilgili
olarak şu anda hem adli hem idari soruşturma devam ediyor. Bu, büyük
bir sorundur. Yani milletin çocuklarının tamamının
girdiği sınavın sorularının çalınmış ve
birtakım insanlara ayrıcalık tanınmış
olmasına dair soruşturma açacak ciddiyette iddiaların olmuş
olması -hem adli hem idari- ciddi bir sorundur. Ancak bu olmasaydı
bile, böyle bir sorun olmasaydı bile polis kolejlerinin ve fakültesinin
olması bir sorundur. Bu sistemin yanlışlığı
ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ülke örneklerinden de
yararlanarak daha sivil bir yapıya dönüşmesi bakımından bu
karar alınmıştır.
Bizim her ilimizde
üniversitemiz var, milyonlarca gencimiz liselerden mezun oluyor. Onlardan
şu andaki sistemde de önemli bir kısmı sınavlarla
alınıyor ve eğitimden geçiriliyor, belli sürelerle eğitim
veriliyor, sonrada sınav yapılıyor ve tekrar polisliğe alınıyor.
Şimdi, biz,
mevcut durumda da alınıp da devam edecek olan yani sınavla
alınıp devam edecek olan eğitim sistemini yeniden dizayn
ediyoruz ve yine sınavla polis olacaklar. Burada beş ayrı sistem
var, eğitim sistemi. Bunu getirirken Emniyet Genel Müdürlüğünde olan
Eğitim Dairesini de kapatıyoruz. Burada beş ayrı sistemi
ikili sisteme indiriyoruz, hem polis amirlerini, müdürlerini eğitecek bir
birim, bir de polis memurlarını eğitecek bir birim olarak
tanımlıyoruz ve hepsini de akademi bünyesinde topluyoruz. Bizim
herhangi bir sorunumuzu, maalesef, mevcut bu durum çözmemiş,
artırmıştır. Şunu Genel Kurulun bilgilerine arz
ediyorum, sadece bir bilgi olsun diye, mevcut durum şu piramit, oysa olması
gereken piramit şu, rakamlarını biraz arz edeceğim yani bu
şu demek, rakamlar burada: Bizim 1.754 şu anda birinci
sınıf emniyet müdürümüz var yani il emniyet müdürlüğü yapacak,
oysa 1.055 başkomiserimiz var.
Arkadaşlar, sayın milletvekillerimiz; bu sürdürülebilir
bir durum değil. Yani, başkomiserin 2 katı neredeyse birinci
sınıf emniyet müdürü var. Sonra, komiser 2.174, yine birinci
sınıf emniyet müdürüne yakın. Emniyet müdürleri ki birinci
sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf, dördüncü
sınıf, emniyet amiri diye geçiyor, hepsini toplarsanız müdür ve
amir durumunda olan 10 bine yakın görevlimiz var ama bunun
yarısı kadar neredeyse başkomiser, komiser, komiser
yardımcısı var yani sokakta görev yapacak olan insan; hırsızlıkla
mücadele edecek, uyuşturucuyla mücadele edecek görevli insan.
Tabii, şunu diyebilirsiniz: Bu neden böyle oldu,
neden buna izin verildi? Kabul edelim ki bu ta 1990lı yıllardan
itibaren bizim sistemimizin ortaya çıkardığı büyük bir
sorundur, bunu bizim gidermemiz gerekiyor.
Şimdi,
terfisi gelmiş olan herkesin terfi etmesi yerine, ihtiyacımız
kadar terfi edecek sisteme geçiyoruz. Şimdi, memuru, müdürü baz alan,
odağına alan bir sistem var; müdürlük sırası gelmişse
müdür olur. Bu sistemden yani müdürün ihtiyacını
karşılayan, onun çıkarına dizayn edilmiş sistemden
milletin çıkarına göre düzenlenmiş sisteme geçiyoruz. O zaman ne
kadar ihtiyacımız varsa o kadar müdür olacak, başkomiser olacak,
komiser olacak ve daha da bu sistemi iyileştirme yönünde değerlendirmeler,
adımlar atacağız. Bunu arz ediyorum ve 2nci soruya geçiyorum.
Antalya
üniversitesiyle ilgili bir soru soruldu, yazılı olarak cevap
vereceğim.
Molotofu
önlemekte ne gibi sıkıntılar var? ya da Ceza alıyor mu,
almıyor mu? Şimdi molotof tabiri ilk defa giriyor bizim
yasalarımıza, daha çok, yakıcı, yanıcı,
boğucu maddeler tanımı var. Yargıtay bunun silah
olduğuna dair karar verdi. Fakat, bizim kompartıman şeklinde
kurgulanmış sistemimizde her bir birimin ayrı kanunu var. Olay
olduktan sonra, kişi öldükten sonra silah sayılan bir husus; olay
olmadan önce polisin önleyici görevini yapması yetkisini kullanması
aşamasında -kanunda nelerin silah sayıldığı,
nasıl olduğu tek tek sayıldığı için- yorumla
silah sayılamaz. deniyor.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Olur mu öyle şey Sayın Bakan? Yanılıyorsunuz,
yanılıyorsunuz Sayın Bakan, öyle değil.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA - Çünkü, burada insan
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Hayır, yanılıyorsunuz, TCKya göre
MAHMUT TANAL
(İstanbul) 6ncı maddeye göre
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Efendim, soru sordunuz
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, 6ncı maddenin (f) fıkrasına göre
silahtır o.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA - Sayın milletvekilim, soru sorarken ben müdahil oldum
mu?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ama yanlış bilgi veriyorlar size.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Siz soru sordunuz, biz de milletimize bu vesileyle
anlatıyoruz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Ama yanlış cevap veriyorsunuz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yanlış cevap veriyorsunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Efendim, madem o kadar biliniyorsa
Size de bana göre
yanlış soru soruyorsunuz diyebilirim. Böyle olmaz ki. Ben
bildiğimi, benim önümdeki yorumlarımı anlatayım
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Doğru bilgi değil bu.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Efendim sizin de
Siz soru sormadınız mı?
Doğru bilgiyi biliyorsanız niye sordunuz?
BAŞKAN
Sayın Bakanım
MAHMUT TANAL
(İstanbul) O soru benim sorum değil.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Efendim, soru sordunuz, ben bilgiyi arz ediyorum. Yani böyle
şey olur mu?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Benim sorum değil o.
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi toparlar mısınız, bayağı süre
geçti.
Buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Onun için, bu son derece ciddi bir mevzudur. O bakımdan
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununda bu madde düzenlenmemiştir,
şimdi düzenliyoruz.
Ve burada
şunu söyleyeyim: İkaz ederek, bedeni güç kullanarak, silah
dışındaki yöntemleri kullanarak önlenememesi hususu baş
gösterirse o zaman tabii, molotof ve yakıcı, yanıcı
maddelerle, insanların hayatını, insanların
alışveriş yapma özgürlüğünü, insanların seyahat etme
özgürlüğünü, esnafın ticaret yapma özgürlüğünü belli bir grup
insanın molotof kullanarak, ateş ederek, yakıcı madde
kullanarak, boğucu madde kullanarak yok etmesinin önüne geçecek
düzenlemeler yapılıyor.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Doğruları anlat, doğruları. Masal
anlatma, sorulara cevap ver.
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Ve bu, bizim sistemimize göre zorunluluk arz ediyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Ayın 6sında Bakanlığı bitiyor, bu
kanun görüşülürken burada olması bile yanlış.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süre çok fazla geçti, lütfen
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Diğerlerini de yazılı
cevaplandırırız efendim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bakın çok önemli bir kanunu
görüşüyoruz. Sayın Bakan sorulara cevap verirken
sorularımızın bütün süresini bir molotof konusuna
ayırdı.
BAŞKAN
Olabilir, tamam.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Sayın Bakan size mi soracak?
BAŞKAN Bir
saniye sayın milletvekilleri.
OKTAY VURAL
(İzmir) Eğer bu konuda bir irade varsa, düşüncesi varsa
Sayın Bakan çıksın burada konuşsun, anlatsın. Bizim
sorularımız somut; PYD terör örgütü müdür? Serapa molotof atanlar
içerisinde MİT görevlisi var mı? Kim görev verdi buna? KCKyı
kuranlar içerisinde de MİT var mı? Bunu soruyoruz ya, açık
seçik.
BAŞKAN
İkinci bölümde devam etsin efendim. Çünkü, bak, bu bölümde hem soru soran
arkadaşların
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, Sayın Bakan çıksın,
burada anlatsın.
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Vural, biliyorsunuz, böyle bir usulümüz yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Niye olmasın?
BAŞKAN
İkinci bölümde biraz daha uzun süre vereyim, cevabına devam etsin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sataşmadan dolayı söz verin, on beş dakika
konuşsun.
FARUK BAL (Konya)
Efendim, Hükûmet kendini savunsun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkanım, benim bir söz talebim var. Sayın
Başkanım, benim yerimden bir söz talebim var efendim bir olayla ilgili
olmak üzere.
BAŞKAN
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
39.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, İçişleri Bakanlığı
Basın Müşavirliğinin İzmir Milletvekili Oktay Vuralla
ilgili yaptığı bir açıklamaya ilişkin
açıklaması
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, bu kanun tasarısının görüşmelerine
başlanıldığı günlerde Grubumuzun Başkan Vekili
Sayın Oktay Vuralın bir beyanatı üzerine, İçişleri
Bakanlığı Basın Müşaviri -ki bir bürokrat- bu
şahıs, Sayın Oktay Vuralı yalancılıkla itham
edecek şekilde bir açıklama yapmıştı. Sayın
Bakanla şifahi görüşmemizde Bu bir yanlıştır, bu
kişi hakkında yasal işlem yapacağım. demişti.
Şimdi Sayın Bakan burada hakkında ne gibi işlem
yaptığını lütfen açıklasın ki parlamenter sistemin
temel taşı olan parlamentere bürokratik bir baskının ve
hakaret etme hakkının elinden alınmış mı
alınmamış mı, bunu Parlamento öğrensin.
BAŞKAN
Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
40.- İçişleri
Bakanı Efkan Alanın, Konya Milletvekili Faruk Balın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; o gün de
söyledim, hemen bir inceleme başlattım -kısa zamanda, öyle uzun
uzadıya değil- gereğini yapacağım, burada hiç tereddüt
yok. Ben buradan bitirmeden de onu söylerim size, arz ederim,
açıklarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
21inci madde
üzerinde ikisi aynı mahiyette üç adet önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Şimdi
okutacağım önergeler aynı mahiyettedir.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4/6/1937
tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilât Kanununun 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Birinci Sınıf
Emniyet Müdürü" rütbesi bölümünün 1 inci ve 2 nci meslek dereceleri
kısımlarının karşısında yer alan görev
unvanları ile "İkinci Sınıf Emniyet Müdürü"
rütbesi bölümünün 3 üncü meslek derecesi kısmının
karşısında yer alan görev unvanları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. "Genel
Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Özel
Güvenlik Denetleme Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Merkez
Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri"
"Daire
Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, İl Emniyet Müdürü, Polis
Başmüfettişi, Öğretim Görevlisi, Merkez Emniyet Müdürü, Polis
Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Akademisi Başkan
Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü,
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu
Grup Amiri, Emniyet Müşaviri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis
Meslek Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Eğitim Merkezi Müdürü, Uçuş
Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Pilot"
"Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürü, Daire Başkan Yardımcısı,
İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Polis Müfettişi, Hukuk
Müşaviri, İlçe Emniyet Müdürü, Polis Akademisi Bölüm
Başkanı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür
Yardımcısı, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdür
Yardımcısı, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdür
Yardımcısı, Polis Eğitim Merkezi Müdür
Yardımcısı, Enstitü Sekreteri, Öğretim Görevlisi, Uçuş
Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Havacılık Müdürü, Pilot"
"İkinci
Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde olan polis amirleri; emniyet ve
asayiş durumu, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikler, nüfus
büyüklüğü, şehirleşme düzeyi gibi kriterler dikkate
alınarak belirlenecek ilçelere, ilçe emniyet müdürü olarak atanabilirler.
2
nci, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı meslek derecelerinde bulunan personel
ihtiyaç halinde görev unvanlarına bakılmaksızın
araştırma, inceleme ve denetleme gibi görevler verilmek üzere
atandıkları birim amirinin emrine alınabilirler.
İdare,
her rütbe ve meslek derecesi karşısında gösterilen görev
unvanları arasında personelin görev yerini değiştirmeye
yetkilidir." şeklindeki 21 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar
Bolu
Rıza Türmen Celal Dinçer Ali
Sarıbaş
İzmir İstanbul Çanakkale
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hasan Hüseyin Türkoğlu S. Nevzat Korkmaz Mustafa Kalaycı
Osmaniye Isparta
Konya
Mehmet Erdoğan Bülent Belen Faruk Bal
Muğla Tekirdağ Konya
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti-tek
adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
21 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faysal Sarıyıldız Demir Çelik Gülser
Yıldırım
Şırnak Muş Mardin
Nazmi
Gür Pervin
Buldan Hüsamettin
Zenderlioğlu
Van Iğdır Bitlis
Erol Dora Abdullah
Levent Tüzel
Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Faysal Sarıyıldız,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Sarıyıldız.
FAYSAL
SARIYILDIZ (Şırnak) Sayın Başkan, Parlamentonun
sayın vekilleri; günlerdir görüşmekte olduğumuz maddelerin bir
kısmı, AKPnin demokratik olmayan, çoğunlukçuluğuyla kabul
ettirilen iç güvenlik yasa tasarısının iddia edildiği gibi
bu ülkede aslında hukuku korumaktan ziyade, iç güvenliği
sağlamaktan ziyade, AKP iktidarına, ha bire itibar ve meşruiyet
yitimi yaşayan siyasal iktidara bir zırh oluşturduğu her
geçen saat anlaşılıyor.
Aslında bu
yasanın çıkması hâlinde, hep birlikte, cumhuriyet tarihi boyunca
yapılan tüm darbelerin ruhuna Fatiha okuyacağız. Bunu ifade
etmek gerekiyor.
Daha bugün
DİSKin Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu tartaklanarak gözaltına
alındı. Aynı zamanda Cizrede 11 yaşındaki bir çocuk
yine polis kurşunuyla ağır yaralandı. Şu an hastanede
yoğun bakımda tutulmaktadır.
Yine, bu yasa
çıkmadan önce, daha birkaç gün önce, 15 Şubatta uluslararası
komployu kınamak için İstanbulda demokratik bir eyleme katılan
4 tane genç makul şüpheli olarak gözaltına alındıktan sonra
tutuklandı.
Molotofu önlemek
ve polisin toplumsal olaylar esnasında yetkilerini artırmak
amacıyla bu yasayı çıkardığını iddia eden
Hükûmet yetkilileri büyük bir çarpıtma ve manipülasyon yapmaktadır.
Çünkü 2007 yılında Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda yapılan
değişikliklerin ardından son sekiz yılda 183 kişi,
2014 yılında ise 6sı çocuk 4ü kadın olmak üzere 23
kişi polislerce katledildi.
Yine, 1 Ocak ve 8
Aralık 2014 tarihleri arasında kolluk güçlerinin dur ihtarına
uymadığı gerekçesiyle ve rastgele ateş açması sonucu
39 insanımız yine polis kurşunuyla yaşamını
yitirmiştir, 61 kişi de yaralanmıştır.
Polisin
kullandığı biber gazı, 2014 yılında en az 453
kişinin yaralanmasına ve 8 kişinin ölümüne neden oldu.
2014
yılında 410u çocuk olmak üzere 8.405 kişi gözaltına
alındı, 68i çocuk olmak üzere 803 kişi tutuklandı. Gözünüz
doysun be ey vicdansızlar! Daha kaç insanın ölmesini, daha kaç
insanın gözaltına alınmasını, daha kaç insanın
cezaevine atılmasını izleyeceksiniz? İktidar
sarhoşluğu ve muktedirlik gözlerinizi bürümüştür, uyanın.
Bu yasayla birlikte demokratik ve kültürel haklarını talep eden
Kürtler, sermayenin ve devletin sömürüsüne karşı direniş hâlinde
olan emekçiler, erkek egemen sistemine karşı direnen kadınlar,
kampüslerde demokratik eğitim talebinde bulunan öğrenciler, sırf
zafer işareti yaptığı için küçük çocuklar makul
şüpheli olacak. Bu makul şüphenin encamı da ölüm, gözaltı,
işkence ve zindan olacak. Bu nedenle, farklı düşünen ama aynı
kaygıları taşıyan insanlar bu faşist yasaya
Hayır. diyor.
Şimdi, bu
paketin yasalaşması konusunda ısrar eden bir anlayış
hangi zihniyetle barışa katkı sunacaktır? Barış
müzakerelerinde yaşadığımız en büyük tıkanma
nedeni ortak bir çözüm vizyonunun olmamasıdır. AKP Hükûmetinin iki
yüz yıllık bir sorunun, kadim sorunun çözümünde gerçekçi bir
barış vizyonu mevcut değildir. Hâlâ bu sorunun, bu devasa
sorunun günlük, palyatif, eklektik etkilerle çözüleceğini
düşünmektedir çünkü henüz böylesi bir vizyona sahip değil.
Barış vizyonunuz olmuş olsaydı, güvenlik paketini gündemimize
getirir miydiniz? Bu yasa, devletleşen AKPyi daha da güçlendirme ve tek
adam yönetimine zemin hazırlama yasasıdır. Açıkça belirtmek
istiyoruz, bu yasa çözüm sürecinin turnusolüdür.
Şunu da yine
açık bir şekilde ifade edelim: Bu sürecin ilerlemesi anlamında
Sayın Öcalanın sergilediği çabanın onda 1i siyasal
iktidar AKP Hükûmeti tarafından sergilenmiş olsaydı, şu an
gündemimizde yasaklar olmayacaktı. Türkiye daha eşit, daha özgür,
uygar dünyaya nasıl eklemlenirdi?nin hesabını,
tartışmasını yürütürdük. HDP olarak Türkiye
(HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.26
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul) , Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Şırnak
Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul eden
Elektronik cihazla
oylama yapacağız.
Buyurun, iki
dakika süre veriyorum.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, Kabul eden
dediniz. Yok.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Var, var.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Nerede var?
Bir göz doktoruna
gönder onu da sayı saymayı da öğrensin.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Arkadaşlar, ret
Ret!
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Hayırdır, sığırtmaçlığa
özenen var galiba. Bizim köyde sığırtmaçlar
bağırır öyle.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Var
dilekçeniz efendim. Bu maddeden sonra veriyorum.
Evet,
görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Aynı
mahiyetteki diğer önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"4/6/1937
tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilât Kanununun 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Birinci Sınıf
Emniyet Müdürü" rütbesi bölümünün 1 inci ve 2 nci meslek dereceleri
kısımlarının karşısında yer alan görev
unvanları ile "İkinci Sınıf Emniyet Müdürü"
rütbesi bölümünün 3 üncü meslek derecesi kısmının
karşısında yer alan görev unvanları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. "
Genel Müdür
Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Özel Güvenlik
Denetleme Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Merkez Emniyet
Müdürü, Emniyet Müşaviri"
"Daire
Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, İl Emniyet Müdürü, Polis
Başmüfettişi, Öğretim Görevlisi, Merkez Emniyet Müdürü, Polis
Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Akademisi Başkan
Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü,
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu
Grup Amiri, Emniyet Müşaviri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis
Meslek Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Eğitim Merkezi Müdürü, Uçuş
Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Pilot"
"Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürü, Daire Başkan Yardımcısı,
İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Polis Müfettişi, Hukuk
Müşaviri, İlçe Emniyet Müdürü, Polis Akademisi Bölüm
Başkanı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür
Yardımcısı, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdür
Yardımcısı, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdür
Yardımcısı, Polis Eğitim Merkezi Müdür
Yardımcısı, Enstitü Sekreteri, Öğretim Görevlisi, Uçuş
Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Havacılık Müdürü, Pilot"
"İkinci
Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde olan polis amirleri; emniyet ve
asayiş durumu, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikler, nüfus
büyüklüğü, şehirleşme düzeyi gibi kriterler dikkate
alınarak belirlenecek ilçelere, ilçe emniyet müdürü olarak atanabilirler.
2 nci, 3 üncü, 4
üncü, 5 inci ve 6 ncı meslek derecelerinde bulunan personel ihtiyaç
hâlinde görev unvanlarına bakılmaksızın
araştırma, inceleme ve denetleme gibi görevler verilmek üzere
atandıkları birim amirinin emrine alınabilirler.
İdare, her
rütbe ve meslek derecesi karşısında gösterilen görev
unvanları arasında personelin görev yerini değiştirmeye
yetkilidir."
şeklindeki
21. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Rıza
Türmen (İzmir) ve arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde söz isteyen Rıza Türmen, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Türmen. (CHP sıralarından alkışlar)
RIZA TÜRMEN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz torba kanunun 3 tane temel
aksaklığı var, bozukluğu var. Bu torba kanun, kuvvetler
ayrılığına aykırıdır. Çünkü,
yargının birtakım yetkilerini valiye, polise devretmektedir.
İkincisi, temel hak ve özgürlükleri Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine uymayan bir şekilde sınırlamakta ve
bunların ihlaline yol açmaktadır. Üçüncüsü, polise çok geniş
yetkiler vermektedir. Burada anlaşılan amaç odur ki yargıyı
sistem dışında bırakarak, polisin yetkilerini
artırarak, hak ve özgürlükleri sınırlayarak toplumsal muhalefeti
bastırmak. Tabii demokratik ülkelerde siyaset sadece Mecliste
yapılmaz, siyasi partiler arasında yapılmaz. Aynı zamanda
Meclisin, devletin dışında kalan kamusal alanda
yapılır siyaset. Bu kamusal alanda insanlar bir araya gelirler
sorunlarını ortaya koyarlar, çözüm ararlar. İnternet ortamı
da bir nevi kamusal alandır. O anlaşılıyor ki iktidar bu
kamusal alanda ortaya çıkan toplumsal muhalefetten korkmaktadır, bu
toplumsal muhalefeti bastırmak istemektedir. Önümüzdeki torba kanunun da
temel amacı budur.
Şimdi,
deniyor ki: Efendim başka ülkelerde de var bu. Bir kere her ülkenin
kendi sistemi var, o farklı sistemleri karşılaştırmak
mümkün değil. İkincisi, bizim için bağlayıcı olan,
yükümlülükler getiren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar. Oraya
baktığınız zaman neyin doğru neyin yanlış
olduğunu görüyorsunuz. Oraya baktığınız zaman kanunda
yanlış olan şeyin şu olduğunu görüyorsunuz: Barışçıl
bir gösteri yapılıyor. Barışçıl bir gösteriye polis
şiddet kullanarak müdahale ediyor, orantısız güç
kullanıyor. Ondan sonra da pek çok insan yaralanıyor ya da ölüyor.
Burada yapılması gereken şey, bir: Polis,
barışçıl olan gösteriye müdahale etmemelidir. İkincisi:
Polis müdahale edecekse, o şartlar doğmuşsa eğer bu
orantılı olmalıdır. Üçüncüsü: Polis silah kullanmak
zorundaysa bunun kuralları vardır. Polis ancak meşru müdafaa
durumunda silah kullanabilir, ancak başka türlü etkisiz hâle
getiremediği takdirde silah kullanabilir ve bu silah
kullanımının mutlaka orantılı ve zorunlu
olmasıdır yani taş atan bir çocuğa karşı
tabancayla cevap verirse, ateşli silahla cevap verirse bu
orantısızlıktır. Orantısız silah
kullanmamalıdır. Bu getirilen kanun teklifinde polise verilen
yetkiler bu ölçülerden hiçbirine uymamaktadır. Meşru müdafaa
dışında polise silah kullanma yetkisi verilmektedir, ki bu çok
tehlikelidir.
2007
yılından bu yana 183 insanımız polis kurşunuyla
hayatını kaybetmiştir, Gezide binlerce kişi polis
tarafından yaralanmıştır. Yani polisin bu rahat bir
şekilde yaşam hakkını ihlal ettiği bir ülkede polisin
yetkilerinin genişletilmesi çok tehlikelidir. Yani burada, bir
vatandaşın güvenliğini polise karşı korumak meselemiz
vardır bizim. O nedenle, bunlar üzerinde çalışacak yerde, biz
tutuyoruz, tam ters uygulamalara gidiyoruz.
21inci madde üzerinde
de birkaç söz söylemek istiyorum: 21inci madde diyor ki: 2 nci, 3 üncü, 4
üncü, 5 inci ve 6 ncı meslek derecelerinde bulunan personel ihtiyaç
hâlinde görev unvanlarına bakılmaksızın
araştırma, inceleme ve denetleme gibi görevler verilmek üzere atandıkları
birim amirinin emrine alınabilirler. Yani, bu, polisin
siyasallaştırılmasıdır.
Polis, iktidara
uymayan polisler, iktidarın görüşünü benimsemeyen polis
memurları, unvanlarına bakılmaksızın kendinden daha az
kıdemli kişilerin emrine verilecektir ve unvansız
bırakılacaktır bir nevi. Yani, burada yapılmak istenen
şey, idare hukukunun temel ilkeleri olan liyakat, yok efendim, kıdem
gibi esaslar bir yana itilecektir, sadece siyasi iktidarın
görüşlerine göre atamalar yapılacaktır. Bir de tabii şu
var: Mesleğe yeni alınan polisler mülakatla
alındığı için siyasal iktidarın görüşüne uygun
polisler alınmaktadır. Şimdi, bu siyasal iktidarın
görüşüne uygun genç polislerin emrine çok daha kıdemli ama siyasal
iktidarın görüşüne uygun olmayan polisler verilecektir. Bu tam bir
keyfîliğe yol açacaktır ve bunun önlenmesi gerekir.
Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
konuşacak.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
AKP, bir
uzlaşma aramaksızın getirdiği iç güvenlik paketini
hınç ve hırsla geçirme amacındadır, Dediğim dedik,
çaldığım düdük. anlayışla baskı ve dayatma
uygulamaktadır. Sizler de görüyorsunuz ki Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu tasarıda düzeltilmesini istediğimiz, evet dediğimiz,
kabul oyu verdiğimiz maddeler vardır ve olacaktır ama birileri
bunları bilerek görmezden gelmekte, takiye yaparak ve hiç de ahlaki
olmayan biçimde Milliyetçi Hareket Partisini suçlamaya devam etmektedir.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, tasarının bugüne kadar yapılan
görüşmelerinde, toplantı veya gösteri yürüyüşlerinde havai
fişek, molotof ve benzeri patlayıcı maddelerin de
yasaklanmasına, silah ve bu türlü suç aletlerini taşıyanlara,
yasa dışı örgüt ve topluluklara ait amblem, işaret
taşıyarak veya bunları üzerinde bulunduran üniformayı
andırır giysiler giyerek katılanlar ile kanunların suç
saydığı afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç, gereçler
taşıyarak, bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses
cihazlarıyla yayınlayarak katılanlara verilecek cezaların
artırılmasına evet dedik. Terör örgütünün propagandasına
dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kimliklerini
gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanların
cezasının artırılmasına ve bunların cebir ve
şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri
patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları
veya kullanmaları hâlinde cezanın daha da
artırılmasına tabii ki kabul oyu verdik. Şiddete dökülen
toplumsal olaylarda kamu mallarına verilen zararlar ile gerçek ve tüzel
kişilerin mallarına verilen zararların devletçe
karşılanması hâlinde bunun sorumlularına rücu edilmesini
destekledik. Bonzainin imali ve satışının
cezalandırılmasına, uyuşturucu
satışının okul, yurt, hastane, kışla veya
ibadethane gibi yerlere 200 metreden yakın mesafedeki umuma açık
yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek cezanın artırılmasına
evet dedik. O nedenle, ucuz siyasetten medet umanlar, milletimize alenen
yalan söyleyenler Milliyetçi Hareket Partisinden ve Türk milletinden özür
dilemelidir.
Bizim molotofun, bonzainin, maske takıp suç
işlemenin ve her türlü suç aleti kullanmanın cezai
sorumluluğunun artırılması gibi, uyuşturucuyla ve
terörle mücadeleye yönelik düzenlemelere destek vermemiz tabiidir ve bunu da
cümle âlem bilir. Bunun aksini ancak ve ancak akıl
sağlığını yitirenler, şuurunu kaybedenler ya da
Türk milletine ve Milliyetçi Hareket Partisine husumet besleyenler, Milliyetçi
Hareket Partisini bölücü heveslerine engel görenler ve terör örgütleriyle iş
birliği içinde olanlar söyleyebilir. Milliyetçi Hareket Partisinin
uyuşturuculara, bölücülere ve teröristlere karşı tutumunu ve
kimlerle asla birlikte olamayacağını aziz milletimiz çok iyi
bilmektedir.
Değerli milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak AKPnin Anayasaya aykırı, hukuk devleti ilkeleriyle
bağdaşmayan tekliflerine sıcak bakmıyoruz. Vali, kaymakam
ve polisleri hâkim ve savcılara ait yetkilerle donatmak, yargı
kararıyla yapılması gereken arama, korumaya alma, dinleme ve
gözaltına alma gibi konularda mülki idare amirlerini yetkili kılmak
yanlıştır ve güvenlikle ilgisi yoktur. Emniyet, Jandarma ve
Sahil Güvenlik teşkilatı çalışanlarının sicil,
atama, terfi ve yer değiştirme gibi işlemlerinin objektif olmaktan
çıkarılması, siyasallaşmasına yol açacak nitelikte
hükümlere yer verilmesi hususu da birlikte dikkate
alındığında bu tasarının yasalaşmasıyla
birlikte neler yaşanabileceğini anlamak için kâhin olmaya gerek
yoktur.
Bugün, AKP il başkanı gibi görev yapan
valilerin olduğunu herkes biliyor. AKP ilçe başkanından daha fazla
AKPli olan kaymakamların varlığını kimse inkâr
edemez. Dolayısıyla, vali ve kaymakamlara her türlü istismara
açık böylesine yetkilerin verilmesi AKP il ve ilçe
başkanlarının bu yetkilerle donatılmasıyla eş
değer bir durum arz edecektir. AKP zihniyetinin dayatmalarının
uzlaşmaya ve diyaloğa kapalı olmasının arkasında
bu yatmaktadır. Aslında yapılmak istenen düzenleme,
diktatörlüğün ayak sesleridir ama bilesiniz ki Türk milleti buna asla izin
ve fırsat vermeyecektir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Evet, teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Toprak,
Sayın Tanal, Sayın Öner, Sayın Seçer, Sayın Acar,
Sayın Kaplan, Sayın Çam, Sayın Akar, Sayın Koç, Sayın
Güven, Sayın Kaleli, Sayın Eyidoğan, Sayın Balbay,
Sayın Akgöl, Sayın Aygün, Sayın Ekşi, Sayın Sarı.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, 21inci maddenin oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, şimdi şöyle bir
Kusura
bakmayın, uygulamayla ilgili. Daha önce de olmuştu da. Şimdi,
karar yeter sayısı istendi, sonra yoklama istendi. Tabiatıyla,
sizin önce yoklamayı almanız doğal çünkü yoklama olmayan bir
yerde karar yeter sayısı da olmaz.
BAŞKAN Olmaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu durumda, bu karar yeter sayısı talebini bu yoklama
sonucunda aramanız gerekmiyor muydu?
BAŞKAN Bana
göre gerekmez çünkü onu kapsar yani daha fazla sayı istendiği için
ama istiyorsanız yaparız,
şey değil.
FARUK BAL (Konya)
Yoklamadan sonra gider adam.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır yani yoklama yapıldı mesela, karar yeter
sayısı, 260 kişi geldi, 130 oldu, karar oluşmadı.
Dolayısıyla, onun şu anda bir şeyi yok ama zannederim
bununla ilgili bir usul tartışması yapmak lazım.
BAŞKAN
Değerlendirelim efendim. Onun için bir hazırlık yapalım,
tamam.
Teşekkür
ederim.
Evet, 21inci
maddenin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır, şimdi istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim.
Sayın Müslim
Sarı? Burada.
Sayın Refik
Eryılmaz?
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN -
Sayın İlhan Cihaner? Burada.
Sayın Ali
Haydar Öner? Burada.
Sayın Ali
Rıza Öztürk? Burada.
Sayın Gürkut
Acar? Burada.
Sayın Mahmut
Tanal? Burada.
Sayın Ali
Özgündüz?
HASAN AKGÖL
(Hatay) - Tekabül ediyorum.
BAŞKAN -
Sayın Celal Dinçer? Burada.
Sayın Osman
Faruk Loğoğlu? Burada.
Sayın Melda
Onur? Burada.
Sayın Mehmet
Hilal Kaplan? Burada.
Sayın
Alaattin Yüksel?
MUSA ÇAM
(İzmir) - Tekabül ediyorum.
BAŞKAN -
Sayın Sena Kaleli? Burada.
Sayın Mustafa
Ali Balbay? Burada.
Sayın Özgür
Özel? Burada.
Sayın
Rıza Türmen? Burada.
Sayın Bülent
Kuşoğlu? Burada.
Sayın
Oğuz Oyan? Burada.
Sayın Haydar
Akar? Burada.
Evet, açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 21inci maddesi
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı: 209
Kabul: 194
Ret: 15(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muhammet Rıza
Yalçınkaya İsmail
Kaşdemir
Bartın Çanakkale
Böylece, madde kabul
edilmiştir.
Evet, Sayın
Yılmaz İç Tüzükün 58inci maddesi gereğince bir söz talebiniz
var.
Buyurun.
VII.- GEÇEN
TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
4.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın, 24/2/2015 tarihli 63üncü
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması (xx)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünkü
birleşimde yaptığım konuşmadaki bir kelimenin
düzeltilmesi için söz alıyorum. Burada bonzaiye destek veriyor,
molotofa karşı, poşuya karşı ifadelerinde destek
veriyor ifadesinin de karşı olarak düzeltilmesini istiyorum. Bu,
yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bonzaiye de, molotofa da, poşuya da kabul oyu verdik.
Bu vesileyle
şunu ifade etmek istiyorum: Bugün Sayın Cumhurbaşkanı
TÜRGEVin açılış töreninde Milliyetçi Hareket Partisini hedef
alan konuşmalar yapmıştır.
Cumhurbaşkanlığı saygın bir makamdır,
Cumhurbaşkanlığı tarafsız bir makamdır ama o
makamın saygınlığını korumak ilk başta orada
görev yapan Cumhurbaşkanına aittir. Milletin oyuyla seçilen,
tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanı Milliyetçi
Hareket Partisini hedef alırsa bu kürsüde de, başka yerlerde de söz söylenme
hakkını, kendisine söz söylenme hakkını elde eder.
OKTAY VURAL (İzmir) Dil uzatacak
oradan, ondan sonra susacağız
Konuşmasın.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
Öncelikle TÜRGEV gibi hakkında birtakım olumsuz iddialar bulunan,
devlet ihalesini alıp da bu devlet ihalelerindeki şaibelerden
dolayı hakkında birtakım iddialar bulunan kişilerin bağışlarıyla
ve en önemlisi TÜRGEVin şeffaflık anlayışı
gereğince Oraya kimler yardım yapmıştır, nerelerden
hangi arsaları almışlardır? Çünkü orası aynı
zamanda Cumhurbaşkanının oğlunun da takip ettiği bir
yerdir ve siz burada çıkıyorsunuz Cumhurbaşkanı olarak,
milletin belli bir bölümünün oyunu alan Milliyetçi Hareket Partisine, millet
iradesine, tarafsız olması gereken makamdan laf söylüyorsunuz; bu,
doğru değildir.
Kendisinin ifadesiyle, siyaset yapmaya
meraklıysa, çıkarsın Cumhurbaşkanlığı
forsunu
FARUK BAL (Konya) İnsin
aşağıya.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
geçsin AKPnin başına, siyasetini orada yapsın.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür
ediyorum.
XII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)
(Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır,
önergeleri sırasıyla okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 21. Maddesinden sonra
aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Engin Altay Ali
Serindağ Ali
Haydar Öner
Sinop Gaziantep Isparta
Mahmut Tanal Haydar
Akar
İstanbul Kocaeli
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Evet, önerge geri çekilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469)
"4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilât Kanununun
13 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Birinci
Sınıf Emniyet Müdürü" rütbesi bölümünün 1 inci ve 2 nci meslek
dereceleri kısımlarının karşısında yer alan
görev unvanları ile "İkinci Sınıf Emniyet Müdürü"
rütbesi bölümünün 3 üncü meslek derecesi kısmının
karşısında yer alan görev unvanları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Genel Müdür
Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Özel Güvenlik
Denetleme Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Merkez Emniyet
Müdürü, Emniyet Müşaviri"
"Daire
Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, İl Emniyet Müdürü, Polis
Başmüfettişi, Öğretim Görevlisi, Merkez Emniyet Müdürü, Polis
Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Akademisi Başkan
Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü,
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu
Grup Amiri, Emniyet Müşaviri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis
Meslek Eğitim Merkezi Müdürü, Polis Eğitim Merkezi Müdürü, Uçuş
Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Pilot"
"Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürü, Daire Başkan Yardımcısı,
İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Polis Müfettişi, Hukuk
Müşaviri, İlçe Emniyet Müdürü, Polis Akademisi Bölüm
Başkanı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür
Yardımcısı, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdür
Yardımcısı, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdür
Yardımcısı, Polis Eğitim Merkezi Müdür
Yardımcısı, Enstitü Sekreteri, Öğretim Görevlisi, Uçuş
Kıymetlendirme Kurulu Üyesi, Havacılık Müdürü, Pilot"
"İkinci
Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde olan polis amirleri; emniyet ve
asayiş durumu, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikler, nüfus
büyüklüğü, şehirleşme düzeyi gibi kriterler dikkate
alınarak belirlenecek ilçelere, ilçe emniyet müdürü olarak atanabilirler.
2 nci, 3 üncü, 4
üncü, 5 inci ve 6 ncı meslek derecelerinde bulunan personel ihtiyaç
hâlinde görev unvanlarına bakılmaksızın
araştırma, inceleme ve denetleme gibi görevler verilmek üzere
atandıkları birim amirinin emrine alınabilirler.
İdare, her
rütbe ve meslek derecesi karşısında gösterilen görev
unvanları arasında personelin görev yerini değiştirmeye
yetkilidir." şeklindeki 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki
OKTAY VURAL
(İzmir) - Önergeyi geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Önerge geri çekilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.06
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
22nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 22. maddesi ile
değişiklik yapılan 3201 sayılı "Emniyet Teşkilatı
Kanunu'nun" 55. maddesinin on dokuzuncu fıkrasının
Anayasamızda yer alan hukuk devleti ilkesinin önemli unsurlarından
biri olan hukuk güvenliğini ilkesini çiğnemesi,
kazanılmış hakları ortadan kaldırması, keyfi bir
düzenleme ile kişisel hırslar uğruna Cumhuriyet kurumlarını
yıpratması nedeniyle 19. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, diğer
fıkraların tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu Ahmet Duran Bulut
Muğla Osmaniye Balıkesir
Bülent Belen Cemalettin
Şimşek
Tekirdağ Samsun
Bulundukları
rütbelere terfi ettikleri tarihten itibaren beş yıl içinde bir üst
rütbeye terfi edemeyen emniyet amirleri ile Dördüncü, Üçüncü ve İkinci
Sınıf Emniyet Müdürleri ve altı yıl içinde bir üst rütbeye
veya meslek derecesindeki göreve atanamayan Birinci Sınıf Emniyet
Müdürleri gerekli şartları haiz olmak kaydıyla, Yüksek
Değerlendirme Kurulunun teklifi ve Bakan onayı ile Genel Müdürlük
Merkez Teşkilatı Hukuk Müşavirliği, İç Denetim Birimi
Başkanlığı, Trafik Hizmetleri
Başkanlığı, Özel Güvenlik Denetleme
Başkanlığı, Trafik Araştırma Merkezi
Müdürlüğü, Basın Halkla İlişkiler Müdürlüğü ile Genel
Müdürlük Yurtdışı Teşkilatında ataşelik ve
müşavirliklerde rütbe ve kıdemlerine göre görevlendirilirler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"3201
sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 55-
Polis amirleri, rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı,
Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, Dördüncü Sınıf Emniyet
Müdürü, Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü, İkinci Sınıf
Emniyet Müdürü, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü
Emniyet Müdürüdür. Rütbelere terfi ettirilecek personelin kurullarda görüşülmesi
kıdem sırasına göre, rütbelere terfiler ise bu maddede öngörülen
sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere liyakate göre
yapılır. Kıdem sırasının tespitinde, bulunulan
rütbeye terfi tarihi esas alınır. Aynı tarihte terfi edenlerden
performans değerlendirme puanı yüksek olanlar, performans
değerlendirme puanlarının eşitliği hâlinde
bulunduğu rütbede aldığı başarı ve üstün
başarı belgesi fazla olanlar, başarı ve üstün
başarı belgesinin sayıca eşitliği hâlinde ise sicil
numarası daha küçük olanlar diğerlerine göre kıdemli
sayılırlar.
Kıdem
sırası, Emniyet Genel Müdürlüğünce her yıl mart ayında
Teşkilata duyurulur. Komiser Yardımcısı, Komiser ve
Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve
terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu
oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel
işlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısının
başkanlığında, Personel Dairesi Başkanı, Birinci
Hukuk Müşaviri ve Genel Müdürün uygun göreceği iki Daire
Başkanı ile Teftiş Kurulu Başkan
Yardımcılarının birinden teşekkül eder.
Emniyet Amirleri
ile Dördüncü ve Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat
koşullarını belirlemek ve terfilerini önermek üzere Genel
Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet
Genel Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür
Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis
Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci
Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı ile Polis
Başmüfettişleri arasından seçilecek bir Polis
Başmüfettişi ve İl Emniyet Müdürleri arasından seçilecek
iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder. Bu Kurulda görev yapacak
Polis Başmüfettişi ile İl Emniyet Müdürlerinin seçimine
ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir. Kurullar her yıl mayıs
ayında toplanır ve kararlar oy çokluğu ile alınır.
Ancak Bakanın onayı ile kurullar, yıl içinde birden fazla
toplanabilir ve terfi değerlendirmesine karar verebilirler. Terfiler, her
yıl haziran ayında topluca yapılır. Ancak kurulların
yıl içinde birden fazla toplanması hâlinde, terfiler
toplantının yapıldığı ay sonunda
yapılır.(
)
şeklindeki
22. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal Dinçer Ali Haydar Öner Çanakkale İstanbul Isparta
BAŞKAN
Şimdi, okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam-
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hâli" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
22 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür Gülser
Yıldırım Demir
Çelik
Van Mardin Muş
Pervin Buldan Erol
Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu
Iğdır Mardin Bitlis
Kemal Aktaş Abdullah
Levent Tüzel
Van İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kemal Aktaş, Van Milletvekili. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Aktaş.
KEMAL AKTAŞ
(Van) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
haftayı aşkındır bu antidemokratik, tekçi, dayatmacı
yasayı görüşüyoruz. Baskının -çok sağlıksız-
şiddetin her türlüsünün boy gösterdiği bu Meclis çatısı
altında -bu tartışmaları hiç de sağlıklı
olmayan- iç güvenlik paketini talimatlarla alan, AKP Grubunun
dayatmalarıyla bu yasanın maddelerini sağlıksız bir
temelde geçirerek topluma dayatacakları antidemokratik, baskıcı
yöntemleri bu anlamda yasallaştırarak bunu meşru kılmaya
çalışıyor. Bizler sekiz günden beridir, nefesimiz yettiği
kadar, halkımızdan aldığımız onayla Türkiye
kamuoyuna bu tekçi, antidemokratik, baskıcı, diktatöryel yasanın
ne anlama geldiğini ifade etmeye çalıştık. Bundan sonra da
kamuoyunu bu tarzda bilgilendirmeye ve bu yasanın içeriğinin, özünün esas
neye dayalı olduğunu anlatmaya çalışacağız.
Birkaç günden beridir muhalefet ve bizler çok açık
bir dille ifade ediyoruz ki bu yasanın özü antidemokratiktir. Güvenlik
gerekçesiyle aslında oluşturulmak istenen polis devletinin ta
kendisidir. Bu da AKP Hükûmetinin sürekli emrinde çalışan, onun
talimatlarıyla hareket eden bir polis devleti olacaktır.
Dolayısıyla, bunun arkası karanlık ve felakettir. Onun için
hep uyarıda bulunduk, yine uyarıyoruz, diyoruz ki: Böylesine
karanlık, toplumu sindirecek olan, özgürlükleri kısıtlayacak
olan bu yasadan vazgeçilmelidir.
Yine, bu
yasanın özünün demokratik ülkelerdeki kuvvetler
ayrılığına da aykırı olduğunu bir kez daha
ifade etmek istiyoruz. Çünkü bununla polis; tekçi bir anlayışla,
elinde topladığı yetkilerle, keyfî bir uygulamayla,
canının istediği anda herkesi potansiyel suçlu olarak görecek ve
-bu insanları-geçmişte sürekli eleştirilen, AKP
milletvekillerinin de zaman zaman eleştirdiği 90lar sürecinin o
karanlık, hukuksuz yıllarını tekrar geri getirecektir. Yetkinin
âdeta valilerde toplandığı -geçmişte OHAL valilerinin-
tekçi bir anlayışla; padişahçı, diktatöryal bir
anlayışla yetkinin tekleşerek yürütüldüğü bir süreci
tekrardan Türkiye gündemine ve halka dayatacaktır. Ama keşke bunlar
yerine biz şu anda demokratik çözüm süreciyle halkımızın ve
Türkiye kamuoyunun, bütün halkların özlemini duyduğu
barışı, demokratik çözümü, demokratik yasaları, fikir
teatisinde bulunarak, bu konuda fırtına yaratarak Meclis gündeminde
bunları tartışma ve bunları çıkarmış olma
şansını yakalayabilseydik. Ama ne yazık ki bunlar yerine,
âdeta çözüm sürecini de zora sokacak olan, bu anlamda darbeleyecek olan bir
dayatmanın ısrarla iktidar partisi tarafından yürütüldüğünü
ve dayatıldığını görmekteyiz.
Biz, bir kez daha
diyoruz ki bundan vazgeçin; daha demokratik, özgürlükçü yasaların
tartışılması için bu zemini doğru kullanalım.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yoklama
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi
var, yerine getireceğim.
Sayın Altay,
Sayın Gök, Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Toprak,
Sayın Tanal, Sayın Ören, Sayın Akar, Sayın Seçer,
Sayın Türeli, Sayın Öğüt, Sayın Acar, Sayın Serter,
Sayın Moroğlu, Sayın Özkes, Sayın Kaleli, Sayın
Günaydın, Sayın Kaplan, Sayın Çetin, Sayın Sarı.
Evet, iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"3201
sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 55-
Polis amirleri, rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı,
Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü,
Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü, İkinci Sınıf Emniyet
Müdürü, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet
Müdürüdür. Rütbelere terfi ettirilecek personelin kurullarda görüşülmesi
kıdem sırasına göre, rütbelere terfiler ise bu maddede öngörülen
sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere liyakate göre
yapılır. Kıdem sırasının tespitinde, bulunulan
rütbeye terfi tarihi esas alınır. Aynı tarihte terfi edenlerden
performans değerlendirme puanı yüksek olanlar, performans
değerlendirme puanlarının eşitliği hâlinde
bulunduğu rütbede aldığı başarı ve üstün
başarı belgesi fazla olanlar, başarı ve üstün
başarı belgesinin sayıca eşitliği hâlinde ise sicil
numarası daha küçük olanlar diğerlerine göre kıdemli
sayılırlar.
Kıdem
sırası, Emniyet Genel Müdürlüğünce her yıl mart ayında
Teşkilata duyurulur. Komiser Yardımcısı, Komiser ve
Başkomiserlerin liyakat koşullarını belirlemek ve
terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu
oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel
işlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısının
başkanlığında, Personel Dairesi Başkanı, Birinci
Hukuk Müşaviri ve Genel Müdürün uygun göreceği iki Daire
Başkanı ile Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılarının
birinden teşekkül eder.
Emniyet Amirleri ile Dördüncü ve Üçüncü Sınıf
Emniyet Müdürlerinin liyakat koşullarını belirlemek ve
terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulu
oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürünün
başkanlığında, Genel Müdür Yardımcıları,
Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel
Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Personel
Dairesi Başkanı ile Polis Başmüfettişleri arasından
seçilecek bir Polis Başmüfettişi ve İl Emniyet Müdürleri arasından
seçilecek iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder. Bu Kurulda görev
yapacak Polis Başmüfettişi ile İl Emniyet Müdürlerinin seçimine
ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir. Kurullar her yıl mayıs
ayında toplanır ve kararlar oy çokluğu ile alınır.
Ancak Bakanın onayı ile kurullar, yıl içinde birden fazla
toplanabilir ve terfi değerlendirmesine karar verebilirler. Terfiler, her
yıl haziran ayında topluca yapılır. Ancak kurulların
yıl içinde birden fazla toplanması hâlinde, terfiler
toplantının yapıldığı ay sonunda
yapılır.(
) şeklindeki 22. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öner. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Birkaç maddemiz var Sayın Başkanım,
müteakip maddelerde değerlendireceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Şubattan bu yana belli
çalışma saatinde başlıyoruz ancak ne zaman biteceği
belli olmuyor. Bu, sayın milletvekillerini strese sokuyor. Bazen de ve
çoğu kez sayın başkanların antidemokratik tutumları
nedeniyle tartışmalar çıkıyor, ölüm tehlikesi riski yaratan
yaralanmalara, kavgalara neden olunuyor. Bugün sükûnetle geçmesini memnuniyetle
karşılıyor, ona uygun olarak sizlere hitap etmeye
çalışıyorum.
Değerli
milletvekillerimiz, azami çalışma süresinin belirsiz olması
gerçekten doğru bir şey değil. Uluslararası ILO
Sözleşmesine de, insan haklarına da aykırı.
Sayın
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri Genel Kurula geldiğinde
bitime kadar 17 Şubat için onay verdiler. Neye onay verdiklerini bilmeden
bu onayı verdiklerini düşünüyorum çünkü 132 maddelik bir yasa Bitime
kadar görüşülecek. diye onay verilirse kaç dakikada sonuçlanabilir, ben
hesap ettim. Tümü üzerinde görüşmeler yirmişer dakikadan en az 100
dakika, 120 dakika; bölümler üzerindeki görüşmeler onar dakikadan en az 60
dakika; maddeler üzerindeki görüşmeler yirmişer dakikadan 2.640
dakika. Biz hesapla konuşuyoruz, ders çalışarak geliyoruz, öyle
rastgele parmak kaldırmıyoruz, birinin buyruğuyla
Başüstüne. demiyoruz. Okunması en az bin dakika. Hesap ediyorsunuz,
4 bin dakikayı geçiyor. 4 bin dakikayı geçince 70 saati de geçiyor
ama Bitime kadar görüşülecek. deniyor. İnsan oy kullanırken
aklını kullanır be birader! (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT
GÖK (Ankara) Bravo!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bravo!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Yani bu kadar körü körüne oy kullanan bir Meclis olamaz
arkadaşlar.
LEVENT
GÖK (Ankara) Uyuyorlar Sayın Valim, uyuyorlar!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) O nedenle Başlangıç saatinden itibaren on
saat
Hayhay, can feda! Ama on saatten sonra stresler, gerginlikler
artıyor, makul, mantıklı düşünmeler sona eriyor. Burada çok
değerli doktorlarımız, tabiplerimiz var.
Gelelim
21-22 Şubat gecesine. 21 Şubatı 22 Şubata bağlayan
gece antidemokratik bir iç güvenlik harekâtı oldu; demokrasiye
aykırı, insan haklarına aykırı, hukukun üstünlüğü
ilkesine aykırı, özgürlüklere aykırı, Türkiyeye ve ABye
yakışmayan bir iç güvenlik harekâtı. Yönetim tarzı da öyle
ama aynı gece bir de dış güvenlik harekâtı oldu. Bir ay
önceden kararlaştırılan bir operasyon niye o gece uygulamaya
kondu? Hangisi hangisini gündemden düşürmeyi amaçladı? Dış
güvenlik harekâtı oldu da ne oldu? Sınırımıza 37
kilometre mesafedeki ecdat yadigârı bir türbeyi
sıfır noktasına taşıdık. Sayın Başbakan
Dışişleri Bakanıyken Komşularla sıfır politikası
demişti, Türbeyi sıfır noktasına getireceği hiç
aklımıza gelmedi.
Sayın Millî
Savunma Bakanımız da Gitmesi daha kolay. Hiç değilse gider bir
dua okursunuz. diyor. Oraya kadar gidilmesine gerek yok. Ankarada Hacı
Bayrama getirin, İstanbulda Eyüp Sultana getirin, daha çok kişi
gitsin, daha çok ziyaret edilsin, ecdadımıza daha çok dua, Fatiha
okuyalım. Hatta İstanbul olursa daha çok turist bu görevi yerine
getirir.
Böyle zafer gibi
sunulan kaçış öyküleri milleti de, milletin temsilcileri olan
milletvekillerini de kandıramaz. O bakımdan, bunu da fevkalade
yadırgıyoruz.
Daha sonraki
konuşmamda da Meclisin onurunu, gururunu, Meclise yönelik
saldırıları ve mahiyetini açıklayacağım.
Bundan sonraki
oylamalarda bütün milletvekillerimizin kendi özgür iradeleriyle oy
kullanmalarını diliyor, hak edenlere saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) (x)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.44
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.49
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale) , Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla
oylama yapacağız.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 22.
maddesi ile değişiklik yapılan 3201 sayılı
"Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun" 55. maddesinin on dokuzuncu
fıkrasının Anayasamızda yer alan hukuk devleti ilkesinin
önemli unsurlarından biri olan hukuk güvenliğini ilkesini
çiğnemesi, kazanılmış hakları ortadan
kaldırması, keyfi bir düzenleme ile kişisel hırslar
uğruna Cumhuriyet kurumlarını yıpratması nedeniyle
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, diğer
fıkraların tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
ve arkadaşları
"Bulundukları
rütbelere terfi ettikleri tarihten itibaren beş yıl içinde bir üst
rütbeye terfi edemeyen emniyet amirleri ile Dördüncü, Üçüncü ve İkinci
Sınıf Emniyet Müdürleri ve altı yıl içinde bir üst rütbeye
veya meslek derecesindeki göreve atanamayan Birinci Sınıf Emniyet Müdürleri
gerekli şartları haiz olmak kaydıyla, Yüksek Değerlendirme
Kurulunun teklifi ve Bakan onayı ile Genel Müdürlük Merkez
Teşkilatı Hukuk Müşavirliği, İç Denetim Birimi
Başkanlığı, Trafik Hizmetleri
Başkanlığı, Özel Güvenlik Denetleme
Başkanlığı, Trafik Araştırma Merkezi
Müdürlüğü, Basın Halkla İlişkiler Müdürlüğü ile Genel
Müdürlük Yurtdışı Teşkilatında ataşelik ve
müşavirliklerde rütbe ve kıdemlerine göre görevlendirilirler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili.
Buyurun Sayın
Türkoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; 22nci madde üzerine vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken dün Malatyada kaybettiğimiz 4 şehidimize Cenab-ı
Haktan rahmet diliyorum, kederli ailelerine ve yüce Türk milletine
sabırlar diliyorum.
Yine, sözlerime
başlarken geçtiğimiz hafta sonu Suriyede bulunan Süleyman Şah
Türbesinin nakliyle ilgili bazı değerlendirmelerimi hemen
kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir uluslararası
anlaşma çerçevesinde Suriye sınırları içerisinde bulunan,
ancak Türk devletinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprağı
sayılan ve içerisinde Osmanlı Devletinin kurucusunun dedelerinden
biri olan Süleyman Şahın türbesinin bulunduğu bu mekândaki
kutsal emanetler bir operasyonla yine Suriye toprakları üzerinde bulunan
Eşme köyü içerisinde bir alana nakledilmiş. Bir kere, bu,
uluslararası bir anlaşmayla -mevcut yeri- koordinatları, yeri
tespit edilmiş bir türbe, uluslararası kabul görmüş, iki devlet
arasında anlaşmalarla imza altına alınmış, hüküm
altına alınmış bir türbeyi bu şekilde, bir gece vakti
bir operasyonla alıp getirmek ve bunu bir kahramanlık gibi sergilemek
bir kere çok yanlış bir şey. Böyle bir hadiseyi kahramanlık
olarak nitelemek mümkün değil. Orada uluslararası kabul görmüş
bir türbeyi alıp, Türk Bayrağı altındaki bir türbeyi
alıp getiriyorsunuz; PKK paçavrasının altında bir bölgeye
türbe yapıyorsunuz. Üstelik yeni getirdiğiniz yere bunu koyarken de
sahibinin izni yok, herhangi bir uluslararası anlaşma yok, Suriye
devletinin kabulü yok.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Gecekondu türbe.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, gecekondu bir türbe
yapıyorsunuz. Yani Osmanlının, kurucusunun dedesinin türbesi,
sandukaları şu anda gecekondu bir türbe şeklinde bulunuyor.
Bunun altını çizmemiz gerekiyor.
Tabii, bununla
ilgili siyasi değerlendirmelerimiz yapılırken
Cumhurbaşkanı bize cevap veriyor, Cumhurbaşkanı muhalefet
partileriyle uğraşıyor. Cumhurbaşkanı Anayasanın
101inci maddesine göre tarafsızlığı şart olan bir
makamda oturan kişidir.
FARUK BAL (Konya)
Ama tarafsız değil.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) Cumhurbaşkanı Anayasamızın
104üncü maddesine göre devletin başıdır. Bu sebeple
Cumhurbaşkanı yemin ederken büyük Türk milleti ve tarih önünde namusu
ve şerefi üzerine tarafsız kalacağına yemin eder. Ama bugün
Cumhurbaşkanına bakıyorsunuz, Cumhurbaşkanı bu
Hükûmete ve bu Meclisten çıkmış AKPli
arkadaşlarımızın oylarıyla kurulmuş Hükûmete
hakaret edercesine(x) diyor
ki: Ey Hükûmet, siz bu muhalefetle başa çıkamıyorsunuz, ben
sizin yerinize muhalefet ediyorum. Bir kere sizin oturup bunu düşünmeniz
lazım.
Diğer
taraftan, Cumhurbaşkanı bu konuşmaları yaparken
arkasında bir tane albay var. Bu albay onun Başkomutan
olmasından kaynaklandığı için Türk Silahlı
Kuvvetlerini temsil ediyor ve Cumhurbaşkanı muhalefetle
uğraşırken arkasında Türk Silahlı Kuvvetleri var.
Böyle bir şey kabul edilebilir mi, böyle bir şey olabilir mi, bunu
hangi vicdan kabul eder? Burada vicdan sahibi olanlara soruyorum, izan ve
akıl sahibi olanlara soruyorum: Bunu Ahmet Necdet Sezer yapsa ne
yapardınız siz? Allah rızası için bir oturun, düşünün
ve Arkasında Türk Silahlı Kuvvetlerini bulunduruyor, onun gölgesinde
muhalefetle siyaset yapıyor, ettiği yemine sadık durmuyor. diye
eleştirdiğiniz Cumhurbaşkanının niçin o arkasında
subay bulunduğunu bugün öğrendik, meğerse Genelkurmay
Başkanı da Sayın Cumhurbaşkanının ruh
ikiziymiş, o da muhalefete dil uzatma cesaretini, fevriliğini ya da
haddini bilmezliğini gösteriyormuş. Demokraside böyle bir şey
kabul edilebilir mi? Hani silahlı kuvvetler, askerler siyasetle
uğraşmazlardı, siyasi makamlar üzerinde gölge etmezlerdi, nerede
o sözleriniz?
Dolayısıyla,
Cumhurbaşkanına bu sistem içerisinde sınırlarını,
haddini öğretecek, Genelkurmay Başkanına haddini bildirecek bir
mekanizma bulunması lazım, yoksa bunun sonu kaostur, bunun sonu
anarşidir, bunun sonu hukuksuzluktur, bunun zararını sadece
muhalefet değil, sadece toplumun diğer kesimleri değil, sizler
de görürsünüz.
Bu
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Tutanaklara geçmesi açısından bir şey ifade
edeceğim.
Şimdi, demin
kürsüde konuşan sayın hatip Kobani bölgesinde YPGye ait
bayrağı PKK paçavrası diye nitelendirdi. Bir kere bu üslubun
düzeyini buradan kabul etmediğimizi ve
kınadığımızı ifade ediyoruz. Orada, Rojavada
Kürt halkının ve orada yaşayan kadim halkların birlikte
oluşturduğu bir öz yönetim var ve bu öz yönetim, insanları
canlı canlı kesen, kadınları köleleştirmeye
çalışan, kadınları köle pazarlarında
aşağılık bir şekilde, insanlık onurunu rencide
edecek şekilde satışa çıkaran vahşi bir çete örgütüne
karşı insanlığın onur mücadelesini vermiştir. Bu
mücadeleyle, o bayrak artık sadece
Rojava yönetiminin değil, insanlık onurunun bir bayrağı
şekline gelmiştir. Dolayısıyla, Rojava yönetiminin,
YPGnin, YPJnin bayrağı bugün bütün insanlık tarafından bu
tarihî destanın bayrağı olarak görülüyor. Biz, Halkların
Demokratik Partisi olarak da bunu bu şekilde değerlendiriyoruz.
Ayrıca,
özellikle bu Süleyman Şah Türbesiyle ilgili operasyonda YPGnin ve
YPJnin ortaya koymuş olduğu tavır, oradaki yönetimin Türkiye
karşıtı, Türkiye düşmanlığı üzerinden var
olan bir yapı olmadığını da açığa
çıkarmıştır. Bugüne kadar oradaki öz yönetimin Türkiye
aleyhine, Türkiyeye düşmanlık besleyen tek bir cümlesi bile söz
konusu değildir. Bütün insanlığa yapılmış olan
yardım bugün bütün dünya tarafından takdir ediliyor, bunun Meclis
tutanaklarına geçmesini talep ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, ben de tutanaklara geçmesi
açısından bir hususu aktarmak istiyorum.
FARUK BAL (Konya)
Sataşma nedeniyle.
BAŞKAN
Sataşma değil.
Buyurun.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, bu Süleyman Şahın
kutsal emanetlerinin, sandukasının nakledildiği yerin
FARUK BAL (Konya)
Duyamıyoruz efendim, açın da yerinden konuşsun.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Müsaade ederseniz buradan da konuşabilirim, siz
nasıl uygun görürseniz.
BAŞKAN
Çıktınız oraya konuşuyorsunuz, Yerimden söz istiyorum.
demediniz ki, buyurun devam edin oradan.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Bu türbenin nakledildiği yer şu anda KCK
yapılanmasının yani Abdullah Öcalan denilen
İmralıdaki katilin kurduğu yapılanmanın Suriye
kolunun kontrolünde bir bölgedir.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hasan Bey, doğru konuşun, bakın, burada
liderlere hakaret etme yetkiniz yok. Varsa bir düzeltmeniz oradan düzeltin.
Sayın
Başkan
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Dolayısıyla, Sayın
Cumhurbaşkanı PYD adı verilen bu örgütün terör örgütü
olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın
İbrahim Kalın da bunun bir terör örgütü olduğunu kamuoyuyla
paylaştılar ve deklare ettiler. Şu elimdeki resim de o bölgenin
bu nakilden sonra çekilmiş resmi ve orada gördüğünüz gibi bu resimde
Abdullah Öcalanın resmi ve ona ait bayraklar var, PKKnın
bayrakları var.
Dolayısıyla,
bunun da tutanaklara geçmesini istirham ediyorum.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Öyle bir şey yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
Konu
anlaşıldı Sayın Baluken, siz de izah ettiniz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Orası PKK yönetimindeki topraklar değildir, Rojava
öz yönetimidir, o öz yönetime bağlı kantonlardır. Abdullah
Öcalan da sadece Türkiyeyle sınırlı değil, Orta
Doğunun dört bir yanında ideolojisiyle, felsefesiyle kabul
edilmiş olan bir liderdir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, PKK bir terör örgütüdür,
İmralıda bulunan da bu terör örgütü elebaşı olmaktan
dolayı idama mahkûm edilmiş birisidir. Dolayısıyla, Türk
milleti bu konuda hükmünü vermiştir, bu hükmü hiç kimsenin
değiştirmesi mümkün değildir.
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
LEVENT GÖK
(Ankara) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler...
Elektronik cihazla
oylama yapacağız.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
22nci maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
bir istem vardır. İstem sahibi sayın milletvekillerinin
adlarını tespit ettireceğim.
Müslim Sarı,
İstanbul?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN Var.
Refik
Eryılmaz, Hatay? Burada.
İlhan
Cihaner, Denizli? Burada.
Ali Haydar Öner,
Isparta? Burada.
Ali Rıza
Öztürk, Mersin?
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Gürkut Acar, Antalya? Burada.
Mahmut Tanal,
İstanbul? Burada.
Celal Dinçer,
İstanbul? Burada.
Oğuz Oyan,
İzmir? Burada.
Haydar Akar,
Kocaeli? Burada.
Mehmet Hilal
Kaplan, Kocaeli?
AYDIN AĞAN
AYAYDIN (İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Üstlenildi.
Musa Çam,
İzmir? Burada.
Mehmet Ali Balbay,
İzmir? Burada.
Alaattin Yüksel,
İzmir?
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Burada.
Sena Kaleli,
Bursa? Burada.
Rıza Türmen,
İzmir? Burada.
Ali Özgündüz,
İstanbul? Burada.
Özgür Özel,
Manisa? Burada.
Melda Onur,
İstanbul? Burada.
Osman Faruk
Loğoğlu, Adana?
MEHMET HABERAL
(Zonguldak) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Üstlenildi.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 22nci maddesi açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 222
Kabul: 201
Ret: 21(x)
Kâtip Üye Muhammet
Rıza Yalçınkaya Bartın |
Kâtip Üye İsmail
Kaşdemir Çanakkale |
Böylece 22nci madde kabul edilmiştir.
Sayın Işık, İç Tüzükün 58inci
maddesi gereğince bir düzeltme talebiniz var.
Buyurun, iki dakika süre veriyorum.
VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
24/2/2015 tarihli 63üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması (xx)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Dün yaptığım bir konuşmada,
özellikle, Türkiye Büyük Millet Meclisine dayatılan bu İç Güvenlik
Yasa Tasarısı içerisinde yer alan ve Milliyetçi Hareket Partisinin neden
karşı çıktığını anlatmaya
çalıştığım konuşmamda, son bölümde Kamu
görevlilerinin işlerine son verecek şekilde teftiş
yapanların tazminat davası açılması durumunda
(x) diye bir ibarem var. o ibarede
teftiş yapanların değil, teftiş yapanların haksızlıklarına
karşı idare aleyhine açılan davalarda şeklinde düzeltmemin
daha doğru olacağını, dolayısıyla
yanlış anlaşılmalara yer vermemek için bu düzeltmeye
ihtiyaç duyulduğunu ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, bugün Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Başbakanı
Sayın Davutoğlunun Adalet ve Kalkınma Partisi grup
toplantısında yaptığı ve yüce milletimizi doğru
bilgilendirmediği birkaç konuyu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Başbakan grup toplantısında
diyor ki: Muhalefet molotofkokteyli ve bonzai savunuculuğu yapıyor.
Sayın Başbakanı lütfen doğru bilgilendiriniz. Bu Mecliste
muhalefet partilerinin tamamı molotofkokteyl ve bonzaiyle ilgili
maddelerde olumlu oy kullanmıştır. Bir Başbakana milleti
kandırmak yakışmaz.
İki:
Muhalefet partilerinden HDP, MHP, CHP kirli ittifak yapıyor. diyor.
Milliyetçi Hareket Partisi, sadece kirli ittifakları açığa
çıkarır, AKPnin PKKyla yaptığı kirli ittifakın
neler içerdiğini bu millete anlatır. Bir Başbakana, millete bu
şekilde yalan söylemek yakışmaz(x),
doğru bilgilendiriniz.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Doğru, yalan söylüyor.
ALİM
IŞIK (Devamla) Başbakanınıza söyleyin, Milliyetçi Hareket
Partisi hangi maddeleri kabul ettiyse onu da millete söylesin diyorum.
Teşekkür
ediyorum Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Yeni
madde ihdasına dair iki önerge vardır, önergeleri sırasıyla
okutup Komisyona soracağım ve işlem yapacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 22. Maddesinden sonra aşağıdaki
maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül
ettirilmesini
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Geri çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge geri çekilmiştir.
Diğer
önergeyi okutacağım.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye.
Şimdi
okutacağım önerge 500 kelimeden fazla olduğu için özetini
okutuyorum.
Buyurun Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, biz, Sayın Başbakanın Parlamento
dışında partimizle ilgili söylediklerine buradan cevap verilmez,
vermiyoruz ancak biraz önce şöyle bir durum gelişti: Sayın Alim
Işık, Sayın Başbakanın bugün yaptığı
bir konuşmada, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Halkların Demokratik Partisinin kirli ilişkiler ittifakı
kurduğunu yani Başbakanın kurduğu bu cümleyi bu kürsüde
söylemek suretiyle hem Genel Kurulu hem Genel Kurulu izleyen basın ve
kamuoyu nezdinde partimizi küçük düşürmüştür. Bu kürsüde bu ibare
geçtiği için, bu nedenle bu konuyu bir sataşma sayıyorum. Söz
talep ediyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Olur mu öyle şey canım.
BAŞKAN
Sayın Altay, sataşma söz konusu değil.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, ama
BAŞKAN
Yerinizden söz vereyim ama sataşma söz konusu değil.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, bu kürsüden bu ibare
BAŞKAN
Sayın Altay, söz istiyorsanız yerinizden söz vereceğim.
Sataşma söz konusu değil. Sataşmanın nasıl
olduğunu siz de biliyorsunuz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Konuşma kürsüden yapıldı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ya, Sayın Başkan, bu kürsüde neler için nelere söz
verdiniz? Kirli ilişkide olduğumuz bu kürsüden iddia edildi.
BAŞKAN
Sayın Altay söz istemediniz mi, söz istemiyor musunuz?
ENGİN ALTAY
(Sinop) İstedik ama biz bunu bir sataşma olarak
algılıyoruz.
BAŞKAN
Maksadınız konuşmak değil mi efendim, bu konuyla ilgili söz
söylemek değil mi?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Hayır Sayın Başkan, konuşmakla beraber, İç
Tüzük çerçevesinde
BAŞKAN
Sayın Altay, yerinizden söz veriyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Başkanım, sakin konuşalım.
BAŞKAN
Maksadınız ne, bunu anlamadım ki? Önce
maksadınızı bir anlatın.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkanım, Sayın Baluken beş dakika
burada brifing veriyor, sözünü kesmiyorsunuz
BAŞKAN Söz
veriyorum diyorum ben de size.
ENGİN ALTAY
(Sinop)
ben burada hakkımı savunuyorum, bir dakikadır
üsteliyorsunuz. Böyle şey olur mu?
BAŞKAN
Vallahi kalbinize zarar verirsiniz. Söz veriyorum diyorum, niye kendinizi
yoruyorsunuz?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Tekrar baştan alalım o zaman.
Şimdi, bu
kürsüden şu laf edildi mi? Bu kürsüden CHP, MHP, HDP kirli ilişkiler
ittifakında. lafı edildi mi? Edildi. Bu bir sataşma
değilse, sizin bu kürsüde bugüne kadar verdiğiniz bütün
sataşmayla ilgili talepler yanlış verilmiştir. Olmaz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Altay, tekrar ediyorum: Konuşacaksanız yerinizden söz
veriyorum efendim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkanım, benim derdim iki laf fazla etmek
değil.
BAŞKAN
İki laf fazla etmek için demiyorum ben de.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Evet
BAŞKAN
Yerinizden söz veriyorum efendim. İki laf fazla edersiniz etmezsiniz, o
benim meselem değil, o sizin meseleniz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Siz şimdi bunu sataşma olarak görmüyorsunuz?
BAŞKAN Her
sayın grup başkan vekiline, söz istiyorlar, yerlerinden veriyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) E, peki.
BAŞKAN
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, aynı gerekçeyle biz de
istiyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, iç güvenlik paketi diye adlandırılan paket bir sivil
diktatörlüğün yasal zırha büründürülmesidir. Bugün çok nadir bir
durum bu Parlamentoda yaşanıyorsa yani üç muhalefet partisi de bu
pakete karşı bir güç birliği, birlik demesek bile bir ortak
noktada buluşmuş, bu paketin temel hak ve özgürlükleri gasbeden, özel
hayatın gizliliğini ortadan kaldıran, bir parti devleti, polis
devleti inşasının önemli bir aşaması olduğunda
hemfikir olmuşsa ve bu, bu Parlamentoda uzun zamandır
görülmemişse, Başbakan bizim ne kadar haklı olduğumuzu da
yaptığı bu absürt konuşmalarla tescillemiş demektir.
Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Halkların Demokratik
Partilerinin bu pakete yönelik kirli ilişkilerden kaynaklı iş
birliği ve ittifak yaptığı ithamını
Başbakana
Bu Meclisi 17 ve 25 Aralık süreçlerinde çamaşır
makinesi gibi çalıştırarak neleri aklamak için ne tür gayretler
içinde olduğunu bütün kamuoyu biliyor, bu Parlamento da biliyor.
Başbakan bir kirli ilişki arıyorsa AKP genel merkezi-saray
arasındaki ilişkilere baksın, orada arasın bu kirlilikleri.
Sarayda Sayıştay raporuna göre birim fiyatı 3,44 kuruş olan
işi 17 lira ücretle yaptırmaktan daha büyük bir kirlilik yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Baluken.
9.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biz de Sayın
Başbakanın kullanmış olduğu bu cümleyi ve cümlenin
tekrar tutanaklara geçecek şekilde kürsüden ifade edilmiş
olmasını Halkların Demokratik Partisine yapılmış
bir sataşma olarak
değerlendiriyoruz.
Şunu
belirtmek gerekiyor: Gündelik siyasi polemikler geçicidir, günlük gerilim
içerisinde siyasi konjonktüre göre yapılan konuşmalar geçicidir ama
siyasi partiler ve kurumsallaşmış demokrasi
halkımızın geleceği açısından kalıcı ve
korunması gereken kurumlardır.
Bugün Parlamentoda
temsil edilen 4 siyasi partinin 4ü de milyonlarca insanın iradesini temsil
ediyor. Bir kere, bu siyasi partiler arasında velev ki bahsettiği
gibi bir ittifak olsa bile yasal, meşru, halkın oyuyla seçilmiş
partilerin siyasi ilişkilerini kirli bir ittifak olarak
değerlendirmek her şeyden önce bir Başbakana yakışmaz.
Sayın Başbakan sadece AKP tabanının Başbakanı
değil, bu ülkenin, 77 milyonun Başbakanı olarak şu anda
görev yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanı da hakeza, şu anda
bulunmuş olduğu konum gereği 77 milyonu temsilen
Cumhurbaşkanlığı görevini yapıyor.
Dolayısıyla, bu sorumlulukta olan yetkililerin, siyasilerin daha
sorumlu konuşmaları, meşru siyasi partilerle ilgili cümleler
kullanırken on defa düşünüp bir kere cümleye dökmeleri doğru
olan tavırdır. Zaten, ortaya konan o çerçeveyi de tümden
reddettiğimizi defalarca burada ifade ettik.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bostancı, buyurun, size de iki dakika söz veriyorum efendim.
10.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Siyasi dilin
nezaket içerisinde teşekkülü önemli ama bunun mütekabil bir şekilde
oluştuğu da muhakkak.
Sayın
Başbakana, kirli ittifak sözüne itiraz ederken Asıl kirli ittifak
şurada aranmalı. demek söz hakkı talebini aynı zamanda
ilga eden bir mantık yürütmesidir. Eğer itiraz burada kirli
kelimesine ise mukabil bir kirlilik iddiasında bulunmak da o temiz ve nezih
siyasal dile bir katkı olmaz.
Sayın Başbakana
yönelik bu süre içerisinde ne tür sözler söylendiğini hatırlatmak
istemiyorum. Çetebaşı lafının çok hafif bir söz
olduğunu kim söyleyebilir? Yahut da parti devleti, polis devleti,
totaliterlik vesaire gibi sözler acaba kirli kelimesinden daha mı hafif
sözlerdir? Bana öyle geliyor ki siyasi partiler birbirlerine yönelik
eleştiri dile getirirken kendi söylediklerini çok nazikane bir kavram,
mukabil taraftan söyleneni de çok ağır hakaretler olarak
algılıyorlar. Bu algı doğru bir algı değil.
Ağır sözlerden kaçınmak aslında herkesin yapması
gereken bir iştir. Bu ülkenin, bu devletin ortak sembollerine
ilişkin, özellikle hepimizi temsil ettiğini düşündüğümüzü
iddia ettiğimiz Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi sembollere
ilişkin elbette eleştiriler yapabiliriz ama dikkatli bir dil herkes
için iyi olur ve o temiz siyasi dile de katkı olur. Bizim talebimiz budur.
Şu yasa görüşülürken de boğazımızın dokuz
boğum olduğunu, burada birçok konuya cevap vermekten imtina ettiğimizi
de bu
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ortasından doğru bir boru
yerleştirilmiş. Dokuz boğuma da doğru bir boru
yerleştirilmiş oraya, lap diye gidiyor.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) -
vesileyle bildireyim ama farklı mecralarda
gerekenleri elbette söyleyeceğiz.
Saygılar
sunuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ver, elini tutan mı var?
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Söyle konuş, Allah Allah, karnından konuşma.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN -
2nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006
Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve
İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) 3201 sayılı Kanunun 55
inci maddesinde değişiklik yapan 22 nci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 23- 4/6/1937 tarihli ve
3201 sayılı Emniyet Teşkilât Kanununun 55 inci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Yirmibirinci fıkrada
belirlenen üç aylık süreyi Bakanlar Kurulu iki katına kadar
çıkarmaya yetkilidir."
OKTAY VURAL (İzmir) Geri
çekiyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge geri
çekilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, yalnız
burada bizim bu, ihdasla ilgili önergeyi, özetini okutuyorum dediniz, ondan
sonra da bu sataşmayla ilgili konuya geçtiniz. Yani önce başlanmış
olan işi bitirmek gerekiyor, onu okutmak gerekiyor, ondan sonra diğer
işlerin başlaması gerekiyor.
BAŞKAN Anladım Sayın
Vural da, fiilî durum bizden
kaynaklanmıyor, sayın grup başkan vekilleri fiilî durum
yaratıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır
ama onu söylediğiniz zaman sayın grup başkan vekilleri bu
konuda
BAŞKAN Peki, bundan sonra
vermeyeceğim efendim.
23üncü madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun, "3201 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Emniyet Genel Müdürlüğü
merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi, teknik ve mali
hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube
müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı
dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama
yapılan kadroların hizmet sınıfı, atananların bu
kadrolarda bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri
sınıfı olarak kabul edilir.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun
ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis
eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına
diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören
öğrencilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru
ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak
atanmaları için öğrenim süresini başarıyla
tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi
Başkanlığınca yapılacak sınavda
başarılı olmaları şarttır. şeklindeki 23.
maddesindeki sınavda ibaresinin yazılı sınavda olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Oğuz
Oyan Celal
Dinçer
Çanakkale İzmir
İstanbul
Gürkut Acar
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Emniyet
Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi,
teknik ve mali hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube
müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı
dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama
yapılan kadroların hizmet sınıfı, atananların bu
kadrolarda bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri
sınıfı olarak kabul edilir.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun
ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis
eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer
yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin,
Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser
Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için
öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim
sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak
sınavda başarılı olmaları şarttır."
şeklindeki 23. maddesi ile 3201 Sayılı "Emniyet
Teşkilatı Kanunu'nun" Ek 1 inci maddesine eklenen
fıkraların yasa hazırlama tekniklerinden uzak biçimde
hazırlanması, toplum ihtiyaçlarından ziyade iktidarın
hırsı ve meşruluk arayışıyla düzenlemeler
getirmesi nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Ahmet
Duran Bulut
Muğla Osmaniye Balıkesir
Bülent Belen Cemalettin
Şimşek Sümer
Oral
Tekirdağ Samsun Manisa
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
23 üncü maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Levent Tüzel Hüsamettin
Zenderlioğlu Erol
Dora
İstanbul Bitlis Mardin
Demir Çelik Mülkiye
Birtane
Muş Kars
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SERMİN BALIK (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kars Milletvekili Mülkiye Birtane.
Buyurun Sayın
Birtane. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜLKİYE
BİRTANE (Kars) İyi geceler arkadaşlar.
Az önce iktidar
partisinden bir hatip Meclisin bu gece çok sakin geçtiğini söylüyor. Demek
ki Meclisin gerilmesini en çok iktidar partisi istiyordu, ki getirmiş
oldukları yasayla ilgili olarak da bunu pekiştirmiş oluyorlar.
Baskılara ve yanlışlara karşı bir haftadır
direnen muhalefetin tüm çabalarına rağmen her türlü
yöntemsizliği dayatan iktidarın bu tutumunu bir kez daha gözden
geçirmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Günlerdir polise
her türlü yetkiyi veren ve kabul edilen maddelerin kısa bir sürede
meyvelerini verdiğini hep beraber görmekteyiz. Toplumda demokratik
yaşam alanlarının tümüne müdahale edileceğinin sinyallerini
almaya başladık. Daha bu kanun yasalaşmadan Mersinde 4
çocuğun toplumsal olaylara katıldıkları için kendilerine ve
ailelerine çok ağır cezalar verildi. Ayrıca şimdiye kadarki
uygulamalarda 67 çocuk hakkında da davalar sonuçlandı. Devlet
malına zarar verildiği gerekçesiyle ailelerden para istenmektedir.
Ailelere toplam 1 milyon 270 bin TL ceza kesilmiştir. Bu Hükûmet
yolsuzluklara, hırsızlıklara Evet. derken ve bunlara göz
yumarken yoksul halka cezalar keserek kendisine finans kaynakları mı
oluşturmaya çalışıyor düşüncesi toplumda
ağırlık kazanmıştır.
Çocuklar
cezaevlerine konuluyor ve orada hiçbir güvenceleri yok. Orada koruma
altındalar ve her türlü baskı, taciz ve tecavüze maruz
kalıyorlar. Devlet denetiminde ve gözetiminde olan, korumasında olan
bu çocuklara bu zulmün yapılması gerçekten de kabul edilecek bir
durum değildir. Halk haklı davasında her zaman ısrarcı
olacaktır ve hakkını savunacaktır.
Üzerine söz aldığım söz konusu maddedeki
değişikliklerle ilgili gerekçeye göre, bu değişiklik
ihtiyacının bir nedeni de Emniyet teşkilatında
çağdaş ülkelerin aksine, terfilerde liyakat yerine kıdeme
bağlı bir sistemin benimsenmiş olmasıdır. Buna göre,
polis amirlerinin zorunlu en az bekleme sürelerini takiben meslekî yeterliliklerine
bakılmaksızın otomatik olarak bir üst rütbeye terfi etmeleri
ihtiyaç olan amir rütbelerinde azlığa, ihtiyaç duyulmayan rütbelerde
ise aşırı yığılmalara neden olacaktır. Bu
bağlamda, kamusal alanların tümünde görmüş olduğumuz
kişiyi kayırma, kendine yakın olanları yerleştirme ve
kadrolaşmalara zemin hazırlanmaktadır.
Bugün yüzbinlerce üniversite mezunu birçok alanda atama
beklemektedir. Öğretmenler, jeoloji mühendisleri, ziraat mühendisleri ve
diğer mezunlara iş alanı açılması gerekirken özellikle
Emniyete çok fazla kadro aktarımı polis devleti düşüncesini
tabii ki toplumda yaygınlaştıracaktır. Polis devleti
dediğimizde bize karşı çıkan iktidarın bu
düşünceyi de bir kez daha gözden geçirmesi gerekmektedir.
Demokratikleşelim derken daha çok baskıcı
bir yapıya doğru gittiğimizi belirtiyor ve her türlü yolsuzluk
ve hırsızlığa yol açan bir iktidarın
demokratikleşmeden neyi kastettiğini anlamış değiliz.
Bunun için de diyoruz ki bizler muhalefet partisi olarak bu yasanın polis
devleti yasası olduğunu, diktatörlük yasası olduğunu
söylüyoruz ve hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Emniyet
Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi,
teknik ve mali hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube
müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı
dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama
yapılan kadroların hizmet sınıfı, atananların bu
kadrolarda bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri sınıfı
olarak kabul edilir.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun
ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis
eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına
diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin,
Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser
Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için
öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim
sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak
sınavda başarılı olmaları şarttır."
şeklindeki 23. maddesi ile 3201 Sayılı "Emniyet
Teşkilatı Kanunu'nun" Ek 1 inci maddesine eklenen
fıkraların yasa hazırlama tekniklerinden uzak biçimde
hazırlanması, toplum ihtiyaçlarından ziyade iktidarın
hırsı ve meşruluk arayışıyla düzenlemeler
getirmesi nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Hasan
Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SERMİN BALIK (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın
Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23üncü
maddedeki önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, daha evvelki konuşmalarımızda çok kez dile
getirdim. AKP hükûmetlerinin en belirgin özeliklerinden birisi on iki, on üç
yıldır hukuken tek başına Hükûmet olmasına rağmen
aslında paralel yapılar, cemaatler, tarikatlar ve çıkar grupları
koalisyonudur ve tek başına da bir iktidar olmamıştır.
Bu paralel yapılardan birisi de KCKdır.
Biraz evvel
Sayın Oktay Vural Bey Sayın Bakana sorular yöneltti. KCKlı olup
da aslında MİT elemanı olan, otobüste molotofkokteyli atarak bir
evladımızın ölümüne neden olan olayla ilgili cevap yok. Ben,
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu Hakan Fidan olayı nedeniyle, KCK
içindeki 1.000 MİT elemanının deşifre edildiğini ifade
etmişti. O zaman demiştik ki yani 1.000 MİT elemanı KCKya
sızmamış, aslında 1.000 KCKlı MİTe
sızmış, anlaşılan oydu. Bunun cevabını
vermek zorundasınız, bir.
İkincisi,
Hükûmete buradan soruyorum: Delikanlı gibi cevap vereceksiniz.
Cumhurbaşkanı delikanlıysa açıklama yapar, Başbakan
delikanlıysa açıklama yapar.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Ayıptır ya! Sen kimsin ki ya!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Ben Milliyetçi Hareket Partisiyim.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Hadi be oradan! Sayın Cumhurbaşkanı
hakkında konuşma.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ayıp değil mi ya Cumhurbaşkanına böyle
laf söylemek.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Hükûmet olarak PKKyla çözüm taslağında mutabakata
vardığınız söyleniyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) - Ne kadar ayıp bir şey.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Sayın Bakan bu doğru mudur? Politikacı
Hatip Dicle bunu tekraren ifade etti, siz Hükûmet olarak
yalanlamadınız. Siz, PKKyla Hükûmet olarak anlaştınız
mı? Hangi taslak üzerinde, ne üzerinde anlaştınız? Bunu
açıklamak durumundasınız, bir.
İkincisi: HDP Genel Başkanı
Sayın Demirtaş biraz evvel CNN
televizyonunda aynen PKK silah bırakmayacak. Hükûmetle 11 madde üzerinde
anlaşıldı." dedi. Hükûmet bu anlaşmayı millî
iradeden saklayamaz, bunu açıklamak zorundasınız. Hem seni millî
irade Hükûmet edecek hem de kapalı kapılar ardında birtakım
gizli anlaşmalar yapacaksınız, bunu açıklamak zorundasınız.
Eğer Hükûmet açıklamazsa, HDP Grup Başkan Vekili Sayın
Balukeni -eğer bilgisi var ise- açıklamaya da davet ediyorum. Ondan
sonra ittifaklar mittifaklar neyse ortaya çıksın, millet de görsün,
bunu özellikle ifade ediyorum.
Şimdi,
konuşmamın geri kalan tarafında da aslında, AKP Grup
Başkan Vekili Sayın Bostancıya ve Ahmet Aydına da ben
teşekkür etmek istiyorum. Bu teşekkürlerimi -zamanımız da
tam yetmiyor- diğer konuşmalarda da ifade edeceğim. Niye? Çünkü,
o yaptıkları konuşmalarda bazı ifadeleri, bu İç
güvenlik yasası dedikleri polis devleti yasasının gerçek
amacı doğrultusunda bir turnusol görevi görüyor. Sabahki
açıklamalarda devleti tanımlarken en bariz vasfı olarak
Şiddet kullanması, bunun meşru oluşu, meşru
olmayışı şeklinde ifade etti. Şimdi, demek ki iç
güvenlik paketindeki ana fikir -hani dervişin fikri neyse zikri de odur
misali- iç güvenlik paketine hâkim olan zihniyet devleti şiddet
kullanır hâle getirmek. Ama bu, yasama, yargı, yürütme erkini bir
kişinin keyfî iradesi altına alırsanız ve devleti de ülkeyi
de Türkiyeyi de yönetemez hâle gelirseniz kaçınılmaz olarak devleti
şiddet kullanır bir yapıya getirmek istersiniz. Yani, efendim,
bazı milletvekilleri Bu yasayla faşizm gelecek. diyor. Faşizm
zaten var, fiilen var, bunun yasal alt yapısı hazırlanıyor.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Karar yeter sayısı.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.43
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.52
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale) , Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesi üzerinde
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Kanun
tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutacağım ancak Sayın Balukenin söz talebi
var.
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Demin kürsüden konuşan sayın hatip hem Eş
Genel Başkanımızın kullanmadığı cümleleri
kullanmak suretiyle hem de çözüm süreciyle ilgili
BAŞKAN
Buyurun yerinizden Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Direkt sataşma var. Direkt sataşma olduğu
için sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Hayır, davet etti, sataşma değil efendim, konuşmayı
dinledim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır, hayır, Eş Genel
Başkanımıza, Selahattin Demirtaşa direkt sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN
Televizyondaki konuşmasından dolayı
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Evet, evet.
Selahattin
Demirtaşa Biz AK PARTİyle 9-10 maddede mutabakata vardık. PKK
silah bırakmaz. demek suretiyle açıkça sataştı yani.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, Hükûmete de sataştım ben, Hükûmet
de cevap versin, asıl muhatap Hükûmet.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisi Eş Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, sayın
hatibin kullanmış olduğu cümlelerin herhangi bir gerçeklik
payı olmadığını eminim ki mantıklı
düşünen her milletvekili burada takdir edebilir. (x)
Birincisi: Biz AK
PARTİyle 9-10 maddede bir mutabakata varmış olsaydık bugün
burada bir güvenlik yasa tasarısını görüşmüyor
olacaktık. Eğer o mutabakata varılmış olsaydı
bugün burada demokratikleşme paketleriyle ilgili Türkiye'de yeni bir
sayfanın kapısını aralayacak yasalar görüşülüyor
olacaktı.
İkincisi: Ne
Eş Genel Başkanımız ne de partimizden herhangi bir yetkili
PKK adına herhangi bir karar veremez, herhangi bir konuşma
yapamaz. Tabii ki biz sorumlu
siyasetçiler olarak, PKKnin silahsızlanma sürecini
başlatmasını isteriz, bundan daha doğal bir şey yok
ancak bunun için Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye'nin
demokratikleşmesiyle ilgili yasal ve anayasal düzenlemelerin
yapılması gerektiğini de biliyoruz. Çözüm süreciyle ilgili
yürütülen bütün çalışmaların özünde de bu var. Yani, Türkiye'de
demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması ve Kürt
meselesinin çözümüyle ilgili gelişmelerin olması hepimizin en büyük
arzusudur. Böyle bir durumda PKKnin Türkiye Cumhuriyetine karşı
silahlı mücadeleyle ilgili ciddi kararlar vereceğinin yolunu
açacağını bizden çok Hükûmet biliyor ama Hükûmet bu konuda
ısrarla adım atmama tutumunu devam ettiriyor.
Tekrar
ediyorum, altını çiziyorum, HDPli hiçbir milletvekili PKK adına
ne bir konuşma yapabilir ne bir karar verebilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Dolayısıyla Sayın Genel
Başkanımızın televizyon konuşmasıyla ilgili de
burada bağlamından koparılmış olan cümleler sarf
edilmiştir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve
İçişleri Komisyonu Raporunun, "3201 sayılı Kanunun ek
1 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Emniyet
Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi,
teknik ve mali hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube
müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı
dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama
yapılan kadroların hizmet sınıfı, atananların bu
kadrolarda bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri
sınıfı olarak kabul edilir.
Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil,
bu Kanun ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu
gereğince, polis eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel
Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında
öğrenim gören öğrencilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü
kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine
aday memur olarak atanmaları için öğrenim süresini
başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi
Başkanlığınca yapılacak sınavda
başarılı olmaları şarttır." şeklindeki
23. maddesindeki sınavda ibaresinin yazılı sınavda
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Gürkut Acar, Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Acar. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesiyle
ilgili CHPnin önergesi üzerine söz aldım, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, son günlerde, burada Türkiyeye bir şeyler
dayatılıyor ve on sekiz buçuk saat uykusuz bırakılarak, bir
kanun tasarısı zorla, aceleye getirilerek, bastırılarak ve
âdeta bir şiddet kullanılarak ve molotofların arkasına
saklanarak Türkiyeye dayatılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyeyi bir yarı açık cezaevine getirecek
bir kanun tasarısıyla karşı karşıyayız.
Taktik hep aynı, taktik hep şöyle: Halkın kabul
edebileceği, halkın kabul etmesi gereken herhangi bir maddenin
arkasına saklanarak onun aleyhinde olan bütün hükümleri getirmek ve bir
algı operasyonuyla Türkiyeyi antidemokratik hâle getirecek ne kadar kanun
varsa kabul ettirmek yolu gözetiliyor.
Şimdi,
muhalefet okuduğunu anlamıyor, barolar okuduğunu anlamıyor,
hukuk hocaları okuduğunu anlamıyor ama bir tek siz
akıllısınız, öyle mi değerli arkadaşlarım,
bir tek siz anlıyorsunuz! Bu tasarıyı çoğunuzun
okuduğunu bile sanmıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, aklınızı ve vicdanınızı bir
kenara bırakarak Türkiyeyi uçuruma sürüklüyorsunuz, tarihe
karşı sorumlusunuz. Siz yanlışa yanlış demezseniz
bu Sayın Cumhurbaşkanının istekleri son bulmayacak. Bugün
göstermediğiniz cesaret ileride ağır bir fatura olarak
çıkacak karşınıza.
Bakınız,
susturulmuş üniversiteler bile bu tasarıya karşı
çıkıyor. 14 sayfalık bir rapor var elimde değerli
arkadaşlarım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza
Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri, profesörler,
doçentler, Kültür Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi,
Yaşar Üniversitesi, Şehir Üniversitesi
Bunların hepsinin
uzmanlarının söylediği bir şey var değerli
arkadaşım, 14 tane öğretim görevlisi diyor ki: Bu tasarı
yanlıştır. Bu tasarı ceza muhakemesi usulünü yok etmektedir.
Bu tasarı ceza muhakemesindeki bütün sistematiği bozmaktadır.
Savcının
tekelinde olan suç soruşturmasını siz valilere ve kaymakamlara
veriyorsunuz. Bunun sonu felakettir. Bunun sonu işkencedir. Kırk
sekiz saatlik gözaltılarını biz yaşadık. 12 Eylül
öncesinde yaşadık, 12 Eylül sonrasında yaşadık
değerli arkadaşlarım.
Siz bunu
getirdiğiniz zaman karakolda işkenceler sürer, kırk sekiz saat
kimse imdadına yetişmez. İnsanlar perişan olur. Buradan
uyarıyorum. Ve vebali günahı sizin üstünüzedir.
Siz, bu
tasarıyla toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma
hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. Diyorsunuz ki: Biz renkli
su sıkarız. Bu tıpkı Hitler dünyasında Yahudilere
yıldız takmak gibi bir şeydir. Yani toplantıya biri
katılmak isterse şunu yapacak: Güzel elbiselerle gitmeyecek
artık oraya. Kravatını takıp gitmeyecek. Ya nasıl
gidecek? En pespaye, en kötü elbiselerini giyecek. Çünkü eğer o
boyalı su üstüne girerse o takım elbisesini kaybedecek. Kim göze
alacak böyle bir toplantı, gösteri yürüyüşüne katılmayı? Yani
bize Avrupayı aratacaksınız. Oradaki insanların efendice,
uygarca, çoluk çocuğuyla, sırtında 5 yaşındaki
bebeleriyle yaptıkları toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
artık Türkiye hasret kalacaktır. Yazıktır, günahtır!
Beyefendiler,
toplantı ve gösteri yürüyüşlerini ortadan kaldırıyorsunuz.
Bu tasarı, bu tasarıdır. Biz buradan uyarıyoruz ama siz bir
kulağınızla dinliyorsunuz, bir kulağınızla
başka yerlere bakıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, sadece bu değil. Bakınız, burada arama
işlemiyle suç şüphesi olmaksızın yapılan önleme
aramasının arasındaki fark da 13üncü madde uyarınca Temel
hak ve hürriyetleri ortadan kaldırıcıdır. diyor. Elimde
bir rapor var. Arkadaşlar, siz hiçbir şeye inanmıyorsunuz, kendi
bildiğinizin dışında bir şey dinlemiyorsunuz. Bu maddede
de, somut bir örnek olarak söyleyeyim, burada üniversitelerde polis olarak
eğitim görenler için yeniden bir sınav getiriyorsunuz. Türkiye
Barolar Birliği, bütün barolar Avukatlara sınav getirin. diyor
yapmıyorsunuz ama burada güya Paralelcileri harcayacağız. diye
üniversitede okuyan, polis teşkilatı adına okuyan bütün
öğrencilerin kazanılmış haklarını ortadan
kaldırıyorsunuz. Buna hakkınız yok. Biz bunları
söyleyince Paralelcilerle iş birliği yapıyor. diyorsunuz.
Hayır, biz paralelcilerle iş birliği yapmıyoruz. Biz,
hakkı, hukuku, adaleti, kazanılmış hakları koruyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, siz yanlış yapıyorsunuz,
kazanılmış hakları ihlal ediyorsunuz. Bu maddeye biz onun
için karşıyız.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Altay,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök, Sayın Öztürk, Sayın Özel,
Sayın Öner, Sayın Seçer, Sayın Toprak, Sayın Acar,
Sayın Kaplan, Sayın Aygün, Sayın Akar, Sayın Çam,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Ayaydın, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Öğüt, Sayın Özdemir, Sayın Haberal
ve Sayın Türmen.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
23üncü maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
bir istek vardır.
Şimdi istem
sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit
ettireceğim.
Sayın
Sarı?
AYDIN AĞAN
AYAYDIN (İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Refik Eryılmaz? Burada.
İlhan
Cihaner? Burada.
Ali Haydar Öner?
Burada.
Ali Rıza
Öztürk? Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Mahmut Tanal? Yok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Celal Dinçer? Burada.
Haydar Akar?
Burada.
Oğuz Oyan?
Burada.
Mehmet Hilal
Kaplan? Burada.
Sena Kaleli?
Burada.
Mustafa Ali
Balbay?
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Alaattin Yüksel? Burada.
Musa Çam? Burada.
Rıza Türmen?
Burada.
Ali Özgündüz?
FAİK TUNAY
(İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Özgür Özel? Burada.
Melda Onur?
Burada.
Faruk
Loğoğlu? Burada.
Hasan Akgöl?
Burada.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesi
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 213
Kabul : 199
Ret : 14(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mine Lök Beyaz İsmail
Kaşdemir
Diyarbakır Çanakkale
Böylece 23üncü
madde kabul edilmiştir.
Yeni madde
ihdasına dair iki önerge vardır. Önergeleri sırasıyla
okutup Komisyona soracağım ve işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 23 Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, ek madde önergemizi geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Önerge geri çekilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "3201 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Emniyet
Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatındaki tıbbi,
teknik ve mali hizmetler veren daire başkanlıkları ve şube
müdürlüklerine ilişkin kadrolara, emniyet hizmetleri sınıfı
dışından da atama yapılabilir. Bu şekilde atama yapılan
kadroların hizmet sınıfı, atananların bu kadrolarda
bulundukları süre boyunca genel idare hizmetleri sınıfı
olarak kabul edilir.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun
ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis
eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer
yüksek öğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin,
Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser
Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için
öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim
sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak
sınavda başarılı olmaları şarttır."
şeklindeki 23 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini
OKTAY VURAL
(İzmir) Çekiyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge geri çekilmiştir.
24üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum ve işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 9 -
Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.
A) İçişleri Bakanı; merkez ve
taşradaki her rütbe ve derecedeki emniyet teşkilatı personeline
uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezası,
B) Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel
Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
C) Daire Başkanı, Eğitim ve
Öğretim Kurumu Müdürleri, İl Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3 günlüğe kadar
aylıktan kesme cezası,
D) Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü,
İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan
kesme cezası,
vermeye
yetkilidirler.
Disiplin amirleri,
emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet
memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.
Disiplin amirleri,
disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel
hakkında disiplin soruşturması açabilirler."
şeklindeki 24. maddesinin soruşturmaların hangi usullerle
yürütüleceğine dair hükme yer vermemesi, memuriyet güvencesini zedelemesi,
disiplin soruşturmasında yetki uyuşmazlıklarına neden
olabilecek bir nitelikte olması, idarenin düzenli işleyişindeki
hiyerarşi ilkesiyle uyumlu olmaması, keyfiyete yol açabilecek
olması nedeniyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Erdoğan Mesut
Dedeoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kahramanmaraş Osmaniye
Ruhsar Demirel
Ahmet Duran Bulut
Eskişehir
Balıkesir
"Madde 24 -
3201 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Ek Madde 9-
Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.
A) İçişleri Bakanı; merkez ve
taşradaki her rütbe ve derecedeki emniyet teşkilatı personeline
uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezası,
B) Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel
Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
C) Daire
Başkanı, Eğitim ve Öğretim Kurumu Müdürleri, İl
Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar; emirleri altında bulunan her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
D) Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü,
İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan
kesme cezası,
vermeye
yetkilidirler.
Disiplin amirleri,
emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet
memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.
Disiplin amirleri,
disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel
hakkında İçişleri Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelik hükümleri doğrultusunda disiplin
soruşturması açabilirler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"3201
sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 9-
Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.
A)
İçişleri Bakanı; merkez ve taşradaki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve
aylıktan kesme cezası,
B) Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel
Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
C) Daire Başkanı, Eğitim ve
Öğretim Kurumu Müdürleri, İl Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3 günlüğe kadar
aylıktan kesme cezası,
D) Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü,
İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan
kesme cezası,
vermeye
yetkilidirler.
Disiplin amirleri,
emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet
memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.
Disiplin amirleri,
disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel
hakkında disiplin soruşturması açabilirler.""
şeklindeki
24. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Oğuz
Oyan Celal
Dinçer
Çanakkale İzmir İstanbul
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam-
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
24 üncü maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Abdullah Levent Tüzel Erol
Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu
İstanbul Mardin Bitlis
Demir Çelik Selma
Irmak
Muş Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI EFKAN ALA Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Selma Irmak, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın
Irmak. (HDP sıralarından alkışlar)
SELMA IRMAK
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu anda değişikliği görüşülen maddeye ilişkin de
partimin görüşlerini ifade etmek istiyorum.
İfade edilen
maddedeki değişiklik yani 24üncü maddenin Ek 9uncu maddesi
şunu ifade ediyor: Emniyet teşkilatında bulunanlara
doğrudan doğruya disiplin cezası vermeye yetkili alanları
belirliyor. Biz buradan neyi anlıyoruz? Maddenin içeriğine
baktığımız zaman, aslında, AK PARTİnin
şimdiye kadar yapmakta olduğu ve yapmaya bundan sonra da devam
edeceği kendi alt birimlerini tasfiye etme ve yeni kadrolaşma
alanları açma ve hem Emniyette hem de onun diğer kolluk kuvvetlerinde
kendine bağlı yeni birimler oluşturma yani polis devletinin
aslında temellerini daha da sağlama alma çabasını
görüyoruz.
Evet, AK
PARTİ Hükûmetinin hak ve özgürlükleri sınırlama, ortadan
kaldırma pratiğinde bir yasa yapma klasiği hâline gelen torba
yasa formundaki iç güvenlik paketi olarak adlandırılan bu paketle
bir yandan mevcut muğlak ve cezasızlığa kapı aralayan
vali ve kaymakamları adli kolluk amiri hâline getirerek savcı ve
yargıçların yetkilerini kullanmasını mümkün kılmakta,
göstericiler için öngörülen hukuken temellendirilmesi mümkün olmayan ya da
fazlasıyla ağır olan cezalar daha da
ağırlaşmaktadır.
Bu yasa tasarısının elbette çok acil ve
toplum açısından çok kaygıyla karşılanan maddelerinin
yanı sıra, bütünü de aslında tek tek ele alınması ve
fecaatin gözler önüne serilmesi gereken noktadadır.
Tasarının bir bölümüne dikkatinizi çekmek
istiyorum. Tasarı, polise öldürme yetkisini vermektedir. Polise molotof,
patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu,
yaralayıcı ve benzeri silahlarla açık veya kapalı alanlara
saldırı veya saldırı teşebbüsünde bulunanlara
karşı saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve
etkisiz kılacak ölçüde silah kullanma yetkisi tanımaktadır.
Belki de bu yasa tasarısının en vahim maddesi bu maddedir. Bu
bent sayesinde insan öldürme hakkını kendinde gören polis, yedi
yılda 179 kişiyi katletmiştir. Bu maddeyle bu yetkisi
sınırsız artarken polis cinayetlerinin hiçbir cezai müeyyideyle
karşılaşmamasının da garantisi verilmektedir.
Bu düzenleme, esas itibarıyla polisin toplumsal
gösterilerde işlediği cinayetlerin yasal hâle getirilmesidir.
Uygulamada onlarca sivilin polisin açtığı ateşle
öldürüldüğü ve yine polisler tarafından kendilerini aklamaya dönük
tutanakların tutulduğunu yakından biliyoruz,
tanığız.
Son günlerde, Yüksekovada Rojhad Özdel,
Diyarbakırda 16 yaşındaki Kadir Çakmak, Şırnakta 12
yaşındaki Nihat Kazanhan, 14 yaşındaki Ümit Kurt, Liceye
giderken tek kurşunla öldürülen Muzaffer Görür, Adanada sokak
ortasında vurulan 15 yaşındaki İbrahim Aras bu
cinayetlerden sadece birkaçıdır.
Evet, değerli
milletvekilleri, ben Şırnak milletvekiliyim ve Şırnakta
yaşanan olayları ancak ben bilebilirim ve size anlatabilirim. Polisin
silah kullanma yetkisinin ne kadar üst boyutlara ulaştığını
ancak son günlerde Cizrede yaşanan olaylarla daha açık bir biçimde
gözler önüne serebiliriz. Bu yasa maddesi diyor ki: Yüzünü kapatanlara,
poşu takanlara ceza verilecektir. Peki, Cizrede plakasız
zırhlı araçlara ne ceza verilecek? Plakasız zırhlı
araçlar devletin yüzünü örtmesi değil midir? Yüzünü örten devleti hangi
yasa tasarısıyla engelleyeceğiz? Vatandaşı,
yasayı ihlal eden, yüzünü örten devletten nasıl
koruyacağız?
Peki, 14
yaşındaki Ümit Kurtu köşeye sıkıştırarak
öldüren ve Nihat Kazanhanı öldüren polisi ne yapacağız?
İçişleri Bakanımız yaptığı açıklamada
Nihat Kazanhanı vuran polisi korumuştur. Nihat Kazanhanın
polisi çok sonradan gözaltına alınmış ve
tutuklanmıştır.
Peki, biz bu
cinayetleri nereye koyacağız? Bu yasa tasarısı, elbette ki
bu tür cinayetleri ve bu tür vahim olayları oluşturulabilecek
provokatif ve süreci de etkileyebilecek, bu ülkeyi de savaşa
sürükleyebilecek yeni bir kaos yaratma yasasıdır aynı zamanda.
Bu nedenle, partimiz defalarca bu tür yasaların geri çekilmesi için
girişimde bulunmuş ve bunun için 4 ayrı kanun teklifini TBMMye
sunmuştur ancak hâlâ sonuç alabilmiş değiliz. Eğer baharda
yeni bir savaş çıkar ve bu ülke kaosa dönerse bunun tek sorumlusu bu
kanunun sahibi AK PARTİ Hükûmeti olacaktır.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Gök,
Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Öztürk, Sayın
Öner, Sayın Çelebi, Sayın Tanal, Sayın Toprak, Sayın
Öğüt, Sayın Aldan, Sayın Akar, Sayın Acar, Sayın
Çetin, Sayın Kuşoğlu, Sayın Ayaydın, Sayın
Haberal, Sayın Oyan, Sayın Türmen, Sayın Güven ve Sayın
Ekşi.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.28
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale) , Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"3201
sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 9-
Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.
A)
İçişleri Bakanı; merkez ve taşradaki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve
aylıktan kesme cezası,
B) Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel
Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
C) Daire Başkanı, Eğitim ve
Öğretim Kurumu Müdürleri, İl Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3 günlüğe kadar
aylıktan kesme cezası,
D) Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü,
İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan
kesme cezası,
vermeye
yetkilidirler.
Disiplin amirleri,
emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet
memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.
Disiplin amirleri,
disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel
hakkında disiplin soruşturması açabilirler.""
şeklindeki
24. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Celal Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkçede
yalanın türlü kullanım biçimleri var, Yalandan kim ölmüş.
deriz, Kuyruklu yalanlar. deriz. Yani, bunlar aslında şunu ifade
eder: Bir kere yalan söylemeye başladığınız zaman,
bunu içselleştirdiğiniz zaman bu size yapışır yani
durmak bilmez, âdeta bir yalan makinesine dönüşme ihtimaliniz vardır.
Bunun teorisini yapanlardan birisi Goebbelsti biliyorsunuz, yalana ve tekrara dayalı propaganda. Türkiye
siyasetinde buna heveslenen siyasetçiler var. Bir de yalan
yayıcıları var. Yani, bunlar da medyadan oluşuyor,
medyanın bir bölümünden oluşuyor.
Şimdi, ben bu
konuşmamda yalan yerine çarpıtma sözcüğünü
kullanacağım, yalan sözcüğünü kullanmayacağım.
Çarpıtma ve kuyruklu çarpıtma. Bakın, bugün Erdoğan,
Davutoğlu ikilisi birkaç yerde konuştular. Burada,
yaptıkları konuşmalardaki çarpıtmalar şu beş
dakika içine bile sığmayacak kadar kuyruklu cinsinden.
Size bir şey
okuyayım Davutoğlunun konuşmasından. Diyor ki: İç
Güvenlik Tasarısına ne Bakanlar Kurulunda imza aşamasında
ne de komisyonlarda görüşülmesi sırasında eleştiri
getirmediler, teklif getirmediler, katkı yapmadılar, ses
çıkarmadılar.
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Çift kuyruklu.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Ne zaman ki Genel Kurula geldi, bir yerlerde düğmeye
basıldı. Kirli ittifaklar içine girdiler, sandığa
değil, sokağa çağırıyorlar, molotofkokteylini,
bonzaiyi savunuyorlar.
Şimdi, bu
kuyruklu yalanlara, pardon, çarpıtmalara bir değinelim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Her türlüsü var.
OĞUZ OYAN
(Devamla) - Şimdi, bir kere, şu kitap, 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının yaklaşık yarısı 133
sayfası muhalefet partilerinin eleştirilerinden oluşuyor ve bunun
61 sayfası doğrudan CHPnin eleştirilerinden oluşuyor.
Nerede eleştiri yok, nerede katkı yok. Okuma yazması
olduğuna göre birinin göstermesi gerekiyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bunun dışında 3 muhalefetin parti
başkanları da çıkıp Bunu sakın ha, getirme Genel
Kurula, bu hâliyle bunu sakın getirme. dediler, uyardılar. Buna
rağmen buraya geldi. Demek ki burada büyük bir çarpıtmayla
karşı karşıyayız.
Bir de gelelim
şu düğmeye basma hikâyesine. Hani düğmeye basmayı, bunu çok
seviyor AKP. Her siyasal, her toplumsal tepkiyi açıklayan sihirli bir
maymuncuk bu düğmeye basma meselesi, birileri düğmeye basıyor.
Kim basıyor Allah aşkına bu düğmeye?
Şimdi, bu
kirli ittifakları vesaireyi kim yapıyor Türkiye biliyor. Şimdi
düğmeye basanlara şöyle bir bakalım:
2002 yılından beri
çeşitli dış ve iç ittifaklarla emperyalizmle de kol kola girerek
Türkiyede cumhuriyeti tağyir etmek yani değiştirme,
başkalaştırma düğmesine basan kim? Biz miyiz, kim bastı?
Cumhuriyetçi aydınları sindirmek için polis ve yargı
şiddetini kullanma yolunda beraber yürüdüğünüz
amaçdaşlarınızla birlikte yürümenizi size kim söyledi? Orduya
kumpas kuran üçlü çetede başrolde olan siyasi parti, siyasiler kimdi?
Emperyalizmin gölgesinde Türkiyedeki deniz kuvvetlerinin komuta kademesini
tarumar ederek, Akdeniz, Ege ve Karadenizde güç dengelerini Türkiye aleyhine
değiştiren yani aslında vatana ihanet suçu işleyen
siyasiler kim? Ergenekon, Balyoz kumpanyasında Ben bu davanın
savcısıyım. diyen kim? Kabataşta başörtülü ve
bebekli gelinin 70-100 kişilik bir grup tarafından dövüldüğü,
taciz edildiği yalanını, iftirasını ortaya atan kim?
Ben bununla ilgili geçen yıl suç duyurusunda bulundum, hâlâ
savcılık bakacak.
Peki, şimdi her türlü irtifa
kaybını göze alıp, kızını bile öne atarak,
suikast hazırlığı hedefinde göstererek yeni bir
mağduriyet alanı yaratmaya çalışan şahsiyet kim?
Düğmeye basan kim burada, kim bastı bu düğmeye?
Gezici araştırma
şirketinin anket sonuçlarını beğenmeyip Maliye
Bakanına Bu şirkete baskın yapın. düğmesine basan
kim? Yeni bir istibdat rejimine
geçişin son tuğlalarını koyan bu iç güvenlik
tasarısını buraya getirip Ya çıkacak, ya çıkacak.
baskısını yapan, bu düğmeye basan kim?
Değerli arkadaşlarım,
ancak suçluluk telaşındaki bir iktidar böyle bir baskıcı
yasayı getirebilir. Bu yasa bu ülkeye hayırlı olmaz, size de
olmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Başkan,
karar yeter sayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 00.52
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesi üzerinde
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır. Önerge kabul edilmemiştir.
Kanun
tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "3201
sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 9-
Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.
A)
İçişleri Bakanı; merkez ve taşradaki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve
aylıktan kesme cezası,
B) Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel
Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
C) Daire Başkanı, Eğitim ve
Öğretim Kurumu Müdürleri, İl Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3 günlüğe kadar
aylıktan kesme cezası,
D) Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü,
İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan
kesme cezası,
vermeye
yetkilidirler.
Disiplin amirleri,
emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet
memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.
Disiplin amirleri,
disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel
hakkında disiplin soruşturması açabilirler."
şeklindeki
24. maddesinin soruşturmaların hangi usullerle yürütüleceğine
dair hükme yer vermemesi, memuriyet güvencesini zedelemesi, disiplin
soruşturmasında yetki uyuşmazlıklarına neden
olabilecek bir nitelikte olması, idarenin düzenli işleyişindeki
hiyerarşi ilkesiyle uyumlu olmaması, keyfiyete yol açabilecek
olması nedeniyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve
arkadaşları
"Madde 24 -
3201 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Ek Madde 9-
Emniyet Teşkilatında bulunanlara doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olanlar aşağıda gösterilmiştir.
A) İçişleri Bakanı; merkez ve
taşradaki her rütbe ve derecedeki emniyet teşkilatı personeline
uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezası,
B) Emniyet Genel Müdürü ve valiler; Emniyet Genel
Müdürü merkezdeki, valiler il ve bağlı ilçelerdeki her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 10
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
C) Daire
Başkanı, Eğitim ve Öğretim Kurumu Müdürleri, İl
Emniyet Müdürleri ve kaymakamlar; emirleri altında bulunan her rütbe ve
derecedeki emniyet teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 3
günlüğe kadar aylıktan kesme cezası,
D) Kriminal Laboratuvar Müdürü, Şube Müdürü,
İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Emniyet Amiri ve Polis Merkezi Amiri;
emirleri altında bulunan her rütbe ve derecedeki Emniyet
teşkilatı personeline uyarma, kınama ve 1 günlük aylıktan
kesme cezası,
vermeye
yetkilidirler.
Disiplin amirleri,
emniyet hizmetleri sınıfı dışındaki Devlet
memurlarına da aynı disiplin cezalarını verebilirler.
Disiplin amirleri,
disiplin amiri oldukları her rütbe ve derecedeki tüm personel
hakkında İçişleri Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelik hükümleri doğrultusunda disiplin
soruşturması açabilirler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ruhsar Demirel, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)
RUHSAR
DEMİREL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa
tasarısının 24üncü maddesinin ilgili önergemizle düzenlenmesini
istediğimiz kısmı, Bakanlığın bu konuda bir
yönetmelik çıkarması; Bakanlığın
çıkaracağı bir yönetmelikle bu konuların bir çerçeveye, bir
somutlaşmaya intikal ettirilmesi ama tabii ki tasarının
geneliyle ilgili birçok konudaki çekincelerimiz sabit.
Tabii, gönül
isterdi ki Hükûmet edenler kamu düzeni kadar toplumsal huzuru da
öncelikleselerdi ve bu tasarılar bu şekilde gelmeseydi. Çünkü bu
tasarıyla ve özellikle çekincemiz olan yaklaşık 30 kadar
maddeyle yapılmak istenen, hukuku askıya alıp oluşacak
boşlukla yaratılacak talimatlar üzerinden yürütmeyi o boşluk
içine koyup kamudaki bazı unsurların gücünü artırarak insan
haklarında, insanların özgürlüklerinde kısıtlamalar
getirmek; aslında özetle galiba böyle söylenebilir. Peki, neye
rağmen? Anayasaya rağmen. Neye rağmen? Uluslararası
sözleşmelere rağmen, evrensel kabullere rağmen ama her
şeyden önce vicdana rağmen, insanın insan olmanın
getirdiği hakkaniyete rağmen bunu yapıyorsunuz. Bunu niye
yapıyorsunuz? Çünkü içinizde bir güvenlik paronayası
oluşmuş. Ben nezaket olsun diye böyle söyledim ama isterseniz buna
korku da diyebilirsiniz. Korku, insanı köleliğe götürür ve Cicero
diyor ki: -müelliflerin sözlerine bir merak vardı bugünkü oturumlarda- Ne
kadar çok adalet o kadar az hukuk. Bu, herhâlde Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükûmeti anıldığında en çok hatıra gelecek
sözdür; o kadar çok kanun çıkarıyorsunuz ki ve o kadar az bir adalet
gerçekleşiyor ki. Çünkü insan haklarını genişletmek, özgürlükleri
yaygınlaştırmak için hukuk gerekmez; hukuk,
kısıtlılıkları tarif eder ve siz Türkiye Cumhuriyeti
tarihine en çok kanun çıkaran ve kendi çıkardığı
kanunları en çok revize eden kişiler olarak geçeceksiniz.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle düşününüz, hayatta her zaman aynı yerde
durulmaz. Ben bir hekimim ama yalnızca insanları hasta, kendimi
sağlıklı diye düşünemem, ben de potansiyel bir
hastayım. Şunun için söylüyorum: Bugün İçişleri Bakanı
olan birisi, hani olur ya, bir 17 Aralıkta bakar ki kendi de suçlu
olmuş. Bugün hükûmet eden partidekiler bir gün bakarlar ki muhalefet
olmuşlar, hatta muhalefet bile olamayıp siyasi tarihimizin
derinliklerine gömülmüşler. Bunun Türk siyasi tarihinde pek çok
örneğini görebilirsiniz. O yüzden öncelikle duygudaşlık denilen
empatiyi yapınız. Bir gün siz de o sıraların
karşı tarafında olabilirsiniz, bugün oturduğunuz
koltukların tam tersindeki bir koltukta oturuyor olabilirsiniz.
Dolayısıyla
bu güven paranoyasıyla çıkarmaya
çalıştığınız kanunlar silsilesinin içeriklerini
bile incelemeden, torbalar, tasarılar, kutular, paketler içinde
getirdiğiniz kanun tasarılarıyla ülkeyi nereye götürmekte
olduğunuza bir dikkat etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla güvenlik
paranoyasından bir parça sıyrılıp(x) özgürlük ve toplumsal huzur üzerine
kafa yoran ve daha çok dile getiren bir hükûmet, bir siyasi parti Türkiye için
daha iyi günlerin geleceğinin işareti olur.
Ben sizleri
tekraren bu oturduğunuz koltukların hayat boyu sürmeyeceğine bir
kez daha kafa yormak üzere önergemize destek vermeye davet ediyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Toplantı yeter sayısı
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Vural, Sayın Türkoğlu, Sayın
Erdoğan, Sayın Oral, Sayın Özensoy, Sayın Çirkin,
Sayın Kalaycı, Sayın Oğan, Sayın İrbeç,
Sayın Çınar, Sayın Yılmaz, Sayın Öz, Sayın Bulut,
Sayın Dedeoğlu, Sayın Işık, Sayın Yeniçeri,
Sayın Akçay, Sayın Belen, Sayın Şimşek, Sayın
Başesgioğlu
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
bir istem vardır. Şimdi, istem sahibi sayın milletvekillerin
adlarını tespit ettireceğim.
Müslim Sarı?
VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Kabul edildi.
Refik
Eryılmaz? Burada.
İlhan
Cihaner? Burada.
Ali Haydar Öner?
Burada.
Ali Rıza
Öztürk? Burada.
Gürkut Acar?
Burada.
Mahmut Tanal?
Burada.
Haydar Akar? Burada.
Oğuz Oyan?
Burada.
Celal Dinçer?
Burada.
Mehmet Hilal
Kaplan? Burada.
Mustafa Ali
Balbay?
İZZET
ÇETİN (Ankara) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Yüklenildi.
Musa Çam? Burada.
Sena Kaleli?
Burada.
Rıza Türmen?
Burada.
Ali Özgündüz?
Burada.
Özgür Özel?
Burada.
Melda Onur?
Burada.
Faruk Loğoğlu? Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesi
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 205
Kabul : 203
Ret : 2(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muhammet Rıza Yalçınkaya İsmail Kaşdemir
Bartın Çanakkale
Böylece 24üncü
madde kabul edilmiştir.
Yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Evet, önerge geri çekildi.
25inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, üçü aynı mahiyettedir, biri de
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 24 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve beşinci fıkrasına
"öğretim masraflarını" ibaresinden sonra gelmek üzere
"kanuni faizi ile birlikte, bu sürenin eksik kalan kısmı ile
orantılı miktarı" ibaresi eklenmiştir.
"Lisans
mezunlarından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça
belirlenecek taban puanı almış olanlar arasından
sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık
tarihi itibarıyla yirmi sekiz yaşından gün almayan erkek ve
kadın adaylar arasından yönetmelikle belirlenecek şartlan
taşıyanlar ve sınavda başarılı olanlar polis
meslek eğitim merkezlerine alınırlar.""
şeklindeki 25. maddesinin; milletin gerçekleriyle
bağdaşmaması, işsizliğin resmi rakamlarla %10'u
aştığı ancak gerçekte %20'lerde olduğu ülkemizde
işsizliği görmezden gelmesi sebebiyle aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim
Işık Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kütahya Osmaniye
Ahmet Duran Bulut Bülent
Belen
Balıkesir Tekirdağ
MADDE 25- 3201
sayılı Kanunun Ek 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
beşinci fıkrasına "öğretim
masraflarını" ibaresinden sonra gelmek üzere "kanuni faizi
ile birlikte, bu sürenin eksik kalan kısmı ile orantılı
miktarı" ibaresi eklenmiştir.
"Lisans
mezunlarından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça
belirlenecek taban puanı almış olanlar arasından
sınavın yapıldığı yılın 31 aralık
tarihi itibarıyla otuz yaşından gün almayan erkek ve kadın
adaylar arasından yönetmelikle belirlenecek şartları
taşıyanlar ve sınavda başarılı olanlar polis
meslek eğitim merkezlerine alınırlar."
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelerin diğer imza sahiplerini okutuyorum:
Ali Serindağ Celal
Dinçer Ali
Haydar Öner
Gaziantep İstanbul Isparta
Mahmut Tanal Binnaz
Toprak
İstanbul İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Fatih
Şahin
Amasya İstanbul
Ankara
Osman Aşkın Bak Ramazan
Can İdris
Şahin
İstanbul Kırıkkale
Çankırı
Salih
Koca
Eskişehir
BAŞKAN
Şimdi, Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Bakanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam-
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
25 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Abdullah Levent
Tüzel Erol Dora Demir
Çelik
İstanbul Mardin
Muş
Hüsamettin
Zenderlioğlu
Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 25inci maddesi üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
İç güvenlik
paketi adı altında görüştüğümüz bu düzenleme, gerçekte bir
yasa tasarısı olmanın ötesinde, âdeta bir talimatname veya
kararname niteliği taşımaktadır ve bu niteliğiyle
Hükûmetin ve devletin daha da otoriterleşmesine dönük operatif ve işlevsel
bir uygulamalar alanının önünü daha da açmaktadır.
Tasarıda, polisin toplumsal olaylarda silah kullanma yetkisi
alabildiğine artırılıyor ki bu durumun biraz hukuk bilen
herkes açısından sonuçları gayet açıktır.
Bu madde, Ali
İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Nihat
Kazanhan ve adını burada sayamadığımız, toplumsal
muhalefet içinde yer alan veya eylemlerle doğrudan ilgisi
olmadığı hâlde çocuk yaşta katledilen tüm
yurttaşların yaşam haklarının gasbedilmesinin daha da
meşrulaştırılması anlamına gelecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca, bu iç güvenlik
tasarısı, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde
yurttaşların katledilmesinden sorumlu kolluk gücünün cezasız
bırakılmasını, hakkında dava açılmasını
veya dava açılsa bile beraatle sonuçlanmasını garantilemeye
dönük açık bir eğilimi de barındırmaktadır. Yine, bu
tasarı, sadece devlet şiddetini özendirmemekte, hâlihazırdaki
davaları da lağvetme potansiyeli taşımaktadır. Hükûmet
muhaliflerinin tamamen şiddet nesnesi hâline getirilerek hukuk düzeninin
dışına yerleştirilmesi itirazını dile getiren
bütün toplumsal kesimlerin kamuoyu nezdinde kriminalize etme ve
ötekileştirme politikasının bir tezahürüdür.
Değerli
milletvekilleri, nihayetinde tasarının bütün bu hükümlerine şöyle
bir bakıldığında, tüm bu maddelerin yurttaşların
haklarını yeniden tanımlamaya yöneldiği ve muhalefet etme
hakkından kaynaklanan anayasal hak ve özgürlüklerinin tümünün
lağvedildiği rahatlıkla anlaşılabilir.
Bu yasa
tasarısı bir hukuk sistematiği içinde ve hukuksal içtihat
temelinde değil, doğrudan devlet kadrolarına seslenen bir
politik talimatlar zemininde kurgulanmıştır. Anayasal
kriterlerden, uluslararası hukuktan tamamen yoksun olduğu gibi, tam
tersine mevcut Anayasanın sınırlı insan hakları çerçevesini
bile kaldırmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, diğer yandan, bu pakette hukuksal bir dil ve üslup
değil, polis-zabıta üslubu kullanılmaktadır. Bu nedenle de
bu kanun paketini evrensel hukuk mantığı ve içtihatlar zemininde
değerlendirmek mümkün değildir.
AKP Hükûmet
yetkilileri bu paketin Avrupa standartları gözetilerek
hazırlandığı konusunda kamuoyunu
yanıltmaktadırlar. Şunu belirtmeliyiz ki: Bu paketin Avrupa
Birliği ülkelerinde bir karşılığı
bulunmamaktadır. Evet, Avrupa devletlerinde polis güçlüdür ama polislik
eğitiminden polisin denetimine kadar son derece etkin mekanizmalar
vardır.
Değerli
milletvekilleri, Avrupa'da polis, gerilimi giderme prensibiyle hareket etmek
üzere yetiştirilmektedir. Ayrıca, polisin çok kültürlülüğe
hassasiyet kazanmasına da önem verilmektedir, bu konuda yeteneği
geliştirilmektedir. Ayrıca, Avrupa'da polis, vatandaşın
polisidir, Türkiye'de ise polis, aldığı eğitim gereği
kendisini vatandaşın üzerinde bir yerde görmektedir.
Türkiye'de
olanların, yapılmak istenenlerin Avrupa Birliği normlarıyla
ve Avrupa Birliği emniyet standartlarıyla alakası yoktur.
Örneğin şimdi, jandarma doğrudan İçişleri
Bakanlığına bağlanıyor. İlk bakışta bu
sivilleşme gibi görünse de, askerin, polisin, bir parti polisine
dönüşmesinden, iktidar tarafından yönlendirilmesinden başka bir
şey değildir. Çünkü jandarmanın görevlerinde bir
kısıtlamaya, sağlıklı bir denetlemeye gidilmiyor.
Yine, Avrupa
Birliği ülkelerinde polisin başında hükûmetlerden
bağımsız üst düzey memurlar var. Avrupa Birliğinde ne bir
bakan ne üst düzey bir yetkili, polisin bir operasyonuna,
çalışmasına ya da soruşturmasına müdahale edebilir.
Bu paket,
Hükûmetin acil politik ihtiyaçlarına odaklanmıştır. Ancak
Hükûmete şu uyarıyı yapmayı lüzumlu buluyorum: Hükûmette
kalmaya devam etmenin yolu otoriterleşmenin önünü açan kanunlar
değil, demokrasinin önünü açan düzenlemelerden geçtiğini belirtiyor,
tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Aynı
mahiyetteki diğer önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 24 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve beşinci fıkrasına
"öğretim masraflarını" ibaresinden sonra gelmek üzere
"kanuni faizi ile birlikte, bu sürenin eksik kalan kısmı ile
orantılı miktarı" ibaresi eklenmiştir.
"Lisans
mezunlarından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça
belirlenecek taban puanı almış olanlar arasından
sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık
tarihi itibarıyla yirmi sekiz yaşından gün almayan erkek ve
kadın adaylar arasından yönetmelikle belirlenecek şartlan
taşıyanlar ve sınavda başarılı olanlar polis
meslek eğitim merkezlerine alınırlar.""
şeklindeki 25. maddesinin; milletin gerçekleriyle
bağdaşmaması, işsizliğin resmi rakamlarla %10'u
aştığı ancak gerçekte %20'lerde olduğu ülkemizde
işsizliği görmezden gelmesi sebebiyle aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve
arkadaşları
"MADDE 25-
3201 sayılı Kanunun Ek 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
beşinci fıkrasına "öğretim masraflarını"
ibaresinden sonra gelmek üzere "kanuni faizi ile birlikte, bu sürenin
eksik kalan kısmı ile orantılı miktarı" ibaresi
eklenmiştir.
"Lisans
mezunlarından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça
belirlenecek taban puanı almış olanlar arasından
sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık
tarihi itibarıyla otuz yaşından gün almayan erkek ve kadın
adaylar arasından yönetmelikle belirlenecek şartları
taşıyanlar ve sınavda başarılı olanlar polis
meslek eğitim merkezlerine alınırlar."
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ (Gaziantep) ve
arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL
DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer
Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 25inci madde
üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
yasanın gerek alt komisyonda gerek esas komisyonda görüşülmesi
sırasında sizden, iktidar mensubu milletvekili
arkadaşlarımız da çok yakından bilirler- bütün toplum
yararına olan değişiklikleri biz önerdik ancak oradaki
arkadaşlarımızı tenzih ederim, olumlu
yaklaşmalarına rağmen yukarıdan aldıkları
emirlerden dolayı bir kelimeyi dahi değişiklikte çok
zorlandılar. Bugün görüyoruz ki aklın yolu bir. İşte
şu önerge üç partinin verdiği ortak bir değişiklikle
şimdi gündeme geldi. Hani derler ya aklın yolu birdir. 26 yaşa
indirmişti kanun tasarısı polis mesleğine
alımını. Daha sonra Komisyonda 28 yaşa getirildi. Oysa
bizim teklifimiz 30 yaş idi. Bugün aynı noktada buluşmamız
aslında çok önemli bir gelişmedir. Bu değişikliğe
destek veren tüm arkadaşlarımızı kutluyoruz. Çünkü
kamuoyunda gerçekten büyük bir talep vardı.
Değerli
arkadaşlar, iç güvenlik paketi olarak kamuoyuna sunulan bu paket neler
getirmektedir? Bu paket, devletin polisini partinin polisi hâline
dönüştürmektedir. Bu paket, polisi hukukun üstünlüğünü
sağlayıcı değil, üstünlerin hukukunu
sağlayıcı bir hâle getirmektedir. Bu paket, polis teşkilatını
siyasi iktidarların özel dedektiflik bürosu hâline getirmektedir. Polis,
keyfîliğin uygulayıcısı ve siyasi iktidarların topluma
nüfuz etme aracı hâline getirilmektedir.
15 ve 25
Aralık tarihlerinde(x)
ortaya çıkarılan yolsuzluk ve rüşvet suçları
karşısında soruşturma operasyonlarının bir daha
yapılmamasını güvence altına alan değişiklikler
getirmektedir.
Değerli
arkadaşlar, kamu düzeni kavramı günümüzde
siyasallaştırılmış, artık iktidarı korumak,
kamu düzenini korumakla eş anlama gelir hâle gelmiştir.
Siyasi iktidar,
kendi iktidarının devamı için tüm muhalifleri sindirmek
istemektedir. İşte bu nedenledir ki toplumsal muhalefet arttıkça
polis baskısı da artmakta ve her geçen gün daha da şiddetlenmektedir.
Ülkemizde bir
korku iklimi yaratılıp demokrasiyi başka rejimlere
dönüştürme çabaları her geçen gün artmaktadır. İktidar da
kendi polisini ve kendi jandarmasını oluşturmak, devleti, parti
devletine ve polis devletine dönüştürmek çabalarına hız
vermiştir. Şimdi de kamu düzenini sağlamak bahanesiyle
antidemokratik bu yasayı gündeme getirmiştir.
Değerli
arkadaşlar, iktidar, bu yasa tasarısıyla polis devletini
kurumsallaştıran adımlar atmak istemektedir. Polis, hukukun
üstünlüğünün sağlayıcısı değil, üstünlerin
hukukunun korunmasının bir aracı hâline getirilmektedir. Polis
teşkilatını siyasi iktidarın özel bir dedektiflik bürosu
hâline getirmektedir.
Bu tasarı,
Hükûmetin, yargı-polis teşkilatına siyaseti
bulaştırarak böldüğü gibi, jandarmayı da baskı
altına alarak dikta rejimine doğru çok büyük bir güç elde etme
planlarıyla beraber yürütülmektedir.
Bu tasarıyla,
Türkiye'yi tümüyle olağanüstü hâlin yürürlükte olduğu bir toplama
kampına dönüştürme çabaları vardır.
Bu tasarıda,
Anayasayla korunan yaşam hakkının ihlaline yol açacak çok
sayıda madde vardır. Yargısız infaza yol açacak maddeler
vardır.
Değerli
arkadaşlar, bir kez daha uyarıyorum, bu tasarı
yasalaşırsa Hükûmeti rahatsız eden her toplu düşünce
açıklaması yapanlar, HESlere karşı eylem yapanlar, zeytin
ağacının kesilmesine karşı çıkanlar, parasız
eğitim isteyenler, sendika hakkını savunanlar sorgusuz sualsiz
gözaltına alınacak ve on numara polis devleti uygulamasının
kapısı ardına kadar açılmış olacaktır.
Devletin tüm kaynakları iktidar yakınlarına ve yandaşlara
peşkeş çekilirken ve kaçak saraylara harcanırken, halk Somada
kömür ocağında yanarken, Ermenekte yerin 400 metre altında
boğulurken, 12 milyon asgari ücretliye, 11 milyon emekliye yaşam
sağlanamazken, 9 milyon engelli güç koşullarda yaşarken bu
iktidar on üç yıldır bu halkı soyup ve aldatırken,
işte, tüm bu yaşananların ve adaletsizliklerin,
hukuksuzlukların karşısında halktan susması
istenmektedir. Bu nedenle bu yasa çıkarılmak istenmektedir.
Bu yasanın
Türk toplumunun yararına olmayacağını belirtiyor, bu
yasanın daha çok düzeltilmeye ihtiyacı olduğunu ifade etmek
istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin temel
sorunlarından birisi işsizlik sorunudur. Özellikle iktisadi idari
bilimler fakültelerinden mezun olanlar ve son dönemde de üniversitelerden mezun
olup gelen öğretmenlerimiz iş bulmada ciddi sıkıntı
çekiyor ve bu, hem iktisadi idari bilimler fakültesi mezunları ve hem
öğretmenlerimiz ve aynı şekilde diğer birçok bölümden mezun
olan insanlarımız polislik mesleğini seçerek hem böylesine bir
şerefli mesleğin mensubu oluyor hem de işsizlik sorununu bir
şekilde çözüyorlar. Ama sizin daha önce getirmiş olduğunuz 28
yaş sınırı, bu süreç içerisinde işsiz kalan, iş
arayan birçok vatandaşımızı mağdur
bıraktığı için bizim önerimizle şimdi bunun 30
yaş sınırına getirilmesi ve bu vesileyle birçok
vatandaşımızın da bu mağduriyetten kurtularak iş
bulması umudunu önerimizle teklif ediyoruz ve ümit ediyoruz ki bu
önerimize vereceğiniz destekle de birçok vatandaşımızın
sorunu çözülecektir.
Değerli
arkadaşlar, bir hususun da burada altını çizmem lazım.
Öncelikle, konuşmama Sayın Başkan diye başlamadım
çünkü Sayın Başkan benim gözümde
tarafsızlığını yitirmiştir. Kendisini geçen gün
eleştirdiğim için, yirmi beş gün önceden müracaat ettiğim
hâlde, sırf kendisini eleştirdim diye, yarın için istediğim
söz hakkını bana sunmadı. Azerbaycan Dostluk Grubu üyesiyim.
Sayın Necdet Ünüvarla beraber ve Sayın Ali Özgündüz ve diğer
arkadaşla beraber yarınki Hocalı soykırımını,
beraber, bir bütün hâlinde, biraz önce, saat tam on ikide andık geldik ama
bu bütünlüğü burada oturan Sayın Sadık Yakut bozmuştur, söz
hakkımızı engellemeye çalışmıştır.
Niye? Çünkü yalan konuştuğu için o gün ve ben de kendisini yalan
konuşmasından dolayı eleştirdiğim için bu söz
hakkını bizden esirgemeye çalışıyor. Ama Sayın
Sadık Yakut, her yerde sizin yalan konuştuğunuzu söylemeye devam
edeceğiz.
Ama sadece siz mi
yalan konuşuyorsunuz? Hayır. Hükûmet Sözcünüzden öğrendiniz
herhâlde, Bülent Arınçtan öğrendiniz. Bülent Arınç Hükûmet
Sözcüsü olarak diyor ki: Bu yasa tasarısı üç günde geçti. Eğer
bu yasa tasarısı üç günde geçtiyse, Sayın Komisyon
Başkanı, iki ay boyunca bu Meclisin odalarını niye
işgal ettiniz, Mecliste ışıkları niye yaktınız,
Meclisin çayını niye içtiniz, Meclisi o kadar masrafa niye soktunuz?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yemek de yediler bir de.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Meclisin yemeğini niye yediniz,(x) personelini niye
çalıştırdınız?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hiç çalışmamışlar, üç günde üstünkörü
yapmışlar ya!
SİNAN
OĞAN (Devamla) Size sataşıyorum, söz hakkı düşüyor.
Meclisi iki ay boyunca çalışıyor gibi gösterip burada bir
dolandırıcılık yaptığınız şüphesi
ortaya çıkıyor. Ya dolandırıcılık(x) yaptınız ya Meclisi
dolandırdınız, Sayın Komisyon Başkanı,(x) ya da Hükûmet Sözcünüz yalan
konuşuyor. Ya dolandırıcısınız ya
yalancısınız. Bundan ikisinden birisi doğru, iki
doğrudan birisi yanlış. Şimdi gelin bunu söyleyin. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İyice şaşırmışsın sen!
SİNAN
OĞAN (Devamla) Böyle söylemedi mi? Televizyon ekranlarında 80
milyonun gözünün içine baka baka Bülent Arınç demedi mi Bu yasa
komisyonlardan üç gün içinde geçti.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Geçmedi. Yanlış söyledi. Ben içindeyim.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Eğer üç gün içinde geçtiyse
Komisyon üyesisiniz,
ben de Komisyon üyesi olmadığım hâlde ara ara geldim, Komisyon
Başkanı Mehmet Bey de burada, çok değer verdiğimiz bir
Komisyon Başkanı, zan altında bırakıyor kendisini.
Sayın Komisyon Başkanı ve İçişleri Komisyonu
üyelerinin hepsi zan altındadır, muhalefet Komisyon üyeleri dâhil.
Yani bizi kandırmışsınız değerli arkadaşlar,
bizi kandırmışsınız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Rapor yazımı üç gün.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Hayır. Üç gün sürdü. dedi canlı yayında.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Canlı yayında da yanlış
söylüyordun dün akşam.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Raporun yazımı üç gün.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Üç gün sürdü. Muhalefet orada karşı
çıkmadı, gelmiş, burada muhalefet şov yapıyor. dedi.
OKTAY VURAL
(İzmir) - O izci işareti yapmış demek.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Açsın Komisyon tutanaklarını, okusun o zaman.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, burada ya
yalancısınız ya dolandırıcısınız. Bunun
ikinci bir şıkkı yok.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Dün akşam canlı yayında da
yanlış söylüyordunuz. Sonra özür dilediniz canlı yayında.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Evet, beni izlemeye devam edin arkadaşlar.
Canlı yayınımı da hiç kaçırmıyorsunuz
maşallah. Beni izlemeye devam edin.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Haberi izledik, haberi.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Beni izlemeye siz devam edin arkadaşlar.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Yarın bundan da özür dilersin.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Beni izlemeye siz
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Sonra bu konuda da özür dilersin.
SİNAN
OĞAN (Devamla) Görüyorum ki programlarımı da
kaçırmıyorsunuz maşallah.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN
OĞAN (Devamla) Ama karşıma çıkmaya da cesaret
edemiyorsunuz. Hodri meydan, ya burada ya televizyonlarda. (MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
Hocalı
katliamıyla ilgili, Milliyetçi Hareket Partisinden Reşat Doğru,
Cumhuriyet Halk Partisinden Ali Özgündüz ve AK PARTİden Necdet Ünüvara
yarın için söz verilmiştir.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Komisyon üyelerine, dostluk grubu üyelerine söz
vereceksiniz.
BAŞKAN
Herkesin üslubu ve adabı kendisine aittir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Şimdi özür dile bakalım.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Hemen özür dile.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Başkana yalancı dedin.
BAŞKAN
Şimdi aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Mesleğe
girişteki yaş şartı artırılarak isteklilerin
tercihte bulunmada sayısal olarak da artış sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum
ENGİN ALTAY
(Sinop) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 26.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim
Işık Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kütahya Osmaniye
Ruhsar Demirel Emin
Çınar Seyfettin
Yılmaz
Eskişehir Kastamonu Adana
Ali Öz
Mersin
"MADDE 26-
3201 sayılı Kanunun Geçici 23 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "değerlendirilmez" ibaresi
"değerlendirilir ve bu kişiler idarece resen emekliye sevk
edilemez." şeklinde değiştirilmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 26.
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer
Çanakkale İstanbul
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasa'ya aykırılık
önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
26 ıncı maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Abdullah Levent Tüzel Erol
Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu
İstanbul Mardin Bitlis
Demir Çelik Nursel
Aydoğan
Muş Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Nursel Aydoğan.
BAŞKAN Nursel Aydoğan, Diyarbakır
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aydoğan.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Güvenlik
Yasa Tasarısı 132 maddeden oluşuyor bildiğimiz
kadarıyla fakat kamuoyunun da yakından bildiği gibi Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından, Sayın Başbakan
tarafından en fazla tartıştırılan 2 maddesi var;
bunlardan bir tanesi molotof, diğeri de bonzai. Öyle ki hem
Cumhurbaşkanı hem Başbakan il il geziyorlar, ilçe ilçe
geziyorlar, yetmedi yurt dışına çıkıp geziyorlar,
gittikleri her yerde de birinci gündem maddeleri İç Güvenlik Yasa
Tasarısıyla ilgilidir ve oralarda muhalefet partilerinin bonzaiden
yana olduğunu, molotoftan yana olduğunu, kendilerinin de hem bonzai
hem de uyuşturucu karşıtı olduklarını halka
anlatmaya çalışıyorlar.
Şimdi, tabii
ki bu ne kadar gerçekçi, halk buna ne kadar inanıyor, onu önümüzdeki zaman
dilimi hepimize gösterecek. Fakat hepimizin bildiği bir gerçeklik var, o
da şu: Bu yasa tasarısında hem molotofun hem de
uyuşturucunun özellikle hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan
tarafından bu denli gündemleştirilmesinin en önemli nedeni bu 132
maddenin içerisinde Türkiye halklarının yakından bilmesini
istemedikleri bazı maddelerin geçişini kolaylaştırmak
içindir, artık bunu herkes biliyor.
Yine, herkesin
bildiği bir şey var, Türkiyede molotofla ilgili bir yasa yok
değil, yasa var ve hâlen de o yasa yürürlüktedir, uyuşturucuyla
ilgili yasalar yürürlüktedir. Dün basına yansıdı, herkes
biliyor, Mersinde 3. Ağır Ceza Mahkemesi 15 yaşındaki 4 çocuğa
ceza verdi. Verilen cezalar son derece ilginçti, 15 yaşındaki 4 çocuk
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla
yargılanıyorlar. Yargılanmalarının nedeni de toplumsal
olaylarda molotof kullanmaları, işte, örgüt üyesi olmaları,
örgüt propagandası yapmaları ve benzeri nedenler. Şimdi,
Türkiyede eğer molotofla ilgili bir yasa yoksa
ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasını savcılar nasıl istiyorlar ya da hâkimler bu kadar
cezayı nasıl veriyor? Şu ana kadar molotoftan cezaevlerinde yatan
genç sayısı belki bine yakındır ve alınan cezalar da
dokuz yıl, on bir yıl, on üç yıl, on beş yıldır.
Eğer Türkiyede molotofla ilgili bir kanun yoksa, bir yasa yoksa molotof
kullanan çocuklar bu cezayı nasıl almaktadırlar?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yasa o kadar verir mi? Daha az ceza veriyorlar.
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Şimdi, iki yılla dört yıla siz
indirmiş oluyorsunuz yani bir anlamda molotofçuları siz
desteklemiş oluyorsunuz, kendi deyiminizle size söyleyeyim. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Tamam, niye şikâyetçisin?
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Yani böylesi bir durumla karşı
karşıyayız. Bize göre, artık Türkiyede bunları
tartışmak gereksizdir. Yani bu kanun çıkartılarak
Türkiyede belli şeylerin kullanımının önüne geçilemez.
Sayın Başbakan, gittiği her yerde, özellikle çok
tartışılan ilk on maddeyle ilgili, nedeninin
Diyarbakırdaki ve bölgedeki 6-8 Ekim Kobani eylemleri olduğunu ifade
etmektedir. Şimdi, Başbakan zannediyor ki ben getireceğim
Molotof yasasını çıkaracağım, onunla ilgili işte polis
vazife vesaire kanunlarıyla ilgili bazı şeyleri de çıkaracağım,
her şey bitecek. Böyle bir şey yok, böyle bir realite yok Türkiyede.
Siz nedenleri ortadan kaldırırsanız bu molotof
yasasını çıkartmaya gerek bile duymazsınız. Kaldı
ki böyle bir yasa, molotofla ilgili yasa çıkartmaya gerek yok, zaten var.
Var olan bir şeyi bu kadar gündemleştirmek demek, Türkiyede
insanların dikkatlerini farklı bir yöne çekmek demektir.
Bizim, Hükûmetten
ricamız, isteğimiz şudur: Artık ne bizi ne de Türkiye
halkını böyle boş şeylerle oyalamaya gerek yok.
Yapılması gereken şey, kullanımın önüne geçen
durumları açığa çıkarmaktır, ortaya
çıkarmaktır diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum...
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 26.
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Sarıbaş (Çanakkale) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Refik Eryılmaz...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Eryılmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Eryılmaz, önergeyi imzalar mısınız lütfen, imzanız
yok.
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Süleyman Şah
Türbesini âdeta kaçarak terk etmenizden dolayı, bu ülkeye
yaşattığınız zaferden dolayı sizleri kutluyorum!
Za fer dediğiniz böyle olur! Tam
AKP Hükûmetine yakışır bir zafer! Aslında, biz bu zaferleri
daha önce de yaşamıştık. Gezi eylemlerinde gençlerimiz
katledilirken yine zafer yazmıştınız, yine bu ülkeye zafer
yaşatmıştınız.
HALİL ÜRÜN
(Afyonkarahisar) Zafer diyen yok, tedbir o.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Umut ediyorum ki, 7 Haziranda da inşallah bu zaferin
aynısını sizler yaşayacaksınız.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) 10uncu zaferi yaşayacağız.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) 10da 10 yapacağız, 10da 10.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) 10 seçimde 10, 10 üzerinden 10.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar, Süleyman
Şah Türbesini âdeta kaçarak terk etmenizin sebebinin ne olduğunu
biliyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından 1939a sor. sesi) Büyük
müttefikiniz ABDyle yapmış olduğunuz eğit-donat
politikasının bir sonucudur Süleyman Şah Türbesinin
kaybedilmesi.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Türbeleri savunur hâle geldiniz, ne güzel.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Ve bu eğit-donat politikasıyla dört
yıldır silahlı gruplara vermiş olduğunuz destekle
döktüğünüz kan yeterli gelmemiş, yeni yeni katliamlar sürecine imza
atacak bir protokolün daha altına imza attınız. Amerika diyor
ki: Biz komşu ülkelerde mevcut olan IŞİDle mücadele
edeceğiz, gelin beraber mücadele edelim. Bir koalisyon oluşturmuş
ama Recep Tayyip Erdoğan Ben bu protokole bir şartla imza
atarım: Biz de IŞİDle mücadele ederiz ama Suriyeden ve
diğer ülkelerden getireceğimiz muhalif grupları Türkiyede
eğitip, silahlandırıp Suriyeye, Iraka savaşmaya
gönderdiğimizde, oradaki devlete karşı, oradaki yönetime
karşı da savaşacaklar. dedi ve bunu da mutabakata ekledi.
Şimdi ben
size soruyorum: Biz hepimiz Müslümanız; ABDli askerler gelecek,
Türkiyede, Türk ordusunun karargâhında militanları, teröristleri
eğitecek, donatacak ve Gidin, Suriyede Müslüman kardeşlerinizi
öldürün. diyecek. Şimdi, siz bunu bizim inancımızın
neresine oturtuyorsunuz, ben size soruyorum? Bakın, bu sadece inançla
ilgili, ahlakla ilgili bir sorun değil arkadaşlar, sizin altına
imza attığınız bu eğit-donat politikası aynı
zamanda Ceza Kanunumuzun 168, 169, 171, 313, 314 ve 315inci maddelerine
açıkça aykırılık oluşturuyor. Bunun
dışında, Terörle Mücadele Kanunumuzun 3, 4 ve 7nci maddelerine
açıkça aykırılık oluşturuyor. Bu da yeterli
değil, Türkiyenin Birleşmiş Milletler bünyesinde
uluslararası terörle mücadele kapsamında imzalamış
olduğumuz 12 tane anlaşma ve protokole de aykırılık
oluşturuyor ve Birleşmiş Milletlerin o imzalanan
protokollerinde, o protokole aykırı hareket edenlerin nerede
yargılanacağını da düzenlemiş; Uluslararası Ceza
Mahkemesi ve Lahey Adalet Divanıdır.
Bakın, AKP
milletvekillerine sesleniyorum ve burada tarihe not düşme adına
söylüyorum: Bu eğit-donat mutabakatı Türkiyeyi dünyanın en
tehlikeli terör örgütünün bir numaralı hedefi hâline getirmiştir.
Bugün, bu mutabakatla birlikte Türkiye sadece IŞİDin hedef
tahtasına oturmamış, aynı zamanda hem iç hukuktaki ceza
müeyyidelerini hem de uluslararası hukuktaki ceza müeyyidelerini ihlal
etmiştir. Bundan sonra, IŞİD ya da türevlerinin sırf bu
anlaşmadan dolayı bu ülkede gerçekleştireceği bütün terör
eylemlerinden AKP Hükûmeti ve AKP Grubu sorumlu olacaktır.
Açık, net söylüyorum. MİTin kısa bir süre
önce emniyete gönderdiği bir ihbar yazısı var, diyor ki: 3 bin
IŞİD militanı Türkiyeye girmiş, hücre tipi bir
yapılanma içindedir. Ankara, İstanbul veya sınır illerinde
eylem gerçekleştirecektir. Peki, o MİTe sormazlar mı
Kardeşim, bu 3 bin militan, dünyanın en tehlikeli militanı bu
ülkeye girdiği zaman sen ne yapıyordun? diye.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hani IŞİD bizimle
beraber diyordunuz, ne oldu şimdi?
REFİK ERYILMAZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, söyleyecek sözümüz çok. Özet olarak şunu söyleyeyim:
Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlunun çantasında tükenen
imparatorluk hayallerinden başka hiçbir şey
kalmamıştır.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kuşoğlu, buyurun, söz talebiniz var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Kuşoğluna
söz verdim.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
41.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, ekonomiden sorumlu Başbakan
Yardımcısı ile Merkez Bankası Başkanının
istifa edeceğine dair söylentilerle ilgili Hükûmetin açıklama
yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, delaletinizle Sayın
Bakana bir soru sormak istiyorum. Bugün yapılan bir olağanüstü
görüşme sonucu hem Ekonomiden Sorumlu Başbakan
Yardımcısının hem de Merkez Bankası Başkanının
istifa edebileceğine dair söylentiler var yine medyada. Bunlar, tabii,
iş çevrelerini, ekonomi çevrelerini heyecanlandırmış
vaziyette. Yarın piyasalar açıldığında büyük
sıkıntılara sebep olabilecek. Bununla ilgili olarak Sayın
Bakanın açıklama yapmasının olumlu olacağını
değerlendiriyorum.
Delaletinizle bu konuyu sormak istedim. Meclisin
bilgilendirilmesinde, kamuoyunun bilgilendirilmesinde yarar var.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
konuşmacı bahsettiği protokolle AK PARTİnin
katliamların önünü açtığını, aynı zamanda,
Türkiyede gerçekleştirilecek terör eylemlerinin de müsebbibi olduğunu
ifade ederek sataştı.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı, sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Hatay Milletvekili Refik
Eryılmazın 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 26ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
esasen Refik Beyin konuşması bir tarafıyla son derece
duyarlı, teröre karşı çıkan, akan kanı reddeden bir
konuşma; bu bakımdan tebrik ediyorum. Eksik kalan diğer
tarafını bu vesileyle tamamlayacağım. Eksik kalan
tarafı şu: Suriyede olup bitenlere ilişkin olarak Refik Bey
-öyle anlaşılıyor ki yakından takip ediyor
gelişmeleri- eğer burada, IŞİDin eylemlerini, oradaki
terörü, Türkiyenin Müslümanları birbirine kırdırmakta protokol ile rol oynayacağını
ilgili protokolle- söylüyor ve bir hassasiyet ifade ediyorsa böyle iddialar
çerçevesinde, beklerdim ki birkaç cümleyle de Esed rejiminin oradaki sivil
insanları nasıl katlettiğinden
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Ya, devriiktidarınızda hep Müslümanlar
öldü.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
nasıl, bahsettiği Müslümanları
öldürdüğünden kendisinin bahsettiği- ifade etse
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Etrafımızda Irakta, Suriyede,
Mısırda hep Müslümanlar öldü. Bırak şimdi şu Esed
işini.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
tabii ki Refik Beyin bütün konuşmasını
olumlu görmek mümkündü
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) BOP ortakları, BOP ortakları. Geçin bunları.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
ama Refik Bey, ne hikmetse Türkiyeye yönelik
eleştiriler yaparken dahi son derece pervasız iken Esed rejimine
hiçbir bir söz söylememesi, sanıyorum, Suriyedeki olayları çok da
yakından takip etmediği, genel geçer bilgilerle akıl
yürüttüğü anlamına geliyor.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Dönemin Başbakanının yakın dostuydu,
biliyorsunuz.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) - Esasen biz, hiç kimsenin kanı aksın istemeyiz
OKTAY VURAL
(İzmir) İstemeyiz ama hak ediyorlar (!)
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
çünkü Lübnanın, Suriyenin, o Orta Doğu
coğrafyasının ne kadar farklı kimliklerden müteşekkil
olduğunu biliriz. Amin Maaloufun Ölümcül Kimliklerini okuyanlar,
Lübnanlı bu çocuğun, Şarkın çocuğunun kimliklerden ve
bunların birbirleriyle ilişkilerinden nasıl bahsettiğini
bilirler.
Burada,
kimliklerin arkasında saf tutarak terörü meşrulaştıran bir
akıl, kesinlikle Orta Doğu coğrafyasında
barışçı bir rol oynayamaz. Refik Beyi, bütün
coğrafyayı görerek öylece terörün karşısında yer
almaya davet etmek isterim.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Sayın Başkanım, bu konuyla ilgili bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Yerinizden, o zaman, açıklama yapacaksınız, bir dakika
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Arkadaşımız nasıl kürsüden yaptıysa
açıklamasını
BAŞKAN
Anlaşılmadı
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Açıklama yapmadım ben, sataştınız.
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Kendisi sataşmadan dolayı nasıl kürsüden
BAŞKAN Ne
söyledi de sataştı Sayın Vekilim?
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Efendim, benim Esad rejimini ya da şiddetini
meşrulaştıran bir anlayışın içinde olduğumu
iddia etti. Ben buna bir açıklama yapmak zorundayım. Bu
ağır bir iddia efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
13.- Hatay
Milletvekili Refik Eryılmazın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Bakın, arkadaşlar, biz her zaman şunu
savunduk: Terör nereden gelirse gelsin, karşısındayız.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Esedden de gelirse
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Terörün dini, imanı, mezhebi, inancı olmaz ama
şunu net olarak söyleyeyim: Sizin de bir an önce bu Esad sendromundan
kurtulup şu dış politikanızı yeniden gözden geçirmeniz
gerekiyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) 300 bin kişi öldü, sen ne diyorsun?
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Esad diye diye bölgeyi kana bulamaya kimsenin hakkı
yoktur. Bakın, terör gruplarıyla iş birliği yapmanın
gerekçesi olamaz. Benim teröristim iyidir. anlayışı doğru
bir anlayış değildir.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Adil ol adil!
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Ölen de Allahuekber diyor, öldüren de Allahuekber
diyor. Bugün Suriyedeki çatışmanın 2 tane kazananı var,
İsrail ve Amerikadır. Silahı sattılar, Suriyeyi böldüler,
200 bin, 300 bin masum Müslümanın ölümüne neden oldular, yüz binlerce
kadına tecavüz edildi ve Suriyeyi yakıp yıktılar. Bizim
bölgemiz de bundan nasibini aldı. Bu politika doğru bir politika
değil. Şiddeti besleyen, şiddeti destekleyen, terör
gruplarını meşrulaştıran bir politika doğru bir
politika değil. Biz her zaman şiddetin karşısında
durduk. Şiddet nereden gelirse
gelsin lanetliyoruz, kınıyoruz ama bu, terör gruplarıyla iş
birliği yapmak için meşru bir gerekçe olamaz, bunu herkesin görmesi
lazım.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Bir kere de Esed de, Esed.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Amerikaya, İsraile Orta Doğuda hizmet edecek
politikalardan vazgeçin arkadaşlar. Bakın, bu politikaların
Esada kardeşim diyen sizsiniz
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Bir kere de Esede Esed de.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla)
Şamda gidip kahvaltı yapan sizsiniz,(x) ailece Bodrumda tatil yapan
sizsiniz, fotoğraf çektiren sizsiniz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yaptılar.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) O zaman kan yoktu.
REFİK
ERYILMAZ (Devamla) Artık bu konuyu kapatın. Bakın, Esad
üzerinden terör gruplarıyla yaptığınız iş
birliğinden, buradan ders çıkaracaksınız arkadaşlar.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Bakan,
açıklama yapacak mısınız Sayın Kuşoğlunun
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
42.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın, Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; böyle bir şey söz konusu
değildir.
Arz ediyorum.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife
ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 26.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
ve arkadaşları
MADDE
26- 3201 sayılı Kanunun Geçici 23 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan değerlendirilmez ibaresi
değerlendirilir ve bu kişiler idarece resen emekliye sevk edilemez.
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Erdoğan.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle de yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
tabii, bu önergemizin kapsamı konusunda belki bilgisi olmayan
arkadaşlarımız vardır. Bu önergemiz, terörle mücadele
sırasında gazi olan ve malulen emekliye sevk edilen, daha sonra da
gazilik haklarından sonra tekrar göreve başlayan 8 emniyet müdürünün
emekli edilmesini engelleyen bir önergedir. Bunu kabul ederseniz bu 8 terör
mağduru emniyet müdürümüz bundan sonra mağdur olmayacaktır.
Şimdi,
arkadaşlar, tabii ki bugün Başbakanın grup
toplantısını seyrederken hayretler içerisinde kaldım. Bu
tasarı hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk
edildiğinden bu yana muhalefet ortada yok. diyor.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Allah Allah!
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Komisyonda da yoktular, hiçbir öneride, hiçbir
katkıda bulunmadılar, şimdi Genel Kurulda hepsi bir araya geldi,
Türkiyenin güvenliğini sağlayacak bu tasarıya itiraz
ediyorlar. diyor. Sayın Komisyon Başkanı, Sayın İçişleri
Bakanı, AKPnin grup başkan vekilleri; Başbakana niçin yalan
atıyorsunuz,(x)
Başbakana doğru bilgi verin. Komisyonda söylediklerimizi
toplasanız bir kitap olur.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yani, doğru değil
anlamında diyor.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Efendim?
RECEP ÖZEL (Isparta) Doğru değil
anlamında söylüyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Başbakanın
işine gelmiyor, onlar doğru bilgi verdi de Başbakanın
işine gelmiyor.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Biz bu konuyla ilgili bu
tasarının yanlışlıklarını, yarın
iktidarı kaybettiğinizde sizin elinize bu tasarının nasıl
kelepçeler takacağını ısrarla anlattık
arkadaşlar. Anlamamak için siz de gayret sarf ettiniz, bizim
söylediklerimizi duymamak için de elinizdeki akıllı
telefonlarınızla oynadınız. Bütün Komisyon üyesi
arkadaşlar gelsinler, bunun aksini burada söylesinler, anlatsınlar.
Yine, arkadaşlar, halk tarafından, Türk milleti
tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçilen ancak
Cumhurbaşkanı olduğunun farkına varamayan Recep Tayyip
Erdoğanın Adalet Akademisinde yaptığı konuşmadan
bir paragraf okuyacağım size. Hukuk kavramının halkla
bütünleştiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan
şunları söyledi: Bakın, biz aslında bir kanun devletinin
mensupları veya temsilcileri olmaktan öte geçmeliyiz. Ya, ne olmalıyız?
Bir hukuk devletinin temsilcileri olmalıyız. Hukuk başka
şeydir, kanun başka bir şeydir. Hukuk mu, kanun mu? derseniz,
ha, benim o zaman savunacağım şey hukuktur, kanun değil
çünkü kanun, önüne gelenin istediği gibi, arzu ettiği gibi, nefsi
neyi emrediyorsa buna göre hazırlamış olduğu bir
yazılar silsilesidir veya yasalar manzumesidir. Şimdi,
arkadaşlar, bunu Cumhurbaşkanı Adalet Akademisinde söylüyor.
Size ben şimdi soruyorum: AKP milletvekili arkadaşlar, bu tasarı
Cumhurbaşkanının nefsine göre mi hazırlanıp getirildi
buraya, İçişleri Bakanının nefsine göre mi hazırlanıp
getirildi...
RECEP ÖZEL (Isparta) Bu ülkenin gerçeklerine göre,
ihtiyaçlarına göre getirildi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) ...Davutoğlunun
nefsine göre mi hazırlanıp getirildi, yoksa başka
ortaklarınızın nefsine göre mi hazırlanıp getirildi?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ülkenin ihtiyaçlarına göre;
ihtiyaçlara göre, ihtiyaç.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Bunu çıkın
burada anlatın.
Burada boşuna sataşma.
RECEP ÖZEL (Isparta) İhtiyaç, ihtiyaç; ihtiyaçlara
göre.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Burada boşuna
sataşma, sözün yetiyorsa gelirsin bu kürsüde cevap verirsin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Veririz.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Öyle herkese laf atmakla
bu iş olmaz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yok ya!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Nefsinize göre
yaptığınız bütün kanunlardan dolayı bir
yaptığınız kanunun altı ay ömrü yok arkadaşlar.
Bunu da en fazla birkaç ay sonra, belki seçimden önce buraya bir daha
getirirsiniz. Yanlış yapmışsınız, koşun,
sabahlara kadar çalışıp bunu da değiştirelim.
dersiniz. Bunun çok örneklerini yaşadık. Bütün kanunlarda yapboz
oynuyorsunuz. Bunlar oyuncak değil arkadaşlar. Bu kanunlar, şu
hazırladığınız tasarı eğer
yasalaşırsa birçok insanın müktesep hakkını elinden
alıyor. Okula giden polis kolejindeki çocuğun, polis akademisindeki
çocuğun ve yarın resen bakanın onayı, işte,
kuracağınız komisyonun teklifiyle emekliye sevk edilecek
listesini hazırladığınız 3.200, emeklilik yolundaki,
emniyet müdürünün hakkını gasbediyor bu tasarı. Bunlar oyuncak
değil ki. O insanlar oraya gelinceye kadar bir ömür harcadılar, siz
şimdi gece yarısı burada çıkaracağınız,
işte Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
dediğiniz bu tasarıyla bu kadar insanın kul hakkına, insan
hakkına, iş hakkına tecavüz ediyorsunuz. Bunların vebalini
bu dünyada da ödeyeceksiniz, öbür dünyada da ödeyeceksiniz. Bu vebal her
hâlükârda sizin yakanızdadır. Çünkü, Cumhurbaşkanı
açıkça ifade ediyor ki: Biz şimdiye kadar
çıkardığımız 2.200 kanunun hepsini nefsimize göre
hazırladık. Türkiye Cumhuriyetinin ihtiyaçlarına,
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına göre
hazırlamadığımızı açıkça ifade ediyor. Bu
ayıp da sizin hepinize yeter.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne? Edilmiştir efendim. Kabul edildi, kabul edildi.
BAŞKAN -
Düzeltiyorum, kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.01
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.02
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin On Beşinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin
Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Kültürel
İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S.
Sayısı: 54)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 26 Şubat 2015 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.03
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 24/02/2015 tarihli 63. Birleşim Tutanağının 239uncu sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/22015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 52nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(*) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 143üncü sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(*) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 367nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 35inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 43üncü sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 200üncü sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 147nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 24/2/2015 tarihli 63üncü Birleşim Tutanağının 327nci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 24/02/2015 tarihli 63üncü Birleşim Tutanağının 233üncü sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 47nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almaktadır.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 24/02/2015 tarihli 63üncü Birleşim Tutanağının 195inci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 39uncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 23üncü sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 24/02/2015 tarihli 63üncü Birleşim Tutanağının 316ncı sayfasında yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 145inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 151inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 38inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 202nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklamalar 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 45inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 41inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 26/2/2015 tarihli 65inci Birleşim Tutanağının 50nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer alıştır.