TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
68inci
Birleşim
3
Mart 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Zonguldak Milletvekili
Özcan Ulupınar'ın, 3 Mart 1992 tarihinde Kozlu Müessese
Müdürlüğü Maden Ocağında meydana gelen kazaya ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, Afyonkarahisar ilinin
sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan'ın, Artvinin kurtuluşunun 94üncü yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili
Abdullah Nejat Koçer'in, ortak çözüm süreci açıklamasının çok
olumlu karşılandığına ve çözüm sürecinin Türkiye
ekonomisi için pozitif etki yaratacağına ilişkin
açıklaması
2.- Bursa Milletvekili
Hüseyin Şahin'in, madenci şehitleri rahmetle andığına
ve Bursa İnegölde açılan gümrük kapısının
dış ticaret hacmine katkısına ilişkin
açıklaması
3.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Türkiye Büyük Millet Meclisini demokrasiyi ve Anayasayı
korumaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Hükûmetin 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısını derhâl geri çekmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
5.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, vatandaşların, Dolmabahçe Sarayında
PKKyla yapılan görüşmelere son verilmesini ve çiftçi borçlarına
bir çözüm bulunmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
6.- Tekirdağ
Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, Süleyman Şah Saygı Karakolu
ve Türbesinin nakli operasyonunu gerçekleştiren Başkomutan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana, Başbakan Ahmet
Davutoğluna, Genelkurmaya ve bütün askerlere yürekten teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
7.- İzmir Milletvekili
Musa Çam'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
âdeta AKP Genel Başkanı gibi seçim kampanyası yürüttüğüne
ve kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinin seçim
çalışması yapmalarını şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
8.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Süleyman Şah Türbesinin
sınırlarımıza yakın bir yere
taşınmasının kahramanlık olmadığına
ilişkin açıklaması
9.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, yapımı planlanan yeni
otoyolun Afyonkarahisarın uzağından geçmesinin
yatırımcıların da uzaklaşması sonucunu
getireceğine ilişkin açıklaması
10.- Hatay Milletvekili Orhan
Karasayar'ın, AK PARTİ iktidarları döneminde Hataya
yapılan yatırımlardan dolayı teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
11.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, Dolmabahçede Sevrin yeni versiyonunun AKP
iktidarı tarafından vizyona sokulmasının vatandaşlar
tarafından büyük üzüntüyle karşılandığına ve
üniversitelerde yaşanması muhtemel olaylar için Hükûmetin tedbir
alması gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Kilis Milletvekili Ahmet
Salih Dal'ın, Polateli-Şahinbey Organize Sanayi Bölgesi Projesinin
ülke ekonomisine katkı sağlamasını temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Diyanet İşleri
Başkanlığından, Cumhurbaşkanının devletin
uçağıyla umreye gitmesinin dinen caiz olup
olmadığını öğrenmek istediğine ve İstanbul
Ankara arası hızlı tren güzergâhında bulunan Maltepe
ilçesinin Küçükyalı semtindeki yaya geçidinin durumuna ilişkin
açıklaması
14.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, İçişleri Bakanı Efkan Alanın
(11/45) esas numaralı Gensoru Önergesinin görüşmeleri
sırasındaki Anayasayı tanımadığıyla ilgili
ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Bingöl Üniversitesi Rektörlüğünün bazı
uygulamalarına ilişkin açıklaması
16.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanı Efkan Alanın (11/45)
esas numaralı Gensoru Önergesinin görüşmeleri sırasındaki
Anayasayı tanımadığıyla ilgili ifadelerine
ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz'ün, anayasal organları tanımamasından
dolayı İçişleri Bakanı Efkan Alayı
kınadığına ilişkin açıklaması
19.- Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani'nin, İç Tüzükün 13üncü maddesine göre yapılan itirazla
ilgili Başkanlık Divanının aldığı karara ve
23/2/2015 tarihli 62nci Birleşimde Genel Kurul salonunda yaşanan
arbedede kırılan mikrofondan kendisinin sorumlu
olmadığına ilişkin açıklaması
20.- Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani'nin, Konya Milletvekili Faruk Bal ile Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İzmir Milletvekili Rıza Türmenin
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Asuri, Süryani, Keldani halkının büyük bir
soykırım tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna
ve Musulda Süryani halkına ait olan kütüphanelere ve tarihî eserlere
yönelik yapılan vahşi saldırıları kınadıklarına
ilişkin açıklaması
24.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmezin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
26.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı Başkanlık
Divanı Kararına ilişkin açıklaması
27.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
28.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
29.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmak'ın, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
30.- Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani'nin, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı Başkanlık
Divanı Kararına ilişkin açıklaması
31.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, 21/2/2015 tarihli 60ıncı Birleşimde yaşanan
olayların sadece İç Tüzük açısından değil,
insanlık açısından da utanç verici olduğuna ilişkin açıklaması
32.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Şükran Güldal Mumcuyu, muhalefet partilerine muvazaalı olarak
birbirlerine sataşmalarından dolayı söz verdiği için
kınadığına ilişkin açıklaması
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA
KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
4.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
5.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
7.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç'un, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ile Konya
Milletvekili Faruk Balın sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında şahsına
sataşmaları nedeniyle konuşması
6.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray'ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Konya Milletvekili Faruk Balın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
9.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
10.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
11.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
13.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
14.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
15.- Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani'nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşmaları nedeniyle konuşması
16.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin
684 sıra sayılı Kanun Tasarısının 35inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde ve Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin
sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşmaları nedeniyle konuşması
17.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması ve Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın yaptığı açıklaması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşmaları
nedeniyle konuşması
18.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun
684 sıra sayılı Kanun Tasarısının 38inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
19.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 38inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
20.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Ankara Milletvekili Levent Gökün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
21.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
22.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
23.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan ve 47 milletvekilinin, Artvin Sarp Sınır
Kapısında yaşanan olumsuzlukların ve fiziki
koşulların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1236)
2.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan ve 48 milletvekilinin, Artvin Kafkasör-Cerattepe maden
sahasının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1237)
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 19 milletvekilinin, Sağlık
Bakanlığı tarafından kamu-özel ortaklığı
çerçevesinde yapılacak olan sağlık tesislerinin halk
sağlığına vereceği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1238)
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
C) Önergeler
1.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, (2/1879) esas numaralı Ahıska Türklerinin
Türkiyeye Kabulü ve İskanına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/242)
D) Başkanlık
Divanı Kararı
1.- 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21/2/2015 tarihli
60ıncı Birleşimdeki görüşmelerine ilişkin İç
Tüzükün 13üncü maddesi kapsamında yapılan başvurularla ilgili
3/3/2015 tarihli 94 sayılı Başkanlık Divanı
Kararı
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, kamuoyunda 2 Mart darbesi olarak
adlandırılan, DEP Milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Diclenin
2 Mart 1994te Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkışta sivil
polisler tarafından yaka paça gözaltına alınması, aynı
gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip
Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınakın dokunulmazlıklarının kaldırılarak
tutuklanmaları olayının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/751) ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan ve arkadaşları tarafından, başta
Gölcükteki taksici esnafı olmak üzere ekonomik kriz içerisinde olan
taksici esnafının durumunun araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 19/6/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
3 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara
Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları tarafından,
gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük antrepolarının
denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat değişikliklerinin
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Askeri Hakimler Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684)
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688)
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edilmesi yönündeki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı
hakkında
XII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 34'üncü maddesinin
oylaması
2.- (S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 35'inci maddesinin
oylaması
3.- (S. Sayısı: 684) Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 37'nci maddesinin
oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında TBMM ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan kurulum
hizmetlerine,
2002-2014 yılları
arasında TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın
alınan yazılım paketi ve bilgi sistemlerine,
İlişkin
soruları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık
Yakutun cevabı (7/57846), (7/57849)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında TBMM ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan
telekomünikasyon ekipmanı ve malzemelerine ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı
(7/57847)
3.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz'ün, 6552 ve 6569 sayılı Kanunlar ile ilgili çeşitli bilgilere
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/58601)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2005-2015 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yurt
dışından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/60042)
5.- Muş Milletvekili
Demir Çelik'in, Kırklareli'nin Kaynarca beldesindeki çevre
kirliliğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/60049)
6.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, belediyelere ve bağlı şirketlerine yönelik
Sayıştay denetimlerine,
KİT'lere yönelik
Sayıştay denetimlerine,
İlişkin
soruları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık
Yakutun cevabı (7/60699), (7/60700)
3 Mart 2015 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Kozlu Müessese Müdürlüğü Maden
Ocağında meydana gelen kaza hakkında söz isteyen Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınara aittir.
Buyurunuz
Sayın Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar'ın, 3 Mart 1992 tarihinde Kozlu
Müessese Müdürlüğü Maden Ocağında meydana gelen kazaya
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZCAN ULUPINAR
(Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Mart 1992
tarihinde Zonguldakımızı kara bir bulut kapladı. Bu gün,
eli nasırlı, kömür karası yüzleri, yerin yüzlerce metre
altında alın teri dökerek akşam evine helal lokma götürmek için
çalışan cefakâr maden işçilerimizden 263 madenci
kardeşimizi kaybettiğimiz gündür.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olalım!
ÖZCAN ULUPINAR
(Devamla) Bu elim kazada hayatını kaybeden maden şehitlerimize
Allah'tan rahmet, yakınlarına bir kez daha
başsağlığı diliyorum. Sözlerime başlamadan önce
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz maalesef maden kazalarının sıkça
yaşandığı bir ülkedir. Maden ocaklarında bugüne kadar
yaşanan faciaların en büyükleri, 3 Mart 1992 tarihinde Kozlu Taş
Kömürü Maden Ocağında 263 maden işçimizi ve 17 Mayıs 2014
tarihinde tüm ülkemizi derin yasa boğan 301 maden işçimizi
kaybettiğimiz Soma faciasıdır.
Kömür madenleri
çıkarılan bütün illerimizde olduğu gibi Zonguldak ilimizde de
herkesin tek bir isteği var: Sabah erkenden sıcacık
yatağından kalkıp yerin yüzlerce metre altında adeta
tırnakları ile rızıklarını kazanan madenci
kardeşlerimizin akşam evlerine kazasız bir şekilde sağ
salim dönmeleridir. Bugüne kadar gelen süreçte bu vefakâr ve çileli madenci
kardeşlerimizin hak ettiği değeri kazanması için AK
PARTİ hükûmetlerimiz, madencilik politikalarını
uluslararası standartlarda, iş sağlığı ve
güvenliğini dikkate alarak, dünyaya açık, ulusal
kalkınmamızı tetikleyerek ekonomik anlamda dışa
bağımlılığımızı azaltacak şekilde
planlamalar yapmışlardır. Ayrıca, özel sektör madencilerine
uzun yıllardan beri beklediği teşvikleri vermek yine AK
PARTİ iktidarına nasip olmuştur. Ülkemizde yalnızca
Zonguldak ve civarında üretilen taş kömürüne de bizim Hükûmetimiz
tarafından teşvik verilmiştir. Böylelikle, özel sektörün de
ilimizde kıymeti tartışılmaz olan taş kömürümüzün
çıkarılmasına katkısı sağlanmıştır.
Bizim dönemimizde, 10 Eylül 2014 tarihinde kabul edilen
torba yasayla maden işçilerimizin çalışma şartları
iyileştirilmiştir. Çalışma saatleri haftada otuz altı
saat ve ücretler 2 asgari ücretten az olmayacak şekilde
planlanmıştır. Yer altı işlerinde bir gün bile
çalışanlar kıdem tazminatı almaya hak
kazanmışlardır. Emeklilik yaşı 55ten 50ye
düşürülmüştür.
Son olarak 4
Şubat 2015 tarihinde kabul edilen Maden Kanunuyla da maden
işletmecileri için birtakım yasal düzenlemeler
yapılmıştır. Torba yasayla madencilere verilen haklardan
doğan fiyat artışları Bakanlar Kurulu tarafından
güvence altına alınmıştır.
AK PARTİ
iktidarlarından önceki dönemlerde kısmen dile getirilen ve
birtakım yasaların çıkarılmasıyla da bu alanda
yaşanan aksaklıkların giderilmesi için
çalışmaların olduğunu biliyoruz. Bizim dönemimizde ise bu
alanda yaşanan sorunların kalıcı çözümü noktasında
kanunlar çıkarılmasına rağmen, insan unsurunun ne kadar
etkili olduğunu, daha acısını dahi
unutamadığımız Soma faciasındaki komisyon raporunda
görüyoruz.
İlimizin
temel geçim kaynaklarından biri olup ülke ekonomisine de ciddi ivme
kazandıran taş kömürü üretiminin artırılması için
Türkiye Taşkömürü Kurumu 2011 yılında 1.400 işçi talebinde
bulunmuştur. Ancak, bu talebi karşılanmadığı için
ve emekliliklerin sürmesi nedeniyle 2012 yılında talep ettiği
işçi sayısını 2.492'ye çıkarmıştır.
Türkiye Taş
Kömürü Kurumunda emekliliklerin devam etmesi ve yerine yeni işçi
alımı yapılmamasından dolayı üretim azalmış,
işçi açıkları çoğalmış, bu durum, iş
sağlığı ve güvenliğini tehdit eder hâle
gelmiştir. Bu nedenle, il milletvekilleri olarak Türkiye Taşkömürü
Kurumunda işçi açıklarının giderilmesi yönündeki
çalışmalarımız devam etmektedir.
Zonguldak ilimizde
her evde madende çalışan bir eş veya oğul vardır.
Eşini ve oğlunu madene uğurlayan Zonguldak kadını,
umutla sağ salim dönüş yolu bekler. Dünyanın en ağır
ve riskli iş kolunda, yerin yüzlerce metre altında çalışan
maden işçilerinin özverisinin her türlü takdirin üzerinde olduğunu
bir kez daha milletin Meclisinde bu kürsüden ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, ilimizde şimdiye kadar maden sektöründe
çalışıp hayatını kaybeden 5 binin üzerindeki maden
şehidimize Allahtan rahmet dilerken madenlerde canı pahasına
alın teri döken tüm madencilere Yüce Yaradanın kolaylıklar
vermesini diliyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle, bu tür faciaların ülkemizde ve dünyada bir kez daha
yaşanmamasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ulupınar.
Gündem
dışı ikinci söz, Afyonkarahisar ilinde yaşanmakta olan
sorunlar ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaza aittir.
Buyurunuz
Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmaz'ın, Afyonkarahisar ilinin sorunlarına ve çözüm
önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Afyonkarahisarda
yaşanmakta olan pek çok sorunu bu milletin kürsüsünden defalarca dile
getirdim. Şu ana kadar düzeltilen ve çözülen bir husus olmadı
maalesef.
Bugünkü
konuşmamda da Afyonkarahisarın hâlâ
yaşanabilir iller arasında 58inci sırada olduğundan, 8.500 öğretmen norm kadrosunun 2.200
tanesinin hâlâ boş olduğundan ve 1.370 civarında derslik
açığının bulunduğundan, iktidara gelir gelmez
kapattığınız Mandacılık Araştırma
Enstitüsünden ve haraç mezat satarak yandaşa peşkeş
çektiğiniz SEKAdan ve işsiz kalan 1.500 aileden,
kapattığınız Devlet Malzeme Ofisi Bölge Müdürlüğünün
binalarının yürekler acısı hâlinden, boşaltılan
Meteoroloji 5. Bölge Müdürlüğüne ait 5 katlı binanın terk
edilmişliğinden bahsetmeyeceğim.
Hatta geçici
kabulünün bu hâliyle nasıl yapıldığına hâlâ akıl
sır erdiremediğim Polis Termal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Merkezinin neden hâlâ hizmete girmediğinden, on iki yıldır hilkat garibesi gibi duran ve şu
ana kadar hiç kimsenin yüzmediği yüzme havuzundan, büyük büyük müjdelerle
ve törenlerle temellerini attığınız spor kompleksi ve
müzenin inşaatlarının hâlâ bitirilememişliğinden,
Afyonkarahisardaki trafiğin keşmekeşliğinden, bu sene de
defalarca rekor kırdığımız hava kirliliğinden,
doktoru olmayan hastanelerimizden, mülteci ve
sığınmacıların ilimize verdiği ekonomik, sosyal
ve kültürel zararlardan, nüfusu 2 binin altına düştüğü
gerekçesiyle belediyelikten köy konumuna getirilen 49 yerleşim yerimizin
bir yıldır yaşamakta olduğu sorunlardan ve hangi
hizmetlerden mahrum kaldıklarından, adliyesi, askerlik şubesi
kapatılan ilçelerimizde yaşamakta olan sıkıntılardan
da bahsedersem zaman kaybı olur.
Hatta
doğduğu topraklarda karnı doymadığı için helal
kazancının peşinde gurbete çıkan insanlarımızdan,
şehrimizde yoğun yetiştiriciliği yapılan kiraz,
vişne, patates, pancar, haşhaş, hububat üreticilerimizin
yaşayageldiği sorunlardan, besicimizin, süt üreticimizin, çiftçimizin
banka-haciz-tefeci-hapishane kıskacında nasıl
sıkışmış olduklarından, şap
hastalığı yüzünden hayvan pazarlarının
kapatılmışlığından, işsizlikten, fakirlikten
2013 yılı itibariyle 701 bin nüfustan 124 bin
insanımızın yeşil kartlı olmasından, on üç
yıldır üretim, istihdam ve katma değer odaklı hiçbir
yatırımın yapılmamışlığından,
özelleştirme kapsamında olan şeker fabrikası
çalışanlarını ve pancar ekicilerinin huzursuzluğundan,
Langarlar diye bilinen askerî fabrikanın her geçen gün kan
kaybettiğinden ve kapatılmaya
hazırlamışlığından, 2002
yılında icra müdürlüğü 2 tane iken ihtiyaca binaen bugün
6ncı icra müdürlüğü resmî protokollü tören yapılarak
açıldığından, adı var kendi yok olan ve tabelası
kendinden büyük olan bal ormanlarından, ehliyet, liyakat ve hakkaniyet
ölçülerinden uzak, sırf siyasi saiklerle tercih sebebi olan kamu kurum ve
kuruluşlarındaki devletin değil, Hükûmetin memuru konumuna
gelmiş olan idarecilerinden bahsedersem canınızın sıkılacağından
eminim.
Afyonkarahisarda
iktidarla aynı görüşte olmayan işçi, memur, işveren, esnaf,
öğrencilerin ne denli baskı, şantaj ve tehditlere maruz
kaldıklarından, pek çok yerleşim merkezinde
insanlarımız arsenikli su içmekte olduklarından, göç nedeniyle
nüfus azalınca 7den 5e düşen milletvekili sayımızdan, pek
çok mal ve can kayıplı trafik kazalarının
yaşandığı Emirdağ, Bolvadin, Çay, Çölovası ve
Dinar Porsuma Kavşağına kadar olan kara yolunun hâlâ duble yol
yapılmamasından, Haydarlı, Tatarlı-Çiçektepe kanalizasyon
sisteminin bitirilmesi için talep edilen ödeneğin bir türlü tahsis
edilmemesinden, ülkemizde tek alkaloit fabrikası olan Bolvadin Alkaloit
Fabrikasının hâlâ modernizasyon çalışmalarının
yapılmamasından, Kocatepenin ve Eber Gölünün sahipsizliğinden,
jeotermal ve mermerimizin sorunlarından, uzun uzun bahsedecek
değilim. Zira bu konuları bu kürsüden defalarca dile getirmiş ve
yakinen takip etmiş olmanın vicdani rahatlığı
içerisindeyim.
Değerli
milletvekilleri, Anadolu topraklarıyla Afyonkarahisar ilinin kaderi
binlerce yıldır ortak özellikler gösterilmektedir. Jeopolitik konumu
nedeniyle tarih boyunca doğu ve batı arasında köprü olan
Anadoludaki yol güzergâhları, ilimiz sınırları içerisinden
geçmektedir. İstanbul hapşırsa Anadolu nezle olur!
Afyonkarahisardan geçen yolların muhtelif sebeplerle kapanması hâli
Anadolunun kalbini durdurur. Bu nedenledir ki bu yollar hiç
kapanmamalıdır. Bu sene de yaşanan derin kış nedeniyle
maalesef bu yollar günlerce kapalı kalmıştır. Merkezî ve
yerel yönetimler maalesef kara kışa teslim olmuştur. Bu
coğrafyanın gerçeği unutulmamalı ve gerekli tedbirler
olması gereken kadar ve zamanında mutlaka alınmalıdır.
İhmal
ve iş bilmezlik yüzünden bu sene de binlerce araç, on binlerce insan
günlerce mahsur kalmış, çok zor anlar
yaşamışlardır. Bu çağda bu yaşanmışlıklar
asla kabul edilemez, hele fıtratla hiç ama hiç izah edilemez.
Bu
duygu ve düşünceler içerisinde yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Gündem
dışı üçüncü söz, Artvinin düşman işgalinden
kurtuluş yıl dönümü nedeniyle söz isteyen Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutana aittir.
Buyurunuz
Sayın Bayraktutan. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın,
Artvinin kurtuluşunun 94üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bu hafta önemli bir hafta bizim için. O nedenle
karşınızdayım. 7 Mart, Artvinin kurtuluş yıl
dönümü. Bu topraklarda 7 Martta bir işgal sonlanmış, bu ülkenin
kuzeydoğusunun kurtuluşu müjdelenmiştir.
Artvin, 7 Mart
1921 yılına kadar işgal altında kalmıştır.
Kurtuluş Savaşının hüküm sürdüğü yıllarda tüm
Türkiyenin coğrafyası değişmiştir. Yine, bu
yıllarda çok kan akmıştır, gözyaşları sel
olmuştur. Bütün Türk toplumu çok acılar çekmiş, insanlar
yaşadıkları şehirleri, beldeleri terk etmiş, göç etmek
zorunda kalmışlardır.
Muhacirlik
günlerinin hüküm sürdüğü Kurtuluş Savaşı
yıllarında, Türk milleti vatan savunmasında göğsünü siper
ederek yıllarca süren savaşın içinde aydınlığa
ulaşmak için yol bulmuştur. Mustafa Kemal Atatürkün
önderliğinde Türkiye, işgal edilen topraklarını tek tek
geri almış, ülkenin huzur ve güvenliği sağlanmış
bulunmaktadır.
Türkiyede hemen
hemen her ilin bir kurtuluş günü vardır. Artvinin de kurtuluş
günü 7 Marttır.
Biz 7 Martı,
ülke genelinde Kuvayımilliye güçlerinin zaferi, Misakımillînin
vazgeçilmezi olarak tanımlıyoruz değerli arkadaşlarım.
Çünkü biliyoruz ki 7 Mart, Arhavide HESlere karşı direnişin adıdır.
Çünkü 7 Mart, Hopada Metin Lokumcuların katillerine eyvallah demeyen
Karadenizlilerin adıdır. Çünkü 7 Mart, Murgulda, Damarda siyanür
için ayaklanan onurlu insanların adıdır. Çünkü 7 Mart, Borçkada
yaşayan tüm güzelliklerin ortak adıdır. Çünkü 7 Mart,
Şavşatta düz horon, Ardanuçta özgürlüğün adıdır.
Çünkü 7 Mart, Yusufelinde imanın, Kılıçkayada sevdanın
adıdır. Çünkü 7 Mart, kuruluşun ve kurtuluşun
adıdır değerli arkadaşlarım. Çünkü 7 Mart,
Misakımillî davasının ölümsüz bir adıdır. Yine 7 Mart,
Atatürkün barının, atabarının, ay yıldızlı
bayrağın ebedi aşkının adıdır.
Bu nedenle 7 Mart
Türkiyedir, Türkiye de Artvin, Artvin de Atatürk. diyoruz değerli
arkadaşlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkeye güneş hep
kuzeydoğudan, hep Artvinden doğar. Ve biz Artvinliler her zaman
güneşe döneriz yüzümüzü yani aydınlığa, çağdaş
yaşam biçimine. Geçmişten sadece ders alır, değerlerimizi
taşırız yarınlara. Ve mutlaka geleceğe döneriz yüzümüzü,
aydınlık geleceğe.
Atatürke bakar
bizim yüzümüz, Onun devrimlerine, ilkelerine bakar yüzümüz. Varsa bir tehlike
ilk farkına varan biz oluruz. İlk tepki veren, mücadele eden ve bu
cumhuriyetin değerlerinden asla vazgeçmeyen, ödün vermeyen Artvinlileriz
biz. Bu Cumhuriyetin nirengileri oluruz. Demokrasiyi sahiplenir, ondan hiç
vazgeçmeyiz çünkü biz Artvinliyiz. Bu toprakların
barındırdığı değerlerin tümünde biz varız.
Kuzeydoğudan doğan güneşiz biz. Bu ülkede demokratik
katılımın ve mücadelenin arandığı, cumhuriyet ve
değerlerin altının çizileceği her karanlığa
doğan güneş oluruz biz çünkü biz Artviniz, aydınlığa
bakar yüzümüz değerli arkadaşlarım.
Tüm
geçmişinde çıkar ilişkilerini, bağnazlığı ve
kardeş kavgasını tanımayan Artvinlinin olağanüstü
birlikteliği, bu çağdaş Atatürkçü yolda Türkiye'nin
gelişimine damgasını vurmuş bulunmaktadır.
Artvinli,
Atatürkçü, cumhuriyetçi ruhuyla bir kurtuluş gününü daha coşkuyla
kutlamaktadır. 7 Mart 1921 tarihinde düşmanı kovan Artvinli,
şimdi de aynı ulusal ruh ve mücadele azmiyle Cerattepede maden
bahane edilerek saldırıda bulunan ve topraklarımıza tecavüz
etmek isteyen iş birlikçileri de tarihe gömecektir değerli
arkadaşlarım.
Artvinli, doksan
dört yıl önce vermiş olduğu mücadeleyi Mustafa Kemalin ruhuyla
yine verecek, gözleri para hırsıyla bürünmüş iş birlikçi
kapitalistleri topraklarından kovacak, tarihin derin sayfalarına
gömecektir. Çünkü Artvinli olmak, yeri gelince eşkıyanın
hırçınlığı, yeri gelince yaylalarının
sessizliğidir.
Artvinli olmak, bu
ülkeye güneşi kuzeydoğudan doğurmak, yüzünü daima
aydınlığa ve çağdaşlığa çevirmektir.
Artvinli olmak,
bazen Cankurtaranda tırmanmak, bazen de Karadenizin hırçın
dalgasında kürek çekmektir.
7 Mart
Kurtuluş Gününü birlik ve beraberlik duygularıyla kutluyor;
çalışmaktan onur, paylaşmaktan gurur duyanların memleketi
Artvinin milletvekili olarak yüce heyetiniz başta olmak üzere,
televizyonları başında bizleri izleyen tüm Artvin ve Artvin
sevdalılarına saygılarımı sunuyorum. Atatürkün
mabedinden sizleri tekrar saygıyla selamlarken, çağdaşlığın,
eğitimin, cumhuriyetin ve Kemalizmin meşalesi Artvinin
kurtuluşunun tüm ulusumuza kutlu olmasını dilerken diyorum ki
sözlerimi bitirirken:
Dağ dağ
olurum, deniz deniz.
Gönül gönül
olurum, yürek yürek.
Sınır
boylarında bayrak,
Kurtuluş
Savaşında mavzer.
Ben
özgürlüğüm, ben bağımsızlık.
Ben Kaçkar
Dağıyım, ben deli horon.
Günü
geldiğinde atabarı değil,
Atatürk olurum
Kocatepede.
Ben Artvinim
dostlar, bensiz olmaz.
Türkiye'nin her
tarafındaki Artvinlilerin bu kurtuluş coşkusunu coşkuyla
kutluyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, sisteme giren sayın
milletvekillerimize birer dakika söz hakkı vereceğim.
Sayın Koçer
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer'in, ortak
çözüm süreci açıklamasının çok olumlu
karşılandığına ve çözüm sürecinin Türkiye ekonomisi
için pozitif etki yaratacağına ilişkin açıklaması
ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Geçtiğimiz
hafta yapılan ortak çözüm süreci açıklamasını başta
Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Türkiye de çok olumlu bir
şekilde karşıladı. Yapılan bu barış ve
kardeşlik çağrısını önemsiyoruz. Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde, iş adamları başta olmak üzere, birçok
alanda memnuniyetle karşılanmıştır. Gerek
güneydoğu gerekse Türkiye ekonomisi için bu çözüm süreci pozitif etki
yaratacaktır. Güneydoğudan göçü azaltacak ve belki de geri
dönüşler başlatacaktır. Atılan bu adım, dış
ülkelerce ve uluslararası ekonomik çevrelerde de olumlu
karşılanmıştır. Bugün, çözüm sürecine daha
yakınız. Samimiyetle, sürece engel olmadan herkesin bu sürece dört
elle sarılması, takip etmesi ve sahip çıkmasını
yürekten diliyorum. Türkiye'nin bu tarihî çözüm süreciyle birlikte daha güçlü
bir ülke olma yolunda ve barışın getirdiği refah sayesinde
de
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Koçer.
Sayın
Şahin
2.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in, madenci
şehitleri rahmetle andığına ve Bursa İnegölde
açılan gümrük kapısının dış ticaret hacmine
katkısına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Sayın Başkanım, bundan yirmi üç
yıl önce, 3 Mart 1992de Zonguldak Kozluda kaybettiğimiz 263 madenci
şehidimizi ve daha sonra kaybettiğimiz madenci şehitlerimizi ve
en son olarak da Soma ve Ermenekte kaybettiğimiz madenci
şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, mekânlarının
cennet olmasını diliyorum.
AK PARTİ
hükûmetlerinin 2023 hedefleri arasında 500 milyar dolar ihracat hedefi
vardır ve bu ihracat hedefine varılması için Hükûmetimiz, birçok
olumlu çalışmalar yapmakta ve ihracatçının işlemlerini
kolaylaştırmak için de birçok noktada yeni gümrük kapıları
açmaktadır. En son açılan gümrük kapılarından bir tanesi de
Bursanın İnegöl ilçesinde açılmıştır ve
İnegöl ilçesinde açılan gümrük kapısı, 2012de 202 milyon
dolar, 2013te 278 milyon dolar, 2014te 317 milyon dolar dış ticaret
hacmine kavuşmuştur. 2015 yılının ilk iki ayında
da 87 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmi
yakalanmıştır. Burada emeği geçen sanayicilerimizi, tarım
üreticilerimizi ve 2023
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Sayın
Yeniçeri
3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye Büyük
Millet Meclisini demokrasiyi ve Anayasayı korumaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Erdoğan,
mevcut Anayasaya göre Cumhurbaşkanı seçilmiştir; tarafsız
olması, siyaset üstü davranması Anayasanın hükmüdür, emridir.
Cumhurbaşkanı, milletin birliğini temsil eder. Hâlbuki
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset yapmakta, muhalefete çatmakta,
Merkez Bankasıyla polemiğe girmektedir. Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Türkiyeyi germektedir, ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaseti çok seviyorsa millî görüş
gömleğini çıkardığı gibi
cumhurbaşkanlığı gömleğini çıkarıp siyasete
devam etmelidir.
AKPnin
İçişleri Bakanı da Cumhurbaşkanından
aldığı ilhamla Anayasayı tanımadığı
anlamına gelen sözler etmektedir. AKP, öyle görünüyor ki Anayasayla
birlikte demokrasiyi de önemsememektedir. Gelinen aşamada, Türkiyenin
yalnız sınırları değil, anayasal düzeni de tehdit
altına girmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisini demokrasiyi ve
Anayasayı korumaya davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın
Yılmaz
4.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Hükûmetin 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısını derhâl geri çekmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İki
haftadır Meclisin gündemini işgal eden ve kamuoyunda iç güvenlik
paketi olarak görüşülen ve terörle mücadeleyle güvenliği
sağlamayı hedef aldığını söyleyen Hükûmetin bu
tasarıyı derhâl geri çekmesi lazım. 28 Şubatta Dolmabahçe
Sarayında Abdullah Öcalanla ve terör örgütüyle anlaşmaya varan bir
Hükûmetten terörle mücadeleyi beklemek doğru değildir. Bu süreyi biz
zaman kaybı olarak değerlendiriyoruz.
Bunu, bu
antidemokratik yasayı ve tek adamlığa götürecek bu yasanın
derhâl Meclisten çekilerek Meclisin şurada çalışacağı
yirmi gün içerisinde, toplumun birçok bekleyen sorunları var, onların
çözülmesi gerekiyor. İşsizlikle ilgili, taşeronla ilgili,
esnaflarımızla ilgili, çiftçilerimizle ilgili, yaşı dolup
emekliliğini bekleyen vatandaşlarımızın, emeklilerimizin
birçok sorunları var. Burada gündemi boşuna oyalamaktansa
vatandaşın gerçek sorunlarını çözecek şekilde Meclisin
çalışmasının daha doğru olduğunu
düşünüyoruz. Buradan Hükûmetin derhâl bu yasa tasarısını
geri çekmesini talep ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Doğru
5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun,
vatandaşların, Dolmabahçe Sarayında PKKyla yapılan
görüşmelere son verilmesini ve çiftçi borçlarına bir çözüm
bulunmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokattan bizi
arayan vatandaşlarımız, İstanbulda Dolmabahçe
Sarayında PKKyla yapılan görüşme ve anlaşmaları
üzülerek takip ettiklerinin, devletin bu duruma düşmesini kabul
etmediklerinin Mecliste dile getirilmesini istiyorlar. Derhâl bunlara son
verilmelidir. deniyor.
Ayrıca, Tokat
ilinde Kazova bölesindeki köylerden birisi olan Emirseyitliler, önümüzdeki
çiftçilik dönemiyle ilgili ödeyemedikleri borçlarının Mecliste
gündeme gelmesini istiyorlar. Ayrıca, Emirseyit köylüleri, geçen
yıldan kalan ödeyemedikleri çiftçi borçlarından dolayı,
başta bankalar ve Tarım Kredi Kooperatifi olmak üzere özel sektöre de
borçlarının olduğunun anlatılmasını istiyorlar.
Borçlardan dolayı tarlalara ve evlere icra geldiği, kaybetme
durumuyla karşı karşıya olunduğu
anlatılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin çiftçi borçlarına
bir çözüm bulması, faizlerin silinmesi ve borçların yeniden
yapılandırılması isteniyor.
Durumu Mecliste
dile getiriyor, Tarım Bakanlığını göreve davet
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
Akbulut.
6.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, Süleyman Şah
Saygı Karakolu ve Türbesinin nakli operasyonunu gerçekleştiren
Başkomutan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana,
Başbakan Ahmet Davutoğluna, Genelkurmaya ve bütün askerlere yürekten
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
TEVFİK
ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, geçtiğimiz haftalarda Süleyman Şah Saygı
Karakolu ve Türbesinin nakli konusunda çok şeyler söylendi. Ben o bölgede
uzun yıllar valilik yaptım. Bu karakolu defaatle ziyaret ettim ve bu,
bana kısmet oldu, nasip oldu. Bu konu tamamen bir devlet
politikasıdır, siyaset üstü bir konudur. 2 defa, daha önce kabir yeri
değiştirilmiştir çeşitli doğal nedenlerle. Bu defa da
kazasız belasız, hiçbir askerimizin burnu kanamadan böyle bir
operasyonla, yine, aynı toprağımız daha fazlasıyla
muhafaza edilerek böyle bir kabir nakli ve karakol nakli
yapılmıştır.
Bu operasyonu
gerçekleştiren Başkomutan Sayın Cumhurbaşkanımız
Tayyip Erdoğana ve Başbakanımız Ahmet Davutoğluna ve
Genelkurmayımıza ve bütün askerlerimize yürekten teşekkür
ediyorum.
Sevgiler ve saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akbulut.
Sayın Çam
7.-
İzmir Milletvekili Musa Çam'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın âdeta AKP Genel Başkanı gibi seçim
kampanyası yürüttüğüne ve kamu kurum ve kuruluşlarının
yöneticilerinin seçim çalışması yapmalarını
şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
MUSA ÇAM
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, seçildiği günden beri âdeta AKP Genel Başkanı gibi
seçim kampanyasını yürütmektedir. Geçtiğimiz günlerde valilerle
yapılan toplantıda da valilere, âdeta, yapılacak olan seçimlerin
altyapısını hazırlamak için talimat vermiştir.
Bunların bir
diğer örneği olarak İzmir Bayraklıda Bayraklı
Kaymakamı Yaşlılar Haftası nedeniyle bir etkinlik
düzenlemektedir. Bu etkinlik çerçevesinde, tespiti yapılan
Bayraklıda yaşayan 70 yaş ve üzerinde kişiler okullara
sayı olarak paylaştırılıp o kişilerin
iletişim bilgileri görevli okul müdürlerine verilecek. Her okulda
görevlendirilen okul müdürü, müdür yardımcısı, rehberlik
öğretmeni, 2 öğretmen ve 3 öğrenciyle bu adresi verilen
kişiler ziyaret edilecek, ziyaret edilen kişilere Kaymakamın
ıslak imzalı mektubu verilecek, ayrıca 150 TL para, çorap, iç
çamaşırı, kaşkol ve birtakım hediyeler verilecektir.
Ziyaret edilen kişilerin evine gidildiği ve teslim edilenler tutanak
ve fotoğraflarla kanıtlanacaktır.
Açıkça
valiler, kaymakamlar, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının
yöneticileri, 7 Haziranda yapılacak olan seçimlerin altyapısı
için çalışmaya başlamışlardır; bunu da
şiddetle kınıyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM
(İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanı istifa etsin, AKP Genel
Başkanı olsun, meydanlara çıksın, seçim
kampanyasını yürütsün, yoksa Cumhurbaşkanlığından
istifa etsin.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çam.
Sayın
Halaçoğlu
8.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Süleyman Şah Türbesinin
sınırlarımıza yakın bir yere
taşınmasının kahramanlık olmadığına
ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Süleyman Şah
Türbesinin bulunduğu Türk topraklarını terk ederek oradaki
mezar yerini sınırlarımıza yakın bir yere
taşımakla büyük kahramanlık gösterdiklerini söyleyenler, daha
dün, 2004ten itibaren, 16 Türk adasının Yunanlılar tarafından
işgaline ses çıkarmayanlarla aynıdır, aynı
iktidardır. Bugün bunlara ses çıkarmayanlar, bu mağlubiyeti
kabul etmiş başkomutan dâhil olmak üzere hangi sebeple Musula asker
göndermeye kalkışmaktadır IŞİDle mücadele etmek için?
Madem IŞİDle mücadele edecektiniz topraklarımızı
neden terk ettiniz? Her şeyden önce bunun açıklığa
kavuşturulması gerekmektedir. Bunun hesabı er geç
sorulacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
Sayın
Yılmaz
9.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, yapımı
planlanan yeni otoyolun Afyonkarahisarın uzağından geçmesinin
yatırımcıların da uzaklaşması sonucunu
getireceğine ilişkin açıklaması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Otoyollar, demir
yolları, limanlar ve havaalanları yatırım yapacaklar için
tarih boyu cazibe merkezleri olmuştur. Afyonkarahisar olarak maalesef
havaalanında ciddi bir mağduriyet yaşanmıştır.
Aynı mağduriyeti Ankara-İzmir hızlı tren hattı ve
otoban yol konusunda yaşamak istemiyoruz. Afyonkarahisarda bu konuda
ciddi bir bilgi kirliliği vardır. Yapımı planlanan yeni
otoyolun Afyonkarahisardan uzak geçmesi yatırımcıların
Afyon ilinden uzaklaşması sonucunu getirecektir. Yol, gar,
havaalanı hizmettir, yatırımdır, iştir,
aştır, kısacası medeniyettir. Afyonkarahisarlılar
olarak bizler medeniyete uzak kalmak istemiyoruz.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Karasayar
10.-
Hatay Milletvekili Orhan Karasayar'ın, AK PARTİ iktidarları
döneminde Hataya yapılan yatırımlardan dolayı
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de AK
PARTİ iktidarlarımız döneminde Hatayımıza
yapılan yatırımlardan dolayı teşekkür ediyorum.
Özellikle Amanos Tüneli Projemiz Hatayımızın çılgın
projesi. İnşallah en kısa sürede projesi bitirilip
yatırım çalışmaları da başlayacaktır.
Tabii,
Cumhurbaşkanı halkın başkanı, halkın seçmiş
olduğu bir başkan. Bizim Cumhurbaşkanımız da
halkın oylarıyla seçilen bir Cumhurbaşkanı.
Halkımızın sorunlarıyla, ülkemizin sorunlarıyla
ilgilenmesi, halkımızın derdiyle dertlenmesi kadar doğal
hiçbir şey olamaz. Bizim bununla gurur duymamız lazım, bizim
bununla onur duymamız lazım. Makamlarda, mevkilerde koltuklara
bağlanıp ülkeyi oralardan izleyen değil, ülkesinin geleceği
için, halkımızın geleceği için gecesini gündüzüne verip,
her şeyini ortaya koyup mücadele eden Cumhurbaşkanımıza
teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karasayar.
Sayın Bulut
11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un,
Dolmabahçede Sevrin yeni versiyonunun AKP iktidarı tarafından
vizyona sokulmasının vatandaşlar tarafından büyük üzüntüyle
karşılandığına ve üniversitelerde yaşanması
muhtemel olaylar için Hükûmetin tedbir alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkanım, Kuvayımilliye
şehrinden beni arıyorlar ve diyorlar ki: İstanbul Dolmabahçede
Sevr ihanetinin yeni versiyonunun AKP iktidarı tarafından vizyona
sokulmasını büyük üzüntüyle karşılıyoruz ve protesto
ediyoruz.
İkinci konu,
Türkiyede, bilhassa İstanbulda Marmara Üniversitesi -Hükûmetin dikkatini
çekiyorum- büyük olaylara gebe. Okumak isteyen öğrenciler okula
girememekte, terör örgütü tarafından bazı öğrencilerin
fotoğrafları duvarlara yapıştırılarak hedef
gösterilmekte, Rektörlük susmakta, emniyet uyumakta, Ne yaparlarsa
yapsınlar. diye işi oluruna bırakmaktadırlar. Hükûmetin
tedbir almasını, İçişleri Bakanlığının
şov yapmaktan vazgeçip görevine dönmesini, siyaseti partisine
bırakmasını diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sayın Dal...
12.- Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal'ın,
Polateli-Şahinbey Organize Sanayi Bölgesi Projesinin ülke ekonomisine
katkı sağlamasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
AHMET SALİH
DAL (Kilis) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Türkiye'de ilk
defa, iki kardeş şehir olan Kilis ve Gaziantep büyük bir projeyi
hayata geçirmek üzereyiz. İki ilin milletvekilleri olarak,
Polateli-Şahinbey Organize Sanayi Bölgesi Projesinin -iş
adamlarımızla durum değerlendirmesi yapılıp- valiliklerimiz
ve ticaret odaları aracılığıyla resmî
başvuruları yapıldı, tüm etüt çalışmaları
bitti; inşallah, yakın zamanda faaliyete geçmesi hedeflenmektedir. Bu
projenin, hayata geçirildiğinde, Kilis ilimize, Gaziantepe ve ülkemizin
barışına ve ekonomisine katkı sağlamasını
temenni ediyorum. Emeği geçen, başta Hükûmetimiz olmak üzere, herkese
şükranlarımı arz ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dal.
Sayın
Tanal...
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Diyanet
İşleri Başkanlığından,
Cumhurbaşkanının devletin uçağıyla umreye gitmesinin
dinen caiz olup olmadığını öğrenmek istediğine ve
İstanbul Ankara arası hızlı tren güzergâhında bulunan
Maltepe ilçesinin Küçükyalı semtindeki yaya geçidinin durumuna
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
sizin vasıtanızla, aracılığınızla Diyanet
İşleri Başkanlığına soruyorum: Her konuda Diyanet
İşleri Başkanlığı fetva veriyor. Kamu gelirleriyle
yani devletin uçağıyla Sayın Cumhurbaşkanının
umreye gitmesi dinen caiz midir? Bu bir.
İkincisi
hızlı trenle ilgili. İstanbul-Ankara arası yapılmakta
ancak Maltepe ilçemizin Küçükyalı semtinde, orada yaya geçişiyle
ilgili alan bundan otuz kırk yıl önce yapılmış ve
ulaşım açısından, yaya geçitleri açısından yer
uygun değil. Bununla ilgili, yaya geçişi için uygun bir zemin yapacak
mısınız? Vatandaş nasıl sahil tarafına geçiş
yapacak? Bu konuyla ilgilenmenizi bekler, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
Işık...
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın,
İçişleri Bakanı Efkan Alanın (11/45) esas numaralı
Gensoru Önergesinin görüşmeleri sırasındaki Anayasayı
tanımadığıyla ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün, hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından verilen gensoru
görüşmeleri sırasında kendini savunmak üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsüne gelen İçişleri Bakanı Efkan Ala, yemin
ederek Bakanlık görevine ve koltuğuna oturduğu Anayasa'yı
hiçe sayan bir konuşma yapmıştır. Özellikle, kendi
ifadelerini aynen aktararak milletimizle paylaşmak istiyorum. Millet bu
egemenliği devletin anayasal kurumları eliyle kullanır.
Katılıyor musunuz buna Allah aşkına? Millet bu
egemenliğini milletvekilleri eliyle kullanır ve referandum yoluyla
kullanır. Hiçbir anayasal kurum millet egemenliği kullanma yetkisine
sahip değildir, tanımıyorum. diyerek yemin ettiği,
şerefi ve namusu üzerine söz verdiği Anayasayı tanımadığını
ifade etmiştir. Divan Başkanlığı olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi Divanının görevini yapmasını ve bu sözlerini
bu Bakandan geri aldırmasını talep ediyorum.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) İftira etmeyin, Bakan öyle demedi, Anayasa
değişmeli. dedi.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Konuşma lan!
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Sus, orada konuşma be!
ALİM
IŞIK (Kütahya) Bu bir yüz karasıdır, bu bir kara lekedir; bir
milletin Bakanı bunu konuşamaz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Adam sorusunu soruyor, niye hareket yapıyorsun?
BAŞKAN
Sayın Yılmazın İç Tüzük 58e göre bir düzeltme talebi
vardır.
Buyurunuz
Sayın Yılmaz.
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın,
2/3/2015 tarihli 67nci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün Adalet ve Kalkınma
Partisinin verdiği grup önerisinde konuşurken,
yaptığım bir konuşmada Abdullah Öcalanı muhatap alan
Karayılanı da alır, şeyi de alır. derken onun
Karayılanı da aldınız ve teröristleri de muhatap
alıyorsunuz.(x) şeklinde
düzeltilmesini
OKTAY VURAL
(İzmir) Şeyi kelimesinin yerine.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
kelimesi şeklinde düzeltilmesini talep ediyorum.
Değerli milletvekilleri, on dört gündür burada
İç Tüzükün ayaklar altına alındığı bir Meclis
yönetimiyle Meclisin saygınlığına gölge düşen bir
süreçten geçiyoruz.
Peki, Meclisin kapanacağı bu dönemde bunlar
niye gündeme geldi? Kamuoyunda iç güvenlik paketi" diye
adlandırılan ve Hükûmetin
Özellikle Cumhurbaşkanının
Malatya ve Elâzığda yaptığı konuşmalarda
-tarafsız olması gerekirken ve kendisi burada çıkan yasaların
kendisine geldiğinde onay mercisi olmasına rağmen- Malatya ve
Elâzığdan AK PARTİ Grubuna talimat verir gibi Ya çıkacak
ya çıkacaktır. ifadesiyle beraber Mecliste olağanüstü anlar
yaşanmıştır.
Şimdi, gelinen nokta itibarıyla, gerek
Sayın Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan şu ifadelerde
bulunmuştur, demiştir ki: Biz terörle etkin mücadele etmek istiyoruz
ve Türkiyede güvenliği sağlamak istiyoruz.
Şimdi buradan tüm kamuoyuna sesleniyorum. Hatta
Başbakan ve Cumhurbaşkanı, yaptıkları
konuşmalarda, Milliyetçi Hareket Partisini HDPyle beraber hareket ederek
bonzaiye ve molotofkokteyline destek vermekle suçlamıştır. Ama
geçen o maddelerde Milliyetçi Hareket Partisi, hem bonzaiyle ilgili maddeye hem
molotofkokteyliyle ilgili maddeye olumlu oy vermiştir. Fakat, buradan
görüyoruz ki Hükûmetin terörle mücadele etmek gibi bir anlayışı
yok. Yani, işi molotofkokteyline, poşuya indiren Hükûmete seslenmek
gerekiyor: Siz, 35 bin kişinin katlinden sorumlu Abdullah Öcalanla
görüşme ve anlaşma yapıyorsunuz. Bu arada, orada, uzun namlulu
silahlarla, uçaksavarlarla teröristler cirit atarken onlara müdahale etmeyen
valilerin Bugün, bu bölgede güvenliğe hâkim değiliz, asayişe
hâkim değiliz. dediği ortamda, o uzun namlulu silahlarla o
teröristler kuş mu avlıyor da siz molotofkokteyliyle, güvenlikle bu
yasaları düzelteceksiniz?(x) Ve
gelinen noktada da yapılan anlaşmalarınız var,
görüşmeleriniz var.
Yapılan açıklamada, buradaki maddelerin yeniden
gözden geçirileceği, hatta kabul edilen maddelerin bile tekrar müzakere
edileceği noktasında bir açıklama var. Bunun için on dört gündür
Meclisi niye gerdiniz, bunu sormak istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Işıkın da aynı mahiyette, 58inci maddeye göre bir
düzeltme talebi vardır.
Buyurunuz
Sayın Işık.
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün gece geç
saatlerde Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Mustafa Elitaşın başlattığı parazit
tartışması nedeniyle ben de kürsüye geldiğim bir
sırada, o atmosferin etkisiyle Sizin gibi parazitler yüzünden bu
işler uzuyor. şeklinde bir ifadede bulundum. O parazitler
ibaresinin Sizin gibi laf atanlar nedeniyle bu görüşmeler uzuyor.(X) şeklinde düzeltilmesinin yerinde
olacağını düşünüyorum.
Bu vesileyle, dün
yaşanan bir mizahı bu yüce Meclisin içine sindirmemesi
gerektiğini, millet iradesini bilmeden, milletin oyunu alarak seçilip
gelmeden, birisinin atamasıyla bu ülkenin İçişleri Bakanı
olan bir zatın, görevinin son gününde, bu yüce Meclisin millî iradesine
hakaret edercesine
Buraya, Bakanlık koltuğuna otururken gelip namusu
ve şerefi üzerine Anayasaya uyacağını yemin ederek teyit
eden bir kişi, dün yaptığı konuşmada -biraz önce de
yerimden ifade ettiğim gibi- bu Anayasayı
tanımadığını ifade etmiştir. Anayasayı
tanımayanı bu millet tanımaz. Sayın Efkan Ala,
aklını başına al! Bu milletin iradesine hakaret eden
kişi, bu milletin yüce Meclisinde bu hakareti millete yapamaz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Anayasayı tanımam. demedi, Sayın
Bakanın dediğini çarpıtma.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Sus oradan!
OKTAY VURAL
(İzmir) Zaten Rezayı korumak için de Kanun manun
tanımayın. demişti.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Çarpıtıyor oradan.
ALİM
IŞIK (Devamla) Sayın Bakanın, PKKyla pazarlık yaparken,
PKKnın önüne yatarken millete nasıl bir hakarette bulunduğunu
iyi anlaması lazım.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Bir Erzurumluya
ALİM
IŞIK (Devamla) Bakanlık koltuğunda oturacak, Erzurumlu
olmadığı hâlde, Erzurumlu milletvekili -ne gariptir ki- bunu
savunacak. Bizden önce sizin buna karşı çıkmanız lazım
sayın beyefendi, sayın milletvekili.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dadaş değil ki o.
ALİM IŞIK (Devamla) Sen oy aldın geldin,
o adam oy almadan geldi ama sana hakaret ediyor, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasını yok sayıyor, Anayasayı
tanımıyorum. diyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biraz daha bağırsan
aday olacaksın ama biraz daha bağırman lazım, daha yüksek.
ALİM
IŞIK (Devamla) - Seni tanımayanı sen de tanıma değerli
kardeşim.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bu kadar bağırmak yetmez sana.
ALİM
IŞIK (Devamla) - Oradan laf atma, gel buraya, sen de bunun doğru
olmadığını söyle, grubun adına ya da milletvekili
olarak şahsın adına bunu kına, bu ibretlik abideye
arkasında durarak destek çıkma beyefendi. Gelip oradan buradan laf atacağına,
gel de bunu konuş.
OKTAY VURAL
(İzmir) PKKyı mı savunuyor o milletvekili?
ALİM
IŞIK (Devamla) - Dolayısıyla, PKKnın önünde diz çöken, bu
milletin kutsal değerlerini pazarlayan bir Bakanı ibretle, nefretle
kınadığımı ifade ediyorum. Yüce Divanı bu
düzeltmeleri yapmak üzere Bakan hakkında işlem yapmaya davet
ediyorum.
Ben de onu
tanımıyorum, onu da Türk milletinin bir evladı olarak
görmüyorum. Lanet olsun onun gibi bakanlara! (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Hocam, sen Dervişi nereden getirdin?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Derviş böyle bir şey demedi,
Derviş böyle bir şey demedi kardeşim. Yazık size,
yazık!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Baluken
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Cevabını ver, Dervişi kim seçti, onu söyle.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Derviş Anayasaya hakaret etmedi, millete küfretmedi
Derviş.
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen yerinize oturunuz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bir cümle söylemek istiyorum müsaade
ederseniz.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sisteme giriniz Sayın Bostancı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ben daha önce söz istedim.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bostancı, size de söz vereceğim, lütfen siz sisteme
giriniz.
Sayın
Balukenin daha önce bir söz talebi var, o söz talebini yerine
getireceğim.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
15.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Bingöl Üniversitesi
Rektörlüğünün bazı uygulamalarına ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben Bingöl Üniversitesindeki
uygulamalarla ilgili Genel Kurulu bilgilendirmek üzere söz aldım.
Bingöl
Üniversitesini bir polis üniversitesine çevirmek isteyen bir Rektörle ve
üniversite yönetimiyle karşı karşıyayız.
Öğrencilere her türlü baskıyı yapan, bir basın
açıklamasına katıldı diye öğrenciler hakkında bir
yıllık uzaklaştırma cezası veren, öğrencilerin
sınava girme hakkını gasbeden, dolayısıyla
Anayasanın eğitim öğretim hakkını güvence altına
alan maddesini çiğneyen bir üniversite yönetimi ve Rektörle
karşı karşıyayız. Bu durumu aşmak için
öğrenciler bugüne kadar son derece duyarlı yaklaştılar,
ancak üniversite yönetiminin ve Rektörlüğün bu uygulamaları devam
ettiği için yaklaşık sekiz gündür Bingöl Üniversitesinde 15
öğrenci açlık grevindeler. Bu, başlı başına bu
ülkenin utanç duyması gereken bir durumdur. Başta da AKP Hükûmetinin
bilimsel, tarafsız, özerk bir üniversite isteyen öğrencileri çaresiz
bırakıp açlık grevine sevk eden uygulamalarıyla ilgili
durumunu gözden geçirmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Bingölde uzun
süredir tehlikeli işler yapılıyor. Bingölde emniyet müdürüne
yapılan suikasttan yargısız infaz edilen gençlere kadar, çok
karanlık bir tezgâh ve provokasyon maalesef devrededir. Özellikle, bu
tezgâh ve provokasyonun son halkası, şu anda Bingöl Üniversitesi
Rektörü, Bingöl Emniyet Müdürü ve Bingöldeki cumhuriyet savcısı
tarafından bilinçli bir şekilde hayata geçirilmek isteniyor. Genel
Kurulun dikkatini, AKP Hükûmetinin dikkatini Bingöldeki bu uygulamalara
çekiyoruz. Bu uygulamaların tamamı, Bingöldeki toplumsal
barış ortamını berhava etmeyi ve çözüm sürecine yönelik
Bingölden bir karşıt hamle geliştirmeyi de hedefliyor. O
nedenle iktidar partisinin duyarlı olması
çağrısını buradan yineliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
Sayın
Bostancı, buyurunuz.
16.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın,
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanın Bakan olarak tayin edilmesi kendisi tarafından
yapılmış bir işlem değildir, kendi kendini
atamış değildir. Saygı göstermeye
çağırdığımız Anayasa, bu atamaya ilişkin
kuralları tayin etmektedir ve bu çerçevede, hukuka uygun bir şekilde
ve aynı zamanda Genel Kurulun oylarıyla o kişinin
atanmış olduğunu ihmal etmeyelim. Yani, Sayın Bakanın
pozisyonuna ilişkin bir eleştiri getirirken ve bunu Anayasa
karşıtlığına bağlarken kendimizin Anayasaya
uyması gerektiğini hatırlamak aklın gereğidir,
öncelikle bunu belirteyim.
İkincisi,
Sayın Bakanın ne dediğini herkes anlayabilir. Elimizde metin
var, tutanaklar var, orada yapmış olduğu konuşma da çok
açık. Sayın Bakanın dediği: Anayasaya, evet, yemin
ediyoruz, uyuyoruz... diyor. Devamla:
ama bu Anayasanın kötü bir
anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok, olsa da
tanımıyoruz. Neyi tanımıyor? Anayasanın kötü
olduğunu söylememize engel var ise bunu da tanımıyoruz. diyor.
Son derece açıkken Bakan Anayasayı tanımıyor,
yapmıyor, etmiyor. gibi bir polemik yapmak uygun değildir. Gerçekten
bir ortaokul çocuğu bile bunu anlar. O yüzden, daha dikkatli bir
şekilde konuşmakta fayda var. Saygıya davet ettiğimiz
Anayasaya da uymak gereklidir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bostancı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Vural, size de söz vereceğim.
Buyurunuz.
17.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri
Bakanı Efkan Alanın (11/45) esas numaralı Gensoru Önergesinin
görüşmeleri sırasındaki Anayasayı
tanımadığıyla ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, eğer Milletin hukukunu
tanımıyorum. ifadesi açıkçası hukuk tanımazlık
olarak kabul edilirse
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Nerede yazıyor?
OKTAY VURAL
(İzmir)
aslında, hukuku askıya çıkartmak isteyen
silahlı terörist yerine politik terörist olur. Dolayısıyla, bu
konuda Anayasa maddelerini eleştirmek diye devam ederiz. ifadesi
ayrıdır, Tanımıyorum. ifadesi ayrıdır.
Dolayısıyla, Bakan, bu tavrıyla, hukukun üstünlüğü yerine
açıkçası hukuksuzluğu öngören ve bu yönüyle
bakıldığında âdeta bir politik terörist gibi
konuşmuştur.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Tutanağı tekrar bir oku, oku! Bir daha okursan belki
anlarsın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu bakımdan, bu irade Milletin hukukunu
tanımıyorum. demektir. Aynen bu ifade, bunlarla ilgili bir
soruşturma sürecinde çıktı. Efendim, kesin İnterneti,
hukuk sonradan gelir. Alın adamı içeri, kapıyı
kırın, alın. diyen, açıkçası hukuku tanımayan
bir zihniyetin bugün Bakan koltuğunda oturması ona meşruiyet
tanımaz. Dolayısıyla, bu zihniyet, hukuktan, demokrasiden nasibini
almadığını gösteren bir zihniyetin temsilcisidir.
İstirham ediyorum, bu Bakan hukuk tanımıyor. Alın
adamı içeri, kırın kapıyı., Çıkart canım,
engelle bunu, hukuk sonradan gelir., Biz gücümüze sahibiz, biz sana sahip
çıkarız. diyen adam milletin hukukunu ayaklar altına
alıyor. Gönül isterdi ki milletin iradesiyle gelen AKP, milletin hukukunu
ayaklar altına alan, yok sayan ve âdeta bir terörist gibi davranan bir
Bakana burada Sözünü geri al. diye ifadelerde bulunurdu. Gerçekten bu ifade,
Anayasayı, hukuku tanımayanların, milletin egemenliğini ve
iradesini tanımayıp bürokratik oligarşinin temsilcisi
olduğunu gayet açık, net ortaya koymuştur.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Işık, sizin talebiniz nedir?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan
Vekili benim konuşmam üzerine, okuduğum ifadeyi yanlış
anladığımı söyledi, ben doğru
anladığımı göstermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Önce, Sayın Grup Başkan Vekiline,
milletvekillerinin ve sayın bakanların
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tutanağı bir oku
Hocam, tutanağı bir daha bir oku.
ALİM IŞIK (Devamla) -
bu kürsüye
geldiğinde ettiği yeminin son cümlesini hatırlatmak istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Şu tutanağı
bir oku Hocam, hiç ahlaki değil.
ALİM IŞIK (Devamla)
ve Anayasaya sadakattan
ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve
şerefim üzerine andiçerim. diyerek buraya geldi, Sayın Bakan oldu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tutanağa bir bak,
tutanağa.
ALİM IŞIK (Devamla) Tutanağı
okuyacağım, okuyacağım beyefendi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bir bak Hocam,
tutanağı bir oku, çarpıtıyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Oku Hocam.
ALİM IŞIK (Devamla) Sen hukukçusun ama senin
savunduğun milletin hakkına ben üzülüyorum sadece.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ama tutanağı bir
oku.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Dinle kardeşim, dinle
bir yahu.
ALİM IŞIK (Devamla) Bakın
Arkadaşlarımız diyor ki: Anayasa. Anayasaya, evet, yemin
ediyoruz, uyuyoruz ama bu Anayasanın kötü bir anayasa olduğunu
söylememize engel bir durum yok, olsa da tanımıyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Neyi tanımıyor?
ALİM IŞIK (Devamla) Neyi
tanımıyoruz?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Neyi
tanımıyor?
ALİM IŞIK (Devamla) Anayasayı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne alakası var ya?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hayır, hatip
öyle bir şey demedi işte; çevir, çevir.
ALİM IŞIK (Devamla) Devam ediyorum, devam
ediyorum, devam.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hoca, Türkçeden
sıfır alacaksın.
ALİM IŞIK (Devamla) Mevcuduna
uyacaksın! diye uyarıyor Sayın Mehmet Günal. Arkasından, Sayın
İçişleri Bakanı Millet bu egemenliğini devletin anayasal
kurumları eliyle kullanılır. diyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Burada herkes millî iradeyi
savunuyor.
ALİM IŞIK (Devamla) - Yani, Anayasanın
6ncı maddesine atıfta bulunuyor. Arkasından devam ediyor,
Bülent Belen diyor ki: O Anayasa sayesinde Bakan oldun. Sayın Bakan:
Katılıyor musunuz buna Allah aşkına? Neye? Milletin
egemenlik hakkını kurumlar aracılığıyla
kullanmasına. Devam ediyor: Millet bu egemenliğini milletvekilleri
eliyle kullanır ve referandum yoluyla kullanır. Hiçbir anayasal kurum
millet egemenliği kullanma yetkisine sahip değildir,
tanımıyorum.
Neyi tanımıyor Sayın Grup Başkan
Vekili?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Yargıyı
tanımıyor, hukuku tanımıyor.
ALİM IŞIK (Devamla) - Kim bu adam, bu derebeyi
mi, bu terörist mi?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Millî iradenin
Mecliste olduğunu söylüyor işte.
ALİM IŞIK (Devamla) Bu memleketin Bakanı
Anayasayı nasıl tanımaz, nasıl
tanımadığını ifade eder?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen millî iradeden niye
korkuyorsun?
ALİM IŞIK (Devamla) Millî iradeyi
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Korkma.
ALİM IŞIK (Devamla) Kardeşim, millî
iradeyi temsil eden kişi ancak millî iradeden söz edebilir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Millet her şeyin
üstündedir.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
ALİM IŞIK (Devamla) Kişi, buraya
atamayla gelmiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Milletin her şeyin
üstünde olduğunu söylüyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hocam, arkada ne
yazıyor? Bak, bak Hocam, ne yazıyor arkada?
ALİM IŞIK (Devamla) - Geldiği ve
meşgul ettiği makamın ağırlığını
bilmeden bu lafı konuşmuştur. Bunu milletimle
paylaşıyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hocam millî
irade yazıyor, Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. yazıyor.
ALİM IŞIK (Devamla) Millet iradesini
tanımayan, Anayasayı yok sayan kişi
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Millet her şeyin
üstündedir diyor.
ALİM
IŞIK (Devamla) -
darbecilerin Anayasayı
tanımadığını ve ilga ettiğini doğruluyordur
ve kendisi de darbecidir. Kendisini buradan darbeci ilan ediyorum. Türkiye
Cumhuriyetinin yürürlükte olan Anayasasını tanımayan bir
bakanı, bu milletin bir evladı olarak ben ve milletim hiçbir
şekilde tanımıyoruz, tanımayacağız,
tanımamaya devam edeceğiz.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir Hocam.
ALİM
IŞIK (Devamla) - Sayın Başkan Vekili, lütfen tutanağı
iyi okuyun.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Okudum, okudum.
ALİM
IŞIK (Devamla) - Arkasını ve önünü birlikte değerlendirin,
bu kişiyi
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ne yaptı ki?
ALİM
IŞIK (Devamla) -
bu zatımuhteremi Bakanlığının
son gününde yaptığı bu hatadan dolayı, lütfen, buraya gelip
özür dilemeye davet edin ve gereğini yapın
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Millî iradenin üstünde hiçbir güç tanımıyoruz.
ALİM
IŞIK (Devamla) -
ya grubunuzdan atın ya Başkanlık
Divanının yapacağı işleme destek olun.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Arkanda ne yazıyor, bir bak.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Arkada ne yazıyor Hocam? Millî irade Hocam.
ALİM
IŞIK (Devamla) - Ben onun temsilcisiyim güzel kardeşim.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Devamla) Ben onun temsilciyim. Ama milletten oy almadan gelen
Bakanın söylediğine sahip çıkmayın, size
yakışmıyor; grubun diğer üyelerini tercih edin.
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Hocam, oku orayı, oku.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Siz bu gidişle Meclisi kaldıracaksınız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Kayıtsız şartsız diyor.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Kayıtsız şartsız diyor Hocam. Millî
irade
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Başka ne diyor?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) - Bak Milletindir.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Çolukla çocukla muhabbet etmiyoruz. Bana babam Çocukla
muhabbet etme. demişti.
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, lütfen kavramları
karıştırmayalım.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Serindağın İç Tüzük 58e göre bir
düzeltme talebi vardır, onu yerine getireceğim.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Profesör olmuşsun ama
ALİM
IŞIK (Kütahya) Hukukçusu böyleyse hukukçu olmayanı ne olacak
memleketin?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Millet seçmedi mi seni? Millet profesörü de seçer
başka şeyi de, biliyorsun bunu.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Meclisi de kapatın bari!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) -
Avukatı da seçer, millet seçer.
Buyurunuz
Sayın Serindağ.
VI.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, gensoru görüşmeleri üzerinde görüşlerimi ifade ederken
iç güvenlik paketinden tabii kamuoyunda söylendiği şekliyle
bahsettim. Aslında, biliyorsunuz, bu tasarının ismi uzun, o
nedenle, şöyle demişim: Bu tasarıyla yani iç güvenlik
paketiyle
Aslında, tabii, bunun resmî adı iç güvenlik paketi
değil, ona şu ilavenin yapılması zannediyorum ifade etmek
istediğimi daha iyi açıklar: Bu tasarıyla yani kamuoyunda
bilinen adıyla iç güvenlik paketiyle (x)
diye düzeltilmesini ben özellikle istirham ediyorum.
Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; şimdi, hep hukuktan
bahsediyoruz da kimse hukuka uymuyor burada, uymuyorsunuz ve hukuku
hatırlattığımızda da isyan ediyorsunuz. Öyle şey
olmaz.
Bakın, Sayın Bakan açık açık söyledi.
Bunu İçişleri Komisyonunda da söyledi, İçişleri
Komisyonunda görevli olan partinize mensup arkadaşlarımız
bilirler, Sayın Şahin burada. Aynen ifade şöyledir, diyor ki:
Mevcut Anayasa'yı referans alarak düzenleme yapamayız. Bu nedir?
Bu, Anayasa'yı tanımazlıktır. Yani bunun artık tevil
götürür bir tarafı var mı? Yok. Ve Genel Kurulda da Böyle
söylediğinizi biliyor musunuz? dedim, Evet, sözlerimin
arkasındayım. dedi. Yani anlayış bu.
Siz bu anlayışı beğeniyor musunuz
peki? Yani size göre bu anlayış hukuka uygun bir anlayış
mı? Bir bakanın bu, İçişleri Bakanı olabilir veya
başka bir bakan olabilir- ifade edebileceği bir görüş mü? Biz
Anayasa'yı beğenmeyebiliriz, Anayasa'nın bazı hükümlerini
uygun görmeyebiliriz -nitekim biz de bazı hükümleri uygun görmüyoruz- ama
o Anayasa usulüne uygun olarak değişene kadar herkes o Anayasa'ya
uymak zorundadır. Çünkü, yine Anayasa'mızın amir hükmüdür, diyor
ki: Anayasa kuralları herkesi bağlar. Yargı makamlarından
idareye kadar, herkesi bağlar. O nedenle, Sayın Bakana sahip
çıkacağınıza
Elbette sahip çıkın, ben ona bir
şey demiyorum ama Sayın Bakanın yanlışlarını,
Hükûmetin genel yanlışlarını da görün.
Şimdi,
Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa'ya göre yemin etti. Değerli
arkadaşlar, siz hepiniz bilmiyor musunuz, şu anda Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı gibi hareket etmiyor mu? Toplu
açılış adı altında mitingler yapmıyor mu?
İktidar partisi grubunu, grup yönetimini daha doğrusu, sarayda
toplamadı mı? Basın haberlerinden söylüyoruz ve
yalanlanmadı bu. Dönemi biten, yani üç dönemi biten sayın
milletvekilleri buna bir çözüm bulunması için topluca Sayın Cumhurbaşkanını
ziyaret etmediler mi? Hâlbuki bizim Anayasa'mız Cumhurbaşkanı
seçilenin partiyle ilişiği kesilir. diyor. Biz hukuku işimize
geldiği gibi değil, hukukun öngördüğü kurallar içerisinde
yorumlamalıyız diyorum, saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serindağ.
Sayın
Özgündüz
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
18.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, anayasal organları
tanımamasından dolayı İçişleri Bakanı Efkan
Alayı kınadığına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu Sayın
Bakan, bürokrat Bakan, daha önce, 17 Aralık sürecinde biliyorsunuz
İstanbul Emniyet Müdürünü arayarak Boş ver mahkeme
kararını Selami, çöpe at., hatta Savcıya 2 polis gönderirim,
seni aldırırım çete kurdun diye. de. diyen bir arkadaş.
Dolayısıyla, Anayasayı, hukuku, efendim, anayasal
organları tanımayan bir Bakanı ben kınıyorum. Bu
kişiyi Bakan koltuğuna oturtanları da kınıyorum. Bu,
Meclisin iradesine saygısızlıktır. Anayasayı
tanımayan kişinin kendisi de gayrimeşru duruma
düşmüştür diyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özgündüz.
Sayın Zozani
19.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, İç Tüzükün 13üncü maddesine göre
yapılan itirazla ilgili Başkanlık Divanının
aldığı karara ve 23/2/2015 tarihli 62nci Birleşimde Genel
Kurul salonunda yaşanan arbedede kırılan mikrofondan kendisinin
sorumlu olmadığına ilişkin açıklaması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, iki hususta görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir: Bugün Meclis
Başkanlık Divanı 3 grubun şikâyet dilekçesi üzerine
toplanmış ve şikâyet konusu işlemlerin reddedilmesine dair
bir karar almış. Ancak görüyoruz ki İç Tüzük 13e göre
toplanmış Başkanlık Divanı da İç Tüzük 13e
aykırı bir işlem gerçekleştirmiştir. Çünkü İç
Tüzük 13 hakkında şikâyet olan Başkanlık Divanı
üyelerinin o toplantıya katılmamasını hükmeder ancak burada
hakkında şikâyet olan bir üyenin de o toplantıya
katıldığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Dolayısıyla, Başkanlık Divanının bu kararı
bizim açımızdan tartışmayı ortadan kaldırmaz, bu
bir.
İkincisi: 23
Şubat günü Meclis Genel Kurulunda bir arbede yaşandı ve o arbede
esnasında, kâtip üyelerin kullandığı mikrofonlardan bir
tanesi, bir kâtip üyenin de ani refleksiyle, Divan önündeki mermere
çarpması sonucu kırıldı. Ancak, o kırılma
işlemi kamuoyunda benim üstümde kaldı. Kâtip üye de kendisinin ani
refleksiyle o mikrofonun kırıldığına dair bir beyanda
bulunamadığı için, bulunmadığı için bu benim bir
fiilim gibi Türkiye kamuoyunda kaldı, bu şekilde lanse edildi. Böyle
bir ithamı, böyle bir suçlamayı reddettiğimi ifade etmek
istiyorum. Kâtip üyeyi de, o esnada neyin olup bittiğini, mikrofonun ne
şekilde kırıldığını açıklamaya davet
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Sayın
Yılmazın İç Tüzük 58e göre bir düzeltme talebi vardır.
Buyurunuz.
VI.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün gece
yarısı yaptığım bir konuşmada, Hukuk herkese
lazım. İşte, bugün gördünüz. Burada, sizin işinize gelmediği
zaman, başta Elitaş olmak üzere, nasıl böyle, neredeyse bir isyan
noktasına geldiğini gördük. İşte, muhalefet bunu dört
senedir yaşıyor. ifadesindeki
böyle, neredeyse bir isyanın
nasıl karşı çıktıklarını gördük. (X) şeklinde düzeltilmesini arz
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, burada hukuku herkes kendisine göre yorumlarsa çok ciddi
sıkıntılar yaşanır. İşte, dün akşam
burada yaşandı.
İki
haftadır, AK PARTİye mensup Meclis Başkan Vekilleri burayı
yönetirken, muhalefet partisi İç Tüzükteki birtakım kuralların
yerine getirilmediğini ifade ederek karşı
çıktığında, AK PARTİ Grubu, oradan, Başkanın
tutumu lehinde ortalığı ayağa kaldırıyordu ama
dün, Sayın Güldal Mumcu Hanımefendi yönetirken bir baktık ki
başta Sayın Elitaş olmak üzere, Sayın Mumcunun İç
Tüzükle ilgili uyguladığı her ifadeye karşı
çıkan bir noktaya geldi.
Şimdi,
burada, on üç yıllık iktidarınızda, özellikle 28
Şubatın mağduru olarak, 28 Şubatta yapılan
haksızlıkları ifade ederek iktidara geldiğinizde, bugün,
siz görmeseniz de anlamak istemeseniz de 28 Şubatın
uygulamalarından daha ağır uygulamaları yapıyorsunuz,
hukuku tamamen kendinize göre yontuyorsunuz. Dün, 28 Şubat sürecinde de
dönemin muktedir generallerinin emrinde yazarçizerler vardı, emirlerinde
gazeteler vardı, televizyonlarda muktedir generallerin hoşuna gidecek
şekilde yorumlar yapan sözde aydınlar vardı; bugün de
aynısı yapılıyor. Dün, yine muktedir generallerin
talimatıyla birçok gazetede manşetler atılıyordu, hedefler
gösteriliyordu ve o hedef gösterilen yere devletin etkin kurumları gidip
çöküyordu; bugün de farklı değil. Bugün de havuz medyası
dediğimiz, aynı kaynaktan çıkan, aynı kaynaktan talimat
alan belli basın yayın organları hedef gösteriyor, o hedefin
üzerine adliye veya kolluk kuvvetleri harekete geçiyor. Dün, 28 Şubat
sürecinde bir insanı suçlamanın en kolay yolu
İrticacısın. dediğinizde hedef hâline geliyordu,
kendilerine muhalefet eden herkesi irticacı kabul ediyorlardı; bugün
sizinle ilgili de kim ne söylerse söylesin, dün beraber olduğunuz, bu
noktaya getirdiğiniz kişileri kastederek herkese paralelci
diyorsunuz. Kendi içinizde bir istikrarlı olun, kendi içinizde hukuktan
yana olun. Hukukun yarın bir gün yine size lazım
olacağını aklınızdan kesinlikle çıkarmayın.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, önergeleri ayrı ayrı okutacağım.
İkinci
sırada okutacağım Meclis araştırması önergesi 500
kelimeden fazla olduğu için önerge özeti okunacaktır ancak önergenin
tam metni tutanak dergisinde yayımlanacaktır.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 47 milletvekilinin, Artvin Sarp
Sınır Kapısında yaşanan olumsuzlukların ve
fiziki koşulların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1236)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Artvin Sarp
Sınır Kapısında yaşanan olumsuzlukların
belirlenmesi, fiziki koşullarının
araştırılıp modernize edilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması komisyonu
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur
Bayraktutan (Artvin)
2) Ensar Öğüt (Ardahan)
3) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
4) İlhan
Demiröz (Bursa)
5) Ömer Süha Aldan (Muğla)
6) Tanju Özcan (Bolu)
7) Aykan Erdemir (Bursa)
8) Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar)
9) Levent Gök (Ankara)
10) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
11) Fatma Nur Serter (İstanbul)
12) Şafak
Pavey (İstanbul)
13) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
14) Ali Haydar
Öner (Isparta)
15) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
16) Engin Özkoç (Sakarya)
17) Bülent Tezcan (Aydın)
18) Emre Köprülü (Tekirdağ)
19) Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak)
20) Turgut Dibek (Kırklareli)
21) Ali
Demirçalı (Adana)
22) Ali Özgündüz (İstanbul)
23) Mahmut Tanal (İstanbul)
24) Ramis Topal (Amasya)
25) Turhan Tayan (Bursa)
26) İdris
Yıldız (Ordu)
27) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
28) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
29) Veli
Ağbaba (Malatya)
30) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
31) Candan Yüceer (Tekirdağ)
32) Doğan
Şafak (Niğde)
33) Muharrem
Işık (Erzincan)
34) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
35) Hülya Güven (İzmir)
36) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
37) Erdoğan
Toprak (İstanbul)
38) Mehmet Emrehan
Halıcı (Ankara)
39) Tolga Çandar (Muğla)
40) Engin Altay (Sinop)
41) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
42) Alaattin
Yüksel (İzmir)
43) Mustafa
Moroğlu (İzmir)
44) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
45) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
46) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
47) Haluk Koç (Samsun)
48) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
Artvin Sarp
Sınır Kapısında yaşanan olumsuzluklar kamuoyunun
malumudur. Sarp Sınır Kapısında, özellikle de pasaportsuz
geçişlerin artması neticesinde büyük kuyruklar oluşmuş,
ticaretle uğraşan iş adamlarının zaman kaybından
oluşan birçok mağduriyetleri sonucunda maddi ve manevi kayıplar
yaşanmaktadır.
Aynı zamanda
uluslararası kapı olan ve birçok turistin ülkemize giriş
çıkış yaptığı Sarp Sınır
Kapısı, ülkemiz prestiji açısından da önem arz etmektedir.
Yirmi dört saati aşkın bekleyişler ve büyük izdihamların
yaşandığı hudut kapımız, ülkemiz imajı
açısından da olumsuz izlenimler yaratmaktadır.
Hükûmetiniz
zamanında pasaportsuz geçişlerin başlaması (1 TL
karşılığı kimlikle geçiş) ve bu geçişlerden
faydalanmak isteyen yurttaşlarımızın Gürcistan'a seyahat
etmek istemesi büyük yığılmalara sebep olmaktadır. Bu
yığılmalara sebep olan husus, yeni inşa edilmiş
olmasına karşın plansız, projesiz olan geçiş
noktalarıdır. Komşu ülkede 20'ye yakın işlem
noktası var iken ülkemizin peron sayısı ise sadece 2dir. Bir
turistin Türkiye kapısında işlem yaparken
yaşadığı zaman kaybı ile Gürcistan kapsında
yaşadığı zaman kaybı arasında büyük farklar
vardır. Bunun nedeninin ise günün şartlarına uygun olmayan
yöntemlerin kullanılmasının olduğunu özellikle belirtmek
isterim.
Ayrıca, Sarp
Sınır Kapısında son tesisin Başbakan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından açıldıktan sonra 4 tadilat
geçirmesi, üç yıllık süre zarfında olmuştur, ancak hâlâ
sınır kapısındaki sorunlar giderilmemiştir.
Sınır kapısı coğrafi yapı ve araziye göre
projelendirilmediği için bu sıkıntılar
yaşanmaktadır. 2 adet tır parkı yapılmasına
karşın bazen Kemalpaşa beldesi Liman köyüne kadar araç
kuyrukları oluşmaktadır. Oluşan kuyruklar trafik
yoğunluğuna ve aksamalarına neden olmakta, hatta birçok zaman bu
nedenle üzücü kazalar da yaşanmaktadır.
Yukarıda
belirtilen hususlar ışığında, yaşanan
olumsuzlukları kısaca özetlemek gerekirse Sarp Sınır
Kapısı ülkemize yetersizdir. Araç
yığılmalarının yaşandığı yirmi
dört saati aşkın bekleyişler, günün koşullarına cevap
vermeyen işlemler, peron sayılarındaki yetersizlik ve
çalışan personel sayısının azlığı, araç
giriş ve çıkışlarının düzensiz oluşu gibi
saymakla bitmeyecek birçok sebepler Sarp Sınır Kapısında
yaşanmaktadır.
Sarp Sınır Kapısında yaşanan
sorunların -ivedilikle gidermesi adına- kurulacak bir Meclis
araştırması komisyonu tarafından görülmesi ve tespit
edilmesinin, bölgede yaşanan çevresel sorunların giderilmesinin
ülkemizin imajı, ticari ve turizm kapsamındaki sorunların çözümü
açısından bir zorunluluk olduğuna zorunluluk olduğuna
inanıyoruz.
2.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 48 milletvekilinin, Artvin
Kafkasör-Cerattepe maden sahasının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1237)(x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Artvin
Kafkasör-Cerattepe maden sahası konusunda gerekli önlemlerin belirlenip
ivedilikle alınması amacıyla Anayasa'nın 98inci ve İç
Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur
Bayraktutan (Artvin)
2) Tolga Çandar (Muğla)
3) İlhan
Demiröz (Bursa)
4) Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar)
5) Ensar Öğüt
(Ardahan)
6) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
7) Ömer Süha Aldan
(Muğla)
8) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
9) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
10) Tanju Özcan (Bolu)
11) Aykan Erdemir (Bursa)
12) İdris
Yıldız (Ordu)
13) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
14) Ali Haydar
Öner (Isparta)
15) Şafak
Pavey (İstanbul)
16) Engin Özkoç (Sakarya)
17) Bülent Tezcan (Aydın)
18) Emre Köprülü (Tekirdağ)
19) Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak)
20) Turgut Dibek (Kırklareli)
21) Ali
Demirçalı (Adana)
22) Ali Özgündüz (İstanbul)
23) Mahmut Tanal (İstanbul)
24) Ramis Topal (Amasya)
25) Turhan Tayan (Bursa)
26) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
27) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
28) Veli
Ağbaba (Malatya)
29) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
30) Candan Yüceer (Tekirdağ)
31) Doğan
Şafak (Niğde)
32) Muharrem
Işık (Erzincan)
33) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
34) Hülya Güven (İzmir)
35) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
36) Erdoğan
Toprak (İstanbul)
37) Mehmet Emrehan
Halıcı (Ankara)
38) Engin Altay (Sinop)
39) Mehmet Ali Ediboğlu
(Hatay)
40) Alaattin
Yüksel (İzmir)
41) Mustafa
Moroğlu (İzmir)
42) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
43) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
44) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
45) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
46) Haluk Koç (Samsun)
47) Fatma Nur
Serter (İstanbul)
48) Levent Gök (Ankara)
49) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
Özet Gerekçe:
Artvin şehir
merkezinin hemen üzerinden, üst mahallelerinden başlayan, Cerattepe ve
Genya Dağını içerisine alan ve Şehitli köyü içinden Deriner
Barajına, Kalburlu, Zeytinlik, Oruçlu köylerine kadar inen alanda maden
işletmeciliği yapılmasına ilişkin ihale 2012
yılı Şubat ayı içerisinde yapılmış ve ihale
Özaltın Gurubu tarafından alınmıştır.
Söz konusu alanlar
4252 ve 4944 no.lu ruhsat alanları olup Cerattepe alanı 250 hektar ve
Genya Dağı alanı 4.156 hektar büyüklüğündedir. Bu hâliyle
Artvin coğrafyasına karşıdan
bakıldığında, gözle görünen bütün alan maden ruhsat
alanı hâline getirilmiştir. Artvin halkının yaşam
alanı şehir merkezi ile Çoruh Nehri arasına
sıkıştırılmıştır.
Bilindiği
üzere, Cerattepede maden arama ve işletme faaliyetlerinin geçmişi
1990 yılına dayanmaktadır. Cominco Madencilikle başlayan
maden arama faaliyeti 2000 yılında Inmet Mininge devredilmiş,
faaliyetlerin tekrar başlaması üzerine Rize İdare Mahkemesinde
dava açılmış, yürütmeyi durdurma kararı verilmiş,
yargılamanın sonunda ise ruhsatların ve işletme
hakkının iptaline karar verilmiştir. Bu karar, Danıştay
onamasından da geçerek 2008 sonunda kesinleşmiştir. Bugün
yeniden ihalesi yapılan bu alanlar, kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla
işletme hakkı ve ruhsatları iptal edilen alanlardır;
yeniden ihalesinin yapılmasıyla hukuk yok sayılmış,
hukuka ve adalete güven sarsılmış, devlet olmanın
sorumluluğu unutulmuştur.
Bu haksız
ihaleyle ilgili olarak Rize İdare Mahkemesinde tekrar dava
açılmış olup dava hâlen sürmektedir. Süren davada faaliyetin
çevresel etkileri gözetilerek yürütmeyi durdurma kararı, itiraz üzerine,
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilmiştir.
Gerçekten de ruhsat
alanlarında yapılacak bir madencilik faaliyetinin çevresel etkileri
çok büyük olacaktır. Bu nedenle daha önceki yargılama
aşamalarında öncelikle yürütmeyi durdurma kararları
verilmiş, sonra da ruhsatlar ve işletme izinleri iptal
edilmiştir. Yapılması düşünülen faaliyetin çevresel
etkileri kısaca aşağıda açıklanacaktır.
Ruhsat
alanları, yukarıda belirtildiği gibi, Artvin şehir
merkeziyle birleşmekte olan alanlar olup resmî olarak kırk
yıldır süren Artvinin en önemli festivali olan Kafkasör Festivali Kafkasörde
yapılmaktadır. Ruhsat alanının çok önemli bir
kısmı ekolojik ve turistik özellikleri nedeniyle turizm alanı
olarak ilan edilmiştir. Turizm alanı son yıllarda Bakanlar
Kurulu kararıyla genişletilmiş ve Atabarı Kayak Tesislerini
de içine alacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Yine, alanın bir
yanı ise Hatila Millî Parkıdır. Hatila Millî Parkı, maden
ruhsat alanının etkileşim alanında kalmaktadır. Yine,
alanın önemli bir kısmı kent ormanı olarak
düzenlenmiştir. Kent ormanının da yer aldığı
Kafkasör bölgesi Artvin halkının tek rekreasyon alanıdır.
Ülkemizin en büyük Atatürk heykelinin yer aldığı Atatepe Poligon
Tesisleri de ruhsat alanı içerisinde kalmaktadır.
Yukarıda
belirtilen hususlar ışığında, Artvin şehir
merkezinin üzerinde yer alan 4.252 ve 4.944 no.lu maden ruhsat
alanlarının kapsadığı alan, bu alanlardaki madencilik
faaliyetinin çevresel etkileri, bu alanlardaki mahkeme kararlarının
ve daha önceki araştırma komisyonunun belirlemeleri, şehir
merkezine yakınlığı ve şehir merkezinde yaşayan
insanların bundan ne şekilde etkileneceği, maden çıkartma
esnasında raporlarda da belirtildiği gibi Artvin'in heyelan riski
taşıdığı, ülkemizin ekonomisine bir
katkısının olup olamayacağı, yer üstü zenginlikleriyle
kıyaslandığında kısa dönemli özel çıkarlar yerine
yüzyıllar boyunca bütün kamunun yararlanacağı yer üstü
zenginliklerinin neler olduğunun kurulacak bir Meclis
araştırması komisyonu tarafından görülmesi ve tespit
edilmesinin ülkemizin geleceği ve sağlıklı bir çevrede
yaşama hakkı kapsamında bir zorunluluk olduğuna
inanıyoruz.
3.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 19 milletvekilinin,
Sağlık Bakanlığı tarafından kamu-özel
ortaklığı çerçevesinde yapılacak olan sağlık
tesislerinin halk sağlığına vereceği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1238)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sağlık
Bakanlığı tarafından kamu-özel ortaklığı
çerçevesinde yapılacak olan sağlık tesisleri ve bu tesislerde
verilecek hizmetler anayasal bir görev olan sağlık hizmetini
alınır, satılır ve kâr edilir bir mal hâline getirmekte ve
halkın sağlığını tehlikeye atmaktadır. Bu
konuda Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ile 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını az ve teklif ederiz.
1) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
2) Bülent Tezcan (Aydın)
3) İzzet
Çetin (Ankara)
4) Aytun
Çıray (İzmir)
5) Muharrem
Işık (Erzincan)
6) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
7) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
8) Turgut Dibek (Kırklareli)
9) Özgür Özel (Manisa)
10) Musa Çam (İzmir)
11) Doğan
Şafak (Niğde)
12) Veli
Ağbaba (Malatya)
13) Bülent
Kuşoğlu (Ankara)
14) Candan Yüceer (Tekirdağ)
15) Kazım
Kurt (Eskişehir)
16) Orhan Düzgün (Tokat)
17) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
18) İlhan
Demiröz (Bursa)
19) Nurettin Demir (Muğla)
20) Hasan Akgöl (Hatay)
Gerekçe:
Halkın
anayasal hakkı olan sağlık hizmetini sektör hâline getirip
Sağlıkta Dönüşüm olarak tanımlayan AKP, halkın
sağlık hakkını uluslararası tekellere pazarlamaya
çalışmaktadır. Kârlı bir sağlık sektörü tablosu
oluşturup yabancının ilgisini çekmek için 1999'da 4,9 milyar
lira olan sağlık harcamaları kışkırtılarak
2011'de 76 milyar lira düzeyine kadar çıkarılmıştır.
Sağlıkta
Dönüşüm denen ithal bir Dünya Bankası projesiyle uluslararası
tekellere Türkiye'de 75 milyon sağlık müşterisi
yaratılmıştır. Bu projeyle Türkiye'de halk, giderek artan
oranda sağlık hizmetlerinde katılım payı ödemek
zorunda bırakılmıştır, para ödemeksizin
sağlık hizmeti almak olanaksız hâle getirilmiştir.
Sağlık
Bakanlığı Kamu Özel Ortaklığı Daire
Başkanlığı kurarak özel sektör yoluyla önemli ve acil
projelerini gerçekleştireceğini iddia etmiştir. Sağlık
Bakanlığının Kamu Özel Ortaklığını
kurarken kullandığı "acil ihtiyaçlar" ifadesinin amaç
değil araç olduğu beş yılda anlaşılmıştır.
Kamu
Özel Ortaklığı, özel sektöre kurdurup sonra da kiralamak
istediği sağlık yerleşkelerini kamu arazileri üzerinde
planlamıştır, ancak kamu arazilerinin işletmeciye geçici
süre için devir hakkını Anayasa'ya aykırı şekilde
yönetmelikle düzenleyerek gelecekte özel sektöre tam devir konusunu
tartışılır hâlde bırakmıştır.
Ayrıca, özel sektörün yaptığı tesislerden alacağı
kira, hizmet alımı başlamadan, henüz inşaat bile
başlamadan başlatıldığı için kamu zararı
katlanmıştır. Hastaneleri işletecek şirketlerin
üstleneceği "yardımcı hizmetler"
sınıflaması da net değildir ve neredeyse her alanı
kapsayabilecek şekilde esnek düzenlenmiştir.
Kamu
Özel Ortaklığının yapım aşamasına
getirdiği projelerden 3 tanesi Danıştay tarafından iptal
edilmiştir. Kamu Özel Ortaklığı misyonunu tarif ederken
"Üstlenilen görevleri şeffaf, dürüst ve adil bir çerçevede
başarıyla gerçekleştirmektir." yazmasına rağmen
sözleşmeler kamuoyundan ısrarla kaçırılmıştır.
Basına
yansıyan ve yalanlanmayan bilgilere göre, KÖO yöntemiyle yapılacak
sağlık kampüslerinde işletmecilere hastanelerde yüzde 70 yatak
doluluğu garantisi verildiği görülmüştür. Yani Sağlık
Bakanı, hasta garantili hastane inşa ettirme işine
girmiştir. Sağlık Bakanının görevi halkın
sağlığını korumak, hastalanmasını önlemek
için önlemler almak ve sağlığı korumaktır. Oysa,
Sağlık Bakanı şirketlere "Halkımın
sağlığını koruyamayacağım ve hastaneye
yatacak kadar hastalanacaklarının garantisini veriyorum.
Vatandaşımı yüzde 70 yatağı dolduracak kadar
hastalandıramazsam bedelini hastalanmayan halktan
topladığım vergilerle sana ödeyeceğim." demektedir.
Hasta garantili satılan sağlık hizmeti yetmezmiş gibi, 6288
sayılı Kanunla yapımcı, işletmeci şirketlere KDV
muafiyeti getirilerek kaymaklı özel şirket kârlarına bal
dökülmüştür.
Kamu-özel
ortaklığı modelinde işletmeciye yapılacak ödemelerin
devletin bütçesinden değil, döner sermaye veya benzeri kaynaklardan
karşılanacağı planlanmıştır. Böylece
yapılacak hastanelerin maliyeti yine hastalardan alınacak katkı
katılım paylarından karşılanmış
olacaktır.
Kamu-özel
ortaklığı ekonomi dilinde bir özelleştirme modelidir ve
İngiltere'deki modelden aynen alınmıştır (Public
Private Partnership). Bu özelleştirme modeli Avrupa'daki bazı
ülkelerde ve Kanada'da denenmiştir. Geriye doğru yapılan analizlerde
bu özelleştirme modelinin kamu gelirlerini tahrip ettiği
görülmüş ve geri dönüşler başlamıştır.
Bizde
de Sağlık Bakanlığı kamu-özel ortaklığı
yöntemiyle yirmi otuz yıllık anlaşmalar yaparak halkın
gelecekteki gelirlerini de ipotek altına almaktadır. Oysa, hükûmetler
dört beş yıl için seçilir ve icraatları halkın
geleceğini ipotek altına alacak şekilde
kurgulanmamalıdır.
Bütün bu hukuksuz ve halkın
sağlığını gelecekte tehlikeye atacak yöntemin daha
büyük ve geri dönüşümsüz zararlar oluşturmadan ve geç kalınmadan
incelenmesi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için Meclis
araştırması açılmasını gerekli
görmekteyiz.
BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
B)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak
isteyen, siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 9 Mart 2015
Pazartesi günü saat 18.00'e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım.
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, kamuoyunda 2 Mart darbesi olarak
adlandırılan, DEP Milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Diclenin
2 Mart 1994te Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkışta sivil
polisler tarafından yaka paça gözaltına alınması, aynı
gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip
Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınakın dokunulmazlıklarının kaldırılarak
tutuklanmaları olayının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/751) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
03/03/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 3/3/2015 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris Baluken
Bingöl
Grup Başkan Vekili
Öneri:
DEP Milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Dicle 2
Mart 1994'te TBMM'den çıkışta sivil polisler tarafından
yaka paça gözaltına alınmıştır. Aynı gün TBMM'de
milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk,
Sırrı Sakık ve Bağımsız Milletvekili Mahmut
Alınak'ın dokunulmazlıkları kaldırılmış
ve tutuklanmışlardır. Kamuoyunda 2 Mart darbesi olarak
adlandırılan olayların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan (10/751) esas numaralı bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşülmesinin Genel Kurulun 3/3/2015 Salı günlü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehinde Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın Kaplan. (HDP sıralarında
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çabuk unutuluyor her şey. 2 Mart, 3 Mart 1994. İyi
hatırlarsanız, Meclisin etrafının özel timler, polislerle
çevrildiği, şu Genel Kurul kulislerine polislerin silahlarıyla
geldiği, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başsavcısının emir verdiği ve Doğan Güreşin
Genelkurmay Başkanı, Çillerin Başbakan olduğu bir dönemde,
o tarihlerde iktidarda bulunan sağ partilerin burada Demokrasi Partisi milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması için iki ayrı
önerge verip birleştirdiği günün hemen arkasından, Meclisin
bütün dokunulmazlık dosyalarının önüne Kürt milletvekillerinin
dokunulmazlıklarını koyarak, hırsızlık,
yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, yüz
kızartıcı suçlar dâhil, kendileriyle ilgili dokunulmazlık
dosyalarını da öteleyerek burada yaptıkları 2-3 Mart
darbesi çok önemli bir darbedir. Onun kaynağını
aramadığınız zaman 28 Şubat darbesinin de ne
olduğunu çözümlemek mümkün değildir.
Ama orada daha
korkunç şeyler de oldu. Onların içinde sadece Demokrasi Partisi
milletvekilleri değil, Refah Partisi milletvekillerinin de -ismi geçenler-
henüz Mecliste dokunulmazlık dosyaları görüşülmeden, henüz
Mecliste bu konuda bir karar verilmeden evleri İstanbulda
basıldı, gözaltına alındılar. Düşünebiliyor musunuz,
milletin Meclisinde Anayasa 83e göre dokunulmazlığı olan
milletvekillerinin evi basıldı. Meclisin etrafı
sarıldı, Meclisin etrafı Meclis daha görüşme yapmadan, bir
karar vermeden ve burada verilecek kararla Anayasanın 84üncü maddesine
göre dokunulmazlıkların kaldırılmadan, Anayasa Mahkemesine
itiraz yolu kabul edilen Yedi günde itiraz edilir, Anayasa Mahkemesi on
beş günde karar verir ve karar sonra kesinleşir. denilen bir konuda
rahmetli Orhan Doğan, Şırnak Milletvekili -benim hem
meslektaşım, avukat hem hemşehrim- ve Sayın Hatip Dicle
şu dış kapının çıkışında sivil
polisler tarafından çirkin bir şekilde gözaltına
alınıp emniyete götürüldü, Terörle Mücadeleye. Henüz burada
görüşmeler sürerken, henüz burada başka dokunulmazlık
dosyaları varken, henüz Anayasa Mahkemesine itiraz süresi varken, henüz
kesinleşmeden, henüz karar verilmeden bir polis terörü, Terörle Mücadele
Kanunundan kaynaklı bir devlet terörü, bir derin devlet uygulaması,
bir darbeciler uygulaması, bir askerî vesayet uygulaması Meclisi
pençesine almış, burada milletin iradesini yok
saymıştı. O günleri iyi hatırlarsınız, 1994te,
konsept yılları olarak geçen o yıllarda DEP milletvekillerinin
dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra 4 bin köyün
yakılıp boşaltıldığı, 17.500 faili meçhul
cinayetin pervasızca işlendiği, yurttaşın bu Mecliste
sesi olacak bir parlamenterin bırakılmadığı o
karanlık dönemlerden bugüne geldik.
Ama bunu
yapanlardan çok azı demeyeceğim, hiçbir parti kalmadı bu
Mecliste, hiçbiri kalmadı ama o gün dokunulmazlıkları kaldırılanlar,
yargılananlar, Sayın Ahmet Türk tekrar milletvekili oldu, geldi
buraya, Sayın Leyla Zana, Sırrı Sakık; Hatip Dicle son
seçimlerde seçildi, düşürüldü üyeliği. Yani halk bütün yıllara,
bütün her şeye, bütün bu zorbalığa da karşı durarak
bugün yine halkın seçilmişleri
Bugün Hatip Dicle, DTK Eş
Başkanı bugün Ahmet Türk Büyükşehir Belediye Başkanı,
bugün Sırrı Sakık da Ağrı Belediye
Başkanıdır arkadaşlar. Bu siyaset boyutu ve bugün hiçbir
şey değişmedi; aynı Anayasa var Kenan Evrenin
Anayasası, aynı yüzde 10 seçim barajı var, aynı zorba
yasalar var, aynı Terörle Mücadele Kanunu var ama bir gerçek var: Biz 2007
yılında tekrar seçildik, geldik buraya; Demokratik Toplum Partisini
kurmuştuk, gül amblemimiz vardı biliyorsunuz ve 2009da partimizi kapattılar.
Bu Mecliste yakın zamanda partimiz kapatıldı, Ahmet Türk ve
Aysel Tuğlukun milletvekilliği üyeliği düşürüldü.
Ben o tarihlerde,
1994te, şu kuliste, şu koridorda, şu üst bölümde DEP
milletvekillerinin avukatı olarak buradaydım, şimdi milletvekili
arkadaşları olarak. O dönemde DGMlerde avukatlarıydım ama
daha enteresan bir şey var ki o tarihlerde Demokrasi Partisi
milletvekillerinin, DEP milletvekillerinin Strazburgta avukatıydım;
onun Strazburgdaki yargıcı Sayın Rıza Türmen de burada.
Türkiye uzun gözaltından mahkûm oldu. Türkiye işkence, kötü
muameleden ayrıca mahkûm oldu. Türkiye hür seçimlerin ihlalinden Ek 1
Protokol 3üncü maddeden mahkûm oldu, ki Avrupa Strazburg
yargısının tarihinde hiçbir ülke hür seçimlerin ihlalinden
mahkûm olmadı. Türkiye parti kapatmadan mahkûm oldu. Adil yargılama
yapmadığı için Türkiye mahkûm oldu. Milletvekilleri on yıl
cezaevinde kaldılar ve sonra yeniden yargılandılar
çıktılar, fazladan yattılar. Ve bugün Leyla Zana tekrar burada
milletvekilidir o arkadaşlarımızdan. Sayın Orhan
Doğan, Allahın rahmetine kavuştu, Allah mekânını
cennet eylesin. Şimdi, onun buradaki tutanaklarını demin
kütüphaneye gittim, çıkardım burada savunma adına neleri
söylemişti diye. Şunları söylemişti: Bir orkestranın
tek sesli olmasını nasıl düşünebilirsiniz? Bir orkestrada
farklı sesler vardır. Bir çiçek bahçesini tek renk olarak nasıl
düşünebilirsiniz? Bir bahçede çiçeklerin farklı renkleri
vardır. demişti. Türkiyenin Anadolunun zenginliğinden,
tarihinden, farklı kültürlerinden gelen çok sesli bir ülke olduğunu
söylemişti.
O tarihlerde kim Hayır. demiş, karma komisyon
tutanaklarına üşenmeden baktım ben. Sayın Erdal İnönü
muhalefet şerhi koymuştu -karma komisyonda- Mümtaz Soysal muhalefet
şerhi koymuştu, şu an bizim sıralarda oturan Sayın
Esat Canan muhalefet şerhi koymuştu arkadaşlar. Şimdi o
konjonktürün, o siyaset rüzgârının, o zorbalığın, o
köy yakılmalarının, o işkencelerin, o öldürmelerin
ötesinden gelen, rüzgârından savrula savrula gelen siyasetlerin
kırıntısı bu Mecliste yok artık, yok. AKP
sıralarından bu dönem 1-2, önceki dönemlerden iki 2-3 geldi gitti, o
kadar. Yok, hiçbiri yok. Ne tarih onları anıyor ne halklar
onları anıyor ne kimse anıyor. Gelmişiz 2015
yılına; bu ülkenin barışını, çözümünü, bu darbe
Anayasasından kurtuluşunu, bu yüzde 10 barajından
kurtuluşunu, bu ülkenin demokrasisini yaratamayan bir Meclisin, bir
siyaset kurumunun bu kapanmışlığının içinde
gelmişiz, güvenlik yasasını, zorbalık yasasını
görüşüyoruz bugün burada.
Arkadaşlar, bunları anlamak için, bu darbecileri
çözmek için bir araştırma önergesi koymamız lazım. 12 Eylül
darbesini araştırdınız ama 2 Mart darbesi
araştırılmadı. Bunun mutlaka
araştırılmasında yarar var, arkasından çok enteresan
şeyler çıkar diyoruz.
Teşekkür ederiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Aleyhinde, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç.
Buyurunuz Sayın Tunç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Araştırma önergesi, 2012 yılında BDP
milletvekillerinin verdiği bir önerge. Bu önergenin bugünkü gündemde
görüşülmesi isteniyor.
Önergenin
gerekçesine baktığımızda, 1991 yılında SHPyle
ittifak yaparak 18 milletvekiliyle Meclise giren HEPin 1993 yılında
kapatılmasıyla DEPe geçen milletvekillerinin 2 Mart 1994 tarihinde
dokunulmazlıklarının kaldırılarak Meclisten
atılması ve ardından da tutuklanarak cezaevine
konulmalarıyla ilgili olayların Meclis iradesine bir darbe
girişimi olduğu, bu olayların araştırılması
için Mecliste bir araştırma komisyonu kurulması istenmektedir. O
dönemde yaşanan antidemokratik olayları tasvip etmemiz mümkün
değildir. Meclisten milletvekillerinin yaka paça, polis zoruyla
alınıp cezaevine konulmasını bu çatı altında
savunacak bu dönemde hiçbir kimse yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Savunmuyorsunuz da korumayın kollamayın, koruma
kollama da olmasın.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, AK PARTİnin iktidara
geldiği 2002 yılına kadar devam eden 1990lı yıllar
ülkemizin her açıdan zor yılları olmuştur. 1990lı
yıllar boyunca ülkemiz, maalesef, siyasi krizlerle, ekonomik krizlerle,
gazeteci ve aydın cinayetleriyle, faili meçhullerle, zirveye çıkan terör
olaylarıyla, millî iradeye antidemokratik müdahalelerle, banka
hortumlamalarıyla, koalisyonlarla ve istikrarsız yönetimlerle
hafızalarımıza kazınmıştır.
Araştırma
önergesinde bahsedilen olaylar da 1990lı yılların ülkemizde
yaşattığı olaylardan birkaçıdır.
Araştırma önergesinde parti kapatmalardan, HEPin, DEPin ve HADEPin
kapatılmasından bahsedilmektedir. 1990lı yıllar sadece
Kürt sorununu dile getiren bu partilerin değil, üniversitelerde kılık
kıyafet özgürlüğünü savunan partilerin, Refah Partisinin de, Fazilet
Partisinin de kapatılmasına neden olmuştur.
2002
yılında milletimiz bir karar vermiştir değerli
milletvekilleri; ülkemizi siyasi krizlerden kurtaracak, antidemokratik
girişimlere son verecek, ekonomiyi düzeltecek kadroların Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde kurulan AK PARTİde olduğunu
görmüş ve ilk seçimde tek başına iktidara getirmiştir.
Karanlığa kapalı, aydınlığa açık
sloganıyla yola çıkan AK PARTİ, Hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak. diyerek ülkemizin 1990lı yıllarda
yaşadığı olumsuzluklara son vereceğini ve yeni bir
dönemin başlayacağını müjdelemiştir. 2002
yılından bu yana ülkemiz büyük bir kalkınma hamlesine sahne
olmuş, bir taraftan demokrasi çıtamızı yükselten demokratikleşme
hamleleri peş peşe gelmiş, diğer taraftan ülkemiz ekonomide
4 kat büyümüş,
Türkiye'nin bütün bölgeleri, 81 vilayetimiz hayal dahi edilemeyen
yatırımlara sahne olmuştur. Artık, Türkiye, dünyanın
dev projelerine imza atan bir ülke olarak bütün dünyanın dikkatini çeken bir
ülke olmuştur.
Türkiye, 1990lı yılların
koalisyon partilerinin yönetiminde uğradığı hasarı,
son on üç yılda AK PARTİ iktidarıyla tamir etmiştir.
Demokratikleşme alanında art arda gelen reformlarla temel hak ve
özgürlükler genişletilmiştir.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Ya, sen bu
konuşmayı daha önce de yaptın.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Özgürlüklerin
genişletilmesi, basının tek tip olmaktan çıkarak çok sesli
hâle gelmesi, kadın erkek, ırk renk, din dil, insanlarımız
arasındaki her türlü ayrımcılığın sona
erdirilmesi birilerini rahatsız etmiş olabilir.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Daha önce
aynı konuşmayı yaptın.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Evet, hâlâ
rahatsız oluyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hep
aynı şeyleri söylüyorsun. Hiç bu kadar yolsuzluk görülmedi, on üç
senede 13 bin defa arttı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Niye
bana sataşıyorsun ya?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Ülkemizi siz ne
kadar farklı göstermeye çalışırsanız
çalışın, milletimiz, Türk halkı, Türk milleti, Türkiye, bu
özgürlükleri, hem demokratik özgürlükleri hem ekonomik özgürlükleri iliklerine
kadar yaşamaktadır. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hangi
özgürlükten söz ediyorsun? Kaç kişi öldürdünüz, kaç kişinin
katilisiniz, kaç trilyon çaldınız, niye kaçak saraylara kaçtınız?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Ve
yaşadığı için de 9 seçimde tercihini AK PARTİden yana
kullanmıştır. Sen istediğin kadar bağır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Türk
milleti var mı Türk milleti?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sen
çok bağırıyorsun ben konuşurken, ben konuşurken senden
çok bağıran yok.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
Araştırma önergesinde bahsedilen partilerin
kapatılmasını zorlaştıran mevzuat düzenlemelerini AK
PARTİ hayata geçirmiştir.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Aynı
konuşmayı yaptın ya sen, böyle bir şey olmaz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Kaç
suret bastın o konuşmayı?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Aslında
parti kapatmayı ülkemiz gündeminden tamamen çıkarmak istedik. Ancak,
keşke bu araştırma önergesini veren siyasi parti de destek
verseydi, bunu da gerçekleştirseydik.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sen
aklama yolsuzluğunun onaycısı değil misin Yılmaz Tunç?
O kadar derini göremedin mi, makul şüpheyi göremedin mi, gözlerini mi
kapatmıştın?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) 2010
yılında parti kapatmayı zorlaştıran ve dava
açılmasını Meclisin iznine bağlayan Anayasa
değişikliği paketinin 8inci maddesi referandum için gerekli
olan 330 kabul oyu bulamadığı için paketten düşmüştür.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Makul şüphe
görünmüyor, kuvvetli şüphe görünmüyor, kasa görünmüyor, para sayma
makinesi görünmüyor. Beş türlü görmüyorsun, çıkıp
konuşuyorsun.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) İlk tur
oylamada 337 kabul oyu vardır, 5 BDPli milletvekili ilk turda oy
kullanmıştır ama daha sonra ikinci turda BDP milletvekilleri oy
kullanmamıştır ve 330 referandumun sınırının
altında kaldığı için parti kapatmaları siyasi
tarihimizden tamamen ortadan kaldıracak, hukuki zeminini sağlayacak
bu düzenlemeye BDP milletvekilleri destek vermediği için bu madde paketten
düşmüştür.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Yolsuzluk
dosyası senin sicilin için yeterli.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Parti
kapatmayı zorlaştıran ve 1990lı yılları
unutturan reformlarla ülkemiz artık çok daha demokratik bir ülke değerli milletvekilleri.
Birileri
istediği kadar diktatörlükten bahsetsin, istedikleri kadar
baskıcı yönetim desin, bu ülke insanı AK PARTİ
iktidarıyla temel hak ve özgürlüklerini, ekonomik özgürlüklerini daha
geniş yaşamaya başlamıştır. 1994te Meclisten
yaka paça atılan milletvekillerinin olduğu bir Türkiyeden, bugün bu
yanlışlığı vurgulayan ve bütün siyasi partilerin de
bunun yanlış olduğunu ifade ettiği özgür bir Türkiye
ortamına gelinmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Son on üç
yılda parti kapatmalarını zorlaştıran düzenlemelerin
yanı sıra yıllar süren olağanüstü hâl
kaldırılmış, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili
mahkemeler kaldırılmıştır. Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru imkânı getirilerek insan hakları alanında
büyük bir reform gerçekleştirilmiştir. Türkiye İnsan
Hakları Kurumu kurulmuş, Bilgi Edinme Kanunu
çıkarılmış, yerinden yönetimi güçlendiren düzenlemeler
yapılmıştır. Toplantı ve gösteri hakkının
kapsamı genişletilmiş, ifade ve basın özgürlüğü
güçlendirilmiştir. Kapatılan vakıfların yeniden
açılması sağlanmış, azınlık
vakıflarının mallarının iadesi
sağlanmıştır. Kadın ve çocuk haklarını
güvence altına alan düzenlemeler yapılmış, kamuda ve
eğitimde kılık kıyafet özgürlüğü
sağlanmış, üniversite sınavlarındaki katsayı
adaletsizliği giderilmiştir. Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi
başlatılmış, farklı dillerde yayına izin
verilmiş, yerleşim birimlerinin eski isimleri iade edilmiş,
vatandaşlarımızın çocuklarına istedikleri ismi verme
özgürlüğü getirilmiştir. Özel okullarda ana dilde eğitim imkânı
getirilmiş, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla
ana dillerinde görüşebilmeleri mümkün hâle getirilmiş, ana dilde
savunma hakkı getirilmiştir. Yasak harflere serbestlik
getirilmiş, farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkânı
getirilmiş, kamuda Kürtçe tercüman ve çağrı merkezi
uygulaması başlatılmıştır. Yıllar süren
terör belasından ülkemizin kurtarılması için çözüm süreci
başlatılmıştır. Yayla ve meralarda yasaklar
kaldırılmış, üniversitelerde farklı dil ve lehçelerde
enstitü kurulması ve akademik çalışma yapılabilmesi
sağlanmıştır.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Bir de sokaklara hendek kazmayı yasaklasanız...
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Eğitim sistemi demokratikleştirilmiş, farklı
dil ve lehçelerde seçmeli ders imkânı getirilmiştir. Siyasi partilere
yardımın kapsamı genişletilmiş, devlet
yardımı alabilmek için oy şartı yüzde 7den yüzde 3e
indirilmiştir. Miting ve gösteri hakları genişletilmiş,
siyasi partilerin teşkilatlanma zorunluluğu hafifletilmiştir.
Askerî vesayete son verilmiş, Millî Güvenlik Kurulunun yapısı
yeniden düzenlenmiş, Yüksek Askerî Şûra kararlarına
karşı yargı yolu açılmış, askerî
yargının alanı daraltılmış, bazı kamu kurum
ve kuruluşlarında askerî üye uygulamasına son verilmiştir.
EMASYA Protokolü kaldırılmış, 12 Eylül darbecilerinin
yargılanması sağlanmış, darbelerin dayanağı
olarak gösterilen TSK İç Hizmet Kanununun 35inci maddesi
değiştirilmiştir.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) - 4 generalin yerine tek mareşal getirdiniz.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - 28 Şubat mağdurlarının işe geri dönüş
imkânı sağlanmıştır. Meclis gündeminde bulunan iç
güvenlik kanun tasarısı da özgürlük, güvenlik dengesi
açısından
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) - Peh, peh, peh!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) -
çok önemli düzenlemeler içermektedir.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) - Vay, vay, vay, vay!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Bu paket özgürlüklerin korunması ve güvenliğin
sağlanması paketidir.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) - O paket sizin başınızı yiyecek.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) - Biraz önce HDP adına konuşan değerli milletvekilimiz,
burada, 1990lı yılların olumsuzluklarından bahsetti, o
olumsuzlukların sebeplerini anlatmaya çalıştı.
İşte tam bu paketten bahsediyor aslında. Neden karşı
çıktığını anlamak mümkün değil. Burada
demokratikleşme anlamında en önemli adım olan. Jandarmanın
güvenlik açısından da, özlük ve atama bakımından da
İçişleri Bakanlığına bağlanmasından daha
büyük demokratik adım olabilir mi? Neden karşı
çıkıyorsunuz, anlayamıyoruz. Burada Molotof zaten yasak.
diyorsunuz. Ee, karşı çıktığınız o zaman tek
bir madde kalıyor, o da Jandarmanın İçişleri
Bakanlığına bağlanması. Bundan niye korkuyorsunuz?
Darbeleri Araştırma Komisyonunda hepiniz Bunun olması
lazım, Türkiyenin demokratikleşmesi açısından bu
önemlidir. dediniz. Ee, pakette başka karşı
çıktığınız ne olabilir ki?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır, hayır; yasaklayıcı rejime
karşıyız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) - Her şey var, sen daha bilmiyor musun?
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) İşte, o nedenle bu grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tunç.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kaplan, size söz vereceğim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bir, iki noktada
Bir: Parti kapatmayla ilgili
milletvekillerimizin oy vermediğini söyleyerek sataştı.
İki: Yine, bu paketle ilgili, yine, yanlış bir açıklamada
bulundu. Bu konuda izin verirseniz sataşmadan dolayı
BAŞKAN Size
söz vereceğim fakat Sayın Öztürkü de bir dinlemek istiyorum.
Buyurunuz
Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, hatip bize dönerek, özgürlüklere
karşı olduğumuzu, kendilerinin özgürlük getirdiğini
söyledi
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ama zaten o tarafa dönmek zorunda, konuşurken o
yana bakmak zorunda.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin)
el işareti de bizi işaret ederek
BAŞKAN
Nedir, duyamadım sizi?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Özgürlüklere karşı olduğumuzu, kendilerinin
özgürlükler getirdiğini söyledi, resmen işaret ederek yaptı bu
davranışını.
BAŞKAN Önce
Sayın Kaplana söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Kaplan. (HDP sıralarından alkışlar)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Kaplan, bu olaylar
yaşanırken koalisyon ortağı kimdi? Bu kürsüden
söylemediniz. Rica ediyoruz, şimdi bu koalisyon ortaklarını
söyleyin. (AK PARTİ sıralarından Söyleyemez. sesleri)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şimdi söylersem zıplamayın ama. Bir de
oradan sataşma
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sağ partiler belli, bir de sol partileri
söyleyin.
HASİP KAPLAN
(Devamla) O dönemin İçişleri Bakanı sizin partinizde şu
an görev yapıyor, o dönemin emniyet genel müdürleri sizin partinizde görev
yapıyor, o dönemin olağanüstü hâl valileri sizin partinizde görev yapıyor.
Onun için susunuz; susmak, sükût, iyidir sizin için.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siyaset, siyaset
Koalisyon
ortağını söyle.
AHMET YENİ
(Samsun) Koalisyon ortağını söyle, ortakları söyle.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, Sayın Başkan, sayın hatip
Biz, o zaman,
HEPi (Halkın Emek Partisi) kurduk, kapattınız; ÖZDEPi
(Özgürlük ve Demokrasi Partisini) kurduk, kapattınız; DEPi kurduk,
kapattınız. Hepsi, dikkat edin
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kim kapattı? Koalisyon ortağı
kimdi Sayın Kaplan? Koalisyon ortağı kimdi?
HASİP KAPLAN
(Devamla) HADEPi kurduk kapattınız, DEHAPı kurduk,
kapatıldı. Bütün bu dönemlerde ırkçı, sağcı,
milliyetçi, muhafazakâr iktidarlar var, hepsinde.
AHMET YENİ
(Samsun) Kanuna niye karşı çıktınız?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, hepsinde bu zihniyet vardı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sol zihniyet yok muydu?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Geldik 2009a, AK PARTİnin ustalık dönemine geldik.
2009da AK PARTİ iktidarı döneminde Demokratik Toplum Partisi
kapatıldı, Ahmet Türk ile Aysel Tuğlukun üyeliği burada
düşürüldü. O da sizin ayıbınız, yüz karanızdır!
AHMET YENİ
(Samsun) - Parti kapatmaya niye karşı çıktınız?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu, sizin döneminizde olan bir şeydi. Sizin, Anayasa
Mahkemesine atadığınız yargıçlar kapattı bizim
partimizi.
AHMET YENİ
(Samsun) - 2010da niye karşı çıktınız parti
kapatmaya, söylesene?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Ben, o partiler davasında hep avukattım; bu bir.
AHMET YENİ
(Samsun) - Anayasa değişikliğine niye karşı
çıktınız?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sizin siciliniz karanlıktır bu konuda, parti kapatmada
Türkiyeyi partiler mezarlığına çevirdiniz, Guinness Rekorlar
Kitabına da girdiniz. Bu konuda özrü kabahatinden büyük bir
durumdasınız, hiç konuşmayınız, susunuz; sizin için
hayırlıdır.
AHMET
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Kaplan, Refah Partisini
kapattınız
Doğruyu konuşun.
AHMET YENİ
(Samsun) Parti kapatma maddesine niye karşı çıktınız
o zaman? Niye karşı çıktınız?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Diğer noktaya gelince: Anayasa referandumunda, Bozdağ o
zaman Grup Başkan Vekiliydi, geldi, arkadaşlara dedi ki, Sayın
Demirtaş da Grup Başkan Vekiliydi: Bizim içimizde çürükler var, 5
tane oy lazım bize. Parti kapatmayı zorlaştıracak
nitelikli çoğunluk
5 tane oy verdik.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İkinci tura niye gelmediniz?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Kardeşim, birinci turda geçti, hemen çıktılar, Bize
oy vermedi DTPliler. dediler ve bunu o kadar çirkince bir şekilde
söylediler ki
Biz sırf sağlam olsun diye en yetkili arkadaşlarımızla
5 oy kullandık. Bunun üzerine ikinci turda sizin içinizdeki çürük
sayısı 12ye çıktı, onun için geçmedi.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Siz niye gelmediniz?
AHMET YENİ
(Samsun) Niye oy vermediniz?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sizin çürüklerinizle kendi içinizden vuruldunuz. Aynalı
Çarşı gibi işte, kendi içinizden vuruldunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yok, siz niye gelmediniz?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi, kendi vurulduğunuz noktadan gelip buraya,
olağanüstü hâl kararnamelerini, işkencelerini, bu işkence
paketini, bu zorbalık paketini, o 90lardan beter paketi özgürlük paketi
diye yutturursanız, size de muzu, sosis diye yuttururlar, biliyor musunuz?
(HDP ve CHP sıralarından gülüşmeler, alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) Parti kapatma maddesine niye evet oyu vermediniz?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Siz 28 Şubatta bunu iyi aldınız. Sapla samanı
karıştırmayın. Yanlış yapıyorsunuz,
altında kalırsınız. Size demokrasi dersi veririz;
Strasburgta verdik, mahkemelerde verdik, sandıklarda verdik. Veriyoruz,
veriyoruz, daha da vereceğiz arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sizi de
dinleyeyim.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, sayın hatip sanki 2002 yılını
milat olarak kabul edip 2002 yılından önce hortumcular, efendim,
özgürlük düşmanları
gibi, koalisyon hükûmetlerini eleştirdi ve
2002den sonra da AKPnin özgürlükleri ortaya
çıkardığını, huzur ve refah getirdiğini söyledi.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Üzerinize niye alınıyorsunuz efendim? Koalisyon
hükûmetleri 90lı yıllar boyunca...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hangi hatip Sayın Bal, oradaki hatip mi?
FARUK BAL (Konya)
Oysa, 1999-2002 yılları arasında Milliyetçi Hareket Partisi de
hükûmetteydi. Bu yönüyle bir sataşma vardır.
AHMET YENİ
(Samsun) O dönemde yoktular Sayın Başkan.
FARUK BAL (Konya)
Hortumculukla ilişkilendirdiği hususu açıklamak,
demokratikleşmeyle ilgili o dönemin çalışmalarını
anlatmak üzere söz talebinde bulunuyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Anayasa değişikliğini niye reddettiniz? Parti kapatma
maddesine oy vermeyeceksiniz, konuşacaksınız!
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Yılmaz Tunçtan az önce masallar dinledik. İşin
garibi masallara kendisi de inanmış gözüküyor Yılmaz Tunç, her
zaman bu kürsüye çıkıp aynı şeyleri söylüyor.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ali Rıza Bey, bunlar gerçek, gerçek. Siz inanmak
istemeseniz de millet inanıyor bunlara.
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) Sizin masal dediğinizi dün yaşadı bu
millet.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi, devlet güvenlik mahkemeleri, zaten sorgulama
biçimi ve yaptığı işlemlerle, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin ve Türkiyedeki yükselen muhalefet nedeniyle
kapatılma noktasındaydı. Hatta ondan önceki koalisyon hükûmeti
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Müracaat etmemişler. Niye acaba?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Sen bana laf atma Hakan Çavuşoğlu. Kapatılma
noktasındaydı ve koalisyon hükûmeti o noktada
Askerî hâkim çekti.
Şimdi,
DGMleri kaldırdı da ne oldu? 2005 yılında Ceza Muhakemesi
Kanununun 250, 251, 252nci maddeleriyle özel yetkili mahkemeleri kurdu. Kim
kurdu, kim kurdu? AKP kurdu, aynı DGM gibi. Devam etti, utanmadan, burada
kaldırmak zorunda kaldılar Hakan Fidanı
çağırınca ifadeye. Arkasından o 250-251deki hükümleri
aldılar, Terörle Mücadele Kanununun 10uncu maddesi içerisine koydular.
Ondan sonra onu da kaldırmak zorunda kaldılar ve şimdi de en son
çıkarttığımız yasayla yine özel yetkili mahkemeleri
kuruyorlar.
Şimdi, bu AKP
özel yetkili mahkemesiz duramaz zaten çünkü AKPnin artık bugün iktidarda
kalma nedeni demokrasiyi ve özgürlükleri ihlal etmesidir.
Öbür yandan,
şimdi Sayın Tunç burada konuştu. Allah aşkına ya,
hukukçuluğundan şüphe etmeye başladım Tunç. Miting ve
gösteri hakları genişletilmiş! Nasıl
genişletildiğini ben anlamadım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ama şiddet içermeyen, Ali Rıza Bey, şiddet
içermeyen dedim ama.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) 12 Eylül 1980 darbesinden sonra getirilen 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu bu iktidar
döneminde daha faşist hâle geldi. En kötüsü de şimdi iç güvenlik
paketi denilen bu pakette bu gösteri yürüyüşleri 12 Eylül 1980den daha
katı hâle geliyor. Bunun neresi özgürlük?
Efendim, 12 Eylül
generalleri yargılanıyormuş. Yargılandı da ne oldu ya?
Allah aşkına yargılandı da ne oldu? Siz 12 Eylülün
çocuğusunuz, siz 12 Eylülün bugün iktidardaki muktedir
çocuklarısınız. Siz 12 Eylülün kurumlarından medet
umuyorsunuz, besleniyorsunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Öztürk, konuştukça batıyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Siz göstermelik
şeyler yapıyorsunuz. Siz demokrasiyi ve özgürlükleri kullanarak
iktidara geldiniz ama demokrasiyi, özgürlükleri sadece kendi
yandaşlarınız için yaptınız. Sizin
iktidarınızda darbecilerin de tanımı değişti.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının, Recep Tayyip
Erdoğanın antidemokratik eylemlerini desteklemeyenler darbeci ilan
edildi. Özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesi sizin
fıtratınızda yoktur.
AHMET YENİ (Samsun) Konuştukça
batıyorsun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) 12 Eylül 1980 darbesinin
valileri, o dönemki milletvekilleri sizin için siyaset yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sizin geçmişteki
temsilcileriniz o milletvekillerinin dokunulmazlığının
kaldırılması için oy verdi.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Özgürlük kim siz
kimsiniz, demokrasi kim siz kimsiniz ya? (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Biz, biziz ya!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Haydi oradan!
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bal.
4.-
Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce AKP adına konuşan milletvekilinin sanki
insanların zekâsıyla oynuyormuş gibi
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Neyle? Söyle, hangi cümlem
insanların zekâsıyla oynuyor?
FARUK BAL (Devamla) -
sanki insanların
geçmişteki yaşanmış olayları yaşanmamış
gibi anlatmasını hayretle karşıladım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Bal, ciddi olun
biraz, ciddi. Ciddi olun!
FARUK BAL (Devamla) 57nci Hükûmetle ilgili olarak
düşüncelerimi açıklamak üzere ifade ediyorum: 57nci Hükûmet
döneminde faili meçhul yoktur, AKP Hükûmeti döneminde faili meçhul çoktur.
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah, Allah!
FARUK BAL (Devamla) Cizrede 49 tane, şehit edilen
veya hayatını kaybeden insanların faili kimdir?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) AKP!
FARUK BAL (Devamla) İki; 57nci Hükûmet döneminde
terör sıfıra inmiştir, PKK dağılmak üzeredir,
yıllık şehit sayısı 6ya düşmüştür.
Şimdi, AKP, Dolmabahçe Sarayında PKKya teslim olmuştur,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin idaresini PKKnın silahlı güçlerine
teslim etmiştir. 57nci Hükûmet döneminde
AHMET YENİ (Samsun) Onun için mi bırakıp
kaçtınız Hükûmeti!
FARUK BAL (Devamla) Dinle! 57nci Hükûmet döneminde yatak
odalarında 7 tane kasa barındıran bakan çocuğu yoktur,
57nci Hükûmet döneminde rüşvet olarak bavulla milyon dolar gönderilen
bakan yoktur, 57nci Hükûmet döneminde sırt çantalarıyla taksi
bagajlarında milyon dolarların taşındığı bir
ahlaksızlık, ferasetsizlik yoktur. 57nci Cumhuriyet Hükûmeti
döneminde elbise kutularında, ayakkabı kutularında, çikolata
kutularında bakanlar rüşvet kabul etmemiştir; sizinkiler ayan
beyan ortadadır.
57nci Hükûmet
döneminde
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Niye kaçtınız? Niye kaçtınız?
AHMET YENİ
(Samsun) 22 bankayı batırdınız.
FARUK BAL
(Devamla) Sayın Başkan, lütfen şu müdahaleyi engeller misiniz?
BAŞKAN
Devam ediniz efendim, siz Genel Kurula hitap ediniz.
Sayın
milletvekilleri, sessizce dinleyiniz lütfen.
AHMET YENİ
(Samsun) Kaç bankayı batırdınız?
FARUK BAL
(Devamla) Nasıl hürriyet ortamı yarattınız? Nasıl
hürriyet dönemi yarattınız siz? Mecliste benim konuşmama imkân
sağlayamayacak kadar hoşgörüsüz bir ortamda bulunan bir AKP
nasıl herkese bir hürriyet ortamı yaratmıştır?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Niye kaçtınız, madem iyiydiniz?
FARUK BAL
(Devamla) Siz Ceza Muhakemesi Kanununda, Ceza Kanununda, İnternet
kanununda, MİT Kanununda ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
değişiklik yaparak polis devleti inşa ediyorsunuz. Siz tek adam
iktidarını, diktasını kurmaya
çalışıyorsunuz. Bu amaçla dünyanın en obez
Yargıtayını yarattınız. Dünyada 516 üyeli
Yargıtay var mı? Dünyada 195 üyeli Danıştay var mı?
Niçin yaptınız bunu? Orada çoğunluğu ele geçirip AKPnin
yargıda diktasını kurabilmek için.
Değerli
arkadaşlarım, bunları söylerken akla, mantığa ve
ferasete hitap etmeniz gerekmektedir. Ağzınızdan çıkan laf
sizin lafınız ancak sizden çıktıktan sonra o, bizim
değerlendirebileceğimiz ve yüce Türk milletinin değerlendireceği
bir laftır.
AHMET YENİ
(Samsun) Batan bankalar ne oldu? 22 bankayı batırdınız.
FARUK BAL
(Devamla) Dinle! 57nci Hükûmet döneminde Anayasanın 2001
yılında 33 tane maddesi değiştirilmiştir. Bugün
eğer siz burada konuşabiliyorsanız Anayasadaki 33 maddeyle
ilgili olmak üzere yapılmış o hürriyet ortamından
yararlanıyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bal.
Buyurunuz
Sayın Tunç.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkanım, Sayın Öztürk ve Sayın
Bal konuşmalarında şahsıma sataştılar. Cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN
Herkes gerekçesini söyledi efendim. Size ne söyledi de
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) 12 Eylülün çocuğusunuz. dedi. Buna cevap vermem gerek.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Doğru söylemiş.
FARUK BAL (Konya)
Benim hangi konuşmama cevap vereceksin?
Sayın
Başkan, benimle ilgili bir gerekçe söylemedi. Ağzına
adımı alırsa tekrar söz isteyeceğim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Tunç.
5.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç'un, Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk ile Konya Milletvekili Faruk Balın sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları sırasında
şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii,
buradan konuşmaları dinliyoruz, milletimiz de dinliyor; bizim ne
dediğimizi de milletimiz biliyor, anlıyor, sizin de ne demek
istediğinizi çok iyi anlıyor.
FARUK BAL (Konya)
Bavulla milyon dolarları, Bakan saatlerini biliyor millet.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yolsuzluğun önünü açtınız.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Burada 57nci Hükûmetin marifetlerini
anlattınız. 57nci Hükûmet bu ülkenin 21 bankasının içini
boşaltan Hükûmettir ve bu ülkeyi eksi 9 küçülten ve küçültme rekoru
kıran bir Hükûmettir.
FARUK BAL (Konya)
57nci Hükûmet
Allahtan utan!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Tayyip Erdoğanı söyle bak, korkarlar.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Şimdi 12 Eylül çocuğusunuz. dedi. Evet, bunu iade
ediyoruz, 12 Eylülün izlerini silen iktidardır AK PARTİ
iktidarı.
İZZET
ÇETİN (Ankara) - Ona yaslanıyorsunuz, tam da aksi işte.
TANJU ÖZCAN (Bolu)
Ya bunu nasıl söylüyorsun?
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) 12 Eylülün mağdurudur AK PARTİ kadroları, milletimiz
de mağdurudur. (MHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Yuh be! 12 Eylülde idam sehpasına çıkan bir tane
AKPli göster.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) 12 Eylülü yapanların yargılanması hususunda Meclise
bu Anayasa değişikliğini getirdiğimiz zaman siz evet mi
verdiniz?
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Allahtan korkun be!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Yargılanmasın. dediniz. Hayır propagandası
yaptınız. Çıkıp buraya hangi yüzle konuşuyorsunuz?
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Sen hangi yüzle konuşuyorsun? 12 Eylül
mağduruymuş!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Bu milletimiz Türkiye'nin son on üç yılda demokrasinin
standartlarının yükseldiğini, Türkiye'nin ekonomide 4 kat
büyüdüğünü, Türkiye'nin özgürleştiğini çok iyi biliyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Borçları
kaç kat büyüdü?
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Onun için de konulan 9 sandıkta da Evet, iyi gidiyor. diyor.
AK PARTİ iktidarına devam diyor. Şimdi 10uncu
sandığa hazırlanıyor. Siz neye hazırlanıyorsunuz?
Heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tunç.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, sayın hatip 57nci Hükûmet döneminde 21 tane
banka hortumlandığını iddia ederek bir iftirada ve yalan
beyanda bulunmuştur. Cevap vermek üzere söz istiyorum.
BAŞKAN
Tabii Sayın Bal, buyurunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) 22 bankayı nasıl batırdılar, onu anlatacak.
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) Hayır, o bankalar batmadıysa batmadı
desin.
AHMET YENİ
(Samsun) Kitapları yazıldı, kitapları.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bal
6.-
Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
FARUK BAL (Konya)
Çocuktu, ufacıktı; top oynadı, acıktı; bunlarda bir
şey bulamayacaktı, geldi buraya bir laf etti.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ciddi ol!
FARUK BAL
(Devamla) Laf etti de dinle bakayım beni!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ciddi ol biraz!
FARUK BAL
(Devamla) 1997 yılı Anayasa Mahkemesi
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Cevap ver.
FARUK BAL
(Devamla) Kes sesini, dinle! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) Haddini bileceksin, konuşmasını bil!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen kürsüdeki konuşmacıyı
dinleyelim.
FARUK BAL
(Devamla) Anayasa Mahkemesi Bankacılık Kanununu iptal etti.
AHMET YENİ
(Samsun) Konuşmasına bak be! Kes sesini! diyor. Bir milletvekili
bir milletvekiline onu diyebilir mi?
BAŞKAN
Lütfen, sayın milletvekilleri.
FARUK BAL
(Devamla) Anayasa Mahkemesinin Bankacılık Kanununu iptal etmesi
üzerine bakkal dükkânı gibi bankalar açıldı ve
vatandaşın, yüksek faizle, yastık altındaki paraları
toplanarak hortumlandı. 57nci Hükûmetin 1999 yılının
Haziran ayında ilk çıkardığı kanun
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kanunudur.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Boşaltmadan önce olacaktı o.
FARUK BAL
(Devamla) Bu Hükûmetin kurduğu en önemli müessese Bankacılık
Denetleme ve Düzenleme Kuruludur. Bunun yapmış olduğu
çalışmalardan sonra, rasyoları bozulmuş
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Başkanım, soru bu: 21 banka battı
mı, batmadı mı?
FARUK BAL
(Devamla)
tasarruf nizamı kaybolmuş olan bankalara el konuldu.
(Gürültüler) Dinle şimdi burayı! Bankaları hortumlayan,
yiyenler, bankaları hortumlayan bakanlar yurt dışında
yakalanıp getirilip yargıya teslim edilmiştir.
AHMET YENİ
(Samsun) Paralar nerede, paralar?
FARUK BAL
(Devamla) O dönem içerisinde hortumlanan paraların tamamına
yakını tahsil edilmiştir.
AHMET YENİ
(Samsun) Paralar ne oldu, paralar?
FARUK BAL
(Devamla) Önce bunu bileceksin, kuldan utanacaksın, yalan söylerken
Allahtan korkacaksın.
AHMET YENİ
(Samsun) Kim tahsil etti paraları? AK PARTİ tahsil etti.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Baraja niye takıldılar bunlar, baraja?
FARUK BAL
(Devamla) Sayın Başkanım, bunlara benim nasıl hitap etmem
gerekiyor?
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen siz Genel Kurula hitap ediniz. Sayın
milletvekilleri de biraz sessiz dinlerlerse memnun kalacağız.
FARUK BAL
(Devamla) Dolayısıyla, bizim Anadolu kültüründe güzel bir laf
vardır.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Başkanım, iki konu var: 21 banka
battı mı, batmadı mı; koalisyondan neden kaçtılar?
FARUK BAL
(Devamla) Tavuk suyu içer havaya bakar, kendisinin suçunu
başkasına takar. diye. Siz, hırsızlıkta
daniskasını yapan bir Hükûmetsiniz!
AHMET YENİ
(Samsun) 21 bankayı soydunuz be! 21 bankayı
batırdınız!
FARUK BAL
(Devamla) Siz milyon dolarları, vatandaşın milyon
dolarlarını çalıp çırpıp kutuların içerisine
sıkıştıran, bavulların içerisine
sıkıştıran; ahlaken, feraseten tefessüh etmiş
AHMET YENİ
(Samsun) Kayıtlarda var, kayıtlarda!
FARUK BAL
(Devamla) Siz yatacak yeriniz kalmamış bir Hükûmetsiniz.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Bu kadar iyi şeyler yaptınız da niye
baraj altında kaldınız?
FARUK BAL
(Devamla) İnşallah, 7 Haziranda bütün bunların hesabı
teker teker sizden sorulacak ve inşallah, milletin mührümüeyyidesiyle hem
Yüce Divanda hem de mahkemeyikübrada yargılanacaksınız diyor
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Baraj altında niye kaldınız bu kadar
iyi şey yaptınız da?
FARUK BAL
(Devamla)
kalbi mühürlenmemiş olan Türk milletinin değerli
vekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bal.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Siz niye baraj altında kaldınız bu
kadar güzel şey yaptınız da, onu bir anlat.
FARUK BAL (Konya)
Gel anlatayım, gel!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bahçeli niye genel başkanlığı
bıraktı?
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Orada çık, anlat.
FARUK BAL (Konya)
Gel, anlatayım!
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Orada çık,anlat.
FARUK BAL (Konya)
Söyle bakalım, gel. Ne anlatacağım?
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, böyle devam ederseniz müzakereye devam
edemeyeceğimi belirtmek istiyorum.
FARUK BAL (Konya)
Gel bana sor, hepsini anlatayım.
BAŞKAN
Lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sırayla dinleyeceğim Sayın Bostancı.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Tunç konuşmasında Sayın Ali
Rıza Öztürkün kendilerine yönelik olarak söylemiş olduğu Siz
12 Eylülün çocuğusunuz. cümlesine cevap olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunu kastederek asıl o konuda bizi suçlayan bir değerlendirme
yaptı.
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) İade ettim. dedi ya.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Yarası olan gocunur.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir de yargılamayla ilgili yani 12 Eylülü
gerçekleştiren komutanların yargılanmasıyla ilgili Anayasa
değişikliğine Cumhuriyet Halk Partisinin hayır
dediği şeklinde bir açıklama yaptı. Bu tamamen gerçek
dışıdır. Bizim o zaman vermiş olduğumuz bir
önerge AKP Grubu tarafından reddedilmiştir.
Bu nedenle,
69uncu maddeye göre, bize sataşma olmuştur, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Aytun Çıray konuşacak
efendim.
BAŞKAN
Sayın Aytun Çıray
(CHP sıralarından alkışlar)
Sonra da size söz
vereceğim Sayın Bostancı.
Buyurunuz
Sayın Çıray.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) 69a göre benim de bir talebim var Sayın
Başkan.
7.-
İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın milletvekilleri, Anayasada bulunan veya kanunlarda
bulunan yüzde 10 seçim barajını aşağıya indirmeyen
parti demokrasiden bahsedemez. Gerisi
AHMET YENİ
(Samsun) Biz mi koyduk onu oraya? Kim koydu onu oraya?
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) 12 Eylül rejimi koydu, siz devam ettirdiniz. Onun için,
değerli arkadaşlarımın söylediği 12 Eylül rejiminin
çocuklarısınız. lafı doğru.
İkincisine
gelince, Kenan Evreni yargılama konusuna ve darbecileri yargılama
konusuna gelince, biraz önce Sayın Başkanın söylediği gibi,
Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği, Sayın Ali Rıza Öztürkün
verdiği önergeyi reddettiniz burada yargılamamak için, emir
alanları da yargılamamak için.
AHMET YENİ
(Samsun) Karıştırma, karıştırma.
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) - Şimdi, ikide bir bilmediğiniz konularda
konuşuyorsunuz. Bize, kalkıyorsunuz burayı gösterip Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. diyorsunuz.
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) Öyle
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) - Siz bizim başka türlü düşündüğümüzü mü
zannediyorsunuz? Ama bir fark var. Dün, cumhuriyet tarihinde dinlediğim
belki de en cahil Bakanın konuşmasına şahit oldum. Dün
burada İçişleri Bakanı Efkan Ala çıktı Millet bu
egemenliğini devletin anayasal kurumlarının eliyle kullanır
mı zannediyorsunuz? Bırakın Allah aşkına, millet bu
egemenliğini milletin eliyle kullanır. dedi. Arkadaşlar, millî
irade tabii ki milletin verdiği yetkilerle kullanılabilir, millî
iradeyle kullanabilirsiniz. Ancak, millî irade AKPnin ortak iradesi
değildir, millî irade Meclisin tümünün iradesidir. Bu Mecliste millî
irade demek -önce o kavramları öğreneceksiniz- milletin ortak
arzularının, tercih ve eğilimlerinin burada
yansıtılması demektir.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Doğru.
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Kuvvetin kaynağı bizatihi milletin kendisidir, kuvvetin
kaynağı sizin emir aldığınız
Cumhurbaşkanı değildir, milletin iradesidir. Burada görüş
ayrılığımız var.
AHMET YENİ
(Samsun) Millettir, millet. Yüzde 52 oy aldı.
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Şimdi, bu Bakan bu konuşmasıyla Anayasayı
ihlal etmiştir, yeminini inkâr etmiştir. Aslında,
Cumhurbaşkanı tutum ve davranışlarıyla bu
Anayasayı askıya almıştır. Siz Anayasayı
tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs ediyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından Oo! sesleri)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Allah, Allah!
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Şimdi, onun için, değerli arkadaşlar, millet,
iradesini tabii ki kurumlar aracılığıyla kullanır.
Bunlardan bir tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisidir, diğeri
yargıdır, diğeri hükûmettir. Eğer Bunlar doğru
değil. diyorsa bu Bakan, bu Hükûmet gayrimeşrudur; millet, iradesini
kullanamaz. Onun için
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Meclisten niye korkuyorsunuz? Meclisten korkmayın.
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Meclisten biz korkmayız ama Sayın Erdoğan, Kenan
Evrenin sağlığı döneminde, kendisi Belediye Başkanı
iken, bir kokteylde yanına giderek Sayın Cumhurbaşkanım,
eğer sizin olduğunuz dönemde ben belediye başkanı
olsaydım çok daha büyük işler yapardım. dediğini ve onunla
arka kapıdan girerek gizli görüştüğünü de size arz ediyorum
değerli sahte demokratlar! (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) Yanında mıydın?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çıray.
Sayın
Bostancı
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Efendim, biraz önceki sayın konuşmacı bizim
grubumuza hitap ederek, eliyle de göstererek Hükûmetiniz
hırsızlığın daniskasını
yapmıştır. diye ifade etti. Sataşma var, söz istiyorum
efendim.
FARUK BAL (Konya)
Dediğim doğru, Hükûmetin 4 üyesi
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sataştı, doğru.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, 69a göre açıklama
talebimiz var.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
8.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Konya Milletvekili
Faruk Balın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; biraz önceki değerli konuşmacı Sizin
Hükûmetiniz hırsızlığın daniskasını
yapmıştır. diye bir hüküm ifade etti.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Doğru, 4 bakan varsa işin içinde
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bütünüyle bir hükûmete yönelik suçlamanın gerekçesi
olarak geçmişteki tartışmaları hatırlarsınız.
Burada ifade edilen suçlamanın muhakkak hukukta da bir
karşılığı var, beyefendi kendisi de bilir. Herhâlde bu
karşılık bakımından da gereği yerine
getirilecektir.
FARUK BAL (Konya)
Elbette orada hesaplaşmak daha uygun olur.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) 2001deki
Parlamentoda herkes birtakım sözler
söyleyebilir, değerlendirmeler yapabilir, kendine göre hırsız,
haklı, haksız, ifadeleri bu kürsüden hitap edebilir ama sonuçta bütün
bunları dinleyen millet kararını verir. Asıl adil olan
milletin kendisidir, bunu unutmayalım.
Geçmiş
hükûmete ilişkin tartışmaları tekrar yapmak faydalı da
değil. Geçmişte bu tartışmalar çok yapıldı,
doğru mu yaptılar, yanlış mı yaptılar, hangi
katkıyı getirdiler vesaire ama şunu biliyoruz: 2001de bu ülke
büyük bir kriz yaşadı, millet de bu krizin müsebbiplerini tarihin çöp
sepetine attı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Cezalandırdı, sandığa gömdü!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Yani, milletin 2002de vermiş olduğu karar son
derece açıktır ve burada bizim yapacağımız akıl
oyunlarından daha önemlidir, neticede siyaseti tayin eden milletin
iradesidir. O yüzden milletin iradesine saygı 2002deki karara da
saygının gereğidir, bunu belirteyim.
Biraz önce Aytun
Bey de millet iradesinin ne olduğuna ilişkin Rousseaucu görüşten
mülhem tam egemen irade, tam yasa koyucuyu hatırlatır bir
değerlendirme yaptı. Rousseaunun bu görüşleri de çok
eleştirilmiştir. Halk, çıkarları itibarıyla birbiriyle
çelişen ama siyaseten ortak bir hedef istikametinde, ortak çıkarlar
istikametinde bir araya getirilebilen bir yapıdır. Bu da Gramsci
tanımıdır ve doğru bir tanımdır, haklı bir
tanımdır. Zaten halkın çıkarları çeliştiği
için de farklı siyasi partiler ortaya çıkar. Buradaki herkes elbette
millet iradesinin bir parçasıdır. AK PARTİ yüzde 50sini temsil
ediyor, CHP yüzde 26sını temsil ediyor, herkesin oranları
vardır. Ancak demokrasi Herkes hep beraber hükûmeti yürütür. demiyor.
Çoğunluğu sağlayan yürütme gücünü üstlenir ve yaptıklarının
da hesabını halka verir. Eğer halk uygun bulmaz ise
yaptıklarını onun da defterini dürer, yerine
başkalarını getirir. Oyunun kuralları çok açık.
Eğer on üç yıldır halk AK PARTİye güvenle destek veriyor
ve sürekli oy oranını yukarıya çıkartıyorsa bundan en
çok ders alması gereken de on üç yıldır muhalefette
olanlardır. Lütfen bu dersi çıkartın.
Teşekkürler.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Zozani, sizin talebiniz nedir?
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Dinleyeceğim efendim sırayla. Lütfen
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Konya Milletvekili Faruk Bal ile Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, müsaade ederseniz, yerimden
kayıtlara geçirmek istediğim bir husus var.
Sayın
Başkan, biraz önce kürsüyü kullanan hem Milliyetçi Hareket Partisi mensubu
bir hatip hem de iktidar partisine mensup hatip, 57nci Hükûmet ve sonraki
hükûmetlerin uygulamalarına ilişkin birbirlerine yönelik suçlamalarda
bulundular. Ancak hatırlatmak isterim ki 2001 krizi 57nci Hükûmet
döneminde gerçekleşmiştir. Bu dönemde 6 banka birleştirilerek 50
bin liraya OYAKa devredilmiştir. OYAK, önceden sızdırılan
bilgiler neticesinde bütün varlıklarını dövize çevirerek
şubat krizi öncesi kendini güvence altına almış ve krizi
kârla atlatan kurumlardan biri olmuştur. Bu husus, OYAKın 41inci
Genel Kurulunda alenen ifade edilmiştir, ifşa edilmiştir
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yani
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Şimdi, bugüne kadar 57nci Hükûmette görev
yapmış bakanlar hâlâ Meclisimizde bulunmaktalar. Bu konuyla ilgili olarak,
biz, iki bütçe görüşmesi esnasında bu usulsüzlüğü, bu
yolsuzluğu gündeme getirdik. O dönem iktidarda bulunan, bakanlık
yapan sayın bakanların hiçbirisi bu hususa ilişkin bir
açıklamada bulunmadı. 3Yye karşı savaş açarak
iktidara gelmiş AK PARTİnin, 57nci Hükûmetten sonra 5 hükûmet
kurduğunu hatırlatır ve son üç yıldır bu kürsüden bu
yolsuzluk iddiası
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Talebiniz ne?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, böyle bir usul yok.
BAŞKAN
Sabırlı olunuz lütfen
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri)
daha doğrusu tespiti sık sık gündeme
getirildiği hâlde bugüne kadar hakkında tek bir işlem
yapılmamıştır, üzerine gidilmemiştir.
AHMET YENİ
(Samsun) - Yeter ama! Talebiniz ne?
BAŞKAN
Sabrınız belirleyecek.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Yargıya intikal etmiş hususlar olmasına
rağmen, savcılığın iddianamesinde alenen Evet,
yolsuzluğa rastlanmıştır. dediği hâlde, sizin
Hükûmetiniz bu konuda hiçbir adım atmamıştır. Bu konuda
birbirinizi suçlamanız bizim açımızdan çokça anlamlı
gelmiyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Sayın Bal,
sizin talebiniz neydi?
FARUK BAL (Konya)
AKP Grup Başkan Vekili ifade ederken, sataşmadan dolayı
görüşlerini açarken, birinci olarak, AKP Hükûmetine Yolsuzluğun
daniskasını yaptınız. şeklindeki ifademe cevap
verirken eksik ve yanlış bilgide bulundu.
İkinci olarak
da, 2001 kriziyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisinin o dönemde görev
yapan bir parti olarak hakkında olumsuz düşüncelerini Meclise
yanlış bir şekilde beyan ettiği için sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Hiçbir sataşma yok.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) O sataşma değil ki, fikir bildiriyor.
BAŞKAN Evet
çöp sepeti dediği için
Buyurunuz efendim.
Lütfen yeni
sataşmalara mahal vermeyin.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.-
Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hiçbir
yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikap olayında hiçbir
siyasi parti, parti kurumsal kimliğiyle ve Hükûmet organları
kimliğiyle yolsuzluğu, hırsızlığı
savunmamıştır. Çok kötü olarak AKP Grubunun nitelendirdiği
2002den önceki koalisyon hükûmetlerinin tamamında ne yolsuzluk
yapılmışsa o zamanın hükûmetleri ve partileri bunları
tahkik etme çabası içerisinde olmuştur. Ancak 17-25 Aralık
operasyonunda AKP kurumsal kimliği itibarıyla bunları
savunmuştur parti olarak. İki, Hükûmet olarak da kurumsal
kimliğiyle AKP bu yolsuzlukları savunmuştur. Biraz önce
yapmış olduğum daniskası dediğim iş, işin
özeti budur.
Diğer
taraftan, müflis tüccar eski defteri karıştırır misali, on
iki buçuk yıllık hesabı vermeyen AKP, dönüp 2001 krizinden medet
ummakta, MHPde kusur aramaktadır. 57nci Hükûmet 2001
yılındayken üç koalisyon ortağından bir tanesiydi.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Zorla mı yaptılar ya?
FARUK BAL
(Devamla) Bu üç koalisyon ortağının üçünün de elbette varsa
bir kriz nedeni olarak sorumluluğu vardır ve MHPnin de üçte 1
oranında eğer varsa kusuru vardır. Ancak bu üç koalisyon
partisinden Anavatan Partisi ve Demokratik Sol Parti o tarihten itibaren
Mecliste yoktu. Milliyetçi Hareket Partisinin, sizi gömlek değiştirterek
Türkiye'nin başına musallat edenlerin yarattığı
dış kaynaklı kriz nedeniyle mağdur olduğunu
anlamış ve milletimiz bizi buraya iki dönemdir sizi denetlemek üzere
muhalefet olarak görevlendirmiştir. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bal.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Başkanım
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Çıray, sizin talebiniz nedir?
Lütfen biraz
yüksek sesle söyleyiniz ve net
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Bostancı, konuşmasında yapılan
seçimlerden Cumhuriyet Halk Partisinin ders almadığını
söyleyerek bizim millî iradeyi umursamadığımızı ifade
etmek istedi.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Başkan, şu Türkiye Büyük Millet Meclisini
çalıştır, çalıştır! Yanlış
yapıyorsun.
AHMET YENİ
(Samsun) Meclisi çalıştırmaya başlaman lazım.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Bu Cumhuriyet Halk Partisine bir sataşmadır millî
iradeyi umursamamak. Onun için cevap vermek istiyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Millet bizden iş bekliyor.
BAŞKAN
Sayın Çıray, sayın milletvekillerinin yüksek sesle
konuşmaları nedeniyle sizin talebinizi net olarak duyamadım.
Niçin istemiştiniz?
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, Sayın Bostancı
konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisinin yapılan seçimlerde
seçimlerin sonuçlarından ders almadığını yani millî
iradeyi umursamadığını ifade etmişti. Bu bir
sataşma bize parti olarak. Ona cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Çıray.
Lütfen yeni
sataşmalara mahal vermeyiniz.
AHMET YENİ
(Samsun) Engellemeyin Sayın Başkan. Millet iş bekliyor bizden.
10.-
İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Şimdi, değerli arkadaşlar, sakin dinlerseniz, laf
atmadan, size birkaç şey öğretmek isterim. Yani bu Meclisteki süreç
yabana gitmesin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, o ne demek ya? Öyle şey
olur mu?
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, dün yine
bahsettiğim, İçişleri Bakanı konuşmasında
şöyle devam etti, dedi ki: Millet bu egemenliğini milletvekilleri
eliyle kullanır bu doğru ve devam etti- referandum yoluyla
kullanır, başkasını da tanımıyoruz.
Şimdi, 12
Eylül referandumunu bugün Paralel, paralel. diye şikâyet ettiğiniz
grupla birlikte yaptınız ve o zaman iddia ettiniz ki: Biz bu
referandumla Türkiye'nin bütün adalet sistemini düzeltiyoruz. Şimdi,
buraya getirdiniz, Biz bunu düzeltemedik. diye baskı kanunları
çıkarmaya çalışıyorsunuz. Siz sürekli kendi kendinizi
tekzip ediyorsunuz. Bu sözler, bu cümleler Türkiye Cumhuriyeti bakanına
yakışmıyor. Bu kadar cehalet eğitimle bile olmaz.
Referandum her şeyin çaresiyse özgürlükleri de referanduma koyacak
mısınız? Birtakım kavramları ortaya atıyorsunuz,
sonra o kavramlardan haklılık çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Sanki bu Parlamentoda geçmişte bir ana dili
yasaklayanlar varmış gibi, ana dili yasaklayanlara estiler
gürlediler, sonra da kalktılar Bu, ana dil meselesini biz ortadan
kaldırdık. diye.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ya, cezaevinde mahkûmlar
Cezaevlerinden haberin var
mı senin?
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Şimdi bir iddiada daha bulunacağım: Siz Türkiyede
özgürlükler adına hiçbir şey yapmadınız. Ana dil dâhil, her
türlü yasaklama, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere, diğer
partiler tarafından ortadan kaldırıldı.
Bu
konuşmayı yaparken burada İçişleri Bakanı
İnsanlara ana dilini yasaklayanlar şerefsiz. diye
bağırdım oradan ben, Şerefsizdir. diye. Şimdi, kendi
kendinize olay yaratıp arkasından kahramanlık çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Cezaevinde mahkûmlar
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) 57nci Hükûmeti çok eleştiriyorsunuz. Ben onların
avukatı değilim ama bugün ana dilde televizyon yayını
yapılıyorsa, bazı özgürlükler o alanda açılmışsa
işte o eleştirdiğiniz 57nci Hükûmet döneminde oluyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Size bir şey daha
söyleyeyim: O Anayasa değişikliği o zaman yapıldı ama
yakın tarihi bile ezberleyecek kadar çalışmıyorsunuz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, o zaman AKP yeni kurulmuştu. Bu
yasakların kalkmasıyla ilgili Meclisteki tavırları neydi
biliyor musunuz? Yasakların kalkması yolunda değildi, grubu
serbest bıraktılar. AKP, millet iradesini rejimi değiştirme
hakkı zannediyor; bunda yanılacaksınız, buna izin vermeyiz.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Siz kimsiniz? Siz kimsiniz?
AYTUN ÇIRAY
(Devamla) Siz millî iradeyi istismar edemeyeceksiniz.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) 7 Haziranda göreceksiniz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Millî irade, seçim meselesine
gelince, bir ülkede seçimi haber alma özgürlüklerini kısıtlayarak
yapabilirsiniz, bu seçim kanuni olabilir ama yaptığınız
seçimler haber alma özgürlüğünü engellediğiniz için siyaseten
gayrimeşrudur arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Yazık, yazık
AHMET YENİ
(Samsun) Gayrimeşru vekil misin sen?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çıray.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım, bana neden vermiyorsunuz
sataşmadan söz? İsmen sataştı Yılmaz Tunç bana, isim
vererek sataştı.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, sırayla dinliyorum, Size söz vermeyeceğim.
demedim ki.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) İsmen sataştı.
BAŞKAN
Sizin talebinizi şimdi alıyorum.
Buyurunuz
Sayın Öztürk, talebiniz nedir?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yılmaz Tunç ikinci konuşmasında benim
adımı vererek
BAŞKAN
Evet
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin)
adıma şey yaparak resmen sataştı.
Kendisinin 12 Eylülün muktedir çocuğu olmadığını,
bizim olduğumuzu söyledi.
AHMET YENİ
(Samsun) Meclis çalışmasın da ne olursa olsun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) İsmen de bana verdi ve bizim de bu siyasi, 12 Eylül
generallerinin yargılanmasına karşı
çıktığımızı söyledi. Önerge veren de benim, bu
kürsüde konuşan da benim o tarihte.
Söz almak
istiyorum.
BAŞKAN
Evet, buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, Meclisi çalıştırmayacak
mısınız?
BAŞKAN Laf
atmayınız, sataşmayınız o zaman sayın
milletvekilleri, hak doğuyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Dün çalıştırmadınız, bugün de
çalıştırmayacak mısınız?
BAŞKAN
Meclisi çalıştırmayan o zaman siz olursunuz, ben değil. Çok
rica ederim.
AHMET YENİ
(Samsun) Dün çalıştırmadınız, bugün de
çalıştırmıyorsunuz. Millet görüyor.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Öztürk.
11.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12
Eylül 1980 faşist darbesinin mağduru, bu Parlamentoda olmayan tek kim
var? diye sorarsanız Adalet ve Kalkınma Partisidir. Bugün Cumhuriyet
Halk Partisi sıralarında, MHP sıralarında ve HDP
sıralarında 12 Eylül 1980 darbesinden sonra mağdur olan
arkadaşlarımız vardır, hapishaneye girmiş
arkadaşlarımız vardır, bedel ödemiş
arkadaşlarımız vardır. Onlardan birisi de benim. Ben
İstanbul Teknik Üniversitesinde birincilikle ve burslu okumama
rağmen, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra memur bile yapılmadım.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsüden, 12 Eylül 1980 darbesi olduktan sonra Cumhuriyet
Halk Partisinin kapatıldığını ve Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanının ve milletvekillerinin hapse
tıkıldığını söylemiştim. 53 milletvekili o
tarihte gece evlerinden alınarak hapishaneye konuldu. Size ve sizden
önceki kök partilerinizden hiç kimseye dokunulmadı.
Şimdi, burada
mesele şudur: 12 Eylül 1980 darbesinin yargılanması için
Anayasanın, Anayasa değişikliğinin -2010da
yaptığınız ve Tayyip Beyin sonradan pişman
olduğu Anayasa değişikliğidir o- biliyorsunuz, o Anayasa
değişikliğinin aslında 3 tane temel maddesi vardı.
Birincisi siyasi partilerin kapatılması, Anayasa Mahkemesinin
kuruluş ve işleyişi ve de HSYKnın kuruluş ve
işleyişiydi. Diğer maddelerin zaten suya sabuna dokunmayan
maddeler olduğunu herkes söyledi ve o günden beri zaten o maddelerle
ilgili herhangi bir uygulama kanunu da çıkmadı; bir HSYKyla
çıktı, bir Anayasa Mahkemesiyle ilgili çıktı. Sayın
Başbakan da dedi ki -şimdiki Cumhurbaşkanı- Keşke o
Anayasa değişikliğini yapmasaydık. HSYKdan ve Anayasa Mahkemesinden
dolayı olan şeylerden dolayı.
Ben bir
hukukçuyum. O tarihte Refah Partisi kapatıldı, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine gitti. Peki, Fazilet Partisi
kapatıldığında niye Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinden şeyi geri çekti? Önemli olan siyasi partilerin
kapatılmamayı gerektirecek biçimde, eylem ve işlemlerini ona
uygun olarak davranmalarıdır; bu bir.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Yani hukuka uygun kapatıldı, öyle mi?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) İkinci husus: Biz burada
12 Eylül generallerinin
yargılanması için ben Dersim Milletvekili olarak önerge verdim.
Sadece 2 generalin değil, böyle yargılanıyormuş gibi
yaparak değil
İHSAN
ŞENER (Ordu) Yazık, yazık!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
12 Eylül
darbesinde sorumlu olan herkesin yargılanması için bir önerge verdim,
bu bir.
İki: Sizin
Adalet Komisyonu Başkanınız Ahmet İyimayanın Yasama
Reformu diye yazdığı makalede atıf yaptığı
kanunu verdim, Komisyonda bekliyor. Oradan laf atacağına, Sayın
Recep Özel, Komisyondan onu niye getirttirmediniz? Sayın İyimaya
diyor ki: Darbelere karşı etkin, verimli mücadele etmenin örnek
kanun teklifi Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün verdiği kanun
teklifidir. İki dönemdir niye getirmiyorsunuz onu, madem 12 Eylül
darbesine karşısınız da?
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, kamuoyunda 2 Mart darbesi olarak
adlandırılan, DEP Milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Diclenin
2 Mart 1994te Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkışta sivil
polisler tarafından yaka paça gözaltına alınması, aynı
gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip
Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınakın dokunulmazlıklarının kaldırılarak
tutuklanmaları olayının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/751) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin
lehinde, İzmir Milletvekili Rıza Türmen.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ne önerisinin lehinde Başkan? Her şey
karıştı birbirine.
BAŞKAN
Takip ederseniz
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisini
tartışıyoruz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Çorba oldu her şey.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Türmen. (CHP sıralarından alkışlar)
RIZA TÜRMEN
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin
verdiği önerinin lehinde konuşmak üzere buradayım. Bu önergenin 3
boyutu var, 3 yönü var. Birincisi, 2 Mart 1994 günü meydana gelen olaylar,
ikincisi, dokunulmazlıkların kaldırılması; üçüncüsü de
DEPin kapatılması.
2 Mart 1994te, o
gün meydana gelen olaylar vahim olaylardır, demokratik bir Mecliste, demokratik
bir ülkede görülmemesi gereken olaylardır. Mecliste bir devlet terörü
estirilmiştir, milletvekillerinin kürsüde söyledikleri sözler
dolayısıyla dokunulmazlıkları
kaldırılmıştır. Dokunulmazlığın
kaldırılması son derece tuhaf bir yöntemle olmuştur ve içeri
polisler dolmuştur ve bu dokunulmazlığı
kaldırılan milletvekilleri milletvekilliğiyle
bağdaşmayacak bir şekilde yakalanıp götürülmüşlerdir.
Biraz tarihi karıştırdım, tarihin koridorunda biraz seyahat
ettim, gördüm ki bu vahim olay cereyan ederken o gün Mecliste bulunan CHP ve
SHP milletvekilleri dokunulmazlığın
kaldırılmasına karşı oy
kullanmışlardır, diğer milletvekilleri ise
dokunulmazlığın kaldırılması lehine oy
kullanmışlardır, bunun içine o zamanki Refah Partisi
milletvekilleri de dâhildir.
Bu olay tabii ki
arzu edilmeyen, bir daha görülmemesi gereken, olmaması gereken bir
olaydır. Bu olayın araştırılması gerekir, millet
iradesine vurulan bu zincirin, millet iradesine konulan bu ambargonun bir daha
tekrarlanmaması için bu araştırma önergesinin kabul edilmesi ve
olayın araştırılması yerinde olur. Bunu millet
iradesine saygı gösteren herkesin kabul etmesi gerekir diye
düşünüyorum, en başta da sayın AKPli milletvekillerinin kabul
etmesi gerekir çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi kendi demokratik
meşruiyetini sadece millet iradesine, sadece sandığa
dayandırmaktadır. Bu yanlıştır, demokratik
meşruiyet sadece sandıktan kaynaklanmaz, demokratik meşruiyet
aynı zamanda iktidarın nasıl kullanıldığına
dayanır. O nedenle, demokratik meşruiyeti bununla
sınırlamak yanlıştır ama mademki Adalet ve
Kalkınma Partisi millet iradesine bu kadar hassasiyet gösteriyor o zaman
bu önergenin de kabul edilmesi, bu hassasiyetin bir göstergesi olacaktır
bence. O yüzden bekliyorum ki, ümit ediyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisi
bu önerge lehine oy verecektir.
Tabii, aynı
hassasiyeti seçim barajı bakımından da göstermek lazım.
Yani millet iradesine bu kadar çok önem veriliyorsa millet iradesinin Meclise
yansımasını engelleyen yüzde 10 seçim barajının da değiştirilmesi,
elbette millet iradesine gösterilen saygının bir gereğidir. Bu
ne yaman bir çelişkidir ki, bir taraftan millet iradesinden söz
edeceksiniz, kendi meşruiyetinizi sadece buna
dayandıracaksınız, sandığa dayandıracaksınız;
ondan sonra da millet iradesinin Meclise tam yansımasını
engelleyen bu seçim barajına hiç dokunmayacaksınız. Bu tabii
çelişkili bir durum.
DEPin
kapatılmasına gelince: Türkiyede 82 Anayasası döneminde 43 tane
kapatma davası açılmış siyasi partilere karşı ve
19 tane kapatma kararı çıkmış bu 43 kapatma davasında.
6 kapatma kararı da 1960 Anayasası zamanında
çıkmış yani Türkiyede toplam 25 siyasi parti
kapatılmış. Bu, dünyada görülmemiş bir şeydir yani
böyle bir siyasi parti mezarlığı dünyada görülmemiş bir
şeydir. Baktığınız zaman Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarına, bu 25 partiden 1 tanesi hariç hepsi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönmüştür.
Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarında şu söyleniyor: Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez
bir unsurudur, siyasi partiler çoğulcu bir demokrasi için gereklidir. Bir
ülkenin sorunları, ancak siyasi partiler arasındaki diyalogla
çözülür, her türlü fikir ancak bu diyalogla ortaya çıkar ve bu
diyaloğun serbestçe yapılabilmesi lazımdır. Siyasi partiler
ancak demokrasiye bir tehdit oluşturuyorsa ve bunun somut
kanıtları varsa kapatma istisnai olarak kabul edilebilir.
Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Siyasi partiler bir yasanın ya da bir devletin
anayasal yapısının değiştirilmesini önerebilir.
diyor. Bu tamamen mümkündür, yalnız bunu iki koşulu vardır: Bir,
amacın demokrasiye uygun olması, demokrasi ilkelerine uygun
olması; ikincisi de, bu amacı gerçekleştirmek için
başvurulacak yöntemlerin demokratik olması. Bu koşulla, bir
devletin anayasal yapısının değiştirilmesi dahi siyasi
partiler tarafından önerilebilir.
Şimdi, DEPin
kapatılmasına geldiğiniz zaman, DEPin kapatılması
davası da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönmüştür.
Siyasi partilerle ilgili 11inci maddenin ihlali olduğuna karar
vermiştir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Bunu yaparken de
kapatmanın demokrasi toplumunun gereklerine uygun
olmadığını ve orantılı
olmadığını ileri sürmüştür ve DEPin
kapatılması sonucunda 200 bin euro manevi tazminata hükmetmiştir.
Devlet bu tazminatı ödemiştir. DEPin kapatılması tabii
başka sorunları da ortaya çıkarmıştır. DEPin
kapatılmasından sonra başka partiler de
kapanmıştır. Fakat, o zamanki Anayasa Mahkemesi kararlarına
baktığınız zaman şunu görüyorsunuz: Anayasa'nın
bugünkü hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları
arasında bir uyumsuzluk vardır. Anayasa'nın siyasi partilerin
kapatılmasına ilişkin hükümlerinde, siyasi partinin eylemleri
sonucu ya da program sonucu kapatılmasına izin verilmektedir.
Anayasa'nın 68inci maddesi diyor ki: Siyasi partileri tüzük ve
programları nedeniyle kapatmak mümkündür. Bu, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından kabul edilmeyen bir husustur. Siyasi
partiler programları ya da tüzükleri nedeniyle kapatılamazlar. Bu,
gerek Birleşik Komünist Partisi davasında gerek Sosyalist Partisi
davasında çok açıkça söylenmiş bir konudur. O nedenle,
Anayasa'nın 68inci maddesini mutlaka değiştirmek gerekir,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla uyumlu hâle getirmek
gerekir.
Dokunulmazlık
konusuna gelince, dokunulmazlık konusunda bu DEP milletvekillerinin
dokunulmazlığı kaldırılırken yasama
sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı arasında bir
ayrım gözetilmemiştir. Aslında, Anayasa da bu ayrımı
açıkça yapmamaktadır. Burada da başka bir problem vardır
dokunulmazlık bakımından. Oysa, bütün dokunulmazlıkla
ilgili görüş ne olursa olsun, Mecliste söylenen sözlerden dolayı
milletvekillerinin mutlak bir yasama sorumsuzluğu vardır, o sözlerden
dolayı hiçbir şekilde milletvekilleri sorumlu tutulamaz. Oysa, DEP
milletvekilleri bu ilkeden yararlandırılamamıştır ama
ilginç olan şey şudur: Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 4 siyasi
parti bu konuda pek çok paragrafta bir uzlaşı
sağlamıştır. Örneğin, 4 siyasi parti yasama
sorumsuzluğu ile yasama dokunulmazlığı arasında bir
fark gözetmeyi kabul etmiştir, yasama sorumsuzluğunu
ayırmayı kabul etmiştir ve dokunulmazlık konusunda da
şimdiki 83üncü maddeden daha farklı bir uzlaşı ortaya
çıkmıştır, 14üncü maddeye yapılan atıf ortadan
kaldırılmıştır 4 partinin uzlaşısıyla.
Yani, bu uzlaşı metni aslında Anayasada hâkim olsaydı, DEP
milletvekillerinin dokunulmazlığının
kaldırılması mümkün olmayacaktı ya da Anayasaya
aykırı olacaktı açıkça.
Tabii,
dokunulmazlıkta önemli olan şey şudur: Milletvekilleri
Tek
istisnası suçüstü; onun dışında, dokunulmazlık Meclis
kararıyla kaldırılabilir ama yakalama bakımından,
gözaltına alma bakımından milletvekillerinin görevlerini
yapması engellenmeyecek bir şekilde bu iş yürütülmelidir. Yani,
yakalanması, gözaltına alınması
Gözaltına
alınması olmaz tabii ama yargılanması milletvekilinin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
RIZA TÜRMEN
(Devamla)
sorgulanması mümkün olabilir ama tutulması, üretimden
mahrum edilmesi tabii ki görevini yapmasına engel teşkil edeceği
için bundan kaçınmak gerekir.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türmen.
RIZA TÜRMEN
(Devamla) Ben çok teşekkür ederim.
Bu önergenin kabul edileceğini -başında da
belirttim- ümit ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Türmen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İzmir Milletvekili
Rıza Türmenin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkanım, Sayın Türmenin açıkladığı olay
son derece önemli. Karma Komisyon -dokunulmazlıkları görüşen-
Anayasa ve Adalet Komisyonundan oluşuyordu, buna dikkat çektim zaten. O
dönemde, işte, hâlâ sıramızda oturan Sayın Esat Canan da
muhalefet şerhi koymuş, Sayın Erdal İnönü o dönemde
koymuş.
Yalnız, olayın Meclise getiriliş biçiminde
Anayasa 83, 84e göre Dokunulmazlıklar konusunda hiçbir parti grubu
görüşme açamaz. hükmü var Anayasada. Buna rağmen, Genelkurmayda,
MGKda alınan siyasi kararı -o dönem Doğan Güreş
Genelkurmay Başkanı, Tansu Çiller Hükûmet, Başbakan- bir
önergeyle Doğru Yol Partisi ve ANAP o dönemde öne alıyorlar
dokunulmazlıkları ve görüşülmesini Mecliste hemen oldubittiye
getirip siyasi bir kararla, şu kürsünün dokunulmazlığını
katlediyorlar ve milletvekillerini tutukluyorlar.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu tarihî
ayıpta imzası olan ve evet oyu verenlerin hiçbirisi bu
ayıptan, demokrasi karşıtı, milletin iradesine darbe yapan
bu anlayıştan kurtulamayacaklar. Bellidir o isimler, tutanakların
hepsi açıktır; kim ne demiş, kim ne konuşmuş, hepsini
çıkardım Mecliste.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, kamuoyunda 2 Mart darbesi olarak
adlandırılan, DEP Milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Diclenin
2 Mart 1994te Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkışta sivil
polisler tarafından yaka paça gözaltına alınması, aynı
gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip
Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınakın dokunulmazlıklarının kaldırılarak
tutuklanmaları olayının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/751) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, aleyhinde, Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkun.
Buyurunuz Sayın Ali Ercoşkun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP
grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce
grubumuz adına söz alan Bartın Milletvekilimiz Sayın Yılmaz
Tunç, AK PARTİ hükûmetleri döneminde gerçek manada demokrasi, insan hak ve
hürriyetleri anlamında gerçekleştirilen icraatları oldukça
geniş bir şekilde özetledi. Kendisine teşekkür ediyoruz.
Gündemimizin
geçmişten gelen yani şu anda Polis Vazife ve Salâhiyetleri Kanunuyla
alakalı görüşmelerine bir an önce başlayabilmek adına HDP
grup önerisini Genel Kurulun takdirlerine arz ediyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ercoşkun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı arayacağım.
Halkların
Demokratik Partisi grubu önerisini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla
teyit edeceğiz lütfen, tartışma var.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL
(Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) 60ıncı maddeye göre söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN Tamam,
60a göre size söz veriyorum.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Naci Bostancının bir
açıklamasıyla ilgili bir düzeltme yapacağım. Sayın
Başkan, Sayın Naci Bostancının biraz önce yapmış
olduğu bir değerlendirme oldu. O değerlendirmeyle toplumu ve
Genel Kurulu yanlış bilgilendirdi, ona ilişkin bir
değerlendirme yapmak isterim.
Sayın Aytun
Çıray bir konuşma yaptı, egemenlikle ilgili bazı
değerlendirmeler yaptı. Kendisi de kürsüye çıkarak Sayın
Aytun Çırayın konuşmasını Rousseaucu bir
anlayışa dayanan görüş olarak ifade etti. Rousseau, özgürlüklerin
ancak merkezî, egemen bir devlette en iyi şekilde korunabileceğini
savunan bir anlayıştır, bir görüşü ifade eder. Bir yandan
aydınlanma filozofları, bir yandan Montesquieu merkezî devleti
despotlukla bağdaştırırken, Rousseau, tam tersine,
özgürlüklerin ancak merkezî devlette, merkezî yönetimin güçlü olduğu bir
devlette korunabileceğini söyler ama o, Thomas Hobbes, John Locke gibi
toplum sözleşmesini ilk ortaya çıkaran felsefecilerin,
sosyologların toplum sözleşmesi kavramını en sistemli
şekliyle savunur ve egemenliği doğrudan doğruya halka
dayandırır. Ancak, Rousseaunun kuvvetler
ayrılığı yerine kuvvetler birliği düşüncesi
vardır. Şimdi, Sayın Bostancı, Sayın Aytun Çıraya
gerçeğe aykırı bir şekilde Rousseaucu bir konuşma
yaptı. derken kendisi öyle bir konuşma yapıyor ki
Diyor ki:
Demokrasi, çoğunluğun oyunu kim alıyor ise onun istediğini
yaptığı rejimin adıdır. diye tanımlıyor.
Aslında bu, işte, kuvvetler birliğini savunan bir
anlayışın tezahürü bir görüştür. Çağımızda
artık demokratik meşruiyet vardır. Yani, çoğunluğu
alan siyasi partinin, hükûmeti kurup çoğunluğuna dayanarak her
istediğini yapması değil, bu çoğunluğa sahip hükûmetin
toplumu ilgilendiren kararları kamusal alanda yapılacak toplumsal
tartışmalar sonucunda olgunlaştırarak almasıdır. Sayın
Bostancı öyle anlıyorum ki Gramsciden söz ederken sivil toplumun
savunucusu olan Gramscinin bugünkü demokratik meşruiyet kavramına
esas oluşturan o sivil toplum kavramından herhâlde habersiz
gözüküyor. Bunu kendisinin bilgisine sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
MHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve arkadaşları
tarafından, başta Gölcükteki taksici esnafı olmak üzere
ekonomik kriz içerisinde olan taksici esnafının durumunun
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 19/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş önerisini okutup işleme alacağım, sonra da oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 3 Mart 2015 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Yusuf
Halaçoğlu
Kayseri
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
19 Haziran 2013 tarih, 2013/14950 sayıyla TBMM
Başkanlığına Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve
arkadaşlarınca, "Günümüzdeki ticari araçların trafik
sigortaları, kaskoları ve diğer sigortaları iki üç kat
artmış, en düşük ticari aracın trafik sigortası 2.000
TL'ye yükselmiştir. Özellikle Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde sigorta
şirketleri sigortaları yapabilmek için esnaftan kredi kartı ile
ödeme yapmasını istemektedir. Başta Gölcük'teki taksici
esnafı olmak üzere ekonomik kriz içerisinde olan taksici
esnafının durumunun araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesinin 3 Mart 2015 Salı günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
Buyurunuz
Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan
konuşmacı arkadaşın 57nci Hükûmete yaptığı
haksız, mesnetsiz suçlamalarını bir talihsizlik olarak
nitelendiriyorum.
Ben size bir
şey söyleyeceğim: Bir sosyal mekânda öznesi olmayan bir cümle kurun,
öznesi olmasın o cümlenin, sadece Hırsız. deyin,
arkanızı dönün gidin ve sonra dönün Kime dediğimi
anladınız mı? deyin, orada bulunan herkes o hırsızın
kim olduğunu anlayacak. Bundan öte de laf yok.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; başta taksici esnafı olmak
üzere Kocaelindeki esnafın durumunun araştırılması ve
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kocaelinde hangi
ilçeye gitsek, o ilçedeki hangi taksi durağını ziyaret etsek
dertli olmayan taksici bulmanız neredeyse imkânsız. Bu, sadece
Kocaeli için değil, milletvekilliğini yaptığınız
her ilde aynı şeyler söz konusu. Birçok sorunları,
sıkıntıları var bu esnafın. Bu
sıkıntılarına çare bulunmasını,
yaşadıkları sorunların hallolmasını bekliyorlar,
hem de uzun zamandır.
Görüştüğümüz
taksici esnafı, şoförler odalarının bizlere ilettiği
sorunlar bazı ilçelerde ve illerde farklılık gösterse de ana
sıkıntıları hepsinin aynı noktada kesişiyor. Bu
sorunlar nedeniyle bütün gün direksiyon salladıkları, emek verdikleri
işlerinden sonra evlerine ekmek parası götürme noktasında
sıkıntı yaşıyorlar. Bu sıkıntılar
arasında, sigorta primlerini ödeme noktasında yaşadıkları,
gerçekten konuşulmaya değer ve acil çözülmesi gereken sorunlardan
yalnızca biri.
Bugün ticari araçların trafik sigortaları,
kaskoları ve diğer sigortaları 2-3 kat artmış, en
düşük ticari aracın trafik sigortası bile 2 bin liraya
yükselmiş durumda. Kocaelinde taksici esnafı bu konuda çok büyük
sıkıntı yaşıyor. Sigorta şirketleri,
sigortalarını yapabilmek için esnaftan kredi kartıyla ödeme
yapmasını istiyorlar. Zaten borç içinde yüzen taksici
esnafının bankadan kredi kartı alma imkânı hiç
kalmadı. Hepsinin de -halk arasındaki tabiriyle- kredi kartları
patlamış durumda, hepsinin de bankalara borçları temerrüde
düşmüş durumda. Bu esnaf, bankalarla problem
yaşadığı için bu kredi kartlarını alamıyorlar
ve sigorta borçlarını ödeyemiyorlar. Ne yapıyorlar? Diğer
bir taksici esnaf arkadaşının -eğer varsa- kredi
kartıyla sigortasını yaptırıyor. Artık
esnafın birbiriyle olan borcu birbiriyle olan ciddi kavgalara sebep olmaya
başladı.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Türkiyede
çok önemli zenginlerin bulunduğu bir dönem yaşıyoruz. Gerçekten,
bu millete sinkâflı küfür eden, çok ciddi anlamda para kazanan birileri
var; ama birileri var ki hakikaten evine ekmek götürmekten aciz. Belki sizleri
bu çok fazla ilgilendirmiyor. Sizin bunlarla meşveretiniz yok,
gördüğünüz sadece ve sadece etrafınızda bu millete küfür ederek
ihale verdiğiniz zenginler. Ama gerçekten ekmek parasına muhtaç
insanlar var, onlardan bir tanesi de işte bu bahsettiğim taksici
esnafı.
Sigorta
şirketleri bu esnafa zorunlu trafik sigortası prim tutarlarını
fahiş fiyatlara çıkartmış. Hususi araçlarda sigorta ücreti
300-400 lirayken ticari araçlarda bu yüzde 300 oranında daha fazla, 2 bin
liraya kadar yaklaşıyor. Başta İstanbul, Ankara, İzmir
ve Kocaelinde bu konuda bir alt ve üst sınır da yok, isteyen sigorta
şirketi istediği fiyatı talep etmek durumunda. Bir ticari
taksinin bir trafik şirketindeki sigortası 3 bin liraya
yapılırken bir başkasında 1.500 liraya kadar
yapılabiliyor. Yani, bu arada herhangi bir fiyat aralığı
yok. Taksi şoförü, Allah göstermesin, kaza yaparsa bu sefer hâli içler
acısı durumda. Kaza durumunda bir sonraki yıl prim tutarı 6
bin liraya kadar çıkıyor. Daha da kötüsü, kaza sayısı
arttıkça kaza başına prim de artıyor. Zorunlu trafik
sigortası aracın hasarını karşıladıktan bir
sene sonra bu parayı resmen şoför esnafından geri alıyor.
Ödenen miktarlar daha da yukarı çekiliyor.
Kocaelinde 8 bin lira ila 10 bin lira
arası sigorta primi ödeyen taksi esnafı var yani bu adamların
ayda yaklaşık bin lira parayı sigorta için kazanması
lazım. Böyle bir adamın evine 1.500 lira para götürdüğünden
bahsetmek çok zor. İnsanların ne kadar sıkıntıda
olduğunu göstermek açısından bunu bir kez daha düşünmenizi
istiyorum.
Peki, ne oluyor
trafik sigortası yaptıramayınca bu araçlar, sahipleri? Trafik
polisleri tarafından bu araçlar bağlanıyor, sahipleri de
işsiz kalıyor yani gariban taksici bu sefer de ekmeğinden
oluyor.
Taksiciler, bu
adaletsizliğin düzeltilmesini, kendileriyle ilgili yeni bir düzenleme
yapılmasını bekliyorlar. Ben, taksicilerin bu konuda yaşadıkları
mağduriyetleri, araştırma önergemizden ayrı olarak soru
önergeleriyle de Meclise taşımış ve ilgili Başbakan Yardımcısından
yanıt istemiştim. Hususi araçlara uygulanan trafik sigorta primleri
bin lirayı bulmazken, sigorta şirketlerinin ticari araç sahibi
esnafın sigorta primlerini neden pahalı tuttuklarını sordum,
Gerekçeleri nedir? dedim, bana verdiği cevap aynen şöyle: Trafik
sigortası tarifeleri, Sigortacılık Kanununun 12nci maddesi
gereğince sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirlenmektedir.
Bu çerçevede, vatandaşlarımızın acenteler nezdinde fiyat
araştırması yaparak en uygun teminatı bulmaları
mümkündür. Yani taksicinin yarasına merhem olacak herhangi bir şey
yok. Burada, Rekabet Kurumunu da ilgilendirecek bir mesele var. sigorta şirketleri
kendi aralarında yaptıkları anlaşmayla bu fiyatları
aşağı düşürmeyerek taksici esnafını alenen
soymaktadırlar.
Yine, soru
önergesiyle şirketlerin araç sigortalarını yaparken
yalnızca kredi kartıyla ödemeyi kabul etmesinin gerekçesinin ne
olduğunu sordum, Bu konuda bizim yapacağımız bir şey
yok. dediler. Ee, sizin yapacağınız ne var arkadaş?
Yapacağınız ne var, merak ediyorum. Yani sadece ihale takip
etmek, Hangi ihaleyi kim aldı, bu ihaleden biz ne götürürüz?
bunları takip etmek bir milletvekilinin işi olmamalı.
Milletvekili, milletin bu sorunlarına da bizzat eğilmeli diye
düşünüyorum.
Gölcükte, geçen hafta bir taksici bir örnek verdi, onu
size aktarmak istiyorum: İlçedeki taksi duraklarımızdan bir
tanesi, Gölcük çıkışına yeni yapılan Özel Aile Konak
Hastanesi ve Kavaklıya yapılacak olan adliye binasının
olduğu yere taksi durağı konulması ve ilçede bulunan
diğer taksicilerle beraber o bölgede nöbetleşe sistemle
vatandaşa hizmet verilmesi gerektiğini Kocaeli Büyükşehir
Belediyesine bağlı UKOME Başkanına iletmeye
çalışmışlar. Ancak ne yazık ki Ulaşım Daire
Müdürlüğünden haziran ayından beri randevu bile
alamamışlar. Böyle yaparak siz yalnızca taksici esnafına
değil, taksiyle ulaşımını sağlamak isteyen
bölgedeki vatandaşımıza da eziyet çektiriyorsunuz, farkında
değilsiniz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaelinde taksicilerin
yaşadığı en önemli sorunlardan biri de onlara
karşı uygulanan bölge taksiciliği sorunu. İzmitte,
Gebzede, Gölcükte gidin taksicilerle konuşun, hangisine sorarsanız
sorun aynı sıkıntıyı size anlatır. Kocaelinde
taksicilik yapan bir esnaf yolcu almak ya da bırakmak için Sabiha Gökçen
Havalimanına gidip oradan aldığı yolcuyu Kocaelinde
herhangi bir yere götürme noktasında sıkıntı
yaşıyor. Veyahut da siz Kocaelilisiniz, Gölcükten bir taksici
çağırdınız, akrabanız, eşiniz, dostunuz,
arkadaşınız geldi havalimanına Gel beni Sabiha Gökçenden
al... Hayır, orada bağlanıyor adamın arabası. İstanbuldan
yolcu alamıyor. Yani taksicilerin para kazanmasına izin verilmiyor.
Bunu yaparsa öyle astronomik bir cezayla karşılaşıyor ki
arabayı bırakıp gitse yeri var, o kadar büyük astronomik bir
ceza ödüyor. Yani taksici esnafı ekmek parasından oluyor.
Gebzeden size bir
örnek vereyim: Gebze Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına
bağlı 36 durak ve 341 taksici var. Çayırova, Dilovası da bu
odaya bağlı. Siz bu taksicilere bu uygulamayı
yaptığınızda onları kaç liradan mahrum ettiğinizi
bir düşünün. İzmitte olay daha da vahim boyutlara çıkıyor.
Bu noktada eğer taksicilerimiz arasında ayırım yapmaya
kalkarsanız birçok sıkıntının yaşanmasına
sebep olursunuz. Saatlerce direksiyon sallayan taksicilerimizin zaten mevcut
olan sıkıntılarının çözümü noktasında hiçbir
şey yapmıyorsunuz, bir de onlara darbe üstüne darbe vuruyorsunuz.
Sıkıntılar
sadece bu anlattıklarımla sınırlı değil.
Kartepedeki taksiciler başka bir sıkıntı
yaşıyorlar. Kartepe, Kocaelinin turizm bölgesi, özellikle
kış ayları olmak üzere dört mevsim Türkiye'nin dört bir
yanından turist geliyor. 5 yıldızlı otellerin, birinci sınıf
turizm tesislerinin bulunduğu bölgede taksiciler taksi plakası
olmadan çalışıyor. Evet, taksi plakaları yok bu
taksicilerin. Kartepedeki taksicilerimizin taksi durakları var ama taksi
plakaları yok. Böylesine güzide bir turizm bölgesinde taksilerin plakasız
olarak çalışması, her şeyden önce, ayıptır.
Defalarca başvurmalarına rağmen Kartepeli taksicilerimiz taksi
plakası alamamışlar.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; taksici esnafı zor, çok zor
durumda, diğer esnaflar gibi. Herkesin bankalara borçları var, kredi
kartları patlamış, evlerine ekmek götüremiyorlar.
Bu nedenle,
araştırma önergemize destek vermenizi bekliyor, yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.
Aleyhinde, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker.
Buyurunuz
Sayın Şeker. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlar; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Gölcük taksici
esnafıyla ilgili olarak vermiş oldukları grup önerisi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Gölcük ilçemizde
11 tane taksi durağımız var ve 11 taksi durağında
toplam 80 tane de taksimiz faaliyet göstermektedir. Yine, Kocaeli genelinde de
155 tane taksi durağımız var ve 946 adet taksi burada faaliyet
göstermektedir. Taksilerin trafik sigortalarıyla ilgili olarak piyasadan
yapmış olduğum araştırmada, yaklaşık 350-400
TLden başlayıp 1.500-2.000 TLye kadar sigorta primleri
yükselmektedir. Tabii, sigorta primlerinin belirlenmesinde etkili olan
kazasızlık oranı, taksinin daha önceden kaza yapıp
yapmadığı, sürücünün yaşı bu anlamda önemli,
aracın yaşı önemli, oturduğu ilçe veya il, bulunduğu
bölgenin kaza açısından riskli olup olmadığı, bütün
bunların hepsi değerlendirilerek bu oranlar serbest çalışan
özel firmalar tarafından mal sahibi ile firma arasında yapılan
pazarlıklarla belirlenen rakamlardır bunlar. Eğer kaza
yapmamışsanız büyük bir çoğunluğumuzun, hepimizin
aracı var- sigorta süresi dolduğu zaman ciddi anlamda indirimler de
yapılıyor. Bunlar için de yine aynı şekilde geçerli.
Tabii, esnafla
ilgili sıkıntılar var mı, yok mu; onlara şöyle bir
baktığımız zaman, AK PARTİ iktidara geldiği
günden bugüne kadar esnafla ilgili neler yapmış, birkaç konuyu çok
özet olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Örneğin, AK
PARTİ iktidara geldiği zaman vergi oranlarında ciddi anlamda bir
düşüş olmuş. AK PARTİ iktidar olduğu zaman kurumlar
vergisi oranı yüzde 33 iken, 2005te yüzde 30a ve 2006da da yüzde 20ye
kademeli olarak indirilmiş durumda.
Bunun anlamı
şu: Esnafımızın, tüccarımızın, sanayicimizin
AK PARTİ iktidarından önce ödemiş olduğu vergi
oranlarında yüzde 39,4 oranında bir azalma
gerçekleştirilmiştir.
Yine, gelir
vergisinin matrahının alt sınırına
baktığımızda, alt sınır 2005e kadar yüzde 20
iken, 2006dan itibaren bu yüzde 15lere indirilmiş ve böylece,
esnafın üzerindeki vergi yükü ciddi anlamda AK PARTİ tarafından
hafiflettirilmiş; buradaki oran da, vergi yükündeki hafifleme oranı
da yüzde 25 seviyelerinde.
Yine, burada, özellikle
bankalardan kredi alırken -sayın vekilimiz bundan bahsettiler-
eşlerin muvafakati gerekli. Bizim Medeni Kanunumuza göre, eşler
arasında eğer mal birliği anlaşması varsa, tabii,
eşlerin karşılıklı hak ve hukuklarını
korumak için ve ileride eşlerden herhangi birisinin mağdur
olmaması için, bu tür ortak konularda birlikte hareket etme
zorunluluğu vardır, yasamız açısından.
Ülke genelinde AK
PARTİnin yapmış olduğu hizmetlere şöyle
baktığımızda, özellikle esnafı ilgilendiren,
esnafın yükünü hafifleten hizmetlere baktığımızda, bu
süre içerisinde ekonomideki ilerleme nedeniyle, gelişme nedeniyle,
yatırımcının önünü AK PARTİnin açmış
olması nedeniyle, 2002lerde kişi başına düşen millî
gelir 3.500 dolar civarındayken, bugün 11 bin dolarlar seviyesine
çıkmış durumda.
Yine, esnafı
koruma açısından, AK PARTİ öncesinde durup dururken esnafın
malını eriten enflasyon oranı yüzde 30ların üzerindeyken,
bugün yüzde 8ler seviyesinde.
Faiz oranları
yine aynı şekilde iç borçlanmalarda; eskiden borç alırken yüzde
62,7 oranında bir faiz ödenirken bugün yüzde 8ler seviyesine kadar
indirilmiştir. Bütün bu çalışmaların hepsi tabii
esnafımızı desteklemeye yöneliktir.
Yine 2002
yılında yüzde 47 faizle esnaf kredi kullanırken bugün yüzde 4,
yüzde 5 faizlerle kredi kullanabilme imkânı sağlanmıştır.
Yine, KOSGEB aracılığıyla esnafımız ve
KOBİlerimiz ciddi anlamda desteklenmişlerdir. Ayrıca,
ulaşımda, sağlıkta, eğitimde ve diğer alanlarda
yapılan hizmetlerle esnafımızın çalışma
imkânları kolaylaştırılmış ve önü
açılmıştır. Her ilde açılan üniversitelerle, her
ilçede kurulan yüksekokullarla esnafımızın ticari hayatı
ciddi anlamda canlandırılmıştır.
Özellikle Kocaeli
geneline baktığımız zaman, esnafımızı
rahatlatacak ve dışarıdan insanların Kocaeline gelip orada
alışveriş yapmasını sağlayacak birçok düzenleme
yapıldı. Örneğin, eskiden Kocaelinden geçilirken insanlar
burnunu tutarak geçerken bugün Kocaeline çevre illerden insanlar özellikle
gezmek için, görmek için geliyorlar. Peki, bu nasıl oldu? Sahillerde,
Karadeniz sahilinde, Marmara sahilinde yaklaşık 60 kilometrenin
üzerinde sahil düzenlemeleri yapıldı. Yine 18,5 milyon metrekare
yeşil alan oluşturuldu. 6,5 milyonun üzerinde ağaç dikildi.
Eskiden denize uzaktan bile bakılamazken, kokusundan kaçılırken
şu anda Marmara Denizinde, Körfezde ve Karadenizde 28 noktada denize
girilebilir hâle getirildi. Yine, bu arada, iki noktamızda mavi
bayraklı plajlarımız oluşturuldu. Şu anda
Bayramoğlu, Kerpe ve Ereğlide de yine mavi bayraklı
plajların oluşturulması için çalışmalar
hızlı bir şekilde devam etmektedir. 14 tane arıtma tesisi
kuruldu AK PARTİ döneminde ve daha önceden de 4 tane vardı, toplam 18
arıtma tesisiyle artık Kocaelinde bir damla su arıtılmadan
denize deşarj edilmiyor.
Az önce kokudan
bahsettim, neden oluyordu o koku? Daha önceden, arıtılmadan evsel
atıkların direkt denize deşarj edilmesi nedeniyle dünya kadar
çamur körfeze gidiyordu. Çok özür diliyorum, çok çok özür diliyorum, körfez
âdeta bir kanalizasyon çukuruna dönmüştü. Bugün bu arıtma
tesisleriyle yapılan çalışmalar sonucunda günde 180 ton çamur
körfeze artık dökülmüyor. Eğer bu tedbirler alınmamış
olsaydı, bu hizmetler yapılmamış olsaydı 180 ton çamur
körfeze dökülecekti.
Tabii, bu arada
talep nedeniyle ciddi anlamda bir konaklama ihtiyacı oluştu
Kocaelinde. Eskiden bir tane dahi beş yıldızlı otel yokken
şu anda Kocaelinde 5 tane beş yıldızlı otel
yapıldı ve doluluk kapasitesi de yüzde 60-70lerin üzerinde.
Tabii, bu arada
Gölcük konu olunca Gölcük esnafımızı da ilgilendiren birçok
çalışmalar yapıldı. Gölcükte Ulaşlı ve
Halıdere bölgelerinde artık denize girilebiliyor. Hemen yanı
başındaki Karamürsel ilçemizde denize girilebiliyor. Geçen yazın
sadece bir pazar günü Karamürsel ilçemize 3 binin üzerinde insanın denize
girmek için geldiği yapılan sayımlarda tespit edildi. Bu ne
demektir: Karamürsel nüfusunun yüzde 7ye yakın bir kısmı, yüzde
7ye kadarlık bir miktarı sadece bir günde Kocaeline, Karamürsele
gelmiş oluyor.
Yine, Körfez
ilçemizde 3 adet yüksekokul oluşturuldu. Yine, Kocaeli Kavaklı ve
Denizevler sahilinde 180 bin metrekare yeşil alan oluşturuldu ve
burada yapılan yüksekokula yönelik ve Anadolu lisesine yönelik
yapılan yurtlarla birlikte bu bölgeye ciddi anlamda bir
hareketliliğin geleceğini de görüyoruz.
AK PARTİ
iktidarıyla birlikte artık esnafımız nefes almaya
başladı. İstikrarı gördüğü için önü açık,
yatırım yapabiliyor, artık gidip Avrupada, Romanyada ve
Yunanistanda, o bölgelerde yatırım yapmıyor, sanayi tesislerini
orada kurmuyor, artık Türkiyede kurmaya başladı. Bu da AK
PARTİ sayesinde oldu diyorum.
Bu önergenin
aleyhinde olduğumu söyleyerek hepinize saygı ve selamlarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şeker.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın hatibin ifade ettiği bir konuda
yanlışlığı düzeltmek açısından bir
katkıda bulunmak istiyorum.
2002de 3.500
dolar olan gayrisafi millî hasıladan kişi başına elde
edilen gelir 2006da yapılan bir hesaplama değişikliğiyle
aynı gece 3 katına çıktı, 10.000 lira oldu. Şimdi de
10.500 lira oldu yani 2006dan bugüne kadar sadece 500 dolar arttı. Orada
bir matematiksel oyun var, o oyuna vatandaşlarımızın
dikkatini çekmek istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.
Lehinde, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar.
Buyurunuz
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet,
Milliyetçi Hareket Partisinin başta Gölcük ve Kocaelindeki taksici
esnafının problemleriyle ilgili vermiş olduğu
araştırma önergesi üzerinde konuşmak istiyorum.
Tabii, sadece
Gölcükte değil, Türkiyedeki taksici esnafının da büyük
problemler yaşadığını hepimiz biliyoruz ama ufak bir
şeyi de hatırlatmadan geçemeyeceğim. Biraz evvel iktidar partisi
milletvekili arkadaşım sanki Kocaelinde her şey onlarla birlikte
olmuş gibi düşünüyor. Bakın, İzmit, büyükşehir
olduğunda Türkiyenin ilk arıtma tesislerinin İzmitte
yapıldığını biliyorsunuz. Büyükşehir
kapsamında olmadığı için diğer ilçelere yapma
şansı yoktu. Ama şunu söyleyeyim size: 9 tane siz ilave ettiniz,
doğru; doğru, ilave ettiniz ama Avrupanın en borçlu belediyesi
hâline getirdiniz Kocaeli Büyükşehir Belediyesini.
Baktığınız zaman, yüz ölçüm olarak Türkiyenin en küçük
ilinde övünülecek bir şey yapmadığınızı çok
rahatlıkla görebiliriz. Bunu ayrı bir araştırma önergesi
olarak verelim, birlikte burada tartışalım açık açık
ama taksici arkadaşlarımız şimdi bizi bekliyorlar.
Gerçekten
taksicilerin problemleri büyük. Taksici denince sadece şoför gelmiyor
aklımıza. Bakın, 3 gruba ayırabiliriz bunu. Önce, plaka
sahipleri bir taksici esnafı grubu olarak, sonra bunlardan kiralayanlar
var ve en sonunda da buralarda şoförlük yapan
arkadaşlarımız var. Her birinin problemleri ayrı ayrı.
Evet, Kocaelinde -rakam verdiniz- 155 taksi durağında bine
yakın taksici arkadaşımız çalışıyor ama
Türkiyede 100 bin civarında taksici var ve buna da bağlı olarak
500 bin kişi bu taksicilik mesleğinden ekmek yemektedir. Tabii,
Ekmek yiyor. diyoruz da evlerine ekmek getirirken de ciddi anlamda bu
arkadaşlarımızın zorlandığını
görüyoruz.
Taksicilerin
problemlerini yukarıdan aşağıya saymaya
başladığımızda en büyük problemlerinden birinin sosyal
güvence olduğunu görüyoruz. Tabii ki şöyle söyleyeceksiniz:
Aslında açık onlara, giderler Sosyal Güvenlik Kurumuna, ücretlerini
öderler ve böylece sosyal güvenceye kavuşmuş olurlar. Ama öyle
taksiciler de var ki işveren bunların sosyal güvencesini ödemiyor,
şoföre Sen öde. diyor. İki tür şey var burada. Birisi, henüz
emekli olmamış taksiciler. Diğeri de emekli olmuş ama
taksicilik yapmak zorunda kalan BAĞ-KURlular var, BAĞ-KUR
esnafı var. İşte, bunların da hepinizin bildiği gibi,
sizin iktidarınız zamanında çıkan sosyal güvenlik
destekleme primi adı altında emekli maaşlarından yüzde 15
kesilmektedir. Biz şurada şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Primler
şoförler tarafından değil, mal sahipleri tarafından, plaka
sahipleri tarafından ödenmeli ve devlet bunu denetlemeli.
Yine, taksicilerin
temsil hakları var. Bu temsil haklarında da taksiciler
sıkıntılı bir süreç yaşıyorlar. Çünkü, taksi
plakası sahiplerinin bir odası var ama sizin iktidarınız
döneminde taksi şoförleri odalardan çıkarıldıkları
için, bir odaya mensup olmadıkları ve onların
haklarını koruyacak bir sivil toplum örgütü olmadığı
için de güvence altında değiller, temsil edilemiyorlar.
Yine, bir
başka problem, UKOME dediğimiz büyükşehirlerdeki
ulaşım koordinasyon merkezlerinde -siz belediyecisiniz bilirsiniz,
uzun zaman çalıştınız- taksici esnafı temsil
edilmediği için şehir trafiği konusunda taksici esnafından
yararlanılmıyor ve temsil edilmiyor, onun için de taksiciler hep
mağdur edilmişlerdir şehirlerde ve ötelenmişlerdir.
Yine, diğer
arkadaşlarımın söylediği gibi, taksici esnafının
en büyük problemlerinden biri de kasko ve trafik sigortası problemidir.
Evet, sizin iktidarınız döneminde, özellikle geçen yıl -bu,
minibüsçülerin de çok büyük derdi- yüzde 300lere varan zamlar
yapıldı, artık taksici esnafı kendi kaskosunu ve trafik
sigortasını ödeyemez hâle geldi. Doğru, eğer kaza yapmaz
ise indirimlerden faydalanıyor ve indirimler yıl geçtikçe
artıyor. Ama, taksici esnafı takdir edersiniz ki ölümlü olmasa bile
maddi olarak hasarlı çok kaza yapmaktadırlar çünkü yirmi dört saat
trafiğin içerisindeler. Çoğu
da daha çok kazanabilmek, eve bir lokma ekmek getirebilmek için, ki sizin
iktidarınız döneminde hayalî artan o gayrisafi yurt içi hasıladan
pay alabilmek için daha çok çalışmak zorunda ve uykusuz gecelerde
zaman zaman maddi hasarlı kazalar yapmakta. Her kazada da indirim
oranı yıllar geçtikçe düşmekte. Bunu şöyle tarif edersek:
Hususi otomobil yani bizlere ait otomobillerde 300-400 liraya
yaptığımız kaskoları veya trafik
sigortalarını, taksici esnafı bunların 4 katı, 5
katı bir ücretle yapmak zorunda kalıyorlar. Bununla da bitmiyor,
taksicilerin en büyük problemlerinden bir tanesi de can güvenliği. Hepimiz
çok sık duyuyoruz bu can güvenliği konusunu. Sizin
iktidarınız döneminde 69 adet kasten adam öldürme vakası
işlenmiş, 54 taksicimiz öldürülmüş.
Peki, size şimdi soruyorum, biraz
evvel esnafın rahatladığından, esnafın para
kazandığından bahseden arkadaşıma soruyorum:
Taksicilerin can güvenliği hakkında 2002den 2014e kadar ne
yaptınız? Tek bir şey yapmadınız, ne Avrupa
standartlarında ne Amerikada gördüğümüz o taksilerin standartlarında
bir uygulamayı Türkiyede hayata geçirmediniz ve bununla ilgili bir
çalışma da yapmıyorsunuz üstelik.
Şimdi, aynı dönemde, yine
sizin iktidarlarınız döneminde 524 taksici şoförü
saldırıya uğramış. Yurttaşların yasama
hakkını korumak temel görevidir devletlerin çünkü anayasal bir
haktır. Siz, taksiciler için elinizi bile
kıpırdatmamışsınız.
Yine, taksicilerin en büyük
problemlerinden bir tanesi, araçları yıprandığında
araçlarını değiştiremiyorlar çünkü taksiciler -biraz evvel
Lütfü Beyin de bahsettiği gibi- hem Kocaelindeki taksiciler hem Türkiyedeki
taksiciler borçla geçiniyorlar, borçla işlerini, trafik
cezalarını, kaskolarını, trafik sigortalarını
yaptırmak zorunda kalıyorlar.
Hepinizin bildiği gibi, hepimizin
bildiği gibi milyonlarca insanın içerisindeki taksicilerin de kredi
kartları patlak durumda. Peki, böyle bir insanın taksisine bindiğimizde,
çocuğumuzu bindirdiğimizde, ailelerimizi bindirdiğimizde bizler
bindiğinde ne arıyoruz? Takside kalite arıyoruz, konfor
arıyoruz. Böyle bir durumdaki taksicinin o konforu, o kaliteyi size
vermesi mümkün mü? Tabii ki mümkün değil. Peki, ne yapmak lazım? Bir
taksici esnafı en az bir kez ÖTV ve KDVsiz taksisini değiştirebilmeli,
ekmeğini kazanmasına yardımcı olmalı devlet diyorum.
Sosyal devlet budur, tıkandığı yerde vatandaşın
oraya desteğini sağlamak zorunda. Biz diyoruz ki, o zaman, taksici bir
kez de olsa taksisini yenilemeye çalıştığında taksiler
için ÖTV ve KDV almayalım diyoruz.
Yine ikinci bir
konu, taksiciler, biliyorsunuz, lojistikte ulaşımdan para
kazanıyorlar. Ben şunu da söylemek istiyorum: Gerçekten bu işten
ekmek parası kazanan yani bizim gibi hususi kullanmayan insanlara, (x)benzin, mazot, LPG, ne
kullanıyorsa ona da -yüzde- oransal olarak bir indirim getirilmeli ve
taksici esnafının daha bir rahat nefes alması
sağlanmalı.
Yine bir
başka problemi taksici esnafının, korsan taksicilik. Korsan
taksicilikle ilgili bir yasa çıkarttık burada ama yasanın
yetmediğini görüyoruz, yine bölgesel sıkıntılar
yarattığını görüyoruz. Biraz evvel yine Lütfü Bey
açıkladı, Kocaelinden Sabiha Gökçene, hemen burnunun dibindeki
Sabiha Gökçene eşini, dostunu, akrabasını almaya giden
sarı renkli bir taksi, taksi plakalı bir araç büyük cezalara maruz
kalıyor ve aracı bloke ediliyor.
Şimdi,
bunların önüne geçmeliyiz. Niye söylüyorum? Sabiha Gökçen dediğiniz
zaman bizim Çayırova ilçemizin dibi, hemen 1 kilometre, 5 kilometre, 10
kilometrelik mesafelerdeki alandan bahsediyoruz. Buna bir çözüm getiremedik.
Bunu da bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çözmesi gerekiyor, mağdur
edilmemesi gerekiyor taksici esnafının.
Yine taksicilerin
en büyük problemlerinden bir tanesi de durak problemi. Durak problemi yerel
yönetimlerin inisiyatifine bırakılmış durumda. Eğer
yerel yönetimler sosyal tarafı daha ağırlıklıysa ve
görselliğe önem veriyorsa gidiyor güzel onlara taksi durakları
yapıyor ama bunlara yapmıyorsa
Ki bizim, yılların, benim
çocukluğumun taksi durağı Mikro Taksi; kış
aylarında kar yağarken bile arabaların içinde
arabalarını çalıştırarak ısınmak zorunda
kalmıştı. Çünkü İzmit Belediye Başkanı
kişisel inisiyatifini kullanarak, kişisel kaprislerini kullanarak, kişisel
kinini kullanarak bu taksici esnafını kırk yıllık,
elli yıllık taksici esnafını yerinden yurdundan
etmiştir ve onlara barınabilecek bir durak dahi göstermemiştir.
Eğer gerçekten biz taksici esnafının problemini çözmek
istiyorsak yine yerel yönetimler yasalarının içerisine taksici
esnafının mağdur olmaması için en azından
durakların modern, şık ve standartlara, tüm Türkiyede
standartlara uygun olabilmesi için bir konsept geliştirmeliyiz diyorum.
Bunu da yasalarla taksici esnafına sunmalıyız diye düşünüyorum.
Yine, taksici
esnafının en büyük problemlerinden bir tanesi de eğitim
problemidir çünkü şunu biliyoruz ki, ben yurt dışındaki
örnekleri de biliyorum, çok uzun süreler üç, dört, altı aya varan kurslar
ve kurslar sonunda imtihandan geçerek taksici esnafı olunuyor ama bugün
Türkiyede cebinde ehliyeti olan herkes taksicilik yapıyor.
Hatırlarsınız, görmüşsünüzdür, size de
sormuşlardır, bazen taksici adresi size sorar Şuradan mı
gidelim, buradan gidelim. diye. Onun için de taksici esnafı sadece adres
bulma anlamında eğitim değil insan ilişkileri konusunda da
eğitimden geçirilmeli ve çocuklarımızı emanet
ettiğimiz bu esnaf grubunu tekrar ayağa kaldırmalıyız
diyorum.
Son olarak da
-zamanım kalmadı, aslında birçok şey daha söylenebilir-
trafik cezaları taksici esnafının en çok mağdur olduğu
alanlardan bir tanesi ki sizin bütçenizdeki gelir kalemlerinden bir tanesi de
trafik cezalarıdır. Veriyorsunuz talimatı, veriyor talimatı
Maliye Bugün cezalar yeterince toplanmadı. diyorsunuz, bulduğunuz
taksiciye ceza yazıyorsunuz ve sonuçta diyorsunuz ki: Yol yaptık
topladığımız paralarla. Ama hiçbir esnaf grubunun
problemini halletmediğini görüyoruz.
Saygılar
sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Aleyhinde, Isparta
Milletvekili Recep Özel. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Özel.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisinin vermiş olduğu Kocaeli Gölcükteki taksici
esnafının sorunlarıyla ilgili grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. 3 Kocaeli Milletvekilinden sonra kürsüye
çıkmak biraz zor olsa gerek. Tabii ki, sadece Kocaelinde, sadece
Gölcükte değil Türkiyedeki bütün taksici esnafının sorunları,
problemleri yoktur demek biraz yanlış da olabilir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Söyle, söyle, rahat söyle.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Her bir esnaf kardeşimizin ufak tefek sorunu olduğu gibi
taksici esnafımızın da sorunları vardır, yedek parça
sorunu vardır, vergi sorunu vardır, kasko, prim sorunları da
vardır.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Recep, beni dinlemedin galiba sen!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Evet, bu trafik sigortalarında hepimizin şikâyet
ettiği, primlerde ciddi manada artışlar. O sektör Batma, iflas
etme noktasına gidiyorduk. diye kendi aralarında bir ayarlama
yapmışlar. Tabii ki onun da denetleme mekanizmaları -Reasürans
Şirketler Birliği, Sigorta Denetleme Kurulu ve Rekabet Kurumu-
tarafından da, eğer bir fazla prim tahsil etme varsa da buradan
onları göreve davet ediyoruz, bu primleri uygun seviyeye getirmeleri
Ayrıca,
geçmişte tek bir fiyat vardı, şimdi şirketlerin birbirleri
arasında çok değişik fiyat aralıkları da olabilmekte,
müşteri istediği firmadan kendisine en uygun yeri bulma imkânı
da bulabilmektedir.
Bütün taksici
esnaf kardeşlerimizin sorunlarına, problemlerine bir an önce çözüm
bulmak hepimizin, sizin de, bizim de ortak dileğimiz.
Bugünkü
gündemimiz: Biliyorsunuz, bu iç güvenlik paketini görüşmeye
başladık, devam edeceğiz. Parlamento tarihine, yasama
faaliyetlerine çok yenilikler getiriyoruz, çok yeni icatlar getiriyoruz. Tarih
ve bu Parlamento tarihini yazanlar inşallah bu onuru, şerefi hep
birlikte bizlere yazacaklar, değerlendireceklerdir. Bu iç güvenlik
yasasını görüştüğümüzden beri -tamamen şahsi kanaatim-
bizi dolmuşa bindirmeye çalışıyordunuz, şimdi herhâlde
vazgeçtiniz, taksiye bindirmeye çalışıyorsunuz diyorum. (MHP ve
CHP sıralarından gülüşmeler)
Bu grup önerisinin
aleyhinde olduğumuzu ama taksici esnafımızın
sorunlarının, problemlerinin çözümü noktasında da elimizden
gelen bütün gayreti göstereceğimizi belirtir, hepinize saygılar
sunarım efendim. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN
Yoklama talebiniz vardır, yerine getireceğim.
Sayın Gök,
Sayın Serindağ, Sayın Susam, Sayın Şimşek,
Sayın Türkkan, Sayın Halaçoğlu, Sayın Doğru,
Sayın Günal, Sayın Uzunırmak, Sayın Öz, Sayın
Dedeoğlu, Sayın Aygün, Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın
Akşener, Sayın Bulut, Sayın Işık, Sayın
Varlı
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.50
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.55
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL
(Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
yoklama işlemini tekrarlıyorum,
üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın Gürsoy Erol
Burada. Sayın Vecdi Gönül
Burada. Sayın
Semiha Öyüş
Burada.
Böylece toplantı
yeter sayısı vardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
MHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve arkadaşları
tarafından, başta Gölcükteki taksici esnafı olmak üzere
ekonomik kriz içerisinde olan taksici esnafının durumunun
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 19/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Bir saat ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.01
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL
(Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra
oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları
tarafından, gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük
antrepolarının denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat
değişikliklerinin yarattığı sorunların
araştırılması amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
03/03/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 3/3/2015 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Levent Gök
Ankara
CHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
Ankara
Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları tarafından
gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük antrepolarının
denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat değişikliklerinin
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1710 sıra no.lu) Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
3/3/2015 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde Ankara Milletvekili İzzet Çetin
Buyurunuz
Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, 2002 3 Kasımından bu yana ülkemizde AKP hükûmetleri görev
yapmakta. AKP hükûmetleri döneminde Türkiye'de cumhuriyet tarihinde
yapılan özelleştirmelerin en büyükleri yapıldı, yolsuzlukların
en büyükleri yapıldı ve tarihte hemen hemen bütün ülkelerde
gümrüklerde yapılan yolsuzlukların ya da kaçakçıların
yaptığı yolsuzlukların en çok konuşulduğu
yıllar olmasına rağmen AKP hükûmetleri döneminde gümrüklerde
olup bitenler yolsuzluk, rüşvet vesair olaylar çok yaygın olduğu
için neredeyse unutuldu ama içine bir girip bakıldığı zaman
gümrüklerde olup bitenlerin gerçekten diğer alanlarda olup bitenlerden hiç
de geri kalır yanı yok.
Tabii, bu
hükûmetler döneminde, AKP hükûmetleri döneminde gümrükler son bir yıldan
bu yana yeniden gündeme oturmaya başladı. AKP hükûmetleri döneminde
görev yapan bakanlar, sanki kendinden önceki bakanlar AKPli değilmiş
gibi en son Bakan arkadaş burada grup başkan vekilliğinden
gittikten sonra birdenbire gümrüklerde Ticaret Bakanlığının
antrepolarla ilgili düzenlemesi, liman ve gümrük kapılarında
alınacak x-ray cihazları ve bunların maliyetleri ile
yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği konusundaki düzenlemeler,
Mersinde 1.044 tonluk kırmızı et yolsuzluğu,
arkasından, yine Bakanın açıklamasıyla 33 bin çift zehirli
ayakkabının piyasaya antrepolardan gizlice sürülmesi olaylarıyla
gümrükler yeniden tartışmaya açıldı.
Tabii, Sayın
Bakandan önce görev yapan bakanlar gümrükler üzerinde birtakım
düzenlemeler yapmışlar ve yetkilendirilmiş gümrük
müşavirliği diye bir kurumsal yapıyı gümrüklere
getirmişler idi. Bilindiği gibi daha önceki
dönemlerde gümrüklerde görev yapan kamu görevlisi gümrük memurları
döneminde de pek çok kez memurların birtakım olaylara
karışması, kaçakçılığa bulaşması ya da
başka saiklerle -rüşvet, vesair olaylarla- gümrükler çok fazla gündeme
geliyor idi. Bütün bunlarla kendinden
önceki dönemlerde yeniden bir yapılandırmaya gidilmiş, yeminli
mali müşavirliklerde olduğu gibi gümrüklerde de gümrük
müşavirliği ve yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği
getirilmiş idi.
Tabii,
Bakan, burada yaptığı düzenlemeyle birdenbire kendisinden önceki
bakan döneminde yapılan düzenlemeyi yürürlükten kaldırdı.
Yürürlükten kaldırmakla birlikte bu işlerin yeniden memurlar eliyle
yerine getirileceğini kararlaştırdı. Gümrük
Müşavirleri Derneği, Bakanın tasarrufuna karşı
yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı ve davayı
kazandı. Sayın Bakanın yapması gereken iş, orada bu
yargı kararına uyarak yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerini
yeniden eskisi gibi yetkilendirmek idi.
Değerli
arkadaşlar, yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri ve gümrük
müşavirleri, esasında, Bakandan, yeminli mali müşavirlik gibi
bir oda, yani diğer meslek örgütleri gibi bir oda hâline gelmelerine
ilişkin düzenleme bekliyorlardı. Bu konuda da bir geçici maddeyle,
2008den bu yana gümrük müşavirleri geçici bir maddeyle sanki diğer
meslek örgütleri gibi dernek statüsünde faaliyetlerini yürütmekteydi.
Şimdi burada memurlar eliyle yürütülen gümrük işlemlerinin mi daha
verimli, kamu yararına hizmet üreteceği ya da yetkilendirilmiş
gümrük müşavirleri eliyle mi yürütülmesinin daha kamu yararına
olacağı tartışma konusu değil ama bir şey var ki
devlet memuru olarak görev yapan kamu görevlilerinin -özellikle antrepolarda
antrepo sahipleri- özel ve kamuya ait antrepolarda görev yapmaları
sırasında o girift ilişkiler yüzünden pek çok kez tartışma
açıldı. Şimdi, bu tartışmalar içerisinde Sayın
Bakan düzenlemesini yaptı ama -belki bu alanda da kendisini yetkili
görüyor çünkü milletvekili olmadan önceki görev alanı da bu alana
yatkın bir alan- yaptığı düzenleme, ne
yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri tarafından ne antrepocular
tarafından kabul gördü ne de Bakan bu düzenlemeyi yaparken, diğer
Hükûmet yetkililerinin yasa yapma ya da yönetmelik yapmadaki
alışkanlıklarında olduğu gibi, o görevlilerin
kurumlarına, derneklerine ya da şeylerine hiç başvurmadı.
Bu konuya
ilişkin olarak, değerli arkadaşlar, gerçekten
araştırma yapılması gerekir. Mesela o Mersindeki
kırmızı et ithalatına ve depolardaki etlerin
değiştirilerek Irak üzerinden tavuk kemiklerinin veya diğer
tavuk etlerinin gönderilmesi konusundaki soruşturmanın akıbeti
ne oldu? Ne Meclisin ne de kamuoyunun bilgisi dâhilinde değil.
Yine, o
antrepolardan çıkan zehirli ayakkabıların piyasaya
sürüldüğünü Bakan açıkladı. Bu konuya ilişkin olarak 2 kez
ayrı ayrı Sayın Bakana soru yönelttim ve bu sorulara hiçbir
şekilde Bakan içten bir yanıt vermedi. Nitekim daha 16 Şubatta
verdiği yanıt ipe un sermekten öteye gitmiyor ve Bakan diyor ki:
Bundan sonra biz, devlet memurları, kamu görevlileri eliyle
antrepoların denetim işini ve gümrüklerdeki işlemleri, vergi,
resim ve diğer devlet gelirlerinin alınmasını,
tahsilatını ona göre yapacağız. Bu konuda kamu personel
açığını giderdik. Oysa kamu personel
açığının giderilmediği de son derece açık.
Şimdi,
yapılması gereken iş, değerli arkadaşlar, bu konuda
bir araştırma yapmak. Gerçekten her bakan her geldiği
bakanlığı kendisinin çiftliği gibi görüp kendisine göre bir
düzenleme mi yapacak, yoksa devlet geleneğinde süreklilik esastır,
bakanlıklar kalıcı, bakanlar geçicidir diyerek bir tutarlılık
mı izleyecek? Burada kamu görevlilerinin mi, gümrük müşavirlerinin
mi, yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin mi, yoksa Bakanın
yaptığı gibi antrepolarda antrepo sahiplerine yetki belgesi
verip gümrük işlemlerini kendileri yapıp kendilerinin denetiminde mi
olacağına ilişkin Meclisin bir araştırma
yapmasına şiddetle ihtiyaç var.
Ben, gerçekten,
Türkiyede, ta 2003 yılında kurulan ilk AKP Hükûmeti döneminde
başlayıp bugüne kadar gelen kamudaki bu yolsuzlukların,
hırsızlıkların, rüşvet olaylarının peş
peşe açıklamasını yapmak istemem ama aklına ilk
geldiğinde kuş gribiyle başlayıp
çırpılmış yumurtaların paketlenmesinden tutun
mısır ithalatına kadar kendisine göre yasa yapma
anlayışıyla başlayıp en sonunda gümrüklerde olup
bitenlerin ve özellikle Derince Limanını alan bir firmanın,
Bakanın özellikle aynı köyden, hemşehri ilişkisinde
olması ve antrepoculukla uğraşmasının acaba bu antrepo
sahiplerine yetki verilerek bu işlemleri gördürmesinde pay sahibi mi diye
düşünmeden kendimi alamıyorum. Sayın Bakanın şahsını
bu konulara bulaştırmak istemem ama yaptığı
işlemler kuşku yaratıcı işlemler. Kendinden önceki
Bakan, üstelik de aynı yöreden olmasına rağmen, onun
yaptıklarını yok sayarcasına ya da onun
yaptıkları çok kötüymüş gibi birdenbire işe hızlıca
girip yargı kararlarını da uygulamadan gümrükler üzerinde
oynaması kabul edilebilir bir durum değil.
O nedenle, bu
gümrüklerde olup bitenleri, gümrüklerde yetkilendirilmiş gümrük
müşavirlerinin ve memurların hangisinin daha iyi hizmet
üreteceğinin yıllar itibarıyla istatistiklerinin de
değerlendirilerek Meclis tarafından bir tespit yapılıp bu
konuda kalıcı düzenleme yapılmasına şiddetle ihtiyaç
var. Çünkü gümrükler en fazla suistimale açık bölgeler. Nitekim, o zehirli
ayakkabıların antrepodan çıkartılmasında ya da
kırmızı et ithalatındaki yolsuzlukta kamu görevlilerinin
mi, yoksa yeminli gümrük müşavirliklerinin mi daha çok suça
bulaştığını da herkesin bilmesinde yarar var diyorum
ve bu konunun bir ihtiyaç olduğunu söyleyerek bu konuda
araştırma yapılmasını yüce heyetinize saygıyla
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, bir söz talebim var.
BAŞKAN
Sayın Baluken, bir söz talebiniz
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BAŞKAN Ne
içindi söz talebiniz?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Grubumuz adına, özellikle Haseke bölgesinde
yaşanan vahim olaylarla ilgili bir açıklama gereği duyuyorum.
BAŞKAN
Peki, buyurunuz Sayın Baluken.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Asuri, Süryani, Keldani
halkının büyük bir soykırım tehlikesiyle karşı
karşıya olduğuna ve Musulda Süryani halkına ait olan
kütüphanelere ve tarihî eserlere yönelik yapılan vahşi
saldırıları kınadıklarına ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum öncelikle söz verdiğiniz için.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Orta Doğu
coğrafyasının en kadim, en köklü halklarından olan Asuri
-Süryani- Keldani halkı büyük bir soykırım tehlikesiyle
karşı karşıyadır. Geçen yıl Irakta önce Musul,
ardından Şengal ve Ninova bölgesine yapılan IŞİD
saldırıları sonucu binlerce Asuri -Süryani- Keldani halkı
yaşadıkları yerden göç etmek zorunda kalmışlar;
yüzlercesi IŞİD çeteleri tarafından katledilmişlerdi.
Şimdi, bölgeden gelen haberlere göre de özellikle Haseke bölgesinde Til
Temir ve buna bağlı köylerde yine IŞİD çeteleri
tarafından yapılan saldırılarda onlarca Süryani gencinin
katledildiğini, 300e yakın Süryani kadını ve
çocuğunun IŞİD tarafından rehin
alındığını, âdeta, bölgede bir soykırım
provasının Süryani halkı üzerinde denendiğini kaygıyla
öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu konuda
Türkiye'nin, içerisinde bulunmuş olduğu
duyarsızlığı da buradan kabul edilemez bulduğumuzu,
Dışişleri Bakanlığının bu konuda herhangi
bir açıklama bile yapmamış olmasını son derece vahim
olarak değerlendirdiğimizi, Halkların Demokratik Partisi olarak
Asuri-Süryani silahlı birlikleri ile YPG öncülüğünde gelişen
direnişin yanında olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Son olarak, Musulda, yine, Süryani
halkına ait olan kütüphanelere ve tarihî eserlere yönelik yapılan
vahşi saldırıları da buradan
kınadığımızı, bu soykırımın bir
parçası olarak gördüğümüzü, kadim Süryani halkıyla birlikte
olduğumuzu, Süryani halkının Orta Doğu halklar
mozaiğinde hak ettiği yeri alması için elimizden gelen bütün
mücadeleyi göstereceğimizi ifade ediyorum.
Sizlere
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları
tarafından, gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük
antrepolarının denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat
değişikliklerinin yarattığı sorunların
araştırılması amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Önerinin aleyhine, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani.
Buyurunuz
Sayın Zozani. (HDP sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhine söz almış
bulunuyorum, ancak şekil şartı itibarıyla aleyhine söz
aldım, bu önerinin aleyhinde değil, lehinde olduğumuzu ifade
etmek isterim. Çünkü, maalesef, Türkiyenin hemen hemen bütün gümrük
kapıları sorunlu pozisyondadır. Hangisini incelerseniz
inceleyin, neresinden bakarsanız bakın, mutlaka bir sorun
alanıyla karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz.
Bunun
dışında, Türkiyenin sınırları artık
sınır olmaktan çıktı. Şimdi, uzun süredir gündemimizde
olan ve bizim sık sık Hükûmete
Eğer siz gerçekten kayıt
dışı ekonomiyi kayıt altına almak istiyor iseniz,
böyle bir arzunuz söz konusu ise reel politikalar geliştirmeniz gerekiyor.
İnsanları bir yük, bir katır yükü mazot getirdi ya da herhangi
bir gıda maddesi getirdi, onun ticaretini yaptı diye öldürerek,
cezaevine koyarak, cezalandırarak bu işin önüne geçebileceğinizi
düşünüyorsanız ham hayal içinde yaşıyorsunuz demektir.
Bunun mümkün olmadığını sizden önceki hükûmetlerde de
gördük, sizde de defalarca gördük. Ancak, maalesef, Hükûmet bu konuda son
derece duyarsız ve âdeta, bu konuda hiçbir sorun yokmuş gibi
davranıyor.
Biz buradan ifade
ettik, Hükûmete defalarca öneride bulunduk, dedik ki: Eğer sınır
ticaretini kayıt altına almak istiyor iseniz
Ki siz
kaçakçılık olarak değerlendiriyorsunuz, o, bizim nezdimizde
kaçakçılık değildir çünkü Roboski köyüyle öbür taraftaki Merve köyü
arasındaki 5 kilometre mesafedeki amca oğulları, dayı
yeğen karşılıklı iki köyde yaşıyorlar.
Hasbelkader birisi Irak sınırları içerisinde
bırakılmış, birisi Türkiye sınırları
içerisinde bırakılmış. O iki köy arasındaki ticari
alışverişin kaçakçılık olarak addedilmesini biz
hakaret olarak kabul ettiğimizi daha önce buradan ifade ettik.
İnsanlar orada o ticari alışverişini yapacaklar, isteseniz
de yapacaklar istemeseniz de yapacaklar. Çünkü siz onların iradesine
rağmen onların iki köyü arasında, hatta iki evi arasında
bir sınır çekmişsiniz.
Roboskiye gittim
ama bildiğiniz yerlerden örnekler vereyim. Mesela Mardin Şenyurt,
Derbesiyeden örnek vereyim: İki ev arasından tren hattı
geçiyor. Şu ses tonuyla sınırın bu yakasında
konuşursanız sınırın öbür yakasındaki
insanın rahatlıkla duyacağı ve size karşılık
vereceği bir mesafeden söz ediyoruz. Bu mesafede birbirinden
uzaklaştırdığınız,
ayrıştırdığınız insanların
birbirleriyle temasını gayrimeşru göstermeniz sadece sizi avutur,
bunun dışında bir şeye yaramaz, gerçekçi değil.
Önerilerimiz oldu
bu konuda, defalarca önerilerimiz oldu. Dedik ki: Siz gerçekten, bu konuda, bu
insani münasebetlerin, ticari alışverişlerin kayıt
altına alınmasını arzu ediyorsanız
mevzuatımızda iki yöntem vardır, iki yol vardır. Yeni bir
yasa yapmaya gerek yok, mevcut yasaları işleterek çözüm bulabiliriz.
Nedir? Mevzuatımızda sınır ticaret karnesi diye bir
şey vardır. Sınır boylarındaki köylerde, yerleşim
yerlerine, insanlara sınır ticaret karnesi vererek sorunun önüne
geçebilirsiniz. Onların o münasebetini de kayıt altına
almış olursunuz, ticari münasebetini. Yok, bunu
benimsemiyorsanız, mevzuatımızda yine yeri bulunan serbest
ticaret bölgesi uygulamasına geçilebilir. Bu ikisinden birini yapın,
bu sorunu çözün ama ısrarla buna yanaşmayan bir Hükûmet var çünkü
insan öldürmek, hükûmetlerin her zaman kolayına gelmiştir.
En son,
Şemdinli Derecikte bir köylü bakın, burada
fotoğrafını sizinle paylaşacağım- önce dizinden
jandarma kurşunuyla yaralanıyor. Bu vatandaş, Necdet Yaman, 26
yaşında bir vatandaş, kendi köyünde, evinin kapısında
jandarma kurşunuyla yaralanıyor, geç tıbbi müdahale sebebiyle
kan kaybından öldü. Sebebi ne? Evlerinin kapısına jandarma
noktası kurulmuş ki sınır ticaretini engellesin.
Kadınlar, çocuklar evinden çıkamıyor,
çıktığı zaman askerle göz göze geliyor. İnsanlar buna
itiraz etti, Asker noktasını kapımıza kurmayın.
dediler. Bu köyde çıkan arbedede bir jandarma kurşunuyla bir
vatandaş daha geçen ay yaşamını yitirdi. Son örnektir ama
daha öncesine ait pek çok örnek verebilirim.
Şimdi, bu
Derecik meselesi çok önemlidir. Esasında, şu anda Derecikte, bu
tartışmaların, çatışmaların
yaşandığı yerde Hükûmete göre bir sınır
kapısı var, Derecik Sınır Kapısı var ama sadece
var, kâğıt üstünde var. Kapı diye bir şey yok, hiçbir
şey yok ama Hükûmet ilan etmiş, orada sınır
kapısı açtığını ilan etmiş, değil 1
defa, tam 4 defa ilan etmiş. En son ilan geçen yaz aylarında -o zaman
Başbakandı- Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
yapıldı ama Sayın Erdoğanın daha önce bir ilanı
daha var Mayıs 2011de, Yüksekovada halka hitap ediyor, diyor ki:
Müjdeler olsun, Derecik Sınır Kapısını açtık.
Bugün de gitseniz Derecikte sınır kapısı diye bir şey
yok ama Hükûmet oraya bir sınır kapısı açmış!
Üzümlüye bir sınır kapısı
açmış. Seçimler yaklaştı, artık Hükûmet sözcüleri
oraya gittikleri zaman sürekli telaffuz edecekler. Zannediyorlar ki Türkiye
kamuoyu, Derecike uzak, sadece kendileri kâğıt üzerinde bir ilan
yaptıkları zaman açılmış varsayılacak, kimse
orayı ifşa etmeyecek. Aynı şekilde Üzümlü Sınır
Kapısı, açılmış gibi görünüyor. Oraya bir bina da
yapılmış, Üzümlüye bir bina da yapılmış.
Karşı tarafta Irak Kürdistan Federal Bölgesi Hükûmeti de iki valilik
arasında imzalanan protokole göre sınır kapısının
açılışını bir törenle gerçekleştirmişler ama
bu çok becerikli Hükûmet ve Bakanlık, tam üç aydır buraya bir memur
gönderemedi. Buraya, tam üç aydır uğraşıyoruz, üç aydır
orada bekleyecek bir memur gönderemedi. Bakana söyledik, defalarca söyledik,
Sayın Canikliyle konuştuk: Ya, sınır kapısı
açtınız, bina kurdunuz oraya. Bir memur gönderin. Efendim biz bir
müdür atadık ama müdür gitmiyor. Ee ne yapacaksınız? Müdürün
istifasını isteyeceğim gitmezse. Yöntem bu, çözüm bu. O zaman
oraya ne diye sınır kapısı açtınız ya da
açtığınızı söylüyorsunuz? Yarın öbür gün biraz
daha sıkışırsa Hükûmet Efendim, oradaki
yatırımı birileri engelliyor. diyecektir. Birileri orada
sınır kapısının açılmasını istemiyor.
diyecektir.
Güzergâh
gösterdik, Hükûmete dedik ki: Vatandaşın günlük olarak
kullandığı güzergâhı siz esas alırsanız
-vatandaş sizden daha iyi biliyor orayı- sadece bir köprü
yapmış olursunuz Derecikte, sınır kapısını
da açmış olursunuz. Ama, gitmişler, AK PARTİye oy veren
bir kesim korucu köylerinden yolu dolaştırarak 1 kilometrelik yolu 15
kilometreye çıkarmışlar!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Bütün korucu köylerinden yol geçirmeye
çalışacaklar. Maksat kapı değil, oradaki 3-5 oyu -ki sadece
o kadar kalmış, Allahın izniyle 7 Haziranda onları da ikna
edeceğiz, sizlerden onları da koparacağız- o 3-5 köyü ikna
etmek için 15 kilometre yolu dolandırıyorlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Kapı açacaklar ama o kapı açılamayacak,
bunu biliyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Zozani.
Lehinde, Antalya
Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurunuz
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önerge, tabii,
önemli bir hususu gündeme getiriyor değerli arkadaşlar. Gümrüklerde
son dönemlerde yaşanan birtakım olaylar daha fazla duyulmaya
başlandı ama öncelikle gümrüklerimizin yol geçen hanına
döndüğünü de böylece görmüş oluyoruz. Çünkü, bir tarafından
sevindirici haber okuyoruz, diyor ki: İşte, polisler şuraya
operasyon yaptı, şu kadar kaçak sigara yakaladı, şu kadar
kaçak bilmem ne malı yakaladı, bunu yakaladı. Güzel. Ben sonra
merak ediyorum, bu kaçak şeyler nereden giriyor? Yani, her taraf yol geçen
hanı mı olmuş? Yani, bu kara yoluyla, deniz yoluyla bir
yerlerden geliyor. Yani, bu, garip bir şekilde artık
sınırlarımızın kontrolünü kaybettiğimizi ya da
gümrüklerin farklı şekilde kontrol dışına
çıktığını gösteriyor. Yani, gümrüklerden geçiyorsa o
zaman gümrüklerde başka bir şey var demektir. Hakikaten de
sınırlarda kaçakçılığın belli bir noktaya
geldiği böylece anlaşılmış oluyor.
Tabii, daha önce
terör örgütü buradan birtakım kazançlar sağlıyordu. Şimdi
bunlar ne noktadadır, bunlarla ilgili çalışmalar nerededir?
Eskisi gibi bu raporları Emniyet Genel Müdürlüğü artık
yayınlamıyor. Eskiden bazı verileri veriyordu, şimdi web
sitesinde maalesef bu verilerin büyük bir kısmı
kaldırılmış durumda; faaliyet raporları daha
ayrıntılı şekilde yer alıyordu, şu anda
bunların çoğunu göremiyoruz. Tabii, bütün bunların olması
için öncelikle
Daha önce uzun süre burada tartıştığımız
Mayın Kanununda söylemiştik, hâlâ sınır fiziki güvenlik
sistemi maalesef sınırlarımızda kurulabilmiş
değil. Öncelikle kendi sınırlarımıza hâkim
olmamız lazım ki buralardaki fiziki sistemi kurmuş olmamız
lazım, sonra da gümrüklerden geçişini kontrollü bir şekilde
yapmamız lazım, ancak o zaman bu kaçak geçişleri önleme
şansımız olur. Dolayısıyla, bu kapsamda sadece gümrük
kapılarının bazılarını yap-işlet-devretle
yaptırmak işi çözmüyor, onun dışında
sınırların da korunması gerekiyor, gümrüklerin
dışındaki alanlarda da fiziki güvenlik sisteminin,
sınır sisteminin tesis edilmesi gerekiyor.
Ancak, tabii, kaçakçılık ve gümrük deyince
aklımıza başka şeyler geliyor, üzeri kapatılan
birtakım gümrük usulsüzlükleri geliyor, aklımıza Rıza
Sarrafın gümrükten sahte belgeyle uçan uçağı geliyor. Defalarca
konuşmamıza rağmen, soru önergeleri vermemize rağmen,
komisyonda ilgili bakana sormamıza rağmen maalesef bu konular havada
kalıyor. Şimdi, ben sonrasında başka bilgilere de
ulaştım bu konuda. Açıkçası, bunların
bazılarını sizlerin bilgisine sunarak hafızanızı
tazelemek ve bu konuda yapılanın ne kadar gayrihukuki olduğunu
dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle bir
olay yaşanıyor: Burada 1,5 ton altın usulsüz bir şekilde,
sahte bir evrakla Ganadan İstanbula geliyor. Bu gelen, beyanda
açıkçası mineral numune yazan ama içinde altın dolu bir uçak.
Geliyorlar ve gümrükte bunu tespit ettikleri için naklini yapamıyor.
Normalde, burada günlerce bekliyor. Sonrasında İran denirken yine
sahte bir evrakla bu altının Ganaya gönderilmesi sağlanıyor.
Şimdi, burada Sayın Bakana da sorduk, cevap
veremedi. Eğer içinizde varsa açıklıkla cevap verebilecek olan
Normal şartlarda 3 ton altın planlanırken 1,5 ton altın
geliyor ve uzun süre bekleme
Hani, o konuştuğumuz fezlekeler
vardı, burada sizin akladığınız
bakanlarımızdan Sayın Zafer Çağlayanla ilgili olan.
Bunların içerisinde bir tanesinde yapılan düzenleme, işte, sahte
belgeyle o uçağın buradan uçmasına izin verilmesiydi. Nereye
gidiyor? Sonra Ganaya gidiyor, yine sahte belge düzenleniyor. Sonradan gümrük
müfettişinin yapmış olduğu inceleme ve bilirkişi
raporu sonucunda, bu arada altının bir kısmının da
yine ya iç edildiği ya rüşvet olarak verildiği -uçuş
bilgilerine bakıyorlar, sahte belge olmasına rağmen- 292
kilosunun kaybolduğu görülüyor.
Şimdi, merak
ediyoruz, bu acaba rüşvet olarak bırakılan kısım
mı eğer sahte belge düzenlendiyse diye? Sayın Bakana sorduk
yukarıda, buraya geldiğinde de sorduk; gümrüklerden sorumlu
Bakanımıza, Gümrük ve Ticaret Bakanına -kendisi de burada grup
başkan vekilliği yaptı- dedik ki: Sayın Bakan, tamam
Bunlar doğru. diyorsun, güzel de neden o zaman sahte belgeyi
düzenlediği iddia edilen kişinin soruşturulmasına izin
vermiyorsun? Burada tutanaklara yeniden baktım, dedi ki: Efendim, biz
gerekli şeyi yapmışız, savcılığa duyuruda
bulunduk. Peki, kim o? Sizin elemanınız.
Sizde bir
düzensizlik varsa, herhangi bir şirkette bir hata varsa, onunla ilgili bir
soruşturma açmaz mısınız veya bunun
soruşturulmasına izin vermez misiniz? Kim kapattı üstünü? Burada
çok gülmüştük, Vali kapattı, bizim alakamız yok. dedi. Yani
Benim valim, devletin valisi kömür kamyonuna çıkacak. derken bir anda
Valiyle alakamız yok. Doğru yani çünkü burada MİT
Müsteşarı da devletin görevlisi, Hükûmeti ilgilendirmiyor, müzakereyi
o yapıyor. gibi de konularla muhatap olmuştuk biliyorsunuz.
Onun için, çok
yadırgamıyoruz ama hakikaten işin garip tarafı şu:
Sahte beyan olduğu tespit edilmiş, gerekli para cezası
kesilmiş, biz görevimizi yapmışız. diyor. Gerekli idari
para cezasının kesilmesi ne demek? Burada bir usulsüzlük var demek.
Para cezasını -gümrüklerle ilgili para cezasını- ödeyince,
vın, uçak uçmuş.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Buradaki işlem ne olacaktı?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Peki, şimdi ne olacak yani? Söyle o zaman, niye izin vermedin
Sayın Kacır? Niye izin vermediniz diyorum?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bunların hepsi burada konuşuldu.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Kaçakçılık, gümrük, bununla ilgili bu laçkalık
Bu
kafayla gitmez, onun için anlatıyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Laçkalık sizin
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Siz, sahte belge düzenleyen, daha doğrusu düzenlettirilen
Çünkü arkasından kimin çıkacağını biliyorsunuz, o
belgenin arkasından kimin çıkacağını biliyorsunuz da
onun için. Burada ilgili Bakanın soruşturulmasına da izin
vermediniz, Yüce Divana gitmesine de izin vermediniz. Kendiniz tespit
etmişsiniz, idari para cezası kesilmiş. İdari para
cezası demek, sahte evrak düzenlendi demek, kaçakçılık
yapıldı demek. Savcılığa göndermek yetmiyor, kendi
evrakınızdaki sahtekârlığı kendi
Bakanlığınız niye incelemiyor? Niye izin vermiyor da üstünü
örtüyor?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yok öyle bir şey, yok.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ucu bir yere dokunur diye korkuyorlar işte, ucu
hırsızlar imparatoruna gider diye korkuyorlar.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Mademki masum, bir şeyi yoksa
Eğer siz her gümrük
kaçakçılığının, sahte belge düzenlenmesinin üstünü
kapatırsanız bunu nasıl çözeceksiniz, anlamıyorum.
Ya, bu bir örnek,
en önemli örnek. Diyorum, bakın, 292 kilo altın uçmuş havaya,
yok; arada sahte uçanlar hariç. Şimdi, bunu merak etmiyor musunuz? Kim
aldı, içinizden birisi aldı mı, nereye gitti, nasıl oldu,
bu altının yolu nerede kesişti?
Onun için,
eğer bu usulsüzlüklerin üstü örtülürse herkes buradan kaçırmaya devam
eder, sadece Rıza Sarrafın uçağı değil. Bu, bizim
soruşturma sırasında ortaya çıkan, sizin de itiraf
ettiğiniz ama Uçak gelmiş, uçmuş, bizi ilgilendirmez. diye
Sayın Bakanın da pişkin pişkin söylediği bir şey.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Nereye uçmuş? Neyle uçmuş?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Ama, sahte belgeyle uçmuş yine.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) İçinde ne varmış?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Yani, altınların bir kısmı gitmiş ama 292
kilosu kaybolmuş.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Çalmışlar mı?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bilmiyoruz artık, rüşvet mi verdiler, çalındı
mı, yoksa yolda bıraktılar mı...
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Şıracı, bozacı.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Mesele o değil, mesele, bakın arkadaşlar, böyle bir
iddia değil, gümrük müfettişlerinin raporuyla, bilirkişi
raporuyla tespit edilen bir şeyi soruşturmak zorundayız. Bunun
üstü kapatılırsa bizim bundan şüphelenmemizden daha doğal
bir şey olamaz. Onun için, gelin, bunları önlemek istiyorsanız
bu önlemlere bakalım. Bakın, burada da söyledi
arkadaşlarımız, sadece gümrük müşavirlerinin yetkisini
elinden alıp buraya koymakla olmaz. Gümrüklerde yaşanan diğer
sorunlarımız var, dâhilde işleme rejimiyle ilgili yine gümrük
sorunlarımız var. Bunların hepsinin oturulup birçok şeylere
gelmesi lazım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) 5 bin tonluk gemiye 50 bin ton buğday yükleyenler var, var da
var.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Tabii, yani 5 bin tonluk gemiye 150 bin ton fatura kesenler de
vardı.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Var, değil mi?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Dolayısıyla, bunların üstü kapatılırsa
gümrüklerdeki bu sorunları çözemeyiz.
Bu vesileyle, bu
araştırma önergesini desteklemenizi ve bu konuların
araştırılmasını sağlamanızı bekliyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Aleyhinde Konya
Milletvekili Hüseyin Üzülmez. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kaç ay çalışacak komisyon?
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Kacır kucur, çık kürsüye konuş.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Üzülmez, bırak da Sayın Kacır
konuşsun, o çok şey biliyor. Hâlâ cevap vermediler, hâlâ.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Araştırma komisyonu kaç ay çalışacak? Kaç
ay çalışacak? Şurada bir ay sonra Meclis kapanıyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hâlâ cevap vermediniz, dönem bitti.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bu kadar gayriciddisiniz. Komisyon kuracakmış bu
saatten sonra!
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Bir şey söyleyeceksen çık kürsüye, orada
konuş, olduğun yerden car car
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sen niye carlıyorsun, sana ne oldu da carlıyorsun?
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Üzülmez.
HÜSEYİN
ÜZÜLMEZ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
araştırılması istenen gümrüklerle ilgili düşüncelerimi
ifade edeceğim. Gümrükler, cumhuriyet tarihimizde her zaman sıkıntılı
ve problemli olmuştur. Ancak, geçmişte
yaşadığımız birçok sıkıntı,
iktidarımız döneminde gümrüklerde bütün sıkıntılar
asgariye indirilmiştir.
Şöyle bir
bakalım: AK PARTİ iktidarlarından önce -1980
yılını esas alırsak- Türkiyenin ihracatı ve ithalatı
bir elin parmaklarını geçmeyecek milyar dolarlarda iken, yirmi iki
yıllık iktidar döneminde, 1980 ile 2002yi esas
aldığımızda, bu rakam ancak 75 milyar dolarlar seviyesine
ulaşmış ama bizim iktidarımız döneminde 350 milyar
dolarlara yaklaşan bir dış ticaret hacmi var. Bu nasıl
gelişti, bu noktaya nasıl ulaştık? Bu kadar
sıkıntılıysa bu gümrükleri nasıl aştık?
Gümrüklerde beyanname açma süresi daha önce günler almaktayken şimdi,
iktidarımız döneminde, elektronik ortamda yapılmaktadır.
Kapılarda 100 kilometreye varan sıralarda
Özellikle Habur
Kapısında, 1980li, 1990lı yıllara
baktığımızda, Nusaybine kadar tankerler sıraya
girmekteydi. Ancak, ilk denemesi 57nci Hükûmet döneminde olan ancak daha sonra
iktidarımız döneminde yapılan yap-işlet-devret modeliyle
sınır kapılarında, gümrük kapılarında
yapılan modernizasyon neticesinde, bugün çok daha hızlı
işlemler yapılabilmekte. Bu kapılarda, yap-işlet-devret
modeliyle bugüne kadar 8 gümrük kapısına 265 milyon TLlik
yatırım yapılmış ve devlet kasasından 1 lira
çıkmamıştır.
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Devlet kasasına girmesi gereken paranın girmemesi,
çıkması değil midir?
HÜSEYİN
ÜZÜLMEZ (Devamla) Önümüzdeki dönemde yine, 5 kapı ve Halkalı gümrük
alanıyla ilgili yap-işlet-devret modeliyle 250 milyon TLlik yatırım
hâlen yapılmakta ve 2016 yılında bunlar hizmete açılacak.
Şimdi,
x-rayle ilgili veya kamerayla ilgili, gümrük ve antrepolardaki denetlemeler,
sürat ve beklemeleri hızlandırmak için yapılmaktadır.
Elbette, bir bakanımızın uyguladıktan sonra başka bir
bakanın değişiklik yaptığı ifade edilmektedir.
Burada karşılaşılan sorunlarla ilgili çözümü daha
hızlandırmak için bu tedbirler alınmaktadır.
Özellikle
yetkilendirilmiş gümrük müşavirleriyle ilgili, yetkilerin
alındığı ifade edilmektedir. Yetkilendirilmiş gümrük
müşavirleri 18 konuda işlem yapmakta iken sadece 4 işlem gümrük
memurlarına verilmiştir ve aynı işlemi de beraber
yapmaktadırlar. Buradaki temel hedefimiz, amacımız hem ihracatta
hem ithalatta iş âleminin sıkıntılarını gidermek
ve hızlandırmaktır. Bu alanda yapılacak
çalışmalarla, önümüzde 2023 hedefinde 500 milyar dolar ihracat
hedeflemekteyiz, bu ihracatı hızlandırabilmek için bu tedbirleri
almak mecburiyetindeyiz.
Şimdi, son dönemde
karşılaştığımız, et ithalatıyla ilgili,
ayakkabıyla ilgili bazı ifadeler söylendi. Elbette, geçmişte
gümrük kapılarında, çok süratli geçildiği için, işlem
yapılmadığı ve x-ray cihazları olmadığı
için kaçakçılık çok daha had safhadaydı ancak şimdi
yapılan denetimlerde bu iş daha hızlı yapılmakta ve
daha az duyulduğu için gümrük kaçakçılığı hepimizin
dikkatini çekmektedir. Hâlbuki geçmişte, on yıl, on beş yıl
geriye gittiğimiz zaman işlem o kadar çok yapılıyordu ki
bunların bir kıymetiharbiyesi yok, sıradan bir vakayıadiye
gibi algılanıyordu ama şimdi yapılan bütün denetimlerde
gerekli şeyler yapılmakta, özellikle son modernize edilen gümrük
kapılarında, x-ray cihazlarıyla ilgili çalışmalar
neticesinde kapılarda kaçakçılık asgariye indirilmiştir.
Yeni alınan kararla da ilave gümrük kapıları ve antrepolarda bu
x-ray ve kamera sistemi getirilerek bu kaçakçılığın önüne
geçilmesi hedeflenmektedir.
Ben bu
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, bu önerinin
aleyhinde olduğumu beyan ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Üzülmez.
LEVENT GÖK
(Ankara) Benim bir beyanım olacak efendim.
BAŞKAN
Yoklama talebiniz mi var?
LEVENT GÖK
(Ankara) Olacak ama öncelikle bir beyanım olacak, açıklamam olacak.
BAŞKAN Bir
açıklama yapmak istiyorsunuz.
Buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Konya Milletvekili Hüseyin Üzülmezin CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, konuştuğumuz gümrük
kapıları, emtia, mal ve bunun gibi ihracat ithalatla ilgili gelen
giden malların denetlendiği yerler. Az önce konuşan AKP sözcüsü,
eskiden gümrüklerdeki bu tür kaçak geçişlerin çok olduğunu ama
şu anda önlendiğini ifade ediyor. Kayıtlara geçmesi
açısından söylüyorum, keşke dediği gibi olabilseydi.
Şimdi devlet eliyle Türkiyenin sınırları kevgire
dönmüştür. Türkiyenin sınır komşuları, özellikle
güneydeki sınır komşularıyla ilgili olarak bırakın
mal ve diğer emtiayı devlet eliyle silahların geçirildiği,
kaymakamların nezaret ettiği ve özellikle Suriyenin kuzeyindeki
bölgeye devlet eliyle silahlı radikal unsurların geçirildiği bir
dönemi yaşıyoruz. Sınırların böyle kevgire
döndürüldüğü bir dönemde arkadaşlarımızın Şu
anda gümrükler kontrol altına alınmıştır. demesi son
derece yakışıksız bir sözdür. Tam tersine, kevgire dönen
sınır kapılarının olduğu bir ülkede
yaşıyoruz.
Kayıtlara
geçmesi açısından söz aldım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları
tarafından, gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük
antrepolarının denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat
değişikliklerinin yarattığı sorunların
araştırılması amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
III. YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Gök, Sayın Akar, Sayın
Çetin, Sayın Öner, Sayın Dudu, Sayın Kaplan, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Günal, Sayın Haberal, Sayın Türeli,
Sayın Değirmendereli, Sayın Aldan, Sayın Serindağ,
Sayın Oyan, Sayın Öztürk, Sayın Güneş, Sayın
Demirçalı, Sayın Özkes, Sayın Özgündüz, Sayın Bayraktutan.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları
tarafından, gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük
antrepolarının denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat
değişikliklerinin yarattığı sorunların
araştırılması amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
1.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, (2/1879) esas numaralı
Ahıska Türklerinin Türkiyeye Kabulü ve İskanına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/242)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/7/1992 tarihli
ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve
İskanına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifim (2/1879 esas no.lu) ilgili komisyonda kırk beş gün
içinde görüşülmediği için İç Tüzükün 37nci maddesi
gereğince kanun teklifimizin doğrudan Genel Kurula getirilmesini
talep ediyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 2/3/2015
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
BAŞKAN
Teklif sahibi olarak Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan.
Buyurunuz
Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Grup Başkan Vekilimiz Oktay Vuralın da aynı mahiyette
verdiği bir kanun teklifiyle beraber 3835 sayılı Ahıska
Türklerinin Türkiyeye Kabulü ve İskanına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan yüce Meclisin gündemine
alınması talebiyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ahıska Türkleri, dönemin Sovyetler
Birliği lideri Stalinin imzaladığı 31 Temmuz 1944 tarihli
ve tamamen gizli olan Devlet Savunma Komitesi kararı uyarınca
yaşadıkları yerden sürgün edildiler.
Stalinin amacı Kafkasyayı
Türk ve Müslümanlardan temizlemekti. İşte bu amaç doğrultusunda,
bölgede yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman nüfusun 40 bini Kazakistana, 30
bini Özbekistana, 16 bini de Kırgızistana göç ettirilmeye
zorlandı. Bunların bir kısmı da o dönemde Sibiryaya gitti
ve Sibiryada olanların önemli bir kısmına da daha sonra
ulaşmak mümkün olmadı. Söz konusu karar yetmiş yıl önce 14
Kasım 1944te Ahıska bölgesinin 5 ilinden Türklerin sürgüne
gönderilmesiyle uygulamaya konuldu. Ahıska Türkleri, iki saat içinde tren
vagonlarına doldurularak gideceklere yere kadar aşağı dahi
inmemek koşuluyla kapalı tren vagonlarında sürgüne götürüldü.
Ahıska Türklerinin nakli haftalarca sürdü ve yaklaşık 17 bin
Ahıska Türkü yollarda hayatını kaybetti. Ben burada
hayatını kaybeden Ahıska Türklerini şükran ve minnetle
anıyorum, Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Türkiyede 2 milyon Suriyeliye sahip
çıkan Hükûmet, Türklere sırt çeviriyor. Evet, Ahıska Türkleri
özbeöz Türktür. Onların da hak ettikleri gibi yaşamaları için
ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bana hemen hemen her gün
Ahıskalı Türklerden elektronik posta, telefon ve mektup geliyor;
çektikleri sıkıntıları, hak ettikleri gibi yaşamak istediklerini
yazıyorlar. Kanun teklifimizin ne zaman gündeme
alınacağını soruyorlar, hangi tarihte
görüşüleceğini soruyorlar ama biz, şu anda, Türkiyeyi polis
devleti yapmak isteyen Hitler kanunuyla uğraşıyoruz. Ahıska
Türkleri vatandaşlık alıp rahat ve huzurlu yaşamak
istiyorlar. Bize, Ahıska Türklerine sahip çıkacak biri lazım.
diyorlar. Lütfen, bize sahip çıkar mısınız. diyorlar.
Türkiyede kalabilmemiz için bizim vatandaşlık alıp rahat ve
huzurlu yaşamamıza, göç etme korkusunu içimizden silmemize yardım
edin lütfen. diye haykırıyorlar. Bu gelen mesajlardan sadece bir tanesi,
bunun gibi daha birçok mesaj var, feryat ediyor Ahıska Türkleri, hem de
yıllardır. Bu feryatlarını, Suriyedeki Rabiayı duyan
Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri ve Cumhurbaşkanı,
şimdi de Başbakan maalesef hiç duymuyor.
Ahıska
Türklerine Türkiye sahip çıkmış. Ne zaman? 2 Temmuz 1992
tarihinde 3835 sayılı Kanunla Ahıska Türkleri Türkiyede iskân
edilmiş. Bu Kanunun 6ncı maddesine göre, gerek kanundan düzeltildi
Türkiyede gerekse yurt dışında hâlen bulundukları yeni
kanundan düzeltildi devletlerde kalacak Ahıska Türklerinden Bakanlar
Kurulunca tespit edileceklere Türk vatandaşlığı
tanınacağı hükme bağlanmıştı. Bu kanuna
dair, 3835 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle, 1 Ocak
2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiyede ikamet eden
Ahıska Türklerine, bu maddenin yürürlüğünden itibaren üç ay içinde
müracaat etmeleri hâlinde, millî güvenlik açısından bir
sakıncası yoksa, 11 Şubat 1964 tarihli 403 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanunu ve ilgili mevzuatta öngörülen
şartlar aranmaksızın, başvuru tarihinden itibaren altı
ay içerisinde Türk vatandaşlığı statüsü
sağlanmıştır.
Bu kanun
kapsamında birçok Ahıska Türkü Türk
vatandaşlığına alınmıştır ancak geç
haberdar olan ve verilen sürede istenilen belgeleri temin edemeyen binlerce
Ahıska Türkü bu uygulamadan yararlanamamıştır ve Türk
vatandaşı olamamıştır. Türk vatandaşı
olamayan Ahıska Türklerinin mağduriyetinin önlenmesi için ilgili
kanun maddesinde yeni düzenleme yapılması gerekmektedir.
İşte, biz, verdiğimiz bu kanun teklifiyle beraber 1 Ocak 2009
tarihinden önce veya sonra ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiyede ikamet
eden Ahıska Türklerine belli koşulları sağlamaları
şartıyla Türk vatandaşlığı statüsü verilmesini
öneriyoruz. Bu maddeyle, daha önceki düzenlemeden yararlanamayan ve Türk
vatandaşı olamayan Ahıska Türklerinin mağduriyetleri
giderilmiş olacaktır.
Teklifimizin kabul
edilmesi yönünde oy vermenizi rica ediyor, Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.
Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, 1578 yılında Çıldır Savaşından
sonra Anadoludan coğrafi olarak Ahıska bölgesine gönderilen
Türklerden oluşan bugünkü Ahıska Türkleri Anadolu Türkçesiyle
konuşurlar. Stalin zamanında Kazakistan, Özbekistan ve
Kırgızistana sürgün edilen bu unsurlar
Oralara gittiğiniz
zaman, işte, Türklerdir bunlar -Kazaklar bile dâhil olmak üzere- diye
söyledikleri ve konuştuğunuzda Kazakça değil Anadolu Türkçesiyle
konuştukları bir topluluk olarak görürsünüz.
Değerli
milletvekilleri, aslında sürgün edilenler sadece Ahıska Türkleri
değil, Kırım Tatar Türkleri de aynı şekilde Sibiryaya
sürgün edilmiştir aynı tarihlerde ama yine aynı tarihlerde
Kafkasyadan Anadoluya sürgün edilenler vardır. Yine, 1878den sonraki
dönemden başlamak üzere 1912ye kadar, Balkan Savaşlarına kadar
Balkanlardan Anadoluya sürgün edilenler vardır ki, özellikle Bulgaristan
bölgesi başta olmak üzere bütün Bosna-Hersek bölgesi, Makedonya bölgesi ve
Trakya bölgesinden aynı şekilde sürgünler olmuştur Anadoluya,
kaçkınlar olmuştur. Mesela Balkanlardan, Makedonya ve Yunanistandan
gelenler Anadoluya büyük göçler hâlinde gelmişlerdir ki
aşağı yukarı, 1923te mübadeleyle göç ettirilenlerle
birlikte aşağı yukarı, Kafkasyadan sürgün edilenlerle
birlikte, Anadoluya sürgün edilenlerle birlikte o tarihteki Türkiye
Cumhuriyeti nüfusunun yaklaşık yüzde 35ini teşkil
etmektedirler. Nitekim, 1923te mübadeleyle Yunanistan bölgesindeki 667 bin
Türk Anadoluya sevk edilmiştir. Gümülcine yani Batı Trakya bölgesindeki
Türkler hariç, İstanbuldaki Rumlarla karşılıklı olmak
üzere yerlerinde bırakılmış, Yunanistandaki bütün
diğer bölgelerdeki Türkler Anadoluya mübadeleyle yani
karşılıklı olarak sevk edilmiştir. Keza, 1914te,
Dünya Savaşı çıktığı zaman, Kafkasya bölgesinden,
Tiflis ve Erivan bölgesinden yaklaşık 1 milyon 100 bin Türk
Anadoluya kaçmak zorunda kalmıştır ve bunların ancak 702
bini Anadoluya gelmiştir. Dolayısıyla, bu göç hareketleri
Anadolu için, Kafkasya ve Balkanlar için fecaatten öte bir şey
değildir. Nitekim, Ahıska Türkleri de zaman içerisinde Azerbaycana
gelmeye başlamışlardır özellikle Asya bölgelerinden fakat
1992de Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesine
yaptıkları saldırılar sırasında, Dağlık
Karabağ bölgesinden kaçkın durumuna düşen 1 milyona yakın
Azerbaycan Türkü sebebiyle Ahıska göçmenleri Azerbaycana kabul edilmemeye
başlanmıştır. Dolayısıyla, en başından
beri, bu açıdan baktığınızda, müthiş bir yer
değiştirme ve sürgün hareketi görürsünüz. Bunu şu şekilde
düşünün: Topraklarınızdan bir şekilde
Yani, hep Ermenilerden
bahsederler, Efendim, 1,5 milyon Ermeni yaşıyordu, bunlar
Anadoludan sürgün edildiler.
Bakın, değerli milletvekilleri, 1914ten
başlamak üzere, 1915, tehcir dediğimiz zamana kadar Ermeni
çetelerinin katlettiği Müslümanların sayısı -özellikle
Müslümanlar kelimesini kullanıyorum- 128 bindir. Bunlar tek tek
kayıtlıdır, hangi köylerde ne kadar katliam
yapıldığı. Ama, aynı şekilde, 1914te, Tiflis ve
Erivan bölgesinden, daha Dünya Savaşının başında 1
milyon 100 bin Türk Müslüman Anadoluya göç ettirilmiştir ve yollarda
kırılmıştır 300 bini. Dolayısıyla, Efendim,
bunlar buraya sevk edildi. deniyor ama toplam 5,5 milyon Türk Kafkasyadan ve
Balkanlardan Anadoluya sürgün edilmiş ve 2,5 milyon civarında Türk
de değişik şekillerde katledilmiştir. İşte, bu
sebeple, kendi yurtlarından başka yerlere sürgün edilen Ahıska
Türklerinin bir şekilde eski topraklarına gelmesi konusunda gereken
çabayı göstermek gerekiyor. Nitekim, Gürcistan 1992 yılında,
Avrupa Konseyine girdiğinde, Ahıska Türklerinin eski bölgelerine
gelmesi konusunda taahhütte bulunmuştur ancak bu
işletilmemiştir. Bunun işletilmesi için de Türkiyenin gereken
çabayı göstermesi muhakkak ki elzemdir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
III. YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesini
oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi vardır.
Sayın Halaçoğlu, Sayın Türkoğlu,
Sayın Dedeoğlu, Sayın Bulut, Sayın Yılmaz, Sayın
Yılmaz, Sayın Işık, Sayın Çirkin, Sayın Adan,
Sayın Kutluata, Sayın Yeniçeri, Sayın Günal, Sayın
Akşener, Sayın Akçay, Sayın Halaman, Sayın Belen,
Sayın Başesgioğlu, Sayın Türkkan, Sayın
Uzunırmak, Sayın Torlak.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler (Devam)
1.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, (2/1879) esas numaralı
Ahıska Türklerinin Türkiyeye Kabulü ve İskanına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/242)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.07
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.26
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza
İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Askerî
Hâkimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S.
Sayısı: 685)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Polis
Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
5.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21 Şubat 2015 tarihli 60ıncı Birleşimindeki
görüşmelerine ilişkin İç Tüzükün 13üncü maddesi
kapsamında yapılan başvuruları görüşmek üzere 3 Mart
2015 tarihinde toplanmıştır.
Başkanlık
Divanı kararını okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Başkanlık Divanı Kararı
1.-
684 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21/2/2015
tarihli 60ıncı Birleşimdeki görüşmelerine ilişkin
İç Tüzükün 13üncü maddesi kapsamında yapılan başvurularla
ilgili 3/3/2015 tarihli 94 sayılı Başkanlık Divanı
Kararı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı Kararı
Karar No: 94 Karar
Tarihi: 3 Mart 2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı 3 Mart 2015 Salı günü saat
10.30'da TBMM Başkanı Cemil Çiçek Başkanlığında,
Başkan Vekilleri, Sadık Yakut, Ş. Güldal Mumcu, Meral
Akşener; Kâtip Üyeler, Fehmi Küpçü, Bayram Özçelik, İsmail
Kaşdemir, Mine Lök Beyaz, Muhammet Bilal Macit, Dilek Yüksel, Muhammet
Rıza Yalçınkaya ve İdare Amirleri; Salim Uslu, Ömer Faruk Öz,
Ali Uzunırmak ve Sırrı Süreyya Önder'in
katılımıyla toplandı.
Gündeme geçilerek;
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısına ilişkin olarak İç
Tüzükün 13üncü maddesine göre yapılan başvuruların
görüşülmesini müteakip:
1) 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21 Şubat 2015 tarihli
60'ıncı Birleşimindeki Genel Kurul görüşmelerine
ilişkin yapılan itirazlarda oylamalar dışında kalan
hususlarda İç Tüzükün 13üncü maddesine göre Başkanlık
Divanının karar verme yetkisi olmadığına,
2) 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21 Şubat 2015 tarihli
60'ıncı Birleşimindeki görüşmelerde gerçekleştirilen
oylamalarında İç Tüzük hükümlerine aykırılık bulunmadığına,
3) İç
Tüzükün 13üncü maddesi çerçevesinde kanun tasarı ve tekliflerine
ilişkin yapılan itirazların söz konusu kanun tasarı veya
teklifinin görüşülmesine engel teşkil etmeyeceğine oy
çokluğuyla karar verildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Mikrofonu da açarsanız efendim.
BAŞKAN
Evet, buyurunuz efendim.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 3/3/2015 tarihli 94
sayılı Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının okumuş olduğunuz kararı demokrasimiz
adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına; demokrasinin, millî
iradenin tecelli ettiği yer olarak tanımladığımız
Türkiye Büyük Millet Meclisine hiç uygun düşmemiştir. Bu, demokrasiye
vurulmuş olan bir darbedir. İktidar partisinin oy
çoğunluğuna dayanarak Ben Genel Kurulda istediğim
hukuksuzluğu yaparım. şeklindeki tutumuyla Meclis
Başkanlık Divanında, Adalet ve Kalkınma Partili üyelerin
vermiş olduğu oylar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Cemil Çiçekin de katılımıyla demokrasi
dışı bir karar alınmıştır, İç Tüzük
çiğnenmiştir.
Çok kısaca
bunu açıklamak istiyorum: Hatırlanacaktır, 21 Şubat 2015
tarihli 60ıncı Birleşimde oylamalar yapılırken,
görüşmeler yapılırken Başkanlık Divanında oturan
ve oturumu yöneten Sayın Meclis Başkan Vekili, zamanın
Başkan Vekili Sayın Bahçekapılı hukuksuz bir oylama
yapmıştır. Muhalefetin yoklama taleplerini, karar yeter
sayısı taleplerini görmemiş, İç Tüzükü
çiğnemiştir.
Bu konuda bir iki
örneği dikkatinize yeniden sunmak istiyorum, tutanaklar burada. Oturumu
yöneten Sayın Bahçekapılı soruyor, diyor ki: Karar yeter
sayısı veya yoklama istiyor musunuz? Sayın Levent Gök
İstiyoruz efendim. diyor, Başkan devam ediyor Yok. diyor. Kendi
soruyor, Levent Gök'ün söylediğini duymuyor veya duymak istemiyor. Levent
Gök tekrar ediyor: İstiyoruz efendim. Şimdi, bu çok açık bir
İç Tüzük ihlalidir. Bir önergenin oylaması sırasında ya da
bir maddenin oylaması sırasında karar yeter sayısı
istenirse, toplantı yeter sayısı istenirse Meclis Başkan
Vekili bu talebi yerine getirmek zorundadır. Varsayalım ki oturumu
yöneten Meclis Başkan Vekili o günkü gerilim ortamında bu cümleleri
duymadı -daha başka örnekler de var ama zamanınızı
almamak için onlara girmek istemiyorum- duymamış da olabilir. Biz
Meclis Başkanlığına Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak 21
Şubat tarihli bu oturumdan sonra 23 Şubatta başvurduk ve dedik
ki: Burada çok açık bir İç Tüzük ihlali
yapılmıştır. İç Tüzükün 13üncü maddesinin son
fıkrasına göre Meclis Başkanı Başkanlık
Divanını toplantıya çağırsın ve
Başkanlık Divanı izlenecek yolu takdir etsin. İç Tüzükün
ilgili hükmünü
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) İki saat açıklama mı yapılır böyle ya?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kim orada tahammülsüzlük gösteriyor?
BAŞKAN Siz
devam ediniz Sayın Hamzaçebi.
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) Ben, ben.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Öyle mi?
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) Bu kadar uzun konuşmalar yapılmaz ki, çıkın
kürsüye
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Kapusuz, siz
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hoş geldin!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Hoş geldin, demokrasiye de hoş geldin!
MURAT YILDIRIM (Çorum)
Siz yokken adam buradaydı. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MEHMET GÜNAL
(Antalya) On iki sene sonra aklına geldi ha!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Kapusuz grup başkan
vekilliğini özlemiş gözüküyor. Ön tarafa gelirse sesini daha iyi
duyabilirim.
MEHMET ALTAY
(Uşak) İç Tüzükün neresine göre konuşuyorsun? İç
Tüzükün neresinde var?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İç Tüzükün ilgili hükmü şu
şekilde: Eğer oylamada yanlışlık
yapıldığı oylamadan sonra anlaşılır ise
Meclis Başkanı Divanı toplayarak takip edilecek yolu
kararlaştırır. Şimdi, bugün topladı Meclis
Başkanı Başkanlık Divanını. Şimdi, bu karardaki
şu cümle ilginç, 2 numaralı paragraf, diyor ki Başkanlık
Divanı: 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21 Şubat 2015 tarihli 60'ıncı Birleşimindeki
görüşmelerde gerçekleştirilen oylamalarında İç Tüzük
hükümlerine aykırılık bulunmadığına
Efendim,
İç Tüzüke çok açık bir şekilde aykırı. Sayın
Meclis Başkanını bu tutumu nedeniyle kınıyorum. Sayın
Meclis Başkanı o toplantıyı yönetirken herhâlde Ya
arkadaşlar, burada tutanaklara göre çok açık bir İç Tüzük ihlali
yapılmıştır, gelin bunu değerlendirelim. demesi
gerekirken bu tavrı göstermemiştir. Sayın Meclis
Başkanı susarak ne elde edecektir bilemiyorum ama şunu
kazanmıştır: Giderayak Sayın Cemil Çiçek bu İç Tüzük'ü
çiğneyen bir Meclis Başkanı olarak tarihe geçmiştir. Bunu
kabul etmiyoruz efendim.
Gerçeği
açıkça tahrif eden bir Başkanlık Divanı kararı
uyarınca görüşmelerin devam etmesinin mümkün
olmadığını düşünüyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurunuz.
26.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Meclis Başkanlık Divanı tarafından 3 Mart 2015
tarihli 94 no.lu tarafımıza ulaştırılan
Kararıyla ilgili Halkların
Demokratik Partisi adına tutumumuzu ortaya koymak üzere söz aldım.
Görülüyor ki Genel Kurulda AKP Grubunun sayısal
çoğunluğuna güvenerek ve genel oturumu yöneten Meclis Başkan
Vekillerinin siyasi parti kimliklerini bir kenara bırakmadan
göstermiş oldukları taraflı tutumla ortaya çıkan İç
Tüzük ihlaliyle ilgili Meclis Başkanlık Divanı da aynı
tavrı ortaya koymuştur. Burada, yine, AKPli üyelerin sayısal
çoğunluklarına dayanarak bir karar alınmış ve bu karar
elimde bulunan İç Tüzük'ü tamamen devre dışı
bırakmıştır. Çünkü, demin Cumhuriyet Halk Partisi
Sayın Grup Başkan Vekilinin de belirttiği gibi, İç Tüzük
ihlalleriyle ilgili oylamalarda tespit olunan durumlar son derece
nettir. Karar yeter sayıları ve yoklama sayıları
istenmesine rağmen ve bunu Genel Kurulu yöneten Meclis Başkan Vekili
duymasına rağmen yürürlüğe koymamıştır. Aynı
oturumda tavrıyla ilgili istenen usul tartışmalarına da
Meclis Başkan Vekili, AKP Grubunun siyasal tavrını göz önünde
bulundurarak cevap vermemiştir. Bu kadar alenen, açık bir
şekilde ortada olan bir durumla ilgili Ortada bir İç Tüzük ihlali
yoktur. şeklinde grubumuza iletilen bu kararı
tanımadığımızı, Meclis Başkanı
başta olmak üzere İç Tüzükün tamamen rafa
kaldırılmasını sağlayan Başkanlık Divanı
üyelerinin tutumunu burada kınadığımızı ifade
etmek istiyorum.
Burada
özellikle şöylesi bir hususa da dikkatinizi çekmek istiyorum:
Anlaşılıyor ki Meclis Başkanlık Divanı sadece
yapılan oylamalarla ilgili bir gündemle toplanmıştır ancak
o günkü oturumda ve müteakip günlerdeki Genel Kurul oturumlarında bizim
yönelttiğimiz itirazlardan biri oylamalarla ilgilidir. Diğer
itirazlarımız bugüne kadar Genel Kurulda Meclis Başkan Vekilleri
tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.
Şöyle ki: 21 Şubat tarihindeki Genel Kurul oturumlarında, yine
müteakip günde buradaki yapılan görüşmelerde grupların bu yasa
tasarısının tümü üzerine olan söz hakları gasbedilmiş;
soru-cevap kısımlarıyla ilgili yine grupların
yönelteceği sorular, Bakanlıktan duyacağı cevaplarla ilgili
hakları da yine çiğnenmiştir.
Dolayısıyla,
burada, açık bir şekilde İç Tüzükün 72nci maddesini ihlal eden
bir durum var çünkü İç Tüzük 72nci madde şöyle diyor: Tüzükte
başkaca bir hüküm yoksa, her konuda, her siyasî parti grubunun
grupları adına ve iki üyenin kendileri adına birer defa
konuşma hakları vardır. Son derece nettir. Tutanakları
incelerseniz, o güne ait tutanakları incelerseniz tasarının tümü
üzerinde görüşmelerin yapılması esnasında Genel Kurulda çok
gürültülü bir ortamın olduğunu, o gürültülü ortamdan dolayı
buradaki oturumun sağlıklı yönetilemediğini, hatta
Milliyetçi Hareket Partisi adına kürsüye davet edilen
konuşmacının veya onların grup başkan vekilinin
Geleceğiz, konuşmamızı yapacağız ama gürültünün
önce kesilmesini bekliyoruz. dediğini de görmüş olacaksınız.
O nedenle, biz,
burada, açık bir şekilde İç Tüzükün 72nci maddesinin de ihlal
edildiğini, bugüne kadar bu talebimizin dikkate
alınmadığını, şu anda oturumu yöneten Başkan
Vekili olarak ve Başkanlık Divanı olarak bu talebimizin
tarafınızdan değerlendirilmesini, dolayısıyla bu yasa
tasarısının bu şekilde İç Tüzük ihlalleriyle
görüşülemeyeceğini ifade etmek istiyoruz.
Sizi, o günkü
birleşime ait tutanaklarda, grupların yasa tasarısının
tümü üzerinde olan konuşmalarının nasıl
engellendiğini, o hakkın nasıl gasbedildiğini incelemeye
davet ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Baluken.
Sayın
Halaçoğlu
27.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, 3/3/2015 tarihli 94
sayılı Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında bu
Başkanlık Divanı kararı bir skandaldan öte bir şey
değil. Kendi içinde zaten tenakuza düşen kararlar var.
1inci maddeye
bakın, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21 Şubat 2015 tarihli 60ıncı Birleşimindeki Genel Kurul
görüşmelerine ilişkin yapılan itirazlarda oylamalar dışında
kalan hususlarda, İç Tüzükün 13üncü maddesine göre, Başkanlık
Divanının karar verme yetkisi olmadığı. diyor. Yani,
burada oylamalar dışında kalan
Hadi onları anladık.
Peki, oylamalarda bu hataların işlendiği
Bizzat hem bizim de
başvurumuz var, Cumhuriyet Halk Partisinin de başvurusu var. Hani
diyelim ki gelmedi, bize söz hakkı tanınmadı, onlardan vazgeçtik
ama karar yeter sayısı istedik kaç kere ve bunlar tutanaklarda yer
alıyor. Öyleyse oylamalar dışında kalanları bir yana
bıraktık. Peki Oylamalarla ilgili bu konuda karar yetkisi
olmadığı
diyor. Fakat arkasından 2nci maddede de 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 21 Şubat 2015
tarihli 60ıncı Birleşimindeki görüşmelerde
gerçekleştirilen oylamalarında İç Tüzük hükümlerine
aykırılık bulunmadığı
Peki, tutanaklar
yalan söylüyorsa o zaman hiç tutanak tutulmasın Türkiye Büyük Millet
Meclisinde. Tutanaklarda bir kere değil kaç kere karar yeter
sayısı istenmiş olmasına rağmen ve farklı
farklı partilerin istemesine rağmen, bunu görmezden gelmek
Orada
İç Tüzük hükümlerine aykırılık bulunmadığı
kararını nasıl verdirebiliyor? Ayrıca, görüntüler de var.
Niye görüntüleri izlememiş Başkanlık Divanı? Önce
bunları izlesin, tutanakları incelesin, burada istendiğini
görecektir. Biz bizzat 3 kere istedik karar yeter sayısı ve
uygulanmadı. Ama burada ne diyor? Oylamalar dışında kalan
hususlar
Peki, oylamalarda neden o zaman İç Tüzük hükümlerine
aykırılık bulunmadı. diyor? 146ncı maddeye göre karar
yeter sayısı isteme hakkımız yok mu? Var. Peki, neresi aykırı
bunun?
Dolayısıyla,
burada, kendi içinde zaten tenakuza düşen bir yapı var. Böyle bir
anlayış artık Tüzükün Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca yani Başkanlık Divanınca da
siyasallaştırıldığını ve siyasi nitelikte
karar alındığını ortaya koyan en önemli delildir kendi
yazdıkları yazıyla. Dolayısıyla, bunun kabul edilmesi
ve bu çerçeve içerisinde de bu kanunun görüşmelerine bu siyasi yapı
içerisinde devam edilmesi mümkün değil.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
Sayın
Aydın
28.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, 3/3/2015 tarihli 94
sayılı Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, iki haftayı aşkın bir süredir bu 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerini,
kamuoyunun da gözü önünde aslında bir bakıma, yapıyoruz. Her gün
kamuoyuna buradan haberler çıkıyor. Dolayısıyla İç
Tüzük uygulamalarında İç Tüzükün nasıl
uygulandığı, İç Tüzükün kimler tarafından nasıl
ihlal edildiği kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor.
Söz konusu 13üncü
maddeyle ilgili itirazlar iki hafta boyunca burada dile getirildi ve uzun süre,
özellikle engelleme kastı da güderek
Ben engellemeyi de İç Tüzüke
bağlı kalmak kaydıyla da normal karşılarım, İç
Tüzüke bağlı kalmak kaydıyla tabii ki engelleme
haklarını da kullanabilirler. Ancak, İç Tüzük kurallarına
bağlı kalmak, riayet etmek kaydıyla bunun yapılması
gerekiyor. Bunun da suistimal edilmemesi lazım, istismar edilmemesi lazım;
iyi niyet kurallarına aykırı hareket edilmemesi lazım diye
düşünüyorum.
Bu manada,
nihayetinde, her seferinde Meclis Başkanlık Divanı
toplansın, görüşmelere ara verilsin. gibi aslında biraz da
haksız serzenişler oldu, tasarıyı engellemeye dayalı
birtakım girişimler oldu, çok sık aralar verdik bundan dolayı
ve bu konu usul tartışmalarının da konusu oldu, usul
tartışmalarında da bu konu gündeme geldi ve orada da Meclisin
çalışmaya devam etmesi gerektiği, İç Tüzük 13ün çok
açık olduğu, orada Meclis Başkanlık Divanının
görevlerinin belli olduğu, dolayısıyla Başkanlık
Divanının toplanması gerektiği ancak Başkanlık
Divanı toplanırken de birleşime ara verilmemesi gerektiği,
çalışmalara devam edilmesi gerektiği karara bağlanmıştı.
Nihayetinde, bütün
bu tartışmaların ışığında, evet, bugün
Meclis Başkanlık Divanı hem muhalefetin talebi üzerine hem de
İç Tüzükün 13üncü maddesi uyarınca toplandı ve burada Meclis
Başkanlık Divanı İç Tüzüke uygun kararını verdi.
Dolayısıyla, bu kararın artık tartışmaya mahal
vermeden
Genel Kurulun da gündemi bellidir, Genel Kurul kendi gündemine
hâkimdir. 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının da
metnine, maddelerine, 34üncü maddesi üzerindeki önergelerin görüşmelerine
geçilmiştir. Bu bakımdan, bu tartışmanın artık
sonlandırılarak bundan sonraki süreçte de kanunun ilgili maddeleri
çerçevesinde görüşmelerin devam ettirilmesini bizler de AK PARTİ
Grubu adına talep ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi,
kararın 1inci maddesinde diyor ki: 60ıncı Birleşimindeki
görüşmelerde gerçekleştirilen oylamalar dışında kalan
hususlarda Başkanlık Divanının karar vermeye yetkisi
yoktur. Tamam, evet, İç Tüzükün 13üncü maddesi öyle diyor, Onlarla
ilgilenemem, karar verme yetkim yoktur. diyor. Oylamalarla ilgili konuda
karar verme yetkim var. diyor 2nci maddede. Ama diyor ki: Burada her
şey usulüne uygundur. Böyle bir şey olabilir mi Sayın
Başkan? Bu, çok açık, İç Tüzük ihlalidir. İç Tüzükü ihlal
eden bu Divan kararıyla görüşmelere devam etmemiz mümkün
değildir efendim. Toplantıya ara vermenizi talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sayın Başkan, bunları
sabah konuşmadınız mı? Hâlâ bu grup başkan vekilleri
neyin tartışmasını yapıyor? Verilmiş bir
kararın tartışması olur mu ya?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Onu anlayamazsınız.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Temyizi yok bunun, itirazı yok.
BAŞKAN
Sisteme Sayın Uzunırmak girmiş, ona söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Uzunırmak.
29.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, 3/3/2015 tarihli 94
sayılı Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, bu
tartışmaların artık sonlandırılması
lazım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Nasıl sonlandırılması
lazım? İç Tüzükü çiğneyen bir karar geliyor buraya.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Meclisi bloke ediyorsunuz Sayın Başkan.
Böyle şey olur mu?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Siz yönetin Ahmet Bey, oraya geçin, siz yönetin.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Öncelikle yüce Meclisin bu konuda bilgilenmesini ben doğru
buluyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Yani İç Tüzükü tanımıyorsunuz,
Başkanlık Divanı kararına Yok diyorsunuz,
tanımıyorsunuz. Böyle bir şey olur mu?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Nasıl, Başkanlık Divanı
kararı tanınabilir mi, İç Tüzükü çiğnemiş.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Netice itibarıyla, Başkanlık Divanı
şöyle bir usul uygulamıştır: 13üncü maddede seçimler ve oy
kullanımlarıyla ilgili
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Meclisin itibarını sarsıyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen sessiz olur musunuz, duyamıyorum.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Doğrusunu söylüyorum.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın)
tartışma açılmıştır ve grup
başkan vekillerinin 3-4 madde üzerinde karar yeter sayısı
istemeleri Meclis tutanaklarında da örneklendirilerek, karar yeter
sayısı istemelerinin Başkanlık tarafından dikkate
alınmadığı, Meclis oturumunu yöneten Meclis Başkan
Vekili tarafından dikkate alınmadığı tutanaklarla da,
Meclis tutanaklarıyla da örneklendirilmiştir ve ortaya
konulmuştur.
Başkanlık
Divanındaki AKPli arkadaşlarımızın, bu kadar net
ihlal olmasına rağmen, vicdanlarıyla oy kullanmayıp bir
taassup içerisinde oy kullanmaları Başkanlık Divanını
töhmet altında bırakmıştır. Yani, olay şudur ki:
Açıkça karar yeter sayısı istenmesine rağmen
Başkanlık Divanındaki Başkan Vekilinin karar yeter
sayısını dikkate almadan maddeyi veya önergeleri oylatması,
bir defa hukuka aykırıdır, Meclis İçtüzüğüne de
aykırıdır.
Dolayısıyla,
burada dikkat edilmesi gereken nokta, AKPli
arkadaşlarımızın oy çoğunluğuyla bir parti
taassubu içerisinde böyle hukuksuzluğa göz yumarak Meclis
Başkanlık Divanını töhmet altında
bırakmaları söz konusudur. Dolayısıyla
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
Son olarak,
Sayın Zozani, size söz vereceğim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sayın Başkan, grup başkan
vekilleri konuşmadı mı da Zozaniye söz veriyorsunuz? Bu
nasıl bir usul ya? Allah aşkına bir söyler misiniz, bu
nasıl bir usuldür?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Milletvekilidir, milletvekili. Nasıl bir usul ya?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sen gel.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sen de söz al, konuş.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Milletvekili söz istiyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani siz orada hangi hakla
konuşuyorsanız o da aynı hakla konuşuyor.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Yetiversin artık Sayın
Başkan, her el kaldırana söz veriyorsunuz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sen de söz alabilirsin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, söz hakkı için sisteme girmişlerse bunu
dinlemek ve dikkate almak Başkanlığın
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Böyle bir şey olur mu?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Biz yasama faaliyeti yapacağız
Sayın Başkan, konuşma yapmıyoruz burada, konuşma yeri
değil.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, yasama faaliyeti yapacağız,
Sayın Başkan herkesi dinlemeli.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Başkanlığın
tasarrufundadır. Cümlemi bitireyim.
AHMET YENİ
(Samsun) 550 kişiye söz mü vereceksiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN
İkincisi: Hepiniz de bilirsiniz ki usul esasın önündedir her zaman.
[AK PARTİ sıralarından Bravo(!) sesleri, CHP
sıralarından alkışlar]
RECEP ÖZEL
(Isparta) Usule uyun. diyoruz biz de.
BAŞKAN Bir
tartışmanın usulünü yerli yerinde ve düzgün bir şekilde
yapmaz isek her zaman tartışma ve o tartışmalara şaibe
düşer.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sayın Başkan, bu karar sizin,
sizin kararınızın tartışması olmaz. Siz kendi
verdiğiniz kararı görüşüyorsunuz burada.
BAŞKAN Bunu
düzeltmek için, bu usul tartışmalarını düzeltmek için
elimizden gelen çabayı gösteriyoruz ve burada sayın milletvekillerinin
bu konudaki itirazlarını da dikkate almak durumundayız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Başkanlık Divanının kararını yok
mu sayıyorsunuz, Başkanlık Divanının
kararını tanımıyor musunuz?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Mensubu olduğunuz Başkanlık Divanına
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Divan kararı
dağıtılmıştır. Bunun hakkında
milletvekillerinin söz söyleme hakkını kısıtlayamayız.
Bundan sonraki duruma bakacağız.
Buyurunuz
Sayın Zozani.
30.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararına ilişkin
açıklaması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Meclis
Başkanlık Divanının, 3 muhalefet partisi grubunun
itirazı üzerine
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Meclisi bloke etmek çabalarına fırsat
tanıyorsunuz, başka yaptığınız bir şey
değil bu.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri)
sekiz gün sonra, nihayet bugün toplanıp bir
saatlik bir toplantının sonunda yaklaşık on günkü usulsüz
işlemleri jet hızıyla inceleyip karara
bağladığına tanıklık ettik.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Millet bunları seyrediyor, daha
anlatacağız biz bunları. Her şeyin başı adalet,
adil olmak Sayın Başkan.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Bu bize şunu anımsattı, bir ata deyimi
vardır: Balık(x)
kokarsa tuzlarsınız, tuz kokarsa çareniz yoktur.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya muhalefet kokarsa ne olacak?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Başkanlık Divanının bu kararı
bize bu deyimi hatırlatıyor.
Sayın
Başkan, Meclis Başkanlık Divanının kimlerden
oluşacağı Anayasanın 94üncü maddesinde tarif
edilmiştir. Ancak bir de mevcut durumlarda Başkanlık
Divanının kimlerden oluşacağı İç Tüzük 13üncü
maddede ayrıca tarif edilmiştir. Anayasanın 94üncü maddesinin
birinci fıkrasını size hatırlatırım, aynen
şöyle diyor: Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık
Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen Meclis Başkanı,
Başkanvekilleri, Kâtip Üyeler ve İdare Amirlerinden oluşur.
İç Tüzük 13üncü maddedeki tarif bu hususlar için ayrıca
geliştirilmiştir. İç Tüzük 13üncü maddenin beşinci
fıkrası da bu hâller için yani usulsüzlüğün
yapıldığı hâller için Başkanlık Divanında
yeniden tarif edilmiştir, şöyle diyor: Ancak Başkanlık
Divanı üyelerinin tek başlarına üzerlerine aldıkları
işlerden dolayı yapılacak şikâyetler için toplantı
yeter sayısı, hakkında şikâyette bulunulan üyenin
dışındaki bütün üyelerin tamamıdır. Söz konusu
usulsüzlük iddialarına konu olmuş 60ıncı Birleşim
Meclisin 2 Başkan Vekili tarafından yönetilmiştir; Sayın
Ayşe Nur Bahçekapılı ve Sayın Sadık Yakut tarafından
yönetilmiştir. 13üncü maddeye esas inceleme 2 üyenin
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) O tarafa anlatın, Başkana anlatın.
Bize niye anlatıyorsunuz? Sayın Başkana anlatın, biz her
şeyi biliyoruz.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Siz biliyordunuz ya, size söylüyoruz. Niye
sıkıştığınızda böyle yapıyorsunuz ki?
Lütfen siz de öğrenin.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Beş dakika oldu.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) İkaz bile etmiyorsunuz, ikaz! Ayıptır ya!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Sayın Başkan, 60ıncı Birleşim
Başkanlık Divanı üyesi 2 Başkan Vekili tarafından
yönetilmiştir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yönetecekseniz yönetin!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Bugün gerçekleşen toplantıda Sayın
Ayşe Nur Bahçekapılı bir mazeretten kaynaklı olarak
katılmadığını ifade etmiştir, Sayın
Sadık Yakut toplantıya katılmış ve oy
kullanmıştır. Bu nedenle, sizin de biraz önce altını
çizdiğiniz Usul esastan önce gelir. mealindeki beyanınıza bire
bir uyan bir husustur. Meclis Başkanlık Divanının bu
kararı İç Tüzükün 13üncü maddesine aykırıdır.
Dikkatinize sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Şimdi, bu konudaki
görüşlerinizi yeterince dinledim ve
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Dinlediniz, evet.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Arkadaşların baskısı etkili mi oldu
Başkanım? Ben de söz istemiştim ama
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Hangi baskıdan bahsediyorsun?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Saygısızlık yapmayın
Başkanlık Divanına.
BAŞKAN
Sizin söz talebiniz var, ben onun için girdiniz diye düşündüm. O yüzden
size o sözü vereceğim efendim.
Şimdi
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Her isteyene verecek misin Başkan?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Kanun görüşmelerine devam edelim Sayın Başkan,
kanun görüşmelerine devam edelim.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan, bilmemek istiyoruz
görüşünüzü. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, müsaade ediniz, bir sözümü bitireyim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Biz de buradan okuduk.
AHMET YENİ
(Samsun) - Görüşmeyi niye engelliyorsunuz?
BAŞKAN
Görüşmeyi siz böyle bağırarak engelliyorsunuz. Bir dakika, sakin
olun, sabırlı olun.
AHMET YENİ
(Samsun) Sizi millete şikâyet edeceğiz!
BAŞKAN
Ediniz efendim, sakin olunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Saat 24.00e geliyor, 24.00e.
BAŞKAN Bunu
biz istemiyoruz efendim. Biz burada düzgün bir şekilde müzakerelerin devam
etmesini sağlamak için varız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Haydi o zaman devam edelim.
BAŞKAN
İtirazları dikkate almak ve bunu çözümlemek için buradayız.
Yoksa istediğiniz gibi olabilir, tartışma, kavga
Şimdi
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sayın Başkan, bu sabah saat on
buçukta çözümlemişsiniz siz, hangi koltukta oturduğunuzun
farkında değilsiniz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Burada bu kararı vermeseydiniz, ısrar
etmeseydiniz, oylama
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Başkanlık Divanı karar
vermiş, bunu hâlâ tartışamazsınız burada!
BAŞKAN Bir
dakika. Karşılıklı konuşmayın lütfen bir dakika,
sözümü bitireyim.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan, neticeyi açıklar
mısınız?
BAŞKAN
Şimdi, 3 grup itirazda bulundular İç Tüzükün 13üncü maddesi
gereğince. Beğeniriz ya da beğenmeyiz itirazlarınız
vardır, bunlar tutanaklarda saklıdır.
İtirazlarınızı kabul ederiz yani burada oy çokluğuyla
olduğu için, daha dünkü tutumum nedeniyle
katılmadığımı da belirttiğim için. Şimdi,
sizlerin de bu itirazlarınız burada Genel Kurulda tutanaklara geçti,
Meclis Başkanına Sayın Zozaninin Bulunmaması gereken
başkan vekilinin bulunduğu bir toplantı diye İç Tüzükün
hükmü ihlal edilmiştir. şeklinde itirazı var. Bunu Meclis
Başkanlığına bildirirsiniz, itirazlarınızı
oraya verirsiniz. Bundan sonraki yolun nasıl olacağı konusuna
ondan sonra bakarız efendim.
Şimdi
-beğenelim ya da beğenmeyelim- böyle bir Divan kararı
vardır, itirazlarınız dikkate alınıp tutanaklara
geçmiştir.
Şimdi,
Sayın Günalın İç Tüzüke 58e göre bir talebi vardır. Onun
için, kendisine düzeltmek için bir söz...
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ayrıca kararla ilgili söz istemiştim, o ayrı.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Kararla ilgili bir şey söyleyemez efendim,
grup başkan vekilleri konuştu.
BAŞKAN
Kararla ilgili artık yeterince
tartıştığımızı düşünüyorum. Bütün grup
başkan vekilleri konuştular, milletvekilleri konuştular.
Sayın Günal,
siz 58e göre tutanak düzeltmesi istemiştiniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim bir söz
alabilir miyim?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Efendim, yapacağım ama söz hakkı...
FARUK BAL (Konya)
Grup Başkan Vekilimizin bir açıklaması var.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, işleme devam eder misiniz,
işleme başladınız.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan...
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Kararı tartışıyoruz, niye bloke
ediyorsunuz? Başkanlık kararını tartışamaz
mıyız?
BAŞKAN Bir
dakika sayın vekiller... Sayın milletvekilleri, bir dakika, anlamaya
çalışıyorum.
Sayın
Hamzaçebi, bir şey söylüyorsunuz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, şunu söylemek istiyorum:
Şimdi, Sayın Başkan İç Tüzük madde 58e göre söz
vereceğim. dediniz.
BAŞKAN
Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Buradan şunu çıkarıyorum: Yani,
diğer tartışma sonuçlandı gibi bir anlam
çıkardım. O nedenle bir başka konuya geçiyorsunuz. Oysa o
tartışma sonuçlanmadı, bir görüş ifade etmediniz orada
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Görüşümü bildirdim efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Devam mı edilecek? Devam edilecekse bizim de
itirazımız var.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Başka yapılacak bir şey var mı?
BAŞKAN Bu
konuyu Başkanlık Divanına taşıdınız.
Beğendiğimiz ya da beğenmediğimiz bir karar
çıktı, eleştirilerimizi ortaya koyduk. Bu kararlara
katılmadığımı da dün beyan etmiştim
anımsarsanız. Onun için Başkanlık Divanı ne yönde
karar alırsa ona uyarız. dediniz. Bu itirazlarınızı,
yeniden oluşmuş bazı usulsüzlükler var buradaki Divan
kararında, hakkında şikâyet olunan... (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Var olduğunu nereden biliyorsun?
BAŞKAN
Hakkında şikâyet olunan
RECEP ÖZEL
(Isparta) Var olduğunu nereden biliyorsun?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Var olduğu iddia edilen. de. Sadece iddia
ediliyor.
BAŞKAN
Hakkında şikâyet olunan
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sayın Başkan, böyle bir cümle
kuramazsınız. Orada var olan bir karar var, oy çokluğu
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ya, ne kadar
sabırsızsınız, Başkanı bir dinleyin.
BAŞKAN
Hakkında şikâyet olunan Meclis Başkan Vekilinin bu
toplantıya girmemesi gerekir. diyen
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) İhsasıreyde bulunamazsınız
orada.
BAŞKAN
İç Tüzük hükmüne göre onun da toplantıya girdiğini
söylüyorsunuz. Tutanaklarda onunla ilgili olup olmadığını
ben bilmiyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzük yazıyor, onu söylemiyor ki.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Var, var, kararda var.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İç Tüzük söylüyor.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yazıyor orada, yazıyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Dağıtılan kararda var.
BAŞKAN
Şimdi, müsaade ederseniz, ben 58inci maddeye göre Sayın Günala söz
vermek istiyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, o zaman usul
tartışması açıyorum efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışması açıyorum. Usul tartışması talep
ediyorum efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ben size yöneltmiş olduğum bir itirazla ilgili
cevap alamadım.
MİHRİMAL
BELMA SATIR (İstanbul) Efendim, usul tartışması
açılacak bir konu yok burada.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şimdi, İç Tüzük 13e göre siz bir tutum
belirliyorsunuz ama ben, İç Tüzük 72nci maddenin ihlaline göre, 21
Şubattan bugüne kadar hemen hemen bütün oturumlarda itiraz etmemize
rağmen bu itirazımızın dikkate alınmadığını
iddia ediyorum, bununla ilgili usul tartışması talep etmemize
rağmen bu talebin dikkate alınmadığını iddia
ediyorum. 72nci maddede her grubun yasa tasarısının tümü
üzerine söz hakkı net olarak ifade edilmiş. Dolayısıyla,
burada sizin Başkanlık Divanı olarak bu problemi çözecek
şekilde bize bir sonuç bildirmeniz gerekiyor. Yani, bizim buradaki
muhatabımız kim olacak?
BAŞKAN
Şimdi, buradaki
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Açıktır ki söz hakkımız
gasbedilmiş, usul tartışması istemişiz verilmemiş
ama şu anda biz bu usulsüzlüğü ileteceğimiz bir muhatap
bulamıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN
Şimdi, siz de gayet iyi biliyorsunuz ki İç Tüzükte
Başkanlık Divanının böyle bir yetkisi yok, sadece 13üncü
maddede oylamayla sınırlı bir yetkisi var.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şu anda oturumu yöneten olarak sizin öyle bir yetkiniz
var.
BAŞKAN
Benim öyle bir yetkim yok efendim. Tekrar görüşmeyi öne almak ya da o
görüşmeyi tekrarlatmak şeklinde bir yetkim yok. Lütfen, birbirine
karışmasın olaylar, çok rica edeceğim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışması talep ediyorum efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, o zaman usul
tartışması talep ediyorum. Yani, hem 72ye göre bu
görüşmelere geçememeniz lazım
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
İDRİS
BALUKEN (Bingöl)
ama siz ısrarlara, bizim itirazlarımıza
rağmen devam ettirme yönünde tutum sergiliyorsunuz. O nedenle, tutumunuz
hakkında usul tartışması açıyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Tamam, buyurun açın. Usul tartışması istediğiniz zaman
açıyoruz.
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehinde ben istiyorum, lehinde.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük son derece açık.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bana müsaade eder misiniz?
BAŞKAN
Tutum hakkında usul tartışması açmak istendiğinde
Başkan derhâl açar. diyor.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sizin kararınız değil ki bu, siz
kendi kararınızı tartışmaya açabilirsiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN
Evet, Sayın Aydın
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, bir dakika dinler misiniz?
BAŞKAN
Dinleyeyim efendim.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan, sizin kendi
kararınız değil bu.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bu tutum, sizin tutumunuz değil. Bu tutum Meclis
Başkanlık Divanının İç Tüzük 13e göre verdiği
karar.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Siz Başkanlık Divanının
kararını tartışmaya açamazsınız.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Bunun usul tartışması konusu dahi
yapılmaması lazım.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Nerede yazıyor?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sizin yaptıklarınız nerede
yazıyor ya?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Meclis Başkanlık Divanı kararını
burada usul tartışmasıyla zaten değiştiremezsiniz,
sonuç belli. Siz ifade ettiniz, açıkladınız.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Kâtip üyelerin ne işi var orada?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ama buna rağmen bütün gruplar konuştu,
milletvekilleri konuştu, meramını ifade ettiler.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Usul tartışması
yapılamayacağı nerede yazıyor?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Katılırız, katılmayız;
beğeniriz, beğenmeyiz; siz katılırsınız,
katılmazsınız ama netice itibarıyla uygulanması
gereken bir Meclis Başkanlık Divanı kararı var ve bu karar
usul tartışması konusu dahi yapılamaz, sonuç
değişmez ki.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bu konu ilk defa Genel Kurulun
gündemine geliyor
MEHMET GÜNAL
(Antalya) İlk defa geldi, karar daha yeni geldi.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Dolayısıyla, bakın, işleme başladınız.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, tarihî bir hata
yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) 58e göre işlem yapmanız lazım.
İşleme başladınız, bir işleme
başladınız, bunu tamamlamanız lazım.
BAŞKAN
İç Tüzükü lütfen dikkatli okuyunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Meclisin çalışmasını engelliyorsunuz!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz tarihî bir hata yapıyorsunuz şu
anda. Tarih bunu unutmayacak!
BAŞKAN
Tarihî hataları
Hata olup olmadığını tarih tespit
eder. Daha sonra tekrar konuşuruz bu hata mı, değil mi diye.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan, usul
tartışması sizin verdiğiniz karara uygulanır. Bu
kararı siz vermediniz ki.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, İç Tüzükü beraber
okuyun.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, sizin tutumunuz belli.
BAŞKAN
Şimdi, İç Tüzük 63e göre, usul tartışması
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Açamazsınız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bu bir engelleme
BAŞKAN Siz
karışamazsınız sayın milletvekilleri bu konuya.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz engelliyorsunuz Meclisin
çalışmasını.
BAŞKAN Çok
rica ederim, çok rica ederim, Başkanın yetkisini siz baskı
altına alamazsınız. Çok rica ederim
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen sakin olunuz. Görüşmelere devam edemiyorum, lütfen.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Siz mi yöneteceksiniz burayı? Çıkın
oradan sırayla yönetin; biz çıkalım dışarı, siz
yönetin. Böyle şey mi olur?
BAŞKAN
İç Tüzük 63e göre
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehte söyledim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aleyhte, aleyhte.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehte.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehte efendim.
LEVENT GÖK
(Ankara) Aleyhte.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Aleyhte.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Aleyhte.
BAŞKAN
Lehte, Sayın Halaçoğlu; aleyhte, Sayın Hamzaçebi; Sayın
Aydın lehte.
Buyurunuz
Sayın Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Aleyhte benimki efendim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Önce lehte.
BAŞKAN
Lehte diye yazmışlar, kusura bakmayın.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Önce lehte diye ben bağırdım.
BAŞKAN Siz
başvurdunuz. O zaman, lehte, Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehte ben başvurdum, aleyhte Sayın Halaçoğlu.
BAŞKAN -
Sizinki lehte.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Lehte, evet, en başta. Lehte efendim.
BAŞKAN
Lehte. Tamam.
Buyurunuz
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun
684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edilmesi yönündeki tutumunun İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Niye bu kadar
bağırmaya başladınız Sayın Başkanım,
merak ettim şimdi. Yani hem uzama var diyor arkadaşlarımız
hem de bir taraftan bağırıyorlar.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Lütfen, çok rica ediyorum.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Ben şimdi size şunu söyleyeyim:
Arkadaşlarımız net bir şekilde okuyorlar. En önce bir
alın, Başkanlık Divanı kararını grup başkan
vekilleriniz size de versin, bir okuyun bakalım.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Zabıtlara da geçsin; kapatmak için
konuşuyorlar, lütfen hiçbir şekilde cevap vermeyin.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Lütfen, bunları bir okuyun, ondan sonra bir daha
konuşalım, bununla ilgili usulde sıkıntı var mı,
yok mu? Burada konuşmadan oylama yapılırken Başkanlık
Divanında da çoğunluğumuz var, dayatmayla, çoğunluk
demokrasisiyle onu da geçirdik, onu da kabul edeceksiniz. diyorsunuz. Böyle
bir şey olabilir mi arkadaşlar?
Başkanlık
artık Başkanlık Divanı değil. Sayın Cemil Çiçeki
buradan uyarıyorum: Yine, gelen 688 sıra sayılı torba var.
Daha önceki 6552 sayılı Kanunda da aynısını
yapmıştı; kendisi artık sadece bir evrak sevk memuru hâline
gelmiştir, iktidarın talimatıyla hareket eder hâle
gelmiştir. Burada grup başkan vekilleri Meclis Başkan Vekillerine
yapıyor, siz de gidip Meclis Başkanına o zaman
yapıyorsunuz. Başkanlık, Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığımız oturuyor, diyor ki
Dilekçe veriyoruz
Efendim, İç Tüzükün 35inci maddesine aykırı olarak bunlar bu
kanuna eklendi. diye, Kanunlar Kararlar da tespit ediyor, Sayın
Başkan yazı yazıyor, Komisyon Başkanımız diyor
ki: Yok, kardeşim, bu aykırı değil. Ne işe
yarıyor bu Kanunlar Kararlar Başkanlığı acaba? Meclis
Başkanının denetleme yetkisi ne işe yarıyor? 13üncü
madde ne işe yarıyor? 14üncü madde ne işe yarıyor? Siz
gelip burada elinizi kaldıracaksınız, Bizim
çoğunluğumuz var, devam edelim. Gelip Başkanlık
Divanında, hem de usulsüz şekilde, hakkında şikâyet edilen
kişi de gidecek el kaldıracak, Çoğunluğumuz var, devam
edelim. Böyle bir şey olur mu ya? Bir kanunun geneli görüşülmeden
burada siz hemen varsınız diye paldır güldür okutmayla,
kafanızı kuma gömer gibi, Sayın Sadık Yakut kaç defa burada
yaptı, grup başkan vekilleri ayaktayken siz Okuyun, okuyun.
diyeceksiniz, sonra da Usule uygun yaptık. Ne güzel ya, var mı
böyle bir şey? Herkes konuşacak, tahammül edeceksiniz, İç
Tüzüke aykırı olmadan herkes burada gelip yapacak. İç Tüzük
demek çoğunluğun istediği olacak demek değildir; İç
Tüzük, buradaki muhalefetin hakkını korumak demektir, başka
türlü İç Tüzükün ne anlamı var. O zaman tek parti yapalım,
kapatalım bunları da. Daha önce yaptınız, kanun hükmünde
kararname diye bir şey var, onlardan çıkardınız, hepsini
geçirdiniz. O zaman Meclisi kapatalım, siz onu istiyorsunuz; daha
doğrusu, siz istemiyorsunuz, Sayın Erdoğan istiyor,
Başkanlık olsun, Meclisi de kapatalım, ben tek başıma
yapayım. diyor. Bu, demokrasi değildir.
Tekrar bu kanunun
geri çekilmesi ve görüşülmesi gerekir diyor, saygılar sunuyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Aleyhte,
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce İç Tüzükün 63üncü maddesi kuralını bir
kez hatırlatayım Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna: Bir
milletvekili usul tartışması talep ettiğinde
Başkanın Usul tartışması açmıyorum. deme
yetkisi yoktur. Açın, okuyun, İç Tüzükün 63üncü maddesini okuyun.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Medeni Kanun 2 de var.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) İşinize geldiği gibi yorumluyorsunuz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Yılmaz, onu hâkimler uygular, hâkimler, burası uygulamaz
onu. O, hâkimler için.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Onun hukukçuluğu yarım, ondan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi, 21 Şubat tarihinde burada polis
devleti yasa teklifinin oylamasında usulsüzlük yapıldı.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Mahkeme değil burası, Meclis, Meclis
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Varsa bir sözünüz kürsüden konuşun ya.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bunun örneğini biraz önce oturduğum yerden
yaptığım konuşmada verdim. Oturumu yöneten Meclis
Başkan Vekili diyor ki: Karar yeter sayısı veya yoklama istiyor
musunuz? Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Levent Gök
oturduğu yerden söylüyor: İstiyoruz. Yok. diyor Başkan.
Levent Gök tekrar ediyor, İstiyoruz efendim. diyor. Kabul edenler
Etmeyenler
, oyluyor. Bu sadece İç Tüzük ihlalinden bir örnek.
Diğerlerini zamanım kısıtlı olması nedeniyle
söyleyemiyorum. Bu nedenle Meclis Başkanlık Divanına
başvurduk. Başkanlık Divanı Cemil Çiçek
Başkanlığında toplandı. 2nci madde çok ilginç. Bu
görüşmelerin gerçekleştirilen oylamalarında İç Tüzük
hükümlerine aykırı bir durum yoktur. Yani, Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekillerini anladım, onlar kendilerine hangi emir
verilmişse hukuk mukuk dinlemiyorlar, gidip orada oy kullanıyorlar
ama Sayın Cemil Çiçek, bu İç Tüzükü çiğnetmemesi gereken
Sayın Çiçek ne güne duruyor? Bu kadar tecrübeli bir siyasetçi, burada oturup
Ya, arkadaşlar, böyle diyorsunuz ama bakın, İç Tüzük ihlalleri
var, yapmayın. diye bir uyarı yapmak onun görevi değil midir?
İZZET
ÇETİN (Ankara) O, bildiklerini unutmuş Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Susmak, çoğunluğun iradesini kabul etmek,
o iradeye karşı boyun eğmek Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık makamına yakışmamıştır.
Bu olay bana
tarihten bir hikâyeyi hatırlattı. Muaviye döneminde Hazreti Ali
taraftarlarının çoğunlukla yaşadığı Kûfeden
bir gün bir Arap Şama gelir devesiyle. Şam sokaklarında
gezinirken birisi yanına yaklaşır Ver o dişi deveyi bana.
der. Adam itiraz eder, ihtilaf büyür, Muaviyeye intikal eder. Muaviye Bu deve
benimdir. diyen Şamlıyı dinler, Kûfeliyi dinler. Evet, bu
dişi deve Şamlınındır. der. Cemaate sorar: Bu
dişi deve kimindir? Şamlınındır. diye cemaat,
meydandaki kalabalık onaylar. Sonra, o Kûfeli adama seslenir, Yanıma
gel. der. Bak, hepimiz biliyoruz ki bu deve
Adam ısrar eder, Ya, bu deve
dişi değil, erkek Muaviye der ki: Evet, bu deve dişi
değil, erkek ama bu erkek deveyi dişi yapan ve Muaviyenin
dediğini kabul eden 10 bin tane adamı var. Git, bunu Hazreti Aliye
söyle. Sizin demokrasi anlayışınız bu işte.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Haydi canım sen de!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Siz erkek
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
deveyi dişi yapabilirsiniz, her türlü
gerçeği tahrif edersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Çok basit kaldı, çok.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Yok, gayet yerine oturdu.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Lehte, Sayın
Aydın.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, evet, iki haftayı aştı, aynı
tartışma defalarca hem kürsüde usul tartışması olarak
yapıldı hem yerimizde yapıldı. Yani gerçekten, doksan
beş yıl oluyor Meclisin kuruluşu ama Meclisin teamüllerine
bakın, geçmişe bakın, tutanaklara bakın ilk defa
birtakım uygulamalara bu millet tanık oluyor, bu Meclis tanık
oluyor, tanıklık yapıyor.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayenizde.
AHMET AYDIN
(Devamla) Hakikaten çok enteresan bir şey. Ben ta başta da söyledim
Tabii ki, muhalefet İç Tüzükten doğan haklarını
kullansın. dedim, kullanmaları da gerekiyor, onu da saygıyla
karşılarız. Bizim de İç Tüzükten kaynaklanan
haklarımız varsa bizim de kullanmamıza muhalefetin
saygılı olması lazım. Ama değerli arkadaşlar, her
şey Anayasa, İç Tüzük ve Meclisin teamüllerinden ibarettir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet, doğru, çok doğru, tabii
İç Tüzük ve teamüllerden ibarettir.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bunun ötesine geçmek, bunu yok saymak, fiilî birtakım
durumlara yol açmak, dürüstlük ilkelerine aykırı, iyi niyet
kurallarıyla bağdaşmayan girişimleri kesinlikle kabul etmek
mümkün değil.
Şimdi, bu
tartışmada bu çalışmanın, bu çalışmayla
ilgili izlenecek yolun nasıl belirleneceğini İç Tüzük 13
belirliyor ve bunu Meclis Başkanlık Divanına veriyor. Meclis
Başkanlık Divanı bugün itibarıyla kararını verdi
ve bu karar Başkanlık Divanı tarafından Genel Kurula
okundu.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bu Meclis Başkanlık Divanının
burada okunan bu kararını usul tartışmasıyla bizim
değiştirme şansımız var mı Allah
aşkına?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Tutanaklara girer.
AHMET AYDIN
(Devamla) Eğer İç Tüzük amirse İç Tüzük burada bu yetkiyi
Meclis Başkanlık Divanına veriyor. Meclis Başkanlık
Divanının kararı ortada. Bu karar, eksik olur, fazla olur,
katılırsınız, katılmazsınız ama Meclis
Başkanlık Divanının kimlerden müteşekkil
olacağı ve hangi alanlarda görevli olduğu, nasıl karar
verileceği açıktır, yazılıdır ve buna
ilişkin olarak da Meclis Başkanlık Divanı kararını
vermiştir. Dolayısıyla bu tartışmaların
artık sonlanması gerekir, neticelenmesi gerekiyor. Bu Meclisin bir
dakikasının uzaması bile bu millet için ciddi bir külfettir. Her
açıdan külfettir, maddi açıdan külfettir, manevi açıdan
külfettir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Çok doğru, uzamamalı.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Bu milletin kaybedecek zamana da tahammülü yoktur. Bu Meclisi daha
verimli bir şekilde, daha etkin bir şekilde, Anayasaya ve İç
Tüzüke bağlı olarak çalışmaları yürütmek hem
iktidarın hem muhalefetin, hepimizin ortak kaygısı olmak
durumundadır. Bu millet adına bunu yapmak durumundayız.
Dolayısıyla Başkanlık makamı, Meclis Başkan
Vekilimiz, Başkanlık Divanı kararını uyguladı, bu
kararı bir şekilde uygulamak durumunda kalacağını
ifade etti, tutumu bu bakımdan yerindedir. Lakin ama
tartışmaların da sonlanması gerekiyor, bu konuda usul
tartışmasının dahi açılmaması gerekirdi diye
düşünüyorum. Usul tartışmasının hangi alanlarda
açılacağı da çok açıktır.
İç Tüzük
72ye gelince, o konuda zaten kanun görüşülmeye
başlandığı anda onun da yolu, yöntemi bellidir, bir önerge
verirsiniz, Genel Kurulun kararıyla
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Devamla)
gerekirse görüşmelere devam edilir, gerekmezse edilmez.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Aleyhte,
Sayın Halaçoğlu
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bizde
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Aynı nasıl olsa fark etmez yani.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, Dolmabahçe Sarayında oturan biz
değildik.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bakın,
burada Başkanlık Divanı kararı üzerinde
tartışılmaz. diyor. Bal gibi de tartışılır,
tutanaklara girer, biz bundan sonra itirazımızı da yaparız
çünkü burada 13üncü maddeye aykırı olarak Sadık Yakutun yani
bu işte zaten kürsüde oturan kişinin adı var, buna
katılmaması gerekir 13üncü maddeye göre. Ayrıca Bayram Özçelik
ve Mine Lök Beyazın da Kâtip Üye olarak orada bulunduğunu göz önüne
alacak olursanız bunların da aynı şekilde bu oylamada yer
almaması gerekir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Allah Allah!
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla,
bütün bunlar...
RECEP ÖZEL (Isparta) Nerede yazıyor o?
MEHMET GÜNAL (Antalya) İç Tüzükte yazıyor.
Aç oku konuşacağına, bak bir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Tabii, taraftır
bunlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Nerede yazıyor?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Çünkü burada kaç maddeye
biz Karar yeter sayısı dememize rağmen karar yeter
sayısını Kâtipler de duymamış efendim, Başkan da
duymamış, ne tesadüf! Yani, kaç kere -4 kere- söylememize rağmen
duymamışlar. Bu, siyasi bir anlayışı
sergilediğini açıkça ortaya koyuyor, 1inci madde ile 2nci maddenin
tıpkı birbirine tenakuza düşmesi gibi. Bakın, keenlemyekûn,
bu yok sayılacak bir hükümdür. Neden? Çünkü, yani siz güneş
batıdan doğuyor deseydiniz ve burada el kaldırsaydınız
karar kabul edilir...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ne alakası var?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) ...ama
değiştiremezsiniz gerçeği, doğudan doğar güneş,
siz ne yaparsanız yapın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hah, onu bilin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, aslında siz bu hâlinizle Meclisi kilitliyorsunuz. Burada,
Meclis Başkanının Başkanlığında toplanan
Başkanlık Divanında deseydiniz ki: Evet, karar yeter
sayısı istenmiş ve tutanaklarda var. Bunların tekrar
oylanması kararı alsaydınız şimdiye çoktan
bitmişti bu iş. Siz aslında malzeme veriyorsunuz
karşınızdakilere. Siz Meclisin çalışmasını
istemiyorsunuz anlaşılan. Biz diyoruz ki: Bakın, tüzüklere
uygun olarak bu işi yürütelim. Ya, yapmayın, 13üncü madde...
RECEP ÖZEL (Isparta) İyi oku orayı, iyi oku.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) O zaman 146ncı
maddeyi tümden çıkarın yani karar yeter sayısı istem
maddesini tümden çıkarın, ne işe yarayacak o zaman? Eğer
burada 3 ayrı muhalefet karar yeter sayısı istemişse ve
Meclis Başkan Vekili yerine getirmemişse o zaman bu maddeye ne gerek
var? Sizin burada yapmanız gereken şey şuydu:
Başkanlık Divanında arkadaşlarınıza söyleyip
özellikle kaydedilmiş, tutanaklarda yer alan, bu karar yeter
sayısıyla ilgili maddeleri yeniden oylatma kararı
alsaydınız şimdiye 50 kere bitmişti bu iş ama siz
uzattınız ve bu hâle getirdiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz başka bahane getirirdiniz
ya.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla,
ne yaparsanız yapın Tüzüke uygun davranmak zorundasınız.
Biz bu tutanaklara bunu soktuk ve yarın bu itirazı da
Başkanlığa yapacağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan...
BAŞKAN
Bitti efendim, iki lehte, iki aleyhteydi, böyle sırayla bakıldı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, yani usul
tartışmasını talep eden biziz ama söz hakkı verilmeyen
biziz. Böyle bir şey olabilir mi yani? Hayır, usul
tartışmasını kim talep etti?
BAŞKAN
Şimdi, ama öyle kaydetmişiz, kusura bakmayın bir şey
olmuş. Size yerinizden söz vereyim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır hayır, ben bunu kabul etmem yani. Ben
farkında değilim 4 konuşmacı olduğunun. Usul
tartışmasını biz talep ettik.
BAŞKAN Evet,
doğru.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani bu durumda Başkanlık Divanının,
şu anda oturumu yöneten Divanın Halkların Demokratik Partisine
karşı bir tavrı mı var? Yani tutanakları inceleyin,
aksi yönde bir sonuç çıkarsa siz
Ama usul
tartışmasını talep eden biziz yani.
BAŞKAN
Sayın Baluken, bir yanlışlık olmuş.
Haklısınız, yanlışlık oldu, talep eden sizdiniz.
Lütfen bunu telafi
etmek için üç dakika size söz vereceğim, talebiniz sizindi.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Bunun için de ayrıca bir usul
tartışması açılabilir.
BAŞKAN
Buyurunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
Sayın Başkan, öncelikle göstermiş olduğunuz bu tutuma da
teşekkür ediyorum çünkü gerçekten bir haksızlıkla karşı
karşıyaydık. Usul tartışmasını biz talep
ettik ama farkında olmadan diğer gruplara dağıtılan
sözlerden dolayı kendi düşüncemizi buradan
açıklayamayacaktık, neyse ki böyle bir telafi yoluna gittiniz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, iki haftadır burada yaşanan temel
sorunun ve bugün de özellikle AK PARTİ sıralarından gelen
itirazların nedeni, burada özellikle oturumun talimatlarla yönetilmesi,
İç Tüzükün bir kenara bırakılmasıyla ilgilidir. Açık
bir şekilde söylemek gerekiyor: İki hafta boyunca Ayşe Nur Bahçekapılı
ve Sadık Yakutun yönettiği oturumlarda bu Meclis AKP Grup
Başkan Vekili Mustafa Elitaşın talimatlarıyla
yönetilmiştir; çok net bir şekilde altını çizerek
söylüyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Şimdikinden memnun musun?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Burada, Meclis Başkan Vekilinin verdiği
kararlardan oturumun kapatılma saatine kadar bütün o Genel Kurulun idaresi
AKP Grup Başkan Vekili tarafından yönlendirilmiştir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Şimdikinden memnun musun?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Memnunuz tabii, İç Tüzüke uyarsa memnun
olacağız tabii. Biz orada oturan kişiye değil, İç
Tüzüke uyup uymamasına bakıyoruz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Tamam.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Burada, İç Tüzükten doğan bütün haklarımızı
kullanmakta da kararlıyız, onları kullanacağız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın değerli
milletvekilleri, sabahtan beri orada 4 kişilik bir grup olarak ha bire laf
atıyorsunuz, söz
MEHMET GÜNAL (Antalya) Amigolar grubu
onlar!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Siz de 2
kişilik grup olarak ha bire yapıyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Şimdi, arkadaşlar, bu Mecliste söyleyecek bir sözünüz varsa muhalefet
milletvekillerinin önündeki elektronik sistem hemen önünüzde duruyor. Nitekim
Sayın Meclis Başkan Vekili de söz isteyen milletvekillerine söz verme
şeklinde bir tutum belirlemiş.
RECEP ÖZEL (Isparta) Herkese veriyor.
İDRİS BALUKEN (Devamla) O
nedenle o sisteme girip doğru dürüst ifade ederseniz, biz de doğru
dürüst bir şekilde gelip sizin itirazlarınıza buradan cevap
verebiliriz ya da her milletvekili gibi el kaldırır, gelir bu
kürsüden düşüncelerinizi ifade edersiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) O bize
geçerli değil, o size geçerli.
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Yani burada konuşan bir hatibin sözünü kesmek, oradan Meclis Başkan
Vekiline talimat vermek yakışık almıyor. Bu
tarzınızla ilgili tutumunuzu gözden geçirin.
Bizim itirazımız son derece
net, İç Tüzük 13e göre oylamaya katılmaması gereken başkan
vekilinin oylamaya katıldığını iddia ediyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) İşte,
yanlış yorumluyorsunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Neyi
yanlış yorumluyor, her şeyi sen mi doğru yorumluyorsun?
İDRİS BALUKEN (Devamla)
İç Tüzük 72ye göre de bizim, yasa tasarısının tümü
üzerinde gasbedilmiş olan söz haklarımızın yerine
getirilmesini istiyoruz. Yani, burada Meclis Başkan Vekili, gruplardan
gelecek olan itirazları dikkate almak zorundadır. Siz beğenseniz
de beğenmeseniz de bir siyasi partiden itiraz geliyorsa Meclis Başkan
Vekili o itirazı dinler, ona göre kararını verir, o kararı
hakkında gerekirse biz usul tartışmasını açarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Sayın Başkan, bu yasa tasarısına devam edilmesiyle ilgili
kararınız doğru olmamıştır. Keşke
arkadaşlar izin verseydiler de bu konuyla ilgili görüşlerimizi net
ifade etseydik. Ama tekrar tutanaklara geçmesi açısından diyorum,
doğru bir iş yapmıyorsunuz, yasa tasarısının bu
şekilde görüşülmemesi gerekir. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Baluken.
Şimdi, bu konuda deminden beri
yeterince tartışma yaptık, demin de tutumumu belirttim,
itirazlarınızı Meclis Başkanlığına
yapacaksınız ve bunu Meclis Başkanlığına lütfen
iletiniz.
Şimdi, biz burada
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan...
BAŞKAN -
Başkanlık Divanının kararını
eleştirebiliriz, beğenmeyebilirsiniz, gerekli usuller ve yöntemlerle
buna itiraz edersiniz ama ben burada bu Başkanlık Divanı
kararına şu aşamada uyacağımı belirttim, buna
devam edeceğim ve buna devam etmeden önce, başlamadan önce Sayın
Günalın 58inci maddeye göre tutanakları değiştirme,
tutanaklarda
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, bir hususu, müsaade ederseniz,
tutanaklara geçmesi açısından
Belki tutumunuzda bir
değişikliğe mahal verebilir diye düşünüyorum.
Şimdi,
İç Tüzük
BAŞKAN Ama,
efendim, bunu tartıştık bitti Sayın Zozani, tekrar
tartışmak istemiyoruz bu konuyu ve bir daha bu
tartışılmaz çünkü yaptık tartışmamızı.
VI.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN -
Şimdi, Sayın Günal, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
İç Tüzük 58e
göre geçmiş tutanaktaki düzeltme talebinizi, sözünüzü
RECEP ÖZEL
(Isparta) Antalyada işi zor zaten.
BAŞKAN -
Buyurunuz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün MHP grup
önerisi olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesi
teklifimizde faizlerle ilgili tartışmalar ve Merkez Bankası
üzerinde Sayın Recep Tayyip Erdoğanın,
Cumhurbaşkanımızın kurduğu baskıyla ilgili bir
konuşma yapmıştım. Burada faizlerdeki yükselişlerin
ekonomide çok ağır maliyetler getirdiğini, Sayın
Cumhurbaşkanının her konuşması arkasından da
kurda yükselişler olduğunu ve üç ay içerisinde dış borç
üzerinden baktığımız zaman reel sektörün 82 milyar
liralık bir kur zararına katlanmak zorunda
kaldığını söylemiştim ve tabii, bunları söylerken
Sayın Cumhurbaşkanının Türkiyedeki en büyük siyasi risk
olduğunu söyledim. Tabii, döviz lobisi, aynı zamanda faiz lobisi
tartışmalarını gündeme getirmişler. Burada döviz
kurundan en fazla kazanan kimdir, hakikaten merak ediyorum. dedim. Çünkü döviz
her yükseldiğinde bunlar tekrar satıyorlar, tekrar alıyorlar. Bu
konuların incelenmesi gerekiyor. Orada konuşmam sırasında
dolarlar ve dövizleri sormuştum ama kutulardaki demişim. Orada bir
yanlışlık olduğunu gördüm tutanaklara bakınca.
Aslında kutulardakiler Süleyman Aslanın paralarıydı, bunun
Sayın Erdoğanla ve sıfırlanamayan paralarla alakası
yoktu. Ben sıfırlanamayan paralardan bahsederken kutulardaki
dolarlar ve eurolar demişim, aslında villadaki(x) demem gerekiyordu. O kutulardaki
kelimesinin
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Biraz seviyeli ol!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) -
villadaki dolarlar ve eurolar olarak değiştirilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, bu, Genel Kurulla dalga
geçmektir, Genel Kurulu hafife almaktır. Bu nasıl bir
konuşmadır!
MEHMET GÜNAL (Devamla)
- Bu çerçevede faizlerle ilgili tartışma sonrası yüzde 6,5tan
yüzde 8,25e gelmiş. Onun için bunların düzeltilmesi gerekiyor.
Gerçek anlamda da bunda
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Düzeltme falan değil, açık hakaret ediyor.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Sayın Ünal, bunda kızacak bir şey yok,
yanlış söylemişim. Orada başkasına isnat etmiş
olduğumuz suçu
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Dalga geçiyorsun, sen kendi halkınla dalga
geçiyorsun, kendi halkınla!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Siz, öyle algılıyor olabilirsiniz. Ben
yaptığım konuşmayı düzeltiyorum. Doğru
kısmını dinlememişsiniz o zaman.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bu, bir hakkı kötüye kullanmaktır. Bir
hakkı şu anda kötüye kullanıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Siz öyle yorumluyorsunuz. Ben kendisine haksızlık olarak
düşünüyorum. İşlemediği suçları, iddia olunmayan
şeyleri benim söylemem doğru olmaz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Bırakın
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Orada geçen konular, fezlekelerde de geçen konular başka
şeydi, tapelerde geçen de belli. O tapelerin montaj, şantaj
olmadığı da Adli Tıp Kurumu raporuyla daha sonra ortaya
çıkmıştı. Bunda fazla bir şey yok. Ben sadece diyorum
ki: Yanlış kişilerle ilgili söylemişim.
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Nerede çıktı?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Dolayısıyla sıfırlanamayan paralar villadaki
paralardır, ayakkabı kutularındakileriler zaten sayısı
belli. O sıfırlanamadı değil, faiziyle beraber tekrar iade
edildi diyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Nerede Adli Tıp raporu?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Sayın Gök,
sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz efendim.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 21/2/2015 tarihli 60ıncı
Birleşimde yaşanan olayların sadece İç Tüzük
açısından değil, insanlık açısından da utanç
verici olduğuna ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, İç Tüzüke uygun davranılıp
davranılmadığı konusunda konuşmalar yapıyoruz ama
benim sayın Meclisin dikkatini çekmek istediğim bir başka husus
var. 21 Şubat tarihli oturumda bu Meclis belki en kara günlerinden birini
yaşadı ve o gün ortaya çıkan tabloda, bu Meclisteki bütün
milletvekillerinin, herkesin ortaya çıkan tabloda artık
saygının yitirildiği ve şefkatin dahi esirgendiği bir
oturum gerçekleştirildi.
Sayın
Başkan, o günkü oturumda bu Parlamentonun 5 sayın milletvekili
yaralandı. Savaşlarda dahi birbiriyle çarpışan düşman
kuvvetler savaşa mola verirler ve yaralıların alınması
ya da hayatını kaybedenlerin taşınması
açısından bir gizli anlaşma yaparlar. Bu Meclis, bu yasa sanki insan
hayatından çok daha önemliymiş gibi, bu yasada, iktidarın
dayatmasıyla, 5 milletvekilinin sağlık sorunlarının
dahi konuşulmasına olanak verilmeden ve onların akıbetleri
araştırılmadan dahi görüşmelere devam kararı
alınan bir oturum yaşamıştır. Bu Meclis,
bırakın İç Tüzüke aykırılığı,
insanlığa aykırı davranmıştır. Bu nedenle, o
günkü oturum gerçekten kara bir lekedir, sadece İç Tüzük
açısından değil, insanlık açısından da utanç
vericidir.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Sayın
Işıkın İç Tüzükün 58inci maddesine göre bir düzeltme
talebi vardır, onu da yerine getireceğim. (MHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya, her gün bir insan yanlış konuşabilir mi? Her gün
yanlış yapıyorlar, her gün yanlış!
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) İki gündür 58de kaldık Sayın
Başkan ya!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Her gün bir insan yanlış konuşabilir mi ya, her gün?
VI.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
6.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ya, Recep Bey, sen önce o üniversite diplomasından
bir vazgeç. Sabret be kardeşim ya, sabret ya! Senin görevin her gelen
hatibe laf atmak mı ya?
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayınız lütfen.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya, her gün de bir insan yanlış konuşabilir mi? Her
gün yanlış konuşulur mu?
ALİM
IŞIK (Devamla) Sen de gel, sen de konuş be kardeşim! Sana da
var hak ya! Yapma ya!
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayınız.
ALİM
IŞIK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, dün Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu
grup önerisi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
yaptığım konuşmamda
özellikle AKP döneminde
dışa bağımlılık oranı yaklaşık
2/3ten 4/3e yükselen, yani son on yılda yaklaşık 10 puan
dışa bağımlılık oranının
arttığı bir enerji sektöründe
şeklindeki ifademde 3/4
sehven 4/3 olarak ifade edilmiştir. Bu 4/3ün 3/4, yani
(AK PARTİ
sıralarından Alim Bey, yakışmıyor ya! sesleri,
gülüşmeler, alkışlar)
Teşekkür
ederim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bravo! İşte, ilim adamı dediğin bu, önemli bir
şey bu, ilim adamı bu işte.
ALİM IŞIK (Devamla) Yani dışa
bağımlılık oranı 2002 yılında yüzde 66 olan
bir enerji sektörünün bugün yüzde 75lere çıkmış olması bu
anlamda sektörün sıkıntı içerisinde olduğunu gösterir;
dolayısıyla, buradaki 4/3 ibaresinin 3/4 (X)olarak düzeltilmesini talep ediyorum.
[AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)]
ÜNAL KACIR (İstanbul) Matematik bilmeyince böyle
oluyor!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Tutanağa
geçiyorsun.
ALİM IŞIK (Devamla) - Bu vesileyle
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Türkiye tarihine
geçiyorsun!
ALİM IŞIK (Devamla) Evet, evet
İnsanoğlu hata da yapar, yanlış da
yapar, düzeltmesini de bilir, bilmesi de lazım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Düzelttin, bitti!
ALİM IŞIK (Devamla) Tamam bitti, bitti,
bitti.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Komik duruma
düştün.
ALİM IŞIK (Devamla) Niye?
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayınız. Sayın Işık, Genel Kurula hitap
ediniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Düzeltmelerinin bütün hepsini
broşür yapıp seçimde dağıtacağız!
ALİM IŞIK (Devamla) Bu vesileyle, özellikle
AKP hükûmetleri döneminde yandaşlara peşkeş çektiğiniz
termik santrallerin çalışmadığını,
çalışamaz duruma geldiğini bir kez daha sizlere hatırlatmak
istiyorum. Geçen ay içerisinde Maden Kanununda yapılan
değişikliğin Cumhurbaşkanının onayından
geçmesinden itibaren, bugün artık AKP hükûmetleri yer altı
madenciliğinden elini çekmiştir. Dolayısıyla, yer
altından çıkan kömürün termik santrallerde kullanım oranı
da bundan sonra sayenizde ciddi oranda düşecektir. Türkiyeyi kömür
memleketi olmasına rağmen ithal kömürün cenneti hâline
getiriyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Onu da 4/3 gibi
yanlış anlamışsın!
ALİM IŞIK (Devamla) Bu uyarıyı
sizden özellikle Sayın Kacır, bir komisyon üyesi ve tecrübeli bir
milletvekili olarak Hükûmetinizin ve grubunuzun dikkatini çekmek üzere size
hatırlatıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
RECEP ÖZEL (Isparta) Alim Bey, bugün de
yanlış konuşup, onu da düzeltecek misiniz?
ALİM IŞIK (Devamla) Yarın, burada da
varsa yanlış onu da düzeltirim; çok konuştuğunuz zaman bazen
olur. Saat on ikiye kadar, bire kadar bu Meclisi zorlarsanız bu tür
hatalar da muhtemelen elzem olur.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Işık.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının geçen birleşimde ikinci bölümde yer alan 34üncü
maddesi üzerinde önerge işleminde kalınmıştı.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, benim gündem dışı
konuşmalarda
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubuna
mensup milletvekilleri tarafından verilen önerge reddedilmişti.
Şimdi, sıradaki önergeyi okutup, işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 34.
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkanım, bir dilekçe gönderdim
arkadaşlara 58le ilgili.
BAŞKAN
Sayın Demiröz, ben bir işleme geçtiğim için sizin talebinizi
görmedim. Daha sonra, sizin söz hakkınız saklıdır.
İşlemimizi tamamlayalım lütfen.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Tamam efendim, sağ olun.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Hilal Kaplan.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, hangi önergeydi? Kusura
bakmayın, anlamadık.
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisinin önergesi.
Sayın Kaplan
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Bizim elimizdeki önerge ile okunan önerge aynı
değil Sayın Başkan.
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Başka önergeyi okuttunuz gibi geliyor bana.
BAŞKAN
Başka önergeyi okutmadık efendim, burada öyle.
Madde 34 üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergeyi okuttuk efendim.
Sayın Kaplan,
siz konuşmacıysanız buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Verdiğimiz
önerge doğrultusunda söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKPnin bu yasa tasarısıyla kendisine bir polis
gücü, bir polis devleti oluşturmaya çalıştığı
artık kamuoyunda herkes tarafından bilinen bir gerçek. Neden? On iki
yıldan beri bu ülkeyi idare ediyorsunuz. Gerek içeride gerek
dışarıda uyguladığınız politikalar,
antidemokratik, baskıcı bir anlayışın sonrasında
ülke bir kaos noktasına geldi. İçeride, hukuk tanımayan,
insanları kutuplaştıran, ötekileştiren, temel hak ve
özgürlükleri baskı altına alan; dışarıda
itibarını kaybetmiş, komşularla kavga eden, her an bir
savaş noktasına gidebilen bir konuma geldik.
Şimdi,
bölgede özellikle Orta Doğuda, Suriyede, Irakta yaşanacak
olanları en az kamuoyu kadar hepiniz biliyorsunuz. Yaşanabilecek kaos
sonrasında kendinizi güvence altına almak için bu polis
yasasını -bu iç güvenlik dediğiniz- aslında 12 Eylül
faşist darbesinden daha kötü olan bir noktada ısrarla savunuyorsunuz.
Merak ettiğim
noktalardan bir tanesi şu: Niye bunu bu kadar ısrarla savunuyorsunuz?
Sanki şimdiye kadar olan uygulamalarda, Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunundaki uygulamalarda hiç polisin yetkisi yokmuş gibi. Halbuki bu
kanunun 16ncı maddesinde polisin gerektiğinde zor
kullandığını, gerektiğinde silah kullanma yetkisinin
olduğunu sizler de biliyorsunuz. Polis toplumsal olaylarda kendisine
direnç gösterenlere karşı bunu pekâlâ çok sıkça uyguluyor. Peki,
niye bu kadar itiraz ediyorsunuz?
Bakın, bu
henüz yasalaşmadı. Bu polis yetkisinin 2007deki
değişiklikten sonra
Yani son sekiz yıl içerisinde polisin
kurşunuyla ölen 183 yurttaşımız var. Şimdi, bu ölen
yurttaşlarımızdan sizin Hükûmetinizin hiç sorumluluğu yok
mu? Hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Normalde bu yasal
uygulamalarda bir polisin yetkisini kısıtlamanız gerekirken siz
yeniden yetkilerini olağanüstü bir duruma getirmek istiyorsunuz.
Sizleri
uyarıyorum; toplumsal barışa zarar veriyor. İkide bir
diyorsunuz ya Çözüm süreci, toplumsal barış... Bu, toplumsal
barışa, demokrasiye büyük bir zarar verecek, Türkiye bir iç
savaş eşiğine girecek. Bunun bedelini hepimiz beraber
ödeyeceğiz.
Bakın, size
bir şeyler hatırlatmak istiyorum. Polisin henüz geçmiş yasayla
Nedir bu? Polislerin kullandığı gaz kapsülü, 250 gram; üzerinde
diyor ki: İnsanlara doğrudan atılmaz, kapalı alanlarda
kullanılmaz, iyi eğitilmiş polislerle 45 derecelik açıyla
verilir. Sizin polisiniz döneminde
-şimdi gösteriyorum size- bu polis sizce demin
üzerinde bahsettiği bir noktayla mı ateş ediyor? Dizini çöküyor,
nişan alıyor ve ateş ediyor; keza aynısı. Bu polis
henüz sizin şu süreçte vermediğiniz yetkilerle bunu yapıyor,
yani 2007deki yetkilerle yapıyor.
Değerli
milletvekilleri, Gezi Parkı olaylarında, işçilerin eylemlerinde,
öğrencilerin hak aramalarında bunların hepsi orantısız
olarak kullanıldı. Onlarca gencimiz gözlerini kaybettiler. Buradan
adlarını anmak istiyorum: Mehmet Ayvalıtaş 20
yaşında, Abdullah Cömert 22 yaşında, Medeni
Yıldırım 18 yaşında, Ethem Sarısülük 26
yaşında, Berkin Elvan 15 yaşında, Ali İsmail Korkmaz
-şimdi size hatırlatıyorum- 19 yaşında. Polisin
yetkisi var, dövdüler, isteselerdi kelepçeyle yakalayabilirlerdi. Döverek
öldürdünüz, döverek öldürdünüz ve ses çıkarmadınız. O polislerin
aldığı ceza nerede? Şimdi, buna
Sokak ortasında
yarın iç güvenlik gerekçesiyle istediğinizi öldüreceksiniz,
istediğinizi infaz edeceksiniz, faili meçhuller artacak. Bu mu demokrasi,
bu mu ileri demokrasi?
Size bir şey
hatırlatmak istiyorum: 1 Mayısta İstanbul Valisinin
getirmiş olduğu uygulamaları hatırlıyor musunuz? Bu
kanunla valilere bu yetkiyi veriyorsunuz. Taksim yönüne giden tüm
ulaşımları; deniz ulaşımlarını, otobüs ve
toplu taşımayı bir gün öncesinden yasakladı. Unkapanı
Köprüsünü, sanki bir iç savaş varmış gibi köprünün
ayaklarını kaldırdı. Taksim yönüne giden insanlardan 300
kişiyi keyfî olarak tutukladı.
Şimdi ben
size soruyorum: Elinizi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Devamla) -
vicdanınıza koyun; polise bu kadar yetki vermenin
altında ne var? Altında eğer Yarın güneydoğuda,
Irakta, Suriyede bir kaos yaşanacak ve iç savaş olacak, biz bunun
arkasına sığınıyoruz. diyorsanız bedeli
ağır olur, benden uyarması.
Hepinize
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.42
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.55
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Şimdi 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın 25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek
Öğretim Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (s)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"s)
Öğretim Elemanları: Akademi, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürlüğü, enstitü, polis meslek eğitim merkezi müdürlükleri ve polis
meslek yüksek okullarında görevli öğretim üye ve
yardımcıları ile öğretim görevlileri ve okutmanları şeklindeki
34 üncü maddesinin İçişleri Bakanına verilen polis meslek yüksek
okullarını dönüştürme yetkisinin kullanılması halinde
ortaya çıkabilecek hukuki sorunları gidermek amacıyla
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 34-
25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanununun
2 nci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
s) Öğretim
Elemanları: Akademi, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğü,
enstitü, polis meslek eğitim merkezi müdürlükleri, polis meslek yüksek
okulları ve dönüştürülen polis meslek yüksek okullarında görevli
öğretim üye ve yardımcıları ile öğretim görevlileri ve
okutmanları,"
Adnan Şefik
Çirkin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Çirkin, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi burada,
dün Sayın İçişleri Bakanıyla ilgili verilen gensoruda
Sayın Bakanın konuşmalarından bir bölümüne izninizle biraz
temas etmek istiyorum.
Sayın Bakan
terörden bahisle ana dilin konuşulmaması, konuşulamaması
-bunlar 1980 yasakları- devamla, işte, 90lı yıllarda
-terörle mücadelede- vatandaşın 250 gram çay, 100 gram şeker, 1
tane ekmek götürebildiği -tabii, bunlar zor şeyler, ona
katılıyorum aynı zamanda- aynı zamanda, köylerin
kaldırılması neticesinde on binlerce insanın yerlerinden
edilmesi ve namüsait şartlarda yaşıyor olması, bunlardan
bahisle konuştu.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bunlar terör varken oldu. Yani günde 30-40
kişinin hayatını kaybettiği gün oluyor, Bingöl misali 30-40
askerimizin, evladımızın şehit edildiği dönemlerdir
bunlar. Yani bu, bir sonuçtur, sebep değildir. Elbette ki Kürtçe veyahut
başka bir dilde, Arapça, insanın şarkısını,
türküsünü söyleyememesi mutlaka ızdıraplı bir hâl olsa gerek,
buna katılırım ama 12 Eylülde ülkücüler de çile çekti,
arkadaşlarımız idam edildi. Ne yaptık? Devlete isyan
mı ettik? Böyle saçma şey mi olur?
Sayın
Bakanın dili, âdeta, terörü haklı çıkarmaya yönelik bir dildir.
İnşallah, maksatlı değildir. Ve devamla da ne diyor
Sayın Bakan? OHALin kaldırılması, biz
kaldırdık. Hayır. OHAL 57nci Hükûmet döneminde son defa
uzatıldı kalkmak üzere ve 3 ilde-4 ilde kaldı, neyse.
Daha fazla
demokrasi." diyor. Şimdi, bakın, bize, 57nci Hükûmete özellikle
kimse demokrasi dersi veremez. 57nci Hükûmette, içinde Milliyetçi Hareket
Partisinin büyük ortak olduğu Hükûmette bugün ana dilin öğretilmesi
adına çok önemli kararlar alınmış, kanun
değişiklikleri yapılmıştır. O günün
şartlarında, daha 28 Şubat devam ederken ve bugün siz Adalet ve
Kalkınma Partisi sıralarında milletvekiliyseniz, aynı
zamanda iktidar partisi milletvekiliyseniz yani partinizin
varlığı söz konusuysa, bunu 57nci Hükûmete borçlusunuz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah Allah! 57nci Hükûmette küçük ortak mıydı, büyük
ortak mıydı?
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Bekle öğreteceğim. Ya,
Recep Efendi, kırk yılda bir beş dakika konuşma elimize
geçmiş, sus Allahını seversen yahu!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Büyük ortağız." dedin ya.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Recep Bey, senin başka bir işin yok mu
Allahını seversen ya!
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Ya, bir dakika bekle!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Düzelteceksin yine bunu.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Bir dakika bekle!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bekliyorum.
(AK PARTİ ve
MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen kürsüdeki hatibi dinleyelim.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Parti kapatma davasında
Adalet ve Kalkınma Partisine, 67bana göre de
haksız yere açılan parti kapatma davasında nitelikli
çoğunluk yüzünden partiniz açık kalmadı mı? (AK PARTİ
sıralarından Kaldı. sesi) Hah! Eski usulle yapılan bir
oylama olsaydı kapanacak mıydı, kapanmayacak mıydı?
RECEP
ÖZEL (Isparta) Kapanmayacaktı.
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Yalan söylüyorsun!(x)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Niye?
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) Gel buraya, anlat! Yalan
söylüyorsun! Yalana dayalı olmaz! Böyle de demokrasi olmaz!
Eski
usulle oylansaydı, o Anayasa değişikliğini 57nci Hükûmet
yapmasaydı, nitelikli çoğunluk aranmasaydı, bugün bu
sıralarda oturmuyordunuz. Bari nankör olma!
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çirkin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı bakacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır. kabul
edilmemiştir.
Şimdi
34üncü maddenin oylamasından önce oylamanın açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir istem var. İstem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim.
Haydar
Akar, Kocaeli? Burada.
Levent
Gök, Ankara? Burada.
Akif
Hamzaçebi, İstanbul? Burada.
Musa
Çam, İzmir? Burada.
Uğur
Bayraktutan, Artvin? Burada.
Refik
Eryılmaz, Hatay? Burada.
Ali
Serindağ, Gaziantep? Burada.
Vahap
Seçer, Mersin? Burada.
Ali
Haydar Öner, Isparta? Burada.
Orhan
Düzgün, Tokat? Burada.
İzzet
Çetin, Ankara? Burada.
Ali
Rıza Öztürk, Mersin? Burada.
Mehmet
Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.
Melda
Onur, İstanbul? Burada.
Binnaz
Toprak, İstanbul
AYDIN
AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Mevlüt Dudu, Hatay? Burada.
Sena
Kaleli, Bursa? Burada.
Celal
Dinçer, İstanbul
SEDEF
KÜÇÜK (İstanbul) Tekabül ediyorum.
BAŞKAN
Turhan Tayan, Bursa? Burada.
İhsan
Özkes, İstanbul? Burada.
Bülent
Kuşoğlu, Ankara? Burada.
Açık
oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 34üncü maddesi
açık oylama sonucu:
Oy
sayısı
: 208
Kabul : 208 (x)
Kâtip Üye
Kâtip Üye
Bayram Özçelik Fehmi
Küpçü
Burdur
Bolu
Böylece 34üncü
madde kabul edilmiştir.
Şimdi, yeni
maddeye geçmeden önce, daha önce söz vereceğimi söylediğim Bursa
Milletvekili Sayın İlhan Demiröze 58inci madde uyarınca üç
dakika söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Demiröz. (CHP sıralarından alkışlar)
VI.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz'ün, 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursanın
sorunlarıyla ilgili yapmış olduğum konuşmada Bursa
Teknik Üniversitesi arazi konusunu hâlâ çözemeyenler, BESOBun devam etmesine
göz yumanlar, DOSABta termik santral kurmayı alkışlayanlar,
İnegöl Tüfekçikonak HESine sessiz kalanlar, Orhaneli Başköyde
mermer ocaklarının açtığı yaraları sarmayanlar,
Keles Kozağacı Vadisindeki termik santral uğruna köyleri gözden
çıkaranlar. ve Atatürk Kent Ormanına hizmet
hırsızlığı yaparak el koyanlar. demiştim. Burada
hizmet hırsızlığını değiştirmek
istiyorum çünkü hırsızlığın çok fazla bir anlam ifade
etmediğini anladım. Sayın Bakan da burada, şimdi kent
ormanıyla ilgili bazı bilgileri de sizinle
paylaşacağım. Bu cümlemi Atatürk Kent Ormanına gasbederek
el koyanlar(x) diye düzeltiyorum.
Nedenini sorarsanız, değerli arkadaşlar,
Bursa Nilüfer ilçesi hudutlarında 152 hektarlık alan, 1.520 dönümlük
bir alan korunmak amacıyla on iki yıl önce Nilüfer Belediyesine
verildi ve on iki yıl boyunca Nilüfer Belediyesi burada gezi yolları,
insanların oturabileceği alanlar, piknik alanları yaptı. On
iki yıl sonra burasının sözleşmesi bitti ve bu tarihe kadar
da Nilüfer Belediyemiz 5,5 milyon TL yani 5,5 trilyon masraf etti. Sonra ne
oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Sonra Büyükşehir Belediyesi istedi.
Kimden istedi? Orman Bakanlığından. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı -Bursada örnekleri var- Türkiye'nin hiçbir yerinde
görülmemiş bir şekilde, partizanca davranarak kent ormanını
Nilüfer Belediyesinin elinden alarak Büyükşehir Belediyesine verdi.
Sayın Bakan da burada, zannediyorum açıklama yapacak. Bir tane örnek
gösteremez. Aynı ilimizde Osmangazinin, Yıldırımın
yapmış olduğu -ormanla ilgili- park alanlar var; niçin onlara el
konulmuyor? Ama Nilüfer Belediyesi yıllardan beri Cumhuriyet Halk Partisinin
kalesi olarak orada. Alamadıkları için yapabilecekleri tek şey
Atatürk Kent Ormanına el koymaktı, bunu da başardılar. Ama
bu hizmet hırsızlığını düzelttim, gasbederek el
koyduklarını bir kez daha ifade ediyor, hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Sağ olun
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi, yeni madde ihdasına dair iki
önerge vardır.
İç Tüzükün
91inci maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine Komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu
nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla yani 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'
nın "25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek
Öğretim Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (s)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"s) Öğretim Elemanları: Akademi, Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğü, enstitü, polis meslek eğitim
merkezi müdürlükleri ve polis meslek yüksek okullarında görevli
öğretim üye ve yardımcıları ile öğretim görevlileri ve
okutmanları," şeklindeki 34 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Mehmet Şandır Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Mersin Osmaniye
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri
çekiyorlarmış efendim.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 34.
Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Yeni
madde ihdasına dair iki önerge de geri çekilmiştir.
Madde 35 üzerinde
üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "4652 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan "Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından birinde lisans
düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten" ibaresi
"Mezuniyetten" şeklinde ve (c) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim
programları hazırlamak, koordine etmek ve eğitim
ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasını
desteklemektir."" şeklindeki 35 inci maddesinin
anlaşılır hale getirilmesi için aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim Işık Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kütahya Osmaniye
Özcan Yeniçeri Kemalettin
Yılmaz Bülent
Belen
Ankara Afyonkarahisar Tekirdağ
MADDE 35 - 4652
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan "Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından
birinde lisans düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten" ibaresi
"Mezuniyetten" şeklinde ve (c) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim
programları hazırlamak, bu programları koordine etmek ve
personelin eğitim ihtiyaçlarının en üst düzeyde
karşılanmasını desteklemektir.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan "Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından
birinde lisans düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten" ibaresi
"Mezuniyetten" şeklinde ve (c) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim
programları hazırlamak, koordine etmek ve eğitim
ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasını
desteklemektir."" şeklindeki 35. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar
Bolu
Ali
Sarıbaş Ali
Rıza Öztürk Celal Dinçer
Çanakkale Mersin İstanbul
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
35 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. *
Pervin Buldan Nazmi Gür Gülser Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Demir Çelik Hüsamettin
Zenderlioğlu Levent Tüzel
Muş Bitlis İstanbul
Erol
Dora
Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Çelik, buyurunuz efendim.
DEMİR
ÇELİK (Muş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Polis
Vazife ve Salâhiyet Kanununun 35inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Polisin, temel
bilimler ve sosyal bilimlerde lisans ve lisansüstü eğitimine tam da vurgu
yapan bu maddenin, beraberinde, bizim de topluma ve devlet ilişkisine
bakışımızı zorunlu kıldığına
inanmaktayım.
Devlet, bir
hükümranlık ve hegemonik araçtır. Askerî ve sivil bürokrasiyle
toplumu yönetmenin, toplumu yönlendirmenin, algı operasyonlarıyla
toplumu şekillendirmenin aygıtıdır. Devlet, sömürü ve
baskının aracıdır; devlet, hükümranlık
aygıtlarıyla her gün toplumu hiçleştirirken, kendisinin toplum
üzerinden mutlak ve kudret sahibi bir güç olduğunu dayatan güçtür. Bu
manada, kültür, sanat, edebiyat ideolojik aygıtlarıyla yetinmez, din,
inanç ve aynı zamanda kadim kültürlerin birikimlerini de topluma yeniden
empoze ederek onu yönetmenin araçsallaştırıldığı,
sömürü ve baskının hükümranlığının sürdürüldüğü
bir siyasal organizmadır. Bu siyasal organizmanın toplum
karşısındaki görev ve sorumluluklarını ifa
edeceğine, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak bir
mekanizmaya dönüştürüleceğine toplumun üstünde bir hükümranlık
aracına dönüşmeye başladığından itibaren toplum
özgürlüklerini kaybeder. İhtiyaçlarından, temel gereksinimleri
beslenme, korunma, barınma ihtiyaçlarından yoksun bir toplumla
karşı karşıya bıraktırmış olursunuz ki,
oradan da siyasal ve sosyal travma yaşanır.
Bakınız,
iki yılı aşkın bir zaman dilimidir çözümden
bahsettiğimiz ülke gerçekliği tam da bizi nitelikli bir müzakereye,
onurlu bir barışa, bu manada da toplumun kendi özgürlükleriyle
buluşmasına fırsat vereceğine, toplumun elindeki
hakları da alan, onları ceberut, otoriter zihniyetin
hükümranlığına mahkûm kılan bir anlayışla bu
kanun -yasa- Meclisin gündemine bir ayı aşkın bir zamandır
getirilmiştir ve yirmi günü bulacak olan bir zaman diliminde de Meclis
âdeta kitlenmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 90lı yıllarda
olağanüstü hâlle yönetilen Güneydoğu ve Doğu Anadolu
Bölgelerinde hepimizin yüreğini acıtan nice acı tablolar, nice
acı olaylar ve vakalarla
karşılaşmışızdır. 4 bin köy
boşaltılıp yakılmıştır, 4 bin köyden
göçürtülen 2 milyon 500 bin insanımız, metropollerin
varoşlarında yaşama tutunmak adına sürgüne tabi
tutulmuş, göçürtülmüştür, açlık, yoksullukla terbiye edilmek
istenmiş, asimilasyonist politikalarla etnik kimliğinden
uzaklaştırılarak topluma, rızası olmadan, sisteme,
rızası olmadan entegrasyona tabi tutulmuştur.
Biz, 1990ın
ölüm kokan, kan kokan tecrübelerinden hareketle daha özgür, daha demokratik,
daha şeffaf ve daha katılımcı bir yönetimin arzusunu
taşıyor iken, bu tecrübelerden hareketle böylesi bir sistemi
halklarımıza, toplumumuza armağan etmenin tarihsel misyonuna
sahip milletvekilleri pozisyonunda bu görevi ifa etmemiz gerekirken, oradan ne
yazık ki doğru tecrübeler çıkarmadığımızdan
hareketledir yeni acılar yaşansın istiyoruz. Olağanüstü
hâli belki ilan etmiş olmayacağız, sıkıyönetime ihtiyaç
duymuyor olabileceğiz ama fiilî ve defakto noktada olağanüstü ve
sıkıyönetimi yürütmekle mükellef olan valilere önüne geçilmez,
sınır tanımaz yetkilerle polisi de, jandarmayı da, askeri
de bağlamakla yetinmeyeceğiz, yargıyı da siyasal vesayete
tabi valilerin yetkisine kuşatarak, valinin otoritesini
Cumhurbaşkanlığının yereldeki iz düşümü bir
otoriteye dönüştürerek, halkları, toplumları, inançları,
kültürleri üzerinde bir biat, bir rıza gösterme, rıza üretme
mekanizmasına dönüştürmüş olacağız.
O nedenle, bu
madde dâhil olmak üzere bir bütün olarak bu iç güvenlik paketinin geri çekilmesi
gerektiğini ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Çelik, teşekkür ediyoruz.
III. YOKLAMA
(CHP ve MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebiniz vardır, sayıya
bakalım.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Öner, Sayın
Öğüt, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öztürk, Sayın
Ayaydın, Sayın Küçük, Sayın Haberal, Sayın Çetin,
Sayın Türkkan, Sayın Bayraktutan, Sayın Erdemir, Sayın
Serindağ, Sayın Akar, Sayın Gök, Sayın Özgündüz, Sayın
Demiröz, Sayın Şeker, Sayın Aygün, Sayın Kaplan.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan "Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından birinde lisans
düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten" ibaresi
"Mezuniyetten" şeklinde ve (c) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim
programları hazırlamak, koordine etmek ve eğitim
ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasını
desteklemektir."" şeklindeki 35. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
ve Kalkınma Partisi grup başkan vekilleri ve Hükûmet yetkilileri,
muhalefetin bu görüşülmekte olan tasarıya neden karşı
olduğunu, neresine karşı olduğunu ve bu konudaki önerileri
istiyor sık sık. Aslında Cumhuriyet Halk Partisinin bu
tasarıya neden karşı olduğu ve önerileri Komisyon
raporundaki muhalefet şerhinde çok açık bir şekilde vardır
ama öyle anlaşılıyor ki arkadaşlarımız
okumamışlar, ben de hemen söyleyeyim kısaca.
Biz bu kanun
tasarısına neden karşıyız? Bu kanun tasarısı
hâkim ve savcıya ait yetkileri vali ve kaymakamlara, vali ve kaymakama ait
yetkileri de polis amirlerine, polislere aktarıyor; buna
karşıyız, bu bir. İkincisi şu, hemen söyleyeyim;
tabii, çok, sırası geldikçe söyleyeceğim: Anayasanın
20nci maddesi bir hâkim kararı olmadan kimsenin üstünün,
eşyasının aranamayacağına ilişkindir. Burada,
hemen ilk maddeye baktığımızda, neden karşı olduğumuz
çok açık. Polis, getirilen düzenlemeyle, istediği noktada,
istediği zaman, bir hâkim kararı olmaksızın kişiyi
durdurabilecek ve aracın dışarıdan görünmeyen
kısımlarını arayabilecek ve kişinin üstünü
yoklayabilecek. Elle yoklamadan bahsetmiyorum, soyabilecek, çırılçıplak
soyunmasını isteyebilecek. Herhâlde bunu bizim desteklememiz
beklenemez. Yine, soruşturmanın konusu olan suçun
aydınlatılması ve faillerinin bulunmasının
savcıdan alınarak valiye verilmesini herhâlde herhangi bir hukukçu
arkadaşımız, siyasi mensubiyeti ne olursa olsun kabul edemez.
Şimdi, ben bir maddeyle ilgili düşüncemden
bahsetmek istiyorum. Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun 16ncı maddesi
polise silah kullanma yetkisini veriyor. Burada, mevcut düzenlemede polisin
hangi hâllerde ve nasıl silah kullanacağını belirtmiş.
Buna göre polis, öncelikle, zor kullanma koşulları var ise bedenî
güçle, o yetmezse, maddi güçle, o da yetmezse koşulları var ise silah
kullanacak ve silah kullanmasının da koşullarını çok
açık bir şekilde, 3 madde hâlinde saymış. Şimdi,
getirilen 4üncü bir (d) bendi var. Yani, (a), (b), (c), diye söylemiş.
Özellikle AKP Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın dinlerse iyi olur,
Doğan Kubat da dinlerse iyi olur. Şimdi, burada düzenlemenin
esası şu, diyor ki yasa çok açık bir şekilde: Polis,
yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanmadan önce
kişiye duyabileceği şekilde dur çağrısında
bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi
hâlinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna
rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin
mümkün olmaması hâlinde ise kişinin yakalanmasını
sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş
edilebilir. Nerede kullanırmış? (c) bendi kapsamında.
Yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanırken polis
bu yolu polis izlemek zorundaymış. Şimdi, bu düzenleme neyi
getiriyor? (d) bendine bir hüküm ilave ediyor. Ne diyor orada, (d) bendine
ilave ettiği hükümde?
başkalarına, işyerlerine,
konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara
ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya
kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı,
yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla
saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere -neyse o
saldırıya teşebbüs etmek- karşı,
saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz
kılacak ölçüde
silah kullanma yetkisi verilmektedir.
Şimdi, sekizinci fıkra ne diyor? Sekizinci
fıkra diyor ki: Yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında
polis bunları yapacak. Yani herhangi bir Dur. çağrısı
yapmayacak polis (d) bendi kapsamındaki bir olayda, Dur. demeyecek,
çağrıda bulunmayacak, uyarı ateşi açmayacak. Ne yapacak
polis? Çekecek silahını, vuracak.
Şimdi, Allah aşkına soruyorum ya: Zor
kullanırken bile bir orantılılık ilkesi vardır, zor
kullanırken korunan hukuki menfaatler arasında bir denge olması
lazım. Yani polis burada meşru müdafaa kapsamında olmayan bir
binaya karşı saldırıda hiçbir uyarı yapmadan
silahını çekip vuracak. Efendim, öyle değil. Öyle
olduğunu İçişleri Bakanının kendisi çok iyi söyledi,
çok iyi söylemiş. Burada çok açık söylüyor, bu, buraya bilinçli getirildi.
Bu tasarı, bu, buraya bilinçli getirildi. Bu polisin izleyeceği
prosedürün (c) bendi kapsamında olduğunu İçişleri
Bakanı Efkan Ala biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Deniliyordu ki: Onu
kapsamaz bu canım, polis bu, vurur mu? O zaman şuraya niye
demiyorsunuz (c) ya da (d) bendi kapsamında veya bu madde
kapsamında neden demiyorsunuz? Bunu deyin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter sayısı
istiyoruz efendim.
BAŞKAN Arayacağım efendim karar yeter
sayısı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yok. (AK PARTİ
sıralarından Var. sesleri)
LEVENT GÖK (Ankara) Yok efendim, yok.
BAŞKAN Bir dakika süre veriyorum.
Tespit edelim; algılayamıyoruz efendim, ayakta
mı, içeride mi, dışarıda mı
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 4652 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer
alan Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından birinde lisans düzeyinde
bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten ibaresi Mezuniyetten şeklinde ve
(c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim
programları hazırlamak, koordine etmek ve eğitim
ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasını
desteklemektir."" şeklindeki 35 inci maddesinin
anlaşılır hale getirilmesi için aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 35 - 4652
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan "Temel bilimler ve sosyal bilim alanlarından
birinde lisans düzeyinde bilgi ve beceriye sahip, mezuniyetten" ibaresi
"Mezuniyetten" şeklinde ve (c) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim
programları hazırlamak, bu programları koordine etmek ve
personelin eğitim ihtiyaçlarının en üst düzeyde
karşılanmasını desteklemektir.""
Özcan Yeniçeri (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Yeniçeri, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) 684 sayılı yasanın 35inci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu CHP, HDP bir
uyansın, böyle biraz arkaya doğru bir kendinize gelin.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) MHP uyanmasın mı?
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Şimdi, örgün eğitim, okullar
vasıtasıyla yapılmaktadır. Sürekli kurulan,
kaldırılan kurallar eğitimin kurumsallaşmasını
engelleyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Bu maddede
temel bilimler ve sosyal bilimler alanlarından birisinde lisans düzeyinde
bilgi ve beceriye sahip olanlar ibaresi kaldırılmaktadır. Bu
arada, Güvenlik Bilimleri Fakültesi de yasanın genel çerçevesi içerisinde
kapatılmaktadır ve böylece farklı disiplinlerden gelen
kişilerin de önü kesilmiş olmaktadır. Bunun, olumlu olduğu
kadar olumsuz yanları da vardır. Günümüz dünyasında disiplinler
arası yaklaşım esastır. Kurumlar, yöntemler, amaçlar
sürekli değişirse toplumlar kalıcı ve etkileyici sonuçlar
elde edemezler.
Türkiyede üzerinde
en fazla oynanan alan aslında eğitim alanı olmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığını bir hatırlayın,
sistemi şudur: Koy-kaldır, yap-boz, dene-yanıl, olmadı,
başa dön. Hem de ne yapıyor? Aynı iktidar döneminde, defalarca
değişen Millî Eğitim Bakanıyla beraber Millî Eğitim
Bakanlığı da tepeden tırnağa değişmektedir.
Türkiyede neredeyse dene-yanıl meselesi ve geçicilik meselesi
eğitimin bir parçası hâline gelmiştir. Şunu özellikle ifade
etmek istiyoruz ki günümüzde değişen kadar değişmeyen,
süreklilik arz eden birtakım değerler de var. Yani, postmodern bir
kafaya sahip olan Adalet ve Kalkınma Partisi önüne her geleni
değişmeyle açıklamak gibi bir tavır içerisine giriyor.
Hâlbuki, toplumlar değişen yönleriyle değil,
değişmeyen yönleriyle kimlik edinirler, varlık edinirler ve
tarihleri de onun üzerine kurulur. Bu yasa büyük ölçüde paralel paranoyası
altında hazırlanmış bir yasadır. Dolayısıyla
da paranoyayla çıkarılan yasanın zaten kendisi başlı
başına bir sorundur. Koruma, savunma ve sakınma amaçlı
yasaları kurumsallaştıran, ileriye taşıyan ve
geliştiren bir durum ortaya çıkarmadığını
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa bir bütün olarak toplumu çelik bir korse içine
hapsetmektedir yani çelik korse yasasıdır; bir çeşit Beria
yasasıdır. Ve şunu kesinlikle ifade etmek lazım ki bu
yasanın demokratik hak ve özgürlükler yönünden tepeden tırnağa
sorunlu bir yönü vardır çünkü psikolojisi bozuk bir yasadır. Biraz
önce de dedim ki: Şizofren ve paranoyak bir hâl içerisinde ele
alınmıştır. Böyle bir yasadan hayırlı bir sonuç
beklemek abesle iştigaldir. Ama, bir iki hususu özellikle sizinle paylaşmak istiyorum, bu
yasanın sakat mantığını.
Şimdi, demokrasinin ya da
özgürlüklerin, bir defa daha üzerine basarak söylüyorum ki demokrasilerin ya da
özgürlüklerin meydana getirdiği sorunlar, demokrasi ve özgürlükler
kısılarak ya da onlar cendereye alınarak çözülemez. Demokrasi ve
özgürlüklerin meydana getirdiği sorunlar, demokrasi ve özgürlükleri daha
fazla artırarak ancak çözümlenebilir. Dolayısıyla da demokrasi
ve özgürlüğün ortaya çıkardığı bir sorunu
baskıyla, sınırlandırmayla ya da despotik bir
yaklaşımla engellemeye çalışmak aslında skolastik bir
kafadır ve geçerliliği yoktur.
Demokratik hak ve özgürlüklerin
kullanılması sırasında baskı, şiddet,
kısıtlama, tutuklama ve gözaltına almanın doğru bir
yol olarak düşünülmemesi gerekir. Demokrasi normal, olağan ve sade
vatandaşların etkili olduğu bir yönetim biçimidir.
Olağanüstülüklerin demokrasilerde yeri yoktur; bunu burada özellikle ifade
etmek istiyorum. Olağanüstü hâllerin, süper yetkili yönetimlerin,
olağanüstü uygulamaların olduğu yönetimler totaliter
yönetimlerdir.
İç güvenlik yasasında hukuk
devletine aykırı birçok husus vardır. Bunlardan bir tanesi de
vali ve kaymakamlara, polise emir verme suretiyle gözaltına aldırma
yetkisidir. Bu, yürütme organının yargısal bir faaliyette etkili
olması anlamına gelmektedir ki bu durum hukuk devletine son vermek
anlamını taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
Hukuk devleti de, böyle demokrasileri ya da özgürlükleri bayağı kesir
ya da ondalık kesirmiş gibi sunmakla sağlanabilecek bir hukuk
veya hukuk devleti olamaz.
Bu bağlamda hukuk devletinin bütün
kurallarıyla uygulamaya sokulması gerektiğini özellikle ifade
etmek istiyorum. Hukuka ve demokrasiye saygılı olanlar bu yasaya
saygısız olacaklardır; onun için, biz de bu yasayı
çiğneyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Yeniçeri.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Balukeni
dinleyeceğim, onun da bir itirazı var herhâlde.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Kürsüde konuşmasını yapan sayın hatip
HDP Grubunu kastederek HDP Grubu uyuyor. şeklinde bir sataşmada
bulundu. Burada uyuyan herhangi bir arkadaşımız yok.
Sataşmadan dolayı söz istiyorum.
RECEP ÖZEL
(Isparta)- CHP, MHP uyansın. dedi ya!
BAŞKAN
Nasıl?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) HDP Grubu uyuyor. şeklinde grubumuza
sataştı.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
35inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında kimin
uyuduğu, kimin çalıştığı belli yani burada
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan arkadaş HDP
sıralarından önce kendi sıralarına bakmış
olsaydı CHPlilerle birlikte takviye edilmiş olan o sıralarda 50
küsur milletvekili yerine 10 milletvekilinin bile
olmadığını görecekti. (CHP ve MHP sıralarından
Ooo sesleri)
Şimdi, 56
milletvekili yerine siz burada 7-8 milletvekili bulundurursanız
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Bir Türk dünyaya bedel!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) -
bu, kusura bakmayın, çalışan bir muhalefet
partisi görüntüsü değil, uyuyan bir muhalefet partisi görüntüsü olur ki bu
da en çok AK PARTİnin işine yarar.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) CHPye sataş da o da söz alsın!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Özellikle, bakın, bu yasa tasarısı
görüşülürken 2 grup canla başla bir şey yapmaya
çalışıyor. AK PARTİ Grubu, ülkeyi karanlığa
götürecek, ülkenin demokrasisini aksatacak, çözüm sürecini sabote edecek, hukuk
devleti yerine polis devleti anlayışını getirecek bir yasa
tasarısını canla başla çıkarmaya
çalışıyor; ona karşı Halkların Demokratik Partisi
de canla başla, âdeta bir direniş çizgisi şeklinde bu yasa
tasarısının geçmemesi adına burada etkin bir muhalefet
ortaya koymaya çalışıyor.
Doğrusu, ben,
MHP hakkında ortaya koyduğum eleştirilerin tamamını
Cumhuriyet Halk Partisi için de bu kürsüden ifade etmek istiyorum. Yani 120
küsur milletvekiliyle eğer siz böyle muhalefet yapacaksanız, sizin
muhalefet anlayışınız buysa, kusura bakmayın, bir on
iki yıl daha bu ülkeyi AKPye teslim edemeyeceğiz. AKPyi bir on iki
yıl iktidara getirdiniz, bir on iki yıl daha biz bu halkı AKPye
teslim etmeme kararlılığındayız. Zaten Cumhuriyet Halk
Partisinin Sayın Genel Başkanı da herhâlde 7 Haziran
seçimlerinden umudu da kesmiş olacak ki Hedefimiz yüzde 35. diyor.
Şimdi, böyle bir ana muhalefet anlayışı olur mu
arkadaşlar? Yani siz, toplumda bu kadar tartışılan bir
iktidar partisi varken,(x) Genel Kurulda bu kadar olaylı
bir şekilde bir güvenlik yasa tasarısı getiren bir iktidar
partisi pratiği varken hedef olarak önünüze yüzde 35i koyuyorsanız,
kusura bakmayın, yenilgiyi en baştan kabul etmiş durumuna
düşersiniz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) - Siz barajı aşın da Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Bizim hiçbir şekilde bu muhalefet
anlayışını kabul etmemiz mümkün değildir. CHP de MHP
de bugüne kadar yaptıkları muhalefetle AK PARTİ iktidarına
katkıda bulunmuşlardır. Sizin on iki yıl boyunca
sandıklardan yüzde 50ye yakın oy almanızın temel etkenlerinden
birisi şu iki sırada oturan muhalefet partileridir. HDP olarak
bunlara izin vermeyeceğiz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Daha önce Sayın Yeniçeri bir
sataşmada bulunmuştu, onunla ilgili talebimi ayrıca ifade
edeceğim. Ancak, Sayın Baluken konuşmasında Cumhuriyet Halk
Partisine yönelik olarak çok ağır bir sataşmada
bulunmuştur. Söz istiyorum efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ben gerçeği söyledim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
13.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
ÜNAL KACIR
(İstanbul) - Millet size dersi verecek, az kaldı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Millet izliyor, kim, hangi muhalefeti yapıyor,
kim iktidarla gizli gizli iş birliği içerisinde. Siz, şimdi,
daha birkaç gün önce, Hükûmetin Başbakan Yardımcısıyla
oturdunuz, toplantı yaptınız, 10 maddelik bir deklarasyonu kamuoyuyla
paylaştınız. Şimdi, seçime gidiyoruz. Ben size soruyorum:
Sizin öncelikleriniz arasında yüzde 10 seçim barajını indirmek
yok mudur? Siz nasıl demokratsınız? Yüzde 10 barajı siz
benimsiyorsunuz, kabul ediyorsunuz, hiçbir şekilde de bunu bir şart olarak
ileri sürmüyorsunuz. Bu, AKPyle nasıl bir iş birliği
yaptığınızın çok açık bir göstergesidir.
Biraz daha eskiye
gideceğim, Gezi olaylarına. Gezi olayları
çıktığı zaman, 1 Haziran 2012 tarihinde
Tarihi
yanlış vermeyeyim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Olsun, ver, yarın düzeltirsin.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın, sizin Eş Başkanınız
Sayın Demirtaş Biz Hükûmete yönelik bu darbe teşebbüsüyle yan
yana gelmeyeceğiz. dedi.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Öyle demedi, öyle demedi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Gezi olayı gibi özgürlük merkezli bir hareketi
reddedip ondan sonra baktılar ki bu bir toplumsal hareket, Bunun
dışında kalmayalım. dediniz ve Geziyi destekler gibi
görünmeye başladınız. Gerçekten özgürlüğe, demokrasiye
inananlar Gezinin bir özgürlük hareketi olduğuna inanır,
kayıtsız şartsız onu destekler. Siz onu, aynen AKP gibi,
darbe olarak gördünüz. Hâlâ bu cümlenizi düzeltmiş değilsiniz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Hep beraber batacaksınız, hep beraber barajın
dibine...
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) İkincisi: 4+4+4
Türkiyenin modern eğitim
sistemini yok etmeye, tahrip etmeye yönelik, laikliği ortadan
kaldırmaya yönelik, Türkiyenin kazanımlarını yok etmeye
yönelik bu yasaya destek verdiniz. Burada muhalefet yapmadınız. Ben o
günleri gayet iyi hatırlıyorum, Genel Kurulda doğru dürüst
muhalefet yapmadınız.
HSYK düzenlemesi,
17 Aralık olmuş, Hükûmet yargıya müdahale ediyor,
yargıyı kontrol altına alacak düzenlemeler yapıyor, mal
varlıklarına el koyma yetkisi alıyor, daha sonra dinleme kararlarını
zorlaştırıyor. Birçok düzenleme, birçok düzenleme
Siz burada
ona hayır oyu vermek için bulunmadınız bile,
bulunmadınız. Çok açık bir şekilde, 17
Aralığı da Hükûmete yönelik bir darbe olarak gördünüz ve o
yasaya, o HSYK yasasına hayır oyu vermediniz. Özgürlükçü partiler,
demokrasiye inanan partiler ona hayır oyu verirler.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Hâlbuki aranızda öyle
anlaşmıştınız, öyle mi? Anlaşmanıza
rağmen mi öyle oldu?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Yolsuzluklarla ilgili, şu kürsüde, tek bir laf
etmediniz. Çünkü bir demokrat parti, özgürlüğe inanan parti
yolsuzluğun ülkesine, milliyetine bakmaz. Yolsuzluk bu ülkenin
hazinesinden çalınan paradır. Buna bir kere şuradan hayır
diyemediniz. Bu mu sizin özgürlük ve demokrasi anlayışınız?
Teşekkür
ederim. Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, Sayın Halaçoğlu, sırayla dinleyeceğim
sizi.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkanım, Sayın Baluken az
önce konuşmasında doğrudan doğruya Milliyetçi Hareket
Partisini CHPyle iş birliği ve AKPyi iktidara getirmiş bir
parti olarak nitelendirdi; söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
14.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Millet sizi izliyor!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, aslında
nasıl uyandınız?
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Millet sizi izliyor, millet!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Az önce, Özcan Beyin söylediği gibi hepiniz
uyuyordunuz, şimdi uyandınız. Yani HDP de uyandı, CHP de
uyandı, AKP de uyandı. Nasıl uyandınız?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Biz uyanıktık zaten.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Evet, uyuyordunuz hepiniz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Millet de uyandı; soracak size!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Aslında öyle bir şey var ki bize CHP ile
orada konuşuyor. demekle, CHPli milletvekilleri konuşuyor.
demekle, Sayın Baluken bizim uyanık olduğumuzu zaten itiraf
etti. Ama diğer taraftan şunu söyleyeyim: AKPyi iktidara getiren
sizsiniz, siz. Yani Sevri imzalayanlar gibi, birlikte Dolmabahçe
Sarayında bir görüntü verdiniz mi vermediniz mi? Verdiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Verdiler.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Şimdi, bizi nasıl olur da AKPyi iktidara
taşıyan bir muhalefet olarak nitelendirebilirsiniz? En büyük
karşı çıkan biziz onlara. Siz birlikte hareket ediyorsunuz,
seçimde de birlikte hareket ediyorsunuz; daha farklısı yok.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Aranızda anlaşın, aranızda anlaşın
onu!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kendi birlikteliğinizi kamufle etmek için bunları
söylüyorsunuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Hayır, bu açık ve net. Siz de
biliyorsunuz, birlikte hareket ettiğinizi biliyorsunuz, hatta seçime bile
birlikte girebilirsiniz. Umuyorum ki öyle olacaktır.
Cumhuriyet Halk
Partisine gelince, biz Cumhuriyet Halk Partisini cumhuriyetin kurucusu bir
parti olarak nitelendiriyoruz. Cumhuriyetin kurucusu bir parti olmakla birlikte
şimdi bütün o ilkelerden vazgeçti. Altı ok vardı; milliyetçilik
vardı, Atatürkçülük vardı. Nerede? Nerede? Nereye gitti? Yani
yapmayın Allah aşkına! Biz, bu ülkenin birlik ve
beraberliğini sürekli savunan, bugüne kadar söylediklerimizden asla
şaşmayan, dün söylediğimizle bugün söylediğimiz aynı
olan bir partiyiz. Bunu bütün Türk milleti böyle biliyor. Siz kendinize
bakın ve ondan sonra gelip burada konuşmaya başlayın.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bunları millet anlamıyor zannetmeyin!
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Şimdi, deminden beri bize sataşmaya kalkışanlar
Milliyetçi Hareket Partisinin bu memleket için ne kadar hizmet ettiğini
çok iyi bilmek zorundadırlar. Sokaklara dökülmeye çalışılan
ülkücülerdir ama buna rağmen sokaklara dökülmeyen ve dökülmemesi için
bütün gücüyle gayret eden Milliyetçi Hareket Partisidir, bunu herkesin böyle
bilmesi gerekir. Ama şunu da hiç kimse unutmasın ki bayrak
indirilirken sesini çıkarmayanlar, askerin başına çuval
geçirilirken sesini çıkarmayanlar, Süleyman Şahın
mezarını getiriyoruz. diye kemiklerini getirip toprağı
orada bırakanlar, 12 adayı
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, naaş denir, kemik denmez.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla)
2004 yılından itibaren, kendi
iktidarları döneminde 16 adayı işgal eden Yunanlılara ses
çıkarmayanlar kimlerdir, ona baksın, ondan sonra gelip konuşsun
burada.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hakaret ettiniz ya!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Biraz saygılı ol, saygılı ol! Siz
tarihçisiniz bakın. Tarihî şahsiyetlere kemik denmez. Ayıp,
ayıp! Naaş denir, naaş.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Ama onunla beraber, Kürt meselesini çözüyoruz.
diye PKKyla masaya oturanlar kimlerdir? Sizlersiniz, AKPdir. Niye
oturuyorsunuz? Hani Kürt meselesiydi? PKKnın Kürtleri temsil
etmediğini söyleyen siz değil misiniz? Siz önce kendinize bakın.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, size
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, iki ayrı sataşma oldu. Hem
Sayın Hamzaçebi konuşması sırasında bizi AK
PARTİyle gizli ittifak yapmakla suçladı.
(AK PARTİ ve
MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, sessiz olursanız dinleyebileceğim. Ne söylediğini
dinlemek istiyorum, lütfen müsaade edin.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bu tiyatro yeter efendim, yeter!
Tiyatro yeter Başkan!
BAŞKAN
İsterseniz devamlı konuşun, böyle devam edelim, Sayın
Balukeni duymayayım.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan Grup
Başkan Vekili Sayın Akif Hamzaçebi, konuşması
esnasında Halkların Demokratik Partisini AK PARTİyle
kapalı kapılar ardında kirli ittifak yapmakla suçlayacak
şekilde sataşmada bulunmuştur, birinci söz
hakkımızı bundan dolayı istiyoruz.
BÜNYAMİN
ÖZBEK (Bayburt) Ne sataşması ya? İki siyasi parti
görüşebilir Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) İkinci söz hakkımızı da, yine,
Sayın Halaçoğlunun AK PARTİyle seçim iş birliği,
seçim ittifakı yaptığımız ve Dolmabahçede bu
doğrultuda ortak açıklama yaptığımız yönündeki
konuşmasından dolayı, yine sataşmadan dolayı
istiyoruz.
BAŞKAN Size
dört dakika süre veriyorum, bir dakika daha fazla veriyorum.
Buyurunuz
Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır, ama iki ayrı sataşma var Sayın
Başkan.
BAŞKAN Yani
toplayabilirsiniz.
Buyurunuz efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Adil Zozani grup adına, konuşacak.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Zozani.
BÜNYAMİN
ÖZBEK (Bayburt) Hatta on dakika verin Başkan!
BAŞKAN Olur
efendim veririm! Tabii, milletvekilinin söz özgürlüğü vardır. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Onlar konuşma nedir bilmedikleri için, konuşmanın
önemini de bilmezler onlar.
BAŞKAN -
Buyurunuz Sayın Zozani, devam ediniz.
15.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ile Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun sataşma
nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşmaları nedeniyle
konuşması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan
Sayın
Başkan, sizi İç Tüzük 68i uygulamaya davet ediyorum, eğer
dinlemeyeceklerse.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Zozani,devam ediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Onlar bilmiyor ki, 68inci madde nedir, bilmiyorlar.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anlaşılan o ki buraya bir AK PARTİli milletvekili de
çıksa, bir Cumhuriyet Halk Partili milletvekili de çıksa, bir
Milliyetçi Hareket Partili milletvekili de çıksa cümlesinin arasına
HDP koymadan cümlesini tamamlama şansına sahip değil.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, hayır, biz koymadık; siz
başlattınız.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Neden böyle? HDP, Türkiye'nin ekseni oldu da bundan.
(HDP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) AKPyle birlikte, AKPyle!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) AKPyle birlikte yıkım ekseni oldu, yıkım.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) HDP Türkiye'nin doğrultusu oldu da bundan.
Dolayısıyla, sizin burada HDP adını bu kadar çok telaffuz
etmeniz bizim açımızdan hiç gocunacak bir durum değil. Emin
olun, biz Türkiye'nin geleceğini konuşuyoruz, biz Türkiye'nin
yararına olan işler yapıyoruz. Türkiye'nin yararına,
Türkiye'de yaşayan halkların geleceğini teminat altına
alacak uygulamalara dönük sözümüzü söylüyoruz. Sözün yetmediği yerde
direniyoruz, bunu gösterdik. Sözün yetmediği yerde burada direndik ama biz
direnirken şunu da gördük: Cumhuriyet Halk Partili grup başkan vekili
ile Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekillerinin kürsü
arkasında, Meclisi yöneten Meclis Başkan Vekiliyle ittifak
geliştirdiğini gördük, onu bildik. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Olmadı, olmadı!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Olmadı!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Taksime gelince: Efendim, biz Taksimde direnenlerin
kendisiydik, Taksimde iş makinesinin önüne geçendik. O resmi ne çabuk
unuttunuz?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ya, yoktunuz orada. Biz oradaydık, siz yoktunuz. On gün
biz oradaydık, biz görmedik.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Adil Bey, yoktunuz orada ya!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Taksimde iş makinesine karşı bedenini
yere yatıranın Siz buraya kazma vuramazsınız. diyenin
kendisiydik.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ya, ilk gün Sırrı Süreyya yaptı, ondan sonra
yoktunuz yani yoktunuz.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Dolayısıyla, Geziyi bir daha dillendirip
bize Bu konuda üzerinize düşeni yapmadınız. derseniz, o sizin
üstünüzde kalır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yapsaydınız güneydoğudaki TOMAlar
İstanbula gelmezdi. Yapmadınız tabii, iş birliği
yaptınız.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Biz şuna itiraz ettik, Gezide şuna itiraz
ettik: Biz Gezide, Gezi eylemlerinde Mustafa Kemalin askeriyiz! demedik,
demeyeceğiz, bunu bilesiniz. Biz Gezide Mustafa Kemalin askeriyiz!
demedik, demeyeceğiz, bu kadar açık ve net. Ama, Türkiyenin
geleceğini konuşuyoruz, Türkiyenin geleceğini konuşuyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Size bu yönde bir baskı mı oldu?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hiç olmadınız ki zaten!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) - Türkiyenin geleceğini Mustafa Kemalin askeri
olmak üzerinden inşa edemezsiniz, bu kadar açık ve net, bu kadar
açık ve net.
Dolmabahçeye
gelince, dün söyledik, bugün de söylüyoruz: Dolmabahçede Türkiyenin
geleceğinin deklarasyonu okundu, bize göre böyledir. O, Türkiyenin
geleceğine ışık tutan bir deklarasyondur. O deklarasyonun
bir tarafı olmuş olmaktan mutluluk duyarız, geleceğimizde
çocuklarımıza bırakacağımız onurlu bir miras
olarak görürüz, Dolmabahçe bizim açımızdan budur.
Teşekkür
ediyorum, saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, sizi dinleyeceğim fakat sisteme Sayın Can
girmiş, ona söz vereceğim, epey zamandır sisteme girmişti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Olur, tabii ki.
BAŞKAN -
Buyurunuz Sayın Can.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'ın, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcuyu, muhalefet partilerine
muvazaalı olarak birbirlerine sataşmalarından dolayı söz
verdiği için kınadığına ilişkin
açıklaması
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, burası Meclis mi, tiyatro mu, bunu öncelikle bir
belirlememiz lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)
Medeni Kanun,
2nci madde: Herkes, hakkını kullanırken ve borcunu ifa ederken
dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın suistimalini
kanun himaye etmez. Muhalefet sözcüleri birbirlerine muvazaalı olarak
sataşarak söz hakkı alıyorlar, haklarını suistimal
ediyorlar, dürüst davranmıyorlar. Bundan daha elim ve vahim olanı sizin
buna davetiye çıkarmanızdır, sizi kınıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP, MHP
ve HDP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Herkese sataştı Sayın Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bu nasıl söz! Hepimize sataşmıştır.
BAŞKAN
Sayın Can, teşekkür ederiz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, bu konuşma sataşmadır.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, ben de sataşmadan söz istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, bu konuşma sataşmadır, herkes
sataşmadan söz istiyor.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
milletvekillerinin nasıl konuşacağını, neye,
nasıl söz vereceğimizi, sataşmanın ne olduğunu ne
olmadığını İç Tüzük açık bir şekilde beyan
etmiştir, yazmıştır.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sataşmadan söz istiyoruz Sayın Başkan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sataşmadan söz istiyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Milletvekillerine Muvazaalı birbirlerine sataşıyorlar. denemez
diye düşünüyorum.
Buyurunuz, önce
(Gürültüler)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Herkes sataşmadan söz istiyor Sayın
Başkan.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Hepimiz söz istiyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, bütün muhalefet milletvekillerine
sataştı.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
(Gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Bir dakika
Böyle yürütemeyiz. Bir dakika
Sırayla söz
vereceğim. Talebinizin ne olduğuna
Sataşmanın
haklı nedenleri olması gerekir efendim. Müsaade edip gürültü
yapmazsanız ne nedenle istediklerini duymak durumundayım.
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Bizim için nedene falan gerek yok Başkan!
BAŞKAN -
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, biraz önce söz talep ederken
BAŞKAN Siz
de duyabilirsiniz!
YUSUF BAŞER
(Yozgat) Sen dinle canım, bize gerek yok!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Özcan Yeniçerinin
sataşması konusundaki talebimin saklı olduğunu ifade ettim,
daha önce bir sataşmada bulundu Cumhuriyet Halk Partisi uyuyor.
şeklinde.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Dört tane sataşma hakkı var!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sonra devam etti, Cumhuriyet Halk Partisi
Altı Ok ilkelerinden vazgeçmiştir. şeklinde bir
değerlendirme yaptı.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yusuf Halaçoğlu
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Zozani de konuşmasında
Gezi hareketiyle ilgili olarak, benim, o zamanki ismiyle BDPnin
yapmış olduğu açıklamaya ilişkin verdiğim
cümlenin yanlış olduğunu söyleyerek sataşmada
bulunmuştur, söz istiyorum efendim.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, Medeni Kanunun 2nci maddesini
okumanızı istirham ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, usule yönelik bir
itirazım olacak öncelikle; usul esastan önce gelir dedik
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Sayın Başkan, on dakika süre verin(!)
İki dakika yetmiyor, dört dakikaya çıkardınız. On dakika
lütfen (!)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, önce, az önce konuşan
arkadaş sataşmıştır; Meclisi tiyatroya
benzetmiştir.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, böyle yaparak daha iyi bir şekilde
müzakerelerin yürüdüğünü mü düşünüyorsunuz? (Gürültüler)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Ramazan Canın sataşmasından
dolayı söz istiyoruz.
BAŞKAN
Milletvekillerinin nasıl konuşacağına kimse
karışamaz! Çok rica ederim
(Gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yani o bilmez, onlar biat kültürüyle yetiştiler.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Özür dilesin
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, özür dilemesi lazım.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sözünü geri alsın!
BAŞKAN
Kürsü masuniyeti vardır, milletvekillerinin konuşma nizâmâtı
diye bir şey yoktur. Çok rica ederim
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Milletvekillerine şöyle konuşacak,
böyle konuşacak diye talimat da veremeyiz. Çok rica ederim, böyle
düşünceleri sayın milletvekillerine yakıştıramam.
Buyurunuz
Sayın Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Sayın Başkanım, öncelikle şunu ifade
edeyim: Tabii ki biraz önce, hatta belki yaklaşık yarım saattir
bu yapılan konuşmaları, tartışmaları hepimiz ve
kamuoyu ibretle izliyor. Şimdi, bir defa, sataşmadan herkese söz
verme zorunluluğunuz yok. (CHP, MHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Var, var, nasıl yok? Sayın Sadık
Yakutun uygulaması var Sayın Başkan.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ramazan Bey teşekkür ederiz, kilitlediniz, aferin(!) Ramazan
Bey, hakikaten çok teşekkür ediyoruz katkılarından
dolayı(!)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) İç Tüzük 69 çok açık. İç Tüzük 69 şunu
ifade ediyor: Şahsına sataşılan veya ileri sürmüş
olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan Hükümet,
komisyon, siyasî parti grubu veya milletvekilleri, açıklama yapabilir ve
cevap verebilir. diyor.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) E, açıklama yapabiliyormuşuz işte!
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Açıklama yapmak istiyoruz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Şimdi, burada bir hakkın suistimal edildiği,
açıkça iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde
kullanıldığı, sırf süreci uzatmak
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ne alakası var?
AHMET AYDIN
(Adıyaman)
sırf engellemek adına birbirlerine
danışıklı bir sataşmada, sözde sataşmada
bulunulduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili niyet
okuyor, sataşma var, bu bile sataşmadır, niyetimizi okuyor.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Dolayısıyla, her sataşma isteyene vermek zorunluluğunuz
yok sizin. (Gürültüler)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Var, var.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Burada bu takdir size aittir.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, hepimize
sataşmıştır. Sayın Sadık Yakut bu uygulamayı
yapmıştır bu Mecliste.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Lütfen, Meclis Başkan Vekili olarak takdirinizi iyi niyet kuralları
çerçevesinde
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ayşe Nur Bahçekapılıya da bunları
söyleyecektin Ahmet Bey.
AHMET AYDIN
(Adıyaman)
İç Tüzük doğrultusunda hakkaniyete göre dürüstlük
kuralları çerçevesinde kullanınız efendim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Aleni ve açık sataşma yapmıştır.
BAŞKAN Ben
hakkaniyet ölçüleri içinde davranıyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sataşma aleni ve açıktır.
Aleni ve açık olan sataşmalarda söz veriyorum zaten, bunun
dışında bir şekilde söz verdiğimi hiç kimse iddia
edemez. Tutanakları açın okuyun, hangi şekilde söz
verdiğim, milletvekillerine neden Sessiz olun da duyayım.
dediğimi de o zaman daha iyi anlarsınız.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Tutanakları isteyin Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
Yeni
sataşmalara mahal vermeyiniz.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
16.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
35inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde ve Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşmaları nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Yeniçeri konuşmasında Cumhuriyet Halk
Partisinin Altı Ok ilkelerinden uzaklaştığı yönünde
bir değerlendirmede bulundu.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Onu Halaçoğlu söyledi.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, onu ben söyledim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Şunu ifade edeyim ki: Biz ana muhalefet partisi
olarak muhalefet partilerine muhalefet etmek gibi bir anlayışı
benimsemiyoruz. Ben Sayın Yeniçerinin bu sözlerini kendisine iade
ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Altı Ok ilkelerine sahiptir, bunlar
Cumhuriyet Halk Partisinin vazgeçilmez ilkeleridir, bunu bilsin. Ama, ben daha
fazla cevap vererek muhalefete muhalefet gibi bir anlayışı
kesinlikle doğru bulmuyorum.
Sayın Zozani
bu kürsüde çok dikkatle, zevkle dinlediğim değerli bir hatiptir,
konuşmasıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Şimdi, ben
biraz önce, bu kürsüye çıktığımda Gezi hareketinin 1
Haziran 2012 tarihinde olduğunu söylemiştim, önce onu düzeltiyorum,
bir tereddüt yaşadım, 1 Haziran 2013 tarihinde oldu.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Yarın düzeltirsin!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) O günlerde Sayın Selahattin Demirtaş
şöyle bir açıklama yaptı, şöyle diyor, bakın,
okuyorum: BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Gezi
Parkına ilişkin yaptığı açıklamada, halk
hareketini darbeye kanalize etme arayışı olduğunu ileri
sürdü ve bu yüzden eylemlere mesafe koyduklarını söyledi.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Onu siz yaptınız, halk hareketi varsa siz
yaptınız.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Mustafa Kemalin askerleri
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın, AKPyle birleşiyorsunuz, hiç
farklı bir anlayış değil yani.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerçi onu siz yapmaya çalıştınız,
doğrudur.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Gezi Hükûmete yönelik bir darbe girişimiydi.
diyor orada Sayın Demirtaş. Sırrı ağaç için
oradaydı, dikkatli davrandı... Sırrı Bey de ağaç için
oradaydı ama sonradan olay öyle bir boyuta vardı ki Sırrı
Bey bu konuda dikkatli davrandı. O da darbecilere hizmet etme
girişiminde bulunmadı. Bakın, gayet açık, net. Özgürlükçü
bir hareketi Hükûmete darbe olarak nitelendiriyorsunuz. Bunu kim söylüyor? Bir
de Adalet ve Kalkınma Partisi söylüyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ne özgürlüğü ya! Neyin özgürlüğü ya! Neyin
özgürlüğü, neyin! Hangi özgürlüğünüz kaybolmuş da
aradınız bulamadınız?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi, efendim, Halkların Demokratik Partisinin seçim stratejisi şudur: Biz
sol partiyiz, sosyal demokrat partiyiz ama Cumhuriyet Halk Partisi değil.
Hayır, bunu kimse yutmaz. Bakın bu demeçler burada duruyor.
Diğer uygulamalarınızı tek tek söyledim. 4+4'ü, HSYK
düzenlemesini, yolsuzluklarla ilgili parti politikanızı, bütün
bunları söyledim.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) 11 ilde aday çıkmamış Hamza Bey!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu Gezideki
Gezide size kimse Gelin de Mustafa Kemalin askerleriyiz. deyin. demedi.
Orada her siyasi görüşten insan vardı ama hepsinin ortak noktası
özgürlüktü, demokrasiydi. (CHP sıralarından alkışlar)
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Hamza Bey, 11 ilde aday çıkmamış, siz
onun derdine düşün.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ben Milliyetçi
Hareket Partisi olsun, Halkların Demokratik Partisi olsun, 2 muhalefet
partisine muhalefet etmek gibi bir anlayışımızın
olmadığını, bizim temel muhalefetimizin Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmeti olduğunu bilginize sunuyorum.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) 11 ilde adayınız yokmuş, siz ona
bakın ya!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Zozani, kendilerinin burada muhalefet
ederken bizim gidip Başkan Vekiliyle iş birliği ve ittifak
geliştirdiğimizi söyledi ve sataşmada bulundu.
Ayrıca,
AKPli konuşmacı da tiyatro oynadığımız ve dürüst
davranmadığımız gibi bir ifade kullandı. Dolayısıyla,
bunlara sataşmadan dolayı cevap vermek istiyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, şu dürüstlük
kuralları, Medeni Kanun 2 anlamında, her hukukçunun makul surette
bilebileceği bir konu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Dürüstlüğün ne anlama geldiğini ben iyi
bilirim.
BAŞKAN
Biz İç Tüzüke göre yönetiyoruz efendim, Medeni Kanuna göre değil.
İç Tüzükte sataşmanın nasıl olacağı da belli,
sataşmayı yapanlar düşünsünler.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Dürüstlük kuralları evrensel bir hukuk kaidesidir.
Bunun bilinmesi lazım öncelikle.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Dürüst davranmadığımızı
kimse söyleyemez.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tüzük bu hafta mı aklınıza geldi,
niye Ayşe Nur Bahçekapılı yönetirken aklınıza gelmedi?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ben değil, hukuk tarihi yazıyor.
BAŞKAN
Yazsın tarih efendim, sonra da tarihi okuyanlar ne olduğunu anlar.
Buyurunuz
Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Yeni
sataşmalara mahal vermeyin lütfen.
17.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması ve
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklaması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşmaları nedeniyle konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, biz, burada bu yasaya ta başından
beri muhalefet ettiğimizi açıkça söyledik, hangi sebeple muhalefet
ettiğimizi de açıkladık. Size dedik ki terörle ilgili yasalar
sebebiyle sanki bizim bu yasaya karşı
çıktığımız gibi bir imaj vermeye
çalıştınız. Biz bundan dolayı değil, teröre
karşı, her zaman karşıyız ama siz bunu ön plana
koyarak arkasından özgürlükleri ve insanların kendi kişisel
haklarını ortadan kaldıran, polise akıl almaz derecede
yetkiler veren
RECEP
ÖZEL (Isparta) Jandarmayı sivilleştiriyoruz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla)
Jandarma teşkilatını
sivilleştiren ve siyasallaştıran tıpkı 15 Mart 1919da
olduğu gibi, Damat Ferit Hükûmetinin, Damat Feritin
çıkardığı ve İçişleri Bakanlığına
bağladığı Jandarma gibi, aynı hareketi yapan, o
dönemin hükûmeti gibi bir pozisyon aldığınız için
karşı çıktık.
Diğer
taraftan
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Ya Jandarmayı millî iradeye bağlıyoruz,
daha ne istiyorsunuz? Millî iradeye bağlıyoruz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Millî iradeye bağlamıyorsunuz. Askerî
teşkilatı
Siz darbeden söz ediyorsunuz
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Tamam, millî iradeye bağlıyoruz. Daha
doğal, daha sivil ne olabilir!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla)
hem de diyorsunuz ki Asker
siyasallaşmasın. Siz siyasallaştırıyorsunuz ve
siyasal hâlâ getiriyorsunuz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Genelkurmay Başkanı da Başbakana
bağlı.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Genelkurmay Başkanı Başbakana bağlı
değil mi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Yani lağvediyorsunuz Jandarmayı, PKKyla
anlaşmanız çerçevesinde lağvediyorsunuz.
Diğer
taraftan şunu söyleyeyim: Herkes Mustafa Kemalin askeri olamaz. Bunu da
herkes kafasına soksun. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar) Herkes Mustafa Kemalin askeri olamaz.
PKKyla
anlaşan, onlarla iş birliği yapan, onlara ses çıkarmayan,
silahlı yürüyüş yapmasına rağmen onlara herhangi bir
tasarrufta bulunmayan kişiler, Mustafa Kemalin askeri olamaz, çünkü bu
cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürktür ve arkadaşlarıdır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Biz olamayız, doğru.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Diğer taraftan, dürüstlükte bizi suçlayanlar
önce kendilerine baksınlar, aynaya baksınlar!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Hocam, evrensel hukuk kaidesidir dürüstlük kuralları.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) O bir ilke.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Siz, önce, Tüzüke hangi ölçüde uyuyorsunuz, kanuna
hangi ölçüde uyuyorsunuz? Siz önce buna bakın.
Burada, ilk
günlerde, Ayşe Nur Bahçekapılı Hanımefendinin
yapmış olduğu suistimallerde buraya yürüyordunuz,
bağırıyordunuz çağırıyordunuz ama hiçbirinizin
sesi çıkmıyordu.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sizin yaptığınız kürsüyü basmak, kürsüyü
işgal etmek
Kürsüyü rahat bıraktınız mı?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, bir kere olsun içerideki
konuşmalarımızda bile
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Hanımefendiye bir o kadar şiddet
uyguladınız. O kadar hakaret ettiniz Meclis Başkan Vekiline.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Geliyor efendim, gürültüyü kesin dememe rağmen,
kendisine tutanakları göstermeme rağmen, ikinci kere ikaz etmemesine
rağmen, bizi hemen saf dışı bırakıp öbür tarafa
geçti, size geçti. Kaldı ki siz daha önce konuşmuştunuz, onun
bile farkında değildi.
Dolayısıyla,
siz, önce kendinize bakın. Dürüstlükte kendinize bakın. 17-25
Aralığa bakın. Onları aklayanlar sizlerdiniz. Siz
dürüstlüğü önce kendinizde arayın. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Biz bakıyoruz Hocam. Sıkıntı yok bizde.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Yeniçeri, sizin talebiniz nedir?
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Efendim, Sayın Çebi benim söylemediğim
bir sözü bana atfen, söylemişim şeklinde ifade etti; bir.
İkincisi:
Sayın Ahmet Aydın Özcan Yeniçerinin attığı bir
taşı çıkarmaya çalışıyoruz. anlamında
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Böyle bir şey yok. Ben böyle bir şey demedim.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Demedi ya! Demedi Hocam.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, böyle bir şey demedim. Rüya
görüyor herhâlde!
BAŞKAN
Demediğini söylüyor efendim. Ben böyle bir şey demedim. diyor.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Hem der hem inkâr eder. Onların genelinde
politikaları bu zaten.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkanım, düzeltiyorum:
Cumhuriyet Halk Partisine yönelik Altı Oku unuttular. şeklindeki
eleştiriyi Sayın Yeniçeri değil, Sayın Halaçoğlu
yaptı. Kürsüde bir dil sürçmesi sonucu o şekilde ifade ettim.
BAŞKAN
Evet, düzelttiniz.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Bir de mizansen denildi. Bu da hakarettir. Bir
de tiyatro dedi yani yüz defa sataşma var. Daha ne diyecekler?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, bir şey daha ifade
edeceğim.
BAŞKAN
Efendim Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, şimdi,
sanıyorum Zozani söyledi, kürsüde onu cevaplamayı eksik
bıraktım. Arka tarafta Meclis Başkan Vekiliyle yapılan
toplantılarda Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisinin
iş birliği yaptığını söyledi. Bunu asla kabul
etmiyorum. Oturumlara ara verildiği zaman, Meclis Başkan Vekili
siyasi partilerin grup Başkan Vekillerini arkaya davet eder. Biz bu davet
olmaksızın bugüne kadar arka tarafa, Meclis Başkan Vekili
odasına gitmiş değiliz. Yani, bu bizim partimize yapılan
bir davet Milliyetçi Hareket Partisine de yapılmıştır,
Halkların Demokratik Partisine de yapılmıştır, Adalet
ve Kalkınma Partisine de yapılmıştır. Yani, 2
muhalefet partisi iş birliği yaparak neyi gerçekleştirecek? Bunu
reddediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Gerçekten büyük bir sataşma var!
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik
Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun;
Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.22
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.39
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
35inci maddenin
oylamasından önce oylamanın açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir istem vardır. İstem sahibi sayın
milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.
Akif Hamzaçebi? Burada.
Levent Gök?
Burada.
Haydar Akar?
Burada.
Vahap Seçer?
Yerine Sayın Aldan burada.
Ali Özgündüz?
Burada.
Musa Çam? Yerine
Nur Serter burada.
Ali Haydar Öner?
Burada.
Refik
Eryılmaz? Yerine İlhan Demiröz burada.
Ali Rıza
Öztürk? Yerine Engin Özkoç.
Ensar Öğüt?
Burada.
İzzet Çetin?
Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Melda Onur?
Burada.
Mehmet Hilal
Kaplan? Burada.
Mehmet Volkan
Canalioğlu? Sayın Haberal aldı onu.
Mevlüt Dudu?
Burada.
Aydın
Ayaydın? Yerine Sayın Düzgün.
Celal Dinçer? Onun
yerini Sayın Şeker aldı.
Bülent
Kuşoğlu? Burada.
İhsan Özkes?
Burada.
Aykan Erdemir?
Burada.
Sena Kaleli?
Yerine Toprak.
Metin Lütfi
Baydar? Sayın Bayraktutan
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Tamam, var sayın Başkan, var sayın; tamam,
kabul edildi.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, var saymıyorum. Lütfen
Böyle boşa
iş yapmıyoruz burada sayın milletvekilleri. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Çok rica
edeceğim. İç Tüzükün hükmü var, biz onu uyguluyoruz. Son derece
açık ve net. Lütfen
35inci maddenin
açık oylama işlemini başlatıyorum, üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35inci maddesinin açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 213
Kabul : 208
Ret : 5(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram Özçelik Fehmi
Küpçü
Burdur Bolu
Böylece 35inci
madde kabul edilmiştir.
Şimdi, yeni
madde ihdasına dair iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendinde yer alan "4652 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin
ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "Temel bilimler ve
sosyal bilim alanlarından birinde lisans düzeyinde bilgi ve beceriye
sahip, mezuniyetten" ibaresi "Mezuniyetten" şeklinde ve (c)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Ön lisans
düzeyinde eğitim-öğretim yapan polis meslek yüksekokulları ile
polis meslek eğitim merkezlerinde polis memuru yetiştirilmesini
sağlamak,"
"d) Emniyet
Teşkilatı personelinin ihtiyaçlarına uygun eğitim programları
hazırlamak, koordine etmek ve eğitim ihtiyaçlarının en üst
düzeyde karşılanmasını desteklemektir.""
şeklindeki 35 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 36- 4652
Sayılı
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Geri çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Çekiyorlar.
Diğer madde
ihdası önergesini okutuyorum:
(Kâtip Üye Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik tarafından önergenin okunmasına
başlandı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun
ADNAN
ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Sayın Başkan,
anlayamıyoruz, biraz yavaş okursa daha iyi olur.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bayram Bey, biraz yavaş.
BAŞKAN
Biraz daha yavaş okursanız
(Kâtip Üye Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 35.
Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Geri çekiyoruz efendim.
BAŞKAN
Çekilmiştir.
LEVENT GÖK
(Ankara) Bayram Bey, ağır ağır oku, sindire sindire oku
Bayram Bey.
BAŞKAN
Evet, çok hızlı okuduğunuz yönünde şey var.
Madde 36 üzerinde
dört önerge vardır, bu dört önergenin birisi Anayasa'ya
aykırılık, diğer üç önerge de aynı mahiyettedir.
Şimdi, önce
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Kanun tasarısının (36.)
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Adıyaman İstanbul Kırıkkale
Hamza Dağ Bülent
Turan Fatih
Şahin
İzmir İstanbul Ankara
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Erdoğan Ali
Öz Emin
Çınar
Muğla Mersin Kastamonu
Hasan Hüseyin
Türkoğlu Mustafa
Kalaycı Alim
Işık
Osmaniye Konya Kütahya
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Celal Dinçer Ali
Özgündüz Ali
Sarıbaş
İstanbul İstanbul Çanakkale
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Önergelerin okunması lazım efendim. Neyi çektiğini
biz ne biliyoruz?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, önergeyi okuması lazım
Sayın Başkan.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Efendim, bu önergelerin okunması lazım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, önerge metinlerini
okuması lazım efendim Sayın Bayram Beyin.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Neyi çekiyorsun? Sadece imzaları okuyorsunuz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İkinci seferde imzaları okuyabilir.
BAŞKAN
Efendim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İlk seferde önergeleri okumak zorunda.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Önergeleri şimdi okuması lazım efendim, ikinci
tekrarda okunmaz.
BAŞKAN
Şimdi, ilk başta okuyorsunuz, sonra yinelerken imzaları
okuyordunuz efendim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, aynı mahiyette
olduğu için zaten bir önergeyi okuması yeterli.
BAŞKAN
Şimdi, bir dakika... İlk başta okunuyor, ikinci kere
tekrarlarken imza sahipleri okunuyor efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Evet, doğru, aynen öyle.
BAŞKAN
Aynı mahiyettedir, ...ve imza sahipleri deniyor. Bir teknik hata oldu.
Evet, lütfen...
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Kanun tasarısının (36.)
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Aydın Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Adıyaman İstanbul Kırıkkale
Hamza Dağ Bülent
Turan Fatih
Şahin
İzmir İstanbul Ankara
AHMET
AYDIN (Adıyaman) Sadece imza sahipleri okunacak diğer önergelerin.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, hayır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, gerek
görüldüğü takdirde, Başkan, dört yıllık süre sona ermeden
önce de atanmasındaki usulle görevinden alınabilir.
şeklindeki
36. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Ali
Özgündüz
Çanakkale İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı "Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu,
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 36. maddesiyle
4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu'nun 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlenin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Emin Çınar Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kastamonu Osmaniye
Ali Öz Mustafa
Kalaycı Alim
Işık
Mersin Konya Kütahya
BAŞKAN
Şimdi Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam-
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
36 ıncı maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Abdullah
Levent Tüzel Nazmi
Gür
Iğdır İstanbul Van
Erol Dora Hüsamettin Zenderlioğlu
Gülser Yıldırım Mardin
Bitlis Mardin
Demir Çelik Ertuğrul Kürkcü
Muş Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Kürkcü, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar;
biliyorsunuz, biz bu yasanın tamamına karşıyız.
Dolayısıyla, bu yasanın herhangi bir maddesinin tamamından
ayrı düşünülmesine imkân yok. Bu açıdan da bu madde üzerinde de
itirazımız sürüyor.
Şimdi,
burada, belki üzerinde durmamız gereken bir başka husus: Niçin
Hükûmetin pozisyonu bir yıl içerisinde bu kadar radikal bir biçimde
değişmiştir? Çünkü, 21 Şubat 2014te yasalaşan ve 6
Mart 2014te Resmî Gazetede yayınlanan en son demokratikleşme
paketinde, 91inci madde itibarıyla -Türk Ceza Kanununun- yakalama ve
gözaltı koruma tedbirleri, mahkeme ve hâkim kararına bağlı
olarak suç işlendiği şüphesini gösteren somut delillerden
hareket edilecekti, arama için de aynı şey geçerliydi. Bu yasa
gündemde tartışılırken bu, çözüm sürecinin
gerçekleşmesi, çözüm sürecinin bir imkâna kavuşması
bakımından çok gerekli ve esaslı bir tedbir olduğu
gerekçesiyle savunulmuştu.
Şimdi,
Sayın Davutoğlu, Başbakan önceki gün iç güvenlik paketiyle
ilgili olarak konuşurken çözüm sürecinin önünü açacak bir yasa
tasarısı olarak bunu söylemiş aynı gerekçeyle ancak çözüm
sürecinin önünü açacak olan bu yasa tasarısı 2014teki yasanın
olumlu olarak değiştirdiği makul şüphe tanımına
bizi geri döndürüyor.
Şimdi,
eğer her ikisiyle de çözüm sürecinin önü açılıyorsa burada bir
saçmalık var demektir çünkü siz hem insanları, makul şüphe
dediğiniz herhangi bir somut delile dayanmayan bir sebeple gözaltına
alacak, tutuklayacak, üstünü arayacaksınız ve bunun ortadan
kaldırılması çözüm sürecinin önünü açacak, sonra çözüm sürecinin
önünü açmak için, bir yıl sonra, başladığınız
yere geri döneceksiniz.
Şimdi bu,
halkın zekâsıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin aklı
fikriyle, demokratik normlarla alay etmek değilse başka hiçbir
şey demek değildir.
Bunun gerekçesi
olarak bize dayatılan şey, örneğin molotofkokteyliyle eylemde
bulunmanın Ateşli Silahlar Yasasına tabi bir suç hâline
getirilmesi. Gerekçesi de bir genç kadının bir otobüste
molotofkokteyliyle yakılmasıyla irtibatlandırılarak Sayın
Davutoğlu tarafından bütün gün anlatılıyor ancak hepimiz
biliyoruz, artık sağır sultan duydu -en sağır sultan
duymamış olabilir ancak sağır sultan bunu duydu- bu,
MİT görevlisi kişiler tarafından girişilmiş bir
provokasyondu.
Eğer siz
böyle bir fiilin önüne geçmek istiyorsanız yapmanız gereken şey,
molotofkokteylini elinde tutanı kurşuna dizme yetkisini polise vermek
değil, yapmanız gereken tek şey var, o da provokasyon yapmaktan
vazgeçmenizdir. Provokasyonu Hükûmet ajanları yapmış ise
eğer, bununla ilgili olarak dönüp sokaktaki genci cezalandırmaya,
kurşuna dizmeye kalkışamazsınız.
O nedenle, yol
yakınken, hakikaten çözüm sürecinin önünü açmak istiyorsanız
Hepimiz
açıkça söylüyoruz; bu, herhangi bir çözümün önünü tıkıyor,
demokratik olmayan bir çözüm, demokrasiyi geliştirmeyen bir çözüm.
Yurttaşların güvenlik ve esenliğini genişletmeyen bir
çözümün demokratik olmayacağı, dolayısıyla, çözüm
olmayacağı açıkça ortada olduğu hâlde bize bunu sizin çözüm
güvenceniz diye dayatıyorsunuz ve bu Meclis bu sebeple buna
karşı direniyor.
Ben Hükûmet
üyelerine burada sesleniyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekillerine de sesleniyorum: Yol yakınken bu yasayı lütfen geri
çekin. Eğer bu yasayı geri çeker ve hakikaten, kamu güvenliği
bakımından gerekli olan meseleleri açık yüreklilikle
tartışma cesareti gösterebilirseniz Meclisin önü
açılacaktır. Yoksa, size müjdem, bu yasayı 7 Nisandan önce
çıkartmamayı size garanti ediyoruz.
İyi
akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Elektronik yapalım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yoktur, yoktur; Sayın Başkan, yok, bariz yoktur.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Elektronik yapalım.
BAŞKAN - Yok
efendim, elektronik yapsak da yok efendim şu anda. (AK PARTİ
sıralarından Var, var. sesleri; CHP, MHP ve HDP
sıralarından Yok, yok. sesleri)
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 01.01
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.13
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(AK PARTİ ve HDP sıralarından Yok. sesleri)
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
E, siz Yok.
derseniz yok olsun o zaman yani. Böyle bir Genel Kurul olur mu? Yok.
diyorsunuz yani böyle bir şey olabilir mi? Hem var diye el
kaldırıyorsunuz hem bağırıyorsunuz Yok. diye.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi
aynı mahiyetteki üç önergeyi birlikte işleme alacağım ama
istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Aynı
mahiyetteki üç önergeyi lütfen okuyunuz:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Kanun tasarısının (36.)
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Aydın (Adıyaman) ve
arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ (Gaziantep) ve
arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki bu önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Işık, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının bu maddesi 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim
Kanununun 6ncı maddesine ek bir cümle eklenmesinden ibaret. Söz konusu
6ncı maddenin birinci fıkrasını sizlere okuyorum:
Başkan -yani Polis Akademisi Başkanı- en az yüksek lisans
düzeyinde akademik kariyere sahip birinci sınıf emniyet müdürlerinden
veya profesör öğretim üyelerinden, Genel Müdürün teklifi, Bakanın
uygun görmesi üzerine dört yıllığına, müşterek
kararname ile atanır. Şimdi, tasarıda buna ilave olarak Ancak
gerek görüldüğü takdirde Başkan dört yıllık süre sona
ermeden önce de atamasındaki usulle görevinden alınabilir. diyor.
Yani bu düzenlemenin şu hükme göre ne kadar anlamsız, ne kadar hakka
gasp anlamına gelen bir ifade olduğunu hepimiz anladık ki
Hükûmet de bunun çıkartılması yönünde bir önerge verdi. En
azından yanlıştan dönülmesi nedeniyle Sayın Komisyona ve
Hükûmete teşekkür ettiğimi ifade edeyim. Gerçekten son derece
yanlış, tamamen kin duygusuyla, gözünüze kestirdiğiniz bir
yöneticiyi Nasıl görevden alabilirim? anlayışıyla buraya
yerleştirilmiş. Bunu sizin önünüze bir bürokrat getirmiş
olabilir ama buna, buraya onay vermenin, Komisyon görüşmeleri
sırasında tüm itirazlara rağmen yeniden bu Genel Kurula getirmenin
ne kadar yanlış olduğunu herhâlde sizler de anlıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin bu tasarıda karşı
olduğu konulardan biri de polis teşkilatı üzerinde oynanan
oyunlardır. Yani yasal düzenlemeyle hukukun arkasına dolanıp sizin
istemediğiniz, sebebinin de sadece, AKPnin 17-25 Aralık yolsuzluk ve
rüşvet operasyonlarından sonra içine girdiği paralel
paranoyası olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu da bunlardan bir tanesi.
Polis teşkilatında polis kolejlerini kapattınız, iki üç ay sonra
polis olacak yüzlerce insanın ekmeğini elinden aldınız.
Aldınız, şimdi bunları başka üniversitelere
gönderiyorsunuz; yapılacak, olacak bir şey değil. Yahu
bunların hepsi mi paralelci, hepsi mi size düşman, hepsi mi devlet
düşmanı? Etmeyin Allah aşkına ya! Bunun nasıl kabul
edilebildiğini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Sonra polis
komiserlerini iki gruba ayırdınız; A grubu, B grubu.
Kardeşim komiserse komiser, aynı görevi, aynı işi
yapıyorsa neden bunların özlük haklarıyla oynayarak
insanları devlete karşı isyana teşvik ediyorsunuz? Bu
yanlış bir uygulamaydı, onun için buna karşı
çıkıyoruz.
Diğer taraftan, özellikle binlerce emniyet müdürünü
resen emekli ediyorsunuz. Yahu etmeyin Allah aşkına, sizin ailenizde
hiç devlet memuru olan yok mu? Birisi gelecek: Seni sevmedim, kaşın,
gözün bana uymuyor, bana yan bakıyorsun, senin yirmi beş
yıllık, otuz yıllık emeğini yok sayıyorum, hadi
git kardeşim emekliliğe. Biri size bunu yapsa buna nasıl rıza
gösterirsiniz? Bunların olmayacağını, tamamen bir kin,
garaz ve düşmanlık duygusuyla bu teşkilata
yaptığınız büyük haksızlıklar olduğunu
sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bu, er ya da geç mutlaka geri dönecektir, sizin
de yaptığınız kötü kanunlardan birisi olarak karnenize eksi
olarak yazılacaktır. Gelin, vakit geçmeden bu tasarıyı bu
yüce Meclisin Genel Kurulundan çekip komisyonlarda yeniden ele aldıktan
sonra hakikaten ihtiyaç olan maddeleri -nitekim Milliyetçi Hareket Partisi, bu
maddelere bugüne kadar geçen kısmıyla onay verdi- bunları
yeniden bir uzlaşmanın sonucu olarak buraya getirelim. Hem kendinize
hem muhalefet partisi milletvekillerine zulümden vazgeçin değerli
arkadaşlar. Bu yol, iyi bir yol değil. Bu yol, sonuçta ne size
yarayacak ne bize yarayacak, daha da önemlisi milletin hiçbir ferdine yaramayacaktır.
Sadece ve sadece 17-25 Aralık paranoyasının intikam duygusuyla
çıkarılmış bir kanun olacak, bunun da bugün için bu ülkeye
fayda getireceğine inanmıyorum. Özellikle B sınıfına
koyduğunuz 10 bine yakın komiserin içerisinde yüksek lisans
yapmış, doktora yapmış insanlar var. Bunlar paralelci falan
değil, bunlar devlet düşmanı değil. Bunlar otuz
yıldır devlete hizmet eden insanlar, sizden önce de hizmet
etmişlerdi. Bu haksızlıklara Dur. deyiniz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Özgündüz, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gecenin bu saatinde burada bulunan arkadaşları saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, tabii, size göre
iç güvenlik, bize göre polis devleti kanunu. Ben başka bir isim
takıyorum: Efkan Ala kanunu, Efkan Alanın kafasının kanunu
yani. Neydi Efkan Ala kafası? Ya, boşver kardeşim, kapıyı
kır gir., Selami, savcının emrini boşver, at çöpe
gitsin. Savcıya haber yolla, de ki: İki polis gönderirim, seni
çete diye tutuklatırım. Şimdi, bu kafadaki adama; yine gelip
burada Anayasayı falan da tanımıyoruz. Neymiş efendim,
Egemenlik yetkili organlar eliyle kullanılır. diyen kafadaki bir
adama, bu kafanın atadığı valilere, polis amirlerine bu
yetkiyi veriyorsunuz. Hangi yetkiyi veriyorsunuz? Valiye savcı yetkisi,
paralel savcı yapıyorsunuz. Savcıyla birlikte valiye de
suçların araştırılması, suçluların
yakalanması, gözaltına alma yetkisi veriyorsunuz.
Şimdi, Ceza
Muhakemesi Kanununa göre suç soruşturmasının patronu cumhuriyet
savcısıdır. Diyorsunuz ki: Efendim, hem savcı görevini
yapacak hem de vali. Vali dedi ki Gözaltına al., savcı dedi ki
Serbest bırak., ne olacak arkadaşlar? Valinin dediğini polis
yapmazsa vali soruşturma açacak, görevden alacak; savcının
dediğini yapmazsa adli görevi ihmalden, görevi kötüye kullanmaktan
savcı, polis hakkında dava açacak. Araya bırakıyorsunuz polisi,
devletin memurunu, yarın bu sıkıntılar çıkacak.
Efendim, valiye ne
yetkisi veriyorsunuz savcı yetkisinin dışında? Valiye
yasama yetkisi veriyorsunuz, bu Meclisin yetkisini veriyorsunuz. Çünkü,
Anayasanın 38inci maddesi der ki: Cezalar ve güvenlik tedbirleri ancak
kanunla konur. Bakın, kanun hükmünde kararnameyle bile değil ancak
kanunla. Siz ne yapıyorsunuz getirdiğiniz bu kanunun 16ncı
maddesiyle? Valinin karar ve tedbirlerine aykırı davranmayı suç
hâline getiriyorsunuz, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası
getiriyorsunuz. Bakın, bu, kesinlikle suç ve cezanın kanuniliği
ilkesine aykırıdır, Anayasaya aykırıdır,
Türkiyenin altına imza koyduğu Uluslararası İnsan
Hakları Sözleşmesine aykırıdır. Bu, valiye suç yaratma
yani yasama yetkisi vermedir. Bu, oradan dönecektir.
Değerli
arkadaşlar, 1 Mayıs geliyor, yarın vali diyecek ki -daha önce
oldu ya İstanbulda- Efendim, Taksime çıkmak
Biz ihbar aldık,
orada provokasyon var, işte can ve mal emniyeti açısından ben
oraya çıkışı yasakladım. Çıkmak isteyenlere bu
karara aykırı davrandığı için üç aydan bir yıla
kadar hapis cezasıyla cezalandırılmak üzere dava açılacak.
Açabilecek misiniz? Hayır, açamayacaksınız. Milyonları
nasıl tespit edeceksiniz, nasıl açacaksınız?
Açamayacaksınız. Kimi yakalarsanız onun hakkında dava
açılacak.
Başka bir
şey getiriyorsunuz. Polis kolejlerini kapatıyoruz. Niye? E,
paralelci. Allahtan korkun, şimdi diyorsunuz ki: Bu paralel yapı
bir suç örgütü. Doğru mu? Size göre öyle. E, bunlar da paralelci o
yüzden kapatıyoruz, başka yere göndereceğiz. O mantıkla
giderseniz bunlar şüpheli, bunlar sanık; alın
yargılayın. Niye başka yere gönderiyorsunuz? Bu mantık neye
benzer biliyor musunuz? Doktorun biri suç işledi, bir yanlış
tedavi yaptı, tıp fakültesini kapatmaya benzer; tıp fakültesini
kapatıyorum, efendim, buradan yanlış doktorlar çıkıyor
ya da işte, efendim, Somada maden kazası oldu, maden mühendisleri
görevini yapmadı. E, maden fakültelerini kapatalım. Böyle bir
mantık olabilir mi arkadaşlar? Yani bu, tamamen çarpık bir mantık. Hukuk
devletinde kimin eylemi ne ise bunu ortaya koyarsınız, efendim
gereken kanunlar çerçevesinde gereken işlem yapılır. Siz, bir
kesimi, bir okulun tüm öğrencilerini belli bir şekilde yaftalayarak
Böyle bir işlem yapamazsınız. Yani bu korkunun ecele
faydası yok. Fakat bunlar sonuçta dönecek size vuracak.
Bir başka şey daha söyleyeyim
bu kanunla ilgili yani bir insana yalan söylemek yakışmaz, tabii
Başbakana hiç yakışmaz. Başbakan ısrarla Bonzaiye,
molotofa karşı çıkıyor muhalefet
Bu, külliyen
yalandır, yalan olduğunu da burada verdiğimiz önergelerle
göstermiş olduk.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Özgündüz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Karar yeter sayısı istiyoruz Başkanım.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bu üç
önergeyle ilgili İç Tüzükün 87nci maddesine göre aykırı
işlem yaptınız.
İç Tüzükün 87nci maddesi
önergelerle ilgili şöyle bir belirlemede bulunuyor: Başkan, önergeye
katılıp katılmadığını komisyona ve Hükümete
sorar. Komisyon ve Hükümet katılmama gerekçelerini kısaca
açıklayabilirler. Hükümetin veya komisyonun
katılmadığı önerge, sahibi tarafından beş
dakikayı geçmemek üzere açıklanabilir. Komisyon ve Hükûmet bu
önergelere katıldığını beyan etmiştir.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Hayır.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Dolayısıyla, önerge sahiplerine buradan konuşma hakkı
doğmaz; bu, bir.
İki, AK PARTİ Grubu
tarafından, Sayın Ahmet Aydın, Sayın Mehmet Doğan
Kubat, Sayın Ramazan Can, Sayın Hamza Dağ, Sayın Fatih
Şahin ve Sayın Bülent Turan imzasıyla verilen önerge yine
İç Tüzük 87e aykırı bir önergedir.
İç Tüzük 87 şunu diyor:
Değişiklik önergelerinde, değiştirilmesi,
kaldırılması veya eklenmesi istenen hükümler açıkça
belirtilir.
Burada ne diyor? Âdeta Genel Kurulla
dalga geçilmiş. Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Kanun tasarısının -parantez içinde, matbu, çıkarma önergesi
ya- (36.) maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Gerekçesi de
şu: Maddenin tasarıdan çıkarılması uygun
olacağı düşüncesiyle işbu önerge verilmiştir.
Böyle bir gerekçe
kabul edilemez.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Olur mu öyle şey?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Bu madde nasıl buraya girdi, bu gerekçe nasıl
bu maddeyi izah ediyor? Dolayısıyla bu önergeyi işleme
almış olmakla eksik işlem yapmışsınız.
Başkanlık Divanı olarak bu önergeyi 87ye göre reddetmeniz
gerekir. Ayrıca iki muhalefet partisi konuşmacılarına
Hükûmet ve Komisyon, birisi takdire bıraktı, birisi
katıldığını ifade etti. Buradan konuşma hakkı
doğmaz. Bu tutumunuzla ilgili olarak usul tartışması talep
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Şimdi, usul tartışmasını açarız da Sayın
Zozani, bu işlemde bir aykırılık yapmıyoruz çünkü
bugüne kadar yaptığımız önerge işlemlerinin
aynısını uyguladık. Sayın Komisyon takdire
bıraktı, Hükûmet kabul etti.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Değişik uygulamalar da var Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Her
zaman bu tarz önergelerde konuşma talebi olduğu zaman o konuşma
talebini yerine getiriyoruz efendim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Değişik uygulamaları da var.
BAŞKAN -
Bazıları konuşma talebini yapıyorlar, bazıları da
gerekçesini okutuyorlar. Bir önergenin tabii ki ya konuşarak ya da
gerekçesini okutarak -sizin demin söylediğiniz şekilde- neden bunu bu
şekilde talep ettiklerini anlayabiliyoruz, ya konuştuklarında ya
gerekçelerini okuttuklarında.
Şimdi,
diğer iki önergenin sahibi, onlar konuştular. Üçüncü önergenin sahibi
daha konuşmadı çünkü onlar da gerekçe okutmayı talep ettiklerini
söylediler. Ben de o gerekçeyi okutacağım ve sonra beraber
işleme alacağım.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Ama Sayın Başkan
BAŞKAN -
Çünkü aynı mahiyetteki bir işlem, baştan beyan ettim Sayın
Zozani, baştan beyan ettim, aynı mahiyetteki önergeler -her zaman
uyguladığımız bir işlemdir- beraber işleme
alınır. Okutur, beraberce, tek seferde Komisyon ve Hükûmete
sorarız, ayrı ayrı eğer isterlerse konuşurlar ya da
gerekçe okuturlar ve üç önergeyi -ya da iki tane de olabilir- birlikte oylara
sunarız efendim. Bunda
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, dediğinizin aksi durumlar
da burada söz konusu olmuştur. Hatta
BAŞKAN -
Olmadı. En azından, ben hiç böyle bir uygulama yapmadım. Böyle
bir aksi uygulama da olmadı Sayın Zozani. Aynı mahiyetteki
önergeler bu şekilde uygulanıyor.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Ama bu tasarıyı biz burada Genel Kurulda
görüşürken...
BAŞKAN Bu,
teknik bir konu ve bu böyle yapılagelmiş ve uygulanagelmiş bir
konudur. Lütfen
Bu konuyu bu şekilde bugüne kadar hep böyle
uyguladık, yanlışlık yok bu konuda.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, bu önergenin biz nesini
anlayacağız? AK PARTİ Hükûmeti
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Yani detaylı
BAŞKAN -
Konuşmacılar izah ettiler, o zaman ne anlayacaksanız
anlayacaksınız, madde çekilmiş.
Şimdi bu
konuda
RECEP ÖZEL
(Isparta) Efendim, bundan sonra Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı
Konuşma
hakkı vermeyelim. Kabul edelim bunu efendim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, bu maddenin tasarı metninden
çıkarılmasının hangi talebe dayandığını
bilmek istiyorum, milletvekili olarak hakkım.
BAŞKAN Gerekçesini
şimdi okutacağım ve o zaman
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Gerekçe var zaten burada. Gerekçede bir şey yok
ki.
BAŞKAN - Onu
ben takdir edemem efendim, gerekçesini yazmış.
Şimdi
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin
tasarıdan çıkarılmasının uygun olacağı
düşüncesiyle iş bu önerge verilmiştir.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, İç Tüzük 87nci madde
takdir ediyor, sizin takdir etmenize gerek yok. Açıkça belirtilir.
diyor. Burada açıkça bir belirleme yok. Sizin takdir hakkınız
yok burada, İç Tüzük takdir ediyor zaten. Diyor ki, bakın:
Kaldırılması veya eklenmesi istenen hükümler açıkça
belirtilir. Bu kadar açık.
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Başkan, oylayalım.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Maddenin çıkartılmasını istemişse
Gerekçesini de
böyle yazmış, kabul etmişler.
Şimdi,
aynı mahiyetteki bu üç önergeyi oylarınıza sunuyorum
III- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Gök,
Sayın Serindağ, Sayın Öğüt, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Öner, Sayın Özkes, Sayın Erdemir, Sayın Toprak,
Sayın Küçük, Sayın Akar, Sayın Aldan, Sayın Haberal,
Sayın Kaplan, Sayın Özkoç, Sayın Öztürk, Sayın
Eyidoğan, Sayın Özgündüz, Sayın Düzgün, Sayın Onur,
Sayın Sarıbaş, Sayın Çetin.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik
Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece,
36ncı madde çıkarılmıştır; maddeler daha sonra
buna göre teselsül ettirilecektir.
Yeni madde
ihdasına dair iki önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) 4652 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, gerek
görüldüğü takdirde, Başkan, dört yıllık süre sona ermeden
önce de atanmasındaki usulle görevinden alınabilir.""
şeklindeki 36 ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 37-
25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanununa 6
ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 6/A maddesi
eklenmiştir.
MADDE 6/A-
Altıncı maddenin birinci fıkra hükümlerine göre
Başkanın dört yıllık süre dolmadan görevden
alınması halinde, işlemin gerekçesi açıkça gösterilir.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Çekilmiştir.
Diğer yeni
madde ihdası önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 36. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Çekilmiştir.
Şimdi, madde
37 üzerinde üç önerge vardır. İkisi aynı mahiyettedir, birisi de
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Aynı
mahiyette olan iki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652
sayılı Kanunun 10 uncu maddesine birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Birinci
fıkra hükümlerine göre kurulan polis meslek yüksekokulları Bakan
onayı ile polis meslek eğitim merkezine dönüştürülebilir.
Dönüştürülen polis meslek yüksekokullarında görev yapmakta olan
personel, ayrıca bir işleme gerek olmaksızın polis meslek eğitim
merkezi kadro ve görev unvanlarına uygun kadrolara atanmış
sayılırlar. Polis meslek eğitim merkezleri
Başkanlığa bağlı olarak faaliyetlerini
yürütür."" şeklindeki 37nci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Celal Dinçer İhsan Özkes Ali
Sarıbaş
İstanbul İstanbul Çanakkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı "Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu,
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının" 37.
maddesiyle 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu'nun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen
fıkranın tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mustafa Kalaycı Emin
Çınar
Osmaniye Konya Kastamonu
Ali Öz Mehmet
Erdoğan
Mersin Muğla
BAŞKAN
Şimdi, Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
37 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür Pervin
Buldan Abdullah
Levent Tüzel
Van Iğdır İstanbul
Erol Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu Gülser
Yıldırım
Mardin Bitlis Mardin
Demir Çelik
Muş
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, aynı mahiyette üç önerge
vardı, siz iki önerge dediniz.
BAŞKAN Hayır, bütün hepsi üç önergeydi, ikisi
aynı mahiyetteydi.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Biz geri çektik. dediniz de o yüzden, Komisyon Geri
çektik. dedi.
BAŞKAN
Hayır efendim, değil.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, biraz önceki ifadeler öyle tutanağa geçti
de o yüzden söylüyorum.
BAŞKAN
Hayır. Adalet ve Kalkınma Partisi önergesini geri çekti, yeni madde
önergesi geri çekildi.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Dora, buyurunuz (HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 37nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede hak ve
özgürlüklerin kullanılması önünde yasal engeller yanında,
uygulamadan kaynaklanan çok sayıda hak ihlali fiilen
yaşanıyorken, bu hak ve özgürlükleri daha da kısıtlayacak
ve polisin keyfî tutumuna yasal dayanak oluşturacak otoriter, iptidai
düzenlemelerin Meclis gündemine getirilmesini kaygı verici ve siyaseten
utanç verici bir gelişme olarak değerlendirmekteyiz.
Tasarıyla
dört ana hususta değişiklik öngörülmektedir. Birincisi: Temel hak ve
özgürlükler konusundaki, özellikle, vatandaşların örgütlenme
hakları ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları,
başka bir ifadeyle kolektif ifade özgürlüğü neredeyse
kullanılamayacak hâle getirilmektedir. Ayrıca, 2559 sayılı
Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanununda öngörülen değişiklikle, mülki
idare amirinin görevlendirdiği kolluğa durdurma, arama ve silah
kullanma konusunda son derece muğlak ifadelerle oldukça geniş
yetkiler verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununda yapılan değişikliklerle, hem yeni
kavramlarla hem de getirilen ceza hükümleriyle, barışçıl
amaçlı olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapılamaz hâle
getirilmektedir. Diğer taraftan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda yapılmak istenen değişiklikle de mülki idare amirinin
yani vali ve kaymakamların 48 saate kadar varan gözaltı yetkisiyle
donatılması ve gözaltı yetkisi içerisindeki suçların
arasına 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanununa ilişkin hükümlerin de dâhil edilmesi söz konusudur. Böylece
Hükûmet temsilcisi konumunda olan vali ve kaymakamlara hem kolluğu komuta
yetkisi hem de yargı görevi devredilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, biliyorsunuz, Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru hakkı sağlanana kadarki dönemde
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde sözleşmeyi en fazla ihlal eden
devlet konumundadır, en fazla kendisi aleyhine karar çıkan devlet
durumundadır ve en fazla bekleyen davası bulunan devlet
konumundadır. Yani Türkiye, yurttaşlarının
haklarını koruyamayan ve kendi yurttaşlarının
haklarını en fazla ihlal eden devlettir.
Değerli
milletvekilleri, devletin hak ihlallerine bulaşmasının en büyük
nedeni ise kamu gücünü kullananlara verilen sınırsız ve
muğlak yetkiler ve suça bulaşmış kamu görevlilerinin etkin
biçimde yargılanmaması ve cezalandırılmamasıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisine son yıllarda reform paketleri adı
altında AKP Hükûmetince sunulan tasarı ve tekliflerin iktidarın
o andaki ihtiyaçlarına endeksli ve muhalefet etme özgürlüğünü tümüyle
ortadan kaldırmayı hedefleyen, esas olarak hukuk devleti ilkesini
işlevsiz kılan yargı bağımsızlığı
ve erkler ayrılığı ilkelerini tümden yok sayan; sonuçta
yargının, yasamanın ve zaten alabildiğine antidemokratik
işleyen sistemin meşruiyetini ortadan kaldırdığı
aşikârdır.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda öne çıkan bir düzenlemeyle polisin
önleme yakalaması âdeta adli yakalamanın yerini almaktadır fakat
adli yakalama ancak suçun işlendiği hâllerde söz konusuyken burada
muğlak ifadelerle geçiştirilen, keyfî uygulamaların önünü iyice
açan bir tehlike yakalaması kavramı üretilmiştir. Üstelik söz
konusu tehlike kavramının tanımına dair ölçütleri
belirleyen ilgili madde tasarıda yer almadığı gibi
kişilerin hangi davranışlarının tehlike
yaratacağı ve yakalama için hangi tehlikelerin gerekçe
oluşturacağına dair herhangi bir düzenlemeye de yer
verilmemiştir. Tehlike yakalaması adı altında,
keyfî biçimde her türlü muhalif birey, grup veya kuruma gözdağı
verilmek istenmekte, âdeta herkes kriminalize edilmek istenmektedir. Böylelikle
yurttaşlar hükûmetin hiçbir fiilini eleştiremez duruma getirilmekte
ve her türlü eleştirel söylem ve fiil bastırılmak istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, özetle, önleme yakalaması, tehlike yakalaması
eyleminin kolluğun inisiyatifine bırakılması, cumhuriyet
savcısının haberi olmadan gerçekleştirilmesinin önü
açılmaktadır.
Süre
yetmediği için tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İleriki maddelerde konuşmalarıma devam edeceğim.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Karar yeter sayısı.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı var görünüyor.
LEVENT
GÖK (Ankara) Yok efendim, hepsi dışarıdalar.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yok Sayın Başkan.
(AK
PARTİ sıralarından Var, var. sesleri)
KÂTİP
ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Var, var Başkanım.
BAŞKAN
Evet, bir dakika süre veriyorum, içiniz rahat etsin.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddolunmuştur.
Aynı
mahiyetteki iki önergeyi birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı "Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu,
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının" 37. maddesiyle 4652
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu'nun 10 uncu maddesinin
birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
Diğer
önerge sahipleri:
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki bu iki önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYOUN BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Özkes, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifi,
muhalifleri hizaya getirmek, sindirmek, dövmek, yaralamak hatta
gözdağı vermek için öldürmek yasasıdır.
Sevgili
Peygamberimiz "Öyle bir zaman gelecek, rüşvet 'hediye' adı
altında alınıp verilecek, ibret olsun diye gözdağı
vermek için suçsuz kimseler öldürülecektir." buyurmuştur.
Bir düşünür
şöyle diyor: "Hakların mahkûm edildiği bir ülkede, bütün
doğruların yeri cezaevidir." Bu ülkeyi topyekûn cezaevine
dönüştürme yasası çıkartılmak isteniyor.
Çıkartılmak istenen iç güvenlik yasası toplumu köleleştirme
yasasıdır. Gaziantepte izlediğimiz gibi "Sık lan,
sık." yasasıdır.
Hazreti Ömer halka
şiddet kullanan valisine "Analarının hür
doğurduğu insanları ne zaman köleleştirdiniz?"
demişti. Hazreti Ömer bugün yaşasaydı, günümüz muktedirlerine ne
derdi acaba?
Malını,
canını, ırzını, namusunu, hakkını, hukukunu
korumak ve savunmak dinimizin de emridir. Sevgili Peygamberimiz "Hak
sahibinin konuşma yetkisi vardır." buyuruyor. Hak sahibini
konuşturmazsanız, ağzını kapatır karga tulumba
yerlerde sürüklerseniz, ifade özgürlüğü vermezseniz, insanlığı
yerle bir edersiniz.
Bir bedevi
Peygamberimizden alacağını istedi ve ona karşı sert
davrandı. "Borcunu ödemezsen seni
sıkıştıracağım." dedi. Bunun üzerine
oradakiler "Yazıklar olsun, kiminle konuştuğunu biliyor
musun?" dediler. Bedevi ise "Ben hakkımı istiyorum."
dedi. Peygamberimiz "Niçin hak sahibinden yana olmuyorsunuz? buyurdu.
Bedevinin borcu fazlasıyla ödendi. Hazreti Muhammed "İşte
bunlar yani hakkını savunanlar insanların en hayırlılarıdır.
İçinde zayıf kimselerin incitilmeden hakkını alamadığı
bir toplum yükselemez." buyurmuştur. Yani, hak sahibinin Peygambere
bile karşı durup hakkını isteme yetkisi vardır.
Hakkını savunmak, direnmek, hayırlı insanların özelliğidir.
Zira, zulme rıza zulümdür ve haksızlık karşısında
susan da dilsiz şeytandır.
Sayın
milletvekilleri, dünden bugüne insanlar direnseydi, insanlık yerlerde
sürünmezdi. Direnmek ancak omurgalı insanların
şiarıdır. Hazreti Ali'nin tabiriyle "Haksızlık
karşısında eğilen önce hakkını, sonra
şerefini kaybeder." Direnmeden devrim olmaz. Tarihte en büyük
devrimci Hazreti Muhammed'dir. Allah "Bir topluluğa duyduğunuz
kin sizi adaletsizliğe sevk etmesin." buyuruyor. Bu iktidar kin
duyduğu her kesime zulmetmek için bu yasayı çıkartıyor.
Bin dört yüz
yıl önce Hazreti Ali'nin yönetici olduğu dönemde yaşanan bir
olayı zamanımız demokrasisiyle kıyaslayalım.
Halifeliği döneminde Hazreti Alinin görevlileri Kûfe'de Hazreti Aliyi
kınayan -hatta içlerinden birinin "Yemin olsun ki onu
öldüreceğim." diyen- 5 kişiyi yakalayınca, beraberlerinde
bu öldürmeye yemin eden de olmak üzere, onların serbest
bırakılmasını emretti. Adamlarından biri Hazreti
Aliye Seni öldüreceğine yemin etmişken onu serbest
bırakıyorsun. deyince, Hazreti Ali "Beni öldürmemişken onu
cezalandıracak mıyım? cevabını verdi. Adam "Ama
o sana küfretti." deyince, Hazreti Ali "İstersen sen de ona
küfret ya da bırak." dedi.
Namık Kemal
şöyle demiştir: "Bulunmazsa milletin efradı beyninde
adalet/ Geçer bir gün zemine arşa çıksa da pâye-i devlet."
Haksızlığın, zulmün, şiddetin kanununu çıkartıp
yasal hâle getirmek, telafisi mümkün olmayan bir yanlıştır.
İktidar ne hak tanıyor ne hukuk tanıyor. Yapmayın, etmeyin,
Allah'tan korkun, Allah'ın kullarını iktidara kul etmeyin.
İktidar gücü, devlet gücü, yargı gücü, kapitalizmin gücü ve
siyasallaşmış din gücü âdeta iktidarı korku salan bir
canavara döndürmüştür. Unutmayınız ki Hak gücü ve halk gücü en
büyük güçtür. Zulümle abat olunmaz. İktidar sona
yaklaşmıştır. Gün gelir, zalim parmaklarını
ısırır.
Teşekkür
ederim, saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkes.
Sayın
Yılmaz
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 37nci
madde üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu maddeyle, biliyorsunuz, 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim
Kanununa göre ÖSYM tarafından yapılan sınavı kazanan ve
Bakanlıkça yapılan özel yetenek sınavıyla bu okullara,
polis yüksekokullarına öğrenci alınıyor. Şimdi,
burada, Bakanlar Kurulu kararının yetkisiyle kurulan polis
yüksekokullarının kapatılma yetkisini Bakana devrediyorsunuz ve
bu okullarda okuyan, ÖSYM sınavını kazanmış ve
başarılı olmuş binlerce çocuğun akıbetinin ne
olacağı belirsiz bir hâle geliyor.
Şimdi,
şunu ifade etmek istiyorum: Yani birilerinden korkarak veya bir paralel
paranoyasına kapılarak Anadolunun masum çocuklarını,
ailelerinin dişinden tırnağından kısarak, yokluklar
içerisinde umut bağladığı çocukları okullarından,
yerlerinden yurtlarından etmeyi hangi vicdana
sığdırabileceğiz? Yani, burada, polis okulunda okuyan
binlerce öğrencinin, çocukların ne suçu var? Ya, velev ki bunlar
Hepiniz dün kapılarına gidip içinizden kaç tanenizin o bugün hain
dediğiniz Fethullah Hocanın dizinin dibinde durduğunuzu kendi
kendinize sorun. Hanginiz gitti, kimler gitti, onların yurt
dışındaki okullarına hangileriniz gitti ve kimler gitti,
onların burada yaptığı Türkçe olimpiyatlarında
hangileriniz onlara methiye düzdü, bunu kendi vicdanlarınıza sorun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Hangi belediyeler finanse etti?
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Veya hangi belediyeler finanse etti?
Şimdi oradan
laf atabilirsiniz. Yani illaki güç, birinin elinde olduğu zaman ona biat
ederek
O zaman suçlu arıyorsanız elinizi vicdanınıza
koyun, hanginiz gittiyseniz onlar da suçlu olur. Onları da bu
milletvekilliğinden atın, bu kadar bu işlere bu mantıkla
bakıyorsanız.
Hepiniz koşa
koşa gidiyordunuz, kurban yardımı diyordunuz,
kurbanlarınızı veriyordunuz, çocuklarınız onların
okullarında okuyordu.
Şimdi, bu
çocuklar Anadolunun masum çocukları ya! İnsan Allahtan korkar! Gerçekten
diyorum ya, varsa bir suç işleyen, onlara gereğini yapın ama
birileri talimat verdi diye, Başbakan talimat verdi diye
Yani bu
çocuklardan ne istiyorsunuz?
Devletin devlet
olma özelliği şudur: Devlet paralel yapı oluşturmaz.
Paralel yapıyla gelin hep beraber mücadele edelim, ajan kimse onunla,
beraber mücadele edelim, yanlış yapan kimse gelin beraber mücadele
edelim. Ama yani şimdi neyin paranoyasına kapıldınız,
neyin korkusuna kapıldınız? Bu çocuklardan ne istiyorsunuz?
Peki,
bunların içerisinde -binlerce öğrenci- bir tanesi bile -Allah
rızası için- sizin düşündüğünüz gibi veya bu kanun
tasarısını hazırlayan, bunları hain görenlerin
düşündükleri gibi hain değilse buna evet kaldırdığınızda,
o, Anadoluda dişiyle tırnağıyla, dualarla gönderdiği
okuldaki çocuğunu attığınızda bir beddua etmesinden
hiç korkmuyor musunuz? Veya bedduayı da bırakın da, o
çocuğun haksızlığa uğramasına
vicdanınız nasıl elverecek? Böyle bir bakış
açısı olur mu ya!
Devlet neyi
getirir devlet? Devlet haklıyla haksızı ayırmayı getirir,
devlet suçluyla suçsuzu ayırmayı getirir. Topyekûn herkesi suçlu
kabul edeceksiniz. O zaman gerçekten objektif düşünün. Kimin
bağlantısı varsa, kim ilişki kurmuşsa
Başta, o
zaman, Cumhurbaşkanının Cumhurbaşkanlığından
istifa etmesi lazım değerli arkadaşlar. Kendisi dedi Biz ne
istedilerse verdik. diye. Kadroları onlara teslim etti. Bugün hain ilan
ettiği polislere kahraman dediği, 20 tane demecini gösteririm size.
Bakanların 50 tane demecini gösteririm. O zaman onların da o
Başbakanlıktan, bakanlıktan alınması lazım. Siz
kahraman dediğiniz zaman, şu dediğiniz zaman o çocuklar da
bu okullara girmiş. Onları bu yerlerinden yurtlarından
ediyorsanız, Cumhurbaşkanını, Başbakanı,
bakanları da yerlerinden etmeniz lazım; akıl, vicdan, her
şey bunu gerektirir.
Yani şimdi,
sadece milletvekilliğimizi korumak, Hükûmetimizi korumak, imkânların
içerisinde durmak adına o masum çocuklardan bir tanesinin vebalini
alırsanız, emin olun, bu dünyanızı
kurtarırsınız(x) ama
ahiretinizde mutlaka bunun hesabını verirsiniz.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, madde
oylaması üzerinde açık oylama talebi vardır, istem sahibi
sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim.
Engin Özkoç?
Burada.
Haydar Akar?
Burada.
Mehmet Akif
Hamzaçebi? Burada.
Ensar Öğüt?
Burada.
Ömer Süha Aldan?
Burada.
Uğur
BAyraktutan? Burada.
Levent Gök?
Burada.
Binnaz Toprak? Burada.
Ali Rıza
Öztürk? Burada.
Ali Haydar Öner? Burada.
Orhan Düzgün? Burada.
Ali Özgündüz? Burada.
Mehmet Hilal
Kaplan? Burada.
Melda Onur? Burada.
Mevlüt Dudu? Burada.
Aykan Erdemir? Burada.
Ali Serindağ? Burada.
İhsan Özkes? Burada.
İzzet Çetin? Burada.
Sedef Küçük?
Burada.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
37nci maddesi açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 215
Kabul : 204
Ret : 11(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram Özçelik Fehmi
Küpçü
Burdur Bolu
BAŞKAN
Böylece 37nci madde kabul edilmiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 02.11
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, yeni
madde ihdasıyla ilgili iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Birinci
fıkra hükümlerine göre kurulan polis meslek yüksekokulları Bakan
onayı ile polis meslek eğitim merkezine dönüştürülebilir.
Dönüştürülen polis meslek yüksekokullarında görev yapmakta olan
personel, ayrıca bir işleme gerek olmaksızın polis meslek
eğitim merkezi kadro ve görev unvanlarına uygun kadrolara
atanmış sayılırlar. Polis meslek eğitim merkezleri
Başkanlığa bağlı olarak faaliyetlerini
yürütür."" şeklindeki 37 nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri ) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri
çekilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 37. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Levent
Gök
Ankara
LEVENT GÖK
(Ankara) Çekiyoruz.
BAŞKAN Geri
çekilmiştir.
38inci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci
fıkrasında yer alan "Fakülte ve polis" ibaresi
"Polis" şeklinde, ikinci, onuncu ve on birinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve birinci, beşinci, on ikinci ve on üçüncü
fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
"İlgili
devletlerle yapılacak ikili anlaşmalara bağlı olarak
yabancı uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli
yahut ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu suretle kabul
edilenlerden ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle ilgili mali
işler bu Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye
işletmesi vasıtasıyla yürütülür."
"Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında,
ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) altı yıl
süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler."
"Bunlardan
mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi
hizmetle yükümlü olduğu süre içinde, istifa edenler veya
ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenler ya da
sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir sebeple ayrılanlar,
yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak
kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını
yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek zorundadırlar.""
şeklindeki 38 inci maddesinin eğitim ve öğrenim
hakkını ihlal etmesi ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik
olmaması nedenleriyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim Işık Ahmet Duran
Bulut
Muğla Kütahya Balıkesir
Hasan Hüseyin Türkoğlu Bülent Belen
Osmaniye Tekirdağ
MADDE 38 - 4652
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan "Fakülte ve polis" ibaresi "Polis", onbirinci
fıkrasında yer alan "masraflarının dört
katını tazminat olarak ödemek zorundadırlar." ibaresinin
"masraflarını yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek
zorundadırlar." şeklinde, ikinci ve onuncu fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve on ikinci
ve on üçüncü fıkraları yürürlükten
kaldırılmıştır.
"İlgili
devletlerle yapılacak ikili anlaşmalara bağlı olarak
yabancı uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli
yahut ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu suretle kabul
edilenlerden ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle ilgili mali
işler bu Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye
işletmesi vasıtasıyla yürütülür."
"Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında,
ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) beş yıl süreyle
mecburi hizmetle yükümlüdürler.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan "Fakülte ve polis" ibaresi "Polis" şeklinde,
ikinci, onuncu ve onbirinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve birinci, beşinci, on ikinci
ve on üçüncü fıkraları yürürlükten
kaldırılmıştır. "İlgili devletlerle yapılacak
ikili anlaşmalara bağlı olarak yabancı uyruklu öğrenci
veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli yahut ücretsiz olarak Akademiye
kabul edilebilirler. Bu suretle kabul edilenlerden ücreti mukabili eğitim
veya kurs verileceklerle ilgili mali işler bu Kanunun 29 uncu maddesine
göre kurulan döner sermaye işletmesi vasıtasıyla
yürütülür."
"Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında,
ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) altı yıl
süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler."
"Bunlardan
mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi
hizmetle yükümlü olduğu süre içinde, istifa edenler veya
ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenler ya da
sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir sebeple ayrılanlar,
yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak
kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını
yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek zorundadırlar.""
şeklindeki
38. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ
Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali
Sarıbaş Celal
Dinçer
Balıkesir İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis
devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 38 inci maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Abdullah
Levent Tüzel Erol
Dora
Iğdır İstanbul Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Gülser
Yıldırım Demir
Çelik
Bitlis Mardin Muş
Nazmi Gür
Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Dora, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Böyle bir kanunun
yasalaşması durumunda, Türkiye gibi keyfî uygulamaların oldukça
sıkça görüldüğü bir ülkede yurttaşların her gün kaygı
içerisinde yaşamasına sebebiyet verecek uygulamalar pervasızca
yaygınlaşabilecektir. Suçun ortaya çıkmadan önlenmesi ile
kişi hak ve özgürlüklerinin sınırlanması arasındaki
ince çizginin Türkiye gibi insan haklarına saygıda alt sıralarda
yer alan bir ülkede hak ve özgürlükler lehine korunması mümkün
değildir. Son yıllarda AKP Hükûmetinin sözüm ona özgürlükleri
genişletme adı altında yaptığı düzenlemelerin
özgürlükleri daha da kısıtladığı gerçeği gibi, bu
tasarı da hukuki olmaktan ziyade siyasi ve güvenlikçi gerekçelere
dayanarak hak ve özgürlükler alanına vurulan yeni bir darbeyi sembolize
etmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı ayrıca,
Türkiyenin imzalayıp onayladığı ve uygulamakla yükümlü
olduğu Avrupa İnsan Hakları, Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Sözleşmeleri tarafından güvenceye
alınmış ve bu sözleşmelerin maddelerini kapsayan Avrupa
Birliği Temel Haklar Bildirgesinin 48inci maddesini oluşturan
masumiyet karinesine yani suçsuzluk ilkesine temelden aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, AKPnin bu tasarısı bir yasa değil, açıkça
taşıdığı zihniyetin de bir göstergesidir.
Tıpkı 1925 tarihli Takrir-i Sükûn Yasası gibi bu yasa da yeni
bir iktidar inşasının ürünüdür. İç güvenlik paketi ülkenin
tamamında olağanüstü hâl ilan etmek anlamına gelecek, âdeta bir
sıkıyönetim yasasıdır.
Değerli
milletvekilleri, topluma ve yurttaşlara karşı mevcut fiilî ve
hukuki şiddet bir üst seviyeye taşınarak yeniden kuruluyor ve
haklar ve özgürlükler düzenini yeniden belirleyerek bir yeni iktidar
inşasının yolu açılıyor. Halka karşı devlet
şiddetini derinleştirmenin yasal zemini hazırlanıyor.
Tasarıda
dikkat çeken noktalardan biri, polise herhangi bir yargı işlemine
gerek kalmaksızın kırk sekiz saate kadar gözaltı
kararı verilmesi yetkisidir ki bu durum, idareyi yargı benzeri bir
kurum olarak yeniden yapılandırma sonucunu doğuracaktır.
Türkiyede yargı zaten idare benzeri bir kurumken daha da ileriye
gidilerek idare yargılaşıyor. Benzer bir yöntemi İngiltere,
Kuzey İrlanda nezdinde 10 no.lu Kararnameyle 1970lerin başında
uygulamaya koymuş ve toplum için tehlike oluşturan kişileri
fişleme ve toplama kampı kurma çabası içine girmişti. Aynen
1970lerin İngilteresi gibi bu yasa tasarısı da ülkedeki
herkesi çıplak şiddetin konusu hâline getiriyor ve
yurttaşların muhalefetini bastırmak için her türlü gayrihukuki
yöntemi mübah sayıyor. Bu tasarıyla zaten yeterince
aşındırılmış olan hukuk düzeni yerini keyfî
uygulamalar düzenine bırakıyor, bu tasarıyla artık tüm
yurttaşlar potansiyel düşman hâline getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, pakette yer alan bir
başka trajik madde; atkı, poşu, gaz maskesi takmanın ceza
artırımına konu yapılması ki bu hüküm Hükûmetin
herhangi bir toplumsal olayda kişinin kendisini koruma reflekslerini
harekete geçirmesini bile kriminalleştirerek âdeta insan
doğasına karşı savaş ilan ediyor. Oysa modern hukuk,
kişinin kendisini koruması gibi doğrudan insan
doğasına ilişkin alana müdahale etmeme sınırını
tanıyarak meşrulaştırmıştır. Bu yasayla,
polis şiddetine karşı direnmenin ötesinde, gazdan korunmak bile
suça dönüştürülüyor.
Bu doğrultuda Hükûmet, yönünü antidemokratik
uygulamalar yerine çağdaş, evrensel hukuk normlarına ve
uygulamalarına dönmelidir. Hükûmet yurttaşlardan
korkmamalıdır, Hükûmet demokrasiden korkmamalıdır, Hükûmet
eleştirilmekten korkmamalıdır çünkü demokrasilerde muhalefet
iktidarın eleştirisi ve denetimi için vardır. Muhalefetsiz
kalmış bir ülkenin varacağı nokta ise açıkça
faşizmdir.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Yoktur.
BAŞKAN Karar yeter sayısı var görünüyor.
(AK PARTİ sıralarından Var, var. sesleri; CHP
sıralarından Yok, yok. sesleri)
Var ama bir dakika süre vereceğim, içiniz rahat
etsin. Tartışmaya mahal bırakmayalım, Vardır,
yoktur.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
Anayasa 18 Angarya yasaktır. diyor.
BAŞKAN Yani, angarya yasak, biliyoruz efendim
Anayasada ama...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ama bu
yaptığınız iş de angaryadır yani şu anda.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ama İç Tüzüke
göre çalışıyoruz ya!
RECEP ÖZEL (Isparta) Anayasaya göre
çalışmıyoruz, İç Tüzüke göre çalışıyoruz
efendim, siz öyle dediniz ya!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Siz zaten Anayasa
tanımıyorsunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, Anayasa ile
İç Tüzük birlikte basılmış, dikkatinize sunarım.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Önerge reddedilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"4652
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan "Fakülte ve polis" ibaresi "Polis" şeklinde,
ikinci, onuncu ve on birinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve birinci, beşinci, on ikinci
ve on üçüncü fıkraları yürürlükten
kaldırılmıştır. "İlgili devletlerle
yapılacak ikili anlaşmalara bağlı olarak yabancı
uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli yahut
ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu suretle kabul edilenlerden
ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle ilgili mali işler bu
Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye işletmesi
vasıtasıyla yürütülür."
"Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında,
ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) altı yıl
süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler."
"Bunlardan
mezun olup olmadığına bakılmaksızın mecburi
hizmetle yükümlü olduğu süre içinde, istifa edenler veya
ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç işleyenler ya da
sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir sebeple ayrılanlar,
yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak
kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını
yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek zorundadırlar."
şeklindeki
38. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Serindağ. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, yapmak zordur ama yıkmak kolaydır;
siz yıkıyorsunuz. Neyi yıkıyorsunuz? Polis kolejini yerle
bir ediyorsunuz, Polis Akademisini yerle bir ediyorsunuz. Bakın,
aranızdaki bir sayın milletvekili demişti ki: Emniyet cemaate
bağlandı. Öyle demişti. Şimdi siz ne yapıyorsunuz?
Cemaatten alıyorsunuz, partiye bağlıyorsunuz yani sadece
bağlılığı değişiyor, başka bir şey
yapmıyorsunuz ve bu yolla da insanlara farklı mesajlar veriyorsunuz.
Bakın, polis koleji ve Akademisi, ta 1930lu
yılların sonlarından itibaren var olan kurumlar. Şayet
bunlar devletin istediği şekilde öğrenci
yetiştirememişse çare onları kapatmak değil, tam tersine,
onları yeniden ele almak, geliştirmek ve devlet hiyerarşisine
uygun öğrenciler yetiştirmek üzere yeniden
teşkilatlandırmaktı ama siz öyle yapmıyorsunuz,
kapatıyorsunuz.
Bakın, ne
yaptınız? 2014te 316 polis koleji mezunu vardı, bunlardan
sadece 80ini Güvenlik Bilimleri Fakültesine aldınız, sadece 80ini.
Bakın, dereceye giren ilk 20 öğrenciden de sadece 2sini
aldınız. Böyle bir uygulama olabilir mi? Ondan sonra ne
yaptınız? Bize orta kademe polis amiri lazım diye o FYO diye ifade
edilen fakülte yüksekokullara 2.500 öğrenci alma yoluna gittiniz. E, size
demezler mi, bu ne lahana, bu ne
(AK PARTİ sıralarından Ee?
sesleri)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Perhiz olsun
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Neyse
Neyse
Size bunu
sormazlar mı değerli arkadaşlarım? Bakın, bir defa,
vicdanınıza danışın, bunlardan, bu
yanlışları yapmaktan vazgeçin. Bugün başkasına
bağlıydı, yarın siz kendinize bağlıyorsunuz.
Sizin yapmanız devlete bağlı olmak.
Bakın,
aramızda şu anda Hükûmet sıralarının arkasında
oturan emniyete mensup arkadaşlarımız da var. Bu tasarı
Emniyet teşkilatına herhangi bir şey getirmez, tam tersine,
onları töhmet altında bırakır. Görevini
layıkıveçhile yerine getirenler bile parti polisi olarak
damgalanır. O nedenle bu kötülüğü yapmayın o teşkilata.
Akademi, ta
yıllardır, dediğim gibi, faaliyet gösteriyor; bir
yıldı, iki yıldı, üçe çıktı, en nihayet 1984
yılında akademiye dönüştürüldü. 1984 yılında kim
vardı iktidarda? Sizin çok övündüğünüz, çok övdüğünüz rahmetli
Özal vardı. Bu akademi o zaman kuruldu, akademiye o zaman dönüştürüldü.
Siz niye kaldırıyorsunuz peki? Sizin niyetiniz devlete
bağlı, devlet hiyerarşisine uygun bir polis teşkilatı
kurmak değil, tam tersine, bir parti polisi kurmaktır.
Yapacağınız en büyük yanlış iş budur.
Bundan sonra da
sıra askerî okullara gelecektir. Bakın, sizin gizli ajandanız
budur. Siz bundan sonra da askerî okullara el atacaksınız,
onları kapatma yoluna gideceksiniz, onları kapatmak için çareler
arayacaksınız. Bunun için zaten burada bunun izlerini görmek mümkün.
Ne yapıyorsunuz? Aynen polisi parti polisine dönüştürdüğünüz
gibi jandarmayı da parti jandarmasına dönüştürmek istiyorsunuz.
Hâlbuki jandarma subayları -ve astsubayları da öyle- diğer
subaylarla beraber aynı eğitim kurumundan yetişiyorlar. Siz bu
uygulamayla ne yapacaksınız? Aynı eğitim kurumundan
yetişmiş subaylar arasında farklılık
yaratacaksınız. Ondan sonra da diyeceksiniz ki: Bu böyle olmuyor.
Ya ne yapalım? O zaman bu askerî okulları da kapatalım ve kendi
partimizin görüşüne uygun yeniden bir hiyerarşik yapı ortaya
çıkaralım veya yeni bir politika geliştirelim. Bu işten
vazgeçin.
Şimdi
zamanım kalmadı. Sayın Yılmaz Tunç burada galiba, burada
mı bilmiyorum, ikide bir EMASYAdan bahsediyor. Bu EMASYA nedir biliyor
musunuz? EMASYA, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun
uygulanmasını, nasıl uygulanacağını gösteren bir
protokol, bir hükmü yok. Esas olan kanundur. Siz ne yaptınız? Kanun
olduğu gibi duruyor, değiştirmediniz. Üstelik 2013
yılında da değiştirdiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bakın arkadaşlar, bunları belki
izlememiş olabilirsiniz. Lütfen bunları inceleyin.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Serindağ, onlar EMASYAyı
Amasya zannediyordur.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Bakın, 5442 sayılı İl
İdaresi Kanununun 11inci maddesini okuyun, bir de EMASYA Protokolünü
okuyun, bakalım arada ne fark var diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serindağ.
III - YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebiniz mi var efendim?
Sayın Gök,
Sayın Serindağ, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Öğüt, Sayın Özkoç, Sayın Özgündüz, Sayın Küçük,
Sayın Kaleli, Sayın Toprak, Sayın Erdemir, Sayın Aldan,
Sayın Onur, Sayın Özkes, Sayın Haberal, Sayın Akar,
Sayın Düzgün, Sayın Öztürk, Sayın Çetin, Sayın Kaplan.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik
Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent
Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve
İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909,
2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci
fıkrasında yer alan "Fakülte ve polis" ibaresi
"Polis" şeklinde, ikinci, onuncu ve on birinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve birinci, beşinci, on ikinci ve on üçüncü
fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
"İlgili
devletlerle yapılacak ikili anlaşmalara bağlı olarak
yabancı uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli
yahut ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu suretle kabul
edilenlerden ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle ilgili mali
işler bu Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye
işletmesi vasıtasıyla yürütülür."
"Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında,
ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) altı yıl
süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler.
"Bunlardan mezun olup
olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü
olduğu süre içinde, istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini
gerektiren bir suç işleyenler ya da sağlık sebebi hariç,
başka herhangi bir sebeple ayrılanlar, yükümlülük sürelerinin eksik
kısmı ile orantılı olarak kendilerine
yapılmış olan öğretim masraflarını yasal faiziyle
birlikte tazminat olarak ödemek zorundadırlar."" şeklindeki
38 inci maddesinin eğitim ve öğrenim hakkını ihlal etmesi
ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik olmaması nedenleriyle
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
MADDE 38 - 4652
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan "Fakülte ve polis" ibaresi "Polis", onbirinci
fıkrasında yer alan "masraflarının dört
katını tazminat olarak ödemek zorundadırlar." ibaresinin
"masraflarını yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek
zorundadırlar." şeklinde, ikinci ve onuncu fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve on ikinci
ve on üçüncü fıkraları yürürlükten
kaldırılmıştır.
"İlgili
devletlerle yapılacak ikili anlaşmalara bağlı olarak
yabancı uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan onayı ile ücretli
yahut ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu suretle kabul
edilenlerden ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle ilgili mali
işler bu Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye işletmesi
vasıtasıyla yürütülür."
"Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek yüksekokullarında,
ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü veya ön lisans
eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) beş yıl süreyle
mecburi hizmetle yükümlüdürler.""
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Türkoğlu, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu tasarı
Komisyon gündemine geldikten sonra, Milliyetçi Hareket Partisi Komisyon üyeleri
olarak yaptığımız değerlendirmelerde, yargısal
görevlerin mülki görevlilere devredilmesi, mülki görevlilerin bu yetkileri, bu
görevleri kolluk güçlerine devretmesi, kolluk güçlerinin de muğlak
ifadelerle yetkilerinin genişletilmesi sebebiyle biz bu tasarıya
karşı çıktık.
Ayrıca,
tasarıyla yapılmak istenen şeye, yargı alanında hâkim
ve savcıların idarenin memuru hâline getirilmesine paralel olarak
idare alanındaki memurlara da yargısal vazifelerin veriliyor
olmasıyla ortaya çıkacak bir düzene karşı
çıktığımız için bu tasarıya karşı
çıktık. Yani bu tasarıyla yapılan şey şudur:
Hâkim ve savcılar memur hâline getiriliyor, memurlar hâkim ve savcı
pozisyonuna getiriliyor. Biz bu düşüncelerimizi özellikle Anayasaya
aykırılıkla ilgili iddialarımızı Komisyonda dile
getirirken bize kimse yardımcı olmadı. Komisyon
Başkanı Anayasaya aykırılık
iddialarımızı tartışmaya bile müsaade etmedi,
geneliyle beraber tartıştık. HDP Komisyon
çalışmalarında neredeyse hiç bulunmadı. HDPli üye
arkadaşlar bu Komisyona hiç katkıda bulunmadılar.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) İnsaf et ya!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partili üye
arkadaşlarımız da biz söyledikten sonra katkıda bulunmaya
çalıştılar, Anayasaya aykırılıkla ilgili
konularda zaten fikirlerini de neredeyse beyan etmediler. Dolayısıyla,
Milliyetçi Hareket Partisinin ilk günden beri durduğu yer
aynıdır. O açıdan kamuoyunda ya da Mecliste gelip kürsüde
söylenenlere itibar etmemek lazım.
Şimdi, 4652
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanununda değişiklik
yapan bu madde -biraz ileride, 44üncü maddede- kapatılan Polis
Akademisinin Güvenlik Bilimleri Fakültesi öğrencileriyle ilgili.
Bakın, bu maddede yapılan değişiklikle yabancı
öğrencilere bir imtiyaz getiriliyor. Yabancı öğrenciler,
uluslararası anlaşmalar çerçevesinde eğitim görecek öğrenciler
eğitime devam edecek ama Güvenlik Bilimleri Fakültesindeki, üç ay sonra
komiser muavini olmayı umut eden Türk ve Müslüman çocuklar iktisadi ve
idari bilimler fakültelerine gönderilmek suretiyle işsizler ordusuna dâhil
edilecek. Bunları kabul ettiğiniz zaman bu çocukları sokağa
attığınızı, işsizlikle karşı karşıya
bıraktığınızı lütfen bilin. Biraz evvel Seyfettin
Bey konuşmasında söyledi polis kolejiyle ilgili hususlara dikkat
çekerken. Güvenlik Bilimleri Fakültesinde üç buçuk yıldır okuyan
çocuklar üç ay sonra işsizler ordusuna katılacak, ona el
kaldıracaksınız. Eğer uykuya gidebilirsek, inşallah
vicdanınız rahat eder de uyuyabilirsiniz.
Şimdi, bugün,
Resmî Gazetede bir yönetmelik yayımlandı. O yönetmelik, bu okullarda
eğitimi tamamlamadan ayrılanların tazminat ödemesine
ilişkin bir yönetmelik. İşte, bu yönetmelik burada. Bu
yönetmelikle, 4 katı yani okulda kendilerine verilen eğitim
masrafının 4 katı tazminat ödenmesine ilişkin düzenleme
çıkarılıyor fakat bu 4652 sayılı Kanunun 15inci
maddesini Anayasa Mahkemesi -4 katını- hukuk devleti ilkesine uygun
bulmadığı için ta 2012de iptal etmiş Anayasaya
aykırı olduğu için. Ancak, biz bu yönetmelikten dolayı
Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme birimini aradık
Kardeşim, sizin Anayasa Mahkemesinden haberiniz yok mu? Anayasa Mahkemesi
bu hükmü, 4 katı ibaresini iptal ettiği hâlde niçin sizin
sitenizdeki 4652 sayılı Kanunda hâlâ 4 katı ibaresi var?
dedik. Bugün, saat 17.24te Başbakanlık mevzuat sitesinde, Anayasa
Mahkemesinin 2012 tarihli kararına aykırı olarak 4 katı
ibaresi var idi fakat biz bu telefon görüşmesini yaptıktan sonra,
17.52de bu mevzuat değiştirildi Anayasa Mahkemesinin kararı
doğrultusunda.
Şimdi,
burada, Hükûmeti temsil eden Sayın Bakana soruyorum: Bu Mevzuat Bilgi
Sistemine güvenelim mi? Bu Mevzuat Bilgi Sistemindeki kanunlar güncel mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi burada kanun yapıyor, oraya işlenmiyor
mu? Bu bir.
İki: Emniyet
Genel Müdürlüğü 4 katı ibaresi kaldırılmasına
rağmen, mevzuat sitesinde bulunan bu hüküm çerçevesinde, okulu
zamanında bitiremeyen bu zavallı çocuklardan bugüne kadar, bugün bu
yönetmelik değişikliğini yapana kadar, kaç kişiden
haksızca para almıştır? Kaç çocuk 4 kat ödemiştir? Bu
yönetmeliği değiştirmek için bu kanunun
tartışılacağı bugün mü beklenmiştir?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) Bu Meclis ne iş yapıyor? Bu Meclisin
kararları uygulanmıyor mu, saygı duyulmuyor mu?
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
konuşmacı demin kürsüde konuşmasını yaparken HDPnin
bu yasa tasarısıyla ilgili Komisyonda hiç muhalefet
yapmadığını, âdeta hiç olmadığını iddia
etti; grubumuza açıktan bir sataşmada bulundu, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Gök, sizin talebiniz?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Tutanaklara bakın
Sayın Başkan, tutanaktan öğreniriz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Efendim, sayın
konuşmacı konuşmasında komisyonlarda Cumhuriyet Halk
Partili komisyon üyelerinin Anayasaya aykırılık iddialarını
dahi dile getirmediğini ifade ederek çok ciddi
yaptığımız muhalefet eleştirilerini göz ardı
etmiştir.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Tutanaklar
orada efendim, tutanaklar orada.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu bakımdan sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
18.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 38inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yani, en çok da AK PARTİli vekillere burada
zulmediyorsunuz; çoğu, arka sıralarda boynu düşmüş bir
şekilde uyuyakalmış. Biz de tabii, İç Tüzükten gelen
haklarımızı kullanıyoruz; karar yeter sayısı,
yoklama sayıları
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sataşma hakkı!
İDRİS BALUKEN (Devamla)
sürekli uyanıp
tekrar uyumak zorunda kalıyorlar o nedenle. Biz buradayız yani
kanunun bitimine kadar görüşebiliriz, bizim açımızdan hiçbir
sıkıntı yoktur.
Tabii, burada MHP adına konuşan sayın
hatip Halkların Demokratik Partisinin Komisyon sırasında hiç
muhalefet yapmadığını ortaya koydu, böyle bir söylemde
bulundu, ağır bir itham. Biz başından beri, burada, bu yasa
tasarısına karşı duruşumuzu çok net bir şekilde
ortaya koyuyoruz. Hem Komisyon aşamasında hem Genel Kurulda etkin bir
şekilde İç Tüzükten gelen haklarımızı kullanarak bu
yasa tasarısının buradan geçmemesi için elimizden gelen bütün
çabayı gösteriyoruz. Şu anda, belki de bu dönem için, milletvekili
sayımız diğer 3 partiden daha az olduğu için, mümkün
olduğunca, gücümüz ölçüsünde, burada en etkili muhalefeti yapmanın
gayreti içerisinde olmaya da devam edeceğiz.
Tabii, burada,
biraz Milliyetçi Hareket Partisinin çuvaldızı kendine
batırması lazım. Yani, özellikle, konuşan sayın hatip
de çok iyi bilir ki biz burada muhalefet yaparken, bu tasarının
Komisyona geri çekilmesiyle ilgili bir mücadele ortaya koyarken hem kendileri
hem de Cumhuriyet Halk Partisinden değerli temsilciler Sayın
Doğan Kubatla arka odada, bu yasa tasarısının maddeleri
üzerine uzlaşma arıyorlardı ve birkaç maddede de bu şekilde
onay verdiğinizi biliyoruz.
Şimdi, bu
mudur? Sizin bu yasa tasarısına karşı direnişiniz
eğer Doğan Kubatla arka odaya geçip birkaç madde üzerinde küçük
değişikliklerle tav olmaksa kusura bakmayın, HDP böyle bir
muhalefet anlayışını benimsemez. Zaten, Sayın
Doğan Kubat hem tatlı diliyle hem yumuşak başlılığıyla
âdeta bir Diazem etkisi görüyor. Ne zaman tansiyon yükselse, ne zaman gerilim
biraz artsa muhalefeti yumuşatmak amacıyla hemen Doğan Kubat
devreye giriyor ve buradaki direnci, biz direnmeye çalışıyoruz
ama hem CHPnin hem MHPnin direncini kırmada da başarılı
oluyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, burada, etkili muhalefetin kırılmasında
başta Doğan Kubat olmak üzere muhalefet partileri sorumludur diyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Gök, önce
LEVENT GÖK
(Ankara) Önce MHPye sonra İdris Bey için
BAŞKAN Siz
buyurunuz Sayın Gök.
LEVENT GÖK
(Ankara) Ayrı ayrı söz istiyorum ikisine de. Hem Sayın
Türkoğluna hem Sayın Balukene cevap vermem gerekiyor ayrı
ayrı.
BAŞKAN Size
sataşma için söz istemediniz mi?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Önce kürsüye çıkıyor, sonra mı söz istiyor
Sayın Başkan!
LEVENT GÖK
(Ankara) Önce Hüseyin Türkoğlu için ben söz istedim efendim.
BAŞKAN Yani
siz, daha önceki konuşmacı, Türkoğlunun konuşması
nedeniyle istememiş miydiniz? İşte onun için veriyorum size söz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Yani, dört dakika talep ediyor.
LEVENT GÖK
(Ankara) Ama Balukeni de saklı tutuyorum.
BAŞKAN Sonrasını
bilmiyorum.
Buyurunuz
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
19.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 38inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
Başbakan, muhalefet partilerinin iç güvenlik paketinin görüşülmesi
sırasında Komisyonda gerekli katkıyı vermediklerini ve
gerekli önergeleri vermediklerini ifade etmiş.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Doğru söylemiş.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sen orada mıydın ki Doğru
söylemiş. diyorsun!
LEVENT GÖK
(Devamla) Ben Sayın Başbakanın bu sözlerinin az önce Milliyetçi
Hareket Partisi sözcüsü Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu tarafından
da aynı anlamda bize yöneltilmesini gerçekten garip
karşıladım.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Sataşma var MHPye!
LEVENT
GÖK (Devamla) Yani, bir Başbakanla aynı düzlemde Milliyetçi Hareket
Partisinin Cumhuriyet Halk Partisine eleştiri getirmesini
anlamış değilim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi, şu
görmüş olduğunuz iç güvenlik paketinde tam 29 sayfa muhalefet
gerekçesi yazmıştır ve bu muhalefet gerekçesinin önemli bir
bölümü hangi maddelerin Anayasanın hangi maddelerine aykırı
olduğu yönündedir. Milliyetçi Hareket Partisinin muhalefet gerekçesi 20
sayfadır.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) 21 sayfa.
LEVENT
GÖK (Devamla) HDPnin 15 sayfadır. İdris Bey burada
kalkmış, konuşuyor.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayfa mı yarıştırıyoruz Sayın
Başkan?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Kırtasiye mi tüketiyoruz Sayın Başkan?
LEVENT
GÖK (Devamla) CHP arka tarafta anlaşma yapıyor, şunu
yapıyor: diye
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, sayfanın sayısı değil,
içeriği önemli, o sayfada ne yazdığı önemli.
LEVENT
GÖK (Devamla) Değerli milletvekilleri, biz gerek MHPnin gerekse HDPnin
toplamından daha fazla bir muhalefet gerekçesini yazdık. Hodri
meydan! Her şey, yazılar burada. Yazılar burada. Yazılar burada.
(CHP sıralarından alkışlar)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Mukayese edilirse CHP sınıfta kalır ha!
Adamın 2 milletvekili var, 15 sayfa yazmış!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayfa başına düşen vekil sayısından
bahsediyor!
LEVENT
GÖK (Devamla) Burada, değerli arkadaşlarım, bakın,
Cumhuriyet Halk Partisi muhalefet gerekçesinde, Anayasanın 2nci
maddesine, 6, 7, 8, 9uncu maddelerine, 17nci maddesine, 19uncu, 20, 34, 37,
49, 119, 120, 121, 138inci maddelerine aykırılığını
açıkça yazmıştır. Bu muhalefet gerekçesi, Cumhuriyet Halk
Partisinin bir demokrasi manifestosudur. Biz istiyoruz ki iktidar partisi bu
eleştirilerden nasibini alsın ama aynı zamanda Milliyetçi
Hareket Partisi ve Halkların Demokratik Partisi de alsın.
Cumhuriyet
Halk Partisinin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ülkemizin demokrasisinin
yükseltilmesi konusunda göstermiş olduğu çabaların göz ardı
edilmesinden dolayı duyduğum üzüntüyü bildiriyorum. Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Balukenle ilgili de konuşacağız daha.
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, sizin talebiniz nedir?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Grup Başkan Vekili doğrudan doğruya
bizi, Başbakanın
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Sayın Başkan, AKP
BAŞKAN
İkinizi birden dinleyemem efendim.
Sayın Toprak,
Sayın Halaçoğlunu dinliyorum.
Buyurunuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
doğrudan doğruya bizi Başbakanın sözcüsü gibi
nitelendirdi. doğrudan partimize sataşmada bulunduğu için söz
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkanım, benim de söz talebim
var İdris Beyin ifadelerine ilişkin.
20.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Ankara
Milletvekili Levent Gökün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ya, şimdi, Allah aşkına, Başbakan bir laf
ediyor sonra diyorsunuz ki
Cumhuriyet Halk Partisinin sanki bizim
söylediğimizden farklı bir yanı mı var? (CHP
sıralarından Aa! sesleri)
Tutuyorsunuz
diyorsunuz ki: Başbakanın sözcülüğünü yapıyor. Allah
aşkına, zaten Başbakanın en çok karşısında
duran bir partiyiz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Ben Sözcülüğünü yapıyor. demedim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Başbakan ne dediğini bilmeyen bir insan.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Allah Allah!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, bu ne saygısızlık!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) O tutmuş burada böyle bir kanun teklifi
sunuyor. Bu kanun teklifinin ne olduğunu kendisi çok iyi biliyor
aslında. Bunu hangi sebeple çıkardığını da çok
iyi biliyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, temiz dile davet edin lütfen.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, siz, bize
Başbakanın sözcülüğünü yaptı. diyemezsiniz. Buna hiçbir
zaman hakkınız yok, çünkü Başbakan tarafından en fazla
suçlanan parti biziz. Siz kendinize bakın.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hocaya hiç yakışmadı, hiç!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Bir defa, burada, Başbakan bir kamuoyu yaratma
peşinde çünkü ortaya koyduğu maddeler
Aslında, bugüne kadar
Yeni Türkiye adı altında, Demokratik Türkiye adı
altında söylediklerinin tam aksi olan bir kanunu Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirdi.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hocam, hiç yakışmadı!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Şöyle düşünün: Bakanlar Kurulunun
aldığı bir kararın üzerine bakanı koyuyorsunuz, bakana
terk ediyorsunuz. Bunu nasıl kabul edebiliriz biz?
Üstelik, bizi,
HDPyle iş birliği hâlinde suçluyor, diyor ki: Onunla beraber
hareket ediyorsunuz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) HDPsiz olmuyor ki bu işler!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Biz teröre en başından karşı
çıkıyoruz ve burada, terörle ilgili maddelerde elektronik oylama
istedik ve ona evet mi, hayır mı verdik, gidin bir bakın.
Burada, Başbakan bir kamuoyu algısı yaratmaya
çalışıyor, kendisi bunun üzerinden oy toplamaya
çalışıyor. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil.
Biz, ne CHPnin ne
HDPnin ne de AKPnin yolundan giden bir parti değiliz. Biz, bir müstakil
siyasi partiyiz. Evet, biz MHP olarak
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hocam, MHP sizsiniz Hocam!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) MHPye de uymayın Başkanım, ne olur ne olmaz!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) HDPnin dedim. Bırakın Allah
aşkına! HDPnin dedim.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hocam, karıştırmayın, MHP gerçekten
sizsiniz!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Siz kendinize bakın, Başbakanın
söylediklerine bakın. Bir söylediği ötekini tutmayan
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Vallahi MHP sizsiniz!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) MHPnin Grup Başkan Vekilisiniz!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Ne diyorsunuz?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - MHP sizsiniz!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Ben MHPyi saymadım. (AK PARTİ
sıralarından Saydınız sesleri)
BAŞKAN
Diliniz sürçtü herhâlde, HDP diyecektiniz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) MHPnin ne olduğunu siz de çok iyi
biliyorsunuz, Başbakan da çok iyi biliyor, Cumhurbaşkanı da çok
iyi biliyor.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) MHP vallahi sizsiniz!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Biz ne olduğumuzu da çok iyi biliyoruz. Orada
HDP derken siz yanlış anladıysanız benim suçum yok bunda.
Siz zaten hep böyle anlıyorsunuz. Tutanaklara bakın, tutanaklarda
öyle olmadığını göreceksiniz.
Dolayısıyla,
Cumhuriyet Halk Partisinin bu iddiasını şiddetle reddediyorum.
Herkes kendisine dönsün. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Aydın, buyurunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Halaçoğlu, Grup Başkanımız,
Başbakanımız hakkında Başbakan ne dediğini
bilmiyor. dedi, Grup Başkanımıza sataşmada
bulunmuştur. Efendim, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
21.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın,
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, farkındasınız değil mi, akşamdan
beri, iktidara talip olmayan bir muhalefet ve muhalefet kendi içinde ana
muhalefete oynuyor şu anda. Hangisi ana muhalefet olabilir? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) 7 Haziranda millet karar verecek kim ana muhalefet
olacak.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) 7 Haziranda bu millet hırsızlara mı, dürüstlere mi
oy vereceğine karar verecek inşallah.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bir kez daha şunu gördük ki Türkiyede kronik bir muhalefet
yetmezliği var ve burada muhalefet, akşamdan beri, üç dört saattir
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Tiyatro oynuyorlar, halk görüyor.
AHMET AYDIN
(Devamla)
âdeta, birbirlerine belki İç Tüzükün vermiş olduğu
hakları -sözde- kullanıyorlar ya
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Bir hak değil Sayın Başkan.
AHMET AYDIN
(Devamla)
sataşır gibi başlıyorlar ama iş sonradan
ciddiye dönüyor, ciddiyete dönüyor. Sonradan görüyoruz ki gerçekten, bu
milletin gördüğünü muhalefet de gördü. Her 3 muhalefet birbirini suçluyor.
Zaten biz şunu diyoruz: Siz bu muhalefetinizi
yaptığınız müddetçe 2023ü de görürüz, 2053ü de görürüz;
2071i de bu dava, bu parti, bu hareket görür. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Allah herkese böyle muhalefetler versin!
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Senin gibi çok konuşan vardı ama partileri yok. Çok partiler
ararsınız sonra siz, Nereye gideceğiz? diye.
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, muhalefet bu şekilde, milletin
emeğini, milletin zamanını, milletin parasını
boşa harcayarak
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Siz harcıyorsunuz, siz! Sabahlara kadar harcayan
sizsiniz!
AHMET AYDIN
(Devamla)
saatlerce zaman geçirerek, bu şekilde
karşılıklı sözde sataşmalara yol açamaz. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sataşın, sataşın birbirinize!
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu kürsü milletin kürsüsü ve bu
kürsüde hepimizin cidden bu saatlerde, sabahın bu erken saatlerinde bu
millet adına ne yapıyoruz, ona bakması lazım. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Çalmak size aittir, çalmayı siz bilirsiniz!
AHMET AYDIN
(Devamla) Ne yapıyorsunuz bu millet adına? Hangi projeniz var?
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Milletin hakkını koruyoruz,
hakkını!
AHMET AYDIN
(Devamla) Ne öneriniz var?
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Milleti sebepsiz yere gözaltına almanın
önüne geçmeye çalışıyoruz.
AHMET AYDIN
(Devamla) Neye ilişkin bir öngörü koydunuz ortaya? (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Çalmada üstatsınız ha! Çalmayı sizler iyi
bilirsiniz!
AHMET AYDIN
(Devamla) Siz böyle sataşırsanız sataşın; bu grup,
AK PARTİ Grubu dimdik duruyor.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Jandarmayı korumaya çalışıyoruz.
AHMET AYDIN
(Devamla) Gerekirse sabaha kadar, gerekirse öğlene kadar
çalışmaya devam ederiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ak polisi engellemeye çalışıyoruz.
AHMET AYDIN
(Devamla) Eğer size düğünse bize bayram, hodri meydan deriz. (CHP
ve MHP sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Böyle muhalefete can kurban ya!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Milletin hakkı için milletin elektriği
yanıyor!
AHMET AYDIN
(Devamla) Ama değerli arkadaşlar, yakışık
almıyor, yakışık almıyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Çalmak sizin alışkanlığınız
oldu.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bu muhalefet anlayışı da artık, eski Türkiyede
kalmalı. Yeni Türkiyeyi inşa ediyoruz.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) İktidarın kuyrukçusu muhalefet istiyorsunuz siz be!
AHMET AYDIN
(Devamla) Yeni Türkiye'nin ihyası için bu grup çalışıyor,
gecesini gündüzüne katarak çalışıyor ama artık, bu
muhalefet anlayışı da eski Türkiye tarihine gömülmüş
durumda.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Faşizm Türkiyeye yakışmıyor! Polis devleti
Türkiyeye yakışmıyor! 12 Eylül Türkiyeye
yakışmıyor!
AHMET AYDIN (Devamla)
Yeni Türkiye'nin yeni muhalefet anlayışına ihtiyacı var.
Yeni Türkiye'nin millet adına siyaset yapan, milletin sorunlarıyla
dertlenen, dertleriyle dertlenen, milletin sorunlarına çözüm
geliştiren bir muhalefete ihtiyacı var.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Niye söz aldın Sayın Aydın, niye söz
aldın?
AHMET AYDIN
(Devamla) Bu muhalefet anlayışı artık, yeni Türkiyede
gitmiyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Derin yalnızlığı oynuyorsunuz yeni
Türkiyede!
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, kendimizi check edelim, burada
konuştuklarımıza dikkat edelim.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Başbakanı niye savunmuyorsun? Yalancı.
dediler.
AHMET AYDIN
(Devamla) Biz burada oyun oynamıyoruz, burada ciddi bir yasa
çıkarıyoruz
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Başbakan yalancı. dediler, niye savunmuyorsun?
Haa, sen de kabul ediyorsun yalancılığını
Başbakanın.
AHMET AYDIN
(Devamla)
ve bu yasayı çıkarırken Eleştirileriniz
baş göz üstüne, ne kadar eleştiriniz varsa yapın. Varsa makul
önerileriniz getirin. dedik, Bu önerilere de açığız. dedik.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sataştılar birbirlerine sadece.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bakın, biz sizinle yeri geldiğinde oturur konuşuruz,
bu önerileri de çözeriz ama lütfen muhalefet kendini check etsin, yeni
Türkiyeye yeni muhalefet anlayışını getirsin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Siz sataşın birbirinize, sataşın! Halk
görüyor bunları.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) O işi sen daha iyi yapıyorsun Bülent,
herkese sataşıyorsun oturduğun yerden.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Siz sataşın birbirinize! Halk görüyor bunları.
Saate bak ya!
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi, sayın hatip doğrudan
doğruya bizi hedef almak suretiyle kronik bir muhalefet
yetersizliği gibi bir iddiayla muhalefete
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yetmezliği dedi Hocam.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Yetmezliği dedim Hocam
RECEP ÖZEL
(Isparta) Hocam, sataşma değil bir tespit o, tespit.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri)
bize doğrudan sataşma
yapmıştır ve muhalefete böyle bir şey söylemesi demokratik
ortamda mümkün değildir.
Söz istiyorum.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Bir de Başbakan yalancı dedi diye söz aldı,
savunmadı Başbakanı.
BAŞKAN
Sayın Gök, sizin gerekçeniz nedir?
LEVENT GÖK
(Ankara) Efendim, Sayın Aydının tüm konuşması zaten
konuşmamız için bir gerekçedir.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Ya, çok şanslıyız, böyle bir muhalefete
sahibiz! Allah razı olsun!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Aynen öyle!
LEVENT GÖK
(Ankara) - Kronik bir muhalefet anlayışı, milletin
zamanını, parasını boşa harcamak, Bu millete ne
yaptınız?, Türkiyeye ne yaptınız?, Hangi projeleriniz
var? gibi ağır ithamlarda bulundu. Bunları biz boşa
geçiremeyiz, mutlaka cevaplandırmamız gerekiyor.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Gök.
Sizin?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, bizim de söz talebimiz var.
BAŞKAN
Tamam.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sayın Baluken, sen bari otur, farkınız olsun
ya!
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Gök.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Gök, CHPde kaç tane ilde aday
adayının müracaatı yok, açıklar mısınız?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Süheyl Batum Bey rahatsız oldu bu tarzdan; Yeter
artık! dedi, bıraktı gitti.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sana ne Süheyl Batumdan, sen Hakan Şükürü konuş ya!
(Gürültüler)
22.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar
partisi sözcüleri çıkmış buraya, muhalefeti suçluyor, diyor ki:
Siz Türkiyeye ne verdiniz, ne vereceksiniz? Sayın Aydın, biz
çalmayan çırpmayan bir iktidar vadediyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hadi canım sen de!
LEVENT GÖK (Devamla)
Çalmayan çırpmayan, yolsuzlukların arkasında durmayan bir
iktidar vadediyoruz, Türkiyeyi polis devletinden kurtaracak bir iktidar
vadediyoruz.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Ana muhalefet gitti, ana muhalefet! Geliyor, ana
muhalefet geliyor.
LEVENT GÖK
(Devamla) Atanamayan öğretmenlerin sorununu çözecek, işsizliği
çözecek, esnafımıza, dar gelirlimize, köylümüze huzur getirecek,
gelirini arttıracak iktidar vadediyoruz.
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) 11 ilde adayınız yokmuş!
LEVENT GÖK
(Devamla) - Sizler gibi ayakkabı kutularında paraları
saklayanları aklayanlar değil, onlardan hesap soran bir iktidar
vadediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz iktidara geldiğimizde
hepinizden hesap soracağız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yemin et!
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Yüzde 35le mi yapacaksınız onları?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ne zaman iktidar olacaksınız?
LEVENT GÖK
(Devamla) Sizler yolsuzlukların üzerini örtmeye kalktınız,
sizler tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirdiniz, sizler kamunun
parasını, Milletin parasını çarçur ettiniz. Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarda bunların hesabını soracak. Tüyü bitmemiş
yetimin hakkını koruyacağız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sizler gibi bir polis devletinde muhalefeti
sindirmeyeceğiz. Türkiyeye özgürlükler getireceğiz; medya özgür
olacak, gazeteciler özgür olacak, öğrenciler özgür olacak.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Aday bulamadığımız yerden aday ol,
aday!
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Böyle konuşarak olmaz, onlar.
LEVENT GÖK
(Devamla) Sizler gibi
Türkiyede gazetecilerin, herkesin tutuklu
olduğu, hükümlü olduğu bir ülke olmayacak. Türkiye demokrasiyle
yönetilecek, insan haklarıyla yönetilecek, daha ne istiyorsunuz?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) 18 yaşında kızlar öldürülmeyecek bu ülkede.
LEVENT GÖK
(Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi kamunun malına sahip çıkacak.
Cumhuriyet Halk Partisi kaçak sarayın hesabını soracak,
Cumhurbaşkanına görevlerini hatırlatacak
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Yüzde 30u ötekileştirmeyeceğiz.
AHMET YENİ
(Samsun) Yüzde 35le olmaz onlar.
LEVENT GÖK (Devamla)
Cumhurbaşkanını anayasal sınırlar içerisine
çekilmeye zorlayacak.(x)
Cumhuriyet Halk Partisi hukukun üstünlüğünü kuracak.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Ana muhalefet geliyor!
LEVENT GÖK
(Devamla) Kadın erkek eşitliğini sağlayacak, kadına
şiddeti önleyecek.
AHMET YENİ
(Samsun) Yüzde 35le olmaz.
LEVENT GÖK
(Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi -sizler gibi- Türkiyede sokaklarda gezen
işsizlerimizi azaltacak. Cumhuriyet Halk Partisi fakir fukarayı
bağrına basacak.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Ana muhalefet geliyor! Ana muhalefetin ayak sesleri
geliyor!
LEVENT GÖK
(Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizde gerçek anlamda demokrasiyi
kuracak. Emek en yüce değerdir. diyecek. Cumhuriyet Halk Partisi
yolsuzlukları önleyerek halkımıza aktaracak. Sizlerin tarih
önünde hesap vereceği günler geliyor.
AHMET YENİ
(Samsun) 11 ilde aday bulamadınız.
LEVENT GÖK
(Devamla) Bekleyin, 8 Hazirandan sonra Türkiyede kurulacak halk
iktidarında hepiniz sanık olacaksınız. (CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) 11 ilde aday bile bulamadınız, aday!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Ana muhalefet geliyor!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Buyurunuz
Sayın Halaçoğlu.
23.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) İktidar, kronik bir muhalefetten söz ederken,
aslında kronik bir iktidardan söz edecekken yanlışlıkla
kronik bir muhalefet dedi. Kanunları hiçe sayan, Anayasayı bile
ayaklar altına alan, Anayasa üzerine şerefi ve namusu üzerine yemin
etmiş olduğu hâlde
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
Anayasayı dinlemediğini
söyleyen bir anlayışın temsilcileri
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ancak kronik bir iktidar tarafından
yapılabilir
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Kronik iktidar diyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bu koşullar altında yürüteceğimi
sanmıyorum.
Bir saat ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 03.33
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 04.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
38inci madde
üzerindeki son önerge olan Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 38i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 38
kabul edilmiştir.
Üç dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 04.06
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 04.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 68inci
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 4 Mart 2015 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 04.09
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşim Tutanağının 175inci sayfasında yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 269uncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(X) Bu düzeltmeye ilişkin
ifadeler 2/3/2015 tarihli 67nci
Birleşim Tutanağı'nın 408inci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşim Tutanağının 2667ncı sayfasında yer almaktadır.
(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşim Tutanağının 418inci sayfasında yer almaktadır.
(x) (10/1236) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 49uncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 362nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 2/3/2015 tarihli 67. Birleşim Tutanağının 84üncü sayfasında yer almaktadır.
(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşim Tutanağının 145inci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 277nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 2/3/2015 tarihli 67nci Birleşim Tutanağının 5inci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkindüzeltme 4/3/2015 tarihli 69. Birleşim Tutanağının 359ncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 31inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 346ncı sayfasında Gecen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır