TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
69uncu Birleşim
4 Mart 2015 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın 5 Şubat 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grup başkan vekillerine sunduğu belgelere ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Ardahanın kurtuluşunun 94üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, 3/3/2015 tarihli Gelen Kâğıtlar listesinde yer
alan, (1/1039) esas numaralı Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına havale edilmesine İç Tüzükün 73üncü
maddesine göre itiraz ettiğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, KPSSnin nisan ayına alınması
nedeniyle haziran ayında mezun olacak öğrencilerin sınava
giremeyeceklerine ve tüp ile oto gaza yapılan zamların tekrar gözden
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten'in, Selahaddin Eyyubinin ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplan'ın, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinin
seçim çalışması yapmalarına izin verilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın, çiftçilere destekleme ödemelerinin
yapılmadığına ilişkin açıklaması
6.- Hatay Milletvekili Refik
Eryılmaz'ın, iktidarın izlediği yanlış
dış politikalardan dolayı sınır illerinde
mağduriyet yaşandığına ve Yayladağı
Sınır Kapısının kapalı tutulmasının
gerekçesini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, dünyada petrol fiyatları
düşerken bunun Türkiyedeki tüketicilere yansımamasının
sebebini ve Hükûmetin, Irak Türkmenlerine askerî yardımda bulunmayı
düşünüp düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, enflasyon oranındaki artışa ilişkin
açıklaması
9.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, istiklal mahkemeleri konusunda konuşmak yerine
arşiv belgelerine müracaat edilmesi ve kapsamlı araştırma
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, İstanbuldaki Riva Deresine
ilişkin olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman
ve Su İşleri Bakanlığını göreve
çağırdığına ilişkin açıklaması
11.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 21/2/2015 tarihli 60ıncı
Birleşimdeki görüşmelerine ilişkin olarak İç Tüzükün
13üncü maddesi kapsamında yapılan başvurularla ilgili 3/3/2015
tarihli 94 sayılı Başkanlık Divanı Kararını
kabul etmediklerine ve hukuki yollara başvuracaklarına ilişkin
açıklaması
12.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21/2/2015 tarihli 60ıncı Birleşimdeki görüşmelerine
ilişkin olarak İç Tüzükün 13üncü maddesi kapsamında
yapılan başvurularla ilgili 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararını kabul etmediklerine ve hukuki
yollara başvuracaklarına ilişkin açıklaması
13.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 21/2/2015 tarihli 60ıncı
Birleşimdeki görüşmelerine ilişkin olarak İç Tüzükün
13üncü maddesi kapsamında yapılan başvurularla ilgili 3/3/2015
tarihli 94 sayılı Başkanlık Divanı Kararını
kabul etmediklerine ve hukuki yollara başvuracaklarına ilişkin
açıklaması
14.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun Cumhuriyet Halk Partisinin
kapatılmasıyla ilgili bir sürecin işlediğiyle ilgili
ifadelerine ve Hükûmetin bu konuda Genel Kurulu bilgilendirmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
15.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
16.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, AK PARTİ Grubu olarak tüm parti
kapatmalara sonuna kadar karşı olduklarına ilişkin
açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Milliyetçi Hareket Partisinin kapatılmasına
yönelik bazı girişimlerde bulunulacağına dair de bilgiler
olduğuna ilişkin açıklaması
18.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın Meclisten geçici çıkarma cezasını gerektiren
ifadelerini kabul edilemez bulduklarına ilişkin açıklaması
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA
KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
3.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
4.- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkin'in, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
5.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
6.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
7.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani'nin, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, İspanya Senato
Başkanı Pio Garcia Escuderonun beraberinde bir Parlamento heyetiyle
birlikte ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 15/2/2015 tarihli 92 sayılı
Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1707)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Mehmet
Ali Ediboğlu ve 26 milletvekilinin, Türkiye genelinde ve özellikle Hatay
bölgesindeki çalıntı araçların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1239)
2.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 21 milletvekilinin, Ahmet Kayanın Türkiyeden
uzaklaşmasına sebep olan olayların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1240)
3.- BDP Grubu adına Grup
Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Türkiyenin
Suriye politikasında içine düştüğü çıkmazın
nedenlerinin ve Suriye Kürtlerine yönelik saldırılarda AKP
Hükûmetinin oynadığı rolün araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1241)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani ve arkadaşları tarafından, istiklal
mahkemelerinin araştırılması amacıyla, 8/1/2015
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 4
Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından,
uluslararası anlaşmalarla Türkiye Cumhuriyeti devleti egemenliği
altında bulunan Ege Denizi ve Akdenizdeki 16 adanın Yunanistan
tarafından işgali, anılan bölgelerdeki kıta
sahanlığımızda münhasır ekonomik bölgenin yine
Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi tarafından hukuksuz olarak
Türkiye Cumhuriyetinin hak ve egemenliğini ihlal edecek şekilde
kullanılması hakkında, 3/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Nilüfer Çayındaki kirliliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(10/327), Görüşmelerinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani'nin, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk'ün, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani'nin, Çankırı Milletvekili İdris Şahinin HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın usul görüşmesiyle ilgili yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ eski Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
8.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
9.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
10.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
11.- Isparta Milletvekili Ali
Haydar Öner'in, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, Bursa Milletvekili Önder Matlının CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
13.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoy'un, Bursa Milletvekili Önder Matlının CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
14.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın geçen
tutanak hakkında yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkinin geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
16.- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkin'in, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
17.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
18.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Ankara Milletvekili Levent Gökün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
19.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
20.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
21.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü'nün, İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
22.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 40ıncı maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
23.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
24.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ile Konya Milletvekili
Faruk Balın sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
25.- Sinop Milletvekili Engin
Altay'ın, Bingöl Milletvekili İdris Baluken ile Hakkâri Milletvekili
Adil Zozaninin geçen tutanak hakkında yaptıkları
konuşmaları sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
26.- Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani'nin, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
27.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz'ın, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 42nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
28.- İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak'ın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
29.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
30.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, HDP grup önerisinin
görüşülmesi sırasındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41inci maddesiyle ilgili
önergenin oylaması sırasındaki tutumunun İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Askeri Hakimler Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684)
XII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu'nun, siyasi partilerin
demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğuna ve seçim barajlarının
düşürülerek millet iradesinin tamamıyla Genel Kurula
yansımasını sağlamanın bütün siyasi partilerin görevi
olduğuna ilişkin konuşması
XIII.-
DİSİPLİN CEZALARI
1.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkana, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 43üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri İç
Tüzükün 161inci maddesinde belirtilen unsurları içerdiği için iki
birleşim için Meclisten geçici çıkarma cezası verilmesi
hakkında
XIV.- OYLAMALAR
1.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 40'ıncı maddesinin oylaması
2.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın
42'nci maddesinin oylaması
XV.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının 2014 yılı bütçesinden
yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/60005)
2.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, ham petroldeki indirimin akaryakıt
fiyatlarına yansımamasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/60220)
4 Mart 2015 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İç Tüzük 73e göre söz almak
istiyorum izin verirseniz. İç Tüzük 73 şunu söylüyor: Hükümetçe
hazırlanan kanun tasarıları bütün bakanlarca
imzalanmış olarak ve gerekçesi ile birlikte Meclis
Başkanlığına sunulur. Son fıkrasında da Bu havaleye
bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.
diyor. Bu maddeden
Başbakanlık, 3/3/2015 tarihli bir kanun
tasarısını, 47 bin öğretmen
arkadaşımızın atanmasıyla ilgili bir kanun
tasarısını Meclis Başkanlığına sunmuş
bulunuyor. Buna şu şekilde ilaveler yapmak istiyorum: Tali komisyon
olarak Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunu söylemiş.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Akar, gündem
dışıları verdikten sonra size söz hakkınızı
vereceğim efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Peki efendim, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce, üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın 5 Şubat 2015
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde grup başkan vekillerine
sunduğu belgeler hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğluna aittir.
Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu'nun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın 5 Şubat 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grup başkan vekillerine sunduğu belgelere ilişkin
gündem dışı konuşması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hatırlayacaksınız, bundan bir ay kadar
önce, 5 Şubatta, ilk benim imzamı taşıyan bir gensoru
burada görüşüldü, Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanıyla
ilgiliydi. İddiam basit olarak şuydu: 2 firmaya on ve on üç yıl
süre uzatımı veriyor, ihalesiz ve yönetim kurulu kararı
olmaksızın mevzuata aykırı bir şekilde. Bunlara on
yıl içerisinde yılda 3 milyon tondan -ki 7 milyon tona kadar da
çıkarılabilir- 30 milyon ton ve 39 milyon ton, parasal değeri de
en az 4 milyar lira olmak üzere bir avantaj sağlanmış oluyordu,
kamu kaynakları peşkeş çekilmiş oluyordu; benim iddiam
buydu, bunu gündeme getirmiştim.
Sayın Bakan o gün bunlara cevap vermedi yeterince
ama sayın grup başkan vekillerine belge sunuyorum diye bazı
kâğıtlar gönderdi. Ben onların ne olduğunu biliyordum, o
gün de cevapladım. Fakat sonuçta cumhuriyetin bir Bakanını
suçluyoruz yolsuzluk iddiasıyla. Böyle bir iddia karşısında
yine çalışmalarımı yaptım gensoru sonrası,
huzurunuza geldim, bunlarla ilgili olarak sizi aydınlatmak istiyorum.
Sayın Bakan 10a yakın belge sunmuş.
Bakın, ilk, en önemlisi 1 ve 2 olarak sunduğu
belge. Burada yönetim kurulu kararından bahsediyor. Benim olayım 8
Ekim 2013 tarihinde cereyan etmiş, yani 8 Ekim 2013 tarihli bir yolsuzluk;
bakın, Sayın Bakanın karar diye getirdiği 2007 tarihli bir
yönetim kurulu kararı, bununla hiçbir ilgisi yok ve yönetim kurulu
kararının içeriği de ilgisiz; dekupaj işleriyle ilgili,
yani redevans ve hizmet alım sözleşmesiyle ilgisi yok, bu konuyla
hiçbir ilgisi yok.
3 numarası yine farklı bir konuyla ilgili,
teftiş kurulu başkanlığının bir raporu, bu da
2005 tarihli. Ben olayın 2013te olduğunu iddia ediyorum, o bana 2005
tarihli teftiş kurulu raporunu getiriyor.
Diğeri, 4 numaralı olan ek yine teftiş
kurulunun bir raporu, bu da aynı şekilde 2006 tarihli, bunun da
iddialarımla ilgisi yok.
5 numara yok zaten, 6 numaralı olan, Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğüne cumhuriyet
savcılığının yaptığı bir
soruşturmayı bildiriyor, bu da 2012, benim iddialarımla ilgisi
yok, tamamen farklı bir konu.
Ek 7 dediği de yine aynı şekilde. Sincan
ceza mahkemesine itiraz edilmiş, bununla ilgili karar, benim
iddialarımla yine ilgisi yok.
8 numarada da benzeri bir durum var; bu, Kamu İhale
Kurumu kararı, on binde 5 sözleşme bedeli kesintisine tabi
olmadığını bildiriyor; ben de zaten öyle bir iddiada
bulunmadım, hiçbir ilgisi yok.
Ek 9da, Ankara Üniversitesinden bir hukuki görüş
alınmış, burada da tarih 2005, 2013le ilgisi yok, tamamen
farklı bir konu.
Bir diğeri de Sayıştay raporu. Bu rapor da
biliyorsunuz belgelere istinaden yapılıyor, benim konum
incelenmiş değil burada da.
Yani Sayın Bakanın gensoruda bildirdiği
konuların benim iddialarımla ilgili hiçbir cevabı yok
değerli arkadaşlarım. Bunu, bu belgeleri grup başkan
vekillerine göndererek kamuoyu, basın ve sizlerin önünde şov yapmaya
çalıştı, sanki belgesi varmış gibi göstermeye
çalıştı. Hiçbir ilgisi yok. Şu anda Bakanlar Kurulunda
yolsuzlukla malul bir bakan oturuyor maalesef değerli arkadaşlar.
Ben bununla ilgili olarak gerekenleri yaptım.
Kendisiyle başa baş görüştüm, konuyu kendisine anlattım,
Sayıştay Başkanlığına bildirdim, kendisine 9
sayfalık bir mektup yazdım, yazılı soru önergeleri verdim.
Dediğim gibi, bütün bu çalışmalardan sonra huzurunuza geldim,
getirdim, bu kadar hassas davrandım ama maalesef bunların çok doğru
olduğu kanıtlanmış vaziyettedir, acı birer gerçek
olduğu kanıtlanmış vaziyettedir ve bugün böyle bir bakan
maalesef Bakanlar Kurulu sıralarında oturuyor. Bu sizin de
kabahatiniz değil, sistemin kabahati ama bunun gereğinin yerine
gelmesi lazım, kayıtlara da girmesi lazım bu hususun. Bu kadar
büyük bir yolsuzluğun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Ben bundan
sonrasını Allaha havale ediyorum. Ben demokrasi içerisinde, hukuk
kuralları içerisinde yapılması gereken ne ise bir milletvekili
olarak yerine getirdim, hepsini yaptım; büyük bir sabırla, detayla
uğraştım. Bundan sonrasını Allaha havale ediyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kuşoğlu.
Gündem dışı ikinci söz Adana ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaza aittir..
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz'ın, Adana ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adana ilimizin sorunları hakkında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta Bakanlar
Kurulunda 3 AKPli büyükşehir belediyesinin metro hattı ve tramvay
hatlarının Ulaştırma Bakanlığına devriyle
ilgili bir karar çıktı. Şimdi, burada, 2011
yılının Haziran ayında, genel seçimlerden önce, dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Adanalıların gözünün
içine baka baka Adanadaki metro hattını Ulaştırma
Bakanlığına devredeceğiz. sözünü verdi ve Biz
başkalarına benzemeyiz. Biz ne söz verdiysek onun arkasında
dururuz. dedi. Aradan dört yıl geçmesine rağmen ne yazık ki
Adana metrosunun Ulaştırma Bakanlığına devri söz
konusu bile olmadı ama 3 tane AKPli büyükşehir belediyesinin metro
hattı Ulaştırma Bakanlığına devredildi. Bu
partizanca tutum doğru değildir. Bu, Adanayı yok
saymaktır, Adanayı cezalandırmaktır.
Yine, değerli milletvekilleri, orada verilen bir söz
var: Adana-Karataş yolunun bir an önce bitirileceğini ifade etti. On
yıldır burayla ilgili bir arpa boyu yol alınamadı, mesafe
alınamadı.
Yine, Kozan-Mansurlu-Kayseri yolunun yapımına
başlandı, beş yıldır çivi çakılmadı. Orada
yaşayan köylülerimizin Kozana intikalinde yol, çamurdan geçemeyecekleri
bir durumda kaldı.
Şimdi, buradan Adalet ve Kalkınma Partisine
soruyorum: Bu Adanadan ne istiyorsunuz? Sizin iktidarınız döneminde
Adana gerçekten cezalandırılan kentler konumuna düştü.
Yatırım yapılmaması neticesinde bu on yıl içerisinde
39 fabrika kapatıldı, 40 bine yakın işçi işini
kaybetti. Son çıkan Teşvik Yasasıyla Adana âdeta
cezalandırıldı, sanayisi öldürüldü. Adanaya hiçbir
yatırımın gelmediği bir süreci yaşıyoruz.
Bakın, Adana işsizlikte 81 il içerisinde
devletin resmî rakamlarıyla söylüyorum- Türkiye'nin en işsiz kenti
durumunda.
Taşeronlaşma yaygınlaşmış
bir vaziyette Adanada. İşçilerimiz taşeron şirketlerde
çalışıyor, yarına güvenle bakmaları mümkün değil.
Bugün git, yarın gel. pozisyonunda çalışan binlerce
taşeron işçisi sıkıntı içerisinde. Bunun bir an önce
çözüme kavuşturulması gerekiyor.
Adana Türkiye'nin en gelişmiş kentlerinden
biriyken, sizin iktidarınız döneminde, yapılan bütün
çalışmalarda son sıralara doğru gerilemiştir.
Kamu yatırımlarını yine devletin
resmî rakamlarına göre söylüyorum- nüfusa
oranladığınızda kamu yatırımı almada son
sırada.
Eğitimde 58inci sıraya gerilemiş.
Sağlıkta 56ncı sıraya
gerilemiş.
Yaşanabilir kentler sıralamasında
Türkiye'nin 3üncü, 4üncü büyük kenti olan Adana, iktidarınız
döneminde 50nci sıralara gerilemiş.
Adana bir tarım kentidir. Çukurova, Türkiye'nin
değil dünyanın en verimli topraklarına sahip olması gereken
bir kentken bugün çiftçilerimiz kan ağlıyor. Girdi
fiyatlarının yani mazottaki, gübredeki, tohumdaki girdi
fiyatlarının anormal derecede artması çiftçimizin tarihinin en
sıkıntılı günlerini yaşamasına neden
olmuştur. Çukurova çiftçisi zenginliğin simgesiyken bugün
Çukurovadaki çiftçilerimizin toprakları ya Ziraat Bankasına ya da
özel bankalara ipotek altındadır. Narenciye bugün dalında 35
kuruş etmemiş, çiftçi ürettiğinin
karşılığını alamamıştır.
Mısır üreticisi aynı pozisyondadır, pamuk üreticisi
aynı pozisyondadır.
Kredi kartı borcu açısından
baktığınızda -size bir rakam vereceğim, Adananın
içerisinde bulunduğu durum itibarıyla- çektiği krediyi veya
kredi kartını ödeyemeyenlerin sayısı 514 binli rakamlara
ulaşmıştır. Bu ne demektir biliyor musunuz değerli
milletvekilleri? Adanada her 4 kişiden 1 tanesi borç
batağının içerisindedir.
Bu Adanayı bu şekilde
cezalandırmanızın mutlaka bir izahı olması gerekiyor.
Adana, Türkiye'nin en önemli kentlerinden bir tanesi. Hükûmet 2007
yılında geldi -bakın, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan- Ceyhanı
enerji ihtisas bölgesi yapacağız, bu bölgeye 10 milyar dolarlık
yatırım yapılacak, 10 binlerce insan iş sahibi olacak.
diye balonlarla, havai fişeklerle orada görkemli bir tören düzenlediniz.
Peki, 2007den 2015e kaç yıl geçmiş? Sekiz yıl geçmiş. Tek
çivi çaktınız mı? El insaf!
Yani, Adanaya bu kadar acımasızca bakan, çok
açık söylüyorum, Adanayı yatırım noktasında bu kadar
kısıtlayan, işsizlikle, çiftçilerimizin
sıkıntılarıyla, esnafımızla bir kenti bu kadar
yok sayan bir iktidar partisinin mutlaka buna bir açıklık getirmesi
gerekiyor. Bunun sebebi nedir? Hükûmeti buradan göreve
çağırıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Adanaya sahip
çıkın, Adanaya sahip çıkmak zorundasınız.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Gündem dışı üçüncü söz Ardahanın
kurtuluş yıl dönümü hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüte aittir.
Buyurunuz Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Ardahanın kurtuluşunun 94üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; aslında Ardahan 23 Şubat 1921
yılında kurtuldu, 94üncü yılını geride
bıraktı.
Değerli arkadaşlar, Ardahan-Kars-Artvin, o
bölge kırk üç yıl Rus işgali altında kaldı ama Ardahan
halkı bıkmadı, usanmadı, mücadele verdi ama mücadele
verirken de
Ardahan, Türkiye'nin garantisi olarak Rusyaya savaş
tazminatı verildi; 3 Mart 1878 yılında, Ardahan, Rusyaya
savaş tazminatı verildi yani Türkiye'nin garantisi oldu. O zaman
Osmanlının borcu vardı, buna karşı verdiler. Ancak,
Ardahan halkı 3 Ocak-9 Ocak arasında toplanarak bir Millî Şûra
Hükûmeti kurdu ve bu Millî Şûra Hükûmeti Ardahanın
bağımsızlığı için Karsla birleşti.
Karstaki Millî Şûra Hükûmetiyle beraber, bu defa, Mustafa Kemal Atatürk
Samsuna çıktığı zaman, Ardahandan, Maçivet köyünden
İsmail Ağa 1 teneke altında beraber Erzuruma gitti, Atatürkün
kongresine katıldı ve dedi ki: Paşam, 1 teneke
altınım var, size veriyorum, cumhuriyeti kurun. Bakın,
Ardahanlılar bu kadar önem taşıyor cumhuriyetin
kurulmasında ama ne yazık ki cumhuriyet hükûmetleri döneminde, ilk
döneminde, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet Paşanın döneminde
Ardahan-Kars, o bölge çok zengindi, Rusyaya hayvan ihraç ediyorduk
arkadaşlar, Rusyaya, İrana hayvan veriyorduk, hayvan ihraç
ediyorduk, zengindi, insanlarımız da mutluydu ama AKP dönemindeki
Ardahanda ithal hayvan geldi, köylü perişan oldu, ithal getirdiler,
köylümüzü bitirdiler ve köylü göç etti, yoksullaştı, işsizleşti
ve bundan başka ne oldu? Çıldırda adliyeyi kapattılar,
askerlik şubesini kapattılar. Gölede askeriyeyi kapattılar,
alayı kapattılar. Gölede orman işletmesini kapattılar.
Bunların hepsi AKP döneminde. Damalda askeriyeyi kapattılar.
Damallılar kendileri yapmıştı askeriyeyi yani devlet
yapmamıştı, kendileri kazma-kürekle askeriyeyi, taburu
yapmışlardı ama şu anda ora da kapatıldı.
Askeriye gidince de, tabii esnaf iş yapamayınca insanlar göç etmek
mecburiyetinde kaldı.
Değerli
arkadaşlar, Posofta diş doktoru olmadığı için,
insanlar dişlerini yaptırmak için Gürcistana gidiyor.
İşte, sizin sağlıktaki reformunuz bu. Ayıptır,
AKPnin ayıbıdır bu! Posoftaki insanın dişi
ağrıdığında Gürcistana gidip dişini
yaptırıyorsa bu AKPnin ayıbıdır. Bunu söyleyin
bakayım, herkes tespit etti bunu. Bu nedenle, Ardahana herkesin borcu
vardır arkadaşlar.
Ardahanın
kurtuluşu
Ardahana kesinlikle havaalanı gelmesi lazım. Neden
havaalanı gelmesi lazım? Çünkü Artvin, Oltu, Ahıska, Ermenistan
dâhil ulusal ve uluslararası bir havaalanı olacak. Bu anlamda,
Ardahana mutlak suretle bir havaalanı yapılması lazım,
bunun takipçisi olacağız.
Ardahanın
kurtuluşu Çıldıra adliyenin gelmesidir, Göleye askeriyenin
gelmesidir, Göleye orman işletmesinin gelmesidir, Damala askeriyenin
gelmesidir; Erzurum-Göle-Çıldır-Posofa kadar olan yolların
yapılmasıdır; Ilgar Dağına tünelin
yapılmasıdır. Ardahanın kurtuluşu Çıldır
Aktaş Kapısının bitirilmesidir. Ardahanın kurtuluşu
Kars-Tiflis demir yolunun bitirilmesidir. Ardahanın kurtuluşu
-Karadenize bağlanan-Sahara Tünelinin yapılmasıdır.
Değerli
arkadaşlar, bu anlamda Ardahanın kurtuluşu -ama en önemlisi-
gençlerimize iş vermemizdir. Gençlerimize iş veremiyoruz, gençler
evlenemiyor. Köylerde yaşlı insanlar kaldı, gençler
kalmadı. Genç erkeklere kızlar gitmiyor. Kızlar diyor ki:
Şehre git, geleyim. Köyde kalmak istemiyor. Bu nedenle, Ardahanda,
doğuda, Karsta, bütün o bölgede insanların kalkınması için
hayvancılık ve tarımın gelişmesi lazım, aile
işletmeciliğini geliştirmemiz lazım. Özellikle tarımda
hayvancılığı geliştirebilmemiz için, mera
hayvancılığını teşvik etmek için çiftçiye kredi
vermemiz lazım. Çiftçinin bankadaki borçlarının silinip
anaparanın geri ödemesinin beş yıla yayılması
lazım. Aksi takdirde çiftçi altından kalkamıyor, göç ediyor,
perişan oluyor.
Ama en önemlisi, Ardahan Üniversitesine
dışarıdan adam getiriyorlar. Biz Ardahan Üniversitesine, Kars
Üniversitesine Karstan, Ardahandan adam alınsın istiyoruz. Orada
gençlerimizin işi olsun. Gençlerimiz işsiz geziyor, perişan
oluyor. Dışarıdan gelen insanlar Ardahan Üniversitesinde, Kars
Üniversitesinde çalışıyorlar. Arkadaş, bu büyük bir
haksızlıktır. Bu haksızlığın giderilmesini
yüce Meclisin takdirlerine sunuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ensar Bey, 1978 mi,
1878 mi?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) 1878. 1878, pardon.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, İç Tüzükün 73üncü maddesine göre,
Başkanlığın bir tasarının havalesine itiraza ilişkin
söz talebi olmuştur.
Sayın Akar, kürsüden söz vereceğim, beş
dakika süre vereceğim, itirazınızı dile getiriniz.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın,
3/3/2015 tarihli Gelen Kâğıtlar listesinde yer alan, (1/1039) esas
numaralı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edilmesine
İç Tüzükün 73üncü maddesine göre itiraz ettiğine ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
aslında bir itiraz değil ama daha da geliştirilmesi gereken bir
konu ve Türkiyede özellikle AKP hükûmetleri döneminde kangren olmuş bir
konu olduğu için bu kanun tasarısının daha da
geliştirilmesi ve düzeltilmesi konusunda bir itirazımız oldu.
Çünkü şöyle diyoruz: Bu kanun tasarısı nedir? 47 bin
öğretmen atamasıyla ilgili bir kanun tasarısıdır.
Kanun tasarısı, bugün itibarıyla, Meclis Başkanı
tarafından, tali komisyon olarak Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonuna, esas komisyon olarak da Plan ve Bütçe Komisyonuna havale
edilmiştir ki buraya kadar doğru, bunda bir problem yok. Biz buna
ilave olarak kadın istihdamının artırılması,
kadın öğretmen sayımızın artırılması
için Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda da bunun
görüşülmesi gerektiğini söylüyoruz. Tabii, görüşülmesi
gerektiğini söylerken böyle uzun uzadıya değil, çok
hızlı bir şekilde görüşülüp gerçekten, atanmayan,
Hükûmetiniz tarafından atanmayan öğretmenlerin problemlerinin bir an
önce halledilmesi gerekiyor. Yine, bir başka komisyon olan Avrupa
Birliği Uyum Komisyonuna da bu tasarının gönderilmesi gerekiyor
çünkü bunun da bir gerekçesi var. Avrupa Birliğinin yaptığı
incelemelerde ve açıklamalarda Türkiyedeki eğitim sisteminin
gerçekten Avrupa standartlarında olabilmesi, başarılı bir
eğitim sistemi hâline dönüştürülebilmesi için öncelikle fiziki
şartlarla birlikte ne yapılması gerekiyor? Öğretmenlerin de
yeterli sayıda olması gerektiğini ifade ediyor Avrupa
Birliği. Bu da Avrupa Birliği rakamlarına göre -rakam- 210 bin.
Yani, Türkiye'nin 210 bin öğretmene ihtiyacı var. diyor Avrupa Birliği.
Sadece 210 bin öğretmene ihtiyacı var ve biliyorsunuz fiziki
şartlarımız da çok kötü, bunun da halledilmesi gerekiyor. Onun
için de diyoruz ki: Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun da vereceği ve
hızla görüşeceği, Türkiyedeki gerçek öğretmen ihtiyacını
tespit edeceği bir çalışma yapılabilirse bu 47 bini hep
birlikte -HDP, MHP, AKP ve CHP grupları, ki buna kimsenin karşı
çıkacağını düşünmüyorum- Millî Eğitim Bakanı
Nabi Avcının açıkladığı gibi... Ve yine bu
konuda benim kanun teklifim var, 110 bin öğretmen; yine, Grup Başkan
Vekilimiz Akif Hamzaçebinin bir kanun teklifi var, 160 bin öğretmen ve
Nabi Avcının da söylemleri en az 110 bin öğretmenin
atanması gerekiyor. Biz bunu başarabilirsek işte o demokratik
gelişmiş ülkelerle yarışabilmek için öğrencilerimizi
yetiştirebiliriz diyoruz. Bunun için buna itiraz etmiyoruz aslında
ama bir an evvel bu işlerin halledilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Evet, gerçekten Türkiyede AKP iktidara gelmeden hemen
önce Kocaelinde, İzmitte yaptığı mitingde bugünün
Cumhurbaşkanı, geçmişin Başbakanı Ne, efendim, 37 bin
öğretmen mi, atanmayan öğretmen mi? Bizim iktidarımızda bir
tane atanmayan öğretmen kalmayacak. dedi ve on iki yılın
sonunda, AKP iktidarlarının sonunda Millî Eğitim ve üniversite
eğitim fakültelerinin yanlış programları sonunda 370 bine
çıkan atanamayan öğretmen stokumuz büyük bir problem hâline
gelmiştir.
Hepimiz biliyoruz, çocuklarımızı
üniversitelere yollarken o asgari ücretle geçinen insanlarımız,
boğazından artırdıkları bir kuruşu
çocuklarının iyi bir eğitim almaları ve geleceklerini
kurtarabilmeleri için harcıyorlar. Kendilerine belki yiyecek ekmek
parası ayırmadan çocuklarının kalabilecekleri,
yiyebilecekleri, eğitimlerini sürdürebilecekleri maddi olanakları
yaratmaya çalışıyorlar. Ama sizin iktidarınız
döneminde, yine eski Başbakanın, şimdiki Cumhurbaşkanının
söylediği gibi Her üniversite mezununa biz iş bulmak zorunda
değiliz. demesiyle birlikte, 370 bine varan açıkta kalan
öğretmen kardeşlerimiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Sadece bu da
değil, bu çocuklarımızın birçoğu bunalıma
girmiş, atanamadıkları için belki çaycılık, belki
pazarlarda, belki hallerde, farklı meslek gruplarında iş yapmaya
başlamış, çoğu belki iş alabilirim diye bekliyor ama
en acısı da birçok kardeşimiz, AKP hükûmetleri döneminde
atanmadıkları için intihar etmiş ve hayatlarını kaybetmiştir.
Biz şimdi diyoruz ki Avrupa Birliği
kriterlerine göre 210 bin olan öğretmen ihtiyacımızı, Nabi
Avcının tespitlerine göre 110 bin olan öğretmen
ihtiyacımızı, hazır bu fırsat varken, bütün
grupların da hızlı bir şekilde onay vereceği
şekilde -hani büyük ekonomi diyorsunuz ya, hani Türkiyeyi
geliştirdik. diyorsunuz ya- bu rakamı hemen 110 bine çekelim
diyorum, hemen çekelim ve Türkiyedeki kangren olmuş bir problemin en
azından bir kısmını çözelim diyorum.
Buna varız, getirirseniz derhâl komisyonlardan
geçirir, kanunlaştırırız diyorum.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akar.
Sayın Akarın bu havaleye itiraza ilişkin
görüşleri Başkanlıkça değerlendirilecektir.
Bilginize.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi açısından bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
Sayın hatip de konuşmasında atanamayan
öğretmenler tabirini kullandı, ifadelerini kullandı.
Yaygın olarak, bu sorunla ilgili olarak, bu atanamayan öğretmenler
tabiri tercih ediliyor, bu da sanki bu ataması yapılmayan
öğretmenlerde, eğitim fakültesi mezunlarında sorun
varmış gibi bir intiba yaratıyor. Bunlarda sorun yoktur;
kendileri çok başarılı, üniversiteye girmiş, mezun
olmuş, öğretmen olmuşlardır, öğretmenlik
diplomalarını almışlardır. Dolayısıyla, bu
ifade bu şekilde kullanıldığı zaman bunlarda sorun
varmış gibi bir algı yaratıyor. Doğrusu ataması
yapılmayan öğretmenler şeklinde ifade edilmesidir. Bu da
şunu gösterir: Sorun, öğretmenlerimizde, ataması yapılmayan
öğretmenlerimizde değil; sorun, onların atamasını
yapmayan Hükûmettedir.
BAŞKAN Anlaşılmıştır
efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Efendim, düzeltme yapabilir miyim
çok kısa.
BAŞKAN Çok kısa lütfen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Zozani ataması
yapılmayan öğretmenler şeklinde ifade ettiğimi söylüyor
ama atanmayan diyorum ben. Bunlar gerçekten öğretmenlik mesleğini,
sertifikalarını almış arkadaşlarımız yani bu
konuda yetiştirilmiş arkadaşlarımız, bunlar için
ayrıca bir eğitim sertifikasına ihtiyaç yok. Onun için de bunlar
atanmayan öğretmenler. Niye atanmayan? AKP hükûmetleri tarafından,
öğretmenlik mesleğini edinmişler ama görevlendirilmedikleri için
atanmayan öğretmenler. Atanamayan değil, atanmayan...
Yanlış anlaşılmış, onu
düzeltmek istedim.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederiz Sayın
Akar.
Gündeme geçmeden önce, sisteme giren sayın
milletvekillerine birer dakika söz vereceğim.
Sayın Yılmaz
2.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz'ın, KPSSnin nisan ayına alınması nedeniyle
haziran ayında mezun olacak öğrencilerin sınava
giremeyeceklerine ve tüp ile oto gaza yapılan zamların tekrar gözden
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle, bu, KPSS sınavları haziran
ayında yapılıyordu ama Hükûmet bunu nisan ayına aldı.
Şimdi, haziran ayında mezun olacak gençlerimizin,
çocuklarımızın bu sınavdan yararlanma hakları ellerinden
alınıyor. Bu konuda Hükûmeti duyarlı olmaya davet ediyorum.
Yine, 3/3/2015 yani dün itibarıyla tüpe yüzde 14,53;
oto gaza da yüzde 12,38 oranında zam geldi. Bu zamlar iğneden
ipliğe tüm ürünlere yansımayı beraberinde getirir. Şimdi,
buradan Hükûmete seslenmek istiyorum: Gerçekten, vatandaşımızın
borçların altında ezildiği bir ortamda, emeklinin, işçinin,
esnafın geçim sıkıntısı çektiği bir ortamda
Türkiyede enflasyondan yüzde 5, yüzde 6 rakamlarıyla bahsetmek; memura,
işçiye, emekliye yüzde 3 zam verirken sadece bir gecede ortalama yüzde 15
zam vermeyi hangi vicdana sığdırabiliyorlar? Bu zamların
tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Zaten vatandaşımız yokluk
içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Sayın İçten
3.- Diyarbakır Milletvekili Cuma
İçten'in, Selahaddin Eyyubinin ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bugün büyük İslam komutanı Salâhaddin Eyyubînin
vefatının yıl dönümü. Ayaklarının altına dünya
nimetlerinin serilmesine rağmen, Hak davasından başka hiçbir
sevdaya tevessül etmeyen Kudüs fatihini rahmet ve şükranla anıyorum.
Salâhaddin Eyyubî Kudüs işgal altındayken ben
nasıl gülerim. diyerek gülmeyi, uykuyu kendisine haram kılan; ömrünü
Kudüsü Haçlı Seferlerinden kurtarmaya adayan bir komutandır.
Kürtlerin, Türklerin, Arapların, Acemlerin, Farsların birlik ve
beraberlik harcıdır. İslam semasının sönmez
yıldızı Salâhaddin Eyyubînin asırlar önce
sağlamış olduğu ümmet birliğine bugün her zamankinden
çok daha ihtiyacımız var. İmamesi kopmuş tespih taneleri
gibi dünyanın dört bir tarafına dağılan gözyaşı
ve kanın hâkim olduğu İslam coğrafyası artık
üzerindeki ölü toprağını atmalıdır. Mescidi Aksa yetim
bir vaha gibi asıl sahiplerini yani bizleri beklerken bu sese
duyarsız kalmamız bizi meçhul bir akıbete götürecektir. Salâhaddin
Eyyubînin torunları artık asırlık gaflet uykusundan
uyanmalı, birlik ve beraberliğimizi de daha iyi pekiştirmeliyiz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İçten.
Sayın Kaplan
4.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinin
seçim çalışması yapmalarına izin verilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Hepimizin bildiği gibi, seçim atmosferine
girdiğimiz bu dönemde, devletin bürokratları ne yazık ki tarafsız
davranmıyor. Kocaelinde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili aday
adaylığı açıklaması yapan bir
arkadaşımıza Kocaeli Vali Yardımcısı Fikret Çelik
iştirak ederek, konuşmayla destekleyerek vatandaştan destek
istemiştir. Benzeri, Kocaeli eski İl Müftümüzün Düzceden, yine
iktidar partisinden aday adayı olması nedeniyle bölgedeki iki
müftümüzün, Başiskele Müftümüzün oraya giderek destek vermesi ve
konuşma yapmasıdır.
Her ne kadar Hükûmet yetkilileri burada yoksa da
iktidarı uyarıyorum: Devletin kendi çıkarlarınız
doğrultusunda, bürokratların, kaymakamların, valilerin kendi
çıkarlarınız doğrultusunda kullanılmasına izin
vermeyin, devlet itibarsızlaştırılıyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın Halaman
5.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın,
çiftçilere destekleme ödemelerinin yapılmadığına
ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım,
teşekkür ederim.
Gündem dışı konuşma yapan
arkadaşlarımız da biraz değindi, onlara teşekkür
ediyorum. Son zamanlarda, özellikle, eskiden beri tarım destekleniyordu.
Geçmiş dönemde dönüm başına destekleniyordu tarım.
İşte, Ben Tarım Bakanlığı olarak dönüm
başına sana 16 lira vereceğim mazotta, gübrede. diyordu; bu
Hükûmet geldi, bunu yarıya indirdi. Şimdi, çiftçiler tarım ilçe
müdürlüğü kanalıyla genelde dosya hazırlıyor ama bugünlerde
tarımsal faaliyetler çok da iyi gitmediği için -televizyonda
Tarım Bakanlığı da çok iyi olduğunu söylüyor ama-
Ziraat Bankasında bu teşviklerin ve desteklemelerin verilmediği;
dolayısıyla, çiftçilerin sürekli olarak telefonla bizi
aradığından dolayı -Plasman yok. diyorlar- Tarım
Bakanlığı bu işle birazcık ilgilenirse,
dolayısıyla, çiftçiler gübrede, mazotta birazcık desteklerini
alabilirlerse bundan memnun oluruz.
Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın Eryılmaz
6.- Hatay Milletvekili Refik
Eryılmaz'ın, iktidarın izlediği yanlış
dış politikalardan dolayı sınır illerinde
mağduriyet yaşandığına ve Yayladağı
Sınır Kapısının kapalı tutulmasının
gerekçesini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İktidarın izlediği yanlış
dış politika ve özellikle Suriye politikasından dolayı
sınır illeri çok ciddi anlamda bir mağduriyet yaşıyor.
Özellikle sınır illerimizden biri olan Hatayın ekonomisi bundan
ciddi bir şekilde etkilendi. Yaşanan bu
sıkıntıların giderilmesi konusunda Hükûmetin de herhangi
bir adım atmadığını görüyoruz. Bu
sıkıntıların giderilmesi konusunda herhangi bir siyasi
adım da atılmıyor. Bu ekonomik sıkıntıların
giderilmesi konusunda ne tür tedbirler almayı düşünüyorlar?
Ayrıca, en güvenli kapı olan
Yayladağı Sınır Kapısının hâlâ kapalı
tutulmasının gerekçesi nedir? Bizim defaatle bu konuyu burada gündeme
getirmemize rağmen, Hükûmet, Yayladağı Sınır Kapısının
neden kapalı olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama
yapmadı. Biz bu konuda Hükûmetten derhâl bir açıklama ve bu sorunun
çözümü konusunda gerekli adımların atılmasını
bekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Eryılmaz.
Sayın Oğan
7.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğan'ın, dünyada petrol fiyatları düşerken bunun
Türkiyedeki tüketicilere yansımamasının sebebini ve Hükûmetin,
Irak Türkmenlerine askerî yardımda bulunmayı düşünüp
düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
malumunuz, dünyada petrol fiyatları giderek düşmekte, hatta
yarıdan fazla oranda petrol fiyatları düşerken bunun
Türkiyedeki tüketicilere yansımamasının sebebini doğrusu
her vatandaş gibi ben de merak ediyorum. Yüzde 50den fazla fiyatı
düşen petrolü acaba Hükûmet bunun fiyatını Türkiyede tüketiciye
yansıtmayarak seçim öncesinde yapmak istedikleri harcamaları
desteklemek için mi kullanıyor; vatandaşın parasını
bile bile seçim malzemesi, seçim harcaması olarak mı kullanacak?
Bir de Hükûmet, YPGye, peşmergeye, son olarak da
Irak Hükûmetine askerî yardımda bulundu. Merak ediyorum, Türkmenlere de,
Irak Türkmenlerine de askerî yardımda bulunmayı düşünüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Oğan.
Sayın Akar
8.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın,
enflasyon oranındaki artışa ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, dün
açıklanan enflasyon rakamlarına göre Türkiye; Venezüella, Rusya ve
Mısırdan sonra en yüksek enflasyon oranına sahip 4üncü ülke
oldu. AKP temsilcilerinin ve Hükûmet temsilcilerinin sürekli övündükleri
Enflasyonu sıfırladık. ifadelerinin aslında şeydeki
paraları sıfırladığıyla eş değer anlama
geldiğini burada görüyoruz. On iki yıllık hükûmetleri döneminde
dünyada enflasyon yokken Türkiyede de yoktu. Yaptıkları hiçbir
iş yoktu aslında. Bugün gelinen noktada da enflasyonu
sıfırlayamadıkları ve 4üncü sıraya geldikleri,
dünyada en yüksek enflasyona sahip 4üncü ülke Türkiye olarak ifade
edilmiş olması da onların ekonomiyi yönetemediklerini
Yine
doları 1 liraya eşitleyen bu Hükûmetin, doların bugün
geldiği noktada ciddi bir artış kaydettiğini hepimiz
görmekteyiz. Eskiden devalüasyon yapılırdı, insanlar bir gecede
fakirleşirdi. AKP dönemlerinde, insanlar, her gece azar azar
fakirleşerek ölüme terk ediliyor. Bir an evvel bunlara çözüm
bulunması gerekiyor ve Türkiyenin AKP hükûmetlerinden kurtulması
gerekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akar.
İç Tüzükün 58inci maddesi uyarınca, Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmazın bir düzeltme talebi vardır.
Onun için kendisine söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Yılmaz.
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz'ın, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün 37nci madde üzerinde yaptığım
konuşmada Yaptığınız uygulamalarla ilgili
dünyanızı kurtarırsınız ama ahiretinizde mutlaka bunun
hesabını veririz.deki Dünyanızı
kurtarırsınız
yanlış anlaşılmalara neden
olabilir. Sanki Bu dünyada bunun hesabının sorulmayacağı.
gibi bir anlama kavuşabilir. Bunun şu şekilde:
Dünyanızı kurtarırsınız ama MHP iktidarında,
hukuk içerisinde mutlaka bunun hesabını soracağız.(x) şeklinde düzeltilmesini arz
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, iktidarın
gücüyle, Meclisteki çoğunluğunuzla Türkiyede birçok
hukuksuzluğa imza atabilirsiniz. 17-25 Aralıkta, bize göre asrın
yolsuzluğu olan ama gerek HSYKda yaptığınız
birtakım değişiklerle gerek emniyette
yaptığınız atamalarla bu soruşturmaları akamete
uğrattınız. Eğer kim ki bu devletin malına göz
dikmişse, kim ki bu devletin malını hortumlamışsa
mutlaka hesap verecektir. Yani bundan, sadece Yok efendim, Hükûmete bir darbe
planı vardı. diyerek kurtulamazsınız. Eğer Hükûmete
darbeyi kim yapıyorsa ortaya çıkarırsınız ama bu,
17-25 Aralıktaki hırsızlıkları, yolsuzlukları
ortadan kaldırmaz.
Şimdi, o günleri iyi hatırlayın; algı
yöntemiyle oluşturduğunuz havuz medyası
aracılığıyla Genel müdürün evindeki paraları,
bakanların çocuklarının para kasalarına bu paraları
paralel polisler koydu. dediniz ama faiziyle verilen bir süreç
yaşandı.
Şimdi, bir şeyi ayırt etmek lazım. Bu
ülkede 17-25 Aralıkta katrilyona varan bir yolsuzluk vardır. Bu yolsuzluğu
yapan iş adamları, bürokratlar, bakanlar, bakan çocukları, özel
atanılan hâkimlerle, savcılarla, polislerle bu işten
kurtulduklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.
7 Haziranda, Milliyetçi Hareket Partisinin
iktidarında bu dosyaları yeniden açacağız ve gerçekten
hukuka bağlı, tarafsız hâkim ve savcılar tarafından
bunun yeniden yargılanması yapılacak ve o kaçırılan,
el konulan katrilyonlar, bu ülkedeki işsizlerin iş bulması için,
atanamayan öğretmenlerden çiftçilerimize, esnaflarımıza kadar
toplumun tüm sıkıntı çeken kesimlerine aktarılacaktır;
5-10 kişiye aktarılan bu para, toplumun geneline
yansıtılacaktır. MHP iktidarında bununla ilgili mutlaka
hesabını soracağımızı bilmenizi istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilginize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, İspanya Senato Başkanı
Pio Garcia Escuderonun beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi
ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 15/2/2015 tarihli 92 sayılı Kararıyla uygun
bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1707)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İspanya Senato Başkanı Sayın Pio
Garcia-Escudero'nun beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi
ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 15/2/2015 tarih ve 92 sayılı Kararıyla
uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali
Ediboğlu ve 26 milletvekilinin, Türkiye genelinde ve özellikle Hatay
bölgesindeki çalıntı araçların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1239)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son aylarda özellikle Hatay bölgesinde ve Türkiye
genelinde pick-up türü ve benzeri çalıntı araçların
yakalandığı ve bu sayılarda bir patlama
yaşandığı, INTERPOL'ün aradığı
araçların bile Hatay'da yakalandığı haberleri basın ve
yayın organlarında yer aldı.
Bu çerçevede;
1 ) Ocak 2012
tarihinden bu yana Hatay'da yakalanan çalıntı araç sayısı
kaçtır? Türkiye genelinde Ocak 2012 tarihinden bu yana çalınan
pick-up türü çalıntı araç sayısı kaçtır?
Çalıntı araçları satan veya alanlar arasında Suriye'den
gelen sığınmacılar var mıdır? Hatay ilinde çok cüzi
miktarlara satılmak istenen ve satılan bu araçların Suriye'deki
çatışmalarda muhalifler tarafından
kullanıldığı doğru mudur? Çalıntı
araçları satan ve alanlar hakkında ne gibi işlem
yapılmıştır?
2 ) Hatay'da yer
alan 2 sınır kapısından Ocak 2012 tarihinden bu yana
giriş-çıkış yapan Türk plakalı araçların listesi
var mıdır? Varsa plaka isimleri belirtilerek nasıldır?
3 ) Suriye'den gelen
sığınmacılar hangi sınır kapılarından
veya nerelerden kabul edilmektedirler? Araçlarla gelen
sığınmacılara ne tür belgeler düzenlenerek işlemleri
yapılmaktadır? Bu araçlar arasında Türk plakalı
çalıntı araç var mıdır?
Yukarıda
belirtilen sorulara cevap bulunması ve bölge halkının ve
mağdur olan Türkiye'nin muhtelif şehirlerindeki diğer
vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulmak ve
haklarının korunması amacıyla; Hatay bölgesinde ve Türkiye
genelinde çalıntı araçlarla ilgili gerekli
araştırmaların yapılarak alınabilecek tedbirlerin,
çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması konularında yüce
Meclisimizin ve halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla,
Anayasanın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
2)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
3)
Tanju Özcan (Bolu)
4)
Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
5)
İhsan Özkes (İstanbul)
6)
Levent Gök (Ankara)
7)
Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
8)
Ali Demirçalı (Adana)
9)
Osman Kaptan (Antalya)
10)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
11)
Yıldıray Sapan (Antalya)
12)
Sedef Küçük (İstanbul)
13)
Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
14)
Ramis Topal (Amasya)
15)
Namık Havutça (Balıkesir)
16)
Mahmut Tanal (İstanbul)
17)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
18)
Gürkut Acar (Antalya)
19)
Celal Dinçer (İstanbul)
20)
İlhan Demiröz (Bursa)
21)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
22)
Ali Serindağ (Gaziantep)
23)
Hasan Akgöl (Hatay)
24)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
25)
Ali Özgündüz (İstanbul)
26)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
27)
Hülya Güven (İzmir)
2.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 21
milletvekilinin, Ahmet Kayanın Türkiyeden uzaklaşmasına sebep
olan olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1240)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin
saygın ve güzide Kürt sanatçısı Ahmet Kaya'nın,
katıldığı bir ödül töreninde Kürt olduğunu ve Kürtçe
şarkı yapacağını açıklamasına tepki
göstererek ona saldırıda bulunan, hakaret eden
katılımcılar başta olmak üzere, etnik kimliğini hedef
alarak Türkiye'den uzaklaşmasına sebep olan olayların
araştırılarak sorumluların yargı önüne
çıkarılması için Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün
104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1)
Mülkiye Birtane (Kars)
2)
Pervin Buldan (Iğdır)
3)
İdris Baluken (Bingöl)
4)
Sırrı Sakık (Muş)
5)
Murat Bozlak (Adana)
6)
Halil Aksoy (Ağrı)
7)
Ayla Akat Ata (Batman)
8)
Hasip Kaplan (Şırnak)
9)
Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10)
Emine Ayna (Diyarbakır)
11)
Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12)
Altan Tan (Diyarbakır)
13)
Adil Zozani (Hakkâri)
14)
Esat Canan (Hakkâri)
15)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
17)
Erol Dora (Mardin)
18)
Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19)
Demir Çelik (Muş)
20)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21)
Nazmi Gür (Van)
22)
Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
16
Kasım, Türkiye'nin güzide sanatçısı, özgün müzik
tarzının yaratıcısı ve simgesi olan Ahmet
Kaya'nın ölüm yıl dönümüdür. Ahmet Kaya,
katıldığı bir ödül gecesinde Kürtçe şarkı
yapacağını söylemesi üzerine, o geceye katılan
sanatçılar, iş adamları, program yapımcıları,
gazeteciler tarafından linç edilmek istenmişti. Sonrasında
gelişen olaylar ise onu Türkiye'den ayrılmak zorunda
bırakmıştı. Gazetelerin gerçek dışı
haberlerine dayanılarak hiçbir araştırma yapılmadan
açılan davalarla hakkında yıllarca hapis cezası istenen
Ahmet Kaya, haksızlığa uğradığını,
ülkesine dönmek istediğini defalarca dile getirmiş olsa da ne
yetkililer ne de sanatçılar bu konuda bir duyarlılık
göstermişti. Âdeta sürgün hayatı yaşadığı
Avrupa'da, 16 Kasım 2000 yılında Paris'te kalp krizi geçirerek
kırk üç yaşında hayata gözlerini yummuştu.
Yaşadığı
sürece, çok sevdiği ülkesine barışın hâkim olması için
her fırsatta kardeşlik vurgusu yapmış, Kürt realitesinin
görülmesi ve kabul edilmesi gerektiğini savunarak farklılıkların
barış içinde, bir arada ve eşit haklara sahip olmasını
açıkça dile getiren, ciddi, ağır ve sorumluluğunu bilen bir
sanatçı olarak hareket etmiştir.
Ahmet Kaya, 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri
Derneğinin "En İyi Sanatçı Ödülünü alırken "Ben
bu ödülü yalnızca kendi adıma değil, bu ödülü İnsan
Hakları Derneği, Cumartesi Anneleri, magazine emek veren bütün
insanlar ve bütün Türkiye halkı adına alıyorum. Kürt
asıllı olduğum için önümüzdeki kasette Kürtçe bir
şarkı yapıyorum ve Kürtçe bir de klip çekiyorum. Aramızda
bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum,
yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl
hesaplaşacaklarını da biliyorum." diyerek sanat
camiasından destek istemişti. Bu konuşması üzerine salonda
tepkiler yükselmiş, etnik kimliğine dönük hakaretler
yapılmış, kendisine ağır küfürler edilmiştir.
Gecede bulunan sanatçılar kendisine çatal, kaşık vb. nesneleri
fırlatarak onu linç etmeye kalkmışlardır. Onun bu insani
çıkışına karşı son derece çirkin görüntüler
yaşatan kimi sanatçılar aynı zamanda onun bir Kürt olarak
yükselişine, bir Kürt olarak var olmasına ve kökenini gizlememesine
tahammül edememişlerdir. Salonda bulunan bir sanatçı "Kürt diye
bir şey yoktur." çığlıkları atarak Ahmet Kaya'nın
ölüm yolculuğuna çıkmasına neden olmuştur. Başka bir
sanatçı "Beyler, yok mu yürekli bir televizyoncu? Adam bize hakaret
ediyor." diyerek linç kampanyasına öncülük etmiştir. Yine
diğer bir sanatçı Onuncu Yıl Marşını okuyarak
bilinçli bir şekilde onu hedef göstermiştir. Ahmet Kaya'ya
hakaretler, küfürler devam ederken bir haber programı sunucusu ona
karşı tepkileri daha çok sertleştirmek için bütün
katılımcıları sahneye çağırmış,
"Bir başkadır benim memleketim." şarkısını
okumaya başlamıştır. Ödül gecesi, Ahmet Kaya'nın Kürt
olduğunu söylemesi, Kürtçe şarkı yapacağını dile
getirmesi, aldığı ödülü Cumartesi Anneleri ve İnsan
Hakları Derneğine adadığını söylemesi üzerine,
sanatçıların öncülüğünde Kürt düşmanlığı
etkinliğine dönüşmüştür.
Dolayısıyla denilebilir ki, aslında orada
onu linç etmek isteyenler de, linç girişimlerine karşı sessiz
kalanlar da onun bu haksızlığa maruz kalmasından
doğrudan sorumludur. Kamera kayıtları, görüntüleri, ona hakaret
eden sanatçıların görüntüleri mevcuttur. Ahmet Kaya'yı
ülkesinden, ailesinden, çocuklarından koparan tüm tüzel ve gerçek
kişiler yargılanmalıdır. Çünkü Ahmet Kaya, kendisine
yapılan bu haksızlığı kabullenmediği ve defalarca
açıklama yapıp kendisini savunmasına rağmen ülkesinden
olumlu hiçbir karşılık görmediği için bu üzüntüye
dayanamayarak kalp krizi geçirmiş ve hayatını kaybetmiştir.
Ahmet Kaya'nın yaşadıklarından
sorumlu olan herkes aynı zamanda onun ailesine ve Türkiye halkına
özür borçludur. Durum son derece açıktır. Ancak bu zamana kadar, onun
bu durumuna sebep olan olaylar hakkında hiçbir inceleme
yapılmamıştır. Bu durumdan, haber yayın organları
ve gazete manşetlerini referans alarak onun hakkında dava açıp
karar veren yargı birimleri de sorumludur.
Bu hususlar göz önüne alınarak Ahmet Kaya'nın
tüm bunları yaşamasına sebep olan sorumluların yargı
önüne çıkarılması gerekiyor.
Bu olay onu linç etmek isteyen sanatçılar için de
bir utanç olarak kalacaktır. Gerek Türkiye'nin
yaşadığı bu türden üzücü olayların bir daha
yaşanmaması gerekse tarihî sorumluluğumuz gereği, olayın
tüm hatlarıyla aydınlatılması amacıyla Meclis
araştırması açılması tarafımızca elzemdir.
3.- BDP Grubu adına Grup Başkan
Vekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Türkiyenin Suriye
politikasında içine düştüğü çıkmazın nedenlerinin ve
Suriye Kürtlerine yönelik saldırılarda AKP Hükûmetinin oynadığı
rolün araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1241)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
15 Mart 2011'den bugüne kadar Suriye'de devam eden
çatışmalar nedeniyle 40 bine yakın insan hayatını
kaybetmiş olmasına rağmen çatışmalar hâlen devam
etmektedir. Çatışmaların başında politika
belirleyemeyen Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Esad
rejimiyle uluslararası anlaşmalar imzalamaya devam etmiştir. Suriye'de
başlayan iç savaş sonrasında demokrasi
talepkârlığı yapan AKP
İdris
Baluken
BDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Suriye'de devam eden çatışmaları tüm
kamuoyu yakından takip etmektedir. Son birkaç gündür Ceylânpınar
ilçemiz karşısında bulunan Serekaniye'de yoğun
çatışmalar yaşanmaktadır. Önceki çatışmaların
aksine bu çatışmalar, Özgür Suriye Ordusu, El-Nusra gibi
silahlandırılmış çeteler ile o bölgede yaşayan Kürtler
arasında gerçekleşmektedir. Türkiye'nin bu
çatışmaların yaşanmasını engelleyen bir rolü
benimsemesi gerekirken, Türkiye bu çatışmaların bitirilmesi
konusunda herhangi bir çaba içine girmemektedir. Aksine, Kürtlerle
çatışan silahlı çetelere Türkiye Hükûmeti tüm
sınırları açmış bulunmaktadır. Türkiye-Suriye
sınırları tamamıyla bu örgütlerin her türlü
kullanımına açık bulunmaktadır. İstendiği zaman,
istendiği şekilde bu örgütler tarafından Suriye tarafına
geçiş sağlanmakta, istendiğinde Türkiye tarafına
rahatlıkla geçilmektedir. Bu kontrolsüz geçişler için Meclisin
almış olduğu herhangi bir karar olmamasına rağmen,
Suriye sınırımızın tamamı bu silahlı
çetelerin kontrolüne ve tasarrufuna bırakılmış durumdadır.
Nitekim, 21 Kasım 2012 tarihinde Özgür Suriye Ordusu ve bazı
çetelerin 7 tank ve 50 askerî araçla Türkiye üzerinden Serekaniye'ye geçtikleri
ve Kürtlerle çatışmalarının ardından geri çekilerek
tekrar Türkiye tarafına geçtikleri belirtilmektedir. Bunun nasıl
gerçekleşebildiği, Hükûmetin bu duruma nasıl izin verdiği
bilinmemektedir. Yine El-Nusra adlı siyasi bağlantıları
belli olmayan bir örgütün Türkiye tarafından desteklendiği
belirtilmektedir. Ayrıca Türkiye tarafından Selahaddin Eyyubi
adlı bir silahlı grubun oluşturulduğu ve Suriye'de
Kürtlerle çatışmalarının teşvik edildiği de
basında yer almıştır. Bu örgütlerin Türkiye tarafından
desteklenmesi Suriye'de çatışmaları daha da
derinleştirmekte ve Türkiye'deki Kürt sorununun da çözümsüzlüğünün
derinleşmesine yol açmaktadır.
Türkiye'nin Suriye'deki çatışmalarda ve
özellikle de Özgür Suriye Ordusuyla birlikte savaşmaları için TSK
mensubu askerleri Suriye'ye gönderdiği de belirtilen bir diğer
husustur. İran'da yayın yapan Fars Haber Ajansı ve Suriye Ulusal
Haber Ajansı, 13 Kasım 2012'de yaptıkları açıklamayla,
Esad güçleri ile silahlı gruplar arasında yaşanan
çatışmada Esad güçleri tarafından, bir TSK mensubunun
öldürüldüğünü duyurdu. Bununla ilgili Bakanlık herhangi bir
açıklamada bulunmamış, dahası ana akım medyada
herhangi bir bildirimde de bulunulmamıştır.
Suriye'de iç savaş başladığı
günlerde politika üretemeyen AKP Hükûmeti, geç
kalmışlığın aceleciliğini ortaya koyarak, Suriye
politikası ve Orta Doğu politikasında daha fazla itibarsızlaşmıştır.
Bu itibarsızlık, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik makro hedeflerini
değiştirmiş, Türkiye tüm Suriye politikasını
Suriye'deki Kürtlerin kazanımlarını engelleme ve
aşındırma üzerine yoğunlaştırmıştır.
Bu kapsamda, muhalif çeteler Türkiye içlerinde silahlandırılarak
Suriye'deki Kürt bölgesine yönelik saldırılara teşvik
edilmiş, bu çatışmalar Kürtlerin yaşadığı
sınırın iki yakasına da büyük zararlar verdirmektedir. Son
günlerdeki saldırılarda Suriye Kürtleri Halk Meclisi
Başkanı Abid Xelil ve birçok Kürt çetelerin saldırıları
sonucu yaşamını yitirmiştir.
Türkiye'nin, Suriye politikasında içine
düştüğü çıkmazın nedenlerinin ortaya
çıkarılması, Suriye Kürtlerine yönelik saldırılarda
AKP Hükûmetinin oynadığı rolün belirlenmesi, Suriye Kürtlerine
yönelik saldırılar için desteklenen muhalif çetelerin, Türkiye ve
Suriye'deki Kürtlerle ilgili politikaların girdiği derin
çıkmazın gözler önüne serilmesi amacıyla bir Meclis
araştırması talep ediyoruz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın İç Tüzükün 58inci maddesine göre bir düzeltme talebi
vardır, onu yerine getireceğim.
Buyurunuz Sayın Akar.
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın,
3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün taksicilerin problemlerinin
araştırılmasıyla ilgili MHP grup önerisine yapmış
olduğum konuşmada Gerçekten bu işten ekmek parası kazanan
yani bizim gibi hususi kullanmayan insanlara
cümlesi yanlış alınabilir,
hususi araç(x) demek istemiştim
aslında. Bunu düzeltmek istiyorum ve cümlenin devamı da şöyle
devam ediyor: Benzin, mazot, LPG, ne kullanılıyorsa ona da yüzde,
oransal olarak bir indirim getirilmelidir. diyorum. Aslında bunun için
fırsat da var.
Biliyorsunuz, petrol varil fiyatları bütün dünyada
düşmekte ve bizim maksimum 120 dolardan aldığımız
seviyelerden bugün 50-60 dolarlar seviyesine gelmiş olmasına
rağmen Türkiyede hiçbir akaryakıt kaleminde o oranda bir indirim
yapılmamıştır. Çok cüzi indirimler yapılmış
ama bugünlerde tekrar doların yanlış ekonomik yöntemler ve
Sayın Cumhurbaşkanının
sıfırlayamadığı dolarları kazandırabilmek
için her gün çıkıp kamuoyunda paylaştığı o engin
bilgileri sonucunda dolar 2,5leri geçmiş ve bu indirimden Türkiyede
yaşayan vatandaşlar, akaryakıt ürünleri kullanan vatandaşlar
ve bu işten ekmek kazanan vatandaşlar
yararlanamamıştır.
Sadece bu mu? Bu engin deneyime ve bilgiye sahip, her
konuda bilgisi olan ama Türkiye ekonomisini çökertmek için var gücüyle
çalışan günün Cumhurbaşkanının enflasyondan haberi yok
herhâlde Türkiyede. Sürekli, on iki yıllık AKP iktidarları
döneminde enflasyonu enerji fiyatlarındaki artışla veya petrol
fiyatlarıyla özdeşleştiren AKP Hükûmeti, bugün geldikleri
noktada dünyada enflasyon sıralamasında 4üncülüğe
oturmuşlardır. Bu hızla giderlerse -aynı elektrikteki-
pahalı elektrik kullanımında, pahalı doğal gaz
kullanımında, pahalı akaryakıt ürünleri
kullanımındaki dünya 1inciliğini enflasyonda da ele
geçirecektir diyorum. Bütün dünyada fiyatlar düşerken maalesef Türkiyede
fiyatlar yükseliyor ve yükseldikçe de vatandaş mağdur olmaya devam
ediyor.
Bugün enflasyona baktığımızda,
Venezuela, Rusya ve Mısırdan sonra 4üncü sıraya oturmuş
bulunuyoruz ki gelişmekte olan ülkelerin -hani, tabirimiz öyle ya,
gelişiyoruz, siz de bunu ifade ediyorsunuz- her birinde, ortalama,
Malezyada 3,1; Güney Korede 1,3; Meksikada 4; gelişmiş olan
ülkelerde de, ABDde 1,5; Japonyada 2,7; Avrupa ülkelerinde de 0,4 olarak
görülüyor enflasyon. Yani, yarıştığımız 34 tane
OECD ülkesinden Meksika bile bizim ülkemizin yarısı kadar enflasyona
sahip. AKP hükûmetleri döneminde yapılan tek bir şey var,
yoksulluğu bitirmek değil, yönetmek gibi bir yönetim
tarzınız var ve sayenizde Türkiyede yoksul sayısı
çoğalmıştır ki yoksul sayısının
arttığını övünerek anlatmış olduğunuz sosyal
yardımlardan da görüyoruz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani ve arkadaşları tarafından, istiklal mahkemelerinin
araştırılması amacıyla, 8/1/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 4/3/2015 Çarşamba günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
8 Ocak 2015 tarihinde Hakkâri Milletvekili Adil Zozani ve
arkadaşları tarafından, (1318 sıra no.lu) İstiklal
mahkemelerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 4/3/2015 Çarşamba günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
önerisinin lehinde Hakkâri Milletvekili Adil Zozani.
Buyurunuz Sayın Zozani. (HDP sıralarından
alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu konuyu gündeme getirmemizin nedeni cumhuriyetin bir dönemiyle
hesaplaşmaya kapı aralamak değildir; tersine, tarihimizdeki
karanlıklarla yüzleşmek, tarihimizle yüzleşmek ve
helalleşmenin önünü açmak için, bu gayeyle bu öneriyi Meclisimizin
gündemine getirdik ve Meclisin de, Genel Kurulun da bu önerimizi kabul edeceğini
umut ediyoruz.
İstiklal mahkemelerinin tarihiyle ilgili ayrıntılı
bilgilere girmeyeceğim, tüm milletvekillerimizin vâkıf
olduğu bir konu olduğunu düşünüyorum. Ancak, özeti
itibarıyla şunu söyleyebiliriz: İstiklal mahkemeleri
yargıçlarının tamamının aynı zamanda Millet
Meclisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mensupları olduğu
gerçeğinden hareketle, o dönem bu mahkemelerin kurulmasına
ilişkin olarak:
1) Bu
mahkemelerin kararları tartışmaya açık değildir,
temyize açık değildir, verilen karar sabittir ve son hükümdür.
2) Verilen
karardan dolayı karar vericiler hiçbir şekilde
sorgulanamayacaklardır, tutumlarından dolayı
yargılanamayacaklardır.
3) Verilen
kararlar askerî ve sivil bürokrasi tarafından mutlak yerine
getirilmelidir.
Üyelerinin
tamamı milletvekillerinden oluşan bir mekanizmadan söz ediyoruz.
Esasında,
şimdi Kürt sorunu deyince, Kürt ve Kürdistan sorunu deyince hep cumhuriyet
tarihiyle özdeşlik kurularak bu tarihle birlikte
başladığı ifade edilir ancak gerçeği, hakikati bu
değildir. Kürt sorununun evveliyatı 19uncu yüzyılın
başına kadar gider ve fitilin ateşlendiği yerlerden bir
tanesi de 1876 Anayasasıdır. O Anayasanın 17nci maddesi,
bugünkü cumhuriyetin mevcut Anayasasında hâlâ korunan ret ve inkâra
dayalı unsurların bir başlangıç noktası
niteliğindedir. O gün Kürtlere de, Osmanlı tebaasında
yaşayan herkese olduğu gibi Türkçe öğrenme zorunluluğu
getirildi o Anayasanın 17nci maddesinde. Biliyorsunuz, iki yıl
sonra o tarihin en büyük ayaklanmalarından biri gerçekleşti bu karara
istinaden.
İstiklal
mahkemeleri, cumhuriyetin kuruluş dönemi itibarıyla iki
aşamalı olarak görev yapmışlardır. Ama, özellikle El Cezire cephesi açısından, El
Cezire bölgesi açısından kurulmuş 2 tane istiklal mahkemesi
vardır; Sivas ve Diyarbakır İstiklal Mahkemeleri. Bu 2
mahkemenin tutanakları hiçbir şekilde Parlamentoya
yansıtılmamıştır, raporları Parlamentoya
gelmemiştir. Meclis Başkanı Cemil Çiçek bir açıklama
yaptı geçtiğimiz günlerde, istiklal mahkemelerinin
tutanaklarının kitaplaştırılarak 10 cilt hâlinde
kamuoyuna açıklanacağını ifade etti. Ancak o
kitapların içerisinde o nüshalara ısrarla ulaşmak istedim,
Sayın Cemil Çiçekin henüz Dağıtabilirsiniz. şeklinde bir
icazeti olmadığı için Meclis Arşiv Müdürlüğü bu
tutanakları bize vermedi, basılı olarak orada durduğu hâlde
vermedi. Orada, özellikle Sivas, Diyarbakır ve Konya İstiklal
Mahkemelerinin tutanakları yoktur. Bu tutanaklar nerededir? Bu tutanaklar,
Diyarbakır İstiklal Mahkemesi yargıçlarından, başkanlarından
Hacim Muhittin Çarıklının ifadesine göre Türk İnkılâp
Tarihi Enstitüsüne teslim edilmiş. Mecliste bulunması gereken
tutanaklar Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsüne teslim edilmiş.
Görmek istiyoruz, incelemek istiyoruz. diyoruz, bu kaynaklara ulaşma şansına
sahip değiliz. Bu referansları, kısmen istiklal mahkemelerinin
kararlarını aklamak üzere kitap yazan Ergün Aybarsın
kitabından biraz referans alarak değerlendirdim. İstiklal
mahkemelerinin yarattığı tahribatlar üzerine yazılı
kaynaklara başvurmadım, onları biliyorum ama özellikle Ergün
Aybarsın kitabından esinlenerek, oradan hareketle bu kaynaklara
ulaşmaya çalıştım. Ama, Ergün Aybars da şunu ifade
ediyor, diyor ki: Ben bazı belgeleri gözden kaçırmış
olabilirim. Rakamlar üzerinde bazı oynamalar olabilir. Örneğin, ben,
bir ay kadar çalışmış olan Diyarbakır İstiklal
Mahkemesinin evraklarını bulamadım. Meclisin arşivine
girebilmiş tek kişidir bu konuda, Meclisin arşivine
girebilmiş tek kişidir. O da, Aybars diyor
ki: Ben bu belgelere ulaşamadım.
Şimdi,
diyoruz ki: Bu belgeler açıklansın. Kime açıklansın?
Meclis bünyesinde kurulacak bir Meclis araştırması komisyonuna
açıklansın. Meclis araştırması komisyonu girebilsin,
bu belgeleri, bu tarihî hakikatleri açığa çıkarsın. Böylelikle
bir karanlık dönemle yüzleşme olanağını
yakalamış oluruz. Ama bu belgeleri özellikle gizleyenler farklı
bir intibayla gizliyorlar diye düşünüyoruz. Bu bir töhmet değildir,
bu intibaya sahip olanlardan biri de Meclis Başkanı Cemil Çiçektir
çünkü bu belgelerin açıklanmasıyla ilgili olarak
yaptığı basın açıklamasında, o milletvekillerine
ve kamuoyuna dağıtılacağı söylenen kitapların bir
yerinde, basına sızdırılmış biçimiyle ön sözünde
şöyle bir ifade kullanıyor: Doksan beş yıllık hasret
bitiyor. Ya, karanlıkla buluşmanın neresi hasret
Allahınızı severseniz! Ancak ve ancak o döneme sempati duyan,
istiklal mahkemelerinin kararlarına sempati duyan bir zihniyet Doksan
beş yıllık hasret bitiyor. diyebilir. Tersi, Tarihimizin bir
karanlık dönemiyle yüzleşme zamanı gelmiştir. ibaresini
kullanması gerekirdi. Bu belgeler bu intibayla ancak ve ancak kamuoyuna
açıklanabilir.
Bakınız,
değerli milletvekilleri, Mazhar Müfit Kansu, Diyarbakır İstiklal
Mahkemesinin kararlarına kısmen direnen Ahmet Süreyya Beyi
İsmet İnönüye şikâyet ediyor. İsmet İnönü,
Başvekil sıfatıyla Ahmet Süreyya Beye bir telgraf gönderiyor.
Telgrafta aynen şu ifadeler kullanılıyor: Gayemiz, Kürtlerin ve
Kürtçülüğün kafasının ebediyete kadar ezilmesidir. Hâkim arkadaşlarla anlaş. Gözlerinden öperim.
Başvekil İsmet İnönü. Bu Başvekil İsmet İnönü
aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisinin o dönem Genel
Başkanlığını yapan zatımuhteremdir, şeftir.
Kimden esinlenmiş? İstiklal mahkemeleri kimden esinlenerek
kurulmuş? Fransızlardan esinlenerek kurulmuş. Biz hep diyoruz
ya, siz Avrupanın faşizan yüzünü kendinize referans
aldınız ve maalesef orada kaldınız, bütün uygulamaları
itibarıyla orada kaldınız.
Fransada da 1793-1794 döneminde, bir yıllık
süre içerisinde istiklal mahkemesi benzeri bir mahkeme kurulmuş. Sadece
Pariste 2.774 kişi idam edildi, toplamda bu mahkemenin bir yıl
içerisinde verdiği idam kararı 17 bin. Ama bu kararlar
dolayısıyla bu zihniyetin Fransada katlettiği insan
sayısı 400 bindir. Dolayısıyla, istiklal mahkemelerinin
Türkiyede de yarattığı etki budur. 1921-1938 yılları
arasında, Türkiyede, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin, yöneticilerinin
bu coğrafyada katlettiği insanların sayısı 400 bin
civarındadır. Arşivlere girin, bakın, görürsünüz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yapma
ya, bunu nereden çıkardınız Zozani?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yapma.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Koçgiride, Zilanda,
Dersimde, Agiride katledilenlerin tamamı bu zihniyetin tezahürüdür.
Dersimde kaç bin insan katledildi, çıkın söyleyin. Mademki bizim
söylediğimiz rakamlara itiraz ediyorsunuz, biz de hodri meydan diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Meclis
arşivlerini, bütün arşivleri açın, bütün belgeleri açalım,
biz de gerçeği görelim, hakikati görelim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Açalım, açalım.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Koçgiride, Zilanda,
Agiride, Dersimde, Beytüşşebapta kaç kişi katledildi,
bilelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tabii
ki arşivleri açalım.
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Ve bu zihniyetin
tezahürüdür.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Aleyhinde Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin vermiş
olduğu istiklal mahkemeleriyle ilgili grup önerisinin aleyhinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu, cumhuriyet tarihinde ya
da ondan öncesi yaşanan tarihsel olaylarla ilgili bilgi ve belgelerin
açıklanmasına hiçbir itirazımız olamaz. Yine, arşivler
açılsın, buna itirazımız olamaz ancak cumhuriyetin ilan
edilmesinin ve cumhuriyetin başlangıç döneminin karanlık bir
dönem olarak ilan edilmesine itirazımız vardır. Cumhuriyet aydınlık
bir dönemin başlangıcıdır ve her doğumda sancılar
vardır, sancısız doğum olmaz; cumhuriyetin kuruluşunu
da kendi koşulları içerisinde değerlendirmek lazım, mutlak
doğru ya da mutlak yanlış diye bir olgu yoktur. İstiklal
mahkemelerini, ortaya çıkan süreci incelemek lazım. Mondros
Mütarekesini takip eden günlerde, Anadolunun Fetret Devri günlerini
hatırlatacak şekilde içine düştüğü anarşi ve
başıboşluk ortamında, böyle bir ortamda Türkiye Büyük
Millet Meclisinin açılması, faaliyet göstermesi ve İstanbul
hükûmeti ile İngilizlerin iş birliği yaparak emperyalizme
karşı verdikleri Kurtuluş Savaşına ve millî harekete
karşı hareketleri daha ağır, daha şiddetli
hissedilmişti. O günlerde kimi bu bağımsızlık
hareketini engellemeye çalışıyordu, kimi bunu engellemek üzere
propaganda yapıyordu, yabancıların
ajanlığını yapıyordu, askerden kaçıyorlardı,
firar yapıyorlardı. Böyle bir ortamda ilk mahkemeler 1920
yılında kuruldu. İkinci dönem istiklal mahkemeleri ise 30 Temmuz
1921de kuruldu. Bu istiklal mahkemeleri de Atatürke suikast ve Kubilay
olaylarına ilişkindir.
Değerli milletvekilleri, burada önemli olan konu,
gerçekten bu istiklal mahkemelerinin kuruluş sürecindeki
koşulları iyi hesap etmek lazım. Bu elimde Atatürkün İsmet
Paşaya yazdığı bir mektup var. Bu mektup 30 Ekim 1923
tarihinde yazılıyor ve Sevgili Paşam, cumhuriyetin ilk
Başbakanı olarak seni düşünüyorum. diyor ve Atatürk o tarihte
ülkenin içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor: Ben sana
şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu
özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras
kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik
unumuzun çoğunu dışarıdan getiriyoruz. Sığır
vebası hayvancılığımızı öldürüyor.
Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı yüzde 60.
Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina
sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor.
İktisadi hayatımız da eğitim durumumuz da içler
acısı.
Atatürkün o tarihte söylediği şu laf çok
önemlidir değerli milletvekilleri: Bu zor durumdan nasıl
çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde ne de bir
deney ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı
kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, millî
egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak,
yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası
çağdaşlaşmak ve büyük Türkiye idealini tam olarak başarmak
zorundayız. diyor Mustafa Kemal Atatürk o günün koşullarında.
Değerli milletvekilleri, gerçekten geçmişle
hesaplaşma bence bir bütünlük içerisinde olmalı. Bu bütünlük
içerisinden bir parçayı koparmak, o parçayı masaya yatırmak
ancak bir popülizmin ürünü olabilir. Tarihte yaşanan olayları, bu
belgeleri incelemek bence tarihçilerin görevi olmalıdır. Bundan
doksan yıl önce o günün koşullarında yaşanmış
olayları bugün gerçekten siyasetin malzeme aracı yapmak ve siyasetin
bunu istismar etmesine yol açacak davranışların içerisinde
bulunmanın kimseye bir faydası yoktur. Tarihte
yaşanmış istiklal mahkemeleri vakasını elbette ki o
tarihçiler inceleyip toplumun önüne artılarıyla eksileriyle koymak
durumundadırlar.
Her devrim geçiş hukukunu ve geçiş
kurumlarını yaratır. İstiklal mahkemeleri, cumhuriyet
devrimine karşı geliştirilen statükocu, gerici direncin
bastırılması amacıyla kurulmuş mahkemelerdir.
İstiklal mahkemelerini o devrin şartları yerine bugünkü
anlayışın merceğiyle okumak bir yöntem körlüğüdür.
Fransız İhtilalinde, Sovyet devriminde, bütün devrimlerde -1949 Çin
Halk Cumhuriyetinde, 1917 Ekim ve Şubat devrimlerinde, 1789 Fransız
İhtilalinde- hep devrimin hukuku, hep devrimin kurumları egemen
olmuştur. Çöküşteki Osmanlının şartları, Atatürk
devriminin çağdaş karakteri ve bugünkü kazanımlarımız
birlikte değerlendirilmeden istiklal mahkemelerini değerlendirmek
mümkün değildir. İstiklal mücadelesinde Anadoluda başlatılan
gerici isyanları düz mahkemelerle bastırabilmek bir saflık
anlayışı olarak ortaya çıkmıştır. Atatürkü
de Atatürk yapan saflığa teslim olmuş zihniyet ile
şartların gereğini anında ve geciktirmeden
gerçekleştiren zihniyet arasındaki temel farktır.
İstiklal mahkemeleri 1920 Türkiyesinin
koşullarının ve dünyada o günün doğrusuydu. Ancak, bugün
Türkiyenin çağdaş uygarlık yönünde katettiği mesafe
karşısında elbette ki istiklal mahkemeleri bugünün
yanlışıdır. İstiklal mahkemelerini zamanın şartlarının
dikte ettiği harflerle okuyamayanlara diyecek bir sözüm yoktur. Bu günü o
güne, o günü bu güne taşıyamayız. Zaman
ırmağını suya bakarak değil su akarken
okumalıyız.
Değerli milletvekilleri, 1950li yıllardan
sonra kurulan tahkikat komisyonu var. Bakın -bu tahkikat komisyonu- 19
Nisan 1960ta Milliyetin manşeti şu: Her türlü siyasi faaliyetler
durduruldu. Bu kararı alan tahkikat komisyonu Başbakan Menderesin
Adliye işleyemez hâle gelmiştir. sözlerinin üzerine kurulmuş. Bu,
1960 yılında kurulmuştur yani cumhuriyetin ilanından çok
sonra kurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, itiraz ettiğimiz nokta
şudur: Elbette ki tarihte yaşanan olaylar tarihçiler tarafından
açıklanmalıdır, belgeler açıklanmalıdır,
arşivler ortaya çıkarılmalıdır ama istiklal
mahkemeleri üzerinden cumhuriyete yapılan saldırılara
karşı çıkmak herkesin görevi olmalıdır; Türküyle,
Kürtüyle, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle hepimizin görevi
olmalıdır. Cumhuriyet ortak bir değerimizdir. Elbette ki
cumhuriyet kurulurken birtakım yanlışlıkların yapılması
çok doğaldır. Elbette ki o gün kuvvetler ayrılığı
ilkesi yok, zaten Meclis içerisinden kuruluyor, o mahkemenin üyelerinin o günkü
koşullarda Meclisten olmasından daha doğal bir şey olamaz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İstiklal
mahkemelerini savunmak sana mı kaldı Sayın Öztürk,
Allahını seversen!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Elbette ki istiklal
mahkemelerinin aldığı yanlış kararlar vardır. Her
mahkemenin yanlış kararları vardır, istiklal mahkemelerinin
de aldığı yanlış kararlar vardır ama bunları
gündeme taşıyarak bunlar üzerinden cumhuriyetle hesaplaşmak, Atatürkle
hesaplaşmak, cumhuriyetin temel değerleriyle hesaplaşmak
kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir değerli
arkadaşlar; itirazımız bunadır. (CHP sıralarından
alkışlar)
DEMİR ÇELİK (Muş) İstiklal
mahkemelerini savunmak sana mı düştü?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bakın değerli
milletvekilleri, Menderes, İnönüye Paşa, Paşa; istiklal
mahkemelerini kurduran sen değil misin, hangi demokrasiden bahsediyorsun?
diyor bu Mecliste. Değerli milletvekilleri, İsmet Paşanın
verdiği cevap: Evet, benim; o istiklal mahkemelerini kurduran benim ama
ben oradan buraya geldim, siz ise buradan oraya gidiyorsunuz.
Yine, 27 Haziran 1956 Çarşamba günü, bu Meclis
oturumunda, Demokrat Parti Sivas Milletvekili Nurettin Ertürk oturduğu
yerden İsmet Paşaya laf atıyor: Vatandaşın hak ve
hürriyeti lafları senin ağzına yakışmıyor
İsmet Paşa. Menderesin çok kullandığı savı
çağrıştıran bu lafa İsmet İnönünün yanıtı
şu oluyor değerli milletvekilleri: Aramızdaki farkı
bilelim. Biz mutlakiyetten bugüne geldik, siz ise bugünden mutlakiyete
gidiyorsunuz. İşte, Türkiyede faşist denilen İsmet
İnönü, o tarihlerde, o günün koşullarında demokrasiyi içine
sindirebiliyor. 2015 Türkiyesinde hâlâ insanların temel hak ve
özgürlüklerden yoksun olduğu
İşte orada oturuyor Mehmet
Haberal, dört yıl hapishanelerde kaldı sorgusuz sualsiz. Bugünün özel
yetkili mahkemeleri varken, hâlen daha insanlar temel hak ve hürriyetlerini
kullanamazken kalkıp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
bugün, 1920lerin
Türkiyesindeki olaylarla hesaplaşmaya kalkmak kabul edilemez.
Ayrıca, cumhuriyetin her rejimde olduğu gibi, kendi
düşmanlarıyla helalleşme hakkı yoktur, hesaplaşma
hakkı vardır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
Sayın Öztürk konuşmasında pek çok defa tahkir edici, incitici,
sataşma hakkı doğuran ifadeler kullandı. Müsaadenizle
sataşma hakkımı kullanmak istiyorum, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Cevap vermek istiyorsunuz.
Buyurunuz, sataşmadan size üç dakika.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben sataşmadım
ki Sayın Başkan, sataşmam yok ki.
BAŞKAN Bazı sözlerinizi sataşma olarak
niteledi efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben kendi
düşüncelerimi anlattım arkadaş nasıl kendi düşüncelerini
anlattıysa.
BAŞKAN Buyurunuz.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin,
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tarih böyle bir şeydir; insanların zaman zaman
kendisiyle yaman çelişkilerinin böyle vesilelerle, bu tarih vesilelerini
konuşurken, tarihi konuşurken bir şekilde bilinçaltı
gerçekliklerini ortaya dökmesine vesile olduğu için güzel de bir
andır; insanın kendi gerçekliğiyle yüzleşmesi güzeldir; ben
öyle söyleyeyim. Hangi tarihte, hangi zaman diliminde olursa olsun bu çok
önemli bir şeydir.
Ahmet Süreyya Diyarbakır İstiklal Mahkemesi
Başsavcısıdır. Bir genç çağrılıyor,
tutuklanıyor, yargılanıyor. Ama, hiçbir şekilde o genç
mahkemede, istiklal mahkemesinde ağzını açmıyor, hiçbir
şey söylemiyor, idam ediliyor. O gencin istiklal mahkemesinde konuşmamasının
sebebi, mahkemenin konuştuğu dili bilmemiş olmasıdır.
Bir Kürt genciydi, sadece Kürtçe biliyordu, Türkçe bilmediği için
mahkemede kendini ifade edemedi ve kendini ifade edemeyen, mahkemede
konuşamayan o Kürt genci idam edildi. Gece, Ahmet Süreyyanın
rüyasına girdi -Sayın Öztürk, siz de bir hukukçu olduğunuz için belki
anlarsınız, belki bu gece sizin de rüyanıza girer, yarın
gelir burada farklı bir şey söylersiniz, hakikati konuşmaya
başlarsınız- dedi ki: Benim suçum neydi, günahım neydi,
sen niye benim idamıma karar verdirdin, niye benim idamıma vesile
oldun? İşte, o sabah, ertesi gün sabah kan ter içinde uyanan Ahmet
Süreyya mahkemenin o günkü kararlarına itiraz ediyor, pişmanlık
duyuyor. Mazhar Müfit Kansu onu İsmet İnönüye şikâyet ediyor,
İsmet İnönü -biraz önce okudum, kaçırmış
olabilirsiniz, tekrar okuyayım- Gayemiz Kürtlerin ve Kürtçülüğün
kafasının ebediyete kadar ezilmesidir. Gözlerinden öperim. diyor
Ahmet Süreyyaya. Senin biraz önce allayıp pulladığın
İsmet İnönü bu ifadeyi kullanıyor. Bir yerde bir ifade daha
kullanıyor Kaçınılması mümkün olmayan hatalara
düşmüşlerse bunu samimi kanaatlerinden başka bir şeye
atfetmemeliler. Aksine, kanaatleri ve ülküleri uğruna yapılması
gereken bazı eksiklikler vardır. diyor. Kimin için diyor?
İstiklal mahkemesi mensupları için bunu söylüyor İsmet
İnönü. Nerede söylüyor? Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde bu ifadeleri
kullanıyor. Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde İsmet İnönü bu
ifadeleri kullanıyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Öztürk.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım, sayın hatip benim
çelişkili konuştuğumu söyledi, onunla ilgili cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Öztürk.
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk'ün, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Değerli Başkan, sayın milletvekilleri;
Sayın Zozani, benim çelişkili tutumumdan bahsetti. Ben şunu
söyledim: İstiklal mahkemelerinin yaptığı her şey
doğrudur demedim. Siz aslında benim söylediğimi teyit ettiniz.
Ben, istiklal mahkemelerinin kimi kararlarının yanlış
olabileceğini ve olmasının da doğal olduğunu söyledim.
Bugün bile 2015 yılı Türkiyesinde verilen kararlar, mahkeme kararları yanlışsa, işte
Ergenekon, Balyoz, Oda TV, KCK davalarında insanlar sorgusuz sualsiz
yıllarca hapishanelerde özgürlüklerinden yoksun
bırakılıyorlarsa ve savunma hakkını kullanmak isteyen
avukatlar jandarma tarafından mahkeme başkanının Komutan,
bunları dışarı atın. sözleri üzerine
atılıyorsa, savunmalarını dahi kullanamıyorlarsa,
1920nin koşullarında kurulmuş olan mahkemelerin verdiği
her karar doğrudur ya da her karar yanlıştır demenin mümkün
olmadığını zaten ben konuşmamda söyledim, Mutlak
doğru, mutlak yanlış yoktur. dedim. Ama söylediğim
şudur: Marksizm, Leninizmi çok iyi bilen birisi olarak söylüyorum: 1917
Ekim devriminde, şubat devriminde, o devrim kendi kurumlarını,
kendi hukukunu yaratmadı mı? 1949da Çin Halk Cumhuriyetinde Mao
Zedong Demokratik Halk Cumhuriyetini kurarken kendi kurumlarını
yaratmadı mı? Siz söylüyorsunuz, 1789 Fransız İhtilali,
kendi kurumlarını, kendi mahkemelerini yaratmadı mı?
Şimdi şunu diyebilir miyiz: 1789 karanlık
bir dönemdi diyebilir miyiz? 1789 feodalizmin
yıkılışının ve o günün koşullarında
devrimci olan kapitalist toplumun kuruluşudur. Köle imparatorluğunda
köle sistemine karşı direnen Spartaküs ve diğer köleler
kazığa oturtturulmadı mı?
Şimdi benim söylemek istediğim konu şudur:
Ben ne dediğimi çok iyi biliyorum. Ben, 2015in, 2020nin Türkiyesinde
1920 dünya ve Türkiyesinin koşullarındaki mahkemelerin vereceği
kararlar üzerinden toptancı bir anlayışla cumhuriyeti
karalamanın cumhuriyetle hesaplaşmanın doğru
olmadığını söylüyorum. Siz de bunu söylüyorsunuz,
Amacımız cumhuriyetle hesaplaşmak değil. diyorsunuz.
Amacınız arşivlerin ortaya çıkarılmasıysa, bu,
siyaset kurumunun yapacağı bir iş değildir. Tarihteki
olayları siyasetçiler istismar malzemesi yapmamalıdır. Tarihte
yaşanan acı olaylar, önemli olan bugün yaşanmamalıdır
ve bugün bu Türkiyede gerçekten demokrasi konusunda çok acılar
yaşanıyor ama biz kalkıyoruz 1920lerin Türkiyesinde
yaşanan acılarla uğraşıyoruz. Benim söylemek istediğim
konu budur. Bugün önemli olan, bu acıların bugün
yaşanmamasıdır. Bu nesillerin ve gelecek nesillerin Kürtüyle,
Türküyle bunu yaşamamasıdır diye düşünüyorum. O nedenle,
benim sözlerim çok açık ve net. Arşivlerin açıklanmasına ve
belgelerin açıklanmasına hiçbir itirazımız yok.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
Sayın Öztürk bizi cumhuriyeti karalamakla suçladı. Sataşmadan
dolayı Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın Başkan,
dışarıda bir panel yapın, daha iyi olur.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Dışarı
çıkabilirsiniz. Bu Meclis mensuplarının tarihte sebep
oldukları konuları konuşuyoruz.
3.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, inanın bazen gülüp geçmek
istiyorum ama olmuyor.
Sayın Öztürk, keşke Kemalizmi de, Marksizmi
de iyi öğrenseydin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Marksizmi senden iyi
biliyorum, senden iyi biliyorum Kaplan. Bak, senden iyi biliyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ya, burada, biz,
geçmişle ilgili bir konuyu konuşuyoruz. Bununla ilgili yüzleşme
ve hakikat
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sen CHPde siyaset yapan
bir adamsın.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bir dakika,
sabırlı ol.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, engizisyon mahkemelerini
savunan var mı bu Mecliste? Var mı? Savunulacak yanı yok
kardeşim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kimse bir şey savunmuyor ya.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Peki, istiklal
mahkemelerinde olanları, oradan gelin, darbelerden 1960ta Menderesi asan
yargıcın Seni buraya tıhan guvvet seni böyle yargılamak
istiyor. diyen o yargıçları, sıkıyönetim mahkemelerini,
arkasından devlet güvenlik mahkemelerini, arkasından
Aha burada, bu
kürsünün önünde saldırıya uğradım. AK PARTİ de özel
yetkili mahkemeleri getirdi. KCK de girdi, Ergenekon da girdi, Balyoz da girdi,
avukatlar girdi, basın girdi, hepsi girdi bu davadan
yargılanıyorlar ve arkasından özel yetkili mahkemeleri
kaldırdılar bir sene geçmeden ama yine, bugün yerine konan özel ağır
ceza mahkemeleri aynı mahkemelerdi. Siz
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Tamam, aynı
şeyi söylüyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) Hayır, bakın,
siz, geçmişteki bu mahkeme süreçlerine bir haklılık payı,
meşruiyet tanırsanız, siz, bugün bağımsız bir
yargının niye Türkiyede olmadığını anlayamazsınız.
Türkiyede adaletin olmayışının temel noktası siyasi
nedenlerle kurulan mahkemelerdir, idamlardır ve orada acımasızca
düşman hukukunun uygulanmasıdır. Bütün hukukçuların, bırakın
hukukçuyu, insanların, bu olağanüstü dönemlerin hiçbir mahkemesine meşruiyet
tanımaması gerekir. Hele hele, bizim araştırma önergemizi
getirip Bunlar cumhuriyete karşı karalama için
kullanılıyor
Biz, demokratik bir cumhuriyet istiyoruz sevgili
kardeşim, demokratik bir cumhuriyette bağımsız bir
yargı istiyoruz. Hiçbir yurttaşımız inancından,
görüşünden, renginden, ırkından, kimliğinden dolayı
aşağılanmasın, ayrımcılığa
uğramasın, adil yargılansın. Bugün Türkiyenin buna
ihtiyacı var.
Elbette ki Fransız ihtilaline giderseniz,
Robespierre de giyotin kanununu çıkartmıştı, ikinci
cumhuriyet. Ne oldu? Robespierre, o giyotinde kendisi can verdi.
Biz, 2015te, 21inci yüzyılda olağanüstü
hiçbir mahkemeyi burada, bu kürsüde savunamayız halk adına. Bizim
size davetimiz budur. Yüzleşmekten korkmayın. Tarihle yüzleşmek
iyidir, gerçeklerle yüzleşmek iyidir, adaletle yüzleşmek iyidir ama
asla ve asla, darbe mahkemeleri olsun, ne mahkemesi olursa olsun
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Cumhuriyetin
kurulması darbe mi?
HASİP KAPLAN (Devamla) -
hiçbir olağanüstü
mahkemeyi burada savunmayın diye tavsiye ederiz size. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Cumhuriyetin
kurulması darbe midir Hasip Kaplan?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Kaplan.
Çankırı Milletvekili İdris Şahin
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Darbe midir cumhuriyetin
kurulması?
HASİP KAPLAN (Şırnak) 60 ihtilali darbe
değil mi? 72 darbe değil mi? 82 darbe değil mi?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Darbe
60 ihtilalini
söyledim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Çikolata mı,
şeker mi onlar?(x)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bir dakika Hasip Kaplan,
demagoji yapma Allah aşkına ya! Ben sana cumhuriyetin kuruluşunu
soruyorum, 60ı mı sordum?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Şahin.
VIII.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani ve arkadaşları tarafından, istiklal mahkemelerinin
araştırılması amacıyla, 8/1/2015 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi grup önerisi aleyhinde grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, istiklal mahkemeleri, Türk Kurtuluş
Savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya
girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı
çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve
bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda
yapanları yargılamak için özel bir kanunla ilk olarak 18 Eylül 1920
tarihinde kurulan bir mahkemedir. İkinci dönem istiklal mahkemeleri 30
Temmuz 1921de başladı ve 1923 yılının Ekim ayına
dek faaliyetlerini sürdürdü. Üçüncü dönem ve son dönem olarak istiklal
mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında faaliyet
gösterdi.
Kurtuluş Savaşı yıllarında görev
yapan birinci dönem istiklal mahkemeleri dışında, daha
sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten istiklal
mahkemeleri kuruldu. Uğur Mumcuya göre bu kurumlar mahkeme değil,
savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve
karşı devrimcilerin yargılandığı antidemokratik
infaz kurullarıdır.
İstiklal mahkemeleri yasasının kabulü
sonrası 7 bölgede mahkemeler oluşturulmuştur. Bunlar Ankara,
Eskişehir, Konya, Isparta, Sivas, Kastamonu ve Pozantı;
sonrasında ise Diyarbakır istiklal mahkemeleri kurulmuştur.
Bunları saymamdaki muradım şu: Özellikle
araştırma önergesinin gerekçesinde, sadece bir bölgeye
hasredilmişçesine istiklal mahkemeleri kurulduğuna yönelik bir imadan
bahsediliyor. Oysaki o dönemin şartlarında, Anadolu ve Trakyada,
yukarıda bahsettiğim hususlarda ayaklanmalarda bulunan tüm bölge
insanlarını yargılama adına istiklal mahkemeleri
kurulmuştu. Bunu özellikle buradan ifade etmek istiyorum.
İstiklal mahkemeleri konusunda bir karara varabilmek
için bu mahkemelerin hangi siyasi ve askerî, sosyal olağanüstü durumlarda
çalıştıklarını göz önüne almak ve kendi devrinin
koşulları içerisinde incelemek gerekir.
Gerçek anlamda bir hukuk devletinde istisnai olarak
kurulan her türlü mahkemelerin kararı tartışmalı
olmaktadır. Zira hukuk evrenseldir. Her insan için aynı usul ve
esasların uygulanması ve savunma hakkının
sınırlandırılmadan yargılanan insana
tanınması gerekmektedir. İstiklal mahkemeleri, milletin topyekûn
olağanüstü bir tehlike içerisinde bulunduğu bir dönemde normal hukuk
usullerinin kullanılmadığı, bireyin haklarının
üstünlüğünün zaman zaman askıya alındığına
şahitlik edilen mahkemelerdir. Olağanüstü tehlikelere ancak
olağanüstü çareler aranmış, hukuk ve insan hakları önemli
ölçüde ihlal edilmiştir.
İstiklal mahkemesi yargıçları Parlamento
içerisinden seçilmiş kişiler olup tamamı hukuk eğitiminden
geçmiş insanlar değildir. İlk dönemde verdikleri kararlarda
olduğu gibi, ikinci ve üçüncü dönem istiklal mahkemeleri kararları da
yıllarca tartışılmış, hakkaniyetten ve adaletten
uzak pek çok kararın sonucu günümüze kadar tartışılarak
gelmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde o dönemin
yargılamalarına ilişkin duruşma tutanakları ve
kararlarının günümüz Türkçesine çevrilmesi konusunda çok önemli bir
çalışma başlatılmış ve tarihe ışık
tutacak olan bu çalışma Meclis arşivlerinde yerini yakın
zamanda alacaktır. Bu çalışmalar sonrasında istiklal
mahkemelerinin uyguladığı usul ve esaslar tarihçilerimizin,
hukukçularımızın ve milletimizin bilgisine rahatlıkla
sunulabilecektir.
Bu döneme ilişkin pek çok akademik ve tarihsel
çalışmalar olmuş, bu dönem yargılamalarına dair belge,
doküman ve raporlar kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
Araştırma komisyonu kurulmasına
ilişkin önergede ifade edildiği gibi, istiklal mahkemeleri
uygulamaları sadece belirli bölgelerde değil, tüm Anadolu ve
Trakyada büyük acılar yaşatmıştır.
Dolayısıyla istiklal mahkemelerinde verilen hukuka uygun olmayan
temyizi kabil kararların oluşturduğu acılar hepimizin
müşterek acısıdır. Acılarımızı
yarıştırmak gibi bir yola girmemiz meşruiyeti daima sorgulanan
istiklal mahkemelerinin milletimiz gözünde farklı bir noktaya gelmesine
sebep olabilir. Bu yüzden resmin büyüğüne bakıp ülkenin genelinin
acısını bir bölgeye hasretmeyelim. Yanlışlıklara
hep birlikte yanlış, doğrulara hep birlikte tarih önünde
doğru diyebilelim.
Başlangıçta iyi niyetle kurulduğundan
şüphe duymadığımız istiklal mahkemelerinin,
uygulamaları ve kararlarıyla arkada nasıl büyük acılar
bıraktığı hepimizin malumudur. Bu nedenle, istiklal
mahkemeleri gibi özel kanunlarla kurulan devlet güvenlik mahkemeleri başta
olmak üzere özel yetkili mahkemeleri ortadan kaldıran AK PARTİ
iktidarı olarak, Türkiyede demokrasinin pekişmesi, temel hak ve
özgürlüklerin dilediğince yaşanabilmesi için bir ülke yaratmanın
gayreti içerisindeyiz. Söz konusu değişiklikleri yerine getiren bir
iktidar olarak haklı bir gurur yaşamaktayız ve cumhuriyetin
ortak bir değerimiz olduğunu her fırsatta da dile getiren ve her
şekliyle de söyleyen bir iktidarın temsilcisiyiz.
Yine, Hazreti Mevlânanın dediği gibi Dün
dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek
lazım. sözü gereği yeni Türkiyenin inşasında görev alan
ve Parlamentoda grubu bulunan herkesin geçmiş yanlış örneklerden
ders çıkarmak suretiyle geleceğe çok farklı bir ufuk ve vizyonla
birlikte yürümenin gayreti içerisinde olalım diyorum.
Meclisin gündemi son derece açık ve net; günlerdir
iç güvenlik yasa tasarısı görüşülüyor. Bu nedenle
-araştırma önergesi işinin- tarihçilerin ve Meclisimizde
inşallah doküman olarak hazırlandığı zaman tüm
hukukçuların ve milletimizin takdirine bu çalışmaların
sunulacağı da göz önüne alınarak önergenin aleyhinde
olduğumuzu bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Şahin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın hatip
araştırma önergemizin muhteviyatında olmayan bir intiba
varmış gibi yansıttı; dolayısıyla bize
sataştı. Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu, sizin talebiniz ne?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Kısa bir açıklama yapmak
istiyorsunuz.
Sayın Zozani, Sayın Halaçoğlu
açıklamasını yapsın, sonra size söz vereceğim.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, istiklal mahkemeleri konusunda konuşmak yerine
arşiv belgelerine müracaat edilmesi ve kapsamlı araştırma
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, istiklal mahkemelerinin en
önemli zabıtlarından büyük kısmı bizim Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunmakta ve biraz önce İdris Beyin de söylediği gibi
büyük çapta Latin alfabesine çevrilmiş bulunmaktadır, yakında da
inşallah herkesin araştırmasına sunulacak.
Diyarbakır İstiklal Mahkemesi üç ay devam
etmiştir biliyorsunuz ve sonra bunların zabıtlarının
muhtemelen
Yani yaptığımız araştırmalarda
diğer birtakım Diyarbakırdaki belgeler gibi -Diyarbakır
Surlarının içerisinde hani kuleler var ya, kulelerin içerisinde
birtakım evrakın- tam Millî Mücadele Döneminin sonrasındaki
belgeler -Millî Mücadele Dönemi belgeleri de dâhil- maalesef leblebicilere
satılmış. Ben Arşivler Genel Müdürlüğü
yapmıştım. Önceden maalesef satılmış bunlar. Bir
kısmı, çok az bir kısmı, leblebiciye satılan bir
kısmı elde edilebilmişti, bizim arşive teslim
edilmişti ama istiklal mahkemelerinin zabıtları burada yoktu,
onu özellikle belirteyim. Maalesef iyi bir arşivcilik göstermemişler.
Diğer taraftan, istiklal mahkemeleri gerçekten
başlangıçta tamamen casusluk faaliyetleri, asker ailelerine
saldırı, Tekâlif-i Milliyeden yoksun bırakılma gibi
meseleler için kurulmuş bir mahkemedir. Burada bir tane de örnek vereyim.
Hint asıllı İngiliz ajanı olan Mustafa Sagir -sagir küçük
demek, küçük Mustafa anlamında- yakalanmıştı ve istiklal
mahkemesine çıkarıldı. Ergün Aybarsın kitabında da
yaptığı gibi -en kapsamlı araştırmayı o
yapmıştır bu konuda- 1.630 kişi
1920 ila 1927
yılları arasındadır istiklal mahkemeleri. En son istiklal
mahkemesi Ankara İstiklal Mahkemesidir, diğerleri
kapanmıştır. 1926da, 1927de Ankara İstiklal Mahkemesi
kalmıştır. Bütün yargılanıp idam edilenlerin
sayısı 1.630dur, o tarihten o tarihe kadar.
Dolayısıyla yanlışlar
yapılmış mıdır, yapılmamış
mıdır? Arkadaşlar, hangi devlet olursa olsun bütün devletlerin
mahkemelerinde şöyle veya böyle yanlışlar
yapılmıştır ama buradaki kuruluş felsefesi kesinlikle
Damat Ferit Hükûmeti ve İngiliz ajanlarına, İngilizlerle iş
birliği yapan Damat Ferit Hükûmetine karşı cumhuriyetin
korunması ve buradaki birtakım meselelerdir. Yani düşmanla
iş birliği yapan, düşmana yardım eden, bunlar hep
görülmüştür, 1915te de vardır, yeni değil. Yanlışlar,
dediğim gibi, yapılmış olabilir ama bunu abartıp bir
şekle sokmamak lazım. Mesela 400 bin kişinin katledildiğini,
öldürüldüğünü söylediniz, 1921 ila 1938 arasında. Ya doğru
değil bu. Kim, nerede öldürmüş? Bakın, Dersim hadisesinde bile,
Dersimin 1935 nüfus sayımına göre nüfusu 107 bindir. Dersimin 1940
nüfusu 94 bindir. Yani 1927de, biliyorsunuz, Tunceli vilayeti kurulduğu
için, Dersim dediğimiz genel anlamda, Osmanlı Devleti
zamanındaki Dersim değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yani Erzincan vesaire
yoktu. Dolayısıyla, burada 11 bin küsur kişi de sürgün edildiğine
göre Dersimdeki kayıp 2 bin civarındadır. Yani bunlar
belgelerle sabit. Yani bir sürü konuşmak yerine arşiv belgelerine
müracaat etmek, çok kapsamlı araştırma yapmak gerekmektedir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
Buyurunuz Sayın Zozani.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin,
Çankırı Milletvekili İdris Şahinin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında HDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Şahin, eğer araştırma
önergemizin son paragrafını okumuş olsaydınız, bizim
sadece bir bölgenin uygulamalarını gündeme
taşıdığımız intibasına varmamış
olurdunuz. Sayın Halaçoğlu ifade etti, ben de konuşmamda söyledim,
Diyarbakır, Konya ve Sivas istiklal mahkemelerinin raporları Meclis
arşivinde olması gerekirken yok, yok edilmiş. Bir istiklal
mahkemesi başkanı, Diyarbakır İstiklal Mahkemesi
Başkanı ifade etmiş, kitabında var, 1954te verdiği
mülakatında ifade etmiş. Çarıklı diyor ki: O belgeleri biz
Türk İnkılap Tarihi Enstitüsüne teslim ettik. Kim bunu söylüyor?
Hacim Muhittin Çarıklı bunu söylüyor. Bunları
araştıralım diyoruz. Ama siz topyekûn Ya, bu cümleyi ifade
ederek sonradan ya yanlış yapılmış olabilir ama o
dönemle ifade etmek gerekir. derseniz, birileri de yirmi yıl sonra sizin
bugünkü antidemokratik uygulamaları Ya, o dönemin karakterleriyle tarif
etmek gerekir. şeklinde ifade eder.
İstiklal mahkemeleri neye dayanarak kurulmuş?
Vatana İhanet Kanunu, 14 maddelik Vatana İhanet Kanununa dayanarak
kurulmuş. 1inci maddesi ne diyor, bakın: Büyük Millet Meclisine
karşı düşünce veya uygulamalarıyla veya
yazdıkları yazılarla muhalefet ve bozgunculuk edenler vatan
haini sayılır. diyor. Yani, cumhuriyete düşüncede
karşı çıkanlar bile vatan hainidir. Bu vatan hainlerinden bir
tanesi kimdir değerli arkadaşlar? İskilipli Atıf
Hocadır. Siz çıkıyorsunuz burada İskilipli Atıf
Hocayı savunuyorsunuz değil mi? Savunuyorsunuz değil mi? E,
burada da biz araştırma önergesi getiriyoruz. Bakın, bir
düşünce adamı, bir âlim, idam edilmemesi gerektiğini söylüyoruz
da, siz getiriyorsunuz, karşı çıkıyorsunuz. Burada
sırf biz getirdik diye, bizim ifade ettiklerimizi bir şekilde çürütme
gayreti içerisinde CHPyle burada örtüşerek böyle bir tezi
karşımıza koyuyorsunuz. Kendinizle çelişmeyin, lütfen.
Bir diğer husus: Sayın Bülent Arınç
Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü sıfatıyla
Çerkez Ethem bizim açımızdan vatan haini değildir. demedi mi?
Dedi. E, siz burada tersini söylüyorsunuz. Arkadaşlar, sırf HDP bu
doğruyu gündeme getiriyor diye yanlışta buluşmayın
lütfen. Siz, sırf HDP söylüyor diye Cumhuriyet Halk Partisi, AK PARTİ
yanlışta buluşuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bunu bu şekilde
yaparsanız bugünkü uygulamalarınıza da gelecek
açısından mazeret oluşturmuş olursunuz.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama talebini yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Akar, Sayın Öztürk,
Sayın Ekşi, Sayın Ayaydın, Sayın Tayan, Sayın
Haberal, Sayın Öner, Sayın Onur, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Güneş, Sayın Demiröz, Sayın Oyan, Sayın Düzgün,
Sayın İnce, Sayın Bulut, Sayın Şeker, Sayın
Kaplan, Sayın Yılmaz, Sayın Seçer.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.54
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubunun
önerisinin oylamasından önce istenen yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini yineliyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani ve arkadaşları tarafından, istiklal mahkemelerinin
araştırılması amacıyla, 8/1/2015 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Sayın Başkan, grup önerileri üzerinde 2 lehte, 2 aleyhte konuşma
yapılır. Adalet ve Kalkınma Partisi, bizim grup önerimizin
üzerinde 1 lehte, 1 aleyhte olmak üzere 2 konuşmayı bloke etti. Sayın
İdris Şahin ve Sayın Recep Özel konuşacaklardı ancak
Sayın Recep Özel konuşmadı ve kürsüye davet edilmedi. Çekilip
çekilmediğinden bizim ve diğer grupların da haberi olmadı.
Dolayısıyla bir konuşma yapılamadı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yapıldı
konuşma.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Siz burada bir usul hatası yaptınız.
Tutumunuzla ilgili 63e göre usul
tartışması talep ediyoruz.
BAŞKAN Şimdi, yapmayın Sayın Zozani
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Doğrusu bu
Doğrusu bu
Sayın Başkan.
BAŞKAN Biliyorsunuz ki Başkanlık kendilerine verilen
söz taleplerini yerine getirir. Burada söz talebi olarak lehine sizin
adınız, aleyhinde Sayın Öztürk ve Sayın Şahinin
isimleri var. Lehinde başka bir milletvekili konuşma talebi buraya
yazdırmamıştır. Yazdırmayınca, yazılmayan
bir kişiyi çağıramayız.
O Sayın Özelle ilgili durum da bizim bilgimiz haricindedir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Görevli, danışman görevliniz
bize belgeyi, kâğıdı getirdiğinde Sayın Recep Özelin
ismi yazılıydı.
BAŞKAN E, geri çekmişler efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Benim de ismimin el
yazısıyla yazılı olduğu o kâğıtta Sayın
Recep Özelin ismi var.
BAŞKAN E, geri çekmiş yerine başka bir
konuşmacı gelmiş.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, gelmemiş,
konuşmacı yok.
BAŞKAN Var.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kim, kim?
BAŞKAN Aleyhinde
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kim, kim? Diğer
konuşmacıyı bilmiyoruz.
BAŞKAN Sayın İdris Şahin.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, 3 konuşma
yapıldı 4 konuşma yapılmadı.
İHSAN ŞENER (Ordu) Takip et, takip et
Genel Kurulu takip
et.
BAŞKAN Çekmişler, konuşmuyorlar.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Efendim, haberimiz yok
çekildiğinden. Grupların haberi olması gerekir. Başka bir
grup kullanabilir bunu.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Senin haberinin mi olması lazım?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet, haberimin olması gerekir.
Evet, grupların haberinin olması gerekir. Çekilmişse, başka
bir grup kullanabilir. Evet, gerçeği böyle.
RECEP ÖZEL (Isparta) Konuştu, konuştu
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sen dün yorulmuşsun Zozani.
Sen git dinlen.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bu böyle Sayın Başkan.
İç Tüzük 63e göre usul tartışması gerektiren bir durumdur.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Konuşmak isteyen verir oraya.
Çekilenin yerine onu koyarlar.
BAŞKAN Şimdi, bunu usul tartışması gerektiren
bir durum olarak talep edebilirsiniz. Tabii, açarız, bunu
konuşabilirsiniz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet, talep ediyoruz.
BAŞKAN Fakat, ama, bilgilendirme yapmak için söyledim ben demin
bu sözlerimi. Bu sizi tatmin etmiyorsa
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Tatmin etmiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurunuz usul tartışması, buyurunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte, lehte
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Lehte
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Aleyhte
BAŞKAN Lehte Sayın Kubat, aleyhte Sayın Kaplan, aleyhte
Sayın Halaçoğlu
Başka?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben de
neresi boşsa orada konuşacağım.
BAŞKAN Hamzaçebi lehte, Sayın Kaplan aleyhte,
Sayın Halaçoğlu aleyhte.
Lehte Sayın Kubat, buyurunuz.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Şükran Güldal Mumcunun, HDP grup önerisinin görüşülmesi
sırasındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde
Başkanlığımızın tutumu lehinde görüşmelerimi
ifade etmek üzere söz aldım.
Değerli arkadaşlar, şu anda
görüşmekte olduğumuz grup önerileri esasen İç Tüzükün 63üncü
maddesi dayanağında görüşülen bir usul
konuşmasıdır. Yani genel olarak burada açılan usul tartışmalarında
uygulanan usul neyse -ki çoğu zaman iki dakika, üç dakika verilir- esasen
grup önerileri de 63üncü madde dayanağında görüşüldüğü
için Sayın Başkan en fazla 4 kişiye -aslında 2 kişiye
de verebilir- üç dakika da verebilir, iki dakika da verebilir, tamamen
Başkanlığa ait bir keyfiyettir bu. Ama bugüne kadar Meclisin
genel uygulamaları çerçevesinde grup önerilerinde onar dakika, 2 aleyhte,
2 lehte veriliyor. İç Tüzükün 60 ve 61inci maddelerinde söz taleplerinin
ne şekilde yapılacağı belirlenmiş. Sayın
Başkanlığa istem sırasına göre başvuruda bulunan
kişilere söz veriliyor ve burada, bütün arkadaşlarımız da
çok iyi bilir, bazen bir siyasi partiye mensup üyeler yazdırır.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
Konuşmayacaksanız isim yazdırmayın, onu söylüyoruz.
Başkanın takdirine niye müdahale ediyorsunuz? İsim
yazdırmayın.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Sonra bu itirazda
bulunan partiden arkadaşlarımızın da ricası üzerine
ben en az 5 defa söz haklarının arkadaşlarımızın
o gruptan mensup arkadaşlara devrettiklerini ben biliyorum, bizzat
biliyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İyi, vallahi
güzel. Konuşmaları bloke et, ondan sonra da de ki: İç Tüzük
bunu söylüyor. Bloke etmeyin.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Dolayısıyla
bu bilinen bir konudur. Burada bir arkadaşımız söz talebini geri
çektiği zaman sonra talepte bulunan arkadaş, ki Cumhuriyet Halk
Partisinden bir arkadaşımız bu talepte bulunmuştur,
çıkıp konuşmuştur. Kaldı ki eğer o kadar bu konu
üzerinde konuşma niyetiniz var idiyse lehte ikinci söz boştu, talepte
bulunup alabilirdiniz. Talepte de bulunmuşsunuz. Oylamadan sonra gereksiz
bir tartışmayla Genel Kurulun bu konudaki vaktini harcamaya da lüzum
yoktur diye düşünüyorum. Sayın
Başkanlığımızın yaptığı işte
usule aykırı bir yön yoktur. Bu, İç Tüzükün 60, 61inci
maddelerine gayet uygun bir tutumdur. Dolayısıyla,
Başkanlığımızın tutumu lehindeyim.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kubat.
Aleyhte, Sayın Kaplan
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu AK PARTİ Grubu oy çokluğuna güvenerek bir
güvenlik paketi getirmiş Meclise, geçsin diye konuşmuyor. Başkan
vekilleri de tümü üzerinde konuşturtmadı, soru-cevap
yaptırtmadı, bilmem ne yaptırtmadı, Divana başvurduk,
cevap vermediler ama bunu size bırakacağımızı
sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Bakın, alıyorsunuz, bloke ediyorsunuz,
konuşmuyorsunuz. Kötüye kullanıyorsunuz, sırf buradan çabuk
pakete geçesiniz diye.
EMASYAyı kaldırdık diye övünüyorsunuz
değil mi, EMASYAyı? Askerî apoletlerin yerine şimdi sivil
apoletleri kendiniz getiriyorsunuz, farkında mısınız? Bunun
için söz alıyorsunuz, konuşmuyorsunuz; askerî apoletlerin yerine AK
PARTİ apoletleri geçecek diye. Ama üniformanızın rengini daha
seçememişsiniz; mavi mi, turuncu mu; bu kalmış.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kahverengi olsun,
kahverengi!
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, bakın,
tutturmuşsunuz güvenlik paketi. Kime karşı
çıkarıyorsunuz kardeşim? Paralel için mi
çıkarıyorsunuz, bizim için mi, Kürtler için mi
çıkarıyorsunuz, yoksa başkaları için mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) Onların
düşmanı Türkler, Türkler!
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, siz öyle bir
paket getirdiniz, bu paketi geri çekeceksiniz arkadaşlar, Komisyona 4
parti grubunu çağıracaksınız, bu memleket için
hayırlı ne ise onu düzelteceğiz; doğrusu budur, bunun
dışında bir yol yok.
Şimdi, sizden her şey beklenir. Bakın,
Cumhurbaşkanı şu an başkomutan değil mi
arkadaşlar? Başkomutan. Her gün çıkıyor, Bu paket
geçecek. diyor. Bu paketi geçince 4üncü muharebeyi kazanmış olacak.
Bakın, bir: Gezide kazandım. diyor. 17-25 Aralıkta
kazandım. diyor. Sonra, geliyoruz Şah Fırat operasyonunda
kazandım. diyor. Bu paket de geçerse Bunu da kazandım. diyecek,
etti 4.
Şimdi, biliyorsunuz, mareşal unvanı için
Meclis kanunu var. 2-3 meydan muharebesini kazanan başkomutanlar veya
komutanlara mareşal rütbesi veriyorlar. Bunun içinde, Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde subaylara, orgenerallere de veriliyor ve Meclis tarihinde bir
tek Atatürke verilmiş, bir de Fevzi Çakmak almış. Vallahi, bu
paketi bitirdikten sonra, eğer böyle bitirirseniz, yarın da bir kanun
teklifi getirirseniz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana
mareşal unvanı verilsin. diye bir kanun teklifi getirirseniz hiç
şaşırmam. Hiç şaşırmam.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, hatırlatma, ister
şimdi onu ya. Eyvah!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Madde ihdası
yaparlar şimdi bak.
HASİP KAPLAN (Devamla) Madde ihdası, 132yi
133 yaparlar, pakete mareşal kanun teklifini de koyarsınız, bu
paketi de öyle çıkarırsınız. Arkasından
çıkarsınız, bir de tören yaparsınız, atlılarla, o
Duşakabinoğullarının üniformalarıyla sarayda bunu
yaparsınız.
Yapmayın, etmeyin. Söz alırsanız
konuşuruz, almazsanız bırakın, gruplar bu hakları konuşsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Sayın Başkan,
uyarın bir daha, sizden ricamız. Tutumunuzla ilgili bu nedenle
aleyhte söz aldım. (HDP sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
uyarmanız gerekiyor bu hususta. Grupları uyarmanız gerekiyor,
yapmayacak, almayacak.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Efendim, sayın
konuşmacı Cumhurbaşkanına yönelik olarak alaycı bir
dille
HASİP KAPLAN (Şırnak) Alaycı
değil, hakiki bir dille. Bu paketin kendisi alaycı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
kendisine ait
olmayan beyanlar üzerinden mareşallik rütbesinden bahsetmiştir. Bu
bir açık sataşmadır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Layık görmüyor musunuz?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Başkomutan
değil mi arkadaşlar?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bizim eski Genel
Başkanımızdır. O çerçevede söz istiyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Evet, ya, doğru
söylüyor, alaycı bir dille konuştu.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın usul
görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ eski Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; alaycı bir dil zaman zaman
kullanılabilir elbette ama bu memleketin ortak sembollerine ilişkin
herkeste az çok bir ihtimam ve dikkat olması gerekir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim ortak sembolü ya?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Tayyip Beye
yönelik eleştirileriniz olabilir, bunların nereden
kaynaklandığını da biz biliyoruz. Tayyip Beyin siyasette
2002 seçimleriyle birlikte başlayan ve on üç yıl süren
başarılı performansı sizin en temel derdiniz, muhalefetin
en temel derdi, başka, gerisi hikâye. Tayyip Bey geldi, bize ekmek
kalmadı. Öfkenizin de kızgınlığınızın
da esasında bu yatıyor, geriye bütün söyledikleriniz işin
tezyinatı.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Hırsızlıklar arttı, sıkıntı orada. Her
şey çalınıyor Sayın Grup Başkan Vekili.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanına ait olmayan beyanlar üzerinden böylesine alaycı
bir dille konuşmak ancak o dilin sahibi bakımından problem
doğurur, buna herhangi bir şey söylemiyorum.
Evet, burada biz iç güvenlik yasasını
görüşmek istiyoruz, iç güvenlik yasasının memleket için güvenli
olduğunu düşünüyoruz ama bir türlü iç güvenlik yasasını
makul, aklıselimle tartışabileceğimiz bir zemin
oluşmuyor. Bunun müsebbibi kesinlikle muhalefettir. Engel çıkartma,
İç Tüzükten kaynaklanan hakları kullanmanın ötesinde sürekli
fiilî bir dayatma ve olay çıkartma yaklaşımıyla bu
engelleniyor. Hiçbir iç tüzük yasa çıkartmama üzerine birtakım
hakları ilanihaye muhalefete vermez. İç Tüzük elbette muhalefete
bazı haklar verir ama esas itibarıyla Meclisin nasıl
çalışacağını düzenler, nasıl
çalışmayacağını değil. Her bir maddeye
ilişkin burada çok verimli tartışmalar yapılıyor ama
bütün maddelerin nihai olarak vardığı yer ve yasa koyucunun
kastı buradaki çalışmayı düzenlemektir,
çalışmamayı değil.
Bugün geçmişte olduğu gibi yine bir angarya
durumuyla karşı karşıyadır Meclis. Hep angaryadan
bahsediyor arkadaşlar ama gece on ikiden sonra akıllarına
geliyor angarya. Meclisi çalıştırmamaya yaslanan bu
yaklaşım esas itibarıyla bizim için angaryadır. Biz
yasayı görüşmek istiyoruz, evet, kurallar dâhilinde, grup
önerileriniz var, onları da görüşelim ve yasaya geçelim, siz de
söyleyeceklerinizi söyleyin ama yasaya geçilmesin diye İç Tüzükün
ötesinde, hususi, kasıtlı, Sayın Zozaninin sık sık
başvurduğu gibi birtakım yöntemlerle yapılan fiilî durumlar
yasayı görüşmemize engel oluyor, bu bizim için angaryadır. Bugün
yine gece on ikide muhtemelen başlarsınız Angaryaya
hayır! diye ama unutmayın, şimdi bizim için angarya olacak,
Meclis çalıştığında da sizin için angarya duygusu
uyandırıyor, öyle anlaşılıyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Bir zulmü
engellemek için yapıyoruz, bir zulüm iktidarını engellemek için
yapıyoruz. Anlayamadın mı daha?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ama bu Meclisin
kastı, var oluş nedeni, sizin de var oluş nedeniniz
çalışmaktır, çalışmamak değil.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bostancı.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
konuşmacı hem benim adımı hem Sayın Kaplanın
adını vererek sataştı.
BAŞKAN Pardon, duyamadım efendim?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) İkimizin de
isimlerini vererek sataşmada bulundu.
Benim, Meclise angarya dayattığımı
ifade etti. Bu sataşmadır, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sizin?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Benim için
Sayın Cumhurbaşkanına alaylı bir şekilde
konuştu. dedi. Öyle konuşmadığımı ve gerçek
anlamda ne demek istediğimi ifade etmek istiyorum efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Mareşallik
nereden çıktı Hasip Bey?
BAŞKAN Evet, sizin
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
Meclisi çalıştırmamak gibi bir ithamda bulunuyor muhalefete.
Burada hiçbir milletvekilinin öyle bir gayesi yok. Tamamen yasalara uygun,
İç Tüzük'e uygun bir şekilde görüşmelerin müzakere edilmesinden
yanayız biz. Mümkünse...
BAŞKAN Sizinki tutanaklara geçti Sayın
Uzunırmak.
Sayın Zozaniye söz vereceğim.
Buyurunuz efendim.
6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
Mecliste Hükûmetin bu yasa, antidemokratik yasa dayatmasına
karşı benim burada dile getirdiğim bütün itirazların bir
maddi gerekçesi mutlaka olmuştur. Tek bir tanesini çıkarın, Bu
itirazının maddi karşılığı
olmamıştır. deyin, ben de size hak vereyim.
Dolayısıyla, ben Meclise angarya dayatmıyorum. Bu Meclisin, yüce
Meclisin yanlış yasa yapmasının önüne geçmek için -İç
Tüzük'ten doğan haklarımı kullanmak için- İç Tüzükten
doğan haklarımı kullanıyorum. Bu bir angarya değildir.
Bu İç Tüzük angaryayı öngören bir İç Tüzük değildir. Bu
İç Tüzük, evet, Meclisin yasama faaliyetlerini düzenlemek üzere
hazırlanmış bir İç Tüzüktür ama siz ruhunu
yanlış anlıyorsunuz. Bu İç Tüzük esasında şunu
emrediyor: Parlamentonun -iktidarı, muhalefeti- doğru yasalar
yapabilmesi için uzlaşmaya dayalı olarak çalışmasını
emrediyor, hükmediyor. Ola ki, Hükûmet bir dayatmada bulunur ise muhalefet o
dayatmaya karşı kendini koruyabilsin diye bazı korunaklar
konmuştur bu İç Tüzüke. Sayın Bostancı, size yakıştıramadım
bu şekilde yorumlamanızı.
İkinci önemli hususu: Efendim, siz, sayın
milletvekillerinin konuşma hakkını bloke etme hakkına sahip
değilsiniz, böyle bir hakkınız yok. Bakın, yeri geliyor
aynı önerge üzerinde 3 tane konuşma yapıyorsunuz; 1 lehte, 2
aleyhte konuşma yapıyorsunuz, biz çıkıp burada itiraz etmiyoruz.
Olmamış mıdır? Olmuştur. Çıkarsınız
burada üç dakika konuşursunuz, otuz saniye konuşursunuz. İtiraz
ettik mi? Etmedik ama çıkın, konuşun. 300 küsur milletvekili
Türkiyede yaşayan insanlara, halklara kendi derdini anlatmak üzere,
görüşlerini anlatmak üzere burada oturuyor. Kusura bakmayın
Sayın Bostancı, sizin sultanınıza elini kaldırıp
indirmek için burada değiller, ben onların da hukukunu koruyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Allah Allah!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sağ ol,
Sağ ol. İstemez, istemez.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Ben onların da
hakkını koruyorum. İşte, siz burada oturan 3-4 kişi
burada oturan bütün milletvekillerinin iradesine ipotek koyuyorsunuz, yeri
gelince muhalefet partilerinin de iradesine ipotek koymaya
kalkışıyorsunuz ama ona gücünüz yetmiyor, ona gücünüz yetmiyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Öyle bir şey
yok.
ADİL ZOZANİ (Devamla) İşte, bugün
olduğu gibi eğer siz konuşma hakkına ipotek
koyarsanız, biz de çıkarız, burada bu şekilde itiraz
ederiz. Buna angarya mı dersiniz, başka bir şey mi dersiniz, o
sizin tercihiniz ama biz İç Tüzükten doğan hakkımızı
kullanıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Buyurunuz Sayın Kaplan.
7.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet, Sayın
Bostancı, bu Meclis hakkında ve grubunuzun uygulamaları ve
başkan vekillerinizin İç Tüzükü çiğneyen tutumlarıyla
ilgili, yarın saat 14.00te, burada basın toplantısıyla
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine angaryadan dava açıyorum.
Hazırlık bitti, yarın başvuruyorum.
Ayrıca, İç Tüzük ihlalleriyle ilgili yine
çalışmaları tamamladım, yarın Anayasa Mahkemesine
İç Tüzük işlerliğiyle ilgili ayrı bir başvuru
yapacağım. Yani, kusura bakma, haklarımızı burada
çoğunluğunuz yetiyor diye
Divanda, bizim şikâyet ettiğimiz
Sadık Yakut dahi oturmuştu. Ayşe Nur Bahçekapılı
yoktu, mazeretliydi; o da oturacaktı. Kâtipler yoktu, kâtipler de
oturmuştu.
SADIK YAKUT (Kayseri) Yoklama mı yapıyoruz?
HASİP KAPLAN (Devamla) Böyle
çoğunluğunuz var diye her şey dediğiniz gibi değil.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Hayır, hiçbir
zaman öyle olmamıştır. Siz İç Tüzük 13ü okumadan İç
Tüzükle ilgili uygulama yaptınız, okumadan uygulama
yaptınız. Yoksa, oraya yanlışlıkla gidip
oturmazdınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, İç Tüzük
13üncü madde çok açıktı ve ben şikâyetçiydim, geldim o gün
dilekçe verdim, Cemil Çiçekle görüştüm, dedim ki: Sayın Başkan,
ben şikâyetçiyim, Divanda anlatmak istiyorum. Sayın Mumcu, sizler,
hepiniz Divandaydınız. Orada muhalif parti milletvekilleri, idare
amirleri demedi mi Şikâyetçi olan grup başkan vekilleri ve Hasip
Kaplan gelsin, burada anlatsın; niye, ne istiyorlar? diye. Bunu da
reddettiniz.
Şimdi, bakın, her şeyi reddedersiniz ama
Sayın Bostancı, Sayın Cumhurbaşkanı Başkomutan ve
yürütmenin başı değil mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tayyip Bey de.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Tayyip Bey de ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Baksana Grup Başkan Vekili
Tayyip Bey diyor, Cumhurbaşkanı demiyor.
HASİP KAPLAN (Devamla) Hayır, hayır,
yürütmenin başı değil mi? Başkomutan o, yürütmenin
başı değil mi Cumhurbaşkanı? Diyorsunuz ki: Hasip
Kaplan geldi burada, alaylı bir şekilde Cumhurbaşkanı
Hâşâ, sümme hâşâ! Alay etmek bizim ne haddimize ya?
Cumhurbaşkanı Elâzığ meydanında Bu paket ya geçecek
ya geçecek! diyor. Kime diyor? Bu yasama Meclisine diyor. Kime diyor?
Terracotta askerleri, size diyor, herhâlde 3 muhalefet partisine demiyor
bunu, size diyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Size diyor, size.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ve uçakla gelirken de
aynı şeyi söyledi dün, uçaktan Bu paket az bile. dedi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Size diyor ya, bize der mi?
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi,
Cumhurbaşkanının görevleri içinde, bu yasama Meclisinde kanun
çıkarılırken bu yasama Meclisinin iradesine hükmetmek ve
buradaki milletvekillerinin iradesine hükmetmek var mıdır? Peki, bu
hükmetmek hangi hukuk, etik, yasa, İç Tüzük, Anayasa kurallarına
sığıyor? Bunu hangi parlamenter demokrasinin evrensel
kurallarına sığdırabilirsiniz?
Bu Meclisle alay eden Cumhurbaşkanı, sizinle
alay eden Cumhurbaşkanı, hepinizi, kanun çıkarırken bile
sizi angarya angarya çalıştıran da Cumhurbaşkanı.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Yok öyle bir şey,
yok. Kendini kandırma, yok öyle bir şey.
HASİP KAPLAN (Devamla) Hiçbiriniz hayır
diyemiyorsunuz, esas duruşa geçmişsiniz, hazır ol
durumdasınız, hazır ol, hazır ol. Önce kendinizi gözden
geçirin. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Lehte, Sayın Hamzaçebi
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
herhâlde iktidar partisi bizim bu son söylediklerimize katılıyor, o
yüzden cevap vermiyor.
BAŞKAN Ona karışamayız efendim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kayıtlara geçmesi
açısından söylüyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Tabii, size şimdi bir
cümle söyleyelim ki onlara üç tane daha konuşma hakkı doğsun.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Şükran Güldal Mumcunun, HDP grup önerisinin görüşülmesi
sırasındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında (Devam)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Sayın Başkana
bir konuda teşekkür ediyorum; usul tartışması talep
edildiğinde, hiçbir tartışmaya meydan vermeksizin bu talebi
yerine getirdi çünkü İç Tüzükün 63üncü maddesi, usul
tartışması talep eden milletvekilinin bu talebinin yerine
getirileceği hükmünü amirdir. Yani usul konusunda Sayın
Başkanın tartışma açması usulünde bir
yanlışlık olduğunun kabulü değil, demokratik bir
şekilde, herkesin arzu ettiği bir biçimde görüşlerini ifade
etmesine olanak sağlamaktır. Bu olanağı
sağladığı için çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, polis devleti yasa teklifi.
Şu anda görüşmekte olduğumuz teklif iç güvenlik değil, iç
güvenlik bu teklifin hiçbir yerinde geçmiyor. O nedenle, bu teklifi kısaca
ifade etmek gerekirse, buna polis devleti yasa teklifi demek daha doğru
olacaktır.
Başbakan, Cumhurbaşkanı bu teklifin
mutlaka yasalaşacağını söylüyor, biz de bu teklifin
yasalaşmayacağını söylüyoruz. Bu şekliyle bu teklifi,
çoğunluk gücünüze dayanarak yasalaştırma çabası içerisinde
olabilirsiniz ancak ben size buradan bir kez daha son bir
çağrıyı yapıyorum: Bunda ısrar etmeyin. O
geçirdiğiniz maddeleri, gelin düzeltelim, çıkaralım; Türkiyede
polis devleti kurulmasına imkân veren o düzenlemeleri bu tekliften
çıkaralım.
Şimdi, meydanlardan korkan bir Hükûmet var.
Korkuyor, Bir daha Gezi benzeri bir hareket olur mu? diye son derece korku
içerisinde. Meydanlardan, sokaklardan, her yerden korkuyor. O nedenle,
toplantı ve gösteri yürüyüşünü hangi şekilde yaparsanız
yapın, her toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasa
dışı olarak tanımlayacak bir düzenlemeye yer veriliyor
burada.
Bakın, yapılması gereken nedir biliyor
musunuz, herkes önceden izin almaksızın barışçıl
toplantı ve gösteri yapma hakkına sahiptir; ana kural bu olmalı,
gerisi ayrıntıdır. Bunu tersinden de ifade edebiliriz, herkes
şiddet içermeyen, şiddeti teşvik veya tahrik etmeyen
toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.
Başbakan diyor ki: Bütün Avrupa Birliği ülkelerinde bu teklifte
getirdiklerimiz vardır. Ben de ona diyorum ki, bakın, AİHM
kararlarından bir özetle ben iki öneri yaptım, bütün Avrupa
Birliği ülkelerinde de bu vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Hiçbir Avrupa
Birliği ülkesinde sekiz yılda 183 kişi polis kurşunuyla
ölmemiştir. Onun için, polise daha fazla yetki veren, polisi,
yargıyı, herkesi siyasallaştıran bu düzenlemeyi geri çekin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Hamzaçebi.
Aleyhte Sayın Halaçoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öncelikle tutumunuzun aleyhinde
olmadığımı belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında bu tür
tartışmalar tabii ki birtakım meselelerin gündeme gelmesine de
ve konuşulmasına da sebep oluyor. Aslında biz en
başından beri şunu söylüyoruz: Terörle ilgili yasalara Evet.
ama onun dışında, özgürlükleri kısıtlayıcı
her şeye Hayır. diyoruz ve bir silahlı güç olan jandarmanın
siyasallaştırılmasına Hayır. diyoruz.
Dolayısıyla, yapacağınız en iyi iş -bakın,
bu kadar zamandır burada tartışıyoruz- Komisyona geri
gönderin, bir haftalık süre içerisinde -mademki diyorsunuz ki Gelin,
konuşalım bunları., Başbakan da onu söylüyor,
Önerilerinizi bildirin. diyor- Komisyona çekin, Komisyonda bunlar, tam
anlamıyla bir mutabakat sağlansın, ortaya konulsun, ondan sonra
gelsin, bir hafta sürmez bu kanunun çıkması. Ama öncelikle orada
sizlere daha önce sunulmuş önergeleri kabul etmeyip burada o maddeleri
geri çekiyorsunuz. Demek ki bir yanlışınız var. Birileri
size dikte ettiriyor bunu ki ondan vazgeçemiyorsunuz. Burada, bakıyorsunuz
ki terslikler var, birbirine zıtlıklar meydana geliyor ve bunu
ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Dolayısıyla,
bunları yeniden söylüyorum ki Komisyona çekin, doğru bir biçimde, sakinlikle
halledilsin, ülke yararına ne varsa bunlar yapılsın.
Demin Sayın Kubat şunu söyledi: 63üncü
maddeye göre grup önerileri
dedi. 63üncü madde biliyorsunuz usul
tartışmalarıdır, grup önerileri 19uncu madde.
Dolayısıyla, onlarla onların birbiriyle alakası yok, biz o
çerçevede konuşmuyoruz grup önerilerini.
Bu arada da şunu ifade edeyim:
Cumhurbaşkanının mareşalliğinden bahsedildi ama
gerçekten öyle bir hareket yapıldı ki neredeyse mareşal
unvanı da verilecek hâle geldi basın tarafından. Ama ben tarihte
hiçbir zaman toprak kaybeden bir generalin veya bir başkomutanın
mareşal unvanı aldığına şahit olmadım.
ALİM IŞIK (Kütahya) Rütbeleri sökülür onun.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Er
yapılır, rütbeleri sökülür.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Şöyle ki, aynen
şunu söylüyor Cumhurbaşkanı: Ankara neyse Süleyman Şah da
odur. Türbeye yapılacak saldırı Türkiyeye
yapılmış sayılır, atılacak adım bellidir.
Ha, demek ki atılacak adım belli.
ALİM IŞIK (Kütahya) 2014te. O zaman öyle
konuşması lazımdı.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Yani, siz oradaki,
Süleyman Şahın lahdini alıp getiriyorsunuz, toprağı
orada bırakıyorsunuz ve mareşal unvanı
alacaksınız. Bu mümkün değil tabii ki. Ama diğer taraftan,
Cumhurbaşkanı oluyorsunuz ve Cumhurbaşkanlığında
diyorsunuz ki:
tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle
çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum
ve şerefim üzerine andiçerim. ve yerine getirmiyorsunuz. Artık
gerisini siz düşünün.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
Sayın milletvekilleri, bu açmış
olduğunuz usul tartışmasında sizleri dinledim fakat
şunu belirtmek isterim ki Başkanlığın yapmış
olduğu uygulamada İç Tüzüke aykırı hiçbir husus
bulunmamaktadır. Hem teamüller hem de İç Tüzük uyarınca, söz
talepleri Başkanlığa gelir, bu sıralara göre de
Başkanlık söz taleplerini verir efendim. Eğer partiler
arasında uzlaşı olur, kişiler haklarını geri
çekerler, konuşmalarını başka kişilere, başka
milletvekillerine devrederler, onları da bize bildirirler, biz
Başkanlığa bildirilen konuşma talepleri üzerine söz
sıralarını belirleriz efendim. Onun için, tutumumuz bu
şekilde devam etmektedir.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini
okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, uluslararası
anlaşmalarla Türkiye Cumhuriyeti devleti egemenliği altında
bulunan Ege Denizi ve Akdenizdeki 16 adanın Yunanistan tarafından
işgali, anılan bölgelerdeki kıta
sahanlığımızda münhasır ekonomik bölgenin yine
Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi tarafından hukuksuz olarak
Türkiye Cumhuriyetinin hak ve egemenliğini ihlal edecek şekilde
kullanılması hakkında, 3/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
04/03/2015
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 4 Mart 2015 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Yusuf
Halaçoğlu
Kayseri
MHP Grup Başkan
Vekili
3 Mart 2015 tarih, 5151 sayıyla TBMM
Başkanlığına Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
arkadaşlarınca verilen uluslararası anlaşmalar ile Türkiye
Cumhuriyeti Devleti egemenliği altında bulunan Ege Denizi ve
Akdeniz'deki 16 adanın Yunanistan tarafından işgali, anılan
bölgelerdeki kıta sahanlığımızda münhasır
ekonomik bölgenin yine Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi
tarafından hukuksuz bir şekilde Türkiye Cumhuriyetinin hak ve
egemenliğini ihlal edecek şekilde kullanılması
hakkında Meclis araştırması açılması önergemizin
4 Mart 2015 Çarşamba günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Lehinde Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri.
Buyurunuz Sayın Yeniçeri. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası anlaşmalar
ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemenliği altında bulunan Ege Denizi
ve Akdenizdeki 16 adanın Yunanistan tarafından işgal
edildiğine yönelik vahim iddialar, bulgular ve kanıtlar vardır.
Türkiyenin kıta sahanlığı ve ekonomik bölgesinin
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi tarafından hak ve
egemenlik ihlallerine uğradığına yönelik de
sayısız olgu vardır. Türkiye'nin egemenliğine yönelik
Yunanistan tecavüzleri karşısında alınacak tedbirlerin,
yürütülecek eylemlerin belirlenmesi, gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması hayati derecede önem taşımaktadır. Konuyla
ilgili olarak askerî, diplomatik, sosyal, hukuki, ekonomik ve benzeri
tedbirlerle yaptırımların saptanması için bu Meclis
araştırması yüce Meclisin önüne getirilmiştir. Yani sorun
vatan sorunudur, dikkatinizi buna göre buraya yönetmenizi özellikle sizden rica
ediyorum. Bu tarihî bir olaydır. Durumu idareyi maslahat ederek
geçiştirilecek bir hâl kalmamıştır. Vatan toprakları
işgale, istilaya ve ilhaka uğramıştır, durum her
yanıyla açığa çıkarılmaya ihtiyaç hissettirmektedir.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, Ege ve
Akdenizde uluslararası anlaşmalar olan 1913 Londra, 1923 Lozan, 1947
Paris ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetimine bırakılan 16 Türk
adasının Yunanistan tarafından işgal edildiğine
yönelik iddialar on bir yıldır kamuoyunu meşgul etmektedir. Buna
rağmen AKP iktidarı ve yetkilileri tarafından bugüne kadar bu
konu hakkında doğru ve tatminkâr bir açıklama
yapılmamıştır.
Adalardan birkaçının fiziki ve jeopolitik
durumuna kısaca bakmak istiyorum: Bunlardan bir tanesi Hurşit
Adası. Hurşit Adası, İstanbulda Büyükadanın 5 misli
büyüklüğünde bir adadır. Koyun Adası İzmirin burnunun
dibindedir ve stratejik önemi tartışılamaz bir durumdadır.
Lozanda ateşli tartışmalara neden olan Eşek Adası
Aydın ili sınırları içerisindedir. Ege Denizindeki Fornoz,
Nergizcik, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık
adaları Türk adalarıdır. Akdenizdeki Gavdos, Dhia,
Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi de Türk
adalarıdır. Tam 16 adadan söz ediyoruz.
Adalara salt büyüklük açısından bakmak
yanlıştır. Çünkü deniz ve hava hukukuna göre, adaların
etrafındaki 6 millik kara suları ve hava sahası da bu
adaların sahibi olanlar tarafından temellük edilir. Ayrıca, kara
sularına ilave olarak bitişik bölge, kıta
sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge de bulunmaktadır.
Fiilen Türkiyenin egemenliğinin dışına
çıkmış olan 16 adayla birlikte Yunanistanın kıta
sahanlığı fiilen 7 bin kilometreye
çıkmıştır. Lozan Antlaşmasına göre Türk
adaları Lozan Antlaşmasının ekli 2 no.lu haritada her
şey çok açık ve altı kırmızıyla çizili. Görülüyor
ki, bu adalar hukuken Türkiye Cumhuriyeti egemenliği altındadır
ancak bugün bu adalar Yunanistanın egemenliği altında
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine aynı bölgelerdeki
kıta sahanlığımız ile münhasır ekonomik bölgenin
Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi tarafından bir şekilde
Türkiye Cumhuriyetinin hak ve egemenliğini ihlal edecek şekilde
kullanıldığı bilinmektedir. Yetkililerin Akdenizde bizden
habersiz kuş uçmaz. açıklamalarına rağmen iktidar askerî,
hukuki, ekonomik ve diplomatik tedbir almayarak, uluslararası
anlaşmalarla garanti altına alının Türkiyenin
haklarının Yunanistan ve Güney Kıbrıs tarafından
gasbedilmesine neden olmuştur. Bölgede hâkimiyet Yunanistan, Güney
Kıbrıs Rum yönetimi ve onların ortaklık kurduğu
diğer devletlerin ve çok uluslu şirketlerin inisiyatifine terk
edilmiştir. 17 Aralık 2004te Türkiyenin Avrupa Birliğinden
müzakerelere başlama tarihi alabilmesi için Yunanistanın adalarla
ilgili yarattığı fiilî duruma AKP iktidarının sessiz
kaldığı yönünde yaygın iddialar vardır. Bu nedenle de
Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Türkiye
ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerin başlamasını
veto etmemiştir. Yani bir çeşit sessiz diplomasi yoluyla Türkiyenin
ABye girişini Yunanistanın veto etmemesi
karşılığında Yunanistanın adaları
işgal etmesine AKP iktidarı göz yummuştur ve sessiz
kalmıştır.
Yunanistanın Ekim, Kasım 2004te Eşek ve
Bulamaç Adalarında inşaat faaliyetlerine
başladığı, belediye, polis ve ilk yardım
teşkilatı kurduğu, Yunan bayrağı çektiği,
silahlı asker, araç gereç ve hücumbot yerleştirdiği ifade
edilmektedir. Yunanistan tarafından fiilî olarak el konulan Türkiyeye ait
ya da ihtilaflı olan 16 ada şunlardır: Egedeki Hurşit,
Fornoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar,
Koçbaba, Ardacık adaları ile Akdenizdeki Gavdos, Dhia, Dionisades,
Gaidhouronisi ve Koufonisi adalarıdır. 2004 yılında Yunan
Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyetine ait bu 16 adayı ve bir
kayalığı teker teker işgal etmiştir. Zamanın
Başbakanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerine işgalin
önlenmesi için direktif vermemiştir. Yine, Yunanistana da adaların
boşaltılması için, AKP iktidarı, ültimatom bir yana, nota
dahi vermemiştir. İşgale sessiz kalan AKP Hükûmeti 17
Aralık 2004te Avrupa Birliğinden müzakere tarihi aldı. Yani,
müzakere tarihinin 16 Türk adası ve bir kayalığın
karşılığında alındığı diplomatik
kulislerde açık bir şekilde ifade edilmektedir.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) İnanıyor
musun sen bunlara? Hiç doğru değil, hiç doğru değil ya!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi, Birinci Dünya Savaşından sonra
1923te imzalanan Lozan Antlaşmasıyla Ankara, Ege ve Akdenizdeki 9
adayı Yunanistana bırakmayı kabul etmişti. O anlaşmada
adı geçen adalara Yunanistanın 2004ten bu yana fiilî olarak el
koyduğu bilinmektedir.
İnanmıyorsanız kalkar gideriz adalara.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, inanmıyoruz.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Hiç doğru
değil.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Yani, yeriniz ve
durumunuz bellidir. Utanın, utanın! Ben ne söylüyorum siz oradan ne
laf atıyorsunuz? Sizin ruhunuzda mı bir yanlışlık var,
kanınızda mı bir yanlışlık var, kafanızda
mı bir yanlışlık var, anlamada sıkıntı
çekiyorum.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Doğru
söylemiyorsun.
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayalım. Genel Kurula hitap ediniz.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, AKP, Türkiyenin
AHMET YENİ (Samsun) Millet bunu affetmez.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Millet sizi
mahvedecek. Millet kim, siz kimsiniz? Millet burada, burada; millet burada
milletin menfaatlerini koruyor, siz satıyorsunuz, siz kaçıyorsunuz.
Oturun oturduğunuz yerde! Anlayın da ondan sonra konuşun!
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Millete konuş Hocam,
millete konuş.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sen millete konuş
Hocam, onlar dinlemez. Anayasayı tanımayan zihniyet burada ne anlar
milletten?
AHMET YENİ (Samsun) Hayal konuşuyorsun,
hayal. Hayalden öte değil.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Amerika
Birleşik Devletleri kuvvetlerince
Bakın, AKP Türkiyenin millî
çıkarlarını, topraklarını,
sınırlarını ve onurunu savunmamaktadır ve
korumamaktadır. Siz de bunun örneğini gösteriyorsunuz.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Hiç
yakışmıyor, hiç yakışmıyor.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Amerikan
kuvvetlerince Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde
Amerikaya nota verecek misiniz? sorusuna Ne notası? Bu müzik
notası değildir. diyen sizsiniz. Orta Doğuda oyun kurucu
olduğunu söyleyen AKP, Suriyenin düşürdüğü Türk uçağı
olayını sineye çekmiştir, utanmadınız. İsraile
one minute diyen zamanın Başbakanı Erdoğan,
İsrailin buna karşı Mavi Marmarada katlettiği Türk
vatandaşlarının hesabını soramamıştır.
AKP iktidarı, güncel olarak, uluslararası anlaşmalarla Türk
toprağı olan ve Türk egemenliğinde bulunan Süleyman Şah
Türbesini boşaltarak havaya uçurmuştur. Toprağın üstünü
taşıyan AKP zihniyeti toprağın altının
egemenliğini IŞİD ve YPG unsurlarına
bırakmıştır. Bu durumu AKPli yetkililer utanmadan bir de
zafer olarak nitelendirmektedir. Ayıptır, ayıp! Uluslararası
anlaşmalarla Türkiyeye ait bir toprak terk edilmiş, bunun yerine,
kuzeyde, hukuken Türkiyeye ait olmayan bir toprak parçası işgal
edilmiştir. AKP tarih ve millet önünde Türkiye'nin
çıkarlarını savunmayan, korkak, edilgen ve
pısırık bir iktidar özelliğini sürdürmektedir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, türbe neredeyse toprak
orasıdır.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - AKP iktidarı
döneminde Türkiye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü tehdit
altındadır. Durum vahimdir, ciddidir ve acildir. AKPden kurtulmadan
Türkiye'nin sınırlarını gerçek anlamda muhafaza ve müdafaa
edecek durum söz konusu olmayacaktır.
AHMET YENİ (Samsun) Millet gülüyor size.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Millet gülüyor.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Tarih önünde bütün
milletvekillerinin duruma vaziyet etmelerini ve Türkiye'nin işgal
edilmiş 16 adasının durumuyla ilgili olarak askerî, diplomatik,
sosyal, hukuki, ekonomik tedbir ve yatırımların saptanması
için bu Meclis araştırmasına destek vermesini talep ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Millet inanmıyor.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bu Meclis
araştırmasını, Yeni Türkiyenin lakırtıları
altında bulunan AKPli milletvekillerinin millî
duyarlılıklarını harekete geçirerek desteklemesini bekliyorum,
aksi takdirde vatan toprağının işgaline seyirci kalmaktan
sorumlu tutulacaksınız, benden söylemesi.
Unutmayın, eski Türkiyede Sahipsiz olan bir
vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan
batmayacaktır! diyen şairler vardı; Vatan sevgisi
imandandır. diyen sarıklı mücahitler vardı; eski Türkiyede
uğrunda ölünen vatan diye bir kavram vardı; eski Türkiye'nin Benim
gerçek anam vatandır. diyen Mehmetçikleri vardı; eski Türkiye'nin
Anası olmayanın vatanı olmaz. diyen anaları vardı.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Zaman tünelinde
kaldın, zaman tünelinde.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Biz hâlâ Türk
milletiyle birlikte bu Türkiyedeyiz. Siz de bunu öğreneceğiniz yerde
oradan laf atıyorsunuz!
AHMET YENİ (Samsun) Hayal, hayal!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Hem cahilsiniz hem
de laflarla, demagojiyle bu millî meselenin, bu vatani meselenin üstünü
kapatmaya çalışıyorsunuz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) - Millet inanmıyor size.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Zaman tünelinde, zaman
tünelinde...
AHMET YENİ (Samsun) Millet inanmıyor.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Sizi
kınıyorum, kınıyorum 5 defa! (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
ALİM IŞIK (Kütahya) Anlamazlar, onlar
anlamazlar!
AHMET YENİ (Samsun) Millet inanmıyor size,
inanmıyor.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Yalancı
sizsiniz.
BAŞKAN - Sakin olunuz lütfen.
AHMET YENİ (Samsun) Millet inanmıyor.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Tepeden
tırnağa Titanic faciasısın! Sen hiç konuşma oradan
sataşmadan sorumlu kadrolu eleman!
ALİM IŞIK (Kütahya) Anlamaz onlar, vatanla
ilgisi yok onların, parayla ilgisi var, parayla!
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Zaman tünelinde
kaldın, zaman tünelinde kalmışsın sen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sakin olunuz lütfen, Sayın
Bostancıyı dinleyeyim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
konuşmacı, sözlerini sürdürürken Sizin kanınızda bir
problem mi var? diyerek grubumuza yönelik açık, aleni bir hakarette
bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin MHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; gerçekten kürsüde bir
konuşmacı fikirlerini anlatırken laf atmak, müdahale etmek uygun
bir davranış değil ve maalesef bunu herkes yapıyor
Meclisimizde. Hatta, arkadaş burada konuşurken kendisine laf
atılmasına itiraz ediyor, yerine oturur oturmaz laf atmaya
başlıyor, bu da ilginç bir durum.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Vatan söz konusu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ama laf atılsa
bile, bir arkadaşın, buradaki bir konuşmacının kendi
konuşma insicamı içerisinde davranması, böyle öfkeyle dilini bir
kılıca çevirerek rastgele katliama girişmesi -soyut anlamda
söylüyorum- doğru bir tutum değil.
Şimdi, Özcan Bey, kan meselesinden bahsedince kanla
insanların davranışları, fikirleri arasında bağ
kuran anlayışın 19uncu yüzyılda
karşılığı gerçekten fikir olarak faşizmdir.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Şuna bak ya, o
da metafor, metafor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Türkiyenin
yakın geçmişinde de vardır arkadaşlar. Bizim için Türklük
meselesi sadece bir kültür meselesi değil, aynı zamanda kan
meselesidir. diyen ve dönemin Nazi düşüncesinden etkilenmiş siyasi
figürler yakın dönemde de vardır.
ALİM IŞIK (Kütahya) Adalardan bahset,
işgal altında mı değil mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Tabii, kan ile
insanların siyasi kanaatleri, vatan sevgileri, ülkeye karşı
duyarlılıkları arasında bağ kurulduğuna dair,
literatürde bu bağı bir illiyet bağı olarak gören herhangi
bir rasyonel anlayışa, değerlendirmeye ben rastlamadım ama
bu tür sapmalar, dünyayı kan üzerinden ırkçı bir
anlayışla, hiyerarşik bir şekilde tasavvur eden
düşünceler tarih içerisinde var. Mesela öjenizm diye,
19uncu yüzyılda yükselen bir hareket vardır. Öjenizm, sosyal
Darwinizme tekabül eden bir yaklaşımdır, onlar da böyle kanla,
ırkla birtakım bağlar kurarlar.
Şimdi,
tabii, Özcan arkadaşımız, esasen iyi niyetli, sempatik, Meclisin
de ortak sempatisini kazanmış bir arkadaşımız ama
konuşurken bazen, tahmin ediyorum, kastının ötesinde
değerlendirmeler yapıyor, bunu da kastının ötesinde bir
değerlendirme olarak kabul etmek isterim çünkü bu Mecliste kan ile
insanların ülke sevgisi arasında bağ kuran bir aklın uygun
olmayacağı kanaatindeyim, Özcan Beyden de böyle bir şey
beklemem. Bu, herhâlde öfkeyle söylenmiş, kastını
aşmış bir anlam olmalı diye düşünürüm.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Düzeltecektir muhakkak.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ayrıca, birtakım öfke ifadeleri,
Utanmazlar, uygun şekilde davranmayanlar. filan derken, metinden
okumayı da çok anlamam, bunlar duygusal tepkilerdir ve okunarak olmaz.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Yeniçeri...
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Şimdi, benim kan metaforunu saptırarak
ifade etti, ırkçılıkla bağdaştırdı, öjenizme
götürdü, neredeyse Darwine de, Lamarca da ulaştıracaktı, ondan
geri çekti. Bunu cevaplamak istiyorum, meramımız o değildi.
BAŞKAN
Lütfen yeni sataşmalara mahal vermeyiniz.
Buyurunuz
Sayın Yeniçeri.
9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Şimdi, Sayın Bostancı,
aslında...
AHMET
YENİ (Samsun) Konuştukça batıyorsun.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Bak, yine oradan başladı,
başladı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sen meramını anlat.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Bakın, şimdi, bizim bir konu üzerinde
anlaşmamız lazım. Burada ciddi bir iddia var, ben diyorum ki 16
ada işgal edilmiştir. 16 ada işgal edilmiş, orada bana laf
atacağınıza deyin ki: Arkadaşlar, bir komisyon
kuralım, gidip bu adaları bir ziyaret edelim. Gerçekten işgal
edilmiş mi, edilmemiş mi, Dışişleri Bakanı gelsin
cevap versin, Başbakan bu konuda cevap versin. Başbakan bu konuda
üstü kapalı cevaplar vermektedir, dolaylı cevaplar vermektedir, bir
anlamda kabul eder gibi meseleyi geçiştirmektedir. Bunu gelsin söylesin,
oradan laf atacak yerde, kadrolu laf
atıcı olarak beraber çıkın... Bu vatan hepimizin. Bu
toprakları ben ne kadar seviyorsam siz de o kadar seviyorsunuz ve sevmek
zorundasınız. Bunun izah tarzı yok ki.
Yani, şimdi, burada metaforik olarak yapılan
bir benzetmeden yola çıkarak buna uluslararası anlamlar yükleyip,
ırkçı bir anlama çekip, onun üzerinden yargı yapmak bir defa her
şeyden önce Naci Bostancıya yakışmaz çünkü benim bu konuda
yazdıklarımı da zaten kendisi biliyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ben de
Kastını aşmış. dedim.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Bunu bile bile saptırdığına
göre şov yapıyor burada, televizyonların önünde.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Düzeltiyor musun,
düzeltmiyor musun Hocam?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Çok açık bir
şekilde ifade edeyim ki o mesele, kan meselesi metafor olarak
kullanılmıştır, yoksa doğrudan doğruya kanla,
kemikle, kafatasıyla ölçülü bir hadise değildir. Onu söyledim ben.
Zaten o da biliyor öyle söylediğimi, biliyor da, bilmezlikten gelerek
-burada konuşacak ya- bu şekilde bir değerlendirme yapıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Aşk olsun.
Dedim ki: Özcan öfkeyle kastını aşmıştır.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Bugün çok açık
bir şekilde söyleyeyim: Bakın, ben millî meseleler konusunda kim
gelirse gelsin taviz vermem. Vatan söz konusu olduğunda, namus söz konusu
olduğunda bundan taviz olmaz. Bundan yüzde 10 indirim yapalım.
diyorsunuz, Yüzde 20 indirim yapalım. diyorsunuz...
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale)
Hayır, hayır.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - ...Süleyman
Şah Türbesinin de, altından vazgeçelim, üstünü
kaçırırız, kurtarırız. diyorsunuz, gelip başka
bir yeri işgal ediyorsunuz.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Öyle
bir şey yok.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Uluslararası
anlaşmalarla o toprak bizim. Şu anda gecekondu olarak
getirdiğiniz, Süleyman Şahı koyduğunuz yer sizin
mülkiyetiniz mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Gecekondu diyemezsin Hocam,
orası türbe.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale)
Orayı işgalcilerin...
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Hayır,
orayı...Tabii ki işgal ettiniz, başkasının
toprağı. Bizim asıl toprağımız orası,
Süleyman Şahın bulunduğu yer bizim toprağımız.
Oradan çıkarken siz anlaşmayla çıkacaktınız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Asıl
toprağımız Orta Asya, Özcan.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Uluslararası
anlaşmayla kurulan uluslararası anlaşmayla değiştirilir.
Şimdi yine söyleyeceğim, diyeceksiniz ki:
Şöyle söylüyor... Ya, akıl yok mu sizde arkadaşlar? Bir
tarafta uluslararası anlaşmayla sağlanmış bir yer var,
öbür tarafta siz tek taraflı olarak fiilî, defakto durum
yaratıyorsunuz. Var mı böyle bir şey? Dolayısıyla,
ikisi birbiriyle alakalı değil.
Sizin bu konuda ders almaya ihtiyacınız var.
Sizin bu konuda titreyip kendinize gelmeye ihtiyacınız var.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hocam anlaşmayı
okudun mu?
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Türbe
neredeyse toprak orası.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Bostancı
doğrudan doğruya partimizi ırkçılıkla
suçlamıştır, ırkçılıkla suçladı
doğrudan doğruya partimizi, dolayısıyla, sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Tam şey yapamadım, partiye
yönelik mi söyledi onu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
10.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, tabii, Naci Bey
buraya çıktı, yine felsefe yapmaya kalkıştı, edebiyat
yapmaya kalkıştı ama bir şeyi çok iyi
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Kötü
bir şey değil ki onlar ya.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Güzey şeyler
dedi.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Tabii, edebiyat
yapsın ama edebiyat yaparken anlamını ve hedeflerini de iyi
belirlesin.
Şimdi, burada kendilerine sunulan önergede 16 Türk
adasının Yunanlılar tarafından işgal edildiği
belirtiliyor, o konuda tek kelime söylemedi.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Sataşmadan söz
aldı.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Sataşmadan olabilir
ama buraya mademki çıktı, onunla ilgili bilgi vermesi gerekirdi.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Hayır,
konuşmacılarımız var, konuşmacılarımız
bilgi verecek.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Çünkü hani, kan diyor
ya, aslında kan millî değerlere sahip çıkıp çıkmamakla
ölçülür, yoksa Rh pozitif A mıdır, negatif midir, bununla ölçülmez.
Ama eğer siz millî duygulara sahipseniz 16 adanızın işgal
edilip edilmediği konusunu iyi araştırırsınız ve
burada cevabınızı ona göre verirsiniz. O mu daha önemlidir,
yoksa birisinin kanla ilgili ama amacı dışında
çarpıtılarak verilen sözü mü?
Burada tabii ki şunu hissedemezler, bunu iyi
biliyoruz çünkü Süleyman Şah Türbesi için Başbakanları, şu
anki Başbakanları aynen şöyle diyordu Dışişleri
Bakanıyken: Burası Türk toprağıdır, güvenliği
için her türlü tedbiri aldık, kimse sabrımızı test etmeye
kalkışmasın, cevabını alır. Evet, demek ki
sabrın testi oradaki türbenin bombalanması, sadece Süleyman
Şaha ait olan sandukanın Türkiye yakınlarına getirilip PYD
toprakları içerisinde muhafazası. Hani Türk toprağıydı
orası, Türk toprağını terk etmek değil midir?
Eğer Türk toprağını orada terk etmişseniz tabii ki
işgal edilmiş 16 adanız için de duygusuzlaşırsınız.
Aslında ilk kayıp toprağınız
Süleyman Şah toprağı değildir, oradaki uluslararası,
size verilmiş, bütün dünyanın kabul ettiği topraktır. Ama
siz, sadece oradan Süleyman Şaha ait olan sandukayı içinde
kemikleriyle olsa bile getirmeniz
Bu arada şunu da söyleyeyim:
Naaş diyor bazıları, naaş olmaz, naaşın ne
olduğunu bilmeyen insanlar bunu söyleyebilir, geçen de bana söz
atmışlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kemik denir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Ama şunu
söyleyeyim: Kemik denir, kemikleriyle getirildi ama burada önemli olan
Süleyman Şahın oradan getirilen sandukası ve içindeki kemikleri
değildi, o topraklar sizin topraklarınızdı, 1938de
Hatayın size bağlandığı gibi. Dolayısıyla,
siz orayı muhafaza etmiyorsanız 16 adaya karşı da
duyarsız olursunuz. Kan demek orada işte bunu hissedebilmek demektir,
o kültüre sahip olmak demektir, millî duygulara, millî değerlere sahip
olmak demektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Halaçoğlu.
Önerinin aleyhinde İstanbul Milletvekili
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Türkoğlu, sizin talebiniz
nedir?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkanım, burada gündem dışı konuşmalar
yapılırken onlar önceden zatıalinize arz ediliyor, ilgili
bakanlar Hükûmet sıralarında gündem dışı
konuşmalara cevap verebilmek için bile bulunuyorlar ve gerekli
gördüklerinde, sizin izninizle, yirmi dakika, gündem dışı
konuşmalara cevap veriyorlar. Bugün, 16 Türk adasının, Türkiye
Cumhuriyeti devleti egemenlik sahası içerisinde bulunan 16 adanın,
Yunanistan tarafından ilhakı konuşuluyor, böyle bir
araştırma önergesi veriliyor ve biz Hükûmetin bu konuda ne
düşündüğünü, gerçek durumun ne olduğunu, uluslararası
sözleşmelerin neyi gösterdiğine ilişkin ne düşündüğünü
bilemiyoruz çünkü Hükûmet temsilcileri Hükûmet sıralarında
bulunmuyorlar. Dolayısıyla, böyle ciddi ve önemli bir konuda bu
sıraların boş olmasını
yadırgadığımı, ayıpladığımı
paylaşmak ve tutanaklara geçirmek istiyorum.
Anlayışınız için teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Türkoğlu.
Aleyhinde İstanbul Milletvekili Osman
Aşkın Bak konuşacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, uluslararası
anlaşmalarla Türkiye Cumhuriyeti devleti egemenliği altında
bulunan Ege Denizi ve Akdenizdeki 16 adanın Yunanistan tarafından
işgali, anılan bölgelerdeki kıta
sahanlığımızda münhasır ekonomik bölgenin yine
Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi tarafından hukuksuz olarak
Türkiye Cumhuriyetinin hak ve egemenliğini ihlal edecek şekilde
kullanılması hakkında, 3/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu Meclis araştırma önergesinin aleyhinde söz
aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ülkemiz ile Yunanistan arasında, Ege Denizinde,
birbiriyle bağlantılı ve ülkemizin temel hak ve
çıkarlarını doğrudan etkileyen bir dizi sorun bulunmaktadır.
Bunlar; kara sularının genişliği, kıta
sahanlığının belirlenmesi, deniz
sınırlarının tespiti, egemenliği uluslararası
anlaşmalarla Yunanistana bırakılmamış ada,
adacık ve kayalıkların statüsü, hava sahasının
genişliği, FIR, uçuş malumat bölgesi, doğu Ege
adalarının uluslararası anlaşmalar hilafına
silahlandırılması olarak özetlenebilir. Ege sorunlarına
ilişkin, Yunanistan ile ülkemiz arasında çeşitli diyalog
kanalları ve önlemler bulunmaktadır. Yukarıda da
belirtildiği gibi, Egede bazı adacık ve kayalıkların
aidiyeti ve bununla bağlantılı olarak Türkiye ile Yunanistan
arasında geçerli bir uluslararası anlaşmayla tespit edilmiş
deniz sınırlarının bulunmaması da bu sorunlar arasında
yer almaktadır.
Ege adalarının aidiyetine ilişkin temel
belgeler 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış
Anlaşmalarıdır. Bu anlaşmalar, adaların
egemenliği ve silahsızlandırılmalarıyla ilgili
ayrıntılı ve değişik hükümler ihtiva etmektedir. Bu itibarla,
sorun, Lozan ve Paris Anlaşmalarının ilgili maddelerinin
yorumuyla alakalı hukuki bir meseledir ve uzun yıllardır
gündemdedir.
Bilindiği gibi, Ege meseleleri Yunanistan ile
aramızda mevcut diyalog kanalları çerçevesinde tüm yönleriyle ele
alınmaktadır. Ülkemiz, bu sorunların tümüne hakkaniyete uygun ve
ülkemizin temel hak ve menfaatleri gözetilerek, diyalog yoluyla çözüm
getirilmesini arzu etmektedir. Ege sorunlarının çözümü konusunda
izlenen ve sadece Hükûmetimiz döneminde değil, bu sorunların ortaya
çıktığı ilk andan itibaren benimsenen bu politikamızda
herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Tüm bu
konular, ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın
Başbakanlığı döneminde Yunanistanla tesis edilen yüksek
düzeyli iş birliği konseyi toplantıları çerçevesinde de üst
düzeyde Yunan taraflarıyla görüşülmektedir. Hükûmetimiz, yeni seçilen
Yunan Hükûmetiyle de bu anlayışla diyalog kanallarının sürdürülmesi
görüşündedir. Burada hedeflenen, Ege sorunlarına diyalog yoluyla,
hakkaniyete uygun, ulusal menfaatlerimiz doğrultusunda ve
uluslararası hukuk temelinde çözümler bulunmasıdır. Bu
bağlamda, haklarımızın korunduğundan şüphe
duyulmamalıdır. Doğu Akdenizdeki kıta
sahanlığı meselesi ve burada petrol, doğal gaz arama konusu
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin 2003 yılında başlattığı
tek taraflı münhasır ekonomik bölge sınırlandırma
anlaşmaları yapmasıyla
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tek taraflı olmaz
Osmancığım, başka bir ülkeyle beraber yapılır o;
Lübnanla, Mısırla yapmıştır.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) -
bölgede ilave bir
gerginlik kaynağı olarak gündeme gelmiştir. Hükûmetimizce 2003
yılından itibaren Güney Kıbrıs Rum yönetiminin bu tek
taraflı faaliyetlerine
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tek taraflı münhasır
ekonomik bölge anlaşması olmaz. Osman, bilmiyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) -
yönelik gerekli
adımlar atılmış, bölgedeki kıta
sahanlığımızdaki haklarımız kayda geçirilerek
ülkemizin herhangi bir şekilde hukuki anlamda hak kaybına
uğramasına müsaade edilmemiştir. Rum yönetiminin faaliyetleri
sınırlandırma anlaşmaları yapmakla
sınırlı kalmamış, Rum tarafı Kıbrıs
Türklerinin haklarını yok sayarak son yıllarda sismik
araştırma ve sondaj faaliyetlerinde bulunmuştur. Bu faaliyetlere
yönelik olarak da hem ülkemizin hem Kıbrıs Türklerinin bölgedeki
doğal kaynaklar üzerindeki hak ve yetkilerinin teminat altına
alınması için gerekli girişimlerde bulunulmuş ve
Dışişleri Bakanlığımız
açıklamalarıyla kamuoyumuzu da zamanlıca bilgilendirmiştir.
Bu çerçevede, açıklıkla belirtmek isterim ki bölgede Türkiyenin
kıta sahanlığına ilişkin hakları Birleşmiş
Milletler nezdinde kayda geçirilerek teminat altına
alınmıştır. Ülkemizin itiraz ettiği tek taraflı
sınırlandırma anlaşmalarının ülkemiz
bakımından hukuki bir sonuç doğurması ve kıta
sahanlığımızdaki haklarımızın ihlal edilmesi
söz konusu değildir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, ihlal ettiler.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Tarafımızdan
atılan hukuki adımlar dışında bölgede de
haklarımızın korunması için her türlü tedbir
alınmıştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne yaptınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Ülkemizin kıta
sahanlığında başka bir ülkenin petrol, doğal gaz
aramaya, çıkarmaya ilişkin bir faaliyeti söz konusu değildir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O münhasır ekonomik bölgeler
senin kıta sahanlığının içinde değil zaten!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Bugüne kadar olduğu
gibi, bundan sonra da böyle bir gelişmeye izin verilmeyecektir. Bölgedeki
deniz kuvvetleri unsurlarımızca kıta
sahanlığımıza yönelik olabilecek her türlü ihlal
olayını tespit etmek konusunda aktif ve titiz bir çalışma
yürütülmektedir.
Başlangıçta da vurguladığım gibi, kıta
sahanlığımıza ilişkin haklarımız
Birleşmiş Milletler nezdinde kayda geçirilerek teminat altına
alınmıştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Gel bir ara, o hikâyenin
nasıl olduğunu anlatayım ben sana.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bu çerçevede, ilk
olarak 2 Mart 2004 tarihinde ve son olarak 12 Mart 2013 tarihinde
Birleşmiş Milletlere gönderilen notalarla ülkemizin Doğu
Akdeniz'deki deniz alanlarına ilişkin kıta sahanlığı
dış sınırları Birleşmiş Milletlere
bildirilmiştir.
Söz konusu sınırlar içerisinde herhangi bir ülkenin ekonomik
menfaatlerimiz aleyhine petrol, doğal gaz arama veya başka bir
faaliyette bulunmasına izin verilmemekte, bu konuda ihtiyaç
duyulduğunda ilgili ülkelere gerekli uyarılar diplomatik yollardan
yapılmaktadır.
Tabiatıyla bölgede sadece ülkemizin değil Kıbrıs
Türk tarafının hak ve çıkarlarının korunması da
söz konusudur. Bu bağlamda, Hükûmetimizce uluslararası hukuk
çerçevesinde Kıbrıs Türk tarafına her türlü destek
verilmiştir ve verilmeye devam edilecektir. Rum tarafının
Ada'nın güneyinde yine tek taraflı olarak ilan ettiği 12
parselde çeşitli yabancı şirketlere ruhsatlar verilmesi üzerine
de Hükûmetimizce Kıbrıs Türk tarafının faaliyetlerini
destekleyecek mahiyette her türlü tedbir alınmıştır.
Bildiğiniz gibi, Rum tarafının Kıbrıs
Türklerinin haklarını yok sayan bu ihale süreci üzerine bir yandan
Kıbrıs Türk tarafı Ada'nın güneyinde Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığına arama çıkarma ruhsatları
vermiş, diğer yandan da ülkemiz ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti arasında bir kıta sahanlığı
sınırlandırma anlaşması imzalanmıştır.
Ada'da bir çözüm sürecinin başlamasına yönelik müzakerelerin
hazırlık aşamasında Rum tarafının tek
taraflı faaliyetlerini ısrarla sürdürmesi Hükûmetimizce uluslararası
temaslarımızda da gündeme getirilerek Rum tarafının
enerjisini çözüm yönünde kullanması yönünde teşviki istenmiştir.
Rum tarafı, AB üyesi olmasından da bulduğu güçle bu
faaliyetlerini ara vermeden sürdürmektedir. Buna tepki olarak da Hükûmetimizce
-biraz önce de belirttiğim gibi- Kıbrıs Türk tarafının
faaliyetlerine tam destek sağlanmaktadır.
Bu çerçevede, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına ait
Barbaros Hayreddin Paşa Gemisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
tarafından TPAO'ya verilen ruhsatlar çerçevesinde, Kıbrıs
Adası'nın etrafında sismik araştırma faaliyetleri
gerçekleştirmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Adam gazı çıkardı, siz hâlâ
araştırma yapıyorsunuz.
OSMAN
AŞKIN BAK (Devamla) Böylelikle hem Kıbrıs Türklerinin
verdiği ruhsat sahalarında hem bölgedeki kıta sahanlığımızda
gerçekleştirilen bu faaliyetle ilgili çevrelere gerekli mesajlar
verilmiş, ülkemizin ve Kıbrıs Türk halkının hak ve
çıkarları korunmuştur.
Özetle belirtmek gerekirse, Ege ve Doğu Akdenizdeki
başta kıta sahanlığımız olmak üzere,
uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve çıkarlarımız
korunmakta ve üçüncü taraflarca atılabilecek mütecaviz adımlara
ilişkin her türlü tedbirler ilgili tüm kurumlarımızla iş
birliği hâlinde alınmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırma önergesinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bak.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yeniçeri.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, konuşmacı bizim söylediklerimizi burada
onaylamış ve öyle oturmuştur.
Şimdi, ben buradan soruyorum: 16 tane ada üzerinde
Sınırları belirlenmiş ve ihtilaflı ada. diyor.
Bunlar sınırları belirlenmiş ihtilaflı ada değil,
Türkiyeye bırakılmış ve Türkiyeye ait adalardır. Bu
adaların üzerinde şu anda Yunan silahlı kuvvetleri ve Yunan
bayrağı vardı. Onun üzerinde kilise vardır ve orada
Yunanlılar her türlü icrai sanatı etmektedir. Siz bundan bahsedecek,
bunu anlatacak yerde, genelleyerek ve indirgeyerek Bu bölgedeki menfaatlerimiz
korunuyor. diyor ve sorundan kaçıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
kimin ne anlatacağına Sayın Yeniçeri karar veremez.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Bu bakımdan,
buradan Türk halkına seslenmek istiyorum: Anlaşılıyor ki bu
bölgedeki adalarımız Yunan işgali altındadır, AKP de
buna göz yummaktadır ve bunun üzerine gitmemektedir. Kayıtlara girsin
diye söyledim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yeniçeri.
Kayıtlara girmiştir efendim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
kayıtlara girsin diye söylüyorum.
Şimdi, Dışişleri
Bakanlığının ellerine tutuşturdukları bir
yazıyı veriyorlar ama bakın, Savunma Bakanlığı
Hiçbir sorun yok. derken Dışişleri Bakanlığı da
adalarla ilgili bazı sorunlar olduğunu belirtiyor yazılı
soru önergelerinde. Şu an İngilizler tarafından yayınlanan
iki tane harita var elimde. Birisi 16 adanın işgalinden öncesi,
birisi de işgalden sonrası. Uluslararası denizlere
açılışımızı birincisinde sağlıyoruz ama
ikincisinde işgal edilmiş olan haritada maalesef bunlar
kapanmış durumda. Siz burada bu konunun ciddi olarak ele
alınmasını sağlamanız gerekirken geçiştirmeye
çalışıyorsunuz. Bakın, bu, siyasi nitelikte olan bir mesele
değil, siyaset üstü olan bir konudur.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Siz, ciddi olsanız,
şurada bir ay zaman yok, bunu şimdi getirmezsiniz. Neredeydi
aklınız? İki ay çalışma süresi var mı?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Siz, eğer 16
adanın, ki Kardak kayalıklarıyla ilgili birçok çalışma
yapılmıştır. Egemenliği tartışmalı
adalar üzerinde projeler yürüttüm ben bizzat. Ama tekrar ediyorum, Kardak
kayalıklarında bile şu an Yunan bayrağı
dalgalanmaktadır, Eşek adalarında Yunan bayrağı
dalgalanmaktadır. Size bir şey söylüyorum. Bunun için en azından
İnceleyeceğiz. demeniz bile yeterliydi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Böyle millî bir meseleyi
istismar etmek yakışıyor mu ya!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
Lehinde Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Komisyon oluşturulsa
bile zaman mı var, neredeydi aklınız şimdiye kadar?
Şurada bir ay yok ya! Bir ay sonra Meclis kapanıyor be!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yıllardır söylüyoruz.
Senin bakanlarının verdiği cevaplar burada.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Seçim mi önemli, bu mu?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Seçimi iptal mi edelim?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Bu da devam eder.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; MHP
Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçerinin Ege ve
Akdenizde Yunanistanın işgal ettiği 16 adaya ilişkin,
Anayasanın 98 ve TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca, Meclis araştırması açılmasını
öngören konuyu görüşüyoruz.
Değerli milletvekilleri, Egede Hurşit, Fornoz,
Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba ve
Ardacık adaları; Akdenizde de Gavros, Dhia, Dionisades,
Gaidhouronisi ve Koufonisi gibi adalar 2004ten bu yana Yunanistanın
işgali altında. Bu adalara ilişkin statüler 1913 Londra, 1920
Sevr, 1923 Lozan ve 1947 Paris Antlaşmalarıyla ve Süfera
Konferansıyla belirlenmiştir. Burada temel kavramlardan birisi
bağlı sözcüğüyle bitişik sözcüğüdür. Bazen
bağlı sözcüğü anlaşmalarda kullanılmaktadır
bazen de bitişik sözcüğü kullanılmaktadır.
Anlaşmazlığın çoğu da buradan kaynaklanmaktadır.
Egemenliği devredilmemiş adalar üzerinde, Kuzey
Egede, Balkan Savaşı sonrasında Yunanistanın işgal
etmediği ada, adacık ve kayalıklar ile Menteşe adaları
ve bunlara bitişik adalar üzerinde Osmanlının halefi olan
Türkiyenin egemenliği devam etmektedir. Ancak, Yunanistan Kardak
adalarını işgal ettiğinde, biliyorsunuz, o dönemde,
şanlı komandolarımız harekete geçtiler, basın
mensupları Doğu Kardak adasına çıkarak ay
yıldızlı al bayrağı diktiler. Sonra bir askerî harekât
oldu, Washington devreye girdi ve Washington eski statüye dönülmesini
sağladı. Buna neden olan hadise Figen Akat teknesinin -küçük bir
ticaret gemisinin- kayalıklara oturması ve Yunan kurtarma gemilerinin
kurtarma faaliyetini reddetmesi, Türk gemilerinin kurtarma faaliyetine
girişmesi üzerine gerginliğin tırmanmasıydı. Daha
sonra, Yunan valisi Batı Kardak adasına bayrak dikti, Türk
habercileri de Doğu Kardaka bayrak diktiler. 2004ten bu yana Yunanistan
adım adım ilerlerken Türkiye adım adım geri çekildi.
Millî konulara duyarsız AKP Hükûmeti, Adaları
terk et kurtul, türbeyi taşı kurtul. anlayışıyla
hareket etmektedir.
Silahsızlanma ön koşulu olduğu hâlde
Yunanistan bütün adaları silahlandırmıştır.
Sözleşmelere göre sadece yerel askerî birliklerin eğitimi ile bütün
ülkeye orantılı polis ve jandarma gücü bulundurması gerekirken
bu sınırlar aşılmış, üsler kurulmuştur.
Adaların terk edilmesi, hava sahası, FIR hattı
bakımından sorunludur; kara suları bakımından ciddi
sorunlara yol açabilecektir; seyahatler bakımından açmazlara bizleri
sürükleyecek, turizm faaliyetlerini olumsuz etkileyebileceklerdir.
Konuya duyarsız olanları vatana ihanet
suçlaması beklemektedir. Sınırlar namusumuzdur. diyen eski
Dışişleri Bakanı, Hiç kimse gücümüzü test etmeye
kalkışmasın. diyen Ahmet Davutoğlu, Uluslararası
sularda Türk Bayrağı taşıyan gemiler Türk toprağı
sayılır. diyen ve adına Kiziroğlu Ahmet Bey, peh, peh,
peh! türküsü uydurulan Başbakan nerededir?
Sayın Erkan Akçayın adalarla, Menteşe
Adalarıyla ilgili sorusuna -biraz önce bülteni okuyan Sayın Osman
Aşkın Bak da söyledi, kendisine verilen bültenin
dışına çıkmadığını gördük sayın
arkadaşımızın- Ahmet Davutoğlu
Dışişleri Bakanıyken şu cevabı veriyor: Ülkemiz
ile Yunanistan arasında Ege Deniziyle alakalı olarak bazı
adacık ve kayalıkların aidiyeti dâhil bir dizi sorun
bulunmaktadır. Bu sorunların tümü, mevcut diyalog kanalları
çerçevesinde bu ülkeyle ele alınmaktadır. Ülkemiz, bu sorunların
tümüne, hakkaniyete uygun olarak ve ülkemizin temel hak ve menfaatleri dikkate
alınarak kalıcı çözümler getirilmesini arzulamaktadır.
Arzu etmek başka şey, harekete geçip bunu elde etmek başka
şeydir. Yunanistanın işgal etmekle yetinmeyip anlaşmalara
aykırı olarak silahlandırdığı adalar nedeniyle on
bir yıldır bir tek nota verilmemiştir. Suriyeyle ilgili
olduğu gibi, Irakla ilgili olduğu gibi, kaçak sarayın baş
sakini Ne notası? Müzik notası mı? diye bir anlayış
içindedir.
37 kilometre uzaktaki Süleyman Şah Türbesindeki ,vatan
toprağındaki ecdat kemiklerini sınırın sıfır
noktasına taşımak zafer sayılmaktadır.
Uluslararası anlaşma olmadan bir başka ülkenin bir başka
noktadaki toprağını işgal etmek tanınamaz bir hukuk
dışılıktır. Türbeyi, türbedeki kemikleri
taşıyan AKP Hükûmeti bu adacık ve kayıtları da
taşımayı düşünmekte midir?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Süleyman Şaha
saygısızlık yapmayın Sayın Valim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ne kemiğinden
bahsediyorsun? Ne kadar ayıp bir şey ya!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Erdoğanın
oğullarının gemicikleri bu adaları taşıyabilecek
büyüklükte midir? Kaç dwt veya grostonluk gemi bu adayı
taşıyabilecektir, hesaplanmış mıdır? Vatan
toprağı gayrimenkuldür, taşınmaz topraktır.
Toprağın taşınabileceği kavramı yeni bir
icattır. Ege adaları Anadolunun uzantısıdır, terk
edilemez, silahlandırılmasına müsaade edilemez.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti, hangi niyetle
olduğu bilinmez, güçlü orduyu hırpalamıştır, hava ve
deniz gücünü dağıtmıştır, karada komutan, havada
pilot, denizde kaptan, komodor bırakmamıştır. Ordusunu acze
düşüren hükûmetler söylediklerini, dediklerini uygulayamazlar. O
bakımdan Kimse gücümüzü test etmesin. diyenler güçlü orduya sahip
çıkmak durumundadırlar. Deniz kuvvetlerinin, hava kuvvetlerinin, kara
kuvvetlerinin nasıl tahrip edildiği bilinmektedir. Ulusal çıkar
ve onurumuzu zedelemeye Cumhurbaşkanının da,
Başbakanın da, Dışişleri Bakanının da
hakkı yoktur.
Zulmünüzle birlikte acziniz de artmıştır.
Zulmü artanların gidişleri çabuk olur. Ulusal çıkarları
koruyamayanların gidişleri yakındır. Bir yandan ulusal
çıkarları koruyamayacaksınız, bir yandan da demokratik hak
ve gösterileri ağır yaptırımlarla
yasaklayacaksınız. Sonra da hangi araştırma konusu gelse
Gündemimiz çok yoğun, iç güvenlik paketini görüşüyoruz; o
bakımdan bu konunun gündeme alınmasına karşıyız.
diyeceksiniz. Günlerdir Meclisi meşgul ediyorsunuz, Meclisi ağır
harcamalara sokuyorsunuz, Meclis çalışanlarına ağır
angaryalar yüklüyorsunuz, uluslararası çalışma
kurallarını, sağlık kurallarını hiçe sayıyorsunuz.
Bu kadar ağır ihmal ve kusur bugüne kadar hiçbir hükûmette görülmedi.
Ülkesine ve ulusuna karşı sorumluluğunu müdrik
olamayanların gidişleri yakındır.
Hak edenlere saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öner.
Aleyhinde Isparta Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu,
özellikle Özcan Yeniçeri Hocamızın vermiş olduğu
uluslararası anlaşmalar ile Türkiye Cumhuriyeti devleti
egemenliği altında bulunan Ege Denizi ve Akdenizdeki 16 adanın
Yunanistan tarafından işgali, anılan bölgelerdeki kıta
sahanlığının münhasır ekonomik bölgenin yine
Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi tarafından hukuksuz bir şekilde
Türkiye Cumhuriyetinin hak ve egemenliğini ihlal edecek şekilde
kullanılması diye bir genel kavramda bir araştırma
önergesi, Meclis tarafından yapılması için bir önerge
verilmiş. Buna Osman Aşkın Bey cevap verdi. Biraz önceki
milletvekilimizin, bir milletvekili arkadaşımızın
yapmış olduğu konuşmayı bülten olarak
değerlendirmesini de hiç şık
bulmadığımızı ifade ediyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Neden? Hepsi kelime
kelime burada. Sayın Recep Özel, hepsi burada kelime kelime.
RECEP ÖZEL (Devamla) Bir milletvekili
arkadaşımız çok değerli, çok kıymetli bir konuşma
sergilemiştir.
Yumurta küfesi AK PARTİnin sırtında; öyle
sizin gibi birtakım sokak ağzıyla konuşarak ulus, devlet
yönetilemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Küfeyi siz
düşürdünüz!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O ağız sende var sende!
RECEP ÖZEL (Devamla) Biz diplomatik dil kullanarak,
diplomatik üslupla bu işleri götürmek zorundayız. Öyle herkese
efelenerek, herkese diplomatik dil dışına çıkarak
birtakım küheylan üsluplarla gidersek Türkiye yönetilemez hâle gelir. Biz
ne yaptığımızı biliyoruz; ne şekilde bu
hakkımızı, hukukumuzu
Uluslararası alanda korumamız
gereken her şey korunmaktadır.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Yemin et!
RECEP ÖZEL (Devamla) Bununla ilgili de deniz hukuku,
uluslararası sözleşmeler, kıta sahanlığıyla
ilgili sözleşmelerden kaynaklanan haklarımız vardır. Tek
taraflı bir ülkenin Kıta sahanlığını artırdım.
demekle de o kıta sahanlığı artırılmaz.
Ben Süleyman Şahla ilgili olarak da, burada gelip
kemik benzetmesi yapılmasını bize emanet olan o yüce şahsa
da bir hakaret olarak algılamamız gerektiği
O, korunması
gereken, hepimizin itibar etmesi gereken ve naaş olarak getirdiğimiz
bir yerdir.
Herhâlde cevap verecek Ali Haydar Öner, cevap vermesi
için bir şey daha söyleyeyim, ona da cevap versin. Biraz önce Aciz içinde
olanlar çabuk giderler. dedi. Kendisi aciz içinde, bu dönem Ispartadan aday
bile olamadı.
Hepinize başarılar dilerim efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.
(Gürültüler)
Lütfen, Genel Kurula geliyorsunuz, hoş geliyorsunuz
da biraz sessiz olursanız Sayın Öneri duyayım.
Buyurunuz Sayın Öner.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Efendim, Sayın Özel
sokak ağzıyla konuştuğumu söyledi.
BAŞKAN Lütfen, lütfen, biraz sessiz olalım.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sokak ağzıyla
konuştuğumu söyledi. Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir
milletvekili olarak milletvekili kimliğine uygun olarak
konuştuğumu düşünüyorum. Sataşma nedeniyle söz istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tutanaklara geçti efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öner.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in,
Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Recep Özeli Isparta Milletvekili adayı
olarak, 24üncü Dönem, o dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan aday gösterdiği için kendisine çok müteşekkiriz.
Sayesinde Ispartadaki Cumhuriyet Halk Partisi oylarını yüzde 9dan
yüzde 22,86ya çıkararak geldik. Bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Recep Özel arada bir sataşır, sonra
cevabını alır, Bundan sonra sayın valime
çatmayacağım. der, sonra unutur, o kadar sorumsuzluk içinde yeniden
bir şey söyler, yeniden cevabını alır.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Gidici misiniz
Sayın Vali?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Recep Özel,
kimin sokak ağzı taşıdığını, kimin
sokak ağzı taşımadığını Sayın
Süreyya Sadi Bilgiç dâhil bütün Ispartalılar bilir. Hiç seni bir defa
ciddi tavır içinde görmedim.
Aziz milletvekilleri, Recep Özeli bir defa ciddi
tavır içinde gören var mı? (AK PARTİ sıralarından
Var, var! sesleri) Oo, ne kadar gayriciddisiniz! Ne kadar gayriciddisiniz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Öner, lütfen karşılıklı konuşmayınız.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bu kadar gayriciddi bir
adama ciddi demek basiretsizliktir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oylayalım Sayın Valim.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Senden daha ciddi. Senden
daha ciddi olduğu kesin.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Geliyor, benim
Ispartada yeniden aday olmadığıma.
BAŞKAN Sessiz olalım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Recep Özelin yerini iyice
sağlamlaştırdın.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ispartada aday
oldunuz mu?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Recep Özel kendi
baştan bay bay dedi. Ben sadece geçen dönem Cumhuriyet Halk Partisi
Merkez Karar Yönetim Kurulu, parti meclisi ve Genel Başkanımın
bana verdiği görevi yerine getirdim. O görevi de şerefle yerine
getirdim. (CHP sıralarından alkışlar) Bülent
Arınçın bile aklı karıştı. Nerede o özgül
ağırlığı yüksek Başbakan
Yardımcımız? Bülent Arınç Ispartaya geldiğinde -2
milletvekilimiz şahit- Allah Allah, Isparta gibi bir yerde, muhafazakâr,
mütedeyyin bir yerde Cumhuriyet Halk Partisi nasıl 2nci parti olur,
nasıl yüzde 9dan yüzde 22,86ya çıkar?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) O zaman devam
etseydin.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Meydanı sana
bıraktım, hadi bakalım görelim, aday bile gösterilmeyeceksin
sen.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Isparta sizi
istiyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Allah kısmet ederse
biz yine burada olacağız ama senin nerede olacağını
bilemem.
Arkadaşlar, yirmi üç ay Isparta Valiliği
yaptım. Ispartanın her yerine elimiz ulaştı.
Ispartalılar da kadirbilir davrandılar, teveccühlerini esirgemediler.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Büyük hizmetler
yaptınız Ispartaya!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - O yirmi üç ayda Sayın
Recep Özeli bir defa Ispartada görmedim. Seçim kampanyasında Atabeyde
seçim bürosunda karşılaştık. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Yalan. desin, Helal olsun. diyeyim. Evet, aynen
böyle.
Arkadaşlar, boş konuşmayalım,
boş konuşanı ve yan gelip yatanı Allah sevmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Isparta sizi
istiyor, Isparta.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Recep Özel başka
yanlışlar da yaptı, söylemeye utanıyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayıp ayıp!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Hak edenlere
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Isparta sizi
özlüyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öner.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen biraz
sessiz olalım.
Evet, Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sokak ağzıyla
konuştuğumuzu ifade ettiler, bu sebeple sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Nasıl söyledi?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Size söylemedi Hocam ya.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ben konuşmacıya
söyledim, ona söylemedim ki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Onu size demedi Hocam.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ben Haydar Beye söyledim, o da
cevap vermişti.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bize söylemediniz mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) Hayır, yok, size demedim.
BAŞKAN Şimdi, lütfen
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Tamam
Başkanım, bizimle ilgili söylememiş, özür diledi.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, uluslararası
anlaşmalarla Türkiye Cumhuriyeti devleti egemenliği altında
bulunan Ege Denizi ve Akdenizdeki 16 adanın Yunanistan tarafından
işgali, anılan bölgelerdeki kıta sahanlığımızda
münhasır ekonomik bölgenin yine Yunanistan ve Güney Kıbrıs
yönetimi tarafından hukuksuz olarak Türkiye Cumhuriyetinin hak ve
egemenliğini ihlal edecek şekilde kullanılması hakkında,
3/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Peki o zaman.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN -
oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi kabul
edilmemiştir.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.29
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan Nilüfer Çayındaki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/327), Görüşmelerinin Genel
Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 4/3/2015 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Nilüfer Çayındaki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/327) esas
numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin Genel
Kurulun 4/3/2015 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehinde Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bursamızın Nilüfer Çayının kirliliği konusunda
vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Sizleri ve televizyonları
karşısında bizleri izleyen vatandaşlarımızı
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Güney Marmara Bölgesinde tarih, turizm, sanat, ticaret,
sanayi ve tarım kenti olan Bursa, Türkiyenin 4üncü büyük ilidir. Son
yıllarda Bursaya olan göçler sebebiyle nüfusta ciddi artışlar
meydana gelmiştir. 1927 yılında 400 bin olan Bursa nüfusumuz
2014 yılında 2 milyon 700 bini aşmıştır. Bu
durum, plansız bir biçimde Bursa Ovasının hızlı
kentsel ve sanayi yapılaşması sonucu elden çıkmasına
neden olmuş ve ortaya çıkan çeşitli atıklar Nilüfer
Çayının kirlenmesine ve çevresinin büyük zarar görmesine sebep
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, kısaca Nilüfer
Çayını size anlatmak isterim. Nilüfer Çayı Marmara Bölgesinin
önemli akarsularından biridir. 103 km uzunluğundaki Nilüfer
Çayı, Uludağın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki
2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras
Suyudur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla
birleşerek Nilüfer adını alır. Ortalama su hacmi 458
milyon metreküp/yıldır. Su toplama havzası 680 kilometrekare,
yıllık olarak ortalama debisi 16,77 metreküp/saniyedir.
Doğancı Barajı ile kentin içme suyuna katkı yapar. Bursa
Ovasını suladıktan sonra çevresindeki dereleri ve Ayvalı
Deresini de alarak Uluabat Gölüne ulaşır. Daha sonra Susurluk
Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazından Marmara Denizine
dökülür.
Bursanın bu Nilüfer Çayı ilçemize de
adını vermiştir ama şunu hemen ifade etmek isterim ki
Nilüfer Çayı balıkların tutulduğu, etrafında
pikniklerin yapıldığı ve çevresinde birçok bitki ve
hayvanın yaşadığı bir çay olmasına rağmen
gelin görün ki son yıllarda oldukça kirlenmiştir. Bu
çayımız göç yolu üzerinde bulunan leyleklere bile barınma ve
geçiş sağlamaktadır. Yan kolları başta sanayi ve evsel
atıklarıyla tamamen kirlenmiş bir durumdadır. Türk Mühendis
ve Mimar Odaları Birliği Kimya Mühendisleri Odası Bursa
Şubesi TÜBİTAKa bir analiz yaptırmış ve analiz
sonuçları arkadaşlar, değerli milletvekilleri, yasal limitlerin
3 katı üzerinde katı madde, yağ ve gres, 5 katı üzerinde
renk ve 8 katı üzerinde sülfür içeren sonuçlar içermektedir. Peki, bu ne
anlama gelmektedir? Bu ağır metaller topraklarda birikime ve
toprağın üst kısımlarında birikmesine neden
olmaktadır. Bu durum böyle devam ettiği takdirde yıllar sonra
hem insanlara hem oradaki canlılara da zarar vereceği
aşikârdır.
Ovada Nilüfer Çayı ve Ayvalı Deresinde daha
çok demir, mangan, çinko, bakır, nikel, krom ve kurşun birikimine
rastlanıldığının da altını özellikle çizmek
isterim.
Değerli milletvekilleri, Nilüfer Çayı
araştırma önergesinin asıl amacı hep beraber bu
kirliliğin önlenmesine katkı koymaktır. Çünkü Nilüfer Çayı
güzergâhı boyunca alınacak tedbirler bazı kişi ve
kuruluşları rahatsız etmektedir. Örneğin, Nilüfer
Çayıyla ilgilenen bir vali merkeze alınmıştır,
diğer bir vali ise bu konuya hızla girmiş ama daha sonra bu
konudan hızlıca uzaklaşmıştır. Büyükşehir
Belediye Başkanını sorarsanız arkadaşlar, o da ovadaki
sanayi tesislerine arıtma yapmak için sekiz yıl gibi bir süre
vermiştir. O zaman Bursalılar ne yapmıştır?
İktidardan umudunu kesmiştir. Bu çayın temizlenmesi gerekir. O
zaman DOĞADER, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, EKODER
Karacabey İnkaya Köylüleri Dayanışma Derneği Mudanya Halk
Meclisi, yöre halkı ve balıkçıların da içinde yer
aldığı bir platform tarafından Marmara Denizine akan
"Nilüfer Çayı Temiz Aksın" kampanyasına
başlamışlardır. Bu konuda, başta
kadınlarımız olmak üzere, bütün sivil toplum örgütleri destek
vermiştir.
Neler yapabiliriz? ifadesini hemen
huzurlarınıza getirmek istersek
Bursa ilimiz sınırları içerisinde
doğan Nilüfer Çayı'nın sahip olduğu doğal
zenginliğin korunması ve bu kaynakların gelecek kuşaklara
sağlıklı bir şekilde aktarılabilmesi amacıyla
acil eylem planının oluşturulması gerekir.
Ciddi yapılaşma ve gelişme tehdidine
karşı önleyici tedbirlerin alınması gerekir.
Nilüfer Çayının kirlenmesine sebep olan tüm
yapıların envanterinin çıkarılarak gerekli tedbirlerin
alınması gerekir.
Sanayi tesislerinden kaynaklanan atıkların
tespit edilmesi ve önleyici tedbirler alınması gerekir.
Uludağ oteller bölgesinde faaliyet gösteren otel
işletmeleri ve kamuya ait sosyal tesislerden kaynaklanan atık
suların tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Nilüfer Çayı ve yan kollarının
ıslahı konusunda tespitlerde bulunulması ve gerekli tedbirlerin
alınması gerekir.
Çevre kirliliğinin önlenmesi, bitki ve hayvan
varlıklarının korunması, tarım arazilerinde
sağlıklı sulama yapılabilmesi, vazgeçilmez su
kaynaklarımızın korunması için Nilüfer Çayı üzerindeki
oynanan bu oyunlara son verilmesi gerekir. Bunlarla ilgili tüm önlemlerin
alınması lazım. Ve bu konuda huzurlarınızda Türkiye
Büyük Millet Meclisinden resmî tüm makamları da görevlerini yapmaya davet
ediyorum. Ayrıca görevlerini yapmak üzere de büyükşehir belediyesi ve
ilgililerine de sorumluluklarını hatırlatıyorum.
Değerli milletvekilleri, araştırılan
kanser taramalarıyla ilgili topraklarda biriken ağır metallerle
ilgili konuları sadece ifade ederek geçmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Nilüfer Çayı konusunda
bilgi sunmuşken, çok kısa da olsa, Bursamızda bugünlerde
yaşanan iki konuda da bilgi vermek istiyorum.
Bunlardan birisi, Gürsu ve Kestel Ovalarında
aşırı yağıştan dolayı tarım
alanları, armut bahçeleri sular altında kaldı ama maalesef,
Hükûmet, ilgili Bakanlık seyretmekten başka hiçbir şey
yapmamış, ne drenaj kanallarının temizlenmesi ne de
onların açılmasıyla ilgili çaba sarf etmiştir. Karacabey ve
Mustafakemalpaşa Ovalarında şu anda 100 bin dönüm arazi su
altındadır, 300 bin dönüm tarım arazisi ise balçık hâline
gelmiş durumdadır, içine girilmez durumdadır.
Yağışlardan dolayı domates ve
mısır hasatları aralık sonuna kadar devam etmiş, bir
kısım mahsul ise tarlada kalmıştır. Bunu niçin
söylüyorum? Ziraat Odası yetkililerinden aldığımız
bilgiler ışığında, bu alanların
altyapılarının çok az bir masrafla yapılabileceğini,
drenaj kanallarının açılıp temizlenmesiyle böylece her
yıl milyonlarca zararın ortadan kalkacağını söylemek
isterim.
Değerli milletvekilleri, bu önergemize -burada Bursa
milletvekili arkadaşlarımız da var- zannediyorum ki hep beraber
sahip çıkacağız. Şundan dolayı: Bu konunun yerel
yönetimlerle veya valiliklerle çözülme şansı yok çünkü bu konuya
dokunduğunuz zaman çevrenizdeki çok kişiyi rahatsız ediyorsunuz,
konunun başında da bahsettiğim gibi. Bu bakımdan, bu
önergemize ben biliyorum ki, ön sıralarda oturan Bursalı milletvekili
arkadaşlarımı görüyorum, onlar da destek verecek, siz de destek
vereceksiniz ve hep beraber acil eylem planıyla Bursa Nilüfer
Çayını bu şekilde hem temizlemiş hem de
kurtarmış olacağız.
Biz ne diyoruz arkadaşlar? Nilüfer
Çayının zehir değil, nehir olarak akmasını istiyor,
hepinize saygı ve sevgi sunarken desteklerinizi bekliyor, selam ve
saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun Başkanım. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Aleyhinde, Bursa Milletvekili Necati Özensoy.
Buyurunuz Sayın Özensoy. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu Nilüfer Çayıyla alakalı araştırma önergesi
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bursa, Allahın bütün nimetlerini
bahşettiği çok özel bir şehir. Baktığımızda,
doğada aklımıza gelen ne varsa, Uludağıyla, Marmara
Deniziyle, Uluabat ve İznik Gölleriyle, aynı zamanda derelerin birleştiği
Nilüfer Çayıyla ve ovasıyla gerçekten Allahın bütün
nimetlerini bahşettiği, bir rivayete göre de Hızır
Aleyhisselamın yeşil torbasını düşürdüğü bir
şehir. Tabii, bütün bu güzellikleri, geçmişte -biz yaş
itibarıyla- hem yeşilliklerin bol olduğu hem de o Nilüfer
Çayında yüzüldüğü ve balıkların avlandığı,
balıklarının yenildiği dönemi hatırlayan birisi olarak
karşınızda bulunuyorum.
Ta Karacabeye kadar uzanan o Nilüfer Çayında, o
ulaşan derelerde yüzdük. Yine biraz önce bahsedildiği gibi
İnkayada, Evcilerde -ki babamın köyüdür- oralarda çıkan
sazanları, hatta yayınları hep birlikte yedik. Gerçekten çok
doğal bir ortamda büyüdük. Bunun için biz Allahın şanslı
kullarından bir tanesiyiz ama gelelim ki, Bursa bu sanayileşmeden
nasibini alırken, ülke ekonomisine katkısını verirken
maalesef birtakım sıkıntılar da yaşıyor. Bursada
bu Nilüfer Çayının olduğu bölgede, hepinizin bildiği,
şeftali bahçelerinin sulandığı, kestanelerin doğal
olarak yetiştiği, deveci armudunun yetiştiği, dünyaca
Bursa siyahı diye ünlenen, artık neredeyse tamamı ihracata
giden o incirin lezzetiyle oluşan bu su maalesef bugün zehir
akıtıyor. Gürsu Ovasında yetişen bütün o sebzelere
artık o kanallardan sular verilemiyor. Gerçekten, Nilüfer Çayı,
Bursanın gündeminde önemli bir yer tutuyor. Bütün sivil toplum
kuruluşları, kanaat önderleri Nilüfer Çayının artık
bu kirlilikten kurtulması noktasında hemfikirler. Aynı zamanda,
iktidar partisi milletvekillerinin de böyle düşündüğünden eminim.
Tabii, bunun için elbette birtakım
çalışmalar yapılıyor, belki Hükûmetin de
yaptığı çalışmalar var ama maalesef kâğıt
üzerinden öteye gidilmiyor. Yani, Çevre ve Orman Bakanlığı, işte,
2013te belediyeyle bir araya gelmiş, iktidar partisi mensubu
arkadaşımız belki bunları söyleyecek ama yapılan
hiçbir şey yok. Nilüfer Çayına geçtiğimiz dönem belediyede
yapılan 50 trilyonluk bir masrafla sadece kenarları
yeşillendirildi, banklar konuldu, yürüyüş sahaları
oluşturuldu.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) 12 trilyon, rakam
yanlış.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Neyse, 12 trilyon olsun,
fark etmez. Yani, büyük bir para harcandı ama oranın
kirliliğinin azaltılması için hiçbir şey
yapılmadı.
Bakın, şimdi, Bursada bunun önüne nasıl
geçilmesi lazım, ne yapılması lazım? Tabii ki Bursa
Türkiyenin ilk OSBsinin kurulduğu şehir. 1961 yılında
Yalakçayırı denilen yerde kurulan Türkiyenin ilk OSBsi şu
anda hâlen genişleyerek çalışmalarına devam ediyor. Bursada
13 OSB var, 8 adet de ıslah OSB var. Yani, Türkiyenin en fazla organize
sanayi bölgesi olan ili Bursa.
Bursa, ifade edildiği gibi, aynı zamanda
tarım kenti.
Ben geçmişte sanayicilik yapmış biri
olarak ifade ediyorum, artık, Türkiyede eğer sanayi gelişecekse
Bursa sanayiye doymuş bir şehirdir, yeni OSBlerin olması
doğru değildir. Hâlâ OSB arayışı içerisinde
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa)
Dağınık olanları toparlamak için.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla)
işte, daha
geçtiğimiz haftalarda Karacabeyin köylerinde olan 13 bin dönümlük
araziye
Belki biraz sonra Önder Bey de bahsedecek. Bakın, Kestel,
Barakfaki, Gürsu
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Kestel 2
NECATİ ÖZENSOY (Devamla)
buralardaki bütün sanayi
bölgelerini kapsayan, Yeşil Çevre Arıtma Tesisi kuruldu. Efendim,
Demirtaştaki OSBdeki arıtma tesisi kuruldu. Biraz önce
bahsettiğim, Türkiye'nin ilk ve belki de en büyük OSBsinin arıtma
tesisi var.
Ben kimya mühendisiyim. Bana kimse böyle, işte
Arıtmalar şöyle oluyor, böyle oluyor. falan diye masal
okumasın. Yani o arıtmaların gündüz saatlerinde nasıl
çalıştığını, görülürken nasıl
çalıştığını, gece saatlerinde nasıl
çalıştığını ben biliyorum.
Bunun için, sanayici elbette para kazanacak, elbette ülke
ekonomisine katkı sağlayacak ama bunu yaparken de Bursada yaşayan
insanların hayatını zehre çevirmeye, zehirlemeye
hakkının hukukunun olmadığını düşünüyorum.
Hele hele, şu 13 bin dönümlük -Önder Beyi de çok yakından
ilgilendiren- arazinin artık o kamulaştırma yoluyla yeni bir OSB
olmasında varsa ısrar eden, bundan vazgeçmesinde fayda var diye
düşünüyorum.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Necati
Ağabey, o tesislerin yirmi dört saat Çevre Bakanlığı
tarafından izlendiğini biliyorsun. Yirmi dört saat.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Ben kimya mühendisiyim.
Bursada sanayicilerin içindeyim.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Yirmi dört saat
izleniyor ve raporlanıyor.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Hüseyin Bey, bu konuyu
sizden daha iyi biliyorum. Boş verin, tereciye tere satmayın, ben
bunların hepsinin size ispatını da yaparım.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Arıtma
tesislerinin yirmi dört saat izlendiğini de kayıt altına
alın.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Bursa önemli bir
şehir. Bursa, benim doğup büyüdüğüm şehir. Ben,
yaşadığım güzelliklerin de çocuklarım tarafından
yaşanmasını istiyorum.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Olacak
inşallah.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Bursada yaşayan
insanların Bursaya Allahın bahşettiği bütün o
güzellikleri yaşaması lazım. Sadece Nilüfer Çayı değil,
biliyorsunuz bir dönem Bursada denize bile girmek yasaklandı.
Güzelyalıda, Mudanyada, Kurşunluda, Gemlikte
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Necati
Ağabey, şimdi öyle bir sorun yok, derin deşarjlarla bu sorun
çözüldü.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Onların hepsi
temizlendi.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) -
hatta oralarda bile
denize girmek yasaklandı ve hâlâ tedirgin bir şekilde,
denizanalarının çok olduğu
Ki denizanalarının çok
olması denizin kirliliğini gösterir. Bakın, o güzelim, cam gibi,
benim gençliğimde, çocukluğumda girdiğimde denizin dibini
metrelerce derinlikte gördüğüm o Marmara yok artık.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Şimdi de öyle
Necati Ağabey, derin deşarjdan sonra her yerde çözüldü bu konu.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Bütün bunların
sebebi o Nilüfer Çayıyla birlikte birçok sebep, evsel atıklar
vesaire.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Gemlik Körfezi bile
temiz şu anda.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Bakın, Bursada öyle
belediyenin bütçesinden 400 trilyona ikinci stadyumu
yapacağınıza gidin Nilüfer Çayının temizlenmesi için
projelere kaynak aktarın. Bursada ihtiyaç olmadığı hâlde,
Bursa'da 35 bin kişilik, hem de Türkiyenin en güzel zeminli stadyumu
varken kalkıp da rant için vesaire için oraya, hem de belediyenin
bütçesinden 400 trilyon lira para harcayacağınıza gidin
Bursanın kalbinde, bizim için utanç vesilesi olan Geçitten geçerken artık
arabanızın camlarını kapatıyor musunuz kapatmıyor
musunuz Nilüfer Deresinden gelen kokudan dolayı?
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Düzeliyor,
düzeliyor.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Yani, bırakın
çevreye zehir saçmayı, burnunuzu bile tıkayarak geçtiğiniz
yerlerin olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bursa için, Bursa gibi yeşil,
bütün güzelliklerin olduğu bir yerde utanç vesilesidir. O
bahsettiğimiz Nilüfer Çayına İnkayanın oralarda, o
taraflarda ayağınızı bile sokamazsınız. Ayağınızı
soktuğunuz anda, aynı anda kabarcıklarla, iltihaplarla
karşı karşıya kalırsınız o güzelim
balıkların yendiği o derelerde. Bakın, bu konu önemli.
Sayın Bursa milletvekilleri, öne geldiniz, beni
dinlemek için değil ama biraz sonra konuşacak olan Önder
kardeşimizi dinlemek için ama lütfen bu konuya karşı
çıkmayın. Bu Nilüfer Çayı önemlidir. Nilüfer Çayı sadece
Bursa için değil, Türkiye için, Türkiyeye dağılan bütün
ürünleri zehirlememek açısından önemlidir. Ben de İlhan Bey
gibi, Bursa milletvekillerine, iktidar milletvekillerine buradan sesleniyorum:
Bu araştırma önergesine destek verin. Hikâyeyi bırakın,
icraata bakın.
Teşekkür ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP ve
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özensoy.
Lehinde, Mardin Milletvekili Erol Dora.
Buyurunuz Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP Grubunun, Nilüfer Çayının sahip olduğu
doğal zenginliğin korunmasına ilişkin Meclis
araştırması açılması yönündeki önergesi üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Özellikle son otuz yılda kırdan kentlere
doğru gerçekleşen yoğun göçler neticesinde kent
nüfuslarında ciddi artışlar meydana gelmiştir. Bu durum
plansız biçimde bir yapılaşmanın artmasına ve verimli
tarım alanlarının hızlı kentsel ve sanayi
yapılaşması sonucunda elden çıkmasına neden
olmuştur. Ayrıca, kentleşme ve sanayileşme sonucunda ortaya
büyük miktarda çeşitli atıklar çıkmıştır. Bu
atıklardan kentlerde yer alan akarsular, çaylar ve çevresi büyük zarar
görmüştür. Üzerinde görüştüğümüz önerge bağlamından da
anlaşılacağı üzere, Bursanın göz bebeği
niteliğindeki Nilüfer Çayı da yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya bırakılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5
Haziran 1972de Stockholmde toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve
İnsan Konferansının ünlü Dünya Çevre Bildirgesinin
İlkeler bölümünde şöyle denilmektedir: İnsanın onurlu ve
huzurlu bir hayata izin verecek kalitede bir çevrede özgürlük, eşitlik ve
elverişli hayat şartları içinde yaşaması temel
hakkıdır. Bu ilke, çevre hakkı kavramının
belirtildiği bir belge niteliğindedir. Bu bağlamda, çevrenin
korunması, insanlık ve tüm canlılar için yaşam kaynaklarının
gözetilmesi, doğa ve kültür mirasının yaşatılması
ve geliştirilmesi noktasında son derece duyarlı olmamız
gereken bir çağda ve coğrafyada yaşıyoruz. Temel insan
haklarının bile askıya alınmak istendiği Türkiyede
çevre hakkını savunmayı ve doğanın haklarından
söz etmeyi bu nedenle anlamlı ve gerekli bulduğumu belirtmek durumundayım.
Değerli milletvekilleri, doğayı da insan
emeği gibi meta olarak gören ve onu sömürmeyi amaç edinen, azami kâr
hırsını teşvik eden neoliberal kapitalist sistem çevre
kirliliğinin en büyük sorumlusudur. Türkiyede de AKP Hükûmeti neoliberal
kapitalist politikaları pervasızca yürütmeye devam etmektedir.
Örneğin, Avrupa Birliğinin Türkiyeye ilişkin ilerleme
raporlarında da önemle belirtildiği gibi, Türkiye, çevresel etki
değerlendirmesine sürekli ilave muafiyetler getirmek suretiyle çevre
alanındaki mevzuatını ÇED direktifinin gereklilikleriyle
tutarlı olmayan bir şekilde değiştirmeye devam etmektedir.
Bunun sonucu olarak Karadeniz ve Akdeniz bölgelerindeki nükleer santraller,
mikro ölçekli hidroelektrik santraller, İstanbuldaki üçüncü köprü ve yeni
havaalanı da dâhil olmak üzere büyük çaplı birçok altyapı
projesi ÇED raporu kapsamı dışında tutulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
ülkenin doğal zenginlikleri ancak ve ancak o topraklar üzerinde
yaşayan insanların ve doğanın yararına kullanılabilir.
Bütün canlıların hak sahibi olduğu bu kaynakların
sayılı ortaklara sahip olan yerel ya da çok uluslu şirketlere
peşkeş çekilmesi o topraklarda yaşayanların yaşam
haklarına saldırı ile eş değerdir. Özellikle de bu
saldırının o ülkede yaşayan insanların yasal
haklarını tıkayan kanunlar ve yönetmelikler yoluyla
yapılmasının bir izahı asla olamaz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bildiğiniz gibi, çevreye muazzam zararlar veren hidroelektrik santraller
su kaynaklarımızı tehdit etmeye devam ediyor ve maalesef Hükûmet
bu uygulamalardan vazgeçmiyor. Oysa, özgürlük yalnızca insanların
hakkı değildir, özgürlük aynı zamanda göller, ırmaklar,
ağaçlar ve hayvanların, kısaca tüm ekosistemin
hakkıdır. Unutmamak gerekir ki insan bu ekosistemin yalnızca bir
parçasıdır. Deyim yerindeyse, insan dünyanın sahibi değil,
kiracısıdır ve komşularıyla yani ekosistemin
diğer üyeleri olan hava, su, toprak ve diğer canlılarıyla
iyi geçinmek zorundadır.
Değerli milletvekilleri, ekolojik toplumsal
yaşam Halkların Demokratik Partisi olarak savunduğumuz en temel
ilkelerden birisidir. Bu bağlamda, bütün akarsular ve çaylar gibi Nilüfer
Çayının da sahip olduğu doğal zenginliğinin
korunması ve bu kaynakların gelecek kuşaklara
sağlıklı bir şekilde aktarılabilmesi amacıyla
acil eylem planının oluşturulması için, çarpık
yapılaşma tehdidine karşı önleyici tedbirlerin
alınması için, münferit sanayi tesislerinden kaynaklanan endüstriyel
nitelikli atıkların tespit edilmesi ve önleyici tedbirler
alınması için, Uludağ oteller bölgesinde faaliyet gösteren otel
işletmeleri ve kamuya ait sosyal tesislerden kaynaklanan atık
suların tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için,
çevre kirliliğinin önlenmesi, bitki ve hayvan varlıklarının
korunması, tarım arazilerinde sağlıklı sulama yapılması
ve vazgeçilmez su kaynaklarımızın korunması için, gelecekte
ortaya çıkabilecek sorunların bugünden tespit edilerek gereken
önlemlerin alınması için bu önergeyi biz Halkların Demokratik
Partisi olarak desteklediğimizi ve bu anlamda da her türlü katkıyı
sunmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmamın geri kalan bölümünde çok önemli bir konuyu Parlamentonun
gündemine getirmek istiyorum. IŞİDin Asuri-Süryani halkına
karşı yaptığı saldırılara bugün tekrar
değinmek istiyorum. Suriyede IŞİD terör örgütü 23 Şubat
tarihinde Hasekeye bağlı Habur Nehri kıyısında
bulunan Asuri-Süryani köylerine karşı barbarca bir terör
saldırısı gerçekleştirmiş ve birçok köyü işgal
etmiştir. IŞİD terör örgütünün Tel Tamir kasabasına
bağlı köylere ve Habur Nehri kıyısındaki diğer
köylere saldırması ve ardından yaşanan çatışmalar
sonucu Süryani savaşçılardan ve sivillerden toplam 10 insan
yaşamını yitirirken birçok ev ve bazı kiliseler
yıkılmıştır, bu köylerden birçoğu da
yakılmıştır. Boşaltılan köylerden
yaklaşık 4 bin insan (yaklaşık bin aile) Haseke ve
Kamışlı kentlerine sığınırken IŞİD
teröristlerinin çoğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere
kaçırdığı yaklaşık 300 Asuri-Süryaninin
akıbeti hâlâ belirsizliğini korumaktadır.
Değerli milletvekilleri, Habur bölgesinde bulunan
yaklaşık 35 Asuri-Süryani köyünün neredeyse tamamı
boşalmış bulunmaktadır. Habur Nehri
kıyısındaki bu köyler 1915 yılında Hakkâri ve
ardından 1935te Irakın Simele bölgesinde yaşanan katliamlardan
kaçarak kurtulabilen Asuri-Süryanilerin yerleştiği köylerdir. On
gündür devam eden çatışmalarda IŞİD
saldırılarına karşı YPG ve Asuri-Süryanilerden
oluşan silahlı güçler ortak bir mücadele yürütmektedirler. Bu
mücadele sonucunda bazı köyler IŞİDin elinden
kurtarılmışken, hâlâ 12 Asuri-Süryani köyü IŞİDin
işgali altındadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hatırlanacağı üzere geçen yıl IŞİD
teröristlerinin Irakta önce Musul ve ardından Şengal ve Ninova
bölgesine saldırması sonucu 160 bini aşkın Asuri-Süryani-Keldani
yerleşim yerlerinden göç etmek zorunda
bırakılmıştı. Geride bıraktıkları
tarihî kilise ve manastırlar da IŞİDin eline geçmiş ve
bunların birçoğunu bombalayarak yıkmıştı.
Asuri-Süryani-Keldani halkına karşı sadece fiziki bir katliam
yapılmamaktadır, aynı zamanda, kültürel bir soykırım
da uygulanmaktadır. Zira, bu kadim medeniyete ait binlerce
yıllık tarihî yapılar, heykeller ve kitaplar yok edilmektedir.
Bunun son örneği geçtiğimiz hafta Musuldaki Ninova Arkeoloji
Müzesine yapılan saldırılardır.
2003te Irakta rejimin yıkılmasından
günümüze kadarki süreçte, Asuri-Süryani-Keldani halkına yönelik süregelen
saldırılar neticesinde Irakta 1,5 milyon olan nüfusları bugün
yaklaşık 350 binlere kadar düşmüştür.
Aynı şekilde, Suriyede iç savaş öncesinde
2 milyona yakın Hıristiyan nüfus yaşıyorken, bugün bu
nüfusun yarısından fazlasının Suriyeyi terk etmek zorunda
kaldığı tahmin edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hem
Suriye hem de Irakta bugüne kadar eline silah almamış olmasına
rağmen Asuri-Süryani-Keldani halkına karşı yapılan bu
saldırılar tesadüfi değildir. Bu saldırılar Asuri-
Süryani-Keldani halkını sahibi olduğu Mezopotamya
topraklarında tümüyle bitirme amacını gütmektedir.
Dolayısıyla, bugüne kadar IŞİD terör örgütünün
saldırılarına karşı duyarsız kalmış hem
uluslararası güçlere hem de özelikle Türkiye Hükûmeti, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve diğer muhalefet partilerine şu
çağrımızı tekrar yapıyoruz: Kadim Anadolu ve
Mezopotamya topraklarında birçok medeniyete öncülük etmiş Asuri-Süryani-Keldani
halkına karşı yapılan bu saldırılara
karşı lütfen ses verin.
Buradan, Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Sayın Başbakanımıza ve Sayın Dışişleri
Bakanımıza sesleniyorum: Bir katliamı kınamak için illa bir
mezhebe veya dine sahip olmak gerekmediğine inanıyoruz. Bu anlamda
da, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinden, Hükûmetimizden gereken
duyarlılığın gösterilmesini ve
kaçırılmış olan 300e yakın kadının,
kızın, çocuğun kurtarılması yönünde etkin bir
politikanın uygulanmasını halklar adına talep ediyoruz. Zira,
bir insana, halka karşı uygulanan zulüm karşısında
göstereceğimiz duyarlılık düzeyi kardeşlik
söylemlerimizdeki samimiyetimizin en büyük ölçütü olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Aleyhinde, Bursa Milletvekili Önder Matlı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Matlı.
ÖNDER MATLI (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu grup önerisi hakkında AK PARTİ adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, az önce, sayın
milletvekillerimizin bahsettiği gibi, Bursa çok önemli, çok tarihî, çok
kadim bir medeniyetin beşiği, merkezi olan bir kent ve çok önemli,
çok farklı özellikleri kendi bünyesinde barındıran bir kent.
Tarihiyle, kültürüyle, sanayisiyle, tarımıyla gerçekten her daim bir
cazibe merkezi olmuş, her zaman bir çekim merkezi olan bir şehirdir ve
yüz otuz yıl boyunca da Osmanlı İmparatorluğuna
başkentlik yapmış önemli bir kenttir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) TOKİ binaları dikene
kadar oraya.
ÖNDER MATLI (Devamla) - Bu kadar önemli bir kent, tarih
boyunca her daim bir cazibe, bir çekim merkezi olan kent özellikle son
kırk elli yıllık zaman zarfında Türkiye'de sanayinin
gelişiminde de hep öncü olmuş, Türkiye'nin sanayi gelişiminde
çok önemli bir çekim merkezi hâline gelmiştir. Ama şunu da biliyoruz
ki, şunu da bugün üzülerek müşahede ediyoruz ki, çekim merkezi
olması, Bursanın bu büyük güzelliklerinin, maalesef, ön plana
çıkmasının önünü kesmiş, öbür taraftan da gerçekten,
çevrenin çok ciddi sıkıntıya girmesini ve bu manada da
sanayileşmeyle kentleşme problemlerini beraberinde getirmiştir.
Değerli arkadaşlar, bizler İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla hareket eden insanlar
olarak, iktidarlar olarak insanı yaşatmanın en önemli unsurunun
sağlıklı çevreler olduğunu, sağlıklı kentler
olduğunu çok iyi biliyoruz ve Bursayı bu manada da, önümüzdeki zaman
diliminde de marka kent yapmak için elimizden gelen bütün gayretleri
gösteriyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) On iki senedir ne
yaptınız, on iki senedir?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Bursanın bir tarafta
sorunları var ama bundan sonraki süreçte de Bursanın hak ettiği
marka kimliğini daha da yukarıya taşınması için
elimizden gelen bütün mücadeleyi gösteriyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne bekliyordunuz, elinizden tutan
mı vardı?
ÖNDER MATLI (Devamla) Biz, Bursada
sağlıklı çevrede sağlıklı insanlar,
sağlıklı nesiller yetiştirmek için elimizden geleni
yapıyoruz. Az önce Necati Beyin söylediği gibi, ben Bursada
Karacabeyin Cambaz köyünde doğdum, büyüdüm. O köyde Nilüfer Çayında
biz dereye çok girdik. O derede balıkları çok tuttuk.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Şimdi?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Çocukluğumuz oralarda geçti
ancak ondan sonraki zaman zarfında Nilüfer Çayının durumunu
tabii ki, bizler de sizler gibi biliyoruz ve bunu da tabii ki inkâr etmiyoruz.
Gözle görülen bir şeyi inkâr etmek asla ve kata mümkün değildir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ama bir şey de
yapmıyorsunuz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Koskoca arıtma
tesislerini kim veriyor Sayın İlhan Bey ya? 500-600 milyon
liralık yatırımları görmüyor musunuz?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Evet, Nilüfer Çayını
kaybettik geçmişte. Bursa Ovası, tarım arazileri bu manada
kaybediliyor ama bugün AK PARTİ iktidarıyla, Bursa Büyükşehir
Belediyesiyle bu manada çok ciddi, büyük çaplı mekânsal
çalışmalarla beraber Bursa artık yeni kimliğine, yeni
çevresine sahip oluyor. 1/100.000lik planlarla beraber Bursada
sağlıklı kent, sağlıklı gelişmeyi hep
beraberce göreceğiz, hep beraberce müşahede edeceğiz. Evet,
Büyükşehrimiz bu manada, Bursada çok önemli işlere imzalar
attı.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ne yaptın?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ne yaptın Önder
Kardeş, bir söyle ya? Örnek ver, örnek.
ÖNDER MATLI (Devamla) - Evet, biraz da bunlardan
bahsetmek istiyorum: Kanalizasyon ve yağmur suyu kolektörlerinin
yapımı konusunda çok ciddi hizmetler yapıldı. Samanlı
kolektörü bu manada hizmete girdi. Biz, bu manada ovamızı tekrar kazanma
yolunda hızlı ve emin adımlarla ilerliyoruz.
Atık su arıtma tesislerini bir bir hayata
geçiriyoruz ve bir bir hayata geçirmeye de bundan sonraki süreçte devam
ediyoruz. Doğu Atık Su Arıtma Tesisi, diğer taraftan
Batı Atık Su Arıtma Tesisi, öbür taraftan Kent Katı
Atık Süzüntü Suyu Arıtması Projelerinin hızlı bir
şekilde proje aşamaları gerçekleştirilmiş
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yenişehirde millet
zehirleniyor, su içemiyor ya! Yenişehirde millet zehirlendi!
ÖNDER MATLI (Devamla)
bu projeler ihale edilmiş
ve bundan sonraki zamanda da, çok kısa bir zaman zarfında da
bunları, Allahın izniyle, hizmete sokacağız
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Zehirlendi millet,
hastanelerde yatıyor!
ÖNDER MATLI (Devamla)
ve bunlarla beraber de Bursada
kentsel gelişim noktasında, sağlıklı kent oluşumu
noktasında da yeni bir Bursayı hep beraberce, çok kısa bir
zaman zarfı içerisinde müşahede edeceğiz.
Evet, Allahın izniyle, biz bunları
yaptığımız zaman, değerli milletvekili
arkadaşlar, birkaç yıllık zaman zarfında Nilüfer
Çayında hep beraberce dereye gireceğiz, hep beraberce balık
tutacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ya, on iki
yıldır yapmadın! Sana yakışmıyor Önder, sana
yakışmıyor! Önder Bey sana yakışmıyor, on iki
yıldır bir şey yapmadınız!
ÖNDER MATLI (Devamla) İlhan Bey, Necati Bey, o gün
bizler sağ oluruz, o gün inşallah bizler beraber oluruz, birkaç
yıllık zaman zarfında sizleri de mayolarınızı,
kıyafetlerinizi de yanınıza alarak, Nilüfer Çayında
beraberce yüzmeye davet ediyorum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) On üç sene oldu, on üç!
ÖNDER MATLI (Devamla) Bunları hep beraberce
gerçekleştireceğiz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) On iki yıldır
bir şey yapmadın Nilüfer Çayında!
ÖNDER MATLI (Devamla) Evet, Bursa Ovasında
vahşi sanayileşmeyle beraber, maalesef, evet, sanayinin durumunu hep
beraberce görüyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Hızlı tren
hikâyesine döner bu işler!
ÖNDER MATLI (Devamla) Bursa Büyükşehir
Belediyemiz, sanayinin değişimi, dönüşümü noktasında, Bursa
Ovasındaki bu sanayi tesislerinin başka bir yere
taşınması noktasında, sanayi işletmeleriyle beraber
çok önemli bir protokol gerçekleştiriyor ve bu çerçevede de bu sanayi
tesislerine bir zaman verildi
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Önder Bey, sekiz
yıl verdi, sekiz yıl!
ÖNDER MATLI (Devamla) İnşallah, bu sanayi
tesislerimizi, Bursada nitelikli bir organize sanayi bölgesine hep beraberce
taşıyacağız ve Bursadaki ovamızı,
tarlalarımızı, tarım arazilerimizi bu sanayi tesislerinden
hep beraberce kurtaracağız.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) El insaf ya! Ova
bittikten sonra, Nilüfer bittikten sonra!
ÖNDER MATLI (Devamla) Evet, ama bir taraftan da sanayi
tesisleri, işletmeler devam ediyor; haklısınız, ben de
katılıyorum, öbür taraftan baktığımız zaman,
burada, sanayi tesislerinin Nilüfer Çayına attıkları
atıklarla ilgili olarak arıtma tesisleri kuruldu ama bu da yeterli
değil. Necati Bey çok önemli bir konuya temas etti. Çünkü, Türkiyenin her
yerindeki en büyük problem, sanayi tesisleri, bu arıtma tesislerini gündüz
çalıştırıyorlar, gece çalıştırmıyorlar
ama biz bununla ilgili olarak ne yaptık? Biz bununla ilgili olarak
Büyükşehir ve Çevre Bakanlığı olarak on-line izleme
tesisini kurarak, merkezî izleme sistemini kurarak bundan sonra da bu sanayi
tesislerinin gerçek manada, fiilî manada tarım arazilerine, Nilüfer
Çayına atıklarını atmasının önüne geçmiş
olduk. İnşallah, bunlarla beraber, gerçekten daha temiz Nilüfer
Çayını hep beraberce göreceğiz.
Dediğim gibi, bu projeler büyük projeler.
Baktığımız zaman, yaklaşık 200 trilyon liralık
arıtma, atık su yatırımları yapıyoruz. Çamur
yakma tesisini
Evet, arıtma tesislerinden bahsediyoruz. Arıtma
tesislerinde çıkan bu atık çamurların yakılmasıyla
ilgili olarak yakma tesisi ihale edildi. Yaklaşık 70-80 milyon lira
bütçesi olan bu tesis de hayata geçirilecek. Böylece buradan da bir taraftan
çevreyi kurtarırken öbür taraftan da enerji üreterek Türkiyenin enerji
üretimine çok ciddi manada bir katkı sağlayacağız.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya, bunları büyük para
gibi söyleme ya!
ÖNDER MATLI (Devamla) Kolektör
yatırımlarıyla ilgili olarak yaklaşık 200 milyon
liralık yatırımları hayata geçiriyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Senede 10 milyar
yardım ediyoruz ya, ne 70 trilyonundan bahsediyorsun? 10 milyar vergi
veriyoruz, Bursadan bahsediyoruz ya, ne 70 trilyonu?
ÖNDER MATLI (Devamla) Bunların hepsini beraberce
topladığımız zaman, Bursa gibi bir yerde sadece
Büyükşehir Belediyesinin 600 milyon liralık, eski rakamla da
söylüyorum, 600 trilyon liralık yatırımları bir iki
yıllık zaman zarfında hayata geçirmiş olacağız
ama bunlar yetmiyor.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Kim geçiriyor?
ÖNDER MATLI (Devamla) Büyükşehir
sınırları genişlediği zaman, dışarıda
kalan ilçelerimiz de büyükşehir kapsamına girerek orada da vahşi
katı atıkların toplanmasıyla ilgili olarak ihale süreçleri
başladı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, hatip
bizi yanıltıyor Bursa konusunda.
ÖNDER MATLI (Devamla) - Gemlik, Orhangazi, İznik,
öbür taraftan, Yenişehir, İnegöl, öbür taraftan,
Mustafakemalpaşa, Karacabey olmak üzere buralarda da inşallah çok
hızlı bir şekilde katı atık depolama tesisleri devreye
girecek.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) İnegölde var
zaten.
ÖNDER MATLI (Devamla) Değerli arkadaşlar,
yeni Türkiye, yeni Bursa hep beraberce büyüyor ve hep beraberce biz bunu
inşa ediyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ben eski Bursayı
istiyorum ya! Ne yapacağım yeni Bursayı?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Gerçekten, Bursa bundan sonraki
süreçte yeni ulaşım arterleriyle, otobanlarıyla, hızlı
trenleriyle, termal turizmiyle yeşil ve yaşanabilir bir Bursa olarak
bundan sonraki süreçte Türkiye çapında bir marka kent olmaktan daha ziyade
dünya çapında bir marka kent olacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - On iki senedir
kandırdınız, bir on iki sene daha mı
kandıracaksınız?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Bursada bizim bu manada
hissettiğimiz en büyük eksikliklerin başındadır
Bursanın bir turizm kenti olmaması.
SENA KALELİ (Bursa) Marka için vizyon lazım,
vizyon.
ÖNDER MATLI (Devamla) - Ama bir taraftan turizm tesisinin
yapılması, öbür taraftan yeşil Bursanın daha da güçlü bir
şekilde hayata geçirilmesiyle birlikte Bursa hem yaşanabilir bir kent
olacak hem de dünya çapında turizm için de cazibe merkezi hâline gelecek.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Öyle zaten, öyle
de daha iyi olacak.
ÖNDER MATLI (Devamla) - Bu manada, sayın muhalefet
milletvekillerimizin duyarlılıklarına ben
şükranlarımı sunmak istiyorum ama burada da açıkçası
biraz bilgi eksikliklerinin de tamamlanması gerektiği
düşüncesiyle, bu manada yapılan hizmetler konusunda sizleri
bilgilendirmek ihtiyacı duydum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Size seminer veririm o
konuda, merak etmeyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yapma Önder, bu kadar da
değil yani, yapma.
ÖNDER MATLI (Devamla) - Ve sözlerimin sonunda tekrar
ediyorum: Necati Bey, İlhan Bey; Allahın izniyle, ölmez, sağ
olursak birkaç yıl sonra, inşallah, sizlerle beraber
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Ya, on üç senedir
neredeydin, on üç senedir?
NECATİ ÖZENSOY(Bursa) Hikâye, hikâye! İcraat
lazım.
ÖNDER MATLI (Devamla) -
hep beraber Nilüfer
Çayında, Gemlikte, Karacabey Boğazında ve her yerde,
sağlıklı sularda, sağlıklı çevrede hep beraber
yüzeceğiz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bütçede var mı,
bütçede? Bütçeye koydunuz mu 1 lira?
ÖNDER MATLI (Devamla) - Hepinizi saygıyla, sevgiyle,
muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Matlı.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hatip konuşurken
bilgilerin eksik olduğunu, bizim anlattıklarımızı da
biraz hafife alarak
69uncu maddeden söz istiyorum. Açık sataşma var
efendim. Bilgilerle ilgili noksanlık olduğunu ifade etti.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Bilgilendirme
Başkanım, sadece bilgilendirme yaptı.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Muhterem ağabey,
on üç seneden beri niye vermedin bu önergeyi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz sessiz
olabilecek misiniz, lütfen. Biraz sessiz olunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, açık
bir sataşma var.
BAŞKAN - Sayın Demiröz, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Niye getirmedin daha
önce ağabey?
BAŞKAN - Bir dinleyin bakalım.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sen dinle önce Hakan.
SENA KALELİ (Bursa) İlhan, mermer
ocaklarını anlat, mermer tozunu anlat, mermer ocaklarını
anlat, biten dereleri anlat. Ekilecek tarla kalmadı, anlat.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz'ün,
Bursa Milletvekili Önder Matlının CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Evet, burada 2 Bursa milletvekilinin birbiriyle ilgili bu
konuşmalarından rahatsız olduğumu ifade etmek istiyorum ama
bizim, Bursadan başka gidecek yerimiz yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onların var, Arabistana
gider onlar.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ayrıca, Önder
kardeşimin Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu ben
yeni anladım. Ben burada Nilüfer Çayı kirli, Nilüfer Çayı zehir
akıtıyor, Nilüf er
Çayının temizlenmesi lazım. Arkadaşlar, eğer vali,
Nilüfer Çayıyla ilgileniyorsa tayin oluyor, Belediye Başkanı
ilgilenmiyor. Lütfen, hep beraber bunu yapalım. ifadesini kullandım.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Neden bugüne kadar
beklediniz İlhan Bey?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Sayın
arkadaşım, hiç beklemediğim bir şekilde, Büyükşehir
Belediyesinin çalışmalarını anlatıyor.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Geç
kaldınız geç.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Onu söylersen
TOKİ konutlarını da anlat Sayın Önder Matlı, onu
anlat; DOSABda kuracağın, şehrin içerisinde, 160 bin
kişinin yaşadığı yerde kuracağın termik
santrali anlat. Sana yakıştıramadım ama çünkü beraber
çalıştığımız bir
arkadaşımızsınız.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Yok öyle bir şey,
yok öyle bir şey ya!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo İlhan ağabey!
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ayrıca, arkadaşlar,
biz ne için istiyoruz? Geleceğimiz için, çocuklarımız için,
Nisanur için istiyoruz. Başka kimse için herhangi bir şey
istemiyoruz.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Neden bugüne kadar
beklediniz?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ancak, bu konuyla
ilgili şunu da anlatmak isterim: Siz de eğer Bursaya gelirseniz
Karacabey İnkaya köyüne gidin, oradaki muhtar size bir şey ikram
edeceği zaman şunu söylüyor, diyor ki: Satacağım üründen
mi vereyim, yediğim üründen mi? Ne düşünürsünüz? E,
satacağı ürün daha iyidir.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Neden bugüne kadar
beklediniz?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Diyor ki o zaman:
Hayır, satacağım üründen vermeyeyim çünkü onu Nilüferin kirli
sularıyla suladım. Bu bakımdan, geleceğimiz için, bunlar
için lütfen yapın.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Başkan,
yaptıklarımızı da söyle ama. Sanayi tesislerinin
taşınmasıyla ilgili 2019a kadar mühlet verdiğimizi anlat,
ne kadar çalıştığımızı da anlat Sayın
Başkan.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Sayın
Şahin, Bursalılar 6 milyar 600 milyon vergi veriyor, 6 milyar 600
milyon, kaç kuruş 2014 yatırımı var?
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayınız lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayınız, siz Genel Kurula hitap ediniz.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ben onlarla
konuşmuyorum ama arkadaşlar rahatsız oluyor, rahatsız.
Şimdi Bursa milletvekillerinin bu önergeye eğer
hayır verdiklerini gördüğüm zaman oradan ilan edeceğim
FATİH ŞAHİN (Ankara) Neden bugüne kadar
beklediniz?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
ve Bursada da tek
tek bunları anlatacağım. Bugüne kadar yapmadığım
bir şeyi bu defa yapacağımı ifade etmek istiyorum. Bu konu,
önemli bir konu; bu konu, siyaset üstü bir konu. Gelin, hep beraber kısa
süreli ve acil bir planı çıkaralım ve bu işi yapalım.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Neden bugüne kadar
beklediniz?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Onun için,
değerli arkadaşlar, tekrar önergeye, Bursaya sahip çıkmak
üzere, sizleri davet ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özensoy.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Aynı gerekçeler benim
için de geçerli. Önder Bey, muhalefet milletvekilleri diyerek eksik bilgi
vesaire diye bizi suçladı. 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özensoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
13.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy'un,
Bursa Milletvekili Önder Matlının CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, Önder kardeşimi aslında en çok
ilgilendiren konulardan bir tanesidir Nilüfer Çayı. Doğru,
dediği gibi, onun köyünün içinden geçiyor, benim de
akrabalarımın yaşadığı, babamın büyüdüğü,
-o, Evciler köyünü iyi bilir- oralardan geçiyor. Tabii, bunun, ifade
ettiğim gibi, sadece o köylere değil, bütün Türkiye'ye zararı
var. Dediğim gibi, orada yetişen meyveler, sebzeler bütün Türkiye'ye
gidiyor. Bursa şeftalisini yemeyen var mı, deveci armudunu yemeyen
var mı? Yani, buna benzer daha birçok şeyler var.
Bakın, bilgi eksikliği derken ben 54
yaşındayım, Bursada doğdum, büyüdüm.
Dolayısıyla, Bursanın gezmediğim yeri kalmadı,
gitmediğim yeri kalmadı, Önder kardeşimden de yaşça büyüğüm.
Herhâlde bilgi konusunda da ondan biraz daha fazla tecrübeye sahip
olduğuma inanıyorum. Artı, bu konularda da teknik olarak da
Hüseyin Bey yerinden laf atıyor ama o laf attıklarını da
Önder Bey aynı şekilde yalanladı.
Ben aynı zamanda kimya mühendisiyim. Bakın, bu
tesislerde kimyasal arıtmalar var daha çok, bu işi bilenler bilir,
aynı zamanda biyolojik arıtmanın da olması lazım.
Yani, kimyasal oksijen ihtiyacı ayrıdır, biyolojik oksijen
ihtiyacı ayrıdır, bu tesislerde aynı zamanda biyolojik
arıtmalara da ihtiyaç vardır ve aynı zamanda o kanalın da,
olduğu gibi tekrar ıslah edilmesi lazım yani Nilüfer
Çayının artık çökmüş
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Necati
ağabey, yapıldığını biliyorsun ama ya.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Bakın,
şimdi İlhan Beyin hakkını vereyim. Arkadaşlar diyor
ki: Niye bugüne kadar bekledi? Bakın, 24/11/2011de vermiş bu
önergeyi, araştırma önergesini 24/11/2011de.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Ama gündeme neden bugün alınıyor? Gündeme
alma talebi önemli.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) - İlhan Bey görevini yapmış.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Hayır, hayır. Eksik yapmış, geç
yapmış.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) - Yani en azından bu konu, bu hassasiyet, Önder Bey
için, Bursalı arkadaşlar ve burada bulunan herkes için önemli olan bu
konu gündeme taşınmış oldu.
Bakın,
Bursa artık öyle 6 milyar 600 değil, 8 milyar vergi veriyor,
yıllık 8 milyar.
Şimdi,
Önder Bey dedi ki: Belediye ne yaptı? Bana bir tane, belediyenin
Doğanbeyin dışında, Bursanın kalbine
sapladığınız o hançerin dışında ve gereksiz
stadyumun dışında belediyenin bütçesinden yapılan ve
Bursanın çehresini değiştiren bir tane proje söyleyin bana?
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Stadyuma karşı mısın Necati
ağabey?
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) - Karşıyım, evet, stadyuma
karşıyım. Eski stadyumun yerinde durması ve gereksiz
400
trilyon para yatıyor oraya. Ne gerek var? 35 binlik stadyum dururken
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Şampiyon Bursasporun stadyumuna karşı
mısın?
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) - Yani stadyum dolmuyor şimdi, dolmuyor,
yarısı bile dolmuyor. Siz kalktınız, belediyenin
bütçesinden 400
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Gençlik ve Spor Bakanlığından destek
aldık.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) - Bu parayla Nilüfer Çayında, Önder Beyin ifade
ettiği gibi, balık da tutardık, havuzda yüzerdik de, neyse
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Ama bizim dönemimize nasip
olacak, onu da söyleyeyim.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bunu statta söyleyebiliyor musun Necati
ağabey?
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) - Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özensoy.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bursaspora söyleyebiliyor musun bunu? Bursasporumuz bizim ortak
değerimiz. Bursaspora, seyirciye söylüyor musun bunu?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bursaspora değil, stada karşıyım, stada.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Stada gidip söyleyebilir misin bunu Necati
ağabey? Şikâyet ediyorum seni Bursalılara. Bursaya en güzel
stadı yapıyoruz biz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 400 trilyonu Bursaspora verseydin o zaman, niye vermediniz,
niye olanak sağlamadın?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yazık, yazık! Bursa ortak
değerimiz bizim. Olmadı Necati ağabey, yakışmadı!
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 100 trilyon borcu var.
BAŞKAN -
Lütfen
Lütfen
Gerekli konuşmaları yaptınız, gerisini
kuliste konuşmanızı rica edeceğim.
Sisteme
Sayın Hamzaçebi girmiş, ona söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin, İstanbuldaki Riva Deresine ilişkin olarak Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri
Bakanlığını göreve çağırdığına
ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bursa
Nilüfer Çayıyla ilgili burada çok güzel konuşmalar
yapıldı. Nilüfer Çayının yaşadığı
sorunların bir benzeri İstanbulda Riva Deresinde
yaşanmaktadır. Diğer adıyla Çayağzı Deresi,
İstanbullular tarafından bilinen adıyla Riva Deresi, Kocaelinin
Gebze ilçesinin Tepecik Mahallesi yakınlarında doğar, Pendik ve
Çekmeköy ilçelerinden geçer, Beykozun
yaklaşık 10 mahallesinden yine devam eder ve Karadenizde denize
dökülür.
Riva Deresinde bugünlerde yoğun balık ölümleri
yaşanmaktadır. Riva Deresi, tıpkı Nilüfer Çayı gibi,
büyük bir kirlilikle karşı karşıyadır. Riva Deresine
foseptikler akıtılabilmekte, çevrede bulunan küçük sanayi
kuruluşlarının atıkları yine dereye
akıtılmakta, izinsiz hafriyat dökümleri yapılmakta ve daha
sayabileceğimiz birçok nedenle Riva Deresi gerçekten yoğun bir
kirlilik yaşıyor. Bitki ve balık türleri tehlike
altındadır, yok olmaktadır, diğer endemik türler azalmakta,
göçmen kuşların doğal ortamları bozulmakta ve ortadan
kalkmakta ve bunun gibi sayısız sorunu yaşıyoruz. Nilüfer
Çayı, Riva Deresi ve belki Türkiyede daha belki değil mutlaka-
birçok dere gerçekten devletin koruma tedbirlerine ihtiyaç duymaktadır.
Burada sadece kürsüden Bu derelerin durumu iyidir. demek doğru
değildir, özel bir önlem almak gerekiyor. Ben Nilüfer Çayıyla ilgili
yapılan öneriler yanında, Riva Deresine ilişkin olarak da Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri
Bakanlığını göreve çağırıyorum. Riva Deresi
elden çıkmak üzeredir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
III.-YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi için
oylamadan önce yoklama talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Serindağ,
Sayın Demiröz, Sayın Akar, Sayın Kaplan, Sayın Öner,
Sayın Öztrak, Sayın Susam, Sayın Tayan, Sayın Özkes,
Sayın Sarı, Sayın Kaleli, Sayın Toprak, Sayın Öztürk,
Sayın Haberal, Sayın Pavey, Sayın Şeker, Sayın Çetin,
Sayın Oyan, Sayın Aldan.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
Nilüfer Çayındaki kirliliğin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (10/327),
Görüşmelerinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik
Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S.
Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının geçen birleşimde
ikinci bölümde yer alan 38inci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi yeni madde ihdasına dair
iki önerge vardır.
Sayın milletvekilleri,
biliyorsunuz, önergeleri okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde
yeni madde olarak görüşme açacağım. Komisyon salt
çoğunlukla eğer önergeye katılmazsa işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin
sekizinci fıkrasında yer alan "Fakülte ve polis" ibaresi
"Polis" şeklinde, ikinci, onuncu ve onbirinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve birinci, beşinci, on ikinci ve on üçüncü
fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
"İlgili devletlerle yapılacak ikili anlaşmalara
bağlı olarak yabancı uyruklu öğrenci veya kursiyerler Bakan
onayı ile ücretli yahut ücretsiz olarak Akademiye kabul edilebilirler. Bu
suretle kabul edilenlerden ücreti mukabili eğitim veya kurs verileceklerle
ilgili mali işler bu Kanunun 29 uncu maddesine göre kurulan döner sermaye
işletmesi vasıtasıyla yürütülür."
"Polis Amirleri Eğitimi Merkezi, enstitü ve polis meslek
yüksekokullarında, ilk derece amirlik eğitimi alanlar ile lisansüstü
veya ön lisans eğitimi yapanlar (yabancı uyruklular hariç) altı
yıl süreyle mecburi hizmetle yükümlüdürler."
"Bunlardan mezun olup olmadığına
bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde,
istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç
işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir
sebeple ayrılanlar, yükümlülük sürelerinin eksik kısmı ile
orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğretim
masraflarını yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödemek
zorundadırlar."" şeklindeki 38 inci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Ali
Öz
Osmaniye
Mersin
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Önergeyi çekiyoruz
BAŞKAN Önergeyi çekiyorsunuz. Çekilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 38. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ
Gaziantep
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz.
BAŞKAN Önerge çekilmiştir.
39uncu madde üzerinde üç önerge vardır, biri
Anayasaya aykırılık önergesidir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan "diğer polis yüksek
öğretim kurumlarında veya" ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
e) Gerekli görüldüğü hallerde, öğretim
elemanları Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve
Bakanın onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve
birimlerde,"" şeklindeki 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim Işık Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kütahya Osmaniye
Bülent Belen Ahmet
Duran Bulut Özcan
Yeniçeri
Tekirdağ Balıkesir Ankara
"MADDE 39 - 4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "diğer polis
yüksek öğretim kurumlarında veya" ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"e) Talepleri halinde, öğretim elemanları
Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve Bakanın
onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve birimlerde,""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail
Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "diğer polis
yüksek öğretim kurumlarında veya" ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"e) Gerekli görüldüğü hâllerde, öğretim
elemanları Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve
Bakanın onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve
birimlerde
şeklindeki 39. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer İzzet
Çetin
Çanakkale İstanbul Ankara
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük
rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali"
uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 39 uncu
maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Abdullah
Levent Tüzel Nazmi
Gür
Iğdır İstanbul Van
Erol Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu Gülser
Yıldırım
Mardin Bitlis Mardin
Demir Çelik Adil Zozani Hasip
Kaplan
Muş Hakkâri Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Kaplan. (HDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
milletvekilleri, 79 baro ve bütün üniversiteler, ceza hukukçuları,
profesörler buraya yazılar gönderdiler bu paketle ilgili. Yine İnsan
Hakları Derneği, MAZLUMDER, Helsinki Yurttaşlar Derneği,
Uluslararası Af Örgütü Şubesi, yine, Avrupa Birliği Delegasyonu,
yine, İnsan Hakları Ortak Platformu, Avrupa Birliği
kararları, bunların hepsi, herkes bunun, bu paketin sizin iddia
ettiğiniz gibi özgürlükler paketi olmadığını
söylüyorlar. Bu paket faşizm paketidir, bu paket hak ve özgürlükleri silen
bir pakettir, bu paket Türkiyeye de size de iyilik getirmez, kötülük getirir,
kötü bir yasadır. 12 Eylül döneminde, darbe döneminde olağanüstü hâl
dönemlerinde sıkıyönetim mahkemelerinde yapılmayan
işkencelere, zalimce davranışlara maruz kalacaksınız,
sizin çocuklarınız da kalacak. Bunu özgürlük paketi diye kim size
yutturduysa, vazgeçin bu inattan. Bu faşizm paketinin arkasında
durmayın.
Bakın, 3 parti grubu burada muhalefet ediyor. Gelin,
bunu çekin Komisyona, doğru dürüst konuşalım, bu maddeleri
ayıklayın buradan. Yoksa telef olacaksınız sabah dörtlere,
beşlere kadar. Aklınız teşevvüş edecek, hasta
olacaksınız. Sabahlara kadar boşuna duruyorsunuz burada
arkadaşlar. Size de yazık, memlekete yazık, 77 milyon
insanımıza yazık. Etmeyin eylemeyin, bu faşizm paketinden
vazgeçin.
Bu davetimi dikkate alın, yoksa sonrasına
karışmam. (HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.13
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 39uncu maddesi üzerinde Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Bir dakika süre vereyim, tartışmaların
önünü keselim.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "diğer polis
yüksek öğretim kurumlarında veya" ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"e) Gerekli görüldüğü hâllerde, öğretim
elemanları Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve
Bakanın onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve
birimlerde
şeklindeki 39. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak, Sayın
Serindağ siz mi?
İZZET ÇETİN (Ankara) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Çetin, siz
konuşacaksınız, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yani maddenin özüne mi
gireyim yoksa tasarının bütününe yönelik bir şey mi söyleyeyim
diye epey düşündüm. Gerçekten, biraz evvel Hasip Kaplanın da
söylediği gibi, polisi parti polisi, devleti de polis devleti hâline
getireceğinden, bırakın Türkiye'yi, bütün dünyanın hemfikir
olduğu bir tasarıyı, bir aya yakın zamandan bu yana Meclisi
de kilitleyerek, hepimizi de burada gece sabahlara kadar uykusuz bırakarak
getirdiniz. Ben düşünüyorum, acaba AKPli milletvekili arkadaşlar
-tabii seçim zamanı yakın olduğu için yukarıya çok bağımlı
olmalarını belki anlarım ama- hiç gazete ya da makaleye Bu yasa
konusunda yerli yabancı aydınlar ne diyor? diye bir bakmıyor
mu? Acaba, şöyle iki satır bir yazı okumuyor musunuz? Gerçekten
hayretler içerisindeyim.
Şimdi, bir kere, bakınız, polisle, polisle
de değil esasında, cemaatle olan hesaplaşmanızın
prototip yansımaları bu maddede mevcut. Yani, maddenin içine bir
bakıldığı zaman, diyorsunuz ki: Efendim diğer polis
yükseköğretim kurumlarında veya ibaresini çıkardık. Bunu
atmadınız, (e) fıkrası olarak eklediniz. Ne
yaptınız? (e) fıkrasında, eskiden öğretim
elemanlarının oluruyla yapılan atamayı ortadan
kaldırarak, bu cemaatle hesaplaşmanız sırasında 50
binden fazla polisi, polis şefini yerlerinden ettiniz ya, o özellikle üst
düzeydeki yöneticilerinin tamamına yakını yargıdan göreve
iade kararı aldı ya, sizin bütün
rahatsızlığınızın özü orada gizli.
Arkadaşlar, gerçekten bütün devletlerde güvenlik
kurumları vardır, iç güvenlik, dış güvenlik, özellikle
polis iç güvenlikle ilgili. Bu da, bu maddede yaptığınız
değişiklik -Polis Yüksek Öğretim Kanununun 22nci maddesinde
yapıyorsunuz değişikliği- tam anlamıyla bir sürgün
maddesi. Yani, siz daha evvel, dokuz yıl boyunca, on yıl boyunca
beraber yürüdüğünüz, o Sayın Arınçın deyimiyle Güzel
Allahım verdikçe veriyor. diye övündüğünüz yapıyı beraber
kurdunuz. Şimdi de onlardan intikam almak için onları perişan
ediyorsunuz. Aynı Arınç, geçtiğimiz haftalarda da, 24 Temmuz
2014 tarihinde ne diyor? İki tarafı da çok iyi tanıyorum.
İçim yanıyor ama yaşadığımız olaylar var, bu
olayları görmezden gelemeyiz. Bir şeylerin ortaya çıkması
lazım. Biz bunları yaptık ama kusura bakmayın, bizi
affedin. demeleri lazım. Yani Bize biat ederlerse bir şeyler
yapabiliriz. diyor. Tabii, gün geçtikçe de yaşına, o özgül
ağırlığına itibarınız ortadan
kalkmış olacak ki önüne gelen de burnunu sürtmeye başladı.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
demokratik ülkelerde polis, kamu düzeni ve kamu yararı için hukukun
üstünlüğü ilkesine bağlı ve şeffaf bir şekilde hareket
eder, yurttaşın haklarını korumakla görevlidir ama
antidemokratik ülkelerde yani sizin yaratmak istediğiniz devlette ise
polis, rejimin verdiği görevleri hukuka uygunluğuna bakmadan yerine
getirir. Onun için, sokağa çıkan işçiye, hakkını
arayan emekçiye kimi zaman biber gazı, kimi zaman cop, kimi zaman silah ya
da herhangi bir şekilde, hukuk devletinde olmazsa olmaz haklardan toplanma
ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan gencecik çocuklara
doğrudan doğruya kurşun sıkar. Polise o kurşun
sıkma emrini veren ne yazık ki fiilen iktidardır, iktidardan güç
alan kişilerdir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, polisi
gerçekten perişan konuma getirdiniz. Tabii ki sadece polisi değil,
cumhuriyetin bütün kurumlarıyla hesaplaşmaya girdiniz. Bu yasadan
sonra, benim de uzunca süre görev yaptığım ve içini
bildiğim Silahlı Kuvvetlerin okullarıyla da
oynayacağınızdan hiç kuşku duymuyorum. Türkiye bir ailenin,
bir şahsın çiftliği değil. Eğer demokrasiye
inanıyorsanız, bu yasa tasarısında ısrar edip hem
kendinize hem millete hem de bu Parlamentoya eziyet etmekten vazgeçin,
tasarıyı geri çekin diyorum.
Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, yerine
getiriyorum.
Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın
Gök, Sayın Çetin, Sayın Öner, Sayın Onur, Sayın Tayan,
Sayın Şeker, Sayın Eyidoğan, Sayın Toprak, Sayın
Küçük, Sayın Özkes, Sayın Kaplan, Sayın Haberal, Sayın
Aldan, Sayın Seçer, Sayın Akar, Sayın Susam, Sayın Özkoç,
Sayın Öztürk, Sayın Öğüt.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis
Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun
"4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan "diğer polis yüksek
öğretim kurumlarında veya" ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkraya aşağıdaki
bent eklenmiştir.
e) Gerekli görüldüğü hallerde, öğretim
elemanları Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve
Bakanın onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve
birimlerde,"" şeklindeki 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Özcan
Yeniçeri (Ankara) ve arkadaşları
"MADDE 39 - 4652 sayılı Kanunun 22 nci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan
"diğer polis yüksek öğretim kurumlarında veya" ibaresi
madde metninden çıkarılmış ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"e) Talepleri halinde, öğretim elemanları
Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve Bakanın
onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve birimlerde,""
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yeniçeri, buyurunuz efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısına
baktığımızda ve başından beri
incelediğimizde bir şey görüyoruz: Getirilen bütün teklifler iktidar
grubu tarafından reddediliyor.
Barolar Birliğinin şu kadar başkanı
yani hukukla uğraşan, hukukla haşır neşir olan
insanlar bu yasa tasarısının Anayasaya aykırı
olduğunu söylüyor, takmıyorsunuz; hukuk profesörleri, peynir ekmekle
aklını yememiş olanlar Anayasaya aykırı. diyor, onu
takmıyorsunuz; akademisyenler diyor, onu takmıyorsunuz; muhalefet
diyor, onu takmıyorsunuz; ben de sizi takmıyorum.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Hocam, biz seni
dinliyoruz ya.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bakın, size bir
şey söyleyeyim, güneşe tapılan yerde enerji kanunları
önemini yitirir. Burada çok fanatik bir dogmatik hâl var. Bu hâl
aşılmadan, burada yapılan bir müzakereden istenilen sonuç elde
edilemez, hep abesle iştigal edilir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hocam, burayı
biraz daha açar mısın?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Hocam, Ramazanın
anlayacağı şekilde konuş.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu yasa tasarısı Anayasaya
aykırıdır, bir kez daha söylüyorum. Bu yasa tasarısı
eğer buradan çıkarsa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecektir.
Bu tasarı bir inat tasarısıdır. Bu yasa tasarısı
bir intikam tasarısıdır. Bu tasarı totaliterdir. Bu
tasarı Türkiyede siyasallaştırılmamış hiçbir
kurum bırakmayan bir tasarıdır, başta da jandarma olmak
üzere. Bu yasa tasarısı haksızlık, adaletsizlik
tasarısıdır. Kazanılmış hakları reddeden,
çocuklarımızı perişan edebilecek, gençleri perişan
edecek bir yasa tasarısıdır. Bu tasarı hukuk devleti
düşmanıdır, hukukçuların kulakları çınlasın.
Bu tasarı Anayasanın genel esaslarına, cumhuriyetin
niteliklerini düzenleyen temel 2nci maddesine aykırıdır.
Tasarı, kolluğa, kamuya açık alanda, sokaktan istediği
kişiyi ve aracı hâkim, savcı veya kolluk amirinin
yazılı emri olmadan durdurma ve arama yetkisi veriyor.
Anayasanın 20nci maddesine taban tabana aykırı bir
tasarıdır. Vali ve kaymakamlar polise emir veriyor, yürütme
yargıya başlıyor. Kuvvetler ayrılığına
aykırıdır. Ey hukukçular, herhâlde yüzünüz simsiyah
olmuştur. Anayasaya aykırıdır kardeşim.
Şimdi, bu tasarı niçin getirildi, bunun
üzerinde durmak lazım arkadaşlar. İç güvenlik yasa
tasarısının hangi ihtiyaçlardan kaynaklandığına
vereceğimiz cevap hayati bir cevaptır. Bu tasarı, 6-7 Ekimde
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, Anayasaya hangi maddesi
aykırı?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Ya,
başlangıç ilkelerine aykırı, 2nci maddesine
aykırı, 3üncü maddesine aykırı, 20nci maddesine
aykırı. Yani, bunları sen bilmiyorsan ben mi
anlatacağım sana?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Hocam,
Recep Anayasanın ne olduğunu bilmiyor, anlatma.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Bunlar Anayasayı
tanımıyor Hocam, ne konuşuyorsun onlara ya?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Şimdi, bu
tasarı 6-7 Ekimde sokakları savaş alanına çeviren terörist
unsurlar için çıkarılıyorsa anlamsız bir
tasarıdır. Bu tasarı, eğer Cizrede mahallelerin giriş
ve çıkışlarına belediye araçlarıyla hendekler açan,
güvenlik çadırları kuran, PKK bayrağı diken, özerklik ilan
eden terörist unsurlara karşı çıkarılıyorsa
onların ürettiği fiilî durumu ortadan kaldırmak için böyle bir
yasa tasarısı çıkarmaya gerek yok. Bunun için devleti
yönetenlerin irade koymaları ve yasaları işletmeleri yeterlidir.
Başbakanın danışmanı Mahçupyan Kamu düzeni bölgede
şu anda devletin değil PKKnın elindedir. diyor. Bu belki biraz
abartılıdır ama büyük ölçüde de doğru. Peki, niye kamu düzeni
PKKnın denetiminde? İşte, sizin o çözüm süreci diye tapındığınız
dogma yüzünden. İşte o, PKKyı orada egemen hâle getirdi. Siz
niye
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi canım!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Canın
diyeceğim, nokta, nokta
Şimdi, Cizrede meydana gelen olaylar, daha önce
meydana gelen olaylar yani 6-7 Ekim olayları, tamamen PKKnın bölgede
kamu düzeniyle ilgili ciddi bir blokajının olduğunu gösteriyor.
O zaman, acaba bu durum Tanzimat Fermanından mı kaynaklandı,
Islahat Fermanından mı kaynaklandı, Teşkilat-ı
Esasiyeden mi kaynaklandı? Bal gibi sizin PKKya göz yummanız,
Osloda denildiği gibi özgürlük alanı açmanız ve bunun sürecinde
askerin, polisin, jandarmanın kolunu tutmanız yüzünden ortaya
çıkmış bir durumdur. Ve açıkça söyleyelim ki bu eldeki mevcut
yasayı kullanmıyorsunuz, mevcut yetkileri kullanmıyorsunuz, bir
de üstüne yetki istiyorsunuz. Siz yetkisizlikten değil, iradesizlikten ve
vatan için düşündüğünüz duyguların yoksunluğundan
dolayı bu olaylar meydana geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) İrade koysanız,
şuur gösterseniz bu tasarıya hiç gerek kalmaz ve
dolayısıyla kamu düzeni de kamu güvenliği de devletin kolluk
güçlerinin eline geçer.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz, yerine
getireceğim.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Sayın Vural, Sayın
Halaçoğlu, Sayın Türkoğlu, Sayın Erdoğan, Sayın
Korkmaz, Sayın Işık, Sayın Yılmaz, Sayın
Yılmaz, Sayın Yeniçeri, Sayın Şandır, Sayın
Uzunırmak, Sayın Akçay, Sayın Öz, Sayın Çirkin, Sayın
Halaman, Sayın Türkkan, Sayın Oral, Sayın Kutluata, Sayın
Bulut, Sayın Başesgioğlu.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
39uncu madde kabul edilmiştir.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Önergelerden birisi
konuşulmadı. CHPnin önergesi konuşulmadı.
BAŞKAN Konuşuldu efendim bütün önergeler.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, bir talebim var.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken'in, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21/2/2015 tarihli 60ıncı Birleşimdeki görüşmelerine
ilişkin olarak İç Tüzükün 13üncü maddesi kapsamında
yapılan başvurularla ilgili 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararını kabul etmediklerine ve
hukuki yollara başvuracaklarına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın
Başkan, dün, burada, İç Tüzükün 13üncü maddesine göre,
Başkanlık Divanının almış olduğu bir karara
yönelik olarak itirazlarımızı dile getirmiştik. O itirazlar
doğrultusunda, siz, muhatabın Başkanlık Divanı
olduğunu ve Başkanlık Divanına dilekçeyle
başvurmamız gerektiğini, oradan gelecek cevaba göre tutum
belirleyeceğinizi söylemiştiniz.
Şimdi, bugün, elimde 4 Mart 2015 tarihli Meclis
Başkanı Sayın Cemil Çiçekin imzasıyla verilmiş olan
bir cevap yazısı var. Hatırlarsanız, bizim
itirazımız İç Tüzük 13üncü maddenin beşinci
fıkrasındaki Ancak Başkanlık Divanı üyelerinin tek
başlarına üzerlerine aldıkları işlerden dolayı
yapılacak şikâyetler için toplantı yeter sayısı
hakkında şikâyette bulunulan üyenin dışındaki bütün
üyelerin tamamıdır. üzerine 21 Şubattaki oturumlarda Sadık
Yakutun da Meclis Başkan Vekilliği yapması,
dolayısıyla Başkanlık Divanındaki oylamaya katılmaması
üzerine kurulmuştu ve biz bu itirazımızla ilgili dün
yazılı olarak dilekçeyle başvurduk, bize gönderilen bu cevap
yazısından aynen okuyorum, 3/3/2015 tarihli yazınız:
İlgili yazınızda Başkanlık Divanının
3/3/2015 tarihli toplantısına TBMM Başkan Vekili Sayın
Sadık Yakutun katılmasının ve oy kullanmasının
İç Tüzükün 13üncü maddesinin beşinci fıkrasına
aykırı olduğu belirtilerek bu hususun düzeltilmesi amacıyla
Başkanlık Divanının toplanması talep edilmektedir.
İlgili yazınıza konu talebiniz, İç Tüzükün 13üncü
maddesinin beşinci fıkrasına göre Başkanlık
Divanı üyelerinin toplantılara katılmaması gereken durumlar
kapsamında olmadığından Başkanlıkça
yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. diye
bilgilerimize rica edilmiş.
Şimdi, burada, bu açıklamayı bizim kabul
etmemizin mümkün olmadığını ifade etmek istiyoruz. Çünkü
bizim gerekçemiz, o günkü oturumda birleşimi yöneten Sadık Yakutun
Başkanlık Divanındaki tartışmalara ve oylamalara
katılmasıyla ilgiliydi. Oysa burada gönderilen cevap yazısında
hiçbir açıklayıcı hüküm olmadığı gibi, Sadık
Yakutun neden oylamaya ve Başkanlık Divanına
katıldığıyla ilgili tek bir cümle olmadığı
gibi, tek bir cümleyle kestirip atan, siyasi partinin iradesini hiçe sayan bir
anlayış var ve bu anlayışın altında da Meclis
Başkanı Sayın Cemil Çiçekin imzası var. Biz,
Halkların Demokratik Partisi olarak Sayın Cemil Çiçekin bu
tavrını kınıyoruz. Çünkü kendisi bu tavırla birlikte
oradan Meclis Başkanı olarak değil, bir AKPli milletvekili
olarak davrandığını açık bir şekilde ortaya
koymuştur. Eğer tarafsız bir Meclis Başkanı olmuş
olsaydı yapmış olduğumuz itirazın
haklılığını teslim edip ona göre düzeltici bir
işleme gitmesi gerekirdi. Velev ki düzeltici bir işleme gerek duymasa
bile siyasi parti grubuna gönderdiği bir yazıda kendi bulunduğu
makamın ciddiyetine uygun olarak buraya tatmin edici bir açıklama
yazması gerekirdi.
Biz bu konu karşısında çaresiz
değiliz. Halkların Demokratik Partisi olarak, Meclis
Başkanının da AKPli kimliğiyle dâhil olduğu bu
taraflı durumdan dolayı, İç Tüzükün tamamen rafa
kaldırılmasından dolayı hemen yarın hukuki yollara
başvuracağız.
Bu Meclis İç Tüzük olmadan şu anda
çalışmalarını yürütüyor. Meclis Başkanı dâhil
olmak üzere Meclisin oturumlarında tarafsızlık ilkesi tamamen
ortadan kaybolmuş, İç Tüzük ayaklar altına
alınmıştır. Dolayısıyla, bu hukuki yollara
başvuracağımızın bilgisini şimdiden Genel Kurulun
bilgisine sunuyorum. Cemil Çiçeki tekrar kınadığımızı
ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök, buyurunuz.
12.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 21/2/2015 tarihli
60ıncı Birleşimdeki görüşmelerine ilişkin olarak
İç Tüzükün 13üncü maddesi kapsamında yapılan başvurularla
ilgili 3/3/2015 tarihli 94 sayılı Başkanlık Divanı
Kararını kabul etmediklerine ve hukuki yollara
başvuracaklarına ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, Meclis
Genel Kurulumuzun 17 Şubat 2015 tarihli 56ncı Birleşiminde
Meclis tarihimizin en karanlık günlerinden biri yaşandı ve pek
çok milletvekili arkadaşımız yaralandı. O gün yaralı
milletvekillerinin olmasına karşın bu Meclis
çalışmalarına iktidar partisinin çoğunluk
baskısıyla devam kararlılığı göstererek bir kere,
kendi arkadaşları arasındaki dayanışmayı
engelleyen bir tutum sergiledi. Bildiğiniz gibi, Meclis Genel
Kurullarında kavgadan, gürültüden uzak ve sükûnetli bir ortamın tesis
edilmesi gerekmektedir. 5 milletvekilinin yaralanması, hastaneye
kaldırılması önemli ve vahim bir olaydır. O gün
yaşanan kargaşa ortamında özellikle iktidar partisi mensubu
milletvekillerinden muhalefet partisi milletvekillerine olan
saldırıların belirlenmesi amacıyla, kameraların da
tetkik edilerek sorumluların tespit edilmesi ve Meclis
Başkanının sorumlular hakkında bir işlem
başlatmasını Sayın Meclis Başkanından talep
ettik.
Arzumuz ve isteğimiz, kameraların tespitiyle
hangi milletvekilinin darba katıldığının belirlenmesi
ve kimsede kuşkuya yer vermeyecek şekilde sorumluların
belirlenmesiydi.
Meclis Başkanlığına vermiş
olduğumuz dilekçeye, Sayın Meclis Başkanı dün akşam
itibarıyla bize bir yazı ulaştırdı ve bu yazıda,
Sayın Meclis Başkanı İç Tüzükte yer alan disiplin
hükümlerinin, birleşimi yöneten başkan vekillerinin
ikazlarının, hakaretleri, kaba ve yaralayıcı nitelikteki
konuşmaları, fiilî saldırıları engelleyemediği
görülmektedir. Bu tür ifade ve eylemlerin, millî mücadeleyi yürüten gazi
Meclisimize yakışmadığı, Meclisin, milletvekillerinin
ve genel olarak siyaset kurumunun halk nezdindeki itibarını
zedelediği açıktır. İlgi yazınıza konu Genel
Kurulda meydana gelen olaylar nedeniyle bu tespiti yaptıktan sonra, ilgili
milletvekilleri hakkında işlem başlatılması hususunda
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının herhangi
bir görev ve yetkisi bulunmamaktadır. diyerek bizlere bir cevap
vermektedir.
Sayın Başkanım, ortada
yaşanmış ciddi bir vahim tablo karşısında, bu
Meclis Başkanlığı bir işlem başlatmayacak,
disiplini ve bundan sonraki gelecek kargaşa ortamlarını
önlemeyecekse, bundan sonraki gelinecek kargaşa ortamlarının
sorumlusu kim olacaktır? Burada bir disiplinin sağlanması
gerekmektedir. Yani burada az buz değil, milletvekili
arkadaşlarımızın pek çoğu dövülerek, darbedilerek
yaralandı. Böyle bir tablo karşısında bu Meclisin
sükûnetinin korunmasının sorumlusu kim olacaktır? Ne
olacaktır? Şimdi bir kavga çıksa ve bu kavganın sorumlusu
hakkında bir işlem yapılmayacaksa, bu Meclise duyulan güven, bu
Meclisteki sükûnet ortamının sağlanması ve kanunların
o sağlıklı ortamda görüşülmesinin temininin mükellefi
kimdir? Sayın Meclis Başkanı, bu konuda çok talihsiz bir cevap
vermiştir. Bu cevabı reddediyoruz ve sorumluların bulunarak
hakkında işlem yapılması hususundaki Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun iradesini tekrar belirtiyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.
Buyurunuz Sayın Vural.
13.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21/2/2015 tarihli 60ıncı Birleşimdeki görüşmelerine
ilişkin olarak İç Tüzükün 13üncü maddesi kapsamında
yapılan başvurularla ilgili 3/3/2015 tarihli 94 sayılı
Başkanlık Divanı Kararını kabul etmediklerine ve
hukuki yollara başvuracaklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Aslında Sayın Meclis Başkanı,
Meclisin itibarından bahseden Meclis Başkanı Meclisin
itibarını korumanın İç Tüzüke göre yönetmekten
geçtiğini unutmamalıdır. Eğer bir Meclis başkanı
ya da Meclis başkan vekili hukuka, milletin hukukuna uymuyorsa milletin
egemenliğini ve hukukunu ayaklar altına almış demektir.
Dolayısıyla, bir parlamentonun itibarı hukukla olur, gücü budur.
Sayısal çoğunlukla millî iradeye dayalı olarak yapılan
hukuka uymakla Meclisin itibarı sağlanır ama Meclisin
itibarını sağlamak için milletin hukukunu uygulaması
gerekenler, milletin hukukunu gasbederse Meclisin itibarını ayaklar
altına alan Meclis Başkanı ve Meclis Başkan Vekilleridir
bununla ilgili yanlış yapanlar.
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı ve bu oturumları hukuka, hukukun bütün usullerine,
Anayasaya, İç Tüzüke göre aykırı olarak yönetenler bizatihi
Meclisin itibarına gölge düşürmüşlerdir, Parlamentonun millet
nezdindeki itibarını maalesef zedelemişlerdir. Bu konuda,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz yapılan usulsüzlüklerin hepsini,
tutanaklarıyla birlikte bunların hepsini Meclis Başkanına ilettik.
Şimdi, delilleriyle ortaya koyduğumuz usulsüzlükleri delilleriyle
çürütmesini bilmeyenler, parmak çoğunluğuyla şöyle bir karar
alabiliyor: İç Tüzük hükümlerine aykırılık
bulunmadığına
Peki, delilin nerede? Benim tutanak var. Nerede
delilin? Hukuka aykırı bir karar almıştır Meclis
Başkanlık Divanı. Ben delilleriyle, tutanaklarıyla
O zaman
burada neden stenografları tutuyoruz, neden tutanaklar var, neden
kameralar var? Bu kameralarda deliller olmasına rağmen bu delillerle
haklı isteklerimizi çürütemeyen, usulsüzlüğün üstünü örtmek,
hukuksuzluğun üstünü örtmek amacıyla sayısal çoğunlukla
aykırılık bulunmadığını
söyleyebilmiştir Sayın Başkan Vekilim, böyle bir rezalet olmaz.
Bununla ilgili deliliniz nerede? Kameralar kayıtta, stenograflar
çalışıyor, tutanaklar ortada. Karar yeter sayısı
istemiş miyim? İstemişim. Uygulamamış mı?
Uygulamamış. Bunun neresi aykırılık değil? Meclis
Başkanının bununla ilgili, bizim hak gasbını yapan,
çoğunluk iradesinin tehdidiyle muhalefetin sözünü ve sesini kesen Meclis başkan
vekillerinin ve kâtip üyelerin katıldığı böyle bir
oturumda, Divan oturumunda bizim kararlarımızı, bu konuda
taleplerimizi reddetmesi de, aynen yeminde olduğu gibi, hukukun
üstünlüğüne, Anayasaya sadakatten ayrılmayacağına namusu
ve şerefi üzerine ant içenlerin yapabileceği bir görev değildir.
O bakımdan, ben bunu gayet açıklıkla
söylüyorum: Eğer Meclisin itibarını düşüneceksek hukuku
çalıştıracağız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Eğer hukuku
çalıştırmıyorsanız, hak gasplarını bir kararla
meşrulaştırıyorsanız, bizim
iddialarımızın aleyhine bir tane delil getiremiyorsanız siz
mahkûm olmuşsunuz demektir.
O bakımdan, Meclis Başkanının
Meclisin itibarıyla ilgili bir adım atmayacağına ve
doğrudan doğruya siyasi amaçlarla, ellerine geçirdiği güçle
muhalefetin sesini ve hukukunu ortadan kaldırmak konusunda görevli
olduklarını da düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Vural, bunu
tutanaklara geçirdiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne olacak? Tutanaklar da
reddedilir. Tutanaklara geçiyor.
BAŞKAN Gerekli girişimlerde bulunursunuz,
bunu dün tartışmıştık.
OKTAY VURAL (İzmir) Vicdan olacak.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletin hukukuna inanan
vicdan olacak.
BAŞKAN Hukuk her zaman üstündür ve herkesin
hakkını ancak hukukla koruyabiliriz.
OKTAY VURAL (İzmir) Vicdanı olmayanların
hukuku da olmaz, hukuku olmayanların vicdanı da yoktur.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, yeni madde ihdasına dair
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplanın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) "4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan "diğer polis yüksek
öğretim kurumlarında veya" ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"e) Gerekli görüldüğü hallerde, öğretim
elemanları Başkanın teklifi, Genel Müdürün görüşü ve
Bakanın onayıyla Akademiyi oluşturan kuruluş ve
birimlerde," şeklindeki 39 uncu maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan
Muğla
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 39. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ Ensar Öğüt Bülent
Kuşoğlu
Gaziantep Ardahan Ankara
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Önerge geri çekilmiştir.
Sayın Yılmaz, sizin söz talebiniz baki. Geçen
oturumlarda baktım, sizi göremediğim için sizin bu talebinizi yerine
getiremedim, 58e göre düzeltme talebinizi unutmuş değilim.
Buyurunuz.
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz'ın, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün akşam yaptığım konuşmada geçen
bir ifade var, orada deniyor ki: Molotofkokteyliyle, güvenlikle bu
yasaları düzelteceksiniz. Bu yanlış anlaşılmalara
neden olur. Bunlarla bunları düzeltmeniz mümkün değil. Onun için o
düzelteceksiniz kelimesinin düzelteceğini zannediyorsunuz(x) şeklinde tutanaklara geçmesini
arz ediyorum. Yani, burada bu yanlış anlaşılır. Yani,
sizin niyetinizde terörü önlemek diye bir şey yok. Şimdi burada bütün
milletvekillerine soruyorum: Şu anda terörü önlemek ve güvenliği sağlamakla
ilgili hangi yasa size engel? Biriniz çıkın
da deyin ki: Şu yasa bizim elimizi kolumuzu bağlıyor.
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Gerekçeyi okutalım.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Gerekçe yazılmak için yazılmış.
Şimdi, bir
şeyi ifade edeceğim, on altı gündür bunun mücadelesini
veriyoruz, diyoruz ki: Bakın, burada demokratik hakları
kısıtlıyorsunuz, bir parti devletine doğru gidecek yasalar
yapıyorsunuz. Bu, milletin iradesi değil. Burada ne yazıyor?
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ama siz milletin
iradesi yerine -yarın öbür gün göreceğiz- Abdullah Öcalanın
iradesini bu Mecliste hayata geçireceksiniz.
28 Şubatta
Dolmabahçede bir görüşme yapıldı. Bu görüşmede Abdullah
Öcalanın 10 maddelik bir beyanatı kamuoyuyla
paylaşıldı ve bunların yasalar çerçevesinde hayata
geçirilmesi öngörülüyor. Şimdi ben sizi göreceğim. Şimdi, orada,
HDPli Sayın Baluken ve Pervin Buldan Hanımefendi vardı, AKPden
Grup Başkan Vekili, Hükûmetten de 2 bakan vardı, bir açıklama
yapıldı. Sonra HDPnin Grup Başkan Vekili şu ifadede
bulundu, dedi ki: Bu yasada birtakım düzenlemelere gidilecek, hatta geçen
maddeler bile tekririmüzakereyle yeniden görüşülecek. Şimdi, burada,
canhıraş bu yasaları çıkarmak için on altı gündür
uğraşıyorsunuz. Şimdi milletin hâkimiyeti diyerek bir
kenara bırakılıp da Abdullah Öcalanın hâkimiyetine göre bu
yasalarda düzenleme getirildiği zaman ne yapacaksınız, ben size
soruyorum. Ondan sonra çıkıyordunuz ya
Hani, memlekete
gittiğinizde HDP ile MHP bir olmuş, bonzaiye, molotofkokteyline karşı
çıkıyorlar. Terörü önleyeceğiz, karşı çıkıyorlar.
Bunları gidip memleketinizde anlatacaktınız. Şimdi, siz
Aponun talimatıyla burada düzenlemeler yaparsanız, bu kanun
teklifinde düzenlemeler yaparsanız buradaki milletvekillerinin iradesi ne
olacak?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) O zaman, milletin iradesi değil, AK PARTİli
vekillerin iradesi değil, Abdullah Öcalanın iradesine göre hareket
eden bir grup var diyeceğim.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın hatip,
Dolmabahçe görüşmesiyle ilgili özellikle AK PARTİ Grubuyla bu yasa
tasarısı üzerinde anlaştığımıza dair
imalarda bulundu ve grubumuza sataştı.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
14.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken'in, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın geçen tutanak
hakkında yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birkaç gündür bu Dolmabahçedeki ortak açıklamayla
ilgili burada bir tartışma yürütülüyor. Biz de birkaç gündür bu
partinin, Halkların Demokratik Partisinin yaptığı en onurlu
işin, en hayırlı işin bu ülkeye kalıcı
barış getirmekle ilgili çabalar olduğunu ifade ediyoruz.
İki yıldır bu ülkede gençler çatışmalı süreçten
dolayı ölmüyorsa, önümüzdeki çatışmalı süreç riskine
karşı kalıcı bir barış umudu hâlâ büyüyerek devam
ediyorsa burada Halkların Demokratik Partisinin ortaya koymuş
olduğu emeğin rolünü unutmamamız gerekir. Bizim
açımızdan halkımızın takdiri önemli. Biz,
Dolmabahçede o ortak açıklamayı yaparken hiç kimseyle oturup
kapalı kapılar ardında herhangi bir anlaşma falan
yapmadık. Bizim Dolmabahçede de söylediğimiz, kamuoyu önünde de
söylediğimiz hususlar son derece nettir. 10 başlıkta ifade
ettiğimiz hususlar, Türkiye demokrasisi açısından
çığır açacak, Türkiyeyi demokratikleştirecek, Türkiyede
yasakçı anlayış utancını ortadan kaldıracak
hususlardır. Demokratik siyasetin önünün açılması, demokratik
çözüm, ortak vatan, demokratik cumhuriyet, kimlik statüsü, özgür yurttaşlık,
kadın, ekoloji, ekonomi ve güvenlik alanlarında bu ülkede var olan
sorunların çözülmeye çalışılması her alanda
göğsümüzü gere gere savunacağımız ilkelerdir.
Sayın Grup Başkan Vekilimize atfen belirtilen
anlaşmayla ilgili meseleye bir açıklık getirmek gerekiyor. Yani,
yapılan bir konuşmada basının o konuşma içerisinden
birkaç cümleyi cımbızlayarak son dakika flaş haber şeklinde
vermesinden ibaret bir olaydır. Başından beri biz bu yasa
tasarısıyla ilgili tutumumuzdan tek bir geri adım atmadık. Biz
bu yasa tasarısının bu ülkenin hayrına, bu halkın,
demokratik geleceğin hayrına olmadığını ifade
ediyoruz. Onun için, bu yasa tasarısının Komisyona geri
çekilerek diğer muhalefet partileriyle istişare edilmesi ve o
şekilde Genel Kurula getirilmesinin doğru olan yöntem olduğunu
söylüyoruz.
Dolmabahçe
Sarayında da aynı şeyi söyledik. Dolmabahçe Sarayında da
AKP adına bulunanlar, Genel Kurulda söylediklerinin -aynı gerekçelerle
birtakım çözümsüz sözler- dışında hiçbir şey
söylemediler. Bu Genel Kurul görüşmeleri devam ederken tekririmüzakere
yöntemiyle maddeleri görüşmeye açık olduklarını ama bu
konuda hangi düzenlemeleri yapacağına dair tek bir cümle kullanmadan
ilk günden itibaren söyledikleri cümleleri ifade ettiler.
Dolayısıyla, bu yasa tasarısıyla ilgili herhangi bir
anlaşma, herhangi bir pazarlık yoktur. Halkların Demokratik
Partisi bu yasa tasarısının Komisyona alınarak diğer
muhalefet partileriyle istişare edilmesini ve mutabakat
aranmasını önemsemektedir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkanım...
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Grubumuzun söylediği konu sadece bu yasa
tasarısıyla ilgili değildir. Dolmabahçe görüşmeleri sadece
bu yasa tasarısıyla da ilgili değil. Eğer demokrasi
açıklık rejimiyse burası Parlamentodur, burada
görüşülmelidir. İmralıda görüşmeler, İmralıdan
sonra Yalçın Akdoğanla olan görüşmeler, Yalçın
Akdoğan ile İmralı arasında gidip gelmeler, Oslodaki
görüşmeler, ne varsa burada anlatılmalıdır. Eğer bu
anlatılmıyorsa hiç kimse demokrasiden bahsedemez, burası
Parlamentodur.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bitlis) Şeffaflaşmadan yanayız.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Anlatın, HDP Grubu açıklasın ne
görüşülüyor, onlar açıklasınlar orası
açıklamıyorsa.
İDRİS
BALUKEN (Bitlis) Söylüyoruz Hocam, 10 madde nettir ya.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Açıklasınlar, baskıdan kurtulsunlar,
açıklasınlar.
BAŞKAN
Siz net bir şekilde söylediniz görüşünüzü.
Şimdi,
Hatay Milletvekili Şefik Çirkinin 58inci maddeye göre bir talebi
vardır, yerine getireceğim.
Buyurunuz Sayın Çirkin. (MHP sıralarından
alkışlar)
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin'in, 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, dünkü konuşmamda, Adalet ve
Kalkınma Partisi sırasından, aslında nöbetçi laf
atıcı pozisyonunda olan Recep Özel Beye hitaben, haklı da olsam
Yalan söylüyorsun. demişim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Ayıp etmişsiniz. Sayın vekil, milletvekili
arkadaşınızdan özür dileyeceksiniz herhâlde?
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) -
Şimdi, tabii burası Meclis. O da bizim gibi bu sıralarda oturan
bir arkadaş. Ona Yalan söylüyorsun. demeyi uygun bulmadım.
Doğan Kubat Beye de akşam sordum Bu arkadaş nasıl biri?
diye, Çok değerli biri. dedi. Ben de bundan üzüldüm. Bunu geri
alıyorum. Bunu Doğruyu söylemiyorsun.(x)
şeklinde düzeltmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, burada
konuştuğumuz, görüştüğümüz elbette ki bir yasa. Her siyasi
parti İç Tüzükün kendine verdiği hakları kullanacak.
Yalnız ısrarla daha bu yasa Meclise inmeden bir şey
yaptınız, bir molotof ve bonzai ikilemine sıkıştırdınız,
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, partinizin
yetkilileri... Zaten bunun için yeterli kanunlar var ve muhalefet sanki buna
karşı çıkıyor gibi bir hava yarattınız. Bu
doğru olmadı, zaten doğru olmadığını da
millet anladı. Bakın, destek verdik, katkı bile sunduk yani. Ama
MHP, HDP gibi bir araya gelmesi siyaseten mümkün olmayan 2 siyasi partiyi de
bir aradaymış gibi gösterdiniz. Ben merak ediyorum: HDPnin
yetkilileri açıklıyor, diyor ki: Biz anlaşmışız.
Ne kadar madde görüşüldüyse bizim itiraz ettiğimiz, iktidar partisi
bizim arzumuz ve isteğimizle bunu değiştirecek. Şimdi,
bunu göreceğiz. Onların iddiası, bunu göreceğiz ve bunu
gördüğümüz zaman da eğer bu gerçekleşirse size şunu
diyeceğiz: Bizim itiraz ettiğimiz maddelere de tekririmüzakere
yapacak mısınız? Eğer yapmıyorsanız gerçekten
siz, tam tersi, hem HDPyle hem PKKyla hem İmralıyla el ele
vermiş, Meclisi hiçe sayıp yasalar çıkarıyorsunuz ve bu da
sizin ayıbınız olacak.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çirkin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın hatibin
grubumuza yönelik, görüşmelerle ilgili sözleri oldu. Bunun böyle
olmadığını ifade etmek istiyoruz. Bize sataşma
yönünde
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
15.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın, Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin geçen tutanak
hakkında yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Arkadaşlar,
biraz görüşme defterini açacağım, herkesin sicili ortaya
çıksın. Ama samimiyetimizle söyleyelim, Halkların Demokratik
Partisi olarak biz bu Mecliste bütün görüşmelerin açık
yapılmasını, çerçeve yasa yetkisi dâhilinde kararnameyle 11
komisyon kuruldu ve CHPnin mutlaka yer alması gerektiğini
söylüyoruz. Bu gizlilik konusunda sıkıntısı varsa MHPnin,
hiç olmazsa Meclis sürecinde katılmasında yarar var.
Bakın, görüşme siciline şöyle bir göz
atmak istiyorum: 93, rahmetli Özal döneminde ilk ateşkes
çalışması yapıldı ve daha milletvekili arkadaşlarımız
Şamdayken rahmetli Özalın ölüm haberi geldi. Düşünün, o
dönemde çok fazla aktör vardı bu işin içinde. Bu aktörlerin hepsi,
milletvekilleri bizim partimizde hâlâ milletvekili, belediye başkanı
ama diğerleri de diğer partilerde görev yapıyorlar şu an
veya yakınlar. Sonra, 99 koalisyon dönemi yaşandı. 99 koalisyon
döneminde ben kendim avukat olarak İmralıya gittiğim zaman
koalisyon hükûmetinin -ki bizatihi değil, 15 kişilik heyetlerin
içinde Genelkurmay, Jandarma, İçişleri, Emniyet, İstihbarat
hepsi var- görüşmelerine bizzat tanık olan bir
arkadaşınızım. Bakın, 1999-2004 arası bir
çatışmasızlık döneminde Avrupa Birliği sürecinde çok
ciddi ilerlemeler olmuştur.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Hükûmetten kimse yok,
başçavuş görüşüyor.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bunu, rahmetli Ecevit
dönemini bir kenara bırakıyoruz ve gelmiştir 2006dan sonra da
Oslo süreci de buraya, İmralı süreci ile Dolmabahçe
Şimdi,
Dolmabahçede açık bir basın toplantısı yapılmıştır,
gizli değildir, açıklanan maddeleri Sayın Baluken de açıkladı.
Ama, ben CHP Grubuna söylüyorum: 2002de Sayın Erdoğana geçici bir
maddeyle milletvekili adaylığının yolunu açmak için
Sayın Baykalın Dolmabahçede veya başka bir yerde Sayın
Erdoğanla ne tür bir görüşmesi olmuştur, çıkıp
açıklasınlar. Sonra, bu Mecliste geçici bir madde getirdiniz,
Erdoğana milletvekili olma yolunu Siirtte açtınız, geldi,
Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu, şimdi şikâyet
ediyorsunuz. Herkes eteğindeki taşı döksün. Burada gelip HDPye
saldırmakla olmaz, muhalefet böyle olmaz. HDP ezber bozuyor, HDP
Türkiyede barışı da getirecek. Bu Mecliste
şeffaflığı en çok savunan partidir. Bunu açık ifade
ediyoruz. Buyurun, hodri meydan! (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Grubumuza herhangi bir
gizli tavrınız varsa açıklayın. dedi, bizim herhangi bir
gizli tavrımız yok. Sataşmadan dolayı
RECEP ÖZEL (Isparta) Yok işte tamam, yok
olduğunu söyledi.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Geçti
efendim, kayıtlara.
BAŞKAN Sayın Çirkin mi, onun
konuşmasına yönelik olarak
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz.
16.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin'in, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
ısrarla hem zaman zaman dönemin Başbakanı, şimdinin
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan hem zaman zaman iktidar
partisinden çeşitli yetkililer, bakanlar ve HDPden bir
noktada ortak bir ağız duyuyoruz. Yani 57nci Hükûmet, koalisyon
döneminde de -nasıl oluyorsa ortak bir ağız oluşuyor-
görüşmelerin olduğu. Şimdi, Allah aşkına, birinin bir
belgesi varsa açıklamalı. Hükûmet sizsiniz, iktidar sizsiniz, her
belge elinizde. Devletin yetkilileri terörle ilgili bazı meselelerde
elbette ki görüşebilir ve terörü bitirmiştir bu görüşmeler.
İçinde teslimiyet var mı? İçinde pazarlık var mı? Bir
siyasi görüşmüş mü? Eğer bunlar varsa amenna! Şimdi, durup
dururken Milliyetçi Hareket Partisini suça ortak etmenin ya da kendi suçuna
yandaş etmenin bir âlemi yok. Açıkça ifade ediyoruz: Hangi belge,
hangi bilgi varsa açıklayın. Milliyetçi Hareket Partisi döneminde
terör örgütüyle pazarlık var mıdır, yoksa direktif mi
vardır, bunlara bakın. Elinizde belgeler var. Hepsi var. Devletin tüm
kurumları sizin elinizde. Açık, net.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Tutanaklar da var.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Devamla) Getirin önümüze koyun. Önümüze koyun, o zaman değerlendirelim.
Ama bu önümüze konmadan hamasi laflarla, şunlarla, bunlarla Milliyetçi
Hareket Partisini suçlamaya kimsenin hakkı yok. Bu doğru
değildir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Suçlayamazlar
zaten.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Devamla) Ve siz de görüşmelerinizi, Hükûmet olarak
Bakın,
Sayın Mahir Ünal, bu görüşmeler ilk başladığında,
bu Mecliste çıktı dedi ki: Bizim hiç haberimiz yok, devlet
görüşüyor. Ondan sonra baktık ki Hükûmet boğazına kadar
içinde. Şimdi, madem iyi bir şeydi, madem doğru bir şeydi,
başta niye sahip çıkılamadı?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bir de
şerefsizlikle itham ettiler.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Devamla) Burada milletin bazı duygularını kullanıp
siyasi partilere iftira atmak, siyasi ahlakla çok doğru olarak ilgisi olan
bir şey olmasa gerek.
Çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çirkin.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Gök.
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkanım, Sayın Hasip Kaplan konuşmasında, 2002 yılında
Recep Tayyip Erdoğanla ilgili bir yasağın kalkması
konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin gösterdiği bir çabadan bahsetmiş
ve bu konuda bize bir sataşmada bulunmuştur. Ben bu konuya bir
açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Gök.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, başka sataşmalara mahal verilmemesi yönünde
uyarıda bulunursanız iyi olur.
BAŞKAN O uyarıyı her zaman
yapıyoruz efendim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ediyoruz. Sağ olun.
BAŞKAN Buyurunuz.
17.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi her zaman özgürlüklerden
yana olmuş bir partidir.
İHSAN ŞENER (Ordu) Gerçekten!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Gazeteleri kapatmayın
ama!
LEVENT GÖK (Devamla) 2002 yılında -az önce
Sayın Hasip Kaplanın belirtmiş olduğu konu- yapılan
seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi o seçimlerde en fazla oyu alarak
birinci parti olmuş idi. Ancak partinin kurucusu Recep Tayyip
Erdoğanın yasaklı olması nedeniyle partinin
başında bulunamaması ve genel başkanlığı
sürdürememesini, Cumhuriyet Halk Partisi, halkın oylarıyla
belirlenmiş bir partinin kurucu genel başkanının
başında bulunmamasını ve siyaseten yasaklı
olmasını içine sindirememiş ve o zamanki Genel
Başkanımız Sayın Deniz Baykalın öncülüğünde bu
yasağın kalkması konusunda bir önergeyi destekleyerek Recep
Tayyip Erdoğana siyasetin yolunu açmıştır.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Siz ne olduğunu
biliyorsunuz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Teşekkür
ediyoruz.
LEVENT GÖK (Devamla) Bu, Cumhuriyet Halk Partinin o
andaki, demokrasiye, özgürlüğe ve halkın iradesine samimi olan
inancının bir ifadesidir. Tıpkı 1991 yılında
olduğu gibi.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Doğru. Ara
sıra doğru yapıyorlar.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Hasip Kaplan, 1991
yılında da Cumhuriyet Halk Partisi, o zaman SHP, doğu ve
güneydoğuda yaşayan vatandaşlarımızın,
halkın, emeğin partisi olarak örgütlendiği partinin Millet
Meclisinde temsili açısından çok tarihsel bir görev yapmış,
bakın, bugün tartışmaların yaşandığı ve
çözüm adı verilen sürecin ta o zamanlardan önlenmesi ve gereğinin
yapılması gerektiğini düşünerek Halkın Emek Partisine
mensup adayları Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altında
Meclise taşımıştır.
İHSAN ŞENER (Ordu) Şimdi niye
düşman oldunuz?
LEVENT GÖK (Devamla) - 1991 yılında da
demokratız, 2002 yılında da demokratız. Cumhuriyet Halk
Partisi nasıl ülkeyi kurup 1946dan sonra çok partili hayata geçmiş
ve hepiniz de bugün Cumhuriyet Halk Partisinin kurmuş olduğu devlet
sistemi içerisinde yer almışsanız bunun bir tek sonucu
vardır; o da, Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasiye, hukuka, insan
haklarına ve özgürlüklere olan saygısıdır.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gök.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Kaplan, nedir? Biraz yüksek
sesle söyleyiniz lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Gök demokrasinin
önünü nasıl açtıklarını söyledi.
BAŞKAN Evet.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Pozitif bazı
adımlardan bahsetti. Ama 2 parti 2002-2007 arası -ikisi yalnız-
Meclisteydi o zaman, bir de o dönemde attıkları nötr adımlar
vardı, onu açıklamak istiyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Gündem bu değil
Sayın Başkan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani sadece
kişiye demokrasi yolu açılmaz, genel ilkeleri vardır
demokrasinin. Bu konuda bir açıklama yapmak istiyorum, nötrlerle ilgili.
BAŞKAN Düzeltmek istiyorsunuz ya da
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet. Sadece
pozitif değildi yani bir de nötrler var, negatif olan yanlar vardı.
Birlikte hareket edip AK PARTİ ile CHPnin attığı
adımlar, ona da kısaca değinmek istiyorum.
BAŞKAN Yanlış
anlaşılmaması için
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
18.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın, Ankara Milletvekili Levent Gökün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
arkadaşlarım, çok güzel, Erdoğana 2002de özel bir düzenleme
yaptınız, şimdi pişman mısınız, sormak
istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Neyin
karşılığında yapıldı, o önemli.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ben soruyorum: Niye böyle
yaptınız, neyin karşılığında
yaptınız, pazarlık mı yaptınız? Ben bunu sordum.
Bu bir. Kusura bakmayın, bu bir.
İkincisi: Diyorsunuz ki: 91de de birlikte seçim
ittifakı yaptık. Doğrudur, seçim ittifaklarını Refah
Partisi de bir zamanlar Milliyetçi Cephe hükûmetleri döneminde MHPyle, sizinle
de yapmadı mı? Yaptınız değil mi? Yaptınız
geçmişte. Siyaset bu, yaparsınız ittifak, Milliyetçi Cephe
hükûmetlerini kurarsınız, şimdi de
kapışırsınız; siyaset böyle bir şey. Ama o değil;
bu Mecliste HDP, ondan önce BDP, DEHAP, HADEP, HEP, DEP
DEP milletvekilleriyle
ilgili, bu Meclis kaldırmadı mı milletvekillerimizin
dokunulmazlığını? O günleri ne çabuk unuttunuz.
Bakın, bir şey daha söyleyeyim, yakın
zamana getireyim sizi: Şu demokrasi havariliğinde iktidar ile ana
muhalefetin, var ya, o kadar çok günahı var ki. 2007de geldik dedik ki:
Hele bağımsız aday olalım, şu yüzde 10
barajını aşamıyoruz. 2007de bağımsız
adaylık kararı aldık, 2 parti birleştiniz,
bağımsız adayların pusulaları ayrıydı; 2
parti birleştiniz, oy pusulasına aldınız, hem de 400 oyla,
maşallah, maşallah! Kime karşı? Biz bağımsız
milletvekili adayı olmuşuz, bize karşı birleştiniz
iktidar ve ana muhalefet.
Sonra bu yetmedi 2007de, baktılar, geldik, grup
kurduk, gümbür gümbür geliyoruz. 2011 seçimlerinde ne yaptınız?
Başvurduk, dedik: Ya, oy pusulasında adımız
soyadımız var. E, Allah aşkına, bir sembol olsun, bir
amblem olsun, bir şey olsun. Bizim oy pusulasındaki yeri şu
kadar, küçük yaptılar; bir de 9 puntoya indirdiler. Şimdi hepiniz
gözlük takmazsanız okuyamazsınız o adları. Biz köy köy, ev
ev gezdik; o yaşlı, okuma yazması olmayan insanlara, uygulama
yaparak, onlara nasıl oy kullanacağını öğrettik
iplerle oy pusulası üzerinde. Bu da sizin negatiflerinizdir.
Vatandaşa niye eziyet ediyorsunuz, oy kullanmak için
İktidar
partisiyle CHP olarak birleştiniz.
Haa, yüzde 10 barajıyla seçime girmekte hiç mi
günahınız yok? İki dönemdir geliyoruz, hazine
yardımını 3 parti alıyorsunuz; hiç mi günahınız
yok? Ortak yanlarınız ve günahlarınız da çok, ona da dikkat
çekmek istedim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Gök, talebinizi
alayım.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
gündeme geçelim lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, sayın hatip
konuşmasında bizim hiç mi günahımızın
olmadığını ve iktidar partisiyle iş birliği
yaptığımızı ifade ederek bize asılsız
suçlamalarda bulunmuştur. Ben de bu konuya açıklama getirmek
istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, size söz vereceğim fakat
Sayın Vuralın, daha önceki konuşmasından dolayı, yani
bir önceki konuşmasından, 57nci Hükûmete yönelik yapmış
olduğu ithamlar nedeniyle söz talebi var.
Buyurunuz Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
19.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın Kaplan 57nci Hükûmet döneminde
görüşmeler yapıldı. filan diyerek hilafıhakikat bir
beyanda bulunmuştur. O zamanki Hükûmetin siyasi iradesi tektir, terörle
mücadele etmek, terör örgütünün bilakayduşart silahlarını
bırakmasıdır. Bu, bütün belgeleriyle ortadadır.
Burada Abdullah Öcalanı sorgulayanın
nasıl sorguladığını yazıyor. Bu konuda Türkiye
Cumhuriyetinin, teröristbaşının Ben ateşkes ilan
edilmesini istiyorum. Türkiye Cumhuriyetinin bir terör örgütüyle
karşılıklı ateşkes ilan etmesi akla mantığa
aykırıdır. Ateşkes ilan edelim, siz operasyon
yapmayın. Böyle bir şeyler kabul edilemez. Bu çerçevede, bunlarla
ilgili yaptığımız mülakatlar bir pazarlık
değildir. Devlet, ülke topraklarında tehdit olan her türlü
silahlı teröriste karşı dün olduğu gibi bugün aynı
şeyi yerine getirecektir. Bununla ilgili, şiddetin durması,
halkın güvenliğinin sağlanması ama bunun için yasa
dışı bir terör örgütüyle masaya oturacak da değiliz.
diyor. Sorgulayan belli, sorgu açık.
Bu da yol haritası, AKP Hükûmetinin bugün
Dolmabahçede imzaladığı, teröristbaşının yol
haritası. Aynen şunu söylüyor, bakın -ne zaman
yazılmış, gönderilmiş bu yol haritası? 15 Ağustos
2009da- diyor ki: İmralı sorgulama sürecimi bir diyalog ve müzakere
zemini olarak değerlendirme konusundaki tüm çabalarıma rağmen
birileri hep bozdu, tüm önerilerim cevapsız kaldı. Açık ki
sonuna kadar hareketin tasfiyesi planlanıyordu, müzakere ve diyaloğu,
sonları gibi gören yapılar vardı. Evet, bir terör örgütüyle
müzakere yapılmamıştır ve bu konuda, bu 1 Eylül 1999da
silahları bırakmayla ilgili yaptığı çağrı
karşısında da Sayın Bülent Ecevit olmak üzere, dönemin
Cumhurbaşkanı da Tek yol silahları bırakmaktır. Böyle
bir terör örgütünü Hükûmet, devlet asla muhatap almaz. diye beyanda
bulunmuştur, gerçekler budur.
Bizim hareketimizin neye dayandığı gayet
açık ve net, ne yaptığımız da çok açık ve net.
Dolayısıyla, bir müzakere ve diyalog yapıyorsanız,
asıl bu müzakereci ve diyalogcularla nelerin konuşulduğunu
açıkça bu Parlamentoda anlatmak lazım. İmralı
tutanaklarını, Kandile giden kriptolu telefonları, Mudanyada
bir görüşme yapılmışsa hangi eksende
yapılmış, bunları anlatmak lazım. Ama bizim burada
siyasi irademiz, terör örgütünün silahı bırakmasından başka
bir yolu yoktur. Hukukun uygulanması gerektiğine ilişkin
kanaatimizi tam olarak bu şekilde ifade ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) İrademiz de budur.
Teröristbaşı da zaten böyle bir müzakere, diyalog
olmadığını burada ifade ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Vural.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Vay be, AKPnin
diyeceği hiçbir şey yok herhâlde.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Gök.
20.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Milletvekili
Sayın Hasip Kaplan konuşmasında hem Cumhuriyet Halk Partisine
hem de AKPye sataştı ama AKPli arkadaşlarımızın
maşallahları var. Yani Hiç mi günahınız yok. dedi.
Değerli arkadaşlarım, yani böyle sözler söyleniyor, hiçbiriniz
de cevap verme gereği duymuyorsunuz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Hiç
günahımız olmadığı için muhatap almıyoruz.
LEVENT GÖK (Devamla) Yani bu önemli bir iddia, önemli
bir tez.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Günahımız olmadığı için muhatap almıyoruz.
LEVENT GÖK (Devamla) Yani bunu duymazlığa
gelemezsiniz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Siz
konuşun karşılıklı.
LEVENT GÖK (Devamla) Yani, böyle, Ben bunu
sabırla, sükûnetle izleyeceğim. diyemezsiniz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Aynen
öyle, aynen öyle.
LEVENT GÖK (Devamla) Yani Bir günahınız yok
mu? diye sesleniyor size. Buna niye cevap vermiyorsunuz?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Hiç
günahımız yok bizim, kendimizden de yeterince eminiz.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Hasip Kaplan, ben size
cevap veriyorum elbette ki. Şimdi, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Türkiyenin demokrasisinin gelişmesi bakımından -az önce de
örneklerini verdim- 2002 yılında en çok oy almış bir
partinin Genel Başkanının siyaset yolunu nasıl
açtıysak 1991 yılında da karınca kararınca Türkiye
demokrasisi açısından Kürt sorununun çözümü konusunda dev
adımlarımızı attık.
Bugün biz ne tartışıyoruz? Yüzde 10 seçim
barajını tartışıyoruz. Hodri meydan AKPliler, gelin,
hemen yüzde 10 seçim barajını -getirin, Anayasa
değişikliğini de sağlayalım- yüzde 3-5, neyse
yapalım. Maksat doğu ve güneydoğuda yaşayan Kürt kökenli
yurttaşlarımız herhangi bir şekilde
-bağımsız olarak değil de- kendi partileri altında
seçimlere girsinler. Biz buna varız, bu sorunun çözümü konusunda bu
mutlaka yapılmalıdır.
Sayın Hasip Kaplan, bakın, kaldı ki daha
Türkiyede Kürt sözü, adı ağza alınmadığı
zaman, yasaklandığı zaman Cumhuriyet Halk Partisi 1991
yılında Türkçeden başka farklı dillerin
konuşulması hakkında kanun teklifi verdi yani önemli
adımlar bunlar, dev adımlardır. Şimdi, biz istiyoruz ki
bütün partiler Cumhuriyet Halk Partisinin özgürlükçü yolunda birleşsinler,
bunun öncülüğünü yapmaya çalışıyoruz, siyasette,
hayatın her alanında bunun öncülüğünü yapmaya çalışıyoruz.
Biz AKPden farklıyız, AKPnin günahına ortak olmayız.
AKPnin yanlışlarını her zaman ileri sürer ve o
yanlışlar karşısında da net duruşumuzu
sergileriz. Sizlerin de öyle olmasını arzu ediyoruz yani diğer
muhalefet partilerinin de AKPnin yanlışları
karşısında dik durmaları gerekir.
Ancak, Sayın Hasip Kaplan, siz bizi AKPyle iş
birliğiyle suçluyorsunuz ama Genel Başkanınız Sayın
Selahattin Demirtaş 9 Şubat 2013te şunu söylüyor: Bizim
yakın olduğumuz parti AKPdir, bire bir örtüşmüyor ama
yakınlaştığımız parti AKPdir. Ya, bu ne perhiz
bu ne lahana turşusudur, bunu anlamamız mümkün değildir.
Şimdi, bu tartışmaları
bırakalım, işimiz bu sıkıyönetim yasasını
engellemektir. Hep birlikte demokrasi güçlerini bu yasaya karşı
mücadelede birleşmeye çağırıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.47
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı:
684) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 40ıncı madde üzerinde üç önerge
vardır, bir tanesi Anayasaya aykırılık önergesi olmak
üzere.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis
Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendine "polis meslek yüksek okulu
müdürleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürü ve polis meslek eğitim merkezi
müdürleri," ibaresi eklenmiştir." şeklindeki 40
ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim
Işık Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kütahya Osmaniye
Ahmet
Duran Bulut Bülent
Belen
Balıkesir
Tekirdağ
"Madde 40 - 4652 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine "polis meslek
yüksek okulu müdürleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür
Yardımcısı ve polis meslek eğitim merkezi müdürleri,"
ibaresi eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendine "polis meslek yüksek okulu
müdürleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürü ve polis meslek eğitim merkezi
müdürleri," ibaresi eklenmiştir.""
şeklindeki 40. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali
Sarıbaş Sedef
Küçük Celal
Dinçer
Çanakkale İstanbul İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasa'ya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti-tek adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin
ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden
kanun tasarısının 40 ıncı maddesinin Anayasa'ya aykırılık
nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Demir
Çelik Abdullah
Levent Tüzel Hüsamettin
Zenderlioğlu
Muş İstanbul Bitlis
Erol
Dora Ertuğrul
Kürkcü
Mardin Mersin
BAŞKAN Komisyon bu okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan,
sevgili arkadaşlar; bu yasa tasarısının tümden geri
çekilmesi konusundaki ısrarımızı sürdürüyoruz. Adalet ve
Kalkınma Partisi ise, aslında, bugün haberlere düşen kimi
eğilimleri taşımakla birlikte, yani bu yasanın bir
tekririmüzakereden geçirilebileceğini düşünmekle birlikte bunu açık
bir siyaset olarak ortaya koymuyor ve büyük bir baskıyı bu Mecliste
hepimizin üzerinde sürdürüyor. Burada, insan haklarına, çalışma
usul ve esaslarına, çalışma ahlakına tamamen
aykırı bir biçimde, metazori bir tarzda milletvekilleri bu
yasanın görüşülmesine katılmak zorunda
bırakılıyorlar. Ancak, eldeki sonuç, bütün bu baskıya
rağmen, muhalefet partileri açısından oldukça önemli bir yere
getirdi yasanın tartışılmasını çünkü bu yasanın
meşruiyeti kamuoyu önünde artık çoktan ilga oldu. Bu, gayrimeşru
bir yasadır, bu yasayla kamunun ne güvenliği ne esenliği
sağlanabilir; bu konuda herkes aşağı yukarı hemfikir.
Sadece bu, sarayın ısrarıyla, aslında kendileri
arasında da sonsuz görüş farklılıkları içeren bir
biçimde
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri arasında da bu
yasa başlangıçta bir desteğe sahiptiyse de artık bu
desteğe sahip değil.
Bu yasanın çözüm sürecinin önünü
açacağını söyleyenlerin, aslında bundan önceki yasanın
çözüm sürecinin önünü açacağını yine söylemiş
olduklarını görüyoruz. O nedenle, bize Ya kırk satır ya
kırk katır, ikisinden birini kabul edin, burada anlaşalım.
deniyor. Böyle bir anlaşma olmayacak arkadaşlar.
Tekririmüzakere talebine açık bir yanıt
vereceksiniz. Bu yasanın geçemeyeceğini, bunun meşru
olmadığını, Anayasa Mahkemesinden döneceğini, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla temelden çelişme
hâlinde olduğunu biliyorsunuz ancak bu yasayı burada bize dayatmaya
çalışıyorsunuz. Anayasaya aykırıdır, her
şeye aykırıdır. Bizzat kendi iddialarınıza
aykırıdır. Ancak, sarayın güvenliği için bunu kamu
güvenliği diye bize dayatmaya çalışıyorsunuz.
O yüzden, sizleri bir an önce aklınızı
başınıza almaya ve bu yasayı geri çekmeye, bir
tekririmüzakere önergesini bizzat kendinizin getirmesine davet ediyorum.
Umarım bu uyarılar bir kulağınızdan girip öbür
tarafından çıkmaz. İki kulağınızın
arasında gerektiği kadar gri madde olduğunu varsaymak istiyorum.
İyi akşamlar.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Arayacağım efendim.
Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.14
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesi üzerindeki Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendine "polis meslek yüksek okulu
müdürleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürü ve polis meslek eğitim merkezi
müdürleri," ibaresi eklenmiştir.""
şeklindeki 40. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sedef
Küçük (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Küçük, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, demokrasiye farklı
anlamlar yüklense de temelde değişmeyen birtakım özellikler
vardır. Mesela, haklarda eşitlik ve bu eşit olan hakları
kullanabilme özgürlüğü olmazsa demokrasiden söz edilemez. Mesela, bir
ülkede hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü yoksa, kişiye göre hukuk
uygulanıyorsa, keyfî gözaltılar ve tutuklamalar varsa o ülkede
demokrasi laftadır. Mesela, herhangi bir ülkede, herhangi bir yönetim
ifade, vicdan ve din özgürlüğünü yok sayıyorsa, e siz de takdir
edersiniz ki o demokrasi kâğıt üzerinde bir demokrasidir. Elbette bu
saydığım temel hak ve özgürlüklerin var olmadığı
ama demokrasi olduğunu iddia eden yönetimler de var ama bu yönetimler
birer demokrasi karikatüründen ibaret. Hatta bu demokrasi karikatürünü bir
ileri demokrasi masalı olarak yutturmaya çalışanlar var ki
işte en tehlikelileri onlar çünkü bu demokrasi karikatürünün muhalif
hiçbir sese tahammülü yok. Hak ve özgürlükler yalnızca kendileri gibi
düşünenler için vardır, gerisi düşmandır. Böylesi bir
anlayış için kendisi gibi düşünmeyen herkes suça meyillidir,
suçludur, hatta vatan hainidir.
Bu tip bir anlayışa aslında dünya tarihi
hiç de yabancı değildir. Bu tip bir anlayış 30lu,
40lı yıllarda Hitlerin Almanyasında modaydı, 50li
yıllarda Stalinin Rusyasında, 70li yıllarda Pinochetnin
Şilisinde, 12 Eylül yıllarında ise Türkiyede modaydı. Bu
söylemleri kim kullandıysa, bu tip bir anlayışa hangi yönetim sığındıysa
şimdi tarihin çöplüğündedir. Bu tip iktidarlar hem kendi
toplumlarına hem dünyaya acıdan, kandan ve gözyaşından
başka bir şey bırakmamıştır. İşte bu
yüzden, bu tip bir iktidar anlayışıyla mücadele etmek tüm
demokratların, tüm yurtseverlerin omuzlarında
taşıdığı bir sorumluluktur, topluma ve geleceğe
karşı bir görevdir.
Biz burada haftalardır uygulanan tüm şiddete
rağmen bu sorumluluğun ve görevin gereğini yerine getiriyoruz,
getirmeye de devam edeceğiz. Çünkü biz, bu yasayla kurulacak olan polis
devletinin önünde sonunda ülkemizi çöküşe götüreceğini biliyoruz;
çünkü biz, keyfiyete dayanan yönetimlerin ve güç zehirlenmesi yaşayan
yönetimlerin halkına acıdan başka bir şey
vermeyeceğini de biliyoruz. Bütün bunlara karşıyız. Yoksa
biz, bonzaiye, molotofkokteyline verilen cezaların
artırılmasına tabii ki karşı değiliz. Aklı
başında olan herkes de bunlara ceza verilmesine katılır.
Bizim karşı olduğumuz, insanlarımızın temel hak
ve özgürlüklerinin güvenlik adı altında yok edilmesidir. Bu ülkenin
inanın daha fazla güvenliğe değil, daha fazla demokrasiye
ihtiyacı var, daha gelişmiş insan haklarına ihtiyacı
var; hayalî bir ileri demokrasiye değil, gerçek bir demokrasiye
ihtiyacı var. İşte bizim mücadelemiz bunu görmeyenlere, görmek
istemeyenlere karşı.
Bazıları demokrasiyi bir lüks olarak görebilir,(x) bazıları güvenlik devletini
insan hak ve özgürlüklerine yeğleyebilir, bazıları
sıkıyönetim kanunlarını gündelik hâle getiriyor olabilir ve
bu bazıları ülkeyi uçuruma sürüklediğini umursamıyor da
olabilir. Biz umursuyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Acaba diğer muhalefet
partileri, HDP ve MHP de bizim kadar umursuyor mu doğrusu şüpheliyim.
Çünkü biz, insanların onuruna yakışır, özgürce,
barış içinde yaşamalarının birilerinin
iktidarından çok daha değerli olduğunu biliyoruz ve bu nedenle o
birileri iktidarını koruyabilsin diye göz göre göre bu topluma
acı çektirilmesine izin vermeyeceğiz, bu karanlığa ortak
olmayacağız diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Küçük.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın hatip
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz
ülkenin geleceğini önemsiyoruz, ülkenin sorunlarıyla ilgili
meseleleri önemsiyoruz. dedikten sonra HDP ismini zikrederek Önemsiyor mu
bundan şüpheliyim. dedi. Açıkça grubumuza sataşmada bulundu, bu
yüzden söz istiyoruz.
BAŞKAN Evet.
Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, açıkça partimizin adını da zikrederek
demokrasiyi umursayıp umursamadığımız gibi bir soru ve
iddiada bulundu, hâliyle sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Balukene önce söz
vereceğim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Grubumuz adına
Ertuğrul Bey konuşacak.
BAŞKAN Sayın Kürkcü önce size, sonra da
Sayın Halaçoğlu size söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Kürkcü.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
21.- Mersin Milletvekili Ertuğrul
Kürkcü'nün, İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan,
bu tartışmada vatanseverlik tekelinden söz etmek son derece saçma
olur. Ben hiçbir partinin memleketin geleceğini düşünmediği
kanaatinde değilim. Biz de memleketin geleceğini düşünüyoruz,
MHP de düşünüyor, CHP de düşünüyor, AKP de düşünüyor ama herkes
kendi meşrebine göre. AKP, Türkiyeyi, geleceği, kendileri gibi
insanların ötekileri hiç dinlemediği bir ülke olarak tasavvur ediyor.
Cumhuriyet Halk Partisi eski değerlere asılmaktan yana. Milliyetçi
Hareket Partisiyse, esasen, Türklük temelinde bir toplumu yeniden kalıba
dökme peşinde. Biz ise çoğulcu, demokratik, özgürlükçü bir yeni
düzenle Türkiyenin yeniden kurulmasından yanayız. Şimdi, bu
tezlerin hangisinin doğru olduğunu gelecek gösterecek. Fakat buradaki
mesele, hiç kimse memleketin geleceğini düşünmüyor, ben düşünüyorum
meselesi değil. Buradaki mesele, bu tezlerden hangisinin halk
tarafından kabul göreceği, bu tezlerden hangisinin Türkiyede yeni
bir paradigma oluşturacak kadar güçlü bir fikrî temele sahip olduğu
tartışmasıdır. O yüzden, bizim Cumhuriyet Halk Partisiyle
aramızdaki anlaşmazlık artık miadını
doldurmuş bir egemenlik anlayışının yerine yeni bir
ortaklık anlayışının geçmesidir ve bunun
sağlanabilmesi için de biz bizimle kim diyalog kurabiliyorsa onunla kurmak
mecburiyetindeyiz. Yoksa, biz Cumhuriyet Halk Partisiyle ortaklık
-gerektiği zaman demokrasi için, özgürlükler için, hak ve adalet için-
kurmaya çalışmamış değiliz. Mart yerel seçimlerinde
Sayın Kılıçdaroğlunu ziyarete giden heyetin içindeydim ve
mart yerel seçimlerinde bir ortak arayış içerisinde olup
olamayacağımızı sorduk. Aldığımız yanıt
çok hayal kırıcıydı. Birlikte görünmenin ikimize de, iki
tarafa da zarar vereceğini Sayın Kılıçdaroğlu
açıkladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
aslında ikinci turda bir özgürlükçü aday ile pekâlâ birlikte hareket
edebileceğimizi söyledik ama çoktan Ekmelettin İhsanoğlunda
karar kılmış olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi, bizim bu
önerimizi değerlendiremedi. O nedenle, bizim memleketin geleceğini
düşünmediğimiz tartışması tamamen bu geleceğin
sizin öngördüğünüz gibi olduğunun bir kaziye, bir kesin hakikat gibi
anlaşılmasıyla ilgili. Biz de diyoruz ki: Bu
tartışmayı halkın önünde yapalım ve vatanseverlik
tekelini kimse eline almasın, hatta vatanseverliği bir
tartışma konusu da yapmayın. Herkes yaşadığı
ülkenin ilerlemesini ister, bundan daha normal bir şey yok. Ama
nasıl? Bizim cevabımız, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik,
öz yönetimci, eşit yurttaşlığa dayalı bir gelecek,
toplumdur. Bunun da biz başarı kazandığını ve
destek kazanmaya devam ettiğini görüyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kürkcü.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi Faruk Bey
konuşacak ama sayın konuşmacının tekrar bize bir
sataşması söz konusu oldu, ondan sonraki konuşmada tekrar söz
istiyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Bizim de talebimiz var.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bizi Türkiyeyi yeni
bir Türklük temelinde kalıba sokmak gibi bir ifadeyle suçluyor. Bununla
ilgili parti görüşlerimiz farklıdır. Bunun
değerlendirmesini yapmak istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Bal Sayın Küçükün
sataşması üzerine söz alıyor.
Buyurunuz Sayın Bal.
22.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın,
İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce kürsüde bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi
adına konuşan sayın hatip demokrasi ve insan onuru dersi verme çabası
içerisinde Milliyetçi Hareket Partisine sataşmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi tabutluklardan gelen bir
partidir. Temel hak ve hürriyetlerin ne anlama geldiğini, tabutluklarda
çekmiş olduğu ıstırap, işkencelerde öğrenmiş
ve milletinin her katmanına, her kesimine insanlığın
geliştirmiş olduğu en yüce evrensel değerleri sunma azim ve
kararlılığında olan bir partidir. Bu kapsam içerisinde,
rahmetli Genel Başkanımız Alparslan Türkeş, Cumhuriyet Halk
Partisinin o tarihte dış güçlerin etkisiyle Türkiye'de anarşinin
kol gezdiği bir dönemde taraf olduğu zaman bile Demokrasi sokaklarda
ıspanak fiyatına satılacak bir değer değildir.(x) söyleminde bulunmak suretiyle temel
hak ve hürriyetlerin değerini ve kıymetini 1970li yıllarda
açıklamış olan bir hareketin lideridir. Dolayısıyla
Milliyetçi Hareket Partisine demokrasi dersi vermek hiç kimsenin haddi
değildir, hakkı da değildir.
İnsanlık onuruna gelince. Bütün
milletvekillerine söylüyorum: Anayasa Uzlaşma Komisyonunun
tutanakları birer hazinedir, hepiniz onu izleyin, Anayasa Uzlaşma
Komisyonunda ilk kabul edilen maddede bu Anayasa'nın insanlık onuruna
dayalı bir Anayasa olacağı ifade edilmiştir. Biz bunu öne
sürerken Dokuz Işık doktrininin şahsiyetçilik ve hürriyetçilik
prensibinin bütün milletimizin fertlerinin millî ve manevi değerlerini
geliştirme hak ve hürriyetine sahip olduğu perspektifinden hareketle
önerdik ve bu bütün partilerin oy birliğiyle kabul edilmiş, 1inci
madde hâline gelmiştir. İşte, Milliyetçi Hareket Partisinin
demokrasi ve insan onuru meselesi bu kadar geniş kapsamlıdır,
dar kalıplara sıkıştırılamaz.
Diğer taraftan, bu kapsamdan hareket ederek
Türkiye'nin bütün sorunlarına çözüm bulunabilecek 2 tane temel madde takip
eden süreç içerisinde Milliyetçi Hareket Partisinin önerisiyle kabul edilmiştir.
Bunlardan bir tanesi toplumun bütün fertlerinin hukuk önünde eşitliği
prensibidir, bir diğer maddesi ise hiç kimseye hiçbir sebeple hiçbir
ayırımcılık yapılamayacağına dair meseledir.
İşte, ortaya çıkmış olan, şu anda ülkenin millî
birlik ve bütünlüğünü etnik ve inanç parçalarına bölecek şekle
bürünmüş ve Türkiye'yi Dolmabahçe Sarayında terör örgütünün emrine
sokacak hâle getiren meseleye çözümü de bu ilk 3 maddede ortaya koymuş
oluyoruz. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisine hatırlatmak
isterim ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) -
Milliyetçi Hareket Partisi böyle
tarihî köklerden gelen demokrasi dersini size vermeye hazırdır. Siz
Sosyalist Enternasyonalle yukarıdan ve dışarıdan
birtakım fikirler edinirken Milliyetçi Hareket Partisi demokrat
kimliğini ortaya koymuştur diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, sizin talebinizi
dinleyeyim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Biraz önce konuşan Sayın
Ertuğrul Kürkcü Cumhuriyet Halk Partisini eski değerlere
asılmakla itham etti. Tabii, bu, algı olarak Meclisi izleyenler ve
Genel Kuruldaki sayın milletvekilleri tarafından partimizle ilgili
yanlış bir algıya yol açtı. Bunun bir sataşma
olduğunu düşünüyoruz, takdirinize sunuyoruz.
İkincisi de, Sayın Faruk Bal da Cumhuriyet Halk
Partisini dış desteklerle geçmişteki, geçmiş
yıllardaki
FARUK BAL (Konya) Yalan mı? Sosyalist
Enternasyonalci.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sosyalist Enternasyonalden
gurur duyarız.
anarşiye taraf olmakla itham etti.
Her iki sataşmaya da uygun görürseniz ayrı
ayrı cevap vermemiz icap eder.
BAŞKAN Sayın Halaçoğluna önce söz
vereceğim, sizinkini de değerlendireceğim efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, bütün sataşmaları bir arada verseniz ya. Bir
ondan, bir ondan, vallahi
Toptan cevap versinler yani, paslaşarak
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi size de
sataşayım istiyorsanız.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir şey diyor Sayın
Grup Başkan Vekili.
BAŞKAN Peki, kürsüdekine de söz verebilir miyim?
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
23.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce
şunu söyleyeyim: İmparatorluk kuran milletler hiçbir zaman
ırkçı olamaz. Türk milleti sadece
Cumhurbaşkanlığı Forsundaki yanlış 16nın
yerine Safevileri, Memlukleri, Akkoyunluları ve Karakoyunluları da
eklerseniz 20 imparatorluk derecesinde devlet kurmuştur ve içerisinde pek
çok milleti, dini, ırkı birlikte yaşatmıştır.
Dolayısıyla, böyle bir devlet felsefesine sahip olan bir milletin
sadece bir ırk üzerinden bir politika üretmesini bekleyemezsiniz. Biz
evet, Türk-İslam felsefesi üzerine bir politika geliştiriyoruz. Ne
demektir bu? Biz Türküz ve Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve
faziletini ön plana çıkararak bir siyasi politika yürütüyoruz. Bunu
herkesin böyle bilmesi lazım.
Şimdi, burada, siz, Türklük temelinde Türkiye'yi
yeni bir kalıba sokmaktan söz ediyorsunuz. Milliyetçi Hareket Partisinin
milliyetçilik anlayışı, ülkede kim yaşıyorsa, hangi
dinden, ırktan, soydan, mezhepten kişi varsa hepsini kucaklayan, birlik
ve beraberliği savunan ve onlarla birlikte ülkenin
kalkınmasını sağlayabileceğini düşünen ve bu
şuurda olan bir siyasi partidir. Dolayısıyla, aslında
yıllardır bu konularda bizi takip eden Ertuğrul Kürkcünün bunu
söylemesini anlamakta zorluk çekiyorum. Şimdiye kadar bunun çoktan
farkına varmış olmanız gerekirdi. Bizimle zamanında
herhâlde epeyce bir siyasi mücadele de yaptınız.
Şimdi burada diyorsunuz ki: Türklük temelinde
Türkiye'yi yeniden bir kalıba sokmak. Peki, biz böyle bir şeyden söz
ettik mi? Bin yıllık kardeşlikten bahsediyoruz, Selçuklu
döneminden itibaren Anadolu Türklüğü, Anadolu halklarının
bütünlüğünü savunuyoruz ve diyoruz ki: Türkler İslamiyeti kabul
ettikten sonra İslamın bayraktarlığını
yapmıştır, Haçlı Seferlerine karşı durmuştur.
Birileri gibi Haçlı Seferlerinin, Haçlıların Doğuya
medeniyet getirdiğini söylememiştir, ki bunu söyleyen de şimdiki
Cumhurbaşkanıdır, 2011 yılında Avrupa Konseyinde.
Eğer inanmıyorsanız, konuşması benim
bilgisayarımda video olarak var.
Şimdi, dolayısıyla, bizi bunlarla suçlamak
son derece yanlıştır, böyle bir anlayışı kabul
etmemiz mümkün değildir. Türk milleti her zaman, tarihi boyunca bütün
milletlere karşı adil davranmıştır, dünyanın
hiçbir yerinde olmamasına rağmen, yeni bir toprak Osmanlı
topraklarına katıldığında adaletnameler
yayınlamıştır. Yani onların dinî özgürlüklerini, mal
ve can emniyetlerini garanti altına alan beyannameler
yayınlamıştır. Var mı dünyada başka böyle bir
şey? Dolayısıyla, suçlanmamız son derece
yanlıştır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaçoğlu.
Sayın Altay, size de üç dakika süre vereceğim.
İki sataşmayı o üç dakikaya sığdıracak hünere
sahip olduğunuzu biliyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sığdıramam
Sayın Başkan. Çok ağır şeyler söylediler, üç dakikaya
sığmaz. Daha önce dört dakikaydı sizin bu uygulamanız, üç
dakikaya düşmüş.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
24.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ile Konya Milletvekili Faruk
Balın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, Parlamentoda sataşma da bir ritüeldir,
olacaktır, fayda da vardır. Böylece hem Genel Kuruldaki sayın
milletvekilleri hafıza tazelemesi yapmış olur hem Parlamentoyu
izleyenler bakımından da Parlamentonun kapasitesiyle ilgili
değerlendirmeler yapılmasına imkân verir.
Aslında Sayın Kürkcünün
konuşmalarına bütün olarak baktığımızda güzel
şeyler söyledi. Keşke o güzel şeylerin içinde Cumhuriyet Halk
Partisini eski değerlere asılmakla, takılmakla itham etmeseydi.
Çünkü, Türkiyede Cumhuriyet Halk Partisinden daha yenilikçi, kendini sürekli
ve süratle geliştiren ama asla başkalaşmadan geliştiren
başka bir parti yoktur. İlaveten, eskiye takılmak çok kötü
değildir. Bizim eskimizde Kuvayımilliye var, Sivas Kongresi, Erzurum
Kongresi var, cumhuriyet var; oradan demokrasiyle taçlandırılması
süreci var, oradan sosyal demokrasiyle Türkiyeyi tanıştırma
süreci var. Şimdi, oradan da temel hak ve özgürlüklerin her şeyin
üstünde olduğu bir anlayışı benimsemiş Cumhuriyet Halk
Partisi var. Artık eskisi gibi
Bundan on sene önce Türkiyede en
kıymetli şey, Parlamento için de devleti yönetenler için de valisi,
kaymakamı için de ihtişamlı devletti. Şimdi o
ihtişamlı devleti kaldırıp bir kenara koyuyoruz, insan
haklarını, temel hak ve özgürlükleri ön plana çıkarıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinin anlayışı budur, Türkiyede özgürlükçü
bir yapının hayata geçmesidir. Başka bir anlayışta
değildir Cumhuriyet Halk Partisi.
Bu vesileyle, tabii, çok güncel bir konu da Türkiyedeki
sayın cumhurbaşkanlarının siyasete müdahalesi. Mevcut
Cumhurbaşkanının daha önce, önce tek dil deyip sonra tek din
demesi, bir gün Kürt sorunu var. deyip bir gün Yok. demesi, demokrasiyi
tramvaya benzetmesi
Ve bu anlayışı benimseyen insanların
da buradaki muhalefet partilerine demokrasiyle ilgili söyleyecekleri fazla bir
söz de laf da olamaz. Bu getirilen kanun da AKPnin demokrasi
anlayışını ortaya koymuştur.
Sayın Bala gelince
FARUK BAL (Konya) Gelme!
ENGİN ALTAY (Devamla) Gelecek zaman da
kalmadı ama şunu söylemek isterim: Cumhuriyet Halk Partisi Sosyalist
Enternasyonalin üyesi olmaktan şeref duyar, gurur duyar. Sosyalist
Enternasyonalin anlayışında hukuka saygı vardır, insan
onuruna saygı vardır, demokrasi vardır, özgürlükçülük
vardır, eşitlik vardır, adalet vardır, hakça bölüşüm
vardır. Yani, kana, kafatasına dayalı bir milliyetçilik
anlayışı ne Sosyalist Enternasyonalde ne de Cumhuriyet Halk
Partisinde yoktur.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Önergeyi oylarınıza
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
kafatasıyla ilgili iddiası kimi
ENGİN ALTAY (Sinop) Sizi itham etmedim ki ben.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, benim ismimi
de ifade etmek suretiyle
ENGİN ALTAY (Sinop) Hayır,
arkadaşları itham etmedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Bizim sataşmamıza
cevap verdiğine göre böyle bir ithamda bulundular.
BAŞKAN İtham etmemiştir.
ENGİN ALTAY (Sinop) Arkadaşları itham
etmedim, Sosyalist Enternasyonalle ilgili bir eleştiriye cevap verdim.
Çünkü günümüzde IŞİDin dünyada yaptıkları ortada, her
şey ortadadır. MHPyi itham etmedim. Kan, kafatası deyince
akla IŞİD geliyor.
BAŞKAN - İtham etmedi efendim, gerçekten itham
etmedi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi
Sayın Altay
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkanım, benim
ismimi de ifade etmek suretiyle kafatasçı dedi efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hayır, o cümleyi
bitirdikten sonra söyledim.
BAŞKAN Lütfen, bir işleme geçtim Sayın
Bal, daha sonra şey yapabiliriz.
Sayın Altay, Sayın Gök, Sayın
Serindağ, Sayın Öner, Sayın Küçük, Sayın Eryılmaz,
Sayın Şeker, Sayın Öğüt, Sayın Serter, Sayın
Kaplan, Sayın Aygün, Sayın Toprak, Sayın Kaleli, Sayın
Tayan, Sayın Akar, Sayın Haberal, Sayın Susam, Sayın Onur,
Sayın Öztürk, Sayın Özkoç.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis
Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun
"4652 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendine "polis meslek yüksek okulu
müdürleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürü ve polis meslek eğitim merkezi
müdürleri," ibaresi eklenmiştir." şeklindeki 40
ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları
"MADDE 40 - 4652 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine "polis meslek
yüksek okulu müdürleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür
Yardımcısı ve polis meslek eğitim merkezi müdürleri,"
ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bulut, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
40ıncı madde üzerine vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz aldım.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı okul
kapatan bir iktidar olarak tarihe geçecek. Emniyet teşkilatının
görevlileri, polislerin yetiştirildiği, polis kolejleri, polis
akademileri, orada eğitim veren görevliler, bunları
dağıtıyorsunuz. Niye dağıttığınız
bizce malum ancak orada şu an okuyan öğrencilerin, orada görev yapan
öğretim görevlilerinin haklarının ellerinden alınması bir
insanlık suçudur, yanlıştır, yazıktır ve
günahtır.
İktidarlarınız döneminde -on üçüncü yıla geliyor-
Türk devlet geleneğini hiçe sayarak Türk devlet yapısının
geleneklerini bir bir yok ediyorsunuz. Öyle bir partizanca yapılaşma
içerisine girdiniz ki bir genel müdürü arıyoruz, genel müdürün sekreteri
Vekil hangi partiden? diyor. Tabii, biz o memura, o sekretere
anlatıyoruz, cevabını veriyoruz ama sahibi ona öyle
öğretiyor. Milletvekillerinin bile denetim görevlerini, yetkilerini
kullanırken partilerine göre davranan bir kadro, bürokrasi
oluşturdunuz. Hatta, öyle oluşturdunuz ki bürokraside, protokolde
Cumhurbaşkanının oğlu valinin önüne geçti. Bu
ayıbı da devlete yaşattınız. Bunların
yanlışlığını biliyorum. İçinizde bunu gören,
o kurumlarda çalışan Olur mu böyle şey? diyen, Bu kadarı
da olmaz. diyenleri de ben biliyorum. Ancak, ses çıkaramamak, göz göre
göre buna boyun eğmek
O vilayetteki, o valilikteki koltuğunu
kaybetmemek uğruna Çekil buradan. diyemeyen valiler oluşturdunuz.
Seçim arabasının üstüne çıkan valiler, parti bürolarına giren
valiler
Tabii, valiyi gören kaymakam da onun peşinden gidiyor. Bu
yanlıştır. Bugün siz, yarın bir başkaları
Türk
devletinin kurumlarını bu hâle getirmeniz yanlış.
Devleti öyle
bir hâle getirdiniz ki topluma uydurdunuz. Toplumu da unutkan bir hâle
getirdiniz. Bir konuyu ortaya atıyorsunuz bomba gibi, gazetelerinizin
hepsi manşetten veriyor. Ertesi hafta konu unutuluyor, bir
başkasını ortaya çıkarıyorsunuz. İnsanlara
unutturdunuz her şeyi. Size ben sorsam, 4 Temmuz 2003 desem ne
hatırlarsınız? Hiçbir şey hatırlamazsınız.
Ama benim içim yanar, askere indirdiğiniz balyozun tarihidir, Mehmetçikin
başına çuval geçirttiğiniz tarihtir. O Mete Handan bugüne kadar
gelen beş bin yıllık tarihin, Avrupanın ve dünyanın
en güçlü ordusunu
Bugün Yunanlıların bayrak diktiği
adaları görmezden gelip arkanızı döndüğünüz, hava ihlalleri
yaptığında, Genelkurmay sitesine koyduğunda
Dışişleri Bakanınız Siyasi irade onlara izin verdi,
indirin İnternetten o haberi. emrini verebilecek kör, sağır,
politikalarla işinize devam ediyorsunuz. İstiyorsunuz ki polis okulu
olmasın, polisler olmasın, öğretmenler olmasın, atanamayan
öğretmenler olmasın, meydan size kalsın.
Marmara deyince
aklınıza Marmara etrafında oluşan rant gelir, Marmara
Denizine getirilen kaçak yakıtlar gelir, onları görmezden gelenler
gelir. Benim aklıma da Marmara Gemisine İsrailin
yaptığı baskın gelir, öldürülen, şehit edilen 9
insanım gelir. Ne yaptınız buna değerli milletvekilleri?
Hükûmetine sordunuz mu, ne yaptınız? Bunun hesabını
sordunuz mu?
Uçağımız
düştü Suriye topraklarında, bölgesinde. Onu da unutturdunuz, görmezden geliyorsunuz. Süleyman
Şahın kabrini, mezarını ne yaptınız?
Taşıdınız. Tabii, küresel güç IŞİDden, bölgesel
güç oradaki YPGden, bunlardan, onların uçaklarından, füzelerinden,
roketlerinden, tanklarından korktuğunuz için çektiniz,
taşıdınız, o Türk topraklarından vazgeçtiniz. Allah
aşkına, bu içinizi acıtmıyor mu? Bir Türk vatandaşı
olarak beni üzüyor. Sizin de yüreğinizin kanadığını
biliyorum ama sizin vicdanlarınıza bunu havale ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Arayacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.01
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesi üzerindeki Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 40ıncı maddenin oylamasına
geçiyoruz.
40ıncı maddenin oylamasında açık
oylama talebi vardır.
Şimdi, bu istem sahibi sayın milletvekillerinin
adlarını tespit edeceğim.
Levent Gök, Ankara? Burada.
Ali Serindağ, Gaziantep? Burada.
Ensar Öğüt, Ardahan? Burada.
Bülent Kuşoğlu, Ankara? Burada.
Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.
Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.
Sedef Küçük, İstanbul? Burada.
Mehmet Haberal, Zonguldak? Burada.
Ali Özgündüz, İstanbul? Burada.
Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.
Aykan Erdemir, Bursa? Burada.
Ömer Süha Aldan, Muğla? Burada.
Haydar Akar, Kocaeli? Burada.
Melda Onur, İstanbul? Burada.
Orhan Düzgün, Tokat? Burada.
Mevlüt Dudu, Hatay? Burada.
İzzet Çetin, Ankara? Burada.
Engin Özkoç, Sakarya? Burada.
Ali Rıza Öztürk, Mersin? Burada.
Uğur Bayraktutan, Artvin? Burada.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, 40ıncı maddenin açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
205 |
|
Kabul |
: |
204 |
|
Ret |
: |
1
|
Kâtip
Üye Bayram
Özçelik Burdur |
Kâtip
Üye Mine
Lök Beyaz Diyarbakır |
Böylece, 40ıncı madde kabul edilmiştir.
Şimdi, yeni madde ihdasına yönelik iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "4652
sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendine "polis meslek yüksek okulu müdürleri," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü ve polis meslek
eğitim merkezi müdürleri," ibaresi eklenmiştir."
şeklindeki 40 ıncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu
Muğla Osmaniye
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Geri çekilmiştir.
Sayın milletvekilleri, demin yeni
madde ihdasına dair iki önerge var dedim ama bir önergeydi. Teknik bir
yanlışlık yaptık, kusura bakmayınız.
Düzeltiyorum. O da geri çekildi.
Böylece bu yeni madde ihdası bölümü
bitti.
Şimdi, Madde 58e göre, Ankara
Milletvekili Levent Gökün bir düzeltme talebi vardı, onu yerine
getireceğim.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir
şarkı sesi duyuyorum, müzik sesi duyuyorum. Lütfen
HASİP KAPLAN (Şırnak) Soldan mı,
sağdan mı duyuyorsunuz Sayın Başkan?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Hangi taraftan geliyor
bu ses?
BAŞKAN Buradan geliyor.
Lütfen, eğer yüksek sesle müzik dinlemek
istiyorsanız kulise gitmenizi öneriyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Ya da açsınlar biz
de dinleyelim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Gök.
VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması (x)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünkü birleşimdeki konuşmamda,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Cumhurbaşkanını anayasal çizgide
kalmaya davet edeceğimizi söylemiştim. Bunu gerçekten içtenlikle
söyledim ama bugün Cumhurbaşkanının yaptığı bir
konuşma, bu Millet Meclisinin vesayet altında kaldığını
gösteren çok tipik bir örnek olarak karşımızda duruyor
değerli arkadaşlar.
Cumhurbaşkanı geçen gün Malatyada aynen
şunu söyledi: Bu yasa Parlamentoda her türlü engellemeye karşın
geçecektir.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta)- Ona ne!
LEVENT GÖK (Devamla) AKP sıralarından bir tek
ses çıkmadı. Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. sözüne karşılık biz bunu elimizin tersiyle ittik
bir tek şey söylemediniz.
Şimdi, bugün, Cumhurbaşkanı
kalkmış diyor ki: Bu yasanın eksiği var fazlası
yoktur.
Değerli milletvekilleri, daha Parlamentoda
görüşülen yasa hakkında kim karar verecektir? Biz vereceğiz,
sizler vereceksiniz. Cumhurbaşkanı kalkmış Bu yasanın
eksiği var fazlası yoktur. diyor. Kimin haddine düşmüş bu
söz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Parlamentonun üzerinde mi
görüyor kendisini?
LEVENT GÖK (Devamla) Siz bunu kabul ediyor musunuz? (AK
PARTİ sıralarından Evet sesleri, gürültüler)
Vesayet altında kalmayı kabul ediyor musunuz?
Hepiniz vesayet altında kalmayı kabul ediyorsanız, bu sözler
sizlere müstahaktır. Ama ben diliyorum ki sizler de bu sözü elinizin
tersiyle itmelisiniz. Buradan kalkıp bu sözü reddetmelisiniz.
METİN KÜLÜNK (İstanbul)
Cumhurbaşkanı kimin iradesiyle seçildi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kimin vesayetindesin?
LEVENT GÖK (Devamla) Hepinize sataşıyorum.
Hepiniz Cumhurbaşkanının vesayeti altındasınız.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Vesayeti
altında kalarak bir yasayı çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Siz kimin vesayeti
altındasınız?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) O bizim liderimiz.
Hiç kıskanma boşuna!
LEVENT GÖK (Devamla) Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. sözünü çiğniyorsunuz. Bu Meclise
yakışmıyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Bağırma!
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Vesayet altında
değiliz. Onun arkasında kale gibi yürüyoruz!
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanının görevleri belli.
Cumhurbaşkanı burada yemin etti; Anayasaya, hukukun üstünlüğüne
bağlı kalacağına yemin etti. Anayasayı çiğneyen
bir Cumhurbaşkanı var, hukukun üstünlüğünü çiğneyen bir
Cumhurbaşkanı var ama bu Cumhurbaşkanının bu sözleri
karşısında sesini çıkartmayan, vesayet altında kalan
bir AKP Grubu var. Yazıklar olsun size! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - AK PARTİ millettir, CHP
eşittir vesayettir. CHP vesayetin ta kendisi.
LEVENT GÖK (Devamla) Gelin, bu sözleri reddedin. Gelin,
yüreğiniz yetiyorsa Cumhurbaşkanının bu sözlerine
karşı çıkın. Ne oldu size? Niye susuyorsunuz? Nasıl
milletvekiliniz? Bu sözleri reddetmelisiniz. Sizler darbe hukukunu
savunuyorsunuz, vesayeti savunuyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
yakışmıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HAMZA DAĞ (İzmir) Size
yakışmıyor Levent Bey.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, ağır sözler
söylüyorum, hiçbiriniz cevap veremiyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Hesaba almıyoruz.
Hesaba almıyorlar sizi.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) O dolmuşa
binmeyiz ya Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Devamla) - Hepinizin tek tek bana cevap verme
hakkı var.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Devamla) Gelin, bu kürsüde konuşun,
kendinizi savunun. Ama kendinizi savunacak hiçbir hâliniz yok.
Bu Meclise
yakışmadığınızı belirtiyor, yüce Meclisin
diğer üyelerini saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.
OKTAY VURAL (İzmir) AKP sıralarından
alkışlar!
LEVENT GÖK (Ankara) Gelin, konuşun
Gelin,
konuşun burada. Hepinize söz attım, sataştım.
Yüreğiniz varsa konuşun burada. (AK PARTİ sıralarından
200 promil
sesi)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Nerede o vesayetçiler? Hepiniz
darbecisiniz, hepiniz darbeci!
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz
LEVENT GÖK (Ankara) O sözleri yediniz
BAŞKAN Sakin olunuz Sayın Gök.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
Meclise hakaret ediyor, susuyorsunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) Millet Meclisinin iradesini ipotek
altına aldınız. Millet Meclisinin iradesini vesayet altına
aldınız.
BAŞKAN - Lütfen sakin olunuz Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu Meclisin
bütün üyeleri Cumhurbaşkanının bu sözünü reddetmelidir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanına hakaret ediyor, siz de susuyorsunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Bu yasayı yapan bu Meclisin
milletvekilleridir. Cumhurbaşkanı Bu yasanın eksiği var
fazlası yoktur. diyemez.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen yerinize oturunuz.
Teşekkür ediyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Biz bu vesayeti reddediyoruz.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım
LEVENT GÖK (Ankara) - Bir yürekli AKPli milletvekili
arıyorum.
BAŞKAN Cevabını siz söylediniz, onlar da
cevaplarını verirler herhâlde, bilemiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanına hakaret edemez!
OKTAY VURAL (İzmir) Ne hakareti?
Cumhurbaşkanı Meclise hakaret ediyor, susuyorsunuz!
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
Meclisimiz ağır töhmet altındadır. Meclisimize
yakışmayan bir tavır vardır. AKPliler susuyor
Kalkın
cevap verin.
BAŞKAN - Şimdi, bunun takdiri bize ait
değil.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
OKTAY VURAL (İzmir) Sen milletin vekili misin,
sarayın mı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dön önüne! Sana ne!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ne demek Sana ne!
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, bu Meclise yakışıp
yakışmadığını bu millet takdir ediyor. Bu millet
herkese de gerektiği
kadar puanını da veriyor, takdirini de yapıyor.
Dolayısıyla, şu andaki hâl ve hareketleriyle bu Meclise kim
yakışıyor, kim yakışmıyor bellidir.
LEVENT GÖK (Ankara) Oradan kalkıp konuşsunlar
Sayın Başkan, oradan kalkıp konuşsunlar.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İkincisi
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Sayın
Başkanım, muhatap almayın ya.
LEVENT GÖK (Ankara) Başbakanın hakkında
konuşamıyorlar.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İkincisi
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen
Sayın
Aydını dinliyorum, lütfen müsaade edin.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, kürsüye
çıksın konuşsun, kürsüye.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bakın, bu Meclise kim
yakışıyor ortada, belli.
İkincisi
LEVENT GÖK (Ankara) Bu vesayeti kabul ediyorlar
mı, etmiyorlar mı; onu soruyoruz.
BAŞKAN Cevap veriyor herhâlde, dinleyelim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İkincisi: Sayın
Başkanım
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Kürsüden
çıkıp konuş Ahmet, duyamıyoruz ya, biz de duymak istiyoruz
ne dediğinizi.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ağır
ithamlarda bulundu ya.
AHMET AYDIN (Adıyaman) İkincisi:
Cumhurbaşkanımızla ilgili, onun hukukunu korumak tabii ki
öncelikle Meclis Başkanlık Divanının görevidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletin hukukunu korumak
AHMET AYDIN (Adıyaman) Milletin görevidir,
milletin hukukunu da koruyan bir Cumhurbaşkanı vardır.
Bir başka husus: Biz bu sözlerin hiçbirini kale
almıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Aydın.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, nasıl kale
almıyorlarmış? Sayın Başkan, nasıl kale
almıyorlarmış? Nasıl kale almıyorsunuz siz? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Almıyoruz,
almıyoruz; muhatap almıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Cumhurbaşkanı diyor ki:
Ben AKPli milletvekillerine talimat veriyorum. Bunu yiyor musunuz?
Kalkın, konuşun burada. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Kale almıyoruz,
almıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Kalkın konuşun,
nasıl milletvekilisiniz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sükûnete davet
ediyorum hepinizi.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bu sözler
ortadan kaldırılmalıdır. AKPli milletvekilleri vesayet
altında kalmayı kabul ediyor mu, etmiyor mu?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bu Meclise kim
yakışıyor belli. Bu Meclise kimin yakışıp
yakışmadığı ortadadır.
LEVENT GÖK (Ankara) Ediyor musunuz, etmiyor musunuz?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Vesayet sizin
ruhunuzda, ruhunuzda.
BAŞKAN Evet, kendileri cevaplarını
verdiler efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Cumhurbaşkanının bu
sözlerini yiyorlar mı, yemiyorlar mı? Nasıl milletvekilleri
bunlar böyle!
BAŞKAN Onu bilemiyorum.
Şimdi, lütfen, Sayın Gök
METİN KÜLÜNK (İstanbul) Vesayet sizin
ruhunuzda. Boşuna tahrik etme, o dolmuşa binmeyeceğiz.
LEVENT GÖK (Ankara) Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. yazıyor. Egemenlik kayıtsız
şartsız Tayyip Erdoğanın değildir. Kalkın,
konuşun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kale almıyoruz
arkadaşlar, kale almıyoruz; sakin olun siz.
LEVENT GÖK (Ankara) Yazıklar olsun sizlere!
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen, siz yerinize
oturursanız bir talep sahibini
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Ahmet Aydın
Sayın Cumhurbaşkanının hukukunu korumak Meclisin
görevidir. dedi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan,
doktor çağırın lütfen. Doktor çağırın efendim,
doktor çağırın.
BAŞKAN Sizin için mi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hayır, beyefendi
BAŞKAN Sizin için mi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Benim için, evet.
LEVENT GÖK (Ankara) Konuşun, ben sizin
hakkınızı savunuyorum. Kalkın bakalım, kalkın;
konuşun burada.
BAŞKAN O zaman, ara vereyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Milletin iradesi, milletin
egemenliği Cumhurbaşkanlığının üstündedir.
Dolayısıyla, milletin egemenliğine, milletin hukukuna, Türkiye
Büyük Millet Meclisine saygı göstermeyen, vesayet altına almak
isteyenler
Meclis Başkanlığının asıl
yapması gereken, asıl bu vesayeti oluşturmak isteyenlere
karşı, Cumhurbaşkanının bu ifadeleri
karşısında Meclisin itibarını koruması, milletin
hukukuna sahip çıkması gerekmektedir. (MHP sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla, sizin, Meclis
Başkanlığının yapması gereken, milletin hukukuna,
milletin egemenliğini temsil eden, hepimizin hukukuna el uzatan, dil
uzatanlara karşı milletin hukukunu, milletin egemenliğini,
milletin iradesini savunmak olmalıdır, kişilerin hukukunu
değil. Önce milletin hukuku. Milleti ayakları altına alanın
hukuku olmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
millet yüzde 52yle Cumhurbaşkanını oraya gönderdi.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Buradan defalarca beyan ettim, herkesin Anayasaya ve
hukuk kurallarına uyması gerekir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ve İç Tüzüke
BAŞKAN Anayasada kimlerin hangi görevleri, hangi
çerçeve içinde yapacağı açık ve net şekilde
belirtilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Aynen öyle.
BAŞKAN Bu kurallara uymaya, yasama
organının şu anda Başkanı olarak herkesi davet
ediyorum efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Cumhurbaşkanını da
davet edelim buna. Haydi bakalım, böyle, böyle olur, haydi bakalım.
BAŞKAN Bunun ötesinde, hukuksuzluk hüküm sürer ki
bu da demokraside olmayacak bir iştir ve bir demokrasiye
yakışmaz. Bu hukuksuzluğun adı ve tanımı
başkadır.
Şimdi başka bir
LEVENT GÖK (Ankara) Bu, vesayettir Sayın
Başkanım.
Yediler bu sözü yediler.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Kale
almadılar.
BAŞKAN 58inci maddeye göre bir talep var, Bingöl
Milletvekili Sayın Balukenin. Onu yerine getireceğim.
Buyurunuz Sayın Baluken. (HDP sıralarından
alkışlar)
6.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine
ilişkin konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünkü oturuma ait tutanaklarda, şahsıma ait bir
cümlede Cumhuriyet Halk Partisini eleştirirken şöyle bir cümle
kullanmışım: Yani siz toplumda bu kadar
tartışılan bir iktidar partisi varken, Genel Kurulda bu kadar
olaylı bir şekilde bir güvenlik yasa tasarısı getiren bir
iktidar partisi pratiği varken hedef olarak önünüze yüzde 35'i
koyuyorsanız, kusura bakmayın yenilgiyi en baştan kabul
etmiş durumuna düşersiniz. demişim. Burada, tabii,
siz
toplumda bu kadar tartışılan bir iktidar partisi vardır.
derken sanki olumlu tartışılan bir iktidar partisi varmış
gibi bir algı doğabilir. Onu olumsuz tartışılan,
toplumda bu kadar olumsuz tartışılan ve muhalefeti ezen bir
iktidar partisi varken
(x) diye
düzeltmek istiyorum. Önemli bir düzeltmedir.
Tabii, bu muhalefeti neden bu kadar ezmeye
çalıştığınızı, doğrusu,
anlayamıyorum. AK PARTİ adına buraya gelen sayın hatipler
âdeta muhalefetin nasıl olması gerektiğiyle ilgili çerçeveler
çizip muhalefeti dizayn etmeye çalışıyorlar.
Şimdi, bu kaygıyı HDP için
taşımanız son derece normal. Çünkü siz HDPnin nasıl bir
mücadele geleneğinden geldiğini biliyorsunuz. On iki yıl boyunca
on binlerce arkadaşımızı cezaevlerine attınız;
belediye başkanlarımızı, il genel meclisi üyelerimizi,
belediye meclisi üyelerimizi. Sokakta her türlü baskıları
HDP
kitlelerini baskıya maruz bıraktınız. Yine, HDPye
karşı, darbe yasalarının arkasına sığınarak
yüzde 10 seçim barajlarını aynı şekilde tuttunuz, hazine
yardımlarını son derece adaletsiz bir şekilde almaktan
imtina etmediniz. Bütün bunlar HDPden duyduğunuz korkunun bir ifadesi ve
bunu anlaşılır buluyoruz. Çünkü HDP hızla Türkiyenin her
tarafından büyük bir sıçrama içerisinde ve Türkiyede halk
iktidarını sağlamak için büyük bir atılımı
gerçekleştiriyor.
Ama CHP ve MHP için neden bu kadar paniğe
kapıldığınızı, doğrusu, anlayamıyorum.
Yani ben iktidar partisi olsam, böyle 2 muhalefet partisi olursa ezmekten çok
destekleme taraftarı olurum. Çünkü bu 2 muhalefet partisi de sizi bugüne
kadar bu olumsuz koşullarda iktidara getiren bir pratiğin sahibi
oldular.
Bugün de seçim gündemine bakıyorsunuz, iki gündem
var. Bir, Türkiye başkanlık sistemini tartışıyor, bir
de HDPnin yüzde 10 barajını alaşağı eden
sıçramasını tartışıyor. Maalesef CHP ve MHPden
gündemle ilgili esame bile okunmuyor. Dolayısıyla, muhalefeti ezmeye
çalışırken de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla)
daha demokratik
kurallara bağlı kalmanızı tavsiye ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekküre ediyoruz Sayın Baluken.
Gene, 58e göre Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin
düzeltme talebini yerine getireceğim.
Buyurunuz Sayın Zozani.
7.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin,
3/3/2015 tarihli 68inci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün Başkanlık Divanının
İç Tüzük 13e göre ortaya koyduğu uygulamaya itiraz ederken
Balık kokarsa tuzlarsınız. Tuz kokarsa ne yaparsınız?
Çare tükenir. demiştim, oradaki balık ibaresini et (x) olarak değiştiriyorum, bu
şekilde tutanaklara da geçmesini arzu ediyorum.
İkincisi: Önemsediğimiz bir nokta, biraz önce
Sayın Baluken önemli bir noktadan bazı değerlendirmeler
yaptı; gerçekten ben de şaşırıyorum, özellikle iktidar
partisine biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi -ki ana muhalefet partisi- Grup
Başkan Vekili hepinizin itiraz etmesi gereken şeyler söyledi ama
itiraz etmediniz. Bir sebebi var
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kale almadık.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Anlıyorum, müsaade
ederseniz sizin için olumsuz bir şey ifade etmeyeceğim.
Cumhuriyet Halk Partisi bu Mecliste en kolay ikna edilen
parti pozisyonundadır, o nedenle, çok saflar. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Bu, sataşmadır ha!
ADİL ZOZANİ (Devamla) Bir şey
söyleyeyim, müsaade ederseniz anlatayım size.
Bakın, 2003 seçimleri sonrasında Siirtte
Cumhuriyet Halk Partisi 1 milletvekili çıkarmış, Ekrem Bilek;
AKP 1 milletvekili çıkarmış, Mervan Gül; 1 de
bağımsız milletvekili gelmiş. O zaman biz DEHAP olarak
seçimlere girmişiz, Siirt oylarının yüzde 33,2sini
almışız. AKP kaç almış? Yüzde 14. CHP kaç
almış? Yüzde 7,9. 2003 seçimlerini söylüyorum.
İkiniz buluştunuz, Fadıl Akgündüzü bir
kenara koydunuz, HDPnin çoğunluk iradesini Siirt açısından bir
kenara koydunuz, anlaştınız. Ne zaman anlaştınız?
22 Aralık 2003te. Nasıl anlaştınız? Cumhuriyet Halk
Partisinin o dönem Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ile
Sayın Erdoğan İstanbulda -Livanelinin rivayetine göre,
köşe yazısında ifade ettiğine göre- o zaman Genel Sekreter
pozisyonunda olan Mehmet Sevigenin Beylerbeyindeki evinde bir araya geldiniz
ve anlaştınız. Ne oldu? Üçte 1 milletvekili
almıştı Cumhuriyet Halk Partisi Siirt seçimleri
açısından o 1i de kaybetti. O zamandan bu yana Cumhuriyet Halk
Partisi, Kürt halkının nezdinde tokadı yedi. Niye? Orada, Kürtlerin
Siirtteki iradesini, Kürt halkının DEHAP nezdindeki iradesini yok
sayıp AKPyle anlaştığı için. Şimdi gelip dönüp
dolaşıyor, diyor ki: Biz niye yokuz? Siz böyle bir tufaya,
tuzağa, ayak oyununa alet olursanız bu şekilde bir hâle
gelirsiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurunuz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Biraz önce Sayın Baluken
çok açık sataşmalarda bulundu.
Şimdi de Sayın Zozani 2003 yılı
başında dönemin genel başkanımızın karanlık
ilişkiler, toplantılar yaptığını ve Kürt
halkı nezdinde tokat yediğimizi söylemek suretiyle sataşmada
bulundu, söz istiyorum doğal olarak.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama siz AKPyle
görüşmeler yapmışsınız, onlar da
açıklasınlar ne anlaşma imzaladılar.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Siz o görüşmeyi de
bir açıklayın lütfen. Ne dediniz, Mehmet Sevigenin evinde ne
konuştunuz onu bir açıklayın hadi.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
25.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken ile Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin
geçen tutanak hakkında yaptıkları konuşmaları
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İki ayrı sataşmaya tek söz veriyorsunuz, o
da sizin takdiriniz.
Önce şunu söyleyeyim: Cumhuriyet Halk Partisinin
Türkiyenin ne kadar gündeminde olduğunu 7 Haziranda göreceğiz hep
beraber, bundan hiç şüphemiz yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) 11 yerde
adayınız yokmuş Sayın Başkan?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bunun
dışında, HDPnin barajı aşıp
aşmayacağı, evet doğrudur, Türkiyenin gündemindedir.
Keşke Türkiyenin böyle gereksiz bir gündemi olmasa. Şöyle olmasa:
Türkiye, bu baraj denilen büyük demokrasi garabetinden iktidar partisini hep
beraber ikna edebilseydik kurtulsaydı da HDP barajı aşacak
mı, aşmayacak mıydı? ile meşgul olmasaydık.
Barajlardan korkan iktidarlar, barajlarda kendileri boğulurlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Baluken, bu böyledir ve böyle de
olacaktır. Şimdi ne desek boş. Siyaset iddia işidir tabii
ki. Neticede, sandıktan ne çıkarsa başımızın
üstünde yeri var, bunu belirtmek isterim. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisinin,
Sayın Zozaninin söylediği Siirt seçimleriyle ilgili süreç
bakımından -aslında biraz önce aynı konu tekrar
konuşuldu- Grup Başkan Vekilimiz cevap vermiş idi ama
anlaşılıyor ki, tekrar anlatmak gerekiyor. Cumhuriyet Halk
Partisi, her şeyden önce, dün, evvelsi gün İçişleri
Bakanının dediği gibi Bu Anayasa ihtilal anayasası, ben bu
Anayasa'yı tanımam. diyecek bir hadsizlikte bulunmaz. Orta yerde bir
Anayasa varsa Cumhuriyet Halk Partisi ona her zaman uymuştur, herkesin de
uymasını beklemiştir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bakan Bey de
uyacağını söyledi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, Bakan Bey
Anayasa'yı tanımayacağım. dedi. Bakan Bey, aslında
tek kişilik darbe yapmaya kalktı burada, Bakan Beyin
yaptığı tam darbeciliktir. Anayasa'yı tanımam. ne
demek? Bakan Beyde biraz samimiyet olsa, biraz dürüstlük olsa, üzerinde gelip
yemin ettiği Anayasa'ya, sonra kürsüye çıkıp Bakanlıktan
aldığı güçle Ben bu Anayasa'yı tanımam. diyemez.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Uyarız. dedi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu kürsüde her şey
söylenir ama Ben bu Anayasa'yı tanımam. denemez! Denemez!
İHSAN ŞENER (Ordu) Demedi... Demedi...
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bunu fırlatan kim? Bu
Anayasa'yı fırlatan kim?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu kürsüde Ben bu
Anayasa'yı tanımam. diyen bir İçişleri Bakanı o
görevde kalmamalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bu Anayasa'yı
fırlatan siz değil misiniz?
ENGİN ALTAY (Devamla) Buna önce sizin müdahale
etmeniz lazım.
Tayyip Erdoğanla ilgili tavrımıza
gelince, o partinin kurucusu birleşik oy pusulasında Genel
Başkan olarak ismi olan ve yüzde 34 oyla birinci parti olarak
çıkmış bir insanın burada olmaması demokrasi için bir
ayıptı, bir garabetti ve biz destek verdik. Milletin takdiri
böyledir, gelsin yerine otursun. dedik. Gene olsa aynı şeyi gene
yaparız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Bizim, demokrasiye, hukuka
saygımız var. aynı saygıyı sizden de bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.46
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur) Dilek
YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, madde 41 üzerinde üç önerge vardır, biri
Anayasaya aykırılık önergesidir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçünün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın asgari %15'i, Polis Akademisi
Başkanlığının ihtiyacı olan mal ve hizmet alımları,
her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte olan projelerin
tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve diğer ihtiyaçlar
için kullanılır. Bu oranı %75'ine kadar artırmaya Akademi
Yönetim Kurulu yetkilidir."
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın en az %5'i, Akademi bünyesinde yürütülen bilimsel
araştırma projelerinin finansmanı için kullanılır.
Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödenekler, Akademi
Yönetim Kurulunca gerekli görüldüğü takdirde, her bir proje için avans
verilmek suretiyle de kullandırılabilir. Bilimsel araştırma
projelerinin seçilmesi, uygulanması ve izlenmesi ile ödeneklerin
kullandırılması, genel hükümlerin ön ödemelere ilişkin
sınırlamalarına bağlı kalınmaksızın
avans verilmesi ve bu avansın mahsubuna dair usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Döner sermaye işletmesi hesabına kamu kurum ve
kuruluşları dışında yapılan iş veya
hizmetler karşılığında tahsil edilen gelirlerden
kanuni kesintiler ile varsa yapılan iş veya hizmetle
bağlantılı giderler düşüldükten sonra geri kalan tutar,
hizmet karşılığı olarak gelir tahsilatının
yapıldığı tarihi izleyen bir ay içinde veya hizmet
bedelinin peşin tahsil edilmesi halinde hizmetin gerçekleşme
oranına bağlı olarak aylara bölünerek hizmeti veren emniyet
hizmetleri sınıfında olanlar dâhil öğretim elemanları
ve öğretim yardımcılarına ödenir. Buna ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
çıkarılan yönetmelikle belirlenir." şeklindeki 41 inci
maddesinin 4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan "%15'i" ibaresinin "%25'i"
şeklinde, 4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesine eklenen
beşinci fıkrada yer alan "%5'i" ibaresinin
"%15'i" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Erkan Akçay Ahmet
Duran Bulut D.
Ali Torlak
Manisa Balıkesir İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'm; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın asgari %15'i, Polis Akademisi
Başkanlığının ihtiyacı olan mal ve hizmet
alımları, her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte
olan projelerin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve
diğer ihtiyaçlar için kullanılır. Bu oranı %75'ine kadar
artırmaya Akademi Yönetim Kurulu yetkilidir." "Döner sermaye
gelirlerinden tahsil edilen kısmın en az %5'i, Akademi bünyesinde
yürütülen bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için
kullanılır. Bilimsel araştırma projelerine ilişkin
ödenekler, Akademi Yönetim Kurulunca gerekli görüldüğü takdirde, her bir
proje için avans verilmek suretiyle de kullandırılabilir. Bilimsel
araştırma projelerinin seçilmesi, uygulanması ve izlenmesi ile
ödeneklerin kullandırılması, genel hükümlerin ön ödemelere
ilişkin sınırlamalarına bağlı
kalınmaksızın avans verilmesi ve bu avansın mahsubuna dair
usul ve esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü
alınarak çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Döner sermaye işletmesi hesabına kamu kurum ve
kuruluşları dışında yapılan iş veya
hizmetler karşılığında tahsil edilen gelirlerden
kanuni kesintiler ile varsa yapılan iş veya hizmetle
bağlantılı giderler düşüldükten sonra geri kalan tutar,
hizmet karşılığı olarak gelir tahsilatının
yapıldığı tarihi izleyen bir ay içinde veya hizmet
bedelinin peşin tahsil edilmesi hâlinde hizmetin gerçekleşme
oranına bağlı olarak aylara bölünerek hizmeti veren emniyet
hizmetleri sınıfında olanlar dâhil öğretim elemanları
ve öğretim yardımcılarına ödenir. Buna ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
çıkarılan yönetmelikle belirlenir."
şeklindeki 41. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali
Sarıbaş Celal
Dinçer Ali
Rıza Öztürk
Çanakkale
İstanbul Mersin
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti-tek adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin
ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden
kanun tasarısının 41 inci maddesinin Anayasa'ya
aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Abdullah
Levent Tüzel Hüsamettin
Zenderlioğlu Demir
Çelik
İstanbul Bitlis Muş
Erol
Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Çelik, buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
DEMİR ÇELİK (Muş) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. 684 sıra sayılı kanunun 41inci
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki
hafta üst üste ertelenen, son on beş gündür de gecenin ilerleyen
saatlerine, sabah saatlerine dek büyük bir efor, ciddi düzeyde gerilim ve
gerginliklerle geçen, geçtiğiyle kalmayıp toplumun ve
geleceğimizin gasbına yönelik bir kısım haksız, hukuksuz
ve siyasi etikle bağlaşmayan bir Meclis mesaisiyle karşı
karşıyayız. Meclis, her şeyden önce barışın,
demokrasinin, özgürlüklerin, hak ve adalet arayışının
mekânı, zemini olması gerekirken bir kesimin, bir zümrenin, bir
kişinin ya da bir grubun çıkarlarına endekslenmiş, o
çıkarı varsa yoksa, olmazsa olmaz noktasına getiriyor
olmasının siyaseten tıkanmışlığını
yaşıyoruz. Siyaset nihayetinde sorunu çözmenin sanatıysa,
siyaset toplumun birikmiş sorunlarının çözüme kavuşturulmasının
yegâne meşru demokratik yolu ve yöntemi ise yapılması gereken,
azlığa, azınlığa hizmet değil, çokluğa,
çoğunluğa hizmettir. Bu nedenle de esasa alınması gereken,
birilerinin ikbali, statüsü, iktidarı ve geleceği değil,
toplumun çoklu kimliğinin, çoklu kültürünün geleceği
olmalıdır. Toplum bugün açlık ve sefaletle karşı karşıyayken,
yüzde 15lere vurmuş işsizliğimiz, açlık
sınırında 13 milyonu bulan insanımız, yoksulluk
sınırında neredeyse terbiye edilme durumuyla karşı
karşıya kalan 30 milyon insanımız, barışa
susamış halklarımız, inanç ve kültür sahibi
yapılarımız, bunca sorunun çözüm iradesini bize vekâleten
vermiş olmalarına karşın biz bu vekâletin gereğini
yerine getirecek meşru siyasetin yürütücüleri olamadık,
olamıyoruz da. Ülke kaynaklarının, ülke emeğinin ve ülke
değerlerinin hiçleştirilmesini hak olarak kendimizde
gördüğümüzde, halktan aldığımız vekâlete ihanet etme
riskiyle karşı karşıya kalırız. Halkın
açlık, sefalet, yoksulluk ve işsizlik sorununu çözme,
barışını ve özgürlüklerini sağlama yönlü umudunu
hiçbirimizin ama hiçbirimizin siyaset adına pazarlamaya, siyaset
adına umut vadetmeye hakkı yoktur. Ya çözeceğiz, ya
çözeceğiz diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
(AK PARTİ sıralarından Var, var.
sesleri, gürültüler)
Niye bu kadar bağırıyorsunuz sayın
milletvekilleri?
Bir dakika süre veriyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Dışarıdan
gelenler var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Dışarıdan gelenler var Sayın Başkan.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan, dışarıda oturup gelenler var.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Çok rica ediyorum
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN - Yani, karar yeter sayısı
arandığı zaman o sırada olan milletvekilleridir, biz o
sırada bakarız.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bir
dakika veremezsiniz.
BAŞKAN - Dışarıda kaç kişi var,
içeride kaç kişi var, bunu aynı anda sayamıyoruz.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, dışarıdan geldiler.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, tutumunuz hakkında söz istiyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, tutanaklarda
yoktur. dediniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Oylamada
usulsüzlük var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Şimdi,
dışarıdan yüzlerce milletvekili gelmiş, ara vermeniz
gerekir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi,
dışarıdan gelmeyle o andaki oylama bir değil.
BAŞKAN Şimdi, sayı konusunda kâtip üyelerle
tartışma olduğu için elektronik yaptık efendim, bu kadar.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Biz usul
tartışması açacağız o zaman.
HASİP KAPLAN (Şırnak) O zaman kâtip
üyelerin tutumunu mu tartışacağız Sayın Başkan?
Usul tartışması açıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani, onu
yoktur.
demeden önce sağlamanız gerekirdi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet, oylamayla
ilgili usul tartışması açıyoruz.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Efendim?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Durumu ifade
edeceğim, durumunuzla ilgili.
Şimdi, demin, görüşülen önergeyle ilgili
sayın hatibin konuşması bittikten sonra biz grup olarak karar
yeter sayısı istedik. Yani, ben bir milletvekili olarak karar yeter
sayısı istedim.
BAŞKAN Evet.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) O sırada salonda
bulunan milletvekili sayısına bakarak siz de Karar yeter
sayısı yoktur. dediniz. Daha sonra AK PARTİ
sıralarından gelen itirazlar üzerine siz Karar yeter
sayısı yoktur. dememiş gibi bir dakikalık bir süre
tanıdığınızı ifade ettiniz.
BAŞKAN Şimdi
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Demin kâtip üyelerle
istişare ettiğinizi söylüyorsunuz ama onu
yoktur. demeden önce
yapmanız gerekiyordu. Dolayısıyla, tutanaklara da Karar yeter
sayısı yoktur. diye geçmiştir. O nedenle, birleşime ara
verip tekrar karar yeter sayısı aramanız gerekiyordu. Eğer
bu şekilde devam ederseniz tutumunuz hakkında usul
tartışması açacağız.
BAŞKAN Şimdi, ben izahatımı bir
yapayım. Tutumum hakkında görüşme açabilirsiniz ama ben
izahatımı bir yapayım belki bu konuda ikna olabilirsiniz.
Şimdi, her zaman yaptığımız
uygulamada karar yeter sayısı konusunda kâtip üyelerle çelişkiye
düştüğümüz zaman bunu elektronik olarak yapıyoruz efendim,
teamül olarak da uygulama olarak da. Ben baktığımızda yok
olarak gördüm, kâtip üyeler Vardır. dediler fakat sayın
milletvekilleri Genel Kurulda bulunmak yerine, kulislerden o sırada
anında Genel Kurul salonunun içine geldiler.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Otursunlar o zaman.
BAŞKAN - Şimdi, karar yeter sayısı
konusunda bu tartışma olunca mecburen elektronik olarak yaptık
ve her zaman bunu böyle uyguluyoruz. Yani bu konuda tabii 63e göre usul
tartışması açacaksanız buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Lehte.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehte.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aleyhte.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Aleyhte.
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN Lehte Sayın Aydın, aleyhte
Sayın Kaplan, lehte Sayın Altay, aleyhte Sayın Vural.
Lehte Sayın Aydın.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Şükran Güldal Mumcunun, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 41inci maddesiyle ilgili önergenin oylaması
sırasındaki tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, tutumunuz lehinde söz
almış bulunuyorum. Yalnız, konuyla ilgili konuşmadan önce,
aslında burada şunun da özellikle gözden
kaçtığını söylemek istiyorum: Usul
tartışmasına dönük olarak her konunun usul tartışması
yapılıp yapılamayacağının da çok iyi irdelenmesi
gerekiyor.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sorarız bundan
sonra!
AHMET AYDIN (Devamla) Burada, 63üncü maddeye
baktığımızda, usul hakkında konuşmada
Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı gündeme veya Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet, bir konuyu öne
alma veya geri bırakma gibi usule ait konular
Şimdi, Meclisin doksan beş yıllık
oluşmuş bir tecrübesi var, bir birikimi var, bir teamülü var.
Şimdi, biz bir kanunu engelleyeceğiz diye, Allah aşkına,
bir kanunu engelleme gayreti gösteriyoruz diye hem İç Tüzük'ü bir tarafa
bırakacağız, hem Meclisin bütün teamüllerini ayaklar altına
alacağız. Her türlü siyasi etiğin de dışına
çıkacak şekilde bu manada burada bu İç Tüzük'ü aşan engelleme
girişimlerini de, Sayın Başkanım, lütfen, dikkate almak
lazım.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Engelleme girişimi
değil
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Doğru yasama
yapmaya çalışıyoruz, engellemiyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla) Burada, her konuda olur
olmadık bir şekilde usule aitmiş gibi usul
tartışması
Sataşmalar artık sataşmaların önünde
paslaşmalara dönüştü, paslaşma hâline geldi. Yani bütün
bunların dikkate alınması lazım. Söz almaların bir
usulü var, bir etiği var, bir adabı var.
Değerli arkadaşlar, lütfen, burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Saldırırken
düşünecektin burasının ne olduğunu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yeni mi aklına geldi?
AHMET AYDIN (Devamla) - Burada kanuna
katılmayabilirsiniz. Kanunu engellemek için, evet, İç Tüzük'te
kullanılan birtakım haklarınızı da, İç Tüzük'te
var olan haklarınızı da kullanabilirsiniz, saygıyla
karşılıyoruz. Ama lütfen, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
vakarına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin haysiyetine, bu milletin onuruna
yakışır bir şekilde bu görüşmeleri yapalım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Nasıl yani Ahmet
Bey?
Sayın Başkan
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
lütfen bu lafı düzeltsin. Meclisin haysiyetine uygun diyor, ne demek bu
ya?
AHMET AYDIN (Devamla) - Evet, bir gün geç
çıksın, iki gün geç çıksın, ona da bir şey demiyorum.
Ama lütfen arkadaşlar, şimdi, burada Meclisin bütün teamülleri
ortada.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Özgür iradeleriyle oy
kullanmayanlar
Özgür irade nerede, özgür irade?
AHMET AYDIN (Devamla) - Şu ana kadarki doksan
beş yıllık bütün tecrübe ortada. Aynı şekilde,
eğer Meclis kâtip üyeleri arasında ihtilaf olduğunda
Bu manada
Var. da dense Yok. da dense bunlar çok sıkça tekrar edildiği,
elektronik oylamayla bu işin yapıldığı hepimizin
bugüne kadar şahit olduğu, İç Tüzük'ün de amir hükmü,
teamüllerin de gereğidir.
Lütfen, değerli arkadaşlar, kullanın
engelleme hakkınızı, bir şey demiyorum, saygı
duyuyorum ama bunu yaparken de yani hani sudan bahanelerle, iyi niyeti de
suistimal edecek şekilde, bir hakkın suistimaliyle birlikte
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - İyi niyet filan
yok, iyi niyet olsa
AHMET AYDIN (Devamla) - Lütfen, arkadaşlar,
yapacağımız işlere, alacağımız sözlere,
takınacağımız tavırlara hepimizin dikkat etmesi
lazım diyorum.
Dolayısıyla, burada, oylama İç Tüzük'e
uygun yapılmış, Meclisin geleneklerine, teamüllerine uygun olarak
oylama elektronik olarak yapılmış, bir problem yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) - Meclis Başkanlık
Divanının tutumu yerindedir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Aleyhte
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, şimdi Sayın Hasip Kaplan konuşacak ama ondan önce,
demin AK PARTİ Grubu adına konuşan Sayın Ahmet Aydın
bütün milletvekillerine, özellikle muhalefet milletvekillerine Meclis
haysiyetine uygun bir şekilde çalışmaya davet ediyorum. dedi.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Yanlış mı
söylemiş?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Burada Meclis
haysiyetine uygun bir şekilde çalışmayan herhangi bir muhalefet
milletvekili yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Tiyatro oynuyorsunuz sabahtan
beri.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Biz İç Tüzükten
kaynaklı olan haklarımızı kullanıyoruz
AHMET AYDIN (Adıyaman) Söyledim, ona saygı
duyuyoruz, onda problem yok.
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
ve burada İç
Tüzüke uygun olmayan hiçbir davranış içerisinde değiliz.
Sizden ricamız tutanakları istemeniz, eğer
bu cümle bu şekilde ifade edilmişse Sayın Aydının
bütün muhalefet milletvekillerinden özür dilemesini talep etmeniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Başka derdiniz
Sayın Başkanım, ben bir cevap
hakkımı kullanayım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bakın Sayın
Başkanım, burada iktidarıyla muhalefetiyle bütün
milletvekillerinin bu Meclisin onurunu, haysiyetini koruması ortak
görevidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Korumak demedi
Sayın Başkan. Tutanakları isteyin. On dakika ara verin
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanakları isteyin
Sayın Başkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Burada genel bir alanı
ifade ediyorum, burada iktidar ayrımı, muhalefete ayrımı
yapmıyorum; her bir milletvekilinin bu konuda azami hassasiyeti göstermesi
lazım.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Aydın, o zaman
tutanaklara bakarız, kastı aşan sözleriniz varsa ona göre
bakalım efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben ifade ettim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Tutanakları istetiriz.
Aleyhte Şırnak Milletvekili Sayın Kaplan.
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, İç Tüzük 139u
okuyacağım, okuduktan sonra -sizlere de haksızlık yapmak
istemiyorum ama- bir gerçeği dile getireceğim, İç Tüzük 139
arkadaşlar, hepinizin bilmesi açısından İşaretle
oylama üyelerin el kaldırması; tereddüt halinde ayağa
kalkmaları; beş üyenin ayağa kalkarak teklif etmesi halinde de
salonda olumlu ve olumsuz oy verenlerin ikiye bölünerek sayılmaları
suretiyle
diyor. Bundan sonra size, 5 üye kalkacağız ayağa,
anladığınız dilden, olumlu ve olumsuz diyenleri
koyunlar gibi(x)
saydıracağız. Ta, Lordlar Kamarasında nasıl
yapılıyorsa, bu İç Tüzük hükümleri bunu gerektirir, öyle 2 kâtip
üyenin saymasıyla değil.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, özür dilesin, Koyunlar gibi dedi. Çok ayıp!
HASİP KAPLAN (Devamla) Bir dakika, Sayın
Bilgiç.
Dünyanın en eski parlamentosunda, Lordlar
Kamarasında dahi sayım yapılırken, evet ve hayır
diyenler ayrı kapılardan geçirilir, tek tek turnikeden
milletvekilleri geçirilirken sayılırlar, 1, 2, 3, her geçene bir
çizik -kâğıda- atılır, doğru rakam
çıkarılır.
Burada, Divanda sizin kendi taraf kâtipleriniz oturuyor,
ondan sonra kâtiplerin Başkanı yanıltması suretiyle de
zaman kazanarak, o anda, oylama yapıldığı zaman salonda
yeter sayınız yok. Yeter sayınız yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Başkanlık
Divanına da hakarette bulunuyor!
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, bir dakika,
hileyi hurdayı bırakın şimdi.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Onlar
hilesiz hurdasız yaşayamazlar ki!
HASİP KAPLAN (Devamla) Burada İç Tüzük bunu
diyor. Bundan sonra, Sayın Başkandan, Başkanlık
Divanından rica ediyoruz, karar yeter sayısı istediğimizde,
baktık ki burada tereddüt var, 5 kişi kalkacağız
ayağa, olumlu, olumsuz oy kullananlar kalkacak ayağa, tek tek
sayacağız sizi.
Öyle dışarıdan gelenler yok, şu
kapıları kapatacağız, ondan sonra buraya koşmak yok.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ya burada oturun, bu paketi
geçirin
Bugün, maşallah Hazreti Eyüp Peygamberin sabrı var sizde,
bakıyorum sakinsiniz, ama hiç merak etmeyin, bu paket geçmeyecek
arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Geçecek!
HASİP KAPLAN (Devamla) Geçmeyecek, geçmeyecek!
Bakın, bunu kafanıza koyun. Bu güvenlik paketi
Türkiye'yi karanlığa götüren bir pakettir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tehdit mi ediyorsun? Neye
göre Geçmeyecek. diyorsun?
HASİP KAPLAN (Devamla) Onun için, İç Tüzük
haklarımızı kullanacağız
AHMET AYDIN (Adıyaman) İç Tüzükte bu kanunun
geçmeyeceği nerede yazıyor?
HASİP KAPLAN (Devamla)
139a göre de
sayılacaksınız; tek tek ayağa kalkacaksınız,
olumlu, olumsuz diyenleri sayacağız. Bundan sonra tek tek
sayacağız arkadaşlar, doğrusu budur. (HDP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Nasıl sayılacak ya,
nasıl sayılacak?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Lehte Sinop Milletvekili Sayın Altay.
Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, bu Parlamentoda hep bir şeyin
altını çiziyorum: Biz kanun yapan teşekkül olarak kendi
kanunumuza uymazsak bu olmaz. Bizim kanunlara riayet konusunda Türkiyeye,
bırakın Türkiyeyi, dünyaya da örnek olmamız lazım. Bu
bakımdan, bu Meclisteki uygulamalarda oturumu yöneten başkan
vekillerinin bu konularda tutum birliği olmadığı, bu
Parlamentoda uzun yıllardır yaşanan bir sorun. Zaman zaman,
yasama yılı başında Divan toplanır ya da
Danışma Kurulu toplanır, bu konuda belli mutabakatlar
oluşturulmaya çalışılır. Ancak, daha sonra buna hiçbir
türlü uyulduğuna da tanık olunmaz.
Şimdi, Sayın Başkan, karar yeter
sayısı konusunda, baktığınızda, gerçekten
objektif olmak gerekirse karar yeter sayısı yoktu ama kâtip üyelerin
her ikisi de çoğunluk partisine mensup oldukları için, doğal
olarak onlar da yılların geleneğiyle, şartlı refleksle
Var. dediler. Siz bir tereddüde düştünüz ama siz Yok. hükmünü
verdikten sonra buradan biraz uğultu olunca ve kapılar
açılıp böyle, sayın milletvekilleri Genel Kurul salonuna eller
havada hücum edince de siz de -belki gecenin yorgunluğu- bir elektronik
oylamayla karar yeter sayısı aradınız. Aslında buna
gerek yoktu. Gerçekçi olmak gerekir. Beş dakika kimseye bir şey
kaybettirmez. Bu işlerin de bir esasa bağlanması lazım.
Şunu da kabul ederim ben: Divanda iktidar partisine
mensup olmayan kâtip üyeler oturduğu zaman, biri iktidar partisinden, biri
muhalefet partisindense gene bir sorun çıkıyor. Biraz önce Sayın
Kaplan konuşurken gerçekten ben de o 5 kişinin ayağa kalkma meselesini
ben mi gündeme getirsem diyordum. Sayın Kaplan önce davrandı. İç
Tüzük böyle hükmediyor, bu da yapılabilir.
İktidar partisine mensup sayın
milletvekillerinden ricamız, her beş dakikada bir bunlar
isteneceğine göre yani çok çıkmayın arkadaşlar, burada
oturun. Bu kanun sizin kanunuz, bu kanunu siz geçireceksiniz. Muhalefete 20
kişi yeter. Siz burada oturmak zorundasınız, içeri girip
çıkıyorsunuz. İçinizden de bize
homurdandığınızı biliyorum. Biz
hakkımızı kullanıyoruz, kullanmaya da devam edeceğiz.
Gelin, burada oturun, kanununuzu çıkarın. Ya da, saat bir olmuş,
gidelim eve, yarın devam edelim. Bunun başka bir yolu yok;
Başkanı, Divanı zorda bırakmaya gerek yok. Ama, bilmiyorum,
HDP bu 5 kişilik konuyu tatbik etmek isterse biz HDPye bu konuda, tabii,
destek olacağız, bu da İç Tüzükten kaynaklı bir
haktır. Onun için, bence acil ihtiyaçlar dışında artık
Genel Kurulda otursanız da iyi olur diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Altay.
Aleyhte Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.
Buyurunuz Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki Sayın
Başkan karar yeter sayısını ararken bir hata yaptı.
Hatadan dönmek fazilettir ama Sayın Başkan kural çiğnemedi.
Ben Sayın Başkanla Parlamentoda görev
yaptığımız uzun zaman içerisinde Sayın
Başkanı hep demokrasiye bağlı ve kural çiğnemeyen
birisi olarak tanıdım ve bugünkü davranışından
dolayı da teşekkür ediyorum çünkü kasıtlı olmadı.
Tabii ki bunu bazıları gaz verme anlamında anlayabilir; onlar
değerleri takdir etmezler, onlar bağnaz bir bakış
açısında olayları benden veya olmayan diye tanımlarlar
bakarken, o bağnazlık içerisinde de gerçeklerden kaçarlar.
Tabii, Sayın Başkan kural çiğnemedi dedim,
bu yönden de teşekkür ediyorum kendilerine. Ve hemen döndü. İnsani
bir hatadır, hepimiz yapabiliriz. Değerli arkadaşlar, demokrasi
o kadar güzel bir rejim ki bize her türlü imkânı sunuyor ama
bazılarının bunu anlaması mümkün değil.
Bundan belki bir yıl önce CHP Milletvekili
Şevki Kulkuloğluyla bir başka arkadaşımız
aynı anda aynı suçu işledikleri hâlde burada Şevki
Kulkuloğluna ceza verilip AKP Grubundan aynı suçu aynı dakikada
işleyen arkadaşımıza ceza verilmediğini
hatırlarlar mı arkadaşlarımız, parmakla?
Acaba, daha geçtiğimiz günde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanı toplandığında, Meclis
tutanaklarına geçmiş şekilde, karar yeter sayısı
istenip de karar yeter sayısını duymazlıktan gelip, o
Meclis tutanaklarına bile saygı duymayan Başkanlık
Divanı üyelerinin orada neye göre parmak
kaldırdığını biliyor mu arkadaşlarımız?
Bütün bunları doğru değerlendirdiğinizde, Meclisin
mehabetinden, Meclisin demokrasinin beşiği olduğundan falan
bahseden sayın grup başkan vekilleri biraz daha dikkatli
davransınlar.
Bir tek kısa söz söylüyorum, herkese ders olsun:
Akbabanın ismi akbabadır ama isminin ak olmasıyla leş
yemekten vazgeçmiyor, onlar leş yiyerek besleniyorlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
TEMEL COŞKUN (Yalova) Terbiyesiz!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Terbiyeyi
Üstüne niye
alınıyorsun, niye üstüne alınıyorsun? Leş mi yiyorsun,
leşle mi besleniyorsun, niye alınıyorsun üstüne?
OSMAN ÇAKIR (Düzce) İçindekileri kusmaya devam et,
kendi vasıflarını anlat, devam et!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Tabii ki bizim
vasıflarımızın ne olduğu, dünden bugüne
hayatımızda, ömrümüzde yol arkadaşlarımızın kim
olduğu bellidir. Bizim yol arkadaşlarımız bellidir. Bizim
yol arkadaşlarımız Türk milletinin içinde, yüce Türk milletinin
evlatlarıdır, başkaları değildir. Rüşvetle,
parayla, pulla, yolsuzlukla, her türlü ihanetle olanlar bizim yol
arkadaşımız olamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Allahın izniyle
şehitlerimizle hepimiz beraberiz biz, hiç merak etmeyin.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Uzunırmak.
Sayın milletvekilleri, bir konuyu tekrar
netliğe kavuşturmak isterim. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
bu Genel Kurulda 1998 yılında elektronik cihazla oylama yapma
sistemine geçmiş ve Genel Kurul 13/8/1998 tarihli 49uncu
Birleşiminde, usul tartışması sonucunda, bu
oylamaların hangi zaman ve ne şekilde elektronik cihazla
olacağı konusunda bir karara varmış ve bunu Genel Kurulun
onayına sunmuş, Genel Kurul da bunu kabul edince bugüne kadar
yapageldiğimiz teamül ortaya çıkmış efendim.
Onun için, benim uygulamış olduğum, bunca
zamandır Başkanlık yaptığımda, yöntem bu teamüle
uygun olarak yapılmış bir yöntemdir. Biliyorsunuz, bazı
İç Tüzük hükümlerinde tam değişiklik yapılamıyor ama
bu elektronik oylama sistemine geçilince, bu İç Tüzük elektronik oylama
sisteminden önce yazılmış bir İç Tüzük olduğu için, bu
yüzden bunu Genel Kurulun onayına sunarak, onlar da kabul edince, bir
teamül olarak gelmiş ve biliyorsunuz, Genel Kurulumuz, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu hem İç Tüzük hem de teamüllere uygun olarak
yönetiliyor. Onun için, yaptığım uygulama bu teamüle uygun bir
uygulamadır. Bunun için, yaptığınız bu usul
tartışmasında yaptığımın doğru
olduğunu tekrar size beyan ediyorum ve tutumumu ve bu şekilde
davranışımı devam ettireceğimi sizin bilginize
sunuyorum efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, özür diliyorum, sizin tutumunuzu destekler tarzda, bir de
Meclis Başkanlık Divanının böyle bir kararı var, onu
da söyleyeyim: 5/10/1998 tarihli bir kararı var.
BAŞKAN Yani, tabii, Sayın Aydın, ben
açıklamayı yaptım. Genel Kurulun kararı tabii hepsinin
üstündedir.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514,
2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)
(Devam)
BAŞKAN - Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın asgari %15'i, Polis Akademisi
Başkanlığının ihtiyacı olan mal ve hizmet
alımları, her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte
olan projelerin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve
diğer ihtiyaçlar için kullanılır. Bu oranı %75'ine kadar
artırmaya Akademi Yönetim Kurulu yetkilidir." "Döner sermaye
gelirlerinden tahsil edilen kısmın en az %5'i, Akademi bünyesinde
yürütülen bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için kullanılır.
Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödenekler, Akademi
Yönetim Kurulunca gerekli görüldüğü takdirde, her bir proje için avans
verilmek suretiyle de kullandırılabilir. Bilimsel araştırma
projelerinin seçilmesi, uygulanması ve izlenmesi ile ödeneklerin
kullandırılması, genel hükümlerin ön ödemelere ilişkin
sınırlamalarına bağlı kalınmaksızın
avans verilmesi ve bu avansın mahsubuna dair usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Döner sermaye işletmesi hesabına kamu kurum ve
kuruluşları dışında yapılan iş veya
hizmetler karşılığında tahsil edilen gelirlerden
kanuni kesintiler ile varsa yapılan iş veya hizmetle bağlantılı
giderler düşüldükten sonra geri kalan tutar, hizmet
karşılığı olarak gelir tahsilatının
yapıldığı tarihi izleyen bir ay içinde veya hizmet
bedelinin peşin tahsil edilmesi hâlinde hizmetin gerçekleşme
oranına bağlı olarak aylara bölünerek hizmeti veren emniyet
hizmetleri sınıfında olanlar dâhil öğretim elemanları
ve öğretim yardımcılarına ödenir. Buna ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.""
şeklindeki 41. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dışarıdan halk bakınca bizim
de burada bir iş yaptığımızı sanıyor. Bu
Parlamentoda yapılan her şey Adan Zye yanlış. Bunu bir
kere kafamıza koyalım. Eğer birileri hukuk dışına
çıkarsa diğerlerine de hukuk dışına çıkma
hakkı doğar. Birileri gerçekten etik kuralları uygulamazsa
diğerleri de uygulamaz. Birileri yasanın tanıdığı
hakkı kötüye kullanırsa diğerleri de kullanır. Yani,
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın keyfini yerine getireceğiz
diye bu yasayı Meclisin İç Tüzüküne ve teamüllerine
aykırı bir şekilde, muhalefetin de söz hakkını keserek
dayatırsanız muhalefetin de bu tip hareketlerine
katlanacaksınız demektir. Yani, siz, kendiniz, muhalefetin
tanınan hakkı kötüye kullandığını
düşünüyorsunuz da iktidar olarak siz kendinize tanınan hakkın
kötüye kullanıldığını niye düşünmüyorsunuz
değerli arkadaşlarım? Ben bir milletvekili olarak bu tabloya
üzüldüğümü belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu
tasarıyla ilgili Niye karşısınız, neden
karşısınız? Hep söylüyoruz. Hâlen daha, Efendim,
önerilerini getirsinler, görüşelim... Ben önerileri sırası
geldikçe tek tek burada açıklıyorum, zaten şeyde de var.
Şimdi, mesela bu yasanın 1inci maddesinde
polise kimlik sorma ve durdurma yetkisi tanıyan yasa maddesinde
değişiklik yapılıyor. Şimdi, mevcut hükümde,
aslında üzerinde tehlikeli ya da güvenliği tehdit edici madde bulunan
şahıs ya da araç üzerinde polisin gerekli tedbirleri alma hakkı
-mevcut yasaya göre- zaten var. Ancak istisnası şu: Polis o
kişinin üstünü arayamıyor ya da aracın görünmeyen
kısımlarını arayamıyor. Neden arayamıyor? Çünkü
ortada olmayan malzemelerin aranması, bulunması adli aramadır. Bu
adli aramanın yapılabilmesi için hâkim kararı lazım çünkü
bu yargılamanın işidir. Yine, öbür taraftan, kişinin
üzerindeki eşyaların aranması, Anayasanın 20nci maddesi
çok açık, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça
kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz.
Şimdi,
getirilen hükümle ne yapılmaya çalışılıyor? Bir hâkim
kararı olmadığı zaman polis istediği noktada,
istediği zaman ve istediği tarzda aracı ya da kişiyi
durduracak, bu elle arama, kaba arama dediğimiz arama zaten her zaman serbest,
yapacak ama bunun dışında aracın görünmeyen
kısımlarını da arayacak hâkim kararı olmadan yani adli
işlem yapacak. Bunun dışında, kişinin üstündeki
elbiselerinin çıkarılmasını da isteyebilecek. Şimdi,
ben çok açık bir şey söylüyorum, hepimiz milletvekiliyiz, içinizde
eski İçişleri Bakanı var. Şimdi, İçişleri
Bakanımız, yarın eski İçişleri Bakanı oldu, yolda
gidiyor, milletvekili de değil, polis durdurdu Ben seni
arayacağım. dedi, keyif öyle icap etti. Şimdi, Hakkâride 3
kişi öldürülünce Canım bunu cemaatçi polisler yaptı. demediniz
mi? Olabilir, o polis İçişleri Bakanına gıcıktı,
durdurdu, Ben sizi arayacağım. dedi, hatta yanında eşi
varsa Ben soyunmasını isteyeceğim. dedi. Bu, doğru bir
şey midir arkadaşlar? Hâkim kararı olmadan...
Bakın
dinlemeler var, rezalet. Bir yandan Ya, nasıl olur, Başbakanın
odası bile dinlenmiş, polis bakanları dinlemiş, bu kadar
rezalet olmaz. diyorsunuz ama polise yetki üstüne yetki veriyorsunuz.
Şimdi,
burada Anayasamız çok açık, hiç kimse Anayasadan kaynaklanmayan bir
yetkiyi kullanamaz. Yargılama yapmakla görevli adli arama işi, adli
yargının işidir, savcının işidir, önce hâkim
kararı olması lazım. Dolayısıyla, Anayasadan
kaynaklanmayan bir yetkiyi polise vermeniz doğru değildir, kabul
edilebilir bir durum değildir.
Ayrıca,
sözde emir müessesesi getiriliyor. Ya, arkadaşlar, Allah aşkına
hem Anayasada hem de Ceza Muhakemesi Kanununda sözlü emir diye bir şey
yok. Şimdi, bu neye benziyor biliyor
musunuz, polisin arama yaptıktan sonra yirmi dört saat içinde hâkim
onayına sunması? Deminden -Meclis Başkanı- hani karar yeter
sayısı olduktan sonra usul tartışması açıldı
ya, ona benziyor yani artık usul tartışması
açılmasının yapılan işe bir etkisi yok. Burada da
polis arama yapacak, sonra o aramayı meşru kılmak için,
meşruiyet kazandırmak için hâkim onayına sunulacak, iş
bittikten sonra, eylemler yapılıp tamamlandıktan sonra. Bunun
hukuk devleti açısından kabul edilebilirliği yoktur
arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Ayaydın, Sayın
Öğüt, Sayın Serter, Sayın Serindağ, Sayın Öner,
Sayın Akar, Sayın Özgündüz, Sayın Toprak, Sayın Kaleli,
Sayın Küçük, Sayın Düzgün, Sayın Aksünger, Sayın Özkes,
Sayın Onur, Sayın Kaplan, Sayın Haberal, Sayın Öztürk,
Sayın Susam, Sayın Aldan.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın asgari %15'i, Polis Akademisi
Başkanlığının ihtiyacı olan mal ve hizmet
alımları, her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte
olan projelerin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve
diğer ihtiyaçlar için kullanılır. Bu oranı %75'ine kadar
artırmaya Akademi Yönetim Kurulu yetkilidir."
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın en az %5'i, Akademi bünyesinde yürütülen bilimsel
araştırma projelerinin finansmanı için kullanılır.
Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödenekler, Akademi
Yönetim Kurulunca gerekli görüldüğü takdirde, her bir proje için avans
verilmek suretiyle de kullandırılabilir. Bilimsel araştırma
projelerinin seçilmesi, uygulanması ve izlenmesi ile ödeneklerin
kullandırılması, genel hükümlerin ön ödemelere ilişkin
sınırlamalarına bağlı kalınmaksızın
avans verilmesi ve bu avansın mahsubuna dair usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Döner sermaye işletmesi hesabına kamu kurum ve
kuruluşları dışında yapılan iş veya
hizmetler karşılığında tahsil edilen gelirlerden
kanuni kesintiler ile varsa yapılan iş veya hizmetle
bağlantılı giderler düşüldükten sonra geri kalan tutar, hizmet
karşılığı olarak gelir tahsilatının
yapıldığı tarihi izleyen bir ay içinde veya hizmet
bedelinin peşin tahsil edilmesi halinde hizmetin gerçekleşme
oranına bağlı olarak aylara bölünerek hizmeti veren emniyet
hizmetleri sınıfında olanlar dâhil öğretim elemanları
ve öğretim yardımcılarına ödenir. Buna ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
çıkarılan yönetmelikle belirlenir." şeklindeki 41 inci
maddesinin 4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan "%15'i" ibaresinin "%25'i"
şeklinde, 4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesine eklenen
beşinci fıkrada yer alan "%5'i" ibaresinin
"%15'i" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Manisa
Milletvekilimiz Sayın Erkan Akçay.
BAŞKAN Önerge üzerinde Manisa
Milletvekilimiz Sayın Erkan Akçay, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 41inci maddede verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının en
belirleyici özelliği nedir, vasfı nedir diye soracak olursanız,
en öncelikli özelliği şudur değerli arkadaşlar: Adalet ve
Kalkınma Partisi, iktidara çok aşırı derecede bir yetki
hırsı, hatta bir yetki fetişizmi içerisindedir. Yetki de yetki,
sonsuz yetki! O kadar yetki ki Anayasayı da ayaklar altına alan,
kanun, nizam tanımayan, hiçbir devlet teamülü, geleneği, Meclis göreneği
tanımayan bir anlayışla sonsuz ve sonu gelmeyecek bir namütenahi
yetki. Bütün idarelerde, kamu yönetiminde veya herhangi bir şirketin
yönetiminde yetki ile sorumluluk birbirine paralel gider, gitmesi gerekir ama
AKPde yetki var, sorumluluk yok. Eğer yetkiyi kullanıyorsanız
sorumluluğu da üstlenmek zorundasınız ama Adalet ve
Kalkınma Partisi bütün olaylarda sorumluluktan kaçmıştır.
Çıkardığı, özellikle son
birkaç yılda çıkarılan kanunların tamamı bu
sorumlulukları göz ardı etmeye, sorumluluktan kurtulmaya yöneliktir.
Bu iç güvenlik tasarısı da yine sürekli yetkileri artıran,
donatan ama sorumlulukları göz ardı eden bir düzenlemedir.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunundaki yetkilerin ve
sorumlulukların birçoğunu, zaten mevcut olanları yerine
getiremiyor, bu yeni düzenlemelerle çok büyük bir yönetim kaosu doğacak.
Sözlü emir
Sözlü emiri sen burada yetki olarak
veriyorsun, bunun neticesinde doğacak sorumluluğu kim, nasıl
alacak? Herkes birbirinin üstüne atacak.
Özellikle bu kanunun görüşülmeye
başladığı günden bu yana maddeleri mümkün mertebe
ayrıntılı bir şekilde incelemeye çalışıyorum
ve bazen tüylerimi diken diken eden düzenlemeleri görüyorum. İdari bir
kaos doğacak, bir yönetim kaosu söz konusu.
Dolayısıyla, açıkça
Cumhurbaşkanından bakanına kadar Anayasa ve kanunları yok
sayan, ayaklar altına alınan bir düzende bu zihniyetle mevcut iktidar
değil bir devlet, aşiret bile yönetemez. Çünkü aşiretin bile
uzun yıllar süren bir geleneği göreneği vardır. Gelenek
görenek, teamül, maalesef, yok edilmeye çalışılıyor.
Bu Adalet Kalkınma Partisinin yetkilileri veya
Hükûmetin sayın üyelerinin tavır, davranış ve söylemlerinde
de bunları görmek mümkün. Sayın Bostancının devleti
tanımlarken şiddet üzerinden devleti tanımlamaya
çalıştığını, çeşitli düşünürleri
referans gösterdiğini burada tartışmıştık.
Şiddete göre tanımlıyor; meşru şiddet, gayrimeşru
şiddet. Dervişin fikri neyse zikri de o oluyor.
Sayın Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın Bey
de bu görüşmelerin başladığı günlerde,
hatırlarsınız Bu yasaya kimler karşı çıkabilir?
Bu yasaya ancak suç işleme eğilimi olanlar karşı
çıkabilir. dedi. Daha sonra tevil etti kendileri ve milletvekillerinden
de özür diledi. Yalnız, Sayın Grup Başkan Vekilinin bu sözü
nedeniyle milletten de özür dilemesi gerekir çünkü neredeyse 77 milyonu makul
şüpheli görecek böyle soyut ve ön yargılı
yaklaşıldığı görülüyor.
Ve ayrıca, yine itiraf söz konusu. Vatandaş
özgür ortamda dolaşmak istiyor. Bu bir itiraftır. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı özgür ortamda maalesef dolaşamıyor. Vatandaş
can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak istiyor. Can ve
mal emniyetini tam hissetmiyor vatandaş. Kafasına demir bilye
gelmeden çocuğuyla özgürce parkta dolaşmak istiyor,
dükkânını özgürce açmak istiyor. Evet, açmak istiyor ama
açamıyor, endişeleri var. Belediye otobüsüne özgürce binmek istiyor.
Belediye otobüsüne molotofu kimlerin attığı gayet açık bir
şekilde de ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) İşte onlara
karşı bu paket.
ERKAN AKÇAY (Devamla) İnşallah, önümüzdeki
süreçte diğer hususlara da temas etme imkânımız olur.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(AK PARTİ
sıralarından Ooo, var, var
sesleri)
BAŞKAN Siz var olup olmadığını
beyan etmeseniz daha iyi olacak sayın milletvekilleri. Biz bunun için
burada duruyoruz ve bakıyoruz efendim. Kâtip üyelerimiz sayıyorlar,
merak etmeyiniz.
Vardır efendim, kabul edilmemiştir.
Şimdi, Sayın Baluken sisteme girmişsiniz,
buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken'in, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun Cumhuriyet
Halk Partisinin kapatılmasıyla ilgili bir sürecin
işlediğiyle ilgili ifadelerine ve Hükûmetin bu konuda Genel Kurulu
bilgilendirmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan söz verdiğiniz için.
Çok önemli bir konuyla ilgili hem Genel Kurulu
bilgilendirmek hem de Genel Kurulun bilgilendirme hakkını Hükûmetten
talep etmek üzere söz aldım.
Bu akşam Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
katıldığı bir televizyon programında Cumhuriyet Halk
Partisinin kapatılmasıyla ilgili bir sürecin işlediğini, bu
konuda ellerinde bazı bilgiler ve belgeler olduğunu ve bu bilgi ve
belgelerin de yakında kamuoyuna açıklanacağını ifade
etmiş.
Her şeyden önce, milyonlarca oy alan bir siyasi
partinin genel başkanının boşa ve boşluğa
konuşmayacağını biliyoruz.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Biz bilmiyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Demokraside demokratik
gelişimin teminatı farklı fikirleri savunan siyasi partilerdir.
En aykırı fikirleri savunan siyasi partilerin bile kendi siyasi
faaliyetlerini özgürce yürütmeleri bütün halkımızın demokratik
geleceği açısından son derece önemlidir. Siyasi parti
kapatmalarıyla ilgili en büyük bedeli ödeyen ve bunun acılarını
çeken bir siyasi geleneğin ardılı olarak, Halkların
Demokratik Partisi olarak bizler eğer böyle bir arayış varsa bu
arayışı açık bir şekilde
kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. Bu konuda
ülkenin en köklü siyasi partisinin kapatılmasıyla ilgili eğer
bir süreç işliyorsa veya bu konuda artık iddialar kamuoyunda ciddi
bir şekilde dillendirilmeye başlamışsa burada Hükûmet
adına bulunan Sayın Bakandan Genel Kurulu bilgilendirmesini talep
edeceğiz.
Yine, aynı şekilde, iradeyi, milletin iradesini
temsil eden Başkanlık Divanınızın da bu siyasi parti
kapatılma arayışıyla ilgili görüşlerini Genel Kurulla
paylaşmanızı rica edeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Sayın Altay, buyurunuz.
15.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Siyasi partilerin kapatılması mevzusu
Türkiye'nin, demokrasi tarihimizin geriye dönük, uzun yıllardır
önemli bir sorunu ve ayıbı olarak demokrasi sürecimizdeki yerini
almıştır. Genel Başkanımızın bugün bir
televizyon kanalında verdiği beyanatta söylediği olay
doğrudur. Partimizde, Genel Başkanımızın elinde, bu
konuyla ilgili, bir tezgâh çevrildiğine dair, bir arayış ve bu
konuyla ilgili birtakım düzmece belge, bilgi vesaire
Bu konuda gerekli
bilgiler elimizde var. Biz bunu zamanı geldiğinde elbette
açıklayacağız.
Ancak, bununla beraber, Hükûmetin bu konuda izahat verme
şansı ve imkânı yok Sayın Baluken. Biz bu konunun nereden
tezgâhlandığını biliyoruz. Ama Cumhuriyet Halk Partisini
kapatmayı düşünmek bile bu tezgâhı yapanların haddi
değildir. Herkes haddini bilsin. Cumhuriyet Halk Partisi dünya durdukça
var olacak bir partidir.
Bu kadar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurunuz.
16.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın,
AK PARTİ Grubu olarak tüm parti kapatmalara sonuna kadar karşı
olduklarına ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Tabii, şu anda hâlihazırda bir iddia var.
Öncelikle ve evveliyatla şunu ifade edeyim ki AK PARTİ Grubu olarak
tüm parti kapatmalara sonuna kadar karşı durduk, bundan sonraki
süreçte de parti kapatmalara tamamen karşıyız grup olarak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu noktada, yine, bedel ödemiş bir siyasi partiyiz.
Hatırlayın, yüzde 47 oyla tek başına iktidar olan bir
partiyi 2007 yılında kapatmak istediler, 2008e kadar süren bir
kapanma süreci davası vardı ve 1 oyla direkten döndü, 1 oyla. Tek
başına, bu milletin iktidara getirdiği yüzde 47 gibi bir oyla,
kapatmaya çalıştılar.
Daha önce partiler kapandı, maalesef
kapatıldı ve Türkiye bir kapanan partiler mezarlığına
döndü. Bunu doğru bulmuyoruz ve bu manada da 2010 referandumu öncesindeki
Anayasa değişikliğinde parti kapatmaları tamamen ortadan
kaldıracak düzenlemeyi de biz getirdik. Bu konudaki irademizi çok
açık ve net bir şekilde ortaya koyduk ama o günleri hatırlayacak
olursanız, o madde maalesef geçmedi, bütün gayretimize rağmen, bizim
bütün çabamıza rağmen o madde maalesef geçememişti, yeterli sayısal
çoğunluğu bulamamıştı. Bu konuda ciddi bir destek de
alamamıştık o zaman için. Ve bu manada da partinin tamamen
kapatılması
Partilerin tamamen kapatılmamasını
sağlayamasak da en azından partilerin kapatılmasının
ciddi manada zorlaştırılması konusunda, evet, birtakım
düzenlemeler oldu.
Ama bizim arzumuz ve istediğimiz, partilerin, tüzel
kişiliklerin cezalandırılmaması, kapatılmaması,
parti kapatmaya sebebiyet veren birtakım kişiler varsa kişisel
sorumluluklarının doğmasıdır. Bu manada da destek
verirlerse Anayasa değişikliğine de her zaman hazırız.
Parti kapatmaları tamamen de ortadan kaldırmak isteriz.
İkincisi: Bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tamamlayayım
Sayın Başkanım, eğer
BAŞKAN Açarsanız, bir dakika daha süre
verelim Sayın Aydına, sözünü bitirsin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Eğer bu konuda ana
muhalefet liderinin elinde birtakım bilgi ve belgeler varsa bunun
öncelikle kamuoyuyla da paylaşılması lazım ve bu manada biz
de ana muhalefetin değil, hangi parti olursa olsun, hiçbir partinin kapatılmaması
yolundaki irademizi ortaya koyarız.
Ana muhalefet, hele ki CHP, bu memleketin köklü bir
partisidir. Bu partinin kapatılmasını, bir başka partinin
de kapatılmasını asla arzu etmeyiz, istemeyiz. Bu konudaki
düzenlemelerin de, anayasal düzenlemelerin de bir an önce yapılması
gerektiği kanaatindeyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Sayın Vural, buyurunuz.
17.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Milliyetçi Hareket Partisinin kapatılmasına yönelik
bazı girişimlerde bulunulacağına dair de bilgiler
olduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bugün, evet, kamuoyuna yansıyan ve bugünkü
basın toplantımızda da bize sorulan suallerin içerisinde var,
Milliyetçi Hareket Partisinin kapatılmasına yönelik bazı
girişimlerde bulunulacağına dair bazı bilgilerin
olduğunu ifade ediyorlar.
Gerçekten, geldiğimiz bu noktada Milliyetçi Hareket
Partisinin Parlamentoda bulunmasına tahammül edemeyenlerin, Milliyetçi
Hareket Partisi üzerinde dinleme, izleme ekipleri oluşturanların
milliyetçilikten ve Milliyetçi Hareket Partisinin demokrasi mücadelesinden
rahatsız olduklarını biliyoruz. Bunlarla ilgili dinleme ve
izlemeleri takip edenlerin ve yapanların nerede
yaptıklarını gayet iyi biliyoruz. Teröristlerle birlikte
olanların, kucaklaşanların dokunulmazlığını
kaldıracağız. diyerek gelen, daha sonra PKKyı
meşrulaştırıp MHPyi kapatmak isteyen zihniyet,
aslında 12 Eylüldeki Evren gibi milliyetçilik karşıtı bir
zihniyetin varlığını göstermektedir. Biz açıkçası
şiddeti meşrulaştıran, şiddeti bir araç olarak gören
bir siyasi partinin demokrasi ilkelerini, demokrasiyi araç olarak
kullanmasını doğru bulmadığımızı, bu
eksende şiddetle ilgili partiler konusunda demokrasinin korunması
gerektiğini ve bu şiddeti savunan partilerin açıkçası
demokrasiyi bir araç olarak kullanıp şiddeti ve terörü
meşrulaştırmasını doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum ama burada bir
cevabım da var açıkçası: 2011de Milliyetçi Hareket Partisine
tuzak kuranlar, meydanlarda bunları kullananlar belli, bugün de kimin
nerede ne yaptığını gayet iyi biliyoruz ama öyle biri daha
anasından doğmadı. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket
Partisine yönelik bunlarla ilgili adım atacak kişilere gerçekten
Türkiye dar olur. Bunu da bu vesileyle ifade edeyim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Vural.
XII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Şükran Güldal Mumcu'nun, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez
unsurları olduğuna ve seçim barajlarının düşürülerek
millet iradesinin tamamıyla Genel Kurula yansımasını
sağlamanın bütün siyasi partilerin görevi olduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hepiniz gayet
iyi biliyorsunuz ki siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudurlar ve
milletin tam temsili için barajların olmaması lazım. Seçim
barajlarının düşürülerek millet iradesinin tamamıyla bu
Genel Kurula yansımasını sağlamak burada bulunan bütün
siyasi partilerin de görevidir diyorum. Tam demokrasi için hepinize
çağrıda bulunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, madde 41i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 41 kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın asgari %15'i, Polis Akademisi
Başkanlığının ihtiyacı olan mal ve hizmet
alımları, her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte
olan projelerin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve diğer
ihtiyaçlar için kullanılır. Bu oranı %75'ine kadar
artırmaya Akademi Yönetim Kurulu yetkilidir."
"Döner sermaye gelirlerinden tahsil edilen
kısmın en az %5'i, Akademi bünyesinde yürütülen bilimsel
araştırma projelerinin finansmanı için kullanılır.
Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödenekler, Akademi
Yönetim Kurulunca gerekli görüldüğü takdirde, her bir proje için avans
verilmek suretiyle de kullandırılabilir. Bilimsel araştırma
projelerinin seçilmesi, uygulanması ve izlenmesi ile ödeneklerin
kullandırılması, genel hükümlerin ön ödemelere ilişkin
sınırlamalarına bağlı kalınmaksızın
avans verilmesi ve bu avansın mahsubuna dair usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Döner sermaye işletmesi hesabına kamu kurum ve
kuruluşları dışında yapılan iş veya
hizmetler karşılığında tahsil edilen gelirlerden
kanuni kesintiler ile varsa yapılan iş veya hizmetle
bağlantılı giderler düşüldükten sonra geri kalan tutar,
hizmet karşılığı olarak gelir tahsilatının
yapıldığı tarihi izleyen bir ay içinde veya hizmet
bedelinin peşin tahsil edilmesi halinde hizmetin gerçekleşme
oranına bağlı olarak aylara bölünerek hizmeti veren emniyet
hizmetleri sınıfında olanlar dâhil öğretim elemanları
ve öğretim yardımcılarına ödenir. Buna ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine çıkarılan
yönetmelikle belirlenir."" şeklindeki 41 inci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 42 - 4652 sayılı Kanunun 28 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan bir defa ibaresi "iki
kez" şeklinde değiştirilmiştir."
Hasan Hüseyin Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Çekiyoruz.
BAŞKAN Çekilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 41.
Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Mehmet
Şeker
Gaziantep Gaziantep
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz.
BAŞKAN Çekilmiştir.
Madde 42 üzerinde üç önerge vardır, biri Anayasa'ya
aykırılık önergesidir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "4652 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Bu Kanunda yer alan "Fakülte"
ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi",
"Dekan" ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü", "Dekanlık" ibarelerinden Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürlüğü", "lisans" ibarelerinden
"ilk kademe amirlik eğitimi"
anlaşılır."" şeklindeki 42 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
D. Ali Torlak Ahmet Duran Bulut S. Nevzat Korkmaz
İstanbul Balıkesir Isparta
"MADDE 42
-4652 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 1-
Bu Kanunda yer alan "Fakülte" ibarelerinden "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi", "Dekan" ibarelerinden "Polis
Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü", "Dekanlık"
ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğü",
"lisans" ibarelerinden ise "ilk kademe amirlik
eğitimi" anlaşılır.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Bu Kanunda yer alan "Fakülte"
ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi",
"Dekan" ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü", "Dekanlık" ibarelerinden "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürlüğü", "lisans" ibarelerinden
"ilk kademe amirlik eğitimi" anlaşılır."
şeklindeki 42. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ali Sarıbaş Ahmet
Toptaş
Gaziantep Çanakkale Afyonkarahisar
Tanju Özcan Celal
Dinçer Binnaz
Toprak
Bolu İstanbul
İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis
devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 42 inci maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Demir Çelik Gülser Yıldırım Hasip Kaplan
Muş Mardin Şırnak
Abdullah Levent Tüzel Erol Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu
İstanbul Mardin Bitlis
Pervin Buldan Nazmi
Gür
Iğdır Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MEHMET ALTAY (Uşak) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sayın milletvekilleri, demokrasi ve Parlamento
demek, iktidar artı muhalefet demek. Fakat, bu ustalık döneminizde
muhalefeti yok saydınız ve bu ustalık döneminizde Meclis
çoğunluğunuzla, çoğunluk olduğunuz zaman da size verilen
talimatla Meclisi kanun fabrikasına çevirmeye başladınız;
sağlıksız, sıhhatsiz, ne hukuka uygun ne evrensel ilkelere
uygun ne Tüzüke uygun ne Anayasaya uygun ne insanlığa uygun ne
vicdana uygun ne insafa uygun. Böyle olunca, yetmedi -tabii, hicap duyuyorum
bunu söylemekten ama söyleyeceğim- kırk beş günlük bir
çalışma gündemi belirlediniz, bitimine kadar hepsi, yirmi dört saat.
Mecliste milletvekillerini
taşeronlaştırmanın ötesinde taşeron gibi
çalıştırıyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ayıp ayıp,
yapılan ayıp!
HASİP KAPLAN (Devamla)
Taşeronlaştırdınız. Taşeronların bile belli
bir çalışma saatleri var. Meclisi taşeronlaştırdınız,
kendinizi, sadece muhalefeti değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) Neden?
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, kırk
beş gün, yirmi dört saat çalışan bir Meclis dünyada yok.
Guinness Rekorlar Kitabına rahatlıkla girebilirsiniz, hemen
başvurunuzu yapınız.
Angaryada sınır tanımadınız,
tanımıyorsunuz. Kendinizi de perişan ettiniz. 21 Şubatta
bir Meclis darbesiyle biraz yol aldığınızı
zannediyorsunuz ama inanın, 132nci maddeye geldiğinizde sizin
pilinizin bittiğini, sigortanızın attığını
sizler de göreceksiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Valla, hiç onu göremezsiniz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi
bırakın bunu, şimdi bu paket, bu faşizm paketi geçerse ne
olur, ben bunu size anlatayım, yarın siz de çocuklarınıza
ve torunlarınıza anlatırsınız.
Bir kere, bu paket geçerse izlerler sizi, dinlerler sizi,
gözlerler sizi, takip ederler sizi ve alırlar sizi, ararlar üstünüzü,
soyarlar sizi. En küçük demokratik hakkınızı kullanmaya
başladığınız zaman gazlarlar sizi, döverler sizi, vururlar
sizi. Hep iktidar kalmayacaksınız; aracınıza, evinize keyfi
isteyen girer, Sözlü emir var. der, kırk sekiz saat nezarette tutarlar,
pipik olursunuz orada. Ve savcı yok, hâkim yok, avukat da yok -zaten
avukatı, savunmayı da yasakladınız avukatların önergeleriyle
burada- dosya inceleme de yok, gizli takip var. Geride bir şey
kalıyor, iktidarın valileri, atanmışları,
kaymakamları. Ve bu paketten çıkacak tasfiyeden sonra atanacak
emniyet müdürlerinden bir dayınız varsa ve ona ulaşabilirseniz belki
erkenden nezaretten çıkabileceksiniz. Çünkü, yurttaşa
sığınacak hukuk bırakmıyorsunuz, yurttaşa
sığınacak adalet bırakmıyorsunuz. Savcıyı,
hâkimi, avukatı, adaleti, bağımsız yargıyı yok
edeceksiniz ve öylesine bir keyfî yönetimde herkes suçlu duruma
düşebilecek ve inanın, en çok sizler bundan muzdarip olacaksınız.
Ey iktidar mensupları, siz bugünlerde kendinize
acı çektiriyorsunuz, bu mazoşist siyasetten vazgeçiniz. Kendinize
haksızlık etmeyiniz, çoluk çocuğunuza acıyınız.
Gidin onlarla biraz oturun, bir kahvaltı edin, bir akşam yemeği
yiyin, ne bu, kendinize eziyet ediyorsunuz, Meclise ediyorsunuz, 77 milyon
insana ediyorsunuz, günah değil mi? İslamiyette, dinde, imanda var
mıdır böyle köle gibi çalışmak, Allah aşkına
söyleyiniz. (CHP sıralarından Yok, yok. sesleri) Yoksa biraz
vicdanınız nasır tutmuş galiba. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın
Öğüt, Sayın Şeker, Sayın Serter, Sayın Öner,
Sayın Akar, Sayın Kaplan, Sayın Özkoç, Sayın Toprak,
Sayın Küçük, Sayın Eryılmaz, Sayın Sarı, Sayın
Özgündüz, Sayın Erdemir, Sayın Haberal, Sayın Öztürk, Sayın
Güneş, Sayın Özkes
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Tamam.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter
sayısı da vardır.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.47
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
42nci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Bu Kanunda yer alan "Fakülte"
ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi",
"Dekan" ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü", "Dekanlık" ibarelerinden "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürlüğü", "lisans" ibarelerinden
"ilk kademe amirlik eğitimi" anlaşılır."
şeklindeki 42. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Toprak, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Bu saatte zor
yürünüyor.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Burada otura otura ayaklarımız uyuştu,
onun için maalesef hızlı yürüyemedim.
Bu 42nci madde polis eğitim merkezlerinde fakülte
neye denir, dekan neye denir falan, bunlar hakkında. Gecenin bu saatinde,
vallahi, ben bunlar hakkında konuşamayacağım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Laf atıyorum,
sataşıyorum size.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Evet, cevap vereceğim
sataşmanıza.
Fakülte ve dekan kime denirmiş? Bunları
konuşamayacağım.
Ben şundan bahsetmek istiyorum: Dört
yıldır, bu çatı altında her Allahın günü ama her Allahın
günü AKPli arkadaşların bize söyledikleri bir şey var; o da
şu: Biz milleti temsil ediyoruz, millet bize oy verdi, istediğimizi
yaparız.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Hiç öyle
bir şey demiyoruz.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Şimdi, ben bu konuda
birkaç şey söylemek istiyorum.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Yani milletin
istediğinizi yaparız demek istiyoruz Hocam.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Bir kere, bu
düşüncenin Millet bize oy verdi ve istediğimizi yaparız.
düşüncesinin hem demokrasiye aykırı olduğunu hem de temsil
fikrine aykırı olduğunu anlatmak istiyorum.
Bir kere, şunu söyleyeyim
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hocam, arkanıza bir
bakın. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) AKP tek başına
milleti temsil falan etmiyor. Bakın, burada ne yazıyor: Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Biz de milletin
dediğini yapıyoruz.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Millet, 75 milyon insan.
Siz, sadece o 75 milyonun 2011de yüzde 49unu aldınız, bu seçimde de
ne alacağınız belli değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 75 milyonun değil seçmenin
yüzde 49u.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yüzde 55.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) 55 falan
olmadığı anketlerden belli.
Şimdi, dolayısıyla, milleti hem AKP
milletvekilleri -eğer temsiliyetse bu- hem de burada oturan 3 muhalefet
partisinin milletvekilleri temsil ediyor. Dolayısıyla da bunun da
ötesinde AKP, maalesef yani, belki Temsil ediyorum. iddiasında
bulunabilirdi seçimi kazandığı için- on iki yıldır ve
özellikle son yıllarda Başbakanın da, yani eski
Başbakanımız, şimdiki
Cumhurbaşkanımızın da halkı bölen söylemleriyle,
halkı kutuplaştıran söylemleriyle maalesef ve maalesef sadece
AKP seçmenini temsil eder konuma kendisini getirmiştir, bunu bir kere
söylemek istiyorum.
İkinci söylemek istediğim şey şu:
Demokrasinin erdemi halkın iktidarı seçmesi değil. Yani bu
seçim, siyaset biliminde demokrasinin en basit göstergesi olarak
sayılıyor ve hele hele demokrasiyi onunla, yani seçimle
sınırlı tutmuşsanız yeterli olmayan bir kuralı,
meşhur Yetmez ama evet. var ya tam da Yetmez ama evet.
kuralını
Demokrasinin asıl erdemi, Meclis içi ve
dışı muhalefete tanıdığı söz hakkı.
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi, özellikle, Mecliste
muhalefetin söz hakkı konusunda en duyarlı ve tek duyarlı olan
parti.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hadi canım sen de, ne
alakası var?
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Biliyorsunuz
Alakası
var.
İç Tüzük değişikliği için biz burada
mücadele ettik
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz ne yaptık?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Biz ne yapıyoruz?
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) -
çünkü AKPli
arkadaşlar, AKP iktidarı muhalefetin sesini kısmaya
uğraşıyordu, biz burada büyük bir mücadele verdik,
arkadaşlarımız burada dayak yerken MHP'li ve HDP'li arkadaşlar
kollarını kavuşturup bizi seyrettiler, yardımcı dahi
olmadılar, bu doğrudur. (MHP sıralarından gürültüler)
Şimdi, şunu söyleyeceğim: Seçim her
şeydir. diyen rejimlere aslında demokrasi denmemekte, siyaset
bilimciler bunlara illiberal demokrasi diyor, hatta rekabetçi otoriter
sistem diyor. Neden rekabetçi? Seçim var diye rekabetçi ama otoriter.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hocam, kendi
söylediğinize inanıyor musunuz?
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Nitekim, son zamanlarda
yurt dışında çıkan çok önemli gazetelerde ve birtakım
bilimsel dergilerde Türkiye artık demokrasi kategorisinden
çıkarılmış illiberal demokrasiler ya da rekabetçi otoriter
sistemler tarafına maalesef konmuştur.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Hocam,
siz dört yıldır takip etmemişsiniz şeyi. Yayınlardan
uzak kalmışsınız Hocam.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Şimdi, bakın,
demokrasi uzlaşı rejimidir. Uzlaşı demek müzakere demektir,
karşılıklı taviz demektir, farklı fikirlerden
yararlanmak demektir, bunun sonucunda ortak akıl üretmek demektir.
Parlamento kelimesinin anlamı budur. Parlamento Latincede parliament
kelimesinden, konuşmaktan gelir. Allah aşkına söyler misiniz
dört yıldır şu Mecliste ne zaman neyi konuştuk?
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hocam, sonuç: AK
PARTİ iktidar, AK PARTİ; durmak yok, yola devam.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Burada bir kakofoni hâkim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Aynen şimdi
olduğu gibi kimin ne söylediği belli değil. 3 muhalefet
partisinin önergeleri de, yasa teklifleri de bir kez olsun burada kabul
edilmedi.
BAŞKAN Sayın Toprak, teşekkür ediyoruz.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Çok teşekkür ederim.
(Alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zozani, talebiniz nedir?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Toprak
konuşmasında grubumuza sataştı. Sataşmadan cevap
hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Ne dedi? (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Biz burada dayak
yerken siz ellerinizi ovuşturarak izlediniz. dedi.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Niye buyuruyor Sayın
Başkan?
BAŞKAN Öğrenmek zorundayım ne
dediğini ve niçin onu sataşma olarak nitelediğini. Çok rica
ediyorum, rastgele söz vermiyoruz.
Buyurunuz Sayın Zozani.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
26.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin,
İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 42nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, böyle mobbing
uygulamayın, buraya konuşmaya çıktık yani şimdi. (AK
PARTİ sıralarından gülüşmeler)
Şimdi, burada bu İç Tüzük hepimizi
bağlıyor, burada hemfikir olalım.
İHSAN ŞENER (Ordu) Ama sizin hiçbir yerinizi
bağlamıyor.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Şimdi, bu İç
Tüzüke uygun bir iş buraya getirirseniz, sorunla
karşılaşmadan bu iş burada görüşülür ve geçer, ama
siz, bu İç Tüzüke aykırı bir iş buraya getirirseniz,
burada mecburen tartışma olacak, tartışmak
durumundayız.
Bakın, ilk günden itibaren size söyledik; buraya
getirdiğiniz iş, bu tasarı, bu İç Tüzükün 73üncü
maddesine aykırı bir iştir. Ayrıca, sizin hükûmetleriniz
döneminde, 2005 yılında çıkarılan ve şu anda Meclis
Kanunlar ve Kararlar biriminin rehberi pozisyonunda olan Mevzuat Hazırlama
Yönetmeliğinin 21inci maddesine aykırı bir iştir dedik,
delilleriyle, ispatlarıyla ortaya koyduk.
Tekrar ifade ediyoruz, 43 madde olarak gelen
tasarıyı siz 132 maddeye çıkarmışsınız.
İç Tüzük 73üncü madde diyor ki: Getirdiğiniz tasarının
gerekçelerini açıkça ifade etmek durumundasınız. Bu da
yetmemiş, İç Tüzük 73üncü maddeyi Mevzuat Hazırlama
Yönetmeliğinin 21inci maddesinde açmış, izah etmiş, o
gerekçelerin ne şekilde hazırlanacağını ifade
etmiş. Oysaki bakın, bugün tartıştığımız
kanun tasarısının, bu tasarının 89 maddesinin
gerekçesi yok, gerekçesi yazılmamış.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) Genel gerekçede var.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Şuay Bey, genel
gerekçenin içerisinde de yok, keşke olsa. Ayrıca kurtarmaz, genel
gerekçenin içerisinde olsa da kurtarmaz, ama yok, ayrı ayrı
gerekçenin olması gerekir.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Her
maddenin ayrı ayrı gerekçesi var, sen daha dersini
çalışmamışsın.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Şimdi, bakın,
arkadaşlar, kaç gündür biz burada bunu tartışıyoruz, size
bunu izah etmeye çalışıyoruz; siz anlamamak için gayret sarf
ediyorsunuz, Biz getirdik, doğrudur, bu şekilde geçsin. diyorsunuz,
biz mecburen burada muhalefet hakkımızı kullanarak bu
yanlış işlemi düzeltme gayreti içerisindeyiz. Bizim burada engelleme
falan gibi bir gayretimiz söz konusu değil
(AK PARTİ
sıralarından Ooo! sesleri, gürültüler)
biz burada,
yanlış olan işi düzeltmeye çalışıyoruz. Görevimiz
bu değerli vekiller, biz bunu yapıyoruz.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) Anayasa Mahkemesi
ADİL ZOZANİ (Devamla) Düzeltin. Tekrar size
teklif ediyoruz: Getirin, birlikte düzeltelim efendim, yanlışı
düzeltelim, gerekçelerini koyalım. Kanun uygulayıcıya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİM USLU (Çorum) Maddelerle ilgili öneri, öneri
ADİL ZOZANİ (Devamla)
gerekçe
oluşturalım.
SALİM USLU (Çorum) Maddelerle ilgili öneriniz var
mı?
ADİL ZOZANİ (Devamla) Önerilerimiz var
efendim, önerilerimiz var. Sayın Uslu, ben bir hafta önce bu kürsüde
önerilerimizin ne olduğunu söyledim, lütfen kayıtlara bakın.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Devamla) Ben teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Sayın Toprak bizim partimizi de itham ederek İç Tüzük teklifiyle
ilgili herhangi bir tavır oluşturmadığımız, sanki
benimsediğimiz şeklinde bir sataşmada bulunmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisinin tutumunu açıklamak üzere Sayın Nevzat
Korkmaz efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Korkmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
27.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz'ın, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hayırlı sabahlar diliyorum.
Biraz önce Sayın Binnaz Toprak Hanımefendi
buraya geldi, özellikle bu Adalet ve Kalkınma Partisinin
milletvekillerinin vermiş olduğu İç Tüzük teklifinde sanki
sadece Cumhuriyet Halk Partisi karşı çıkmış da
diğer muhalefet partileri ve Milliyetçi Hareket Partisi gerekli
desteği vermemiş yahut buna karşı çıkmamış
gibi bir konuşma yaptı. Bunun gerçekle hiçbir alakası yok.
Çünkü, Milliyetçi Hareket Partisi İç Tüzüke bütün Genel Kurulun demokratik
haklarını kullanabilmesi açısından bir uzlaşmayla
yapılması gerektiğini her zaman söyleyegelmiştir. Adalet ve
Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu teklif, muhalefetin elindeki
bütün obstrüksiyon imkânlarını alıp ve İç Tüzükün âdeta
iktidar partisinin bir kullanma kılavuzu, uygulama kılavuzu hâline
getirmek üzere bir teklifi idi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Nevzat Bey,
Türkçe İç Tüzük kullanalım, Türkçe. Türkçe kullanalım lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Yani, arkadaş, ben
sana şimdi İç Tüzükü baştan sona kadar anlatırım ama
BAŞKAN Lütfen, karşılıklı
konuşmayın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
hakikaten ne buna
zamanımız var ne de bunu anlayacak durumunuz var.
BAŞKAN Genel Kurula hitap ediniz Sayın
Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Sadece söylemek
istediğim şu arkadaşlar: İç Tüzük 1973 yılında
yapılmış yani Parlamentonun iki kanatlı olduğu bir
dönemde, Senato ve Millet Meclisinin olduğu bir dönemde
yapılmış, onun üzerinden askerî darbe geçmiş fakat İç
Tüzük değiştirilememiş. Hem 23üncü Dönemde hem 24üncü Dönemde
İç Tüzükün değiştirilmesi için iki defa komisyon kuruldu. Bu
komisyonların her ikisinde de görev almış bir
arkadaşınız olarak bu çalışmaların
başından beri varım.
Değerli arkadaşlar, en son 24üncü Dönemde
-hatırlayın lütfen- ortaya bir metin çıkmak üzereydi. Bu
metinde, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi kendi istekleri yerine
getirilmediği için bu komisyonun lağvedilmesi, ortadan
kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına
baskı yaptı, Meclis Başkanı da bütün itirazlarımıza
rağmen o komisyonda görev alan arkadaşlarımız biliyor- bu
komisyonu ortadan kaldırdı, İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunu.
Şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi, eminim ki, son derece pişmanlık
duyuyor ama geçti.
İşte, bakın, bugün de burada bir kanun tasarısı
görüşüyoruz. Yarın pişman olacaksınız fakat iş
işten geçtikten sonra, efendim, elinizi dizlerinize vurmanın,
kafanızı duvarlara vurmanın bir anlamı yok. Zamanında
değiştireceksiniz.
Biz de Binnaz Hanıma söylüyoruz: O günleri herhâlde
unutmuş olabilirsiniz gecenin bu saatinde, Milliyetçi Hareket Partisi
burada demokratik hakkını kullanarak direndi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
konuşmacı ismimi kullanarak bir şeyler dedi ama ben
duymadım. Lütfen
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
duyamıyorum ki.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) İsmimi
kullanarak bir şeyler söyledi. İsmimi
kullandığını duydum ama gerisini duymadım. Lütfen açar
mısınız mikrofonu, o kısmı tekrar, ne dediğini
duyayım.
BAŞKAN Sayın Toprak, ne için
istediğinizi anlayamıyorum.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Şimdi,
başında, sayın konuşmacı benim ismimi kullanarak
yanlış bir ifade, doğru olmayan bir ifade
kullandığımı söyledi yani yalan söylemişim gibi bir
ifadede bulundu.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Ya, olmaz böyle
bir şey ya! Sayın Başkan, sadece Unutmuş olabilir. dedi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yalancı. dedi sana.
BAŞKAN Yani siz öyle algıladınız, o
tarz bir şey dememiştir ama siz öyle nitelediniz.
Buyurunuz Sayın Toprak. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Hocam, unutmadım deyin.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Neyi?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Size sadece
Unutmuş olabilir. dedi.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Toprak.
28.- İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak'ın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın konuşmacı, MHPli
arkadaşımız burada benim
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Adı ne?
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Sizin istediğiniz
şekilde konuşmak mecburiyetinde değilim. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Ama ismi ne,
ismi?
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayınız, Genel Kurula hitap ediniz.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Benim yanlış bir
ifade kullandığımı söyledi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hayır,
öyle bir şey söylemedi.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Ben öyle duydum efendim,
Yanlış bir ifade kullandı, gerçekle alakası olmayan bir
ifade kullandı. dedi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) O günleri
unutmuş olabilir. dedi sadece.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Bu ne anlama geliyor? Yani
Yalan attı, bizim hakkımızda yalan söyledi
Şimdi, bakın, ben o olayda vardım. Burada
büyük bir mücadele gösterdik ve benim aklımdaki imaj, MHPnin gerçekten de
orada oturup bu işi seyrettiğiydi.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Vallahi
doğru.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Aynı şeyi
4+4+4te de tekrarladı. Hem MHP hem HDP 4+4+4 olayında da biz büyük
bir mücadele verdiğimiz hâlde bize destek vermediler.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Seyrettiler,
vermediler Hocam.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) Bunu gündeme getirmek
istiyorum çünkü gerçekten de sürekli olarak CHP pek çok konuda
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hocam, seçim
çalışması sahada oluyor, burada değil.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla)
zan altında
bırakılıyor. Bu Mecliste bütün muhalefet partileri içinde tek
başarı öyküsüdür aslında o İç Tüzüke direnmiş
olmamız çünkü durdurabildik onu ve o durdurmada da her 2 partiden de
hiçbir yardım görmedik, ben bunu tekrarlamak istiyorum, aynı 4+4+4te
olduğu gibi. Dolayısıyla da -çok özür diliyorum ama- benim
aklımda kalan imaj yalan ifade değil de sizin orada
oturduğunuzdu.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Toprak.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Sayın Toprak 4+4+4le ilgili partimizin herhangi bir tutum
sergilemediğini ifade etti. Dolayısıyla, bir sataşma
yapmıştır. Bu sataşmaya cevap vermek istiyoruz efendim.
BAŞKAN 4+4+4le ilgili
OKTAY VURAL (İzmir) 4+4+4le ilgili herhangi bir
tutum sergilemediğimizi ifade etmiştir. Bununla ilgili
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Burada
bir sataşma söz konusu değildir efendim, bir tespit vardır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, partimizi zan
altında bırakmıştır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, sizi dinledik.
Sayın Baluken, siz
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aynı şekilde,
HDPnin 4+4+4 yasa tasarısının görüşmeleri
sırasında muhalefet ortaya koymadığını ifade
etmiştir. Doğrudan sataşmıştır.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Sayın Başkanım, burada bir sataşma söz konusu değil,
tespit yapıyor. Aynı konuda sataşma olur mu Başkanım ya?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Ahmet Duran Bulut
konuşacak efendim.
BAŞKAN Önce Sayın Bulut
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
29.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut'un, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Binnaz Hanım, Milliyetçi Hareket Partisinin
4+4+4 adıyla Millî Eğitim Bakanlığının
getirmiş olduğu teklife gerekli mücadeleyi
yapmadığını ifade etmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi
herhangi bir partinin hoşuna gitsin, karşı olsun diye hareket
eden bir parti değildir. Milliyetçi Hareket Partisi ülkenin gerçekleri
neyi gerektiriyorsa o doğrultuda hareket eder. Evet veya hayır
iki şık var, üçüncüsü yoktur. Bizim ülkenin menfaatine olan
kararlarda kararımız kimi zaman muhalefetle örtüşmekte, kimi
zaman iktidarla örtüşmekte. Nihayetinde, Milliyetçi Hareket Partisi kendi
doğruları noktasında hareket etmektedir. 4+4+4 sisteminin bu
ülkenin gerçeklerine uymayan, bu bünyeye uymayan, düşünülmeden,
tasarlanmadan, hesap edilmeden getirilmiş, bu ülkenin eğitimine darbe
vuran bir sistem olduğunu biz komisyonlarda günlerce ifade ettik. 60
aylık çocukların okula gitmesinin sakıncalı olduğunu
ifade ettik, tek tek ifade ettim. 10 tane okul müdürü getirin sizin
atadığınız, eğer bir tanesi Evet. derse biz de
Evet. diyeceğiz. dedik onlara. Üniversiteler, akademisyenler diyor ki:
Bir çocuğun el kasları altmış ayda oluşur, gelişir.
Siz altmış ayda kalem tutamayan çocukları okula götürüyorsunuz,
yanlıştır. dedik. Sonucunda, 60
aylık öğrencilerin yüzde 85i okuma yazmayı öğrenemediler,
o çocukların bir yılını AKP iktidarı yedi.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Alanda niye Destek verdik. diye
savunuyorsunuz pekâlâ 4+4+4ü?
AHMET DURAN
BULUT (Devamla) Hayır, biz vermedik.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Alanda Destek verdik. diyorsunuz,
burada da inkâr ediyorsunuz.
AHMET DURAN
BULUT (Devamla) Yanlış. Ben burada ifade ediyorum. Burada siz ne
diyorsunuz?
BAŞKAN
Lütfen karşılıklı konuşmayınız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET DURAN
BULUT (Devamla) Hayır, olur mu öyle şey? Siz, AKP, bu 4+4+4
içerisinde içi ayrı, dışı ayrı getirdiniz. Siz,
kendiniz, imam-hatip adı altında bunu istismar ederek
Biz
Kuran-ı Kerim dersinin sadece imam-hatiplerde değil bütün okullarda
zorunlu olmasını istedik, siz Hayır. dediniz. Tıpkı
başörtüsü gibi, biz buraya yasayı getirdik, siz üniversitelerdeki
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Kendi kendinizle çelişiyorsunuz.
AHMET DURAN
BULUT (Devamla) 17nci maddeyi kabul etmediniz -Anayasadan- geri döndü.
O
bakımdan, iktidarın samimi olmadığını ifade
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Buyurunuz
Sayın Kaplan.
30.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprakın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Bir insan yirmi dört saat çalışınca
bazen şaşırabiliyor.
Sayın
Toprak, şu bilgisayardan çıkardım o günü. Şurada
fotoğrafa bakarsanız
İHSAN
ŞENER (Ordu) Şeref tablosu!
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Muhalefet partilerinin 3ünün aynı bu paket gibi bir
direnişi vardır İç Tüzüke karşı. CHPli vekillerle
beraber MHP, BDP de bu İç Tüzük tartışmasını burada
durdurmuştur, sonra da Mecliste İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu
kurulmuştur. İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda da parti grubum
adına, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına ben görev
aldım, Mecliste de burada ben konuştum. Burada konuştuğum
zaman da beşi bir yerde grup başkan vekilleri bir İç Tüzük
teklifi imzalamış getirmiş burada, istedikleri gibi, aynen öyle.
Sonra müthiş bir adam tartışması yapılmıştı
Elitaş ile Oktay Vural arasında ve burada görüşülememişti. Sayın Kuzu da oturmamıştı orada.
Yani, size anımsatmak istedim. Buraya hukuksuz gelen her kanun teklifinin,
tasarısının karşısında, barış ve
demokrasiyi, özgürlüğü savunan Halkların Demokratik Partisi
durmuştur. Hatırlatmak istedim sadece.
Şunu ifade edeyim: Sadece bu değil, bu
muhalefetin sesinin kısılması için getirilen bu İç Tüzüke
karşı Meclis İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu olarak öyle güzel
bir tüzük size hazırlamıştık ki bu kadar eziyet çekmeyecektiniz.
Haftada bir oylama getirmiştik. İlgilenen gelsin. Bakın,
yatabilecektiniz, gezebilecektiniz, keyif edebilecektiniz. Çalışma
süresini sınırlıyorduk. Böyle bir paket mi geldi, otuz saatte
görüşülecek. Oy oranına göre bölüyorduk, yine işinize
yarıyordu. Siz de konuşuyordunuz muhalefette ama
sınırlıydı. Bu İç Tüzükte torba kanunu
kaldırıyorduk. Torba kanunu kaldırıyorduk ama etkili
muhalefeti getiriyorduk, etkili iktidarın yasalaşma sürecini
getiriyorduk. Karar yeter sayısı ve yoklamayı o iç tüzükte 2ye
indiriyorduk. Siz kendi ayağınıza sıktınız, kendi
kendinize sıktınız, kendi kendinize vurdunuz. 4 parti grubunun
yüzde 90 anlaştığı iç tüzüğü siz ötelediniz. Şu
an onun cezasını çekiyorsunuz. Aha bu da hakkınızdır.
Hak ediyorsunuz arkadaşlar, hak ediyorsunuz. Vallahi siz de uyumuyorsunuz,
biz de uyumayacağız sabaha kadar, öğleye kadar, akşama
kadar, yarına kadar, öbür güne kadar. Kim dönerse buradan
Pilavdan
dönenin kaşığı kırılsın. diyoruz, tamam
mı arkadaşlar? (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın
Akar, Sayın Öğüt, Sayın Serter, Sayın Güneş,
Sayın Öner, Sayın Erdemir, Sayın Özkoç, Sayın Kaplan,
Sayın Özgündüz, Sayın Kaleli, Sayın Toprak, Sayın Küçük,
Sayın Düzgün, Sayın Haberal, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Öztürk, Sayın Sarı, Sayın Onur.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum...
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter
sayısı...
BAŞKAN Karar yeter sayısı da
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, bir konuyla ilgili talebimizi size iletmek istiyoruz.
BAŞKAN Evet, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bugün saat 14.00
itibarıyla çalışmaya başladık ve saat 19.00-20.00
arasında bir saatlik bir ara verildi. O saatten şimdiye kadar
altı buçuk, yedi saate yaklaşan bir çalışma temposu burada
gösterildi. Şimdi, iktidar partisi milletvekilleri çalışmadıkları
için, tek yaptıkları iş parmakla elektronik sisteme girmek
olduğu için hissetmiyor olabilirler.
İHSAN ŞENER (Ordu) Teessüf ederiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ama takdir edersiniz
ki muhalefet partileri sürekli hem yasaları takip etmek hem kürsüde
konuşmaları yapmak suretiyle buradaki çalışma sürekliliğini
devam ettirmek konusunda bir arayış içerisindeler. Yedi saatte en
ağır işlerde bile bir vardiya değişimi olur. Burada da
temel bazı şeyleri göz önüne getirdiğinizde en azından bir
saatlik bir ara verilmesi, sonrasında da tekrar istedikleri saate kadar
çalışmanın devam ettirilmesi yönünde bir talebimiz vardır.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir saatten sonra, bir saat
daha olursa iki saatlik bir ara iyi olur.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bir saatlik bir arada
vekil arkadaşlarımız hem diğer maddelerle ilgili hazırlıklarını
tamamlayabilirler hem de bir istirahat süresi olabilir. Dediğim gibi,
onlar ihtiyaç hissetmeyebilirler(x) ama
muhalefetin böyle bir ihtiyacı var.
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ayrıca acıktık
yani yedi saattir çalıştığımız için. Bir istişare
yapalım olmazsa Başkanım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, arkadaşlar kendi kendilerine ihanet ediyorlar,
kapasiteleri her türlü çalışmaya yeterlidir, devam edelim.
BAŞKAN Sayın Baluken, önerinize teşekkür
ederiz ama ben zaten yarım saat ara verecektim. Onun için, önerinizi tam
karşılamayacak ama kusura bakmayın.
Yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.38
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
42nci madde üzerinde kalmıştık.
Madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 4652 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Bu Kanunda yer alan "Fakülte"
ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi",
"Dekan" ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü", "Dekanlık" ibarelerinden Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürlüğü", "lisans" ibarelerinden
"ilk kademe amirlik eğitimi"
anlaşılır."" şeklindeki 42 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
S. Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
"MADDE 42 -4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1- Bu Kanunda yer alan "Fakülte"
ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi",
"Dekan" ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü", "Dekanlık" ibarelerinden "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürlüğü", "lisans" ibarelerinden ise
"ilk kademe amirlik eğitimi"
anlaşılır.""
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SERMİN BALIK (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
tasarıyla polis teşkilatının ve polislerimizin
sorunlarını çözüyoruz, iyileştirmeler getiriyoruz. diyorsunuz
ama tasarının hiçbir tarafında ne teşkilatın
sorunlarıyla ilgili ne polislerimizin sorunlarıyla ilgili bir çözüm
yok. Dolayısıyla bu yasanın, teşkilatın
ihtiyaçlarından değil de sanki birtakım mahfillerin
ihtiyaçlarından ortaya çıktığını da gösteriyor.
Kamu
Denetçiliği Kurumu, yani Ombudsman, meslek mensuplarının mesleki
sorunlarıyla ilgili İçişleri Bakanlığını
şikâyet etmeleri üzerine, 30 Aralık 2014te tavsiye niteliğinde
bir rapor hazırlamış. Ben bu raporun sonuçlarını
sizlerle paylaşmak istiyorum. Şikâyet konuları fazla
çalışma, ücretsiz ek görevlendirmeler, diğer mesleki
rahatsızlıklar başlığı altında
toplanmış. İller bazında, değerli arkadaşlar,
haftalık ortalama çalışma saatleri dökümü
yapılmış. Biliyorsunuz, haftalık çalışma saati 40
saattir, günde 8 saat olmak üzere. Bazı illerde, kıymetli
arkadaşlar, 50 saatin üzerinde polisin bir haftada
çalıştığı süre. Birkaç il örneğini vereyim
sizlere: Adana 53 saat, Ağrı 55, Amasya 49, Antalya 50, Bolu 52,
Çanakkale 51,2; Elâzığ 50, Hakkâri 59, Hatay 50, Mersin 55,
İstanbul 54, İzmir 53 saat. Böyle uzayıp gidiyor değerli
arkadaşlar. Diğer iller de, inanın, hemen hemen tamamında
45 saatin üzerinde. İller ortalaması 47,6 saate tekabül ediyor. Yani 81 ilden 26 il 50 saatin üzerinde
çalışıyor değerli arkadaşlar.
Almanya, Fransa, Danimarka, İspanya, İsveç,
İtalya gibi ülkelerde polisin haftalık çalışma süresi 40
saat. 40 saatin üzerine çıktığı zaman ya izinle yahut
ücretle, fazla mesai ücretiyle gideriliyor fazla çalışmaları.
Ek görevlendirmelere bakıyorsunuz: Devlet
büyüklerinin, yabancı heyetlerin karşılanması, dinî ve
millî bayramlar, konser vesaire gibi etkinlikler, 30 farklı ek
görevlendirmeler veriliyor polise. Bu görevlerden sadece şehit cenazeleri,
seyyar satıcılar için tedbirler, yıkım, ihale, mahkeme
kararları ve para nakli konusu mesai içinde sayılıyor. 26 ek
görev ise çoğunlukla mesai içinde değerlendirilmiyor bile. Bu ek
görevlerden sadece sınav tedbirleri dışında 29 ek görev
karşılığında herhangi bir ek ücret de ödenmiyor
değerli arkadaşlar.
Fazla mesaiye bakıyoruz: Özel harekât ve
istihbaratçı 13.607 polise 337 lira, siyasi şube, çevik kuvvet,
hassas bölgeleri koruma, panzer sürücüsü ve operatörü olarak görev yapan 62.099
kişiye 344 lira, diğer birimlerde çalışanlara 290 lira,
çarşı ve mahalle bekçilerine de 138 lira fazla mesai ücreti ödeniyor.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
178inci maddesinde yer alan fazla çalışılan her sekiz saat için
memura izin verilebileceği hükmü, değerli arkadaşlar, diğer
kamu görevlileri için uygulanır iken polisler için uygulanmıyor.
Gördüğünüz gibi, polis teşkilatımız
son derece büyük bir stresle, baskıyla çalışma içerisinde.
Elbette bunun getirmiş olduğu hatalar var. Bu hataların
vatandaşa yansımaları var. İşte, bizim bugün bu
kanunda aslında bunları görüşmemiz lazım. Fakat bu
tasarı, bu sorunların hiçbirine bir çözüm üretmediği gibi,
aslında polisi daha fazla siyasal baskı altına sokuyor. Zaten
sorunları dağ gibi. Örneğin, 3600 ek gösterge konusu bir türlü
çözülemiyor. Bugüne kadar iktidar partisi defalarca söz vermiş
olmasına rağmen, ne bu sözünü tutuyor ne başka bir isim
altında da olsa ücretlerinde bir iyileştirme sağlıyor. E bu
da tabii polis teşkilatımızın ruh sağlığını
bozuyor. Yani 2009-2013 yılları arasında ruh
sağlığı tedavisi görenler kıymetli arkadaşlar,
2.323. Polislerin intihar sayısı başka hiçbir ülkeyle
kıyaslanmayacak kadar yüksek, yine, 2009-2013 arasında 157. Neredeyse
her gün arkadaşlar, sizlere de geliyordur mutlaka,
telefonlarımıza bir polisin intihar ettiği haberi geliyor.
Bu konuyu, İçişleri Bakanlığı
bürokratları, Bakan buradayken bir kez daha hatırlatmak istedim.
Hepinize hayırlı sabahlar diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Altay, Sayın Öztürk, Sayın Akar,
Sayın Öğüt, Sayın Serter, Sayın Güneş, Sayın
Öner, Sayın Serindağ, Sayın Özkoç, Sayın Kaplan, Sayın
Özgündüz, Sayın Özkes, Sayın Sarı, Sayın Toprak, Sayın
Erdemir, Sayın Küçük, Sayın Kaleli, Sayın Düzgün, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Onur.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde
42 üzerinde açık oylama talebi vardır.
Şimdi
istem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit
ettireceğim.
Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili? Burada.
Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili? Burada.
Melda Onur, İstanbul Milletvekili? Burada.
Haydar Akar, Kocaeli Milletvekili? Burada.
İhsan Özkes, İstanbul Milletvekili? Burada.
Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili? Burada.
Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili? Burada.
Sedef Küçük, İstanbul Milletvekili? Burada.
Engin Altay, Sinop Milletvekili? Burada.
Orhan Düzgün, Tokat Milletvekili? Burada.
Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili? Burada.
Binnaz Toprak, İstanbul Milletvekili? Burada.
Sena Kaleli, Bursa Milletvekili? Burada.
Fatma Nur Serter, İstanbul Milletvekili? Burada.
Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili? Burada.
Ali Özgündüz, İstanbul Milletvekili? Burada.
Refik Eryılmaz, Hatay Milletvekili? Burada.
Müslim Sarı, İstanbul Milletvekili? Burada.
Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli Milletvekili? Burada.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 42nci maddenin
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 195
Kabul : 195(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mine Lök Beyaz Dilek
Yüksel
Diyarbakır Tokat
Böylece 42nci
madde kabul edilmiştir.
Yeni madde
ihdasına dair iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443,2/2469) "4652 sayılı Kanuna aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1 - Bu Kanunda yer alan
"Fakülte" ibarelerinden "Polis Amirleri Eğitimi
Merkezi", "Dekan" ibarelerinden "Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürü", "Dekanlık" ibarelerinden
"Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğü",
"lisans" ibarelerinden "ilk kademe amirlik eğitimi"
anlaşılır.""" şeklindeki 42 nci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 43 - 4652 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
Madde 30/A - Yetki Devri
Genel müdür bu kanunun 25 nci maddesinin üçüncü
fıkrasındaki yetkisini açık ve yazılı biçimde
Başkana devredebilir.
Mehmet Erdoğan
Muğla
OKTAY VURAL (İzmir) Çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Çekilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 42. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 41- 3201 Sayılı kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 32- Polis çevik kuvvet birimlerinde görevli
personelin kıyafetlerinin sırt ve göğüs bölgelerinde on beş
santimetre eninde ve yirmi beş santimetre boyunda; kollarının
yanlarında ve bacaklarının hem ön hem arka bölgelerinde beş
santimetre eninde ve sekiz santimetre boyunda; kasklarında ise sekiz
santimetre boyunda ve onbeş santimetre eninde olmak üzere sicil
numaraları, kıyafet ve kask zeminlerindeki rengin zıt rengiyle
yazılır.
Ali Serindağ
Gaziantep
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz.
BAŞKAN Çekilmiştir.
Şimdi madde 43e geldik.
Madde 43 üzerinde üç önerge vardır, iki önerge
aynı mahiyette ve Anayasa'ya aykırılık içermektedir.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 6- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte Polis Akademisi
Başkanlığında Başkan, Dekan, Enstitü Müdürü ve Enstitü
Sekreteri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi
Müdürü ve bunların yardımcıları ile her kadrodaki
öğretim elemanları ve idari personelin anılan Başkanlıktaki
görevleri sona erer ve kadrolarıyla ilişkileri kesilir. Akademide
geçici olarak görev yapanların da aynı tarihte görevlendirmeleri sona
erer.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
yirmi gün içinde Başkanın ataması yapılır.
Başkanın ataması yapıldıktan sonraki yirmi gün içinde
Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü ve Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı,
Enstitü Müdürü ve Enstitü Sekreteri, Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Polis
Meslek Eğitim Merkezi Müdürü kadro veya unvanlarına atama
yapılır.
Polis Akademisi Başkanlığında görevi
sona eren öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman,
araştırma görevlisi, uzman ve idari personelden Başkanın
teklif ettiği ve Bakanın uygun gördüğü personel, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki ay içinde Polis Akademisi
Başkanlığında durumlarına uygun kadrolara atanır.
İdari personelden Başkanlığa yeniden ataması
yapılmayanlar, Genel Müdürlüğün diğer birimlerinde
durumlarına uygun kadrolara aynı süre içinde atanır.
Ataması yapılmayan personelden akademik kadroda bulunanlar ise
başka yükseköğretim kurumlarına atamaları yapılmak
üzere aynı süre içinde Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığına bildirilir. Bu şekilde bildirimi
yapılanlar için, durumlarına uygun akademik unvanlı kadrolara
atanmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca
tespit edilecek yükseköğretim kurumlarına bildirim tarihinden
itibaren bir ay içinde anılan Başkanlık tarafından atama
teklifi yapılır ve bu teklifi izleyen bir ay içinde de atama
işlemleri tamamlanır. Bu fıkra kapsamında
yükseköğretim kurumlarına ataması yapılan akademik
personelin kadroları, başka bir işleme gerek
kalmaksızın atama işleminin tamamlandığı tarih
itibarıyla ihdas edilerek 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili
yükseköğretim kurumlarına ait bölümlerine eklenmiş
sayılır. Bu fıkra kapsamında bulunanların atama
işlemleri tamamlanıncaya kadarki mali ve sosyal hakları, hâlen
bu ödemelerin yapıldığı birimler tarafından ödenmeye
devam olunur.""
şeklindeki 43. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Mehmet
Hilal Kaplan
Çanakkale İstanbul Kocaeli
BAŞKAN
Şimdi okutacağım aynı mahiyetteki iki önerge Anayasaya
aykırılık içermektedir. İkisini birlikte işleme
alacağım ama istem sahiplerine ayrı ayrı, isterlerse söz
vereceğim.
Buyurunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
"Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve
Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının" 43. maddesiyle 4652 sayılı Kanuna
eklenen "Geçici Madde 6"nın Anayasaya
aykırılığı sebebiyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Ali Öz Emin Çınar
Muğla Mersin Kastamonu
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mustafa Kalaycı Lütfü Türkkan
Osmaniye Konya Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis
devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 43 üncü maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Demir Çelik Gülser Yıldırım İdris
Baluken
Muş Mardin Bingöl Abdullah Levent Tüzel Erol Dora Hüsamettin
Zenderlioğlu
İstanbul Mardin Bitlis
Pervin Buldan Nazmi
Gür Adil
Zozani
Iğdır Van Hakkâri
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu iki önergeye
Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Herkesin karşı olduğu bir yasa
tasarısını yine sabah saatlerinde görüşüyoruz.
Aslında, burada AK PARTİnin neden hâlâ bu kadar direndiğini
anlamlandırmak mümkün değil ama sürekli bir kamuoyu algısı
da yaratmaya çalışıyorsunuz. Avrupa Birliği normlarına
uygun olduğunu, Avrupa Konseyi üyeleriyle istişare ettiğinizi ve
Batı demokrasilerine uygun bir kanun getirdiğinizi iddia ediyorsunuz.
Biz bu birkaç gün içerisinde Avrupa Birliği
heyetleriyle görüştük, Avrupa Konseyi üyesi olan ülkelerden bazı
temsilcilerle görüşmeler yaptık; verdiğiniz bilgilerin tamamen
yalan ve yanlış bilgiler olduğunu söylediler, kendileriyle
müzakere edilip ortaklaşılan hiçbir şey
olmadığını açık bir şekilde ifade ediyorlar.
Nitekim, eğer Türkiye, Avrupa Birliğinden bazı şeyler almak
istiyorsa bunu daha çok demokratikleşme olarak nitelendirdikleri yasalar
üzerinden yapmasının mantıklı olduğunu onlar da ifade
ediyorlar. Dolayısıyla, burada dile getirmiş olduğunuz
hususların, Avrupaya, ABye uygunlukla ilgili dile getirmiş
olduğunuz hususların tamamen yanlış olduğunu ifade
etmemiz gerekiyor.
Yine, Sayın Başbakan, çözüm süreciyle
bağlantılandırarak bu yasanın çözüm süreci
açısından önemli olduğunu ve güvence olduğunu ifade ediyor.
Bu da tamamen yanlış ve yalan bir bilgi. Çünkü çözüm sürecinin
paralel yürüyen iki boyutu var. Bu boyutlardan birincisi,
çatışmasızlık ve silahsızlanmayla ilgili; ikincisi,
demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesiyle ilgiliydi. Şimdi, bütün
algıyı silahsızlandırma üzerine kurup demokrasi ve
özgürlükler üzerine adım atmadığınız zaman çözüm
sürecinin ilerleme şansı açık bir şekilde yoktur. Bunu en
iyi siz biliyorsunuz.
Dolayısıyla, burada, her iki yolda senkronize,
eş zamanlı, birbirini besleyecek adımların
atılması gerekir. Özgürlükleri kısıtlayan, 81 ilde âdeta OHAL
uygulamasını getiren, valiye yargının yetkisini veren,
polise vur emri getiren, sokak ortasında polisin çıplak arama
yetkisine kadar antidemokratik düzenlemeleri uygulayan bir yasa
tasarısıyla ne çözüm süreci açısından ne demokratik gelecek
açısından bir şans elde etmeniz mümkün değil. O nedenle,
yol yakınken bu yanlıştan dönmenizi tavsiye ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Diğer önergeyle birlikte işleme
alacağım efendim.
Buyurunuz Sayın Türkkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinize iyi sabahlar diliyorum.
Bu görüştüğümüz kanunun Türkiyeyi
getireceği noktayla alakalı bir örnek vermek istiyorum size:
Geçtiğimiz gün Rusyada muhalif politikacı Boris Nemtsov bir suikast
sonucu öldürüldü. Bu, Rusyada son zamanlarda öldürülen ilk siyasetçi muhalif
değildi, yaklaşık iki yıldır Rusyada muhalif bilinen
siyasetçiler ve gazeteciler henüz cinayet sanığı belli olmayan
suikastlarla yok edildiler. Sayın Cumhurbaşkanının
sıklıkla bir araya geldiği ve kendisinin zaman zaman Aynı
fikirdeyiz. dediği Putinin rejimiyle bir arada götürmeye çalıştığınız
bir Türkiye çıkacak buradan.
Burada zannediyor musunuz ki bu kanun sizi hiç
vurmayacak. Emin olun, göreceksiniz, bu kanun en çok sizi vuracak, iddia
ediyorum size. Hatırlarım ben, cezaevlerinde derlerdi ki: Cezaevini
yapan müteahhit bu cezaevinden geçmeden ölmez. Hakikaten dikkat edin -burada
daha önce Yusufiye geçmişi olan arkadaşlarımız var- o
cezaevi müteahhidi mutlaka oradan bir kere geçer. Bu kanun mutlaka size bir
kere vuracak, belki de ilk önce size vuracak, en çok isyan edecek olan siz
olacaksınız; bunu samimiyetle ifade ediyorum.
Yaşamazsınız diye temenni ediyorum ama böyle bir gerçeğin
de var olduğunu kabul edin.
Bu yasa ne getiriyor biliyor musunuz?
Demokratikleşmeden filan bahsederken, Türkiyede çok önceleri var
olduğunu bildiğimiz, artık tarihe karıştı
dediğimiz sürgün yasası aslında bu yasa. Hani, Mısıra
sürgün edilen Kavalalı Mehmet Ali Paşanın akıbeti bekliyor
insanları bu yasayla beraber.
2559 sayılı Yasada bir değişiklik
yapıyorsunuz 2nci maddeyle, orada diyorsunuz ki: Koruma altına
alır. Bu koruma altına maddesi nasıl bir madde bilmiyorum,
koruma altına nasıl alınır bir insan?
Uzaklaştırılır. Müphem bir kelime, ne yapılır
uzaklaştırılır? Bulunduğu yerden, ikameti
değiştirilir, adamı alır İstanbuldan Vana
sürersiniz, Sen burada ikamet edeceksin. Niye? Bulunduğun yerde mesele
çıkartıyorsun, Türkiye devletinin birliğini, bütünlüğünü
bozacak meselelerin içerisinde yer alıyorsun. O yüzden seni ben Hakkâriye
sürdüm. diyebilirler. Yani, yarın öbür gün aranızda sürgün yiyecek
milletvekilleri var, bilginiz olsun. Hep milletvekili değilsiniz, hep de
iktidar değilsiniz. Mutlaka bu yasa size de çarpacak.
Yaklaşık yirmi gündür bu yasayı
konuşuyoruz. Yirmi gündür bu yasa konuşulurken Meclisi şuna
benzetiyorum: Zulu kabileleri var Amerikada. Ortada büyük bir ateş
yakıyorlar, bütün diğer kabile reisleri de gelip ateşin
etrafında oturuyorlar. Herkes bir şeyler konuşuyor ama kimse
dinlemiyor, herkes konuşuyor. Sonunda hiçbir şey
anlaşılmadan herkes o ateşin başından kalkıyor. O
ateş ne biliyor musunuz? O ateşte yanan millet, anlaşılmayan
da sizlersiniz. Konuştuklarınızdan ne siz anlıyorsunuz ne
de kimse bir şey anlıyor, asla ve kata. Konunun, tehlikenin
farkında olmadan konuşuyorsunuz. Üstelik iddianız var,
diyorsunuz ki topluma: Biz terörü ve teröristi yok etmek için bu yasaları
çıkarıyoruz. Ya, adama derler ki: Utanmıyor musunuz siz ya?
Teröristin başıyla sabah akşam al takke ver külah berabersiniz.
Sabah beraber kahvaltı ediyorsunuz, akşam yorganı beraber
üstünüze çekiyorsunuz, nasıl olacak bu iş? (AK PARTİ
sıralarından Yalan söylüyorsun. sesleri) Yalan söyleyen kimse
Yalancının ta kendisidir. Cumhurbaşkanınız,
Başbakanınız, MİT Başkanınız,
İçişleri Bakanınız; alayınız teröristin yorganının
altındasınız be! (AK PARTİ sıralarından Hadi
oradan be! sesleri, gürültüler) Yazıklar olsun size! (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK IŞIK (Muş) Sana yazıklar olsun!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
hatip konuşurken temiz bir dil kullanması gerekiyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yorganın altından
çıkın. Bakın, teröristin yorganının altına
yatmayın.
HAMZA DAĞ (İzmir) Konuşma bari oradan,
ahlaksız!
BAŞKAN Sessiz olursanız talebi
duyabileceğim.
Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Konuşmacı kürsüde
konuştuğu zaman İç Tüzüke göre temiz bir dille
konuşmasını uyarmanız lazım Sayın
Başkanım. Yani, hakikaten, bu noktada ben söylediklerini muhatap
almıyoruz, aynı şekilde de iade ediyoruz.
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Ne
kabadayılık yapıyorsun? Her şeye de laf atıyorsun.
(İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın AK
PARTİ sıralarına yürümesi)
FATİH ŞAHİN (Ankara) Bırak gelsin.
(Bir grup AK PARTİ ve MHP milletvekilinin birbirlerinin üzerine yürümesi,
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen sakin
olunuz. Sayın milletvekilleri
Bir saat ara veriyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bu koşullarda yürütemiyoruz. Böyle bir
hâl görülmez.
Kapanma Saati: 03.58
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 05.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
Sayın milletvekilleri, Kocaeli Milletvekili
Sayın Lütfü Türkkanın oturum kapanmadan önce söylediği sözler,
İç Tüzükün 161inci maddesinde belirtilen unsurları içerdiği
için İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, müsaade ederseniz,
yerimden kısa bir söz talebim var Genel Kurula şey yapmadan. (AK
PARTİ sıralarından Bir bitirsin ya! sesleri)
BAŞKAN Şimdi, şunu bir bitireyim, size
söz vereceğim.
.Meclisten geçici olarak
AHMET AYDIN (Adıyaman) 161/3 efendim.
BAŞKAN Şimdi, bakın, ben baştan
itibaren okuduğumu lütfen tekrar okuyayım. Sakin bir şekilde
dinlerseniz daha net olacak. Sakin sakin söylüyorum:
Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkanın
oturum kapanmadan önce söylediği sözler, İç Tüzükün 161inci
maddesinde belirtilen unsurları içerdiği için, gene İç Tüzükün
163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak çıkarma cezası
verilmesini gerektirmektedir.
Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkana, İç
Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca, Meclisten geçici olarak iki
birleşim çıkarma cezası verilmesini teklif edeceğim.
İsterse savunması için kendisine ya da başka birine söz
vereceğim.
Sayın Vural, size söz veriyorum.
Bu, savunma için mi yoksa başka bir konu için mi?
Savunma için olacaksa kürsüden söz vermem gerekecek.
OKTAY VURAL (İzmir)- Sayın Başkan, bana
düşmez, bir sayın milletvekiliyle ilgili benim savunma yapmam
doğru değil.
BAŞKAN Şöyle efendim: Çünkü İç
Tüzükümüz diyor ki: İsterse bir başka milletvekili de onun
adına kullanır.
OKTAY VURAL (İzmir) Onunla ilgili iradem olursa
ben belirtirim zaten.
BAŞKAN Peki, efendim.
Buyurunuz Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, MHP Grubu olarak, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
Meclisten geçici çıkarma cezasını gerektiren ifadelerini kabul
edilemez bulduklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak bu ifadeleri kabul edilemez bulduğumuzu belirtmek
istiyoruz. Dolayısıyla, bu ifadelerin de aslında tutanaktan
çıkarılması gerektiğini bu vesileyle belirtmek istiyorum
efendim. İnşallah, tehevvüren söylenmiş bu ifadeler
Yani
anladığı manada, gerçekten onur kırıcı
olduğunu ifade ediyorum. Bu bakımdan, bunların kayıtlara
girmesini istedim.
Savunmayla ilgili kendisinin herhangi bir talebi yok.
Şu anda kendisi de Genel Kurulda değil efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Vural.
XIII.- DİSİPLİN CEZALARI
1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkana, 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 43üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri İç Tüzükün 161inci maddesinde belirtilen unsurları
içerdiği için iki birleşim için Meclisten geçici çıkarma
cezası verilmesi hakkında
BAŞKAN - Kocaeli milletvekili Sayın Lütfü
Türkkana Meclisten geçici olarak iki birleşim çıkarma cezası
verilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
43üncü madde üzerindeki aynı mahiyette iki
Anayasa'ya aykırılık önergesinin oylamasında
kalmıştım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 6 - Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte Polis Akademisi
Başkanlığında Başkan, Dekan, Enstitü Müdürü ve Enstitü
Sekreteri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi
Müdürü ve bunların yardımcıları ile her kadrodaki
öğretim elemanları ve idari personelin anılan
Başkanlıktaki görevleri sona erer ve kadrolarıyla
ilişkileri kesilir. Akademide geçici olarak görev yapanların da
aynı tarihte görevlendirmeleri sona erer.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
yirmi gün içinde Başkanın ataması yapılır.
Başkanın ataması yapıldıktan sonraki yirmi gün içinde
Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
Müdürü ve Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı,
Enstitü Müdürü ve Enstitü Sekreteri, Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Polis
Meslek Eğitim Merkezi Müdürü kadro veya unvanlarına atama
yapılır.
Polis Akademisi Başkanlığında görevi
sona eren öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman,
araştırma görevlisi, uzman ve idari personelden Başkanın
teklif ettiği ve Bakanın uygun gördüğü personel, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki ay içinde Polis
Akademisi Başkanlığında durumlarına uygun kadrolara
atanır. İdari personelden Başkanlığa yeniden
ataması yapılmayanlar, Genel Müdürlüğün diğer birimlerinde
durumlarına uygun kadrolara aynı süre içinde atanır.
Ataması yapılmayan personelden akademik kadroda bulunanlar ise
başka yükseköğretim kurumlarına atamaları yapılmak
üzere aynı süre içinde Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığına bildirilir. Bu şekilde bildirimi
yapılanlar için, durumlarına uygun akademik unvanlı kadrolara
atanmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca
tespit edilecek yükseköğretim kurumlarına bildirim tarihinden
itibaren bir ay içinde anılan Başkanlık tarafından atama
teklifi yapılır ve bu teklifi izleyen bir ay içinde de atama
işlemleri tamamlanır. Bu fıkra kapsamında
yükseköğretim kurumlarına ataması yapılan akademik
personelin kadroları, başka bir işleme gerek
kalmaksızın atama işleminin tamamlandığı tarih
itibarıyla ihdas edilerek 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili
yükseköğretim kurumlarına ait bölümlerine eklenmiş
sayılır. Bu fıkra kapsamında bulunanların atama
işlemleri tamamlanıncaya kadarki mali ve sosyal hakları, hâlen
bu ödemelerin yapıldığı birimler tarafından ödenmeye
devam olunur.""
şeklindeki 43. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Sinop) Mehmet Hilal Kaplan
konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Kimi zaman MİTe kimi zaman askere alternatif olarak
kullandığımız, kullandığınız emniyet
birimleri artık devletin emniyet birimi olmaktan çıktı,
Hükûmetinizin bir birimi olmaya başladı, ülkenin bir emniyet birimi
ve bireyleri koruyan emniyet birimi olma noktasından çıktı.
Değerli milletvekilleri, hepiniz tanık
oluyorsunuz, her gün bir ilde bir operasyon duymayalım. Hemen hemen her
gün çeşitli illerde operasyon. 50 tane polis memuru tutuklandı.,
Gözaltına alındı., Hakkında şu kadar işlem
yapıldı.; bir gün, iki gün sonra büyük bir kısmı ne
yazık ki yine serbest bırakılıyor. Polislerin
gözaltına alınması, baskı altına alınması,
yer değiştirilmesi, soruşturma açılması, ne hikmetse
sizin çıkarmak istediğiniz bu iç güvenlik yasasıyla
çelişiyor. Bir taraftan emniyet güçlerini iç güvenlik tehdidi nedeniyle
güçlendirmek, dilediğinizi yapmak, ama bir taraftan da emniyeti
itibarsızlaştırma noktasında özel bir gayretiniz var.
Hatırlatmak istiyorum, daha düne kadar bunlarla
beraber çalışan sizler değil miydiniz? Bu Hükûmetiniz değil
miydi? Can yoldaşlarınız değil miydi? Ne oldu birden? Siz
bunlara o zaman emir verdiniz, Hükûmetinizin verdiği emirle Dinle.
dediniz, dinlediler, Vur! dediniz, vurdular, Sık ulan, sık!
dediniz, sıktılar. Ne oldu? Birden tablo değişti, birden
kötü oldular, birden paralelci oldular, birden hain oldular, darbeci oldular.
Ne zamandan beri? 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayları
Türkiye'de patladığı günden itibaren siz bu konudaki
tavrınızı değiştirdiniz.
Değerli milletvekilleri, hatırlatmak istiyorum
Hükûmetinize, vatandaşın dışarıdan
baktığı bir gözle, Ergenekonun, Balyozun şimdiki
paralelcilerin üst üste bindiği hadiseleri göz önüne getirdiğinizde,
acaba paralelci kim? Doğru yapan kim? Devleti
itibarsızlaştırarak, emniyet güçlerini
itibarsızlaştırarak, vatandaşın emniyet güçlerine olan
güvenini ortadan kaldırıyorsunuz.
Bakın, size bir şey hatırlatmak istiyorum.
Önce şunu vurgulamak istiyorum: Sakın ola ki Cumhuriyet Halk Partisi,
paralelci dediğiniz, darbeci dediğiniz birilerini koruma
noktasında değil, Cumhuriyet Halk Partisinin burada savunduğu
tek nokta şu: Kimse mağdur olmasın. Dün mağduriyeti
yaşayan bugün kimse, hangi siyasal görüşte olursa olsun Cumhuriyet
Halk Partisi hep yanında olacaktır. Eğer bu polislerin bir suçu
varsa lütfen hukuku işletin. Çıkarın mahkemenin
karşısına, ne cezaları varsa cezalarını
alsınlar ama bir gün içerisinde, bir ay içerisinde, bir ilde aynı
polisler hakkında defalarca soruşturma açıp, gözaltına
alıp yer değiştirmek ne Hükûmetinize yakışıyor ne
de bahsettiğiniz, şimdiki iç güvenlik paketiyle uyum hâlindedir.
Hatırlatmak istiyorum. Bunlar da insan, bunlar da
devlet memuru. Biraz önce bir hatip arkadaşımız söyledi.
Türkiyede polis memurlarının ortalama çalışma süresi 48
saat. Devlet memurları 40 saat çalışıyor. Emniyet
birimlerinin Avrupadaki benzerleri 35 ve 40 saatin üzerine çıkmıyor.
Sayın İçişleri Bakanına sorduğumuz sorudan
aldığımız yanıtlara bakın: 1.181 polis 17
Aralıktan itibaren disiplin cezası aldı. 150 polis meslekten
ihraç edildi. Son beş yılda 157 polis intihar etti. Bir şey
hatırlatmak istiyorum -hekimim- yine, son beş yılda 2.500 polis
ruh hastalıkları nedeniyle -başvuru demiyorum- tedavi edildi,
kayıtlarda var bunlar. Şimdi size soruyorum: Eğer emniyet
güçlerinde iç güvenlik paketiyle Türkiyede huzuru, barışı
sağlamak istiyorsanız, bir, emniyet güçlerini bu kadar
itibarsızlaştırmaya hakkınız yok.
Tekrar vurgulamak istiyorum. Birilerinin Hükûmete
karşı, devlete karşı Türkiye Cumhuriyetini küçük
düşürücü bir davranışı varsa hukuku işletin ama onun
dışında, savcıların, hâkimlerin, emniyet birimlerinin,
amirlerin sık sık yerini değiştirmek vicdanlara
sığmaz. Bunların da aileleri var, bunların da çocukları
var. Siz de aynı konumda olabilirsiniz. Birilerinin bir ay içerisinde 4
defa soruşturmayla yerini değiştirmek doğru değil. Ben
Kocaeli Milletvekiliyim. Kocaeli emniyet birimlerinin içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) -
müdür düzeyinde,
bir ay içerisinde 7 defa yer değişikliğine uğrayan
arkadaşımız var.
Ben bu konuda vicdanlara seslenmek istiyorum. Hukukun
üstünlüğünü göz önünde bulunduralım. Bunlar da Türkiye
Cumhuriyetinin bir memuru. Dolayısıyla, haksızlığa ve
hukuksuzluğa izin vermeyelim diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
43üncü madde kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 43
Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 43 - 3201 Sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 32- Polis çevik kuvvet birimlerinde
görevli personelin kıyafetlerinin sırt ve göğüs bölgelerinde on
beş santimetre eninde ve yirmi beş santimetre boyunda;
kollarının yanlarında ve bacaklarının hem ön hem arka
bölgelerinde beş santimetre eninde ve sekiz santimetre boyunda;
kasklarında ise sekiz santimetre boyunda ve onbeş santimetre eninde
olmak üzere sicil numaraları, kıyafet ve kask zeminlerindeki rengin
zıt rengiyle yazılır.
Ali Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz.
BAŞKAN Önerge çekilmiştir.
44üncü madde üzerinde beş önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 4652
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 7- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte başka bir işlem
yapılmasına gerek kalmaksızın Güvenlik Bilimleri Fakültesi,
Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne dönüştürülür ve
geçici 6 ncı madde hükümleri çerçevesinde yapılacak atamalarla
kadroları tamamlanır.
Fakülte öğrencileri, Yükseköğretim Kurulu
tarafından belirlenecek üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler
fakültelerine tercihlerine göre yerleştirilirler. Yerleştirme
yapılacak fakültelerin kontenjanları ile yerleştirmeye
ilişkin usul ve esaslar Yükseköğretim Kurulu tarafından
belirlenir." şeklindeki 44 üncü maddesinin eğitim ve
öğrenim hakkını ihlal etmesi, kazanılmış hakları
ortadan kaldırması nedenleriyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Ahmet Duran Bulut Mesut Dedeoğlu
Balıkesir Kahramanmaraş
"MADDE 44 -4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 7- Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte başka bir işlem yapılmasına gerek
kalmaksızın Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Polis Amirleri Eğitimi
Merkezi Müdürlüğüne dönüştürülür ve geçici 6 ncı madde hükümleri
çerçevesinde yapılacak atamalarla kadroları tamamlanır.
Fakülte öğrencileri, mezun oluncaya dek
öğrenimlerine bu kanunla kurulan eğitim kurumlarında devam
ederler."
BAŞKAN
Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülen
684 Sıra Sayılı Komisyon raporunda yer alan, komisyon
tarafından kabul edilen metnin 44. Maddesinin Kanun metninden
çıkarılmasını saygı ile arz ve teklif ederim.
Ertuğrul
Günay
İzmir
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer
Çanakkale İstanbul
BAŞKAN
Şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyette olup
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
44 üncü maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah
Levent Tüzel Demir
Çelik
Bitlis İstanbul Muş
Adil Zozani Erol
Dora
Hakkâri Mardin
Diğer
önergenin imza sahibi:
Erdal Kalkan
İzmir
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki bu Anayasaya aykırılık
önergelerine katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SERMİN BALIK (Elâzığ) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Dora, siz mi konuşacaksınız?
EROL DORA
(Mardin) Evet.
BAŞKAN
Buyurunuz.
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 44üncü maddesi üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı, adli yetkileri idareye teslim ederek
"hukukun üstünlüğü" ve "kuvvetler
ayrılığı" ilkelerini tümüyle yok etme
harekâtıdır. Çünkü bu tasarıyla mülki amirlerce yani vali ve
kaymakamlarca belirlenecek kolluk amirlerine kırk sekiz saate kadar
önleyici gözaltı yetkisi verilmektedir. Bildiğimiz gibi vali ve
kaymakamları Hükûmet atamaktadır. Yani, bu tasarıyla
gözaltına alma yetkisi Hükûmete verilmektedir.
Ayrıca, tasarıda, kolluk güçlerinin
yapılan işlemleri kırk sekiz saatlik sürenin sonunda cumhuriyet
savcısına bildirebileceğine ilişkin gayrihukuki bir
uygulama getirilmektedir. Yani, valice yetkilendirilmiş polis,
vatandaşı gözaltına alacak ama bunu savcıdan habersiz
yapabilecektir. Daha açık ifade etmek gerekirse, Hükûmetin
atadığı vali ve kaymakamın emrindeki polis,
vatandaşı gözaltına alacak ve ancak iki gün sonra savcıya
yani yargıya bildirecektir. Böylece, Hükûmet yargıyı hiçe
saymaktadır, hukuku hiçe saymaktadır. Dolayısıyla, bu tasarı,
devlet şiddetine karşı vatandaşlarımı avukat
yardımından mahrum bırakmaya, işkence altında
sorgulamaya hazırlanmış bir kılıf niteliğindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yıllardır gözaltına alınan kişilerin işkenceyi
önlemeye yönelik usul güvencelerinden yaralanabilmeleri için gözaltı
uygulamalarının yargı denetimi altında
yapılmasını ısrarla dile getirmekteyiz. Oysa, pek çok
yargı kararından da biliyoruz ki uygulamada kolluk güçleri bu
güvenceleri yerine getirmekten çoğunlukla kaçınmaktadırlar.
Kolluk güçleri hukuktan kaçınma davranışını, Gezi
direnişi ve Kobane dayanışma eylemleri sırasında ve en
uç örneklerini gördüğümüz biçimde kayıt dışı
gözaltı uygulamalarına kadar vardırabilmiştir. Kolluk
güçlerine verilen yargı denetimi olmaksızın gözaltına alma
yetkisinin bu şekilde genişletilmesi, insanlık onurunun ayaklar
altına alınacağı gözaltında işkence
uygulamalarına pirim verecek niteliktedir.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede hukuk devleti
ilkesinin gelişmiş olması, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin sağlıklı
işletilmesi, yurttaşların güvenliğinin
sağlanmasında ve yurttaşların kendilerini güvende
hissetmeleri noktasında büyük bir öneme sahiptir. Hukuk
devletinde yurttaş bilir ki polisin yaptığı bir uygulamadan
rahatsız ise ya da hoşuna gitmemişse, başına
haksız bir şey gelmiş ise gidip şikâyet edebilir.
Yurttaşın bu şikâyetini bağımsız mahkemeler ele
alır. Yurttaşın korkmasına da gerek yoktur çünkü
yurttaş hiçbir politikacının hukuki sürece müdahale
etmeyeceğini bilir. Ancak Türkiye'de bu mekanizmalar var mı? Elbette
yok. Türkiye'de polisin ve yargının
tarafsızlığına yurttaşların güvenmediğini
hepimiz biliyoruz. Çünkü Türkiye Anayasası'nda hukuk devleti bir ilke
olarak bulunsa bile fiilen bir hukuk devleti yoktur. Bu tasarıyla hukuk
devletinin yokluğu tescillenmiş olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; polisin siyasi idaresi
İçişleri Bakanlığındadır ama bu durum Türkiye'de
gerek antidemokratik yasalarla ve gerekse birçok fiilî uygulamalarla kötüye
kullanılmakta ve suistimal edilmektedir. Dolayısıyla Türkiye'de
polis, toplumun polisi olamamıştır, devletin polisi,
iktidarın polisi, resmî görüşün polisi olagelmiştir. Oysa polis
ve diğer kolluk güçleri kimin iktidarda olduğuna bakmadan hakkaniyetle
ve hukuka dayalı olarak görevini yapabilmelidir. Ancak Türkiye'de polis,
kimi suçlu ilan edeceğinin, kimi gözaltına alacağının,
kime gaz sıkacağının emrini bizatihi iktidardan alır
duruma gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükümeti muhaliflere şöyle şöyle müdahale
edeceğiz diyemez. Polis, sadece başka bir dünya görüşüne mensup
olduğu için vatandaşlara müdahale etme hakkına, kötü muamelede
bulunma hakkına, zulmetme hakkına sahip değildir çünkü yasalar
herhangi bir siyasi görüşün çıkarı için yapılmaz. Yasalar
toplumun tüm farklılıklarının, tüm renklerinin ortak
hukukunu güçlendirmek, ülke barışını sürekli kılmak
için yapılmalıdır.
Hükûmetin
evrensel hukukla bağdaşmayan ve Türkiye'nin imzalamış
bulunduğu uluslararası sözleşmelere tamamen aykırı
bulunan bu yasa tasarısının geri çekilmesi noktasında talebimizi
tekrarlıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Aynı mahiyetteki Anayasaya aykırılık
önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Eğitim ve öğretim hakkı
Anayasamızın 42nci maddesiyle düzenlenmiş temel
haklardandır.
Tasarının bu maddesi Güvenlik Bilimleri
Fakültesinde öğrenimlerini sürdüren öğrencilerin başka okullara
naklini öngörmekte ve böylelikle öğrencilerin aldıkları puanla
seçtikleri okulda okuma hakkını ortadan kaldırmaktadır.
Bu düzenlemenin, kazanılmış hak
kavramı açısından hukuka ve okumak istedikleri okulu seçme
hakları çiğnenen öğrenciler açısından da
Anayasa'nın kişi hak ve özgürlükleri anlayışına
aykırı olduğu açıktır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu Anayasaya
aykırı iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi aynı mahiyetteki iki önergeyi okutup
birlikte işleme alacağım, isterlerse önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülen 684 Sıra Sayılı Komisyon
raporunda yer alan komisyon tarafından kabul edilen metnin 44. Maddesinin
Kanun metninden çıkarılmasını saygı ile arz ve teklif
ederim.
Ertuğrul
Günay
İzmir
Diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer
Çanakkale İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki bu iki önergeye
Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Serindağ, buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede diğer pek çok maddede olduğu gibi
tasfiye izini hemen görüyoruz. Ne yapıyoruz? Güvenlik Bilimleri
Fakültesini polis amirleri eğitim merkezine dönüştürüyoruz, Güvenlik
Bilimleri Fakültesinin öğrencilerini de iktisadi idari bilimler
fakültelerine aktarıyoruz. Ama hangi ilde, hangi üniversiteye
bağlı, hangi iktisadi idari bilimler fakültesine devredilecek, bu
belirsiz.
Şimdi, biraz empati yapalım, kendimizi o
öğrencilerin yerine veya o öğrencilerin anne babalarının
yerine koyalım değerli arkadaşlar. Size böyle bir işlem
yapılsa siz neler hissedersiniz? Yani siz neler hissedersiniz? Bakın,
biz kimseyi koruyor değiliz; tam tersine, her zaman söylüyoruz ve tekrar
ediyorum, bir daha söylüyorum: Biz devlet içerisinde devlet hiyerarşisi
dışında herhangi bir yapılanmayı tasvip etmiyoruz,
kabul etmiyoruz, yasaya uygun görmüyoruz. Varsa öyle bir şey ortaya çıkarmak,
yasal gereğini yapmak iktidarın görevidir. Ama iktidarın
başka bir görevi, görevini yaparken adaletle hareket etmektir. Bu madde
tamamen vicdansız bir maddedir ve sizi -dediğim gibi- empati yapmaya
davet ediyorum. Birkaç ay sonra bu öğrenciler mezun olacak ve
yıllardır bu öğrenciler -üç yıl veya dört yıl kolejde
okuduklarını varsayın, dört senedir de burada okuyorlar, sekiz
yıl- bu göreve gelmek için okumuşlar, üç dört ayları var veya
bir iki ayları var, ondan sonra siz diyorsunuz ki: Biz sizi başka
bir okula aktarıyoruz. Bu kadar vicdansızlık olur mu?
Bir başka husus: Şimdi, sizin devamlı dile
getirdiğiniz bir konu var. Demin bir hatip konuşurken -kimdi
hatırlamıyorum ama- Sayın Uslu müdahale ederken gene duydum,
Efendim, sizin önerileriniz nedir? Önerilerinizi getirin. diyor. Bakın,
değerli arkadaşlarım, bunu görüyorsunuz değil mi? Sıra
sayısı. Bizim burada 29 sayfalık muhalefet şerhimiz
vardır, 29 sayfalık muhalefet şerhinde bizim görüşlerimiz
vardır orada. Siz şimdi, toplumu yanıltmak, insanlara
yanlış bilgi vermek, muhalefeti sanki bu yasayı sadece
engelliyormuş gibi bir tavır içerisinde göstermek için ikide bir öyle
diyorsunuz. 29 maddelik bizim muhalefet şerhimiz vardır ve bu
muhalefet şerhinde de her madde ayrı ayrı ele alınmış,
her maddeyle ilgili görüşlerimiz ifade edilmiştir. O nedenle, daha
önce de gene bu kürsüde ifade ettim; bizim görüşlerimizi siz
benimsemeyebilirsiniz, öyle söylersiniz, ona bir şey demiyorum ama
Efendim, muhalefetin herhangi bir önerisi yok. derseniz bu dürüst bir
davranış olmaz, bu dürüst bir tavır olmaz. Biz o nedenle bu
konunun bir kere daha yurttaşlarımıza anlatılırken
dürüstçe anlatılmasını özellikle istiyoruz. Görüşlerinizi
ifade edebilirsiniz ama Muhalefetin görüşü yok. diyemezsiniz değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, çalışma şartlarından
biraz bahsedeceğim ama bizim çektiğimiz sıkıntıyı
siz de çekiyorsunuz. Böyle bir çalışma düzeni olmaz arkadaşlar.
Bakın, ben size dostça söylüyorum, böyle bir çalışma düzeni
olmaz, verimli olmaz, iyi netice vermez. Biz burada boşuna mesai
tüketiyoruz, boşuna zaman harcıyoruz, emek harcıyoruz. Biz bu
şekilde bir yere varamayız, biz bu şekilde bu Meclisin yasama
faaliyetine devam eder isek tarihe hayırlı bir şekilde
geçmiş olmayız. Şimdi, Parlamentoya gelmeden evvel insanlar
gerçekten kanunlar yapılırken çok dikkatle işlerin
yürütüldüğünü, metinlerin dikkatle incelendiğini ve ona göre
yasanın ortaya çıktığını varsayıyorlar ama
görenler hiç de bunun böyle olmadığını biliyorlar,
görüyorlar. Bakın, ne yapıyoruz? Biraz sonra 44üncü maddeyi
oylayacağız ama 44üncü maddenin ne olduğunu bilmiyoruz.
Okumuyoruz çünkü. 44üncü maddenin ne olduğunu bilmiyoruz. Böyle bir
yasama faaliyeti olabilir mi?
Bir başka husus, diyorsunuz ki: Bunları biz mi
yaptık?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) O zaman hiç kimse
iyiye doğru herhangi bir değişiklik yapmasın. Herkes
yaptığından sorumlu olursa devlet hayatı idame etmez.
Yanlışlık oradadır diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Serindağ.
Diğer maddenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Eğitim ve
öğretim hakkı, Anayasamızın 42nci maddesiyle
düzenlenmiş temel haklardandır.
Tasarının bu maddesi, Güvenlik
Bilimleri Fakültesinde öğrenimlerini sürdüren öğrencilerin başka
okullara naklini öngörmekte ve böylelikle öğrencilerin aldıkları
puanla seçtikleri okulda okuma hakkını ortadan
kaldırmaktadır.
Bu düzenlemenin,
kazanılmış hak kavramı açısından hukuka ve okumak
istedikleri okulu seçme hakları çiğnenen öğrenciler
açısından da Anayasa'nın kişi hak ve özgürlükleri
anlayışına aykırı olduğu açıktır.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi
vardır, yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Öğüt,
Sayın Serindağ, Sayın Serter, Sayın Öner, Sayın
Özgündüz, Sayın Özkoç, Sayın Kaplan, Sayın Özkes, Sayın
Erdemir, Sayın Küçük, Sayın Kaleli, Sayın Toprak, Sayın
Sarı, Sayın Haberal, Sayın Düzgün, Sayın Onur, Sayın
Akar, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öztürk.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin eğitim ve öğrenim
hakkını ihlal etmesi, kazanılmış hakları ortadan
kaldırması nedenleriyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
"MADDE 44 -4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 7- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte başka bir işlem
yapılmasına gerek kalmaksızın Güvenlik Bilimleri Fakültesi,
Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne dönüştürülür ve
geçici 6 ncı madde hükümleri çerçevesinde yapılacak atamalarla
kadroları tamamlanır.
Fakülte öğrencileri, mezun oluncaya dek
öğrenimlerine bu kanunla kurulan eğitim kurumlarında devam ederler."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Türkoğlu, buyurunuz
efendim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri, 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 44üncü maddesini
değiştirmek amacıyla vermiş olduğumuz önerge üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarının önemli maddelerinden birisini
görüşüyoruz. Bu madde çerçevesinde Polis Akademisi bünyesinde bulunan
Güvenlik Bilimleri Fakültesi kapatılmakta. Kapatılan bu fakültenin
öğrencileri iktisadi idari bilimler fakültelerine
dağıtılmakta ve bu fakültenin eğitim öğretim
kadrosunun daha önceki maddelerle yapılan düzenleme çerçevesinde (YÖK)
Yükseköğretim Kurulu kararıyla Türkiye'nin değişik
üniversitelerine dağıtılması söz konusu.
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, Polis Akademisi
ve onun bünyesindeki fakülteler Türkiyede tek, kendi alanında otorite
olan fakültelerdir. Bu fakültelerdeki eğitim öğretim kadrosu
yetişmiş insanlardır ve kendi alanlarında uzmandırlar,
bu bir. İki, bu fakülteler sadece Türkiyede tek otorite olmanın
dışında, gurur duymalıyız ki Polis Akademisi dünyada
güvenlik bilimleri alanında hatırı sayılır,
değerli fakültelerden birisidir. Biraz sonra, belki
aldığınız talimatla, belki başka bir gerekçeyle bu
fakültenin, Güvenlik Bilimleri Fakültesinin kapatılması için el
kaldıracaksınız. Evvela, sabahın şu saatlerinde neye
el kaldırdığınızı anlatmaya
çalışıyorum.
Güvenlik Bilimleri Fakültesi bünyesinde 1.700
civarında öğrenci eğitim alıyor. Bu öğrencilerden son
sınıfta bulunanlar üç ay sonra komiser yardımcısı
olmak üzere, bir meslek sahibi olacağı umuduyla üç buçuk yıldan
beri bu eğitimi alıyorlar. Bu eğitimi alan çocukların bu
fakülteye girerken üniversite imtihanında aldıkları puanlar
neredeyse tam puana yakın miktardadır. Dolayısıyla, bu
çocuklar Türkiye'nin en seçkin öğrencileridir. Bu çocuklar gariban Anadolu
çocuklarıdır çünkü özellikle ailelerinin ekonomik seviyeleri
itibarıyla babalarının, annelerinin bu çocukları başka
fakültelerde okutma imkânları olmadığı için, bütün
masraflarını bu fakültede devlet karşıladığı
için buraya gönderilmiş çocuklardır ve bu aileler bu çocukları
bu okula gönderirken çıktıklarında komiser
yardımcısı olacaklarını düşünüyorlardı. Dolayısıyla,
böyle bir karara imza atacaksınız, oy kullanacaksınız.
Ve daha ilginç bir şey söyleyeyim size: Bu
fakültenin içerisinde uluslararası anlaşmalar gereği
yabancı ülkelerden gelen öğrenciler var ve bu öğrenciler -bir
önceki maddelerde yine yapılan değişiklikle- Polis Akademisi
bünyesinde döner sermaye işletmesinden karşılanacak masraflarla Türkiyede
komiser yardımcısı olabilmek için okumaya devam edecek ama kendi
çocuklarımızı iktisadi idari bilimler fakültelerine
göndereceğiz. Hangi fakülteye gidecekleri belli değil, nasıl
gidecekleri belli değil, üstelik Türkiyede 400 binden fazla iktisadi
idari bilimler fakültesi öğrencisi, mezunu kendisine iş ararken. O
yüzden, lütfen, vicdanınıza hitap etmeye çalışıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu Meclis kanun
çıkarma yetkisini münhasıran Anayasaya göre kendi uhdesinde
barındıran bir anayasal organdır. Bu Meclis her türlü okulu
açabilir; bu Meclis ortaokul da açabilir, lise de açabilir, üniversite de
açabilir çıkardığı kanunlarla. Bu Meclisin yetkisi olsa da,
kanun çıkararak okul kapatmaya yetkisi olsa da hakkı yoktur,
hakkı yoktur. Bu okulu kapatmakla, daha evvel 23üncü madde çerçevesinde
kolejleri kapatmakla bu Meclis hakkı olmayan bir şeye elini
uzatmıştır.
Hani, partinizin, iktidar partisinin kurucusu, dönemin
Başbakanı Sayın Cumhurbaşkanı diyor ya: Oyun
başladıktan sonra kural değişmez. Yahu, dört yıl için
gelmiş bu çocuklar, eğitim almışlar, üç buçuk yıldan
beri buradalar, üç ay sonra komiser yardımcısı olacaklar, meslek
sahibi, iş sahibi olacaklar, siz 90ıncı dakika olmuş,
diyorsunuz ki: Sadece ceza sahası içerisinde değil, yarı
sahanın tamamının neresinde faul yapılırsa
yapılsın penaltı olur. Oyun başlamış, bitmek
üzereyken kural değiştiriyorsunuz. Ve bunun vebali
Benim cebime
gelen mesajlardan söylüyorum. Diyorlar ki: Ahirette iki elimiz onların
yakasında olacak. Bahane paralel mi? Yahu, bu emniyetin içinde bu kadar
paralel yapılanma var da siz hiç duydunuz mu bir içişleri
bakanının, bir içişleri müsteşarının, bir emniyet
genel müdürünün paralelle yapılanmaya müsaade ettiği için cezalandırıldığını?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Hepsi terfi
etti, kimini siyasette bir yere taşıdılar, kimini bürokraside.
Bu yalanlara karnımız tok, bu çocukların
hakkı hepinizin üzerinde çok.
Saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Türkoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi 44üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
44üncü madde kabul
edilmiştir.
45inci madde üzerinde üç önerge vardır, bir önerge
Anayasaya aykırılık mahiyetini taşımaktadır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 45 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Ahmet Duran Bulut Mesut Dedeoğlu Seyfettin Yılmaz
Balıkesir Kahramanmaraş Adana
"MADDE 45 -4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 8- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Emniyet Genel
Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı
tarafından yürütülen hizmetler Polis Akademisi
Başkanlığına devredilir.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 45. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Melda
Onur
Çanakkale İstanbul İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis
devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 45 inci maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Adil Zozani Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Hakkâri Iğdır Van
Gülser Yıldırım Hüsamettin
Zenderlioğlu Levent
Tüzel
Mardin Bitlis İstanbul
Erol Dora Demir
Çelik
Mardin Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarımız,
demokrasilerde marifet size karşı olanların da hukukunu
koruyabilmektir. Polis teşkilatı içerisinde belki emniyetin
uygulamaları hususunda en fazla şikâyetçi olabilecek parti biziz,
birey olarak da bizleriz. Çünkü siyasi yaşamımızın
tamamında sistem onları karşımıza dikti. Sürekli
cebelleşmek durumunda kaldık. Bir milletvekilimizin ayağına
sıkılan gaz bombası aylarca rapor almasına sebebiyet verdi.
Sonra yargıya gidildi. Emniyetin hazırladığı raporda
şöyle denildi o sayın milletvekilimizle ilgili: Efendim, gaz
bombalarının havada çarpışması sonucu
çarpışan gaz bombalarından bir tanesi milletvekilinin
ayağına temas etmiştir yani hiç kimsenin günahı yoktur.
Bakın, bu kadar düzmece şeylerden söz ediyoruz. Polislerin
yaklaşımı vesaire böyle oldu bize karşı, hiçbir iyi
niyet görmedik. Tamamını töhmet altında bırakmak
istemiyoruz ama bir iyi niyet de söz konusu değildi, görmedik.
Ancak bugün eğer bir haksızlık söz konusuysa
milletvekili olarak da bizlere o haksızlığın
karşısında durmak düşüyor. Kimseye haksızlık
edilmemelidir diyoruz. Demokratik sistemler içerisinde yanlış
yapanlar eninde sonunda hak ettikleri cezayı alırlar ve
yanlış düzeltilir eğer sistem demokratikse ama intikam
amaçlı, öç alma amaçlı, cezalandırma amaçlı yasama
yöntemlerine başvurulursa yanlışı yanlışla
düzeltme gayreti içerisine girmiş olursunuz ki bu da çıkış
yolu değildir. Çıkar yolun bu olmadığını
düşünüyoruz.
Evet, Türkiyede emniyet yapılanması içerisinde
keyfî davranan, hatta kanun dışı uygulamalara imza atan unsurlar
olmuştur. Dediğim gibi, bunlardan en fazla biz zarar gördük.
Emniyetteki hiyerarşinin bozulmasının bir sebebi de bu, hiyerarşi
piramidinin altüst olmasının bir sebebi de bu. Getirin, evet,
düzeltelim bunu ama bu düzeltmeyi demokratik ölçütler içerisinde yapalım
diyoruz, intikam amaçlı yapmayalım. Çünkü intikam amaçlı
yaptığınız düzenlemelerde onun yerine ikame edeceğiniz
düzenlemenin bir başkasının hakkının ihlaline
sebebiyet verebileceğini de göz ardı etmemeniz gerekir. Biz bunu
hatırlatıyoruz. Bugün bir fırsat varken, bunu düzeltiyorken
bence buradan başlamak lazım ve tekrar tekrar başa dönüp
aynı yanlışı yapmamamız gerektiğini
düşünüyoruz.
Bakın değerli milletvekilleri, sabahın bu
saatinde biliyorum belki konuşmak sizin için çok sıkıcı da
olabilir ama bunları ifade etmek durumundayız. Diyarbakırda
sizin bugün şikâyetçi olduğunuzu varsaydığımız
polisler Dicle Üniversitesinde Çiçek adında bir öğrenciyi
gözaltına aldı. KCK davasından o öğrenci tutuklandı. O
kız öğrencimizin çantasında ters lale kartpostalı
vardı, ters lale kartpostalı vardı. Tutanaklara şöyle
geçirildi: Gözaltına alınan malum şahsın çantasında
muhtelif zamanlarda yapılan arazi taramalarında terör örgütü mensuplarının
çantalarında ele geçirilen terör örgütü dokümanları arasında
terör örgütünün sembolü olarak kullanılan çiçek sembolüne
rastlanmıştır. Bu kartpostal bu öğrencinin
tutuklanmasına gerekçe gösterildi. Biz bu uygulamaların hepsini
biliyoruz, çokça da ifade ettik bu örnekleri burada ama düzeltme yönteminin
sizin bu yönteminiz olmadığını söylüyoruz. Çünkü siz öç
almaya dayalı bir düzeltmeye gidiyorsunuz ki bu da
yanlıştır. Bu yanlışa ortak olmayacağız, bu
yanlışı sürekli ifade edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Zozani.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Arayacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 45. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Melda Onur (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Onur. (CHP
sıralarından alkışlar)
MELDA ONUR (İstanbul) Teşekkürler.
Sayın Başkan, sayın vekiller; epeyce uzun
bir mesai, dünden beri buradayız. Aslında bugün diye
başlayacaktım söze ama bu saate geldiği için dün diyorum.
Biz burada bu yasaları konuşurken, dün
hayatın gerçekleri bir adliye salonunda devam ediyordu. Belki çok fazla
buraya yansımadı ama İstanbulda adı adliye sarayı
olan, adalet sarayı olan ama içeri girdiğinizde kendinizi bir kobay
gibi hissedeceğiniz, yönünüzü bulamayacağınız bir adliye
var, Kartal Adliyesi, orada Hasan Ferit Gedik davası sürüyordu. Bilmem
hatırlar mısınız, 2013 yılında Hasan Ferit Gedik
uyuşturucu çeteleri tarafından öldürüldü çünkü suçu,
uyuşturucuya karşı savaşmaktı, uyuşturucuya
karşı mücadele etmekti ve yaşadığı mahalleyi
kentsel dönüşüm faciasından korumaya çalışmaktı. Her
ne hikmetse, İstanbulda nerede bir kentsel dönüşüm alanı var,
orada uyuşturucu çeteleri türüyor.
Evet, Hasan Ferit Gedik öldükten sonra, kaybettikten
sonra iki gün de cenazesini kaldırmak üzere mücadele verdik, derken
duruşması başladı. İlk duruşmaya biz
gittiğimizde, 4 milletvekili, mahkeme başkanının hedef
göstermesiyle uyuşturucu çeteleri tarafından neredeyse salonda linç
ediliyorduk arkadaşlar. Şimdi, bu güvenlik yasasına
bakıyorum, mahkemelerin içerisinde mağdurlar, mağdurların
yakınlarına yapılan muameleye bakıyorum, o uyuşturucu
çetelerinin nasıl olup da polisleri, güvenliği aşarak
mağdur insanlara saldırdıklarına bakıyorum, ben bu
güvenlik yasasının hiç de bu sorunlara karşılık, cevap
vermeyeceğini düşünüyorum. Bugün olan olayda yani dün olan olayda, ne
yazık ki evladını kaybeden Nuray anne uyuşturucu
çetelerinin yakınları tarafından tehdit edildi, resmen
şöyle bir hareketle bir ölüm tehdidi aldı. Ama, bilmiyorum, erkekleri
bıraktım, kadınlar ne kadar üzülür? Çünkü, bunun bir muadili bir
evladını kaybeden anneyi eski Başbakan, şimdiki
Cumhurbaşkanı meydanlarda yuhalatmıştı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ne yazık ki öyle, ne yazık ki
öyleydi. Bu bir hakaret değil, bir şey değil, bu bir gerçek, bu
bir gerçek.
Sanıklar Mağduruz. dediler, dört saatte
iddianame okunmadı ve ortalık karıştı ve sanık
yakınları gelen kişilere saldırarak kemerlerle,
bıçaklar çıktı ortaya, gazlar girdi devreye, jandarma
binanın içine gaz sıktı, müthiş bir arbede oldu, 2
kişi yaralandı ve bugün böyle geçti. Bakın, bu tür yasaları
çıkarıyoruz ama bir taraftan da özellikle bu duruşmalarda
güvenliği sağlayıcı başka bir güvenlik yasasına
ihtiyacımız var bu güvenlik yasasında da biraz
vatandaşı polisin orantısız şiddetinden ve polisin
arkasına sığınan bu çetelerden korumak için. Bunun bir
benzerini Çağlayanda yaşıyoruz, bunun bir benzerini biz
Kayseride Ali İsmail Korkmaz duruşmasında gördük. Ali
İsmail Korkmaz duruşmasının içerisine biri silahla
girmişti arkadaşlar, silahla girmişti ve o silahlı
kişiyi apar topar götürdüler. Silah göründü, ben gördüm, ben kendi
gözlerimle gördüm. Ama ne oldu? Hiçbir takibi olmadı.
Ben bu iç güvenlik adıyla anılan yasanın
ne yazık ki vatandaşın güvenliğine bir
karşılık gelmeyeceğine, bilakis güvensizlik
yaratacağına inanıyorum. Ve belki de çok acil olarak
vatandaşın sokakta, vatandaşın duruşma
salonlarında ne yazık ki kolluk kuvvetlerinden, ne yazık ki
katillerden, kolluk kuvvetlerinin kimi zaman arkasına saklanan katillerden
-bunu üzülerek söylüyorum, buna tanık oluyoruz- koruyacak yeni bir belki
de dış güvenlik yasasına ihtiyacımız olduğunu
düşünüyorum.
Size son bir sahne anlatayım. Sivas davası sona
erdiğinde yakınları yakılan mağdur insanlar
ağlayarak dışarı çıktıklarında şurada,
Ankara Adliyesinde, çıkar çıkmaz, öyle bir yoğun biber
gazına tutuldular ki düşünün ki anneleri, babaları, kardeşleri
yakılmış, dışarıda da neredeyse nefesleri
yakıldı, ciğerleri yakıldı.
Onun için bu güvenlik yasasına külliyen
karşı olduğumuz gibi, bambaşka demokratik yasaları
getirmemiz umuduyla hepinize iyi sabahlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Onur.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklama
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın
Öğüt, Sayın Akar, Sayın Serter, Sayın Öner, Sayın
Özgündüz, Sayın Özkoç, Sayın Kaplan, Sayın Özkes, Sayın
Onur, Sayın Toprak, Sayın Küçük, Sayın Erdemir, Sayın
Sarı, Sayın Eryılmaz, Sayın Haberal, Sayın Kaleli,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Öztürk, Sayın Düzgün.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 45 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Seyfettin
Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
"MADDE 45 -4652 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 8- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Emniyet Genel
Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı
tarafından yürütülen hizmetler Polis Akademisi
Başkanlığına devredilir.""
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 45inci maddesi üzerine verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
45inci madde geçici 8inci maddeyi eklemiş ve
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde Emniyet Genel
Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı
tarafından yürütülen hizmetlerin Polis Akademisi
Başkanlığına devrini içeriyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri; tabii, burada
görüştüğümüz, daha önceki maddelerde ve bundan sonraki maddelerde
toptancı bir anlayışı ortaya koyan bir yasa
tasarısı. Bu yasa tasarısına
baktığımızda, bir gereklilikten olduğunu görmek mümkün
değil. Bu yapıların gereksizliğini ifade ederek
bunları ortadan kaldırırsak kabul edeceğiz ama burada,
özellikle 17-25 Aralık süreciyle başlayan ve akabinde devlet içindeki
paralel yapılanmadan bahsedilerek topyekûn suçlu-suçsuz ayrımı
yapmadan, bir yok etmenin içerisine girilen bir süreçten geçiyoruz. Şimdi,
bugün suçladığınız, Bizim on iki on üç yıldır
göremediğimiz, yeni gördüğümüz için bu uygulamaları getirdik. dediğiniz
cemaatle beraber 12 Eylül 2010 referandumunu yaparken kapı kapı gezip
sizinle beraber Anayasa referandumuna evet verirken her şey güzeldi.
2011 seçimlerinde, ben Adanadaki seçim bölgemde Milliyetçi Hareket Partisine
oy toplamaya çalışırken, o dağ köylerine giderken
karşıma AK PARTİlilerden ziyade cemaatin mensupları
geliyordu AK PARTİye oy toplamak için.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Şimdi size verirler.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Bize verip
vermediği önemli değil, daha oy verdiği de önemli değil ama
bir şeyi doğru kabul etmek lazım. O zaman da bu Balyoz ve
Ergenekon davaları görülürken, operasyonu yapılırken birileri
diyordu ki: Devlet içinde bir yapılanma var. Biz dinleniyoruz. Ama o
zaman siz Bu davaların savcısıyız. diyordunuz, polisler
için kahraman polis diyordunuz. Bugün hain ilan ettiğiniz Zekeriya Öze
o zamanın, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan
zırhlı aracını tahsis ediyordu.
Şimdi, şunu ifade etmek istiyorum: Milliyetçi
Hareket Partisi olarak dün ne söylüyorsak, Genel Başkanımız
Devlet Bahçeli on yıl önce ne söylüyorsa şimdi de
aynısını söylüyor ama haksızlıkların
karşısında dik durmazsak emin olun bunun bedeli ödenir. HSYK
değişikliğinde de aynı şeyi söylüyordunuz, gün geldi,
HSYKnın yapılanmasından en çok siz rahatsız oldunuz.
Yarın gün gelecek
Bakın, adaletsiz iş
yaptığımızda, hakkaniyet ölçüleri içerisinde iş
yapmadığımız takdirde bunun bedelini bunu bu şekilde
yapanlar mutlaka öder.
Şimdi, buradan, bu polis kolejleriyle, polis meslek
yüksekokullarıyla, güvenlik bilimleri fakültesiyle binlerce öğrenciyi
okulundan ediyorsunuz, işinden ediyorsunuz. Yani, elimizi
vicdanımıza koyalım. Bu insanlar velev ki birilerine
inanmış olabilirler; bu, bunların suçlu olduğunu gösterir
mi? Yani o zaman bunlarla ilişkili olan kim varsa suçlu olması
lazım. O zaman önce kendi grubumuza bakacağız ve
teşkilatlarımıza bakacağız. Yani, şimdi, bu
çocuklar hayatının baharında, 15, 16, 17, 18 yaşında
ve emin olun Anadolunun garip insanları bunlar. Birçoğunu siz çok
iyi tanıyorsunuz, biz de görüyoruz. Ya, bunların anasının
babasının birçoğunun eve götürecek ekmekleri yok. Devletin
güvencesi altına girdikleri için bu okullara girmişler. Dişinden
tırnağından para ayırarak bu çocuklarının
okumalarını sağlamışlar ve hayal kurmuşlar, benim
çocuğum üç ay sonra
Üç ay sonra çocuk komiser yardımcısı
olacak, kapatıyorsunuz. Yani buna vicdanımız nasıl el
verecek? Yani bütün bu çocukların hepsi paralelci mi, hepsi devlete
karşı baş mı kaldırmışlar, hepsi devlete
karşı suç mu işlemişler; bunların içerisinde hiç mi
helal süt emmiş çocuk yok? Böyle bir toptancı bakış
açısında olabilir miyiz? Devlet suçluyla suçsuzu ayırır.
Suçlu varsa hep beraber gidelim üstüne. Ama mazlumların üstüne gitmeyi, bu
yasalarla, çoğunluğunuzla kendinize nasıl hak görüyorsunuz?
Hakikaten diyorum, bunu vicdanınız nasıl kabul edecek?
Yazıktır, günahtır. Bunu objektif ve tarafsız bir gözle
söylüyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
45inci madde kabul edilmiştir.
46ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 46ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim Işık Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kütahya Osmaniye
Mesut Dedeoğlu Erkan Akçay Seyfettin Yılmaz
Kahramanmaraş Manisa Adana
"MADDE 46 -
4652 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 9- 1/1/2018 tarihine kadar Emniyet
Teşkilatının ilk kademe amir ihtiyacını
karşılamak üzere, lisans mezunları arasından Kamu Personeli
Seçme Sınavında Bakanlıkça belirlenecek taban puanı
almış olup yönetmelikle belirlenecek diğer şartları
taşıyanlar ve yapılacak sınavda başarılı
olanlar, Polis Amirleri Eğitimi Merkezinde bir eğitim-öğretim
dönemi özel eğitime tabi tutulabilirler. Bu öğrenciler Akademi
bünyesinde ücretsiz iaşe edilir, yatırılır,
sağlık giderleri ve yönetmelikle tespit edilecek ihtiyaçları
Devlet tarafından karşılanır ve bunlara harp
okullarında bulunan askeri öğrencilere ödenen miktarda harçlık
ödenir.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 46. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Fatma
Nur Serter
Çanakkale İstanbul İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis devletinin
ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden
kanun tasarısının 46 ıncı maddesinin Anayasa'ya
aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah Levent Tüzel Demir Çelik
Bitlis İstanbul Muş
Erol Dora Ertuğrul
Kürkcü
Mardin Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan,
sevgili arkadaşlar; bu kanun tasarısıyla ilgili her
değişiklik söz konusu olduğunda ya da tasarının
maddeleri sunulurken, hepiniz farkındasınız, adım geçiyor,
Ertuğrul Kürkcünün de verdiği önergeye göre
Fakat çok tuhaf bir
şey var, bu ortaya çıkan yasayla benim verdiğim önerge
arasında hiçbir alaka olmadığından adımın niye
anıldığını ben çok merak ediyorum çünkü ben, Polis
Vazife ve Salahiyetleri Kanunundaki değişiklik önergemi biber
gazı kullanımının yasaklanması için verdim. Kanun
çıktı Suyun içine de biber gazı katıp onu sıkın
insanlara. diye kanun yapmışsınız. Benim adımı
niye karıştırıyorsunuz? Ama herkesin adını
karıştırıyorsunuz, diyorsunuz ki: Avrupa Birliği
müktesebatına çok uygun. Avrupa Birliği raportörü Kati Piri diyor
ki: Bu baştan aşağı bizim mevzuatımıza,
müktesebatımıza, her şeyimize aykırı. Diyorsunuz ki:
Uluslararası insan hakları kuruluşlarının
uyarılarını dikkate aldık. İnsan hakları gözlem
kuruluşu diyor ki: Bu yasa endişe verici. Bunun her maddesi son
derece ciddi bir problem. Ceza Kanununu Avrupa Birliği normlarına
göre yeniden uyarlayan heyetin içinde yer alan ceza profesörleri kanal kanal
geziyorlar, diyorlar ki: Bu, her bakımdan bizim için çok ciddi bir
problem. Ama sonuç olarak deniyor ki: Bu, esasen Türkiye'nin
demokratikleşme ve ilerleme yolunda elde ettiği merhaleleri
pekiştiren bir yasadır. Şimdi, burada, eğri oturalım,
doğru konuşalım. Bu yasanın bunlarla hiçbir ilgisi yok.
Başta da dediğim gibi, benimle hiçbir ilgisi
yok, adımı lütfen buradan
Ne yapacaksanız yapın yani kanun
mu bunu emrediyor, İç Tüzük mü emrediyor, onunla benim bir ilgim yok.
Şu hâlde, muhalefetin görüşünün alınması hakikaten sizin
için söz konusuysa, onun için buna atıfta bulunuyorsanız
Başladığımız günden beri, muhalefet olarak hem alt
komisyonda Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda hem asli komisyonlarda
üyelerimiz, sizin dışınızda bütün partilerin üyeleri bu
konuyla ilgili endişelerini dile getirdi, fakat bunların hiçbiri
dikkate alınmadı. Şimdi doludizgin gidiyoruz ve doludizgin
gidebilmek için siz çok hızlı hareket etmek istiyorsunuz, biz de aslında
Tartışmamız lazım. diyerek bu tartışma
kapısını açık tutmaya çalışıyoruz, bunu da
engellemek olarak niteliyorsunuz ve bir an önce bu yasanın
çıkması için ısrar ediyorsunuz.
Aslında, şükretmeniz lazım muhalefete,
eğer hakikaten sizin dediğiniz gibi yapıyorsak, biz bu
yasanın çıkmasının önüne geçebiliyorsak sizi de
kurtardığımızı hepiniz düşünebilirsiniz. Çünkü
elini serbest bıraktığınız bu güvenlik güçleri -hiç
kimsenin alnında AKPli, CHP'li, MHP'li yazmadığı için-
kendi kurdukları düzenlemelere aykırı
davrandığını varsayacakları her yurttaşı, bu
arada AKPli yurttaşları da hedef alacaklar. Sizin
iddialarınız doğruysa, Türkiye'de her 2 yurttaştan 1i
partinize oy veriyorsa, polis sopasını
kaldırdığında her 2 yurttaştan 1i sizin seçmeniniz
olacak, her 2 yaralıdan 1i size oy veren insanlar olacak. HES
yapımlarında, HES projelerinde jandarmanın zorla HES
yaptırma kararlarına karşı çıkan köylü
kadınların hepsi partinize oy vermişlerdi, onları evire
çevire jandarma dövdü. Şimdi karşı çıkmayı
aklından geçirdiği için yiyecek bu dayağı.
O yüzden, tekrar sizi uyarmak istiyorum: Yol
yakınken buradan geri dönün. Bu güvenlik meselesini enine boyuna yeniden
tartışalım, elinizdeki yasa cephaneliği ve bunun uygulama
yöntemleri öylesine büyük bir müktesebat polisin elinde bırakıyor ki
zaten bu yasa, aslını isterseniz ha çıkmış ha
çıkmamış, sadece, geçmişte işlenmiş suçlar için
bir temizlik, silici vazifesi görecek bu yasa. Yoksa, aslında bu
yasanın ruhuna uygun davranıyor, İçişleri
Bakanlığı, polis, vesaire. O yüzden, gelin, buradan nasıl
geri döneceğimizi tartışalım. Sizi tekrar tekririmüzakereye
davet ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 46. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fatma Nur Serter (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Serter.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 46ncı maddeyle ilgili
vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmakta,
görüşmekte olduğumuz yasa totaliter devlet özlemini açıkça
ortaya koyan bir yasadır. Siz yaptığınız bu
düzenlemeyle bir polis devleti uygulamasını hayata geçirmeye
çalışıyorsunuz ve polis devletini de yaratabilmek için elbette
kendi polisinizi yetiştirecek öğretim kurumları ihdas
ediyorsunuz ve öğretim kurumlarının içeriğini, bu kurumlara
girişi, mezuniyeti, her şeyi ne olacağı da tam olarak belli
olmayan geleceğe dönük belirsiz usuller ve yönetmeliklerle
gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz. Doğaldır tabii,
polis devletine özlem duyanlar, kendi polislerini yaratma çabasına
girerler. Polis devletlerine özlem duyanların demokrasilerden büyük
korkuları vardır, demokrasiyi sevmezler, demokrasiden korkarlar,
ürkerler, muhalefetten hangi platformda olursa olsun hiç hoşlanmazlar, ne
Mecliste ne sokakta ne basında muhalefetle karşılaşmak
istemezler, onun için de totaliter, baskıcı bir rejimin özlemini
çekerler. Bunun çok örnekleri vardır ama şunu bilmek gerekir ki polis
devletleri Orta Çağın ürünüdür. Polis devletlerinde hukuk
kuralları işlemez. Hukuk, padişahların, hükümdarların
ve diktatörlerin dilediği biçimde şekillendirilir, ama bunun hayata
geçirilmesi için de bir hükûmet polisine, bir siyasi parti polisine ihtiyaç
vardır. Hitler Almanyası, Nazi Almanyası bunun örneklerini
günümüze kadar bize taşıyor. Örneğin askerî olan SS teşkilatının
yanında, yarı sivil, yarı polis teşkilatı
diyeceğimiz SA teşkilatı var ve bir gestapo teşkilatı
var ki faşist rejim ayakta durabilsin. Onun için, yapılacak totaliter
düzenlemeler, polis devletine duyulan özlem, aslında demokrasiden
korkulmasının, aslında diktatöryal özlemlerin çok açık bir
göstergesi. İşte, bu yasa da zaten bunu getiriyor, bu yasayla da AKP
kendi polisini oluşturmaya çalışıyor.
Bakın, bu 46ncı madde ne yapıyor?
46ncı maddede Emniyet teşkilatının ilk kademe amir
ihtiyacı karşılanacak. Peki, nasıl karşılanacak bu
amir ihtiyacı? Çok güzel, önce bir KPSS sınavı konulmuş.
Konulmuş ama KPSS sınavındaki taban puanı -bir
yarışma sınavı değil belli ki- Bakanlık
tarafından belirlenecek. Yani Bakanlık bakacak, o gün hangi taban
puanını uygun görürse o taban puanına göre birinci aşama
geçilecek. İkinci aşamada ne yapılacak? İkinci
aşamada, değerli milletvekili arkadaşlarım, şu
yapılacak: Bir yönetmelik çıkarılacak; ne olduğu belli
değil, içeriği belli değil. Bu yönetmeliğe göre bir tasnif
yapılacak. Bu da geçildikten sonra sözlü mü, yazılı mı, kim
yapacak, kim yetkili olacak, bütün bunların belirsiz olduğu, meçhul
bir sınavla kendi polisini siyasi iktidar seçecek. Böyle bir düzenlemeyle
karşı karşıyayız.
Ayrıca, sizin yaptığınız bütün
sınavlar skandal olduğu için elbette yapacağınız
hiçbir sınava da güvenmiyoruz, güvenemeyiz. Siz yapılan
sınavların sonucunu bile açıklamaktan siyasi amaçla kaçan bir
anlayışa sahip olduğunuz için, örneğin TEOG
sınavında iki yıldır Tunceli 1inci
çıktığı hâlde CHPnin işine yarar diye Tuncelinin
1inci olduğunu bile açıklamaktan
kaçındığınız için bundan sonra
yapacağınız hiçbir sınava güven duymuyoruz ve
duymayacağız, duymamakta çok haklı ve geçerli nedenlerimiz var.
(CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisinden korkmakta da çok haklısınız
arkadaşlar. Çok yakında, Haziranın 7sinde neden
korktuğunuzu da anlayacaksınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Serter.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 46ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"MADDE 46 - 4652 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 9- 1/1/2018 tarihine kadar
Emniyet Teşkilatının ilk kademe amir ihtiyacını
karşılamak üzere, lisans mezunları arasından Kamu Personeli
Seçme Sınavında Bakanlıkça belirlenecek taban puanı
almış olup yönetmelikle belirlenecek diğer şartları
taşıyanlar ve yapılacak sınavda başarı olanlar,
Polis Amirleri Eğitimi Merkezinde bir eğitim-öğretim dönemi özel
eğitime tabi tutulabilirler. Bu öğrenciler Akademi bünyesinde
ücretsiz iaşe edilir, yatırılır, sağlık giderleri
ve yönetmelikle tespit edilecek ihtiyaçları Devlet tarafından
karşılanır ve bunlara harp okullarında bulunan askeri
öğrencilere ödenen miktarda harçlık ödenir.""
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 46ncı maddede verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
41inci maddedeki konuşmamda yetki ve sorumluluk
ilişkisinden bahsetmiştim ve iktidarın sürekli yetki almak
istediğini ancak aldığı yetkilere paralel olarak da
sorumlulukları üstlenmediğini ve sorumlulukları
düzenlemediğini, sorumlulukları da, yine, emri altındaki
astların üzerine rücu yöntemini uygulamak suretiyle yıkmaya
çalıştığını ifade etmiştik.
Yetki var da sorumluluk yoksa orada hukuk olmaz; orada
zulüm olur, haksızlık olur, adaletsizlik olur ve neticede şiddet
olur, şiddet uygulamaya yönelmeye başlar Hükûmet ve devlet. Nitekim,
şu anda Türkiye mevcut iktidar eliyle yönetilemez hâle gelmiştir,
artık Türkiye kurumlarıyla ve kurallarıyla yönetilemez bir hâle
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin işgal
altında olduğu 1919, 1920 yıllarında Ege Bölgesinde millî
direnişi ve asayişi Egeli efeler sağlamıştır
büyük ölçüde. Bunlardan birisi de Demirci Mehmet Efedir. Uygulamalarında
halka zulme varan, eziyete varan bazı faaliyetleri olunca, tabii, halk da
şikâyet ediyor. Zamanın Batı Cephesi Komutanı İsmet
İnönü de Demirci Mehmet Efeyi çağırarak sorguluyor, ifadesini
alıyor ve onu uyarıyor. Neden halka zulmediyorsun, neden yanlış
davranıyorsun? dediğinde, Demirci Mehmet Efe şu cevabı
verir: Paşam, idare iki türlü olur: Ya ilimle ya zulümle. Bende ilim yok,
zulümle idare ediyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi de yönetimde ilmi yok
etmiş, ilmi kaybetmiş, artık zulümle yönetmeye başlamıştır
ve bu getirilen kanun da AKP iktidarının Türkiye'yi zulümle yönetme
niyetinin de çok açık seçik bir ispatıdır.
İHSAN ŞENER (Ordu) Çok istiyorsan seçimle
kazan.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Vallahi, hep seçimlerle
yapmayın, biraz da akıl, mantık, vicdanla, hukukla yapın.
İşte, yine bu zulüm mantığını işletiyor.
Herhangi bir iktidarın meşruiyetini yani uygulayacağı
şiddetin meşruiyetini seçim sandığında aramak da bir
hatadır, hukuktan ayrılmamak lazım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'de
Özgecan kızımızın cinayeti yaşandı. Hükûmetin bir
bakanı ne dedi? Hatırlayalım, aynen şunu söyledi: Ben
olsam elime silahı alır, cezasını kendim verirdim. Ne
büyük facia bir söz, fecaat arz ediyor. Korkunç ve
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Duygusallıkla
dediyse
ERKAN AKÇAY (Devamla) Duygusal olmaz. İşte,
devlet adamı olmadığı için Hükûmette, parti öyle zulümle,
kendi cezasını kendi eliyle vermeye kalkar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sabah sabah
çekilmiyorsun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu, işte, Türkiye'yi
Hükûmetin yönetemediğini gösteren bir durumdur. Bir bakan bu kadar
sakıncalı sözleri ifade edebilir mi? Etmemesi gerekir.
İçişleri Bakanı Milliyetçi Hareket Partisinin
hakkında vermiş olduğu gensoruyla ilgili görüşmelerde
yaptığı konuşmada kendisiyle ilgili gensoruda yer alan
iddialara hiçbir cevap vermedi ve bol bol mugalata yaptı. Fakat o
konuşmada asıl facia olan Anayasayı tanımayan ifadeler kullandı
ve Millet bu egemenliğini milletvekilleri eliyle kullanır. diyor ve
millet egemenliğini devletin anayasal kurumları eliyle
kullanacağına atıf yaptı.
Şimdi, bu
Anayasanın 6ncı maddesi, kısaca hatırlayalım:
Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
İtirazı olan var mı buna? Olmaması gerekir. Türk Milleti,
egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili
organları eliyle kullanır. Aksi takdirde, doğrudan yönetim
olması gerekir. Asıl şuuraltında yatan da o. Tek
kişilik şahsi ve keyfî yönetimin şuuraltı dışa
vurumunu ifade ettiği
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) İnşallah zamanımız olur, önümüzdeki günlerde
devamını ifade ederiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
46ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
46ncı madde kabul edilmiştir.
Böylece, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 06.39
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 06.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu
Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 5 Mart 2015
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 06.42
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 460ıncı sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 179uncu sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 9/3/2015 tarihli 72nci Birleşim Tutanağının 59uncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar Bölümünde yer almıştır.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 33üncü sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 322nci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 9/3/2015 tarihli 72nci Birleşim Tutanağının 172nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar Bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 9/3/2015 tarihli 72nci Birleşim Tutanağının 60ıncı sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar Bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 517nci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ait ifade 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 364üncü sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 3/3/2015 tarihli 68inci Birleşim Tutanağının 262nci sayfasında yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 9/3/2015 tarihli 72nci Birleşim Tutanağının 59uncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar Bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 9/3/2015 tarihli 72nci Birleşim Tutanağının 174üncü sayfasındaGeçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.