TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
72nci
Birleşim
9
Mart 2015 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Cuma
İçtenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde başlatılan Küfre ve
Kötü Söze Hayır adlı kampanyaya ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, 8
Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana
ilindeki esnafın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününe ilişkin açıklaması
2.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın, Gaziantepteki bir mitingde
kullandığı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe ve Cumhuriyet Halk Partisinin Mersinde
yaptığı ön seçimde estirdiği demokrasi rüzgârının
tüm ülkeye hâkim olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
4.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Türk lirası üzerinden
bir hac ücretinin belirlenmesi için Diyanet İşleri
Başkanlığı ile Hükûmeti göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
5.-
Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, AKPnin bazı
uygulamalarının hukuku ve demokrasiyi yok ettiğine ilişkin
açıklaması
6.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, iktidar ve ana muhalefet
partisinden, seçim barajı, parti kapatılması ve her seçim
döneminde 3 bakanın değişmesi uygulamasını
kaldırmak konusunda bir çalışmayı Meclise getirmeyi
düşünüp düşünmediklerini öğrenmek istediğine ve 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününe ilişkin açıklaması
7.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, AK PARTİ
Grubu olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan bütün partilerin milletvekillerini, özellikle
kadın milletvekillerini ezeli ve ebedi barışı tesis etmek
üzere rol almaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
8.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun, bakanlık
görevlerine atanan müsteşarları kutladığına ve hac ile
umre ziyaretlerinde lise mezunu olan imam hatiplerin de görevlendirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
9.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
10.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, AK PARTİden milletvekili
adaylığı için istifa eden MİT Müsteşarı Hakan
Fidanın tekrar MİT Müsteşarlığına
atanmasının kabul edilebilir bir tutum olmadığına
ilişkin açıklaması
11.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Halkların Demokratik Partisi
olarak, Kobanide yaşamlarını yitiren Metin Altıntaş,
Tahsin Akti ile Mustafa Mıhyedinin ailelerine başsağlığı
dilediklerine ve IŞİD vahşeti konusunda Hükûmetin
duyarsızlığını kabul edilemez bulduklarına
ilişkin açıklaması
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Ankara Milletvekili Levent
Gökün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
13.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, AK PARTİden milletvekili
adaylığı için istifa eden MİT Müsteşarı Hakan
Fidanın tekrar MİT Müsteşarlığına
atanmasının kabul edilebilir bir tutum olmadığına
ilişkin açıklaması
14.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin, 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününe ilişkin konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, 2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununun 6ncı maddesi uyarınca 25inci Dönem
Milletvekili Genel Seçiminin 7 Haziran 2015 Pazar günü
yapılacağı Yüksek Seçim Kurulunun 31/1/2015 tarihli ve 100
sayılı Kararıyla seçimin başlangıç tarihinin 10 Mart
2015 Salı günü olarak tespit edildiği, bu sebeple, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 114üncü maddesi uyarınca 7 Mart 2015
tarihinden geçerli olmak üzere görevlerinden çekilen Bakanlardan; Adalet
Bakanlığına Kenan İpek, İçişleri
Bakanlığına Sebahattin Öztürk, Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığına Feridun Bilginin, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 114üncü maddesi gereğince
Başbakan tarafından atanmış olduklarına ilişkin
tezkeresi (3/1708)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Sırbistan Ulusal Meclisi Kadın Parlamenter Ağı
tarafından Avrupa Güvenlik ve İş Birliği
Teşkilatı Sırbistan Misyonu iş birliğiyle 2-3 Mart
2015 tarihlerinde Sırbistanın başkenti Belgradda düzenlenen
Güneydoğu Avrupa Kadın Parlamenterler Konferansına
katılması Genel Kurulun 24/2/2015 tarihli 63üncü Birleşiminde
kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/1709)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3/2/2015 tarihli
ve 214535 sayılı Kararıyla, NATO Parlamenter Asamblesi Siyasi
Komitesi üyelerinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/1710)
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin Polonya
Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanının vaki
davetine icabetle Romanya-Türkiye-Polonya Parlamentoları
Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısına
katılımı Genel Kurulun 10/2/2015 tarihli 53üncü
Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1711)
5.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa
Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri (LIBE) Komitesi tarafından
23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brükselde düzenlenen Akıllı
Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi, Ulusal Tecrübeler, İzlenecek
Yol konulu toplantıya katılması Genel Kurulun 17/2/2015 tarihli
56ncı Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1712)
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 21 milletvekilinin, devletin
fiziksel, sosyal, ekonomik ve yasal tüm süreçleri çocuğun esenliğini
odağa alan bir perspektifle oluşturmak yükümlülüğünün
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1242)
2.-
Mardin Milletvekili Erol Dora ve 21 milletvekilinin, Türkiyede çocukların
yaşadığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1243)
3.-
BDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili
Pervin Buldanın, Türkiyenin Patriot füzeleri gibi son teknolojiye
dayalı savunma sistemleri ve radar üssüne sahip olma
arayışının arkasında yatan nedenlerin, olası
savaş ihtimalinin ve Türkiye dış politikasının
çıkmazlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1244)
C)
Gensoru Önergeleri
1.-
HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, kalkınma plan ve stratejilerinin oluşturulması
sürecindeki görevini yerine getirmeyerek ve KOBİleri yeterince
desteklemeyerek çevresel, ekonomik ve sosyal problemlere zemin
hazırladığı iddiasıyla Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/46)
2.-
HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, Türkiyenin son dönemde ekonomik ve istihdama yönelik
göstergelerinin kötüye gittiği iddiasıyla Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/47)
VIII.-
ANT İÇME
1.-
Anayasanın 114üncü maddesine göre atanmış bulunan; Adalet Bakanı
Kenan İpek, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk ve
Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Feridun
Bilginin, ant içmesi
IX.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
2.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
4.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
X.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, tüketici hakları alanında yaşanan
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/77)
ön görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
MHP Grubunun, Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede elektrik dağıtımının
özelleştirilmesiyle ortaya çıkan elektrik faturaları ile
kayıp kaçak oranlarındaki artış ve vatandaşın bu
durumdaki mağduriyetiyle ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla 4/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
9 Mart 2015 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 22 milletvekili
tarafından, 1 Mayıs 2013 tarihinde Taksim Meydanında
yapılan kutlamalarda yaşanan sorunların
araştırılması amacıyla 21/5/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
BDP Grubu adına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulda görüşülmesini talep eden HDP grup önerisinin
görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
2.-
Bu birleşimde İç Tüzükün 58inci maddesine göre söz alarak 69uncu
Birleşimdeki beyanların düzeltilmesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
XII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Konya Milletvekili Faruk Balın usul
görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
2.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Antalya Milletvekili Mehmet Günalın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın usul görüşmesiyle ilgili yapığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
6.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin geçen tutanak hakkında ve sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmaları sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin
usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
10.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin usul
görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
11.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Ankara Milletvekili Levent Gökün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
3.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.-
Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684)
6.-
Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can
ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)
XIV.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, 2003-2013 yılları arasında
ihracat ve ithalatın ne kadarının dahilde işleme rejimi
kapsamında yapıldığına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/59647)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri'nin, 2005-2015 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yurt
dışından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/59890)
3.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, orta vadeli program ve orta vadeli mali
planlardaki gecikmelere ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/59988)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığının 2014 yılı
bütçesinden yapılan harcamalara,
Türkiye İstatistik
Kurumunun 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara,
İlişkin
soruları ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/59990), (7/59994)
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığının 2014 yılı
bütçesinden yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/59991)
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığının 2014 yılı
bütçesinden yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/59992)
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığının 2014 yılı bütçesinden
yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı (7/59993)
8.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, imalat sanayi ihracatında düşük
teknolojili sektörlerin ağırlıkta olmasına ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/60156)
9.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler'in, TTIP görüşmeleri ile ilgili çalışmalara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/60157)
10.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu'nun, Bakanlığın merkez ve taşra
teşkilatları ile bağlı kurum ve kuruluşlarındaki
ulaşım harcamalarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/60158)
11.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, 2010-2014 döneminde hizmet alımı yoluyla
yapılan harcamalara ve yüklenici firmalarda çalışan taşeron
işçilere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/60160)
12.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu'nun, Bakanlığın merkez ve taşra
teşkilatları ile bağlı kurum ve kuruluşlarındaki
ulaşım harcamalarına ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/60205)
13.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yüksel'in, 2010-2014 döneminde hizmet alımı yoluyla
yapılan harcamalara ve yüklenici firmalarda çalışan taşeron
işçilere ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/60206)
14.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak'ın, 2014 yılında başlatılan
kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/60443)
15.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya'nın, Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/60448)
16.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak'ın, 2014 yılında başlatılan
kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/60485)
17.- Van Milletvekili Nazmi
Gür'ün, Suriye sınırında yeni sınır kapıları
açılmasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Nurettin Caniklinin cevabı (7/60489)
18.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Ocak 2015 itibarıyla yabancı yat ve
yatçılardan ülkemize girişlerinde alınan ücretlere ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı
(7/60490)
19.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren Gezi Parkı
eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle hakkında işlem
yapılan personele ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Caniklinin cevabı (7/60491)
20.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren sosyal medya
paylaşımları nedeniyle hakkında işlem yapılan
personele ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin
Caniklinin cevabı (7/60492)
21.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluşlarda sosyal medya paylaşımları nedeniyle
hakkında işlem yapılan kamu personeline ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Caniklinin cevabı (7/60843)
22.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, Türkiye'de gelir dağılımı
ve yoksulluk oranlarına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı (7/60852)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların 2003-2015 yılları
arasındaki proje ve yatırımları ile ödenek
kullanımına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/61061)
24.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların 2003-2015 yılları
arasındaki proje ve yatırımları ile ödenek
kullanımına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Nurettin Caniklinin cevabı (7/61107)
25.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli'nin, Ekonomik ve Sosyal Konseye ilişkin
sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
(7/61165)
26.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2015 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan kurulum ve
montaj hizmetlerine ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/61391)
9 Mart 2015 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Genel Kurulda gerçekten büyük bir uğultu var.
Değerli arkadaşlarım, rica edeyim, bu uğultuyu
hafifletelim.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
başlatılan Küfre ve Kötü Söze Hayır adlı kampanya
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın Cuma
İçtene aittir.
Buyurunuz
Sayın İçten. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Cuma
İçtenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde başlatılan Küfre ve
Kötü Söze Hayır adlı kampanyaya ilişkin gündem
dışı konuşması
CUMA İÇTEN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün 8
Mart Dünya Kadınlar Günüydü. Bu anlamlı günü bir kez daha kutluyor,
kadınların varlıklarından kaynaklanan kutsiyetin tam
anlamıyla idrak edilmesine vesile olmasını temenni ediyorum.
Kadınların
şiddet, hakaret ve kötü söze muhatap olmaları artık kabul
edilemez bir hâl almıştır. İnsanlık onurunu temsil
eden kadınlarımıza yönelik şiddet öncelikle insanın
kendi onuruna ihanetidir. Bu nedenle, kadına şiddete dur diyerek
insanlık onuruna sahip çıkmalıyız.
Değerli
milletvekilleri, Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu
önceki hafta grup toplantısında 77 milyonun birbirini
kucaklaması ve selamlaması gerektiğini vurgulamış,
bunun için de selamlaşma kampanyasını
başlatmıştır. Selamlaşmak inanç ve kültür
değerlerimizde önemli bir yer tutuyor. Güvenin işareti olan
selamlaşmak birlik ve beraberliği beraberinde getirir. Peygamber
Efendimiz bir hadisinde Amellerin en iyisi selamlaşmayı
yaymaktır. diyor. Hayatın gayesi edinilmesi gereken bu şiar
aynı zamanda bir emirdir. İşte bu nedenle, Sayın
Başbakanımızın başlattığı
selamlaşma kampanyasına destek olmak ve bu yönde kamuoyu
oluşturmak adına Mecliste selamlaşıyoruz, küfre ve kötü
söze hayır diyoruz, bu anlamda kampanyayı başlatıyoruz.
Kısa sürede ulusal, yerel ve sosyal medyada geniş yer bulan
kampanyanın ilk saatlerinde Küfre ve kötü söze hayır. hashtagiyle
yapılan paylaşımlar gündemin üst sıralarında yer
almıştır.
Son günlerde kavga
ve eylemler nedeniyle istenmeyen görüntülere sahne olan Mecliste böyle bir
kampanyaya destek vermeniz vatandaşlarımız tarafından
takdirle karşılanacaktır. Söylem ve duruşuyla örnek
olması gereken biz, milletin vekilleri ne yazık ki bize yüklenen bu
sorumluluğun gereğini yerine getiremediğimizi düşünüyorum.
Öz eleştiri anlamına da gelen bu tespit, son zamanlarda istenmeyen
görüntülere neden olan anlamsız eylem ve çıkışların
neden olduğunu unutmamak gerekir. Birbirimizden farklı düşünüyor
ve inanıyor olabiliriz ancak bu
farklılığımızın bizleri kavga ve kötü söze
yöneltmemesi gerekir. "Bin tane küfür etsen de benden bir tane
duymayacaksın. diyen Hazreti Mevlâna ile "Bizim işimiz sevda
için
Gönüller yapmaya geldik." diyen Yunus Emre'nin mirasçıları
olan bizlere yakışmıyor.
Bütün
milletvekillerimiz semadaki yıldızlar misali kıymetlidir. Yüz
binlerce insanımızın
oyunu alarak vatanına, milletine hizmet etmek için gecemizi gündüzümüze
katıyoruz. Bizler 81 ilin ruhunu yansıtıyoruz. Birbirimizle olan iletişimimizin
içeriği toplumumuza da yansıyor. Ancak, şunu görüyorum ki
kampanyamıza katılan farklı siyasi düşüncedeki
vatandaşlarımızın aynı talepte hemfikir olması
nasıl bir politika geliştirmemiz konusunda bizlere yol gösteriyor.
Onlar Küfre ve kötü söze hayır. diyor, şiddetin her türlüsüne de karşı
çıkıyor.
Bu topraklar 100e
yakın medeniyete, binlerce ırka, onlarca dine, yüzlerce dile ev
sahipliği yapmış, farklı kültürlerin on binlerce yıl
yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Halid Bin
Velid'in Diyarbekirinden Fatih Sultan Mehmet'in ülkesinde
farklılıklar zenginlikler olarak
birlikte yüzyıllarca yaşamıştır. Ne zaman
birbirimizden tebessümü, selamlaşmayı kestik o zaman
gözyaşı ve kan akmaya başladı. Çözüm süreciyle birlikte
esen bahar havasına güzel söz ve selamlaşmamızla destek verelim.
Kardeşçe ve birlikte var olabildiğimizi lütfen bir daha gösterelim.
Yakın bir
zaman önce Sayın Oktay Vural'ın eşini, Şırnak
Milletvekili Şerafettin Elçiyi, CHP İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu'nu ve Sırrı Sakık'ın oğlunu
kaybettik, hepsine Allahtan rahmet diliyorum. Bütün Meclis onların
acısına ortak olduk, onların akıttığı
gözyaşları yüreğimize damladı. Onları Hakka
uğurladığımızda,
farklı partilerde siyaset yapmamız birbirimize sarılmamıza
engel olmadı. Bizlerin bu birlikteliği ve kardeşçe tutumu sadece
acı ve gözyaşının aktığı zamanlar
olmaması gerekir. Selamlaşma kampanyası ile Küfre ve kötü söze
hayır. çalışması hepimizin aidiyet
sağlayacağı bir kampanyadır. Bu anlamda, her iki kampanyaya
da sahip çıkmanızı istirham ediyorum. Barışı,
dostluğu ve muhabbeti temsil eden kırmızı ve beyaz
karanfilleri halkım adına takdim ediyorum.
Son olarak,
milletin kürsüsünde bir kez daha selamlaşıyoruz, Küfre ve kötü söze
hayır. diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Diyarbakır Milletvekili Cuma İçtenin
Başkanlık Divanına karanfil bırakması)
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim, çok sağ olasınız. Evet, bütün
kadınlar adına aldım, çok teşekkür ederim, sağ olun.
Gündem
dışı ikinci söz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Ruhsar Demirele aittir.
Buyurunuz
Sayın Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, 8
Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
RUHSAR
DEMİREL (Eskişehir) Efendim, ben bu beyaz karanfil için
teşekkür ediyorum ama tabii, yalnızca sembolik işlerle
sınırlı kalmamasını arzu ediyorum. Bizler,
hanımlar olarak 9 Mart günü tıpkı kül kedisinin kabağa
dönmesi gibi bir şeyi yaşıyoruz. 8 Mart günü herkes bize çok
hoş sözler söylüyor; Çiçek gibisiniz, başımızın
tacısınız, cennet ayaklarınızın altında.
diye ama 9 mart günü itibarıyla, tıpkı saat on ikide kabağa
dönen kadınlar kül kedisi gibi oluyorlar ve tekrar şiddet, tekrar
hakaret, her şey var.
Ben, sayın
milletvekiline tekraren karanfil için teşekkür ediyorum. Evet,
kadınlar bir çiçek, kadınlar başınızın tacı
Kadınların ayakları altında cennet var. diyorsunuz ama
biz ne taç olmak istiyoruz ne çiçek, biz
sizlerle beraber yoldaş olmak istiyoruz. Bu süslü sözleri
değil, gerçek hayatın içinde el birliğiyle, gönül gönüle
doğru işleri yapmak istiyoruz ama semboller üzerinden yapılan
siyasette kadın konusu da aynen böyle.
Dün ve bugün
çiçeklerimizi aldık ama konu yine kapatılıyor. Oysa bundan çok
kısa bir süre önce, 11 Şubat günü katledilen ve 14 Şubat günü
itibarıyla da birtakım toplumsal hassasiyetlerle, ismini hepimizin
öğrendiği Özgecan üzerinden kadına şiddet konusu çok
gündeme geldi ama maalesef seçilmiş günler gibi seçilmiş ölümlerimiz
de oluyor. İşte bu sebeple ben, Özgecandan sonra katledilmiş
kadınların hangisini hatırlıyorsunuz, merak ediyorum.
Meryem Yılmazı hatırlayanınız var mı? Ya Kübra
Kart? Kübra Hanım -Allah rahmet eylesin- eşi tarafından 52
parçaya bölünerek katledildi, çöp torbalarıyla beraber sokaklarda bulundu.
Hüsne Aslanı hiç kimse hatırlamıyor; Nuriye Sacıyı,
Sabiha Teskiricioğlunu, Şule Cımbılazı, Türkan
Alkayayı, Şemsiye Budakı ve daha nicelerini. Yalnızca
seçilmiş ölümler ve seçilmiş günler üzerinden siyaset yapmaktan
vazgeçsek ve toplum, vicdanıyla hesaplaşsa. Kişilere özel
değil, yalnızca insanlık için harekete geçsek. Mesela,
geçtiğimiz günlerde Adanada 8 kişinin bir genç kıza, liseli bir
genç kıza bir yıldır tacizde ve tecavüzde bulunduğunu hepimiz
gazetelerden öğrendik. Sonuç; bu 8 kişiyle ilgili yine gazete
haberleri şöyle: Güle güle serbest kaldılar. Makul şüphe
vardı zaten, şüphe olmasına rağmen bir şey
yapılmadı; kesin kanıt da vardı, yine yapılmadı.
Peki, bu liseli genç kızın yerine herhangi bir seçilmiş, yüksek
makamlarda oturan birinin kızıyla ilgili en ufak bir söz söylenseydi
reaksiyon ne olurdu, makul şüphe maddesi nasıl işletilirdi? Bu
sebeple söylüyorum, insanlık adına, fırsat eşitliği
adına herkesin vicdanını harekete geçirmesi gerek ve Türkiyede
şiddet konusunda, kadın-erkek demeden insan olarak hepimiz toplumsal
vicdanı harekete geçirmeliyiz ve bu vicdan harekete geçtiğinde
şiddetle ilgili reaksiyonlarımız sanıyorum daha
anlaşılır, daha rasyonel olacak. Mesela, az önce denildi ki:
Mecliste ağır konuşmalar oluyor. Evet, kültürümüzde küfürler
de hep biz kadınlar üzerinden gidiyor; kaba konuşmalar, küfürler,
argolar hep hanımlar üzerinden yürüyor. Buna da dur diyecek birisi
lazım, tabiatıyla hukuk her şeye çözüm getirmiyor. Burada çok
fazla yasa çıkarıyoruz, her gün bir şeyler için el
kaldırıyoruz ama adalet tecelli etmiyor çünkü vicdandan
arındırılmış bir hukukla mücadele etmeye
çalışıyor insanlarımız. Biz vicdanla giydirilmiş
bir hukuk arzusundayız kadınlar, erkekler ve bütün toplum olarak.
Selamlaşma
konusuysa tabiatıyla çok güzel. Selamlaşma kampanyaları yapmak,
konuya komşuya selam vermeyi arzu etmek, bu konuda telkinler yapmak çok
iyi ama Sayın Davutoğluna hatırlatır
mısınız, kendinden önceki Başbakan konu komşuyu ihbar
etmeyi önermişti insanlara, Tencere, tava çalanlardan başlayarak her
konuda komşunuzu ihbar edin. demişti. Acaba selamlaşma ile
ihbar arasında nasıl bir korelasyon kurdu Sayın Davutoğlu?
Kuşkusuz ki bu konuda da verecek bir cevabı vardır.
Ben bu vesileyle
bütün insanlarımız için şiddetsiz günler diliyorum.
Çok
teşekkürler ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirel.
Gündem
dışı üçüncü söz, Adana ilindeki esnafın sorunları
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Ali Halamana aittir.
Buyurunuz
Sayın Halaman. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana
ilindeki esnafın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİ HALAMAN
(Adana) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi ve şahsım adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlarım. Türk milletini selamlarım, Türk
halkını selamlarım. Dolayısıyla, gündem
dışı söz veren Başkana teşekkür ediyorum.
Bugün hafta
başı. Siyasetçiler genelde hafta sonları, işte, seçim
bölgesine giderler veya memleketlerine giderler. Memleketlerine gittiklerinde
bir siyasi sorumluluk adına uğrayabildikleri
Yani siyasi
çalışmalarını esnaflar üzerinden yapma gayreti içinde
olurlar, zaman zaman kendi parti teşkilatlarına giderler
dolayısıyla yoldan geçerken bazen çay ocağına oturur, bazen
bir alışveriş yaparken yorgancının yanına oturur,
araba almak isterse arabacının yanına oturur. Bundan dolayı
da ben Adanada sürekli
olarak pazar dediğimiz -özellikle Adanada
bitpazarı var, bitpazarı derler- yere de giderim. Burada
genelde Türkiyede uzun dönemdir mazot ithal, doğal gaz ithal denilir ama
Türkiye'nin son on iki yıllık dönem içerisinde ev aletlerinden tutun,
mutfakta kullanılan araç gerece kadar, marketlerdeki birtakım
gıda ürünlerine kadar, tarımda kullanılan ilaca, gübresine
kadar, sağlıkta kullanılan ilaç, tıbbi aletlere kadar,
binek arabasından traktörüne kadar, kamyonuna kadar genelde yüzde 80i
ithal. Bu ithalden dolayı Türkiye'nin piyasası -özellikle Hükûmet,
işte küreselleşiyoruz, küresel kavramlar diyerek- ithalata teslim
olan, ihracatı olmayan, imalat sanayisi sektöründe düşüş
hâlinde, üretim yok, işsizlik çok. Her sokakta Yok mu bana iş?
diyen insanları küme küme görme imkânın var ama bunları yapan
eden siyasi aktörler sanki Anafartalarda kendileri dükkân
çalıştırıyor gibi, sanki İstanbulun
Çamlıcasında borsa gibi, sanki hisse senedi satan tüccar gibi dolar
kuruyla, faiz oranlarıyla, doların inişi
çıkışıyla ilgili sürekli konuştukları için
Türkiyede önü alınmaz yani spekülatör veya spekülasyon deniliyor
buna
Bunu Hükûmet yani siyasi aktörler ya en tepede bulunan insan ya da
doların inişi çıkışı, faizin inişi
çıkışıyla sanki bir dükkâncı gibi bunlarla
uğraşıp bu memlekette farklı farklı grupların bir
şeyler kazanmasına vesile olurken yüzde 80 esnafın dükkân
kapatmasına vesile oluyor.
Dolayısıyla,
ben kısaca şöyle söyleyeceğim: Ya, siz Anafartalarda dükkân
mı çalıştırıyorsunuz kardeşim? Yani dolar için mi
yapıyorsunuz ya? Şimdi, Merkez Bankasına diyor ki:
İşini yap, ben mi yapacağım? Ya, Merkez Bankasının
Başkanı iyi veya kötü yapar. Kafa mı bırakıyorsunuz
adamda ya? Adamı mankurtlaştırıyorsun konuşa,
konuşa, konuşa. Neyi düzeltecek bu adam?
Dolayısıyla,
bizim Pozantı var, yokuş bir yer, giderken, arabanın
arkasına yazmış: Arabayı babam aldı, sağ olsun.
Ama bizim köyü dedikodu, laf, söz bitirdi. diyor. Ya, bu memleketi yöneten
bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı, neyse, kim yönetiyorsa,
ekonomiden sorumlu Bakan, bu kadar çok konuşur mu ya? Ya, arkadaş,
bir gün orada, bir gün burada. Bu kadar konuşa, konuşa piyasada
ekonomi mi kalır, alım gücü mü kalır, doların
fiyatını mı engelleyebilirsin, faizi mi durdurabilirsin ya?
Tüccar mısın kardeş sen ya? Bundan dolayı ben bunları
söylemek için kürsüye gelmiş oldum.
Hepinizi
saygı, sevgiyle selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
60ıncı
maddeye göre pek kısa söz taleplerinden 10 arkadaşıma söz
vereceğim.
Buyurun Sayın
Korkmaz.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününe ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, başta şehit anaları olmak
üzere annelerimizin, eşlerimizin, evlatlarımızın, hülasa
tüm kadınlarımızın geçmiş Kadınlar Gününü
kutluyor, hepsine ayrı ayrı saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Kadınlarımızın
sorunları ortada. Bu sorunlar o kadar birikmiş durumda ki çözüme
kavuşturmak için değil bir gün, bir hafta, aylarca
çalışılsa yetmeyeceği kesin. Başta
kadınlarımız olmak üzere herkesin, kadınlarımızın
toplumun eşit ve vazgeçilmez bireyleri olduğu bilinciyle, onlar olmadan
sosyokültürel kalkınma olmayacağı, sağlıklı ve
erdemli nesiller yetiştirilemeyeceği, çağdaş medeniyetin
kurulamayacağı gerçeğinden hareketle, kadınların
sosyal statülerinin iyileştirilmesine, geliştirilmesine katkı
vermesi gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Serindağ
2.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın, Gaziantepteki bir mitingde
kullandığı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan cumartesi günü Gaziantepte bir miting yapmış
ve AKPye 400 milletvekili istemiştir.
AHMET YENİ
(Samsun) 450 istemesi lazım.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) - Anayasanın uygulanmasını
gözetmekle yükümlü olan Cumhurbaşkanı, tarafsızlık ve
Anayasaya sadakatten ayrılmayacağına dair yemin etmiştir
ancak Sayın Cumhurbaşkanı, bunu yerine getirmemekle
Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga suçunu işlemektedir. Bu da
Cumhurbaşkanının meşruiyetini tartışmalı bir
hâle getirmiştir.
Teşekkür
ederim. Bunu kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Atıcı
3.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe ve Cumhuriyet Halk Partisinin Mersinde
yaptığı ön seçimde estirdiği demokrasi rüzgârının
tüm ülkeye hâkim olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutluyor, başta cinsiyet olmak üzere her türlü
ayrımcılığın son bulmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, önceki gün Mersinde demokrasi rüzgârları esti.
Cumhuriyet Halk Partililer güle oynaya sandığa giderek 25inci dönem
milletvekili adaylarını belirlediler. Ben, eğilim
yoklamasına katılan bütün aday adaylarını ve sandığa
giderek özgür iradeleriyle oy kullanan üyelerimizi yürekten kutluyorum.
Diğer illerimizde de ön seçime girecek olan aday adaylarımıza
başarılar diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin estirdiği bu
demokrasi rüzgârının tüm ülkemize hâkim olmasını diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Hayırlı olsun.
Sayın
Işık
4.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Türk lirası üzerinden
bir hac ücretinin belirlenmesi için Diyanet İşleri
Başkanlığı ile Hükûmeti göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İslamiyetin
beş şartından biri olan hac ibadetini yerini getirmek için
yıllarca emek harcayan ve dua ederek bu yıl hacca gitme
şansını yakalayan vatandaşlarımız ne yazık
ki AKP zulmüne maruz kalmışlardır. Son dönemde, daha önce 2.780
avro üzerinden belirlenen hac ücretinin 3.600 dolara dönüştürülmesiyle
kişi başına yaklaşık 1.500 TL dolayında zarara
uğrayan bu insanlarımızın inançları üzerinden ticaret
yapan Diyanet İşleri Başkanlığını ve
Hükûmeti göreve davet ediyorum. Türk lirası üzerinden bir hac ücretinin
belirlenmesiyle bu insanlarımızın mağduriyetinin
giderilmesi konusunda kendilerini bir kez daha uyarıyorum.
Size de
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özdemir
5.-
Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, AKPnin bazı
uygulamalarının hukuku ve demokrasiyi yok ettiğine ilişkin
açıklaması
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, Anayasamız gereği seçimlere giderken 3
bakanın istifa ettiğini biliyoruz; İçişleri, Adalet ve
Ulaştırma Bakanları. Şimdi, karşımızda
duruyorlar, her bakanlığın müsteşarı şimdi Bakan
olarak atandılar. Bir tespit için söylüyorum -kendi
şahıslarını tenzih ediyorum ama- bu, gerçekten hukuku
arkadan dolanmaktır. Oysa, Anayasamız, seçimlere giderken bu 3
bakanlığın, tarafsız kişiler, tarafsız
bakanlıklar tarafından yönetilmesini emretmektedir. On iki
yıldan bu tarafa, Allaha çok şükür, AKP ortada bir hukuk
bırakmadığı için, sözde tarafsız bakanlık
uygulaması gibi yapılan bu uygulamayı doğru bulmadığımı
ifade etmek istiyorum. Hukuksuzluklar başını almış
gidiyor. Cumhurbaşkanı 400 milletvekili verin bu işi
-başkanlık sistemini- güzellikle çözelim, aksi takdirde kötü olacak.
diyerek âdeta şantaj yapıyor. Bu ortamda, bu alanda hukuku,
demokrasiyi aramak mümkün değil.
Teşekkür
ediyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Az istedi az, 450 istemesi lazımdı.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
6.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, iktidar ve ana muhalefet
partisinden, seçim barajı, parti kapatılması ve her seçim
döneminde 3 bakanın değişmesi uygulamasını
kaldırmak konusunda bir çalışmayı Meclise getirmeyi
düşünüp düşünmediklerini öğrenmek istediğine ve 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününe ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
9 Mart 2003; CHP
ile AK PARTİnin uzlaşarak geçici bir Anayasa maddesiyle, Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğana seçim yolu açtıkları gün ve 9
Mart 2003te de Sayın Erdoğan Siirt Milletvekili olarak seçildi.
Şimdi
soruyorum iktidar ve ana muhalefete: Kenan Evrenin seçim barajını
kaldırmada, partilerin kapanmasını kaldırmada, yine her
seçim dönemi 3 bakan değişiyor, gereksiz, bunların da
kaldırılması konusunda bir çalışmayı Meclise
getirmeyi düşünüyor musunuz? Hemen bir günde çıkaralım.
Kadın,
yaşam, özgürlük. dedi kadınların binlercesi
(x)
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü tekrar Meclisten kutluyorum hepsinin.
Şunu söylemek
istiyoruz ki: Özgür kadın bu Mecliste ne zaman yüzde 50yi bulursa bu
Meclis o zaman özgür olacak.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Satır
7.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, AK PARTİ
Grubu olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan bütün partilerin milletvekillerini, özellikle
kadın milletvekillerini ezeli ve ebedi barışı tesis etmek
üzere rol almaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mart 1857 tarihinde
Amerikanın New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin greviyle
başlayan ve Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 8
Martta Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanan bugün, Türkiyede, 8 Mart
1921 tarihinde Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya
başlanmıştır.
Dün
itibarıyla, biz, bu günü, Mardinde kutladık. Dünün önemli iki
başlığı vardı. Birincisi kadına yönelik
şiddet, diğeri çözüm süreci. Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve Sayın
Başbakanımızın tabirleriyle Kadına yönelik
şiddet vicdansızlıktır, insafsızlıktır,
alçaklıktır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet
konusunda her türlü seferberliğe devam etme kararımızı bir
kez daha yeniledik.
İkinci husus
çözüm süreci, kardeşlik ve barış vurgusudur. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunan bütün partilerin milletvekillerini, özellikle
kadın milletvekillerini ezelî ve ebedî barışı tesis etmek
üzere rol almaya bir kez daha davet ediyorum. AK PARTİ Grup Başkan
Vekili olarak, biliyorum ki, her partinin kendi siyasi duruşu, siyasi
disiplini ve uygulamaları var. Ancak, bu konu partiler üstü bir konudur.
Çatışmadan, savaştan ve terörden en fazla
kadınlarımız zarar görmektedir.
Başbakanımızın da vurguladığı gibi,
kadınların sahip çıkmadığı hiçbir mesele
başarıya ulaşamaz. Çözüm süreci bütün milletin malıdır
ama her şeyden önce biz kadınların, annelerin ve kız
kardeşlerimizin malıdır.
Bu vesileyle
kadınların her nasıl olursa olsun şiddete maruz
kalmadıkları, ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda etkinliklerini
daha da artırdıkları, toplumda daha görünür ve güçlü
oldukları bir Türkiye dileğiyle, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu olarak, tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar
Gününü kutluyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Canalioğlu.
8.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun, bakanlık
görevlerine atanan müsteşarları kutladığına ve hac ile
umre ziyaretlerinde lise mezunu olan imam hatiplerin de görevlendirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de öncelikle,
bu süreçte yeni atanan, bakanlık görevine atanan
müsteşarlarımızı kutluyor, tebrik ediyorum. Umuyor ve
bekliyoruz ki süreci en güzel şekilde geçireceklerdir.
Sayın
Başkan, hac ve umre ziyaretlerinde lise mezunu olan imam hatiplerin
görevlendirilmediklerini ve mülakata tabi tutulmadan üniversite
mezunlarının gönderildiklerini ifade etmektedirler. Ancak, bilindiği
gibi, lise mezunu olan imam-hatipler de aynı zamanda otuz kırk
yıldır kendi köylerinde, kendi mahallelerinde insanları
eğitmektedirler ve onlara vaazlar vermektedirler. Ancak, bu seyahatlerde
kendilerine Tecrübesi yok. diye müdahale edilmekte ve gönderilmemektedir. Bu
durumun düzeltilmesini rica ediyorlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin, 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününe ilişkin konuşması
BAŞKAN
Gündeme geçmeden evvel, ben de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüyle
ilgili birkaç kelime etmek istiyorum kendi adıma ve Başkanlık
Divanı adına.
Şimdi,
erkekler yıllardır bir şey söyler: Kadınlar
analarımızdır, bacılarımızdır, eşlerimizdir,
kız kardeşlerimizdir, kızlarımızdır,
başlarımızın tacıdır, cennet anaların
ayağının altındadır. Elbette doğrudur, elhak
doğru söylüyorlar, amenna ve saddakna ama karşımda muhtarlar
var, içinde çok az kadın, hatta göremiyorum, burada benzeri. Dolayısıyla,
bütün erkek arkadaşlarımıza şunu söylemek isterim:
Kadınlar, evet, bu dediklerinizin hepsini kabul etmekle birlikte
artık dünyayı istiyorlar muhteremler. Dolayısıyla
MUSTAFA ÖZTÜRK
(Bursa) - Sizin olsun.
BAŞKAN Yok,
Sizin olsun. değil, vermiyorsunuz, verseniz...
Dolayısıyla,
dünyanın her alanında olmak istiyorlar.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) En yüksektesiniz.
BAŞKAN
Karar mekanizmalarının içinde yer almak istiyorlar. Sadece siyasetten
bahsetmiyorum, sendikalarda olmak istiyorlar, STKlarda olmak istiyorlar,
müsteşarlıklarda olmak istiyorlar, özel sektörde yönetici olarak yer
almak istiyorlar. Ben bilgilerinize sunuyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Siz Meclis Başkan Vekilisiniz kadın olarak.
BAŞKAN Niye
siz bu kadar rahatsız oldunuz Sayın Tunç? (Alkışlar)
Dolayısıyla
ben sizlere, hiç ayırt etmeden bilumum erkek
arkadaşlarımıza sunuyorum. Birazcık yetki devrine,
sorumluluk devrine hazır olun, kızlar felaket geliyor, haberiniz
olsun.
Saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
Gündeme geçiyoruz
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, ben de ancak yetiştim. Ben de
kadınlarla ilgili
BAŞKAN Ben
görmemiştim, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün bütün
Türkiyede çeşitli etkinliklerle kutladığımız 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, bugün Türkiyemizdeki
kadınlarımızın Atatürkümüzün istediği doğrultuda
olmadığı muhakkaktır. Türkiyede kadına yönelik
şiddetin giderek arttığı, kadın-erkek
eşitsizliğinin giderek sürdüğü bir ortamda Millet Meclisimizin
de yapacağı pek çok konu vardır. Bu konuda öncülük görevini
üstlenecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin kadına yönelik
şiddete karşı kadın-erkek eşitliğinin
kadının hayatın her alanında, sosyal, ekonomik, kültürel,
her türlü yaşantıda daha fazla, daha çok yer almasını
sağlayıcı her türlü tedbiri alması ve bunun da
öncülüğünü bizzat yapması gerekir.
Bu anlamda,
özellikle, şiddetten dolayı hayatını kaybetmiş tüm
kadınlarımızı tekrar saygıyla anarken tüm dünyadaki
bütün kadınlarımızın bu bayramını ben de
kutluyorum ve sizlere saygılar sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri, Adalet, İçişleri ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlıklarına
yapılan atamalarla ilgili bir Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi vardır, okutuyorum.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, 2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununun 6ncı maddesi uyarınca 25inci Dönem
Milletvekili Genel Seçiminin 7 Haziran 2015 Pazar günü
yapılacağı Yüksek Seçim Kurulunun 31/1/2015 tarihli ve 100
sayılı Kararıyla seçimin başlangıç tarihinin 10 Mart
2015 Salı günü olarak tespit edildiği, bu sebeple, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 114üncü maddesi uyarınca 7 Mart 2015 tarihinden
geçerli olmak üzere görevlerinden çekilen Bakanlardan; Adalet
Bakanlığına Kenan İpek, İçişleri
Bakanlığına Sebahattin Öztürk, Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığına Feridun Bilginin, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 114üncü maddesi gereğince
Başbakan tarafından atanmış olduklarına ilişkin
tezkeresi (3/1708)
6
Mart 2015
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 6 ncı maddesi uyarınca
25. Dönem Milletvekili Genel Seçiminin 7 Haziran 2015 Pazar günü
yapılacağı, Yüksek Seçim Kurulunun 31/01/2015 tarihli ve 100
sayılı kararı ile seçimin başlangıç tarihinin 10 Mart
2015 Salı günü olarak tespit edildiği, bu sebeple, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 114 üncü maddesi uyarınca 7 Mart 2015
tarihinden geçerli olmak üzere görevlerinden çekilen Bakanlardan;
Adalet
Bakanlığına Kenan İpek,
İçişleri
Bakanlığına Sebahattin Öztürk,
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına Feridun Bilgin'in,
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 114 üncü maddesi gereğince,
Başbakan tarafından atanmış olduklarını
bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, Anayasanın 114üncü maddesine göre atanmış
olan ve milletvekili olmayan bakanların Anayasanın 112nci maddesine
göre ant içmesi gerekmektedir.
VIII.-
ANT İÇME
1.-
Anayasanın 114üncü maddesine göre atanmış bulunan; Adalet
Bakanı Kenan İpek, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk
ve Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Feridun
Bilginin, ant içmesi
BAŞKAN -
Şimdi, Adalet Bakanı Sayın Kenan İpeki ant içmek üzere
kürsüye davet ediyorum.
Buyurunuz
Sayın İpek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Adalet
Bakanı Kenan İpek ant içti) (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim. Hayırlı
uğurlu olsun.
Şimdi, İçişleri Bakanı Sebahattin
Öztürkü ant içmek üzere kürsüye davet ediyorum.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk ant
içti) (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hayırlı olsun.
Şimdi, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Sayın Feridun Bilgini ant içmek üzere kürsüye
davet ediyorum.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Feridun Bilgin ant içti) (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Hayırlı olsun.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının dört tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Tezkereler (Devam)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Sırbistan Ulusal Meclisi Kadın Parlamenter Ağı
tarafından Avrupa Güvenlik ve İş Birliği
Teşkilatı Sırbistan Misyonu iş birliğiyle 2-3 Mart
2015 tarihlerinde Sırbistanın başkenti Belgradda düzenlenen
Güneydoğu Avrupa Kadın Parlamenterler Konferansına
katılması Genel Kurulun 24/2/2015 tarihli 63üncü Birleşiminde
kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/1709)
04/03/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Sırbistan
Ulusal Meclisi Kadın Parlamenter Ağı tarafından Avrupa
Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı Sırbistan
Misyonu iş birliği ile 2-3 Mart 2015 tarihlerinde
Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenen Güneydoğu
Avrupa Kadın Parlamenterler Konferansına Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir heyetin katılması Genel Kurulun 24/02/2015 tarihli ve
63'üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi
uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ad ve Soyad: Seçim
Çevresi
1) Hülya Güven (İzmir)
2) Mesude Nursuna
Memecan (Sivas)
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3/2/2015 tarihli
ve 214535 sayılı Kararıyla, NATO Parlamenter Asamblesi Siyasi
Komitesi üyelerinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/1710)
2/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 03/02/2015 tarihli ve
214535 sayılı Kararıyla, NATO Parlamenter Asamblesi Siyasi
Komitesi üyelerinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
NATO Parlamenter
Asamblesi Siyasi Komitesi üyelerinin ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 7'nci maddesi
gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin Polonya
Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanının vaki
davetine icabetle Romanya-Türkiye-Polonya Parlamentoları
Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısına
katılımı Genel Kurulun 10/2/2015 tarihli 53üncü
Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi
(3/1711)
03/03/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin Polonya Senatosu
Dışişleri Komisyonu Başkanının vaki davetine
icabetle Romanya-Türkiye-Polonya Parlamentoları Dışişleri
Komisyonları Üçlü Toplantısına katılımı Genel
Kurulun 10/02/2015 tarihli ve 53'üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi
uyarınca, heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim
Çevresi
1) Ahmet Berat Çonkar (İstanbul)
2) Ali Rıza Alaboyun (Aksaray)
3) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
4) Sinan Oğan (Iğdır)
5.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa
Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri (LIBE) Komitesi tarafından
23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brükselde düzenlenen Akıllı
Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi, Ulusal Tecrübeler, İzlenecek
Yol konulu toplantıya katılması Genel Kurulun 17/2/2015 tarihli
56ncı Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1712)
04/03/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Avrupa Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri
(LIBE) Komitesi tarafından 23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brüksel'de
düzenlenen "Akıllı Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi,
Ulusal Tecrübeler, İzlenecek Yol" konulu toplantıya Türkiye
Büyük Millet Meclisinden bir heyetin katılması Genel Kurulun
17/02/2015 tarihli ve 56'ncı Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ad ve Soyad: Seçim
Çevresi:
1) Celal Dinçer (İstanbul)
2) Abdurrahim Akdağ (Mardin)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 21 milletvekilinin, devletin
fiziksel, sosyal, ekonomik ve yasal tüm süreçleri çocuğun esenliğini
odağa alan bir perspektifle oluşturmak yükümlülüğünün
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1242)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çocuğun sağlıklı
gelişimi ve korunmasıyla ilgili tüm süreçleri içinde
barındıran yaşam hakkı, devletleri ilgili tüm konularda
önlem almakla ve bu noktada gerekli tüm süreçleri gerçekleştirmek
noktasında sorumlu kılar. Özellikle çocuğun aile
yaşamında, toplumsal yaşamda ve ilgili tüm süreçlerde güvenlik
içerisinde, mutlu ve özgür bir yaşam sürebilmesinin
koşullarının oluşturulması, devletlerin
sorumluluğu alanındadır. Bu bağlamda devletin fiziksel,
sosyal, ekonomik ve yasal tüm süreçleri çocuğun esenliğini odağa
alan bir perspektifle oluşturmakla yükümlü olduğu
aşikârdır. Bu konuda gerekli araştırmaların
yapılması ve önlemlerin alınması için Anayasanın
98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Hasip Kaplan (Şırnak)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) İdris
Baluken (Bingöl)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye
Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Devletin
çatışmalı süreçlerde çocukların korunmasına yönelik ek
tedbirler ve koruma mekanizmaları oluşturması gerektiği ve
yaşanan toplumsal eylemlere yönelik geliştirilen güvenlik
tedbirlerinin çocuklar göz önünde bulundurularak çok hassas bir
yaklaşıma ihtiyaç duyduğu açıktır. Ancak, devletin
ilgili kurumları belirtilen hassasiyetler noktasında herhangi bir
önlem almaktan çok, ilgili sözleşme hükümlerini ihlal edecek yöntem ve
yaklaşımlar sergilemektedirler. Çocuk Hakları
Sözleşmesi'nin Türkiye açısından 1995'te yürürlüğe
girmesinden bu yana on yedi yıl geçti. Fiili süreç neredeyse devletin
sözleşmeden haberi yokmuş gibi işlemekte olup, çocuklar büyük
bir hayal kırıklığından öteye geçememiştir.
Türkiye'de çocukların yaşam hakları da dâhil olmak üzere
sözleşmede güvence altına alınan temel hakları ya bizzat
devlet eliyle ya da gerekli önleyici mekanizmaların kurulmaması
nedeniyle ihlal edilmektedir. İntihar ve intihar girişimleri
incelendiğinde ürkütücü olan, 15 yaşına kadar olan
çocukların intihar oranlarındaki artıştır. 2000-2010
yılları arasında ölümle sonuçlanan öz benliğe yönelmiş
şiddet olaylarında toplam 869 çocuk hayatını
kaybetmiştir. Çocuk intiharları 2008'de 76, 2009'da 95 ve 2010
yılında ise 107'ye çıkmıştır. Bu sayı 2000
yılında 57'dir ve on yılda neredeyse 2 kat
artmıştır. Her bir intihar olayına karşılık
yaklaşık 10 intihar girişimi olayının vuku
bulduğu düşünülürse sorunun ne derece ciddi olduğu daha iyi
anlaşılabilir. Aynı dönemde 15-19 yaş arasındaki
intiharlara bakıldığında durum daha ciddi görünmektedir. Bu
yaş grubunda on bir yıllık süreçte toplam 8.223 kişi
intihar etmiştir. Yapılan araştırma sonuçları ve
ilgili uzman yorumları da gösteriyor ki çocuk intiharları gerekli
tedbirler alınarak önlenebilecekken gün geçtikçe daha da artış
kaydetmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesinin ilgili maddelerine uygun
olarak özellikle eğitim, sosyal hizmet ve sağlık kurumlarında
çocuğun yüksek yararı ilkesi çerçevesinde zihniyet dönüşümleri
sağlanmadıkça mevcut durum daha da kötüleşecektir.
Çocukların sağlıklı ve güvenli bir sosyal ortamda özgür bir
şekilde kendilerini ifade edebilecekleri ve potansiyellerini açığa
çıkarabilecekleri süreçlerin geliştirilmesinin Çocuk Hakları
Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili kurumlarının
sorumluluğunda olduğu açıktır. En fazla görülen hak
ihlalleri arasında toplumsal eylemler sırasında yaşanan
ölüm ve yaralanmalar, patlayıcı maddelerden kaynaklı
yaşanan ölüm ve yaralanmalar başta olmak üzere çocuğun
korunması hakkı başlığı altındaki ihlaller
en önemli başlıklarıdır.
Bu bağlamda
devletin fiziksel, sosyal, ekonomik ve yasal tüm süreçleri çocuğun
esenliğini odağa alan bir perspektifle oluşturmakla yükümlü
olduğu aşikârdır. Bu konuda gerekli
araştırmaların yapılması ve önlemlerin
alınması için araştırma komisyonu kurulmasında yarar
bulunmaktadır.
2.-
Mardin Milletvekili Erol Dora ve 21 milletvekilinin, Türkiyede çocukların
yaşadığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1243)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de
yaşayan çocuklar siyasi, toplumsal, hukuksal ve ekonomik alan içerisinde
sistemin yol açtığı hak ihlallerinin, yoksulluğun,
yoksunluğun, ayrımcılığın,
ırkçılığın ve benzeri sorunların tüm
sonuçlarının etkilerini gündelik hayatlarında yaşamak
zorunda kalmaktadırlar. Her fırsatta geleceğimiz olarak
belirtilen fakat eksik ve yanlış uygulamalar sonucu hak ihlallerine
uğrayan çocukların sorunlarının gündeme
taşınması amacıyla Anayasanın 98'inci, İç
Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1) Erol Dora (Mardin)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) İdris
Baluken (Bingöl)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel
(İstanbul)
17) Mülkiye
Birtane (Kars)
18) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal
Üçer (Van)
Gerekçe:
Türkiye, 14 Eylül
1990 yılında BM Genel Kurulu tarafından imzaya açılan Çocuk
Haklarına Dair Sözleşme'yi imzalamıştır. Sözleşme
yaşama, gelişme, korunma, katılım, sosyal ve kültürel hakları,
ifade ve örgütlenme özgürlüğü dâhil birçok temel haktan çocukların
yararlanmasını güvence altına almaktadır. İmzalanan bu
sözleşme 1995 yılından itibaren yürürlüğe girmesine
rağmen, çocuklar hak ihlalleriyle karşı karşıya
kalmış ve devlet tarafından yürütülmeye çalışılan
uygulamalar hayal kırıklığından öteye
geçememiştir.
Çocuk Hakları
Sözleşmesi'nin 6ncı maddesi, her çocuğun temel yaşama
hakkına sahip olduğunu, çocuğun hayatta kalması ve
gelişmesi için mümkün olan azami çabayı devletlerin göstermesi
gerektiğini belirtir. Türkiye'deyse sözleşmenin belirttiği,
devletlerin göstermesi beklenen azami çaba, daha çok, çocukların hak
ihlallerine uğramasına neden olmaktadır. İHD Çocuk
Hakları Komisyonunun Haziran 2012'de yaptığı açıklamada
son yirmi dört yıl içinde en az 552 çocuğun devlet güçlerince
öldürüldüğü, ayrıca AK PARTİ'nin iktidara geldiği 2002'den
bu yana öldürülen çocuk sayısının ise 171 olduğu
belirtilmiştir. Gündem Çocuk Derneği, Türkiye'de Çocuğun
Yaşam Hakkı 2011 Raporu'nda 2011 yılında devlet eliyle ve
devlet önlem almadığı için toplam 815 çocuğun
yaşamını yitirdiğini belirtmiştir. Günümüzde ise çocuk
ölümleri devam etmekte, ölümlerine neden olanlara karşı
başlatılan yargı süreçleri adil bir şekilde
sonlanamamaktadır. 2004 yılında 12 yaşında terörist
olduğu gerekçesiyle öldürülen Uğur Kaymaz, 2009 yılında
koyun otlatırken meydana gelen patlamada hayatını kaybeden
Ceylan Önkol, 2011 yılında Roboski köyünden kaçakçılık
yapmak için giden fakat savaş uçakları tarafından bombalanarak
öldürülen 19 çocuğun davaları en çarpıcı örneklerdendir.
Türkiye'de
çocukların uğradığı hak ihlalleri yalnızca
yaşam hakkı alanında da kalmamaktadır. Adalet
Bakanlığının verdiği rakamlara göre, Kasım 2012
tarihinde cezaevlerinde 1.943 tutuklu ve hükümlü çocuk bulunmaktadır.
Eğitim, sağlık ve gelişim haklarından yoksun
bırakılan bu çocuklar cezaevlerinde de hak ihlallerine maruz
kalmaktadır. Şubat 2012'de ortaya çıkan Pozantı M Tipi
Cezaevindeki tutuklu çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olayları
cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini gözler önüne sermiştir.
Çocuk işçi
sayısına baktığımızda ise yine oldukça sorunlu
bir tablo ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de TÜİK'in 2006
istatistiklerine göre 6-17 yaş grubunda bulunan 16 milyon 264 bin çocuktan
yüzde 5,9'u çalıştırılıyor. Günümüzde bu rakamlar
gittikçe artmakta, ayrıca ev içi çocuk emeği ve sanayide
çalıştırılan çocuk sayısı da bu
artışın içinde yerini almaktadır. Dünya Çocuk Günü'nde
açıklananlara göre, ülkemizde 42 bin çocuğun sokakta yaşadığı
ancak gayriresmî rakamlarla 200 bine yakın çocuğun sokakta
yaşamını sürdürmeye çalıştığı
belirtilmektedir. Bu çocuklar sokakta olmalarından dolayı hem
eğitim, sağlık gibi haklarından yoksun kalmakta hem de
çocuk işçi olarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadırlar.
Çocukların
karşı karşıya kaldığı hak ihlallerinin
verilerine baktığımızda, devlet tarafından yürütülen
uygulamaların ne kadar eksik kaldığını görmekteyiz.
Türkiye'de çocukların yaşadığı sorunların
araştırılması ve çocuklara karşı işlenen hak
ihlallerinin sonlandırılması amacıyla Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
3.-
BDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili
Pervin Buldanın, Türkiyenin Patriot füzeleri gibi son teknolojiye
dayalı savunma sistemleri ve radar üssüne sahip olma
arayışının arkasında yatan nedenlerin, olası
savaş ihtimalinin ve Türkiye dış politikasının
çıkmazlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1244)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'nin
Patriot füzeleri gibi son teknolojiye dayalı savunma sistemleri ve radar
üssüne sahip olma arayışının arkasında yatan
nedenlerin, olası savaş ihtimalinin ve Türkiye dış
politikasının çıkmazlarının tespiti ve çözüm yollarının
bütün yönleriyle araştırılması için Anayasa'nın
98inci ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
Pervin Buldan
Iğdır
BDP Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Türkiye
dış politikası Birinci Dünya Savaşı sonrası
"yurtta sulh, cihanda sulh" sloganıyla şekillenmiş,
statükocu bir politika izlemiştir. Son on yıla değin
gelişen bu politika yerini "komşularla sıfır
sorun" yaklaşımına bırakmıştır. Bu
süreç, İsraille Davosta yaşanan kriz, Yunanistan'la izlenen
tarihsel düşmanlık, Arap Baharıyla gerilmeye başlayan
İran'la ilişkiler, Kürdistan Özerk Yönetimiyle yaşanan içsel
gerginlik ve son olarak iki yıla yakındır Suriye'de Baas rejimi
ve Esadla yaşanan kriz, komşularla sıfır sorun
politikasının bittiğini göstermiştir. Sonuç olarak 8
komşusu olan Türkiye'nin Azerbaycan dışındaki tüm
komşu ülkelerle ilişkileri kötüleşmiştir.
AK PARTİ son
dönemde, Türkiye-AB ilişkilerini tümüyle dondurmuş, Avrupa
Birliği sürecini dış politika vizyonu ve söyleminden silmiş
ve yüzünü tümüyle Doğu'ya ve Batı dışı alana
çevirmiştir.
Türkiye, Suriye'de başlayan
çatışmalara, Başbakanın yaptığı
açıklamalarla ilk planda insani düzlemde yani
"Başımızdaki insanlık dramına sessiz
kalamayız." söylemiyle tepki göstermek durumunda olunduğunu
deklare etmesine rağmen, izlenen politikalar, Başbakan
Erdoğan'ın sözlerinde ifadesini bulduğu gibi "Suriye bizim
için bir dış mesele değil, iç meseledir."e
dönüşmüştür.
Türkiye,
başta Esata karşı destek verdiği Özgür Suriye Ordusu'na,
Temmuz ayında Suriye Kürtlerinin bazı şehirlerde öz yönetim
güçlerini oluşturması ile birlikte bu desteğini Kürtlerin
bölgedeki kazanımlarına karşı kullanmaya
başlamıştır. Gelişen süreçte, ÖSOdan sonra umudunu
bölgedeki çetelere bağlayan Türkiye, çetelerin Suriye Kürtlerine yaptığı
saldırılar sonrası onlarca Kürt'ün hayatını
kaybetmesine neden olmuştur.
Bu olaylar
öncesinde bir Türk savaş uçağının düşürülmesi, 2
pilotun hayatını kaybetmesi, ardından Akçakale'ye atılan
top mermilerinin 5 vatandaşımızın hayatını
kaybetmesine neden olması, Türkiye'ye göç eden rejim muhalifi göçmenler
Suriye krizinin büyümesine ve Türkiye'nin bir çıkmaza
sürüklenmesine yol açmıştır.
Tüm
bu olaylar yaşanırken Malatya Kürecik'te radar savunma sistemi
kuruldu. Türkiye'nin başta karşı olduğu Patriot füzelerini
NATO'dan istediği açıklandı. Bu konuda ilk açıklamayı
yapan Başbakan Erdoğan'ın ardından Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu da Türkiye'nin NATO'dan talep ettiği
sistemlerin yalnızca savunma amaçlı olduğunu, ülkemize yönelik
herhangi bir füze tehdidi olmadıkça bu sistemin harekete
geçmeyeceğini, yüzde 1, yüzde 5 bile ihtimal olsa, ülke güvenliği söz
konusu olduğunda her türlü tedbiri almak zorunda olduklarını,
sınırlarımıza yönelik güvenlik riski ortadan
kalktığında Patriotlar geldiği gibi ülkelerine geri
döneceğini açıkladı. Bu füzelerin nereye
yerleştirileceği konusunun tespiti için NATO tarafından
görevlendirilen 40 kişilik heyetin önümüzdeki günlerde Türkiyeye
geleceği açıklandı.
Türkiye
bu füzeleri almak için bu kadar emin ve istekliyken İran Meclisi Milli
Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Hüseyin Nakavi Hüseyni, Türkiye'nin
NATO'dan istediği Patriot füzelerinin Türkiye'ye yerleştirmesinin
savaş ilanı anlamına geldiği ve bölgesel savaşa neden
olabileceğini söyledi.
Patriot
füzeleri, konuşlandırıldıkları bölgedeki radarlar
sayesinde füze tehditlerini tespit ederek hedefine ulaşmadan onları
havada imha etmeye yarayan bir güvenlik kalkanı
oluşturmaktadırlar. Amaçları korumak olan bu savunma
araçlarına Türkiye'nin neden ihtiyaç duyduğu, olası bir
savaşın söz konusu olup olmadığı, Türkiye'nin yeni
savunma sistemleri ve radar üssüne sahip olma arayışının
arkasında yatan nedenlerin neler olduğu gibi soruların cevap
bulması amacıyla bu soruların tüm yönleriyle
araştırılması, Türkiye dış politikasındaki
çıkmazın ve çözüm yollarının tespiti için bir Meclis
araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
İki
gensoru önergesi vardır. Önergeler bastırılıp sayın
üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi
sırasıyla önergeleri okutuyorum:
C)
Gensoru Önergeleri
1.-
HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, kalkınma plan ve stratejilerinin oluşturulması
sürecindeki görevini yerine getirmeyerek ve KOBİleri yeterince
desteklemeyerek çevresel, ekonomik ve sosyal problemlere zemin
hazırladığı iddiasıyla Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/46)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Uygulanan
kalkınma stratejilerinin yaratmış olduğu sorunlar,
doğa katliamı, bölgesel eşitsizlik ve KOBİ'lerin içine
girdiği sorunlar nedeniyle Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet
Yılmaz hakkında, Anayasanın 98'inci ve 99'uncu, TBMM
İçtüzüğü'nün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru
açılmasını arz ederiz.
İdris
Baluken
Bingöl
HDP
Grup Başkanvekili
Gerekçe:
Türkiye'nin
kalkınma hamleleri, tarih boyunca "muasır medeniyet seviyesinin
üzerine çıkma" çabası olarak ifade edilmiş ve Türkiye
halklarına bu şekilde sunulmuştur. Türkiye'de iktisadi büyüme ve
kalkınma kavramı pratikte toplumdaki sınıfsal
eşitsizlikleri açıklayamadığı gibi bu tür
eşitsizlikleri gizlemek, perdelemek için kullanılmaktadır.
Nitekim son 10 yıldır 10 milyon aileyi yoksulluk
yardımlarıyla yaşamaya mahkûm eden büyüme ve kalkınma
stratejisi dolar milyarderi sayısını kırkın üzerine
çıkarmıştır.
Mevcut
kalkınma yaklaşımı doğal kaynakları sömürmekte,
doğayı tahrip etmektedir. 10'uncu kalkınma programında da
görüldüğü gibi, daha fazla ormanlık alan ve mera şirketlerin
kullanımına açılmış ve açılmaya devam
edilmektedir. Türkiye'nin kalkınma perspektifinin odağında
doğal alanların sermayenin birikimine sokulması, HES, RES ve
GES'lerin, kaya gazı sondajlarının, nükleer santrallerin,
termik-çimento-taş ocağı-liman işletmeciliğinin, maden
işletmeciliğinin, enerji nakil hatlarının, vadiler
arası dereleri taşıyacak su borularının,
ormanların, meraların özel şirketler tarafından
kullanımının desteklenmesi vardır.
Kalkınma
Bakanlığınca kalkınma planları başta olmak üzere
stratejik planlar, makro politikalar ve ilkeleri, hedef ve gösterge
niteliğindeki temel ekonomik büyüklükler belirlenmektedir. Bu program
hazırlanırken, halka, halkın yer aldığı
çeşitli platformlara, halkın temsilcileri olan çeşitli demokratik
kitle örgütlerine ya da sivil toplum kuruluşlarına
danışılmamaktadır.
Bugüne kadar GAP
için yapılan harcamalar 32 milyar lirayı aşmış, master
planının yüzde 80 nakdi gerçekleşmesi
tamamlanmıştır. Ancak fiziki gerçekleşmeye bakınca,
enerjide yüzde 90 civarında bir gerçekleşme
sağlanmışken halkın sosyo ekonomik düzeyini doğrudan
etkileyecek sulama projelerinin ancak yüzde 17lik bir bölümü
gerçekleşmiştir.
Sayısı
yaklaşık 3,4 milyon olan KOBİ'lerin durumu bugün içler
acısıdır. Ülke ekonomisinin bel kemiği olan KOBİ'lere
ilişkin proje ve destekler bugüne kadar sorunları çözememiş,
daha da derinleştirmiştir.
Ülkemizde
KOBİ'lerin en çok karşılaştığı
sorunların başında, pazarlama, planlama ve finansman
sorunları gelmektedir. Bu sorunlarla
karşılaşılmasında en önemli etkenin KOBİ'lerin
bilimsel olmayan çalışma yöntemleri ve eğitim eksikliğidir.
KOBİ'lerin
sayısal üstünlüklere rağmen oluşturdukları katma
değerin düşük kaldığı açıktır,
istihdamın yarıdan fazlasını oluşturan KOBİ'lerin
yarattıkları katma değer sadece yüzde 35'ler düzeyinde
kalmıştır. KOBİ'lerin oluşturdukları istihdama
karşın yeterli katma değer oluşturamamalarının
temelinde, emek yoğun çalışmaları ve teknolojilerini
yenileyememeleri vardır.
Kaynak
yetersizliği, küçük ölçekli olmaları, kendi ihtiyaçlarını
anlamakta yaşadıkları iç eksiklikler ve kötü işleyen bir
piyasa sebebiyle işletmelerin teknoloji ihtiyaçları otomatik olarak
bir talep doğurmamış, teknolojik gelişme için gerekli
olabilecek destek politikaları, yine kamusal finansman eksikliği
sebebiyle yeterli olamamıştır. Böylece, Türkiye'deki
KOBİ'lerin teknolojik gelişimi oldukça yavaş
kalmıştır.
KOSGEB
desteklerinden KOBİ'lerin ancak yüzde 0,7si faydalanabilmiştir.
KOSGEB performans göstergelerinde bile bu rakamlar yüzde 10'un üzerinde
beklenmektedir. Bu haliyle binde 7'i rakamı, Türkiye KOBİ
gelişimi için hiçbir şey ifade etmemektedir.
Giderek daha fazla
sayıda KOBİ teknolojik kapasiteleri arttırmak ve tesis
ekipmanlarını modernize etmek istese de gerekli finansman ve kredi
elde edilmesinde yaşanan güçlüklerden dolayı istediklerini gerçekleştirmeleri
zor olacaktır. Şöyle ki: KOBİler sanayi kesiminde faaliyet
gösteren işletmelerin yüzde 99,5'ine tekabül etmesine rağmen banka
kredilerinin ancak yüzde 5'inden az bir bölümü KOBİ'lere verilmektedir.
KOBİler
finansman yetersizlikleri nedeniyle gelişmiş teknolojilere sahip
olamamakta, eski teknoloji ile emek yoğun çalışmak zorunda
kalmaktadırlar. Bu da ürettikleri malın kalitesine olumsuz
yansımaktadır. Kalitesiz üretim KOBİ'lerin satış
gücünü, dolayısıyla büyük işletmelerle rekabet gücünü engellemektedir.
Bütün bu
sorunların temel kaynağı Kalkınma
Bakanlığının geliştirmiş olduğu
yanlış kalkınma stratejileri ve yetersizlikleridir.
Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz bulunduğu konum
itibarıyla bütün bu sorunların esas muhatabı olup, ilgili görevi
layıkıyla yerine getirememektedir.
2.-
HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, Türkiyenin son dönemde ekonomik ve istihdama yönelik
göstergelerinin kötüye gittiği iddiasıyla Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/47)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Döviz
kurlarındaki yükseliş, faiz oranları üzerinden yürüyen
tartışma, yüksek borçluluk düzeyi, dışa
bağımlılık gibi nedenlerden ötürü Türkiye ekonomisinin
hızla içine girmekte olduğu kriz nedeniyle Ekonomi Bakanı
Sayın Nihat Zeybekci hakkında, Anayasanın 98'inci ve 99'uncu,
TBMM İçtüzüğü'nün 106'ncı maddeleri uyarınca Gensoru
açılmasını arz ederiz.
İdris
Baluken
Bingöl
HDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
AKP
iktidarının ekonomi politikaları nedeniyle ülke iktisadi bir
darboğaza girmiştir. Darboğaz durumunun tehlike sinyalleri
vermesi, iktisadi göstergeler ve icracı makamlar arasındaki
tartışmalarda kendisini göstermekteyken, veriler olumsuz seyir
aldıkça ve makamlar arası tartışmalar harlandıkça
iktisadi darboğaza daha fazla girilmektedir.
Küresel piyasa ve
finans kapital mantığı gereği iktisadi durum sadece
ekonomik verilerden değil, birçok alanda üretilen politikalardan
etkilenmektedir. Şeffaflık, demokratiklik, hesap verilebilirlik,
hukukun ve adaletin tesisi, dış politika gibi alanlar iktisadi alanla
iç içe girmiş durumdadır. Kısa başlıklar halinde
belirtirsek;
AKP
iktidarının gittikçe otoriterleşmesi ve şeffaflıktan
uzak kalması ekonomik verileri olumsuz etkilemiştir. Aynı
şekilde, dış politikadaki doğru stratejiler de ekonomi ile
yakın ilişki içerisindedir. Sıfır politikadan, Osmanlı
önderliği vizyonuna geçiş ve Ortadoğu ile Arap dünyasındaki
gelişmeleri okuyamamak ekonominin kötüleşmesine neden olmuştur.
Komşu ülkeler ve Arap dünyası ile ticari ilişkiler büyük oranda
erimiştir. Şubat ayında ihracat, geçen yılın aynı
ayına göre yüzde 13 azalışla 10 milyar 495 milyon dolar
olmuş, yılın ilk iki ayında toplam ihracat yüzde 6,7
gerileme ile 22 milyar 826 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Demokratikleşme ile ilgili kaygılar ve dış politikadaki
başarısızlıklar sonucu ekonomide güven ortamı
sarsılmıştır. Bu yönüyle hiçbir yatırımcı
üretime ve istihdama yönelik yatırımlarını artıramaz
hale gelmiştir.
Doların
yükselişi karşısında çaresiz kalan AKP iktisat
politikaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdinde kendini
kamufle etmek için siyasi gerginliği arttırma yoluna
başvurmuştur. Öyle ki, Cumhurbaşkanı her
konuşmalarında kurumsal özerklik hiçe sayılmakta, kendi
kabinesinde bulunan bakanlar bile üstü örtük bir şekilde vatan haini ilan
edilebilmektedir. Dolayısıyla dolar daha fazla yükselmiş ve
rekor kırarak 2,57 seviyesine yükselmiştir. Bu kapsamda Merkez
Bankası 40 milyon dolar döviz ihalesi yapmak isterken, bu
meblağı 60 milyon dolara çıkarmasına rağmen dolar
yükselişini sürdürmüştür. Böylece dolar kurundaki her 11
kuruşluk artışın reel sektöre ve Türkiye'ye 20 milyar TL'ye
yakın ek fatura çıkarmıştır. Öyle bir durum söz konusudur
ki ekonomi politikalarından sorumlu bakanlardan biri olan Kalkınma
Bakam Cevdet Yılmaz bu çaresizliği şöyle ifade etmektedir:
"Böyle bir ortamda makroekonomik temeller itibarıyla kurdaki
artışı doğrusu tam açıklamak mümkün değil."
Enflasyon
artışı da ekonominin büyük bir olumsuzluk içerisinde
olduğunu kanıtlamaktadır. 2015 yılı Şubat
ayında bir önceki aya göre yüzde 0,71, bir önceki yılın
Aralık ayına göre yüzde 1,82, bir önceki yılın aynı
ayına göre yüzde 7,55 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,77
artış gerçekleşmiştir. Enflasyonun yüzde 8,77 olduğu
bu ortamda 2015 yılına 2,3 ve 3 artı 3 zam sonucu zararla
başlayan emekliler başta olmak üzere memurlar ve özel sektör
çalışanları daha fazla zarar görmektedir.
2003
yılında hane halkı kullanılabilir 100 liralık
gelirinin 3 lirasını borçluydu, bugün 55 lirasını borçlu
durumdadır. Vatandaş bankalardan kredi kullanmış, borcu çok
yükselmiştir. Ayrıca bu dönemde borçlanarak tüketim yapan hane
halkının geliri reel olarak hiç artmamıştır. 2003
yılında özel sektörün borcu 49 milyar dolardı, 2014 sonunda 278
milyar dolara yükseldi. Tüketici kredilerinin millî gelire oranı 2003'te
yüzde 1'di 2013'te yüzde 16'ya yükseldi. 2006 yılı sonunda 29 milyar
dolar olan döviz açık pozisyonu 2014 yılı sonunda 180 milyar
dolara ulaştı.
Özel sektör,
aldığı dış kredileri geçen yıla göre yüzde 35,44
azaltmıştır. Buna karşın Türkiye
vatandaşlarının, yurtdışında yaptıkları
doğrudan yatırım miktarı, geçen yıl yüzde 89 artarak
6,66 milyar dolara çıkmıştır. Nitekim, yabancı
yatırımlar Türkiye'de gayrimenkul almaya yöneliktir. İstihdam ve
üretim esaslı yabancı yatırım gittikçe azalmaktadır.
Ekonomik verilerin
toplumsal etkilenme adına en önemli göstergelerinden biri istihdam ve
işsizlik meselesidir. AKP iktidarının on iki yıllık
işsizlik ortalaması yüzde 10,8 olmuş, son açıklanan
Kasım 2014 verilerine göre işsizlik yüzde 10,7 olarak
gerçekleşmiştir. Tam on iki yıldır işsizlik
düşmemiş, ancak AKP iktidarının maskesi
düşmüştür. 2001 yılında yüzde 6,6 olan işsizlik, son
verilere göre, 2015'te 10,7'ye çıkmış, yani
katlanmıştır.
Tüm bu AKP
iktisadi tablosunun toplumsal tahribatı ise büyük düzeydedir. Gezi
direnişinin toplumsal tabanı olan ve dünyadaki işgal et
eylemlerine kitlesel benzerliği olan okumuş işsizler sorunu
ortaya çıkmıştır. Bu işsizler beşeri
yatırımlarını gerçekleştirmelerine rağmen
karşılığını alamamakta ve sonuç olarak isyan
derecesine yükselmektedir. Her 5 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanmakta
ve bu boşanma durumunun ana gerekçesinin ekonomik olduğu
belirtilmektedir. 2008 yılında Türkiye'de antidepresan ilaç
kullanımı 17 milyon kutu, bugün 37 milyon kutudur. 30 milyona
yakın insanımız yoksulluk sınırının
altında yaşamaktadır. Sonuç olarak ise bu vahim tablonun
göstergelerini arttırmak mümkündür.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensoruların
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin
gününü de kapsayan Danışma Kurulu önerisi daha sonra
onayınıza sunulacaktır.
58inci maddeye
göre bir düzeltme talebi vardır.
Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, buyurunuz.
IX.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, bir önceki, 69uncu oturum olsa
gerek -tutanakları getirttim- orada darbeleri konuşurken
olağanüstü mahkemelerle ilgili bir tartışma vardı.
İstiklal mahkemeleri, sıkıyönetim askerî mahkemeleri, devlet
güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler
Ve o arada,
karşılıklı konuşma esnasında şöyle bir söz
sarf ediyorum: 60 ihtilali darbe değil mi, 72 darbe değil mi, 82
darbe değil mi? Karşı taraftan sataşma var, tekrar cevap
veriyorum: Çikolata mı, şeker mi onlar.(x)
Öyle deyince bu kavram anlaşılamıyor, Darbeler çikolata
mı, şeker mi onlar? olarak düzeltilmesini talep ediyorum.
Bir de aynı
oturum içinde Avam Kamarasını örnek vermiştim, seçimle ilgili
bir tartışma vardı. Oy sayımı nasıl olur? İç
Tüzük 139da Eğer tartışma varsa olumlu oylar, olumsuz oylar
ayrılır ve öyle sayılır. diye yazıyor. Orada, Avam
Kamarasında oylar sayılırken yanlışlık
olmasın diye ayrı kapılardan çıkarlar, turnikeden geçerler
ve onların bir tabiri de var: Koyun gibi sayılırlar.(x) kavramı. Bu koyun gibi
kavramı bizim Meclise denk düşmemiş, onun
çıkarılmasında yarar görüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Gene 58inci maddeye
göre bir düzeltme talebi var.
Konya Milletvekili
Sayın Faruk Bal, buyurunuz.
2.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması (x)
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de son
oturumda yaptığım bir konuşmada, saygıyla
andığımız, dualarla yâd ettiğimiz rahmetli Genel
Başkanımız Alparslan Türkeşe atfen söylediğim bir
sözün düzeltilmesi değil, devamını ifade etmek için
huzurunuzdayım, yanlış anlamalara meydan vermemek için.
Rahmetli
Başbuğumuz, bugünü de görerek, geçen konuşmamda ifade
ettiğim sözünde aynen şöyle söylüyor: Ben Türk milletini sokakta
ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile
çiğnenen hukuk düzenine, ahlaktan yoksun hürriyete, tefeciliğe,
karaborsaya çağırmıyorum. Ben Türk milletini Türklük gurur ve
şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette
yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısaca hak yoluna,
hakikat yoluna, Allah yoluna çağırıyorum. diyor.
Her cümlesi, her
kelimesi ve değindiği her kavram bugünün Türkiyesine
ışık tutan rahmetli Başbuğumuzu saygıyla,
hürmetle, duayla yâd ediyor, bu şekilde son oturumda yapmış
olduğum konuşmaya açıklık getiriyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
X.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, tüketici hakları alanında yaşanan
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/77)
ön görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 9/3/2015 Pazartesi günü (Bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırmasına Dair Ön Görüşmeler kısmında yer
alan (10/77) numaralı tüketici hakları alanında yaşanan
sorunların araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin görüşülmesi, Genel Kurulun
09.03.2015 Pazartesi günlü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi, efendim, Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkanının verdiği öneri, Barış ve Demokrasi
Partisinin grup başkanının grup adına verdiği bir
önerinin ön sıraya çekilmesidir. Barış ve Demokrasi Partisi diye
bir parti yok. Dolayısıyla, bu parti kendini feshettiğine göre,
bu konudaki araştırma önergesiyle iradesini ve imzasını
çekmiş demektir. Dolayısıyla, bunun gündeme alınarak
görüşülmesi konusu usulen aslında değerlendirilmesi gereken bir
konu. Çünkü, kendini feshetmiş bir parti, onun önerisini görüşüyoruz.
Burada uygulama konusunda yani aslında Danışma Kurulunu yapan
Meclis Başkanlığının bu konuda böyle bir irade
beyanını orada zikretmesi gerekirdi, bu uyarıyı
yapması gerekirdi çünkü huzurlarınızda Hasip Kaplan, Grup
Başkan Vekili sıfatıyla verilmiş, milletvekili
sıfatıyla verilmiş bir önerge de söz konusu değil. Bu
durumda, kendini fesheden iradesiyle feshetmiş demektir. Bu konuda bir
usul tartışması açılması gerektiğini
düşünüyorum efendim.
BAŞKAN
Anladım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Eğer açılacaksa lehte efendim.
BAŞKAN Bir
saniye... Hayır, itirazım yok, şurayı dinleyeyim. Sadece
burayı dinleyeceğim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tabii, tamam.
BAŞKAN Bir
problemimiz yok; sadece burayı dinleyeceğim, sonra size
döneceğim.
Sayın Kaplan,
buyurunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, muhalefet partisi Sayın Grup
Başkan Vekili diyor ki: Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına verilmiş bir önerge vardır. Doğrudur,
Barış ve Demokrasi Partisi bu Meclise grup olarak geldi, ben de Grup
Başkan Vekiliydim ve burada hakikaten tarihî bir muhalefet görevini de
yaptı ve bu önergeleri verdi.
Ancak, biliyorsunuz, bu Siyasi Partiler Yasasını Kenan Evren
yaparken bize de bu yüzde 10 barajını, bilmem ne engellerini koydu.
Biz de bağımsız seçimlere girip, seçildikten sonra gelip
Halkların Demokratik Partisi Grubunu kurduk. Bir kısım
milletvekilimiz siyasi yasaklıydı, daha yeni bu hafta yasakları
kalktı, onlar da partimize dâhil oldu. Ve bu geçmişte verdiğimiz
önergelerimizin, 20 milletvekili imzası ve grubu temsilen verilen
önergelerin, Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın İdris Balukenin imzasıyla hepsi Meclis
Başkanlığında yenilenmiştir.
BAŞKAN
Üstlendiğine dair bir imzası var.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu nedenle, bizim önergelerin aşağı inmesi
İç Tüzük 19a uygundur ama çok istiyorlarsa İç Tüzük
tartışmasını... Yani, iktidarla
uğraşacaklarına...
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Ara verin Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Öyle bir parti yok
BAŞKAN
Anlamadım, efendim?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Ara verin, müzakere edelim Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani, olmayan bir partinin önerisi
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Doğru, ara verin, müzakere edilmesi gerekir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Olmayan bir partinin, hakikaten yani teknik olarak
bakıldığında
Çünkü, mesela seçimlerin yenilenmesi hâlinde
bunlarla ilgili irade kadük oluyor, tekrar yenilenmesi gerekiyor. Bu konu bir
bakıma
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Parti var da adını değiştirdik
kurultayda.
BAŞKAN
Peki
OKTAY VURAL
(İzmir) Feshetmiş kendisini.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, bu Meclis
araştırması önergelerinde aslolan milletvekillerinin
imzalarıdır. Sayın Hasip Kaplan o dönem Barış ve
Demokrasi Partisinin Grup Başkan Vekiliydi ama vekil olarak ve
imzasının sahibi olarak burada.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ama, en az 20 kişi lazım.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Bizler de, bu önergede imzası bulunan 20
milletvekilleri varız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hani, nerede?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Ama, bu konuda, sizin açınızdan, İç
Tüzük açısından Meclis Başkanlık Divanının bu
tutumunda bir problem var gibi görünüyorsa bir ara verip müzakere edilmesi
lazım.
BAŞKAN
Evet, ben usul tartışmasını açacağım. Lehte,
aleyhte alayım.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Lehte.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Lehte efendim.
FARUK BAL (Konya)
Aleyhte.
LEVENT GÖK
(Ankara) Lehte.
BAŞKAN
Aleyhte Sayın Vural, lehte Sayın Kaplan, lehte Sayın Gök
O zaman, size
aleyhte vereyim Sayın Gök, şimdi bütün gruplara veriyoruz ya.
Sayın Kubata
lehte vereceğim.
Lehte ilk söz,
Sayın Kaplana aittir.
Buyurunuz.
XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
BDP Grubu adına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulda görüşülmesini talep eden HDP grup önerisinin
görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, gerçekten
şaşıyoruz, nasıl bir çalışma tarzı var bu
Meclisin? Bu Mecliste siyasi konumlanma nedir? Ana muhalefet ile MHP muhalefeti
iktidarı hedef alacağına bizimle uğraşıyorlar.
Kardeşim, muhalefet iktidara karşı yapılır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Olmayan bir partinin neyini görüşeceğiz ya?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, sabah bir şey ifade ettim. 9 Mart bugün. 9 Mart
2013te ana muhalefet ile iktidar partisi anlaştı, o zaman Siirt ara
seçimleri vardı, bir geçici madde çıkardılar, Anayasaya
eklediler, Bu ara seçimde Anayasa değişiklik hükümleri bir seneye
ilişkin uygulanmaz. diye Sayın Erdoğanın yolunu
açtılar. Şimdi de nasıl kurtuluruz diye çare arıyorsunuz.
Şimdi, tabii ki Kenan Evrenin Anayasası darbe
anayasası olunca
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Değiştirelim.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
seçim barajı yüzde 10
olunca, hazine yardımı yüzde 7 olunca -ki 3e indi sırf
bağımsızlar yararlanmasın diye, iktidar partisi orada da
çıkıntı yaptı, sırf HDP olarak biz
yararlanmayalım diye- yüzde 3 seçim barajında bir önerge verdik
Bağımsız seçilip grup kuran partiler de hazine
yardımından yararlanır. dedik, onu da engellediniz.
Yani, parti kapatmayı... Dün Sayın Davutoğlu
çıkmış, Mardinden -benim şehrimden, ilk Mardinde siyasete
başladım, benim ilçem İdil, Cizre, Silopi oraya
bağlıydı- diyor ki: Partiler varsa gelsin, bir günde parti
kapatmayı zorlaştıralım. Kardeşim, şimdi,
Allahınızı severseniz ben sizin nerenizi düzelteyim? HEPi
kurduk, kapattınız; ÖZDEPi kurduk, kapattınız; DEPi
kurduk, kapattınız; HADEPi kurduk, kapattınız;
DEHAPı kurduk, kapattınız; geldik, DTPyi bu Mecliste kurduk,
bağımsız seçildik, DTPyi de kapattınız. Bizim bütün
partileri kapatıyorsunuz. Sonra yüzde 10 barajını dayatıp
Seçimlere girip Mecliste grup olmayı, söke söke bu hakkı alarak
geldik, burada 2 dönemdir grup kurduk.
ÖNDER MATLI (Bursa) Anayasayı
değiştirelim, Anayasayı.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sanki biz
kapattık.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, iki dönemdir
geldik, grup kurduk, değil mi? Barış ve Demokrasi Partisi
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Kim kapattı,
kim?
HASİP KAPLAN (Devamla) Demokratik Toplum Partisini
2009da sizin savunduğunuz darbe yasaları sonucu Anayasa Mahkemesi
kapatmadı mı Sayın Ünal?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Bizi de kapatmak
istediler Sayın Kaplan.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, 2008de bizi
kapatmak için dava açmadılar mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) Ahmet Türkün, Aysel
Tuğlukun üyeliği sizin döneminizde, sizin seçtiğiniz
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) 2010da biz parti
kapatmayı kaldıralım dedik, siz oy vermediniz. Niye oy
vermediniz 2010da?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bak, Anayasa Mahkemesinin 10 üyesini siz seçmediniz mi? Ya, bak,
yarın da Anayasa Mahkemesine üye seçeceğiz, yarın da 11inci üye
olacak.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Niye oy vermediniz?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sizin seçtiğiniz üyeler kapatmadı mı bizim partimizi?
Ya, Allahtan korkun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ya, 2010da sen niye oy vermedin parti kapatmaya?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Anayasa değişikliğine oy vermediniz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi bakın, eğer çok samimiyseniz gelin şu
Kenan Evrenin, darbecilerin Siyasi Partiler Yasasını, Seçim
Yasasını, seçim barajını kaldıralım. Bakın,
seçime daha vakit var. Gelin anlaşalım, bir günde seçim
barajını makul bir düzeye indirelim. (CHP sıralarından
alkışlar) Var mısınız? Var mı yüreğiniz? Var
mı cesaretiniz? Gelin, parti kapatmayı
Davutoğlu diyor,
kapatalım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Hani Barajları yıkacağız. diyordunuz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Gelin, biz Sayın Davutoğlunun çağrısına
evet diyoruz. Gelin, bir günde değiştirelim. Öyle lafla olmaz,
lafla peynir gemisi yürümez arkadaşlar.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Oy vermediniz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Oylamaya bile katılmadınız, oylamaya.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Öyle, koskoca Başbakan diyecek, çağrısını
getirin, 5 grup başkan vekili atın imzanızı, Anayasa değişikliğini
getirin, ana muhalefete, biz de ne deriz, görürsünüz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ya, oylamaya katılmadınız, getirdik buraya.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi fesholmadı,
ismini değiştirdi Demokratik Bölgeler Partisi oldu. Şimdi onu
da bırakın, biz Halkların Demokratik Partisine geçtik, bu
önergelerin altında imzamız var, 20 milletvekilimiz var, ondan sonra
da bütün önergelerimizi yeniledik, hepsini Meclis
Başkanlığına verdik; Kanunlar Dairesinin bilgisi
dâhilindedir.
Ey muhalefet,
iktidarla uğraşın, ana muhalefetle, bizimle
uğraşmayı bırakın, bırakın!
OKTAY VURAL
(İzmir) Olmayan bir partinin neyini görüşeceğiz ya?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Biz Meclis Başkanlığına bu düzeltmeleri
yaptık.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Şu anda böyle bir parti grubu yok.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, bunun hesabını yapan bir partiyiz. Biz Meclis
Başkanlığına bunu yaptık, daha önce de bundan 20-30
tane getirdik, burada görüştürdük.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bununla ilgili bizde yok bir bilgi. İşlemlerle ilgili
bir bilgi yok.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sayın Cemil Çiçek onun için bugün Danışma Kurulundan
araştırma önergemizi buraya indirdi. Cemil Çiçeki getirin, Cemil
Çiçek hakkında işlem yapalım. Zaten 3 dönemi doldu, onun da
durumu iyi gözükmüyor. Tamam mı?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Aleyhte,
İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural, buyurunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Faruk Bal
BAŞKAN
Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal, buyurunuz.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı veya Başkan adına görev yapan vekilleri
elbette ki Anayasayla bağlıdır, elbette ki İç Tüzükle bağlıdır
ve elbette ki yürürlükteki mevzuatı uygulayacaktır.
Şimdi, usul
tartışması açtığınız konuyla ilgili olmak
üzere bu kuralların gündem yapılırken gözetilmemiş
olduğunu tespit ediyoruz. Birinci olarak, öneriyle görüşülmesi
istenilen konu, BDP tarafından ve BDP Grup Başkan Vekili Hasip Kaplan
tarafından verilmiş olan bir konudur, bugün gündeme
alınmasını isteyen de HDP ve HDPnin grup başkan vekilidir.
Karşımıza iki tane temel sorun çıkıyor: Bir, BDP,
şu anda grupta hükmen hukuki varlığını devam ettiren
bir parti midir? Değildir. Demek ki bu konuyu Meclis Başkanlığının
incelemesi lazım. İki, bu öneriyi getiren Sayın Hasip Kaplan
grup başkan vekili midir? Değildir. Bir tanesi hükmi şahsiyet,
diğeri ise temsiliyet açısından iki tane sakatlık vardır.
Bu sakatlığı Meclis Başkanlığı gündemi tayin
ederken göremez ise bu Mecliste yapılacak olan incelemeler nasıl
sağlıklı bir sonuca ulaşabilir? Dolayısıyla,
önerinin bu nedenlerden dolayı görüşülmemesi gerektiğini
düşünüyoruz. Ancak, görüşmelere başlandığı
sırada HDPnin BDP önerisini üstlendiğine dair bir yazının
gelmekte olduğunu söylediler, böyle bir yazı gelirse bu konudaki
düşüncemizi ayrıca ifade etmek isterim.
Bu vesileyle,
Sayın Başbakan yani böyle efelenme politikaları çerçevesi
içerisinde Getirsinler bir öneri, Anayasayı iki gün içerisinde
değiştirelim, parti kapatmaları ortadan kaldıralım.
diyor. Sayın Başbakan kurnaz bir şahsiyettir ve Oslo
görüşmeleriyle ortaya çıkmış olan, Türkiyede terörle
organik bağlantısı, terörü politik araç olarak benimsemiş
olan partilerin kapatılacağına ilişkin taahhütlerini yerine
getirebilmek için MHP ve CHPnin kapatılacağına dair kamuoyunda
ortaya çıkan şayiayı, kendisinin Başbakan olarak durumunu
değerlendirmek yerine suçu muhalefet partilerine atabilecek bir yol
izlemiştir. Bir Başbakan eğer ülkesindeki 2 tane partinin
kapatılmasına ilişkin birtakım kumpasların
kurulduğunu biliyor ve bunun üzerine gidemiyor ise anayasa
değişikliği şeklinde bir efelik yapmasının hiçbir
anlamı yoktur. Elbette ki Sayın Başbakanın böyle bir
efeliğinin arkasında ciddi bir kurnazlık ve sinsi bir politika
vardır; bu sinsi politika da terörü politik araç olarak benimsemiş ve
terör örgütleriyle organik iş birliği içerisinde bulunan partilerin
hiçbir şekilde kapatılamayacağına ilişkin 2010
tarihindeki Anayasa değişikliğinde AKPnin gündeme
getirdiği hedefini tekrar hayata geçirmektir.
O zaman da
söyledik şimdi de söylüyoruz: Milliyetçi Hareket Partisi hukukun
üstünlüğüne ve evrensel değerlere inanan bir partidir. Bu kapsam
içerisinde, evrensel değerlerin ortaya koyduğu, Venedik
Kriterlerinin benimsediği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
İspanyada terörü lanetlemeyen bir parti hakkında verdiği karara
paralel olarak Anayasanın 68inci maddesindeki ilkeleri korumak
kaydıyla terörle ilişkisi olan, terörü lanetlemeyen, terörle organik
bağ içerisinde bulunan ve terörü destekleyen, besleyen partilerin
kapatılmaması düşüncesine karşıdır.
Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi bu sinsi tuzağın
farkındadır ve Başbakanın efelendiği konuyla ilgili
olmak üzere, onun düşüncesine, hukuk düzeni ve Anayasa çerçevesi içerisinde,
evrensel kurallara bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin
birliğini, bütünlüğünü, millî bütünlüğünün bölünmezliğini
ve ülke bütünlüğünün bölünmezliğini sonuna kadar savunacaktır
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, sayın
konuşmacının biraz evvelki konuşmasında, Grubumuzun
sanki Meclisi yanıltır bir tutum içerisinde olduğunu ima eden
bir beyanı oldu ve bu durumdan kaynaklı olarak sanki bizim grup
olarak daha önce verilmiş bir Meclis araştırması önergesini
yeni sahipleniyormuşuz gibi bir ifade kullandı. Grubumuza
sataşma vardır.
BAŞKAN Buyurunuz.
XII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Konya Milletvekili Faruk Balın usul
görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Biz, grup olarak
Barış ve Demokrasi Partisinden istifa edip Halkların Demokratik
Partisine geçtikten sonra, daha önce Barış ve Demokrasi Partisi
adı altında Meclise vermiş olduğumuz bütün
araştırma önergelerimizi tekabül edip HDPye geçişini
yaptık. Dikkat ederseniz, zaten, bugünkü Danışma Kurulu
toplantısında HDP Grup Başkan Vekili Sayın İdris
Balukenin imzasıyla söz konusu (10/77) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin gündeme alınıp
tartışılmasını, konuşulmasını ifade
etmişiz. Kanunlar ve Kararlarda HDPnin böyle bir talebi olmamış
olsa böyle bir yazının buradan çıkma şansı yoktu.
Dolayısıyla, HDPnin yaptığı işlemlerde
tamamıyla İç Tüzüke uygunluk söz konusudur, burada bir terslik söz
konusu değildir. Ama konuşulması gerekiyorsa, HDPnin
imzası orada niye vardır? deniliyorsa
Dikkat ederseniz sayın
milletvekilleri, bazı Meclis araştırması önergeleri burada
okunuyor ve yaşamını yitiren milletvekillerinin imzaları da
altında oluyor ve isimleri okunuyor. Bu yönteme başvurursak,
yaşamını yitiren milletvekillerinin de imzalarını
Meclis araştırması önergelerinden çıkaracak bir noktaya
işi getirmiş oluruz. Biz bunu doğru bulmuyoruz. HDP Grubu olarak
da biz bu önergeleri, daha önce BDP olarak verilmiş önergelerin
tamamını sahiplenmişiz. Meclis Kanunlar ve Kararlarda bu
mevcuttur.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Usul
tartışmasının lehinde Sayın Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER (Devam)
1.-
BDP Grubu adına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulda görüşülmesini talep eden HDP grup önerisinin görüşülmesinin
İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
(Devam)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım, çok değerli
arkadaşlarım; Sayın Başkanımızın tekabül
nedeniyle HDP grup önerisinin görüşmelerinin devamında bir
sakınca olmadığına dair tutumunun lehinde görüşlerimi
ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Meclis araştırmasına ilişkin usul ve
esaslar Anayasanın 98, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddelerinde
düzenlenmiştir. Burada, Meclis araştırmasının belli
bir konuda bilgi edinmekten ibaret olduğu, yine bunun genel
görüşmedeki hükümlerin kıyasen uygulanması suretiyle
inceleneceği belirtilmiş ve 20 milletvekili veya bir siyasi parti
grubu veya hükûmetin Meclis araştırması açılması
noktasında istemde bulunabileceği yine İç Tüzükümüzde
düzenlenmiş.
Şimdi, 2011
yılında Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına şu
anda görüşmekte olduğumuz önerge, gündeme alınması istenen
önerge verilmiş, daha sonra parti münfesih hâle gelince Halkların Demokratik
Partisinin grubu adına Grup Başkan Vekili tekabül, üstlenme yapmak
suretiyle Meclis kayıtlarına girmiş bu evraka hukuken
işlerlik kazandırmış. Nitekim, İç Tüzükün 77nci
maddesinde de seçim dönemi bittikten sonra mevcut tasarı ve tekliflerin
kadük hatta aynen ifade hükümsüz kalacağı belirtilmiş ancak
komisyonun bunu benimsemesi hâlinde bunların hukuk âleminde tekrar
varlık kazanacağı belirtilmiş. Burada da benzer bir
şekilde -ki aynı konuda- sanırım yedi sekiz ay önce bir
tartışma oldu ve tekabül sebebiyle bu görüşmeler yapıldı.
Kaldı ki burada, yine görüşülürken kanun teklifindeki imza
sahiplerinin imzalarını geri çekmesi üzerine, hemen bir başka
milletvekilinin üstlenmesi yani Ben o teklifin veya o önergenin içeriğini
kabul ediyorum, altına imza koyuyorum. demesi üzerine o önergeler hukuken
işlem gördü.
Şimdi
Sayın Başkanımızın da belirttiği üzere, burada
bir siyasi parti grubu geçmişte münfesih hâle gelmiş bir başka
parti grubunun vermiş olduğu ve Meclis kayıtlarında
içeriği belli olan, evet, hükümsüz hâle gelmiş olan bu evrakın
altına imza koymak suretiyle hukuken bunu görüşülebilir bir öneri
hâline getirmiştir. Dolayısıyla zaten önümüzdeki grup önerisi de
İç Tüzük'ün 19uncu maddesinin atfı sebebiyle 63üncü madde
dayanağında aslında bir usul görüşmesidir.
Dolayısıyla Başkanımızın beyanı üzerine bu
görüşmelerin yapılmasında İç Tüzük bakımından bir
sakınca olmadığını düşünüyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Aleyhte,
Sayın Levent Gök.
Buyurunuz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açılan
usul tartışmasının her ne kadar aleyhinde söz hakkı
bana düştüyse de Sayın Başkanın tutumu lehinde
konuşacağımı bildirmek isterim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç gündür Başbakanın,
AKP sözcülerinin parti kapatılmasının
zorlaştırılması, hatta ortadan kaldırılması
yönündeki bir kısım demeçlerine tanık oluyoruz. Adalet ve
Kalkınma Partisi devletin bütün kurumlarını Hükûmeti
aracılığıyla ele geçirmiştir değerli milletvekilleri
ve devletin bütün kurumlarında muhalefete dönük; HDPye dönük, MHPye
dönük, CHPye dönük yalan yanlış belge ve bilgiler üretilmek
suretiyle kamuoyunda bir algı operasyonu yapılmaya
çalışılıyor. Geçenlerde, bir milletvekilimizin belgeleriyle
ortaya koyduğu gibi, saçma sapan, sahtekârca, alçakça
hazırlanmış bir algı operasyonuyla gazete manşetlerini
süsleyen ve devam eden operasyonlarla bir suikast iddiasının
tarafı olacağı konusunda alçakça yayınlar
yapılmıştır bu ülkede. Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri
hakkında MİTin yaptığı fişlemeler ortaya
saçılıp dökülmüş, bir tek MİT yetkilisi gelip de Cumhuriyet
Halk Partisine Bunlar doğru değildir. dememiştir değerli
arkadaşlarım. Anlaşılıyor ki iktidar yine kendi
ürettiği ve müdürlüğü hâline dönüşen bütün kurumlarla MİT
de dâhildir buna- muhalefet üzerinde bir algıya neden olacak
operasyonlarını sürdürmektedir, buna ilişkin çok ciddi bilgiler
tarafımıza gelmiştir. Ama, buradan Başbakana sesleniyorum:
Cumhuriyet Halk Partisini kapatmak kimsenin haddi değildir, cüret
edeceği bir konu değildir. Partilerin kapatılmasının
zorlaştırılması ise Türkiyenin bir demokrasi sorunudur; iç
güvenlik paketinde olduğunda gibi, seçim barajında olduğu gibi
pek çok önemli maddeyi biz elbette öneri getirirseniz görüşürüz ama bunlar
bir lütuf değildir, bunlar Türkiyenin demokrasi ihtiyacından
kaynaklanan konulardır. Samimiyseniz gelir konuşuruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; usul tartışması
açılan konuda sanırım Meclis
Başkanlığımızın bir eksik uygulaması
olmuş ve bu usul tartışması da bence ondan
açıldı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kimse merak etmesin,
herkesin her türlü fikrinin, her türlü önerisinin Mecliste özgürce
konuşulmasından, görüşülmesinden yanayız; bunun hiçbir
zaman karşısında olmayız. Usul hükümleri eksik olsa dahi
irademizi bu yönde belirtiriz. Kaldı ki burada Halkların Demokratik
Partisinin, Barış ve Demokrasi Partisinin daha önce vermiş
olduğu, tüketici hakları alanındaki sorunları araştırmak
için verdiği önerge
Eğer bugün Meclis Başkanlığı
bu önergenin üzerine bizlere gönderdiği yazıda, Halkların
Demokratik Partisinin Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
verilen tüm Meclis araştırması önergelerini üstleniyoruz.
yazısını gönderseydi, sanırım bu tartışmaya
da gerek kalmayacaktı.
Şimdi, bize
yeni dağıtılan dilekçeden öğreniyoruz ki Barış ve
Demokrasi Partisinin vermiş olduğu bütün önergeleri, tüm Meclis
araştırması önergelerini Halkların Demokratik Partisi
üstlenmiş ve bunu da gereğini arz için Meclis
Başkanlığına sunmuş. Dolayısıyla, ortada
usul açısından bir eksiklik de kalmıyor.
Kaldı ki
İç Tüzükümüzün 19uncu maddesine göre, siyasi parti grupları
istemlerini Genel Kurulun onayına sunar. Yani böyle bir tablo olmasa dahi,
bence 20 milletvekilinin imzalamış olduğu ve hepsinin de
artık Halkların Demokratik Partisinde olduğu bilinen bir
önergede, istem bu irade olduktan sonra, buna saygı göstermek ve
açılmış olan araştırma önergesinin
konuşulmasını temin etmek, hem halefiyet-selefiyet
gereğinin esasıdır hem de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim
özgürlükçü anlayışımızın bir
yaklaşımıdır.
Bu konuda
verilmiş olan önergenin burada görüşülmesi gerektiği yönündeki
tutumunuzun lehinde olduğumuzu bildiriyor, hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim. Sağ olasınız.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına o zamanki parti grup başkan vekilince
imzalanarak verilmiş bulunan Meclis araştırması önergeleri,
BDP grup kurma hakkını kaybettikten sonra, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili Sayın
İdris Baluken tarafından 30 Haziran 2014 tarihinde Meclis
Başkanlığına verilen bir yazıyla HDP Grubu adına
üstlenilmiştir.
Bu nedenle, söz
konusu araştırma önergeleri Meclis Başkanlığınca
işlemden kaldırılmamış ve işlem görmeye devam
etmiştir. Bu nedenle, grup önerisinin görüşülmesine İç Tüzük
açısından bir engel bulunmamaktadır.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, tüketici hakları alanında yaşanan
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/77)
ön görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş önerisiyle ilgili olarak lehte ilk söz
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplana aittir.
Buyurunuz.
Yalnız, ben
görmeyeli yürüyüşler de çok böyle ağır ağır
olmuş! (Gülüşmeler)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, bugün
araştırılmasını istediğimiz konu tüketici
hakları: Yani, 77 milyon nüfusumuzun tamamını ve hepsinin
sağlığını, sıhhatini, ekonomisini, cebini,
cüzdanını, refahını, geleceğini,
maaşını, ücretini, sosyal hayatını, sporunu,
sanatını, her şeyini çok yakından ilgilendiriyor; hatta
tatiline, hatta ülkenin herhangi bir yerinde yiyeceği bir lokma
gıdaya kadar, üretilen bir domatesten tutun da peynire kadar her alanda.
Çünkü, gelişmiş ülkelerde tüketici hakları için sivil toplum
örgütlenmeleri vardır, etkilidir. Yasal düzenlemeler vardır. Bu,
Türkiyede yetersizdir. Tüketici hareketlerinin kendi içlerinde
dayanışması ve diyaloğu vardır, koordinasyonu
vardır. Maalesef, bu zayıf olduğu için, yeterli
olmadığı için, yeterli iş birliği ve
ortaklığın olmaması sonucu tüketiciler ağır hak
ihlallerine uğruyor. Eğer öyle olmasaydı, iktidar partisi daha
iki ay önce burada Tüketici hakem kurullarına tüketicilerin avukat
kanalıyla yapmış olduğu başvurularda avukatlık
gider ve masraflarına hükmedilmesi gerekir. maddesini
kaldırmayacaktı yani hak arama yolunu kapatmayacaktı.
Ürün
güvenliği konusu sorunludur arkadaşlar, çok açık söylüyorum.
Piyasa gözetimine ilişkin yönetmelikler, düzenlemeler yetersiz ve güvenli
olmayan ürünlere karşı önleyici tedbirlerin alınması,
dolandırıcı reklam ve promosyonlar konusundaki denetim de
yetersizdir. Ticari reklam, ilan ve promosyonlar, banka kredilerini özendirici
reklamlar, kampanyalar -bakın, dikkat edin- yeterince denetlenememekte,
müeyyideler caydırıcı olamamaktadır. Aldatıcı,
yanıltıcı, dolandırıcı reklam ve promosyonlar
konusunda denetim yetersizdir. Bunun sonucu da -her gün gazetelerde
rastlıyorsunuz- yurttaşlarımız bir tur geziye gidecek veya
bir yere gidiyor; bakıyorsunuz, parasını
yatırmış, iptal edilmiş, gibi.
Tüketici
mevzuatı, mahkemeler, hakem kurulu kararları arasında da bir
uyum bulunmamaktadır arkadaşlar. Tüketici haklarının ihlali
sonucu mal kaybı yanı sıra sağlık sorunları
gündeme gelmekte, yaşam hakkını ihlal eden ağır sonuçlar
doğmaktadır. Bulaşıcı hastalıkların
önlenmesi, zararlı ürünlerin kullanım ve denetimi, halk
sağlığı, önleyici tedbirler konusunda yeterli bir ilerleme
de sağlanamamıştır. Kan, kan ürünleri, doku ve hücre
konularında Avrupa Birliği müktesebatı uygulanmamakta, mevzuat
uyumu sağlanamamaktadır. İthal sonucu, yurt
dışından getirilen malların garanti, güvenli
kullanımı konusunda da standart koşulların
oluşmaması sonucu tüketiciler zarara uğramaktadır. Nihayet
yakın zamanda ithal ayakkabılardan insanların nasıl
yaralandığını gördünüz.
Elektronik
eşyalar, cep telefonları, bilgisayarlar, kaçak, çakma mallar
piyasayı sarmış durumda arkadaşlar. Toplumun
güvenliğini, kişilik haklarını ihlal eden dinleme
cihazları, jammer aletler kaldırımlarda, işporta
tezgâhlarında ekmek peynir gibi satılıyor. Gıda sektöründe
kullanım tarihlerine riayetsizlik, ürünlerin muhafaza ve
dolaşımı, genetiği bozulan meyve ve ürünler, ilaçlama ve
zehirlenmelerin ağır sonuçları her gün basında yer
almaktadır. Sinema, müzik endüstrisi, korsan malların üretilmesi ve
satılmasıyla bir yandan telif hakları ihlal edilirken diğer
yandan ürünlerin kalitesiz olması sonucu tüketiciler zarara
uğramaktadır.
Tüketicinin ve
sağlığının korunması alanında ürün
güvenliğinin sağlanması, tüketicilerin uyarılması,
hakları konusunda bilinçlendirilmesi mevzuatın etkinleştirilmesi
gereğini ortaya koyuyor. Bu amaçla biz bir Meclis
araştırması isterken son günlerde olan bitene dikkatinizi çekmek
istiyorum arkadaşlar.
Biliyorsunuz,
gayrisafi millî hasıla olarak, Türkiyede, AK PARTİ
iktidarlarının 2023te 25 bin dolar hedefi var, değil mi?
Kişi başına 25 bin dolar millî gelir. Peki, dolar
artışı bu Cumhurbaşkanı-Merkez Bankası
kavgasıyla gündeme geldi ya arkadaşlar, ne oldu? Kişi
başına millî gelir 500 dolar azaldı. Yakın bir hafta dilimini,
iki hafta dilimini veriyorum.
Bakın,
2013te kişi başına millî gelir 10.971 dolardı. Niye? Çünkü,
o zaman doların kuru 2,20 TLden hesaplanınca 2014te 10.560 dolara
düştü kişi başına millî gelir. Şimdi, bakıyoruz,
2015te kur 2,61e fırlayınca ne oldu? Bunun üzerine hesaplama
yapıldığı zaman şu an gayrisafi millî hasıla
kişi başına 8.763 dolara düşmüş. Arkadaşlar,
kişi başına 10.700 dolar geliriniz varken iki haftada birdenbire
kişi başına 2 bin dolar kaybediyorsunuz. Farkında mı
Türkiye? Farkında mısınız arkadaşlar, siz
farkında mısınız? Elektrik faturasını, doğal
gaz faturasını, benzin parasını, yakıt
parasını öderken, enerji kullanırken, ithalatta, alım
satımda, dolaylı vergilerde, dolaylı vergilerin ürettiği
mallara yansımalarında siz bunun farkında
mısınız? Hakikaten farkında mısınız? Şu
son tabloya dikkat edin: Bakın, 2002de siz iktidara geldiğinizde
vatandaşın bankalara olan borcu 6 milyar liraydı, 2015te
vatandaşın borcu 357 milyar lira oldu.
MEHMET ŞEKER
(Gaziantep) Kaç katı?
HASİP KAPLAN
(Devamla) Katını, kaç katı olduğunu, matematik
profesörleri var iktidar partisi içinde, hesaplarlarsa çok çok katı
olduğunu görecekler.
Şimdi,
bakın, batık tüketici kredisinde 127 kat artış olmuş
arkadaşlar. Peki, batık banka kredisindeki artış ne kadar?
24 kat, 2002-2015. Peki, icradan, iflastan haberiniz var mı arkadaşlar?
Tüketici kredisi icra takiplerinin 7,2 milyar lira olduğunu biliyor
musunuz? 7,2 milyar. Peki, tüketici banka kredi kartlarının icraya
verilmesindeki rakamı biliyor musunuz? 5,5 milyar lira. Şimdi, bütün
bunları topladığımızda, bir de tüzel kişi
şirketlerin borçlarıyla 22 milyar da icralık olanları
ekleyin bakayım.
Şimdi, siz
bütün bu döviz, kur, cari açık, büyüme oranının düşmesi,
kişi başına gelirin düşmesi ve tüketiciye direkt
yansıyan bu dalgalanmaların önlemini Meclis olarak almak
zorundasınız. Böyle bir araştırma açılmasında,
Meclis olarak, büyük yarar görüyoruz. 77 milyonun yararı olan bu konuda
olumlu oy vereceğinizi düşünüyorum.
Saygılarımla.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi
Grubunun vermiş olduğu tüketici hakları alanında
yaşanan sorunların araştırılması ve bu konuda
yürütülecek çalışmaların ve alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amaçlı Meclis araştırması
önergesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündemine
alınması yönündeki talebinin usulen aleyhinde söz aldım ancak içerik
olarak lehinde konuşacağımı ifade etmek isterim sözlerimin
başında.
Değerli
milletvekilleri, tabii, tüketici haklarının korunması konusunda
bu yüce Meclis 28 Kasım 2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu 7
Kasım 2013 tarihinde çıkardı. O kanun görüşmeleri
sırasında gerek komisyon görüşmelerinde gerekse Genel Kurul
görüşmelerinde hem yaptığımız konuşmalarla hem
verdiğimiz değişiklik önergeleriyle tüketicilerin korunması
gerektiğini defalarca ifade ettik, buna yönelik önlemlerin alınmasına
ilişkin yasal düzenlemelerde katkıda bulunmaya
çalıştık. Ancak, bugün geldiğimiz noktada görülüyor ki o
günkü yaptığımız ama Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
tarafından ve Hükûmet tarafından bir türlü dikkate alınmayan
önergelerin ne kadar yerinde olduğunu hep beraber anlamış olduk.
Normal şartlarda Kasım 2014te çıkarılmış
olması gereken yönetmelikler hâlen çıkmadı değerli
milletvekilleri. Dolayısıyla, iktidarın tüketici hakları
konusuna bakışı bu kanun görüşmeleri sırasında da
zaten kamuoyuyla paylaşılmıştı. Buna
rağmen, her türlü yasal düzenlemenin gereği olan yönetmeliklerin hiç
olmazsa zamanında çıkartılarak tüketicinin bu anlamda bazı
haklarına müdahale edilmemesi gerektiğini bir kez daha ifade
ediyorum. Buradan da Hükûmeti ve ilgili Bakanlığı bu
yönetmeliklerin tamamlanması konusunda hiç olmazsa -gecikse de- biraz daha
yoğun çalışmaya davet ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, tüketicinin bugün içinde bulunduğu sorunların
altında ekonomik buhran yatmaktadır, Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinin son on iki yılda izlemiş olduğu yanlış
ekonomik politikaların yol açtığı sorunlar yer
almaktadır. Sadece birkaç rakam vereceğim. Sayın Kaplan da biraz
önce bazı verileri paylaştı ama eksik
bıraktığı önemli verilerden birisini de ben sizlerle paylaşmak
isterim: 2002 yılında AKP Hükûmeti işbaşına
geldiğinde bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın
icralık dosya sayısı yani dava dosya sayısı
yaklaşık 8,5 milyon adet idi, aradan geçen on iki yıl sonunda 23
milyona varan dava dosya sayısına ulaşıldı. Yani daha
önce her 2 aileden yaklaşık 1 ailede bir dava dosyası
gündemdeyken şimdi her aileye 1,5 dava dosyası düşüyor. Bu
icraatıyla AKP hükûmetleri ne kadar övünse azdır. Bu dava
dosyalarının önemli bir bölümüne baktığınız zaman
da tüketici haklarının yok sayıldığı konularda
yargıya ulaşan davalar olduğunu görürsünüz.
Bir başka konu, tabii ki bankalara
olan, gerek tüketici kredisi gerekse kredi kartları borçları
nedeniyle vatandaşın düştüğü önemli darboğaz ve ödeme
sıkıntısıdır. Hâlen, bankalar, kendilerinin
vermiş olduğu kredi dosyalarından almış oldukları
dosya ücretlerini ödememekte ısrar etmektedirler. Vatandaş dava
açmakta ya da tüketici hakem heyetlerine başvurmakta. Kararın
gereği bankalarda yerine getirilmemek üzere, sürekli zaman kazanmaya
yönelik bir uygulamaya dönüşmüştür. Son birkaç yılda tüketici
hakem heyetlerine bu konuda yapılan başvuru sayısının
çok katlı olarak arttığı ve buna rağmen, maalesef,
tüketici hakem heyetlerinin aldığı kararları
bankaların geri ödeme şeklinde vatandaşa
yapmadığı gerçeğiyle karşı
karşıyayız.
Yine, bir
başka önemli konu, Tüketici Hakları Derneğine ya da tüketici
hakem heyetlerine yapılan önemli başvurulardan ve tüketici
mahkemelerine yapılan başvurulardan dolayı yargı
kararı onanmış kayıp kaçak bedelinin, kaçak elektrik
kullanmayan, elektrik çalmayan vatandaşlarımızdan
alınmasının uygun olmadığı.
Dolayısıyla, 2006 yılından 2014 yılına kadar
yapılmış olan buna yönelik kayıp kaçak bedeli adı
altındaki kesintilerin geri ödenmesi yönündeki yargı kararı
maalesef yerine getirilmemekte, getirilmemekle kalmamakta, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminde olan ve Bakanlar Kurulu tasarısı şeklinde Komisyonun
gündemine gelmiş bir kanunu geçirmeye çalışmaktadır. Bu
kanunun özü şudur: Kayıp kaçak bedelleri konusunda verilmiş olan
mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi için, kayıp kaçak
konusunda yeni bir tanımlama yaparak tüketicinin mağdur edildiği
bir yasayla yeniden arkasından dolanıp hem tüketici hakem
heyetlerinin ve tüketici mahkemelerinin vermiş olduğu karar
gereği ödemeyi engellemek hem de bundan sonra bu kuruluşlara
tüketicilerin bu konudaki müracaatlarını engelleyen bir yasal
düzenleme peşindedir. Bunun asla hukuk devleti ilkeleriyle
uyuşması mümkün değildir, buna karşı olduğumuzu
Komisyon görüşmeleri sırasında da söyledik. İnşallah,
bu süreçte yeniden gündeme getirilip böyle bir hukuksuzluk örneğini bu
Meclis bir daha yaşamaz diye umut ediyorum.
Yine,
özellikle döviz kurundaki aşırı yükselmelerden dolayı, son
dönemde Sayın Cumhurbaşkanı ve onun hedefindeki Merkez
Bankası Başkanı arasında geçen tartışmaların
ardından, bu ülkenin diyanet işlerinden sorumlu, milletin
inancıyla, hakkıyla, hukukuyla ilgili fetvalar vermeden sorumlu bir
başkanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı,
hemen Cumhurbaşkanının talepleri doğrultusunda artan kur
gereği, daha önce avro bazında hacca gidecek
vatandaşlarımızdan almış olduğu ve bunu karara
bağladığı 2.780 euroluk hac bedelini, akıllı bir
şekilde, pratik zekâsını kullanıp 3.600 dolara
değiştirerek dinî inancı gereği hacca gitmek için
yıllarca beklemiş vatandaşımızın cebinden, yani
tüketicinin cebinden bir anda 1.500 TLyi almak istemektedir. Yani bir
kişinin bu ülkenin ekonomisine yaptığı darbenin sonucunda,
tüketici konumundaki normal vatandaşın cebinden para çalmayı
amaçlayan bir zihniyet bu ülkede fetva veremez, bu parayı derhâl TL
bazına dönüştürüp neyse hakkı hukuku, sabit bir bedelle
vatandaşlarımızın ibadet özgürlüğüne vurduğu
engelin kaldırılması yönünde derhâl
çalışmasını yapması lazım, kararını geri
alıp Türk lirası bazında bir hac bedeli belirlemesi lazım.
Buradan hacca gidecek vatandaşlar Türkiye Cumhuriyetinin
vatandaşı, ne Avrupa Birliği ne Amerika ne başka ülkenin
vatandaşı değil. Hem Türk parası güçlendi. diye
övüneceksiniz hem başka döviz cinsinden kurlardaki değişimi de
dikkate alarak ticaret yapacaksınız. Bu kabul edilebilir bir uygulama
değildir. Bunu bir kez daha buradan vurgulamakta yarar görüyorum.
Özellikle söz konusu Meclis araştırması önergesinde yer alan
gıda güvenliği, bazı kaçak mal ve hizmetlerin Türkiye
piyasasında tüketicileri mağdur ettiği konularına aynen
katıldığımızı da ifade ediyorum.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun vermiş olduğu bu önergenin Genel Kurul
gündemine alınarak, daha detaylı bir şekilde tüketici haklarının
korunmasına yönelik çalışmaların yapılmasında
yarar olduğu düşüncesini paylaşarak tekrar yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde Tekirdağ Milletvekili
Sayın Faik Öztrak.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
FAİK ÖZTRAK
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesiyle ilgili olarak grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, tabii, tüketici hakları, tüketicinin
sağlığının korunması, bunlar son derece önemli
konular ve bugün, Türkiyede dönüp baktığımız zaman hem
ciddi mevzuat eksiklikleri var hem çok ciddi denetim eksiklikleri var, yine
denetim eksikliğinin altında baktığımız zaman da
önemli teknolojik yetersizliklerimiz var. Dolayısıyla, bu konunun bir
an önce Meclisimiz tarafından araştırılması ve bu
alanda atılabilecek adımların belirlenmesinin önemli olduğunu
düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, tabii, tüketici dediğimiz zaman, aslında
baktığımızda, bugün, bütün ailelerin cebinde, hanelerde çok
ciddi bir yangın çıkmış vaziyette. Bakınız,
dünyada akaryakıt fiyatları düşüyor, bizde akaryakıt
fiyatları artıyor; dünyada doğal gaz fiyatları
düşüyor, bizde doğal gaz fiyatları düşmüyor. Bugün,
Türkiyede araba almak için, telefon almak için sıraya girmiş
vatandaşlarımız var, dövizle paralarını ödeyecekler
ama şu anda hiçbiri ne kadar para ödeyeceğini bilmiyor. Yine, bugün,
bakınız, Türkiyede net borçluluk üzerinden bir hesap
yaptığımız zaman, sene başından bugüne kadar
yaşanan döviz hareketleri Türkiyede ekonominin tamamına 125 milyar
Türk liralık bir fatura çıkarmış vaziyette, sadece
şirketlere çıkan fatura 53 milyar Türk lirası. Bu 53 milyar Türk
lirası ne olacak değerli milletvekilleri? Şirketler ya zam
yapacaklar ya işçi çıkaracaklar ya da şirketi kapatacaklar bunu
ödeyebilmek için ya da bunu ödemedikleri durumda. Bu durumda da bütün yük
milletin sırtına binecek. Bakınız, bir önemli banka
Türkiyedeki bir bankayla ortaklığını bozdu ve yurt
dışına çıktı. Bu, son dönemde ilk defa yurt
dışına çıkan gerçek para, sıcak para değil,
gerçek para. Bu son derece önemlidir.
Yine, şunun
altını çizmek istiyorum: Sene başında cebinde 10 bin
doları olan bir kişi ya da ayakkabı kutusunda 10 bin dolar
saklamış olan bir kişi 2.900 Türk lirası kazandı
bugüne kadar. Buna karşılık, Türk lirasına güvenip cebinde
Türk lirası taşıyan da 478 dolar zarar etti.
Yine, dolardaki bu
son hareketlere baktığımız zaman, Hükûmet yetkililerinin ve
Cumhurbaşkanının burada getirdiği açıklama şu:
Bütün dünyada dolar değer kazanıyor, bizde de değer
kazanıyor. diyorlar. Şimdi, bakın, bize benzeyen ekonomilerde
doların kazandığı değer yüzde 4,4; bu, sene
başından bugüne kadar. Peki, Türkiyede dolar ne kadar değer
kazanmış Türk lirası karşılığında?
Yüzde 12, 3 katı. Dolayısıyla, arkadaşlar, evde pişen
ciddi bir kriz olduğu açık. Bu sıkıntı evde pişen
bir şey.
Bakın,
işsizlik verilerine dönüp baktığımız zaman,
işsizlik oranı Kasım 2014te yüzde 10,7; son 45 ayın
zirvesi. Genç işsizlik oranı yüzde 20, bu da son 56 ayın rekoru.
İşsiz sayısı 599 bin kişi artmış, 3 milyon
96 bin kişiye ulaşmış. Sanayi üretimi bugün belli oldu-
ocak ayında yüzde 2,3 gerilemiş. 2009 yılı Ocak
ayından bu yana -ocak ayları itibarıyla- ilk daralma bu sanayi
üretiminde. İhracat verilerine baktığımız zaman,
sadece şubat ayında TİMin verilerine göre- ihracatımız
yüzde 13 gerilemiş, yılın ilk iki ayında ise gerileme
ortalama yüzde 6,7 olmuş. Şubat ayında Rusyaya yapılan
ihracat yüzde 39, Iraka yapılan ihracat yüzde 26, İtalyaya
yapılan ihracat yüzde 15, Almanyaya yapılan ihracat da yüzde 12
düşmüş. Bu, her yerde çok ciddi sıkıntılar
olduğunu gösteriyor.
Bakınız,
geçenlerde Bloomberg bir endeks yayınladı, Yurttaşları
2015 yılında en fazla sıkıntı çekecek 15 ekonomi
hangisidir? dedi ve yurttaşları en fazla sıkıntı
çekecek bu 15 ekonomi arasında Türkiye 9uncu. Çok ciddi
sıkıntılarla karşı karşıyayız.
Peki, bütün bu
sıkıntılar yaşanırken, bakıyorsunuz,
Cumhurbaşkanı ile Merkez Bankası arasında bir
tartışma yaşanıyor. Oysa Anayasanın 104üncü maddesi
son derece sarih, Cumhurbaşkanına diyor ki: Kamu kurumlarının
uyumlu çalışmasını temin eder, devlet
kurumlarının uyumlu çalışmasını temin eder., Devlet
kurumlarıyla kavga eder. demiyor ama her nedense
Cumhurbaşkanının emirle faiz düşürme sevdası içine
girmesi son derece sıkıntılı bir durumu ortaya
çıkarmıştır. Hatta, bu kavga o noktalara gitmiştir ki
değerli arkadaşlar, yani bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Merkez
Bankası Başkanını vatanı satmakla
suçlamıştır, yetmemiştir ve ilgili Başbakan
Yardımcısına Kendine çekidüzen ver. demiştir. Bütün
bunların yaşandığı bir ekonomide istikrarın
olmasını, risk algısının azalmasını beklemek
mümkün değil. Oysa tam da bu kavganın başladığı
günde Türkiyede faizler azalma eğilimine girmişti, döviz
piyasasında belli bir istikrar başlamıştı, bütün dünya
Türk ekonomisinin yurt dışında petrol fiyatlarının
düşmesi nedeniyle yaklaşık öngördüğünden 0,3 puan daha
fazla büyüyeceğini tahmin ediyordu, bugün bu olumlu senaryoların
hepsi bitmiştir.
Değerli
milletvekilleri, peki, ne var bu işin arkasında diye dönüp
baktığınız zaman: Tabii, bu işin arkasında çok
büyük bir korku var. AKP iktidarı ilk defa -son üç yılın
ortalamasına baktığımız zaman, 2009 yılı
dışında- bir seçime yüzde 3ün altında bir büyümeyle
gitmektedir, onun için ekonomi bir an evvel canlansın istenmektedir ama
bununla ilgili olarak adımlar atılmamaktadır. Bununla ilgili
olarak adımlar atılmadığı için gözler Merkez
Bankasına dönmekte, Merkez Bankası faizi indirirse ekonomi
canlanır zannedilmektedir ama maalesef, böyle bir imkân ortada yoktur.
Değerli milletvekilleri, ben şunu açık
söyleyeyim: Yangın son derece ciddidir. Neden ciddidir? Çünkü, bu ülkenin
Başbakanı New Yorka gidip yatırımcıları ikna
turlarına çıkmıştır. Amerika Birleşik Devletleri
yönetimi aslında bu ülkenin Başbakanının hangi nedenle
Birleşmiş Milletler toplantısından daha önce Amerikaya
gittiği konusunda bilgi sahibi olmadığını
söylemiştir çünkü bir ülkenin Başbakanı -bakanlar bunu yapar,
müsteşarlar bunu yapar, müsteşar yardımcıları
yapabilir- yatırımcı ikna turuna çıkmış ise o
zaman çok büyük bir sıkıntı vardır. Ama bakınız,
sıkıntı yurt dışında ikna turlarıyla
çözülebilecek bir sıkıntı değildir. Sıkıntı
Cumhurbaşkanının Anayasanın 104üncü maddesini
çiğnemesinden kaynaklanmaktadır, Cumhurbaşkanının
tarafsızlığını yitirmesinden kaynaklanmaktadır,
ortada çok ciddi bir yönetişim sorunu vardır. Bu yönetişim
sorunu maalesef, ekonomide de kaotik birtakım beklentilere yol
açmaktadır. Aslında Sayın Davutoğlunun yapacağı
şey son derece basittir. Yani bugün bu sıkıntıyla
konvansiyonel araçlarla mücadele edemezsiniz, döviz satarak mücadele
edemezsiniz, faizi yükselterek mücadele edemezsiniz, takatiniz yok, yeni
yapısal reformlar yapamazsınız, mümkün değil. O zaman
yapacağınız ve bu millete de maliyeti en düşük olan önlem
nedir biliyor musunuz? Başbakan, Başbakan gibi çıkacaktır
yukarıya -etkisiz eleman olmaktan vazgeçecektir- diyecektir ki:
Sayın Cumhurbaşkanım, artık konuşmayın.
Anayasanın 104üncü maddesi açık. Konuştukça yangın
çıkarıyorsunuz. Bu yangını da bizim elimizdeki araçlarla
çözmemiz, vatandaşa maliyeti olmadan çözmemiz mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, çok açıkça ifade
edeyim: Bu böyle devam ederse bunun faturası millete çıkacaktır.
Millet zaten borcunu ödemekte zorlanmaktadır, işini kaybedeceği
endişesi içindedir. Bunun böyle devam etmesi hâlinde bütün bunlar
gerçekleşecektir.
Sözlerimi bitirirken Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztrak.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tüketici sorunlarıyla ilgili mevzuat ilk önce 4077
sayılı Yasayla 1995 yılında
çıkarılmıştır fakat uygulamadaki problemler, tüketici
sorunlarının çözülememesi, tüketicilerden gelen şikâyetler
üzerine hep birlikte, hep beraber, bütün partiler el ele vererek 6502
sayılı Yasayı 27/11/2013 tarihinde çıkararak hep beraber
yürürlüğe geçirdik.
Burada,
tüketicilerin korunmasıyla ilgili kanunun asıl amacı tüketiciyle
ilişkileri düzenleyen, tüketicilerin mağduriyetlerini minimize eden
bir piyasa oluşturmaktan ibarettir. Bilinçli bir tüketici
sağlıklı ekonominin temeli olmuştur.
Vatandaşlarımızın tüketici bilincini yükseltmek, tüketicinin
korunması için gerekli politikaları oluşturmak, tedbirleri almak
ve piyasa gözetim ve denetimini sağlamak bu kanunun asıl amacı
olmuştur. 4077 sayılı Yasada Avrupa Birliği yönergelerine
uyulmadığından ve tüketici problemleri çözülmediğinden dolayı
-6502 sayılı Yasa- tüketici problemlerini minimize eden ve Avrupa
Birliği yönergelerine azami derecede riayet eden bir yasa
çıkarılmıştır. Bütün bu yasada 76 milyon, tüm esnaf,
tüm tüketici, sanatkârlar, meslek odaları, STKlar ve Bakanlıkla
birlikte bu mevzuat yasalarımıza dercedilmiştir.
Son olarak, tüketicinin
korunmasına yönelik önceki görevleri üstlenen başta tüketici hakem
heyetleri ve tüketici mahkemeleri netice itibarıyla, bütün mevzuattaki
ihtilafların uygulanmasında tüketicinin lehine yorumlanması
gerekli -havi- bütün unsurlar bu kanuna dercedilmiştir.
Reklamlarla ilgili
bir anekdot aktarmak istiyorum: Tüketiciyi aldatıcı, bilgi
noksanlığını istismar edici, tüketicinin can ve mal
güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç
önleme, kamu sağlığını bozucu, hastaları,
yaşlıları, engelli ve çocukları istismar edici reklamlar
yasaklanmıştır. Piramit satış sözleşmeleri, hakem
heyeti, mahkemeler, ayıplı mal ve ayıplı hizmette
sorumluluk, satın alınan malın ayıplı olması,
taksitli satış, kampanyalı satış, kapıdan
satış, tüketici kredisi, konut kredisi, tüketici sorun hizmetleri,
garanti belgesi, bütün bu düzenlemeler ve sözleşmeler tüketicilerin lehine
düzenlenmiştir. Netice itibarıyla, il düzeyinde merkez ilçenin ile
tabi olduğu illerde tüketici hakem heyetleri tek kurulmuş,
büyükşehirlerde ise ilçelere bağlı tüketici hakem heyetleri
kurulmuştur. Tüketici hakem heyetleri belirli bir rayice kadar olan
ihtilaflarda ve mahkemeler de bunun üzerindeki ihtilaflarda
görevlendirilmiştir. Netice itibarıyla, 4077 sayılı Yasa
ile 6502 sayılı Yasa arasındaki en önemli fark tüketicinin
lehine olan düzenlenmeler ve Avrupa Birliği yönergesine azami riayet
edilmesidir. Netice itibarıyla, bu kanunun amacı bilinçli tüketici
oluşturmaktır. Bilinçli tüketici, sağlıklı ekonominin
temel taşıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İç Güvenlik Yasasını
görüşeceğiz ve ikinci bölümü bitirdik, üçüncü bölüme bugün başlayacağız.
Zamanımız
kısıtlı, 7 Nisana da az bir
zaman kaldı. Bu nedenle, grup önerisini Genel Kurulun takdirine bu
duygularla havale ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Can.
Halkların Demokratik Partisi
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter
sayısının aranmasını istiyoruz efendim.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Grubu önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun önerisinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyen
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.-
MHP Grubunun, Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşları tarafından,
Türkiyede elektrik dağıtımının
özelleştirilmesiyle ortaya çıkan elektrik faturaları ile
kayıp kaçak oranlarındaki artış ve vatandaşın bu
durumdaki mağduriyetiyle ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla 4/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 9 Mart 2015 Pazartesi günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
4 Mart 2015 tarih,
5201 sayı ile TBMM Başkanlığına, Antalya Milletvekili
Mehmet Günal ve arkadaşlarınca Türkiye'de elektrik
dağıtımının özelleştirilmesi ile ortaya
çıkan elektrik faturalarındaki ve kayıp kaçak oranlarındaki
artış ve vatandaşın bu durumdaki mağduriyeti ile
ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması açılması
önergemizin 9 Mart 2015 Pazartesi günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet
Günalda.
Buyurunuz
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün, Türkiyedeki elektrik dağıtım
özelleştirmeleri sonrasında elektrikte kayıp kaçak
oranlarında yaşanan gelişmelerle ilgili bir araştırma önergesi
verdik. Bu konuda desteklerinizi bekliyorum.
Şimdi
(Gürültüler)
Tabii, destekten önce de arkadaşlardan biraz saygı bekliyorum.
Yoklama bitti, gidebilirler. diye tekraren söyleyeyim ben, Sayın
Başkan uyarmadığı için. Hâlâ devam ediyor
arkadaşların sohbeti.
Değerli
arkadaşlar, özelleştirme uygulamaları yapılırken,
özellikle elektrik özelleştirmelerinde, dağıtım
özelleştirmelerinde birtakım şeyler söylendi ve bizim
ısrarlarımıza rağmen bazı şirketlere bu
özelleştirmeler verildi. Şimdi bakıyoruz, burada konulmuş
olan kurallar, EPDKnın koymuş olduğu kurallar sıra
sayısı almış bekleyen, Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisiyle sıraya girmiş olan torba kanunda bekleyen bir madde var.
Burada, bu kayıp kaçak oranlarıyla ilgili hedefleri tutturamayan
şirketlere özel düzenleme yapılıyor. Şimdi, orada da
söyledik, bu kanunun sıra sayısına bakarsanız -Milliyetçi
Hareket Partisi mensubu üyeler olarak orada da muhalefet şerhinde
görüşlerimizi ilettik- özel bir düzenleme yapılıyor.
Bakın,
değerli arkadaşlar, Özelleştirme Kanunu var; o, çıktı.
EPDKnın düzenlemeleri var, sözleşme var ve konulan kayıp kaçak
hedefleri var. Bu hedeflere şu anda bazı şirketler
uyamadığı için de -kanunun gerekçesinde de arkadaşlarımız
bunu açıkça söylüyorlar zaten- bir yasal düzenleme getiriliyor. Birincisi:
Bu, kanunların genelliği ilkesine aykırı. İkincisi:
Anayasaya aykırı. Yani bir kere kanun önünde eşitlik var. Bir
tarafta borcunu düzenli ödeyen namuslu vatandaşlarımız elektrik
borcunu ödemiş, öbür tarafta da hâlâ kayıp kaçak oranının
giderek arttığı bir bölge var.
Şimdi,
açıkçası, burada yapılan bu düzenleme, özel olarak bu
şirkete ait bir düzenleme hâline geliyor. Neden? diyeceksiniz: Biz
komisyonda arkadaşlarımızdan bilgi aldık. Şimdi,
burada, baktığımız zaman, özelleştirme
yapıldıktan sonra da, özelleştirme süresince de, bu
şirketlere oralardaki kayıp kaçak oranı hedefleri
bildirilmiş değerli arkadaşlar; 2011den 2015e kadar kademeli
olarak azaltılacak. Çıkan şey -özellikle burada söz konusu olan
Dicle Elektrik Dağıtımınkini sadece söyleyeyim, siz
anlayın ondan sonra ne kadar hedeften
sapıldığını- 2011 yüzde 60,96; 2012 yüzde 50; 2013
yüzde 42; 2014 yüzde 34,90 küsur; 2015 yüzde 29. diyor.
Peki, şimdi,
nasıl olmuş? Arada bir de kurul kararı var tabii. Elektrik
Piyasası Düzenleme Kurulu kendisi karar alarak bu kayıp kaçak
oranlarını revize etti. Diyoruz ki: Şimdi, niye bize
geliyorsunuz?, Efendim, bize, yarın, hukuki sıkıntı
çıkabilir, yeniden düzenleme yapmamız lazım. Neden? Buradaki
şeyler ne olmuş biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bu
söylediğimiz bölgeler içerisinde üç tanesinde sorun var, en büyük sorun da
Dicle Elektrik Dağıtım AŞyle ilgili. Bakın hedefler
nasıl olmuş? 2013te yüzde 71; 2014te yüzde 71,7 olarak revize
edilmiş ama gerçekleşme oranlarına bakarsanız daha da fazla
olduğunu görüyorsunuz.
Yani, değerli
arkadaşlar, böyle bir şey olamaz. Çünkü 2013teki gerçekleşmesi
yüzde 75e çıkmış. Bu, ne demek? O özel şirkete, burada,
kamu gücüyle kaynak aktarılması demek. Burada açıklamalar var; Değerli
Bakanın, EPDK Başkanının, bu husus görüşülürken
arkadaşlarımızın açıklamaları var, diyorlar ki:
Hiçbir şekilde bu zararlar kamuya ödettirilmeyecek, hedefleri
tutturamayan şirketlerin kendileri bu zarara katlanacaklar. Peki,
şimdi ne oldu da burada, Adalet ve Kalkınma Partisine
yakınlığıyla bilinen, daha önce de başka
şirketlerin özelleştirilmesinde, yönetiminde, sürecinde yer alan bir
şahsın Biz artık dayanamıyoruz. demesi üzerine böyle bir
yasal düzenlemeyi -nasıl- getiriyorsunuz? Doğrudan o şirketin
zararını başka vatandaşlara yüklüyoruz.
Arkadaşlarımız Efendim, vallahi billahi bunlar vatandaşa
gelmeyecek. diyor. Peki, nasıl olacak? EPDK cinlik yapıyor.
Değerli
arkadaşlar, Yargıtaydan dönen karar var, vatandaşların,
kayıp kaçak oranıyla ilgili, faturaya eklenmemesine dair
Yargıtayın kararı var. Burada çok net bir şekilde
olayın özeti söylenmiş. Yani diyor ki: Bu şeyin içerisinde
böyle bir karar alınırsa bu karar sıkıntı
çıkarır. Şirketi korumak
Bakın ne diyor: Hem bu hal,
parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurumun
çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur
Yani, kayıp kaçağı önleyecek teknolojiler koymasını
engellersiniz. Başka ne diyor?
kendi teknik alt ve üstyapısını
yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği
hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem
alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını
engeller. Yani ne yapıyormuş? Normal şartlarda, bu
şirketin, kendi kârını artırabilmek için kayıp
kaçağı takip etmesi gerekirken, biz ona verdiğimiz hedefi tekrar
revize ederek gerçekleşmelerini sağlayamamasını
ödüllendirmiş oluyoruz. Dolayısıyla, bu, şahsa özel, bir
şirkete özel, hukukun genelliği ilkesine aykırı bir
düzenlemedir. Şimdi onu da siz yasalaştırmak üzere sırada
bekletiyorsunuz.
Peki,
tüketicilerin durumu ne olacak, vatandaşların durumu ne olacak?
Açılan davalar var. Şimdi, Yargıtayın kararı
çıkmış. Tüketici gidiyor, diyor ki hakem heyetlerine,
kaymakamlıklara, sıralarda geziyor: Ya, benim bunun içerisinde
ödediğim kayıp kaçak parası nedir? Ben bunu nasıl geri
alacağım? Bunları soruyor. Vatandaşı oradan oraya,
oradan oraya, gişelerde, kaymakamlıklarda tüketici hakem heyetlerinde
süründürüyorsunuz. Şimdi, eğer bu, dava yoluyla
kazanılmış bir haksa, bunun vatandaşa geri ödenmesi
lazım. Bunun yolu nedir? Vatandaşı süründürmek değildir.
Yapmanız gereken şey, onu hesaplayıp vatandaşların
faturalarından, en azından 2015te tahsil edilecek
faturalarından mahsup ederek düşmektir. Varsa vatandaşın
alacağı, bunlar hesaplanacak ki mahkeme kararıyla bu tespit edilmiş
değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla,
burada şöyle bir şey var: Şimdi, EPDK bunu belirlerken birim
fiyatın içerisine yediriyor. Yani kayıp kaçak oranı orada
görününce mahkemeden döndü,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda böyle bir karar çıktı diye içine yediriyor.
İçine yedirdiği zaman ne oluyor? Hem devletin hem firmanın
kârı oluyor. Nasıl oluyor? Birim fiyatın üzerine, hem TRT
payı hem vergiler, bütün şeyler birim fiyatı belirlendikten
sonra giriyor. E, şimdi burada da bir sınır çiziyor, Sizin
yapmış olduğunuz bu tebliğe göre çalışma
düzenlemesi, size istediğiniz kadar elektriği artırma yetkisi
vermiyor. diyor mahkeme. Size verdiği yetki, maliyeti alıp
dağıtım maliyetiyle beraber bunun üzerine makul bir şey
koymak. Siz bunu eğer sınırsız olarak artırırsanız,
işte o zaman yine hukuka aykırı davranmış oluyorsunuz,
Anayasaya aykırı davranmış oluyorsunuz. Anayasa
gereği, hukuk kurallarına herkesin uyması lazım, mahkeme
kararlarına herkesin uyması lazım, buna da uymamış
oluyorsunuz.
Dolayısıyla,
burada Yargıtayın birçok kararı olmasına rağmen bu
konu ortada duruyor değerli arkadaşlar. Borcunu ödeyen
vatandaşlar rezil oluyor, maalesef sıralarda bekliyor, hâlâ bir
şey alabildikleri de yok. Onun için, öncelikle bu elektrik
özelleştirmelerinin arka planının incelenmesi gerekiyor.
Yandaş şirketlerin, bu kâr-zarar hesabını yaparken bütün
riskleri hesaplamaları gerekiyor. Tabii, bu arada yapmış
olduğunuz birtakım pazarlıkların sonucunda -belli
bölgelerde tabii- elektrik parasını tahsil edemeyince ne oluyor? Öbür
taraflardaki vatandaşların sırtına binecek. Gelin, bu
pazarlıklardan vazgeçin, herkes kullandığı elektriğin
bedelini ödesin.
Ha şunu yapabiliriz: Yoksul vatandaşlarımıza,
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak öneriyoruz, elektrik faturasında
sübvansiyon yapıp onlara destek olabiliriz ama bunun bütün Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları için olması gerekir. Bölgesel olarak
böyle düzenlemeler, Anayasaya aykırıdır, hukuka
aykırıdır diyor, bu konuda desteklerinizi bekliyor,
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Günal.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
Eskişehir Milletvekili Sayın Salih Koca.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Salih, lehinde de ya!
Lehinde de, tüketicilerin lehinde.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) Salih,
komisyonda karşıydın.
BAŞKAN Aynı komisyonda mısınız
ikiniz Sayın Günal?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet.
BAŞKAN Ha, arkadaşsınız yani.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Lehinde olur herhâlde.
BAŞKAN Buyurunuz.
SALİH KOCA (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerimiz; Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum ve geçen toplantıda olduğu gibi,
geçen konuşmamda olduğu gibi bu konuşmamda da Değerli
Mehmet Beyden söz atmamasını ve sadece dinlemesini istirham
ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tamam, desteklersen
susacağım.
SALİH KOCA (Devamla) Enerji, günümüz
dünyasının en stratejik alanlarından birisidir. Son
yıllarda, yeterli seviyede elektrik enerjisinin üretim kapasitesinin
oluşturulmasına, enerji kaynaklarının
çeşitlendirilmesine, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve üretim ve
dağıtım tesislerinin özelleştirilmesine Hükûmetimiz
tarafından gerekli önem verilmiştir. Enerjide dışa
bağımlılığın azaltılmasına ve sanayide
ham madde ihtiyacının karşılanmasına yönelik maden,
enerji ham maddeleri ve jeotermal kaynak arama yatırımları için
ayrılan kaynaklar son dönemde önemli oranda
artırılmıştır.
Bu doğrultuda, 2002 yılında
yaklaşık 31 bin megavat olan elektrik kurulu gücünü, 2014
yılı sonu itibarıyla yüzde 118lik bir artış
oranıyla 67.431 megavata; yine 2002 yılında 129 milyar
kilovatsaat olan elektrik üretimimizi de 2013 yılı sonu
itibarıyla 242 milyar kilovatsaatin üzerine çıkarmış
bulunuyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini
teşvik etmeye başladık, enerji verimliliği stratejisini
hazırlayarak bu anlamda uygulamaya koyduk. Özellikle hidroelektrik
santraller kapsamında, 2003 yılından bugüne kadar devreye
alınan HES projeleriyle, 2003 yılında 26 milyar kilovatsaat olan
yıllık hidroelektrik enerji üretim kapasitesini 79 milyar
kilovatsaate yükselttik. Son üç yılda 6.450 megavat gücünde santralleri
devreye aldık.
Enerjide 2023
hedefine ulaşarak ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin
ihtiyaç duyduğu enerjiyi, sürekli, güvenli ve asgari maliyetlerle temin
edebilen, enerji üretiminde kaynak ve teknoloji çeşitliliğini
artırarak enerji arz ve güvenliğimizi sağlayan bir ülke konumuna
geliyoruz, gelmeye çalışıyoruz.
Enerji
alanında en önemli handikaplardan birisi de kayıp kaçak
oranlarıdır. Bugün kayıp kaçakla mücadele tüm dünyanın
sorunudur. Bu sorunla hep birlikte mücadele etmek, iktidar, muhalefet hepimizin
görevidir. Hükûmetlerimiz döneminde her alanda olduğu gibi enerji
alanında da kayıp kaçak oranlarındaki mücadelelerle ilgili
olarak gerekli çalışmalar yapılmış, kayıp kaçak
oranları düşürülmüştür. Türkiye'de 2000 yılında yüzde
19,02yle rekor seviyesine çıkmış olan ancak 2011
yılında yüzde 14,11 seviyelerine kadar kayıp kaçak
oranlarında gerilemeler olmuştur. Yani 2002 yılında yüzde
19,02yle kayıp kaçak oranları rekor seviyesine bu ülkede
çıkmıştır. Kayıp kaçak tarama
çalışmalarımız kapsamında, yaklaşık toplam
2,5 milyar TL tutarında kaçak tahakkuku gerçekleştirilmiştir.
Elektrikteki kayıp kaçak oranı, 2014 yılı sonu
itibarıyla yüzde 13 seviyelerine kadar indirilmiştir. Kayıp
kaçak oranı da yüzde 17den 13 seviyelerine düşürülmüş ve bu
anlamda, son üç yıl gibi bir süre zarfında Türkiye genelinde yüzde
4lük bir iyileştirme gerçekleştirilmiştir.
Türkiyeyi iki
bölge olarak düşünürsek, bunlardan bir tanesi olarak Dicle, vangölü ve
EDAŞ bölgelerini ayırdığımız zaman geriye kalan
18 bölgenin ortalaması yüzde 10un
altındadır. Bu oran, Avrupa Birliğine üye ülkelerin
ortalamasına da yakın bir rakamdır.
Kayıp kaçak
oranlarını yüzde 6lara kadar düşürmüş bölgelerimiz
mevcuttur.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Doğru. Ötekiler ne oldu? 3 tanesini söyle bize.
SALİH KOCA
(Devamla) - Şebekelerden dolayı yüzde 5 civarında teknik bir
kaçak mevcuttur. Bu anlamda baktığımızda, tüm dünyada
olduğu gibi yüzde 5lik bir teknik kayıp kaçak oranını da
düşürdüğümüzde bazı bölgelerimizde teknik kayıpların
-yani kayıpların- yüzde 1 seviyelerine kadar düşmüş
olduğunu görüyoruz. Teknik kayıp, ortalama olarak Avrupa Birliği
ve Amerika Birleşik Devletlerindeki tüm ülkelerde ve tüm dünyada yüzde 5
civarında seyretmektedir ve bu anlamda tüm dünyada da düşürmek mümkün
olmamaktadır.
Kayıp kaçakla
mücadele özel sektör ve Hükûmetimiz tarafından başarılı ve
etkin bir şekilde sürdürülmektedir. Özelleştirmelere üç yıl önce
başlandı ve 2014 yılı itibarıyla da tamamlandı.
Özelleştirme olmadan önce Türkiye'de 21 bölgede kayıp kaçak
oranı yüzde 17 seviyelerindeydi. Biraz önce söylemiş olduğumuz
bölgeleri ayırdığımızda da özelleştirmede ciddi
anlamda kayıp kaçakla mücadelelerin yapıldığı
görülmektedir. Önümüzdeki dört beş yılın sonunda bu 3 bölgedeki
kayıp kaçak oranlarını da yüzde 10 seviyelerine kadar
düşürmeyi öngörmekteyiz. Böylelikle, Türkiye genelindeki ortalamamız
da yüzde 8 seviyelerine inmiş olacak ve Avrupa Birliğindeki
rakamları yakalamış olacağız.
Yine, Meclise
sunulan yasa teklifiyle de Yargıtay kararlarıyla ortaya
çıkmış olan birtakım sorunlar çözülmüş, belirsizlikler
ortadan kaldırılmış olacaktır. Yani bu yasa ihtiyaca
binaen getirilmiştir ve Bakanlığımız tarafından
gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayacaktır ve
inşallah, 2015 yılı sonu itibarıyla da yüzde 14ün altına düşürmeyi
planladığımız kayıp kaçak oranlarıyla mücadele
etmeyi başaracak ve 2019 yılında yüzde 10lar seviyesine
çekmiş olacağız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Vaktin var, şu 3 ili de söylesene, bekledim sonuna kadar.
Sonuna kadar bekledim, bir de onu söylesene.
SALİH KOCA
(Devamla) - Ben bu duygu ve düşüncelerle Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi aleyhinde olduğumu bildiriyor,
çalışmalarımızın belirli olduğunu söylüyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Koca. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde Ankara
Milletvekili Sayın İzzet
Çetin.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu grup önerisi lehine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, öncelikle, gerçekten hem zamanlaması itibarıyla hem
de içerik olarak, konu olarak son derece yerinde seçilmiş bir öneri. Yani,
Meclisin neredeyse yeni bir seçime gittiği bugünlerde, geçtiğimiz
sonbahardan bu yana en çok tartışılan konuların
başında bu enerji alanındaki kayıp kaçak oranları
geliyor ve Mecliste, şu anda, bir yandan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun gündeminde yer alan enerji
piyasası kanunuyla yeni bir düzenleme yapılmaya
çalışılıyor, öbür yandan, sıra sayısı
almış olan, 688 sıra sayılı Kanun Teklifinde
olduğu gibi, orada da -bu ana komisyonda görüşülmüş
olmasına rağmen- Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bir kanun
teklifinde, torba kanun teklifi içindeki bir maddede de kayıp kaçak oranlarında
bir önceki yılın gerçekleşmeleri dikkate alınarak bundan
sonraki uygulamaların kurum tarafından yani EPDK tarafından
düzenlenmesine, artırılmasına, eksiltilmesine ilişkin öneri
var. Yani, böyle öneriler gündemdeyken, iktidar partisi sözcüsü arkadaşımız,
aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Sayın Koca, burada, kayıp kaçak
oranlarını azaltmaktan ve her şeyin güllük gülistanlık
olduğundan söz etti. Ben şimdi bir tek soru soracağım.
Madem her şey gayet güzel, yerinde gidiyor
Sayın Koca, sana sataşıyorum, bak, soru
soruyorum, diyorum ki: Ayrı ayrı iki kanunda niye böyle öneriler
getirdiniz, hem kanun teklifi hem kanun tasarısı? Hem de işler
iyi gidiyor diye, grup adına söz alıp konuşuyorsun.
Şimdi
değerli arkadaşlar, tabii, bunun
SALİH KOCA
(Eskişehir) Rakamlarla konuşuyorum, rakamlarla.
İZZET
ÇETİN (Devamla) Rakamlarla da konuşacağız, rakamlara
geleceğiz.
Şimdi, ne
yapmak istiyorsunuz? Bakın, EPDK kanun değişikliğinde
yapmak istediğiniz, Yargıtayın vermiş olduğu
kayıp kaçak bedellerinin iade edilmesi kararını
değiştirmek istiyorsunuz. Elektrik Piyasası Kanununda, yine,
ihaleyi alan, havuza para, kaynak aktaran firmaları
kayırıcı düzenlemeler yapıyorsunuz. Mahkemelerin görev
alanını kanunla sınırlamaya kalkışıyorsunuz.
Kayıp kaçak bedelinin iadesine dava açılmasını
engelliyorsunuz. Kayıp kaçak konusunda mahkeme ve tüketici hakem heyetleri
kararıyla vatandaşa yapılan ödemelerin ve mahkeme
masraflarının da yeni faturalara eklenerek tüm tüketicilerden yeniden
tahsil edileceği bir düzenleme yapmaya kalkıyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yani bana,
Türkiyede yapılan özelleştirmelerden Şu özelleştirme iyi
oldu. diye hiç kimse bir kurum gösteremez. Özelleştirmelerin ana ekseni
sizin siyasal iktidarlarınız döneminde oldu, son on üç yılda
gerçekleştirdiniz. Gerçekten, enerji piyasasındaki
özelleştirmeler sonrasında özel sektör tarafından
yapılacağı iddia edilen yenileme ve genişleme
yatırımlarının tamamının faturası tüketiciye
kesildi ve bu konuda faturalara, tüketicilerin istemleri
dışında, hiç beklemedikleri, hiç hak etmedikleri yükler
yüklenildi ve arkasından pek çok yerde feryatlar başladı.
Özellikle kayırılan firmalar
İşte, Enerji Piyasası
Kurulu Başkanı da Eğer aralık ayı fiyat farkı
yüksekse onu hesaplamaya dâhil etmeyiz. diyerek bir gerçeği kabul etti ki
bu yüklenici firmalar, dağıtım şirketleri hem tarifeler
üzerinde oynayarak hem Hükûmet üzerinde baskı oluşturup Nasıl
olsa Hükûmet bize borçlu. Biz millete küfrettik, onu da akladılar. Biz ne
dersek yapıyorlar. diyerek
Ki bu
firmalardan bir tanesi, dağıtım şirketlerinden en çok
şikâyet edilenlerden bir tanesi de millete küfreden müteahhidin
firmaları. Diğer taraftan, yine Hükûmete
yakınlığıyla bilinen bir başka firma, kayıp kaçak
oranının en yüksek olduğu; bir başkası yine
Diyarbakır, Mardin bölgesinde faaliyet gösteren dağıtım
şirketi. Yani bu şirketlere bir baktığınız zaman,
hepsi sizin kayırdığınız şirketler.
Söylediğin doğru, bir iki firmada yüzde 6lara kadar düşmüş
olabilir. Sayın Günal da söyledi, yani kayıp kaçak
oranlarının yüzde 15ler seviyesine gerilemiş olması belki
iyi gibi gözüküyor ama dünya ortalamalarının 8,2 seviyesinde
olduğu, bunun bazı ülkelerde yüzde 2lere kadar gerilediği ama
bizim ülkemizde bazı alanlarda birdenbire, sadece tüketicilerden kaynak
transferine alıştığı için Hükûmet, zenginlere
aktardığı için -bu firmalara- yüzde 75-80lere
vardığı gerçeğini yaşıyoruz.
SALİH KOCA (Eskişehir) Bazı bölgelerde
yüzde 1.
İZZET ÇETİN (Devamla) Bakın, Doğu
ve Güneydoğu Anadoluda dürüst ve namuslu yurttaşlarımız da
muzdarip oldular. Niye? Kayıp kaçak oranı had safhaya vardı.
Batıdakiler muzdarip oldular. Niye? İşte, siz
alıştırdınız, karşılıklı, al gülüm
ver gülüm, at havuza parayı, ben onunla iş göreyim, ne istiyorsan
yapayım, batıdan doğuya kaynak transferini enerji piyasası
üzerinden yaparım mantığıyla size istediklerini
yaptırdılar.
Değerli
arkadaşlar, burada acı olan olay şu: Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu bir karar vermiş; kayıp kaçak oranlarındaki
yüksekliği ve de faturalar üzerindeki tüketiciye yüklenen birtakım
maliyetleri haksız bulmuş ve bunların tüketicilere ödenmesini
karar altına almış. Yapılması gereken iş, hemen
şimdi, bu aydan itibaren, o vatandaşların alacakları olan
paraları, faturalarından tahsilat yapmayarak ya da belli oranlarda,
tedrici olarak sıfırlamak iken siz kalkıp iki ayrı kanunla
bunun engellenmesi çabasına giriyorsunuz. İşiniz gücünüz devlete
vergi vermesi gereken kesimlerin zenginleşmesi, yurttaşı
soyması. Onların faturalarının yükselmesi pahasına,
oralara kaynak aktarılması için çaba sarf ediyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bazı firmalar gerçekten bu işi dürüstçe
yapıyor, firmalara bir göz attığınız zaman
göreceksiniz. Bunları bizim milletvekili arkadaşımız
Sayın Sinan Aygün Bakana soru olarak sorduğunda, Bakan vermiş
olduğu yanıtla neredeyse firmaları kayıracak söylemler
içerisinde. Aynı şeyi grup sözcüsü de söylüyor.
Bakınız,
burada firmalara 2040, 2041 yıllarına kadar yani 2050
yılına kadar enerji dağıtım işini teslim
etmişsiniz. Ama, bu firmalar şu anda Nasıl olsa -tekel
niteliğinde- enerji piyasasını biz ele geçirmişiz, Hükûmet
de bize mahkûm; enerjiyi kesersek, enerjiyle tehdit edersek bize bir şey
yapamazlar, yine dediğimizi yaptırırız.
mantığıyla bu faturalar üzerindeki yükü yurttaşa,
tüketiciye yıkıyor. Bize düşen, Parlamentoya düşen görev
-burada verilen önergenin de özü budur- gerçekten bu firmalar dürüst ve
namusluca çalışıyorsa çalışsın ama
çalışmıyorsa
Elektrik üretimi de dağıtımı
da bir kamu hizmetidir, burada kamu yararı vardır. Bu
dağıtım şirketlerinin arsız bir şekilde
yurttaşın omzuna binmesinin engellenmesi gerekir. Diğer
şirketlerde, övündüğün gibi, yüzde 2ye kadar gerileyen varsa, yüzde
6ya kadar gerileyen varsa, kayıp kaçak meselesinde hâlâ oran neden yüksek
araştırılması gerekir, bu bir. İkincisi de bu
yüklenici firmalar Kamu İhale Kurumundan bu ihaleleri alırken,
özelleştirme konusunda ihaleleri alırken bu riski gördüler,
kayıp kaçak oranları o ihalelerde vardı. Nitekim, mesela,
Vangölü İhalesi 118 milyon dolara gitmiş, Dicle 387 milyon dolara
gitmiş, Aras 128 milyon 500 bin dolara gitmiş. Bunun yanında,
bunun 10 katı değere giden bölgeler de var. Eğer siz yasayla bu
işleri düzeltmeye kalkarsanız ihalelere kanun yoluyla fesat
karıştırmış olursunuz yani ihalesi
yapılmış, işletme, yüklenici imzayı atmış,
2036 yılının eylül ayına kadar ben bu işi
göreceğim... E, şimdi siz, kanunla, iki ayrı kanunda,
kayıp kaçak oranlarını EPDKya artırma-eksiltme yetkisi
veriyorsunuz. Bu doğrudan doğruya kanunla adam kayırmaktır,
kanunla ihaleye fesat sokmaktır. Buna hiç gerek yok.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET
ÇETİN (Devamla) Yapılması gereken iş, Yargıtay
kararını uygulamak ve işine gelmiyorsa yüklenici firmalardan
bunları geri almaktır.
Araştırma
önergesinin lehinde olduğumuzu beyan ediyor, saygıyla
selamlıyorum sizi. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çetin.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisinin vermiş olduğu, Türkiye'de elektrik
dağıtımının özelleştirilmesiyle ortaya çıkan
elektrik faturalarındaki ve kayıp kaçak oranlarındaki
artış ve vatandaşın bu durumdaki mağduriyetiyle ilgili
sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla verilmiş olan,
bir Meclis araştırması açılmasına dair önerge üzerinde
söz aldım.
Tabii ki bu
elektrik dağıtımı özelleştirildikten sonra bunu alan
firmaların vatandaşa yaşatmış oldukları
birtakım mağduriyetler varsa, sıkıntılar varsa
bunların üzerine sonuna kadar gidilmeli. Bu dağıtım
işini alan hiçbir şirketin, hiçbir firmanın hiçbirimiz avukatı
değiliz, taraftarı değiliz. Burada vatandaşa adil,
ekonomik, daha güzel bir şekilde, bu elektriği en ucuz şekilde
nasıl verebilirlerse
Eğer bir sıkıntı
yaşatıyorlarsa, gerek EPDK gerekse TEDAŞ bunun üzerinde bütün
denetimleri yapmakta, problemleri, aksayan yönlerini çözme noktasında bir
irade sergilemektedirler. Biraz önce, benden önce grubumuz adına
konuşan Salih Koca kardeşim bütün verileri, rakamlarla kayıp
kaçak oranının yüzde 19lardan 14lere yıl yıl nasıl
geldiğini söyledi.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yüzde 75 olan yeri de söyle Recep!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Evet, ülkemizin bir bölgesinde fazla miktarda kayıp kaçak
oranının olduğu
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yüzde 75i de söyle ha!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Ora da Türkiye'nin bir gerçeği, orada da, azaltma
noktasında oradaki alan firma gerekli bütün çalışmaları
yapmakta.
İZZET ÇETİN
(Ankara) Niye iki ayrı kanun teklifi verdiniz, onu da söyle.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Devlet eliyle idare edilmesinden daha fazla özel firmalar buna
özen göstermekte. Eğer bir sıkıntı, aksaklık varsa da
en güzel manada bunların çözülmesi
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Var işte, araştıralım diyoruz.
Araştıralım, yoksa vazgeçelim.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Vatandaşımızın şikâyetlerini en kâmil
manada takip ediyoruz, bunların şikâyetlerinin en güzel manada
giderilmesi noktasında çalışmalar yapıyoruz, gerek yasal düzenlemeler
gerek idari düzenlemelerle.
Bir
de şunu burada belirtmek istiyorum: Meclis
çalışmalarının bitmesine yirmi beş gün kadar bir süre
kaldı. Vermiş olduğunuz bu araştırma önergelerini ola
ki kabul etsek bile teknik açıdan bunlar imkânlı değil, süremiz
buna yetmeyecek.
LEVENT
GÖK (Ankara) Endişe etme, çabuklaştırırız.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Süremiz yetecek olan grup önerileri getirdiğiniz zaman
daha çok dikkate alırız.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bir ay yeter, bir ay yeter.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Bir araştırma önergesini kabul etsek bunun asgari
süresi üç ay, üç ay da bizim süremiz kalmadı. Meclis 5 Nisanda seçim
arası verecek. Ondan dolayı, getireceğiniz grup önerileri daha
böyle, teknik açıdan mümkün olanlar olursa el birliğiyle kabul ederiz
inşallah diyorum.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) İç güvenlik paketini çekin, onun yerine bunu
tartışalım, daha önemli.
RECEP
ÖZEL (Devamla) İç güvenlik yasasını bugün
görüşeceğiz. Tabii ki iç güvenlik konusunda da birkaç konuyu sizinle
de paylaşayım. Yani siz Bu yasa, iç güvenlik çok kötü bir yasa,
vatandaş karşı. diyorsunuz, değil mi? Kardeşim,
kötüyse bırakın, kötü yapma hakkımız var.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bizim de uyarma hakkımız var.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Vatandaşa gittiğimiz zaman seçimde
hesabımızı verir, siz de gelirsiniz iyi kanunu
yaparsınız, bundan dolayı oy kazanırsınız. Bundan
dolayı bizim bir oy kaybımız olacaksa, siz gelirsiniz, bunu
düzeltirsiniz. Tabii, iktidar olma gibi bir niyetiniz olmadığı
için, bunu geçirtmeyelim diye diyorsunuz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Bizim görevimiz vatandaşı sizden
korumak, sizden korumak.
RECEP
ÖZEL (Devamla) Biz iç güvenlik yasasını inşallah en kısa
sürede geçirelim, huzurlu, mutlu, güvenli bir şekilde ülkemizi
yarınlara taşıyalım diyorum. Grup önerinizin
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Lehinde mi?
RECEP
ÖZEL (Devamla)
aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özel.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, sayın hatip gruplara
sataşarak İktidar olma niyetiniz yok, bu nedenle böyle maksatlı
oyalamalar yapıyorsunuz. dedi. Sataşmadan söz istiyorum.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Doğru söylüyor Başkanım. Hepimize laf söyledi.
BAŞKAN
Ben bir şey demiyorum, ben masumum.
Buyurunuz.
XII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizler
buraya çıktığınızda -on dakikayı
tamamlayacağız- sözünüz yoksa biz devamını getiririz.
Tersine, biz de öyle düşünüyoruz. Diyoruz ki bunların söyleyecek sözü
yok, tamamlayalım en iyisi diyelim.
Şimdi,
buraya çıkıyorsunuz, iyi kötü sözünüzü söylüyorsunuz,
konuşmayacağınızı ifade ediyorsunuz. Esasında bir
şey söylemiyorsunuz. Konuşmayacağınızı söylüyorsunuz,
beyan ediyorsunuz. Biz buna da saygı gösteriyoruz. Ama
konuşmayacağız deyip de sataşarak gitmek sizin aleyhinize
oluyor. Yapmayın böyle. Deyin ki: Biz bunu konuşmayacağız,
değerlendirmeyeceğiz, teşekkür ederiz. Gidersiniz oturursunuz,
biz de bir şey demeyiz.
ERTUĞRUL
SOYSAL (Yozgat) Sataşma yok.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Bakın, niyet okumaya kalkışmayın.
Niyet okumak size kaybettirir.
Biz, Allahın
izniyle, bu seçimlerde, 7 Haziran seçimlerinde Türkiyede siyasetin nasıl
yapıldığını, Türkiye halkının teveccühünün
ne olacağını göstereceğiz. Ve emin olun artık, Türkiyede
halkların iktidarının zamanı gelmiştir. Bu
halkların iktidarı da Halkların Demokratik Partisiyle mümkün
olacaktır.
ERTUĞRUL
SOYSAL (Yozgat) Göreceğiz
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Sizin bundan korkunuz var, hak veriyoruz, korkun bence.
Endişeniz var, bence endişelenin çünkü sizin iktidarınıza
son verecek bir harekettir.
Biz gümbür gümbür
geliyoruz. Siz endişelenin, endişelenmekte haklısınız.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başkan
LEVENT GÖK
(Ankara) Sonra da ben efendim
BAŞKAN
Buyurunuz.
3.-
Antalya Milletvekili Mehmet Günalın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Arkadaşlar,
maalesef, sorduğumuz sorulara cevap veremedikleri için ancak
karşılıklı sataşarak üstünü kapatmaya
çalışıyorlar. Salih Bey sataşma dediği için, söz
verdim, en sonuna kadar bekledim ama Recep Beyin söylediğine de söylüyorum,
diyorum ki: Yüzde 75 nerede? Verdiğiniz hedef kaç? Daha önce kaçtı?
Okudum size. Yüzde 40larda hedef verip yüzde 71e çıkardınız,
onu da tutturamadınız, yüzde 75 oldu. Sonra da kalkıp diyorsunuz
ki: Zamanımız yok.
Şimdi tek
bahaneniz o mu kaldı Sayın Özel? Biz sizin zamanınız
olduğunu da gördük. Burada memleketin bütün problemleriyle ilgili
araştırma önergeleri verdik, hiçbirine evet demediniz. Yani sekiz
senedir burada görüyoruz.
Muhalefetin
verdiği, bakın, 4 bakanla ilgili soruşturma önergelerini dahi
siz alıp kendiniz vermiş gibi yaptınız, en son sıra
sayısı almış olmasına rağmen getirdiniz. Biz
sizin zamanınız olduğu zamanı da biliyoruz Recep Bey,
hepsini gördük.
Onun için,
şimdi kalkıp burada yerim dar, yenim dar demenin bir anlamı yok.
Burada önemli bir konudan bahsediyoruz, şahsa özel düzenleme
yapıldığını söylüyoruz ve EPDKnın, yetkisiz
olarak bakın, bir daha altını çiziyorum- kendisinin kurul
kararıyla koyduğu hedefin dahi üstüne
çıkmışsınız yani revize edildikten sonraki hedefin de
üstüne çıkmışsınız. Yandaş firmaya özel,
şahsa özel düzenleme yapıyorsunuz. O kişi diyor ki: Ben
yarın batacağım, bırakırım. Ya, kâr ederken iyi
mi? Onlara veriyorsunuz bütün özelleştirmeleri, öbür taraftan
dünyanın kârını elde ediyorlar, buradan da zarar etsin.
İş âleminde kâr da var, zarar da var.
Bir de, fiilen
devletin itibarı kalmadı. Bakın, biz, siz, herhangi birimiz
elektrik faturanızı ödemeyin bakalım, ne oluyor? Pat diye
kesiliyor değil mi? Mahkemenin kararına da girmiş, diyor ki:
Bunu yapmak onların bu teknikleri koymasını, kaçağı
önlemesini engeller. Siz oturup o zaman, pazarlık edip oradaki
şeylerin elektriğini kesemiyorsunuz. Asıl olan kaçak, kayıp
değil.
Onun için, lütfen
konuyu karıştırmayalım. İnşallah, Milliyetçi
Hareketin iktidarında bunları biz çözeceğiz diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Gök,
buyurunuz.
Sayın Özel,
altı dakika gitti.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bir şey demedim ki efendim.
4.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada az önce
konuşan muhalefet partisi sözcülerine karşılık iktidar
partisi sözcüsü şu Mecliste hiç konuşulmaması gereken bir
cümleyi kullandı, dedi ki: Bırakın da hata yapalım.
Değerli
iktidar partisi mensupları, iktidar partisinin hata yapmaya hakkı var
mıdır? İktidar partisinin hata yapma lüksü var mıdır?
Siz hata yapma lüksü içerisinde kendinizi görürsünüz ama muhalefetin de size
hata yaptırmama hakkı vardır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Günah işleme özgürlüğü var onların.
LEVENT GÖK
(Devamla) - Şimdi, bu Mecliste, değerli
yurttaşlarımız, iktidar partisi diyor ki: Bırakın da
hata yapalım. Böyle bir şey olabilir mi? Hata yapmadan, buradan
sıfır hatayla her şey çıkacaktır.
Onun için, biz,
muhalefet olarak görevimizi yapıyoruz. Anlatıyoruz dilimiz
döndüğünce, tekrar anlatıyoruz, tekrar anlatıyoruz ama siz
buraya gelip de Biz hata yapma hakkımızı kullanıyoruz.
derseniz bu olmaz. Biz muhalefet olarak diyoruz ki hata yapmayın.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Kim dedi onu?
LEVENT GÖK
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine AKP
sözcüsü diyor ki: İç güvenlik paketini görüşelim. Sizin zaten iktidara
gelmeye niyetiniz yok. Hiç de öyle değil. Bütün
yurttaşlarımız bilsin ki 7 Hazirandan sonra kurulacak Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında bu iç güvenlik paketi çöp sepetine
atılacaktır.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yalnız, çöp sepetine atmadan önce bunlara bir
uygulayalım.
LEVENT GÖK
(Devamla) Çöp sepetine atılacaktır. O yüzden, milletin
çoğunluğunu ilgilendiren kaçak elektriği niye
konuşmuyorsunuz? İşte bunları konuşmak lazım.
Niye tüketici haklarını konuşmuyorsunuz? Bunları
konuşmak lazım değerli arkadaşlar, halkın
yararına olanlar bunlar ama siz iç güvenlik paketiyle diyorsunuz ki: Biz
muhalefeti sindirelim, bir daha hiç konuşulmasın. Olmaz. Muhalefet
konuşacak, daha da çok konuşacak, bunları size her zaman
hatırlatacak ama hata yaptırmadan biz bu Meclisi götürmeye
çalışıyoruz diyor, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
MHP Grubunun, Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede elektrik dağıtımının
özelleştirilmesiyle ortaya çıkan elektrik faturaları ile
kayıp kaçak oranlarındaki artış ve vatandaşın bu
durumdaki mağduriyetiyle ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla 4/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Evet, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oya sunacağım.
III.- Y O K L A M A
(CHP ve MHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı arayacağım.
Sayın Gök,
Sayın Türeli, Sayın Serindağ, Sayın Şeker, Sayın
Günal, Sayın Kaplan, Sayın Çetin, Sayın Uzunırmak,
Sayın Kutluata, Sayın Korkmaz, Sayın Ekici, Sayın Toprak,
Sayın Akar, Sayın Sarı, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Öztrak, Sayın Aygün, Sayın Işık, Sayın Yılmaz,
Sayın Öztürk.
İki dakika
süre veriyorum ve de başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.26
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylanmasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
X.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
MHP Grubunun, Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede elektrik dağıtımının
özelleştirilmesiyle ortaya çıkan elektrik faturaları ile
kayıp kaçak oranlarındaki artış ve vatandaşın bu
durumdaki mağduriyetiyle ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla 4/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 22 milletvekili
tarafından, 1 Mayıs 2013 tarihinde Taksim Meydanında
yapılan kutlamalarda yaşanan sorunların
araştırılması amacıyla 21/5/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Mart 2015 Pazartesi
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 09/03/2015 Pazartesi günü (Bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Levent Gök
Ankara
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 22 Milletvekili tarafından, 1
Mayıs 2013 tarihinde Taksim Meydanında yapılan kutlamalarda
yaşanan sorunların araştırılması amacıyla
21/05/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırması Önergesinin (908 sıra no.lu) Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
09/03/2015 Pazartesi günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Mehmet Hilal Kaplan.
Buyurunuz
Sayın Kaplan. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesi lehinde Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 21 Mayıs 2013 tarihinde vermiş olduğumuz bu
Meclis araştırması önergesini, 1 Mayıs 2013 tarihinde
Taksimde yaşanan toplumsal olaylarda dönemin valisinin almış
olduğu tavırların, yapmış olduğu
uygulamaların, bugün çıkarmaya
çalıştığımız, dönem dönem burada gerginliklerin
oluştuğu iç güvenlik paketiyle doğrudan ilişkili
olduğu için, gündemi beraber paylaşalım diye gündemde öne
aldık.
Değerli
milletvekilleri, bu pakette dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var:
Valiye, kaymakama ve kolluk kuvvetleri yetkililerine henüz bu pakette
vermiş olduğunuz veya vermeye
çalıştığınız yetki verilmeden, dönemin
İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlunun 1 Mayıs 2013
kutlamalarında yaptıklarını sizinle paylaşmak
istiyorum. Neden paylaşmak istiyorum? Belki o dönemde yapılan
olumsuzluklardan etkilenerek bir insafa gelirsiniz, belki bu iç güvenlik
paketinin olumsuzluklarının bir kısmını geri çekmek
durumunda kalırsınız diye düşünüyorum. İnşallah,
dediğimde yanılmam.
1 Mayıs
2013te işçi sınıfı ne yapmak istedi? Taksim
Meydanında işçi sınıfının bayramını
kutlamak istedi. Neden Taksim? Çünkü, işçi sınıfı haklıydı;
1977 1 Mayısında 37 yoldaşının bu meydanda
kontrgerilla ve gizli güçler tarafından öldürüldüğünün
anısını yaşatmak için Taksimde kutlamak istedi. Sayın
Vali ne dedi? Ben Taksimde kutlatmam. dedi. Muhtemelen, birilerinden yetki
alınarak bunu söyledi.
Bir şey
hatırlatmak istiyorum: Hükûmetiniz döneminde olan, hâlâ 1977nin faili
meçhul cinayetlerinin katillerinin yakalanmadığını da size
anımsatmak istiyorum.
Neydi? Bakın,
Valinin ne yaptığını sizinle paylaşmak istiyorum:
Taksimi İstanbullulara yasakladı. Taksime çıkan tüm yollar,
sokaklar, ana caddeler güvenlik kuvvetleri tarafından kapatıldı.
Taksim yönüne Dolmabahçeden, Mecidiyeköyden, Unkapanından, Eminönünden
yolların hepsini Sayın Vali kesti, hatta daha ileri giderek
Unkapanı yönünden Taksime gelen köprünün ayaklarını
kaldırdı, hatırlatmak istiyorum, köprünün ayaklarını
kaldırdı. Yine Sayın Vali, Taksim yönüne giden tüm metro ve
metrobüslerin hepsini yasakladı gece 05.00te. Hızını
alamadı Sayın Vali, Anadolu Yakasından Avrupa Yakasına
giden deniz otobüslerini, vapurları, kara yoluyla toplu taşıma
araçlarının hepsini 06.00dan itibaren yasakladı. Yetmedi,
şehir dışından, işçi sınıfının
yoğun olduğu Kocaelinden, Gebzeden Taksim Meydanına birileri
gider düşüncesiyle Gebze gişelerinde, Bostancı gişelerinde
insanları, şehirler arası otobüsle gelenleri indirerek tek tek
kontrol etti, tacize buladı ve onların oraya gidişine engel
oldu. Yetmedi, Taksim yönünde ve Taksimde bulunan, o bölgede bulunan 200e
yakın yurttaşımızı gözaltına aldı. Hukuk
dışı uygulamalarla, 2 defa yetki kullanarak yirmi dört saatten
dört güne kadar gözaltı süresini uzattı. Bölgede yaşayan acil
hastaların, yurt dışına çıkmak isteyen -bölgenin
turist bölgesi olması nedeniyle- insanların gidemediği bir
süreci yaşadık.
Peki, şimdi
size soruyorum: Sayın Vali bunları niye yaptı, bu yetkiyi kimden
aldı, hangi gerekçeyle İstanbulu ve Taksimi yasaklama
hakkını kendinde buldu? Olağanüstü bir hâl, durum mu vardı
yoksa bir iç savaş mı yaşandı? Şimdi, gerekçesi
şu: Kamu düzenini korumak adına Taksimde işçi
sınıfının bayramını kutlamasına izin
vermedi. Niye işçi sınıfından bu kadar korkuyorsunuz?
İşçi sınıfı Taksimde bayramını kutlamak
isterken ne istedi hatırlatmak istiyorum size.
İşçi
sınıfı yaşanabilir bir çalışma ortamı
istedi. İşçi sınıfı yaşanabilir bir ücret talep
etti, Taşeronlaşmayı kaldıralım. dedi, Sendikal
haklarımız verilsin. dedi. İşçi sınıfı
iş güvencesiyle Taksimde bir araya gelmek istedi. İşçi
sınıfı, emekçiler, asgari ücretin açlık
sınırının altında olduğu bir asgari ücret
istemedikleri için bir araya gelmek istediler. Ne var bunda peki? Niye bu kadar
tepki gösterdiniz? Ben bu tepkinin Sayın Valinin bireysel tutumundan
olduğu kanaatinde değilim, dönemin Başbakanının,
dönemin Hükûmetinin yetkisinden istifade ederek buraya geldi.
Şimdi, bir
şeyi hatırlatmak istiyorum değerli milletvekilleri. Valinin
yaptıkları bu kadar net ortada. Bugün, iç güvenlik paketinde biz
valiye, kaymakama, onun kolluk kuvvetlerinin amirlerine savcının,
hâkimin yetkilerini vermeye çalışıyoruz ya, bakın,
bunları, bu yetkileri vermeden uygulama durumu oldu. Sayın Vali
Anayasanın 23üncü maddesindeki vatandaşın seyahat etme
özgürlüğünü ortadan kaldırdı. Yine Sayın Vali
Anayasanın 34üncü maddesindeki herkesin önceden izin almadan
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü yapma hakkını ortadan kaldırdı. Yani,
Sayın Vali görevini kötüye kullandı. Bunları yapan Vali
Anayasaya aykırı davrandığında, sizin, Hükûmetiniz
döneminde ne yaptığınızı merak ediyorum. Vali
hakkında bir idari soruşturma açtınız mı ya da
herhangi bir idari işlem yaptınız mı? Yoksa, bu Vali gücünü
başka birilerinden alıyor, onun için mi sustunuz?
Size hatırlatmak istiyorum. Tüm bu antidemokratik,
hukuk dışı, keyfî uygulamaları yaparken, iç güvenlik
paketini getirirken de hâlâ sığındığınız bir
gerekçe var; diyorsunuz ki: Biz kamu yararına bu işi yapıyoruz,
kamu düzenini korumaya çalıştığımız için bunu
yapıyoruz. Allahınızı severseniz, size soruyorum:
Hükûmetiniz döneminde kamusal alan diye bir yer kaldı mı?
Sağlığı özelleştirdiniz, eğitimi
özelleştirdiniz, bankaları özelleştirdiniz, KİT diye bir
yapı bırakmadınız; devlete ait ne varsa sattınız,
satmaya devam ediyorsunuz ve hâlâ ortada kamusal alandan bahsediyorsunuz.
Aslında, kamusal alanı koruma gerekçesiyle
yaptıklarınız bir kamu ihlalidir.
Hatırlatmak istiyorum. Siz insanları etnik
yapısından, yaşam tarzından, inancından dolayı
kutuplaştıran bir Hükûmet değil misiniz? Siz hukuku,
yargıyı kendi ekseninizde yönlendiren ve hukukun
bağımsızlığını, yargının
bağımsızlığını çiğneyen bir Hükûmet
değil misiniz? Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir Hükûmet
değil misiniz? Yoksulluk sayenizde artmadı mı? Huzur
kalmadı. Huzurun kalmadığı bir yerde kamu alanını
koruma gerekçesi bir bahane. Sizin bu uygulamalarınız aslında
kamu düzenini korumak için değil, iktidarınızın
yaptığı otoriteyi garanti altına almak için bu iç güvenlik
paketini getiriyorsunuz. Bunda kamu düzeninden bahsetmek mümkün değil.
Şimdi, değerli milletvekilleri, valiler,
kaymakamlar artık devletin valisi olmaktan çıktı, devletin
kaymakamı olmaktan çıktı; Hükûmetin birer temsilcisi olmaya
başladılar. Anayasaya aykırı olarak şimdi
savcıların, hâkimlerin yetkisini bunlara vermekle siz özel
hayatın gizliliğini çiğnemiyor musunuz? Çiğniyorsunuz.
Kişinin dokunulmazlığını ortadan kaldırmıyor
musunuz? Kaldırıyorsunuz. Kişinin hâkim güvencesini ortadan
kaldırmıyor musunuz? Kaldırıyorsunuz. E, hani kamu düzeni?
Kamu düzenini yok ediyorsunuz.
Size bir
uyarım, bu aslında ciddi bir uyarım, lütfen ciddiye
almanızı öneriyorum: Bakın, yakın gelecekte olacaklardan,
özellikle orantısız güç kullanarak, faili meçhul cinayetleri
artırarak sokak ortasında gencecik çocukları yargısız infaz
etmenin bedeli ağır olacak ve bunun tek sorumlusu sizlersiniz.
Hatırlatırım, siz kamu düzenini korumakla ilgili ikide bir
bahsediyorsunuz ya, bu Meclis araştırması önergesine olumlu oy
verin, Güneydoğuda olanlara beraber gidelim. Kamu düzeni diye bir
şey bıraktınız mı? Oraya devlet giremiyor, polis
giremiyor, jandarma giremiyor. Devletin valisinin, kaymakamının
girmediği bir ortamdan bahsediyorsunuz ama buraya gelince kamu düzeni
diyorsunuz.
Hatırlatmak
isterim, Cizrede 12 yaşında Nihat Kazanhan diye bir çocuğumuz
polis kurşunuyla vuruldu. Öyle tesadüfen, bir kamu düzeni bozularak falan
değil, bu çocuk, dürbün konularak, uzun mesafeden nişan edilerek
öldürüldü. Kim sorumlusu? Kamu düzeni diye tutturuyorsunuz ama kamunun huzurunu,
vatandaşın güvenliğini ortadan kaldırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Devamla) Size son uyarım: İç güvenlik paketini bu noktada
geri almanızı öneririm.
Hepinize
saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Sivas Milletvekili Sayın Hilmi Bilgin,
buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, 1 Mayıs
kutlamalarında Taksimde meydana gelen olaylarda İstanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlunun görevini kötüye kullanarak, Anayasa ve kanunları
çiğneyerek uyguladığı yasak ve yaptırımların
incelenip Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün ilgili maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması
amacıyla vermiş oldukları önerge aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde son on iki yılda çok
büyük yatırımlar, köklü reformlar yapılmıştır.
Büyük Türkiye yolunda ciddi kalkınma hamlesi gerçekleştiren Türkiye,
ekonomik anlamda gelişirken aynı zamanda demokratikleşme
konusunda da önemli adımlar atmıştır. On iki yıl
boyunca, milletimizin çok daha özgür, çok daha huzurlu ve güvenli bir ülkede
yaşaması için gerçekleştirilen reformlar ülkemizin çehresini
değiştirdiği gibi, dış politikadan ekonomiye, sosyal
hayattan özgürlüklere kadar birçok alanda yeni bir Türkiye'nin temellerini
atmıştır.
AK PARTİ
hükûmetleri döneminde, devlet ile millet arasındaki güven sorununu ortadan
kaldırmak yani devlet ile milleti kucaklaştırmak için çok büyük
gayret sarf edilmiştir. Geçen süre içerisinde, kalkınma hamlelerimize
paralel olarak terörle mücadele, demokratikleşme ve hukuk alanında
her biri sessiz devrim olarak adlandırılan dev adımlar,
hamleler atılmıştır, her alanda toplumsal
barışı tesis etmek için ezber bozan bir yaklaşımla
hareket edilmiştir. Yapılan sessiz devrim niteliğindeki
reformlarla, vatandaşını tehdit olarak gören devletçi
yaklaşım yerine farklılıkları zenginlik olarak kabul
eden, vatandaşı esas alan bir anlayışla hareket
edilmiştir. AK PARTİ olarak güvenlik ile özgürlüğün birbirine
zıt kavramlar olmadıklarını, biri olmadan diğerinin
anlam taşımayacağını ifade ettik. Zira biz, dünyada en
güvenli ve huzurlu ülkelerin vatandaşlarına en geniş hak ve
özgürlük çerçevesini sağlayan ülkeler olduğuna inanıyoruz.
Hükûmetlerimiz geçmişten gelen kronikleşmiş sorunların
çözümü hususunda kararlı davranmıştır.
Vatandaşlarımızın haklı taleplerine
kulaklarımızı tıkamadık, eskiye ait yaraların
üzerine cesurca gittik. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı sivilleşme
ve demokratikleşme adımlarının atıldığı
AK PARTİ dönemi, temel hak ve özgürlüklerin alanını
genişleten, insanların gündelik hayatını her alanda
kolaylaştıran ve devlete güven duygusunu pekiştiren tarihî
değerde pek çok reforma sahne olmuştur. Toplumun tamamı
düşünülerek gerçekleştirilen, özgürlük ve demokrasi çıtasını
yükselten bu reformlarla birlikte kamu güvenliğini tehdit eden eylemler
ile meşru demokratik talepler birbirinden ayrılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetleri iktidara
geldiği günden bu yana, çalışan kesimin sorunlarına
samimiyetle çözüm üretmeye büyük özen göstermiştir ve bu hususta da
başarılı olmuştur. İşçi, memur, emekçi
kardeşlerimizin sorunlarına çözüm üretmek, çalışma
hayatını daha demokratik, daha insani, daha ileri standartlara
kavuşturabilmek için ilgili her kesimin görüşlerine önem
vermiştir. Bunun en önemli göstergelerinden biri de çalışan
kesimimiz için çok anlamlı bir gün olan 1 Mayısın AK PARTİ
döneminde Emek ve Dayanışma Günü olarak resmî tatil ilan edilmesi
olmuştur. Tüm dünyada işçilerin çalışma şartlarının
düzeltilmesi için verdikleri mücadelenin başlangıcı olan, tüm
dünya çalışanlarının evrensel ortak değeri olan 1
Mayıs ülkemizde de Hükûmetimizin attığı adımla resmî
tatil ilan edilmiştir. Geçmiş dönemlerde 1 Mayısa
damgasını vuran, maalesef, hep üzücü olaylar olmuştur. AK
PARTİnin yapmış olduğu icraatlarla bireysel hak ve
özgürlükler genişlemiş, ülkenin demokratikleşmesi yönünde önemli
adımlar atılmıştır. Artık, bu aşamadan sonra
sivil toplum kuruluşları, sendikalar, işçi, işveren
kuruluşlarıyla hep birlikte, ortak akılla hareket ederek 1
Mayısı birliğin, beraberliğin, dayanışmanın,
mücadelenin, barışın, kardeşliğin günü olarak
kutlamalıyız. 1 Mayıslar artık, insanımızı
tedirgin eden bir gün değil kardeşliğin, dayanışmanın,
bayram havasının hâkim olduğu günler olarak
kutlanmalıdır. Artık 1 Mayıslar, ülkemizde kavganın,
şiddetin, çatışmanın değil birliğin,
dayanışmanın, mücadelenin, demokrasinin, barışın,
kardeşliğin günü olmalıdır. Bu vesileyle demokrasimizin
güçlenmesi, örgütlü toplumun büyümüşe için yapılacak her öneriye
açık olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyorum.
Meclisimizin
gündemi bellidir, belli bir gündem dâhilinde çalışmaktadır,
toplumumuzun beklediği iç güvenlik paketinin yasalaşması
gerekmektedir. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi aleyhinde
olduğumu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bilgin.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde Ağrı Milletvekili Sayın Aksoy,
buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
HALİL AKSOY
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin 1 Mayıs 2013 olayları üzerine vermiş
olduğu araştırma önergesi üzerine söz aldım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, 1 Mayıs denildiği zaman akla ilk
gelen şeylerden birisi 1 Mayıs 1977dir. 37 kişi yaşamını
kaybetti, 140 civarında insan çok ağır yaralandı,
yaralı olduğu hâlde hastanelere falan gitmeyen insanların
sayısı da oldukça kabarık, kaldı ki bunlardan birisi de
bendim, bunu da ifade edeyim.
Şimdi, tabii, 1 Mayıs işçi
sınıfı açısından önemli bir gün. Kaldı ki 1
Mayısta Taksim Meydanında eğer bu kadar can verilmişse, bu
kadar bedel ödenmişse çok doğal olarak, işçi
arkadaşlarımız, işçi sendikaları 1
Mayıslarını orada kutlamak gibi bir doğal hakka sahiptirler
ama nedense sürekli olarak yasaklarla karşı karşıya
geliyorlar. Şimdi, 12 Eylül öncesi MC iktidarları döneminde de
yasakladılar, sonrasında 12 Eylül döneminde de yasakladılar, bu
Hükûmet ve bu iktidar döneminde de yasak, hâlâ yasak. Şimdi, elbette ki
bu, kabul edilebilir bir durum değil. Kaldı ki yasakların
olduğu yerlerde, bu tür toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde her
zaman ölümler de meydana geldi. Bakın, her 1 Mayısta -hâlâ da devam
ediyor- mutlaka yaralanmalar var, hatta ölümler var. Bunların böyle çetelesini
çıkarmak istemiyorum doğrusu. Nevrozlar da aynı şekilde.
Nevrozlarda da -dikkat ediyorsanız- bu yasaklar sürdüğü ve güya kimi
güvenlikçi önlemler alındığı zaman, hemen akabinde
saldırılar gerçekleşti yani polis tarafından saldırılar
gerçekleşti ve büyük olaylar meydana geldi. Ne zaman ki dönemin
iktidarları ve dönemin yönetimleri ile idaresi de şunu anlamaya
başlayınca Durun bakalım, hele biraz bunlara fırsat
verelim, acaba olay çıkar mı, çıkmaz mı? şeklinde bir
şey ortaya çıktıktan sonra da artık Nevrozlarda da, 1
Mayıslarda da -ki 1 Mayısın, 1 Mayıs alanıyla ilgili
bir ayrıcalığı var- bu tür olaylar, ölüm olayları
gerçekleşmiyor. Demek istediğim, antidemokratik uygulamaların
olmadığı zaman, hak ihlallerinin hak kullanılırken
ortaya konulmadığı zaman, gerçekten bu tür şiddet
olayları meydana gelmiyor.
Bunun bir
örneğini daha vermek istiyorum; 6, 7, 8 Ekim olaylarını
örneklemek istiyorum: 6, 7, 8 Ekim olaylarında, hemen bir gün öncesinde,
Vartoda yine Kobaneyle ilgili bir gösteri vardı, o gösteride 1
vatandaşımız polis kurşunuyla -açık- katledildi.
Oranın halkı tepki gösterdi, arkasından yaralamalar,
tutuklamalar meydana geldi. Bu peyderpey büyüdü, Cizreye, Diyarbakıra,
her tarafa yayıldı. Şimdi, bunların hepsinde polis
müdahalesi vardı. Bakın, bu ölümden sonra yani Vartodaki ölümden
sonra insanların tepki göstermesi doğal mıdır, değil
midir, buna bir bakmakta yarar var. Şimdi, üç gün, dört gün önce
Amerikada bir siyahi insan öldürüldü. O ölüm olayından sonra -yani polis
tarafından öldürüldü- yüz binlerce insan sokağa döküldü. Şimdi,
Vartoda 1 Kürt öldürüldükten sonra veyahut da Kobanede tonla insan
öldürülürken Kürtler, Türkler, Araplar, Zazalar, İngilizler,
Fransızlar, Almanlar Kobanide Kürt halkının özgürlüğü
için, Kobaninin özgürlüğü için mücadele ederken ve bunlar öldürülürken
insanların tepki göstermemesi mümkün değildi. O nedenle, bölgede
müthiş oranda bir tepki ortaya çıktı ve sıkıyönetim,
sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Tesadüfen, o gün, ben
Diyarbakırdan geçiyordum, Diyarbakırın bir ucundan diğer
ucuna ancak üç saatte geçebildim. Şimdi, tabii, bu arada, IŞİD
de orada bazı gösteriler yapıyordu. Hatta bizim geçtiğimiz yerde
de bizden de kimlik sordular vesaire. Bunu söylerken şunu anlatmak
istiyorum: Sokağa çıkma yasağı ilan edildiği hâlde
ortada üniformalı hiçbir devlet gücü yoktu, gece herkes sokaktaydı.
Peki, devlet nerede? diye sorduğumuzda devlet mümkündür ki başka
şeylerle uğraşıyordu. Sonuçta, bir de baktık ki 51
vatandaşımız, 51 insanımız katledilmiş. Ama
gerçekten eğer sokakta o şekilde bir müdahale olmasaydı bu kadar
büyük bir bedel ödenmeyebilirdi, ortaya çıkmayabilirdi.
Bakın, orada
ölenlerden belki 2si, 3ü hakkında davalar açılmış; iyi,
güzel. Peki, 49 kişi hakkında niye dava açılmıyor acaba?
Nerede bu insanlar, bunları öldürenler nerede? Bunlarla ilgili devlet ne
yaptı, ne ediyor? Belli ki bu konuda baskı
uygulandığında
İnsanlar temel hak ve özgürlüklerini
kullandıkları zaman eğer bir baskı gelirse buna
karşı tepki gösterirler ve bu tepkiye karşı da doğal
direnme hakkını kullanabilirler ve kullanmalıdırlar da.
Aynı şekilde Fransayı örnek alalım.
Fransada da değişik değişik tarihlerde siyahiler -1-2
kişi- öldürüldüğü zaman yine milyonlarca insan ayağa
kalktı, on binlerce araba yakıldı. Şimdi, Fransa gibi güya
demokrasinin beşiği olarak kabul edilen bir yerde böyle bir şey
olurken Türkiyede veyahut da Kürt coğrafyasında bu tür insan
hakları ihlalleri yaşandığı zaman biz niye
yadırgıyoruz? Yadırgamamak gerekir. Nedendir bu, bunu da iyi ve
doğru görmek lazım. Bakın, açıkça ifade etmek lazım:
Demokrasi olmadan, temel hak ve özgürlükler üzerindeki baskılar kalkmadan,
siz adını ne koyarsanız koyun, kamu güvenliğini
sağlayamazsınız.
Şimdi,
bakın, ben kendi dilimi resmî okullarda resmî bir dil olarak okumak,
yazmak, öğrenmek istiyorum; çok açık ve net. Ama benim bu
hakkımın önüne geçildiği zaman, bu hakkım engellendiği
zaman hiç kuşku yok ki ben tepki göstereceğim. Ama ben bu tepkiyi
gösterirken eğer birisi silahla, gazla, benzer şeylerle
karşıma çıkarsa elbette ki ben bundan rahatsız olurum ve
ben de tepkimi gösteririm.
İstanbuldaki
olaya gelince: İstanbulda sadece Sayın Hüseyin Avni Mutlu döneminde
bu olaylar olmadı. Birçok keyfîlikler yaşandı ve keyfîlikler
hâlâ da devam ediyor. Bundan önce Muammer Güler zamanında da benzer
şeyler oldu. Bakın, ben İstanbul İl Başkanıydım,
bizi ilden çıkarmıyorlardı, izin vermiyorlardı. Niye
çıkarmıyorsun ilden?, Siz gidip basın açıklaması
yapacaksınız. Bu, hem 1 Mayısta öyleydi hem Nevrozlarda
öyleydi. Keza, DİSKin İstanbuldaki merkezinde de DİSK
yöneticilerinin binadan çıkmasına izin verilmedi, her 2 vali
tarafından da aynı uygulama yapıldı ve iktidarda şu
andaki AKP vardı.
Bunu neden
söylüyorum? Şundan ötürü söylüyorum: 12 Eylül hukuku şu anda
fazlasıyla devam ediyor. Bakın, 12 Eylül döneminde
çıkarılan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası ile
Polis Vazife ve Salâhiyet Yasası peyderpey
ağırlaştırıldı. Bu her 2 yasa da 12 Eylül
diktatörlüğü döneminde kurucu Meclis tarafından
yapılmıştı. Bununla ilgili de birçok tepkiler gösterildi,
doğrudur ama sonrasında da buna tepkiler gösterildi. Ama her tepki
gösterildiğinde, özellikle AKP Hükûmeti döneminde her tepki
gösterildiğinde, mesela 2006da, 2007de bu yasalar
ağırlaştırıldı, hâlen de
ağırlaştırılıyor.
Şimdi
getirilmek istenen bir yasa var; iç güvenlik yasası. Biraz önce
belirttiğim gibi, eğer insanlar kendi haklarını
kullanırken ya da bu haklarını kullanırken göstermiş
oldukları tepkilere karşı siz şiddet uygularsanız, zor
uygularsanız, yaşamı insanlara cehennem ederseniz, sokağa
çıkmalarına izin vermezseniz, seyahat özgürlüklerini
kısıtlarsanız insanlar elbette ki tepki gösterir ve bu tepki
eğer ciddi bir direnişe dönüşürse de buna saygı duymak
lazım.
Yine belirtmekte
yarar var, Gezi olayları da benzer bir şekilde ortaya
çıktı. Gezi olayı bir tepkiydi ama bakın, Gezi
olayında dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı
hemen kitleleri sokağa çağırdı ve hemen hemen Türkiyenin
birçok yerinde mitingler düzenledi. Şimdi, sizin insanları
sokağa çağırma hakkınız varsa eğer, bir
başkasının insanların en temel demokratik
haklarını kullanmak üzere sokağa çağırması da
elbette ki haktır. Bu anlamıyla, yapılması gereken, idari
sistemdeki
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL AKSOY
(Devamla) -
aksaklıkları tümden yok etmek, ortadan
kaldırmaktır. Onun için, bizim demokratik özerklik diye bir
çağrımız var, çözüm buradadır.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aksoy.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Diyarbakır Milletvekili Sayın
Mehmet Süleyman Hamzaoğulları.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET S.
HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Cumhuriyet Halk
Partisinin, 1 Mayıs kutlamalarında Taksimde meydana gelen olaylarda
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlunun görevini kötüye kullanarak Anayasa
ve kanunları çiğneyerek uyguladığı yasak ve
yaptırımların incelenip Anayasanın 98inci ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması
amacıyla vermiş oldukları önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Tabii, 1
Mayıs 1977de yaşanan üzücü olaylarda 37 canımızı
kaybetmenin vermiş olduğu üzüntüyü hepimiz yaşıyoruz.
Taksim Meydanının, yaşanan bu üzücü olay neticesinde emekçi
kardeşlerimiz için ne ifade ettiğini de biliyoruz. Takdir edersiniz
ki 2013 yılında, Taksimde yayalaştırma
çalışmaları nedeniyle, o gün İstanbulda yaşayan
herkesin bildiği üzere, Taksim Meydanının hâli ortadaydı
ve idareci olarak Hüseyin Avni Mutlu Beyin vermiş olduğu kararı,
tabii o günkü şartlar altında değerlendirmenin daha doğru
olduğunu düşünmek zorundayız.
Gündemimizin
yoğunluğu nedeniyle de Meclis araştırması önergesini
yüce Meclisin takdirine sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Tamam, karar yeter sayısı arayacağım.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.08
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Şimdi, 58e
göre söz taleplerini yerine getireceğim.
Sayın
Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili, yerinde mi? Şu anda yok.
İstanbul
Milletvekili Sayın Sedef Küçük, 58e göre -düzeltme- buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması (X)
SEDEF KÜÇÜK
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
69uncu
Birleşimin Yedinci Oturumunda Bazıları demokrasiyi bir lüks
olarak görebilir, bazıları güvenlik devletini insan hak ve
özgürlüklerine yeğleyebilir, bazıları sıkıyönetim
kanunlarını gündelik hâle getirmek istiyor olabilir ve bu
bazıları ülkeyi uçuruma sürüklediğini umursamıyor da
olabilir. Biz umursuyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, acaba diğer
muhalefet partileri, HDP ve MHP de bizim kadar umursuyor mu doğrusu
şüpheliyim. diyerek her iki partiye de haksızlık olarak
değerlendirilebilecek bir ithamda bulunduğumu fark ettim. Bu ifadeyi
düzeltmek istiyorum. Her iki partiye de mensup milletvekillerinin bu kürsüde
ettikleri yeminde yazılı olan, herkesin insan haklarından ve
temel hürriyetlerden yararlanması ülküsüne bağlı
olduklarına inanıyorum. Bu kürsüde bu yemini etmiş bütün
milletvekilleri için bu ülküye bağlı olmak, her şeyden önce bir
namus borcudur. Pek tabii ki farklı siyasi anlayışlara sahip
olabiliriz, dünyayı yorumlayışımız ve
algılayışımız farklı olabilir. Doğal olarak,
muhalefet etme biçimlerimiz de farklı olacaktır. Zaten bunlar da
olması gereken farklılıklardır. Elbette demokrasinin
zenginliğinden ve ifade özgürlüğünün genişliğinden
rahatsız olanlar ve korkanlar vardır. Bu, aslında onların
fikir fakirliğidir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Küçük.
Gene 58inci
maddeye göre düzeltme talebi Bingöl Milletvekili Sayın İdris
Balukene aittir.
Buyurunuz.
4.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 4/3/2015 tarihli 69uncu
Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin
konuşması
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçen tutanakta, ara verilmesiyle ilgili bir talebimi
dile getirirken şöyle bir cümle kullanmışım: Dediğim
gibi, onlar ihtiyaç hissetmeyebilirler ama muhalefetin böyle bir ihtiyacı
var. Yani, AK PARTİ Grubunun ara talebi ihtiyacı olmayabilir ama
muhalefet partisinin hazırlığı için böyle bir ihtiyaç var
demişim. O cümlenin tamamen değiştirilmesi gerektiği
kanaatindeyim. Dediğim gibi, bu yaptığınız angaryadır,
Anayasaya aykırıdır. Siz de Anayasayı
çiğniyorsunuz.(*) diye
tutanaklarda düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, gerçekten,
burada insan haklarına aykırı bir şekilde mesai
yapıyoruz. On altı saate, on dokuz saate varan görüşmelerde ne
sağlıklı bir şekilde bir konuyu ele almak ne
tartışmak ne de bu ülkenin yararına buradan ortak bir karar
çıkarmak, bir yasama faaliyeti çıkarmak mümkün değildir.
Özellikle, önümüzdeki günlerde de yine bu yasa
tasarısı görüşülürken biz Halkların Demokratik Partisinin
tutumunun net olacağını ifade ediyoruz. Bu konuda hem CHPnin
hem de MHPnin aynı zamanda bir özür borcu var. Kamuoyuna çıkıp
yanlış açıklamalar yapmak, AKP ile HDP arasında yasa
tasarısıyla ilgili, bilmem, Dolmabahçede ittifak yapıldı.
görüşünü savunmak her şeyden önce siyasi etiğe uymaz. Siz geçen
hafta boyunca bunu dile getirdiniz, Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüleri,
MHPnin sözcüleri bunu dile getirdiler ama gördüğünüz gibi, aradan geçen
dört günlük süre boyunca bile AKP muhalefet partileriyle bir temas etme
ihtiyacı bile duymadı. Şimdi, gelinen bu tablodan
sıkılmanız lazım, gelinen bu tabloyla ilgili Türkiye
halkına doğru bilgileri aktarmanız lazım. Burada kimin
birlikte hareket ettiğiyle ilgili bir şey arıyorsanız her 3
siyasi partinin temsilcilerinin HDPye yönelik saldırgan söylemlerine
bakın diyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Biraz önce Sayın Sedef Küçük İç Tüzük 58e göre
düzeltme hakkını kullandı ancak orada bir usuli hata var.
Şimdi, İç Tüzük 58e göre yapılacak düzeltmeler 71inci
Birleşime ait düzeltmelerdir. Geçen birleşim dediğiniz bir
önceki birleşim 71inci Birleşimdir. Ancak siz biraz önce usuli bir
hata yaparak 69uncu Birleşimdeki bir sözünde düzeltme hakkı
tanıdınız.
BAŞKAN Yok,
hiç 69 diye bir söz etmedim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Hayır, 71dir. Şu anda
BAŞKAN
Hayır, hayır, ben öyle bir cümle sarf etmedim yalnız.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Kendisi sarf etti.
BAŞKAN O
başka. Bir saniye
Yani, ben zannettim
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Siz öylece
BAŞKAN Bir
saniye, durun, daha hareket yok, bir dakikacık, buraya soracağım
çünkü. Ben sadece
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Allah rızası için, bir dakika
Şimdi, ben
69 diye bir laf etmediğim için, onun için soruyorum. Yani, -anlamak için
bu- siz diyorsunuz ki: Sayın Sedef Küçük 71 yerine 69 dedi. Peki, ne
oldu şimdi o zaman?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) 71deki sarf edilen bir sözde düzeltme yapılabilir
bu birleşimde. Geçen birleşimde
BAŞKAN Ha,
yani 69da oldu.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) 69da yapılamaz.
BAŞKAN
Yapılamaz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Dolayısıyla, usuli bir hata oldu.
BAŞKAN
Dolayısıyla, ben bir hata yaptım. Siz ne istiyorsunuz?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Usuli hatadır, usul tartışması
talep ediyorum.
BAŞKAN Ha,
çok enteresan!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Meclis aç kapa yaptı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Aç kapa değil, hayır, 70 aç-kapa.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Aç kapa yaptı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Aç kapa değil, hayır efendim.
BAŞKAN
Şimdi, 70 ve 71inci birleşimlerde Başkanlık Divanı
oluşmadığından aç kapa yapılıp görüşme
yapılamamış. Dolayısıyla, 69uncu Birleşimle
ilgili olarak 70 ve 71de bu düzeltme yapılamamış. O nedenle,
daha evvel de bunlar devam ettiği için bugün böyle bir şey
yapmışız ama benim anladığım kadarıyla,
ısrarlı bir şekilde bir usul tartışması söz
konusu olacak.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Evet Sayın Başkan, çünkü
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Gerek yok, tartışıldı, bu
konuda tartıştık Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir
saniye
Bir saniye, ne olur
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Ama bunu çok tartıştık Sayın Başkan.
BAŞKAN
Anlamaya çalışıyorum. Ben geçen hafta komple buradaydım
yani rica ediyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, ısrarcıyım çünkü
daha önceki hafta ben buradan o hakkımı kullanırken iktidar
partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş bu duruma itiraz
etti ve Siz bunu yapamazsınız. dedi. Dolayısıyla, bir
önceki hafta Sayın Elitaşın yaptığı itirazı
şimdi ben yapıyorum.
BAŞKAN
Anladım. Yani, o zaman Sayın Elitaş haklı mıydı?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Değildi.
BAŞKAN
Şimdi siz haklı mısınız?
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Haklıyım, evet, çünkü
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Gündeme geçelim Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Boş işlerle uğraşmayalım.
BAŞKAN Bir
dakika
Tamam ama bunları söylemeniz hiçbir şeyi
değiştirmiyor, sadece zamanı götürüyoruz. Bakın, ben
buradayım, asla sinirlenmeme kararındayım.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, haklı haksız, biz burada
görüşümüzü ifade ettiğimiz zaman
anlaşılır.
BAŞKAN
Sayın Zozani, ben bir şeyi anlamaya çalışıyorum.
Yani daha bugün pazartesi; salı, çarşamba, perşembe ve cuma günü
beraberliğimiz mevcut. O açıdan, ben şimdi ne olup ne
olmadığını anlamaya çalışıyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Dikkat ederseniz biz de
BAŞKAN
Peki, usul tartışması açıyorum. Çok şeyli olduğunu sanmıyorum ama açıyorum.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Aleyhte
BAŞKAN
Sayın Zozani aleyhte.
LEVENT
GÖK (Ankara) - Lehte
BAŞKAN
Sayın Gök, sizi aleyhte yazmak zorundayım, bugün bana aleyhte olmak
durumundasınız.
LEVENT
GÖK (Ankara) Peki.
BAŞKAN
- Sayın Gök, aleyhte.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
BAŞKAN
- Sayın Kubat, lehte.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Lehte
BAŞKAN
Sayın Halaçoğlu, lehte.
Buyurunuz
Sayın Zozani.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Lehte ilk konuşmacı gelmeyecek mi?
BAŞKAN
Öyle mi oluyordu? Benim kafam karıştı. Tamam, peki.
Lehte,
Sayın Halaçoğlu ilk söz.
Buyurunuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Korkmaz konuşacak.
BAŞKAN
Isparta Milletvekili Sayın Korkmaz, buyurunuz.
XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.-
Bu birleşimde İç Tüzükün 58inci maddesine göre söz alarak 69uncu
Birleşimdeki beyanların düzeltilmesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bir iç güvenlik tasarısı
görüşülüyor, haftalardır görüşülüyor. Bu görüşmeler
esnasında İç Tüzükün farklı yorumlarıyla karşı
karşıyayız. Zaman zaman Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekili arkadaşlarımız, özellikle geçen hafta Sayın
Güldal Mumcu Hanımefendinin yönetimiyle ilgili çok serzenişte
bulundular, şikâyette bulundular. Arkadaşlar, etme bulma dünyası.
Yani iki hafta önce muhalefetin neden Sadık Yakut ve neden Ayşe Nur
Bahçekapılı yönetiminden şikâyet ettiğini de sanıyorum
böylece anlamış olmalısınız. Dolayısıyla
arkadaşlar, Meclis görüşmelerinde, hep başından beri
söylediğimiz gibi, aslında Meclis Başkan Vekillerinin
inisiyatifi doğrultusunda yahut keyifleri doğrultusunda müzakereler
yapılmamalı. Ortada bir İç Tüzük var, bu İç Tüzüke uygun
olarak bu görüşmeler yürütülmeli. Ancak, şu ana kadar, maalesef,
özellikle iktidar partisi kanadından gelen Meclis Genel Kurulunu zorlama,
Meclis Genel Kuruluna bir dayatma mevzubahis. Aynı usulü başka Meclis
Başkan Vekilleri kullandığında da bir anda feveran
ediyorlar. Dolayısıyla, arkadaşlar, insanların demokrasiyi
içine sindirmesi lazım. Yani, nasıl burada iktidar partisi
inandığı bir tasarıyı kanunlaştırma gibi bir
görevi, bir sorumluluğu kendisine görev biliyor ise muhalefet partileri de
inanmadığı bir tasarıyı ve teklifi
yasalaştırmama konusunda İç Tüzükün kendisine
tanımış olduğu obstrüksiyon yöntemlerini kullanacak.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle özellikle HDP
Grup Başkan Vekilinin biraz önce söylemiş olduğu bir
eleştiriye de cevap vermek istiyorum. Özellikle Milliyetçi Hareket
Partisini ve Cumhuriyet Halk Partisini kastederek dedi ki bize: AKPyle ilgili
gizli bir gündemleri var. Bunlar, bize Görüşüyorlar. dediler ama geçen
hafta bizim semtimize bile uğramadılar ve iç güvenlik
tasarısını kendi bildikleri gibi müzakere etmeye devam
ediyorlar.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yasa
tasarısıyla ilgili.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Evet, yasa
tasarısıyla ilgili.
Değerli
arkadaşlar, Dolmabahçedeki görüntüler ortada -yani bu görüntülerde kimler
yer almış, ondan sonraki açıklamalar neymiş- bunlar
Milliyetçi Hareket Partisinin yahut Cumhuriyet Halk Partisinin uydurmaları
değil ki. Yani, ondan sonraki yapılan açıklamalar, özellikle
Abdullah Öcalanın hazırlayıp âdeta dikte ettiği 10
maddeyle ilgili bir çerçeve doğrultusunda. Şimdi, o şartlarda
bir talep eden var, bir de o talepleri yerine getirmesi beklenen bir taraf var,
o taraf devletin kendisi. Yani, PKK talep ediyor, o taleplerini
gerçekleştirmek için de devlet yani devleti temsil edenler müzakere
yapılabileceğini söylüyorlar. Dolayısıyla,
arkadaşlar, böyle bir görüntü ortada iken Bize, işte böyle bir
suçlama yöneltiyorlar, böyle bir iddia ortaya koyuyorlar, bu
yanlıştır. demenin bir anlamı yok. Yani bu görüntüler
ortada iken ne kılavuza ne bir yorumlamaya ihtiyaç var.
Dolayısıyla,
kıymetli arkadaşlar, özellikle, daha sonra HDP sözcülerinden
bazılarının, AKP bu iç güvenlik tasarısını geri
çekecek... Bunlar basına kadar düştü. 16 madde, işte geriye
dönük olarak tekririmüzakere yapılacak. Bunların hepsi,
kıymetli arkadaşlar, basında söylenmiş ve muhalefetin de
haberdar olduğu şeyler değil mi? E, demek ki Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu dışında bazı görüşmeler
var, bu görüşmelerin muhalefet tarafından algısı ortada.
Dolayısıyla hiç kimsenin dönüp de bu kürsüden Milliyetçi Hareket
Partisine Bu yakıştırmadan sonra utanmaları lazım, sıkılmaları
lazım. deme hakkı yok. Ben bu vesileyle Meclis Başkan Vekilinin
tavrını da olumlu bulduğumu söylemek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Efendim?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın hatip, demin açıklamaya
çalıştığım hususla ilgili, tekrar, AKP Grubuyla
anlaştığımız yönünde beyanda bulunarak grubumuza
sataşmıştır.
BAŞKAN
Buyurun.
XII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın usul görüşmesiyle ilgili yapığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz
Dolmabahçede yapılan ortak açıklamayla ilgili herhangi bir inkâr içerisinde
değiliz. Dolmabahçedeki ortak açıklamanın tamamen
arkasında olduğumuzu, 10 maddeyle ilgili AKPnin yapması gereken
demokratikleşme hazırlıklarını bir an önce
yapması gerektiğini ve buraya yasalaşmak üzere getirmesi
gerektiğini zaten ifade ediyoruz. Sayın hatip, benim yasa
tasarısıyla ilgili yani güvenlik yasa tasarısıyla ilgili
söylediğim sözleri, sanki çözüm süreciyle ilgili AKPyle hiç
görüşmedik gibi burada lanse etti, böyle bir şey yok zaten. Çözüm
süreciyle ilgili tabii ki mevcut Hükûmet yetkilileriyle, devlet yetkilileriyle,
çözüm kurulu yetkilileriyle görüşmelerimiz oluyor, devam ediyor,
umarız ki sonuç alınır. Eğer AKP Grubu bir
demokratikleşme, Türkiye'nin demokratikleşmesini esas alan bir
hazırlık içerisinde olursa, inşallah, kalıcı
barış adına da çok önemli sonuçlar elde edilir.
Bizim burada
söylediğimiz şey, yasa tasarısıyla ilgili HDP ile AKP
arasında bir uzlaşma olduğu, bir anlaşma olduğu
dolayısıyla AKP belli maddeleri çekecek. şeklinde
söylediğiniz sözlerin yanlışlığıdır, resim
de ortadadır. Yani, AKP adına arkadaşlar niye çıkıp
buradan cevap vermiyorlar bilmiyorum ama HDPnin tavrı nettir, HDP bu yasa
tasarısının mutlaka geri çekilmesi gerektiğini savunuyor,
geri çekilmiyorsa bile İçişleri Komisyonuna geri alınıp
diğer siyasi partilerle bir uzlaşma sağlanması
gerektiğini ısrarla söylüyor. Yani, bir grup başkan vekili
arkadaşımızın cımbızlanmış sözleri
üzerinden yapay gündem yürütmeye gerek yok.
Ayrıca
HDPnin semtine hiç uğramadılar. gibi bir cümle de doğru
olmamıştır bizce. Siz zaten aynı mahallenin
çocuklarısınız dolayısıyla HDPnin semtiyle ilgili en
son cevap vermesi gereken sizsiniz.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi, usul
tartışmasını...
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Efendim...
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi, daha önce de ve şu andaki
konuşmalarda da parti olarak bizim iş birliği
yaptığımızı -olmadığı hâlde-
açıklamak gibi bir konuma düştü ve biz...
BAŞKAN Kim
düşürdü?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın İdris Bey.
BAŞKAN
Baluken mi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Evet, Baluken.
BAŞKAN
Buyurun.
LEVENT GÖK
(Ankara) Bizim de daha sonra taleplerimiz var efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hocam, bana sataştı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sana sataşması ayrı.
BAŞKAN Yok,
kurumsal sataşmalara hak veriyorum.
Buyurunuz.
6.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin geçen tutanak hakkında ve sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmaları sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, biz
söyledik, AKP ile HDP birlikte hareket etti dedik. Doğrudur, inkâr
etmiyoruz çünkü Dolmabahçedeki görünüm ve 10 madde üzerinde uzlaşma
yaptığınızı ifade ettiniz. Bunu inkâr etmiyorsunuz siz
de. Bu 10 madde üzerinde, öncelikle, silahların
bırakılacağı gibi bir ifade basına yansıdı
ama daha sonra anlaşıldı ki bunun olması için birtakım
unsurların gerçekleşmesi lazım ve Bir kurultay toplayıp
ondan sonra, bu karar alındığı takdirde silahlar
bırakılacak. dendi yani kamuoyu da yanıltıldı. Ama
şurası muhakkak ki, şunu siz de kabul edersiniz ki ortak
açıklamayla duyurulan 10 maddenin üzerinde herhangi bir şekilde,
karşılıklı olarak birbirinize ters düştüğünüz bir
konu yok. Ondan sonra burada bir açıklama yapılıyor, deniyor ki:
Şu ana kadar geçmiş bu iç güvenlik yasasıyla ilgili, bugüne
kadar geçmiş olan maddelerin yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir düzenleme
yapılması talebinde bulunuluyor ve ardından, AKP durup dururken
geçen hafta, geçmiş dönemdeki maddeleri de görüşmek adına
Meclisi iki günlük tatile sokuyor. Peki, böyle bir durumda ne
düşüneceksiniz? Tabii ki iş birliği var diyeceksiniz. Yani durup
dururken söylenmez ki bu. Yani eğer iç güvenlik yasasında
birtakım düzenlemeler yapılacağı söyleniyorsa, diğer
taraftan, Sayın Buldan Iğdırda yaptığı
açıklamada bunun Komisyona tekrar çekileceğini ifade ediyorsa
herhâlde ikiniz arasında bir birlik var, bir birliktelik var, anlaşma
var ki bu ifadeyi kullanıyor, durup dururken böyle kullanılır
mı?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bizim söylediğimiz nettir Başkan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bizim söylediğimiz de net.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Gök, buyurunuz.
Aynı
mahallenin çocukları dendi, anladım.
Söz veriyorum,
buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Onu MHP için söyledim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ben de o yüzden
MHP için söyledim. dedi, daha sonra söz
istiyorum ben de.
BAŞKAN
Kurumsal olarak halletti.
Buyurunuz.
7.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Türkiyede
silahların susmasını isteriz. Türkiyeye, bütün coğrafi
bölgelerimize, her yerine özgürlük türkülerinin, barışın
gelmesini isteriz, bunda hiçbir tereddüt yok. Bu konuda, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, Türkiye'nin en kanayıcı bu yarasında çok samimi
bir duruş sergiliyoruz ve çok da değerli bir duruş sergiliyoruz.
Silahlar sussun.
Elbette, az önce
HDP Grup Başkan Vekili Sayın Baluken, partimizi de kastederek,
Dolmabahçede iç güvenlik tasarısının
pazarlığının yapıldığına ilişkin
bir muhalefet partisinin kendilerine yönelik iddia sarf ettiğini ifade
etti. Bu konuda, sanırım, Sayın Pervin Buldanın
basına yansıyan açıklamaları elbette bu düşüncede
herkesi bir ölçüde olmaya mecbur kıldı. Yalnız, daha sonra bu
açıklamaların daha önce söylenmiş olduğu ve Dolmabahçeyi
kapsamadığı da ifade edildi. Zaten, böyle olması da bizim
arzu ettiğimiz bir nokta. Neden? Türkiyede barış diyorsak,
Türkiyede sadece Kürt kökenli yurttaşlarımızın değil,
74 milyon insanımızın, Türkün de, Kürtün de, Çerkezin de,
Lazın da, herkesin de özgürleşmesini savunuyorsak bir kere Ben
samimi bir duruş sergiliyorum. diyen her partinin bu iç güvenlik paketine
karşı çıkması gerekir. Bu nedenle, iç güvenlik paketinin
ortada olduğu bir tabloda samimi barış çabalarının
-silahların susmasında- yürütülemeyeceğini düşünüyoruz. O
nedenle, HDPli dostlarımıza, arkadaşlarımıza diyoruz
ki: Türkiyede Kürt sorununu Cumhuriyet Halk Partisi çözer, Cumhuriyet Halk
Partisinin demokrasiye, insan haklarına bakış açısı
çözer. AKPye inanmayın, doğru adresi bulun diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkanım, demin ben ilk
konuşmaya karşı sataşmadan söz istemiştim, aynı
mahallenin çocukları konusundaki ikinci konuşmadan dolayı da
tekrar sataşmadan dolayı söz istiyoruz.
BAŞKAN
Şimdi, bakın, tamam yani direnmek hak fakat en azından zevahir
kurtarılırsa çok mutlu olacağım. Bu, sizin için de geçerli.
Buyurun Sayın
Korkmaz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, biz konuşmadan bizi niye
işaret ettiniz?
BAŞKAN
Hayır, ben herkes için geçerli olduğunu ifade ettim. Sizinle uzun
sohbet edebilirim yani onun için bir şey demiyorum.
Buyurunuz.
8.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sayın
İdris Baluken buraya geldiğinde dedi ki: Ben iç güvenlik
tasarısını kastettim, efendim, zaten Dolmabahçede ortak
açıklama yapıldı. Arkadaşlar, ortak açıklama
yapılabilmesi için bunun öncesinde görüşmelerin olması gerekiyor
yani zaten bu görüşmeleri de bugüne kadar
sakladığınız, inkâr ettiğiniz falan yok. Ne
görüşüldü? Biraz önce söylediğim gibi yani Dolmabahçede müzakere
yapılmasını imzaya açmış olduğunuz o 10 madde
görüşüldü. Şimdi, görüşmeler var demek ki. Zaten bu
görüşmeler olmasa HDP grup başkan vekili çıkıp diyebilir
mi: Efendim, 16 maddeyle ilgili tekririmüzakere yapılacak. diye. Yani
eğer bu bir bilgi sonucunda paylaşılmıyorsa kamuoyuyla, o
zaman bu tamamen asparagas, efendim, kamuoyunu yanıltmaya,
yanlış yönlendirmeye yönelik bir şey ama ben görüşmelerin
olduğunu düşünüyorum.
Efendim, gelelim
Aynı mahallenin çocukları. meselesine. Bizim inancımız,
düşüncemiz şudur: Ay yıldızlı al bayrağın
dalgalandığı bu vatan toprakları üzerinde yaşayan
herkes, efendim, aynı mahallin çocuklarıdır, milletin
evlatlarıdır, bunun dışında biz başka bir
şey düşünmeyiz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) İdeolojik olarak diyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Ama eğer kendilerini
millet kavramından ayrı görmek isteyenler varsa o zaman, bizim de
bunu kabul etmemiz mümkün değil, kendi dertlerine yansınlar.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bizi niye ayrı bir semt olarak görüyorsun?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) - Türk milletine mensup olmak, Türk milletine, efendim, aidiyet
duygusuyla bağlanmak olsa olsa bir onurdur, haysiyettir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan yani tutanaklara geçmesi adına
söyleyeyim, sataşma falan değil.
Aynı
mahallenin çocuklarıdır. derken, hakaret amaçlı ya da
sataşma amaçlı herhangi bir kastım yoktur. Bu, siyasi partilerin
programlarıyla ilgili, tarihsel perspektifleriyle ilgili, ideolojik
bakışlarıyla ilgili bizim yaptığımız bir
tespittir. Kaldı ki yani kendileri HDP semtine gitmeyi bir farklı
ayrımcılık olarak yansıttıkları için öyle bir şey
söyledim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
XI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.-
Bu birleşimde İç Tüzükün 58inci maddesine göre söz alarak 69uncu
Birleşimdeki beyanların düzeltilmesinin İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN
Evet, usul tartışmasına geri döndük.
Aleyhinde olmak
üzere, Sayın Zozani, buyurunuz.
Şimdi,
yalnız, siz yürürken şunu söyleyeyim: Şimdi, ben Evet, çok
haklısınız. dersem 58 ortadan gidiyor, haberiniz olsun, tamam
mı?
Buyurunuz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu
İç Tüzük son bir ay içerisinde, hiç okumayanlar açısından da
merak konusu oldu. Ya, ben iddia ediyorum, İç Tüzükü kitapçılarda
satsanız bestseller listesinde yer alacak, en çok okunan kitap durumuna
gelecek. Niye? Çünkü Mecliste bu İç Tüzük tartışmaları son
bir aydır bir âlem oldu.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayende, sayende!
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Şimdi, ben iyi okudum, İç Tüzükü ben iyi
okudum, sizin de iyi okuduğunuzu varsayıyorum, bu konuda bir beis
yok.
Geçen hafta burada
bir tartışma yaşadık. Dendi ki: Efendim, siz 65inci
Birleşimin tutanaklarındaki söz düzeltmeden konuştunuz, biz
67nci Birleşimdeyiz, 66ya ne oldu? Şimdi, oradan İç Tüzük
58i okuduğunuz zaman kendinizi haklı görürsünüz. Derseniz ki:
Efendim, tutanakta diyor ki: Bakan veya milletvekili kendisine ait olup geçen
birleşimde -ifadesi kullanılıyor İç Tüzük 58de- geçen bir
ifadesini düzeltebilir. Şimdi, sayenizde, bu Meclis tutanaklarında
olmayan birleşimler çok fazla sayıda var. Sizin orada
yaptığınız, Sayın Elitaşın orada
yaptığı itirazı esas alırsak burada milletvekilleri
sözlerini düzeltemezler. İç Tüzük eksenli baktığınız
zaman, İç Tüzük 58e göre baktığınız zaman orta yerde
bir çelişki var. Her hâlükârda bir garabete dönmüş bir İç
Tüzüke sahibiz. Sayenizde zaten İç Tüzük de kalmadı bu Mecliste,
İç Tüzük uygulanmıyor. Eğer İç Tüzük uygulanmış
olsa idi bugün bu yasayı görüşmüyor olurduk. Her yönüyle İç
Tüzüke aykırı bir iş ve işlemi burada yapıyoruz.
Sonradan çıkıyorsunuz kamuoyunun önüne, buradan diyorsunuz ki:
Efendim, biz yasama faaliyetlerimizi yerine getirmek istiyoruz, muhalefet
engelliyor. Bakın, muhalefetin sizi engellediği falan yok, muhalefet
doğru iş yapılmasını burada sağlıyor,
Yanlış iş olmasın burada. diyor çünkü baştan sonuna
kadar yanlış işlem yapıyoruz.
Peki, bu olmayan
birleşimler niye Meclis tutanaklarında var, hiç baktınız
mı? Olmayan birleşimler, mesela, 70inci ve 71inci Birleşim
diye normalde birleşim var ama yok, hem var hem yok; İç Tüzüke
nereden bakacağınıza bağlı burada, kimin ne
şekilde yorum getireceğine bağlı. 2 birleşim var ama
boş birleşim; bir tek sebebi var: Sizin yanlışta
diretmeniz. Ve bu Mecliste uzlaşma zeminini ortadan
kaldırdınız. Eğer uzlaşma zeminini ortadan
kaldırmamış olsa idiniz, Divanı iki gün boyunca buraya
boşu boşuna getirip oturtup Toplantı yeter sayısı yoktur,
birleşimi kapatıyorum. demek durumunda bırakmazdınız.
Öyle olmuş. Siz çünkü uzlaşma zeminini ortadan
kaldırdınız. 2 birleşim üst üste böyle
gerçekleşmiş. Benim yorumum doğrudur İç Tüzük 58e göre.
Ama, Başkan 2 birleşim boş geçtiği için burada düzeltme
hakkını kullanan milletvekiline itiraz edebilecek durumda da
değil. Şimdi gelin, burada bir düzeltmeyi siz bulun; ne
yapacaksınız, doğrusu hangisi? Doğrusu yok burada. Sonradan
burada, ikide bir burada sürekli dinliyoruz: Efendim, HDP ile AK PARTİ
uzlaştı. falan. İddia ediyorum: HDP olmamış
olsaydı, AK PARTİ, MHP, CHP Danışma Kurulunu toplar, gece
ayaküstü burada Danışma Kurulunu imzalardı, 70inci
Birleşim de olmazdı, 71inci Birleşim de olmazdı, iddia
ediyorum. Ama, şurası çok açık: Bence MHPnin burada hiç
gocunacak bir tarafı yok çünkü AKPnin üçte 1i zaten MHP. Eğer
sataşma ise AKP üzerine alsın. Gerçekten, açın, tek tek
kadrolarını inceleyin, geriye kalan bir kısmı da CHP.
Kendilerine ne kalıyor, onu da bilmiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Sayın Başkan
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yahu, bize laf attılar, size laf atmadılar,
sataşma bize.
BAŞKAN
Evet, Sayın Kubat, buyurunuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, ondan sonra söz istiyorum.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, ondan sonra söz alalım.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; açılan usul görüşmesinde
Başkanlığın tutumu lehinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu 58inci madde, son yirmi gündür epey
başvurulan bir madde oldu. Çok katı, şekilci bir bakış
açısıyla eğer yorumlarsak itirazın geçerli olduğu
kanaatine varabiliriz. Burada, 58inci maddede, bir milletvekili veya
bakanın geçen birleşim tutanağında yer alan bir beyanın
düzeltilmesi hakkında söz istemesi hâlinde Başkanın beş dakikayı
geçmemek üzere söz vereceğine ilişkin bir düzenleme var ve bu 58inci
maddenin gerekçesinde aynen şunu söylüyor: Bu maddeyle, geçen tutanak
hakkındaki konuşma sadece bir birleşim önceki tutanakta
kendisine ait bir beyanın düzeltilmesiyle ilgili olarak ve beş
dakikayı geçmemek üzere birleşimin başında
yapılacaktır."
Şimdi, bu yirmi gündür, bu kanun görüşmelerine
başladığımızdan beri, değerli arkadaşlar,
birleşimin başı değil, herhangi bir oturumda, sonraki
oturumlarda da bu 58inci maddeye göre, muhalefetten
arkadaşlarımız düzeltme imkânlarını kullandılar.
Aslında, şekilci olarak yorumlarsak bu da yanlıştı ama
bunda Başkanımızın bir kusuru var mı? Kesinlikle yok.
Niye? Bu bir teamül hâline geldi yani aşağı yukarı
kırk elli tane 58 uygulaması yapılınca sonraki oturumlarda,
Sayın Başkanın da bu uygulamayı görmezden gelmesi mümkün
değil.
Gelelim bunun zamanına. Şimdi, önceki
birleşimden maksat nedir? Burada Tüzük koyucu ola ki maksadı
aşan bir kısım ifadeleri varsa sıcağı
sıcağına bir sonraki, peşi sıra gelen birleşimde
o kişiye bunu düzeltme imkânı sağlamak suretiyle hukuka uygun
bir işlem yapılmasını arzu ediyor aslında yani özünde
hükmün ihdas amacının bu olduğunu düşünüyorum ben,
gerekçesinden anlaşılmıyor ama. Şimdi, bugün 72nci
Birleşimi yapıyoruz. Geçen hafta perşembe ve cuma günleri
yapılan 70 ve 71inci birleşimlerde -onlar da hukuken bir
birleşimdir, hiç şüphe yok ondan ama- birleşimin
başında Divan Başkanı, Meclis Başkan Vekilimiz, Divan
teşekkül etmediğinden dolayı birleşimi
açamadığından çalışmalarına ara vermiştir.
Şimdi, yine burada dar bir yorum yaparsak, esasen Sayın Zozaninin
dediği gibi bir önceki birleşimde cuma günü hiç kimse
konuşmadığı için düzeltilecek bir beyan da olamaz. Neye
göre yapılması lazım? 155inci maddeye göre yapılması
lazım aslında. 155inci maddeye göre tam tutanak
yayınlandıktan sonra üçüncü ve
dördüncü fıkralara göre on beş gün içinde, ilgili, Meclis
Başkanlığına yazılı olarak başvurmak
suretiyle ki onlar da değerlendirmeden sonra gerek görülürse tutanağa
ekleniyor.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Bundan sonra
itirazımızı 155e göre yapacağız.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Şimdi
bakınız, bu imkânlar da var. Aslında bunu, bu itirazı
yapanlar da biliyor. Şurada, değerli arkadaşlar,
Başkanımız zorunluluk hâli nedeniyle 2 birleşim
açılamadığından dolayı, gerçekten iyi niyetle bir
beyanını düzeltmek isteyen bir arkadaşımıza, bu iyi
niyetini, sınırları da geniş yorumlayarak yani hükmü de
geniş yorumlayarak bu fırsatı ona tanıdı. Ben,
Başkanımızı zor durumda bırakmamanızı rica
ediyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) -
Başkanımız zor durumda mı? Siz zor durumdasınız.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) - Aksi takdirde, Başkanımız kanaatini
değiştirebilir. Bana göre 58 ve 155 birlikte
değerlendirildiği zaman, 58lerin birleşimin başında
yapılması lazım eğer İç Tüzük motamot uygulanacaksa.
Ama, Başkanımızın takdiri son yirmi günde oluşan
teamülle de örtüştüğünden dolayı ben o yönüyle lehindeyim ama
Başkanımız kanaatini değiştirip bunu da Genel Kurulun
takdirine sunabilir diyorum.
Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kubat. Lehte mi, aleyhte mi olduğunu kesin
anlayamadım. Teşekkür ederim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Şunu bitirebilirsem ben
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN Usul
tartışmasını bitireyim sataşma işini sonra
konuşalım.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi
açısından ifade ediyorum: Sayın Kubatın İç Tüzük
155e göre yaptığı beyan bizim üzerinde tartışma
yürüttüğümüz durumla örtüşmüyor. Tam tutanak konuşmuyoruz
burada, basılı tutanaktan konuşmuyoruz. Geçen oturumda 58e göre
işlem yapıldı. Ben tarafım, yani bu durumun 155e göre de
değerlendirilme konusu edilmesinden tarafım şahsen. Ama
kendileri açısından da çok sıkıntılı bir durum
olur bu. Yanlış bir teamüle dönüşeceğine olan
inancımla, endişemle ifade etmek istedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim. Tamam.
Sayın Gök,
buyurunuz. Bugün size hep aleyhimde olmak düştü.
Buyurunuz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir iç
güvenlik paketi bakın bizi hangi tartışmalara doğru
götürüyor. Daha önceden de bu kürsüden ifade ettim ama bu
tartışmaların AKP Grubu açısından da sayısız
yararı var.
Değerli
AKPli milletvekili kardeşlerim, 7 Hazirandan sonra bu tartışmalar
size yararlı olacak çünkü Meclisin bu tarafında
oturacaksınız, iktidar partisine karşı İç Tüzük
nasıl uygulanır, burada hepiniz bir pratik kur görüyorsunuz, deneyler
yapıyorsunuz, bir staj görüyorsunuz. Bunların kıymetini bilin,
önemlidir bunlar. Partimizin, diğer muhalefet partilerinin açmış
oldukları tartışmaları sağlıklı bir
şekilde dinleyin değerli arkadaşlarım. Bakın, konular
nereden nereye geliyor? Siz burada bir muhalefet partisi olarak
bulunmadınız şimdiye kadar, 7 Hazirandan sonra bulunacaksınız
ve önemli bilgiler ediniyorsunuz. Bu önemli bilgilerden dolayı da bizlere
teşekkür borçlusunuz. Bu verdiğimiz bilgileri,
uyguladığımız konuları başka yerde arasanız
bulamazsınız. O yüzden, bizleri çok soğukkanlı,
serinkanlı dinlemenizde yarar var.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi tartışma konusu
nedir? Geçen birleşim tutanağında yer alan bir beyanın
düzeltilmesi. Bugün 72nci Birleşimi gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyet
Halk Partisi Grubundan bir arkadaşımız 69uncu Birleşimde
geçen bir tümcesi üzerine burada bir düzeltme istedi. E doğaldır
çünkü 70inci Birleşim ve 71inci Birleşim -burada da az önce ifade edildi-
Başkanlık Divanının toplanamaması sonucu
gerçekleştirilemedi.
Şimdi,
58inci madde ne diyor? 58inci madde geçen birleşim
tutanağında yer alan bir beyanın düzeltilmesi diyor. Şimdi
70inci Birleşim açılmadığına, 71inci Birleşim
de açılmadığına, bu olanağı
kullanmadığınıza, kullanamadığınıza
göre kanunları, tüzükleri hem lafzına hem de ruhuna uygun bir
şekilde yorumlamamız gerekiyor. 70 ve 71inci Birleşimde
birleşim yapılamadığından dolayı bu
olanağı bulamayan bir kişi ne yapacaktır?
İHSAN
ŞENER (Ordu) Yazılı olarak düzeltecek, yazılı
olarak.
LEVENT GÖK
(Devamla) Doğal olarak
Sayın Başkanın söz vermesi
doğaldır. Az önce AKP Grubu adına konuşan Sayın
Kubatın yaptığı değerlendirme de hatalıdır
çünkü 155inci madde hem tam tutanak hem de özet tutanaktan bahseder. Yani tam
tutanak tarifini değerlendirdi, o farklı bir uygulamadır. Bizim
uygulayacağımız, devamlı özgürlükten yana, insanların
haklarını kullanmasından yana olan uygulamalardır
değerli arkadaşlarım. Eğer 2 birleşim açılıp
da yapılamamışsa ve bir milletvekili bu düzeltmeyi
kullanamamışsa elbette, bu tümceden anlaşılması
gereken geçen birleşim en son konuşmaların
yapıldığı birleşimdir. Bunu böyle yorumlamak gerekir
ve böyle de muhafaza etmek gerekir, aksi takdirde eğer yapılamayan
birleşimleri dikkate alırsanız kişilerin zaten
beyanını düzeltme hakkı da ortada kalmaz.
Bu nedenle, Sayın Başkan,
yaptığınız uygulama doğrudur. Geçen birleşim
tutanağında yer alan bir beyanın düzeltilmesi ancak
açılmış olan birleşimleri kapsar. Açılmamış
olan, görüşülememiş olan birleşimler bu İç Tüzük hükümleri
uyarınca bence tasnif dışıdır ve yapılması
gereken de ilk fırsatta ilgili milletvekilline -ya da bu bakan da
olabilir- gelip önceki, konuşma yapılan birleşimde,
açılmış olan birleşimde yaptığı bir
konuşmayı düzeltme fırsatının kendisine verilmesi
gerekir. Bunlardan çekinmemek gerekir değerli arkadaşlarım, ola
ki yarın hepinizin başına gelecek
-yaptığınız bir konuşmaya bakacaksınız-
belki insan bazen heyecanlanabilir, bazen gürültüden dolayı söylemek
istediği maksadını aşabilir
Bu fırsatları
tanımakta bence yarar vardır, tutanakların doğru
olmasında yarar vardır hele bir kişi kalkıp Ben
geçtiğimiz birleşimde böyle bir ifade kullandım ama
yanlış olmuş. derse bunu saygıyla karşılamak
gerekir, fazla da uzatmamak gerekir yani bu konuları özgürlükçü bir yaklaşımla
yönlendirdiği için ben Sayın Başkanı da kutluyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 58inci
maddesine göre, bir milletvekili geçen birleşim tutanağında yer
alan bir beyanın düzeltilmesi hakkında söz isterse Başkan söz
verebilecektir. Bu hakkın kullanımı için, bir önceki
birleşimdeki düzeltilmeye muhtaç bir beyanın sonraki birleşimde
düzeltilmesi talep edilmelidir. Ancak malumunuz, bugün 72nci
Birleşimdeyiz, 71 ve 70inci birleşimlerde Başkanlık
Divanı teşekkül etmediğinden görüşmelere
başlanamamıştır; bu nedenle, 69uncu Birleşimdeki
düzeltilmesi gereken beyan ancak bu birleşimde düzeltilebilecektir.
Bilgilerinize sunulur.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, şimdi, az önce Sayın Zozaninin söz ettiği
MHPnin üçte 1i AKPdedir. gibi bir ifade kamuoyunda da yanlış
anlaşılacaktır. Bu bakımdan sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Aynı şekilde biz de
istiyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Gök, sizin için ne dedi?
LEVENT GÖK (Ankara) Neler demedi ki efendim. Yani, ben
de anlatacağım birazdan.
BAŞKAN Efendim?
LEVENT GÖK (Ankara) Ben de anlatacağım
Sayın Halaçoğlu konuştuktan sonra.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)- Şöyle dedim
Sayın Başkan: Birazı da CHPde.
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu.
XII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin usul görüşmesiyle ilgili yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sağ olun,
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisinden ayrılmış, Milliyetçi Hareket Partisinde yer alabilir
ama ondan sonra ayrılmış kişi, artık Milliyetçi
Hareket Partili değildir, ülkücü değildir. Ülkücülerin tek bir yeri
vardır, o da Milliyetçi Hareket Partisidir; onun dışında
herhangi bir şeyin kabulü mümkün değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ülkücülük tekelinde mi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Diğer taraftan yani o
arkadaşlarımızı ben kötülemiyorum, Adalet ve Kalkınma
Partisinde yer alabilir. Herkesin bir cevheri vardır ama cevher olarak
kalmışlardır, inşallah MHPde bulundukları zaman
mücevher olurlar.
Dolayısıyla,
bu çerçeve içerisinde baktığınız zaman, Milliyetçi Hareket
Partisinden üçte 1 miktarında kişinin AKPde yer alıyor
olmasını herhangi bir şekilde MHPnin AKPyle iş
birliği veya birlikteymiş, aynı fikri
taşıyorlarmış gibi algılanması söz konusu
değildir çünkü Milliyetçi Hareket Partisi dürüstlüğüyle, verdiği
sözün arkasında durmakla, bugünkü söylediğini yarın da aynen
söylemekle tanınmış bir partidir. Yani biz herhangi bir
şekilde bugün söylediğimizi yarın değiştiren,
yolsuzlukla haşır neşir olmuş insanları destekleyen ve
ona arka çıkan bir anlayış içerisinde bir siyasi parti
olmadık. Dolayısıyla, bizim partide yer alıp da
ayrılmış olanlar kendilerine ait bir cevheri
taşımaktadırlar, o cevher Milliyetçi Hareket Partisiyle
uyuşmamaktadır. Çünkü kim olursa olsun, Milliyetçi Hareket Partisi
kendi bünyesi içerisinde asla ve asla fikrinden dönmeyen, fikrini herhangi bir
şekilde bir siyasi partiye veya çıkara, bir koltuğa tercih
etmeyen bir anlayışa sahip bir siyasi partidir, dolayısıyla
herkesin bunu böyle bilmesini istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, sizin adalet ve
hakkaniyetinize güveniyoruz biz.
BAŞKAN Ben
de kendi kendime güveniyorum ama işte, öyle.
Buyurunuz.
10.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin usul
görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iç güvenlik
gibi, Türkiye'de yaşayan 77 milyon insanımızın her birini
fert fert ilgilendiren bu yasa karşısında Cumhuriyet Halk
Partisinin gösterdiği çaba ortadayken Halkların Demokratik Partisine
mensup arkadaşlarımızın CHP sıralarına dönerek
MHP ile CHP, AKPyle birleşip Danışma Kurulundan bu yasayı
geçirirdi. şeklinde bir söz söylemesini içimize sindirmemiz mümkün
değildir. Böyle bir tablo söz konusu olamaz. Biz AKPnin en ufak bir
günahına dahi ortak olamayız.
Bu getirilen yasa,
temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, insan haklarını ve
özgürlüklerini ayaklar altına alan, Türkiye'de yaşayan 77 milyon
insanı tehdit eden bir yasadır. Cumhuriyet Halk Partisi gibi sol,
sosyal demokrat, Sosyalist Enternasyonalin üyesi olan bir partinin böylesine
özgürlükleri bertaraf eden, Türkiye'deki hürriyetleri, temel hakları
ayaklar altına alan bir yasanın karşısında AKPyle
bırakın toplanmasını, ayaküstü dahi görüşmesi söz
konusu olamaz. Bu bakımdan, HDP sözcülerinin bu sözlerinden dolayı
teessüflerimi bildiriyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisinin anlaşılıyor ki programının ve ideolojimizin
şu ana kadar gösterdiği çaba kamuoyunda o kadar ağır bir
şekilde benimsenmiştir ki herhâlde Halkların Demokratik Partisi
bundan rahatsız olmuştur, o yüzden Cumhuriyet Halk Partisine gereksiz
sataşmalarda bulunuyor. Ben HDP üyelerini böylesi önemli bir yasada
iktidara karşı hep birlikte varsa insan hakları yönünden, temel
haklar yönünden, özgürlükler yönünden birlikte mücadele etmeye
çağırıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, takdir edersiniz ki benim
konuşmamda Cumhuriyet Halk Partisine yönelik herhangi bir sataşma
yoktu ama söz verdiniz. Buna rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Gök bizim burada yaptığımız
değerlendirmelere boş sataşmalar dedi.
BAŞKAN
Buyurunuz.
11.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Ankara Milletvekili Levent Gökün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Gök,
ben biraz önce burada konuşurken cümlem şuydu: Milliyetçi Hareket
Partisinin bundan rahatsızlık duymaması gerekir çünkü AKPnin
üçte 1i zaten sizden, birazı da CHP. dedim. E, var, biraz da CHPden var.
Ama, sizin bunu sataşma olarak kabul edip gelip burada cevap vermeniz olsa
olsa bana şunu anımsattı: MHPyle aranızdaki sadece bir
harf farktan kaynaklı gelip bunu sataşma olarak kabul ettiniz. Başka türlü benim burada
söylediklerimi sataşma olarak kabul etmeniz mümkün değildi.
Dolayısıyla, biz burada boş sataşmada bulunmadık,
doğruyu ifade ettik. Bakın, ben cümlelerimi tekrar ediyorum, hem
sizin sıralarınızdan hem MHP sıralarından hem de AKP
sıralarından kimisi başını eğerek, sallayarak
kimisi de sözüyle doğru diyerek beni onaylıyor.
Dolayısıyla, burada ayrıca bir şey ifadeye etmeye gerek yok
bu noktada.
Şimdi, doğru yasama yapma noktasına
gelince: Evet, bu yasa antidemokratik bir yasadır; hem de öyle
antidemokratik bir yasa ki bakın, 1990lı yılların TMK uygulamalarında
insanlar gözaltına alınıp ifadeye zorlandıkları zaman,
savcıya çıktıkları anda şunu deme hakkına
sahiplerdi: Efendim, ben ifadeyi gözaltında baskıyla verdim, ben bu
ifadeyi reddediyorum. 1990lı yıllarda böyleydi. Ama, burada
getirdiğiniz düzenleme 1990lı yıllardaki bu uygulamaya dahi
rahmet okutuyor. Artık, insanların evlerinde ve karakolda
gözaltında verdikleri ifadeye savcılıkta, mahkemede itiraz
hakkı bile kalmıyor. Şimdi, bizim böyle bir yasa
çalışmasına onay vermemizi bizden beklerseniz
yanılırsınız ki muhalefetimizi de bu eksende
yapıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.21
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.-
Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/1008) (S. Sayısı: 685)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut
Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın
Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
Sayın İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili
Sayın Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Sayın Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Sayın
Engin Altay, Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının
4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşiminde ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi üçüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Üçüncü bölüm 47 ila 72nci
maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm
üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Allah iktidara
kolaylık versin. Hakikaten, bu Parlamentoda iktidarın yerinde olmak
istemezdim. Bir hukukçu olarak söylüyorum bunu, otuz yıl ceza
avukatlığı yapmış, uluslararası hukuk
alanında çalışmış biri olarak. İnsanın
inanmadığı bir davada ve gerçekten mantığının
kabul etmediği, demokrasiyi kökten zedeleyecek böyle bir düzenleme, paket
düzenlemesinde... Bu paketi 79 baroya rağmen, insan hakları
kuruluşlarına rağmen, sendikalara rağmen, STKlara
rağmen, aydınlara rağmen, bütün duyarlılıklara
rağmen bu faşizm paketini özgürlük paketi diye insanlara sunmak ve
bunun kabulünü beklemek gerçekten dehşet verici. Bunun çok ağır
sonuçları olur arkadaşlar. Bakın, çok açık söylüyorum: Bu
paket, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini kökten sarsacak bir
pakettir. Bakın, Türkiye 23 ve 24üncü fasılları açamıyor;
adalet, güvenlik ve özgürlük. Dikkat edin, bu 3 fasıl
başlığını bu paket dinamitleyecek. Avrupa Birliği
Komisyonunun, Avrupa Konseyinin bu konuda yaptıkları
açıklamalarda, parlamentosunun aldığı kararlarda Türkiye'de
sözleşmeci Hükûmete yapılan uyarılarda deniliyor ki: Bu paket
sizin Kopenhag Kriterlerine, Avrupa Birliği müzakere sürecine ve
üstlendiğiniz uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine aykırı. Yani, bu
yaptığınız şu demek: Kardeşim, Avrupa
Birliği ilişkilerini askıya mı aldırtmak istiyorsunuz
veya Avrupa Birliğinden, Avrupa Konseyinden çıkmak mı
istiyorsunuz? Bunu yaparsanız böyle bir müeyyideyle
karşılaşırsınız. Bu boyutu ciddidir
arkadaşlar. Diğer bir boyutunu
Bu ülkede Türk
Ceza Kanununu yapan, CMKyı yapan üniversitelere, hocalara
sorduğunuz zaman Bu paketi çıkardığınız zaman
siz iç güvenliğin sağlanması adı altında keyfiyete
yol açarsınız. diyorlar. Keyfiyet demek
Yargı güvencesi
olmadan atanmış partizan vali ve kaymakamlarınızın, il
ve ilçe başkanı gibi
çalıştırdığınız vali ve
kaymakamlarınızın emrine polisi ve jandarmayı verip
istediğiniz emri verdiğiniz zaman muhalefetin üzerine gönderirsiniz.
Yine, burada,
arama, dinleme, takip ve kırk sekiz saat gözaltı
kararlarını uygulamak, kişi güvenliği ve özgürlüğünü
ihlal etmek asla ve asla hiçbir hukuk devletinde kabul edilebilir şey
değildir. Suç şüphesi varmış
Suç şüphesi altında
yapılan arama işlemiyle suç şüphesi olmaksızın
yapılan önleme aramasının bu şekilde düzenlenmesi Anayasanın
13üncü maddesine aykırıdır. Yine, tedbir amaçlı
orantılı olma ilkesine de aykırıdır. Bunu çok boyutlu
sayabiliriz. Hangi konularda? Başkalarının can güvenliğini
tehlikeye koymamak açısından bu paketi getirirken, bu paketin
kimlerin can güvenliğini tehlikeye koyacağını bir
düşünebiliyor musunuz? Düşünemiyorsunuz.
Şimdi,
bakın, bu durumda herhangi bir suç durumuyla karşı
karşıya olan güvenlik güçlerine -idam cezasının
kaldırıldığı ülkemizde- onca çocuğun, onca
kadının, onca insanın öldürüldüğü ülkemizde vur emri
vermek, Sık ulan, sık! diyen müdürlere vur emri vermek ne demek
biliyor musunuz? Sizi koruyacağım, vurun. demektir. Bu, hangi hukuk
devletinde meşruiyet kazanır?
Bunu, gizli
dinlemeyi ve avukat yardımı olmadan, hiçbir güvence olmadan,
sırf muhalif olduğu için, düşünceleri nedeniyle, sırf
gıcık olduğu için, makul şüpheli olduğu için,
insanları alıp kırk sekiz saat, yirmi dört saat nezarete atmak,
bu ülkede olağanüstü hâli bütün Türkiye'ye yaymak, bu ülkeye
yapılacak en büyük kötülüktür arkadaşlar. Size, suçluyla mücadele
etmeyin diyen var mı? Size, her gün kadın şiddeti
uygulanırken bu ülkede bu şiddeti uygulayanları yakalamayın
diyen var mı? Bu ülkede her gün siyasi suikastların merkezi olan
İstanbulda uluslararası ajanlar cirit atarken, cinayet işlerken
size dur diyen mi var? İstihbaratınız nerede,
istihbaratınız?
MİT
yasalarını çıkardınız, HSYKyı
çıkardınız, bilmem neyi çıkardınız. Ne oldu? Ama
illa 400 milletvekili lazım size değil mi? Çok fazla şey
istiyorsunuz 77 milyon yurttaşımızdan. Yani
yurttaşımız artık bu paketlere yüz vermiyor. 400'ü
boşuna arıyorsunuz. Bakın, insan hakları izleme
örgütlerinin açıklamaları bütünüyle, Ataman Grubu İzleme Raporu
dehşet verici şeyler ifade ediyor. Siz ısrar ediyorsunuz. Siz
ısrarla sabaha kadar Meclisi angarya koşullarında Anayasa 18e
aykırı çalıştırıyorsunuz. Siz, insanların,
kendi milletvekillerinizin bu koltuklarda uykulu resimlerinin basında
çıkmasından zül duymuyorsunuz. Siz, bu koşullarda bu paketin ne
şekilde olursa olsun çıkacağını söylüyorsunuz. Size
bir şey söyleyeyim mi arkadaşlar? Siz, bu Mecliste, milletin Meclisinde
Roma taburları gibi davranamazsınız. Biliyorsunuz, Roma
taburlarında, lejyonlarında, orada da katı disiplin
kuralları vardı ve kral emrederdi bir şeyi yapmak üzere,
uymayanlara katı cezalar verilirdi. Bu cezaların en
ağırı, firar eden, nöbet yerini terk edenlere
uygulanırdı. Şimdi siz, bütün oylamalarda, her yoklamada, her
karar yeter sayısında, her açık oylamada her dakika dikkat
altındasınız. Biriniz firar ettiği zaman 7 Nisanda
listelerde kendinizi bulamayabilirsiniz.
Bu
Cohors diye geçen taburlarda cezalar, kurayla, bu disiplin suçunu
işleyenlere verilirdi ve bu cezalar ağırdı arkadaşlar.
Nasıldı
biliyor musunuz? En ağır ve en insafsız ceza, toplu
cezaydı. Eğer size, Meclis iradesine, milletvekillerine
dışarıdan bir emir verilirse, bu, toplu cezalandırma
yöntemi, taburun tamamına verilen bir ceza yöntemi. Yani, sizin grubunuzun
tamamı böyle bir ceza tehdidi altındadır. Şimdi, daha
ötesine geçildi. 10 askerden 1i suç işlediği zaman, bu sefer 9u,
kendi arkadaşlarını linç etmeye başlardı ve en sonunda,
milattan önce 471de, uzun süren bir 4 asır boyunca çok zalimce ve
gaddarca cezalandırmalar yapıldı ve komutanlar cezalar verdi. Ve
tabii ta ki bir Spartaküs doğana kadar, bir Spartaküs yaradana kadar halk,
bu böyle devam etti.
Şimdi soruyoruz size: Arkadaşlar, tarihten ders
çıkarmayacak mısınız? 21inci yüzyılda Roma
taburları gibi hareket etme şansına sahip misiniz? Crassusun
gazabı gibi, kendi ordusunun üstüne kara bir bulut gibi çökerken, kendi
askerlerine böyle bir bedel ödetirken, o ülkede bile Spartaküslerin,
özgürlüğün, inancın, umudun iradesi olarak ortaya
çıktığı dönemleri düşünün, 21inci yüzyılda
mı bunlar olmayacak? Desimasyon kararları veriliyor, 4 bin asker
katlediliyor ve sonuç değişmiyor arkadaşlar. Sonuçta, hepiniz
geldiniz, dayandınız, direndiniz, diyelim ki 132 maddeyi, bu paketi
geçirmeye çalıştınız. Ne olacak sonra? Bu paketi
geçirdiğiniz zaman bir Pirus zaferi mi kazanmış
olacaksınız, muhalefeti mi yenmiş olacaksınız? Oysaki,
eğer muhalefetin bu direnişi bu pakette olduğu gibi bugüne kadar
olmuş olsaydı zaten iktidarınız ayakta kalmazdı.
Bakın, Sayın Fidan, istifa etti,
adaylığını koydu, Cumhurbaşkanı istemedi diye
adaylığını geri çekti. Bu, size çok ciddi bir
ihtardır, hepiniz bundan ders çıkaracaksınız, bunu iyi anlayın.
Ama şu Meclisin iradesini savunurken milletten yetki
aldığınızı ve burada milleti temsil ettiğinizi,
yalnız milletten emir alabileceğinizi düşünürseniz çok daha
onurlu bir mücadelenin içinde çok daha olumlu adımlar atabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Geç değil, paketi geri
çekin, Hükûmet çeksin, Komisyona çekin, gelin tekrar müzakere edelim, yoksa
tekririmüzakere yöntemiyle de, gensoru yöntemiyle de bu paketin nasıl
geçemeyeceğinin tarihî direniş örnekleriyle karşı karşıya
kalırsınız.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkanım, yerimden bir söz talebim vardı.
BAŞKAN Ben soru-cevap için girdiğinizi sandığım
için
Şimdi ilan ettim ama ondan sonra size söz vereyim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Tamam.
BAŞKAN Şekil hatası yapmamaya
çalışıyorum, sonra Küstüm, ver misketlerimi. oluyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iç güvenlik paketinin
üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı, her gün ayrı bir
yerde konuşmakta ve muhalefetin, özellikle de Milliyetçi Hareket
Partisinin iç güvenlik paketine karşı olan tavrını yerden
yere vurmaktadır ve bundan sonra Türkiyede meydana gelecek her türlü
provokasyonun, kargaşanın sorumluluğunun muhalefete ait
olacağını yüksek sesle haykırmaktadır. Biliyoruz ki
bunların hepsi yine bir algı yönetiminin parçasıdır.
Şimdi, ben,
bazı sorularıma Türk milleti tarafından Cumhurbaşkanı
seçilen ancak bir türlü Cumhurbaşkanı olduğunun farkına
varamayan, AKP sözcülüğüne devam eden Recep Tayyip Erdoğandan,
Başbakan Davutoğlundan ve AKP sıralarından cevap
istiyorum.
Türkiye, bir
kabile devleti midir? AKP on üç yıldır Türkiyede iç güvenliği kendi
keyfine göre mi sağlamıştır? Türkiyede, şu anda,
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu yok mudur? Türkiyede, şu anda, Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu yok mudur? Türkiyede, şu anda,
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu yok mudur? Türkiyede Ceza Kanunu
yok mudur? Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yok mudur? Olağanüstü Hal Kanunu
yok mudur? Sıkıyönetim Kanunu yok mudur? Bugüne kadar, iktidar, bu
kanunların kendilerine verdiği yetkileri kullanmamış
mıdır? İktidar, bugüne kadar bu kanunların kendilerine verdiği
görevleri yerine getirmemiş midir? Bu kanunlar bugüne kadar Türkiye'nin
ihtiyaçlarını karşılamıştır. Pekâlâ, bugün
ne değişti de İç güvenlik paketi olmazsa, bu kanun
çıkmazsa Türkiye'nin güvenliğini sağlayamayız. diye koro
hâlinde bağırmaktasınız?
Tabii,
iktidarın gündemi ile Türkiye'nin gündemi hiçbir zaman örtüşmedi. AKP
iktidarı, Recep Tayyip Erdoğanın nefsine göre, Ahmet
Davutoğlunun nefsine göre kanunlar hazırlayarak kendi gündemini
oluşturdu ve algı operasyonlarıyla ülkenin gerçeklerinden ve
milletimizin ihtiyaçlarından Türkiyeyi
uzaklaştırdınız ve uzaklaştırmaya da devam
ediyorsunuz.
Bu çerçevede, ben şu soruların
cevaplarını da herkesin, özellikle de seçime gittiğimiz şu
dönemde Türk milletinin çok iyi düşünmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bu tasarı olmazsa, bu iç güvelik paketi çıkmazsa bundan sonra
terörle mücadele nasıl yapılacak? diyenlere buradan tekrar sormak
istiyorum: Yıllardır PKKyla görüşme masasında oturan, AKP
iktidarı değil midir? İmralıda yatan, kundaktaki
bebeği, ak saçlı dedeyi, askerimizi, polisimizi, hâkimimizi,
hekimimizi, öğretmenimizi, hemşiremizi, imamımızı,
toplam 40 bin insanımızı şehit eden
canibaşını idamdan kurtaran, AKP değil midir? İmralıdaki
katilin İmralıdan PKKyı yönetmesine izin veren, AKP
iktidarı değil midir? İmralı-Kandil hattında HDP'li
milletvekilleri ve MİT elemanlarını mektupçu yapan, AKP
iktidarı değil midir? Bu görüşme trafiğini koordine eden
MİT Müsteşarını korumak için gece sabahlara kadar burada
çalışıp kanun çıkartan, AKPliler değil miydi?
Açılım koordinatörü Beşir Atalay, AKPnin Genel Başkan
Yardımcısı değil midir? Siyasi pazarlıkları
yürüten Yalçın Akdoğan, AKP Hükûmetinin Başbakan
Yardımcısı değil midir?
Gösterilerde yüzünü kapatmak yasaktır,
molotofkokteyli kullanmak yasaktır. PKK üniformalarıyla ellerinde
kalaşnikoflarla birilerinin belirli bölgelerde kimlik kontrolü
yapması, vergi toplaması, mahkeme kurması, asayişi
sağlaması serbest midir arkadaşlar? Bu görüntülerin
yaşanmasına izin veren, ancak bu çakallıklara haddini bildirecek
bir operasyona dahi izin vermeyen, AKP iktidarı değil midir?
Silopide, Cizrede PKKnın talimatlarına göre, belediye
araçlarıyla şehrin etrafına hendek kazan belediye
başkanlarını görevden almayan, onları görevden
uzaklaştırmayan İçişleri Bakanları, AKP iktidarının
İçişleri Bakanları değil midir? Bütün bunlar olup biterken
bunlara müdahale etme görevleri olanların bunlardan şikâyet etmesi,
ne perhiz ne lahana turşusudur? Bugüne kadar AKP terörle mücadele etmiştir
de bunu Milliyetçi Hareket Partisi mi engellemiştir? Ya da bugünden sonra
AKP terörle mücadele etmeye niyet etmiştir de buna Milliyetçi Hareket
Partisi mi engel olmaktadır?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, iç güvenlik paketinin bu
bölümünde jandarmanın ve Sahil Güvenlik Komutanlığının
yeniden yapılandırılması ve İçişleri
Bakanlığına bağlanmasına ilişkin hükümler de yer
almaktadır. Bu girişim, jandarmanın İçişleri
Bakanlığına bağlanması, jandarmanın askerî
disiplinden uzaklaştırılıp
siyasallaştırılmasına ilişkin ilk girişim de
değildir. 1919 yılında işgalci güçlerin
taşeronluğunu yapan Damat Ferit Hükûmeti de jandarmanın Dâhiliye
Nezaretine bağlanmasına ilişkin bir kararname
hazırlatmıştır. Ancak, jandarmanın bugün içinde
bulunduğumuz şartlarda hangi saiklerle yeniden
yapılandırıldığını iyi görmek lazım; bu
da PKKnın görüşme masalarında Hükûmete dayattığı
hususlardan birisidir.
Jandarma
teşkilatımız, terörle mücadele konusundaki otuz yıllık
birikimi ve askerî disipliniyle, bugün iç güvenlikte olmazsa olmaz bir kurum
konumundadır. Askerî disiplinle çalışan bir kuruluşun çok
başlı hâle getirilmesi, bundan sonra özellikle kırsal alanda ve
terörle mücadele konusunda ciddi bir güvenlik zafiyetine yol açacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu pakete Milliyetçi Hareket Partisi
olarak niçin karşı çıktığımızın da
bilinmesi bakımından, değerli
vatandaşlarımızın şu hususları bir daha
düşünmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.
Öncelikle,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu tasarının içinde bulunan
molotofa verilecek cezanın artırılmasına ilişkin
hükümlere, bonzainin uyuşturucu madde kapsamına alınmasına
dair düzenlemelere, ehliyet ve pasaportun nüfus idarelerince verilmesine
ilişkin düzenlemelere hiçbir itirazımızın
olmadığını ve bu maddelere destek verdiğimizi, hatta
bu düzenlemelerin ayrı bir paket hâlinde getirilmesi durumunda hızla
yasalaşmasına destek vermeye hazır olduğumuzun da
bilinmesini istiyorum.
Diğer
taraftan, bu tasarının amacının Hükûmeti korumak, Recep
Tayyip Erdoğanı kollamak olduğunu biliyoruz. Bu sebeple,
gelecekte hırsızlıklarının ve ülkeyi PKK terör
örgütüne peşkeş çekmelerinin hesabını
soracağımız, haramzadeleri koruyan ve kollayan bu tasarıya
evet mi diyelim?
AKP
yanlısı olmayan vatandaşlarımızın,
siyasallaştırılan kolluk kuvvetleri
aracılığıyla iktidar tarafından itibarsızlaştırılmasına
imkân sağlayan bu düzenlemelere evet mi diyelim?
Terörle mücadele
yerine, teröre isyan edenleri susturmayı ve fişlemeyi amaçlayan
düzenlemelere evet mi diyelim?
Hükûmetin her
istediğini yaptırabilmek için valilere olağanüstü hâl yetkileri
vermesini görmezden mi gelelim?
Hükûmetin hukuksuz
iş ve işlemlerine karşı çıkan,
hırsızlıklarını orta yere seren, yedikleri
haramları kursaklarına tıkayan polis amirlerinin
kızağa alınmasını sağlayacak düzenlemelere evet
mi diyelim?
AKPnin hukuksuz
iş ve eylemlerine karşı çıkan polis amirlerinin emekliye
sevk edilecek olmasına gözlerimizi mi kapayalım?
Ak polisi bir an
önce kurmak için polis koleji ve Polis Akademisinin
kapatılacağını dile getirmeyelim mi? Polis amirlerinin her
terfi döneminde mülakata tabi tutulacağını söylemeyelim mi?
Nihai olarak,
polisi ak polis yapacak, jandarmayı ak jandarma yapacak ve yarın
PKKyla yaptığı anlaşmaları birer birer yürürlüğe
koyduğunda Bu kadarı da olmaz. diyecek olan vatandaşlarımızı
baskı altına alacak olan bu düzenlemelere evet mi diyelim?
Kin ve garezle
rapor düzenleyen müfettişleri koruma altına alacak olan düzenlemelere
ve bu şekilde birçok kamu görevlisini mağdur edecek, Hükûmet için
tetikçilik yapacak olan müfettişleri ortaya çıkaracak olan bu düzenlemelere
evet mi diyelim?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, Hükûmet terörle
mücadele etmek istiyorsa elinde yeteri kadar mevzuat vardır ama Hükûmette
terörle müzakereyi bırakıp terörle mücadele edecek ne niyet ne de
yürek vardır. O yüzden, boşu boşuna meydan meydan
dolaşıp Yerimiz dar. diye bağırmanın da âlemi
yoktur.
Bayraklarımız
direklerden indirilirken, şehir merkezlerinde ellerinde kalaşnikofla
talim yapan militanlar, devlete, millete meydan okurken, AKP
iktidarının desteğiyle Diyarbakır meydanında PKK
paçavralarıyla, İmralı canisinin posterleriyle sözde nevruz
kutlamaları yapılırken, yollar kesilip araçlar
yakılırken, belediyelerin makineleriyle
şehirlerin etrafına hendekler kazılırken, İzmirin
göbeğinde, Ege Üniversitesinde bir ülkücü kardeşimiz Fırat
Çakıroğlu şehit edilirken bu şeref yoksunlarına
haddini bildirmeye yetecek kadar kanun yok muydu da bu iç güvenlik paketini
buraya getirdiniz?
Kimin ülkenin
belli bir kesiminde PKKya alan
açtığını, PKKnın kendi paralel yapılanmasının
önünü kimin açtığını, kimin PKKyla aynı masada
olduğunu, kimin PKKyla el ele yürüdüğünü, kimin PKKnın
yaptığı kanunsuzluklara seyirci kaldığını
cümle âlem bilmektedir. Meydanlara çıkıp bunlara tevil getirmenin 7
Haziranda size hiçbir faydası olmayacaktır.
Yüce Allahın
izni ve asil milletimizin desteğiyle, yaptığınız bütün
hukuksuzlukların hesabını 8 Haziranda Türk adaletinin önünde tek
tek vereceğinizi tekrar hatırlatıyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; üçüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini açıklayacağım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, konuya geçmeden evvel, hani, AKP, Hükûmet erkânı, ikide bir
kamu düzeninden bahsediyor ya, gazetelere düşen bir haberi okumak
istiyorum: Şırnakın Cizre, İdil ve Silopi ilçelerinden
yaklaşık 4 bin öğrencinin 15 Martta Cizre ilçesinde
gireceği YGS sınav merkezleri, güvenlik gerekçesiyle Şırnak
merkeze bağlı Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde
bulunan belde ve köylere aktarıldı. Şimdi, böyle bir ortamda
Hükûmet ikide bir kamu düzeninden ve ülkenin huzurundan bahsediyor.
Şimdi, biz bu
tasarıya niçin karşı çıktık? Bu tasarı,
Anayasanın en az 15 maddesine aykırı, en az. Bunu biz muhalefet
şerhinde ayrıntılı olarak inceledik. Şimdi, bu
tasarı Anayasanın 15 maddesine aykırı da zaten şu
anda Anayasa uygulanmıyor ki Anayasa fiilen askıya
alınmış durumda. Şu anda fiilî bir ara rejim dönemi
yaşamaktadır Türkiye. Bunu söylerken de büyük bir üzüntü duyuyorum.
Biliyorsunuz, geçtiğimiz
cumartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı, Gaziantepte bir seçim
mitingi düzenledi. Seçim mitingini düzenlerken kamu kaynaklarını ve
araçlarını hoyratça kullanmaya devam etti. Şimdi, bizim
Anayasamız diyor ki bak: Anayasanın
bağlayıcılığı ve üstünlüğü: Anayasa
hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan
temel hukuk kurallarıdır. Ve gene Anayasanın başka bir
yerinde, Cumhurbaşkanının Anayasanın
uygulanmasını gözetmekle yükümlü olduğu, Cumhurbaşkanına
görev olarak veriliyor. Şimdi, şu duruma bakın: Anayasayı,
Anayasanın uygulanmasını gözetmekle yükümlü olan
Cumhurbaşkanı eliyle Anayasa fiilen askıya
alınmış olmaktadır. Ne oluyor? Cumhurbaşkanı
Anayasayı tebdil, tağyir ve ilga suçunu işlemeye devam ediyor.
Değerli
arkadaşlarım, biz böyle bir ortamda bu tasarıyı
görüşüyoruz ve bu tasarının Anayasaya uygun
olmadığını defaatle belirtiyoruz ama demin de
söylediğim gibi, zaten Anayasa fiilen şu anda askıya
alınmış durumda. Ne yapıyor Sayın Cumhurbaşkanı?
AKP için oy istiyor, 400 milletvekili istiyor. Şimdi, siz diyeceksiniz ki:
Cumhurbaşkanı sorumsuz. Yani, Cumhurbaşkanı, sorumsuz
diye canı ne isterse onu mu yapacak? Cumhurbaşkanının
sorumsuzluğu Anayasayla sınırlıdır. Anayasanın
sınırladığı kurallar içerisinde ancak bu sorumsuzluk
söz konusu olabilir.
Değerli
arkadaşlarım, öncelikle, Yüksek Seçim Kurulunu burada göreve
çağırıyorum. Yüksek Seçim Kurulu, Anayasaya göre seçimlerin
dürüstlük içinde yapılmasından sorumludur. O zaman, seçimlerin dürüstlük
içerisinde yapılması için, seçimlere gölge düşürülmemesi için
öncelikle Sayın Cumhurbaşkanının bu yetkilerini
sınırlamalıdır.
İkincisi: Hiç
kimse kaynağını Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz.
Meşruiyet için seçilmek yeterli değildir. Meşruiyet için
seçilmek gerekli bir şarttır ama yeterli şart değildir. O
nedenle, seçilen kişilerin, hangi göreve gelirlerle gelsinler,
Anayasanın belirlediği kurallar içerisinde hareket etmesi
lazım. Anayasa dışına çıkıldığı
vakit, o zaman o makam sahibi tartışılır duruma gelir. Ne
demektir bu? Artık, bu uygulamalardan sonra Sayın
Cumhurbaşkanının meşruiyeti tartışılır
hâle gelmiştir. Biz böyle bir ortamda ne yapıyoruz? Bu tasarıyı
görüşüyoruz.
Yargı
makamlarını da burada göreve davet ediyorum. Bu, sadece Cumhurbaşkanının
sorumsuzluğu çerçevesinde düşünülebilecek bir şey değildir.
O zaman herkes her istediğini yapar. Vali, atandıktan sonra
dilediği gibi hareket eder; milletvekili, seçildikten sonra dilediği
gibi hareket eder; hâkim, atandıktan sonra dilediği gibi hareket
eder! Öyle bir şey olamaz, öyle bir şey düşünülemez. Aksi hâlde,
biz demokrasiden bahsedemeyiz.
Bu
tasarı, bu bölümde daha ziyade Jandarma Genel Komutanlığı
ile Sahil Güvenlik Komutanlığını düzenliyor. Jandarma Genel
Komutanlığını ve Sahil Güvenlik
Komutanlığını da düzenlerken ne yapmak istiyor? Emniyeti
nasıl parti emniyeti hâline getirmek istiyorsa jandarmayı da o
şekilde düzenlemek istiyor. General olmayan daire başkanları ile
ilçe ve il jandarma komutanlıklarına atamada Jandarma Genel Komutanlığı
tamamen devre dışı kalıyor. O zaman ne olur? Jandarma Genel
Komutanının devre dışında kalması, terfi
şartları ve olanaklarının liyakate göre değil,
siyasete göre ayarlanacağı, siyasete göre işlem göreceği
anlamına gelir.
İl
ve ilçe jandarma komutanlarının atanmalarında ve yer
değiştirmelerinde siyasi partinin, iktidar partisinin büyük rol
oynayacağı izahtan varestedir değerli arkadaşlarım.
Jandarmada liyakati az, siyasi tanıdığı çok olan kişi
önemli makamlara gelecektir. Bu durum jandarmanın güvenilirliğine de
zarar verecektir.
Biliyorsunuz,
jandarma sadece bir güvenlik birimi değildir, hem askerî görevleri
vardır, adli görevleri vardır ve diğer görevleri vardır.
Yani jandarma dörtlü bir görev tanımıyla karşı
karşıyadır. Siz jandarmayı bütünüyle siyasi iktidarın
iki dudağı arasına getirirseniz o zaman jandarmanın
diğer görevlerini yapmasına da engel olmuş olursunuz.
Biliyorsunuz,
güvenlik hizmetlerinde jandarma ve asker bazen iç içe çalışmakta,
birbirlerinin emrinde görev yapmakta, zaman zaman birbirlerinin yerine ikame
edilmektedirler. Değerli arkadaşlar, zamansız ve hızlı
bir geçiş, ülkemizde büyük zafiyet oluşturacaktır güvenlik
yönünden, demin bir konuşmacı arkadaşımın da belirttiği
gibi.
Biliyorsunuz, simetrik tehditten
asimetrik tehdide geçilen bir dönemdeyiz. Bu dönemde savaş
dışı harekâtın ve bunun için de barışı
koruma ve destekleme görevinin önemi artmıştır. Bu ne demektir?
Askerî statülü kolluk kuvvetlerinin, kolluk güçlerinin öneminin
arttığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla,
jandarmanın, dengeli bir güç kullanımı için bugünkü
yapısının muhafazasında fayda vardır. Çünkü, siz
sadece askerî gücü kullanırsanız aşırı kuvvet
kullanımına, sadece güvenlik gücünü kullanırsanız zafiyete
sebebiyet verirsiniz. O nedenle, askerî statülü bir kolluk gücünün bu durumda
kullanılması ihtiyaca daha uygun düşecektir. Jandarma, sadece
bir güvenlik gücü değildir, demin ifade ettiğim gibi. Biz,
jandarmanın, tüm kolluk güçlerinin siyasi iktidarın yani sivil
otoritenin denetimine tabi olmasına evet diyoruz ama siyasallaşmasına
asla ve asla rıza göstermiyoruz. Çünkü jandarmanın aynı zamanda
siyasallaşması ne demektir? Türk Silahlı Kuvvetlerinin
siyasallaşması anlamına gelmektedir. Değerli arkadaşlarım,
bu da ülkemizi büyük tehlikelerle karşı karşıya
getirecektir.
Şimdi, buraya çıkan AKP sözcüleri, ikide bir
Şunları yaptık, bunları yaptık. diye nara
atıyorlar; narayı kötü anlamda söylemiyorum. Bunlardan biri de
Sayın Yılmaz Tunçtu. Ben kendisine söyledim, buradaysanız sizin
kulağınızı çınlatacağım dedim. Ne diyor?
Efendim, diyor ki: Biz EMASYA Protokolünü ortadan kaldırdık.
Şimdi, EMASYA Protokolü nedir? EMASYA Protokolü, İl İdaresi
Kanununun 11inci maddesinin nasıl uygulanacağını gösteren
bir metindir, başka hiçbir özelliği yoktur. Siz bunu
kaldırsanız da kaldırmasanız da yasanın o hükmü var
oldukça hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Kaldı ki bu
protokolle getirilen, bu EMASYA Protokolüyle getirilen hükümler, aynı
zamanda şu anda teklif ettiğiniz tasarıda da yer
almaktadır. EMASYA Protokolünü izlerseniz, incelerseniz, orada valilerin
araçlara ve benzeri lazım olacak gereçlere el koyma yetkisi vardır.
Şimdi, siz bu tasarıyla aynı şekilde bu düzenlemeyi
getiriyorsunuz. Yani, Kaldırdık. diyorsunuz, onu başka bir şekilde,
hukukun arkasından dolanarak, tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getiriyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, bu tasarı şayet yürürlüğe girerse,
insanlar artık cendere içerisine alınacak, baskıcı,
otoriter, despotik, faşist bir yönetim kurulacaktır. Bundan
siz de zarar göreceksiniz, en büyük zararı da siz göreceksiniz, bunu
unutmayın. Demin de söyledim çünkü özel yetkili mahkemelerin kimin
tarafından daha çok istendiğini gözünüzün önüne getirin.
Sayın
Bakan, size de başarılar diliyorum. İnşallah, tarafsız
bir görev yaparsınız. Bu da tabii, sayın bakanların
şahsından azade olarak söylüyorum, hukukun arkadan
dolanılmasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Yani Sayın Bakan ayrılıyor, 23
Nisan törenlerine benzer bir törenle, görev, müsteşarlara terk ediliyor ve
bir süre sonra tekrar o müsteşarlar görevi kime devredecek? Aynı
bakanlara veya başka bakanlara devredecekler. Bu, arkadaşlar, hukukun
arkadan dolanılmasıdır.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sizin iktidar hedefiniz yok mu ya? Peşinen
yenilgiyi kabul ettiniz. İktidar hedefiniz yok mu?
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Gök, 60ıncı maddeye göre iki dakika söz veriyorum.
Buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, AK PARTİden milletvekili
adaylığı için istifa eden MİT Müsteşarı Hakan
Fidanın tekrar MİT Müsteşarlığına
atanmasının kabul edilebilir bir tutum olmadığına
ilişkin açıklaması
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, bu memleketin çivisi çıktı. Bu memlekette bugün
yaşadıklarımız, daha önce
yaşadıklarımızla üst üste konulduğunda ne Anayasa
kaldı ne kanunlar kaldı ne teamüller kaldı ne saygı
kaldı. Sadece, AKP iktidarının kendi isteklerini, arzularını
hayata geçirmek için her şeyin altüst edildiği bir devlet
geleneği bugün ortada.
Sayın
Başkan, bundan bir süre önce, tarafsız olması gereken, MİT
gibi hepimizin istihbaratıyla ilgili, güvenliğiyle ilgili bir kurumun
başkanı, kalktı istifa etti ve AKPden aday oldu. MİT gibi
çok özel bir kurumun başındaki kişinin,
tarafsızlığını her zaman koruması gerekir.
Anlaşılıyor ki bugüne kadar MİT, AKPyle iç içe, iktidarla
iç içe, Hükûmetle içli dışlı bir şekilde muhalefete
karşı düzmece, her türlü sahte belgeleri üreterek ve muhalefeti
sindirmek için AKPnin bir yan müdürlüğü, arpalığı hâline
getirilmiştir. Bugün, istifa etmiş Hakan Fidanın, az önce
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın açıklamasından,
tekrar MİT Müsteşarlığına
atandığını öğreniyoruz. Bu, resmen bir kepazeliktir, böyle bir tabloyu
bu Türkiye taşıyamaz, böyle bir konu olamaz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bu nasıl bir ifadedir Sayın Başkan ya!
LEVENT GÖK
(Ankara) Böyle bir tabloyu Türkiye taşıyamaz. Türkiye,
geleneklerin, kanunların, Anayasanın çiğnendiği, AKPnin
babasının çiftliğinin olduğu bir yer değildir. Herkes
haddini bilmelidir!
MEHMET AKYÜREK
(Şanlıurfa) Nasıl konuşuyorsun be, nasıl
konuşuyorsun!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Ne kadar düzeysiz bir üslup ya!
LEVENT GÖK
(Ankara) Hakan Fidanın bu istifası ve sonradan tekrar MİT
Müsteşarlığına atanması kabul edilebilir bir tutum
değildir. Böyle bir durum olabilir mi?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
LEVENT GÖK
(Ankara) AKPnin bir çiftliği hâline getirilmiş Türkiyeyi konuşuyoruz,
bir müdürlüğü hâline getirilmiş MİT
Müsteşarlığını konuşuyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan... Sayın Başkan...
BAŞKAN
Şimdi sırasıyla... Bir saniye...
Sayın
Baluken...
LEVENT GÖK
(Ankara) Türkiye bunu taşıyamaz Değerli Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Balukenin mikrofonunu açtım, sizi dinledik.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, bu konuda herkes elinden gelen çabayı
göstermeli ve bu darbelere karşı herkes sesini yükseltmelidir. Bu
kepazeliği reddediyoruz.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Biz sizin kepazeliklerinizle
yaşıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken.
11.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Halkların Demokratik Partisi
olarak, Kobanide yaşamlarını yitiren Metin Altıntaş,
Tahsin Akti ile Mustafa Mıhyedinin ailelerine
başsağlığı dilediklerine ve IŞİD
vahşeti konusunda Hükûmetin duyarsızlığını kabul
edilemez bulduklarına ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, yirmi
dakikadır bu sözü bekliyorum, şimdi gündem de farklı bir yere
kaydı.
İfade etmek
istediğimiz konu şudur: Kobanide bir mayın patlaması
sonucu Van Büyükşehir Belediyesi çalışanımız Metin
Altıntaş ve Gevaş Belediye Meclisi üyemiz Tahsin Akti
yaşamlarını yitirmişlerdir. Yine, IŞİDin Kobanide
yaptığı bir saldırıda Van Milletvekilimiz Kemal
Aktaşın yeğeni YPG gerillası Mustafa Mıhyedin
yaşamını yitirmiştir. Biz Halkların Demokratik Partisi
olarak hem milletvekilimize hem de belediye çalışanına ve Meclis
üyemizin ailelerine ve bütün halkımıza
başsağlığı diliyoruz. Onların şahsında,
Kobanide, Kobani devrimi için yaşamını yitiren bütün
şehitlerimizi burada rahmetle anıyoruz.
Özellikle bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum:
IŞİD vahşeti yanı başımızda olanca
barbarlığıyla devam ediyor. Geçen haftaki oturumda, burada, Til
Temir bölgesinde Süryani halkına yönelik yapılan katliamların ve
IŞİD tarafından kaçırılan Süryani kadın ve
çocuklarının yaşamlarıyla ilgili duyduğumuz
kaygıyı dile getirmiştik ve bu konuda hem
Dışişleri Bakanından hem Hükûmetten bir izahat
beklediğimizi söylemiştik. Dün de Irak Türkmen Cephesi
Başkanının yaptığı açıklamaya göre, 200
Türkmen kadın da yine bu IŞİD çeteleri tarafından
kaçırılmış ve rehine durumda. Yani, yanı
başımızda bu kadar büyük, devasa bir yangın varken,
kadınlar, çocuklar katledilirken, rehin tutulurken bu Hükûmetin hâlâ bir
duyarsızlık içinde olmasını
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl)
Dışişleri Bakanlığının
bir açıklama bile yapmamış olmasını, Genel Kurula
gelip bir bilgilendirme yapma zahmetlerine bile katlanmamalarını
burada kabul edilemez bulduğumuzu ifade ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Ünal,
buyurunuz.
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Ankara Milletvekili Levent
Gökün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, öncelikle, Levent Gök Beyin
kullandığı kepazelik ifadesini şiddetle
kınıyorum. Böyle bir ifade, bu Mecliste, bu Meclisin mehabetine
yakışmayan bir ifadedir.
LEVENT GÖK
(Ankara) Aynen tekrarlıyorum efendim. Devletin çivisini
çıkardılar Sayın Başkanım, devletin çivisini
çıkardılar.
OSMAN ÇAKIR
(Düzce) Dinle, dinle.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Milletvekili aday adayı olmak için görevinden
istifa eden bürokratlar aday adayı yapılmadıklarında tekrar
görevlerine iade edildiklerinde biz buna kepazelik mi diyoruz?
LEVENT GÖK
(Ankara) Orası MİT Müsteşarlığı, benim
güvenliğim emanet edilmiş oraya, benim güvenliğim, benim
güvenliğimin emanet edildiği bir yer; olur mu öyle şey!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Burada hukuki olmayan ne vardır? Bir bürokrat
milletvekili aday adayı olmuştur, daha sonra
adaylığını geri çekmiştir, Başbakanlık da
hukuk çerçevesinde, hukuktan kaynaklanan hakkını kullanarak tekrar
görevine iade etmiştir.
Burada
kullanılan bu dili şiddetle kınıyorum ve Sayın Grup
Başkan Vekilini kullandığı bu ifadeden dolayı özür
dilemeye davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sisteme girer misiniz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkanım, söz verecekseniz konuşurum.
BAŞKAN
Hayır, Sayın Halaçoğlu için söylüyorum.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Ben
sizi aradım, yoktunuz Sayın Yılmaz. Görüşmeyi bir noktaya
getirdikten sonra, 58inci maddeye göre size söz vereceğim ama o
Başkanın takdirinde bir iş.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Beş dakika ayrıldım, ben sabahtan beri
buradayım, bir beş dakika ayrıldım, o zamana denk
gelmiş.
BAŞKAN
Milletvekillerinin asli görevi burada olmaktır biliyorsunuz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Yirmi dört saat duracak hâlimiz yok herhâlde Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hareket yapmayın ama! Çok ayıp, çok ayıp, gerçekten ayıp!
Buyurun Sayın
Halaçoğlu.
13.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, AK PARTİden milletvekili
adaylığı için istifa eden MİT Müsteşarı Hakan
Fidanın tekrar MİT Müsteşarlığına
atanmasının kabul edilebilir bir tutum olmadığına
ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
MİT Müsteşarının, adını zikrettiği bir
partiden aday olmak üzere istifa etmiş olduğunu hepimiz biliyoruz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Milletvekili Seçimi Kanununun 19uncu maddesi,
görevlerinden istifa eden rütbeli askerlerin, subay, astsubayların istifa
ettikten sonra vazgeçmeleri veyahut da seçilemedikleri takdirde tekrar eski
görevlerine dönmeleri mümkün değildir.
OSMAN ÇAKIR
(Düzce) MİT Müsteşarı da böyle mi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) - MİT Müsteşarı da bunun içerisinde
yoktur ama aynı hüviyeti taşıdığı için
OSMAN ÇAKIR
(Düzce) Ne alakası var?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) -
resmî bir görevi deruhte ettiği için, bu
görevinden bir siyasi parti adı anarak ayrılmış olması
sebebiyle artık tarafsızlığını yitirecek bir
nitelik kazanmıştır. Dolayısıyla, tıpkı
subay ve astsubaylarda olduğu gibi, artık MİT
Müsteşarlığına gelemez. Bunu Ben yaptım, oldu.
hesabıyla yapanlar Anayasayı da çiğnemiş olurlar.
Eğer bunu Başbakan ve Bakanlar Kurulu getirmişse Anayasa üzerine
ettikleri şeref ve namus sözünü de ortadan kaldırmış
olurlar. Dolayısıyla, siyasallaşmış bir MİTin
diğer siyasi görüşte olanlara hangi tavırda
bulunacağını şimdiden söylememiz mümkündür.
Dolayısıyla, böyle bir görevi üstlenmiş olan kişinin tekrar
MİT Müsteşarlığına getirilmesi kabul edilemez. Zira,
hangi sebeple ayrılmıştır? Milletvekili olmak için
ayrılmıştır. Cumhurbaşkanı karşı
çıkmıştır, Başbakan desteklemiştir ama daha
sonra, Cumhurbaşkanıyla yaptığı görüşme
sonrasında göreve tekrar dönmek üzere ayrıldığı
gözlemlenmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Dolayısıyla, Anayasa hükümleri ihlal
edilmiştir, kabul edilmesi mümkün değildir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
14.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, burada bütün milletvekillerinin Türkiye
Cumhuriyeti devletinin teamüllerini, kanunlarını, gelenek ve
göreneklerini koruması gerekir. MİT hepimizi ilgilendiren bir
kurumdur. MİT başkanının tarafsız olmaması hem
bundan önceki uygulamaları konusundaki tereddütleri giderek
artıracaktır hem de bundan sonraki uygulamaları konusunda, ne
yapacağı konusunda ipucu vermektedir.
Benim
söylediklerim konusunda, MİT başkanının, MİTe
başkanlık edecek kişinin bütün partilere, Türkiye'nin 77 milyon
insanına, herkese karşı eşit mesafede uzak ve yakın
olması gerekir. Bir partiye geçiyorsunuz, ertesi gün
Cumhurbaşkanı sizin milletvekili adaylığınıza
karşı çıkıyor, Başbakan olabilir diyor. Böyle
tartışmaların içerisinde zaten güvenilirliği kalmayan bir
kişinin bugün, gözlerinin içine soka soka, inatla MİT
Müsteşarlığına getirilmesi kabul edilemez. Böyle bir
uygulama devlet geleneğimizde yoktur. Ben az önce az bile söyledim.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Ünal
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bakın, buradaki hukuki durum
tartışılır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunun hukuki
zeminini tartışırız ama burada ahlaka mugayir, günlük
kullanıma ve İç Tüzükte ifade edilen temiz bir dil kullanmayarak
ifade edilen kepazelik kelimesinin kullanılması
yanlıştır, bunu kınıyorum tekrar Sayın
Başkan.
LEVENT GÖK
(Ankara) Benim söylediğim söz az biledir.
BAŞKAN
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.08
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
şahıslar adına İstanbul Milletvekili Sayın Hüseyin
Bürge.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
her birinizi saygıyla selamlıyorum. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Şunu ifade
etmeden geçmek istemiyorum: Genel Kurulun aksine, İçişleri
Komisyonunda iktidar ve muhalefet partilerine mensup milletvekili
arkadaşlarımızın karşılıklı saygı
ve hoşgörüsü çerçevesinde geçen görüşmelerden duyduğum memnuniyeti
belirterek katkı veren tüm milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, İçişleri Bakanlığımızın
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile diğer mevzuatla
İçişleri Bakanlığına verilmiş görevlerinden
bazılarının, Anayasa ve yasalarımıza uygun olarak,
Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü,
güvenlik ve asayişi, kamu düzenini, genel ahlakı, Anayasamızda
yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini önlemek,
suçluları takip edip yakalamak, her türlü terörle, kaçakçılıkla
ve organize suçlarla mücadele etmek olduğunu hepimiz biliriz.
Sınır, kıyı ve deniz yetki alanlarımızın
muhafaza ve emniyetini sağlamak diye görevlerini saymak mümkün. Bu
görevlerden kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak konusunda
tıpkı polis teşkilatımız gibi Jandarma
teşkilatımızın da bu sorumluluk içerisinde olduğunu
ifade etmek istiyorum. Jandarma Genel Komutanlığı, eğitim
ve öğretimi ile askerî kanun ve nizamların kendisine verdiği
görevleri yönünden Genelkurmay Başkanlığına ancak emniyet
ve asayiş görevlerinin ifası yönünden de İçişleri Bakanlığımıza bağlıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
tasarının bu bölümünde yapılacak düzenlemelerle Jandarma Genel
Komutanlığının, Sahil Güvenlik
Komutanlığının İçişleri Bakanlığıyla zaten var olan ilişkilerini düzenlemek
ve bu düzenlemelerle bu kurumlar üzerinde sivil otoritenin ve denetiminin
güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Anlaşıldığı
üzere, Hükûmetimizin bu düzenlemelerle tek amacı, İçişleri
Bakanlığımızın ilgili kurumlar arasında var olan
ilişki ağını düzenlemek ve kurumlar üzerinde sivil denetimi
artırmaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
günlerdir Genel Kurulda çok hareketli tartışmalar
yaşıyoruz. Şüphesiz demokrasinin tesisi için bu
tartışmalar yaşanmalıdır, yaşanmaktadır
ancak küfür ve hakareti -affınıza sığınarak
söylüyorum- hariç tutmak gerekir. Ayrıca, özgürlükler konusunda, yani,
muhalefetin, Hükûmetimiz üzerinde laf edenlerin, on üç yıllık AK
PARTİ iktidarı döneminde demokrasi ve özgürlükler alanında
yapılan çalışmaların sanki hiçbirinden haberi yokmuş
gibi davranmaları da dikkate şayandır. Bunlardan
bazılarını başlık olarak hatırlatmak isterim
doğrusu: Olağanüstü hâlin kaldırılması, 1973
yılında başlayan Devlet Güvenlik Mahkemeleri serüveninin
kaldırılması, Millî Birlik ve Kardeşlik Projesinin
başlatılması -Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi
kapsamında atılan adımlarla korkuların, tabuların,
yasakların aşılması, toplumun ve devletin kendi sorunlarıyla
yüzleşmesi sağlanır hâle gelmiştir-
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, askerî
yargının yetki alanının daraltılması, meslek
liselerine konulan kotanın kaldırılması, başörtüsü
yasağının kaldırılması, kamu kurum ve kuruluşlarında
askerî üye uygulamasına son verilmesi, 12 Eylül darbecilerinin
yargılanmasının yolunun açılması; bunları saymak
mümkün. Özgürlükler adına yapılan bu devrimlerden bahsederken
unutmamak gerekir ki hiçbir zaman sınırsız bir özgürlük yoktur.
Bu yüzden, iç güvenlik paketinin temel amacı, özgürlük ve
güvenlik dengesini sağlayabilmektir. Son yıllarda yaşanan
olaylarda ülkemize, bütçemize nasıl ağır faturalar
ödetildiğini, şehitler verildiğini, canların gittiğini
de ifade etmek mümkündür.
Saygıdeğer
milletvekillerimiz, konuşmamı bitirirken İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın. sözünü kendisine ilke edinmiş AK PARTİ
iktidarımızın iç güvenlik paketiyle temel amacının
vatandaşlarımızın huzuru,
vatandaşlarımızın güveni olduğunu ve
vatandaşlarımızı barışçıl bir ortamda
yaşatabilmek adına gerekli olduğunu ifade ederken bu iç güvenlik
paketinin şimdiden milletimize hayırlar getirmesini
Cenabıhaktan diliyor, her birinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Bürge.
Konya Milletvekili
Sayın Mustafa Kalaycı, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Ülkemizin
gündeminde son yıllarda iki konu sürekli yer tutmaktadır; sözde çözüm
süreci, paralel yapı. Bu tasarıda da bu konularla ilgili düzenlemeler
bulunmaktadır ancak her iki konunun da ne olduğunu proje sahipleri
dışında kimse bilmiyor, millet bilmiyor, milletvekilleri
bilmiyor çünkü ne olduğu bir türlü açıklanmıyor.
Ben, geçen
yıl kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonunda Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu temsilen üye olarak görev alan
bir milletvekiliyim. Millî güvenliğe ilişkin konularda görüş ve
öneriler sunmak, güvenlik ve istihbarat hizmetleri sırasında elde
edilen kişisel verilerin güvenliğini ve bireyin hak ve özgürlüklerini
koruyucu öneriler geliştirmekle görevli olan Komisyon, kanunla verilen bu
görevleri yerine getirememektedir. Komisyonun bugüne kadar
yaptığı toplantılarda tüm ısrarlarımıza
rağmen, gerek millî güvenliğimizi tehdit eden unsurlar hakkında
gerek sözde çözüm süreci konusunda ve gerekse paralel yapıyla ilgili
hiçbir somut bilgi alamadık. Komisyon üyeleri olarak Millî Güvenlik
Siyaset Belgesinin yani Kırmızı Kitapın
kapağını bile göremedik. Ne yazık ki Komisyon olarak
MİTle de hâlâ müşerref olamadık. AKP Hükûmeti, istihbarat ve
güvenlikle ilgili çalışmalarını Komisyon üyeleriyle
paylaşmamakta, Komisyondan bilgi saklamaktadır. Nitekim, çözüm
süreciyle ne yapılmak istendiği Komisyondan gizlenmiştir.
AKPnin PKKyla yaptığı görüşmelerin içeriği, ne
sözler verildiği, hangi hususlarda mutabakata
varıldığı, PKKnın bölgede alan hâkimiyeti
oluşturmasının, haraç toplamasının, sözde mahkemeler
ve asayiş birimleri kurmasının neden engellenmediği, kamu
binalarının önündeki yollara hendekler kazılmasına
nasıl müsaade edildiği, 6-7 Ekim olaylarının
hesabının niye sorulmadığı tüm taleplerimize
rağmen izah edilmemiştir. Ama şurası açıktır ki
terörist başının serbest bırakılması ve özerklik
konusunda PKKya söz verildiği yetkililerce inkâr edilememiş, böyle
bir mutabakat ya da anlaşma olmadığı
yalanlanamamıştır ve 28 Şubat 2014 günü görülmüştür ki
İmralı canisi sonunda saraylara kadar gelmiş,
mesajlarını Başbakanlık ofisinde okutmuştur. Böylece,
AKP-PKK koalisyonunun karanlıkta kalan noktaları vuzuha ermiştir. Anlaşılan o
ki AKP, Öcalanın 10 emriyle yeni Türkiyeyi kurmak istiyor. AKP ile PKK
İmralı canisinin serbest kalması, genel af, bölücülüğü
derinleştirecek kimlik ve statü verilmesi, Anayasayı
değiştirip millî ve üniter devleti parçalama, özerkliği
inşa amacında hemfikirdir. Ancak şunu unutmayın: Türk
milletine ihanet edenlerin asla cezasız kalmadığını
Türk tarihine bakarsanız görürsünüz.
Değerli
milletvekilleri, millî güvenliği tehdit eden unsur olarak paralel
yapının Millî Güvenlik Siyaset Belgesine alınacağı
Cumhurbaşkanı tarafından söylenmiştir. AKP zihniyeti
paralel yapı dedikleri kesime öyle ağır suçlamalar
yapmış ve yapmaktadır ki devleti ele geçirme, Hükûmeti
yıkma gibi amaçları olduğu, hain ve terör örgütü oldukları
iddia edilmektedir. Bu durumda, onları besleyip büyüten, Ne istedilerse
verdik. diyenlerin de suç ortağı olduğuna şüphe yoktur.
Sormak istiyorum: Bu suçların ceza hukukumuzda bir
karşılığı yok mudur? Elbette ki vardır.
Anılan suçlara yönelik ağır cezalar öngörülmüştür ama
bugüne kadar suçlular ortaya çıkarılıp
cezalandırılmamıştır. Bu çerçevede soruyorum:
Hâkimlerin, savcıların, polislerin, kamu görevlilerinin görev yerinin
değiştirilmesi, polis koleji ve polis akademisi öğrencilerinin
başka okullara nakledilmesi, hainlik suçunun, terör örgütü üyeliğinin
tek başına cezası olabilir mi? Eğer suçlu varsa
gideceği tek yer vardır, o da cezaevidir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Bölüm üzerinde
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bölüm
görüşmelerinin İç Tüzük 72ye göre devam etmesini arz ederim.
Oktay
Vural
MHP
Grup Başkan Vekili
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Daha
ayrıntılı bilgi edinmek için.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.
Sayın Gök,
Sayın Serindağ, Sayın Çetin, Sayın Şeker, Sayın
Özkes, Sayın Düzgün, Sayın Öğüt, Sayın Atıcı,
Sayın Güneş, Sayın Bilgehan, Sayın Güven, Sayın Tamaylıgil,
Sayın Koç, Sayın Sarı, Sayın Haberal, Sayın Öner,
Sayın Kaplan, Sayın Küçük, Sayın Bayraktutan, Sayın
Belen.
İki dakika
süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.37
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının üçüncü bölümü
üzerinde verilen görüşmelere devam edilmesi önergesinin oylamasından
önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve işlemi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Görüşmelere devam edilmesi yönündeki önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Şimdi
soru-cevap işlemine geçeceğim.
Elimdeki listeden
okuyorum kapanmış olduğu için: Sayın Işık,
Sayın Erdoğan, Sayın Serindağ, Sayın Belen, Sayın
Kaplan, Sayın Yılmaz, Sayın Öz, Sayın Uzunırmak,
sisteme girerseniz ben söz vereceğim.
Soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bugün Anayasaya sadık kalacağınıza yemin ederek görevinize
başladınız, öncelikle hayırlı olsun diyorum. Sizin
gibi, daha önce atanarak, Anayasaya yemin etmiş, namusu ve şerefi
üzerine yemin ederek İçişleri Bakanlığı
yapmış bir zat geçen hafta, burada Anayasayı
tanımadığını söyledi. Siz Anayasayı tanıyacak
mısınız? Tanımayacaksanız, bu görevden istifa etmeyi
düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Cizre ve Silopide belediye başkanlarının PKKnın
taleplerine uygun olarak şehrin etrafına belediyeye ait makinelerle
hendekler kazdığının Sayın Cumhurbaşkanı,
Sayın Başbakan ve sizden önceki İçişleri Bakanı Efkan
Ala tarafından değişik yerlerde ifade edildiğine şahit
olduk.
Birincisi: Bu
bilgiler doğru mudur?
İkincisi: Bu
bilgiler doğruysa Bakanlığınızın bu belediye başkanlarını açığa
alma yetkisi var mıdır? Eğer
Bakanlığınızın bu belediye başkanlarını
görevden alma yetkisi varsa bu yetki bugüne kadar niçin
kullanılmamıştır? Bundan sonra kullanmak gibi bir niyetiniz
var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Serindağ
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
il ve ilçe jandarma komutanlarının göreve atanmalarında, yer
değişikliklerinde, cezalandırılmalarında
İçişleri Bakanı Jandarma Genel Komutanının önerisi
üzerine mi işlem yapacaktır, yoksa doğrudan İçişleri
Bakanı herhangi bir öneri almadan bu uygulamaları yapabilecek midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Belen
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toplumda iç
güvenlik yasası olarak bilinen bu yasanın çıkmaması
hâlinde 7 Haziran 2015 seçimleri için Silahların gölgesinde seçim
yapılacaktır. diyen Cumhurbaşkanı ne demek istiyor? Bugüne
kadar yapılan seçimlerin hepsi silahların gölgesinde mi
yapıldı? Eğer öyleyse bu seçimler geçersiz sayılmaz mı
ve uluslararası kamuoyunda ülkemizin itibarını beş
paralık etmez mi? AKP, bugüne kadar bütün seçimleri silahların
gölgesinde, Baas rejimlerindeki gibi mi kazandı?
Ayrıca, yeni
Sayın Bakana hayırlı olsun diyorum. Komisyonda Tekirdağ
Valisi var; Tekirdağ Valisini bir an evvel ilimize göndersin de görevine
başlasın.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Cizrede 4 bin öğrenci ÖSYM
sınavına girecekti önümüzdeki hafta sonu, İdil, Cizre, Silopi,
çevre ilçelerden. Burada güvenlik yok gerekçesiyle, Cudi ve Gabar Dağındaki
beldelerde bu 4 bin öğrenci ÖSYM sınavına katılacak.
Şimdi sormak istiyorum: Cizre merkezde onca zırhlı araç, özel
tim ve polis varken güvenlik polis bölgesinde sağlanamıyor da
dağda jandarma veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin koruması
altında mı güvenlik sağlanacak? Bu amaçla mı bu 4 bin
kişinin bu beldelerde sınava gönderilmesi kararı
alındı? ÖSYM sınavıyla ilgili İçişleri
Bakanlığından bu konuda görüş istendi mi?
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Bakan,
bölgedeki bu valilerden herhangi birisi bir kuruluşa, bir ticari
kuruluşa imtiyaz sağlamak amacıyla Bölgede güvenliği
sağlayamıyoruz. diye herhangi bir yazı verdi mi? Net bir cevap
istiyorum bu konuda. Bir şirketin ticari ilişkilerinden dolayı,
Bölgede güvenliği sağlayamıyoruz. diye herhangi bir
şirkete herhangi bir valinizden, bölge valilerinden birisinin cevabı
var mıdır? Bu yazıyı
merak ediyorum.
İkinci sorum: Biliyorsunuz, 2013ün Mart
ayında, yine silahları bırakma çağrısı
yapıldı ve Hükûmet Bahar geldi. şeklinde ifadelerde bulundu.
Bu 2013 yılının Mart ayından bugüne kadar bölgede
çıkan olaylarda kaç güvenlik görevlisi şehit olmuştur?
BAŞKAN Sayın
Öz
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan,
görüşülmekte olan bu kanunda Jandarma teşkilatını
İçişleri Bakanlığına bağlıyorsunuz, gerekçe
olarak da terörle mücadele ve kamu düzeninin sağlanmasını
gösteriyorsunuz. Terörle mücadele ve kamu düzeninin sağlanmasında
kanunlar mı yetersiz, yoksa iktidarınızın bu konuda
yapması gerekeni yapamayışı mı etken? Bir sorum bu.
Bir diğer sorum: Yine, Jandarma
teşkilatının İçişleri Bakanlığı
müdahalesine tabi tutulmasının 7 Haziran seçimlerinde kırsaldaki
sandıklara AKP lehine el koymak amacıyla yapıldığı
iddiaları var. Bunlar doğru mudur?
Bir diğer sorum: Özellikle, Polis Akademisinde
öğrencilikleri devam edenlere sürekli Okullarınızı tatil
ettik. diyorlar, o çocuklar Ankara sokaklarında oradan oraya
savruluyorlar. Gerçekten, bu konuda yapmış olduğunuz uygulamayla
vicdanınız rahat mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın
Bakan, selefiniz Oslo anlaşmasını PKKnın
bozduğunu söyledi. Oslo anlaşmasında hakem devlet kimdir ve ne
zaman yapılmıştır?
İkinci sorum:
Paralel veya cemaat adıyla tanımlanan yapı ilk defa belge,
bilgi, bulgu, iz, emare olarak ne zaman devlet kayıtlarına tehdit
olarak, algı olarak girmiştir?
Üçüncü sorum: 2013
yılından beridir PKKya hiç operasyon yapıldı mı?
Yapıldıysa kaç operasyon yapıldı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Gök
LEVENT GÖK
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bugün yemin ederek görevinize başladınız. Biz de ana muhalefet
partisi olarak öncelikle, geçmiş uygulamalardaki aksaklıkları
görerek, muhalefetin yaptığı eleştirileri dikkate alarak ve
ülkemizi esenliğe götürücü çalışmalarda muhalefetin sesini daha
fazla dinleyerek çalışma göstereceğinize inanmak istiyor ve
görevinizde başarılar diliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Güneş
HURŞİT
GÜNEŞ (Kocaeli) Sayın Bakan, size hayırlı olsun diyorum.
Tabii,
Bakanlığınızın Anayasaya göre
bağımsızlık ilkesi çerçevesinde olduğunu
hatırlatmak istiyorum, umarım Sayın Cumhurbaşkanı gibi
Anayasayı ihlal etmez ve tarafsızlığınızı
bozmazsınız.
Bugünkü -ilk
katıldığınız- Bakanlar Kurulu toplantısında,
son günlerdeki döviz kurundaki çalkantı dile getirilmiş olması
gerekiyor. Acaba, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra ortaya
çıkan döviz kurundaki çalkantı ve düzey konusunda yapılabilecek
şeyler ve önlemler konusunda Cumhurbaşkanının da gereksiz
söylemleri dile getirildi mi?
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle bu bölümle ilgili olarak, jandarmanın
Bakanlığa bağlanması kısmını birinci olarak
cevaplandırmak isterim.
Aranızda var
olan pek çok mülki idare amiri sayın milletvekillerimizin de bildiği
gibi, bu konuda ciddi sıkıntıları geçmişten beri
yaşayageldik. Sorumlu olarak siyasi iktidar sorumlu, İçişleri
Bakanı sorumlu ama jandarma bir kolluk kuvveti olarak tam anlamıyla İçişleri
Bakanlığıyla ilişkili ve irtibatlı değil.
Dolayısıyla, burada siyasi bir değerlendirmeden ziyade, mademki
birisine bir soruyu soruyoruz, o hâlde ona sorumluluğunu da yetkisini de
birlikte vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Jandarma Genel
Komutanı mı, önerdiklerini mi siz atayacaksınız? diye bir
soru geldi. Haklı bir soru. Normal şartlar altında, Jandarma
Genel Komutanlığında hazırlanacak kararname mutlaka usulüne
göre gelecek ve İçişleri Bakanı tarafından muhtemelen
onaylanacaktır. İçindeki bazı kişiler şöyle olsun,
böyle olsun diye elbette ki sayın bakanların söyleyecekleri
vardır ama ben, bu ilk olacağı için bunun bir pattern, bir
örnek olarak geçmişten beri var olan bir uygulama olduğunu
rahatlıkla söyleyebilirim. Kanunda yer alan Bakana özel yetkiler
verilmesi tersinden okunduğu zaman anlamlıdır yani ya, Bakan
başka türlü ister de bir direnişle karşılaşırsa
anlamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa,
normal şartlar altında, köklü bir kurum olan Jandarma teşkilatının
uygun olmayan kişileri zaten Sayın Bakana götürmeyeceği ve
Bakanın da bunları onaylamayacağı tabiidir.
Dolayısıyla, bu yapılacak olan çalışmalar ilk olacak
ama ben olacakların şeklini şimdiden görebiliyorum. Bu konuda
kesinlikle, Jandarma Genel Komutanlığının kendi içinde,
tecrübeleriyle, siciliyle, disipliniyle insanlar seçilecek, il ve ilçelere
atamalar ve belki de Genel Komutanlık içerisinde atamalar
yapılacaktır. Kanunun o maddelerini dikkatlice okuduğumuzda
şunu görüyoruz: Daire başkanları Bakanın onayıyla
atanıyor, generaller bunun istisnasıdır. Generallerin atanma düzeni
üçlü kararnameyle yapıldığı için sayın bakanların
yetkisi dâhilinde değildir.
O bakımdan,
ben bu konuda, Jandarma teşkilatının, eğer bu kanun sizin
teveccühünüze mazhar olursa, doğrusu, olması gerektiği yere
geleceğini düşünüyorum. Elbette, söylenenler içerisinde siyasi
iktidarların bunlara ne kadar nüfuz edeceği, nasıl
etkileyeceğiyle ilgili endişeler olabilir ama bunu her kurum için
söylemek mümkün ama biz siyaset kurumuna, iktidar kurumuna bu anlamda güvenmek
durumundayız ve böyle çalışacağını düşünüyoruz.
O bakımdan -175inci yılını kutladık biz
Jandarmanın- yüz yetmiş beş yıldır örnek
aldığımız Fransada şu anda bizim geldiğimiz
noktadan çok daha ileri bir noktada olduğunu rahatlıkla
söyleyebilirim. Gerçekten, Jandarma teşkilatını, pek
çoğunuzun bildiği gibi, biz Fransadan aldık. Orada hâlâ
Jandarma teşkilatı var ve aynı bizde olduğu gibi
değişiklikler bundan yaklaşık, tahmin ediyorum, bir on sene
önce yapılmıştı; bizde de bunların
yapılmasını böyle değerlendirmenin uygun
olacağını düşünüyorum.
Kırsaldaki
sandıkların korunmasıyla ilgili olarak
Bu, Jandarmanın bir
numaralı görevidir. Sandıkları, halkın iradesini
olduğu gibi koruyup yerine ulaştırmak İçişleri
Bakanlığının görevi, kırsalda da jandarmaya düşen
bir görevdir bu. Biz kolluk görevi olarak düşünüyoruz ve Türkiye'nin
ikinci bir kolluk kuvveti olarak kalmasında yarar görüyoruz. Yani, bu
konuda, biliyorsunuz, Büyükşehir Yasasıyla birlikte jandarmanın
önemli bir yetki sorunu yaşadığını, 30 büyük ilimizde
yetki sorunu yaşadığını rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Artık, bu saatten sonra bu kanunda yapılacak olan
değişiklikle de kırsal-kentsel ayrımından ziyade,
valilerin hâlihazırda olduğu gibi durumu
meşrulaştıran, onlarla protokoller imzalayan ve onların
yetki alanı olarak seçtiği yerlerde görev yapan bir kolluk kuvveti
olarak devam edecektir. Bu bakımdan da büyük bir boşluk ortadan
kalkmış olacak. Gerçekten, Büyükşehir Yasası
hazırlandığı zaman jandarma açısından -hakikaten- problemli bir alan
doğmuştu. Artık, bu sorun da böylece giderilmiş olacak.
Polis Akademisinin
öğrencileriyle ilgili bir bilgim yok. Normal şartlar altında
şu anda eğitimlerine devam ediyor olmaları lazım. Niye
geziyorlar, onu ben de merak ediyorum. Size yazılı olarak bu konuyu
bildireceğim.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) On gündür geziyorlar, on gündür.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Isıtma sisteminde sorun varmış yurdun bir tanesinde; o
da tamir edilecek, giderilecek, onarılacak. Böyle bir sorun olmaması
lazım, herhâlde arızi bir durumdur.
Cizrede yollara
hendeklerin açılmasıyla ilgili, belediyelerin bu işi bizzat
yaptıklarıyla ilgili müfettiş gönderdik, henüz bu raporlar
elimize gelmiş değil ama şu an itibarıyla Cizrede,
Silopide hendeğin olmadığını söyleyebilirim
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Resimleri var daha.
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Ama bunlar geçmiş zamanlarda oldu. Biz
onlarla ilgili olarak müfettişlerimizi gönderdik ve o
müfettişlerimizin raporlarına göre sizin önerdiğiniz
şeyleri; belediye başkanları, belediye yetkilileri eğer
suçluysa onlarla ilgili gerekenleri yapacağız.
Diğer
soruların pek çoğunu ne yazık ki cevaplandıracak süre yok,
bunları yazılı olarak cevaplandırmayı tercih ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Üçüncü bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır.
İç Tüzükün
91inci maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine Komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu
nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla yani 14 üyesiyle katılırsa önerge özerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
(Kâtip Üye
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir tarafından önergenin
okunmasına başlandı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Biraz yavaş okuyun lütfen, anlaşılmıyor.
(Kâtip Üye
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir tarafından önergenin
okunmasına devam edildi)
Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın 4652
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 9- 1/1/2020 tarihine kadar Emniyet Teşkilatının ilk kademe
amir ihtiyacını karşılamak üzere, lisans mezunları
arasından Kamu Personeli Seçme Sınavında Bakanlıkça
belirlenecek taban puanı almış olup yönetmelikle belirlenecek
diğer şartları taşıyanlar ve yapılacak
sınavda başarı olanlar, Polis Amirleri Eğitimi Merkezinde
bir eğitim-öğretim dönemi özel eğitime tabi tutulabilirler. Bu
öğrenciler Akademi bünyesinde ücretsiz iaşe edilir,
yatırılır, sağlık giderleri ve yönetmelikle tespit
edilecek ihtiyaçları Devlet tarafından karşılanır ve
bunlara harp okullarında bulunan askeri öğrencilere ödenen miktarda
harçlık ödenir." şeklindeki 46 ncı maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 46. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
LEVENT GÖK
(Ankara) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Önergeler çekilmiştir.
Madde 47de üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 10- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Polis Akademisi,
Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Güvenlik Bilimleri ve Adli Bilimler Enstitüsü,
Polis Meslek Yüksek Okulu ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel
Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken
Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden
öğrencilerden; mezun olup olmadığına
bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde
istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç
işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir
sebeple ayrılanlardan, kendilerine yapılmış olan
öğretim masraflarının tazmini amacıyla, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte borç miktarı tahakkuk
ettirilmemiş olanlar, borç miktarı tahakkuk ettirilip henüz ödemesine
başlamamış olanlar, ödemeleri devam edenler, borçları taksitlendirilmiş
olanlar ile bu konuda açılmış davaları
sonuçlanmamış, davaları sonuçlanmış veya kesin hükme
bağlanmış olanlar da bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay içerisinde ayrıldıkları veya
mezun oldukları eğitim kurumuna müracaat etmeleri halinde 15 inci
maddenin on birinci fıkrası hükmünden yararlandırılır.
Ödemesi devam edenlerden, 15 inci maddenin on birinci fıkrası
çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla ödeme yapmış olanlar
ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödemesini
tamamlamış olanlara geri ödeme yapılmaz." şeklindeki
47 nci maddesinin son fıkrasının; son cümlesinde yer alan
"geri ödeme yapılmaz." ibaresi, "fazladan ödedikleri
tutarlar defaten ödenir." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali Uzunırmak Alim
Işık Mesut
Dedeoğlu
Aydın Kütahya Kahramanmaraş
Hasan Hüseyin
Türkoğlu Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Muğla
Yusuf
Halaçoğlu Seyfettin
Yılmaz
Kayseri Adana
Necati
Özensoy
Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"4652
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 10- Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce Polis Akademisi, Güvenlik Bilimleri
Fakültesi, Güvenlik Bilimleri ve Adli Bilimler Enstitüsü, Polis Meslek Yüksek
Okulu ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü
hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel
Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerden; mezun olup
olmadığına bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü
olduğu süre içinde istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini
gerektiren bir suç işleyenler ya da sağlık sebebi hariç,
başka herhangi bir sebeple ayrılanlardan, kendilerine yapılmış
olan öğretim masraflarının tazmini amacıyla, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte borç miktarı tahakkuk
ettirilmemiş olanlar, borç miktarı tahakkuk ettirilip henüz ödemesine
başlamamış olanlar, ödemeleri devam edenler, borçları
taksitlendirilmiş olanlar ile bu konuda açılmış
davaları sonuçlanmamış, davaları sonuçlanmış veya
kesin hükme bağlanmış olanlar da bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içinde ayrıldıkları
veya mezun oldukları eğitim kurumuna müracaat etmeleri hâlinde 15
inci maddenin on birinci fıkrası hükmünden
yararlandırılır. Ödemesi devam edenlerden, 15 inci maddenin on
birinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla
ödeme yapmış olanlar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce ödemesini tamamlamış olanlara geri ödeme
yapılmaz." şeklindeki 47. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar
Bolu
Ali
Sarıbaş Celal
Dinçer Ali Haydar Öner
Çanakkale İstanbul Isparta
BAŞKAN
Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkan, biz ismimizi bile
anlayamıyoruz. Yani çok çok bir dakika, iki dakika fark eder.
BAŞKAN
Tamam, bundan sonra dikkat ederim.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Bunu samimiyetimle söylüyorum.
BAŞKAN
Hayır, hayır; dikkat ederim.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Yani benim ismimi okurken ben anlamadım
ismimi.
BAŞKAN
Tamam, dikkat ederiz.
Şimdi,
Anayasa'ya aykırılık önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
47 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Adil Zozani Pervin Buldan Nazmi Gür
Hakkâri
Iğdır Van
Gülser
Yıldırım
Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah Levent Tüzel
Mardin Bitlis İstanbul
Demir Çelik Erol Dora
Muş Mardin
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Zozani, buyurunuz.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu
bölümün en tartışmalı maddesi Jandarmanın
İçişleri Bakanlığına bağlanması meselesi.
İtiraz etmiyoruz, tamam, Jandarmayı oraya bağlayın;
Genelkurmayı da Millî Savunma Bakanlığına
bağlayın, buna da itiraz etmiyoruz. Ama, özlük düzenlemesini de bu
çerçevede niye yapmıyorsunuz?
Bakın,
generaller, Jandarmanın general rütbesindeki komutanları
Genelkurmayın özlük düzenlemesine tabiler çünkü emekli oldukları
zaman 1,5 milyon ikramiye alacaklar. Saha komutanları, astsubay, subay
düzeyindeki insanlar emekli olmaları durumunda ne alıyor? Emniyet
Genel Müdürlüğü mensuplarının kriterlerine tabi bir düzenleme
getiriyorsunuz burada. Aynı anda, aynı yerde oturan, aynı
üniformayı giyen insanlar arasında ayrım yapıyorsunuz.
Getirin, bu düzenlemeyi doğru dürüst yapalım. Size
bağlıysa, Emniyet Genel Müdürlüğü mensuplarının özlük
düzenlemeleri neyse subayların, astsubayların özlük düzenlemelerini
de öyle yapalım. Hodri meydan diyoruz. Getirin, maddede düzenleyin.
Generallerin emeklilik durumuna bir dokunun bakalım, yapabiliyor musunuz?
Yapabiliyorsanız, helal olsun derim size. Getirin burada, hodri meydan
diyoruz. Getiremezsiniz, iddia ediyorum, getiremezsiniz; buna gücünüz
yetmeyecek, generallerin arpalığına elinizi süremeyeceksiniz.
Yapabiliyorsanız getirin işte, size bunu söylüyoruz, daha ötesi bir
şey söylemiyoruz. Samimiyet burada ölçülür. Jandarmanın üst düzey
rütbedeki generallerinin eğer özlük düzenlemelerine el sürüyorsanız,
Emniyet Genel Müdürü statüsünde emekliye ayırabiliyorsanız Jandarma
Genel Komutanını, siz de bir düzenleme yaptınız derim. Bunu
yapmıyorsanız, Jandarmayı kendimize bağlıyoruz
demeyin.
Saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.17
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 47nci maddesi üzerinde Hakkâri
Milletvekili Sayın Adil Zozani ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"4652
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 10- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Polis Akademisi,
Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Güvenlik Bilimleri ve Adli Bilimler Enstitüsü,
Polis Meslek Yüksek Okulu ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel
Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken
Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden
öğrencilerden; mezun olup olmadığına
bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde
istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç
işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir
sebeple ayrılanlardan, kendilerine yapılmış olan
öğretim masraflarının tazmini amacıyla, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte borç miktarı tahakkuk
ettirilmemiş olanlar, borç miktarı tahakkuk ettirilip henüz ödemesine
başlamamış olanlar, ödemeleri devam edenler, borçları
taksitlendirilmiş olanlar ile bu konuda açılmış
davaları sonuçlanmamış, davaları sonuçlanmış veya
kesin hükme bağlanmış olanlar da bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içinde ayrıldıkları
veya mezun oldukları eğitim kurumuna müracaat etmeleri hâlinde 15
inci maddenin on birinci fıkrası hükmünden
yararlandırılır. Ödemesi devam edenlerden, 15 inci maddenin on
birinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla
ödeme yapmış olanlar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce ödemesini tamamlamış olanlara geri ödeme yapılmaz."
şeklindeki 47. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ali
Haydar Öner (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Dinlemedi ki katılsınlar!
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Buradan okudum.
LEVENT GÖK
(Ankara) Mehmet Bey, niye katılmadın?
BAŞKAN
Sayın Öner, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Komisyonumuzun Sayın Başkanı değerli meslektaşım
Mehmet Ersoy neye katılıp katılmadığını
bilmeden Katılmıyoruz. dedi.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Sataşma kabul
etmiyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) Bizden ne gelirse gelsin kabul etmiyorsunuz ama milletin
hayrına olan bir yasa çalışması yapmıyorsunuz.
Sayın Bakanımıza görevinde başarılar diliyoruz,
hayırlı uğurlu olsun. İnşallah, önceki bakanların
yaptığı yanlışlara düşmez. Bunu gönülden
duygularla temenni ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Hazreti Peygamber Allah sizin suretinize ve
mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar. diyor.
Yunus Emre Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın
namaz değil. deyip ilave ediyor: Her kim gönül yıkar ise iki cihan
bedbahtıdır.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Laiklik elden gitti!
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Onu söyleyecek son adam sensin Sayın Bülent Turan.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) - Niye Sayın Başkan?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Sen bir yandan Mekkedeyken bir yandan Mecliste bulunan bir
adamsın.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Yalancı ne olsun?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Senin dosyan burada, senin dosyan.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Yalancı ne olsun?
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Burada senin dosyan.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Kocaman valilik yaptınız.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Burada görüşüldü. Ayşe Nur
Bahçekapılının oturumunda görüşüldü, pusulalar okundu,
görüşüldü.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Yalancı ne olsun?
BAŞKAN
Sayın Turan, lütfen
Sayın Turan, lütfen
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Bunu temizlemek sana düşer.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Hakaret ediyor.
BAŞKAN
- Anladım da
Sonra sataşmadan söz alırsınız. Ne olur,
uzamasın.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Kendisi söylüyor, cevap veriyorum.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Bülent Turan değildi o, yanlış
hatırlıyorsun.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Hazreti Mevlâna Bir kez gönül yıktın ise...
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Yakışmadı size! Yalancı ne olsun?
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Efendim, sana yakışmadı.
Bir
arkadaşımız Rizedeyken burada görüldü, bir
arkadaşımız Mekkedeyken Mecliste görüldü, çoğunluğun
sağlanmadığı anlaşıldı.
BAŞKAN
Sayın Öner, siz de Genel Kurula hitap edin lütfen.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Değerli milletvekilleri, Kâbeyi
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Ayıp ya!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Bu Bülent Turan her zaman, her yerde böyle
konuşur.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Hiç alakası yok!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Efendim, Meclisin en çok laf atan adamıdır,
sicili kapkara birisidir.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Hiç öyle değilim, tertemizim. Siz kendi sicilinize
bakın.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Bir kez gönül yıkmak, Kâbeyi yıkmaktan daha
kötüdür.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Hadi oradan ya!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Çünkü Kâbeyi Hazreti İbrahim yaptı, gönlü
ise Allah yarattı.
AHMET
YENİ (Samsun) Gönlünü yıktın, düzelt!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Yeni, sizin söyledikleriniz de çok eskide
kaldı. Her konuşmama laf atıyorsunuz, bir gün çıkıp
cevap vermiyorsunuz, bu sefer de bekliyoruz.
AHMET
YENİ (Samsun) Gönül yıktın, gönül! Gönlünü yıktın!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) - Hele bu kırılan salih bir mümin kalbi ise.
Erzurumlu
İbrahim Hakkı da Kalp de Kâbe gibidir, Allahın evidir,
kırmayın. diyor.
Niye
bunları söylüyorum? Polis Kolejini bu yasayla kapattınız. Polis
Kolejindeki çocukları kapı dışarı ediyorsunuz. Polis
Kolejine gönderilen çocuklar, annelerin, babaların, velilerin istihdam
garantisi olduğunu düşünerek Polis Kolejine gönderdiği çocuklar.
Günü geldiğinde hırsızları, yalancıları, suç teşkil
eden fiillere karışanları yakalayıp adalete teslim etsinler
diye bunu yapıyorlar.
Eğitim
öğretim sınıfında yer alan öğretmenler için de gayri
Millî Eğitim Bakanlığı konumuna düşmüş
Bakanlık uygun bir yer bulacakmış. Aynı şekilde,
44üncü maddeyle Güvenlik Bilimleri Akademisini de kapatıp onları
iktisadi ve idari bilimler fakültelerine nasıl aktaracaksınız,
bilmiyorum. İktisadi ve idari bilimlerin durumu da belli. Buna hangi
vicdan elveriyor? Suç yok, ceza var. Mademki Polis Kolejinde öğrenci, o
takdirde atılmalı. 1.000 öğrenciden 1 tanesi mi düzgün
değil? Hangi vicdanla el kaldırıyorsunuz Atılsın,
gitsin. diyorsunuz? Bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Gerçi,
işsizlik şu anda yüzde 9,9 görünüyor ama yüksek tahsillilerde 2
mislinden fazla. İstatistik hocamız Üç türlü yalan var; yalan, kuyruklu
yalan, istatistiki yalan. derdi. Çocuklar velilerinin umutlarını
gerçekleştirmek üzere okurken bir de bakıyorsun, onları
atıveriyorlar. Bunlar günahsız 10-18 yaşlarında çocuklar.
Bunların günahını nasıl üstlenebileceksiniz?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Üstlenirler, üstlenirler!
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) - Gözünüzü kapatıp, vicdanlarınızı
mühürleyip Polis Kolejlerinin kapatılması için insafsızca el
kaldırıyorsunuz. 29uncu maddeyi kabul ederek hangi veballeri
üstlenip kazanılmış hangi hakları ihlal ettiğinizin
farkına varabiliyor musunuz?
Değerli milletvekilleri,
bu yasayla suç işlemeyenler cezalandırılmakta, kul hakkı
yenmektedir. Kul hakkı yemeyenlere saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Dava açacağım size Sayın Valim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
LEVENT GÖK
(Ankara) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı mı? Tamam, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
LEVENT GÖK
(Ankara) Yok efendim, yok.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yok, yok Başkan.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Elektronik cihazla
BAŞKAN
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN
Kabul, ret şeklinde gidecek.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Dışarıdan geliyorlar Başkanım.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Kapıların kilitlenmesi lazım yani o
zaman bir anlamı kalmıyor.
LEVENT GÖK
(Ankara) Kapıları kapatın efendim.
BAŞKAN
Kapıları mı kapattırayım?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Tabii.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Öyle olması lazım.
BAŞKAN -
Böyle bir imkânım var mı?
LEVENT GÖK
(Ankara) İstendiği anda yoktu.
BAŞKAN - Bana
bakın, aranızda böyle bir karar alın, çok mutlu olurum kapı
kilitletme işinden.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Millet iradesini dışarıda mı
bırakacaksınız?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Millet iradesi diye bir şey yok ki
milletvekilinin yeri Genel Kurul.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Onlar kim? Sokaktan mı geliyorlar?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Millet iradesi burada oturmak zorunda.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Genel Kurul milletvekilinin yeri, dışarısı
mı?
LEVENT GÖK
(Ankara) Arkadaşlar, sayı o anda salonda bulunanlardır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Karar sürecine hâkim değil Sayın Başkan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter sayısından bahsediliyor.
LEVENT GÖK
(Ankara) Kararda da öyledir, o anda içeride bulunanlardır.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Kapıların
kapatılmasını Genel Kurulun kararına sunalım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Olur, oradan da biz bir usul tartışması açarız,
bize oradan bir ekmek çıkar.
BAŞKAN
O çok absürt olur.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Hayır, Mehmet Bey söylüyor da ondan dolayı
söyledim.
BAŞKAN
Hayır, anladım da, çok absürt olur.
Ben
çağırayım grup başkan vekillerini, bir karar alın,
benim yönettiğim... Sadece bu haftadan bahsetmiyorum ama gerçi bitti
artık, şey bitiyor da... Keşke öyle bir karar
alsaydınız.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Çok isabetli olurdu.
BAŞKAN
- Fi tarihinde de ben söylüyordum, Şu kapıları kilitletsem ne
kadar iyi olur. diye.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Ben geldiğim zamandan beri söylüyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Hatta otomatik olsa.
BAŞKAN
Yani, muhteşem olurdu ama geçti şimdi, zaten yok artık.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, düğmeye
basacaksınız, kapılar kapanacak.
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir ara verirseniz bunu
değerlendirelim, bir konuşalım.
BAŞKAN
Aslında, grup başkan vekilleri şöyle bir zemin
yakalasanız, kanunla ilgili demiyorum yani belli bir saatte kapatmayla
ilişkili olsa çok güzel olur.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şart bu, insan haklarına aykırı.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 10- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Polis Akademisi,
Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Güvenlik Bilimleri ve Adli Bilimler Enstitüsü,
Polis Meslek Yüksek Okulu ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel
Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken
Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden
öğrencilerden; mezun olup olmadığına
bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde
istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç
işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir
sebeple ayrılanlardan, kendilerine yapılmış olan
öğretim masraflarının tazmini amacıyla, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte borç miktarı tahakkuk
ettirilmemiş olanlar, borç miktarı tahakkuk ettirilip henüz ödemesine
başlamamış olanlar, ödemeleri devam edenler, borçları
taksitlendirilmiş olanlar ile borçları taksitlendirilmiş olanlar
ile bu konuda açılmış davaları sonuçlanmamış,
davaları sonuçlanmış veya kesin hükme bağlanmış
olanlar da bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı
ay içerisinde ayrıldıkları veya mezun oldukları eğitim
kurumuna müracaat etmeleri halinde 15 inci maddenin on birinci
fıkrası hükmünden yararlandırılır. Ödemesi devam
edenlerden, 15 inci maddenin on birinci fıkrası çerçevesinde
yapılacak hesaplamaya göre fazla ödeme yapmış olanlar ile bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödemesini
tamamlamış olanlara geri ödeme yapılmaz." şeklindeki
47 nci maddesinin son fıkrasının; son cümlesinde yer alan
"geri ödeme yapılmaz." ibaresi, "fazladan ödedikleri
tutarlar defaten ödenir." şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
47nci madde
üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, meselelerini doğru ve yeteri kadar
tartışmıyor. En büyük meselemiz, en önemli meselemiz budur. Yeri
geliyor, sisteme birtakım suçları yüklüyorsunuz ama yeri geliyor,
Cumhuriyet tarihinde yapılmadık işleri bizim
iktidarımızda yaptık. diyorsunuz. Bunun hangisi doğru?
Eğer iş yapabiliyorsanız demek ki bu sistem size engel
değil, demek ki bu sistem size fayda sağlamış. Eğer
cumhuriyet tarihinde yapılamayanları yapmışsanız, bunu
her şeyden önce doğru değerlendirmek lazım değerli
milletvekilleri.
Siyaset sözle
başlayan bir icraattır ve dolayısıyla söz bizi
bağlamalıdır. Eğer söz, mesuliyetli bir şekilde
söyleyeni bağlamıyorsa o bağlamayan insan ya akıldan
mahrumdur ya yalancıdır ya münafıktır.
Dolayısıyla,
sözün bağlaması gerektiğinden başlayarak bugünkü bu yasa
içerisine sığdırılan bazı kanun metinleriyle sizlerin
yapmak istediği, sözde paralel yapıyı tasfiye etmektir.
Değerli milletvekilleri, oysaki paralel yapıyla ilgili, 2004
yılında Millî Güvenlik Kurulu kararlarına tehdit algılaması
olarak girdiği hâlde, 2004 yılından 2013 yılının
Kasımına kadar bu ülkede siz ve içinizdeki birçok
arkadaşınız bu konuyla ilgili hep yandaş olmuş, hatta
ve hatta kendilerini çok bağlayıcı sözlerle bu icraatları
övmüşlerdir. Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı Sayın Devlet Başkanı 31/3/2011 tarihinde
uyarıda bulunuyor, diyor ki: Cemaat zan altında
bırakılıyor, Fethullah Gülen sessiz kalmasın, inisiyatif
alsın, gerçekler için cemaat faaliyetlerini askıya alsın. 2011
yılında Sayın Devlet Bahçeli bu uyarıda bulunuyor.
Ama, oysaki sizin arkadaşlarınız
nerede? Sayın Bülent Arınç diyor ki 5/6/2010 tarihinde: Hoca Efendi
doğru söylüyor. Sayın Millî Eğitim eski Bakanı ve Genel
Başkan Yardımcınız Hüseyin Çelik diyor ki 2 Şubat
2012de: Cemaat devlete sızmış. Buna kargalar bile güler.
Peki, şimdi, kargaların bile güleceği şeyi,
bırakın Cemaat sızmış. iddiasına
kargaların bile gülmesini, kargadan daha öteye bunu iddia edenler var. O
zaman, iddia edenler demek ki kargadan daha öteye bir mahlukat seviyesine
yükseliyor yani kargalar güldüğüne göre. Cemaatin devleti ele geçirmesi
bir paranoyadır. diyor.
Sayın Bekir
Bozdağ, 15/2/2012de, Hande Fıratın CNNdeki programında
açık açık sorduğu Polis ve yargıda cemaat
yapılanması var mı? sorusuna şöyle cevap verdi:
Hayır, öyle bir şey olabilir mi? Sayın Bekir Bozdağ devam
ediyor, 15/8/2013te Hükûmet ile Gülen cemaati arasında muhabbetin
sürdüğünü belirterek diyor ki: AK PARTİ de, cemaat de fitne
ateşi yakmak isteyenleri tanır. Aramızdaki muhabbette hiçbir
azalma yok. Ve finale geliyoruz. Final 23 Kasım 2013, bugünkü Sayın
Cumhurbaşkanı o gün Başbakan, diyor ki: Yani üniversitelerin
hazırlanması, üniversitelerin verilmesiyle alakalı
adımlardan tutun da birçok faaliyetlere yönelik yapabileceğimiz ne
varsa bunları yaptık, hepsini bugüne kadar yaptık, benden geri
dönen hiçbir şey yoktur. Cemaat ne istedi de ben vermedim? Buna Rabbim
şahittir, her şeyi Rabbim biliyor, başka bir şey söylemeye
gerek yok.
Değerli
milletvekilleri, bütün bu söylemler eğer söz sahibini
bağlamıyorsa, eğer biraz yüzde kızarma, utanma Ya, ben bu
hatayı yaptım. demek, bunlardan ders çıkarmak yoksa acaba ders
alacağımız ne olabilir?
Bugün, Sayın
Hakan Fidan adaylıktan istifa etmiş. Sayın Erdoğan diyor
ki: Hakan Fidan benim sır küpümdür. Devletin sır küpü değil,
Sayın Cumhurbaşkanının özel yaveri. Asla
açıklanmayacak sır görüşme. diyor dönemin Genelkurmay
Başkanıyla Dolmabahçedeki görüşmeye. Ve final, Sayın
Cumhurbaşkanı Başbakan olduğu dönemde diyor ki:
Cumhurbaşkanının da şantaj kaseti vardı. Benimle
ilgili de, Genelkurmay Başkanının da şantaj kaseti var.
Değerli
milletvekilleri, böyle bir Türkiye yönetmekten acaba hiç utanan yok mu? Böyle
bir Türkiyeyi yönetebildiğini iddia eden kimdir? Bugün Türkiyede devlet
geleneği, ahlak, devlet terbiyesi, töre, kanun, nizam, hiçbir şey
kalmamıştır.
Sayın
İçişleri Bakanı, eğer benim eski
tanıdığım Müsteşar, eski tanıdığım
gençliğindeki İçişleri Bakanıysa bunlardan ders
çıkarmalı ve inşallah, başarılı bir görev
diliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
Evet, maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır.
İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine Komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu
nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporlarının (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 10- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Polis Akademisi,
Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Güvenlik Bilimleri ve Adli Bilimler Enstitüsü,
Polis Meslek Yüksek Okulu ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel
Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken
Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden
öğrencilerden; mezun olup olmadığına
bakılmaksızın mecburi hizmetle yükümlü olduğu süre içinde
istifa edenler veya ilişiğinin kesilmesini gerektiren bir suç
işleyenler ya da sağlık sebebi hariç, başka herhangi bir
sebeple ayrılanlardan, kendilerine yapılmış olan
öğretim masraflarının tazmini amacıyla, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte borç miktarı tahakkuk
ettirilmemiş olanlar, borç miktarı tahakkuk ettirilip henüz ödemesine
başlamamış olanlar, ödemeleri devam edenler, borçları
taksitlendirilmiş olanlar ile bu konuda açılmış
davaları sonuçlanmamış, davaları sonuçlanmış veya
kesin hükme bağlanmış olanlar da bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde
ayrıldıkları veya mezun oldukları eğitim kurumuna
müracaat etmeleri halinde 15 inci maddenin on birinci fıkrası
hükmünden yararlandırılır. Ödemesi devam edenlerden, 15 inci
maddenin on birinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya
göre fazla ödeme yapmış olanlar ile bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce ödemesini tamamlamış olanlara geri ödeme
yapılmaz." şeklindeki 47 nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Mesut Dedeoğlu Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Manisa...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Çekiyoruz.
BAŞKAN Tamam, geri çekildi.
Yeni madde ihdasına dair
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve
Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin
Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun .47.
Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ensar
Öğüt
Gaziantep Ardahan...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Çekiyoruz.
BAŞKAN -
48inci maddede üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "Bu
Kanunun yayımı tarihinde; 3201 sayılı Kanunun 19 uncu, 27
nci, 68 inci, 69 uncu, 70 inci, 71 inci, 72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76
ncı, 77 nci, 78 inci, 79 uncu, 80 inci ve 84 üncü maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır." şeklindeki 48 inci
maddesinin eğitim ve öğrenim hakkını ihlal etmesi,
kazanılmış haklara zarar vermesi ve Emniyet
Teşkilatının menfaatine olmaması nedenleriyle
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Erdoğan Alim
Işık Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Gaziantep Kütahya Osmaniye
Mesut Dedeoğlu Seyfettin
Yılmaz Yusuf
Halaçoğlu
Kahramanmaraş Adana Kayseri
MADDE 48 - Bu Kanunun yayımı
tarihinde; 3201 sayılı Kanunun 68 inci, 69 uncu, 70 inci, 71 inci, 72
nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76 ncı, 77 nci, 78 inci, 79 uncu, 80 inci
ve 84 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik
Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve
Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"Bu Kanunun yayımı
tarihinde; 3201 sayılı Kanunun 19 uncu, 27 nci, 68 inci, 69 uncu, 70
inci, 71 inci, 72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76 ncı, 77 nci, 78 inci,
79 uncu, 80 inci ve 84 üncü maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır."
şeklindeki 48. maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ Ahmet
Toptaş Tanju
Özcan
Gaziantep
Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Ali Haydar
Öner Celal
Dinçer
Çanakkale Isparta
İstanbul
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir; okutup, işleme
alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra
sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba-
Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük
Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti-tek adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin
ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden
kanun tasarısının 48 inci maddesinin Anayasa'ya
aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Levent Tüzel Erol Dora
Bitlis İstanbul Mardin
Demir
Çelik
Muş
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI
SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
İDRİS BALUKEN (Bingöl)
Sayın Faysal Sarıyıldız konuşacak.
BAŞKAN Sayın Sarıyıldız,
buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
FAYSAL SARIYILDIZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü, yakın bir dönemde
ilk ve ortaöğretim okullarına gönderdiği bir yazıda Ben
Polis Olsam konulu bir şiir ve resim yarışması
düzenlenmesini talep etmiş ya da buyurmuş. Normal şartlarda bu
tarz bir yarışmada herhangi bir beis yoktur lakin iç güvenlik yasa
tasarısını görüştüğümüz ve AKPnin bu yasa
tasarısının onaylanmasıyla resmî olarak polis devletini
ilan edeceği bir süreçte polisi makul, şirin, toplum yararına
hizmete öncelik veren, yasalardan ve adaletten yana göstermeye
çalışan bu tarz yarışmalar bir algı üretiminden ve
yönetiminden başka bir şey anlamına gelmiyor.
Çocuklarımızın da bu algı yönetiminin bir aracı hâline
getirilmesinden başka bir şey değildir.
Türkiye'de,
maalesef, polisler yasalara değil, iktidara bağlıdır; insan
haklarına değil, siyasi iktidarın çıkarlarına
bağlıdır; toplumun huzuru ve refahı için değil,
AKP'nin ve sarayın huzuru ve refahı için hizmet vermektedir.
Soruyorum: Millî
Eğitim Bakanına bir öğrenci kalkıp Ben polis olsam
öğretmenime asla el kaldırmam. Ben polis olsam çocuklara kurşun
sıkmam. Ben polis olsam asla henüz 14'ünde olan Berkin Elvan'ı
öldürmezdim. Ben polis olsam gül suratlı 12 yaşındaki Nihat
Kazanhan'ı katletmezdim. Ben polis olsam asla parasız eğitim
hakkını savunanları gözaltına almazdım. Ben polis
olsam asla öğrencileri fişlemezdim. Ben polis olsam asla emekçiye,
kadına, çiftçiye gaz sıkmam, üzerine TOMA sürmezdim. Ben polis olsam
AKP'nin ve sarayın değil, halkımın koruyucusu olurdum.
dese o okulu çevik kuvvetler basmaz mıydı? Bunu yazan
öğrencinizi öğretmenin ve arkadaşlarının gözleri
önünde gazla, copla gözaltına almaz mıydı? Bu öğrencinizi
Bakan olarak siz ne kadar koruyabilirsiniz? Daha doğrusu, o öğrenciyi
polisten önce sizden ve sizin zihniyetinizden kim koruyacak?
Türkiye'nin esmer
ve öteki çocuklarından olduğu için katledilen Berkinlerin olduğu
bir ülkede çocuklara yönelik "Ben Polis Olsam" konulu resim ve
şiir yarışması düzenlenmesi abesle iştigaldir.
Çocukların şiir okuyabilmesi, ufacık elleriyle hayallerini ve
düşlerini resmedebilmeleri için ilk başta çocuklara yaşam
hakkı tanınmalıdır. Ama Türkiye, AKP iktidarı
sayesinde çocuk mezarlığı hâline gelmiş bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Hükûmeti utancına daha
fazla utanç katmak istemiyorsa, çocuklarımızın ölüm
fermanını veren, demokratik siyasetin önünde patlamaya hazır bir
bomba gibi duran güvenlik paketini derhâl geri çekmelidir. HDP olarak
Türkiye'de halktan kopuk olan devletin demokratikleştirilmesi ve
halkların ortak bir vatanda eşit, özgür ve barış içinde
yaşaması için çırpınıyoruz. Ancak, karşı
tarafta AKP iktidarı toplumu ebedi olarak sessizliğe gömecek, toplumu
küçülten ama devleti daha da büyüten, kolluk güçlerine sınırsız
yetkileri veren yasaları geçirmeye hazırlanmaktadır. Bu
zihniyetle nasıl barışa güç katacaksınız? Eş
Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş "Size
güvenmiyoruz." dediğinde de yaygara koparıyorsunuz. Yaygara
koparacağınıza, Eş Genel Başkanımızın
şahsında partimize yönelik karalama kampanyası
başlatacağınıza Türkiye'nin temel meselelerini çözme
kudretine sahip olan 10 maddeyi derhâl hayata geçirmeye çalışın.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN -
Yoklama talebi vardır.
Sayın
Halaçoğlu, Sayın Dedeoğlu, Sayın Öz, Sayın
Işık, Sayın Çınar, Sayın Yılmaz, Sayın
Erdoğan, Sayın Bal, Sayın Kalaycı, Sayın Halaman,
Sayın Uzunırmak, Sayın Başesgioğlu, Sayın
Şimşek, Sayın Oral, Sayın Gök, Sayın Serindağ,
Sayın Toprak, Sayın Çetin, Sayın Öner, Sayın Düzgün,
Sayın Haberal.
İki dakika
süre veriyorum ve de başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, aynı zamanda karar
yeter sayısı da arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent
Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve
İçişleri Komisyonu Raporunun,
"Bu Kanunun yayımı
tarihinde; 3201 sayılı Kanunun 19 uncu, 27 nci, 68 inci, 69 uncu, 70
inci, 71 inci, 72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76 ncı, 77 nci, 78 inci,
79 uncu, 80 inci ve 84 üncü maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır."
şeklindeki 48. maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
Sayın Öner,
buyurunuz.
Şimdi
azıcık gürültüyü hafifletiyoruz çünkü Vali Bey konuşacak, ona
göre.
Buyurunuz.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Sineyimillette bir fert olarak
huzurlarınızdayım.
BAŞKAN Yo,
ben güzel bir şey söyledim sizinle ilgili.
Buyurun.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Çok teşekkürler.
Sayın
Akşener benim çok saygı duyduğum bir Bakanımdı.
Teveccühlerine teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum
efendim.
Sayın
milletvekilleri, kötüye kullanılan yetkiler yetki verenler tarafından
geri alınır. Millet artık anlamıştır ki 2002de
kendilerine AK PARTİ diyenler artık AK PARTİ olmaktan çıkmışlardır.
AKPnin kurucu başkanı da yaptığı
yanlışların hesabını vermekten korkmaktadır.
Meydanlar yalan söyleyenleri, yanlış yapanları, yoksulları
sömürenleri, yolsuzlukların hesabını veremeyenleri, yasaklarla
memleket yöneteceklerini zannedenleri artık protesto etmektedir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Nerede ediyorlar ya?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Meydanlar artık kaçak sarayın konforunda
boğulanları terk etmektedir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ya Gazianteptekini gördün mü, Gaziantep mitingini?
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) Son Bursa ve Gaziantep toplantıları da bunu
göstermiştir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sen Gaziantep mitingini gördün mü?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) On binlerce polis,
belediyeler ve bağlı kuruluşlardaki işçi ve memurlar
meydanlara yığılmasına karşın meydanlar boş
kalmakta, fotoshoplarla şişirilmektedir. Tuzu kuru olanlarla tuzu
kokutanlar korkmakta haklıdırlar.
Sayın Cumhurbaşkanı 400 vekil istiyor. Kim
adına? Sayın Cumhurbaşkanı, sen sandığa
girmiyorsun ki sandıktan çıkasın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Partili
Cumhurbaşkanı.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla)
Cumhurbaşkanlarının sorumsuz olduğunu biliyoruz ancak
böylesine sorumsuz, yasa ve Anayasa tanımaz bir cumhurbaşkanı
gelmedi.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hadi oradan!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Recep Tayyip
Erdoğan, yasaları ve Anayasayı tanıması
gerektiğini öğrenecek lakin vakit geçmiş olacak, RTEyi kaçak
sarayın kaçış tünelleri de kurtaramayacaktır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hadi oradan! Hadi
oradan!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Ülkede kapkara kolluk
kuvveti yaratma amaçlı iç güvenlik adı verilen paketi günlerdir
görüşüyoruz. Bugün 21inci direniş günü; direnenlere
saygılarımı sunuyorum. Aynı şekilde,
yolsuzlukları aklama komisyonu raporunu reddeden 50den fazla Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekiline de saygılarımı sunuyorum.
Bu yasa, kindar bir yasadır. Berkin Elvan maddesi
görüşülüp kabul edildi. 15 yaşında bir çocuk gösterilerde
yaralandı, aylarca komada kaldı, 15 kiloyla Hakka yürüdü.
Acılı annesini vicdansız bir yetkili meydanlarda yuhalatmaktan
utanmadı.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi be!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Hadi be!
diyeceğinize içinizdeki vicdanı harekete geçirin.
Bu yasayla, yasanın 8inci maddesiyle, sapanla
gösteriye katılanlara iki yıl altı aydan dört yıla kadar
hapis cezası verilmesi uygun görülüyor. Niye iki yıl altı aydan
dört yıla kadar? Çünkü gösteriye katılan tutuksuz(x) yargılansın diye.
RECEP ÖZEL (Isparta) Tutuklu o, tutuklu;
yanlış konuştun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Ama Ayşe teyze ile
Emin emmi oradan geçerken boyalı su sıkıldığında
onlar da zanlı gibi olacak. O direnişe katılanlar günü
geldiğinde onurla anılacaklar, oradan geçenler de bu onurdan pay
almayı hak edecekler.
Sayın
milletvekilleri, bu paketle Jandarma örgütü de tarafsız, adil bir güvenlik
gücü olmaktan çıkarılıyor. Baskılarla çoğunlukla
yandaş hâle getirilen polislerin bir kısmı Eskişehirde
MOBESE kameralarını kapatır, özel kameraları işlemez
hâle getirirken bir cesur savcı ve Jandarma teşkilatı
olayın şüphelilerini ortaya çıkardı. İlinde emniyet ve
asayişi, kamu esenlik ve güvenliğini sağlayamayan vali Belki
arkadaşları öldürmüştür. diye gıybet etti. Onu hâlâ AKP
hükûmetleri görevden almadı. Vali aczini bir kez daha ortaya koydu, bu
defa da yargılama güvenliği sağlayamayacağım. dedi.
Sen orada bostan
korkuluğu musun ey Eskişehir Valisi? Ya görevini yap ya istifa et ya
da bu Hükûmet seni alma görevini layıkıyla yerine getirsin!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Temiz bir dil Sayın Başkan!
ALİ HAYDAR
ÖNER (Devamla) Millet artık kendisini aldatanları,
kandıranları gördü, farkına varıyor.
Gelecek nesillere
yaptıklarının hesabını verebilecek olan, özgür
iradeleriyle oylarını kullanan milletvekillerine saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
LEVENT GÖK
(Ankara) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "Bu Kanunun
yayımı tarihinde; 3201 sayılı Kanunun 19 uncu, 27 nci, 68
inci, 69 uncu, 70 inci, 71 inci, 72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76
ncı, 77 nci, 78 inci, 79 uncu, 80 inci ve 84 üncü maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır." şeklindeki 48. inci
maddesinin eğitim ve öğrenim hakkını ihlal etmesi,
kazanılmış haklara zarar vermesi ve Emniyet
Teşkilatının menfaatine olmaması nedenleriyle
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
MADDE 48 - Bu
Kanunun yayımı tarihinde; 3201 sayılı Kanunun 68 inci, 69
uncu, 70 inci, 71 inci, 72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76 ncı, 77 nci,
78 inci, 79 uncu, 80 inci ve 84 üncü maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Halaçoğlu, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, bu yasayla 3201
sayılı Kanunun 19uncu, 27inci, 68inci, 69uncu, 70inci, 84e
kadar birtakım maddeleri yürürlükten kaldırılıyor.
Yürürlükten kaldırılan maddeler hangi konularda, bunları iyi
gözlemlemek lazım. Her şeyden önce yurt dışına
eğitime gönderilecek, mastır ve doktora yapması düşünülen
polis adaylarının engellenmesi söz konusu bununla, bu maddeyle.
Dolayısıyla, mastır ve doktora yapmış polise
ihtiyacımız yoktur diyor herhâlde Hükûmet. Çünkü şundan
korkuyorlar: Paralel yapılanma
diyor ya. Hani biliyorsunuz, geometride birbiriyle kesişmeyen iki
doğrultu, paralel anlamında, yan yana birbirlerini görerek giderler
sonsuza kadar ve Bu şekilde idare ederiz. diyorlar. Nitekim bir Bakan
da, zannediyorum Sayın
Yıldız, Biz en çok eğitimsizlerden oy alıyoruz.
diyordu. Demek ki eğitimsiz bir polis teşkilatı sizin
işinize çok gelecek gibi gözüküyor. Zira, aslında, düşünmeyen,
herhangi bir şekilde iradesini kullanmayan kişiler çok daha rahat
yönetilebilecek kişilerdir, düşünen insanlar yönetilmez. Ama,
değerli milletvekilleri, şöyle bir bakın, devlet yönetmek o
kadar basit bir iş değil, sorumluluk gerektirir. İlla ki demokrasi
olmadan da bu sorumluluk taşınır. Nitekim, Osmanlı
padişahları herhangi bir kanun kendilerini bağlamasa bile
yetkilerini töreye ve teamüllere göre
sınırlandırmışlardır, onların
dışında hareket etmezler. Dolayısıyla, hükümdar
hükümdarken bile astığı astık, kestiği kestik hükmünde
değildir ve töreye göre, teamüllere göre, birtakım, geçmişten
gelen geleneklere göre kendini sınırlar ve ona göre hareket eder.
Şimdi, siz
tutuyorsunuz, Polis Akademisini kaldırıyorsunuz, koleji
kaldırıyorsunuz ve buna gönülden polis olmak isteyen
Kendinizi
yerine koyun, çocuğunuzun polis olmasını istiyorsunuz ve
kazanmış çocuk ve göndermişsiniz, son sınıfa gelmiş ve üç ayı
kalmış, üç ay sonrasında siz tutuyorsunuz bunları bir
şekilde başka yerlere naklediyorsunuz. Bunun sorumluluğu basit
bir sorumluluk değildir. İnancınız olsun ki her bir
kişinin kul hakkı sizin üzerinize binmektedir. Ha, buna inanıyor
musunuz, kul hakkının ne olduğunu biliyor musunuz, orası
sizi ilgilendiriyor. Ama, şundan emin olun ki kul hakkı
dendiği zaman Cenab-ı Allah: Her şeyi affederim ama kul
hakkını asla." diyor. Dolayısıyla, yarın,
bunlardan dolayı bir kişinin gönlünü almadan ona bu uygulamayı
yaptığınız zaman karşılığında
-göreceğiniz- siz öbür tarafta oy
çokluğu veya parmakla halledemeyeceğiniz bir veballe ve cezayla
karşılaşacaksınız, bundan emin olun. Her ne kadar,
efendim, Hoş geldin ey Allahın resulü! diyenler çıksa bile,
başka türlü birtakım şeyler çıksa bile bunlardan kurtulmanız
mümkün değil. Buna karşı çıkılmasa bile
kurtulmanız mümkün değil çünkü yarın o sorumluluğu
rûzimahşerde, tereddütsüz adalet olan bir yerde, muhakkak ki ismi adalet
olmayan ama adaletin
uygulandığı bir yerde hesabını kesinlikle
vereceğinizden şüpheniz olmasın.
Hatırlarsanız,
bundan yıllar öncesinde polisler lise mezunlarından seçilirdi
ayrıca üniversite bitirmiş olanlardan yine başvurarak
komiserliğe geçilirdi. Hep Bunlar hukuk bilmiyor, toplum içerisinde
nasıl davranacaklarını bilmiyorlar dolayısıyla kolej
ve akademi açalım ve üst eğitimle eğitilmiş kişiler
polis teşkilatına girsin ve toplumda demokrasi çok daha iyi
yerleşir. denirdi. Bunlar açıldı ama siz, maşallah,
eğitimi daha ileriye götürecekken, rüyalarınıza bile giren
paralel yapılanma sebebiyle korkunuzdan artık okulları
kapatıyorsunuz. Hani Osmanlı paşalarından biri, Millî
Eğitim Bakanı ama diyor ya: Şu okullar olmasa ne kadar güzel
idare ederdim. Yani, demek ki şu polis teşkilatı olmasa veyahut
da şu halk olmasa daha doğrusu, aslında ne güzel idare
ederdiniz. Ama unutmayın ki
-tekrar ediyorum- bunun vebalini er geç çekeceksiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayar
mısınız?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yok, efendim.
BAŞKAN
İşte siz öyle derseniz olmaz, arkadaşlar sayıp söyleyecek.
140a
yakın. dedi arkadaşımız.
Evet, karar yeter
sayısı var, kabul edilmemiştir.
Madde 48i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni madde
ihdasına dair iki önerge vardır.
Şimdi, ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "Bu Kanunun yayımı tarihinde; 3201
sayılı Kanunun 19 uncu, 27 nci, 68 inci, 69 uncu, 70 inci, 71 inci,
72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76 ncı, 77 nci, 78 inci, 79 uncu, 80
inci ve 84 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
" şeklindeki 48 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Mesut Dedeoğlu Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Manisa
"MADDE 49- 4/6/1937 tarihli ve
3201
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Geri
çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 48. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ Ensar
Öğüt Fatma
Nur Serter
Gaziantep Ardahan İstanbul
Ali Haydar Öner Mehmet
Şeker
Isparta Gaziantep
LEVENT GÖK (Ankara) Çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Madde 49da üç adet önerge vardır
birisi Anayasaya aykırılık olmak üzere, sırasıyla
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail
Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun Bu
Kanunun yayımı tarihinde, 4652 sayılı Kanunun 19 uncu, 20
nci ve 21 inci maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır." şeklindeki 49 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Mesut Dedeoğlu Seyfettin
Yılmaz S.
Nevzat Korkmaz
Kahramanmaraş Adana Isparta
MADDE 49 - Bu Kanunun yayımı tarihinde, 4652
sayılı Kanunun 19 uncu
maddesinin üçüncü fıkrası ve 20 nci maddesinin ikinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"Bu Kanunun
yayımı tarihinde, 4652 sayılı Kanunun 19 uncu, 20 nci ve 21
inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır."
şeklindeki 49. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Ali
Rıza Öztürk
Çanakkale İstanbul Mersin
BAŞKAN
Şimdiki Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum ve
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam -
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
49 uncu maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Demir Çelik Levent
Tüzel
Bitlis Muş
İstanbul
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon
katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan
konuşacak.
Buyurunuz.
NURSEL
AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz iç güvenlik yasa tasarısında özellikle kamu
güvenliğinin sağlanması konusunda valiliklere geniş
yetkiler verildiğini biliyoruz. Ama, bugün İzmir Valiliği
tarafından bir karar yayınlandı basına ve kamuoyuna.
Yayınlanan bu karar, basın açıklamalarının ve benzeri
faaliyetlerin kamu güvenliği ve genel asayiş yönünden düzenlenmesi
amacıyla yayınlanmıştır. diyor. Şimdi,
yayınlanan bu karardan ve genelgeden de anlaşılacağı
üzere, iç güvenlik yasa tasarısında valilere böyle bir yetki vermeye
gerek yok çünkü -Sayın Mustafa Toprakın da bugün
yayınladığı genelgeden de anlaşılacağı
üzere- valilerin zaten böyle geniş bir yetkisi var; bugün
yayınladığı karar bize bunu gösteriyor.
Ne diyor
Sayın Vali, kısaca ben onu aktarmak istiyorum. Diyor ki: Siyasi
partiler, sendikalar, dernekler, sivil toplum örgütleri başka bir siyasi
parti, sendika, dernek, sivil toplum örgütlerine ait bina önünde basın
açıklaması yapamazlar. Yani bunun özeti şu, Türkçesi şu:
AKP önünde artık, hiçbir sivil toplum örgütü, demokratik kitle örgütü
gidip basın açıklaması yapamaz. Yani, bunun önünü Sayın Vali
böyle kesmiş. Tabii, AKPnin valisidir, devletin valisi değil,
halkın valisi değil; öyle düşünüyor, öyle bunu hayata geçiriyor.
Yine Basın açıklaması yapmak
amacıyla herhangi bir yer veya noktadan başka bir yere toplu
yürüyüş yapılamaz. Basın açıklaması
sırasında -öyle ince detaylı düşünülmüş ki- el ile
taşınabilir bir megafon, cihazlar haricinde ses yükselten bir cihaz
kullanılamaz, sabit bir platform kullanılamaz. Valilikler önünde,
kaymakamlık önünde, adliye binaları önünde, polis merkezleri önünde,
cezaevleri önünde basın açıklaması yapılamaz. Yani, bu
salonda mutlaka 12 Eylül dönemini yaşayan arkadaşlarımız
var, ben de o dönemi yaşayan biriyim, 12 Eylülde bile cezaevlerinin önünde
basın açıklaması yapmak yasak değildi. Bu korku neden, bunu
anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Yine Hastanelerin önünde, eğitim
kurumlarının önünde basın açıklaması yapılamaz.
Yani, gidip Sağlık Bakanlığının önünde SES
basın açıklaması yapamaz; Millî Eğitim
Bakanlığının önünde KESK gidip, EĞİTİM SEN
gidip basın açıklaması yapamaz. Yine, fiilî eylemlilikleri
yasaklayan maddeler var, işte Yollar kapatılamaz ve benzeri eylemler
yapılamaz. şeklinde.
Şimdi, ben, gerçekten, demokrasinin olduğu bir
ülkede yaşayıp yaşamadığım konusunda bu
kararı okuduktan sonra tereddüde düştüm. Demokrasinin olduğu
ülkelerde insanlar düşüncelerini ve görüşlerini ifade etmek
istiyorlarsa yapılacak tek şey var; görüşlerini ifade etmek
isteyenlerin, sivil toplum örgütlerinin, bireylerin, demokratik kitle
örgütlerinin önünü açmaktır, bunları kolaylaştırmaktır.
Ama yani Sayın Vali bu yetkiyi nereden aldı? İşte,
Sayın Bakan da burada, herhâlde not alacaktır. Yani, hiçbir
demokratik ülkede asla ve asla insanların görüşlerini ifade etmesinin
önünde bu kadar katı ve sert engeller konulamaz.
Şimdi, yani,
bize göre, hiçbir demokratik kitle örgütü, hiçbir demokrasi gücü asla ve asla
bu kararı tanımayacaktır. Tanımadığına göre
de biz buradan İçişleri Bakanlığına tavsiye ediyoruz:
Gaz bombası sayılarını artırsınlar, TOMA
sayılarını artırsınlar. Çünkü, bu karar
çıktıktan sonra bütün demokrasi güçleri bu zamana kadar nasıl
basın açıklaması yapmalarıyla ilgili haklarını
kullandılarsa bundan sonra da kullanmaya devam edecekler. Eğer
güçleri yetiyorsa onlar da gelsin, insanların, sivil toplum örgütlerinin
bu haklarını kullanması önünde gaz bombalarıyla, TOMAlarla
engel olsunlar diyorum. Bakalım, hayat ve yaşam bize ne gösterecek?
Bu zamana kadar yapılanlardan sonuç alınamadı, bundan sonra da
biz alınamayacak diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, biz de sayıyoruz; yok.
BAŞKAN
Elektronik oylama yapıyorum, iki dakika süre veriyorum.
Haydi
bakalım, başlattık.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 175
kişiyle karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun, "Bu Kanunun yayımı tarihinde, 4652 sayılı
Kanunun 19 uncu, 20 nci ve 21 inci maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır." şeklindeki 49. maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ
(Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Mersin Milletvekili Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz.
Bir de imza atar
mısınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 49uncu maddesi
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce bir tweet gelmiş, o tweeti AKP milletvekili
arkadaşlarıma ileteyim çünkü muhatabı ben değilim bunun. 30
binden fazla, 5.393-657/4/B, ailesiyle 150 bin kişi, torba yasada
sözleşmeli memurlara kadro bekliyormuş. Arkadaşlar, duyurulur,
Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidar partisinin yetkililerine.
Evet, değerli
milletvekilleri, Polis Yüksek Öğretim Kanununun 19uncu, 20nci ve
21inci maddeleri bu 49uncu maddeyle kaldırılıyor. Bu maddeler,
aslında polis yükseköğrenimi, lisans eğitimi, öğretimine
ilişkin, yine ihtisas bölümlerini ayırma ve uygulamalı
sürelerine ilişkin maddeler.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, başından beri bu kanunla faşist
devletin, polis devletinin teşkilatlanması kuruluyor dedim. Aslında
bunu neden dedim, bunu açıklamaya çalışacağım.
Hepimiz biliyoruz
ki faşizme karşı mücadelede yaşamını kaybeden
Georgi Dimitrov, faşizmi diktatörlüklerin içerisinde en saldırgan, en
ırkçı, en kanlı, en şoven diktatörlük olarak tanımlar.
Yani, sermayenin bile faşist diktatörlüklerde sömürü hakkı
kısıtlanmıştır, herkese verilmemiştir, halk için
zaten diktatörlük yoktur. Eğer bir ülkede polise, jandarmaya
olağanüstü yetkiler veriliyorsa, olağan yönetimde verilmesi gereken
yetkilerden daha fazla yetkiler veriliyor ise ve o ülkede anayasaya göre ilan
edilmiş bir sıkıyönetim hâli de söz konusu değilse
faşist bir yönetim biçimine gidiliyor demektir.
Şimdi, mesela
2nci maddeyi söyleyeyim, Bakan da dinlesin, yeni geldi Bakan. Gerçi Bakan,
Müsteşarken bunun mutfağında mutlaka vardır, faşist
yasaya nasıl katkı koyduğunu o da öğrensin. Mesela, Polis
Vazife ve Salâhiyet Kanununun 13üncü maddesi 2nci maddeyle
değiştiriliyor. Burada
yakalama ve muhafaza altına alma esas olarak var. Şimdi, bu
tasarıyla iki türlü bir düzenleme yapılıyor. Birincisi,
başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürme hâli,
polisin hangi hâllerde yakalama yapabileceğine ilişkin bir düzenleme
ekliyor, bir yetki ekliyor. Şimdi, bu başkalarının can
güvenliğini tehlikeye düşürme hâli çok soyut bir hukuki ifadedir. Bu
durumda, herhangi bir suç oluşturmasa bile, polis, bir fiil veya
davranışı başkalarının can güvenliğini
tehlikeye düşürme olarak kabul edip yakalama işlemini tatbik
edebilecektir.
Sayın Bakan,
bu madde başta Anayasanın 13üncü maddesine ve ihlal ettiği,
sınırlama getirdiği haklar itibarıyla da kişi
güvenliği ve özgürlüğüne ilişkin 19uncu maddesine açıkça
aykırıdır.
İkinci
değişiklik, değerli arkadaşlarım, yakalama
sonrası işlemlere ilişkindir. Burada, mevcut hükümde Yakalar ve
gerekli kanuni işlemleri tatbik eder. ifadesi var iken şimdi yeni
bir ibare ekleniyor: Eylemin ve durumun niteliğine göre koruma
altına alır, uzaklaştırır ya da yakalar ve gerekli
kanuni işlemleri yapar. Şimdi, burada kolluğa, duruma göre
koruma altına alma yetkisi veriliyor, uzaklaştırma yetkisi
veriliyor. Şimdi, mevcut düzenlemedeki Gerekli ve kanuni işlemleri
yapar. ifadesi çok açıkken böyle bir muhafaza ve tedbir altına alma
hakkının getirilmesi ne demek? Koruma altına almak ne demek
Sayın Bakan, koruma altına nasıl alınır bir adam?
Polis gözaltında tutacak demektir, karakolda uzun süre bekletecek
demektir, hatta ön tutuklama yapabilecek demektir. Uzaklaştırma
demek ne demek? Yeni bir idari kolluk tedbiri ihdas ediyorsunuz. Madde
gerekçesine baktığınız zaman şu söyleniyor: Olay
yerinden uzaklaştırmanın yanı sıra, Anayasanın
seyahat özgürlüğünü düzenleyen 23üncü maddesine atıfla, suç
işlenmesinin önlenmesi amacıyla bu özgürlüğün
sınırlanabileceğinden söz edilmekte şerhte. Yangın
sırasında itfaiye görevlilerine engel olan veya polisin
aldığı tedbirlere uymayan kişilere de bu tedbir
uygulanabilecek demektir. Bundan sonra, hukuka uygun bir toplantı ve
gösteriye katılmak isteyen kişiler
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) -
başkalarının can güvenliğini tehlikeye
düşürdüğü gibi son derece soyut bir gerekçeyle bir yere, bir
başka şehre sokulmayacak ya da bir yerden alınıp bir yere
gönderilecektir. E, bu faşist madde değil de nedir arkadaşlar?
Takdirlerinize
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun Bu
Kanunun yayımı tarihinde, 4652 sayılı Kanunun 19 uncu, 20
nci ve 21 inci maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır." şeklindeki 49 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları
MADDE 49 - Bu
Kanunun yayımı tarihinde, 4652 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü
fıkrası ve 20 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
hayırlı akşamlar diliyorum.
17-25
Aralıkta vuku bulan hırsızlık, yolsuzluk
operasyonlarıyla rüşvet, görevi kötüye kullanma vesair gibi
ağır suçlamalara muhatap olan 4 bakan görevden ayrılmak zorunda
kalmışlardır ancak daha sonra AKP çoğunluğuyla Yüce
Divana gönderilmemekle de görevden ayrılma gerekçeleri ortadan
kalkmıştır. Eğer bu bakanlar suçlu değilse neden
görevlerinden istifa etmişlerdir? Yok, suçlu görülüyorlarsa neden Yüce
Divana gönderilmemiştir? İddialar ortada durmakta ve bu iddiaları
açıklığa kavuşturmak yerine 50 bin polisin görev yeri
değiştirilmektedir. İçişleri Bakanlığı
kanununda suç ve suçluyla mücadele etme vazifesi ortadayken bu Bakanlık
suçluyla mücadele edenlerle mücadele yolunu seçmiş, tüm dünyada eşi
benzeri görülmemiş bir uygulamaya imza atmıştır. AKP
Hükûmeti hırsızlık, yolsuzluk konusunda tekerine çomak sokan
emniyet kadrolarını tasfiye etmek peşine düşmüştür.
Böylece, yüreğini serinletmeye çalışırken yüz yetmiş
yıllık polis teşkilatının altını
oyduğunun ve terör, asayiş problemi yaşayan ülkemizde devleti
güvenlik zafiyeti altına soktuğunun farkında
bile değildir.
Personele
resen aylık kesimi cezası verilebilmesi
kolaylaştırılmakta, disiplin cezası alanların
yükselmesinin önüne geçilmektedir. Böylece terfilerde istediklerinin önüne set
çekmek suretiyle, açıkçası siyasal iktidar polis
teşkilatında keyfilikleri artırarak kadrolaşmanın,
kendi siyasi yapısına göre kadrolaşmanın önünü
açmaktadır. Bir müddet sonra mesleki ayıklanmalara maruz kalacak olan
Emniyet teşkilatı siyasal iktidara biat etmiş elemanlardan
teşekkül edecek ve söylendiği gibi devletin polisi parti polisi
hâline gelecektir. Bir de yıllardır terörle mücadele eden ülkemizde
polis teşkilatıyla bu denli oynamak ve bu zamanda oynamak ne derece
doğrudur eğer bu işte bir kasıt yoksa.
Avrupa
Birliğine uyum diyorsunuz, müktesebat diyorsunuz tasarıyı
savunurken ama Avrupa Birliği bu tasarıya karşı
olduğunu açıklıyor, hukuk devletine aykırı buluyor
yasayı. Kamuoyundan bu hakikati gizliyorsunuz. Özellikle havuz
medyasına verilmiş talimatlarla da havuz medyası ısrarla bu
hususu gözden uzak tutmaya çalışıyor. Bu tasarıyla ne kadar
pembe tablolar çizerseniz çizin, gerçekler ortadadır.
Hükûmet
şöyle bir polis teşkilatı hayal ediyor bu tasarıyla
birlikte: Kanunları uygulayan, devletin ve milletin polisi değil,
sürekli olarak iktidar partisinin siyasi çıkarlarını gözeten
yandaş polis istiyor.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim,.
LEVENT
GÖK (Ankara) - Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.54
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın 49'uncu maddesi üzerinde
Isparta Milletvekili Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
49uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi, yeni
madde ihdası için iki adet önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı
ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "Bu Kanunun yayımı tarihinde, 4652
sayılı Kanunun 19 uncu, 20 nci ve 21 inci maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır." 49 uncu maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf Halaçoğlu Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Kayseri Muğla
Mesut Dedeoğlu Erkan Akçay
Kahramanmaraş Manisa
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 49uncu
maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Sedef Küçük...
Gaziantep
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz
efendim.
BAŞKAN 50nci maddede üç adet
önerge vardır; birisi, Anayasaya aykırılık önergesidir,
sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir." şeklindeki 50 nci maddesinin
jandarma teşkilatını siyasallaştıracağından dolayı
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf Halaçoğlu Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Kayseri Muğla
Mesut Dedeoğlu Seyfettin Yılmaz Alim
Işık
Kahramanmaraş Adana Kütahya
"MADDE 50 -
10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve
Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, bir aylık süreyi geçmemek üzere
geçici olarak jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit edilebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"10/3/1983
tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri
Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir."
şeklindeki
50. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE- 50
"10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev
ve Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye hudutları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir.
Ali Serindağ Ali Haydar Öner Celal Dinçer
Gaziantep Isparta İstanbul
Ahmet Toptaş İzzet Çetin Levent
Gök
Afyonkarahisar Ankara Ankara
BAŞKAN
Şimdiki Anayasaya aykırılık önergesini okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve
İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan
haklarına aykırı olup tek parti -tek adam-diktatörlük rejimi ve
polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 50 inci maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu
Abdullah Levent Tüzel Demir
Çelik
Bitlis
İstanbul Muş
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLSER YILDIRIM
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir üzerinde
tartıştığımız iç güvenlik paketi, bize göre,
çözüm sürecinin, çözüm sürecini iddia eden AKP Hükûmetinin söyleminin ruhuna
aykırı bir kanundur. Bu, tamamıyla toplumu yanıltan,
yanlış algı yaratan bir söylemdir. Bir kere burada çözüm süreci
olanın, bu güvenlik paketi adı altında ölüm yasasını
çıkarma projesi olmazdı. Burada bizim konuşmamız gereken
şeyler şu an bu güvenlik adı altında topluma, polise
verilecek bu sınırsız yakalama, işkence yapma, öldürme
yetkisi verme yasaları olmamalıydı ama maalesef, her zaman
gördüğümüz gibi, AKP Hükûmeti yine söylemi farklı, uygulamaları
çok farklı olan bir politika izlemektedir ve toplumun gözünün içine baka
baka, hiçbir kaygı duymadan, hiçbir vicdani sorumluluk hissetmeden bunu da
yine toplumun gözüne soka soka bu ölüm yasalarını buradan geçirmeye
çalışmaktadır. Buradan sormak gerekir
Ben bu yazıları
okumadan konuşmalarımı sürdürmek istiyorum.
Şöyle bir
gerçeklik var, eğer bu yasalar toplumu gerçekten bir kaostan kurtarma ve
kamu güvenliği kaygısı taşıyan yasalarsa ve bu kaosu
engelleyecek kanunlar olarak biliniyorsa tarihten şöyle bir bakmak
lazım: Hiç kimse Iraktaki Saddam kadar otoriter, faşist, diktatör
bir yönetime sahip değildi. Halepçe katliamlarından tutun Enfallere
kadar binlerce, yüzbinlerce insanı katletti ama vardığı
sonuç ne oldu? Ülkenin durumuna bakıyorsunuz... Yine, aynı örnek
yanı başımızda Suriyedir. Yine kendi içinde bir diktatör
olan Esad, inkârdan, tekçilikten, mezhepçilikten, zulümden, katliamdan
başka bir şey getirmedi. Yine, Suriyenin durumuna bakıyoruz
Kendi ülkemize
dönelim, 12 Eylül darbeleri bu ülkeye ne yaşattı?
İşkenceden, yakalamadan, katliamdan başka bir şey getirmedi
ve maalesef, AKP Hükûmeti, bu eleştiriler üzerine, bu 12 Eylül
darbelerinin eleştirisi üzerine kendini daha demokratik, daha
eşitlikçi, daha toplumun farklılığını,
farklı kimliklerini zenginlik olarak iddia etme politikalarıyla bu
toplumun karşısına çıktı.
Yine, son süreçte
çözüm süreci iddiası olan bir AKP Hükûmeti. Buradan soruyoruz: Eğer
bu söylemlerinizle bu iddialarınızla çelişmiyorsanız,
topluma yanlış bir algı yaşatmıyorsanız, o zaman
bu güvenlik paketi neyin nesi?
Yine, bize sürekli
şöyle bir şey dayatılıyor: Bölücülük. Buradan soruyorum:
Acaba kim bölücüdür? Bir toplumun iradesinin önüne konulan barajlar, yüzde 10
barajlarıyla, AKPnin şu an Kenan Evren faşizminin mirası
olan barajlarla bir toplumun iradesinin bu Meclise yansımasını
engelleyen yüzde 10 barajıyla yine, bir halkın, emekçinin, ezilenin,
sosyalistin ve de tüm farklı kesimlerin bu Mecliste temsiliyetini
bulmaması için AKP, bütün gücüyle, bütün sevdasıyla Kenan Evren yasalarına
şu an sarılmıştır ve bu da başlı
başına bir bölücülüktür.
Bölücülük
arayacaksanız kendi zihniyetinizde aramanız gerekir. Bu toplumun
iradesini dışarıda bırakarak asıl bölücülüğü bu
zihniyet yapmaktadır. Ve yine, bu yasaları buradan geçirmek, güvenlik
yasaları adı altında topluma katliam yasaları getirmek,
başlı başına bir bölücülük, bir
ayrımcılıktır. Bunlar faşizmde bile görülmeyen
şeylerdir. Ve AKP Hükûmeti şu an kendi parti diktasını
kurma çabasındadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLSER YILDIRIM
(Devamla) Burada gerçekten ne kadar söylersek bile azdır ama
vicdanı olanın tekrar bu yasaları gözden geçirmesi
gerektiğine inanıyorum.
Sizleri
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Karar yeter sayısı...
III.- Y O K L A M A
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır.
Sayın
Erdoğan, Sayın Halaçoğlu, Sayın Kalaycı, Sayın
Korkmaz, Sayın Işık, Sayın Dedeoğlu, Sayın Belen,
Sayın Kutluata, Sayın Günal, Sayın Yılmaz, Sayın
Çınar, Sayın Öz, Sayın Akçay, Sayın Özensoy, Sayın
Varlı, Sayın Adan, Sayın Uzunırmak, Sayın
Şimşek, Sayın Torlak, Sayın Halaman, Sayın
Başesgioğlu, Sayın Oğan.
Evet, iki dakika
süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"10/3/1983
tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri
Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir."
şeklindeki
50.Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE- 50
"10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev
ve Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye hudutları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor musunuz önergeye?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Çetin, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, adı iç
güvenlik yasası ama bu yasaya bütün olarak baktığımda
şunu söylemeden geçemeyeceğim: Eğer Hitler ve Mussolini
yaşasaydı Ya, bizim böyle düzenlemeler neden aklımıza
gelmedi? deyip sizi kesinlikle kıskanırlardı. Yani bunun
altını çizerek söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Gerçekten, bakın bugün
bir uygulama daha yaptınız. MİT gibi bir kurumun
Müsteşarı siyasal iradesini açıklamış, partinizden
aday olduğunu beyan etmiş, bütün Türkiye, bütün dünya biliyor. Tabii,
Cumhurbaşkanı kabul etmemiş olacak ki bugün yeniden MİT
Müsteşarlığına atanıyor. Biraz evvel, akşamki
bölümde grup başkan vekili
arkadaşımız bunun kepazelik olduğunu söyledi, tepki gösterdiniz.
Kepazelik kelimesi bunu ifade etmeye yetmez arkadaşlar.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Hafif
kalır.
İZZET ÇETİN (Devamla)
Kesinlikle o kelime bunun karşılığı değil. Bu,
rezaletle, kepazelikle açıklanamaz. Bu, düpedüz Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yönetim tarzını faşist bir rejime doğru sürüklüyor
olmanızdan başka hiçbir anlam
taşımaz. Ben şöyle düşündüm bu konuya ilişkin:
Gerçekten, o 27 Nisan 2007deki e-muhtıradan sonra 4 Mayısta
Büyükanıt ile zamanın Başbakanı Dolmabahçede
buluştular, yüz otuz beş dakika görüştüler, arkasından her
ikisi de ayrı ayrı Birbirimize söz verdik, kimseye
anlatmayacağız. demişlerdi. Daha sonra, o günkü Başbakan,
şimdiki Cumhurbaşkanı Bir Allah, bir ben, bir de Genelkurmay
Başkanı bilir. demişti.
Şimdi, ben Hakan Fidanın
acaba neden, yeniden MİT Müsteşarlığına iade
edildiğini, o göreve yeniden atandığını,
açıklanamayacak ne tür kirli ilişkiler olduğunu düşünmeden
edemiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
maddeye gelince: Gerçekten polis devletini yaratıyorsunuz yani devletin
polisi değil, AKPnin polisini yaratıyorsunuz. Jandarma da elbette
bir güvenlik birimi, güvenlik kurumu ama büyük oranda bu Jandarma
Teşkilat Kanununda görev ve yetkileri belirlenmiş,
sınırları belirlenmiş, düzenlemeleri
yapılmış. Şimdi, siz, polise, polis devletine ya da AKPnin
polisine yüklediğiniz görevlere jandarmayı da bulaştırarak
yeni sıkıyönetim kanununu gerçekten yürürlüğe sokmak
istiyorsunuz. Artık jandarma da halkın içinde sıkıyönetim
dönemlerinde olduğu gibi daha çok görünecek, daha çok polisle iş
birliği yaparak size suç ortaklığı yapmış olacak.
Jandarmayı siyasallaştırıyorsunuz, Silahlı Kuvvetleri
jandarmayı kullanarak siyasete doğrudan doğruya bulaştırıyorsunuz.
Hani, herkes diyor ya Asker kışlada olacak. Askerin, evet, yeri
kışla ama siz doğrudan doğruya onu siyasal mücadelenin,
siyasal kavganın içine davet ediyorsunuz. Asker ile polisin görev
alanları farklı. Şimdi, siz burada sanki yokmuş gibi
(1)inci fıkraya bir madde ekleyerek Gerektiğinde ne diyor orada-
hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler jandarma bölgesi
olabilecek. diyorsunuz.
Arkadaşlar,
zaten bu düzenleme, eğer niyet iyiyse, niyet jandarmayı bu işe
bulaştırarak Silahlı Kuvvetleri iyice çökertmek değilse,
mevcut 10uncu maddeye baktığınızda bu düzenleme zaten var.
Böyle bir maddeye ihtiyaç yoktu. Yani böyle bir kanunla siz Türkiyeyi
yönetmeye kalkışıyorsunuz. Bu, inanın, bumerang gibi en çok
sizi vuracak çünkü yani her çıkışın bir inişi var,
inişe geçtiniz zaten. Cumhurbaşkanının feryatları,
MİT Müsteşarını yeniden göreve iade ettirmesi, Merkez
Bankası Başkanını vatan hainliğiyle suçlaması,
bütün bunlar kötü gidişi görüyor. Seçimlere giderken bu kanuna
milletvekili vaatleriyle sizleri de alet ediyor.
Sevgili
arkadaşlar, eğer Cumhurbaşkanınızı seviyorsanız
onu ikaz ediniz, ona da iyilik yapmış olursunuz ikaz ederseniz, aksi
takdirde onu hiç kimse kurtaramaz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK
(Ankara) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir." şeklindeki 50 nci maddesinin
jandarma teşkilatını siyasallaştıracağından
dolayı aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
"MADDE 50 -
10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve
Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Ancak, belediye
sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, bir aylık süreyi geçmemek üzere
geçici olarak jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit
edilebilir.
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 50nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Artık bizi izleyen vatandaşımız
kalmadığına göre, sadece sizi selamlamakla yetineceğim
çünkü gece yarısını geçti.
Bu maddede, 10/03/1983 tarihli ve 2803
sayılı Kanunun 10uncu maddesinde yer alan Jandarmanın görev
ve sorumluluk alanıyla ilgili birinci fıkrasını önce
sizlere hatırlatmak istiyorum. Jandarmanın genel olarak görev ve
sorumluluk alanı; polis görev sahası dışı olup, bu
alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis
teşkilatı bulunmayan yerlerdir. diyor. Şimdi bu tasarıda
da ek cümleyle: Ancak, belediye sınırları içinde olmakla
birlikte hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler,
jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit edilebilir.
Birinci fıkra aynen kalıyor, orada herhangi bir değişiklik
yok, Ancakla bunu getiriyorsunuz.
Bu ihtiyaç nereden çıktı?
Sizlere defalarca söyledik, 6330 sayılı ve 6 Aralık 2012 tarihli
Büyükşehir Yasasıyla ilgili görüşmeler sırasında,
Devletin düzenini bozuyorsunuz. PKKyla yaptığınız Oslo
görüşmelerinin sonucu olarak bu tasarı, Türkiyenin bölünmesi ve
eyaletlere götürülmesine yönelik altyapıyı hazırlamaya
ilişkin düzenlemeler içeren bir tasarıdır. dedik,
inanmadınız. Vatandaşı yine, her zaman olduğu gibi,
farklı algılarla yönettiniz. Ama bugün gelinen noktada,
büyükşehir yaptığınız yerlerde polisle ilgili güvenlik
tedbirleri yetmediği için şimdi jandarmadan takviye alınması
amacıyla bu düzenlemeyi getirmektesiniz. İnanıyorum ki bu
düzenlemelerin hiçbiri AKPye zaten yaramayacak ama bizim için en önemli
tarafı, aziz milletimize yaramayacak.
Şimdi, yaklaşan
7 Haziran seçimleri öncesinde atadığınız bazı il
başkanlığı görevini yapan valiler, ilçe
başkanlığı görevini yapan kaymakamların
talimatıyla, tahmin ediyorum, bu düzenlemelerin ardından polis ve
jandarma marifetiyle seçim sandıklarına operasyon hazırlığı
yapmaktasınız ama bu millet buna müsaade etmeyecek, buna asla biz
izin vermeyeceğiz, verdirmeyeceğiz.
Önergemizde
jandarmanın bu düzenlemeyle alacağı görevin belli bir süre için
öngörülmesini sağlıyoruz. Dolayısıyla bir aya kadarlık
bir sürede, ihtiyaç duyulan yerlerde jandarma teşkilatının
geçici olarak görevlendirilmesini düzenleyen bu değişikliğin
makul bir değişiklik olduğunu düşünüyorum ancak burada
artık makuliyet kalmadı çünkü bu yüce kürsüden Anayasayı
tanımayan bir bakanı bu memleket gördü, bu Meclis gördü. Şimdi,
umarım, yeni atanan Bakan, hiç olmazsa bu Anayasayı tanımayan
bakanın yarım koyduğu tasarının düzenlenmesi için çaba
sarf eder diyor, hepinize saygılar sunuyorum, iyi geceler diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Işık.
III.- YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır.
Sayın
Erdoğan, Sayın Halaçoğlu, Sayın Günal, Sayın
Kalaycı, Sayın Korkmaz, Sayın Kutluata, Sayın
Işık, Sayın Dedeoğlu, Sayın Özensoy, Sayın Belen,
Sayın Çınar, Sayın Yılmaz, Sayın Öz, Sayın
Varlı, Sayın Akçay, Sayın Şimşek, Sayın Ali
Torlak, Sayın Başesgioğlu, Sayın Sinan Oğan,
Sayın Ali Uzunırmak, Sayın Ali Halaman.
İki dakika
süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.-
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni madde
ihdasına dair iki önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak,
belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk
alanı olarak tespit edilebilir."" şeklindeki 50 nci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas
edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu Erkan
Akçay
Kayseri Osmaniye Manisa
Mesut Dedeoğlu Mehmet
Erdoğan
Kahramanmaraş Muğla
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Tamam, çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 50.
Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ
Gaziantep
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Çekildi.
Şimdi, madde
51de üç adet önerge vardır, birisi Anayasaya aykırılık
önergesidir; sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "2803 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 14-
General, subay, astsubay ve uzman jandarmanın atanmaları;
a) Jandarma Genel Komutanının
atanması; Genelkurmay Başkanının teklifi,
İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın
imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
b) Generallerin atanmaları; Jandarma Genel
Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının
teklifi, İçişleri Bakanının inhası,
Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
c) General rütbesinde olmayan daire başkanları
ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanmaları, yer
değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri İçişleri
Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Jandarma Genel
Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subaylar ile
astsubaylar ve uzman jandarmaların atanmaları, yer
değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel
Komutanınca,
yapılır.
Birinci
fıkradaki (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında Genelkurmay
Başkanının teklifi üzerine İçişleri Bakanı inha
işlemini yapmadığı takdirde, Genelkurmay Başkanı
talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan
kararını yazı ile İçişleri Bakanına bildirir.
Subaylar ile ihtisaslaşma gereği olarak özel
eğitim görmüş personel, nokta atamasına tabi tutulur. Ancak
nokta ataması yapılmayıp il jandarma komutanlıkları emrine
atanan astsubay ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi alacak
olanların istihdam yerleri ve il içi yer değiştirmeleri, il
jandarma komutanının teklifi üzerine valinin onayı ile
belirlenir."" şeklindeki 51 inci maddesinin jandarma
teşkilatını siyasallaştıracak bir niteliğe sahip
olması nedeniyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf Halaçoğlu Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Kayseri Muğla
Alim Işık Bülent Belen Erkan
Akçay
Kütahya Tekirdağ Manisa
"MADDE 51-
2803 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 14-
General, subay, astsubay ve uzman jandarmanın atanmaları;
a) Jandarma Genel Komutanının
atanması; Genelkurmay Başkanının teklifi,
İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın
imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
b) Generallerin atanmaları; Jandarma Genel
Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının
teklifi, İçişleri Bakanının inhası,
Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
c) General rütbesinde olmayan daire
başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının
atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri
Jandarma Genel Komutanının teklifi ile İçişleri
Bakanınca yapılır. Diğer subaylar ile astsubaylar ve uzman
jandarmaların atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici
görevlendirmeleri Jandarma Genel Komutanınca,
yapılır.
Birinci fıkradaki
(a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında Genelkurmay
Başkanının teklifi üzerine İçişleri Bakanı inha
işlemini yapmadığı takdirde, Genelkurmay Başkanı
talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan
kararını yazı ile Genelkurmay Başkanına bildirir.
Subaylar ile ihtisaslaşma gereği olarak özel
eğitim görmüş personel, nokta atamasına tabi tutulur. Ancak
nokta ataması yapılmayıp il jandarma komutanlıkları
emrine atanan astsubay ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi
alacak olanların istihdam yerleri ve il içi yer değiştirmeleri,
il jandarma komutanının teklifi üzerine valinin onayı ile
belirlenir.""
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803
sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 14-
General, subay, astsubay ve uzman jandarmanın atanmaları;
a) Jandarma Genel Komutanının
atanması; Genelkurmay Başkanının teklifi,
İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın
imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
b) Generallerin atanmaları; Jandarma Genel
Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının
teklifi, İçişleri Bakanının inhası,
Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
c) General rütbesinde olmayan daire
başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının
atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri
İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Jandarma
Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subaylar ile
astsubaylar ve uzman jandarmaların atanmaları, yer
değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel
Komutanınca,
yapılır.
Birinci
fıkradaki (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında Genelkurmay
Başkanının teklifi üzerine İçişleri Bakanı inha
işlemini yapmadığı takdirde, Genelkurmay Başkanı
talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan
kararını yazı ile İçişleri Bakanına bildirir.
Subaylar ile
ihtisaslaşma gereği olarak özel eğitim görmüş personel,
nokta atamasına tabi tutulur. Ancak nokta ataması
yapılmayıp il jandarma komutanlıkları emrine atanan
astsubay ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi alacak
olanların istihdam yerleri ve il içi yer değiştirmeleri, il
jandarma komutanının teklifi üzerine valinin onayı ile
belirlenir."" şeklindeki çerçeve 51. Maddesi ile
değiştirilen
"2803 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin 1.
Fıkrasının (c) bendinde yer alan "İçişleri
Bakanı" ibaresi yerine "Jandarma Genel Komutanı"
ibaresinin yazılmasını ve aynı bentte yer alan "Gerektiğinde
Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. cümlesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Celal
Dinçer Ali
Haydar Öner
Gaziantep İstanbul Isparta
Ahmet Toptaş Gürkut
Acar
Afyonkarahisar Antalya
BAŞKAN
Şimdi Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum ve
işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam-
diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
51 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Demir Çelik Erol Dora
Iğdır Muş Mardin
Gülser Yıldırım Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Mardin İstanbul Van
Hüsamettin
Zenderlioğlu Halil Aksoy
Bitlis Ağrı
BAŞKAN Komisyon,
katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI
SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Aksoy,
buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
HALİL AKSOY (Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan iç güvenlik yasa tasarısı üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, üzerinde konuşacağım madde
general atamaları, subay atamaları, astsubay atamaları ve uzman
jandarma atamalarıyla ilgilidir ama kaygı noktamız bu
değil, nasıl atanırlarsa atansınlar. Terfileri, taltifleri,
özlük sorunları elbette ki nasıl yapılırsa
yapılsın, o da çok önemli değil, önemsemiyorum da ama
önemsediğim nokta, ülkede, öncelikle bütün yetkilerin belirli
şahıslarda ve belirli bir zihniyette toplanmasıdır bizi
kaygılandıran. Bu da otoriter bir gidişi işaret ediyor, bu
bizi çok rahatsız ediyor. Keza, bir şey daha çok dikkati çekiyor, AKP
iktidarı bu torba kanun tasarılarını bir klasik hâline
getirmiş. Elbette ki torba kanun zihniyeti siyasal iktidarın ihtiyaçları
doğrultusunda yasa çıkarmayı amaçlıyor. Bu tür
uygulamaların birçok ülkede yapıldığını biliyoruz.
Almanyada yapıldı, İspanyada yapıldı, İtalyada
yapıldı -tabii oralarda Hitler vardı, Mussolini vardı,
Franco vardı- kimi Latin Amerika ülkelerinde yapıldı,
bunları gördük. Ama, gerçekten çok ciddi bir kaygı
noktasıdır ve hızlı bir şekilde biz bir otoriterleşmeye
ve bir polis devletine doğru gidişi gözlemliyoruz.
Şimdi, keyfiyet almış yürümüş. Zaten
bu yasa kabul edildiği zaman keyfiyet daha da fazla artacak. Biraz önce
bir hatip arkadaşımız İzmir Valisiyle ilgili bir şey
hatırlattı ama bunlar sadece İzmir Valisinin değil, birçok
valinin keyfî olarak uygulamaya koyduğu bazı şeylerdir ve
şeye bakmamak lazım yani durumdan vazife çıkarmak bu tür
insanların görevleridir. Çünkü, bu valiler ve bu yetkilerin özellikle
devredildiği kişiler âdeta AKP'nin il başkanları, ilçe
başkanları gibi çalışan kişiliklerdir. Böyle
bakıldığında, bundan sonra da gerçekten çok kaygı
verici sonuçlar doğar ve bu da aynı zamanda doğal olarak bir
meşru savunma hakkını, meşru direnme hakkını
ortaya çıkarır, bundan haberiniz olmalıdır.
Şimdi,
bakın, geçmişte de uygulanıyordu, bu TOMAlar su serpiyordu.
TOMA'ların serpmiş olduğu suyun içerisinde bazı kimyasal
maddeler de vardı. Bizim kadar buna tanık olan da yoktur. Ama,
Sayın İçişleri Bakanı, size bir şey
hatırlatayım: Bu TOMA'ların suyunu bazen gidiyor
lağımlardan alıyorlardı ve bu lağım suyunu esas
itibarıyla üstümüze püskürtüyorlardı. Yani, bugüne kadar
TOMA'ların yaptıkları gerçekten eğer yasa
dışı ise şimdi yeni bir kanun çıkarılmakla ne
hedefleniyor?
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Boya katacaklar, boya.
HALİL AKSOY
(Devamla) Zaten siz bunu uyguluyordunuz, buna bir kılıf bulmaya da
gerek yok.
Yine, silah
kullanma yetkisi her durumda verilmiş. Diyelim ki polisi gördünüz,
korktunuz kaçtınız ama o ara kalçanız kaşındı,
elinizi kalçanıza attınız size ateş edip öldürebilir ve
savunması da hazırdır: Kaçtı, elini silahına
attı, ben de öldürdüm. Keza, böyle bir durumda, söz gelimi gerek
molotofkokteyli gerek sapan gerek taş gibi şeyler eğer silah
kabul edilecekse -ki öyle kabul ediliyor- artık öyle bir noktaya gelinir
ki insanlar bunları kullanmaz, gerçekten polisin ve jandarmanın
kullanmış olduğu etkili silahları kullanmak durumunda
kalır. Bu da son derece doğaldır. Şimdi, siz bu riskleri
nasıl alıyorsunuz da böyle bir yasaya evet diyorsunuz, doğrusu
ben buna şaşıyorum.
Verilecek cezalar konusunda da bir kıyaslama yapmak
gerekirse 12 Eylüldeki askerî mahkemelerin vermiş olduğu kararlarla,
vermiş olduğu cezalar ile şimdi verilen cezalar arasında
katbekat fark vardır. Şimdi, sizin bu saydığınız
silahlar -molotofkokteylleri, sapanlar vesaire- geçmişte örgüt üyesi
olmanın deliliydi, şimdi ise bir kişi eğer örgüt üyesiyse
toplamda kırk yıl ceza alabiliyor. Bu da insaf değil, vicdan
değil.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL AKSOY
(Devamla) Açıkça söylemek gerekir ki bu yasa geri çekilmelidir veyahut
da İçişleri Komisyonunda yeniden görüşülmelidir.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"2803
sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 14-
General, subay, astsubay ve uzman jandarmanın atanmaları;
a) Jandarma Genel Komutanının
atanması; Genelkurmay Başkanının teklifi,
İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın
imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
b) Generallerin atanmaları; Jandarma Genel
Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının
teklifi, İçişleri Bakanının inhası,
Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanın
onaylayacağı müşterek kararname ile,
c) General rütbesinde olmayan daire
başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının
atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri
İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Jandarma
Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subaylar ile
astsubaylar ve uzman jandarmaların atanmaları, yer değiştirmeleri
ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel Komutanınca,
yapılır.
Birinci
fıkradaki (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında Genelkurmay
Başkanının teklifi üzerine İçişleri Bakanı inha
işlemini yapmadığı takdirde, Genelkurmay Başkanı
talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan
kararını yazı ile İçişleri Bakanına bildirir.
Subaylar ile ihtisaslaşma gereği olarak özel eğitim görmüş
personel, nokta atamasına tabi tutulur. Ancak nokta ataması
yapılmayıp il jandarma komutanlıkları emrine atanan
astsubay ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi alacak
olanların istihdam yerleri ve il içi yer değiştirmeleri, il
jandarma komutanının teklifi üzerine valinin onayı ile
belirlenir."" şeklindeki çerçeve 51. Maddesi ile
değiştirilen
"2803 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin 1.
Fıkrasının (c) bendinde yer alan "İçişleri Bakanı"
ibaresi yerine "Jandarma Genel Komutanı" ibaresinin
yazılmasını ve aynı bentte yer alan "Gerektiğinde
Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir.
"Cümlesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep)
ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Serindağ, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, 51inci madde bu tasarının önemli maddelerinden biridir,
Jandarma Genel Komutanlığındaki hiyerarşiyi, atama
sistemini, cezalandırma sistemini çok etkileyen bir maddedir. Biz diyoruz
ki (c) bendinde yer alan İçişleri Bakanı ibaresi yerine
Jandarma Genel Komutanı ibaresi eklensin. Bununla ne sağlanacak?
Daire başkanlarının, general olmayan daire
başkanlarının, il ve ilçe jandarma komutanlarının
atamasını Jandarma Genel Komutanı yapsın diyoruz. Zaten
olan da budur, bugüne kadar yapılan budur ama bilenler bilir, Jandarma
Genel Komutanlığında bu hazırlıklar
yapılırken, bu atamalar hazırlanırken nezaketen İçişleri
Bakanına gerekli bilgi verilir ve ona göre atamalar yapılır
yasada yer alsa da, almasa da. Ama şimdi, bu değişiklikle
Jandarma Genel Komutanı tümüyle devre dışı
bırakılıyor, İçişleri Bakanı dilerse tüm il ve
ilçe jandarma komutanlarını, general olmayan daire
başkanlarını direkt atayabilir. Gerçi Sayın Bakan diyor ki:
Efendim, bunun hazırlık çalışmaları Jandarma Genel
Komutanlığında yapılır. İlave ediyor, diyor ki:
Ama, Jandarma Genel Komutanı direnirse Bakan doğrudan atama
yapabilir. Bu ne demektir? Bu, tüm atamalar Bakan tarafından direkt
yapılacaktır anlamına gelir. Bu çok sakıncalı bir
uygulamadır, bu ileride telafisi güç zararlar da ortaya çıkarabilir.
Çünkü, siz Jandarma Genel Komutanlığını
siyasallaştırırsanız, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir
parçası olması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin de
siyasallaşması yolunu açmış olursunuz. Daha önce de
defaatle söyledik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşması
ülkemiz için bir felakettir. Balkan Harbini unutmayalım diyoruz,
Balkanları elden nasıl çıkardığımızı
unutmayalım diyoruz.
Şimdi, zaten,
Jandarma Genel Komutanı direnirse Sayın Bakan, Jandarma Genel
Komutanını Hükûmet emekliye sevk edebilir, görevden alabilir. Öyle
bir direnme olursa bununla ilgili işlem budur, yoksa atamayı oradan
alıp Bakana bağlamak değildir. Bu, güvenlik güçlerinin sivil
otoriteye bağlanması anlamına gelmez, güvenlik güçlerinin
tümüyle siyasallaşması anlamına gelir. Biz diyoruz ki hiç
olmazsa şöyle olmalı: İl ve ilçe jandarma komutanları ile
general olmayan daire başkanlarının atanmasında Jandarma
Genel Komutanının önerisi ve İçişleri Bakanının
onayı. Hiç olmazsa böyle olsun. Bunu bile kabul etmiyorsunuz, mahcup bir
tavırla oraya bir cümlecik ilave ediyorsunuz, diyorsunuz ki: Jandarma
Genel Komutanı gerektiğinde öneride bulunabilir. Bu absürt bir şey,
çok ayıp bir şey bu. Zaten yönetimde böyle bir cümle olmaz
değerli arkadaşlarım.
Şimdi,
başka bir konuya geçiyorum. Demin MİT Müsteşarının
atanmasından bahsedildi. Efendim, Devlet görevlileri, bazı kamu
görevlileri istisnalar dışında seçimde aday olursa geri
dönebilir. diyorsunuz. Şimdi, durum şu: MİT Müsteşarı
farklı bir kamu görevlisidir, atama usulü özel hükümlere tabidir. Hangi
devlet memuru atanırken Millî Güvenlik Kurulunda görüşülüyor?
Görüşülüyor mu? Yok. Demek ki MİT Müsteşarlığı
farklı bir görev. O nedenle, MİT Müsteşarı atanmadan evvel
Millî Güvenlik Kurulunda görüşülüyor ve Millî Güvenlik Kurulu o konuda
görüş beyan ediyor. Demek ki farklı bir şeydir. Başka?
MİT Müsteşarının yargılanması farklı bir
usule tabidir. Neye tabi? Genelkurmay Başkanının tabi
olduğu statüye tabi. Demek ki farklı bu. O zaman, siz, MİT
Müsteşarının rastgele veya alelusul bir kamu görevlisi gibi
değerlendiremezsiniz. Adı üzerinde, bu, bir istihbarat birimidir,
bunun siyasallaşmaması gerekir. Bu, millî bir teşkilattır,
öyle olması lazım ama siz tüm kurumların içini
boşaltıyorsanız, tüm kurumları parti kurumu hâline
getiriyorsanız, sonuçta parti devletini kurmak istiyorsanız ona
diyecek bir şey yok; bunun adı da faşizmdir.
Bakın değerli arkadaşlarım, bundan
sadece biz zarar görmeyiz, özellikle size de söylüyorum, bundan sadece biz
zarar görmeyiz, sadece Cumhuriyet Halk Partililer, Milliyetçi Hareket
Partililer, HDP'liler zarar görmez, siz de zarar görürsünüz, siz de bu ülkede
yaşıyorsunuz, sizin çocuklarınız da bu ülkede yaşıyor,
torunlarınız da bu ülkede yaşayacak. Demokratik bir ülkede,
demokraside yaşamak herkesin hakkıdır, sizin de
hakkınız olmalı. Bu haktan hem kendinizi mahrum
bırakıyorsunuz hem diğerlerini mahrum bırakıyorsunuz.
O nedenle, ülkeye de, geleceğe de, gelecek nesillere de kötülük
yapıyorsunuz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Serindağ.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"2803
sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 14-
General, subay, astsubay ve uzman jandarmanın atanmaları;
a) Jandarma Genel Komutanının
atanması; Genelkurmay Başkanının teklifi,
İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın
imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile,
b) Generallerin
atanmaları; Jandarma Genel Komutanının lüzum göstermesi,
Genelkurmay Başkanının teklifi, İçişleri
Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve
Cumhurbaşkanının onaylayacağı müşterek kararname
ile,
c) General
rütbesinde olmayan daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının
atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri
İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Jandarma
Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subaylar ile
astsubaylar ve uzman jandarmaların atanmaları, yer
değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel
Komutanınca,
yapılır.
Birinci
fıkradaki (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında Genelkurmay
Başkanının teklifi üzerine İçişleri Bakanı inha
işlemini yapmadığı takdirde, Genelkurmay Başkanı
talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan
kararını yazı ile İçişleri Bakanına bildirir.
Subaylar ile
ihtisaslaşma gereği olarak özel eğitim görmüş personel,
nokta atamasına tabi tutulur. Ancak nokta ataması
yapılmayıp il jandarma komutanlıkları emrine atanan
astsubay ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi alacak
olanların istihdam yerleri ve il içi yer değiştirmeleri, il
jandarma komutanının teklifi üzerine valinin onayı ile
belirlenir.""
şeklindeki 51
inci maddesinin jandarma teşkilatını siyasallaştıracak
bir niteliğe siyasallaştıracak bir niteliğe sahip
olması nedeniyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
"MADDE 51- 2803 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 14- General, subay, astsubay ve uzman
jandarmanın atanmaları;
a) Jandarma Genel Komutanının atanması;
Genelkurmay Başkanının teklifi, İçişleri
Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve
Cumhurbaşkanının onaylayacağı müşterek kararname
ile,
b) Generallerin atanmaları; Jandarma Genel
Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının
teklifi, İçişleri Bakanının inhası,
Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanın
onaylayacağı müşterek kararname ile,
c) General rütbesinde olmayan daire başkanları
ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanmaları, yer
değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel
Komutanının teklifi ile İçişleri Bakanınca
yapılır. Diğer subaylar ile astsubaylar ve uzman
jandarmaların atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici
görevlendirmeleri Jandarma Genel Komutanınca,
yapılır.
Birinci fıkradaki (a) ve (b) bentlerinin
uygulanmasında Genelkurmay Başkanının teklifi üzerine
İçişleri Bakanı inha işlemini yapmadığı
takdirde, Genelkurmay Başkanı talebini yazı ile Başbakana
gönderir. Başbakan kararını yazı ile Genelkurmay
Başkanına bildirir.
Subaylar ile ihtisaslaşma gereği olarak özel
eğitim görmüş personel, nokta atamasına tabi tutulur. Ancak
nokta ataması yapılmayıp il jandarma komutanlıkları
emrine atanan astsubay ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi
alacak olanların istihdam yerleri ve il içi yer değiştirmeleri,
il jandarma komutanının teklifi üzerine valinin onayı ile
belirlenir.""
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?..
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 51inci
maddedeki önergemiz üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu iç güvenlik tasarısı jandarmayı
sivilleştirmeye dönük değil aksine jandarmayı
siyasallaştırmaya dönük bir düzenlemedir, öncelikle bunu belirtmek
gerekir.
1983
yılından beri Türkiye Büyük Millet Meclisinde hukukla ve çeşitli
kanunlarla ilgili yapılan konuşmaları dikkatle
incelediğimizde, 12 Eylül 2010 Anayasa referandumuna kadar, genellikle 12
Eylül rejimi mihenk taşına vurularak, olumsuz örnek gösterilmek
suretiyle eleştirildiğini görürüz. Fakat, 12 Eylül 2010 Anayasa
referandumundan sonra AKP iktidarının yaptığı
birtakım hukuki düzenlemeleri ve geldiğimiz bu süreçte ve bilhassa bu
iç güvenlik tasarısında yapılan
konuşmaları dikkate aldığımızda benim için
dikkati çeken şu: Genellikle bütün konuşmacılar 12 Eylülde
dahi, 12 Eylülde bile diyerek konuşmasını mukayese ederek
yapıyor. Bu da bu mevcut düzenlemelerin ne kadar bir geriye gidiş
olduğuna, kötü düzenlemeler olduğuna da bir örnek teşkil
etmektedir.
Bu iç güvenlik
paketi, temel hak ve özgürlükleri, hukuku siyasi yönetimin keyfî ve despotik
tutumuyla yok etmekle kalmıyor, ayrıca güvenlik birimlerinin yönetim
yapılarında da bir bozulma, kargaşa ve kaosa yol açabilecek
düzenlemeleri içermektedir. Bu tasarıyı hazırlayanlar, bir
şeyi yapmak, düzenlemek, düzene koymaktan ziyade, sanki iyice bozmak için,
karıştırmak için özel gayret göstermişler endişesine
kapıldım. Yani, bu kadar olur gerçekten ve bunu da lütfen siyasi bir
değerlendirme olarak almayın. Sadece yönetim teknikleri, sevk ve idare
ilmi bakımından değerlendirdiğimizde, bunu görmek
mümkündür.
İdari
birimler içerisinde -bu söz konusu olan 51inci madde jandarma birimi- görev,
yetki ve sorumluluk kargaşası çıkmasını,
kaçınılmaz bir şekilde, bu 51inci maddede de gösteriyor.
Diğer maddeler de var ama bu atama düzenindeki düzensizlik bu
kargaşayı mutlaka çıkaracaktır. Her şeyden evvel,
idari bütünlük bozuluyor bu atama düzeniyle ve sivilleştirme adı
altında jandarma âdeta görev yapamaz hâle getirilmektedir. Yani, birkaç
yıl sonra jandarmanın âdeta belediye zabıtası durumuna
düştüğünü görürseniz sakın şaşırmayın.
Jandarma yöneticilerinin atamaları tam bir ucube, gerçekten bir ucube.
Buradan ancak yönetim, idari metastaz çıkar. Atama düzenini altüst eden
bir düzenleme, hiyerarşik yapı bozuluyor, disiplin bozuluyor.
51inci maddede
gerçekten düzeltilmesi gereken o kadar çok hususlar var ki: Jandarma Genel
Komutanının atanması farklı, generallerin atanması
farklı bir düzen; daire başkanı, il, ilçe jandarma
komutanları İçişleri Bakanlığınca atanıyor,
fakat akabinde diyor ki: Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu
konuda teklifte bulunabilecekmiş. Yani, ciddi mi yazmışlar, alay
mı ediyorlar, hiç belli değil.
Ayrıca, (b)
fıkrasında, generallerin atanmasında, Jandarma Genel
Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının
teklifi
Bu lüzum nasıl gösterilecek? Lüzum görme mi, lüzum gösterme mi,
nedir bu? İçişleri Bakanlığının, Hükûmetin bunun
bir izahatını mutlaka yapması gerekir. Jandarma üzerinde iktidar
bir siyasi kontrol kurmak istemekte ve bunu da bozarak, daha da bir yönetim
karmaşası çıkararak
Ast-üst ilişkileri bozulacak; ast,
üstüyle meşgul; üstü, astına güvenemez bir hâlde.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Yani, buradan kesinlikle sağlıklı bir kurum
çıkmaz değerli milletvekilleri.
Bu
düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 01.21
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından,
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boş bulunan ve Halkların Demokratik
Partisi grubuna düşen 1 üyenin seçimini yapmak ve alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 10 Mart 2015 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler.
Kapanma
Saati: 01.24
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 79uncu ve 390ıncı sayfasında yer almıştır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 321inci sayfasında yer almıştır.
(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 315inci sayfasında yer almaktadır.
(*) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 4/3/2015 tarihli 69uncu Birleşim Tutanağının 471inci sayfasında yer almaktadır.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/02/2015 tarihli 58inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 10/3/2015 tarihli 73üncü Birleşim Tutanağının 30uncu sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.