TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
73üncü Birleşim
10 Mart 2015 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, Kocaeli ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, çiftçiler, besiciler ve süt
üreticilerinin sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi'nin, Ağrı ilinde yapılan
yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebinin yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında şahsına ve Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Amasya Milletvekili Avni
Erdemir'in, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Amasya Milletvekili Avni Erdemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Amasya Milletvekili Avni Erdemirin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile
Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi üzerinde
yaptıkları konuşmaları sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal'ın, Antalya Milletvekili Mehmet Günalın CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ eski Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
10.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
sataşma nedeniyle ve Antalya Milletvekili Sadık Badakın CHP
grup önerisi üzerinde yaptıkları konuşmaları
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
11.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker'in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
12.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 52nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
13.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Levent Gökün
yaptığı açıklaması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
16.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ'ın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
17.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru'nun, Tokatın Turhal ilçesindeki isteğe
bağlı sigortalıların, Hükûmetten borçlarının
faizlerinin kaldırılmasını ve yeniden
yapılandırılmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
2.- Bursa Milletvekili
Hüseyin Şahin'in, Bursa Yenişehir Havaalanından Trabzon ve
Erzurum uçuşlarının tekrar başladığına ve bu
konuda emeği geçen herkese şükranlarını sunduğuna
ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Mersin Büyükşehir Belediyesinin
tutumu nedeniyle Mersin Otogarının işletilemediğine ve
Hükûmetin Mersinin otogar sorununa acilen el atması gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, KPSSnin nisan ayında yapılmasının
birçok mağduriyete yol açacağına ilişkin
açıklaması
5.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, nüfusları 2 binin
altında olduğu için belediye tüzel kişilikleri kapatılan
yerleşim birimlerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
6.- Ankara Milletvekili Haluk
Özdalga'nın, Suriyede öldürülen 300 bin kişinin yaklaşık
yarısının AKP iktidarının desteklediği fanatik
militanlar tarafından katledildiğine ilişkin
açıklaması
7.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Parlamentonun 10/3/1972 tarihinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan
ve Hüseyin İnan hakkındaki idam cezalarını
onaylamasının üzüntüsünü bir kez daha yaşadıklarına ve
iç güvenlik paketinin derhâl geri çekilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
8.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın, Adana-Kozan yolunun yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali
Öz'ün, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, dolar ve euro arasındaki parite
değişikliğinin hacca gidecek vatandaşlara menfi etkilerinin
ortadan kaldırılması için bir düzenleme yapılması
gerektiğine, İzmir Valiliğinin özgürlükleri kısıtlayan
bazı uygulamalarına ve Çanakkalede yolsuzlukları
eleştirdiği için işten çıkarılan taşeron
işçisine yapılan işlemin geri alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisine 9-20 Mart tarihleri
arasında ziyaretçi yasağı getirilmesiyle ilgili karara
ilişkin açıklaması
12.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisine 9-20 Mart tarihleri arasında
ziyaretçi yasağı getirilmesiyle ilgili karara ilişkin
açıklaması
13.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel'in, Antalya Milletvekili Sadık Badakın
CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin 684 sıra sayılı Kanun Tasarısının
52nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
16.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
17.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, kadına uygulanan şiddeti,
aşağılamayı ve tacizi ortadan kaldıracak bir
yasayı derhâl çıkarmaya hazır olduklarına ilişkin
açıklaması
18.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın
684 sıra sayılı Kanun Tasarısının 53üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
19.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 54üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Genel Kurulda uygulanan kölelik düzenindeki
çalışma tarzını insan onuruna aykırı bulduğuna
ilişkin açıklaması
21.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli'nin, Genel Kurulda çalışanlara fazla mesai ücreti verilmeden
insanlık dışı bir tempoda
çalıştırıldıklarına ilişkin
açıklaması
22.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, çalışanların hukukunu korumak zorunda
olduklarına ve temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren bir konuda iktidar
partisinin uzlaşma araması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, yürütmenin Parlamentoya bu şekilde bir dayatmada
bulunmasının milletvekillerinin durumlarını istismar etmek
amacı taşıdığına ilişkin açıklaması
25.- Isparta Milletvekili Ali
Haydar Öner'in, Meclis Başkanlığının, sadece
milletvekillerinin değil, stenografların, kavasların,
aşçıların, garsonların, polislerin ve diğer
görevlilerin de hukukunu koruması gerektiğine ilişkin
açıklaması
26.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu'nun, genişletilmiş ekonomi zirvesinde
alınan kararlarla ilgili Hükûmetin detaylı bir açıklama
yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar'ın, Genel Kuruldaki çalışma düzeninin dünyanın
hiçbir ülkesinde olmadığına ilişkin açıklaması
28.- Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmak'ın, Meclisin denetim faaliyetlerini
yapamadığına ve çalışmaların bu kadar uzun süreli
olmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
29.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ'ın, Genel Kurul çalışmalarının bu
kadar uzun süreli olmaması gerektiğine ve görüşülmekte olan
tasarıya toplumun her kesiminin karşı
çıktığına ilişkin açıklaması
30.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık'ın, Meclise bu çalışma
şartlarının dayatılmasının normal bir uygulama
olmadığına ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Genel Kuruldaki çalışma düzeninin insan
haklarına aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
33.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz'ın, İç Tüzükün herkesin kendi kafasına göre
yorumladığı bir kitapçık şeklinde
kaldığına ve bu çalışma düzeninin dünyada eşi
benzeri görülmediğine ilişkin açıklaması
35.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün'ün, Merkez Bankası Başkanıyla ilgili Bakanın bir
açıklama yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
36.- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkin'in, Cumhurbaşkanının, bu yasanın
çıkması konusunda yaptığı değerlendirmelerle
aslında bu Meclise hakaret ettiğine ilişkin açıklaması
37.- Bilecik Milletvekili
Fahrettin Poyraz'ın, muhalefet partilerinin bir taraftan engelleme yaparken
bir taraftan da çalışma düzeninden şikâyet ettiklerine
ilişkin açıklaması
38.- Mersin Milletvekili Ali
Öz'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına gölge
düşürecek bir çalışma yürütüldüğüne ilişkin
açıklaması
39.- Bursa Milletvekili
Hüseyin Şahin'in, vatandaşların görüşülmekte olan 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının bir an önce
çıkmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
40.- Konya Milletvekili Faruk
Bal'ın, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz'ün, iktidar partisi milletvekillerinin muhalefetin
konuşmasını hakkın suistimali olarak
değerlendirmelerinin haksızlık olduğuna ve Genel Kuruldaki
çalışma düzenine ilişkin açıklaması
42.- Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin'in, muhalefete, Meclisin onuruna yakışır şekilde
muhalefet yapmasını ve yapmış olduğu işi ciddiye
almasını önerdiğine ilişkin açıklaması
VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA
KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili Ali
Haydar Öner'in, 9/3/2015 tarihli 72nci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan ve 24 milletvekilinin, Maliye Bakanlığının
belediyelere yönelik vergi incelemelerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1245)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet
Ali Ediboğlu ve 21 milletvekilinin, akademik ve idari personel ile
öğrencilerin sorunlarına çözüm bulunması ve haklarının
korunması amacıyla Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörünün
icraatlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1246)
3.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş ve 20 milletvekilinin, 18 Mart Çan Termik Santralinin
çalıştırılamaması nedeniyle meydana gelen üretim
kaybından kaynaklanan kamu zararı ile sorumluların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1247)
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyurusu
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Kenyanın başkenti
Nairobide 21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan Engellilerin
Katılımı İçin Küresel İttifak konulu konferansa
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1713)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Almanya Federal Cumhuriyeti
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Meclis Başkanlığı
tarafından 17/3/2015 tarihinde Almanyanın Düsseldorf şehrinde
düzenlenecek olan Kuzey Ren Vestfalya ve Türkiye Arasında Kardeş
Şehirler Uygulaması- Parlamenter Görüşmesi konulu
toplantıya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi
(3/1714)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından Avrupa Parlamentosu
Anayasal İşler Komitesi ve Dışişleri Komitesi iş
birliğiyle 23-24 Mart 2015 tarihlerinde Belçikanın başkenti
Brükselde düzenlenecek olan Sürdürülebilir Demokrasi İçin Siyasi Kültürün
Geliştirilmesi ve Siyasi Diyalogun Arttırılması konulu
parlamentolar arası seminere katılım sağlanmasına
ilişkin tezkeresi (3/1715)
4.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Amerika Birleşik
Devletlerinin New York şehrinde 9-13 Mart 2015 tarihlerinde
Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonunun
59uncu Dönem Toplantısına milletvekillerinden oluşan bir
heyetin katılmasının Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 4/3/2015 tarihli 95 sayılı
Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1716)
D) Önergeler
1.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, (2/428) esas numaralı Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/243)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından,
Bingöl Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektör
yönetiminden kaynaklı sorunların araştırılması
amacıyla 5/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 10 Mart 2015
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından,
ASELSANda görevli mühendislerin zamansız ve endişe verici
ölümlerinin arkasındaki nedenlerin ve gerçeklerin tespit edilerek
kamuoyunda oluşan şüphelerin giderilmesi, çalışanların
güvence içinde projelerini gerçekleştirebilmelerinin sağlanması
ve yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 10/3/2015
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker ve 19 milletvekili tarafından, Hükûmet
temsilcilerinin faiz lobisine yönelik iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 13/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
X.- SEÇİMLER
A) Radyo Ve Televizyon Üst
Kuruluna Üye Seçimi
1.- Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda boşalan üyeliklere seçim
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)
4.- Askeri Hakimler Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail
Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684)
6.- Konya Milletvekili Kerim
Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S.
Sayısı: 688)
XII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, her türlü toplumsal olayda
kadınların örnek verilmesinin doğru olmadığına
ilişkin konuşması
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcu'nun, yabancı uyruklu gerçek kişilerin ülkemizde
taşınmaz edinmesine ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı (7/61164) (Ek Cevap)
10 Mart 2015 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Açılışta yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Sayın milletvekilleri, bütün gruplar
açısından söylüyorum, gündem dışı konuşma yapacak
üç arkadaşımızın konuşmalarını sükûnet
içerisinde, sağlıklı bir şekilde dinleyebilmek, onları
izleyebilmek için -bu tarafa da söylüyorum, o tarafa da; tur atanlar var- gürültüyü
hafifletirsek iyi olacak.
Gündem dışı ilk söz, Kocaeli ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar
Akara aittir.
Buyurunuz Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın,
Kocaeli ilinin sorunlarına, ilişkin gündem dışı
konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, bugün Kocaelinin sorunlarını -daha önce de çok defa
konuşmuştum- yine konuşmaya devam edeceğim çünkü sorunlar
çözülmediği için konuşuyoruz.
Ama önce, geçen hafta Kartepe bölgesi Derbent Mahalle
Muhtarı Turan Yılmazı, Toto Turan lakaplı Turan
ağabeyimizi kaybettik; ailesine başsağlığı diliyorum,
sabırlar diliyorum. Çünkü elli dört saat elektrik kesintisine
uğradığımız bölgede, bir daha bu olayları
yaşamamak için bizzat başında bulunup hatları onartmak
üzereyken, o çalışmayı yaparken hayatını kaybetti.
Yine, bir başka konu: Şu anda AKPli Belediye
tarafından, İzmitteki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi
tarafından Alikahya Merkez Mahallesinde, Orduluların
yaşadığı mahallede şu ana kadar 3-4 bina
yıkıldı, 100e yakın bina yıkılmak üzere. Çünkü
orası çalılık alan diye geçiyor, aslında çalı falan
kalmadı, imara açılması gerekiyor. Bir an evvel bu
vatandaşlarımızın mağduriyetinin de giderilmesi
gerektiğini söylüyorum. Niçin böyle söylüyorum? Çünkü yolunu
yapmışız, elektriğini vermişiz, asfaltı var, her
şeyi var, tüm donanımlar var mahallede; çalılık diye
geçtiği için tapuda ve imara açık olmadığı için yirmi
yıllık, otuz yıllık, kırk yıllık binalar
yıkılıyor, aslında imara açılması gerekiyor ve
iyi bir çalışmanın orada yapılarak bu
vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor.
Kocaeli, hepinizin bildiği gibi, Türkiyede en çok
üreten kentlerden bir tanesi, Türkiye bütçesine muazzam katkı veren bir
kent ama bir o kadar da kötü yönetilen, problemleri giderilmeyen bir kent.
Bunun bir örneği de hastane ihtiyacı Kocaelinde. Gerçekten, on iki yıllık
AKP iktidarı döneminde Körfez, Kandıra, Dilovasında 50 yatak
kapasitesini geçmeyecek 3 hastane yapıldı, bir de Farabiye ek ilave
hastanelerle 500e yakın yatak ilave edildi yaklaşık on iki
senede. Yalnız, garip tarafı işin, on iki senede Kocaeli yaklaşık
500 bin büyüdü çünkü diyoruz ya Kocaeli her yıl bir Bayburt kadar
büyüyor. ve 500 bine yakın Kocaeli büyüdü. Kocaelinin sadece yatak
ihtiyacı yok.
Kocaelinde, hepinizin bildiği gibi, kanser
oranları yüzde 200 oranında artmış ve kanser vakaları
çığ gibi büyümüştür. Onun için, Kocaelinde donanımlı
bir onkoloji hastanesine acil ihtiyaç vardır çünkü hayatını
kaybeden 4 kişiden 1i kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir
Kocaelinde. Sadece bu değil, Kocaelinde yoğun bakım ünitesine
ihtiyacımız vardır. Yaklaşık 1 milyon 700 bin
kişinin yaşadığı Kocaelinde sadece 200 adet
yoğun bakım ünitesi vardır. Kocaelinde hastalar Yalovaya,
Boluya, Düzceye, hatta İstanbuldaki hastanelere yollanmaktadır
yoğun bakım için; yoğun bakım ünitesine ihtiyaç vardır.
Sanayinin kalbinin attığı, sanayinin
başkenti dediğimiz Kocaelinde mikrocerrahi ve yanık ünitesi
bulunmuyor arkadaşlar, çok ilginç, mirkocerrahi ve yanık ünitesi
bulunmuyor. İş kazalarının yoğun
yaşandığı Kocaelinde bu ünitelere de acil ihtiyaç var diyorum.
Tabii, biz bunları söyleyince bu
yatırımı yapamayan AKP hükûmetleri ne yaptı? 12 Eylül
2013te Şehir hastanesi yapacağım." dedi ve bizim
Cephanelik dediğimiz bir kesimde şehir hastanesi yapma kararı
verildi. Önce 350 dönüm bir arazide yapılması
kararlaştırıldı, daha sonra eski
Başbakanınızın talebiyle 500 dönüme çıktı ama bir
türlü buraya bu hastane yapılmadı ve yapılmamaya devam ediyor.
Ben, yılbaşından önce, yerinde var mı yok mu diye hastaneyi
incelemeye gittiğimde, çöplerin olduğunu gördüğümde hangi
şirket almışsa, protokolü yapmışsa o şirketi
aradım. Niye yapmıyorsunuz bu hastaneyi dedim. Daha henüz protokolde
anlaşma yapamadık yani protokol maddelerinde anlaşamadık.
dedi. Ama ne talihsiz bir kentiz ki biz, iki Sanayi Bakanımız
vardı -ilki de aynı, ikincisi de aynı- kentin problemleriyle
yakından uzaktan ilgileri yok. Çıkıyorlar, aynı, nasıl
yalan konuşuyorlarsa bu bakanlar da yalan konuşuyor. Aynen böyle
söylüyorum, bir sataşma olarak kabul etsinler, burada
açıklasınlar. Geliyorlar, vatandaşa Prosedürleri
tamamlıyoruz, şimdi hastanenin temelini atacağız.
diyorlar. Yine, ortada hastane yok. Yine, bu Sayın Bakan gitmiş,
demiş ki: Burası cephanelik bölgesi, burada mayın taraması
yapacağız. Yahu, mübarek, orası cephanelik bölgesi de orada spor
tesisleri yapıldı, başka tesisler yapıldı da hiç
mayın araması yapılmadı, şimdiye kadar da 1 tane
mayın patlamadı. Orayı Suriye sınırıyla
karıştırdı herhâlde benim Bakanım çünkü tatillerini
memleketinde geçiriyor o Sayın Bakan, orasıyla
karıştırdı ve böyle bir beyanatla mayından dolayı
hastaneyi yapmadıklarını ifade etti. Vatandaşın
aklıyla dalga geçiyorlar diyorum.
Bu Sayın Bakan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı, biliyorsunuz, önce hissetti, sonra hayali tramvaydan el
salladı tüm Kocaeliye, şimdi de mayına çarptı
tıpkı Amiral Battı oyunundaki gibi diyorum. Bizim Bakan, anca
karavana atar diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
Gündem dışı ikinci söz, çiftçiler,
besiciler ve süt üreticilerinin sorunları ve çözüm önerileri hakkında
söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Kemalettin Yılmaza
aittir.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmaz'ın, çiftçiler, besiciler ve süt üreticilerinin sorunları
ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız; bu
kürsüden onlarca defa tarımın ülkemiz ve dünya için önemini ülkemizde
tarımla uğraşan çiftçimizin, et ve süt üreticilerimizin
sorunlarını ve çözüm yollarını defalarca dile getirmiş
olmanın ve bunları da yakın takip etmiş olmanın
vicdani rahatlığı içerisindeyim. Benim vicdanım rahat da
sizlerin vicdanları rahat mı bilmiyorum.
Zira, tekrar tekrar söylüyorum: Ülkemizde
tarımın, çiftçinin, et ve süt üreticisinin hâli perişandır.
Tarım arazileri her geçen gün tarım dışı kalmaya devam
ediyor. Meralar, mera kapsamından çıkartılarak ahbap çavuş
ve yandaşa âdeta peşkeş çekiliyor. Çiftçi üreteceğine âdeta
pişman ediliyor. Bakanlıktan teknik destek alamayan üretici ne
yapacağını âdeta şaşırmış vaziyettedir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, eleman eksikliği ve olanların da
yetkisizleştirilmesi ve koordinasyon eksikliğinden maalesef atıl
vaziyettedir. On üç yıldır araştırma, üretim ve yayın
koordinasyonu hâlâ sağlanamamıştır. Araştırma
enstitülerinde ve üniversitelerde üretilmiş olan yeni teknolojiler
halkımızla buluşturulamamıştır. Atama bekleyen
ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, gıda mühendisleri, su ürünleri
mühendisleri, teknisyen ve teknikerler yıllarca uyutulmuş, âdeta
kandırılmışlardır.
Tekrar söylüyorum Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanıma: Eleman eksikliğiniz hizmetleri
aksatmaktadır. Bu yanlış tercih ve politikalarınızın
olumsuzluklarını önümüzdeki yıllarda hem çiftçimiz hem
üreticimiz ve de neticede ülkemiz çekecektir.
Çiftçimiz, üreticimiz sözde desteklerle
oyalanmaktadır. Çıkartılan Tarım Kanununa göre -ki kanunu
bile uygulamıyorsunuz- millî gelirimizin yüzde 1inin tarıma destek
olarak verilmesi gerekirken bu oran yıllardan beridir yüzde 0,5i yani
binde 5i geçmemiştir. Çiftçiye hak ettiği desteği ne zaman
vereceksiniz? Can çekişmekte olan tarım sektörüne desteği, soruyorum,
musalla taşında mı vereceksiniz? Çiftçi, besici, süt üreticisi
banka faizi, banka borcu, kredi taksiti, icra, ipotek ve hapishane
kıskacında âdeta inim inim inlemektedir. Girdi maliyetleri çiftçinin
belini bükmüştür değerli milletvekilleri. Tarımsal girdiler olan
mazot, ilaç, gübre, tohum, fidan, fide, yem, tarımsal sulamada
kullanılan elektrikten alınmakta olan ÖTV ve KDV acilen
kaldırılmalıdır. Bunların sözünü zamanında
verdiniz ama hepsini unuttunuz. İnşallah, Milliyetçi Hareket
Partisinin iktidarında bu tarımsal girdilerin hepsinden ÖTV ve KDV
kaldırılacaktır.
Değerli
milletvekilleri, özellikle elektrik borçları konusu çiftçimizi
perişan etmektedir, acilen bu borçların yeniden
yapılandırılması gerekmektedir. Çiftçiye söz
verdiğiniz yeşil mazotu unuttunuz, unutturmaya
çalışıyorsunuz. Denizcilik sektörüne, gemiciklere vermekte
olduğunuz ucuz mazotu, traktöre, sulama motoruna, patpata, biçerdövere
yani çiftçimize, üreticimize çok gördünüz. Dörtçeker lüks cipe konulan mazot
ile traktöre konulan mazotun aynı fiyattan satıldığı
belki de tek ülke Türkiye'dir. Avrupa Birliği çiftçilerinin
aldığı desteğin hiç olmazsa yarısını
çiftçimize verdiğinizde ciddi bir katkısı olacaktır.
Çiftçimizin el emeği göz nuru, alın terinin karşılığını
alması en tabii hakkıdır değerli milletvekilleri.
Petrol
ve doğal gazdan sonra en çok dövizi, ithal ettiğimiz yağ ham
maddesi ve yem ham maddesi için ödemekteyiz. Ham yağ
açığının ve yem açığının
kapatılması için her türlü imkân, -ki, insanımız,
güneşimiz, toprağımız, suyumuz var- altyapı mevcuttur.
Sadece doğru tercih ve politikalarla alım garantili sözleşmeli
üretim sistemiyle milyarlarca döviz ülkemizde kalacaktır. Bu suretle
diğer ülkelerin üreticisi, çiftçisi yerine, ülkemizin üreticisi, çiftçisi,
besicisi desteklenmiş olacaktır.
Ülkemizde
tarım hasta dedik inanmadınız, can çekişiyor diyoruz,
SOS veriyor diyoruz inanmıyorsunuz. Tarım ölünce, tarım
bitince her türlü gıda ithaline, canlı hayvan, et, süt ithaline,
yağ ve yem ham maddesi ithaline, kurbanlık ve saman ithaline mecbur
ve mahkûm olunca mı inanacaksınız? Gelin, doğumdan ölüme
her insanın ihtiyacı olan, olmazsa olmazı olan tarım
sektörüne, üreticimize, çiftçimize, besicimize, süt üreticimize sahip
çıkalım.
Yüce
heyetinizi saygılarla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ağrı ilinde yapılan
yatırımlar hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili
Sayın Ekrem Çelebiye aittir.
Buyurun
Sayın Çelebi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebi'nin, Ağrı ilinde yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ağrı iline yapılan yatırımlar hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, hafta sonu şehit olan 4 pilotumuza
buradan Cenab-ı Allahtan rahmet diliyor, kederli ailelerine
başsağlığı dileklerimi sunuyorum.
Şimdi, benden önce tabii bir arkadaş
çıktı burada konuşma yaptı, çiftçilerle ilgili
sorunları söyledi. Hani, biz, daha önceki tabii MHP
iktidarlarını da gördük, çiftçilere ne verdiler, bunu da gerçekten
sizlerin vicdanına bırakıyorum, yüce milletimiz herhâlde bu
değerlendirmeyi yapar.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sizin ne verdiğiniz
önemli, sizin. Öncekiler on beş sene önceydi. Siz ne verdiniz, onu söyle.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Şimdi, Hükûmetimiz,
tüm Türkiye'de olduğu gibi Ağrı ilinde de neler getirmiş?
Biz, yaklaşık olarak üç hafta önce Ağrı il merkezimize
neler yaptığımızı burada sizlere arz etmiştik.
Şimdi bir de ilçelerimize bakalım. Ağrımıza, güzel
Ağrımıza, ilçe merkezlerimize biz neler getirmişiz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Millet işsiz geziyor, aç
Ağrıda.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Ağrı merkezimize
yeni bir adliye sarayı yapılmak üzere Adalet
Bakanlığımıza 33 dönümlük arsa tahsis işlemlerimiz
devam etmektedir. Bunun yaklaşık olarak yüzde 90ı bitti,
inşallah önümüzdeki 2016 yılı yatırım programına
biz bunu almayı hedefliyoruz. Bizim şu andaki Ağrı
Adliyesinin bulunduğu yeri de inşallah bir müze hâline getirip geri
kalan bölümlerini ise bir sosyal donatı merkezi hâline getirmeyi
düşünüyoruz.
Yine Ağrı il merkezinde 2014 yılında
hâkim ve savcılarımıza 96 adet lojman aldık. Bu da
yaklaşık olarak eski maliyetle 13 trilyon 158 milyar 160 milyon
TLlik bir mali unsur yapmaktadır.
ALİM IŞIK (Kütahya) 6 lojman 13 trilyon mu? 2
trilyonluk bir lojman
Neresi burası? İstanbul mu? 6 lojmana 12
trilyon
Ne para, ne para!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Yine bizim
Ağrımızın güzel bir ilçesi Diyadin: 16 derslikli
imam-hatip lisesi ve 100 öğrencilik pansiyonun ihale süreci devam ediyor.
İsaağa Mahallesinde 2 trilyon 338 milyar TL
maliyetli 200 kişilik öğrenci yurdu yapımına başladık.
Yine Fatih Mahallemizde 12 derslikli ilkokul bu sene
tamamlandı. Bunun maliyeti 1 trilyon 156 milyar TL.
Diyadin ilçemize, inşallah bundan sonraki dönemde,
2016 yılı içerisinde, 58 dönüm arsa tahsisini yaptık, buraya da
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesine bağlı iki
yıllık yüksekokul veya dört yıllık bir tane yüksekokul
getirmeyi düşünüyoruz.
Yine, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımıza SHM yapılmak üzere 8 dönümlük arsa
tahsisi yapıldı. Diyanet İşleri
Başkanlığına diyanet yerleşkesinin yapılması
için 4 bin metrekarelik arsa tahsisi yapıldı. Millî Eğitim
Bakanlığına okul yapılmak üzere 44 dönüm arsa tahsisi,
Adalet Bakanlığına yeni bir adliye sarayı yapılmak
üzere 8 dönüm arsa tahsisi, Sosyal Güvenlik Bakanlığına SGK
binası yapılmak üzere 5 bin metrekare arsa tahsisi
500 seyirci
kapasiteli kapalı spor salonu ile sentetik çim sahamız bitti. Köy
yollarına sadece iki yıl içerisinde 40 kilometrelik sıcak asfalt
atıldı. 50 yataklı Diyadin Devlet Hastanemiz bitti, taşındılar,
hayırlı uğurlu olsun.
Tutak ilçemize, aynı şekilde, bir yüksekokulun
getirilmesi için şu anda yine çalışmalarımız devam
ediyor, inşallah bu da, bu sene içerisinde sonuçlanacak. 24 derslikli
imam-hatip lisemizin geçen sene temelini attık, bu sene bitti,
taşınacağız. 200 öğrenci kapasiteli pansiyonumuz, 24
derslikli sağlık meslek lisemiz, sentetik çim sahamız
yaklaşık olarak 969 milyar liraya mal oluyor, 2015in
altıncı veya yedinci ayında bitiyor. Tutak Devlet Hastanemiz
bitti, taşındık, hayırlı uğurlu olsun. Tutak
Anadolu Lisesinde 1.000 kişilik kapalı spor salonu yapıldı,
yaklaşık maliyeti eski parayla 1 trilyon 782 milyar lira. 37
kilometre sadece Tutak ilçemize sıcak asfalt yaptık. SGK binamız
bitti, inşallah önümüzdeki aylarda açacağız.
Taşlıçay'da, burada, Nur Ali Turan Meslek Yüksekokulunu
bir iş adamımız yaptı, ben huzurlarınızda
kendilerine teşekkür ediyorum. 16 derslikli, 100 öğrenci kapasiteli
imam-hatip lisemiz ve 16 derslikli ortaokul.
Şirin ilçemiz Eleşkirt. Eleşkirtte, yine,
Celal Oruç Beye ben buradan şükranlarımı sunuyorum
huzurlarınızda. Orası Türkiyede hayvancılık
alanında açılmış ilk ve tek okul. Dört yılık
fakültemiz, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesine bağlı.
Yine, aynı şekilde, Eleşkirt ilçemize devlet hastanemizi
yapıyoruz, 2015 yılında bitiyor. Yine, 24 derslikli endüstri
meslek lisemiz ihale aşamasında. 24 derslikli ve 300 kapasiteli
imam-hatip lisemiz ihale aşamasında. Yine, aynı şekilde,
SGK binamız bitti, hayırlı olsun ve köy yollarına 53
kilometre sıcak asfalt yapıldı. Yani üç buçuk yıl
içerisinde Ağrı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Devamla) -
il merkez ve ilçelerine
yaklaşık olarak 450 kilometre sıcak asfalt yapıldı.
Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, konuşmacı benim konuşmamı
saptırarak 57nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde neler yapıldı?
diye sordu. Ben de, o dönemin Tarım Bakanlığının bir bürokratı
olarak, bir genel müdürü olarak cevap vermek istiyorum efendim sataşmadan
dolayı.
BAŞKAN Buyurun.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmaz'ın, Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında şahsına ve Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın konuşmacı Devriiktidarları
döneminde Tarım Bakanlığı olarak neler yaptılar,
çiftçiye neler verdiler? dedi. Sadece şunları ifade etmek bile,
şu rakamları paylaşmak bile gerçekten ibretle takip edilecek
konulardır.
Milat kabul ettiğiniz 2002de, tarımın en
önemli girdilerinden biri olan 1 litre mazotu alabilmek için çiftçimizin 2,5
kilo buğday satması yeterliydi. Bugün 6 kilo buğday satabilecek
ki 1 litre mazot alabilsin.
Yine, 2002 yılında, çiftçimiz, pancar
üreticimiz 10 kilo pancar teslim ettiğinde 1 litre mazot alabiliyordu.
Bugün 30 kilo, 35 kilo pancar teslim etmesi gerekiyor ki 1 litre mazot
alabilsin.
Yine, besicimiz, süt üreticimiz 1 litre ham süt
sattığında 2,5 kilo kesif yem alabiliyordu. Bugün gelinen
noktada, 1 litre ham süt sattığında ancak 750-800 gram -1 kilo
bile yapmıyor- kesif besi yemi alabiliyor.
Hani, Nereden nereye? dediğiniz olaylar bu.
Buradan, bu kürsüden Tarım Bakanına seslendim,
komisyon sırasında oturuyordu Sayın Bakan, Buyurun gelin,
buradan, Polatlıdan, Emirdağdan, Çaydan Konya Ovasına kadar,
oradan da hatta Toroslara, Akdenize kadar uzanalım, bir
tebdilikıyafet yapın, Tarım Bakanı Sayın Mehdi Ekeri
çiftçi, üretici, besici, arpa üreticisi, buğday üreticisi, narenciye
üreticisi nasıl görüyor, ne söylüyor? Altın çağını
mı yaşatıyorlar, yoksa gerçekten can mı çekişiyorlar
olduğunu bir noktada gözlemleyelim. dedim, cesaret edemedi.
Aracılığınızla tekrar davet ediyorum: Cesareti varsa,
buyurun, çiftçimizin, besicimizin, üreticimizin önüne bir çıkalım
bakalım, kimin dedikleri doğru.
Saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi 60ıncı maddeye göre 10
arkadaşımızın pek kısa söz talebini yerine
getireceğim. Ondan sonra, Sayın Öner, 58inci maddeye göre size söz
vereceğim. Yani önceden bildireyim de bir şey olmasın.
Sayın Doğru
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru'nun, Tokatın Turhal ilçesindeki isteğe bağlı
sigortalıların, Hükûmetten borçlarının faizlerinin
kaldırılmasını ve yeniden
yapılandırılmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ekonomik tablonun çok ağır olması, esnaf,
işçi, çiftçi, emekli, çeşitli sosyal katmanları perişan
ediyor. İnsanlar borçlarını, sosyal güvenlik primlerini
ödeyemiyorlar. Bunlardan birileri de Turhallı hemşehrilerimiz. Tokat
ili Turhal ilçesinden arayan isteğe bağlı sigortalılar
Hükûmet tarafından Meclis gündemine getirilen torba kanunda borçların
faizlerinin kaldırılmasını ve yeniden
yapılandırılmasını istiyorlar. Yeniden
yapılandırma yapılmaz ise borçlarını
ödeyemeyeceklerinin, ödemelerinin mümkün olmadığının
Acilen konunun öneminin anlaşılması ve torba kanunda mutlaka bu
yönlü düzenleme yapılması bekleniyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Şahin
2.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in,
Bursa Yenişehir Havaalanından Trabzon ve Erzurum
uçuşlarının tekrar başladığına ve bu konuda
emeği geçen herkese şükranlarını sunduğuna
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Sayın
Başkanım, bugün Bursada Trabzon ve Erzurum uçuşları hava
yoluyla tekrar başlamıştır. Bugün Bursada Yenişehir
Havaalanına Erzurum ve Trabzondan gelen uçaklar inmiş ve
Bursalı hemşehrilerimizin tekrar ülkemizin kuzeyine ve doğusuna
doğru hava yoluyla ulaşımı yolunu
başlatmışlardır. Bu konuda özen gösteren Anadolu Jet Genel
Müdürüne ve yetkililerine şükranlarımızı sunuyoruz ama
beklentimiz o ki bu uçuşlardan sonra, yine aynı şekilde, Diyarbakır,
Şanlıurfa, Van, Muş, Ağrı, Antalya ve Kıbrıs
uçuşlarının da başlatılmasıdır. Bu konuda
çok büyük emeği geçen başta Sayın Başbakan
Yardımcımız Bülent Arınç Beye, Çalışma
Bakanımız Faruk Çelik Beye, milletvekili
arkadaşlarımıza ve Sayın Valimize, Büyükşehir Belediye
Başkanlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
Bursada uçmayan kalmasın diyor, bütün Bursalı
hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın, Mersin Büyükşehir Belediyesinin tutumu nedeniyle
Mersin Otogarının işletilemediğine ve Hükûmetin Mersinin
otogar sorununa acilen el atması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Mersinde CHPli Belediye
Başkanı Mersine yakışır bir otogar yaptı. Yerel
seçimler geçtikten yaklaşık bir yıl sonra otogar ancak hizmete
sokulabildi ancak otogar işletilemiyor. Neden? Çünkü Türkiyenin en
pahalı kiraları isteniyor. Taşıma şirketleri bu
fahiş kiralara direniyor; yolcuları Tarsusa taşıyıp
oradan otobüslere bindiriyor ancak otogar tekeli yaratan Mersin Büyükşehir
Belediyesi, çok çeşitli zorluklar çıkararak şirketleri
sindirmeye çalışıyor. Yolcular ciddi şekilde mağdur,
bürolar çalışmayınca yüzlerce insan işsiz kaldı,
otogarda istenen fahiş fiyatların bilet ücretlerine
yansıması kaçınılmaz yani halk iki kere mağdur olacak.
Büyükşehir Belediye Başkanı da kalkmış Halkın
yararına iş yaptık. diye algı yönetmeye
çalışıyor. Belediyeler, algı değil, barış ve
huzur içerisinde kenti yönetmelidirler. Mersin iyi yönetilmemektedir. Hükûmetin
Mersin otogar sorununa acilen el atması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Işık
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, KPSSnin nisan ayında yapılmasının
birçok mağduriyete yol açacağına ilişkin
açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
KPSS birinci dönem personel atamaları şimdiye
kadar, daha önceki yıllarda haziran, temmuz aylarında
yapılırken 2015 yılı için birinci dönem KPSS
atamalarının Devlet Personel Başkanlığı
tarafından nisan ayına çekildiği duyurulmuştur. 7 Haziran
2015 tarihinde yapılacak genel seçimler öncesinde AKPnin siyasi rant elde
etmeye yönelik bu girişimi hâlen KPSSye girmiş ama üniversite son
sınıfta olup da mezuniyet hakkı kazanamamış binlerce
gencimizi mağdur etmektedir. Daha önce yaptığım
uyarıyı tekrarlıyorum, Hükûmeti bu personel
alımını tekrar eskiden olduğu gibi haziran, temmuz
aylarına çekerek bu mağduriyeti gidermeye davet ediyorum; aksi
takdirde gençlerimizin mağduriyeti ciddi sorunlara yol açacak ve birçok
insanımızı gerçekten üzecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
5.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmaz'ın, nüfusları 2 binin altında olduğu için
belediye tüzel kişilikleri kapatılan yerleşim birimlerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Nüfusları 2 binin altına düştüğü
gerekçesiyle ve pek çok vaatlerle belediye tüzel kişiliklerini
kapattığınız yüzlerce yerleşim birimini köye
dönüştürdüğünüz bir gerçek. Gelinen noktada hepsinde, çöpten
susuzluğa kadar onlarca sorun var. Buralarda yaşayan
insanlarımız âdeta bir yıldır eziyet çekiyorlar. Bu kapatılan
belediyelerden 49 tanesi Afyonkarahisarda. Afyonkarahisarda Şuhut
ilçesine bağlı Balçıkhisar köyünde devam etmekte olan
sağlık ocağı inşaatı bile durdurulmuş
vaziyettedir. Halkımız burada çok mağdurdur. Köylülerimizden
onlarca telefon aldık, Sizin vereceğiniz kaliteli hizmet bu mu?
diye soruyorlar ve sağlık ocağı inşaatının
bir an evvel tamamlanarak hizmete açılmasını bekliyorlar.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Özdalga
6.- Ankara Milletvekili Haluk
Özdalga'nın, Suriyede öldürülen 300 bin kişinin yaklaşık
yarısının AKP iktidarının desteklediği fanatik
militanlar tarafından katledildiğine ilişkin
açıklaması
HALUK ÖZDALGA (Ankara) Teşekkür ederim.
Suriye halkının Beşar Esed rejimine
direnişi tam dört yıl önce bugünlerde başladı. Aradan geçen
süre içinde yaklaşık 300 bin Suriyeli katledildi. Bu katliamda masum
insanlara ağır silahlarla ateş ettiren, sivillerin üstüne
fıçı bombası atılması emrini veren Esedin
ağır sorumluluğu vardır ve Esed eli kanlı bir katildir
ancak AKP sözcülerinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğanın hep
ileri sürdüğü gibi, hayatını kaybeden 300 bin kişinin hepsi
Esed tarafından katledilmiş değildir, yaklaşık
yarısı AKP iktidarının desteklediği fanatik militanlar
tarafından katledilmiştir. 300 bin kişinin hepsinin Esed
tarafından katledildiğini söylemek, Nusra Cephesi ve IŞİD
militanları tarafından sadece Alevi olduğu için canlı
canlı ciğerleri deşilerek katledilen sivilleri görmemek
demektir. AKP bu büyük yalana herhâlde Suriyedeki ağır
sorumluluğunu örtmek için başvuruyor ama bilsinler ki o sorumluluktan
asla kurtulamayacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METİNER (Adıyaman) Son kullanım
tarihiniz geçti sizin.
BAŞKAN Sayın Gök
7.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
Parlamentonun 10/3/1972 tarihinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnan hakkındaki idam cezalarını onaylamasının
üzüntüsünü bir kez daha yaşadıklarına ve iç güvenlik paketinin
derhâl geri çekilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, bundan tam kırk üç yıl önce, 10 Mart 1972
tarihinde bu Parlamento Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan
hakkındaki idam cezalarını onayladı. Aradan geçen süre
içerisinde idam cezalarının yarattığı mağduriyet
ve haksızlık herkes tarafından benimsenmiş durumda. Bugün
Parlamentomuz bu kararı almanın büyük üzüntüsünü bir kez daha
yaşıyor. Ancak Sayın Başkan, bugünlerde görüşülen iç
güvenlik paketiyle, yargı kararı olmaksızın dahi polise ve
valilere verilen yetkilerle, Türkiye'de yaşayan 77 milyon insanımız
etkisiz kılınabileceği bir ortama doğru çekilmek isteniyor.
Böyle bir ortama Parlamentonun izin vermemesi gerekir. Kırk üç yıl
önce yaşanmış bu acı olayın bugün de
hatırlanması ve iç güvenlik paketinin derhâl geri çekilmesini talep
ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Halaman
8.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın, Adana-Kozan
yolunun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım,
teşekkür ederim.
Başkanım, ben bunu çok da söylüyorum ama bir
türlü de yapan da olmuyor. Bizim bu Adana-Kozan arası var, 55 kilometre.
Bu Hükûmet duble yol yapacağım dedi. Bu yolun kenarlarına da
-bizim Hacıbeyli ile Sarıçam mahallesi var, köydü mahalle oldu,
buraya- refüj, ondan sonra bir de istinat duvarı
Ya,
yapmadıkları için sürekli kaza bela çok oluyor. Muhtarlar sürekli
şikâyetçi. Karayolları 5. Bölge Müdürlüğü var, bu da Mersinde.
Ya, sürekli de söylememize rağmen yapmıyorlar, sizin
aracılığınızla söylesek acaba yaparlar mı
Sayın Başkanım?
BAŞKAN Bir bakalım.
ALİ HALAMAN (Adana) Oldu, teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Öz
9.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZ (Mersin) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın
Aytuğ Atıcının Mersin Şehirlerarası Terminal
İşletmeciliğiyle alakalı vermiş olduğu bir bilgi
üzerine söz aldım. Doğrudur. Mersin Şehirlerarası Terminal
İşletmeciliği bundan önceki süreçte Mersinde yerel yönetimden
sorumlu olan Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yapılmış ve
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı, özellikle eski
Büyükşehir Belediye Başkanını ve
yardımcısını açılışında birlikte olmaya
davet etmiş nezaket gereği fakat kendileri katılmayı uygun
bulmamışlardır. Sonuçta, bu yapılmış olan
Şehirlerarası Terminal İşletmeciliği bir ihale
karşılığında verilmiş, daha önceki terminal
fiyatından çok daha misli misli fazla bir paraya verildiği
doğrudur ancak burada kazanan Mersin ve Mersin Büyükşehir Belediyesi
olmuştur. İhaleyle verildiği için -ihaleye girenler
arasında- yüksek meblağlı bir alım olduğu için daha
önceden Mersindeki bu işletmenin ne kadar ucuza
kiralandığını da Mersin halkı görmüş oldu. Bunun
fiyatlara yansıyıp yansımayacağını zaman
gösterecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Vural...
10.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, dolar ve euro arasındaki parite
değişikliğinin hacca gidecek vatandaşlara menfi etkilerinin
ortadan kaldırılması için bir düzenleme yapılması
gerektiğine, İzmir Valiliğinin özgürlükleri kısıtlayan
bazı uygulamalarına ve Çanakkalede yolsuzlukları
eleştirdiği için işten çıkarılan taşeron
işçisine yapılan işlemin geri alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, vatandaşlarımız
hac görevini yerine getirecekler, bunun için kuraya girenler, çıkanlar
büyük umutla hac görevini yerine getirme heyecanı içerisinde,
şimdiden hepsini kutluyorum ancak maalesef, dolar-euro paritesinden
dolayı euro yerine dolar paritesiyle bu yükümlülüğün yerine
getirilmesi yaklaşık 1,5 milyar TL her bir vatandaşın
üzerinde bir mali yük teşkil edecektir. Dolayısıyla, dolar ve
euro arasındaki bu parite değişikliğinin hac
farizasını yerine getirecek vatandaşlarımıza menfi
etkilerinin ortadan kaldırılması amacıyla bir düzenleme,
bir yaklaşım tarzının benimsenmesi gerekir.
Bir diğer konu da, İzmirde, maalesef,
açıkçası AKP İl Başkanı gibi hareket eden vali, siyasi
parti, dernek, STKların kendi binalarının önünden farklı
yerde basın açıklaması yapmasını engellemiştir,
yasaklamıştır. Gerçekten, İzmir bir özgürlük
ortamıdır. Dolayısıyla, bu konuda STKlara, partilere
getirilen bu kısıtlama bir sıkıyönetim yasası gibidir.
Bir diğer taraftan da Çanakkalede, maalesef, bir
taşeron işçi bir hanımefendi yolsuzlukları eleştirdi
diye ekmeğinden edilmiştir. Böyle zulüm kesinlikle kabul edilemez,
yazıklar olsun diyorum! Bu bakımdan da ivedilikle Çanakkalede asgari
ücretle çalışan bu taşeron işçisine yapılan
işlemin ileriye alınması gerektiğini bu vesileyle de ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öner, buyurunuz.
VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in,
9/3/2015 tarihli 72nci Birleşimdeki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin konuşması
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
72nci Birleşimde yanlış ifadelerim var, onları
düzeltmek üzere söz aldım. Öncelikle, Isparta Milletvekilimiz -çok da
kısmetsiz- Sayın Recep Özele çok çok teşekkürler ediyorum.
Sayın Bülent Turanla ilgili olarak Sen bir yandan
Mekkede bir yandan Mecliste görünen adamsın. demiştim. Recep Özel
düzeltmiş: Bülent Turan değildi o, yanlış
hatırlıyorsun. Gerçekten Bülent Turan değil, bir başka
arkadaşımızmış. Ancak, 128inci Birleşim, 4
Ağustos 2014 Pazartesi günü Başkan Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı yoklama üzerine Toplantı yeter sayısı
vardır. diyor. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: derken CHP ve
MHP sıralarından Okutun. çağrısı var; Grup
Başkan Vekili Sayın Muharrem İnce, Grup Başkan Vekili
Sayın Oktay Vural. Başkan - Peki, pusulaları okuyalım.
Mehmet Erdoğan? Burada. Bülent Turan? Yok. Bir arkadaşımızın
ismi daha okunuyor: Yok. Bir milletvekilimiz de Vay sahtekârlar, vay! diye
sesleniyor.
Gerçekten burada olmadığı hâlde burada
görünen arkadaşlarımızdan biri Bülent Turan Mekkede
değilmiş. Zaten Mekkede olmasına
şaşırırdım, nasıl böyle bir adam aynı
zamanda hem Mekkede olabilir diye. (x)Bunu
düzeltiyorum, Recep Özele teşekkür ediyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) İlk defa teşekkür
ediyorsun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Evet efendim, candan.
Bir de Berkin Elvan maddesiyle ilgili olarak, iki
yıl altı aydan başlıyor. Sebep? tutuksuz yargılanmak
diye çıkmış, hâlbuki tutuklu yargılanmak olacaktı,
bunları düzeltiyorum.
Eskiden bir türkü vardı Gece gelme gündüz gel,
horozdan korkan oğlan. diye, şimdi yeni türkü çıkacak Yeni
yasalarla gel, sapandan korkan adam. diye.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve
24 milletvekilinin, Maliye Bakanlığının belediyelere
yönelik vergi incelemelerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1245)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Maliye Bakanlığı vergi
müfettişlerinin 21/12/2011 tarihli raporlarıyla İzmir
Büyükşehir Belediyesinin kira ve benzeri gelirlerinin haksız bir
biçimde kurumlar vergisine tabi tutulmak istenmesi ve ilgili belediyenin bir
daire başkanlığına bağlı ticari olmayan faaliyet
yürüten -yani kamu iktisadi kuruluşu olmayan- katı atık imal
tesislerinin kurumlar vergisi mükellefi addedilmesi gibi uygulamaların
Türkiye'de başka belediyelerde emsallerinin bulunup
bulunmadığını, vergide genellik ve eşitlik ilkelerinin
gözetilip gözetilmediğini Maliye Bakanına 8/2/2012 tarihli
yazılı soru önergemizle sormamıza rağmen, Maliye
Bakanı imzasıyla verilen 13/3/2012 tarihli yanıtta 213
sayılı VUK'un 5inci maddesinde düzenlenen "vergi
mahremiyeti" gerekçesine sığınılarak yanıt
vermekten kaçınılmıştır.
Son olarak Konak Vergi Dairesi Müdürlüğünün
14/9/2012 tarihli yazısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi
Çevre Sağlığı Daire Başkanlığına
bağlı olarak faaliyet gösteren Doğal Yaşam
Parkının hizmete girdiği 30/11/2008 tarihi itibarıyla
kurumlar vergisi mükellefi yapıldığı İzmir
Büyükşehir Belediyesine bildirilmiştir. Bu arada, 4982
sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince 6/4/2012 tarihi
itibarıyla İzmir Milletvekili Oğuz Oyan tarafından Ankara
ve İstanbul büyükşehirlerinin kira ve benzeri gelirlerinin
ayrıntılı dökümü istenmiş, her iki belediyeden de Nisan ve
Mayıs 2012'de yanıtlar gelmiştir. Buna göre, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin kira, kullanım hakkı geliri,
taşınır kira geliri, park yerleri işletme geliri, hal araç
geçiş geliri, tahsis geliri olmak üzere esas olarak kira, hak ve ücret
kapsamına giren türdeki gelirleri toplamının 2011 yılında
166.173.489 TL olduğu bildirilmiş; Ankara Büyükşehir
Belediyesininse kira gelirlerinin 2011 yılında 32.833.862 TL
olduğu bildirilmiştir.
İlgili belediyelere bu gelirlere
karşılık bir kurumlar vergisi ödeyip ödemedikleri, ödedilerse
miktarının ne olduğu, Maliye Bakanlığı vergi
denetim elemanları tarafından belediyelerinde bu konularda bugüne
kadar bir inceleme yapılıp yapılmadığı 5 Eylül
2012 tarihi itibarıyla gene İzmir Milletvekili Oğuz Oyan
tarafından sorulmuş, Ankara ve İstanbul Büyükşehir
Belediyelerinden sırasıyla 2 ve 9 Ekim 2012 tarihlerinde gelen
yanıtlara göre, her iki belediyenin de kira ve benzeri gelirleri üzerinden
kurumlar vergisi vermedikleri ve bu konuda vergi incelemesine tabi
tutulmadıkları anlaşılmıştır. Ankara
Büyükşehir Belediyesi, 2/9/2012 tarihli yanıtında daha
şümullü bir sonuca ulaşarak "Belediye kira gelirleri 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4. maddesinin (ı) bendi
gereğince kurumlar vergisinden muaftır." yanıtını
verebilmiştir. (Oysa 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun
ilgili madde ve bendinde düzenlenen, belediyelerin su, yolcu taşıma
ve mezbaha işletmeleridir. Burada kira gelirleriyle ilgili hüküm yoktur)
Ama demek ki bu belediyelerde ne bu gelirlerden kurumlar vergisi talep
edildiğine dair bir iz ne de vergi müfettişlerinin herhangi bir izi
bulunmaktadır.
Bütün bunlar ayrımcı ve baskıcı vergi
operasyonlarının sistematik olarak İzmir Büyükşehir
Belediyesini hedef aldığını göstermektedir. Bu
belgelenmiş çelişkili uygulamalar dikkate alınarak, Maliye
Bakanlığının belediyelere yönelik vergi incelemelerinde
çifte standart uygulayıp uygulamadığını, belediyelerin
ve benzeri faaliyetlerinin vergi karşısında eşit konumda
tutulup tutulmadıklarını yani vergide genellik ve eşitlik
ilkelerinin layıkıyla uygulanıp
uygulanmadığını, Maliye Bakanının elindeki
vergileme aracını muhalif belediyeler üzerinde baskı kurmak,
onları vergi kaçakçısı gibi gösterip kamuoyu önünde
yıpratmak ve onların gelirlerini haksız, eşitsiz uygulanan
vergilerle aşındırıp hizmetlerini sınırlandırmak
amacını taşıyan sistematik siyasi operasyonların bir
parçası olup olmadığını araştırmak üzere
Anayasanın 98, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Oğuz Oyan (İzmir)
2) İhsan Özkes (İstanbul)
3) Ali Serindağ (Gaziantep)
4) İlhan Demiröz (Bursa)
5) Celal Dinçer (İstanbul)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Hasan Akgöl (Hatay)
9) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
10) Ali Özgündüz (İstanbul)
11) Ali Demirçalı (Adana)
12) Tanju Özcan (Bolu)
13) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
14) Hülya Güven (İzmir)
15) Emre Köprülü (Tekirdağ)
16) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
17) Gürkut Acar (Antalya)
18) Haydar Akar (Kocaeli)
19) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
20) Hurşit Güneş (Kocaeli)
21) Turgay Develi (Adana)
22) Namık Havutça (Balıkesir)
23) Doğan Şafak (Niğde)
24) Osman Kaptan (Antalya)
25) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali
Ediboğlu ve 21 milletvekilinin, akademik ve idari personel ile
öğrencilerin sorunlarına çözüm bulunması ve haklarının
korunması amacıyla Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörünün
icraatlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1246)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1992 yılında kurulan Mustafa Kemal Üniversitesi
20nci kuruluş yılını kutlarken gerek üniversite akademik
ve idari personeli gerekse öğrenciler, Hatay kamuoyunda
tartışılan çok ciddi iddialarla birlikte anılmakta ve bu
kutlama aktiviteleri de gölgede kalmaktadır. Nitekim, üniversitenin
2012-2013 eğitim öğretim yılı akademik
açılış töreninin yapıldığı 15 Ekim 2012'de
EĞİTİM SEN, SES, DİSK, GENEL-İŞ, TMMOB İl
Temsilciliği ve Hatay Tabip Odasının ortak bir açıklama
yaparak Mustafa Kemal Üniversitesinde (MKÜ) korku cumhuriyeti
yaratıldığını belirterek üniversitede gerek akademik
gerek idari personele uygulanan baskılara, açılan hukuksuz
soruşturmalara ve bunun sonucunda verilen haksız cezaları
protesto etmesi dikkat çekmiştir.
Bu çerçevede;
1- 20nci kuruluş yılını kutlayan
MKÜ'de Profesör Doktor Hüsnü Salih Güder'in görev yaptığı son
iki yıl içinde gerek idari gerek akademik personelle ilgili kaç
soruşturma açılmış ve bu soruşturmalar sonucu ne gibi
cezalar verilmiştir?
2- Son iki yıldaki soruşturma sayısıyla
üniversitenin önceki on sekiz yıllık tarihindeki soruşturma
sayısı arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?
Son iki yıldaki soruşturma sayısının, önceki
dönemlerden fazla olduğu doğru mudur? Doğruysa nedenleri
nelerdir?
3- Profesör Doktor
Hüsnü Salih Güder'in göreve geldiği son iki yıllık süre
zarfında kaç akademik ve idari personelin üniversite ile ilişkisi
kesilmiştir? Gerekçeleri nelerdir?
4- Profesör Doktor
Hüsnü Salih Güder'in göreve geldiği son iki yıllık süre
zarfında kaç akademik ve idari personel emekliye ayrılmak zorunda
kalmıştır?
5- Profesör Doktor
Hüsnü Salih Güder'in Rektör olarak görev aldığı dönemde kaç
akademik ve idari personel MKÜ'den başka bir kuruma geçiş
yapmıştır? Bu kurum değişikliği yapmak zorunda
kalmasının nedeni nedir?
6- Kendi
yandaşlarına kadro sağlamada çok başarılı olan
Rektör, kendinden görmediği öğretim üyelerine kadro vermekte neden
zorlanmaktadır? Başka bir ifadeyle kendi yandaşı
olmadığı için kadro alamayan ve kimi profesör kimi doçent
kadrosuna atanmayı bekleyen kaç öğretim üyesi bulunmaktadır?
Bazı öğretim üyelerinin beş yıldır kadro beklediği
doğru mudur? Bu beş yılın üç yılı, Profesör
Doktor Hüsnü Salih Güder'in önceki Rektör Şerafettin Canda'nın
danışmanlığını yaptığı dönem
midir?
7- Profesör Doktor
Hüsnü Salih Güder'in Rektör olarak görev aldığı dönemde,
öğretim elamanı alımı, atanma ve yükseltilmesi ile süre
uzatımları konusunda uyguladığı nesnel kriterleri
nelerdir?
8- Profesör Doktor
Hüsnü Salih Güder'in Rektör olarak görev aldığı dönemde yurt
dışı görevlendirmelerde uygulanan nesnel kriterleri nelerdir?
Rektör, kendisine yakın öğretim elemanlarını yurt
dışı görevlendirmede cömert davranırken kendisine
yakın görmediği öğretim üyelerini görevlendirmede neden oldukça
cimri davranmaktadır? Bu konuda yaşanan taraflı tutumların
nedenleri nelerdir?
9- MKÜ'de, Profesör Doktor Hüsnü Salih Güder'in görev
yaptığı son iki yıl içinde öğrencilerle ilgili kaç
soruşturma açılmış ve bu soruşturmalar sonucu ne gibi
cezalar verilmiştir?
Yukarıda belirtilen sorulara cevap bulunması,
olumsuzluklar ve taraflı uygulamalarla ilgili mağdur olan gerek
üniversite akademik ve idari personeli gerekse öğrencilerin
sorunlarına çözüm bulmak ve haklarının korunması
amacıyla; MKÜ Rektörü ve icraatlarının
araştırılarak, alınabilecek tedbirlerin, çözüm önerilerinin
belirlenmesi ve uygulanması konularında, yüce Meclisimizin ve halkımızın
bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98'inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
2)
Ali Serindağ (Gaziantep)
3)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
4)
İlhan Demiröz (Bursa)
5)
Celal Dinçer (İstanbul)
6)
İhsan Özkes (İstanbul)
7)
Ali Demirçalı (Adana)
8)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
9)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
10)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
11)
Hülya Güven (İzmir)
12)
Tanju Özcan (Bolu)
13)
Hasan Akgöl (Hatay)
14)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15)
Gürkut
Acar (Antalya)
16)
Haydar Akar (Kocaeli)
17)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
18)
Turgay Develi (Adana)
19)
Namık Havutça (Balıkesir)
20)
Doğan Şafak (Niğde)
21)
Osman Kaptan (Antalya)
22)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş ve 20 milletvekilinin,
18 Mart Çan Termik Santralinin çalıştırılamaması
nedeniyle meydana gelen üretim kaybından kaynaklanan kamu zararı ile
sorumluların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1247)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çanakkale ili
Çan ilçesinde yer alan 320 megavat gücündeki, 18 Mart Çan Termik Santralinde
kullanılan, kömüre karıştırılan kireç taşının temininde yaşanan
sorunların çözülememesi nedeniyle, santral 28/8/2012'den bu yana
çalıştırılmamaktadır.
Çalıştırılamamanın sonucunda meydana gelen üretim
kaybı, kireç taşının temin edilememesine bağlı
olarak, santralin üretim kaybından kaynaklanan kamu zararının ve
sorumlularının tespiti ile santralin uzun vadeli tedarik
sorunlarının çözümündeki engellerin giderilmesine yardımcı
olmak amacıyla TBMM İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105inci maddeleri
ve Anayasa'nın 98inci maddesi uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
3) İzzet Çetin (Ankara)
4) Osman Taney Korutürk (İstanbul)
5) Orhan Düzgün (Tokat)
6) Turgut Dibek (Kırklareli)
7) Hasan Ören (Manisa)
8) Ömer Süha Aldan (Muğla)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Kazım Kurt (Eskişehir)
11) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
12) Muharrem Işık (Erzincan)
13) Musa Çam (İzmir)
14) Müslim Sarı (İstanbul)
15) Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
16) Gürsel Tekin (İstanbul)
17) Doğan Şafak (Niğde)
18) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
19) Engin Altay (Sinop)
20) Haydar Akar (Kocaeli)
21) Namık Havutça (Balıkesir)
Gerekçe:
Çanakkale ili, Çan ilçesinde Elektrik
Üretim A.Ş'ye (EÜAŞ) bağlı olarak faaliyette bulunan 18
Mart Çan Termik Santrali (Santral), katı yakıtlı bir enerji
üretim tesisi olup, yakıt olarak kömür kullanmaktadır. Santral,
akışkan yataklı bir termik santral olması nedeniyle yakma
esnasında kükürtdioksidin tutulması amacıyla belirli oranda
kömürle kireç taşı karıştırılarak yakma
işlemi gerçekleştirilmektedir.
Kireç taşı temini
sağlayan firmayla sözleşme süresinin 2011 yılı sonunda
bitmesi üzerine 13/12/2011 tarihinde yapılan ihale, 9/1/2012 tarihinde
idare tarafından iptal edilmiş,
aynı konuda bir firmanın şikâyeti üzerine Kamu İhale
Kurulunun (KİK) 19/1/2012 tarih ve 2012/UM.I-425 sayılı
Kararıyla da aynı kanıya varılarak ihalenin iptal edilmesi
gerektiği öngörülmüştür.
Aynı gelişmeler 28/2/2012 tarihinde ilan edilen kireç
taşı temini ihalesi için de geçerli olmuş, 17/5/2012 tarihinde
aynı firmanın itirazı üzerine KİK tarafından 4/6/2012
tarihinde karara bağlanmadan önce idare tarafından iptal
edilmiştir.
Son olarak, santralin bağlı olduğu EÜAŞ Genel
Müdürlüğü tarafından 2/9/2012 tarihinde ilana çıkılarak
27/12/2012 tarihinde yapılacak ihaleyle 1,5 milyon ton kireç
taşı alınacağı duyurulmuştur.
İdarenin her iki ihaleyi de iptal ettiği ve nedenlerini 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun ilkinde 16, ikincisinde de 5inci
maddesine dayandırdığı dikkate
alındığında idarenin basiretsizliği olarak
değerlendirilebilecek bu tutumu doğrulayan başka gelişmeler
de bulunmaktadır. Sözgelimi, aynı dönemde Türkiye Şeker
Fabrikaları Anonim Şirketince muhtelif illerdeki bağlı
fabrikalar için kireç taşı temini amacıyla 21 ihale
yapılmış ve bu ihalelerde 13 bin-50 bin ton arasında kireç
taşı temin edilmiştir. Sözü edilen miktarlardaki kireç
taşı alımları santralin uzun vadeli ihtiyacını
karşılayacak yeterlikte olmasa da, Şeker Fabrikaları
örneğinde olduğu gibi, kısa vadeli benzer miktardaki
alımlarla santralin 28/8/2012 tarihinden bu yana çalışması
sağlanabilirdi.
Ancak 27/12/2012 tarihinde yapılacak olan kireç taşı
alım ihalesiyle ilgili sözleşme tasarısının 10.3.1.
maddesinde yüklenicinin sözleşmenin imzalanmasını müteakip yüz
elli gün içinde işe başlayacağı ve kısmi teslimatlar
hâlinde işi altmış ay içerisinde tamamlayacağı
öngörülmüştür. İhaleyi alan yüklenicinin işe başlaması
süresini sonuna kadar kullanması durumunda santralin Mayıs 2013'e
kadar faaliyete geçemeyeceği, dolayısıyla 320 megavat gücündeki
bu santralin yaklaşık dokuz ay boyunca devre dışı
kalmış olacağı açıktır.
Şeker Fabrikaları örneğinde olduğu gibi, kireç
taşı ihtiyacı olan diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında (Örneğin EÜAŞ'a bağlı Kemerköy ve
Yeniköy Santralleri vd.) herhangi bir tedarik sorunu yaşanmazken sadece
söz konusu santralde yaşanan bu soruna bağlı olarak oluşan
kamu zararının ve sorumlularının tespiti ile santralin uzun
vadeli tedarik sorunlarının çözümündeki engellerin giderilmesine
yardımcı olmak amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir
konuyu arz etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisine 9-20 Mart tarihleri arasında
ziyaretçi yasağı getirilmesiyle ilgili karara ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, milletvekillerine
ve gruplara 20 Marta kadar vatandaşın Meclise ziyareti
yasaklanmış. Yani ben halkla böyle bir dönem içerisinde ziyaretini
kesen bir Parlamentonun doğru olmadığını
düşünüyorum. Bu kadar, milletvekilinin seçim dönemi, dertleri olacak,
bunları anlatacak da yani böylesine bir dönem içerisinde vatandaş
varlığını Mecliste hissettirmezse nerede hissettirecek?
Bununla ilgili ziyaretçi yasağı geliyor. Bu ziyaretçi
yasağının anlamı nedir? Parlamentoya ziyaretçi
yasağıyla ilgili husus sadece ve sadece, ancak ve ancak belki bütçe
sırasında bir gelenek oluştuğu için yapılabilmektedir.
Ama böylesine bir dönem içerisinde ziyaretçilere yasaklanması uygun
değil.
Ayrıca, bir de gruplara da gönderiliyor. Bizim
temsil görevimiz var. Böyle bir şey olabilir mi? Yani ben Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunu temsil ediyorum, ziyaretçi yasağı var diye
Partimin temsil görevi var. Sivil toplum örgütleri geliyor, derdi olanlar
geliyor, komisyonda olanlar geliyor. Bir partinin kendisiyle ilgili bir temsil
görevini bile engelleyecek şekilde ziyaretçilerin yasaklanması ve bu
konuda parti gruplarının âdeta birilerini ricacı konumuna
düşürmesi kabul edilebilir gibi değil. İvedilikle bu konuda bu
yanlıştan dönülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bunu arz etmek için söz aldım. Çok teşekkür
ediyorum.
12.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
Türkiye Büyük Millet Meclisine 9-20 Mart tarihleri arasında ziyaretçi
yasağı getirilmesiyle ilgili karara ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, biz de az
önce, koridorda, tesadüfen, bir emniyet mensubu
arkadaşımızın getirdiği bir yazıyla bunu
öğrendik. Yani bu davet ne zaman yapıldı? Ve bizim idare
amirimizin de olmadığı bir ortamda, 9 Mart-20 Mart arasında
ziyaretçi yasağının getirilmiş olduğunu tesadüfen Meclise
girerken öğrenmiş bulunuyoruz.
Şimdi, Meclisimizin artık son dönemi. Bu
Meclisin bütçe dönemlerinde belki çalışması için hep beraber
ortaklaşa aldığımız bir kararın şimdi
artık son aya, son günlere şamil edilmesini haklı kılacak
hiçbir gerekçe yoktur. Birçok seçmenimiz bu konuda tepki göstermeye
başlamıştır çünkü öğrenmişler bu kararı.
Bizim önümüzdeki haftalarda grup toplantılarımız var.
Milletvekillerimiz her gün odalarında seçmenleriyle buluşmak için
onları bekliyorlar yani kapıları kapalı değil ki
milletvekillerimizin. Doğal olarak seçmenler de milletvekillerini ziyaret
etmek istiyor, sorunlarını anlatmak istiyor ama böyle bir uygulama
bir anda kapıda polislerle, emniyet güçleriyle ziyaretçileri ve bizleri
karşı karşıya getirecektir. Benim az önce haberim oldu.
Yani ana muhalefet partisinin grup başkan vekilinin az önce, tesadüfen
haberinin olduğu bir konuyu konuşuyoruz.
Böyle bir uygulamayı kabul etmemiz mümkün
değildir. Bizim ziyaretçilerimiz gelecektir ama Meclisimiz bu kararı
derhâl geri almalı ve değiştirmelidir.
BAŞKAN İleteceğim.
Teşekkür ederim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yani AKP milletvekilleri
ziyaretçi istemiyorsa
OKTAY VURAL (İzmir) Onlara ayrı bir önlem
alsınlar, yasak konsun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bizimkilere engel
olamazlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kendi adamlarına yasak
koysunlar yani tutamıyorlar herhâlde.
OKTAY VURAL (İzmir) Bize, benim milletvekilimin
halkla görüşmesini hangi sıfatla engelliyorlar? Böyle bir şey
olur mu!
BAŞKAN İleteceğim.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
A) Meclis Araştırması
Önergeleri (Devam)
3.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaş ve 20 milletvekilinin, 18 Mart Çan Termik Santralinin
çalıştırılamaması nedeniyle meydana gelen üretim
kaybından kaynaklanan kamu zararı ile sorumluların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1247)
(Devam)
BAŞKAN Araştırma önergeleri
bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine
düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine
ilişkin duyurusu
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 16 Mart 2015
Pazartesi günü saat 18.00e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının dört tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Kenyanın başkenti Nairobide
21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan Engellilerin
Katılımı İçin Küresel İttifak konulu konferansa
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1713)
4/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kenya'nın başkenti Nairobi'de 21-23 Nisan 2015
tarihlerinde "Engellilerin Katılımı İçin Küresel
İttifak" konulu bir konferans düzenlenecektir.
Söz konusu konferansa katılım
sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
MEHMET GÜNAL (Antalya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının ilk okunan tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, Karar yeter sayısı
vardır.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Almanya Federal Cumhuriyeti Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti Meclis Başkanlığı tarafından
17/3/2015 tarihinde Almanyanın Düsseldorf şehrinde düzenlenecek olan
Kuzey Ren Vestfalya ve Türkiye Arasında Kardeş Şehirler
Uygulaması- Parlamenter Görüşmesi konulu toplantıya
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1714)
4/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Almanya Federal Cumhuriyeti Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti
Meclis Başkanlığı tarafından 17 Mart 2015 tarihinde
Almanya'nın Düsseldorf şehrinde "Kuzey Ren Vestfalya ve Türkiye
Arasında Kardeş Şehirler Uygulaması- Parlamenter
Görüşmesi" konulu bir toplantı düzenlenecektir.
Söz konusu toplantıya katılım sağlanması
hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından Avrupa Parlamentosu
Anayasal İşler Komitesi ve Dışişleri Komitesi iş
birliğiyle 23-24 Mart 2015 tarihlerinde Belçikanın başkenti
Brükselde düzenlenecek olan Sürdürülebilir Demokrasi İçin Siyasi Kültürün
Geliştirilmesi ve Siyasi Diyalogun Arttırılması konulu
parlamentolar arası seminere katılım sağlanmasına
ilişkin tezkeresi (3/1715)
5/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosu (AP) Katılım Öncesi Eylem
Birimi tarafından Avrupa Parlamentosu Anayasal İşler Komitesi ve
Dışişleri Komitesi iş birliği ile 23-24 Mart 2015
tarihlerinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de "Sürdürülebilir
Demokrasi için Siyasi Kültürün Geliştirilmesi ve Siyasi Diyalogun
Arttırılması" konulu Parlamentolar Arası Seminer
düzenlenecektir.
Söz konusu seminere katılım
sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Elektronik cihazla oylama
yapacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
Buyurunuz.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının üçüncü okunan tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Amerika Birleşik Devletlerinin
New York şehrinde 9-13 Mart 2015 tarihlerinde Birleşmiş
Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonunun 59uncu Dönem Toplantısına
milletvekillerinden oluşan bir heyetin katılmasının Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 4/3/2015 tarihli
95 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/1716)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Amerika Birleşik Devletlerinin New York
şehrinde 9-13 Mart 2015 tarihlerinde Birleşmiş Milletler (BM)
Kadının Statüsü Komisyonunun 59uncu Dönem Toplantısına
milletvekillerinden oluşan bir heyetin katılması Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 4/3/2015 tarihli ve 95
sayılı Kararıyla uygun bulunmuştur.
Söz konusu programa katılım, 28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 10'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
Başkanı
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Gök, Sayın Şeker, Sayın Toprak,
Sayın Küçük, Sayın Çetin, Sayın Atıcı, Sayın
Aygün, Sayın Haberal, Sayın Ağbaba, Sayın Tayan, Sayın
Aksünger, Sayın Bayraktutan, Sayın Öner, Sayın Günal, Sayın
Tamaylıgil, Sayın Özkes, Sayın Akar, Sayın Işık,
Sayın Türkoğlu, Sayın Belen.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
C) Tezkereler (Devam)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Amerika Birleşik Devletlerinin
New York şehrinde 9-13 Mart 2015 tarihlerinde Birleşmiş
Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonunun 59uncu Dönem
Toplantısına milletvekillerinden oluşan bir heyetin
katılmasının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 4/3/2015 tarihli 95 sayılı Kararıyla uygun
bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1716) (Devam)
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, Bingöl
Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektör
yönetiminden kaynaklı sorunların araştırılması
amacıyla 5/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 10/3/2015 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5 Mart 2015 tarihinde Bingöl Milletvekili Grup
Başkan Vekili İdris Baluken tarafından verilen (1721 sıra
no.lu), Bingöl Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektör
yönetiminden kaynaklı sorunların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 10/3/2015 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
önerisinin lehinde Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.
Buyurunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, salonda uğultu var.
Eğer müdahale ederseniz
Bu şekilde konuşamayacağım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sohbetleri
dışarıda yapalım lütfen.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Burada çok önemli bir konu görüşeceğiz.
Duyarlı olan milletvekillerinin cankulağıyla bu önergeyle ilgili
konuşmaları dinlemelerini ve ona göre bir tutum belirlemelerini
özellikle rica ediyoruz.
Bingöl Üniversitesinde yaşanan sorunları
anlatabiliriz ama aslında Türkiyenin her tarafındaki üniversitelerde
yaşanan sorunlar, öğrenciler üzerindeki baskılar ve bugün
gelmiş olduğu aşamayı burada mümkün olduğunca sizlerle
paylaşacağız.
Değerli milletvekilleri, Bingöl Üniversitesinde tam
on beş gündür 16 öğrenci süresiz, dönüşümlü açlık grevine
başlamış durumda. Bu ülkedeki demokrasi ayıplarına
iktidarınız döneminde bir ilki daha eklemeyi
başardınız. Bu ülkede, baskılardan dolayı,
rektörlerin, üniversite yönetimlerinin keyfî tutumlarından dolayı
üniversite öğrencilerini açlık grevine götüren bir iktidar olarak
tarihe isminizi yazdırdınız.
Bingöl Üniversitesinde başlayan bu açlık grevi
direnişi, şu anda giderek yaygınlaşarak, Türkiyenin
neredeyse pek çok üniversitesinde büyüyerek bir gündem yaratma durumuna
gelmiştir. Kocaeli Üniversitesinde, Çanakkale Üniversitesinde, Çorumdaki,
Adanadaki, İskenderundaki, Bitlisteki pek çok üniversitede şu anda
yüzlerce öğrenci genç bedenlerini açlığa
yatırmış, sesini Hükûmete ve Meclise duyurmanın çabası
içerisinde kendi taleplerini haykırmaya çalışmaktadır.
Maalesef bu konuda ne Hükûmetten ne Meclisten bugüne kadar Halkların
Demokratik Partisinin söylemleri ya da burada, kürsüde ifade ettikleri dışında
hiçbir şey duymuş değiliz.
Öğrencilerin talepleri son derece nettir. Bingöl
Üniversitesindeki öğrencilerin talepleri, aynı zamanda Kocaeli
Üniversitesindeki, Çorum Üniversitesindeki, Çukurova Üniversitesindeki
öğrencilerin de talepleridir.
Dört temel talep dile getiriyor bu öğrenciler.
İnanın ki bu talepleri buradan dile getirirken ben bir milletvekili
olarak hicap duyuyorum, utanıyorum. Öğrencilerin özgürce basın
açıklaması yapma hakkıyla ilgili talebini, bu ülkenin demokratik
geleceğini düşünen bir milletvekili olarak burada, bu kürsüden bir
talep olarak dile getirmekten utanıyorum.
Öğrencilerin özel güvenlik elemanlarının
baskılarının devre dışı kalmasıyla ilgili
taleplerini dile getirirken burada ben utanıyorum.
Öğrencilerin üniversiteye rastgele polisin
girmemesi, polisin girdiği durumlarda üniversite kampüsünde
öğrencilere işkence uygulamamasıyla ilgili taleplerini burada
dile getirirken ben utanıyorum.
Yine, öğrencilerin katıldıkları bir
basın açıklamasından dolayı rektörün ve üniversite
yönetiminin keyfî tutumundan kaynaklanan uzaklaştırma cezaları
başta olmak üzere antidemokratik uygulamalarının
kaldırılmasıyla ilgili taleplerini buradan dile getirirken
utanıyorum.
Bir üniversitede zaten bunlarla ilgili talepler yerine
getirilmemişse o üniversitenin üniversite olma hüviyeti ortadan
kalkmıştır. Dediğim gibi, sadece Bingöl Üniversitesinde
değil, Çorumda da, Çanakkalede de, Kocaelinde de, Çukurovada da
aynı durum söz konusu. Öğrenciler, rektör ve rektör yönetiminin keyfî
baskıları, uygulamaları, uyguladıkları cezalar,
polisin kampüs içerisinde terör derecesine varacak olan işkence yöntemleri
ve demokratik haklarını kullanmayla ilgili Meclise, Hükûmete
seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bugüne kadar bu sesin
duyulmamış olması çok büyük bir ayıptır.
Bu araştırma önergemizle, biz, Türkiyedeki
bütün üniversite öğrencilerinin taleplerine bu Meclisin kayıtsız
kalamayacağını, duyarlı olacağını göstermek
zorundayız. Dolayısıyla, başta iktidar partisi olmak üzere
diğer muhalefet partilerinden de bu önergemize destek beklediğimizi
ifade etmek istiyorum.
Bakın, değerli milletvekilleri, Bingöl
Üniversitesinde başlayan sürecin özeti şudur: Bingöl Üniversitesinde
öğrenciler, Dicle Üniversitesinde katledilen bir arkadaşları
için, Aydın Erdemin polis kurşunuyla infaz edildiğini protesto
etmek için basın açıklaması yaptılar, o basın
açıklamasından dolayı uzaklaştırma cezaları
aldılar; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü
vesilesiyle -ki, şu anda Türkiyenin en önemli gündemi kadına yönelik
şiddettir- kadına yönelik şiddetle ilgili bir basın
açıklaması yaptılar, uzaklaştırma cezalarıyla
karşılaştılar; 21 Martta üniversite kampüsünde herhangi bir
şiddet olayının olmadığı Nevroz
kutlamalarında bulundular, üniversite rektörünün ve üniversite yönetiminin
soruşturma süreçleriyle karşı karşıya kaldılar.
Şimdi, bu üniversite yönetimi hem YÖKe hem de Hükûmet yetkililerine yalan
yanlış bilgiler aktararak orada sanki farklı birtakım
şeyler varmış gibi birtakım algılar yaratmaya çalışıyor.
Güya bazı öğrenciler Burası Kürdistandır, burada
batıdan gelen öğrenciler okuyamaz. demiş de, o nedenle
bazı öğrencilere şiddet uygulamış da, akademik
personele, akademisyenlere bu yönlü baskı uygulamış da
üniversite yönetimi de bununla ilgili bir süreç geliştirmiş. Bunun
tamamının yalan yanlış bilgiden kaynaklandığını
ve sizi yanıltmaya yönelik olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakın, elimde bir belge var, bu belge Bingöl
Üniversitesi Rektörlüğü tarafından öğrencilere gönderilmiş
bir belge -utanç duyuyorum yani bunu buradan okurken de utanç duyuyorum-
Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve
Dayanışma Günü kapsamında üniversite yerleşkesinde izin
verilmeyen toplu yürüyüşe katıldığınız,
basın açıklamasına katıldığınız için
hakkınızdaki soruşturma süreciyle ilgili bir belge. Bu, sizin
adınıza bir utanç belgesidir. Bu süreçle ilgili ben YÖK
Başkanıyla görüştüm. YÖK Başkanı basın
açıklamasıyla ilgili, öğrencilerin demokratik hakkını
kullanmasıyla ilgili durumdan utanç duyduğunu ifade ediyor.
Bakın, hem Hükûmetinizi hem rektörü, üniversite
yönetimini uyarıyoruz. Açlık grevinde olan bu öğrencilerin bir
kılına zarar gelirse inanın ki bu durumun altında
kalırsınız. Hepimiz özellikle öğrencilerin karşı
karşıya kaldığı bu baskılar ve özellikle on
beş gündür bedenlerini açlık grevine yatırmalarıyla ilgili
sabrımızın son noktasındayız. Bu duruma başta
Millî Eğitim Bakanı olmak üzere, Başbakanın derhâl el
atması lazım. Bir ülkede üniversite öğrencileri açlık
grevindeyse, bir Hükûmet sırtını dönüp duyarsız bir
yaklaşım içerisinde olamaz. Ben burada Bingöl Üniversitesiyle ilgili
defalarca, yapılan yolsuzlukları, usulsüzlükleri, rektörün aile
şirketi uygulamasını dile getirdim, onların
yazılı belgeleri bizde. Akademiden gelen Bingöl milletvekiliniz var,
ona sorun. Bingöl Üniversitesinin nasıl aile şirketine
döndüğünü, rektörün soyadından kaç akademisyenin o üniversitede
nerede istihdam edildiğini, rektörün oğlunun bir günlük bir
çalışmayla nasıl usulsüz bir şekilde öğretim görevlisi
kadrosuna alındığını, Bingöl Üniversitesi bünyesinde
kurulan fizik tedavi rehabilitasyon bölümüyle ilgili elde edilen döner
sermayenin nasıl rektörün hesabına
yatırıldığını, rektörün usulsüz nasıl makam
aracı aldığını, Cumhurbaşkanı
sarayını kıskandıracak şekilde, üniversite kampüsü
içerisinde nasıl trilyonluk konut yaptırdığını
bize güvenmiyorsanız kendi milletvekilinize sorun. Bu yolsuzluklar ve
usulsüzlükler almış başını gidiyor. Orası bir
ailenin üniversitesi değil. Hele hele bir polis üniversitesi
yapılmaya çalışılan antidemokratik bir kurum hiç
değil. Eğer öyle bir gayret varsa o gayretin önünde en önce bizim
durmamız lazım, bütün Meclisin durması lazım. O nedenle
burada kısıtlı bir süre içerisinde özetlemeye
çalıştığım bu yolsuzluklar, usulsüzlükler,
öğrencilere baskı ve zulümle ilgili Bingöl Üniversitesi başta
olmak üzere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
bütün üniversiteleri
incelemek üzere bir araştırma komisyonunun kurulmasını
talep ediyoruz. Bu konuda da başta akademisyen olan milletvekilleri olmak
üzere her 4 siyasi partinin ortak bir şekilde destek vermelerini talep
ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde Amasya Milletvekili Sayın Avni Erdemir
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP Grubunun, Bingöl Üniversitesindeki
yolsuzlukların araştırılmasıyla ilgili vermiş
olduğu önerge hakkında AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarları olarak biz, ülkenin kaderi ve geleceğiyle eğitim
arasında yakın bir ilişki olduğuna yürekten inanıyoruz
ve bu inançla eğitime hep büyük önem verdik, bütçeden en büyük payı
hep eğitime ayırdık.
Değerli arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki
üniversiteler bilimi üreten, öğreten ve bilimi toplumla paylaşan
kurumlardır. Bu yönüyle beşerî ve iktisadi kalkınmanın
ancak bilimsel kalkınmayla, üniversitelerin varlığıyla
mümkün olduğuna da inanıyoruz. Bu anlayışla, 2002den beri
yükseköğretimde de önemli gelişmeler yaşandı.
İllerimizi üniversite ile buluşturmak istedik ve her ile üniversite
açtık, üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Evet, AK PARTİnin
üniversite vizyonu sayesinde bugün üniversitesi olmayan ilimiz yok.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 2002
yılında, maalesef, 53 devlet, 23 vakıf üniversitesi olmak üzere
toplam 76 üniversitemiz vardı. Bugün, 104ü devlet, 72si vakıf olmak
üzere toplam 176 üniversitemiz var. AK PARTİ iktidarı öncesi
Türkiyede 76 üniversite vardı; evet, 176ya çıktı bu sayı.
Bu şu demek, AK PARTİ iktidarı Türkiyede 100 yeni üniversite
kurdu demek.
Değerli arkadaşlar, hedefimiz, üniversite
çağına gelmiş her evladımıza üniversite
kapısını sonuna kadar açmak; bütün hedefimiz bu.
Değerli arkadaşlar, evet, personel
yapısına baktığımız zaman, 2002 yılında
76 bin olan öğretim elemanı sayısı, bugün 143 bini
aşmış durumda.
Değerli arkadaşlar, evet, 2002de YÖK bütçesi
2,5 milyar liraydı; 2015 yılındaysa bütçemize
baktığımızda 18,5 milyar. Evet; 2,5 milyar liradan 18,5
milyar liraya çıkmış bir yükseköğretim bütçesi var. Yani
7,5 kat artmış bir yükseköğretim bütçesi var AK PARTİ
iktidarında.
Değerli arkadaşlarım, yine, 2002de
üniversite bütçesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 0,71 idi;
bugün, 2015te 0,95e yükselmiştir bu oran.
Değerli arkadaşlar, 2002de YÖK bütçesinin
konsolide bütçe içerisinde payı 2,54 idi; 2015 yılında bu oran
3,91e yükselmiştir.
Diğer taraftan, öğretim
elemanlarımızın özlük haklarında önemli iyileştirmeler
yapılmıştır. Kısaca, son on üç yılda,
üniversitelerimizde hayal edilemeyecek gelişmeler yaşandı.
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlarım; HDP Grubunun Bingöl Üniversitesindeki yolsuzluk
iddialarını da elbette önemsiyoruz. Zira biz, yolsuzluk ile bilimin,
yolsuzluk ile kalkınmanın bir arada olamayacağını da
biliyoruz. Yolsuzluğun, toplumun maddi, manevi bütün değerlerini
kemiren bir hastalık olduğunu da biliyoruz. Yolsuzluğun
yoksulluğun davetçisi olduğunu biliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yine, şunu
unutmamamız gerekiyor ki yargıya intikal etmiş olan bu konunun
da AK PARTİ iktidarı olarak sonuna kadar takipçisi
olacağız.
Elbette, üniversitenin olmazsa olmazı özgür
düşüncedir, buna da inanıyoruz ancak özgürlük-güvenlik dengesinin de
önemli olduğunu biliyoruz. Güvenliğin olmadığı,
şiddetin egemen olduğu yerde özgür düşüncenin, bilimin asla
olamayacağını da biliyoruz, bunu da unutmamamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, siz de takdir edersiniz ki
bir ay sonra Türkiyede seçim çalışmaları başlayacak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatile girecek. Bugün kuracağımız
bir araştırma komisyonunun faaliyetini yürütme imkânının
olmadığını da görüyoruz. Bir ay sonra hiçbirimiz burada
yokuz, hepimiz alandayız, arazideyiz.
Değerli arkadaşlarım, evet, milletimizin
yasalaşmasını beklediği,
sabırsızlandığı yasalar var bugün. Onun için,
Meclisimiz bir an önce gündemine geçmelidir diyorum ve AK PARTİ Grubu
olarak araştırma önergesinin aleyhinde olduğumuzu bildiriyor,
hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
lehinde Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı...
Buyurunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, bilimi yaşamın
rehberi edinen, üniversiteleri kadro, rant ve ailesi için çıkar
kapısı değil de bilim yuvası olarak kabul edenleri ve
siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını sözde sağlam iradenin
gölgesine borçlu olmayan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bingölden bir çığlık yükseliyor. Ben de dört yıldır
Bingölün gönüllü milletvekili olarak görev yapıyorum.
Çığlığı atan kim? Çığlığı
atan Bingöl üniversite öğrencileri yani geleceğimizi emanet
edeceğimiz gençlerimiz. Ne diyor bu gençler korkusuzca ve yiğitçe?
Diyorlar ki: Bingöl Üniversitesinde baskılar var, Bingöl Üniversitesinde
yolsuzluk iddiaları var, Bingöl Üniversitesinde rektörlük yönetiminden
kaynaklı sorunlar var. Bu çığlığı duyan
milletvekilleri de diyor ki: Gençlerin bu
çığlığını duyalım, kafamızı kuma
gömmeyelim, gelin, bir araştıralım. Birazdan AKP
milletvekilleri büyük ihtimalle -umarım yapmazlar ama, buraya not düşmek
üzere söylüyorum- hayır, buna gerek yoktur diyecekler. Neden? Çünkü AKP
Grubu adına konuşan hatip bu iddiaların çok da önemli
olmadığını, 17-25 Aralıkta bu Türkiye'nin neler görüp
geçirdiğini, bunların devede kulak tüyü bile
olmadığını burada bizlere farklı cümlelerle anlatmaya
çalıştı.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Yanlış anlamışsınız.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Peki, üniversite
öğrencilerinin bu çığlığını kimin
duyması gerekiyor? Elbette öncelikle Hükûmetin duyması gerekiyor.
Duyuyor mu Hükûmet yetkilileri ve Hükûmetin milletvekilleri? Hayır.
Sıralara bakacak olursanız, kimisi yeniden milletvekili olabilmek
için çalışmalar yapıyor, sarayın kapısını
aşındırıyor, kimisi de eğer milletvekili olma ümidini
kaybetmişse Acaba saraya girebilir miyim?in derdine düşmüş duruma.
Bingöl Üniversitesi özelinde yaşanan ve birazdan
sizlere anlatacağım bu konular aslında ülkemizdeki bütün
üniversitelerin sorunlarıdır ve ne yazık ki, ne acıdır
ki, ne vahimdir ki, sizin İleri demokrasi getirdik. dediğiniz
ülkemde bu gençler seslerini duyurabilmek için o gencecik bedenlerini ölüme
yatırmak zorunda kalıyorlar. Hiç utanma olmaz mı acaba
insanlarda, bu sesi duymayanlarda? Hiç zerre kadar sıkılma olmaz
mı arkadaşlar? Nasıl bir demokratik ülke yarattınız
siz? Ne hâle getirdiniz ülkeyi? İnsanlar orada bağırıyorlar,
Yolsuzluk var. diyorlar, belgeleriyle size gösteriyorlar, Üniversite Rektörü
aynı soyadından pek çok insanı aldı işe, akademisyen
yaptı, yolsuzluk var, hukuksuzluk var. diyorlar, siz Boş ver.
diyorsunuz. Üniversite öğrencileri kalkmışlar, diyorlar ki:
Burada bize baskı var, biz fikirlerimizi özgürce dile getiremiyoruz. Boş
ver sen onları, otur yerine. diyorsunuz. Üniversite öğrencileri
Bütün üniversitenin her noktasında polis var. Burası karakol mu,
üniversite mi belli değil. Sivillerden vazgeçtik, resmî üniformalı
polisler kışkırtırcasına kantinlerimize geliyorlar,
burada bize küfür ediyorlar, rektörlük binasının önünde TOMAlar
bekliyor, bizi kışkırtıyor. Bizi duyun. diyorlar,
Boş ver. diyorsunuz, Zamanımız yok. diyorsunuz, az önce
konuşan hatibin sözlerinden alıyorum Zamanımız yok, bunlardan
daha önemli konularımız var. diyorsunuz. Neymiş daha önemli
konunuz? İç güvenlik paketi. Yazıklar olsun size!
RECEP ÖZEL (Isparta) Öyle bir şey demedi kimse.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Adam diyor ki: Polis beni
öldürüyor. Sen diyorsun ki: Bekle, polise daha ağır yetkiler
vereceğim ki senin kökünü kazısın. Söylediğiniz şey
bu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç de öyle değil.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Yazıklar olsun size!
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, doğru konuş. Allah,
Allah!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Bunu yapmamanız
gerekiyor. O gencecik öğrencilerin seslerini duymanız gerekiyor.
Duymadığınız takdirde bunun bedelini halkımız
size misliyle ödetecektir.
Üniversite öğrencileri diyor ki: Bizi
fişliyorlar, Alevi diye, Kürt diye fişliyorlar. Basın
açıklaması yaptığımız için isimlerimizi
yazıyorlar. Ve bunlar gerçek ve siz kılınızı bile
kıpırdatmıyorsunuz. Ne oldu size arkadaşlar ya! Ne oldu
size ya! AKPli olabilirsiniz ama hepinizin içinde insanlık damarı
var. Ne oldu size! Bu öğrenciler öldükten sonra mı aklınız
başınıza gelecek? Ölüm orucuna yatmışlar diyorum size,
anlamıyor musunuz? Hiç mi kılınız kıpırdamayacak?
Bu kadar yolsuzluğu, bu kadar hukuksuzluğu nasıl görmezden
geleceksiniz? Aynı duyarsızlığı sizler cezaevlerinde
bedenlerini ölüme yatıran insanlar için de
yapmıştınız. O insanlar ölüme gittiler, bedenleri
perişan oldu, beyinleri eridi ondan sonra lütfedip de seslerini duymaya
çalıştınız, bizim bu kadar
kışkırtmamızdan sonra. Bunları yapmaya
hakkınız yok. Bunları yapıyorsanız da kalkıp
burada ileri demokrasi naraları atmaya hakkınız yok.
Öğrenciler diyorlar ki: Bütün temizlik şirketleri, bütün kantin
ihaleleri yandaşa veriliyor,
çığlığımızı duyun. diyor, beyefendi buraya
gelmiş, diyor ki: 76 üniversite vardı, 176ya çıkardık.
Ee, niye çıkardığınız belli! 100 tane daha üniversite
kurup, 100 tane daha rant kapısı oluşturmuşsunuz.
76 binden 143 bin öğretim üyesine
çıkardık. diyorsunuz. Güzel gibi geliyor kulağa. Bu
öğrenciler buradan mezun olunca ne hâle geliyorlar? İş
bulabiliyorlar mı? Bulamıyorlar.
Peki, siz diyorsunuz ki: Bu kadar eğitime para
aktardık. Sizin rakamınız, az önce arkadaşınız
söyledi, 2,5 milyardan 18,5 milyara çıkardık YÖK bütçesini.
diyorsunuz.
Peki, eğitimde PISA sonuçları ne diyor? Yani
kafa hiç bunları muhakeme etmiyor mu? Bu kadar parayı
harcıyorsunuz ve uluslararası arenada eğitimimiz geriye gidiyor
arkadaşlar ya, bunu değerlendiremiyor musunuz? Paraları
harcıyorsunuz, harcıyorsunuz, ama eğitim geriye gidiyor.
Bakın, bunlar bir muhalefet milletvekili olarak
benim söylemlerim değil, sizin söylemleriniz, uluslararası
kuruluşların değerlendirmeleri. Yani sizin
anlayışınıza göre üniversitelere paraları
basalım, bu paralar birilerinin cebine gitsin, ama eğitim kimsenin
umurunda olmasın.
Kalkmışsınız, Öğretim
elemanlarında hayal edilemeyecek düzeltmeler yaptık. diyorsunuz.
Allah aşkına, içinizde bir sürü öğretim üyesi insan var, ya hiç
mi hicap duymazsınız, öğretim üyelerini perişan ettiniz be!
Üniversitelerde performans sistemi diye bir sistem getirdiniz; hocalar
birbirine düşman oldu sizin sayenizde, kalkıp Özlük
haklarını ilerlettik. diye, burada açıkça yalan söylüyorsunuz.
Bunu söylemeye hakkınız yok, sizler milletvekilisiniz, milleti temsil
ediyorsunuz ve doğruları söylemek mecburiyetindesiniz. Mecbursunuz
doğruları söylemeye, acıtsa bile. Ama sizler, kalkıp burada
halkın gözünü boyamaya çalışıyorsunuz, diyorsunuz ki:
Şiddetin olduğu yerde özgür düşünce olmaz. Ya, ne kadar güzel
bir laf, kim buna hayır diyebilir? Mecliste şiddet, sokakta
şiddet, üniversitede şiddet, ee, özgür düşünce tabii ki olmaz.
Bakın, size birkaç tane rakam vereceğim. Önce
birkaç tane iş söyleyeceğim, niye öğrencileri
cezalandırıyorsunuz?
Bakın, öğrenciler Kürtçe ders
okutulmasını talep etmişler, cezalandır; izinsiz dergi
dağıtmışlar, cezalandır; pankart açmışlar,
döviz açmışlar, cezalandır. Öğrenciler YÖKü protesto
etmişler. E, Allahtan korkmazlar, YÖKü protesto eden sizsiniz aynı
zamanda. Siz değil miydiniz YÖKü protesto eden? Şimdi, gençler YÖKü
protesto ediyor diye kalkmışsınız cezalandırıyorsunuz.
İzinsiz bildiri okuma; vay, seveyim sizin demokrasinizi! İzinsiz
bildiri okudu diye
Bakın, YÖK raporlarını okuyorum size,
birazdan rakamları da vereceğim kaç öğrencinin canını
yaktığınızla ilgili. Üniversitenin uygun gördüğü
koşu törenlerine katılmama; törene katılmadı diye
kalkmışsınız öğrenciye ceza veriyorsunuz, Allahtan
korkun.
Bakın, 2003 yılından itibaren giderek
artan sayıda soruşturma, 3 binden başlıyor. 2004ten 2011e
kadar 6 bin küsur öğrenci hakkında her yıl soruşturma
açıyorsunuz. Bu öğrencileri konuşturmuyorsunuz, bu
öğrencilerin yurt sorununu çözmüyorsunuz, bu öğrencilerin özgür
düşüncelerini engelliyorsunuz, burs sorunlarını çözmüyorsunuz,
ondan sonra da haklarında soruşturma açıyorsunuz. Bir tek
amacınız var, diyorsunuz ki: Ya benim gibi düşüneceksin ya da
senin kelleni koparırım. Bunu yapmayın, bu ülkeye bunu
yapmayın. Bu gençler, bu öğrenciler sizler gibi düşünmeyecekler,
çok şükür ki sizler gibi düşünmeyecekler.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?..
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın
Başkanım, konuşmamla ilgili olarak bu iddiaları önemli
bulmadığımı ifade etti. Ben konuşmamda bu yolsuzluk
iddialarını önemli bulduğumu ifade ettim. Bu konuyla ilgili
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Amasya Milletvekili Avni Erdemir'in,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şair diyor ki:
Muradını anlarız ol gamzenin biraz
izanımız vardır.
Beli söz bilmeziz amma biraz irfanımız
vardır.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) İrfanınız
olsa üniversite öğrencilerine bunu yapmazsınız.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Değerli
milletvekilleri, biz ne söylediğimizi biliyoruz. Söylediğim cümle
aynen şu: Yolsuzluk iddialarını önemsiyoruz ve bunun
sıkı takipçisi olacağız diyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Önemsiyorsanız niye
önünü açmadınız? Kuvvetli şüphe var, makul şüphe var, ret
oyu verdiniz.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Ve yine, yolsuzluk ile
bilimin bir arada olması mümkün değil diyorum.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Neden akladınız,
neden?
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Yolsuzluğun
toplumun maddi manevi bütün değerlerini kemirdiğini ifade ediyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Takiye, takiye.
Dediğin başka, yaptığın başka.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Özgürlük diyorsunuz,
özerk üniversite diyorsunuz, siyasi iktidardan üniversiteye müdahale
bekliyorsunuz diğer taraftan da. Nasıl, çelişmiyor musunuz
kendinizle? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Bravo Hocam.
AHMET YENİ (Samsun) Bravo sana Hocam.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Evet, üniversiteler
özerktir ve siz siyasi iktidardan üniversiteye müdahale bekliyorsunuz. Evet,
yargıya intikal etmiş bir konudur, yargı bunun takipçisidir.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Üniversiteye müdahale
eden sizsiniz, üniversiteye müdahale eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Müdahale etmedik yer bırakmadı.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, evet, PISA sonuçlarından söz edildi. Hiçbir kimse
2002den bugüne PISA sonuçlarının geriye gittiğini söyleyemez
ama PISA sonuçları şunu söylüyor: OECD ülkelerinde alt gelir
grupları ile üst gelir grupları arasındaki puan
farkını en iyi noktaya getiren ülke Türkiyedir.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Evet, onu
söylemezler.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Evet Türkiyede
fırsat eşitliği, OECD ülkelerinden daha iyidir son on iki
yıl içerisinde. diyor.
Değerli arkadaşlar, kısaca, AK PARTİ
iktidarı olarak bizler neler yaptığımızı da iyi
biliyoruz, milletimiz de iyi biliyor. 2,5 milyarı 18,5 milyara
çıkaran AK PARTİ iktidarını milletimiz sandıkta
ödüllendiriyor ve ödüllendirmeye devam edecek diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Göreceğiz,
göreceğiz. 7 Haziran son tarih.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
sayın konuşmacı Siyasi iktidarın üniversiteye müdahale
etmesini istiyorsunuz. diye bir sataşmada bulundu. İzin verirseniz
BAŞKAN Buyurunuz.
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın, Amasya Milletvekili Avni Erdemirin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, siyasi iktidardan
üniversiteye müdahale etmesini filan istemiyoruz. Gölge etmeyin, başka
ihsan istemez. (CHP sıralarından alkışlar) Elinizi çekin, o
üniversitelerden polisinizi çekin kardeşim. Biz bunu istiyoruz. Müdahale
değil, yaptığınız müdahaleyi geri çekin diyoruz.
Burada halkı yanıltmayın.
Şimdi, Bingölden bahsediyoruz. Bakın, önemli
bir konu üzerinde konuşuyoruz. Ben isterim ki AKPnin Bingöl milletvekili gelsin,
burada konuşsun. Bir akademisyen milletvekiliniz var. Bingölün
milletvekili konuştu. Ben Bingölün fahri milletvekiliyim, ilime sahip
çıkıyorum. Nerede sizin Bingöl milletvekiliniz kardeşim? Üstelik
akademisyen. Birazdan Sayın Özel gelip konuşma yapacakmış
Bingöl adına. Hiç mi utanmıyorsunuz ya?
RECEP ÖZEL (Isparta) Fahri milletvekiliyim ben.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Ya, Bingölün bir
milletvekili yok mu? Bingöl size 2 tane milletvekili verdi. Burada biz
Bingölde açlık grevinden ölüme yatan çocukları konuşuyoruz, siz
keyif yapıp burada zaman geçiriyorsunuz. Bakın
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bağırma
ya, niye bağırıyorsun Hocam? Bağırarak olmuyor Hocam,
bağırarak olmaz.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bakın, Bingölde
rektörünüz, sizin atadığınız rektör kalkıyor kendine
bir saray yapıyor ve bu sarayı siz alkışlıyorsunuz.
Bir yıl içerisinde üniversite rektörlüğüne yavru bir saray
yapıyor. Kimden alıyor bu cesareti? Tabii, imam böyle yaparsa cemaatin
böyle yapması çok doğaldır.
Aynı rektör yıllarca süren kültür merkezinin
inşaatını tamamlamıyor. Kültüre ne gerek var efendim,
kültüre ne gerek var?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sizin
Bingöl milletvekiliniz yok mu?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ben rektörlük
binasını yapayım, içinde keyfimi süreyim. Önüne panzerleri
koyayım. Nasıl olsa beni savunacak milletvekilleri vardır;
onları görevlendiririz, beni savunur. diyor.
PISA sonuçları
Sayın milletvekili, PISA
sonuçlarında geriye gidiyoruz.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Kesinlikle hayır.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Diğer ülkelerle
mukayese edeceksiniz; onlar ilerliyor, onlara göre biz geri kalıyoruz.
Değerlendirmeyi doğru yapın. (CHP sıralarından
alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) OECD ülkelerinin
önündeyiz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) CHPnin
Bingölden milletvekili yok mu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aynı gerekçeyle
ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
4.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Amasya Milletvekili Avni Erdemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, biz bilimsel, özerk, demokratik,
tarafsız bir üniversite ortamına müdahale edin demiyoruz. Sorun, öyle
bir üniversite ortamının, şu anda, ortadan
kaldırılmış olmasıdır. Şu anda, Bingöl
Üniversitesi başta olmak üzere Kocaeli, Çanakkale, Çorum, bu ülkenin pek
çok üniversitesinde bilimsel, özerk, demokratik üniversite
anlayışı rektörlerin baskı ve keyfî tutumları
neticesinde tamamen rafa kaldırılmıştır.
Burada çok ciddi
yolsuzluk iddialarını dile getiriyoruz. 1 milyon liraya bizim
bildiğimiz rakam- bir konut yapılmış. Ak saray değil
bu, Baydaş saray, Bingölün merkezinde. Bingölde 1971 depreminden
dolayı 50 metrekarelik geçici, prefabrik evlerde yaşayan insanlar
var. 2003 depreminden dolayı binlerce liralık faturayı
ödeyemeyen depremzedeler var. Böyle bir kentte siz bir rektöre 1 milyon TLye
konut yaptırırsanız, 350 bin TLye altına makam aracı
çekerseniz, makam aracı varken ayda 10 bin TLye yeniden bir makam
aracı kiralarsanız, kusura bakmayın, bunlara siz duyarsız
kalabilirsiniz ama biz duyarsız kalamayız, biz müdahale ederiz. Hele
hele bu öğrencilerin genç bedenlerini açlığa
yatırmaları vicdanları kanatacak bir boyuta gelmiş. Bu
öğrencilerde kalıcı nörolojik hasarlar her an ortaya çıkabilir.
Hepinizin çocukları var, illa ki bu çocuklar ölümün sınırına
gelince mi duyarlı olacaksınız? Bizim dediğimiz bu, yoksa
olması gereken, bir üniversite ortamının sağlanması
durumunda üniversitenin özerkliğini hepimiz savunuyoruz. Size de
yakışan, iktidar partisine de yakışan hem bu
öğrencilerin durumuyla ilgili hem de bu yolsuzluk iddialarıyla ilgili
duyarsız davranmak değil, tam tersine bu önergemize destek
sunmaktır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, Bingöl
Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektör
yönetiminden kaynaklı sorunların araştırılması
amacıyla 5/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde son söz Isparta Milletvekili Sayın Recep Özelde.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisi tarafından Bingöl
Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektörlük
yönetiminden kaynaklı sorunun araştırılması
amacıyla verilmiş olan araştırma önergesinin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Gerek araştırma önergesinin gerekçesinde gerek
içeriğinde, muhteviyatında çok ciddi, gerçekten
araştırılması, incelenmesi gereken hususlar var. Hiçbirini
basite almıyoruz ama bu tür eylemler, bu tür fiiller eğer orada
işlenmişse de -zannedersem bunlarla ilgili bir yargı süreci de
başlamış- yargı sürecine müdahale etmeden en
sağlıklı bir şekilde devam etmesi, bitmesi, eğer bir
sorumlusu varsa da sonuna kadar ceza alması hepimizin ortak
dileğidir. Hepimiz, bu Mecliste bulunan bütün milletvekilleri de yolsuzluk
yapanın arkasında durmaz.
Biraz önce CHP adına konuşan sözcü burada Siz
şunu yaptınız, bunu yaptınız; şurada şu
oldu, bu oldu
Bütün idaredeki yapılan işlemlerin sorumlusu olarak
AK PARTİ Grubunu gösteriyor. Siz yaptınız, siz yaptınız,
siz yaptınız
Kardeşim, bir bürokrat bir yerde bir
yanlış yapıyorsa yanlış yanlıştır, biz
de savunmayız, kimse savunmaz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bütün yolsuzlukları
akladınız, bunu mu aklamayacaksınız?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Eğer bir yerde, bir üniversite
yönetiminde, sadece Bingöl Üniversitesinde değil, Türkiye'deki bütün
üniversitelerde, bir baskı, eğer rektörlerin yanlış
yönetimi, bir israf yönetimi varsa hepsinin hep birlikte
karşısında durmamız lazım ve dururuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gereğini yap,
gereğini yap, sen iktidarsın.
RECEP ÖZEL (Devamla) Buradan bütün üniversite
rektörlerine de sesleniyoruz: Bu tür iddiaları biz burada duymak
istemiyoruz. Biz, bilimin konuşulduğu, ilimin konuşulduğu,
gerçekten dünyada marka olan üniversitelerin konuşulduğu bir ülke
istiyoruz, bir coğrafya istiyoruz. Ölüm orucuna yatan kardeşlerimiz
de, oradaki öğrencilerimiz de bir an önce bu ölüm orucunu
sonlandırsınlar. Buradan sesleniyoruz yetkililere, orada bulunan
bütün kamu görevlilerine: Üniversite öğrencilerinin dile getirmiş
olduğu bu eyleme son verme noktasında gerek rektör gerek üniversite
yönetimi gerek oradaki mülki idare dertlerini gidip dinlesinler, bunlara bir
çözüm bulalım. Ölüm orucundan bir netice almak için de lütfen kendi bedenlerine
zarar vermemelerini buradan kendilerine salık veriyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Gereğini yapın,
gereğini yapın; iktidar partisisiniz, gereğini yapın.
RECEP ÖZEL (Devamla) İsteğimiz özgür bir
üniversite, talebimiz özgür bir üniversite. Özgür bir üniversite de
inşallah kuruluyor. Bunda ufak tefek aksaklıklar varsa da en
kısa zamanda giderilmesi için gereken bütün yasal mevzuat, idari mevzuat
anlamında elimizden gelen her şeyi AK PARTİ olarak
yapıyoruz. Tabii ki bu iddiaların üzerine gidilmesin değil,
sonuna kadar üzerine gidilsin. Nerede bir yolsuzluk varsa sonuna kadar üzerine
gidilsin, cezalarını çeksinler. Baskıcı bir ortamda
üniversite öğrencilerimiz okumasın diyoruz.
Özgür bir üniversite için hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Birazdan oylamada
göreceğiz!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, sayın hatip konuşması esnasında bu
konuların yargıya yansıdığını ve
dolayısıyla yargının bu süreci yürüttüğünü ifade etti.
Sanki bütün bu dile getirdiğimiz iddialarla ilgili sağlıklı
bir yargı süreci işliyormuş gibi bir algı yarattı. Ben
Genel Kurulu bu konuyla ilgili bilgilendirmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sataşma yok ama...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Genel Kurulu
yanlış yönlendirdi, bilgilendirmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Isparta Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Değerli milletvekilleri,
bakın, Bingölle ilgili burada özellikle son üç aydır karanlık
birtakım planlamaların olduğunu ifade ediyoruz. Hükûmetle
yaptığımız bütün görüşmelerde de bu karanlık
planlamaların merkezinde Bingöl Emniyet Müdürünün, Bingöl
Savcılığının ve Bingöl Üniversitesi Rektörünün
bilinçli olarak yer aldığını söylüyoruz,
ifade ediyoruz. Üniversitedeki durum da bundan kaynaklanıyor. Rektör
fişleme listesini hazırlayıp Emniyet Müdürüne veriyor; Emniyet
Müdürü polisi üniversiteye gönderip öğrencilere kampüs içerisinde
işkence uyguluyor; sonrasında da o listeler Rektör ve Emniyet Müdürü
tarafından savcıya veriliyor; gece yarısı ev baskınlarıyla
o öğrenciler gözaltına alınıyorlar, tutuklanmaya
çalışılıyorlar.
Bakın, bu
dile getirdiğimiz usulsüzlükler ve öğrencilere yapılan
baskılarla ilgili mahkemede verilmiş hiçbir ceza yok. 3 öğrenci
tutuklanmıştı, onlar da beraat etti, tahliye edildi. Yani
yargı Herhangi bir cezaya gerek yok. diyor, Üniversite Rektörü ise 130
öğrenciye soruşturma açıp ceza veriyor. Bingöl
Savcılığı ise sanki Rektörün avukatıymış
gibi açıklama yayınlıyor. Orada Üniversite öğrencilerinin yapmış
olduğu şeyler Anayasaya aykırıdır. diye, Bingöl
Savcılığı mahkemenin beraat kararına rağmen
Bingöl basınında yer alan açıklamayı yayınlıyor.
Açık bir şekilde, bakın, sizi uyarıyoruz: Emniyet Müdürü,
Savcı ve Rektörden oluşan, orada Emniyet Müdürüne suikast dâhil olmak
üzere, yargısız infazlar, üniversite öğrencilerine baskı
dâhil olmak üzere karanlık bir tezgâh var. Bu paralel midir, sizinle
kesişen midir, sizin bileşeniniz midir, bilmiyoruz ama bunu
açığa çıkarmak sizin görevinizdir.
Üniversite
öğrencilerinin sorunlarıyla ilgili de Katılıyoruz,
inşallah çözülecek, yetkililer duyarlı olsun. deme durumunda
değilsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Siz, iktidarsınız. Bu önergeye destek vererek
duyarlılığınızı ortaya koyabilirsiniz diyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, az önce AKP adına konuşan
her iki hatip de bu konuların ciddi şekilde
araştırılması gerektiğini ifade ettiler, tutanaklarda
var. Her ikisi de bunun üzerine gidilmesi gerektiğini söylediler, ancak
aleyhte söz alarak böyle bir komisyonun kurulmasına karşı
olduklarını söylüyorlar. Yani ikircikli bir tutum içerisinde
halkı yanıltıyorlar. İzin
verirseniz bu konuyu gündeme getireceğim.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Efendim, böyle bir şey var
mı ya?
Bunda da söz verirseniz pes doğrusu!
BAŞKAN Şimdi, size söz vereceğim ama
bundan sonra gerekçeleri daha doğru hazırlamakta fayda var.
Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın, Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile Isparta
Milletvekili Recep Özelin HDP grup önerisi üzerinde yaptıkları
konuşmaları sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Değerli arkadaşlar,
sadece konuşmak için bu kürsüye çıkmıyoruz. Yüzlerce
konuşma yaptık, tek derdimiz şu: Acaba gerçekten bizi
anlayabilir misiniz? Şuraya çıkıp alaycı gülümsemelerle
halkla dalga geçer gibi laflar söyleyip Efendim, bunlar çok önemli
şeyler, araştırılması gerekir. deyip arkasından
burada hayır oyu vermek bana göre ikircikli, ikiyüzlü bir
politikadır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, alaycı
konuşmakla itham ediyor.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Halkı yanıltmaya
hiçbir şekilde hakkınız yoktur. Siz Hükûmet partisisiniz, sizin
sorumluluklarınız var, icra makamısınız. Biz gelip
burada derdimizi anlatacağız, biz, siz değil. Biz gelip burada
size öneri sunacağız. Siz geliyorsunuz, kendi kendinize öneri
sunuyorsunuz ya. Daha dünya böyle bir şey görmedi. Bizim sunduğumuz
önerilerle sizlerin çözüm bulmanız gerekiyor. Halk sizi bunun için seçti,
halk sizi bunun için iktidar yaptı, dedi ki: Muhalefet size önerecek, siz
çözeceksiniz. Şimdi, siz bizden daha çok ağlıyorsunuz. Böyle
bir politika, böyle bir hükûmet etme yöntemi dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
İkircikli, ikiyüzlü politikaları bırakın, yiğitçe,
delikanlıca çıkın Bunların
araştırılması gerekiyor. diyen 2 milletvekilinize sahip
çıkın, bu komisyonu kuralım. İlla, üç ay içinde bitmesi gerekmiyor,
bir ay içinde bunu sonuçlandırırız. Eğer siz bunu
yaparsanız bütün üniversiteler teeddüp eder, bütün üniversiteler
ayaklarını denk alırlar. Yeter ki siz buradan Türkiye Büyük
Millet Meclisi, üniversitelerin özgür olması için,
çocuklarımızın haklarına sahip çıkmak için bir komisyon
kurmuştur. deyin, bakın bakalım, Türkiyede bir şeyler
değişiyor mu? Bizim derdimiz, sizlerin karşısına
çıkıp konuşmak filan değil, sadece olayları iyi
anlamınızı sağlamaktır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İkiyüzlü
politika uyguladığımızı ifade etti.
BAŞKAN Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
7.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; biz herkesi dinlemeye
çalışıyoruz ama şunu ifade edeyim: Sayın
Atıcıyı dinlemek çok zor, insanı yoruyor oturduğu
yerden, âdeta kendi kendisiyle kavga eder gibi konuşuyor. Böyle bir
konuşma tarzı... Hukukla da ilgisi var tabii Sayın
Atıcının, Roma mahkemelerindeki drama yapan avukatlar gibi
konuşma tarzı iyi bir tarz değil. Meramını anlatmaya
çalışmak, karşı tarafa söylediklerini iletmenin bir yolu
bence bu değil. Sürekli bir tür aşağılayarak bir tür
vesayet kurmaya çalışarak, Siz yanlışsınız ancak
benim söylediklerime uyarsanız doğru davranırsınız.
tarzındaki tahakkümcü anlayış iyi bir tarz değil Sayın
Atıcı, önce bunu belirteyim.
İkincisi, kimse Genel Kurulun iradesi üzerine ipotek
koyamaz, Böyle karar verirseniz siz ikiyüzlü olursunuz. diyemez. Burada hep
Meclisin Genel Kurulundan, vekillerin özgür iradesinden bahsedeceğiz,
sonra da diyeceğiz ki: Benim dediğimi yapmazsanız ikiyüzlüsünüz.
Bu, vekillerin iradesine karşı bir saygı değil, bir
saygısızlıktır. Bırakın, vekiller sizin
söylediklerinizi dinliyor, takdir edecekler, o çerçevede ortaya bir irade
koyacaklar. Reddederseniz ikiyüzlüsünüz. Affedersiniz, böyle bir tavır
olmaz. Buranın adı ne? Yasama organı, yasama.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Keşke öyle
olsa.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Burası, buraya
gelen her konuyu inceleme, araştırma ve sonuca vardırma
organı değil. Biz bir kabile devletinde değiliz, devletin kendi
denetim kuralları var. Üniversitede bir yolsuzluk var ise onu incelemenin
yolları var, Sayın Atıcı siz de üniversiteden geldiniz,
yani bu ülkede başka kurumlar var. Bütün kurumları biz kendi uhdemize
mi alacağız? Her şeyi biz araştırırsak ancak bir
neticeye varırız. gibi bir yaklaşım doğru değil
arkadaşlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
sayın konuşmacı benim saygısızlık
yaptığımı ve aşağılayarak
konuştuğumu ifade ederek sataştı açık bir şekilde.
Yani, gerçekten istemezdim tekrar söz almayı ama...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İkiyüzlülükten
bahsettiniz Sayın Atıcı.
BAŞKAN Buyurun.
8.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gerçekten söz almak istemezdim ama bu şekilde bir
sataşma karşısında susmamız mümkün değil.
Öncelikle dinlemeyi bir öğrenmekte çok büyük yarar var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Konuşmayı
da.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Beni dinlemek zor. dedi
sayın konuşmacı. Evet, beni dinlemek zordur, bana tahammül etmek
de zordur çünkü ben gerçekleri söylüyorum, bir tokat gibi yüzünüze
çarpıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Benim burada
bulunuş sebebim budur. Ben hiçbir konuşmamda hiçbirinize hakaret
etmedim, etmem de, ama yeri geldiği zaman lafı öyle bir söylerim ki
hakikaten beni dinlemek zor olur. Bunu tespit ettiğiniz için gerçekten
sizi tebrik ediyorum.
Ayrıca, kendimle kavga ettiğimi söylüyorsunuz.
Ben kendimle barışık bir insanım. Benim kavgam sizinle,
kendimle değil. Ben sizinle kavga ediyorum, bu alaycı
gülüşlerle, bu tavırlarla, bu ahlaka sığmayan
gülüşlerle kavga ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, böyle bir ifade olmaz.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Benim kavgam sizinledir.
Burada bir milletvekili konuşurken burada saygısızca
gülenlerledir benim kavgam. Bunu anlayın. Başka kimseyle kavgam
yoktur.
Ayrıca, benim hukukla ilgim olduğunu zannediyor
-demek ki hakikaten burada kala kala biraz öğrenmişiz- hiçbir ilgim
yoktur.
Ben şunu söyledim: Benim dediğimi
yapmazsanız ikiyüzlüsünüz demedim. Burada iki kardeşiniz
konuştu, iki milletvekiliniz konuştu, ikisi de dedi ki: Bunları
araştırmak lazım. Şimdi kalkıp da hayır
derseniz, budur ikiyüzlü politika dedim. Yine diyorum, yine diyeceğim.
Benim dediğimi yapmazsanız değil, siz kendi kendinizle
çelişirseniz bunun adı ikircikli politikadır, bunun adı
Tavşana kaç, tazıya tut. demektir. Ama halkımız
bunları anladı. Hem yüzünüzü gördü hem de içyüzünüzü gördü. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili
Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, Bingöl
Üniversitesindeki baskılar, yolsuzluk iddiaları ve rektör
yönetiminden kaynaklı sorunların araştırılması
amacıyla 5/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 10 Mart 2015
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi Grubu
önerisini...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı...
BAŞKAN Tamam, karar yeter sayısı
arayacağım.
...oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki dakika süre veriyorum ve de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.48
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:18.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun, Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve arkadaşları tarafından, ASELSANda görevli
mühendislerin zamansız ve endişe verici ölümlerinin arkasındaki
nedenlerin ve gerçeklerin tespit edilerek kamuoyunda oluşan
şüphelerin giderilmesi, çalışanların güvence içinde
projelerini gerçekleştirebilmelerinin sağlanması ve
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 10/3/2015
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 10 Mart 2015 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
10 Mart 2015 tarih, 5433 sayıyla TBMM
Başkanlığına; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve
arkadaşlarınca, "ASELSAN'da görevli mühendislerin zamansız
ve endişe verici ölümlerinin arkasındaki nedenlerin ve gerçeklerin
tespit edilerek kamuoyunda oluşan şüphelerin giderilmesi,
çalışanların güvence içinde projelerini
gerçekleştirebilmelerinin sağlanması ve
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması açılması önergemizin 10 Mart
2015 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin
lehinde Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurul gündemine
alınması talebimizi içeren grup önerimiz hakkında söz
aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin konusu, biraz önce de Divan üyemizin
okuduğu şekliyle, ASELSANda yani Askerî Elektronik Sanayii AŞ
olarak bilinen ve kısaca ASELSAN olarak isimlendirilen kurumda meydana
gelen ve son dönemde birçok ailemizi üzen mühendis ölümlerinin arkasındaki
gerçeklerin araştırılıp alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi içeriğindedir. Bu konuyu, özellikle en son 15 Ocak
2015 tarihinde meydana gelen, Erdem Uğur isimli 28 yaşındaki bir
mühendisimizin hayatına son vermesi olayıyla tekrar kamuoyunun
gündemine gelen ASELSAN konusunu yüce Meclisin gündeminde
tartışıp alınması gereken önlemler ne ise, bu konunun
gerçek taraflarını ortaya çıkarıp Türkiye Cumhuriyeti
devletinin çok önemli bir kurumu olan ASELSANda varsa, son dönemin güncel
tabiriyle, bir paralel yapılanma, onun da ortaya
çıkarılması lazım. Bu memleketin genç evlatları
ASELSAN gibi güzide bir kurumda değişik sınavlardan geçerek
Çok
önemli noktalarda çok önemli projelerin sahibi olan, bu projelerde
çalışan, özellikle F-16 uçaklarının düşmanı
tanıma amaçlı elektronik sistemlerini geliştirip tasarlayan
mühendisler arkası arkasına neden intihar ediyor, neden ölüyor veya
öldürülüyor; bunun arkasında kim var, Hükûmet bu konuda 2006
yılından beri ne yaptı, nelere ulaştı;
savcılık soruşturmaları bugüne kadar neden
sonuçlandırılamadı; onların içerisinde, o dosyalarda hangi
gerçekler gizlendi, üzerine gidilmedi veya gidilemediyse bunların
araştırılması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, 15 Ocak 2015 tarihinde
Ankarada, Çankaya, Cebeci Mahallesi, Akat Sokak 4/2 adresinde meydana gelen ve
iki gün işe gitmediği için arkadaşları tarafından
Acaba ne oldu bu arkadaşımıza? diye evini kontrol etmeye
geldiklerinde, ASELSAN Mühendisi Erdem Uğurun yatağının
üzerinde battaniye örtülü ve ağzına dayanmış büyük tüp
hortumuyla ölü bulunmasının arkasındaki gerçeğin, yine
şüpheli ölümler içerisinde yer aldığı için, kamuoyu
tarafından bilinmesi talebi vardır.
Bu ölümle beraber, unutulmuş, eski tarihlerde yani
önce 7 Ağustos 2006 tarihinde başlayan ve arkası arkasına 5
mühendisimizin ölümüyle sonuçlanan olayın üzerine bir kez
daha gidilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
Bu
olayla birlikte yani Erdem Uğur isimli gencimizin yatağında ölü
bulunmasının ardından, daha önce ASELSANda meydana gelen
şüpheli ölümler tekrar hem medyanın hem kamuoyunun gündemine
gelmiştir. Ben de bu vesileyle bu önceki şüpheli ölümleri bir kez
daha sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
7
Ağustos 2006, Ankara-Pursaklar-Aydıncık yolunda Hüseyin
Başbilen isimli bir mühendis kardeşimiz, 31 yaşında,
aracının içinde ölü bulunuyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi
mezunu mühendisin sol el bileğinde ve boynunda kesik izlerine
rastlanıyor, otopsi sonucunda İntihar etmiştir. deniliyor.
Ancak savcılık soruşturmasında söz konusu mühendisin ölümüyle
ilgili değişik şüpheler ortaya çıkıyor fakat
sonuçlandırılamıyor.
Tarih
16 Ocak 2007, yine yer Ankara, Gölbaşı, Halim Ünsem Ünal isimli bir
başka mühendis kardeşimiz, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği
Bölümü mezunu, yine ASELSANda çalışan bir gencimiz,
aracının içinde tabancayla intihar ediyor veya intihar ettiği
söyleniyor. Üç yıldır ASELSANda çalışan mühendis bir
şekilde kaybediliyor.
Tarih
26 Ocak 2007, yer gene Ankara, Batıkent, 26 yaşında, Orta
Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği mezunu Evrim Yançeken
yine evinde intihar ediyor. İki yıldır ASELSANda görev yapan 26
yaşındaki Evrim Yançeken 7nci kattaki evinin penceresinden
atlıyor ve hayatına kıyıyor.
Bir
başka şüpheli ölüm: 7 Ekim 2007 tarihinde, yine Ankarada, Bando
Okulları Komutanlığında meydana geliyor. Burhaneddin Volkan
isimli gencimiz, Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar
Mühendisliği Bölümü mezunu, yine ASELSANda iki yıl boyunca Komuta
Kontrol Haberleşme ve Yazılım Mühendisliği Bölümünde
çalışmış, Uçak Komuta Kontrol Merkezi Bölümünde üstün
başarılar göstermiş, 8 mühendisten en başarılı 2
mühendis olarak kurumundan seçilmiş ancak 7 Ekim 2007 tarihinde nöbetçi
subay odasında Vizör marka silahla intihar ettiği kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Komutanlarının Volkana intihar ettiği gün izin vermediği
ortaya çıkmış, eşi ve ailesinin şikâyeti üzerine Kara
Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Savcılığı
soruşturma başlatmış, Askerî Savcı Ömer Taha Özkan,
Volkanın eşinin, babasının ve birlikte
çalıştığı arkadaşlarının ifadelerine
başvurarak olayın üzerine gitmiş ama daha fazla gidememiş,
bir yerde durmuş, olay aydınlığa
kavuşturulamamış.
Tarih 25 Ocak 2012, yer yine Ankara Güney Çevre Yolu,
Hakan Öksüz isimli yine genç bir mühendisimiz, -ASELSAN Akyurt Tesislerinde,
ASELSANda çalışan- idaresindeki 06 GGR 85 plakalı otomobilinin
direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu Eskişehir yolu
kavşağında bariyerlere çarparak hayatını
kaybettiğini görüyoruz.
Bunlarla ilgili hayat hikâyelerinde çok değişik
ifadeler ve sırlar söz konusu ancak hepsinin ortak noktalarından
birisi ASELSAN gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok önemli bir
kuruluşunda, çok üstün zekâlı kişiler tarafından yönetilen
projelerde görev almaları, örneğin Türk F-16sının bir
uçakla karşılaştığında
karşısındakinin dost mu, düşman mı olduğunu
gösterebilecek bir sisteme imza atmış olmaları ve bunu
başarmış olmaları. Uçak tanıma sistemlerini
millîleştirdikten sonra benzer bir başarıyı ABD ve
İsrail güdümlü elektronik sistemlerin kontrol dışı
bırakılması konusunda göstermelerine az bir zaman
kalmışken ölümle hayatlarına son verilmesi konusu. Yani bu özel
kurumda çalışan çok özel nitelikli gençlerin ölümlerinin
aydınlatılamaması, otopsi raporlarında yer alan ifadelerle
savcılık soruşturmalarında elde edilen bulguların
birbirlerini doğrulamamış olması, ama ne hikmetse bir
şekilde bu ölümlerin bir sonuca kavuşturulamadan bir sır
perdesinin arkasında gizli tutulması, gerçekten üzerine gidilmesi ve
Türkiye Cumhuriyeti devletinin önemli bir kuruluşunda, bir vakıf
kuruluşunda, 1975 yılından bu yana başarılı
hizmetlerde bulunmuş ve dünyanın özellikle savunma sanayisi konusunda
birçok projesinde isim sahibi olmuş kuruluşunda bu gençlerimizin
hayatlarının neden sona erdirildiği konusunun mutlaka bu yüce
Meclis tarafından ortaya konacak bir iradeyle, geniş kapsamlı
yapılacak bir çalışma sonunda elde edilecek verilerle kamuoyunun
aydınlatılması ve o kurumun bundan sonraki
çalışmalarında buna benzer ölümlere neden olmayacak gerekli
tedbirlerle donatılması konusunda bir çalışmaya ihtiyaç
vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu önerimizin dikkate
alınmasını talep ediyor, hayatlarını kaybeden
gençlerimize Allahtan bir kez daha rahmet, ailelerine de geç de olsa
acılarını tazelememek için tekrar başsağlığı
diliyorum ama acılarını da
paylaştığımızı ifade etmek istiyorum.
Desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Işık.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
İstanbul Milletvekili Sayın Şirin Ünal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin
ASELSANda yaşanan mühendis ölümlerinin
araştırılmasına yönelik vermiş olduğu önergenin
aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin savunma
ihtiyaçlarının millî imkânlarla karşılanması için
1970li yıllarda halkımızın
bağışlarıyla Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri güçlendirme vakıfları
kurulmuştur. ASELSAN, 1975 yılında, Kara Kuvvetlerini
Güçlendirme Vakfı öncülüğünde faaliyetine
başlamıştır. Günümüzde, ASELSAN, Türk Silahlı
Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına bağlı bir kuruluştur.
Elektronik teknolojileri alanında, Türk Silahlı Kuvvetleri başta
olmak üzere, tüm müşterilerine millî kaynakları etkin kullanarak,
beklentilerin ötesini hedefleyen özgün ürün ve sistemler sunmakta olan ve
varlık ve kaynaklarının değerini sürekli artırmakta
olan kuruluş, 2013 yılında dünyanın ilk 50 savunma sanayisi
şirketinden biri olma yönündeki tırmanışını
sürdürerek savunma cirosunda dünyanın en büyük 74üncü şirketi
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yazılı ve görsel
basında ASELSAN çalışanlarından çok sayıda intihar
olduğu şeklinde haberler yer almaktadır. Türkiyenin savunma
sanayisi alanında lider kuruluş olan ASELSAN
çalışanlarının vefatlarıyla ilgili
halkımızın ve basın kuruluşlarının
duyarlılıklarını son derece doğal karşılamak
gerekmektedir. Ancak, bu yönde çıkan haberlerin hepsinin
sağlıklı olmayışı, çalışanların
bir kısmının ölümlerinin gerçekleştiği tarihte
aslında bu kuruluşun çalışanı olmayışı
görmezden gelinmemelidir.
Değerli milletvekilleri, yüksek müsaadenizle,
mühendis ölümlerine ilişkin edinebildiğim doğru bilgileri
sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum.
Birincisi: Vefat eden Hüseyin Başbilen. Vefat tarihi
4 Ağustos 2006. Hüseyin kardeşimizle ilgili adli süreç henüz devam
ediyor, sonuçlanmadı.
İkincisi: Evrim Yançeken. Vefat tarihi 24 Ocak 2007.
Adli süreç intihar tespitiyle sonuçlanmıştır.
Üçüncüsü: Erdem Uğur. Vefat tarihi 25 Ocak 2015. Bu
da çok taze, adli süreç henüz devam ediyor.
Ayrıca, Hakan Öksüz isimli ASELSAN
çalışanı 26 Ocak 2013 tarihinde Ankarada çevre yolunda kendi
kullandığı araç ile yaptığı trafik kazasında
hayatını kaybetmiştir.
Değerli milletvekilleri, az önce isimlerini sizlerle
paylaştığım ASELSAN çalışanlarının
dışında basında yer alan ve vefat tarihinde ASELSAN
çalışanı olmadığı hâlde ASELSAN
çalışanı olmadığı hâlde ASELSAN
çalışanı olarak ifade edilen kişilerin isimleri ve vefat tarihleri
de şu şekildedir:
Birincisi: Halim Ünsal Ünal, vefat tarihi 16 Ocak 2007.
ASELSANdan bu kardeşimiz yaklaşık yedi sene önce, 31
Aralık 2000 tarihinde ayrılmıştır.
İkincisi: Burhanettin Volkan, vefat tarihi 7 Ekim
2007. Bu kardeşimiz de ASELSANın iş gücü temin ettiği
Biometri-CS firmasının çalışanı olup 15 Temmuz 2007
tarihinde bu şirketten ayrılmıştır.
Üçüncüsü: Zafer Oluk, vefat tarihi 5 Mayıs 2008.
Yaklaşık on ay önce, 16 Temmuz 2007 tarihinde askerlik görevini
yerine getirmek için ASELSANdan istifa etmiştir.
Değerli milletvekilleri, 1 milyar doları
aşan cirosu ve 5 binin üzerinde çalışanıyla Türkiyenin en
büyük savunma sanayisi kuruluşu olan ASELSANda tüm cihaz ve sistemler iyi
eğitimli, profesyonel ekipler tarafından geliştirilmekte ve üretilmektedir.
Yani buradaki üretimi tek kişinin üzerine bağlamak
imkânsızdır. Tüm süreçler ile ilgili detaylı dokümantasyon
ASELSAN tarafından gerçekleştirilmekte olup, bazı haberlerde yer
aldığı şekliyle bir projenin tek bir kişi
tarafından gerçekleştirildiği senaryoları gerçek
dışıdır. Meclis araştırılması
açılıp açılmamasını Genel Kurulun takdirine
bırakıyorum.
Müsaadenizle, bir iki dakika da, son dokuz gün içerisinde
maalesef 3 F-4 uçağımızı ve 6 pilotu yitirdiğimiz
kazalara ayırmak istiyorum. Sözlerimin başında, F-4
pilotlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Malatyada düşen ikili kolumuz F-4
uçaklarımızın RF-4 tipindendir. Konyada düşen ise F4 2020
olarak adlandırdığımız F-4
uçaklarımızın av bombardıman tipindendir.
Değerli milletvekilleri, Hava Kuvvetleri
Komutanlığımızın muharip gücünü F-16
uçaklarımız ve F-4 uçaklarımız oluşturmaktadır.
F-16 uçaklarımızın yarı ömür modernizasyonları,
Mid-Lıfe Upgrade dediğimiz MLU programları
tamamlanmıştır. Amerika Birleşik Devletleriyle koordineli
olarak yaptık. F-4 uçaklarımızdan ise 54 adedini İsrailin
IAI firması modernize etmiş. Bunlara F-4 2020 diyoruz. 2020nin
anlamı, en az 2020 yılına kadar bu uçakları
kullanacağımız manasına geliyor. Bu modernizasyonda biz
İsraile 28 Şubat sonrası her bir F-4 uçağı için 18,3
milyon dolar para ödedik. Yani neredeyse bir yeni uçak parası ödedik.
Diğer F-4 uçaklarımızı ise TAI firmamız ve 1. Hava
İkmal Bakım Merkez Komutanlığımız, İsrail modernizasyonundan
elde edilen deneyimler doğrultusundaki mühendislerimizin tecrübeleriyle
kendimiz bunların modernizasyonlarını yaptık.
Jet uçaklarımızın bakımları Hava
Kuvvetlerimizde NATO standartlarında ve NATO standartlarının
üzerinde yapılmaktadır. Bundan hepimiz emin olabiliriz, hiçbir
sıkıntımız yoktur Allaha şükür.
F-4ler uçmaktan onur duyduğumuz 2 muharip
uçağımızdan biridir. Böyle basında
çıktığı şekilde kesinlikle uçan tabut falan da
değildir. Her bir uçağımızın bakımı
zamanında yapılır, uçuş saatine göre
değiştirilmesi gereken parça değiştirilir ve uçak tekrar
sıfır, ilk anındakine döner, yenilenir yani. Türkiye, 2006
yılında Genelkurmay Başkanlığı ve Hükûmetimizin
de onayıyla -Hava Kuvvetleri Komutanlığımız- JSF
Programına dâhil oldu. JSF Programı, Amerika Birleşik
Devletleri, Avustralya, Kanada, İngiltere, Hollanda gibi
gelişmiş Batı ülkelerinin kurduğu bir konsorsiyum. Biz
başlangıçtan itibaren bu programa girdik. Maksadımız da
2020 yılı ve sonrasında ömrünü tamamlayacak olan F-4
uçaklarımızı ve filolarını bu JSF dediğimiz
F-35 uçaklarıyla modernize etmekti.
Burada -Hava Kuvvetlerinin hesapları- ihtiyaç 120
uçaktı ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Şimdilik 100 uçak
yeter, 20 uçak da opsiyon olsun. şeklinde Hükûmete tavsiyede bulununca
Bakanlar Kurulu kararı 100 uçak şeklinde çıktı. Şu
anda programın bir parçasıyız. Uçaklar sıfırdan
üretiliyor. Basından duymuşsunuzdur, F-35 uçaklarının 3
tipi var: Bir, klasik normal uçaklar gibi piste iniş kalkış
yapanlar; bir, uçak gemisini kullanarak kısa mesafede iniş
kalkış yapabilenler; bir de İngilizlerin Harrierleri gibi,
helikopter gibi dikine iniş kalkış yapabilenler. Biz, Hava
Kuvvetlerinin ihtiyacı olarak, pistleri kullanacak olan tipi seçtik.
Şu anda projemiz yürüyor, bu proje karşılığında
da TAI ve TEI firmalarımız proje maliyetinin yaklaşık yüzde
50 oranında iş payı aldılar. Bu proje çok güzel
projelerimizden bir tanesidir. İnşallah en kısa zamanda Türk
Hava Kuvvetlerinin vurucu gücü F-35 ve F-16 uçaklarımızdan
oluşacak.
Değerli milletvekilleri, Türk Hava Kuvvetleri
gerçekten NATO standartlarının üzerinde bir kuvvettir. 141inci
Filoda harekât subayı olduğum süreçte Hava Kuvvetleri Komutanı
Akın Öztürk Filo Komutanımızdı ve NATO denetlemesinden
excellent derecesi aldık biz yani hem pilotlarımız hem silah
sistemlerimiz gerçekten çok güzeldir.
90lı yılların sonundan bu tarafa KC-135
uçaklarıyla uçaklarımıza havada yakıt ikmali verebiliyoruz.
Uçaklarına havada yakıt, pilotlarına havada yakıt ikmali
yaptırabilen dünyadaki 8-10 tane ülkeden biriyiz.
A400M gibi stratejik nakliye uçaklarından -ilk
uçağı aldı Hava Kuvvetlerimiz birkaç ay önce- inşallah 10
tane uçağımız olacak. Türk Hava Kuvvetleri, Türkiye, dünyadaki
AWACS uçağına sahip 5 tane ülkeden bir tanesidir; Amerika
Birleşik Devletleri, Rusya, İngiltere, Fransa, Türkiye. Bizden sonra
da Avustralya inşallah havada uçar radar AWACS uçaklarını
alacak.
Değerli milletvekilleri, Türk Hava Kuvvetlerine hem
Genelkurmayımız hem de Hükûmetimiz gözünün bebeği gibi
bakmaktadır.
Sözlerime son verirken, vefat eden mühendis
kardeşlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve çalışma
arkadaşlarına sabır ve metanet diliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünal.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde
İzmir Milletvekili Sayın Erdal Aksünger.
Buyurunuz. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Şirin Beyi dinlerken, bir iki kelime
söyledi çok ilginç geldi, Uçmaktan onur duyduğumuz
demek
Ya,
düşenler var, o yüzden problem var zaten. Yani uçaklar uçmalı zaten,
düştüğü zaman problem oluyor.
İkincisi, uçak satın almayla övünülmez. Yani üreteceksin
bu ülkede, ondan sonra onur duyacaksın. Uçak satın almayla gerçekten
onur duyulmaz yani.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Üretmeye
başladık.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Bunu üretmeye başlamak
başka bir konu arkadaşlar, bakın, burada millî diye
başına koyduğunuz, her şeyi ürettiğiniz konuyla ilgili
her türlü tartışmayı yaparız burada. Neyin millî olup
olmadığı; millî tank, millî yazılım, millî tren, millî
uçak, millî uydu
Ya, böyle bir şey yok. Milleti niye böyle
kandırıyorsunuz? Çinde yaptırıyorsunuz, uzaya
atıyorsunuz, millî diye geçiniyorsunuz. Böyle bir şey olur mu ya?
Böyle bir mantık olmaz.
Ama şöyle bir durum var ortada: Şimdi,
bunların hepsi, bu ölümlerin hepsinin aslında ortak bir
özelliği, tabii ki, oradaki savunma sanayisini ilgilendiren konularda çok
üstün başarıyı haiz insanların üzerinde gerçekleşmesi,
sorun burada yatıyor. Türkiyenin faili meçhulleriyle ilgili bugüne kadar
ne yaptınız, neyi aydınlattınız? Özellikle 2
arkadaşın ölümüyle ilgili, bakın, 2008-2009 yılındaki
raporda, Başbakanlık Teftiş Kurulunun
hazırladığı raporda bu, Ergenekona
dayandırılıyor. Şimdi Ergenekon da kalmadı. Bak,
oradaki soru işareti var, rapor da var ortada. Ergenekon kalmadı.
Zekeriya Öz millî kahramandı -o da millî- şimdi millî olmaktan
ötelendi, o gitti, başkaları geldi.
Şimdi, burada özellikle söyleyeyim; o gün o 2
arkadaşın ölümüyle ilgili şaibeler orada yazıyor. Aynı
gün, dört gün öncesine kadar olan kamera kayıtları ortada yok.
Savcının kendisi söylüyor bunların hepsini.
Başbakanlık Teftiş Kurulu bununla ilgili Recep Tayyip
Erdoğanın önüne koyuyor bir tane rapor ve önünde sonunda diyorlar
ki: Bu işin içinde Ergenekon var.
Şimdi, bakın, geriye dönelim şöyle:
Türkiyenin karanlık bir tarihi var, bu karanlık tarihinde de çok
ciddi faili meçhuller var. Çok yakın tarihimize bakalım. Sizin çok
böyle övünerek de bahsettiğiniz
Yani ben şunu anlamıyorum ya:
Meydanlarda konuşurken faili meçhullerden bahsettiğinizde solcu
musunuz, milliyetçi misiniz yoksa Güneydoğudaki bir vatandaşı
mı savunuyorsunuz, ben anlayamıyorum. Ama hiçbirisi de
aydınlanmadı bunların. Örneklerden bazılarını
söyleyeyim çünkü yakın tarih örnekleri. 6-7 Ekim olaylarıyla ilgili,
kim öldürdü, kimse bilmiyor. Sivas olayları burada. Bundan önce
bunları da Ergenekona bağladınız, o çöktü. Şimdi ne
olacak? Bunları araştırmak lazım. deyince gelip burada
savunma mekanizması yaratmak bir anlam ifade etmiyor, bir şeyi de
çözmüyor zaten.
Şimdi, aynı konuyla ilgili şunu
söyleyeceğim, bunu biz söylemiyoruz aslında veya
arkadaşlarımız, Alim Bey söylemiyor, bunu Avrupa söylüyor, bunu
gerçekten Amerika söylüyor. Neden söylüyor, biliyor musunuz? Mesela
İranla ilişkiler sıcak olmaya başladıktan sonra,
Amerikadan rapor çıkıyor ve Türkiye'deki ASELSAN ölümlerini de bu
raporun içine ekliyorlar, diyorlar ki: İranda nükleer
araştırmalarla ilgili gerçekleşen ölümlerin Türkiye'dekine
benzeşik bir durum olduğunu ifade edecek bir rapor çıkıyor.
Araştırılmalı, doğru mudur, yanlış mıdır,
onu bilmem ama bu rapor ortada mevcut, var yani bu rapor. İspanyada da bu
rapor çıkartıldı. Ayrıca, Şeffaflık Örgütü
bazı raporlar çıkardı, bununla ilgili. Amerikada da,
İranla bu kadar husumet içinde olmasına rağmen, İrandaki
nükleer çalışmalarda yer almış ölen bilim
adamlarının ölümleriyle ilgili bir faili meçhul iddiasında bulunuyor.
Bakın, ne diyorum, husumet sahibi olmasına rağmen Amerika, İranda
nükleer araştırmalarda ölenlerle, ölümlerle ilgili diyor ki:
Bunların hepsi soru işareti getiren konulardır.
Ayrıca, bu davalara bakıyorsunuz 4 tane
savcı değişmiş, 5inciye gitmiş en son, 5inci
savcıda da bazı dosyalar duruyor. Ya, bunları gelin,
araştırın, bunda araştıracak veya
araştırmaktan imtina edecek konu nedir, bunu anlamakta gerçekten
güçlük çekiliyor yani. Hepsi de savunma sanayisinde çalışan insanlar
baktığınız zaman.
Şimdi biz, mesele millî meselelere gelince,
teknolojiyle ilgili meselelere gelince şunu söylüyoruz: Buradaki
arkadaşların neden nadide olduğu şuradan çıkıyor
ortaya. O eğitim sisteminde, daha önceki örgün eğitimde
yetişmiş bu arkadaşların hepsi aynı eğitime tabi
tutulmuş, ODTÜde olsun, diğer yerlerde olsun aynı
eğitimlere tabi tutulmuşlar. Dünyanın ileri gelen ülkelerinde
aslında geleceğe yönelik know-how üretmek için neler varsa bu
arkadaşların çoğu biliyordu. Özellikle o kamera
kayıtlarının kayıp olduğu söylenen 2
arkadaşın ölümünü
Zaten Başbakanlık Teftiş Kurulu da
bunun intihar mı, yoksa bir komplo mu veya faili meçhul bir cinayet mi
olduğunu ortaya koyamadı zaten. Koyamadığı için de
bunun araştırılması gerektiğini söyledi. Temelinin de
savunma sanayisiyle ilgili olduğunu herkes biliyordu. Bunun isimleri de
bende mevcut bu arkadaşların, rapor da burada var: Hüseyin
Başbilen, Evrim Yançeken. Bunların ölümlerindeki kamera
kayıtları yok, hepsi yok edilmiş. Neden yok edildiğini
araştırmak lazım tabii, belki dediğiniz gibidir, belki
intihardır.
Tabii, bunların çoğu psikolojik tedavi de
görmüşler. Ama, neden görmüşler? Dört ay öncesinden bazı
baskılar varmış, çok ciddi baskılar varmış,
görevlerinden özellikle ayrılmaları konusunda ciddi bir şekilde
kurum dışında baskı varmış, bunlar da o raporda
yazıyor arkadaşlar.
Şimdi, biz bu kadar şeyi
araştırırken şunlara bir bakmak lazım: Biz böyle
adamlar yetiştiriyoruz mu, yetiştirmiyoruz mu? Şuna
değinmek istiyorum: Bu çocukların yetiştiği tabloya bakarsanız
en azından geleceği olan çocuklarımızla ilgili önümüzde
karanlık bir tablo gözüküyor ortada. Onu da şuradan
söyleyeceğim: Millî eğitim şûralarında bilim yuvası
olacak okulların hepsine de özel okulların hepsine de bu
çocukları yetiştirecek olan okulların hepsine de bilim
laboratuvarları için 20 puan verdiğinizde Orada bir ibadethane
açarsan sana 20 puan da bunun için vereceğim. diyorsun ama ikisi
birbiriyle eş değer şeyler değil. Artık, bilimden
uzaklaşan bir eğitime doğru şûralarda kararlar
çıkartıyorsunuz. Bu çocuklar oralardan yetişmedi. Yani,
şimdi, konuyu getirip getirip şu ibadete dayandırmak kadar garip
bir şey görmüyorum bu memlekette. Ya, dışarıda yeteri kadar
cami yok mu arkadaşlar ya? Yeteri kadar ibadet alanı yok mu
arkadaşlar ya? İmam-hatipler meselesine getiriliyor, türbana
getiriliyor, ona getiriliyor, buna getiriliyor. Ya, yazık değil mi bu
memleketin çocuklarına, yazık değil mi yani yok mu böyle bir
şey, ibadet alanlarında özgürlük yok mu? Peki, neden o zaman Millî
Eğitimin şu andaki şûrasından çıkan özellikle özel
okullara getirdiğiniz puanlama sisteminde Eğer sen bir seccade, bir
tespih koyarsan oraya ibadethane olarak, sana 20 puan veriyorum; laboratuvar
kurarsan da 20 puan veriyorum. demek ne demek ya? Bunlar birbiriyle çelişen
şeyler mi? Hayır, değil ama toplumu bu tarafa doğru
itelenen veya algı yöneten bir tavra doğru götürüyorsunuz yani.
Bakın, Türkiyede bilim derslerinin hepsi seçmeli
duruma geçmiş vaziyette, bunlara çok dikkat etmek lazım, biz burada
anlattık bunu. Bakın, matematik zekâsındaki çocukların
oranı gitgide düşüyor bu ülkede, çok ciddi bir şekilde
düşüyor, bunu daha önce de anlattık burada.
Şimdi, dünyanın herhangi bir yerini örnek
vereyim, Çinden bahsediyorsunuz, oradan bahsediyorsunuz, böyle çocuklar
yetişmeyecek artık; bilimle, fenle, matematikle. Çünkü 15
yaşındaki çocukların -daha önce de söyledim- başarı
oranı, çok başarılı olma ihtimali olan oran Türkiye için
yüzde 1 arkadaşlar, yüzde 1 bu. Avrupada, İskandinavya ülkelerinde
yüzde 32 olmuş. Çinde, Şanghayda yüzde 20. Biz teknoloji satın
alıyoruz veya işte uçakları uçuruyoruz, bununla övünüyoruz. Ya,
övüneceğiz tabii, burada bir problem yok ama son zamanlarda düşen
uçaklarla ilgili de eğer burada gerçekten çok ciddi bir ihmal varsa
bunların da araştırılması lazım. Bu uçaklar
nasıl düşüyor böyle? Araştırılması lazım
yani bunda ne var, bunlar övünülecek konu mu yani? Uçaklar uçuyor, uçuyor.
tamam, güzel. AWACSlarımız var. güzel. Ben anlamam onlardan, yani
kaç tane uçak nereden alınmış, onları bilmem. Bunlar övünülecek
konu değil ki zaten uçması lazım. Öyle bir konjonktürde
duruyorsun ki, zaten senin savunma mekanizmaların güçlü olmazsa o zaman
yapacağın bir şey de yok.
Ama şunu da söyleyeyim: Şimdi, İsraille
ilgili konuyu söylediniz, bizim savunma sanayimizde bir sürü
yazılımın hepsi dışarıya bağımlı.
Peki, ben soruyorum o zaman: Bizde yer istasyonu var mı, izleme istasyonu?
Yok, yok bizde. Yani bir afet zamanında yer istasyonu var mı, böyle
bir yer istasyonumuz? Hayır, yok. Kime bağlıyız? Daha
öncesinde dediniz, kabul ediyorum, insansız hava araçlarının
hepsi İsraile bağımlıydı, hâlâ
bağımlı, oraya bağımlı değilse dolaylı
olarak bağımlı. Siz bunu övünecek bir konu olarak getirirseniz,
Bu memlekette insan yetişmesine ihtiyaç yoktura getirirsiniz.
Savunmayı buradan kurmayalım, bu çocukların canları
boşuna gitmedi bence, bunları araştırmak lazım, ister
intihar olsun ister faili meçhul olsun araştırmak gerektiğini
söyleyip hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksünger.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde,
Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. MHP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ASELSAN, 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerine askerî
haberleşme ve elektronik ekipman sağlanması amacıyla
kurulmuş yerli bir savunma kuruluşumuzdur.
ASELSAN, son yıllarda yerli savunma sanayisine gurur
veren bir kuruluşumuz olmuştur. Özellikle ASELSAN, son yıllarda
bu çalışmalarla Türk savunma sanayisinin dünyanın çeşitli
ülkelerine ihracat yapan değerli, millî bir kuruluşudur. Aynı
zamanda, Türkiye için stratejik bir sanayi kuruluşu olduğu gibi,
AR-GE anlamında hayati önemi haiz çalışmalar da
yapmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
grup önerisinde de dile getirildiği gibi, ASELSANda son zamanlarda,
çalışan mühendislerin kamuoyuna yansıdığı üzere
şüpheli ölümleri intihar-kaza ikileminde ölüm nedenlerinin
açıklanması bilgi eksikliğinden mi yoksa gerçekten bir sır
perdesi olduğu için midir ki kamuoyunda bu ölümlere şüpheli
bakılmıştır. ASELSANın son zamanlarda dünya silah ve
savunma sanayisiyle rekabet edecek seviyeye getiren ve savunma sektöründe
dışa bağımlılıktan kurtaran, çok sayıda
ülkeye ihraç ürünleri satacak düzeye getiren başarılı
mühendislerin ölümleri kamuoyunda bilgi kirliliği ya da sağlıklı,
doyurucu açıklamalar yapılmadığı için acaba
sorularını, şüpheleri, vehimleri
artırmıştır. Netice olarak, ölümler normal de olabilir,
şüpheli ölümler de olabilir ama asıl olan, burada bir bilgi
kirliliği olduğu aşikârdır. Gerek ölenlerin yakınlarıyla
gerekse kamuoyuyla bu bilgilerin yeterince
paylaşılmadığı kanaatindeyim. Bir milletvekili olarak,
bir şahıs olarak bu konuyu araştırmadan evvel bende bu
şüpheler vardır diye düşünüyorum. Özellikle ASELSANın son
zamanlarda dünya silah sanayisiyle, savunma sanayisiyle rekabet edecek seviyeye
gelmesinde başarılı mühendislerin ölümleri kaza-intihar
ikileminde yeterince açıklığa kavuşturulmamış
olması bu vehimleri artırmaktadır. Netice olarak, adli tahkikat
devam etmektedir. Eğer burada bir sır perdesi varsa bu aralanmalıdır.
Netice itibarıyla, tutanaklar, adli tıp raporları, ifade
beyanları, bütün bunlar yeniden tetkik edilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7
Nisanda listeler Seçim Kuruluna verilecek, dolayısıyla bu konuyu
araştırmamız ve araştırma neticesinde kurulacak
komisyona yeterli zaman verilemeyeceğinden fiilen ve hukuken mümkün
gözükmemektedir. Bu nedenle, bunun araştırılmasının
gerekli olduğunu kabul ediyorum. 25inci Yasama Döneminde
değerlendirmelidir diye düşünüyor, grup önerisini Genel Kurulun takdirine
sunuyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Can.
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Bal, Sayın Halaçoğlu, Sayın
Akçay, Sayın Günal, Sayın Erdoğan, Sayın Türkoğlu,
Sayın Yılmaz, Sayın Oral, Sayın Işık, Sayın
Kutluata, Sayın Çınar, Sayın Erdem, Sayın Alan, Sayın
İrbeç, Sayın Başesgioğlu, Sayın Halaman, Sayın
Gök, Sayın Serindağ, Sayın Susam, Sayın Şeker,
Sayın Toprak, Sayın Torlak
İki dakika süre veriyorum ve de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.46
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grubu önerisinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve arkadaşları tarafından, ASELSANda görevli
mühendislerin zamansız ve endişe verici ölümlerinin arkasındaki
nedenlerin ve gerçeklerin tespit edilerek kamuoyunda oluşan
şüphelerin giderilmesi, çalışanların güvence içinde
projelerini gerçekleştirebilmelerinin sağlanması ve yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, 10/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 10 Mart 2015
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker ve 19 milletvekili tarafından, Hükûmet temsilcilerinin
faiz lobisine yönelik iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 13/6/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10/3/2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 10/3/2015 Salı günü (Bugün)
yaptığı toplantısında siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Levent
Gök
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 19 milletvekilinin
"Hükûmet temsilcilerinin faiz lobisine yönelik iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi" amacıyla 13/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (961 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 10/3/2015
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Şeker.
Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet
temsilcilerinin faiz lobisine yönelik iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında
bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidarın izlediği tuhaf bir
yöntem var ortada. Eğer herhangi bir alanda ortada bir başarı
varsa Bu bizim başarımızdır. diyor, eğer ortada bir
başarısızlık varsa, bir kötü sonuç var ise bunu da
uydurduğu bir lobiye bağlıyor. Bakın, bugüne kadar patates
lobisinden kuru fasulye lobisine, vaiz lobisinden robot lobisine kadar yirminin
üzerinde lobi yarattınız. Bu lobiler kimlerden oluşmakta, hangi
yöntemleri izleyerek ne yapmaktalar? Siz de dâhil, maalesef, kimsenin
bildiği yok. Sizin de bunları araştırmak gibi bir derdiniz
yok.
Yarattığınız bu lobilerden en ilgi çekici olanı
da faiz lobisi. Ekonominin iyi gitmediği dönemlerde
kurmaylarınız çıkıyor ve bundan faiz lobisinin sorumlu
olduğunu açıklıyor. Bu iddiayla birlikte kamuoyunda faiz
lobisinin bankalar mı, şirketler mi, yabancı veya yerli tasarruf
sahipleri mi olduğuna ilişkin bir tartışma gündemi
meşgul etmeye başlıyor. Söz konusu lobinin Türkiyeden ne
kadarlık bir kâr elde ettiğine ilişkin hesaplamalar
yapılmaya başlanıyor. Birkaç gün süren bu tartışmalar
bir sonuca ulaşmıyor ve yeni bir faiz lobisi iddiası gündeme
gelene kadar da rafa kaldırılıyor.
Faiz lobisi iddialarını ortaya atanlar bir
kenara çekiliyorlar. Bu lobinin araştırılması,
faaliyetlerinin ortaya çıkarılması için herhangi bir adım
maalesef atmıyorlar. Neden bu adımlar atılmıyor?
İktidarın elinde yargı gücü var, polis gücü var, her türlü
teknolojik imkânı da var. Bu iddialarınızı
kanıtlamanız, bahsettiğiniz lobinin üyelerini,
gerçekleştirdiği eylemleri, kazançlarının
miktarını ortaya çıkarmanız çok kolay ancak nedense buna
yanaşmıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, burada Hükûmet
temsilcilerinin ikircikli bir tavrı da var. Bir yandan, Türkiyeyi
güvenli liman, sağlam, güçlü ekonomi dünyanın tercih ettiği
ülke olarak tesis ettiklerini ifade ediyorlar; diğer yandan, öne
sürdükleri lobi iddialarıyla Türkiyenin aslında bahsedildiği
kadar sağlam bir ekonomiye sahip olmadığını,
kolaylıkla manipüle edilebilen, küçük olaylarda bile sarsıntı
geçirebilen, kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ima
ediyorlar. Dolayısıyla kamuoyunda bir kafa
karışıklığı yaratıyorlar. Aynı
şekilde ortaya attıkları, ama sonrasında sonuç getirecek
bir girişimde bulunmadıkları faiz lobisi iddialarıyla da
vatandaşın kafasında ciddi soru işareti
bırakıyorlar. Vatandaş diyor ki: Madem böyle bir lobi var, niye
bu lobinin üyeleri bulunmuyor, bunların eylemleri neden
araştırılmıyor? Böyle bir araştırma
girişiminde bulunulmadığına göre, demek ki bu faiz lobisi
denilen şey aslında iktidarın ekonominin darboğazında
sarıldığı popülist bir siyasi söylemden fazlası
değil değerli arkadaşlar. Vatandaşta
yarattığınız bu kafa
karışıklığını gelin bu önergeyle çözelim.
Bakın değerli arkadaşlar, 17 Aralık
rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında İçişleri
Bakanı TRTye bir röportaj verdi. O röportajında 90lı
yıllardaki yolsuzlukları anımsatarak O zaman sistematik
yolsuzluk vardı. 40-50 milyar dolar, bankalar battı gitti. Böyle
sefil bir durum yaşadık. Son operasyonun maliyeti 104 milyar dolar.
Nasıl ki o zaman bu işi tezgâhlayanlar dolar almıştı,
şimdi dolarları kim aldı? Sadece şüpheyle söylemiyorum
bunu. Bu nasıl bir ihanettir, ortaya çıkacak. Bu bilgiler önceden
sızdırılıyor ve kim ne alıyor? ifadelerini kullandı.
Dikkatinizi çekiyorum, İçişleri Bakanı bu sözleri şüphe
üzerine söylemediğini ifade ediyor yani elinde kesin, net bilgi ve
belgeler olduğunu ima ediyor.
Bu açıklamalarından sonra kendilerine bir soru
önergesi verdim. Tarih: 8 Ocak 2014. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk
operasyonu kim tarafından, hangi tarihte, kimlere sızdırılmıştır?
17 Aralık operasyonunu önceden haber aldığı iddia edilen
kişiler hangi tarihlerde, ne kadarlık döviz alımı
yapmışlardır? 17 Aralık operasyonu bilgisini önceden birilerine
sızdıran ve edindiği bu bilgiyle döviz alımı yaparak
para kazanan kişiler hakkında bugüne kadar nasıl bir işlem
yapılmıştır? diye sordum. 10 Mart 2015teyiz, aradan on
dört ay geçti, bu soru önergem cevaplanmadı. Anlaşıldı ki
bu da popülist söylemlerden, maalesef, birisiymiş.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda dolarda
engellenemeyen bir tırmanış var. Bu
tırmanışın vatandaşın bütçesine; sanayicinin,
iş adamının, esnafın faaliyetlerine ciddi faturaları
var. Peki, dolar niye yükseliyor? Normal, iyi yönetilen bir ülkede döviz
artışının birkaç nedeni vardır. Nedir bunlar? Ekonominin
büyüdüğü, üretimin arttığı, dolayısıyla ithal
girdi talebinin yükseldiği dönemlerde döviz ihtiyacı artar ve döviz
de artar. Şirketlerin döviz talebi arttığı için kur da
artar. Döviz artışında şu anda
yaşadığımız senaryo bu değil. Peki, başka
bir nedenden daha bahsedelim. Enflasyonun kontrolden
çıktığı, paranın değer kaybettiği,
vatandaşın sağlam paraya yöneldiği dönemlerde de döviz
artar. Yaşadığımız süreç buna da uymuyor. Ekonomi
büyümüyor ise o hâlde dolar niye tırmanıyor? Çünkü saray sakininin
kibri büyüyor, egosu büyüyor. Enflasyon kontrolden çıkmadıysa dolar
niye artıyor? Çünkü maalesef, saray sakini kontrolden çıkıyor.
Bakınız değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanı çıkıyor, Merkez Bankası
Başkanına suçlamalarda bulunuyor. Dikkatinizi çekiyorum,
eleştiri değil, suçlamalarda bulunuyor, dolar
tırmanışa geçiyor. Cumhurbaşkanı 6-7 defa
konuştu, her seferinde dolar yükseldi, TL dolar karşısında
değer yitirdi. Kapalı kapılar ardında yapılması
gereken konuşmalar neden ısrarla mikrofonlar ve kameralar önünde
yapılıyor? Bu konuşmalardan sonra doların yükselişe
geçeceği bilinmesine rağmen bu açıklamalar neden
yapılıyor? Dolar sürekli yükseltilerek kimlere kazanç
sağlanıyor? Bu konuşmalardan önce kimler dolar alıyor,
sonrasında kimler dolar satıyor? Diğerlerinden emin değiliz
ama burada kesinlikle bir lobi var. Bu lobi kime çalışıyor,
Cumhurbaşkanının konuşması kimleri zengin ediyor? Bu
soruların cevaplarının acilen bulunması gerekiyor.
Bir diğer aydınlatılması gereken
konu: Bakın, Merkez Bankasının net hata ve noksan kaleminde yani
kaynağı belirsiz döviz girişinde her seçim öncesi
olağanüstü bir artış meydana geliyor. Şimdi sizlere
bunları tek tek vereyim değerli arkadaşlar.
2009 yılında yerel seçimler vardı,
Türkiyeye 4,9 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi
oldu. 2010 yılında Anayasa referandumu vardı, yine
kaynağı belirsiz 5,6 milyar dolar Türkiyeye girdi. Haziran 2011
seçimlerinde kaynağı belirsiz döviz girişi 12,2 milyar dolar.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleştiği geçen
yıl 8,8 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi
oldu. 2012 ve 2013 yılında seçim yoktu, kaynağı belirsiz
döviz girişi de neredeyse yok düzeyinde. Şimdi tekrar genel seçimlere
giriyoruz. 2015in ilk üç aylık dönemindeki toplam kaynağı
belirsiz girişlerin miktarı 6 milyar 635 milyon dolara
çıktı arkadaşlar.
Tüm bunları birleştirdiğimizde, Dövizin
yükselmesine neden olan açıklamalar bilerek yurt dışından
para getirenlerin daha fazla kazanç elde etmesi için mi yapılıyor?
soruları gündeme gelmektedir.
Değerli arkadaşlar, Gezi olayları
sırasında da gündeme getirildi, bu ülkede bir faiz lobisi var fakat
ortaya çıkarılamıyor. Herkes konuşuyor, kimse bu faiz
lobisinin ne yaptığını, kim olduğunu bilemiyor. Son üç
ay içerisinde dövizin Türkiyede Türk lirası karşısında
kazandığı rakam yüzde 12, sanayicinin cebinden çıkan para
yaklaşık 100 milyar TLye dayanmış durumda.
Peki, ne yapılıyor bunlarla ilgili? Hiçbir
şey yapılmıyor. Sayın İçişleri Bakanı
-geçmiş dönemdeki- Kimlerin döviz alıp
sattığını, kimlerin bu işten rant elde ettiğini biliyoruz.
demişti ama bir türlü bulamadı. Ya elinde yeterli istihbarat
elemanı, polisi, görevlisi yok ya da yargı elamanlarına
güvenmiyor, bunları ortaya çıkartmadı ya da bir başka yönü
daha var, bu döviz kazancından kimin cebine para girdiğini,
bunların kim olduğunu biliyor ama ortaya çıkartmıyor.
Değerli milletvekilleri, eğer samimiyseniz
bununla ilgili bir komisyon kurulabilir ve bu kurulan komisyon da, paralel
midir, üçgen midir, dikdörtgen midir, lobi midir, kimse ortaya
çıkartır. Hodri meydan, desteğinizi bekliyoruz, bir ayda da bu
sorunu çözeceğimize inanıyoruz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Desteğinizi bekliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şeker.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi selamlıyorum.
Ne lehinde ne aleyhinde
diye İç Tüzüke konulan
hüküm var ya, aslında üzerinde konuşmak üzere söz aldım. Çünkü
bunu bu Mecliste herkesin istemesi gerektiğini düşündüm. Ya, bir faiz
lobisi var, kimdir bu ya! Arkadaşlar, merak etmiyor musunuz? Gezide faiz
lobisi, 17-25 Aralıkta faiz lobisi, dünyada finansal kriz oluyor, faiz
lobisi. Bu yetmiyordu, faiz lobisi, bir de döviz lobisi çıktı. Bu
döviz lobisi kim?
Cumhurbaşkanı konuşuyor, Merkez
Bankasına bir parmak sallıyor, döviz fırlıyor
arkadaşlar. Ya, böyle bir sistem dünyada var mı, düşünebiliyor
musunuz? Kaç gündür bütün Merkez Bankası, Sayın Babacan, ekonomi
bakanları, hepsi sarayda brifing veriyorlar. Kime?
Cumhurbaşkanına. Yanlış yerde yapıyorsunuz brifingi
arkadaşlar, gelip bu Mecliste vereceksiniz; halkın Meclisinde,
milletin Meclisinde milletin vekillerine vereceksiniz, çözümü burada
arayacaksınız, çözümü burada.
Döviz lobisi kim? Döviz lobisi, faiz lobisi, dolar,
sıcak para, likitide hangi ülkeleri seviyor? Çok basit, FEDden veya Dünya
Bankasından, Avrupa Merkez Bankasından kredi olarak parayı yüzde
1 faizle alıyorlar, geliyorlar, Türkiyede yüzde 7,5 faiz var, vergisini
de verse, masrafını da yapsa, bilmem ne yapsa Türkiyeye
yatırdığı zaman bilmem kaç katı kâr elde ediyor. Onun
için, şu aşamada Türkiyede 131 milyar doların -faiz lobisi
derler- 62 milyarı hisse senetlerine yatırılmış,
bankalarda; 52 milyarı hazine bonosuna yatırılmış
hazine bonosuna arkadaşlar, resmî hazine bonosuna- 17 milyarı da
piyasada.
Peki, bu para burada yatarken kısa bir süre önce bir
çalkalanma oldu ve Türkiyede bir sıcak para kaçışı oldu, farkında
mıydınız? IMF 3 bankayı riskli banka ilan etti, Maliye
Bakanı 3 bankada kara para riskinden bahsetti. Ne oldu ondan sonra? Bir
efsane çıktı arkadaşlar, IMFye borç vermiştik 5 milyar
dolar, bütün borçlarımızı ödemiştik. Türkiye şu an
IMFnin kapısında borç alma noktasına geldi. Bunu, bu
söylediklerimizi ciddiye alın, bunun şakası yok arkadaşlar.
Bu ekonomik dalgalanmada eğer bunun sadece ve sadece doları olan,
olmayan kesimler üzerinden etkisini ararsanız şunu görürsünüz: 2023
hedeflerinizde kişi başına gayrisafi millî hasılanın
25 bin dolar olacağını iddia eden iktidarınız
değil mi? 25 bin dolar. Şimdi dolar 2,62 liraya çıkınca
şu an 2015 itibarıyla gayrisafi millî hasıla kişi
başına kaça düştü biliyor musunuz? 8.763. Yani 2013te kişi
başına 10.753; 2015e gelirken tam 2.000 dolar düştü.
Fakirleşti yurttaş, cebinden 2.000 dolar gitti, cebinden uçtu,
liranın alım gücü düştü, asgari ücretlinin
maaşının değeri düştü. Ve iç artı dış
borç 600 milyar dolar arkadaşlar. İç borç 200 milyar, dış
borç 400 milyar dolar. Bu rakamlar çok ciddi rakamlardır arkadaşlar.
İthalatın ihracatın önüne geçtiği bir Türkiyeden
bahsediyoruz.
Bakın, G-20 zirvesi Türkiyede toplanıyor.
Beşli kırılganın en kırılgan ülkesi Türkiye. Yani
burada siyaseten haz almıyoruz, Türkiye ekonomisinin kötüye gitmesinden
haz almıyoruz ama ya Cumhurbaşkanının görevi her gün Merkez
Bankasıyla -bağımsız madem- kavga etmek değildir
arkadaşlar, niye kavga eder? Niye Merkez Bankası
Başkanını her gün tehdit eder, her gün kavga eder? Anlatır
mısınız, Cumhurbaşkanı yürütmenin başı
değil mi? Ya git kardeşim Köşkte otur, ülkenin birliğiyle,
bütünlüğüyle, temsiliyle uğraş, elçileri ağırla, git
dış ülkeleri gez, geziyorsun. Yani şimdi yaptığın
ne? Gidip meydan meydan açılış yapıyorsun.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra şimdi de 2015 genel seçimlerine
karışıyorsunuz. Paket görüşülüyor, burada pakete
karışıyorsunuz.
Şimdi, burada bir terslik var arkadaşlar:
Hükûmet varsa bu Hükûmetin de Başbakanı yok mu? Var. Davutoğlu
değil mi? Davutoğlu. Bu Hükûmetin bakanları Başbakana
mı hesap verir, Cumhurbaşkanına mı hesap verir? Eğer
bu Anayasa ve yasalara göre alırsanız -Parlamentoya göre- ha
Cumhurbaşkanına gitmiş hesap vermiş Merkez Bankası
Başkanı veya uzmanları veya Ekonomi Bakanı veya ekonomiden,
koordinasyondan sorumlu Bakan ha bekçi Murtazaya(x) gitmiş brifing vermiş hiçbir
farkı yok çünkü bir hükûmet yürütmedir, yürütme. Yürütme anayasal bir
kurumdur. Yürütmenin başı temsildir. Temsilin başı o
ülkenin ekonomisiyle uğraşmaz çünkü Cumhurbaşkanı
sorumsuzdur. Onun için 417 milletvekilinin oyu gerekiyor burada
sorumluluğuna ihanetten gitmek için ama biz Mecliste Ekonomi
Bakanının, Kalkınma Bakanının, ekonomiden sorumlu,
koordinasyondan sorumlu Bakanın -Babacanın- her 3ünün de
hesabını bu Anayasa'ya göre gensoruyla sorabiliyoruz. Nitekim,
Halkların Demokratik Partisi her 3 bakanla ilgili gensoru vermiştir
Meclise ve bu hafta içerisinde görüşeceğiz. Niye? Hükûmet sorumlu.
Eğer Cumhurbaşkanı sorumlu olsa, sorumluluğu varsa ona
soralım ama Cumhurbaşkanı değil Anayasa'ya göre. Anayasal
denetim mekanizmaları belli; Meclis araştırması, genel
görüşme, gensoru, bir de -siyasetin sorumluluğuna gidersin Yüce Divan
için- soruşturma ama vatana ihanet kavramının içine bu ülkenin
tek kuruşu, tek taşı, bir karış toprağı, her
şey dâhildir. Eğer bir faiz lobisine kurban gidiliyorsa hesabı
sorulur, eğer bir dolar lobisi varsa, ona gidiliyorsa bunun hesabı
sorulur çünkü bu hazineye giren para ne Cumhurbaşkanının ne o
bakanların ne Merkez Bankasının parası pulu değildir.
O yurttaşın verdiği vergilerle hazineye giren paranın bugün
burada hesabını sormak biz muhalefetin görevidir.
Şimdi, buradan çok açık bir şekilde ifade
etmek istiyoruz. Arkadaşlar, ya sıcak para, likidite bu güvensizlik
ortamında çekilip giderse ne yapacaksınız Hükûmet olarak? Yani,
bu para giderse brifing üstüne brifing de verseniz faiz lobisi siyaset
borsasına girecek. Dikkat edin, siyaset borsası öyle bir etkilenir
ki, 2015 seçimlerine de üç ay var. Siz hiç Bu, faiz lobisidir; bu, faiz
lobisinin yanında döviz lobisidir
Kimdir, bunları açığa
çıkarma konusunda gelin bizim yanımızda yer alın. Şu
Mecliste de 5 Nisana kadar vakit var, hemen alelacele bir komisyon
kuralım, şunların yakasına yapışalım da sizi
de kurtaralım. Daha ne istiyorsunuz siz Allahtan? Bu kadar iyilik üstüne
iyilik muhalefetten, artık eliniz bu sefer de iyiliğe kalksın.
Şu faiz lobisini kaldırmak istiyorsanız ellerinizi
kaldıracaksınız, evet diyeceksiniz arkadaşlar. Ey
iktidar, faiz lobisi için evet diyeceksiniz, başka şansınız
yok.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günaldan sonra ara vereceğim, bir saat
aradan sonra Sayın Sadık Badak hazır olsun.
Buyurunuz Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu son günlerin sıcak
tartışması diyelim, değerli konuşmacılar burada
değindiler ama defalarca uyardık. Aslında ne olduğunu sizler
de, Türk milleti de gayet iyi biliyor. Açıkçası, bunun artık bir
hata olmadığını ve Sayın Erdoğanın bunu
kasıtlı olarak, sürekli olarak söylediğini net bir şekilde
anlamış bulunuyoruz. çünkü bunu sadece bugün söylemedik. Bu
tutanaklardan çoğu zaman AKPnin grup başkan vekili
arkadaşlarımız gidip gidip çıkarıp bizim
konuştuklarımızı burada söylüyorlar ama nedense bu
konulardaki söylediklerimize hiç bakmıyorlar, hâlâ bir faiz lobisi
tartışması devam ediyor.
Bakın, evet, yani buradan biz size artık mecburen
söyleyeceğiz. Defalarca yazdık, defalarca söyledik, burada bütçe
konuşmalarında dile getirdik; hâlâ bir faiz lobisi lafı gidiyor
hatta faiz lobisinin ötesinde Vatana ihanettir. diye suçlamalar geliyor.
Açıkçası, size buradan A3 kâğıtlarla da göstermiştim,
faiz lobisi lafı henüz dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan
tarafından Gezi olaylarından sonra söylenmeden önce, aslında
2012 yılında Ekim ayı içerisinde Başbakanın
damadının da bulunduğu ve sıkça yazı
yazdığı Sabah gazetesinde finans sayfasında manşette
söylenmişti ilk defa. Faiz lobisi olarak nitelendirilen kişiler,
bugün Sayın Cumhurbaşkanının vatan haini ilan ettiği
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Erdem
Başçıydı. Resimlerini defalarca Aranan faiz lobisi içeride mi
dışarıda mı? diye size de sundum.
Hâlâ bir arpa boyu yol gidilememiş.
Sıkıştıkça dönüp dönüp temcit pilavı gibi eski
şeyleri söylemekten Sayın Erdoğan -Cumhurbaşkanı oldu-
maalesef hâlâ vazgeçmiyor. Yani, bakın, o zaman söylediğini kısa
bir cümleyle size tekrar edeyim, diyor ki: Bizim karşımıza
geldikleri zaman -Gezi olaylarıyla ilgili şikâyetini dile getiriyor
Sayın Erdoğan, dönemin Başbakanı- Sizin
zamanınızda 5 kat zengin olduk. diyenler işte bugünlerde
bizimle uğraşmaya başladılar. Tekraren söyleyeyim, kimin
zamanında 5 kat zengin olmuşlar? Adalet ve Kalkınma Partisinin
iktidarında. Peki, kim vermiş onlara bu hakkı? Başta
Sayın Erdoğan olmak üzere AKP hükûmetleri vermiş.
Şimdi garip bir şey var. Arkasından tekrar
faiz lobisine karşı Kendine çekidüzen ver, çok sabrettik. Olay
sadece bu lobiyi oluşturan bir banka, üç banka, kim varsa hepsi için
aynı şeyi söylüyorum. Siz ki bize karşı böyle bir
mücadeleyi başlattınız, bunun bedelini ağır
ödeyeceksiniz. demiş. Ne zaman demiş? 2013 yılının
ortasında. Peki, sene kaç? 2015 yılının başı
yani. Peki, iki yıldır sadece dönüp dolaşıp Ali
Babacanı ve Erdem Başçıyı, zaman zaman da Mehmet
Şimşeki faiz lobisi ilan edip Vatana ihanet ediyorlar. demenin
ötesinde ne yapıldı, ben anlamıyorum.
Açıkçası, burada demin söylediğim gazete
haberinden, ondan bir hafta on gün sonra yeniden ilgili Başbakan
Yardımcısının resmi verilerek Frenciler frene basmaya
devam ediyor. diye tekrar haber yapılmıştı. Şimdi,
yeniden dönüp dolaşıyorsunuz, bu ekonomideki
başarısızlıkların üzerini kapatmak üzere, tabii bir
taraftan da her yükselişte birileri para kazansın diye, yeniden bu
tartışmaları ortaya koyuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, her seferinde oran
söylüyor. Efendim, diyor ki: Bizim faiz giderlerimiz bütçenin şu
kadarı oldu. Peki, mutlak olarak baktınız mı kaç para faiz
lobisine ödemişsiniz? Her sene bütçeden faiz gideri kaç para
harcanıyor? 620 milyar liraya yakın, on iki senede ödediğiniz
faiz. Her sene 50-55 milyar lira faiz ödüyoruz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Peki, on iki
yılda kaçtan kaça düştü? Yüzde 44ten yüzde 13e düşmedi mi
faize giden para?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Dolara dönüştürürseniz, o
yılın ortalama kuruyla dönüştürürseniz, 400 milyar dolar
parayı on üç yılda faiz lobisine siz ödediniz. Biz ödemedik yani.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yüzde 44ten yüzde
13e düşmedi mi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bakın, söylüyorum,
miktarı söylüyorum: Mutlak anlamda borçlandırdınız
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bak, bütçeden
faize ayrılan pay yüzde 44ten yüzde 13e düşmedi mi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Dur, daha söyleyeceğim
şimdi. İtirazın varsa şimdi sen konuş grup önerisinin
aleyhinde, çıkarsın söylersin.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Bunlar malı
götürüyor, malı!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, her sene 50 milyar
lira civarında, 55-54 -bu sene ayrılanlar 53, gidiyor- faiz ödeniyor,
faiz!
Şimdi, bunu hem ödenirken seyredeceksiniz, gerekli
yapısal önlemleri almayacaksınız, biz burada
bağırırken bırakın bu yapısal önlemleri
almayı, sürekli olarak bölücü unsurla pazarlık edip bir buçuk ay
burada, üç ay burada başka kanunlarla bizi oyalayacaksınız,
yapısal önlemleri almayacaksınız, istihdam teşvikleri
duracak, Turizm Kanununu on senedir çıkarmayacaksınız, biz size
dar bölgeli sektörel teşvik derken bunların esamesi okunmayacak,
hâlen daha rantçılara, inşaat müteahhitlerine, yandaş
müteahhitlere kıyak geçmek için bir taraftan kanun getireceksiniz, sonra
da konuşacaksınız, bu faiz nasıl düşecek? Sonra da
kalkıp iki tane bakanı, bir Başbakan Yardımcısı
bakanı, bir de Merkez Bankası Başkanını günah keçisi
ilan edeceksiniz. Kim atadı bunları?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Alsın görevden.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Defalarca soruyorum, kanunu
burada çıkarıyorsunuz, burada metazori bütün antidemokratik
kanunları çıkarıyorsunuz, söyledim, nerede o
arkadaşlarımız, yeni bir torba vermişsiniz, içine bir
madde, Merkez Bankası Kanununun 4üncü maddesini niye eklemiyorsunuz?
Değiştirin, fiyat istikrarını değiştirdiniz mi bu
iş biter, hiçbir şey yapamaz. Yazın oraya, Merkez Bankası
Başkanı, Hükûmet ne görev verirse onu yapar. deyin, biter o zaman.
Niye faiz lobisi diye karnınızdan konuşuyorsunuz? Her
konuştuğunda Recep Tayyip Erdoğan dövizler çıkıyor.
Kim kazanıyor, kim alıyor, kim satıyor hani biliyordunuz, hani,
hani?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O dövizler kimde?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Alanları biliyoruz,
kimlerin döviz aldığını biliyoruz. diyordu, hani nerede,
biz hiç duymadık, ne oldu bu soruşturmalar? Yapamazsınız,
yapamazsınız, geçen hafta Başbakan Davutoğluyla beraber
Sayın Babacan ve Şimşekin gidip konuşmuş olduğu
CFRın patronlarına karşı hiçbir şey
yapamazsınız, yine döndünüz onlara yalvarmaya
başladınız.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ne alakası
var?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Kuruluşunuzda elinize
memorandumu verenler
Daha Hükûmet kurulmadan bir ay içerisinde 3
milyarını sildiğiniz Citibankın patronlarına maalesef
bir şey yapamazsınız çünkü baştan teslim olduğunuz
için yapamazsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne sildiler, ne sildiler?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu kanunları eğer
getirseydiniz şimdiye kadar, bizim söylediğimiz, ekonomik, sosyal
konulardaki yapısal önlemleri alsaydınız
Defalarca burada
söyledik, MHP olarak yapıcı, yol gösterici bir
anlayışımız var dedik, gelin, ekonomik olarak
çıkarılması gereken kanunları çıkaralım hep
beraber. Siz ne yaptınız? Sürekli olarak oraya rant, buraya
peşkeş, ötekileri koru, 17-25i tersine çevirelim, başka bir
şey lazım değil. E, şimdi böyle olursa bu faiz düşmez.
Düşmüyor diye de sorumlu aramayın. Temel sorumlusu, bu politikalara izin
veren Hükûmettir, onun başında da iki üç dönem bulunan Recep Tayyip
Erdoğan Beyin kendisidir. Sayın Cumhurbaşkanı bu
işlerde günah keçisi arayıp kendi döneminde sanki çok
başarılıymış da ekonomi yönetimi bunu sarpa
sarmış, krizden dolayı da şimdi sanki dünyada bir şey
var, Benim yaptığım işi bunlar bozuyor. havasında.
Böyle olmaz. Bu bakanlar yeni bakanlar değil, bu bakanların
atanmasında kendisinin imzası var ve bu faiz lobisi lafını
da bugün söylemiyor, senelerdir söylüyor. Madem biliyorsun da niye atadın?
Yani, imzası var; Cumhurbaşkanı olarak gelirken de imzası
var, öbür Cumhurbaşkanı Sayın Güle sunarken de kendisi sundu.
Ali Babacan yeni Bakan olmadı, Mehmet Şimşek de yeni Bakan olmadı,
Erdem Başçı da Merkez Bankasına yeni Başkan olmadı
arkadaşlar, daha önce de Başkan Yardımcısıydı.
Sizin döneminizde geldi. Ben Merkez Bankasında çalışırken
orada Erdem Başçı diye birisi yoktu, Bilkentte hocalık
yapıyordu. Ya, siz getirdiniz, siz koydunuz. Eğer varsa, bunlar
hainse, o zaman kardeşim, soruşturun, soruşturmanın
selameti açısından görevden alın. Araştırın,
nerede var, kim ne yapıyor, manipülasyon mu yapıyor, borsada mı
alıyor, satıyor mu, kim aldı sattı? Son üç ay içerisinde
Sayın Erdoğanın konuşmasından önce ve sonra kimler
borsada, kimler bankacılık sistemi aracılığıyla
Merkez Bankasının döviz ihalelerinde döviz aldı, kimler
sattı? Hazine ihalelerinde kim kâğıt aldı? Buyurun, SPK da
sizde, BDDK da sizde, bütün kurumlar sizde. Araştırın, biz de
öğrenelim. Eğer varsa ihanet eden, biz de onlar için gerekli,
yapılması gereken ne varsa burada imza atmaya, el kaldırmaya
hazırız. Aksi takdirde, karnımızdan bir faiz lobisi uydurup
günah keçisi aramaktan vazgeçelim diyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Ünal
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, kurucu genel başkanımız hakkında sayın
hatip ciddi imalı ifadeler kullanmıştır. Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) İmalı
değil, doğrudan söyledi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kurucu genel başkan
değil o, Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakanı.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın, Antalya Milletvekili Mehmet Günalın CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK
PARTİ eski Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle burada Türkiye Cumhuriyeti
devleti Cumhurbaşkanı hakkında imalı ve sanki bir döviz ya
da bunun üzerinden spekülasyon yapıyor imasında bulunmak doğru
değil. Bunu şiddetle reddediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ortaya çıkaralım kim
almış.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Bakın, biz iktidara
geldiğimizde bütçeden faize ayrılan pay yüzde 44tü, bütçenin yüzde
44ü faize gidiyordu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kaç liraydı?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Büyümeye göre değişir.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Biz on iki yılda bunu
yüzde 13e indirdik ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin cebinde, hazinede 1
katrilyonun üzerinde para kaldı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hiç de öyle olmadı.
Söyledim rakamları, 620 milyar para gitti.
MAHİR ÜNAL (Devamla) - Ve bakınız, Gezi
olaylarından önce bu ülkede faiz 4,64e kadar düşmüştü, Gezi
olaylarından sonra faiz 10un üzerini gördü. (CHP sıralarından
Ne alakası var? sesleri)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Geziyle ne alakası
var? Şu anda Gezi mi var?
MAHİR ÜNAL (Devamla) - Ve o günden bugüne kadar biz
tekrardan istikrarlı bir şekilde faizi yüzde 7lere kadar çektik.
Şimdi, bizim faize bakış açımız
ve ekonomik politikalarımız içerisinde faizle ilişkimiz
ortadayken burada hatibin Sayın Cumhurbaşkanımız ve bizim
ekonomi politikalarımız hakkında söylediği sözlerin
aslı astarı yoktur. Ayrıca, Cumhurbaşkanımızın
Ali Babacan ve Erdem Başçıyla ilgili de Vatan hainidir. diye bir
ifadesi olmamıştır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl olmadı ya, hangi
ülkede yaşıyorsun? Vatana ihanettir, vatan hainidir bunlar. diyor.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Tam tersine, Bu konuda
gerekli hassasiyeti göstermeyen bürokraside bir yapılanma mı var?
Bunun üzerine gitmek gerekir. ifadesini kullanmıştır.
Dolayısıyla, hatibin sözlerini bu anlamda son derece talihsiz
buluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker ve 19 milletvekili tarafından, Hükûmet temsilcilerinin
faiz lobisine yönelik iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 13/6/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde görüşmelere devam
edeceğiz.
Şimdi,
önerinin aleyhinde olmak üzere söz sırası Antalya Milletvekili
MEHMET
ŞEKER (Gaziantep) Sayın Başkanım
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Bir saniye, konuşturalım isterseniz
Peki,
buyurun.
MEHMET
ŞEKER (Gaziantep) Kapanmadan önce Sayın Mahir Ünal
konuşmasında Cumhurbaşkanı için söylediğimiz sözlerin
doğru olmadığını ve bizi yalancılıkla itham
etti.
BAŞKAN Size demedi de Sayın Günalla ilgili
doğru olmadığını söyledi, yalancı da demedi.
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Hatipler dedi efendim.
BAŞKAN Bir saniye.
Şimdi ben size İç Tüzüke göre sataşmadan
söz veremem. Her ikiniz de sisteme girin, size 60ıncı maddeye göre
söz verebilirim. Ona göre, en azından İç Tüzükü uygun şekilde
uygulayarak halledelim işleri.
Bu arada, Sayın Badakı
çağırayım arzu ederseniz. Ondan sonra da bitmiş olur, hep
beraber...
Evet, burada mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) Burada, burada.
BAŞKAN Tamam.
Evet, Sayın Badak, buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SADIK BADAK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
verilmiş bulunan grup önerisinin aleyhinde şahsım adına söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, grup önerisinde, bu faiz
lobisini sanki değerli arkadaşlarımız, milletvekillerimiz
bilmiyormuş gibi ve sanki bu tabir AK PARTİ mensuplarınca
bulunmuş gibi bir yaklaşımla faiz lobisinin ne olduğu ve
araştırılması isteniliyor. Tecahülüarif,
edebiyatımızda güzel bir tabirdir. CHPnin önerisi bir anlamda
tecahülüarif olarak da görülebilir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ben yine de ülkelere, toplumlara zarar veren faiz lobisini
kısa başlıklarla özetlemek isterim.
Öncelikle, konunun önemine vurgu yapmak isterim.
Devletlere faizle borç vermeyi, borç para vermeyi ticari faaliyet hâline
getirmiş kesimlere faiz lobisi diyebiliriz. Bu ekonomik bir tanım.
Reel sektörlerde ticari ve sektörel faaliyetlerini takip eden petrol lobisi,
çelik lobisi, ilaç lobisi gibi lobiler var, kazançlarını artırmaya
çalışırlar. Mesela, ilaç lobisinden örnek vermek istersek, benim
kış aylarında grip olduğum zaman kullandığım
Augmentin diye bir antibiyotik var.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Reklamlara girdi, reklamlara.
Araya ürün yerleştirdi.
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Reklama girmeyin.
SADIK BADAK (Devamla) - 1990lı yıllarda, hatta
2003, 2004 yıllarında bugünkü rakamla 38 liraydı, daha sonra
hükûmetlerimizin yaptığı gayretlerle, çabalarla bu ilaç
lobisinin Türkiyedeki faaliyetleri engellendi, şimdi Augmentin 9 lira.
İşte bu lobinin faaliyetlerini önleyebilmek müşahhas bir örnek.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Faiz lobisinin
faaliyetlerini de bizim ülkemizde büyük ölçüde engelledik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kaç senede artmış o
ilaç fiyatı ben onu da anlamadım.
SADIK BADAK (Devamla) - Şimdi, finans sektöründe de
kazancını artırmak için çalışan lobiler var. Finans
sektörünün temel işlevi reel sektöre, üretim sektörüne, fabrikalara
piyasanın norm ve standartlarında bir bedelle para vermek, bir kira
bedeli karşılığında para vermek. Üretim sektörüne
kredi veren müesseselerle bugün üzerinde konuşmakta olduğumuz faiz
lobisini birbirinden ayırmalıyız. Bunların birbirlerinden
farklı ortam ve parametrelerle çalıştığını
biliyoruz.
18inci
yüzyıldan sonra bazı finansörlerden bir kesim, devletlere, hazinelere
para vermeye ve özellikle savaşları finanse etmeye
başlamışlar. 1800lü yıllarda Osmanlı Devletine borç
para verenler de bunlar. Bunlar ülkelerde iyi yönetim ve istikrar istemezler,
ülkelerdeki kaos ortamları onların faiz gelirlerini artırır.
1990lı yıllarda ülkemizdeki siyasi ve ekonomik
istikrarsızlığın getirdiği bütçe problemleri devlet
bono faizlerinin yüzde 150lere yükselmesine yol açarak faiz lobisine büyük
kazançlar sağlamıştır. Buna karşılık
2002den sonra ülkemizdeki siyasi ve ekonomik istikrarla 2013 yılında
devlet bono faizlerinin 4,61e kadar düşmesi elbette
bu kesimlerin hoşuna gitmemiştir. Son iki yüz yılda
sanayileşmiş ülkelerin kurduğu ekonomik ve finans sistemi
içerisinde gelişmekte olan devletlere uluslararası finans çevrelerince
verilen kaynaklardan manipülasyonlarla daha fazla gelir elde etme gayretleri
zaman zaman yatırımları engelleyen boyutlara
ulaşmaktadır. Son elli altmış yılda dünya ekonomi
sistemine bileşik kaplar misalince entegre olmuş
Gelişmekte
olan bazı ülkelerde görüldüğü gibi 2013 Haziranında ülkemizde
Gezi olaylarıyla uluslararası faiz lobisinin, uluslararası
medyayla iş birliği içerisinde kazancını artırma
manipülasyonlarına hepimiz şahit olduk.
LEVENT GÖK (Ankara) Ya, tam bir
tecahülüarif yaptınız. Tam tecahülüarif bu işte.
SADIK BADAK (Devamla) Şöyle ki:
31 Mayıs 2013 tarihinde ülkemizin uluslararası finans çevrelerinde
1,31 olan risk puanı, on gün sonra, 11 Haziranda 1,84e yükselmiştir.
Böylece nükleer santrallerimiz, üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, Kanal
İstanbul gibi; hızlı tren, Marmaray, 3 katlı büyük
İstanbul tüneli, Anadoluda planlanan barajlar, sulama sistemleri,
otoyollar, hızlı trenler gibi, yaklaşık 140 milyar
dolarlık temel yatırımlarımızın
finansmanının faizinin maliyeti yaklaşık on gün içerisinde
yüzde 45 artmıştır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Toplumu geren buna sebep olmuştur. Kim toplumu germişse o sebep
olmuştur.
SADIK BADAK (Devamla) Son haftalarda
bazı çevrelerde yine benzer kafa karışıklıkları
yaratmaya dönük gayretler görülmektedir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Havaalanında kim toplantı yaptıysa, kim orada esti gürlediyse
o zaman faiz lobisinin içinde o var.
SADIK BADAK (Devamla) Ben bu
arkadaşlara sadece, bu kısa vakit çerçevesinde şunu
hatırlatmak isterim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Siz iktidar
değil misiniz yakalayın bu lobiyi, çıkarın meydana.
SADIK
BADAK (Devamla) 2002 yılında toplam vergi gelirlerinin yüzde
85,7si faiz ödemelerine gidiyordu.
Devlet, gelirlerinin yüzde 85ini faize veriyordu.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) On iki yılda 600 milyar
lira faiz ödediniz, 600 milyar lira on iki yılda.
SADIK BADAK (Devamla) Bugün bu oran yüzde 14,3e
düşmüştür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Rakamlara bak biraz, on iki
yılda 600 milyar lira.
SADIK BADAK (Devamla) Değerli milletvekilleri,
24üncü Dönem yasama faaliyetlerinin bitmesine yaklaşık üç hafta
bulunuyor. Bu konu elbette ciddi, araştırılmasında daima
fayda bulunan bir konudur. Meclis araştırması açılması
konusunda takdir yüce Meclisimizindir.
LEVENT GÖK (Ankara)- Siz ne düşünüyorsunuz, ne
yapacaksınız?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Öneriyi destekleyin, faiz
lobisini yakalayalım.
SADIK BADAK (Devamla) - Ancak Meclisimizin gündeminde
Plan ve Bütçe Komisyonundan ve diğer komisyonlardan geçerek Meclisimizde
görüşülmeyi bekleyen torba kanun ve perşembe günü yine Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşeceğimiz öğretmenlerimize yeni kadro verilmesi
gibi halkımızı yakından ilgilendiren yeni düzenlemeler
varken bilinen gerçekler üzerinden ayrıca bir Meclis
araştırmasına bugün için mesai harcanmasını doğru
bulmadığımı, bu çalışmanın seçimlerden sonra
yapılabileceğini belirtmek isterim.
Bu düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Sayın Başkan
.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi işte ne güzel oldu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Şimdi İç Tüzüke uydu.
BAŞKAN Evet, her şey İç Tüzüke uydu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sataştığı
için artık
BAŞKAN Evet, evet, evet.
Şimdi Sayın Günalla başlayalım
Sayın Şeker.
Buyurunuz Sayın Günal.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Günal, yerinizden...
BAŞKAN Yo, yo, şimdiden sonra
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Badak
sataştı.
BAŞKAN Evet.
Buyurunuz.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın sataşma
nedeniyle ve Antalya Milletvekili Sadık Badakın CHP grup önerisi
üzerinde yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, öncelikle Sayın
Ünalın söylediğini düzeltmem gerekiyor, bayağı
düzelteceğim çünkü gerçekle ilgisi yok, aslında bir şey de
söylemedi ama
Bu konuda sadece şunu söyleyeyim: Faiz lobisi diye diye
Şimdi Sayın Badak da aynısını söylüyor. Yahu, ne zaman
çıktı bunlar? Ben hâlâ merak ediyorum, siz iktidar
mısınız, değil misiniz? Yani paralele mi benzedi? Yani
şimdi On iki sene beraber olduk, vallahi haberimiz yokmuş.
diyorsunuz. Millet malı götürmüş, siz uyudunuz mu yani nereye gitti
bu? 2003tekini söylüyorsunuz
Bakın, size rakamı söylüyorum: 2003te 58,6;
56,5, gidiyor
Bu sene 54, geçen sene 52 milyar TL, toplayınca 610
milyardan fazla para ediyor.
SADIK BADAK (Antalya) - Ekonomi büyüdü.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Eğer yıl içerisinde
dolara bölerseniz 400 milyar dolar ediyor. Bu, sizin ödediğiniz faiz
rantı.
Değerli arkadaşlar, Sayın Erdoğan
dönemin Başbakanıyken yaptığı konuşmada bankalara
çatıyordu Bunlar faiz lobisi. diye. Önceki yıl en fazla vergi veren
on kurumun sekiz tanesi banka, bunun üç tanesi de kamu bankasıdır.
Şimdi, kime, kime şikâyet ediyorsunuz, ben bilmiyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Görev zararı
yazılmıyor artık.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Dolayısıyla
vatandaşı da faizcilerin kucağına ittiniz. Bakın,
vatandaşın borcu 60 kat arttı on iki sene içerisinde.
Vatandaş 200 milyardan fazla faiz ödedi. Borcu devam ediyor. Onları
da faiz lobisine muhtaç ettiniz o zaman. Kim etti, biz mi ettik? Yani iktidarda
siz vardınız. Onun için, tabii, buraya çıkıp söylemesi
kolay. Arkadaşlarımız tabii haklı olduğumuzu
bildikleri için konuları başka şekillerde söylüyor. Sayın
Badak da edebiyat yapıyor, ekonomi kısmına girmiyor. Sayın
Ünal, zaten, o, müzakere masalarında daha çok şey yapıyor. Bence
herkes kendi asli fonksiyonlarına dönsün, müzakere işlerine
baksın. Bir daha söylüyorum: Çoğunluğunuz var, torbanın
içine Merkez Bankası Kanununu da ekleyin, gelin burada
değiştirelim.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Şeker buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
11.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker'in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Hatip arkadaşımız bizim bilip bilmezden
geldiğimizden bahsetti. Çok şey biliyoruz ve burada söylediğimiz
çok şey de gerçekleşti değerli arkadaşlar. Kusura
bakmayın, eğer sizin tasarrufunuz yoksa, paranızı
biriktiremiyorsanız, geliriniz de azsa, dünyanın gelişmiş
ülkeleri paralarını size borç verirler, siz de aslan gibi faiz
ödersiniz. Bunda kimseyi suçlamaya da hakkınız yoktur. Tasarrufunuzu
arttırın, kimseden de borç para almayın. Bunu böyle yapmanız
da çok doğru değil. Gezi olaylarıyla bu işi
bağladınız, güzel. Biz o zaman da söyledik. Gezi olayları
olduğu zaman da Kim çıkartıyor bunları? Gelin
kardeşim, gündeme getirelim. dedik. Getirebildiniz mi? Hayır.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım var
aranızda, beraber çalıştık. Darbe ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonunda birlikte çalıştık. Bu ülkede
darbeler niye oluyor, neden oluyor, kim bu parasal işleri çeviriyor,
öncesinde neler yapıyor, faiz lobisi kimdir, bu paraları çalanlar
kimlerdir, darbeyi planlayanlar kimlerdir, hep konuştuk, bununla ilgili
bir komisyon kurduk, getirdiniz mi Meclise? Getirmediniz. Bugün ama diyorsunuz
ki: Zaman kısıtlı, efendim, Meclisin kapanmasına bir ay
kaldı. İki sene önce yaptık biz bunları, getirseydiniz
değerli arkadaşlar, sizler getirmediniz. Kusura bakmayın, burada
bizi suçlamaya hakkınız yok. Eğer bu ülkede faiz lobisi varsa,
bu ülkede birileri bir şeyler planlıyorsa, gelin birlikte ortaya
çıkartalım. Ucu da kime değiyorsa, bunları ortaya
çıkartalım. Sayın Cumhurbaşkanı telefon açıp
Merkez Bankası Başkanını veya Bakanı
çağırıp konuşabilir, basının önünde
konuşmasına gerek yok. O zaman, siz bunu yapıyorsanız,
gerçekten lobi nerede oraya bakmak lazım, gerçekten kim kimi finanse
ediyor, kim bundan kazançlı çıkıyor, oraya bakmak lazım
değerli arkadaşlar. Onun için gelin, buyurun, bu komisyonun
kurulmasına onay verin, Evet deyin, ellerinizi kaldırın, kimin
lobici olduğunu, kimin lobiye karşı olduğunu da tespit edelim.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şeker.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker ve 19 milletvekili tarafından, Hükûmet temsilcilerinin
faiz lobisine yönelik iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 13/6/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel
Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunmadan evvel yoklama talebi var.
Sayın Gök, Sayın Çıray, Sayın
Serindağ, Sayın Bayraktutan, Sayın Şeker, Sayın Öner,
Sayın Günaydın, Sayın Günal, Sayın Akçay, Sayın Tayan,
Sayın Aydın, Sayın Susam, Sayın Haberal, Sayın Kaleli,
Sayın Akar, Sayın Kaplan, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Toprak, Sayın Öztürk, Sayın Özgündüz. Tamamdır.
İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker ve 19 milletvekili tarafından, Hükûmet temsilcilerinin
faiz lobisine yönelik iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 13/6/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun,
(2/428) esas numaralı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/243)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/428) esas numaralı Kanun Teklifimin İç
Tüzük 37nci maddeye göre doğrudan Genel Kurulun gündemine
alınmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
BAŞKAN Evet, teklif sahibi Osmaniye Milletvekili
Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri,
polislerimizin ek göstergelerinde düzenleme içeren kanun teklifimin ilgili
komisyonda gündeme alınmaması sebebiyle İç Tüzükün 37nci
maddesi çerçevesinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Kanun teklifim 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun ek gösterge cetvelinde Emniyet Genel Müdüründen başlayarak en
alt rütbedeki personele varıncaya kadar bütün Emniyet
çalışanlarının ek göstergelerini hak ettikleri seviyeye
getirmeyi amaçlamaktadır.
Teklifimizin en önemli gerekçesi, terörle mücadele eden,
kamu düzenini koruyan, asayiş ve esenliği sağlayan polisin hak
ettiği özlük haklarına kavuşmasıdır. Türk polisi, var
olduğu günden bu yana saydığım bu vazifeler için
kanını ve canını tereddüt etmeden vermiştir. Bu konuda
AKP yöneticileri de Türk polisinin bilinen sıkıntılarını
görmekle beraber kayıtsız kalmışlardır.(X) Türk polisinin özlük hakları ve
çalışma şartları konusunda düzeltme sözü bizzat dönemin
Başbakanı ve ilgili bakanları tarafından verilmiş
olmasına rağmen tutulmamıştır. AKP iktidarı,
sözünü tutmak yerine, verdiği emirlerle, polisi AKP muhaliflerinin üzerine
göndermiştir. AKP Hükûmeti, polisi, verdiği emirlerle,
arkadaşlarını şehit eden teröristlere seyirci hâle
getirmiştir. AKP Hükûmeti, polisin sorunlarını çözmekten çok
polisi bir maşa gibi kullanmayı tercih etmiştir. AKP Hükûmeti,
polisi iktidarının devamı için bir araç hâline getirmiştir.
Türk polisi, çalışma şartları
açısından hem uluslararası sözleşmelere aykırı
hem de bizim Anayasa ve kanunlarımıza aykırı bir
şekilde çalıştırılmaktadır. Stresli bir meslek
olarak polislik, zamanla şiddetin ortaya çıktığı bir
alandır. Özellikle toplantı ve gösterilerde çok önceden pozisyon alan
polislerin ikinci bir emre kadar görev sahasında kalmak zorunda
olmaları, çalışma şartlarının ve saatlerinin
belirsizliği, izinlerinin ve dinlenme zamanlarının kesintiye
uğraması polislerimizi olumsuz etkilemektedir. Üzerlerindeki
baskı dolayısıyla polis amirleri emri altındaki personele
zaman zaman keyfî yaklaşmakta, bu durum polis üzerinde ciddi bir
yılgınlığa sebep olmaktadır. Polis Disiplin Tüzüğündeki
hassas hükümler sürekli tahkikat geçirme endişesine sebep olmakta,
toplumsal olaylarda kameraların sürekli önünde bulunmaları, polisin
sürekli medyada haksız ithamlara da maruz kalması şevk ve
heyecanını azaltmaktadır. Polisin bu sorunlarından
dolayı intiharlara varan bunalımlar ortaya çıkmaktadır.
AKPnin eski Genel Başkanı, şimdiki fiilî
genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan söz vermiş olmasına
rağmen polis sekiz yıldır aldatılmaktadır.
İstedikleri, bu kanun teklifimin de konusu olan ek göstergelerinin
düzeltilmesi, özellikle üniversite mezunu polis memurları için 3600 ek
gösterge rakamının verilmesidir. İstedikleri, insanca
çalışmak, insanca dinlenmek ve izin kullanmaktır. AKP
hükûmetleri bu tekliflere kör ve sağırdır, duymazdan
gelmektedir. AKP hükûmetlerinin önceliği kendi iktidarlarını
devam ettirmektir. Bunun için millî, manevi, dinî, hukuki, insani
değerlerin hiçbir anlamı yoktur. AKPye göre gerekirse değerler
ayaklar altına alınarak iktidar devam ettirilmelidir. AKP böylesine
bir anlayışla Türkiyeyi yönetmektedir.
Polisin, emniyet teşkilatının yoğun
olarak tartışıldığı bir dönemdeyiz. İç
Güvenlik Yasa Tasarısı polis teşkilatı, polisin yetkileri
konusunda yoğun tartışmalara ve müzakerelere bir zemin
oluşturmuştur. Bu vesileyle polisin sorunları çözülmesi
gerekirken AKP bu tasarıyla kendi sorunlarını çözmeyi tercih
etmiştir. AKP Hükûmeti kurduğu düzene, tercih ettiği
politikalara ve aldığı kararlara itiraz edenleri, muhalefet
edenleri sindirmek için polisi ümüğünden sıkarak kendine
bağlı hâle getirmektedir. AKP, 17-25 Aralık
soruşturmalarını yaptığı için polisi
darmadağın etmiştir. İç güvenlik paketiyle AKP,
yolsuzluğa ve rüşvete, hırsızlığa,
bölücülüğe razı olmayanları, itiraz edenleri polisi kullanarak
sindirmek istemektedir. AKP, polis olabilmek için, terfi edebilmek için ve
polis kalabilmek için AKPli olmanın şart olduğu bir düzen tesis
etmek istemektedir. İç güvenlik paketinin amacı, polisin
sorunlarını çözmek için değil, AKPnin iktidarını
devam ettirmektir. AKP, iç güvenlik tasarısıyla polisin
imajını daha da bozmakta, polisin başını daha çok belaya
sokmak istemektedir.
Bu düşüncelerle kanun teklifimin doğrudan
gündeme alınması hususunda Genel Kurulun kabulünü istirham eder, Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Türkoğlu.
Bir milletvekili olarak Muğla Milletvekili
Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz kanun
teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ben de söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii ki vatandaşın huzur ve güven içinde
yaşayabilmesi için sağlıklı, güçlü, sorunsuz bir emniyet
teşkilatına ihtiyaç vardır. Emniyet teşkilatının
sorunsuz olması için, emniyetin hizmet kalitesinin
artırılabilmesi için emniyet çalışanlarına değer
ve destek verilmesi gerekir. Ancak, bunu yapması gerekenler emniyet
teşkilatını tamamen devletin güvenlik birimi olmaktan çıkartıp,
iktidarın güvenlik birimi hâline getirecek birçok çalışmayı
yapmaktadır. Bu iç güvenlik paketi bu şekliyle çıkarsa
artık bundan sonra sokakta polisin itibarı
sıfırlanacaktır çünkü bugün yaşadığımız
birçok olayda polisle ilgili vatandaşın kafasında çok ciddi
olumsuz algılar oluşmaktadır. Türk Bayrağının
olmadığı bir yerde mitingler yapılmakta, İstiklal
Marşının söylenmediği bir yerde birtakım usulsüz
paçavralar açılmakta, birilerinin posterleri açılmakta, buralarda
sanki Türk devletinin polisi yokmuş gibi hiçbir müdahalede bulunmazken,
Meclisin kapısına gelen 4 emekli polise yeteri kadar gaz
bulunabilmekte, biber gazı bulunabilmekte, TOMAlar bulunabilmekte, coplar
bulunabilmektedir. Bu algı da toplum da maalesef çok ciddi bir
sıkıntıya sebep olmaktadır. Bu algının ortadan
kalkması için bu iç güvenlik paketinin buradan çekilmesi ve polisin Türk
devletinin güvenlik birimi olarak bu ülkedeki yerini yurdunu alabilmesi
lazım.
RECEP ÖZEL (Isparta) Nasıl alabilecekmiş
yerini?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar tabii ki laf atma alışkanlığına devam
ediyorlar ama çıkarttıkları 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle aynı işi yapan polisleri farklı maaşlarla
çalışır hâle getirdiler. Bilmem istihbarat şubesinde
çalışırsa şu kadar maaş, karakolda
çalışırsa bu kadar maaş, trafikte çalışırsa
bu kadar maaş ama nerede çalışırsa çalışsın
herhangi bir polis memuru, polis amiri AKPnin ayağına basarsa hemen
oradan al, tayin et, açığa al, sür. Tabii ki bu şubeler
arası maaş farkının hiç savunulacak bir tarafı yok. Polis
her yerde polistir ve polisin yaptığı her iş en az bir
diğeri kadar önemlidir. Bu ayrımı bir babanın
evlatları arasında ayrım yapması gibi
algılamaktayız ve bu yanlışlığın
düzeltilmesi gerektiğine inanmaktayız.
Şimdi, bir diğer sorun: Emniyet
teşkilatı içerisinde -işte, bu kanunla gene bir sürü düzenleme
yapıyorsunuz ama- ne polis memurlarının ne polis amirlerinin
sorununu çözüyorsunuz. Dördüncü sınıf bir emniyet müdürü ile polis
memuru arasındaki maaş farkı hemen hemen yok mesabesinde.
Dördüncü sınıf bir emniyet müdürünün sorumluluğuyla bir polis
memurunun sorumluluğu eşit mi? Değil. Bunların da çözülmesi
lazım.
Yine, görevde olan polislerimizin
maaşlarını iyi kötü değişik tazminatlarla belli bir
noktaya getirdiniz ama emekli olan bir polis şu anda
çalışırken aldığının yüzde 40ını
bile alamaz hâle geldi. Dolayısıyla, zaten 55 yaşında
yaş haddinden emekli oluyor polis, yaş haddinden emekli olmasa bile
insanlar emekliliği hak edince bu çalışma şartları
içerisinde Artık yeter! deyip emekli oluyorlar ama emekli olunca tam Bu
işten kurtulduk, mobbingden kurtulduk. derken bundan sonra zaten ayakta
duramaz, karnını doyuramaz, çocuğunu okutamaz hâle geliyor,
yeniden iş aramaya çıkıyor ve maalesef yıllarca mücadele
ettiği birtakım yakışıksız insanların
yanında silahlı güç olarak çalışmaya başlıyor, bu
da düzeltilmesi gereken bir konu.
Yine, polisin çalışma saatleri; mesaiye
gideceği saat belli, çıkacağı saat belli değil ama
fazla çalışma ücreti yok, bunların da muhakkak düzeltilmesi
lazım.
Tabii ki bu zor şartlar altında
çalışan polislerimizin başka sorunları da var.
İşte, polisi gönderiyoruz Hakkâriye, polisi gönderiyoruz çevik
kuvvet olarak Kızılayda, Güvenparkta günlerce bekletiyoruz,
bekletiyoruz; insanlar yıpranıyor, depresyona giriyor,
sıkıntıya giriyor. Ama bu insanlara bugüne kadar emniyet teşkilatı
hiçbir psikolojik destek vermedi, o yüzden de bu insanlar zaman zaman
yapmaları gerekenin dışına çıkarak
yanlışlara sebebiyet veriyorlar, intihar ediyorlar, aile
huzurları bozuluyor, yuvaları dağılıyor, çoluğu
çocuğuyla sıkıntıya giriyorlar. Bu insanların ekonomik
sorunları çözülerek bu diğer sorunlarının da bununla
birlikte giderilmesi gerekiyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Türkoğlu, Sayın Halaçoğlu,
Sayın Akçay, Sayın Günal, Sayın Dedeoğlu, Sayın
Erdoğan, Sayın Işık, Sayın Torlak, Sayın Oral,
Sayın Yılmaz, Sayın Demirel, Sayın Çınar, Sayın
Şandır, Sayın Kutluata, Sayın Kalaycı, Sayın
Varlı, Sayın Yeniçeri, Sayın Belen, Sayın Bal, Sayın
Halaman, Sayın Başesgioğlu, Sayın İrbeç, Sayın
Şimşek.
Evet, yoklamayı başlatıyorum ve iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler (Devam)
1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun, (2/428) esas numaralı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/243)
(Devam)
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma teklifini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Polislere
verdiğiniz sözler ne olacak?
BAŞKAN Şimdi, buyurunuz Sayın Demirel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel'in, Antalya Milletvekili Sadık Badakın CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Ben iki yoklama öncesinde söz istedim hem bir hekim
olarak hem de Sağlık Bakanlığı eski
çalışanı olarak. Belki televizyon göstermiyor diye bizi burada
çoğu insanın izlemediği düşünülse de İnternet
üzerinden çok izleyen var.
Az önce burada bir Antalya milletvekili
arkadaşımız -ki mesleği hekimlik değilmiş, ben
sonradan öğrenince hak verdim ama- vatandaşı yanlış
bilgilendirmek bir yana
Gripte antibiyotik kullanılmaz beyefendiler.
Akılcı ilaç kullanımıyla ilgili çalışmalar
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının 57nci
Hükûmetten beri yapmaya çalıştığı çalışmalardır.
Bu, hem israfı önlemek hem sağlığımızı
koruma adına. Kaldı ki, sağlıkta şiddetin en çok konuşulduğu
bir Meclisiz biz, bu konuda çalışmalar yapmış bir Meclis.
14 Mart da gelmekteyken Grip oldum, bana antibiyotik yazmadın. diye
sağlık çalışanlarının üzerine gidecek külfeti de düşünerek
ve halk sağlığını korumak adına, grip
olduğunda antibiyotik kullanımı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
X.- SEÇİMLER
A) Radyo Ve Televizyon Üst Kuruluna Üye Seçimi
1.- Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda
boşalan üyeliklere seçim
BAŞKAN Şimdi, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda 10 Şubat 2015 tarihinde boşalan 1 üyelik için 6112
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanunun 35inci maddesi gereğince seçim
yapacağız.
Üst Kurulda boşalan ve Halkların Demokratik
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için aday gösterilmiştir.
Adayların adları oy pusulası şeklinde düzenlenmek suretiyle
bastırılmıştır. Toplantı ve karar yeter
sayısı mevcut olmak şartıyla seçimde aday listesinden en
çok oyu alan aday seçilmiş olacaktır.
Şimdi adayların adlarını soyadı
sırasına göre okuyorum:
Halkların Demokratik Partisi Grubu tarafından
gösterilen adaylar: Ersin Öngel, Nevruz Uğur.
Oylamanın ne şekilde
yapılacağını arz ediyorum: Herhangi bir tereddüde mahal
vermemek için komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye Adanadan başlayarak
Denizliye kadar, Denizli dâhil ve Diyarbakırdan başlayarak
İstanbula kadar, İstanbul dâhil; Hükûmet sırasındaki kâtip
üye ise İzmir'den başlayarak Mardin'e kadar, Mardin dâhil ve
Mersinden başlayarak Zonguldaka kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan
milletvekilinin adını defterden işaretleyecek ve kendisine
mühürlü oy pusulası ve bir zarf verecektir. Oy pusulasını ve zarfı
alan sayın üye, Halkların Demokratik Partisi Grubu aday listesinden
bir adayın isminin karşısındaki kareyi çarpı
işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak
zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulmuş olan
oy kutusuna atacaktır. Aday listesinden birden fazla adayın
işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu
hususlar oy pusulasında da dipnot olarak açıkça belirtilmiştir.
Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını
rica ediyorum.
Şimdi oylamanın sayım ve dökümü için ad
çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim:
Sayın Uğur Bayraktutan? Yok.
Sayın Ali Serindağ? Yok.
Sayın Seyit Sertçelik? Yok.
Sayın Nihat Ergün? Yok.
Sayın Ayşe Eser Danışoğlu? Yok.
Sayın İdris Şahin? Burada.
Sayın Pelin Gündeş Bakır? Burada.
Sayın Gökhan Günaydın? Yok.
Sayın Mehmet Ali Susam? Yok.
Sayın Murat Göktürk? Burada.
Sayın Lütfü Türkkan? Yok.
Sayın Leyla Zana? Yok.
Sayın Bülent Belen? Yok.
Sayın Mehmet Altay? Burada.
Sayın Aysel Tuğluk? Yok.
Sayın Halil Ürün? Yok.
Sayın Bülent Tezcan? Yok.
Sayın Rıza Türmen? Yok.
Sayın Mehmet Haberal? Yok.
Sayın Sakine Öz? Yok.
Sayın Mehmet Şandır? Burada.
Tasnif komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi
bittikten sonra komisyon sıralarında yerlerini alacaklardır.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üyemiz var
mı? Yok.
Evet, oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Sayın İdris Şahin, Çankırı;
Sayın Murat Göktürk, Nevşehir; Sayın Mehmet Şandır,
Mersin; Sayın Pelin Gündeş Bakır, Kayseri; Sayın Mehmet
Altay, Uşak; buyurunuz lütfen.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliği
için yapılan seçime ilişkin Tasnif Komisyonu tutanağı
gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boş bulunan ve
Halkların Demokratik Partisi Gurubuna düşen 1 (bir) üyelik için
yapılan seçime 216 üye katılmış, kullanılan
oyların dağılımı aşağıda
gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Recep Özel Murat
Göktürk Mehmet
Şandır
Isparta Nevşehir Mersin
Üye Üye
Pelin Gündeş Bakır Mehmet Altay
Kayseri Uşak
Kullanılan oy sayısı : 216
Ersin Öngel :
203
Nevruz Uğur : 4
Boş : 1
Geçersiz : 8
BAŞKAN Buna göre, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda 10 Şubat 2015 tarihinde boşalan 1 üyeliğe Ersin Öngel
seçilmiştir. Hayırlı olmasını diliyorum.
Şimdi birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.36
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri
ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz
Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik
Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S.
Sayısı: 616)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı:
685)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili Sayın İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli
Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Sayın Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Sayın
Engin Altay, Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının geçen birleşimde üçüncü bölümde
yer alan 51inci maddesinin oylaması tamamlanmıştı.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair
iki önerge vardır.
Birinci önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun 17 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve
mali sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.
Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde
657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası
hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları
ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı
kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da
yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır." şeklindeki 51
inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas
edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Bülent
Belen Alim
Işık
Tekirdağ Kütahya
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Başkanım, önergemizi çekiyoruz.
BAŞKAN Evet, diğer önergeyi okuyun.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 51 inci Maddesinden sonra
aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ İzzet Çetin
Gaziantep Ankara
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz
efendim.
BAŞKAN Önerge çekildi.
Sayın milletvekilleri, bizi izleyenlerin bu önerge
çekilmesine ilişkin, konuyu bilmedikleri için bir eleştirileri var,
ben onları bilgilendirmek için bir açıklama yapmak istiyorum.
91inci maddeye göre işlem
yaptığımız, bölümler hâlinde görüştüğümüz her
kanunun, her bölümünde -eğer işleme alınırsa- yeniden madde
ihdasına ait her grup sadece bir önerge verebilir. Önergeleri okutup
işleme aldırmadan çektikleri takdirde de bu önerge
sayılmadığı için diğer önergelerin devamı
sağlanabilir. İzleyenleri İç Tüzük hakkında bilgilendirmek
istedim. Bu konuda geri bildirimler var, herkes için
RECEP ÖZEL (Isparta) Başkanım, işlem
görüyor ama.
BAŞKAN Hayır, o başka bir şey.
RECEP ÖZEL (Isparta) İşlemden
kaldırılmıştır. diyorsunuz ama.
BAŞKAN Yani şimdi size tartışmaya
açmadım, o ayrı. Bu, herkes için, yani sizin grup için de muhalefet
için de aynı. Bu bilinmediği için, bana gelen bazı sorular var,
onları bilgilendirmek amaçlı cevapladım.
Evet, şimdi, madde 52de biri Anayasaya
aykırılık olmak üzere üç adet önerge vardır,
sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 2803 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırma
MADDE 16- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle
işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında
kalmasında sakınca görülen jandarma personeli, İçişleri
Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir.
Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte
bulunabilir. İl jandarma komutanı hariç olmak üzere il jandarma
komutanlıklarında görevli personel, vali tarafından görevden
uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde il jandarma komutanı
da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan
personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya
başlanır.
25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin
Kanunundaki geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma,
açığa alınma ve geçici süre ile görevden
uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel
Komutanının görevden uzaklaştırılmasına dair özel
hükümler saklıdır.
Sivil memurların görevden
uzaklaştırılmaları, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.""
şeklindeki 52 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Bülent Belen Mesut
Dedeoğlu Alim
Işık
Tekirdağ Kahramanmaraş Kütahya
MADDE 52- 2803
sayılı Kanunun 16 ncı maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Görevden
uzaklaştırma
MADDE 16- Askeri
nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan
dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen
jandarma personeli, Jandarma Genel Komutanının teklifi ile
İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir.
İl jandarma komutanı hariç olmak üzere il jandarma
komutanlıklarında görevli personel, il jandarma komutanının
teklifi ile vali tarafından görevden uzaklaştırılabilir.
Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün
içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır.
25/10/1963 tarihli
ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü
Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanunu ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Disiplin Kanunundaki geçici olarak işten el çektirme,
açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile
görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel
Komutanının görevden uzaklaştırılmasına dair özel
hükümler saklıdır.
Sivil
memurların görevden uzaklaştırılmaları, 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine
tabidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırma
MADDE 16- Askerî nitelikte olmayan görevleri sebebiyle
işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında
kalmasında sakınca görülen jandarma personeli, İçişleri
Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir.
Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte
bulunabilir. İl jandarma komutanı hariç olmak üzere il jandarma
komutanlıklarında görevli personel, vali tarafından görevden
uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde il jandarma komutanı
da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan
personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya
başlanır. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin
Kanunundaki geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma,
açığa alınma ve geçici süre ile görevden
uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel
Komutanının görevden uzaklaştırılmasına dair özel
hükümler saklıdır. Sivil memurların görevden
uzaklaştırılmaları 17/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.
şeklinde 52nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Ali
Haydar Öner
Çanakkale İstanbul Isparta
Sedef Küçük
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti-tek
adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş
hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının
52 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hüsamettin
Zenderlioğlu Nazmi
Gür
Iğdır Bitlis Van
Gülser Yıldırım Abdullah Levent Tüzel Erol Dora
Mardin İstanbul Mardin
Demir Çelik
Muş
BAŞKAN
Anayasaya aykırılık önergesine Komisyon katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Levent Tüzel
BAŞKAN
Sayın Tüzel, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize iyi akşamlar.
İç
güvenlik eziyeti sürmeye devam ediyor. Hükûmet, iktidar, Başbakan,
Sayın Cumhurbaşkanı bu işi bilek güreşine
dönüştürmüş durumda. Üç haftayı geride bıraktık ve bu
iç güvenlik paketinin çıkartılması konusunda talimatın
gereğini yapmak üzere AKP vekilleri görev başında.
Değerli
milletvekilleri, bu 52nci madde jandarma personeliyle ilgili. Gerek
İçişleri Bakanının gerek valinin sakınca görmesi
hâlinde görevden uzaklaştırmasına dair düzenleme. Yani, bir kez
daha kolluk üzerinde yürütmenin yetkilerini genişleten, artıran bir
düzenleme. Biz başından beri bu iç güvenlik adı verilen
antidemokratik uygulamaların yoğunlaştığı pakete
bütün itibarıyla karşı çıktık, Anayasaya
aykırılıktan söz ettik, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine aykırılıktan, uluslararası hukuka
aykırılıktan, fakat bunları bir türlü dinlemeniz mümkün
olmadı.
Aradan
geçen zaman içerisinde Türkiyede yaşananlar aslında bütün bu
baskı yasasına rağmen AKP
iktidarına dönük muhalefetin daha da çok
yoğunlaştığını gösterdi. İşte, iktidar,
ak valiler istiyor, ak polisler istiyor. Cumhurbaşkanı, valileri
toplayıp ha bire talimatlar veriyor. Aslında bu yasa çıkmadan bu
yasayı uygulamaya dönük ve görev tevdi alanlar, hemen, işte,
İzmir Valisinin yaptığı gibi Siyasi partilerin, kamu
binalarının, sendikaların, meslek odalarının önünde
basın açıklaması yapılamaz. diye kendince genelge
çıkartıyor ve bir fetva veriyor. Nerede bunun Anayasada, yasalarda, uluslararası
hukukta karşılığı, var mı? Yok. Tepki üzerine
İzmir Valisi bir kez daha açıklama yapıyor, Toplantı,
gösteri hakkını kim gasbedebilir, kim yasaklayabilir? Biz onu demek
istemedik, herkes gösteri yapabilir ama işte şöyle, şöyle,
şöyle olmaz. diyerek buna açıklama getirmek istiyor.
Bakın, günlerdir dolar lobisi gibi
çalışan, her konuştukça doları fırlatan ama
işçinin, emekçinin, sabit ücretlinin cebinden para çalanlar sayesinde bu
ülkenin emekçileri iktidara öfke duyuyor. Bu ülkede küçük üretici, memur,
işinden atılan, iş cinayetlerine uğrayan herkes, bu
iktidara tepki duyuyor. İşte, bu yasayı ısrarla getirme
çabası, hele hele seçimden önce getirme çabasının arkasında
da bu korku var. Bir yandan korkuluyor, bir yandan iktidarı bu
şekilde bir despotizmle ayakta tutma çabası var, öbür taraftan da
topluma korku yayılmak isteniyor.
Geçtiğimiz gün 8 Marttı, kadınlar
kişiliklerine, bedenlerine, cinsel tercihlerine, özgürlüklerine,
inançlarına dönük saldırılar karşısında
meydanları doldurdular ama akıllanmayan bir yönetim, aynı
şekilde konuşmayı, aynı eşitsizlik lügatını
devam ettirmeyi sürdürdü.
Bu iktidarın zihniyeti bakıyoruz Türk Dil
Kurumunda karşımıza çıkıyor. Bugün sosyal medya âdeta
çalkalandı. Türk Dil Kurumunda müsait kavramının
karşılığı -parantez içerisinde- kadın diyor ve
Flört etmeye müsait diyerek bir kez daha kadını hakir gören,
aşağılayan, eşitsizliğinin üzerine vurgu yapan,
cinsiyetçi sömürüye açık bir söylem.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Aa, rezalet!
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ayıp ya...
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) - İşte, on iki
yıllık iktidarın kadınlara, işçilere, emekçilere,
köylülere, ekonominin bu krizi üzerinden yok olmaya mahkûm edilmiş esnafa
davranışı karşısında herkes bu iktidara
muğber olmuştur, husumet duymaktadır ve bu yasal düzenleme de,
siz ne kadar isterseniz isteyin, sizi kurtarmayacaktır. İktidarı
eleştirenler Facebooktan tespit ediliyor, Çanakkalede halk
sağlığında görevli bir taşeron kadın işinden
atılıyor. Neden? Başbakanı, Cumhurbaşkanını
eleştirdi diye. Böyle bir şey mümkün müdür? Nerede düşünce
özgürlüğü? Nerede sizin yüksek demokrasi standartlarınız? Ama
tahammül gösteremiyorsunuz. Sonra, o taşeron firma, işçisine sahip
çıktığı için ona ihale vermiyorsunuz. Açın,
bakın, gazeteler sayfa sayfa bundan söz ediyor. Şimdi, demokrasi
adına da sonra dönüp Anayasa değişikliği veriyorsunuz.
Neymiş? Siyasi partiler kapatılmasın.mış, Halk
kapatır.mış. Başbakan Ala (X)öyle
söylüyor. Hazırladığınız yasada o da yok ya. Niye
baraj duruyor? Niye, peki bu iç güvenlik yasasını getiriyorsunuz
madem bu kadar demokrasiye düşkünsünüz? Bütün bunlar gerçek
dışı, tıpkı Kabataş yalanı gibi,
tıpkı Sümeyye Erdoğana suikast yalanı gibi bir
Goebbelsvari propagandayla bu iktidar gücünü korumaya
çalışıyorsunuz ama boşuna. Hak arayan
yurttaşlarımız adalet, özgürlük, barış, emek
hakkı için bu yasayı tanımayacaktır. Bu yasayı geri
çekiniz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüzel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Görevden uzaklaştırma
MADDE 16- Askerî nitelikte olmayan görevleri sebebiyle
işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında
kalmasında sakınca görülen jandarma personeli, İçişleri
Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir.
Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir.
İl jandarma komutanı hariç olmak üzere il jandarma
komutanlıklarında görevli personel, vali tarafından görevden
uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde il jandarma komutanı
da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan
personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya
başlanır. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin
Kanunundaki geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma,
açığa alınma ve geçici süre ile görevden
uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel
Komutanının görevden uzaklaştırılmasına dair özel
hükümler saklıdır. Sivil memurların görevden
uzaklaştırılmaları 17/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.
şeklinde 52nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Sedef Küçük konuşacak.
BAŞKAN Sayın Küçük, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52nci maddesi üzerine söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önümüze gelen tasarı
ve teklifleri değerlendirirken topluma, hayatımıza ve
geleceğimize ne katıyor, neyi düzeltiyor diye bakmamız
lazım ama aynı zamanda, bu değerlendirmeyi yaparken söz konusu
tasarı ve tekliflerin neleri getirdiğinden öte neleri
götürdüğüne de bakmak gerekir. Bu açıdan ele
alındığında, bu tasarının bazı maddelerinin
insanlarımıza daha demokratik, daha özgür, daha müreffeh bir Türkiye
vadetmediğini, insanlarımızın hayatını
kolaylaştıracak, onları daha iyi yaşatacak düzenlemeler içermediğini
rahatlıkla görebiliriz.
Mesela bu maddede, görevden
uzaklaştırılacak jandarma subay ve astsubayları için
sıralı amirinin öneride bulunması hiyerarşik olarak daha
uygun olmasına rağmen düzenleme öyle değildir. Aslında bu
tasarı, abartılmış bir güvenlik
anlayışının insanların temel hak ve özgürlüklerinden
daha değerli kılındığı bir rejimi
dayatmaktadır. Hem de niçin? Birileri iktidarını kaybetmekten
korktuğu için; birileri sokakları, meydanları tehdit olarak
gördüğü için; birileri hak arama mücadelelerine tahammül edemediği
için. Hiç lafı uzatmaya gerek yok. Böyle bir rejim otoriter bir rejimdir,
getirilen bu tasarıyla kurulmak istenen devletin adı da polis
devletidir.
Bu tasarıyla yaratılmak istenen Türkiye nereye
savrulacaktır? Her muhalifi, her aykırı ses çıkaranı
böyle bir yasayla, bu yasanın getirdiği baskıyla
susturabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Bunu, başarabilseydi, 12
Eylülde sıkıyönetim yasalarıyla ülkeyi idare edenler, bu
yasalarla sessiz bir Türkiye yaratmaya çalışanlar
başarırdı. Bunu, başarabilseydi, vatandaşlarına
ibret olsun diye bu ülkenin gençlerini darağacına yollayan
cuntacılar başarırdı. Bugün ibretlik olanlar, o gün o
baskıyı uygulayanlar, gencecik fidanları hayattan
koparanlardır. Bugün tek bir Allahın kulu bile o günleri
hayırlarla yâd etmiyorsa bundan alınacak dersler çoktur. Emin olun,
bu tasarı yasalaşırsa, toplum 12 Eylül günlerine benzer bir
cendereye yeniden sokulursa geleceğin Türkiyesi de bu günleri asla
hayırla yâd etmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, bu topraklar üzerinde
yaşayan insanlar çok acı gördü, darbeler gördü, işkence
altında yaşadı, baskı ve yıldırma
politikaları gündelik hâle getirildi. İhtiraslarına ve güç
zehirlenmesine yenik düşmüş yöneticilerin insanları
kamplaştırdıklarına tanık oldu bu ülke insanları.
Eğer ülkeyi bir açık hava hapishanesine çevirecek bu tasarı
hayata geçirilirse inanın insanlarımız daha çok acı
görecek. Buna izin vermemek bir hak olmanın ötesinde onurlu bir görevdir.
Bu, yalnızca muhalefetin değil, yalnızca Cumhuriyet Halk Partisinin
değil, MHPnin ve HDPnin de, aslında her bireyin de asli görevidir.
Şunu hatırlatmak isterim ki aidiyetiniz neye,
sadakatiniz kime ait olursa olsun eninde sonunda vicdanınızla
baş başa kalırsınız, gün gelir
yaptığınız seçimler, verdiğiniz kararlar
karşınıza dikilir. Şimdi
kaldırdığınız bu parmaklar yüzünden incinen
insanları göreceksiniz. O insanların incinmesinde, zarar görmesinde
payınız olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda
kalırsınız. İnanın bu kolay taşınacak bir
yük değildir, vebali de çok ağır olur.
Değerli milletvekilleri, kamu düzeniyle bireysel
mağduriyet arasındaki sınır çok incedir ve giderek sizin de
yapmak istediğiniz tam olarak budur. Önce basını baskı
altına aldınız, yetmedi; toplumu senden benden diye böldünüz,
yetmedi; muhalif her sesi baskıladınız, bu da yetmedi.
Şimdi, bu tasarıyla otoriter bir yönetim kurmak istiyorsunuz ama bunu
başarmaya gücünüz yetmeyecek diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Karar yeter sayısı mı,
yoklama mı?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ama önce sataşmadan
söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Ama şimdi oylamaya sunayım, sonra
sataşma işini yaparız.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Gök, Sayın
Serindağ, Sayın Küçük, Sayın Kaplan, Sayın Öner, Sayın
Öğüt, Sayın Atıcı, Sayın Toprak, Sayın Kaleli,
Sayın Seçer, Sayın Çetin, Sayın Öztürk, Sayın Özgündüz,
Sayın Tamaylıgil, Sayın Susam, Sayın Haberal, Sayın
Akar, Sayın Sarı, Sayın Şeker, Sayın
Kuşoğlu.
İki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Halaçoğlu, buyurunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, sayın konuşmacı bizim partiye görev biçti.
Yani hiç kimsenin bizim partinin hangi alanda, nasıl hareket
edeceğini söyleme hakkı yoktur. Bununla ilgili sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, İstanbul Milletvekili Sedef Küçükün 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 52nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, muhakkak ki her siyasi
parti kendi tüzel kişiliğine sahip, kendi özgür iradesiyle siyaset
yapmaktadır. Dolayısıyla bir siyasi partinin diğer bir
siyasi parti üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunması
yakışık almıyor maalesef.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partili sayın
milletvekili burada bir konuşmada Milliyetçi Hareket Partisini de göreve
davet ettiğini ve bu görev içerisinde Milliyetçi Hareket Partisinin de yer
alması gerektiğini ifade etti. Ki bizim hangi şekilde hareket
edeceğimizi sadece biz kendi tüzüğümüz çerçevesinde, plan ve programımız
çerçevesinde çizeriz ve hareket ederiz. Yani özgür bir siyasi parti bu
şekilde hareket eder. Biz kimsenin tasarrufu altında ve tekellümü
altında değiliz.
Şimdi, tabii ki, burada söz konusu olan maddelere
baktığımız zaman bu maddelerde her şeyden önce
şunu gözlemliyoruz: Tıpkı 16 Mart 1919da Damat Ferit Hükûmeti
döneminde Kuvayımilliyeye karşı oluşturulmak üzere
Jandarma Genel Komutanlığının, jandarmanın Dahiliye
Nezareti bünyesine alınması ve bunun karşısında
Kuvayımilliyeye karşı Kuvayıinzibatiye adı
altında bir oluşum hâline sokulması aslında millî
mücadelede işgal altındaki topraklara karşı mücadele eden
bir millî kuvvete karşı devlet millî bir orduyu yine aynı
şekilde tıpkı bugün sizin yapmak istediğiniz tarzda bir
biçime sokuyor. Dolayısıyla, bunun kabul edilmesi mümkün değil.
Yani siz jandarmayı kime karşı kullanacaksınız?
Jandarma zaten bugün hangi sebeple ve hangi şartlarda kurulduğunu
ortaya koymuştur. Dolayısıyla, bundan dolayı
yanlış bir politika izlediğinizi özellikle size de belirtmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bostancı, açıyorum
sisteminizi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 52nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce Levent Bey konuşma yaparken Türk Dil
Kurumunun sözlüğündeki bir ifadeden bahsetti. Burada müsait kelimesinin
karşılığı olarak ikinci açıklamada Flört etmeye
hazır olan, kolayca flört edebilen -parantez içerisinde- kadın
şeklinde bir ifade mevcut. Bu ifade kadını hakir gören,
kadını aşağılayan tavrın,
anlayışın, zihnin uzantısı olan bir ifade ve Türk
diline ilişkin bir kamusta olmaması gereken bir cümle. O
bakımdan, Levent Beye teşekkür ediyorum, bunu sosyal medyada dile
getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum.
Kadının toplumsal hayata katılması ve
fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda modern
hayatın sunduğu imkânlar var; şehirleşme, sanayileşme,
toplumsal dönüşüm. Bütün bu gelişmeler aynı zamanda
kadının rolünü, statüsünü, toplumsal hayattaki yerini radikal bir
şekilde geçmişe göre dönüştürüyor. Hepimiz aslında o
modernlik dalgası üzerinde şekilleniyoruz, siyasetlerimiz farklı
olabilir ama bazı konuların ortak olduğu kanaatindeyim.
Bunlardan birisi de kadının toplumsal hayata katılması ve
fırsat eşitliği konusu. İktidarın buna ilişkin
olarak yapmış olduğu hususları, herhâlde, her vicdan
sahibi, çevre, siyaseti farklı da olsa takdir eder diye düşünüyorum.
Ancak, kadına ilişkin bu anlayış, bu zihniyet,
değiştirilmesini talep ettiğimiz yaklaşım hem
geleceğe ilişkin bir perspektif, bir projeksiyon
taşıması gerekiyor kastettiğim tarzda hem de geçmişte
bu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gök, siz eğer sataşmadan dolayı
söz istiyorsanız burada konuşacaksınız, bilgilendirme için
ise orada.
Buyurunuz.
15.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Tabii, devletin denetimindeki Türk Dil Kurumunda
kadına yönelik böyle bir -hepimizin de üzüntüyle
karşıladığı- ifadenin geçmesi aslında siyasal
iktidarın da sahiplendiği bir anlayışı
yansıtıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Eşitlik fıtrata ters. derken neyi kastediyordu acaba? Varsın
onlar inadına dekolte, inadına mini etek giyerek feveran etsinler.
derken neyi kastediyordu acaba? Ananı da al, git. derken neyi
kastediyordu? Her kürtaj bir Uluderedir. derken neyi kastediyordu? Yine,
Sayın Bülent Arınç Kadınsa iffetli olacak, herkes içinde
kahkaha atmayacak. derken neyi kastediyordu? Ben eş demem. Eş
yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla çocuğuma eşit demem.
Eşim değil, zevcem olur. derken, Çalışan kadından
bahsediyorum, patronun hizmetini yapıyor. derken AKP sözcüleri ve
onların referans aldığı yazarlar
Bunlar basit,
sıradan değerlendirmeler değil, siyasal iktidarın
desteği ve himayesi olmasa bunlar da yazılmazdı. Herkes önce bir
kere, önündeki pisliği temizlesin.
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu, siz de sisteme
girdiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Efendim,
affedersiniz
BAŞKAN Bir saniye
Sataşmadan söz isteyecekseniz, tamam.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Evet, çok açık.
BAŞKAN Bir saniye, şimdi sisteme girdi.
Siz hangi konuda
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Efendim, aynı
konuda
BAŞKAN Hayır, bir dakika, önce dinleyeyim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Hakir kelimesi
üzerine, müsait kelimesi üzerine
BAŞKAN Ha, yani sözlük üzerinden
konuşacaksınız, anladım.
16.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Müsait kelimesi
üzerine
Sayın Başkan, şimdi, tabii ki müsait
kelimesinin karşılığı uygun, uygun olan kişi
anlamına gelir. Yani, siz Müsait misiniz? diye sadece
Yani verilen
örnek biraz hoş olmamıştır tabii ki Dil Kurumunun o
ifadesinde. Yani bir makama müracaat edersiniz, görüşmek
istediğinizde de müsait olup olmadığını sorabilirsiniz
yani onu örnek de verebilirdi. Burada pek hoş olmamak durumundadır,
hoş değildir.
Ama bakın, bu türden kelimeleri kullanırken,
Türkçede, çok önemli birtakım değerler vardır, bu
değerleri çok düzgün kullanmak gerekiyor. Yani, bir bakıma
Türkçedeki elastiki kelimelerde, hem kullanmayı, dikkatli, diğer
başka kelimelerle kullanmak gerekir hem de telaffuzu doğru yapmak gerekir.
Yani hakîr diyemezsiniz hakir kelimesine, fakir kelimesine de fakîr
diyemediğiniz gibi. Dolayısıyla, bunların çok doğru
bir şekilde telaffuz edilmesi gerekir. Maalesef, eskiden olduğu gibi
harfleri uzatacak işaretler konmamış olması büyük bir
eksiklik olarak ortaya çıkıyor bununla birlikte.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
XII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Meral Akşener'in, her türlü toplumsal olayda kadınların
örnek verilmesinin doğru olmadığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Size söz vereceğim ama önce şunu
söyleyeyim: Son zamanlarda bütün kadınların dikkatini çeken ve her
anlamda çeşitli sivil toplum örgütleri, yazarlar, çizerler, kadın
siyasetçiler açısından hem çok incitici bulunan hem de itiraz edilen
bir konu var. Rica ediyorum ben, Meclisimizi tenzih ederek ama erkekler
genellikle örneklerini kadınlar üzerinden veriyor. Bu konuya, biz
milletvekilleri olarak, seçilmiş insanlar olarak -kadınıyla,
erkeğiyle- eğer dikkat edebilirsek, bunu ortadan
kaldırmanın bir yolunu bulmamız lazım. Yani, bir kavga
ediliyor, kadın örnek, iyi bir şey konuşuluyor, kadın
örnek. İstemiyoruz kardeşim, yapmayın. Yani, bunu kimse, hiçbir
kadın istemiyor. Yani bununla ilgili biber mi süreceğiz, şu
tokmakla bir şey mi yapacağız, onu bilmiyorum.
(Alkışlar)
Evet, hocam, buyurun.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Levent Gökün
yaptığı açıklaması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; maksadımız üzüm
yemek, bağcı dövmek değil. Bağcı dövmeye kalkarsak
bizim heybemizde de laf çok ama niyetimiz o değil. Niyetimiz, bu
memleketin geleceğine ilişkin herkesin kabul ettiği, üzerinde
uzlaştığı, anlaştığı, arasında
derece farkı olsa bile mahiyet farkının olmadığı
konulara ilişkin ortak hedefleri göstermek. Biraz önce de yerimde
açıklamayı yaparken hiç kimsenin alınabileceği
sataşmalar olmasın diye dikkatli bir tutumla bu meselenin mevcut
telaffuz edilme biçimi üzerinden kadın meselesine biz nasıl
bakıyoruz, geleceğe ilişkin yaklaşımımız
nedir ve bu mevcut zihniyetin geçmişteki yansımaları konusunda
da çok rehabilite edici bir yaklaşımın gerekli olduğunu
vurgulayacaktım, o arada mikrofon kesildi. Tabii, mesele iki dakikada
toparlanacak bir mesele değil. Ama Sayın Levent Beyin fırsat bu
fırsat diyerek birtakım cümleleri aradan alıp onun üzerinden bir
siyasal eleştiri getirmesini, eleştirinin ötesinde, sataşma
boyutunda sözler söylemesini reddediyorum.
Bakın, AK PARTİyi doğru okumanız
gerekir. AK PARTİ, modern Türkiyenin siyasetidir, tıpkı
sizlerin olduğu gibi. Hepimiz modernliğin çocuklarıyız,
hepimiz modern dünyanın verileriyle muhakeme eden; geleneğe,
geçmişe bakarken de böyle bir muhakeme üzerine geleneği yeniden
inşa etmeye çalışan bir bağlamda konuşuyoruz.
Kadın erkek eşitliği, eşitsizliği; bunlar literatürde
reification diye geçer. Şimdi, burası tabii akademik bir kürsü
değil ama böyle ucuz polemikçi bir dille de bunları tartışamayız,
özür dilerim. Önemli olan doğru, tutarlı bir şekilde kadın
meselesine yaklaşmaktır, iktidar bunu ortaya koymuştur.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNURMAK (Aydın) Recep Tayyip
Erdoğanı ikna edin önce.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi, ilk ayağa kalkan
Sayın Tüzel olduğu için, ben Leventleri
karıştırdım demin.
Buyurunuz Sayın Tüzel.
14.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzel'in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın
Başkan, AKP Grup Başkan Vekili, bu kadınlara dönük hitap
meselesini bir fırsatçılık ve ucuz politika olarak
nitelendirdi, ben öyle düşünmüyorum, söylemleriyle ters ne yazık ki.
Öncelikle, bu konuda yani kadınların bu kadar eşitlik talebi
varken, daha dün 8 Martta bütün meydanlarda iktidar bu yönüyle
eleştirilmişken, başta kadına dönük şiddet, cinayetler,
tacizler, tecavüzler ve bütün bunların üstüne bu cinayetlerin
arkasındaki faillere getirilen aflar, iyi hâller, takdir indirimleri
Şimdi, Sayın Başkan, yani
Kadınları siyasetçiler diline dolamasın. diyorsunuz ama bu
ülkenin yarısı kadın nüfus ve özellikle kadın mücadelesi,
kadın hareketi son on iki yıl boyunca iktidarın izlediği
politikalar nedeniyle en üst mertebeye çıkmış durumda. O
nedenle, burada bu meseleyle ilgili konuşulması aslında bir
fırsatçılık değil, aynı zamanda yani Modern
çağın gereklerini yapıyoruz. söylemiyle de AKP'nin politikalarını
izah etmek hiç mümkün değil. Kadına bakış açısı
Dizini kır, evde otur, çalışacaksan da esnek çalışma
modelleriyle sermayeye hizmet et.tir.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Eskidendi o,
eskiden.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) İşte, aile
paketi diye yarın öbür gün getirecekleri paketin de özelliği budur
aslında. O nedenle de kadınların, ülkemiz
kadınlarının hem sermaye iktidarına hem sermayenin
fıtratına hem de muhafazakâr bir toplum yaratma hevesindeki
iktidarın anlayışına karşı 8 Mart Emekçi
Kadınlar Gününde bu taleplerle alanlara çıkmıştır ve
hepsinin özellikle gelip birleştiği nokta iktidar bu zihniyetini
değiştirmediği sürece yani örneğimizdeki Türk Dil Kurumunda
kadın meselesini, müsait kavramını, kadına cinsiyetçi bir
yaklaşımla flört etmeye müsaitlik olarak algılayan bir
zihniyetin ha bire tabii ki kadını hem aşağılayan hem
de ona dönük şiddeti teşvik eden bir yaklaşım olduğu
çok açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) O nedenle buna
karşı eleştiri getirenlere dikkat etmeli ve kulak kabartarak
mücadele etmelidir diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüzel.
Buyurunuz Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
15.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında Sayın Naci
Bostancının ilk konuşmasını ben bütünüyle
benimsiyorum ve katılıyorum yani kendisi burada önemli bir
konuşma yaptı ve Türk Dil Kurumunun sözlüğünde geçen bir söze
katılmadığını da açık yüreklilikle belirtti. Ben
kendisine teşekkür ederim.
Şimdi, sorun tabii, Sayın Bostancının
sahiplenmesiyle çözülecek bir konu değil, ben öyle görmüyorum meseleyi.
Şimdi, eğer şöyle olsaydı: Hamile kadın sokakta
gezemez. diyen bir kişiyi devletin televizyonunda her hafta konuşma
yapmaya bu iktidar davet etmeseydi ben size hak verirdim Sayın Naci
Bostancı. (CHP sıralarından alkışlar)
Televizyonlarda kadınları
aşağılayan konuşmaları yapan, yazılar yazan
yazarlara sürekli açık oturumlarda ya da başka platformlarda
onları bütün Türkiye'nin göreceği ve dinleyeceği bir şekilde
değerlendirmek bir siyasal iktidarın sahiplenmesidir. Şimdi,
belki burada bir yol ayrımındasınız. Bence siz de
tavrınızı koyun. Bakın, bu kırılmalar belki
doğruyu bulmamıza da yardımcı oluyor. Şimdi, önceki
gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü niye kutladık? Kadına
yönelik şiddet, kadına yönelik aşağılık
muameleler sona ersin diye kutladık ve kadınların yanında
saf tuttuk. Ben burada hiçbir siyasi polemiğe girmiyorum. Biz -kendimi de
katıyorum- erkeklerin kafalarını değiştirmesi
gerekiyor değerli arkadaşlarım, Türkiye'de kadın sorunun
çözümünde önce biz erkekler zihniyetimizi değiştirmemiz gerekiyor; bunun
AKPlisi de öyle, CHPlisi de öyle, MHPlisi de öyle, HDPlisi de öyle, herkes
öyle. Genetik anlayışımızı toptan
değiştirmemiz ve önce kendimizle mücadele etmemiz gerekiyor. Ben
bunun altını çiziyorum. Bu anlayışla mücadele edersek
Türkiyede kadın hak ettiği yeri bulacaktır diyor, hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, aynı konuda Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini de belirtmek istiyorum.
BAŞKAN
Ama siz biraz evvel
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) O kelime üzerineydi.
BAŞKAN
Bir saniye
Siz kelime üzerinde konuştunuz, sonra Sayın Bostancı
sataşması sebebiyle söz istedi. Ben size sataşmadan söz veremem.
Açın, sisteme girin, oradan söz vereyim.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Ucuz politikadan bahsetti de bizim ucuz politikayla
alakamız yok.
BAŞKAN
Hayır, o MHPyi kastetmedi. Yani bazı şeyleri bükmeyelim ne
olur. Sisteme girin, iki dakikalık süreyi başkan vekillerine
veriyoruz zaten.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Peki.
BAŞKAN
Buyurunuz.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, kadına uygulanan şiddeti,
aşağılamayı ve tacizi ortadan kaldıracak bir
yasayı derhâl çıkarmaya hazır olduklarına ilişkin
açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, şimdi, AKP modern bir siyasi parti olarak tabii ki
ucuz politika yapıldığından bahsediyor. Şimdi, mademki
modern bir siyasi parti, o zaman Allahın yarattığı
insanları birbirinden ayırt etmeden -kendi zamanlarında 290
civarında kadın tacize uğradı ve katledildi şu son bir
yıl içerisinde- gelsinler, işte biz hepimiz burada söz veriyoruz,
onlarla ilgili, bu taciz ve tecavüzlerle ilgili gereken her şeyi yapmak
konusunda bir yasa teklifi hazırlayalım, birlikte hemen
çıkaralım, bir gün sonraya bırakmadan.
Bakın,
aynı şekilde, ama bununla beraber, şimdi tutup onların
çocuk doğurmaları sebebiyle işte
çalıştırılmamalarını öneren kim? Bunları da
göz önüne almak durumundayız.
Diğer
taraftan, Dil Kurumunun yaptığını savunmak mümkün
değil. Pekâlâ, bu açıdan bakacak olursak flört etmeye müsait erkekler
için ne diyeceğiz? Neden örnek olarak o yazılmamış? Yani
onların hakkı var da ötekilerin hakkı yok anlamında mı
getiriliyor? Böyle bir şey söz konusu olmaz. Hepimizin bir ahlaki düzeni
varsa, değeri varsa bu değer üzerinden kadını kimsenin
aşağılamaması gerekir. Dolayısıyla bu türden ucuz
politika yapıldığı iddiasını reddediyorum ve
tekrar ediyorum: Bu konuda kadına
uygulanan şiddeti, aşağılamayı ve tacizi ortadan
kaldıracak bir yasayı derhâl çıkarmaya hazırız.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Hadi bakalım iman tazeledik kadın konusunda. Ne
kadar var, dört hafta mı var tatil olmaya? Ben de dört hafta boyunca her
bir adamın ağzından çıkanı kontrol edeceğim.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporlarının (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırma
MADDE 16- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri
iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında
sakınca görülen jandarma personeli, İçişleri Bakanı
tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde
Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. İl
jandarma komutanı hariç olmak üzere il jandarma
komutanlıklarında görevli personel, vali tarafından görevden
uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde il jandarma komutanı
da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan
personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya
başlanır.
25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler
Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin
Kanunundaki geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma,
açığa alınma ve geçici süre ile görevden
uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel Komutanının
görevden uzaklaştırılmasına dair özel hükümler
saklıdır.
Sivil memurların görevden
uzaklaştırılmaları, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.""
şeklindeki 52 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 52- 2803
sayılı Kanunun 16 ncı maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Görevden uzaklaştırma
MADDE 16- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle
işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında
kalmasında sakınca görülen jandarma personeli, Jandarma Genel
Komutanının teklifi ile İçişleri Bakanı
tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. İl jandarma
komutanı hariç olmak üzere il jandarma komutanlıklarında görevli
personel, il jandarma komutanının teklifi ile vali tarafından
görevden uzaklaştırılabilir. Görevden
uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön
inceleme veya soruşturmaya başlanır.
25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin
Kanunundaki geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma,
açığa alınma ve geçici süre ile görevden
uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel
Komutanının görevden uzaklaştırılmasına dair özel
hükümler saklıdır.
Sivil memurların görevden
uzaklaştırılmaları, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Osmaniye Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu.
Buyurunuz.
(MHP sıralarından alkışlar)
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Türk
milletinin saygıdeğer milletvekilleri, 684 sıra sayılı
Tasarının 52nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önergeden dolayı söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının
49uncu maddesinden başlayarak 68inci maddesine kadar olan hükümler, 49
ile 68 arasındaki maddeler içerdikleri hükümleri itibarıyla İçişleri Bakanlığının
bağlı kuruluşlarından olan Jandarma Genel
Komutanlığı ile Sahil Güvenlik
Komutanlığının özellikle personeliyle ilgili iş ve
işlemler konusunda İçişleri Bakanlığının ve
il valilerinin daha etkin, daha yetkili hâle gelmesini sağlayan maddeleri
içermektedir.
Bu düzenleme yapılırken iktidar partisinin hem
komisyon üyeleri hem kamuoyuna beyanda bulunan sözcüleri hem de Genel Kurulda
beyan eden milletvekili arkadaşlarımız hep şunu söylediler,
dediler ki: Bu tasarı Jandarmanın, askerî kuruluşların
sivilleşmesi adına bir özellik taşıyor. Ya da Terörle
mücadelede daha etkin ve daha hızlı, daha çabuk karar alabilmek
adına bu işler yapılıyor, bu düzenlemeler
yapılıyor. gibi gerekçeleri ortaya koydular. Ancak, geçtiğimiz
haftalarda bir açık oturumda hem İçişleri Komisyonu üyesi olan
hem de bu tasarının moderatörlüğünü yapan, Adalet ve
Kalkınma Partili bir milletvekili arkadaşımız şunu
söyledi, dedi ki: Hayır, bu, terörle mücadeleyle ilgili bir tasarı
değil. Bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerine
karşı yönelecek bir toplumsal tepkiyi önceden haber almak ve onu
önlemek gayesiyle hazırlanmış bir tasarı. Onun için uğraşıyoruz.
Ve dolayısıyla, iktidar partisinin bu konularla görevli milletvekili
de bizim söylediğimiz noktaya geldi, bizim eleştirdiğimiz
açıdan o da değerlendirmeye başladı.
Bu tasarı aslında bu söylenen, yazılı
gerekçelerinin dışında, Osloda PKKya verilen sözlerin, orada
varılan mutabakatın bir parçası olarak bugün gündemimizde. PKK,
Jandarma teşkilatını istemiyor. PKK, terörle mücadelede Türk
devletinin en kıymetli kurumlarından biri olan Jandarmanın bir
şekilde -affınıza sığınarak söylüyorum-
iğdiş edilmesini, terörle mücadeleden alıkonulmasını,
tarumar edilmesini istiyor. Bu söz PKKya verilmiş ve o çerçevede bu
tasarı gündemimize geliyor. İlahi bir tecelli olsa gerek, 1919
yılında itilaf devletlerinin çok sevdiği, Osmanlı
topraklarını işgal eden devletlerin kucakladığı
Damat Ferit de 15 Mart 1919da böyle bir teşebbüste bulunmuştu. Onun
karşılığında, o günkü Osmanlının diğer
bürokrasisi jandarmanın siyasallaşacağından
bahsetmişti. Bu teşebbüs nakıs kalmıştı.
Şimdi, Bu işi PKK istiyor. dedik, evet, PKK
istiyor. Nitekim, 28 Şubat günü Dolmabahçede HDP ile AKPnin ortak
girişimiyle ortaya çıkan o 10 maddelik müzakere metni, mutabakat
metninden de anlaşılıyor ki HDP ile AKP bu tasarı konusunda
zaten çoktan anlaşmışlar. Cumhuriyet Halk Partisinin de içinde
belli mahfiller bu tasarıya evet diyor, belli mahfiller de hayır
diyor, onların da kafası karışık.
Dolayısıyla bu tasarıya net olarak karşı çıkan
bir tek Milliyetçi Hareket Partisi var ve bu duruşumuzu
değiştirmeye niyetimiz yok.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
tasarıyla jandarma siyasallaşacak. Eğer jandarma
teşkilatının askerî görevleri de olduğu göz önüne
alınmadan böyle bir düzenleme yapılırsa ilçe jandarma
komutanları iktidar partilerinin -bugün Adalet ve Kalkınma Partisi,
yarın inşallah biz ya da bir başka parti- onların ilçe
başkanlarının etkisi altında kalacak. İl jandarma
komutanları il başkanlarının etkisi altında kalacak.
Dolayısıyla bu tasarı bu yönüyle hepimiz için arızalı
bir tasarı.
Bakın, bu tasarıyla ilgili Jandarma tarumar
ediliyor. diyorum. Bir önceki madde, 51inci maddede öyle bir düzenleme geçti
ki evlere şenlik bir düzenleme geçti. Jandarmanın generalleri üçlü
kararnameyle atanacak, il ve ilçe jandarma komutanları Bakan
tarafından atanacak, diğer personel Jandarma Genel Komutanı
tarafından atanacak. Allah aşkına, Hükûmet yetkililerinden
birisi gelsin, bana izah etsin, diyelim ki bir ilin jandarma
komutanını İçişleri Bakanı istemiyor, onu görevden
aldı, yerine birini getirdi. O il jandarma komutanını başka
bir göreve nasıl ve kim atayacak? Bu kanunun 51inci maddesinin bu hâliyle
bana bir Hükûmet yetkilisinin bunu özellikle açıklamasını
istiyorum. Dolayısıyla bu düzenleme, Jandarma Genel
Komutanlığının personelinin her birini ayrı ayrı
kıblelere yöneltecek, her bir personel başka merkezlere, atama
işlemleri açısından başka yerlere doğru yönlenecek.
Dolayısıyla, jandarmanın hiyerarşik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla)
disiplinel
ve duygusal açıdan bağları kopacak ve jandarma personeli tarumar
edilecek, teşkilatı tarumar edilecek.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Bu
açıdan, tekrar bu konudaki kanaatlerin, düşüncelerin özellikle
Hükûmet tarafından gözden geçirilmesini diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Serindağ, önce
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkanım, Sayın Türkoğlu, ifadesinde Cumhuriyet Halk
Partisi içerisinde bazı mahfillerin bu tasarıyı
desteklediğini, bizim de
BAŞKAN Buyurunuz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
16.- Gaziantep Milletvekili Ali
Serindağ'ın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun
684 sıra sayılı Kanun Tasarısının 52nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Türkoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi
içerisinde bazı mahfillerin bu tasarıyı desteklediğini,
bazı mahfillerin de bu tasarıya karşı
çıktığını ifade etti. Gerçek şudur: Hiçbir
Cumhuriyet Halk Partili bu tasarıyı desteklememektedir çünkü bu
tasarı temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir tasarıdır,
çünkü bu tasarı toplumu baskı altına almak isteyen,
baskıcı, despotik, faşist bir yönetim kurmak isteyen bir
tasarıdır, bu tasarının özü budur. Bu tasarının
bu özü sağlayabilmesi için de bugüne kadar görevlerini bihakkın
yerine getirmiş olan kurumların bir bir içi boşaltılmakta
ve iktidara bağımlı iktidar kurumu hâline getirilmek
istenmektedir. Bunlardan biri de Jandarma Genel
Komutanlığıdır.
Bakın, jandarmadan ne istiyorsunuz, ne oldu da
bugüne kadar, yani jandarma hangi görevi aksattı da, jandarmanın
aksattığı görevden ötürü hangi devlet işi aksadı da
siz jandarmayı böyle bir operasyona tabi tutuyorsunuz? Acaba bu
operasyonun sebebi MİT tırları mı değerli
arkadaşlarım? Bunu açıkça ortaya koyalım. Siz bu
tasarıyla jandarmadaki hiyerarşik düzeni bozuyorsunuz, jandarmadaki
disiplini bozuyorsunuz, jandarmada görev yapma aşkını
bozuyorsunuz. Siz bu tasarıyla, iç güvenliği sağlamak yerine iç
güvenliği bozucu hareketlere tevessül etmiş oluyorsunuz ve biz buna
şiddetle karşıyız. Tüm Cumhuriyet Halk Partililer buna
karşıdır. Özellikle güvenlik güçlerinin ve özellikle de
jandarmanın siyasallaşmasını asla istemiyoruz çünkü
jandarma Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçasıdır.
Jandarmanın siyasallaşması demek Türk Silahlı Kuvvetlerinin
siyasallaşması demektir, bu da ülke için felaket anlamına
gelmektedir. O nedenle, bırakın jandarmayı jandarma
teşkilatı yönetsin ama İçişleri
Bakanlığının da denetiminde olsun, olması gereken
budur diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz.
17.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan'ın, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 52nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Türkoğlu yapmış olduğu
konuşmada HDP ve AKPnin anlaştığını ve MHP
dışında bu yasaya hiçbir grubun, hiçbir partinin karşı
çıkmadığını ifade etti. Doğrusu, bu yasa
görüşülmeye başladığı günden beri Halkların
Demokratik Partisi olarak bu yasanın Türkiyedeki özgürlükleri
kısıtladığını, Türkiyedeki demokrasiyi
kısıtladığını ifade ettik ve engellemek için de
bu yasanın çıkmaması için de her türlü pozisyonu ortaya koyduk
ama ne yazık ki AKP bu yasayı çıkarmakta ısrarlı, ne
muhalefetin ne de sokakta sesini yükselten insanların ifadelerini ve
karşı duruşlarını dikkate almayan bir pozisyon
içerisinde.
Bir kere şunu açıkça ifade etmek istiyoruz: Bu
yasa çıktıktan sonra Türkiye faşizan bir ülke durumuna gelecek
değerli arkadaşlar. Bu ülkede demokrasiyi
kısıtladığınız zaman, bu ülkede eylem
yapmayı, etkinlik yapmayı, sokaklara çıkmayı
kısıtladığınız zaman bu ülkeye demokrasiyi zor
getirirsiniz.
Bir de ayrıca sayın konuşmacı, HDP ve
AKPli yetkililerin Dolmabahçe Sarayında vermiş olduğu
görüntünün de yansımasıyla birlikte ortak hareket ettiklerini ifade
etti. Şunu çok açık ifade etmek istiyoruz değerli
arkadaşlar: O görüntü aynı zamanda barışa olan inancın
görüntüsüydü. AKP Hükûmeti iktidarda olduğu için biz onlarla aynı
görüntüyü verdik, onun yerine CHP iktidarda olsaydı, MHP iktidarda
olsaydı bu sürecin bir barış sürecine evrilebilmesi için
aynı görüntüyü sizlerle de verirdik değerli arkadaşlar. O
yüzden, biz bu ülkeye barışın gelmesi için, biz bu ülkeye
demokrasinin gelmesi için, eşitliklerin ve kardeşliğin gelmesi
için iktidar partisi kimse o görüntüyü vermek durumundayız. Şu anda
muhatabımız onlar olduğu için bu durumda bulunuyoruz.
Dolayısıyla, böyle bir haksızlığı kabul
etmediğimizi ifade ediyoruz ve bu yasanın çıkmasına da
karşı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Türkoğlu, Sayın Halaçoğlu,
Sayın Erdoğan, Sayın İrbeç, Sayın Çirkin, Sayın
Korkmaz, Sayın Belen, Sayın Şandır, Sayın Kutluata,
Sayın Varlı, Sayın Oral, Sayın Öz, Sayın Adan,
Sayın Uzunırmak, Sayın Dedeoğlu, Sayın Serindağ,
Sayın Kalaycı, Sayın Çınar, Sayın Oğan,
Sayın Işık.
İki dakika süre veriyorum ve de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yeni bir madde ihdası için iki adet önerge
vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırma
MADDE 16- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle
işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında
kalmasında sakınca görülen jandarma personeli, İçişleri
Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir.
Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte
bulunabilir. İl jandarma komutanı hariç olmak üzere il jandarma
komutanlıklarında görevli personel, vali tarafından görevden
uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde il jandarma komutanı
da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan
personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya
başlanır.
25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunundaki
geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma,
açığa alınma ve geçici süre ile görevden
uzaklaştırmaya ilişkin hükümler ile Jandarma Genel
Komutanının görevden uzaklaştırılmasına dair özel
hükümler saklıdır.
Sivil memurların görevden
uzaklaştırılmaları, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.""
şeklindeki 52 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu
Muğla Kayseri
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri
çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 52. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Serindağ İzzet Çetin
Gaziantep Ankara
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Geri
çekildi.
Madde 53te biri Anayasaya aykırılık
olmak üzere üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "2803 sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığı
ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve
mali sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.
Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde
657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası
hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları
ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı
kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da
yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır." şeklindeki 53
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Yusuf Halaçoğlu Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Seyfettin Yılmaz Emin Çınar Alim
Işık
Adana Kastamonu Kütahya
"MADDE 53- 2803 sayılı Kanunun 17 nci
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve
mali sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.
Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde
657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası
hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenler ile bu kanun hükümlerine göre göreve alınmasına
engel teşkil etmeyecek bir suçtan hüküm giyenlerin ödenmeyen veya noksan
ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden
uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya
kadar bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı
ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun 17 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali
sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya bu kişilere başka görev
verilmeyebilir. Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657
sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne
göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları
ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışı kadrolarında
görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurt içinde bir
kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hâllerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır.""
şeklindeki 53. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar Bolu
Ali Sarıbaş Celal
Dinçer Levent
Gök
Çanakkale İstanbul Ankara
BAŞKAN Şimdi Anayasaya
aykırılık önergesini okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis
devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması
getirdiğinden kanun tasarısının 53 üncü maddesinin
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan
Bitlis İstanbul Şırnak
Erol Dora Demir
Çelik
Mardin Muş
BAŞKAN Komisyon katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hasip Kaplan, buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
arkadaşlar, AK PARTİ Hükûmeti 2008de Üçüncü Ulusal Programı
burada şaşalı bir şekilde dağıttı, biliyor
musunuz? İnanın okumamışsınızdır çünkü size
okuma fırsatı da tanımadıkları için şimdi sorsam
Üçüncü Ulusal Programda
Başta grup başkan vekillerine sorsam, desem
ki: Silahlı güçlerin sivil otoriteye bağlanması konusunda o
zaman Avrupa Birliğine ne söz verdiniz? Şimdi bu paket onu
karşılıyor mu? Vallahi, bu sorudan çakarsınız çünkü
Üçüncü Ulusal Programda yazılan ile bu pakette yazılan birbirini tutmuyor
arkadaşlar. Niye? diyeceksiniz. Şimdi, Üçüncü Ulusal Programda iç
güvenlik hizmetlerinin sorumlu olan kolluk birimlerinin profesyonelliği
var. Sivil idareye bağlılık ve sorumluluğu güçlendirme
Şimdi, güvenlik, adalet, özgürlük sadece öyle üniforması olan,
silahı olan herkese teslim edilecek bir şey değil, bunu
anlamanız gerekiyor. Yani, şimdi, eskiden bir EMASYA vardı, o
EMASYAya göre olağanüstü bir durumda valiler askere
bağlanıyordu. Şimdi, diyorsunuz ki: Devrim yaptık,
AKMASYAyı getirdik bu yasayla, şimdi askeri valiye
bağladık. Yo, öyle değil. Bakın, siz Fransa modelini örnek
almışsınız jandarmada. Jandarma kelimesi de zaten Türkçe
değil.
İstediğin kadar Türk Dil Kurumu
Başkanlığı yapın, jandarmanın Türkçe
olduğunu söyleyemezsiniz Sayın Hocam. Çıkarsınız
burada doğruyu söylersiniz. Böyle ithal edersiniz, ondan sonra da
şunu söyleyeyim, İtalyanın carabinierilerine de benzemiyor.
Hatta hatta bir şey daha söyleyeyim, orman polisi vardı, orman
jandarması, orman kolluğu. Burada bilmiyorum, kaç tane orman
mühendisi var. Hakikaten, niye ormanlar korunmuyor, ben onu da
anlamış değilim. Ama gerçekten şunu size söylemek
istiyorum: Eğer samimiyseniz JİTEMin faili meçhul cinayetlerini
korumazsınız, dosyalarını sürgüne göndermezsiniz, Hükûmetiniz
faillerin korunmasına yardımcı olmaz çünkü JİTEM derin
devlet yapılanmasıdır, 90ların faili meçhul cinayetlerinin
adıdır, asit kuyularında insanların kaybedildiği
olaydır ve derin devletin içindeki çeteleşmenin adıdır.
Şimdi, bu getirdiğiniz paket, Allah aşkına, bunun neresini,
bunun neresini düzeltiyor, söyler misiniz? Şimdilik dosyalara
bakınız, hepsi teker teker zaman aşımına
uğratılıyor. Hadi, 90lı yıllar sizin
zamanınız değildi, peki, sizin zamanınızda -siz 3
dönemdir Hükûmetsiniz- JİTEM istihbaratı adı altında bir
örgüt var mıdır, yok mudur?
Sayın Mahir Ünal, çık bu kürsüde söyle, var
mıdır, yok mudur JİTEM?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bana niye
attın o topu sen ya?
HASİP KAPLAN (Devamla) JİTEM var
mıdır, yok mudur?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bunun
muhatabı ben miyim?
HASİP KAPLAN (Devamla) Sizin imzanız var bu
pakette, sizin Hükûmetiniz
Sayın Şahin, (x)Komisyon
olarak çıkın söyleyin bakayım, JİTEM var mıdır,
yok mudur? Uluslararası mahkeme kararlarında, şurada, burada,
her yerde var, JİTEMin kurucuları, Cem Ersever, Yeşiller,
bilmem, faili meçhul cinayet, hepsi var kardeşim.
Şimdi, biz sizle ne konuşalım, ne
anlatacağım size Allah aşkına, oturup oturup duruyorsunuz,
herkes de dışarıda çay istiyor, bu kadar
Karar yeter sayısı Sayın Başkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Doğrudan
doğruya sataşmada bulundu sayın hatip.
BAŞKAN Anladım ama şimdi oya sundum.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.14
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 53üncü maddesi
üzerindeki Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
LEVENT
GÖK (Ankara) Yok efendim, gene yok efendim.
BAŞKAN
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki
dakika süre veriyorum ve de başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu, buyurunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bir şeyi düzeltmek
gerekiyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Şimdi, demin,
kapanmadan önceki hatip benim Dil Kurumu Başkanı olduğumu
söyledi. Ben hayatımda hiç Dil Kurumu Başkanlığı
yapmadım ve bununla bağlantılı olarak da jandarmayı
sordu bana, Hangi dildendir? diye. Onunla ilgili bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden girin.
Şimdi, tabii, bazı şeyleri hep
yapalım da bazı şeylere de dikkat edersek iyi olur çünkü bir de
burası dışarıdan izleniyor -Sayın Şimşekin
yakından bildiği gibi- tweetler geliyor, yanlış anlaşılıyor.
Dolayısıyla, onun için dikkat etmekte fayda var.
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın 684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 53üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Zaten, Sayın
Başkanım, ben de bunun için istedim. On beş sene Tarih Kurumu
Başkanlığı yaptım. Dışarıdakiler
diyecek ki: Yani ne zaman Türk Dili Kurumu Başkanlığı
yaptı bu? En azından düzeltmem gerekiyordu. Sayın Hasip Kaplan
Türk Dil Kurumu Başkanı oldunuz bu kadar, hâlâ jandarmanın da
ne demek olduğunu bilmiyor musunuz? dedi bana. Bir defa, ben hiç Türk Dil
Kurumu Başkanlığı yapmadım, Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı yaptım. Dil meseleleri üzerine
çalışmadım ama jandarma yabancı menşeli kelime ve
İtalyancadır. Dolayısıyla, onun da buradan
açıklamasını yapayım. Ama, Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı yaptığım için şunu
söyleyebilirim: Jandarmanın kuruluşu Osmanlı dönemindedir,
Zaptiye teşkilatı olarak adlandırılır ve 1853te
kurulmuştur ama bugüne kadar jandarma, iç güvenlik meselesinde son derece
önemli bir rol oynamıştır. Ve bu Silahlı Kuvvetlerimizi
siyasi niteliğe sokmak ve siyasetin içerisine sokmak vebalini
taşımak durumundadır AKPliler. Silahlı Kuvvetleri siyasete
hiçbir şekilde alet etmemek gerekir çünkü yarın göreceksiniz jandarma
laçka hâle gelecek ve siyaset içerisinde, nasıl bugün polis
teşkilatında paralel yapılanma arıyorsanız, yarın
aynı şekilde siyasi bir nitelik kazandığında da
aynı sıkıntıyı çekeceksiniz; buradan uyarıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ne güzel bir şey Hocam, bir taraftan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Kaplan.
Ne güzel bir şey aslında, her şeyin, her
kurumun yani bu kültüre ait her kurumun başkanı zannediyorlar sizi,
bu da iyi bir şey.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ben buradan
düzelteyim.
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hocam yani
jandarmayı İtalyanca bir kelime olarak söyledi. Latince kökeninde
Fransızlar jandarma der, İtalyanlar da
carabinieri der.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Jandarma İtalyanca.
İsterseniz tartışalım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ama şimdi
İtalyanlarla Fransızları karıştırdı Hocam,
kayda geçsin diye söyledim yani ben.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ama İtalyanca
olduğu kesin, bakın isterseniz lügate, isterseniz
tartışalım bu konuyu.
BAŞKAN - Neyse ben sizi dışarıya
alayım, orada tartışın.
Diğer önergeyi okutuyorum.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun 17 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir."
Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali
sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya bu kişilere başka görev
verilmeyebilir. Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657
sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne
göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları
ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışı
kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da
yurt içinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hâllerde iki
ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır.""
şeklindeki 53. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Gök, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bundan tam kırk üç yıl önce 10 Mart
1972 tarihinde bu Parlamento önemli bir karar aldı ve darağacına
3 fidanı gönderdi. 10 Mart 1972de Türkiye Büyük Millet Meclisinde Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam
kararları onandı ve bu kararlar çerçevesinde 3 fidan
darağacına gönderildi. O gün yapılan oylamada 53 ret, 6
çekimser, 238 kabul oyu kullanıldı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bundan tam kırk üç yıl önce verilmiş olan bir karar bugün
Parlamentoda konuşuluyor ve kamuoyunda tartışılıyorsa
o gün o karara imza atan, oy veren parlamenterlerin bugün içinde bulunduğu
durumu belirlemek açısından bugünkü Parlamentonun konumu da çok önemli
bir durum arz etmektedir. O gün idam kararlarına el kaldıran
Parlamento, kırk üç yıl sonra bugün Türkiyede 77 milyon insanın
temel hak ve hürriyetlerini, insan haklarını ve demokrasiyi ortadan
kaldıracak kararların kaldırılmasına ve bunların
Meclisten geçirilmesine izin veren bir Parlamento hüviyetine bürünmüştür.
Yazıktır ve hazindir, yazıktır ve üzüntü vericidir.
Kırk üç yıl önce, Parlamento, bir mahkeme
kararını onaylamıştı. Bugünkü Parlamento, mahkeme
kararına dahi gereksinme duymadan valilere, kolluk kuvvetlerine
kişileri etkisiz kıldırma, öldürme yetkisi vermek için
toplanmaktadır değerli arkadaşlarım. Bunun kabul edilmesi
mümkün değildir. Türkiye nereye gidiyor değerli
arkadaşlarım? Bir akıl tutulması yaşanıyor.
Hepimizin aklımızı başımıza almamız
gerekiyor. Türkiyede valilere, kolluk kuvvetlerine zaten fazla olan yetkileri
arttıran bir yasayla bugün burada çalışmalar yapıyoruz.
Bugün, bu Parlamentoda polisin silah kullanma yetkisinin
kaldırılması tartışılmalıydı, valilerin
olağanüstü hâl yetkilerinin ellerinden alınması
konuşulmalıydı. Bunları yapmalıyız. Demokrasiyi,
özgürlük alanlarını genişleteceğimize daraltıyoruz,
içini boşaltıyoruz ve Türkiyeyi yaşanılmaz bir ülke hâline
getiriyoruz. Bunu yapmaya hakkımız yok değerli
arkadaşlarım, bunu yapmaya hakkımız yok. Üzerimizdeki ölü
toprağını yırtalım lütfen. Vesayeti
kaldırın. Bir cumhurbaşkanı istiyor diye Muhalefet ne
kadar engellerse engellesin bu yasa Meclisten çıkacak. diye sizi vesayet
altına alıyorsa da bunu reddedin. Türkiyenin buna ihtiyacı var,
Türkiyenin önünün açılmasına ihtiyacı var. Yarın, bir
kırk yıl sonra sizler de böyle bir Parlamentoda bu
konuşmaların muhatabı olmayın. Buradan geçirilecek her
madde çok önemli. Sanki millî eğitim müdürü, tapu müdürü
atıyormuşuz gibi İçişleri Bakanına il jandarma alay
komutanını, ilçelerde jandarma bölük komutanını atama
yetkisi veriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, daha dün MİT
Müsteşarı çıktı, görevinden istifa etti, AKPye üye oldu,
aday oldu.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Üye
olmadı.
LEVENT GÖK (Devamla) Üye olmadıysa daha vahim, üye
olmadıysa daha vahim. Üye olmadıysa nasıl aday oldu?
Değerli milletvekilleri, üye oldu, olmadı.
Sonuçta Ben milletvekili adaylığımı koyuyorum. dedi mi?
Dedi. Başbakan Hayırlı olsun. dedi mi? Dedi. Sonra, bir
bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı karşı çıktı ve
MİT Müsteşarını aldınız, tekrar görevine iade
ettiniz. Şimdi
GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Özgürlük var.
LEVENT GÖK (Devamla) Bunun özgürlükle alakası yok,
bunun özgürlükle alakası yok. Bütün teamülleri, bütün demokratik
kuralları altüst eden bir devlet anlayışı vardır.
Bunun altında hepiniz kalırsınız. Bakın, sizleri
uyarıyoruz, bunlar yanlış işlerdir, bu
yanlışlardan kaçının. Türkiyeyi yanlışlardan
kurtaralım değerli arkadaşlar. Lütfen, bir vesayetten kurtulun
ve silkinin. Biz, muhalefet olarak ne yapalım? Bunları
anlatıyoruz, kibarca anlatıyoruz, yüksek sesle anlatıyoruz,
anlamıyorsunuz ama halk size bunu anlatacaktır. Bütün
halkımız bilsin ki 8 Haziranda Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında buradan geçirilmeye çalışılan iç güvenlik
paketi çöpe atılacaktır, çöpe.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
inanıyor musun?
LEVENT GÖK (Devamla) Çöpe atacağız ve
halkımızı özgürleştireceğiz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen Halk
Partisinin iktidara geleceğine inanıyor musun?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Bravo sana!
LEVENT GÖK (Devamla) Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun "2803 sayılı Kanunun 17 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve
mali sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.
Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde
657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası
hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları
ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışı
kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da
yurt içinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin
kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hâllerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır. şeklindeki 53.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
"MADDE 53- 2803 sayılı Kanunun 17 nci
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve
mali sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.
Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde
657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası
hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenler ile bu kanun hükümlerine göre göreve alınmasına
engel teşkil etmeyecek bir suçtan hüküm giyenlerin ödenmeyen veya noksan
ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara
da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır.""
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Sayın Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 53üncü maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 53üncü madde ve devam eden maddelerde Jandarmayla
ilgili düzenlemeler var. Şimdi, bu kanun tasarısında -ana
gerekçe şu- Jandarmanın sivilleşmesinden bahsediliyor. Şunu
açık yüreklilikle ifade edeyim değerli milletvekilleri: Burada ne
Jandarmanın sivilleşmesi ne demokratikleşmenin önünün açılması
gibi bir niyetiniz yok. Günlük anlayışlarla, günlük ihtiyaçlarla
kendinizi koruma adı altında politikalar yapıyorsunuz ve bugün
gelinen noktaya baktığımızda, dün, iktidara geldiğiniz
2002nin sonunda, otuz yıl rahmetli Necmettin Erbakanın dizinin dibinde
siyaset yaptığını ifade eden Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ve yol arkadaşları Günün şartları onu
getirdiği için millî görüş gömleğini çıkardık. deyip,
uçağa binip Avrupa Birliği kapısında yasal düzenlemelerden,
demokratikleşmelerden bahsetti ama kurumları ve kuruluşları
ele geçirdikçe
Dün mağdur oldu, basında her gün kendisi ve yol
arkadaşları hakkında haberler çıkarken basından dert
yanıyordu, askerden dert yanıyordu, polisten dert yanıyordu,
hukuktan dert yanıyordu.
Evet, dün haklı olarak çığlık attığınız
konuların bugün bir benzerini kendiniz yapıyorsunuz. 28 Şubattan
daha ağır şartlarda medya üzerinden algı operasyonu
yapıyorsunuz. Bugün gelinen noktada sivilleşmeden bahsediyorsunuz.
Sizin derdiniz sivilleşme değil, sizin derdiniz demokratikleşme
değil. İktidarınızı, on üç yıldır
sürdürdüğünüz iktidarı -artık korku dağları
aşmış- Bu iktidarımızı hukuk dışı
da olsa, ne yoldan olursa olsun nasıl koruruz?
anlayışının içerisinde, gelen kanunların özüne
bakın, hepsi bunlarla ilgili, poliste yaptığınız
değişiklikler
Dün kahraman ilan ettiğiniz polislere, dün
kahraman ilan ettiğiniz savcılara, dün altına Mercedes
çektiğiniz savcılara bugün hain muamelesi yapıyorsunuz ve bunun
ana nedeni ne? 17-25 Aralık asrın yolsuzluğu. Bugün sayısal
çoğunluğunuzla yok sayabilirsiniz, atadığınız
mahkemelerle buralarda beraat etmiş olabilirsiniz ama Allah da biliyor,
kulu da biliyor ki 17-25 Aralıkta kamunun malı iç edilmiştir. Bu
kamunun malını kim iç etmişse mutlaka bunun hesabını
verecektir. Bakın değerli milletvekilleri, devletin
varlığı her şeyin önünde gelir. Devletin
kurumlarını çökertiyorsunuz. Devletin kurumlarını
çökertirseniz, devleti çökertirsiniz. Kendi ikballerimiz için, kendi
geleceklerimiz için, kendi korkularımız için, kendi
kaygılarımız için veya birilerinin onu anlamanız
lazım- kaygıları için devletin kurumlarını çökertmeye
hakkınız yok. Bu devletin varlığında binlerce
şehidin mücadelesi var, binlerce insanın alın teri var, emeği
var. Kurumları çökertirseniz, devleti çökertirsiniz. Bunu görmeniz
lazım.
Biraz önce düzeltmede Mahir Ünal
Cumhurbaşkanlığının saygınlığından
bahsetti. Evet, Türk devlet geleneğinde
Cumhurbaşkanlığı saygın bir kurumdur ama Allah
aşkına -bir tane de Hükûmet yetkiliniz, bir tane AKP sözcünüz- bugüne
kadar Sayın Cumhurbaşkanı siz Anayasa gereği tarafsız
olmanız gereken, orada tarafsız durmanız gereken bir
kurumdasınız, oranın saygınlığını
rencide etmeyin. diyebilecek bir kişi çıktı mı içinizden?
Yani bir Cumhurbaşkanı televizyonlara çıkacak, alenen siyaset
yapacak, muhalefet partilerinin liderlerine olabildiğince hakaret edecek,
ondan sonra grup başkan vekili çıkacak
Cumhurbaşkanlığının saygınlığından
bahsedecek. Evet, devlet geleneğine göre Cumhurbaşkanlığı
saygınlık makamıdır ama o makamı önce o koltukta
oturan kişinin koruması ve muhafaza etmesi lazım.
MİT Müsteşarı
Bu siyaseten doğru
bulsanız bile ahlaken doğru değildir. Dün haberlerde çıkan
MİT, Milliyetçi Hareket Partisinin içini karıştırmaya
çalışıyor. MİT, Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili
operasyon yapıyor. haberleri bugün yapılan atamalarla
doğruluğunu teyit eder. MİT
Millî İstihbarat
Teşkilatını tartışılır hâle getirirseniz
devletin geleceğini tartışılır hâle getirirsiniz.
Bundan da çocuklarımız zarar görür, Türk devleti zarar görür.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdası için iki adet önerge vardır,
birincisini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "2803
sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve
mali sonuçları
MADDE 17- Görevden uzaklaştırılanlar,
yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev
yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.
Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde
657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası
hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında
soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya
yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu
davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına
karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları
ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında
görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir
kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca
yurtdışı aylığı ödenir.
Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin
hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların
görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi
beklenmeksizin kaldırılabilir.
Bu Kanun kapsamındaki görevden
uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde
iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı
kalınan bu süreler hizmetten sayılır." şeklindeki 53
üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas
edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Alim Işık Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Kütahya Muğla
Emin Çınar Ruhsar Demirel
Kastamonu Eskişehir
"Madde 54- 10/3/1983 tarihli ve 2803
sayılı Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu'nun 24 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Kanunun"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ve bu Kanunda
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Geri
çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 53 Maddesinden sonra
aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ
Gaziantep
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Madde 54te biri Anayasaya aykırılık
olmak üzere üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun
"2803 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin (b)
fıkrasının (4) numaralı bendine "5442 sayılı
İl İdaresi Kanununun" ibaresinden önce gelmek üzere
"Disiplin hükümleri saklı kalmak kaydıyla" ibaresi
eklenmiştir." şeklindeki 54 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz
Mehmet
Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Muğla Kayseri Osmaniye
Mesut Dedeoğlu Alim Işık Bülent
Belen
Kahramanmaraş Kütahya Tekirdağ
"Madde 54-2803 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin (b) fıkrasının (4) numaralı bendine "5442
sayılı İl İdaresi Kanununun" ibaresinden önce gelmek
üzere "Disiplin hükümleri dahil olmak üzere" ibaresi
eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun
2803 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin (b) fıkrasının
(4) numaralı bendine 5442 sayılı İl İdaresi
Kanununun" ibaresinden önce gelmek üzere Disiplin hükümleri saklı
kalmak kaydıyla" ibaresi eklenmiştir." şeklindeki 54.
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ Ali Sarıbaş Tanju
Özcan
Gaziantep Çanakkale Bolu
Ahmet Toptaş Ali Haydar Öner Celal Dinçer
Afyonkarahisar Isparta İstanbul
Levent Gök
Ankara
BAŞKAN
Şimdiki önerge Anayasaya aykırılık önergesidir, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci
maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına
ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti-tek adam-diktatörlük
rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali"
uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 54 üncü
maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hüsamettin
Zenderlioğlu Nazmi
Gür
Iğdır Bitlis Van
Gülser Yıldırım Demir Çelik Erol
Dora
Mardin Muş Mardin
Abdullah Levent Tüzel
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Tüzel, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, kabul edelim ki ülkemizin bir iç güvenlik problemi yok ama
iş güvenlik problemi var. Bu problemi olduğu için ve
bunun üzeri örtülmediği için Hükûmetiniz bu konuda yeni bir torba yasa
hazırladı ama bu yasa da tabii, aynı sakat mantıkla
hazırlandığı için yine fedakârlık işçiden
bekleniyor ama işverenlere, bu iş cinayetlerine yol açanlara da âdeta
taltif edercesine birtakım imtiyazlar, aflar getiriliyor. Onu
tartışacağız yeri geldiğinde ama bakın, bugün hâlâ
işçiler ölmekte. Zonguldakta bir işçi göçük nedeniyle öldü. Mart
ayı içerisinde -daha mart ayının ortasına bile gelmedik-
inşaatlarda, madenlerde ölen işçi sayısı 15i şimdiden
geçti. Ama ilginçtir, Çalışma Bakanlığı
müfettişleri yerinde oturuyor. Onlara üstü kapalı bir şekilde
Madenleri, inşaatları denetlemeye gitmeyin. deniyor, bunu iş
müfettişleri ifade ediyor.
Değerli
milletvekilleri, bakın, Somanın üzerinden üç yüz bir gün geçti, 301
madenci toprak altında kaldı ve Hükûmet birçok sözler verdi, torba
yasa çıktı, işte, Somayı Araştırma Komisyonu
Raporu hâlâ okunmadı ama şimdi TKİ önünde madenciler direniyor,
bir hafta oldu tam. Niçin direniyor? İşsizlik yardımıyla
borçlarını çeviremiyorlar, sözler yerine getirilmedi, kıdem
tazminatları, ihbar tazminatları verilmedi. Kim peki bu
işçilerin muhatabı, o Soma Holding mi? Değil tabii ki. Soma
Holding ne yapıyordu? TKİye hizmet üretiyordu. Yani asıl
işveren, asıl patron, işçilerin muhatabı TKİ, onun
için önünde bu karda, kışta, soğukta, gece gündüz oradan sesimiz
duyulsun diye direniyorlar.
Şimdi,
biraz önce ekonomi zirvesi bitti. Ne dediler: Bizim bankalarımız
sağlamdır, bu tür şoklara dayanıklıdır.
Avrupadaki dalgalanmalara karşı hazırlıklı
Doğru, hazırlıklılar çünkü onlar mudilerinden
topladıkları paralarla dolar biriktirmeye, dolar vurgununa devam
ediyorlar, ciroları artıyor. Onlara olan biten yok. Olan biten neye?
İşte Somalı madencilere, Zonguldaklı madencilere; her gün
işten atılan, sendikalaştıkları için işten
atılan işçilerin başına gelenler ortada. İşte
asıl bunların derdine yanıt verilmesi gerekiyor. Atanamayan
öğretmenler, atanma bekleyen nakış öğretmenleri, 776 bin,
iki yıllık yüksekokul mezunu atama bekliyor. Bakın, 2014 Kasım
atamasında bunun binde 1i, 770 kişi atanmış ve Hükûmete
diyorlar ki: Hiç değilse nisan atamasında 20 bin ön lisans kadrosu
açılsın. Şeker fabrikalarında çalışan geçici
3.500 işçi Kadromuz nerede? diye soruyor.
Değerli
milletvekilleri, bugün Bakırköy Özgürlük Meydanında Bakırköy
Belediyesindeki işçiler, BELEDİYE-İŞ Sendikasında
örgütlü işçiler basın açıklaması yaptılar, ben de
oradaydım. Neydi dertleri? Dertleri, geçen mart seçimlerinde yönetime
gelen CHPli belediye başkanı ve ekibi, işi gücü yokmuş
gibi, tasarruf tedbirlerini hayata geçirmek için önce işçinin
ekmeğine, alın terine, aldığı düşük ücrete göz
koydu. Taşeron işçisi, belediyeye bağlı bir şirketin
işçisi; belediye, önce baş temsilciyi attı, işte üç tane
işçiyi attı
Neden? Çünkü işçi hak istiyor, çalışma
koşulları düzeltilsin diyor ama sürgün, mobing, tehdit ve en son
işten atılma ama biliyoruz ki CHPnin en çok
kullandığı şey Emek en yüce değerdir. sözü. Burada
CHPli vekil arkadaşlarımın ve grup yönetiminin bu konuyu ele
almaları yönünde dikkatlerini çekmek istiyorum. Bir yıldır
Bakırköy işçileri kan ağlıyor. Örgütlü, sendikalı ve
insanca çalışma istedikleri için bu muamelelerle karşı
karşıyalar. O nedenle patron tutumu, işveren tutumu taşeron
çalıştırma tutumu, şu, bu fark ettirmiyor. Bu kapitalizmin
lanet, melanet yüzü burada da karşımıza çıkıyor.
Değerli
milletvekilleri, kapitalizmden söz edince, kriz
fırsatçılığı doğdu; işte Hükûmeti
arkasına aldı, metal işçilerinin grevi yasaklandı,
ardından patron krizi bahane edip Eskişehirde 34 işçiyi
kapıya koydu, metal işçilerini kapıya koydu. Arkası gelecek.
Yapılan toplu sözleşmelere bile razı gelmeyen bir patron
sınıfı var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (Devamla) Değerli milletvekilleri, onun için bu ülkenin iç
güvenlik değil, işçilerin, emekçilerin
can güvenliği, örgütlenme hakkı ve emek mücadelesi esas
itibarıyla gündemde. Buna dikkatlerinizi çekmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Levent Beyin dile getirdiği konu
hakkında ben de görüşlerimi söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 54üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce konuşan Halkların Demokratik Partisi
Milletvekili Sayın Levent Tüzelin dile getirdiği ve partili bir
belediye başkanımız tarafından yönetilen Bakırköy
Belediyesinde yaşanılan sorunla ilgili olarak, ben de, burada,
kendisi konuştuğu zaman muttali oldum.
Elbette Emek en yüce değerdir. diyen bir partinin mensubu olarak,
böyle bir konunun Meclis kürsüsünden dile getirilmesini önemserim ve bu konuda,
gerek Belediye Başkanımızla gerek sendikayla gerekse
çalışanlarla ilgili bir bilgi alıp bu durumu
değerlendirerek emekten yana olan tavrımızı bundan sonra da
sürdürme kararlılığı içerisinde olduğumuzu sizlere
bildirir, hepinizi saygıyla selamlarım.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.14
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
684
sıra sayılı Kanun Tasarısının 54üncü maddesi
üzerindeki, İstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Levent Tüzel ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 2803 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin (b)
fıkrasının (4) numaralı bendine 5442 sayılı
İl İdaresi Kanununun" ibaresinden önce gelmek üzere Disiplin
hükümleri saklı kalmak kaydıyla" ibaresi eklenmiştir."
şeklindeki 54. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Levent Gök, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; insan hakları tarihî gelişim
içerisinde devletin sınırlandığı, bireyin hak ve
özgürlüklerinin korunduğu bir kavramdır. Devlet bireye
karşı korunmayacaktır, birey devlete karşı
korunacaktır. Devlet bireyin hak ve özgürlükler alanına giremez.
Türkiye'nin yetiştirdiği en ünlü bilim
adamlarından Sayın Profesör Doktor Tarık Zafer Tunaya
yıllar önce Pariste bir müzeyi gezerken gözleri küçük bir kitaba
takılır, 1791 Fransız Anayasası. Eserin biraz daha
altına baktığında okuduğu şu cümle
kanını dondurur: Bu kitap insan derisiyle
kaplanmıştır. Bu söz hürriyet savaşlarının
derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denilen şeyin bedava
olmadığını o kadar anlamlı anlatıyor ki hür
yaşamanın bedeli açıkça anlaşılıyor.
Bu mücadeleler bizi günümüzün demokrasi
anlayışına ulaştırmıştır. Amaç,
insanın insan olmak onuruyla birtakım haklara ve hürriyetlere sahip
bulunduğunu kabul etmektir. İnsanın, içinde serbestçe hareket
edeceği bir alan vardır. Bu hakları ona iktidar
vermemiştir, o onlara doğuştan, insan olarak doğduğu
için sahiptir. Yönetenler bu hakları tanımalı, korumalı ve
geliştirmelidir. Fert fert, kitle kitle yapılmış olan bu
ihtilallerin ortak amacı bu fikirlerde toplanmıştır.
Tarihin bize sunduğu iktidar türleri krallar, emirler, sultanlar
yurttaşların haklarını bir bahşiş, bir ulufe gibi
görmüşlerdir. Ne demektir insan hakları? Ancak insanlar o haklardan
onların dağıttığı oranda hak sahibi
olabilirlerdi. İnsanlar birer kuldurlar, hak istemeye hakları yoktur.
Görevleri, iktidarın yüceliğini ve gücünü arttırmaktır, o
kadar. İşte bu fikirlerle savaşılmıştır.
Bütün ihtilallerin amacı, bu otoriter kuralları yıkmak, bu yolda
elde edilmiş sonuçlara yeni gelişmeler eklemek olmuştur.
Hürriyet mücadelesi, insan derisiyle kaplı anayasalar içinde bizi bugüne
kadar devam eden uzun bir gelişme çizgisine itmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
özellikle AKP milletvekilleri; iç güvenlik paketinde vereceğiniz her kabul
oyu faşizmin ayak seslerini hızlandıracak, polis devletinin
kapısını korkunç bir şekilde aralayacaktır;
vereceğiniz her kabul oyu vali ve mülki amirleri bir derebeyi hâline
getirecektir, yargı mekanizmasını devre dışı
bırakacaktır; vereceğiniz her kabul oyu kişi özgürlüğü
ve güvenliğini ortadan kaldıracak, devlet güvenliği adına
ülkeyi korku imparatorluğuna dönüştürecektir; vereceğiniz her
kabul oyuyla gözaltılar ve tutuklamalar bir azgın dalgaya
dönüşecek, zaten demokratik olmayan cumhuriyetin bir uçtan bur uca F
tipi zindanlar cumhuriyetine dönüşme olanağını
getirecektir; vereceğiniz her kabul oyuyla demokrasinin vazgeçilmez unsuru
olan demokratik muhalefet hakkı ortadan kalkacak,
kaldırıldığı ileri sürülen askerî vesayetin yerini
tekçi polis ve istihbarat vesayeti oluşturacaktır; vereceğiniz
her kabul oyuyla polis hem savcı hem yargıç olacaktır.
Değerli milletvekilleri, vereceğiniz her kabul oyuyla suç
işleyen görevlilerin yargılanması imkânsız hâle gelecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Benjamin Franklinin şu sözünü size hatırlatmak isterim: Biraz
güvenlik için özgürlükten vazgeçebilenler ne özgürlüğü ne de
güvenliği hak ederler. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama yurttaşlarım merak etmesinler, bizler Pir Sultan Abdal
geleneğinden geliyoruz. Ne diyor Pir Sultan:
Kadılar, müftüler fetva yazarsa,
İşte kement, işte boynum asarsa,
İşte hançer, işte kellem keserse,
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan. diyen bir
gelenekten geliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayar mısınız?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Elektronik
oylama yapalım.
BAŞKAN Elektronik oylama yapıyorum.
İki dakika süre veriyorum.
Buyurunuz.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Oylamada bir
milletvekili kalkıyor, Ret. diye bağırıyor, burada
milletvekili iradesinin üzerine etki yapıyor. Bırakın,
milletvekilleri özgür iradesini kullansın, isteyen kabul kullanır,
isteyen ret kullanır, isteyen çekimser. Hangi İç Tüzükte var
Sayın Başkan? Bunu uyarın. Yani Ramazan Canı kim
görevlendirdi arkadaşlar, hangi grup başkan vekili görevlendirdi?
Yani şimdi, tellallık yok İç Tüzükte yani eskiden böyle
bağırırlardı.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu oylamalar
yapılırken kaç ret, kaç çekimser, kaç kabul, bilmiyoruz Sayın
Başkan, kamuoyu izliyor bizi İnternet üzerinden. Her ne kadar iktidar
partisi kapatmışsa da halkımız İnternetten
izliyorlar.
BAŞKAN 177 ret vardı, 3 de pusula var,
diğerleri kimse girmemiş yani kabul yok, sisteme giren de yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Madem öyle bir de kabulü
görelim.
BAŞKAN Çıktı, kabul sıfır, ret
177, çekimser sıfır, toplam 177. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis
Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 2803 sayılı Kanunun
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan, anlamıyoruz okunanları. Sayın Başkan,
anlayamıyoruz, bir dakika tutar mısınız.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Biraz
hızlı okuyor Bayram Bey, Sayın Başkan.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Anlayamıyoruz
ne söylendiğini efendim.
BAŞKAN Bayram Bey, yavaş yavaş lütfen.
(Kâtip Üye Burdur Milletvekili Bayram Özçelik
tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
25 inci maddesinin (b) fıkrasının (4)
numaralı bendine "5442 sayılı İl İdaresi
Kanununun" ibaresinden önce gelmek üzere "Disiplin hükümleri
saklı kalmak kaydıyla" ibaresi eklenmiştir."
şeklindeki 54 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
Madde 54-2803 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin (b) fıkrasının (4) numaralı bendine "5442
sayılı İl İdaresi Kanununun" ibaresinden önce gelmek
üzere "Disiplin hükümleri dahil olmak üzere" ibaresi
eklenmiştir.""
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Sayın Belen, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Sayın
Başkan, ben bir şey sorabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Belen konuşsa, buraya
getirdik şimdi, ayıp olur. Ondan sonra sizi dinlerim.
Buyurunuz.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının 54üncü maddesiyle ilgili
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sözlerime başlamadan evvel
-dün oldu artık, gece yarısını geçtik- 17.15
sıralarında cep telefonuma Kuzey Irakın Kerkük kentinden bir
Türkmenin mesajı geldi, onu okumak istiyorum. Türkmen sesini duymayan
Hükûmetin kulakları belki bu feryadı duyar. Muhammed Faik adlı
bir Türkmen kardeşimiz: Selamünaleyküm ağabey. Acımız çok
büyük. Lütfen dinleyin bizi. PKK, bu akşam Irak Türkmen Cephesine
saldırı yaptı ve Kerkük Kalasında Türkmen
Bayrağını yakıp Peşmerge Bayrağı çektiler.
Ya, ağabey, 10 çalışan silah yok elimizde. Boğulduk
kahırdan, elimizden bir şey gelmiyor. Lütfen cevap verin.
Evet, değerli AKPli milletvekilleri arkadaşlarım,
Türkmenler feryat ediyor ve maalesef sizin kulaklarınız duymuyor.
Evet, Sayın Başkan, 19 Şubat tarihinden
beri ülke gündemini meşgul eden ve kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak
bilinen kanun tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak tasarıda karşı olduğumuz
maddelerle birlikte, desteklediğimiz ve evet oyu verdiğimiz
maddeler de var. Bunlara örnek olarak, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununa havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan
ibarelerini ekleyerek bunlarla toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
katılmayı yasaklayan tasarının 7nci maddesine, bunun
dışında, bu tür toplantılara, bu malzemelerin
dışında örgüt ve toplulukların kıyafetleriyle
toplantı ve gösterilere katılanların
cezalandırılmasıyla ilgili 8inci maddesine, yine 2911
sayılı Kanun çerçevesinde şiddet olaylarında ortaya
çıkan zararın zararı verenler tarafından ödenmesine
ilişkin rücu maddesi olan 9uncu maddesine, 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun içine dercedilen molotof ve kimliğini gizlemek
amacıyla yüzünü kapatanların cezalandırılmasına
ilişkin 10uncu maddesine, bonzaiyle ilgili 11inci ve 12nci maddelerine,
toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yukarıda sayılan
materyallerle katılanları tutuklamaya ilişkin bir hüküm içeren
14üncü maddesi ile terörden doğan zararların rücusuna ilişkin
17nci maddesi ve taşıt kiralamalarıyla ilgili 18, 19 ve 20nci
maddeleri Milliyetçi Hareket Partisi tarafından desteklenmiş ve
evet oyu verilmiştir.
Buna rağmen -17 ve 25 Aralık- Erdoğan ve
onun emanetçisi Davutoğlu, katıldıkları programlarda
sürekli Milliyetçi Hareket Partisini ve Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeliyi molotofkokteyli ve bonzainin
yasaklanmasına karşı çıkmakla suçlamaktadır. Bu
tamamen yalandır, Başbakan ve Cumhurbaşkanı milletin
gözünün içine baka baka yalan ve iftiralarına devam etmektedir. Bizim
karşı çıktığımız konu, tasarının
genel itibarıyla kolluk kuvvetlerini iktidarın kapı kulu
askerine çevirmesinedir. Şu anda görüştüğümüz maddelerin ilgili
olduğu Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları, askerî
görevleri göz önüne alınmadan, hiyerarşik yapısı bozulacak
şekilde iktidarın kontrolüne verilmektedir diyor, iyi akşamlar
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Belen.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Karar yeter sayısı
III. YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Erdoğan, Sayın Vural, Sayın
Günal, Sayın Korkmaz, Sayın Türkoğlu, Sayın Işık,
Sayın Dedeoğlu, Sayın Belen, Sayın Yılmaz, Sayın
İrbeç, Sayın Çınar, Sayın Kalaycı, Sayın
Şandır, Sayın Öz, Sayın Varlı, Sayın Adan,
Sayın Çirkin, Sayın Uzunırmak ve Sayın Torlak ve de
Sayın Şimşek.
İki dakika süre veriyorum ve de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent
Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman
Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı da
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Sayın Toprak
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Bu önergeleri okuyan
arkadaşımızı defalarca uyardık. Gerçekten hangi önerge
okunuyor, bunu anlayabilmek mümkün değil. Yani, acaba birisiyle en
hızlı önerge okuma yarışmasına mı girdi,
düşünmüyor değilim.
İkincisi, bakın, daha önce önergeler
okunduğunda kim imzalıyor, bu imzalar okunurdu.
Arkadaşları diyor. Bir kere, o imzalayan insanlara ayıp
arkadaşları diye geçiştirilmesi.
Üçüncüsü de, ben şahsen -belki arkadaşlar da-
bilmek istiyorum yani bu önergeleri kimler imzalamış? Bu bizim
hakkımız diye düşünüyorum.
BAŞKAN Hocam, bir saniye.
Şimdi, şöyle usul: Hızlı okuma
konusunda uyardınız, kendisini uyardım.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Ama kaç kere
uyarıyoruz.
BAŞKAN Anladım da kendisini uyardım, ben
de dikkat edeceğim.
Ama, şimdi, önergelerin
Üç önerge var, üçü birden
önce birer kere okunuyor, hepsinde imzaların kimlere ait olduğu
söyleniyor. Sonra, ikinci defa yani aynı önerge ikinci kere
okunduğunda konuşma yapacak arkadaş için, mesela siz
konuşacaksanız o önergede Sayın Binnaz Toprak, İstanbul
Milletvekili ve arkadaşları deniyor. Bugüne kadar böyle olmuştu
ama arzu ediyorsanız hepsini beraber okuturuz yani ikinci kerede de.
LEVENT GÖK (Ankara) Okusun efendim.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Evet, lütfen okusun.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kimi reddedeceğimizi
bilelim yani.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Hayır, bir de
yani orada olmaması gereken bir imza olabilir o önergede, bilmiyoruz ki.
BAŞKAN Şimdi Hocam, bakın, bu son cümle
uymadı. Söylemeye çalıştığım şey şu:
Bugüne kadar bütün herkes
İHSAN ŞENER (Ordu) Yazılı verelim
Hocam, yazılı!
BAŞKAN - Yani, ben 2007den beri Meclis Başkan
Vekilliği yapıyorum, benden önce de benden sonra da aynı
şey olacak.
Tabii, bu kanun farklı şekilde
algılandığı için -yani muhalefet tarafından ve de
iktidar tarafından, iki taraf da ayrı ayrı bakıyor-
dolayısıyla, yani bu talebiniz, bugüne kadar uygulananların
dışında bir talep. Tamamdır yani
değerlendireceğim ama yani tekrar ediyorum -hem tutanaklara girsin-
yapılan şey yanlış değil. Önce bütün önergeler tek tek
bütün imzalarıyla beraber okunuyor, ikinci kere de okunuyor, sadece orada,
konuşma yapacak arkadaşın adı söyleniyor ama dediğim
gibi. Yani usul buna göre. Hayır, dağıtılma kısmı
ayrı yani onu grup başkan vekilleri biliyor da. Yani bugüne kadar
uygulanan budur.
Tamam mı Hocam?
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Peki.
BAŞKAN Yani orada bir usulsüzlük yok.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, bir ara verin on dakika.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair iki adet önerge
vardır, ilkini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Hah, bravo!
(Kâtip Üye Burdur Milletvekili Bayram Özçelik
tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin (b)
fıkrasının (4) numaralı bendine "5442 sayılı
İl İdaresi Kanununun" ibaresinden önce gelmek üzere
"Disiplin hükümleri saklı kalmak kaydıyla" ibaresi
eklenmiştir." şeklindeki 54 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Bülent Belen Seyfettin Yılmaz
Muğla Tekirdağ Adana
Alim Işık
Kütahya
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 54. Maddesinden sonra
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Serindağ
Gaziantep
LEVENT GÖK (Ankara) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Madde 55te biri Anayasaya aykırılık
olmak üzere üç adet önerge vardır. Sırasıyla okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın askeri görevleri
haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri
İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri
tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki
55 inci maddesinin Jandarma Teşkilatında siyasallaşmaya neden
olacağından aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Mesut Dedeoğlu Yusuf
Halaçoğlu
Muğla Kahramanmaraş Kayseri
Alim Işık Hasan Hüseyin
Türkoğlu S.
Nevzat Korkmaz
Kütahya Osmaniye Isparta
"MADDE 55- 2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın mülki görevleriyle
ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı,
valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş
edilir.""
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın askerî görevleri
haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri
İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri
tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki
55. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Haydar Öner Celal
Dinçer Tanju
Özcan
Isparta İstanbul Bolu
Ahmet Toptaş Ali Sarıbaş Ali
Serindağ
Afyonkarahisar Çanakkale Gaziantep
BAŞKAN Şimdiki önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile
evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı
olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde,
fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun
tasarısının 55 inci maddesinin Anayasa'ya
aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi
Gür Gülser
Yıldırım
Iğdır Van
Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah Levent Tüzel Demir Çelik
Bitlis İstanbul Muş
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon, katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Erol Dora, buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 55inci maddesi üzerine Halkların Demokratik
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
55inci maddede jandarmanın askerî görevleri haricindeki
diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemlerinin İçişleri
Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri tarafından
denetleneceği ve teftiş edileceği biçiminde bir düzenlemeye
gidilmektedir. Bu maddeyle yapılmak istenen de diğer maddelerle
bağlantılı biçimde AKP iktidarının bir kolluk gücü
olan jandarmanın görevlerini insan hak ve özgürlükleri temelinde yeniden
tanımlamak yerine jandarmanın tüm yetkilerini koruyarak kendi
egemenliğine alma biçiminde yorumlanabilecek bir hamle niteliğindedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede polis de,
jandarma da toplumun güvenlik gücü olamamıştır. Bu
tasarının tümüyle ve bu maddenin jandarmaya ilişkin
muhtevasıyla AKP iktidarını koruyacak bir güvenlik
teşkilatı dizayn edilmek istenmektedir. Bu tasarı, sadece AKP
siyasal iktidarının toplumsal özgürlükleri daraltma, toplumsal
muhalefeti bastırma ve kolluk güçlerinin yetkilerini artırma
girişimi değildir. Bu tasarı, aynı zamanda üç önemli erkten
biri olan yargıyı bütünüyle tasfiye etme çabasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede hak ve özgürlüklerin kullanılması önünde, yasal engeller
yanında uygulamadan kaynaklanan çok sayıda hak ihlali fiilen
yaşanıyorken bu hak ve özgürlükleri daha da kısıtlayacak ve
kolluk güçlerinin keyfî tutumlarına yasal dayanak oluşturacak
otoriter, iptidai düzenlemelerin Meclis gündemine getirilmesini kaygı
verici ve siyaseten utanç verici bir gelişme olarak
değerlendirdiğimizi bir kez daha belirtmek durumundayız.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, Türkiye,
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı sağlanana kadarki
dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde sözleşmeyi en fazla
ihlal eden devlet konumundadır. Yine Türkiye, en fazla kendisi aleyhine
karar çıkan devlet durumundadır ve en fazla bekleyen davası
bulunan devlet konumundadır. Yani Türkiye, yurttaşlarının
haklarını koruyamayan ve kendi yurttaşlarının
haklarını en fazla ihlal eden devlettir.
Jandarmanın denetimi ve teftişinin valilere
verilmesinin ne anlama geldiğini bu toplum olağanüstü hâl
dönemlerinde çok iyi kavramıştır. Bu tasarıyla her bir
valiye olağanüstü hâl bölgesi valilerinde bile olmayan yetkiler
verilmektedir.
Değerli milletvekilleri, devletin hak ihlallerine
bulaşmasının en büyük nedeni, bu tasarıda da olduğu
gibi, kamu gücünü kullananlara verilen sınırsız ve muğlak
yetkiler ve suça bulaşmış kamu görevlilerinin etkin biçimde
yargılanmaması ve cezalandırılmamasıdır. 17.500
faili meçhul cinayet valilerin, jandarmanın, polisin
sınırsız yetkilerle donatıldığı bir dönemde
yaşanmıştır. AKP Hükûmeti olağanüstü hâl uygulamasını
kaldırmakla övünmekteyken olağanüstü hâl uygulamalarının
daha da gerisinde uygulamalara girişmektedir. Oysa olağanüstü hâl
uygulamalarının bu ülkeye, bu ülke yurttaşlarına nasıl
travmalar yaşattığını burada grubu bulunan partilerin
milletvekilleri çok iyi bilmektedirler.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisine son yıllarda reform paketleri adı altında AKP
Hükûmetince sunulan tasarı ve tekliflerin, iktidarın o andaki
ihtiyaçlarına endeksli ve halkın muhalefet etme özgürlüğünü
tümüyle ortadan kaldırmayı hedefleyen, esas olarak hukuk devleti
ilkesini işlevsiz kılan, yargı
bağımsızlığı ve erkler
ayrılığı ilkelerini tümden yok sayan, sonuçta
yargının, yasamanın ve zaten alabildiğine antidemokratik
işleyen sistemin meşruiyetini ortadan kaldırdığı
aşikârdır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
lafzına ve ruhuna bakacak olursak, AKPnin meydanlarda sıkça
dillendirdiği yeni Anayasadan ne anladığını da
açıkça görebiliyoruz. Şunu açıkça belirtmeliyiz ki: Bir siyasi
partinin güvenlik kavramından ne anladığı, güvenliği
sağlamak konusunda nasıl yöntemler izlediği aslında o
siyasi zihniyetin demokrasiden de ne anladığının en
açık ifadesidir. AKPnin güvenlikten anladığı, toplumu eve
hapsetmek ve itirazı olan her yurttaşı potansiyel suçlu görmek
biçimindedir. Bu tasarı da tıpkı 1925 tarihli Takriri Sükûn
Yasası gibi muhalefete tahammül edemeyen bir iktidar inşa etmek
isteyen zihniyetlerin ürünüdür. Bu bağlamda, AKP Hükûmetini otoriter
rejimleri örnek almak yerine demokratik rejimleri örnek almaya bir kez daha
davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
LEVENT GÖK (Ankara) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın askerî görevleri
haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri
İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri
tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki
55. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Serindağ, siz mi
konuşacaksınız?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, yavaş yavaş
tasarının önemli maddelerinin sonlarına doğru geliyoruz.
Ta, baştan bu yana uyarılarımızı yapmaya gayret
ediyoruz. Biz bu uyarıları yaparken hem sizi hem bizi hem ülkemizi
hem de ülkemizin geleceğini, gelecek nesilleri düşünüyoruz.
Şimdi, yeteri kadar bir sebep yoksa
yerleşmiş kuralların değiştirilmesi çok doğru
değildir ama her zaman veya zaman zaman idarede reform yapma gereği
duyulabilir; geçmişte de bu olmuştur ve bunun için
ayrıntılı çalışmalar da
yapılmıştır. Bunun en bariz örneği MEHTAP Raporudur,
ondan sonra da KAYA Raporudur, bir de İçişleri
Bakanlığında yapılan iç düzen
çalışmalarıdır. İçişleri
Bakanlığında görev yapmış olan arkadaşlarım
bunu da hatırlarlar yani şayet idarede bir reform yapılması
gerekiyorsa uzun vadeli çalışmaların yapılması,
değişik aktörlerin, akademik çevrelerin ve o hizmete muhatap
olanların katkılarını almak suretiyle bu
çalışmaların yapılması lazım. Böyle alelacele
kurumları değiştirmek, farklı bir fonksiyon yüklemek veya
farklı bir duruma getirmek hepimiz için olumlu neticeler vermez.
Şimdi şunu samimiyetle size soruyorum: Yani
jandarma teşkilatındaki bu değişiklik neden icap etti?
Jandarma bugüne kadar kendi üzerine düşen görevleri yapmadı da
mı öyle bir gereklilik duydunuz? Öyle bir şey varsa burada
çıkın açıklayın, biz de ona göre görüşümüzü ifade
edelim. Hiçbir şey demiyorsunuz, E, biz değiştireceğiz.
diyorsunuz. Yani bir şeyi değiştirmek için değiştirmek
gerekmez ki, onun bir sebebi olmak gerekir. Nedir? Acaba MİT
tırları mı?
Şimdi, bakınız, il ve ilçe jandarma
komutanlarının göreve atanmalarında, yer
değiştirmelerinde, disipline tabi tutulmalarında, görevden
uzaklaştırılmalarında Jandarma Genel Komutanlığını
tamamen devre dışı bırakıyorsunuz. Siz olsanız,
sizin bir şirketiniz varsa, siz şirketinize eleman alırken veya
şirketinizin departmanları arasında personel aktarımı
yaparken o şubenin sorumlusunun görüşünü almaz
mısınız? Yani orada alıyorsunuz da koca bir devlet
teşkilatında bu gerekliliği niye duymuyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, bu çok
yanlıştır, bu çok yanlıştır. Jandarma Genel
Komutanı hakkında her türlü tasarrufta bulunabilirsiniz ama onun
dışındaki jandarma personeliyle ilgili tasarruf Jandarma Genel
Komutanlığına ait olmak gerekir. Jandarma Genel
Komutanlığı, devamlı söylüyorum, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Öyle mi? Zaten
Teşkilat Kanununda öyle yazıyor. O zaman Teşkilat Kanunundaki
o hükmü değiştirin.
Peki, Kara Kuvvetleri Komutanlığında bir
albay atanırken veya bir alay komutanı atanırken Genelkurmay
Başkanının onayı mı anlıyor? Yo, kuvvet, kendi
içerisinde -hangi kuvvetse- o atamayı yapıyor, yer deştirmeyi
yapıyor. Peki, jandarmada niye farklı bir yol izliyorsunuz?
Şimdi, efendim, askerî görevleri
dışındaki bir nedenle işte görevden
uzaklaştırmalarda
Peki, adli görevle ilgili bir konuda niye vali ya
da kaymakam görevden uzaklaştırsın? O, adli bir görev?
Jandarmanın mülki görevi var mı, var; adli görevi var mı, var;
askerî görevi var mı, var; bir de diğer görevler diye
sayılmış. Şimdi, adli bir görevden ötürü bir jandarma
subayının veya jandarma astsubayının görevden
uzaklaştırılmasını siz hukukla
bağdaştırabiliyor musunuz? O zaman ne yapacak? İşte
Adanada olduğu gibi, sizin hoşunuza gitmeyen bir
davranışta bulunan, kanuna uygun olarak görevini yapan jandarma
subayını ne yapıyorsunuz? Görevden
uzaklaştıracaksınız, ondan sonra dilediğinize o görevi
vereceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?
Bakın, biz bu konuda sizi iyi niyetle
uyarıyoruz. Bunu kendimiz için de söylemiyoruz, kendimiz için söylemiyoruz
ama ülkemizin geleceği açısından bu önemlidir. Bakın,
Türkiyenin tarihsel mirası, güvenlik deneyimi, ekonomik, jeopolitik,
stratejik, tarihsel sosyal ve kültürel özellikleri devletin üniter
yapısının ve buna paralel olarak sorumluluk sahasına
dayalı ikili bir kolluk sistemi Türkiye için faydalıdır. Bu,
aynı zamanda demokrasiler için tehlikeli olan bir güç birikimini de önler.
Bakın, demokrasilerde güç birikimi çok zararlıdır şimdi
olduğu gibi, şimdi olduğu gibi. O nedenle, ikili kolluk
sistemini muhafaza etmemiz ve jandarmayı da ona göre
teşkilatlandırmamız lazım diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Serindağ.
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LEVENT GÖK (Ankara) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Gök, Sayın Şeker, Sayın
Serindağ, Sayın Öner, Sayın Demirçalı, Sayın
Atıcı, Sayın Özgündüz, Sayın Kaleli, Sayın Günal,
Sayın Danışoğlu, Sayın Küçük, Sayın İrbeç,
Sayın Çirkin, Sayın Seçer, Sayın Haberal, Sayın Susam,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Öztürk, Sayın Akar, Sayın
Şimşek.
İki dakika süre veriyorum ve de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443,
2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporunun 2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın askeri görevleri
haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri
İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri
tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki
55 inci maddesinin Jandarma Teşkilatında siyasallaşmaya neden
olacağından aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"MADDE 55- 2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın mülki görevleriyle
ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı,
valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş
edilir.""
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SERMİN BALIK (Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Nevzat Korkmaz, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben gecenin bu saatinde bazı rakamları
paylaşmak istiyorum sizinle. Zaman zaman Adalet ve Kalkınma Partisi
2002yle günümüz arasını kıyaslayarak Nereden nereye tabirini
kullanır; gelin, biz de böyle bir kıyaslama yapalım bakalım
özellikle suç ve suçluluk konusunda.
2002de öldürme, cinayet 2.964, 2011de 3.484, 2013te
6.534; cinsel suçlar, 2002de elimizde bir rakam yok ama 2011de 828, 2013te
4.143; uyuşturucu, 2002de 3.450, 2011de 4.131, 2013te 11.851;
hırsızlık 2002de 5.898, 2011de 6.445, 2013te 22.343. Toplamda
değerli arkadaşlar, 2011deki 14.888 rakamı 2013te tam 3 kat
artarak 44.871e çıkıyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) 17-25 dâhil mi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) İnsanların suç
işleme gerekçeleriyle ilgili olarak bilim adamları tespitler
yapıyorlar, bu tespitleri hepiniz de az çok tahmin edebiliyorsunuz.
Özellikle hırsızlık, yağmalama, yaralama, öldürme,
uyuşturucu ve kaçakçılık gibi suçlarda esas faktör
fukaralık, yoksulluk. İnsanca yaşayabilecek bir gelir ve sosyal
güvenceye sahip olan toplumlarda bu suçların hemen hemen sıfıra
yakın olduğunu görüyoruz. Yani eğer Başbakan,
Cumhurbaşkanı ve AKP yetkililerinin iddia ettikleri gibi AKP
iktidarı döneminde aş ve iş sorununa çözüm bulunmuş,
yoksulluk ortadan kaldırılmış, insanların yaşam
kaliteleri yükselmiş, seksen yıllık cumhuriyet döneminde
yapılanlardan daha çok iş yapılmış olsaydı
hırsızlık, yağmalama, yaralama, öldürme, uyuşturucu ve
kaçakçılık suçlarını işleyenler oranında bir
artış olmazdı, aksine bu suçları işleyenlerin
sayısı azalırdı. Herkes bilir ki işi olan, düzenli bir
gelire ve sosyal güvenceye sahip olan bir kişi bu suçları kolay kolay
işlemez. Suç oranlarındaki artış Biz, cumhuriyet
döneminden bugüne kadar yapılanlardan daha çok iş yaptık,
ekonomiyi düzelttik, aş ve iş sorunlarını çözdük,
haksızlıklara ve eşitsizliklere son verdik, adil ve eşit
bir düzen kurduk. diyen Erdoğanı da Davutoğlunu da
doğrulamıyor. Aksine AKP iktidarı döneminde suç
oranlarındaki artış, ülkenin AKP tarafından iyi
yönetilmediğini, eşit ve adil bir yönetim sergilenmediğini
gösteriyor.
Bu meselelerle uğraşmak yerine Yüz yetmiş
yıllık polis teşkilatını nasıl politize ederim,
nasıl devletin polisini parti polisi hâline getiririm, ak polis hâline
getiririm? çabası içerisinde bir iktidarla karşı
karşıyayız. Kanunları uygulayan devletin ve milletin polisi
değil, sürekli olarak iktidar partisinin siyasi çıkarlarını
gözeten yandaş polis istemektedir AKP. Halkının
parasını çaldıktan sonra kamyonlarla evine taşırken
arkasını dönecek olan bir polis istemektedir. İktidar
tarafından yapılan hırsızlık ve yolsuzlukların
hiçbirini görmeyecek bir polis hayal etmektedir. İktidar partisi
milletvekilinin çocuğu karşısında teşhise konu
yapılan bir polis arzulamaktadır AKP. Anayasa ve yasalarla güvence
altına alınmış olan barışçıl gösteri ve
protesto yapmayı sadece iktidarın yandaşı olan kesimler
için bir hak olarak gören, diğer kesimlere sabredemeyen bir polis
teşkilatı istemektedir. Tarafsızlığı,
dürüstlüğü ve suçla etkin mücadele etmesiyle kamuoyuna güven veren bir
polis değil, biati esas alan, iktidar partisinin
çıkarlarını koruyan ve emirleri sorgulamaksızın
uygulayan bir polis öngörmektedir. Otoriter rejimlerde olduğu gibi sadece
iktidarın çıkarlarını koruyan, toplumdaki çok
sesliliğe tahammül edemeyen ve emret Başbakanım
sloganıyla hareket edecek olan âdeta devrim muhafızı türü
güvenlik birimi arzulamaktadır.
Bugün itibarıyla haftalardır
görüştüğümüz bu tasarının aslında özü budur
değerli arkadaşlar. Yaptığımız muhalefetin,
aslında niye muhalefet ettiğimizin de sebeplerini biraz önce
sıralamış oldum.
Hepinize iyi akşamlar diyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayar mısınız?
Elektronik oylamayla yapıyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bir dakika verin Sayın
Başkanım.
BAŞKAN İki dakika da olur, bir dakika da
olur. Yani sizden kıymetli mi?
Peki, bir dakika olsun.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır,
ilkini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemirin; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun
55. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Binnaz Toprak İzzet
Çetin
Gaziantep İstanbul Ankara
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632,
2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1- Jandarmanın askeri görevleri
haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri
İçişleri Bakanlığı, valiler ve kendi amirleri
tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki
55 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas
edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf Halaçoğlu Mehmet
Erdoğan
Osmaniye Kayseri Muğla
Bülent Belen Alim
Işık
Tekirdağ Kütahya
"Madde 56- 10/3/1983 tarihli ve 2803
sayılı Jandarma Teşkilat
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Geri
çekiyoruz.
BAŞKAN Geri çekildi.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.33
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
684
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi, madde 56da üç adet, biri Anayasaya
aykırılık olmak üzere önerge vardır, sırasıyla
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili
Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun
"2803 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 2- İl jandarma komutanı ile
merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il valisince, ilçe jandarma
komutanı hakkında kaymakamın değerlendirmesi alınarak
il valisi tarafından her yılsonunda söz konusu kişilerin askeri
görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme
raporu düzenlenir.
Değerlendirme raporları; personelin terfi,
ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır.
Değerlendirme raporlarının içeriği ve
düzenleme esasları, Genelkurmay Başkanlığının
görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı
tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.""
şeklindeki 56 ncı maddesinin; hukuka aykırı bir düzenleme
olması nedeniyle aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu Yusuf Halaçoğlu Mehmet Erdoğan
Osmaniye
Kayseri Muğla
Mesut Dedeoğlu Seyfettin Yılmaz Emin Çınar
Kahramanmaraş Adana Kastamonu
Alim Işık
Kütahya
"MADDE
56- 2803 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"EK
MADDE 2- İl jandarma komutanı ile merkez ilçe jandarma komutanı
hakkında il valisince, ilçe jandarma komutanı hakkında
kaymakamın değerlendirmesi alınarak il valisi tarafından
her yılsonunda söz konusu kişilerin mülki görevleri ile ilgili olarak
değerlendirme raporu düzenlenir.
Değerlendirme
raporlarının içeriği ve düzenleme esasları, Genelkurmay
Başkanlığının görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan
yönetmelikle düzenlenir.""
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 Sıra
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün;
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop
Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin;
Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun ek 2
nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"EK MADDE 2- İl jandarma
komutanı ile merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il
valisince, ilçe jandarma komutanı hakkında kaymakamın
değerlendirmesi alınarak il valisi tarafından her yıl
sonunda söz konusu kişilerin askerî görevleri haricindeki diğer
görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir.
Değerlendirme raporları;
personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate
alınır.
Değerlendirme
raporlarının içeriği ve düzenlenme esasları, Genelkurmay
Başkanlığının görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan
yönetmelikle düzenlenir."" şeklindeki 56. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Ahmet Toptaş Tanju Özcan
Gaziantep Afyonkarahisar
Bolu
Ali Haydar Öner Ali Sarıbaş Celal
Dinçer
Isparta Çanakkale
İstanbul
BAŞKAN Şimdiki önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri
ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına
aykırı olup tek parti-tek adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin
ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden
kanun tasarısının 56 ıncı maddesinin Anayasa'ya
aykırılık nedeniyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Nazmi Gür Gülser Yıldırım
Iğdır Van
Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Abdullah Levent Tüzel Demir Çelik
Bitlis İstanbul Muş
Erol Dora Nursel
Aydoğan
Mardin Diyarbakır
HASİP KAPLAN (Şırnak) Önergeye geçmeden önce 60a göre
söz talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN 60a göre söz talebiniz var?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan'ın, Genel Kurulda uygulanan kölelik düzenindeki çalışma
tarzını insan onuruna aykırı bulduğuna ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Evet, gecenin şu an saat ikisi, sabahın ikisi pardon ve yirmi
dört saat üzerinden bu paketin, güvenlik paketinin görüşmelerini
yapıyoruz. Tesadüf Sayın Dışişleri Bakanı burada.
Avrupa Birliği üyelik sürecindeyiz. Sözleşmeyi, angarya
yasağını biliyor. Anayasamızın 18inci maddesinde
var. Ama sadece milletvekilleri ve bürokratlar, komisyon değil. Burada
gerçekten insan vicdanının dikkat etmesi gereken bir şeyler var.
Burada 7 kavas arkadaşımız çalışıyor, 7
arkadaşımız, 7 kişi var. 7 kadro var ve bu 7 kadro, hem
iktidara hem muhalefete bakıyor. Biraz eğer vicdanımız
nasır tutmamışsa
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ne gezer
Ne gezer
HASİP KAPLAN (Şırnak)
eğer insafımızı
yitirmemişsek, çay ocağından tutun da lokantaya kadar,
lokantadan tutun da, şoförden, bizim grup çalışanlarına
kadar, burada hizmet sektöründe çalışan bütün
Ve basın
emekçileri, sadece fotoğrafçılar değil, şu an basın
emekçileri odalarından da aynı şekilde İnternet üzerinden
gözlüyorlar.
Şimdi, size şu anda hitap etmek istediğim
şeyi
Sadece şu Genel Kurul Salonunda 7 sınırlı kavas
görevlisi hiç uyumadan, sürekli olarak hep ayakta ve bize koşturuyorlar.
Hiç gözlerinizle dikkat ediyor musunuz? Bu saatte dışarıda
nereler açıktır diye düşündünüz mü? (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Hastanelerin acil servisleri
açıktır.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Dış kapı
da açık, dış kapı!
HASİP KAPLAN (Şırnak) İşkembe
salonları da açıktır. Bakın, size işkembe salonlarını
da hatırlatayım. Pavyonlar açıktır, barlar da daha
açıktır. Ben size açık söyleyeyim, bu saatte çalışan
sektörler belli.
Şimdi, Meclis elbette ki kanun yapacak, yasama
görevini yapacak ama kölelik düzeninde bir çalışma tarzını
insan onuruna aykırı buluyoruz. Hadi, kendimizden milletvekilleri-
geçtik, hakkı var mıdır bu bürokratlara, hizmetlilere, Meclis
personeline, stenograflara
Stenografların ne kadar zaman, nasıl
çalıştıklarını hepimiz gözlerimizle görmüyor muyuz?
Tutanak Dairesi öyle değil mi? Yani burada, biraz, gerçekten insafa davet
ediyorum, vicdana davet ediyorum. Yoksa sizin İç Tüzük
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Bir saatte
bitirelim, bir saatte
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, İç Tüzük konusunda biz engellemelerin tamamını
kullanmadık. İç Tüzükteki engellemeleri su gibi okuduk, su gibi
çalıştık, biliyoruz ve istesek
İstiyoruz, bunu seviyeli
bir şekilde tamamlayalım. Yoksa, gensorularla, genel görüşmelerle,
soruşturma önergeleriyle siz 7 Nisan aday listesinin teslimini bulursunuz,
bakın açık söyleyeyim size.
RECEP ÖZEL (Isparta) Tehdit mi ediyorsun ya?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ve burada,
Sayın Başkan, Başkanlık Divanı olarak Sayın
Çiçeke, Meclis Başkanına bunu değerlendirmeniz gerekiyor. Bu
şekilde bir tarzla, bir çalışmayla insanlar mazoşist bir
siyaset uygulamak zorunda değil. Kendine uygulayabilir ama bir
başkasına uygulama hakkı yok. Ne günahı var?
Allahını severseniz, 7 görevli kavas var. Eğer ihtiyaç varsa,
çok çalışmak istiyorsanız 10 kişi daha alın;
stenografları çoğaltın, bir kat daha artırın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Engellemeyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani şimdi
kapalı oturum istemeye başlasak, bir kapalı oturum, bir
açık oturum; ne yapacaksınız? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ha, yani kusura bakmayın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Engellemeyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi, her
şeyi seviyede tutmak için sizi sağlıklı düşünmeye
davet ediyorum,
RECEP ÖZEL (Isparta) Daha bir madde geçirdik be!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sizi vicdanlı
durmaya davet ediyorum, sizi başkalarının insan hakları
konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum. Sayın Başkan, takdir
sizlerindir. Bize gelince, biz İç Tüzükten kaynaklanan
haklarımızı korumaya devam ederiz. Allah kerim, sonu
bakalım nerede bitecek.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Bravo.
BAŞKAN Sayın Kaleli
21.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin, Genel
Kurulda çalışanlara fazla mesai ücreti verilmeden insanlık
dışı bir tempoda
çalıştırıldıklarına ilişkin
açıklaması
SENA KALELİ (Bursa) Ben de aynı konuya
değinecektim. Burada çalışan arkadaşlarımız fazla
mesai ücreti almıyorlar, vardiyalı çalışmıyorlar,
iş güvenlikleri yok; dolayısıyla, insan haklarına, en temel
hak ve özgürlüklerine sahip olamıyorlar. Bu arkadaşlarımız
insanlık dışı bir tempoda çalışmak zorunda
kalıyorlar. Biz İç Tüzükten gelen haklarımızı
kullanıyoruz, temel anayasal haklarımıza sahip
çıkıyoruz. Dolayısıyla, burada bu mücadeleyi sürdürürken
diğer çalışan arkadaşlarımızın
haklarını ihlal ediyoruz. Arkadaşlarımızın fazla
mesai ücretlerini de vermeden burada çalıştırmak
yazıktır, vicdansızlıktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bostancı
22.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Hasip Bey çok duyarlı bir konuşma yaptı,
bütünüyle katılıyorum. Bu
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Katılıyorsan gereğini yap o zaman Hocam.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Bu ne samimiyetsizlik
ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Tamamlayayım,
tamamlayayım.
Keşke Hasip Bey bu konuşmayı saat 18.00de
yapmış olsaydı, bizim duygularımıza tercüman olurdu.
Meclisin olağan çalışmasını
Hasip Bey ve arkadaşlar gayet iyi bilirler. Partiler grup önerilerini
getirirler, normalde 17.00-17.30 gibi yasaya geçilir ve yasalar görüşülür.
Biz bugün yasaya 23.00te geçtik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Arada seçim vardı, seçim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Tabii ki makul,
mantıklı bir biçimde engelleme de yapılır, İç Tüzükün
her türlü hakları da kullanılır ama sonuçta Meclis yasaları
görüşmek üzere teşekkül etmiş bir yapıdır.
Dolayısıyla bu yasaların görüşülmesi için de vicdanlı,
insaflı, mantıklı bir tarzla o çalışma düzeninin bir
parçası olmak gerekir.
Gece, affedersiniz, 23.00e kadar yasanın
görüşülmesini her türlü yöntemle arkadaşlar engelledikten sonra 1-2
madde görüşüp peşinden insanları vicdana, insafa
çağırmak, angaryaya itiraz etmek haklı ve meşru
addedilemez.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Allah Allah!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Çünkü gece 23.00e
kadar burada her türlü engellemeleri dinleyen bu grup yapılanları
angarya olarak görmektedir. Angaryaya hayır. diyorsak -bizim
görüşümüzü anlatıyorum- biz de buna hayır diyoruz.
Bir İngiliz lordu Çalışmak insanın
doğasına ters düşer, aykırıdır. der. Niye?
derler, Çünkü yorulur. der. Gerçekten de çalışmak insanın
doğasına ters düşer. Eski Yunanlılar
çalışmayı sevmezlerdi.
MUHARREM VARLI (Adana) Ya, Hocam, sen hep niye bu
Yunanlılardan, İngilizlerden örnek veriyorsun? Bizlerden versene.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen anlamazsın, dinle.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir Hintli bilge de
Eğer insan sevdiği bir işte çalışıyorsa hayat
boyu çalışmaz. der. Biz yasayı görüşürken sevdiğimiz
bir işte çalışıyormuş gibi, hiçbir angarya, hiçbir
yüksünme duymuyoruz. Eminim ki muhalefet de gece 23.00e kadar bu engellemeleri
yaparken, aklına ne angarya geliyor ne yüksünme geliyor. İki
farklı zamanı yaşıyoruz burada. Lütfen anlayışla
yaklaşalım.
Hasip Beye katılıyorum ama gece on bire kadar,
23.00e kadar Hasip Bey keşke bizim adımıza yapsaydı bu konuşmayı,
gece 02.00de yapmasaydı. Yarın yine aynı manzarayı
görürsek, Hasip Beyden, akşam 18.00 civarında Nedir bu muhalefetin
yaptığı? İktidara niçin bu angaryayı çektiriyor? diye
duyarlı bir konuşma bekliyoruz.
Saygılarımla
BAŞKAN Sayın Gök
23.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün,
çalışanların hukukunu korumak zorunda olduklarına ve temel
hak ve hürriyetleri ilgilendiren bir konuda iktidar partisinin uzlaşma
araması gerektiğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bizim
çalışmaktan yana en ufak bir sıkıntımız yok.
Çalışalım, sabaha kadar da çalışalım, ülkemizin
menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapalım. Ama kabul edilmelidir ki
böyle, temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren bir konuda iktidar partisi önce
bir uzlaşma aramalıdır.
Şimdi, burada 4 değişik siyasi parti var.
4 değişik siyasi partinin 3 tanesi iktidar partisinin bu
dayatmasına, kendine göre herkes haklı nedenlerden ötürü bir
karşı duruş sergiliyor. Bunun bir anlamı
olmalıdır, bunun bir uyarıcı görevi olmalıdır.
Böyle, temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren temel konularda iktidar partisi
değişik, diğer muhalefet partilerinin görüşlerini dikkate
almaz ve bir dayatma içine girerse karşılaşılan tablo bu
olur.
Biz elbette ki İç Tüzükten kaynaklanan
haklarımızı kullanacağız ve bu antidemokratik
hükümlere, antidemokratik yasalara, dayatmalara karşı ülkemizin
esenliği adına bir direnişi gerçekleştireceğiz. Bundan
daha doğal ne olabilir? Bundan ders alması gereken iktidar partisidir.
Bizim kendimizle ilgili bir tereddüdümüz yok ama burada çalışan,
Meclisin diğer personelinin hak ve hukukunu gözetmek öncelikle bizlerin de
görevidir. Yani yazıktır bu arkadaşlarımıza,
günahtır. Yani bir Cumhurbaşkanı istedi diye, Cumhurbaşkanının
vesayeti altındaki bir iktidar grubu istedi diye burada sabahlara kadar
çalışan personel mahkûm edilemez, onların hukukunu korumak da
bizim görevimizdir. En başta, eğer iktidar partisi iktidar olma
erkini kullanmak istiyorsa herkesin dirliğini, düzenini korumak durumundadır.
Bu arada bence size de bir görev düşüyor, böyle bir
durumda Başkanlık yetkilerinizi kullanmanız gerekiyor. Yani bu
arkadaşlarımıza yazıktır, günahtır Sayın
Başkanım. Yani bu arkadaşlarımızın dinlenme ihtiyaçları
yok mu? Saatlerdir yazıyorlar çiziyorlar, dışarıda
çalışan arkadaşlar
Yani onlara bir fırsat tanımayacak
mıyız? Biz çalışalım, varsa arkadaşların
yerine yedekleri, başka elemanları varsa gelsinler ama değerli
arkadaşlar, insan hakları açısından olaya
baktığım zaman bu arkadaşlarımızın hukukunu
korumak da hepimizin görevidir. Biz sabaha kadar çalışalım,
ertesi gün de çalışalım, ben varım, biz varız,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak varız ama diğer arkadaşların
hukukunu korumak da hepimizin görevidir, sizin de görevinizdir Sayın
Başkan.
İsterseniz bir ara verin, bir konuşalım,
bunu değerlendirelim ama bu çalışma usulleri artık
arkadaşlarımız açısından çekilmez bir hâle
gelmiştir, bunu dikkatlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Vural
24.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, yürütmenin Parlamentoya bu şekilde bir dayatmada
bulunmasının milletvekillerinin durumlarını istismar etmek
amacı taşıdığına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, hayırlı işlerde beraber, birlikte
hareket etmek lazım. Açıkçası buradaki muhalefetimizin temel
sebebi şu: Doğrudan doğruya hukuk devleti ve
vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini -bürokratik
oligarşi tarafından kısıtlanmak istenen- ve bu
Parlamentonun varlık sebebi olan ve temsil etmesi gereken milletin
egemenliğini kısıtlamaya yönelik gerçekten keyfî tutuma
karşı biz millet adına elbette bu irademizi
kullanacağız. Bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisinin
itirazı olabilir ama biz defalarca söyledik Sayın Başkan:
25inci Döneme geliyoruz, muhtemelen buradaki milletvekillerinin
birçoğunun temayül yoklaması ve diğer işleri vardır.
Milletvekillerinin yüzde kaçının değiştiğini bütün
şey biliyor ama bir dönem sonuna yaklaşıldığı
zaman yürütmenin sürekli olarak yasaları buraya dayatıp Hemen bunu çıkartın.
diyerek milletvekillerinin seçme ya da seçilme durumunun olduğu bir
ortamda böyle bir ortamı kullanması dahi doğru değildir.
Dolayısıyla, her şeyden önce bu konuda dayatmayı yapan
yürütmedir ve saraydaki kimsenin de Parlamentoya talimat verme hakkı
yoktur. Bu Parlamento kimseden talimat almaz, hangi partiden olursa olsun,
yazık, günah. Kendi partisi seçmiş olabilir ama milletvekillerini,
burada sanki onun talimatıyla hareket ediyormuş konumuna
düşürmesi bile saygısızlıktır. O bakımdan, bu
Parlamentonun saygınlığını korumak bize
düştüğü kadar, bu konuda, malum zirvelerde oturanlara da
düşüyor. Böyle dışarıdan vesayetle, talimatla çıkacak
diye Parlamentonun böyle bir vesayet altında, baskı altında
olduğuna ilişkin bir kanaatin oluşturulması da doğru
değildir.
Bu Parlamentoda Türk Ticaret Kanununu, Borçlar
Kanununu, Medeni Kanunu, 2.500-3.000 maddeyi hep beraber, birlikte geçirdik,
bunları yaptık. Şimdi kalkıp, bütün bunlarla ilgili ortam
olurken, bunlarla ilgili uzlaşma arayışlarımızı
dile getirmişken, Bakın, bunlar sıkışacak, gelin
hayırda olan maddelerde uzlaşalım, Parlamentoya
kutuplaştırmayı getirmeyelim. diye defalarca söyledik, bu
öneriler reddedildi.
Şimdi, sürekli torba yasa getiriliyor. Bu
bakımdan Parlamentoya yürütmenin bu şekilde dayatması, böyle bir
ortam içerisinde milletvekillerinin gerçekten durumlarını da istismar
etmek amacı taşıyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin bu
konuda bir iradesi olabilir. Sayın Başkan, bizim da
zatıalinizden isteğimiz bu konuda İç Tüzükün verdiği
imkânları kullanma konusunda hiçbir tereddüde düşmeyin. Bizim burada
söz hakkımızı kesenler, karar yeter sayısı, yoklama
istememizi göz ardı edenler Başkanlık Divanında da delilsiz
bir şekilde reddedenlere karşı şu İç Tüzükten
kaynaklanan hakların kullanılması ve böyle bir ortamın
sağlanması gerektiğini biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak istirham ediyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Asıl dayatma, yasama
çalışmasını engellemektir Sayın Başkanım.
Yasama çalışmasını engelleyenlerdir dayatmada bulunanlar.
BAŞKAN Sayın Öner
25.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in,
Meclis Başkanlığının, sadece milletvekillerinin
değil, stenografların, kavasların, aşçıların,
garsonların, polislerin ve diğer görevlilerin de hukukunu
koruması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Birileri, Sokratese bir bilgi ve haber getirecek
olmuş, Sokrates üç filtreden geçirip geçirmediğini sormuş.
Bunlardan birisi doğruluk filtresi: Anlatacağın şeylerin
doğru olduğuna inanıyor musun? İkinci filtre iyilik
filtresi: Anlatacağın gerçekten iyi şeyler mi? Üçüncü filtre
faydalılık filtresi: Anlatacağın şeylerin topluma,
kişilere bir faydası var mı?
Bu yasa bu üç filtreden de geçmemiş bir yasa,
milletin hayrına olmayan bir yasa, milletin talebi olmayan bir yasa.
Doğru, iyi ve faydalı olmayan bir yasanın
dayatıldığı anları yaşıyoruz.
Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının milletvekillerinin hukukunu korumasını
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sadece
milletvekillerinin değil, stenografların, kavasların,
aşçıların, garsonların, polislerin ve diğer
görevlilerin de hukukunu korumak Meclis Başkanlığına
düşmektedir.
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu...
26.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu'nun, genişletilmiş ekonomi zirvesinde alınan
kararlarla ilgili Hükûmetin detaylı bir açıklama yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, delaletinizle Hükûmet üyelerine,
Sayın Bakana ve nöbetçi bakana bir soru sormak istiyorum: Bugün,
Sayın Başbakan başkanlığında
genişletilmiş bir ekonomi zirvesi yapıldı, sekiz saat sürdü
bu toplantı, çok önemliydi. Biraz önce de bir açıklama
yapıldı. Bu açıklamada, Merkez Bankasının
yasasına göre araç bağımsızlığına sahip olduğu
belirtiliyor ve geçmiş deneyimler nedeniyle bundan sonra daha
bağımsız hareket edebileceği açıklanıyor. Bu
-biliyorsunuz, bugün de döviz yine zirve yapmıştı- bundan sonra
Hükûmet baskısının faiz konusunda kalkacağı
anlamına mı geliyor? Piyasalar bu konuyla ilgili olarak beklenti
içerisinde. Sayın Bakan veya nöbetçi bakan biraz daha detaylı
açıklama yapabilirse memnun oluruz. Çok önemli bir konudur. Daha
detaylı açıklama yapılması, bu resmî açıklamanın
dışında piyasaları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) İç Tüzükte nerede
var bu, Başkan?
BAŞKAN Sayın Akar...
27.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın,
Genel Kuruldaki çalışma düzeninin dünyanın hiçbir ülkesinde
olmadığına ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir çalışma düzeni yoktur,
işçi için de yoktur, memur için de yoktur. Normal bir gün içerisinde sekiz
saatlik çalışma süresi vardır, vardiyalı çalışma
şartlarına göre çalışan işçilerin de bu sekiz saatin
dışında dört saatlik mesaileri vardır, onun
dışında yaptırılacak tüm çalışmalar insan
haklarına aykırıdır. Emeğe karşı bir hareket
olarak düşünmek lazım. Yine, vardiyalı çalışsak bile
bu vardiya saati içerisinde -biraz önce de belirtmiştim- bir yemek
molası bir saatlik, en az 2 kez de çay ve kahve molası verilmesi
gerekir. Siz bunları belki karar yeter sayısı
çıkmadığı zaman, yoklama yapıldığı
zaman ara vererek değerlendiriyorsunuz ama bu doğru bir usul
değil bence, böyle bir çalışma yapılamaz. Eğer,
gerçekten, adam gibi çalışmak istiyorlarsa otururlar, konuşurlar
ve herkes de birlikte ortak karar verir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, İç Tüzükte var mı böyle? Soru-cevaba mı
geçtik?
BAŞKAN Sayın Uzunırmak
28.- Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın, Meclisin denetim faaliyetlerini
yapamadığına ve çalışmaların bu kadar uzun süreli
olmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece yasama faaliyeti
yapmaz, denetim de yapar. Yasamanın dışındaki birtakım
faaliyetleri görmemezlikten gelmek bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisini
inkârdır.
İki: Arkadaşlarımız öyle felsefi
şeyler konuşuyorlar ki Kurandan ayet okuyorlar ama başka
kitaplara göre amel ediyorlar. Bu da çok yanlış bir şey, çok
ayıp bir şey yani bu bir münafıklık alametidir.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, konuşmasını düzeltsin, ne demek istiyor
ya?
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle bir şey olabilir mi ya?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Sayın
Başkan, bu konuşma doğru bir konuşma mı?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Aynı zamanda,
eğer o kadar felsefi şeyler konuşuyorlarsa ben onlara bir
tavsiyede bulunuyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
nasıl müsaade edersiniz böyle bir konuşmaya?
RECEP ÖZEL (Isparta) Başka kitaptan amel ediyor.
diyor, olabilir mi böyle bir şey ya?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Böyle tahrikçilere nasıl
müsaade edersiniz?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Böyle bir
konuşma olabilir mi?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Hitler de diyor ki:
(x) Yani, iş özgürleştirir.
Acaba o felsefeye mi inanıyorlar? Çalışmak özgürleştirir.
Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi geçmişte de bu özel zamanlarda böyle
uzun süreli çalışmalar yapmıştır, uzun saatli
çalışmalar yapmıştır ama bu uzun saatli
çalışmalar bu kadar bir aya, iki aya tesadüf etmemiştir,
yayılmamıştır. Elbet bazı acil yasalar için kısa
süreli uzun vakitli çalışmalar olabilir ama bu kadar uzun süreli
olmaz bu.
BAŞKAN Sayın Serindağ
29.- Gaziantep Milletvekili Ali
Serindağ'ın, Genel Kurul çalışmalarının bu kadar
uzun süreli olmaması gerektiğine ve görüşülmekte olan
tasarıya toplumun her kesiminin karşı
çıktığına ilişkin açıklaması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aynı zorluk sizin için de geçerli, bir
toplantıyı gerçekten on dört saat idare etmek büyük bir efor ister,
bilmiyorum, siz kendinizi nasıl görüyorsunuz. Aslında, sizin de bu
duruma müdahale etmeniz lazım. Şimdi, elbette Türkiye Büyük Millet
Meclisi zaman zaman uzun süre çalışabilir. Demin Sayın
Uzunırmakın da söylediği gibi, bu, aylarca olmaz yani günlerce
olmaz, bir gün olur, iki gün olur.
Şimdi, bu tasarıya herkes karşı,
sadece biz değil. Bakın, Adem Sözüer Adalet ve Kalkınma Partisi
yönetiminin değer verdiği, fikirlerine değer verdiği bir
bilim insanıdır. Onunla beraber pek çok bilim insanının
müştereken hazırladığı bir görüş vardır,
zannediyorum bu, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine de
iletilmiştir. Yani, şimdi, toplumun her kesimi buna karşı
çıkıyorsa, bu tasarıya karşı çıkıyorsa,
ilgili birimler karşı çıkıyorsa yani yeniden düzenlenen
kurumlar da buna karşı çıkıyorsa Adalet ve Kalkınma
Partisinin de bunu göz önünde bulundurması lazım diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Işık
30.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Meclise bu çalışma şartlarının
dayatılmasının normal bir uygulama olmadığına
ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İnsanlık ayıbı çalışma
şartlarının bu Meclise dayatılması normal bir uygulama
değildir. Anormal şartlarda normal işlerin yapılması
da mümkün değildir. Kendi hakkını koruyamayan bir yüce Meclis,
milletin hakkını asla koruyamaz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Mesele
çalışmamak değil Sayın Başkan, mesele yasayı
çıkarmamak, bu kadar açık ve net olay.
ALİM IŞIK (Kütahya) Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasını tanımadığını ifade eden bir
İçişleri Bakanının dayattığı yasayı, bu
yüce Meclisin buradan uzlaşmayı aramadan geçirmeye
çalışması gerçekten bir ayıptır. O zatı muhterem
bugün yatağında yatarken, dayattığı yasayı burada
geçirmeye çalışan arkadaşlarımı yasama faaliyeti
yapmaya ve denetime davet ediyorum. Hiç kimse burada Hükûmetin marabası
değildir.
Üç haftadır her gün on beş-on altı saati
bulan yani günde çift vardiya çalışan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM IŞIK (Kütahya)
bir maraba ekibi
olamayız, olmayız; direnmeye davet ediyorum. Hakkımı da
helal etmiyorum bu Anayasayı tanımayan Sayın Bakana.
RECEP ÖZEL (Isparta) Millet de size helal etmiyor.
BAŞKAN Sayın Toprak
31.- İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, benim AKPli yetkililerde gözlemlediğim
şu: Aynen Sayın Naci Bostancının yaptığı
gibi, sessiz sakin bir şekilde, sanki böyle çok mantıklı
konuşuyorlarmış gibi sözler sarf edip aslında geçirmek
istedikleri meseleyi veya yönetmek istedikleri meseleyi
çarpıtıyorlar.
Şimdi, Naci Bey de bir İngiliz lordundan örnek
verdi, efendim, insanlar tembelmiş, çalışmak istemezlermiş.
Bir kere, insanların neden diğer hayvanlardan farklı
olduğuna dair yazılmış çok şey vardır, Naci Bey
de onları pekâlâ bilir. Onları değil de ismi bile bilinmeyen bir
lordu örnek göstererek burada herkese hakaret ediyor, sabahlara kadar, sekiz
buçuklara kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öğüt
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Çok açık bir
talebim var.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Ben şimdi grup başkan vekillerini
davet edeceğim ama 60ıncı maddeden söz istendi, onları
veriyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Niye davet ediyorsunuz
Sayın Başkanım? Devam edelim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ya, sadece söz
BAŞKAN - Ama açtık şimdi. Şu anda
Sayın Öğütü açtım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bununla
bağlantılı olarak bir talebim var. İç Tüzüke göre Meclis
uyuma yeri değildir.
ALİM IŞIK (Kütahya) Uyuyanları atın
dışarı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kim uyuyor ya?
HASİP KAPLAN (Şırnak) İktidar
partisi milletvekillerinin hepsi uyuyor. Uyuyanları lütfen
dışarı çıkarın
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Niye yalan söylüyorsun?
Nerede, uyuyan mı var?
ALİM IŞIK (Kütahya) Arka tarafta
uyuyanları lütfen dışarı atın.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Uyuyorlar yani
uyuyorlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çok ayıp ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Otel değil
burası, Meclis. Eğer otelse otel deyin. İç Tüzüke göre burada
oturulur mu, yatılır mı? Mecliste yatılıyor, iktidar
yatıyor efendim yani.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın
Başkanım, bütün bu konuşmaların tek amacı vardır,
bu yasayı engellemektir.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır)
Engelleyeceğiz tabii.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şimdi böyle
olmaz ki. İç Tüzükte yatmak yok. Dışarı çıkarın.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yorgunluk bahanedir,
çalışmamak istemektedirler, mesele budur. Bu Meclis daha önce
sabahlara kadar çalıştı, gene çalışacak.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bunlar açık
açık yatıyorlar, dışarı çıkarın.
BAŞKAN - Sayın Öğüt, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, biz
çalışalım. Siz yetkinizi kullanın. Hiç önemli değil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bu suistimale izin vermemeniz
lazım Başkanım.
32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Genel Kuruldaki çalışma düzeninin insan haklarına
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan,
arkadaşlar
Sayın Başkan, sükûnet olursa
konuşayım.
Değerli Başkanım
OKTAY VURAL (İzmir) Tamamlanmasına kadar
karar alındı. Siz İç Tüzükten kaynaklanan yetkinizi
kullanın.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Arkadaşlar,
Meclis uyuma yeri midir?
BAŞKAN Sayın Öğüt, açtım.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Tamam.
Sayın Başkanım, arkadaşlar;
Erzurumlular biliyor. Karslıların, eskiden İstanbula gelirken
Erzurumda otobüsleri durduruluyordu
ADNAN YILMAZ (Erzurum) Kim durduruyordu ya, kim
durduruyordu? Allahtan kork. (Gülüşmeler)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -
diyorlardı ki:
Elhamı okuyun.
Ya, bir şu şey
BAŞKAN Açık açık.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Açık mı? Açık
değil. Duyuyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Öğüt, açık.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Diyorlar ki Adnan: Hele bir
elhamı okuyun. Vallahi biz okuyorduk. Okutan adam diyordu ki:
Ağabey, hele gel, bir sor, bu doğruyu mu okuyor?
ADNAN YILMAZ (Erzurum) - Etme eyleme. Bir de
hacısın.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Şimdi bak ama, ne oldu
sonradan? Gürcistan Kapısı açılınca bu defa Erzurumlular
Karstan geçip Gürcistana gitmek mecburiyetinde kaldı. Bizim
Karslılar da durdurdular Erzurumluyu, dediler ki: Siz Müslüman
mısınız? Tabii, Müslümanız; elhamdülillah 5 vakit
namazı da kılıyoruz. O zaman âyet-el-kürsîyi okuyun. dediler.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Gündeme gelin Sayın
Başkan. Bu nedir Allah aşkına ya!
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Dedi Ağabey, biz size
hiç böyle zulüm ettik mi? Biz elhamı soruyorduk, siz niye âyet-el-kürsîyi
soruyorsunuz? Siz bize hakikaten zulüm ediyorsunuz arkadaşlar ya. Yemin
ediyorum zulüm ediyorsunuz ya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Yani onun için, bu zulmü
ortadan kaldırın. İnsan haklarına aykırı.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Günal
33.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, ben Sayın Bostancıya
şaşırdım, herhâlde sabahtan beri oturumu izlememiş.
Yani Saat 23.00te başladı. diyor ama bugün salı Sayın
Bostancı, Genel Kurul 15.00te başladı, üzerine bir tane de
seçim yapıldı galiba.
RECEP ÖZEL (Isparta) Seçim yarım saat sürdü ya.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onları siz izleyemediniz,
bunların tamamı yasama faaliyetidir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Yasama mı, seçim
yapmak?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani, araştırma
önergeleri de yasama faaliyetidir, yapılan seçimler de yasama
faaliyetidir. Herhâlde siz o kısımlarını yeni
olduğunuz için tam idrak edemiyorsunuz veya nöbet değişimlerine
denk geliyor sürekli olarak.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul)
Farkındayız, farkındayız, her şeyin
farkındayız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dolayısıyla, burada da
yapılan angaryayı savunmak için Muhalefet çalışmıyor,
bu saatten sonra da çalışırız. ya da Başbakanın
tabiriyle Öyle ya da böyle çıkacak. veya İllaki de çıkacak.
diye Sayın Erdoğanın tabiriyle devam ederseniz siz daha
onları angarya olarak görmeye devam edersiniz, İç Tüzük de böyle
uygulanır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bu angaryanın
hesabını soracak size millet, angarya nasıl oluyormuş 7
Haziranda millet size gösterecek.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi soruyorum, bu saatte
devam ediyoruz: Sayın Başkanım, bizi yarın Komisyon
Başkanımız ön görüşmeye çağırıyor, ertesi
gün de bir torba daha var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
gündeme geçebilir miyiz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Burada görüşülürken bir
taraftan bu torbayı nasıl değerlendireceğiz, sabah
yatıp tekrar nasıl geleceğiz yani?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Seni zorla kimse
buraya getirmedi, sen aday oldun; kalkacaksın, geleceksin buraya,
çalışacaksın burada; eğer istemiyorsan aday
olmayacaksın.
BAŞKAN Sayın Korkmaz... Sayın Korkmaz
34.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz'ın, İç Tüzükün herkesin kendi kafasına göre
yorumladığı bir kitapçık şeklinde
kaldığına ve bu çalışma düzeninin dünyada eşi
benzeri görülmediğine ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkanım, ortada bir İç Tüzük var, ancak bu İç Tüzük
-şu anda gözümün önünde sarı bir kitapçık- okuyan okur ama asla
uygulamaya konmayan, herkesin kendi kafasına göre
yorumladığı bir kitapçık şeklinde kaldı.
RECEP ÖZEL (Isparta) HDP'nin arkasına iyi
takıldın ha. Hasip Beyin arkasına hepiniz
takıldınız, tebrik ederiz sizi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ha, takıldık, sizden
öğrendik Recep, sizden öğrendik Recep.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Dünyada eşi benzeri
görülmemiş bir Meclis çalışmasına şahit oluyoruz.
Sadece kendi hukukunu korumak demokratlık değil, özellikle iktidar
partisi milletvekili arkadaşlarımıza söylüyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Vallaha, Hasip Beye bravo,
hepinizi arkasında götürüyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sizden öğrendik, ne var
bunda?
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç aklınıza gelmiyordu,
değil mi, Hasip Bey aklınıza getirdi bunları?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Bizden iyi
şeyler öğren sen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hep kötü yapıyorsunuz demek
ki, bravo, itiraf ettin yani kötü yaptığını.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Şimdi, Sayın
Bostancı 23.00e kadar yapılan çalışmaları eğer
yasama faaliyetleri olarak nitelendirmiyorsa zaten muhalefetin hukukuna
saygı göstermiyor demektir. Ayrıca, bu tür böyle uzun
çalışmaların önce yorgunluklara, sonra gerginliklere, daha sonra
da kavgalara kadar gittiği herkesin malumudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Düzgün...
35.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün,
Merkez Bankası Başkanıyla ilgili Bakanın bir açıklama
yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, biz çıkalım buradan, kaç saat sürecek daha?
BAŞKAN Şimdi bitiyor, sizden de 2 kişi
var, ondan sonra grup başkan vekillerini çağıracağım.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Sayın Başkanım,
geçtiğimiz...
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Ben de
istedim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Onlara itiraz etmedim ki Sayın Çirkin.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Milletvekilinin söz hakkı var Sayın Başkanım.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Devam edebilir miyim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Geçtiğimiz günlerde
Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyetinde faizlerin düşürülmemesinin
gerekçesini vatan hainliğiyle izah etti.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Doğru söylemiş.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Bugün bir ekonomi
toplantısı yapıldı. Bu konuyla ilgili hiçbir şey
açıklanmadı şu ana kadar. Biz şimdi ana muhalefet olarak
şunu merak ediyoruz: Gerçekten, Türkiye Cumhuriyetinin Merkez
Bankası Başkanı vatan haini mi değil mi? Ülkenin
parasını pulunu biz bir vatan hainine mi emanet ettik, yoksa
işini yapmaya uğraşan namuslu bir bürokrat mı bu
bankayı yönetiyor şu anda? Bu konuyla ilgili Sayın Bakandan bir
açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Çirkin
36.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in,
Cumhurbaşkanının, bu yasanın çıkması konusunda
yaptığı değerlendirmelerle aslında bu Meclise hakaret
ettiğine ilişkin açıklaması
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Başkanım, burada gecenin
bu saatinde şekeri olan var, tansiyonu olan var, kalbi olan var. Yani, bir
doktora sorulsa böyle bir çalışma sistemi olmaz.
AHMET YENİ (Samsun) Hastaysan doktora gidelim.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Bir
dakika kardeşim, konuşuyoruz ya, bir şey söyleyeceğiz. Sen
de bas konuş.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı bu
yasanın çıkması konusunda yaptığı
değerlendirmelerle aslında bu Meclise hakaret etmiştir.
İktidar partisi sıralarında oturan arkadaşların
Sayın Cumhurbaşkanına doğal olarak bunu samimi bir
şekilde ifade ediyorum- bir vefa borçları vardır ve bunu
sindirebilirler ama biz muhalefet milletvekiliyiz, Ya Rabbi şükür
diyeceğimiz yok, demeyiz bunu. Yani, şu Meclisin
saygınlığı, ülkenin itibarı dedik dedik dedik, Tayland
Meclisini geçti, itibar kalmadı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayenizde
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Lütfen,
dikkat edelim. Bu Meclis bu saatlere kadar çalışmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Poyraz
37.- Bilecik Milletvekili Fahrettin
Poyraz'ın, muhalefet partilerinin bir taraftan engelleme yaparken bir
taraftan da çalışma düzeninden şikâyet ettiklerine ilişkin
açıklaması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızı dakikalar değil, saatler değil,
günlerdir dinliyoruz.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Sen de konuş, seni de
dinleyelim.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Yani, kürsüyü kullanan,
mikrofonu kullanan milletvekilinin dağılımına
baktığımız zaman, muhtemeldir ki özgür biçimde, sürenin
yüzde 99unu muhalefet milletvekili arkadaşlarımız
kullandılar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen de kullan, engel mi var? Sen
istedin de vermedik mi kürsüyü?
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Ağzını
kapayan mı var? Sen de söz al, konuş.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Bir yere kadar hak
veriyoruz ama bir taraftan kürsüyü kullanıp, İç Tüzükün bütün
haklarını hakkı suistimal edercesine kullanıp, bir taraftan
da nasıl şikâyet ediyorlar, hep birlikte şaşkın
vaziyette sizi izliyoruz. Halk da izliyor, millet de izliyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ya, bu Fahrettin üç
dönemdir milletvekili, kaç defa kürsüye çıkmış?
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Millet de izliyor
arkadaşlar. Çıkın kamuoyuna bakın, bu kanunu
vatandaşlarımızın en az yüzde 75i, 80i istiyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Kaç defa kürsüye
çıkmış bu vatandaş? Kaç dönemdir milletvekili bu ya?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, Divan da uyuyor, olmuyor.
BAŞKAN Yok, yok, Divan uyumuyor. O bir şey
okuyor, ona haksızlık yapmayın.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Arkadaşlar, bir
taraftan engelleme yapmaya çalışıyorsunuz, diğer taraftan
da şikâyet ediyorsunuz. Kendinizle çelişiyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Kaç defa
çıktın kürsüye? 3 dönemdir milletvekilisin. Ayıp, utan!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen utan.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Utan, 3 dönemdir
milletvekilisin, kaç defa çıktın kürsüye?
BAŞKAN Sayın Öz
38.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin saygınlığına gölge düşürecek
bir çalışma yürütüldüğüne ilişkin açıklaması
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığına gölge düşürecek bir çalışma
burada yürütüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde de gerçekten çok
sayıda hekim tandanslı milletvekili arkadaşlarımız
var. Yani insanların gerçekten biyolojik bir ritmi var. Bu
çalışma şekli herkesin biyolojik ritmini bozuyor. Burada
Parlamentonun kapanacağı son zamana geldiğimiz şu günlerde
doğal olarak bu yüklenme sonucunda, belki de ağzımızdan
normalde söylemememiz gereken çok farklı sözleri birbirimizi incitecek
şekilde, birbirimizi kırarak söylemek zorunda kalıyoruz. Onun
için, bu çalışma şekli doğru bir çalışma
şekli değil; insan vücuduna, biyolojik ritme, insan anatomisine
aykırı olan bir çalışmayı burada gerçekleştiriyoruz.
Ben bu konunun özellikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin
39.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in,
vatandaşların görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bir an önce çıkmasını
beklediklerine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Sayın
Başkanım, yaklaşık üç haftayı geçti, burada kısa
adı iç güvenlik paketi olan tasarıyı kanunlaştırmak
için çalışıyoruz ve hafta sonu da seçim bölgelerimize gidiyoruz.
Edindiğimiz bir izlenim var, vatandaşlarımız bizden bu
yasanın bir an önce çıkmasını bekliyor. (CHP, MHP ve HDP
sıralarından gürültüler) Bizler de buraya gelirken, seçilmiş
milletvekilleri olarak bu dönem ve bundan önceki dönemlerde de çalışma
şartlarını hepimiz biliyorduk. Gecelerin sabahlarına kadar,
bizden önceki dönem milletvekillerinin çalışma
şartlarını da biliyorduk ve bunu bilerek buraya geldik. Durmak
yok, çalışmaya devam.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yolmaya devam, yolmaya
devam!
OKTAY VURAL (İzmir) Devam edeceğiz Sayın
Başkan, çalışmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Bal
40.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın,
Bursa Milletvekili Hüseyin Şahinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, biraz önce
konuşan AKPli vekil Vatandaş bu yasanın
çıkarılmasını dört gözle bekliyor. dedi. Ben
şaşırdım, dört gözlü vatandaş var mı diye,
herhâlde farklı bir vatandaş açısından bakıyor. Ama
işin doğrusu ve gerçeği şudur
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) AK PARTİye 21
milyon 500 bin dört gözlü vatandaş oy veriyor Sayın Bal. 21 milyon
500 bin, sizin rüyanızda göremeyeceğiniz sayı bu.
FARUK BAL (Konya) - Bütün askerî, istihbari ve siyasi
operasyonlar gece yapılır. AKP de muhalefet partilerinin İç
Tüzükten doğan denge ve denetim çerçevesi içerisinde engelleme
hakkından yararlanarak vatandaşa karşı özgürlüklerini yok
edecek, kurduğu sinsi planı geceleri bu saate kadar
taşımaktadır. Lütfen, biraz vatandaşın özgürlükleriyle
ilgili bu tasarının gündüz geçirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özgündüz
41.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz'ün, iktidar partisi milletvekillerinin muhalefetin
konuşmasını hakkın suistimali olarak
değerlendirmelerinin haksızlık olduğuna ve Genel Kuruldaki
çalışma düzenine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, iktidar partisinden
arkadaşlar bizim, muhalefetin konuşmasını hakkın
suistimali olarak değerlendirdiler. Bu haksızlıktır yani bu
Mecliste bulunan milletvekilleri, bu kürsüyü millet adına kullanarak
görüşlerini söylüyorlar, dolayısıyla bunu hakkın suistimali
olarak değerlendirmek aslında bir milletvekiline
yakışmıyor.
İkincisi: Vatandaşların hak ve
özgürlüğünü yok edecek böyle bir yasanın vatandaşlar
tarafından dört gözle beklenmesi herhâlde sadece gecenin bu saatinde
arkadaşımızın aklına geldi. Siz de görüyorsunuz ki
Sayın Başkanım, şu anda Meclisi, bu yüce Parlamentoyu idare
ediyorsunuz ve arkadaşlar arkada uyuyorlar. Yani bu koşullarda bu
yasa çıkmaz, burada yasa görüşmesi yapılmıyor ve
Parlamentonun itibarını da bu uyuyan arkadaşlar zedeliyor.
Dolayısıyla artık çalışma ortamı
kalmamıştır, lütfen ara verin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN İşte şimdi, bu
60ıncı maddeler bitse.
Sayın Bilgin
42.- Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin'in,
muhalefete, Meclisin onuruna yakışır şekilde muhalefet
yapmasını ve yapmış olduğu işi ciddiye
almasını önerdiğine ilişkin açıklaması
HİLMİ BİLGİN (Sivas) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, görüştüğümüz
kanunun 54üncü maddesinde muhalefet partisinin verdiği önergede,
muhalefet partisinin sayın sözcüsü kürsüye çıkıp önergelerini
savunmuş olmasına rağmen oylama sonucunda 177 ret, 0 kabul oyu
çıkıyor. Bu durum muhalefetin ciddiyetini gösteriyor. Biz muhalefeti
cidden yasamanın, Meclisin onuruna yakışır şekilde
muhalefet yapmasını, yapmış olduğu işi ciddiye
almasını öneriyoruz. Bu durumu da milletimizin takdirine
bırakıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Grup başkan vekillerimizi arkaya davet
ediyorum ve birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.38
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559
Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları
(1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S.
Sayısı: 684) (Devam)
BAŞKAN - 684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Tasarının 56ncı maddesi üzerindeki, en
son okunan ve Anayasaya aykırılık önergesi olan Iğdır
Milletvekili Sayın Pervin Buldan ve arkadaşlarının
önergesinde kalınmıştı.
Komisyon ve Hükûmet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, buyurunuz.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hasip Beye teşekkür ederim tartışmaya
açtığı konuyla ilgili olarak. Zira, Meclisin yarısı
uyuyordu. Bu akşam İdris Bey olmadığı için, grup
başkan vekilimizin yanında oturuyordum ve iyi izliyordum ama o
tartışmadan sonra hâlen uyuyan arkadaşlar var, onları da
uyanmaya davet ediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Uyuyan
falan yok.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Var var, arkalarda var
bak, orada var. Çok iyi gözlüyorum, benim gözlerim uzağı çok iyi
görüyor, yakın konusunda sıkıntım var da uzağı
çok iyi görüyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Benim de
gözlerim çok iyi görüyor. Siz, milletvekili arkadaşlarınıza
saygısızlık yapmayın.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Tamam yani herkesin
uyuduğu bir yerde konuşmanın bir anlamı yok aslında
ama yine de geldik madem, konuşalım burada. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Konuşma,
konuşma. Herkes uyumuyor.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Tamam, konuşma!
Uyuyorsunuz ya, gözümüz kör mü? Arkaya bak hâlen uyuyorlar. Hâlen uyuyorlar
daha, Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Hem diyorsunuz
Çalışalım. hem de geliyorsunuz, orada uyuyorsunuz. Sen
konuşma!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Rica
ediyorum, lütfen
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) Ne zır zır
zır konuşuyorsun? Yeter ya, bıktık sizden!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Size yeter!
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen
LEVENT
GÖK (Ankara) Bravo Nursel Hanım.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Meclisin yarısı uyuyor. diyor
Başkanım.
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Yarınız uyuyordunuz, yalan mı?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Başladınız hakarete
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Hakaret etmiyorum. Allah Allah!
LEVENT
GÖK (Ankara) Uyuyorsunuz diyor, daha ne desin yani uyumak hakaret
değil ki.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Bir de hanımefendisiniz ya
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Bir gerçeği söylüyorum ben, bir gerçeği
söylüyorum, bu gözler var, bu gözler görüyor.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Bari siz biraz düzgün konuşun,
hanımefendisiniz ya.
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Ben nasıl konuşacağımı senden
öğrenecek değilim!
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) Biraz öğrenmeye ihtiyaç var.
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Ben 50 yaşındayım, biliyorum nasıl
konuşacağımı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Tamam, Allah Allah
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lüften
Buyurunuz.
NURSEL
AYDOĞAN (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, 14 Ocak günü
2015te Nihat Kazanhan isimli 12 yaşındaki bir ortaöğretim
öğrencisi -hepinizin bildiği gibi- Cizrede polisin
açtığı ateş sonucu katledildi. Katledildikten sonra, tabii
ki o dönemki İçişleri Bakanı, çocuğun katledilmesiyle
ilgili Bizim polisimiz yapmamıştır, bizim polisimizin
silahından çıkan kurşunla bu çocuk öldürülmemiştir. dedi.
Tabii ki basın, ulusal medya bu sorunun üzerine çok gitti. Şahitler
vardı, tanıklar vardı ve bizim de yoğun, konunun üzerinde
durmamız nedeniyle İçişleri Bakanlığı bir
müfettiş tayin etti, soruşturma başladı,
soruşturmanın sonucunda nihayet polisin açtığı
kurşunla 12 yaşındaki çocuğun katledildiği
anlaşıldı. Balistik tetkiklerden sonra da silahın üzerine
kayıtlı olduğu polis tutuklandı, Malatya Cezaevine konuldu.
Konulduktan yaklaşık bir ay sonra açılan dava nedeniyle,
çocuğu katleden polis Bunu ben katletmedim, benimle birlikte aynı
arabada görev yapan polis katletmiştir. diyerek samimi itiraflarda
bulundu ve mahkeme, çocuğu öldüreni götürdü cezaevine attı,
öldürmeyeni de cezaevinden çıkardı. Tabii, soruyor hâkim Niçin bu
zamana kadar bunu söylemediniz? diye. Vallahi, biz polisiz yani böyle bir
olay oldu, biz bu olaydan çabuk kurtulacağımızı zannediyorduk,
hakkımızda bir soruşturma açılmayacağını
düşünüyorduk, çok da iyi gizledik, sakladık. Çocuk öldürüldükten sonra arkadaşımız kar
maskesini giydi, çocuğun öldürüldüğü yere gitti, oradaki bütün
silahları topladı, getirdi, emniyetin bahçesine bir yere gömdük ama
ne yazık ki işte oradaki görgü tanıklarının ve bir
kişinin cep telefonuna çektiği görüntülerden sonra biz
tutuklandık. diyor.
Şimdi, tabii ki burada polisin yetkilerinin
artırılmasıyla ilgili bir yasayı konuşuyoruz. Bu,
yetkilerin artırılmamış hâlidir. Bu yetkiler
artırılmadan 12 yaşındaki bir çocuk duvarın
kenarında arkadaşlarıyla oynarken bir polis tarafından
katlediliyor. Şimdi, bu yasa çıktıktan sonra nice çocuklar katledilecek.
Ben bilemiyorum. Zaten bu zamana kadar, on iki yıllık iktidarınız
döneminde 200ye yakın çocuk polisin silahından çıkan
kurşunlarla katledildi. Şu ana kadar da en az yüzde 90ının
diyeyim yani katleden, yüzde 90, güvenlik görevlileri hakkında da herhangi
bir dava açılmamıştır. Bu çocukları öldürenler bulunup
yargı önüne, adalet önüne çıkarılmamışlardır. Bu
yasanın da bu hâliyle çıkmasından sonra yani neler
olabileceğini hep birlikte göreceğiz.
Ben, çocukların öldürülmediği bir dünya, bir
Türkiye özlemiyle diyorum ve bu yasanın da geri çekilmesini bir kez daha
tekrardan ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) Yasanın geri
çekilmemesi durumunda da bundan sonraki yaşanacaklardan AKP Hükûmetinin
sorumlu olacağını, bu yasaya onay veren herkesin tek tek sorumlu
olacağını da ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan'ın; 2559 Sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili
Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490
Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,
"2803 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 2- İl jandarma komutanı ile
merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il valisince, ilçe jandarma
komutanı hakkında kaymakamın değerlendirmesi alınarak
il valisi tarafından her yıl sonunda söz konusu kişilerin askerî
görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme
raporu düzenlenir.
Değerlendirme raporları; personelin terfi,
ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır.
Değerlendirme raporlarının içeriği ve
düzenlenme esasları, Genelkurmay Başkanlığının
görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı
tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.""
şeklindeki 56. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, katılıyor musunuz
önergeye?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Öner, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Bu saate uygun bir
şeyler yapacaktım ama
RECEP ÖZEL (Isparta) - Roman mı okuyacaktın?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) -
kanunun kendisiyle
ilgili bazı konuları görüşeceğim. Bugün bizi buraya icbar
eden nedenleri okuyacaktım, muhtemelen kısmetse yarın okuruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
jandarmayla ilgili düzenlemeler
12 Eylülden sonra jandarmanın kendi
başına buyruk hâle gelmesine yönelik bazı düzenlemeler
yapıldı. Ancak 507 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 20
Ağustos 1993te eklenen maddelerle hatalar düzeltildi; o zaman mülki
amirlere jandarma yetkilileri hakkında sicil düzenleme yetkisi verildi;
ayrıca, jandarmanın izni konusunda yetkili olmayan mülki amirler
yeniden yetkilendirildi. Bu maddeyle ifrattan tefrite varan bir uygulamaya
geçilmek isteniyor; jandarmayı siyasallaştırma, iktidara
bağlama, yandaş kolluk kuvvetlerine bir diğer kolluk kuvvetini
ekleme amaçlanıyor. O bakımdan bunun doğru bir düzenleme
olmadığını düşünüyoruz, mevcut düzenlemenin yeterli
olduğunu değerlendiriyoruz.
Sayın milletvekilleri, jandarma komutanını
İçişleri Bakanı doğrudan atayacak. Jandarma komutanı
il idare şube başkanıdır. İl idare şube
başkanları 5442 sayılı Yasaya göre, Devlet Memurları
Yasasına göre, Personel Yasasına göre, ilgili yasalara göre üçlü
kararnameyle atanır. Valinin kırsal alandaki kolluk gücü
jandarmadır, kentteki kolluk gücü emniyet teşkilatıdır.
Emniyet müdürü İçişleri Bakanının inhası,
Başbakanın imzası ve Sayın Cumhurbaşkanının
onayıyla atanırken jandarma komutanı niye sadece İçişleri
Bakanı tarafından atanıyor? Bu yanlış bir
uygulamadır. İçişleri Bakanı bu yetkisini son dönemde
bazı İçişleri Bakanının kullandığı gibi
kullanacak olursa, savcıları da, jandarmaya, tutuklatma emri
verebilecektir. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır.
Aynı şekilde, görüş alma söz konusudur.
Bir yetkili, bir il idare şube başkanı bir vilayete
atanacağı zaman, söz gelişi bir bayındırlık
müdürü, bir millî eğitim müdürü, bir emniyet müdürü, bir vali
yardımcısı atanacağı zaman valinin görüşü
alınır. Ancak, AKP hükûmetleri bunu terk etti. Jandarma
komutanının atanması bakımından da bu görüşün
alınması lazım. Şimdilerde çok komik bir görüş
alınma uygulaması yapılıyor; vali
yardımcılarının kararnamesi çıkıyor, ondan sonra
İçişleri Bakanlığı valiye soruyor: Aksaray Vali Yardımcısı
filanı iliniz vali yardımcılığına atıyoruz,
görüşünüz nedir? Kararname çıkmış, Cumhurbaşkanlığınca
onaylanmış, değil mi Sayın Ersoy, Sayın Valim?
MEHMET ERSOY (Sinop) Yayınlanmadan
yapılıyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Yayınlandıktan
sonra, kararname çıktıktan sonra
Ben de inadına son güne kadar
bekletiyordum, süre dolarken Makamın takdirlerine maruz. diyordum.
Yalnız, bir yerden gelen belalı bir vali
yardımcısını
Aradım müsteşarı O adamı
vilayetime sokmam. dedim, sokmadım. Sonra Sakaryaya gitti, üç gün sonra
tutuklandı. Yani bir yasa çıkıyorsa onu içtenlikle uygulamak
lazım.
Şimdi, jandarmayı bu hâle getirirseniz zaten
yargıda Bangalor Deklarasyonu, Budapeşte Deklarasyonu, Kopenhag
Kriterlerini, bağımsız, tarafsız yargıyı ortadan
kaldırdınız; yargıya giden, yargıya açılan ilk
kapıyı da adaletli olmaktan çıkaracaksınız.
Polis teşkilatında Balyoz davasında,
Ergenekon davasında, bazı davalarda ek deliller uyduruldu ama
jandarma, Ali İsmail davası başta olmak üzere içimizi yakan bir
diğer olay, Özgecan olayında da çok sistemli çalıştı,
sorunları çözdü. Ama Ali İsmail olayında olduğu gibi
jandarma da davranırsa adaleti ara ki bulasın. Bu adaletsizliğe
katkı verilmemesini bekliyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı
Tasarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 56-2803 sayılı Kanunun ek 2 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 2- İl jandarma komutanı ile
merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il valisince, ilçe jandarma
komutanı hakkında kaymakamın değerlendirmesi alınarak
il valisi tarafından her yılsonunda söz konusu kişilerin mülki
görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir.
Değerlendirme raporlarının içeriği ve
düzenleme esasları, Genelkurmay Başkanlığının
görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı
tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.".""
Hasan
Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN
ÖZTÜRK Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 684 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 56ncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyi sizlere açıklamaya
çalışacağım gecenin bu vaktinde.
Bu bölüm, bilindiği gibi, Jandarma ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının yeniden yapılandırılması
yani siyasetin emrine sokulmasını amaçlayan düzenlemelere ait bir
bölüm. Bu maddede de ciddi bir değişiklikle jandarma teşkilatı
1839 yılından bu yana tam yüz yetmiş altı yıllık
bir geleneğini bırakıyor, AKP özel güvenlik ekibi şekline
dönüşüyor.
Şimdi, bu maddede 2803 sayılı Kanunun
mevcut maddesini nasıl değiştiriyoruz, onu sizlere
açıklamaya çalışacağım. Ek madde 2 mevcut hâliyle:
İl Jandarma alay ve ilçe jandarma bölük komutanları hakkında
mesleki sicillerinden ayrı olarak, valilerce mülki sicil düzenlenir. Mülki
sicilin düzenleme usul ve esasları Subay ve Astsubay Sicil
Yönetmeliklerinde belirlenir. Mevcut hâli bu. Siz, şimdi, bu
tasarıyla yani Anayasayı tanımayan Sayın İçişleri
Bakanının getirdiği tasarıyla İl jandarma
komutanı ile merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il
valisince, ilçe jandarma komutanı hakkında kaymakamın
değerlendirmesi alınarak il valisi tarafından her yıl
sonunda söz konusu kişilerin askerî görevleri haricindeki diğer
görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Bu
değerlendirme raporları personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer
değiştirmesinde dikkate alınır. Yine yönetmelikte bu
esaslar belirlenir. şeklinde bir düzenleme getiriyorsunuz. Yani
diyorsunuz ki: Vali ve kaymakam senin terfinde, atanmanda, yer
değiştirmende, eğer hakkında bir kötü ibarede bulunmuş
ve şerh düşmüşse senin geleceğini karartır, aman ha
dikkat et, AKPnin valilerine yani il başkanlarına, AKPnin
kaymakamlarına yani ilçe başkanlarına saygıda kusur etme
değerli kardeşim. Çoluğunu çocuğunu düşünüyorsan
AKPnin özel güvenlik gücü gibi çalış. Buna hakkınız yok,
bu doğru bir düzenleme değil.
Bizim önergemizde, söz konusu raporlarda sadece mülki
görevlilerle ilgili düzenlemelere müsaade ediliyor, jandarmanın asli
görevi olan diğer adli ve askerî konularda herhangi bir valinin veya
kaymakamın düzenleme hakkında görüş bildirmesinin doğru
olmadığını düşünüyoruz. Bu düzenlemelerle özellikle
AKP Türkiye'nin bir millî güç unsuru olan jandarma teşkilatını
tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. Yani Türkiye'nin NATO
dışındaki tek askerî güç unsurunu tasfiye etmek istemektedir.
Subayları olmayan silahlı bir güç ordu değil sivil bir güvenlik
birimi olabilir. Bu tasarıyla PKKnın yıllardır talep
ettiği özellikle il ve ilçe merkezleri dışındaki
yerleşim birimlerinde yaşayan vatandaşlarımızın
mal ve can güvenliğini sağlamaktan sorumlu jandarmanın bölgeden
çekilmesi yönündeki talebi yerine getirilmiş oluyor. Bunu
evlatlarınıza övünecek bir eser olarak sizler düşünebilirsiniz
ama biz asla bunu kabullenemeyiz. Bu tasarının geri çekilip yeniden
komisyonda görüşüldükten sonra bu Genel Kurula getirilmesi teklifimizi bir
kez daha size hatırlatıyorum. Ama, amacınız belli, 67nci
maddeye kadar söz konusu güvenlikle ilgili düzenlemeler bitiyor,
anladığımız kadarıyla 67nci maddeden sonra kısa
bir operasyonla bu işi bitireceksiniz. Size hayır getirmeyecek,
ülkeye de hayır getirmeyecek bir tasarıdır.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir önerge.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.25
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 03.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
684 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, Konya Milletvekili
Sayın Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan
Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Mart 2015
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
İyi geceler.
Kapanma
Saati: 03.28
(x) Bu düzeltmelere ilişkin ifadeler 9/03/2015 tarihli 72nci Birleşim Tutanağının 336ncı sayfasında yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 11/3/2015 tarihli 74üncü Birleşim Tutanağının 47nci sayfasında Geçen Tutanak Hakında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(X) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 11/3/2015 tarihli 74üncü Birleşim Tutanağının 178inci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 11/3/2015 tarihli 74üncü Birleşim Tutanağının 92nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 11/3/2015 tarihli 74üncü Birleşim Tutanağının 47nci sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.